turquaz magazin sayi 9

44
Hayat devam ediyor Küçük gelinlerin büyük dramını anlatan yılın dizisi berlin kaplanı Ata Demirer Berlin Kaplanı İle Güldürecek afyonkaraHisar Ege‘nin incisi Afyonkarahisar

Upload: ekrem-aydin

Post on 09-Mar-2016

244 views

Category:

Documents


6 download

DESCRIPTION

TurQuaz Magazin Sayi 9

TRANSCRIPT

Page 1: TurQuaz Magazin Sayi 9

Hayat devam ediyorKüçük gelinlerin büyük dramını anlatan yılın dizisi

berlin kaplanıAta Demirer Berlin Kaplanı İle Güldürecek

afyonkaraHisarEge‘nin incisi Afyonkarahisar

Page 2: TurQuaz Magazin Sayi 9
Page 3: TurQuaz Magazin Sayi 9

0821 / 790 98 98 I Bahnhofstr. 17 I Augsburg I www.pashatours.de

UYGUN FİYATLI UÇUŞLARİNTERNET DAHİL !

LAST MİNUTE TATİL

ARAÇ KİRALAMA

HAVALİMANI TRANSFERİAUGSBURG - MÜNİH - AUGSBURG

TAKSİTLENDİRMEBÜYÜK TATİLLER KÜÇÜK TAKSİTLER

pashapasha

UC

Page 4: TurQuaz Magazin Sayi 9

www.turquaz.de4

Page 5: TurQuaz Magazin Sayi 9

Değerli Turquaz Okurları,

Benden Turquaz‘ın dokuzuncu sayısı için bir ön-zöz yazmam istendiğinde önce tereddüt ettim, evet yanlış okumadınız cidden tereddüt ettim. Bunun sebebine gelince, bu benim yazmaktan daha çok çizimlerle uğraşan birisi olmamdan kaynaklanıyordu. Fakat her halükarda bu düşün-cemden çabucak vazgeçip siz Augsburglu dost, arkadaş, yaran ve hemşerilerime, buradan selam vermek istedim. Aslında çocukluğumdan beri bir şeyler yazmayı hep düşünmüşümdür, fakat gü-nün birinde bunun bir “Magazin“ önsözü olaca-ğı hiç aklıma gelmemişdi. Herneyse iyi de oldu bu nazik teklifleri için Turquaz‘a ayrıca teşekkür ederim.

Bildiğiniz gibi Turquaz elinizdeki sayısıyla dokuzuncu ayı geride bırakmış oluyor. Yani dergi ve gazete çıkaranların korkulu rüyası olan “ilk altı ayı atlatabilecek miyiz?“ endişesi bertaraf edilmiş durumda. Tam dokuz ay; dile kolay. Bir ceninin tabii seyri içerisinde gelişip dünyaya gözlerini açabilmesi için ihtiyaç duyulan o meşhur dokuz ay. Evet Turquaz bu sancılı ayları atlattığına göre istikbale nazarını dikip siz hemşeri-lerine yıllardır Augsburg‘da ihtiyacı şiddetle hissedilen bir eksiği gidermenin huzuru ve rahatlığı ile arzı endam edebilir. Zira yukarda da kısaca temas ettiğim gibi dergi, gazete, mecmua vs. neşretmeye çalışanlar en azından o sektöre hizmet verenler bunun güçlüklerini bilirler. İçeriğini tamamen bir kenara bırakalım sadece teknik aşamada karşılaşılan güçlükler daha teşebbüs aşamasında pes ettirir insanı. Ele-man bulursunuz yer bulamazsınız, mekan bulununca teçhizatta sıkıntı başgösterir. Tam onu da aştık derken bir de bakarsınız ki maddi anlamda zorlanmaya başlamış-sınız. Tamam onu da çözeriz sponsor bulur, reklam alırız falan derken işlerin hiç de öyle kolay yürümediğini idrak eder, bir an ümitsizliğe kapılırsınız. Çünkü okuyucuya vermek istediğinizle, verebildiğiniz birbirinden farklı şeyler olur sonunda. Siz bunun bilincindesinizdir, fakat en çok dostların acı sözleri sizi üzer “yok yok bu olmamş, bak filan dergi nasıl, falanca gazete nerdeyse reklamsız çıkıyor “ bütün bunlara gö-ğüs germek bazen imkansız bir hal alır ve siz istemeyerek de olsa eskilerin o gü-zel ifadesiyle gayri ihtiyari o çok arzuladığınız neşriyatı ilerki bir zamana ertelemek veya tamamen terketmek zorunda kalırsınız.İşte kısaca özetlemeye çalıştığım sebeplerden dolayıdır ki Turquaz‘ın bu çıkışı şayan-ı takdirdir. Evet Augsburg yabancı ve Türk nüfusu, Ulm gibi komşu şehirler-den daha çok barındırmasına rağmen bir türlü kabuğunu kıramamış basın, yayın ve diğer medya alanlarında bir türlü varlık gösterememişti. 1980´den beri Augburg’da yaşayan biri olarak bu eksikliği hep hissetmişimdir. Ulm, bildiğim kadarıyla yıllardır düzenli olarak çıkan ve tüm Bavyera ve Baden Wüttenberg‘e uzanan aylık iki ga-zeteye ve haftalık en azından pazar günleri de olsa yayın yapan bir radyoya sahip. Münih ve Stuttgart ile kıyaslama yapmak istemiyorum, fakat en azından Ulm kadar olabilmeli idik. Çünkü Ulm‘ün büyük oranda kadro ve eleman ihtiyacını da Augs-burg karşılıyor. Yıllar önce değerli dostum Ertuğrul Sarı “Arena“ isimli çok derli toplu ve muhtevasıyla da göz dolduran bir gazete çıkarmıştı, fakat bir kısmını yukarıda zikrettiğim mücbir sebeplerden dolayı, çok kısa ömürlü oldu. Ama en azından başa-rılabileceğinin ipuçlarını vermişti. Evet yıllar sonra da olsa o ekolden diyebileceğim Turquaz, bu mevzuda içimizde kalan, daha doğrusu tüm Augsburgluların, içerisinde kalan bir ukdeyi giderdi. Evet elinizde tuttuğunuz neşriyat, isminin altında kendini tanımladığı gibi Das Türkische Lifestyle-Magazin (Türk hayat Tarzı veya Türk yaşam biçimi) diye tercüme edebileceğimiz bir Magazin-Dergi veya Mecmua, fakat her sayısıyla sürpriz üstüne sürpriz yapıp adeta Magazi‘in sınırlarını zorluyor ve okuyu-cusunu sanki hiçbir şeyden mahrum bırakmak istemiyor. Bu haliylede bir numunei imtisal (örnek bir Magazin-Dergi) olma özelliğini koruyor.

Değerli okuyucu ben bu önzöz ile Turquaz‘ın reklamını yapmak istemiyorum. Fakat sektörle (basın,yayın, medya ve reklam) içli dışlı olan biri olarak, müsaadenizle bu kadarcık da olsa haklı bir methü sena‘yı (övmeyi) mazur görünüz. “Cevahir kadrini cevher füruşan olamayan bilmez!“ bu özlü sözü de “Altının kıymetini sarrafı bilir“ kabilinden izah ettikten sonra Turquaz‘ı okuma keyfiyle sizleri başbaşa bırakıyorum.

Mehmet Ali TaskoparanGrafik Tasarimcı / Karikatürist

www.turquaz.de 5

IMPRESSUMGeschäftsführung:Ekrem Aydin

Chefredakteur:Mehmet AtAlAr

Teamleiter:Muhittin tuncEr

Verkauf & Marketingcihad uğurlu

Redaktionelle Mitarbeit:rüveyda KOÇlevent BArAn

Karikatür / MizahMehmet Ali tAşKOpArAn

Kino / Film:Ümit SuBAşi

Tarih / Düş Gezisi:Bülent KElEş

Layout, Gestaltung:Ekrem Aydin

Fotografen:Gökhan BOZKurtFatih pÜrlÜ

Verlag:design4you Werbeagenturneuhäuserstr. 786154 AugsburgTel.: 0821 / 540 90 547

Druck:charismadruck Königsbrunn

Bankverbindung:Stadtsparkasse AugsburgKonto nr.: 0250403532BlZ: 720 500 00

die namentlich gekennzeichneten Beiträge stellen die Meinung des Verfassers, nicht eine Stellungnahme von turQuaz dar. Für unverlangt eingesandte Manuskripte und Fotos wird keine Haftung übernommen. Honorier-te Beiträge und Fotos gehen in den Besitz von turQuaz über. Höhere Gewalt entbindet design4you Werbeagen-tur von der lieferungspflicht

Page 6: TurQuaz Magazin Sayi 9

ipad ile de kullanılabilen ay-go bilhassa iş ica-bı türkiye‘den Almanya‘ya gelen iş adamları-na ve Almanya içerisinde gerek hobi olarak, gerekse de iş icabı değişik şehirlerde seya-hat edenlere büyük kolaylıklar sağlamakta. türk marketlerini, berberlerini, avukatlarını, doktorlarını, tamirhanelerini, cafelerini, ca-milerini, derneklerini, kısacası türke ait olan her yeri içinde barındıran ay-go, en fazla git-tiği şehirde nereye gideceğini bilmeyenlerin başvuracağı ilk „isim“ olma yolunda önemli yol kat etti. uygulama içerisinde kullanıcılar isterlerse kendilerine en yakın mekanlar arasından bir yer seçebiliyor, isterlerse mekan ismiyle arama yapabiliyor, isterlerse de kategoriler bölümünden değişik kategorilerde bulunan mekanları seçebiliyor. Kullanıcının seçimi yapmasında ise ona yardımcı olabilmek için mekanların, şirketlerin isimlerinden fazlası bulunmakta. Burada gideceği restoranda rezervasyon yapabilmesi için telefon numa-

rasını ve direk telefon etme imkanı, açılış saatleri ve daha önce oraya gitmiş olanların ekledikleri resimleri ve yorumları bulabiliyor, gidip gitmemeye öylece daha kolay karar ve-rebiliyor. ay-go‘un bir özelliği de kullanıcı gideceği yeri seçtikten sonra oraya nasıl gideceği sorusu-nun cevabını yine kendi içinde barındırma-sı. Sistemde bulunan navigasyon özelliği ile kullanıcı kendisini gideceği yere yine ücretsiz yönlendirtebiliyor. ay-go gün geçtikce işletme sahiplerinin de beyenisini kazanmakta. Bu uygulamayla artık daha kolay bir şekilde „ben de buradayım“ di-yebildiklerini belirtme şirket yetkilileri, ay-go ile daha geniş bir kitleye seslenebildiklerini ve ay-go üzerinden şirketlerinin tanıtımını daha iyi yapabildiklerini de sözlerine ekliyor-lar. ay-go‘un hazırlanmakta olan yeni versiyo-

nunda ise şirketler logolarını da ekleyebile-cek, müşterilerine reklamlarını, kampanyala-rını ekranda beliren direk mesaj yöntemiyle daha kolay duyurabilecekler. Kullanıcılar açı-sından ise gidecekleri mekan konusunda daha kolay karar verebilmesi imkanları sunu-lacak. türk vatandaşlarının arasında oldukça yaygın olan Android işletim sistemli telefon-lar için de ay-go gelişim aşamasında ve çok yakında Android işletim sistemli telefonları kullanan türk vatandaşlarına da bu hizmetin sunulabilmesi için çalışmalar sürmekte. Kullanımı olduğu gibi mekanların kayıtları da ücretsiz olan ay-go‘a kayıt olabilmek için ise yine iki seçenek sunulmakta. İşletme sahip-leri şirketlerini isterlerse www.ay-go.de ad-resinden, isterlerse de direk telefonları üze-rinden ücretsiz kaydedebiliyorlar. daha fazla sorusu olanlar, bilgi almak isteyenler için ise ay-go‘un 0800-4411600 numaralı ücretsiz bilgi hattı da hizmette.

Geliştirilen ay-go iPhone uygulamasıyla Almanya‘da yaşayan Türklere yönelik büyük bir hizmet sunulmakta. Almanya‘da bulunan Türk işletmelerini ve mekanlarını içerisinde barındıran ay-go kullanıcılara ücretsiz olarak sunulmakta.

ay-go ile Almanya‘daki Türklerin Hayatı Kolaylaştı...

www.turquaz.de6

Page 7: TurQuaz Magazin Sayi 9

taziyeAugsburg‘lu Yeşiltaş Ailesi‘nin kızı Hanife Yeşiltaş genç yaşta aramızdan ayrılldı. Kendisine Allah‘tan rahmet, ailesine, yakınlarına sabır diliyoruz. Hanife vefat etmeden önce, Facebook‘ta, „Uçurumun esiğinde olsan bile sırf hayata gıcıklık olsun diye gülümse...“ diye yazmıştı. O, son yolculuğa giderken, hayata gıcık olsun diye derin bir

gülümseme bıraktı geriye...

Ailesine ve yakınlarına Allah‘dan sabır diliyoruz...

TurQuazDas türkische Life-Style Magazin

Page 8: TurQuaz Magazin Sayi 9

Afyon, türkiye’nin coğrafi bölgelerinden üçü üzerinde (Ege, Akdeniz, İç Anadolu) yayılan 810.776 nüfuslu bir ilimizdir. Büyük kısmı Ege bölgesinin İçbatı Anadolu bölümünde bulunur. Güneyde bulunan Başmakçı, dazkı-rı, dinar ve Evciler ilçelerinin bazı toprakları Akdeniz Bölgesi sınırları içine girer. İlin doğu ve kuzeydoğu kısımlarındaki bazı topraklar da İç Anadolu Bölgesine taşar. Önemli mer-kezleri birbirine bağlayan kara ve demiryol-ları Afyon’dan geçer. Bu özellikleri sebebiyle Afyon, yolların kesiştiği, bölgelerin birbirine bağlandığı bir merkez konumundadır.

yüzölçümü 14.295 km2 olan Afyon ilinin bü-yük bir bölümü Ege Bölgesinin iç batı olarak adlandırılan kesiminde bulunur. İlin doğu-sunda kalan topraklar İç Anadolu Bölgesi’nin

özelliklerini gösterir. Güneybatıda kalan çok küçük bir parçada ise Akdeniz karekteristiğini görmek mümkündür.

Afyonkarahisar, ismini dünyanın oluşumu-nun dördüncü zaman diliminde bir yanardağ ağzında meydana gelen sarp kayalar üze-rine kurulan kaleden (Karahisar) ve ilk defa “Synnada” antik kenti sikkelerin de karşımıza çıkan haşhaş (Opıum-Afyonkarahisar)’dan al-mıştır.

Afyon çevresinde ilk yerleşimin MÖ.7.000 yılında başladığı, Kalkolitik ve Eski tunç çağı kültürlerinin burada yaşandığı ele geçen bu-luntulardan anlaşılmaktadır. Bunun yanı sıra Afyon’un, Hititlerin Arzava prensliği tarafın-dan kurulduğu sanılmaktadır. Bilinen en eski

adı Akroenos idi.

MÖ.X.yüzyıla kadar Hititlerin, MÖ.660 yılına kadar phrygia’nın, sonra Kimmerlerin, lydialı-ların, Helenlerin ve Bergama Krallığının yöne-timinde kalmıştır. Son Bergama Kralı Attalos iii’ün vasiyeti üzerine romalıların egemenli-ğine geçmiştir.

Afyon Osmanlı yönetiminde 1451’de Kü-tahya Sancağına bağlanmış, 1802’de eyalet merkezi, tanzimattan sonra Kütahya’ya bağlı ilçe, 1865’te Bursa iline bağlı sancak merkezi olmuştur. 1914 yılında da bağımsız sancak haline gelmiştir. i.dünya savaşı’nda 2 yıl bo-yunca yunan işgali altında kalmış, cumhuri-yetin ilanından sonra yapılan düzenlemede Afyon İl Merkezi olmuştur.

ZTR 03 afn 103

Ege‘nin incisi Afyonkarahisar

memleketim

www.turquaz.de8

Page 9: TurQuaz Magazin Sayi 9

Örf ve AdetlerAfyonkarahisar ili düğün, kına gecesi, gelin alma, el öpme ve hamam gibi yöreye özgü örf ve adetlere sahiptir. Hamam türk kültürel mirasında sosyal olayların kutlandığı yer ola-rak da önem taşıyor. Afyon’da ‘gelin hamamı’, ‘bebek hamamı’, ‘damat hamamı’ ve ‘asker ha-mamı’ gibi gelenekler eski günlerin ihtişamı içinde olmasa da sürdürülüyor. En yaygın ge-lenek olan gelin hamamına göre gelin ve ai-lesindeki bayanlar düğünün başında damat tarafının davetlisi olarak hamama giderler. Hazırlanan yemekler göbek taşının üzerinde yenilir ve söylenen şarkılar eşliğinde eğleni-lir. Geleneğe göre damadın ailesi tarafından geline havlu takımı ve takunya, akrabaları-na ise takunya hediye edilir. Gelinin annesi ise karşılığında damadın ailesine yöresel bir eşarp olan tülbent hediye eder. 1900’lü yılla-rın başlarında da Afyon ve çevresinde gelin kızlar düğünden önce kağnılarla Gazlıgöl Kaplıcasına getirilir, hamamda eğlenilir, ye-mek yenilirmiş.

Afyon il merkezinde bulunan hamamlar için-de Osmanlı döneminin ilk yıllarında yapılmış ve günümüze kadar kullanılagelmiş olanları bulunuyor. Bunlara zamanla yenileri de ek-lenmiş. Kadın ve erkek için ayrı ayrı, bitişik çifte hamamlar yapıldığı gibi, tek yapılanları da var.

YApmAdAn dÖnme...• Afyonkarahisar Kaplıcaları’nın şifalı sula-

rına girmeden• Gazlıgölden Meşhur Afyonkarahisar Ma-

den Suyu’ndan içmeden• Sandıklı Hüdai Kaplıcalarında Çamur

Banyosu’na girmeden• Sultan divani Mevlevihane Müzesini ve

Mevlevi türbe camii’ni gezmeden•• Kaymaklı Ekmek Kadayıfı tatlısı’nı,

Afyonkarahisar’ın yöresel yemeklerini ,ağzıaçık böreğini, patatesli ve merci-mekli bükmesini yemeden

• Meşhur Afyonkarahisar’ın sucuk, kay-maklı şekerinden ve lokumundan alma-dan....dönmeyin

KArAKoYun türKüsüBir yörük çobanı, Sandıklı’nın Kumalar dağı’nda sürüsünü güderken beş hırsız gelerek çoba-nın elini, kolunu bağlarlar ve sürüyü toplayıp kaçırmak isterler. Fakat sürüyü bir türlü yürüte-mezler. Buna sinirlenen hırsızlar çobanı sıkıştırmaya ve işkenceye başlarlar. Çoban da “Benim sürüm kavalsız kalkmaz. Ellerimizi ve kollarımı çözün, sürüyü yürüteyim.” der. Hırsızlar çobanın bu teklifini kabul ederek elini kolunu çözerler. Çoban, kavalını çalar çalmaz sürü hemen yürü-meye başlar. ta uzaklardaki çadırda kaval sesini duyan yörük beyinin kızı, sürüye hırsız geldi diye telâşla bağırmaya başlar. yörükler hayret ve telâşla toplanarak kaval sesi gelen yere koşu-şurlar. Karşıdan yörüklerin üstlerine doğru geldiğini gören hırsızlar sürüyü bırakarak kaçarlar. Bu olay oba içinde hayret uyandırır. Kızın kaval sesinden çıkardığı anlam, birçok dedikodulara da yol açar. Kızla çobanın seviştikleri sonucuna varılır. Obanın dedikoduları ve kızının adının çekiştirilmesine üzülen yörük Beyi, birgün çoban, kaval çalarken “Kavalın sesi keskin, kızı bu-nunla mı ayarttın.” der. Çoban da “Ben koyunlarımı bile bununla idare ederim. Susamış sürüle-rimi suyun başında bekletirim.” deyince; ihtiyar yörük de, “Ben koyunlara üç gün tuz yedireyim de sen sürüyü suyun başında tut bakalım.” der. Çoban buna razı olur. Fakat bütün sürünün itaatından emin olan çoban, bir tek karakoyundan korkmakta ve şüphelenmektedir. Sürüye üç gün hiç su vermeden tuz yalattıktan sonra, dereden akan suya salıverir. Çoban da kavalını çal-maya başlar. tam koyunlar suyun başına vardıklarında kavalın ahengi değişir. Bütün sürü ol-duğu gibi yerinde başları yukarıya doğru beklerler. yalnız karakoyun aşağıya, suya varır. Suyun sahibi ihtiyar yörük ve bütün oba halkı onu görünce şaşarlar ve birbirlerinin yüzüne bakarlar.

O sırada yörük Bey’i çobana “Aşk olsun, fakat karakoyun neden haşarıdır?” diye sorar. Çoban, “Birgün ablama süt sağarken sağdırmak istemedi de elimle onun başına vurmuştum!” deyin-ce, yörük Beyi “Kızı hakettin ve güveyim oldun.” der.”

Fakat bu olaylar sırasında karokuyunun kuzusu ölmüştür. Çoban, kuzusunun sesini, anasına verilen tuzdan bilir. Bu ölüme sebep olduğu için içine dert, acı çöker. Acısını ve üzüntüsünü ifade etmek için de bu türküyü yakar…

YÖresel YemeKlerAfyonkarahisar’ın zengin mutfağı ağırlıkla hamura ve ete dayalı olmakla birlikte kayma-ğı ve lokumu gibi kendi üretimine dayanan bir çok çeşitliliği de arz eder. Sadece patlıcan-dan yapılan 22 çeşit yemeğin tespit edildiği ilimizde, 100’ün üzerinde yemek çeşidi bu-lunmaktadır.

Bu zenginlik özellikle düğün, doğum ve as-ker yemeklerinde kendini göstermektedir. 10-12 kişilik meydan sofralarında yenen bu yemekler, geleneksel sofra adabı içerisinde ve Afyonkarahisar’a özgü bir sıraya dayalıdır. Bu nedenle belli bir sırayı takip etmesinden dolayı “Sıra yemeği” adını almaktadır. Sıra ye-meğine çorba yemeği ile başlanır, daha sonra et yemeği (bütüm et, afyon kebabı, pilav üstü kavurma vb.) arkasından mevsime göre seb-ze yemekleri gelir. Börek bu yemeklerin vaz-geçilmez yiyeceğidir. Böreğin yanında vişne hoşafı ikram edilir, arkasından tatlı (kaymaklı ekmek kadayıfı, baklava irmik helvası, hurma tatlısı vb.) yendikten sonra üzerine bamya yemeği gelir. Sıra yemeği, meyve ya da süt-lü tatlının yenilmesi ve yemek duası ile sona erer.

AfYon KAYmAĞIMalzemeler: 5 Su bardağı süt, 2 Su bardağı şeker, 1 Su bardağı un+2 çorba kaşığı daha, 1 Çorba kaşığı katı margarin, 1 poşet kremşanti, 1 Su bardağı süt, 3-4 Çorba kaşığı hindistancevizi

yapılışı: 5 Bardak süt, şeker, un, vanilya, margarin bunların hepsini iyice çırpıp ocakta koyu bir kıvam olasıya kadar pişir. yeteri kadar büyük-lükte tepsiye dökün 1 parmak kalınlığında olsun. Üzerine 1 bardak sütle çırpılmış krem-şantiyi sür. daha üstünehindistancevizini ek-leyin. Buzdolabında iyice soğuduktan sonra karelere kesip servis yapın.

Page 10: TurQuaz Magazin Sayi 9

Bu yıl 6. sı düzenlenen Kan Bağışı Kampanyası’na oldukça yoğun ilgi gösteril-di. Birçok yerel Basın Mensubu tarafından da takip edilen kampanyaya yapılan cağrıya kulak veren birçok duyarlı vatandaş iştirak etti. Ayrıca hazırlanan açık büfeden kampan-

yaya katılan vatandaşlara çeşitli yiyecekler de ikram edildi.

Konuyla ilgili düşüncelerini aktaran Kan Ba-ğışı Sorumlusu claus- peter lang ve Alpars-lan Ülkü Ocağı Başkanı yıldıray Sarı kan ba-

ğışlamanın çok önemli olduğunu gerçeğine değindiler. Kan bağışına her zaman ihtiyaç duyulduğunu, bu sebepten bunun her va-tandaşımızın yerine getirmesi gereken bir zorunluluk olduğunu belirttiler.

Augsburg´da Alparslan Ülkü Ocağı ve Bayerisches Rotes Kreuz ortaklığıyla Kan Bağışı Kampanyası düzenlendi. „Kan bağışla hayat kurtar“ sloganıyla düzenlenen kampanya 10.12.2011 tarihinde başladı.

KAN BAĞIŞLA HAYAT KURTAR

www.turquaz.de10

Page 11: TurQuaz Magazin Sayi 9
Page 12: TurQuaz Magazin Sayi 9

Uzun süredir zihnimi kurcalayan bir soru var. İnsanlar neden içinden çık-

tıkları millet ve toplumlarına karşı menfi duygu ve düşüncelere kapılıp düşmanca tavırlar sergilerler? Oysa onların yeryü-zünde nefes almalarının yegâne sebebi mensubu oldukları milletleridir. Zihnim-deki bu soru ve düşüncelerle boğuşup du-rurken, kulaklarıma Issık gölü civarından bir ses geliverdi. Yönümü Kırgızistan´a dönüp soluğu Issık Gölü kenarında aldı-ğımda, kulağıma gelen sesin Türk dünya-sının bilge insanı Cengiz AYTMATOV’a ait olduğunu gördüm. Kısa bir tanışmadan sonra Bozkırın Bilgesi Aytmatov; Senin aradığın sorunun cevabı Mankurtlaşmak-tır diyerek söze başladı. Onun Mankurt-laşmaktan ne kastettiğini anlamadığımı görünce de başladı izah etmeye.

Bundan yıllarca yıl önce Kırgızistan’a komşu Juan-Juanlar adında bir kabile vardı, bunlar Kırgızların hem en yakın komşusu hem de en azılı düşmanı idiler.

En umulmadık anlarda saldırır, Kırgızla-rın mallarına ve canlarına büyük zararlar verirdiler, bununla da kalmaz Kırgızların en gürbüz ve yiğit olanlarından esir ede-bildiklerini alır götürüler ve onları Man-kurtlaştırıp kendilerine köle edinirlerdi. Mankurlaştırmayı ise şöyle yaparlardı; Önce Esirin başını kazır, saçlarını tek tek kökünden çıkarırlardı. Bunu yaparken usta bir kasap oracıkta bir deveyi yatırıp keser, derisini yüzerdi. Derinin en kalın yeri boyun kısmıdır ve oradan başlardı yüzmeye. Sonra bu deriyi parçalara ayırır, taze taze, esirin kan içinde olan kazınmış başına sımsıkı sararlardı. Böylece sarılan deri, bugün yüzücülerin kullandığı kau-çuk başlığa benzerdi. Buna “Deri geçirme işkencesi” derlerdi. Böyle bir işkenceye maruz kalan tutsak ya acılar içinde kıv-ranarak ölür, ya da hafızasını tamamen yitiren, ölünceye kadar geçmişini hatır-lamayan bir Mankurt, yani geçmişini bil-meyen bir köle olurdu. Bir devenin boy-nundan beş-altı kişinin başını saracak deri

çıkıyordu. Bundan sonra, deri geçirilen tutsağın boynuna, başını yere sürtmesin diye, bir kütük ya da tahta kalıp bağlar, yürek parçalayan çığlıkları duyulmasın diye uzak, ıssız bir yere götürürler, elleri ayakları bağlı, aç, susuz, yakan güneşin altında öylece bir kaç gün bırakırlardı. Bu tutsaklar birer Mankurt olmadan yakınları bir baskın düzenleyip onları kurtarmasın diye, yanlarına gözcüler koyarlardı. Açık bozkırda her taraf kolayca görüldüğü için gizlice gelip baskın yapmak kolay olmaz-dı. Juan-Juanların bir tutsağı Mankurt yaptıkları duyulur, öğrenilirse, artık onu en yakınları bile gerek zorla, gerek fidye vererek kurtarmak istemezlerdi. Çünkü bir Mankurt, eski vücuduna saman dol-durulmuş bir korkuluktan farksız olurdu onlar için. Juan-Juanlar Mankurtlaştır-dıkları bu gençleri Kırgızlara karşı savaş-ta kullanarak bir nevi Türkü Türk’e kır-dırırlardı.

O zaman Mankurtlaşma eskide kaldı

düş gezisi

MankurtlaşMak

www.turquaz.de12

Page 13: TurQuaz Magazin Sayi 9

diyecek oluyorum ki, Bilge Kral; evet haklısın Mankurtlaşmanın bu şekli eski-de kalmıştır. Ancak, o eski halinin yerini çağdaş Mankurtlaşma aldı. Eskiden in-sanlar zorla kaçırılıyorlardı, şimdi ken-dileri gönüllü olarak gidiyorlar. Eskiden kafalarına Deve derisi yapıştırılıyordu, şimdi dolarla satılıyorlar. Eli kalem tutan ağzı laf yapanı para verip satın alıyorlar. İnsanlar gönüllü Mankurt olmuşlar. Ki-mileri de memleketlerinde yokluk ve se-falet içerisinde yaşarken, bir anda Avrupa ülkelerine gidip zevk ve sefa içinde bir hayatla tanışıyorlar. Bu zevk ve sefa içe-risinde tıpkı Hasan el Sabbah’ın fedaileri gibi kendilerini cennette zannederek, ken-dilerine bu nimetleri verilmesine vesile olan kulları rab edinip, içinden çıktıkları milletlere ve o milletlerin milli ve manevi değerlerine hakaret ediyorlar. Onlar ken-dilerini toplum mühendisi zannederek, toplumu yeniden inşa etmeye meyledi-yorlar. Zannediyorlar ki içinden çıkmış oldukları milletleri, tıpkı onların yaptığı

gibi yaparsa, yani kafalarını beyinlerini ve de kalemlerini kendilerini satın alan Batı uygarlığına satarlarsa, kestirme yol-dan muasır medeniyet seviyesine ulaşmış olacaklar. İşte genç adam senin zihnini kemiren soru ve sorunların cevabı bu.

Şimdi, bunlardan kurtuluş yolu nedir? diye soracaksın. Bunlardan kurtuluş yok delikanlı, Türk milleti var oldukça, onun içinden çıkan Mankurtlar da var olacaktır. Bunları yok etmek için uğraşmayın, onla-rı yok edemezsiniz. Siz tam bitirdim diye düşünürken, arkasından yeni Mankurtla-rın üretildiğini görürsünüz. Siz bunlar hiç yokmuş gibi davranacaksınız, Mankurtla-rın birilerinin güdümünde hareket ettiğini bilerek, hedefinize onları yönlendirenleri alacaksınız ki, milletinizden başka birey-leri de satın alıp mankurtlaştırmasınlar. Kendi milli ve manevi değerlerinize sahip çıkıp, bu değerlerinizi yeni yetişen nesil-lere modern tekniklerle aktaracaksınız. Milletinizi mankutlaştırmak isteyenleri

gerekirse onların kendi silahıyla vuracak-sınız.

Bozkırın Bilgesi ile yapmış olduğum bu kısa sohbet beni kendime getirirken, benliğini milletinin düşmanlarına satmış Mankurt beyinlilerin zihinsel yapıları-nı çözmeme büyük bir katkı sağlamıştı. Mankurtlaşmış beyinlerden ve onların efendisi modern Juan-Juanlar’dan mille-timi kurtarmak idealinin peşinde ömrünü feda eden Bozkırın Bilgesi, usta yazar Cengiz AYTMATOV’a teşekkür edip yönümü Augsburg’a döndürürken, yolda karşılaştığım mankurtlara acıyarak bakı-yordum.

10 Haziran 2008 tarihinde hayata veda eden usta yazara Allahtan rahmet diler-ken, sizlerden de Merhumun ruhu için birer Fatiha rica ediyorum.

Selam ve dua ileBülent Keleş

MankurtlaşMak

www.turquaz.de 13

Page 14: TurQuaz Magazin Sayi 9

Kemal Çınar’ın sahibi olduğu pasha tours Se-yahat Acentası Bahnhofstr. 17’deki yeni mer-kez ofisinin açılışını düzenlediği görkemli bir törenle gerçekleştirdi. 29 Kasım 2011 tarihin-de gerçekleşen açılışa Augsburg’un birçok saygın isimleri iştirak ettiler.

2002 yılından beri Augsburg ve çevresine hizmet veren pasha tours yeni merkez ofi-sinin açılışının gururunu yaşıyor. Bugüne dek neuburgerstr. 25 adresinde müşterile-rine hizmet veren pasha tours, Bahnhofstr. 17’de(eski Oyak Bank) ikinci ofisini açtı. Açılı-şa Augsburg’un saygın işadamları, bürokrat-lar, akademisyenler, birçok dernek ve kuruluş yöneticileriyle birlikte Augsburg’un önde gelen isimleri katıldı. türkspor Augsburg, VtE-Augsburg türk Veliler derneği, türk JKV Spor Klübü yetkilileri’nin katılımının yanın-da, birçok müşteri de açılışta pasha tours’un avantajları hakkında bilgi sahibi olma imkanı buldular.

uzun yıllar Augsburg’a seyahat alanında kali-teli hizmetler sunan pasha tours, günlük fiyat fırsatlarını en uygun bilet fiyatı araştırması ile müşterilerine sunmakta. Ayrıca uçak Bileti,

Otel rezervasyonu, paket tatil tur, Memleket Ziyareti ve tatil Köyü Kombinasyonları, dün-yanın her yerine uçak bileti ve Almanya içi uçuş hizmetleriyle geniş bir hizmet ağına sa-hip. Bunun yanında last Minute uçuşlar, Araç Kiralama, Havaalanı transfer Hizmeti’yle bir-likte Özel Balayı paketleri de pasha tours’un müşterilerine sunduğu sayısız hizmetler arasında. yıllardır müşterilerine hep daha iyi-yi sunma gayretinde olan ve toplumun her kesimine ulaşmayı kendine ilke edinen pas-ha tours, öğrencilere ve aynı zamanda yaşlı ve emeklilere de özel indirimler sunmakta. Bununla birlikte hizmet ağını daha da geniş-leten pasha tours, „türkiyeye tek Elden para Gönderme Servisi“ hizmeti ile de müşteri-lerin havale ihtiyaçlarını daha da kolay hale getirmiş durumda.

Açılışta duygularını aktaran pasha tours Sahi-bi Kemal Çınar, yeni şubenin açılışından duy-dukları mutluluğu dile getirerek, ilk günden itibaren müşterilerine hep daha iyiyi sunma gayretinde olduklarını belirtti. dinamik, gü-leryüzlü ve deneyimli kadrosuyla tek elden siz değerli müşterilere özel tarifelerle en uy-gun fiyatları sunduklarının altını çizen Çınar,

kendilerine duyulan bu güvenden dolayı minnettar olduğunu bildirerek, kendilerini yalnız bırakmayan ve davetlerine icabet eden herkese candan teşekkür ettiğini söyledi.

Açılışa katılan misafirleri en iyi şekilde ağır-lamak için uğraş gösteren pasha tours çalı-şanları tüm misafirlerle yakından ilgilenerek, kurulan açık büfeden misafirlere ikramda bulundular.

Pasha Tours Yeni Merkez Ofisinde

www.turquaz.de14

Page 15: TurQuaz Magazin Sayi 9

Durmuş Erdoğan ve Oğlu Mehmet(Er Trans)

Ali Akce ve Muharrem Çıplak(Kammgarn Selimiye Camii) Murat Ortaköy, Kızı ve Kayınvalidesi

Niyazi Yılmaz (Aipa Group GmbH)Kaptan Hikmet Konut ve eşi(Yeni Posta)

Tuncay Can (Can Ticaret), Ali Altuntaş (Altuntaş Backwaren), Kemal Çınar (Pasha Tours) Yalçın Yorulmaz, Kemal Çınar ve eşleri

Servet Bozdağ, Kemal Çınar ve Anıl Çil(Türkspor Augsburg)

Anıl Çıl (Türkspor Augsburg), Yalçın Yorulmaz (Yorulmaz Rechtsanwälte) ve Yıldıray Sarı (Augsburg Ülküocağı)

Felicitas Eitel (A.A.U. e.V.)Kadir Kelekci, Kemal Çınar ve Sedat Ayaz

(Poduym 34) Ramazan Çolak ve eşi

Leyla Duman (Leyla‘s Immobilien)

Page 16: TurQuaz Magazin Sayi 9

Augsburg’da özverili eğitim anlayışının öncü markalarından olan Frohsinn Bildungszent-rum Augsburg e.V. güzel bir organizasyonla 15. yılını kutladı. Eşsiz atmosferiyle katılım-cıları büyüleyen Augsburg Kurhaus üyeleri ve sponsorlarıyla güçlü bir duruş sergileyen Frohsinn Eğitim Kurumu 15 yıllık başarı hi-kayesini sahneye taşıdı. Birçok kesimden ka-tılımcıyla gerçekleşen programda misafirler bir dizi etkinliğe tanık oldular.

yoğun ilgi gören programda katılımcılar arasında iş adamları, milletvekilleri ve bilim adamlari göze çarpmaktaydı. Gecede övgü dolu konuşmasıyla büyük ilgi çeken Augs-burg Belediye Başkanı yardımcısı peter Grab, Frohsinn Eğitim Kurumları’nı Ausgburg için değerli bir kurum olarak nitelendirdi ve ça-lışmlarından ötürü kurum yöneticilerini ve üyelerini tebrik etti.

daha sonra Frohsinn Eğitim Kurumları Genel Müdürü Mustafa Güngör ise duygularını şu şekilde ifade etti: „Frohsinn Eğitim Kurumları geçtiğimiz 15 sene zarfında imza attığı faaliyetlerle göç-men kökenli gençler ve ailelerinin eğitim sorunlarına ışık tutmakla güvenilir bir ku-rum olduğunu ispatlamıştır. Bu alanda he-nüz taslak aşamasında olan ve yürürlüğe

girmiş birçok projemiz mevcuttur. Kurum felsefemizde ana ölçüt özveridir. Üyeleri-mizin desteği ile attığımız her adımda bu güne kadar sayısız gencin eğitim ve buna bağlı olarak gelecek sorununa neşter at-mış ve Frohsinn Ailesi olarak daha uzun soluklu ufuklara hep birlikte yelken açmış bulunmaktayız. Bugün bu unutulmaz at-mosferi birlikte paylaştığımız üyelerimiz, sponsorlarımız ve gönül dostlarımıza ka-tılımlarından ötürü ayrı ayrı teşekkür edi-yor, saygılarımı sunuyorum.“

15. yıl kutlamasına damga vurun bir diğer isim ise göçmen kökenli çocukların eğitim sorunlarını bilimsel çerçevede gündeme ta-şımasıyla isim yapmış prof. dr ursula Boos-nünning’di. Konuşmasında Frohsinn’in eği-tim faaliyetlerinden övgüyle bahseden prof. dr ursula Boos-nünning, Almanya’daki eği-tim sisteminde mevcut olan sorunlara deği-nip, çözüm önerilerinde bulundu.

programın sonunda fasıl eşliğinde türk mut-fağının eşsiz lezzetlerini tatma fırsatı bulan katılımcılar, geceden oldukça memnun ay-rıldılar. turquaz Magazin Ekibi olarak 15. yılı münasebetiyle Frohsinn Ailesini kutluyor, başarı ve özveri dolu daha uzun yıllar geçir-melerini temenni ediyoruz.

15 yaşında

www.turquaz.de16

Page 17: TurQuaz Magazin Sayi 9

yaşadığın şehrin „kalbİ“burda atıyor !

„Reklam ilanlarınız için bize başvurun“

Rüveyda Koçreklam & Marketing

Mobil:+49 176 - 965 91 [email protected]

Cihat Uğurlureklam & Marketing

Mobil:+49 176 - 313 40 [email protected]

neuhäuserstr. 7 i 86154 Augsburg i tel.: (0821) 540 90 547 i www.turquaz.de

Gökhan Bozkurtreklam & Marketing

Mobil:+49 176 - 298 855 [email protected]

Page 18: TurQuaz Magazin Sayi 9

Hz.Ömer arkadaşlarıyla sohbet ederken, hu-zura üç genç girerler ve derler ki:-Ey halife bu aramızdaki arkadaş bizim ba-bamızı öldürdü ne gerekiyorsa lütfen yerine getirin.Bu söz üzerine Hz.Ömer suçlanan gence dö-nerek:-Söyledikleri doğru mu diye sorar.Suçlanan genç der ki:-Eevet doğru. Bu söz üzerine Hz Ömer:-Anlat bakalım nasıl oldu diye sorar.Bunun üzerine genç anlatmaya başlar:-Ben bulunduğum kasabada hali vakti ye-rinde olan bir insanım. Ailemle beraber gezmeye çıktık. Kader bizi arka-daşların bulunduğu yere getirdi. Hayvanlarımın arasında bir güzel atım var ki dönen bir defa daha bakıyor.Hayvana ne yaptıysam bu arkadaşların bahçesinden meyva koparmasına engel olamadım. Arkadaşların babası içerden hışımla çıktı, atıma bir taş attıatım oracıkta öldü. Nefsime bu durum ağır geldi, ben de bir taş attım babası öldü. Kaçmak istedim, fakat arka-daşlar beni yakaladı. Durum bundan ibaret,dedi..

Bu söz üzerine Hz Ömer: Söyleyecek bir şey yok, bu suçun cezası idam, madem suçunu da kabul ettin...

Bu sözden sonra delikanlı söz alarak:-Efendim bir özrüm var, ben memleketin-de zengin bir insanım. Babam rahmetli olmadan bana epey bir altın bı-raktı, gelirken kardeşim küçük olduğu için saklamak zorunda kaldım. Şimdi siz bu cezayı ifnaz ederseniz yetimin hakkını zayi ettğiniz için Allah indin’de so-rumlu olursunuz. Bana üç gün izin veriseniz ben emaneti kardeşime teslim eder gelirim, bu üç gün için de yerime birini bulurum der.Hz Ömer dayanamaz der ki:-Bu topluluğa yabancı birisin, senin yerine kim kalır ki?Sözün burasında genç adam ortama bir göz atar ve,-Bu zat benim yerime kalır. O zat Amr ibni As’ dan başkası değildir. Hz Ömer Amr ‘a dönerek:-Ey Amr delikanlıyı duydun, der.O yüce sahabi:-Evet, ben kefilim der ve genç adam ser-best bırakılır.Üçüncü günün sonunda vakit dolmak üzere ama gençten bir haber yoktur, Medinenin ileri gelenleri Hz Ömere çıkarak gencin gelmeyeceğini, dolayısıyla Amr’ın idamın yerine, maktülün diyetinin ve-rilmesini teklif ederler, fakat gençler razı olmaz ve babamızın kanı yerde kalsın istemiyoruz, derler.

Hz Ömer kendinden beklenen cevabı verir, der ki,-Bu kefil babam olsa farketmez, cezayı in-faz ederim.Amr tam bir teslimiyet içerisinde der ki,-Biz de sözümüzün arkasındayız.Bu arada kalabalıkta bir dalgalanma olur ve insanların arasından genç görünür.Hz Ömer gence dönerek der ki,-Evladım gelmeme gibi önemli bir fırsatın vardı neden geldin.Genç vakurla başını kaldırır ve:-Ahde vefasızlık etti demeyesiniz diye gel-dim, der.Hz Ömer başını bu defa çevirir ve Amr’a der ki,-Ey amr sen bu delikanlıyı tanımıyorsun nasıl oldu da onun yerine kefil oldun?Amr :-Bu kadar insanın içerisinden beni seçti, insanlık öldü dedirtmemek için kabul ettim der.Sıra gençlere gelir derler ki,-Biz bu davadan vazgeçiyoruz, bu sözün üzerine Hz Ömer :-Ne oldu biraz evvel babamızın kanı yerde kalmasın diyordunuz ne oldu da vazgeçiyorsunuz?Gençlerin cevabı dehşetlidir :- Merhametsiz insan kalmadı demeyesiniz diye.

Dini Hikaye

Ahde Vefa

www.turquaz.de18

Page 19: TurQuaz Magazin Sayi 9

MARTIAL ARTS EXPERTSG

rafi k

: TM

A G

raphP

ics

• Te

l.: 0

821 2

97 3

4 9

4 •

GSM

: 0176 4

70 4

45 4

8

Die wichtigste Person auf der Welt„die Frau“Vom ersten Moment auf dieser Welt wird jeder Mensch maß-geblich durch seine Mutter geprägt. Dies bedeutet, die Entwick-lung des Charakters eines Kindes wird weitgehend durch sie bestimmt. Wenn die Frau hier eine „gute Arbeit“ leistet profi tiert davon nicht nur ihr eigenes Kind sonder auch dessen späteres Umfeld.Schon in der Schwangerschaft trägt die Frau die Hauptverant-wortung für Ihr heranwachsendes Kind und muss durch gesunde Ernährung, auf einiges verzichten und verstärkt auf das Unge-borene achten! Vor diesem Hintergrund sollte sich jede Frau Ihrer besonderen Stellung bewusst werden. Jede Frau sollte selbstbewusst und stolz auftreten können, ge-nau hier kann die Kampfkunst einen wichtigen Beitrag leisten, da man sich besser kennenlernt und sich zu behaupten und vertei-digen lernt.Unsere Gesellschaft ist auf starke Frauen angewiesen, die sich nicht unterdrücken lassen oder Ihre Leistungen in den Schatten stellen lassen.Auch im späteren Leben steht in der Regel hinter jedem erfolg-reichen Mann eine starke selbstbewusste Frau.

w w w . s i f u b a h r i . d e

DAI SIFU BAHRI ERDOGANTeil 4

WAFFENLOSE KAMPFKUNSTWAFFENLOSE KAMPFKUNSTWAFFENLOSE KAMPFKUNSTKAMPFKUNST MIT WAFFENKAMPFKUNST MIT WAFFENKAMPFKUNST MIT WAFFEN

„ Du bist der Weg, die Wahrheit und die Zukunft “ Dai Sifu Bahri

Page 20: TurQuaz Magazin Sayi 9

Daha yayımlanmaya başlamadan olay ya-ratan dizi filmi “Hayat Devam Ediyor” izle-yicisizle buluşmuş durumda. “Beyaz Melek,” “Güneşi Gördüm,” “New York’ta Beş Minare” filmlerinin senarist ve yönetmeni olan Mah-sun Kırmızıgül’den yıllarca unutulmayacak bir hikâye ekrana geliyor.

Süper Oyuncu Kadrosu“Hayat Devam Ediyor” yayımlanmaya başladı-ğı andan itibaren herkesi ekran başına kilitledi. Dizi oldukça iyi bir oyuncu kadrosuna sahip. Fikret Kuşkan, Arif Erkin, Meltem Miroğlu, Rana Cabbar, Şenay Gürler, Rozet Hubeş, Serkan Şenalp, Ali Barkın, Onur Tuna, Sera Tokdemir, Neslihan Atagül ve Çağla Şimşek’in rol aldığı dizide Türkiye’de her iki kadından birinin 18 yaşın altında evlendirilmesi ve 11 kişilik Bakır-cı ailesinin fırtınalı göç hikâyesi anlatılıyor. İlk bölümleri Nevşehir’in Avanos ilçesinde geçen dizi, ilerleyen bölümlerde İstanbul’da devam edecek.

Mahzun Kırmızıgül’ün gözüyle dizi“Hayat Devam Ediyor” karakterleri ve konusuy-la, daha başlamadan izleyicinin dikkatini çekti. Fragmanı internette izlenme rekoru kırdı, adına

sanal ortamda birçok fan sitesi açıldı. Dizinin senaristi ve ilk 4 bölümünün yönetmeni Mah-sun Kırmızıgül, bu konuyu neden seçtiğini şöyle açıkladı: “Elleri toprağında, dertleri ekmeğinde, gözyaşları yüreğinde olan ve her düştüklerinde inatla doğrulup ‘Hayat Devam Ediyor’ diyerek yaşama tüm gücüyle sarılan insanlar için... Başkalarının kendilerine biçtiği kaderi sessizce kabullenen; daha çocukluğunu yaşayamadan evlendirilen kızlarımız için... Yoksulluk, cahillik ve çaresizlik gergefinde yerinden yurdundan; anılarından, topraklarından kopup bilinmez diyarlara göç edip yok olan iyi yürekli insanlar için... Aynı adamı paylaşmak zorunda kalan çaresiz kadınlar, vatanı için canını ortaya ko-yanlar, öldürülen ve şiddet gören kadınları-mız için... Aynı sofrada oturup düşman olan kardeşler, kendi dertlerini unutup yaşamlarını başkalarının üzerine kuranlar ve başkalarının hayatlarını yaşayanlar için... Yüreğinin sesine teslim olduğu için acımasız bedellere yenilen, hikâyelerini hiç kimsenin bilmediği ve fark et-mediği kara sevdalılar için... Acılarını, yalnızlık-larını, hayal kırıklıklarını, kavgalarını, hırslarını, çaresizliklerini ve umutsuzluklarını yenmeye çalışan insanlar için...”

İŞTE BAKIRCI AİLESİ

İSMAİL BAKIRCI (Fikret Kuşkan): Ailenin gelenek ve göreneklerine bağlı, mesafeli ve disiplinli reisi. İşi-nin ehli bir çömlek ustası.

KUDRET BAKIRCI (Rozet Hubeş): İsmail Bakırcı’nın amcasının kızı ve ilk karısı. Küçük yaşta ailesini kaybet-miş, 15 yaşında evlendirilmiş.

CENNET BAKIRCI (Şenay Gürler): İsmail Bakırcı’nın 40 yaşındaki, ger-çekten sevip âşık olarak evlendiği ikinci karısı. Foça’dan tapu memu-ru babası ile birlikte Doğu’ya gel-

miş. Babasının ölümünden sonra âşık olduğu İsmail’le evlenmiş.

İBRAHİM BAKIRCI (Arif Erkin): İsmail Bakırcı’nın 75 yaşındaki, eski çömlek ustası, ihtiyar ve inatçı ba-bası.

HAYAT DEVAM EDIYORMahsun Kırmızıgül’ün yazıp yönettiği, küçük gelinlerin büyük dramını anlatan yılın dizisi “Hayat Devam Ediyor” geçtiğimiz ay yayına girdi.

www.turquaz.de20

Page 21: TurQuaz Magazin Sayi 9

HAYAT DEVAM EDIYORHAYAT BAKIRCI (Meltem Miraloğ-lu): İsmail ve ikinci karısı Cennet’in güzelliği dillere destan 15 yaşında-ki kızı. Kendinden yaşça büyük bir adamla evlenmek zorunda kalıyor.

MALİK BAKIRCI (Serkan Şenalp): İsmail ve Cennet’in 20 yaşındaki oğlu. Yıllar önce babasının neden olduğu kaza nedeniyle bir kolu sakat kalmış. Sakatlığının onda açtığı psi-

kolojik yaralar ve ailesinin geçimine herhangi bir katkıda bulunamadığı düşüncesi onu iyi-den iyiye içine kapanık ve sıkıntılı bir karaktere dönüştürmüş.

LAVİN BAKIRCI (Çağla Şimşek): İsmail ve Cennet’in 7 yaşındaki en küçük kızları. İlkokula yeni başlamış.

BEKİR BAKIRCI (Ali Barkın): İsmail ve Kudret’in 21 yaşındaki oğlu. Sade-ce ailenin değil; şehrin de başbelası, tehlikeli ve psikopat ruhlu üyesi.

SİRAÇ BAKIRCI (Onur Tuna): İsma-il ve Kudret’in 30 yaşındaki en büyük oğlu. Siraç, çok istediği ve oldukça da zeki olduğu halde babası tarafından ancak liseye kadar okutulmuş.

ŞİRİN BAKIRCI (Neslihan Atagül): İsmail ve Kudret’in 20 yaşındaki di-ğer kızları... Şirin, yeteneklerini ve bilgisini aşan hırsını, kıskançlığını ruhuna yansıttığı için üvey kardeşle-

rine, “üveylik” yapan bir kardeş.

ZELİHA BAKIRCI (Sera Tokdemir): İsmail ve Kudret’in, 25 yaşlarındaki en büyük kızları.

Mahsun Kırmızıgül’ün yazıp yönettiği, küçük gelinlerin büyük dramını anlatan yılın dizisi “Hayat Devam Ediyor” geçtiğimiz ay yayına girdi.

Page 22: TurQuaz Magazin Sayi 9

neuhäuserstr. 7 i 86154 Augsburg i tel.: (0821) 540 90 547 i www.turquaz.de

turquazDas türkische Lifestyle-Magazin

Page 23: TurQuaz Magazin Sayi 9

neuhäuserstr. 7 i 86154 Augsburg i tel.: (0821) 540 90 547 i www.turquaz.de

Page 24: TurQuaz Magazin Sayi 9
Page 25: TurQuaz Magazin Sayi 9

Selman‘s Imbiss 1 yaşında23.11.2010 tarihinden beri Fuggerstr. 14’te faaliyet göstermekte olan Selman imbiss, bir yıldır Augsburg’un da rengi olmuş durumda.Sahibi Selman Sünbül’ün annesi ile beraber işlettiği ve merkeze olan yakınlığından dola-yı da oldukça rağbet görmekte olan mekan, gençler başta olmak üzere, iş çevresi ve daha birçok kesime hitab etmekte. Sabibinin genç

olması münasebetiyle de sevilen bir mekan haline gelen Selman imbiss, aynı zamanda gençlerin de buluşma noktası konumuna gelmiş.

Etleri süt danası ile hindi karışımı ve helal ke-sim olup, bununla birlikte döner başta olmak üzere köfte, porsiyonlar,lahmacun, pideler ve

gözlemelerle müşteri kitlesine geniş bir yel-paze sunuyor. Hijyene çok önem gösterdikle-rini ifade eden Selman imbiss Sabihi Selman Sünbül, müşteri memnuniyetini ön planda tutarak, kalite ve lezzetten ödün vermeden misafirlerini ağırlamanın öncelikli hedefleri olduğunu söyleyerek, sizleri hazırlanan bu lezzetleri tatmaya davet ediyor.

Dönerproduktion GmbH& Fleischgroßhandel

Lilienthalstr. 1386343 Königsbrunn

Tel.: 08231-95 99 22 0Fax: 08231-95 99 22 20Mobil: 0172-297 17 62www.tekin-fleischgrosshandel.deinfo@tekin-fleischgrosshandel.de

afiyet olsun !

www.turquaz.de 25

Page 26: TurQuaz Magazin Sayi 9

BERLiN kapLaNiKendine mi çalışıyorsun hep? Yani senar-yolarını kendin oynayasın diye mi yazıyor-sun?Aynen öyle; kendim için yapıyorum. Ben ihti-yaçtan yapıyorum sinemayı… (Kahkahalar) Tamamen manevi ihtiyaçtan yani, gülme ve güldürme hasretinden.

‘Eyyvah Eyvah’lar başarılı olmasa, cesaret-le devam edebilir miydin yazmaya?Cesaretim kırılabilirdi, bilemiyorum o duru-mu ama bir Arnavut inadı vardır bende ince-den. Babam Arnavut’tur.

Seni sahneden vazgeçirip senaryo yazma-ya, film yapmaya iten neydi peki?Arif Sağ’dı! (Kahkalar atıyor)

Nasıl yani?Aslında ben tembel bir adamdım… Senar-yo gelsin de oynayalım diye bekliyordum. Fakat gelmiyordu! Sonra bir gün Arif Sağ’la karşılaştım Bozcaada’da; bana bir kalay, bir fırça: “Oğlum, bak Cem Yılmaz kaçıncı filmi-ni yapıyor, sen komedyensin, komiksin, elin kısa kısa skeçler yazmaya varıyor da büyük

bir eser, bir film yazmaya mı varmıyor? Eğer film yazmazsan biteceksin, ben de sana selam vermem!” Hemen oturdum ‘Eyyvah Eyvah’ı yazdım!

BABA-ABİ EKSİKLİĞİ!Hep böyle gaza gelir misin?Galiba bir abi, baba eksikliği varmış haya-tımda. (Gülüyor) Bir tokatladı beni, meğer halk müziği tokatlaması ayrı bir lezzetli olu-yormuş (kahkahalar atıyor), kendime gel-dim. O gazla üçüncü film yazıldı, gidiyoruz bakalım.

Arif Sağ’ın söylediği şeye takıldım; yazmaz-san biter misin sahiden?Bitmezsin ama sadece para kazanacak işler yaparsın. Dizi yaparsın, gösteri yapmaya devam edersin ama sinema başka bir level! Mesela ‘Tek Kişilik Dev Kadro’yu 10 sene oy-nadım. Koca bir 10 sene, toplasan bir milyon kişi seyretmemiştir. Ama iyi film yaparsan üç günde bu rakamı yakalayabiliyorsun. Seyre-dilme arzusundaki insan için bu anormal bir rakam! İkinci güzelliği de şu: Yazma safhası insanı anormal derecede mutlu eden bir şey.

Eli yüzü düzgün, çok naif komediler yap-tın. ‘Biraz cinsellik, biraz absürdlük, bolca küfür’ içeren komediler iş yapar teorisini çürüttün mü sen?Yok ya, biz güzel şeylere de güldük; Tosun Pa-şalar, Gulyabaniler, Şekerpareler.Çok eski zamandan bahsediyorsun ama!Ben çok belirleyici, didaktik şeyler söylemek istemem. Her malın müşterisi var. Bir daha söylüyorum; ben kalbimden geçeni yapıyo-rum, kötü bir şey geçerse içimden, kötü bir şey de yaparım. (Kahkahalar atıyor)

O ne demek?Yani öyle sert bir film de yazabilirim bir gün. Ama benim gösterilerimde ben neysem, yine oyum. Sonuçta iki tane oyun yazdım şimdiye kadar, 16 yıldır eve ekmeği oradan götürü-yorum. Onlarda neyse, filmlerde de o. Benim şahsen değişmem lazım ki başka arayışlara gireyim. İnşallah değişmem, şimdilik iyi gidi-

yoruz.

www.turquaz.de26

Page 27: TurQuaz Magazin Sayi 9

İnanmadığın bir şeylerden para kazandın mı şimdiye kadar?Evet, ‘Hacıyatmaz’! Orada benim de hatam var, biraz daha düşünmeliydim ama ayağım sakatken bir çıkış gibi gördüm.

YÖNETMENLİK YAPMAM Yönetmenlik yapacak mısın bir gün?Şunu net biliyorum: Bende yönetmenlik ol-mayacak hiçbir zaman!

Neden?Hiç özenmiyorum ona! Ben karakterimle ve laflarla, oyuncularla baş başa kalmayı se-viyorum. Yönetmenlik çok zahmetli bir iş. Yönetmen de sensen eğer, bir gözün gidiyor. Oysa senin dışında bir yönetmen olduğun-da, mesela “Öyle değil de şöyle yapsak nasıl olurdu?” diyor, hayatın kurtuluyor. O kadar önemli ki bu. Hakan Algül, Türkiye’deki en iyi mizah yönetmenlerinden biri. İkinci gözüm benim.

YAVUZ’A ŞAŞIRMA HAKKIMI KULLANDIM! Sormasam olmaz; “Ata benim filmimi çaldı” diyen Yavuz Seçkin’e ne diyorsun?Hayatta şaşırma hakkımı kullandığım anlar-dan biri oldu benim için! Almanya’dayız, fil-min ortasındayız, bir sabah kalktım dediler ki “Yavuz Seçkin seni mahkemeye veriyormuş.” “Allah Allah sebep?” “Onun filminin ismi de ‘Das Borak-Kreuzberg Kaplanı’ymış.” Dedim “Eeeee? Kaplan hayvanı yüzünden mi çıkıyor bütün bunlar?” (Gülüyor)

Yapılabilecek en iyi açıklama…Hayır yani Yavuz, aynı kaseden çorba içtik biz, beni arasana böyle bir sıkıntın varsa! An-lamıyorum ki…

Hiç konuşmadınız mı?Hayır konuşmadım, çünkü en son canlı ya-yına çıktığında ‘Hırsız Ata Demirer’lere fa-lan getirdi durumu. İri cümleler bunlar. Ben onun karakterini ‘Das Borak’ diye biliyorum, internette arayınca da ‘Das Borak’ diye çıkı-yor. Onun sıfatının Kreuzberg Kaplanı oldu-ğunu bilsem, yemin ediyorum ‘Ayhan Aslan’ yaparım karakterimi! Çünkü bir insanın, bir yaratıcının en son başına gelmesini istediği şeydir bu.

MİLLET GÜLENE KADAR CİDDİ BİR GEBELİKFilmin vizyona girdiğinde ‘doğum sancısı gibi bir şey’ oluyor mu sende de?Olmaz mı ya… Film çekmenin en büyük zor-luğu şu: Film bitiyor ve sen komik mi, değil mi anlamıyorsun! Ne zamana kadar biliyor musun?

Galaya kadar mı?Gala bile değil, galadan sonra “Seyirci gülü-yor abi” haberleri geldiği zaman!

Böyle haberler geliyor bir de, değil mi?Evet, bu da çok komiktir: “Beyoğlu sinema-sındayım, seyirci gülüyor abi, hadi geçmiş olsun!” (Gülüyor) Bu tepki gelmeden öncesi ciddi bir gebelik gerçekten. ‘Eyyvah Eyvah’ı

anlatıyorum… Film bitti ve ben nefret ettim! Dedim ki, Allah’ım hiçbir espri geçmemiş fil-me. Tansiyonum falan çıktı. Necati abiyle de (Akpınar) seyrettik, o da gülmüyor, benim ansikiyete bozukluğum ona da geçmiş…

Ee ne yaptınız?Galaya bir gün kala; gece yarısı filmin sesine ve ışığına bakmak için Kanyon sinemasına gittik. Necati Abi, orada çalışan üç-beş sine-ma görevlisini içeri sokup izlettirdi. Biz de arkadayız, Türk filmlerindeki gibi perdenin arkasından bakıyoruz. Bunlar bir gülmeye başladı, benim dizlerimin bağı çözüldü, de-dim ki “Ohhh be, komik bir şey yapmışız!”

ALMANYA’DA FİLM ÇEKMEK ÇOK KOLAY!Almanya’da çok kolay film çekiliyor, herke-se tavsiye ediyorum. Belediyelerin, polisle-rin hiçbiri sana karışmıyor. İzin aldığımız halde bir kişi gelip izin belgemizi sormadı; resmen korsan film çektik. Canımız nerede isterse orada çektik; Hatta bir yerde dediler ki “Merkel’in ofisi soldaki cam”, o kadar yani!TV dizilerinden, bir reklam filminden yüklü miktarda para almak mümkün ama öyle olu-yor ki sinemadan hiç para kazanamamak da olası! Dolayısıyla bu aşk işidir. Ben de filmleri tamamen aşk için yapıyorum. Bundan son-ra da her sene bir film yetiştirmek gibi bir sorunum var. Yaptığım ve başarılı olduğum zaman onun bana dönüşü beni hayata bağ-lıyor. Ben bunun için film yapıyorum işte.

İlker Gezici / Sabah

Page 28: TurQuaz Magazin Sayi 9

Implant: 450,- Euro

“ Türkiye, dünyayla eş zamanlı uygulanan yöntemler sayesinde sağlık turizminin yapıldığı önde gelen ülkeler arasında yer alıyor. Uluslararası kalite belgeli malzeme, etik yaklaşım, yüksek kona-klama ve personel standartları, dünyaca kabul görmüş FDA ve CE onaylı cihazlar, Türk hekimlerinin başarısıyla birleşince sağlık tu-rizminde Türkiye‘yi tercih edilen ülke yapıyor. „Sağlık turizminde tedavi amaçlı Türkiye‘ye gelen turistler, özellikle diş tedavilerine ilgi gösteriyor. Türkiye‘de kaliteli malzemenin kullanıldığı diş tedavilerinin yurt dışı muadillerine göre çok daha ucuz oluşu ve kliniğimizin dünya standartlarında hizmet vermesi ise ilgiyi artıran ana nedendir. Dünya üzerinde diş eksikliklerinde uygulanan en modern ve en iyi tedavi dental implant uygulamasıdır. Kliniğimizde uygulanan implantlar en çok kabul görülüp, tavsiye edilen başarısını kanıtlamış titanyum mad-desinden imal edilmiştir. İmplantlar, lokal anestezi ile eksik diş veya dişlerin yerine yerleştirilmektedir. Bu işlem diş çekiminden çok daha basittir.İnternet üzerinden bize göndereceğiniz digital panoramik fi lm incelendikten sonra teda-vi detayları ve tahmini süresi tarafınıza bildirilecektir.

“ Türkiye, dünyayla eş zamanlı uygulanan yöntemler sayesinde sağlık turizminin yapıldığı önde gelen ülkeler arasında yer alıyor „

Son yıllarda ülkemizin en önemli kış sporları merkezlerinden biri haline gelen Erciyes ve onun eteklerinde parlayan iç Anadolu‘nun incisi KAYSERİ kış sporlarıyla olduğu gibi Sağlık-Turizmi ilede Almanyada yaşayan Türklerin ilgi odağı olmaya devam ediyor

Diş sağlığı / Turizm

• Yerleştirildiği bölgedeki kemik erimesini durdururlar. • Estetiktir• Protezlerde ortaya çıkan konuşma bozuklukları implantlarda görülmez.• Konforludur• Her istediğinizi yeme hürriyetinizi yeniden kazanırsınız.• Damak kapatılmadığı için ağızda fazlalık yapmadan yemek yeme zevkini yeniden yaşatırlar.• Sıcak, soğuk, tatlı yada ekşi yiyecek ve içecekleri tedirgin olmadan rahatça tüketebilirsiniz.• Yitirdiğiniz estetiği yeniden kazanırsınız.• Dudaklarınızda ve yanaklarınızda çökkünlük oluşmaz dolayısıyla dişsiz bireylerde görülen yüz kırışıklıklarınız olmaz.• İmplantların ömür boyu kullanılmasının önünde hiçbir engel yoktur.• Hemen hemen her vakaya uygulanabilir.• Lokal anestezi altında ağrısız olarak uygulanır.• Kısa sürede uygulanabilir.• Tek diş eksikliklerine uygulanabildiği gibi ağzında hiç dişi kalmamış bireylere de başarı ile uygulanabilir.• Vuruk şikayeti olmaz• Çiğneme esnasında yerinden oynamaz.• Çocuklar haricinde yaş sınırlaması olmadan uygulanabilir.• İster tek diş kaybı, ister tam dişsiz olan hemen hemen her hastaya uygulanabilir.• Ağrısızdır.• Mekanik hasarlara karşı ömür boyu garantilidir.

İnternet üzerinden bize göndereceğiniz digital panoramik fi lm incelendikten sonra teda-

Dişhekimi Umut KURAL

Diploma No : 1999/1937Üniversite : Ankara Üniversitesi Telefon : +90 352 222 70 70 Adres : Sivas Cad. Akplaza İşm. Kat1 No: 8/4 38030 Melikgazi / KAYSERİ/ Türkeie-mail : [email protected]

Page 29: TurQuaz Magazin Sayi 9

İnsanlar asırlar boyu yaşamın sebebinin ruh olduğuna, ruhun ise insanın başı içinde oldu-ğuna, hapşırmanın bu hayati güce zarar vere-bileceğine inandılar. Hapşırmanın soğuk al-gınlığı ile ilişkili olması bu inanışı güçlendirdi.

İnsanlar hapşırıklarını tutabilmek için her yolu denediler. Milattan önce dördüncü yüzyılda Aristo ve tıbbın babası sayılan Hipokrat’ın öğretileriyle insanlar, hapşırmanın başın ya-bancı maddelere karşı bir savunma refleksi olduğunu öğrendiler. Hapşırma bir hastalığın başlangıcı olduğundan hastalığın sonunun kötü bitmemesi için hapşırana ‘uzun yaşa’,

‘sağlıklı yaşa’ gibi sözlerin söylenmesi adeti bu zamanlarda başladı. yaklaşık yüz yıl sonra romalılar hapşırmanın iyi bir şey olduğuna, insanı hastalıktan koruduğuna, hapşırığı tut-manın hastalığın kuluçkaya yatmasına belki de ilerde ölüme sebep olabileceğine inandı-lar. Artık hapşıranlara ‘tebrikler’ veya ‘iyi şans-lar’ deniliyordu.

Hapşırana ‘çok yaşa’ denilmesinin kökeni bir-çok kültürde bu şekilde olmasına rağmen bir Hıristiyanlık deyimi olan ‘God bless you’ (tan-rı seni takdis etsin) cümlesinin kökeni ayrıdır. Altıncı yüzyılda İtalya’da bulaşıcı ve öldürücü

veba hastalığının tüm şiddeti ile başlaması ve bu hastalığın belirtisinin kronik hapşırma ol-ması nedeniyle, hapşıranlara ‘God bless you’ denilmesi papa tarafından yasa olarak ya-yınlanmış ve mecbur kılınmıştır. Bu yasa ile ayrıca hapşıranın çevresinde ‘God bless you’ diyecek kimse yoksa, o kişinin kendi kendisi-ne ‘God help me’ (tanrı yardımcım olsun) de-mesi de tavsiye edilmiştir. Genelde ‘çok yaşa’ diyene ‘sen de gör’ yani ‘sen de benim yaşa-mımı görecek kadar çok yaşa’ denilmesi de adettendir. Hapşırana ‘çok yaşa’ deyince hap-şırmanın kesileceğine inananlar da vardır.

Hapşıran bir kişiye ‘çok yaşa’ demek adeti hemen hemen her kültürde vardır. Anlam olarak biraz değişik de olsalar sonuçta aynı kapıya çıkarlar. Hapşıranlara İngilizlerin ‘God bless you’, Almanların ‘gesundheit’, İtalyanların ‘felicita’ deme adetlerinin kökeni, hapşırmanın kişi için önemli bir tehlike olduğuna inanılan çok eski zamanlara gider.

NEDEN„ÇOk Yaşa“ DENİR?

www.turquaz.de 29

Page 30: TurQuaz Magazin Sayi 9

29 Ekim 2011 tarihinde romanya’nın cluj şehrinde düzenlenen dövüş Gecesi’nde Almanya takımları romanya takımlarına karşı mücadele ettiler. romanya resmi televizyon Kanalı national tV’nin de canlı olarak yayınladığı ve 2500 kişinin üzerinde seyircinin canli izlediği gece-nin son bölümlerinde Augsburg Martial Arts Experte Hocası dai Sifu Bahri Erdo-ğan hayranlıkla izlenen mükemmel bir gösteri sergiledi. yaklaşık 8 dakika süren gösteride Erdoğan, kendi tarzını izleyi-cinin beğenisine sundu. dövüş sanatını mizahi değerlerle harmanlayarak sunan

Romanya’daTüRk RüzgaRı

29 Ekim 2011 tarihinde düzenlenen Dövüş Gecesi (MMA GALA), Augsburg Martial Arts Experte Dai Sifu Bahri Erdoğan ve öğrencileri tarafından sergilenen müthiş bir gösteriye sahne oldu.

Page 31: TurQuaz Magazin Sayi 9

Sifu, izleyiciler üzerinde sıcak-soğuk duş etkisi yaratarak, onlara heyecanlı, aynı zamanda hafızalardan kolay kolay silin-meyecek bir gece yaşattı. Gösteri ana hatlarıyla ayak, yumruk, dirsek, atma ve yerde dövüş kademeleri olarak 5 aşamada sunuldu. Gözü kapalı dövüş bölümüyle devam eden devrenin ardından kısa-uzun sopa, bıçak ve ser-best saldırı gösterileri sergilendi.

İzleyicilerin büyük bir hayranlık, ilgi ve coşkuyla izlediği gösterinin ardından national tV görevlisi Bahri Erdoğan ile

bir röportaj gerçekleştirdi. yapılan rö-portajda, bir insanın bu yaşta, çok kısa sürede bu kadar çok hareketi yapabil-mesini olağanüstü olarak nitelendirir-ken, beğenilerini ve takdirlerini dile ge-tirerek bu mükemmel geceyi yaşattıkları için de ayrıca teşekkürlerini sundukları-nı belirttiler.

Gösterinin bu denli beğeni toplamasın-dan dolayı duyduğu memnuniyeti dile getiren Erdoğan duygularını şu şekilde ifade etti:„Biz dövüş sanatını kişinin artı ve eksik-

lerini öğrenmesi amacıyla yapıyoruz”. İnsanların sokakta zaten psikolojik ola-rak yaptığı kavgayı yorumlamalarına ve buna önlem almalarına katkıda bu-lunma gayretindeyiz. Bu aynı zamanda kişinin kendini daha iyi tanımasına, bir anlamda kendini keşfetmesine ve kendi kişiliğini öğrenmesine yol açıyor. Bu an-lamda dövüş sanatının, insanın aslında çalışması durumunda neleri başarabi-leceğini görmesi açısından da oldukça önemli ve gerekli olduğu inancındayım.“

„Biz dövüş sanatını kişinin artı ve eksiklerini öğrenmesi amacıyla yapıyoruz”

Dai Sifu Bahri Erdoğan

www.turquaz.de 31

Page 32: TurQuaz Magazin Sayi 9

Yemek TarifiBeyti

Beyti severlere müjde. İşte evde kolayca hazırlayabileceğiniz Beyti...

MalzemelerKöftesi için;500grkıyma2dilimufalanmışekmekiçi1adetkurusoğan3dişsarımsak1adetyumurtasarısıKarabiber,pulbiber,tuz

Hamuru için;Yarımkgun,1çorbakaşığımaya(yaşmayadaolurkurumayada),1tatlıkaşığıtuz,aldığıkadarsu

Sosu için; 2yemekkaşığıtereyağı,1yemekkaşığısalça,yarımçaybardağısıcaksu,tuz,isteğegörepulbiberveyoğurt

HazırlanışıIlıksuiçindemayayıeriterek,unuvetuzuekleyipyumuşakbirhamureldeedin.Üzeriniörtüpbirsaatkadarmayalanmasınıbekleyin.Hamuryapmakistemeyenlerfırındanhazırekmekhamurualabilirler.Buhamur-dançokbüyükolmayan(yumurtadanbirazbüyük)bezeleryapın.Bunlarıoklavaylaaçın,saçveyatavadalavaşlarıhazırlayın.

Köfteleriçinsoğanırobottaçekin,sonratümmalzemelerikarıştırın.İstersenizmaydanozdaekleyebilirsiniz.Karışımıiyiceyoğurunveinceuzunköftelerhazırlayarakkızartın.Herköfteyibirlavaşıniçineyerleştirerekruloşeklindesarınvedahasonrabunlarıyaklaşık2cmgenişliğindekeserektabağakoyun.Üzerinebiraztuzile çırpılmış olan yoğurdu gezdirin, son olarak da salça ile yapmış olduğunuz sosu ekleyin.Süslemek için domates, biber, nane veya maydanoz kullanabilirsiniz. Yanında bulgur pilavı ile servis ediniz.

Page 33: TurQuaz Magazin Sayi 9

İmaj Kuaför Salonu düzenlediği Orhan Ölmez Konseri ile Augsburg’u salladı.

Her yıl düzenlediği programlar zincirine bu yıl bir yenisini daha ekleyen İmaj Kuaför Sa-lonu 05.11.2011 tarihinde düzenlediği Orhan Ölmez Konseri ile Augsburg’u coşturdu. Ale-vi Kültür Merkezi’nde düzenlenen konsere oldukça yoğun ilgi gösterildi. Salonun tama-men dolduğu konsere birbirinden değerli sanatçılar iştirak ettiler.

Her yıl Kadınlar Matinesi’yle Augsburg’da düzenlenen programlar serisinde yerini

alan İmaj Kuaför Salonu bu yıl farklı bir tarz-la Augsburg’a renk kattı. Orhan Ölmez’in yanısıra dj tombul ve Sefa doğanay’ın da katılımıyla program oldukça coşkulu bir at-mosferde gerçekleşti.

İzleyiciler geceye dj tombul’un çaldığı bir-birinden güzel şarkılarla başladılar. dj tom-bul, yeni şarkılarıyla coşkulu kalabalığa unutamayacakları bir gece yaşattı. daha sonra sahne alan taklit ustası Sefa doğanay yaptığı birbirinden komik taklitlerle izleyen-leri güldürdü. programın finalinde Orhan Ölmez’in sahne almasıyla birlikte ise eğlence

doruk noktasına ulaştı. En güzel şarkılarını hayranlarıyla birlikte söyleyen Orhan Öl-mez, onlarla yakın ilişkiler kurmayı da ihmal etmedi. Bazı hayranlarının telefonlarından onların aileleriyle de konuşan Ölmez, bu davranışıyla takdir topladı. Organizasyondan oldukça memnun ayrılan katılımcılara, orga-nizatörler Sefa doğanay’ın 5 şubat’ta tekrar Augsburg’da olacağının müjdesini de verdi-ler.

Gece saatlerine kadar devam eden program sanatçıların hayranlarıyla ve katılımcılarla fotoğraf çektirmeleriyle sona erdi.

Augsburg’dA OrhAn Ölmezve sefA dOğAnAy rüzgArı

Cafe 99Restaurant & Gaststätte

Pharrhausstr. 7 I 86154 Augsburg I Tel: (0821) 540 29 82

Ismail Usta

Page 34: TurQuaz Magazin Sayi 9

Serkan &Serap

MUTLU GÜNLER

Enes Gökkaya

Türkan &Vedat Durmaz’ın kızları Serap Durmaz ve Bahriye& Mev-lüt Özsarı’nın oğlu Serkan Özsarı düzenledikleri düğün töreniyle dü-nya evine girdiler. 12.11.2011 tarihinde Thanhausen İmza Düğün Salonu’nda düzenlenen düğün töreni çok sayıda kişinin katılımıyla gerçekleşti. Bu mutlu günlerinde onları yalnız bırakmayan tüm sev-diklerine teşekkür eden çiftlere, biz de Turquaz Magazin Ekibi olarak ömür boyu mutluluklar diliyoruz.

Augsburg´un tanınmış esnaflarından Tadım Kuruyemiş ve Marma-rabirlik Bölge Bayii Fatih Gökkaya’nın oğlu Enes Gökkaya için Sünnet Düğünü düzenlendi. 12.11.2011 tarihinde Rosenaugaststätte’de dü-zenlenen Sünnet Düğünü’ne aile bireylerinin yanısıra birçok davetli katıldı.Turquaz Magazin olarak biz de Enes Gökkaya´ya ailesiyle bir-likte güzel ve huzurlu bir hayat temenni ediyoruz.

www.turquaz.de34

Page 35: TurQuaz Magazin Sayi 9

SHERLOCK HOLMES: GöL-GE OyUNLARIStart: 16.12.2011

Will Gerard (Nicolas Cage) kendi-ni mesleğine adamış bir İngilizce öğretmenidir. Başarılı bir müzisyen olan karısı Laura (January Jones) ile mutlu bir evliliği vardır. Orkestra konserleri, arka bahçede verilen mangal partileri ve Will’in en sevdiği hobisi olarak, çalıştığı okulun müdürü (Harold Perrineau) ile yaptığı sa-tranç maçlarıyla geçirdikleri rahat bir ev hayatları vardır.

Bir gece yaşamları korkunç bir olayla al-tüst olur. Provadan çıkan Laura ağır bir cinsel saldırının kurbanı olur. Karısının durumunu öğrenmek için telaş içinde has-tanede bekleyen Will’in yanına iyi giyimli bir adam (Guy Pearce) gelir ve ona sessizce, bu olaydan sonra, çifti duygusal olarak çok yıpratacak olan adli süreci yaşamak ye-rine, adaleti derhal yerine getirmeyi teklif eder. Bir çılgınlık anında çabuk karar ver-mesi gereken Will bu teklifi kabul eder ve yasal olmayan yollardan düzen sağlamaya çalışan bir yeraltı örgütünün içine düşüverir. Olaylar gitgide daha korkutucu ve teh-likeli bir hal almaya başlar.

KAZANMA SANATI Start: 09.12.2011

Kazanma Sanatı, gerçek bir olaya dayanıyor. Bir zamanlar beyzbol yıldızı olma yolunda ile-rleyen Billy Beane (Brad Pitt), sa-hadaki beklentileri karşılamakta başarısız olunca, azılı rekabete dayalı kişiliğiyle yöneticiliğe yö-nelmeye karar verir. 2002 sezonu-na hazırlanan Billy, bir faciayla karşı karşıya kalır: yöneticiliğini yaptığı küçük çaplı Oakland A’s, -bir kez daha- yıldız oyuncusunu büyük takımlara -ve muazzam transfer ücretlerine- kaptırmıştır; Billy’nin tek seçeneği, takımını yeniden kurmak ve rakip takımların bütçelerinin üçte biriyle rekabete dahil olmaktır. Kazanmaya güdümlü olan Billy, oy-unun temel ilkelerine meydan okuyarak sistemle mücadele eder. Beyzbolun dışında düşünerek, Bill James’in reddedilmiş teorilerine bakar ve zeki, sayılarla arası iyi bir Yale mezunu ekonomi uzmanı olan Peter Brand’ı (Jonah Hill) işe alır. Her şeyi sorgulama isteği ve beyzbol camiasında uzun süredir göz ardı edilen bilgisayar destekli istatistik analizlerini kullan-arak geleneksel düşünce yapısına birlikte kafa tutarlar. Hayal gücüne meydan okuyan sonuçlara varan ikili, beyzbol camiası tarafından çok yaşlı, çok sakat ya da çok belalı oldukları ge-rekçesiyle bir köşeye atılmış ama evrensel olarak küçümsenen önemli becerilere sahip oyuncuların peşinden giderler. Billy ve Peter yollarına devam ederken, kullandıkları yeni yöntem-ler ve kurdukları acayip kadro beyzbol muhafazakârlarının, medyanın, taraftarların ve takımın işbirliğine yanaşmayan saha sorumlusunun (Philip Seymour Hoffman) tepkisini çeker.

Will Gerard (Nicolas Cage) kendi-ni mesleğine adamış bir İngilizce öğretmenidir. Başarılı bir müzisyen olan karısı Laura (January Jones) ile mutlu bir evliliği vardır. Orkestra kon-serleri, arka bahçede verilen mangal partileri ve Will’in en sevdiği hobisi olarak, çalıştığı okulun müdürü (Ha-rold Perrineau) ile yaptığı satranç maçlarıyla geçirdikleri rahat bir ev

hayatları vardır.

Bir gece yaşamları korkunç bir olay-la altüst olur. Provadan çıkan Lau-ra ağır bir cinsel saldırının kurbanı olur. Karısının durumunu öğrenmek için telaş içinde hastanede bekleyen Will’in yanına iyi giyimli bir adam (Guy Pearce) gelir ve ona sessizce, bu olaydan sonra, çifti duygusal ola-

rak çok yıpratacak olan adli süreci yaşamak yerine, adaleti derhal yeri-ne getirmeyi teklif eder. Bir çılgınlık anında çabuk karar vermesi gereken Will bu teklifi kabul eder ve yasal ol-mayan yollardan düzen sağlamaya çalışan bir yeraltı örgütünün içine düşüverir. Olaylar gitgide daha kor-kutucu ve tehlikeli bir hal almaya başlar.

Sinema

INTIKAMIN BEDELIStart: 02.12.2011

Page 36: TurQuaz Magazin Sayi 9
Page 37: TurQuaz Magazin Sayi 9

yeni mercedes B-ClassAlman üreticinin kompakt MpV modeli B se-risi tamamen yenilendi. düşen yüksekliğine rağmen daha yüksek bir oturma pozisyo-nuna sahip araç tasarım anlamında radikal değişiklikler barındırmıyor.

Aracın ön tarafında lEd’li far yapısı dikkat çe-kerken, yandan bakıldığında yay şeklindeki çizgi göz alıyor. Arka kısımda ise eskisinden çok daha dinamik bir görüntü sunan çift renkli stop grubu kullanılmış. Selefinden 86 mm uzayan yeni B serisi, 6mm genişlerken 43 mm alçalmış. Eskisinden daha aerodinamik bir yapıya sahip B serisi, Eco paketi ile 0.24 cd rüzgar sürtünme katsayısına kavuşuyor. İç kısımda Mercedes’in SlS AMG ile kullanma-ya başladığı tasarım dilinin etkilerini görüy-oruz. Mercedes, yeni B serisinin malzeme ka-litesinin sınıfının kalite standartlarını yeniden belirleyeceğini iddia ediyor. İç mekanda en çok dikkat çeken yenilikler üç kollu direksiy-on simidi, yeni havalandırma kanalları ve 5.8 veya 7.0 inç olarak alınabilen tFt renkli ekran oluyor.

Opsiyonel olarak sunulan Easy Vario plus sis-temi ile B serisinin arka koltukları 140 mm ha-reket ederek bagaj hacmini 488 litreden 666 litreye çıkarabiliyor.. B serisi sadece kullanışlılık ve verimli-lik anlamında değil, yol tutuş anlamında da geliştirilmiş. Mercedes, B serisinin yol tutuşundaki geliştirmelerin yeni dört bağlantılı arka süspansiyon sistemi, düşürülmüş ağırlık merkezi ve geliştirilmiş ESp sistemi olduğunu açıklıyor. Ayrıca müşteriler opsiyonel olarak sunulan süspan-siyon paketi ile 20 mm daha alçak ve daha iyi çalışan bir direksiyon sistemine sahip B serisi satın alabilecekler. yeni B serisinde en çok ilgi görmesi beklenen motor 1.6 litrelik benzinli ünite. B 180 ismiyle satılacak modelin kaputunun altında 122 hp güç-200 nm tork üreten motor, B 200 logo-lu versiyonda ise 156 hp güç ve 250 nm tork çıkışına sahip. Bu motorun ülkemizde 1.6 litrelik vergi diliminde yer alması satışlarını arttıracaktır. İki motor da BluedirEct direkt

enjeksiyon sistemine ve turbo desteğine sa-hip olacak.

dizel ünite ise Mercedes’in c serisinden S se-risine kadar yerleştirmeyi planladığı OM651 kodlu motordan türetilmiş. 1.8 litrelik mo-tor B 180 cdi’da 109 hp güç-250 nm tork üretirken, B 200 cdi’da 136 Hp güç 300 nm tork sunuyor. Bu motorların en dikkat çekici özellikleri maksimum torklarını 1250 d/d’de vermeleri. Standart olarak 6 kademeli manu-el şanzımanla satılacak yeni B serisinde Mercedes’in 7G-dct çift kavramaları otoma-tik şanzımanı opsiyonel olarak sunulacak. Mercedes-Benz’in gelişmiş güvenlik donanımlarına sahip araçta, radarlı çarpışma önleyici sistem, adaptif farlar, aktif park asistanı, adaptif hız sabitleyici, geri görüş kamerası gibi donanımlar opsiyonel olarak sunuluyorken, Attention Assist sistemi stand-art olarak geliyor.

Model B 180 CDI

Silindir sayısı/düzeni r4

Motor Hacmi 1991 cc

Hızlanma 0-100 km km/h (sn) 11.3 (11.8)

Azami Hız yaklaşık (km/h) 183 Km/h (178)

yakıt deposu Kapasitesi 54/6 lt

yakıt tüketimi, şehiriçi (l/100km) 6.7 lt

yakıt tüketimi, şehirdışı (l/100km) 4.4 lt

yakıt tüketimi, ortalama (l/100km) 5.2 lt

taşıma kapasitesi 645 kg

Kapı Sayısı 5

Boş ağırlık 1435 kg

Bagaj Hacmi 544 lt

Page 38: TurQuaz Magazin Sayi 9

1Emre AltuğTek Aşkım

2SılaBoş Yere

3Ajda PekkanArada Sırada

4Gülben ErgenTesadüf

5Ferhat GöçerMehtabın Rengi

6ModelPembe Mezarlık

7Demet AkalınDeliyim Ben

8Murat BozKalamam Arkadaş

9Hande YenerUnutulmuyor

10Rafet El RomanYanımda Kal

11SeksendörtŞimdi Hayat

12HadiseAşk Kaç Beden Giyer

13Funda ArarAnmam Adını

14Tan & Serdar OrtaçBenim Gibi Olmayacak

15İskender Paydaş & Mustafa CeceliSensiz Olmaz ki

16Aynur AydınYenildim Daima

17Burcu GüneşOflaya Oflaya

18Halil SezaiOlsun

19MeyraKonuşma

20Selim GülgörenCennet

Dj Murat‘s

top20

Page 39: TurQuaz Magazin Sayi 9
Page 40: TurQuaz Magazin Sayi 9

Eski ZamanlardaMahalle Maçı Kuralları

Öğrenci Marşı

Korkma ,bu sınıf toptan kalacakSınavlarda hep sana yardımcı ola-

cakBirler ,ikiler karnede parlayacak

Onlar senindir hocam ,senin eser-indir ancak.

Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı baba

Kahraman evladına bir gül ne bu öfke bu ceza

Olsun senin uğruna bu canım feda . . .

Haklıdır derslerden kalan öğrenci daima.

Ben ezelden beridir ZAYIF aldım zayıf alırım

Hangi hoca bana beş vermiş şaşarım

Ben her gün zayıflarla yatıp kalkarım

Yırtarım karnemi aileme göster-mem atarım

TurQuaz Magazin ekibine

KatilmaK İstermİsİn?eğer...• Genç• Motivasyonlu• Güleryüzlü• Konuşkan• Türkçeyehakim• GündemTakipeden• veenaz18yaşındaysan

ekibimiz seni bekliyor ...

Başvuru:[email protected]

veyaTel.: 0821 / 540 90 547

• Üç korner Bir penaltıydı• En iyi oynayan iki kişi aynı takımda yer alamazdı• Maçlar minyatür kalede oynanıyorsa, penaltı boş kaleye ters şekilde topukla vurulurdu.• Abanma ve burun vurmak yoktu, vurulursa eleştirilip küfür edilirdi.• Maçların hayali kale direkleri arası adım ile sayılır, olmaları gereken yerler iki taş ile işaretlenirdi.• Anne-baba çağırınca maç biterdi.• Topu patlatan parasını öderdi• Takımlar kurulurken ilk oyuncuyu seçme hakkı, adım almayı iyi bilenindi.• Kaleci topu 3 kere sektirirse rakibe Açılsana 3 kere sektirdim derdi rakip açılırdı.• Top insanın pek münasip olmayan bir tarafına gelirse işetilirdi• Penaltılarda kaleci değiştirilirse 2 penaltı atılırdı. Eğer ilk penaltı gol olursa ikincisi atılmazdı.• Frikiklerde baraj mesafesi, frikiği kullanacak olan kişinin kocaman 3 adım atmasıyla belirlenirdi.• Top, oyun alanı içerisindeki herhangi bir arabanın altına kaçarsa büyük bir şevkle arabanın altına yatılıp top alınırdı. Topu ilk kim kaparsa o takımda başlardı.

• Gol olduktan sonra eğer tartışmalar olursa ve golü yiyen takımın bir oyucusu golü kabullenirse gol yiyen takım 180 derece dönerek durumu kabulle-nirdi.• Eğer bir oyuncu faule maruz kalmışsa ama de-vam etmek istiyorsa, rakip futbolculardan birinin yürümesini dahi bahane ederek: “Adamın devam ediyor.” derdi.• Atan alır mevzusu vardı. Eğer top kime çarpıp abuk zubuk biyere kaçmışsa topun gittiği yer neresi olur-sa olsun koşa koşa gidip alırdı.• Eğer kaleci dahil herkes çalımlanmışsa kale çizgisin-de yere yatılarak topa kafa vurulurdu.

Page 41: TurQuaz Magazin Sayi 9

Bir yerin turistik alan sayılması

için gereken şartlar nelerdir?

Turistlerin Turist olması, yerlerin temiz

olması ve Turistlerin yatıp kalkması ge-

rekir. (Seda/Ortaokul 2)

dış ticaret Açığı nedir?En dış ve en yabancı, çok uzak açıklara yapılan ticarete dış ticaret açığı diyoruz. (Bilal / Ortaokul-2)

Dışarı ihraç ettiğimiz mallar yolda hasara uğrarsa veya yerine ulaşamazsa buna dış ticaret açığı denir. (Mahmut / Ortaokul-2)

Alüvyon nedir?En dış ve en yabancı, çok uzak açıklara yapılan ticarete dış ticaret açığı diyoruz. (Ali / lise-3)

dikkat yazılı var !Yazılı Sınav Sorularına Öğrencilerin Verdiği İlginç Yanıtlardan Seçmeler

Adamın evine bir kedi dadanmış. Bir gün adam kediyi almış, ormanlık bir yere götürüp bırakmış. Sonra eve gelmiş. Biraz

sonra kedi çıkagelmiş. Adam tekrar denemiş. Fakat so-nuç aynı. En son kediyi çok uzak ve yolları karışık bir yere

bırakmış. Eve dönerken yolu karıştırmış. Aramış aramış yolu bulamamış. Evi telefonla aramış:

- Hatun, kedi geldi mi? - Evet geldi.

- O şerefsiz kediye söyle; gelsin beni alsın.

Küçük Kayseriliye hocasi sormus : - Altı kere altı? - Otuz dokuz. - Otur, sıfır.

Arkadaşı sorar : - Bildiğin halde neden otuz dokuz dedin?

- Pazarlık edecektim, anlamadı...

duvar yazılarıkopyala tarzımı yapıştır

hayatına

Adamın biri güneşte yanmış, ayda düzmüş

En güzel şey kariyer; sen

çalışırsın karı yer.

Arkamdan konuşup beste

yapacağına, yüzüme konuş

da düet yapalım

Tesbih yaptım hayatı, bazen çekiyorum, bazen sallıyorum.

Eski ZamanlardaMahalle Maçı Kuralları

www.turquaz.de 41

Page 42: TurQuaz Magazin Sayi 9

MİZAHM. Ali Taşkoparan © 2011

Breivik für unzurechnungsfähig erklärt; Es ist ein Schlag für die Angehörigen der Opfer: Anders Breivik war nicht zurechnungs-fähig, als er in Oslo und auf Utøya 77 Menschen tötete. Zu diesem Ergebnis kommt ein rechtspsychiatrisches Gutachten. Damit kann der 32-Jährige für seine Taten nicht strafrechtlich belangt werden.

M. Ali Taşkoparan © 2011

Page 43: TurQuaz Magazin Sayi 9

MİZAHM. Ali Taşkoparan © 2011

Breivik für unzurechnungsfähig erklärt; Es ist ein Schlag für die Angehörigen der Opfer: Anders Breivik war nicht zurechnungs-fähig, als er in Oslo und auf Utøya 77 Menschen tötete. Zu diesem Ergebnis kommt ein rechtspsychiatrisches Gutachten. Damit kann der 32-Jährige für seine Taten nicht strafrechtlich belangt werden.

M. Ali Taşkoparan © 2011

Page 44: TurQuaz Magazin Sayi 9