türkiye ‹flçi s›n›f›na bakarken1- osmanl› ‹flçi hareketinin baz› Önemli...

28
Türkiye ‹flçi S›n›f›na Bakarken... Mahmut Üstün Girifl İşçi sınıfının oluşum süreci her coğrafyada kendine has özellikler gösterir; coğrafyadan coğrafyaya, zamandan za- mana değişen “özel koşullar”ın, bu sürecin hızı, biçimi ve genel seyri üzerinde küçümsenemez etkileri söz konusudur. Bu oluşum hangi sosyal ve siyasal koşullarda gerçekleşmiş- tir? Bu süreçte işçi sınıfının devletle ve başka sınıflarla ve bu sınıfların partileriyle ilişki biçimi nedir? Ülkede kapita- list birikim hangi koşullarda ve biçimlerlerde gerçekleşmiş- tir? İşçi sınıfı gelişmesini kapitalizmin nispeten istikrarlı bir döneminde mi, yoksa kriz koşullarında mı sürdürmektedir? Sosyal demokrat ve sosyalist hareketin bu süreçteki konu- mu, gücü ve rolü nedir? İşte bu ve benzeri faklı koşullar, tek tek ülkelerde ve dönemlerde sınıf mücadelesinin, sınıf örgütlenmesinin ve sınıf bilincinin, dolayısıyla işçi sınıfının “kendisi için sınıf” haline gelişinin üzerinde önemli etkiler- de bulunur. Bu yazı Türkiye işçi sınıfı üzerine gözlemlerde bulun- mayı ve Türkiye işçi hareketinin oluşum sürecini “özgül yanları” öne çıkararak ortaya koymayı amaçlıyor. Türkiye işçi sınıfının gelişim sürecindeki bazı “zaaf”ların tarihsel ve sosyal kaynakları gösterilmeye çalışıldığı gibi, aynı zamanda ve çok daha önemli olarak bütün bu zaaflara karşın Türki- ye işçi sınıfının kısa sayılabilecek bir süre içinde eylem ve örgütlenme alanında hiç de küçümsenemeyecek atılımlar gerçekleştirdiğinin altı çizilmeye çalışılıyor. Praksis 8 | Sayfa: 227-254

Upload: others

Post on 28-Jan-2020

3 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Türkiye ‹flçi S›n›f›na Bakarken1- Osmanl› ‹flçi Hareketinin Baz› Önemli Özellikleri Osmanlı işçi hareketi doğal olarak ekonomik ve sosyal içe-riği daha ağırlıklı

Türkiye ‹flçi S›n›f›na Bakarken...

Mahmut Üstün

G i r i flİşçi sınıfının oluşum süreci her coğrafyada kendine has

özellikler gösterir; coğrafyadan coğrafyaya, zamandan za-mana değişen “özel koşullar”ın, bu sürecin hızı, biçimi vegenel seyri üzerinde küçümsenemez etkileri söz konusudur.Bu oluşum hangi sosyal ve siyasal koşullarda gerçekleşmiş-tir? Bu süreçte işçi sınıfının devletle ve başka sınıflarla vebu sınıfların partileriyle ilişki biçimi nedir? Ülkede kapita-list birikim hangi koşullarda ve biçimlerlerde gerçekleşmiş-tir? İşçi sınıfı gelişmesini kapitalizmin nispeten istikrarlı birdöneminde mi, yoksa kriz koşullarında mı sürdürmektedir?Sosyal demokrat ve sosyalist hareketin bu süreçteki konu-mu, gücü ve rolü nedir? İşte bu ve benzeri faklı koşullar,tek tek ülkelerde ve dönemlerde sınıf mücadelesinin, sınıförgütlenmesinin ve sınıf bilincinin, dolayısıyla işçi sınıfının“kendisi için sınıf” haline gelişinin üzerinde önemli etkiler-de bulunur.

Bu yazı Türkiye işçi sınıfı üzerine gözlemlerde bulun-mayı ve Türkiye işçi hareketinin oluşum sürecini “özgülyanları” öne çıkararak ortaya koymayı amaçlıyor. Türkiyeişçi sınıfının gelişim sürecindeki bazı “zaaf”ların tarihsel vesosyal kaynakları gösterilmeye çalışıldığı gibi, aynı zamandave çok daha önemli olarak bütün bu zaaflara karşın Türki-ye işçi sınıfının kısa sayılabilecek bir süre içinde eylem veörgütlenme alanında hiç de küçümsenemeyecek atılımlargerçekleştirdiğinin altı çizilmeye çalışılıyor.

Praksis 8 | Sayfa: 227-254

Page 2: Türkiye ‹flçi S›n›f›na Bakarken1- Osmanl› ‹flçi Hareketinin Baz› Önemli Özellikleri Osmanlı işçi hareketi doğal olarak ekonomik ve sosyal içe-riği daha ağırlıklı

1 - O s m a n l › ‹ fl ç i H a r e k e t i n i n

B a z › Ö n e m l i Ö z e l l i k l e r i Osmanlı işçi hareketi doğal olarak ekonomik ve sosyal içe-

riği daha ağırlıklı olan bir talepler zemini üzerinden gelişti. Bu-nunla birlikte en erken dönemlerinde bile, Osmanlı işçi hare-ketinde politik niteliğe sahip taleplerin de ileri sürülebildiğigörülmektedir. Gerek örgütlenme ve grev hakkının elde edil-mesi için verilen mücadele, gerek Abdülhamid istibdadınakarşı alınan açık tutum, gerekse Kurtuluş Savaşı öncesi ve sıra-sında esen antiemperyalist rüzgarın işçi sınıfı içinde de yansısı-nı bulması, bu dönem işçi hareketinin politik bir niteliğe sahipolmasını koşullayan önemli faktörlerdir. Ayrıca bu alanda yapı-lan pek çok araştırmada bize aktarılan ortak bilgiler, sosyalistparti ve çevrelerin, bu dönem işçi hareketi üzerinde başlangıç-tan itibaren belirleyici bir ağırlığa sahip olduğunu da ortayakoymaktadır. Nitekim bu süreçte kurulmuş bulunan bir dizi iş-çi örgütünün isminde “sosyalist”, “enternasyonalist” vb. sıfat-ların bulunması da bu etkinin önemli bir kanıtı sayılabilir. Buörgütlerin, yasaklar nedeniyle 1908’e kadar büyük çoğunluklagizli olarak kurulduğu ve yasadışı bir çerçevede faaliyet yürüt-tüğü de düşünülecek olursa, 1908 öncesi işçi hareketinin siya-si iktidardan bağımsızlık derecesinin ve politik niteliğinin ge-lişkinliği konusunda bir yargıda bulunmak kolaylaşacaktır (Ya-zıcı, 1996: 92 ve 96).

Bazı kaynakların ortaya koyduğu sınırlı bilgilere göre budönem işçi hareketinde bir takım taban örgütlenmesi dene-yimlerine de rastlanmaktadır (Akkaya, 2002; Gülmez,1986;Güzel, 1993 ve Karakışla, 1998). Bu alandaki verilerin sınırlılı-ğına karşın, işçi hareketinin gelişme diyalektiğinden kalkılarak,özellikle daha henüz kurumsallığı gelişkin dernek, sendika gi-bi örgütlenmelerin oluşmamış ya da etkisini geliştirememiş ol-duğu bu ilk dönemlerde, bu türden taban örgütlerinin kurul-duğunu ve etkili olabildiğini varsaymak yanılma payı düşük biriddia olarak kabul edilebilir. Fakat bu alanda hareketin geneliiçin kesin yargılarda bulunmayı sağlayabilecek bir veri biriki-minin henüz sağlanamadığı da aşikardır. Eldeki sınırlı verilerbize hareketin daha sonraki dönemlerinde de bu türden örgüt-lenmelerin yer yer ortaya çıktığını fakat bu örgütlenmelerin ha-reketi yönlendiren temel örgütlenme biçimlerine dönüşemedi-ğini göstermektedir.

Osmanlı işçi hareketinin eylem ve örgütlenme düzeyi ile il-

228 Mahmut Üstün

Page 3: Türkiye ‹flçi S›n›f›na Bakarken1- Osmanl› ‹flçi Hareketinin Baz› Önemli Özellikleri Osmanlı işçi hareketi doğal olarak ekonomik ve sosyal içe-riği daha ağırlıklı

gili olarak belirtilmesi önem taşıyan bir başka husus da, ilk dö-nemin makine kırıcılığı, sabotaj türü eylemlilikleri dışta bırakı-lacak olursa, eylemlerin ağırlıkla grev biçimini taşıdığı ve bueylemlerde temel bir çizgi olarak da barışçıl yöntemlerin kulla-nıldığıdır (Karakışla, 1998: 27 ve 52).

2- Türk iye ‹flç i S ›n › f ›na Osmanl › ‹flç i Hareket in in Mi ras › Ancak S ›n › r l › ve Çarp ›k B iç imde Tafl ›nab i lmiflt i r

Cumhuriyet öncesinde işçi sınıfının sahip olduğu bu biri-kim, cumhuriyet sonrası işçi hareketi açısından küçümsenme-yecek bir olumluluk sayılabilirdi. Ne var ki böyle olmadı. Bubirikim Cumhuriyet sonrası işçi hareketine ancak sınırlı ölçü-de ve hayli çarpık bir biçimde devredilebildi. Bunun niçin böy-le olduğunu anlayabilmek içinse önce Osmanlı işçi sınıfının birönemli özelliğine ve sonra da cumhuriyetin ilk yıllarında işçi sı-nıfının yeniden biçimlenme sürecine bakmak gerekecektir.

Osmanlı’da işçi sınıfının gelişiminin kendine has son dere-ce önemli bir özelliği vardır. Osmanlı’nın kapitalistleşme süre-cinde azınlıklar özel bir role sahiptir. Sermaye sınıfı ağırlıklagayrimüslim komprador burjuvaziden oluşmuştur, yerli özelsermaye son derece cılızdır. Osmanlı’da “işveren” denilinceyabancı sermaye, gayrimüslim sermaye, devlet ve en sonra daMüslüman-Türk sermaye akla gelmektedir. Nitekim 1914 iti-bariyle yatırılan toplam sermayenin % 50’si Rum, %20’si Er-meni, %10’u yabancı uyruklu, % 5’i Yahudi ve %15’i ise Müs-lüman – Türk kökenlidir (Yerasimos, 1980: 500). Bu özgünlükyalnızca sermaye sınıfına da has değildir. İşçi sınıfı da çokrenkli etnik bir mozaik oluşturmaktadır. Rum, Yahudi, Erme-ni ve yabancı uyruklu işçiler genel olarak işçi sınıfı içinde, özelolarak da vasıflı işçiler ve sanayi işçileri arasında büyük birağırlığa sahiptir. 1915 sanayi sayımı sonuçlarına göre, sermaye-nin ve emeğin yalnızca %15’i Türk’tü. Emeğin %60’ı Rum,%15’i Ermeni ve %10’u Yahudi idi (Koç, 1992: 74). İşçi sını-fının gayrimüslim unsurları aynı zamanda büyük bir çoğunluk-la Osmanlı işçi sınıfının öncü gücünü oluşturmaktaydı. Selanikİşçi Federasyonu, Bulgaristan’da kurulan Sosyalist İşçi Birliği,Osmanlı işçi hareketinde önemli bir yeri olan Anadolu Demir-yolu İşçileri Derneği gibi oluşumların yönetici ve aktif üyeleri-nin pek çoğunu bu gayrimüslim işçiler oluşturmaktaydı (Sen-cer, 1969: 106 ve Quataert, 1987: 149).

229Türkiye ‹flçi S›n›f›na Bakarken....

Page 4: Türkiye ‹flçi S›n›f›na Bakarken1- Osmanl› ‹flçi Hareketinin Baz› Önemli Özellikleri Osmanlı işçi hareketi doğal olarak ekonomik ve sosyal içe-riği daha ağırlıklı

İşçi sınıfının mücadele deneyiminin köklülüğüne, politikişçi hareketinin gücü ve izlediği doğru çizgiye bağlı olarak buetnik çeşitlilik bir avantaja da dönüşebilirdi. Ama böyle olma-dı. Etnik farklılıklar sınıf mücadelesini bölen, sınıf bilincini ze-deleyen bir faktör olarak rol oynadı (Koç, 1992: 77; Tuncay veZürcher, 2000). Esen güçlü milliyetçilik rüzgarları işçi sınıfıiçinde bu olumsuz süreci besledi. Tüm bunların bir sonucuolarak, bu süreçte işçi hareketi milliyet temelinde bir bölünmeyaşadı ve işçi sınıfının çeşitli milliyetlere mensup kesimleriağırlıkla -tek bir sınıf bayrağı altında değil- değişik ulusal bay-raklar altında toplandı. Sermaye sınıfının büyük çoğunluklagayrimüslim kökenli olması, işçiler arasında etnik kökene bağ-lı ayrımcılık yapılması, Türk kökenli sermayenin yabancı ser-mayeye ait kuruluşlardaki işçi eylemlerini çeşitli yollardan des-teklemeleri vb. de işçi mücadelesindeki ulusal rengi koyulaştı-ran faktörlerdir (Koç, 1992: 74).

Osmanlı işçi sınıfının bu etnik parçalanması sınıf deneyimiaçısından son derece olumsuz bir rol oynadı. İşçi sınıfının va-sıflı ve daha fazla proleterleşmiş gayrimüslim kökenli kesimle-ri ya bu ulusal kavga sırasında fiziken yok edildi ya da savaştansonra ülkeyi terk etti, terk etmek zorunda kaldı. Bu durumCumhuriyet dönemi işçi hareketine geçmiş mirasın güçlü birbiçimde taşınmasını engelledi. Cumhuriyete kalan sınırlı mirasise, sınıfın ağırlıkla vasıfsız kesimini oluşturan, proleterleşmedüzeyi ve sınıf bilinci geri kesimleri eliyle taşınabildi (Koç,1992: 77,78). Bu kesimler üzerinde milliyetçi ideolojinin etki-lerinin güçlü olduğu da düşünülürse bunun niçin sınırlı ve çar-pık bir miras olduğu daha iyi anlaşılır.

3 - T ü r k i y e ‹ fl ç i S › n › f › n › nD e v r i m D e n e y i m i E k s i k t i r

Osmanlı’nın Almanya’nın müttefiki olarak girdiği BirinciEmperyalist Savaş’ta işçilerin büyük bir kısmı orduda görevalıp Osmanlı’nın düşmanlarına karşı savaştılar. Savaş yıllarındapek önemli bir işçi hareketi olmadı. Osmanlı’nın savaştan ye-nik çıkmasının ardından başlayan mütareke döneminde varo-lan sosyalist siyasi oluşumlar işçi sınıfı içinde daha etkili olma-ya başladılar (Sülker, 1987: 23 ve 25). Kurtuluş Savaşı yılların-da özellikle de Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası’nın(TİÇSF) çalışmaları sonucunda iki önemli işçi örgütü, Türkiyeİşçi Derneği ve Uluslararası İşçiler Birliği kuruldu (Yazgan,

230 Mahmut Üstün

Page 5: Türkiye ‹flçi S›n›f›na Bakarken1- Osmanl› ‹flçi Hareketinin Baz› Önemli Özellikleri Osmanlı işçi hareketi doğal olarak ekonomik ve sosyal içe-riği daha ağırlıklı

1982: 67). Bu nedenle bu dönemdeki işçi hareketliliği içindehem yeniden canlanma hem de siyasallaşma belirtilerini dahanet görmek olasıdır. Güzel’in belirttiğine göre, 1919-1922 yıl-larında, yüzde 30’u İstanbul’da olmak üzere 19 grev gerçekleş-tirilmiştir (1993: 101,109). İzmir, Zonguldak, Eskişehir, Edir-ne, Konya, Bursa ve Adana gibi illerde de grevlere rastlanmak-tadır (Güzel, 1993: 101,109). Grevlerin açık bir antiemperya-list karakter taşıdıkları ve yarısından çoğunun yabancı serma-yeye ait kuruluşlarda gerçekleştirildikleri görülmektedir (Ka-rakışla, 1998: 38). Grevlerin çoğunluğu ulaştırma sektöründe,özellikle de yabancı sermayenin elindeki demiryolu işletmele-rinde örgütlenmiştir (Karakışla, 1998: 38). 1921 ve 1922’de İs-tanbul’da gerçekleştirilen iki ayrı 1 Mayıs kutlaması da bu dö-nemde faaliyet gösteren Türkiye Sosyalist Fırkası (TSF) veTİÇSF’nin etkinliğiyle oldukça kitlesel protesto gösterilerinedönüşmüştür (Seren, 1977: 393 ve 412, Toprak, 1987: 36).

Tüm bu çabalara karşın Türkiye işçi sınıfının Kurtuluş Sa-vaşı sürecinde aktif ve belirleyici bir rol oynayabildiğini söyle-yebilmek olası değildir. Her şeyden önce bu yıllarda işçi sınıfınicel ve nitel açıdan zayıf bir konumdaydı. Hem sınırlı sayıdaişçi vardı, hem de işçileşme süreci yeniydi. Tüm bunlara yuka-rıda belirttiğimiz iç bölünme, vasıfsızlık, yabancı sermayeninolumsuz etkisi gibi faktörler eklendiğinde, işçi sınıfının UlusalKurtuluş Savaşı’nda bir sınıf olarak devrime katılmak ve birdevrim tecrübesi kazanmak açısından önemli bir birikim eldeedemediği sonucuna ulaşmak mümkündür. Ayrıca Osmanlıdöneminin işçi yoğunluklu bir kısım kentlerinin ulusal sınırlardışında kalması ve zaten Türkiye’deki ulusal kurtuluş mücade-lesinin de esas olarak işçi sınıfının yoğunlukta olduğu kentle-rin dışında gelişmesi, bu rolün daha da sınırlı noktada kalma-sına yol açan bir diğer önemli faktördü. Bu durum, Avrupa iş-çi sınıfının burjuva devrimleri döneminde bir sınıf olarak eldeettiği deneyimden Türkiye işçi sınıfının yoksun kalması anla-mına gelir. Avrupa işçi sınıfı, yalnızca burjuva devrimin mirası-na değil, peşi sıra, burjuvaziye karşı yürütülen bir dizi proleterdevrimci mücadele tecrübesine sahip olmuştur. Burjuva devri-minden 1840’lı yıllara kadar Avrupa, bir çok devrim ile sarsıl-mış, işçi sınıfı tüm bu mücadelelerin içinde ve hatta yer yerönünde yer almıştır (Işıklı, 1987: 20, 25). Türkiye işçi sınıfınıntarihi bu açıdan yalnızca Avrupa’nın değil, pek çok “üçüncüdünya” ülkesinin işçi sınıfları tarihi ile de farklılık taşımaktadır.

231Türkiye ‹flçi S›n›f›na Bakarken....

Page 6: Türkiye ‹flçi S›n›f›na Bakarken1- Osmanl› ‹flçi Hareketinin Baz› Önemli Özellikleri Osmanlı işçi hareketi doğal olarak ekonomik ve sosyal içe-riği daha ağırlıklı

Örneğin Afrika ve Latin Amerika ülkelerinin pek çoğunda sö-mürgecilik karşıtı ulusal kurtuluş savaşlarında işçi sınıfının vesendikaların özel bir yeri olmuştur. Bu ülkelerdeki işçi sınıflarıda zayıftı ama ulusal mücadelede motor rolü oynayan kentler-de yoğunlaşmış bulunmaktaydı (Oran,1997: 102, 108). Açık biryabancı sermaye tahakkümünün varlığı bu ülkelerdeki yerliburjuvazinin hayli güçsüz olması sonucunu doğurduğu içinulusal kurtuluş savaşları zorunlu olarak işçi sınıfı, yerli sermayeve aydın ittifakına dayalı olarak yürütüldü. Çok daha ilginciKenya’da Tom Mboyo, Gine’de S’ekou Toure ve Nijer’de Dju-bi Bakary gibi sendika önderleri aynı zamanda ulusal kurtuluşhareketlerinin önderliğini de yaptılar (Oran, 1997: 102, 108).Latin Amerika’da pek çok ülkede sendikalar ulusal kurtuluş it-tifakının aktif bir ortağı olarak özel bir rol oynadılar (Üstün,2000: 180). Bu durumun oluşmasında bu ülkelerin uzun bir sö-mürgecilik deneyimi yaşamalarının, ulusal kurtuluş hareketle-rinde işçi yoğunluklu kent merkezlerinin özel bir role sahip ol-masının ve SSCB’nin bu ülkelerdeki ulusal kurtuluş hareketle-rine önemli bir destek sunmasının belirleyici etkileri olmuştur.Kısacası Türkiye işçi sınıfı kendi tarihi gelişimi içinde bu tür birdeneyim yaşama olanağından yoksun kalmıştır. Bir devrim de-neyimini aktif olarak yaşamamak, onun tecrübelerini bir sınıfolarak biriktirememek, çok önemli bir tecrübe ve birikim ek-sikliği sonucunu doğurmuştur Türkiye işçi sınıfı için.

4 - C u m h u r i y e t D ö n e m i n i nB a fl l a n g › c › n d a ‹ fl ç i S › n › f ›A d e t a Y e n i d e n Y a p › l a n d › r › l m › fl t › rCumhuriyetin ilanıyla beraber Kemalist iktidar savaşın yı-

kımı üzerinde yeni bir temel oluşturmak sorunu ile yüz yüze-dir. Sermaye birikiminin cılızlığı, kırlarda mülksüzleşme düze-yinin geriliği ve tüm bunlara bağlı olarak işgücü – özellikle devasıflı işgücü – azlığı bu görevin önündeki en temel engellerdurumundaydı (Koç, 1992: 276). Kurtuluş Savaşının sonundave Cumhuriyetin ilk yıllarında Türkiye büyük bir işgücü açığıile karşı karşıya kalmıştı. Savaşta ölen genç nüfusun çoğu, do-ğal olarak ülkenin en temel işgücü kaynağını da oluşturmak-taydı. Yine işgücünün, özellikle de vasıflı işgücünün en temelkaynaklarından biri olan gayrimüslim nüfus ya bu kargaşa için-de hayatından olmuş ya da yığınlar halinde göçe zorlanmıştı.Savaşın getirdiği ekonomik yıkım ve insan gücü kaybı kırsal

232 Mahmut Üstün

Page 7: Türkiye ‹flçi S›n›f›na Bakarken1- Osmanl› ‹flçi Hareketinin Baz› Önemli Özellikleri Osmanlı işçi hareketi doğal olarak ekonomik ve sosyal içe-riği daha ağırlıklı

bölgeleri de büyük ölçüde etkilediği için önemli bir işgücükaynağı olabilecek bu alandan da gerekli işgücünü sağlamakoldukça zordu (Akkaya, 2000: 144, 145). Ayrıca Cumhuriyetinbaşlangıç yıllarında tarım kesiminde ancak ekilebilir alanlarınyüzde 20’sinin kullanılıyor olması, tarımdan sanayiye işgücüaktarımını güçleştiren bir başka önemli faktördü (Makal,2002: 4). Genç Cumhuriyet rejiminin yöneticileri işgücü kay-nağı sorununa çözüm getirebilmek için hem kısmi çalışmayöntemlerini yoğun biçimde uyguladılar hem de vasıflı işgücü-nün üretimden kaçışını ve esnaflaşmasını önleyecek ve kenteyerleşip bir fabrikada çalışmayı kırsal nüfus açısından cazip kı-lacak bir dizi maddi özendiriciye başvurdular. 1926 yılında ka-bul edilen 788 sayılı Memurin Yasası kapsamında olanlara1940’lı yıllara kadar önemli maddi haklar sağlandı. Bu kesim-lerin hastalık, analık, iş kazası, meslek hastalığı, malullük veölüm halinde korunmaları daha o günlerden önemli ölçüdegüvence altına alındı (Koç, 1992: 276). Kamu İktisadi Teşeb-büslerinde çalışan vasıflı işçi, usta ve ustabaşılar da benzerhaklardan yararlandırıldı. Ayrıca 1936 tarihli İş Kanunu ile sü-rekli işçiliği sağlamaya özel bir önem verilmiş, İktisadi DevletTeşekülleri’nde ücretlerden, sağlık ve sosyal güvenliğe, izin vetatillerden, eğitim ve kültüre, iskandan beslenmeye kadar ge-niş bir yelpaze içinde görece iyi olanaklar sağlanmıştır (Makal,2002: 12). Gelişmeler sonucunda devlete ait tüm sanayi kuru-luşlarında çalışanların sayısı 1938’de 70.445’e, 1948 yılında146.902’ye yükseldi. Sadece bu on yıllık sürede sanayideki iş-gücü artışı yüzde 109 seviyesine ulaşmıştı (Makal, 2002: 3).Cumhuriyetin ilk yıllarındaki işçi sınıfı kompozisyonu maddiözendiriciler sayesinde sürekli işçiliği tercih edenlerle, yılın kü-çük bir bölümünde işçilik yaparak geri kalan bölümünde kö-yündeki tarlasını işlemekle meşgul olan yarı işçi-yarı köylü birkitleden oluşmaktaydı. Böylece Cumhuriyetle birlikte adetayeni bir işçi sınıfı yaratılmış oluyordu.

5 - Tü rk i ye ‹ flç i S › n › f › n › n Üye le r iMü lksüz l eflme Sü rec in i A¤ › r l › k l aFab r i kan ›n ‹ ç i nde Tamamlam›fl l a rd › r

Türkiye işçi sınıfının dünü ve bugününü anlamak açısındanözellikle belirtilmesi gereken bir başka etmen de, sınıfın mülk-süzleşme ve proleterleşme düzeyi ve bunun süreç içinde geçir-diği evrimdir. Her şeyden önce altı çizilmesi gereken husus şu-

233Türkiye ‹flçi S›n›f›na Bakarken....

Page 8: Türkiye ‹flçi S›n›f›na Bakarken1- Osmanl› ‹flçi Hareketinin Baz› Önemli Özellikleri Osmanlı işçi hareketi doğal olarak ekonomik ve sosyal içe-riği daha ağırlıklı

dur: Türkiye işçi sınıfı mülksüzleşerek fabrikaya dolmuş birkitleden değil, fabrikanın içinde iken zamanla mülksüzleşmişbir kitleden doğmuştur.

Daha önce belirttiğimiz gibi, Cumhuriyetin başlangıç dö-nemlerinde mülksüzleşme düzeyi geri olduğu için işçilik özen-dirilerek teşvik edilmiştir. Bu dönemde işgücü açığı çeşitli kay-naklardan karşılanmıştı: Az topraklı yoksul köylüler, şehirlerdezor koşullarda yaşayan esnaf ve zanaatkarlar ile daha önce deişçilik yapmış olanlar, işçi ailelerden gelenler... Bunların arasın-da en önemli işgücü kaynağı az topraklı yoksul köylülerdir. Bukesimden sınıf saflarına katılanların ortak özelliği ise, henüztümüyle mülksüzleşme sürecini yaşamamış olmalarıdır. Çoğu-nun toprakları ve oradan elde ettikleri küçümsenemeyecek ge-lirleri vardı (Güzel, 1993: 191-198; Makal, 2002: 2-4). İşçi sını-fının Cumhuriyetin ilk yıllarındaki yapısını anlamak açısındanbir üçüncü kaynaktan, yani doğrudan “işçi kaynağı”ndan sınıfsaflarına katılanların ağırlığı hakkında bilgi sahibi olmakönemlidir. Bu dönemde İstanbul, İzmir, Bursa gibi gelenekselsanayi kentlerinde ve dokuma, tütüncülük, madencilik gibi ge-leneksel iş kollarında son derece sınırlı sayıda ikinci kuşak işçibulunduğunu söylenebilir. Bunun yanı sıra, bir ikinci kuşak iş-çi kaynağı da Cumhuriyet sonrasındaki mübadele sonucundaAnadolu’ya gelen göçmenlerdir (Güzel, 1993: 191-198). Bu iş-çilerin, Osmanlı döneminde sanayileşmenin ve buna bağlı ola-rak işçi hareketi ve örgütlenmesinin yüksek olduğu bölgeler-den gelmeleri ve nispeten daha eğitimli olmaları, işçi hareketiaçısından sınırlı da olsa olumlu bir etkide bulunmuştur. Nite-kim bu işçilerden sendikal mücadeleye ve sosyalizme eğilimduyan önemli bir güç çıkmıştır (Tuncay ve Zürcher, 2000:255). Sonuç olarak Cumhuriyet döneminin ilk kuşak işçilerineağırlıkla damgasını vuran özellik, yarı işçi/yarı köylü bir karak-ter taşımaları ve henüz tümüyle mülksüzleşmemiş olmalarıdır(Gülmez, 1993: 193 ve 196).

Avrupa işçi sınıfının tarihi ile karşılaştırıldığında, Türkiyeişçi sınıfının gelişiminde bu alanda da önemli bir farklılık oldu-ğu görülmektedir. Avrupa’da işçi sınıfı zorla mülksüzleştirilmişbir kır kökenli kitleyi de içeriyordu. Kitlesel ölçüde mülksüz-leştirilmenin yarattığı tepki ve nefret, işçi sınıfının saflarının kırkökenli ama politizasyona yatkın bir kitleyle genişlemesi anla-mına gelmekteydi. Nitekim ilk oluşum döneminde işçi sınıfıiçinde anarşist, anarko-sendikalist vb. radikal akımların ciddi

234 Mahmut Üstün

Page 9: Türkiye ‹flçi S›n›f›na Bakarken1- Osmanl› ‹flçi Hareketinin Baz› Önemli Özellikleri Osmanlı işçi hareketi doğal olarak ekonomik ve sosyal içe-riği daha ağırlıklı

bir güç bulmasını pek çok araştırmacı bu nedene dayalı olarakaçıklamaktadırlar. Türkiye’de buna benzer bir süreç ancak1950’li ve daha çok 1960’lı yıllarda başladı, 1970 ve özellikle1980’li yıllarda ise yoğunlaştı. Ne var ki 1960’lı yıllarda mülk-süzleşerek fabrikalara dolmuş kitle açısından bu süreç, fabrikaiçine bir radikalizasyon taşıma biçimine dönüşmedi. Zira buhem cebri değil ekonomik bir mülksüzleştirmeydi hem de birgenişleme dönemiyle ve ithal ikameci birikim modelinin uygu-landığı bir konjonktürle üst üste düşmekteydi. Dolayısıyla busüreçte mülksüzleşmiş kitle için fabrikaya girmek, Avrupa’da-ki gibi fabrikada son derece kötü ücret ve koşullarda, çok uzunsüreler ve açık bir baskı altında çalışmak anlamına da gelmi-yordu. Tersine, fabrikaya girebilmek iyice yoksullaşmış bu kit-le için azımsanmayacak düzeyde ve istikrarlı bir gelir elde et-mek demekti. Bu yüzden 1960’lı ve 1970’li yıllarda mülksüzle-şerek şehre dolan ama işsiz kalan kitleler önemli bir radikalleş-me süreci içerisindeyken, fabrikalara girebilenler istikrarlı venispeten iyi sayılabilecek bir gelir elde etmenin sevinci ile işinikaybetme korkusunu birlikte yaşıyorlardı. Bu kitlenin Avrupaörneğinde olduğu gibi sınıfa belli bir radikalizasyon taşımakbir yana, tersine, ilk dönemler itibariyle sınıf hareketini geriyeçekici bir etkide bulunduğu bile söylenebilir.

6 . T ü r k i y e ‹ fl ç i S › n › f › T a r i h S a h n e s i n e G e ç Ç › k m › fl G e n ç B i r S › n › f t › r

Altı özellikle çizilmesi gereken konulardan birisi de, Türki-ye işçi sınıfının nicel varlık, stratejik sektörlerde yoğunlaşma,mülksüzleşme, sınıf mücadelesinin yaygınlık kazanması ve ör-gütlenme gibi temel kriterler açısından 1960’lı yıllarda şekillen-mesini tamamlayan oldukça “genç” bir sınıf olması gerçeğidir.

1950- 60 dönemi, kapitalist gelişmeye paralel olarak, işçi sı-nıfının nicel varlığıyla daha da hissedilir bir güç haline gelme-ye başladığı yıllardır. 1960 yılında ücret ve maaşlıların faal nü-fus içindeki oranı geçmiş yıllara göre daha da artmış durum-daydı. Ücretlilerin sayısı 1960’ta faal nüfusun yüzde 13’ü ikenbu oran 1970 yılında yüzde 23’e ulaşmıştı (Tokal, 1997: 80).1970 yılına gelindiğinde 10’dan fazla işçi çalıştıran 4.566 işye-rinde çalışan işçiler toplam istihdamın yüzde 32’sini oluştur-maktaydı (Kanar,tarihsiz: 103). 1960 yılında işletme başına dü-şen işçi sayısı kamuda 584 ve özel sektörde 32 iken, 1970 yılın-da bu rakamlar sırasıyla 744 ve 70 düzeyine ulaşmıştır (Tokal,

235Türkiye ‹flçi S›n›f›na Bakarken....

Page 10: Türkiye ‹flçi S›n›f›na Bakarken1- Osmanl› ‹flçi Hareketinin Baz› Önemli Özellikleri Osmanlı işçi hareketi doğal olarak ekonomik ve sosyal içe-riği daha ağırlıklı

1997: 79). Bu tablo açık biçimde işaret etmektedir ki, 1960-70yılları arasında yüzden daha fazla işçi çalıştıran işletme sayısın-da belirgin bir artış olduğu gibi, bin ve daha fazla işçi çalıştı-ran işletme sayısı da küçümsenmeyecek boyutlara ulaşmıştır.Büyük sanayi ise daha çok İstanbul’dadır. İşçi sınıfı özellikleİstanbul, İzmir, Ankara, Zonguldak ve Bursa gibi gelenekselsanayi şehirlerinde toplanmıştır.

1960’lı yıllarda işçi sınıfı içerisinde, sayıları henüz az ol-makla birlikte, büyük işletmelerde çalışan ikinci kuşak işçilerdenmeydana gelen bir proleter çekirdek oluşmuştu. İşçi sınıfınınsaflarının kalabalıklaşması, geniş bir yeni işçi kuşağının endüst-riyel üretime katılması, sınıfın saflarının köylüler, kır ve şehrinyarı-proleter unsurlarıyla doldurulması anlamına gelmekteydi.Bu yeni ücretliler arasında tümüyle mülksüzleşmiş unsurlarınyanı sıra, kentteki yaşamın çekiciliğine bağlı olarak kırda henüztam olarak mülksüzleşmeden kentlere akın etmiş küçümsenme-yecek sayıda işçi adayı da mevcuttu. Bunların büyük çoğunluğu-nun hâlâ kırdaki küçük toprakları ile ilişkileri devam ediyordu(Snurov ve Rosaliyev, 1976: 206). Bu işçiler yılda üç ya da dahafazla ay için tarlada çalışmak üzere kırlara geri dönerlerdi. Butürden yarı-köylü işçilerin ağırlıkla çalıştığı işkolları ise inşaat,tütün, gıda ve çeşitli türden madenlerdi. Zonguldak’ta bugündahi süregelen münavebe sistemi bu tip bir işçileşmenin canlı ör-neğidir. Yukarıdaki iş kollarının o dönem işçi sınıfının istihda-mında ağırlıklı bir yer teşkil ettiği de düşünülecek olursa, bu tipyarı-köylü özelliğe sahip unsurların işçi sınıfının küçümsenme-yecek bir bölümünü oluşturdukları söylenebilir. Bu dönem şe-hirde çalışan işçilerin %40’ı genellikle yılın küçük bir dönemin-de işçilik yapmaktadır (Snurov ve Rosaliyev, 1976: 206).

1960’lı yıllar işçi sınıfı açısından sendikal örgütlenmeninyaygınlaştığı ve dönem sonuna doğru DİSK’in kuruluşuyla kla-sik devlet sendikacılığından kopuşun yaşandığı yıllar olmuştur.Bu konuda kesin rakamlar bulunmamakla birlikte 1960 tarihin-de 280 bin civarında olan sendikalı işçi sayısının 1970 yılına ge-lindiğinde 4-5 kat artış gösterdiğini söylemek yanıltıcı bir bilgiolmayacaktır (Tokal, 1997: 109; Kanar, tarihsiz:103; Güzel,1983: 1868). Bu dönem içerisinde işçi eylemlerinde büyük birartış olduğu da gözlenmektedir. Dönem boyunca 600 civarındaişçi eylemi gerçekleştirilmiştir (Akkaya, 2002: 65-70). Greve çı-kan işçi sayısı dönem boyunca 120 bin civarına ulaşmış ve1963’te 19.719 olan grevde kaybedilen işgünü sayısı 1969’da

236 Mahmut Üstün

Page 11: Türkiye ‹flçi S›n›f›na Bakarken1- Osmanl› ‹flçi Hareketinin Baz› Önemli Özellikleri Osmanlı işçi hareketi doğal olarak ekonomik ve sosyal içe-riği daha ağırlıklı

357.799 olmuştur (Yazgan, 1982: 102). Dönem sonuna doğrubu eylemlerde çatışmacı özelliklerin daha belirgin bir hale gel-meye başladığı ve direniş, işgal gibi yöntemlere daha sık başvu-rulmaya başlandığı görülmektedir (Akkaya, 2002: 65-70). İşçisınıfı bu mücadele içerisinde nasıl bir güce sahip olduğunu gö-rebilmiş, kendi gücünün farkına varmaya başlamıştır. Mücade-le pratiği işçi sınıfına hem kendisi hem de diğer sınıflar ve dev-let hakkında küçümsenmeyecek bir eğitim sağlamıştır. İşçi sını-fı içinde ayrı bir sınıf olma bilinci ilk kez bu dönemde derinleş-miş ve kitlesel bir bilinç durumuna dönüşmeye başlamıştır.

7 - S i y a s i ‹ k t i d a r l a r T a r a f › n d a n “ D e v l e tS e n d i k a c › l › ¤ › ” A r a c › l › ¤ › y l a D a h a E nB a fl t a n ‹ fl ç i l e r i n B a ¤ › m s › z Ö r g ü t l e n m eE ¤ i l i m l e r i n e S e t Ç e k i l m e y e Ç a l › fl › l m › fl t › r

İşçi sınıfının oluşum süreci ve gelişim özellikleri hakkındaaltı çizilmesi gereken bir başka nokta da, Türkiye burjuvazisi-nin sınıfa yönelik izlediği politikalardır. Zira Türkiye burjuva-zisinin, bu alanda başlangıçtan itibaren uluslararası burjuvazi-nin deneyimlerini gözeten “sınıf bilinçli” bir yaklaşımı vardır.Emek sürecine ilişkin olarak gündeme getirilen politikalar, Ke-malist iktidarın kapitalist cumhuriyetin ilk günlerinde bile sınıfmücadelesinin anlamı, işçi sınıfının gücü konusunda yeterli birdeneyime sahip olduğunu göstermektedir. Cumhuriyetin ilkyönetici kuşağı 1908’de başlayan ve giderek de eylem ve örgüt-lenme alanında politik bir hüviyet kazanmaya başlayan işçi ey-lemlerinin yakın tanığı olmuşlardır. Onları bu konuda “aydın-latan” yalnızca Osmanlı’nın çöküş yıllarında iyice yaygınlık ka-zanan işçi eylemleri değildir. Aynı zamanda, 1917’de gerçekle-şen ve bütün dünyayı olduğu gibi Türkiye’yi de yakından etki-leyip sarsan Bolşevik Devriminin canlı hatırası da en az bununkadar önemli bir etkidir. Kuşkusuz buna o dönem kıta Avru-pa’sını baştan başa sarmış bulunan işçi ayaklanmalarının etki-sini de eklemek gerekir. Bir de Osmanlı Devleti’nin en gele-neksel yönetsel alışkanlıklarından, reflekslerinden birinin hertürlü merkezkaç gelişmeden korkması ve bu eğilimleri en baş-tan ezmeye, bu olanaklı değilse denetim altına almaya çalışma-sı olduğu da unutulmamalıdır. Cumhuriyeti kuran kadrolarınönemli bölümünün eski devlet yapısı içinden geldiği de anım-sanacak olursa, bu geleneğin de işçi hareketine karşı alınan ta-vırda önemli bir etkisi olduğu söylenebilir.

237Türkiye ‹flçi S›n›f›na Bakarken....

Page 12: Türkiye ‹flçi S›n›f›na Bakarken1- Osmanl› ‹flçi Hareketinin Baz› Önemli Özellikleri Osmanlı işçi hareketi doğal olarak ekonomik ve sosyal içe-riği daha ağırlıklı

Bilindiği gibi uluslararası işçi hareketinin gelişim sürecindesendikalar, sınıf mücadelesinin doğrudan ürünü olarak ortayaçıktı. Bu gelişim sürecinin bir sonucu olarak radikal ve sosyalisthareketlerle yakın bağları oldu. Çeşitli değişiklikler yaşanmaklabirlikte, sendikalar çok uzun bir süre boyunca bağımsız mücade-le örgütleri olma özelliklerini korudular. Gelişmiş kapitalist ülke-lerde bu durum ancak İkinci Savaş ertesinde kesin bir biçimdedeğişti ve bu yıllardan sonra sendikalar içinde sermayenin güdü-mü ve yönlendirmesi daha belirleyici hale geldi (Işıklı, 1995). Oy-sa Avrupa’daki bu gelişimden farklı olarak Kemalist iktidar, İs-tanbul Umum Amele Birliği gibi daha baştan kendi güdümündeçeşitli “işçi örgütleri” oluşturmuş, işçileri buralarda örgütlenme-ye zorlamış, bu yolla da işçi sınıfını denetim altına almaya çalış-mıştır (Gülmez, 1983: 381 ve 389). İşçi sınıfının Cumhuriyetinbaşlangıç dönemindeki milliyetçi eğilimlerini bu açıdan bir imkâ-na dönüştüren Kemalist iktidar, bu işçi örgütlerini sınıf içindeKemalist ideolojinin eğitiminin yapıldığı üslere dönüştürebilmiş-tir. Kemalist iktidar aynı bilinçle kendi denetimi dışında hiçbir iş-çi örgütlenmesine izin vermemiş, bu örgütleri çeşitli yöntemlerleezmeye, yok etmeye çalışmıştır (Güzel, 1993: 161).

Türkiye işçi sınıfı tarihinde Cumhuriyet öncesi dönemdede, örneğin 1908 öncesinde ve sonrasında ya da 1914-21 ey-lemlilikleri sürecinde bağımsız işçi örgütlerine rastlamakmümkündür. Cumhuriyetten sonra ise 1924 yılında kurulanAmale Teali Cemiyeti’ni bu türden bağımsız işçi örgütlenmele-rinin ilk örnekleri arasında saymak olanaklıdır. 1940’lı yıllardaise -TSEKP (Türkiye Sosyalist Emekçi Köylü Partisi) veTSP’nin (Türkiye Sosyalist Partisi) siyasal çalışmalarının da et-kisiyle- devletten bağımsız bir dizi yerel sendika kurulmuştu.Siyasal iktidar bu gelişmeleri işçi hareketinin bağımsızlaşmaeğilimleri hakkında önemli bir sinyal olarak değerlendirdi vebu gelişmenin önünü kesmek için bu iki partiyi ve onların ça-lışmalarının bir ürünü olarak kurulan bu yerel sendikaları ka-pattı. Ardından ise 1947 tarihinde bir sendikalar yasası çıkardı(Güzel, 1982: 290-295). Bu sendikalar yasasının çıkarılmasınıetkileyen bir dizi iç ve dış etmenden söz edilebilir. Ama siyasiiktidarın bu sendikalar yasasını çıkarmakla temel olarak hedef-lediği şey, işçi hareketinin bağımsızlaşma dinamiğinin önünegeçmektir. Sendikalar yasasında yer alan grev ve siyaset yasağıbu amaçla doğrudan bağlantılıydı. Yasanın çıkarılışının hemenardından CHP ve 1949’lu yıllara doğru da Demokrat Parti

238 Mahmut Üstün

Page 13: Türkiye ‹flçi S›n›f›na Bakarken1- Osmanl› ‹flçi Hareketinin Baz› Önemli Özellikleri Osmanlı işçi hareketi doğal olarak ekonomik ve sosyal içe-riği daha ağırlıklı

(DP), kendi uyduları olan çeşitli işçi örgütleri oluşturdular.CHP güdümündeki İstanbul İşçi Sendikaları Birliği’nin karşı-sına 5 Mart 1950’de DP çizgisinde bir başka işçi örgütü, Hürİşçi Sendikaları Birliği kuruldu. Doğal olarak (!) her iki örgütde faaliyetlerini büyük ölçüde “siyaset yasağı”ndan muaf ola-rak yürüttüler. Daha sonra bu iki yapı birleşerek İstanbul İşçiSendikaları Birliği’ni kuracaklardır. Bu birliği Türk-İş’in emb-riyonu saymak olanaklıdır (Sülker, 1969: 66).

DİSK’in 1967 yılındaki kuruluşuna kadar devletten bağım-sız olarak kurulan sendikal örgütlenmelere rastlamak neredeyseolanaksızdır. 1952 yılında kurulan Türk-İş, işçi hareketinin dev-letten bağımsızlaşma sürecinin bir örgütsel ürünü olmaktan çok,devletin güdümlü işçi örgütü oluşturma geleneğinin bir ürünüolarak kuruldu. Bu konfederasyon, soğuk savaş döneminin ba-sıncı altında oluşturulmuş, en erken dönemlerinde ABD sendi-kacılığıyla yoğun bir ilişki trafiğine sokularak, “terbiye işlemi”netabi tutulmuştur. Soğuk savaş dönemi Amerikan sendikacılığı-nın temel ilkesi olan antikomünizm Türk-İş’in de temel ilkesi ol-muştur. Partiler üstü sendikacılık anlayışı, devlet güdümünün veABD sendikacılığının etkisinin bir başka göstergesidir. Böylecesiyasi iktidar bir devlet sendikası olan Türk-İş aracılığıyla, gele-cekte oluşabilecek bağımsız bir işçi hareketinin önüne daha ogünden güçlü bir barikat örmek istemişti. Türkiye proletaryası-nın ana gövdesini oluşturan kamu işçileri, istihdam politikasıaracılığıyla siyasal iktidara bağlanmaya zorlanırken, bir de dev-let sendikacılığı ile disipline edilmiş ve denetim altına alınmışolacaklardı. Türk-İş siyasal iktidarların kendisinden beklediğibu rolü 1980’li yıllara kadar neredeyse katıksız bir biçimde uy-gulamıştır (Koç, 1986). 1980’den sonra uygulamaya başlananneoliberal iktisat politikalarının kamu işçilerinin haklarını tasfi-yeyi temel amaçlarından biri olarak görmesi Türk-İş’le siyasal ik-tidar arasındaki ilişkinin yer yer çatışmacı bir mahiyet kazanma-sına yol açsa da, bu durum, Türk-İş’in “devlet sendikacılığı” çiz-gisinde temel bir değişikliğe yol açmamıştır.

8 - T ü r k i y e ‹ fl ç i S › n › f › B ü y ü m eD ö n e m i n i n Ç o c u ¤ u d u r

Türkiye işçi sınıfının oluşum sürecinin bir başka özelliği,gelişimini dünya genelinde ve ülke özelinde nispeten istikrarlıbir kapitalist büyümenin yaşandığı bir tarihsel kesitte gerçek-leştirmiş olmasıdır. İşçi sınıfının niceliksel ve niteliksel planda

239Türkiye ‹flçi S›n›f›na Bakarken....

Page 14: Türkiye ‹flçi S›n›f›na Bakarken1- Osmanl› ‹flçi Hareketinin Baz› Önemli Özellikleri Osmanlı işçi hareketi doğal olarak ekonomik ve sosyal içe-riği daha ağırlıklı

önemli bir gelişim yaşadığı 1963 – 1971 arası dönemde Türki-ye kapitalizminin her yıl ortalama % 9 civarında bir büyümetrendini yakaladığı görülmektedir (Keyder, 1990a: 63). Bu bü-yümenin ithal ikameci politikalar çerçevesinde yaşanıyor olma-sı, işçilerin ücret ve sosyal hak taleplerine daha esnek bir yak-laşımının ortaya çıkmasını da olanaklı kılmıştır. Özellikle dekamu kesimi işçileri sert mücadelelere gerek olmaksızın yaşamkoşullarında önemli iyileşmeler sağlamışlardır. 1963-1970 ve1973-1976 dönemlerinde işçilerin reel ücretlerinde önemli ar-tışlar yaşanmıştır (Keyder, 1990b: 318). Bu gelişim işçi sınıfınınmücadelesini ve politikleşmesini engellemese bile, sistemin es-neme imkânlarına bağlı olarak bu mücadelenin ve politikleş-menin ılımlı bir çerçeve içinde tutulabilmesi imkânlarını artır-mıştır. Çok daha önemlisi, siyasi iktidarlar, sınıfın farklı bölüm-leri karşısında farklı politikalar uygulayabilmiş, böylece sınıfınbir bütün olarak benzer bir mücadele ve politikleşme düzeyi-ne ulaşmasını önemli ölçüde dizginleyebilmişlerdir.

9 - ‹ fl ç i S › n › f › n › n A n a G ö v d e s iK a m u S e k t ö r ü n d e ‹ s t i h d a mE d i l m e k t e d i r

Türkiye işçi sınıfının ana gövdesini kamu sektöründe çalı-şan işçiler oluşturmuştur. Türkiye’de işçi sınıfının ana gövdesibu anlamda devlet mülkiyeti üzerinde yükselen “kolektif bur-juvazi” ile özel mülkiyet üzerinde yükselen klasik burjuvazidendaha önce ve daha yoğun bir ilişki içine girmiştir. Bu durum iş-çi sınıfının mücadelesinde devlet kavramını oldukça önemlihale getirmiş ve işçi sınıfının devlete bakışını da önemli ölçüdebelirlemiştir. İşçi sınıfı – devlet ilişkisi, özellikle de kamu sek-töründe çalışan işçiler açısından 1980’li yıllara kadar gayetılımlı bir ilişki görünümündedir. Bu durum Türkiye’deki işçihareketinin gelişim seyri açısından son derece önemli bir etkenolmuştur. Genel olarak bir büyüme dönemi yaşanıyor olmasıy-la ithal ikameci modelin kendi iç mantığı ve olanakları birleşin-ce, kapitalist devlet işletmelerinde sınıf mücadelesi çok uzunyıllar nispeten geri ve ılımlı bir çerçevede seyretmiştir. İç paza-ra dayalı ithal ikameci birikim modelinin mantığına ve imkân-larına bağlı olarak, iç pazarı canlandırmak amacıyla devlet üc-ret artışı talepleri karşısında daha esnek davranabilmiştir. Ayrı-ca kendi denetimindeki Türk-İş’in örgütlenmesi koşuluyla ka-mu işletmelerindeki sendikal örgütlenme girişimleri karşısında

240 Mahmut Üstün

Page 15: Türkiye ‹flçi S›n›f›na Bakarken1- Osmanl› ‹flçi Hareketinin Baz› Önemli Özellikleri Osmanlı işçi hareketi doğal olarak ekonomik ve sosyal içe-riği daha ağırlıklı

çoğu zaman çok sert bir tutum takınmamıştır. Devleti yöneten-ler işçilerin Türk-İş’te örgütlenmesini işçi sınıfını denetleyebil-menin ve iş uyuşmazlıklarını disipline edebilmenin bir aracıolarak görmüştür. Ayrıca, kamu işletmelerindeki istihdam po-litikasının bir sonucu olarak, bu işletmelere sürekli olarak hü-kümet partisi yandaşı olanlar işçi olarak alınmaya çalışılmıştır.Bu etkenler, kapitalist devlet işletmelerinde çalışan işçilerin sı-nıf mücadelesinin büyük ölçüde dışında kalmaları ve sınıf bi-linci alanında daha geri bir noktada bulunmaları sonucunu do-ğurmuştur. Siyasi iktidarların KİT işçileri ile özel sektör işçile-ri arasında uyguladığı ayırımcı politika, işçi sınıfı içinde dene-yim ve bilinç düzeyi açısından ciddi eşitsizlik ve kopukluklaryaratmıştır. Bundan dolayıdır ki, özel kapitalist işletmelerdeçalışan işçiler arasında bağımsız mücadele süreci son derecehızla gelişirken, devlet işletmesinde çalışan işçiler arasındauzun süre en gerici partiler bile önemli bir etkinlik alanı bula-bilmiştir. Bu tablo ancak 1980’li yıllarda değişmeye başlamış-tır. Geçmişte ithal ikameci modelin motoru olan KİT’ler, buyıllardan sonra neo-liberal politikalar açısından motor rolü oy-namışlar, bu türden politikaların sonucunda kamu işçilerininyaşam ve gelir düzeylerinde ciddi düşüşler yaşanmıştır. Kamuişçileri açısından o güne kadar daha çok geçerli olan “babadevlet” imajı, yerini “patron devlet” imajına terk etmeye baş-lamıştır. Bu gelişmelerin bir sonucu olarak 1980 öncesinin nis-peten suskun kamu işçileri 1987-1991 eylemlilik dalgasınınana gövdesini oluşturmuş, daha kuvvetli bir ifadeyle, başınıçekmiştir.

1 0 - S a ¤ P a r t i l e r l e ‹ fl ç i S › n › f ›‹ l i fl k i s i D i ¤ e r Ü l k e l e r e G ö r e D a h aG ü ç l ü O l m u fl t u r

Türkiye’de işçi sınıfı ile ilgili yapılacak anlamlı bir değer-lendirme, Türkiye’de sağ partiler-işçi sınıfı ilişkisinin başkacoğrafyalara göre daha kuvvetli ve yakın bir ilişki olduğunu dasaptamak durumundadır. İthal ikameci politikanın uygulandı-ğı tarihsel kesitte Türkiye’de genellikle sağ partiler hükümetetmişlerdir. Hükümet partilerinin genellikle sağ sermaye parti-leri olması, KİT’lere toplumsal bilinç açısından en geri kesim-lerden -hatta 1970’li yıllarda yoğun bir biçimde MHP tabanın-dan da- işçi devşirmek gibi bir sonuç doğurmuştur (Koç, 1992:279). Böylesi bir tarihi gelişim, doğal olarak işçi sınıfının bi-

241Türkiye ‹flçi S›n›f›na Bakarken....

Page 16: Türkiye ‹flçi S›n›f›na Bakarken1- Osmanl› ‹flçi Hareketinin Baz› Önemli Özellikleri Osmanlı işçi hareketi doğal olarak ekonomik ve sosyal içe-riği daha ağırlıklı

linçsel şekillenmesini etkilemiş ve sınıf bilincinin oluşumundaönemli tıkanıklıklara neden olmuştur.

İthal ikameci birikim modelinin olanakları, işçi sınıfınınyalnızca sağ partiler tarafından işe alınmalarına değil aynı za-manda bu partilerin hükümet olduğu dönemlerde sert müca-delelere gerek olmaksızın bir dizi ekonomik ve sosyal hak eldeetmelerine yol açmıştır. Bu durum devlet işletmelerindeki işçi-lerin sağ siyasal partilerle olan bağlarını kuvvetlendirmiştir(Koç, 1997: 286 - 288).

Türkiye’de sosyalist partilerin işçi sınıfı ve sendikalarla bağkurması zor ve yasak çemberi ile engellenirken, ayrıca Türki-ye’de bir sosyal demokrat akımın şekillenmesi ve bu temeldesendikalarla bağ kurması ancak 1960’lı yılların sonunda, dahaziyade de 1970’li yıllarda söz konusu olabilirken, genel olarakdevlet ve özel olarak da sağ partiler sendikalarla hep kuvvetlibir ilişki içinde olmuşlardır. İstanbul Umum Amele Birliği, İs-tanbul İşçi Sendikaları Birliği, Hür İşçi Sendikaları Birliği,Türk-İş bu kuvvetli ilişkinin en önemli örgütsel ifadeleridir. Builişki DİSK’in kuruluşuna kadar egemenliğini neredeyse pü-rüzsüz biçimde sürdürmüş, DİSK’in kuruluşuyla büyük bir ya-ra almasına karşın yine de bugünlere kadar kesintisiz bir bi-çimde devam etmiştir. DİSK’in kuruluşundan sonra, büyük öl-çüde DİSK’e bir tepki olarak gündeme gelen MİSK ve HAK-İŞ örgütlenmeleri de sağ siyasal partilerle işçi sendikaları ara-sındaki ilişkinin bir diğer önemli boyutunu oluşturmaktadır.Geleneksel olarak sendika-siyasi parti ilişkisine karşı söylemle-riyle tanınan sağ siyasi partilerin işçi sendikalarıyla bu yakınilişkisi, kanaatimizce zengin, ilginç ve bakir bir araştırma alanıolarak önümüzde durmaktadır.

1 1 - T ü r k i y e ‹ fl ç i S › n › f › n › n S o lS i y a s a l H a r e k e t l e r l e ‹ l i fl k i l e r iS o n D e r e c e S › n › r l › d › r

Türkiye işçi sınıfı tarihine bakarken gözetilmesi gereken birbaşka önemli nokta da, sosyal demokrasi ve sosyalist hareket-lerle işçi sınıfı ilişkisinin, başta Avrupa işçi hareketi olmak üze-re bir dizi ülkedeki gelişime göre çok daha farklı bir seyir izle-mesidir. Pek çok ülkede işçi sınıfının mücadele tarihi ile solpartilerin oluşum ve gelişim tarihi paralel ve iç içe bir seyir iz-lemiş (Abendroth, 1992), böylelikle de işçi sınıfının pek çok

242 Mahmut Üstün

Page 17: Türkiye ‹flçi S›n›f›na Bakarken1- Osmanl› ‹flçi Hareketinin Baz› Önemli Özellikleri Osmanlı işçi hareketi doğal olarak ekonomik ve sosyal içe-riği daha ağırlıklı

üyesinin zihninde kendi haklarının kazanılması ile sol partile-rin faaliyetleri arasında dolaysız bir bağ kurulmuştur. OysaTürkiye’deki gelişim oldukça farklı bir seyir izlemiştir.

Türkiye’de sosyal demokrasi bir siyasal akım olarak ancakişçi sınıfı hareketi çocukluk dönemini aşıp olgunluk döneminegirmeye başladığı tarihte ve üstelik Avrupa sosyal demokrasisi-nin klasik döneminden oldukça farklı bir kimlikle ortaya çık-mıştır. İşçi sınıfı ile az çok bir bağa sahip olmakla birlikte, hiç-bir zaman bir işçi partisi hüviyeti kazanmamış; çok dahaönemlisi böyle bir hüviyet kazanmayı istememiştir de. Türkiyesosyal demokrasisi, geleneksel devlet partisi olan ve geçmişteişçi sınıfına yönelik pek çok baskıcı yasa ve uygulamanın so-rumluluğunu dolaysız bir biçimde taşıyan CHP’nin geçirdiğibir iç evrimin sonucu olarak ortaya çıkmış ve oluşumunu an-cak 1960’lı yılların sonunda tamamlayabilmiştir. Sosyal de-mokrasi 1970-80 döneminde önce Türk-İş, ardından da DİSKüzerinden işçi sınıfı ile bağ kurmaya çalışmış fakat bu çaba hiç-bir zaman Avrupa sosyal demokrasisinin tarihinde olduğu gibisınıf bilincinin ve mücadelesinin ilerletilmesi perspektifine da-yanmamıştır (Savran, 1986: 78).

Türkiye sosyalizminin tarihi ise çok eskilere dayanır, bu ta-rih neredeyse Türkiye işçi sınıfının ilk oluşum dönemlerine ka-dar götürülebilir. Osmanlı döneminde sosyalist hareketlerle iş-çi sınıfı arasında yukarıda söz ettiğimiz türden bir iç içelik vekader birliği mevcutsa da, bu gelişim Kurtuluş Savaşı ve Cum-huriyet rejimi sırasında büyük bir kırılmaya uğramıştır. Bu ta-rihten sonra sosyalist hareketlerin, başka tartışmalı konular biryana bırakılmak kaydıyla, yine işçi sınıfı merkezli bir politikave örgütlenme çabası içinde olduklarını görüyoruz. 1950’li yıl-lara kadar faaliyet gösteren sosyalist partilerin bütün güçsüz-lüklerine ve eksikliklerine karşın birer işçi partisi hüviyeti taşı-dıkları tartışmasızdır. Fakat bu partiler büyük bir baskı çembe-rine alınarak güçsüzleştirilmiş, işçi sınıfının ana gövdesi dedevlet vesayetindeki örgütlenmelerin denetimine alınmıştır.Böylece Kemalist iktidar iki hareketin birleşmesini büyük öl-çüde engelleyebilmiştir. Oysa işçi sınıfı ile sol hareketin dahayaygın bir bağa sahip olduğu 1960’larda sosyalist iddialı parti-ler, politik ve örgütsel dikkatlerini 1950 öncesi hareketlere kı-yasla işçi sınıfı üzerine çok daha az yöneltmişlerdir. Bir işçi par-tisi olarak kurulan TİP, kuruluşundan 1968’li yıllara kadar işçimerkezli politikadan liberal popülist politikalara doğru istik-

243Türkiye ‹flçi S›n›f›na Bakarken....

Page 18: Türkiye ‹flçi S›n›f›na Bakarken1- Osmanl› ‹flçi Hareketinin Baz› Önemli Özellikleri Osmanlı işçi hareketi doğal olarak ekonomik ve sosyal içe-riği daha ağırlıklı

rarlı bir dönüşüm yaşarken, solun diğer fraksiyonları daha baş-langıçtan itibaren işçi sınıfından çok daha uzak bir politik ör-gütsel konumlanışa sahip olmuştur. 1960 sonrası sol hareketle-rin faaliyetlerinde “devrimci” ve “liberal” versiyonlarıyla halk-çı siyasetin daha başat bir özellik olduğunu söylemek yanlış birtanımlama olmayacaktır (Aydınoğlu, 1992: 86-132). İşçi sınıfı-nı merkeze almayan sosyalizm anlayışı, 1970’li yıllarda da özüitibariyle bir değişikliğe uğramayacaktır. Türkiye’deki sosyalisthareketler kalıcı şekillenmelerini 1960’lı yıllarda, yani sosyalistülkelerde statükocu bir çizginin, Avrupa’daki işçi hareketindereformculaşmanın, ulusal halkçı hareketlerde ise canlanmanınyaşandığı bir tarihsel konjonktürde gerçekleştirmişlerdir. Budurum ise Türkiye solunu, işçi sınıfını eksen almayan halkçıdevrimcilik ile uzlaşmacı bir işçi politikası anlayışının etkileri-ne açık hale getirmiştir. Ülke koşullarının da bu durumu bes-lemesi, bir başka ifadeyle, bu dönemlerdeki işçi hareketinin,eylemlilik düzeyi olarak sınıf dışı kesimlerdeki hareketlenme-nin gölgesinde kalmış olması nedeniyle geleneksel sol hareke-tin sınıfa ilgisi, bir iki istisnasıyla, son derece sınırlı olmuştur.Tahmin edilebileceği gibi bu sınırlı ilginin ideolojik içeriği dehayli tartışmalıdır. Bütün bu sınırlı ilgiye karşın 1960’lı yıllardaTİP, 1970’li yıllarda ise TKP işçi sınıfı içinde küçümsenemezbir kuvvet elde etmişler, fakat bu kuvvet, sosyalist hareketle iş-çi sınıfının birliğinin kalıcılaşması ve gelenekselleşmesi sonu-cunu doğuracak bir niteliğe ve niceliğe sahip olamamıştır.

1 2 . T ü r k i y e ‹ fl ç i S › n › f › n d a N i s p e t e nZ a y › f O l m a k l a B i r l i k t e B i r S i y a s a lE y l e m G e l e n e ¤ i O l u fl m u fl t u r

1923-1960 yılları arasında 140 civarında grev gerçekleştiği-ni görüyoruz. Bu grevlerin 1923-1936 yılları arasında yoğun-laştığı (94 grev), 1936 tarihli İş Kanunu’nda grevlerin yasaklan-ması ve 2. Dünya Savaşı nedeniyle bu tarihten sonra belirginbir biçimde azaldığı görülmektedir (Akkaya, 2002: 167 ve172). Şen’in yaptığı grev ve eylem dökümünden kalkarak1960’lı yıllara kadar olan işçi eylemlerinin genel özelliklerinebaktığımızda eylemlerin ağırlıkla ücret artırımı, ödenmeyenücret alacaklarının istenmesi, işten atılan işçilerin geri alınma-sı, iş kazalarının protesto edilmesi gibi ekonomik sosyal talep-ler ekseninde geliştiği görülmektedir (Şen, 1993: 41). Ağustos1923’te İzmir’de incir devşirme işinde çalışan kadın ve erkek

244 Mahmut Üstün

Page 19: Türkiye ‹flçi S›n›f›na Bakarken1- Osmanl› ‹flçi Hareketinin Baz› Önemli Özellikleri Osmanlı işçi hareketi doğal olarak ekonomik ve sosyal içe-riği daha ağırlıklı

işçilerin ve Temmuz 1924’te İstanbul Ortaköy’de tütün depo-lama işinde çalışan kadın işçilerin eylemlerinin ana eksenini isekadın ve erkek işçiler arasında ücret eşitliğinin sağlanması vekadın işçilerin çalışma koşullarının düzeltilmesi gibi nispetenileri ekonomik-sosyal talepler oluşturmaktaydı (Şen,1993:41-48). Bu tür eylemlerin en kitlesellerinin ise dönem boyuncabirkaç kez kaza tazminatları ve sağlık koşullarının iyileştirilme-si talebi ekseninde Zonguldak’ta gerçekleştirilen eylemler ol-duğunu görüyoruz (Şen, 1993: 41-48).

Dönem boyunca önemsenebilecek nicelikte siyasal taleplieylemler de gerçekleştirilmiştir. Kimi eylemlerde siyasal talep-ler ekonomik taleplerle iç içe geçerken, doğrudan siyasal talep-ler ekseninde gelişen eylemlere de rastlanmaktadır. Yabancısermayeye ait işletmelerde çalışan işçilerin eylemlerinde genel-likle yabancı sermayeye karşıt taleplerin de formüle edildiğigözlemlenmektedir (Şen, 1993: 41-48). Ne var ki öne sürülensiyasal talepler dikkate alındığında işçi hareketinin, bilinç dü-zeyinde hayli karmaşık etkilerin altında olduğu görülmektedir.Örneğin İstanbul Terkos işçilerinin Ekim 1923 tarihinde ger-çekleştirdikleri eylemde “gayrimüslim” işçilerin işten çıkarıl-ması talebi de yer almaktaydı (Şen, 1993: 42). Yine 18 Kasım1923’de gerçekleştirilen Şark Şimendiferi işçilerinin eylemin-de, işletmenin müdürleri “Yunan yanlısı” oldukları iddiasıylaiktidara şikayet edilmekteydi (Şen, 1993: 42). Siyasal talepli ey-lemlere bir başka ilginç örnek de İzmir Limanı depolama işçi-lerinin eyleminde Serbest Fırka’nın kapatılmasının protestoedilmiş olmasıdır (Şen, 1993: 44). Siyasal nitelikli işçi eylemle-rinin önemli bir ağırlığı bu tür karmaşık özellikler gösterirken,bu dönem zarfında, örneğin 4 Eylül 1949’da gerçekleşen Men-sucat Sanayi işçilerinin eyleminde olduğu gibi, sınırlı sayıda daolsa daha arı bir siyasal niteliğe sahip işçi eylemlerine de rast-lanmaktadır. Mensucat işçileri eyleminin amacı işsizliği ve bu-na neden olan siyasal iktidarı protesto etmekti (Şen,1993: 46).Bu dönemin siyasal yoğunluğu en yüksek eylemleri olan 1 Ma-yıs gösterilerine ise yüksek bir katılım olduğunu söylemek ola-naksızdır (Şen, 1993: 41-48).

İşçi hareketi Cumhuriyet tarihindeki sıçramasını ancak1960’lı yıllardan sonra gerçekleştirebilecektir. 1963-1971 tarih-leri arasında 600 civarında işçi eyleminin gerçekleşmiş olduğuifade edilmektedir (Akkaya, 2002: 65-70). 1960’lı yıllarda ey-lemlerin iki temel eksende geliştiği görülmektedir. İşçiler bir

245Türkiye ‹flçi S›n›f›na Bakarken....

Page 20: Türkiye ‹flçi S›n›f›na Bakarken1- Osmanl› ‹flçi Hareketinin Baz› Önemli Özellikleri Osmanlı işçi hareketi doğal olarak ekonomik ve sosyal içe-riği daha ağırlıklı

yandan bu eylemlerle ekonomik ve sosyal haklarını ilerletmeyeçalışırlarken, diğer yandan da siyasi iktidarların ve sermayeçevrelerinin toplu iş sözleşmesi ve grev hakkını fiilen kullanıl-maz hale getirme çabalarına karşı son derece etkili ve kararlıbir mücadele yürütmektedirler. Genel olarak sendikal örgüt-lenme hakkının savunulması ve özel olarak da işçilerin örgüt-lenmek istedikleri sendikayı özgürce seçebilmelerinin önünde-ki fiili engellerin kaldırılması talebi, 1960 sonrası işçi hareketi-nin en ayırıcı özelliklerinden biri sayılabilir. Denilebilir ki işçi-ler, 1960 sonrası verdikleri mücadelelerle, 27 Mayıs Anayasasıile önü açılan ve 1963 tarihli 274 ve 275 sayılı yasalarda düzen-lenen sendikal hakların büyük ölçüde kalıcı olmasını sağlamış-lardır.

Ayrıca bu dönemdeki eylemlerde 27 Mayıs’ın estirdiği rüz-garların da beslediği bir antiemperyalist karakter de söz konu-sudur. 27 Mayısçıların DP’yi “ülkeyi dış güçlere satmak”la suç-lamaları ve Kemalizmin “Milli Kurtuluşçuluğu”na sahip çık-maları, özellikle yabancı sermayeye ait işletmelerdeki işçi ey-lemlerinde yankısını bulmuştur. Bu dönemde askeri inşaatlar-da, ATAŞ’ta, Morrison-Knudsen Company’de, Goodyear’dayapılan bir dizi eylemin ana motifi “ülkeyi sömüren yabancısermaye tahakkümüne” karşıtlıktı (Güzel, 1993: 311 - 328).1966 yılının başlarında gerçekleşen ve 85 gün süren Paşabah-çe grevi, bu dönem işçi hareketinde ayrı bir önem taşır. ZiraPaşabahçe grevi, devlet sendikacılığına tepkinin simgeleştiğibir eylemdir. Bu eylem, bir anlamda 1967’de DİSK’in kurul-masıyla sonuçlanan sürecin ateşleyicisi olmuştur.

1968-70 dönemi işçi hareketi açısından adı özel olarak zik-redilmesi gereken bir başka eylem de 15-16 Haziran direnişi-dir. DİSK’in kapatılmasını engellemek amacıyla gerçekleştiri-len ve bölgesel bir genel grev niteliği taşıyan 15-16 Haziran di-renişi bu dönem işçi eylemlerinin doruk noktasıdır.

1970-1980 döneminde, başını yine özel sektör işçilerininçektiği bir dizi işçi eylemi yaşandı. Ekonomik krizin derinleş-mesi ve siyasal krizin sık sık hükümet değişikliklerini zorunlukılması nedeniyle, kitlesel işten atılmaların yoğunlaşmasınabağlı olarak, kamu sektöründe çalışan işçiler de 1970’li yıllarınikinci yarısından itibaren hareketlenmeye başladılar. 1972-1980 arasında 1250 civarında grev eylemi gerçekleştirildi (Ak-kaya, 2002: 75 ve 85). Bu dönemde direniş ve işgal türü eylem-

246 Mahmut Üstün

Page 21: Türkiye ‹flçi S›n›f›na Bakarken1- Osmanl› ‹flçi Hareketinin Baz› Önemli Özellikleri Osmanlı işçi hareketi doğal olarak ekonomik ve sosyal içe-riği daha ağırlıklı

lerin de grevler kadar yaygın bir eylem aracı haline dönüştüğügözlenmektedir. 1970’li yıllar, aynı zamanda işçi eylemlerinindaha açık politik biçimler kazanmaya başladığı bir süreçtir. Buyıllarda yeniden kutlanmaya başlanan ve her biri aynı zaman-da politik kitle gösterisine dönüşen 1 Mayıs’lar, DGM’lere kar-şı yürütülen mücadele, İTÜ’de öldürülen öğrencilere sahipçıkmak amacıyla gerçekleştirilen faşizme ihtar eylemleri, Kah-ramanmaraş katliamını protesto amacıyla yapılan eylemler budönemin önemli politik işçi eylemleriydi. “ Açız!” temel sloga-nıyla başlayan 1980 sonrası işçi eylemlerinde ise işçiler kısa birsüre de kendi açlıkları ile 12 Eylül Rejimi ve liberal ANAP ik-tidarı arasında bir bağ kurarak 12 Eylül ve hükümet karşıtı slo-ganlar atmaya başladılar (Koç, 1991). Ayrıca yasal eylem ola-naklarının darlığı da harekete kendililiğinden belirli bir politikkarakter kazandırmıştı. Bu dönemin en önemli eylemi olan1991 tarihli Zonguldak Madenci direnişinin temel amacınınhükümeti düşürmek olması ve bu eylem sırasında Körfez Sava-şı’na karşıt sloganların atılması sınıf hareketindeki politikleşmeeğiliminin giderek yükseldiğine işaret etmekteydi. Fakat bekle-nenin aksine Zonguldak Direnişi 1980 sonrası yükselen işçi ey-lemleri dalgasının kırılma ve geri çekilme noktası oldu. Böyle-ce bu dönemin eylemleri politik karakter bakımından yeterigelişkinliğe ermeden bir geri çekilme yaşamak zorunda kaldı.

1 3 - T ü r k i y e ‹ fl ç i S › n › f › n › nB a r › fl ç › l – Ç a t › fl m a c › M ü c a d e l e G e l e n e ¤ iÜ z e r i n e B a z › G ö z l e m l e r

1923-1960 dönemi işçi eylemleriyle ilgili belirtilmesi önemtaşıyan en önemli özelliklerden biri de bu eylemlerin neredey-se yarıya yakınının taleplerine ulaşmak anlamında başarısızlık-la sonuçlanmış olmasıdır. Başarısızlıkla sonuçlanan eylemlerinçoğunda siyasi iktidar tarafından polis ve jandarma gücüyle ey-leme sert bir müdahalede bulunulmasının son derece önemlibir etken olduğu görülüyor. Bu dönemin işçi eylemlerinde çoksayıda ölüm, yaralanma, yargılanma ve tutuklanma olayınarastlanıyor olması, 1923-1960 döneminde barışçıl sınırları zor-layan işçi eylemlerinin dikkate değer bir ağırlık oluşturduğukonusunda önemli bir veri sayılabilir (Şen, 1993: 41 ve 48).

1960’lı yıllarda, özellikle de bu on yılın son dönemlerinde,işçi hareketinin eylem geleneğinin şekillenmesi bakımından

247Türkiye ‹flçi S›n›f›na Bakarken....

Page 22: Türkiye ‹flçi S›n›f›na Bakarken1- Osmanl› ‹flçi Hareketinin Baz› Önemli Özellikleri Osmanlı işçi hareketi doğal olarak ekonomik ve sosyal içe-riği daha ağırlıklı

başka bazı önemli gelişmelerin de yaşandığına tanık oluyoruz.1960’lar işçi hareketinin direniş ve işgal gibi eylem türleriniçok yoğun olarak kullanmaya başladığı bir dönemdir. İlk kezDerby direnişinde gerçekleştirilen işgal eylemi 1968-70 yıllarıarasında neredeyse olağan eylem biçimi haline dönüşecektir(Akkaya, 2002: 65-70). Dönem boyunca 71’i İstanbul’da ol-mak üzere 200’e yakın grev dışı eylem gerçekleşmiş; bunlarınbir bölümünü miting, yürüyüş gibi etkinlikler oluştururken,grev dışı eylemlerin asıl ağırlığını direniş ve işgal gibi eylemleroluşturmuştur (Akkaya, 2002: 65-70). En önemli işçi eylemleriarasında yer alan Kavel (1963), Bozkurt Mensucat (1963), Be-rec (1964), Zonguldak (1965), Petrol Ofisi (1966), Kula Men-sucat (1966), Singer (1969), Türk Demir Döküm (1969) ey-lemlerinde polis ve jandarma güçleri ile işçiler arasında olduk-ça büyük çatışmalar yaşanmıştır. Bu eylemler sırasında çok sa-yıda ölümler, yaralanmalar, gözaltı ve tutuklamalar olmuştur(Şen, 1993: 49-80; Güzel, 1980). Üç kişinin ölümü ile sonuçla-nan ve yasadışı bölgesel genel grev niteliği taşıyan 15-16 Hazi-ran eylemleri ise siyasal iktidarla işçi sınıfının çatışmacı ilişkile-ri açısından bu dönemin en önemli örneği durumundadır.

Aynı konuya 1970-80 dönemi açısından bakıldığında, özel-likle 1978 sonrası işçi eylemlerinde pek çok kez güvenlik güç-leriyle çatışmalar yaşandığı görülmektedir. Fabrika işgalleri veözellikle de direnişler bu dönemde de işçi hareketinin en tipikeylem biçimleri arasındaydı. TARİŞ direnişi ise bu eylemliliksürecinin en son, en büyük ve en etkili halkası oldu. Yığınsalişten çıkarmalara ve fabrikalardaki “ülkücü kadrolaşmaya”tepki ile eyleme geçen TARİŞ işçileri uzun bir süre fabrikayı iş-gal ettiler. Ama büyük ölçüde örgütsel donanım eksikliği vedeneyimsizlik yüzünden uzun bir direnişin sonunda yenildiler(Şen, 1993: 151). 1980’li yıllardan sonra gelişen işçi eylemleriise çok büyük ölçüde barışçıldır. Bu dönemde çok sık başvu-rulan grev dışı eylemlerde bile çatışmacı yöntemler değil, vizi-te eylemi, oturma eylemi, sakal bırakma eylemi gibi barışçılyöntemler kullanılmıştır. Direniş, işgal gibi çatışmacı yöntem-lere ise daha çok, az sayıda işçi çalıştıran küçük işletmelerdebaşvurulmuştur. Bu eylemler gerek nicelik olarak gerekse ya-rattığı etkiler bakımından 1980 sonrasının işçi eylemlerini yön-lendirebilecek düzeye ulaşamamıştır.

1 4 - T ü r k i y e ‹ fl ç i H a r e k e t i n d e T a b a n

248 Mahmut Üstün

Page 23: Türkiye ‹flçi S›n›f›na Bakarken1- Osmanl› ‹flçi Hareketinin Baz› Önemli Özellikleri Osmanlı işçi hareketi doğal olarak ekonomik ve sosyal içe-riği daha ağırlıklı

Ö r g ü t l e n m e l e r i G e n e l O l a r a k “ Y ö n e t i c iO r g a n ” O l a m a m › fl l a r d › r

İşçi hareketleri tarihinde, mücadele düzeylerine bağlı ola-rak “konsey”, “sovyet” vb. adlar verilen ve politik nitelikler detaşıyan taban örgütlenmeleri olduğu gibi, daha çok ekonomikamaçlı ve fabrika ölçekli olarak ortaya çıkan “komite” türü ta-ban örgütlerine de rastlanmaktadır. Türkiye işçi hareketi tari-hine bakıldığında ise yaygın, militan ve politik hareketlere pekrastlanmaz; taban örgütlenmeleri daha çok “komite” biçiminialmıştır ve yerel ölçekle sınırlı kalmıştır.

1923-1960 dönemi işçi hareketinde, bu alandaki ampirikveriler sınırlı olmakla birlikte eylemlilik sürecinin ortaya çıkar-dığı taban işçi örgütlenmelerinin işçi mücadelesinde önemliroller üstlenmiş olduğunu düşünmek olanaklıdır. Zira, sözügeçen süreç sendikal örgütlenmelerin ve grev hakkının önemliölçüde yasaklandığı, yasak olmadığı dönemlerde de ciddi ölçü-de sınırlandırıldığı bir dönemdir. Bu nedenledir ki bu dönem-deki eylemlerin örgütlenmesi ve yönlendirilmesinde kurumsal-laşmış örgütlerin belirleyici bir ağırlığa sahip olabilmesi olduk-ça zordur. 1927 yılında Adana-Nusaybin demiryolu grevindegrevi yönlendirdikleri gerekçesiyle yargılanan işçilerin, aynı za-manda grev komitesi türünden bir örgütlenme oluşturmuş bu-lunmaları da bu açıdan ilginç bir örnektir (Akkaya, 2002: 168).Yine de kesin bir yargı da bulunabilmek açısından bu alanda-ki verilerin yeterli hale gelmesini beklemek gerekecektir.

1960-80 dönemi işçi hareketinde de pek çok eylemde tabanörgütlenmelerinin önemli roller üstlendikleri görülmektedir.1978’li yıllara kadar mevcut sendikal yapılar bu taban örgütlü-lükleri üzerinde inisiyatif sahibi olabilirken, bu tarihten sonra-ki eylemlerde artan yoğunlukta taban örgütleri ile sendikalarınmerkezi yapıları arasında iradi çatışmaların yaşandığı, fakatmevcut sendikal yapıların aşılamadığı gözlenmektedir.

1987’den sonra yeniden yaygınlaşmaya başlayan bütün işçieylemlerinde de değişik türden taban örgütlenmeleri oluştu-rulduğu ve bunların eylemin gidişatı üzerinde zaman zamanbelirleyici roller üstlenebildikleri görülmektedir. Dahası bu ta-ban örgütlenmeleri çeşitli bölgelerde oluşturulan Şubeler Plat-formu ve özellikle de Kurultay türü daha üst örgütlenmelerlesendikaların merkez yönetimlerine karşı tabana dayalı demok-ratik yönetici alternatifler oluşturmaya çalışmışlar, fakat gerek-

249Türkiye ‹flçi S›n›f›na Bakarken....

Page 24: Türkiye ‹flçi S›n›f›na Bakarken1- Osmanl› ‹flçi Hareketinin Baz› Önemli Özellikleri Osmanlı işçi hareketi doğal olarak ekonomik ve sosyal içe-riği daha ağırlıklı

li başarıyı elde edememişlerdir.

Taban örgütlenmeleri üzerine yaptığımız bu değerlendirmebu alandaki araştırma ve verilerin sınırlı olması nedeniyle ko-nuyu bütün boyutlarıyla ve tam olarak inceleme iddiasına da-yalı olmaktan çok, konuya dikkat çekebilmek açısından bir de-ğer taşımaktadır. Bugüne kadar çok ihmal edilmiş olan bualan, önemli ölçüde el değmemiş bir araştırma alanı olarakönümüzde durmaktadır.

1 5 . ‹ fl ç i S › n › f › n › n O r t a k H a f › z a s › n d a ,S ü r e c i n Ö z g ü n l ü ¤ ü N e d e n i y l e K e n d iM ü c a d e l e s i y l e H a k l a r › n K a z a n › l m a s ›A r a s › n d a D o l a y s › z B i r ‹ l l i y e t B a ¤ ›O l u fl m a m › fl t › r

Buraya kadar anlatılanların da açık bir biçimde ortaya koy-duğu gibi Türkiye’de işçi sınıfının haklarını elde edişi belli öz-günlükler taşır (Işıklı, 1987: 10). Nitekim bu özgünlük nedeniy-ledir ki, yıllardır Türkiye’de hakların “yukarıdan mı verildiği,yoksa aşağıdan mı alındığı” ekseninde yoğun bir tartışma yürü-tülmektedir. Bu tartışma yürütüldüğü biçimiyle abartılıdır vedolayısıyla yanlış bazı sonuçlar üretebilmektedir. Zira haklarınyukarıdan verildiğini iddia eden yaklaşımlar, sınıf mücadelesin-de yılların oluşturduğu birikimi boşa sayan, sadece hakların so-mut olarak elde edilmesini önceleyen konjonktürdeki hareket-lilik düzeyini esas alan yaklaşımlardır. Vardıkları sonuç ise, busüreçte işçi sınıfının ağırlığını ve birikimini tümüyle devre dışıbırakan bir “ihsan teorisi”dir. Hakların aşağıdan mücadeleylealındığı görüşünü savunanlar ise işçi hareketliliğini abartmakta,böylece hakların elde edilişindeki özgün süreci yok sayarak yan-lış bir zeminde tartışmakta ve sonuçta gerçekleri daha da anla-şılmaz hale getirmektedirler (Güzel, 1987: 76).

Bizce işçi sınıfının kazanımlarını elde edişinde yılların sınıfmücadelesiyle oluşmuş birikimin ve söz konusu konjonktürler-deki sınıf dengelerinin doğrudan etkisi vardır. Siyasi iktidarın,sınıfın mücadelesinden ve işçiler ve emekçiler içerisinde o andabiriken tepki ve eylem düzeyinden bağımsız olarak hakları du-rup dururken “ihsan” etmiş olduğunu düşünmek doğru biryaklaşım değildir. Nitekim 27 Mayıs’ın ardından anayasal hak-ların yasal ifadelerine kavuşturulması talebi ekseninde o dönemiçin oldukça yığınsal sayılacak eylemlerin gerçekleşmesi bu bi-rikimin dışavurumu sayılabilir. Ama bu ve benzeri bazı eylem-

250 Mahmut Üstün

Page 25: Türkiye ‹flçi S›n›f›na Bakarken1- Osmanl› ‹flçi Hareketinin Baz› Önemli Özellikleri Osmanlı işçi hareketi doğal olarak ekonomik ve sosyal içe-riği daha ağırlıklı

lerin varlığını, elde edilen hakların işçi mücadelesinin dolaysızbir sonucu olduğu sonucunu çıkarmak için yeterli saymak, ka-naatimizce doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Bu mücadelelerinkapsamı ve içeriği, işçilerin kendi mücadeleleriyle kazanılanhaklar arasında bir illiyet bağı kurmalarını sağlayacak boyutla-ra ulaşmamıştır. Zira işin özgünlüğü şuradadır ki, bu haklarınelde edilmesini önceleyen günlerde şiddetli bir sınıf mücadele-si yoktur; “haklar”, siyasi iktidarın “sıcak bir çarpışma pratiği”ile geriletilmesinin ertesinde elde edilmemiştir (Koç, 1987: 32).

Kısacası “haklar”ın elde edilmesi sınıf mücadelesinin biri-kimine, mevcut konjonktürlerdeki sınıf dengelerine, arayışlarave patlama dinamiklerine dolaysız bağlı olduğu için “aşağı-dan”, ama bu birikim henüz patlamaya dönüşmeden (ve bu-nun önünün kesilmesi perspektifiyle de) verildikleri için “yu-karıdan” elde edilmişlerdir. Bu özgün gelişimi besleyen bir çoketmen vardır. Hakların alınmasında işçi sınıfının gücü ve işçimücadelesinin birikimi tek etken olmamıştır. Bu etmenlerdenbiri; Türkiye burjuvazisinin gerek kendi, gerekse uluslararasıburjuvazinin deneyimlerine dayanan bir bilinçle hareket ede-bilmesidir. İkincisi; işçi haklarının elde edilmesinde aynı za-manda siyasi iktidar bloğu içindeki çelişki ve çatışmalarındaküçümsenemez bir rolü olmuştur. Üçüncüsü ; iç pazara dayalısermaye birikim süreci ve bu süreçte kapitalist ekonomininnispeten istikrarlı bir büyüme grafiği izlemesi de bu tür politi-kaları olanaklı kılmıştır. Dördüncü ve son etken olarak, bu dö-nemin dünya koşullarının da bu tür gelişmelere uygun ve hat-ta yer yer teşvik edici olmasını sayabiliriz.

Nitekim bu özgün gelişme, hakların alınması konusunda iş-çi sınıfı içinde küçümsenmemesi gereken bir yanlış bilinçlen-menin oluşmasına kaynaklık etmiştir. İşçi hareketliliğinin ken-di mücadelesiyle dolaysız bir bağı bulunmayan I. Meşrutiyet veII. Meşrutiyet’in ilanı gibi gelişmelerin ardından yaygınlaşma-ya başlaması, fakat bu nispeten serbest dönemleri Tatil-i EşgalKanunu gibi yasaklayıcı uygulamalar izleyince bu seferde geriçekilip suskunlaşması; 27 Mayıs’ın hemen ardından 27 Mayısöncesine göre hayli heybetli sayılabilecek bazı işçi eylemleriningerçekleşmesi; 12 Mart ve 12 Eylül gibi baskıcı iktidarlar altın-da suskun kalan işçi sınıfının, çok partili hayata geçer geçmezeylemlerine de şaşırtıcı bir canlılıkla devam edebilmesi, buyanlış bilinçlenmeden bağımsız olarak ele alınıp anlaşılamaz.

251Türkiye ‹flçi S›n›f›na Bakarken....

Page 26: Türkiye ‹flçi S›n›f›na Bakarken1- Osmanl› ‹flçi Hareketinin Baz› Önemli Özellikleri Osmanlı işçi hareketi doğal olarak ekonomik ve sosyal içe-riği daha ağırlıklı

S o n u ç Y e r i n e B a z › H a t › r l a t m a l a r

Türkiye işçi sınıfının tarihi ele alınırken, örgütlenme ala-nında devlet vesayetinin, ekonomik yaşam koşullarını düzelt-me mücadelesinde büyüme döneminin ve ithal ikameciliğinsağladığı esneme olanakları nedeniyle sert mücadelelere girme-miş olmasının ya da tam olarak mülksüzleşmemiş olmasının ya-rattığı sınırlandırıcı özellikleri belirtmek zorunludur. AncakTürkiye işçi sınıfının tarihi bunlardan ibaret olmayıp aynı za-manda bir dizi önemli mücadelenin ve örgütsel deneyimlerinde tarihidir. Ayrıca yukarıdaki sınırlandırıcı olarak sayılan fak-törleri de tek yanlı ele almamak, bunların bir başka açıdan dageliştirici sonuçlar yaratabildiği gerçeğini göz ardı etmemekgerekir. Süreç tek yanlı değil karşıt sonuçları barındırabilen di-yalektik bir süreçtir. Örneğin devlet eliyle sendikaların kurul-ması, Türk- İş’in yukarıdan oluşturulan bir kurum olması vb.olgular bu yapıların sınıf hareketinin ilerlemesinden tümüylebağımsız olduğu sonucunu göstermediği gibi, bu kurumlarınyalnızca sınıf hareketine olumsuz etkilerde bulunduğu da iddiaedilemez. İşçi sınıfının örgütlenme deneyimi elde etmesi, grevpratiğinin eğitiminden geçmesi, sınıf olma bilincinin ilerlemesibakımından bu gelişimlerin doğrudan ya da dolaylı olumlu so-nuçları da olmuştur. Ya da ithal ikamecilik koşullarında nispe-ten hakların kolay elde edilmesi yalnızca ılımlı bir anlayışın ge-lişmesine değil, ciddi bir yenilgi ve atomizasyon yaşamadan ör-gütlenme ve mücadele alanında önemli bir deneyim biriktiril-mesine de kaynaklık etmiştir. Herhalde hakların nispeten ko-lay alınması hiç mücadele edilmeden alınması anlamına gelme-mektedir. Ya da işçi sınıfının kırla bağını hala koruyor olmasıköylü fikriyatının işçileşme sürecini sınırlandırması doğrultu-sunda sonuç doğurduğu gibi, tersinden işçi fikriyatının köylü-lere taşınması sürecini de içinde barındırmaktadır vb...

Biz bu yazıda özellikle Türkiye’de işçi sınıfı hareketinin nis-peten geri bir noktada bulunmasının tarihi ve sosyal nedenle-rini ortaya çıkarmaya çalıştık. Fakat bunu yaparken aynı za-manda bu engelleyici tarihi ve sosyal nedenlere karşın Türkiyeişçi sınıfının kısa sayılabilecek bir süreçte hiç de küçümsene-meyecek bir eylem ve örgütlenme birikimi elde ettiğini de vur-gulamaya özel bir özen gösterdik. Son dönemlerde Türkiye iş-çi sınıfı ile ilgili kaleme alınan yazılarda adeta sınıf kapasitesin-den tümüyle yoksun bir amorf kitle tasvirini andıran değerlen-dirmelere sıklıkla rastlanır olması nedeniyle, bizce konunun bu

252 Mahmut Üstün

Page 27: Türkiye ‹flçi S›n›f›na Bakarken1- Osmanl› ‹flçi Hareketinin Baz› Önemli Özellikleri Osmanlı işçi hareketi doğal olarak ekonomik ve sosyal içe-riği daha ağırlıklı

ikinci boyutunun vurgulanması daha özel bir öneme sahiptir.Bu tür değerlendirmelerde Türkiye işçi sınıfının hakları eldeediş biçiminin doğurduğu zaaflara ya da kamu sektöründe ça-lışan işçilerin pek de mücadele etmeden işçi sınıfının diğer bö-lümlerine göre daha ayrıcalıklı bir konum elde etmesinin do-ğurduğu olumsuz sonuçlara ilişkin yaklaşımlara özel bir ağırlıktanındığı görülmektedir. Ne var ki bu değerlendirmelerdeTürkiye işçi sınıfının tarih sahnesine geç çıkmış bir sınıf olma-sı, gelişimini sol hareketlerle pek az temas olanağı bularak vedünya genelinde sosyalist hareketlerin ve işçi mücadeleleriningerilediği bir dönemde tamamlamış olması, ülkede periyodikolarak yaşanan krizler nedeniyle sınıfın en ayrıcalıklı kesimle-rinin bile sık sık gelir ve yaşam düzeyinde erozyon olması.. gi-bi faktörlerin üzerinde yeterince durulmadığı ve bunların üze-rinde derinleşme gereksinimi hissedilmediği görülmektedir.Bu üç önemli etken üzerinde yeteri derinlikte düşünüldüğün-de, Türkiye işçi hareketinin 1960’lı yıllardan sonra, kısa sayıla-bilecek bir süreç içinde sınıf bilinci, örgütlenme ve eylem ala-nında oldukça önemli sıçramalar gerçekleştirdiğini saptamakdaha kolay olacaktır.�

K a y n a k ç a :Abendroth,W. (1992) Avrupa ‹flçi Hareketleri Tarihi, ‹stanbul: Belge.

Akkaya, Y.(2002) “Türkiye’de ‹flçi S›n›f› ve Sendikac›l›k -1”, Praksis, 5, 131-176.

Akkaya, Y.(2002) “Türkiye’de ‹flçi S›n›f› ve Sendikac›l›k- 2”, Praksis, 6, 63-101.

Ayd›no¤lu, E. (1992) Türk Solu, Elefltirel Bir Tarih Denemesi 1961-1970, ‹stan-bul: Belge.

Gülmez, M.(1986) “1936 Öncesinde ‹flçi Haklar›”, Ankara: Yol-‹fl.

Güzel, M.fi. (1983) “Cumhuriyet Türkiye’sinde ‹flçi Hareketleri”, Cumhuriyet Dö-nemi Türkiye Ansiklopedisi, Cilt 7, ‹stanbul: ‹letiflim.

Güzel, M.fi. (1993) Türkiye’de ‹flçi Hareketi, ‹stanbul: Sosyalist.

Güzel, M.fi. (1980) Grev, Grevin Yap›sal ve ‹fllevsel Aç›dan ‹ncelenmesi, Anka-ra: Bilimsel.

Ifl›kl›, A. (1987) “Türkiye’de ‹flçi Hareketinin Bat› ‹flçi Hareketi Karfl›s›nda Öz-günlü¤ü”, 11.Tez, 5.

Kanar, H. (Tarihsiz) Türkiye’de S›n›flar›n Dünü, Bugünü,Yar›n›, Ankara: Doruk.

Karak›flla, Y.S. (1998) “Osmanl› Sanayi ‹flçi S›n›f›n›n Do¤uflu”, Quataert, D. veZürcher, E.J. (der.) Osmanl›’dan Cumhuriyet Türkiye’sine ‹flçiler, ‹stanbul: ‹leti-flim, 27-55.

Keyder, Ç. (1990a) “Türkiye Demokrasisi’nin Ekonomi Politi¤i” Shick, I.C. ve To-nak, E. A. (der.) Geçifl Sürecinde Türkiye, ‹stanbul: Belge, 38-76.

Keyder, Ç. (1990b) “‹ktisadi Geliflme ve Bunal›m”, Shick, I.C. ve Tonak, E. A.(der.) Geçifl Sürecinde Türkiye, ‹stanbul: Belge, 310-326.

Koç, Y. (1986) Türk ‹fl Neden Böyle Nas›l De¤iflecek?, ‹stanbul: Alan.

Koç, Y. (1987) “‹flçi Haklar› ve Sendikac›l›k”, 11.Tez, 5: 32-76.

Koç,Y. (1991) ‹flçi S›n›f› ve Sendikac›l›k Hareketinin Güncel Sorunlar›, ‹stan-bul: Ataol.

Koç, Y. (1992) Türkiye ‹flçi S›n›f› Tarihinden Yapraklar, ‹stanbul: Ataol.

253Türkiye ‹flçi S›n›f›na Bakarken....

Page 28: Türkiye ‹flçi S›n›f›na Bakarken1- Osmanl› ‹flçi Hareketinin Baz› Önemli Özellikleri Osmanlı işçi hareketi doğal olarak ekonomik ve sosyal içe-riği daha ağırlıklı

Koç, Y. (1997) Sendikal Alanda Güncel Geliflmeler, Ankara: Demircio¤lu Mat-bac›l›k

Makal, A. (2002) Türkiye’nin Sanayileflme Sürecinde ‹flgücü Sorunu, SosyalPolitika ve ‹ktisadi Devlet Teflekkülleri:1930’lu ve 1940’l› Y›llar, A.Ü. SBF GE-TA-Tart›flma Metinleri.

Oran, B. (1997) Azgeliflmifl Ülke Milliyetçili¤i, Ankara: Bilgi.

Quataert, D. (1987) Osmanl› Devletinde Avrupa ‹ktisadi Yay›l›m› ve Direnifl1882-1908, Ankara: Yurt.

Üstün, M. (2000) “Korporatizm Bir Alternatif Olabilir mi?” Mülkiye, 224: 161-193.

Savran, S.(1986) “CHP ve Sosyal Demokrasi:Bir ‹liflkinin Anatomisi”, 11 Tez,4:78-107.

Sencer, Oya. (1969) Türkiye’de ‹flçi S›n›f›, Do¤uflu ve Yap›s›, ‹stanbul: Habora.

Seren, A. (1977) “Türkiye’de ‹flçi S›n›f› ve 1 May›s’lar (1906-1926)” Yurt veDünya, 3.

Sülker, K. (1968) Türkiye’de ‹flçi Hareketleri, ‹stanbul:Gerçek.

Sülker, K.(1987) Türk Sendikac›l›k Tarihi 1, ‹stanbul:Bilim Kitapevi.

fien, S. (1993) ‹flçi S›n›f› Eylemleri ve Devrimimiz, ‹stanbul: Diyalektik.

finurov, A. ve Rozaliyev, Y. (1970) Türkiye’de Kapitalistleflme ve S›n›f Kav-galar›, ‹stanbul: Ant.

Tokal, A. (1997) Türk Endüstri ‹liflkileri Sistemi, Bursa: Ezgi.

Toprak, Z.(1987) “‹stanbul’da Amele Bayramlar› 1”, Tarih ve Toplum, 41.

Tuncay, M. ve Zürcher, E.J. (Der.) (2000) Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda Sos-yalizm ve Milliyetçilik, ‹stanbul: ‹letiflim.

Yazgan T. (1982) “Türkiye’de Sendikal Hareketler” Türk Dünyas› Araflt›rmalar›,20.

Yaz›c›, E. (1996) Türk ‹flçi Hareketi, Ankara: Aktif.

Yerasimos, S. (1980), Azgeliflmifllik Sürecinde Türkiye, ‹stanbul: Gözlem.

254 Mahmut Üstün