turuz.com...kadaşıma adanmıştır. cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. onu...

232

Upload: others

Post on 13-Sep-2020

2 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte
Page 2: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte
Page 3: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte
Page 4: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte
Page 5: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

ON İKİ GÜN

Page 6: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Orijinal Adı: Twelve Days o f ChristmasYazarı: Debbie MacomberGenel "Yayın Yönetmeni: Meltem ErkmenÇeviri: Meliha OralKapak Uygulama: Berna Özbek Keleş

1. Basla: Ocak 2018

ISBN:978-605-173-373-9

YAYINEVİ SERTİFİKA N O : 34590

© 2016 Debbie Macomber

Türkçe Yayım Hakkı: Anatolialit Ajans aracılığı ile © Epsilon Yayınevi Ticaret ve Sanayi A.Ş.

Vizyon BasımeviBeylikdüzü O.S.B. Mah. Orkide Cad. N o:l/Z Beylikdüzü / İSTANBUL Matbaa Sertifika No:28640 Tel:(0212) 671 61 51 Fax: (0212) 671 61 50

Yayımlayan:Epsilon Yayınevi Ticaret ve Sanayi A.Ş.Osmanlı Sk. Osmanlı İş Merkezi 18/ 4-5 Taksim / İstanbul Tel: 0212.252 38 21 Faks: 252 63 98 İnternet adresi: www.epsilonyayinevi.com e-mail: [email protected]

Page 7: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

ON İKİ GÜN

Debbie Macomber

Çeviri Meliha Oral

ps i lon

Page 8: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Cindy Thoma DeBerry Anisina, Eşine ve Çocuklarına Sevgilerle,

Page 9: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Noel 2016Sevgili Arkadaşlar,

Alışveriş merkezinin tıklım tıklım olduğu ve otoparkta neredeyse hiç boş yerin kalmadığı son Noel alışverişimiz­de, bir kadın park yerimi kapmıştı. Bunu nasıl yaptığının ayrıntılarına girmeyeceğim. Masum olmadığını söylemek yeterli. Böyle bir şey muhtemelen hepimizin başına gel­miştir. Ve muhtemelen siz de benimle aynı şeyleri hisset­mişsinizdir. Derin bir nefes aldım, dua ettim ve yoluma devam ettim. İçimden söylenerek kadının ne kadar kaba biri olduğunu düşündüm. Üstelik Noel zamanıydı. Artık karar vermiştim, dünyanın ihtiyacı olan şey, sadece biraz iyilik ve nezaketti.

İyilik, bu kitabın temel önceliği. Kadın kahramanım, hayatında iyilik ve nezakete ihtiyaç duyduğunu düşündü­ğü biriyle deyim yerindeyse “takışmaya” başlıyor. Ardın­dan da on iki günlük, şaşırtıcı sonuçlar veren bir maceraya atılıyor.

Bu kitap, birkaç yıl önce ölen çok sevgili bir lise ar­

Page 10: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte kızının düğü­nüne gittiğimi görünce şaşırmıştı. Kalbi sıcak ve cömertti. Sevgisi ve desteği dünyalara değerdi.

Siz, okurlarım, yazarlık kariyerime ilk yayınlanan kita­bımdan bugüne kadar rehberlik ettiniz. Web sayfasından gönderilen her mektubu ve notu okudum. Yıllar boyunca bana kattığınız her şey için teşekkür ederim. Sakın durma­yın! Bana websitem, debbiemacomber.com veya Facebo- ok ya da Twitter üzerinden ulaşabilirsiniz. Yazmayı tercih ederseniz, posta adresim P.O. Box 1458, Port Orchard, WA 98366.

Umarım bu kitap içinizi ısıtır ve biri kabalık edip oto­parkta yerinizi çalsa, bile sinirden dişlerinizi sıksanız da iyi ve nazik olmayı başarırsınız.

Mutlu Noeller!

Page 11: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

BİRİNCİ BÖLÜM

Cain M addox asansöre adım attı ve kapılar kapanmak üzereyken bir kadının seslendiğini duydu.

“Bekletir misiniz?”Cain, kapıların kapanmasını engellemek için kolu­

nu uzattı. Koridorun sonundaki dairede oturan kadının hızla ona doğru geldiğini gördüğünde içinden söylendi. Bakışlarım ileri dikerek sohbet etmek istemediği me­sajını verdi. Binaya taşındığından beri, son birkaç aydır birçok kez bu tuhaf kadınla karşılaşmıştı. Kadın, pek çok kez, Cain’in İrlanda seteri Schroeder’i sevmek için durmuştu. Destekli yaşam tesisine taşınan büyükbaba­sı Bernie’den Cain’e kalan köpek. Kadın, tüm ilgisini köpeğe yönelterek gevezelik etmişti. Pek konuşkan bir tip olmayan Cain ise, onun sorularına kısa yanıtlar ver­mekle yetinmişti. Tamam, kadın fena biri değildi ama gülümsediğinde aşırı şirin oluyordu. Pekâlâ, itiraf ede­cekti Cain. O nu çekici buluyordu. Onda ne bulduğun­dan emin değildi çünkü cıvıl cıvıl, mutlu kadınlar Cain’e

Page 12: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

genellikle çekici gelmezdi. N e olursa olsun, bu işin bir yere varacağı yoktu ve Cain’e göre hava hoştu. Böyle bir derdi de yoktu zaten. Yine de kadını ne zaman görse, zihninde sarı bir ışık yanıp sönmeye başlıyordu. Alarm, alarm. Yakın tehlike. Cain, bu kadını ilk gördüğünden ve onun neşeli ‘günaydın’ım duyduğundan beri onun bir baş belası olduğunu biliyordu. İsmi bile hayat doluydu: Julia. Ona baktığında, Julie Andrews’un kollarını açarak neşeli ve heyecanlı bir şekilde ortalıkta dönüp durduğu, Neşeli Günler filmindeki o sahneyi gözlerinin önünde canlandırması işten bile değildi. Bunu düşünmek bile, Cain’in korkudan sinmesine neden oluyordu. Basitçe anlatmak gerekirse, sabahları sevmesi için pek nedeni yoktu ve İkincisi, kadınlara güvenmemesi gerektiğini öğreneli uzun zaman olmuştu; özellikle de coşkulu ve cana yakın görünen kadınlara. Deneyimlerinden dersini iyi almıştı ve ağzı sütten bir kez yandığından, yoğurt bile yememeye başlamıştı. Kadın biraz nefes nefese asansör­den içeri süzülürken, “Teşekkürler,” dedi. Evet, süzülür­ken. Cain’in yanında durduğunda, mantosu çevresinde döndü. Mantosunun yakasına, üzeri mücevhere benze­yen taşlarla bezeli, şirin bir N oel ağacı şeklinde bir broş iğnelemişti. “Bu sabah geç kaldım.”

Kapıyı kapatmak için düğmeye basan Cain onu duy­mazlıktan geldi. Kaba olmak istemiyordu ama sohbet havasında da değildi.

“Geçen gün sizi parkta Schroeder’i gezdirirken gör­memiş miydim?” diye sordu kadın.

“Hayır.” Cain onu görmemişti. Belki de görmüştü ama bunu itiraf etmeye istekli değildi.

Page 13: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

“Gerçekten mi? Fakat sizi gördüğüme kesinlikle emi­nim.”

Cain, onun bu yorumunu yanıtsız bıraktı. Şu asansör daha hızlı hareket edemez miydi? Neyse ki asansör, ka­dın sohbetine devam edemeden giriş kata ulaştı.

“Pek sabah insanı sayılmazsınız, değil m i?” diye sor­du kadın, Cain gazetesini toparlayıp kolunun altına sı­kıştırarak kapıya doğru ilerlerken. Julia da onu takip ederek kapının diğer kanadını açtı. Cain, bu kadından kurtulamayacak mıydı? Dışarı çıkar çıkmaz, Kuzeybatı Pasifik kışlarının bir parçası olan Seattle çisentisiyle kar­şılandılar. Cain’in bir sigorta uzmanı olarak çalıştığı si­gorta şirketi yürüme mesafesindeydi. Julia, Starbucks’ın önündeki otobüs durağına kadar adımlarını onunkilere uydurdu ve neyse ki ardından durdu.

Cain’in arkasından, “İyi günler,” diye seslendi.Cain, artık Bayan Güneşışığı‘ndan da kurtulduğuna

göre, gününün iyi geçeceğini biliyordu.

“Affedersiniz?” Julia Padden, ertesi gün dairesinin girişinde duruyordu. Komşusunun önünde dikilirken, gazetesinin onun tarafından düpedüz çalınmasından dolayı hayrete düşmüştü. Yumruğunu beline koymuş ve şekilli iki kaşını birden ona doğru kaldırmıştı.

Cain Maddox, memnuniyetsizliğini göstererek elin­deki gazeteyle birlikte ona doğru döndü. Adam, Ju lia’nın hayatı boyunca karşılaştığı en sevimsiz kişi olmalıydı. J u ­lia onunla dostça iletişim kurmayı denemişti ve yanıtını da almıştı. Adamın köpeğinin tavırları bile onunkilerden daha iyiydi.

Page 14: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

“Sanırım o gazete benim.” Ju lia’nın daire numarası, koyu renk yazıyla naylon poşetin üzerine açıkça yazıl­mıştı. Bu, masum bir hata değildi. Nedeni her neyse, Cain ona antipati beslemeye başlamıştı. Bu sorun değil­di, Julia bununla başa çıkabilirdi ama Cain’in onu hiçe sayarak çaldığı gazeteyle birlikte öylece çıkıp gitmesine de izin vermeyecekti.

Ju lia’nın sesini duyan Cain başını kaldırarak ona bak­tı.

Rahatsızlık duyan ve sinirlenmekten de öte duygular hisseden Julia, avucu yukarı gelecek şekilde elini uzat­tı. “Gazetem, lütfen.” Cain’in tereddüt ettiğini görünce şaşırdı. Ah, daha neler! Adam, onu suç üstü yakalamış olmasına rağmen, rahatsız olmuş bir ifadeyle hâlâ ken­disine bakma cesaretini gösterebiliyordu. Bu tavır ona çok yakışıyordu doğrusu. Yalnızca gazeteyi geri vermeye gönülsüz değildi, en azından suçluluk duymasını sağla­yacak edepten bile yoksundu. Julia onunla ilgili bir tek şey söyleyebilirdi: Adam pervasızdı.

“Biri benimkini almış,” diye açıkladı Cain, sanki bu kadının gazetesini çalmak için bir bahaneymiş gibi. “G i­dip başkasınınkini al. Teknik olarak senin olup olmaması önemli değil.”

“Tabii ki önemli, en azından benim için.” Julie bu konuda ne kadar kararlı olduğunu göstermek için, eli­ni yine öne uzattı. “Ben hiç kimsenin gazetesini almı­yorum ve tabii ki senin de benimkini almaman gerekir; şimdi, onu bana ver.”

“Pekâlâ, tamam.” Cain gazeteyi sert bir şekilde onun

Page 15: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

açık avucuna bıraktı, ardından da başka bir masum daire sahibininkini almak üzere uzandı.

Julia’nın ağzı açık kaldı. “Bunu yaptığına inanamıyo­rum.”

Cain gözlerini devirerek gazeteyi kolunun altına sı­kıştırıp elindeki evrak çantasıyla kapıya yöneldi.

Bu, Ju lia’nın sabah gazetesinin esrarengiz bir biçim­de ilk kayboluşu değildi ve artık bunun sorumlusunun kim olduğunu biliyordu. Cain Maddox soğuk biri olma­sının yanı sıra hırsızdı da. Jülia, onun başka neler çalmış olabileceğini merak etti. Hem de iyilik ve hayırseverlik dönemi olan N oel arifesinde. Elbette, hırsızlık yılın her döneminde yanlış bir davranıştı ama buna Noel zaman­larında yeltenmek tümüyle ahlak dışıydı. Huysuz kom­şusunun N oel ruhunu kalpten benimsemediği açıkça belliydi. Julia buna şaşırmamalıydı.

Cain ve Julia, sabahları işe hemen hemen aynı saatler­de gidiyorlardı. Bu hafta içinde üç kez asansörde karşı­laşmışlardı. Bir sabah insanı ve genellikle neşeli biri olan Julia, Cain’i hep aydınlık bir gülümseyiş ve sıcak bir ‘gü­naydın’ ile selamlamıştı. Çoğunlukla aldığı karşılık ise, kısa bir baş selamı olmuştu. Cain ona genellikle aldırış etmiyordu, sanki onun kendisiyle konuştuğunu duymu- yormuş gibiydi.

Julia, artık Denver’ın dışında yaşayan en yakın ar­kadaşı Cammie Nightingale’i aramadan önce otobüse binmeyi bekledi. Üniversiteye birlikte gitmişlerdi. Julia maddi durumu bozulup tam zamanlı işe başlayarak gece derslerine girmek zorunda kaldığından, Cammie üni­

Page 16: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

versiteyi ondan önce bitirmişti. Öğrenci kredilerini öde­mek için mücadele veren birçok arkadaşını gördükten sonra Julia, maddi mücadelelere girişmekten kaçınmayı yeğlemişti. Evet, iletişim alanında diploma sahibi olması daha uzun zamanını almıştı ve hayır, hayallerindeki işi bulmamıştı ama bunu başarmaya yakındı, çok yakındı. Yakında tüm borçlarından kurtuluyordu. Halen, son yedi yıldır çalışmakta olduğu Macy’s adlı büyük mağa­zada işine devam ediyordu.

“Bu sabah olanlara inanamazsın,” dedi, telefonunu hemen açan Cam m ie‘ye.

Arkadaşı evliydi ve biri iki yaşında, diğeri de yeni doğ­muş iki çocuğu vardı.

“Bir dakika bekle,” dedi Cammie.Öfke içindeki Julia, Cam m ie’nin uygun olup olmadı­

ğını sormamıştı. Arkadaşı telefonu tekrar eline alıncaya kadar birkaç dakika bekledi.

“N eler oluyor?”“Sana bahsettiğim şu can sıkıcı komşum bir hırsız

çıktı. Benim gazetemi çalmaya kalktı.”‘Yok artık!”“Onu suç üstü yakaladım ve kendisiyle yüzleşerek ga­

zeteyi geri istediğimde, gidip başkasınınkini aldı.”“N e? Benimle dalga mı geçiyorsun?”“Hayır, dalga geçmiyorum. Bununla da kalmadı, yine

kaba davrandı.”Aslında, Cain soğuk davranmaktan başka bir şey yap­

mamıştı. N oel’i zehir eden böyle adamlar vardı. Julia, N oel’inin ne o ne de bir başkası tarafından mahvedilme- sine izin vermeyecekti.

Page 17: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

“Aynı koridorda, karşılıklı oturduğun adamdan mı bahsediyorsun?”

“Ta kendisinden.” Julia, Cain’in yapmış olduğu şeyi ne kadar çok düşünürse, o kadar çok sinirleniyordu. Ta­mam, adam bir sabah insanı değildi. Julia bunu anlayabi­lirdi. Fakat, gazetesini çalması? İşte bu adiceydi.

“Onun hakkında ne biliyorsun?” diye sordu Cammie.“Hiçbir şey... Yani, her sabah yürüyüşe çıkardığı,

muhteşem İrlanda seteri dışında hiçbir şey.”Julia, ona iyi bir komşunun davranması gerektiği gibi

davranmıştı ama Cain bununla ilgilenmediğini açıkça belli etmişti. Julia, yalnızca zarif olmak adına birden faz­la sohbet başlatmıştı ve adamın havadan sudan sohbet etmeye karşı olduğu konusunda pek de zarif olmayan bir şekilde bilgilendirilmişti. Gerçekleştirdiği birçok gi­rişimden sonra mesajı almıştı.

“Belki de utangaç biridir.”Cammie yüce gönüllü biriydi ama bu kez yanılıyor­

du. Başkasının gazetesini en küçük bir suçluluk duygusu hissetmeden alan biri utangaç olamazdı.

“Bundan şüpheliyim. Bu konuda bana güven. Cain M addox utangaç biri değil ve daha da önemlisi, güvenilir de değil.”

“Bunu bilmiyorsun.”‘Yanılıyorsun. Erkeklerle ilgili Tanrı vergisi bir altıncı

hissim var. Bu adam, şeytani biri.”Cammie'nin kahkahası telefonda yankılandı. “Şeytani

mi? Yapma, Ju lia.”Julia, “Ben ciddiyim,” diye ısrar etti. “Nasıl bir erkek

gazete çalar ki? Onu kızdıracak ne yaptığımı bile bilmi­

Page 18: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

yorum fakat benimle bir şey yapacağına bir yılanı öpme­yi tercih edeceğini açık seçik belli etti.”

Bunu itiraf etmek, Julia‘yı rahatlatmaktan çok ra­hatsız etmişti. Cain’in sert bir çekiciliği de vardı. Uzun boyluydu; Ju lia’nın bir metre altmış beş santimlik vü­cuduyla arasında en az on beş santim fark vardı. Saçları koyu renkti ve kesiminden, onun bir profesyonel oldu­ğu anlaşılıyordu. Çene yapısı adamın inatçılığa meyilli olduğunu vurguluyordu ama bu, onu tanıdığı kadarıy­la Ju lia’nın varsayımı olabilirdi. Bunun yanı sıra, gü­zel, berrak ve çikolata renkli gözlere sahipti ve Ju lia’nın gördüğü kadarıyla bir tek göz kırışıklığı bile yoktu. Julia onunla apartman dışında yalnızca köpek parkında kar­şılaşmıştı. Cain, Ju lia’nın onun bir şekilde bağlantısının olduğunu tahmin ettiği bir sigorta şirketinin adını ve lo­gosunu taşıyan bir ceketle kot pantolon giymişti. O za­man bile rahat görünmüyor, kendini diğer insanlardan uzak tutuyordu.

“Ondan etkileniyor m usun?” diye sordu Cammie.“Şaka yapıyor olmalısın. Tabii ki hayır!”“Otuz bir yaşında olup da ciddi bir ilişkinin olmama­

sının nedeninin bu olduğuyla ilgili içimde bir his var. Dylan’a tutunmaya daha ne kadar devam edeceksin, Ju ­lia?”

“Yine mi aynı konu?” Ju lia ’nın ilişkilere ayıracak za­manı yoktu ve tabii ki Dylan konusunu da açmayacaktı. Dylan defterini kapatalı çok olmuştu. Sorun, çalışmak­la, kilisede ve Gençler Kulübü'nde gönüllü olarak gö­rev almakla geçen hayatında flört etmeye hiç zamanının

Page 19: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

olmamasıydı. Cammie bunu biliyordu. Ayrıca, Julia’nın aklında daha önemli şeyler vardı. Blog. Düello. Piya­sadaki en büyük yazılım şirketlerinden biri olan Har- vestware’de iki önemli görüşme yapmıştı ve aday listesi iki kişiye düşürülmüştü. İş sosyal medya alanında oldu­ğundan, şirket iki aday arasında blog şeklinde bir yarış­ma düzenlemeyi önermişti. Aralık ayı boyunca en çok takipçi sayısına ulaşan aday, işle ödüllendirilecekti. Julia, bu düelloyu memnuniyetle kabul etmişti. N e yazık ki şimdiye dek büyük bir başarı sergileyememişti. Takipçi sayısı, en iyimser tabirle en düşük seviyedeydi. Bu, ken­dini kanıtlaması için bir fırsattı.

“Belki de komşun, hayallerinin erkeğidir.”“Cain M addox mu? O soğuk biri, Cammie. Sen onu

görmedin ama ben gördüm. Bana güven - o, karanlık bir sokakta karşılaşmak isteyeceğin bir adam değil.” Julia bu konuyu ne kadar çok düşünürse, komşusunun kötü nam salmış biri olduğuna dair düşüncesi de o kadar güç­leniyordu. Adamın gözlerindeki o soğuk bakışı aklına getirdiğinde baştan aşağı ürperdi.

Cammie yüksek sesle güldü. “Hayal gücün fazla çalı­şıyor, dostum.”

“Belki de öyledir ama yine de şüpheleniyorum.” Arkadaşı, Ju lia’nın aşırı tepki gösterdiğini vurgulayan

o sakin ses tonuyla “Julia,” dedi. “Adam senin gazeteni aldı; seni ne tehdit etti ne de betona göm dü.”

“Mesele onun bakışları. Sanki insanların içlerini gö­rüyormuş gibi.”

“Onun gözlerine mi dikkat ettin?”“Evet, kahverengi ve karanlık. Gerçekten karanlık ve

Page 20: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

uzak.” Tamam, Cammie büyük olasılıkla haklıydı. Onun bir suçlu olduğunu düşünmek biraz abartılı olabilirdi ama komşusuna karşı, Ju lia’nm hiç de sıcak duygular beslemediği kesindi.

“Eğer sorun buysa, bence onu öldürmeksin,” diye önerdi Cammie.

Ju lia’nın nefesi kesildi. En yakın arkadaşının böyle bir şeyi ima etmesine bile inanamıyordu.

“Onu iyilikle öldür,” diye detaylandırdı Cammie.“Bu adamın iyilikten çok daha fazlasına ihtiyacı var.”“Bu konuda şirin ve güzel bir öneride bulunmayı

yufka yürekli arkadaşına bırak.”Bir an sonra heyecanlı bir sesle ekledi Cammie: “N o ­

el’e on iki gün var.”“Evet. Yani?”“İşte bu, Julia. Bloğunun ilgi görmesi için bir fikir

istiyordun. Komşun, bunun için kusursuz bir konu.” Cammie gittikçe coşuyormuş gibiydi. “Daha geçen gün parlak bir fikir bulamamaktan yakınan sen değil miy­din?”

“Şey... Evet ama...”“Bu kusursuz bir fikir,” diye devam etti Cammie.

“Bloğunda onu iyilikle öldür ve önümüzdeki on iki gün boyunca deneyimleyeceğin ilerlemeyi de kayıt altına al.”

Julia bunu yapmaya pek meraklı değildi. Cain Mad- dox‘a ne kadar az maruz kalırsa o kadar iyiydi. “Bilmi­yorum...”

“Bloğundaki geri sayımın ilgi çekeceğine hiç şüphe yok. Yapman gereken tek şey, ona iyi davranmak. Zaten,

Page 21: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

doğal yapın gereği arkadaş canlısı ve eğlenceli birisin. Bu adam, başına ne geldiğini bile anlamayacaktır. Sonra da bloğunda neler olduğunu belgelersin. Şuraya yazıyo­rum, takipçilerin buna bayılacaklar.”

“Sana söylediklerimi dinlemedin m i?” diye hatırlattı Julia, arkadaşına, “iyiliğin ona hiçbir etkisinin olmayaca­ğını şimdiden söyleyebilirim.”

“Bunu denemeden bilemezsin.”Zihninde yüksek maaşlı bir iş pozisyonunu kazanmış

olduğuna dair görüntüler dönmeye başlayan Julia alt dudağını ısırdı. Belki de Cammie haklıydı. Belki de bu fikir, iletişim ve yazma becerilerini sergilemek için tam da beklediği fırsattı.

“İnsanların bloğuma N oel süslemeleriyle ilgili yanıt verdiklerini düşünüyorum.”

“Julia, ev yapımı ağaç süslemeleriyle ilgili kaç kişinin bloğu olduğu konusunda bir fikrin var mı? Sen Martha Stewart değilsin. Yeni ve eğlenceli bir konuya ihtiyacın var. İlgi çekecek, farklı... ve açıkça söylemek gerekirse, kışkırtıcı bir şeye, öyle değil m i?”

Hiç kuşkusuz, şu blog meselesini halletmenin daha iyi bir yolu vardı. Hoşlanmadığı bir insana iyi niyet gös­termek, Julia için kolay olmayacaktı. Ayrıca, bunun her­hangi bir fark yaratacağından da gerçekten şüpheliydi. Adam sinir bozucu, uyumsuz ve inatçıydı.

“Hiçbir şey söylemiyorsun,” dedi Cammie, onun bu düşüncelerini bilerek, “ki bu da, deneyimlerime dayana­rak söylüyorum, iyi bir. işaret. Gerçekten de bunu yap­mayı düşünüyorsun, öyle değil m i?”

Page 22: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Julia, işaret parmağını ağzına değdirdi. “Sanırım, onu iyilikle öldürmek denemeye değer.”

“Kesinlikle öyle. Bloğunun adını da ‘N oel’e On İki Gün Kala’ koyabilirsin.”

Doğrusunu söylemek gerekirse, Julia bunun işe yara­yacağına ikna olmamıştı. Yine de Cam m ie‘nin bundan hiç şüphesi yoktu. “Bu, yepyeni bir hareketin doğmasına esin kaynağı olabilir.”

“Bunu biraz düşüneceğim.”“Güzel. Kapatmak zorundayım. Scottie yine kedi ma­

ması yiyor.”Julia, annesi telefonda gevezelik ederken büyük bir

hevesle ağzına kedi maması, tıkıştıran yumurcağı göz­lerinin önüne getirerek gülümseyip telefonu kapattı. Cammie, müthiş fikirlerin insanıydı ve Julia, arkadaşı­nın sezgilerini takdir ederdi. Doğrusu, Julia, Macy‘nin erkek reyonundaki işine daha ne kadar devam edebilece­ğini bilmiyordu. Özel günler, en zorlu dönemlerdi. Ç a­lışma saatleri uzundu ve Kara Cuma'dan sonraki sabahın erken saatlerinde de çalışması isteniyordu. Bu da onun Şükran Günü nedeniyle ailesinin yanma gidemeyecek olması demekti. N oel boyunca ailesiyle zaman geçirme olasılığı da suya düşmüş gibiydi. Ailesi onun uçak bile­tini seve seve alırdı ama otuz bir yaşındaki Julia, onlara bu masrafı karşılatmaktan utanç duyardı. Ayrıca, yerine getirmesi gereken yükümlülükleri de vardı. Kilisenin piyanisti olarak, koroya eşlik etmesi gerekiyordu. Koro, sonuncusu bir sonraki hafta sonu olmak üzere birkaç özel gösteri programlamıştı. M üdürü, onun çalışma

Page 23: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

programını o gösterilere göre ayarladığı için julia min­nettardı. Bunun yanı sıra, Gençler Kulübü’ndeki Noel programında da gönüllü olarak görev alıyordu.

Zihninde düşünceler dönüp dururken, otobüs de ilerlemeye devam etti. Julia pencereden bakarak onu Se- attle’ın tam kalbine götürecek olan kısa yol boyunca sı­ralanan ışıkları ve vitrinleri hayranlıkla izledi. Özel gün­leri gerçekten de çok seviyordu. N oel tatili, yılın özel bir dönemiydi.

Belki de Cain M addox’un asık suratlı ifadesini, aşırı derecede sergileyeceği iyilik gösterileriyle değiştirebi­lirdi. Bu, iyiliğin gücüyle ilgili ilginç bir test olabilirdi. Ayrıca, bloğunun içeriği hakkında strese girmesine de gerek kalmayacaktı. Yalnızca sonuçları bildirecekti. Bu iş çocuk oyuncağıydı.

Fakat daha önce düşüncesizce hareket etmesi nede­niyle başının derde girdiği olmuştu ve bu yüzden, Julia son kararını vermeden önce bunu etraflıca düşünmesi gerektiği sonucuna vardı.

O akşam evine geri döndüğünde, hava karanlık ve ber­battı. Yağmur çiseliyordu, yoğun bir trafik vardı. Ayakları ağrıyordu ve yorgunluktan tükenmişti. Özel günlerden önce mağazada yaşanan iş yoğunluğu öldürücüydü.

Öldürücü. Hımmm... Aklı istem dışı olarak komşu­suna kaydı. O nu iyilikle öldürmek. Cain M addox’un böylesine gıcık bir insan olması çok yazıktı.

Yemek yapmakla uğraşmak istemeyen Julia, ısıttığı çorbayı ayaklarını televizyonun önüne dayayarak içti. Ye­

Page 24: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

rel haber kanalının geçtiği son hava durumunu yakaladı. Sunucu, daha fazla yağışın beklendiğini söylüyordu.

Julia, moralini yükseltecek bir şeyin arayışıyla televiz­yonu kapatarak telefonuna uzandı. Biraz müzik dinle­menin ruhuna iyi geleceği kesindi. Ayrıca, kulağını bu hafta sonu çalınacak olan ilahilere alıştırması da iyi olur­du. İlahi listesini inceleyerek, koronun bir bakımevinde- ki son gösterisinde yaşlılar tarafından en çok sevildiğini düşündüğü birkaç N oel ilahisini seçti.

Kirlettiği birkaç bulaşığı yıkarken ilahiye eşlik etti. Müzik, onu her zaman sakinleştirirdi. Kendisinin en sevdiği ilahileri yüksek sesle söyledi: “Sessiz Gece.” “O Küçük Şehir Beytüllahim.” “Berrak Bir Gece Yarısına Rastladı.”

Tam da “Dünyaya N eşe”yi söylemeye başlayacaktı ki biri kapısına vurdu. Vuruş keskin ve sabırsızcaydı. Ka­rarlıydı.

Ah, olamaz! Julia, şarkı söyleyerek hiç kimseyi rahat­sız etmemiş olmayı umdu. Ö zür dileyici bir gülümseme takınarak kapıyı açtığında, koridorun karşısındaki ezeli düşmanıyla yüz yüze geldi. Cain Maddox.

Adamın gözleri kızgınlıkla parlıyordu.“Senin için ne yapabilirim?” diye sordu Julia, şirin

görünmek için elinden geleni yaparak.Cain ona dik dik bakmaya devam etti. Sert bakışı, za­

ten karanlık olan gözlerini daha da gölgelemişti. Onun çekici bir erkek olması ya da kaşlarını çatmaması duru­munda çekici bir erkek olması çok yazıktı. Julia, onun biçimli dudaklara ve geniş bir alna sahip olduğunu fark

Page 25: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

etti. Julia’nın babası, geniş bir alnın bilgeliğin bir işare­ti olduğunu savunurdu, ki bu çok saçmaydı. Babasının bunu söylemesinin tek nedeni, kendisinin de yüksek alınlı olmasıydı. Bu düşünce, Julia‘yı gülümsetti. “Bura­da biri mi ölüyor? Çünkü kulağa öyle geliyor.”

Julia sakinliğini korumak için mücadele etti. “Şarkı söylememi mi ima ediyorsun?”

“Sesini. Alçalt.”N e bir lütfen, ne bir teşekkür^ yalnızca talep vardı.

Bir eli hâlâ dairesinin kapısında duran Julia da gözlerini adama dikti. “Buna müzik derler. Kesin olarak söylemek gerekirse, Noel müziği.

“N e olduğunu biliyorum,” dedi Cain homurdanarak ve gözlerini sıkıca kapattı.

“Senin gibi nazik ve zarif birinin birkaç klasik Noel ilahisine itiraz etmeyeceğini düşünmekle hata mı ediyo­rum ?” diye sordu Julia, hiç olmadığı kadar sevimli bir şekilde. Sözcükler, ağzından ılık bir bal gibi dökülmüştü.

Cain, sanki Julia yabancı bir dil konuşuyormuş gibi ona baktı. “Tek ricam, gürültüyü kesmen.”

Julia, “Lütfen,” demeyi başardı.“Lütfen, ne?”“Lütfen, gürültüyü kes,” dedi Julia, dünyanın en sah­

te ve sıcak gülümsemesini takınarak.“Her neyse.” Cain, onu hem rahatsız edici hem de tu­

haf bulurmuş gibi başını salladı. Julia esprili bir karşılık bulmaya çalıştı ama Cain’e haddini bildirmeye yetecek bir şey bulamadı.

Julia ona karşılık vermeye fırsat bulamadan, Cain dai­resine geri dönerek kapısını sert bir şekilde kapattı.

Page 26: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Julia kendi kapısını kapatırken, “Demek öyle,” diye kendi kendine söylendi. Belki de Cammie haklıydı. Bu adamın çaresizce yardıma ihtiyacı vardı ve bunun icabı­na bakacak kadın da ta kendisiydi. 'föpacağı son şey bu olsa bile onu iyilikle öldürecekti. İhtiyaç duyduğu esi­ne kavuşan Julia dizüstü bilgisayarını çıkarıp kanepeye oturdu. Rahatlayarak bacaklarını uzatıp bileklerini üst üste koydu. Bilgisayarını açarak bloğuna gitti ve son gönderisinin yalnızca elli kişi tarafından okunduğunu gördü. Şimdiye kadar göstermiş olduğu çaba hiç kimse­yi etkilemeye yeterli değildi. Bloğunu okuyanların çoğu aile ve arkadaş çevresindendi. Tek yorum ise annesinden gelmişti. Julia parmaklarını klavyenin üzerine yerleştirdi ve yazmaya başladı.

Page 27: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Jıılia’nın Bloğu

NOEL’E ON İKİ GÜN KALA

14 AralıkEbenezer ile Tanışın

Bu N oel döneminde, birilerinin gerçek bir huysuz ve aksi tiple karşılaşıp karşılaşmadığını merak ediyorum. Bunu sorma nedenim, Ebenezer Scrooge’un apartma­nımda yaşadığına inanıyor olmam. Adil olmak gerekirse, kendisi N oel ile ilgili düşüncelerini benimle paylaşmadı. Fakat bu adamın N oel ruhundan azıcık bile nasibini al­madığını bir bakışta anladım. Koridorda, tam karşımdaki dairede oturuyor, bu yüzden onunla durmadan karşıla­şıyorum. Durum u kibarca anlatmak gerekirse, kendisi mutlu bir adam değil. Daha bu sabah, onun başka bir şey daha olduğunu keşfettim: Bir hırsız.

Onu gazetemi aşırırken yakaladım. Gerçekten, bir in­san kendini bu kadar alçaltabilir mi?

Page 28: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Yani, görünüşe göre, evet.Bu akşam, daha birkaç dakika önce, sözü geçen kom­

şu tarafından N oel ‘gürültüsünü1 kesmem istendi. Tek yaptığım, şarkı söylemekti. Sanki beni öldürüyorlarmış gibi şarkı söylediğimi iddia etti.

Bir arkadaşa onunla ilgili dert yanarken - tamam, o sı­rada epey kızgındım - bu taş kalpli ‘komşunun’, yaşayan, nefes alan bir Scrooge olduğunu anladım. Can yoldaşım olan biricik dostum, onu iyilikle öldürmemi önerdi.

Yani, sevgili arkadaşlarım, bu küçük deneyde bana eşlik etmenizi umuyorum. Huysuz komşumu Noel sevgisi, neşesi ve eğlencesiyle öldürmeye kesinlikle ni­yetliyim. Onun kimliğini doğal olarak gizli tutacağım ve ondan her zaman Ebenezer olarak söz edeceğim. N ere­den başlayacağımı tam olarak bilmiyorum.

Herhangi bir fikriniz ya da öneriniz olursa, aşağıda paylaşın, lütfen. Bu bloğu N oel’e kadar her gün güncel- leyeceğim. Um uyorum ki o güne kadar, bu Grinch’in kalbi birkaç beden büyür.

Beklentilerim çok düşük.iyiliğin bir insanı değiştireceğine ikna olmuş değilim.Bunu birlikte göreceğiz.Yorumlarınızı ve düşüncelerinizi bekliyorum...

Page 29: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

İK İN C İ B Ö LÜ M

Julia ertesi sabah ilk iş bloğunu kontrol etti ve elli gö­rüntülenme, on paylaşım aldığını görünce gülümsedi. Üstüne üstlük üç de yorum vardı.

MagpieMurphy: İyi şanslar. İlginç bir şeye ben­ziyor.

İlk yorum, düzenli bir şekilde bloğunu okuyan ve ça­balarını takdir eden bir üniversite arkadaşından gelmişti.

İkinci yorumsa yeni bir okurdandı.

JingleBellGirl: Noel sırasında verebileceğiniz en güzel hediye NOEL NEŞESİDİR. Bloğunuz beni heyecanlandırdı. İyi şanslar.

Son yorum da tanıdık olmayan bir isimdendi. Ju - lia’nm görebildiği kadarıyla, en az iki yeni okuru vardı.

Page 30: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

DerekDudel20: Vaktini boşa harcama... Ebene- zer‘sen hep Ebenezer kalırsın.

Julia ilk iyilik deneyinde ne yapmak istediğini çok iyi biliyordu. Bu fikri uyuyakalmadan önce edinmişti. Duş aldı, üstünü giydi ve hem kendinin hem Cain’in gazete­lerini aldı.

Asansörle kendi katma tekrar çıktı ve Cain’in kapısı--^ m tıklattı. Kapının öteki tarafından gür bir havlama sesi geldi; bunu birkaç saniye sonra Cain’in çıkardığı boğuk ses takip etti: “Kim o?”

“Komşun,” diye yanıt verdi Julia hevesle ve ardından, Jam es Bond repliğinin kötü bir taklidini yaptı: “Padden. Julia Padden.”

Sessizliği şu karşılık takip etti: “N e istiyorsun?”“Hediyeler getirdim.”“M eşgulüm .”“Sorun değil. Kapına bırakırım.”“Ne bırakıyorsun kapıma?”“Görürsün. Sürpriz sevmez misin?” diye seslendi Ju ­

lia.Kapı savrularak açıldı ve yüzü köpük kaplı Cain, elin­

de tıraş bıçağıyla Ju lia’nın önünde durdu. Bacağı, Sch- . roeder’in koridora fırlamasına engel oluyordu. İrlanda av köpeğinin kuyruğu titredi. Sahibi pek dost canlısı ol­mayabilirdi ama Schroeder öyleydi. Cain gözlerini kıstı. “Ben sürpriz sevmem.”

“Gazeten de burada.”Cain homurdandı, gazeteyi Ju lia’nın elinden aldı ve

kapının yanındaki masanın üstüne fırlattı.

Page 31: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

“Rica ederim,” dedi Julia bu minnetsizlik karşısında imalı bir vurguyla.

Arkasına dönerken, Cain’in homurdandığını duydu­ğundan emin gibiydi ve onun sinirine dokunduğunu bile bile, “İyi sabahlar,” diye ekledi.

“Neyse.”Julia sırıttı. “Bu kelimeyi çok söylüyorsun.”“Müsaade eder misin? Tıraşımı bitirmek istiyorum.”“Tabii.” Julia sesini dostane ve yumuşak tutmak için

elinden geleni yaptı. Her şey o kadar iyi gidiyordu ki Ju ­lia zor dayanıyordu. Cammie haklı çıkmıştı. İyilik, Ca- in’e zulüm olacaktı ve açıkçası Julia da ona kendi çekti­ğine benzer bir sıkıntı vermeyi çok istiyordu.

Akimda bir oyun planı oluşturan Julia, kendi dairesi­ne döndü, Cain işe giderken kapısını açana kadar bekledi ve tam o anda, bunu tamamen tesadüf gibi göstererek dairesinden çıkıp asansörde Cain’e yetişti.

“Alı, yine karşılaştık!” dedi, sesinde abartılı bir neşey­le.

Cain önce kısık gözlerle onu süzdü, sonra bakışlarını öteye dikti.

Julia onun sabah gazetesini koltukaltına sıkıştırdığını görünce gülümsedi. O an, çenesinin altına bir mendil parçası yapıştığını da fark etti. Tıraş olurken orayı kes­mişti belli ki. Ju lia’mn gözleri büyüdü. “Um arım orayı benim yüzümden kesmemişsindir.”

“Hayır.” Cain lobi katının düğmesine ikinci kez bastı, sanki asansörü hızlandırabilecekmiş gibi.

“Böyle küçük kesikler çok sinir bozuyor.”“Gıcık komşular da öyle.”

Page 32: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Julia gülümsedi. İşte bu çok iyiydi. “Gıcıklık etmek istememiştim. Gazetemi almaya çıktım, şeninkini de alayım dedim. Benim için hiç sorun değil, mutlu da olu­rum. Bundan sonra kapının önüne bırakıp hafifçe kapıyı tıklatacağım.”

“Yapma.”“Tıklatmayayım m ı?”“Alma gazetemi.”“Ama neden? Kendiminkini alıyorum. Hiç sorun de­

ğ i l ”“Alma diyorsam alma.”“Peki, öyle istiyorsan.”Asansör lobiye gelip kapısı açılır açılmaz Cain kabini

hışımla terk etti. Hızla uzaklaşan adamın arkasından ba­kan, peşinden kovalayan var zannedebilirdi.

“Günün güzel geçsin,” diye seslendi Julia ona el sal­layıp. Cain görüş açısından çıkar çıkmaz, öyle bir kah­kahaya boğuldu ki neredeyse iki büklüm olacaktı. Cain ondan yeterince hızla kaçamamıştı. İşler Ju lia’nın um­duğundan daha iyi ilerliyordu.

Amacına doğru ilerlediğini düşünen Julia, Starbu- cks‘a uğradı ve bir latte istedi. Şans da onun yanındaydı; Cain’in de sırada, üç kişi önünde olduğunu gördü.

Dayanamadı ve hem onun hem de içerideki diğer in­sanların duyabileceği şekilde seslendi. “Aa, Cain, sen de mi buradan kahve alıyorsun? İstersen bir sabah gelip se­nin için ben alabilirim.”

Cain omzunun üstünden ona baktı; Julia bir homur­tu duyduğuna yemin edebilirdi.

Page 33: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Julia’nın en sevdiği barista olan Phil gözlerini kaldırdı ve ona el salladı. “Günaydın, Julia.”

Julia elini kaldırdı ve parmaklarını sırayla oynatarak ona selam verdi. “Günaydın. Bu benim komşum. Onun kahvesini ben almak istiyorum.”

Cain’in dikkatini daha önce çekememiş olsa bile, artık çekmişti. Cain o kadar hızlı döndü ki arkasındaki adamı neredeyse devirecekti. Bakışları doğrudan Julia’ya yöneldi. “Kendi kahvemi kendim alırım ben.”

“Ama dün geceki N oel müziği yüzünden senden böy­le özür dilemek istiyorum.”

Phil bir ona bir Cain’e baktı, sonra Cain’e kahvesini uzattı.

“Ben ödeyeceğim,” diye diretti Cain ve banknotu tez­gâha yapıştırdı.

“Peki, madem ısrar ediyorsun. Dün gece neşeli N oel müziğimle huzurunu kaçırdığım için özür dilerim.” Ya­lanın kuyruklusu.

Cain, Julia’mn yanından geçti ve bir saniye sonra ka­pının dışına çıktı.

Julia, Phil’in ona söyleyebileceği şeyler olduğunu dü­şünerek, sıra ona gelir gelmez tezgâha eğildi. “Bu adam buraya sık geliyor m u?”

“Neredeyse her sabah. Her zaman aynı şeyi sipariş eder. Pek konuşmaz.”

“Ben de öyle düşünmüştüm.” Ju lia‘yı şaşırtan bilgi­ler değildi bunlar. “Onun hakkında başka bir şey biliyor m usun?”

“Maalesef,” dedi Phil. “Benimle ya da etraftakilerle konuşmaz o kadar.”

Page 34: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Julia da böyle düşünmüştü. Siparişini verdi, sonra da Cain’in ertesi sabahki kahvesi için bir hediye kartı satın alarak ona ısmarlamış oldu.

“Benden olduğunu söylersin,” dedi, heyecandan ne­redeyse sarhoş halde.

Phil de onun komplosuna seve seve katıldı. “Kahvesi­ni senden istemediği konusunda gayet netti.”

“Biliyorum. Pek dost canlısı değildir.”“Fark ettim,” dedi Phil, siparişini Ju lia’nın karton bar­

dağına yazarken. “Sabah yine ben dururum kasada. H e­diye kartını da saklarım, o gelince hallederim.”

“Harika. Sağ ol, Phil.”“Nasıl bir tepki verecek acaba...” Baristanın gözleri

büyüdü.Ju lia’mn aklında da tam olarak bu vardı. “Keşke bura­

da olup görebilsem.”Kahvesini alır almaz otobüse yetişmek için durağa

koştu. Son binen de o oldu.★

Bu kadın, Cain’i deli ediyordu. Üstelik Cain’in o ‘baldan tatlı* gülümsemeye kandığı da yoktu. Hiç kimse sabah sabah o kadar neşeli olamazdı. Bunu yalnızca Ca- in’den bir tepki almak için yapıyor olmalıydı.

Kadın sevimli olabilirdi -hatta sevimliden de ötey­di- ama Cain, Ju lia’nın ona işkence etmek için oynadığı oyuna asla katılmayacaktı.

Elindeki en iyi seçenek onu görmezden gelmekti ve niyeti de tam olarak buydu. Hızlı adımlarla sokakta iler­ledi ve Harvard Sigorta Şirketi'ne girdi. Oturduğu daire­

Page 35: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

yi, işyerine yakınlığı nedeniyle özellikle seçmişti. Bu ona öğle yemeğinde eve dönüp Schroeder’i yürüyüşe çıkar­ma şansı veriyordu. Köpeğini günün büyük bölümünde eve hapsettiği için rahatsızdı Cain. Neyse ki köpek zaten yaşlanmıştı, zamanının çoğunu uyuyarak geçiriyordu.

Büyükbabası destekli yaşam tesisine yerleştiğinde, ya­nında yalnızca 10 kilo veya altında bir köpek getirmesine izin verileceği söylenmişti. Schroeder ise 30 kilo civa­rındaydı. Büyükbaba Bernie, Schroeder’den ayrılmayı reddetmişti, ta ki Cain ona bir ev bulana kadar.

Cain’in aklı büyükbabasına gitti. Onu yetiştiren bu ihtiyarı çok seviyordu. Bernie artık seksen yaşma geli­yordu ve sağlığı kötüleşmeye başlamıştı. Ama hakkını teslim etmek de lazımdı; büyükbabası yeni ve küçük ko­nutuna iyi uyum sağlamıştı. Cain’in aksine, büyükbabası kolay arkadaş edinirdi.

Cain çocukluğunda bile kendi halinde, sessiz, gergin biri olmuştu. Sigorta uzmanı olmak ona çok uygundu. Sayılar ona mantıklı geliyordu, insanların aksine. Her­hangi birinin ona yaklaşmasına nadiren izin veriyordu ve bunun mantıklı bir nedeni vardı. Çünkü her seferin­de bundan pişman oluyordu sanki. Tek yapması gereken Dani'nin ona nasıl ihanet ettiğini hatırlamaktı. Ama ora­ya girmeyecekti.

“Günaydın, Bay M addox,” diye karşıladı onu giriş masasındaki görevli, her gün yaptığı gibi. Cain onun tez­gâha minik bir N oel ağacı koyduğunu gördü.

Başıyla selam verip, “Günaydın,” dedikten sonra yü­rümeye devam etti.

Page 36: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Girişteki kadının adını hayatta hatırlayamazdı. Böyle olması hoşuna da gidiyordu. Cain’in hayatı düzenli ve planlıydı; o fıkır fıkır, asap bozucu komşusunun buna zarar vermesine asla izin vermeyecekti. Ofisine girdik­ten sonra bir an duraksadı, sonra kapısını kapadı. Eğer komşusunu görmezden gelmeyi tercih ettiyse, o zaman neden onu düşünerek vakit harcıyordu ki? Bu güzel bir soruydu ve Cain yanıtını bulmak konusunda gönülsüz­dü.

M acy’ye geldiğinde, Julia geçirdiği günden memnun­du ve bunun C ain ie yaptığı deneyden kaynaklandığını düşünüyordu. Alışverişçiler her zamanki kadar coşkulu ve sabırsız değillerdi. Herkese mutlu Noeller dileyen Ju ­lia, o zamana kadarki en iyi satışını yaptı. İşten çıktıktan sonra, tatil programları hazırlığında gençlerle çalışan ar­kadaşı Jeremy'ye yardım etmek için Gençler Kulübü‘ne gitti. Çocuklar harikaydılar; Julia onlarla vakit geçirmek­ten çok keyif aldı. Kulüpten çıktığında, koro çalışması için kiliseye zor yetişti.

Koro, genellikle yok sayılan veya unutulan kişilere biraz N oel neşesi vermekten mutluluk duyuyordu. Ö n­ceki hafta gönüllü olarak bir aşevinde çalışmışlardı. Bu hafta da şehirdeki destekli yaşam tesisinde görev alacak­lardı. Julia kiliseden çıkıp apartmanına geldiğinde saat sekiz buçuktu ve çok yorgundu.

Koridordaki posta kutusunda duraksadı, faturaları­nı topladı ve o sırada yanına birinin geldiğini fark etti. Bu, Cain'di. Spor salonundan geliyor olmalıydı, çünkü

Page 37: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

üstünde Nike marka spor kıyafetler vardı, boynuna da beyaz bir havlu asmıştı. Julia daha önce Cain’in böyle bir yanı olduğunu fark etmemişti. H oş bir sürprizdi ama olmasa daha iyiydi.

Onu görmezden gelen Cain, kendi posta kutusuna baktı ve bir şey olmadığını görüp kapağını kapadı. Sonra duraksadı, sanki Ju lia’nın bir yorum yapmasını bekliyor- muş gibi ona baktı.

O kadar bitkin olmasaydı, Julia gerçekten de bir şey­ler söylerdi. Sekiz saat boyunca ayakta durmuş, piyano başında da iki saat geçirmişti. Kurnaz ve neşeli olabilecek enerjisi kalmamıştı.

Birlikte sessizce asansörden çıktılar. Cain bir yana mümkün olduğunca yaklaştı; Julia da aynı şekilde öteki yanda durdu, Cain’in ona sanki her an bir şey duymayı beklermiş gibi baktığının ve onun sessizliği karşısında şaşırdığının farkındaydı. Üçüncü kata ulaştıklarında ikisi de kendi kapılarına gittiler.

Julia kendi dairesine girdi ama Cain’in ona gözleri­ni diktiğini hissedince duraksadı. Om zunun üstünden baktığında, komşusunun ona çatık kaşlarla baktığını fark etti.

Cain neredeyse onun hiç konuşmamasından rahatsız olmuşa benziyordu. Julia gülümsemeyi başardı. “İyi ak­şamlar, Cain,” dedi.

“Sen iyi misin? Pek iyi görünmüyorsun,” dedi Cain, Ju lia ‘yı şaşırtarak.

Julia yine zorla gülümsedi. “U zun bir gün oldu.”Cain hafifçe gülümsedi ve dairesine girip gözden

Page 38: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

kayboldu. Kısa ve zararsız bir yorumun Julia'yı bu kadar heyecanlandırması çok aptalcaydı. Julia bunun bir ilerle­me olup olmadığını bile anlayamıyordu. U m ut vericiydi gerçi.

Kucağında dizüstü bilgisayarıyla kanepesine geçen Julia, bloğunu açtığında yüzün üstünde tıklanma aldı­ğını gördü; yorumlar da on ikiyi bulmuştu. Vay canına! Yorumları okudu ve notlar aldı. Sunulan bazı fikirler ha­rikaydı.

SassySusan: Düşünüş şekline bayıldım. Ebene- zer’i iyilikle öldürmek mükemmel olur, katılıyo­rum. Ona neşeyle ve iyi niyetle acı çektir.

Page 39: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Julia’nm Bloğu

NOEL’E ON İKİ GÜN KALA

15 AralıkPosta Kutusunda Karşılaşma

O nu İyilikle Öldürme Operasyonu devam ediyor... Ona neşeli sohbetimle işkence ettim. Bu sabah beni gör­düğünde dişlerini gıcırdattığından neredeyse eminim.

İkinci Aşama: Ona gazetesini götürdüm ve yarınki kahvesini bir hediye kartıyla peşinen ben ödedim. Buna ne tepki verecek acaba?

Bu akşam tuhaf bir gelişme oldu. Lobide posta ku­tuma bakarken onunla karşılaştım; tamamen tesadüftü. Önceki tecrübelerim, onun beni görmezden gelmek için elinden geleni yapacağını söylüyordu. Herhalde onun en sevdiği insan olmadığımı söylememe gerek yoktur, gerçi herhangi birini sevdiğinden de şüpheliyim y a ... Benim gösterdiğim ilgiyle kafasının çok karıştığından eminim.

Page 40: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Bana verdiği kaba yanıtları, soğukluğunu da yok sayar gibi yapıyorum. Hakkımda ne düşünmesi gerektiğini kestiremiyor, eminim.

Ben de bu yüzden ona bu akşam aynı soğukluğu tat­tırdım, sırf tedirgin etmek için. Tabii başka bir şey yapa­mayacak kadar yorgun olduğum için de. Sonra -burası bana ilginç geldi- kapımın kilidini açarken, onun bakış­larını üzerimde hissettim; neredeyse benim konuşmamı bekliyor gibiydi. Ben de ona döndüğümde, gözlerinde sanki benim her zamanki neşem yerinde olmadığı için üzülüyormuş gibi bir ifade gördüm.

Acaba onu etkiliyor muyum? Bu gerçekten mümkün olabilir mi? Bu kadar çabuk? Daha iki gün oldu!

Şimdilik benden bu kadar. Yorumlarınıza minnet­tarım. Ayrıca, “Fıstık ezmeli kurabiyelerle onun ağzını tatlandır. Benim kocamda hiç şaşmaz,” yazan Hattie, sa­nırım bir şey yakalamış olabilirsin...

Page 41: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Bunu itiraf etmekten nefret ediyordu ama sinir bo­zucu komşusu, Cain’in içine işlemeye başlamıştı. Ka­ranlıkta, Schroeder’in bir kenarda tuvaletini bitirmesini beklerken, kafası Julia'yla doluydu. Onunla ilgili tüm düşüncelerini zihninden çıkarmakta kararlı olmasına rağmen, bunu nasıl yapabileceğini hiç bilemiyordu. Ö n­ceki gece tesadüfen karşılaşmalarından beri Julia hep ak­imdaydı.

Onu posta kutusuna bakarken gördüğünde, Ju lia’nın işten henüz döndüğünü düşünmüştü. Kadın uzun bir gün geçirmiş olmalıydı. Cain’i görür görmez, her za­manki neşesiyle çene çalmaya başlamaması, onun ne ka­dar yorgun olduğunu açıkça gösteriyordu. Bunun kötü bir tarafı da yoktu; Cain durumdan memnun kalmıştı. Diğer tüm karşılaşmalarında, kasıtlı olsun tesadüfen ol­sun, Julia kafesinin kapısı açılmış kuşlar gibi cıvıldamıştı.

Page 42: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Cain bu konuda bir yorum yapmak istememişti, ko­nuştuğu için pişmandı. Asansörün huzuru ve sessizliği çok hoşuna gitmişti. Sonra Ju lia’nın dairesine ne kadar yavaşça gittiğini görmüştü. Bir şey söyleme kararını, Ju - lia ona omzunun üstünden öyle baktığında almıştı. Cain kendine hâkim olamamıştı.

Ju lia’nın o yusyuvarlak, umut dolu gözleri, sanki tek ihtiyacı Cain’in ağzından çıkacak nazik sözcüklermiş gibi bakıyordu o an. Cain de tüm ahmaklığıyla kendi­ni koyvermiş ama anında pişman olmuştu. Bu kısa ko­nuşmanın ileride yapılacak daha uzun konuşmaların ilk adımı olduğu belliydi ve Cain iyi bir komşu ya da başka bir şey olmakla ilgilenmiyordu. Ju lia’nın koridorun kar­şı tarafında kalması lazımdı; Cain de aynısını seve seve yapacaktı.

Cain, durumu yanlış anlaması sonucu geceyi uykusuz geçirdi, Bayan Sevgi Pıtırcığı‘na tüm o tatlılığı hayatına sokması için gereken tüm cesareti verdiğinden emindi. Ama buna izin vermeyecekti.

Schroeder kısaca havladı ve Cain onun tekrar apart­manın sıcaklığına dönmek için çok heveslendiğini fark etti.

“Kusura bakma, dostum ,” diye mırıldandı Cain. “İşi­ni bitir bak, çünkü öğlen eve gelmeyeceğim. Bugün Ber- nie‘nin doğum günü ve ona hediye almam lazım. Kazak düşünüyorum. Aklına gelen daha iyi bir şey var m ı?”

Schroeder boş gözlerini ona dikti.“Ben de öyle düşünmüştüm. Kazakla idare edecek ar­

tık.”

Page 43: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Birlikte apartmana döndüler. Cain sabah işlerini ça­buk hallederse, asansöre Julia'yla birlikte binmemeyi ba­şarabilirdi.

Julia, Cain’in muhtemelen onunla asansörde karşı­laşmak istemeyeceğinden şüpheleniyordu. Ama Cain‘le aynı anda koridora çıkıp bu karşılaşmayı sağlamak konu­sunda da bir o kadar kararlıydı.

Koridorun karşısında hareketlilik sesi geldiğinde ha­zır bekliyordu. Sahne onundu. Asansöre gelene kadar yavaş yavaş ilerledi ve Cain’in yanında durdu.

Julia’yı gördüğünde, Cain’in omuzları çaresizlikle düştü. Julia ise karşılık olarak içtenlikle gülümsedi. “Aa, yine karşılaştık,” dedi, ona neşeyle gülümseyerek. “Her sabah aynı saatte çıkıyoruz demek ki.”

“Fark ettim ve bunun tesadüf olduğunu sanmıyo­rum.”

Önceki sabahki tıraş kesiğinin üstü kabuk bağlamıştı.“Bu sabah gazeteni almadım, isteğin üzerine.”Cain bakışlarını tepede, kat numaralarında tuttu.“Bir gün daha soğuk ve yağmurluymuş galiba. Sen se­

ver misin yağmuru?”“Pek değil.”“Ben de.”“Sabahlan hep bu kadar neşeli misindir?” diye sordu

Cain.“Hep neşeliyimdir.”“Derecesini biraz düşürmen mümkün müdür peki?”Ju lia’nın yüzündeki gülüş kayboldu. “Deneyebili­

rim.”

Page 44: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

“Sevinirim.”Asansör ikinci katta durdu ve Julia’nın tanımadığı bir

yaşlı adam kabine girdi.“Günaydın,” dedi Julia ona.“Günaydın,” dedi yaşlı adam ve ona başıyla selam ver­

di.Ju lia gözlerini Cain’e çevirdi. “Demek her sabah Star-

bucks'a gidiyorsun.”Cain gözlerini kıstı. “Sen nereden biliyorsun?”“Phil söyledi.”“Phil kim?”“Barista.”Cain’in Phil’i tanımayışı, hizmet sektöründekilere

hiç dikkat etmediğini gösteriyordu.“Her gün Starbucks’a gitmeye bütçem yetmiyor,”

diye devam etti Julia, “ama haftada bir-iki kez kendimi şımartıyorum işte. Naneli mocha denedin mi? Mevsime özel kahvelerden biri. En iyisi.”

“Yine çenen düştü.”“Affedersin. Dikkat etmeye çalışacağım,” dedi Ju lia ve

ağzının fermuarını kapatır gibi yaptı.Asansör kapısı açıldı ve Ju lia ‘dan uzaklaşmak için can

atan Cain, bir kez daha büyük bir telaşla fırlayıp gitti.“Günün güzel geçsin,” diye seslendi Julia onun ar­

kasından ve Cain’in arkaya bakmamasına rağmen ona hafifçe el salladı. Bir kez daha, adam gözden kaybolur kaybolmaz kahkahasını zor zaptetti.

Bu deneyden bu kadar fazla zevk almalı mıydı, bil­miyordu ama düşündüğünden çok daha fazla eğlendiği

Page 45: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

kesindi. Aşağı birkaç dakika erken indiği için, ön kapı görevlisi Eddie'yle sohbet etti, lobideki Noel süsleri için onu övdü, sonra da otobüs durağına yürüdü.

Phil onun dışarıda beklediğini görmüş olmalıydı, çünkü birkaç dakika sonra, suratında büyük bir sırıtışla dükkândan çıktı. Zaten Cain’in kahve jestine ne tepki verdiğini merak eden Julia, onu görünce heyecanlandı.

“Ee,” dedi Julia, Phil daha yanma gelemeden. “Neler oldu?”

Phil hediye kartını Ju lia’ya uzattı. “Reddetti.”“E tabii.” Julia şaşırmadıysa da üzüldü.Phil, sanki az sonra söyleyeceği şeyden pişman ola­

bilirmiş gibi, tuhaf gözlerle baktı ona. “Sen bu adamla ilgileniyor musun? Yani... ondan hoşlanıyor m usun?”

Ju lia’nın yüzüne dehşet dolu bir ifade geldi. “Şaka ya­pıyorsun, değil m i?”

“Eh, göze öyle göründüğü kesin. Eğer öyleyse, sana tavsiyem hiç kendini yormaman. Adam kasıntının teki.”

‘Yalnızca N oel neşesini etrafıma yaymaya çalışıyo­rum,” diye açıkladı Julia, bloğunda yaptığı şeyi açıkla­maya niyeti yoktu.

“Bence N oel senin bu komşunun umurunda değil.”Julia da öyle tahmin ediyordu. Onun bu özel günü

ciddiye alacağını hiç sanmıyordu ve bu çok üzücüydü. Kim N oel’i sevmezdi ki? Julia’nın en sevdiği N oel şar­kılarından birindeki gibi, yılın en güzel zamanı buydu.

“Ben içeri döneyim artık,” dedi Phil. “Moladaydım da.”

“Tekrar sağ ol yardımın için.”

Page 46: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

“N e demek; keşke işe yarasaydı.”“Keşke.” Julia, Cain’in hediyeyi kabul etmesini bekle­

memişti ama bir parçası bunu ummuştu. Adamın ikinci bir deri olarak kullandığı duygusal zırhı Ju lia’nın biraz deldiğini gösterirdi bu. Her şeye rağmen, Julia onun ne­zakete karşı bağışıklığı olmadığını düşünmek istiyordu.

Phil geri dönmeye yeltendi, sonra tekrar Ju lia’ya yö­neldi. “Seni sordu.”

“Cain m i?” Julia otobüsün yaklaştığını gördü ve sız­landı. “N e sordu?”

“Ama şimdi içeri dönmem lazım, senin de otobüsün gelmiş sanırım. Sonra konuşuruz.”

“Konuşuruz,” dedi Ju lia da hayal kırıklığı içinde. Ca­in’in ne sorduğunu öğrenmek çok iyi olurdu.

Julia işe gelir gelmez telefonu çaldı. Arayanın Cam- mie olduğunu görünce açmaya karar verdi. Mesainin başlamasına hâlâ beş dakika vardı.

“Selam,” dedi Julia, “n ‘aber?”“Asıl senden n‘aber!” dedi Cammie heyecanla.“Nasıl yani?”“Son gönderin iki yüz kez görüntülenmiş.”“Öyle m i?” Julia adeta zihninin içinde dans etti. “C id­

di misin?” Gönderiyi paylaşalı henüz birkaç saat olmuş­tu. Bu bir ilkti.

“Diyorum sana, bu blog işi tutuyor,” diye devam etti Cammie. “O yarışmayı kesin kazanırsın. İşi kotardın di­yebiliriz artık canım.”

Page 47: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

“Üstelik her şey senin fikrindi.”“Adamı öldürüyorsun, Julia.”Bunu duymak Julia’nın çok hoşuna gitti. Cain’in red­

dettiği hediye kartından ve sonra Phil’e onu soruşundan bahsetti.

“Phil’i bir daha ne zaman göreceksin?” diye sordu Cammie hemen.

“B ilm em ... Yarın sabah uğrarım herhalde.”“Uğra. Cain’in ne sorduğunu öğrenmen lazım.”Julia duraksadığında, Cammie onun zihninin fırıl fı­

rıl döndüğünü neredeyse işitebiliyordu.“Bence hoşlanıyor senden.”“M ümkün değil,” diye çıkıştı Julia hemen. “Bir kere,

beni bir rahatsızlık olarak görüyor. Beni her gördüğünde ifrit olduğundan eminim.”

“Bence sana ilgi duyduğu çok belli. Phil’den ne öğre­nebilirsen öğren.”

Julia bunun o kadar da iyi bir fikir olduğundan emin değildi. Phil ona doğrudan Cain’den hoşlanıp hoşlan­madığım sormuştu öncelikle. Ju lia’nın bu yola girmeye hiç niyeti yoktu.

Ama büyüleyici bulduğu bir şey varsa, o da bu dene­yin yalnızca birkaç gündür sürmesine rağmen Cain’in üstünde bir etki yaratmasıydı.

Cam m ie’yle konuşması bittikten sonra, Julia mağaza alanına girdi. Tatil alışverişçileri kapıların dışında bekli­yorlardı. Kapılar açılır açılmaz, son indirimlerden fayda­lanmak için içeri hücum ettiler.

Aslında sadece erkek giyim reyonuna bakmasına rağ­

Page 48: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

men, Julia kendi müşterilerinin yüzde yetmiş beşinin kadın olduğunu fark etti. Çoğu, hayatlarındaki erkeklere hediye bakıyordu. Ju lia’nın işiyle ilgili en çok zevk aldı­ğı şeylerden biri de insanların sevdiklerine en çok uyan şeyi bulmalarına yardım etmekti.

Sabah hızla geçti ve Julia öğle molasına çıktı. Mola odasında otururken bloğundaki yorumları gözden geçir­di. Okurlarının birçoğu onu cesaretlendirmiş, tavsiyeler vermişti. Bazıları tıpkı Cain gibi komşuları olduğuna ve onlar üzerinde kendi deneylerini yaptıklarına yemin ediyorlardı.

Bloğunun yalnızca iki günde çektiği ilgi, Ju lia’ya cesa­ret verdi. Bu fikri verdiği için Cam m ie’ye çok şey borç­luydu.

JingleBellGirl: Çene çalmaya devam!#NoelÇenesi. Belki de yarın Noel Baha’nın cini

kostümünü giyerek işi ilerletebilirsin.

Julia gülmemek için kendini zor tuttu. Böyle bir şey yapsa Cain’in yüzünün alacağı hal gözünün önündeydi adeta.

SassySusan da yeni bir yorumla dönmüştü.

Ona kahve almana bayıldım. Bence kesin drip içiyordur, elbette şeker de kullanmıyordun Noel ilahilerini de mi sevmiyor? Kim sevmez ki o ilahi­leri? O adamı tatlandırmak lazım. Şekerleme de ısmarlayabilirsin.

Page 49: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Julia bunları okuduktan sonra öğle yemeğinden dön­dü ve reyonların fena halde dağıldığını gördü. Diğer satış elemanlarının müşterilerle meşgul olduklarını görünce, Ju lia bu fırsattan yararlanıp, Noel indirimine giren dağı­nık kazakları düzeltmeye başladı.

“Affedersiniz, siz burada mı çalışıyorsunuz?”Bu ses fazla tanıdıktı. Bu...olam azdı. Asla. Julia ya­

vaşça arkasına döndü ve kendine hâkim olamayarak ko­caman gülümsedi. Nasıl bu kadar şanslı olabiliyordu?

Cain, Noel alışverişine mi çıkmıştı? Gözleriyle gör­mese inanmazdı.

“Evet,” dedi Julia ve otuz iki diş gülümsedi.Karşısındakinin Julia olduğunu görünce Cain’in göz­

leri kocaman oldu. Yüzünden bir sürü duygu geçti ve Julia, yarım saniyeliğine de olsa, onun gitmek için bir bahane uyduracağını düşündü.

“Nasıl yardımcı olabilirim?” diye sordu.Cain ona dik dik bakmaya devam etti. “Şaka mı bu

şimdi?”“Nasıl yani?” diye sordu Julia masum masum, ellerini

önünde birleştirerek.Cain, sanki bir cevabı yokmuş ya da konuşmak iste­

miyormuş gibi, başını iki yana salladı.“Ben bu mağazada çalışıyorum ve sana yardımcı ola­

bilirsem çok sevinirim, Cain.”Kaderine razı olarak kafa sallayan Cain, sanki cella­

dına teslim oluyordu. “Ben bir erkek kazağı istiyorum.”“Kafanda bir fiyat aralığı var m ı?”“Pek yok. Rahat bir şey olsun, sıcak tutsun istiyorum.

Başka bir kriterim yok.”

Page 50: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

“Peki, özel bir renk istiyor m usun?”“Mavi.”“Beden?”“M .”Julia bunu özellikle sormuştu, çünkü Cain’in geniş

omuzlarının farkındaydı. Adam iri yarıydı, kaslıydı. Vü­cudu Ju lia’nın daha önce de dikkatini çekmişti ama şim­di daha da iyi görüyordu, insanlar ve ilişkilerden uzak durarak kendine çok yazık ediyordu. Bir kişilik nakliyle yalnızca göze hitap etmekten ötesine geçebilirdi. Bir gü­lümsemeyle kıymetini iyice artırabilirdi. “Senin için mi başkası için m i?”

“N eden sordun?” diye sordu Cain, sanki Julia bir sa­tış sorumlusu olarak haddini aşmış gibi.

Julia buna kolayca alınabilirdi ama alınmadı. “Ç ün­kü,” diye cevap verdi sakince, “eğer kazağı kendine alı­yorsan bir beden büyüğünü tavsiye edecektim. Om uzla­rın geniş. Çalışmışsın belli ki.”

Cain bu iltifattan memnun olduysa da belli etmedi, zaten Julia da hoşuna gideceğini düşünmemişti.

“Yağcılık mı yapıyorsun, Ju lia?”Julia, Cain’in onun adını bildiğinden bile emin de­

ğildi. Onun ağzından duymak güzel bir sürprizdi. “İlti­fattı.”

Cain hislerini hiçbir türlü belli etmiyordu. Bunun yerine, Ju lia’nın sorusunu yanıtladı. “Kazak benim için değil.”

Ju lia onu az önce üzerindekileri düzelttiği masaya yöneltti. “Bunlar kaliteli kazaklar ve indirimdeler. Daha kaliteli seçeneklerimiz de var, eğer kaşmir istersen.”

Page 51: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

“Bunlar olur,” dedi Cain, sonra da acı çekiyormuş gibi bir yüzle ekledi: “Yardımın için sağ ol.”

Julia’yı yanından gönderdikten sonra, Cain kazakları inceledi; Julia da başka bir müşteriyle ilgilendi. Julia’nın bir gözü onun üzerindeyken, Cain kazakları biraz daha inceledi, sonunda bir tanesini beğendi. Müşterisiyle işi bittiğinde Julia ancak hatırlayabildi: Cain ona teşekkür etmişti. Kelimeler ağzından çıkarken adamın canını yakmıştı sanki. Ama Julia’nın ondan duyduğu her türlü minnet sözcüğü, olumlu bir gelişmeydi. Cain daha önce ona hiç teşekkür etmemişti. Hatta, önceki gün Julia ona gazetesini götürdüğünde, bunu yapması gerektiğini Ca- in’e hatırlatması gerekmişti.

Küçük de olsa bu bir zaferdi ve Julia da tadını çıkara­caktı.

Cain birkaç dakika sonra kasaya geldiğinde Julia da tesadüfen oradaydı. Karşısındakinin Julia olduğunu fark ettiğinde Cain’in yüzünde beliren ifade, Julia’yı istem­sizce gülümsetti.

“İstediğini buldun herhalde,” dedi Julia. “Güzel bir tercih.”

“Sağ ol.” Cain arka cebine uzanıp cüzdanını çıkardı, nakit ödedi.

“Hediye kartı ister misin?” diye sordu Julia, işi gereği.“Hayır.”“Hediye paketi?”“Hayır.” Cain bileğindeki saate baktı, zamanı sınırlıy­

mış gibi.Julia poşeti ona uzattı. “Mutlu Noeller, Cain.”

Page 52: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Cain de onun gözlerine baktı, “Fasa fiso,” diye mırıl­dandı.

Julia kendini tutamayıp kahkahayı bastı. “N oel’i sev­miyor m usun?”

“Açıkçası iyi ya da kötü bir şey hissetmiyorum onun hakkında. Katlanılması gereken bir dönem.”

Katlanmak? N oel? Ju lia bakışlarım rahatsızlık verecek kadar uzun süre Cain’in gözlerinde tuttu. “Galiba duy­duğum en üzücü şeylerden biriydi bu.”

Cain omuz silkti, sanki bunun pek önemi yokmuş gibi.

“N oel’ini güzelleştirmek için bir şey yapabilir mi­yim?” diye sordu Julia.

Cain kafasını iki yana salladı. “Hayır, teşekkürler.”“Bana ikinci kez teşekkür ediyorsun.”“Çetele mi tutuyorsun?”Julia az önce aldığı tepkiyle karşılık verdi: omuz silkti.

“Minnetini pek kolay göstermiyorsun.”“Düzeltmeye çalışacağım.”Adamın sesi duygusuzdu ama Julia, onun gözlerin­

deki şakacı parıltıyı görebiliyordu. Elini kalbinin üzerine götürdü. “Cain Maddox, sen mizahtan anlıyorsun. Çok şaşırtıcı!”

İşte Cain o an gülümsedi. Bu bir ilerlemeydi, gerçek bir ilerlemeydi, Caih bunu kabul etse de etmese de.

Cain, Bernie’yi ziyaretten döndüğünde hediyesinin beğenilmesinden dolayı mutluydu. Apartman asansö­

Page 53: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

ründen iner inmez, burnuna yemek kokusu geldi. Bü­yükannesine dair son anılarından birinde, yaşlı kadın ona parça çikolatalı kurabiye yapıyordu. Bu kokuyu ne zaman alsa bir kayıp hissi duyardı. O an, yetişkin haliyle bile, aklına bu gelince bir parça içi sızladı.

Büyükannesinin ölümünün ardından hayatı tepetaklak olmuştu. Annesi zaten onun bebekliğinde aileyi terk et­mişti. Babası onunla uğraşamamış ve bu olaydan hemen birkaç hafta sonra Cain’i büyükannesiyle büyükbabasına bırakmıştı. Cain annesi için ağladığını, büyükannesinin ona sarıldığını, onu kucağında salladığını hatırlıyordu. N e zaman üzgün olsa da ya da kötü bir gün geçirse, büyükan­nesi ona parça çikolatalı kurabiye yapardı.

Lise birinci sınıfta bir kavgaya karışmış ve müdürün odasına gönderilmişti. Büyükbabası ona kızmış, nutuk çekmişti. İşleri bir nebze olsun düzeltmek için, büyü­kannesi ona en sevdiği kurabiyelerden pişirmişti ve ka­dının ölümünden beri, Cain bir daha o tür kurabiyelere dokunmamıştı. Bu, onu seven tek kadına saygısını gös­termek için yaptığı bir şeydi.

Elbette, Cain eve gireli daha yarım saat bile olmamıştı ki Ju lia kapısında belirdi.

Schroeder havladı, Cain belki Ju lia’nın kendine has kapı tıklatışını duymamıştır diye. Cain sesi gayet net duymuştu ve duymazdan gelmeyi her şeyden çok isti­yordu.

“Cain,” diye seslendi Julia, “evde olduğunu biliyo­rum .”

İnsan cevap alamayınca durumu anlar, diye geçirdi Cain içinden ama belli ki bu istek biraz aşırıydı.

Page 54: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

“Yine ne oldu?” diye sordu Cain, kapıyı sertçe açar­ken sinirinin ne kadar bozulduğunu belli etmemeye ça­lışarak.

Julia onun kabalığı karşısında gözlerini kırpıştırdı. N e bekliyordu ki? Artık Cain’in insanlardan hoşlanmadığını anlamış olması gerekirdi. Cain ise bu çocukça davranı­şından hemen pişman oldu ve omuzlarını gevşetti. Julia, başındaki N oel Baba şapkası ve Noel desenli önlüğüyle çok tatlı görünüyordu.

Cain’in minnet dolu kısacık bakışı, Julia’ya elindeki parça çikolatalı kurabiye tabağını uzatması için gereken cesareti verdi. Tabağın üstü yeşil naylonla kaplıydı, te­pede de minik, beyaz bir kurdele vardı. Cain bu ikramı hemen kabul etmeyince, “Senin için yaptım,” dedi Julia.

“Sağ ol ama almayayım.”Anında Ju lia’nın gülümsemesi gözlerinden kayboldu.

“Kurabiye sevmez misin?”“Hayır.”“Ya...” Julia vazgeçmedi. “O zaman, belki işyerine

götürürsün?”Kadının büyük mavi gözleri ona yalvarsa da Cain bu

kez pes etmeyecekti. “Neden sen kendi işyerine götür­müyorsun?” diye karşılık verdi.

Ju lia uzun bir süre kapı eşiğinin öteki tarafında ka­lakaldı, kurabiyelerinin reddedildiğine inanamıyormuş gibiydi. “Yapabilirim hakikaten,” dedi isteksizce.

“Güzel.” Konu halledildiği için Cain kapıyı kapamaya hazırlandı.

“Bunlar benim en güzel kurabiyelerimden,” dedi Ju -

Page 55: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

lia son anda, kapı kapanırken Cain’i son kez görebilmek için kafasını yana eğerek.

Cain onu duymazdan geldi. Julia hakkında kesin olan bir şey varsa o da ısrarcılığıydı. Onca yıldır parça çiko­latalı kurabiye yemiyordu ama bu kez canı istemişti. Ve bu his hiç hoşuna gitmedi. Hatta düpedüz sinirleri bo­zulmuştu.

Page 56: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Julia’nm Bloğu

NOEL’E ON İKİ GÜN KALA

16 AralıkKurabiye İstemeyen Adamla Tanışın

Aklı başında bir adam, fırından yeni çıkmış bir tabak parça çikolatalı kurabiyeyi reddeder mi?

Ebenezer reddetti.Doğru okudunuz. Ona kurabiye yaptım, üzerime çok

tatlı bir N oel önlüğü giydim -ki onu da beğenmedi- ka­famda da N oel Baba şapkam vardı. Uğraşsam daha te- matik giyinemezdim.

Belki de fazla zorluyorumdur.N e zaman aşama kaydetsem umutlanıyorum, sonra

da okyanus dalgalarıyla darmadağın olan kumdan kale­lere dönüyorum.

Page 57: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Anlayabileceğiniz üzere çok üzgünüm.Ama önce şurayı anlatmam lazımdı: Ben şu an büyük

bir mağaza zincirinde çalışıyorum ve bugün kapımızdan içeri kim girdi, tahmin edin. Evet, Ebenezer. Söyleme­ye gerek yok gerçi ama tezgâhtar olarak karşısında beni görünce hiç mutlu görünmedi. Ancak ona yardım teklif edince, bana gerçekten de teşekkür etti.

Hah, bir önemli gelişme daha oldu: Bu sabah, ben otobüs durağında beklerken, Ebenezer’in baristaya beni sorduğunu öğrendim. Tekrar ediyorum, Ebenezer beni sormuş!

Şöyle bir şey var ve bunu itiraf etmeli miyim bilmi­yorum am a... Adam ilgimi çekmeye başladı. Yani, yanlış anlamayın, onunla duygusal bir yakınlık kurmak iste­diğimden falan değil tabii; yalnızca insani açıdan. Evet, ben bu bloğu açarken adam beni sinir ediyordu. Onun canını sıkmak için can atıyordum gerçekten de. Bu da benim nasıl biri olduğum hakkında bir şeyler anlatıyor sanırım, öyle değil mi? Bunu anlatma sebebim de şu: Artık başladığım noktaya geri döndüğümü hissediyo­rum ve bu cesaret kırıcı. Bu adam çok soğuk biri ve ben artık nezaketin onda işe yarayabileceğinden şüpheliyim.

Page 58: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Julia gönderisini blogda paylaştı ve beş dakika içinde onlarca kez görüntülendi, yirmi yorum aldı. Görünüşe göre herkesin söyleyecek bir şeyi vardı. Çoğu ona yar­dımcı oldu, bazılarıysa gerçekten çok komikti.

BelieverlnLove: Cesaretin kırılmasın. Bu kadar direniyorsa, demek ki onun üzerinde bir etkin var.

Ain’tGonnaTakelt: Kahvesine fare zehri kat. Aa gerçi dur, onu da sevmez. Bul bir yolunu.

SingleMom: Ben de onun gibi biriyle tanışmış­tım. Hatta sonra evlendik onunla. Kaç kardeşim, kaç, arkana da bakma.

Birçok yorum şu basit mesaja dayanıyordu: Hemen pes etme.

Yorumları okumak Ju lia’ya yardımcı oldu. Cumartesi

Page 59: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

sabahı koro arkadaşlarına katılmak üzere evden çıktığın­da, Cain’e duyduğu sinir büyük ölçüde yatışmıştı. Onu şaşırtansa, Cain’in dairesinden onunla aynı anda çıkması oldu.

Cain de onu gördüğüne aynı şekilde şaşırmış gibiydi.“Sen cumartesileri çalışıyor m usun?” diye sordu Ju-

lia, onunla birlikte asansöre yürürken.“Hayır. Sen?”“Bugün değil.” Asansörün üçüncü kata ulaşması bi­

raz fazla uzun sürmüştü sanki. Cain, asansör geldiğinde öncejulia’nın içeri geçmesi için kapıyı tuttu. Yani istedi­ği zaman centilmen olabiliyordu!

“Harika bir gün olacak.”Ju lia’nın bu cümlesini sorgular gibi kaldırdı kaşları­

nı Cain. “Ben pek emin değilim. Yağmur yağacakmış; sokaklar trafikten geçilmez, kaldırımlarda Noel tanta­nasındaki insanlar da birbirini iter kakar. Böyle bir gün senin için iyiyse, benden daha iyi bir insansın demektir.”

“Sağ ol, felaket tellalı,” diye takıldı ona Julia. “Tah­min edebileceğin üzere, ben N oel dönemini çok sevi­yorum.” Bekledi, Cain’den yorum gelmeyince laf attı: “Repliğini unuttun.”

“N e repliği?” Giriş katına gelip fuayeye girdiklerinde Cain, Ju lia’ya kaşlarını çatmış halde bakıyordu.

“Bu konu açılınca ‘fasa fıso‘ dersin diye düşünmüş­tüm.”

Kısacık, hemen gelip geçen bir an, Julia onun gülüm­sediğini düşündü. Öyle yaptıysa bile, bunu her zamanki tepkisiz yüzüyle gizledi Cain. Lobiden çıkarlarken ka­

Page 60: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

fasını iki yana sallayan Cain, daha sonra bekledi ve cam kapıyı Julia için tuttu.

“Teşekkür ederim.” Bu, Cain’in ona ikinci kez kapı tutuşuydu ve bu sabahtan önce hiç yapmadığı bir şeydi. Julia bunu bir ilerleme olarak aldı. Okurları, bu küçük işaretlerin onu cesaretlendirmesi gerektiğini söylerlerdi.

“Rica ederim,” dedi Cain.Kaldırımda yollarını ayırdılar. Cain bir tarafa gitti, Ju ­

lia öteki yana. Kahvecide bir süre duran Julia, üzülerek fark etti ki Phil o sabah orada değildi. Onu daha sonra yakaladığında Phil’in Cain‘le konuştuklarını hatırlama­sını umuyordu sadece. Cain’in onun hakkında neyi me­rak ettiğini bilmeliydi.

Beacon Tepesindeki destekli yaşam tesisine ilk ge­lenlerden biri Julia'ydı. Koro için her şeyi kusursuzca hazırlamak, piyanoyu düzgünce yerleştirmek istiyordu. Daha önce koro yöneticisiyle buraya gelmiş ve ihtiyaç duyulacak şeyleri merkezin çalışanlarına iletmişti.

İstendiği üzere, yemek odasının hemen dışındaki ge­niş bir alana birkaç sıra sandalye konmuştu. Yaşlıların birçoğunun odalarından destek alarak çıkmaları gere­kiyordu, bazılarıysa yürüteç kullanıyordu. Julia girişte durdu ve odaya girerken her yaşlıyı selamladı, mutlu bir N oel diledi.

Odaya giren yaşlı bir adama eşlik eden Cain’i gördü­ğünde onu hiçbir şey daha fazla şaşırtamazdı. Cain onu gördüğünde gözleri kısıldı; şüphe ve tereddütle bakıyor­du sanki adam. Yanındaki ihtiyarı ikinci sıradaki bir san­dalyeye oturttuktan sonra, Ju lia’nın durduğu yere gitti.

“Bir saniyeni alabilir miyim?”

Page 61: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

“Tabii.”“Burada değil,” dedi Cain tersçe.“Nerede?”Julia’yı koridora yönelten Cain duvarın arkasına, çalı­

şanların ve yaşlıların göremeyeceği bir yere geçti. “Beni takip mi ettin?”

Julia’nın gözleri sanki yuvalarından fırlayacakmış gi­biydi. “Takip mi? Buraya mı? Hayır, elbette hayır. Tanrı aşkına, neden öyle bir şey yapayım?”

“O zaman ne yapıyorsun burada?”Her yeri kasılan Julia, sakin kalmak için kendini zor­

ladı. “Kendime göre nedenlerim var,” dedi emin bir ses­le. Cain’in küstahlığı sınırları zorluyordu.

“Sen benim peşime mi düştün?”“Peşine mi düştüm ...” Bu fikir o kadar saçmaydı ki

Julia kendine hâkim olamayıp kahkahayı bastı.Eğer çenesinin titreyişinden bir şey çıkarılacaksa,

Cain pek eğlenmiyordu. “Nereye gitsem karşıma çık­man bayağı tuhaf olmaya başladı. Önce Starbucks, sonra lobide ben posta kutuma bakarken. Ayrıca nasıl oluyor da her sabah asansörde karşılaşıyoruz? “Alışverişe çıktı­ğımda bile karşımda seni buluyorum. Bunları nasıl plan­lıyorsun, bilemiyorum ama bitmesini istiyorum, hem de hemen.”

Julia sinir patlaması yaşamamak için gözlerini kapadı, çünkü öyle bir şey yaparsa Cain’i ithamlarından dolayı pişman edecekti. Cevap verebilecek kadar sakinleşebil- diğinde işaret parmağını havaya kaldırarak başladı: “Bir kere, posta kutusunda sen benim yanıma geldin. İkinci­

Page 62: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

si”-ikinci parmağını kaldırdı-“şu andan itibaren asansöre seninle birlikte binmemek için her şeyi yapacağımdan emin olabilirsin. Sabah senin yüzünü görmektense oto­büsüm ü kaçırırım daha iyi. Üçüncüsü de...” -üçüncü parmak havaya fırladı- “kafam çalışır ama senin alışve­riş yapacağın zaman ve yerde işçilik yapmayı ayarlayacak kadar değil. Ve sonuncusu” -dördüncü parmak da diğer­lerine katıldı- “Starbucks'a girerken sana sormayacağım. Hoşuna gitmiyorsa kahveni başka yerden almanı tavsiye ederim.”

Derin bir nefes alan Julia, şunu da ekledi: “Şimdi, eğer iznin olursa, burada olmamın bir sebebi var ve se­ninle hiçbir ilgisi yok.” Uzaklaşmaya başladı, sonra arka­sına dönüp Cain‘le burun buruna geldi. “Bu arada bil­gin olsun, sen benim tanıştığım en küstah, en sevimsiz adamsın.”

Deney sona ermişti. Daha fazlasını yapamazdı. Tuva­lete giren Julia, kapadığı kapıya sırtını yasladı. Bir süre kendine gelmeye çalıştı, ellerini yüzüne götürdü. Zor hâkim olduğu sinirinden yüzü kıpkırmızı olmuştu. N e­fesinin normale dönmesi için birkaç dakika geçmesi ge­rekti.

Koronun ona ihtiyacı olduğunu bilerek, bir parça kâ­ğıt havluyu ıslatıp yüzüne bastırdı. Gülümseyebilme ye­tisini geri kazandığını hissettiğinde banyodan çıktı. Koro grubunun geldiğini görerek piyanosunun başına geçti.

Koro yönetmeni Bayan Bounds, izleyicilerin karşısı­na geçti ve kendini tanıttı.

“Bu sabah burada koromuzun sizlere özel N oel seç-

Page 63: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

kişini sunmaktan mutluluk duyuyoruz. Piyanoda bize Julia Padden eşlik ediyor.”

Julia izleyicilere bakmaya cesaret edemedi. Cain’in mekânı terk ettiğini umuyordu sadece. Adamın çeki­lecek tarafı kalmamıştı. On beş dakika önceye kadar, onunla bir aşama kaydettiğini düşünüyordu. Bu pislik söz konusu olduğunda, insan bir adım ileri on adım geri atıyordu.

Bayan Bounds koro grubuna döndü, kollarını kaldır­dı ve Julia’ya baktı; Julia’nın parmakları da piyano tuş­larının üstündeydi. Bayan Bounds’un işaretiyle, Julia çalmaya başladı.

Her zaman olduğu gibi, Julia kısa süre sonra kendini müziğe kaptırdı ve omuzlarındaki gerginlik çok geçme­den yok oldu. Bir süre sonra dayanamadı ve Cain’i ilk gördüğü yere baktı. Komşusu, daha önce yanında olan yaşlı adamla birlikte oturuyordu. Gözleri buluştuğunda, yoğun bir an boyunca, bulundukları mekân Julia için odaktan çıktı - sanki orada yalnızca ikisi vardı. Cain’in alâmetifarikası olan boş, duygusuz yüz ifadesi, yerini üzüntülü hatlara bırakmıştı. Julia, Cain’in yüzünü daha fazla okumaya fırsat bulamadı, çünkü dikkati tekrar ko­roya ve Bayan Bounds‘a çevrilmişti. Adam üzülmüşse de üzülmemişse de Ju lia’nın onunla, deneyle işi bitmişti - bu işi alamayacağı anlamına gelse bile. Midesi düğüm düğümdü. Bu işe girmeyi çok istiyordu ama delirme pa­hasına değil.

Konser bittiğinde, Julia dışarı çıktı ve Cam m ie’yi ara­dı, onu ev alışverişi yaparken yakaladı. En iyi arkadaşının onun öfkesini anlaması iki saniye sürdü.

Page 64: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

“Julia, ne oldu?”Tüm olan biteni anlatan Julia, “Bloğu da kapatıyo­

rum,” diye bitirdi sözünü.“Kapatamazsın!” diye bağırdı Cammie. “Dünkü gön­

derinin ulaştığı sayılara baktın mı? Binin üstünde tıklan­ma, iki yüz kez de paylaşılmış. Bunun ne kadar büyük bir iş olduğunu görüyor m usun?”

“Artık bunu yapmam mümkün değil,” diye ısrar etti Julia.

“Yaparsın,” dedi Cammie cesaret verici bir sesle. “Bir düşünsene. Aşırı tepki verme. Evet, Cain zor biri ve se­nin de üzgün olmaya hakkın var ama onun öyle olma­sının da bir sebebi var. Onun hassas noktalarını bulmak da senin işin.”

“O küstahın— ”“Sen blog yazmaya başlamadan önce de öyle değil

miydi zaten?”Arkadaşının haklı olduğu bir nokta vardı ve Julia her

ne kadar ona itiraz etmek istese de edemedi. ‘Yani... O da doğru tabii.”

“O zaman, değişen bir şey yok, değil m i?”Julia sırtını dikleştirdi. Durumdan ne kadar nefret

etse de, Camm ie haklıydı.“Bin tıklanma,” diye tekrar etti en yakın arkadaşı. Bu,

daha öncekilerle kıyas kabul etmeyecek bir sayıydı.“insanlar bloğuna ve projene bayılıyorlar. İlk fırsatta

son birkaç saatte gönderilen yorumları oku.”“Okurum, tamam.” Ju lia gerginlikle yerde ayağıyla ri­

tim tutarak bu haberi düşündü.

Page 65: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

“Cain seni sapıklıkla mı suçladı?”“Evet, hayal dünyasında yaşıyor adam.” Maruz kaldığı

itham hâlâ sinirini bozuyordu.“Sen de onun seni takip ettiğini iddia edebilirdin as­

lında, biliyorsun. Cain’in orada olmasının da bir sebebi vardı.”

Her zamanki gibi, Cammie tam olarakjulia’nın duy­mak istediği şeyi söylemişti. Cain oraya durduk yere, biraz Noel neşesi yaşamak için gitmemişti. Julia onun orada bir akrabası, arkadaşı ya da bir işi olduğundan şüp­heleniyordu.

“Teşekkürler, Cammie. Sonra yine konuşuruz.”“Konuşalım. Kendine hâkim ol.”“Olurum .”Julia, kafasında bir plan oluşturarak binaya döndü ve

danışma masasına doğru ilerledi.★

“Merkezinizde soyadı M addox olan biri kayıtlı mı acaba?” diye sordu Julia, iyi niyetli görünmek için elin­den geleni yaparak.

Görevli kadın gülümsedi. “Evet, Bernie. Görebilece­ğiniz en tatlı adamlardandır, hem zarif hem de neşelidir.”

Zarif ve neşeli mi? Dem ek ki Cain'le bir akrabalığı yok­tu. Julia hemen o an Bernie’yi bulmak istese de, Cain’in hâlâ binada olduğundan kuşkulandı. Daha sonra gelip adamla tanışabilir ve Cain hakkında mümkün olduğun­ca bilgi edinebilirdi; eğer gerçekten kan bağlan varsa. Cain hakkında ne kadar şey öğrenirse, ona karşı o kadar nazik olabilirdi, bunu dişlerini sıkarak yapmak zorunda olsa bile.

Page 66: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Ju lia’nın işi bittiğinde, Cain Maddox onunla tanıştığı güne lanet edecekti.

\

Page 67: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Julia’nın Bloğu

NOEL’E ON İKİ KALA

17 AralıkBir Gülümseme

Arkadaşlar, bir şey itiraf etmem gerek. Ebenezer‘le son karşılaşmamdan sonra, projemi yarıda kesmenin kıyısından döndüm. Hayatımda bu kadar sinir bozucu bir adamla karşılaşmadım. S ırf onunla aynı yerde bu­lundum diye onu sapık gibi takip etmekle suçladı beni! Doğru, biraz ürkütücü bir tesadüftü. Ama sapıklık?

Lütfen ama.Bu deney bir görevden bir savaşa dönüştü ve an iti­

bariyle karşı taraf (Ebenezer) kazanıyor. Bir kadın olarak ancak bu kadarına dayanabilirim. Olan şu: benim orada

Page 68: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

olmak için gayet geçerli bir sebebim vardı. Zaten kısa sürede o da fark etti. İthamından pişman olduğunu bi­liyorum ama özür diledi mi? Yanlış yaptığını kabul etti mi? Ebenezer bu, yapar mı hiç öyle şey? Onu aradığım­da etrafta yoktu ve bu gerçekten de iyi oldu, çünkü pek affedici bir ruh halinde değildim.

Sonra, bu akşamüstü, kendi kabahatim falan olmama­sına rağmen, apartmanımızın lobisinde Ebenezer’le te­sadüfen karşılaştım. Orada kasten bulunduğumu söyle­sin diye bekledim. Neyse ki öyle bir şey demedi. Aslında keyfi gayet yerinde gibiydi.

Ama kendim için aynı şeyi söyleyemezdim. Gözleri­mi ona diktim, bana tek kelime etsin diye pis pis baktım.

N e yaptığına inanamayacaksınız.Gülümsedi.Evet, sanki hiçbir şey olmamış gibi gülüm sedi... san­

ki bana söylediği şeyi unutup ortada herhangi bir sorun yokmuş gibi yapacakmışım gibi. Ama ben onun hatalı ithamım unutmak zorunda değilim.

Sonrası da var. Zaten incinmiş olan gururumla bir kez daha oynadı ve sabahları o kadar neşeli olmasam beni çekici bulabileceğini söyledi.

Sanki ben öyle bir şey istermişim gibi!inanabiliyor musunuz bu adama? Ama buraya kadar.Pes etmiyorum.Bir değişiklik olacaksa, artık daha da neşeli, daha da

iyimser olacağım. Onu enerjimle, pozitifliğimle kör edeceğim.

Beklemediğim şey ise onu iyilikle öldürmenin benim

Page 69: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

için de ölüm olacağıydı. Ama bunu başarabilirim, ve bana verdiğiniz cesaretin de yardımıyla.

Bana şans dileyin.

Page 70: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

BEŞİNCİ BÖLÜM

Julia okuyucularından biraz cesaret istediğinde iki yüzden fazla yorum gelmişti. Bloğu şaşırtıcı bir hızla büyümeye başlamıştı. Son gönderisi öğle saatine kadar üç yüz görüntüleme ve sayfalar dolusu yorum almıştı.

Vay canına!Hafta sonu olmasına rağmen, Cain'le yolda karşı­

laşma korkusu yüzünden evinden çıkmadan önce giriş koridorunu kontrol etti. Pazar günü olduğu için bu pek olası değildi fakat kendini riske atmak istemiyordu. J u ­lia cumartesi günü işinden izin almıştı ve bunun yerine pazar günü çalışması gerekiyordu; bu durum onu hayal kırıklığına uğratmıştı tabii. N oel dönemi gelmişti, dola­yısıyla mağazalar ve diğer satış merkezleri birbirleriyle yarışıyorlardı. Tanrı biliyor ya, bir gün, Julia da sosyal medya alanında dokuzdan beşe çalışabileceği bir işe sa­

Page 71: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

hip olacaktı. Buna gerçekten inanıyordu çünkü inanma­sa depresyona girebilirdi.

Otobüs durağında beklerken en sevdiği baristanın Starbucks’m kapısından çıkışını izledi.

Phil, Julia’ya selam vermek için koştururken heyecan içindeydi. “Julia, ne olduğunu tahmin bile edemezsin!”

“N e oldu?” dedi Julia, otobüsünün durağa yaklaşma­sını beklerken.

“Şu adam var ya. Adı Cain’di galiba. Bu sabah bura­daydı ve bizden bir içecek aldı. Naneli mocha aldı, senin en sevdiğinden.” Phil elindeki içeceği gösterdi.

“C ain... Bana... Bunu mu aldı?” Julia o kadar şaşır­mıştı ki kelimeler ağzından güçlükle çıkıyordu. “Dalga mı geçiyorsun?”

“Uğradığında sana vermemi söyledi ama burada bek­lediğini gördüm ve hemen hazırlayıp getirdim. Bilmek istersin diye düşündüm.”

“Geçen sabah da benim hakkımda sorular sorduğunu söylemiştin,” dedi Julia. “N e bilmek istiyormuş?”

Bu sırada otobüs gelmişti ve insanlar binmeye başla­mışlardı.

“Sabahları hep böyle neşeli olup olmadığım, sadece onu sinir etmek için mi böyle davrandığını sordu. Ben de senin daima nazik ve sevecen olduğunu söyledim.”

“Teşekkürler Phil.”“Onun sorusuna gerçekten cevap vermedim ve o da

bunu fark etti; bu yüzden bir yardımı oldu mu, olmadı mı bilmiyorum. İyi bahşiş bırakacak kadar düşünceli biri olduğun için senden hoşlandığımı düşünüyor olabilir.

Page 72: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Ama geriye dönüp baktığımda, neşeli ve cana yakın ol­duğunu söylesem yalan olmaz.”

Otobüs şoförü açık kapıdan öne doğru eğildi. “Bini­yor musun, binmiyor m usun?”

“Başka bir şeyler daha sorarsa sana haber veririm,” dedi Phil.

“Otobüse binmem gerek.”“Tamamdır, görüşürüz.”Julia şaşkın bir şekilde, Phil’in getirdiği büyük boy

kahve bardağını aldı ve otobüse bindi. Kendine oturacak bir yer buldu ve iki eliyle bardağı tuttu. Daha birkaç gün önce en sevdiği içecek olduğunu söylediğini bu içeceği ona Cain almıştı. Bu, ondan bir özür duymaya yakındı aslında.

Bu bardak çok büyüktü, hatta KO CA M AN DI!Julia neredeyse yumruğunu sıkarak yukarı kaldıracak

ve zafer çığlığı atacaktı. Cain’in kendi etrafına ördüğü o kalın duvar artık çatlamaya başlamıştı. Tabii ki onun için kapıyı açacaktı ve sanki sıkışmış bir kavanoz kapağını aç­maya çalışıyormuş gibi, sanki bu ona acı veriyormuş gibi gülümseyecekti.

Ancak bu naneli mocha somut bir kanıttı, iyilik işe ya­rıyordu ve Julia ilk adımını atmıştı. Bu olanları Cam - m ie‘ye anlatmak için kendini zor tutuyordu. Tabii blo­ğunu güncellemek için de! Takipçilerinin yeni gönderiyi hemen okuyacakları kesindi.

Mağazadaki vardiyasından hemen sonra evine dönüp dinlenmek ve N oel kartlarını yazmak yerine, bir önceki gün koronun gösteri yaptığı destekli yaşam tesisini ziya­

Page 73: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

ret etti. Tesis, Noel için oldukça güzel bir şekilde dekore edilmişti. Julia hem mağazadaki işi hem de gönüllü ça­lışmaları yüzünden fırsat bulup kendi N oel ağacını bile kuramamıştı. Julia yaklaşırken danışmadaki kadın ona baktı ve gülümsedi.

“Bernie Maddox ile görüşmek istiyorum,” dedi Julia.“Akrabası mısınız?”“Hayır, cumartesi günkü kilise grubundanım.”“Ah, öyle mi? N e güzel. Konuklarımız gösteri bittik­

ten sonra uzun bir süre boyunca bunun hakkında ko­nuştular. Herkes müziği çok beğendi.” Konuk listesine göz gezdirdi. “Bernie’nin oda numarası 316 fakat şu an odasında değil.”

“Ah, bütün gün dışarıda m ı?”“Hayır, dışarı çıktığı yazılmamış. Bernie zamanının

çoğunu beşinci kattaki oyun odasında geçiriyor. Bence orada bulabilirsiniz.”

“Teşekkürler.” Julia memnuniyet dolu bir bakış attı. Daha sonra, fikrinin tam bir felaket olduğunu düşünüp, Cain’le karşılaşmaktan-korkarak sordu. “Şu an misafiri yok, değil m i?”

Yaka isimliğinde Sharon yazan kadın kafasını salladı. “Bildiğim kadarıyla yok.”

“Tamam, teşekkürler.”“Bernie, en nazik konuklarımızdan biridir. Gerçek

bir centilmen.”Cain M addox için çok şaşırtıcı bir tezatlık oluşturu­

yordu bu cümle. Aynı soyadı taşımalarına bakılırsa akra­ba olmalıydılar.

Page 74: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Julia asansöre bindi ve beşinci kata çıktı. Oyun oda­sını bulana kadar uzun koridorda dolaştı. Büyük masa­da oturan ve elinde yapboz parçası tutan kişinin Bernie M addox olduğundan oldukça emindi. Adam elindeki parçayı dikkatli bir şekilde inceledikten sonra yerine yer­leştirdi ve kaşlarım çatarak bir diğerine uzandı.

“Bernie Maddox siz misiniz?” diye sordu Julia, o ol­duğunu bilmesine rağmen. Bir önceki gün Cain’in ya­nında gördüğü adamın o olduğunu hatırlamıştı.

Bernie, Ju lia’ya baktı. “Evet, benim.” Gözlerini kısa­rak konuştu. “Tanışıyor muyuz? Tanıdık geldiniz.”

“Dünkü kilise grubundaydım. Piyano çalıyordum.” “Ah, evet. Şimdi hatırladım. Sizin için ne yapabili­

rim?”Julia bir sandalye çekti ve adamın arkasına oturdu.

“Cain M addox ile aynı apartmanda oturuyoruz. Siz ak­raba mısınız?”

“Cain benim torunum. Başı dertte m i?”Bernie’nin bu soruyu sorması ilginçti. Julia, Cain’in

başının dertte olduğunu söyleyecek gibi oldu ama bu hiç de adil olmazdı. “Hayır, hayır, en azından bildiğim kada­rıyla dertte değil. Sık sık başını derde sokar m ı?”

“Soksa bile bana söylemez. Cain’i tanıyor m usunuz?” Julia buna nasıl cevap vermesi gerektiğini bilemedi.

“Tanıyorum sayılır. Karşı dairemde oturuyor, dolayısıy­la birbirimizi sık sık görüyoruz. Şöyle söyleyeyim; Cain komşuluk yapılacak türden bir insan değil.”

“Tam torunumu anlattınız. Özellikle konu kadınlara geldiğinde kötü bir tutum sergiliyor. Beş yıldır böyle.”

Page 75: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Yaşlı adam duraksadı ve Julia‘yı inceledi, gözleri parlı­yordu. “Cain’den mi hoşlanıyorsun?”

Julia şaşkınlık içinde kafasını salladı. “Ah, pek sayıl­maz.” Bu soru karşısında şoke olmuştu ve hazırlıksız yakalanmıştı. Yanaklarının kızardığını hissedebiliyordu. “Cain ... İlginç bir insan.” Onu nasıl tanımlayacağını bi­lemedi ve bu yüzden konuşurken kekeledi.

“Sana soğuk davranıyor, değil m i?”“Onun gibi bir şey.” Julia hızlıca bir karar vermişti.

Yaşadığı olayı Bernie’ye anlatacaktı. ‘Yakın zamanda bir atışma yaşadık. Cain benim gazetemi aldı ve bu beni o kadar çok kızdırdı ki bir arkadaşıma şikâyet ettim. Cam- mie yüce gönüllü bir insandır, bu yüzden Cain’i iyilikle alt etmemi önerdi.”

Sözleri bir süre havada asılı kaldı, sonra Bernie dizine vurarak yüksek sesle gülmeye başladı. “Cain’i iyilikle mi alt edeceksin? Söylesene, işe yaradı mı bari?”

“Bu sabah biraz cesaret bulsam da şu ana kadar pek iyi gitmedi.”

“Nasıl yani?” Bernie dikkat kesilmişti.“Cain, Starbucks’tan içecek almış bana.” Julia, Ca-

in’in onun için yaptıklarını anlattı.Yaşlı adamın gözleri kocaman açıldı. “Tüm bu zah­

mete katlandı mı yani? İyi gidiyorsun bence, kızım.” “Öyle değil.” Julia açıklama gereği duydu. “Ben Ca-

in’in dün yaptığı şey için özür dilemek adına böyle bir harekette bulunduğunu düşünüyorum.”

Bernie ilgiyle baktı. “Dün ne yaptı ki?”Julia, Cain’in onu kendisini takip etmekle suçladığını

ve uyardığını anlattı adama.

Page 76: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

“Ona bunu düşündüren neydi?”Julia bunu da açıkladı; çoğunlukla kendisi konuşmuş­

tu. Bu o kadar da kötü değildi, aslında amacının Cain hakkında bir şeyler öğrenmek olduğunu saymazsa tabii.

Bernie üzülmek yerine kıkırdamaya başlamıştı. “D i­ğer bir deyişle, son birkaç gündür onun yakasından düşmedin. Nasıl bir tepki verdiğini hayal edemiyorum. Torunumun senden kaçmasını neredeyse imkânsız hale getirmişsin. Mükemmel. Sevdim bunu.”

“Ama işleri hiç kolaylaştırmıyor. Ona kurabiye yap­mıştım ama reddetti.”

Bernie kafasını salladı. “Bahse girerim parça çikolata­larıydı.”

“Evet, öyleydi.”“Biliyordum. O yemez ama ben memnuniyetle ala­

bilirim. Ev yapımı kurabiye yemeyeli öyle uzun zaman oldu ki.”

Julia, kurabiyelerin bir kısmını mağazaya götürmüştü ama daha epey vardı. Bernie, resepsiyonistin söylediği gibi sevimli bir insandı. Julia kalan kurabiyeleri Ber- nie’ye götürmeye karar verdi.

“Gazetesini evine götürdüm ... Ta ki durmamı isteye­ne kadar.”

“Bir teşekkür bile etmedi m i?”“Hayır.”Bernie alaycı bir yüz ifadesiyle güldü. “Sana o fiyakalı

kahveyi almasına bakılırsa, onun da duygularıyla cebel­leştiğini söyleyebilirim.”

“Her sabah, hemen hemen aynı saatlerde işe gidiyo­

Page 77: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

ruz.” Cain, Julia’dan kaçıyormuş gibi görünmüyordu. “Fakat artık öyle yapmayacağım.” Önceleri oldukça ka­rarlıydı ama bu yaşadığı olay son raddeydi.

Bernie kaşlarını çattı. “Neden ama?”“Ç ünkü... Benim onu takip ederek taciz ettiğimi dü­

şünüyor.”“Beni dinle, Julia. Hiçbir şeyi değiştirme. Eğer senin­

le aynı asansöre binmek istemezse, o zaman bırak mer­divenleri kullansın.”

Julia bu fikri beğendi.“Cain benden pek hoşlanmıyor,” diye itiraf etti. “Ama

bu sorun değil. Hoşlanmasmı beklemiyordum zaten.” Kabul etmek istemese de Cain için birtakım duygular beslemeye başlamıştı. Romantik duygular olmasa da onu harekete geçirmek için hakkında daha çok şey öğ­renmek istiyordu.

“Bence bu konuda yanılıyorsun,” dedi Bernie düşün­celi bir ifadeyle. “O senden hoşlanıyor fakat ben toru­numu tanıyorum, dişini tırnağına takıp bununla savaşı­yordun”

“Bundan şüpheliyim. Sabahları daha az neşeli olsay­dım benden daha çok hoşlanabileceğini söyledi.”

Bernie o kadar yüksek sesle kahkaha attı ki Julia bir an yaşlı adamın sandalyeden düşeceğini düşündü. “O çocu­ğun yapısında romantik olmak diye bir şey yok. M uhte­melen bunu söylerken sana iltifat ettiğini düşünmüştür.”

Julia yanlış anlaşılmayı düzeltmek istedi. “Cain’e kar­şı romantik anlamda bir ilgim yok.”

Ju lia’nın cümlesine karşılık Bernie hemen soruyu ya-

Page 78: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

piştirdi. “Neden olmasın? Hayatında senin gibi hoş bir kıza ihtiyacı var.”

Cain Maddox yeryüzündeki son erkek olsa bile onun­la flört etmeyeceğizi açıklamaktansa, “O şu an bir ilişki­ye hazır değil, hele benimle hiç değil,” dedi. Bu yüzden onu biriyle birlikte görmemişti.

“İlgileniyordun Ben torunumu tanırım. Fark etme­miş olabilirsin ama o fiyakalı kahveyi almak Cain için büyük bir taviz.”

Julia konuyu değiştirmenin iyi olacağını düşündü. “Söylesene, Cain neden bu kadar... Mesafeli?” Doğru kelimeyi aramıştı. Mesafeli demek, soğuk ya da kötü kalpli demekten daha iyiydi; gerçi bir zamanlar bu iki sıfatın onu tanımladığını düşünüyordu.

Bernie’nin neşesi sönmüştü. “Bu çocuk pek kolay bir hayat yaşamadı. Cain daha dört yaşındayken annesi onu terk edip gitti. Benim oğlumu sorarsan, o da tek başı­na çocuk büyütmek hakkında hiçbir şey bilmiyordu; bu yüzden Cain’i bana ve eşime bıraktı. Oğlum Carl’ın, eşi onu terk edip gittikten sonra kalbi kırıldı. N e duygusal olarak iyileşebildi ne de oğluyla arasındaki ilişkiyi dü­zeltebildi. Bu konuda kendini suçlu hissediyordu ve bir süre sonra buraya uğramayı da bıraktı.”

“Ah.” Yani kısacası, Cain’in anne ve babası onu terk etmişlerdi.

Bernie anlatmaya devam etti. “Cain’in babasına ihti­yacı vardı. Onun boşluğunu elimden geldiğince doldur­maya çalıştım ama aynı şey değildi tabii.”

Julia, Cain’i yargıladığı için kendini kötü hissetmeye başladı.

Page 79: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

“Sonra oğlumuz bir trafik kazasında hayatını kaybetti. Cain o zamanlar on iki yaşındaydı. Babasının ölümünü çok zor atlattı.”

“Annesiyle iletişime geçti mi hiç?” diye sordu Julia. Bernie üzgün bir şekilde başını iki yana salladı. “Ney­

se ki torunumla eşimin arası çok iyiydi, gerçi Carkdan üç sene sonra eşimi de kaybettik.”

“Ah.” Julia sandalyesinde öne doğru eğildi.“Eşimin hastalığı Cain’in hayatında çok önemli bir

zamana denk geldi. Cain liseye gidiyordu ve o zamana kadar da hep iyi notlar alıyordu. Ben de yas tuttuğum için ne yazık ki onunla çok ilgilenemedim.”

Julia elini Bernie‘nin koluna koydu. “Ç ok üzüldüm.” “Uzun seneler önceydi. Sevdiğin birini kaybettikten

sonra hiçbir zaman tamamen iyileşemesen de alışıyor­sun bir süre sonra. Hayatımdaki bu kara deliğin etrafın­da yürümeyi öğrendim sayılır. Elimden geleni yaptım ama yeterli gelmedi. Neyse ki Cain çok sorun çıkaran bir genç değildi. İçine kapanıktı; sessiz ve çekingendi. Şimdi terk edilme korkusuyla hiç kimsenin ona çok yak­laşmasına izin vermiyor.”

Julia korkarak da olsa sorusunu sordu. “Cain anlamlı birliktelikler yaşadı mı hiç?”

“Romantik anlamda demek istiyorsun, değil m i?” Julia kafasını salladı.Bernie çenesini okşayarak sorunun cevabını düşün­

meye başladı. “Benimle çok şey paylaşmaz. Babaanne­sinin ölümünden sonra duygularını kapattı sanki, tıpkı Gayle onu terk edip gittiğinde Cain’in babasının yaptığı

Page 80: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

gibi. Birkaç sene önce hayatında bir kadının olduğunu biliyorum. Birlikte çalışıyorlardı. Cain o kadının akıl hocası olmuştu ama bence aralarındaki ilişki daha ileri bir düzeydeydi. Bundan başka anlatacak bir şey bilmi­yorum, ancak şunu söyleyebilirim ki Cain’in birkaç defa ondan bahsetmesinin temel sebebi o kadın hakkında ciddi düşünüyor olmasıydı. Sonunda kendini açmaya başladı diye sevinmeye başlamıştım ama sonrasında hiç­bir şey olmadı ve Cain’in gözlerindeki ışık yok oldu.”

“N e oldu ki?”Bernie kafasını salladı. “Tam olarak emin değilim fa­

kat altındaki anlamı düşünürsek, bence bu kadın terfi al­mak için Cain’in sevgisini kazandı ve onunla bu yüzden sıkı fıkı oldu. Kadının, istediğini aldığı anda ona tekmeyi attığını düşünüyorum.”

Julia gözlerini kapattı bir an. Bu ona çok şey ifade edi­yordu. “Sosyal hayatını sordum fakat cevap vermeyi red­detti ya da hızlıca konuyu değiştirdi.”

Ju lia’nın Cain hakkmdaki bütün olumsuz düşünce­leri kaybolmuştu. Cain’in ailesi ve onu kişisel kazanımı için kullanan kadın hakkmdaki gerçekleri öğrenmek Ju - lia’nın bakış açısını değiştirmişti.

“Bahsettiğin bu iyilik deneyinin tam da torunumun ihtiyaç duyduğu şey olduğunu neden söylediğimi şimdi anlamışsındır.”

“Kendimi çok kötü hissediyorum.”“N eden?” diye sordu Bernie.Julia, suçluluğunun yüzünden okunduğundan emin­

di. “Aslında Cain hakkında nazik, güzel düşüncelerim yoktu.”

Page 81: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

“Endişelenme. Zamanla olur.”Yaşlı adamın bu cümlesi Julia’yı sarstı. “Zamanla mı?

N e demek istiyorsun?”“Görürsün.” Bernie hemen konuyu değiştirdi. “Pişti

oynamayı biliyor m usun?”“Biliyorum. Dedem öğretmişti.”Bernie'nin yüzü N oel arifesinde yanan mumlar gibi

aydınlandı. “Bu yaşlı adamın gönlünü yapar mısın? Za­manın var mı?”

“Tabii ki. Beni yenebileceğini mi düşünüyorsun?” “Deneyebilirim.”Julie bir saat boyunca Bernie'yle pişti oynadı. Yaşlı

adam, Julia’ya torunu hakkında hikâyeler anlatmaktan mutluluk duymuştu fakat daha sonra Ju lia’nın Cain hakkında düşündüğünden çok daha fazla şey bildiğini fark etti.

“Köpeğinden hiç bahsetmiş miydi?”“Schroeder’ı mı kastediyorsun?”“Hayır, Bogie’yi.”“Hayır. Bilmiyorum.”“Bogie’ye yavru bir köpekken bakmaya başlamıştı.

O köpeği sanki insanmış gibi seviyordu. İkisi her şeyi birlikte yapıyorlardı. Bogie, büyük köpekler için olduk­ça yaşlı sayılabilecek bir yaşa, on bir yaşına kadar yaşadı. Cain onu uyutmak zorunda kaldığında yıkılmıştı. Ona yetiştirebileceği, besleyebileceği başka bir köpek almak istedim ama Cain bunu da reddetti. Onun tekbir köpeği olduğunu söyledi.”

“Ama şimdi Schroeder var.”

Page 82: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

“Schroeder benim köpeğimdi. Buraya, getiremedi­ğim için Cain onu almayı kabul etti. Köpeğin ihtiyaçla­rını anlayabildiğini biliyorum ama Schroeder’e alıştığı o sıcak ilgiyi gösterdiğinden şüpheliyim.”

Yaşlı adam, sanki bilmek istediği her şeyi Julia ona söyleyecekmiş gibi genç kadının yüzüne baktı.

“Bu konuda bir şey söyleyemem ama Cain’in her gün Schroeder’i yürüyüşe çıkardığını biliyorum.”

Bernie’nin ifadesi değişti, düşüncelerinden sıyrılmış­tı. “Cain duygularını pek göstermez. N e hissediyorsa içinde yaşar. Senin bu iyilik projenin ona iyi gelmesini umuyorum. Onun ihtiyaç duyduğu şey bu işte.”

Birkaç el daha iskambil oynadılar. Julia çıkmak için hazırlanırken hava kararmaya başlamıştı. Paltosunu ve çantasını alarak yaşlı adama teşekkür etti. “Bernie, harika bir akşam geçirdim. Sana ne kadar teşekkür etsem azdır.”

“O zevk bana ait. En son ne zaman böyle güzel zaman geçirdim hatırlamıyorum. Tekrar beklerim.”

“Geleceğim ve bir sonraki ziyaretimde o kurabiyeler­den getireceğim.”

“Aptal torunum gibi geri çevirmeyeceğimden emin olabilirsin.”

Julia öne doğru eğilerek yaşlı adamın kırışmış yana­ğını öptü. “Bu ziyaretimden Cain’e bahsetmesen daha iyi olur.”

“Bence de öylesi daha iyi,” diye ona katıldı Bernie. “Gelişmelerden haberdar et beni. O n iki günlük deney demiştin, değil m i?”

“On iki günlük. Bugün beşinci gündü.” Ju lia’nın blo-

Page 83: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

gundan bahsetmemesinin birçok nedeni vardı ama en önemlisi yaşlı adamın bu konuyla ilgisinin olmamasıydı. Yani, bloğun ne olduğunu bile bilmiyor olabilirdi.

“Yakında tekrar uğrayacağım.”“Güzel. Dört gözle bekleyeceğim. Ayrıca bir de rö­

vanş maçı talep ediyorum,” dedi yaşlı adam elini iskam­bil kâğıtlarının üzerine koyarak. “Deden sana bu oyunu öğretmekle iyi bir iş yapmış, iyi bir rakip oldun.”

Julia bu övgüyü kabul ederek oradan ayrıldı.

Saat geç olmasına rağmen, Julia evine giderken Noel pazarına uğradı ve küçük bir ağaçla büyük bir çelenk aldı, ikisini birden taşımakta biraz zorlandı. Apartma­na geldiğinde asansördeki uyarıyı gördü: G EÇ İC İ BİR SÜ R E SERVİS DIŞI.

“Aman ne güzel,” diye mırıldandı alçak sesle, bu ye­nilgiyle omuzları düştü. U zun bir gün geçirmişti ve ayakta uyumak üzereydi.

“N e oldu?”Cain, elinde yemek paketiyle Ju lia’nın tam arkasında

duruyordu.Julia ona baktı. “Asansör servis dışıymış.”Adamın yüzüne alaycı bir gülümseme yayıldı. “Noel

ağacıyla başın dertte gibi görünüyor.”Julia duraksadı, başka yöne bakamıyordu. Cain gü­

lümsediğinde çok çekici bir adam oluyordu. Kendini iyi hissetmediği zamanlarda bile çok yakışıklı görünüyordu ve bu haksızlıktı. “Hiç de komik değil.”

Page 84: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

“Tam tersine. Bu ağacı dik merdivenlerden çıkarak üçüncü kata kadar nasıl götüreceğini izlemek için sa­bırsızlanıyorum.” Cain, merdivenlerin yanındaki kapıya doğru yürüdü ve kapıyı açtı. “Geliyor m usun?”

Julia ona bu zevki yaşatmamaya kararlıydı. “Sen ön­den git. Yemeğinin soğumasını istemeyiz, öyle değil m i?”

“Senin ağaçla cebelleşmeni kaçırayım, öyle mi? H a­yatta olmaz.”

“Bunun eğlenceli bir şey olduğunu düşünmen ne ka­dar hoş.”

“Hadi ama,” diye ısrar etti Cain, kafasını merdiven boşluğuna uzatırken. “Kapı tutucu değilim ben, biliyor­sun değil m i?”

Julia elini beline attı. “Fark etmemişsindir diye söylü­yorum, biraz yardım alsam fena olmazdı.”. Cain kaşlarını kaldırdı. “Senin adına bina yöneticisiy­le konuşmamı ister misin?”

Adam çok sinir bozucuydu. Onu yok saym akjulia’nın yapabileceği en iyi şeydi. Bu yüzden ağacı merdivenlere doğru taşımaya başladı. Noel ağacı çok büyük olmama­sına rağmen -boyu bir metre kadardı- ağırdı. Julia, ada­mı görmezden gelmek konusunda kararlı bir şekilde, ilk birkaç basamağı çıktı ve ağacı mermer basamağa bırakıp duraladı. Tırabzandan eğilerek Cain’e baktı. Adam res­men onun bu işi kadının tek başına yapmasını izliyordu. Hiçbir şey olmasa bile çok iyi bir blog malzemesi çık­mıştı. Gerçek bir Ebenezer anı yaşanacağı kesindi.

“Latte için teşekkür etmeliyim sana,” dedi Julia nefes nefese.

Page 85: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

“Aldın mı?”“Bu sabah Phil benim için otobüs durağına getirdi.

Naneli mocha benim en sevdiğimdir, hatırlamışsın.”Cain kollarını kavuşturdu ve Julia’nın konuşmasına

devam etmesini bekledi.“Reddetmeliydim belki de,” dedi Julia sert bir şekilde.“Niye reddedecekmişsin?”“Sen reddetmiştin.”Cain, işaret parmağını sağa sola salladı. “Hayır, ikisi

farklı durumlar.”“Her neyse. Kurabiyelere ne diyorsun? Onları da red­

detmiştin.”“Kiloma dikkat ediyorum.”Cain’in bir gram bile fazla kilosu yoktu. Apaçık ba­

haneydi bu. Başka şartlar altında olsa, Julia bunu söyler­di. Neyse, en azından konuşuyorlardı ve çok eğlenceli bir sohbet olmasa da son birkaç gün içindeki ilk gelişme buydu.

Julia merdivenin geri kalanını çıkmak için ağacı sırt­ladı ve merdiven bitimine vardığında durdu. “Seni takip ve taciz ettiğimi söyleyerek hakkımda yaptığın yorumun seviyesinin düşük olduğunu fark etmişsindir umarım.”

Cain omuz silkti. “Evet, öyleydi.”“Özür dileyecek misin?” Julia, kötü bir bakış atarak

genç adama meydan okudu.Cain, onun bakışlarına karşılık verdi ve gülümseme­

sini bastırmaya çalıştı. “Onun yerine ağacı üçüncü kata kadar taşısam nasıl olur?”

Julia aptal değildi tabii. “Anlaştık.”

Page 86: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Cain, onun elinden ağacı aldı ve kalan merdivenleri hiç çaba sarf etmeden çıkmaya başladı. Julia da elinde çe- lenkle onun arkasından çıkmaya devam etti; üçüncü kata geldiklerinde nefessiz kalmıştı. Çantasından anahtarları çıkarırken Cain de kapının dışında onu bekledi.

“Benimle karşılaşmamak için asansörü kullanmama konusunda ciddi miydin?” diye sordu Cain. O sırada Ju ­lia anahtarı deliğe sokmuş ve dairenin kapısını açmıştı.

“Fikrimi değiştirdim. Hem zaten asansör servis dışı olduğuna göre karşılaşma konusunda endişelenmemiz gerekmez.”

“Doğru söyledin.”“Olur da yarın sabah asansör çalışırsa ve işe gitmek

için seninle aynı zamanda çıkmış olursak, ya merdiven­leri kullanmanı ya da beklemeni öneririm sana.”

Cain başını yana eğdi. “İşe geç kalmamı istemezsin, değil m i?”

Julia soğukkanlı bir şekilde omuz silkti. “Senin bile­ceğin iş.”

“Ben seninle asansöre binmeyi kabul ediyorum,” dedi Cain. Ağacı evin içine taşıdı. “Bunu nereye koymamı is­tersin?”

“Camın önüne.” Julia, Cain’in az önce söylediklerini düşünüyordu. “Neşeli tavırlarımın ve eğlenceli konuş­mamın önemi olmadığını mı söylüyorsun?”

“Öyle söylemedim.”“N e demek istedin o zaman?”Cain, Ju lia’nın sorusunu duymazdan gelerek ağacı ca­

mın önüne koymak için eğildi. “Ağacı koymak için ayak­lık var m ı?”

Page 87: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

“Evet var. Soruma cevap vermedin.”Adam kaşlarını çattı. “Asansöre binmek konusunda

mı? Söylediğim şey gayet basit. N e işime geç kalmak is­terim ne de senin otobüsü kaçırmanı.”

“Daha erken çıkabilirsin, farkındasm değil m i?”“Sen de öyle. Büyütülecek bir şey yok. N e istersen

onu yap.”Cain, Julia’nın ona eşlik etmesinden hoşlandığını

belli etmektense işkence görmeyi tercih ederdi. “Ayaklığı getirecek misin artık?” diye çıkıştı.

Julia yatak odasına gitti ve gardırobunun en üst böl­mesine uzanarak N oel eşyaları yazılı kutuyu aldı. Ağaç ayaklığı da bu kutunun içindeydi.

“İşte bu,” dedi adam. “Ağacı tut ki ben de ayarlamaları yapayım.”

Cain dizlerinin üzerine çökmüş bir şekilde ağacın gövdesini ayaklığa oturtmaya çalışırken Julia da ağacı or­tasından tutuyordu.

“Yardımın için minnettarım,” dedi Julia ve gerçekten de öyleydi. Daha o günün sabahında gırtlaklamaya ha­zırlandığı -hatta buna çok istekli olduğu- Cain M addox onu etkilemişti. Cain’in ona karşı davranışındaki farklı­lık günden güne genç kadını şaşırtıyordu.

“Cain?”“N e var?”“N eden bana yardım ediyorsun?”Cain, kalçasından güç alarak doğruldu ve Ju lia’ya bak­

mak için kafasını kaldırdı. “Etmememi mi isterdin?” “Hayır. Şaşırdım sadece.”

Page 88: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Genç adam ellerini beline koyarak tekrar öne eğildi. “İlla bilmek istiyorsan söyleyeyim; bana karşı yaptığın hareketlerin nahoş olmadığına karar verdim. Senin bu Pollyanna hallerine bir anlam veremesem de alışmaya başladım.”

Julia gülümsemesini saklamak için elinden geleni yaptı.

“Biraz abartıya kaçtın ama katlanabilirim.”“N e kadar da kibarsın!” diye homurdandı Julia.Cain kıkırdadı. “Haklı olduğuna karar verdim. D e­

dem için doğum günü hediyesi aradığımı bilemezdin ve ben de senin o mağazanın erkek giyim bölümünde çalış­tığını bilemezdim.”

“Seni destekli yaşam tesisine kadar takip etmedim ay­rıca.”

“Haklısın.”Cain ağacı kurmaya devam etti. Bir yandan ayaklığın

vidalarıyla uğraşıyor, bir yandan da konuşuyordu. “Er­keklerle sorunun olduğunu kabul etmelisin.”

“Ah, cidden söylüyor musun bunu!” Bu adamla işler çok yavaş ilerliyordu, resmen işkence eder gibiydi.

“Eleştirmek değil amacım ama bir erkeğe muhtaçsın bence.”

Ju lia’nın ağzı açık kaldı. “Bir erkeğe mi muhtacım?” diye tekrar etti. Ç ok öfkelenmişti ve sinirden patlamak­tan korkuyordu.

“Beni yanlış anlama. Gururum okşandı.”Julia ağacı bıraktı ve ağaç küçük mutfak masasına çar­

parak yere düştü.

Page 89: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

“Hey!” diye bağırdı Cain. “Niye bıraktın? Dört vida­dan üçünü takmıştım.”

“Çık dışarı,” diye bağırdı ve kapıyı gösterdi Julia.Cain’in şaşkınlığı yüzünden okunuyordu. “Derdin

ne senin?”“Öncelikle, konu erkeklere geldiğinde zorlandığım

falan yok; öyle olsaydı bile, Seattle‘da ilgimi çekebilecek son erkek sen olurdun.”

Cain gülümseyerek gözlerini kırpıştırdı. “Kanıtlar tam aksini gösteriyor ama.”

“Teşekkürler, Sherlock.”Cain, Julia’nın açık bir şekilde onunla flört ettiği­

ni zannediyordu. Aksini kabul etmek onun için zordu. Gerçi Ju lia’nın, onun ilgisini çekmek için ne kadar çaba sarf ettiğine bakılırsa mantıklıydı bu düşünce. Bu du­rum, Julia’nın deneye başlarken göz önüne almadığı bir şeydi.

“Hadi ama Julia. Bu ağacı ayaklığa takmamı istiyor musun, istemiyor musun? Seçim senin.”

Julia seçeneklerini ölçüp tarttı. Öfkesine yenilebilir ve sonra kendi başına bununla uğraşmak zorunda kalabilir­di; ya da gururunu ayaklar altına alabilir ve Cain’in işini bitirmesine izin verebilirdi. “Tamam, iyi, bitir işini.”

Cain ağacı dikleştirdi ve Julia da son vida takılana ka­dar ağacı ortasından tuttu. Julia’nın ağzını bıçak açmı­yordu; Cain’in eline ona karşı kullanabileceği bir başka koz daha vermek istemiyordu.

Cain bu sessizliği bir soruyla bozdu. “N e kadar za­mandır piyano çalıyorsun?”

Page 90: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

“Müziği gürültü olarak algılıyorsun diye düşünüyor­dum .” Cain birkaç gün önce bu konuda büyük bir ger­ginlik yaratmıştı.

“O gece başım ağrıyordu.”“Ah, öyle m i?”“Diğer her şeyde olduğu gibi, bunda da benden bir

özür bekliyorsun sanırım.”“Hiç de değil.”“İyi, çünkü özür dilemeyecektim.” Cain işini bitirdi

ve tekrar kalçalarından güç alarak doğruldu. “Düzgün oldu m u?”

Julia bir adım geriye gitti ve ağacı inceledi. Sonra ba­şını salladı. “Evet. Teşekkürler.”

“Benim için bir zevkti derdim ama kalçamda biraz ağ­rıya sebep oldu.”

“Niye yaptın o zaman?” Bu adam gerçekten de çok rahatsız edici biriydi.

“Öncelikle bu konuda yardıma ihtiyacın vardı ve ay­rıca senden daha önce düşündüğüm kadar nefret etme­diğimi öğrendim; tabii bu biraz şaşırtıcı oldu.”

Julia bir kahkaha patlattı ve elini kalbine bastırdı. “Ki­min aklına gelirdi, değil m i?”

“N e?” diye sordu Cain gülünç bir ifadeyle Ju lia’ya ba­karken.

“Senin tatlı dilli bir şeytan olduğun.”Cain kahkaha attı. Kendini toparladı ve yemek paketi­

ni aldı. “Sabah görüşürüz.”Julia onun asansörde karşılaşacaklarını ima ettiğini

dairenin kapısı kapanana kadar fark etmemişti.

Page 91: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Julia’nın Bloğu

NOEL’E ON İKİ GÜN KALA

18 AralıkBenim tipim değil

Vay canına! Kadın dayanışmasını çok iyi biliyorsunuz kızlar! Bütün yorumlarınızı ve önerilerinizi okudum; benimle iletişime geçen herkese teşekkür etmek istiyo­rum. Hiçbir korkum yok, devam etmek konusunda son derece istekliyim.

Tahmin edin ne oldu! Cesaretin en büyüğü Ebene- zer’in kendisinden geldi. Evet, yanlış okumadınız. Bu hiçbir şeyden memnun olmayan adamın etrafına ördüğü kalın duvarlar ilk çatlağını aldı. Cumartesi günü yaptı­

Page 92: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

ğı suçlamadan sonra pişman olduğunu göstermek için bana bir latte ısmarladı.

Şaşırdığımı söylemeliyim. Neredeyse bu bloğu oku­duğunu düşüneceğim (okumadığına sizi temin ederim). Devam etmem için gerekli olan bütün teşviki vermiş oldu.

Dahası, artık benimle konuşuyor. Yani tek kelimelik kısa ve öz cevaplar yerine düzgün bir konuşmadan bah­sediyorum.

Ondan bir şey öğrendim, kendisinin söylediği bir şey. Sabah asansöre binip binmeyeceğimi sordu bana. Basit bir soru, öyle değil mi? Cumartesi günü yaşadığımız fi­yaskodan sonra, onunla karşılaşmamak için vardiyamı tekrar ayarlamakta kararlıydım. Cain’in söylediğine göre çok ileri gitmişim.

Yola gelmemesine ve bunu hâlâ kabul etmemesine karşın artık benimle ilgilenmeye başladı. Hâlâ benim sa­bahki neşemden şikâyet etmesine rağmen gizliden gizli­ye bundan hoşlandığına inanıyorum.

Bu arada, bir de onun dedesiyle tanıştım ve kendisi bana bazı gizli bilgiler verdi. Tam şüphelendiğim gibi, Ebenezer ona yanlış yapan bir kadınla birlikte olmuş. Tabii bu durum da onu ilişkilerden soğutmuş. N e kadar şaşırtıcı ama, öyle değil mi?

N oel ağacımı kurmaya yardım etmek için geldiğinde benim romantik anlamda ondan hoşlandığımı ima etti, hatta bir erkeğe muhtaç olduğumu söyledi. Benden ra­hatsız olmadığı birkaç dakika bile yoktur bence. Dilimi tutmak için elimden geleni yaptım, onunla flört etmekle suçlanmak bana göre değil. O benim tipim değil.

Page 93: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Kesinlikle olmaz. İlgilenmiyorum.Yarın tekrar rapor vereceğim.

Page 94: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

A L T IN C I B Ö L Ü M

Julia bunu kabullenmekten nefret ediyordu ama pa­zartesi sabahı Cain’i görmek için sabırsızlanıyordu. Ka­pıyı dinledi bir süre fakat bu ona sonsuzluk gibi gelmişti, gelen giden kimse yoktu. Ju lia’nm asıl amacı, her sabah aynı saatte tesadüfen karşılaşıyorlarmış havası yaratmıştı. Gerçek öyle değildi tabii ki. Bu ufak oyununu birden fazla kez oynamıştı.

Zaman geçtikçe fazla seçeneği kalmamıştı. Ya çıkacak ya da otobüsü kaçıracaktı. Cain ortalarda yoktu. Ya nor­malden daha erken çıkmış ya da geç kalmıştı. Julia gidip adamın kapısını çalmak istese de buna direniyordu.

Julia niyetini yanlış ifade ettiği için şimdi daha da tedbirli davranıyordu. Cain’in, onun kendisine karşı ro­mantik bir şeyler hissettiğini düşünmesine neden olması deneyin bir parçası değildi. Yine de Cain ikisinin sabah

Page 95: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

karşılaşması hakkında bir şey ima etmişti; Julia bunun ne olduğunu merak ediyordu. Bu adamı tanımak, Julia’nın sürekli tahmin yürütmesine ve tetikte beklemesine ne­den oluyordu.

N oel yaklaştıkça, mesai saatleri iyice çılgın bir hal al­maya başlamıştı. Mağazalar en mükemmel hediyeyi en uygun fiyata bulmaya çalışan müşterilerle dolup taşıyor­du. Bu kadar yoğun olunca saatler de daha çabuk geçi­yordu Julia için.

Öğle yemeği molasında, bloğundaki yorumları okur­ken yemeğinden lokma alabilmişti ancak. Görüntüleme sayısı tam iki katına çıkmıştı.

İki katına!

SassySusan: Gördün mü? İşe yarayacağını bili­yordum. Planına sadık kalmana sevindim. Onun dedesiyle tanıştın, değil mi? Sen de hileci küçük bir şeytan olmaya başladın.

JingleBellGirl: Senin tipin olmadığını kim söy­ledi? Latte getirmiş sana. Daha ne istiyorsun?

Sayfalarca yorum vardı. İnsanlar bu projeyi sevmiş­lerdi ve teşvik etmek için ellerinden geleni yapıyorlar­dı. Ju lia’nın okuyucularının en çok sevdiği ve bahsettiği şey Cain’in ona getirdiği latte olmuştu. Tıpkı Julia gibi, okuyucuları da Cain’in ona en sevdiği içeceği almasının müthiş bir değişim olduğunu düşünüyorlardı. Bu hare­ket, Cain’i alt etme konusunda iyiliğin onların düşündü­

Page 96: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

ğünden çok daha fazla işe yaradığının kanıtıydı. Julia’nın düşüncesine göre, o çatlağın kendini göstermesi fazla uzun sürmüştü ama sonunda olmuştu işte.

Noel ağacı meselesinden pek bahsetmemiş olması­na rağmen, okuyucularının birçoğu hemen fark etmişti. Ju lia’nın anladığı kadarıyla, Cain N oel’e karşı değildi; sadece buna dahil olmak istemiyordu. Geçmişe bakıldı­ğında bu mantıklıydı aslında. Uzun yıllardır sadece o ve dedesi olmuştu. Hediye alacağı arkadaşları ya da büyük bir ailesi yoktu. Ju lia’nın bu konuda bir fikri vardı.

Julia vardiyasını bitirir bitirmez Cain’in dedesini gör­mek için destekli yaşam tesisine giden otobüse bindi. O sabah yaptığı parça çikolatalı kurabiyeleri paketlemişti. Birkaç gün içinde yaptığı ikinci ziyareti için bahanesi buydu.

Resepsiyon masasındaki Sharon, Julia'yı görünce gü­lümsedi.

“Buranın müdavimi olmaya başladın.”“Sanırım öyle,” diye cevapladı Ju lia aceleyle. “Ber-

nie'nin odası 316‘ydı, değil m i?”“Muhtemelen orada değildir.”Julia birden durdu. “Ah, yine oyun odasında m ı?” “Olabilir. Bir kontrol edeyim.”“Tamam, teşekkürler.” Julia neşeyle beşinci kata çıktı.

Bernie'nin masada oturup, bir önceki gün yaptığı yap- bozla uğraştığından emindi. Köşede iskambil oynayan iki adamın olduğunu fark etti.

Bernie, Julia'yı gördüğünde gülümsedi. “Yine gel­mişsin.”

Page 97: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

“Ev yapımı kurabiye getireceğime söz vermiştim, öyle değil m i?”

“Getirdin m i?” Yaşlı adamın gözleri mutluluktan ko­caman açılmıştı.

“Getirdim tabii ki.” Julia çantasını masanın üstüne koydu ve içinden kurabiyelerin olduğu poşeti çıkardı.

“Ah, tatlım. Torunum bunları reddedecek kadar aptal olsa da ben memnuniyetle kabul etmeye hazırım.” Yaşlı adam hemen paketi açıp kurabiyeden bir tane aldı. Bir ısırık aldıktan sonra, çok lezzetli bir şey yermiş gibi göz­lerini kapattı. “Tahmin ettiğimden güzelmiş. Neredeyse karımın yaptıkları kadar güzel, nur içinde yatsın.”

“Teşekkürler.” Julia bir sandalye çekti ve oturdu. “Bu sabah Cain'le karşılaşmadık.” Günün büyük kısmında sabah onu görmediğini düşünmüştü. Sabah ritüellerine Cain pek alışmamış gibi görünüyordu.

“Hasta,” dedi Bernie ikinci kurabiyeye uzanırken.“Hasta m ı?” Bu bir şoktu. “Daha dün gece gördüm,

gayet iyi görünüyordu.”Bernie elinde kurabiyeyle bakakalmıştı. “Saat kaçtı?”“Hatırlamıyorum. Yedi civarıydı sanırım. N eden?”“O zaman da kendini çok iyi hissetmiyordu. Pazar

günleri öğleden sonra uğrar bana genelde ama midesi­ni bozan şeyin bana da geçmesini istemedi. Seni gördü­ğünde bundan bahsetmemesi şaşırtıcı.”

“N oel ağacını merdivenlerden çıkarmama yardım etti.” Julia açıklama yapma gereği duydu. “Asansör devre dışıydı.”

“Bu sabah konuştum onunla ve çok hasta olduğunu

Page 98: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

söyledi. Günün büyük bölümünde yataktan çıkamadı­ğından bahsetti. Grip olmuş sanırım.”

“Ah!” Julia birden kendini kötü hissetti. Cain hakkın­da bildiği az şeyden bir tanesi de onun kolay kolay hasta olmadığıydı.

“İyi misin?” diye sordu Bernie.“İyiyim,” diye başını kaldırdı Julia. “Bir fikrim var.

Noel akşamı için Cain'le bir plan yaptınız m ı?”“Burada akşam yemeği yeriz sadece. Neden soruyor­

sun?”“Benim evime gelmeye ne dersin? Yalnız olacağım,

siz gelirseniz yemek yapmak için bahanem olur.”“İyi yemek yapar mısın?”‘Yeterince iyiyim. Yalnız yaşadığım için çok fazla pra­

tik yapamıyorum,” diye açıkladı Julia. “Ama annemin ve anneannemin Noel tarifleri bende.” Bernie ve Cain’i akşam yemeğine davet etmek için bahane etmişti bunu.

“Bu kurabiyelerden de ikram edecek misin?”‘Yaparım tabii.”“Hindi ve yanındaki aperatifler?”“N e istersen,” diye garanti verdi Julia.“Ben varım o zaman.” Bernie kıkırdadı.“Komik olan nedir?”“Sen Cain’e iyi davranıyorsun ama bunun faydasını

gören kişi ben oluyorum.”Julia gülümsedi. “Cain benim çağırdığımı duyunca

reddedebilir, biliyorsun.”“Bırak etsin. Bir erkek, ev yapımı kurabiyeleri reddet­

mek istiyorsa bırak etsin. Ama ben bunu kaçıracak kadar aptal değilim.”

Page 99: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Julia bileğindeki saate baktı. Tatil programına yardım etmek için Gençler Kulübü’ne gitmesi gerekiyordu. “Benim gitmem gerek,” dedi.

“Tekrar teşekkürler,” dedi yaşlı adam, Julia çantasını alırken. “İstediğin zaman uğrayabilirsin.”

“Uğrarım .”“Kurabiye getirmek zorunda değilsin. Güzel yüzünü

görmek bile bu yaşlı adamın gününü aydınlatmaya ye­ter.”

Julia birden Bernie’ye sempati duydu. Sharon’ın de­diği gibi, gerçekten sevecen bir insandı. Eğildi ve adamı yanağından öptü. “Yakında tekrar gelirim.”

Bernie elini yanağına koydu. “Bir hafta tıraş olmaya­cağım,” dedi gülerek.

Julia, Gençler Kulübü’ndeki çocuklarla ilgilenirken hiçbir sorun yaşamadı. 23 Aralık gecesi için planladıkları programın repertuarındaki şarkıların provasını yaparken Julia da onlara eşlik etti. Gruptan birkaç çocuğu tanımak amacıyla gelmişti ve takıma hayran kalmıştı. Böyle bir işe gönüllü olarak katılma şansı yakaladığı için minnet­tardı. Mahalle çocuklarıyla çalışmayı seviyordu, bu yüz­den küçük bir katkıda bulunmak istemişti.

“Gerçekten minnettarım,” dedi Jerem y Craig prova bittiğinde.

Yılın ilk aylarında Jerem y ve Julia kısa süreli flört et­mişlerdi. Ancak ciddi bir şey olmamıştı. Julia adamdan yeterince hoşlanmıştı ve onun da aynı şekilde hissetti­

Page 100: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

ğinden emindi ama aralarında herhangi bir kıvılcım ol­mamıştı ve olmuş gibi davranmak aptallıktı.

“Memnuniyetle yapıyorum, biliyorsun.”Jeremy, Ju lia’ya sarıldı ve çıkışa kadar birlikte yürüdü­

ler. “Eve kadar yürüyor musun hâlâ?”“Evet, birkaç sokak nasılsa.”“İçime sinmiyor.”“Jeremy, son derece güvenli. Burası iyi bir mahalle.

Bir sorun çıktığını hiç görmedim. Sokaklar iyi aydınlatı­lıyor ve her yerde işyerleri var. Hiçbir şey olmaz.”

“Tamam, tamam.”“H em karate dersleri alıyorum ben.” Julia gerçekten

ders almıştı ama bu birkaç sene önceydi ve üç ders aldık­tan sonra bırakmak zorunda kalmıştı. Zamanı geldiğin­de kendini nasıl savunması gerektiğini ve tekme atmayı öğrenmişti. Bunun gerekli olmamasını umuyordu ama başına bir şey gelirse gayet hazırlıklıydı.

Öyle düşünüyordu.Julia eve dönerken, sık sık uğradığı ve akşam yemeği

için hızlı hazırlanabilecek bir şeyler aldığı meze dükkâ­nından geçti. Dükkânın sahipleri ile samimiydi. Ç ok aç olmasa da içeri girdi.

Levi elini kaldırarak onu selamladı. Akşam yemeği sa­ati geçmişti ve tezgâhın arkasından seçenekleri inceleyen müşteriler ağır ağır karar veriyorlardı.

“Bugün lezzetli ne yemeğin var?” diye sordu Julia tezgâha bakarken. Levi görüp görebileceğiniz en iyi sa­lataları yapardı fakat Ju lia’nın günlük pişirilen çorbalara özel bir zaafı vardı.

Page 101: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

“Lezzetli ne yemeğim var?” diyerek tekrar etti Levi N ew York aksanıyla. “Her şey lezzetli.”

“Eminim öyledir.”Levi tezgâha doğru eğildi. Ağırlığını ellerine vererek,

Ju lia’nm seçimini yapmasını bekledi.“Bugünün çorbası ne?”“Tavuklu erişte çorbası.”Julia kafasını kaldırdı. Tam da Cain’in ihtiyacı olan

şey. “Ondan bir kâse verir misin?”“Bir kâse çorba hemen geliyor.”Julia salataları da inceledi fakat hiçbiri ilgisini çekme­

di.‘Yanına ne vereyim?”“Bu yeterli.” Julia öğle yemeğinde çok yemişti.Çorbanın parasını ödedi ve eve doğru yola koyuldu.

Amacı, çorbayı soğumadan Cain’e götürmekti. Binaya girdiğinde ceketini-ve çantasını eve bıraktı ve doğrudan Cain’in dairesine yöneldi. Muhtemelen Schroeder’in de yürüyüşe çıkarılması gerekiyordu. Julia bunu yapmak için gönüllü olabilirdi.

Kapıy çaldı.Cevap yoktu.“Cain, ben geldim,” diye seslendi Ju lia kapıya kulağı­

nı dayayarak. Diğer odada bir hareketlenme duyduğuna emindi.

“Bunun beni kapıyı açmam için teşvik etmesi mi ge­rekiyor?” diye homurdandı adam.

Julia, Cain’in onun hasta olduğunu bildiğini bilmesi­ni istemiyordu. “Hadi ama, aç kapıyı,” dedi homurdan­maları duyunca.

Page 102: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

“Git buradan,” dedi Cain.“Hayatta olmaz. Bu sabah asansörde neden karşılaş­

madığımızı bilmek istiyorum.”“Niye umursuyorsun ki? Senden kaçıyorum işte.”“Hayır, kaçmıyorsun. Hatırlarsan, bu konu hakkında

özellikle konuşmuştuk. Neler olduğunu bilmek istiyo­rum.”

Kilidin açılma sesi geldi ve Cain kapıyı açtı. “Hasta-nyım.

Julia, sanki bunu daha yeni öğreniyormuş gibi derin bir iç çekti. “Ben de öyle düşündüm.”

“Niye öyle düşündün?” Kapı aralıktı.“Dediğim gibi, bu sabah seni asansörde göremeyince

bir şeylerin ters gittiğini anladım. Bu ufacık aralıktan mı konuşacağız yoksa beni içeri davet edecek misin?”

“Hayır. Git buradan.”“Schroeder nasıl? Dışarı çıkması gerekiyor m u?”“Bina yöneticisi dışarı çıkardı onu.”“Hadi ama Cain, bunları aştığımızı düşünüyordum.

Bırak da içeri gireyim.”Cain, Ju lia’nm duyamayacağı kadar kısık sesle bir şey­

ler mırıldandı. Bütün konuşma içerisinde iyi tek bir şey yok gibiydi.

Cain istemeden de olsa kapıyı sonuna kadar açtı ve Ju lia da içeri girdi.

İçeri girdiği anda duraksadı. “Ahh! Berbat görünüyor­sun.” Gerçekten de öyleydi. Cain’in yüzü hayalet kadar beyazdı ve gözleri akıyordu. Bunlar yetmezmiş gibi saç­ları darmadağın olmuştu. Rahatlıktan çok uzak görünen

Page 103: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

uzun kollu bir tişört giymişti. Ayaklarında da beyaz spor çoraplarından vardı.

“Tamam, hasta olduğumu görmüş oldun işte. Şimdi git-”

Julia çorbayı gösterdi. “Sana akşam yemeği getirdim.”“İstemiyorum. Git hadi.”Ju lia elini beline koydu. “Beni yollamaya neden bu

kadar meraklısın? Beni gördüğüne hiçbir zaman mutlu olmuyorsun.”

Cain, onun söyledikleri doğru değilmiş gibi kaşlarını çattı. Ama sonra düzeldi. Julia onun kabulleneceğinden şüpheliydi ama adamın yüzündeki ifadeden her şey an­laşılıyordu.

“Anlamadıysan söyleyeyim, grip oldum ben. Sen de mi olmak istiyorsun?”

“Endişelenme. Ben grip aşısı oldum.” Julia tartışmak istemiyordu, bu yüzden Cain’in etrafından dolanmış ve oldukça kötü durumdaki mutfağa adımını atmıştı. La­vabo bulaşıklarla doluydu ve kullanılmış çay poşetleri de dahil olmak üzere her şey tezgâha saçılmıştı. Julia bu karmaşayı görmezden gelerek bir kâse aldı raftan.

“Julia, ciddiyim ben.”“Ben de öyleyim,” dedi Ju lia omzunun üstünden. Kâ­

seyi aldı ve çorba kabını tezgâha koyarak'kapağını açtı. Mutfak tavuk ve erişte kokusuyla dolmuştu. “Bugün bir şey yedin m i?” diye sordu sıcak çorbayı kâseye dökerken.

“Hayır.”“Ben de öyle düşünmüştüm. Otur bakalım.” Julia,

yemek yemesi için Cain’e tezgâhı işaret etti.

Page 104: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Cain tekrar homurdanmaya başladı ama Ju lia’nın söylediğini yaptı. Julia da tezgâhın diğer tarafına oturdu ve çatal kaşıkları bulana kadar çekmeceleri açıp kapattı. Daha sonra bir kaşık aldı ve Cain’e uzattı.

Cain ona sert sert bakarak çorbasından belli belirsiz bir yudum aldı. Bu sırada Julia da onu izliyordu. Ada­mın bakışı, ne kadar hızlı yerse kadından o kadar hızlı kurtulacağını söylüyordu.

“Ee?” diye sordu Julia ellerini tezgâhın ucuna koyarak destek alırken.

“Ee derken?”“İlaç gibi geldi, değil m i?”Cain kafasını salladı. Bunun Julia için küçük de olsa

bir zafer olduğunu tahmin edebiliyordu.“Biraz uzanmak istiyorum.”“Uzanmalısın da zaten.” Koltuk darmadağındı. Ca-

in’in günün büyük bölümü orada geçirdiği belli oluyor­du. Julia hiç soru sormadan koltuğa gitti ve battaniyeyi katlayıp yastıkları havalandırdı.

“Sen ne zaman Florence Nightingale’e dönüştün?” diye sordu Cain koltuğa giderken.

Julia saatine baktı. “Yaklaşık on dakika önce. Hemen geleceğim.” Cain’in yanından ayrıldı ve birkaç dakika sonra, elinde sarı lastik eldivenler, plastik kova ve deter­janla döndü.

“N e yapıyorsun sen?”“Temizlik.”Cain kızgın bir şekilde kaşlarını çattı. “Yapma.”Julia ona baktı.

Page 105: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

“N e olursa olsun yapacaksın, değil m i?” dedi Cain.“Evet.”Adam gözlerini kapattı ve homurdandı. “Azıcık gü­

cüm olsaydı seninle tartışırdım.”“Kaybettin. Nefesini boşa harcama.”Cain’in dairesi Ju lia’nınkinin tam karşısındaydı ve

onunkinin tıpatıp aynısıydı, bu yüzden Julia her yeri bi­liyordu.

“Julia,” diye bağırdı Cain. Sesi kısıktı. “Beni üzüyor­sun.”

“Biliyorum. Bulaşıklar iki dakikaya bitmiş olur, sonra da Schroeder’i dışarı çıkarırım.”

Tartışma bitmiş gibi görünüyordu.“Evet!” diye bağırdı Cain birkaç dakika sonra. “N e­

redeyse bitirdiğini söylemiştin. Şimdi ne yapıyorsun?”“Hiçbir şey.”Cain koltukta oturmuş, etrafında dönüp duran genç

kadını takip ediyordu. Gözlerini kapattığında kendiy­le tartışıyor gibiydi. “Tanrım, bu inatçı kadından kurtar beni.”

“Daha çok dua et,” dedi Julia neşeli bir şekilde. C a­in’in yatağını ve çarşafları düzeltti.

Cain hareket edemeyecekmiş gibi göründü bir an. Çünkü yatak odasına gidiş yolu kapanmıştı.

“Um arım çok güçsüz olmasaydım buna asla katlan­mayacağımı biliyoısundur.”

“Biliyorum. Sen bana yardım ettin ve ben de bu şekil­de ödüyorum borcumu.”

“N e zaman yardım ettim sana?”

Page 106: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

N e kadar da çabuk unutmuştu. “Ağaç işte, unuttun mu? Bana yardım etmek için ağacı merdivenlerden çıka­rıp kurmuştun.”

Cain yaptığını önemsememiş gibi gözlerini devirdi. “Ve çok minnettarım bunun için. Güzel bir sohbet

olmuştu.”Cain sert bir şekilde kaşlarını çattı. “Ben minnettar

değilim.”“Olacağını düşünmemiştim zaten.” Koşullar fark­

lı olsaydı buna asla katlanmayacağını söylemeye gerek yoktu. “Çorbanı bitirdin m i?”

Cain’in cevabı ani ve keskindi. “Evet.”“İyi. Bahse girerim kendini daha iyi hissediyorsun-

dur.”“Susma hakkımı kullanıyorum.”Julia güldü. “Ben de öyle düşünmüştüm.”“Böyle üzerime titremene gerek yok; ayrıca seni hasta

etmek istemiyorum. Git hadi.”Ju lia ’nm kalbi hızla çarptı birden. “Benim hasta ol­

mamı istemiyor musun? U m urunda olduğumu görmek ne kadar güzel.”

“Saçmalamayı kes Julia. Şu an tek ihtiyacım olan şey dinlenmek ve uyumak, ama ne yazık ki sen ikisini de imkânsız hale getiriyorsun.”

“Beş dakika ver bana. Sonra seni yalnız bırakacağım. Anlaştık mı? Ben de hasta oldum daha önce, kendini na­sıl hissettiğini biliyorum.”

Cain omuzlarını silkti. “Ama sonra gideceksin.” “Evet, efendim. Hemen gideceğim, efendim. Siz ne

derseniz, efendim.”

Page 107: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Cain gülümsedi; bunun hoşuna gittiğini kadına belli etmemek için mücadele etti fakat Julia fark etmişti.

“Tam bir baş belasısın.” Cain, Julia bulaşıkları maki­neye dizip çalıştırana kadar ön kapıda bekledi. “Neden bu kadar uzun sürdü?” diye sordu.

“Sabır, dostum. Sabır.”“Anlamadıysan söyleyeyim, ben pek sabırlı değilim­

dir.”“Biliyorum,” dedi Julia koridora çıkarken. “Yarım saat

sonra Schroeder’i almak için geleceğim.”“Git artık.”Cain, aslında bundan hoşlanıyordu.“Sadece yardım etmeye çalışıyorum. Sen de benim

için aynısını yapardın.”“Hayır, yapmazdım.”“Evet, yapardın. Neyse, Schroeder’in tasması nere­

de?”“Banyodaki en üst çekmecede.” Cain’in sabırsız tavır­

ları açıkça belli oluyordu. “Git artık, tamam mı? Tekrar uzanmam gerekiyor. Biraz başım dönüyor.”

“Yardıma mı ihtiyacın var?”“Tek ihtiyacım olan şey biraz uzanmak ama senin yü­

zünden yapamıyorum.”Julia, Schroeder’i bıraktı ve Cain’in bileğini tuttu.

“Bırak da koltuğa kadar gitmene yardım edeyim.”Cain’in hiç zorluk çıkarmadan bu teklifi kabul etme­

si Ju lia’yı şaşırttı. Genç adam koltuğa yığıldı, çok kötü olduğu her halinden belli oluyordu. Julia onun yanın­dan ayrılmak istemedi ve oyalanmanın yollarını aramaya başladı.

Page 108: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

“Köpeği yürüyüşe çıkaracaksın sanıyordum?” “Çıkaracağım.” Ju lia daha fazla ertelemek için bir ba­

hane bulamamıştı.

Ju lia söz verdiği gibi Schroeder’i yürüyüşe çıkardı. Geri döndüğünde Cain’in kapıyı açık bıraktığını ve kol­tukta uyuyakaldığını gördü. Bir süre karşısında dikildi ve genç adama baktı, ondan ve son birkaç gündür araların­daki ilişkinin değişiminden etkilenmişti. Ju lia ona karşı yumuşamaya başlamıştı ve aynı şekilde Cain de bu ko­nudaki fikrini değiştirmişti. Bu hemen göze çarpmıyor­du ama didişseler bile genelde şakayla karışık oluyordu.

Ju lia’mn kendisine dikkatle baktığını anlamış olsa ge­rek, Cain telaşla gözlerini araladı. “Selam.”

“Selam,” dedi Julia sempatik bir şekilde. “Uyandır­mak istememiştim.”

Cain gözlerini kırpıştırdı ve sonra oturur pozisyona geçti. “Aslına bakarsan kendimi daha iyi hissediyorum. Çorba mı iyi geldi yoksa çam kokusu mu emin değilim.”

Julia gülümsedi, “ikisinin de etkisi vardır belki.”“Belki.”“Bir şey ister misin?” Julia oradan gitmek istemedi­

ğini fark etti -ki bu şaşırtıcıydı. Daha şaşırtıcı olan ise Cain’in de onun gitmesini istemiyor gibi görünmesiydi.

“Bir şey istemiyorum am a...” Durdu.“Am a?” diye tekrarladı Julia.“Birlikte televizyon izleyelim m i?”“O lur tabii.” H er şeyi sırf Cain’i daha iyi tanımak adı­

na yaptığına inandırıyordu kendini Julia.

Page 109: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

“N oel özel programları olmadığı sürece istediğin şeyi izleyebiliriz.”

“Ama hiç uyumlu değilsin,” diye sataştı Julia.Cain kötü kötü güldü. “Kırmızı Burunlu Ren Geyiği

Rudolph’u izleyebileceğimi düşünmüyorum, hepsi bu.”Birlikte oturup samimi bir sessizlik içinde bir saat ge­

çirdiler. Cain çok konuşmamıştı ve bu hiç sorun değildi. Julia, ayaklarının üstüne kıvrılıp yatan Schroeder’le bir­likte olmaktan memnundu.

Julia çıkarken Cain ona teşekkür etti.“Sabah görüşürüz,” dedi Julia. “Kendini daha iyi his­

sedersen tabii.”“Şimdiden çok daha iyi hissediyorum zaten. Bana eş­

lik ettiğin için teşekkür ederim.”Aslında teşekkür etmesi gereken kişi Julia’ydı fakat

Cain’in bundan haberi yoktu.

Page 110: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Julia’nın Bloğu

NOEL’E ON İKİ GÜN KALA

19 Aralıkİyi davranmam sana âşık olduğum anlamına gelmez.

Macerayı yarılamış bulunuyorum ve sonünda önemli bir ilerleme kaybettiğimi hissediyorum. Güne hayal kı­rıklığıyla başladım. Cain geleceğini söylese bile asansör­de Ebenezer anı yaşamadım.

Evet, doğru okudunuz. Cain beni ekti.Onun yüzünden neredeyse otobüsü kaçırıyordum.

Yol boyunca üzgündüm. Bu durum Cain’in benim arka­daşlığımdan zevk aldığı için yumuşamaya başladığını ve bu yüzden beni hayal kırıklığına uğratacak bu hareketi

Page 111: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

yaptığını düşünmeme yol açtı. Arkadaşlığımdan zevk al­ması konusunda biraz abartmış olabilirim ama anladınız siz beni.

Daha sonra, Ebenezer’in grip olduğunu öğrendim.Bunu öğrendiğimde ne kadar heyecanlanmış oldu­

ğumu kabul etmekten nefret ediyorum, aklınıza gelen sebeplerden dolayı değil ama. Evet, bu sabah onu neden göremediğimi açıkladım ama bundan daha fazlası var. iyilik yapmak için mükemmel bir şans değil mi ama? Deneseydim daha iyi bir plan bulamazdım.

İlk başta beni gördüğüne sevinmedi ve bunu kesinlik­le abartmıyorum. Tavuklu erişte çorbası götürmüştüm ona; bir yandan şikâyet ederken ve evinden çıkıp onu yalnız bırakmamı isterken bir yandan da çorbasını içti. Evini bile temizledim onun için, hem de deterjanla.

Tabii doğal olarak bu sürede aksi ve sabırsız davra­nıyordu, ki bu beklediğim bir şeydi. Gerçekten, tersini düşünsem bu benim aptallığım olurdu.

Ama asıl bombayı dinleyin. Sessiz bir şekilde evine girdiğim zaman, Ebenezer’in koltukta derin bir uykuya dalmış olduğunu gördüm. (Bilginiz olsun: Horluyor- du!) Sonra uyandı ve kalıp onunla birlikte televizyon izlemek isteyip istemediğimi sordu. Onun koltuğunda! Sadece ikimiz, bir saat televizyon izledik. Belki de daha fazla...

Yedinci Gün bize neler getirecek, sabırsızlıkla bekli­yorum ...

Page 112: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

YEDİNCİ BÖLÜM

Julia yazısını blogda paylaştı. Giriş kodunu girer gir­mez, dizüstü bilgisayarının ekranında yorumlar belirme­ye başladı. Sanki takipçileri onun gönderide bulunmasını bekliyorlardı. Julia, tıklama sayısının gittikçe çoğalması­nı tam bir şaşkınlıkla izledi. Bu iyilik projesinin insan­ları bu kadar etkilediğine inanmak zordu. Yorumlardan bazıları moralini bozmuştu. Ju lia’nm asıl niyeti hiç de o kadar muhteşem değildi. Cain’i yalnızca sinir bozucu buluyordu. Camm ie olmasaydı, tıpkı Cain’in ona aldırış etmemesi gibi, o da Cain’e aldırış etmemekten başka bir şey yapmazdı. Ardından şunu okudu:

#Çokyaşa: Sana teşekkür etmek istiyorum. Bu bloğu üçüncü gününde, bir iş arkadaşım benim­le paylaşınca okumaya başladım. Kayınvalidemle hiç iyi geçinemedik. Benden hiçbir zaman hoşlan­

Page 113: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

madı ve beni oğluna layık görmedi. Son beş yıldır birbirimize zorlukla tahammül ediyorduk. Senin bloğunu okuduktan sonra, şu iyilik temelli yak­laşımı denemem gerektiğine karar verdim. Onun melek şeklindeki heykelcikleri sevdiğini biliyorum ve bir çiçekçi dükkânının vitrininde sergilenen bir heykelciği görüp onun için satın aldım. (İnan ki bu kadın bana hiçbir zaman melek gibi davranmadı!) İşten sonra evine gidip hediyesini verdim. Bu bek­lenmedik ziyaretimden nasıl bir çıkarımda bulun­ması gerektiğinden emin olamadığını yüzünden anlıyordum. Ona, Jack için yeterli olmadığımı söy­lerken haklı olabileceğini ama belki de onun oğlu için uygun bir eş olmam konusunda bana yardım etmek isteyebileceğini dile getirdim. Bana sarıla­rak gözyaşlarına boğulup özür dilediğinde çok şa­şırdım. Aramızda barışın sağlanacağını hayal bile edemezdim. Teşekkür etmem kişi sensin.

Mandy: Gerçekten de onun bulaşıklarını mı yı­kadın? Yapma, kızım, sen bundan daha akıllısın. Eğer bir pasaklı gibi yaşamak istiyorsa, bırak da yaşasın. Bu yaptığın o kadar çok açıdan yanlış ki hangisinden başlayacağımı bilemedim.

Julia yorumları okumayı bitirdi, bunalmıştı. Bilgisa­yarını kapattı ve uzaklara bakarak oturdu. Saat geç ol­muştu, çoktan yatakta olması gerekiyordu ama kafası bloğunda ve kendisiyle Cain arasında olanlarla çok m eş­guldü.

Page 114: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

’Yaklaşık on beş dakika sonra, zihninde çeşitli tepkiler, özellikle de Cain ve Schroeder ile oturup televizyon sey­retmekten ne kadar keyif aldığı dönüp dururken, küve­ti sıcak suyla doldurarak içine girdi. Küvetten çıktıktan sonra üşüyüp muflonlu pijamalarını giyerek yatağa gitti. Baş ağrısının tutacağını hissebiliyordu ve güzel bir uyku çekmeye kararlı olarak iki aspirin içti.

Saat üç gibi uyandı ve hastalandığını hemen anladı.H em de aşırı derecede.Yorganını kenara fırlattı ve akşam yemeğinde yedikle­

rini çıkarmak için banyoya son anda yetişti.Of, olamazdı. Bu gerçekleşiyor olamazdı; olamazdı,

işte. Grip olmuştu. Homurdanarak yatağa geri döndü ve kıvrılarak cenin pozisyonunu aldı. Grip aşısını olmuştu. Korunuyor olması gerekirdi. Hastalanmaması gerekirdi. Daha da kötüsü, tüm haftası görev ve yükümlülüklerle doluydu. Hasta olmaya zamanı yoktu.

Alarm çalıncaya kadar pölük pörçük uyudu. İşe gi­demeyeceğini söylemeye gerek yoktu. N oel’e yalnızca birkaç gün kalmıştı ve mağazada çılgınca bir koşturmaca vardı. Bundan daha kötü bir zamanlama olamazdı.

O söz nasıldı? Hiçbir iyilik cezasız kalmaz.Ya da buna benzer bir şey. Cain’e yardım etmek ve

ona iyilikte bulunmak onu bu hale düşürmüştü.Julia, mağazada birilerine ulaşabileceğini aklına ge­

tirir getirmez hemen telefona sarılarak müdürüne kötü haberi verdi. Çalışanların birbirlerini nasıl kolladıklarını bilerek, “Ç ok üzgünüm ,” diye inledi. Çalışma arkadaş­ları ona güvenirlerdi. Şimdi, bir son dakika girişimi ola­

Page 115: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

rak yerine birini koymaya ihtiyaçları olacaktı. Zaten çok hasta olmasaydı, herkesi hayal kırıklığına uğrattığı için kendini daha da kötü hissederdi.

“Endişelenme, üstesinden geliriz.” M üdürü keyfi kaçmış ve kızgın olacağı yerde, hem nazik hem de anla­yışlı davranmıştı. “Bilerek grip olmadın ya.”

Julia telefonu kapattıktan sonra ağlamamak için ken­dini zor tuttu. Hastaydı, perişandı ve tüm bunlar kendi suçuydu. Eğer Cain’den uzak durmuş olsaydı, bunların hiçbiri olmayacaktı. Bunun yerine, tıpkı ödeyeceği be­deli bir kez bile düşünmeyen bir aksiyon filmi kahrama­nı gibi işin içine dalıp günü kurtarmak zorunda kalmıştı.

Gençler Kulübü’nden Jerem y’yi arayarak o akşam çocuklarla gerçekleştirilecek olan çalışmaya katılamaya­cağını söylemeliydi. Bu, onun kendini daha da kötü his­setmesine neden oluyordu. Jerem y ve çocuklar da ona güvenmişlerdi.

Kendi kendine acıyarak kıvranırken, biri giriş kapısını tıklattı. Aman ne güzel! En son istediği şey, bir refakat­çiydi. Battaniyeyi de yanında sürüyüp sendeleyerek ka­pıya gitti.

“Kim o?” Bir bulantı nöbetine yakalanınca, başını so­ğuk tahtaya bastırdı. Tüm oda dönmeye başladı. “Cain,” diye karşılık geldi. “Neden asansörde değilsin?” İşte, bu kötüydü. H em de çok kötü.

“Git, buradan.”Kapının diğer tarafından Cain’in homurdandığını

duydu. “Hayır! Julia, grip mi oldun?”“Lütfen, yalnızca beni sefaletimle yalnız bırak.” İsteği

Page 116: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

sessizlikle karşılandı ve bir kalp atışının yarı süresi bo­yunca Cain’in gitmiş olduğunu sandı. Rahat bir nefes aldı tam kanepesine geri dönüyordu ki Cain tekrar ko­nuştu. Ju lia onun gitmediğini tahmin etmeliydi.

“Grip aşısı olduğunu söylemiştin.”“Olm uştum .”“Kapıyı aç,” diye talep etti Cain. Eğer Ju lia’nın ne ka­

dar güçsüz olduğunu bilseydi, ondan böyle şeyler iste­mezdi. Julia bir Ebola hastası gibi göründüğünü ve her yöne dağılmış saçları, makyajsız yüzü, hâlâ üzerinde olan pijamasıyla ona görünmek istemediğini itiraf ede­cek değildi.

“Julia, kapıyı aç. H em en.”Ju lia’nın itirazının Cain’in üzerinde hiçbir etkisi ol­

madığını söylemeye gerek yoktu.“Beni yalnız bırak.”Julia sesinin kulağa çok dramatik geldiğini biliyordu

ama buna engel olamıyordu.Cain’in verdiği karşılık hızlı ve öfkeliydi. “Ya bu kapı­

yı açarsın ya da kendim açarım.”“Cain...”“Aç, şunu.”“İşe geç kalacaksın,” diye itiraz etti Julia.“Boşver.”“Lütfen...” Sözcük ağzından yeni çıkmıştı ki kapının

tekmelendiğini duydu Julia. Cain şaka yapmıyordu. Ve­rebileceği en iyi kararı vererek kilidin mandalını açıp kapıyı araladı. “Lütfen, yalnızca yatağa geri dönmek is­tiyorum.”

Page 117: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Kapının aralığından, Cain’in yalnızca küçük bir kesi­tini görmesine rağmen, onun iyi giyinmiş ve işe gitmeye hazır olduğunu fark etti. Onun bu durumu, bu virüs her neyse yirmi dört saatten fazla etkili olmadığı konusunda Ju lia‘yı cesaretlendirdi.

“İçeri girmeme izin ver.” Cain kapıyı nazikçe ittirdi.Başka bir seçeneği olmayan Julia gönülsüzce geri

adım atarak onun eve girmesine izin verdi. Korkunç gö­ründüğünü biliyordu ama Cain’in onu gördüğünde iri­leşen gözlerini gördüğünde bunu daha iyi anladı. Batta­niyeye sarınmak için ellerine ihtiyacı olmasaydı, yüzünü ellerine gömme isteği çok güçlüydü.

“Ö zür dilerim,” diye fısıldadı Cain, sesi Ju lia ’nın o zamana dek duymadığı kadar yumuşak ve nazik geli­yordu. “Bu benim suçum. Kalmanı hiç istememeliy- dim .”

“Ama istemenden memnun oldum.” Julia güçsüz ve hasta olmasaydı, bunu asla itiraf etmezdi.

Cain iç çekerek yavaşça başını salladı. “Senin hasta ol­mana üzülsem bile, ben de bunu yaptığım için pişman­lık duyamıyorum.”

Ona bakmak istemeyen Julia başını eğdi. “İyi olaca­ğım... Sanırım. Zamanla.” Aniden, midesindeki çay is­yan etti. Battaniyeyi yere atan Julia hızla banyoya koştu. Ellerini klozete dayayarak çayı ve midesinde kalan diğer şeyleri kustu. Gözlerini kapattı ve onları tekrar açtığın­da, Cain’in evi terk etmiş olmasını görmeyi tüm kalbiyle diledi. Tanrı’nın N oel alışverişi yapmak için dışarı çık­tığı belliydi çünkü onun duasını duymamıştı. Dikkatli

Page 118: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

bir şekilde doğrularak baktı. Tabii ki Cain, elinde bir bez parçasıyla banyo kapısının önünde dikiliyordu.

“En kötüsü, ilk on iki saattir.”Bu, onu cesaretlendirmek için söylenmişti ama Ju -

lia’nın moralini çok az düzeltebildi. Genç kadın homur­danarak bez parçasını aldı ve ağzını sildi. “Hasta olamam. Bugün yapmam gereken çok iş var.”

“Bunun nasıl bir duygu olduğunu biliyorum. Haydi. Seni yatağa götüreceğim. Şu an kendin için yapacağın en iyi şey, uyumak. Sonra seni kontrol etmeye geleceğim.”

Cain onu yatak odasına götürdü, yorganı açtı, yerleş­mesine yardım etti ve ardından üzerini nazikçe örttü. Elini Ju lia’nın alnına götürdü, saçını arkaya attı. “Ateşim var m ı?” Ju lia’nın ateşinin çıkmış olduğunu hissettiği belliydi.

“Sanmıyorum.”“Var. Olduğunu biliyorum.”“Peki, tamam, feci şekilde ateşin var.”“Biliyordum zaten,” diye fısıldadı Julia, artık tatmin

olmuştu. İç çekerek alt dudağını ısırdı. Cain’in hiç bu kadar ilgili ve şefkatli olmasını beklemiyordu. Cain, san­ki başka şeyler söylemek ya da yapmak istiyormuş gibi onun yatağının yanında oyalandı.

“Benimle kalmana gerek yok. "Ju lia elini battaniyenin içinden çıkararak ona el salladı. “Gidebilirsin.”

Cain işe geç kalırsa onun suçu olacaktı ve bir gün­lük baş edebileceği suçluluk duygusu sınırına çoktan gelmişti. Bir sigorta uzmanının ne iş yaptığından emin değildi ama kulağa önemli geliyordu.

Page 119: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

“Tek başına idare edebilecek misin?”“Elbette.” Julia bundan emin değildi ama Cain’in

onun gözünün içine bakarak orada durmasını istemiyor­du. Büyük olasılıkla adam haklıydı; şu an yapabileceği en iyi şey uyumaktı. Yalnızca bir saat boyunca uyanık kal­mış olsa bile, gözkapakları ağırlaşıyordu.

“U yu,” diye fısıldadı Cain.“Peki.” Julia gözlerini kapattı ve yapmak zorunda ol­

duğu her şeyi unutmak ona kendini iyi hissettirdi. İşte, o an fark etti. Cain oradan ayrılmak istemiyormuş gibi oyalanıyordu. Ardından başka bir şey daha yaptı. Ju - lia’nın kalbinin hızlı hızlı atmasına neden olacak bir şey. Öne doğru eğildi ve dudaklarını Julia’nın alnına sürttü. Dokunuşu o kadar hafifti ki, Julia bir an bunu hayal et­tiğini sandı.

“İyi uykular,” dedi Cain, alçak sesle. “Seni daha sonra arayacağım.”

Uyanık olduğunu Cain’e belli etmekten korkan Julia konuşmaya cesaret edemedi. O odadan ayrıldıktan son­ra, Cain’in ona telefon edemeyeceğini hatırladı. Birbir­lerine numaralarını vermemişlerdi. Cain’in evden çık­masından birkaç saniye sonra Julia uykuya daldı.

Öğlen uyandığında, kendini yalnızca biraz daha iyi hissediyordu. Baş dönmesi geçmişti ama midesi ona bir arıtma tesisinin dibi gibi geliyordu. Bir fincan çay almak için mutfağa gittiğinde, Cain’den bir not buldu.

“Ç ok sıvı iç ve dinlen. Tartışmak yok.”Gözlerini devirdi ve sıcak çayı kanepeye götürerek

televizyonu açtı. Yaklaşık yüz kanal içinden seçim yapa­

Page 120: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

cağı kablolu televizyonda ilgisini çekecek bir tek prog­ram bulamadı. Televizyonu kapattıktan sonra kuman­dayı sehpaya koydu. Telefonu oradaydı, alıp mesajlarını kontrol etti. Çok mesaj vardı. Bazıları iş arkadaşlarından gelmişti, onun çabuk iyileşmesini diliyorlardı. Cammie aramış ve sesli mesaj bırakmıştı. Julia o kadar derin bir uykuya dalmıştı ki telefonun çaldığını bile duymamıştı. Bilinmeyen bir numaraya ait olan bir çağrı da vardı. Bir arama yapıp yapmadığını hatırlayamadı. Onu böylesine unutkan yapan şeyin, aşırı derecede yükselmiş olan ateşi mi olduğunu merak etmeden duramadı.

Telefon o elinde tutarken vızıldamaya başladı. Biri tit­reşime almıştı.

Numaraya baktığında, daha önce aramış olması gere­ken numara olduğunu gördü.

“Alo?” diye yanıt verdi, tereddütlü bir şekilde.“Uyanmışsın.”Bu, Cain’di. Ju lia ’nın telefonuyla kendininkini ara­

mış, böylece onun numarasını edinmiş olduğu belliydi.“Evet.”“Kendini daha iyi hissediyor m usun?”“Biraz.”Julia başını aşağı eğdi, sanki oturmak onu yeniden

hasta etmişti.“Uyuyor m usun?”“Evet.”Cain tereddüt etti. “Pek konuşma havasında değilsin,

öyle değil m i?”“Hayır.”

Page 121: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Julia başını kanepenin yastığına dayayarak iç çekti. Cain’i duyan biri, onun minnettar olduğunu düşünür­dü. “En başta seni susturamıyordum, şimdi de konuştu- ramıyorum.”

Cain’in ses tonuna rağmen, Julia gülümsedi. “Yat, kalk da haline şükret.”

Cain kıkırdadı. “Aferin, kızıma.” Kızıma mı? Julia’yı kızı olarak görüyordu. Ah, olamazdı. Deney gittikçe kar­maşık bir hâl alıyordu.

“Saat kaç?”“Yaklaşık bir buçuk. Öğle tatilindeyim.”“Öğle tatili için geç değil m i?”“Normalden daha geç. Bitirmem gereken birkaç iş

vardı.”“Anlıyorum.”“Bir şeye ihtiyacın var mı?”“Hayır. Aradığın için teşekkür ederim.”Julia yarım saatten kısa süredir ayaktaydı ve uyumaya

ihtiyaç duymaya başlamıştı bile.“Seni daha sonra yoklarım.”“Tamam.” Julia, tartışamayacak kadar güçsüzdü, özel­

likle de yenileceğini baştan biliyor ve Cain ile haberleş­mek için can atıyorken.

Uyanık kalmaya çalışmasına rağmen, Julia ikindinin büyük bir bölümünü uyuyarak geçirdi. O gece uyuya- mamaktan korktuğu için elinden geldiği kadar mücadele etti ama kısa sürede teslim oldu.

Kapısına dayanan biri tarafından uyandırıldı. Bu, yal­nızca Cain olabilirdi.

Page 122: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Cain, kapının diğer tarafından, “Aç, Ju lia,” diye sesle­nerek onun bu tahminini doğrulamış oldu.

Kendini kapıya doğru sürükleyen Julia kilidi açtı ve bir adım geri gitti. “Açık.”

Cain, elinde beyaz bir kesekâğıdıyla içeri girdi.“Bu da ne?” Eğer yiyecekse, ilgilenmiyordu.“Çorba.”Julia yiyeceğin düşüncesinden bile iğrenerek elini

uzattı. “Bunu götür. Lütfen.”Tam da düşündüğü gibi, Cain ona aldırış etmeyerek

kesekâğıdını tezgâha koydu. “Senin için ne yapabilirim?”“Beni biraz yalnız bırak.”Cain kıkırdadı. “Eğer şımarıklık yapıyorsan, demek ki

kendini daha iyi hissediyorsun.”“Hayır, hissetmiyorum.”“Yakında hissedeceksin,” diye söz verdi Cain. Julia

ayakları üzerinde sendeledi ve Cain hemen onun yan- na gidip kolunu onun beline sardı. Onun bu korumacı hareketi Ju lia’yı şaşırttı ama Cain’e bu kadar yakın ol­maktan dolayı hissettiği beklenmedik heyecan kadar de­ğil. Bu farkındalık benliğine hızla yayıldı ve Julia kısa bir nefes aldı.

Eğer Cain de Ju lia’nınkine benzer duygular hisset­mişse, bunu hiçbir şekilde açığa vurmadı. Julia bunu beklemiyordu zaten.

“İyi m isin?” diye sordu Cain, onun beline sarılı kolu­nu daha da sıkarak.

Julia ona sözcüklerle yanıt vereceğine başını sallamak­la yetindi. İşin gerçeği, hiç iyi değildi. Cain’in şefkatli

Page 123: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

dokunuşunun ötesinde, aralarında fiziksel bir bağlantı olmuştu. Amanın! Bu olamazdı. Ondan etkilenmeye başlamak, Julia’nın planının bir parçası değildi. Nefesini eski düzenine sokmadan önce kısa kısa soluklanabildi.

Cain’in kolu gevşedi ama onu bırakmadı. “Senin için ne yapabilirim?”

“Beni banyoya götürebilir misin?”Cain yanıt vermedi ama onu koridor boyunca dikkat­

lice yürüttü. Banyoya vardıklarında Cain duraksadı ve “Şimdi, ne yapıyoruz?” diye sormadan önce bekledi.

“Lavabonun altındaki tartıyı çekebilir misin?”“Tartı mı?” diye tekrar etti Cain, doğru duyduğundan

kuşkulanarak.Julia, acınası bir durumda olduğunu bilerek ona baktı.

“Tartılıp ne kadar kilo verdiği mi öğrenmek istiyorum.”Cain, tam bir şaşkınlık içinde ona baktı.“Şimdi, tartılabilmem için burayı terk edebilir mi­

sin?”Cain gözlerini faltaşı gibi açtı. “Şaka yapıyor olmalı­

sın.”“Yalnızca dediğimi yap,” diye ısrar etti Julia.Cain homurdanarak tartıyı Ju lia’nın söylediği yerden

çıkardı ve ardından odadan çıktı.“Sakın gizlice gözetlemeyi deneme,” diye buyurdu

Julia.Cain’in kapının dışında, koridorda kendi kendine

söylendiğini duydu.“Senin kaç kilo geldiğini gerçekten umursadığımı mı

sanıyorsun?”“Cain, lütfen, yalnızca olduğun yerde kal.”

Page 124: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

“Umarım ne kadar tuhaf olduğunun farkındasındır.” Sesi, sanki sıkılmış dişlerinin arasından konuşuyormuş gibi geliyordu.

Julia, onun bu tavrından hoşlanmayarak sertleşti. “Eğer beni sinirlendireceksen gidebilirsin. N e kadar kilo kaybettiğimi öğrenmek istiyorum.”

Cain tekrar homurdandı ve Julia, onun sessizce, “Ah, şu kadınlar!” diye söylendiğini duydu.

Julia tartının üstüne çıktı ve şaşkınlıktan nefesi kesil­di. “İki buçuk kilo.”

“İki buçuk kilo mu geliyorsun?”“Saçmalama. İki buçuk kilo vermişim.”“Bu iyi m i?”“Elbette. H em de çok iyi.”Cain, böyle bir sohbet gerçekleştirdiklerine inanamı-

yormuşçasına başını iki yana salladı. “Burada işimiz biti m i?”

“Evet.”Ondan rica edilmesine gerek kalmadan, Cain Ju lia’yı

tekrar oturma odasına götürdü ve kanepeye oturmasına yardım etti. “Kendinde bunu yapabilecek gücü buldu­ğunda, çorbanı iç.”

“Tamam.”Cain kapıya doğru ilerledi. “Gidiyor m usun?” diye

ağzından kaçırıverdi Julia. Bu da aklının başında olma­dığını gösteriyordu.

Onun bu itirazından memnun olmuş gibi görünen Cain sırıttı. “Schroeder’i yürüyüşe çıkarıp geri dönece-x : ~ , «gım.

Page 125: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

“Alı, iyi.”Cain, Julia ile göz göze geldi.“Köpeği yürüyüşe çıkarmam mı iyi, yoksa geri döne­

cek olmam m ı?”“İkisi de,” diye yanıt verdi Julia, tereddüt etmeden.

“Sana çorba içmeni söylediğimde ciddiydim. Eninde so­nunda mideni bastırmak için bir şeye ihtiyaç duyacaksın. Bu kendini daha iyi hissetmeni sağlayacaktır.”

“Hayır, sağlamayacak. Büyük olasılıkla öleceğim.” Cain kıkırdamaya cüret etti. “Neden senin bir drama

kraliçesi olmana hiç şaşırmadım, acaba?”“Değilim. Hastayım. Grip aşısını üreten firmayı dava

edeceğim. Bu asla olmamalıydı.”Cain, bunu komik bulmuş gibi güldü.“Bana gülmekten keyif mi alıyorsun?”“Eğer hatırlarsan, yirmi dört saatten kısa süre önce

perişanlığıma perişanlık katmaktan zevk alan şendin. Bu yüzden evet, bu çok keyifli.”

“Çok geçmeden geri döneceksin, değil m i?” Yalnız kalma hissi, Ju lia’nın canını sıkmıştı.

“Geç kalmayacağım.”“Benimle televizyon izleyecek m isin?”“Eğer istediğin buysa, izlerim.”“Kırmızı Burunlu Ren Geyiği Rudolph’u izlemek is­

tesem bile m i?”Cain homurdanarak başını salladı. “Onu bile.” “Teşekkür ederim.”“Bir şey değil. Artık gidebilir miyim?”“Tamam.”

Page 126: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Cain gider gitmez, Julia telefonuna uzanıp Cam- mie’yi aradı.

En yakın arkadaşı, ilk çalıştan hemen sonra, “Hey,” diye yanıt verdi. “Senden ne zaman haber alacağımı me­rak ediyordum.”

Julia, “Başım dertte,” dedi heyecanla.“N e tür bir dert? Tutuklandın mı? Çünkü öyley­

se, senin paçanı kurtaracak, iyi bir avukat tanıyorum.” Cam m ie‘nin kocası avukattı.

“O tür bir dert değil. Ayrıca David, binlerce kilometre uzaklıktan beni kurtarmak için ne yapabilir?”

“N e gerekiyorsa onu yapar çünkü beni seviyor ve se­nin de benim en iyi arkadaşım olduğunu biliyor. Şimdi, bana sorunun ne olduğunu anlat.”

Julia nereden başlayacağını bilemiyordu. Neredey­se her gün konuşuyorlardı. Eğer suçlaması gereken biri varsa o, Cammie olmalıydı. Bu deney, Ju lia’nın tüm hayatını kontrol etmeye başlamıştı ve bunu öneren kişi Cammie'ydi. Tıpkı ona söylediği gibi, başı büyük dert­teydi. “Öncelikle grip oldum .”

“Ah, olamaz.”“Ayrıca, hastalığı Cain’den kaptım.”“Bloğunu okudum. N e kadar başarılı olduğuyla ilgili

bir fikrin var mı? Sayılara baktığını umuyorum, insanlar neler olduğunu öğrenmek için çılgınca bir istek duyu­yorlar. Böyle bir oranla iş kesinlikle senin olacak.”

“Evet, biliyorum. İşte, sorun da burada başlıyor.” Ju lia’nın sözleri sessizlikle karşılandı.“Cain onunla ilgili blog yazdığını mı öğrendi?”

Page 127: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

“Şükürler olsun ki hayır.” Bu bir felaket olurdu. “O n­dan daha kötü.”

“Daha mı kötü? N e oldu?” Cammie merakla sordu. Julia derin bir nefes aldı, bunun duygularını açıkla­

masına yardımcı olmasını umuyordu.“Daha bir haftadan kısa süre önce, onu ne kadar itici

bulduğumu biliyorsun.”“Tabii ki biliyorum.”“Pekâlâ...” Julia duraksadı ve ardından sözcükler ağ­

zından dökülüverdi. “Artık öyle hissetmiyorum. Aslın­da, bunun tam tersini hissetmeye başladım.”

Sessizlik.“Julia?” Cam m ie‘nin sesi zayıf ve endişeli geliyordu.

“Bu adama âşık mı oluyorsun?”Ju lia’nın dudaklarından inkâr sözcükleri dökülemedi

ve sonunda itiraf etti. “Belki.”“Belli ki son birkaç gündür bazı ayrntıları atlamışım.

Bana neyin değiştiğini anlat.”“Her şey bu akşam Cain beni kontrol etmeye geldi­

ğinde başladı. Ayaklarımın üzerinde duramıyordum,” diye mırıldandı Julia. “Cain beni dik tutmak için bana sarıldı. Bu, çok masumcaydı ve... itiraf etmesi utanç ve­rici ama daha fazlasını istedim. Ç ok daha fazlasını.”

“Peki, ya Cain?”“Bilmiyorum. Onun duygularını anlamak zor ama

sanki onun da aynı şekilde hissettiğine dair bir izlenim edindim.”

“Pekâlâ, başın dertte,” diye onayladı Cammie. “Ama bu, güzel bir dert. Haydi, Julia, hayatına devam etme za­manın geldi.”

Page 128: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Julia elini alnına bastırdı ve bunu ateşini kontrol et­mek için yapmadı. “Biliyorum ama bu her şeyi karma­şıklaştırıyor.”

“Öyle ama bunu tümüyle halledeceksin. Peki... ona blogdan söz ettin m i?”

“Hayır! Cain... Cain...”“Cain, ne?”“Bilmiyorum... O, Cain işte. Durum çok karmaşık.”

“Seninle ilgili bir şeyin karmaşık olmadığı hiç oldu mu ki?” dedi Cammie. Ju lia’nın arkadaşı doğru bir noktaya parmak basmıştı.

Ju lia hastaydı ve Cain bunun için kendini suçluyor­du. O nu kendinden uzak tutmaya çalışmıştı ama kadın tam bir inatçı keçiydi. Gerçek şuydu ki, bunu itiraf et­mek zamanını almıştı, onu görmekten m utluluk duyu­yordu. İlk çorbayı ona Ju lia ’nın getirmiş ve ardından dairesini baştan aşağı dezenfekte etmiş olduğu gerçeği, Cain ’in hayal bile edemeyeceği bir şeydi. Schroeder’i bile gezintiye çıkarmıştı. Dani’den sonra ilk kez bir ka­dından bu kadar çok etkileniyordu. İş arkadaşı, onun neredeyse tüm özgüvenini yok etmişti. Kendini tek­rar tehlikeye açık hissetmek istemesi beş yılım almıştı. Julia, onun kalbini açmak istemesini sağlamıştı ve bir yandan temkinliyken, diğer yandan da hayat dolu ve mutlu hissediyordu kendini. Ju lia ’yı her sabah görm e­ye can attığını, onun o gün ne yumurtlayacağını merak ettiğini keşfetti.

Büyükbabası bile Cain’de bir değişiklik sezmişti. Ona Julia'dan söz etmemişti ama yaşlı adam gülmüş ve bu-

Page 129: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

nun nedeninin bir kadın olması gerektiğini söylemişti. Cain bunu ne onaylamış ne de inkâr etmişti.

Cain’in söyleyebildiği tek şey, hayatın uzun süredir olduğundan daha iyi gittiğiydi.

Page 130: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Julia’nm Bloğu

NOEL’E ON İKİ GÜN KALA

20 AralıkHiçbir iyilik Cezasız Kalmaz

Ebenezer’e bakmak konusunu kırmızı çizgim olarak belirlememi önerenler, haklı çıktığınızı bilmenizi iste­rim. Haftalar önce grip aşısı olmama rağmen, onunla aynı virüsü kaptım ve neredeyse tüm günümü, tuvaletin hiç kimsenin yakından incelememesi gereken yerlerin­de geçirdim. Her şeyden önce, komşumla ilgili hislerimi gizleyecek değilim. Bu on iki günlük iyilik sürecine baş­ladığımda, ondan hoşlanmıyordum. O sinir bozucuydu. Hâlâ öyle. Ayrıca, hâlâ mantıksız. İnsanı çileden çıkar­maya da devam ediyor.

Page 131: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Hiç beklemediğim şey ise, onun şaşırtıcı bir şekilde ilgili, düşünceli ve eğlenceli biri çıkması. Ebenezer’in espri anlayışına sahip olduğu ortaya çıktı. Bunu kim bi­lebilirdi? İlgili derken abartmıyorum. Bu sabah uğradı, gün boyunca iki kez aradı ve ardından bana çorba getirdi. Benimle kalıp televizyon izledi ve seçtiğim programla il­gili şikâyette bile bulunmadı. Bu sabah beni yatağa taşıdı ve alnımdan öptü. Onun bana grip bulaştırdığı için bü­yük olasılıkla suçluluk duyduğunu biliyorum ama yine de... bunu en yakın arkadaşıma söylemedim, bunu sır olarak saklamak istediğimden değil ama gelişen olayları nasıl yönlendireceğimden emin değilim. Söyleyin bana, sevgili okurlar, bu ne demek oluyor? Bana, Ebenezer’e neler oluyor?

Page 132: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

SEKİZİNCİ BÖLÜM

Julia sabah kendini daha iyi hissediyordu. Fazla pişmiş makarna gibi gevşekti ama hareket edebiliyordu. N oel’e bu kadar kısa süre kalmışken yatakta bir gün daha ge­çirmeye cesaret edemezdi. Uyandığında Jerem y’den bir mesaj vardı. Daha iyi misin?

Çok daha iyiyim, diye yanıtladı ve makyajını yaparken telefonu banyo lavabosunun kenarında dengeledi. Son prova yarındı. Sana uyar mı? Orada olacağım. Söz veriyo­rum. Teşekkürler. Kendine iyi bak. Bakarım. Ju lia’nın tatil programı dışında gönüllü sorumlulukları da vardı. Hâlâ Red Bucket Brigade’e olan sorumluluğunu yerine getir­mesi gerekiyordu. Bir saatliğine çan çalmak için yazıl­mıştı ve o gün öğleden sonra yapacaktı bunu. Telefonu­nu lavabonun kenarından aldı, mantosunu, eldivenlerini ve çantasını alıp tam kapıdan çıkmak üzereyken Cain

Page 133: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

kapıyı tıklattı. Onu giyinmiş ve güne hazır bir şekilde karşısında bulunca şaşırdı.

“İşe mi gidiyorsun?” diye sordu Cain.“Evde kalamam,” dedi Julia ve nazikçe Cain’in yanın­

dan geçmeye çalıştı. “İnsanlar beni bekliyorlar.”“İşe bu kadar çabuk dönmenin iyi bir fikir olduğunu

sanmıyorum.”“Cain.” Julia elini göğsüne götürdü. “Tartışmak için

vaktim yok.”“Pekâlâ.” Cain ne yapmak istediğinden emin değilmiş

gibi kaşlarını çatarak Julia’nın yolunu tıkamaya devam etti.

“Otobüsümü kaçıracağım,” diye yalvardı Julia. “Za­ten geç kaldım.”

Cain istemeye istemeye de olsa kenara çekildi. D oğ­rusu, yatakta bir gün daha tembellik etmek Julia’nın çok hoşuna giderdi ama programı düşünüldüğünde bu mümkün değildi. Kapısını kilitleyip Cain‘le asansörün önünde buluştu. Cain’in onu suçlar gibi bir hali olduğu­nu hissetti ve bunu görmezden gelmeyi tercih etti.

“Bunu istediğinden emin misin?” diye sordu Cain.Julia hem istiyordu hem de istemiyordu; elini sallaya­

rak yanıt verdi. “Sanırım göreceğiz.”U zun bir gün olacaktı ve günü geçirmeye dayanacak

kadar enerjisinin olmasını umuyordu. Asansöre girince, Julia, Cain’in bıkkınlıkla nefesini verdiğini hissetti.

“Bana kalırsa, bir gün izin almalısın. Noel sezonunun canı cehenneme.”

“Cain, bunu çok isterdim ama yapamam. Sadece bir gün izin aldın ve ben de senin kadar dayanıklıyım.”

Page 134: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Cain sırıttı.“Yetiştirmen gereken çok fazla işin olduğu için dün

öğle yemeğini geç yedin, değil m i?”“Perakende sektöründesin,” diye karşılık verdi Cain.“Benim yine de yapmam gereken şeyler var.”“Bol bol kazak satmak mı? Vitrindeki çorapları katla­

mak m ı?”Julia kaskatı kesildi, Cain’in sözlerinin onu bu kadar

gücendirmesine şaşırdı. “İşimi hafife alıyorsan, bundan hoşlanmadım.” Mağazada çalışmak hayat boyu kariyer tercihi değildi ama şirketle geçirdiği yıllar ona yaramıştı. Alanında bir iş bulana kadar faturalarını ödeyebilmişti.

Cain dudaklarını büzüştürüp içini çekti. “Haklısın. Kulağa kötü geldi. Öyle söylemek istemedim. İşe bu ka­dar çabuk döneceğin için endişeleniyorum ve durumu­nun kötüye gittiğini görmekten hiç hoşlanmam.”

Julia hafifçe gülümseyerek onun özrünü kabul etti. “Beni merak etme.”

“Kendini fazla yormayacağına söz ver. Benim masa başı bir işim var ama sen bütün gün ayakta olacaksın.”

“Elimden geleni yaparım,” diye onu temin etti Julia, genç adamın endişesi onu duygulandırdı. Asansörün kapıları iki yana açıldı ve lobiye çıktılar. Cain gazetesini almak için duraksadı.

“Hey, o senin m i?” diye sordu Julia, Cain’in çalma alışkanlığını hatırlayarak.

Cain gazetesini genellikle erkenden Schroeder’le yü­rürken alırdı. “Evet,” dedi ona bakmadan.

“Kanıtla,” dedi Julia ellerini beline koyarak. Cain eski alışkanlıklarına geri dönmüş gibi görünüyordu.

Page 135: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Genç adam sırıttı. “Otobüsüne geciktiğini söyleme­miş miydin?”

“Hayır. O gazeteyi bana ver, kontrol etmek istiyo­rum.”

“Julia.” Cain homurdanarak ona kanıtını sundu. Po­şetin üzerinde daire numarası yazıyordu. “Gazeteni al­mayacak mısın?”

“Gazete aboneliğimi iptal ettim,” dedi Julia açıkça. “Binadan biri gazetelerimi çalıp duruyordu.”

Cain kahkaha attı ve birlikte binadan çıktılar. “Bu sa­bah kahve içmek için vaktin var mı?”

Yaklaşan otobüsü izlerken kafasını salladı Julia. “Bu­gün olmaz.”

“O halde, yarın. O n dakika erken çıkarız.”Julia otobüsün önünde dururken gülümsemesini giz­

lemek için elinden geleni yaptı. “Bu bir randevu m u?”Sohbetlerine devam edebilmek için geri geri yürüyen

Cain kararsız görünüyordu. “Evet, sanırım öyle diyebi­liriz.”

Julia, “Gururumu okşadın,” dedikten sonra otobüse bindi.

Cain yürümeyi bırakınca insanlar etrafından dolaş­mak zorunda kaldılar. “Mesaj at ve nasıl olduğun hak­kında beni bilgilendir!”

“Fırsatım olursa atarım.” Julia sadece öğle yemeğinde mesaj atmaya vakit bulabiliyordu ve bloğunda neler ol­duğunu kontrol edecekti. Yorumları okumayı, ziyaretçi ve paylaşım sayısını takip etmeyi takıntı haline getirmiş­ti.

Page 136: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

“Mutlaka at.”“Baş üstüne, efendim,” dedi otobüse binerken. G ü­

lümsemesini gizlemesi mümkün değildi. Şimdiden kendini daha iyi ve daha enerjik hissediyordu ve bu Ca- in’in sayesindeydi.

Şoför onunla göz göze geldi. “Bu sabah keyfin yerin­de.”

Julia onun haklı olduğunu fark etti. “Her sabah öyle değil miyim?”

“Hemen hemen; ama bugün her zamankinden daha neşelisin. Bana öyle geliyor ki, yeni bir erkek arkadaş edinmişsin.”

Julia, inkâr etmek üzereyken fikrini değiştirdi. Tartış­mak aptalca olurdu. Yine de şoförün sözü aklını başına getirdi ve Julia hemen bir yere oturdu. Cain hızla ha­yatında önemli biri olmaya başlıyordu, bloğundan daha önemliydi, iyilik deneyi olarak başlayan bir şey tamamen farklı bir şeye dönüşmüştü. O “farklı şeyin” ne olduğu­nu henüz bilmiyordu. Bu noktada, yakından incelemeye çekiniyordu.

Öğle tatili geldiğinde, Ju lia fiziksel olarak bitkin olsa da, duygusal olarak sevinçliydi. Dinlenme odasın­da ayaklarını yukarı kaldırarak oturup, geçirdiği gripten sonra midesi için en iyi seçenek gibi görünen çorbasını içti.

Telefonu mesaj geldiğini belirtircesine bipledi. Julia, mesajı kontrol etmeden Cain’den olduğunu tahmin etti ve tahmininde haklı çıktı.

iyi misin?

Page 137: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Kısa ve pratik olmak Cain’in işiydi. Gereksiz konuş­mazdı. Julia yanıtını yazdı. İyiyim.

Karşılık almayınca, telefonunu kenara koydu ama hayal kırıklığına uğramıştı. Elini telefonundan yeni çek­mişken tekrar eline aldı ve parmakları tuşların üzerinde uçtu. Randevumuz için sabırsızlanıyorum.

Yarın akşam yemeğe ne dersin?Doğru okuduysa, Cain ona akşam yemeğine çıkmayı

teklif ediyordu. Bu, sabah birer kahve içmekten büyük bir sıçramaydı. Cain’le akşam yemeğine çıkma fikri Ju ­lia’mn hoşuna gitmişti, ama sonra çocuklarla son prova­nın bir sonraki gece olduğunu hatırladı.

Olmaz. Yanına yuvarlak sarı bir üzgün surat ekledi.Neden?Jeremy(ye yardım edeceğim. Gönder tuşuna basar basmaz

yanıt geldi.Jeremy mi?Cain’in endişelenmiş olabileceğini düşünmek Ju -

lia’nın hoşuna gitti. Kıskandın mı?Kıskanmak mıyım?Duruma bağlıydı. Nazikçe olmayabilirdi ama Cain’in

onun hayatındaki tek erkeğin kendisi olmadığını bilme­sinin bir zararı yoktu.

Bu gece açıklarım.Pekâlâ. Bu, çocukçaydı. Cain ne düşünüyordu ki?

İlişkide değillerdi. Arkadaşlardı. Hepsi bu. Ayrıca Cain, Ju lia’nın başka biriyle görüştüğü fikrinin muhtemelen uydurma olduğunu düşünmüştü. Ju lia’nın evine girip çıkan bir dizi talibi olduğu söylenemezdi. Cain’i kıskan­dırmaya da çalışmıyordu.

Page 138: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Cain’le mesajlaşmaya daldığı için blog sonuçlarını kontrol etmeye vakit bulamamıştı. Oturum açtığında, gözleri yuvalarından fırlayacak gibi oldu. Son blog yazı­sını yirmi beş binden fazla ziyaretçi okumuştu.

Yirmi beş bin.Bu böyle bir deneye başladığında beklediği şeyin çok

ötesindeydi. Son birkaç günde, Cain’e karşı nazik olmak için çabalaması gerekmiyordu. Önceleri, “onu iyilikle öldürmeye” kararlıydı. M ümkünmüş gibi görünmüyor­du ama sadece birkaç gün sürmüştü, düşününce aslında oldukça şaşırtıcıydı. Bu sabahki Cain ve bir hafta önceki suratsız, sevimsiz adam arasında gece ve gündüz kadar fark vardı.

Julia, son blog yazısına bırakılan birkaç kısa yorumu okudu ve duvardaki saate bakıp içini çekerek ayaklarını yere indirdi.

DikkatliOlsanİyiOlur: Bu da ne demek? Tatlım, kendini fazla kaptırmamaya dikkat et. Yoksa bu­nun için çok mu geç?

MandyPandy: Hiçbir iyilik cezasız kalmaz der­ken ne demek istiyorsun? Bu adamın gerçekten in­san olduğuna dair ilk işaretleri aldın. Ebenezer’in bir kalbi var ve bana öyle geliyor ki, onu bulmuş olabilirsin. Aferin. Böyle devam et.

Vardiyasını bitirdiğinde, Julia mağazadan bir blok öte­deki Red Bucket’a çan çalarak ihtiyacı olanlar için para toplama vardiyasında gönüllü olmaya gitti. Sadece bir

Page 139: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

saat gönüllü olacaktı, hava çok soğuk olduğu için bu iyi bir şeydi. Daha önce de gönüllü olmuştu ve bundan hep keyif almıştı, insanlar genellikle cömert ve düşünceli oluyorlardı.

Gönüllü denetçisi ona nereye rapor vereceğine dair talimatlar verdi ve saatini tamamladığında yerini başka birinin alacağına söz verdi. Şansına, Julia’ya verilen yer çalıştığı mağazanın tam karşısındaydı ve harika bir yer olacağından emindi. Birçok müşteri adını bilmese de, onlara tanıdık gelebilirdi. Bu Julia’ya önünden geçenle­rin bağışta bulunabileceklerine dair umut verdi.

Yerini aldığı emekli centilmen, zili ona teslim etme­den önce her şeyin yolunda gittiğini ve oranın harika bir yer olduğunu söyledi. “Bilmem gereken başka bir şey var m ı?” diye sordu Julia.

“Sadece içten görün ve gülümse, ama senin gibi güzel bir kızın o kovayı doldurmakta zorlanacağını sanmıyo­rum. Soğuğa aldırma. Sık sık ayaklarını hareket ettir.”

“Ettiririm.” Güneş batalı çok oluyordu ve rüzgâr don­durucuydu. Ondan önceki gönüllüler soğuk hakkında şaka yapmıyorlardı. Julia eldivenlerini almayı akıl etti­ğine sevindi ama büyükannesinin geçen N oel’de onun için ördüğü kalın başlıklı atkıyı yanına almadığı için piş­man oldu.

Çanı var gücüyle çalan Julia neşeli bir sesle, ‘“M ut­lu Noeller. Tanrı hepimizi korusun,1” dedi. Tiny Tim ’in onunla gurur duyacağına emindi. Biri katlı bir yüz do­ları kırmızı kovaya sokmak için duraksadığında içi içine sığmadı. “Vay canına, teşekkür ederim.” Kendisine tayin

Page 140: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

edilen yerde beş dakika bile geçirmemişken, Cain’in ona doğru yürüdüğünü gördü. Onun çok öfkelenmesinden korktuğu için bilerek bu işi yapacağından bahsetmemiş­ti. Birbirlerini neredeyse aynı anda fark ettiler. Cain tam karşısında durup onun yoğun yaya trafiğine maruz kal­masını engelledi.

“Jtılia?” İsmi bir küfür gibi söylemişti sanki.“Cain?” Julia, arkasını görebilmek için vücudunu çe­

virip çanı çalmaya devam etti. “Kımılda, insanlar beni göremiyorlar.”

“N e yapıyorsun?” diye sordu Cain.“N e yapıyor gibi görünüyorum?” diye karşılık verdi

Julia. “Bağış toplamak için çan çalıyorum.”Cain çok kızmış görünüyordu. “Gribi yeni atlattığını

sana hatırlatmama gerek var m ı?”Julia onunla tartışamazdı. “Son anda iptal edemez­

dim. Zaten gönüllü bulmak yeterince zor. Şimdi lütfen kımılda. Bağış yapmak isteyen insanları caydırıyorsun.”

Cain’in onu omzuna atıp neşeli bir şekilde kaçıracak­mış gibi bir hali vardı. Neyse ki bu isteğine karşı koydu. “Pekâlâ, güzel. Zatürree olmak istiyorsan, sana engel ol­mayacağım.”

“Bana engel olamazsın. Şimdi aşırı tepki göstermeyi bırak. Sadece bir saatliğine gönüllü oldum.”

Cain kafasını sallayıp caddede ilerlemeye devam etti ve köşeyi dönüp gözden kayboldu. Julia umutsuzluğa kapıldı; eski Cain geri dönmüştü. Sabırsız, talepkâr ve imkânsız. Göğsüne bir ağırlık çöktü ve yorgun ve huy­suz olduğunu açıklayabilmek için onun hemen geri dön-

Page 141: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

meşini diledi. Mağazanın önünde dururken müşteriler etrafından geçiyorlardı. Julia kısık bir sesle şarkı söyleyip sözlere uygun bir şekilde çanı çalarak neşeli, enerjik gö­rünmek ve en çok da kendini sıcak tutmak için elinden geleni yaptı. Hatta insanların ona şarkı söylememesi için para verdiklerini bile iddia etti. Arkasından Cain’in sesi­nin geldiğini duyunca neredeyse sıçrayacaktı.

“Al,” dedi Cain ona bir Starbucks bardağı uzatarak. “Bu seni sıcak tutar.”

“Bana kahve mi aldın?” Julia onun böylesine düşün­celi bir şey yapmasına çok şaşırdığı için konuşmakta zor­landı.

“Kahve değil. Espresso ve süt karışımı, o çok sevdiğin fiyakalı içecekten aldım.”

“Naneli mocka m ı?” Julia bir an için minnettarlık­la gözyaşı dökeceğini düşündü. “Ç ok düşüncelisin.” Bir yudum alır almaz midesine yerleşen sıcaklık soğu­ğu uzaklaştırdı. Cain’in elinde bir poşet vardı, onu açıp içinden uzun bir atkı çıkardı.

“Al, bunu tak. Boğazını sıcak tutar.”Bunun üzerine Ju lia’nm alt dudağı titremeye başladı

ve burnunu çekti. “Sana çok kaba davranmama rağmen çok naziksin.”

Cain sırıttı, öylesine harika görünüyordu ki, Ju lia’nın gözyaşları görüşünü bulanıklaştırdı.

“Hâlâ üşüyor m usun?”Cain ona bunu daha önce sormuş olsaydı, Julia yarı

donmuş olduğunu itiraf etmek yerine ölüm döşeğinde inkâr etmeyi tercih ederdi. Ama o sırada, seçeneklerinin

Page 142: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

arasında yalan söylemek yoktu ve istemeye istemeye ona kafasını sallayarak yanıt verdi. “Ayaklarımı kıpırdatmayı unuttum ve şimdi ayak parmaklarımı hissetmiyorum.”

Cain onun arkasında durdu ve vücutları aynı hizada olup birbirlerine değene kadar ona doğru eğildi. Sonra ellerini Ju lia’nın kollarında yukarı ve aşağı doğru hareket ettirdi. Julia arkasına yaslanıp bütün ağırlığını ona ver­memek için kendini zor tuttu. Çok geçmeden sıcaklık içine işledi ve rahatladı.

“Bu iş için gönüllü mü oldun?” diye sordu Cain.“Evet, geçen ay.” Yaşlı bir kadın yaklaşıp kırmızı kova­

ya bir banknot soktu. “Teşekkür ederim,” diye seslendi Julia. “Mutlu Noeller.”

“Burada daha ne kadar durman gerekiyor?” diye sor­du Cain.

Julia saatine baktı. “Ç ok uzun değil. O n dakika daha.” Neyse ki yerini alması gereken kadın beş dakika erken geldi. Julia çanını bıraktı. “Burası harika bir yer,” dedi yerini alan kadına.

Cain onu tutmaya devam etti. “Pekâlâ, bu kadar. Bu­günlük işin bitti.” Julia ona engel olamadan caddenin ortasına kadar ilerleyip bir taksi çağırdı. Sarı bir taksi kal­dırıma yanaştı ve Cain, Ju lia’yı bindirdi. Arabaya biner binmez, Ju lia’nın etrafı tam bir cennet gibi sıcak havayla sarıldı. Cain onun peşinden arabaya bindi. “H afif bir ak­şam yemeği yemek ister misin?”

“Elbette.”Cain şoföre Ju lia’nın tanımadığı bir adres verdi.“Eve gitmiyor m uyuz?” Binalarından birkaç blok öte­

Page 143: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

de hazır yemek satan restorandan bir şeyler alabilecekle­rini düşünmüştü Julia.

“Hayır, bu restoranı biliyorum. Sana uyar mı?” “Elbette.”“Çok yorgun değilsin, değil m i?”“Artık kendimi daha iyi hissediyorum.”Julia bitkindi ama Cain‘le vakit geçirmeyi reddede­

mezdi. “Bunu yapmak zorunda değilsin, biliyorsun, ama yaptığın için memnunum.”

"Yarın akşam yemeğe çıkamayacağını söyledin.” “Biliyorum, bu yüzden kendimi kötü hissediyorum.” Cain onun eldivenli eline uzandı. Parmaklarını onun­

kilere kenetleyip aşağı baktı. “Sen farklısın.”“Bunu bir iltifat olarak kabul edeceğim.”Şoför Seattle’ın en iyileri arasında yer alan şık bir

restoranın önündeki kaldırıma yanaştı. Julia burada re­zervasyon yaptırmak için doğru bağlantıları olan birini tanımıyordu ve söylentilere göre basit bir rezervasyon haftalar sürüyordu. Cain nerede olduklarını görünce onun gözlerinde beliren şaşkınlığı fark etmiş olmalıydı. “Sahibi bir arkadaşım.”

Cain’in arkadaşları mı vardı? Bu düşünce aklında be­lirir belirmez, Julia gülünç olduğunu fark etti. Elbette, arkadaşları vardı. Kendisinin onlardan biriyle tanışma­mış olması, Cain’in tek başına bir ada olduğu anlamına gelmezdi. Ju lia’yı arkadaşıyla tanışmaya götürerek bunu açıklamak zorunda değildi ve Julia’nın bundan onur duyması gerekirdi. Bu ikisi için de ileri doğru bir adımdı.

Cain taksinin ücretini ödeyip Ju lia’nın arabadan in-

Page 144: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

meşine yardım etti. Restorana girdiklerinde, bir hostes onları karşılayıp konforlu bir masaya aldı.

“Um arım bunu takdir edecek kadar açsındır,” dedi Cain uzun mönünün arkasından.

“Açıkçası kurt gibi açım.”Cain mönüyü indirip ona gülümsedi. “İşte benim kı-

Wzım.Onun kızı. Cain ona ikinci kez bu şekilde hitap edi­

yordu. Birincisinde onu rahatsız etmişti, ama bu kez... bu kez biraz heyecanlandırdı. Ju lia’nın Cain’deki bu bel­li belirsiz - ya da bariz - değişiklik üzerine düşünmeye vakti olmadı, çünkü bir adam masaya yaklaşıp onu süz­dü, meraklı olduğu belliydi. Julia, bir an için başka bir şey daha gördüğünü düşündü, ama doğru okuduğundan emin değildi. Cain’i ya da kalbini kötüye kullanmama­sı için bir uyarı, belki de bir yalvarış gibi görünüyordu. Julia gülümseyip kelimelere gerek duymadan adama Ca­in’i incitecek hiçbir şey yapmayacağını belirtti.

Cain onları tanıştırdı. “Julia, bu Tom. Tom, Julia.”Birbirlerine gülümsedikten sonra Tom dikkatini Ca-

in’e verdi. “U zun zamandır kimseyi akşam yemeğine getirmiyordun.”

Cain omuzlarını silkti. “M eşguldüm .”“O inatçı bir aptaldır, bilirsin,” dedi Tom, Ju lia’ya.

“Cimri, huysuz ve mesafeli.”Anında Ju lia’nın ensesindeki tüyler diken diken oldu.

“Kesinlikle öyle biri değil,” dedi. Bu adamı doğru dü­rüst tanımıyordu, ama önemi yoktu. Onun Cain’i eleş­tirmesine izin vermeyecekti. O akşam Cain ona bir atkı

Page 145: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

almıştı. Ve şimdi, kumaşa yakından bakınca, kaşmir ol­duğunu gördü, hiç de ucuz değildi. Sadece bu da değildi, Cain ona üşümemesi için sıcak bir içecek getirmişti. Ve bakmadığını sandığı bir anda, kovaya büyük bir banknot sıkıştırmıştı.

“Cain bana karşı hep cömert ve düşünceli oldu.”“Gazeteni çaldım,” diye dudaklarının kenarında bir

gülümsemeyle ona hatırlattı Cain.“Bu yüzden seni affettim,” dedi Julia, gözlerini ondan

ayırıp arkadaşına bakmakta zorlanıyordu.Tom gözlerini kısıp kafasını salladı. “Zavallı kızın ga­

zetesini çalmak çok alçakça, Cain. Seni FBI'a teslim et­mediği için minnettar olmalısın.”

Ju lia’nın Tom’un şaka yaptığını anlaması biraz zaman aldı, “ikiniz uzun zamandır mı arkadaşsınız?” diye sor­du.

“Üniversitede aynı evde yaşıyorduk,” diye açıkladı Tom.

“Ben de en iyi arkadaşımla üniversitedeyken aynı evde yaşardım. Aslına bakarsan, bu onun fikriydi,” deyi­verdi Julia ne söylediğini bilmeden. Kelimeler ağzından çıkar çıkmaz geri almak istedi.

“Hangi fikir?” diye sordu Cain.“Ivır zıvır,” dedi Julia güçlükle yutkunarak. “H er tür­

lü şey. Cammie öyledir; yaratıcı ve hünerlidir. Evli ve çocukları çocuğu var. Sen evli misin, Tom? Çocuğun var m ı?” Durmaksızın konuştuğunu fark edip hemen çene­sini kapattı.

“Evliyim, iki çocuğum var. Cain en büyüğünün vaftiz

Page 146: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

babası.” Tom cep telefonunu çıkarıp aile fotoğraflarını gösterdi.

Garson masaya geldi ve Tom’un önerilerine uyarak siparişlerini verdiler. Garson seçimlerini not aldıktan sonra onları yalnız bıraktı. O masadan uzaklaşır uzak­laşmaz, sihirli bir şekilde iki şarap kadehi belirdi. Bir yudumla rahatlayan Julia kafasını kalın yastıklı bölmeye yasladı. “Arkadaşını sevdim,” dedi. “Gerçekten de uzun zamandır buraya akşam yemeği yemek için bir kadın ge­tirmedin m i?”

Cain onun gözlerinin içine baktı ve sonra bakışlarını kaçırdı. “Beş sene oldu.”

“Neden bu kadar uzun zaman geçti?”“Son tecrübem ilişkiler konusunda beni yordu. İş­

yerinden bir kadındı. Ofiste ona yardımcı oldum, ya­kınlaştık. Anlaşılan, ona karşı hislerim onun bana karşı hislerinden daha ciddiymiş. Terfi etmek istiyordu, onu önerdim ve istediği işi aldıktan sonra onun için işe yara­maz oldum .”

Julia, Cain’in ona anlattığından daha fazlası olduğuna emindi. Bu kadarını onunla paylaşması bile büyük bir adımdı ve arkadaşının ona attığı bakışı açıklıyordu. “Seni hak etmemiş,” dedi Julia anlamlı bir şekilde. “Onun kaybı.”

“Tom ‘a karşı beni savunman hoşuma gitti,” dedi Cain sırıtarak.

Julia da gülümsedi. “Şaka yaptığını anlamam biraz za­man aldı.”

“Bunu ona karşı kullanmamana sevindim.” Cain şa­

Page 147: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

rap kadehini sapından tuttu. “Tom ve ben çok yakınız; birçok şey yaşarken yanımda oldu ve ben de onun ya­nında oldum.”

“Cammie ve ben de öyleyiz. Bir gün onunla tanış­mam isterim ve onun da seninle tanışmak isteyeceğine eminim. Denver’a taşındığından beri onu çok sık gör­müyorum ama neredeyse her gün konuşuyoruz.”

“Benden haberi var mı?”“Biraz.” Julia, Cam m ie’nin Cain’den fazlasıyla haberi

olduğunu söylemekten çekindi.“Ona ne söyledin?”Julia rahatsız olmaya başlamıştı. Deneyi neredeyse

ağzından kaçıracaktı ve farkında olmadan söyleyebilece­ği şeylerden korkuyordu. “Sadece çok hızlı bir şekilde iyi arkadaş olduğumuzu biliyor.”

Cain uzanıp onun elini tuttu ve sonra kenetlenen yumruklarını dudağına götürüp elinin tersini öptü.

“Çok fazla arkadaşı olan biri değilim. İnsanlara alış­mam zaman alır.”

“Hadi canım,” diye ona takıldı Julia.“Ama alışınca, ömür boyu arkadaş olurum .”Bu sözler üzerine Julia’nın yüreği eridi. “Arkadaşın

olmayı isterim,” diye fısıldadı ve zamanla çok daha fazla­sının olmasını umduğunu fark etti.

Cain bakışlarıyla onu tutsak etti. “Sanırım bunu ayar­layabiliriz.”

Julia işlek bir restoran yerine başka bir yerde olsalar­dı, Cain’in onu öpmek için bu fırsatı değerlendireceği­ne emindi. Ve bu alnına bir öpücük kondurmakla sınır­

Page 148: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

lı kalmazdı. Genç adamın bakışlarına bakılırsa Julia, o öpücüğü ruhunu yakan ateş gibi hissederdi. Bunu isti­yor ve arzuluyordu.

Cain gözlerindeki arzuyu okumuş olmalıydı ki, onu uyarırcasına kısık bir sesle inledi. “İnsanların arasınday­ken bana öyle bakmasan iyi olur,” diye mırıldandı.

Tam o sırada yemekleri servis edildi ve büyü bozul­du, aslında bu iyi bir şeydi. Akşam yemeklerini oyalana­rak yediler.

Julia üniversitedeki ilk senesinin ortasında okuldan ayrıldığını anlattı. “Param bitti ve hayatımın geri kalanını öğrenim kredisini geri ödeyerek geçirmek istemedim.” Bu o zaman kullandığı bir bahaneydi ama gerçeğin sa­dece bir kısmıydı. Çatalını kenara koyup elini kucağına indirdi.

Cain ondaki değişikliği hemen fark etti. “Julia?”“Üniversitedeki ilk senemde Dylan‘dan ayrıldım.

Neredeyse üç senedir çıkıyorduk ve onun doğru kişi ol­duğunu sandım.”

Cain bunun önemli bir şey olduğunu hissetmiş gibiy­di. “Onu seviyor muydun?”

“Ç ok seviyordum. Beni aldatmadı ya da affedilmez bir şey yapmadı, ikimiz de birbirimiz için doğru olma­dığımızı fark ettik. O sırada, kendi yolumuza gitmek mantıklı bir şey gibi göründü. Şimdi düşününce haklı olduğumuzu anlıyorum. Ç ok olgun davrandığımızı dü­şündüm, aslına bakılırsa, öyleydik. Ama ortak bir karar olmasına rağmen, ne kadar zor olacağını, ne kadar üzü­leceğimi ve kendimi yalnız hissedeceğimi fark etmemiş­

Page 149: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

tim. Bir hafta içinde Dylan yeni biriyle çıkmaya başla­dı ve ben...bocaladım, ne yapacağımı bilemedim. Onu başka bir kadınla görmek o kadar acı vericiydi ki, okulu bıraktım. Geri dönmeye karar vermem altı ay sürdü. O zaman Dylan nişanlanmıştı ve ona iyi dileklerde buluna­cak kadar güçlüydüm.”

“Peki şimdi?”“Şimdi m i?”“O zamandan beri ciddi bir ilişkin oldu m u?”Julia kafasını salladı. “Sanırım, aptalca, ama o zaman­

dan beri önemli biri olmadı.”Cain onun eline uzanıp parmak uçlarını öptü. “Bana

anlattığın için teşekkür ederim.”Julia neşeli bir ifade takınıp yemeğine devam etmek

için elinden geleni yaptı. Dylan'dan nadiren bahsederdi, hatta artık onu düşünmüyordu. Ama Cain’in iş arkada­şından bahsetmesi kendi hayal kırıklıklarını paylaşması için kapıyı aralık bırakmıştı.

Yemeklerini bitirdiklerinde, Julia o kadar yorgun­du ki, neredeyse masada uykuya dalacaktı. Cain onun mantosunu giymesine yardım etti, elleri omuzlarında oyalandı ve eğilip boynunun yan tarafını öperken nefesi genç kadının kulaklarına değdi. Julia anında kollarından aşağı inen bir karıncalanma hissetti ve ürperdi.

“Hastalığın yeni geçmişken seni dışarı sürüklemem bencilceydi.”

“Bunu kaçırmayı asla istemezdim. U zun bir gün için güzel bir son oldu. Teşekkür ederim.”

Dışarıda Tom’un çağırdığı bir taksi onları bekliyor­

Page 150: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

du. Cain kapıyı açtı ve Julia arabaya bindi. Cain yanına oturduğunda kolunu onun omuzlarına doladı ve göz­lerini açık tutmakta zorlanan Julia kafasını ona yasladı. Cain’in başının tepesini öptüğünü hissetti. Kafasını yana eğip ona bakarken kalbi sıkıştı. Aslına bakılırsa, gözlerini ondan alamıyordu. Bu adam onu tamamen büyülemişti. Neyin farklı olduğunu anlaması sadece bir dakika sürdü, ve anladığında kalbi patlamaya hazırmış gibi hissetti.

Taksi onları bıraktı. Asansöre doğru yürüyüp sessizce üçüncü kata çıktılar. Julia düşüncelerine ve o gece yaza­cağı blog yazısına dalmıştı.

Cain ona evine kadar eşlik etti ve koridorda duraksa­dı. “Bu gece iyi vakit geçirdim.”

Julia sırtını kapısına verip ona doğru döndü. “Ben de iyi vakit geçirdim. H er şey için...teşekkür ederim.”

“Rica ederim.” Cain’in sesi tok ve kısıktı. Gitmek için acele etmiyordu ve Ju lia’nın da gittiğini görmek için acele eder gibi bir hali yoktu. Yavaşça işaret parmağını Ju lia’nın yüzünün yan tarafından aşağı indirip çenesi­nin kıvrımını takip etti. N azik dokunuşu sıcaktı ve Julia küçük, anlaşılmaz bir ses çıkardı. Cain bir an önce onıi öpmezse, Julia bunu genç adam yakasından tutup kendi­sine doğru çekerek yapacaktı. Ayak parmaklarının ucun­da yükselip onu öpmek üzereyken, Cain aşağı uzanıp onun dudaklarını kavradı. O pücükju lia ’nın hayal ettiği gibiydi. Bütün vücudu Cain’e doğru salındı ve Cain onu hafifçe yerden kaldırır gibi kollarını bedenine doladı. Ju ­lia kendini ona bırakırken kolları genç adamın boynuna kaydı. Öpücük yoğun ve derindi: tutku, ihtiyaç, istek, arzu ve özlemin bir karışımıydı. Uzunca bir süre devam

Page 151: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

etti. Birbirlerinden ayrıldıklarında, dünya yörüngesin­den kaymış gibi ikisi de sarsıldılar...Julia’ya göre, öyle olmuştu. Bu umduğu her şeyin ötesindeydi.

Cain alnını onunkine yasladı. “Tadının cennet gibi olacağını biliyordum.” Sözleri sıcak bal gibiydi. “Bağım­lılık yaratacaksın, değil m i?” diye mırıldandı.

“Ben...bilm iyorum ...belki... öyle olmasını isterim.” Cain’in söylediği şeyin doğru olmasını umuyordu. “Bir kez tadıma bakmak yeterli olmayacak.” Neredeyse onu öpecekmiş gibi dudaklarını Cain’inkilere yaklaştırdı ve ona dokunma özgürlüğünün tadını çıkardı. Cain’in kol­ları hâlâ belindeydi. Onun kolları da Cain’in belindeydi. “Sabah bana yine kahve ısmarlayacak mısın?”

“Sözümün eriyimdir.”“Ben de.”Cain, genç kadının burnunu öptü. “Sabah görüşürüz

ve o zaman bana Jerem y’yi anlatabilirsin.”Julia tatlılıkla gülümsedi. “Sabah görüşürüz,” diye söz

verdi.

Page 152: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Julia’nın Bloğu

NOEL’E ON İKİ GÜN KALA

21 Aralık İşler Sarpa Sarıyor

Büyük bir gelişme oldu. O kadar heyecanlıyım ki, nereden başlayacağımı bilmiyorum. Suratsız, sevimsiz komşumun üzerinde iyiliğin nasıl bir etkisi olacağını görmek için bu deneye başladım. Ama iyiliğime bu şe­kilde karşılık vermesini hiç beklemiyordum, tamamen hazırlıksız yakalandım. Örneğin, bu gece Red Bucket Brigade için gönüllü olup buz gibi havada çan çalarak dikilirken, Ebenezer bana sıcak bir içecek getirdi. Ama bu buzdağının sadece görünen kısmı. İlişkimizde büyük bir değişiklik oldu. Sismik bir hareketten bahsediyorum.

Ebenezer’le ilk karşılaşmamda, gözleri beni şaşırt­

Page 153: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

mıştı -kara ve ifadesizdi. Bir arkadaşımla konuşurken uğursuz kelimesini kullandığımı sanıyorum. Ebene- zer’in uğursuz gözleri vardı. Bu yorumumun üzerine arkadaşım onu öldürm em i... onu iyilikle öldürmemi önerdi. Bu gece o karamsar bakış kayboldu. Tamamen buharlaştı. Ona bakarken, gözleri hayatla, neşeyle ve sıcaklıkla parlıyordu. Önce kendimden şüphelendim. Hayal gördüğümü sandım. Ama gördüğüm şeyde ya­nılıyor olamam. Bunun beni heyecanlandırdığını itiraf ediyorum. Açıkçası -bu konuda son derece dürüstüm - gözlerindeki ifade gözlerimdeki ifadenin bir yansıması olabilir. Çocukken, annemin bana hayatlarımızın aslında gördüğümüz ve yaptığımız şeylerin bir yansıması oldu­ğunu söylediğini hatırlıyorum. N azik olursak, başkaları da bize nazik davranırlar. Seversek, seviliriz. Önemser­sek, önemseniriz. Hayatımın büyük bir bölümü bo­yunca, bunlar sadece sözlerdi. Güzel sözlerdi, inanmak istediğim sözlerdi. Ama artık gerçek olduklarını biliyo­rum. Ebenezer’e nazik davrandım ve şimdi o da bana karşı nazik. Nazik olmaktan öte. O çok tatlı ve harika. Bu annemin yansıma teorisinin gerçekleşmiş hali. Bu adamda umduğumdan çok daha fazlası var. Şaşırmayın, arkadaşlar, ama Ebenezer’ın Beyaz Atlı Prens olduğunu düşünmeye başladım...

Page 154: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

DOKUZUNCU BÖLÜM

Cain uyumakta zorlandı. Julia zihnini meşgul ediyor­du. Bir şeyler olduğunu hissedebiliyordu. Her şeye rağ­men, komşusuna sırılsıklam âşık oluyordu. Julia’yı ak­şam yemeğine götürmek oldukça bencilce bir davranıştı, ama onunla daha fazla vakit geçirmeyi istemişti -buna ihtiyacı vardı. Julia bütün gün çalışmanın ardından bir de gönüllü çalışınca yorgun düşmüştü. Gribi yeni at­lattığı için yorgunluğu iyice dayanılmaz olmuştu. Ama yemek yemesi gerekiyordu ve Cain onun akşam yeme­ğini atlayacağından şüphelenmişti, bunun olmasına izin veremezdi. Tom’un onlara bir masa ayırması için bu ba­haneyi kullanmıştı. Düşününce, umduğundan fazlasını almıştı.

Cain duygularını kontrol eden, içe kapanık bir insan olmaya meyilliydi. Kısa bir süre önce birkaç kez çıktığı bir kadın onun kendini bir tuğla duvarın arkasına sak­

Page 155: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

ladığını söylemişti. Haklıydı. Cain, özel hayatım özel tutmaya meyilli olduğunun farkındaydı. Julia hakkında öğrendiklerine bakılırsa, o da bir tuğla duvarın arkasında yaşıyordu, ancak onunki ışıl ışıl bir gülümseme ve ener­jik bir kişiliğin ardına zekice gizlenmişti. Birlikte geçir­dikleri süre içinde, kuşkusuz çok uzun zaman olmamış­tı, Ju lia’nın hayatı hakkında çok az şey öğrenmişti. Genç kadın ailesi hakkında rahatça konuşuyordu, ebeveynleri ve kardeşleriyle yakın görünüyordu ve bu iyi bir şeydi. Ancak eski ilişkileri de dahil olmak üzere derin mevzu­lara değinmekten kaçınıyordu. Akşam yemeği sırasında ona ilk kez açılmıştı ve Cain de onunla bazı şeyler pay­laşmıştı. Julia üniversitedeki sevgilisiyle arasında olanlar hakkında çok fazla detay vermemişti ama Cain ayrılığın onu derinden etkilediğini görebiliyordu. Dylan’dan son­ra ciddi bir ilişkisi olmadığını itiraf etmişti Julia. Cain bunu takdir ediyordu. Kendisi de yanmıştı. Kadınlardan uzak duracak kadar kötü yanmıştı ve Julia ve ilgisinden açıkça şüphelenmesinin bir sebebi de buydu. Hiç kimse karşılık beklemeden bu kadar mutlu ve arkadaş canlısı olmazdı. En azından, tecrübe ettiği kadarıyla. Bunun ga­rip bir şaka olduğundan emindi. Ama baristaya onu sor­duğunda, Cain’in Julia’nın rol yapmadığına dair inancı güçlenmişti. Cain elinden geldiğince ona karşı koymaya çalışmıştı, ama Julia sanki ışığını ve ısısını ona saçan gü­neş gibiydi. Bunun olmasını hiç istemese de, kendisini Ju lia’nın merkezkaç kuvvetine yakalanmış olarak bul­muştu. Onunlayken hissettiği mutluluk, uzun zaman­dır hissetmediği aidiyet duygusu ayaklarını yerden kesi­

Page 156: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

yordu. Arzulamaya başladığı bir iksir gibiydi Julia. Onu kendisini sinsice izlemekle suçlayarak hata ettiğinde fikri değişmişti. Düşününce, kendini tam bir aptal gibi hisse­diyordu. Julia o koro grubuyla piyano taburesine otur­duğunda, Cain neredeyse yüksek sesle inleyecekti. Julia ona çok kızgındı ve bunda haklıydı, ama sakinliğini ko­rumuştu. Cain’in onun kendini idare etme şekline hay­ran kalmıştı. Daha sonra, grip olduğunda, Julia ona karşı çok nazik ve düşünceliydi. Ju lia’nın sarı lastik eldivenleri ve elinde kovasıyla dairesine girişini hatırlayınca gülüm­sedi. Bu kadın farklıydı...Cain N oel’e pek düşkün biri değildi, hiçbir zaman olmamıştı. Sadece büyükbabası ve o vardı, birbirlerine hediye almazlardı. Hayatında ilk kez N oel için sabırsızlanıyordu, çünkü tatili Julia'yla payla­şacaktı ve onun hayatında olması her şeyi değiştiriyordu.

Ah evet, ona âşık oluyordu. Cain yüzünde bir gülüm ­semeyle uykuya daldı.

Bütün gece Ju lia bir rüyada süzülüyor gibi hissetti kendini. Derin bir uyku çekti ve alarmının sesine uyan­dığında kalbi Cain‘le doluydu. Onu görmek için sabır­sızlanıyordu, tekrar gözlerine bakmak ve onda gördüğü pırıltının, mutluluğun gerçek olup olmadığını keşfet­mek için can atıyordu. Eğer onda bir değişiklik gördüy- se, belki büyükbabası da fark ederdi. Sabah alışkanlıkla­rını hızla yerine getirirken, ziyaretçi istatistikleri dışında bloğunu kontrol etmeye vakti yoktu. Okuyucu sayısı onu şaşırtan bir boyuta ulaşmış, neredeyse bir gecede iki katına çıkmıştı. Kırk bin ziyaretçi çekmişti ve binden fazla paylaşım yapılmıştı. Sayfalarca yorum bırakılmıştı.

Page 157: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Durup kısa olanlardan birkaçını okuma isteği neredeyse karşı koyulmazdı. N e yazık ki, ağzının kenarından fırla­yan bir diş fırçası vardı ve Cain’le kararlaştırdığı vakit­te buluşmak istiyorsa, bir dakikasını bile boşa harcaya­mazdı. Kar yağacak gibi görünüyordu ve bu Noel için muhteşem olurdu. Muhteşem. Ama kar şehir merkezi­ne gitmeyi bir kâbusa dönüştürürdü. Pasifik Kuzeybatı hakkında ülkenin inanmak istediği şeylerin aksine, Se- attle’a çok fazla kar yağmazdı. Kışın belki bir ya da iki kez yağardı. Puget Koyu'nda, sıcaklık nadiren eksilere düşerdi. Kar yağma ihtimaline karşı, Julie diz altı botla­rına uzandı. Onları çok seviyordu ve satın almadan önce indirime girmelerini beklemişti. Cain’in onun için satın aldığı kaşmir atkı boynundaydı. Yıllar boyunca değerini bileceği özel bir hediyeydi bu, üstelik sebebi kaliteli ol­ması değildi. Cain düşünceliliğiyle onu şaşırtmış, onun üşümediğinden ve korunduğundan emin olmuştu.

Barista Phil, Starbucks‘ta sipariş verme sıraları gelen Julia ve Cain’i selamladı. Bakışlarını Ju lia‘dan Cain’e çe­virdikten sonra ona göz kırptı. “Anlaşılan, anlaşmazlıkla­rınızı halletmişsiniz.” Cain diğer adama kaşlarını çatarak baktı. ‘Yorum yapmadan kahvemizi verir misin?”

“Cain,” diye onu azarlayıp koluna girdi Julia. “Kibar ol.”

Cain adama dik dik bakmaya devam etti. “Sabahları en fazla bu kadar kibar olabiliyorum.”

“Huysuz, huysuz, huysuz,” diye ağzının içinde ho- murdansa da, Julia hâlâ gülümsüyordu. Cain kahvele­rinin hazırlanmasını beklerken, Julia küçük bir masaya

Page 158: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

geçti. Cain birkaç dakika sonra kahvelerini getirerek ona katılıp karşısındaki sandalyeye oturdu. Gözü genç kadı­nın atkısına ilişti ve Julia onun bunu taktığına sevindiği­ni gördü.

“Bugün kar yağabileceğim duydum,” dedi gelişigüzel bir şekilde naneli mochasını yudumlarken. Çok lezzet­liydi ve doğru sıcaklıktaydı.

Cain bardağından bir yudum alıp kafeinin tadını çı­kardıktan sonra sordu. “Bu akşam ne yapıyorsun?”

“Gençler Kulübü'ndeki çocuklarla provam var.” Ca- in’le bu yüzden akşam yemeğine çıkamayacağını hatır­lattı.

Cain, iki eliyle bardağı tutup onun gözlerinin içine baktı. “Jerem y çocuklardan biri m i?”

“Hayır, o yetişkin lider.”Cain’in yüzü gerildi. “İkiniz bir çift misiniz?”Julia onu bilerek kıskandırma fikrini düşündü ama

bundan hemen vazgeçti. Cain, özellikle de sabah saatle­rinde, espriden hoşlanmazdı. Ayrıca, bu çocukça olurdu. “Eskiden öyleydik. Artık sadece arkadaşız.”

“O da böyle mi düşünüyor?”“Sorgulamayı bırak. Jerem y ile yılın başında çıktım.

O harika biri. Çocukları çok seviyor v e .. .”Cain elini kaldırarak onu susturdu. “Meziyetlerini

dinlemek istemiyorum, Ju lia.”“Pekâlâ.” Julia, içeceğinden bir yudum daha aldı.

“İnan bana, kıskanmana gerek yok. N oel ve ona bir iyi­lik yapıyorum, çocukların programına yardım edeceğim v e .. . ” Aklına bir fikir gelince duraksadı.

“V e...?” diye sordu Cain.

Page 159: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

“Bu gece benimle gel,” dedi Julia heyecanla bu fikre ısınarak. Bunu neden daha önce düşünemediğini bilmi­yordu. “İşten sonra yapmam gereken birkaç şey var, saat yedide kulüpte buluşabiliriz.”

“Neden bunu yapmak isteyeyim ki?”“Birincisi, Jerem y‘yle tanışabilirsin. Ve sonra eve ka­

dar yürüyebiliriz. Belki kar yağar.” Bu harika olurdu. Ve romantik. İkisini yağan karın altında kol kola yürürken hayal edebiliyordu. Bu görüntü gülümsemesi ve sonrası ne kadar zor olursa olsun, kar yağışı için dua etmesi için yeterliydi.

Cain aniden kafasını kaldırdı. “Kulüpten eve tek başı­na mı yürüyorsun?”

“Sadece birkaç blok. Mahalle güvenli.”“Gece tek başına yürüyen bir kadın?” Cain hoşnut­

suzluğunu gizlemeye gerek duymadı. “Hiç sanmıyo­rum .”

“Siz ikinizin neyiniz var?” Julia onu anlamıyordu. Kulüp evden sadece birkaç blok uzaktaydı ve caddenin her iki tarafında dükkânlar olduğu için yol yeterince ay­dınlıktı.

“İkimiz mi? Senin için başka kim endişeleniyor?” “Jeremy. O da eve tek başıma yürümemden hoşlan­

mıyor.” Jerem y’den tekrar bahsetmek iyi bir fikir olma­yabilirdi ama Cain’in merkeze gelmeyi düşünmesine neden olacaksa, kaşlarını çatmasına değerdi. “Benimle buluşacak mısın, yoksa buluşmayacak mısın?”

“Eve sağ salim vardığından emin olmak için orada olacağım.” Cain’in sesi kulağa bundan pek hoşnut de­ğilmiş gibi geliyordu. “İşin tahminen saat kaçta biter?”

Page 160: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

“Sekiz civarı.”Cain kahve bardağını masaya bırakıp ayağa kalktı.

Ju lia onu izledi. Bir sorun vardı ve Cain’in sabahları huysuz olmasından daha fazlası olduğu kesindi. Çıkışa doğru ilerlerken genç adamın paltosunun kolunu tuttu. “Cain, sorun ne?”

Cain kıpırdamadı ve Ju lia’nm gözlerinin içine bakar­ken bakışları yumuşadı. “N e demek istiyorsun?”

“Keyifsizsin. Bir şey mi yaptım?”Cain duraksadı. “Aslına bakarsan, evet.”Onun bloğunu öğrenmesinden endişelenen Julia’nın

kalp atışları hızlandı. Eninde sonunda, ona söyleyecekti. Bundan korkuyordu ve N oel sonrasına kadar ertelemek istiyordu. Ancak o zaman ne yaptığını ve onu nasıl kul­landığını açıklayacaktı. O zamana kadar, bütün kalbiyle Cain’in darılmaması için dua edecekti.

Cain uzunca bir süre onun gözlerinin içine baktı. “N e olduğunu bilmek ister misin?”

“Evet.” Ju lia’nın yüreği ağzındaydı ve güçlü bir şekil­de atan nabzı nefes almasını zorlaştırıyordu.

“Seni önemsememe neden oldun,” diye itiraf etti Cain.

“Bu kötü bir şey m i?” Herhalde Julia’nın onun duy­gularına karşılık verdiğinin farkındaydı. Julia da onu önemsemeye başlamıştı. H em de çok.

“Kendime bunun bir daha olmasına izin vermeye­ceğime söz verdim ama şimdi başka birinin sana karşı benzer duyguları olmasını istemediğim için hiç tanıma­dığım bir adamdan nefret ediyorum.”

Page 161: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

“Bunu istemiyor m usun?” diye sorarken içini çekti Julia. Çok güzel şeyler söylemişti ama Cain bunun far­kında bile değildi.

Cain düşüncelerini dağıtmak ister gibi kafasını salla­dı. “Bunun ne olduğunu bilmiyorum, Julia.”

“Bu?”“Aramızdaki her neyse. Sadece anlaşılmaz değil, aynı

zamanda sinir bozucu olduğunu söylemek zorunda­yım.”

Kahvesini unutan Julia dikkatle ona bakarken duygu­ları gözlerinden okunuyordu. Kollarını boynuna dolayıp üzerine atlamamak ve aynı şeyleri hissettiğini itiraf et­memek için kendini zor tuttu.

“Seni düşünmekten uyuyamıyorum,” dedi Cain, sesi boğuk ve sabırsızdı. “Dün gece nihayet uyuyabildiğimde aklımda sen vardın ve bu sabah alarm çaldığında düşün­düğüm ilk şey şendin. Seni görmek, seninle kahve içmek için sabırsızlandım ve seninle tekrar görüşme fırsatı edi­nene kadar geçecek süre beni şimdiden endişeleniyor.”

Daha önce hiç kimse ona bu kadar romantik sözler söylememişti. Julia elini kalbine bastırdı.

“Neredeyse bir gecede, çok iyi koruduğum dünya­mın her köşesini işgal ettiğini anladım,” diye sözlerine devam etti Cain. “Bundan hiç hoşlanmıyorum. Sana ihtiyaç duymak istemiyorum ama ihtiyaç duyduğumun farkındayım ve bu beni rahatsız ediyor.”

“Ben de rahatsızım,” dedi Julia. “Ben de daha önce böyle hissetmedim.” Özellikle de onun hakkında. Bir­kaç gün öncesine kadar Cain’le aynı asansörde olma­

Page 162: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

ya bile tahammül edemiyordu. Otobüsü Starbucks’ın önünde durunca hayal kırıklığına uğrayıp homurdandı. “Gitmeliyim, yoksa işe geç kalacağım.”

“Git,” dedi Cain sabırsızca, sanki ondan kurtulmak istiyordu, sanki onu kendi yoluna göndermenin faydası olacaktı.

Ju lia bunu yapamadı. “Hayır,” dedi ani bir karar­la. “Um urum da değil; geç kalacağım. Bu önemli. Sen önemlisin.”

“Julia, git. Sorun değil. Daha sonra konuşuruz.”Julia tereddüt etti ve otobüs durağındaki sıranın kısal­

dığını fark etti. “Beni öpersen giderim.”Cain kaskatı kesilip kafasını salladı. “Asla. Uluorta

şefkat göstermem.”“Kapa çeneni ve beni öp,” dedi Julia ve elini tutup

onu otobüs durağına doğru çekti.“Ju lia ...”“Burada durup otobüsü kaçırmam, işe geç kalmam ve

işten kovulup işsizlik maaşıyla geçinmek zorunda kal­mam için benimle tartışacak mısın?”

Cain sırıttı ve sonra Ju lia’nın yüzünün yan tarafını tutarken bakışları yumuşadı. İradesinden daha güçlü bir kuvvet tarafından çekilmiş gibi eğilip dudaklarını hafif­çe Ju lia ’nm dudaklarına bastırdı. “M emnun oldun m u?” diye sordu onu bırakırken.

“Hayır ama bu geceye kadar beni idare eder.” Julia otobüs kapısını kapatmak üzereyken basamağa atlayıp arkasını döndü ve Cain’e el salladı. “Daha sonra sana mesaj atarım,” diye arkasından seslendi.

Page 163: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Cain halinden memnun görünmüyordu, öpüşmeleri az önce söylediği her şeyi vurgulamışçasma kafasını iki yana salladı.

Öğle tatili başladıktan on dakika sonra Julia yerinde duramayacak kadar heyecanlıydı. Telefonunu alıp Cain’e bir mesaj gönderdi. Hemen beni ara. Ç ok fazla beklemek zorunda kalmadı. Ona mesaj gönderir göndermez tele­fonu çaldı.

“N e oldu?” Cain üç kat merdiven koşmuş gibi nefes nefeseydi. “İyi misin?”

“Ç ok iyiyim,” deyiverdi Julia, yumruğunu göğsüne bastırarak. “Ah Cain, harika, heyecan verici bir şey oldu ve bunu sana söylemek zorundaydım. Kötü bir şey oldu­ğunu düşünmeni istemezdim ama bunu mesajla söyle­yemezdim, yapamazdım. Sesini duymalıydım.”

“Bana ne söyleyeceksin?”Julia çok dikkatli olmalı ve gerektiğinden daha fazla

açıklama yapmamalıydı. Yarışmadan ya da blogdan ke­sinlikle bahsedemezdi. “Bir sosyal medya işine başvur­dum, Cain ve bu sabah biri arayıp işi aldığımı söyledi. O kadar heyecanlıyım ki, çığlık atabilirim. Bunca zamandır bunun için çalışıyordum ve şimdi gerçek oldu.”

Cain onun neşesine ve heyecanına gülerek karşılık verdi. “Tebrikler, tatlım.”

Tatlım mı? Julia donup kaldı, nefesi ciğerlerine takıl­dı. “Az önce bana tatlım mı dedin?”

“Öyle mi söyledim?” Cain şaşırmış gibiydi, ama bu­nun bir oyun olduğunu biliyordu.

“Telefonda bu tür şeyler söyleyemezsin,” dedi Julia. “Aşk ve hayatın kanunlarına aykırı.”

Page 164: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

“Sen neden bahsediyorsun?”“Herkes bunu bilir,” diye üsteledi Julia, umursama­

yacak kadar mutluydu. “Yazılı olmayan bir kural gibidir. Romantik ve güzel bir şey söylediğinde, bunu o kadınla yüz yüzeyken söylemelisin.”

“Ö zür dilemem mi gerekiyor?”“Hayır, asla. Yapman gereken şey bunu tekrar, hatta

birçok kez söylemek, ama sadece birlikte olduğumuz za­man. Bana söz ver.”

“Madem ısrar ediyorsun.”“Ciddiyim, Cain.”“Pekâlâ, söz veriyorum. Şimdi işle ilgili kısma dön.

N e zaman başlayacaksın?”“Hemen. İşten ayrılacağımı bildirmeliyim, yılın ilk

haftasından sonra başlayabilirim. Ç ok mutluyum. Bunu ne zamandır beklediğimi biliyor m usun?” Cain’e teşek­kür etmesi gerekirdi, ama bunu ona şimdi söyleyemezdi. Henüz değil, ama yakında.

“Senin için çok sevindim, bebeğim.”A M A N TAN RIM . “Yine yaptın. Bana bebeğim de­

din. Sus, lütfen sus; yoksa, çığlık atmak, haykırmak ya da benden hiç beklenmeyecek bir hareket gibi gerçekten aptalca bir şey yapabilirim. İnsan bir defada ancak belirli bir miktar mutluluğu kaldırabilir.”

“Şimdi yanında olsaydım, seni kendinden geçene ka­dar öperdim.”

“Gerçekten m i?” Julia kalbinin eridiğini hissetti; diz­leri şimdiden zayıflamıştı. Bir defada belirli bir miktar mutluluğu kaldırabileceğini söylerken şaka yapmıyordu.

Page 165: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

“Hiçbir fikrin yok, değil m i?”Julia, genç adamın ses tonundan ciddi olduğunu an­

layabiliyordu. “Evet,” diye karşılık verirken durgunlaştı. “Sanırım, biliyorum.”

Cain onun hissettiği şeyleri dile getiriyordu. O gece onu görmek için sabırsızlanıyordu. “Bu gece hazır ol,” dedi. “Sana her şeyi tekrar söyleteceğim. Söylemelisin. Evreni düzeltmek için bu gerekli.”

“O halde, evrenin kontrolden çıkmasına izin vereme- yiz.”

Julia bu kadar uzun süre bekleyebileceğini sanmıyor­du. “Belki destekli yaşam tesisinde buluşabiliriz.” Hay aksi, bu bir sırdı. Cain’in onun gizlice büyükbabasını zi­yaret ettiğini bilmemesi gerekiyordu.

“Destekli yaşam tesisi mi? Orada ne işin var? Başka bir konser mi var?”

Derin bir nefes alan Julia oturup öne doğru eğildi ve dirseklerini dizlerine bastırdı. “Hayır. Küçük bir itirafta bulunmalıyım.”

“Ju lia ...?”Cain’in sesindeki tereddüt genç kadını sarstı. “Kötü

bir şey değil, söz veriyorum.”“Buna benim karar vermeme izin ver.”Julia gözlerini sıkıca yumdu. “Büyükbabanla tanış­

tım.” Sözlerini boş bir sessizlik izledi.Yirmiye kadar saydıktan sonra Cain tekrar konuştu.“Bernie‘yle ne zaman tanıştın?”Julia ona gerçeği söylemeye başlasa iyi olacaktı. “Kon­

serden kısa bir süre sonra.”

Page 166: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

“N e kadar kısa?”“Bunu daha sonra konuşabilir miyiz?”“Hayır.”“Pekâlâ, tam itiraf: ikinizi konserde gördüm ve akraba

olduğunuzu düşündüm, o nedenle onu ziyarete gittim. Aslına bakılırsa, onu iki kez ziyaret ettim.”

“N eden?”Julia, Cain’in tek kelimelik sorular sormaktan vazgeç­

mesini çok isterdi. “Kızdın m ı?”Cain sorusunu tekrarladı. “N eden?”“Çünkü hakkında daha fazla şey bilmek istedim. Ber-

nie harika biri. Ona senin reddettiğin kurabiyeleri gö­türdüm. En sevdiği kurabiyeler olduğunu söyledi, ama sanırım hangi tür kurabiye pişirirsem pişireyim, en sev­diği kurabiyeler olduğunu söylerdi.”

“Ona kurabiyelerle rüşvet mi verdin?”“Rüşvet ağır bir kelime olabilir.” Julia, sesinin fısıldar

gibi çıktığını fark edince boğazını temizledi. “İskambil oynadık. Harika bir büyükbaban var; onu sevdim, Cain. Sana sürpriz yapacaktım, ama sanırım bunu berbat et­tim.”

“O nu evinde N oel yemeğine davet ettin, değil m i?” “Evet. Sen de dahilsin.”“Dem ek sürpriz diye bana takılırken kastettiğini buy­

du. Sürpriz sen misin?”“Evet. Benim ,” dedi Ju lia sesini biraz yükselterek. “Şimdi de bana iş çıkışı halletmen gereken işin Ber-

nie’yi ziyaret etmek olduğunu mu söyleyeceksin?”Julia onun böyle söylediğini hatırlamasına şaşırdı.

“Evet.”

Page 167: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

“Seni çok sevmiş.”“Büyükbaban sana benden mi bahsetti?”Anlaşılan, sır tutan sadece o değildi.“Pek sayılmaz. Bernie onu Noel yemeğine davet eden

bir kadınla tanıştığını söyledi. Beni dahil etmedi. Kendi sevgilimi bulmam konusunda ısrarcıydı.”

“Ve buldun, karşı çıkmadan önce, bugün bana bir kez tatlım dediğin için artık sözünden geri dönemezsin. Söylediklerini geri alamazsın. Sana izin vermiyorum.”

“Sözümden geri dönemeyeceğim.”“Güzel. Lütfen bana kızma.”“Arkamdan iş çevirmenden hoşlanmam, Julia, ama

büyükbabamın kalbini kazandığın için bu kez boş vere­ceğim.”

“Senin de kalbini kazandım mı?” diye kısık bir sesle sordu Julia.

“Bu gece konuşuruz. Saat sekizde Gençler Kulübü‘n- de görüşürüz ve eve yürürken bunu konuşabiliriz.”

“Pekâlâ.” Julia saatine göz attı. “Ah olamaz, öğle tati­lim bitti. Kata dönmeliyim.” Sohbeti bitirmekten nefret ediyordu. Cain’in sesini duymak, ona iyi haberi vermek onu tekrar görene kadar yeterli olmak zorundaydı. Daha önce, ilişkilerinin gelişiminin derinliği ve gücünden şikâyet etmişti. Julia’nın onun için önemli biri olmaya başladığını bilmesi Cain’i üzüyordu. Cain kendi duy­gularının derinliğinin farkında değildi. Bu zorlu işin bu kadar iyi gitmesine hiç kimse Ju lia ‘dan daha fazla şaşıra- mazdı.

O akşam Bernie Ju lia’yı bekliyordu. Kilise korosunun

Page 168: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

şarkı söylediği odada oturuyordu ve Julia’yı görür gör­mez yüzü aydınlandı.

“Demek ona söyledin?” dedi Bernie ve Julia onun ya­nındaki sandalyeye otururken kocaman sırıttı.

“Ağzımdan kaçtı. Seni aradı, değil m i?”“Ah, evet. Sana tam olarak ne söylediğimi bilmek iste­

di. Cain’in ikimize de bozuldu bence, ama güzel yüzünü asma, o bunu unutur.”

Ju lia’nın omuzları gevşedi. Cain’in büyükbabasını arayacağından emindi.

“Son bir hafta içinde, onun hayatına büyük bir deği­şiklik getirdin,” dedi Bernie halinden memnun bir şe­kilde gülümseyerek. “Torunumdaki değişikliğe inanmak zor.

Julia bu ziyaretin sebebini neredeyse unutacaktı. “Ah, böyle düşünmene çok sevindim. Cain’i en son ne zaman gördün?”

“Salı günü. Sah günleri öğle yemeğinde bana katılır.”“Onda herhangi bir farklılık hissettin m i?” diye sordu

Julia.“N e gibi? Senden bahsetti, bu beni şaşırttı. Ona N o ­

el’de çekici bir kadınla akşam yemeği yiyeceğimi ve onunla paylaşmak istemediğim için kendisine bir kadın bulması gerektiğini söyledim.”

Julia, içinde küçük bir heyecan belirirken kahkaha attı. “Cain benden mi bahsetti? N e söyledi?”

Bernie çocuksu bir şekilde sırıttı. “Yaşadığı binada onu deli eden ve rahat bırakmayan bir kadın olduğunu söyledi. Sen olduğunu bilmiyormuş gibi yapıp ona ayak

Page 169: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

uydurdum. Ona söz konusu kadını kendisini rahatsız et­tiği için polise şikayet edip etmediğini sordum.”

Julia nefesini tuttu. “Bunu söylemiş olamazsın!” “Elbette söyledim ve sonra Cain bana bu sorun çı­

karan kadının bir şekilde hayatına sızdığını ve onun ilk başta sandığı kadar sinir bozucu olmadığını düşündüğü­nü söyledi.”

Bunun üzerine Julia rahatladı. “Bunu duymak güzel.” “Şimdi, torunumda ne gibi bir farklılık hissetmemi

bekliyordun?”“Gözleri,” dedi Julia ona. “İlk tanıştığımızda, boş

bakıyordu, umursamazdı, ve, ah, bilmiyorum, sanırım duygusuzdu. Ama dün gece gözlerinde bir ışık, bir pırıltı gördüm ve bu beni heyecanlandırdı. Aynı şeyi senin de görüp görmediğini merak ettim.”

Bernie burnunu kaşıyarak Cain onu en son ziyaret ettiğinde torununun halini hatırlamaya çalıştı. “Madem ki buna değindin, onda bir değişiklik fark etmiş olabili­rim.”

“Öyle m i?” Bernie bunun Ju lia’yı ne kadar heyecan­landırdığını asla bilemezdi.

“Onu görür görmez farklılık dikkatimi çekti ama se­bebini çözemedim. N oel’de bize katılacak mı?”

“Evet. Henüz bilmiyor olabilir ama onu evinden çı­karıp koridorda sürüklemem gerekse bile orada olacak.”

“Torunumun sana karşı koyabileceğini sanmıyorum. Onu eline geçirmişsin, Julia. Tamamen. O çocuk sana abayı yakmış. Onu uzun zamandır bu kadar hayat dolu görmemiştim. Hislerini belli etmez. Hiçbir zaman belli

Page 170: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

etmedi. Ofisindeki kız onu kullandığında bile, tek keli­me etmedi. Ancak bağlantıyı kurduğumda, çok üzüldü­ğünü anladım.”

“O nu asla üzmeyeceğim.”“Üzmeyeceğini biliyorum.”Julia, Cain bloğunu öğrendiğinde böyle olmasını

umuyor ve bunun için dua ediyordu. Julia, Bernie’nin yemek odasında arkadaşlarıyla akşam yemeğine katılma vakti gelene kadar onun yanında kaldı. Boş vakti oldu­ğu için diz- üstü bilgisayarını çıkarıp yorumları okuma­ya başladı ama çok fazla yorum vardı. Yüz binden fazla ziyaretçisi olmuştu ve insanlar gelişmeleri okumak için sabırsızlanıyorlardı. İlginin azalmasını istemiyordu, bir sonraki yazısını yazmak için eve dönene kadar bekleme­meye karar verdi. Yeni bir sayfa açtı ve parmakları klav­yenin üzerinde uçuştu. Yazacak çok şeyi vardı. H em de çok.

Page 171: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Julia’nın Bloğu

NOEL’E ON İKİ GÜN KALA

22 AralıkBir Gözlem

Bu projeye başladığımda, sözlükten nezaket kelime­sinin anlamına bakmayı hiç düşünmedim. Nazik olmak hakkında birçok şey bildiğimi sanıyordum, ama kafama göre hareket edeceğimi bilmiyordum. Yanılmışım. Çok az şey biliyormuşum. Düşünceli olmak bir gölün sakin sularında kendi yansımanıza bakmak gibi. Ama düşünce­li bir davranış yüzeyine atılmış bir taş gibi o suları dalga­landırıyor. Vay canına, hiç istemesem de, içgözlemci gibi davranıyorum. Söylemeye çalıştığım şu, bu deneyin ilk birkaç gününde, sevimsiz Ebenezer’e karşı iyi ve nazik olabilmek için taklalar atarken dişlerimi sıktım. Bütün

Page 172: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

çabalanma rağmen, bunu oldukça zorlaştırdı. Siz oku­yucularımın cesaretlendirmesi sayesinde, buna devam ettim. Şaşırtıcı derecede kısa bir süre içinde, Ebenezer bana karşı gerçekten iyi davranmaya başladı. Bu gece bir N oel provasından sonra birlikte eve kadar yürüyeceğiz. Bu düşüncesizce gazetemi alan ve sabahları ona selam verdiğimde kötü bir şeyin tadına bakmış gibi suratını buruşturan adam. Aynı kişi. Aradaki farklılık iyilik. Daha önce bahsettiğim yansıma teorisi. Ebenezer’e karşı iyiy­dim, sonra o da bana karşı iyi oldu - dalgalanma etkisi. Açıkçası, bu işe başladığımda ne beklemem gerektiğini bilmiyordum. N oel’e On İki Gün Kala sonunda, benim­le konuşmak isterse kendimi şanslı sayacağımı düşünü­yordum. Gördüğüm kadarıyla, artık beni sinir bozucu bulmuyor ve benim de ona karşı olan duygularım de­ğişti. Bugün öğleden sonra, benimle konuşurken sevgi belirten bir sözcük kullandı. Beni önemsemek istemedi­ğini itiraf etti. Ama önemsiyor. H em de çok. Ve hepimiz sebebini biliyoruz. Tek bir kelimeden ibaret. Birkaçınız bana kendi iyilik deneylerinizi yaptığınızı yazdınız. Bazı­larınız diğerlerinden daha başarılı. Herhangi bir farklılık göremeyenler, vazgeçmeyin. Bu fikrin tutmasına çok se­vindim. Bunun bir parçası olmaktan gurur duyuyorum. Gelişmeleri bildirmek beni heyecanlandırıyor. Ebenezer ve ben onun eve kadar yürümeme eşlik etmesi için kısa bir süre sonra buluşacağız. Onu görmek, onunla birlikte gülmek ve bana “tatlım” dediğini duymak için sabırsızla­nıyorum. Yarın görüşürüz, sevgili okuyucularım.

Page 173: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

ONUNCU BÖLÜM

“Jeremy, çocuklar çok iyi söylüyorlar.” Julia provanın bu kadar iyi gitmesine bundan daha fazla sevinemezdi. “Bir gün prova yapmamanın hiç zararı olmadı.”

Durumdan memnun görünen Jerem y piyanoya yas­landı. “Bence de. Yarın akşamki programa hazırız.”

Julia çok sevinçliydi. Çocukların performansını izle­meye bayılıyordu. Aileleri ve arkadaşları için performans sergileyecek olmaktan dolayı heyecanlıydılar ve şarkı sözlerini ve melodileri öğrenmek için çok çalışmışlardı. Ju lia’nm piyanoda onlara eşlik etmesini oldukça kolay­laştırmışlardı. Julia hevesli genç yüzleri izlerken, günün birinde kendi ailesinin olmasını diledi.

Hemen Cain’i düşündü. İlişkilerinin henüz başın­da olmalarına rağmen, ikisi için içinde iyi hisler vardı. Aralarındaki çekim, daha önceki kısa süreli ilişkilerinde hiç olmadığı şekilde her geçen gün artıyordu. Kuşkusuz,

Page 174: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

henüz kalıcı bir şeyler düşünmek için çok erkendi. Ama ilişkilerini sağlam bir temelin üzerine inşa etmeleri ho­şuna gidiyordu. O temel, Cain onun bloğunu öğrendi­ğinde o kadar sağlam olmayacaktı. İçini bir korku sardı. Cain’in kızmasından korkan Julia ona yaptığı şeyi söyle­mesi gerektiğini fark etti. Ancak, her şeyi tek seferde ona anlatırsa, bundan pek hoşlanacağını sanmıyordu, o ne­denle yavaş yavaş açıklamaya karar verdi. Büyükbabasıy­la iletişimde olduğunu ağzından kaçırması iyi bir şeydi. Artık Cain onun Bernie’yi arayıp bulduğunu bildiğine göre, tam anlamıyla itirafta bulunması için ona kapıyı açmıştı. Jeremy'nin telefonu mesaj geldiğini belirtirce- sine bipledi. Jerem y telefonu kemerinden çıkarıp mesajı okuduktan sonra Ju lia’ya baktı. “Cain M addox adında bir adam tanıyor m usun?”

Ju lia’nın yüzü hemen aydınlandı. “Evet. Burada m ı?”“Evet. Louis’den mesaj geldi. Arkadaşın kırk daki­

ka önce gelmiş. Anlaşılan, o ve Louis beysbol hakkında sohbet ediyorlarmış.”

Julia, Cain’in spora meraklı olduğunu bilmiyordu, ama henüz onun hakkında bilmediği çok şey vardı. “Louis bu adamın seni beklediğini söyledi.”

“Bu harika.” Ju lia Louis’in spor salonundaki çocuk­larla çalıştığını biliyordu. Jeremy'nin dikkatle ona baktı­ğını ve bu durumdan hoşlanmadığını fark etti. “Cain‘le tanışmak ister misin?” diye sordu.

Jerem y omuzlarını silkti, pek hevesli görünmüyordu. “Sanırım.”

Spor salonunda Cain ve Louis'le buluştular. Cain, Ju -

Page 175: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

lia’yı görünce sohbetini kesip ona doğru yürümeye baş­ladı. Cain’in ifadesini gören Julia’nın kalp atışları hız­landı. Sanki bütün dünyasının odak noktası oydu. Spor salonu etraflarında kapansa bile, fark edeceğini sanmı­yordu. İkisinin de gözleri birbirlerinden başkasını gör­müyordu. Ortada buluştuklarında, gözlerini hâlâ birbir­lerinden alamıyorlardı.

“Eve tek başına yürüme fikrinden hoşlanmıyorum,” diyordu Jeremy.

Cain bakışlarını Ju lia‘dan ayırdı.“Paltomu alıp sana eşlik edeceğim,” dedi Jeremy, Ca-

in’e aldırmadan.“Ju lia‘yı eve ben götüreceğim,” dedi Cain, Jeremy'nin

önünde duracak şekilde hareke ederek.İki adam göz göze ve karşı karşıyaydılar. Aralarındaki

gerginlik düşmanlıkla karışıktı.“Bunu yapmaktan memnuniyet duyarım,” diye üste­

ledi Jeremy.“Böyle bir şey olmayacak,” diye karşılık verdi Cain.“Cain?”Cain, koluna dokunan Ju lia ‘yı görmezden geldi.“Çocuklar, kesin!” dedi Julia, çünkü oyun bahçesin­

deki küçük çocuklar gibi davranıyorlardı. Bütün odaya sessizlik çökmüş gibiydi, ama durum hiç de öyle değildi. Arkalarında gelişigüzel bir şekilde basketbol oynanıyor­du, ama maç karanlık bir ara sokakta birbirlerine mey­dan okuyorlarmış gibi duran Cain ve Jerem y‘nin umur­larında değildi.

“Cain, bu Jeremy,” dedi Julie, iki adamın arasındaki

Page 176: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

gerginliği hafifletmeyi umarak. “Jeremy, Cain.” İkisi de gözlerim kırpmıyordu. Julia çok şaşırdı. Jerem y‘nin daha önce böyle davrandığını hiç görmemişti, aslına bakılırsa Cain’in de bu yanını hiç görmemişti. Jerem y ve Julia bir çift değillerdi ve hiçbir zaman olmamışlardı. Onlar arkadaştı. Birkaç kez çıkan çok iyi arkadaşlardı. Jeremy ondan bir iyilik istemişti ve Julia tatil programında ço­cuklara eşlik etmekten memnuniyet duyuyordu. O anda Jerem y’de gördüğü şey karakterine hiç uymuyordu. İki adam da geri adım atmadılar.

“İkiniz de beni dinleyin. Ben bir rekabet unsuru de­ğilim ve bu bir sidik yarışı değil.” Neanderaller gibi dav­ranacaklarsa, kalıp onları izlemeyecekti. Çoktan manto­sunu ve çantasını almıştı. İki adam birbirlerine bakmaya devam ederken, kaim ceketini giyip düğmelerini ilikledi ve çantasını omzuna attı. “Yarın görüşürüz.” Bunun üze­rine, Julia spor salonundan çıkıp binanın çıkışına doğru ilerledi. Dışarı çıkar çıkmaz soğuk rüzgâr yüzüne çarptı. Havada kar soğuğu vardı. Cain‘le romantik bir şekilde el ele eve doğru yürüme hayali buraya kadardı. Soğuğa karşı omuzlarını dikleştirdi ve bir blok ilerledikten sonra Cain’in ona seslendiğini duydu. Durmadı.

“Julia, yavaşla.” Yavaşladı ama memnun değildi. En sonunda Cain ona yetişti ve onunla aynı hızda adım at­maya başladı.

“O da neydi öyle?” diye sordu Julia genç adama ko­nuşma fırsatı vermeden.

Cain ona soruyla karşılık verdi. “Jerem y ile arkadaş olduğunu söylediğini sanıyordum.”

Page 177: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

“Arkadaşız.”Cain kıs kıs güldü. “Bu mesajı aldığını sanmıyorum.” “Elbette, aldı. En son aylar önce çıktık.”“Hâlâ seninle ilgileniyor.”Julia gözlerini devirdi. “Saçmalama.”“Spor salonunda değil miydin?” diye sordu Cain.

“içeri girdiği anda gözleri içime işleyen lazer ışınları gi­biydi. Sana kafasını takmış ve bunu bana belli etmekte hiç tereddüt etmedi.”

“Hayal kuruyorsun.”“Sakın başlama. Nasıl tepki gösterdiğini sen de gör­

dün.”“Senin nasıl tepki gösterdiğini de gördüm,” diye onu

suçladı. Julia, “Gerçekten aptalcaydı.”Cain aniden durdu. “Dinle, zihin okuyamıyorum. Bu

adamdan hoşlanıyorsan ve onu kıskandırmak için beni kullanıyorsan, o halde...”

Julia nefesini tuttu. “Bana gerçekten bunu soruyor musun? Sana Jerem y’le aramda romantik bir şey olma­dığını söyledim. Hiçbir şey yok. Eğer bana karşı duygu­ları varsa, o halde bunu daha önce bilmiyordum. Seni kullanabileceğimi ima etmen beni ne kadar az tanıdığını gösteriyor.”

Cain’in tepkisini beklemeden tekrar yürümeye baş­ladı ve adımlarını hızlandırıp sinirine hakim olmaya ça­lıştı.

Cain ona yetişip adımlarına ayak uydurdu. “Pekâlâ, haklısın. Beni kullanabileceğini söylememeliydim. Daha önce biri beni kullandı ve buna karşı çok hassasım.”

Page 178: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Julia Cain’in kastettiği şekilde olmasa da, onu kullan­dığı için midesinin altüst olduğunu hissetti.

“Beni duydun m u?” diye sordu Cain.“Evet, seni duydum.”“Söylediklerimi anlıyor m usun?”Julia yan gözle ona baktı. “Anlaşılan, hayır. Açıklaşan

iyi olur.”Cain duraksayıp ona uzandı ve onu nazikçe omuz­

larından tutup yüz yüze olacak şekilde kendisine doğru çevirdi. “Sana eve kadar eşlik etmemin sebebi seninle aynı binada oturuyor olmam değil. Jerem y’nin vazgeç­mesi gerektiğini bilmesini istedim. Seni istiyorsa, bu çok kötü. Çünkü böyle bir şey olmayacak.”

“ikinizin uğruna kavga edebileceği bir parça mal de­ğilim.”

“Hayır, değilsin,” diye ona katıldı Cain. “Benim için önemlisin. Ve istediğinin bu olduğuna emin olmadan gitmene izin vermeyeceğim. Meydan okumam ya da ar­kadaşınla konuşmam gerekirse, öyle olsun.”

Onun karşılık vermesini bekleyen Cain’in bakışla­rı Ju lia ’nın içine işledi. “Sen de benim için önemlisin,” diye fısıldadı. Daha fazlasını istediğini, daha fazlasına ih­tiyacı olduğunu görebiliyordu. “Dün gece seni rüyamda gördüm, sabahları seni görmek için sabırsızlanıyorum, kalbimin neşeyle şarkı söylemesini sağlayan sensin. Eğer bu yeterli değilse, başka ne söyleyebileceğimi bilmiyo­rum .”

Yürümeye başladıklarından beri ilk kez Cain sırıttı. Omuzları fark edilir şekilde gevşedi. “Bu yeterli.” Kolla­

Page 179: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

rını Julia’nın beline dolayıp onu yan tarafına doğru çekti. “Büyükbabamı gördün m ü?”

“Arayıp onunla konuşmuşsun.”“Sana söyledi, değil m i?”“Evet.”“Sinsi bir kadınsın, Julia Padden.”Julie için bu, yaptığı şey konusunda Cain’i biraz daha

bilgilendirmek için harika bir fırsattı. “Birkaç dakikalığı­na Starbucks‘a uğrayabilir miyiz?”

Söyleyeceklerini tarafsız bir bölgede söylemesi en iyi­siydi. Cain ona kızarsa, aleni bir yerde olay çıkarması pek olası değildi. Daha önceki gibi, Cain kahvelerini sipariş ederken Julia bir masa buldu. Sade bir kahve istediği için Cain birkaç dakika sonra döndü. Ju lia’nın karşısına otu­rup ona sıcak kahvesini verdi. Julie ellerini kahve barda­ğına dolayınca sıcaklık kollarına yayıldı.

“Ju lia?” Ju lia’nın gözlerindeki isteksizliği okuyan Ca- in’in bakışlarında bir belirsizlik vardı.

Julia bir anlığına kafasını kaldırıp ona hafifçe gülüm­sedi. “Sana söylemem gereken şeyden pek hoşlanma­yabilirsin. Bunu bir an önce söylemeyi tercih ederim.” Kalbi korkutucu bir hızla atıyordu.

“Pekâlâ.” Cain duraksadı. “Evli misin?” diye sordu. Julia aniden kafasını kaldırıp ona baktı. “Evli mi? Ben

mi? Hayır.”“Evlenmek ister misin?”“Evet, bir gün elbette.” Cain’in bu sorularla nereye

varmaya çalıştığından emin değildi. “Aslına bakarsan, merkezdeki çocuklar bana bir gün ailemin olmasını iste­diğimi fark ettirdiler.”

Page 180: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

“Onlar harika, değil m i?”“Şahaneler.”“Pekâlâ, bana söylemek istediğin şey evli olman de­

ğil-”“Hayır, hayır, öyle bir şey değil.”Cain rahatlamış görünüyordu.“Söylemekte bu kadar zorlandığın şey ne?”Bunun kalbini sakinleştirmesini umarak derin bir

nefes alan Julia kafasını kaldırıp ona baktı. “Elimi tutar mısın?” diye sordu. Cain masanın üzerinden ona uzanıp elini tuttu. “Seni gazetemi çalarken yakaladığım sabahı hatırlıyor m usun?”

Cain, Julia hoş bir anıdan bahsetmiş gibi sırıttı. “O anı unutamam. Gözlerinden ateş çıkıyordu.”

“Kızgındım.”Cain’in bakışları yumuşadı. “Hislerini saklamakta

zorlanıyorsun, Julia. Asla poker oynamamalısın.”Haklıydı ve bu Ju lia’nm söylemek zorunda olduğu

şeyi iyice zorlaştırıyordu. “Üniversitedeki ev arkadaşım Cam m ie’den bahsetmiştim, hatırlıyor m usun?”

Cain kafasını salladı. Julia parmaklarını onunkilere doladı. “Cam m ie’ye senin ne yaptığını söyleyince, seni öldürmemi önerdi.”

Cain’in gözleri kocaman oldu.“ ...iyilikle.” Julia bakışlarını ondan kaçırmayıp tepki­

sini bekledi. Ama Cain’in düşüncelerini belli etmemesi daha çok gerilmesine sebep oldu.

Cain’in söylediklerini anlaması biraz zaman aldı. “Ga­zetemi bu yüzden mi kapıma getirmeye karar verdin?”

Page 181: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Julie beceriksiz bir gülümsemeyle karşılık verdi. “Evet. Bu iyiliğin bana karşı davranışların üzerinde bir değişiklik yaratıp yaratmayacağını görmek için bir tür testti.”

Cain onun açıklamasına aldırmadı. “Peki, kurabiye­ler?”

“Kurabiyeler de,” dedi Julie.Cain’in yüzü gerildi. “Demek bana bir tür zorlu gö­

rev gözüyle baktın.”Bu en zor kısmıydı. “Evet, ilk başta ama artık seni

öyle görmüyorum.”“Şimdi senin için neyim?” diye sordu Cain, Julie’nin

elini bırakıp. Dikleşti ve fiziksel ve duygusal olarak ken­dini ondan koparıyormuş gibi arkasına yaslandı.

Julia yanıtının ilişkilerinin sonucuna karar vereceği­ni biliyordu. “Benim için zorlu bir görevden daha faz- lasısın. Seninleyken her şeyi daha yoğun hissediyorum. Güneş daha parlak, gökyüzü daha mavi. Düşüncelerim senin etrafında dönüyor. Deney iyiliğin fark yaratıp ya­ratmayacağını görmekle ilgiliydi, Cain, fark yarattığını göremiyor musun? Önceleri senden hoşlanmazdım. Se­nin. . .her neyse, önemi yok, çünkü artık öyle düşünmü­yorum.” Genç adama bakmaya cesaret etti ama Cain hâlâ kaskatı ve anlaşılmaz bir ifadeyle oturuyordu. “Hangi­mizin değiştiğini bilmiyorum. Sen mi, ben mi, yoksa ikimiz de aynı anda mı değiştik, bilemiyorum. Emin olduğum tek bir şey var, bu değişiklik gerçekleştikten sonra, bu ilişki başladığından beri seninle geçirdiğim bir dakikayı bile hiçbir şeye değişmem.”

Page 182: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

“Peki grip? Tekrar grip olmak ister misin?”“Evet, g^ibe bile razıyım, çünkü o ikimiz için bir dö­

nüm noktasıydı.”Cain nefesini verdi. “Bana her şeyin bir oyun olduğu­

nu söylüyorsun.”“Oyun değil. Haydi ama, Cain, itiraf et. Sen de ben­

den hoşlanmıyordun. Hatırlarsan, sabah gevezeliğim­den rahatsız oluyordun. Ve seni sinsice takip ettiğimi sanmıştım, o yüzden bu hiç adil değil, bana doğruculuk taslayamazsın.”

“Doğruculuk taslamıyorum.”Julie, Cain’in hafifçe gülümsediğini görür gibi oldu.

“Evet, taslıyorsun. Benim seninle arkadaş olmakla ilgi­lenmediğim gibi, sen de beni tanımakla ilgilenmiyor­dun. İkimiz de değiştik ve bunun için sonsuza kadar minnettar olacağım.”

“O kadar kötü değilim, biliyorsun,” dedi Cain.“Olabilirsin.”“Sen de olabilirsin.”Julia onunla tartışamazdı.Cain’in ifadesi rahatladı. “Bu konuda düşünmeliyim.”“Pekâlâ.” Julia, onu suçlayamazdı. Roller farklı olsay­

dı, kendi de aynı şeyi hissedebilirdi.“Sabah erkenden ofiste olmalıyım, o nedenle görüşe-

meyebiliriz.”Ju lia hayal kırıklığına uğradı ve Cain’in tepkisini gör­

mesini istemediği için bakışlarını indirdi. “Pekâlâ.”Cain yerinden kalkıp kahvesini aldı. Tekrar görüşme­

yi teklif etmemişti ve bujulia'yı endişelendirdi.

Page 183: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

“Program yarın gece,” dedi ayağa kalkarken. Bu, Ca- in’e gelip gelmeyeceğini sormanın bir yoluydu. Gelme­sini umuyordu.

“Duydum.”“Gelecek misin?”Cain, karar vermeye çalışıyormuş gibi tereddüt etti.

“Düşünmeliyim.”“Katılmayı m ı?” diye sordu Julia.Cain kafasını iki yana salladı. “Evet, ama bundan daha

fazlasını. Bana söylediğin için teşekkür ederim, ama bunu sindirmek için zamana ihtiyacım olacak.”

Julia güçlükle yutkundu. Eğer Cain’in bu konuda bu kadar güçlü hisleri varsa, bloğunu öğrendiğinde nasıl tepki vereceğini hayal edemiyordu. Bu iyiye işaret değil­di. Binaya yürürken ve asansörle üçüncü kata çıkarken sessizliğini korudu. Kapılarında birbirlerinden ayrıldılar. Cain’in sırtı Ju lia’ya dönüktü ve Julia anahtarı kilide so­karken onu izledi.

“Cain?” Cain, omzunun üzerinden baktı. “İçeri gir­meden önce, bana sarılır mısın?” Julia bir an genç ada­mın onu reddedeceğini düşündü. Cain kısa bir süre tereddüt ettikten sonra aralarındaki mesafeyi geçip onu kollarına aldı ve sıkıca sarıldı. Julia burnunu onun boy­nuna sürttü.

“N e yapıyorsun?” diye sordu Cain.“Seni kokluyorum.”“N e?”“Benimle bir daha görüşmek istememe ihtimaline

karşı seni kokluyorum, çünkü kokunu hatırlamak isti­yorum.”

Page 184: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Cain kollarını gevşetti. “Sen tuhaf bir kadınsın.”“Evet, olabilirim.”Julia o gece uyumakta zorlandı. Sabahın erken saatle­

rinde uyanıp bilgisayarını açtı. Daha önce bloğuna yazı yazdığı için yorumları okumaya başladı. Bazıları bloğu­nu neredeyse en başından beri takip ediyorlardı ve he­men onların isimlerini aradı.

SantaGirl: Vay canına! Umarım söylediklerini işitiyorsundur. Yumuşadın, kızım. Bu çocuk seni etkilemiş. Kötü bir şey değil. Sadece dikkatli ol. Özellikle de, Ebenezer’in ne yaptığına dair hiçbir fikri olmadığı düşünüldüğünde, kalbini kaptırma­yı istediğinden emin misin?

Güzel bir soru. Julia bunu arıtmaya çalışıyordu. Son­ra nefesini tutmasına neden olan yorumu okudu. Yazan Shelia Coan‘dı. Seattle’ın yerel televizyon kanalından bir haber muhabiriydi. Julia ismi tanıdı.

TVGirl: Aynı bölgeden olduğumuzu görünce şaşırdım. Sen ve Ebenezer’le röportaj yapmayı is­terim. Noel arifesi için güzel bir ilişki haberi olur. Aslına bakarsan, harika olur. Kanalı ara 209-555- 1007, onlara kim olduğunu söyle, seni bana bağlar­lar. Bir saat ve yer ayarlarız.”

Ju lia ’nın kalbi öylesine şiddetli bir şekilde çarpıyordu ki, onun kaburgalarından birini çatlatmasından korktu.

Page 185: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Muhabirin nerede yaşadığını nasıl öğrendiğini bilmiyor­du. Konumu hakkında herhangi bir ipucu vermemişti. Belki de farkında olmadan vermişti. Önemi yoktu. Ka­dınla röportaj yapmayacaktı. Julia muhabirle özel olarak iletişime geçmek yerine elektronik posta adresine yanıt verip isteği geri çevirdi. Cain‘le röportaj mı? Julia bun­dan daha kötü bir şey düşünemiyordu. İlişkileri itiraf et­tiği yarı gerçekle çoktan berbat olmadıysa bile, ona blog- dan bahsetmek her şeyi berbat ederdi.

Cain’i görmeden geçen sabah boş ve sıkıcıydı. Çan­tası ya da ceketi gibi önemli bir şeyi unutmuş gibi tuhaf bir histi. Otobüse binip başını pencereye dayarken içi­ni endişe verici bir his kapladı. Cain onu iyilikle tuza­ğa düşürdüğünü öğrenince sinirlenmişti. Eğer bununla baş edemiyorsa, blog onu tamamen çileden çıkarırdı. Ve eninde sonunda öğrenecekti. Bu kaçınılmazdı. Julia de­rin bir nefes aldı ve o köprüyü ancak gerektiğinde geç­meye karar verdi. Şimdilik, ilk engeli aşmanın bir yolu­nu bulmalıydılar. Cain Gençler Kulübü’nün programına katılırsa, Julia onun ilerlemeye istekli olduğunu anlaya­caktı. Cain programın onun için önemli olduğunu bili­yordu. Ondan katılmasını istemişti. İsteğini yok sayarsa, bu ona her şeyi açıklardı.

N oel’e kadar sadece birkaç alışveriş günü kaldığı için mağaza çok yoğundu. Vardiyası biter bitmez, Julia ma­ğazadan Gençler Kulübü'ne koştu. Oraya vardığında, salon çoktan aileler ve arkadaşlarla dolmaya başlamıştı. Etrafa göz gezdiren Julia, Cain’i göremedi. Hayal kırık­lığım içine atmak için elinden geleni yaptı. Kalbi ağırlık­ların altında kalmış gibiydi.

Page 186: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Salona girer girmez Jeremy onu sohbete sürükledi. Sanki bütün gün onun gelmesini beklemiyor gibiydi. Konuşmaya başladığında, sesinde sert ve talepkâr bir ton vardı. “Dün geceki adam kimdi?”

Julia ona aldırmayıp piyano taburesine oturdu.“Ondan daha önce hiç bahsetmedin.”Julia arkadaşına sinirlendi ve gözlerini piyanonun

tuşlarından kaldırdı. “Cain benim komşum.”“Çıkıyor m usunuz?”Julia ne diyeceğini bilemediği için olumlu düşünme­

ye karar verdi. “Öyle denebilir.”“Bana söylemen gerekirdi.” Jerem y ona suçlarcasma

baktı.“Bunu neden yapayım?” diye öfkeyle karşılık ver­

di Julia, o anda onunla tartışmaya girmek istemiyordu. “Neden böyle davrandığını bilmiyorum, Jeremy. Birkaç kez çıktık, hepsi bu.”

Sunucu öne çıktı ve salon yavaşça sessizleşti, heye­canlı sesler kısık bir uğultuya dönüştü ve sonra salon tamamen sessizliğe büründü. Julia, Jerem y‘nin devam etmek istediğini görebiliyordu ama şimdi kesinlikle sıra­sı değildi. Gençler Kulübü'nün liderinin birkaç kelime­lik girişinden sonra, yüzlerinde kocaman gülümsemeler olan çocuklar teker teker sahneye çıktılar. Dim dik durup seyircilere doğru döndüler. Julia ellerini klavyeye koyup çalmaya başladı.

Noel programı oldukça başarılıydı. Cain gelmiş ol­saydı, Julia kendini çok daha iyi hissederdi. Ama onu gö­remedi; üzerine hayal kırıklığı ve pişmanlığın çöktüğü

Page 187: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

kalbinin ağırlığını göğsünde hissedebiliyordu. Gecenin sonunda, Julia eşyalarını toplarken Jerem y ona yaklaştı. “Konuşmamız bitmedi.”

“Bitti,” diye üsteledi Julia. “Gerçekten, Jeremy, söyle­necek başka bir şey yok.”

Jerem y tartışmaya hazır görünüyordu ama fikrini de­ğiştirdi. “Herkes bu geceki programa katkını takdir etti.”

“Bunu yapmaktan mutluluk duydum.” Julia bu ço­cukların Noel neşesine küçük bir katkıda bulunabildiği için memnundu. Ceketini ve çantasını alıp kapıya doğru ilerlerken Jerem y onu takip etti. “Sana evine kadar eşlik edeceğim,” dedi kendi paltosuna uzanarak.

Gölgelerin arasından çıkan Cain konuştu. “O tarafa gidiyorum. Julia’ya ben eşlik ederim.”

“Cain.” Julia onu gördüğüne çok sevinmişti, kolları­nın arasına uçup ona öylesine sıkıca sarıldı ki, nefes al­ması bir mucizeydi. Cain hemen kollarını ona doladı. Başının tepesini öptü ve çenesini kafasına sürttü. “Eve gitmeye hazır mısın?” diye sordu.

Ju lia kafasını sallayıp Jerem y‘ye gülümsedi. “Teklifin için teşekkür ederim ama Cain burada.”

Jerem y bir ona bir Cain’e baktı ve kabullenircesine kafasını salladı. N e demek istediğini anlamıştı. “Görü­şürüz, Ju lia.”

“M utlu Noeller.” Elini kaldıran Jeremy, Cain’e bo­yun eğer gibi baktı.

“Sana da.”Jerem y onları yalnız bıraktı. Ju lia dışarı çıkana kadar

bekledikten sonra konuştu. “Seni göremedim.”

Page 188: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

“Ofiste işim çıktı ve buraya ancak programın yarısın­da gelebildim.”

Julia, Cain’e doğru dönüp kafasını onun göğsüne gömdü. “Bütün gün endişelendim. Bu gece benden uzak kalırsan, ilişkimizin biteceğinden korktum. Buraya gelmenin benimle hâlâ görüşmek istediğini söylemenin bir yolu olduğunu düşünüyorum.”

“Yaptığından hoşlanmadım.”“Biliyorum.” Cain, geri kalanını öğrendiğinde, kim

bilir nasıl tepki gösterecekti.“Ama iyice düşündüm ve sonucuna itiraz edemeyece­

ğime karar verdim.”. “Ben de.” Julia yüreği ağzında ona baktı. “Bunu geri­

de bırakıp yolumuza devam edebilir miyiz?”Ona bakarken Cain’in bakışları yumuşadı. “Bilmiyo­

rum, Julia. Hayatımı kabullenmiştim ve rahattım. H a­limden memnundum ama sonra dünyama girip her şeyi altüst ettin.”

“Artık memnun değil misin?”“Hayır. Daha fazlasını istediğimi fark ettim. Bunun

iyi bir şey olup olmadığından ya da seni suçlayıp suçla­mamam gerektiğinden emin değilim.”

“Ama bu ikimiz için de iyi bir şey, Cain.”Cain, “Olabilir,” diye fısıldadıktan sonra eğilip Ju -

lia’nın dudaklarına bir kurtuluş ve yeni bir başlangıç gibi görünen bir öpücük kondurdu.

Ju lia ona teslim oldu ve tek bir öpücükte onun için ne kadar önemli olduğunu anlamasını sağladı; aynı anda bloğunu öğrenmemesi için dua etti.

Page 189: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Julia’nın Bloğu

NOEL’E ON İKİ GÜN KALA

23 Aralık Küçük Bir Sorun

Dünkü blog yazımdan sonra cennette küçük bir so­run çıktı. Hayat böyle değil midir? H er şey harika ve hiçbir şey kötü gidemezmiş gibi göründüğünde, boom, kıçınızın üzerine oturur ve cennette ne olduğunu me­rak edersiniz. Ebenezer’e deneyden bahsettim. Ona bu blogdan bahsetmedim, öğrendiğinde bunun ilişkimize vurulan son darbe olmasından korkuyorum. Şimdiye kadar beni takip ettiyseniz, Ebenezer’deki ve aynı şekilde bendeki değişikliği gördüğünüze eminim.

Bloğumu bir süre daha ondan saklamayı planlıyorum ama bu kararı korkarım tek başıma veremem. O neden­

Page 190: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

le, bir kez daha siz sadık okuyucularıma sesleniyorum. Tavsiyenize ihtiyacım var. Ona söylemeli miyim? Söy- lemeliysem, ne zaman? Yoksa her şeyi şansa mı bıraka­yım? Ebenezer yıllar boyunca yaptığım şeyi öğrenmeden hayatına devam edebilir. Bir engeli yeni aştık ve kısa bir süre içinde ona başka bir engel sunmak çok fazla olabilir. Öyle olacağına eminim, ama öte yandan bunu saklayabi­leceğimi sanmıyorum. Hilekâr olmak doğama aykırı. Ya da şimdiye kadar olduğumdan daha hilekâr olmak. Bun­dan nefret ediyorum. Ebenezer daha önce de incinmiş, yaptığım şeyi öğrenirse, bana bir daha asla güvenmeye­bilir.

Page 191: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

ON BİRİNCİ BÖLÜM

Bernie ve Cain'le N oel yemeği için alışverişe çıkma­sından on dakika önce, Julia’nın telefonu çaldı. Ekranda Cam m ie‘nin ismini görünce tereddüt etmedi.

“Mutlu Noeller,” diye açtı telefonu Cammie.“Sana da mutlu Noeller,” diye karşılık verdi Julia.“Bugün çalışıyor m usun?”“Hayır, ben şanslı azınlıktanım.” Julia, N oel’de izinli

olabilmek için Kara Cum a gecesi sabahın erken saatleri­ne kadar mesai yapmıştı. Mantıklı bir anlaşma olmuştu. N oel yemeği için alması gereken çok fazla şey yoktu ve erken uyanmıştı.

Geleneksel hindi yemeği, yanında da meze hazırla­maya karar vermişti. Tarif için annesiyle iki kez konuş­muştu bile, çünkü bunun çocukluğundan hatırladığı o güzel yemeğe mümkün olduğunca fazla benzemesine, yaptığı en güzel yemek olmasına çalışacaktı. Denemek

Page 192: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

istediği birkaç başka yemek daha vardı. Julia yemek ki­taplarını çok satan romanlar gibi okuyabilirdi. Misafirle­rinin olması, N oel’i daha da özel kılardı. İş arkadaşları, tıpkı eskiden olduğu gibi, onlara katılması için Julia’yı davet etmişlerdi ama bu yıl Julia kendi misafirlerini ağır­lama ayrıcalığına sahipti.

“N ’aber?”“Bu sabah bloğunu okudum, önceki günün yorumla­

rına da baktım. Şu muhabirden gelen isteği gördün mü? Senin Seattle‘da olduğunu nereden biliyormuş?”

“Onu ben de merak ettim. İyilik bloğundan önce, Seattle'da işe giderken otobüse binmekle ilgili bir blog yazmıştım. En iyi işim sayılmazdı gerçi...”

“Vay canına, onu gördüyse seni bayağı incelemiş de­mektir. Röportaj verecek m isin?”

Ju lia’nın kalbi sıkıştı. “Cevap attım, ‘asla‘ dedim.” “Yeterli olmayabilir.”Korku, Ju lia’nın içine bir anda sancılar saldı. “Nasıl

yani?”“Bu muhabir senin izini bulabilir.”Bu olamazdı, asla olamazdı. Telefonu kulağında tu­

tarken, Ju lia bir yandan mantosuna uzandı, zorlanarak da olsa kolunu geçirdi ve bir yandan konuşmaya devam etmeyi de başardı.

“Yerinde olsaydım, işi şansa bırakmazdım,” diye tavsi­ye verdi Cammie. “Cain’e söyle.”

“Söyleyemem.” Ju lia mantosunun ikinci kolunu da giyerken telefonu öteki kulağına aldı.

“Söyle sen,” diye bastırdı Cammie. “Başkasından

Page 193: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

duymasın. Gönderilerinde çok ayrıntı vermedin ama ben seni tanıyorum, ayrıca satır aralarını da okudum. Sen bu adamla gerçekten ilgileniyorsun, Julia, hem de Dylan’dan beri hiç kimseyle ilgilenmediği kadar. Bu iliş­ki senin için belli ki çok önemli, o yüzden kötü şeyler olması riskine girme.”

Cammie yaşından daha olgun biriydi.“Peki, peki, haklısın -am a N oel’den sonra söylerim.

Önce N oel’i atlatmam lazım.”“Daha da çok erteleme ama. Pişman olursun sonra.

Cain’in bilmesi lazım.”“Haklısın. Biliyorum haklı olduğunu. Ertelemeyece­

ğim,” diye söz verdi Julia.“Konuştuktan sonra bana haber ver.”“Tamamdır.” Konuşmayı burada kestiler; Julia da te­

lefonu çantasına bırakıp kapıdan çıktı.Cain’in o gün izinli olması Ju lia‘yı çök mutlu ediyor­

du. N oel’i atlatacaklardı ve sonra Julia onu karşısına ala­cak, dikkatlice planladığı sözcükleri söyleyecekti. Önce Cain’i hazırlaması, onun kendisi için ne kadar önem­li bir adam olduğunu iyice anlatması gerekecekti tabii. Ju lia’nın onu asla bencil amaçları için kullanmayacağını anlaması çok önemliydi. Bunu açıklamak, Julia için en zor kısım olacaktı. Tek yapabileceği, Cain’in onu dinle­mek için gönüllü olmasıydı.

Asansör en alt kata geldiğinde, Julia kabinden indi ve karşısındaki kameraman ile muhabire toslamanın eşi­ğinden döndü.

Julia dondu. Gerçekten de dondu. Nefes alamadı, kı­lını kıpırdatamadı.

Page 194: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

“Julia Padden siz misiniz?” Shelia Coan’un tanıdık yüzü, hemen gözlerinin önündeydi.

O an Julia kafasını birazcık çalıştırabilseydi bunu inkâr eder ve kapıdan dışarı çıkardı. Ama araba farlarına yakalanan bir geyik gibi kalakalmıştı. Bir de şöyle bir fark vardı ki; üstüne gelen şey bir araba değil, devasa bir yük treniydi. Julia, bu şeyin üzerine üzerine geldiğini görü­yor ama hareket edemiyordu.

“Buraya bloğunuz için geldim. ‘N oel’e On İki Gün Kala’ çok başarılı oldu, tebrikler! Şunu söylemem lazım: Gönderilerinizi okuduktan sonra Ebenezer'le bizzat ta­nışmaya hayır demem.” Neyse ki mikrofonu bir yanına indirmişti. Kameraman da kamerayı omzundan indirdi, kayda girmek için muhabirin izin vermesini bekledi.

“N asıl... Nasıl buldunuz ki beni?” diye sordu Julia, konuşabilecek kadar toparlandığında.

Sheila, kendiyle gurur duyuyormuş gibi sırıttı. “Her muhabirin kendine göre bir yolu vardır.”

“Y a...”“Bloğunuz ülke çapında yayılan iyiliğin gücüyle çok

dikkat çekti.”“Evet am a...”“Bana Ebenezer’den bahsedin.”“Hayır.” Julia inatla kafasını iki yana salladı. Cain’in

bundan haberdar olmasına Ju lia asla izin veremezdi. “Röportaj vermek istemediğimi size söylemiştim sanı­yorum.”

“Evet, cevabınızı aldım ama hikâye çok iyi ve bizim dinleyicilerimizin sizin öğrendiğiniz şeylerden faydala­

Page 195: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

nacağını düşünüyorum. Umarım bir daha düşünürsü­nüz.”

“Hayır, lütfen, rahat bırakın beni.” Julie, komşuların ve fuayedeki diğer insanların dikkatini gereğinden fazla çekmişti bile.

Sheila Coan, hayal kırıklığını hiç gizlemedi. Ju lia’ya kartını uzattı. “Fikir değiştirirseniz arayın lütfen.”

“Size ya da başka birine röportaj vermeyeceğim.”Muhabir, artık gitme zamanlarının geldiğini işaret

etti kameramana. İkisi de binadan ayrıldıklarında Julia rahat bir nefes aldı. Kalp atışları ağır ağır normale döndü. U cuz yırtınıştı.

“Ju lia?”Cain’in sesinin onun adını fısıldadığını duyduğunda

kalbi neredeyse ağzına geldi. Bir anda arkasına döndü ve Cain’i posta kutularının olduğu alanda, gazetelerin kon­duğu yerin yakınında buldu. Gazetesi elindeydi. Koca­man olmuş gözlerinde bir kuşku, bir inkâr vardı, Julia hiç acımadan onun sırtına bir bıçak saplamış gibi.

“Benim hakkımda blog mu yazdın? Beni iyilikle öl­dürmek hakkında yani?”

Ju lia’nın ağzı sanki kuru pamuk toplarıyla doluydu. Soruya nasıl yanıt vereceğini şaşırdı.

“Ben Ebenezer miyim?”Ju lia’mn gözleri yavaşça kapandı. Cammie onu uyar­

mıştı. Bu, Ju lia’nm yaptığını Cain’in en kötü öğrenme şekliydi ve gerçekleşiyordu işte.

“Cevap ver!” diye hesap sordu Cain. Adamın duy­duklarına inanamayışı, yerini artık Ju lia’nın içini titreten bir öfkeye bırakmıştı.

Page 196: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Julia’nın gözleri bir anda açıldı. “Evet, Ebenezer şen­sin.”

“Neden böyle bir şey yaptın?”“Bana... Bana bir blog yazmam söylendi. Bir arkada­

şımla birlikte, Harvestware’deki sosyal medya sorumlu­luğu işine başvurmuştuk. İkimizden de birer blog yaz­mamız istendi. En çok takipçi kazanan işi kapacaktı.”

“Şu yeni girdiğin iş mi bu?”Julia yavaşça kafa salladı. Bunu inkâr edebileceği falan

yoktu. Konuşmak ona acı veriyordu, bu yüzden yutkun­du ve yanıt verdi, göz teması kuramadı. “Evet.” Yumuşak ve kısık bir sesle konuştu, neredeyse kendinin bile duya­mayacağı kadar.

“Çok heyecanlanmışsındır herhalde.” Cain’in bu tep­kisi o kadar alaycıydı ki sesi neredeyse bir oktav incel­mişti.

Cevap vermek, Ju lia ‘yı daha da aşağı çekecekti; bu yüzden sustu.

Cain nefesini bıraktı ve kafasını arkaya atıp tavana baktı. “Ben hiç akıllanmayacağım, değil mi? Nasıl bu kadar aptal olabiliyorum?”

“Cain, lütfen, açıklayayım.”Buna karşılık olarak Cain’den gelen kahkaha, tatsız

ve öfke doluydu. “Açıklayacak mısın? Sanmıyorum. Ben duyacağımı duydum, fazlasını da duydum. Seni haya­tımda istemiyorum artık.”

“Lütfen.” Julia elini Cain’in koluna koydu ama Cain iğrenmişçesine onu hemen silkeledi.

“Hayır. Deneme bile. Sana da bir başkasına güvendi­

Page 197: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

ğim gibi güvendim ben. İkiniz de beni amaçlarınıza alet ettiniz. O kadar. İstediğinizi aldıktan sonra bir kenara at­tığınız biriyim ben.”

“Hayır, öyle değil. Bir dinlesen...” diye yalvardı Julia.Kafasını iki yana sallayan Cain oradan uzaklaştı ve ar­

kasına bakmadı.Julia kendini duvar dibine bıraktı, az önce olanların

ağırlığını taşıyamıyordu artık. Cain’e tattırdığı acıyı tam olarak algılamaya başladığında içi çok fena oldu.

Cain fena halde incinmişti ve bunun sorumlusu Ju - lia'ydı. Yaptığının farkında olmak Julia’nın kendisini de yaralıyordu. Cain’in canı yanınca onun da canı yanıyor­du. Julia, birine çok yoğun duygular besleyince, birini sevince mi böyle oluyordu, bilmiyordu, ama öyle oldu­ğuna dair derin şüpheleri vardı.

Cain’in N oel yemeğinde onun yanında olmayacağı artık su götürmezdi. Julia artık Cain’in onu görmezden gelmek için mümkün olan her şeyi yapacağını düşünü­yordu. Cain için, aralarında her ne vardıysa artık bitmiş­ti. Artık Julia’yla herhangi bir ilgisi olsun istemiyordu.

Julia, bunalmış ve kalbi kırık halde, binadan çıktı ve yürümeye başladı. Sanki etrafındaki herkes N oel neşe­siyle dolu, iyimser ve mutlu gibiydi.

Ama o pek öyle hissetmiyordu.Zorla gülümsedi, kendini N oel ruhuna sokmaya ça­

lıştı ama içinde bunun için yeterli şevk yoktu.

Bir saat sonra, Julia kendini destekli yaşam merkezi­

Page 198: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

nin yanında buldu. Beş kilometre yürümüş olmalıydı ama bunu neredeyse hiç hatırlamıyordu. Cain’in bü­yükbabası da muhtemelen olanları duyduğunda Noel yemeğini iptal edecekti. Julia onu suçlayamazdı.

Julia onun kapısını çaldığında Bernie odasındaydı, te­levizyon koltuğunda uyukluyordu.

“Gel,” diye seslendi Bernie.Julia kapıyı tereddütle de olsa açtı ve bu küçük daire­

ye girdi.Bernie onu görünce kaşlarını çattı ve oturması için

işaret etti. “Olan biteni anlatsan iyi edersin,” dedi, Ju - lia’nın konuşmasını beklemeden.

“C ainİe konuştun m u?”“Biraz.”Ju lia sandalyenin ucuna oturdu ve öne eğildi, m üm ­

kün olan her şeyi öğrenmek istiyordu. “N e söyledi?”“Pek bir şey söylemedi, Noel yemeğinde bize katıla­

mayacakmış işte. Ama bunun arkasında bir şeyler var, belli. Boşlukları doldurmak ister misin?”

Ju lia ellerini kucağında birleştirdi ve gözlerini iç içe geçen parmaklarına dikti. “Cain benim iyilik projem hakkında bir blog yazdığımı öğrendi.” Sonra gözlerini kaldırdı ve Bernie‘nin biraz daha açıklamaya ihtiyacı ol­duğunu gördü. “Cain benim yeni işimi almak için onu kullandığımı düşündü - aslında haksız da değil. Ama ben onu incitmek istemedim, Bernie. Yüzündeki o ifa­deyi unutacağımı hiç sanmıyorum. Ona sanki birlikte çalıştığı o kadın gibi ihanet etmiş oldum. Sanırım ben­den nefret ediyor.” Julia aşk ile nefret arasındaki çizgi­

Page 199: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

nin çok ince olduğunu birçok defa duymuştu. Cain’in gözlerindeki bakışı gördüğü için, bunu artık biliyordu da.

“Blog ne oluyor?” Bilgiye aç Bernie kaşlarını iyice çatmıştı.

Julia ona yanıt verirken Bernie koltuğunu indirdi ve dikkatle dinledi.

Anlatması bittiğinde, Julia sabırsızca bekledi. Ber- nie‘nin de Cain’le aynı tepkiyi vermesinden çok korku­yordu.

“Anlaşıldı,” dedi Bernie kısa süre sonra. “Cain bu blog işinin odağında olmaktan nefret etmiştir.”

“Onun adını kullanmadım. Kimse onun kimliğini öğrenmeye çalışmadı,” dedi Julia kendini savunmaya ça­lışarak, sonra da kafasını eğdi. “Tabii çok da gizlemedim; Ebenezer’in komşum olduğunu yazmıştım.”

“Ebenezer mi dedin ona?”“Evet, deneye ilk başladığımda çok uygun geldi ama

artık değil.”“Şimdi ne demek istiyorsun?”Julia tereddüt etmedi. “Canımın içi.”Bernie sırıttı, gözleri memnuniyetle ışıldadı. “Sen be­

nim torunumdan mı hoşlanıyorsun?”Julia, Cain’in gözlerindeki hayal kırıklığını ve acıyı,

ayrıca kendisine yansıyışını hatırladı. “Ben ona âşık olu­yorum .”

Bernie duyduğu kelimeleri ölçüp tarttı. “Onunla ko­nuşmaya çalıştın m ı?”

“Bana açıklama yapmam için bir şans versin diye yal­vardım ama hiç oralı olmadı.” Julia ancak zamanla Ca-

Page 200: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

in’in onu dinlemeye gönüllü olabileceğini umuyordu ama bunun yakın bir zamanda olabileceğini sanmıyordu.

Bu haber, Bernie'nin omuzlarını öne düşürdü; yaşlı adam da Julia kadar üzülmüş gibiydi.

“Cain bloğu kendi başına okusa belki başka türlü dü­şünür.”

“Düşünm ez.”“Am a... nereden biliyorsun?” Cain’in onu affetmesi

için Ju lia’nın tek umudu buydu.“Ben torunumu tanırım. Cain kendini daha da aşağı­

layabilecek bir şeye maruz kalmak istemez. Son yapacağı iştir orayı okumak.”

“Ben onu aşağılamadım ki.”“Öyledir tabii ama Cain inanmaz.”Ju lia’nın aralarını düzeltmek için kafasında yaşattığı

tek umut da sönmüştü. Gözleri tekrar ellerine kaydı. “Şu öteki kadından söz etti... Dani’ymiş adı.”

“Dani mi? Ya, evet, şu işyerindeki kız; hoşlanmıştı Cain ondan. Pek bir şey anlatmadı onunla ilgili.”

“Biz birbirimize benziyormuşuz; öyle dedi, ikimize de güvenm iş... Kendini ikimize karşı savunmasız bırak­tığı için aptallık etmiş, öyle bir şey dedi.” Cain’in onu öteki kadınla ilişkilendirmesi can sıkıcıydı. Ama geriye dönük düşündüğünde, Julia onu suçlayamazdı. Cain onun daha iyi biri olduğuna inanmıyordu, hatta daha kötü gözle bakıyordu muhtemelen.

“Atlatır, değil m i?” diye fısıldadı Julia çok kırılgan bir sesle. Bu bir soru olsa da, Julia cevabı aslında gayet iyi biliyordu. Yüzünü iki eliyle kapadı, öne eğildi ve alnını dizlerine bastırdı.

Page 201: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

“Hadi ama Julia, inatçı torunumun seni böyle üzme­sine izin veremezsin.”

Julia kafasını kaldırdı, kendi içinde savaş verdi.“N oel’deyiz,” dedi Bernie, uzanıp Ju lie ‘nin elini ok­

şarken. “Bu konular bir şekilde kendi yolunu bulur. Ca- in’e bunu bir şekilde halletmesi için zaman ver. Akıllı adamdır. Sonunda aklı başına gelir.”

Julia bunun mümkün olduğuna inanmayı çok isti­yordu. Derinlerde bir yerde, bunun mümkün olduğu­nun farkındaydı ama pek olası değildi. Cain’in bir sürü meziyeti olabilirdi ama kadınlar konusundaki geçmişi, onun Julia’ya farklı gözle bakmasına engel olacaktı. Cain adeta Ju lia’nın ona ihanet etmesini bekler gibiydi. Bekle­diği şeydi bu, hayatının örgüsü böyleydi Cain’in.

“N oel yemeğine gelecek misin hâlâ?” diye sordu Ju ­lia, Bernie'ye.

“Geleyim istiyor musun, emin misin?”“Eminim tabii.” Ju lia’nın yemek hazırlama hevesi

kalmamıştı pek ama Bernie için kendini zorlardı.“Cain‘le yaptığımız planları gözden geçirmem lazım

ama sorun olmaz. Pek kutlama havasında değil gibi. Onunla kahvaltıya falan gideriz.” Julia’nın elini hafif­çe sıkan Bernie, ona cesaret verecek şekilde gülümsedi. “Sen şimdi eve git, yemek için ne gerekiyorsa onu yap; Cain’i de bana bırak.”

“Onunla konuşacak mısın?” Bu, Julia’nın umduğun­dan da fazlasıydı.

“Söz vermeyeyim ama mantıklı düşünmesi için elim­den geleni yapacağım.”

Page 202: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Minnetle dolan Julia, yerinden fırlayıp yaşlı adamı kucaklamamak için kendini zor tuttu. “Teşekkür ede­rim,” diye fısıldadı.

içindeki umut sarhoş ediciydi. Cain, büyükbabasını çok sever ve sayardı. Bernie eğer onunla blog hakkın­da konuşursa, küçük bir ihtimal de olsa, belki de Cain, Julia’ya işleri yoluna sokma şansı verirdi. Bu, Ju lia’nın kendini anlatabilmesi için, ikinci bir şans için elindeki en iyi ihtimaldi.

Julia alışverişini bitirdikten sonra evine döndü. Kori­dorda, kolları alışveriş poşetleriyle dolu halde durakladı ve Cain’in kapısına dikti gözlerini. Son on iki günde o kapı ona açılmış, onu Cain’in hayatına ve kalbine davet etmiş gibi hissediyordu. Ama kapı artık kapalıydı, kilit­liydi. N e kadar fazla şeyi kaybettiğini fark etmek, Ju - lia’nın içini acıtıyordu.

Alışveriş poşetlerini yerleştirdikten sonra yemek yap­maya başladı. Listesinde ilk sırada balkabaklı turta vardı. Dirseklerine kadar una gömülmüştü ki evinin kapısı kı- rılırcasına yumruklanmaya başladı.

Ju lia ’nın bir anda tansiyonu fırladı. Gelen Cain ola­bilirdi ve kulağına gelen ses, adamın pek de iyi bir ruh halinde olmadığını söylüyordu. Önemli değildi. Cain’i ona ulaşmaya çalıştığı haliyle kabul edecekti.

Önlüğü beline sarılı, elleri un içinde, kapıyı açtı Julia.Tıpkı şüphelendiği gibi, kapının öteki tarafında kas­

katı ve gururlu duruşuyla Cain vardı. Yüzü gergindi, acımasızdı. “Benim-büyükbabamdan-uzak-dur.” Tüm kelimeleri ayrı ayrı vurgulamıştı.

Page 203: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Julia, Cain’in öfkesi ve duygusallığı karşısında irkil­di. “Bernie böyle mi istiyor?” Kendini ona soğukkanlı gösteren Julia, sakin samimiyetinin bir etkisi olmasını umdu.

“Bernie‘nin ne istediği umurumda değil. Onu kan­dırmış olabilirsin ama beni değil. Bu sabah senin hak­kında bilmem gereken her şeyi öğrendim ben.”

“Sen benim korkunç bir insan olduğuma inanabilir­sin, Cain. Hatta benim şeytani, bencil biri olduğumu, seni kendi çıkarım için kullandığımı da düşünebilirsin. Ama senin büyükbabana asla zarar vermem.”

“Seni onun çevresinde görmek istemiyorum.”“N oel yemeğine bana geliyor.”Cain’in gözleri kısıldı. “Ben buradayken asla.” Birbirlerine dik dik bakmaya devam ettiler, ikisinin

de pes etmeye niyeti yoktu. İkisi de yerinden bir adım oynamıyordu. Sonsuzluk gibi gelen bir süreden sonrat Julia boğazındaki yumruyu yutkunarak içeri itti ve ko­nuştu.

“Kabul ediyorum, hatalarım oldu - hatta sen benim yerime saymayı daha çok istiyorsundur, eminim. Bloğu gizli tuttum, doğru. Sana söylemem lazımdı. Seni, hiç haber vermeden, denek olarak kullanmam yanlıştı; hiç inkâr etmiyorum. Ama ben senin hep adaletli bir insan olduğuna inandım. Başta seni sevmemiştim, özellikle de bana kaba davrandığın için.

“Eğer öyle yapmak istiyorsan, beni kınayabilirsin,” diye devam etti Julia, “eğer kendini daha iyi hissedecek­sen. Bunu hak ediyor da olabilirim. Ama öyle yaparsan

Page 204: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

ikimiz de kaybederiz. Son on iki gündür yaşadığım mut­luluğu çok uzun süredir yaşamamıştım ve bence sen de çok mutluydun.

“Bir de şöyle bir şey var,” diye toparladı, “hayatımı biraz olsun değiştirme umuduyla, iyilik hakkında yazı yazdım ben ve gerçekten de hayatım değişince, diğer insanlar da bunu denemeye başladılar. Fikrin ne kadar hızlı yayıldığına ben de şaşırdım; bir sürü insandan gü­zel yorumlar geldi. Çok iyi işler yaptığıma gerçekten inanıyorum, ayrıca bunu seni kaybetme pahasına falan yapmadım. Bloğu okusan ne demek istediğimi anlar­sın.”

Gain’in gözleri kısıldı. “Ben o yazıları hayatta oku­m am .”

Reddedilmek, Ju lia’nın canını yaktı ama bu kararı ka­bul etmekten başka çaresi yoktu. “Aramızda özel bir şey vardı, Cain. Bittiği için ne kadar üzgün olduğumu bi­lemezsin. Bernie’yle yemek konusundaysa, o kararı ona bırakman bence daha iyi olur.”

Söyleyebileceği her şeyi söyleyen Julia, Cain onun gözlerinin içine bakmayı reddedince, kapıyı yavaşça ka­padı, sonra sırtını kapıya yasladı ve derin derin iç geçir­di. Kapının arkasından Cain’in sesinin geldiğine yemin edebilirdi. Döndü, yanağını kapıya bastırdı onu daha iyi duyabilmek için.

Birkaç dakika geçti. İki... Ü ç ... D ört... Yeterince za­man geçtiğinde, Julia kapıyı açmayı ve Cain’in üzerine atılmayı ciddi ciddi düşünmeye başladı, onun vereceği tepkiyi önemsemiyordu.

Page 205: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Tam kapıyı açacak cesareti topladığında, Cain’in hare­ket ettiğini ve kendi evine döndüğünü duydu.

Page 206: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Julia’nın Bloğuj

NOEL’E ON İKİ GÜN KALA

24 Aralık Son Bölüm

M utlu Noeller! Noel arifesinde gece yarısı olmak üzere. Kiliseden henüz döndüm; orada en sevdiğim ila­hiyi, “Mary, Did You Know?”u dinlediğim için mutlu­yum. Bu şarkı, Meryem’e doğurduğu bebekle ilgili bir­kaç soru soruyor.

Benim de kafamda sorular doğmasına neden oldu. Bu deneye başladığımda, işin sonunun nereye varabile­ceğini kestirmiş miydim?

Hayır.Hiçbir fikrim yoktu.Şimdi düşünüyorum da; bana bunu yapmamı öneren

arkadaşımın aklına bu ihtimaller gelmiş olmalı. O, beni

Page 207: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

iyi tanır. Cammie bu işin büyüyeceğinden emindi ama ne kadar büyüyeceğini ikimiz de kestiremiyorduk.

Bu sabah, benden röportaj isteyen bir televizyon m u­habiri tarafından yolum kesildi. Muhabir kadın, bana bloğumun ulusal üne kavuştuğunu söyledi.

Eğer sözcüklerim başkalarına ilham verdiyse, bu ba­şarım da bana ilham veriyor.

Komşum sevimsiz ve soğuktu, iyiliğimle onu değiş­tirmeyi düşündüm -um dum aslında tabii. Onunla aynı asansöre binmek bile bir dertti. Adam benim onun ya­nında olmamı hiç istemediğini açıkça söyledi ve gerçek­ten de hislerimiz karşılıklıydı. İyilik onu değiştirebilirse ne âlâydı. Görevimi tamamlamış olurdum.

Beni hayrete düşüren tarafsa, iyiliğin beni de değiş­tirmesi oldu.

U dönüşü yaparak Ebenezer’e karşı tutumumu de­ğiştirmekle kalmadım, kendi hakkımda da bir sürü şey öğrendim. Adamın olumsuzluğunun bana da yansıması­na izin vermiştim. Adam benden hoşlanmıyordu ve ben de ondan hoşlanmadığımı belli edebilmek için elimden geleni yaptım. O savunma duvarı kalktı ve ona alaycı bir gözle bakmaya başladım. Ebenezer benim arkadaşlığımı hak etmiyordu. Sonuç olarak onu yargılamaya, davranış­larını eleştirmeye fazla meyilliydim.

Son on iki günde ben çok büyüdüm.Size son zamanlarda sorduğum soruya, yani Ebene­

zer’e yaptıklarımı itiraf edip etmeme meselesine gelince; sizlere yanıtlarınız için teşekkür etmek istiyorum. Yarı­nız olumlu, yarınız olumsuz dönüş yapmışsınız.

Page 208: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Ama bunun herhangi bir önemi kalmadı artık. Adam kendi kendine öğrendi ve artık benimle herhangi bir il­gisi olsun istemiyor. Yapmak istediğim son şeydi Ebene- zer’i üzmek ama sonuç da tam olarak bu.

Bu deney sona ermiştir. Bazı bakımlardan başarılı olsa da, ben şahsen başarısız olduğumu hissediyorum. D ün­yada benim için en önemli kişinin canını yaktım.

Bugün son bölümdeyiz.

Page 209: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

ON İKİNCİ BÖLÜM

Julia, N oel gününü Bernie ile geçirmenin hem bir zi­yafet hem de işlerin je t hızıyla tersine döndüğü torunu ile ilişkisini öğrenmek için iyi bir fırsat olduğunu bili­yordu. Bernie ve Cain akşam yemeği planlarını değiş­tirmiş ve günün daha erken saatlerinde destekli yaşam tesisinde birlikte kahvaltı etmişlerdi.

Bernie gelir gelmez, “Oyun için kâğıtları hazırladın mı?” diye sordu. Evin kapısının hemen girişinde durup gözlerini kapadı ve minnettar bir şekilde kokuyu içine çekerek, “Evde hazırlanmış bir Noel yemeği yemeyeli uzun zaman olmuştu. Burası ilahi bir kokuya bürün­m üş,” dedi.

“Bence de,” dedi Julia. Fırında yanında pek çok gar­nitür olan hindi göğsü pişirmişti.Iki kişinin tüketebi- leceğinden çok daha fazla yiyecek vardı ama menüyü daraltmak istememişti. Tariflerin çoğu annesinden ve

Page 210: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

büyükannesinden aldığı, elden ele geçen aile yadigarla­rıydı.

Cain’in, onun dostluğuna katlanmaktansa günü tek başına geçirmek istediğini düşünm ekjulia’nın içini acıt­tı.İşin kötü tarafı, fikrini değiştirmek için söyleyebileceği daha fazla bir şey yoktu.

Onu, Bernie ve kendisine katılmaya ikna etmeye ça­lışmak boşa nefes tüketmek olacaktı.

Sanki Berne, onun aklından geçenleri okuyormuşça- sına, evin içine kadar gelerek kabanını ve şapkasını çıkar­dı. “Torunum kendince doğruları yüzünden son derece inatçı. Kahvaltıda bize katılmasını teklif ettim. Reddetti. Az önce tekrar denedim ama aynı yanıtı aldım.” Basto­nunu kanepeye yasladı ve oturdu.” Bu çocuk fevkalede bir akşam yemeğini kaçırıyor.”

Julia, Cain’in bir gün önce, büyükbabasından uzak durması konusunda kendisini uyarmış olduğu ziyare­tinden hiç bahsetmedi. Einden gelen bir şey yoktu ama Cain’in ondan uzak durması konusunda büyükbabasına da uyarıda bulunup bulunmadığını merak ediyordu. Bu konuda meraklanırken zaten cevabı biliyor olmanın en­dişesiyle sormaya çekindi.

Hindi göğsü pişerken defalarca iskambil oynayıp, kanepede yan yana oturarak Cary Grant ve Loretta Young’un oynadığı, bir N oel klasiği olarak Ju lia’nın en sevdiği filmi; Psikoposun Karısı’nı izlediler. Julia, “Artık Loretta Young gibi aktrisler kalmadı” dediğinde, Bernie özlem dolu bir ses tonuyla yanıtladı: “Şimdilerde büyük yıldızlar birer korkak. John Wayne gibi aktörler nerede?”

Page 211: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Gerçekten bir yanıt almayı beklemiyordu ve bu iyi bir şeydi çünkü Julia’nın verecek bir cevabı yoktu.

Julia, birlikte geçirdikleri kısacık sürede Cain ile be­raber bir filme gidebilmeyi ne kadar da çok istemişti. İkisinin de mutabık kalacağı bir film seçmek eğlenceli olabilirdi. Beğenileri tamamen faklıydı ve bir uzlaşma yolu bulmak onu çok memnun edebilirdi. Julia, bu ko­nuda gerekli tartışma ve pazarlığı neredeyse duyumsar gibi oldu.

Bernie önayaklaşıp, “N e düşünüyorsun?” diye sordu.Julia gözlerini kaçırdı. Bir yanıt vermektense, aklın­

dan geçenleri savuşturmak için başını salladı. “Önemli bir şey değil,” dedi.

Bernie ona bir an bile inanmadı. “Aklındaki inatçı to­runum öyle değil mi? Aklını başına toplaması için birkaç gün vereceğim ve sonra da kendi aklımın bir kısmını ona vermeyi planlıyorum,” dedi.

“Hayır lütfen yapma,” dedi Julia. En son isteyeceği şey, Cain ve büyükbabası arasında bir soruna sebep ol­maktı.Bernie’nin akşam yemeği için ona katılmaya ka­rar vermesi bile yeterince zordu. Cain’in bunu bir başka ihanet gibi göreceği ve Ju lia’yı suçlayacağı kesindi.

Cain’in ziyaretinden sonra Julia, Bernie ile yemekte kendisine katılması konusunu tekrar konuşmaya çalışmış ama Bernie ısrarcı olunca davetinden vazgeçmemişti.

Bernie’nin çatılan kaşları endişelerini ortaya döküyor­du. “Onunla ne yapacağımı bilmiyorum,” dedi. Kendi haline bırakalım. Ya bu durumu kendi kendine çözmeye çalışacak ya da çalışmayacak. Seçim ona ait.”

Page 212: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Bernie ikna olmuşa benzemiyordu. “O çocukken neyi farklı yapabilirdim merak ediyorum. Elimden gele­ni yaptım. Tanrı biliyor ki onu çok sevdim ama görünüşe bakılırsa yeterli değilmiş.”

Ju lia yaşlı adama sarılmak için tüm gayretini sarf etti. “Hiçbirine sen sebep olmadın Bernie. Cain’i kullanan bendim. Güven sorunu var ve bu durumu besleyen de ben oldum. Bu seninle ilgili değil. Cain ve benim aram­da.”

Bernie, “Eğer senin iyi bir kadın olduğunun farkına varamadıysa ve hayatında olduğun için kendini şanslı hissetmediyse, o zaman düşündüğümden de büyük bir aptalmış,” dedi.

Julia onu pürüzlü yanağından öptü. Teşekkür eder­ken sözü kapıdaki biri tarafından kesildi. Kapının sert­çe vurulması gelen kişinin Cain olduğunu söylüyordu. Julie, Bernie’ye şöyle bir baktı ve Bernie ona göz kırptı.

Julie, filmin sesini kısıp kapıyı açtı. Cain’in koridorda durduğundan ve bir önceki günden daha iyi bir ruh ha­linde olmadığından emindi. “Evet?” diye sordu.

Cain gözlerini büyükbabasına çevirdi. “Söylediğim her şeye rağmen yine de geldi, öyle m i?” dedi.

“Onun kararıydı.”Bernie, Cain’i görmezden gelemediği kanepeden Ju -

lia’ya seslendi ve “Benim budala torunum m u?” diye sordu.

“Tabii ki ben geldim. Beni buraya getiren taksinin pa­rasını ödemedim. Bu yüzden benimle dışarıda, güzel bir kadınla yediğin N oel yemeğini bırakıp konuşabilirsin,” dedi Cain yumruklarını önce sıkıp sonra da gevşetti.

Page 213: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Bernie, “Senin tavrın bu m u?” diyerek ayağa kalk­tığında bastonuna ihtiyaç duyduğu görülüyordu. Julia bastonu alıp yaşlı adama verdi. Ayakta dururken yalpala­dığından, Julia düz durabilmesi için ona dirseklerinden destek vererek yardımcı oldu. Bernie ona minnettar bir bakış attı. “Yaşlanmak berbat bir şey,” diye fısıldadı.

Cain holde öylece durmuş, Julia ve büyükbabasını iz­liyordu. Barnie, Cain’e “Tanrı aşkına içeri gel,” dedi. Bü­tün bina koparttığın yaygarayı duysun mu istiyorsun?”

Bir anlık tereddütten sonra Cain, Julia'nin dairesine girip kapıyı kapattı. Büyükbabasını işaret ederek; “Sana Ju lia‘dan uzak durmanı söylemiştim,” dedi.

Bernie, her iki elini de kanepenin üstüne dayayarak, “Bunu neden yapacakmışım?” diye sordu.

Cain Julia’ya bakarken gözlerini kıstı ve “O güvenil­mez biri,” dedi.

Julia ağzını hiç açmayarak hayranlık uyandıran bir iş yapmıştı. Olan bitene bakılırsa konuşması pek de gerekli değildi.

Bernie onu savunmaya geçti. “Julia, güvenilmeyi hak etmiyor öyle m i?” Bu yorumu komik bularak güldü. “Çünkü sana blogdan bahsetmedi. Bunu aş artık çocu­ğum. Bugünlerde sizin söylediğiniz şey hep bu değil mi? Ona bir bak.” Bir eli ile Ju lia’yı işaret etti. “O iyi bir ka­dın. Bana kurabiyeler getirdi. Beni ziyarete geldi.”

“Kurabiyeler rüşvetti.”Julia parmağını yukarıya kaldırarak Cain’e kurabiye­

leri reddetmiş olduğunu anımsatmak istedi.Barnie gücenmiş gibi yüzünü astı. “Beni N oel yeme­

Page 214: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

ği için evine davet etti ve geleneksel bir yemek hazırlaya­bilmek için iki gün boyunca yemek yaptı. Eğer haberin yoksa bunu da eklemek isterim. Bunların hiçbirini yap­mak zorunda değildi.Onu evlerine davet eden arkadaş­ları vardı ve benim için baş belası bir yemek hazırlamak yerine davetleri kabul edebilirdi.”

Bir bakış, Ju lia’ya Bernie'nin söylediği hiçbir şeyin Cane’i yıldıramayacağını söylüyordu. “Üstüne üstlük çok iyi bir kalbi var. Onun piyano çalmak için gönüllü olduğunu gördün. Başkalarını eğlendirmek için kendi zamanını verdi. Geçen gün Gençler Kulübü’nün tatil programında çocuklara nasıl yardım ettiğini söylemiyor muydun?” dedi Bernie. Ses tonu bir aziz olmaya aday gibiydi ama henüz bitirmemişti.

Bernie kendi başına dokunarak “Senin aklınla zorun olmalı evlat,” dedi. “Yarım beyne sahip biri bile Ju lia’nın nasıl bir kadın olduğunu görebilirdi. Sana blogdan ve söylediği şeylerden bahsetmesi gerekirdi ama pişman ve özür diledi. Affetmek istemeyen sensin.”

Cain, “Belki de affetmek konusunda bir blog yazma­lı,” diyerek iğneleyici şekilde yanıt verdi.

Bernie sakince başını salladı. “Eğer bunun üstesinden gelemezsen senin adına üzülürüm. Çünkü onun değil, senin kaybın olur.” Cain dikatini Ju lia’ya çevirdi. Bakış­ları, Ju lia’nın bakışlarını hapsetmiş gibiydi.

“Şimdi orada kütüğe toslamış gibi durmaya devam mı edeceksin yoksa aklını başına alıp özür mü dileyecek­sin?” diye sordu Bernie.

Cain birden parlayarak “Ben mi özür dileyeceğim?”

Page 215: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

diye sordu ve bu kadar saçma bir şey duymamış gibi bir kahkaha patlattı. “Hiç sanmıyorum.”

Julia bir adın öne çıkarak tekrar özür dilemesinin bir işe yarayıp yaramayacağını sordu.

Bernie ve Cane aynı anda, aynı kesik ses tonuyla “ha­yır” diye cevap verdiler. Julia ürktü. En azından dene­mişti. Bernie'nin sarsıldığını ve renginin solduğunu fark etti. “İyi misin?” diye sordu. Ona doğru yöneldi ama Cain daha erken davranarak büyükbabasını nazikçe tek­rar kanepeye oturttu.

Bernie, “İlaçlar,” diye mırıldandı. Konuşurken güçlük çekiyordu. “Sağ cebimde.”

Julia onun kabanının cebini yokladı ve ilaçları buldu. Kutuyu açarak, ilacı Bernie’nin dilinin altına yerleştir­di. Bernie arkasına yaslanarak gözlerini kapadı. Julia, Cane’e bunun sıklıkla olup olmadığını sormadı. Cain vicdan azabı çekiyor gibi görünüyordu. Julia “911’i ara­yalım m ı?” diye sorduğunda, yüzünde kararsız bir ifade belirdi.

Bernie, “Bilmiyorum ama iyi olacağım,” diye ısrar etti ve gözlerini kapalı tutarak kendisine birkaç dakika ver­melerini istedi.

Julia, Cain’in büyükbabasının rahatsızlığı yüzünden kendisini suçlayabileceğini düşündü. Bernie’nin elini kendi eline alarak ovalamaya başladı. Bernie nefes al­makta güçlük çekiyor gibiydi. Julia ne yapması gerek­tiğini bilmiyordu ve en doğru şeyi Cane’in bileceğini umarak ona baktı.

Cain sanki onun aklından geçenleri okumuştu. “Yaş­

Page 216: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

lılar güvende tutulmalı. Sanırım hastaneleri araştırmalı­yız.”

Bernie, inatla başını salladı ve Julia ile yiyeceği Noel yemeğini kaçırmayacağını söyledi.

Julia yemeği kendisi için saklayacağına söz verdi. Cane telefonunu alarak bir arama yaptı. Cain sağlık gö­revlilerini karşılamak için hole giderken Julia Bernie’nin yanında kalıp onun ellerini ovmaya devam etti. Bernie biraz rahatladı ama Julia onun kötü bir pozisyonda ol­duğunu görebiliyordu. Cain’e görevliler gelene kadar geçen süre sonsuzmuş gibi geldi. Sağlık görevlileri Ber- nie’yi muayene ettiler ve hastaneye götürmeye karar verdiler. Bernie sedyeye taşınırken Julia fırını kapattı ve hızla kabanını ve cüzdanını aldı.

Cain, “Nereye gidiyorsun?” diye sordu.Bu soru Ju lia’yı şaşırtmıştı. “Hastaneye,” diye yanıt

verdi. 'Cane’in cevabı kısa ve netti. “Benimle gelebilirsin,

dedi.Yarım saniyelik bir sürede Julia yanlış duymuş ol­

duğuna emindi ve neredeyse birlikte gitmek istediğine emin olup olmadığını soracaktı. Akıllı bir kız olduğu için sadece teşekkür etti.

Hastaneye giderken, yol boyunca tek kelime etmedi­ler. Cain yapabileceği en iyi şey olarak ilkyardım aracı­nı takip etti. Caddede park yeri bulduğu için şanslıydı ve ikisi de yarı yürür yarı koşar vaziyette, doktorların Bernie’yi teslim aldığı acil girişine yöneldiler. İçeri gi­rer girmez Cain resepsiona yönelerek Bernie’nin torunu

Page 217: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

olduğunu söyledi ve doldurması gereken herhangi bir evrak olup olmadığını sordu. Cain bunlarla uğraşırken, Julia kendine bekleme odasında oturacak bir yer bularak, gergin bir şekilde yaşlı adamın durumuyla ilgil gelecek haberleri beklemeye başladı.

Cain’in geri gelişi bir saat gibi gelmişti ama aradan sa­dece on beş dakika geçmişti. “Bir şey söylediler m i?” diye sordu. Cain başını salladı ve “Pek sayılmaz, resepsiyonist doktor bana bilgi vereceği zaman ismimi sesleneceğini söyledi,” dedi. Zaman çok yavaş akıyordu ve duvardaki saate bakmak onu daha da yavaşlatıyordu.

Julia altı ay öncesine ait bir ev dergisi bulmuştu. Say­faları çeviriyor ama dergiye odaklanamıyordu. Dergiyi bir kenara bırakıp, Cain gelip de zamanı dondurana ka­dar ellerini dizlerinin üzerinde sektirmeye başladı. Eğer konuşabilselerdi her şey daha kolay olabilirdi ama daha önce de olduğu gibi Julia tüm endişelerini içinde tutu­yordu.

Onca gergin dakikadan sonra, “O eski toprak, iyileşe­cek,” dedi Cain. Cain buzları erittikten sonra Ju lia da bu diyaloğa devam etmek için kendini, rahatlamış hissetti.

“Daha önce de benzer durumlar oldu m u?” diye sor­du Julia.

“Birkaç kez. Kalbi zayıf O nu bu yüzden destekli ya­şam tesisine taşıdım. Ben her zaman yanında olamıyo­rum. Böylece oradaki personel ona göz kulak olabilecek­ti.”

Tekrar sessizleştiler ve akmayan bir on beş dakika daha geçti. Julia derin ve uzunca iç çekti. “Endişe ediyo-

Page 218: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

rum Cain,” dedi. Cane’in uzanıp, ellerini kendi ellerinin arasında sıkıca tutması onu şaşırttı.Bu küçük güven ve­ren hareket gözlerini yaşlarla doldurdu, neredeyse ağla- yacaktı.Boğazmdaki yumruyu yutkunarak, parmaklarını Cain’inkilere doladı. Küçük bir kedi yavrusunun ağaç dallarına tutunduğu gibi ona tutunmuştu.

Bir süre daha sessizce oturdular. Cain konuşurken sesi alçak ve kontrollüydü. “Bloğunu okudum,” dedi. Julia onun daha fazla bir şeyler söylemesini beklerken donup kalmıştı ama Cane başka bir şey söylemedi.

Julia, konuşabileceğini hissettiğinde, “Benden şimdi daha fazla mı nefret ediyorsun?” diye sordu. Cain, kaş­larını çatarak ona dikkatlice baktı ve ondan asla nefret edemeyeceğini söyledi. Şimdi böyle söylüyordu ama bir gün önce Julia’nın yaptıklarını öğrendiğinde ona kü­çümseyerek bakmıştı.

Julia “Bunun için teşekkür ederim,’’dedi ve Cain onun avuçlarındaki ellerini daha da sıkı tuttu. İlk sabah­lardaki, gelip geçen boş konuşmaları düşünerek “Hak­lıydın. Başlangıçta seni rahatsız edici buluyordum. D e­nemeye çalışmak çok zordu,” diye fısıldadı.

Ju lia “Belki de yeterince denemedim,” dedi. Cane’in onunla oturduğuna ve ellerini tutup onunla konuştuğu­na inanamıyordu. “Son paylaşımın, bu nazik yazı seni değiştirdi.”

“Evet,” dedi Cain.“Beni bile değiştirdi, Cain Maddox.“Erkek bir hemşire göründü ve Cain’in ismini ses­

lendi.

Page 219: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Cane ve Julia, her ikisi de aniden ayağa kalarak bir roketten fırlatılmışlar gibi adamın yanına gittiler. “Sizi... yanma götüreceğim,” derken kim olduğunda tereddüt ederek elindeki dosyaya baktı ve “Büyükbabanızın,” dedi adam.

Julia teşekkür etti. Hemşire ona bakarak hastanın akrabası olup olmadığını sordu. Julia yanıt vermeden, Cane birlikte olduklarını söyledi. Hemşire başıyla onay­ladı ve her ikisini de Bernie‘nin yatağının bulunduğu odacığa doğru yönlendirdi.

Juila ilk olarak Bernie‘nin renginin daha iyi olduğunu fark etti.

Kısa bir süre sonra doktor geldi. “Birtakım testler için onu gece burada tutmalıyız,” dedi.

Bernie, “Kesinlikle olmaz,” diyerek itiraz etti. “N eol gecesi, Julia yemek pişirmişken...” diye devam etti. Cain onu “tartışmaya açık değil,” diyerek azarladı. Julia, m e­rak etmemesini çünkü onun için yemekleri saklayacağı­nı söyledi.

Bernie, Noel gecesinde onu yalnız bırakamayacağını söyleyerek itiraz etti.

Cain öfkelendi. “Julia için endişelenmeyi bırakır mı­sın? O gayet iyi. Kalbinde sorun olan sensin.”

Julia, Bernie’ye karşı çıkmamasını tavsiye etti. “Bu­rada mücadele ettiğin iki hemşire, bir doktor ve torunun var. Ve ben de onlara katılıyorum. Yapılacak en iyi şey söylediklerini dinlemek.”

“Ama,” dedi Bernie.“Lütfen Bernie,” diye araya girdi Julia. Yaşlı adam

Page 220: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

iç çekti ve gönülsüzce başını sallayarak söylediklerini onayladı.

“Yalnızca sen istediğin için,” dedi Bernie.Cain’in yüzü gergindi. “Onu da küçük parmağında

oynattığını görüyorum.”Onu da? Bu ima onu da kontrol ettiği anlamına geli­

yordu.Doktor hemşirelere direktifler vererek, Bernie’y i ju -

lia ve Cain ile bıraktı ve odadan ayrıldı.Cain’in büyükbabası ikisiyle baş başa kalmıştı.“Konuşuyor m usunuz?” diye sordu.Julia, Cane’in cevap vermesini bekledi ama yanıt gel­

meyince “Biraz,” dedi.. Sonra sesini alçaltarak ekledi. “Bloğu okumuş.”

Cain sertçe döndü ve “Ben tam buradayım,” dedi. “Fısıldamaya gerek yok.”

Bernie başını yastıktan çevirerek dikkatini Cane’e verdi. Buna inanması güçtü, “Okudun m u?” diye sordu. Cain kollarını göğsünün üstünde birleştirerek başıyla onayladı. “Bununla ilgili bir sorun mu var. Şifreli filan mıydı?” diye sordu.

“Elbette yok,” dedi Julia. “Sana soruyor çünkü bana okumayacağın konusunda emin olduğunu söylemişti.” O nu yanlış anlamasından çekiniyordu. Bu yüzden, ek­ledi. “Okuduğun için minnettarım.”

“Peki, peki,” dedi Bernie. Ağzı kulaklarında sırıtıyor­du. “Sanırım torunum beni şaşırtmak için bunu kendine sakladı,” dedi.

Cain, “Yüzündeki şu ifadeyi siler misin yaşlı adam. Ju lia ’ya hâlâ güvenmiyorum, güvenmemeliyim.”

Page 221: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Bernie öfkeyle pofladı ve muhtemelen söyleyecek daha fazla sözü vardı ama hemşire geri döndüğü için söylemedi.

Hemşire, “Sizi odanıza götürma zamanı Bay M ad­dox,” dedi. Julia ve Cain’e bakarak “Eğer bekleme odası­na dönerseniz, ben de büyükbabanızı odasına yerleştire­ceğim ve size oda numarasını bildireceğim,” dedi.

Julia usulca teşekkür etti. Söyleneni yaparak bekle­me odasına gittiler ve birkaç dakika önce boş bıraktıkları yere tekrar oturdular. Julia bakışlarını dosdoğru ileriye doğru yönelterek, “Seninle birlikte onu görmeme izin verdiğin için minnettarım,” dedi.

Cain çok mühim bir durum olmadığını göstermek istercesine omuzlarını silkti. “Eğer yanına yalnız girsey- dim muhtemelen beni kovacak ve seni soracaktı,” dedi. Bernie’ nin bunu yaptığı anı gözlerinin önüne getirmek Julia’yı gülümsetti.

“Onu da m ı?” diye sordu Julia. “Onu da ne?” dedi. “Onu da küçük parmağımın ucunda oynattığımı söyle­din.”

“Dil sürçmesi,” dedi Cain. “Bir zamanlar beni parma­ğında oynatmış olabilirsin ama şimd değil.”

Julia, “Ah,” dedi ve hayal kırıklığını gizlemek için elinden geleni yaptı.Tek seferde bunca şey onun için çok fazlaydı. Eğer Cain yazdıklarını okumasına rağmen hâlâ onu affetmeye niyetli değilse, geriye söylenecek pek bir şey kalmıyordu. Az kalsın ikisini de utandıracak bir şey yapacak olmaktan korktu ve bekleme salonundan ayrıl­dı. Nereye gideceğini ya da ne yapacağını bilmeden kori­

Page 222: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

dor boyunca yürüdü ve duraklayarak, kollarıyla bedeni­nin sardı, pencereden dışarıdaki manzaraya baktı. Birkaç dakika sonra Cain’in arkasından gelerek ellerini omuz­larına koyması onu şaşırttı. Bakışları camdaki yansımada buluştu. Julia çenesini genç adamın başına yaslayarak iç çekti ve derin derin nefes almaya başladı.

Cain, “Senin için bir sondan daha fazlası olabilmek istiyorum,” dedi.

“Zaten öylesin Cain, farkında olduğundan çok daha fazlasısın,”dedi Julia.

Caine’in elleri omuzlarını daha sıkı tutuyordu. “Be­nim için ne kadar önemli olduğunu ya da senin için ne hissettiğimi bilmiyor m usun?” diye sordu Julia. Duygu­larını ve gururunu riske atarak, yüzünü dönüp kollarını Cain’e doladı ve yanağını onun göğsüne yasladı. “Blo­ğum sana âşık olmanın ne kadar zor olduğunu anlatmadı mı sana?”

“Hayır,” dedi Cain.”Bütün gördüğüm ya da hissetti­ğim yolunu kalbimin çevresinden nasıl çabucak çevirdi­ğin. Sana bir keresinde bana bunları hissetirme şeklinden hoşlanmadığımı söylemiştim. Benim için bir gereklilik haline geliyordun ve bu da beni sarsıyordu.”

Hatırlıyorum,” dedi Julia. Bu konuşmayı zihnin­de capcanlı tutmuştu. Çünkü Cain’in sözleri kolaylık­la Ju lia’nm sözleri olabilirdi. Cain, Ju lia’yı yanağından öperken “Yalan söyledim,” diye fısıldadı ve devam etti. “Paylaştığımız her anı baş tacı ettim. Seninle olduğumda hissettiğim her şey, taze, yepyeni ve capcanlıydı. Yıllardır böyle hissetmemiştim. Bu beni kendimden geçirmişti. Sen beni benden aldın.”

Page 223: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Julia ona bakarken uzaklara dalmıştı. Duyduklarına inanmakta güçlük çekiyordu. Cain’in sözleri yüreğini kabartmıştı ve alt dudağını ısırarak duygularına karşı sa­vaşıyordu.

“Bunun gerçek olduğuna inanmak için zor bir dö­nem geçirdim,” diye devam etti Cain. “Eninde sonunda bunun bir aldatmaca olduğunu öğreneceğime emindim. Bu yüzden seninle konuşan muhabiri duyduğumda, sanki uzun zamandır mutlaka gerçekleşeceğini bildiğim bir şey olmuş gibiydi. Beklediğim ve tahmin ettiği bir şeydi.”

Julia, “Ah Cane, bilmiyor musun, göremiyor m u­sun?” dedi ve avuçlarını yanaklarına yaslayarak yüzünü ellerinin içine aldı. Gözlerinin içine bakarken, Cane'nin hissettiklerini anlayabilmesini umdu.

Cain, Ju lia’nın bileklerini tuttu ve avuç içlerini öpe­bilmek için elini dudaklarına doğru götürdü. “Seninle öylesine sarıp sarmalandım ki, tekrar aynı olamayacağına dair endişeliydim.”

Julia gülümsedi. Kalbi sanki patlamak üzere gibi do­lup taşıyordu.

Daha fazla şey söyleyebilirdi ama onları arayan hem­şire yanlarına geliyordu. “Eğer kendisini görmek isterse­niz büyükbabanız odasına yerleştirildi,” dedi.

“Evet lütfen,” diye yanıtladı Julia. Oda numarasını ve direktifleri aldıktan sonra Cain bir kez daha Julia’nın eli­ni tuttu. O kadar mutluydu ki Julia kendini uçuyormuş gibi hisetti. Asansörde bir kez daha Cain kollarını onun omuzlarına doladı.

Page 224: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

“Bunu daha da uzun süre yapmalıyım, en şiddetli sarılmayı düşünmene müsaade ediyorum,” dedi Cain. “Bundan çok daha güçlü bir adamım.” Böyle konuşma­nın ve karşı koyulmamasının onu gururlandırdığını bi­liyordu.

“Bana kendimi güçsüz hissettiriyorsun.”“Peki ya bu iyi mi yoksa kötü bir şey m i?”“Duruma göre değişir.”“Bu halde olduğumuza göre, beni tamamen kendine

çektiğini görmek beklenen bir durum .”“Anlamıyor gibi göründüğün şey Cain Maddox, ben

de seninle aynı durumdayım. Söylediğin her şey benim için de geçerli. Muhabirle görüştüğümden beri duygusal olarak karmakarışık durumdayım. Seni incitme düşün­cesinin yükünü kaldıramam çünkü sen incindiğinde ben de inciniyorum demektir.”

Asansörün kapısı açıldı ve Bernie‘nin odasını bulana kadar koridorda ilerlediler.

Odaya girdiklerinde Bernie uyuyor gibi görünüyor­du ama seslerini duymuş olmalıydı çünkü gözlerini açtı. Uzunca bir süre onları tanıdığına emin değilmiş gibi yüzlerine baktı. Sonra yüzüne kocaman bir gülümse­me yayıldı. “Siz ikiniz, sorunlarınızı aşmış görünüyor­sunuz,” dedi. “Aştık,” dedi Julia. Kollarını Cain’in beli­ne doladı, Cain’in kolları da onu sarmıştı. Cain Ju lia’ya baktı, bakışlar sıcacık ve sevgi doluydu. Bernie, “İyi ol­m uş” diye mırıldandı.

Julia, “Ç ok iyi oldu,” diyerek ona katıldı.Bernie “Elinizi çabuk tutun. İkinizden bir torun gö­

recek kadar uzun yaşamak istiyorum,” dedi.

Page 225: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Cain, ‘"Yavaş ol büyükbaba, çok acelecisin,’’diye uyar­dı.

“Bundan sonra gençleşmeyeceğimi biliyorsun. Hare­kete geçmelisiniz.”

Cain gülümseyerek Julia’ya baktı. “Blogda bunu da yazacak mısın?” diye sordu.

“Kesinlikle,” dedijulia.Cain bıyık altından gülümseyerek onu kollarında

kendine doğru çevirdi ve sanki son kezmiş gibi öptü ve Julia da onun da son seferiymiş gibi öpücüklerine karşı­lık verdi.

Page 226: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Julia’nın Bloğu

25 ARALIK

N oel Dilekleri Gerçekleşiyor

Bir kez daha mutlu Noeller! Aslında dün deneyin son günü olduğunu düşünüyordum. Fakat yanılmışım. Hikâyemin bir sonsözü var. H er şey Ebenezer’in bü­yükbabası ile başladı ve Ebenezer’in kollarında sonlandı. Evet sevgili dostlar, âşık oldum. İmkânsız diyeceksiniz. Hiç kimse on iki gün içinde âşık olamaz. Ama olduk işte. Daha dün size iyiliğin beni nasıl değiştirdiğinden bah­setmiştim. Beklenmedik bir şekilde kalbimi huysuzun teki olduğunu düşündüğüm adama açtım. İyilik bana bu adamın gözlerinin ardındaki her şeyi gösterdi.

İyilik Ebenezer’in de kalbini açtı. Beni rahatsız edi­ci buluyordu ama sadece birkaç gün sonra fikri değişti.

Page 227: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Eğer iyi olmak iki insanın birbirine olan tavrını değiş- tirebiliyorsa, dünyamızı nasıl değiştirebileceğini hayal edin. Bu defa sadece bir ilişkiydi. Beni bu yolculukta cesaretlendirdiğiniz ve desteklediğiniz için size de te­şekkür ederim. Yorum ve önerileriniz için minnettarım. Sîzlerden çok şey öğrendim ve tavsiyelerinize kalbimde yer verdim. Bloğumu yazmaya ve iyilik projesine devam edeceğim. Ebenezer bana katılmak istediğini söyledi. Artık birlikte çalışacağız. Ve bir kez daha mutlu Noeller dostlarım. Tanrı herkesi korusun.”

Page 228: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Bir Yıl Sonra

Noel

Bernie, Julia ve Cain’in küçük evindeki salonda otur­muş, şükranla mutfaktan gelen kokuları içine çekiyor­du. Cain sofra hazırlığında son rötuşları yaparken, Julia hindiyi servis için hazır hale getirmişti. Cain’in Ju lia’ya N oel hediyesi olarak aldığı yavru köpekler Bernie’nin ayaklarının dibinde birbirlerine sokulmuşlardı. Julia yavrulardan birine Blossom ismini vermişti. "Yaklaşık bir yıldır Harvestware’de hayal ettiği işte çalışmaktaydı. İşin her anından keyif alıyordu ve haftada üç gün evden çalı­şabiliyordu. Böylece evde yavru köpeklerle ilgilenebilme fırsatı buluyordu.

Fırtınalı bir süreçten sonra Cain ile evlenmişlerdi. İyilik deneyine başladıktan sonra, her şey basit bir yap- bozun parçaları gibi yerli yerine oturmuştu. Cain’e âşık

Page 229: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

olmuş, Bernie ile tanışmış, hayalindeki işe kabul edil­mişti ve Cain ile evlenerek bir ay önce yavru köpekler için bahçesi çitle çevrili ilk evlerini satın almışlardı.

Cain, Julia’nın arkasında durarak ellerini beline do­ladı ve boynuna sokuldu. “Mutlu Noeller Bayan M ad­dox,” dedi. Julia da kollarını onun boynuna dolayarak, “Sana da Bay Maddox,” diye yanıt verdi. Yaşadığı süre­de eşinin kollarının arasındaki konfordan bıkmayacaktı. Bernie diğer odadan, “Siz ikiniz, beni daha oyalayacak mısınız? diye sordu. Televizyonun karşısında oturmuş, yemek hazırlığı bittiğinde birlikte izleyecekleri Noel filmlerinden birini seçiyordu. “Hâlâ bir torun haberi alamadım. Ben ve büyükannen bu işleri yavaşlatmakta haklıydık ama sizi neyi bekliyorsunuz?” dedi.

“Büyükbaba, evleneli daha altı ay oldu. Bize biraz za­man ver,” dediler.

Bernie başını sallayarak, “Köpek yavrularını alıyorsu­nuz ama bir bebek için bekliyorsunuz,” dedi.

“N e yaptığınızdan eminsiniz, değil mi evlat?” diye sorunca Ju lia gülmeye başladı. “İnan bana ne yapması gerektiğini biliyor. Bernie ama bize en azından bir yıl ver tamam m ı?” dedi.

Bernie koltukta arkasına yaslanıp rahat bir pozisyon aldı ve geçen yıl izlemeye başladıkları gibi bir film izle­yip izlemeyeceklerini sordu. Cain “Hangi filmi seçtin?” diye sordu ve Bernie D VD’yi ona uzattı. “Psikoposun Karısı,” diye sızlandı Cain. ‘Yine m i?”

Julia, Cain’e onun da bu filmi en az kendisi kadar sev­diğini hatırlattı. “Benim sevdiğim şey seni kucaklamak

Page 230: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

ve bunun seni ne kadar mutlu ettiğini görmek,” dedi Cain.

Ju lia eşine gülümsedi ve bakışlarıyla onayladı. “B i­liyorsun ki, ben de seni nasıl mutlu edeceğimi biliyo­rum .”

Cain’in ağzı kulaklarındaydı. “Biliyorum ve bunun filmlerle bir alakası yok,” dedi.

Kısa süre sonra kapı sabırsızca çalmaya başladı. Cain, Ju lia’ya meraklı bir bakış attı. Ju lia’nın gelenin kim ola­bileceğine dair hiçbir fikri yoktu.

Cain Ju lia’dan ayrılarak kapıya baktı. Julia kapıda duran kadının yan komşuları olduğunu gördü. Bir kez öylesine tanışmışlardı ve kadın pek de dostça davranma­mıştı.

Cain, “Bayan Quincy, her şey yolunda m ı?” diye sor­du. ”Bir şeye ihtiyacınız varsa hemen yaparım.”

Kadın oflayıp poflayarak, bir bölümü devrilmiş olan çitine ne yaptığını sordu. Cain soruyu soruyla yanıtla­yarak “Ben mi yaptım?” dedi. Bayan Quincy, ”Ben de­virmediğime göre siz yapmış olmalısınız,” diye karşılık verdi.

“Sizi temin ederim ki ben yapmadım,” dedi Cain. “Siz yaptınız ya da yapmadınız, tamir etmeniz gereki­yor,” diye öfkeyle söylendi kadın. Cain kapıyı kapattığın­da Bernie, “Yaşlı kocakarı!” diye çıkıştı. “Siniri tepesin­de!” Açıkçası Ju lia da onun hemfikirdi ve sonra kadının tavrını tekrar gözden geçirdi.

“Bayan Quincy’nin bir ailesi olup olmadığını merak ediyorum,” dedi.

Page 231: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

Cain Julia’ya hoşgörüsüz bir bakış attı ve “Julia, yok­sa...?” dedi.

Julia masumca “Evet aşkım,” dedi. Cain homurdana­rak bu bakışı tanıdığını söyledi.

Bernie, “Hangi bakış?” diye sordu.”Siz ikiniz neden bahsediyorsunuz?”

Cain durumu açıkladı. “Az önce kapımıza gelen, yüzü limon yalamış gibi ekşimiş görünen kadın mı?” diye sor­du Bernie.

Julia, Cain’in bakışını yakalamıştı ve “Ta kendisi,” diye yanıtladı. “Bence biraz iyilik işine yarar gibi görünüyor.”

Cain’in yüzünde bir sırıtma ifadesi belirdi.”Bu konu­da haklı olabilirsin.”

Bernie kendini kanepeye bıraktı, başını yana çevire­rek gözlerini kapadı. “Alı Tanrı aşkına, bir kez daha ol­maz,” dedi.

Julia, kollarını kocasının boynuna doladı. “Endişelen­me, bununla ılgil blogda yazmak gibi bir niyetim yok.”

Cain, gülümseyerek “Bundan çok emin olma,” dedi.Julia, “Neden Bayan Quincy’i N oel yemeğine davet

etmiyoruz ki?” dedi. “Bu güzel bir başlangıç olabilirdi, öyle değil m i?”

Cain, “Öyle olurdu,” dedi ve Ju lia ’mn burnunun ucundan öperek, Bayan Q uincy‘nin ardından kapıya doğru yönelip kabanını kaptı. Blossom da Cain’in pe­şinden gitti ve Julia N oel hediyesi kapıdan kaçıp gitme­den onu yakaladı. Julia koridorda durarak, kocası yaşlı kadının kapısına vardığında kadının yüzünde beliren şaşkınlığı izledi. Bayan Quincy önce tereddütlüydü,

Page 232: turuz.com...kadaşıma adanmıştır. Cindy şimdiye kadar yazdığım her kitabı satın aldı. Onu mezuniyetten sonra sadece bir kez gördüm. Liseden iki arkadaşımızla birlikte

sonra kabul etti. Evet, bu yavru köpekler aksi bir kom­şu ve yoğun bir aşkla geçirilecek olağanüstü özel bir N oel idi.