triboloji veya tribo-teknik, tanımlama ve tarihsel...
TRANSCRIPT
TRİBOLOJİ: TANIMI VE ENDÜSTRİYEL ÖNEMİ
2
BÖLÜM 1
TRİBOLOJİNİN TANIMI VE ENDÜSTRİYEL ÖNEMİ
1.1. Tribolojinin Tanımı ve Tarihsel Gelişimi
Triboloji kelimesi, Yunanca’da kayma anlamına gelen tribos’tan türetilmiştir.
İlk olarak 1966 yılında İngiltere’de Dr. H. Peter Jost [1] tarafından hükümet
raporunda; sürtünme, aşınma ve yağlama konularını tanımlamak için kullanılmıştır.
Bu kitapta “Triboloji”, karşılıklı etkileşim halinde olan ve birbirine göre bağıl
hareket yapan yüzeyler (malzemeler) arasındaki sürtünme, aşınma ve yağlama
olayları ile bu olaylar arasındaki ilişkilerin bilimi, teknolojisi ve mühendisliği
şeklinde tanımlanmaktadır.
Triboloji biliminin hedefi, izafi hareket halinde olan yüzeylerin ekonomik,
ekolojik ve fonksiyonel optimizasyonunu sağlamaktır. Bu durum pratikte, sürtünme
ve aşınmanın oluştuğu yerde kontrolü ve yönetimi anlamına gelmektedir. Dolayısı ile
triboloji, çok disiplinli bir çalışma alanıdır. Tribolojik çalışma alanları, klasik temel
bilimler ve mühendislik formlarının dışında, özellikle medikal, taşıt teknolojileri,
malzeme, enerji, MEMS ve nanotriboloji konularında şaşırtıcı bir hızla
genişlemektedir.
Sürtünme, birbirine göre bağıl hareket yapan veya yapma eğiliminde olan
yüzeyler (katı, sıvı, gaz vb.) arasında harekete karşı oluşan direnç; aşınma, fiziksel
ve/veya kimyasal etkilerle malzeme yüzeyinde oluşan ve istenmeyen malzeme kaybı;
yağlama ise sürtünme direncini düşürmek ve aşınmaları azaltmak için tribo-
fonksiyon yüzeylerine iç sürtünme direnci düşük malzeme (yağ) ilavesi/uygulaması
olarak tanımlanmaktadır. Temasta olan ve birbirine göre kayma ve/veya yuvarlanma
hareketi yapan iki fonksiyon yüzeyi arasında genel olarak bir sürtünme ve aşınma hali
mevcuttur. Şüphesiz bunların sayısal değerleri bazen çok küçük olabilir, fakat pratik
olarak daima mevcuttur. Teorik olarak fonksiyon yüzeyleri arasında hiçbir kuvvet
alanının bulunmaması ve kesin olarak aralarında mutlak vakumdan başka bir ortam
olmaması halinde sürtünmenin ve aşınmanın olmadığı söylenebilir.
TRİBOLOJİ: TANIMI VE ENDÜSTRİYEL ÖNEMİ
3
Sürtünme ve aşınma olayları çok eski tarihlerden itibaren gözlenen ve
azaltmak için çözümler aranan problemlerdir. Sümerlere ait olduğu belirlenen bir
mezardan çıkarılan tekerlek muylusu ve bunun üzerinde eser halinde bulunan don
yağı kalıntıları M.Ö. 2500 yıllarında yağlamanın kullanıldığını göstermektedir [2].
Şekil 1.1’de M.Ö. 700’lü yılara ait Asur Medeniyetine ait büyük bir heykelin
taşınması ve bu taşıma işleminde kullanılan tribolojik sistemler verilmiştir.
Triboloji ile ilgili Avrupa’daki ilk bilimsel çalışmalar Rönesans (1450-1600)
ile başlamıştır. Alman Kardinal Nikolaus von Kues (1401-1464) sikloid dişlileri
tanımlamıştır.
Sürtünme konusunda bilinen ilk sistematik araştırmayı büyük mühendis ve
sanatçı Leonardo da Vinci (1452-1519) yapmış ve 5000 sayfanın üzerinde doküman
hazırlamıştır. Leonardo tarafından önerilen küçük sürtünme dirençli yatak
konstrüksiyonu ve alaşımları günümüzde prensip bakımından pek çok makinada halen
uygulanmaktadır. Leonardo da Vinci tarafından önerilen yatak konstrüksiyonları ve
sürtünme deney düzenekleri Şekil 1.2’de verilmiştir.
Robert Hooke (1635-1703) yuvarlanma sürtünmesini araştırmış, yatak
tasarımı, malzemeleri, sızdırmazlık ve yağlamayla ilgili bir dizi sonuç yayınlamıştır.
Şekil 1.1. Büyük bir heykelin taşınması (Asur medeniyeti - M.Ö. 700) [2].
TRİBOLOJİ: TANIMI VE ENDÜSTRİYEL ÖNEMİ
4
Şekil 1.2. Leonardo da Vinci tarafından önerilen düşük sürtünmeli yatak konstrüksiyonları ve
sürtünme deney düzenekleri [2].
1453 yılında Fatih Sultan Mehmet Osmanlı donanmasına ait gemileri tribolojik
düzeneklerle Haliç’e indirmiştir.
Şekil 1.3. Fausto Zonaro’nun (1854-1929) "Osmanlı Donanması'nın Haliç'e indirilmesi" adlı
tablosu. Tablo Dolmabahçe Sarayı'nda sergilenmektedir.
TRİBOLOJİ: TANIMI VE ENDÜSTRİYEL ÖNEMİ
5
Fransız bilim adamı Guillaume Amontons [3], 1699 yılında yayınladığı bir
çalışma ile sürtünme kuvvetinin normal kuvvetle orantılı olduğunu ve bu kuvvetin
değerinin normal kuvvetin yaklaşık 1/3’ü civarında olduğunu açıklamıştır. Fransız
bilim adamı Charles Auguste Coulomb [4], 1785 yılında muhtemelen Amontons’un
bulduğu sonuçlarından habersiz olarak aynı sonuçları açıklamıştır. Daha sonra
Amontons-Coulomb kanunu olarak uzun yıllar geçerliliğini koruyacak olan bu bulgu,
sürtünme araştırmalarındaki en önemli adımlardan birini oluşturur.
Matematikçi Leonhard Euler (1707-1783), sürtünme ile ilgili iki önemli
makale yayınlamıştır. Euler’in çalışmalarının en önemli sonuçlarından birisi kinetik
sürtünme ile statik sürtünme arasındaki farkı ortaya koymasıdır.
Leibnitz (1646-1716), Almanya’da yaptığı çalışmalarla ilk kez yuvarlanma ve
kayma sürtünmeleri arasındaki farklılıkları tanımlamıştır.
Isaac Newton (1642-1727), günümüzde akışkanların iç sürtünmesi veya
viskozite olarak bilinen viskoz akışları tanımlamıştır. Yağlama ile ilgili dar
kanallardaki akım olaylarının incelenmesinde en önemli adım 1687’de büyük fizikçi
Isaac Newton tarafından atılmıştır. Halen onun adı ile anılan bağıntı, yağlama
teorisinin temel taşını oluşturur. Bundan 200 yıl sonra Osborne Reynolds (1842-
1912) tarafından akışkan film yağlama teorisi geliştirilmiştir. 1750-1850 endüstri
devrimi ile birlikte çalışmalar ivme kazanmıştır. Daniel Bernoulli ve M. L. Poiseuille
(dinamik viskozitenin birimine ismi verilmiştir-Poise) yağlama konusunda akışkanlar
mekaniği temelli çalışmalar yapmışlardır. Fransız matematikçi Claude Navier ve
İngiliz fizikçi ve matematikçi G.G. Stokes viskoz akışın esaslarını tanımlamışlardır.
1935 yılında grafit içeren yağlayıcıya ilk patent alınmıştır.
1765 yılında Watt’ın buhar makinasını buluşu ve bunun sanayide uygulanması,
aşınma ve yağlama olaylarına daha fazla önem verilmesini gerektirmiştir. Sonuçta
18. ve 19. yüzyıllarda bu konulardaki araştırmaların yoğunluk kazandığı
görülmektedir.
1875’te Reynolds’un yuvarlanma sürtünmesi çalışmaları, 1881’de Heinrick
Hertz’in elastik malzemeler arasındaki temasa yönelik analizleri, 1882’de A. Morin
tarafından kaymalı yataklar üzerinde ilk sistematik araştırma sonuçlarını bildiren
yayının yapılması, buna paralel R.H. Thurston’un mevcut yağlayıcılar üzerindeki
araştırmaların yayınlanması triboloji alanındaki önemli kilometre taşlarıdır. 1883’de
N.Petroff, bir yağlayıcının en önemli özelliğinin viskozitesi olduğunu açıklamıştır.
1884-1886 yılları arasında Engler, Saybold ve Redwood viskozimetreleri
geliştirilmiştir. Aynı yıllarda İngiliz mühendis Beauchamp Tower, kaymalı yataklarda
harekete bağlı olarak bir film (hidrodinamik teori) oluştuğuna dair buluşunu
açıklamıştır.
TRİBOLOJİ: TANIMI VE ENDÜSTRİYEL ÖNEMİ
6
O. Reynolds’un 1886, Kingsbury’nin 1897, Michell’in ve daha pek çok
araştırıcının (Sommerfeld, Stribeck, Gümbel v.s) çalışmaları, özellikle yataklardaki
film oluşması veya diğer bir deyimle hidrodinamik sürtünme üzerinde geniş
açıklamaları ortaya koymuştur. Richard Stribeck 1902’de kaymalı yataklarda
sürtünmeyi ölçmüştür.
Sommerfeld 1904’te Reynolds denkleminin analitik çözümünü yapmıştır.
1917’de Langmuir ince yüzey filmlerinin tribolojik davranışları konusundaki
teorilerini açıklamıştır.
Sürtünme üzerindeki çalışmalara paralel fakat genellikle sürtünmeden
bağımsız olarak aşınma olayı üzerinde de yoğun çalışmalar yapılmıştır. Ancak
metalsel yüzey çiftleri arasındaki aşınma pek çok faktöre bağlı karmaşık bir
yapıdadır. Çevre ve deney şartlarındaki çok küçük değişiklikler aşınma
mekanizmalarında büyük farklılıklar meydana getirmektedir. Yüzeylerdeki madde
kaybı, çoğu zaman kimyasal ve fiziksel etkileşimler sonucunda oluşmaktadır. Bütün
bu nedenlerle aşınma üzerindeki sistematik incelemeler daha çok 1900’lü yıllarda
yoğunluk kazanmıştır. Bu konularda Bowden-Tabor, Meilander-Diez, Welch, Holm,
Barwell ve Kragelsky’nin çalışmaları [5, 6, 7] önemli başlangıç noktalarıdır.
Şekil 1.4. Sürtünme araştırmaları ve teknolojik gelişmelere ait tarihsel süreç [14].
Palanga, Asur (MÖ 800)
Bilyeli eksenel yataklar (1534)
Endüstriyel yuvarlanmalı-disk yataklar (1550)
Kaymalı ve yuvarlanmalı yataklar (1580)
Kayma kuralları (1620)
Buhar makinası (1705)
Çırçır makinası
(1793)
Kibrit (1827) Lokomotif (1829)
Gaz türbini (1849)
Benzinli motor (1872)
Dizel motor (1895)
Jet motoru (1793)
1500
1600
1700
1800
1900
2000
da Vinci
Newton Hooke
Amontons Leibnitz
Dasaugliers
Euler
Coulomb
Vince, Leslie,
Rumford
Morin
Hertz Reynolds Goodman
Stribeck
Rennie
Tomlinson
Archard
Buckley Bowden and Tabor
Deryagin Holm
TRİBOLOJİ: TANIMI VE ENDÜSTRİYEL ÖNEMİ
7
Yağlama ve aşınma ile ilgili deney aletlerinin yapımında ve önemli bulguların
çıkarılmasında 1930’lu yıllarda, Almen, Finch, Hardy ve Kenyon [8-10] gibi
araştırmacılar önemli çalışmalar yapmışlardır. Son yıllarda Ali Erdemir ve
arkadaşlarının katı yağlayıcılar, karbon filmler ve süper yağlayıcılar üzerine yürüttüğü
çalışmalar [11, 12] yağlama ve yağlayıcılar konusunda devrim niteliğinde sonuçlar ve
uygulama alanları ortaya çıkarmıştır. Kendinden yağlama (oil-free) ve kendini onaran
(self-healing) tribolojik sistemler son dönemlerin en önemli araştırma alanları
arasındadır [13]. Şekil 1.4’te tribolojik çalışmalardaki ana kilometre taşları ve önemli
bilim insanlarından bazıları verilmiştir.
Yukarıda pek azına değinilen çalışmalarda genel olarak sürtünme, aşınma ve
yağlama olayları bir bütün olarak ele alınmamış ve sonuçlar sadece deney şartlarına
bağlı kalmıştır. Ancak 1950’den sonraki araştırmalarda bu üç olayı bütünleştirici bir
modellemeye gidildiğini gözlüyoruz. Özellikle İngiltere’de bu eğilim güçlenmiş ve
bunun sonucunda ortaya yeni bir bilim dalı “Triboloji” ve yeni bir teknik kavram
“Triboteknik” ortaya çıkmıştır. Bu iki yeni kavram, günümüzde bütün ileri
teknolojiye sahip ülkelerce benimsenmiştir. Yine son zamanlarda, imalat açısından
tasarım, montaj açısından tasarım, transport açısından tasarım vb. kriterlerinin ve
tanımlamalarının yanında, tribolojik açıdan tasarım diğer bir değişle “tribotasarım”
[15] kavramları yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır.
1.2. Triboteknik Olayların Ekonomik Boyutları ve Tasarım Açısından Önemi
İnsan gücünü ve sezgilerini artıran, işlerini kolaylaştıran ve hızlandıran araç ve
gereçlere teknik ürün, bu teknik ürünlerin birden fazlasının bir araya getirilmiş hali
teknik sistem olarak tanımlanır. Teknik sistemlerin tanımlanmasında önemli
kriterlerden birisi “giriş ve çıkış” büyüklükleridir. Genel olarak tüm teknik sistemlerin
Şekil 1.5’te verildiği gibi ölçülebilir üç temel giriş ve çıkış büyüklüğü vardır. Teknik
sistem, madde, enerji ve bilgi/sinyal formatındaki giriş büyüklüklerini fonksiyonlarına
veya isteklere bağlı olarak tasarlanmış süreçlerde dönüştürerek çıkış büyüklüklerini
üretir.
Şekil 1.5. Teknik sistemlerin temel giriş ve çıkış büyüklükleri.
Teknik Sistem
(Makina, tesisat,
cihaz vb.)
Enerji
Malzeme
Bilgi, sinyal
Enerji
Malzeme
Bilgi, sinyal
TRİBOLOJİ: TANIMI VE ENDÜSTRİYEL ÖNEMİ
8
Yapılan çalışmalarda temel istek, teknik sistemin en yüksek verimle
çalışmasıdır. Daha doğrusu giriş büyüklüklerinin mümkün olan en yüksek oranda
istenen çıkış formlarına dönüşmesi, kayıp olarak nitelendirilen istenmeyen
dönüşümlerin azaltılmasıdır. Bu giriş ve çıkış büyüklükleri esas alındığında,
tribolojinin önemi açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Çünkü enerji, büyük ölçüde
sürtünme, malzeme ise önemli ölçüde aşınma ile ilgilidir. Enerji ve malzemenin
verimli bir şekilde dönüşümünde bilginin payı hiçbir zaman göz ardı edilemez.
Makinalarda ortaya çıkan arızaların ve konstrüksiyon elemanlarının hasar
görerek kullanım dışı kalmalarının en önemli sebeplerinden birisi, hatta en önemlisi
aşınmadır. Otomobil lastikleri, halatlar, dişliler, rulmanlar, elbiseler, ayakkabılar vb.
kullandığımız ürünlerin büyük çoğunluğu aşındıkları için kullanılamaz hale gelirler ve
değiştirilirler. Halatın koptuktan sonra değiştirilmesi, kesinlikle doğru bir yaklaşım
değildir. Çünkü bu durum bir kaza göstergesidir.
Sürtünme enerji kaybı, aşınma ise madde kaybı nedenidir. İstenmeyen
malzeme kaybı anlamına gelen aşınma ile temas halindeki yüzeyler arasında
adhezyon, deformasyon ve histerisiz bileşenlerinden oluşan ve bağıl harekete karşı
engel anlamına gelen sürtünme direnci arasında doğrudan bir ilişki kurulması
mümkün olmamıştır. Sürtünme katsayıları aynı olan malzeme çiftlerinin, aşınma
oranları arasında çok büyük farklılıklar olabilmektedir. Genel olarak aşınma problemi,
sürtünme probleminden çok daha karmaşık bir yapıdadır. Sürtünme yüzeyleri
arasında, değişik türde aşınma mekanizmaları oluşmakta ve bu aşınma mekanizmaları
yalnız başlarına etkili olabilecekleri gibi ikili ve genellikle bir çoğu aynı şartlarda ve
eş zamanlı olarak ortaya çıkabilmektedir.
Esnek ve katı otomasyon uygulayan fabrikalarda, uçak, roket sistemlerinde,
nükleer reaktörlerde ve daha pek çok ileri teknolojinin uygulandığı sistemlerde
sürtünme, aşınma ve yağlama en önemli tasarım kriter ve parametreleri arasındadır.
Örnek olarak sürtünme ele alınırsa, kavramalarda, frenlerde, otomobil lastiği ile yer
arasında mümkün olduğu kadar büyük olması ve kayma hızı ve sıcaklıktan bağımsız
kalması arzulanan bir büyüklüktür. Buna karşılık yataklarda veya bir taşıtın
gövdesiyle hava arasındaki sürtünme direncinin ise az olması istenir. Fakat her iki
durumda da aşınma miktarının mümkün olduğunca düşük seviyede olması beklenir.
Görülüyor ki değişik ödevler, farklı çözümlerin bulunmasını gerektirmektedir. Bu
nedenlerle sürtünme, aşınma ve yağlama üzerinde daha ayrıntılı olarak durulması ve
bunlar arasındaki ilişkilerin bütünleştirici bir görüşle ele alınması büyük önem
taşımaktadır.
Tarihsel gelişim içerisinde teknolojide çok hızlı bir dönüşüm yaşanmıştır.
Buharlı makinalar yerini pistonlu makinalara, onlarda elektrikli makinalara
bırakmıştır. Bunlar için yapılan Ar-Ge masrafları ise günümüz için anlamını
TRİBOLOJİ: TANIMI VE ENDÜSTRİYEL ÖNEMİ
9
yitirmiştir. Fakat bu çalışmalarla güncel teknolojilere de uygulanabilecek önemli
bilimsel ve tribolojik kazanımlar sağlanmıştır. Hızla gelişen teknolojiye maksimum
fayda sağlayacak şekilde tribolojiyi ne kadar etkinleştirebileceğimizi ve bunu nasıl
gerçekleştireceğimize dair senaryolar geliştirmemiz gerekir. Ancak, sürtünmenin
temelleri hakkındaki bilgilerimiz henüz sınırlıdır ve yeterli değildir. Sürtünmenin
tribolojik esasları konusunda derinlemesine araştırmalara ihtiyaç vardır. Kyoto’da
düzenlenen son dünya triboloji kongresinde sürtünme çok boyutlu ve son derece
karmaşık bir fenomen olarak tanımlanmıştır. Tribolojinin temelleri konusunda bu
kadar bilgi eksikliğine rağmen, triboloji son bir kaç yıl içinde dünya çapında çok hızlı
yayılmasının nedenleri sorgulanmalıdır. Bu yayılmada askeri, çevre ve havacılık
alanları dışında, ekonomik faktörlerin önemli itici güç olduğu düşünülmektedir [13].
Sanayileşmiş ülkelerde yapılan istatistiksel çalışmalar, dünyada kullanılan
enerjinin çok büyük bir kısmının sürtünme direncini yenmek için kullanıldığını
göstermektedir. Dolayısıyla sürtünme direnciyle ilgili yapılacak iyileştirmeler, temel
girdilerden birisi olan enerjide önemli ölçüde tasarruf sağlayacaktır. Enerji tasarrufu
beraberinde, tüm ürünlerde maliyet düşüşü, çevrenin daha az kirlenmesi, daha az
enerji taşıma ihtiyacı, sonuç olarak günümüz insanı ve gelecek nesiller için daha
olumlu şartlar getirecektir. Japonya, İngiltere, Almanya, ABD, Kanada ve Çin gibi
gelişmiş ülkelerde yapılan kapsamlı istatistiksel çalışmalar, tribolojik iyileştirmelerle
sağlanabilecek tasarrufların yaklaşık olarak ülkelerin GSMH’nın %1.3÷1.6’sı
arasında olduğunu göstermektedir. Japonya’da Toyota, Almanya’da Bosch gibi
teknoloji devleri bünyelerinde çok sayıda tribolojist çalıştırmaktadır [16].
İngiliz Triboloji komitesinin yaptığı araştırmalar [17], İngiltere endüstrisinde
uygulanan bazı tribolojik iyileştirmeler sonucunda, yaklaşık 515 Milyon sterlin bir
tasarruf sağlandığını göstermiştir. Aynı dönemde Almanya’da yapılan bir çalışmada,
işletmelerdeki hatalı yağlama ve yanlış kullanım sonucu yılda 250 milyon dolar bir
ekonomik kaybın meydana geldiği belirtilmektedir. Yine İngiltere’de 1997 yılında,
aşınma ve buna bağlı bozulmalar dolayısıyla, 650 milyon sterlin kayıp oluştuğu
bildirilmektedir [18]. Büyük bir entegre çelik tesisinde (yıllık üretim kapasitesi 10÷15
milyon ton çelik), çeşitli tip aşınmaların gerektirdiği yıllık bakım, onarım ve yenileme
çalışmalarının, tesis kuruluş maliyetinin %10÷15 kadar ek bir harcamayı gerektirdiği
hesaplanmaktadır.
Genellikle tüketici ve kullanıcı olarak isimlendirilen müşteriler, ihtiyaçlarının/
gereksinimlerinin farkında değildir. Müşteriler bilimsel ve teknolojik gelişmelerden,
bunların tribolojik alandaki yansımalarından ve sağlayacağı faydalardan yeterince
haberdar değildir. Bir çok ülkede tribolojinin yararlarını sayısal verilere dayalı olarak
gösteren raporlar yayınlanmaktadır. Prof. Si-wei Zhang tarafından yayınlanan son Çin
raporu bunların en önemlilerinden birisi olarak kabul edilebilir. İki yıllık yoğun bir
çalışmanın sonucunda yayınlanan “Çin’deki etkin endüstriyel aktiviteler ve yeşil
TRİBOLOJİ: TANIMI VE ENDÜSTRİYEL ÖNEMİ
10
triboloji” başlıklı makale [19], altı sanayi kolunda ihtiyatlı bir tahminle 41 milyar
ABD doları (bu değer Çin’in gayri safi milli hasılasının % 1.55’ine denk gelmektedir)
tasarruf sağlandığını göstermektedir. Bu rakamlar çok kapsamlı bir çalışmanın
sonucu olmasına rağmen, %20’lik bir hata payı dahi verilse rakamlar oldukça
yüksektir. Bu yüzden düşük bütçeli çalışmalar sonucunda gerçekleştirilecek tribolojik
iyileştirmelerle, sanayiciler için oldukça cazip gelen yüksek tasarruflar
sağlanabilecektir. Tribolojik iyileştirmeler sonucunda yukarıda verilen ekonomik
faydaların dışında çevre ve insan yaşam kalitesi üzerinde dikkate değer iyileşmeler
gerçekleşecektir.
Askeri ve uzay çalışmaları gibi bazı önemli istisnalar dışında, endüstride
önemli finansman kararları, büyük ölçüde ekonomik faktörler tarafından
belirlenmektedir. Bu nedenle triboloji persfektifinde, özellikle günümüz ve
gelecekteki triboloji müşterilerinin gereksinimlerinin doğru belirlenmesi, etkileşimin
sağlanması ve kazanımlar konusunda temel bilgilendirmeler önemlidir [13]. Triboloji
biliminin verileri kullanılarak yapılacak iyileştirmelerle sağlanabilecek potansiyel
tasarruflar Tablo 1.1’de verilmiştir.
Tablo 1.1. Tribolojik iyileştirmelerle sağlanabilecek potansiyel tasarruflar [19].
Yıllık potansiyel tasarruf (Milyar $)
Avrupa Birliği 303
ABD 186
Çin 68
Japonya 63
Almanya 50
Fransa 48
İngiltere (Birleşik Krallık) 36
1985 yılında Rabinowics tarafından ABD’de yapılan bir çalışma [20],
etkileşim halindeki bazı eleman çiftlerinde ortaya çıkan tribolojik esaslı kayıpların
oldukça yüksek değerlere çıktığını göstermektedir (Tablo 1.2.).
Tablo 1.2. Etkileşim halindeki ara yüzeylerde bozulma kaynakları [20].
Ara yüzeyler (etkileşim halindeki yüzeyler) Kayıp (milyar $) / Yıl
Piston segmanı/silindir (İYM) 20
İnsan vücudu/koltuk döşemesi 20
Lastikler/yol yüzeyi 10
Takım/iş parçası 10
Matkap/delik 10
Kafa/ortam (manyetik kayıt cihazları) 10
TRİBOLOJİ: TANIMI VE ENDÜSTRİYEL ÖNEMİ
11
Holmberg, Anderson ve Erdemir [21], 2012 yılında yayınladıkları “binek
otomobillerde sürtünme kaynaklı global enerji tüketimi” başlıklı çalışma ile sürtünme
kaynaklı enerji tüketimine somut verilerle önemli bir ışık tutmuşlardır (Şekil 1.6).
2009 yılında Dünya genelinde binek otomobillerde sürtünmeler dolayısıyla 208.000
milyon litre yakıt (benzin ve motorin) tüketilmiştir. Sürtünmelerin neden olduğu
soğutma ve eksoz kayıpları bu rakamların dışındadır. Çalışmada binek otomobillerde
sürtünmeyi düşürmeye yönelik yeni teknolojilerin uygulanması ile kayıpların kısa
vadede (5-10 yıl) %18 ve uzun vadede (15-25 yıl) %61 oranında azaltılabileceği
belirtilmektedir. Kısa vadedeki kazanımın ekonomik eşdeğeri yaklaşık 174.000
milyon Euro, uzun vadedeki ise 576.000 milyon Euro’ya karşılık gelmektedir.
Karbondioksit (CO2) emisyonundaki azalma ise sırasıyla 290 ve 960 milyon ton’dur .
Şekil 1.6. Binek otomobillerde enerji tüketimi dağılımı [21].
Ülkemizde güvenilir istatistiksel değerlerin bulunmaması nedeniyle sayısal
değerlerin verilmesi zorlaşmaktadır. Ancak ülkemizde sürtünme, aşınma ve yağlama
olaylarına ne kadar az önem verildiği düşünülürse oransal olarak ülkemizdeki
kayıpların çok büyük yüzdelere çıkması beklenebilir.
Maliyeti çok yüksek olmayan bazı tribolojik iyileştirmeler sonucunda,
sistemlerin veriminde önemli oranda iyileşmeler ve tahminlerin çok ötesinde
tasarruflar, dolayısıyla kazançlar sağlanmaktadır. Sağlanan kazanımlar içerisinde
tribolojik faktörlerin ağırlık oranları sistemden sisteme farklılık göstermektedir.
Yakıt enerjisi
%100
Eksoz
%33
Hava direnci %5
Soğutma
%29
Mekanik
güç
%38
Kullanışsız enerji
kayıpları
Toplam
enerji
kayıpları
Sürtünme kayıpları
%33
Motor
%11.5
Transm.%5
Yuvarlanma
direnci.%11.5
Frenler %5
Aracın
hareketi için
kullanılan
enerji%21.5
TRİBOLOJİ: TANIMI VE ENDÜSTRİYEL ÖNEMİ
12
Sonuç olarak tribolojik iyileştirmeler sonucunda sağlanan kazanımlar
aşağıdaki genel başlıklar altında değerlendirilebilir:
Düşük sürtünme direncinden dolayı, enerji ihtiyacının azalması,
Sistemdeki sıcaklık artışının, dolayısıyla soğutma ihtiyacının azalması,
Aşınma miktarının azalmasıyla, eleman ve sistem ömrünün uzaması,
Aşınan elemanların değiştirilmesi veya tamiri için sistemin durmasından
kaynaklanacak kayıpların azalması,
İşçilik maliyetlerinin azalması,
Yağlayıcı çeşidinin azaltılmasıyla stok maliyeti ve alım fiyatlarının düşmesi,
Parçaların yeniden yapılması veya bakım masraflarındaki azalma
Uygun yatak kullanımı ile büyük ve pahalı olan makine gövdesi vb. elemanların
aşınmasının engellenmesi,
Sistemlerdeki boşlukların azaltılarak, işleme kalitesinin artırılması,
İnsan sağlığı ve iş güvenliğinde iyileşmeler sağlanması,
Gürültünün engellenmesi,
Ekolojik sistem üzerindeki olumsuz etkilerin azaltılması vb.
1.3. Tribolojide Yeni Eğilimler
Tribolojik iyileştirmeler ile sağlanan ekonomik kazançların yanında
sağlanacak ekolojik kazanımlarda son 5 yılda yüksek sesle dile getirilmeye
başlanmıştır. Çin’de Si-wei Zhang [19], ABD’de Michael Nosonovsky ve Bharat
Bhushan [22], Japonya’da Tamotsu Nakamura [23], Almanya’da SKF’den Stathis
Ioannides [24] yeşil triboloji (Green tribology), Japonya’dan Shinho Sasaki [25] eko-
triboloji kavramlarını yoğun bir şekilde işlemeye başlamışlardır. Si-wei Zhang [19]
yeşil tribolojiyi, ekolojik dengeyi, çevresel ve biyolojik etkenleri tribolojik bakış
açılarıyla inceleyen bilim ve teknoloji şeklinde tanımlamaktadır.
Tribolojik çalışmalarda son yıllarda üzerinde önemle durulan alanlardan birisi
de tribolojide biyomimetik uygulamalardır. İnsanoğlunun yapmak istediği teknik
sistemler doğada vardır ve en mükemmel şekilde işlemektedir. Günümüzde doğadan
ilham alan tribolojik tasarımlar ve iyileştirmeler üzerine sistematik çalışmalar büyük
bir ivme ve popülerite kazanmıştır [26].
Aşınma olayını etkileyen çok sayıda tribolojik parametrenin bulunması ve
bunların zamanla değişmesi, ayrıca sürtünme ve aşınma arasında genel geçerliliği
olan bağıntıların kurulamaması, bütün aşınma hallerini kapsayan tariflerin yapılmasını
ve genel geçerliliği olan çözümlerin bulunmasını oldukça güçleştirmektedir. Bu
güçlüklere rağmen, endüstrideki hızlı gelişim ve buna paralel olarak kayıpların çok
TRİBOLOJİ: TANIMI VE ENDÜSTRİYEL ÖNEMİ
13
büyük değerlere ulaşması, sürtünme direnci düşük, buna karşılık aşınma dayanımı
yüksek malzemelerin geliştirilmesine yönelik çalışmaların hızlanmasına neden
olmuştur. Bu çalışmalar sonucunda, özellikle seramikler ve seramik esaslı
malzemeler büyük ilgi uyandırmış ve önem kazanmıştır.
Doğal ve yapay seramiklerden doğrudan faydalanmak mümkün olduğu gibi
bunları, kompozit şeklinde, yüzey kaplaması olarak veya yayındırarak kullanmak
mümkündür. Sert ve aşınma dayanımı yüksek olan pahalı malzemeler yerine; kolay
şekillendirilebilir, gerekli yapısal özellikleri sağlayan, alaşımsız veya düşük alaşımlı
malzemelerin, farklı yüzey teknikleri uygulanarak kullanılmaları çok daha caziptir.
Son yıllarda sağlanan gelişmelerle, aşınma dayanımını artırmaya yönelik yüzey
kaplama veya yüzey sertleştirme teknikleri, mühendislik takım ve elemanlarının
seçim ve tasarımında devrim niteliğinde değişiklere sebep olmuştur. Yağlayıcılar,
yağlama teknikleri, yataklar ve yatak malzemeleri konusunda sağlanan olumlu
gelişmeler tribolojik iyileştirmelerin hızını artırmıştır. Ali Erdemir ve arkadaşlarının
özellikle katı yağlayıcılar, karbon nanotüpler konusundaki çalışmaları [11,12]
mikroelektromekanik (MEMS) ve nanoelektromekanik (NEMS) sistemlerin
gelişmesinde önemli katkılar sunmaktadır. Yapay kalça mafsallarında kullanılmak
üzere nano teknoloji ile üretilmiş uzun ömürlü yağlayıcı grafit ve uygulaması Şekil
1.7’de verilmiştir.
Şekil 1.7. Konvansiyonel implantlara göre daha uzun ömürlü grafit kaplı yapay kalça [27].
Tribolojik çalışmalar, makro ölçekten meso, mikro ve nano ölçeklere doğru
yoğunlaşmaktadır. Nano ölçekteki çalışmalar ve kullanılan enstrümanlar daha detaylı
bilgiye ulaşımı, kontrolü ve güvenilirliği artırmaktadır. MEMS/NEMS ve
BioMEMS/BioNEMS uygulamaları yaygınlaşmaktadır. Detayları bu kitabın 2.
bölümde verilen AFM, FFM, SFA, STM ve QCM gibi yüzey cihaz, sistem ve
teknikleri, tribolojik çalışmaların verimini artırmakta ve yorumlarını önemli ölçüde
kolaylaştırmaktadır [28, 29, 30].
TRİBOLOJİ: TANIMI VE ENDÜSTRİYEL ÖNEMİ
14
Triboloji ile ilgili yeni bir çalışma alanı da “Tribotronik” tir. Bu terim ilk
olarak İsveç’te bulunan Lulea Teknik Üniversitesi Makine Bölümünde, triboloji ve
elektroniğin entegrasyonu için kullanılmıştır. Tribolojik sistemlerin performansını
artırmak için elektronik kontrole ihtiyaç duyulmaktadır. Tribotronik tanımı
mekatroniğin tanımına benzemekle birlikte aralarında temel farklılıklar
bulunmaktadır. Mekatronik sistem fonksiyonel ve faydalı giriş ve çıkış
büyüklüklerini/bilgilerini (devir sayısı, tork, kuvvet vb.) kullanır. Tribotroniğin temel
prensibi ise kayıp çıktıları (sürtünme, aşınma, titreşim vb.) kullanmaktır.
Tribotroniğin amacı bu kayıp çıktıların kontrolü ile tribolojik birimlerin performans,
verim ve güvenilirliğini artırarak makine ve teknik sistemleri geliştirmektir [31].
1.4. Mühendislikte Triboloji Eğitim ve Öğretimi
Tribolojik etkenlerle yıllık kayıpların milyar dolarlar seviyesine ulaşması,
ekolojik dengenin korunmasına yönelik kamuoyu baskıları ve tribolojik
iyileştirmelerle sağlanan faydaların raporlar ve istatistiksel çalışmalarla ortaya
konması, tribolojik alanlarda yetişmiş insan gücüne olana talebi artırmaktadır.
Gelişmiş ülkelerde bu talebe paralel olarak triboloji alanında insan yetiştirmeye
yönelik çalışmalar büyük bir ivme kazanmaktadır. Toyota ve Bosch gibi teknoloji
devleri, tasarım aşamalarından başlamak üzere bünyelerinde çok sayıda triboloji
eğitim ve öğretimi almış tribolojist çalıştırmaktadır [16].
Ülkelerin gelişmişlik seviyesi ile triboloji alanında çalışan araştırmacı sayısı,
triboloji eğitim programlarının yoğunluğu, üniversitelerde triboloji araştırma
gruplarının oluşumu, araştırma konularının güncelliği ve düzeyi arasında bir paralellik
bulunmaktadır. Bunun nedeni, sanayi toplumlarında kötü ve yetersiz tribolojik
çözümlerin neden olduğu ekonomik kayıpların oluşturduğu riskin çok daha yakından
hissediliyor olmasıdır. Triboloji, dünyada çok sayıda araştırmacının çalıştığı bilim
alanlarından birisidir. Bu araştırmacıların % 40,6'sı ABD'de ve % 11,5’i Japonya’da
bulunmaktadır. ABD’de Triboloji ve Yağlama Mühendisleri Topluluğu (STLE),
NASA Lewis Araştırma Merkezi Triboloji ve Yüzey Bilimi Kolu, ASME Triboloji
bölümü ve Japon Triboloji Topluluğu dünya ölçeğinde meslek içi eğitim
organizasyonlarında öncülük görevi üstlenmişlerdir. ABD, Japonya, İngiltere ve Batı
Avrupa ülkelerindeki teknik üniversitelerin çoğunda lisans ve yüksek lisans
düzeyinde triboloji dersleri ve programları açılmaktadır. Bu üniversitelerde triboloji
araştırma grupları oluşturulmuştur. Southern Illinois, North Western ve Georgia
Üniversitelerinde triboloji araştırma merkezleri; Ohio, Colorada, New York, Illinois,
Western Michigan üniversitelerinde gelişmiş triboloji laboratuvarları, Virginia
Üniversitesinde de biyotriboloji laboratuvarı bulunmaktadır. İngiltere'de ülke çapında
triboloji komitesi görev yapmaktadır. Leeds'de triboloji laboratuvarları kurulmuştur.
Japonya'da Tokyo Teknoloji Enstitüsü içinde ve pek çok üniversitede (Tokyo,
TRİBOLOJİ: TANIMI VE ENDÜSTRİYEL ÖNEMİ
15
Kyushu, Kanazavva, Tohoku, Saitama) güçlü tribolojik araştırma birimleri
bulunmaktadır. Çin'de tribolojik araştırma ve uygulamalar için triboloji enstitüsü ve
triboloji milli laboratuvarı bulunmaktadır. 1990'da Çin triboloji veritabanı ve modern
tasarım ağı kurulmuştur. Çok sayıda süreli bilimsel dergi ve kitap yayınlanmaktadır.
İşlevine ve önemine bakıldığı zaman tribolojinin makina mühendisliği programlarında
öğrenciler için zorunlu bir ders olarak yer alması akla uygun gelmektedir.
Bozacı [32], ülkemizde triboloji derslerine daha çok yüksek lisans düzeyinde
ağırlık verildiğini, lisans düzeyinde ise makina elemanları ve tasarımı derslerinin
konuları arasına yüzeysel olarak serpiştirildiğini belirtmektedir. Bozacı, triboloji
derslerine yeterince ağırlık verilmeyişini, triboloji bilimindeki bilgi ve bulguların
makina tasarımına aktarılıp uygulanmasında karşılaşılan dar boğazların en önemli
nedeni olarak göstermektedir. Bozacı, triboloji eğitiminin mühendislik eğitimi içinde
nasıl ve hangi ölçekte yer alması gerektiğinin öncelikle tartışılması ve gerekli
altyapının sağlanması ihtiyacını vurgulamaktadır.
Avustralya Queensland üniversitesinden V. Kosse ve D. Hargreaves [33],
öğrencilerle geri beslemeli olarak yaptıkları çalışmalar sonucunda uygulamalı
projelerle desteklenmiş temel triboloji, güvenilirlik ve bakım derslerinin öğrencilerin
tasarıma yönelik gelişmelerini önemli ölçüde iyileştirdiğini ortaya koymuşlar ve
uygulanabilir bir program geliştirmişlerdir.
Drozdov ve arkadaşları [34], dünyadaki enerji kaynaklarının %30’unun farklı
formlardaki sürtünmeler dolayısıyla harcandığını, hareketli makine parçalarının %90
oranında aşınmalar dolayısıyla kullanım dışı kaldıklarını dolayısıyla mühendislik
öğretiminin temelinde olması gerektiğini bildirmektedirler. Ludema, triboloji ve
triboloji öğretimi alanında oldukça geniş kapsamlı çalışmaları olan bir bilim insanıdır.
Ludema [35], başarılı ve verimli triboloji öğretimindeki en önemli anahtarın,
tribolojistlerin çok disiplinli ve disiplinler arası iş birliklerini geliştirmesi olduğunu
belirtmektedir.
Ülkemizdeki mühendislik çalışmaları önemli ölçüde imalat, işletme ve bakım
ağırlıklıdır. Dolayısıyla planlı, bilinçli ve sistematik eğitim ve öğretime dayalı olarak
gerçekleştirilecek tribolojik iyileştirmeler, yüksek oranda katma değer sağlayacaktır.
Triboloji eğitim ve öğretiminin normal lisans ve yüksek lisans dönemleri
dışında, sürekli eğitim birimlerinde, mühendislik topluluklarının çatısı altında örgün
ve internet destekli olarak verilmesi; ekonomik, teknolojik ve ekolojik açıdan büyük
kazanımlar sağlayacaktır. Çalışmaların verimini artırmaya yönelik olarak bilimsel
dergiler yanında temel ders kitaplarının da yayınlanması gerekmektedir.
TRİBOLOJİ: TANIMI VE ENDÜSTRİYEL ÖNEMİ
16
Tribolojinin endüstrideki önemi, ekonomik, teknolojik ve ekolojik boyutu göz
önüne alınarak; lisans, yüksek lisans ve hayat boyu (sürekli) eğitim ve öğretiminde
kullanılmak üzere ders kitabı olarak hazırlanan yüzey mühendisliği serisi 3 temel
kitaptan oluşmaktadır.
Yüzey mühendisliği serisinin “Temel Triboloji (Basic Tribology)” isimli bu
ilk kitabında tribolojinin temel bileşenleri ve tribolojiye giriş konuları ele
alınmaktadır. Kitabın 1. bölümünde tribolojinin tanımı, bileşenleri ve endüstrideki
önemi, 2. bölümünde sürtünme, aşınma ve yağlama olaylarını önemli ölçüde etkileyen
yüzey özellikleri, bunların ölçülmesi, 3. bölümünde sürtünme olayı, sürtünme teorileri
ve farklı malzemeler arasındaki sürtünme davranışları, 4. bölümünde aşınma ve
aşınma mekanizmaları, 5. bölümünde tribolojik test sistemleri (sürtünme direnci ve
aşınma dayanımı ölçüm yöntemleri), 6. bölümünde yağlayıcılar ve yağlama
teknikleri, 7. bölümünde yataklar ve 8. bölümünde tribolojik açıdan tasarım konuları
ele alınmıştır.
Yüzey mühendisliği serisinin “Uygulamalı Triboloji” isimli ikinci kitabında;
imalat tribolojisi, proses tribolojisi, transport tribolojisi, bakım tribolojisi,
biyotriboloji, insan tribolojisi, taşıt tribolojisi, yeşil triboloji, eko-triboloji, tribolojik
uygulamalar için biyomimetik, yenilenebilir enerji uygulamaları için triboloji, sensör
tribolojisi, yağlama mühendisliği, yüzey mühendisliği, tribolojik çalışmalarda
bilgisayar uygulamaları, bilgisayar destekli triboloji (BDT/CAT) ve sayısal triboloji
konuları ele alınacaktır.
Yüzey mühendisliği serisinin “Otomotiv Tribolojisi ve Ekolojik Taşıtlar”
isimli üçüncü kitabında; elektrikli taşıtlar öncelikli olmak üzere otomotiv
endüstrisindeki tribolojik sistemler/prosesler, verimi artırmaya yönelik tribolojik
iyileştirmeler, motor tribolojisi, tesisat tribolojisi sensör tribolojisi, yağ seçimi
yağlama sistemleri, yatak seçimi ve kendinden yağlamalı sistemler, otomotivde yüzey
mühendisliği uygulamaları ve elektrikli taşıtlarda bakım tribolojisi konuları
işlenecektir.
Kaynaklar
[1] Jost Report, House of Commons, Official Reports, Parliamentary Debates, V733, 74, 1966.
[2] Lang O. R., Geschichte des Gleitlagers, Daimler-Benz AG, Stuttgart, 1982.
[3] Amontons G., Histoire de l’Academic Royale des Sciences avec les Memoires de
Mathematique et de Physique, p.206, 1699.
TRİBOLOJİ: TANIMI VE ENDÜSTRİYEL ÖNEMİ
17
[4] Coulomb V. A., Memoires de Mathematique et de Physique de l’Academic Royale des
Sciences, p.122, 1785.
[5] Bowden F.P., Tabor D., The Friction and Lubrication of Solids, Clarendon, Oxford, 1950.
[6] Kragelsky I. V., Friction and Wear, Butterworths, London, 1965.
[7] Welch N. C., The Dry Wear of Steels, Phil. Trans. Roy. Soc. Lond., 257A, 31-70, 1965.
[8] Holm R., Electrical Contacts, Almquist and Wiksells, Uppsala, 1946.
[9] Finch I., Trans. Far. Soc., 33, 425, 1937.
[10] Hardy B., Collected Works, Cambridge University Press, 1936.
[11] Erdemir, A. and Martin, J., Superlubricity, Elsevier, 2007.
[12] Erdemir, A. and Donnet, C., Tribology of diamond-like carbon films, Springer, 2008.
[13] Jost, H. Peter, A Perspective of Tribology, International Tribology Council, 2010.
[14] Blau P. J., Friction Science and Technology: From concepts to applications, CRC, 2009.
[15] Stolarski T. A., Tribology in Machine Design, Butterworth Heinemann, 2000.
[16] Jost, H Peter, Tribology Micro & Macro Economics: A Road to Economic Savings,
Tribology & Lubrication Technology; Vol. 61 Issue 10, 2005.
[17] U.K. Department of Education and Sci., Lubrication Education and Research, 1966.
[18] www.groups.iop.org, Wear Sensing, The Novartis Foundain, 2002.
[19] Zhang, Si-wei, Current Industrial Activities in China and Green Tribology, Institution of
Engineering & Technology, London UK, 2009.
[20] Rabinowics E., In tribology and mechanics of magnetic stroge systems, V3, ASME, 1986.
[21] Holmberg, K., Andersson P. And Erdemir A., Global energy consumption due to friction
inpassenger cars, Tribology International, 221–234, 47, 2012. [22] Nosonovsky M. and Bhushan B., Green Tribology: Biomimetics, Springer, 2012.
[23] Nakamura, T., et.al., Lubrication Performance of Environmentally Friendly Lubricants for
Forging, 59th Japanese Joint Conference for the Technology of Plasticity, 579-580, 2008.
[24] Ioannides, S., Industry and Green Tribology, SKF. [25] Sasaki, S., Environmentally friendly tribology (Eco-tribology), Journal of Mechanical
Science and Technology 24, 67-71, 2010.
[26] Zhendong, D., Jin, T., Luquan, R., Researches and developments of biomimetics in
tribology, Chinese Science Bulletin, 51, 22, 2681-2689, 2006.
[27] www.futurity.org/how-to-build-a-better-hip-graphite/, Posted by Megan Fellman-
Northwestern University on December 28, 2011.
[28] Bhushan, B., Conference on Trends in Nanotribology, 2009
[29] Soydan, Y., New Trends in Tribology and Nano- Mesoscale Tribology, 6th Nanoscience
and Nanotechnology Conference-NanoTR-6, 2010.
[30] Mang, T., Bobzin K. and Bartels T., Industrial Tribology, Wiley, 2011.
[31] Glavatskih, S. and Höglund, E., Tribotronics-Towards active tribology, Tribology
international 41, 934–939, 2008.
[32] Bozacı, A., Keskin İ., Türkiye'de ve Dünyada Triboloji Eğitimi, TMMOB Makina
Mühendisleri Odası, Ulusal Makina Mühendisliği ve Eğitimi Sempozyumu, 2003.
[33] Kosse, V., and Hargreaves, D.,Teaching Tribology in Engineering Courses, International
Tribology Conference, Austrib 06, Brisbane, 2006.
[34] Drozdov, Yu. ve diğ., Using the Achievements in Tribology for Teaching Technical
Disciplines, J. of Machinery Manufacture and Reliability, 40, 2, Allerton Press, 2011.
[35] Ludema K. C., Teaching Tribology, New Direction in Tribology, First World Tribology
Congress, 321-328, 1997.