tÜrk cİhadi - turuzturuz.com/storage/turkologi-1-2019/5657-turk...tÜrk dÜnyasi araŞtirmalari...
TRANSCRIPT
TÜRK CİHADI ve
ALMAN PROTESTANLIĞI 1551 1555
Y a z a n
A.Fisher-Galati
Y a y ın a H a z ır la y a n
Nevâl Öke
T Ü R K DÜNYASI A R A ŞTIR M A LA RI VAKFIİSTA N BU L - 10 0 2
Bu eser
H ak an lar K urulu 'n ıın 2 0 .7 .1 9 8 0 tarih ve 8 / 1 3 0 7 sayılı k ararıyla kam u yararına, h izm et verdiği kabul edilerek
vergi m uafiyeti tan ın m ış olan T Ü R K DÜNYASI A R A ŞTIR M A LA RI V A K FI’nın yayınıdır.
ile r hakkı m ahfuzdur.T Ü R K DÜNYASI A R A ŞTIR M A LA RI V A K FI'nın m ü saad esi olm aksızın ta m a m e n , kısm en veya herh an gi bir değişildik
y ap ılarak İktibas edilem ez.
Baskı:ETAM A.Ş.
Matbaacılık Tesisleri
Haberleşme Adresi
T Ü R K DÜNYASI ARAŞTIRM ALARI VAKFI P .K .94 3 4 4 7 1 A ksa ray /İS T A N B U L
Tel: 5 1 1 10 0 6 - 511 18 3 3
ISBN : 975 - 498 - 055 - 1
Milli Yayın Nu : 92 - 34 - Y - 0147 - 95
TDAV Yayın No : 95
İÇİNDEKİLER
T ak d im V II
I. M a k s im ily e n 'in M ira sı 9
II. T ü rk ler ve P ro testan lar 21
III. P ro te sta n Y ard ım ın ın B ed eli 48
IV. T ü rk lerle P ro testan lar A rasın d a H a p sb u rg 68 P o litik a s ı
V. H a p sb u rg P o litik a s ın ın D o ğ u rd u ğ u S o n u çla r 111
V I. S o n u ç 1 27
B İB L İY O G R A F Y A 135
S U N U Ş
N adir olarak tercüme eser neşreden Vakfımız, A. Fisher G alati'n in bu eserini Tiirk okuyucusuna sunmakta büyük bir fayda görmüştür.
Çünkü bu eserde Türk'ün dünya ziyaretinde nasıl aktif bir rol oynadığı ve dünyayı nasıl arzusuna göre şekillendirdiği açıkça görülmektedir.
B atıd a ortaya çıkan gü çleri önced en fa ık e tm e m iz ve b u n la r la o y n a m a k b a k ım ın d a n k e n d in e h a s m e to tla geliştirm em iz ve Avrupa'nın büyük bir gücün hegem onyasına girm esine müsaade etmememiz, bugünkü ziyaretimiz ise tam tersin e b ir karakter kazanm ış olm ası bu eserin m utlaka okunm asını gerektirmektedir.
T ü rk d ü n y a s ın ın d ü n y a y ı y e n id e n ş e k i l le n d ir e r e k dem ografik, ekonomik ve politik bir potansiyele, tanınım lütfü ile kavuşturduğu bu günlerde, bu potonsiyeli kullanm ak yerine çar çur edeceğe benzeyen politikacılarımız bu eserden istifade edebilirler.
T arih o ku m ayan , tarih ten ders a lm ay an z iy a re tç ile r , siyasetin içinde ancak demogog olarak yer alabilirler. Tabii bu o kadar önem li değildir. Eğer idare edenler dış güçler olm azsa...
Bu faydalı ve ibret dolu eseri engin bir açıklıkla ve nefis t i r üslupla dilim ize çevirerek bize neşretm ek im kânını verdiği için N eval Ö K E'ye binlerce defa teşekkür ediyorum.
Prof. Dr. Turan YAZGAN
T A K D İM
Elinizdeki kitap, yazılışı seneler öncesine dayanmakla birlikte, gerek in celed iğ i konu ve g erek m etodolo jisin deki sağlam lıkla, X VI.yüzyıl Avrupa ve Osmanlı tarihi uzmanlarınca bir "klasik" olarak tanımlanmaktadır.
A kadem ik açıdan halen tarihçilere aydınlatıcı olma özelliğini koruyan bu çalışma, XVI. yüzyılda dünya siyasetine mührünü basmış Avrupa içindeki güçlerin birbiri eriyle olsun, devrin cihan devleti Osmanlı ile olsun mücadelelerini en ince ayrıntısına kadar bü\/ük bir vukufla incelemektedir.
A lm an-İspanyol güçlerine dayanarak bütün kıtayı hegem onyasına bağlam ak isteyen Şarl'ın yekpare bir 'Avrupa İmparatorluğu'' hülyasının Türklerce nasıl engellendiğinin tetkiki ötesinde; çalışma, bize Batı'daki Kilise-Siyaset, mezhepler ve dış politika ilişkileri hakkında da önemli bulgular sunmaktadır.
Türklerin, dünya politikasını yakından takip edip, yerinde mii- tîahaleriyle Avrupa'daki muhtemel despotizmi nasıl engelledikleri ve fetihlerinin ise nasıl Batı'daki Protestanlığın ve küçük devletlerin akıbetinde hayati bir rol oynadıklarını bu çalışmada bulabilirsiniz.
Devri inceleyen diğer tarihçilerin tie paylaştığı ortak kanaat şudur ki; Osmanlı'nın Avrupa'da fetih geleneğine bağlı dış siyaseti, Protestan mezhebinin resmen tanınmasını ve sııllıe kavuşmasını, sağlanacaktır.
Şarl'ın ihtirasına karşı başarıyla tavır koyuş, Avrupa siyasi coğrafyasını temelinden değiştirdiği gibi, Osmanlı Devleti'ni de, Kanuni Sultan Süleyman devrinde zirveye çıkarmıştır.
VII
Osm anlı fetih geleneğinin Avrupa siyasi ve kültürel hayatındaki akislerini konu eden bu araştırmayı Türk okuyucularına takdim ederken adını, orjinal başlığına nisbeten sadık kalarak, "Türk Cihadı ve Alman Protestanlığı" şeklinde koymayı daha uygun bulduk
Metinde, yazar tarafından kullanılan ve belgelere bağlı kalınarak Türkleri tavsifen aktarılan "kafirler" tanımını, tırnak içine almayı da gerekli gördüğümüzü hatırlatalım.
Eterin, Türk tarilı bilimi ile ilgilenenlere esaslı bir kaynak teşkil e d eceğ ini sanıyoruz.
Nevâl ÖKE İstanbul-1990
VIII
I. Maksîmilyen’in Mirâsı
XV. Yüzyılın ikinci yarısı güneydoğu Avrupa'nın siyasî ve sosyal durumunda esaslı değişiklikler yaratan bir devir olmuş- tır. XIV. yüzyılın başlarında ortaya çıktıkları tarihten beri Balkan yarımadasını tehdit etmekte olan Osmanlı Türkleri, Avrupa politikalarının başlıca hedefi olan Konstantiniye’nin fethi işini nihayet başarmışlardı. Bizans’ın başşehrinin 29 Mayıs 1453’de düşmesi Balkanlar'da yeni bir devrin başlangıcına işaret olmakla beraber, Türklerin bu topraklarda kendilerini başta gelen bir devlet olarak kabul ettirme çabalarının başarılı bir sonucuna erişmesini mümkün kılmıştır.
1453’den önce Türk hükümdarlarının orduları sadece Bulgaristan ile Yunan Yarımadısının önemli bir kısmını işgal etmiş bulunuyorlardı. 1389'da ele geçirilmiş olan Sırbistan, Osmanlı imparatorluğuna ilhak edilmemişti; Ulahistan ise, 1417'den itibaren haraca bağlanmış olmakla birlikte, kendi siyasi ve sosyal teşkilâtını muhafaza etmişti; Moldavya, Macaristan ve Hapsburg idaresi altında bulunan istirya, Karintiya ve Karniyola, zaman zaman saldırılara uğramakla beraber, yakın bir gelecekte istilâ tehlikesine maruz bulunmamakta idiler. Konstantiniye’nin zaptı ve yıkılan Bizans imparatorluğunun yerini güçlü ve başarılı bir siyasi teşkilâta sahip bulunan Osmanlı Türklerinin alması üzerine Batı Avrupa’nın manzarası da bir hayli değişmiş bulunuyordu. Aradan on yıl dahi geçmeden Fatih Sultan Mehmet'in orduları Sırbistan, Yunanistan ve Ulahistan’ı zaptetmişler ve bu suretle Balkan Yarımadasında ele geçirdikleri toprakları, hiç değilse coğrafi bakımdan, birleştirmişlerdi. Aynı zamanda Türk kuvvetleri bu sömürgelerini korumak maksadı ile en güçlü komşuları olan ve bir 'zamanlar Güneydoğu Avrupa'da hükümsürmek isteyen devletlerin başında gelen Macaristan Krallığı topraklarına durmadan baskınlarda bulunurlardı1.
Aynı hanedanın ve özellikle Büyük Layos'un saltanatıı O s m a n l ı T i i r k le r i 'n in A v r u p a 'd a k i fe tih ler i için, b k z :J .v o n H a m m e r ,
"H is to ire de l 'E m p ire O tto m a n " (j.j. H ellert ,Paris , 1836),1 .162 vd; 11, ıvd ;N .Jo rga , "G e sch ich te des O sm an isch en R eich es (C’.o lha, 1908), ı,147 v d ,II ,3 v,d; J.W .Zinkeison, "G e s c h ic h te des O sm an isch en R eich es in E u ro p a " , (G o lha , 840), 1,184y,d, ll,3,v,d.
9
(1342-1382) esnasında, Macaristan, Doğu Avrupa'da başta gelen bir yer işgal ediyordu. Bulgaristan, Hırvatistan ve Tuna beylikleri Anju’ların fiilen kuklaları idi, Sadece Doğu Sırbistan imparatorluğu hayali ile yaşayan Stefan Duşan Macarların Balkanları tamamen hükümleri altına almalarına engel teşkil ediyordu. Fakat, Macarların hâkimiyeti kısa ömürlü olmuştu. Rum Ortadoks halkın Katolik efendilerine karşı gösterdikleri muhalefet yüzünden zor duruma düşen Macar hakimiyeti Türklerin Sırbistan, Bulgaristan ve Ulahistan’ı istilaları dolayısıyla daha büyük tehlikeler karşısında kalmıştı. Büyük La- yos'un zayıf halefleri dahi Sofya ile Tunovo’nun zaptının, Kosova felâketinin ve Roven savaşı yenilgisinin Macarların Balkan Yarımadasındaki saltanatlarının sonunu işaret etmekte olduğunu anlamışlardı.
Macar nüfusunun azalması ve Türk saldırılarının her an beklenir hale gelmesi üzerine, Kari Sigismund (1387-1437) bu "din düşmanına karşı Batı'nın Hiristiyanlık alemini harekete geçirmeye çalışmıştı. Kendi dertleri ile meşgul bulunan Batılı hükümdarlar ilerlemekte olan Türklere karşı müşterek bir harekete geçme teklifine yanaşmamışlardı. Bununla beraber, bir çok Batılı şövalyeler ile maceracılar Balkan prensleri ile birleşerek 1396'da Niğ- bolu hezimeti ile sonuçlanan Sigismund seferine katılmışlardı.
Eğer 1402'de Ankara civarında Türkler bozguna uğrama- saydı Niğbolu seferi Macaristan için gerçekten bir felâket doğurmuş olacaktı. Timürlenk karşısında yenilgiye uğrayan OsmanlI Türklerinin yeniden kendilerini toplayıp eski güçlerine kavuşmaları yirmi yıla yakın sürmüştü. Fakat Macarlar bu eşsiz fırsattan istifade ederek Balkanlarda yeniden hakimiyetlerini kurma işini becerememişlerdir. Sigismund Orta Avrupa’da hanedanını yaymaya çalışırken, kendisine bağlı bulunan beylikler de orta uzaklarda bulunan krallarının, karışıklık içindeki şehirlerin ve orta halli asillerin zararına olmak üzere mahalli otoritelerini güçlendirmeye çalışıyorlardı. Ancak 1420’lerde Türkler II. Murat’ın kumandası altında yeniden saldırıya geçtikleri zaman Macarlar iş işten geçtikten sonra tehlikenin farkına varabilmişlerdi. 1443'de OsmanlIlara karşı zafer kazanmış olmalarına rağmen Macarların Balkan Yarımadası üzerindeki
10
hakimiyeti sona ermişti. XV. yüzyılın ortalarına doğru Macarların başlıca kaygusu kendi vatanlarını Osmanlı saldırılarına karşı savunma olmuştu1.
Macarların hesabına bir talih eseri olarak, Balkan Yarımadasının fethi işini tamamlayan Türkler Doğu Avrupa'ya yayılma yolunda daha başka teşebbüste bulunmamışlardır. Anlaşılan, İmparatorluğunun Batı'da ulaştığı sınırları yeterli gören Fatih Sultan Mehmet bütün ilgi ve dikkatini Akdenize çevirmiş ve Osmanlı devletinin iç yapısını güçlendirme işine önem vermişti. Türklerin Venediklilerle savaştıkları ve Balkan ülkelerinin sosyal, politik ve ekonomik yapılarında esaslı değişikliklerin cereyan ettiği sırada, Macar Kralı Matyas Korvi- nus Üçüncü Frederik idaresindeki Hapsburg’lar aleyhine sınırlarını genişletmeye kalkışmıştı. Bütün olumlu hareketlerini oğlu Maximilien'in Burgandi prenseslerinden Mari ile evlenmesi sayesinde başarmış ve “Avusturya bütün cihana üstündür" düsturundan güç almış bulunan Üçüncü Frederik gibi bir hükümdür geniş ihtiras sahibi olan Macar Kralı için kolayca yutulacak bir lokma olmuştu2.
Korvinus 1458’de tahta çıkışından itibaren ülkesinin sınırlarını genişletmek yolunda azimli bir politika izlemişti. Macar Kralı güneye doğru yayılma suretiyle Türkleri kışkırtmaktansa önce Türklerin muhtemel saldırılarını tahkim etmeyi ve ondan sonra da Frederik’in üzerine yürümeyi tercih etmişti. Macar Kralı 1463'de bir takım beylerle birleşip Korvinus’u devirmeyi ve Macaristan’da yeniden Hapsburg egemenliğini kurmayı tasarlayan Avusturya İmparatoruna karşı ilk zaferini kazanmıştı. Matyas Korvinus, Bohemya’yı ilhak için giriştiği teşebbüste yenilgiye uğradığı ve Polanya Kralına karşı kendisini savunma zorunda kaldığı geçici bir barış devresinden sonra yeniden
1 Balkan Yarım adasındaki M acar kuvvetlerinin yükseliş ve düşüşti i»,in bkz: D .G .K o sa ıy , " A H i s t o r y o f H u n g a r y " , (C le v e la n d ,1 9 4 1 ),4 4 v,d:L.K ııpeIw ieser, "D ie K âm p fe U n g a m s m it d en O sm an en bis zu r S ch la ch t bei M o h acs ,1 5 2 6 ", (W ien, 1899),3 v,d .;O .Z aıek, "T h e H isto ry of H u n gary , (Londra, 1939),147 v,d;ve l.ei nottaki referans,
z M atth ia s C o ıv in u s h ak k m d ak i en iyi çalış ın a için , bk'/.:W .I''ıaknoi, “ M a tth ia s C o rv in u s, k ö n ig v o n U n g a rn , 1 4 5 8 -1 4 9 0 " , (F ro ilu ırg ini B ıeisgau, 1891).
11
Frederik’in üzerine saldırmıştı1. 1458’de Avusturya asilzadelerinin ayaklanmasından yararlanan Matyas Korvinus Viyana şehri de dahil olmak üzere Avusturya’nın büyük bir kısmını istilâ ve fethetmiş, ve bu suretle sınırlarını Orta Avrupa'ya doğru genişletme emelini kısmen dahi olsa gerçekleştirmişti. Fakat, onun bu başarısı geçici olmuştu, çünkü 1490’da ölümünden sonra Macaristan'ın kuvvet ve kudreti sür’atle düşerken 1493'ten itibaren mukaddes Roma İmparatoru olan Birinci Maximilyen de Haps- burg Covinus'un üstünlüğünün temelini koruyordu2.
Hapsburgların Orta ve Doğu Avrupa üzerindeki emelleri daha 1273 yılından, Birinci Rodolf'un mukaddes Roma İmparatorluğuna seçilmesi ile başlar, fakat istilâ ve işgal politikasının düzenlenip uygulanmasına geçilmesi ancak Birinci Maxi- milyen'in saltanatının ilk yıllarında kabil olabilmiştir. 1491'den önceki yıllarda hernekadar Hapsburglar Avusturya, Tirol, Bohemya, Macaristan, istirya, Karintiya, Karniyola üzerinde ve 1477'den itibaren de Burgandi üzerinde hak iddiasında bulunacak durumda idiyseler de, bu ülkeler belirli bir şahsın idaresi altında bulunmamakta ve aile fertleri arasında taksim edilmiş halde idiler. Ancak Ladislas Postumus’un Tirol’dan vazgeçmesi ve 1491'de Presburg Muahedesinin imzalanması üzerine Birinci Maximilyen'in eline geçebilmişti3.
Maximilyen 1486'da Romalıların Krallığa seçilmesinden sonra fiilen Hapsburg Hanedanının ve Mukaddes Roma imparatorluğunun başı olmuştu. "Avusturya bütün cihana üstündür" düsturunun gerçek bir temsilcisi olan Maximilyen hanedanının durumunu güçlendirebilmek gayretiyle her çareye başvurmuştu. Burgandi Prensesi Mari'nin eşi sıfatı ile Batıda Fransız Kralı Onbirinci Louis'in aralıksız saldırılarına karşı Bur-
ı Fredeıik IIFün hüküm ranlığı hakkında en iyi çalışm a için, bkz: "V .von K raııs, "D eu tsch e G eschichte zu r Zeit A lb rech ts II und F red erich s III.
• 1 4 3 8 -1 4 8 6 " , (S tuttgart, 1905), 55 v.d.2 M a tth ia s C o ıv in ııs 'u n d ış p olitik ası için , b k z :F ıa n k n o i; " M a t th ia s
C o rv in u s", 57 v.d; Kupelwieser, K âm pfe U n g am s, 136 v.d; I.M aximilian için, bkz: K.Kaser, "D eu tsch e G eschichte zu r Zeit M axim ilians I (Stuttgart, 1912, R.W. Seton-W atsn, "M a x im ilia n I " , (W estm inster,1902): H .U lm ann , K aiser M axim ilian 1 (S tuttgart,1884), cilt,I-II.
3 H absburg tarihi ile ilişkili karmaşık hanedan içi problemler için, bkz: G.Tuıba, "G esch ich te des T hronfolgerechts in ailen H absburgischen L ân d em bis zu r Pragm atisclıen Sanktion K aiser K arls V I" , (W ien,1903), 7 v.d.
12
gandi dükalığını güçlendirme çarelerini aradı. Güneyde İtalya’ya karşı imparatorluğun hak iddialarını yeniden ileri sürdü ve hatta Akdeniz kıyılarına çıkabilmek gayretiyle Venedik’i fethetmeği dahi düşündü. Doğuda İmparatorun emeli Macaristana Kral seçilmek, Bohemya Krallığını yeniden eline geçirmek, Osmanlı Türklerinin Hapsburg ülkelerine doğru ilerlemelerini durdurmak ve hatta belki de, Mukaddes Roma İmparatorluğu sınırlarını İstanbul'a kadar uzatmaktı. Maximilyen Batı ve Güney Avrupa’da bu emellerine ulaşabilmek için ciddi gayretler göstermiş ise de, asıl başarıyı Doğu politikası ile ilgili alanlarda sağlayabilmiştir 1.
1490'da müteveffa Matyas Korvinus’un kendi kuvvet ve kudretlerini sınırlama teşebbüslerini unutmayan beyler onun yerine halef seçmeğe karar vermişlerdi. Muhtemel bir Türk saldırısını ve Hapsburg’larla yapmış oldukları muahede dolayısıyla mükellefiyetlerini hesaba katmayan beyler kendilerine hükümdar olarak Bohemya’nın zayıf ve beceriksiz kralı Ladislas'ı seçmişlerdi. Macar asillerinin bu bencil davranışları çok kötü sonuçlar doğuracaktı. Her ne kadar batıya doğru genişlemeden ziyade ülkesinin iç işleri ile meşgul bulunan II Beyazıt’tan gelebilecek tehlikeyi asgari ölçüde görmek sureti ile isabetli bir tahminde bulunmuşlarsa da, Maximilyen’in Macar tahtı üzerindeki iddiasını hiçe saymakla büyük bir hata işlemişlerdi.
1463’de, Frederik ile Korvinus arasındaki ilk savaşın sona ermesinden sonra, İmparator oğlu Maximilyen’in Korvinus’tan sonra kral olacağı vaadini koparmıştı. Frederik Macarların verdikleri sözü tutacaklarını pek tahmin etmediğinden bu anlaşmaya da fazla önem vermemişti. Öte yandan Maximilyen ise hakkından yoksun kalmak istemiyordu. Ladislas’a karşı elde edeceği bir zaferin kendisine hem Macar ve hem de Bohemya tahtlarını sağlayacağını gören Maximilye silaha sarılmıştı. Fakat Macarları Avusturya topraklarını terketmeğe mecbur bırakan Maximilyen Ladislas’ı devirecek güçte değildir. Yapılan
ı M axam ilian 'in dış politikasındaki m eseleler için, bkz: A .D op sch , "D ie W e lts ta a tp o l i t ik d e r H a b s b u ıg e r im W e rd e r İlıres G r o s s r e ic h e s (1 4 7 7 -1 5 2 6 )" , "G e sa m td e u tsch e V ergan gen h eit F estg ab e fu r H ein rich R it te r v o n S rb ik Z u m 6 0 . G e b u rg s ta g am 1 0 . N o v e m b e r 1 9 3 9 " , (M ün ih ,1938) 55-62; K .Kaser, "D ie ausw artige Politik M axim ilians I" , "M itte ilu n g e n d e s In stitu ts fü r Ö sterreich isch e G e sch ich tsfo rscv h u n g , X X X V I", (1905), 612-625 ; K aser, D eu tsch e G e sch ich te ", 17 v.d.
13
Presburg anlaşması ile Maximilyen eğer rakibinin doğrudan doğruya varisi olmadığı takdirde, Macar ve Bohemya tahtlarında onun yerine geçeceği vaadi ile yetinmek zorunda kalmıştı. Bu şartlardan memnun olduğu görülen ve Türklerin Macaristan'a veya Hapsburgların doğuda idareleri altına aldıkları topraklara saldırmaları ihtimalinden kaygu duymayan Maximilyen Güney’e yönelmiş ve Sekizinci Şarl'ın 1494 istilası ile alevlenen İtalya savaşlarına girişmişti. Fakat bu savaşlar onun için hiç de başarılı olmamıştı. Papalık, Venedik , Fransa Kralı Şarl ve İspanya Kralı Ferdinand’ın ustaca kurdukları diploması ve entrika ağının içine düşen İmparator birbiri ardından diplomatik ve askeri yenilgilere uğramıştı. Nihayet 1501'de İtalya'dan çekilme ve imparatorluğu içinde yaşayan halkın tavsip edeceği bir politikayı takip etme kararını vermişti1.
Maximilyen’in İtalya'daki başarısızlığının başlıca sebeplerinden biri de mali güçlükler olmuştu. Esas itibariyle Avusturya'dan sağlanan kendi kaynakları büyük çapta harekât için yetersiz bulunuyor ve İmparatorluk Diyet meclisleri tarafından takviye zaruretinde kalıyordu. Baskı altında bulunan geniş huzursuz halk tabakaları hemen hemen muhtar sayılabilecek bir sürü prenslerin idaresi altında, serbest şehirlerde yaşıyor ve imparatorluk ile birlikte kendilerinden daha zayıf durumdaki komşuları aleyhine olmak üzere siyasi ve ekonomik imtiyazlara sahip olmak istiyorlardı. Diyet meclisleri İmparatorluğun refahını sağlama işinde hiç bir başarı göstermemişlerdi, çünkü bu meclislerde bulunan üyeler ellerinden zorla alınan imtiyaz ve mevkilerini yeniden kanuni yollardan ele geçirmek mücadelesinde bulunuyorlardı. Frederik'in saltanatının sonlarında durum o kadar ciddi bir hal almıştı ki, ileri gelen bazı Alman prensleri gerçekten endişeye düşmüşlerdi, imparator seçmenlerinden Henneberg prensi Berthald'un başkanlığı altında beylerden kurulu küçük bir gurup imparatorluk idare sisteminde reform sağlamak maksadı ile bir hareket düzenlemişlerdi. Fakat onların düşünceleri imparatorun yetki ve kudretin o derece kısmakta idi ki kararsız Üçüncü Frederik dahi onlara şiddetle karşı koymuştu. Bundan başka prenslerin ve şehirlerin büyük
ı M axim ilinn'in İtalyan polilikası için, bkz: U lm an n, "K aiser M axim ilian "1,40 v.d. 11,359 v.d;K aser, "D e u tsch e G e sch ich te ", 45 v.d, 110 v.d.
14
bir çoğunluğu, reform ihtiyacını kabul etmekle beraber, Alman içinde anarşiyi teşvik işine devam ediyorlardı. Bu inanılmayacak derecede kötü siyasi şartlar zaman zaman köylü ayaklanmaları ile daha da şiddetlenmek suretiyle, Maximilyen’e ecdadından kalan mirasın bir kısmını teşkil ediyordu1.
Yeni imparator içişleri dış politikaya nazaran ikinci derecede saymakta idi, Almanya’ya kendi emellerine tatbik mevkiine koyabilmek için gerekli gelir kaynağı nazarı ile baktığından dolayı, reformculara İtalyan savaşları için sağlayacakları para yardımı karşılığında imtiyaz vaadlerinde bulunmakta tereddüt göstermemişti. Prensler ile şehirler küçük para yardımlarına mukabil esaslı imtiyazlar elde edecekleri ümidi ile imparatorun zaman zaman Diyet meclislerini toplama arzusunu son derecede müsait karşılamışlardı. Ancak, birbirine muhalif durumda bulunan iki taraf arasında hiç bir anlaşmaya varılamamıştı. Diyet meclisleri para yardımlarından önce reformlar üzerinde ısrar ediyor; fakat öte yandan, kudretinin kısılmasını istemeyen Maximilyen de reformlardan önce para yardımının gerçekleşmesi lüzumunu ileri sürüyordu. Ancak iki kez, 1495’de Vorms'- da ve 1500’de Augsburg’da iki taraf anlaşmaya varabilmişlerdi, fakat taraftarlardan hiç biri diğerinin verdiği vaadi tutacağından emin olmadığı için, İmparatorun eline pek az para ve reformcuların eline de pek az imtiyaz geçebilmişti2.
Bunun sonucu olarak, İmparator dış politikasında değişiklik yapma kararı vermişti. XVI. yüzyılın ilk yıllarında Macaristan Kralı Hapsburglarla bir evlenme anlaşması yapabilmek arzu-
ı A lm anya'daki iç şartlar ve Reform harekeli için, bkz: H .Baron, "Im perial Reform and the H apsbuıgs, 1486-1504"/'T h e A m erican H isto rical" Review ,XLIV (1938-39),293-303;K aser, "D eu tsch e G eschich te", 171 v.d; J.Janssen, "H isto ry of the G erm an People at the Close of the M iddle A g e s" , (çev: M .A.M ilchell ve A.M .Christie, Londra, 1896),1,307 v.d., II, I v.d. 161 v.d., 206 v.d; L .von Ranke, H isto ry of the R efo rm atio n in G erm any, (S.A ustin, L o n d ra ,1845),1,51 v.d; von K raus, "D e u ts ch G e sch ich te " , 55 v.d.
2 M axim ilian 'in D iyetlerle M ücadeleleri için, bkz.A .K luckhohn, D e u tsch e R e ich sta g sa k te n u n ter K a ise r K arl V , (G o th a ,!8 93 -), 1,3 v.d. J.J.M iiler, "D e s H eiligen R öm isch en R eichs Teutcher N ation R eich stagsstaat von A n n o 1500 bis unter K aysers M axiliani I R eg ieru n g ", (Jena,1709); J.J Müller, "D es Heil R öm isch en R eichs M axim ilian I"(Jen a ,l718), cilt.I,II; V.J: Schm auss, "N e u e und vollstündigere Sam m lu ng d er R eichsabscliiede w elch e v o n d en Z eiten K a y se r C o n rad s d es Iib is Je tz o e a u f d en T eu t9ch en R eich-T u gen ab gefasset w o rd e n " , (Frankfurt, -1 7 4 7 ),1,33 v.d.
15
sunu taşıyor, Almanya da Türklere karşı bir Haçlı seferinin hazırlık telâşı içinde bulunuyordu. Maximilyen Doğu politikasına vereceği yeni bir yönün sadece kendisi için yararlı olmakla kalmayıp, aynı zamanda Diyet meclisleri tarafından da tasvip ile karşılanacağına inanıyordu. Bu sebeple, 1502'de Ladislas, (Polonya’da hüküm süren) Vagelon'larla Hapsburg'lar arasında bir hanedan ittifakı imkânları ile ortaya çıkınca, Maximilyen derhal bu fikre dört ele sarılmıştı. Daha önce Filip’in oğlu ile İspanya prenseslerinden Joannanın evlenme müzakerelerinde bizzat kendisinin Biyanko Sfarza ile izdivacında elde ettiği başarılı sonuçlardan cesaret alan İmparator hanedanının Doğu Avrupa'daki durumunu güçlendirecek olan bir diğer önemli birleşme fırsatını da kaçırmak istemiyordu. 1506'da, Ladislas'ın yerine kendi liderleri olan Janos Zapolya'nın geçmesini bekleyen Macar derebeylerinin muhalefetine rağmen, Maximilyen biri kendi torunu Mari ile Ladislas'ın henüz rüştünü ispat etmemiş olan oğlu Layos ve diğeri de torunlarından Şarl veya Ferdinand ile La- yos’un kızkardeşi Anna arasında olmak üzere çifte-düğün yapma işini başarmıştı. Maximilyen için Zapolya ve taraftarlarının muhalefetlerini yatıştırma işi on yıl kadar sürmüş, fakat 1515’de Viyana Muahedesi ile 1506’da düzenlenen işlerin tasvip ve tasdiki mümkün olabilmişti. Maximilyen diplomatik yollardan kendi ailesi efradının Macar ve Bohemya tahtlarına çıkmalarını temin etmişti; fakat doğu politikasının diğer hedefi olan Osmanlı Türklerine karşı Haçlı seferi düzenleme işinde aynı başarıyı gösteremiyecekti1.
Maximilyen'in Türklere karşı savaşmak arzusu her şeyden ziyade kendi hanedanı bakımından izah edilebilir. Maximilyen hernekadar Bizans devletini yeniden canlandırmak ve Bizan- s-Hapsburg imparatoru olmak emelini gönlünde taşıyor idiyse de, onu asıl daha yakın geleceğe ait gerçekçi kuşkuları savaşa doğru sürüklüyordu. XV. yüzyılın sonlarında ve XVI. yüzyılın başlarında yaşayan Türk Padişahları II. Bayezıt ile I Selim Batıya doğru yayılma ilkesi üzerinde ısrarla durmamakla
ı M im iliaıı'ın M acar Politikası için,bkz: X .Liske, "D e r C ongress zu W ien im J a h r e 1 5 1 5 ” , F o r s c h u n g e n z u r D e u ts c h e n G e s c h ic h te , V II , (G öllingen ,1867), 463-558 ; Kaser, "D e u tsch e G esch ich te ", 40 v .d ,155 v.d U lm ann, "K a is e r M axim iian I " , 11.539 v.d.
16
beraber, Kuzey Macaristan ve Hapsburg idaresi altında bulunan İstirya, Karintiya ve Karniyola'ya sık sık baskınlar düzenlemişlerdi. Bu durumlar karşısında Maximilyen 1506’dan sonra ailesinin Doğudaki çıkarlarını koruma işine gittikçe artan ölçüde önem vermeye başlamıştı. Bundan başka,Sultan Bayezıt ile Sultan Selim saltanat devirlerinin büyük bir kısmını İstanbul’da, ya da Orta Doğu savaşlarında geçirdiklerinden dolayı, İmparator bu durumdan yararlanarak günün birinde yeniden patlayacak olan Türk saldırlarına karşı Doğu Avrupa'yı güçlendirmenin ve hatta Osmanlı imparatorluğu’na ait bazı toprakları ele geçirmenin doğru bir hareket olacağına karar vermiş bulunuyordu1.
Fakat Türkler Venedikli ya da Fransız paralı askerlere kıyasla çok daha korkunç savaşçılar olduğundan dolayı, bu planların güvenilir müttefiklerinin yardımı olmadan uygulanmasına imkân yoktu. Batı'dan yardım sağlamaya muvaffak olmayan Maximilyen, yabancı memleketlerde açılacak seferleri maddi bakımdan destekleme hususunda Diyet meclislerinin pek istekli olmadıklarını bildiği halde, yine onlara başvurmak zorunda kalmıştı. Onlardan yardım talep etmesi de pek yersiz bir hareket olmamıştı; çünkü hiç değilse bazı Alman gruplan bu “din düşmanları’na karşı bir Haçlı seferinin açılması teşebbüsünü ilgi ile karşılamışlardı.
XV. yüzyıl Almanları, Batılı komşuları gibi, İstanbul’un düşmesine ve bundan sonra da Ralkan Yarımadası'nın Türklerin esareti altına girmesine ilgisiz kalmışlardı. Almanlar, Türklerin saldırılarından ziyade dinî inançlarını yeren bir kaç dağınık broşür dışında, Güneydoğu Avrupa’da husule gelen değişiklikleri itiraz ile karşılamamışlar ve bu 'kafirlere” karşı harekete geçilmesi lüzumu üzerinde de durmamışlardı. Bir Haçlı seferi düzenlemek maksadı ile Beşinci Nikola’nın, Üçüncü Kalikstus- ’un ve ikinci Pius’un giriştikleri teşebbüsler tam bir başarısızlığa uğramıştı. Ancak, aynı yüzyılın sonlarına doğru, aydınlar
ı M axim ilian 'm Tüıkleıo karşı planlan için bkz: RCIıaı-oöıo, "N e g o cia tin s de la Fran ce d ens le L e v a n t" , (P aris,1848), 1,49-63; J.U rsıı, "L a P o litiq u e O rien tle de Fran çois 1 ,1515-1547", (Paris,1908), 7 v.tl; U lm ann, " K a ise r M a x im ilia n I " 1,204 v.d, LI, 555 v.d, J.W .Zinkeiscn, "D re i D enkschrifi.cn ü b e r d ie o rie n ta lisch e F rage von P ap st IJeoe X ,k ö n ig F ran z I von F r a n k r e i c h u n d K a i s e r M a x i m i l i a n I a tıs d e m J a h r e 1 5 1 7 " , (G o lh a,1854),63 v.d.
17
sınıfı Türklere karşı harekâte geçilmesi hususundaki taleplerini bir hayli şiddetlendirmiş bulunuyordu. Daha ziyade yeni hü- manizmanın mensubu bulunan bu adamlar ancak Mukaddes Roma İmparatorunun emir ve kumandası altında düzenlenecek bir Haçlı seferinin ulaşacağı zafer sayesinde Alman milliyeti büyüklüğünün yeniden elde edilebileceğine inanıyorlardı. Maximilyen 'in bütün saltanat yılları boyunca Brant, Huttan, Wimphelling, Gengenbak ve Locher gibi kimseler nutuklarında ve yazılarında daima harekâta geçilmesine taraftar olmuşlardır.
Maximilyen Türklere karşı hazırlamak istediği sefer için gerekli ödeneği vermek hususunda hümanizmacıların Diyetleri ikna edeceklerini ümit ediyordu. Hatta, Reichstag'ı harekete geçebilmek amacı ile İmparatorluğun karşısında bulunduğu tehlikeyi mübalağalı olarak göstermişti. Fakat esefle kaydedilmesi gerekir ki, ne hayranlarının yazdıkları yazılar ve ne de kendisinin Diyet meclislerinde verdiği nutuklar uzaktaki bir düşmana karşı girişilecek bir savaşın Bundschuh ayaklanması ya da 1517’den sonra ortaya çıkan Luther meselesinden daha önemli olduğu hususunda prensleri ve şehirlileri ikna etmiştir. Her Diyet meclisi toplantısında prenslerle şehir temsilcileri Ma- ximilyen’e aynı cevabı tekrarlamışlardı: İmparatorluk dışındaki maceralar desteklenmeyecektir. Açıkça görülüyordu ki Re- igchstag üyeleri ve hatta ona bakarsanız kayıtsız halk kitleleri imparatorluğun ve Hapburgların refah ve saadeti için Türklere karşı sert bir politikanın şart olduğu yolundaki Maximilyen ve taraftarlarının görüşünü de kabul etmiyorlardı. Bu şartlar altında Doğu emellerinin gerçekleşmesine imkân bulamayan İmparator Macaristan ve Bohemya'da elde ettikleri ile yetinmek zorunda kalmıştı1.
ı 'Türk M eselesi ve A lm an K am u o yu için, bkz: L .G ersten b erg , " Z u r G esch ieh te des d eu tsch en T u rk en sch au sp ie ls", (M eppen, 1902), 15 v.d;II.Kamil, "D ie Turken in d er d eu tsch en L ite ra to r b is zu m B aro ck u nd dei S u llan g esta lten in d en T iirk end ram en L o w en ste in s",(K ie l, 1935), 5 v.d; A .Schohze, "D ie o rien talisch e F rage in d er ö ffen tlich en M e in u n g des sech szeh n ten Ja h rh u n d e rts" , (Fıankenbey,1880), 3 v.d; R.VVolkan, " Z u d en T iirk e n lie d e rn d e s X V I. Ja h r h u n d e r ts ', F e s ts c h r if t zum VlII.nllgem einen deutschen N euphilologentage in W ien (V iyana, 1989), 65 v.d. A yrıca bkz.: R .von Liliencron, "D ie h isto rise h e n " Volkslieder der D eulschen worn 13 bis 16 Jahrhıındert (Leip zizg ,1865), II. 3 1 2 v.d; II, 28 v.d. 41 v.d. 67 v.d,100 v.d, 212 v.d.
18
Saltanatının son bir kaç yılı içinde Maximilyen Hapsburg Hanedanının davasını Avrupa içinde yürütmeyi başaramamıştı. Türklere karşı hazırladığı projelereden Diyet meclislerinin muhalefeti yüzünden vazgeçmek zorunda kalan İmparator Fransızların karşı koymaları ve her zamanki gibi para sıkıntısı yüzünden İtalya'ya karşı hazırladığı planları da bir tarafa bırakmak mecburiyetinde kalmıştı. 1508'de yeniden girişmiş olduğu savaştan hiç bir amacına ulaşamadan 1516'da çekilmişti. Fakat Maximilyen’in halefine bırakacağı mirastan dolayı utanç duymasına da lüzum yoktu.
Hayatta bulunduğu sırada Burgandi mirasını güçlendirmeğe muvaffak olmuş, İmparatorluk fikrini yeniden canlandırmak ve Sforza ailesi izdivaç bağını sağlamak suretiyle İtalya’ya müdahale için gerekli zemini hazırlamış ve Macaristan ve Bohemya tahtlarına Hapsburglu haleflerin geçmelerini ve bu ülkelerin idaresini ellerine almalarını emniyet aitına almıştı. 1519'daki ölümünden önce Mukaddes Roma imparatoru olarak halefi olan Şarl’ın Aragon ve Kastil ülkelerine kral olduğunu görmek bahtiyarlığına ulaşmıştı. Gerçekten, Avrupa içinde Hapsburg hanedanının şan ve şerefinin temellerini atan hükümdar Maximilyen olmuştur. 1519'da Şarl’ın hükümdar olduğu Mukaddes Roma İmparatorluğu karışıklık içinde bulunuyordu. Luther ayaklanmasının daha keskin hale getirdiği gerginlik ve anarşi Maximilyen'in saltanatı boyunca devam edip gitmişti. İtalya’daki şartlar da bundan daha iyi değildi. Birbiri ile çatışma halinde bulunan güçler arasında geçici bir duraklamaya rağmen, 1519'daki durum yirmi yıl öncesine kadar kötü idi. Macaristan'daki durum da fazla ümit verici değildi. Derebeyleri, Hapburglarla barış halinde bulunmakla beraber, yabancı istilacılara karşı duydukları nefreti unutmuşlardı. Bütün çabaları 1514'de patlak veren köylü direnmesini kökünden kazımak ve bu arada zayıf duruma düşmüş bulunan Ladislas'tan imtiyazlar koparmak gibi faaliyetler üzerinde toplanmıştı. Türk saldırılarının yeniden başlamasının beklenmesi de durumu büsbütün karıştıran diğer bir unsur oluyordu. Gerçekten , Maximilyen'in ölümünden üç yıl sonra, Kanuni Sultan Süleyman Orta Avrupa’ya karşı akınlarını tazeleyecekti.
Ancak, ecdat mirasının yükü Şarl ile Ferdinand arasında eşitlikle paylaşılmamıştır. Bunlardan Alman ve İtalyan meşe-
19
lelerini tevarüs etmiş olan birincisi küçük kardeşine nazaran bu zorlukları daha kolayca yenebilecek durumda buluyordu. O zamana kadar Burgandi ve İspanya'nın da hükümdarı olmuş bulunan İmparator İtalya politikasını Diyetlerin yardımı olmaksızın yürütebilecek mali imkânlara sahip bulunuyordu. Bundan başka hükümet işlerinde küçük yaştan beri eğitim görmüş olduğundan, daima etrafında nazırlar ve müşavirler bulunduruyordu. Hatta kendisi İtalya’nın idaresini ele geçirmeye çalıştığı sıralarda Almanya işlerine de Ferdinand nezaret ederdi1.Ferdi- nand’ın durumu ise bambaşka idi. Miras olarak Avusturya’nın başına geçen ve Macar prensesi Anna ile evlenmesi dolayısıyla ailesinin doğurduğu çıkarlarını korumak ve arttırmak zorunluğunu üzerine alan bu genç Hapsburgu son derece karışık olan Macaristan durumunu sevk ve idare edebilmek için ne gerekli kabiliyete ne de gerekli imkâna sahipti. Siyasi tecrübe ve görüşten yoksun olan Ferdinand, asillerin faaliyetlerine karşı koymamıştı. Şahsi kaynaklarının yetersizliği karşısında Macaristan! Türklerin istilasından korumak ve Mohaç’tan sonra Doğu Avrupa’daki çıkarlarını emniyet altına alabilmek için kardeşine ve Alman Diyetlerine güveniyordu. Ayrıca, 1521'de Şarl’ın İtalya'ya girmesinden sonra Almanya'da devlet idaresi görevini de başaramamıştı. Dinî reform hareketinin yayılmasını önlemek en tecrübeli devlet adamları için dahi kolay bir iş olamazdı; bu sebeple genç ve aslında beceriksiz olan Ferdinand için ise, tamamen gücünün üstünde bir iş olmuştur2.
Bu zor durumlar karşısında Ferdinand, Devlet Başkanı vekili ve Doğudaki Hapsburg çıkarlarının koruyucusu sıfatı ile, Almanya’daki ve Macaristandaki durumları çoğu zaman yanlış idare etmiştir. Mukaddes Roma İmparatoru ve Hapsburgların Batı’daki çıkarlarının muhafızı Şarl'ın faaliyetlerinin yanısıra Fer- dinand'ın hareketleri de çok vahim yankılar yaratmıştı. Maximil- yen'in mirası Macaristan'ın, Almanya'nın ve Alman Dini reformunun gelecek on yılları içinde menfi yönden büyük rol oynamıştır.
ı Şarl'ın hüküm darlığının ilk yıllarının tarihi için, bkz:K .Brandi, "K a is e r K arl V " , (M üinh ,1937), 19 v.d.
2 l’e rd h m n d 'ın ilk y ıların ın tarihi için , bkz: W .B au er, " D ie A n fâ n g e F erd in an d s I " (V iyana, 1907). D oğu politikası için bkz: L .K upelw ieser, "D ie K am p fe O esterreich s m it d en O sm an en v o n Jah re 1526 b is 1 5 3 7 " , (W ion, 1899), I v.d; K upelm ieser, "D ie K am p fe U n g a m s " , 186 v.d.
20
II.Türkler ve Protestanlar
Kanuni Süleyman’ın Osmanlı İmparatorluğu tahtına çıkması Türklerin dış politikasında esaslı bir değişiklik yaratmıştı. Babasının Mısır’da ve İran’da elde ettiği zaferleri yeterli bulan yeni Padişah Güneydoğu Avrupa’ya saldırıya geçmişti. Yarım yüzyıl boyunca Türk saldırılarına dayanmış olan Tuna'mn başta gelen müstahkem kalesi Belgrad nihayet 1521’de düşmüştü; artık Macaristan yolu açılmıştı. Akdeniz'de Hıristiyanlık aleminin kalesi sayılan Rodos adasının da 1522’de düşmesi Orta Avrupa’nın geleceğini büsbütün karartmıştı1.
Avrupa'da Türk saldırılarının yeniden başlaması Akdeniz Ülkeleri ile birlikte Macaristanı da telaşa düşürmüştü. Venedik, her zaman olduğu gibi, Padişahın gözüne girebilmek için gerekli çarelere başvurmuştu. Bu suretle, verdiği çeşitli imtiyazlar karşılığında 1521 yılında Babıâli ile kârlı bir ticaret anlaşması yapmak imkânını bulmuştu. Rodos’un muhasarasından huzursuzluk duyan ve Sen Jan Şövalyeleri “ Kâfirleri” durduramayacak olursa Otranto hezimetinin tekrar başlarına gelmesinden korkan Papa "Adrian” adayı kurtarabilmek için Birinci Fransua, Sekizinci Hanri ve Beşinci *Şarl’dan yardım ricasında bulunmuştu. Papa işin çıkar yolunu ancak Haçlı seferinde buluyordu. Öte yandan, birbirleri ile geçinemeyen Hiristiyan hükümdarları Adrian'ın gizli emeller-fni ve Türk tehlikesinin vahamet derecesini şüphe ve tereddütle karşılıyorlardı. Bu durum’ karşısında Rodos'un akibeti de çizilmiş oluyordu2.
Belgrad’ın ve Rodos’un düşmesi Macaristan üzerinde uygulanan baskının artmasına yol açmıştı. Louis’in krallığı büyük bir Türk taarruzuna dayanabilecek güçte değildi. Kral zayıf, asiller sabırsız, köylüler de isyankâr idi. Memleket 1514’deki köylü ayaklanmasının açtığı yaraları sarmağa çalışıyor ve pek
1 Sultan Süleym an ve onun tahta çıkışının A vrupa löpluluğuna olan etkisi için, bkz: von H am m er, "H isto ire V ." I. v.d; Joıga, "G e sch icte " II. 342 v.d; R. M errim an, "S u leim an the M agnificent, 1520-1566", (C am bridge, 1944), 31 v.d; Zinkeisen, "G e sch ich te des O sm an isch en R e ic h e s " , II. 611 v.d.
2 A d rian 'ın tavrı hakkında bilgi için, bkz,: L.P. G achaıd , "C o o re sp o n d a n ce de C h arles-Q u in t et d 'A d rien V I " , (Brüksel, 1859), 1 v.d.
21
yavaş bir tempo içinde kalkınma çabaları gösteriyordu1. Böyle bir durum içinde bulunan Louis güçlü komşusu Hapsburglar- dan daha iyi bir müttefik düşünemezdi; çünkü iki taraf ayni siyasi çıkarları paylaştıkları gibi, üstelik izdivaç yolu ile de akraba oluyorlardı2.Fakat Hapsburglardan yardım beklemenin boş ümit olduğu kısa zaman içinde belli olmuştu. Çünkü Şarl Macaristan’a yardıma yanaşmıyor, Ferdinand ise bu yardımı göstermeye muktedir bulunuyordu.
şarl yeni bir Mukaddes Roma İmparatorluğu içinde Hiristi- yan birliğini kurma emellerini bir tarafa bırakarak, onun yerine Türklerin Macaristan’a ve Doğu'ya karşı giriştikleri tehdit hareketlerine öncelik tanımak istemiyordu. Birinci Fransua, Sekizinci Hanri ve Papalık Şarl’ın Hapsburg hakimiyeti projesine karşı olduklarından, 1521 yılında batıda giriştiği teşebbüsleri başarı ile sona erdirip zor durumdaki Doğu’nun yardımına vaktinde yetişebilmesi pek muhtemel görünüyordu3.
Şarl Belgrad’ın düşmesine seyirci kalmış ve Rodos’u korumak işinde de pek az yardımda bulunmuştu. Adrian'ın Türk- lere karşı bir Haçlı Seferi düzenleyebilmek için yaptığı Batıda iki yıllık mütareke teklifine verdiği cevapta Fransa yenilmedikçe, ya da elverişli bir barış sağlanmadıkça kendisinden hiç bir hareket beklenemeyeceğini bildirmişti4. Onun istediği şart-
ı Macaristan'ın durumu için, bkz: Kupelwieser, "D ie Kampfe U ngam ", 199 v.d; Merriman, "Suleim an", 79 v.d; Zarek, "H istory", 212 v.d.
2 1521'de Ferdinand'in Macaristan'li Anna ile, Louis'in oğhı Habsburg'lu Mary ile evlendi. Bu evlilik sözleşmesi, Louis'in oğlu olmaması dolayısıyla, Macaristan tahtına Ferdinand'm geçmesini sağladı: Zaıek, "History", 228-229.
3 Şarl'm amaçlan ve dış politikası için Ferdinand ile olan yazışmalarına bkz: W.Bauer ve R. Lacroix, "Die Korrespondenz" Ferdinands I, (Viyana, 1912), I, 22 v.d, Buna ilave olarak, İngiltere ve Fransa elçileri ile olan yazışmaları için, bkz: W.Bradford, "Correspondence of the Emperor Charles V and his Ambassadors at the Courtes of England and France" (Londra, 1850), 469 v.d. Diğer en iyi ikinci kaynak için, bkz: K. Brandi, "The Em peror Charles V." (C.W.Wedgwood, New York, 1939), 13-17, 114 v.d, E.Fueter, "G eschichte des Europaischen Staatensystems von 1429- 1559", (Miinih, 1919), 250 v.d.
4 Şarl'in Gachard'daki Adrian ile yazışmaları için, bkz: Gachard, "C orrespondence", 52 v.d. Özellikle, Adıian'a yazdığı 7 Eyliil 1522 tarihli mektup için, aynı esere bakınız. 112-114; Aynı zamanda, Adrian'm ŞaıTa 16 Eylül 1522'den bu yana yazdığı mektuptan için, aynı esere, bkz: 116 v.d.
22
ların kabulüne imkân yoktu; bu sebeple Adrian’ın müdahalesi hiç bir sonuç vermemişti, Altı ay süren devamlı baskınlardan sonra İmparatordan ancak itibarlı bir yardım sağlanabilmişti. İmparator Hiristiyanlık aleminin uğradığı büyük kayıptan dolayı duyduğu keder ve üzüntüyü açıklamış ve Allah’a bir adak olmak üzere bu yenilginin acısını çıkaracağını ve Hiristiyanlı- ğın dünya üzerindeki başı ve koruyucusu sıfatı ile mukaddes dinin bekasına yardımda bulunmağı va’detmiştir1.
Şarl’ın bu davranışının Louis’i hayal kırıklığına düşürmüş olması gerekir, gerçekten, gerek doğrudan doğruya, gerekse Ferdinand vasıtası ile yaptığı müracaatlar İmparator tarafından olumlu karşılanmamıştı. 1922’den sonra Louis ile Ferdinand, Şarl'a içinde bulundukları zor durumu bildiren mesajlar göndererek, kendisinden derhal Batıda barış anlaşması yaptıktan sonra Macaristanı bekleyen felâketten kurtarmak üzere doğuya yönelmesini ve bu arada zor durumda bulunan Macarlara para ve asker yardımında bulunmasını rica etmişlerdi. İmparator Batı'da büyük masraflara girişmiş olduğunu ileri sürerek para yardımı teklifini reddetmişti; Fransua’nın uzlaşmak istemediği bahanesiyle barış talepleri de yerine getirilememişti. Görülüyordu ki, Şarl Macaristan'ın hatırı için kendi planlarını değiştirmek fikrinde değildi; ancak, Batı’da elverişli bir barış sağladığı takdirde yardım vaadinde bulunuyordu2.
Pavya zaferinde ve Madrit Muahedesi’nden sonra kısa bir süre Şarl Macarlara yardım işini kendisi için bir eğlence konusu yapmıştı3. Alman derebeylerine yazdığı mektuplarda Türklere karşı savaşmak arzusunda olduğunu bildirmişti. Hatta İran Şahına dahi ittifak teklifinde bulunulmuştu. Haçlı sefer konusu üzerinde Fransua ile de yazışmalar olmuştu. Hatta
ı "E ğ er böyle bir ihtiyaç doğarsa, Tanrı adına bir fedakarlık, kulsal Hıristiyan inancına yardım ve devam ettirme ve Hıristiyanlığın kutsal uhıevi ve dünyevi kumyucusu ve gerçek savunucusu olarak" Charles'den Sessa Düküne, 15 Nisan 1523, Gachaıd, "C orrespondance", 178.
2 Genel olarak bkzİ: Bauer ve Lacroix, "K orrespondenz", I, 17 v.d; K.Lanz, "Correspondenz des Kaisers Karl V ", (Leibzig. 1844), 1.66 v.d. Şarl'ın durumu en açık bir şekilde Ferdinand'a yazdığı 16 Ocak 1524 ve 15 Nisan 1525 tarihli mektuplarda görülebilir; aynı eser, I, 97-97, 105-108.
3 K.Lanz, "C orrespondenz", I, 66 v.d, 168-169.
23
aralarında yapılan barış anlaşmasında dahi "Din düşmanları"- na karşı ortak olarak savaşma azmini belirten hükümler bulunuyordu. Fakat pratik siyasi düşünceler İmparatoru o günlerde Türklere karşı meydan okumaktan alıkoymuştu. Fransa’nın ve Papalığın yardımları sağlanmadan Türklere karşı savaş açmak tehlikeli olabilirdi; İtalya meselesi çözülmeden ortada durduğu müddetçe Türklere karşı harekete geçilemiye- ceğine misal göstermek gerekirse, Konyak (Cognac) Anlaşması bunun canlı örneğini teşkil ediyordu. 1525'de Şarl'ın nazarında İtalya, Macaristan’dan daha önemli yer tutuyordu. İtalya Savaşlarına yeniden başlanmış ve Mohaç hezimeti sırasında bu savaşlar devam ediyordu.
Şarl’ın ilgisizliği karşısında Macaristan’a yardım yükü, hanedanın Doğu Avrupa’daki çıkarlarının koruyucusu sıfatıyla, tamamen Ferdinand'ın sırtına yüklenmiş bunuluyordu1. Ancak, gerek Macaristan ve gerek Hapsburglar hesabına çok yazık ki; Ferdinand, kayınbiraderinin ülkesini kurtarabilmek için gerekli imkân ve kudrete sahip bulunmuyordu.
Daha 1521 yılından itibaren Ferdinand Türklerin Doğu Avrupa'daki durumundan endişe duymaya başlamıştı; çünkü görüyordu ki, yeniden başlamış bulunan Türk saldırısı durdurulmayacak olursa, Macaristan’a ve hatta Almanya ile Avusturya’daki Hapsburg mülklerine dahi felâket getirebilecekti. Ferdinand'ın Şarl’a, teyzesi Margarita'ya, Alman liderlerine ve daha başka ileri gelen kimselere sık sık yazdığı mektuplarda Macaristan’ın maruz bulunduğu büyük tehlike belirtilmekte ve Türkler Macaristan'da zafer kazandıkları takdirde İmparatorluğun içine düşeceği kötü duruma işaret edilmekte idi. Ferdinand, hiç değilse 1526’ya kadar, yardım sağlandığı takdirde Macaristan’ın kurtarabileceğine inanmıştı; bu itibarla 1521'den Mohaç müharebesine kadar geçen zaman zarfında Macaristan’a verimli yardımda bulunacak güçte değillerdi. Bu sebeple, Ferdinand yardım için üçüncü muhtemel kaynak say-
ı Ferdinand'ın politikası mektup ve makalelerinde görülebilir. Dunun için, bkz: T3aıter ve Lacroix, Korrespondenz, cilt I. İkinci bir kaynak için, bkz: von Bııcholtaz, "G eschichtc der Regierung Ferdinand des E nsten ", (ViT yana, 1838), I, 135 v.d.
24.
dığı Almanya’ya dönmüştü. Almanya’nın 1521'deki durumu bakımından belki de zamansız sayılabilecek olan bu karar Maximilyen tarafından kurulmuş bulunan geleneğe, Şarl’ın ve onun güvendiği müşavirlerinin tavsiyelerine ve Macaristan durumunun icaplarına dayandığı için yerinde bir hareket sayılıyordu. Daha sonra cereyan eden olaylar açısından bu kararın, genç devlet idaresi ile müşavirlerinin ümit ettiklerinden çok daha önemli neticeler doğurduğu görülmüştür.
Ferdinand Almanya halkının Macaristanı korumak için para ya da asker yardımına yanaşmayacağını yakında anlayacaktı1. Bu görüş halk kitleleri ve derebeylikleri tarafından olduğu kadar, bir kaç yıl öncesine kadar Maximilyen’in Haçlı sefer planlarını hararetle destekleyen aydınların büyük bir kısmı tarafından da paylaşılıyordu. Esas itibariyle, Alman halkının Ferdinand’ın ricalarını soğuk karşılamasının sebebi Almanya davalarına bütün diğer meselelere nazaran öncelik tanınması yolundaki genel görüşe dayanmakta idi. Bu davranış, bundan başka, Türk tehlikesinin taşıdığı nitelik ve buna karşı açılacak mücadelede Almanya’ya düşen vazife hakkındaki belirli tutumları da yansıtıyordu.
1520'lerin ilk yıllarında halk kitleleri hâlâ Türkleri coğrafi bakımdan uzakta bulunan insanlar sayıyordu. Bu görü İmparatorluğun asıl maksatları üzerinde beslenen şüphelerle bir kat daha kuvvet buluyordu. Almanların çoğunun nazarında Türklerle mücadele için yapılan para talepleri genel dikkati Almanya'nın içinde bulunduğu nazik şartlardan uzaklaştırıp Alman halkının parası ile Papalığı zengin etmek için hazırlanmış bir tertipti. O zamanlarda yayınlanan gazetelerde de görüldüğü gibi, aydınlar Türklerin Macaristan için ne kadar büyük bir tehlike olduğunu daha yakından görüyorlardı. Fakat, Türklerin "korkunç” manzarası ve faaliyetleri bu yazılarda belirtilmiş olmasına rağmen, “Dinsizlere" karşı derhal savaş açılması fikrini destekleyenlerin sayısı bir kaçı geçmiyordu. Asıl büyük çoğunluk Papanın liderliği yerine imparatorluğun liderliğiydi. Alman-
ı Almanların Tiirklere tepkisinin genel bir irdelenmesi için, bkz: R.lîber- mann, "D ie Turkenfurcht" (Halle, a.s., 1904).
25
ların birlikte Türklere karşı harekete geçmesi gerektiği üzerinde ısrar ediyordu. Hatta içlerinden bazıları daha da mutaassıp bir davranışla bir Haçlı sefer düzenlenerek saldırıya geçilmesini büsbütün reddediyorlardı. Bunların sözcüleri, Macaristan’ın içinde bulunduğu tehlikeyi takdir etmekle beraber, ya Türk tehditlerini asgari ölçüde görmekte, ya da Türklerin verimlilik güçlerini Alman reformları için bir örnek olarak göstermekte, veyahut bunu, işledikleri günahları için Allah’ın Almanya’ya ve Hiristiyanlık alemine revâ gördüğü bir ceza olarak kabul etmekte idiler. Bu adamların kanaatlerine göre, doğrudan doğruya Almanya üzerine vaki bir Osmanlı saldırısı olmadıkça, Türklere karşı savaşmak tamamen yersiz bir hareket olacaktı. Gerek bu yönden ve gerekse başka yönlerden, bu kimselerin görüşleri Luther’in görüşlerine çok uygun düşmekte idi; çünkü0 da tekrar ve tekrar bu "dinsizlere” karşı taarruza geçmenin aleyhinde bulunmuş ve bunların Almanların işledikleri günahların ve Hiristiyanlık düşmanı Papa’nın kötülüklerinin cezası olduğunu belirtmişti1.
Savaş aleyhtarı gazeteler ve broşürler muhteva bakımından birbirinden farklı olmakla beraber, bir nokta üzerinde, yani Türklerin Almanya için yakın bir tehlike arzetmediği görüşü gibi önemli bir konu üzerinde birleşiyorlardı. Hatta Macaristan’ın düşmesi ihtimali dahi genel olarak kabul edilmiyordu. Durumun bu şekilde değerlendirilmesi Hapsburgların 1521 ile 1526 arasında topladıkları Reichstag'ın görüşüne de uygun düşüyordu2.
Alman prensleri ve Alman şehirleriyle olan münasebetlerinde gerek Şarl ve gerekse Ferdinand ve özellikle bunlardan İkincisi, çok zor bir durum karşısında kalmışlardı. Macardan son derece şüphe eden bu prensler ve şehirliler Alman Diyetlerine gönderilen Macar elçilerinin kendilerini kandırmaya
1 Tiirkler hakkında L u th er'in görüşlerinin genel analizi için, bkz: H. Bu c- hanon, "L u th e r and the Turks 1519-1529), "A rch iv fü r R e fo rm atio n sg es- c h ich te ", 47 (1956), 145-160. "K afirlere" karşı bazı askeri problem ler için, bkz: G .W .Foreli, "L u th e r and the W ar against the Tu rk s", C harch H istory, XV I (1945) , 256-271.
2 20 ']i yıllann başında, Tiirk M eselesi ile ilgili D iyet'in tavrı için, bkz: D R A , I-JV.
26
çalıştıklarına kanaat getirmişlerdi. Şarl’ın Almanya meselelerine karşı kayıtsız kalmasından memnun olmayan prensler Macaristan’a yardım işinde şahsen İmparatorun büyük miktarla örnek olması teklifinde bulunmuşlar ve herşeyden çok Almanya meseleleri üzerinde durarak kendi iç davalarını çözümlemeden önce dış yardımlara girişmekte hevesli görünmemiş- lerdi. Bundan başka, Mohaç hezimetine kadar Al man Diyetleri Türklerin Doğu Avrupa'daki faaliyetlerinden dolayı kaygı duymamışlardı.
Prensler ile şehirliler 1521'de Worms'da toplanan Diyetteki Macar elçilerinin taleplerine fazla önem vermemişlerdi1. Lou- is’in elçileri Türk saldırısı gerçekleştiği taktirde bunu önleyici tedbirler almak üzere yardım telebinde bulunmuş ve Macaristan’ın Almanya ile Osmanlı İmparatorluğu arasında tampon devlet olarak oynadığı rolün önemine işaret etmişlerdi. Derebeyleri Türklerin gerçekten Macaristan üzerine yürüyeceklerini şüphe ile karşıladıklarından ve Almanya üzerine saldırmalarını da büsbütün imkan ve ihtimal dışı gördüklerinden, Macarların rica ve taleplerini reddetmişlerdi. Görülüyor ki, Diyet de Lou- is’den ve Süleymandan ziyade Luther ile meşgul olduğundan 1521’de Macaristan'a yardım teklifini kabul etmemişti. Ancak, ileride vaziyet nazik bir hal aldığı taktirde yardım imkânlarının yeniden aranacağıda kaydedilmişti. Macarlar görünüşe nazaran derebeylerinin fikirlerine katılan Şarl'ın, ya da Vorms toplantısında önemli bir söz sahibi olmayan Ferdinand'ın yardımlarını sağlayınca, bu çabalarından vazgeçip gelecek yıl tekrar yardım talebinde bulunmaktan başka bir çare bulamamışlardı.
1522’de Macaristan’ın durumu büsbütün kötüleşmiş ve Türkler de Belgrad’ı almışlardı. Tehlikenin arttığını Ağustos 1521’de taktir eden Şarl Alman derebeylerinden Louis’in yardım talebini daha müsait şekilde karşılamaları ricasında bulunmuştu. Bunu takiben Ferdinand da 1522 yılı ilkbaharında Diyet’e başvurarak Macaristan'a derhal yardımda bulunulması lüzumu üzerinde durmuştu. Yapılan bu aracılık hareketlerinin tesiri ile derebeyleri nihayet Macaristanın karşısında bulundu-
ı İlgili doküm anlar için bkz: DRA, II, 167 v.d.
27
ğu Türk tehlikesinin mevcudiyetini kabul etmişler ve Macar delegelerinin izahlarını dikkatle dinlemişlerdi. Bu delegeler A- vusturyalı ve Hırvat sözcüler tarafından da kuvvetle desteklenmekte idiler. Tehlikenin büyüklük derecesine ve ihtiyaç duyulacak yardım miktarını tayin ve tespit etmek üzere Türkler tarafından tehdit altında bulundurulan milletler temsilcilerinden kurulu bir komisyonun Viyana’da toplanması kararı hesaba katılmayacak olursa, bu yardım taleplerinin hiç bir sonuç vermediğini söylemek yerinde olur. Aradan geçen zaman içinde, derebeyleri Macaristan bunalımı ile Almanya davaları arasında bir bağlantı kurmak için boşuna çaba harçamışlardı. Şarl’ın daha ziyade Alman meselelerine önem vermesine taraftar bulunan Reichstag İmparator’dan Batıda bir uzlaşmaya varıp çalışmalarını daha ziyade Almanya’nın barışı ve Macaristan’ın karşılaştığı Türk tehlikesi işleri üzerinde toplamasını kendisinden rica etmişti. Bu ricayı yapanlar da bunun yersizliğini taktir etmiş olacaklar ki, diğer bir alternatif olarak Macaristan’ın savunulması sorumluluğunu İmparator ile paylaşmak teklifinde de bulunmuşlardı. Macaristan’ın güvenliği için gerekli miktarda kuvvet göndermeği Şarl kabul ettiği taktirde, Diyet ve Macaristan’a bir kaç bin asker göndermeği uygun buluyordu. Şar- l’dan olumlu bir cevap alınamayınca Macar taleplerinin yerinde olduğundan hâlâ şüphede bulunan derebeyleri 1522 ilkbaharında hiç bir kesin harekette bulunmamışlardı. Ancak Viyana’da toplanan komisyonun tehlike işareti veren raporu üzerine Macaristan’a 3000 kişilik bir kuvvet göndermeye razı olmuşlardı. Bu miktardaki kuvvet Macarların ihtiyacını karşılamaktan uzaktı, fakat Reichstag daha geniş ölçüde taahhüt altına girilmesini doğru bulmamıştı1.
Alman prensleri ile şehirlerin yardım konusu üzerindeki tutumları 1522 sonbaharında ikinci Nürnberg Diyeti toplandığı zaman belirli bir değişiklik arzetmiyordu2. Şarl’da yardımda bulunmadıkça, ya da hiç değilse Batı ile barış akdi için ciddi bir teşebbüste bulunmadıkça, Reichstag da büyük ölçüde para ve asker yardımında bulunma teklifini tekrar reddetmişti. Al-
ı D .R.A . III, 75 v.d.2 D .R .A ., III, 218-219, 338 v.d.
28
manlar Macarların 24000 kişilik bir kuvvet gönderilmesi taleplerini reddederken buna sebep olarak Almanya’nın içinde bulunduğu zor şartları göstermişler ve bu kadar büyük bir kuvvete ihtiyaç görülmesini de şüphe ile karşılamışlardır. Gönderebilecekleri azami kuvvetin 4000’i geçemeyeceği kendilerine bildirilmişti. Macar delegeleri ile Papalık temsilcisi tarafından ısrarla tekrarlanan ricalar Macarların samimiyetine dair beslenen şüpheleri büsbütün arttırmıştı. Ferdinand’ın büyük bir ümitsizlik içinde yardım talep etmesi dahi derebeylikleri harekete geçirmemişti. Gerçek bir Türk tehlikesinin mevcudiyetine inanmamaları ve Şarl'ın Macaristan'ın savunmasına yardımda bulunmaya yanaşmaması derebeylerin de Ferdi- nand’ın taleplerini reddetmelerine yol açmıştı. Bu şartlar altında, Alman Diyetlerinin taleplerine muvafakat etmesini kardeşinden defalarca rica eden Ferdinand Macarlara teklif edilen 4000 kişilik kuvveti kabul etmeleri tavsiyesinde bulunmaktan başka bir çare bulamamıştı. İmparator adına hiç bir yükün altına giremeyeceği gibi, Hapsburg ülkelerinden asker göndermek hususunda da yetkiye sahip bulunmuyordu. Bu durum karşısında Macarlar da Ferdinand’ın tavsiyesine uymuşlardı.
Ocak 1524’de Nürnberg'de yeni bir Diyet meclisi toplandığı zaman, derebeyleri Macaristan’a yardım konusunda Şarl’ın tutumunun değişmiş olduğunu farketmişlerdi1. Bu defa İmparator en muktedir elçilerinden biri olan Josef Hannart’i temsilci olarak Diyet meclisine göndermişti. Hannart Şarl'ın Batıda karşılaştığı zor durumu izah etmiş ve bu meclis toplantılarına şahsen gelememesinin ve şu sıralarda yardımda bulunamamasının nedenlerini açıklamıştı. Bununla beraber, İmparator imkân bulur bulmaz Almanya meseleleri ile meşgul olacak ve macaristan’a da yardım gönderecekti; bu arada, tehlike karşısında bulunan bu krallığa muhtaç bulunduğu yardımı sağlama işinde Reic- htağ'a güveniyordu. Ferdinand Doğu’da harekete geçebilmek için Şarl’ın batıda derhal bir barış anlaşması yapmasını tercih ediyor idiyse de, yine de Hannart’ın bildirisini memnunlukla karşılamış ve onu kuvvetle desteklemişti. Her zamanki gibi bu
ı D .R .A ., IV, 289 v.d.
29
defa da Macar temsilcileri gösterişli bir şekide ricalarını tekrarlamışlardı. İleri sürdükleri tehlikeyi, Türklerin merhametsizliğini ve Müslümanların Hiristiyanlık alemine yönelttikleri tehdidi belirtiyorlardı. Türkler o sıralarda Mısırlıların üzerine çullanmış bulunduklarından Türk saldırılarının başlamak üzere bulunduğunu iddia edecek durumda değillerdi. Şimdiye kadar takip edilen yoldan ayrılarak, Diyet meclisi Macar iddialarının doğru olup olmadığı üzerinde durmadığı gibi, İmparatorun taleplerine de muhalefette bulunmamıştı. Fakat buna karşılık, derebeyleri bütün yükü kendi üzerlerine almak arzusunda bulunmadıklarını ve Batıda barış akdinin artık bir zaruret halini almış olduğunu belirtmişlerdi. Hatta, bu zarureti İmparatora bildirmek üzere kendisine bir heyet göndermeye dahi karar vermişlerdi. Bütün bu itibarı gösterilere rağmen Diyet meclisinin yardım meselesini ciddiyetle ele aldığı görülmekte idi.
Ferdinand’ın desteği ile Şarl Macaristan’ın müdafaası için sürekli olmak üzere büyük ölçüde yardım talebinde bulunmuştu. Diyet uzun vadeli bir yükün altına girmeyi kabul etmemiş, fakat İmparatorun taleplerine daha sınırlı bir ölçüde muvafakat etmişti. Derebeyleri bu karara muhalefette bulunmadan oldukça önemli "ilk yardım” olarak 12.000 yaya er ile 4000 piyade kuvveti göndermeği kabul etmişlerdi. Eğer Türklerin Doğu Avrupa'da ilerlemeleri Almanya’nın güvenliğini tehdit edecek duruma gelirse bu şekildeki yardımlara devam olunacaktı. Diyet meclisi ayrıca Speyer'de toplanacak olan gelecek Reichtag’da devamlı yardım meselesinin tüm olarak ele alınacağı hususunda Şarl'a teminat vermişti; acaba tutumlarındaki bu birdenbire değişikliğin sebebi ne idi?
Türklerin Macaristan üzerindeki baskıları artmamıştı; Türkler Mısır'da meşgul idiler. Bundan başka, Türklerin durumunda derebeylerinin eski tutumlarını değiştirmelerini gerektirecek bir değişiklik olmamıştı. Hatta, geleneksel olarak yardım ihtiyacını en ziyade şüphe ile karşılayan ve bu itibarla yardıma karşı bulunan küçük şehirler bile şimdi Macaristan’a yardıma taraftar olmuşlardı. Bu yüzseksen derecelik dönüşün Macar delegelerin mütevazi nutukları, ya da Macaristan’a yardım talebinin
30
nasıl olsa kabul edileceği zihniyeti yüzünden olduğu iddia edilemez. Bunun en akla yakın gelen izahı Diyet meclisinin Şarl’ın teklifini reddetmek istememesidir1.
Eğer Nürnberg diyeti Şarl'ın talebini kabul etti ise, bu İmparatorun gazabından korkması yüzünden değildi; imparator gönül rızası ile yardım talebinde bulunmuştu ki, bu da, istendiği takdirde, reddedilebilirdi. Diyet meclisinin işbirlikçi- liği başka mülahazalara dayanıyordu. 1524’de Luthercilik, gerek dinî ve gerekse siyasî bir hareket olarak, henüz başlangıç devresinde bulunuyordu. Ne prensler ve ne de şehirler Luther mezhebinin yarattığı müsait siyasi imkânları kavramış duruma henüz gelememişlerdi. Siyasî Protestanlığın ileride gelecek liderleri - Saksonya Seçmeni ve Hess Prensi gibi kişiler ve Nürnberg, Ulm, Strasburg ve Augsburg gibi şehirler - din alanında Luther'in yarattığı yeni duruma doğru kuvvetli eğilim göstermeğe başlamışlardı; ancak bunlardan hiç biri Luther'ciliğin himayesi altında yükselme aramayı aklından geçirmiyordu. 1524'de ilk Luther'ciler, dünya kilisesinde bir reform yapabilmek ümidi ile Alman Katolikle- rinin çoğunluk gurubu ile birleşmişlerdi. Luther mezhebinin Katolik Kilisesi ile uyuşmazlığını kabul etmeyen ve Papalığa karşı düşmanlık duyguları ile gözleri kararmış bulunan bir çok Alman Luther’in faaliyetlerini Kilisede reform sağlayacak bir hareket saymaya başlamışlardı. Kurulacak bir konseyin bu reformları başarabileceğine, Luthercileri Katolikler arasına katacağına ve Almanya içinde olduğu gibi bütün Hiristiyanlık alemi içinde de barışı tesis edeceğine inanıyorlardı. Barış ve dini uzlaşma, 1524’de Köylü Savaşı'nın Alman toprak sahiplerini zor duruma düşürmesinden sonra, daha büyük önem kazanmıştı. Aynı amaç etrafında birleşen ve Diyet’in arzularına
l Ferdinand'ııı bu dönem deki yazışm aları için, bkz: B au er ve I.acroix K or- resp o n d en z, I, 84 v.d; özellikle Ferdinan d'ın Ş aıl'a yazdığı 13 H aziran v e 14 Ekim 1524 tarihli m ek tup lar için, bkz; aynı eser, I, 177-178 , 226; A yrıca, Şarl'ın Feıdinan d 'a yazdığı 15 N isan 1524 tarihli m ektup için, bkz; A ynı eser, I, 105 v.d. Bunun yanısııa, K .Bıandi, "D e u tsch e G esch ich te im Z eitâlter d er R eform ation u nd G eg en re fo m ıa tio n ", (Leipzig, 1924), 127 v.d; K. H ofm ann, "D ie K o n zilsfrag e au f d en d eu tsch en R e- ich stag en vo n 15 2 1 -1 5 2 4 ", (M annheim , 1932), 66 v.d; von Bocholtz, "G cs- ch ich te", II, 3 7 v.d.
31
uymak suretiyle Türklere karşı daha çok yardım sağlanacağına inanan Ferdinand'ın desteği ile prensler ve şehirler uzlaşma planlarına İmparator’un da muvafaketini sağlayacak çarelere başvurmuşlardı. Diyet Meclisi Türklerin Macaristan’ı istila ederek zayıf bir Almanya’nın sınırlarına kadar uzanması tehlikesini inkâr ederek tamamen aksini kabul ettiği takdirde -ki bu nazariyeyi haklı gösterecek bir delil de yoktur- derebeylerinin Şarl tarafından yapılan teklifi kabul etmeleri için ortada bir kaç sebep kalıyordu. Gerçekten, İmparatorun bir konsey toplanmasını kabul etmemesi üzerine, Diyet Türk meselesi ile ilgili hususlarda her zaman olduğu gibi İmparatorun gösterdiği yolda yürümekte kayıtsızlık göstermeğe başlamıştı. 1524’de Şarl’ın, Ferdinand’ın ve Macarların bekledikleri büyük ölçüde geçekleşmişti; ancak 1526’da Speyerde toplanan meşhur birinci Diyet’in kararları onları hayal kırıklığına uğratacaktı.
15 Temmuz 1524'de Şarl, aykırı dinî düşüncelere sahip kimselerle görüşmelerde bulunmaya lüzum olmadığını ileri sürerek, bir konsey kurulması teklifini reddetmişti1. İmparator bu kararı verirken Macaristan meselesini hesaba katmamıştı. Diyetlerin, Almanya’daki dinî ihtilâfların halli için kendisinden muvafakat almadan önce Türklere karşı yardım taleplerini kabul etmemek suretiyle tutumunu değiştirmeye mecbur edecekleri, İmparatorun aklına gelmemişti. 1524'e kadar Diyetler Almanya’daki şartların Macaristan’a tek taraflı yardım yapılmasına imkân vermediğini ileri sürüyorlar, fakat İmparator’un yardım teklifini de tamamen reddetmiyorlardı. Hatta, Hapsburg politikasının başta gelen tenkitçileri olarak tanınan küçük şehirler dahi kendilerine yapılan yardım teklifleri üzerinde bazı tereddütler göstermekten ve bazı belirli taleplerde kesinti yapmaktan ileri gitmemişlerdi. Luther mezhebindeki insanlar Macaristan meselesi ile Almanya’nın din
ı Ş arl'm 1524'tek i davranışı için, bkz: Bıandi, "D e u tsch e G esch ich te ", 127, 172-173 ; K.e. Forstem ann, "N eu es U rk u n d en b u ch zu r G esch ich te , d er e v an g lisch en K îrch en R efo rm atio n ", (H am burg, 1842), I, 204 v.d; H ofm ann, "D ie K o n z ilsfra g e ", 102-104, 111-114; H . Baıım garten , "K a rl Vurtd d ie d eu tsch e R e fo rm a tio n ", (Halle, 1889), 5 v.d; Brandi, "C h a rle s V " , 242-243.
32
problemleri arasında bir ilişki görmüyorlardı; bu sebeple, Şarl ya da Ferdinand tarafından yapılmış olan tekliflere diğer delegelerin ileri sürdükleri itirazlardan başka bir şey eklemiyorlardı. Daha doğrusu, bir defasında Saksonya Seçmeni Diyetteki Katolik delegelerin teklifinden daha üstün miktarlarda yardım yapılması gerektiğini ileri sürmüştü. Saksonya Seçmeni İmparatorun Macaristan politikasını karşılık olarak imtiyaz bekleyecek bir Lutherci olarak değil, fakat Türklerin daha fazla ilerlemelerinin durdurulması lüzumuna inanan bir Alman lideri sıfatıyla desteklemişti1. 1524'ten önce, din meselesi ile Türkler davası esas itibariyle birbirinden ayrı telakki ediliyordu; ancak, Alman Diyetlerinin nazarında din meselesi, Türkler meselesi ile doğrudan doğruya ilgili olmamakla beraber, ona nazaran öncelik taşıyordu.
1524'de işlere yeni bir faktör daha katılmıştı. Nürnberg Diyetinde bulunan Katolikler de, Lutherciler de din işlerini bir konsey tarafından çözümlenmesine taraftar bulunuyor, fakat Vorms Kararlarının uygulanması üzerinde ısrar eden İmparatorun bu taleplerini kabul edeceğinden emin olamıyorlardı. Bu sebeple, Macaristan’a yardım planının büyük bir kısmını tasvip etmek suretiyle Şarl’ın muvafakatini elde etmek ümidini besliyorlardı. Fakat Şarl kararlarından dönmüyordu. İ- talya seferini tamamladıktan sonra Lutherciliği ezebileceğin- den emin bulunan İmparator Almanların arzularına önem vermiyor ve kendi davranışının Habsburg'ların Macaristan projeleri üzerindeki tesirlerini hiçe sayıyordu. Şarl’ın bu tutumuna karşı derebeylerinin olduğu kadar Ferdinand'ın tepkisi de o- lumlu olmamıştı.
1524’de Türkler Macaristan'a karşı taarruza geçmeyi düşünmüyorlardı; fakat 1526'da Orta Doğuda neticesiz kalan bir savaştan sonra Süleyman tekrar batıya yönelmişti.Yaz gelince Macaristan da şiddetli saldırıların hedefi olmuştu. Sınır boylarındaki faaliyet Macarları telaşa düşürmüş ve Şar- l’dan boşuna yardım talebinde bulunan Ferdinand’ı da ürküt-
ı D .R .A , 111,242-243; IV; 298-299..
33
müştü. Bu durum karşısında Ferdinand yine Alman derebey- lerine dönmüştü.
1526 yazında Speyer’de yeni bir Diyet toplandığı zaman, Macaristan durumu çok nazik bir hal almıştı1. Türkler Louis’in krallığına karşı kesin bir sefer açmak üzere bulunuyorlar ve Ferdinand da bunu ciddi bir kaygu içinde bekliyordu. Diyet meclisinde açış konuşmasında Macaristan'a daha fazla vakit geçirilmeden önemli ölçüde yardım yapılması lüzumu üzerinde durmuştu. Fakat Diyet onun ileri sürdüğü sebeblere katılma- mıştı.Şarl’jn bir konsey kurulması teklifini reddetmesine kızan derebeyleri Almanların din meselelerini çözümlenmesinden önce Macaristan’a yardımda bulunmaya yanaşmıyorlardı. Görülüyordu ki, Diyet din meselelerini bizzat çözümlemek ve daha sonra bunların Mukaddes Roma İmparatorunun daveti üzerine toplanacak bir genel Hiristiyan konseyinin tasvibine sunmak kararında idi.
Derebeylerinin tutumu Ferdinand'ı zor bir duruma düşürmüş oluyordu. Devlet başkan vekili din meselelerinin Reichstag kanalı ile çözümlenmesini önlemek için direktif almıştı, fakat Macaristan’ı istilâdan kurtarmak için de Alman yardımına muhtaç bulunuyordu. Fazla bir tercih hakkı yoktu; ya derebeylerinin arzularına boyun eğecek, ya da Diyet meclisini dağıtacaktı. Türklerin baskısı ikinci alternatifi uygulamasını önleyecek derecede büyüktü; bu sebeple yukarıda ilk olarak adi geçen yolu tercih mecburiyetinde kalmıştı. Hernekadar Ferdinand müzakereleri kontrolü altında tutacağından emin bulunuyor idiyse de, yine de bu tehlikeli bir yoldu. Zaruret halinde Şarl’ın da Macaristan’a yardım işindeki engelleri ortadan kaldırabilmek için din meselelerinin uzlaşma yolu ile halline muvafakat edeceğini düşünerek iyimserliğini kaybetmiyordu. Bu tahmin esas itibariyle doğru çıkmıştı.
1528’da bizzat Şar! da Vorms Emirnamesindeki hükümlerin aynen yerine getirilmesini uygun görmüştü. Ancak, Almanya’daki ve Avrupa’daki şartların Luthercilere sertlik gösterilmesine
ı W. Fridensbung; "Der Reichstag zu Speier 15226", (Berlin,1887) Belgelerbölümü, Özelikle 421. sayfadan itibaren önemlidir..
34
elverişli olmadığını anlamıştı. Almanya’da liderler dinî barışın bir genel Hiristiyan konseyi tarafından tesis edilmesine taraftar bulunuyorlardı. Habsburglarm doğudaki toprakların Türklerin Macaristanı istilâ tehditleri ve İmparatorun Konyak Birliği yüzünden hareketsiz kalmağa mahkûm olması karşısında, bu liderlerin arzuları da hiçe sayılamazdı. Bu durum muvacehesinde, Şari Ferdinand’ın teklifini kabul ederek Alman liderlerinin bir konsey kurulması taleplerine razı olmuştu. 27 Temmuz 1526’da İmparator bir konsey kurulması için Papa Yedinci Clement ile görüşme kararında olduğunun Diyet meclisine bildirilmesi hususunda Ferdinand’a yetki vermişti1.
Şari’m talimatı Ferdinand’a erişinceye kadar, derebeyleri Macaristan’a yardım işini ele almadan önce Almanların din meselelerinin görüşülmesi husussunda Devlet başkan vekilinin muvafaketini almışlardı. Diyet meclisinin doktrin, kilise törenleri, serbest İncil eğitim ve kilise örgütleri meselelerini süratle ele alması da Ferdinand’ın uzlaşma kararındaki isabeti göstermekte idi. Şarl’ın bildirisi Diyet meclisi tarafından iyi karşılanmamıştı; çünkü bildirideki ifadeler müphem görülüyordu; gerek Katolikler ve gerekse Lutherciler konsey kurulacağı yolunda kesin olarak vaitte bulunması üzerinde ısrar ediyorlardı. Ferdinand bu konu üzerinde daha belirli beyanda bulunmak yetkisine sahip değildi, ama Macaristan meselesinin arzettiği vahamet dolayısıyla, derebeylerine şarta bağlı bir teklifte bulunmuştu. Diyet meclisinin muhalefeti ve derhal yardım salanmadığı taktirde Macaristan’ın çökme ihtimali karşısında kalan Devlet başkan vekili nihayet onsekiz ay içinde bir Konseyin teşkil edilmiş olacağı vaadinde bulunmuştu. Bundan başka, aradaki zaman zarfında Luthercilerin garanti taleplerini de yerine getirmek üzere, herkesin Allah ve İmparator huzurunda doğru göreceği şekilde yaşaması, hareket etmesi ve tebasını idare etmesi yolunda bir emirname çıkarmıştı2.
ı ŞaıTdan Ferdinand'a, 27 Temmuz 1526, bkz: Baııer ve Lacroix, "Koer- respondenz", I2, 272 v.d..
2 Schmaııss, "Neue Sammİung", I2, 272 v.d.
35
Ferdinand’ın arada geçecek zaman için, bulduğu bu yol Katolikler tarafından olduğu kadar Lutherciler tarafından da beğenilmişti. Bunun üzerine, derebeyleri Macaristan’ın esasensırtı yere gelmiş bulunduğu şu sıralarda kendisine yapılacak yardımların bir yaran olmayacağına emin bulunmakla beraber Macaristan’a yardım olarak derhal 24.000 kişilik bir kuvvet gönderilmesi kabul etmişlerdi. Bu gösterişin de pek faydası olmamıştı; Diyet meclisi 27 Ağustosta kapanmış ve dört gün sonra da Mohaç hezimeti olmuştu.
Mohaç, Macaristan’ın durumunu esaslı ölçüde değiştirmişti. Louis ile birlikte yanında bulunanların çoğu savaşta hayatlarını kaybetmişler ve Macaristan Türk saldırılarına karşı müdafaasız kalmıştı. Canlarını kurtarabilen asillerin büyük bir ekseriyeti,1526 hezimetine kadar Habsburgların gerekli yardımı göstermemiş olmalarına rağmen, Ferdinand’ın boş kalan taht üzerindeki hak iddialarını destekleme kararı vermişlerdi. Habsburg a- leyhtarı Janos Zapolya’n m tarafını tutmaktansa, Ferdinand'm o gün dahi Macaristan’ın tamamen Türk hakimiyeti altına girmesini önleyecek kudrete sahip bulunduğuna inanıyorlardı. Ferdinand taraftarları ile Zapolya’yı destekleyenler arasında bir anlaşmaya varılamadığından, Macaristan’a iki rakip kral seçilmişti. Ferdinand Zapofya’yı tanımıyor, TürkSere güvenen Zapofya da Fer- dinand’ın Macar tahtı üzerindeki iddiasını kabul etmiyordu. Aylarca süren sonuçsuz müzakerelerden sonra, Ferdinand bu davayı kuvvet yolu ile çözümleme kararı vermişti1.
Ferdinand’ın Macarista’nm yegâne meşru hükümdarı olmak yolundaki kararı siyasî basiretten yoksun bulunuyordu, çünkü mevcut şartlar hiç de elverişli değildi. Ne Ferdinand’ın Macaristan’daki taraftarları ve ne de Hapsburg Hanedanının doğudaki ülkeleri, Zapolya ile onun muhtemel Türk yardımcılarına karşı girişeceği kuvvetli bir askeri taarruz için gerekli silahlı kuvveti sağlayacak durumda değildi. Bu durum karşısında Fer- dinand’ın yapabileceği yegâne şey Şarl’dan ve Alman Diyetlerinden yardım talebinde bulunmaktı. Zapolya ile Türklerin
ı Mohaç'tan sonra Macarların durumlarım karmaşıklığı için, bkz: S.Smol-ka, "Ferdinand des Ersten Bemühungen um die Krone von Ungam","Archiv für österreichische Geschichte'', LVII (1879), 1-172..
36
Viyana Andlaşmasmın başarılı bir şekilde uygulamasının ve Hapsburgların Macaristan üzerindeki hak iddiaları nasıl tehlikeye düşürdüğünü İmparator Şarfın taktir edeceğine güvenerek, kendilerinden yardım talebini bu sebeplere bağlamıştı. Reichstag’a yaptığı müracaatta da Türklerin Macaristan’da elde ettikleri zafer üzerine Almanya’nın karşılaştığı tehlikenin de artmış olduğunu bildirerek, Speyer’de kararlaştırılan yardım miktarının arttırılması talebinde bulunmuştu. Fakat ümitlerinin her ikisi de boş çıkmıştı.
Batıdaki savaşa son vererek Ferdinand’ın yardımına koşması için Şarl’a tekrar tekrar yapılan ricalar neticesiz kalmıştı. İmparator giriştiği savaştan vazgeçmiyor ve Türklere karşı büyük bir Hapsburg savaşı göze alınıncaya kadar Ferdinand’a Zapolya ile bir anlaşmaya varmasını tavsiye ediyordu, imparator 1526’da kardeşinin içine düşmüş olduğu telaşı yerinde bulmuyor ve Osmanh İmparatorluğu ile çatışmayı tacil edebilecek her türlü hareketten sakınmak istiyordu1.
Ferdinand’ın Alman derebeylerine yaptığı müracaatlar da aynı şekilde sonuçsuz kalmıştı. 1526’da İmparatorluk idaresi Katoliklerle Luthercilerin müşterek muhalefetleri yüzünden din meselelerinde tavizlerde bulunmak zorunluğunu duymuştu. Diyet’in bir konsey teşkili hususundaki talebinin kabul edilmesi Macaristan’da kaybedildiği açıkça görülen bir mücadeleye yardım yolunda zemin hazırlamaştı. Ancak, dere- beylerin Macaristan’ın karşılaştığı Türk tehlikesi ile Ferdi- nand’ın bu ülke üzerindeki ilgisi ve Hapsburglardan zorla imtiyazlar koparılması gibi hareketler arasında bir irtibat gördükleri şüphe götürecek bir meseledir. Derebeylerinin nazarında, bir konsey teşkili için İmparatordan kesin söz almak en büyük önem taşıyan bir dava idi; Hapsburgların imtiyaz vermekten imtina etmelerinin Ferdinand’ın Türklere karşı yardım taleplerinin doğrudan doğruya reddedilmesine yol açıp açmayacağı münakaşa götürür bir meseledir. Şu var ki, Ferdinand Macaristan’ın içinde bulunduğu şiddetli bunalım sıralarında
ı Ferdinand'm Şarl ile yazışması için, bkz: Bauer ve Bauer ve Lacroix, "Korrespondenz", 1,450 v.d., 11,10 v.d; Şarl'm cevaplan için, bkz:aynı eser, 1,487, 11,62, 109, 120-122.
37
böyle bir ihtimal ile karşılaşmak istemiyordu; bu sebeple Şarl- 'ın talimatının dışına çıkmayı da göze almıştı. Onun bu davranışına güvenen derebeyleri kayıtsız ve şartsız olarak yardımda bulunmayı kabul etmişlerdi. Ancak, görülüyordu ki, imtiyazlar bir defa verildikten ve Speyer kayıtlarına resmen geçirildikten sonra derebeyleri bunları istismar edeceklerdi Az zaman sonra, Katolik ve Lutherci delegelerin büyük bir çoğunluğu Hapsburgiarın konsey vaatlerini tutacaklarına dair güvenilir deliller aramaya başlamışlardı. Macaristan’da Türklere karşı hareket de dahil olmak üzere hiç bir oyalayıcı taktike müsaade edilmiyordu. Buna benzer, fakat başka maksatlara dayanan bir karar da Hesse Lordu ile Saksonya Seçicisi olan iki Lutherci tarafından alınmıştı1. Speyer Anlaşmasının Lutherciliğin geleceği üzerinde yaratacağı e tk ile ri ilk defa gören bu ik i şahıs o lm uştu . Almanya'nın din meselelerinin derhal çözümlenmesi imkânı bulunmadığını gören bu adamlar Speyer kararının kendi davaları için büyük bir kazanç olacağını ve bu suretle dinî ve siyasi Lutherçiliğin Almanya içindeki faaliyet alanının genişleme imkanının elde edilebileceğini takdir etmişlerdi. Bu kazançları emniyet altına almanın bir yolu da Almanyadaki Lutherci çıkarları ile Macaristan’daki Hapsburg menfatleri arasında bir ilişki kurmak suretiyle kabil olacaktı. Ferdinand Spe- yer’de varılan kararlanıl Almanya içinde ne gibi etkiler yarattığım bilmiyordu. Hesse’den ve Saksonya’dan ve de konsey taraftarlarındanbir tepki gelmesini beklemiyordu. Büyük bir i- yimserlik havası içinde, Mohaç hezimetini takip eden ay içinde, Macaristan durumunu görüşmek üzere prensleri Essfin- gen’de toplantıya davet etmişti2.
ı Speyer EDiyeti'ndeki Lutherci üyeler arasında yalnızca Hess'li Langrave ve Saksonyalı Elektor, Katolik ve Luthercilik arasındaki son barış ihti- masizliğini anlamış görünmekteler. 1526'dan bu yana paylaşılmakta olan bu düşünce Lutherizm için onların ayrıcalık aramalarına sebep oldu. Bu hususlar için, bkz: Brandi, "Charles V ", 246; Janssen, "History", V,287 v.d; L.von Ranke, "Deutsche Geschichte im Zeitalter der Reformation" (Münih, 1924), II, 321 v.d; T. Brieger, "D er Speierer Reichstag von 1526 un die reîigiöse Frage der Zeit", (Leipzig, 1909), 68 v.d;Friedensbburg, "D er Reichstag", 410 v.d.
2 D.R.A, VII, 1056-1058; Schmanuss, "Neue Sammlung", I2, 282.
38
Esslingen'de toplanan prensler Macaristan’ın karşısındabulunduğu Türk tehlikesini taktir etmişler, fakat bu ülkeyi yeni bir Türk saldırısına karşı savunmak maksadıyla geniş ölçüde yardımda bulunulması yolunda Ferdinand’ın yaptığı teklifi kabul etmemişlerdi. Bu gibi taahhütler, diyorlardı; ancak Alman millletinin tümü tarafından yapılabilirdi;1 bu sebeple, bu konuyu görüşmek üzere yeni bir Diyetin toplantıya çağrılması icap eder. Reichstag’ın resmen toplanmasından önce, derhal gerekli araştırmalar başlamıştı.
Alman liderlerinin Esslingin’deki ve onu takip eden aylar içindeki tutumları Speyer Diyet meclisi toplantısından sonra Almanların siyasi zihniyetlerinde husule gelen değişikliği gösteriyordu. Macaristan durumunun ciddiyetini küçümseme yolunda hiç bir teşebbüse rastlanmıyordu. Türklerin Doğu Avrupa’daki faaliyetlerine dair yayınlanan broşürlerin sayısı Mohaç hezimetinden beri bir hayli artmıştı. Bu broşürlerde ekseriyetle Macaristan’da işlenen “zulüm ve cinayetieri'Ve “kafir” ordularının bu Hıristiyan krallığı nasıl perişan ettikleri acı bir şekilde tasvir ediliyor. Ayrıca, OsmanlIların İmparatorluk sınırlarına yaklaşmış oldukları kaçınılmaz bir gerçek olarak dikkate sunuluyordu. Bazı kimseler derhal Türklere karşı harekete geçilmesi teklifinde bulunuyor ise de, büyük bir çoğunluk birlik halinde bulunacak bir Almanya’nın kendisine yöneltilecek herhangi bir saldırıya karşı koyabilecek güçte olduğu inancını taşıyordu. Macar tahtına Hapsburgların geçmesi meselesi, Ferdinand’ı Türklere karşı açılacak bir Alman Haçlı seferinin önderi olarak görmek hayalini taşıyan bir kaç taraftan müstesna olmak üzere, unutulmuş haldeydi. Genel parola “ ihtiyat” idi. Almanya meselelerinin çözümlenmesi yenilgiye uğramış ve bölünmüş bir Macaristan adına harekete geçilmesi işine kıyasla öncelik taşıyordu2.
Derebeyleri ortada hüküm sürmekte olan zihniyeti Regens- burg Diyetin’den önce yapılan hazırlık müzakereleri sırasında açıkça belirtmişlerdi 3. Büyük bir çoğunluk Ferdinand’m Za-ı Schmauss, "Neue Sammlung", I2,282.2 En iyi müzakere için,bkz: Ebermann, "Die Ttirkenfurcht", 19 v.d.3 Müzakereler izin, bkz: DRA, VII, 8 v.d.
39
polya’ya karşı yardım talebini reddetmişti. Delegelerden çoğu daha ziyade Zapolya’nm gönderdiği elçilerin sözlerini kabul ederek bu Macar kral adayının güçlü bir Hıristiyan hükümdar olacağına ve Macaristan’ı Türklere karşı savunma kudret ve arzusunda olduğuna inanıyorlardı1. Bundan dolayı, doğrudan doğruya Almanyaya karşı yöneltilmiş bir Türk saldırısı olmadıkça, Ferdinand bir yardım bekleyemezdi; onun yerine Spe- yer’de söz verilen konseyin bir an önce gerçekleşmesi üzerinde çaba göstermesi daha yerinde olacaktı.
Hesse Lordu ile Saksonya Seçmeninin başkanlığı altında bulunan bir Lutherci azınlık Ferdinand’ın taleplerini reddederken daha afakî sebepler ileri sürüyordu. Speyer’de elde edilen kazançlardan mahrum kalmak istemeyen bu azınlık, güçlenecek olan Ferdinand’ın 1526 da verilen imtiyazları geri almasından korkarak ona yardımda bulunmaktan çekiniyorlardı. Bundan başka, Zapoîya’nın yenilgisine yol açacak bir hareketi de desteklemek istemiyorlardı. Eğer Hapburglar Speyer Beyannamesini hükümsüz ilân edecek olurlarsa, Ferdinand’ın rakibi Protestan davasına faydalı olabilirdi2.
Delegelerin bu şekildeki davranışları Ferdinand’ı hayal kırıklığına düşürmüştü. Derebeyîerinden hiç bir yardım göremeyeceğini anlayan hükümdar vekili 1527 yılı ilkbaharında Haps- burg ailesine ait topraklardan devşirebileceği kuvvetlerle Macaristan işlerine katılmaya karar vermişti. Daha fazla bekleyecek durumda değildi. O sıralarda Zapolya Türkler tarafından Macaristan kralı olarak tanınmıştı. Çaldığı tahta yerleşmesine vakit bırakmadan derhal harekete geçmek zorunluk halini almıştı. Bu suretle Ferdinand, Şarl’ın ve Alman dere-
ı Zapolya'nın faaliyetleri ile ilgili PolonyalI Sigismund'a yazdığı mektup için, bkz: DRA, VII, 23; Reichstag ile ilgili müzakereleri için, bkz, DRA, VII, 26; onun Regensburg Diyetindeki delegelerine verdiği bilgiler için, bkz; DRA, VII, 976-979.
2 Bu davranışın altı prens çoğunluğu ve 1529'da Speyer'li Recess'e karşı protesto eden 14 şehir arasında etkili olduğu görüldü. Hesse'li Philip'in Palatinate'li Louis'e gönderdiği 24 şubat 1527 tarihli mektup için, bkz: DRA,VII, 16-18, 40-41; Hesse'li Philip'den Saksonyalı Electoer'un faaliyetleri ile ilgili bkz: DRA, VII, 22-23, 51-52 . Saksonyalı Elector'un faaliyetleri ile ilgili bkz: DRA VII,. 30 v.d; Lutherans'ın görüşü ve faaliyetleri ile için, bkz: DRA,VII, 2 vd, 937 v.d.
40
beylerinin yardımı olmadan ve Türkmuhteme! muhalefetlerine rağmen, savaşa girişmişti. Ferdinand’ın stratejisi başarılı sonuç vermişti; savaşa hazır bulunmayan ve Türklerden vaktinde yardım sağlayamayan Zapolya 1527 sonbaharında fena bir yenilgiye uğramıştı. Ancak, Ferdinand'ın askeri alanda temin ettiği zaferin diploması alanında da perçinlenmesi gerekiyordu; bunun için de Macar tahtına hak iddiasının Türk Padişahı tarafından da tanınması icap ediyordu. Görünüşe nazaran,1527 yazında OsmanlIların tasvibini talep etmek üzere İstanbul’a ilk defa şahsi temsilci gönderdiği zaman, bazı zorluklarla karşılaşacağını tahmin etmemişti. Fakatbuna rağmen, Türkle- rin hakkını teslim edeceklerini ve kendilerine karşı barışçı niyetler taşıdığı yolundaki teminatını müsait şekilde karşılayacaklarını ümit ediyordu1.
Üzerine aldığı bu işin nasıl bir sonuç vereceğini kestiremeyen Ferdinand elde ettiği zaferden azami ölçüde yararlanmak suretiyle Macaristan içindeki durumunu güçlendirme kararını vermişti. Bu iş Almanya’daki bunalımın gittikçe şiddetlendiği ve Zapolya’nın yeniden harekete geçtiği sıralarda yapılmak zorunda idi.
1528 yazında Regensburg Diyeti nihayet Ferdinand’ın Macaristan’a yardım talebini resmen reddettikten sonra çalışmalarına son vermişti. Speyer’den sonra Lutherciliğin gittikçe artan gücü karşısında Katolikler şimdi Konsey vaadinin derhal yerine getirilmesi üzerinde ısrar ediyorlardı. Bunu başaramadıkları takdirde, arada geçecek zaman zarfında imparatorluk idaresinin bu dini itikat bozukluğunun daha fazla yayılmasını önlemesini talep ediyorlardı. Durum ne olursa olsun, Ferdinand Macaristan politikasının uygulanması işinde Katoliklerden bir yardım bekleyemezdi. Lutherciler din meselesinin derhal çözümlenmesi yolunda Katoiikierin gösterdikleri arzuya katılmıyorlardı; fakat, kısa zaman sonra meydana çıkaçak diğer sebepler dolaısıyla onlar da Ferdinand’a yardımda bulunulması kararına katılmışlardı.
ı A.Von Gevay, "Urkundan und Aktenstücke zur Geschichte der Verhâl-tnisse Zwischen Oesterreich, Ungem und der Pforte im XVI. und XVII.Jahrhunderts" (Viyana, 1983), I2, I v.d.
41
Ferdinand kendisi de Lutherciliğin imparatorluk içine kök salmakta olmasından endişe duyduğu için, Katoiikleri yardım talebine red cevabı vermekte haklı buluyordu. Fakat, öte yandan, İstanbul’un diplomatik bakımdan kendisini tanımasını sağ- layıncaya kadar, Macaristan seferinden vazgeçemezdi. Onun yaklaşma gayretlerine karşılık Türk Hükümetinin verdiği cevap Zapolya’yı teşvik ve ona askeri bakımdan yardım etmek olmuştu. Zapolya da, bundan cesaret alarak, Ferdinand’m Macaristan’daki kuvvetlerine karşı mahdut bir taarruza geçmişti. Zapolya’nın bu hareketi, nihayet en iyi bir niyetle, Ferdinand’ın taleplerinin resmen reddine ve belki de Macaristan’daki Haps- burglara karşı Türklerin bir sefer açmasına zemin hazırlamış olacaktı. Almanya’daki durumun günden güne kötüleştiği bir sırada Türklerle kapışma ihtimali Ferdinand’ı bir hayli ürkütmüştü. Devlet başkan vekili ve Mukaddes Roma İmparatorluğunun Alman tahtı üzerindeki temsilcisi sıfatıyla kendi çıkarlarını ve Macaristan tahtı üzerindeki hakkını korumak zorunda idi. Bu hakkını koruma işinin gittikçe daha büyük ölçüde Alman derebeylerinden sağlayacağı yardıma bağlı hale geldiğine ve böyle bir yardımın da ancak din meselesinin halline bağlı bulunduğuna göre, Ferdinand Kasım 1528’de Diyet meclisini toplama kararını vermek zorunda kalmıştı. Almanya’nın ve Macaristan’ın arzettikleri güvenilmez durum karşısında, Ferdinand yayınladığı bildiride derebeylerinin Almanya’nın din meselesine sür’atle bir çözüm yolu bulmak ve Türklerin muhtemel saldırılarına karşı Macaristam koruma çarelerini bulmak üzere
y 4
2 Şubat 1529’da Speyer’de toplantıya çağırmıştı.Diyet meclisinin açılmasını beklediği sırada, Ferdinand, Ma
caristan kralı olarak tanınması teklifinin Babıâiî tarafından kesinlikle ve büyük bir hiddetle reddedildiği haberini almıştı. Pek tabii olarak Zapolya’yı Hapsburglara tercih eden Türkler Fer- dinand'ın Macar tahtı üzerinde her türlü haktan vazgeçmesini talep etmişler ve Hapsburgların Macaristan işlerine müdahalesi devam ederse Zapolya’yı askeri bakımdan destekleyeceklerini Ferdinand'a bildirmişlerdi. Ferdinand’ın Speyer toplantısındaki
ı DRA, VII, 1065, 1074-1075.
42
tutumunda, toplantı arifesinde kendisine ulaşan kötü haberlerin büyük rolü olmuştu.
Diyet toplanınca Ferdinand OsmanlIlarla Mukaddes Roma İmparatorluklar! arasında güçlü bir tampon devlet kuruluncaya kadar, Macaristanm müdafaası için esaslı miktarlarda yardırırım zaruri olduğunu bildirmişti. Aynı zamanda 1526’da söz verilen konsey teşekkül edinceye kadar, derebeylerinden din meselesine geçici bir çözüm yolu bulmalarını rica etmişti. Bu talepler Ferdinand’m çıkarlarına uygun düşüyor idiyse det Alman derebeylerinin işine gelmiyordu. Din meselesine bir çözüm yolu bulunmasını Speyer Beyannamesi’nin geniş kapsamını sınırlayacağından endişe duyan Lutherciler hiç değilse 1526’da aynı durumlar içinde elde edilen Liberal imtiyazlara benzer haklar sağlamak ümidi ile Ferdinand’m Macaristan’daki durumu istismar yoluna gitmişlerdi. Ferdinand’ın taleplerine karşılık olarak, din meselesine uygun bir çözüm yolu bulunmadıkça yardım konusu üzerinde duramayacaklarını bildirmişlerdi1. Ka- tolikler de buna benzer mütalâalarında bulunmuşlardı; ancak din meselesinin onların istedikleri şekilde çözümlenmesi Speyer anlaşması hükümlerini genişletecek yerde büsbütün daraltmakta idi2.
Din meselesinde birbirine aykırı iki tutumun uzlaştırmaması* ve Türklere karşı yardım meselesinin bu uzlaşmaya bağlı tutulması dolayısıyla, Ferdinand bu iki meseleyi birbirinden ayırmaya çalışmıştı. Dikenli din meselesine geçici bir çözüm bulmadan önce yardım meselesinin ele alınması gerektiğini izah için Türklerin Macaristan üzerine saldırmalarının bir gün meselesi olduğu ileri sürülüyordu. Diyet meclisi Ferdinand’m derhal harekete geçilmesi yolundaki talebine karşı kayıtsız kalamazdı.
Şubat başlarında Türklerin büyük taarruza geçmeden önce hazırlık hareketlerinde bulunduklarına dair ürkütücü haberler gelmeye başlamıştı. Almanların Macaristan işine karışmalarını
ı DRA, VII, 481 v.d, IHI. Ayrıca bkz: J.Kühn. "Die Geschichte des SpeyrerReichstags 1529", (Leipzig, 1929), 42-49, 74 v.d.
2 Katoliklerin durumları için, bkz: D RA, VII, 414 v.d.
43
eskiden beri muhalif olanlar dahi OsmanlIların Macaristan’da elde edecekleri kesin bir zaferin Almanya için Türk tehlikesini bir hayli arttırmış olacağını kabul ediyorlardı. Hatta bizzat Lut- her dahi Türklere karşı Macaristan'da açılacak bir savaşın kendileri bakımından bir savunma olacağını bildirerek Ferdi- nand’ın desteklenmesi tavsiyesinde bulunmuştu1.
Katoliklerle birlikte Lutherciler de kısa zaman sonra tutumlarını tamamen değiştirerek, Macaristanı muhtemel bir Türk saldırısına karşı savunmak üzere geçici bir yardım olarak 16.000 kişilik bir kuvvet gönderilmesine razı olmuşlardı. Ancak, bu müsaadenin durumun arzettiği zaruret yüzünden verildiği, bunun ileride girişilecek teşebbüslere emsal teşkil edemeyeceği ve din meselesine uygun bir çözüm yolu bulunmadıkça derebeylerinin devamlı yardım talepleri üzerinde duramayacakları Ferdinand’a bildirilmişti. Gerek Katolikler ve gerekse Lutherciler, ilişkilerinin kendilerine sağladığı üstünlüğü takdir ettiklerinden, din ve siyaset işlerine birbirinden ayırmaya yanaşmıyorlardı.
Ferdinand Macaristan’ın bugünkü ve yarınki savunma ihtiyacını karşılamaktan uzak bulunan derebeylerinin yardım miktarından memmun kalmamış ve teklifinin yeniden üzerinde durulmasını ısrarla talep etmişti. İleride Almanya meseleleri üzerinde Luthercilerfe aralarında çıkacak bir çatışmada Ferdi- nand’ın kendilerini destekleyeceğinden emin bulunan Katolikler sadece eski tutumlarını teyit etmekle yetinmişlerdi. Buna karşılık Devlet Başkan Vekilini Speyer’de tespit edilen şartlara uygun bir çözüm yoluna çekmek gayretinde olan Lutherciler taktiklerini değiştirmişlerdi. Lutherci liderler Almanya’da barış yeniden tesis edilir edilmez önemli ölçüde yardım yapılacağı hususunda Ferdinand’a teminat vermişlerdi. Fakat Ferdinand bu sözlere hemen kapılmamış ve derebeylerinin Macaristan'ın müdafaası için yeni yüklenimler altına girmelerinden önce din meselesinin ele alınacağı vaadinde bulunmuştu. Lutherciler ile Katolikler arasında bir uzlaşma kurulacağı yolunda o zamana kadar beslediği ümitler de az sonra boş çıkmış olacaktı.
ı D. Martin Luthers Merke (VVeimar, 1883- ), 30lî/ 86 v.d.
44
Lutherciler din işlerinde Speyer Beyannamesine aykırı hiç bir çözüm yolunu kabul etmemekte kararlı idiler; Katolikler de Almanya içinde rakiplerinin durumunu güçlendirecek herhangi bir çözüm şekline muhalif idiler. Bu şartlar karşısında, Ferdi- nand 1526’da Luthercilere verilen imtiyazları kaldıran Beyannameyi tastik ettikten sonra Diyet’in çalışmalarına son vermişti. Bu arada uzun vadeli yardım talebi de feda edilmiş oluyordu. Ferdinand’m bu hareketi kendisini muhataralı bir duruma düşürmüştü, bunu mütaakip Speyer kararlarına itiraz sesleri yükselmeye başlamıştı1.
Speyerin protesto edilmesi, Almanya Reformu bakımından taşıdığı önem bir tarafa bırakılacak olsa dahi, Ferdinand’ın Macaristan politikası üzerinde de ciddi etkiler yaratıyordu. Pro- testanlar, Diyet kararlarını değiştirmek maksadı ile son dakikada griştikleri teşebbüs olarak acele yardım taahhütlerinden vazgeçmişler ve kendi davaları tehlike içinde bulunurken başkalarına yardım edemeyeceklerini bildirmişlerdir. Bu hususu Ferdinand’a bildirmişler ve Şarl'a da bir heyet göndererek Beyannamenin geri alınması ricasında bulunmuşlardır.
Ferdinand şaşkınlık içinde idi. Speyer’de toplantı sona ermeden önce Türklerin yeniden saldırıya geçtiklerine dair söylentiler duyulmuş ve Mayıs ayı içinde Diyet dağıldıktan sonra bu söylentiler gerçek halini almıştı. Speyer'de vaadedilen yardım miktarı, Protestanların bu vaadlerini geri almalarından önce dahi yetersiz görülüyordu; bugün ise büsbütün faydasız hale düşmüştü. Üstelik Ferdinand Macaristan’da Türklere karşı savaşırken Prostestanlarm Almanya içinde başına dert açmalarından korkuyordu.
Ancak Ferdinand’ın endişelerinin gereksiz olduğu ispatlandı. Protestanlar 1529’da İmparatorluk idaresine meydan okumaya hazır duruma gelmemişlerdi. Şari kendisine gönderilen heyete yaptığı uyarıda Perdinand’a muhtaç olduğu bir zamanda yardımda bulunmayacak olurlarsa, Protestanlara karşı şiddetli tedbirlere başvuracağını bildirmişti. Lutherciler oı Almanya'nın iki dinî kampa ayrıldığı, 1529'da Speyer'de protestoya ka
tılan ondört şehir ve altı prens açıkça görülüyordu. DRA, VII, 481 v.d, 1111 v.d.
45
sıralarda İmparatorun bu şekildeki mukabil hareketini göze alabilecek durumda değillerdi. Şar!, Almanya’ya dönmesini mümkün kılacak olan Kambray Banşms sağlamak üzere bulunuyordu ve Türkler de Macar ovalars üzerinden Viyana’ya doğru korkunç bir saldırıya geçmişlerdi. Almanlar, mezhep farkları ne olursa olsun, İmparatorluklarını “kâfirlere” karşı savunmaya hazır bulunuyorlardı. Bütün bu unsurlar Protestanların yardımlarını esirgeyemeyecekferi inancına varmalarına yol açmış ve onlar da Türkierin Viyana kapılarından geri dönmeleri ile nihayet bulan sefere katılmışlardı. Guruplar arasındaki çıkar farklarını nazarı itibare almayan Protestanlar 1529’da İmparatorluğun müdafaası görevine koşmuşlardı. Fakat bu davranışları önce din meselesinde gerekli imtiyazları almadan Türklere karşı savaşa girişme hareketlerinin sonuncusu olmuştu. Viyana kuşatmasından sonra, Protestanlık ile Türklere karşı yardım meselesi gittikçe birbiri ile daha yakından ilgili sorunlar halini almıştı.
1529!dan önce Alman Luther mezhebinin öncüleri Ferdi- nand’ın yardım ihtiyacından yeteri kadar yararlanamamışlardı. Bunu yapmamış olmalarının sebebi daha ziyade gerek Alman ve gerekse Türk bunalımlarının aynı yı! içinde en son hadlerine varmış olmalarıdır. Ancak, 1529 senesi 1526’da ortaya çıkmış olan bazı eğilimlerin belirlendiği yıl olmuştur. Bu yıl içinde Türkierin Macaristan tehditleri konusu üzerinde Luther- ciierin tutumlarında belirli bir değişme olmuş ve bu durumun siyasi maksatlarla istismarı yoluna gidilmiştir.
İlk Speyer Diyetinden sonra 1526’da Hesse’li Fiiip ile Saksonya’nın Frederik'i Ferdinand’ın içinde bulunduğu zorluklardan Lutherciler davası lehine yararlanma imkânlarını görmüşlerdi. Fakat ancak 1527 ve 15285de, Alman Katolikleri ileFerdinand Lutherciliğin yayılmasını çaresizlik içinde seyrederlerken, Lutherci liderler Almanya meseleleri ile Macaristan durumu arasında daha yakın bir ilişki kurmuş bulunuyorlardı. Hesse ve özellikle Saksonya Ferdinand’ın Macaristan davasına katılmış olmasını memnunlukla karşılıyorlardı, çünkü onun Almanya dışında bulunması Lutherciliğin güçlenmesini ve ya
46
yılmasını kolaylaştırmış oluyordu. Bununla beraber, Speyer Beyannamesini geri alacak kadar kendisini emniyette görmemesi, için, ona yardımda bulunmak istemiyorlardı. Üstelik, e- ğer Ferdinand sözünden dönecek olursa, Zapolya’nın kendileri için faydalı bir müttefik olabileceğini hesaba katıyorlardı.
İçinde bulundukları müşkül yine Ferdinand tarafından çözümlenmişti. Ferdinand’ın Macaristan’daki hareketleri Türkleri1529 saldırısına kışkırtmıştı. Gittikçe şiddetlenen Alman ve Osmanlı bunalımlarının yarattığı zorunluk karşısında Ferdinand Speyer Diyetini toplantıya çağırmıştı. Hasse ve Saksonya bu fırsatı ganimet bilmişler ve 1526 Speyer kararlarının teyidini talep etmişlerdi.
Lutherci liderlerin planı sadece Katoliklerle Ferdinand’ın imtiyazlara muhalefette bulunmalarından değil, aynı zamanda Lutherci liderlerin izledikleri politikanın kendi taraftarlarınca da desteklenmemesi yüzünden başarıya ulaşamamışlardı. “ im tiyazlar tanınmadıkça yardım yapılmayacağıma gerekli ilkeleri Hesse ve Saksonya kendileri de tesbit etmemiş olduklarından, Lutherci delegelerin çoğunu davaya inandıramamışlardı. Bugün Macaristan’ın içinde bulunduğu ve belki de yarın Almanya'ya tercih edilecek olan Türk tehlikesi artık inkâr edilemez bir gerçek olması üzerine, delegelerin büyük çoğunluğu Ferdinand’a yardım zaruretini duyuyorlardı. Speyer kararlarına itiraz Kararnameyi değiştiremezdi. Hapsburg- larla Katoliklerin Protestanlara karşı azimli bir davranış gösterdikleri ve Luthercilerin büyük çoğunluğunun Macaristan'ın ve Almanya imparatorluğunun müdafaası işinde görev almak arzusunu izhar ettikleri sırada, bu politika çok zayıf bir hareket olmaya mahkûm kalıyordu. Ancak Hesse Lordu ve Saksonya Seçmeni tarafından izlenen politika ayrıntılı olarak kusursuz hale getirildikten sonra Luthercilerin desteğini kazana bilmiş ve Orta Avrupa’daki Hapsburg çıkarları vahim tehlikeler içine düşünce Protestanlar Türklere karşı yardımı tehir etmek suretiyle imtiyazlar koparabilmişlerdir. 1537’de Protestan liderleri gayelerine ulaştıkları zaman durum bu şekilde idi.
47
Viyana’nın kuşatılması Türklerin Almanya’yı istila planlarının bir parçasını teşkil etmiyordu. Bu kuşatma Osmanlı İmpa- ratorluğu’nun Batıdaki kalesi olan Macaristan’a Hapsburglar tarafından yapılan müdahalenin karşılıksız bırakılmayacağını gösteren bir uyarma idi.
BabIâli'nin gayesi ne olursa olsun, OsmanlIların 1529'da giriştikleri saldırı çağdaş Avrupa liderlerini fiilî harekete sev- ketmiştir. 1525’den beri Süleyman’a karşı dostluk göstermekte olan Birinci Fransua eski müttefikine karşı bir Haçlı seferi açılması fikrinin hareretli taraftarı olmuştu. Beşinci Şarl ise Mukaddes Roma İmparatorluğu tacını giyer giymez, şiddet tedbirleri vaadinde bulunmuştu. Hatta Papa bile, uzun bir süre için Batı’daki maddi çıkarlarını feda ederek Bolonya’da yapılan taç giyme töreninde İmparator ile genel bir Haçlı seferi düzenlenmesi konusu üzerinde görüşmelerde bulunmuştu. Fakat Türklerin Viyana üzerine yürümeleri en ziyade Ferdinand’ı endişeye düşürmüştü. Şarl’ın, Fransua’nın ve Papa’nın savaş heveslisi beyanlarının Batı Avrupa’daki hedef ve gayeleri bakımından gerçekçi olmadığını gören Ferdinand Türklerle arasındaki ihtilafı barış yolu ile çözümlemeyi tercih ediyordu1. Türklerin Viyana kapılarında yenilgiye uğradıkları ve Batılı hükümdarların da bir Haçlı seferinden söz açtıkları sırada Macaristan meselesinin çözümü için bir anlaşmaya varılabileceğini ümit ediyordu. Bu sebeple, Süleyman’ın Ferdinand'ı Macaristan Kralı olarak tanımasını sağlamak için ilk fırsatta İstanbul’a yeni bir heyet gönderilmesine karar verilmişti. Fer- dinand’ın temsilcileri Padişaha ve Sadrazam İbrahim Paşa’ya Hiristiyan devletlerin hep birlikte girişecekleri hareketin OsmanlIlar için ne derece büyük bir tehlike olacağını izah edeceklerdi. Eğer bu korkutma teşebbüsleri sonuç vermeyecek olursa, Sadrıazamı rüşvet yolu ile razı etmek ya da Ferdi- nand'ın Türklere karşı durumunu güçlendirmesine fırsat vere-
ı F erd in an d 'ın o tarihten önce ve sonraki faaliyetleri bu davranışın belirgin özelliğidir. Ferdinand'ın M acaristan 'daki hedefleri ve politikasının incelenm esi için, bkz: von Bucholtz, "G e s c h ic h " IV, 55 v.d. Belgeler için bkz: von G evay, "U n k u n d e n ", I-III.
m . PROTESTAN YARDIMININ BEDELİ
48
cek geçici bir anlaşmaya varmak hususunda elçilere yetki verilmişti1.
Haçlı seferinin gerçekleşeceği konusu üzerindeki şüpheleri bir tarafa bırakılsa dahi, Ferdinand’ın gösterdiği bu uzlaşma tutumunun başlıca sebebi Almanya durumunun arzettiği istikrarsızlıktı. Ferdinand, eğer Türkler ya müzakere yolu ile, ya da başarılı bir askeri sefer sonucunda kendisini kral olarak tanımız- larsa, Macaristan üzerindeki emellerinin ancak Almanların desteği sayesinde gerçekleşebileceğini biliyordu. Fakat bundan başka, Türkler Viyana'dan çekildikten sonra Almanlar'ın onlara karşı ha- rekâte devam arzusunu göstermeyeceklerini de biliyordu2. Herne- kadar İmparatorluğa karşı ileride yeniden bir taarruzun patlak vermesi imkân dışı sayılmıyor idiyse de, Almanlar Türklerin derhal geri dönmeleri ihtimalinden korkmuyor ve onlara karşı girişecekleri bir savaşta zafer kazanacaklarından emin bulunuyorlardı. "Kâfirler" hakkında yazı yazan kimseler İmparatorluğun Osmanlı istilâsından masun bulunduğu noktası üzerinde ittifak ediyor, fakat Ferdinand- ’ın Macaristan planının desteklenip desteklenmemesi konusu ü- zerinde uyuşamıyorlardı. Sebastiyan Franck, Justus Jonas ve Cochlacus da dahil olmak üzere, yazarlardan çoğu Türklere karşı İmparatorluk sınırları dışında harekete geçilmesinin aleyhinde bulunuyorlar ve Almanya'nın kendi davalarının çözümlenmesi işinin Macaristan'a müdahale işinden çok daha büyük önem taşıdığını belirtiyorlardı3. Bu yazarlar arasında en muhafazakâr olanları ise geçici ya da sürekli olarak birlikte yaşama tavsiyesinde bulunuyorlardı, içlerinden pek azı o sıralarda bir saldırıya geçilmesine taraftar bulunuyordu. Müdahale aleyhtarı olanlar
ı Von G evay, "U rk u n d a n ", I1, 15 v.d, 5 9 .d; F eıdinan d 'd an Ş aıl'a 28 O rak 1530 , Bauer ve Lacroix, "K o rre sp o n d e n z ", II, 580 v.d; von liucholln "G e s ch ich te ", II, 430 v.d, IV, 55 v.d.
ı A lm an düşünceleri bu dönem de yayınlanan çeşitli "F lu g crifte n , Z eitun - g e n " ve şarkılarda değerlendirilebilir. Yorum larıyla birlikle lam bir bibliyografya için bkz: H. Kabdebo, "B ib lio g rap h ie zu r G esch ich te d er b eid en T u rk enb elagerun ger N ien s, 1529 und 1 6 8 3 " , (Viyana, 1876), 1-23.
3 J.C ochlacus, "D ia lo g u s de b ello con tra T u rcas" (Leipzig, 1529); C ron ica ab co n terfayu n g und en tw erffu nga der Tiirckey, v o n ein em S ib en b u rger in la tein b esch rib en , d u rch S eb astian Fran ck V e rteü sch t" (N iirenberg (?), 1530); ) .Jonas, "D a s siben de C ap itel D an ielis , v o n d es T ü rcken G ottes lesteru n g u nd sch reck lich er m önderey, m it u n terrich t ju sti Jo - n a e " (W ittem bey, 1530).
49
Papa’nın ve bir Haçlı seferi lüzumu üzerinde ısrar edenlerin çağırılmasına kulaklarını tıkamış bulunan kimseleri temsil ediyordu. Asıl dikkate değer bir nokta ise Alman derebeylerinin İmparatorluğa karşı yöneltilmiş bulunan tehlikenin hiç değilse şimdilik ortadan kalkmış bulunduğuna inanç getirmiş olmaları idi1. 1529 hareketinin tekrarlanması ihtimali karşısında, İmparatorluğun savunma gücünü arttırma noktası iie gerekli tedbirlerin alınması üzerinde herkes ittifak halinde bulunuyordu,, fakat bu yoldaki çalışmalar din meselesi çözümleninceye kadar ertelenecekti. Ferdinand'a Macaristan için yardımda bulunmak hususunda da, pek tabii olarak, aynı düşünceler uygulanacaktı.
Almanya’nın kendi meselelerinin çözümlenmesinden önce yardım sağlamaya çalışmanın boş bir hareket olacağını gören Ferdinand dahi derebeylerinin taleplerine mavafakat etmişti2. Türklerin en az bir yıldan önce yeni bir saldırıya geçemeyeceklerinden emin bulunuyordu. Bu fasıla esnasında, Şarl Batı ile barış halinde bulunurken, Almanya'da da Speyer Beyannamesi hükümlerini tatbik etmek, ya da birbiri ile çatışan çıkarları barışçı yollarla uzlaştırmak için gerekli tedbirler alınabilirdi. Ferdinand, bu işlerden sonra, Türklere karşı yardımın kolayca sağlanabileceğini ümit ediyordu. Ferdi- nand’ın şu sıralarda Almanya meselelerine öncelik tanıması için başka düşünceleri de vardı. Bunlar arasında başta gelen sebep, önlerindeki günlerde Şarl tarafından Roma Krallığına aday gösterilmesinin seçmenler tarafından tasvip ile karşılanması idi. Bu mevkie seçilmesi Almanya’nın, Macaristan’ın ve hatta İstanbul'un itibarını arttırmış olacaktı. Bu suretle, Ferdinand’ın siyasi geleceğinin 1530’da Alman Re- ichstag’ı ile OsmanlIların BabIâli’si arasında yapılacak müzakerelere sıkı sıkıya bağlı bulunduğu görülüyordu. Ancak, Ferdinand tamamen bağımsız bir temsilci değildi. Takip ede-
ı G enel bilgi için bkz: Janssen, "H is to ry " , V,241 , v.d; G .M entz, " Jo h a n n F rid erich d er G ro ssm iitiq e", (Jena, 1903), I, 69, 74 , v.d; J.von W alter, "D e r R eichstag zu A u gsb u rg" L uther Jahrbuch 1930 (M ünih, 1930). 4;H .V irck, "P o litsch e C o rresp on d en z d er S tadt S trassb u n g im Z eitalter d er R e fo rm a tio n " (Strazburg, 1882-1928) II1, 339 v.d. (İleride PC olarak anılacaktır).
2 Ferdinand'in yazışm aları için bkz: B auer ve Lacroix; "C o rre sp o n d e n z ',II, 5 8 0 v.d.
50
ceği politikaların hâlâ İmparator tarafından tasvip edilmesi ve desteklenmesi gerekiyordu. Şarl genel olarak Ferdinand’ın tuttuğu yolu uygun buluyordu1. 1530’a kadar Türklerin Viyana üzerine yürümelerinin yaratmış olduğu şoktan kurtulmuş ve Haçlı seferi düşüncelerinden de vazgeçmişti. Bu konu üzerinde Papalıkla ve Fransua ile yapılan müzakereler sonuç vermemişti. Çünkü ne Papa ve ne de Faransız kralı, Türklere karşı müşterek bir harekete geçilmeden Şarl’ın ön şart olarak ileri sürdüğü İtalya sorunlarının halli teklifini kabul etmişlerdi. Macaristan'dan çok daha ziyade İtalya’ya önem veren Şarl için tek başına harekete geçmek söz konusu olamazdı. Bununla beraber, İmparator Ferdinand'a Macaristan’daki iddialarını koruyabilmesi için yardımda bulunmak istiyordu; Macaristan’ ın Osmanlı hâkimiyetine terkedilmemesi yolunda Ferdinand'ın görüşüne o da iştirak ediyordu. Ferdinand gibi Şarl da, Hapsburgların Macaristan'daki çıkarları fedâ edilmemek şartıyla, bugün Türklerle barışçı bir anlaşmaya varılmasın! uygun buluyordu. Bu sebeple, Ferdinand’ın 1530 yılı başlarında bu şekilde bir anlaşma müzakeresinde bulunmak üzere İstanbul’a bir heyet gönderilmesi fikrini tasvip etmişti.
Şarl, Ferdinand’ın Almanya işlerine önem verilmesini öngören politikasını kardeşininkinden biraz farklı sebepler dolayısıyla destekliyordu. Şarl din meselesinin tercihen Reichstag yolu ile çözümlenmesini, Ferdinand’ın Macaristan ve Türk politikalarının uzun vadeli olarak desteklenmesini ve Ferdinand’ın Roma Krallığına seçilmesini istiyordu.
Almanya'yı yeniden barışa kavuşturmak için bir konsey veya askeri hareket yerine Reichstag yolunun tercih edilmesi pratik düşüncelerden doğmakta idi, Şarl bu işin bir konsey eliyle halledilmesini tercih ederdi, fakat Papa ile Fransua bu fikre muarız bulunuyorlardı. Onların kanaatince dünya üzerindeki rakiplerine imparatorluk payesi vermek o- nu aşırı derecede güçlendirmek olacaktı. Müzakereleri uzatmak suretiyle belki de bir anlaşmaya varılabilirdi; fakat bu
ı ŞaıTın 1526'dan sonraki politikaları için bkz: Brandi "C h a rle s V " 306 v.d; von Buchollz, "G e sch ich te " , III, 430 v.d. Şarl'ın Ferdinand ilo yazışm aları için bkz: Lanz, "C o rre sp o n d e n z ", 361 v.d.
51
şekilde yapılacak müzakereler Almanya meselelerinin çözümlenmesini de geçiktirmiş olacaktı. Süratli hareket işlerin ruhunu teşkil ediyordu, çünkü İmparator İtalya savaşları ile Türk saldırılarının yeniden başlamasından endişe ediyordu. Bu suretle, Şarl'ın Mukaddes Roma İmparatoru sıfatıyla kendisine izafe edilebilecek her türlü dini ve siyasi mülahazalar dışında, Şarl'ın Batı'da ve Ferdinand’ın da Doğu’da izledikleri politikaların başarıya ulaşabilmesi için Almanya sorunlarının halli hayati bir zaruret halini almıştı. Almanya’da belki de bir iç savaşa yol açabilecek olan sürekli huzursuzluklar muhakkak ki Hapsburgların düşmanları tarafından istismar edilecekti; bu sebeple de bunların önlenmesi gerekti.
Bu zarureti göz önünde tutan Şarl konsey fikrini Reichstag lehine feda etmişti. Şarl, bu arada, yanlış bir inanca kapılarak, Protestanlığın Almanya içinde sağlam bir şekilde kök salmamış olması hasebiyle, kendisinin Diyet meclisinde görünmesinin Luthercileri, ufak bir kaç vaatte bulunmak şartı ile, bu bâtıl itikatlarından vazgeçireceğini zannetmişti. İşleri şiddet yolu ile halletmek meselesi üzerinde ciddiyetle durulmamıştı. Bu şekilde hareket Hapsburg politikalarının Avrupa’da başarılı şekilde uygulanmasını tehlikeye düşürdükten başka, Şarl’ın planında üçüncü kısmı teşkil eden Ferdinand’ın Roma Krallığına seçilmesi işinin başarıya ulaşmasına da engel olabilirdi. Ferdinand’ı Almanya’nın fiilî hükümdarı mevkiine getirecek ve Şarl’ın bütün gücünü Batı işleri üzerinde toplamasına imkân verecek olan bu seçilme işi Protestanlarla birlikte Katoliklerin de işbirliği yapmalarına bağlı bulunmakta idi. İmparator Kardeşi Ferdinand’ın Doğu politikasını doğrudan doğruya destekleyecek birleşmiş bir Almanya’ya oybirliği ile hükümdar seçilmesini arzu ediliyordu. Bütün bu sebepler dolayısıyla, kendi ve kardeşi adına hareket eden imparator yukarıda sözü edilen (dini) hataları görüşmek ve aynı zamanda Türkler’den gelebilecek kötülükleri hafifletmek ve bunlara karşı tedbir almak üzere, 1530 yazında Diyet meclisini toplantıya çağırmıştı1.
Ancak, Diyet’in açılmasından az sonra, Şarl, Almanya meselelerinin basit şekilde çözümlenemeyecek derecede çapraşık
ı C harles V, "T h e A u to b io g rap h y of C h arles V " , (Londra, 1862), 20.
52
işler olduğunu öğrenmişti1. Kısmen işleri hızlandırmak, fakat daha ziyade Protestanların pazarlık gücünü kırmak maksadı ile, imparator açış konuşmasında din meselesinin görüşülmesinden önce daha basit olan Macaristan’ın ve İmparatorluğun müdafaasına yardım konusu ile Ferdinand'ın Roma Krallığına seçilmesi meselesinin ele alınması üzerinde durmuştu. Bütün kozları Hapsburgların ellerine teslim etmek istemeyen derebeyleri derhal bu teklifi reddetmişlerdi. Şarl'ın içi kolaylıkla görülen stratejisi ne Kotolikleri ve ne de Protestanları aldata- bilmişti. Her iki taraf da Almanya meselelerinin derhal müzakeresine önem vermekte idiler ve özellikle Protestan liderlerinin müzakere taktikleri, gerektiğinde, Şarl'ın kısa zaman içinde halledilmesini istediği sorunlar üzerinde yoğunlaşıyordu. Giriştiği ilk manevrada yenilgiye uğrayan İmparator belli başlı din meselelerinin derhal müzakeresine geçilmesini kabul etmişti.
Şarl yeniden hayal kırıklığına uğramıştı. Kısa zaman içinde görülmüştü ki, din meselelerinin Reichstag kanalı ile çözümleneceği yolunda beslediği güven gerçekleşemeyecekti. Pro- testanlar Augsburg Bildirisi'nde yer alan ruhani iddialarından vazgeçmiyorlar ve Katolikler de esasa ait tavizlerde bulunmayı kabul etmiyorlardı. Müzakereler çıkmaza girince, İmparator ilk planını değiştirmek zorunda kalmıştı. İki yol vardı: genel bir Hiristiyan konseyi toplayarak din meselelerinin halline çare aramak, ya da Protestanlara karşı savaşmak üzere Katoliklerin yardımını sağlamak.
Bunlardan birinci alternatif Ferdinand ile derebeyleri tarafından, İkinicisi de Papalık tarafından destekleniyordu, imparator ise ikisi arasında tereddüt içinde idi. Bir taraftan işlerin bir konsey yolu ile halledilmesi eğilim gösterirken, öte yandan birbiri ile çatışma halinde bulunan tarafları bir konseyin uzlaş-
ı A ugsb urg .. iet'indeki im paratorluk politikası için bkz: W .E.M ayor, "F o r- schungen zıır Politik K arls V.W ahrend des A ugsb urger R eichstages von 1 5 3 0 " , "A rch iv fü r R efo rm atio n sq e sch ich te", (1916), 124 v.d. Reichstag ile ilgili belgeler için bkz: K .E .Föıstem an n, "U rk u n d en b u ch zu d er G esc- h ich te d es R eich stag es zu A u g sb u rg im Jah re 1 5 3 0 " , (H alle, 1833-1835),I, 201 v.d; II, Iv.d. A yrıca bkz: "D ie D epeschen des Vone/.ianischen Ge- saııdten N icolo Tiepolo iiber die Religionsfıage aııf deııı A ugsburger R eichstage 1 5 3 0 " , J.von W aler, "A b h an d lu n g er d er G esellsch aft d er VVis- sen sch aften zu G ö ttin g en " (Filoloji tarih dersleri), N eue Folge, XXII- 1(1928), 1 v.d.
53
tırılabileceğini şüphe ile karşılıyordu. Ayrıca yakın bir gelecekte bir konseyin toplanabilmesini de şüpheli gördüğünden, Lut- hercileri dize getirmek için şiddete başvurma yolunu düşünmeye başlamıştı, Diyet meclisindeki Papalık temsilcileri daima bu yolun propagandasını yapmışlar ve kesin harekete geçme zamanının gelmiş olduğu üzerinde ısrar etmişlerdi. Bu temsilciler Şarl’a Papalığın işbirliğinde bulunacağı hususunda teminat vermişler ve Türklerle Faransızların hazırsızlık olduklarını ileri sürerek Almanya’da silahlı bir çatışmaya girişme ihtimallerinden İmparatorun duyduğu kayguyu yatıştırmaya çalışmışlardır.
Yapılan teklifi Şarl çekici buluyordu, fakat Katolik derebeylerinin işbirliğini sağlayamıyordu. Alman Katolikleri Papalığa güvenemiyorlar ve askeri hareketi en son çare olarak görüyorlardı. Onların düşüncesine göre Roma Katolik kilisesinde büyük ihtiyaç duyulan reformlar ancak bir konsey eliyle gerçekleşebildi; bu işde başarı sağlanır sağlanmaz, Lutherciler kendi istekleri ile onlara katılacaklardı, imparator gerek Lut- hercilere karşı açmış olduğu mücadelede ve gerekse Türklere karşı kullanılmak üzere talep ettiği ödeneklerin sağlanmasında ve Ferdinand’ın Roma Krallığına seçilmesi işinde Katoliklerin yardımına muhtaç bulunduğundan onların arzularını önemsemek zorundaydı. Bu sebeple, davanın konsey yolu ile çözümlenmesi tavsiyesinde bulunmuştu1,
Şarl'ın Almanya'daki din meselesinin bir konsey kanalı ile çözümlenmesini istemesi 1529 Speyer Beyannamesi'nde tespit edilmiş olan esaslardan uzaklaşmış olması demek değildi, imparator sadece ruhani meseleleri konseye sunacak ve konsey toplanıncaya kadar itikat konusu üzerinde hiç bir değişiklik yapılmasına müsaade etmeyecekti. Bu arada Luthercilerin yeniden Katolik Kilisesine bağlanacaklarını ve bu suretle Almanya'nın durumunda da istikrar sağlanacağını ümit ediyordu.
Almanya’nın meselelerini geçici olarak çözebilmek için hazırlanmış bulunan, fakat gerçekçi olmayan bu proje Türklere karşı yardım ve Ferdinand'ın Krallığa seçilmesi işlerinin konu-
ı K endi d urum un u özetleyen G aıcia de L oaysa'a yazdığı 20 Ekim 1530tarihli m ektup için bkz: M ayer, "F o rsc h u n g e n ", 71-72.
54
şulduğu sırada Diyet meclisinin müzakeresine sunulmuştu. Ka- toliklerin yardımına güvenen İmparator konsey planına ve diğer bazı taleplerine Protestanlardan gelen bazı itirazlara rağmen, teklifinde ısrar etmeye hazır bir durumda bulunuyordu. İmparatorun ilk talebi Almanya'nın ve Macaristan’ın korunması şeklinde olmuştu1. Din konusu üzerinde yapılan tartışmaların son safhaları sırasında bu teklif üzerinde de geçici olarak durulmuş ve kısa bir müzakereden sonra resmen reddedilmişti. Ne Katolikler ve ne de Lutherciler Alman Meselesi çözümlenmedikçe uzun vadeli yükümlülük altına girmek istiyorlardı. İmparatorun din meselesindeki tutumu belli olunca, Katolikler İmparatorun olağanüstü zamanlara mahsus yardım talebi üzerinde durmaya başlamışlardı. Şarl’ın din konusunda yaptığı tekliflerden memnun kalan Katolik derebeyleri İmparatorluğun müdafaası için yardıma hazır bulunduklarını açıklamışlardı. Bir çok Lutherçi delegeler de, gösterecekleri işbirliği jestinin, tekrar Katolik Kilisesine bağlanmaları hususunda İmparatorun azimli davranışını yumuşatacağı ümidi ile aynı teklifte bulunmuşlardı. Şarl'ın iyi niyetine güvenmekten ziyade teminat aramakta idiler. İmparatorun, Katoliklerden göreceği yardımla, din meselelerini yatıştırmak hususunda Reichstag’ın onayını alacağına inanan Lut- herci liderler, sürekli olarak Katolik kilisesine dönmedikleri takdirde kendilerinin cezalandırılmayacaklarına dair teminat talebinde bulunmuşlardı. Şarl’a verdikleri bilgide Türklere karşı yapabilecekleri yardımın bu teminatın verilmesine bağlı olduğunu açıklamışlardı. Şarl’ın verdiği müphem cevap, bir Türk tehlikesi karşısında İmparatorluğun müdafaası maksadı ile40.000 piyade ve 8.000 süvariden kurulu bir kuvvetin verilmesi hususunda Katoliklerin kararına katılan Lutherçi derebeylerinin çoğunu da yeter derecede tatmin etmişti. Protestan liderleri Lutherçi çoğunluğundan ziyade Şarl'ın niyetlerini şüphe ile karşılamakla beraber, ekseriyetin kararma boyun eğmişlerdi. Anlaşılan, mevcut şartlar altında yardımdan istinkâf etmek suretiyle hiç bir şey kazanamayacaklarını onlar da anlamışlardı.
Şarl, Hapsburgların olağanüstü yardım olarak yeter gördük-
ı Türklere karşı yardım larla ilgili m üzakereler ve m eseleler için bkz: lo ıs - tem ann, "U n k u n d e n b u ch ", II, 109; von W alter, "D e p e s c h e r" , 66 v.d. 82 v.d; P.C. II1, 462 v.d; Schm aııss, "N eu e S am m lu n g ", I1, 3 2 2 v.d.
55
leri miktarı temin etttikten sonra, programının son kısmını teşkil eden Ferdinand’ın seçilmesi meselesi üzerinde çaba harcamaya başlamıştı. Seçmenlerin hepsinden olumlu vaatler almış, fakat Saksonyalı Protestan John Frederik, Ferdinand aleyhinde direnmişti1. Artık imparator Augsburg'da elde ettiği başarılardan memnun görünüyordu. Büyük bir siyasi başarı gibi görünen bu duruma belki de gerektiğinden fazla güvenen Şarl, Saksonyalı Seçmenin oyunu Ferdinand aleyhine kullanacağını söylemesine ve Protestan liderlerinin imparatorluk idaresi tarafından kendilerine saldırmazlık garantisi verilinceye kadar Türklere karşı yardım vaadlerini yerine getirmeyeceklerini bildirmelerine önem vermiyordu. Augsburg Diyetinin zecri kararlarını onaylayan Şarl bunların uygulanması işinde Kato- liklerin yardımına güveniyordu2. Augsburg Beyannamesi reddedilmiş ve 15 Nisan 1531 tarihi Luthercilerin, din meselesinin kesin olarak bir konsey yolu ile hallini beklemek şartıyla, Katolik Kilisesine iltihakları için tespit edilmişti. İmparatorluğun en yüksek adli makamı olan Kammergericht (İmparatorluk Divanı)na Augsburg kararlaranı tatbik etmek ve LutherciSiğin Almanya içinde daha fazla yayılmasını önlemek için olağanüstü yetkiler tanımıştı. Bu yetkiler, nitelikleri bakımından adli olmakla berarebr, Katoliklerin askeri destekleri ile de uygulanabilecekti.
Augsburg’da alınan kararlar, bu sert tedbirlere rağmen, Şarl için bir zafer olmamıştı. Toplantının sona erişinden sonra bir kaç hafta içinde Augsburg kararlarının tatbik edilemiyeceği anlaşılmıştı. Lutherciler Augsburg Beyannamesi’nin ilânını önlemeye muvaffak olamamışlar, çünkü Hapsburg üzerindeki u- luslararası baskının hafiflemiş bulunduğu bu devre içinde imparator ile Katolikler sıkı bir işbirliği kurmuşlardır; fakat Lutherciler onların muhaliflerinin ihtiyaçlarını ve zaaflarını istismar etmek suretiyle kayıplarını telafi çarelerine başvurmuşlardı. Protestanların stratejisi Diyet kapandıktan az sonra belli olmuş ve Şarl da Almanya’dan ayrılmıştı3. Aralık ayında Sak-
ı Bu hususin, özellikle bkz: M ayer "Forschungen", 124 v.d.2 Schm auss, "N eue Sam m lung", I2, 322 v.d.3 Augsbıırg kesintisine Luther'in tepkisinin irdelenmesi için bkz: O.W inc-
kelmann, "D e r Sclunalkald ische Bund 1530-1532 und der N üm berger R e lig io n sfried e" (Strazburg, 1892), 60 v.d.
56
sonya Temsilcisi Ferdinand aleyhinde oy vermişti; Şubat 1531'de Schmalkalden Birliği kurulmuştu; Nisan ayında Protestan liderleri Konsey kuruluncaya kadar Şarl kendilerine karşı şiddet hareketine geçilmeyeceğine dair garanti vermediği taktirde İmparatorluğun Türklere karşı korunması işine yardımda bulunmayacaklarını açıklamışlardı; Protestanlar Augsburg Beyannamesine mukabil darbeler indiriyorlardı; Lutherciliğin Almanya içinde sürekli olarak kalmasını ve hatta daha da yayılmasını emniyet altına alacak bir teknik kullanıyorlardı.
Ferdinand'ın Roma Kralı olarak tanınmasının Saksonyalılar tarafından reddi Augsburg Beyannamesi’nin uygulanmasını kolaylaştıracak kudretin bir elde toplanmasını önlemek için düşünülmüştü. Bu tedbir aynı zamanda Hapsburglardan imtiyazlar koparabilmek için bir manivela olarak kullanılıyordu. Aslında savunma maksadı ile kurulmuş olan Schmalkalden Birliği ise gerçekte, mezheplerinin ortadan kaldırılmasını önlemeye azmetmiş bulunan Lutherciliğin nüvesini teşkil etmekte idi ve son olarak da Protestanların Augsburg’da kabul edilen yardımı vermemeleri “ imtiyazlar verilmedikçe yardım yok” ilkesinin açık bir ifadesini teşkil ediyordu. Protestanların tutumu, sür'atle değişen Almanya ve Avrupa durumu karşısında, iyice hesaplanmış bir rizikoya dayanıyordu.
Şarl'ın, Almanya'dan ayrılırken Augsburg kararlarını uygulama azminde olduğu anlaşılıyordu1. İmparator Protestanlara hiç bir tavizde bulunmayacak ve mümkün olan sür’atle bir konsey kurulması için Papa'dan da muvafakat isteyecekti. Ayrıca kardeşinden de Türklerle müzakere işini hızlandırmasını talep etmişti; çünkü Türklerle yapacağı bir anlaşma Ferdinand'ı Protestanlara karşı davranışlarında güçlendirmiş olacaktı. Fakat Şarl'ın hayalleri kısa zaman içinde boşa çıkmış ve Alman Protestanları ile uzlaşma zarureti 1531 ilkbahar sonlarına doğru kati bir gerçek halini almıştı.
İmparator, Fransua’nın etkisi altında bulunan Papa’yı Almanya’nın din meselesinin bir konsey yolu ile çözümlenmesine razı edememişti. Mayıs ayında statüko esasları üzerinden nazik bir anlaşmaya varılmış ise de, Ferdinand'ın Macaristan
ı Brandi, "Charles V". 317 v. d; Winckelmann, "Schmalkaldische Bund", 90 v.d.
57
üzerindeki hak iddiası şiddetle reddedilmişti. Almanya'dan gelen haberler huzur bozucu nitelik taşıyordu. Tahmin edildiği gibi, Protestanlar Augsburg Beyannamesi’ni sabote etmeye kalkışmışlar ve daha kötüsü, Katolikler arasından da ayrılmalar başlamıştı. Hapsburg'ların Almanya içinde ve Doğu Avrupa’da büyümelerinin geleneksel aleyhtarları olarak tanınan Bavyera Dükleri William ve Louis Schmalkadya Birliğine katılarak Ferdinand’ın Roma Krallığını tanımak istemeyenlerden olmuşlardı. Ferdinand, içinde bulunduğu zor durum karşısında, Protestanlarla bir uzlaşmaya varabilmek için her çareye başvuruyordu; gerçekten, Augsburg Beyannamesinin tadilini bir çok defalar öne sürmüştü1. Özellikle, Protestanların Türklere karşı yardımı esirgemelerinden ve Bavyeralılar ile Schmalkad- ya’lılar arasında kurulan kötü ittifaktan endişe duyuyordu; çünkü Schmalkadya’lıların kendisini tahtından yoksun bırakabilmek için Fransua'nın ve Zapolya’nın yardımını isteyeceklerinden korkuyordu2. Türklerle yaptığı sathî barış anlaşması her an bozulabilirdi. Roma kralı olarak mevkiini güçlendirebilmek ve Macaristan üzerine yenilenebilecek bir saldırıya karşı hazırlıklı bulunabilmek için Almanya için sulh ve sükûna muhtaçtı. Bütün bu faktörler, Batı ile varılan şüpheli barışın da yavaş yavaş zayıflaması ile, Augsburg kararlarının yeniden değerlendirilmesini kaçınılmaz bir zaruret haline getirmişti.
Buna rağmen, Şarl hala tereddüt içinde idi3. Kendi şahsi eğilimleri Beyanname hükümlerine sadakat tarafında bulunuyordu. Onun düşüncesine göre milletlerarası ve Almanya durumu, Papa Yedinci Clemans'in Konsey kurulması fikrine önceden muvafakatini almadan derhal müzakerelere geçilmesini
ı Ferdinand'ın durumu ile ilgili olarak imparatorla yazışması için bakz: Lanz, "C orresp ond enz", I, 442 v.d; von Gevey, "U rku n d en ", I , 97 v.d, I5, 3 v.d.
2 Ferd inand 'ın düşünceleri için bkz: W inckelm ann, "S ch m a lk a ld isch e B u n d ", 82 v.d; M .DoebeıI, "Entw ickelungsceschichte B a y em s" (M ünih, 1908), I, 410 v.d. Ayınca, Ferdinand'ın yazışm aları içni bkz: von Gevoy, "U rk u n d en ", I4, 103 v.d, ve Lanz, "C orrespondenz", I, 426 v.d.
3 ŞaıT ın davranışı için bkz: Bıandi, "C harles V " 320 v.d; Ayınca bkz: Lanz, "C orresp ond enz" I, 424 v.d. Augsbıırg'dan sonra Alm anya'da bu durumun genel olarak tartışması için bkz: A. W estermann, "D ie T ürkenhilfe und die P olitischk irch lichen Partein auf dem R eichstag zu R egensbu ng 1532", (Heidelberg, 1910), 4 v.d.
58
zaruri kılacak bir vahamet göstermiyordu. Ayrıca, Alman Ka- toliklerinden çoğunun Luthercilere imtiyazlar tanınmasına karşı direnmelerinden de cesaret alıyordu. Ancak, Mainz ve F^laz seçmenlerinin önderlikleri altında bulunan ve sorunlar kesin olarak bir konsey tarafından çözümleninceye kadar birlenme hükümlerinin geçici olarak ertelenmesini uygun gören mutedil Katolikler gurubunun mevcudiyetini de bilmemezlikten gelemezdi.
Nihayet İmparator uzlaşma taraftarı olan kuvvetlerin baskısına boyun eğmiş ve Augsburg Beyannamesini tadil maksadı ile Luthercilerle müzakereye razı olmuştu1. Bu sebeple 8 Haziranda yaptığı bir ilânla Reichstag'ı konsey toplanıncaya kadar Almanya içinde bir dinî barış kurmak üzere 14 Eylül'de :Spe- yer'de toplanmaya davet etmişti.
imparatorun şartları sert idi. Şarl, Luthercilerin o gıünkü toprak sınırlarını kabul etmekte, fakat daha fazla yayılmal,arını yasaklayan Augsburg hükümlerine sadık kalmakta idi. Bununla beraber, iki mezhebin yeniden birleştirilmesi yolunda düşünülen tedbirlerin konsey kuruluncaya kadar ertelenmesini do uygun bulmakta idi. Vermek arzusu gösterdiği tavizlere karşılık, Protestanlardan da Türklere karşı yardım hususunda Augısbur- g'da verdikleri sözü yerine getirmelerini, ileride de ihtiyaç; duyulduğu zaman aynı şekilde yardımda bulunmalarını, Ferdi- nand’ı Roma Kralı olarak tanımalarını ve gerek kendisine, gerekse kardeşine karşı bağlılık göstermelerini bekliyorlardı. Bu şartlar gelecek müzakereler için zemini hazırlamak üızere gönderilen İmparatorun temsilcileri Nassan ve Niewenar Ikont- ları tarafından Schmalkadyalılara tebliğ edilmişti2.
Schmalkadyalılar bu şartları kabul edilemez bulmuşlardı3. Verdikleri cevapta Luthercilere karşı girişilen hareketlerin durdurulması talebinde bulunmuşlardı. Şarl da bu teklifi reddetmişti, çünkü gerek kendisi ve gerekse Katoliklerin büyük ço-
ı ŞaıTın kararını açıklaması için karısına yazdığı 13 Temm uz 1531 tarihli m ektup için bkz: Bıandi, "C harles V ," 325-326.
2 ŞaıT ın Alm anya'da bu konudaki yaklaşım ları için bkz: Lanz, "C o rre s - pond enz", I, 512-516.
3 Ön tartışmaların detayları için bkz: W eslermann, "D ie T iirkenhilfe " , 175 v.d.
59
ğunlıuğu bunu aşırı bir müdahale olarak görüyorlardı. Katolik- lerin desteğinden kuvvet bulan ve uluslararası durumun hiç değilse kötüleşmemiş olmasından cesaret alan Şarl, Protestan liderleri ile hazırlık müzakerelerini kesmeyi de göze almıştı. Pazaırlık gücünü arttırabilmek ümidi ile, Luthercilere karşı ortak bir cephe kurmak üzere Katoliklerle müzakereye girişmek ve son zamanlarda Ferdinand ile vardıkları anlaşmayı pekleştirmek üzere Türklerle temasta bulunmak kararını vermişti. Eğer bu amaçlarında başarı sağlayacak olursa, o zaman Luthercileri kendi programını uygulamaya zorlayabileceğini umuyordu. İmparator bu projelerinin gerçekleşmesi için zaman kazanabilmek üzero, Diyet Meclisinin toplantısını ertelemişti. Bu sefer Reichstag 6 Ocak 1532 de Regensburg’da toplanacaktı. Fakat Şarl çevirdiği bu hazırlık manevralarında başarılı olamamıştı. Meclis Ocak ayında açıldığı zaman Lutherciler kesin olarak üstün durumda bulunuyorlardı. Bu değişikliğinde sebebi Türklerin Hapsıburglara karşı yeniden harekete geçmiş olmaları idi.
Bu yeni uluslararası bunalıma Ferdinand sebep olmuştu1, Şarl’ın Almanya’da çok nazik müzakerelere giriştiği ve Şarl'ın arzularına uyularak BabIâli'ye bir heyetin gönderilmiş bulunduğu bir sırada Türklere karşı ihtiyatlı bir politika takip edecek yerde Roma Krallığına seçilmiş bulunan Ferdinand, Schmal- kadyalılar Bavyera Düklerine ve özellikle Zapolya’ya karşı stratejik üstünlükler sağlamaya kalkışmıştı. Zapolya ile kendi arasındaki mahalli bir mücadele yüzünden Türklerin büyük bir savaşı göze almayacakları şeklindeki yanlış hesaba dayanarak harelket eden Ferdinand 1531 sonbalarında Budin kalesini zaptetmeye kalkışmıştı. Bu kaleyi ele geçirmekle hem Macaristan’da ve hem de Almanya’da durumunu güçlendireceğine inanıyordu. Zapolya’ya karşı kazanacağı zafer kendisine çok önemli stratejik bir bölge üzerinde hâkimiyet sağlayacaktı; bu zafer aynı zamanda, saltanat hakkına gaspetmek isteyen bu Macar sahtekârını müstakbel müttefikleri Schmalkadya’lılar ve Bavyera Dükleri nazarında da itibardan düşürecek ve hatta Almaın muhaliflerini dahi kortutarak kendisini Roma Kralı olarak tanımalarına yol açacaktı.
ı Ferdinand'ın M acaristan'daki politikaları ve Diyet ile ilişkileri için bkz: v o n Gevay, "U rku n d en ", I5, 68 v.d. von Hammer, "H isto ire ", V, 154 v.d.
60
Fakat Ferdinand’ın bu aşırı derecede cesur planı felâketli sonuçlar doğurmuştu. Budin saldırısı tam bir fiyasko olnnuş ve Hapsburg-Osmanlı müzakerelerinin Babıâli tarafından derhal kesilmesi neticesini vermişti. Türkler aynı zamanda Mayıs 1531 anlaşmasına aykırı olan bu harekete derhal mukabelede bulunacaklarını da açıklamışlardı. Bu durum karşısında Şarl Protestanlarla yeniden müzakereye başlamaktan başka çare bulamamıştı. 10 Ocak 1532’de, önceki yaz içinde kesilen müzakerelere yeniden başlamak kararında olduğunu Schmalkadya’lalara bildirmişti1. 7 Şubatta m uaddel şartlarını Protestan liderlerine sunmuştu. Luthercilerin Türklere karşı yardım vaatlerini yerine getirmelerine, Alm anları kendi mezheplerine çekme gayretlerinden vazgeçmelerine ve Ferdinand'ı Roma Kralı olarak tanımalarına karşılık olarak Şarl, Augsburg Protestosu'nun konsey toplanıncaya kadar muteber sayılmasını ve yine o zamana kadar Luthercilerin mevcut coğrafi sınırlarının tanınmasını kabule haızır bulunduğunu bildirmiştir. İmparatorun Alman barışı meselesinin tümünü ya Regensburg Diyetinde, ya da o şehire yakın daha başka bir yerde ve tercihen Nürnberg’de müzakere arzusunda olduğunu bildirmesi üzerine uzlaşma kapısı aralanmış oluyordu.
Schmalkadya’lılar, durumdan memnun kalmamakla beraber, Şarl'ın planını müzakerelere esas olarak kabul etmeyi uygun bulmuşlardı2. Mart 1532'de Schweinfurt’ta toplanan Protestan liderleri İmparator'a Luthercilerin şartlarını bildiren bir mukabil teklifte bulunmuşlardı. Büyük bir Türk saldırısı karşısında Şarl- 'ın içinde bulunduğu zor durumdan yararlanma çarelerini arayan Schmalkadya'lılar Augsburg Beyannamesi'nin iptalini ve
ı Ş a ıfm Pfaltz ve Mainz”e açıklamaları için bkz: von Bucholtz, "G eschichte", IX, 28 v.d.
2 1532 müzakerelerinin detaylı tarihsel açıklaması için bkz: A.Engelhaıdz, "D e r N üm berger Religionsfriede von 1532", "M itteilungen des Vereins für G eschichte der stadt N üm ber", XXXI (1933), 17 v.d, 28 v.d; YVestermann, D ie H irkenhilfe, 59 v.d; Winckelmann "Schm alkaldische Bund ", 195 v.d. Doküman malzemeleri için bkz: VVestermann, "İbid", 172 v.d; P.C., I2, 120 v.d; ]. Ficher, "Aktenstücke zu den Religionsuer handlingen des Riechstages zıı Regensbung 1532", "Zeitschrift für Kirchengeschichte", XII(1890-91), 583 v.d.
61
Almanya içinde Protestanlığın tanınması demek olacak ruhani ve dini kayıtların kaldırılmasını talep etmişlerdir. Türklere karşı yardım konusu da dahil olmak üzere, İmparator’un taleplerine muvafakat kendi taleplerinin kabulüne bağlı idi. Şarl, Protestanların talep ettikleri bu bedeli çok yüksek bulmakla beraber, yine de müzakerelerin devamını uygun bulmuştu. Gerçekten, bu müzakereleri kesemezdi; çünkü Luthercilerin de iştiraki olmadan İmparatorluğun yeterli şekilde savunulması mümkün olamazdı.
Ancak, Katoliklerle yapmış olduğu görüşmelere dayanarak, Regensburgda ileri süreceği şartları onların da hararetle destekleyeceklerini umuyordu. Bundan başka, Türklere karşı Lut- heıcilerin yardımına güvenmek mecburiyetini hafifletmek üzere onların da yeteri kadar yardımda bulunmalarını bekliyordu. Bu gibi hareketlerin yanı sıra Diyet'te bulunan Lutherci liderlerin tehdit veya ikna edilmelerinin Schmalkaday’lıları aşırı taleplerini tadile mecbur etmesi gerekirdi. Fakat, bu iyi düşünülmüş stratejinin başarısızlığa uğradığı görülmüştü.
17 Nisan 1532’de Regensburg'da çalışmalarına başlayan Diyet İmparatorun beklediği ölçüde işbirliği sağlayamamıştı1. Delegeleri Schweinfurt’ta liderlerinin tespit ettikleri yoldan a- yırtnak kaabil olmamıştı. Katolikler, kendi aralarındaki ve Hapsburglarla olan ihtilaflarına bakmaksızın, genel olarak A- usburg Beyannamesi’nin uygulanması üzerinde ısrar ederek, Schmalkadya'lıların ileri sürdükleri şartların müzakeresine dahi itirazda bulunuyorlardı. Ancak, İmparatorun Türklere karşı yardım talebini de reddetmemişlerdi; halbuki, eğer bu yardım esirgenmemiş olsaydı İmparatorun Protestanlarla pazarlık gü- çü de artmış olacaktı. Muhafazakâr çoğunluk Ferdinand'ın Bu- din'de giriştiği yersiz harekâta ve Hapsburgların Alman yardımına aşırı derecede güvenmelerine işaret ederek ve Türklerin Almanya üzerine saldıracakları iddiasının ciddiyetinin şüphe ile karşılanması gerektiğine işaret ederek, Katolikleri hareketlerinde haklı bulmuştu. Bunun üzerine Katolikler iki yıl önce Augsburg'da tespit edilen ödenek miktarını arttırma teklifini
ı Belgeler için bkz: W eslermann, "D ie T urkenh ilfe", 172 v.d.
62
reddetmişlerdi. Öte yandan, İmparator Augsburg Beyannamesi tadil edilmedikçe hiç bir yardımda bulunamayacaklarını açıklayan Luthercilerin hareketlerinden de huzursuzluk duyuyordu.
Regensburg Diyetinin Türk meselesindeki tutumu Şarl’ı harekete geçmek mecburiyetinde bırakmıştı. 6 Mayısta, büyük miktarda OsmanlI kuvvetlerinin İstanbul'dan ayrılmış bulunduğu dedikodusunun ortalığı sardığı sıralarda, Schmalkadya’lılara derhal kabul edilmesi şartıyla şu mukabil teklifte bulunmuştu. Bugünkü Protestan bölgeleri dışında Luther doktrini propagandasının tahdidi. Bir kaç gün sonra Schmalkadyalılar imparatorun talebini reddetmişler ve eski şartlarında direnmişlerdi. Bunun üzerine Şarl, Protestan taleplerinin iyice incelenebilmesi için müzakerelerin 3 Haziran’a kadar ertelenmesi teklifinde bulunmuştu. Bu müzakerelere daha sonra Nümberg'de İmparator hesabına daha elverişli olan şartlar altında yeniden başlanmıştı.
Schmalkadya’lıların bir türlü uzlaşmaya yanaşmayan tutumları karşısında Şarl, Mayıs ayı içinde Türklere karşı Regensburg Diyetinden yardım sağlama çarelerine yeniden başvurma kararını vermişti. Derebeyelerine yaptığı uyarmada Türk kuvvetlerinin 25 Nisanda fiilen İstanbul’dan ayrılmış olduklarını ve gelen haberlere göre Macaristan istikametinde ilerlemekte olduklarını bildirmişti. İmparatorluk topraklarına saldırının artık kaçınılmaz hale gelmiş olduğu üzerinde duran imparator büyük bir askeri kuvvetin ihtiyaçlarını kendi hâzinesinden karşılayacağını açıklamıştı. Katoliklerden ve Luthercilerden cömertçe yard ım rica s ın d a bu lunm uş ve bunun k a rş ılığ ın ı Luthercilerden beklemediği işbirliği şeklinde görmüştü.
İmparatorluğa karşı büyük bir Türk taarruzu beklenir hal alır almaz Lutherci derebeylerinin Regensburg'daki uzlaşmaz tutumları da değişmeye başlamıştı. Delegeler yavaş yavaş, Augsburg beyannamesi’nin tadili şartına bağlı olmaksızın, yardımda bulunmak arzusunu gösteriyorlardı. Luthercilerin saflarında görülen bu ikilik İmparator’a 6 Mayısta Nürnbergde Schmalkadya'lılara yapmış olduğu teklifi 8 Haziran'da yeniden tekrarlama cesaretini vermişti. Pazarlık güçlerinin zayıfladığını gören, fakat bir Türk saldırısının arifesinde Şarl’ın ister iste
63
mez uzlaşma yoluna gideceğini bilen Protestan liderleri İmparatorun ileri sürdüğü şartları tekrar reddetmişlerdi1. Schmal- kadya'lıların mükabil teklifleri Hapsburg idaresini kabul etmelerini, Ferdinand'ın krallığının tanınmasını ve hepsinden üstün olarak Türklere karşı yardım meselesini Şarl’ın Almanya içinde toprak statükosunu tanımasına ve konsey kuruluncaya kadar Protestanlara karşı harekete geçilmemesi şartına bağlı kılıyorlardı, İmparator Schmalkadya’lıların tekliflerini müzakereye değer bulmuştu. Türkler saldırıya geçmeden önce Almanya içindeki durumu istikrara kavuşturmak istiyordu. Ancak, Augsburg Beyannamesi’nin layik hükümlerini gerçekten kaldırmak istemediğinden ve Schmalkadya'lıların talep ettikleri esaslar üzerinden bir anlaşmaya varılmasına Katoliklerin şiddetle muhalefet edeceklerini bildiğinden, Protestan taleplerinin de tadil edilmesine zaruret görüyordu. Bu sebeple, vereceği cevabı Regensburg’daki Katolik liderleri ile birlikte hazırlamayı uygun bulmuştu.
İmparator Katolik delegelerden çoğunun Protestanlarla herhangi şekilde bir uzlaşmaya varılmasına karşı olduklarını görm üştü. Regensburgdaki Luthercilerle Nürnberg’deki Schmalkadya'lıların kısa zaman içinde Katolikler Protestan liderleri ile müzakereden vazgeçilmesi ve Augsburg Beyannamesinin yeniden teyid edilmesi üzerinde ısrar etmişlerdi. Bunun üzerine, Şarl’ın Katolikler tarafından ileri sürülen mucip sebeplere kapılacağından ve artan Türk tehlikesi karşısında Lutherci delegelerin de gerçekten kayıtsız ve şartsız yardımda bulunmayı kabul edeceklerinden endişe eden Schmalkadya'lılar İmparatorluğun müdafaası için karşılıksız yardımda bulunma vadi ile inisyatifi kendi ellerine almayı tercih
ı Engelhard t, "D e r N ü m b erger", 93 v.d; W estermann, "D ie T ü rken h ilfe", 89 v.d. 142 v.d; W inckelmann, "Schm alkald ische Bund ", 237 v.d. Alman korkusu hakkında İmparatorluğa karşı önemli bir Türk atağı için bkz: Örneğin, "K riegsruestuge unnd heer zuegt des w üterichen Türkischen K eysers (n.p.,1532); Copey unnd lautter A bschrifft ains v arhaffigen Sen d tb rie ffs w ie der K ürkisch K ayser Solym an D isen sein yetz gegen- w ürtigen A nzug w ider die C hristenheit geordnet von C onstantinopel aussgezogen (n.p., 1532); E in Serm on vo d em Turckenzug (n.p., 1532). Ayrıca bkz: von Liliencron , D ie h istorisch en", IV,51-57.
64
etmişlerdi1. Bu kısmî kapitülasyonda bulunurken Schmalkad- ya’lılar Şarl'ın hâlâ Almanya’daki amaçlarına ulaşma kararında olduğunu ve Protestanların bozguncu hareketini göze alamayacağını farz ve tahmin ediyorlardı.
Schmalkadya'lıların stratejisi başarılı sonuç vermişti. Gerçekten imparator Protestan liderleri ile müzakerelerden vazgeçme cesaretini gösteremiyor, çünkü karşısında büyük bir Türk tehlikesi bulunuyor ve Katoliklerin görüşlerinin de gerçekçi olduğuna güvenemiyordu2. Bu sebeple, Katoliklerin itirazlarına rağmen, 8 Haziran ve 7 Temmuz da tekliflerini tekrarlamıştı. Schmalkadya’lılar İmparatorun bu teklifini ilke bakımından kabul etmişler ve nihai şartların uygun bir şekilde tespit ve ifadesi konusu üzerinde yapılan ateşli tartışmalardan sonra, 23 Temmuz'da "Nürnberg Dini Barışı” adını taşıyan resmi bir anlaşmaya varılmıştı. Bu anlaşma hükümleri uyarınca, İmparator konsey toplanıncaya kadar toprak statükosunu tanımakta ve yine o zamana kadar layik meselelerde olmamakla beraber ruhani sahada Luthercilere karşı harekete geçilmemesini kabul ediyordu. Buna karşılık Lutherciler de toprak nizamına saygı göstermeyi ve Mukaddes Roma İmparatoru sıfatı ile Şarl’a ve Roma Kralı sıfatı ile de Ferdinand’a sadakatla bağlı olmayı kabul ediyorlardı3. Alman Katolikleri bu anlaşma hükümlerini kabul etmekten ve bunları 27 Temmuz Regensburg Beyannamesi kapsamı içine almaktan istinkâf etmişlerdi4. Katolik Nürnberg Din Barışını imparator ile Protestanlar arasında varılmış şahsi bir anlaşma İmparatorluğun istilâ tehlikesi karşısında bulunduğu bir sırada reddedemeyecekleri, fakat ileride meydan okuyacakları bir oldu-bitti saymışlardı.
Netice olarak, OsmanlI taarruzu konusu üzerinde yapılan kötü tahminlerin yersiz olduğu meydana çıkmıştı. Hernekadar Regensburg Diyeti'nin çalışmalarını tamamlamasından iki haf-
ı W esterm ann, "D ie T iirkenhilfe", 223 v.d., 231-232; P.C., II2, 153.2 Şarl, Protestanların tatmin edici din bir barış olmadıkça bir aınya gele
meyeceklerine 25 Haziran 1532'leıde ikna oldıı. Ticker, "A ktenstücke", 594.3 Engelhardt, "D er N üm berger", 109 v.d.4 Sclm ıaııss, "N eu e Sam m lu ng", I2, 353 v.d.
65
ta sonra, Ağustos ayı içinde, Türklerin Viyana’dan onbir fersahlık mesafede bulundukları ve şehirin kuşatılmasının kaçınılmaz bir hale gelmiş olduğu söylenmiş ise de, aynı Türkler Guns'ta Nikolas Juricic kumandası altındaki bir birlik tarafından durdurulmuşlardı1. 28 Ağustosta, sonbaharın da yaklaşması üzerine Sultan Süleyman Türk kuvvetlerine İstanbul’a dönme emrini vermişti. Türk orduları İstirya’yı istilâ ettikten sonra Eylül ortalarında kendi topraklarına dönmek üzere yola çıkmışlardı, Ancak, bütün bu gelişmeler Ağustos 1532’den önce bilinemezdi ve o zamana kadar da Lutherciler gelecekte büyük önem taşıyacak olan imtiyazları koparmış bulunuyorlardı. Gerçekten, Nürnberg anlaşmasının hükümleri ondan sonraki on yıl içinde Protestan taleplerinin mihrakını teşkil etmiş ve Almanya içinde Lutherciliğin yaşaması, gelişmesi ve güçlenmesi için en önemli temeli teşkil etmişti.
Türklerin 1529’da Viyana kapılarından çekilmelerinden 1532’de tekrar gelmelerine kadar geçen süre içinde cereyan eden olaylar ve alınan kararlar Almanya'daki Protestanlık bakımından büyük önem taşıyordu.
Bu olaylar ve kararlar büyük nisbette, Macaristan’da Türklerle Hapsburglar arasındaki çatışmaya ve OsmanlIların doğrudan doğruya İmparatorluğa saldırmaları korkusunun derecesine bağlı bulunuyordu.
1530’da İmparatorluğa karşı yöneltmiş olan tehlikenin yatışması ve Hapsburglarla OsmanlIların Macaristan’da birbiri ile çelişen çıkarlarının geçici olarak uzlaşma imkânları göstermesi Augsburg Beyannamesi’nin sert hükümlerinin uygulanmasını kolaylaştırmıştı. Ancak, Türklerin İmparatorluk sınırlarına yakın bulunmaları ve Hapsburgların Macaristan’daki uzun vadeli çıkarlarına açıktan açığa karşı bulunmaları Şarl ile Lutherciler arasında yakın gelecekte bir çarpışma olmasını önlemekte idi. Bu unsurlar, aynı zamanda, Augsburg Beyannamesi’nin uygulanmasını da etkiliyordu. Eğer Batı Avrupa’nına siyasi şartlarındaki istikrarsız durum, Almanya’nın din meselelerinin bir
i Şarl'ın M acaristan'lı M aria'ya 13 Ağustos 1532 tarihinde yazdığı Tiirkle- rin Viyana'dan 11 inil ötede olduğuna dair rapor için bkz: Lanz, "C o rresp ond enz", 11,3.
66
konsey yolu ile çözümlenmesine Papalık tarafından yapılan ve Alman Katolikleri arasındaki ihtilaf Şarl’ın 1531’de Protes- tanlarla barışçı bir anlaşmaya varma yolundaki kararını etkileyen unsuriar olmuş idiyse, Ferdinand’ın Alman birliğini sağlamak için uzlaşma lüzumu üzerinde durması ve Türklerin sert davranışlarından ve gittikçe artan tehditlerinden duyduğu endişeye kardeşi İmparatorun katılması da aynı niteliği taşıyordu. Fakat 1531’deki faktörlerden en çok hangisinin ağır bastığı bir tarafa bırakılacak olsa dahi, İmparatorun 1532'de Protestanlarla yaptığı müzakerelerin son safhalarında Türk tehlikesi, hiç şüphe yok ti, başta geliyordu. Gerçekten, Almanya’nın büyük bir Türk taarruzuna bölünmüş bir durumda karşı koymak zaruretinde kalması endişesini duymakta olan Şarl, Nürnberg Din Barışını imzalamak zorunda kalmıştı. Hapsburgların Macaristan’daki ve bizzat imparatorluk içindeki çıkarlarını savunurken duydukları ihtiyacı istismar suretiyle Protestanların İmparatordan kopardıkları imtiyazlar bu barış hükümleri arasında yer alıyordu.
Protestanların Nürnberg’de elde ettikleri kazanç bir hayli büyüktü, Şark Lutherciliği coğrafi sınırları iyice belirtilmiş, müesses bir dini ve siyasi hareket olarak olarak tanımıştı. İmparator ayrıca Luthercilik doktrininin bu sınırlar dışında da yayılmasını kabul etmişti. Fakat, Protestan liderleri hâlâ tatmin olmamışlardı. Nürnberg Din Barışı sadece bir konsey kuruluncaya kadar geçerli olacak geçici bir anlaşma idi. Lutherciliğin gelişmesini önlemek için şiddet kullanılması kaydı hâlâ yerinde duruyordu. Asıl önemli nokta ise, bu barışın Katolikler tarafından tanınmamış olması idi. Bunlar ciddi sakıncalardı ve Protestan liderleri de bunları hafifletmek ve eğer mümkün olursa büsbütün ortadan kaldırmak kararında idiler.
Türklerin İmparatorluk üzerine ikinci saldırılarını izleyen on yıl Lutherciliğin Almanya içinde yayılmasını önleyen her türlü sınırlamaları ortadan kaldırmak suretiyle Nürnberg anlaşması hükümlerini genişletmek yolunda Protestanların durmadan gösterdikleri çabalara şahit olmuştur. Hapsburglarla Türkler arasında gittikçe artan uyuşmazlığın istismarı devamlı olarak bu politikada kullanılan bir alet olmuştur.
67
Türklerle Pro te s tanlar Arasında Hapsburg Politikası
İmparatorluğa karşı Türklerin giriştikleri ikinci saldırının da başarısızlıkla sonuçlanması ve İran’ın saldırgan Şahı Tahmasp ile savaşın kaçınılmaz hale gelmiş olması Sultan Süleyman'ı Ferdinand ile 1531'de vardığı anlaşmayı yenilemeye mecbur etmişti. 1533 yılı ilkbaharında Kanunî Roma Kralına gönderdiği haberde Macaristan’daki statüko esasları üzerinden “ebedi barış” muahadesi yapmak arzusunda bulunduğunu bildirmişti1. Ferdinand’ı bu teklife razı edebilmek için Sultan Süleyman krallık meselesinin Ferdinand ile Zapolya arasında doğrudan doğruya müzakere edilmesine müsaade etmişti2. Eğer Roma Kralı, Macar Kralını kendi lehine tahttan vazgeçmeye razı edebilecek olursa, Padişah da buna muvafakat edecekti. Macar Kralının hiç bir zaman tahttan feragât etmeyeceğini bilen Ferdinand kendisine oynanan bu oyundan memnun kalmamıştı; fakat buna rağmen, Türklerin barış teklifini reddetmemiş ve yaptığı mukabil teklifde derhal Macaristan Kralı olarak tanınmasını talep etmişti. Fakat, gönderdiği elçiler tarafından öne sürülen malûm sebepler Osmanlı Hükümeti üzerinde etki yaratmaktan uzak kalmış ve 1533’de İstanbul’da aktedilen “ ebedi barış” ın esaslarını yine Türklerin önceden yapmış oldukları teklifler ve şartlar teşkil etmişti.
Ferdinand anlaşma haberinden olduğu kadar Türklerin Şah ile kapışmasının da yaklaşmakta olmasından memnunluk duymuştu. Bu suretle Almanya'daki sükûnet şartlarından faydalanarak Zapolya’yı tahttan feragat için zorlayabileceğini ümid ediyordu. Sultan Süleyman’ın da muvafakati ile Ferdinand
ı Von Gevay, "U rku n d en ", II1, 3 v.d; von Hammer, "H isto ire ", V, 179 v.d;Zinkeisen, "G esch ich te des O sm anischen R eich es", II, 738 v.d.
2 Fendinand'ın 1533 ve 1534'de Osm anlı Devleti ve Zapolya'ya karşı politikaları için, bkz: von Gevay, "U rku n d en ", II1, 30,84 v.d., 138-139, 149 v.d; VV.Friedensburg ve arkadaşları "N untiaturberichte aus D eustchland 1533-1559", (Gotha, 1892-1912), 1.81,99,101,166,169,240,270,279 v.d.(Bun- dan sonra NB olarak anılacak). Bu dönemdeki Doğu politikası ile ilgili problem ler ile ilgili bkz: Kretschmyr, "Ludovico G vitti", "A rch iv für Ö sterreich ische G esch ich te", LXXXIII (1896), 55 v.d.
68
1533 sonbalarında Zapolya ile doğrudan doğruya müzakerelere başlamıştı. Öte yandan, Padişanın temsilcisi Ludovico Gritti tarafından desteklenen Zapolya hiçbir tavizde bulunmaya yanaşmadığından müzakereler de sürüncemede kalmıştı.
Ferdinand Türklerin Orta Doğu’da saldırıya geçmelerini beklerken Hesse Kontu Filip, Schmalkadya’lılar Birliği’nin de zimmi tasvibi ile, VVürtemberg’de Hapsburglara karşı bir darbe hazırlamakta idi1. Böyle bir hareket Nürnberg Dini Barış Anlaşması hükümlerine açıktan açığa aykırı bir davranış olacaktı, fakat Kont bu tehlikeyi göze almaya hazırdı. VVürtemberg Fer- dinand’a aitti ve Ferdinand da, Almanya içinde otoritesinin kökleşmesine ve Macaristan plânlarının desteklenmesine karşılık olarak bu şehiri fedâ edebilir sanıyordu. Schmalkadya’lı- ların da muvafakati ile, Hesse, Roma Kralına dayanılmaz cazibesi olan tekliflerde bulunabilecekti. Protestan liderleri olan Macaristan üzerindeki hak iddialarını tanıyacaklar ve Türklere karşı Macaristan’ın müdafaasını güçlendirebilmesi için kendisine gerekli yardımı yapmak suretiyle onun politikasını destekleyeceklerdi. Bundan başka, Nürnberg anlaşmasının şimdiye kadar uygulanmamış bulunan hükümleri mucibince, Ferdinand’ı Roma Kralı olarak resmen tanıyacaklardı. Bu kayıtların, Schmalkadya'lılar ile Zopalya arasında muhtemel bir ittifaktan Ferdinand’ın duyduğu endişeleri gidermesi gerekirdi. Roma Kralı olarak Ferdinand Katoliklerin kontrolü altında bulunan İmparatorluk Divanının Protestanlara karşı girişmiş olduğu tedip hareketini durdurabilirdi.
Hesse'nin projesi başarılı olmuştu. 1534 yazında VVürtem- berg'i almış ve Lutherci Dük Ulrich’i yeniden idare başına geçirmişti. Aynı sıralarda Ferdinand’a sunulan Schmalkadya’lıların teklifleri gerçekten dayanılmaz bir cazibe taşıyordu. Katoliklerin Protestanlarına ve tek taraflı olarak harekete geçeçekleri yolunda savurdukları tehditlere rağmen, Ferdinand ile Schmalkadya’lılar vakit geçirmeden Kadan Anlaşmasını imzalamışlardı.
Protestan zaferine sadece Katoliklerin Kadan anlaşmasını
ı Bu dönemdeki H asse'nin faaliyetleri ve Alman meseleleri için bkz: Janssen, "H istory", 397 v.d; von Panke, "D eutsche G esch ich te", IV, 52 v.d.
69
tanımamaları gölge düşürmekte idi. 1532 taktiklerini tekrarlayan Katolikler bu anlaşmaya Ferdinand ile Schmalkadya’lılar arasında akdedilmiş şahsi bir uzlaşma gözü ile bakmışlardır. Hesse’li Filip’e veya VVürtemberg’li Ulrich’e karşı olmasa dahi, (çünkü Ferdinand onların hareketlerini tasvip ile karşılamıştı). VVürnberg Din Barışının himayesi altına girmeyen Würtemberg Luthercilerine karşı tenkil hareketine yeniden başlanacaktı: Katolikler 1532 den beri kullanılan usulleri uygulayacaklardı; Şarl'ın Nürnberg’de kabul etmiş olduğu coğrafi sınırlar dışında rastlanacak yeni protestanlar hakkında adli takibatta bulunmak suretiyle Lutherciliğin yayılmasını önleyeceklerdi.
Katoliklerin Kadan Anlaşmasını tefsir ve Nürnberg anlaşması hükümlerini tatbik şekilleri, uzun vadeli sonuçları bakımından sakıncalı olmakla beraber, 1534 yılında Protestan liderleri nazarında endişe yaratıcı görülmüyordu. İmparatorluk Divanının kararlarını askeri kuvvet eliyle yerine getirebilecek olan Katolik derebeyleri bu işe hiç de hevesli görünmüyorlardı. Almanya'nın davalarına bir konsey yolu ile hal çaresi bulunmasına güvenmeleri ve Hapsburg yardımı olmaksızın Protes- tanlarla çatışmayı tacil etmekten çekinmeleri bu tereddütlerinin sebebini teşkil ediyordu. Schmalkadya'lılar kısa zaman içinde konseyin kurulamayacağını ve yardımın da sağlanamayacağını biliyorlardı. Bir taraftan Şarl Türklerin, Fransızların ve Papalığın çevirdikleri manevralar neticesinde hareketsiz kalırken, onlar da Cadan’da Ferdinand’ın elini kolunu bağlamışlardı.
1534 de İmparator Osmanlı donanmasının batı Akdenizdeki faaliyetlerinin doğurduğu yeni bir mesele karşısında kalmıştı. 1520'lerin sonlarına doğru başlayan İspanyol karasularına tecavüz hareketleri daha sıklaşmış ve şiddetlenmişti. 1529’da Barbaros Hayrettin adındaki levent Cezayir'e baskın yapmıştı. Bu hareket İspanyol ve Osmanlı donanmaları arasında uzun yıllar süren resmi deniz savaşlarının başlangıcı olmuştu. Bu durum karşısında Şarl'a huzursuzluk veren husus Türk donanmasının büyük gücü değildi, çünkü Andrea Dorya’nın kumandası altında bulunan İspanyol kuvvetleri başarı ile bunlara karşı koyuyordu; fakat asıl endişe duyduğu husus Osmanlıla
70
rın Fransua’dan yardım görmeleri idi1. Gerçekten, Fransua'nın 1530'daki Haçlı seferi hevesinin sönmesinden sonra bir Türk- Fransız yakınlaşması olmuştu ve eğer Fransa Kralını yeniden itidale sevkeden Türklerin İmparatorluğa karşı açtıkları ikinci askeri sefer olmasaydı, bu yakınlaşma Hapsburglar’a karşı resmi bir ittifak halini de alabilirdi. Ancak, layik çıkarlar manevi ve dini mülahazalara üstün gelmiş ve 1533’de Fransua Padişah ile arasındaki dostluğu yeniden kurmuştu. Fransa'nın bu hareketi Şarl’ın Akdeniz savaşını barış yolu ile çözümlemeye çalıştığı sıralara rastlar2. İmparator Sultan Süleyman’dan, Hapsburglarla Türkler arasında çatışma alanlarının tümünü "ebedi barış” anlaşması içine almak suretiyle Ferdinand ile yapmış olduğu muahedenin kapsamını genişletmesi ricasında bulunmuştu. Fakat Fransa kralından cesaret alan Padişah bu teklifi reddetmişti. Türk Sultanı Mağribilerin İspanyollar tarafından hakir vaziyete düşürülmelerini affetmiyor ve Macaristan'a vurulabilecek bir darbeyi desteklemek ya da kendisinin İran’da meşgul bulunduğu sırada dostu Fransua’ya karşı savaş açmak üzere Şarl'ı serbest bırakmak İstemiyordu. Bu sebeple, Akdeniz savaşını daha da şiddetlendirmeyi uygun buluyordu.
Mart 1534'de Suitan Süleyman, Barbaros’u Kaptan Paşalık rütbesine yükseltmiş ve Tunus'un zaptını emretmişti. Sicilya ve güney İtalya sahillerini haraca kestikten sonra Barbaros aynı yılın sonbalarında Sultan’ın emrini yerine getirmeye hazırlanmıştı. Bu değişen durum karşısında Şarl da Akdenizde büyük ölçüde bir savaş hazırlığına girişmişti3. Türklerin bu hareketi Fransızların İtalya'da yeni dalaverelar çevirmeye başladığı ve Fransua'nın Hapsburglara karşı bir ittifak kurmak amacı ile Bavyera Düklerine ve Alman Protestan liderlerine tavizlerde bulunduğu sıralara rastlıyordu. Şarl, Hesse ile yakınlarının tahmin ettiği yolu seçmişti. 1535 yılı ilkbaharında,
ı Bu dönem deki Fransız-Tiirk ilişkileri ile ilgili doküm anlar içiıı bkz: Chaıriere, Neqociations, I, 247 v.d. Ayrıca bkz: Ursıı, La Politique, 56 v.d.
2 1533 ve 1534'de Şarl, Osm anlı Devleti'ne mütareke için elçiler gönderdi. Bununla ilgili bilgiler için, bkz: Von Gevay, "U rkıınd en", İl1, 46, II",3 v.d.
3 Şarl ve Osm anlı Devleti arasındaki ilişkilerle ilgili doküm anlar için, bkz: von Gevay "U rkun d en ", II2, 3 v.d. ve Charriere, "N eg o tia tio n s", I, 247 v.d. Ayrıca bkz: Bıandi, "C harles V ", 348 v.d.
71
Tunus’un yeniden ele geçirilmesini ve Barbaros'un donanmasının imhasını sağlayacak olan büyük seferin arifesinde imparator barışçı niyetleri hakkında Protestanlara teminat vermek üzere Adrian de Croy'u Almanya’ya göndermişti1. Şarl'ın temsilcisi İmaparatorun Cadan ve Nürnberg anlaşmalarını kabul ve tavsip ettiğini ve Protestanlardan Hapsburglara sadakat beklediğini bildirmişti. Ancak, temsilci bu tavizlerin geçici olduğunu belirterek, Şarl’ın konsey kurulması yolunda çabalarına devam etmek kararında olduğunu da hatırlatmıştı. Bu gayretlerin Yedinci Klemons'in papalığı esnasında olumlu bir sonuç veremeyeceğini de kabul eden temsilci yeni Papa Üçüncü Pol’un yakın bir gelecekte bir genel Hiristiyan meclisi kurulması hususunda ikna edilebileceği ümidini de ifade etmişti.
Olayların gelişme şeklinden ümide düşen Schmalkadya’lı- lar, ertesi yıl şartlar daha elverişli görününce, kazançlarını artırma çarelerine başvurmuşlardı.
1536 yılı Hapsburgların Avrupa politikası için önemli gerileme devresi olmuştur. O yılın ilkbaharında Fransua ile Süleyman nihayet Hapsburglar aleyhine resmen bir ittifak kurmuşlardı2. O rta Doğu'da neticesiz kalan bir savaştan İstanbul’a dönen Padişah ortak düşmana karşı Fransua şu hususları öne sürmekte idi: Tahmasp’ın Türk ordularına başarılı bir şekilde karşı koyması, Şarl'ın Tunus’u yeniden ele geçirmesi ve Barbaros'u yenmesi ve Ferdinand’ın Macaristan’da Sultanın himayesi altında bulunan Zapolya’nın yerine geçmek için çevirdiği manevralar OsmanlIların şeref ve haysiyetlerin i zede leyic i hareketler olmuştur. Yeni m ütte fik le r Fransua’nın ve Barbaros'un faaliyetlerine yeni bir hız ve şiddet vermek suretiyle Batı'da ve Ferdinand ile Osmanlı Hükümeti arasında yapılmış olan "ebedi barış” onlaşmasına fiilen son vermek suretiyle de Doğu'da saldırıya geçmişlerdi.
ı Şarl'ın Croy'lu A dnan'a direktifleri için, bkz: C.Weiss, "Pap iers d 'Etat du Cardinal de G ranv elle", (Paris, 1814-1852), II, 337, v.d.
2 M üttefiklerin önemi ve bumın Iiapsburg politikalarına getirm iş olduğu etkiler için, bkz: Fueter, Euıopâischen Staatensystem s, 300 v.d; Frandi, "C h arles v." 347 v.d; Kretschmayr, "G ritti" , 81 v.d; 81 v.d; Zinkeisen, "G esclıich te des O sm anischen R eich es", 817 v.d. Ayrıntılı belgeler için bkz: C haniere, "N eg o tia tio n s", 255-263, 293-294.
72
Fransua’nın Milan’ı ele geçirmek ve Piedmont ile Savay’dan çıkmak arzusundan doğan kışkırtıcı hareketleri Şarl'ın Kambray Barış Anlaşması hükümlerinde değişiklik yapmamak azim ve kararı ile çelişiyordu. Bu sebeple, ikisi arasında 1536'da yeni bir İtalya savaşı başlamıştı. Bu sırada, yeniden kurulmuş olan Türk donanması da Batı Akdeniz'de saldırıya geçmişti. Ferdinand da Türklerin baskısına maruz bulunuyordu. Süleyman, gerek kendi çıkarları icabı olarak, gerekse Fransua ile yaptığı ittifak sebebi ile, Macaristan’da kuvvet ve kudretini göstermek lüzumunu duymuştu. Zapolya kendisine verdiği sözü tuttuğu müddetçe Ferdi- nand’dan korkacağı bir taraf yoktu. Fakat 1534’de Türkierin temsilcisi Ludvico Gritti esrarlı bir şekilde öldürülmüş ve bu cinayetin Hapsburglar ile Macarların Türkler aleyhine hazırladıkları bir komplo ile ilgili olduğu şüphesi hasıl olmuştu. Hıristiyan rahipleri arasında varılacak bir uzlaşmayı önlemek ve Fransua ile kurduğu ittifakın gayelerine hizmet etmek prensibi ile harekete geçen Süleyman Roma Kralına karşı yeniden savaşa geçilmesi emrini vermişti. Bu savaş 1536 yazında Slovenya ve Hırvatistan’da küçük çapta çarpışmalarla başlamıştı. OsmanlIların İran seferinin etkilerinden tamamen silkinmelerinden sonra daha büyük ve daha ciddi çarpışmalar bekleniyordu.
Protestanlar işte tam bu sırada harekete geçmişlerdi. Haps- burgların içinde bulundukları zor durumdan cesaret alan Schmalkadya’lılar Nis’te bulunan Şarl’a bir heyet göndererek Nürnberg Din Barışının tadili talebinde bulunmuşlardı1, imparatorluk Divanının yetkilerinin kısılmasını ve 1532’de Lutherci- lere tanınan imtiyazların bu mezhebi sonradan kabul edenlerin tümüne teşmil edilmesini istiyorlardı. Uluslararası durum dolayısıyla İmparator Protestanların taleplerini derhal reddedecek vaziyette değildi. Fakat Nürnberg anlaşması hükümlerinde liberal bir hava yaratmanın aleyhinde idi, çünkü, haklı olarak, verilecek tavizlerin asıl maksadı ortadan kaldıracağından korkuyordu. Öte yandan, Almanya içinde barış ve ahengin bu derece zaruri bulunduğu bir sırada Schmalkadya'lıların taleplerini de derhal reddetmeye doğru bir hareket saymıyordu.
ı Bu dönemdeki Janssen tarafından yapılan Sclunalkaldian politik araştırm ası için bkz: Janssen, "H isto ry ", V.440 v.d.
73
İmparatorun tutacağı yol bu düşünceler gözönünde tutularak tespit olunmuştu1. Protestanların bu yeni talebi ile karşılaşan Şarl bir konsey kurulması konusu üzerinde Papa Üçüncü Pol ile aralarında başlamış bulunan müzakerelere yeni bir hız vermeyi uygun bulmuştu. İtalya’daki layik emellerinin gerçekleşmesi için Şarl'ın yardımına muhtaç bulunan Papa, İmparatorun statükonun muhafazası teklifini kabule hazır bulunuyordu. Kurulması kararlaştırılsa dahi, bir konseyin derhal toplanamayacağını bilen Papa böyle bir tavizde bulunabilirdi. Bunun karşısında bulunan yegâne engel İtalya savaşı ve Fransua'mn muhalefeti idi. Bu sebeple, Papa Üçüncü Pol genel bir Hiristiyan Konseyinin Mayıs 1539’da Mantaua’da toplanması emrini vermişti.
Şarl, Papa’nın bu davranışındaki samimiyeti şüphe ile karşılamakla beraber, yine de memnun olmuştu. Fakat, konsey kurulması imkânı Alman Protestanların m başları üzerinde De- mokles’in kılıcı gibi tutulabilecek durumda idi. İmparator Schmalkadya’lılara gönderdiği haberde başveziri Matyas Held’i Almanya’ya göndererek mevcut meselelere adilane bir çözüm yolu aratacağını bildirmişti. Aralık 1536’da Held, efendisinden aldığı elastiki talimat ile Almanya'ya gelmişti2.
Başvezirin amacı Almanya’da statükoyu muhafaza etmek ve derebeylerinden Macaristanın müdafaası ile Şarl’ın Batıda Kâfirlere karşı giriştiği savaş için yardım sağlamaktı. Luther- cileri Mantua Konseyine katılmaya teşvik edecek, fakat Şarl’ın Mayıs 1537’ye kadar yada ertelenme olduğu takdirde, konsey fiilen toplanıncaya kadar Nürnberg anlaşması hükümlerine sadık kalmak kararında olduğunu belirtecekti. Protestanlar konseye katılmama kararı verseler dahi bu teminat verilecekti. Ve nihayet, İmparatorun temel gayelerinin gerçekleştirilmesini ko-
ı ŞaıTın politikaları için bkz: Brandi, "C harles V " , 371 v.d, 400 v.d.2 ŞaıT ın H eld 'e direktifleri için bkz: Lanz, "C orresp ond enz", II, 268-270.
H eld 'in görevleri ile ilgili bilgi için, bkz: G.Heide, "N ürnberg und die M ission des Vizekanzleıs H eld", "M itte ilu ngen des Vereins fü r G eschichte der Stadt N ürnberg", VIII(1889), 161 v.d. ve aynı yazara ait, "D ie Werhandlungen des Kaiseılichen vizekanzlers Held mit den Deutschen Standen (1537-1539)", "H istorisch Politische Blâtter für das K atolische D eutschhhland" C 11(1888), 713 v.d. 1537-1539 yıllarındaki ŞaıTın Pıotestan- larla olan ilişkileri ile ilgili müzakereler için, bkz: W.Rosenberg "D er Kaiser und die Pdotestanten in den Jahren 1537-1539" (Halle, 1903), I. v.d.
74
taylaştırmak maksadı ile Held’e duruma göre uygun göreceği kararları vermek yetkisi de tanınmıştı.
Bu görevin Matyas Held'e verilmesi çok talihsiz bir iş olmuştu, çünkü başvezir çok koyu bir katolik ve çok sert ve bükülmez bir diplomat olduğundan nazik bir statükonun muhafazası ve Hapsburgların layik politikalarına Protestan mu- zaharetinin temini işlerini başaramamıştı. Hatta, vezirin tutumu Şarl'ın barışçı talimatını uygulayacak yerde Almanya durumundaki istikrarsızlığı arttırmış ve Türklere karşı yardımda bulunulmasını da engellemiştir.
Almanya'ya geldikten sonra, Held Protestan liderleri ile doğrudan doğruya temasa geçmekten kaçınmıştı. Bunun yerine Schmalkadya’lılar Birliğinin kollektif mücadele gücünü yıpratma gayretiyle, daha muhafazakâr olarak tanınan Lutherci şehirlere imparatorun arzularını münferiden iletmişti. Held bu suretle Protestan şehirlerinin "serbest" saymadıkları Mantua Konseyine katılmayacaklarını, fakat “ hür" bir konseye temsilci göndereceklerini ve İmpatorun yardım talebini kabul edeceklerini öğrenmişti. Bu cevabı Protestanların bir zaafı olarak tefsir eden hükümetin başı Şubat 1537’de Schmalkadya’lılar- dan konseye katılmalarını ve Türklere karşı önemli miktarda para yardımında bulunmalarını rica etmişti. Fakat bunu yaparken, Mantua toplantısının yakında yapılacağı göz önünde tutularak, Nürnberg din Barışında hiçbir değişiklik yapılamayacağını da sözlerine eklemek zorunluluğunu da duymuştu1.
Protestan liderleri Held'in tekliflerini reddetmişlerdi2. Onlar da konseye katılma teklifini reddederken şehirlerin ileri sürdükleri sebepleri tekrarlamışlar ve eskiden beri Almanya dışındaki saldırı hareketlerini desteklemenin karşısında oldukların ı beyan ederek, Ş a rl'ın yard ım ta le b in i de kabul etmemişlerdi. Bununla beraber, eğer imparator 1536’da yap-
ı Heide, “N ürnberg und die M ission des V izekanzlers H eld ", 170 v.d. 185 v.d; K.Lanz, "Staatsp apiere zur G esch ichte des K aisers Karl V " . (Stııdgard, 1845), 248.
2 Protestan durumu hakkında bilgi için, bkz: N.R., II, 128, v.d; P.C. II2, 429 v.d. Ayrıca bkz: G.M entz, "Jo h an n Fredirich der G rossm ü tige" (Je- ııa, 1903-190S), III, 357 v.d.
75
mış oldukları talepleri kabul edecek olursa, kendilerinin de yardım konusu üzerinde olumlu bir şekilde duracaklarını bildirmişlerdir. Held bu şartları kabul etmemiş ve müzakereler de kesilmişti. Hükümetin başı Şarl'ın her hâl ve kârda Nürnberg anlaşması hükümlerine sadık kalma kararında olduğunu söylemek suretiyle, ilk teklifinin Protestanlar tarafından reddi suretiyle hasıl olan boşluktan yararlanmak istememişti. Held’in bu davranışı daha ziyade Lutherçi şehirlerden ve Kotoliklerden edindiği ve Protestanları yatıştırmaya kalkışmakla hiç bir şey elde edilemeyeceği şeklindeki inançtan doğuyordu. Protestan- lardan gelecek yardımın ödenecek bedeli karşılayacağından emin bulunmayan Held, İmparatorun konsey kurulacağı yolunda teminat verdiğini de kendilerine bildirmemişti. Sadece Ka- toliklerin zayıf olması ve Hapsburgların da kararsız bulunmaları dolayısıyla kendilerini güçlü gibi göstermeye çalışan Protestanların aslında hiç de güçlü olmadıklarına inanan Held bu durum karşısında zora başvurmasının uygun bir politika olacağı düşüncesinde idi. Luthercilerin ilerleme hareketleri ancak müzakerelerde uyuşmaz bir davranışı benimsemek ve bir askeri güç gösterisinde bulunmak suretiyle durdurulabilirdi. Held sadece Schmalkadya'lılarla müzakereleri kesmekle kalmamış, aynı zamanda Protestanların ilerleme hareketlerine karşı Katolik çıkarlarını korumak maksadı ile Schmalkadya’lılar Birliğine benzer bir Katolik Birliğinin de temellerini atmıştı. Held'in hareketleri, Katolikler açısından haklı görülmekle beraber, Alman bunalımını büsbütün derinleştirmiş ve çok gariptir ki, Protestan davasını da güçlendirmişti.
Protestan politikasının 1532 den beri izlediği esas gaye Nürnberg Din Barışı hükümlerini muhafaza etmek ve hatta genişletmek olmuştu. Bu anlaşma, tek taraflı ve kabili rücû nitelikte olmasına rağmen, Protestanların devamlı şekilde mevcudiyetlerini sağlayacak esaslı garantileri ihtiva ediyordu. Fakat bu doküman hiç bir zaman Katolikler tarafından resmen tanınmamış ve statükonun dağiştirilmesi yolunda hiç bir hükmü öngörmemişti. Katolikler tarafından bu anlaşma hükümlerine aykırı şekilde vaki olacak hareketlere karşı hiç bir tedbir düşünülmemiş, Luthercilerin Almanya içinde gelişmesi meşruiyet
76
ilkelerine bağlanmamış ve Luther mezhebini yeni kabul etmiş olanlar da korunma kapsamı içine alınmamışlardır. Anlaşmanın yapıldığı tarihten sonra geçen dört yıl içinde Protestanlar bu noksanları düzeltmeye çalışmışlar ise de, Held misyonu gelinceye kadar bu işde hiç acele etmemişlerdi.
Schmalkadya'lılar anlaşmanın red ve inkârı ya da şartlarının açıktan açığa ihlâli gibi haller olmadıkça, tek taraflı müsamaha politikası ile yetiniyorlardı. Şarl bu anlaşmanın hükümleri dairesinde hareket ettikçe, bu anlaşmayı otomatik olarak sona erdirecek olan konsey toplanmadıkça, Katolikler onların yayılma ve gelişme programlarına ciddi bir şekilde müdahale edemeyecek derecede zayıf bulundukçca, Protestanlar anlaşmanın resmen tanınması ya da Nürnberg Din Barışının teşmili gibi meseleler üzerinde ısrar etmemişlerdi. Ancak, konseyin yakında toplanması ihtimali ve Katoliklerin otoritelerini ve yürütme gücünü arttıracak olan askeri organizasyon karşısında Protestanların Almanya içinde mevcudiyetlerini kanuni yollardan tanıtmak ve kabul ettirmek maksadı ile daha yoğun faaliyette bulunma kararı vermişlerdi1. Hapsburglardan bazı imtiyazlar ve garantiler temin etmek ve bu suretle kapsamı genişletilmiş bir Nürnberg Anlaşmasının Katolikler tarafından kabul edilmesini ve mutaber sayılmasını sağlamaya çalışıyorlardı.
1537 den önce Schmalkadya’lılar Birliğinin bir çok üyeleri tarafından da buna benzer planlar üzerinde geçiçi olarak durulmuştu. Fakat bunların genel olarak kabulü ve bu politikanın uygulanması ancak Held'in Schmalkadya’lılara durumlarının ne kadar güvensiz olduğunu göstermesi üzerine olmuştur. Bu mücadele her ne kadar 1538'de başlamış ise de, Nürnberg Din Barışının kabülü ve geçerliğinin tanınması işi ancak yirmi yıl sonra gerçekleşebilmiştir. Ferdinand'ın Türklere karşı yardım ihtiyacı Protestan liderlere uzun zamandanberi tasarladıkları imtiyazları koparma fırsatı vermişti.
1537 sonbaharında güneydoğu Avrupa’da Türklerin teşkilatlı bir faaliyete girişmemiş olmalarından cesaret bulan, fakat
ı Protestanların H eld'e tepkisi için, bkz: Lanz, "S taatsp ap iere", 255 v.d;M entz, "Jo h an n Frid rich ", 357r358; P.C., II2, 429, 441, 445-446. notalar,3,473, 485,490,499,508.
77
Bosna Paşasının Güney Macaristan üzerine durmadan yaptığı baskınlardan usanan Ferdinand General Katzianer'i Bosnalıyı cezalandırma işiyle görevlendirmişti. Katzianer’in kumandası altında bulunan kuvvetler kolayca yenilgiye uğramış, fakat bu saldırı hareketi OsmanlI hükümetini kışkırtarak, PolonyalIlar ile Hapsburgların müttefiki sayılan Moldavya hükümdarı Peter Ra- reş’e karşı savaş hazırlığına sevk etmişti. 1538 ilkbaharında savaşın artık kaçınılmaz bir hal aldığı görülüyordu.
İlkbahar sonlarında, ya da yaz ayları içinde teşkilatlı bir Türk taarruzu ihtimali bu hareketin Moldavya ile beraber Macaristan’a da yöneltilmesinden korkan Ferdinand'ı telâşa düşürmüştü. 2a- polya da aynı endişe içinde idi. Macar lideri, Gritti’nin katli olayının Sultan Süleyman'ın kendisine karşı beslediği güveni sarsmış olduğunu ve hatta onun yerine başkasını koymayı dahi düşünebileceğini tahmin ediyordu. Bu sebeple, Zapolya Ferdinand ile, her ikisinin Türklerin yeniden saldırıya geçmelerinden korktukları sırada, bir anlaşmaya varma çareleri aramaya başlamıştı. Bu çabalar sonunda Zapolya ile Ferdinand Şubat 1538'de Grusswardein anlaşmasını imzalamışlardı. Türk saldırılarına karşı Haspburg himayesine mukabil Macar lideri de Fer- dinand’ı kendisine halef olarak tanımıştı. Bu anlaşma Türklerin ilkbahar sonlarında Moldavya’ya taarruzlarını hızlandırmıştı.
Savaşın Macaristan’a sirayet etmesi ihtimali Ferdinand'ı Türklere karşı Alman derebeylerinden yardım talebine sevket- mişti1 Kendi kaynakları yetersiz olduğundan ve Şarl da Batı da ağır yüklenimler altında bulunduğundan, Zapolya’ya verdiği sözü tutacak durumda değildi. Fakat ricaları neticesiz kalmıştı. Held’den cesaret alan Katolikler Almanya'daki şartları kendi istedikleri şekilde istikrara kavuşturulmadıkça yardımda bulunmayı reddediyorlardı; Protestanlar ise, kendilerine Reichstag tarafından kesin garanti verilmedikçe, yardım teklifini kabul etmeyeceklerini açıktan açığa ilân ediyorlardı. Ferdinand Türk-
1 Ferdinand'ın politikaları ve Almanların davranışları ile ilgili bilgi için, bkz: N.B., 110 v.d; P.C., i r , 473 v.d. Ayrıca ikinci bir kaynak için, bkz: von Btıcholtz, "G esch ich te", IV, 141 v.d; P. Fuchtel, "D e r Frankfurter ansland vonı Jahre 1539" "A rchhhhiv für R eform ationsgesch ichte", 111- 112(1931), 145 v.d.
78
lere karşı yardım talebine karşı müşterek bir muhalefeti önleyecek bir uzlaşmanın iş işten geçmeden önce sağlanacağına inanıyordu. Katoliklerin Luthercilerle aralarındaki ihtilafı karşılıklı müzakere yolu ile çözümleme teklifini reddetmekle beraber, Nürnberg Din Barışı’na benzer bir anlaşmaya itiraz etmeyeceklerini farz ve kabul eden Ferdinand ondan sonra Protestan taleplerinin kapsamını tespite karar vermişti. Ertesi yaz Roma Kralı ile Schmalkadya’lılar arasında Brandenberg’li Yovakim'in aracılığı ile müzakerelere başlamıştı1.
Protestan talepleri 1536’da Şarl'a sundukları esaslar dairesinde düzenlenmişti. Lutherçi liderler Nürnberg barışının 1532’den itibaren kendi mezheplerini kabul edenlerin tümüne teşmil edilmesini, mezhebe yeni girenlere karşı uygulanan şiddet hareketlerine son verilmesini ve bu şartların Reichstag tarafından resmen tanınmasını istiyorlardı. Buna karşılık olarak Türklere karşı derhal büyük ölçüde yardımda bulunacaklardı. Ayrıca, şimdi talep ettikleri imtiyazları tasdik edecek olan Diyet meclisinde Macaristan'a daimi yardım meselesini de tartışıp karara varmaya hazır bulunduklarını da bildirmişlerdi. Eğer bu şartlar Ferdinand tarafından kabule şayan görülürse, gerek kendisinin ve gerekse İmparatorun Schmalkad- ya’lılar ile Hapsburglar arasında yapılacak toplantıya planı potansiyer birer temsilci gördermelerini ve bu suretle en kısa zaman içinde iki gurubun bir ön anlaşmaya varmalarına yardımda bulunmalarını rica etmişlerdi.
Ferdinand Protestanların taleplerini reddetmemişti. Bu talepler teklif edilen şekilleri ile kabul edilecek gibi olmamakla beraber, bir anlaşma zemini olabilecek şekilde tadil edilebilecek bir neticelik taşıdığına inanıyordu. Bu düşünce ile Ferdinand yapılan teklifleri Şarl'a sunmuştu, çünkü Nürnberg Din Barışında yapılacak herhangibir değişiklik için onun muvafakati şarttı. Türk tehlikesini özellikle belirten Ferdinand Protestan tekliflerine karşı anlayış gösterilmesi ricasında bulunmuştu2.
l N .B., IV, 463-469.j Feıdinand'dan Şarl'a 1 Ağustos 1538, N.B., IV,450; Ferdinand'dan Bran-
denburg'lu Joachim 'e 21 Kasım 1538, N.B., IV 487-488.
79
Fakat Şarl 1538 ilkbaharında bir uzlaşmaya pek taraftar görünmüyordu1. Fransua ile Nis Barış anlaşmasını henüz imzalamış ve yakında Aigues Mortes’de Fransız krali ile buluşmaya karar vermişti. Batı'da sürekli bir barış ümidini besliyor ve Türklerle arasındaki ihtilafı olduğu kadar Alman meslesini de çözme fırsatının gelmiş olduğuna inanıyordu. Ondan sonra bütün gücü ile Türk donanmasını Akdenizden çıkarma işine girişecek ve Mantua'da acele ile toplanmış ve süresiz olarak ertelenmiş bulunan topluluk yerine gerçek bir konsey kurmaya çalışaçaktı. Bundan dolayı, Protestanlarla bir anlaşmaya varmak istemiyordu. En fazla yapacağı şey bir konsey toplanıncaya kadar Nürnberg anlaşması hükümlerini yeniden teyit etmekten ileri gidemeyecekti ve bu da ancak Türklerin yarattığı durum dolayısıyla olacaktı. Şarl Ferdi- nand’ın Macaristan'a yardım ihtiyacını anlıyordu; fakat Barbaros'un donanmasını imha edebilmek maksadı ile Venedik hükümetine ve Papalığa karşı yükümlülükleri dolayısıyla Şarl Ferdinand'a yardımda bulunamıyordu. Aynı zamanda Türklere karşı karadan ve denizden müşterek bir Hapsburg saldırısını da tasarlıyordu. Böyle bir harekete Alman yardımı olmadan girişilemezdi. Yalnız bu sebeplerden ötürü Şarl, Schmalkadya'lılar tarafından talep edilen ve Ferdinand tarafından da arzu edilen bir temsilci göndermeye razı olmuştu. Kasım 1538'de bu göreve Lund Başpiskopusunu tayin etmiş ve kendisine verdiği talimat ile gerek Ferdinand’! ve gerekse Protestanları hayal kırıklığına uğratmıştı2.
Ferdinand, Şarl'ın ileri süreceği şartlardan habersiz, Lund- 'un gelmesini beklerken, aracı tayin ettiği Brandenburg'lu Yovakim vasıtasıyla Protestan liderleri ile müzakerelerine devam etmişti3. Roma Kralı, Nürnberg Din Barışının mezhebe yeni girenlere de teşmiline ve şiddet hareketleri konusu üzerinde de bir anlaşmaya varılmasına taraftar görü-
ı ŞaıT ın Lund'a direktifleri için, bkz: "Brandi, "C harles V " , 416 v.d; Ayrıca Lanz, "S taatsp ap iere", 263 v.d; N.B., IV, 454 v.d.
2 ŞaıTın Lund'a direktifleri için bkz: "C orresp ond enz", 277-281.3 Feıdinand'dan Brandenburg'lu Joachim 'e , 2 Kasım 1538 ve 18 Ocak
1539, N.B., 487-488, 504-505.
80
nüyordu. Şahıslarına itiraz vaki olan kimseleri görevlerinden çıkararak, ve ruhani işlerle dünyevi faaliyeti daha kesin olarak birbirinden ayıracaktı. Schmalkadya’lılar Ferdinand’ın bu barışçı tutumundan cesaret almışlardı ve bunun Türk korkusudan doğduğunu da biliyorlardı. Bu sebeple Şubat 1539’da Frankfurt'ta toplanacak olan temsilciler toplantısında da aynı şekilde müzakereye devam kararını vermişlerdi.
Protestanlar Frankfurt’ta Lund ile ve Ferdinand’ın temsilcileri ile karşılaştıkları zaman, ilk şartlarından çok daha ileri varan taleplerde bulunarak Lutherciliğin Almanya i- çinde teşkilatlı bir din olarak tanınmasını sağlayacak bir anlaşm a teklifinde bu lunm uşlard ı1. P ro testan lar kendi mezheplerinin serbestçe propagandası ve her Alm an’ın cezalandırılm a korkusu olmadan mezhep değiştirme hakkı da dahil olmak üzere, resmen tanınm ış olan bir din için gerekli her iürlü hak ve imtiyazları talep ediyorlardı. Pek tabii olarak, mezhep yüzünden girişilen şiddet hareketlerinin tümüne son verilecek ve Katolikler gibi Lutherciler de artık reforma tabi tutulmuş olan İmparatorluk Divanına atanabileceklerdi. Lund Protestanların bu taleplerini derhal reddetm işti. İmparatordan aldığı ta lim atı açıklayan Lund, Şarl’ın uzun süreli bir anlaşmaya taraftar olmadığını bildirmişti. Şarl’ ın şartlar müsait olur olmaz din m eselesine kesin bir çözüm yolu bulma kararı karşısında bu hareket manasız kalıyordu. Ancak, İmparator aradan gece- cek süre içinde Nürnberg Din Barışı hükümlerini yeniden teyid edecek ve bu garantilerin resmi bir doküman halinde tanzimini de kabul edecekti. Bu tavizlere karşılık olarak, imparator Protestanlardan Türklere karşı Ferdinand’a yardımda bulunmalarını ve Şarl’ ın dini itikat ihtilâflarını uzlaştırmak maksadı ile bir kaç ay sonra toplantıya çağıracağı Katolik ve Lutherci din adamları meclisine temsilci göndermelerini isteyecekti. Bu toplantı konsey tolantısının hazırlığı niteliğini taşıyacaktı.
ı Frankfurt müzakereleri için, bkz: N.B., III, 500 v.d, IV, 507 v.d. Fuchtol, "D e r Frankfu rter" 167 v.d.
81
Protestan liderleri Lund'un tekliflerini derhal reddetmişler ve onun yerine kendi mukabil tekliflerini sunmuşlardı. İsteklerinin tümü yerine getirilmesi şartı ile, daimi bir anlaşma yerine üç ile beş y ıllık geçici bir anlaşmayı da kabul ediyorlardı. Lund ise Protestan teklifleri üzerinde dahi durmayarak eski şartlarını tekrarlıyordu. Mücadeleli ve fırtına lı bir hava içinde geçen tartışmalardan sonra, Schmalkad- ya 'lılar daha mutedil taleplerle yetinmeye razı olmuşlardı. Nürnberg barışının 1532’den itibaren Lutherciler saflarına katılm ış olanlara da teşmiline mezhep yüzünden girişilen şiddet hareketlerinin onsekiz aydan aşağı olmayan bir süre için tehirine ve Katoliklerin bu hükümlere riayet göstereceklerine dair resmen garanti verilmesine karşılık olarak Türklere karşı yardım talebini elverişli şekilde karşılamayı kabul etmişlerdi. 19 Nisan 1539’da bu şartları ihtiva eden bir anlaşma, Şarl’ ın tasdikine bağlı olarak im zalanm ıştı1. Nürnberg Din Barışı’nın hükümleri 1532 ile 1539 arasında konsey toplanıncaya kadar Luther mezhebini kabul etmiş bulunanların tümüne teşmil edilecek ve mezhep yüzünden girişilen şiddet hareketleri de o tarihe kadar kald ırılacaktı. Altı aydan az ve onbeş aydan çok olmayan bir süre zarfında Hapsburglar Lutherciler! Katoliklerin bu anlaşmayı ihlâl hareketlerine karşı koruyacaktı. Buna karşılık olarak, Protestanlar da toprak nizamına saygı göstermeyi, Katolik- lerle doktrin ihtilaflarında bir ön uzlaşmaya varabilmek üzere 1 Ağustos'ta Nürnberg’de yapılacak din adamları toplantısına temsilci göndermeyi ve Türklere karşı yardım sağlanması konusu üzerinde 18 Mayıs’ta Worms’ta yapılacak olan toplantıya katılmayı kabul ediyorlardı.
Protestanların 15 Şubat’ta ileri sürdükleri aşırı taleplerden vazgeçip 19 Nisan’daki mutedil şartlara inmeleri bu süre içinde pazarlık güçlerinde husule gelen değişikliğin kaçınılmaz bir sonucu idi. Schmalkadya’lılar 1538-1539 kışında taleplerini formüle ettikleri sırada Türkler hala Macaristanı tehdit etmekte ve Şarl ile müttefikleri de Akdeniz’de Türklere
ı J.J.I.von Döllinger, "Beitrâge zur Politischen , K irch lichen und Cultur— Peschichte der Sechsletzten Jahrhunderte" (Regensbııng, 1862), 1,16-20.
82
karşı çarpışmakta idiler. Pek tabii olarak, bu durumların Schmalkadya’lıların talepleri üzerinde de etkisi olmuştu. Fakat Protestanlar Frankfurtta Lund ile ve Ferdinand'ın temsilcileri ile karşılaştıkları zaman olaylar aleyhlerine dönmeye başlamıştı. Şarl’ın ileri sürdüğü sıkı şartlar imparatorun niyetleri hakkında Schmalkadya'lılarda kuşku uyandırmıştı. Protestanlar taleplerinde ısrar edecek olurlarsa, acaba imparator Katolikleri desteklemez miydi? Böyle bir durum o sıralarda uzak bir ihtimal olarak görülüyordu. Çünkü Şarl Türklerle meşguldü; fakat Türklere karşı savaş sona erdiği takdirde gerçekleşebild i . Schmalkadya'lıların pazarlık gücü bir de Ferdinand'a yardım konusu üzerinde Lutherciler arasında çıkan fikir ayrılığı yüzünden de zayıflamıştı. Gerçekten, Türkler Macaristan’a karşı büyük bir saldırıya geçecek olurlarsa (ki böyle bir hareket İmparatorluğun istilasına da yol açabilecektir), hiç şüphesiz Lutherci derebeyeri de, 1529’da ve 1532’de buna benzer şartlar altında yaptıkları gibi, yardımda bulunacaklardı1. Fakat Protestan liderlerinin akıllarına bir ihtimal daha geliyordu: önceki yaz Rareş’i Moldavya’dan püskürttükten sonra kısmen dağılmış durumda olan Türk orduları yeni bir saldıraya geçmek için hazır bulunmayabilirlerdi. Bu sebepleri göz önünde tutan Schmalkadya'lılar kasden şişirdikleri taleplerini Şubat ayında tadile razı olmuşlardı. Zaman ilerledikçe Schmalkadya’lıların durumu da dayanılmaz hal alıyordu. Held gibi Lund da Protestanların gittikçe zayıf düşmekte olduklarını fark etmekte gecikmemişti. Schmalkadya’lıların Şarl ve Türkler konularında içinde bulundukları çıkmazı anlıyordu. Ayrıca, Katoliklerle yaptığı temaslardan da Schmalkadyali’lilarin Luthercilerle herhangi şekide uzmaşmaya muhalif bulunduklarını da öğrenmişti. Şarl’ın ve Ferdinand’ın Protestanlara karşı gösterdikleri barışçı davranışı nefretle reddeden Katolikler en kısa zaman içinde bir genel konseyin toplanması lüzumu üzerinde ısrara başlamışlardı; aksi takdirde, milli konsey vazifesini ifa edecek olan bir Reichstag Almanya’nın davalarını çözümlemek zorunda ka-
ı Lvıther taraftan bazı zümreler 1538 yazının başında Ferdinand'ı desteklem eye hazır olduklarını belirttiler. Zira, türk tehdidinin boyutu giderek büyüyordu. Bıınun için, bkz: P C ., II2, 508, 510-511, 557.
83
lacaktı. Luther mezhebinin yayılması önlenmeli idi. Katoliklerin bu tutumu, Ferdinand'ın 1538’de tanımış olduğu daha cömert şartlara rağmen, Şarl’ın verdiği talimattan dışarı çıkmamak hususunda Lund'a cesaret vermişti. Fakat bu yeni durum Schmalkadya'lıların kullandıkları taktik üzerinde bir etki yaratmamıştı, çünkü bu grup, Hapsburglar uzlaşma eğilimi göstermeye devam ettikleri sürece, Katoliklerin muhalefetine değer vermemekte idi. Protestanların taleplerini nihayet daha mutedil şekle sokmaya sevkeden sebep, Macaristan’daki Türk korkusunun a- zalması ve Alman meselesinin çözümlenmesi hususunda Katolikler tarafından yapılan taleplerin artması neticesinde Ferdinand- ’ın tutumunda görülen değişiklik olmuştu. Bu değişiklik Mart ayı içinde Türklerin ilkbaharda yeni bir saldırı niyetinde olmadıkları haberinin Almanya’ya ulaşması üzerine müşahade e- dilmişti.
Macaristan üzerindeki Osmanlı tehlikesinin hiç değilse şimdilik ortadan kaldırılmış olması Katoliklerin Hapsburg politikalarına karşı koyma güçlerinide arttırmıştı. Katolik Birliği Hapsburg- larla Protestanlar arasında Frankfurt’ta varılabilecek anlaşmaya karşı meydan okuma tehdidinde bulunmuş ve Katolik derebeyleri adına, her şeyden önce Almanya sorunlarının halli gerektiğini yeniden teyid etmişti. Lund, Katolikleri taleplerinde haklı bulmuş ve onlara Şarl adına teminat vermişti. Bunun üzerine Roma Kralı derhal iki tarafı da tatmin edebilecek bir uzlaşma yolu düşünmüştü. Schmalkadya'lılara yapmış olduğu teklifleri 1538 şartları ile sınırlandıracak, bu şartları geçici bir anlaşmanın esasları o- larak kabul hususunda Lund’u ikna edecek ve Almanya meselelerinin halli için derhal harekete geçmeyi kabul suretiyle Katolikleri de yatıştıracaktı. Almanya’nın barış içinde hayat sürmesi ve Türklere karşı yardım sağlanması uğruna Ferdinand her türlü tedbiri almaya hazırdı. En iyi niyetle de düşünülecek olursa, Macaristan üzerindeki Türk baskısının gevşemesi ancak geçici bir nitelik taşıyordu ve bu sebeple bu fasıladan yararlanarak Grosswardein Barışını kökleştirmek ve Macaristan müdafaasını güçlendirmek gerekiyordu.
Ferdinand ustaca çevirdiği manevralar sayesinde amaçla
84
rından çoğunu gerçekleştirmişti1. Hernekadar Schmalkadya'lı- lar başlangıçta taleplerini Roma Kralının istediği derecelere kadar indirmeyi kabul etmemişlerse de, Ferdinand'ın uzlaşma için tespit ettiği sınırları aşamayacağını anlamaları üzerine, gerekli tavizlerde bulunmaya razı olmuşlardı. Her hangi şekilde uzlaşmaya karşı Katoliklerin baskısı artınca ve verilecek imtiyazları Şarl'ın ilk yaptığı teklifler çerçevesi içinde tutmak hususunda Lund’un gösterdiği azim ve sebat değişmeyince, Ferdinand Schmalkadya’lılara bir ültimatom çekmek zorunda kalmıştı. Bunun üzerine, Schmalkadya’lılar da esaslı ölçüde tadil edilmiş olan tekliflerini sunmuşlardı. Bu kısılmış tekliflerin dahi 1538 tekliflerinin sınırlarını aşmakta olmasına rağmen, Roma Kralı Türklere karşı yardım meselesini her şeyin üstünde tuttuğundan, bunları kolayca reddedememişti, Bu sebeple, bunları Lund’un şarta bağlı olarak kabul etmesini sağlayacak şekilde tadil etmiş ve Almanya’nın din meselelerinin halli için ileri sürülen düşünceler de dahil olmak üzere bu tadilatın nihai bir anlaşmanın Şarl ve Katolikler tarafından derhal reddedilmesini önlemek için bir zaruret olduğu hususunda Schmalkad- ya’lıları iknaya çalışmıştı.
Schmalkadya’lılar yapılan tadilatı ve bunların Frankfurt anlaşmasına konmasını kabul etmişler, fakat bunların ciddi sonuçlar doğurabileceğini de kaydetmişlerdi2. Onların üzüntüleri Ferdinand’dan koparılan imtiyazların azlığından ziyade anlaşmanın genel olarak arzettiği nazik nitelikten doğuyordu. Eğer Protestanlar bu kadar kısa zaman içinde imparatorun tasvip ve tasdikine muhtaç olmasalardı, Nürnberg Din Barışı’nın teşmili ve mezhebe yeni girmiş olanlara karşı uygulanan şiddet hareketlerinin durdurulması kendileri için büyük birer kazanç olacaktı. Bu anlaşma ile verilen imtiyazların geçerliliği ve Katolikler tarafından kabulu için İmparatorun tasdiki şarttı. Schmalkadya’lılar Frankfurt Anlaşmasının İmparator tarafından
ı Papa'run elçisi Aleandro tarafından, Ferdinand'ın taktiklerine dair analizler için, bkz: N.B., IV,521 v.d. Ayrıca Ferdinand'ın Lund'a 14 Mart 1539 tarihli mektupları için, bkz: N.B., III, 513-515.
2 Schm alkaldian Frankfurt'dan sonraki davranışlarının değerlendirilmesi ile ilgili dokümanlar için, bkz: PC., II2,602 v.d, ve N.B., IV.320 v.d. Ayrıca bkz: Fuchtel, "D er Frankfurter", 192 v.d.
85
resmen kabul ve tasdikinin Katolikleri bu anlaşma hükümlerine aykırı hareketten alıkoyacağından ve Protestanlara 1539'da elde ettikleri kazançları arttıracak bir politika izlemek fırsatını vereceğinden emin bulunuyorlardı. Fakat Şarl’ın bu anlaşmayı tasdik edeceği Schmalkadya’lılar tarafından büyük bir şüphe ile karşılanıyordu. Nihai olarak tespit olunan imtiyazlar İmparatorun talimatının tamamen dışına çıkıyor vo bunlara karşı Katoliklerin gösterdikleri muhalefet de Ferdinand’ın umduğu derecenin çok üstünde oluyordu. Acaba Şarl, Ferdinand’ı mı destekleyecek, yoksa derhal bu anlaşmayı reddederek Luther- cilere karşı şiddet hareketlerini artırmak isteyen Katoliklerin tarafını mı tutacaktı? Bu ikinci alternatifin karşısında bulunan yegâne engel Şarl’ın Barbaros’a karşı savaş halinde bulunması idi ve bu çatışma da İmparatoru Ferdinand’ın tekliflerini kabule zorlayacak derecede önemli değildi.
Bu düşünce ile, Schmalkadya’lılar kendilerine Frankfurt’ta kazandıkları imtiyazları hukuken değil ise de fiilen sağlayacak bir rota çizmişlerdi. Bu programın esas hedefleri Ferdinand’ın Protestan yardımına muhtaç durumunu devam ettirmek, Katolikleri yumuşatmak ve İmparatora doğrudan doğruya başvurmaktı.
18 Mayıs’ta, Worms’da, Protestanlar Türklere karşı yardım vaatlerini geri almışlardı. Bu hususta Ferdinand'a verdikleri bilgide Şarl’ın Frankfurt Anlaşmasını tasdik etmesinin kendilerini de bu münasebetle kabul etmiş oldukları yükümlülüklerden azade kıldığını bildirmişlerdir. Ancak, Hapsburgların Almanya politikalarını protesto maksadı ile Ferdinand’a yardımı reddeden Katoliklerin aksine, Schmalkadya’lılar Şarl’ın anlaşmayı tasdik etmesi sağlanır sağlanmaz uzun vadeli yardıma hazır bulunduklarını bildirmişlerdi. Bunun üzerine, Ferdinand da Şarl’ın olumlu davranışını sağlama vaadinde bulunmuştu. Aynı zamanda, Schmalkadya’lılar Almanya meselelerinin en kısa zaman içinde çözümlenmesi yolunda Katolikler tarafından ileri sürülen talepleri de destekliyorlardı. Özellikle, bir milli konsey vazifesini görecek olan Reichstag’da din meselelerinin siyasi meselelerle birlikte halledilmesini istiyorlardı.
Bu hareketin çok geniş yankıları olmuştu. Bu harekette
86
bulunulurken, bir genel Hiristiyan konseyine giden yolların tümü tıkanmadan, önce İmparatorluğun kilise reformu hakkın- daki düşüncelerine ve arzularına bu derece aykırı olan bir milli konsey toplantısına Şarl'ın itiraz edeceği farz ve kabul edilmişti. Bu itibarla, İmparatorun Mantua Konseyini toplaması için Papa Üçüncü Pol’u kandırma gayretlerine devam e- deceği sanılıyordu. Fakat Mukaddes Birliğin Akdeniz savaşının yanısıra, Papalığın bir genel konsey fikrine karşı eskiden beri gösterdiği muhalefet yapılacak toplantıyı Frankfurt Anlaşmasında tespit edilen asgari mühlet sınırlarından çok daha ileriye atacak gibi görünüyordu. Protestanlar bu gibi mülahazaları Şarl’ı, bir genel konsey toplamak için yeter zaman kazanmak amacı ile, Frankfurt Anlaşmasını tasdike sevkede- ceğini ümit ediyorlardı. Bununla beraber, eğer Şarl, Katolik- lerin Almanya barışı programlarını kabul edecek olursa, gerek Katoliklerle ve gerekse İmparator ile bir uzlaşma yolu bulmayı da düşünüyorlardı. Mezhep meselelerinde verecekleri önemsiz tavizlere karşılık, Frankfurt’ta elde ettikleri kazançların resmen tanınması ve hatta duruma göre, daha da genişletilmesi çarelerini arayacaklardı. Her ne olursa olsun, Katolikle- rin 1539 yazı için hazırladıkları konsey planını desteklemenin Katoliklerin Frankfurt anlaşmasına muhalefetlerini gevşeteceği ve bu anlaşmayı tasdik yolunda Şarl’ ı teşvik edeceği umuluyordu. Ve nihayet, Protestanlar Şarl'a doğrudan doğruya başvurarak, Alman sorunlarına vakit geçirmeden barış yolıı ile bir hal çaresi bulunması arzusunda oldukları, Fer- dinand’ın Doğu'daki planlarını desteklemek istedikleri ve imparator ile Roma Kralına sadakatle bağlı bulundukları hakkında kendisine teminat vermişlerdir. Fakat Protestanların bu teşebbüsleri ve gönderdikleri temsilcilerin gayretleri Şarl’ın Frankfurt Anlaşmasını tasdik etmesini sağlayamamıştır.
Schmalkadya'lılarm korktukları gibi, İmparator bu anlaşmayı tatminkâr bulmamıştı1. Luthercilere verilen imziyazlarla Alman
ı ŞaıTın 18 Nisan 1540'dan önce Frankfurt'a ve onıın politikalarına tepkileri için, bkz: Bam di, "C harles V " , 430 v.d; Fuchlel, "D e r Fran kfu rter",-251 v.d; A.Koı te, "D ie K onzilsp olitik Karl V in dem n Jahren 1533-1563"(Halle a.d.s., 1905), 19 v.d. Ayrıca N.B., V,192-198.
87
barışı konusu üzerinde düzenlenen hükümler hoşuna gitmemişti. Almanya meseleleri ile gerektiği gibi meşgul olabilmek için Türklerle barışma çareleri arayacaktı. Mantua Konseyini en kısa zaman içinde toplayabilmek için gayretlerini arttıracak ve arada geçecek zaman zarfında Nürnberg Din Barışı s ınırları dışına çıkacak olan her türlü Protestan hareketlerine, icap ederse şiddet yolu ile, karşı koyacaktı. Fakat, uluslararası durumun gerçekleri bu plân üzerinde yeniden durulmasını gerektirmişti. Türk donanması yaz aylarında Kastel- nuava'da Mukaddes Birlik kuvvetlerine karşı büyük bir zafer kaydetmişti ve Osmanlı hükümeti de Şarl’ ın barış tekliflerini derhal reddetmişti. Bu sebeple, İmparator da bütün gayretini Frankfurt Anlaşması’nın tasdikini gereksiz kılacak olan bir genel konseyin toplanması işi üzerinde toplamıştı; çünkü Fransua'dan cesaret bulan Üçüncü Pol, imparator'un gösterdiği yoldan yürümek istemiyordu. 1540'a kadar süren bu makul şartlara rağmen, Şarl Protestanların Frankfurt Anlaş- ması'nın tasdiki için yapılan baskılara dayanmış ve Katolik- lerin bir millî konsey toplama çabalarını da önlemişti. Ancak, ruhani ve layik konular üzerindeki ihtilâflarına bir çıkar yol bulmak üzere Katolik ve Protestan liderlerinin yaz aylarında müşterek bir toplantı yapmalarına da muvafakat edecekti. Daha sonraki bir tarihte İmparator ile Alman derebeyleri tarafından kesin bir çözüm yolu aranacaktı.
Akdeniz’deki ve İtalya’daki durumun yavaş yavaş kötüye dönmesi dolayısıyla Şarl’ın yapmış olduğu teklif kasdi bir müphemiyet taşıyordu. Bu teklif kendisni Frankfurt Anlaşmasını tasdike, ya da milli konseyi derhal toplantıya çağırmaya mecbur kılmadan gerek Protestanları ve gerekse Ka- tolikleri yatıştıracaktı. Hazırlık toplantısında cereyan edecek uzun ve neticesiz müzakereler de ona zaman kazandırmış olacaktı. Şarl, Akdenizde Türklere müzakere yolu ile barış tesisi yolunda Venedikliler tarafıdan gösterilen çabalara katılacaktı. Eğer bu işde başarı sağlayacak olursa, bütün çabalarını İtalya üzerinde toplayacak ve Süleyman’ın müttefiki Birinci Fransua saldırıya yeniden başlama ihtimalini önlemeye çalışacaktı. Milan’da, Piedment’ta ve Savay'da yapıla
cak bir kuvvet gösterisi sadece Fransua’yı Batı’da kesin bir barışa sevketmekle kalmayacak, aynı zamanda hem onu ve hem de Papayı en kısa zaman içinde bir konseyin toplanmasına razı edecekti. Fakat Şarl’ın planları boşa gitmiş ve OCak 1541'de o zamana kadar önlemek istediği milli konseyi toplantıya çağırmak zorunda kalmıştı. Bu tarih Macaristan’da büyük bir bunalımın başladığı sıralara rastlamakta idi1.
1540 yazında Can Zapolya birdenbire ölüvermişti, Fakat, Grosswardein anlaşmasına rağmen, Ferdinand Macaristan’a kral olamamıştı. Macaristan’ın nazik durumdaki bağımsızlığını korumak isteyen Zapolya taraftarları derhal ölen hükümdarın küçük yaştaki oğlu Sigismund’u kral ilan etmişlerdi. Ve bunun üzerine vakit kaybetmeden yeni kralın Sultan Süleyman tarafından tanınması çarelerine başvurulmuştu, Grosswardein anlaşmasına açıkça aykırı olan bu harekete kızan Ferdinand, hakkını kuvvet yolu ile alma kararına varmış ve bu maksatla 1540 yılı sonbaharında bir ordu'nun başına geçerek Macaristan’ın başkenti Buda şehri üzerine yürümüştü. Elinden zorla alınan hakkının tanınması için dana önceden İstanbul’a Hie- ronimus Laski adında bir temsilci göndermişti. Ferdinand'ın başvurduğu bu tedbirlerin ikisi de başarıya ulaşamamıştı. Macaristan’ın istila edilmesine kızan padişah Laski’yi hapse attırmış ve ilkbaharda savaşa girişmek üzere hazırlığa başlamıştı. Bu arada Akdeniz'deki korsanlık faaliyetlerine de yeniden hız verilmesini emretmişti. Şarl’ın Osmanlı Hükümeti ile barış ümitleri sönmüş ve Batı’da yeniden bir genel savaşın patlak vermesi korkusu artmıştı. Acaba bu durum karşısında Fransua tekrar savaşa geçmeyecekmiydi2. Kış başında kararlaştırılan Hapsburg stratejisi uyarınca Şarl, emrindeki kuvvetlerini İtalya ve Akdenizde tutacak ve Ferdinand da Almanya'dan yardım sağlamaya çalışacaktı. Şarl kardeşini bir milli Alman konseyinin toplanmasına rıza gösterecek derecede destekleyecekti. Tarihte geçmiş olan olaylar ve Katolik ve Protestan liderlerinin o günkü beyanları
ı M acar Krizleri hakkında bilgi için, bkz:von Gevay, "Urkunden", HI3, 70 v.d. 2 B\ı konıı ile ilgili bilgi için, bkz: Charriere, "N eg ociatio n s", 1, 421 v.d.
89
gösteriyordu ki, Ferdinand'ın Türklere karşı desteklenmesini sağlamak ve hatta İmparatorluğun müdafaasını emniyet altına almak için bu şekilde hareket zarureti vardı.
Şarl'ın Ocak 1541'de biraz da Türklerin tutumu dolayısıyla tacil edilmiş olan mesajı Alman meselelerine bir çözüm yolu bulmak için girişilmiş samimi bir teşebbüs olarak görülüyordu1. Katolik ve Protestanların layik ve ruhani önderleri arasında 1540’da Şarl'ın müsaade ve muvafakati ile yapılan görüşmeler imparatorun bir milli konseyde iki taraf arasında bir uzlaşma sağlanacağı inancına varmasına yol açmıştı. Hagenau'da yapılan siyasi toplantıda kesin bir anlaşmaya varılmamış olmakla beraber, Haziran ayından itibaren devam eden müzakereler dostane bir hava içinde cereyan etmişti. Bu arada ümit verici bir işaret de aynı zamanda Worms’da din adamları arasında da görüşmeler yapılması yolunda verilmiş olan karardı. Sonbahar sonlarında açılan din adamları toplantısı derhal bir uzlaşmaya varma ihtimalini değilse bile bir iyi niyet duygusunun mevcudiyetini gösteriyordu. Hagenau ve Worms'da yapılan toplantılarda üzerinde uyuşma sağlananan yegane husus Almanya sorunlarına bir çözüm yolu bulunması ve bu konunun öncelikle ele alınması zarureti olmuştu.
Şarl’ın milli konsey kurma işindeki isteksizliği Papa'nın böyle bir kuruluşu destekleyeceğinin görülmesi üzerine büsbütün artmıştı. Üçüncü Pol din adamları arasındaki ihtilafların uygun şekilde uzlaşma yolu ile ortadan kadırılmasını memnunlukla karşılayacağını gerek sözleri ile ve gerekse icraatıyla bildirmişti. Papa’nın Worm’a gönderdiği ve aralarında Contarini ve Com- peggie gibi tanınmış din adamlarının bulunduğu delegasyon Pa- pa’nın samimiyetine İmparatoru inandırmaya çalışacak ve bu maksatla sözlü teminat verecekti. Bu durum karşısında, Almanya’nın siyasi ve dini müşküllerine bir çare bulmak ve Türklere karşı yardım sağlamak üzere Lutherci ve Katolik derebeyleri ile din adamlarının 7 Nisan’da Regensburg’da toplantıya çağırtmaları ihtiyatlı bir iyimserlik havası içinde yapılmıştı. Katolikler ile
ı şarl'ın eğilimi için, bkz: N.B., V, 447 v.d. VI,35 v.d; Ayrıca bakz: Korte, “D ie K o n zilsp o litik ", 31-47.
90
Protestanlar da bu daveti aynı ruh haleti içinde kabul etmişlerdi. Saksonya Seçmeni müstesna olmak üzere, çağırılanların tümü tayin edilen günde toplanmayı kabul etmişlerdi.
Fakat, İmparatorun da az sonra göreceği gibi, beslediği ümit yersizdi. 7 Nisan’dan sonra öğrendi ki, Katolikler ve Protestanların gayelerinin uyuşmasına imkân yoktu ve özellikle Protestanlar Hapsburgların Türklere karşı yardım ihtiyaçlarını kendi hesaplarına istismar yoluna gideceklerdi.
Regensburg Diyeti açılınca, İmparator din adamları arasındaki Müzakerelerin sonuçlanması beklenirken derebeylerinin Türklere karşı yardım meselesini müzakere etmesi teklifinde bulunmuştu1. Diyet meclisi Şarl’ın teklifini kabul etmekle beraber, Almanya'nın siyasi sorunlarının halli için derhal harekete geçilmesi teklifinde bulunmuştu. İmparatorun bu teklifi kabul etmesi üzerine Katolikler ve Protestanlar planlarını açıklamışlardı. Şarl'ın Almanya’da bulunmasından ve Schmalkadya’lıların 1539'dan beri gösterdikleri davranışlara aldanan Katolikler 1530 Augsburg beyannamesi esasları üzerinden daimi bir anlaşmaya varılmasını şüphe ile karşılayan Protestanlar Lut- herciliğin daimi olarak resmen ve hiç bir sınırlamaya tabii tutulmadan tanınması ve bütün Alman halkına mezhep farkı gözetilmeden kanuni eşitlik hakkı verilmesi üzerinde ısrar etmişlerdi.
Birbiri ile çarpışan görüşlerin sertliğinden ümitsizliğe düşen İmparator her iki tarafa da itidal tavsiyesinde bulunmuştu. Kendisine sunulan planları incelemek için zamana muhtaç bulunacak ve her hal ve kârda, din adamları arasında cereyan eden müzakereler sona ermeden, hiç bir harekette bulunmayacaktı. Bu arada Reichstag'ın Türklere karşı yardımı kabul etmesini bekliyordu. Şarl’ın bu cevabı
l Regensburg Diyeti hakkında genel bilgi için, bkz: F.Roth, "Z u r Geschichte des Reichstages zıt Regensburg im Jahre 1541", "A rch iv für Reform a- tion sgesch ich te", 2 (1904-1905), 250-269, Ayrıntılı doküm anlar için, bkz: aynı eser, 270-307 ve 3(1905-1906), 18-64. Regensburg'da Şarl'ın politikaları için, bkz: P.Heidrich, "K arl V und die D eutschen Protestanten am V orabend des Schm alkaddischen K rieges", (Frankfurt, a.M ., III, 178 v.d. Özellikle Diyet'teki Katolik politikalar hakkında belgeler için, bkz:N.B., VII,5 v.d.
91
olumlu şekilde karşılanmamıştı. Diyet meclisi imparatorun yardım talebi üzerinde müzakerelerine devam edecek, fakat Alman sorunları konusu üzerinde bir ilerleme kaydedilmedikçe yardım meselesinde de tatbikata geçilmeyecekti. Önce din konusu üzerinde ve onu takiben de siyasi alanda bir uzlaşmaya varılabileceği düşüncesi ile, Şarl günün şartlarına uymayı muvafık bulmuştu. Fakat, Haziran ayı başlarında din adamları arasındaki müzakereler çıkmaza girmiş, Katolikler- le Protestanların esas durumları olduğu gibi kalmış, ve yardım konusunda da hiç bir ilerleme kaydedilmemişti. Şarl her iki tarafın da Alman sorunlarının geçici olarak çözümlenmesi için birer yeni plan hazırlamalarını ve Türklere karşı yardım işini daha fazla geçiktirmelerini tavsiye etmişti. İstanbul'dan alınan ve Osmanlı saldırısının yakın olduğunu bildiren telaş uyandırıcı haberler İmparatorun böyle bir telepte bulunmasında rol oynuyordu. Katolikler Protestanlar ile uzlaşma teklifini reddetmişler, fakat yardım konusunu derhal mutelaa etmek arzusunda bulunduklarını bildirmişlerdi. Protestan liderleri ise her iki teklifi de reddetmişler ve talepleri kabul edilmedikçe hiç bir yardımda bulunmayacaklarını İmparatora bildirmişlerdi.
Şarl bu durumu karşılayacak bir politika tespit etmeye vakit bulmadan, Macaristan olayları Protestanları politikalarında tadilat yapmaya mecbur kılmıştı. 25 Haziran’da, Macaristan’da savaşta bulunan Ferdinand Diyet meclisine gelmişti1. Türklerin İstanbul'dan hareket etmiş olduklarını bildiren kral elinde bulunan kuvvetlerin imha edilmesini ve İmparatorluk yolunun "Kafirlere" açık duruma düşmesini önlemek için derhal yardım ricasında bulunmuştu. Ferdinand’ın ümitsizlik havası içinde yapmış olduğu bu talebi Katolikler müsait karşılayarak Macaristan’ın müdafaası için 10.000 asker ve 3.000 at vermeyi kabul etmişlerdi.
Katoliklerin bu yardım kararlarının sebebi sadece Ferdi- nand’ın durumuna karşı duydukları sempati değildi; aynı za-
ı Papa'nın elçisi Sanzio tarafından Ferdinand'ın itirazının etkisinin değerlendirilmesi için, bkz: N.B., VII, 68-69. Ve ayrıca bkz: N.B., VII, 67 v.d.
92
manda Hapsburgları Protestan yardımına muhtaç durumdan çıkarmak ve Ferdinand’ın Macaristan’daki durumunu güçlendirmek suretiyle Şarl’ın Protestanlara karşı tutumunu da kuvvetlendirmek istiyorlardı. Katoliklerin çoğu bu davranışlarından dolayı asli gayelerinin imparator tarafından müsamaha ile karşılanacağını ve taltif edileceklerini umuyorlardı. Katolik Birliği hatta kendi planlarını kabul ettirmek için Protestanlara karşı müşterek bir askeri hareket teklifinde bulunmuştu. Fakat, Katoliklerin Ferdinand’a yardım hususunda gösterdikleri cömertlik imparatordan ziyade Protestanlar üzerinde etki yaratmıştı. Yakında Macaristan’a ve hatta belki de İmparatorluğa karşı yöneltilecek olan Türk saldırısı karşısında Şarl Luthercilerle, Katoliklere olduğundan daha az gösterişli şartlarla, bir uzlaşmaya varılmasını uygun bulmuştu. Ancak Protestanlar hak eşitliğini daimi veya uzun vadeli olarak talepte ısrar ettikleri taktirde askeri harekâta geçilmesini düşünebilecekti ve hatta o zaman dahi şartların 1541 yazından daha elverişli olmasını gerekli görecekti. Fakat. Katoliklerin Luther- cilere karşı değişmez tutumları Şarl’ın müzakere taktikleri ve Protestanlarla varmak istediği nihaî uzlaşmanın niteliği üzerinde tesir icra edecekti.
Katoliklerin girişmiş oldukları hereketin önemi Schmalkad- ya’lıların dikkat nazarından kaçamazdı1. Katolik gayretlerini boşa çıkarmak için 3 Temmuz’da onlar da Türklere karşı aynı miktarda yardım vaadinde bulunmuşlardı. Fakat yine de yardımlarının bedeli Alman sorunlarının "hak ve hürriyet" şartlarına uygun şekilde çözümlenmesi idi. Ancak, hürriyet şimdi kendi dinlerinin hiçbir müdahale olmadan tatbiki ve yayımı ve hak da mezhep dolayısıyla şiddet hareketlerine son verilmesi ve Protestanların İmparatorluk divanına alınmaları şeklinde tefsir olunuyordu. Almanya içinde tanınmaları maddesinde de "daim i" kelimesinin yerine "uzun vadeli” tabiri konulmuştu. Uzlaşma imkânı bu suretle İmparatorun takdirine sunulmuştu.
Şarl bu teklifleri kabulü 12 Temmuz’a kadar ertelemişti;
ı Belgeler için bkz: Roth, "Z ur G esch ichte", g,276 v.d, ve 3,23 v.d.
93
çünkü o tarihe kadar din adamları doktrin ihtilâfları üzerinde anlaşmaya varamamışlar ve Türklerin Macaristan’a doğru yola çıkmış olduklarına dair resmi haberler de gelmişti. 19 Tem- muz’da Şarl Protestan taleplerine ilk cevabını bildirerek, kendilerine altı aylık bir siyasi mütareke teklifinde bulunmuştu. Bu şartlar muhafazakâr görünmekle beraber, imparatorun Temmuz ortalarında içinde bulunduğu durumu gösteriyordu. Şarl Macaristan'a ve İmparatorluğa karşı yöneltilmiş bulunan Türk tehlikesini bertaraf etmek ve Almanya içindeki durumu istikrara kavuşturmak için altı aylık bir mühlet ihtiyacını duyuyordu. Bu süre içinde 1541 yazındaki müsait durumlara benzer şartlar altında bir genel Hiristiyan meclisi kurmak hususunda Papa’yı ikna için son bir teşebbüste bulunacaktı. Fakat Protestanlar Şarl'ın teklifini reddetmişler ve 3 Temmuz’da ileri sürdükleri şartlar üzerinde ısrar etmişlerdi. Bunu takip eden Türk bunalımı bu çıkmaz yolu açmıştı.
Ferdinand'ın yardım talepleri Türk ordusunun Macaristan üzerine ilerleme sürati ile orantılı olarak artıyordu. Reichstag üyeleri de telâşa düşmüşlerdi; hatta bazı delegeler Osmanlı ordularının Regensburg'a kadar ilerlemek kararında olduklarına dair çıkan şayialara da değer vermekte idiler1. Geçmişte buna benzer durumlarda olduğu gibi, bu kez de bir taraftan Protestan liderlerine taleplerini tadil için baskı yapılırken, öte yandan da Lutherci derebeyleri kayıtsız şartsız yardımda bulunmak hususunda sıkıştırılıyorlardı. Protestanların haberi olmadan, İmparatora dahi durumunu değiştirmesi için baskı yapılıyordu. Temmuz sonlarında Ferdinand Birinci Fransua ile Süleyman arasında gizli bir anlaşmaya varıldığına dair haberler almıştı2. Hapsburglar üzerine bir ortak Türk-Fransız saldırısının hazırlık çalışmalarını yapmak üzere İstanbul’a giderken
ı M.B., VII, 76. Genel olarak Alman korkuları için, bkz: Roth, Zur G esc- h ichte, 3,23 v.d; Özellikle, Lutherci zümreler konusunda, bkz: P.C., III, 20 h v.d. Çağdaş "Flugschriften" arasında en ilgi çekicisi için bkz: "A n - schlag w ider die graw sam en und Blutdürstigen Tyranneyde Türcken",(yy, 1541).
2 Bu konunun ayrıntılı incelenmesi için,- bkz: U ısu, "L a P o litiq u e", 107 v.d., 118 v.d.; Belgeler için bkz: C haırieıe, "N eg o tia tio n s", I, 423 v.d, 474-488.
94
yakalanan Fransız temsilcileri İmparatorluk ajanları tarafından öldürülmüşlerdi. Fransızların, belki de Türk donanmasının da yardımı ile, girişecekleri mukabeleden korkan Şarl planlarında değişiklik yapmak zorunluluğunu duymuştu. Protestanlara yapmış olduğu tekliflerdeki şartları daha liberal şekillere sokacak ve Batı’da derhal harekete geçme hazırlığına girişecekti. 26 Temmuz'da Schmalkadya'lılara daha önce 3 Temmuz'da yapmış olduğu teklifleri tadilen yeni tekliflerde bulunmuştu.
Şarl bu kez Regensburg Kitabı içinde toplanmış bulunan din adamları toplantısı kararlarının tekrar incelenmek üzere bir genel konseye sunulması teklifinde bulunuyordu. Bu görevi bir milli konsey üzerine alacak ve bir genel konsey onsekiz ay içinde toplanamayacak olursa, Alman sorunlarının çözümlenmesi yolunda yeniden çaba gösterecekti. Bu iki alternatiften herhangi biri uygulanıncaya kadar, İmparator Nürnberg Din Anlaşması hükümlerinin Frankfurt Anlaşmasınca tadil edilmiş şekilde yürürlükte bulunmasını yeniden teyit edecekti. İmparator ayrıca Katoliklerin de onsekiz ayı geçmeyecek bir süre içinde bu şartlara riayet göstereceklerine dair de garanti verecekti. Ancak, 1530 Augsburg Beyannamesi’nin bu şartlarla çatışma halinde bulunmayan bütün diğer hükümleri Alman sorunlarının çözümlenmesine kadar yürürlükte kalacaktı.
Schmalkadya’lılar, Türkler Macaristan üzerine ilerledikçe daha büyük tavizler koparabilecekleri ümidi ile Şarl’ın ileri sürdüğü şartları değiştirme imkânlarına başvurmuşlardı. Bu suretle, kendi mezheplerinin yayılmasını önleyen tahditlerin kaldırılması ve Protestanların da İmparatorluk Divanına atanmaları talebinde bulunmuşlardı; fakat İmparator bu talepleri kabul etmiyordu. Esasen Katolikler İmparatorun 26 Temmuz tekliflerine dahi itiraz etmişler ve hatta bizzat kendisi de Schmalkadya’lılara karşı belki de gerektiğinden fazla cömert davrandığına kanaat getirmişti. Bununla beraber, müşavirleri Kardinal Granvelle ile Kont Naves’in tavsiyelerine uyarak, barışçı bir politika takibine karar vermişti. Bu iki sadık müşavir Protestanlara şimdilik yeni garantiler tanımak ve sonra uluslararası durum müsait olur olmaz, bu garantileri bir konsey
95
vasıtası ile ve hatta gerekirse askeri harekât yolu ile geri almasını Şarl'a tavsiye etmişlerdi. İmparatorun Protestanlarla herhangi bir anlaşmaya girişmeden öne Katoliklerin de muvafakatini almak suretiyle, durum müsait olur olmaz onları tatmin edecek tadilât yoluna gideceğine kendilerine anlatması gerekirdi. Bu sebeple Şarl 29 Temmuz'da yayınladığı Regensburg Beyannamesi ile Lutherciliğin yayılmasına engel olan tahditleri kaldırmış ve Luthercilerin İmparatorluk Divanına atanma haklarını da tanımıştı1. Bu bildiri Regensburg Kitabına ek teşkil edecek ve Türklere karşı Macaristan’ın ve İmparatorluğun müdafaası maksadı ile Ferdinand’ın yapmış olduğu yardım talebinin Lutherciler tarafından kabulüne bağlı bulunacaktı. Protestan liderleri Şarl’ın bu teklifini kabul etmişlerdi. Asker, at ve malzeme en kısa zaman içinde Macaristan'a gönderilecek ve Lutherci derebeyleri “ Kafirlere" karşı daimi yardım meselesi görüşmek üzere Ocak 1542’de Speyer'de Katoliklerle birlikte yapılacak toplantıya katılacaklardı.
Ancak, Temmuz 1541 sonunda Protestan liderleri Regens- burg’da kesin bir kazanç elde edilmediğinin ve İmparatorun zor karşısında verdiği tavizleri en kısa zaman içinde geri alma çarelerine başvuracağının farkına varmaya başlamışlardı2. Şarl’ın şimdiye kadar bu derece şiddetle karşı koyduğu şartları hemen kabul edivermesi, 31 Temmuz’da acele ile İtalya’ya hareket etmesi ve hepsinden üstün olarak, Regensburg Kitabı ile Bildirisindeki ana hükümlerin Diyet Be- yannemesi içine alınması hususunda Katolikler tarafından izhar edilen arzuya rıza göstermesi Protestanlar arasında bulunan en muhafazakâr kişilerde dahi şüphe uyandırm ıştı. Şarl’ın B atı’da tasarladığı hedeflere onsekiz ay içinde ulaşması pek zayıf bir ihtimâl olarak görülüyordu. Fransu- a'nın savaş faaliyetleri ve Türk donanmasının harekâtı gelecek günlerde sürekli bir barış şöyle dursun, istikrarlı bir fasıla ümidi dahi vermiyordu. Papanın bir genel Hiristiyan konseyi kurulmasına muvafakat etmesi de muhtemel görülmüyordu.
ı von Döllinger, "B e itrâ g e", I, 36-38.2 Luther'cilerin durumunun detaylı bir tartışılması içni, bkz: Heidrich,
"K a rl V " , 50 v.d.
96
Macaristan bunalımına çözüm yolu bulunmasının güç durumu Protestanlara ümit veriyordu. Ferdinand, Macar tahtı üzerindeki hak iddiasından vazgeçmediği taktirde, Türklerle Haps- burglar arasındaki çatışmanın daha da şiddetleneceğini tahmin ediyorlardı. Fakat, 1541 yazındaki olaylar bu ihtimali ortadan kaldırmıştı. Bu itibarla, Protestanlar Regensburg’da elde ettikleri kazançları kaybetmemek ve Katoliklerden hak ve hürriyet programlarının daimi olarak değilse dahi, uzun bir süre için kabülünü sağlamak üzere Şarl'ın Batı'da ve Ferdinand’ın da Doğu’daki meşguliyetlerinden kabil olduğu kadar istifade çarelerini aramak zaruretinde bulunuyorlardı. Bu yolda ilk fırsat Ocak 1542'de Speyer’de ortaya çıkmıştı. Bu fırsat da, tahmin edileceği gibi, OsmanlIların Macaristan’da giriştikleri hareket dolayısıyla doğmuştu.
Türklerin Macaristan üzerine saldırıları Ağustos 1541’de en şiddetli raddesine varmıştı. Regensburg Diyet meclisi toplantısından sonra acele ile teşkil edilen bir Alman ordusu Türkler tarafından tamamen imha edilmişti. 26 Ağustos'da Buda ve Peşte şehirleri düşmüştü. 28 Ağustos’da Padişah, Zapolya’nın oğlunun rüşt yaşını doldurunca Macaristan’a kral olmasını kabul etmiş ve o zamana kadar da bizzat kendisinin naiplik vazifesini ifa edeceğini bildirmişti, Budin ülkesi adı ile tanınan Macaristan’ın Tuna ve Teis nehirleri arasındaki bölgesi Ferdi- nand’ın muhtemel bir saldırısına karşı koymak maksadı ile doğrudan doğruya Türk idaresi altında bulundurulacaktı. Türkler İmparatorluğa, ya da Buda’nın batısında bulunan Ferdi- nand’ın kuvvetlerine karşı başka bir saldırıda bulunmadan Eylül ayında İstanbul’a dönmüşlerdi.
Süleyman’ın tutumundan paniğe düşen Macar asilleri şim- de genellikle Grosswardein Anlaşmasının, hiç değilse küçük Jan Sigismund yerine Ferdinand’ın naip olarak vazife görmesini sağlayacak ölçüde tatbikine taraftar bulunuyorlardı1. Roma Kralı ilk fırsatta askeri müdahalede bulunmayı tasarlıyordu.
ı O sm anlı harekelinin M acaristan'daki etkisi için, bkz: F.Salamon, "U ngarn im Z eitalter der Tiirkenherrschaft" (Leipzig, 1887), 82 v.d. Ferdimınd'ın tepsisinin teferruatlı bir şekilde tartışılması için, bkz: voıı Bııchollz, "G es- ch ich te", V, 160 v.d.
97
Budin ülkesinin Türk işgalinden kolayca kurtarılabileceği kanaatinde idi, çünkü bu bölgeyi müdafaa için geride bırakılmış olan Türk kuvvetlerinin sayısı az olduğu gibi, Macarlardan da bir direnme beklenmiyordu. Ancak, başarılı bir karşı saldırıda bulunmak ve bundan sonra da Macaristan’ı bir Türk mukabil taarruzuna karşı müdafaa edebilmek için askere ve malzemeye olduğu kadar Almanya'nın uzun vadeli yardımına da ihtiyacı vardı. Regensburg'da aynen böyle bir ihtimal düşünülerek gerekli tedbir alınmıştı. Bu sebeple, Katolik ve Protestan dere- beylerini daimi yardım konusunu görüşmek üzere 14 Ocak 1542’de Speyer’de toplantıya davet etmişti.
Bunun üzerine Schmalkadya’lılar Speyer’de izleyecekleri politikayı tespit için derhal Naumburg’da toplanmışlardı1. Bu a- rada, Şarl'ın Cezayir’de Türklere karşı savaşla meşgul bulunduğunu ve Ferdinand’ın en kısa zaman içinde yardım sağlamak zaruretinde olduğunu memnunlukla müşahede etmişlerdi. Fakat, aynı zamanda, bugün Hristiyan topraklarından bir parçasının "Kâfirler” tarafından ilhak edilmesi üzerine, Almanların Ferdinand- ’ı destekleme arzularının da artmış olduğunu hesaba katmışlardı. Bu tutumun Speyer’e gidecek olan delegeler üzerinde etki yaratacağı ve bu suretle Roma Kralından koparılacak imtiyazları kısıtlayacağı muhakkak görülüyordu. Daha önce vermiş oldukları sözün dışına çıkabilecek olan Katolikleri de etkileyecek ve dolayısıyla Schmalkadya'lıların pazarlık gücünü azaltacaktı. Bundan dolayı, Protestan liderleri Luther mezhebinin uzun süreli olarak tanınması, İmparatorluk Divanına Protestanların derhal atanması gibi taleplerde bulunmak ve varabilecekleri ölçüde bir uzlaşma ile yetinmek kararını vermişlerdi.
ı Protestan politikalaıı için, bkz: H.Traut, "K urfü rst Joach im I I von Brandenburg und der Turkenfeldzug vom Jahre 1542", (Gumm ers bach, 1892) II, v.d.; M entz, " Jo h an n Fried rich", III, 302 v.d. Ayrıca Saksonyalı Johann Frederick ve H esse'li Philip'den Saksonyali M auıice'e 24 Ekim1541, E .Bıandenbuıg, "P o litisch e Korrespondenz des H erzoqs und K ur- fü rsten M oritz von S ach sen " (Leipzig, 1990), I, 224-225; Saksonyalı M aurice 'den Speyeı'd eki delegelerine 6 Ocak 1542 ve 25 Ocak 1542, aynı eser, I, 299-300, 319. Saksonyalı M aurice'den H esse'li Philip 'e, 19 Şubat1542, aynı eser, I, 335-336; Jean de N aves'den Chaıles'a, 12 Kasım 1541, bkz: Lanz, "C orresp ond enz", II, 330. H esse'li Philip'den Strazbuıg 'lu Rat'e 18 Kasım 1541, P.C. III, 216-217.
98
Scmalkadyalı’lar planlarını Speyer’de başarı ile uygulamışlardı1. Roma Kralı onların ilk taleplerini reddettikten sonra, Scmalkadya’lılar onun mukabil uzlaşma tekliflerini kabuletmiş- lerdi. Bu tekliflere göre Regensburg garantileri beş yıl süre ile muteber olacak ve İmparatorluk Divanı da Luthercilere açık bulundurulacaktı. Budin'i “ Kâfirlerin" işgalinden kurtarmak ve bütün Macaristan topraklarını Hapsburg idaresi altına sokabilmek gayretiyle Katoliklerle birlikte bir ordu hazırlayacaklardı. Alman kuvvetleri Viyana'da toplanacak ve Mayıs 1542’de harekâta hazır duruma geçmiş bulunacaklardı.
Ferdinand’ın Protestanlara bu derece kabule elverişli şartları büyük bir memnunluk havası içinde teklif etmesi ve bunu müteakip verilen anlaşmanın Katolikler ve Şarl tarafından tasvip ile karşılanması Schmalkadya'lıları stratejilerinde değişiklik yapmaya sevketmişti2. Katoliklerin yeni imtiyazların Fetva içine alınmasına muvafakat etmeleri üzerine, Protestan liderleri Roma Kralı ile Katolikler arasında gizli bir anlaşmanın mevcudiyetinden şüphelenmeye başlamışlardı. Katoliklerin yeni garantileri, gerekirse askeri harekât yolu ile, ortadan kaldırmak maksadı ile hazırladıkları plâna Ferdinand'ın da katıldığı açıkça görülüyordu. Şarl'ın, ilk başta Speyer'deki temsilcisi Kont Naves'in karşı koyduğu Fetvayı kabul etmesi Protestanlar ü- zerinde İmparatorun da bu entrikaya dahil bulunduğu intibaını yaratmıştı. Bu sebeple, Protestan Yüksek Kumanda heyeti en iyi yolun insiyatifi düşmandan alıp kendi ellerinde bulundurmak olacağına karar vermişti. Pek tabii olarak, fırsat düştükçe taleplerinin kanuni yollardan tanınması için faaliyete devam e- deceklerdi; fakat öte yandan, kuvvet yolu ile yayılmaya çalışmak su re tiy le A lm anya iç indeki s tra te jik du rum ların ı güçlendireceklerdi. Bu işde nisbeten az tehlike görülüyordu; çünkü, ancak Hapsburgların ve Katoliklerin mukabelede bulunamayacakları ve oldu-bittiye kabule mecbur kalacakları bir zamanda harekete geçilecekti. İlk askeri darbe için 1542 yılı
t Speyer'deki müzakereler için, bkz: Heidrich, "K arl V " , I, 60 v.d.2 Speyer'den sonra Protestan politikaları için, bkz: Traut, "K u rfü rst" , 47
v.d. ve H eidrich, "K arl V " , 1, 72 v.d, 84 v.d.
99
ilkbaharı çok uygun görülüyordu. Şarl, Cezayir fethi emeline nail olamamış ve yakında Fransua'ya karşı başlayacak olan savaş için kuvvetlerini yeniden kurmakla meşguldü. Ferdinand ise Macaristan’da bir sefer açmaya hazırlanıyordu. Bu çatışmaya Katoliklerin yanısıra Lutherciler de katılacaktı. Bu şartlar altında bir mukabil hareketle karşılaşmayacaklarına inanç getirmiş olan Schmalkadya'lılar Brunswik Dükalığı’nı ilhak kararını vermişlerdi.
Schmalkadya’lıların 1542’de uygulamaya başladıkları yeni politikaları son derece tehlikeli bir hareketti. Bütün diğer unsurlar bir yana bırakılacak olsa dahi, Schmalkadya'lılar Savaşın patlamasına yardım etmiş olacaktı. Aslına bakılacak olursa, savaşın bu politika çok yanlış hesaplar üzerine kurulmuştu. 1542’de yalnız Katolikler Lutherciliğin yayılmasını önlemek ve Augsburg Beyannamesi hükümlerini uygulamak için yegâne etkili yolun savaş olduğunu kabul edenlerdi1. Halbuki Ferdinand Alman sorunlarının barış yolu ile çözülmesine taraftardı2. Macaristan'ın karşısında bulunan tehlike ve savaşabilmek için Alman yardımına duyduğu ihtiyaç, barışı kaçınılmaz bir zaruret haline sokuyordu. Speyer’de Roma Kralı son defa verilen garantileri hükümsüz ilân etmek niyetinde olduğunu Katoliklere bildirmişti. Bunun bir genel ya da milli konsey eliyle yapılabileceğini kabul ediyordu. Protestanlara karşı ancak son çare olarak savaş yoluna gidebilecekti. Speyer’de cereyan eden ve Ferdinand’ın asıl niyet ve düşünceleri hakkında Schmalkad- ya’lıları yanıltan Katolik harekâtı Protestanların kendilerine atfettiklerinden başka sebepler yüzünden doğmuştu. Bu hareketler aslında İmparatoru harekete geçirmek maksadı ile düşünülmüştü. Elbette ki Şarl Luthercilerin uzun bir süre bu derecede geniş imtiyazdan yararlanmalarına göz yumamayacaktı. Anlaşılan Katolikler imtiyazların sadece bir konsey marifeti ile kaldırılabileceğini kabul etmemişler ve şartlar müsait olunca Protestanlara karşı mücadelede Şarl’ın da kendilerine
ı Jahbbeh, "H isto ry ", VI, 195 v.d.2 Ferdinand'ut dununu hakkında ayrıntılar için, bkz: von Bucholta, "G es
ch ich te", IV, 388 v.d.
ıoo
katılacağını beklemişlerdi. Schmalkadya'lılar ayrıca kendileri için Ferdinand ile Katolikler arasındaki gizli anlaşmadan daha büyük endişe yaratan bu ihtimali de düşünmüşlerdi. Onlar da Şarl’ın Speyer Fetvasının kabulünü ileride askeri kuvvet yolu ile imtiyazları kaldırma hareketinin hazırlığı olarak tefsir ediyorlardı, Fakat 1542 ilkbaharında gerek Protestanlar ve gerekse Katolikler imparatorun gelecekteki niyetlerine dair yaptıkları tahminlerde yanılmışlardı.
1542'de Şarl Luthercilere zor karşısında aşırı imtiyazlar verilmiş olduğunu anlamış ve bunlar arasında hiç olmazsa 1532 Nürnberg Din Anlaşması hükümleri ile çelişenleri en kısa zaman içinde geçersiz ilân etmeye kesinlikle karar vermişti1. Fakat, her şeye rağmen, yine de konsey yolunu askeri me- todlara tercih ediyordu. Batı’da ve Doğu’da uluslararası durumun gösterdiği istikrarsızlık yakın bir gelecekte Protestanlara karşı savaş açmasını imkânsız kılıyordu. Ancak, Schmalkad- ya'lıların konsey kararını reddetmeleri, ya da Hapsburglara ve İmparatorluk içindeki Katoliklere karşı askeri harekâta giriştikleri taktirde Şarl Alman sorunlarını çözebilmek için savaş yoluna gidebilecekti. Fakat, Schmalkadya’lıların Brunswick harekâtı Şarl’ı Katolikleri desteklemeye mecbur etmişti.
Schmalkadya'lılar Savaşının ayrıntılı olarak izahını yapmak bu eserin kapsamı dışında kalmaktadır. Ayrıca bu çatışmada tarafları teşkil eden Katolikleri, Protestanları ve Hapsburgları harekete sevkeden sebeplerin ve diplomasilerinin değeri üzerinde ayrıntılı olarak durmanın da lüzumu yoktur. Bu grupları harekâta geçiren sebepler Osmanlı sorunları ile doğrudan doğruya ilgili değildi. Fakat böyle olmakla beraber, 1546-1547 savaşının hazırlıkları sırasında Türklerin oynadığı rol büyük bir önem taşımakta idi; çünkü ancak onların hareketsiz kalmaları sayesindedir ki Şarl ile Ferdinand Schmalkadya'lılar Birliğine karşı savaşta Katoliklerle işbirliği yapmak imkânını bulmuşlardır.
1 Şarl'ın durumunu ifade eden belgeler için, bkz: "A klenstücke zur Poliıik Kaiser Karl V im H eıbst 1541". VV. Friedensburg, "A rch iv für R eform a- tion sgesch ich te", 28 (1932), 35 v.d. Yazışmalar için, bkz: Lanz, "C orresp ond enz", II, 322 v.d. Ayrıca, bkz: Bıandi, "C harles V " , 467 v.d.
ıo ı
1542 ilkbaharında, kendi askeri birlikleri Viyana'da bulunan Katolik ve Ferdinand kuvvetleri arasına katılırken, Schmalkad- yalı'lar da Brunswick Dükalığı’na karşı saldırıya hazırlanıyorlardı1. Bu darbe 1542 yazında, Şarl ile Fransa arasındaki savaşın henüz yeni başladığı ve Ferdinand’ın Brunswick Dü- kası Hanri’nin kuvvetlerini de ihtiva eden bir orduyu Macaristan topraklarına sevkettiği sırada indirilmişti. Askeri yönden bir mukabele ile karşılaşmak ihtimali görülmüyordu, fakat Katolikler derhal Schmalkadya’lılara karşı şiddet tatbikine geçmişler ve Katolik Birliği de hukuki kararları uygulama tehdidinde bulunmuştu. Schmalkadya’lılar Speyer garantileri ile kendileri ile ilgisi bulunmadığını iddia ettikleri imparatorluk Divanının yetkilerini tanımıyorlardı. Bunun üzerine Katolikler Ferdinand’a başvurarak bu garantileri hükümsüz ilân etmek suretiyle tasarladıkları mukabil hareketi kanuni hüviyete sokmasını kendisinden rica etmişlerdi. Ferdinand kendisinin Macaristan'da meşgul bulunduğu ve Şarl’ın Fransua ile savaş halinde olduğu bir sırada atacağı bir adımın Almanya için tehlikeli bir savaşa yol açabileceği mütalaası ile teklifi reddetmişti2.
Ferdinand’ın mevkiini Doğu’da ve Batı’da Hapsburg çıkarları üzerinde etki yaratacak olan gelişmeler tayin ediyordu. Şarl ile Fransa Kralı arasında savaşın yeniden başlaması Türklerin Macaristan’a ve İmparatorluğa karşı yeni bir taarruza geçmeleri ihtimalini akla getiriyordu. Gerçekten Fransua müttefiki Sultan Süleyman'a başvurarak kendisinden 1543 yılında Doğu'da düşman kuvvetlerini işgal edecek bir hareket yaratması ricasında bulunmuştu. Şarl ise, Fransua’nın planlarını bozmak maksadı ile Almanya'dan yeter miktarda yardım sağlayarak Türklerin büyük bir taarruz cesaretini kırması tasviye- sinde bulunmuştu. Eğer bu tasarı gerçekleşebilirse, o zaman geriye kalan askerler ve malzeme Fransızlara karşı kullanılacaktı. Şarl'ın bu plânı Türklerin özellikle 1541'de sonuçsuz kalan Macaristan seferinden sonra büyük bir taarruza girişe-
ı 1542-1543 olayları hakkında detaylı bilgiler için, bkz: Janssen, History, VII, 195 v.d. ve von Ranke, "D eutsche G esch ich te", IV, 214 v.d.
2 Ferdinand'ın durumu için, bkz: N.B., VII, 262 v.d; Ayrıca, bkz: von Bııc- holtz, "G esch ich te", V, 167 v.d.
102
meyecekleri faraziyesi üzerine dayanıyordu. Daha çok miktarda asker ve malzeme lüzumu üzerinde Ferdinand İmparator ile aynı fikirde idi; fakat OsmanlIların savaş gücü konusu üzerinde kardeşinden farklı düşüncelere sahipti. Ferdinand da Türklerin İmparatorluğa karşı saldırmalarını muhtemel görmüyor, fakat Macaristan’da kullanılmak üzere derhal önemli ölçüde yardım sağlanmadığı taktirde Budin’in bir daha geri alınamayacak şekilde tahkim edilmiş hale getirileceğinden korkuyordu. Ferdinand'ın karamsarlığı 1542 seferinden alman kötü sonuçtan doğuyordu. O seferde de Alman ordusu, sayı bakımından üstün olmasına rağmen, Budin tahkimatını aşmaya muvaffak olamamıştı. Alman kuvvetlerinin Buda şehrini sonuçsuz olarak kuşattıktan sonra Kasım ayında yüz kızartıcı şekilde çekilmek zorunda kalmaları Roma Kralına şu kanaati vermişti ki; tasarladığı plân ancak disiplinli ve iyi teçhiz edilmiş orduların Türkler üzerine durmadan baskıda bulunmaları suretiyle gerçekleşebilecekti. Ancak o zaman Macarların Osmanlı naibine ve küçük yaştaki Macar kralı'na karşı kendi yanında yer almalarını bekleyebilirdi. Her ne olursa olsun, 1542-1543 kışında Hapsburg çıkarları Almanya'nın huzur ve yardımına derece yakında bağlı bulunyordu ki, Katolik ve Schmalkadya'- lılar Birlikleri arasında çıkabilecek bir çatışmayı göze almak bahis konusu olamazdı.
Bununla beraber, 1542'de kullanılan taktikleri tekrar eden Roma Kralı durum müsait olur olmaz Speyer garantilerini ortadan kaldıracağı hususunda Katoliklere teminat vermişti. Bu saati yaklaştırmak maksadı ile, aradan geçen zaman zarfında Katoliklerin Macaristan’a yardım politikasına devam etmelerini bekliyordu. Katolikler Ferdinand’ın bu talebini isteksizlikle kabul etmişlerdi. Şubat 1543’de Türk taarruzuna karşı Macaristan’ın ve İmparatorluğun müdafaası için Lutherci derebeyleri tarafından Nürnberg’de açılan kampanya’ya katılmışlardı1.
Nürnberg’de Protestanlar Roma Kralından kabulü imkânsız
ı N iirnberg'deki müzakerelerle ilgili ayrıntılı bilgiler için, bkz: N .B., VII,307 v.d; P.C., III, 347 v.d. Heidrick, "K arl V " , 1,117 v.d. ve M entz, " Jo h an nFried rick ", III, 501 v.d.
103
taleplerde bulunmuşlardı. Şubat 1543’de Schmalkadya’lılar Regensburg ve Speyer garantilerinin kaldırılmaması lüzumu üzerinde ittihat etmiş bulunuyorlardı.
Brunswick’in zaptından sonraki Katoliklerin davranışları ancak şiddet hareketlerinin resmen yasak edilmesi suretiyle kanuni ve askeri mukabele hareketlerinden kurtulabilecekleri i- nancını yaratm ıştı. Bu maksatla Speyer garantilerin in, imparatorluk Divanı faaliyetlerinin 1547’ye kadar ertelenmesini de içine alacak şekilde genişletilmesi talebinde bulunmuşlardı. Schmalkadya'lıların bu talebi Diyetin açılışından az sonra Ferdinand tarafından reddedilmişti. Ferdinand, Speyer garantilerini hatta on yıl süre ile şeklen yenilemeye taraftar bulunuyor, fakat mezhep mensuplarına karşı şiddet hareketleri meselesinde bir yüklenimde bulunmak istemiyordu. En fazla yapabileceği, Brunswick meselesi ile ilgili şiddet hareketlerini durdurmak ve bunun için de Katoliklerin muvafakatini almaya çalışmak olacaktı. Schmalkadya’lılar bu şartı eğer tatbik edilecek olsaydı, kabul edeceklerdi, fakat Katolikler Brunswick’in işgalini tanımıyorlardı. Ferdinand’ın Türklere karşı esaslı ölçüde yardım vaadine kapılarak tek yönlü anlaşma yoluna gitmesini önlemek isteyen Katolik derebeyleri bu işde teşebbüsü kendi ellerine almışlardı. Mart sonlarında, Ferdinand’ın Protestanlara geçici olarak yaptığı teklifleri geri alması şartıyla, 24.000 asker ve 4.000 at yardımında bulunmayı kabul etmişlerdi. Katoliklerin bu hareketi Ferdinand’ın tutacağı yolu tayin işinde kesin rol oynamıştı.
Kesin ihtiyaç duyulan bu garantilerin Katolikler tarafından engellenmesi ile karşılaşan Schmalkadya’lılar kendilerine yapılan tekliflerin Katolikler tarafından da tasvip edilmesini sağlamadıkça hiç bir yardımda bulunmayacaklarını Ferdinand'a bildirmişlerdi. Roma Kralı Katolikleri fikirlerinden vazgeçirmeye çalışmış ise de, Nisan’da Türk tehlikesinin azalması üzerine bu gayret de ümitsiz hale gelmişti. Aynı ayın sonuna doğru1543 yılında Türklerin büyük bir taarruza geçmeyeceklerini Nürnberg'de toplanmış bulunanların tümü tarafından görülmekte idi. Macaristan'dan sadece küçük keşif hareketleri ve ö
104
nemsiz askeri hareket haberleri geliyordu. Bu şartlar karşısında Katolikler uzlaşma tekliflerini red kararlarında ısrar ediyorlardı. Türk tehlikesinin ortadan kalkması Schmalkadya’lıların durumunu da güçlendirmişti. Macaristan için silah altına alınmış olan kuvvetlerden bir kısmının Lutherciler üzerine çevrilmesinden endişe duyan Protestan liderleri ileri sürdükleri şartların kabul edilmesini ısrarla talep etmeye başlamışlardı. Bundan başka, Ferdinand'ı Katolikierden uzaklaştırmak ve Macaristan’da askeri harekete geçmesini teşvik etmek maksadı ile onlar da Katolikler kadar yardım teklifinde bulunmuşlardı. Fakat Ferdinand, Macaristan konusu üzerindeki şahsi ilgisine rağmen Katoliklerin bu derece şiddetle itiraz ettikleri bu şarta bağlı teklifleri kabul edecek durumda bulunmuyordu. Bundan dolayı, Nürnberg Diyetini kapatırken, Katoliklerle Protestanların çıkarlarını telif etmenin fiilen imkânsız olduğuna inanç getirmiş bulunuyordu. Ancak, Batı’da savaş devam ettiği ve Macaristan’da durumun istikrarsız bulunduğu sürece Protestanlaıa karşı girişilecek bir askeri harekete katılmayı doğru bulmuyordu.
Scmalkadya'lılarda da savaşın yaklaşmakta olduğu hissi uyanmaya başlamıştı. Katoliklerle Ferdinand'ın 1543 yılı içinde saldırıya geçmeleri genellikle beklenmiyordu, çünkü Şarl Ba- tı’da başka bir savaşla meşgüldü; fakat buna rağmen, Protestan kazançlarının kanun ve gerekirse kuvvet yolu ile korunması için g irişilen hazırlıkların hızlandırılm asına karar verilmişti. Schmalkadya'lıların kullandıkları taktiklerin teferruatında 1543 ile 1546 yılları arasında bir hayli değişiklik yapılmış olmakla beraber, muhalefeti hareketsiz hale koyma ve imkân hasıl olduğunda Regensburg ve Speyer hükümlerinin teyidini sağlama şeklindeki esas gaye sabit kalmıştı. Başlıca hedef, pek tabii olarak, savaş ve barış zamanlarında en büyük kuvvet olması bakımından hesaba katılması gereken, Şarl’dı. Schmal- kadya’lılar Şarl’ın Fransua’ya karşı giriştiği savaşı uzatmaya ve onun dikkatini Almanya’dan başka bir tarafa çekebilmek için, Türklere karşı harekâta teşvik edeceklerdi. Avrupa’da Hapsburg amaçlarının gerçekleşmesi gayretlerine yardım tek
105
lifinde bulunmak ve Luthercilere karşı savaş açılma tehlikesi ortadan kalkıncaya kadar taleplerini tahdit etmek suretiyle onu destekleyeceklerdi. Fakat Şarl yeter ölçüde teskin edilemediğinden Schmalkadya'lılarm planı da başarılı olmamıştı.
Burunswick olayından sonra Şarl, Almanya içinde din istikrar ve barışını bir konsey yolu ile ve eğer gerekirse, kuvvet kullanmak suretiyle tesis etmeye karar vermişti1. Bu alternatiflerden her ikisi de Batı’da zafer ve Doğu’da da barış sağlanmasına bağlı olduğu için, İmparator her iki amaca da en kısa zaman içinde ulaşılmasını sağlayacak bir politika düşünmüştü.1543 yılı yazında Şarl Fransua’nın baş müttefiki Cleves Düka- sı’na karşı büyük bir taarruz hazırlığına girişmek üzere Almanya’ya geldiği zaman bu politikanın ana hatları açıklanmıştı. İmparator, Fransua’nm kuvvetlerin i bir an önce yenilg iye uğratabilmek için Almanlar’ın yardımını sağlamak istiyordu. Para yardımı elde etmek maksadı ile Luthercilere geçmişte verilen imtiyazların tümünü kaldıracağı hususunda Katoliklere teminat verirken, Protestanlara da Speyer’de verilen garantileri yeniden teyit edeceğini bildiriyordu. Aynı zamanda, Fransız ve Alman sorunları halledilinceye ve Sultan Süleyman’a karşı ortak bir Hapsburg hareketinin başlaması mümkün oluncaya kadar Ferdi- nand’ı Türklerle bir uzlaşma akdine sevkedecekti. Fransızlara ve Türklere karşı yardım talebinde bulunacak, fakat tatbikatta bu yardımları Fransua’ya karşı kullanacak ve Osmanlı Hükümetine karşı asıl maksadı konusunda Protestanları aldatacaktı. Şarl bu politikasında başarılı olmuştu.
İmparatorun emri üzerine Şubat 1544’de Speyer’de yeni bir Reichstag toplandığı zaman Katolikler ile Lutherciler Fransua’ya ve Türklere karşı yardımda bulunmayı kabul etmişlerdi2. Katolikler bu yardımı yaparken Şarl’ın Fransua’ya karşı
ı Ş a ıl'm Speyer Diyeti'nden önceki politikaları için, bkz: Brandi, "C harles V " , 467 v.d., 501 v.d; H eidıick, "K arl V " , 11,7 v.d; Ayrıca bkz: Lanz, Staatspapier, 380 v.d.
2 Speyer Diyeti ile ilgili genel bilgi için bkz: A. de Boor, "B eitrâge zur G esch ich te des Sp eirer R eichstages von Jahre 1544", (Strazburg, 1879), 3 v.d. Şarl'ın politikaları için, ayrıca, bkz: Weiss, "P a p iers", III, 638 v.d. ve A.von D nıffel, "K aiser Karl V und die Röm ische Curie 1544-46", (M iinih, 1877), 1,107 v.d.
106
galip geldikten sonra Almanya işlerine döneceğine inanıyorlardı; Protestanları imparatorun Diyet’te açıkladığı askeri ve siyasi hedeflere ulaşmayacağı gibi yanlış bir hesaba dayanarak bu yardımda bulunmayı kabul etmişlerdi. Şarl derebeylerinden Fransız Kralına karşı ve Akdenizdeki Türk donanmasına karşı savaşmak üzere yardım talebinde bulunmuştu. Bu düşmanlara karşı askeri seferler sona erince, Osmanlı İmparatorluğu'na karşı taarruza geçecekti. Ancak zafer kazanıldıktan sonra toplanacak bir genel Hiristiyan konseyinde imparatorluk sorunlarına daimi bir çözüm yolu arayacaktı. Bütün bu amaçlarına kavuşma konusunda büyük ümitler besliyordu. Şarl'ın Cleves Dükası'na karşı elde ettiği kesin zafer Fransua’nın stratejik durumunu bir hayli sarsmıştı. Türklerin askeri güçleri de görüldüğüne nazaran zayıflıyordu. Türk donanması, Akdeniz’de hâlâ faaliyet halinde bulunmakla beraber, Fransız Kralı nefes payı kazandırma işini başaramamıştı; aynı şekilde Sultan Süleyman da Macaristan’da başarılı bir oyalama hareketi yaratamamıştı. Padişahın 1543'de giriştiği kısa ve etkisiz Macaristan seferi OsmanlIların zayıf duruma düşmüş bulunduklarının en büyük delili ve Türklere karşı derhal harekete geçilmesini haklı kılan en kuvvetli sebep olarak görülüyordu. Ve nihayet, İmparator Pa- pa'nın Kilisede reform yapma teşebbüslerine de işarette bulunabilirdi. 1542’de İsa Cemiyetinin kuruluşu ve Papa Pof ün Avrupa’da barış kurulur kurulmaz bir genel konseyi toplama vaadinde bulunması Almanya'nın din sorunlarının kısa zaman içinde çözümleneceği ümidini yaratmıştı.
Fakat Schmalkadya’lılar Şarl’ın iyimser görüşlerini şüphe ile karşılıyorlardı1. Fransua’nın kendisini başarılı bir şekilde savunma gücünde olduğuna ve bir uzlaşma yoluna gitmemek hususunda kararlı bulunduğuna inanıyorlardı. Aynı şekilde, Şarl’ın donanmasının kaydettiği geçici başarılara rağmen, Bar- barosun baskınlarına devam edeceğinden emin bulunuyorlardı. Bu şartlar altında, tehlikeli duruma düşen genel konseyin
ı Protestan taktiklerinin tartışılması için, bkz:. de Boor, aynı eser, 26 v.d. ve Heidrich, "K arl V " , II, 17 v.d. Ayrıca bkz: P.C., III, 570 v.d.
107
yakın bir gelecekte toplanması muhtemel görülemiyordu. Protestanlar Şarl’ın Osmanlı İmparatorluğuna karşı bir sefer açacağı sözündeki samimiyetini de şüphe ile karşılıyorlar, fakat Ferdinand'ın OsmanlIların zayıf durumundan istifade ederek Macar tahtı üzerindeki taleplerini pekiştireceğini tahmin ediyorlardı. Eğer sadece Türklere karşı harekette kullanılmak ü- zere yardım yapılacak olursa, Roma Kralı hiç şüphesiz bu yardımı Doğu'daki kendi amaçlarını gerçekleştirme işinde kullanacaktı. Bu düşünceler Schmalkadya’lıları kendi birliklerinin politikası uyarınca, Almanya'da bir konsey kurulmasını, ya da bir silahlı çatışmanın patlak vermesini önlemek maksadı ile Şarl'ı destekleme kararına sevketmişti. Regensburg ve Speyer kararlarını teyidi ve yapılacak yardımların hem Fransızlara ve hem de Türklere karşı kullanılacağına dair derebeylerine teminat verilmesi hususlarına İmparatorun rıza ve muvafakat göstermesi Protestanların büyük bir davayı kendi lehlerine çözümledikleri inancına varmalarında ayrıca bir sebep teşkil etmişti.
Schmalkadya’lılar İmparatora yardımda bulunmanın bazı mahzurları bulunduğunu elbette ki görüyorlardı. Yapacakları yardım onların gelecekteki müttefikleri Birinci Fransua'nın yenilmesi sonucunu doğurabilirdi. Aynı zamanda, ileride Schmalkadya'lılar aleyhine çevrilebilecek Hapsburg ve Katolik kuvvetlerinin güç bulmasında da kullanılabilecekti. Bundan başka Papa'nın genel konseyi Roma Kilisesinin çıkarlarına uygun şartlar altında toplayabileceğini de göz önünde tutuyorlardı. Fakat Şubat 1544’de bütün bu ihtimaller uzak görülüyordu.
Daha sonra cereyan eden olaylar Schmalkadya’lıların izledikleri politikanın tehlikelerini yanlış tahmin etmiş olduklarını göstermiştir. 1544 sonbalarında Fransua ile Krespi Barış Anlaşmasını aktetmişti. Bunun üzerine Papa da derhal Trent Konseyini Mart 1545’de toplantıya davet etmişti. 1545 İlkbaharında Şarl ile Ferdinand İstanbul’a temsilcilerini göndererek işgal edilen toprakların geri verilmesi esası üzerinden bir uzlaşma çaresi aramaya girişmişlerdi. İran Şahı Tah-
108
masp’a karşı yeniden savaşmak arzusunda olan Sultan Süleyman Hapsburg tekliflerini memnunlukla karşılamıştı. Kasım ayında, daimi barış hazırlığı niteliğinde olmak üzere bir anlaşmaya varılmış ve Schmalkatya Savaşına hazır duruma geçilmişti. 1546 yazında, Trent Konseyinin yetki ve tertip şeklinin Protestanlar tarafından kabul edilmemesi yüzünden Alman sorunlarına bir konsey vasıtası ile çözüm yolu bulunması ihtimali ortadan kalkınca, İmparator ile Roma Kralı Katoliklerle birle- şerek geride tek çare olarak kalmış bulunan savaş yolunu tercih zorunluluğunda kalmışlardı1.
Nürnberg Din Barışı’nın imzalanmasından Schmalkadya'lı- lar Savaşma kadar geçen zaman zarfında Protestanlar Almanya içinde Lutherciliğin kanuni haklarının tanıması ve yurt içinde yayılmasını sağlayacak bir politika takip etmişlerdi. 1546’ya kadar, her şeyden önce Hapsburglar ile OsmanlI Türkleri arasındaki çalışmaların doğurduğu fırsatlardan faydalanarak, bu amaçlarına ulaşma yolunda esaslı ilerlemeler kaydetmişlerdi. Ancak, 1544 Speyer Fetvası istisna edilmek suretiyle, 1532 den beri Nürnberg Din Barı- şı'nı teyid eden ve Lutherciliği kanun çerçevesi içine alan bütün resmi ve kanuni hareketlerde Türklerin Macaristan’daki ve Akdeniz'deki baskılarının etkisi olduğu şüphe götürmez bir gerçektir. 1534’de Cadan’da Ferdinand Hesse’nin VVürtenberg'de darbesini meşru saymış ve Schmalkadya'lı- ların bağlılık göstermelerine ve Macaristan için yardımda bulunmalarına karşılık Nürnberg Din Barışı’nı yeniden teyit etmişti. Öte yandan, Türk donanması ile savaş halinde bulunan Şarl da Ferdinand'ın hareketini tasvip ve tasdik etmişti. 1539’da Frankfurt’ta Ferdinand Luthercilerin 1532’den itibaren yayılma hareketlerini tanımış ve Macaristan’da Türklere karşı layik çıkarlarını korumak maksadı ile, şiddet hareketlerinin durdurulmasını kabul etmişti. 1541’de ise, Türklerin Macaristan'daki ve Akdeniz'deki faaliyetlerinin baskısı altında bulunan İmparator da Frankfurt Anlaşması’m teyit et-
ı Scm alkadian savaşının ilk zamanları ile ilgili bir genel değerlendirm e için, bkz: Brandi, "D eutsche G esch ichte", IV, 271 v.d.
109
miş ve anlaşmanın kapsamını genişletmiştir. 1543’de, Speyer’de Roma Kralı Almanya içinde barış ve Macaristan’da da Türklere karşı yardım sağlamak amacı ile Regensburg Fet- vası'nın hükümlerini beş yıl süre ile yenilemeye razı olmuştu. Ve nihayet 1544'de, Nürrrberg’de, Şarl da Fransua’ya ve ifadeye nazaran "Ka fir” Türklere karşı yardım sağlamak maksadı ile Regensburg Fetvasını yeniden teyit etmişti.
Her ne kadar, Schmalkadya’lıların (ve 1541'den sonra da Katoliklerin) elde ettikleri imtiyazlar bir genel ya da milli konsey tarafından geri alınabilecek cinsten idiyseler de, verilen bu imtiyazların büyüklüğü yavaş yavaş bütün gruplar tarafından tasdik edilmeye başlamıştı. Schmalkadya’lılar 1539 dan sonra sadece Hapsburgların Avrupa politikalarını ve Almanya içinde barış ihtiyaçları ile Türklere karşı yardım isteme durumlarını istismar suretiyle kanuni meşruiyetlerinin daimi olarak tanınmasını sağlayamayacaklarını anlamışlardı. Bununla beraber, mümkün olduğu kadar çok sayıda kanuni imtiyazlar sağlamak politikasında ısrar etmişlerdi; çünkü bu garantiler ve imtiyazlar 1542 yılına kadar ve Brunswick o- layından sonra yayılma hareketini meşru olarak tanımış ve kolaylaştırmış ve aynı zamanda Schmalkadya’lılara bir nefes payı vererek imparatorluk içindeki mevkilerini güçlendirmek imkânını sağlamıştı.
Fakat, Hapsburglarla Katolikler, Protestanların bu ilerlemelerini görmeyecek kadar kör d e ğ ille rd i. K a to lik le r 1532’de, Şarl 1541'de ve Ferdinand da 1543’de anladılar ki, Luthercilere geçmişte verilen imtiyazların kısım kısım ve geri alınabilecek neviden olmasına rağmen, elde e ttik leri haklar Hapsburg ve Katolik güven ve çıkarlarını tehdit etmekte idi. 1542 olayları ile, ve bir konsey vasıtasıyla çözüm yolu bulunmasını Protestanların 1545’de reddetmeleri ile sabit olan bu durum İmparator ile Ferdinand’ın 1546 Schmalkadya Savaşında Katoliklerin yanında yer almalarına sebep olmuştu. Fakat 1546’da iş işten geçmişti. Luthercilere verilen Hapsburg imtiyazlarının geri alınmasına artık imkân kalmamıştı.
11G
V. H apsburg Politikasın ın Doğurduğu S on u çlar
Schmalkadya’lılar Savaşı esnasında ve onu izleyen yıllar zarfında Türkler Hapsburglara karşı hareketi fiilen durdurmuş vaziyette idiler1. Batıda hareket doğu Akdenizde arasıra girişilen küçük çapta baskınlara inhisar etmişti. Bunlardan hiç biri teşkilatlı bir mukabil harekete geçilmesine ya da Şarl’ın yaşadığı sürece 1545 anlaşmasının bozulmasına lâyık bir değer taşımıyordu. Doğuda da Ferdinand’ın Osmanlı hükümeti ile 1547 de yaptığı beş yıllık anlaşma sayesinde barış hüküm sürüyordu. Ancak 1552 yılının hâlâ çözülememiş olan Haps- burgların Macar tahtına geçmeleri meselesi yüzünden savaş yeniden başlayabilecekti.
Avrupa'nın Türk tehlikesinden geçici bir süre için dahi olsa kurtulup nefes alması OsmanlIların dış politikalarında yaptıkları bir değişiklik sayesinde mümkün olabilmiştir. Crespy Muahedesi ile Fransa’ya yardım mükellefiyetinden kurtulan ve Hapsburgların Schmalkadya’lılar savaşı ile ve Alman sorunları ile meşgul bulunmaları dolayısıyla Şarl ve Ferdinand ile yaptığı anlaşmaların ihlâl edilemeyeceğine güvenen padişah daha ziyade yurt içi sorunlarına önem vermeye başlamıştı. Fakat, her şeyden önce, Orta Doğu'da Osmanlı itibarını yeniden tesis arzusunda idi. Olağanüstü askeri masraflar ve Akdeniz ticaretinin aksaması yüzünden gelir azalması dolayısıyla duyulan mali sıkıntı geçici bir süre için harekete geçilmemesini gerektiriyordu. Ayrıca bunun bir sebebi Yeniçeriler ile Sipahilerin savaştan bezginlik duymaları idi. Bundan böyle ancak zaruri hallerde sefer açılacaktı. Gizli faaliyetleri ile 1539'dan beri OsmanlIların Asyadaki güvenliğini tehdit eden Şah Tahmasp'a karşı savaş da bu soruya dahil bulunuyordu. Fakat 1548’de kısa bir seferden sonra güvenilmez bir zafer kazanıldıktan sonra, Süleyman bu gücünü devletin mâliyesini düzene sokmak ve askerin moralini takviye etmek işlerine hasretmişti.
ı 1547'den sonra Osm anlı İm paıatorluğu'nun meseleleri ve politikaları i- çin, bkz: von Hammer, "H isto ire ", V, 595 v.d.,VI,I v.d. O sm anlı'nm sıkıntılarının çağdaşı yorumları için, bkz: Jorga, "G esch ich te", III, 96 v.d.
111
1552’de Macaristan'a karşı sefer açıldığı zaman Sultan Süleyman’ın bu çabalan hâlâ tamamlanmamıştı.
OsmanlIların kendi içişleri ile meşgul olmaları Schmalkad- ya’lılar savaşını takip eden yıllar içinde Alman sorunlarında önemli derecede etkili olmuştur. Fakat, askeri harekâtın yeniden başlaması, 1547 ile 1552 arasında ortaya çıkmış olan gelişmelere tesir suretiyle Protestan haklarının tanınması işini hızlandırmış olacaktı.
Lutherciliğin kanuni statüsü ve geleceği 1552 de hâlâ kararlaştırılmış duruma gelmemişti, çünkü Alman problemlerini ne Schmalkadya’lılar savaşı ve ne de ondan sonra İmparator tarafından alınan tedbirler çözebilmişti. Şarl Schmalkad- ya’lılar Birliğini ortadan kaldırmak ve bu suretle Luthercileri Trent toplantısına zorlamak niyetinde idi, fakat savaş istenilen sonucu doğurm am ıştı1. İm parator ile m ütte fik leri 1547’de büyük bir askeri zafer kazanmışlardı. Schmalkad- yalı kuvvetler kötü bir yenilgiye uğramışlar ve başlarında bulunan önderler kayıtsız ve şartsız teslim olmuşlardı. Hesse Lordu ve Saksonya Seçmeni de dahil olmak üzere, içlerinden bazıları Şarl’ın emri üzerine hapse atılmışlardı. Fakat birbiri ile çelişme halinde bulunan mezheplerin bir konsey yolu ile uzlaştırılması işi yapılmamış, hatta buna teşebbüs dahi edilmemişti, çünkü Papalık böyle bir uzlaşma için elverişli bir zemin hazırlamak istemiyordu. Papa Üçüncü Pol Katolik Kilisesinde İmparatorun beklediği şekilde köklü bir reform yapmaya meyil göstermiyordu. Papalık uzlaşmayı reddederek reform hareketini tamamiyle muhafazakâr ve tarihi Katolik gelenekleri içinde tutmuş olacaktı, imparatorun baskısı emir dinlemeyen Papayı harekete sevkedememişti. Bunun üzerine, Tıent’te olumlu sonuç alınmasını isteyen Şarl doktrin ihtilaflarının geçici olarak bir uzlaşmaya bağlanması ve Almanya’nın siyasi sorunlarının çözümlenmesi için kendi şartlarını hazırla-
l Schm alkaldian Savaşı ve bunun sonuçları için bkz: janssen , "H isto ry", VI, 362 v.d; W.Maurenbrecher, "K arl V und die D eutschen Protestanten1545-1555", (Düsseldorf, 1865), 141 v.d; F.Harlung, "K arl V und die Deutschen Reichslande von 1546 bis 1555" (Halle a,s., 1910), 19 v.d.
112
ma işine koyulmuştu.
Şarl’ın bulduğu çözüm yolu 1548’de Augsburg’da toplanan ilk savaş sonrası Reichstag’a sunulmuştu1. Bu teklif yetersiz bir dini ve siyasi uzlaşmadan ibaretti. Ruhani hükümler din adamları tarafından olduğu kadar ibaret edenler tarafından da kabule şayan görülemeyecek bazı doktrin ilkelerini ihtiva ediyordu. Luthercileri her türlü kanun garantisinden mahrum kılan, fakat sadece mevcut statükoyu kabul edensiyasi hükümler ise Luthercilerle birlikte Katoliklerin de itirazlarını mucip olmuştu. Din konusu üzerindeki anlaşmanın Trent’te toplanacak büyük konsey tarafından tasdik veya tadiline intizaren, bunun sadece geçici bir süre için yapılmış bir teklif olduğu yolunda Şarl'ın vermiş olduğu teminat muzaffer Katolikleri tatmin edememişti. Evvelce elde etmiş oldukları kazançları ellerinden kaçırmaları, kanuni durumlarının tayin edilmemiş olması ve liderlerinin hapse atılmış bulunması yenilgiye uğramış olan Luthercileri büsbütün üzmekte idi. Fakat, Almanya içinde Lutherciliğin daimi olarak kanunen tanınması için yeniden savaşmak arzusunu izhar eden bir avuç Protestan prensi istisna edilecek olursa, Augsburg geçici anlaşması genel olarak isteksizlikle kabul edilmişti. Değişen uluslararası ve Alman şartları amaçlarına ulaşabilmeleri için yeni taktikler kullanmalarını gerektiriyordu.
1548'de, başlarında Brandenburg-Culmbech’li Albert Alcibi- ades olmak üzere, Lutherci prensler en doğru yolun Protestan sadakatine ve desteğine Hapsburgları yeniden inandırmak olacağına karar verm işlerdi2. OsmanlIların Orta Doğu’da meşgul bulunmaları ve Ferdinand'ın da 1547 statükosunu kabul etmesi dolayısıyla Macaristan'da savaşın ye-
ı Augsburg ve Interim'in Diyet'i için, bkz: G.Wolf, "D er Augsbıırger in lerim ", "D eutsche Z eitschrift für G eschicht Sw issen sch aft", N cııe Folge,II, Vierleljahrschrift I (Leipzig, 1897-98), 47 v.d; Maurcnbrecher, "K arl V " , 183 v.d; Bıandi, "C harles V " , 557 v.d; Ayrıca bkz: Schmmıss, "N eue Sam m lu ng", I2, 527-609.
2 1548 kararlarını Protestan tepkisinin genel tahlili için bkz: M aurenbrecher, "K arl V " , 250 v.d. Fransız Protestan ilişkileri için, bkz: C harri"re, "M eg o cia tion s", II, 30 v.d.
113
niden alevlenmesi beklenemeyeceğinden, Lutherciler büyük bir ihtiyatla yüzlerini Fransua’ya çevirmişlerdi. 1547’de babasının yerine geçen İkinci Hanri 1548’de onlara başvurarak imparator aleyhine ittifak teklifinde bulunmuştu. Protestanlar Şarl’ın üstün askeri gücünden korktukları için âç ık tan aç ığ a b ir resm i anlaşmaya girememişler ise de, gittikçe genişleyen Protestan grubu ile Fransızlar arasında müzekerelere devam olunmuştu. Ancak 1551'de, Saksonyalı Moris’in önderliği altında toplanmış bulunan Lutherciler Hanri ile gizli bir ittifak kurabilmişlerdi. O yılın Ekim ayında, Lochau’da Protestan ajanları ile Fransa Kralı 1552 ilkbaharında İmparatora karşı ani bir taarruza geçilmesi üzerinde mutabık kalmışlardı. Bu anlaşmanın ve onu takip edecek olan askeri harekâtın zamanı Almanlar tarafından büyük bir dikkatle tespit edilmişti.
1551 yılında cereyan eden birçok olaylar Protestanların İmparatora kuvvet yolu ile meydan okuma kararı vermelerinde amil olmuştu. Bunlar arasında belki de en önemlisi Luthercilerin ‘'serbest’’ Trent Konseyine katılmaları üzerinde Şarl’ın devamlı surette ısrar etmiş olmasıdır. İmparator 1551 yılı ilkbaharında Pol'ün halefi Üçüncü Julius’un geçici anlaşmayı, Batı Kilisesini ikiye ayıran ihtilâfı ortadan kaldıracak genel bir çözüm yolunun esası olarak kabul edeceğinden emin görünüyordu. Ju liu s ’un, evvelce erte lenm iş bulunan Trent Konseyini 1 Mayıs 1551'de toplantıya çağırması ile birlikte itidal vaatlerinde bulunması Almanların da bu Konsey toplantılarına katılmaları için İmparatorun taleplerde bulunduğu sıralara rastlamakta idi. Dikte edilmiş bir uzlaşma ve bunu takiben de alınacak konsey kararlarının Almanya içinde tatbiki ihtimali, Luthercilerin böyle bir harekete askeri güçle karşı koyma azimlerini bir kat daha arttırıyordu. Fakat, bazı faktörler hâlâ İkinci Hanri ile ittifak kurmalarına engel oluyordu. İmparatorun Almanya'daki kuvvetleri kendilerine etkili şekilde mukabele edecek derecede güçlü idi ve Fransız Kralı da Batı’da olumlu sonuç verecek bir savaşa girmeye hazır görünmüyordu. İlkbaharda durumun elverişli olmadığı anlaşılıyordu; fakat şartlar yaz ve sonbahar aylarında esaslı şekilde
114
değişmişti.
Alman sorunları çözümleninceye kadar Macaristan işlerine müdahale etmemesi yolunda Şarl'ın verdiği talimata isteksizlik ve sabırla boyun eğen Ferdinand, nihayet Haziran ayında kardeşinin arzularına karşı isyan etmişti1. Şarl ile aralarındaki fikir ayrılığı Mukaddes Roma İmparatorluğuma kimin halef olacağı meselesinden doğmuştu. İmparatorun 1551'de hazırladığı şekle göre Şarl'ın ölümünden sonra İspanyalı Filip’in Roma Kralı olarak Ferdinand’a halef olması uygun görülüyordu. Ferdinand bu tertibe ziyadesiyle üzülmüştü, çünkü o, halkın sevmediği Filip yerine ileride oğlu Maximil- yen’in Mukaddes Roma İmparatorluğu tahtına oturmasını istiyordu. Şarl'dan koparabildiği yegâne taviz Hapsburg hanedanının saltanatta devamı tehlikeye girdiği taktirde Filip'in halefliği üzerinde fazla durulmaması olmuştu. Ferdinand bu ihtiyat kaydının kendisine Filip’in halefliğini ortadan kaldıracak imkânlar sağladığını görmüştü. Özellikle Hapsburgların ve Almanya’nın Doğu topraklarını birleştirerek ailenin Batı’- daki topraklarından tamamiyle ayrı bir siyasi kuruluş yaratmak düşüncesinde idi. Bu Doğu İmparatorluğu ileride Batı Avrupa’dan ve deniz aşırı topraklardan ayrı olarak doğrudan doğruya Maximilyen’e devredilebilecekti. Böyle bir tertibin fiiliyat sahasına geçebilmesi için Macar ve Alman meselelerinin halledilmesi ve Şarl’ın Almanya işleri üzerindeki hâkimiyetinin bertaraf edilmesi gerekiyordu.
Bu amaçlara ulaşabilm ek için ilk adım Macaristan is tikam etinde a tılm ış tı2. O sm anlIların hareketsiz liğ inden is tifade edile rek Zapo lya ’nın dul karısı ve e tra fındak ile re G rosswordein Muahedesinin m üzakeresine geç ile cekti. H aziran ’da başlayan m üzakereler Temmuzda ta m am lanm ıştı; alman sonuç Ferd inand’ ın üm itlerin in çok
ı Ferdinand'ın 1547'den sonraki politikası için bkz: von Bııcholtz, "G e sch ich te", IX, 726 v.d. ve A.von Druffel, "Beitrâge zur R eich sgsch ich te",1546-1555 (Miinih, 1873-1896), ı, 501, v.d.
2 Ferdinand'ın M acar politikalarının ayrıntıları için bkz: A.Huber, "D ie Veıhandlungen Ferdinands I mit Isabella von Siebenbüıgen, 1551-1555", "A rch iv für Ö sterreichische G esch ichte", LXXVIII (1892) 4.v.
115
üstünde ol muştu. İzabella ve Macar asille ri O sm anlIların bugünkü zayıf durum ları karşısında, kendi m em leketleri ne kral olarakFerdinand'ın Süleyman’a tercih edileceği kararına varmışlardı. Temmuz 1551’de resmen akdedilen Weissenburg anlaşması ile para, toprak ve muhtemel Osmanlı hareketlerine karşı himaye karşılığı olarak, küçük Jan Sigismund’un yerine Ferdinand’ın kral olmasını kabul etmişlerdi.
Weissenburg anlaşmasına dair alman haberler Protestan komitelerine cesare t v e rm iş ti1. O nların düşündük le rine göre, Türk le rin M acaristan üzerine muhtemel sa ld ırıla rı im paratora karşı yöneltilecek bir harekette Ferdinand’ ı kıpırdayamaz hâle sokacaktı. Bu sebeple, yaz sonlarına doğru ikinci Hanri ile müzakerelere yeni bir hız verilmişti. Fakat Protestanların Lochau Muahedesini nihayet imzalamalarında en önemli rolü oynayan unsur Alman sorunlarının çözümlenmesi işinde Şarl’ın uyuşmaz tutumu olmuştu. İmparator, geçici anlaşmaya Almanların muhalefetini ve Konseyin de kendisi tarafından hazırlanan Kilise reformuna ait planları tatbik mevkiine koymak hususunda gösterdiği isteksizliği bilmemezlikten g e le rek , 1548 İm parato rluk fe rm an ın ın Üçüncü Julius ve Konsey kendi arzularına boyun eğinceye kadar geçerlikte kalacağını ilân etmişti. Şarl’ın inatçılığı Protestanların bütün tereddütlerini ortadan kaldırmıştı. Ekim ayında komitacılar ancak çok elverişli şartlar altında girişilecek ani bir askeri darbenin Luthercilere Almanya içinde meşru bir statü kazandırabileceği kanaatine varmışlardı. Hanri'nin doğrudan doğruya yaptığı yardımların ve Sultan Süleyman’ın da Macaristan üzerine ilkbaharda açtığı seferle sağladığı desteğin kendilerine zaferi sağlaması gerekirdi. 1552 ilkbaharında Luthercilerin ümitleri gerçekleşmişti. Hanri Batı’da Şarl’ın üzerine saldırmak için isyanın patlak vermesini bekliyor ve Sultan Süleyman da Weissenburg Anlaşmasını ortadan kaldırmak maksadı ile Macaristan’a karşı yeniden sefer açmaya hazırlanıyordu. Bu sebeple, Saksonyalı Moris ile arkadaşları Mart ayında İmparatora
ı Protestanlar için W eissenburg Antlaşm ası'nın etkileri için, bkz: P.C., IV, 1003 v.d, V, 107 v.d.
1.16
karşı isyan hareketine girişmişlerdi.
Bu ayaklanma hareketi Şarl için bir sürpriz olmuştu. Bu itibarla, derhal Protestanlara ve Fransızlara karşı kuvvetlerini toplamak gayretiyle İnnsbruck’a çekilmişti. İmparator vakit kazanmak için Nisan ayı içinde Ferdinand’a talimat vererek Protestanların ne gibi şartlarla Almanya’da barışı yeniden tesis etmeye razı olacaklarını öğrenmesini kendisinden istemişti. Her zaman için beklenen bir Türk saldırısı dolayısıyla tarafsız kalmış olan Roma Kralı derhal Saksonyali Moris'i görüşmeye davet etmişti1. 18 Nisanda Linz şehrinde yapılan bu görüşme sonunda öğrendi ki, barışın bedeli gerçekte Lutherciliğin bütün İmparatorluk içinde resmen tanınması ve kabul edilmesi idi. Herhangi bir anlaşma için Şarl'ın ve Katoliklerin de muvafakati şart olduğundan, Ferdinand Protestan şartlarının Mayısta yapılacak ve bütün Alman prenslerinin, Şarl'ın ve kendisinin de katılacağı bir toplantıda müzakere edilmesi teklifinde bulunmuştu. Ferdinand böyle bir toplantıda Alman milletinin içine düştüğü ihtilâf ve karışıklığı ortadan kaldıracak bir çözüm yolu bulunacağına inanıyordu. Moris Ferdinand'ın bu teklifini kabul etmiş ve 26 Mayısta Passau’da yapılacak bir toplantıya Protestanların da katılacağı vaadinde bulunmuştu.
Bu arada, stratejik ve pazarlık durumlarını güçlendirmeye çalışan Protestan isyancılar İmparatora karşı saldırılarına devam etmişlerdi, Mayıs ortalarına doğru isyancılar innsbruck'a varmışlar ve ayın ondokuzuncu gecesi Şarl’ın şeref kırıcı bir şekilde sınırdan dışarı kaçmasına sebep olmuşlardı. Bir hafta sonra Protestan ve Katolik prensleri Passau’da toplanmışlardı2. Hapsburgları sadece Ferdinand temsil ediyordu.
1 İsyan sırasında, Ferdinand'ın politikaları için, bkz: G .Fischer, "D ie Per- sön liche stellung und Politische Lage K önig Ferdinands I vor und W ahrend der Passauer V erhandlungen des Jahres 1552", (Königsberg, 1891), 3 v.d, Saksonyalı M aurice ile ilişkileri için bkz. F.A.von Langcnn, "M oritz , H erzog und Churfürst zu S ach sen " (Leipzig, 1841), II, 338 v.d.
2 Passau Antlaşm asının sonuçlandırılm asından önceki müzakereleri için, bkz: G.Bonwetsch, "G esch ich te des Passauischen Vertrages von 1552", (Gottingen, 1907), 49 v.d; Fischer, "D ie Persönliche", 23 v.d, VV.Kûhns, "G esch ich te des Passauischen Vertrages 1552" (Gottingen, 1906), 38 v.d..
117
Protestanlar tarafından toplantıya sunulan şartlar Ferdi- nand’ın, ya da Katoliklerin beklediklerinden çok daha mutedildi. Saksonyalı Moris Alman milletinin kuracağı bir konsey tarafından Katolik ve Lutherçi doktrinlerin uzlaştırılmasına intizaren Lutherciliğin resmen tanınmasını talep ediyordu. Eğer taraflarca kabule şayan uzlaşma sağlanamazsa, geçici anlaşma son bulacak ve Luthercilerle Katolikler arasında siyasi ve dini eşitlik esası üzerinden resmi bir barış anlaşmasına varılacaktı.
Protestan teklifleri hazırlanırken Passau'da mümkün olduğu kadar kısa bir süre içinde anlaşmaya varmak ve Şarl'ın karşısına reddedemeyeceği bir oldu-bitti ile çıkmak gayesi göz önünde tutulmuştu. Ayaklanma hareketinin başında bulunanlar Ferdinand ile Katoliklerin barış arzusunu ne derece şiddetle taşıdıklarını biliyorlardı. Roma Kralı Macaristan’da Mart ayı içinde başlamış bulunan Osmanlı taarruzunu hesaba katmak zorunda idi, Türk orduları Nisan ayı içinde Weisprim’e ve Mayısta Muda’ya varmışlardı. Eskiden Macaristan üzerine yapılan büyük taarruzlarla kıyaslandığı zaman bu sefer önemli sayılamazdı; fakat yine de Weissburgda kararlaştırılan işlerin yerine getirilmesini engelleyecek kadar güçlü bir hareketti. Moris Nisan ayında Şarl’ın isyancılar tarafından ileri sürülen teklifleri kabul etmesi şartıyla Protestanların Türklere karşı işbirliği yapmaya hazır bulunduklarını bildirdiği zaman Ferdinand’ın durumu hakkında fikir edinmek maksadı imkânını bulmuştu. Roma Kralı bu düşünceyi müsait karşıladığı için, Passau'da da bu teklifini tekrarlamıştı. Protestanlar Almanya’daki durumu istikrara kavuşturmak için arzulu görünen Katoliklere de başvurmuşlardı. Katoliklerin gerek din adamlarının bir entrikası olması ve gerekse Papalığa karşı imparatorun bir silahı olması bakımından geçici anlaşmaya muhalif bulunduklarını biliyorlardı. Katoliklerin son defa ihtilâftan çekinmelerini imparatorun politikasına karşı duydukları infialin işareti olarak tefsir ediyorlardı. Ayrıca Katolikler Almanya sorunlarını halletmek için askeri kuvvet kullanılması fikrinden de hoşlanmıyorlardı. Protestanlar Mayıs
118
1552’deki şartlar altında Almanya'da barışın bir milli konsey yolu ile tesis edilmesi düşüncesinin Katoliklere mülayim geleceği kanaatine varmışlardı.
Protestanlar yaptıkları tekliflerin Ferdinand ve Katolikler tarafından nasıl karşılanacağını çok isabetli olarak tahmin etmişlerdi. Daha Nisan ayı gibi erken bir tarihte Roma Kralı kendi hesabına Almanya’da uzlaşma suretiyle barış tesisinin gerekli bulunduğu kararına varmıştı. Ferdinand, Luthercilerin yardım vaitlerini ve Macaristan planlarının ve İmparator halef- liği meselesinin başarıya ulaşması yolunda sağlayacağı avantajlara rağmen, kurulacak bir konseyin dini bir uzlaşma sağlayabilmesi imkânını reddetmekte idi. Devamlı bir siyasi istikrarsızlık Hapsburgların Avrupa politikası bakımından hiç de arzu edilmeyen bir alternatif teşkil ediyordu; bu sebeple Protestanların Passau’da ileri sürdükleri teklifleri kabul etmişti1. Katoliklerin kanaatince siyasi barışın yeniden tesisi ve Katolik doktrininin geçici anlaşma ile değişikliğe uğratılmaması Protestanların istedikleri bedeli rahatça karşılayan bir değer taşıyordu. Fakat Şarl bu oldu-bittiyi kabul etmemişti.
imparator Almanya'da daimi olarak dini ikiliğin mevcudiyetine muhalif bulunuyordu2. Geçici anlaşmanın ve Trent Konseyinin bellibaşlı din ihtilaflarını çözümleme işinde başarısızlığa uğramasına rağmen, Şarl ileride bu davanın bir konsey yolu ile çözümlenebileceği ümitlerini kaybetmemişti. Bundan dolayı Protestan teklifleri ve Ferdinand ile Katoliklerin bu tekliflerin kabulü için ısrarlı talepleri karşısında, Şarl bunları tasdikten imtina etmişti. Bununla beraber, Almanya'da uğradığı yenilgiyi, İkinci Hanri ile aralarındaki savaşı, OsmanlIların Macaristan’daki faaliyetlerini ve dini uzlaşma ve barışın yeniden tesisi yolunda Almanların birlik halindeki tutumlarını göz önün-
ı Bu dönemde Feıdinand'm yazışmaları için, bkz: Lanz, "C orresp ond ens", III, 291 v.d; Ayrıca Feıdinand'm durumunun incelenm esi için, bkz: Fischer, "D ie P ersön lich e", 43 v.d.
2 Ş a ıl'ın durumu M acaıistanlı M ary'e 16 Temmuz 1552'de yazmış olduğu mektupta açık olarak belirtilmiştir. Bunun için, bkz: von D nıffel, "B e it- rage", II, 681-686. Ayrıca Ferdinand ile olan yazışmasına bkz: I.^ınz, "C or- resp ond enz", III, 318-327.
119
de tutan İmparator kendi bulduğu bir uzlaşma teklifinde bulunmuştu. Kendi başkanlığında kurulacak bir milli konsey geçici anlaşmayı yeniden ele aiıp Almanya'nın siyasi sorunlarına adilâne bir hal çaresi buluncaya kadar Luther dininin Almanya içinde serbestçe tatbikini kabul edecekti. Toplanacak konsey mevcut sorunları çözmediği takdirde, daha ilerisi için bir taahhütte bulunmuyor, sadece barışçı niyetleri ile İmparatorluk içinde barışın yeniden kurulması yolundaki azim ve kararını belirtmekle yetiniyordu.
Şarl'ın bu cevabı Protestan savaşçılarla Ferdinand'ı hayal kırıklığına düşürmüştü. Protestanlar Fransız birliklerinin Met- z'de ve Toulouse'de çarpışmalarının yanısıra kendileri de askeri harekete geçmek suretiyle imparatoru zorlamaya karar vermişlerdi. Almanya'da barış yeniden teessüs eder etmez Lutherci kuvvetleri Türklere karşı savaşmak üzere Macaristan’a çıkmayı tasarlayan Ferdinand ise Şarl’a durmadan haber göndererek kaçınılmaz durumu kabul etmesini ve Protestan tekliflerini vakit geçirmeden tasdik etmesini rica etmişti. Fakat İmparator kararından caymıyordu. Temmuz ortalarına doğru Hanri'ye karşı saldırıya geçmeye yetecek kadar kuvvet toplamıştı. Bu itibarla, bu kuvvetleri kendi üzerlerine sevketmek tehdidi ile, Protestanlardan düşmanca hareketlere son vermelerini talep edebilirdi. Ferdinand’ın taleplerine karşı da aynı sert cevabı vermişti. İmparator, kardeşine yazdığı mektupta Macaristan’daki Türk faaliyetlerinin onun istediği ölçüde geniş imtiyazlara sebep gösterilemeyeceğini bildirmişti. Bununla beraber, Almanya’da savaşı devam ettirmek ve Ferdinand’ın Türklere karşı yardım sağlamasını tehlikeye düşürmek istemediği için, dini ve siyasi uzlaşma yolunda yaptığı teklifleri yenilemeyi kabul ediyordu. Bunun neticesi olarak Temmuz sonlarına doğru Protestanlara tekliflerini tekrarlamıştı. Albert Alcibiades’ten başka bütün diğerleri İmparatorun tekliflerini 2 Ağustos Pessau Muahedesinin esası olarak kabul etmişti.
Gerçekten, fazla bir seçme hakkına sahip değillerdi1. Pro-
ı ProLestanlann kabul nedenlerinin bir özeti için, bkz: von D nıffel, "B e it-rage", II, 713.
120
testanlar Şarl’ın otoritesine karşı devamlı muhalefetin kendi davaları için felâketli netice doğuracağını biliyorlardı. Kesin bir askeri yenilgiden başka Alman halkından ve Ferdinan- d'dan gördükleri gizli muzaharetten de yoksun kalacaklardı, Toprak mülkiyeti kanununa ve İmparatorun otoritesine meydan okumak pek zaruri hallerde geçici olarak mübah sayılabilirse de, her zaman için doğru olamazdı. Ancak, Şarl’ın yaptığı uzlaşma teklifi 1552’de mevcudiyeti kabul edilebilecek olan zaruret halini ortadan kaldırmış oluyordu. Görünüşe nazaran geçici anlaşmaya nihayet verilmesi ihtimali ve Alman sorunlarının daimi olmasa bile barışçı bir yol ile çözümlenmesi İmparatorluk içinde yaşayan Luthercilerle Katoliklerin büyük çoğunluğunu tatmin ediyordu. Özellikle Katolikler o günkü şartlar altında Luthercilerle resmen dini bir barış aktedilmesi işinin ertelenmesini tercih ettiklerinden dolayı İmparatorun teklifini hararetle destekliyorlardı. Fakat, Lutherciler dahi Şarl’ın tekliflerinin kabul edilmesini ve çatışmalara derhal son verilmesini ısrarla talep ediyorlardı. Türklerin Macaristan’da Roma Kralına meydan okudukları bir sırada, “ Kâfirlerin" dostu bir müttefikle beraber İmparatora karşı savaşa kalkmak affedilecek bir kusur olamazdı. Belki de sadece bu baskılar Şarl'ın tekliflerinin Protestanlar tarafından kabul edilmesine yetecekti.
Ağustos 1552'de ileride Almanya içinde Lutherciliğin daimi olarak tanınmasını ve kabul edilmesini sağlayacak olan güçlerin ne olabileceğini Protestan liderleri kavramışlardı1, Din ve politika işlerinde uzlaşma ilkesi Ferdinand, Katolikler ve hatta Şarl tarafından kabul edildiğine göre, Protestanlar haklı olarak ileride yapılacak anlaşmada Passau Muahedesi'nin esas alınacağı hükmüne varmışlardı. Passau Anlaşması’nda Katolikler, eğer milli konsey Şarl’ın ümitlerini gerçekleştiremeyecek olursa, uzlaşma yolu ile bir barışa taraftar bulunduklarını belirtmişlerdi, fakat başarıdan emin görünmüyorlardı. Ferdinand
ı Augsburg clinî B aıışı'na yön veren faktörlerin incelenmesi için, bkz: K .Brandi, "Passauer Vertıag und A ugsbuıger Religions F ıied e", "H isto - rische Z eitsch irift", XCV (1905), 206 v.d.
121
ise Almanya'da barışın teessüsü için Lutherciliğin daimi olarak tanınmasının zaruri olduğunu açıkça ilân ediyordu. Roma Kralı Şarl’ın tekliflerinin kabulünü talep ederken dini ve siyasi karışıklıklara son vermek hususunda İmparatoru iknaya çalışacak ve hatta Almanya'nın uluslararası durumu daha fazla gecikmeye müsait olmadığı taktirde, belki de Şarl'ı konsey projesinden tamamen vazgeçmek lüzumuna inandıracaktı. Roma Kralı sıfatı ile savaştan yıpranmış durumda bulunan Almanya'da barışın kurulmasını istiyordu; Macaristan Kraiı olarak da, bugün yeniden Türkler tarafından tehdit edilen durumunu sağlamlaştırabilmek için, barış ve yardıma muhtaç buluyordu.
Protestan liderleri Ferdinand’ın ileri sürdüğü mütalaaları i- nandırıcı bulmuşlardı. Almanların tüm olarak izhar ettikleri barış taleplerine ve kardeşinin ricalarına, bir konsey toplayabilecek iktidarda olsa dahi, dayanabilmesi şüpheli görülüyordu. Fakat, 1552 yazında, Hanri ile Türkler uzun bir savaş hazırlığına girince, konseyin toplanması ihtimali ortadan kalkmış gibi görünüyordu. Hatta bir konsey toplansa dahi, Protestan davasını yardımcı olmak eğilimini taşıyan diğer unsurlar Şarl'ın Protestanlara hürriyet verilmesi aleyhtarlığını önleyecekti. Bundan dolayı, olayların daha başka gelişmeler göstermesini bekleyen Protestanlar İmparator'un tekliflerini kabul etmişler, kendisine karşı giriştikleri savaşı durdurmuşlar ve Macaristan’daki çıkarlarını korumak için Ferdinand’a yardımda bulunmuşlardı. Ağustos 1552’de, görüşüne nazaran, Hapsburglar, Katolikler ve Lutherciler Alman sorunlarını çözmek için en ümit verici yol olarak savaş yerine barış içinde müzakere sistemi üzerinde uzlaşmışlardı.
Daha sonra cereyan eden olaylar Protestanların Passau Muahedesi'ni kabul etmekle ne derece isabetli hareket etmiş olduklarını ispat etmiştir, çünkü dini ve siyasi yatışmayı Luthercilerin şartlarına uygun şekilde halletmeye çalışan kuvvetler 1553’den sonra daha da güçlenmişti. Bir çok olayların karışımı Augsburg Diyeti’nin toplanmasına yol açmıştı. Bu toplantıda Lutherciler Almanya içinde daimi ve kanuni olarak tanınmayı
122
sağlamışlardı. Diyet toplantısına yol açan sebepler arasında başta geleni Roma Kralının baskısı altında Şarl’ın konsey fikrinden vazgeçmiş olması idi. 1553'den itibaren Ferdinand İmparatora verdiği haberlerde sadece onu bunalım içinde bulunan Almanya durumunu istikrara kavuşturmaya zorlayacak noktalar üzerinde duruyordu. Şarl'ın, Almanya meselesini Protestan şartlarına uygun şekilde halletmeye karşı direnişi kırmak için Ferdinand'ın açtığı kampanya Brandenburg’lu Albert- ’in faaliyetleri hakkında endişe verici haberler göndermesi ile başlamıştı. Sadece bu Protestan lideri Passau Muahedesini reddetmiş ve imparatora karşı savaşa devam etmişti. Ocak 1553'den sonra, ister Katolik ister Lutherci olsun, kendisine muhalif bulunanların tümü askeri harekatın hedefi olmuştur1. Bu askeri harekât kısa zaman içinde asi Alman köylülerinin muhalifler arasında fark gözetmeksizin giriştikleri tahrip ve talan şeklini almıştı. 1553’de bir diğer köylü savaşı korkusu Alman prenslerinin birleşerek Albert'e karşı toplu halde harekete geçmeleri sonucunu doğurmuştu. Ancak, Albert'in netice olarak 1554’de yenilmesi köylüler arasındaki huzursuzluğu ortadan kaldıramamış ve giriştiği akınlar yüzünden hasıl olan maddi zararları da elbetteki telâfi edememişti. Lutherci ve Katolik Alman liderleri ile Ferdinand istikrarlı bir dini ve siyasi barışın kurulması için ilk yapılacak işin nizam ve asayişin tesisi olduğundan mutabık kalmışlardı.
Bu üzücü haberlerinin yanısıra bir de Ferdinand'ın Macaristan için istediği ihtiyaç listeleri bulunuyordu. Roma Kralı Macaristan politikasını gerçekleştirmek için 1553'de eline geçmiş olan eşsiz fırsatı da belirtiyordu. Ferdinand'ın bildirdiğine göre Türkler 1552 seferinden sonra müdafaaya çekilmişlerdi. Ahmet Paşa kumandasında bulunan kuvvetlerin olağan bir seferden sonra geri çekilmeleri OsmanlIların zayıf bulunduklarının işareti idi. Hatta, Sultan Süleyman’ın, nedamet getiren İzabella’nın 1553’deki ricasını yerine getirmek üzere Weissen- burg Muahedesini kuvvet yolu ile bozmayı kabul etmemesi
ı Ferdinand'ın Şarl ile yazışmaları için, bkz: Lanz, "C orresp nd enz", III, 523 v.d.
123
daha ziyade dikkati çekiyordu. Padişah, Şah’a karşı bir diğer askeri seferin kaçınılmaz hal aldığı şu sıralarda, Zapolya hanedanını yeniden tahta çıkarmak için Macaristan'da bir savaşı göze alamazdı. 1553’de İstanbul'a gönderilen bir özel elçiye kabaca verilen cevapta Osmanlı Hükümeti’nin rakip iddiaları değerlendirinceye kadar statükoyu muhafaza edeceği bildirilmişti. Ferdinand 1554 başlarında Şarl'a gönderdiği bir yazıda taleplerinin askeri müdahale ile uygulanması zamanının gelmiş olduğunu belirtmişti. OsmanlIların Orta Doğu’da sefere başlayacaklarını tahmin ettiği ilkbaharda Budin'e karşı saldırıya geçecek ve OsmanlIların muhtemel bir mukabil hareketlerine karşı ele geçireceği toprakları tahkim edecekti. İmparatorluk içinde istikraralı bir barış kurulur kurulmaz Alman yardımı konusunda da iyimser bulunuyordu, imparator ve Hapsburg Hanedanının başı sıfatı ile Şarl her şeyden önce Almanya sorunlarını çözmek ve ikinci olarak da Macaristan’da Hapsburg politikasının başarıya ulaşması için gerekli uzun vadeli yardımı sağlamak maksadı ile derhal Reichstag’ı toplantıya davet etmeli idi.
Şarl, Ferdinand'ın ricalarına 8 Haziran, 1554’e kadar direnmişti1. İmparator Passau Muahedesi’nden sonra bir konsey yolu ile din adamları arasında bir uzlaşmaya varılmasının doğru bir hareket olacağına gittikçe daha az inanmakla beraber, her şeye rağmen bir icar yolunun bulunacağı ümitlerini de terketmiyordu. Fakat Almanya durumunun 1553’de ve 1554 başlarında daha da kötüleşmesi ve İkinci Hanri ile aralarındaki savaşı bir türlü sona erdirememesi, hepsi bir araya gelerek, Luthercilerin Almanya içinde daimi olarak resmen tanınmasına karşı gösterdiği mukavemeti kırmakta rol oynamışlardı2. Bu sebeple, Şarl, Haziran başlarında Almanya içinde istikrarlı bir barış kurulması için Reichstag’ı toplantıya davet hususunda Ferdinand’a yetki vermişti. Kardeşine yazdığı mektupta Fransız savaşından başka sağlık durumunun da Almanya’ya gel-
ı Şarl'ın Ferdinand ile olan yazışmaları için, bkz: Lanz, "C orresp d en z",III, 559 v.d.
2 Lanz, "C orrespond enz", III, 622 v.d.
124
meşine imkân vermediğini bildirmişti. Üstelik, dini inkâr eden bu kâfir mezhebi resmen kabul etmeye ve mevcudiyetini sürekli olarak tanımaya vicdanı da razı olmayacaktı. Almanya sorunlarını çözümleme işine Ferdinand’ın el atması daha doğru olacaktı. Roma Kralı olarak tam yetki ile hareket edeceği için, vereceği kararların İmparator tarafından tasdikine de ihtiyacı olmayacaktı.
İmparatorun 8 Haziran 1554 tarihli kararı Ferdinand’ın derhal Diyet'i toplantıya davet etmesi sonucunu doğurmuştu1. Dini ve siyasi sorunları nihai bir çözüm şekline bağlamak üzere yapılacak müzakereler din adamları arasında bir uzlaşmaya varılmasını gerektirmiyordu. Gerek Katolikler ve gerekse Lutherciler büyük bir işe kalkışmanın dahi lüzumsuzluğu üzerinde ittifak etmişlerdi. Bununla beraber, Augsburg Din Barışı Reichstag kararlarını resmen tanımıştı. Reichstag'ın verdiği bu kararla Luther mezhepi Almanya’da resmi bir din olarak kabul edilmiş ve bu mezhep mensuplarına ibadet eşitliği tanınmıştı. Çok yerinde o- larak, toplantıya katılan derebeyleri tarafından Türklere karşı yardım yapılacağı da Augsbur Geçici Anlaşmasına bir ek olarak ilâve edilmişti. Gerek Protestanlar ve gerekse Roma Kralı a- maçlarına ulaşmışlardı.
Her ne kadar Augsburg Din Barışı Türklerin Hapsburglara karşı girişmiş bulundukları askeri harekât ile doğrudan doğruya ilgili değil idiyse de, Protestan mücadelesinin Almanya içinde nihai zaferi kazanmasında OsmanlIların Macaristan'da Ferdinand’ın çıkarlarına meydan okumalarının büyük etkisi olmuştur. 1548’de, Schmalkadya savaşından yenilgiye uğrayıp geçici şartları kabule mecbur kalan Protestanlar davalarının ciddi bir tehlikeye düşmüş bulunduğunu görüyorlardı. 1552'de ise muzaffer Protestan komitecilerin liderleri Passau Muahedesi ile dinlerin fiilen tanınmasını sağlamışlardı. Alman Lut- hercilerinin bahtlarında görülen bu dramatik değişiklik birçok sebeplere bağlanabilir. Bunlar tümü bir araya gelerek Aufsburg Din Barışı’nın akdi sonucunu yaratmıştı.
ı A ugsbuıg'daki m üzakerelerin özeti için, bkz: G.Wolf, "D er A ugsburger R e lig io n sfried e" (Studgart, 1890), I v.d.
125
1547 ile 1552 arasındaki devre Şarl’ın Almanya politikasının başarısızlığa uğradığını göstermiştir. İmparatorun Kilise reformu üzerinde boşuna ısrarı, Geçici Anlaşmanın akdini zaruri kılmıştı. 1552’de bu uygunsuz uzlaşmanın tatbiki Katolikleri gücendirmişti. 1551'de Filip'in Roma Krallığına halef olmasında ısrar etmesi de Ferdinand’ı kendinden uzaklaştırmıştı. 1552’de Roma Kralı Macaristan’da 1543'den beri terkedilmiş bulunan faaliyete yeniden başlamıştı. Yenilgiye uğramış bulunan Protestanlar İmparatorun politikasındaki çelişmeleri istismar ediyorlardı. 1552'de, büyük bir dikkat ve itina ile hazırlanmış olan ayaklanma hareketi patlak verince, Protestanlar Ferdinand ile Katoliklerin önce tarafsızlıklarından, sonra da yardımlarından yararlanmışlardı. Gerçekten, Ferdinand’ın İmparatorluk içinde ve Macaristan’da dinden gayri alanlarda amaçlarına ulaşmış olması Passau’da ve onu izleyen yıllarda Protestan davasının destekleyicisi olmaya sevketmişti. Katoliklerin de yardımı ile yenilgiye uğradığını Şarl’a kabul ettirmişti. Almanya içinde barış sağlanması için yapılan baskılara dayanamayan ve Ferdi- nand’ın Macaristan planlarının suya düşmesine gönlü razı olmayan İmparator Haziran 1554’de Hristiyan Avrupa’da, ya da Mukaddes Roma İmparatorluğunda gaye ve hareket birliği sağlanmadıkça Protestanların 1532’den beri elde ettikleri imtiyazların şiddet veya konsey yolu ile sökülüp atılamayacağını anlamış bulunuyordu.
126
VI. Son uç
25 Eylül 1555’de Lutherciler Almanya içinde dini ve siyasi örgütlerinin resmen tanınmasını sağlamışlardı. Bu zafer eski ve yeni liderlerinin zekâları, kurnazlıkları ve gayretleri sayesinde kazanılmıştı. Augsburg Diyeti’ne katılan delegelerden bazıları Birinci Maximilyen’e de ne derece borçlu olduklarını takdir etmişlerdir; çünkü onun kendisinden sonra geleceklere yapmış olduğu vasiyet sayesinde Lutherciliğin Almanya içinde kökleşmesi son derece kolaylaşmıştır. Gerçekten, eğer Şarl ile Ferdinand aile mirasını güçlendirmek yerine Almanya işlerine öncelik tanımış olsalardı inkılâp hareketinin cereyan şekli tamamen değişebilirdi.
Şarl 1519'da Mukaddes Roma İmparatoru olmuştu. Kendisinden önce yaşayan büyükbabası gibi, o da Luthercilerin ayaklanmalarının gerçek anlamını kavrayamamıştı. Bütün dikkatini Almanya sorunları üzerinde toplayacak yerde, İmparator Worms Emirnamesi'ni tatbik ile görevli onsekiz yaşındaki Ferdi- nand'ın emri altında bir konsey bırakarak, İtalya'ya gitmişti. Fer- dinand'ı Devlet Başkan Vekili olarak bırakma kararı çok fena olmuştu. Genç Hapsburg'un Almanya hakkında fazla bilgisi yoktu; üstelik, her şeyden fazla Macaristan'ı Türklere karşı savunma işi ile ilgili idi. Şarl’ın İtalya’da bulunması ve Ferdinand'ın da bütün dikkatini Hapsburgların doğu ülkelerinin kaderi üzerinde toplaması dolayısıyla, birtakım prensler ve şehirler, siyasi amaçlarına ulaşabilmek için Luthercilerin sağladığı fırsatları ihmâl etmeyerek, yeni mezhebe kendilerinin katıldıklarını ilân etmişler ve Almanya içinde karışık durumdan yararlanma hazırlığına girişmişlerdi. 1526'da, Luther’in yakınları ve taraftarları ilk büyük başarılarını kaydetmişlerdi. Ferdinand’ın Türklere karşı yardım ihtiyacı ve Katoliklerin din meselesini bir konsey marifeti ile çözmekte gösterdikleri ısrar neticesinde, Lutherciler dinlerinin emniyeti için resmi garanti sağlayabilmişlerdi. 1526 yılı Alman Protestanlığı için önemli sayılacak bir yıl olmuştu, çünkü İmparator Luthercilik sorununun bir konsey vasıtası ile çözümlenmesi prensibini o yıl içinde onaylamıştı. Bu kararı ile Şarl yine Almanya işlerini Hapsburgların Avrupa’daki siyasi işlerine nazaran ikinci plâna atmış ve bu suretle Luthercilerin güçlen-
127
me ve yayılma hareketlerini kolaylaştırmıştı. Almanya sorunlarını çözme işine girişmek bir hayli geciktirilmiş olacaktı, çünkü Papa bir konsey toplanması fikrine muarız bulunuyor, Hapsburg- lar da İtalya’da ve Macaristan’da meşgul bulunuyorlardı. Bu suretle, bir yandan Şarl İtalya'da otoritesini tesise ve bir konsey toplanması için Papayı iknaya çalışırken, Ferdinand da saldırgan bir politika izlerken, öte yandan Luthercilik Almanya içinde durmadan ilerliyordu. 1529 yılı geldiği zaman Luthercilik hareketi o derece ilerleme kaydetmişti ki, bu durum karşısında İmparator İtalya’dan ayrılarak bu dinsizleri yola getirmeye çalışmak zorunda kalmıştı. 1530’da Şarl, Ferdinand’ın ve Katoliklerin de yardımı ile, Augsburg Diyetinde Protestanlar için idam kararını ilân etmişti. Batı Avrupa’da barış tesis edilmiş olduğuna göre, din meselesine bir çözüm yolu bulmak mümkün görülüyordu. Fakat Protestanlar özellikle OsmanlIların Macaristan’a ve İmparatorluğa taarruzları sayesinde bir mühlet kazanmışlardı. Şarl ile Ferdinand Speyer’de ve Augsburg’da Lutherciliği önleyebilecek durumda olmakla beraber, Doğu Avrupa’daki siyasi çıkarları ile İmparatorluğun güveni bu derece ciddi ve tehlike içinde bulunduğu bir sırada onların yardımlarından müstağni kalamazlardı. İmparator, Türklere karşı yardım karşılığında Lutherciliğin varlığını bir konsey toplanıncaya kadar garanti etmeye hazır bulunuyordu. İmparatorun 1532’de verdiği bu karar Lutherciler için kesin bir zafer olarak kabul ediliyordu, çünkü Nürnberg Din Barışı’nın taşıdığı geçici niteliğe rağmen, ne Şarl ve ne de Ferdinand bu uzlaşmayı daha onbeş yıl süre ile ortadan kaldıramamıştır.
1532’de, Türklerin Güns’ten çekilmelerinden sonra, Şarl ülkelerini Fransız kralına ve Türk donanmasına karşı korumak için on yıl geçirmek üzere Batı Avrupa’ya dönmüştü. Luther- cilikle mücadele işi Ferdinand ile Papa’ya devrolunmuştu. Roma Kralı sıfatı ile genç Hapsburglu hükümdar bu dini inkâr hareketini dünyevi vasıtalarla durduracaktı; Papa ise, Hristiyan Kilisesinin başı sıfatı ile, Luthercilerin Katolikler grubuna katılmalarını önlemekte olan engelleri ortadan kaldıracaktı. Fakat, İmparatorun plânları yanlış hesaplara dayanıyordu. Kilise reformu yüzünden dünyevi ve ruhanî gücünden kaybetmekten endişe duyan Papalık, konseyi toplama teklifini reddetmişti. Macaristan üzerindeki hak iddialarından feragât etmek isteme-
126
yen Ferdinand da Protestanlığın gelişmesini önleme işinde başarılı olamamıştı. Lutherciler Papa’nın ve Ferdinand’ın yüküm lülüklerin i yerine getirmemelerinden yararlanmış ve 1539’da Almanya içinde dini ve siyasi mevcudiyetlerini garanti bakımından büyük başarılar elde etmişlerdi. Fakat, geçmişte olduğu gibi, Luthercilerin kaydettikleri ilerlemeler bunları etkisiz bırakmak için girişilen gayretleri kamçılamıştı.
1541'de Şarl, bölünmüş Almanya'yı ruhani ve siyasi bakımlardan yine birleştirmeye çalışmıştı; fakat Katoliklerle Protestanların dini inançları ile siyasi emelleri birbiri ile uyuşama- dığı için Ş a rl’ ın çabası da olumlu sonuç vermemişti. Lutherciliğin güçlenmesinin ve yayılmasının İmparator yönünden müsamaha ile karşılanması gerekiyordu, çünkü uluslararası durum bunu icap ettiriyordu. Türklerin Macaristan'daki ve Akdeniz'deki faaliyetleri ve müttefikleri Birinci Fransua'nın İtalya'da giriştiği harekât Şarl'ı, Luthercilerin 1539'da buna benzer şartlar altında Ferdinand’dan kopardıkları garantileri daha da genişletmeye mecbur kılmıştı. Ancak 1546’da Hapsburglar bütün çabalarını Almanya meseleleri ve Luthercilere son yirmi yıl içinde kaybettiklerini geri alma işi üzerinde toplama imkânı bulabilmişlerdir. Batı ve Doğu Avrupa’nın barış içinde bulunduğu bu sıralarda Şarl ile Ferdinand Almanya’yı kuvvet ve konsey yolu ile yeniden birleştirme gayretini gösterebilmişlerdi.
Sohmalkadya savaşından muzaffer çıkan Hapsburglar yenilgiye uğrayan düşmana istedikleri şartları dikte edebilecek durumda bulunuyorlardı. Hür bir konsey toplanıncaya kadar Augsburg Geçici Anlaşması ile Şarl’ın Almanya'daki mevcudiyetini dini ve siyasi birliği teminat altına alacak bir garanti olarak düşünülüyordu. Fakat yeniden birlik kurulması artık mümkün değildi, Ruhani bakımdan kusurlu olan geçici anlaşma ve Papalığın inatçı tutumu din konusunda barışmaya varılmasını imkânsız kılıyordu. Din konusu dışında Hapsburgların Almanya’daki, Batı Avrupa’daki ve Macaristan’daki çıkarları 1555’de İmparatoru Almanya’nın sürekli olarak Luthercilerle Katolikler arasında dini ve siyasi bölüntüye uğramasını kabule mecbur etmişti. Eğer Şarl ile Ferdinand İmparatorluk dışındaki ihtiraslarını gerçekleştirme gayretleri yerine Almanya sorunlarına öncelik tanımış olsalardı, bu bölüntü belki de önlenebilirdi. Bu bakımdan Şarl’ın hatası daha azdı.
129
imparator her zaman için Lutherciliğin Almanya içinde kurulmasını önleme kararında olmuştu. Fakat nedense, Batı Hristiyanlık alemi ruhani birliğin kurulabilmesi için Avrupa'nın kendi önderliği altında siyasi alanda yeniden birleşmesinin bir ön şart olduğu şeklinde gerçekle ilgisi olmayan İmparatorlara has bir inanışa saplanmıştı. Hapsburgların siyasi amaçlarına bu suretle öncelik tanınması nihai hedef olan Mukaddes Roma İmparatorluğu içinde bir tek evrensel kilisenin yeniden kurulması bakımından yerinde bir hareket olarak görülüyordu. Yalnız 1554 yılında, Katoliklerle Ferdinand, Şarl’ın geleneksel siyasi muhaliflerinin saflarına katılınca, İmparator da kendi plânının başarısızlığa uğradığını ve bu başarısızlığının Almanya için ciddi neticeler doğuracağını takdir etmişti. Ancak o zaman Luthercilerle varmış olduğu uzlaşmaların gerçek anlamını tamamen anlamış bulunuyordu. Reformun kuruluş günlerinde Almanya’dan uzakta bulunuşu Luthercilere İmparatorluk otoritesine karşı meydan okumak ve Worms Emirnamesi’ne rağmen kendi saflarına adam kazanmak fırsatını vermişti. Türklerin Macaristan’ı ve İmparatorluğu tehdit ettikleri sırada Şarl’ın Almanya’daki ikiliği büsbütün kızış- tırmaktansa Protestanlarla uzlaşmaya varmak hususunda 1532’de verdiği karar Nürnberg Din Barışı’nı doğurmuştu. İmparatorun Cadan Anlaşması’m hukuken tanıması ve Frankfurt An- laşması’nı da fiilen kabul etmesi Katoliklerin Augsburg Geçici Anlaşması ile Nürnberg Din Barışı hükümlerini uygulama çabalarını etkisiz bırakmış ve Protestanlara imparatorluk içinde gelişme imkânları sağlamıştı. Ve nihayet Şarl’ın 1541’de büyük bir önem arzeden Lutherciliğin gelişmesini önleme işini ikinci plana atarak Hapsburgların Macaristan’daki ve Batı’daki çıkarlarının korunması sorununa öncelik tanıması yolunda varmış olduğu karar Protestanlara Almanya içindeki durumlarını güçlendirmek için yeniden beş yıllık bir mühlet sağlamıştı.
Her ne kadar Şarl’ın Reform hareketinin gelişmesine kasdi olmayarak yapmış olduğu yardım bir hayli geniş olmuş ise de, yine de Ferdinand’ın yardımı kadar olmamıştır. Ferdinand’ı harekete sevkeden sebepler İmparatorun düşüncelerinden ziyade pratik siyasi mülahazalardı. Ferdinand’ın en büyük emeli kendisine miras olarak kalan Macaristan tahtının Osmanlı saldırılarına ve Janos Zapolya ile haleflerinin hilelerine karşı koy
130
maktı. Almanya sorunları onun gözünde daha az önem taşıyordu, çünkü bu işleri daha ziyade Şarl'ın sorumluluğu altında görüyor ve ayrıca, bunları ileride bir konsey marifeti ile çözümlenebileceği yolunda Şarl’ın beslediği kanaata o da katılıyordu. Bu şartlar altında, Macaristan’daki çıkarlarına uygun olmak şartı ile Protestanların da menfaatlerine geçici olarak hizmet edebilecek tedbirler tavsiyesinde bulunmuş ve zaman zaman bu gibi tedbirleri kendisi de tatbik mevkiine koymakta tereddüt etmemişti.
1526’da, Süleyman’ın ve Zapolya'nın giriştikleri harekât neticesinde Hapsburgların Macaristan üzerindeki iddiaları ciddi şekilde tehlikeye düşünce, Ferdinand Speyer Geçici Anlaşmasını tasdik zorunda kalmıştı. Almanya’da barış kurmak ve 1530'larda Macaristan planları için Luthercilerin yardımını sağlamak üzere, Cadan’da VVürtemberg zaferini tanımış ve Frankfurt’da da Reform hareketlerinin kaydettiği ilerlemeyi kabul ve tasdik etmişti. 1542’de Budin’in yeniden ele geçirilmesinin Luthercilere Regens- burg’da Şarl tarafından verilen imtiyazların genişletilmesini haklı kıldığına karar vermiş bulunuyordu. Ferdinand 1552 yılına kadar Hapsburgların Almanya politikasının başarısızlığa uğradığını kabul etmişti. Fakat, İmparatordan farklı olarak, Almanya’nın o sıralarda karşılaştığı gerçekleri de kabule hazır bulunuyordu. Siyasi amaçlarına ulaşmasına uydurma çarelerin engel olmasına müsaade etmeyecekti. Bundan dolayı, 1552 ayaklanmasında tarafsız kalmış, Passau’da Protestan tekliflerine uyularak uzlaşmaya gidilmesine taraftar olmuş ve 1554'de Augsburg esaslarını kabul hususunda Şarl’ı ikna etmişti.
Hapsburgların doğrudan doğruya Almanya sorunları ile ilgili olmayan siyasi politika mülahazaları ile Luthercilere tanımış oldukları imtiyazlar Almanya'da Reform hareketinin başarısında rol oynayan diğer faktörlere kıyas edildiği zaman, daha büyük bir önem kazanmaktadır. Alınacak çeşitli tedbirlerle Lut- hercilik hareketinin bastırılıp bastırılamayacağı ya da ilerlemesinin önüne geçilip geçilemeyeceği meselesi şüple ile karşılan ıyordu. P renslerin ve şeh irle rin geleneksel o larak İmparatorluk otoritesine karşı koymak alışkanlıkları, Lutherci- liğin din ve ekonomi alanlarında çekici görünüşü, Almanların Roma politikasına karşı muhalefetleri ve belki de tümünden önemli olarak, Papa’nın hür bir konsey toplamak hususunda
131
gösterdiği ilgisizlik, hepsi bir araya gelerek, Lutherciliğin yaşaması için elverişli bir ortam hazırlamıştı, Yalnız, şurası a- çıkca görülmektedir ki, Hapsburgların Almanya sorunlarına karşı gösterdikleri ihmâl ve uluslararası baskı ve zaruretler karşısında uzlaşmaya hazır davranışta bulunmaları 1555'de Lutherciliğin güçlenmesinde, yayılmasında ve resmen tanınmasında yegane amil olmuştu. Yine aşikardır ki, daha çok erken tarihlerden beri Lutherciler Hapsburgların uluslararası yüklenimlerinin anlam ve önemini ve bunlar istismar etmek suretiyle elde edecekleri büyük kazançları takdir etmiş bulunuyorlardı. İşte bu itibarladır ki, Osmanlı Türkleri Alman Re- formasyon tarihinde başlıca rolü oynamıştır.
Onaltıncı yüzyılın ilk yarısında Fransızlarla Türkler Haps- burgların Avrupa'da egemenlik kurmalarına engel olan başlıca kuvvetlerdi. Osmanlı Türkleri, Batı’ya doğru genişleyen bir Doğu devleti olarak, Doğu’ya doğru genişleme eğilimi gösteren bir Batı devleti ile karşılaşmıştı. Kaçınılmaz hale gelen çatışma her iki tarafın da üzerinde hak iddia ettiği Macaristan topraklarında cereyan etmişti. Macaristanı ele geçirmek için girişilen mücadele aralıksız olarak 1526'dan beri fiilen devam etmişti. Bu mücadelenin en gösterişli sahneleri 1529’da Viyana’nın ve 1532’de de Güns’ün kuşatılması olmuştu. 1541, 1543 ve 1552 de cereyan eden nisbeten daha önemsiz Türk saldırıları ile sık sık görülen küçüp çarpışmalar da ayrıca kayda değer. Fakat askeri faaliyetten daha büyük önem taşıyan konu, bunun yarattığı esas dava, yani Hapsburgların Macaristan üzerindeki hak iddialarının OsmanlIlar tarafından reddedilmesi idi. Bu durum devam ettikçe ve Osmanlı hükümeti John Zapolya ve John Sigismund gibi rakip iddiaları destekleyip 1541'de yaptığı gibi Macaristanın idaresini doğrudan doğruya kendi eline aldığı müddetçe Hapsburglarla Türkler arasındaki mücadele devam edecekti, iki taraf arasında çatışma, merkezi Macaristan’da olmakla beraber, yıllar ilerledikçe daha geniş topraklara yayılmıştı. Türkler 1530’ların ilk yıllarında Akde- nizde bir denizci devlet olmaları dolayısıyla Hapsburgların Kuzey Afrika ve Adriyatik’teki egemenliklerine de meydan okumaya başlamışlardı. Birinci Fransua'nın müttefiki olan Türkler Batı Avrupa'da siyasi istikrarı bozmuşlar ve Şarl'ın plânlarını, gerçekleşmesi gittikçe daha hayali şekiller alan duruma düşürmüşlerdi.
132
Protestanlar OsmanlIların doğrudan doğruya ve dolaylı saldırılarının Hapsburglar için doğurduğu zorluklar ile kendilerinin hayat mücadeleleri, güçlenme çabalan ve Almanya içinde gelişmeleri arasında derhal bir bağlantı kurmuşlardı. Özellikle ö- nemli olan nokta, Hapsburgların İmparatorluğu korumak ve Macaristan üzerindeki emellerine kavuşmak için Alman yardımına bel bağlamış olmalarından yararlanarak kendi davalarını yürütmek yoluna gitmeleri olmuştu. 1526'dan beri Hapsburglardan koparılan belli başlı imtiyazlardan hemen hepsi OsmanlIların Doğu ve Batı Avrupa'daki faaliyetleri ile ilgili bulunuyordu. Ayrıca, Luthercilerin Almanya içinde resmen tanınma maksadı ile açtıkları kampanya da Macaristan konusu üzerinde Hapsburglar ile OsmanlIlar arasında bir türlü halledilemeyen ihtilâfı istismar etmiş oluyordu. 1526 Speyer Geçici Anlaşması, Nürnberg Din Barışı, Cadan Anlaşması, Frankfurt Anlaşması, Regensburg Beyannamesi, 1542 Speyer Geçici Anlaşması, Passau Muahedesi ve Augsburg Din Barışı -Alman inkılâbının seyrini gösteren ve Protestanların kanunen tanınma çabalarının çeşitli aşamalarını teşkil eden bütün örnekler- Osmanlı taarruzunun alçalmasının ve yükselmesinin tesiri altında cereyan etmiştir.
Alman Reformasyonu'nun genellikle korku yaratan ve nefretle karşılanan Türklerin savaş talihleri ile bu derece yakından ilgili bulunması çok gariptir. Fakat Protestan liderleri, din adamlarının kısıtlayıcı hareketleri ve Almanların dini inkâr eden bu gruba karşı duydukları nefret yüzünden kendilerine karşı uygulanan sınırlayıcı tedbirlere rağmen, Hapsburglar ile OsmanlIlar arasındaki siyasi anlaşmazlıklardan doğan fırsatları bıkmadan ve usanmadan istismar etmişlerdi. Protestanların bu politikayı takip hususunda gösterdikleri gayret Alman Reformasyonu üzerindeki Türk etkisinin niteliğini ve önemini yansıtmaktadır, Türkler Hapsburgların dikkatini Almanya sorunlarından başka tarafa çekmişler ve onları Avrupadaki siyasi emellerini gerçekleştirme ve özellikle Macaristan davasını yürütme işinde Protestan işbirliğine muhtaç duruma sokmuşlardı. Almanya’da Lutherciliğin 1555 yılına kadar güçlenme, yayılma ve kanunen tanınma işinin diğer herhangi bir unsurdan ziyade Osmanlı Devleti’nin Batı’ya yönelik gaza politikasına bağlamak gerekir.
133
BİBLİYOGRAFYA
I. REFERAN S KAYNAKLARI
Brandi, K.,Kaiser Karl V.2 v.München, 1937-1941.Hohenemser, P.,Flugschriftensammlung Gustav Freitag. Frankfurt am
Main, 1925.Kabdebo, H., Bibliographie zur Geschichte der beiden Türkenbe-
lagerungen Wiens, 1529 und 1683. Wien, 1876.Michoff, N.V., Sources bibliographiques sur l’listoire de la Turquie
et de la Bulgarie, 4 v. Sofia, 1914-1934.Schottenloher, K,Bibliographie zur deutschen Gescichte im Zei-
talter der Glaubenspaltung, 1517-1585. 6 v. Leipzig, 1933- 1940.
Kolf, G.,Quellenkunde der deutschen Peformationsgeschichte. 2v. Gotha, 1915-1922.
II. İLK ELDEN KAYNAKLARA. BELGELER - SİYASİ YAZIŞMALAR
Aktenstücke und Briefe zur Geschichte Kaiser Karl V.K.Lanze, ed. Wien, 1853.
"Aktenstücke zur Politik Kaiser Karl V im Herbzt 1541" W. Friedens- burg, ed., Archiv für Reformatoinsgeschichte, 29 (1932). 35-66.
“Aktenstücke zu den Religionsverhandlungen des Reichstages zu
Regensbung 1532", J.Ficker, ed., Zeitschrift für Krichengeschichte,XII (1890-91). 583-618.Beitrâge zur Politischen, Kirchlichen und Cultur-Geschichte der
sechsletzten Jahrhunderte. J.J.I.von Döllinger, ed. 3 v. Regensburg, 1862-63.
Beitrâge zur Reichsgeschichte, 1546-1555, A.von Druffel, ed. 4.v.
135
München 1873-1896.
Briefe an Kaiser Karl V. geschrieben von seinem Beichtvater in den Jahren 1530-32. G. Heine, ed. Berlin, 1848.
Briefe und Akten zu der Geschichte des Religionsgespraches zu Marburg 1529 und des Reichstages zu Augsburg1530.F.W. Schirmacher, ed. Gotha, 1876.
von Bucholtz, F.B., Geschichte der Regierung Ferdinand des Er- sten. 9 v. Wien, 1831-39.
Correspondance de Charles-Quint et d’Adrien VI. L.P. Gachard, ed. Brussels, 1659.
Correspondance de I’Empereur Maximilien ler et de Marquerite d’Autrich sa fille, gou vernante des Pays-Bas, de 1507 a1519.A.J.G. le Glay, ed. 2 v. Paris, 1839.
Correspondance of the Emperor Charles V and his Ambassadors at the Courts of England and France. W.Bradford, ed. London, 1850.
Correspondenz des Kaisers Karl V.K.Lanz, ed. 3 v. Leipzig, 1844-46.Des Heiligen Bömischen Reichs Teutscher Nation Reichstagssta-
at von Anno 1500 bis 1599 unter Kaysers maximiliani 1 Regierung. J.J.Müller, ed. Jena, 1709.
Des Heil Römischen Reichs teutscher Nation Reichs Tags The- atrum wie selbigis unter Keyser Maximilian 1.J.J. Müller, ed. 2 v. Jena, 1718-19.
Deutsche Reichstagsakten unter Kaiser Karl V.A. Kluckhohn et al., ed. 5 v. Gotha, 1893-1935.
“Die Depeschen des Venezianischen Gesandten Nicolo Tiepolo über die Religionsfrage auf dem Augsburger Reichstage1530”. J.von Walter, ed., Abhandlungen der Gesellschalf der Wissenschaften zu Güttingen (Philologisch-Historische Klasse) Neue Polge, XXIII(1928), I-86.
Die Korrespondenz Ferdinands I. W. Bauer and R. Lacroix ed. 2 v. Wien 1912-1938.
Von Druffel, A.,Kaiser Karl V und die Römische Curie 1544-1546.4 v. München, 1877-1890.
Epistolae Imperatorum et Regnum Hungariae Fernandi Primi et MAximiliani Secundi ad suos in Porta Ottomanica Orato- res. I.R. de Miller, ed. Pest, 1808.
Epistolarum Turcicarum Variorum et Diversorum Authorum. N.Reusner, ed. 4. v. Franckfurt am ain, 1508-1600.
136
"Extraits de la correspondance diplomatique de Jean-Thomas de Langosco, Comte de Stroppiana, et de Claude Malopera, ambassadeurs du Due de Savoie a la cour de Charles-Quint: 1546-1559”, G.Greppi, ed., Compte Rendu des Seances de la Commission Royale d’Histoire, 2 e serie, XII(Bruxelles, 1859), 117-271. Förstemann, K.E., Urkundenbuch zu der Geschichta des Reichstages zu Augsburg im Jahre 1530; 2v Halle 1833-35 Fnankfurts Reichscorresponden nebst andern verwandten Aktenstücken von 1376-1519. J. Janssen, ed.. 2 v. Freiburg im Breisgau, 1863-1872.
Friedensburg, W., Der Reichstag zu Speier 1526 im Zusammen- hang der politischen und kirchlichen EntwickSung De- utschlands im Reformations-zeitalter, Berlin, 1887.
"Kardinal Lorenzo Campeggio auf dem Reichstage zu Augsburg, 1530", S.Ehses, ed., Römische Auartalschrift für Christlic- he Altertumskunde und für Kirchengeschichte, XVI!(1903), XX(1906), XX 1(1907), 383-406, 54-80, 114-139..
Von Langenn, Fa., Moritz, Herzog und Churfiirst zu Sachsen. 2v. Leipzig, 1841.
Maurenbrecher, W., Karl V und die deutschen Protestanten 1545- 1555. Düsseldorf, 1865.
Mayer, E.W., “Forschungen zur Politik Karls Vâhrend des Augsburger Reichstages von 1530", Archiv für Reformationsgeschichte, 13 (1916), 40-73, 124-146.
Mentz, G., Johann Friedrich der Grossmütige, 3 v. Jena, 1903-08.
Negotiations de la France dans le Levant. E.Charreere, ed. 4 v. 1848-1860 Negociations diplomatiques entre la France et I’Autriche durant les trentes premi’res annees du XVIe siecle A.J.G. le Gray, ed. 2 v. Paris, 1845.
Neue und vollstândigere Sammlung der Reichsabschiede welche von den zeiten Kayser Conrads des II bis Jetzo auf den Teutschen Reichs-Tâgen abgefasset worden.J.J. Schma- uss, ed. 2 v. Franckfurt am Mayn, 1747
Neues Urkundenbuch zur Geschichte der evangelischen Kirc- hen-Reformation K.E.Förstemann, ed. Hamburg, 1842.
Nuntiaturberichte aus Deutschland 1533-1559. W.Friedensbung et a l„ ed. 12 v. Gotha, 1892-1912.
Papiers d’Etat du Cardinal de Granvelle. C.Weiss, ed. 9 v. Paris, 1841- 1852. Politicshe Correspondenz der Studt Strassbung im Zeitalter der Reformation. H.Virck et al., ed. 5 v. Strassbung, 1882-1928.
137
Politische Korrespondenz des Herzogs und Kurfürsten Morits von Sachsen. E.Brandenbung, ed. 2 v. Leipzig, 1900-04.
Quellensammlung zur Geschichte der deutschen Reichverfas- sung im Millelalter und Neuzeit. K.Zeumer, ed. Leipzig, 1904.
Recueil des lettres de l’Empereur Charles-Quint qui sont con- servees dans les Archives du Palais de Monaco. H.L. Labande, ed. Monaca, 1910.
Recueil des Traitez.J.Bernand, ed. 2 v. Amsterdam, 1700.Relationem venetianischer Botschafter über Deutschland und
Österreich im sechszhnten Jahrhundert. J,Fiedler, ed. Wien 1870.
Relations des Ambassdeurs Venitiens sur Charles-Quint et Philippe II. L.P.Gachard, ed. Brussels, 1855.
Relazioni degli Ambasciatori Veneti al Seneto. E. Alberi, ed. 15 v. Firenze, 1839-1863.
Rassow, P., Die Kaiser-ldee Karls V.Berlin, 1932.Poth, F."Zur Geschichte des Reichstages zu Regensburg im Jahre
1541”
Archiv für Reformationsgeschichte, 2(1904-05), 250-307; 3(1905- 06), 18-64.
Staatspapoiere zur Geschichte des Kaisers Karls V.K.Lanz, ed. Stutgart, 1845.
Veber die Türkenkriege, namentlich des sechszehnten Jahrhun- derts. E.Münch, ed. Zürich, 1821.
Urkunden und Aktenstücke zur Geschichte der Verhâltnisse zwischen Questerreich, Ungern und der Pforte im XVI.und XVII. Jahrhundert A.von Gevay, ed. 3 v. Wien, 1838-1842.
Venetianische Depeschen vom Kaiserhofe. G.Turba, ed. 3 v. Wien 1889-1895. Westermann, A., Die Tiirkenhilfe und die poli- tisch-kirchlichen Parteien auf dem Reichstag zu Regensburg 1532. Heidelberg, 1910.
Özel Y azışm alar
“Briefe an Desiderius Erasmus von Rotterdam,”J. Förstemann and O.Günther, eds. Beihefte zum Zentralblatt für Bibliotekswesen,
XXVII, Leipzig, 1904.
138
Briefwechsel Landgraf Philipps des Grossmüthigen von Hessen mit Bucer, M.Lenz, ed. 3 v.Leipzig, 1880-1891.
Failde, J.V., La Emperatriz Isabel. Madril, 1917.
Basslx Belgeler
Ain Anschlag Wie dem Türcke widerstand thun mag. n.p., 1522. Abschrifft eines briefls von Constantinopel auss welichem man zuernemen hat welcher gestalt der Gross Türek seine Priester und Doctores hat lassen umbringen auss ursac- hen das sie bestendiger weyss bekant und mit ursachen bekrefftiget haben Das Christliche Gesetz und Glaube warhaffting, Das Machometisch aber falsch sey. n.p., 1539.
Ain Ermanung wider die Tiircken. n.p., 1522.Ain gründtlicher und warhaffter bericht was sich under der be-
lagerung Stat Wyen Newlich im MDXXIX jar zwyschen denen inn Wyen und Torcken begeben und zugetragen hat.n.p., n.d.
Ain Sendbrief wie sych der turckisch kaysser so grausamlich fiir die stat Rodis belegert und gewonnem hat. Ausburg, 1523.
Ansclag wider die grawsmen und blutdürstigen Tyranney der Tiirkcken. n.p., 1541.
Apologia cuiusdam Regiae Famae Studiosi, Lutetiae, 1551.Apologia Darin Koenigklicher Maiestat zu Frankreich gut geru-
echt vertheydingt und berantwort wuert, n.p., 1552.aufzug aines Brieffs wie einer so in der Türckey wonhafft seinem
Freund in dise Land geschriben, n.p., 1526(7),Bando dele processioni per la unione de principi Christiani
contra Turchi. Rome, 1518.Brant, S., At divum Maximilianum Caesarem invictissimum cunc-
tosque Christiani nomines principes et populos naenia in Thurcarum nyciteria cum arripiendae in eosdem expediti- onis exhortatione.Strassburg, 1518.
Narrenschiff. ed. F.Zarnke. Leipzig, 1854.Brentius, J., Homiliae Viginti due, sub incurtionem Turcarum in
Germaniam, ad populos dicte. Wittemberg, 1532.Wie sich Prediğer und Leylen halten sollen so der Turck das
139
deutsche land uberfalla wuerde. Wittemberg, 1531.Charles V, The Autobiography of Charles V.London, 1862.
Cnusti, H., Von geringen hermommen schentlichem leben schmehlichem ende des Tiirckischen Abgots Machomets.n.p., 1542.
Cochlaeus, J., Dialogus de bello contra Turcas, in antilogias Lutheri per Joannem Cocuhleum. Leipzig, 1529.
Copey und lautter Abschrifft ains warhafftigen Sendtbrieffs wie der Türkisch Kayser Solyman disen sein yetz gegenwiir- tigen Anzug wider die Christenheit geordnet von Cons- tantinopel aussgezogen und gen Kriechischen Weyssen- bung ankomen ist. n.p., 1532.
Copia ains brieffs aus Adrianopoli der innhalt der bindnuss und freunndtschafft so der Sophi mit dem grossen Tartero widen Tiircken GEmacht hat. MDXXXIX.n.p., 1539.
Coptius, F., Ad Caesarem pro Christiana republica de concordia Principum adversus Turcas. Rome, 1523.
Cronica abconterfayung und entwerflung der Türckey, von einem Sibenburger in latien beschriben, durch Sebattian Frank verteuscht. Niirennberg(?), 1530.
Cuspinianus, j., Oratio Protreptica Ad sacri Rom. imp. Principes ut bellum suscipiant contra Turcum, cum descriptione conflictus nuper in Hungaria facti quo periit Rex Hunga- riae Ludovicus. Wien, 1527(7).
Des Tiircken erschröckenliche belegerung der Stat und Schloss Günss und des selben nack sweff verlorn Stiirmen abzug.n.p., 1532.
Dick, L., Oratio ad Carolum Romanorum imperatorem Augustum Contra Thurcas. n.p., 1521.
Die Eroberung der Stat Affrica. n.p., 1550.Die historischen Volkslieder der Deutschen vom 13 biz 16 Jahr-
hundert. ed. R.von Liliencron. 5. v.Leipzif, 1865-69.
Dietrich, V., Wie man das volk zur Buss und ernslichen gebet wider die Tiircken auff der Cantzel vermanen sol. Nuremberg, 1542.'
Drei Denkschriften über die orientalische Frage von Papst Leo X, König Franz I von Frankreich und Kaiser Maximilian I aus dem Jahre 1517. J.W. Zinkeisen, ed. Gotha, 1854.
Eck, J., Sperandam esse in brevi victoruam adversum Turcam.
140
Augsburg, 1532.
Ein gemeyne Predig zu den Kriegszleuten so wider die angla- ublichen kriegen-woellen. n.p.,1542.
Ein kurtze Christliche Ermannung wie inn disen geferlichsten zeitten sich zu Gott keren und dem Türcken obsigen mo- ege. n.p.,1542.
Ein Sermon vo dem Turckenzug.n.p.,1532.Ein Summari der Türckischen Botschafft werbung an die Herrsc-
haft zu Venedig.n.p.,1537.Erasmus, D., Utilissima consultatio de Bello Turcis inferendo.
Antverpiae, 1530.Erinnerung der verschulten plagen. n.p.,1528.Ernstliche Newe zeytung so sich zwischen Kaiserlich unnd KÜ-
nigklichen Maiestaten dem Babst Herrschafft zu Venedig und anders tails dem Türcken zegetragen.n.p., 1537.
Faber, J., Oratio de Origine, Potentia, ac Tyrannede Thurcorum-.n.p.,1528.
Fontanus, J.,Ad Adrianum Pontificem Epistola elegantissima. Tübingen, 152...
De bello Rhodio libri tres. Rome,1524.Gengenbach, P.pamphilius Gengenbach, SRF. ed. K. Goedeke.
Hanover, 1856.Gesta Impiorum per Francos sive Gesta Francorum per impois ex-
varijs Auctoribus maioribus codesta, Rhenopoli,1532.Gjorgjeviç, B., De efflictione tam captivorum guam etiam sub
Turcae tributo viuentiom Chrestianorum. Antwerpiae,1544.De Turcarum moribus epitome. Lugdunu, 1555.De Turcarum ritu et caeremoniis. Antwerpiae,21544.Gute zeyttung von der Christlichen Armata eroberung Castello-
nouo und Rixana.n.p.,1539.Heimliche anschlag und fürnemung des Türckschen kaysers
wan er Rodis eroberte, Augsburg, 1523.Hessus, E., Divo ac invicto Imp. Caes. Corola V. Augusto ger-
maniam ingredienti urbis Norimbergae gratulatoria accla- matio. Ad cundem de bello contra Turcas suscipiendo adhortatio. Nürnberg, 1530.
“Historische Lieder des 16. und 18.Jahrhundert". von Zahn, ed.,
141
Steier-mürkische Geschichtsblâtter, V(1884), 245-255.Historische Volkslieder aus dem sechszehnten Jahrhundert.
P.M.Korner, ed. Stutgart, 1840.Jonas J., Das Siebende Capital Danielis, von des Türcken Gottes,
lesterung und schrecklicher mörderey, mit unterricht justi Jonae. Wittemberg, 1530.
Kriegsruestuge und Heerzuegt des VVüterichen Türckischen Key- sers. n.p., 1532.
Von Kronberg, H.Eyn sendbrieff an Babst Adrianum, Wittemberg, 1523.
Ladisiaus of Macedonia, Bishop of Varad, Oratio invictissimum Romanorum İmperatorem Carolun V. n.p., n.d.
Literaturdenkmaler aus Ungarns Tükenzeit, F.Babinger, ed. Berlin, 1917. Locher, J..Libri: panegyrici ad Maximilianum imperatorem, Tragedia de Turcis et suldano, Dialogus de here- siarchis. Strassburg, 1497.
Spectaculum a Jacobo Lochner mone tragico effigiatu. Inqols- tadt(?), 1502(7).
Luther, M., D.Martin Luthers Büchlein vom Kriege wider den Türken und Heerpredigt wider den Türken im Jahre 1529.ed. D.Kahnis. Leipzig, 1854.
D.Martin Luthers Werke. Weimar, 1883.Works of Martin Luther ,6 v.Philadelphia. 1915-1932. Naw getze-
iten von dem Turcken durch den konig von Neopolis ke- iserlicher maiestat zugeschickt. Augsburg, 1518.
Newe zeitung, Was sich in Africa im MDXLIII Jar mit Einnemung und Eroberung des Koenigreychs Tremetzen verlaufen hat.n.p.,1543.
Newe zeyttung und warhafte anzaygung wie die streif send rott des Türkischen Tyrannen und verfolger des Christlichen pluets auss hilff und gnad des algemeinem Gots durch die unsern erlegt und umgebracht am 18 Septembris çeschenen.n.p,. 1532.
Newe Zeitung von der Tuerkischen kriegsruestung so jtzige Winter um Ungern gebracht.n.p.,1551.
Newe zeytung von veraynigung und frid zwischen Rö.Kö. Maiestat und dem grossmaechtigesten Türckischen Kayser in kurtz verschiner zeyt bescheben. n.p., 1533.
Pimpinelli, V., Oratio Augustae habita XI. Kal. lulij 1530. Augsbung,
142
1530. Rerum Germanicarum Scriptores. M.Freher andB.Struve, eds. 3 v. Argentorati, 1717.
Sendschriften der Koeniglichen Majestat zu Frankreich. an die Chur und Fuersten Stende und Stett des Heiligen Roe- mischen Reichs Teutscher Nation, n.p., 1552.
Sibutus, G., Ad Ferdinandum Hungariae et Bohemiae regem pe- neçyricis. Exhortatio in Turcum. Wien, 1528.
Suleiman I, Sulaiman des Gesetzgebers (Kanuni) Tagebuch auf seinem Feldzuge nach Wien im Jahre 935/6 D.H.=J.1529 N.Chr. ed. W.F.A. Bernhauer. Wien, 1858.
Treffentlicher und Hochniitzlicher Anschlag.n.p., 1541. Türcken belegerung des Stat Wien MDXXIX. Nürnberg, n.d. Türcken- biechlin.n.p., 1522(7).
Ulrichi Hutteni Equitis Germani Opera quae reperiri poterunt omnia. E.Booking, ed. 7 v.Leipzig, 1859-1870.
Viennae Austriae urbis nobilissimae a Sultano Suleymano im- manissimo Turcarum tyranno immenso cum exercitu ob- sessas historia. Augsburg, 1530.
Vives, J.L., De concordia discordia in humano genere., Lugduni, 1532.
Wie der Tiirck die Christen haltet so under im leben. tr. C.Nedion, Strassburg, 1532.
No einem Schramützel darinn ein merkliche anzal der Türcken durch hilff des Almechtigen gefangen und erschlagen.n.p., 1532.
Von der schlacht geschehen dem Türcken von dem grossen Sophi in Calimania. Nuremberg, 1514.
Warhafftige und gewise Newe zeytung Wie die Roem. Key.Mey. auff den XX Octobris dess XLI Jahrs mit einer trefflen- tlichen Armada die Statt Algiero zu Erobern, n.p., n.d.
Wahrhaftige anzaygung der geschicht dess Türckischen kriegs. n.p., 1532(?). Warhaftige newe zeittung von dem Tiircke.n.p., 1532.
Warhafftige zeytung das der Grossmeister von Rodis durch seiner Capotanio Saluiaten un Kayserlicher Mauestat Haub- tman Andrea Dorea die Stat Modona so der Kuerck ver- gangner jar mit verlierung etwa vil Tausend man erobert. n.p., 1531.
Was Kaiserlichen Maiestat oberster Haubtman Andrea Dorea A-
143
uff dem Meer für Stet dem Türcken nit weyt von Cons- tantinopel abgedrungen und erobert hat.n.p.,1532.
Wie der Turkish kaiser sich hat gelegert fur Rodyss unnd mit grosser macht und gevvaltgestürmet. n.p.,1522.
von Zwickau, J.G., Vermanung an gantze Deutsche Nation widder den Türckischen Tyrannen. Wittemberg, 1541.
İKİNCİ ELDEN KAYNAKLAR Genel T arihler
Brandi, K., Deutsche Geschichte im Zeitalter der Reformation und Gegenreformation. 3rd. ed. Leipzig, 1942.
Browne, E.G., A Literary History of Persia. 4v. London, 1902-1930.von Bucholtz, F.B., Geschichte der Regierung Ferdinand des Er-
sten, 9 v. Wien, 1831-38.Doeberl, W., Entwicklungsgeschichte Bayerns. 3v. 2nd. ed. Münc
hen 1908-193. Fueter, E., Geschichte des Europâischen Staatensystems von 1459-1559. München, 1919. von Hammer, 7., Histoire de I'Empire Ottoman. Tr. J.J. Hellert, 18v. Paris.
Henderson, E.F., A Shorf History of Germany. 2 v. 2nd ed. New York, 1917. Histoire de la France depuis les origines Jus- qu’a la Revolution, ed. E.Lavisse, 9 v.Paris,1900-1911.
Huber, A.,Geschichte Österreichs. 6 v. Gotha, 1888-1921.Janssen, J., History of the German People at the Close of the
Middle Ages.Tr.A.M.Christie and M.A. Mitchell, 17 v.London, 1896-1925.
Jorga, N..Geschichte des Osmanischen Reiches. 5 v. Gotha, 1908- 1913.
Kaser, K., Deutsche Geschichte zur Zeit Maximilians I. Stutgart, 1912.
Koşary, D.G., A History of Hungary. Cleveland, 1941.Von Kraus, V., Deutsche Geschic te zur Zeit Albrechts II und
Friedrichs III. 1438-1486. Stutgart, 1905.Krymskii, A.E.Jstoria Turechinii. 2 v. Kiev, 1924-27.Lortz, J., Die Reformation in Deutschland. 2 v. 3rd ed. Freiburg
1949.Mayer, F.M., Geschichte Österreichs. 2v. 3erd ed. Wien 1909.
144
von Pastor.L., Geschrichte der Pâpste seit dem Ausgang des Mittelalters. 16 v. Freiburg im Breisgau, 1886-1933.
von Ranke, L., Deutsche Geschichte im Zeitalter der Reformation.5 v. München, 1924.
History of the Reformation in Germany. Tr.S. Austin, 3 v. London, 1845-47.
Zarek, O., The History of Hungary, London, 1939 (A Competent survey).
Zinkeisen, J.W., Geschichte des Osmanischen Reiches in Europa.7 v. Gotha, 1840-1863.
M onografiler
Bauer, W., Die Anfânge Ferdinands I.Wien, 1907.Baumgarten, H., Karl V und die deutsche Reformation. Halle,
1889.Bonwetsch, G., Geschichte deş Passauischen Vertrages von
1552. Gottingen, 1907.de Boor, A., Beitrâge zur Geschichte des Speirer Reichstages
vom Jahre 1544. Strasburg, 1878.Brandenburg, E., Moritz von Sachsen. Leipzig, 1898.Brandi, K., The Emperor Charles V. Tr. C.W. Wedgwood. New York,
1939.Kaiser Karl V. 2 v.München, 1937-1941.Brieger, T., Des Speirer Reichstag von 1526 und die religiose
Frage der Zeit. Leipzig, 1909.Diedrichs, P., Kaiser Maximiliam I als politischer Publizist. Hei
delberg, 1932.Djuvara, T.G., Cent projets de partage de la Turquie. Paris, 1914.
von Druffel, A., Kaiser Karl V und die Römische Curie 1544-1546. 4v. München, 1877-1890.
Ebermann, R. Die Tiirkenfurcht. Halle a.S., 1904.Everth, E., Die Öffentlichkeit in der Aussenpolitik von Karl V bis
Napoleon. Jena. 1931.Fischer, G., Die persönliche Stellung und politische Lage König
Ferdinands I vor und wahrend der Passauer Verhandlun- gen des Jahres 1552. Mönigsberg, 1891.
145
Förstemann, K.E., Urkundenbuch zu der Geschichte des Reic- hstages zu Augsburg im Jahre 1530. 2 v. Halle, 1833-35.
Franknoi W., Ungarn vor der Schlacht Mohacs, 1524-1526. Tr. J.H. Schwicker. Budapest, 1886.
Matthias Corvinus, König von Ungarn, 1458-1490. Freiburg im Breisgau, 1891.
Franz, G., Der deutsche Bauernkrieg. 2 v. München, 1933-35.
Friedensburg, W., Der Reichstag zu Speier 1526 in Zusammen- hang der politischen und kirchlichen Entwicklung De- utschlands im Reformations-zeitalter. Berlin, 1887.
Kaiser Karl V und Papst Paul 111(1534-1549). Leipzig, 1932.
Gerstenberg, L., Zur Geschichte des deutschen Türkenschauspi- els. Meppen, 1902.
Gothein, E., Reformation und Gegen-Reformation. München, 1924.de la Graviere J., Les Corsaires Barbaresques et la Marine de
Soliman le Grand. Paris 1887.
Von Hammer, J., Wiens erste aufgehobene tuerkische Belage- rung. Pest, 1829.
Hartung, F., Karl V und die deutschen Reichstânde von 1546 bis 1555. Halle a.S., 1910.
Hasenclever A., Die Politik der Schmalkaldener vor den Ausbruch des Schmalkaldischen Krieges. Berlin, 1901.
Heidrich, P., Karl V und die deutschen Protestanten am Vorabend des Schmalkaldischen Krieges. 2 v.Frankfurt a.M., 1911-12.
Hoffmann, K., Die Konzilsfrage auf den deutschen Reichstagen von 1521-1524. Mannheim, 1932.
Holborn, H., Ulrich von Hutten and the German Reformation. NewHaven, 1937.
Jenkins, H.D., Ibrahim Paşha. New York, 1911.
Jörg, J.E., Deutschland in der Revolutions-Periode von 1522 bis 1526. Freiburg im Breisgau, 1851.
Kalkoff, P., Die Kaiserwahl Friedrichs IV und Karis V. Weimar, 1925.
Kamil, B., Die Türken in der deutschen Literatür bis zum Barock und die Sultansgestalten in den Türkendramen Lowens- teins. Kiel, 1935.
Kohler, M., Melanchton und der Islam. Leipzig, 1938.
146
Korte, A., Die Konzilspolitik Karl V in den Jahren 1538-1543. Halle a.d.s., 1905.
Kühn, J., Die Geschichte des Speyrer Reichstags 1529. Leipzig, 1929.
Kühns, W., Geschichte des Passauischen Vertrages 1552. Gottingen, 1906.
Kupelwieser, L., Die Kâmpfe Oesterreichs mit den Osmanen vom Jahre 1526 bis 1537. Wien 1899.
Die Kâmpfe Ungarns mit den. Osmanen biz zur Schlacht bei Mohacs, 1526. Wien 1899
Lamparter, H., Luthers Stellung zum Tiirkenkrieg. München, 1940.
Lane-Poole, S., The Barbary Corsairs. New York, 1902.
von Langenn, F.A., Moritz, Herzog und Churfiirst zu Sachsen. 2v. Leipzig, 1841.
Lefaivre, A.,Les Magyars pendant la domination Ottomane en Hongrie (1526-1722).2 v. Paris, 1902.
Loserth, JJnnerösterreich und die militârischen Massnahmen ge- gen die Türken im 16. Jahrhundert. Graz,1934.
Maurenbrecher, W., Karl V und die deutschen Protestanten 1545- 1555. Düsseldorf, 1865.
Mentz, G., Johann Freidrich der Grossmütige. 3 v. Jena, 1903-08.
Merriman, R.B., Suleiman the Magnificent, 1520-1566. Cambridge, 1944.
Mignet, M., Rivalite de François ler et de Charles-Quint. 2 v.Paris, 1875.
Morel-Fatio, A., Historiographie de Charles-Quint. Paris, 1913.
Nykl, A.R., Discurso sobre la Poesia Castellana. Baltimore, 1948. Pfeffermann, H., Die Zusammenarbeit der Renaissan- cepâpste mit den Türken. Winterthur, 1946.
Philippson, M., La Contre-Revolution Religieuse au XVI.e Siecle.Brussels, 1884.
Popescu, M., Die Stellung des Papstthums und des christlichen Abendlandes gegennüber der Türkengefahr von Jahre 1523 bis zur Schlacht bei Mohacs (1526). Bucureşti, 1887.
von Ranke, L., The Ottoman and the Spanish Empires in the Sixteenth and the Seventeenth Centuries. London, 1843.
Passow, P., Die Kaiser-ldee Karls V. Berlin, 1932.
147
Pichter, A., Der Reichstag zu Nürnberg, 1524 Leipzig, 1888.
Poesler, R., Die Kaiserwahl Karl V (Wien, 1868).Posenberg, W., Der Kaiser und die Protestanten i den Jahren
1537-1539. Halle a.S., 1903.
Posnak, M., Die Belagerung der Koenigl-Freystadt Guens im Jah- re 1532. Wien, 1789.
Salamon, F., Ungarn im Zeitalter der Türkenherrschaft. Tr. G. Jurany. Leipzig, 1887.
Scholtze, A., Die Orientalische Frage in der öffentlichen Meinung des sechszehnten Jahrhunderts. Frankenberg, 1880.
Schottenloher, K., Flugblatt und Zeitung. Berlin, 1922.Seton-Watson, R.W., Maximilian I. Westminster, 1902.Springer, J.,Beitrage zur Geschichte des Wormser Reichstages
1544 und 1545. Leipzig, 1882.Traut, H., Kurfürst Joachim II von Brandenburg und der Turken-
feldzug vom Jahre 1542. Gummersbach, 1892.
Turba, G., Geschichte des Thronfolgerechts in alien habsburgisc- hen Lândern bis zur Pragmatischen Snaktion Kaiser KarlsVI. Wien, 1903.
Ulman, H., Kaiser Maximilian I.” 2 v. Stutgart, 1884-1891.Ursu, J., Die Auswartige Politik des Peter Rares, Fürst von Mol-
dau (1527-1538). Wien, 1908.La Politique Orientale de François 1.(1515-1547). Paris, 1908.Vetter, P., Die Religionsverhandlungen auf dem Reichstage zu
Regensburg 1541. Jena, 1889.Waas, G.E., The Legendary Character of Kaiser Maximilian. New
York, 1941.Westermann, A., Die Türkenhilfe und die politisch-kirchlichen Par-
teien auf dem Reichstag zu Regensburg 1532. Heidelberg, 1910.
Winckelmann, O., Der Schmalkaldische Bund 1530-1532 und der Nürnberger Religionsfriede. Strassburg, 1892.
Wolf, G., Der Augsburger Religionsfriede. Stutgart, 1890.
MAKALELER
Baron, H., "imperial Reform and the Hapsburg, 1436-1504", The
148
American Historical Review. XLIV (1938-39), 293-303.Brandi, K., “Passauer Vertrag und Augsburger Religionsfriede", His-
torische Zeitschrift, XCV 81905e), 206-264.
Buchanan, C J. “Luther and the Turks 1519-1529", Archiv für Re- formations-geschichte, 47 (1956), 145-160.
Cosack, C.J., "zur literatür der Turkengetebe im 16.und 171 Jahrhun dert” Zur Geschichte der evangelischen ascelischen ascetisc- hen Literatür in Deutschland (Basel,1871) 163-242.
Dopsch, A., "Die Weltstaatpolitik der Habsburger im Werden ihres Grossreiches (7477-7526)’’Gesamtdeutsche Vergangenheit. Festgabe für Heinrich Ritter von Srbik zum 60. Geburstag am 10. November 1938. (München, 1938), 55-62.
Engelhardt, A., "Der Nümberger Religionsfriede von 1532” , Mittei- lungen des Vereins for Geschichte der Stadt Nürnberg, XXXI (Nürnberg, 1933), 17-123.
Ennem, Dr., “Der Reichsvicekanzler Dr. Mathias Held”. Annalen des historischen Vereins für den Niederrhein, XXV (1873), 131-172.
Fiedler, J., "Die Allianz zwischen Kaiser Maximilian I und Vasilji Ivanovic, Grossfürster) von Russland, von dem Jahre 1514". Sitzungsberichte der philosophisch-historischen Classe der Kaiserlichen Akademie der Wiessenchaften, XLIII (Wien, 1863), 183-289.
Fischer, G., "Ferdinand I und Karl V im Jahre 1552" Jahrbücher der Königlichen Akademie Gemeinnütziger Wissenschaf- ten zu Erfurt. Neue Folge, XXXII (Erfurt, 1906), 179-203.
Fischer-Galati, S.A., “Ottoman Imperialism and the Lutheran Struggle for recognition in Germany, 1520-1529", Church History, XXI- II (1954), 46-67.
"Ottoman Imperialism amd the Religious Peace of Nürnberg", Archiv für Reformationsgeschichte, 47(1956), 160-180.
“The Turkish Question and the Religious Peace of Augsburg” , SÜ- dost-Porschungen, XV (1969), 290-311.
Forell, G.W., “Luther and the War Against the Turks", Church History, XIV (1945), 256-271.
Fuchtel, P., "Der Frankfurter Anstand vom Jahre 1539” Archiv für Reformationsgeschichte, 28 (1931), 145-206.
Gilliodst van Severen, L., “La Croisade de 1530 ordonnee par Charles Quint” , Campte Rendu des Seances de la Commission Royale d’Histoire, XVI (Brussels, 1889), 261-282.
149
Heide, G., “Die Verhandlungen des kaiserlichne Vizekanzlers Held mit den deutschen Stânden (1537-38)", Historischpolitische Blatter für das katolische Deutschland, CM (1888), 713-738.
“Nümberge und die Mission des Vzikanzlers Held" Mitteilungen des Vereins für Geschichte der Stadt Nürnberg, VIII (Nürnberg, 1889), 161-200.
Huber, A., "Die Verhandlungen Ferdinands I mit Isabella von Sie- benbdrgen 1551-1555", Archiv für österreichische Geschichte, LXXVIII (1892), 1-39.
Kaser, K., “Die auswartige Politik Maximilians /” Mitteilungen des Instituts für österreichische Geschictsforschung, XXVI (1905), 612-626.
Kretschmayr, H., "Ludovico Gritti” Archiv für österreichiche Geschichte, LXXXVIII (1891), 263-280.
Lazius, F.,'"Luthers Steiiung zur Türkischen Weitmacht", Baltische Monatschrift, XXXVIII (1891), 263-280.
Liske, X., "Der Congress z Wien im Jahre 1515," Forschungen zur deutschen Geschichte, VII(Göttingen, 1867), 463-558.
Mayer, E.W., "Forschungen zur Politik Karls V Wahrend des Aug- sburger Reichstages von 1530", Archiv für Reformation- sgeschichte, 13(1916), 40-73, 124-146.
Nüller, N., "Zur Geschichte des Reichstages zu Regensburg 1541", Jahrbuch für Brandenburgische Kirchengeschichte,I V(1907), 175-248
Roth, F., “Zur Geschichte des Reichstages zu Regensburg im Jahre 1541” , Archiv für Reformationsgecshichte, 2 (1904-05), 250-307; 3(1905-06), 18-64.
Smolka, S., "Ferdinand des Ersten Bemühungen um die Krone von Ungarn", Archiv für österreichhische Geschichte, LVI- 1(1879), 1-172.
von Walter, J., "Bekentniss und Religionskrieg: zur Geschichte des Augsburger Reichstags 1530’’ Zeitwende, Vl(1930), 339-351.
“Der Reichstag zu Augsburg", Luther-Jahrbuch 1930 (München, 1930), 1-90.
Winckelmann, O., "Liber die Bedeutung der Vertrage von Kadan und Wien (1534-1535) für die deutschen Protestanten” , Zeitschrift für Kirchengeschichte, XI (1890), 212-252.
Wolf, G., “Der Augsburger Interim’’, Deutsche Zeitschrift für Gesc- hichts-wissenschaft. Neue Folge, II (Leipzig, 1897-98), 39-88.
150
"Der Passauer Vertrag und seine Bedeutung für die nâchtsfolgende Zeit” , Neues Archiv für sâchsische Geschichte und Altert- kumskunde, XV (Dresden, 1894), 237-282.
Wolkan, R., “Zu den Türkenliedern des XVI. Jahrhunderts” , Fes- tchhrift zum VIII. allgemeinen deutschen Neuphilologenta- ge in Wien 1898. (Wien, 1898), 65-77.
151