tv tablet dergisi 2. sayı

30
ustayı yitirdik… EKİM 2015 I ÜCRETSİZ I 2. SAYI

Upload: tv-tablet

Post on 23-Jul-2016

227 views

Category:

Documents


3 download

DESCRIPTION

Türkiye'nin ilk ve tek dijital, televizyon dergisi TV TABLET Ekim 2015 Sayısı Levent Kırca Özel Sayısı

TRANSCRIPT

ustayı yitirdik…

EKİM 2015 I ÜCRETSİZ I 2. SAYI

T I K L A Y I N , B İ Z İ T A K İ P E D İ N

D İ J İ T A L K E Ş İ F D İ J İ T A L H A Y A T

Tıkla, Keşfet Keşfet

twitter.com/lifetabmag instagram.com/lifetabmag facebook.com/lifetabmag

yakında

Bütün Ümidim

Gençliktedir Gençliktedir

29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI KUTLU OLSUN

TÜRKİYE’NİN İLK VE TEK DİJİTAL

TELEVİZYON DERGİSİ ÇIKTI! TELEVİZYON DERGİSİ ÇIKTI!

TIKLA, TAKİP ET

İKİNCİ SAYI TV TABLET Dergisi olarak ilk sayımızda bize göstermiş olduğunuz bu ilgiden dolayı teşekkür ederiz. Sadece kardeş kuruluşumuz olan Medyatablet Dergisindeki reklamlarımızla tanıtım yaptığımız halde bize gösterdiğiniz bu ilgiye kayıtsız kalmamız mümkün değil. Bunun için size her zaman en iyiyi vermeye uğraşacağız. Bunun için sabahlara kadar çalışıp göstermiş olduğunuz ilgiden dolayı bir of bile demeyeceğiz. Her zaman aynı coşkuyla her zaman aynı hazla daima bu doğrultuda çalışacağız.

Bu sayımızı televizyonun Usta ismi Levent Kırca özel olarak hazırladık. Geçtiğimiz haftalarda aramızdan ayrılan Ustanın hayat hikayesi ise dergimizin Portre sayfalarında yer alıyor. Diğer yandan dergimizin ilk sayısında yer alan Televizyona Fısıldayan Adam’ın habercilik başarısının üzerine bir öngörüyü daha sizlerle paylaşacak Televizyona Fısıldayan Adam.

İyi Okumalar…

SAHİBİ

Hatice KILIÇ

GENEL YAYIN YÖNETMENİ

Zahide DEMİR

KATKIDA BULUNANLAR

Osman KILIÇ

İLETİŞİM

[email protected]

gündem

EFSANE PROGRAM BiTTi Ekranların en çok izlenen tarih programı Tarihin Arka

Odası sona erdi. Son olarak gazeteci yazar Murat Bardakçı, Prof. Dr. Erhan Afyoncu ve Ayşe Özek Karasu’nun birlikte sundukları programda Murat

Bardakçı ve Erhan Afyoncu programdan ayrıldığını açıkladı. Kendi istekleriyle ayrıldıklarını söyleyen

Bardakçı ve Afyoncu konuyla ilgili detaylı bir açıklama yapmadı. Ekranların marka programı olan Tarihin Arka Odası’nda Murat Bardakçı ve Erhan Afyoncu olmadan

devam edilmeyeceğe benziyor.

Tarihin Arka Odası 2008 yılında Kanal 1’de ekran macerasına başlamış ardından da Habertürk Tv’de devam etmişti. Daimi sunucular Murat Bardakçı ve

Erhan Afyoncu dışında programda Pelin Batu, Selin Barlas, Zeynep Özkartal, Nurhan Atasoy, İnci Çayırlı ve

son olarak Ayşe Özek Karasu’da sunuculuk yapmıştı.

B İ R O L G Ü V E N ’ D E N Y E N İ D İ Z İ

MAYIS KRALİÇESİ Daha çok sit-com tarzında diziler yapmasına alıştığımız başarılı yapımcı Birol Güven şaşırttı. Drama tadındaki yeni dizi Mayıs Kraliçesi’nin yapımcılığını MinT Yapım/ Birol Güven üstlenirken dizinin Yönetmen koltuğunda ise Korhan Bozkurt oturuyor. Yeni dizi Mayıs Kraliçesi’nin oyuncu kadrosu ise epey bir kuvvetli gözüküyor. şöyle; Yağmur Tanrısevsin, Ahmet Olgun Sünear, Samet Sırmalı, Hatice Aslan, Kazım Akşar, Burak Hakkı, Derya Şensoy, Serhan Onat ve Süeda Çil. Mayıs Kraliçesi, çok yakında Show Tv ekranlarında olacak.

epey bir kuvvetli gözüküyor. şöyle; Yağmur Tanrısevsin, Ahmet

Olgun Sünear, Samet Sırmalı, Hatice Aslan, Kazım Akşar, Burak Hakkı,

Derya Şensoy, Serhan Onat ve Süeda Çil. Mayıs Kraliçesi, çok yakında

Show Tv ekranlarında olacak.

gündem

ÇOK FARKLI DÖNÜYORLAR

En son Show Tv ekranlarında Her Şey Dahil adlı sabah programını sunan Alişan ve Çağla Şikel konuk sıkıntısından dolayı format değiştirdi. Basında yer alan haberlerde Alişan’dan gelen açıklamaya göre Her Şey Dahil programının konuk sıkıntısı çektiği ve programı konuksuz çekecekleri yer almıştı. Bu fikirden vazgeçen Alişan ve Çağla Şikel, Kız Tarafı Erkek Tarafı adında bir yarışma programı yapmaya karar verdi. Erkek tarafının başında Alişan yer alırken kız tarafının başında da Çağla Şikel yer alıyor. Kız ve erkek grupların kıyasıya yarışacağı yeni program çok yakında Show Tv ekranlarında yer alacak.

Alişan yer alırken kız tarafının başında da Çağla

Şikel yer alıyor. Kız ve erkek grupların kıyasıya yarışacağı yeni program

çok yakında Show Tv ekranlarında yer alacak.

Yapımcılığını birçok başarılı yapıma imza atmış olan Ay Yapım’ın üstlendiği, Yönetmenliğini Mehmet Ada Öztekin yaptığı ve Senaryosunu Berkun Oya’nın yazdığı yepyeni bir dizi başlıyor. Analar ve Anneler adındaki dizinin oyuncu kadrosu da oldukça iyi isimlerden oluşuyor. Oyuncuların bazıları ise şöyle; en son Muhteşem Yüzyıl dizisindeki Pargalı İbrahim Paşa karakteriyle aşina olduğumuz Okan Yalabık, birçok komedi dizisinin vazgeçilmezi olan Binnur Kaya ve dizilerin güzel kızı Sinem Kobal. Güzel bir aile dizisi olmaya aday Analar ve Anneler çok yakında Atv’de olacak.

Muhteşem Yüzyıl dizisindeki Pargalı İbrahim Paşa karakteriyle aşina olduğumuz Okan Yalabık, birçok komedi dizisinin vazgeçilmezi olan Binnur Kaya ve dizilerin güzel kızı Sinem Kobal. Güzel bir aile dizisi olmaya aday Analar ve Anneler çok yakında Atv’de olacak.

ANALAR VE ANNELER

BAŞLIYOR

-------------------------BİZİ TAKİP EDİN------------------------

KELEBEKTEN HABER VAR

Bu yıl 42.si düzenlenecek olan Hürriyet Gazetesi’nin magazin ekinden adını alan Altın Kelebek ödül töreni ertelendi. Son

olarak 4 Ekim Pazar akşamı Kanal D’den naklen yayınlanması gereken tören, ülkenin içinde bulunduğu karışıklığı gerekçe

göstererek 2 ay sonrasına ertelenmek zorunda kaldı. Sahne gösterilerinden sanatçılarına, canlı yayınından juri üyelerine her şeyin hazır olmasına rağmen ülkenin içinde bulunduğu durumdan dolayı 2 ay sonra yapılacak. Herhangi bir aksilik

çıkmazsa 2015 yılının Aralık ayında Pantene’in sponsorluğunda 42. Altın Kelebek Ödül Töreni gecikmeli

olarak yapılacak.

DEŞİFRE 2001 yılında Kanal 7’de ekran macerasına başlayan efsane haber programı Deşifre bitti. Sunuculuğunu Mehmet Ali Önel’in yaptığı marka program A Haber’deki son programında istifa ettiğini kendisi bizzat canlı yayında açıkladı. Önel, açıklamasında “Değerli izleyicilerimizin affına sığınarak 15 yıldır aralıksız sürdürdüğüm Deşifre programını bugün itibariyle sonlandırıyor, ekranlardan çekiliyorum” dedi. Deneyimli gazeteci konuşmasının devamında ise gereken desteği almadığını öne sürdü ve ekranlara veda etti.

açıklamasında “Değerli izleyicilerimizin affına sığınarak 15 yıldır aralıksız sürdürdüğüm Deşifre programını bugün itibariyle sonlandırıyor, ekranlardan çekiliyorum” dedi. Deneyimli gazeteci konuşmasının devamında ise gereken desteği almadığını öne sürdü ve ekranlara veda etti.

BİTTİ

Ciner Yayın Holding, 7 24 Medyayı satın aldı. Hem aynı isimde televizyon kanalı bulunan, hem radyo ve internet yayını bulunan 7 24 Medya Ciner’in oldu. Uydudan 7 24 adıyla yayın yapan spor kanalının adı da değişti. İlk başlarda 7 24 HT Spor olan ismin, kanalın tanıtımlarının yapılmasıyla sadece HT Spor olacağı düşünülüyor. Kulislerde konuşulan bilgiye göre ise grubun Ciner Grubunda çalışan Yavuz Semerciye ait olduğu söyleniyor.

gündem

ADINIZI, SOYADINIZI VE ADRESİNİZİ

[email protected] MAİL ADRESİNE YOLLAYIN SİZDE HEMEN BİZDEN BİRİ OLUN

test Kiraz Mevsimi dizisi hangi tarihte yayınlanmaya başlamıştır?

A) 1 Temmuz 2014

B) 2 Temmuz 2014

C) 3 Temmuz 2014

D) 4 Temmuz 2014

Kiraz Mevsimi dizisinin tema müziğini hangi ünlü sanatçı yapmıştır?

A) Serdar Ortaç

B) Demet Akalın

C) Gülben Ergen

D) Hande Yener

1 2

Dizide Ayaz karakterini canlandıran oyuncunun adı nedir?

3 A) Dağhan Külegeç

B) Hakan Çimenser

C) Atilla Saral

D) Serkan Çayoğlu

Kiraz Mevsimi dizisinin yapımcılığını hangi şirket yapmaktadır?

4 A) Barakuda Film

B) Ay Yapım

C) Süreç Film

D) Kuzey Productions

5 Dizide Öykü karakterini canlandıran oyuncunun adı nedir?

A) Nilperi Şahinkaya

B) Özge Gürel

C) Fatma Toptaş

D) Ayşegül Ünsal

6 Kiraz Mevsimi dizisi hangi gün ve saatlerde yayınlanmaktadır?

A) Cuma 19:30

B) Cuma 20:15

C) Cumartesi 20:00

D) Cumartesi 20:15

CEVAPLAR:1D2B3D4C5B6D

Sizde Kiraz Mevsimi dizisinin hayranıyım, her şeyini bilirim diyorsanız. Buyurun

portre

28 Eylül 1948 yılında Samsun’un Ladik ilçesinde dünyaya gelmiştir. Onun bugünlere gelmesindeki ilk adım 1964 yılında olmuştur. Kırca ilk kez 1964 yılında Ankara Devlet Tiyatrosunda sahneye çıkmıştır. Ardından Ankara Birlik Tiyatrosu ve Halk Oyuncularında çalışmıştır. Nasreddin Hoca, Oyun Treni, Siz Olsaydınız Ne Yapardınız?, Bu Oyun Nasıl Oynanmalı?, Sağlık Olsun!, Ne Olur Ne Olmaz televizyon dizilerinin yapımcılıklarını yapmıştır. 1978 yılında ise sinemaya geçiş yapmıştır. Altınşehir, Ne Olacak Şimdi?, Mavi Muammer gibi filmlerde yer almıştır. Tiyatroya olan bağlılığını ise Hodri Meydan adlı tiyatro grubunu kurarak taçlandırmıştır. Eski eşi Oya Başar ile birlikte Güzel ve Çirkin ve Sefiller adlı oyunları oynamıştır. 1988 yılında ise tarihe geçecek mizah programı olan Olacak O Kadar’ı yapmaya başlamıştır. Efsane komedi programı Olacak O Kadar çeşitli kanallarda kesintisiz olarak tam 22 yıl sürmüştür. Kırca bunun dışında Son ve Şeytan Bunun Neresinde adlı iki tane filminde yönetmenliğini yapmıştır.

LEVENT KIRCA

KIRCA

portre

Levent Kırca’nın sanata olan katkısı ve üstün başarısı sonucu 1998 yılında Kültür Bakanlığınca Devlet Sanatçısı unvanı almıştır. Ne yazık ki bu yılın yani 2015’in Nisan ayında Devlet Sanatçısı unvanı geri alınmıştır. 2011 yılında ise Karımın Dediği Dedik Çaldığı Kontrbas adında bir televizyon dizisine başlamış fakat dizi 4 bölüm sürmüştür. Sanatçının Saint Petersburg Bal Mumu Heykelleri Müzesinde heykeli bulunmaktadır. Usta sanatçı oyunculuğun dışında 2003 yılında Beykent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde Öğretim Üyeliği yapmıştır. 2009 yılında ise Demokratik Sol Partiden Üsküdar Belediye Başkanlığına adaylığını koymuş fakat kazanamamıştır. 2011’den son zamanına kadar ise Aydınlık Gazetesinde köşe yazarlığı yapmıştır. 2013 yılında bir süre Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmenliği yapmıştır. Ardından Ulusal Kanal Yönetim Kurulu Başkanlığı görevinde bulunmuştur. 2014 yılında İşçi Partisinden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına adaylığını koymuş fakat yine kazanamamıştır. Ölümü… Bu yıl yani 2015’te yakalandığı karaciğer kanserinden dolayı kemoterapi görmekte olan Kırca, 12 Ekim 2015 gecesi saat 02:40’ta tedavi gördüğü Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesinde hayata veda etmiştir. Cenazesi ise 13 Ekim 2015 Salı Günü Levent Camiinde kılınan cenaze namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığına defnedilmiştir.

portre

portre

FİLMOGRAFİ Taşı Toprağı Altın Şehir

N’Olacak Şimdi Mavi Muammer

Ölürsün Gülmekten Son

Şeytan Bunun Neresinde? Kendini Bırak Gitsin

Ağa Kızı Son İstasyon

Karımın Dediği Dedik Çaldığı Kontrbas

ROL ALDIĞI TİYATRO OYUNLARI Oyun Nasıl Oynanmalı

Güzel ve Çirkin Sefiller

Üç Baba Hasan Kadıncıklar

Toros Canavarı Ateşin Düştüğü Yer

portre

son mektubu 1974’te TRT ile girdim hayatınıza. O günden bu yana bayağı bir zamanınızı aldım. 41 yıl... Teşekkür ederim size, anılarınızda bana yer açtığınız için” cümleleriyle başlayan Kırca, mektubunda ‘iki kardeşin çorap için kavga etmesi, komşu çocuğu kardeşlerden birine saldırınca bitmesini’ anlatarak ülkede yaşanan sorunların bir sonu olacağını hatırlattı. ‘Güzellikler paylaştıkça değerlenir, kötüler çoğaldıkça kanıksanır’ diye devam eden Kırca, “İnsan olarak birbirimizi sahiplenmek, birleşebilmek için uzaylıların dünyayı istila etmesi mi gerekir?” diyerek kavganın bitmesi dileğini paylaştı. Kırca mektubunu, “Dik durun.. Adil olun, sabırlı olun. Daha iyi bir dünyada görüşmek ümidiyle. Atatürk’le kalın, cumhuriyetle kalın, hoşça kalın!

dizi

Dizi ilk olarak Acil Servi adıyla yayınlanmıştır. Acil Servis dizisi istenilen başarıyı yakalayamayınca ekranlara veda etmiş ve Acil Aşk Aranıyor adıyla yayınlamaya devam etmektedir. Başrollerinde Duygu Yetiş, Serhat Teoman,Tamer Tıraşoğlu, Rojda Demirer, Gökhan Soylu, Sinem Uçar, Serkan Öztürk gibi isimlerin yer aldığı dizinin konusu oldukça garip. Yolları hastanede kesişen iki doktor olan Nisan ve Sinan’ın eğlenceli, çekişmeli ve komik aşk hikayesini konu alan dizide tesadüflerde peşi sıra geliyor. Nisan ve Sinan önce komşu olduklarını sonra da aynı hastanede çalıştıklarını öğrenirler, olaylı aşk tatlı çekişmelerle bu doğrultuda devam etmektedir.

Acil Aşk Aranıyor dizisinin yapımcılığını birçok başarılı yapıma da imza atan Med Yapım yapıyor. Dizinin Yönetmen koltuğunda Hakan İnan otururken dizinin Senaryolarını ise Gökhan Horzum yazıyor.

Acil Aşk Aranıyor dizisinin yapımcılığını birçok başarılı yapıma da imza atan Med Yapım yapıyor. Dizinin Yönetmen koltuğunda Hakan İnan otururken dizinin Senaryolarını ise Gökhan Horzum yazıyor.

Aşkın ve sevimli çekişmelerin yer aldığı dizi Acil Aşk Aranıyor yeni bölümleriyle her Pazar 20:00’da Show Tv ekranlarında sevenleriyle buluşmaya devam ediyor.

ACİL AŞK ARANIYOR

ayın oyuncusu

27 Ocak 1965 yılında Malatya’da dünyaya gelmiştir. Çocukluğu Almanya’da geçmiştir. Konservatuardan önce Ege Tiyatrosunda yer almıştır. Ayrıca birkaç çocuk oyununda da rol almıştır. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarında okumuştur. TRT’de Gençler Dizisinde oynamıştır. İlk profesyonel oyunculuğunu bir çocuk oyununda rol alarak başlamıştır. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarından mezun olduktan sonra Kan Kardeşleri adlı bir müzikalde oynamıştır.

Derin bir Soluk Al adlı tiyatro oyunuyla Avni Diligil “en iyi yardımcı erkek oyuncu” ödülünü almıştır. Televizyon karşısındaki ününe ise Kurtlar Vadisi dizisinde canlandırdığı Çakır karakteriyle başlamıştır. Televizyondaki beğenisi gün geçtikçe artmıştır. 2008 yılında ise Adanalı dizisinde başrol oyuncusu “Adanalı Yavuz” karakteriyle sevenlerini ekrana kitlemiştir. Ardından 2011 yılında Nuri dizisinde rol almıştır. Nuri dizisi bittikten sonra 2012 yılında Ustura Kemal adlı dizide oynamıştır. Ayrıca Kanal D’de İnadına Yaşamak adlı dizide rol almıştır. Ayrıca sanatçının memleketi Hekimhan’da Oktay Kaynarca adında bir cadde bulunmaktadır. Başarılı oyuncu şuanda ise Atv’de yayımlanan Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz dizisinde rol almaktadır.

Nuri dizisi bittikten sonra 2012 yılında Ustura Kemal adlı dizide oynamıştır. Ayrıca Kanal D’de İnadına Yaşamak adlı dizide rol almıştır. Ayrıca sanatçının memleketi Hekimhan’da Oktay Kaynarca adında bir cadde bulunmaktadır. Başarılı oyuncu şuanda ise Atv’de yayımlanan Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz dizisinde rol almaktadır.

oyuncu şuanda ise Atv’de yayımlanan Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz dizisinde rol almaktadır.

FİLMOGRAFİSİ Gençler Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni Bir Kadının Anatomisi Yengeç Sepeti Köstebek Yarın Geç Olmayacak Yeditepe İstanbul Deli Yürek: Bumerang Cehennemi Tek Celse Bayanlar Baylar Lahmacun Ve Pizza Esir Şehrin İnsanları Kurtlar Vadisi Aşkımızda Ölüm Var Avrupa Yakası Kalbin Zamanı Adı Aşk Olsun İlk Aşkım Geniş Zamanlar Beynelmilel Sıfır Dediğimde Kuzey Rüzgarı Alia Adanalı Hoşçakal Güzin Kardelen Seyyal 3 Nuri Sakarya Fırat Çanakkale Ruhu Ustura Kemal Nalet Oyun İnadına Yaşamak Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz

GÖRÜŞLERİNİZ

BİZİM İÇİN DEĞERLİ, HK Dijital Dergileriyle

İlgili Her Türlü Görüş

Ve Önerileriniz İçin:

[email protected] twitter.com/medyatablet

twitter.com/thetvtablet

veya

sosyal

platformlardan

#DijitalYorum hashtagiyle yazın

televizyona fısıldayan adam “KÜÇÜK OSMAN” BÜYÜDÜ, REYTİNGİ DÜŞTÜ Ekranlara bir zamanların efsanesi Öyle Bir Geçer Zaman Ki dizisindeki “Küçük Osman” karakterini canlandıran Emir Berke Zincidi’nin de rol aldığı Bir Deniz Hikayesi alabora olacak gibi gözüküyor.

Kanal D ekranlarında Salı akşamları saat 20:00’da başlayan dizi birkaç hafta olmasına rağmen halen istenilen başarıyı yakalayamadı. Kanal D yönetimi önümüzdeki haftalarda diziyi yayından kaldıracak. Kesin bir şey söylemek istemem ama bir önceki öngörüm olan Yaz’ın Öyküsü dizisinin yayından kaldırılacağı daha ortada bile yokken ilkin ben yazmıştım ve dizi yayından kaldırıldı.

Dizinin yayından kaldırılacağını söylememin nedenleri ise şöyle;

Mesela dizi ilk bölümlerinden itibaren pekte heyecan yaratmamıştı. Şimdilerde ise daha dramatik ve daha acıklı ama iş işten geçti. Aslında bakarsanız dizinin başrol oyuncusu olan Emir Berke Zincidi’nin de sempatikliği ve popülerliğinden yararlanılmak isteniyordu. Geçti artık o günler bir zamanların “Küçük Osman”ı büyüdü artık. Üstelik dizide oynamadığı zamanlarda bile biz onu hep magazin programlarında da gördük. Yani artık eskisi gibi popüler değil. Evet yaşına rağmen mükemmel bir oyunculuk sergileyebilir fakat “Küçük Osman” dizisindeki o hali gibi olamaz hiçbir zaman. Anlayacağınız devir değişti, insanlarda…

Müzikleri Dinlemek İçin Resimlere Tıklayın

İkinci Bahar Ruhsar

Asmalı Konak Yılan Hikayesi

Kurtlar Vadisi Deli Yürek

Çılgın Bediş

Ekmek Teknesi Bizimkiler

Sıdıka Süper Baba

Kaygısızlar

Yedi Numara

Aşkım Aşkım

Avrupa Yakası

Geniş Aile Ezel

Muhteşem Yüzyıl

Leyla ile Mecnun Yalan Dünya

İşler Güçler

Tatlı Kaçıklar

Türk Malı

Hatırla Sevgili

MEDYATABLET

Türkiye’nin İlk ve Tek Dijital Medya Dergisi

20. Sayısı Çıktı!

DERGİYE TIKLA ÜCRETSİZ OKU

medyada

etik

kilic

osman

HAZIRLADI

dosya

dosya

Bu sefer çok farklı bir konuyu irdeleyeceğiz. Medyanın içinde

bulunduğu etik ihlalleri ve topluma yansıması, ama biz başlığı daha geniş bir yelpaze açması açısından Medyada Etik

olarak kısalttık.

Sondan başlayalım isterseniz? İnternet medyası.

İnternette en büyük pay “medya” çatısı altından bakılacak olursa haber sitelerine

ait durumda. Bu haber sitelerinin en büyükleri de yazılı basının en büyüklerine

ait. Anlayacağınız “tiraj” yani tıklanma kaygıları var. Peki bunu nasıl

aşacaklarını bilmiyorlar mı? tabii ki biliyorlar. Medya başlığı altında yapılan

hemen hemen tüm işlerde genellikle seksi bir kadın kullanılır. Televizyonda da

böyledir, gazetede de böyledir. Durum içler acısı ve bir o kadarda etik dışı. Bu

arada bir hatırlatma yapayım bu söylediklerim haber sitesi adı altında yayın yapan bir sitenin yaptıkları, bir

magazin sitesi veya erotik bir site değil.

Şimdi bir düşünün birkaç haber sitesi hariç hangi haber sitelerinde kadın

vücudu üzerinden bir “okutma” yapılmıyor. Sekmeler haber yerine çıplak

kadın vücutlarıyla dolu bir şekilde, okuyucu “avlanıyor”. Etik meselesine

gelirsek, bunların hiçbirinin etik olmadığını çocuk bile anlar. Nedeni ise

yukarıda anlattığım gibi gayet basit, haber yerine “seksi kadın” fotoğraflarıyla

dolular. Soruyorum size milyonlarca kişinin tıkladığı haber siteleri mi etik?

Genel kanı etik olmadıkları yönünde değil mi? istemediğiniz halde ve sadece haber

okumak için girdiğiniz web sitesi size, haber okumayı bir yana bırakın, haberin h’sini bile vermiyor. Verse bile vermiyor.

Taktik çok basit “haber oku ama bak burada çıplak kadın fotoğrafları da var, haber okumadan önce bir bak istersen”

şeklindedir.

Bir de yerleşimlere dikkat edin, bu web sitelerinin “çıplak kadın fotoğrafları”

Bir de yerleşimlere dikkat edin, bu web sitelerinin “çıplak kadın fotoğrafları” sekmelerde yoksa, sayfanın sağ üst köşesinde mutlaka vardır. Anlayacağınız dizaynı, tasarımı bile bellidir. Birde bildiğiniz gibi bu sitelere çocuklarda giriyor. Bunların aklı fikri “tıklanma”, çocukmuş, küçükmüş bunların umurlarında bile değildir. Gerekçeleri ise basit ama doğru, “böyle okunuyoruz”.

Şimdi gelelim televizyona. Televizyonun etik ihlali daha vahim sonuçlar doğurabiliyor. Televizyonda sadece “haber”, yani doğru bilgiler yok, kurmaca diziler, filmler gibi izleyicinin belli bir yaştan sonra anlayabileceği şeylerde var. Ve asıl vahim olan mesele ise dünyada herkesin, çocuklarını bu “kara kutu”’ya teslim etmiş olması. Ne izleyip izlemeyeceği ise tabii ki çocukların elinde ve binlerce kanal arasından hangisini seçerlerse izleyebiliyorlar. Hadi bakalım! Çocuğun yıllarca aileden ve okuldan aldığı ahlak eğitimi altüst oldu. Televizyon ahlakı yozlaştırmayı çok iyi yapar, buna hiç şüphe yoktur. Birinci gün, doğru olmadığını bilir izlersin, ikinci gün yine doğru olmadığını bilirsin fakat bu sefer pür dikkat izlersin, üçüncü gün artık izlediğin senin için olağandır ama doğru olmadığını unutmuşsundur, artık olabiliyormuş dersin. Kısacası çocuklarınızın ne izleyip ne izlememesi gerektiğine siz karar verin.

Çocuklara etkisinden ziyade büyüklere de etkisi var, çoğu kişi kendini öyle kaptırıyor ki dizilere, her karakter ailesinin birer ferdiymişçesine benimsiyor. Televizyondaki dizilerin çoğunda erotik sahneler mozaikleniyor veya yok, argo kelimelerin kullanıldığı sahneler de bipleniyor. Evet gayet etik ama etik ihlalinin ana konusu sadece bunlar değil. Her dizide böyle şeyler olduğu gibi şiddette mevcut. Kimi karakter aşkı için, kimisi davası için, kimisi ise özgürlüğü için şiddet uyguluyor. Hatta bu şiddet uygulayan karakterler “özenilecek” ve rol model alınabilecek karakterler oluyor. Sonuç yine çok basit izleyen onun yerine koyuyor kendini ve birden o oluveriyor. Gelelim programlara. Her bayram ellerini öptüğümüz amcalar ve teyzeler kendilerine eş arıyorlar. Yaşlıların çoğunun herhangi bir çekici yönleri de yok denecek kadar az, hemen kendini sempatik göstererek, karşı tarafa ve muhtemel taliplerine sevimli gözükmek için kendilerini komik duruma düşürüyorlar. Bunu sadece yaşlılar yapmıyor, gençlerde yapıyor.

Televizyondan evlenmek ne kadar etik onu geçtim,

dosya Televizyondaki dizilerin çoğunda erotik sahneler mozaikleniyor veya yok, argo kelimelerin kullanıldığı sahneler de bipleniyor. Evet gayet etik ama etik ihlalinin ana konusu sadece bunlar değil. Her dizide böyle şeyler olduğu gibi şiddette mevcut. Kimi karakter aşkı için, kimisi davası için, kimisi ise özgürlüğü için şiddet uyguluyor. Hatta bu şiddet uygulayan karakterler “özenilecek” ve rol model alınabilecek karakterler oluyor. Sonuç yine çok basit izleyen onun yerine koyuyor kendini ve birden o oluveriyor. Gelelim programlara. Her bayram ellerini öptüğümüz amcalar ve teyzeler kendilerine eş arıyorlar. Yaşlıların çoğunun herhangi bir çekici yönleri de yok denecek kadar az, hemen kendini sempatik göstererek, karşı tarafa ve muhtemel taliplerine sevimli gözükmek için kendilerini komik duruma düşürüyorlar. Bunu sadece yaşlılar yapmıyor, gençlerde yapıyor.

Televizyondan evlenmek ne kadar etik onu geçtim, bu yapılanlar ne kadar etik? Böylesine kutsal bir kurum milyonların önünde kuruluyor! Programlar yalnızca izdivaç programlarıyla sınırlı değil. İnsanların beğenmedikleri yönlerinin değiştirilebileceği yalanı ise programlarda uygulanan bir diğer etik ihlalidir. Televizyondaki etik ihlalleri saymakla bitmez.

Etik kavramı Gazete yöneticilerinin insiyatiflerine kalmış durumda ama yine de etik ihlalinin bilincindeler. Gazeteleri “Z” şeklinde okuyoruz. Gazetelere de dikkat ederseniz özellikle Türkiye’deki en çok satan gazetelere dikkat edecek olursak “Z”’nin üst kısmında yüzde yüz çekici bir kadın fotoğrafı görürüz. Medyada her zaman bir kadın figürü kullanılagelmiştir. Hatta medya yöneticilerinin deyimiyle ve kaba tabirle “Kadın her zaman satar” denilmiştir. Reytingler ve tirajlar da gösteriyor ki bu cümle gayet doğrudur. Ama artık eskisi gibi sadece kadın figürü satmıyor erkek figürü de satıyor. Modern dünya ve modern Türkiye şartlarında jön erkek figürleri de pek tabii satıyor. Ama hem kadın figürünün hem de erkek figürünün satması bu yapılanların etik olduğu anlamına gelmez. Hele de insanları bu şekilde kandırarak gazete satmak ne gazeteciliğe sığar nede etiktir. Öyle ki;

Erotik bir kadın fotoğrafı koyup gazeteyi okutturmaktansa kuponla porselen takımı vererek okutmak daha etiktir.

En azından kupon “bahanesiyle” gazeteye de

herhangi bir çekici yönleri de yok denecek kadar az, hemen kendini sempatik göstererek, karşı tarafa ve muhtemel taliplerine sevimli gözükmek için kendilerini komik duruma düşürüyorlar. Bunu sadece yaşlılar yapmıyor, gençlerde yapıyor.

Televizyondan evlenmek ne kadar etik onu geçtim, bu yapılanlar ne kadar etik? Böylesine kutsal bir kurum milyonların önünde kuruluyor! Programlar yalnızca izdivaç programlarıyla sınırlı değil. İnsanların beğenmedikleri yönlerinin değiştirilebileceği yalanı ise

gençlerde yapıyor.

Televizyondan evlenmek ne kadar etik onu geçtim, bu yapılanlar ne kadar etik? Böylesine kutsal bir kurum milyonların önünde kuruluyor! Programlar yalnızca izdivaç programlarıyla sınırlı değil. İnsanların beğenmedikleri yönlerinin değiştirilebileceği yalanı ise programlarda uygulanan bir diğer etik ihlalidir. Televizyondaki etik ihlalleri saymakla bitmez.

Etik kavramı Gazete yöneticilerinin insiyatiflerine kalmış durumda ama yine de etik ihlalinin bilincindeler. Gazeteleri “Z” şeklinde okuyoruz. Gazetelere de dikkat ederseniz özellikle Türkiye’deki en çok satan gazetelere dikkat edecek olursak “Z”’nin üst kısmında yüzde yüz çekici bir kadın fotoğrafı görürüz. Medyada her zaman bir kadın figürü kullanılagelmiştir. Hatta medya yöneticilerinin deyimiyle ve kaba tabirle “Kadın her zaman satar” denilmiştir. Reytingler ve tirajlar da

deyimiyle ve kaba tabirle “Kadın her zaman satar” denilmiştir. Reytingler ve tirajlar da

gösteriyor ki bu cümle gayet doğrudur. Ama artık eskisi gibi sadece kadın figürü satmıyor

erkek figürü de satıyor. Modern dünya ve modern Türkiye şartlarında jön erkek figürleri de pek tabii satıyor. Ama hem kadın figürünün hem de erkek figürünün satması bu yapılanların etik olduğu anlamına gelmez. Hele de insanları bu

şekilde kandırarak gazete satmak ne gazeteciliğe sığar nede etiktir. Öyle ki;

Erotik bir kadın fotoğrafı koyup gazeteyi okutturmaktansa kuponla porselen takımı

vererek okutmak daha etiktir.

En azından kupon “bahanesiyle” gazeteye de bir göz atılmış olunur.

İletişim dünyasında reklamcılığın birçok türü ve bir sürü pazarlama tekniği uygulanır. Fakat

gazete de bu teknikleri uygulamamaya daha da dikkat edilmelidir. Çünkü gazete demek haber

demektir, haber ise doğru olmalıdır.

Bu ve benzeri etik ihlallerine dünyada daha da çok rastlanmaktadır. Bizdeki gazeteler ise daha

çok Almanya ve İngiltere’nin magazin gazetelerini örnek almışlardır. Gerçektende bu

tür ihlallere en çok orada rastlanılır ya da en meşhurları oradadır.

Şimdilerde Türkiye’de bir gazetecilik ihlali daha doğmuştur. Bu da hakaret ederek ya da yalan haber yaparak gazeteyi sattırmaktır. Bu türde

gazetecilikte gerçekten satmaktadır. Bu tür gazetecilikte ne saygı vardır, ne de düşünce vardır. Bu teknik en çokta siyasi haberlerde

kullanılır. En olmaması gereken ihlallerin başında gelmektedir.

Gazetecilikte etik ihlali öyle bir şeydir ki, gazete yönetenler arasında “Ben hiç hata yapmadım” diyenler yok denecek kadar azdır. Bu nedenle

her yapılan hatadan ders çıkarılmalı ve en azından geçmişte yapılan hatalar tekrar

edilmemelidir.

okutturmaktansa kuponla porselen takımı vererek okutmak

daha etiktir.

En azından kupon “bahanesiyle” gazeteye de bir göz atılmış

olunur.

İletişim dünyasında reklamcılığın birçok türü ve bir sürü pazarlama

tekniği uygulanır. Fakat gazete de bu teknikleri uygulamamaya daha

da dikkat edilmelidir. Çünkü gazete demek haber demektir,

haber ise doğru olmalıdır.

Bu ve benzeri etik ihlallerine dünyada daha da çok

rastlanmaktadır. Bizdeki gazeteler ise daha çok Almanya ve

İngiltere’nin magazin gazetelerini örnek almışlardır. Gerçektende

bu tür ihlallere en çok orada rastlanılır ya da en meşhurları

oradadır.

Şimdilerde Türkiye’de bir gazetecilik ihlali daha doğmuştur. Bu da hakaret ederek ya da yalan

haber yaparak gazeteyi sattırmaktır. Bu türde

gazetecilikte gerçekten satmaktadır. Bu tür gazetecilikte ne saygı vardır, ne de düşünce

vardır. Bu teknik en çokta siyasi haberlerde kullanılır. En

olmaması gereken ihlallerin başında gelmektedir.

Gazetecilikte etik ihlali öyle bir şeydir ki, gazete yönetenler

arasında “Ben hiç hata yapmadım” diyenler yok denecek

porselen takımı vererek okutmak

daha etiktir.En azından kupon

“bahanesiyle” gazeteye de

bir göz atılmış olunur.

İletişim dünyasında

reklamcılığın birçok türü ve

bir sürü pazarlama tekniği

uygulanır. Fakat gazete de bu

teknikleri uygulamamaya daha da dikkat

edilmelidir. Çünkü gazete demek

haber demektir, haber ise doğru

olmalıdır.

Bu ve benzeri etik ihlallerine

dünyada daha da çok

rastlanmaktadır. Bizdeki gazeteler

ise daha çok Almanya ve İngiltere’nin

magazin gazetelerini örnek

almışlardır. Gerçektende bu

tür ihlallere en çok orada

edilmelidir. Çünkü gazete demek haber demektir, haber ise doğru

olmalıdır. Bu ve benzeri etik ihlallerine dünyada daha da çok rastlanmaktadır. Bizdeki gazeteler ise daha çok Almanya ve İngiltere’nin magazin

gazetelerini örnek almışlardır. Gerçektende bu tür ihlallere en çok orada rastlanılır ya da en

meşhurları oradadır.Şimdilerde Türkiye’de bir gazetecilik ihlali daha doğmuştur. Bu da hakaret

ederek ya da yalan haber yaparak gazeteyi sattırmaktır. Bu türde gazetecilikte gerçekten

satmaktadır. Bu tür gazetecilikte ne saygı vardır, ne de düşünce vardır. Bu teknik en çokta siyasi

haberlerde kullanılır. En olmaması gereken ihlallerin başında gelmektedir. Gazetecilikte etik

ihlali öyle bir şeydir ki, gazete yönetenler arasında “Ben hiç hata yapmadım” diyenler yok

denecek kadar azdır. Bu nedenle her yapılan hatadan ders çıkarılmalı ve en azından geçmişte

yapılan hatalar tekrar edilmemelidir.

yazıyazıyazıyazıyazıyazı yazıyazıyazı

Osman Kılıç yazıyor…

TAŞIMA SU İLE DEĞİRMEN DÖNMEZ Var Mısın? Yok Musun? Programıyla başlayan kolay ilerleme durakladı. Kolay dememin sebebi formatların kolay olmasından dolayı. Şimdilerde medya patronu olan, bir zamanların muhabiri Acun Ilıcalı’dan bahsediyorum. Tv 8’i satın aldığında Acun Ilıcalı’nın kafasında muhtemelen Seyirci benim yaptığım işleri seviyor, ben kanal alırsam veya kurarsam seyirci benim her programımı izler Diye bir düşünce vardı. Evdeki hesap çarşıya uymaz ki be abicim! Tv 8’de izlenen programlara bakılırsa hepsi, Acun Ilıcalı’nın Show Tv ve Star Tv’de tutturduğu programlardı. Eğri oturup doğru konuşalım. Acun Ilıcalı’nın sadece Tv8’de yayına soktuğu hangi program tuttu? Her gün her saat yayınladığı Ütopya programı mı? Yoksa milyonlar harcadığı Rising Star mı? Peki ya dizileri? Hiç biri tutmadı. Oses Türkiye ile Yetenek Sizsiniz Türkiye ile, Survivorla nereye kadar? Taşıma su ile değirmen dönmez. Bakın göreceksiniz seyirci hiçbir zaman aşık olmaz, ayran gönüllüdür bunlardan da sıkılacaktır. Peki Acun Ilıcalı ne yapacak? Yabancı şirketlerden ve Türk şirketlerden gelen ortaklığı kabul mü edecek? Yoksa teklifleri görüşüp kanalın tamamını mı satacak? Ilıcalı için durum vahim. İşler istenildiği gibi gitmemeye başladı. Tahminimce Acun Ilıcalı’nın son kozu, büyük yapım şirketlerine yaptırdığı diziler, onlarda izlenmezse Acun Ilıcalı, şapkasını önüne koyup düşünecektir. Bakalım zaman neyi gösterecek.

LEVENT KIRCA’DAN

TELEVİZYONA Geçtiğimiz haftalarda Levent Kırca ustamızı kaybettik. Biz 90’lar ve 2000’ler neslinde yeri çok ayrıdır Olacak O Kadar’ın. Halen aklımızdadır o meşhur tiplemeleri ve o meşhur sarhoş karakteri. Şimdilerde televizyonda ne kaldı Allah aşkına? Paso evlendirme programları izleyip akşamına da bilmem kim kime ne yapmış? Diye düşündüğümüz diziler mi? Oysa bizim zamanımızda böylemiydi? Levent Kırca’nın Olacak O Kadar’ı, Yılmaz Erdoğan ve Demet Akbağ’ın Bir Demet Tiyatro’su Okan Bayülgen’in ZAGA’sı, Mehmet Ali Erbil’in Çarkıfelek Programı ve niceleri vardı. Evet Okan ve Mehmet Ali Erbil yine ekranlarda ama açık söylemek gerekirse o eski neşeleri yok. Ne dersiniz ülkece yaşadığımız sıkıntılar ekrana mı yansıyor? Levent Abiyi çok özleyeceğiz çok, ee yıllarca güldürdü bizi Olacak O Kadar…

www.oyuncakzamani.com