turkish studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/d03262/2018_28/2018_28_aykanat.pdf · 2019. 11....

38
Turkish Studies Language / Literature Volume 13/28, Fall 2018, p. 139-176 DOI: 10.7827/TurkishStudies.12423 ISSN: 1308-2140 Skopje/MACEDONIA-Ankara/TURKEY Research Article / Araştırma Makalesi A r t i c l e I n f o / M a k a l e B i l g i s i Received/Geliş: Ekim 2017 Accepted/Kabul: Aralık 2018 Referees/Hakemler: Prof. Dr. Mehmet Dursun ERDEM Dr. Öğr. Üyesi Musa TOZLU This article was checked by iThenticate. Ahmed ü Mahmûd Muhammed Mustafâ’nun vasfını Söyle Mevlûdi’n-Nebî’den ol vefânun vasfını SÜLEYMÂN El-CELVETÎ VE “MEVLÛDİ’N-NEBΔ Timuçin AYKANAT * ÖZET Bu makale; “Süleymân el-Celvetî ve Mevlûdi’n-Nebî”eksenli oluşturulmuş bir çalışmadır. Tanıtım, sunum ve sonuç eksenli olarak; üç temel dizgede oluşturulmuş söz konusu çalışmanın esas çizgisini, Milli Kütüphane Türkçe Yazmalar Kataloğu 06 Mil Yz A 9150 arşiv numarasıyla kayıtlı ve Süleymân el-Celvetî-Zâtî Efendi tarafından telif edilen edebî metin oluşturmaktadır. Makalede öncelikle; şiirlerinin çoğunu Zâtî mahlasıyla yazmış, Celvetî tarikatı şeyhlerinden XVIII. yüzyıl şairi Süleymân el-Celvetî-Süleymân Zâtî Efendi tanıtılmıştır. Tanıtma aşamasında Celvetîlik tarikatına da değinilmiştir. Ardından; mevlid edebi türü ile ilgili temel kaynaklar irdelenerek, söz konusu tür eksenli yapılan çalışmalara ve detaylara yer verildi. Çalışmanın devamında; “Mevlûdi’n-Nebî” isimli eser nüsha bilgileri açısından tavsif edilerek biçim ve içerik özellikleri bağlamında tahlil edildi. Sonraki kısım, metin transkripsiyonu ve metnin sadeleştirilmiş hâlinden oluşmaktadır. Bu kısım, şairin kurguladığı dizgiye sadık kalınarak oluşturulmuştur. Metin örneklemelerinde yer alan eksiltiler, yine metnin sunduğu imkânlar dâhilinde onarılmış, tam ve eksiksiz bir metnin verilmesine gayret gösterilmiştir. Metinler arası izlekler veya daha başka sebepler neticesinde oluşmuş benzeşik metin örneklemelerinin varlığı, ilgili kısımlarda anımsatıldı. Bütünüyle sadeleştirilmiş hâliyle birlikte verilen metnin çeşitli mevlid varyantlarıyla benzerlik ya da farklılıklarının tespit edilebilirliği kolaylaştırıldı. Sonuç olarak; XIV-XV. yüzyıl mütefekkirlerinden Süleymân Çelebi (Dede) ile başlayan mevlid yazma geleneğinin * Dr. Öğr. Üyesi, Hakkari Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sosyal Bilimler ve Türkçe Eğitimi Bölümü, E-posta: [email protected]

Upload: others

Post on 15-Mar-2021

3 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_28/2018_28_AYKANAT.pdf · 2019. 11. 26. · Turkish Studies Language / Literature Volume 13/28, Fall 2018, p. 139-176

Turkish Studies Language / Literature

Volume 13/28, Fall 2018, p. 139-176

DOI: 10.7827/TurkishStudies.12423

ISSN: 1308-2140

Skopje/MACEDONIA-Ankara/TURKEY

Research Article / Araştırma Makalesi

A r t i c l e I n f o / M a k a l e B i l g i s i

Received/Geliş: Ekim 2017 Accepted/Kabul: Aralık 2018

Referees/Hakemler: Prof. Dr. Mehmet Dursun ERDEM – Dr. Öğr. Üyesi Musa TOZLU

This article was checked by iThenticate.

Ahmed ü Mahmûd Muhammed Mustafâ’nun vasfını

Söyle Mevlûdi’n-Nebî’den ol vefânun vasfını

SÜLEYMÂN El-CELVETÎ VE “MEVLÛDİ’N-NEBΔ

Timuçin AYKANAT*

ÖZET

Bu makale; “Süleymân el-Celvetî ve Mevlûdi’n-Nebî”eksenli

oluşturulmuş bir çalışmadır. Tanıtım, sunum ve sonuç eksenli olarak;

üç temel dizgede oluşturulmuş söz konusu çalışmanın esas çizgisini, Milli Kütüphane Türkçe Yazmalar Kataloğu 06 Mil Yz A 9150 arşiv

numarasıyla kayıtlı ve Süleymân el-Celvetî-Zâtî Efendi tarafından telif

edilen edebî metin oluşturmaktadır. Makalede öncelikle; şiirlerinin çoğunu Zâtî mahlasıyla yazmış, Celvetî tarikatı şeyhlerinden XVIII.

yüzyıl şairi Süleymân el-Celvetî-Süleymân Zâtî Efendi tanıtılmıştır.

Tanıtma aşamasında Celvetîlik tarikatına da değinilmiştir. Ardından;

mevlid edebi türü ile ilgili temel kaynaklar irdelenerek, söz konusu tür

eksenli yapılan çalışmalara ve detaylara yer verildi. Çalışmanın devamında; “Mevlûdi’n-Nebî” isimli eser nüsha bilgileri açısından tavsif

edilerek biçim ve içerik özellikleri bağlamında tahlil edildi. Sonraki

kısım, metin transkripsiyonu ve metnin sadeleştirilmiş hâlinden

oluşmaktadır. Bu kısım, şairin kurguladığı dizgiye sadık kalınarak

oluşturulmuştur. Metin örneklemelerinde yer alan eksiltiler, yine

metnin sunduğu imkânlar dâhilinde onarılmış, tam ve eksiksiz bir metnin verilmesine gayret gösterilmiştir. Metinler arası izlekler veya

daha başka sebepler neticesinde oluşmuş benzeşik metin

örneklemelerinin varlığı, ilgili kısımlarda anımsatıldı. Bütünüyle

sadeleştirilmiş hâliyle birlikte verilen metnin çeşitli mevlid

varyantlarıyla benzerlik ya da farklılıklarının tespit edilebilirliği kolaylaştırıldı. Sonuç olarak; XIV-XV. yüzyıl mütefekkirlerinden

Süleymân Çelebi (Dede) ile başlayan mevlid yazma geleneğinin

* Dr. Öğr. Üyesi, Hakkari Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sosyal Bilimler ve Türkçe Eğitimi Bölümü, E-posta:

[email protected]

Page 2: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_28/2018_28_AYKANAT.pdf · 2019. 11. 26. · Turkish Studies Language / Literature Volume 13/28, Fall 2018, p. 139-176

140 Timuçin AYKANAT

Turkish Studies Volume 13/28, Fall 2018

uzantıları ekseninde oluşturulmuş ve neşredilmemiş bir örnek, bütün

yönleriyle irdelenerek literatüre kazandırıldı.

Anahtar Kelimeler: Süleymân el-Celvetî-Süleymân Zâtî Efendi,

Mevlûdi’n-Nebî, Celvetîlik, Mevlid, Metin Transkripsiyonu ve

Sadeleştirme, Süleymân Çelebi.

SÜLEYMÂN Al-JELVETÎ AND “MEVLÛDİ’N-NEBΔ

ABSTRACT

This article; It is a work whic is based on “Süleymân al-Jelvetî and

Mevlûdi’n-Nebî”. Promotion, presentation and conclusion focused on; the basic line of the work in question, whic is composed of three basic

lines, is the literary text whic is registered with the National Library Turkish Writings Catalog 06 Mil Yz A 9150 archive number and is

copyrighted by Süleymân al-Jelvetî-Zâtî Efendi. First of all, most of his

poems were written in the Zâtî districtand the XVIIIth century poet

Süleymân al-Jelvetî-Süleymân Zâtî Efendi, one of the Jelvetî sect shaykhs, was introduced. It was also mentioned in the Jelvetîc order in

the introductionstage. Behind; the main sources of the Mevlid literary

genre were examinedand, in particular, the works of the kind centered

studies and details were given. Continuation of work; The work titled

"Mevlûdî'n-Nebî" was described in terms of form and content characteristics by being described in terms of the copy information.

Then extpart consists of the text transcription and the simplified

version of the text. This part was created by keeping the order that the

poet built. Minimizers in the text samples have been restored with in

the possibilities of the text and efforts have been made to provide a

complete and complete text. The existence of similar text samples formed in the context of intertextual traces or other causes was

reminiscent of the relevant parts. The identification of similarities or

differences with the various simplified variants of the text

accompanying the entirely simplified version was facilitated. As a result;

XIV-XV. a masterpiece of Mevlid writing which was started with Süleyman Çelebi (Dede), one of the century thinkers, and which was

published on theaxis of the extension of the tradition of writing.

STRUCTURED ABSTRACT

This work; Süleyman El-Celveti and his writings were placed on

Mevlit. The poet, whose real name is Solomon, was born in Gallipoli.

There is no clarity about the date of birth. XVIII. Süleyman al-Celveti-

Zatî Suleyman Efendi, one of the poets of Turkish mysticism and divan

literature in the 19th century, must have been born in the end of the century. The date of death is also ambiguous in the same way.

Suleyman Efendi, one of the Celveti sects known as the Zatî land,

clearly states in the foreword of Miflâhu'l-Mesâil that it is Gelibolulu,

while other sources show themselves as Bursa or Keşans. The reason

for being shown as a Bursa is the completion of the collection and the seyr-i sülûk experience in Bursa under the control of Şhaykh’s İsmail

Hakkı Bursevi; If it is not shown as a eagle; it can be explained by the

Page 3: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_28/2018_28_AYKANAT.pdf · 2019. 11. 26. · Turkish Studies Language / Literature Volume 13/28, Fall 2018, p. 139-176

Süleymân El-Celvetî ve “Mevlûdi’n-Nebî” 141

Turkish Studies Volume 13/28, Fall 2018

fact that he has set up a tekke here and served and operated here until

the end of his life.

The work also mentions the Celveti sect. In the early period in

mistysizm, the name of a ministry and authority, was used as the name

of a sect. İsmail Bursevi (d. 1137/1725), a Celvetî shaykh, says that the first time the Jelvius came from Abraham Zahid-i Geylanî (d. However,

the Celvetiyya was formed as a sect during the reign of Aziz Mahmud

Hudayy. Some authors say that Celvetiyye was in the time of Abraham

Zahid-i Geylanî "crescent", Üftâde (dated 988/1580) "month" and

Hüdâyî in the time of "full moon". (Bursevi, 1291: 63). The chalcedony of Celvetiyye, which is a branch of the Khalwtiyya, is in Zahidiyye,

Safiyyüddin-i Erdebilli (d. 735/1334) from the branches of the same

sect in Ibrahim Zahid-i Geylanî, Safaviyye, Hacı Bayram-i Velî (d. 833 /

1429-30) merges with Bayramiyye. The founder of the order, Aziz

Mahmud Hüdâyî's Shaykh Uftâde, belongs to Sünbül Sinan, and he

himself belongs to the Halvetî rical, such as Nûreddinzâde and Kerîmüddin Khalvetî. As a matter of fact, Hüdâyî also points out that

his order is "Halfeti and Celveti" and that his cult is intertwined with

Halvetiyya.

Your motherland is the Balkans. Bursa, which is the secondary

center, is one of the places where the related cult is highly regarded. Celvetism, which took a considerable distance in the time of Aziz

Mahmud Hüdâyî, It is divided into four branches as Selamiyye,

Hakkiyye, Fenaiyye and Haşimiyye.

Hz. As Ali came to the channel, the catechism is based on the

Celvetiyye, a sect that is based on the sultan's name, and the word

"tevhid zikri", which is given by Hüdâyî. Celvetian sects; morning, evening and night hours and worship to be performed in recep, şaban

and ramazan months. The pheasant; The dervish who completes the

stages of nature, exquisite, soul and glaze is appointed caliph by taking

the permission from the sheikh.

Jelveti axis structuring and formation of the majority in Turkey, Istanbul is focused. Almost all of the current thirty trot tents are in

Üsküdar; The gods, written by the elders of Celveti, are still being

spoken today.

In the course of the work, we talked about the type of Mevlit.

Mevlid, an Arabic word; the vilâdet word, and when any one is born, the

place where any one is born and in general terms Hz. The place where Muhammad was born gives birth to the meaning of the name given to

the works of time and birth and other experiences. In Islamic literature;

the first examples of mevlids began to be written by the Xth century.

Besides Arabic Mevlids; There are also Persian, Albanian, Kurdish,

Javanese, Bosnian, Greek, Circassian, Army language, Savahil language, Alhamyado (Spanish and AAV language spelled in Arabic

letters) and Tatarese Mevlids. It is estimated that about 200 Mevlites

were written in Turkish literature. As a result of studies on these Mevlid

texts; it is understood that some of the present Mevlids resemble the

work of Süleyman Çelebi, some of them are separated in some motifs,

and the rest are completely different.

The work begins to show signs of forgiveness. The sameness of

poetic and non-verse texts, which are laid down in abundant

Page 4: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_28/2018_28_AYKANAT.pdf · 2019. 11. 26. · Turkish Studies Language / Literature Volume 13/28, Fall 2018, p. 139-176

142 Timuçin AYKANAT

Turkish Studies Volume 13/28, Fall 2018

expressions, it indicates the helplessness of the club. Reading this text

sample that says salvation is together, reading with Mevlid and Mevlid

reading; the image of being in the nature of salvation. The fact that the

glad tidings of the Almighty, and the majesty, are the primary criterion

for forgiveness and attainment to God, is repeated. It is mentioned that Allah and one of Allah's distinguished servants have a right to religion.

Hz. Amen and Hz. Starting with Abdullah's marriage, Hz. Muhammad's

experiential realm, including heritage; presented with reminiscent of

known or anticipated facts about him. Work; the second one ends with

a sample of two texts with prayer content.

This article; It is a work whic is based on “Süleymân al-Jelvetî and

Mevlûdi’n-Nebî”. Promotion, presentation and conclusion focused on;

the basic line of the work in question, whic is composed of three basic

lines, is the literary text whic is registered with the National Library Turkish Writings Catalog 06 Mil Yz A 9150 archive number and is

copyrighted by Süleymân al-Jelvetî-Zâtî Efendi. First of all, most of his poems were written in the Zâtî districtand the XVIIIth century poet

Süleymân al-Jelvetî-Süleymân Zâtî Efendi, one of the Jelvetî sect

shaykhs, was introduced. It was also mentioned in the Jelvetîc order in

the introductionstage. Behind; the main sources of the Mevlid literary

genre were examinedand, in particular, the works of the kind centered

studies and details were given. Continuation of work; The work titled "Mevlûdî'n-Nebî" was described in terms of form and content

characteristics by being described in terms of the copy information.

Then extpart consists of the text transcription and the simplified

version of the text. This part was created by keeping the order that the

poet built. Minimizers in the text samples have been restored with in the possibilities of the text and efforts have been made to provide a

complete and complete text. The existence of similar text samples

formed in the context of intertextual traces or other causes was

reminiscent of the relevant parts. The identification of similarities or

differences with the various simplified variants of the text

accompanying the entirely simplified version was facilitated. As a result; XIV-XV. a masterpiece of Mevlid writing which was started with

Süleyman Çelebi (Dede), one of the century thinkers, and which was

published on theaxis of the extension of the tradition of writing.

Keywords: Süleymân al-Jelvetî-Süleymân Zâtî Efendi, Mevlûdi’n-

Nebî, Jelvetî, Mevlid, Transcription of Text and Simplification, Süleymân Çelebi.

Page 5: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_28/2018_28_AYKANAT.pdf · 2019. 11. 26. · Turkish Studies Language / Literature Volume 13/28, Fall 2018, p. 139-176

Süleymân El-Celvetî ve “Mevlûdi’n-Nebî” 143

Turkish Studies Volume 13/28, Fall 2018

Giriş

0. Süleymân el-Celvetî-Süleymân Zâtî Efendi Hazretleri1

Asıl adı Süleymân olan şair, Gelibolu’da doğmuştur. Doğum tarihine ilişkin bir netlik yoktur.

XVIII. yüzyıl Türk tasavvuf ve divan edebiyatı şairlerinden olan Süleymân el-Celvetî-Zâtî Süleymân

Efendi, kaynakların işaret ettiği verilere göre XVII. asrın sonlarında doğmuş olmalıdır. Ölüm tarihi de

ayni biçimde müphemdir.2 (Tuman, 2001: II, 535; Vassaf, 2011: III, 93). Zâtî mahlasıyla tanınan

Celvetî tarikatı şeyhlerinden Süleymân Efendi, sair kaynakların kendisini Bursa veya Keşanlı olarak

göstermelerine karşılık Gelibolulu olduğunu, Miftâhu’l-Mesâil isimli eserin önsözünde açıkça belirtir.

Bursalı olarak gösterilmesinin nedeni, tahsil ila seyr-i sülûk yaşantısını şeyhi İsmail Hakkı Bursevî’nin

kontrolünde Bursa’da tamamlaması; Keşanlı olarak gösterilmesiyse; burada bir tekke kurarak

ömrünün sonuna değin burada hizmet ve faaliyet göstermiş olması sebepleriyle açıklanabilir. (Şimşek,

2005: 22; Ünal, 2013: 229533).

Zâtî’nin ailesi hakkında kaynaklarda çok az bir bilgiye ulaşılmıştır. Edirneli Ali Senaî Efendi

ve Şarköylü Hüseyin Şahidî Efendi adında iki oğlunun olduğu kaynaklarda belirtilmektedir.

Bunlardan; asıl adı Ali olan Senaî Efendi, Gülşenî tarikatına mensup olmakla birlikte babası Zâtî’den

hilafet almıştır. Hüseyin Şahidî Efendi ise, Zâtî’nin diğer oğlu ve halifesidir. Şarköy’de irşad

vazifesiyle meşgul olmuştur. Zâtî’nin oğullarından başka iki tane daha halifesi vardır. Bunlar; Şeyh

Mustafa Efendi ve Şeyh Seyyid Ebubekir Efendi’dir. Bunların hayatları hakkında kaynaklarda bilgi

yoktur. (Bursalı Mehmed Tahir, 1333: I, 72).

Süleymân Zâtî Efendi, İsmail Hakkı Bursevî’nin en başarılı öğrencileri arasındadır. Gerek

aklî ve naklî gerekse tasavvufî ilimleri ve terbiyeyi Bursevî’den almıştır. Seyr-i sülûkunu

tamamladıktan sonra Hocası İsmail Hakkı Hazretleri’yle Şam'a gittiği, 1713 yılında Üsküdar’a

döndükleri, gördüğü bir rüya üzerine Gelibolu’ya gönderildiği, İstanbul’da kalmayı istemesine

rağmen, hocasının izin vermediğini bizzat kendisi anlatmaktadır. Gelibolu’ya gönderiliş sebebini de

1 Süleymân el-Celvetî-Süleymân Zâtî Efendi hakkında bilgi veren belli başlı kaynaklar şunlardır:

Ayvansarayî, Hüseyin (1281). Hadîkatü’l-Cevâmî. C. 2. İstanbul: B.y.y.; Bursalı Mehmed Tahir (1333). Osmanlı

Müellifleri. C. I. İstanbul: Matbaa-i Amire.; Bursevî, İsmail Hakkı (1874). Kitâb-ı Silsile-i Tarîk-i Celvetî. İstanbul:

Haydarpaşa Hastanesi Matbaası.; Canım, Rıdvan (1995). Başlangıçtan Günümüze Edirne Şairleri. Ankara: Akçağ Yay.;

Ceylan, Ömür (2000). Tasavvufî Gazel Şerhleri. İstanbul: Kapı Yay.; Eraydın, Selçuk (1994). Tasavvuf ve

Tarikatlar. İstanbul: Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı Yay.; İpekten, Haluk-İsen, Mustafa vd.

(1988). Tezkirelere Göre Divan Edebiyatı İsimler Sözlüğü. Ankara: Kültür Bakanlığı Yay.; Kocatürk, Vasfi Mahir

(1968). Tekke Şiiri Antolojisi. Ankara: Edebiyat Yay.; Kurnaz, Cemal ve Tatçı Mustafa (hzl.) (2001). Tuhfe-i Naili. C. II.

Ankara: Bizim Büro Yay.; Kuyumcu, Fehmi (1978) Evliyanın Dilinden. Ankara: Nur Yay.; Akkuş Mehmet ve Yılmaz Ali

(hzl.) (2011). Sefine-i Evliya. C. 3. İstanbul: Kitabevi Yay.; Mehmed Süreyya, (1998). Sicill-i Osmânî. C. 4. İstanbul: Tarih

Vakfı Yurt Yay.; Muslu, Ramazan (2004). Osmanlı Toplumunda Tasavvuf (18. Yüzyıl). İstanbul: İnsan Yay.; Necdet, Ahmet

(1997). Tekke Şiiri, Dini ve Tasavvufi Şiirler Ansiklopedisi. İstanbul: İnkılap Kitabevi.; Peremeci, O. Nuri (1940). Edirne

Tarihi. İstanbul: yyy.; Süleyman Zâtî (1991). İslam Âlimleri Ansiklopedisi. İstanbul: Türkiye Gazetesi Yay. No: 17: 413.;

Şemseddin Sami (1323). Kâmusu’l-A’lam. İstanbul 3: 2224.; Şimşek, Selami (2005). Keşanlı Süleymân Zâtî ve On Sekizinci

Asırda Celvetîlik. Yayımlanmamış Doktora Tezi, Erzurum: Atatürk Üniv. Sosyal Bilimleri Enstitüsü.; Uraz, Murat

(1939). Türk Edip ve Şairleri. İstanbul: Tefeyyüz Kitabevi.; Yılmaz, H. Kâmil (1982). Azîz Mahmûd Hüdâyî ve Celvetiyye

Tarîkatı. İstanbul: Erkam Yay.; Yurtsever, M. Murat (hzl.) (2000). Kemalnâme-i İsmail Hakkı. Bursa: Arasta Yay.;

Zâtî. Risâle fî Mebde-i İnsân. İzmir Milli Kütüphane Yazmaları No: 1443/3, vr. 67b.; Zâtî Süleyman (1998). Türk Dili ve

Edebiyatı Ansiklopedisi. C.8. İstanbul: Dergâh Yay. s. 548.; Zâtî Süleyman (1985). Büyük Türk Klasikleri. C. 6. İstanbul:

Ötüken-Söğüt Yay. s. 229.; Zati Süleyman. Divan. Milli Ktp. Yazmalar A. 4112/2 No: 0605712. 2 Asıl adı Süleymân olan söz konusu Türk sûfî ve divan şairinin doğum ve ölüm tarihleri ile ilgili olarak bir muğlâklık söz

konusudur. İlgili şair ve tarikatı eksenli hazırlanan bir doktora tez çalışmasında; şairin kendi eserleri ya da kaynaklarda

doğum tarihine ilişkin bir veriye rastlanamadığı kayıtlıyken (Şimşek, 2005: 22); aynı akademisyenin kaleminden çıkan bir

başka çalışmada; şairin 1095/1684’te doğduğuna işaret edilir. (Şimşek, 2010: 110-111). İşaret edilen ikincil çalışma; şairin

ölüm tarihini, (1175/1761) olarak belirtirken; (Şimşek, 2010: 110) anılan doktora tezi, şairin divanını tamamladığı

(1151/1738) tarihinde vefat ettiğini yazar. Şaire ilişkin münferit ve müşterek kaynakların irdelenmesi eksenli oluşturulmuş

bir başka çalışma; şairin doğum tarihine ilişkin kanaat belirtmezken; ölüm tarihini, (1151/1738) olarak kaydeder. (Ünal,

2013: 22953). Belirtilen son çalışma, buna mukabil; şairin divanını, (1182/1769) tarihinde tamamladığını zikreder. 3 http://www.turkedebiyatiisimlersozlugu.com/index.php?sayfa=detay&detay=107 (E.T. 12.10.2017).

Page 6: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_28/2018_28_AYKANAT.pdf · 2019. 11. 26. · Turkish Studies Language / Literature Volume 13/28, Fall 2018, p. 139-176

144 Timuçin AYKANAT

Turkish Studies Volume 13/28, Fall 2018

“Şerh-i Kasîde-i Ferîde li-İsmail Hakkî” adlı eserinde anlatmaktadır. Gelibolu’da bir süre kaldıktan

sonra Keşan’a gitti ve orada bir tekke kurarak insanlara Yüce Allah’ın emir ve yasaklarını anlattı.

İnsanların dünya ve ahret mutlulukları için gayret gösterdi. Öğütleriyle olduğu gibi, şiirleriyle de uyarı

ve irşad görevini yerine getirmeye çalıştı. Ömrünün sonuna kadar Keşan’da hizmetlerine devam

etmiştir. Bu sebeple; Keşânî olarak da anılan şair, çok velûd bir mütefekkirdir.

Süleymân Celvetî-Zâtî, İsmail Hakkı Bursevî’nin en önde gelen halifelerindendir. Öğrendiği

bütün ilimleri ve terbiyeyi şeyhi İsmail Hakkı Bursevî’den almıştır. Eserlerinde Bursevî’nin kullandığı

üsluba yakın bir üslup kullanmıştır. Eserlerinde zaman zaman Arapça ve Farsça kelime ve terkipleri

kullanmıştır. Kâmil ve mükemmil bir insan olan Zâtî Süleyman Efendi, şair ve irfan sahibi bir kişi,

yazdığı şiirleri genellikle tasavvufî muhtevalıdır. Tekke şairi olmasına rağmen manzumelerinde divan

şiirinin vezin ve nazım şekillerini de kullanmıştır. Şiirleri didaktik ve lirik özellik taşıdığı için tekke

muhitlerinde ilgi ve takdir görmüştür. Bazı eserlerinde Farsça şiirler de yazmıştır. Zâtî’nin kullandığı

dil, diğer eserlerine göre Dîvân’ında oldukça sade ve anlaşılır bir yapıya sahiptir. Yer yer nazım

kusurları göze çarpmaktadır. İşlediği konulara hâkim, dirayetli bir sufi şairdir. Bütün gazellerinde

tasavvufi neşveyi görmek mümkündür. Bazı gazelleri ise ilahi ve münacat muhtevalıdır. Hüseyin

Vassaf Sefine-i Evliya’da “Şiirde ve tasavvufta pek yüksektir. Dîvân' ı ser-â-pâ hakâyık ile mâlî olub

bi-hakkın sâhib-i nazm u kemâldir” ifadelerine yer vererek çok güçlü bir şair olduğunu işaret etmiştir.

(Vassaf, 2011: III, 94).

1151/1738 tarihinde vefat eyledi. (Şimşek, 2005: 32; Ünal, 2013: 22953). Bilinen bir türbesi

yoktur. Divan, Sevânihu’n-Nevâdir fî Ma’rifeti’l-Anâsır, Miftâhu’l-Mesâil, Şerh-i Kasîde-i Ferîde li-

İsmail Hakkî, Şerh-i Muammâ-yı Nakşî Tercüme-i Hazret-i Zâtî, Risâle fî Mebde-i İnsân; ona ait

bilinen eserlerdir. (Şimşek, 2010: 110-111).

Şiirlerinden Örnekler

Geçürme ‘ömrüni mü’min sakın ki kîl ü kâl üzre

Sözün ma’nâsını anla ne yürürsün hayâl üzre

Bu dünyānun süslerine amân aldanma ey gâfil

Buna her kim gönül virse geçer ‘öm[ü]r melâl üzre

... (Süleymân Zâtî, 1991: 413)

Dilâ keyfiyyet-i ‘aşkı yürü mey-hôr olandan sor

İçüp vahdet şarâbını ebed mahmûr olandan sor

Sakın sen sırr-ı ‘irfânı mezâhir ehline sorma

Anı ancak ma’ârifle tolup pür-nûr olandan sor

… (Bursalı Mehmed Tahir, 1333: I, 72)

Her kim Hakk’ı zikr itse

Âletdir ana teşbîh

Bil hazret-i Bârî’den

Nusretdir ana teşbîh

Sırrını o teşbîhün

Fehm eylemez o gâfil

Page 7: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_28/2018_28_AYKANAT.pdf · 2019. 11. 26. · Turkish Studies Language / Literature Volume 13/28, Fall 2018, p. 139-176

Süleymân El-Celvetî ve “Mevlûdi’n-Nebî” 145

Turkish Studies Volume 13/28, Fall 2018

Bid’at görinür ana

Zahmetdür ana teşbîh

… (Zâtî Süleymân, A. 4112/2 No: 0605712 vr. 33b)

1. Celvetîlik

Celvetiyye (Bayramiyye Tarikatının Aziz Mahmud Hüdâyî Tarafından Kurulan Bir Kolu)

Tasavvufta ilk dönemlerde bir meşrep ve makam adı olan halvet ve celvet, daha sonra birer

tarikat adı olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bir Celvetî şeyhi olan İsmail Hakkı Bursevî (ö.

1137/1725), Celvetiyye’nin ilk defa İbrahim Zahid-i Geylanî’den (ö. 690/1291) zuhur ettiğini söyler.

Ancak Celvetiyye tarikat olarak Aziz Mahmud Hüdâyî zamanında teşekkül etmiştir. Bazı müellifler

Celvetiyye’nin İbrahim Zahid-i Geylanî’nin devrinde “hilâl”, Üftâde (ö. 988/1580) zamanında “ay”,

Hüdâyî döneminde “dolunay” durumunda bulunduğunu ifade ederler. (Bursevî, 1291: 63). Esas

itibariyle Halvetiyye’nin bir kolu olan Celvetiyye’nin silsilesi, İbrahim Zahid-i Geylanî’de aynı

tarikatın kollarından Zahidiyye, Safiyyüddin-i Erdebîllî’de (ö. 735/1334) Safeviyye, Hacı Bayram-ı

Velî’de (ö. 833/1429-30) Bayramiyye ile birleşmektedir. Tarikatın kurucusu Aziz Mahmud

Hüdâyî’nin şeyhi Üftâde’nin Sünbül Sinan’a, kendisinin de Nûreddinzâde ve Kerîmüddin Halvetî gibi

Halvetî ricaline mensup olmaları, Celvetiyye’nin Halvetiyye ile ilgisini ortaya koymaktadır. Nitekim

Hüdâyî de, “Bizim tarikimiz hem Halvetî hem Celveti’dir” diyerek tarikatının Halvetiyye ile iç içe

olduğuna işaret eder. (Yılmaz, 1993: 273).

Celvetîliğin ana yurdu Balkanlardır. İkincil merkezi olan Bursa da ilgili tarikatın hayli itibar

bulduğu yerler arasındadır. Aziz Mahmud Hüdâyî zamanında hayli mesafe kat eden Celvetîlik onun

ölümüyle; Selâmiyye, Hakkıyye, Fenâiyye ve Hâşimiyye olarak dört şubeye ayrılır.

Hz. Ali kanalıyla geldiği için cehrî zikri esas alan bir tarikat olan Celvetiyye’nin sülûk

adabınının temelini, Hüdâyî’nin “tevhîd zikri” adını verdiği kelime-i tevhid zikri teşkil eder.

Celvetiyye tarikatı müntesipleri; sabah, akşam ve gece saatleri ile recep, şaban, ramazan aylarında

yapılacak ibadetlere titizlikle önem verirler. Sülûkunu; tabiat, nefis, ruh ve sır aşamalarını geçerek

tamamlayan derviş, şeyhinden icazet alarak halife tayin olunur.

Türkiye’deki Celvetîlik eksenli yapılanma ve teşekkülün büyük çoğunluğu İstanbul odaklıdır.

Mevcut otuz kadar tekkenin neredeyse tamamı, Üsküdar’da olup; Celvetî büyüklerinin yazmış olduğu

ilâhîler, günümüzde hâlen dillendirilmektedir. (Yılmaz, 1993: 273-2754).

2. Mevlid ve Mevlid Edebî Türü Hakkında Anımsatıcı Bilgiler

Arapça bir kelime olan mevlid; vilâdet sözcüğünden türetilmiş olup, herhangi birinin doğduğu

zaman, herhangi birinin doğduğu yer ve genel anlamda Hz. Muhammed’in doğduğu yer, doğduğu

zaman ve doğumu ile sair yaşantısını anlatan eserlere verilen ad anlamlarını taşır. (Pekolcay ve Fuchs,

1979: 171-176; Aksoy, 1986: 315-319; Akdağ, 2008: 81-98).

İslâm edebiyatında; ilk mevlid örnekleri, X. yüzyıl itibariyle yazılmaya başlanmıştır. Arapça

mevlidler yanında; Farsça, Arnavutça, Kürtçe, Cava dilinde, Boşnakça, Rumca, Çerkesçe, Ordu

dilinde, Savahilî dilinde, Alhamyado (Arap harfleriyle yazılmış İspanya ve havâlisi dili) ve Tatarca

mevlidler de vardır. (Okiç, 1975: 25, 27)

Türk edebiyatında 200 civarında mevlid yazıldığı tahmin edilmektedir. (Mazıoğlu, 1974: 31-

62; Aksoy, 2007: 325). Bu mevlid metinleri üzerine yapılan çalışmalar neticesinde; mevcut

mevlidlerin bir kısmının Süleymân Çelebi’nin eserine aynen benzediği, bir kısmının bazı motifler

yönünden ayrılık gösterdiği, geri kalanların ise tamamen farklı olduğu anlaşılmıştır. (Pekolcay, 1993:

38; Pekolcay, 1950).

4 Detay için bk. (Şimşek, 2005: 316+XIV).

Page 8: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_28/2018_28_AYKANAT.pdf · 2019. 11. 26. · Turkish Studies Language / Literature Volume 13/28, Fall 2018, p. 139-176

146 Timuçin AYKANAT

Turkish Studies Volume 13/28, Fall 2018

Türk edebiyatında genel kabule göre; bilinen ilk mevlid örneği olan Süleymân Çelebi’ye ait

“Vesîletü’n-Necât”tan (Pekolcay, 2008; Ateş, 1954) önce de mevlid benzeri metin örnekleri

oluşturulmuş olmakla birlikte; çeşitli şairlerce devam ettirilen mevlid yazma geleneği, (Aksoy, 2015:

7-27; Yazar, 2008: 448-478) sadece Hz. Peygamber değil; diğer din uluları adına da oluşturulmuş

örneklerin varlığıyla (Şengün, 2008: 419-438) ölümsüzlüğünü korumaktadır.

İnceleme

0. Nüsha Tavsifi

Eser; Süleymân el-Celvetî-Zâtî Süleymân Efendi’ye ait bir mevlid-i şerîftir. Mevlûdi’n-Nebî

adıyla takdim olunan eser; Milli Kütüphane Türkçe Yazmalar Katalogunda kayıtlıdır. 06 Mil Yz A

9150 arşiv numarası ile kayıtlı eser; tövbe istiğfarla başlayan bir girizgâhın ardından Kemâl Ümmî’ye

ait bir manzume ile devam eder. Tövbe istiğfar ve tevhit çağrısı eksenli oluşturulmuş giriş kısmının

ardından; mevlidin duası, şerhi ve hazret-i Muhammed’in övgüsü kısımlarına geçilir. Müteakip

kısımda; metnin aslî bölümlerine geçilir. Mevlid bahirleri, dua ve tövbe istiğfarlarla; sair şairlerin şiir

örnekleriyle zenginleştirilmiş aslî bölümün sonunda mevlid-i şerif duasına yer verilerek eser

sonlandırılır.

Başı: Estağfiru’llahe Subhâna’llahu ve’l-hamdu’li’llahi ve lâ ilâhe illa’llahu va’llahu ekber ve

lâ havle ve lâ kuvvete illâ bi’llahi’l-‘aliyyi’l-‘azîm

Sonu: Subhâne Rabbike Rabbi’l-‘izzeti ammâ yasifûn ve selâmun alâ’l-murselîn ve’l-

hamdu’li’llâhi Rabbi’l-‘âlemîn

Zahriye ve Hâtime: Eserin zahriye ve hâtime kısımlarında; hiçbir kayda rastlanmamıştır.

Ölçüler (Dış-İç): 210x150-160x107 mm.

Yaprak: 1b-14a

Satır: Değişik

Yazı Türü: Nesih

Kâğıt Türü: Abadî

Cilt: Ciltsizdir.

Mühür ve Özel İmleçler: Yok.

1. Eserin Biçim ve İçerik Özellikleri

1.1. Eserin Biçim Özellikleri

1.1.1. Nazım Biçimi

Tövbe istiğfar ile başlayıp, dua ile sonlanan eser; tertipsel açıdan farklı nazım biçimlerinin

oluşturduğu bir dizgi ile sunulmuştur. Şiirsel açıdan Kemâl Ümmî’nin koşma nazım biçimiyle tertip

ettiği bir manzumeyle başlayan eser; yine övgü içerikli bir koşma ile devam eder. Ardından

Mevlûdi’n-Nebî’nin Duası kısmına geçilir. Bu kısım, mesnevî formunda oluşturulmuş olmakla birlikte

vezinsizdir. Bu kısmın ardından; Mevlûdi’n-Nebî’nin Şerhi, bölümüne geçilir. Hece ölçüsüyle

oluşturulmuş bu manzume, mesnevî formunda biçimlendirilmiştir. Takip eden ilk kısımda yer alan

na’t; bir musammattır. Sonra; Kasîde-i Mevlûd-i Şerîf adlı manzume zikredilir. Bu manzume, aruz

ölçüsüyle kaleme alınmış bir koşmadır. Müteakip kısımlar, mevlid-i şerîfin aslî bölümlerini oluşturur.

Âşinâ olunan mevlid bahirleri ekseninde oluşturulmuş bu aslî kısım, bütünüyle mesnevî nazım biçimi

ölçütlerinde ve aruz ölçüsünde tertip olunmuştur. Kurgu, Mehmed Nasûhî’ye ait gazel formunda

oluşturulmuş bir manzume ile devam ettirilir. Müteakip kısımda; yeniden mevlid bahirlerine müracaat

edilerek; aruz ölçüsüyle ve mesnevî nazım biçimi ölçütlerinde oluşturulmuş manzumelere yer verilir.

Page 9: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_28/2018_28_AYKANAT.pdf · 2019. 11. 26. · Turkish Studies Language / Literature Volume 13/28, Fall 2018, p. 139-176

Süleymân El-Celvetî ve “Mevlûdi’n-Nebî” 147

Turkish Studies Volume 13/28, Fall 2018

Son kısım, Süleymân Çelebi’nin eserindeki “münacat bahri”yle tümel olarak örtüşen mesnevî nazım

biçimi ve aruz ölçüsüyle yazılmış yakarıya ayrılmıştır. Ardından; mevlid-i şerîfin duası kaydedilerek,

eser son bulur.

1.1.2. Vezni

Eseri oluşturan manzumelerin vezinsel konumu, sırasıyla; şu biçimde tarif olunabilir:

İlk manzume: 8’li hece ölçüsü

İkinci manzume: 7’li hece ölçüsü

Eser fasılaları: Fâ’ilâtün/Fâ’ilâtün/Fâ’ilün//Bahr-ı Remel

Du’â-yı Mevlûd’in-Nebî: Vezinsiz

Şerh-i Mevlûd’in-Nebî: 11’li hece ölçüsü

Na’t: Fâ’ilâtün/Fâ’ilâtün/Fâ’ilâtün/Fâ’ilün//Bahr-ı Remel

Kasîde-i Mevlûd-i Şerîf: Fâ’ilâtün/Fâ’ilâtün/Fâ’ilün//Bahr-ı Remel

Kitâbu Mevlûdi’n-Nebî-Aslî kısım: Fâ’ilâtün/Fâ’ilâtün/Fâ’ilün//Bahr-ı Remel

Gazel: Mefâ’îlün/Mefâ’îlün/Fe’ûlün//Bahr-ı Hecez

Kitâbu Mevlûdi’n-Nebî-Aslî kısmın devamı: Fâ’ilâtün/Fâ’ilâtün/Fâ’ilün//Bahr-ı Remel;

Mefâ’îlün/Mefâ’îlün/Fe’ûlün//Bahr-ı Hecez

Münacat Bahri: Fâ’ilâtün/Fâ’ilâtün/Fâ’ilün//Bahr-ı Remel

Muhtelif bahirler ve aruz kalıpları ile çeşitli hece ölçüleri ekseninde tertip olunmuş söz konusu

eser; genel mevlid bahirlerinin işlendiği kısımlarda; âşinâ olunan mevlid vezni ile yani

Fâ’ilâtün/Fâ’ilâtün/Fâ’ilün kısa kalıbıyla teşekkül olunmuştur. İlgili veznin ve metinler arası izlekler

ile sair sebeplerin oluşturduğu kurgusal çizgi yakınlığı; şairin, aruz ya da vezin kusurlarına düşmesine

mani olmuş; aksamalara tesadüf edilmeyen bir akışsal dizginin sirayet ettiği eser; nihayet bulmuştur.

1.1.3. Kâfiye ve Redif

Mevlûdi’n-Nebî, tertibi esnasında aralara serpiştirilen ve farklı nazım biçimlerinden oluşan

şiirlerin varlığı hariçte tutulacak olursa; umumi anlamda mesnevî nazım biçimiyle oluşturulmuştur.

Her beyiti kendi arasında kâfiyeli ikiliklerden teşekkül olan bu nazım biçiminde kâfiye kullanımı ve

ilaveten rediflerin manzumelerde işlenişi hayli kolay olmaktadır. Bu bahisle; eser, kâfiyeleniş ve redif

kullanımı açısından kusursuzdur. Eserde; alışılagelmiş, kâfiye ve redif kullanımının ayrındında bir

dizgiye tesadüf edilmezken; örnekler, sair mevlid metinlerini anımsatır niteliktedir.

Sünneti terk eyleme insâf kıl

Âteş-i ‘aşk ile kalbün sâf kıl

1.2. İçerik Özellikleri

1.2.1. Dil ve Üslûp Özellikleri

Mevlûdi’n-Nebî, bir mevlid olması dolayısıyla; dinî içerikli bir eserdir. İnsan eksenli

oluşturulmuş söz konusu din tandanslı eser, çıkış noktası itibarıyla dinî terminolojiden yoksun olmasa

da bir mevlid olması münasebetiyle; hayli anlaşılır ve âşikâr bir dile sahiptir. Arapça ve Farsça sözcük

ile yapıların standart seviyede işlendiği mezkûr eser, dilsel veriler açısından oldukça duru bir

Türkçeyle kaleme alınmıştır. Akıcı bir üslûp etrafında biçimlendirilen eser; istiğfar ve dua kalıpları

hariçte tutulacak olursa, hayli sade ve anlaşılır bir dilsel yapı arz etmektedir, denilebilir.

1.2.2. İçerik Özellikleri

Page 10: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_28/2018_28_AYKANAT.pdf · 2019. 11. 26. · Turkish Studies Language / Literature Volume 13/28, Fall 2018, p. 139-176

148 Timuçin AYKANAT

Turkish Studies Volume 13/28, Fall 2018

Eser, bağışlanma uman ifadelerle başlar. Yakarı içerikli ifadelerin konuşlandığı manzum ve

mensur metin örneklemeleri, Allah’ın ululuğunu anarken; kulun acziyetini işaret eder. Kurtuluşun

birlikte olduğunu anan bu metin örneklemeleri, mevlidin ve mevlid okuma ile okutmanın; kurtuluşa

vesile olacak nitelikte bulunduğunu resmeder. O yüceler yücesi Allah resulünün ve mevlidinin Allah’a

ulaşma ile bağışlanmada birincil ölçüt olduğu gerçeği, yinelenerek dile getirilir. Allah ve Allah’ın

seçkin kullarının bir ortak nur münasebetiyle vücut bulduğunu izah eden manzumelerde Allah’ın bir

ve Resulünün hak olduğu zikredilir. Hz. Âmine ile Hz. Abdullah’ın nikâhlanması ile başlayan Hz.

Muhammed’in yaşantısal âlemi, miracı dâhil; kendisine ilişkin bilinen veya umulan gerçeklerin

anımsatılmasıyla sunulur. Eser; ilki manzum, ikincisi mensur olmak üzere dua içerikli iki metin

örneklemesiyle son bulur.

1b [SÜLEYMĀN el-CELVETĮ ve MEVLŪDİǿN-NEBĮ]5

Estaġfirullahe Subĥānaǿllahu veǿl-

ĥamduǿllahi ve lā ilahe illaǿllahu

vaǿllahu ekber ve lā ĥavle ve lā ķuvvete

illā biǿllahiǿl-Ǿaliyyiǿl-Ǿažīm

Allah’a tövbe ederim. Allah, her şeyden münezzehtir. Allah’a hamd ü sena ederim. Allah’tan başka tapılacak güç yoktur ve Allah, tek büyüktür. Günahtan dönüş ve Allah’a itaat ancak yüce ve ulu olan Allah’tan yardım istemekle olur.

EǾūźu biǿllahi mineǿş-şeyŧāniǿr-racīm

Biǿsmiǿllahiǿr-Raĥmaniǿr-Raĥīm

Kovulmuş şeytanın şerrinden; esirgeyen ve bağışlayan Allah’a sığınırım.

8’li Hece Ölçüsü

1 Yā Ĥayyı Vehhāb-ı Ĥalīm

Estaġfiruǿllaheǿl-Ǿažīm

Yā Rabbi tevvābeǿr-Raĥīm

Estaġfiruǿllaheǿl-Ǿažīm

Ey diri olan hilm sahibi dost! Yüce Allah’a tövbe ederim. Ey merhametiyle tövbeleri kabul eden Allah! Yüce Allah’a tövbe ederim.

2 Yā bī-nişān-ı bī-digār

Yā bī-mekān-ı Kirdigār

Yā ŚāniǾ-i Perverdigār

Estaġfiruǿllaheǿl-Ǿažīm

Ey somut olmayan ve eşsiz, kendisine yer tayin olunamayan Allah! Ey her şeye hükmeden Yaratıcı! Yüce Allah’a tövbe ederim.

3 Sen tevbe vir ben Ǿāśiye

Kim ŧālib olam bī-riyā

Yā Źiǿl-Celāl-i Kibriyā

Estaġfiruǿllaheǿl-Ǿažīm

Sen, ben isyânkâra tövbe ver. Dolayısıyla ikiyüzlü olmamaya talip olayım. Ey ulular ulusu yüce Allah, Yüce Allah’a tövbe ederim.

4 Cürm ü cināyet bī-şumār

Eylemişem leyl ü nehār

Bugün peşīmānem hezār

Estaġfiruǿllaheǿl-Ǿazīm

Gece gündüz, sayısızca suç ve can alma işlemişim. Bugün binlerce kez pişmanım. Yüce Allah’a tövbe ederim.

5 Ŧaşum śūfī içüm siyāh

İşüm ĥarām işüm günāh

Dışım sofu, içim kara; işim haram ile günah; her an boş yere Hakk’a hayıflanmışım. Yüce Allah’a tövbe ederim.

5 Haźā el-kitābi Mevlūd-i Şerīf, teǿlīf: Süleymān el-Celvetī ķuddise sırrahu es-sāmī ĥażretleri/İşbu kitap, “Mevlûd-ı Şerîf”tir.

Allah’ın yüce sırlarını arttırmış olduğu Süleyman el-Celvetî hazretlerine aittir.

Page 11: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_28/2018_28_AYKANAT.pdf · 2019. 11. 26. · Turkish Studies Language / Literature Volume 13/28, Fall 2018, p. 139-176

Süleymân El-Celvetî ve “Mevlûdi’n-Nebî” 149

Turkish Studies Volume 13/28, Fall 2018

Her dem dirīġa ĥayfuǿllah

Estaġfiruǿllaheǿl-Ǿažīm

6 Ĥırś-ı ĥalel Ǿalī hevā

Kesb itmişem ben bī-nevā

Her derdime senden devā

Estaġfiruǿllaheǿl-Ǿažīm

Hırs ve ziyan, yüce bir boşluktur. Ben, suskunluğu tercih etmişim. Her derdime, deva sendendir. Yüce Allah’a tövbe ederim.

7 Şerm dilümdür ħaberüm az

ǾÖmrüm ķaśīr fikrümdür az

Ey bī-niyāz-ı kār-ı sāz

Estaġfiruǿllaheǿl-Ǿažīm

Gönlüm utanmakta ve bilgim azdır. Ömrüm kısa ve fikrim azdır. Ey yakarıya muhtaç olmayan sazımın kârı! Yüce Allah’a tövbe ederim.

8 Çoķ ķılmadıķ mübāşeret

Ķapuñda ey ferd-i Śamed

Ķullara fażluñ bī-Ǿaded

Estaġfiruǿllaheǿl-Ǿažīm

Ey doğmamış ve doğrulmamış olan Allah! Kapına çok davet olunmadık. Kullara, faziletin sonsuzdur. Yüce Allah’a tövbe ederim. 2a

9 “Lā taķnaŧū”6dur yā Mecīd

Biz[e] daħi vardur ümīd

Raĥmetā gider ķīl mezīd

Estaġfiruǿllaheǿl-Ǿažīm

Ey yüce Allah! Allah’tan ümit kesilmez. Bize de ümit vardır. Ey rahmet! Sana dua, çok ulaşır. Yüce Allah’a tövbe ederim.

10 Dāǿim saña direm şükür

Kim bu deme geldi Ǿömür

Ger söyledüm ise küfür

Estaġdiruǿllaheǿl-Ǿažīm

Sana sürekli şükrederim. Neticede; ömür, bu vakte geldi. Eğer; küfür söylediysem; yüce Allah’a tövbe ederim.

6 Kul yâ ıbâdiyellezîne esrefû alâ enfusihim lâ taknetû min rahmetillâhi, innallâhe yagfiruz zunûbe cemîâ(cemîan), innehu

huvel gafûrur rahîm(rahîmu). De ki: “Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi

kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” Zumer Suresi,

(39/53). (Altuntaş ve Şahin, 2006: 463).

Page 12: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_28/2018_28_AYKANAT.pdf · 2019. 11. 26. · Turkish Studies Language / Literature Volume 13/28, Fall 2018, p. 139-176

150 Timuçin AYKANAT

Turkish Studies Volume 13/28, Fall 2018

11 Ümmī Kemāl7’üñ yā Ķadīm

Çoķdur günāhum yā Muķīm

ǾAfv it kerem ķıl yā Kerīm

Estaġfiruǿllaheǿl-Ǿažīm

Ey ezeli ve ebedi olan, ey ikâmet sahibi Allah! Ümmî Kemâl’in günahı çoktur. Ey çokça ikram eden Allah! Cömertlik göstererek bağışla. Yüce Allah’a tövbe ederim.

12 Şol dem ki göç eyler bu cān

Yoldaşumuz eyle īmān

[E]yā ferd-i Rabbüǿl-enām

Estaġfiruǿllaheǿl-Ǿažīm

Bu ruh, göç eylediği zaman; yoldaşımızı, iman eyle. Ey fertleri nimetlendiren Allah! Yüce Allah’a tövbe ederim.

FāǾilātün/FāǾilātün/FāǾilün

Ger dilersiz bulasız otdan necāt

ǾAşķ ile derd ile idüñ eś-śalāt

Eğer, ateşten kurtuluş dilerseniz; aşk ile dert ile salât u selâm getiriniz…

Estaġfiruǿllah estaġfiruǿllah yā Mevlām

estaġfiruǿllah yā Mevlām min küllī

źenbin estaġfiruǿllah estaġfiruǿllah yā

Mevlām estaġfiruǿllah yā Mevlām

vaǿġfirlī veǿrĥam estaġfiruǿllah

estaġfiruǿllah yā Mevlām estaġfiruǿllah

çoķdur günāhum el-ĥamdüǿliǿllah yā

Mevlām Rabbeǿl-Ǿālemīn aĥad Śamed

Mevlām vāĥid

Allah’a tövbe ederim. Allah’a tövbe ederim. Ey Allah’ım! Sana tövbe ederim. Ey Allah’ım! Bütün günahlarım için; sana tövbe ederim. Allah’a tövbe ederim. Ey Allah’ım! Sana tövbe ederim. Ey Allah’ım! Acıyarak, bağışla. Allah’a tövbe ederim. Allah’a tövbe ederim. Ey Allah’ım! Sana tövbe ederim. Allah’a her hâlde şükrederim. Günahım, çoktur. Ey Allah’ım! Âlemlerin Rabbi, bir, doğmamış ve doğrulmamış Allah’ım; tektir.

7’li Hece Ölçüsü

1 Başlañ biǿsmiǿllah ile

Gelüñ tevĥīd idelüm

Nūr-ı biǿsmiǿllah ile

Gelüñ tevĥīd idelüm

Allah’ın adıyla başlayın. Gelin, Allah’ın adının nuruyla tevhit edelim.

2 Tevĥīd ne ħoş nesne olur8

Tevĥīd iden mest olur

Mevlā ile dost olur

Gelüñ tevĥīd idelüm

Tevhit, ne hoş şeydir. Tevhit eden kendinden geçer. Allah ile dost olur. Gelin, tevhit edelim.

7 Bu manzume, Kemâl Ümmî’ye aittir. Kemâl Ümmî (Ö. 880/1475) Mutasavvıf-Şair: Hayatı hakkında yeterli bilgi yoktur.

Asıl adı İsmail olup tahsil görmeden yetiştiği için şiirlerinde Ümmî Kemâl mahlasını kullanmıştır. Şeyh Mehmed

Bedreddin’inin dervişlerinden ve Cemâl-i Halvetî’nin tekke arkadaşlarından olduğu rivayet edilir. Şeyhi, Ubeydullah Hamid

Efendi’dir. Bilgi kaynakları, onun geldiği yer hususunda; ihtilaf içerisindedir. Sair kaynaklar, onun Karaman’ın Larende

kasabasından olduğunu zikrederken; müridi Âşık Ahmed, Horosan’dan geldiğini nakleder. Kemâl Ümmî, irşad ve eğitim

faaliyetlerini daha ziyade; Bolu ve çevresinde konuçlandırır. Bolu’da medfun olduğu, talebelerince nakledilmiştir. Üç oğlu

olduğu, kendisine dair paylaşılan bilgiler arasındadır. Şiirlerini, iki grupta toplamak olasıdır. İlki; yakarış temsili şiirler.

İkincisi; sesleniş temsili şiirler. Divan, Kırk Armağan ve Risale-i Vefat adlı eserler ona aittir. (Ünver, 2002: 229-230). 8 Hece fazlası vardır.

Page 13: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_28/2018_28_AYKANAT.pdf · 2019. 11. 26. · Turkish Studies Language / Literature Volume 13/28, Fall 2018, p. 139-176

Süleymân El-Celvetî ve “Mevlûdi’n-Nebî” 151

Turkish Studies Volume 13/28, Fall 2018

3 Gel ölmeden ölelüm

ǾAşķ baĥrına dalalum

Ĥaķķ’a ķurbān olalum

Gelüñ tevĥīd idelüm

Gel, ölmeden ölelim. Aşk denizine dalalım. Allah’a kurban olalım. Gelin, tevhit edelim.

4 Śular gibi aşalum

Deryā gibi coşalum

ǾAşķ ile buluşalum

Gelüñ tevĥīd idelüm

Sular gibi aşalım. Deniz gibi coşalım. Aşk ile buluşalım. Gelin, tevhit edelim.

5 Virür ol cāna śafā

Bulur źānnından vefā

Ĥaķķ Muĥammed Muśŧafā

Gelüñ tevĥīd idelüm

O, ruha safa verir. Kuşkularından esenlik bulur. Allah, Muhammed, Mustafa…Gelin, tevhit edelim.

2b 6 ǾArşa çıķsın otumuz

Dīdār görsün gözümüz

Pür-nūr olsun özümüz

Gelüñ tevĥīd idelüm

Ateşimiz, arşa çıksın. Gözümüz, cemâli görsün. Özümüz, nurla dolsun. Gelin, tevhit edelim.

7 ǾArş altında melekler

Döner çarħ-ı felekler

Ķabūl olsun dilekler

Gelüñ tevĥīd idelüm

Arş altında melekler, feleğin çemberi döner. Dilekler, kabul olsun. Gelin, tevhit edelim.

8 Şeyħüm itsün himmeti

Allah ide raĥmeti

Ĥaķķ Muĥammed ümmeti

Gelüñ tevĥīd idelüm

Yardım, şeyhimden olsun. Allah, rahmet etsin. Allah-Muhammed ümmeti, gelin; tevhit edelim.

9 Moñla Ĥünkārī pīrümüz

Döñmez andan birümüz

Gelüñ tevĥīd idelüm

Efendimiz, Molla Hünkârî’dir. Hiçbirimiz ondan dönmeyiz. [….] Gelin, tevhit edelim.

DuǾā-yı Mevlūdiǿn-Nebī ǾAleyhiǿs-

Selām

“Mevlûdi’n-Nebî”nin Duası-O’na selâm olsun…

Vezin9

1 Ey SemīǾ Baśīr olan Mevlā

Ey duǾāları ķabūl idici Ħüdā

Ey her şeyi işiten ve gören; ey duaları kabul edici Allah!

9 Her ne kadar dize sonları, sessel olarak eşdeğer ifadelerle örülü ise de; bu kısım, herhangi bir ölçü ekseninde

oluşturulmamıştır.

Page 14: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_28/2018_28_AYKANAT.pdf · 2019. 11. 26. · Turkish Studies Language / Literature Volume 13/28, Fall 2018, p. 139-176

152 Timuçin AYKANAT

Turkish Studies Volume 13/28, Fall 2018

2 Az Ǿömr içre çoķ günāhum var

Ķılma eksüklügümüze yā Settār

Az ömür içinde çok günahım var. Ey her şeyi kuşatan! Bizi eksik eyleme.

3 Ķılma Ǿiśyān içre Ǿaźāb-ı keŝīr

Bizi iĥsānuñla ķıl taǾźīr

Bize isyan sebebiyle çokça azap yükleme. Bizi, bağışlayıcılığınla bağışla.

4 Naķl idüp bu kelām didi beni

Sebķat raĥmeti Ǿalī ġażabı

Bu kelam, aktararak; beni söyledi: Rahmeti, artan; gazabı, yücedir.

5 Cān[ı] ħacālet odına yandurma

Bizi maĥşer güni utandurma

Canı, utanma ateşine yandırma. Bizi, toplanma gününde utandırma.

6 Geç günāhumdan baña itme ġaźab

Senden utanduġum yiter yā-Rabb

Günahımdan vazgeçerek, bana azap etme. Ey Allah’ım! Senden utandığım yeter.

7 Nūr-ı īmāna bize yoldaş it

Emriñe aħretde ķarındaş it

İmanın nuruna bizi yoldaş et. Öte âlemde buyruğuna kardeş et.

8 Nūr-ı dīdārıña lāyıķ it bizi

Aramuzdan ķaldur ĥicābı Tañrı

Bizi, cemâlinin nuruna lâyık et. Tanrı! Utanmayı, aramızdan kaldır.

9 Ķorķum oldur varınca ben güm-rāh

İde benden cehennem istikrāh

Korkum; ben yolda kalmış, varınca; cehennemin benden iğreneceği yönündedir.

10 Ola tā buñ deminde bize penāh

Lā ilahe illallah Muĥammed resūlullah

Yaşlılık vakti, “Allah’tan başka tapılacak güç yoktur ve Muhammed, O’nun resulüdür” bize sığınak olsun.

11 Raĥmetüñ baĥrı bī-nihāyetdür

Saña lāyıķ eyle Ǿināyetdür

Rahmetinin denizi, sonsuzdur. Sana lâyık olan, yardım etmendir.

3a 12 Eyledüm her ne lāyıķ ise baña

Saña sen lāyıġı[nı] eyle şehā

Bana lâyık her neyse yaptım. Ey şah! Sen, sana lâyık olanı yap.

13 Biñ bir adıñ ĥaķķıçün yā-Rabb

Raĥmet it ümmet-i Muĥammed’e heb

Ey Allah’ım! Bin bir adın hakkı için… Bütün Muhammed ümmetine rahmet et.

14 Raĥmete lāyıķ eyle yazanı

Hem oķuyup kim oķudırsa bunı

Yazanı, bunu okuyup okutanı; rahmete lâyık eyle.

15 Oķunan evlere insün raĥmet

Diñleyen cānlara virsün rāĥat

Okunan evlere, rahmet insin. Dinleyen canlara, rahat ulaşsın.

16 Başlanan mevlūdumuz eyle ķabūl

Sensin aǾlālardan aǾlā bir uśūl

Başlanan mevlidimizi, kabul eyle. Sen, yücelerden yüce bir yolsun.

17 Muĥammed Muśŧafā itsün şefāǾat

Severseñ Ǿaşķ ile virgil śalavāt

Muhammed Mustafa, bağışlasın. O’nu seviyorsan; aşk ile salât u selâm getir.

Page 15: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_28/2018_28_AYKANAT.pdf · 2019. 11. 26. · Turkish Studies Language / Literature Volume 13/28, Fall 2018, p. 139-176

Süleymân El-Celvetî ve “Mevlûdi’n-Nebî” 153

Turkish Studies Volume 13/28, Fall 2018

Haźā Şerĥ-i Mevlūdiǿn-Nebī Śallaǿllahu

TeǾālā ǾAleyhi ve Sellim

İşbu kısım, “Mevlûdiǿn-Nebî”nin Şerhidir. Yüce Allah, O’na salât ve selâm versin…

11’li Hece Ölçüsü

1 Diñle imdi sen seni şerĥ eyleyem

Mevlūdun ŝevābını ben söyleyem

Şimdi; sen, seni dinle; şerh edeyim. Mevlidin sevabını, ben söyleyeyim.

2 Her kişi kim bu meclisde olursa

Resūluǿllah[a] śalavāt vir[ür]se

Her kişi, bu mecliste olursa; Allah resulüne, salât u selâm verirse…

3 İşidürler heb melekler gelürler

Ķanda mevlūd oķunırsa bilürler

Bütün melekler, işiterek gelirler. Nerede mevlit okunduğunu bilirler.

4 Gelürler bu meclisde oŧururlar

Bilürler bunuñ ŝevābın görürler

Bu meclise gelerek, otururlar. Bunun sevabını, görerek bilirler.

5 Ondan niyyet idüp gelürler10

Muĥammed Muśŧafā’ya śalavāt virürler

O sebeple; niyet edip gelirler. Muhammed Mustafa’ya salât u selâm verirler.

6 Niyyet idüp bu mevlūde gelince

Oķuyup diñleyüp eve varınca

Niyet ederek; bu mevlide gelince; okuyup, dinleyip eve varınca…

7 Diñle imdi ol kişi niçe olur

Her adım başına biñ ŝevāb bulur

Şimdi; o kişi, nasıl olur, dinle: her adım başına bin sevap alır.

8 Ķıyāmet ammīsinde buñ deminde

Yoldaş olur anuñ ŝevābı anda

Kıyamet toplanmasında, yaşlılık vaktinde; onun sevabı, orada ona yoldaş olur.

9 Melekler bu ŝevābı heb yazarlar

Defter idüp cümle ātī dürerler

Melekler; bu sevabı, bütünüyle yazarlar. Defter hâline dönüştürüp, bütün geleceği yazarlar.

3b 10 Melekler iletürler ol ŝevābı

Cūşa gelürler oķurlar defteri

Melekler; o sevabı, iletirler. Coşarak; defteri, okurlar.

11 Görürler bu nice ŝevābı anda

Oķuyan oķudan diñleyen içre11

Bu kadar sevabı, orada; okuyan, okutan ve dinleyen içinde görürler.

12 Diye Allah meleklerüm işidüñ

Ne deñlü giz var ise şāhid oluñ

Allah; “meleklerim, işitin; ne denli sır varsa şahit olun” der.

13 Bunlaruñ ulusını gencesini

Raĥmete ġarķ eyledüm cümlesini

Bunların yaşlı ve genç hepsini; rahmete eriştirdim.

14 Resūlün mevlūdi[nüñ] ĥürmetine

Raĥmet itdüm Muĥammed ümmetine

Resulün doğumunun hürmetine; Muhammed ümmetine, rahmet ettim.

10 Bu ikilik, şiirin genel ölçüsüyle tutarsızdır. 11 Metinde: içinde.

Page 16: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_28/2018_28_AYKANAT.pdf · 2019. 11. 26. · Turkish Studies Language / Literature Volume 13/28, Fall 2018, p. 139-176

154 Timuçin AYKANAT

Turkish Studies Volume 13/28, Fall 2018

15 Śalavātuñ ŝevābın bilseñ nedür

Her bir śalavāt biñ günāh giderür

Salât u selâmın sevabının ne olduğunu bilsen! Her bir salât u selâm, bin günahı arındırır.

16 Oķunurken kimesne uyumasa

Kimse dönüp hīç yabāne baķmasa

Okunurken, hiç kimse uyumasa; kimse, dönüp başka yana bakmasa…

17 Şöyle kim Ǿaşķ ile diñlerse bunı

Śaçalar cānına raĥmet śuyını

Bunu, aşk ile kim dinlerse; ruhuna, rahmet suyunu saçarlar.

18 Ķanġı evde oķunursa bu kitāb

Aña Ĥaķķ’dan açılu[bdu]r fetĥ-i bāb

Bu kitap, hangi evde okunursa; ona, Allah’tan kapı açılır.

19 Bu öyle degin iner Ĥaķķ raĥmeti

Görmeye evleri aślā zaĥmeti

Allah’ın rahmeti, bu biçimde sürekli iner. Evleri, asla sıkıntı görmez.

20 Sekiz cennet ķapuları açılur

Diñleyen cānlara raĥmet śaçılur

Sekiz cennet kapıları, açılır. Dinleyen canlara, rahmet saçılır.

21 Dāǿimā cennetde anlar şād olur

Cehennemden cānları āzād olur

Onlar, cennette sürekli mutlu olur. Canları, cehennemden kurtulur.

22 Dilerseñ iresin dāǿim śafāya

Vir śalavāt Muĥammed Muśŧafā’ya

Dilersen; sürekli mutluluğa eresin. Muhammed Mustafa’ya salât u selâm veresin.

Allahumme śalli ve sellim Ǿalā

seyyidinā Muĥammedin Ǿabdike ve

nebiyyike ve ĥabībike ve resūlikeǿn-

nebiyyiǿl-ummī ve Ǿalā ālihi ve śaĥbihi

ve sellim

Ey Allah’ım! Efendimiz, kulun ve nebin ve sevdiceğin ve ümmiler nebisi resulün ve onun yakınları ile dostlarına salât u selâm olsun…

4a NaǾt-ı Pāk-i Resūluǿllah Śallaǿllahu

TeǾālā ǾAleyhi ve Sellim

Allah Resulünün Temiz Övgüsü- Yüce Allah, O’na salât ve selâm versin…

FāǾilātün/FāǾilātün/FāǾilātün/FāǾilün

1 Ķubbe-i māh-ı vefādur ol Muĥammed Muśŧafā

Śuffa-i śıdķ-ı śafādur ol Muĥammed Muśŧafā

O Muhammed Mustafa, vefa ayının kubbesi; safanın doğru sofrasıdır.

2 Śadr-ı bedr-i Kibriyā’dur ol Muĥammed Muśtafā

Pīşevā-yı enbiyādur ol Muĥammed Muśŧafā

O Muhammed Mustafa, tek yücenin göğünün göğsü; nebilerin öncüsüdür.

3 Mürşid-i dīn-i Ħüdā’dur ol Muĥammed Muśŧafā

Şāhid-i nūr-ı Ħüdā’dur ol Muĥammed Muśŧafā

O Muhammed Mustafa, Allah’ın dininin yol göstericisi; Allah’ın nurunun görenidir.

4 Ĥalvet-i sulŧān muĥarrem ol Muĥammed Muśŧafā

Sīne-i mecrūĥa merĥem ol Muĥammed Muśŧafā

O Muĥammed Mustafa, muharrem sultanının yalnızlığı; yaralı göğse merhemdir.

5 Eşrefīdür maħlūķātuñ ol Muĥammed Muśŧafā

Serverīdür kāǿinātuñ ol Muĥammed Muśŧafā

O Muhammed Mustafa, yaratılmışların en şereflisi; kainatın önderidir.

Page 17: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_28/2018_28_AYKANAT.pdf · 2019. 11. 26. · Turkish Studies Language / Literature Volume 13/28, Fall 2018, p. 139-176

Süleymân El-Celvetî ve “Mevlûdi’n-Nebî” 155

Turkish Studies Volume 13/28, Fall 2018

6 Ķatl iden küffār oldur ol Muĥammed Muśŧafā

ĶāliǾüǿl-feccār oldur ol Muĥammed Muśŧafā

O Muhammed Mustafa, kâfirleri katledendir. Haksızlıkları, kökünden söküp atan, O’dur.

7 Ol nebīyyüǿl-maġribeyni ol Muĥammed Muśŧafā

Ol resūlüǿl-maşriķeyni ol Muĥammed Muśŧafā

O Muhammed Mustafa, batının nebisi; doğunun resulüdür.

8 Ol imāmüǿl-ĥarameyni ol Muĥammed Muśŧafā

Ol hümāmüǿŝ-ŝaķaleyni ol Muĥammed Muśŧafā

O Muhammed Mustafa, harameynin imamı; insanlar ve ceinlerin efendisidir.

9 Ey faķīr sen olma ġam-gīn tā iresiñ [vuślata]

Raĥmete gir bize dermān ol Muĥammed

Muśŧafā12

Ey fakir! Sen gama yenik düşme ki; [vuslata] eresin. Rahmete katıl. O Muhammed Mustafa, bize dermandır.

Ķaśīde-i Mevlūd-i Şerīf Pek Şerefli Mevlûdün Kasidesi

FāǾilātün/FāǾilātün/FāǾilün

1 Ey Ħüdā’dan luŧf u iĥsān isteyen

Mevlid-i pāk-i resūluǿllaha gel

Cennet içre ĥūr [u] ġılmān isteyen

Mevlid-i pāk-i resūluǿllaha gel

Ey Allah’tan lütuf ve bağışlanma isteyen! Allah resulünün temiz mevlidine gel. Cennette; huri ve gılman isteyen, Allah resulünün temiz mevlidine gel.

2 Ol resūlüñ ŧoġdı şeb-i bī-gümān

Leyletüǿl-ķadre meşāyıhdur hemān

Bulmaķ isterseñ cehennemden amān

Mevlid-i pāk-i resūluǿllaha gel

O resulün, şüphesiz bir gecede doğdu. (O gece), kadir gecesi gibidir. Cehennemden kurtulmayı dilersen, Allah resulünün temiz mevlidine gel.

3 Źāt-ı pāki cān [u] dilden añla sen

Maħś-ı nūr-ı Ĥaķķdur ol źāt-ı ĥasen

Temiz kişiliğini, can u gönülden anla. O güzel kişilik, Hakk’ın nurunun yansıtıcısıdır. Dünyada, sağ ve esen olmak istersen; Allah resulünün temiz mevlidine gel.

4b Olduġınca dünyede13 śaġ [ü] esen

Mevlid-i pāk-i resūluǿllaha gel

4 Meclis-i mevlidde ey vālī müdām

Ol resūle ķıl śalāt ile selām

Cennet-i aǾlāda isterseñ maķām

Mevlid-i pāk-i resūluǿllaha gel

Ey yüce! Mevlit meclisinde, sürekli olarak; o resule salât u selâm kıl. Yüce cennette makam istersen; Allah resulünün temiz mevlidine gel.

5 Fikr idüp dünyādan elbet göçmegi

Cennete āħir śırāŧdan geçmegi

Ħavż-ı Kevŝer’den dilerseñ içmegi

Mevlid-i pāk-i resūluǿllaha gel

Sonunda; dünyadan göçmeyi, nihayet sırattan cennete geçmeyi ve Kevser havuzundan içmeyi dilersen; Allah resulünün temiz mevlidine gel.

12 Son beyitin ilk dizesi, noksandır. Anlamca bu biçimde tekmîl olundu. İkinci dizede “dermân” ve “ol” sözcükleri arasında

bir “irişe” ibaresi kayıtlıdır. Vezin gereği çıkarılan ilgili ibare, burada anımsatıldı. 13 Metinde: dünyâda.

Page 18: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_28/2018_28_AYKANAT.pdf · 2019. 11. 26. · Turkish Studies Language / Literature Volume 13/28, Fall 2018, p. 139-176

156 Timuçin AYKANAT

Turkish Studies Volume 13/28, Fall 2018

Haźeǿl-Kitābi Mevlūdiǿn-Nebī

ǾAleyhiǿs-Selām

İşbu kitap, “Mevlûdi’n-Nebî”dir. O’na selâm olsun.

Mefħar-ı Mevcūdāt Ĥażret-i Faħr-ı

ǾĀlem Muĥammed Muśŧafā-rā Śalavāt

Yaratılmışların övüncü, âlemin yüce övüncü Muhammed Mustafa’ya salât u selâm…

FāǾilātün/FāǾilātün/FāǾilün

1 Allah adın yād idelüm ibtidā

Olmasun diller Ĥaķ isminden cüdā

Başlangıçta; Allah adını analım. Gönüller, Allah’ın isminden ayrı düşmesin.

2 Allah adıyla idelüm fetĥ-i bāb

Bāb-ı Ĥaķķ’a idelüm tā intiĥāb

Kapıyı, Allah adıyla açalım. Allah’ın kapısına talip olalım.

3 Allah adın yād iderse bir kişi

Ĥaķķ aña āsān ider cümle işi

Bir kişi, Allah adını anarsa; Allah, bütün işlerini ona kolay kılar.

4 Allah adın yād iden ħandān olur

İki Ǿālemde işi āsān olur

Allah adını anan, mutlu olur. İşi, iki âlemde kolay olur.

5 ǾAşķ ile Allah dise bir ķul hemān

Aña lebbeyk yā ķulum dir MüsteǾān

Bir kul, aşk ile Allah dese; hemencecik; Allah, ona “iste ey kulum”! Der.

6 Allah adın yād iden bulur necāt

Allah adıyla bulur her şey ŝebāt

Allah adını anan, kurtuluş bulur. her şey, Allah adıyla istikrar bulur.

7 Śanma kim Allah diyen maĥrūm olur

Dilüñe Ĥaķķ terk iden meźmūm olur

Allah diyen, mahrum olur sanma. Allah adını dilinden düşüren, aşağlanır.

5a 8 Şāhlara Ol’dur viren taĥt ile tāc

Cümle Ǿālem aña eyler iĥtiyāc

Şahlara tac ve taht veren O’dur. Bütün âlem, O’na ihtiyaç duyar.

9 Allah Allah diyelüm gel Ǿaşķ ile

Dīdemüz pür-ħūn ola tā şevķ ile

Gel; aşk ile Allah Allah diyelim. Şevk ile; gözlerimiz, kan dolsun.

10 Cürmümüz Ǿafv ide ġaffārüǿl-źenūb

ǾAybumuz setr ide settāruǿl-Ǿuyūb

Çokça bağışlayıcı olan, suçumuzu bağışlaya. Ayıpları çokça örten, aybımızı örte.

11 Öyle Allah ki nažīri yoķ anuñ

Öyle sulŧān ki vezīri yoķ anuñ

Öyle Allah ki; O’nun benzeri yoktur. Öyle sultan ki; O’nun veziri yoktur.

12 Hīç mekānı yoķdur anuñ ey hümām

Ħāžır u nāžır ü Ĥayy ü lā-yenām

Ey himmetli kişi! O’nun hiç mekânı yoktur. Her an; hazır, nazır, ayakta ve diridir.

13 Şübhemüz yoķ birdür ol Rabbüǿl-Ǿulā

Gerç[i] iki didi kāfirler aña

Kâfirler; O’na iki dediler ama yüce Allah, birdir. Kuşkumuz yoktur.

14 Var idi evvelde ādem yoķ idi

Gizli genc idi bu Ǿālem yoķ idi

İnsanoğlu yokken, O vardı. Bu âlem yokken, saklı hazineydi.

Page 19: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_28/2018_28_AYKANAT.pdf · 2019. 11. 26. · Turkish Studies Language / Literature Volume 13/28, Fall 2018, p. 139-176

Süleymân El-Celvetî ve “Mevlûdi’n-Nebî” 157

Turkish Studies Volume 13/28, Fall 2018

15 Bāri taŧvīl itmeyelüm vaśfı çoķ

Birdür ol Ĥaķķ andan artuķ Ŧañrı yoķ

Hiç değilse; tarifi çok uzun tutmayalım. O Allah, birdir; O’ndan başka tapılacak güç yoktur.

16 Ger dilersiz bulasız otdan necāt

ǾAşķ ile şevķ ile diyüñ eś-śalāt

Eğer, ateşten kurtuluşu bulmak dilerseniz; aşk ve şevk ile salât u selâm getiriniz…

Rūĥ-ı Pāk-i Ĥażret-i Muĥammed

Muśŧafā-rā Śalavāt

Hazret-i Muhammed Mustafa’nın Temiz Ruhuna Salât u Selâm…

FāǾilātün/FāǾilātün/FāǾilün

1 Ey Ǿazīzler idelüm fetĥ-i kelām

Bir vaśiyyet ķılalum beyneǿl-enām

Ey azizler! Söze başlayalım. Nimetlendirilmişler arasında bir vasiyet kılalım.

2 Ol vaśiyyet kim diler anı ŧuta

İde raĥmet aña Rabb ulūǿl-Ǿulā

O vasiyeti, kim tutmayı dilerse; yüceler yücesi Allah, ona rahmet eder.

3 İdelüm evvel śalāt ile selām

Rūĥ-ı faħr-ı Ǿāleme her śubĥ u şām

Âlemin övüncü olan ruha, her sabah akşam öncelikle; salât u selâm edelim.

4 Hem daħi evlādına aśĥābına

Raĥmet olsun cümleten aĥbābına

Dahası; çocuklarına ve kendini görenlerle bütün dostlarına rahmet olsun.

5 Her kim ister bula cennet yolını

Fātiĥayla yād ide ben ķulunı

Her kim, cennet yolunu isterse; bulsun. Ben kulunu, fatihayla ansın.

5b Mużaff Süleymān el-Celvetī rūĥiçün

Ĥażret-i ǾĀǿişe śıddıķa Fāŧımatüǿz-

Zehrā Ĥavvā Ana Āsiye Ana Meryem

Ana cümle analar rūĥiçün rūĥları şād

ola el-Fātiĥa maǾaǿś-śalavāt

İzafe olunan Süleyman el-Celvetî ruhu için, dürüst hazret-i Ayşe, Fatımatüz-Zehra, Havva Ana, Asiye Ana, Meryem Ana ve bütün analar ruhu için; ruhları şad olsun. Salât ü selâm ile birlikte Fatiha…

Mużafflar rūĥiçün bu kitābı teǿlīf

eyleyen müǿellif rūĥiçün Ādem

Ata’muz Ĥavvā Ana’muz rūĥiçün

sulŧānumuz sulŧān-ı enbiyā rūĥiçün

aśĥāb-ı kirām rūĥiçün muhācirīn ve

enśār rūĥiçün Kerbalā’dan geçen

ġāziler ve şehīdler rūĥiçün İmām Ĥasan

ve İmām Ĥüseyīn ve Źeyneǿl-ǾĀbidīn

rūĥiçün ĥażret-i ǾĀǿişe śıddıķa ve

Fāŧımatüǿz-Zehrā Ĥavvā ve Āsiye Ana

ve Meryem Ana ve cümle analar

rūĥiçün mevlūd śāĥibinüñ ābāǿ ve

ecdādlarınuñ geçmişler rūĥiçün rūĥları

şād ola şefāǾatleri müyesser ola

rūĥlarına Fātiĥa

Bağlananlar ruhu için, bu kitabı telif eden müellif ruhu için, Âdem Ata’mız, Havvâ Ana’mız ruhu için, sultanımız nebiler sultanı ruhu için, yüce sahabeler ruhu için, hicret edenler ve yardımcı olanlar ruhu için, Kerbelâ’dan geçen gaziler ve şehitler ruhu için, İmam Hasan, İmam Hüseyin ve Zeyne’l-Abidin ruhu için, dürüst hazret-i Ayşe ve Fatımatü’z-Zehra, Havvâ ve Asiye Ana ve Meryem Ana ve bütün analar ruhu için, mevlit sahibinin gelmiş ve geçmişleri ruhu için, ruhları şad olsun, bağışlanmaları imkân bulsun. Ruhlarına Fatiha…

Page 20: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_28/2018_28_AYKANAT.pdf · 2019. 11. 26. · Turkish Studies Language / Literature Volume 13/28, Fall 2018, p. 139-176

158 Timuçin AYKANAT

Turkish Studies Volume 13/28, Fall 2018

Mefħar-i Mevcūdāt Ĥażret-i Faħr-ı

ǾĀlem Muĥammed Muśŧafā-rā Śalavāt

Yaratılmışların övüncü, âlemin yüce övüncü Muhammed Mustafa’ya salât u selâm…

FāǾilātün/FāǾilātün/FāǾilün

6a 1 Çünki Ĥaķķ vaśfın biraz yād eyledüñ

Luŧf-ı Ĥaķķ’la ķalbüñi şād eyledüñ

Allah’ın özelliklerini biraz anınca; Allah’ın lütfuyla kalbini mutlu kıldın.

2 Niçe vaśf itsün anı bī-çāre ķul

Ķudretine niçe bulsun Ǿaķl [u] yol

Çaresiz kul, O’nu nasıl vasıflandırsın? Kudreti karşısında; nasıl bir akıl [ve] yol bulsun?

3 Ol eveldür āħir Ol’dur bī-gümān

Žāhir Ol’dur bāŧın Ol’dur her zamān

O ezelidir ve kuşkusuz ebedidir. Her an; görünen ve görünmeyen O’dur.

4 Cümle ħalķı śoñradan var eyledi

ŚunǾını Ǿāleme ižhār eyledi

Bütün yaratılmışları, sonradan var etti. Yaratısını, âleme yaydı.

5 Diñle imdi ne yaratdı ibtidā

Naķl idem nāķıldan anı ben saña

Şimdi; başlangıçta ne yarattığını dinle. Ben, onu sana; aktarandan aktarayım.

6 Nūr-ı źātdan aldı bir kabża Ħüdā

Ol Muĥammed Muśŧafā didi aña

Allah, zâtının nurundan bir parça aldı. Ona; O, Muhammed Mustafa dedi.

7 Ķudretiyle ķıldı ol nūra nažar

Terledi ol dem ĥayādan ser-te-ser

O nura, kudretiyle nazar kıldı. O an, utanma ile baştanbaşa terledi.

8 Her bir aǾżāsı terinden ol ilāh

Rūĥları ħalķ eyledi bī-iştibāh

O ilâh, her bir uzvun terinden; birbirine benzemeksizin ruhları yarattı.

9 Yaradup ol demde miǿrāt-ı ĥayā

Nūra ķarşu ŧutdı ol demde Ħüdā

Allah, o an; utanma aynasını yaratarak; nura karşı tuttu.

10 Baķ diyüp emr itdi14 ol Rabbüǿl-Ǿulā

Baķdı kendin gördi nūr-ı Muśŧafā

O yüce Allah, bak diyerek buyurdu. Mustafa’nın nuru, bakınca kendini gördü.

11 Ĥüsnüni gördükde oldı ber-śafā

Ĥamd idüp beş kerre ķıldı secde tā

Güzelliğini görünce; mutlu oldu. Şükrederek; beş kere yere kapandı.

12 Ol sebebdendür bize ķılmaķ namāz

Eylemek her günde beş kerre niyāz

Bize; o sebepten, her günde beş kere yakarmak, namaz kılmak gerektir.

13 Śoñradan ħalķ oldı bu arż u semā

Her ne var fevķaǿl-Ǿulā taĥteǿŝ-ŝerā

Bu yer ve gök, göğün üzerinde ve yerin altında her ne varsa; sonradan yaratıldı.

14 Ādem’i ħalķ itdi virdi Ǿizz ü nāz

“Ǿİlmüheǿl-esmā”15 ile hem ser-firāz

Âdem’i yaratarak yer ve söz verdi. İsimleri öğrettik ile üstünlük verdi.

14 Metinde: eyledi. 15 Ve alleme âdemel esmâe kullehâ summe aradahum alel melâiketi fe kâle enbiûnî bi esmâi hâulâi in kuntum

sadikîn(sadikîne). Allah, Âdem’e bütün varlıkların isimlerini öğretti. Sonra onları meleklere göstererek, “Eğer doğru

söyleyenler iseniz, haydi bana bunların isimlerini bildirin” dedi. Bakara Suresi, (2/31). (Altuntaş ve Şahin, 2006: 5).

Page 21: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_28/2018_28_AYKANAT.pdf · 2019. 11. 26. · Turkish Studies Language / Literature Volume 13/28, Fall 2018, p. 139-176

Süleymân El-Celvetî ve “Mevlûdi’n-Nebî” 159

Turkish Studies Volume 13/28, Fall 2018

15 Ādem’i ķıldı ħalīfe Ǿāleme

Secde itdiler melekler Ādem’e

Âdem’i, âleme halife kıldı. Melekler, Âdem’e secde ettiler.

16 Hem Muĥammed nūrı altında ķarār

İtdi bā-emr-i cenāb-ı Kirdigār

Yüce Allah’ın emriyle; Muhammed’in nuru altında oturdu.

6b 17 Śoñra Ĥavvā alnına naķl itdi nūr

Ǿİzzet eylerdi aña vü ħoş ŧuyūr

Sonra; nur, Havvâ’nın alnına aktarıldı. Ona izzet ederek, hoşça uçtu.

18 Śoñra Şīt’e geldi nūr itdi ķarār

Eyler idi nūr ile ol iftiħār

Sonra; nur, Şit’e gelerek karar kıldı. O, nur ile övünürdü.

19 Pāk muŧahhar silsile gel[ib]di tā

Ĥażret-i İbrāhim alnına żiyā

O tertemiz silsile, uzanarak geldi. Hazret-i İbrahim’in alnında ışıdı.

20 Śoñra İsmāǾīl’e geldi nūr-ı pāk

ǾĀlemi ķıldı cemāli tāb-nāk

Sonra; o temiz nur, İsmail’e geldi. Cemâli, âlemi ışıldattı.

21 İşbu resme ol muŧahhar silsile

Bülbül-āsā ķondı heb gülden güle

İşte; bu biçimde, o tertemiz silsile; bülbül gibi, hep gülden güle kondu.

22 ǾĀķıbet naķl itdi ǾAbduǿllah’a nūr

Bir zamān bu ĥāl ile ķıldı mürūr

Sonunda; nur, Abdullah’a erişti. Bir zaman; bu hâlle dolaştı.

23 Gerç[i] śoñ geldi cihāna şāh-ı dīn

Ĥaķķ ĥabībi oldı faħreǿl-mürselīn

Gerçi; dinin şahı, cihana sonda geldi ama resullerin övüncü, Allah’ın sevdiceği oldu.

24 Cümlesi ķıldı şerīǾat āşikār

Dīn-i Aĥmed geldi nesħ itdi ne var

Hepsi, açık bir biçimde; şeriata uydu. Ahmed’in dini, var olan her şeyi tekmîl etti.

25 Ħātem-i mühr-i nübüvvetdür resūl

Ħātem-i şāh-ı risāletdür resūl

Resul, peygamberlik mührünün mührü; nebiliğin baş mührüdür.

26 Ger dilersiz bulasız otdan necāt

Ŧurma di rūĥ-ı resūle eś-śalāt

Ateşten kurtuluşu bulmak dilerseniz, durmadan; resulün ruhuna salât u selâm getiriniz.

Ħ(v)āce-i Kāǿināt Aĥmed-Müctebā-rā

Śalavāt

Kâinatın Hocası Seçilmiş Ahmed’e Salât u Selâm…

FāǾilātün/FāǾilātün/FāǾilün

1 Āmine Ħātūn ki Vehb’üñ duħteri

Nūr-ı ǾAbduǿllah’[a] oldı müşteri

Vehb’in kızı Âmine Hatun, Abdullah’ın nuruna müşteri oldu.

2 Emr-i Ĥaķķ’la ķıldılar ol dem nikāĥ

Oldılar iki ŧarafdan inşirāĥ

O an; Allah’ın buyruğuyla; nikâhlandılar. İki yönden yarıldılar.

3 Bu gice naķl itdi nūr-ı Muśŧafā

Māderīnüñ cehbesin geldi żiyā

Bu gece; Mustafa’nın nuru, aktarıldı. Annesinin cemâlini, ışıltı kapladı.

Page 22: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_28/2018_28_AYKANAT.pdf · 2019. 11. 26. · Turkish Studies Language / Literature Volume 13/28, Fall 2018, p. 139-176

160 Timuçin AYKANAT

Turkish Studies Volume 13/28, Fall 2018

4 Gelmeden bu Ǿāleme ħayruǿl-beşer

Raĥm-ı māderde henüz Ǿālī maķarr

İnsanların hayırlısı, bu âleme gelmeden; henüz, ana rahminde yüce yer tutmuştu.

7a 5 Žāhir oldı niçe dürlü muǾcizāt

Dost u düşmān gördiler heb kāǿināt

Çeşitli mucizeler belirdi. Dost ve düşman; kainatı, bütünüyle gördü.

6 Çünki oldı vaķt ü sāǾati tamām

Kim gele bu Ǿāleme ħayruǿl-enām

Vakit ve saati, tamam olunca; bu âleme, nimetlendirilmişlerin hayırlısı gelecekti.

7 Ol rebīǾyüǿl-evvel ayı bī-gümān

On ikinci gicesiydi ol zamān

Kuşkusuz; o zaman, rebiyülevvel ayının on ikinci gecesiydi.

8 Hem düşenbih gicesiydi bī-ħilāf

Böyledür ķavl-i śaĥīĥ yoķ iħtilāf

Yalansız olarak; pazartesi gecesiydi. Doğru söz, bu şekildedir. Çelişki yoktur.

9 Ol nebīnüñ anası naķl eyledi

Ol gice gördügini heb söyledi

O nebinin annesi, aktardı. O gece gördüklerini, bütünüyle söyledi.

10 Ol gice ħānemde ben tenhā idüm

Oġlumuñ teşrīfine şeydā idüm

Ben; o gece, evimde yalnızdım. Oğlumun buyurmasına delirmiş idim.

11 Çıķdı ħānemden o dem nūr-ı żiyā

Nüh felekden geçdi gitdi gūyiyā

O an; evimden parıldayan bir nur çıktı. Sanki; dokuzuncu felekten geçerek gitti.

12 LemǾası ŧutdı cihānı ser-te-ser

Gündüz oldı śandılar ol şeb meger

Işıltısı; cihanı, baştanbaşa sardı. Sanki; o gece, gündüz oldu sandılar.

13 Nūr-ı Ǿarşı maĥv iderdi16 öyle nūr

Śad selām itdi o dem vü ħoş ŧuyūr

Öyle bir nur ki; arşın nurunu, yok ederdi. O an; yüz selam ederek kanatlandı.

14 Yir ile gök arası ŧoldı melek

Başladı devrāna Ǿaşķ ile felek

Yerle gök arası, melek doldu. Felek, aşkla dönmeye başladı.

15 Üç melek gördüm elinde üç livā

Biri maġribde biri maşrıķda tā

Elinde üç sancak olan üç melek gördüm. Batıdan doğuya kadar uzanmaktaydı.

16 KaǾbe’nüñ üstine dikmişler birin

Ġulġul ile ŧoldı bu rū-yı zemīn

Birini, Kâbe’nin üstüne dikmişlerdi. Bu yeryüzü, hengâmeyle doldu.

17 Ger dilersiz bulasız Ǿālī-maķām

ǾAşķla diyüñ eś-śalāt u veǿs-selām17

Eğer, yüce makam bulmayı dilerseniz; aşk ve [şevkle] salât u selâm getiriniz.

16 Metinde; “iderdi” ve “öyle” sözcükleri arasında bir “ol” ibaresi kayıtlıdır. Vezin gereği çıkarılan ilgili ibare, burada

anımsatıldı. 17 Metinde; “aşkla” ibaresinden sonra, “şevkle” ifadesi kayıtlıdır. Ölçü gereği çıkarılan söz konusu ibare, burada anımsatıldı.

Page 23: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_28/2018_28_AYKANAT.pdf · 2019. 11. 26. · Turkish Studies Language / Literature Volume 13/28, Fall 2018, p. 139-176

Süleymân El-Celvetî ve “Mevlûdi’n-Nebî” 161

Turkish Studies Volume 13/28, Fall 2018

Ravża-i Pāk-i Aĥmed-Müctebā-rā

Śalavāt

Seçilmiş Ahmed’in Temiz Kabrine Salât u Selâm…

Allahu Ǿažīmuǿş-şān bu diñleyen

Ǿālimler ĥürmetine ve Ǿāleme gelen

melekler ĥürmetine ve peyġamberimüz

Muĥammed Muśŧafā’nuñ şefāǾatinden

ayırma Ǿalem-i saǾādetinüñ dibinde ĥaşr

eyle ve Ŧūbā ağacınuñ dibinde żiyāfetin

cümlemüze naśīb-i müyesser eyle ĥāżır

cemāǾatüñ ħayırlı murādlarını ĥāśıl

eyleye meclisümüzi meclis-i raĥmet ve

bāǾiŝ-i maǾrifet eyleye cehennemden

baǾīd eyle cennāt-ı Ǿulyāna cümlemüzi

idħāl eyleye cemāliyle cümlemüzi

mesrūr eyle rıżāǿAllahi teǾālā el-fātiĥa

maǾaǿś-śalavāt

Ey şanı yüce olan Allah! Bunu dinleyen bilginler hürmetine ve âleme gelen melekler hürmetine ve peygamberimiz Muhammed Mustafa şefaatinden ayırma. Kutlu sancağının altında topla ve Tuba ağacının altında ziyafetini, hepimize kısmet et. Hazırda olan topluluğun hayırlı isteklerini, yerine getir. Meclisimizi, rahmet meclisi ve bilginler topluluğu eyle. Cehennemden kurtar. Yüce cennetlerine, hepimizi kat. Cemâlinle, hepimizi sevindir. Yüce Allah’ın rızası için; salât u selâm ile birlikte Fatiha-i Şerîfe…

7b

FāǾilātün/FāǾilātün/FāǾilün

Ger dilersiz bula[sız] bāķī ĥayāt

Diñ muŧahhar ravżasına eś-śalāt

Eğer, ebedi hayat bulmayı dilerseniz; tertemiz kabrine, salât u selâm getiriniz.

Ravża-i Pāk-i Ĥażret-i Muĥammed

Muśŧafā-rā Śalavāt

Hazret-i Muhammed Mustafa’nın Temiz Kabrine Salât u Selâm…

FāǾilātün/FāǾilātün/FāǾilün

1 Yazılı ķudretle sancaķlar tamām

İsm-i Ĥaķķ nām-ı Muĥammed iy

hümām

Ey himmetli kişi! Allah’ın adı ve Muhammed’in nâmıyla; kudret yazısıyla sancaklar tamamdır.

2 Çün göründi baña Ĥaķķ’uñ ķudreti

Yalıñız ħānemde ķıldum ħayreti

Bana; Hakk’ın kudreti, evimde yalnızken göründüğü zaman; hayrete düştüm.

3 Fikr iderdüm bī-kesim yā-Rabb diyü[p]

Oġlumuñ teşrīfini fehm eyleyüp

Ey Allah’ım! Oğlumun teşrifini anlayarak; yalnızım diye fikrederdim.

4 Nāgehān şaķķ oldı dīvār tamām

Geldi üç ħūrī baña virdi selām

Ansızın; duvar bütünüyle yarıldı. Üç huri gelerek, bana selam verdi.

5 Āsiye Meryem biri Ĥavvā idi

Cümlesinüñ ĥüsni bī-hem-tā idi

Asiye, Meryem ve Havvâ idiler. Hepsi, birbirinden güzellikçe eşsizdi.

6 Çünki gördüm bunları ķıldum ĥayā

Fehm idüp utanma didiler baña

Bunları gördüğümde utandım. Anlayarak; bana, utanma dediler.

7 Ĥidmetüñle biz mübāhāt eylerüz

Sen bize emr it meserret eylerüz

Biz, hizmetinden şeref duyarız. Sen, bize buyur; biz, yerine getiririz.

8 Geldiler eŧrāfuma oŧurdılar

Müjde-i teşrīf-i Aĥmed ķıldılar

Gelerek; etrafıma oturdular. Ahmed’in teşrif müjdesini verdiler.

Page 24: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_28/2018_28_AYKANAT.pdf · 2019. 11. 26. · Turkish Studies Language / Literature Volume 13/28, Fall 2018, p. 139-176

162 Timuçin AYKANAT

Turkish Studies Volume 13/28, Fall 2018

9 Didiler ferzendüñ āsā gelmedi

Bu cihāna miŝli sebķat ķılmadı

“Oğlun gibisi gelmedi” dediler. Benzeri; bu cihana, ulaşmadı.

10 Budur ol bāġ-ı risālet bülbüli

Gülşen-i Ǿilm-i ledünnīnüñ güli

O resullük bahçesinin bülbülü; bilinmezlik bilgisi gül bahçesinin gülü, budur.

11 Budur ol āyīne-i nūr-ı Ħüdā

Budur ol Aĥmed Muĥammed Muśŧafā

Allah’ın nurunun aynası; Ahmed, Muhammed, Mustafa budur.

8a 12 ŞemǾine Ǿālem anuñ pervānedür

Meclisinde hem-demi mestānedür

Âlem, O’nun mumuna pervanedir. Meclisindeki dostları, kendinden geçmiştir.

13 İy Amīne ŧāliǾuñ mesǾūd imiş

Kevkeb-i baħtuñ senüñ Maĥmūd imiş

Ey Âmine! Doğurduğun mutluymuş. Bahtının yıldızı, Mahmud’muş.

14 Gūş idince müjde-i mevlūdumı

Ĥamduǿliǿllah yād idem18 maǾbūdumı

Doğurduğumun müjdesini duyunca; ibadet ettiğimi hatırlayarak, şükrettim.

15 Āmine aydur çü vaķt oldı tamām

Kim gele dünyāya ol sulŧān-ı dīn19

Âmine, vaktin tamam olduğunu söyler. O dinin sultanı, dünyaya gelmektedir.

16 Teşne-leb oldum ĥarāretden ķatı

Śundılar bir kāse cennet şerbeti

Sıcaktan; şiddetle dudaklarım kurudu. Bir kâse cennet şerbeti sundular.

17 Şerbeti ķarşumda ŧutdı ĥūriler

Bunı saña virdi Rabb’üñ didiler

Huriler; şerbeti, karşımda tuttu. “Bunu, sana Allah’ın verdi” dediler.

18 Nūş idince śandum ol āb-ı ĥayāt

CürǾasın nūş eyleyen bulmaz necāt20

İçince; onu ebedilik veren su (bengisu) sandım. Damlasını içen, kurtuluş bulamaz.

19 Nūr-ı maĥś oldı o dem cism-i tamām

Ġam gidüp göñlümden oldum şād-kām

Bütün bedeni, o an; nura büründü. Gönlümden keder giderek, mesut oldum.

20 Ķuş gibi geldi o dem Cibrīl21-emīn

Arķamı śıġadı eliyle hemīn

Güvenilir Cebrail, o an; kuş gibi geldi. Apansız; eliyle, arkamı sıvazladı.

21 Ŧoġdı ol sāǾatde faħr-ı kāǿināt

Nūr ile müstaġraķ oldı şeş-cihāt

Âlemin övüncü, o saatte doğdu. Altı yön, nurla doldu.

18 Metinde: eyledüm. 19 Uyak, bu ikilikte tutarsızdır. 20 Bu dizede “garabet” söz konusudur. Kurtulma, her zaman bir olumluluğa yöneliş olduğundan; ebedilik bağışlayan bir

suyun kurtuluş vermemesi metaforu, manâya muhalefet etmektedir. “Bulmaz” eylemi yerine “ummaz” eyleminin tercihi,

pratik yoldan garabeti ber-taraf edecektir. 21 Metinde: Cebrâ’il.

Page 25: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_28/2018_28_AYKANAT.pdf · 2019. 11. 26. · Turkish Studies Language / Literature Volume 13/28, Fall 2018, p. 139-176

Süleymân El-Celvetî ve “Mevlûdi’n-Nebî” 163

Turkish Studies Volume 13/28, Fall 2018

Allahumme śalli ve sellim Ǿalā

seyyidinā Muĥammedin Ǿabdike ve

nebiyyike ve ĥabībike ve resūlikeǿn-

nebiyyiǿl-ummī ve Ǿalā ālihi ve śaĥbihi

ve sellim

Ey Allah’ım! Efendimiz, kulun ve nebin ve sevdiceğin ve ümmiler nebisi resulün ve onun yakınları ile dostlarına salât u selâm olsun…

FāǾilātün/FāǾilātün/FāǾilün

1 Yaradılmış cümle oldı şādmān

Ġam gidüp Ǿālem yeñiden buldı cān22

Bütün yaratılmışlar, mutlu oldu. Keder giderek; âlem, yeniden can buldu.

2 Cümle zerrāt-ı cihān idüp śadā

Çaġrışuben didiler kim merĥabā

Cihanın bütün zerreleri, ses getirerek; “hoş geldin” dediler.

3 Merĥabā iy şems-i tābān merĥabā

Merĥabā iy cāna cānān merĥabā

Ey parıldayan güneş, ey cana sevgili! Hoş geldin.

4 Merĥabā iy bülbül-i bāġ-ı cemāl

Merĥabā iy āşinā-yı Źüǿl-Celāl

Ey cemâl bahçesinin bülbülü, Allah’ın tanıdığı! Hoş geldin.

5 Merĥabā iy cāna bāķī merĥabā

Merĥabā Ǿuşşāķa sāķī merĥabā

Ey ebedi can, âşıklara içki sunan güzel! Hoş geldin.

8b 6 Merĥabā iy māh-ı ħūrşīd-i Ħüdā

Merĥabā iy Ĥaķķ’dan olmayan cüdā

Ey Allah’ın ay ve güneşi; ey Allah’tan ayrık olmayan! Hoş geldin.

7 Merĥabā iy cümlenüñ maŧlūbı sen

Merĥabā iy Ħālıķ’uñ maĥbūbı sen

Ey herkesin arzusu, Allah’ın sevdiceği! Hoş geldin.

8 İy cemāli gün yüzi bedr-i münīr

İy ķamu düşmüşlere sen dest-gīr

Ey cemâli güneş, yüzü dolunay; bütün düşkünleri tutan!...

9 Dest-gīriseñ ķamu üftādenüñ

Hem penāhī bend ü āzādenüñ

Bütün düşmüşlerin tutanı, bağlı ve serbestin sığınağısın.

10 İy risālet taħtınuñ sen ħātemi

İy nübüvvet mührünüñ sen ħātemi

Ey resullük tahtının, peygamberlik mührünün mührü!

11 Çünki nūruñ rūşen itdi Ǿālemi

Gül cemālüñ rūşen itdi Ǿālemi

Nurun, âlemi aydınlatınca; gül cemâlin, âlemi parıldattı.

12 İy göñüller derdinüñ dermānı sen

İy yaradılmışlaruñ sulŧānı sen

Ey gönüller derdinin dermanı, yaratılmışların sultanı!...

13 Sensin ol sulŧān-ı cümle enbiyā

Nūr-ı çeşm-i evliyāǿ [vü] aśfiyā

O bütün nebilerin sultanı, Allah dostlarının gözünün nuru [ve] arınmış olanlar, sensin.

22 Bu kısım yani maruf adlandırmasıyla “Merhabâ Bahri”; birtakım eksilti yahut ilaveler, hariçte tutulacak olursa; yazılan ilk

mevlid örneği olan ve Süleyman Çelebi’ye ait “Vesîletü’n-Necât”ta yer alan “Merhabâ Bahri” ile tümel olarak örtüşmektedir.

Page 26: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_28/2018_28_AYKANAT.pdf · 2019. 11. 26. · Turkish Studies Language / Literature Volume 13/28, Fall 2018, p. 139-176

164 Timuçin AYKANAT

Turkish Studies Volume 13/28, Fall 2018

NaǾt-ı Pāk-i Resūluǿllah Śallaǿllahu

TeǾālā ǾAleyhi ve Sellim

Allah Resulünün Temiz Övgüsü- Yüce Allah, O’na salât ve selâm versin…

MefāǾīlün/MefāǾīlün/FeǾūlün

1 Saña ķurbān ola cānum Muĥammed

İki Ǿālemde dermānum Muĥammed

Muhammed! Canım, sana kurban olsun. Muhammed! İki âlemde dermanımsın.

2 Seni görmezden ol şevķī-i Ǿaşķuñ

Baña kār eyledi cānum Muĥammed

Canım Muhammed! Aşkının ateşi, seni görmeden; bana etki etti.

3 Ħayālüñ göñlüme naķş oldı çıķmaz

Cemālüñ oldı seyrānum Muĥammed

Muhammed! Hayalin, gönlüme işlendi, çıkmaz. Cemâlin, izlencem oldu.

4 Yaķar Ǿaşķuñ odı cism ile cānı

İriş dermāna Loķmān’um Muĥammed

Muhammed! Aşkının ateşi, bedenle ruhu yakar. Lokman’ım! Dermana ulaş.

5 Olursam gel yoluña pāre pāre

Fedā olsun saña cānum Muĥammed

Muhammed! Yolunda parça pinçik olmaya gelirsem; canım sana feda olsun.

6 Viśālüñ teşnesiyem eylerem āh

İşidsem zāri giryānum Muĥammed

Muhammed! Kavuşmana susamışım, inlerim. Duyulsam; ağlayarak inlemekteyim.

7 Noǿlaydı irebilsem ħāk-i pāye

Geçürsem anda devrānum Muĥammed

Muhammed! Ayağının toprağına erişebilseydim de orada ömrümü geçirseydim ne olurdu?

8 Diler Aĥmed23 ġanī ümmet faķīre

Görem maĥşerde sulŧānum Muĥammed

Ahmed, ümmetin zenginine de yoksuluna da sultanlar sultanı Muhammed’in görünmesini diler.

9a Rūĥ-ı Pāk-i Ĥażret-i Muĥammed

Muśŧafā-rā Śalavāt

Hazret-i Muhammed Mustafa’nın Temiz Ruhuna Salât u Selâm…

FāǾilātün/FāǾilātün/FāǾilün

1 Çünki ol maĥbūb-ı Raĥmāneǿr-Raĥīm

Ķıldı dünyāyı cemālinden naǾīm

O esirgeyen ve bağışlayan Allah’ın sevdiceği, dünyayı, cemâlinden nimetlendirdi.

2 Birbirine muştuladı her melek

Raķśa girdi şād u şevķından felek

Her melek, birbirine müjdeledi. Felek, mutluluk ateşinden dans etti.

23 Bu manzume, Mehmed Nasûhî Efendi’ye aittir. Mehmed Nasûhî (Ö. 1130/1718) Halvetî-Şâbânî Tarikatının Nasûhiyye

Kolunun Kurucusu: Üsküdar Toygartepesi’nde Bulgurlu Mescidi yakınlarında dünyaya geldi. Doğum tarihini, Nasûhî

Tekkesi'nin son postnişini torunlarından Ahmed Kerameddin Efendi 1060 (1650), Sadık Vicdanî 1058 (1648) veya 1063

(1653) olarak kaydeder. Sipahi zümresinden bir seyyid ailesine mensup olan Nasûhî Bey'in oğludur. Asıl adı Mehmed olup

babasının adıyla tanınmıştır. Bazı kaynaklarda; Şabaniyye tarikatının piri Şeyh Şa’ban-ı Veli’nin soyundan geldiği

söylenmekteyse de Şa’ban-ı Veli’nin evlenip çocuk sahibi olduğu konusunda bilgi bulunmadığından bu görüşün doğru

olmadığı söylenebilir. Seyr-i sülûkünü tamaladıktan sonra; tarikatı ve inancı ekseni doğrultusunda; çokça talebe yetiştirerek

irşad faaliyetlerinde bulunmuştur. 17 Ramazan 1130/1718 tarihinde vefat eden Mehmed Nasûhî Efendi, mensubu olduğu

dergâhın hazîresine defnolundu. Velûd bir mütefekkir olan Nasûhî Efendi’nin eserleri şunlardır: 1. er-Risaletü’r-Rüşdiyye

fi’ttarikati’l-Muhammediyye 2. Vâridât-ı Kudsiyye 3. Divançe 4. Şerh-i Gazel-i Niyâzî-i Mısrî 5. Tefsir. (Kara, 2003: 500-

502).

Page 27: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_28/2018_28_AYKANAT.pdf · 2019. 11. 26. · Turkish Studies Language / Literature Volume 13/28, Fall 2018, p. 139-176

Süleymân El-Celvetî ve “Mevlûdi’n-Nebî” 165

Turkish Studies Volume 13/28, Fall 2018

3 Gördi gitmiş ĥūriler hīç kimse yoķ

Görmedi oġlın tażarruǾ ķıldı çoķ

Hurilerin gittiğini ve kimsenin olmadığını gördü. Oğlunu göremeyince, çok ağladı.

4 İşbu heybetden Amīne ħūb-rū

Bir zamān Ǿaķlı gidüp geldi girü

O güzel yüzlü Âmine, işte bu korku sebebiyle; bir an aklını yitirdi, geri kendine geldi.

5 Ĥūriler aldı taśavvur ķıldı ol

Ħayret içre çoķ tefekkür ķıldı ol

O, huriler aldı diye düşünerek; şaşkınlık içerisinde, çok fikretti.

6 Çevre yanın isteyü ķıldı nažar

Gördi kim bir kūşede ħayruǿl-beşer

Çevresine bakınmak istedi. Bir köşede, insanların hayırlısını gördü.

7 Şöyle beytuǿllaha ķarşu ol resūl

Yüz yire urmış vü secde ķılmış ol

O resul, şöyle Allah’ın evine karşı; yüzünü yere vurmuş ve secde kılmıştı.

8 Secdede başı velī taĥmīd ider

Hem getürmiş parmaġın tevĥīd ider24

Başı secdede olarak, şükreder. Aynı zamanda; parmağını diklemiş, Allah’ın birliğini ikrar eder.

Eşhedu en-lā ilāhe illāǿllah ve eşhedu

enne Muĥammeden Ǿabduhu ve

resūluhu ve inneke raśiyyet biǿllahi

Rabben ve biǿl-islāmi dīnen ve

Muĥammed Ǿaleyhiǿs-selāmi nebiyyen

ve biǿl-Ķurāni imāmen ve biǿl-

KaǾbetehu ķıbleten ve biǿl-müǿmīni

iħvānen Rabbī Allah lā ilāhe illā hūve

Rabbiǿl-Ǿarşiǿl-Ǿažīm Ĥaķķ teǾālā

ĥażretleri bu tevĥīd kelīmesin Münkir

ve Nekir geldükde cümlemüze ķolay

getüre gürli gürler gelen meleklere seni

birli birli uyanmaķ müyesser eyleye ŧar

ķabrimüzü geñiş eyleye nār eylemeye

nūr eyleye…

Ben tanıklık ederim ki; Allah’tan başka tapılacak güç yoktur. Ben yine tanıklık ederim ki; Muhammed, O’nun kulu ve elçisidir. Rabbimizin Allah olduğuna, dinimizin İslâm olduğuna, kendisine selâm olunan Muhammed’in nebi olduğuna, imamımızın Kurân olduğuna, kıblemizin Kabe olduğuna, müminlerin kardeş olduğuna, yüce arşın Rabbi olan Allah’tan başka ilâh olmadığına kuşkusuz iman ettik. Yüce Allah hazretleri, Münkir ve Nekir geldiğinde; bu tevhit kelimesini, hepimize kolay getirsin. Ardı ardınca gelen meleklere, birer birer uyanmayı kısmet etsin. Dar kabrimizi, geniş eylesin. Ateş değil, ışık eylesin. Dört yerde olacak sorgumuzu, kolay eylesin. Ahir zaman peygamberinin şefaatini cümlemize kısmet eylesin. İmanın nurundan ayırmasın. Kalplerimizi, nur ile doldursun. Sorgumuzu, kolay kılsın. Kabrimizi, cennet bahçesi eylesin. Dirildiğimiz zaman, arşın gölgesinde bir kılsın. Hesaba vardığımızda; sevabımızı, ağır eylesin. [Hafif] eylemesin. Yüzümüzü ak eylesin. Günahı ağır gelerek, rezil olan kullardan [eylemesin]. Sıratı, şimşek gibi geçmeyi kısmet etsin. Düşüp cehenneme giden kullardan eylemesin. Yüce cennete karışan kullardan eylesin. Olgunluklu cemâlini, cümlemize görmeyi nasip etsin. Sevdiceğiyle dostluğu hürmetine; hepimizi, iki cihanda aziz etsin. Salih kullarına katsın. Oruç [ve] namazı kabul olan kullarından eylesin. Ramazan-ı şerif ve kadir gecesi hürmetine; Âlemlerin Rabbi, cennetteki öncüleri, hepimize nasip etsin. Hepimizi, cemâliyle mutlu kılsın. Kalplerimizi, Kuran’ın nuruyla aydınlık kılsın. İnşallah…

9b …dört yirde olacak suǿālümüz āsān

eyleye āħir zamān nebīsinüñ şefāǾatini

cümlemüze müyesser eyleye nūr-ı

īmāndan ayırmaya ķalblerümüzi nūr ile

ŧoldura suǿālümüz āsān eyleye

ķabrimüzi ravża-i cinān eyleye ĥaşr

olduġumuz vaķtde Ǿarş gölgesinde

iskān eyleye mīzāna varduķda

ŝevābumuzı aġır eyleye [ĥafīf]

eylemeye ve yüzümüzi aķ eyleye günāh

aġır gelüp rüsvāǿ olan ķullardan śırāŧı

berķ-ı ħāŧıf gibi geçmek müyesser

eyleye düşüp cehenneme giden

ķullardan eylemeye cennet-i aǾlāya

24 Metinde; “parmagın” sözcüğünden önce “ol mübârek” ibaresi kayıtlıdır. Bu ibare, vezin gereği çıkarılarak burada

anımsatıldı. Der-kenar: Lâ ilâhe illallah Muhammede’r-resûlullah.

Page 28: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_28/2018_28_AYKANAT.pdf · 2019. 11. 26. · Turkish Studies Language / Literature Volume 13/28, Fall 2018, p. 139-176

166 Timuçin AYKANAT

Turkish Studies Volume 13/28, Fall 2018

dāħil olan ķullardan eyleye cemāl-i bā-

kemālini müşāhade cümlemüze naśīb

eyleye ĥabībi ile dostluġı ĥürmetine

cümlemüzi iki cihānda Ǿazīz eyleye

śāliĥ ķullarına ilĥāķ eyleye śavm [u]

śalātı ķabūl olan ķullarından eyleye

ramażān-ı şerīf leyletüǿl-ķadr ĥürmetine

Rabbeǿl-Ǿālemīn cennetdeki serverleri

cümlemüze müyesser eyleye cemāliyle

cümlemüz mesrūr eyleye ķalblerümüzi

envār-ı Ķurān eyleye münevver eyleye

āmīn

Ħülāśa-i Kāǿināt Aĥmed-Müctebā-rā

Śalavāt

Kâinatın Özeti Seçilmiş Ahmed’e Salât u Selâm…

Allahumme śallī Ǿalā seyyidinā

Muĥammedin ve Ǿalā ālihi ve śaĥbihi

ecmaǾīn

Ey Allah’ım! Efendimiz Muhammed Mustafa ve bütün yakınları ile dostlarının üzerine salât u selâm olsun…

FāǾilātün/FāǾilātün/FāǾilün

10a 1 Dir ki iy Mevlā yüzüm ŧutdum saña

Yā ilāhī ümmetüm virgil baña

Ey Allah’ım! “Yüzümü, sana tuttum” der. Ey Allah’ım! Bana ümmetimi ver.

2 Böyle dirken ol tebessüm eyledi

Şöyle bildüm Ĥaķķ teraĥĥum eyledi

O, böyle derken; gülümsedi. Allah’ın rahmet ettiğini, şöylece bildim.

3 Bir nidā geldi o dem ŧutdı hevā

Dir ĥabībüm ĥācetüñ oldı revā

O an; bir ses gelerek etrafı sardı. “Sevdiceğim, isteğin yerine geldi” dedi.

4 Sürmelenmiş göz mübārek ĥikmeti25

Göbegi kesilmiş olmış sünneti

Mübarek gözleri, sürmelenmiş; hikmeti gör. Göbeği kesilmiş ve sünneti olmuş.

5 Ŧozını ekmişler olmış muĥterem

Ķundaķ içre yatur ol şāh-ı ĥarem

Tozunu ekmişler, saygın olmuş. O haremin efendisi, kundakta yatar.

6 Bir nidā geldi hevādan key ķatı

Şöyle kim ŧutdı cihāna heybeti

Havadan; çok sert bir ses geldi. Öyle ki; ünü, cihanı sardı.

7 Didi śaķlañ setr anı üç gün tamām

Her melek gelsün aña virsün selām

Üç gün boyunca; O’nu örterek saklayın. Her melek, gelerek; O’na selâm versin.

8 Muttaśıl üç gün melekler geldiler

Aĥmed’i görüp ziyāret ķıldılar

Melekler; üç gün, aralıksız geldiler. Ahmed’i görerek ziyaret kıldılar.

9 Yirde gökde hīç ferişte ķalmadı

Kim Muĥammed yüzini ol görmedi

Yerde gökte; Muhammed’in yüzünü görmeyen hiç melek kalmadı.

25 Metinde; “Sürmelenmiş mübârek gözler gör hikmeti” biçiminde kaydedilmiş ibare, vezin gereği; bu biçimde tebdîl olundu.

Page 29: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_28/2018_28_AYKANAT.pdf · 2019. 11. 26. · Turkish Studies Language / Literature Volume 13/28, Fall 2018, p. 139-176

Süleymân El-Celvetî ve “Mevlûdi’n-Nebî” 167

Turkish Studies Volume 13/28, Fall 2018

10 Śoñra cennet ehli cümle ĥūr-ı Ǿayn

Görmeye geldi o şāhuñ māh yüzin

Ardından; ahu gözlü bütün cennet ehli, o şahın ay yüzünü, görmeye geldi.

11 Her biri elinde bir nūrdan ŧabāķ

Kim yaratmış śunǾı26 birle anı Ĥaķķ

Her birinin, Allah’ın yaratısıyla yaratmış olduğu bir nurdan tabak elindeydi.

12 İçleri ŧolı cevāhir anlaruñ

Başına śaçu içün peyġamberüñ

Onların içleri, peygamberin başına saçı olsun diye; cevher doludur.

13 Śaçu śaçup çün ziyāret itdiler

Ĥūri Rıđvān heb melekler gitdiler

Saçı saçarak, ziyaret ettiler. Huri, Rıdvan; bütün melekler, gittiler.

14 Çünki ben bu işleri gördüm Ǿıyān

Ķalmadı śabrum hemān düşdüm revān

Ben, bu işleri apaçık görünce; sabrım kalmadı. Hemencecik; su gibi aktım.

15 Geldi Ǿaķlum gördüm ol śāĥib-vefā

Gözlerüm nūrı oġ[u]lum Muśŧafā

Bilincim gelerek; o vefa sahibini gördüm. Gözlerimin nuru, yavrucağım Mustafa…

16 Yüzi nūrı gün gibi ħoş berķ urur

Çünki gördüm göñlüme geldi sürūr

Yüzünün nuru, güneş gibi ışımaktadır. Görünce; gönlüme, mutluluk geldi.

17 Yüzümi sürdüm yire çoķ aġladum

Firķat odıyla cigerüm ŧaġladum

Yüzümü yere sürerek; çok ağladım. Ayrılık ateşiyle ciğerimi dağladım.

10b 18 Ķanadup nār-ı maĥabbet ķanumı

Aluben baġrıma baśdum cānumı

Muhabbet ateşi, kanımı kanatınca; canımı alarak bağrıma bastım.

19 Debrenüp dudaķları söyler kelām

Anlayamazdum ne dirdi ol hümām

Dudaklarını titreterek konuşurdu. O himmetli kişinin, ne dediğini anlayamazdım.

20 Ķulaġum aġzına ŧutdum diñledüm

Söyledigi sözi ol dem añladum

Kulağımı ağzına dayayarak dinledim. O anda; söylediği sözü anladım.

21 Ĥaķķ’a baġlayup göñülden himmeti

Dir idi kim ümmetī vāh ümmetī

Gönülden himmeti, Allah’a bağlayarak; “ümmetim vah ümmetim” derdi.

22 Ŧıfl iken evvel dilerdi ümmetin

Sen ķocaduñ terk idersin sünneti

Bebekken; önce, ümmetini dilerdi. Sen yaşlandın. Sünneti terk edersin.

23 Ümmetüm didi saña çün Muśŧafā

Vir śalavāt sen de aña bul śafā

Mustafa, sana ümmetim dediği için; sen de salât u selâm getirerek; safa bul.

24 Ger dilersiz bulasız otdan necāt

ǾAşķ ile şevķ ile diyüñ eś-śalāt

Eğer, ateşten kurtuluş bulmayı dilerseniz; aşk ve şevkle salât u selâm getiriniz…

26 Metinde: sun’ını.

Page 30: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_28/2018_28_AYKANAT.pdf · 2019. 11. 26. · Turkish Studies Language / Literature Volume 13/28, Fall 2018, p. 139-176

168 Timuçin AYKANAT

Turkish Studies Volume 13/28, Fall 2018

Ser-Defter-i Kāǿināt Ĥażret-i

Muĥammed Muśŧafā-rā Śalavāt

Kâinat Defterinin Başı Hazret-i Muhammed Mustafa’ya Salât u Selâm…

FāǾilātün/FāǾilātün/FāǾilün

1 Çün ķadem baśdı cihāna şāh-ı dīn

Ħāk-i pāyina yüzin sürdi zemīn

Dinin şahı, cihana ayak basınca; yer, ayağının toprağına yüzünü sürdü.

2 Āsımāna iftiħār itdi zemīn

Baña geldi raĥmeteǿn-liǿl-Ǿālemīn

Yer, “âlemlere rahmet olan bana geldi” diyerek; göğe övünç yolladı.

3 Heb müneccimler muǾaŧŧal oldılar

Bāb-ı necmi cümle baġlu buldılar

Bütün müneccimler, boşa düştüler. Yıldız kapısını, bütünüyle bağlı buldular.

4 Kilseler göçdi yire oldı ħarāb

Geldi Kisrā başına dürlü Ǿaźāb

Kiliseler yere göçerek harap oldu. Kisra’nın başına çeşitli azaplar geldi.

5 Heb yire düşdi śanemler KaǾbe’de

Ķopdı müşrikler içinde Ǿarbede

Kabedeki bütün putlar, yere düştü. Allah’a ortak koşanlar arasında savaş çıktı.

6 Recm idüp İblīs ol dem ķovdılar

Āsımana çıķmadan menǾ itdiler

O an; taşlayarak, İblis’i kovdular. Göğe çıkmadan savuşturdular.

7 Şād u ħandān oldı heb ü ħoş ŧuyūr

Didiler cihāna geldi şimdi nūr

Bütünü, mutlu olarak çoştu. “Şimdi cihana nur geldi” dediler.

8 Ġulġul ile ŧoldı Ǿālem ser-te-ser

Söyledi insān gibi dīvār-ı dār

Âlem, baştanbaşa nimetle doldu. Evin duvarı, insan gibi konuştu.

9 Müjde ķıldı birbirine cümle ħalķ

Didiler kim geldi ol maĥbūb-ı Ĥaķķ

Bütün yaratılmışlar, birbirine müjde kıldı. “O Allah’ın sevdiceği geldi” dediler.

11a 10 Merĥabā ħoş geldün iy ħatm-i resūl

Sensin ancaķ gülşen-i Ǿālemde gül

İy resullüğün sonu! Hoş geldin, hoş geldin. Âlemin gül bahçesinde; gül, ancak sensin.

11 Bu Ǿalāmātı görince Āmine

Çoķ tefekkür ķıldı kendi kendüye

Âmine, bu alâmetleri görünce; kendi kendine çok düşündü.

12 Ŧaldı baĥr-ı ħayrete ol źī-şeref

Gördügince ķıymeti dürr-i śadef

O şeref sahibi, şaşkınlık denizine daldı. Gördüğü kadarıyla; kıymeti, sadef incisiydi.

13 ǾAķlumı başuma cemǾ itdüm o dem

Baķdum eŧrāfuma kim anı görem

O an; aklımı, başıma devşirdim. O’nu göreyim diyerek; etrafıma baktım.

14 Beyte ķarşu secde ķılmış ĥażrete

Başlamış Mevlā’ya ol dem ŧāǾata

Kabeye karşı, yüceye secde kılmış. O an; Mevlâ’ya ibadete başlamış.

15 Hem mübārek lebleri söyler kelām

Bilmezem ne söyledi ol nīk-nām

Mübarek dudakları, söz söylerdi. O güzel ad, ne söyledi, bilmiyorum.

Page 31: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_28/2018_28_AYKANAT.pdf · 2019. 11. 26. · Turkish Studies Language / Literature Volume 13/28, Fall 2018, p. 139-176

Süleymân El-Celvetî ve “Mevlûdi’n-Nebî” 169

Turkish Studies Volume 13/28, Fall 2018

16 Diķķat ile diñledüm ol serveri

Añladum ol dem kelām-ı cevheri

O başkanı, dikkatle dinledim. O an; cevherden sözü, anladım.

17 ǾArż-ı ĥācāt eyleyüp dirdi27 o şāh

Ümmetī vāh ümmetī vāh ümmetā28

O şah, dileklerini arz ederek; “vah ümmetim, vah ümmetim, ey ümmet!” derdi.

18 Yā-Rabb Ǿafv eyle günāh-ı ümmetüm

Bir avuç ŧopraġa eyle raĥmetüñ

Ey Allah’ım! Ümmetimin günahını, bağışla. Rahmetini, bir avuç toprağa [bile] sun.

19 Merĥamet it anlara ķılma Ǿaźāb

Atma yā-Rabb āteşe itme kebāb

Merhamet et, onlara azap kılma. Ey Allah’ım! Ateşte kebap etme.

20 Baña vir yā-Rabb źenūb-ı ümmetüm

Bende virem anlara heb ŧāǾatum

Ey Allah’ım! Ümmetimin günahlarını bana ver. Ben de onlara, bütün ibadetimi vereyim.

21 Gözimüñ yaşına baġışla [ki] heb

Cümlesi bī-çāredür ķılma ġażab

Gözümün yaşına hepsini bağışla. Bütünü, çaresizdir. Eziyet etme.

22 Ĥaķķ’dan ol dem geldi bir dürlü ĥiŧāb

Dir ĥabībim aġlama itmem Ǿaźāb

O an; Allah’tan değişik bir ses geldi. “Sevdiceğim! Ağlama, azap etmem” dedi.

23 Aġlayup aldum o dīn sitāresin

Baġruma baśdum o cānum pāresin

Ağlayarak; o din yıldızını aldım. O canımın parçasını, bağrıma bastım.

24 Anı gördüm ķara gözli sürmeli29

Her kişi ayaġına yüz sürmeli

O’nu gördüm; kara gözlü, sürmeli; her kişi, ayağına yüz sürmeli.

11b 25 Baķ[a]maz kimse ķamaşur gözleri

Ŧatlıdur sükkār gibi heb sözleri

Kimse bakamaz, gözleri kamaşır. Bütün sözleri, şeker gibi tatlıdır.

26 Sünneti terk eyleme inśāf ķıl

Āteş-i Ǿaşķ ile ķalbüñ śāf ķıl

Sünneti terk eyleme, insaf kıl. Aşk ateşiyle; kalbini saf kıl.

27 Ger dilersiz bulasız Ǿālī-maķām

Diñ muŧahhar ravżasına eś-śalāt30

Eğer, yüce makam bulmayı dilerseniz; tertemiz kabrine, salât u selâm getiriniz.

Ceddüǿl-Ĥasaneyn Aĥmed-Müctebā-rā

Śalavāt

İki Güzelin Dedesi Seçilmiş Ahmed’e Salât u Selâm…

FāǾilātün/FāǾilātün/FāǾilün

1 Muśŧafā didi eyā Rabbī Kerīm

Göklerde var melekler yā Ǿažīm

Mustafa, “ey cömert, ey ulu Allah’ım! Göklerde melekler var” dedi.

2 Kimisi tesbīĥ kimi taĥmīd ider

Kimi tertīl kimisi temcīd ider

Kimisi, tesbih; kimi, hamdeder. Kimi, zikir; kimisi ululama eder.

27 Metinde: didri. 28 Bu ikiliğin uyak düzeni, tutarsızdır. 29 Metinde; “gördüm” ve “kara” ibareleri arasında “ol mübârek” ifadesi kayıtlıdır. Vezin gereği çıkarılan ilgili ibare, burada

anımsatıldı. 30 Bu ikilik, uyak düzeni açısından tutarsızdır.

Page 32: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_28/2018_28_AYKANAT.pdf · 2019. 11. 26. · Turkish Studies Language / Literature Volume 13/28, Fall 2018, p. 139-176

170 Timuçin AYKANAT

Turkish Studies Volume 13/28, Fall 2018

3 Secde ķılmışlar kimisi şöyle kim

Kimisi ķılmış rükūǾ içre muķīm

Kimisi, şöylece secde kılmış. Kimisi, rükuda ikâmet etmiş.

4 Kimi ķıyāmda kimi ķırāǿtdadur

Kimisi şu öyle teşehhüddedür

Kimi, ayakta; kimi, okumaktadır. Kimisi, şöylece oturmaktadır.

5 Kimisi Ǿāşıķ-ı Ĥaķķ olmış durur

Vaǿllahī ħayrān ü mest olmış durur

Kimisi, Allah’ın aşıkı olmuştur. Allah’a yemin ederim ki; şaşkın ve kendinden geçmiştir.

6 Gel ĥabībim saña Ǿāşıķ olmuşam

Cümle ħalķı saña bende ķılmışam

Sevdiceğim; sana âşık olmuşum, gel. Bütün yaratılmışları, sana köle kılmışım.

7 Ne murāduñ var ise ķılam revā

Eylerem bir derde biñ dürlü devā

Ne dileğin varsa, yerine getireyim. Bir sıkıntıya, bin çeşit ilaç bulurum.

8 Muśŧafā didi eyā Rabbeǿr-Raĥīm

İy Ǿıŧā-pūşī Ǿıŧāsı çoķ Kerīm

Mustafa, “ey bağışlayan Rabb’im, kuşatıcılığı, vermesi çok cömert Allah’ım” dedi.

9 Ol żaīf ümmetlerüm ĥāli noǿla

Ĥażretüñe niçe anlar yol bula

O zayıf ümmetlerimin durumu, ne olacaktır. Onlar, huzuruna nasıl yol bulsun?

10 Gice gündüz işleri Ǿiśyān ķamu

Ķorķaram ki yirleri ola ŧamu

Hepsinin işleri, gece gündüz; isyandır. Yerleri, cehennem olacak diye korkarım.

11 Yā ilāhī ĥażretüñden ħācetüm

Budur kim ola maķbūl ümmetüm

Ey Allah’ım! Yüceliğinden dileğim, ümmetimin makbul olması yönündedir.

12a 12 Ĥaķķ teǾālādan irişdi bir nidā

Yā Muĥammed ben saña ķıldum Ǿıŧā

Yüce Allah’tan bir hitap ulaştı. Ey Muhammed! Ben, sana verdim.

13 Ümmetüñi saña virdüm iy ĥabīb

Cennetümi anlara ķıldum naśīb

Ey sevdiceğim! Ümmetini, sana verdim. Cennetimi, onlara kısmet ettim.

14 İy ĥabībüm nedür ol kim diledüñ

Bir avuç ŧopraġa minnet eyledüñ

Ey sevdiceğim! Bir avuç toprağa minnet ederek; o dilediğin nedir?

15 Ben saña Ǿāşıķ oluncaķ ey laŧīf

Senüñ olmaz mı du-Ǿālem ey ĥabīb

Ey ihsan eden! Ben, sana âşık olunca; ey sevdiceğim! Sen dualım olmaz mısın?

16 Źātuma miǿrāŧ idindüm źātuñı

Bile yazdum adum ile aduñı

Zâtını, zâtıma ayna edindim. Adımızı, birlikte yazdım.

17 Ĥażret-i Ĥaķķ didi ol demde aña

Yā Muĥammed ben Ǿıŧā ķıldum saña

Yüce Allah, o an O’na dedi: “Ey Muhammed! Ben, sana verdim”.

18 Ümmetüñe virdüm [iy] beş vaķt namāz

Beni isteyen anı ķılur ķomaz

Ümmetine, beş vakit namaz verdim. Beni isteyen, onu kılar, bırakmaz.

Page 33: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_28/2018_28_AYKANAT.pdf · 2019. 11. 26. · Turkish Studies Language / Literature Volume 13/28, Fall 2018, p. 139-176

Süleymân El-Celvetî ve “Mevlûdi’n-Nebî” 171

Turkish Studies Volume 13/28, Fall 2018

19 Bunı elbet ümmetüñe armaġan

Kim buña olmaz behā kevn ü mekān

Elbette; bunu, ümmetine armağan kıldım. Varlık ve mekânda; buna, baha biçilmez.

20 Her ķaçankim bu namāzı ķılalar31

Cümle gök ehli ŝevābın bulalar

Bu namazı, kıldıkları zaman; bütün gök ehlinin sevabını bulurlar.

21 Sen ki miǾrāc eyledüñ ķılduñ namāz

Ümmetüñ miǾrācını ķıldum namāz

Sen, miraç eyleyerek namaz kıldığından; ümmetin miracını, namaz eyledim.

22 Ol gice ol pādişāh-ı lā-yenām

Söyledi bī ĥarf ŧoķśan biñ kelām

O gece; o ezeli ve ebedi padişah, yazılmamış doksan bin söz söyledi.

23 Her biri muştuladı miǾrācını

Didiler giydüñ saǾādet tacını

Her biri, miracını müjdeledi. “Mutluluk tacını, giydin” dediler.

24 Yüri kim meydān senüñdür bu gice

Śoĥbet-i sulŧān senüñdür bu gice

Bu gece; yürü, meydan senindir. Sultanın sohbeti, senindir.

25 Meclis-i maǾşuķ müheyyā bu gice

Yürüben cām-ı muśaffā bu gice32

Bu gece; sevgilinin meclisi, ihya olmuştur. Bu gece; sâfî kadehler yürümektedir.

MefāǾīlün/MefāǾīlün/FeǾūlün33

26 Ķodı nefsini hem bu mülk elinde

Ķodı hem ķalbini melkūt elinde

Nefsini, bu mülk ülkesinde bıraktı. Kalbini de; melekler âleminde bıraktı.

27 Ķodı cebrūt elinde rūĥını cān

İrişdi sırr ile “ķavseyn”34[e] sulŧān

Can; ruhunu, ceberut ülkesinde bıraktı. Sultan, sırla; iki yay aralığı yahut daha az kaldıya erişti.

12b 28 Pes andan altı yüz biñ yıllıķ anda

Gidü[p] cebrūta irdüm ben bir anda

Daha sonra; altı yüz bin yıllık yol giderek; bir anda, ceberuta erdim.

29 Pes andan bir müzeyyen taĥtı gördüm

Pes andan Ǿālem-i ervāĥa vardum

Daha sonra; orada bir süslü taht gördüm. Ardından; ruhlar âlemine vardım.

30 Benüm varlıġum oldı külli fānī

Anuñ göziyle gördüm kārvānı

Varlığım, bütünüyle fena buldu. Kervanı, O’nun gözüyle gördüm.

FāǾilātün/FāǾilātün/FāǾilün35

31 Her ne vāķiǾ oldı ise ser-te-ser

Cümlesin aśĥābına virdi ħaber

Ne yaşanmışsa baştan aşağı hepsini, ashabına haber verdi.

31 Metinde; “namâzı” ve “kılalar” ibareleri arasında “vaktiyle” ifadesi kayıtlıdır. Vezin gereği çıkarılan ilgili ibare, burada

anımsatıldı. 32 Metinde; “ma’şûka” biçiminde kayıtlı olan sözcük, vezin gereği “ma’şûk” biçiminde dizgilendi. Metinde; “câm-ı Mustafâ”

biçiminde kaydedilen tamlama, vezin ve anlam gereği; “câm-ı musaffâ” olarak tebdîl olundu. 33 Bu kısımda; vezin, değişmiştir. 34 Fe kâne kâbe kavseyni ev ednâ. (Peygambere olan mesafesi) iki yay aralığı kadar yahut daha az oldu. Necm Suresi, (53/9).

(Altuntaş ve Şahin, 2006: 525). 35 Bu kısımda; vezin, değişmiştir.

Page 34: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_28/2018_28_AYKANAT.pdf · 2019. 11. 26. · Turkish Studies Language / Literature Volume 13/28, Fall 2018, p. 139-176

172 Timuçin AYKANAT

Turkish Studies Volume 13/28, Fall 2018

32 Didiler iy ķıble-i islām-ı dīn

Ķutlu olsun saña miǾrāc-ı berin

Ey İslam dininin kıblesi! Ulu miraç, sana kutlu olsun” dediler.

33 Ümmetüñ olduġumuz devlet yeter

Ĥidmetüñ ķıldıġumuz Ǿizzet yeter

Ümmetin olduğumuz mutluluk, hizmetini yerine getirme şerefi yeter.

34 Ĥaķķ’a ĥamd olsun ĥabībine selām

Bunda miǾrāc-ı resūl oldı tamām

Allah’a hamd, sevdiceğine selâm olsun. Resulün miracı, burada bitti.

Ħülāśa-i Kāǿināt Ĥażret-i Muĥammed

Muśŧafā-rā Śalavāt

Kâinatın Özeti Hazret-i Muhammed Mustafa’ya Salât u Selâm…

FāǾilātün/FāǾilātün/FāǾilün

1 Yā ilāhī ol Muĥammed ĥaķķiçün

Ol şefāǾat-kāni Aĥmed ĥaķķiçün36

Ey Allah’ım! O Muhammed, o şefaat madeni Ahmed hakkı için…

2 Sidret-i Ǿarş-ı muǾallā ĥaķķiçün

Ol sülūk-i seyr-i aǾlā ĥaķķiçün

Yüce arşın çizgisi, yüce seyrin yolu hakkı için…

3 Ol gice söyleşilen söz ĥaķķiçün

Ol gice Ĥaķķ’ı gören göz ĥaķķiçün

O gece; söyleşilen söz, Hakk’ı gören göz hakkı için…

4 Sırr-ı Furķān nūr-ı aǾžam ĥaķķiçün

Ķuds-i KaǾbe Merve zemzem ĥaķķiçün

Kuran’ın sırrı, yüce nur, kutsal Kabe, Merve ve zemzem hakkı için…

5 ǾAşķ odından cigeri bīryān içün

Derd ile ķan aġlayan giryān içün

Aşk ateşinden ciğeri büryan olmuş, derd ile kan ağlayan ağlamaklı için…

6 Śıdķ ile yoluñda ķāǿim ķul içün

Ĥażretüñe ŧoġrı varan yol içün

Doğrulukla yolunda duran kul, huzuruna doğru varan yol için…

7 Şol zamān kim müddet-i Ǿömr-i ĥayāt

Āħir ola ire hengāmī memāt

Şu zaman, hayat ömrünün müddetidir. Sonunda; ölüm taşkalası erecektir.

8 Yā ilāhī śaķlaġıl īmānumuz

Virelüm īmān ile tā cānumuz

Ey Allah’ım! İmanımızı sakla. Canımızı, iman ile verelim.

13a 9 Biz günāhkar Ǿāśi cürm[li] ķulları

Yarlıġayup ķıl günāhlardan berī

Biz günahlı, isyancı, suç[lu] kulları; bağışlayarak, günahlardan uzak tut.

10 Ķabrimüz īmān ile pür-nūr ķıl

Mūnis-i ġılmān ile hem-ĥūr ķıl

Kabrimizi, imanla nur doldur. Huri ve gılman ile dost eyle.

36 Bu kısım yani maruf adlandırmasıyla “Münâcat Bahri”; birtakım eksilti yahut ilaveler, hariçte tutulacak olursa; yazılan ilk

mevlid örneği olan ve Süleyman Çelebi’ye ait “Vesîletü’n-Necât”ta yer alan “Münâcat Bahri” ile tümel olarak örtüşmektedir.

Page 35: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_28/2018_28_AYKANAT.pdf · 2019. 11. 26. · Turkish Studies Language / Literature Volume 13/28, Fall 2018, p. 139-176

Süleymân El-Celvetî ve “Mevlûdi’n-Nebî” 173

Turkish Studies Volume 13/28, Fall 2018

11 Hem-daħi mīzānumuz eyle ŝaķīl

Cennete girmege luŧfuñ ķıl delīl

Dahası; mizanımızı, ağır eyle. Lütfunu, cennete girmeye kanıt eyle.

12 Muśŧafā’ya hem-civār it yā Kerīm

Cennetüǿl-firdevs içinde yā Raĥīm

Ey cömertler cömerdi, bağışlayıcı Allah! Firdevs cenneti içinde Mustafa’ya komşu eyle.

13 Luŧf ile göster bize dīdāruñı

NiǾmetüñle ŧoylaġıl ķullaruñı

Cemâlini, ihsan ederek; bize göster. Kullarını, nimetlinle toyla.

14 ǾAfv idüp Ǿiśyānumuz ķıl raĥmeti

Ol ĥabībüñ yüzi śuyı ĥürmeti

O sevdiceğinin yüzü suyu hürmetine; isyanımızı bağışlayarak, rahmet et.

15 Saña lāyıķ ķullar ile hem-dem it

Ehl-i derdüñ śoĥbetine maĥrem it

Sana yaraşır kullarla dost; dert ehlinin sohbetiyle baş başa kıl.

16 Hem Süleymān-ı faķīre raĥmet it

Yoldaş-ı īmān maķāmın cennet it

Yoksul Süleyman’a da rahmet; imanını yoldaş, makamını cennet et.

17 Yā ilāhī ķılma bizi đāllīn

Bu duǾāya cümleñüzden āmīn

Ey Allah’ım! Bizi sapmışlardan eyleme. Bu duaya; herkes, “inşallah” desin.

18 Ümmetinden rāżı olsun ol MuǾīn

Raĥmetuǿllahi Ǿaleyhim ecmaǾīn

O Mu’în olan Allah, ümmetinden razı olsun. Hepinizin üzerine Allah’ın rahmeti olsun…

13b Mevlid-i Şerīfüñ DuǾāsı Pek Şerefli Mevlidin Duası

El-ĥamduǿliǿllahiǿr-Rabbiǿl-Ǿālemīn

veǿl-Ǿāķıbetüǿliǿl-muttaķīn veǿś-śalātu

veǿs-selāmu Ǿalā resūlinā Muĥammedin

ve Ǿalā ālihi ve Ǿaķrabahu ecmaǾīn

Ĥaķķ subĥānehu ve teǾālā ĥażretleri

ĥabīb-i ekrem ve nebiyy-i muĥterem

ĥürmetine ķırāǿat olunan mevlūd-i şerīfi

ve Kurān-ı ĥaķīmi ve śalavāt-ı şerīfeleri

dergāh-ı Ǿizzetinde ķabūl-ı ķarīn eyleye

ĥāśıl olan ecr ve ŝevābı evvel seyyidüǿl-

kevneyn resūl-i ŝaķaleyn imāmüǿl-

ĥarameyn śallaǿllahu Ǿaleyhi ve sellim

ĥażretlerinüñ ravża-i muŧahharaya

Ǿācizāne faķīrāne nūrdan ŧabaķāt ile

ihdā eyleyerek Rabb’imüz vāśıl eyle

rūĥ-ı resūluǿllah cümlemüzden ħoşnūd

ve sāye-i şefāǾatin üzerimize sāyebān

eyleye Ǿind-i resūluǿllahda maķbūliyet

ve maĥbūbiyet müyesser eyleye ve sāǿir

enbiyāǿ-i aǾžām ve rüsülüǿl-ĥarām

Ǿaleyhimüǿs-selām ĥużerātınuñ ervāĥ-ı

şerīfelerine ikrām eyleye el-ezvāc-ı

ŧāhirāt ve aśĥāb-ı güzīn ve enśār

muhācirīn tābiǾīn ve eǿimme-i

Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun. Görmeden inananların âkıbeti, hayrolsun. Resulümüz ve O’nunla birlikte olanlarla akrabalarına bütünüyle salât u selâm olsun. O her şeyden münezzeh olan yüce Allah hazretleri; yüce sevdiceği ve saygın nebisi hürmetine; okunan mevlid-i şerif ve hikmetli Kuran’ı ve pek şerefli salât u selâmları; şerefli dergâhında kabul ve yakın eylesin. Ortaya çıkan güzellik ve sevabı, ilk olarak; iki âlemin efendisi, insanların ve cinlerin resulü, Kabe imamı, üzerine salât u selâm olan yücenin tertemiz kabrine; aciz bir tavırla, yoksul bir biçimde nurdan tabakalarla ışıtarak ulaştırmanı diliyoruz. Allah resulünün ruhu, hepimizden hoşnut olsun. Şefaat gölgesini, üzerimize gölgelik eylesin. Allah resulünün yanında; uyarlılık ve sevdiceklik kısmet etsin. Diğer ulu nebiler ve seçkin resuller ve kendisine selâm olunan hazretlerin pek şerefli ruhlarına ikram eylesin. Tertemiz eşleri, seçkin dostları, yardımcılar, göç edenler, uyanlar, çalışanlar ve üzerlerine yüce Allah’ın bekçi olduğu kimseler hazretlerinin ruhlarına ikram eylesin. Allah dostları, bilginler, yoldaşlar, katılımcılar ve ruhlarını Allah’ın kutsadığı yücelerin ruhlarına ulaştırsın. Özellikle; bu topluluğumuza bağlı olan pek şerefli kişinin çabalarını karşılıklı, suçlarını bağışlanmış, bilgisini yaraşır eylesin. Maddi ve manevi sıkıntılarımızı, çözsün ve kolay kılsın. Yakın ve ıraklarından öte âleme göç edenlerin kabahatlerini bağışlanmış ve ruhlarını mutlu eylesin. Geride

Page 36: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_28/2018_28_AYKANAT.pdf · 2019. 11. 26. · Turkish Studies Language / Literature Volume 13/28, Fall 2018, p. 139-176

174 Timuçin AYKANAT

Turkish Studies Volume 13/28, Fall 2018

müctehidīn rıđvānuǿllahi teǾālā

Ǿaleyhim ecmaǾīn ĥużerātınuñ rūĥlarına

ikrām eyleye…

kalanları, uzun yaşamla yaşamlandırsın. İslâm askerlerine, kurtuluşlar bağışlasın. Müslüman hacılara, karada ve denizde kurtuluşlar bağışlasın. Süremiz dolduğunda; şahitlik sözcüğünü kısmet eylerek; ölüm anımızı kolay kılsın. Lanet üzerine olan şeytanın kandırmalarından emin eylesin. Mezarda; sorgu meleklerinin “Rabbin kim?” ve “peygamberin kim?” ve “hangi dindensin?” sorularını kolay ve yanıtlarına güçlü eylesin. Cennet ve cemâliyle; hepimize ikramda bulunsun. Dualarımızı, şerefli dergâhında makbul eylesin. Senin Rabbin; kudret ve şeref sahibi olan Rab, onların nitelendirdiği şeylerden uzaktır, yücedir. Peygamberlere selâm olsun. Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.

14a … ve evliyāǿ-i Ǿārifīn mürīdīn

mensūbīn ķaddesaǿllahu ervāĥihüm

ĥużerātınuñ ervāĥına īśāl eyleye ve

Ǿaleǿl-ĥuśūś bu cemāǾatümüze bāǾiŝ ve

bādī olan źāt-ı şerīfüñ sayǾını meşkūr

źenbini maġfūr Ǿilmini maķbūl eyleye

śūrī ve maǾnevī müşkilātlarumuzı ĥāll u

āsān eyleye uśūl ve fürūlarından aħrete

irtiĥāl idenlerüñ taķśīrātların maġfūr ve

rūĥların mesrūr eyleye bāķīde ķalanları

ŧūl-ı Ǿömr ile muǾammer eyleye

Ǿasākirüǿl-islāmiyeye selāmetler iĥsān

eyleye ĥaccāc-ı müslīmīne berren ve

baĥren selāmetler iĥsān eyleye

vaķtimüz ħitāmında kelīme-i şehādet

naśīb eyleyüp sekerāt-ı mevtümüzi āsān

eyleye ve şeyŧān Ǿaleyhiǿl-laǾīnenüñ

mekrinden emīn eyleye ve ķabrde

suǿāl-i Münkerī’nüñ “men Rabbike” ve

“men nebiyyike” ve “mā dīnike”

suǿāllerini āsān ve cevāblarına muķtedir

eyleye ve cennet ve cemāliyle

cümlemüze ikrām eyleye duǾālarumuzı

dergāh-ı Ǿizzetinde maķbūl eyleye

“Subĥāne Rabbike Rabbiǿl-Ǿizzeti

Ǿammā yeśifūn ve selāmun Ǿaleǿl-

mürselīn veǿl-ĥamduǿliǿl-lahi Rabbiǿl-

Ǿālemīn”37

Sonuç

Hz. Peygamberin ve sair din uluları ile tarih içerisinde önemli yerlerde bulunmuş kişilerin

doğumları başta olmak üzere; yaşantıları ve hayatlarından kesitlere yer vererek tanzim olunmuş

mevlid metinleri, bir edebî tür olarak İslâmî edebiyat literatüründe hayli yoğun yer tutmuştur. Çeşitli

örnekleriyle edebiyat sahasında yer edinen bu edebî metin örnekleri, dinî ve tarihsel izleklerin

edebiyata ne denli sirayet etmiş olduğunu göstergelemesi açısından önem arz etmektedir.

Tanzim olunmuş örnek bir mevlid metni eksenli hazırlanan söz konusu çalışma; XVIII. yüzyıl

sûfî ve divan edebiyatı şairi Süleymân Celvetî-Zâtî Süleymân Efendi’ye ilişkin bilinenleri yeniden

anımsatırken; Celvetîliğin şairler üzerinde ne denli etkin olduğuna işaret etmektedir. Mevlid edebî

türünün anımsatıcı bilgilerine de yer veren ilgili çalışma; Süleymân el-Celvetîye ait “Mevlûdi’n-Nebî”

isimli eseri; her yönden irdeleyerek, transkripsiyonlu metin ve Türkiye Türkçesi karşılığı ile birlikte

literatüre kazandırıyor.

37 Senin Rabbin; kudret ve şeref sahibi olan Rab, onların nitelendirdiği şeylerden uzaktır, yücedir. Peygamberlere selâm

olsun. Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. Saffat Suresi, (37/180-182). (Altuntaş ve Şahin, 2006: 451).

Page 37: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_28/2018_28_AYKANAT.pdf · 2019. 11. 26. · Turkish Studies Language / Literature Volume 13/28, Fall 2018, p. 139-176

Süleymân El-Celvetî ve “Mevlûdi’n-Nebî” 175

Turkish Studies Volume 13/28, Fall 2018

KAYNAKÇA

Akdağ, Soner (2008).” Süleyman Çelebi’nin Mevlid’i Üzerine”. A.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü

Dergisi, S. 36, s. 81-98.

Akkuş, Mehmet ve Yılmaz Ali (hzl.) (2011). Sefine-i Evliya. C. 3. İstanbul: Kitabevi Yay.

Aksoy, Hasan (1986). “Mevlid”. Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, C. VI., İstanbul, s. 315-319.

Aksoy, Hasan (2007). “Eski Türk Edebiyatında Mevlidler”. Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi,

C. 5, S. 9, s. 323-332.

Aksoy, Hasan (2015). “Mevlid” Şemseddin Sivasî Külliyatı, Seri Nu: 3, s. 7-27.

Altuntaş, Halil ve Şahin, Muzaffer (2006). Kur’an-ı Kerim Meâli. 12. Bask., Ankara: Diyanet İşleri

Başkanlığı Yay.

Ateş, Ahmed. (1954). Süleyman Çelebi Vesîletü’n-necât: Mevlid, Ankara.

Hüseyin Ayvansarayî. (1281). Hadîkatü’l-Cevâmî. C. 2. İstanbul: B.y.y.

Bursalı Mehmed Tahir (1333). Osmanlı Müellifleri. C. I. İstanbul: Matbaa-i Amire.

İsmail Hakkı Bursevî. (1291). “Silsile-i Celvetiyye”. İstanbul, s. 63.

İsmail Hakkı Bursevî. (1874). Kitâb-ı Silsile-i Tarîk-i Celvetî. İstanbul: Haydarpaşa Hastanesi

Matbaası.

Canım, Rıdvan (1995). Başlangıçtan Günümüze Edirne Şairleri. Ankara: Akçağ Yay.

Ceylan, Ömür (2000). Tasavvufî Gazel Şerhleri. İstanbul: Kapı Yay.

Eraydın, Selçuk (1994). Tasavvuf ve Tarikatlar. İstanbul: Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi

Vakfı Yay.

İpekten, Haluk-İsen, Mustafa vd. (1988). Tezkirelere Göre Divan Edebiyatı İsimler Sözlüğü. Ankara:

Kültür Bakanlığı Yay.

Kara, Kerim (2003). “Mehmed Nasûhî”. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, TDV Yayınları, s.

500-502.

Kocatürk, Vasfi Mahir (1968). Tekke Şiiri Antolojisi. Ankara: Edebiyat Yay.

Kurnaz, Cemal ve Tatçı Mustafa (hzl.) (2001). Tuhfe-i Naili. C. II. Ankara: Bizim Büro Yay.

Kuyumcu, Fehmi (1978). Evliyanın Dilinden. Ankara: Nur Yay.

Mazıoğlu, Hasibe (1974). “Türk Edebiyatında Mevlid Yazan Şairler”. Ankara üniversitesi DTCF

Türkoloji Dergisi, C.VI, S. 1, s. 31-62.

Mehmed Süreyya, (1998). Sicill-i Osmânî. C. 4. İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yay.

Muslu, Ramazan (2004). Osmanlı Toplumunda Tasavvuf (18. Yüzyıl). İstanbul: İnsan Yay.

Necdet, Ahmet (1997). Tekke Şiiri, Dini ve Tasavvufi Şiirler Ansiklopedisi. İstanbul: İnkılâp Kitabevi.

Okiç, M. Tayyib (1975). “Çeşitli Dillerde Mevlidler ve Süleyman Çelebi Mevlidinin Tercemeleri”.

Atatürk Üniversitesi İslâmî İlimler Fakültesi Dergisi, S.1, s. 17-78.

Pekolcay, A. Necla (1950). Türkçe Mevlid Metinleri. Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi Edebiyat

Fak.

Pekolcay, A. Necla (1993). Mevlid. Ankara.

Pekolcay, A. Necla (2008). Mevlid-Süleyman Çelebi. İstanbul: Sufi Kitap.

Page 38: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_28/2018_28_AYKANAT.pdf · 2019. 11. 26. · Turkish Studies Language / Literature Volume 13/28, Fall 2018, p. 139-176

176 Timuçin AYKANAT

Turkish Studies Volume 13/28, Fall 2018

Pekolcay, A. Necla ve H. Fuchs (1979). “Mevlid”. İslam Ansiklopedisi, 3. Bask., C. VI-II, s. 171-176.

Peremeci, O. Nuri (1940). Edirne Tarihi. İstanbul: yyy.

Süleymân el-Celvetî (t.y.y.-i.y.y.). Mevlûdi’n-Nebî-Mevlid-i Şerîf. Ankara: Milli Kütüphane Yazmalar

Koleksiyonu, Arşiv no: 06 Mil Yz A 9150.

Süleyman Zâtî (1991). İslam Âlimleri Ansiklopedisi. İstanbul: Türkiye Gazetesi Yay. No: 17: 413.

Şemseddin Sami (1323). Kâmusu’l-A’lam. İstanbul 3: 2224.

Şengün, Necdet (2008). “Hz. Fâtıma Mevlidi ve Vesîletü’n-Necât ile Mukayesesi”. C.Ü. İlahiyat Fak.

Dergisi, C. XII/2, s. 419-438.

Şimşek, Selami (2005). Keşanlı Süleymân Zâtî ve On Sekizinci Asırda Celvetîlik. Yayımlanmamış

Doktora Tezi, Erzurum: Atatürk Üniv. Sosyal Bilimleri Enstitüsü.

Şimşek, Selâmi (2010). “Süleyman Zâtî”. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, TDV Yayınları,

s. 110-111.

Uraz, Murat (1939). Türk Edip ve Şairleri. İstanbul: Tefeyyüz Kitabevi.

Ünver, İsmail (2002). “Kemâl Ümmî”. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, TDV Yayınları, s.

229-230.

Yazar, Sadık (2008). “Cismî ve Mevlidi”. Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, Volume ½,

Winter, s. 448-478.

Yılmaz, H. Kâmil (1982). Azîz Mahmûd Hüdâyî ve Celvetiyye Tarîkatı. İstanbul: Erkam Yay.

Yılmaz, Hasan Kâmil (1993). “Celvetiyye”. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, TDV

Yayınları, s. 273-275.

Yurtsever, M. Murat (hzl.) (2000). Kemâlnâme-i İsmail Hakkî. Bursa: Arasta Yay.

Zâtî Süleyman (1985). Büyük Türk Klasikleri. C. 6. İstanbul: Ötüken-Söğüt Yay. s. 229.

Zâtî Süleyman (1998). Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi. C.8. İstanbul: Dergâh Yay. s. 548.

Zâtî Süleyman. Divan. Milli Ktp. Yazmalar A. 4112/2 No: 0605712.

Zâtî. Risâle fî Mebde-i İnsân. İzmir Milli Kütüphane Yazmaları No: 1443/3, vr. 67b.

http://www.turkedebiyatiisimlersozlugu.com/index.php?sayfa=detay&detay=107 (E.T.

12.10.2017)