uluslararasi Çevre ve din sempozyumuisamveri.org › pdfdrg › d177626 › 2008_2 ›...

42
ÜNiVERSiTESi FAKÜLTESi ULUSLARARASI ÇEVRE VE DiN SEM P OZYUMU INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON ENVIRONMENT AND RELIGION MA VIS 1 TH_ 16 rH MA VIS . . . BI LD I RILER Cilt 2 · ·. istanbul 2008

Upload: others

Post on 01-Jul-2020

6 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: ULUSLARARASI ÇEVRE VE DiN SEMPOZYUMUisamveri.org › pdfdrg › D177626 › 2008_2 › 2008_TURGAYN.pdf · 2018-08-10 · ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU SUMMARY Koran givs

İSTANBUL ÜNiVERSiTESi

İLAHİYAT FAKÜLTESi

ULUSLARARASI ÇEVRE VE DiN SEMPOZYUMU

INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON ENVIRONMENT AND RELIGION

ıs-16 MA VIS ıooo8 1 ıs TH_ 16 rH MA VIS ıoo8

. . . BILDIRILER

Cilt 2 · ·.

istanbul 2008

Page 2: ULUSLARARASI ÇEVRE VE DiN SEMPOZYUMUisamveri.org › pdfdrg › D177626 › 2008_2 › 2008_TURGAYN.pdf · 2018-08-10 · ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU SUMMARY Koran givs

KUR'AN'DA ADI GEÇEN BİTKİLER VE HAYVANLAR

Doç. Dr. Nurettin Turgay"

ÖZET

Kur'ıin'da, varlı.k.lann yaratılışı anlatılınca, bitki ve bayvanların yaratılışına da yer verilmektedir.

Kur'§n'da, pek çok bitkinin ismi yer almaktadır. Bu bitkileri, alfabetik sıraya göre ve Kur'an'da kaç defa yer aldığını şöyle sıralaya biliriz:

Kur'an'da adese (mercimek) 1, asf (ekin) 2, baki (sebze) ı, basa! (soğan) 1, dari' (kötü kokulu bir cehennem dikeni) 1, ebb (yonca, çayır ve her türlü ot) 1, esi (acı ılgın ağacı) ı, fakihe, fevahib (meyve) 14, film (sarımsak) ı, habbe (tane, hububat) 12, hadr (yeşillik) 1, hamt ( dikensiz ağaç, erak, ılgın ağacı, meyvesi buruk bir ağaç) 1, hardal 2, ıneb, a'nab {üzüm) ll, kıifilr (kokulu kafilr ağacı) ı, kıssa (salatalık, acur) 1, kutuf (cennet meyvesi) 2, line (hurma ağacı) 1, mera (ot, yeşillik, çayır, mera) 2, naW, nahil, nalıle (hurma, hurma ağacı) 20, nebat (ot, bitki) 9, necm (ot) 1, reyhan (kokulu fesleğen otu, reyhan) 2, rumman (nar) 3, rutab (taze yaş hurma) ı, semer, semera, semerat (meyve) 22, sidr (Dikenli Arabistan kirazı) 2, sünbüı, senabil, sünbüliit (başak) 5, şecer, şecera (ağaç) 26, talh (muz) 1, tin (incir) ı, verak, veraka (yaprak) 3, verde (gül) ı, yaktin (kabak) ı, zakküm (acı bir cehennem bitkisi) 3, zencebil (bir tür babarat bitkisi, zencefil) 1, zer', zürü' (ekin) 14 ve zeyrun (zeytin) 6 defa geçmektedir.

Hayvanlar, Kur'an'da ismen zikredildikleri gibi, bazen en-na'm (kurbanlık hayvan), el-vuhiiş {yaban hayatı yaşayan tüm canlılar), el-en'ılm ( koyun, keçi, deve ve sığır cinsi ehil hayvanlar; davar), el-bebim (genel olarak hayvanlar), el-işı1r (gebe deve), zibh (kurbanhk) ve ed-deviib gibi isimlerle de anılmaktadırlar. Ayrıca Kur'an'da hayvanlardan kinaye yolu ile de bahsedilmektedir. Örnewn Yünus (a.s.)'dan "Züonün" diye babsedilmesi gibi. Bazen de Kur'an'da, insan olarak hayvanlardan elde ettiğimiz gıda bal ve süt gibi şeyler yer almaktadır. Hayvaniann Kur'an'da ismen kaç defa zikredildiğini, alfabetik sıraya göre şöyle bir tespitte bulunmamız mUmkündür:

Kur'an'da alak (siyah-kırmızı renkli sülük) 6, ankebüt {örümcek) 2, arda (bir tür kurtçuk) ı, bakara (inek) 9, bair (deve)2, cemel-cimale (deve) 2, büdiin (deve) ı, diimir (deve) 1, işar (deve) ı, ibiJ (deve) 2, nıike {deve) 7, baud (sivrisiuek) ı, biğal (katırlar) 1, ceriid (çekirge) 2, dabbetu'l-arz ı, dafadi' (kurbağalar) 1, ebabiJ ı, feraşe (kelebek) 1, til ı, ğanem (koyun) 3, na'ce (koyun) 4, da'n (koyun) 1, ğurab (kara karga) 3, bay! (at) 5,

. adiyiit (at) ı, ciyad (at) 1, bırnar (eşek) 2, hamir (eşek) 2, humur (eşek) ı, hınzir (domuz) 4, henii.zlr (domuzlar) J, hüdhüd (paşa veya ibibik kuşu) 1, k~svera (aslan) 1, kelb (köpek) 5, kırade (maymun) 3, kurnmal (bitler) ı, ma'z (keçi) ı, nahl (bal ansı) 1, nemi (kannca) 3, selva (bıldırcın) 3, hüt (balık) 4, lütıin (balıklar) I, niin (balık) I, sü'ban (yı lan) 2, hayye (yılan) ı, cann (yılan) 1, tayr (kuş) 19, zerr (küçük ve kırmızı kannca).6, zi'b (kurt) 3 ve zubiib (kara sinek) 2 defa geçmektedir.

Bu isimler hakkında çeşitli yorumlarda bulunmak mümkündür. Burada belirttiğimiz gibi Kur'an'da en çok koyun, keçi, deve ve sığır cinsi ebi! bayvanlar için kullanılan en'ılm kelimesi geçmektedir. Ondan sonra sırasıyla en çok kuş, deve, inek, at, balık, koyun, eşek, köpek ve domuz gelmektedir. Burada adı geçen bayvanlan evcil olanlar, yabani olanlar, balıklar, böcekler ve kuşlar diye gruplara da ayırtmamız mUmkündür.

Bir şey üzerinde fazla duruluyorsa, o şey, insan hayatında o kadar önemli demektir. Kur'an'da bir şeyden bahsediliyorsa, haliyle o şey, insanlar için önem arz etmektedir ve onun üzerinde durmak gerekmektedir. Kur'an 'da bu derece bitki ve hayvanlardan bahsedilmesinin de çeşitli hikmet ve sebepleri vardır.

Bitki ve hayvanlar, insanların bem dünya hem de ahiret hayatlannı ilgilendirmektedir. Dolayısıyla on lan koruyup kollamak, önemli bir insani görevimizdir.

Anahtar Keümeler: Kur' an, bitki, hayvan. insan.

' Dicle Üniversitesi ilahiyat Fak.Dekan Yrd.

Page 3: ULUSLARARASI ÇEVRE VE DiN SEMPOZYUMUisamveri.org › pdfdrg › D177626 › 2008_2 › 2008_TURGAYN.pdf · 2018-08-10 · ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU SUMMARY Koran givs

ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU

SUMMARY

Koran givs many in fonnations about any thing and about plan ts and animels.

There are many plants namesin the Korao. W e give their names and how many time pas in the Koran: Adese (lentil) ı, baki (vegetable) ı, basa! (onion, bulb, corm) ı, dari' (hot thorn) ı, ebb (herbage) 1, esi {herbage) 1, nebat ( grass, her, ·weed, wild grass) 9, necrn (grass) 1, mera (grass, her, weed, wild grass) 2, hadr (grass, her, weed, wild grass) ı, fakihe, fevaruh (fruit, product, profit) ı4, semer, semera, semerat (fruit) 22, kutuf(fruit in the heaven) 2, füm (garlic) ı, habbe (grain) 12, sünbol, senabll, sünbülat_{ear, spike) 5, zer', zOru' (com, crops, culture) ı4, asf (com, crops, culture) 2, hamt (bitter bed fruits) ı, bardlil (ınustard) 2, ıneb, a'nab (grape, raisin) 11, kafür (camphor, camphor tree) ı, kıssa (cucumber, gherkin) 1, nahl, nahil, nalıle (date, date palm) 20, line (date palm) ı, rutab (fresh date) l, reyhan (sweet basil) 2, rumman (pomegranate) 3, sidr (lote-trees) 2, şecer, şecera (tree) 26, talh (banana, plantain) ı, tio (fıg) ı, verak, veraka (leaf, page) 3, verde (rose) 1, yaktin (squash, pumpkin,gourd) ı, zakküm (oleander, rosebay) 3, zencebil (ginger, gingers planı) 1, zeytUn (olive) 6.

And there are many animels names in the Koran. W e give their names and how many time pas in the Ko ran:

Alak (clot) 6, ankebiit (spider) 2, arda (a little creature of the earth) ı, bakara (cow) 9, bair (cameı)2, cemel-cimale (camel) 2, bildün (camel) ı, damir (camel) ı, işar (camel) ı, ibil (camel) 2, nake (camel) 7, baiid (goat, mosquito) ı, biğal (hinny, inule) ı, cerad (grasshopper, locust, cricket) 2, dabbetu'l-arz (a little creature of the earth) ı, dafadi' (frogs) 1, eb&bil (birds in flocks) ı, feraşe (butterfly, moth) ı, fıl (elephant) ı , ğanem (sheep) 3, na'ce (sheep) 4, da'n (sheep) 1, ğur§b (kara karga) 3, hay! (lıorse) 5, adiyat (horse) ı, ciyM (horse) ı, bırnar (donkey, ass, burrow) 2, hamir (donkey, ass, burrow) 2, humur (donkey, ass, burrow) ı, bınzir (pig, hog, swine) 4, henazir (pigs, hogs, swines) ı, hüdhüd (hoopoe) 1, kasver.ı (lion) ı, kelb (dog) 5, kırade (monkey, ape) 3, J...'llii'liilal (louse, cootıe) ı, ma'z (zöol, goat, muıeheaded) ı, nahl (honeybee) 1, nemi (ant, blowhole) 3, selva (quail) 3, büt (fish, hack) 4, hltan (fishes, hackes) 1, nfuı (fish, hack) 1, sü'ban (snake, serpent) 2, hayye (snake, serpent) 1, cann (snake, serpent) 1, tayr (bird) 19, zerr (smail and red ant) 6, zi'b (wolf) 3, zubab (housefly) 2.

Kev Words: Koran, plants, ani me! s, human beiog.

GİRİŞ

Kur'an, insanlara dünya ve ahiretin huzur ve saadetinin yolunu göstermek gayesi ile indirilmiştir. Acaba Kur'an, kainata, tabiat düzenine, çevreye, yeryüzündeki bitki örtüsüne, çeşitli hayvanlaranasıl bakroakta ve bunlar hakkında ne gibi mesajlar vermektedir? Kur'an'a bakıp içindekileri incelediğimiz zaman, onda, bu konuda çeşitli bilgilerin yer aldığını

görmekteyiz. Kur'an, çevreden, çevredeki su, hayvan ve bitkilerden çok yönlü bahsetmektedir. Kur'an'ın, çeşitli hayvan ve bitkilerden bahsetmesi, tesadüfi bir olay değildir. Bunun pek çok hikmet ve sebepleri vardır. Bununla, insaniann hem maddi hem de manevi cepbelerine işaret edilmekte ve insana çok yönlü mesajlar verilmektedir. İnsanlann, yaşadıklan dünyada güven içinde sağlıklı ve mutlu yaşamalan için, bu mesaJlardan haberdar olmalan ve bu konuda kendilerine düşen çeşitli görevleri yerine getirmeleri gerekmektedir.

ı . Aynca insanlann, tabii özellikleri gereği tabiatı, çevreyi, bayvan ve bitkileri sevrnelerinin çok yönlü hikmetleri vardır. Bu nedenle, "Kur'an'da Adı Geçen Bitkile ve Hayvanlar" başlığı ile bir çalışmayı hazırlayarak bu sempozytimda sunmayı düşündille Bu bildiriyi, "Kur'an Açısından Hayvanlar ve Bitkiler" adlı kitabımızdan özetleyerek hazırladık.

Ka inat, insanın . yararına sunulmuş, onun emrine verilmiştir. Ku' an' ın çeşitli

ayetlerinde bu konu gündeme getirilmektedir. 1 Bu ayetlerde, yeryüzünün insaniann ayaklannın altına serildiği ilaher verilmektedir. Bir de Kur'an'da, güneş, ay, yıldızlar, gece ve gündüzün insaniann hizmetine sunulduğu, insanların bunlardan yararlandığı ve çeşitli gıdalarla beslendiği anlatılmaktadır. 2 İşte insan, böyle bir tabjatın kucağında yaşar. İnsanın

"---1 Bkz. el-Hicr 15/20; el-Mülk 67/15. 2 en-Nahlı6/12, 13, 14.

-----. - - -.. . -. ---f. (. 274 )~---.. --------

Page 4: ULUSLARARASI ÇEVRE VE DiN SEMPOZYUMUisamveri.org › pdfdrg › D177626 › 2008_2 › 2008_TURGAYN.pdf · 2018-08-10 · ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU SUMMARY Koran givs

ULUSLARARASI ÇEVRE VE: DiN SEMPOZYUMU

tabiatı tahrip etmesi, kucağında büyüdüğü öz annesine kötü muamelede bulunması kadar korkunç bir davranıştır.

Allah, kainata bir denge vermiş, onu öyle kurmuştur. İnsan, bu dengeyi bozma çabası içerisinde bulunmamalıdır. Çünkü Allah, insanı bu konuda uyarmaktadır: 1

İnsan, Allah'ın koyduğu mizana karşı koyarak yaşayamaz; aksi takdirde, kainatın dengesini bozar. İnsan, kainatın dengesi ile oynayınca, dünyanın ekolojisi 2 bozulur. O zaman insan, bunun cezası olan vebalı yaşar. 3 Öyle zannediyoruz ki, insan tabiatı ne kadar kirletirse kirletsin, ne kadar dengesini bozarsa bozsun, zararını o derecede çekecektir. Allah, bitkiler ve hayvanlar dahil olmak üzere tüm çevreyi, 4 tabiatı belli bir nizarn ve intizam içerisinde yaratmıştır. Bunu korumakla görevli olan insanoğlu, zaman zaman cehalet ve nıenfaat duygulan nedeniyle Allah'ın koyduğu bu düzeni bozrnakta ve ona zararlı olmaktadır.

İnsanın bu derece iç içe olduğu tabiatta, canlı olarak en çok bitkiler, sonra hayvanlar ve ondan sonra da insanlar bulunmaktadır. Zaten alirnler, yeryüzündeki varlıklar arasında hareket eden ve gelişip büyüyenlerin, sadece hayvanlar ve bitkiler olduğunu

anlatmaktadırlar. Onlara göre hayvanlar da uçanlar, yürüyenler, yerde sürüneoler ve suda yüzenler olmak üzere dört kısma aynl.maktadır. İnsanlar da, yürüyen bayvanlar sınıfindan kabul edilmektedir. 5 Bu nedenle, öneminden dolayı varlıklar arasında gelişip büyüyen, hareket eden iki sınıf varlık olan bitkiler ve hayvanlar üzerinde çalışmayı uygun gördük. İnsanlar, hem bitki hem de hayvanlardan yararlanarak, onlarla beslenerek yaşamaktadır. Hayvanlar da, bitkilerle beslenmektedirler. Bütün bunlardan daha fazla bulunan su ise, insan, bayvan ve bitkilerin tümünün ana kaynağıdır ve bütün bunlar, temiz hava ile yaşamaktadırlar. Havanm kirlenrnesi, su, bitki, hayvan ve insanların tümünü etkiler. Su kirlenince, bitki, hayvan ve insanlar için, hayat çekilmez olur. Bununla beraber, bitkilerin de yok olması, hayvan ve insanların hayatının sonu olur. Buna göre insan hayatının güzel bir şekilde devam etmesi, saydığımız bu şeylerin dengesinin bozulmamasına ve tabii

· güzelliklerinin korunmasına bağlıdır. Buna göre insanın, içinde yer aldığı ve onsuz yaşama imkanı bulamadığı kainatı, doğayı ve çevreyi, her türlü kirlilikten koruması ve bu konuda son derece hassasiyet göstermesi gerekmektedir.

A - Bitki veRayvanların Yaratılışı

Allah, her şeyin yaratıcısıdır. O, insanı, yeryüzünde gezip dolaşmaya ve varlıkların yaratılışı hakkında düşünmeye davet etmektedir. 6 İnsanı bu şekilde konu ÜZerinde düşünmeye davet eden Allah, gökleri ve yeri gerçek bir plan doğrultıısunda yarattığını haber vermektedir 7 ardından düşünen ve farklı bir yapıya sahip olan insanı yarattığını

ı el-Hicr 15/19-21; er-Riim 3017, 8; el-Kamer 54/49; er-Rahrnan 55/7- 9. 2 "Ekoloji" sözcüğü, Yunanca iki kelimenin birleştirilmesinden türetilmiştir. Birincisi, içinde yaşanan mekan ve

ev manasma gelen "Oikos" kelimesidir. İkincisi ise, bilgi ve ilim manasında olan "Logos" kelimesidir. O halde ekoloji kelimesinin basit sözlük anlamı, "ev bilgisi" veya "mekan bilgisi" demek olur. Ekoloji kelimesi, ilk defa ünlü Alman Zooloğu E. K. Haeckel tarafından 1873 yılında kullanılmıştır. Haeckel, bu kelimeyi canlı varlıkların ve organizmaların çevreleriyle ve birbirleriyle olan ilişkilerini inceleyen bili.ınjo adı olarak kullanmıştır. Bu gü.nki.l kullanımıyla ektıloji, canlı varlıklann çevreleriyle ve birbirleriyle olan ilişkilerini incelemeden başka bütün çevre sorunlarını da konu alan bir bilim haline gelmiştir. Mehmet Bayraktar, İslam ve Elroloji. Diyanet İşleri Başkanlı~ Yayınları, Ankara 1992, s. ıs; 19.

3 (er-Rüm 3017, 8) Bayraktar, İslam ve Ekoloji, s. 63 vd. 4 Bu gün için tabii çevreyi korumaya, çevre krizine veya kirliliğine yol açan sebepleri ortadan kaldınnaya yönelik

faaliyetlere, genel olarak çevrecilik diyebiliriz. Çevrecilik faaliyetinde bulunan kimseye de, "çevreci" denmektedir.

5 Ebii Osman Arnr b. Bahr el-Cahız, Kitôbu '1-Hayavôn, thk. Abdusselam Muhammed Hıiriin, Daru İhycli't­Turasi'l-Arabi, Beyıııı tsz. I, 27.

6 Bkz. el-Ankebiit 29/20. 1 Bkz. en-Nahl 16/3.

---------------------------i( 275 ,.~ ---------------------------

Page 5: ULUSLARARASI ÇEVRE VE DiN SEMPOZYUMUisamveri.org › pdfdrg › D177626 › 2008_2 › 2008_TURGAYN.pdf · 2018-08-10 · ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU SUMMARY Koran givs

ULUSLARARASI ÇEVRE VE DiN SEMPOıYUMU

bildirmektedir. 1 Allah, sırasıyla göklerin, yerin, insaniann ve hayvaniann yaratılışını haber verdikten sonra, özellikle hayvanların, insanlara çok çeşitli faydaları sağladığını

anlatmaktadır. 2 Ayrıca Kur' an'da bütün canlıların sudan yaratıldığı haber verilmektedir. 3

Kur' an' da, dünya ile dağların yaratılışı iki ve diğer varlıkların yaratılışı ise dört günde gerçekleştiği haber verilmektedir. İnsanlar bu konuda uyanlmakta, acizlikleri dile getirilmekte ve onların, Allah'ın azameti karşısında hiçbir güçlerinin olmadığı anfatılmaktadır: :- -.

"(Allah 'z inkar eden insanlara), "Siz mi yeri iki günde yaratanı inkiir ediyor ve O 'na eş ler koşuyorsunuz? O, iilenı/erin Rabb 'idir. O, yere sabit dağlar yerleştirmiş, orada bolluk ve bereketler yaratmış ve orada isteyenler için rtzkları dört günde takdir etmiştir" de." 4

Bu ayette nzklar diye tercüme ettiğimiz kelime, "kut" kelimesinin çoğulu olan "akvat"tır. Alimler bu kelimeyi, geçimlikler, azıklar, nehir ve denizler, madenler, bitki ve hayvan türünden canlıl~, hayat için gerekli olan her şey, dünyanın tohum ve fide ekimini kabule uygurı ve faydalanılır bir duruma getirilmesi gibi anlamlarda yorumlamışlardır. 5

Kur'an 'ın başka bir yennde Allah, kainatı altı günde yani altı merhalede yarattığını şöyle haber vermektedir: ı

"Kuşkusuz Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde (evrede) yaratan, sonra da arşa kurulan Allalı 'tır. O, gündüzil, kendisini hızlı bir şekilde izleyen gece ile örter. Güneşi, ayı ve yıldızları emrine boyun eğmiş olarak' (yaratan) da O 'dur. Şunu hiçbir zaman aklınızdan çıkarmayın ız ki, yaratmak da buyurmak da O 'na aittir. Alemierin Rabbi olan Allah ne yücedir!" 6

İbrahim Hakkı (ö. 1195/1780), bu ayete yer verdikten sonra, dört madde olan ateş, hava, su ve toprağın karışıp kaynaşması neticesinde, sırasıyla madenler, bitkiler ve bayvanların oluşup meydana geldiğini anlatmaktadır. Topraktaki her türlü taş ve benzeri cisimler, ilk önce yaratılan madenieri oluşturmaktadırlar. İkinci sırada yaratılan bitkiler, her türlü ağaç ve yeşilliği kapsamaktadır. Üçüncü merbalede yaratılan hayvanlar ise, tüm hayvan türlerinden oluşur. İbrahim Hakkı, insanlan da hayvanlar sınıfından kabul etmiştir. 7

. Bilindiği gibi Hz. Muhammed (s.a.v.)'in hadisleri, Kur'an'ın açıklaması

durumundadır. 8 Dolayısıyla zaman zamaQ, konu ile ilgili badisiere de başvurmaktayız. Hz. Muhammed (s.a.v.) de, diğer varlıklarla beraber hayvanların yaratılış safbaları hakkında, bu ayetlerin açıklaması niteliğinde şu bilgileri vermiştir: "Allah, toprağı Cumartesi, ondaki dağları Pazar, ot ve ağaçlan Pazartesi, rnekruhu (hoş karşılanmayan, sevilmeyen şeyleri) Salı, nuru Çarşamba, hayvanlan Perşembe ve Adem'i de Cuma günü yarattı." 9 Kitab-ı Mukaddeste de evrenin altı günde yaratıiclığına ve Kur'an ile sünnetle haber verildiği gibi

1 Bkz. en-Nahll6/4. 2 Bkz. en-Nahll6/5-8. 3 Bkz. el-Enbiya 2l/30; en-Nfu 24/45. 4 Fussi1et41/9, 10. . 5 Ebfi Cafer Muhammed b. Cem et-Taberi, Canıiu '/-Beyan an Te 'vi/i Ayi'l-Kur'dn, thk. Sıdkı Cemi! el-Attar,

Dilru'l-Fikr, Beyrut 1995, Xl V, 62 vd; Fabruddin er-Rilzi, Mefdtihu '1-Gayb, Dilru '1-Fikr, Beyrut 1990, XXVII. 102 vd; Muhammed b. Ahm~d el-Kurtubl, el-Cami If Ahkdmi'I-Kıır'dn, Dilru'l-Kutubi'l-İlmiyye, Beyrt 1988,. XV, 342 vd; en-Neysabfui', ef.:MüstedreJc, XXIV, 63; İsmail b. Keslr, Tefsfru'l-Kıır'dni'l-Azfm, Dfuu İhyai't­Turasi'I-Arabl, Beyrut 1969, lll, 257.

6 el-A'rilf7/54. ·: .· 7 İbrahim Hakkı, Marifetndme, sadeleştiren: Abdu1lab Aydın, Sarmaşık Y.ay:ıı;ılan, İstanbul tsz., s. 295 vd. 8 Muhammed Huseyn ez-Zehebl, et-Tefsfr ve'l-Mufessiıim, Dilru'l-Erkam, Beyruttsz. I, 32 vd. 9 Müslim, Münafikün, 27; et-Taberi, Caıniu'I-Beyiln, XII, 3; XXIV, 61; Alaurldin Ali el-Muttaki b. Husamuddin

el-Hindi (ö. 97.5/1567), Kenzu 'l-Ummalfi Siinneti '1-Akvdl ve '!-Efa/, nşr. Hasan Razuk, Halep 1971, XI, no: 15125.

------------.. --. --~. ( 276

Page 6: ULUSLARARASI ÇEVRE VE DiN SEMPOZYUMUisamveri.org › pdfdrg › D177626 › 2008_2 › 2008_TURGAYN.pdf · 2018-08-10 · ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU SUMMARY Koran givs

ULUSLARARASI ÇEVRE VE DiN SEMPOZYUMU

varlıklann oluşum safhalanna yer verilmektedir. 1 Hz. Ali (ö. 40/66I)'den nakledilen, Hz. Muhammed (s.a.v.)'e aidiyeti bilinmeyen ve bu hadis için bir nevi açıklama niteliğinde olan bazı bilgiler de şöyledir: "Allah, dünyayı yedi zaman üzere yaratımştır. Bunlardan her devir, miktarını Allah 'tan başka hiç kimsenin bilemeyeceği uzun bir süreçtir. İnsanın yaratılışından önce, dünya üzerinde altı devir geçmiştir. Adem'in yaratılışından layarnete kadar olan süre ise, bir tek devirdir." 2 Dolayısıyla bu zaman dilimleri, bizim bildiğimiz ve yaşadığımız günlerden ve zaman dilimlerinden farklıdır.

Günümüzde yapılan bilimsel araştırmalar da, önce topraktaki bakterilerin, ardından bitkilerin ve ondan sonra da hayvanlann yaratıldığını ortaya koymaktadır. Bu araştırmalara göre bilinen ilk canlılar olan bakterilerin 3,8 milyar yıl öncesine ait fosillerine ulaşılmıştır. Fosiller üzerinde yapılan araştırmalara göre, 430 milyon yıl önce bitkiler vardı. Tespit edilen ilk hayvan izlerinin ise, 380 milyon yıl önce sine ait olduğu tahmin edilmektedir. İnsanların ise, bütün bunlardan sonra, 3 milyon yıl önce ortaya çıktığı kanaatİ yaygın bulunmaktadır. 3

Başka bir görüşe göre ise, yeryüzünde canlılardaki ilk gelişme, yaklaşık olarak 4 milyar yıl önce başlamıştır. 4

Hayvanlar hakkında haber veren bir ayette, yeryüzünde yürüyen bayvanlann ve havada uçan kuşlarm da birer ümmet olduklan haber verilmektedir:

"Yeryüzünde yürüyen hiçbir hayvan ve iki kanadıyla uçan hiçbir kuş yoktur ki, (onlar da) sizin gibi birer iimmet olmasın/ar. Biz, Kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmamışızdır." 5

İnsanlar, yeryüzünde yaşayan canlı bir sınıf oldukları gibi, bayvanlar da bu varlıklar arasında yaşayan canlı ve sosyal bir sınıftır. Bu ayette geçen ümmet kelimesi, her tür hayvanın birer canlı türü, cinsi ve topluluğu olduğunu bildinnektedir. 6 Hz. Muhammed (s.a.v.) de, bayvan sınıflarının birer ümmet olduklarını haber vermiş ve bunlardan köpek 7 ve kanncalann 8 birer ümmet olduklarını ismen zilcretmiştir.

Allah Kur'an'da, }?itkilerle hayvanlara geniş bir yer verdiği, onların yaratılışını insaniann yaratılışıyla beraber anlattığı ve hayvanlann da birer ümmet olduklarını haber verdiği gibi onların, insan hayatında önemli bir yere sahip olduklanna işaret etmekte ve isimlerine de büyük çapta yer vermektedir. Hatta Kur'an'ın bazı surelerine, o surede geçen bitki veya hayvanıann ismi verilmiştir.

B - Kur'an'da Adı Geçen Bitkiler

Kur'an'da pek çok bitkinin ismi yer almaktadır. Çalışmaıruzın bu bölümünde, Kur'an'da yer alan bitkilerden balısedeceğiz. Bu bitkileri, alfabetik sıraya göre ve Kur'an'da kaç defa yer aldığını şöyle sıralaya biliriz:

Kur'an'da adese (mercimek) 1, asf (ekin) 2, baki (sebze) ı, basal (soğan) 1, dari' (kötü kokulu bir cehennem dikeni) ı, ebb (yonca, çayır ve her türlü ot) ı, esi (acı ılgın ağacı)

ı Bkz. Kitab-ı Mukaddes, Televin (Yaratılış), Bap 1; Bertrand Russel, Din ile Bilim, tre. Akşit Göktürk, Yapı Kredi Yayınlan, İstanbul2005, s. 36.•

2 el-Hindi, Kenzu '1-Umma/, VI, 15215. 3 Hakkı Devrim ve diğerleri, Memo Larousse, Aydın Kitaplar, İstanbull991, I, 58 vd. 4 Campbell, Biyoloji, s. 9. 5 el-En'ilın 6/38. 6 Bkz. el-Hüseyn Muhammed er-Rağıb el-İsfahani, el-MiifredôtfiGaribi'I-Kur'ôn, Danı Kahraman, İstanbul

1986, s. 27; Ebu'I-Hasan Ali b. Muhammed b. Habib el-Maverdi, en-Nuketu ve'l-Uyiın, thk. es-Seyyid Abdulmaksüd b. Abdirrahim, Muessesetu'l-Kutubi's-Sakafiyye, Beynıt 1992, II, ll 1.

1 Ebü Davfıd, Edahi, 22; Tirmizi, Sayd, 16, 17; Nesai, Sayd, 10; İbn Mace, Sayd, 2; Darımi, Sayd, 3; İbn Hanbel, N, 58; V, 54, 56,57.

8 Müsliın. Selam, 148.

-------------------------;( 277

Page 7: ULUSLARARASI ÇEVRE VE DiN SEMPOZYUMUisamveri.org › pdfdrg › D177626 › 2008_2 › 2008_TURGAYN.pdf · 2018-08-10 · ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU SUMMARY Koran givs

ULUSLARARASI ÇEVRE VE DiN SEMPOZYUMU

ı, fak.ihe, fevahih (meyve) 14, film (sanmsak) 1, habbe (tane, hububat) 12, hadr (yeşillik) ı, hamt (dikensiz ağaç, erak, ılgın ağacı, meyvesi buruk bir ağaç) 1, hardal 2, ıneb, a'nab (üzüm) 1 ı, karur (kokulu kafılr ağacı) 1, kıssa (salatalık, acur) ı, kutuf (cennet meyvesi) 2, line (hurma ağacı) ı, mera (ot, yeşillik, çayır, mera) 2, nahl, nahil, nalıle (hurma, hurma ağacı) 20, nebat (ot, bitki) 9, necm (ot) 1, reyhan (kokulu fesleğen otu, reyhan) 2, rumman (nar) 3, rutab (taze yaş hurma) 1, semer, semera, seınerat (meyve) 22, sidr (Dikenli Arabistan kirazı) 2, sünbül, senabil, sünbülat (başak) 5, şecer, şecera (ağaç) 26, talh (muz) 1, tın (incir) 1,· verak, veraka (yaprak) 3, verde (gül) 1, yaktin (kabak) 1, zakkUm (acı bir cehennem bitkisi) 3, zencebil (bir tür baharat bitkisi, zencefıl) I, ze? ;zürfı' (ekin) 14 ve zeytı1n (zeytin) 6 defa geçmektedir. 1

Bu tespiti yaptıktan sonra, burada isimlerine yer verdiğimiz bitkilerden birkaç tanesini örnek olarak ele alarak onlar haklanda bilgi vermek istiyoruz:

1 - Basal (Soğan)

Kur'an'da bir yerde geçen basal kelimesi, hemen hemen her yemektekullandığımız soğan demektir. Soğat;ı, daha çok doğu ülkelerinde olmak üzere dünyanın her tarafında yetiştirilen bir sebzed,ir. Soğanın hem tazesi hem de kurusu gıda maddesi olarak kullamlmaktadır. İnsahoğlu, Allah 'ın verdiği çeşitli nimetierin yanında, soğam da istemektedir:

"Hani siz, Müsô'ya, ."Ey Musa! Biz, artık tek bir çeşit yemeğe katlanamayacağız. o halde Rabb 'ine yalvar da bize, yerin bitirdiği sebze, salatalık (acw), samnsak, mercimek, soğan versin!" demiştiniz ... " 2

Soğan, sarımsak gibi bir gıda olmakla beraber aynı zamanda bir şifadır. Fakat kokusu ile yanımızdaki kişileri rahatsız etmekten uzak durmamız gerekmektedir. Hz. Muhammed (s.a.v.), sanmsak hususunda bu konudauyanda bulunduğu gibi, soğan hakkında da uyarıda bulunmuştur:

"Her kim soğan ve sarımsak yerse, (kokusu girlineeye kadar) mescidimize (insan topluluklanna) yaklaşmasını Eğer mutlaka yemek isterseniz, pişirerek kokusunu öldürünüz!" 3

Bu hadiste haber verildiği gibi, soğan pişirilince kokusu gider. Pişirilen soğan da besleyici bir gıdadır. Sarımsak da aynı şekilde pişirildiği zaman, rahatsız edici kokusu gitmekte ve besleyici özelliğini kaybetmeınektedir. Bjr de Hz. Aişe'ye soğan sorulduğu zaman, "Hz. Muhammed ( s.a. v.) 'in yediği son yemekte soğan vardı" diye cevap vermiştir. 4

Hararetli ve rutubetli olan soğanın, sağlık açısından çeşitli faydalan vardır. Soğan, iştahı açar, zehir kokusunu giderir, mideyi temizler ve güçlendirir, cinsel duygulan harekete geçirir, balgamı söker, iİısanın cilt rengini güzelleştirir, sidiği söktürür, pişirilerek yendiği zaman, insan vücuduna bol miktarda besin sağlar ve sarılık, öksürük ile göğüs darlığına faydalı olur, suyu burna çekildiği zaman kafayı temizler.

5 Soğanın, insan .sağlığı açısından ço~ çeşitli faydaları olmalı ki, insan iştahırun onu istediği Kur'an'da haber verilmektedir. Genel olarak insan vücudu, biyolojik açıdan ihtiyaç hissettiği şeyleri, bir iç güdü duygusu olarak istemektedir.

.,

1 Bitkilerle ilgili bu sayılar için bkz. Abdulba'i.l,.el~.Mu 'cenıu"l-Mufelıres li Elfazi '1-Kur'ôni '/-Kerim: bu isimlerle ilgili maddeler. Aynca Ali Akpınar, hayvan isim.İerinde olduğu gibi, bu isimleri de eserinde grafikler halinde göstermiştir. Bkz. Akpınar, Kur'an Coğrafyası, s. 48, 49. , __ _

2 el-Bakara 2/61 . 3 Ebu Dlivı1d, Et'ime, 40. 4 İbn Hanbel, VI, 89; Ebu Davı1d., Et'ime, 40. $İbn Kayyim ei-Cevziyye, Zlidü'l-Mead, İklim Yayınları, İstanbul 1990, V, 23.

-------,.~--.. -. -. ---__ -1_ ( 278

Page 8: ULUSLARARASI ÇEVRE VE DiN SEMPOZYUMUisamveri.org › pdfdrg › D177626 › 2008_2 › 2008_TURGAYN.pdf · 2018-08-10 · ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU SUMMARY Koran givs

ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU

2 - FOm (Sarımsak)

Kur'an'da bir defa geçen rum, sarımsak diye bildiğimiz sebzedir. İnsan iştahı, sırası gelince soğan ve sarımsağı da arzu etmektedir:

"Hani siz, Musa 'ya, "Ey Musa! Biz, artık tek bir çeşit yemeğe kat/anamayacağız. O halde Rabb 'ine yalvar da bize, yerin bitirdiği sebze, salata lık, sarımsak, mercimek, soğan versin!" demiştiniz ... " 1

Kur'an'da kendisinden bu ifadelerle bahsedilen sarımsak, Hz. Muhammed (s.a.v.)'in hadislerine de konu olmuştur. ResuluHalı (s.a.v.), sarınısağı yemeyi tavsiye etmiş ve onun çeşitli hastalılqara karşı ilaç konumunda bulunduğunu anlatmıştır:

"Sarımsağı yiyin, onunla tedavi olun. Zira o, yetmiş derde devadır. Eğer bana melek gelmeseydi, muhakkak ki ben de onu yerdim." 2 Bundan anlaşıldığına göre Peygamberimiz, sanınsağın faydalı olduğunu, ancak kolrusunun çevreyi rahatsız ettiğini, başkalarını rahatsız etmemek şartıyla onu yemenin, sağlık açısından faydalı olduğunu bildirmiştir. Bu nedenle o, sanmsak ve soğanı yiyen kişilerin, kokusu gidinceye kadar başkalarının yanına yaklaşmamalarını tavsiye etmiştir:

"Her kim soğan ve sarımsak yerse, (kokusu girlineeye kadar) mescidimize (insan topluluklarına) yaklaşmasını Eğer mutlaka yemek isterseniz, pişirerek kokusunu öldürünüı!" 3 Eski Yunanlılar, Romalılar ve Ortaçağ İspanyasında da, toplum içinde sarımsak · kokusundan uzak durmaya özen gösterilmiştir. 4

Sarımsak, dünyadaki tüm ılıman iklimierindeki bahçe ve bostanlarda yetişmektedir ancak onun anayurdunun Asya olduğu ve daha _ çok Akdeniz kıyılannda yetiştiği

kaydedilmektedir. 5 Sanınsağın tazesi de kurusu da, çiğ olarak, pişirilerek ve kızartılarak yenmektedir. Onun toprak altındaki başı, asıl sanmsak soğanıdır. Bu soğan, birçok dişlerden meydana gelmektedir. Bu dişlerden her biri, bir sarımsak hükmündedir ve bunlar toprağın altına ekilince, yeşermektedir.

Milattan üç bin yıl önce, taşlara yazılmış sarımsak reçeteleri bulunmuştur. Eski Mısır papiıiislerinde, milattan 1600 yıl önce Mısır piramitlerinin yapımında çalışan işçilerin günlük yemeklerinde yeterli miktarda soğan ve sanmsak olmadığını ileri sürerek çalışmalan aksatarak greve gittikleri kaydedilmektedir. 6

Sarımsak, çok eski zamanlardan beri tıbbi alanlarda kullanılmaktadır. Bilimsel olarak sanınsağın mikrobik hastalıklara karşı kullanıldığı, öksürüklü hastalıklarda göğsü yumuşattığı, kandaki pıhtılaşmayı örılediği ve daha pek çok hastalıklara karşı ilaç olduğu tespit edilmektedir. 7 Son zamanlarda sarımsağın, kanser gibi hastahklann mikroplarına karşı çok etkili olduğu ileri sürülmektedir. Bu konuda yapılan bazı deneylerin, olumlu neticeler verdiği kaydedilmektedir. 8 Sanınsağın ezilerek balla karıştırılıp yendiğinde, balgarnı söktüğü ve bağırsaklarda bulunan tenya ve benzeri parazİtleri temizlediği söylenmektedir. 9

1 ei-Bakara 2/61. 2 ei-Hindi, Kenzu'l-Ununal, XV, 27. (Hadis no: 40939) 3 Ebu Davfid, Et'ime, 40. 4 S. Günay Akarsu, Hayat Ansiklopedisi, "Sanmsak", Hayat Yayınlan, İstanbul tsz. , V, 2807. s Akarsu, Hayat Ansiklopedisi, "Sarımsak", V, 2807. 6 Bkz. Aydüz, Besinler ve Şifa, s. 58. 7 Adil Asımgil, Şüalı Bitkiler, Şifa/ı Bitkiler, İstanbull993, s. 230 vd. 8 Bkz. Nurullah Okumuş, Bilim ve Teloıik, (New Scientist'ten tercüme) Ekim 1991, sayı:287; Mustafa ÖztUrk,

Bilim ve Teknik, (OMNİ'den tercüme), Temmuz 1991 sayı : 284. 9 İbn Kayyim, Ziidu '1-Meô.d, V, 26.

-------------_-__ -_-_-_-------;( 279

Page 9: ULUSLARARASI ÇEVRE VE DiN SEMPOZYUMUisamveri.org › pdfdrg › D177626 › 2008_2 › 2008_TURGAYN.pdf · 2018-08-10 · ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU SUMMARY Koran givs

ULUSLARARASI ÇEVRE VE DiN SEMPOZYUMU

Halk arasında da, sanınsağın tansiyon için yararlı olduğu kanaatİ yaygın bulunmaktadır. Sanınsağın faydalan nı maddeler balinde şöyle bir sıralamaya tabi tutabiliriz:

1 - Antiseptik etkisi nedeniyle yaralann temizlenmesinde kullanılır.

2 -Kalbi besleyen damarlan genişletir.

3 -Kalp kaslarını kuvvetlendirir.

4 - Kan basıncını ayarlar ve tansiyonu düşürür . . ,

5 -Kanı zehirleyen ve sirkülasyonu bozan maddeleri ortadan kaldınr.

6 - Üst solunum yollan enfeksiyonlanna iyi gelir.

7 - Tüberküloza karşı tedavi edici etkisi ispatlanmıştu·.

8 - Kabızlığa, ishale ve mide bulantısına iyi gelir.

9 - Karaciğer ve safra salgısını artınr.

1 O- Sindirimi -düzenler.

1 I - İştabı açar:

12- Sinirleri kuvvetlendirir.

13 - Uykusuzluğu giderir.

14- Sarılığı tedavi eder.

15 - Cinsel kudretsizliği önler.

16 - Bağrrsaklardaki parazİtleri düşürür.

17 - Sesi güzelleştirir.

18 - Saç dökülmesini yavaşlatır.

1 9 - Zor iyileşen yaralarda kullanılır.

20- N asır, çıban ve siğil tedavisinde kullanılır.

21 - İdran söktürür ve idrar yollatında taş oluşmasını önler.

22 - Bağrrsaklarda kokuşma yapan bakterilerin gelişm_esini önler.

23 -Akut veya kronik kalın bağırsak nezlesini tedavi eder.

24- Boğaz iltibaplanmasında ve boğmaca hastalığında kullanılır:

25 - Böcek ve yılaçı sakınalannda kullamlır. 1

Sapı ve yaprağıyla sarımsağa benzeyen pırasa da, kışın çok tüketilen bir sebze tüiüdür. Soğan ve sanmsak gibi C vitamini bakımından zengin olan. pırasa, çiğ olarak yendiği gibi, daha çok pişirilerek yenmektedir. Soğan, sanmsak ve pırasanın üçü de, yapraklan arasında çıkan çiçeklerinden oluşan tohumla çağalmakta ve üçü de, aynı hava ve iklimi sevdikleri için,. aynı yörelerde yetişmektedir.

3-N abi {Hurriıa ağacı~

Hurma ve hurma ağacı anlahıınd_a olan nabl kelimesi, bal ansı anlamında olan nahl kelimesiyle aynı şekilde yazılmaktadır. Ancak Arapça'Qa, bal ansı anlamındaki nabl ... , ... __

1 Güzel, Kur'iin'dq adı geçen Besin/er, s. 126.

----. - - .. -.. -. --._--1_ ( 280 )ı--------

Page 10: ULUSLARARASI ÇEVRE VE DiN SEMPOZYUMUisamveri.org › pdfdrg › D177626 › 2008_2 › 2008_TURGAYN.pdf · 2018-08-10 · ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU SUMMARY Koran givs

ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU

kelimesinin ha harfinde herhangi bir nokta bulunmamakta, hurma ve hunna ağacı

anlarnındaki nahl kelimesindeki ha harfinin ise, üzerinde bir nokta bulunmaktadır.

Kur'an'da nahl ve onun çoğulu olan nahil, yirmi yerde geçmektedir. 1 Kur'an'da bir yerde geçen rutab 2 kelimesi, taze hurma anlamındadır ve yine bir yerde geçen line 3 kelimesi de, hurma ağacı anlamındadır.

Hurma, sıcak iklimlerde yetişen bir meyvedir; ağacı, 30 metre kadar yükselebilir, gövdesi sütun biçiminde olup yapraklan büyük ve dilimlidir. Kokusu olmayan, fakat tadı çok güzel bir meyve olan hurma, hem yaş hem 1.-uru hem de koruk iken yenilebilir. Diğer yiyeceklerde olduğu gibi vücutta kötü artıklar meydana getirmeyen hurma, sağlık için çok yararlı ve besleyici bir gıdadır. ·

Modem tıp, hurmanın çok çeşitli gıda ve faydalar sağladığını, pek çok hastalıklara karşı önlem alıp tedavi görevini yerine getirdiğini tespit etmiştir. 4 Doğum yapan bayanlar, o anda büyük bir halsizlik, açlık ve yorgunluk hissederler; vücutlarında bir takatsizlik meydana gelmektedir. Dolayısıyla o durumdaki bayanlara, sağlık ve direnç kazandırmak için besleyici, sıcak ve tatlı şeyler yedirilip içirilir. Hurmanın da, bu haldeki bayanlara çok faydası olmalı ki Allah, İsa'nın annesi Meryem'e, doğum yaptığı zamanda kendisine şöyle seslendiğini haber vermektedir:

"Hurma ağacını kendine doğru silkefe ki, sana taze hurma dökülsün." s

Bu ayette, bunna ağacı nalıle ve taze yaş hurma da rutab kelimeleriyle ifade edilmektedir. Hurmanın tıbbi alandaki faydalarının tespiti, ancak yakın tarihlerde mümkün olmuştur. Halbuki Kur'an'da bildirildiğine göre Allah, 1400 sene evvel Meryem'e bamilelik döneminde hurma ile beslenmenin önemini haber vermiş bulunmaktadır. Hz. Muhammed (s.a.v.) de, "Acve (bir tür hurma), cennet meyvelerindendir. O, zehirlenıneye karşı şifadır" 6

diyerek, hurmamn nasıl bir nimet olduğunu ve sağlık açısından önemini haber vermiştir.

Kur'an'da bu derece çok anılan hurma, insanlar için önemli ve faydalı bir meyve olarak kabul edilmektedir. Abdullah b. Ömer (ö. 73/692), hurma ile ilgili bir olayı şöyle anlatır: Hz. Muhammed (s.a.v.)'in yanında iken, hurma özünün getirildiğini gördük. Bunun üzerine Hz. Muhammed (s.a.v.) cemaate yönelerek şöyle bir soruyu sordu: ·

"Gerçekten ağaçlar içerisinde bir ağaç vardır ki, yapraklan düşmez. Bu ağaç, Müslüman'ın misalidir. Şimdi bana söyleyin, bu ağaç nedir?" Hz. Muhammed (s.a.v.)'in bu sorusu üzerine, hazır olan cemaatin zihinleri, kırlardaki ağaçlara takıldı. Benim İçimden, bunun hurma olduğu geçti. Nerdeyse, "0, hurmadır!" diyecektim. Sonra baktım ki ben, cemaatin içerisinde yaşça en küçük olanıyım. Bu yüzden sustıım. Bu soruya karşı kimseden ses çıkmayınca, Hz. Muhammed (s.a.v.), "0, hurma ağacıdır" diye buyurdu. Ben, bunu babam Ömer' e anlattı. Bunun üzerine babam bana şöyle söyledi: "Eğer söyleseydin, o benim için şundan şundan daha makbul olurdu." 7

Bu hadis üzerinde düşündüğümüz zaman, şu sonuçlara varmamız mümkün olabilmektedir:

1 - Alim olan kişi, talebelen için meseleleri vazedip onlan yetiştirmek için görüşlerini alabilir ve bunun içi.d onlan deneyebilir.

1 Abdulbill, el-Mu 'cem, "nehale", s. 690. 2 Meryem 19/25. 3 el-Haşr 59/5. 4 İbn Kayyim el-Cevziyye, Ztidu'I-Metid, tre. Mehemt Erdoğan, İklim Yayınlan, İstanbul 1990, V, 24. s Meryem 19/25. 6 Tirmizl, Tıb, 22. 7 Müsliın, Sıfatu'l-Kıyame ve'l-Cenne, 15.

----~-------. -. ----_~.(ısı)~---------------

Page 11: ULUSLARARASI ÇEVRE VE DiN SEMPOZYUMUisamveri.org › pdfdrg › D177626 › 2008_2 › 2008_TURGAYN.pdf · 2018-08-10 · ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU SUMMARY Koran givs

ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU

2- Eğitim ve öğretim alanında darbımesel ve teşbihler kullanılabilir.

3 - Sahabe, büyüklerine karşı hayalı ve saygılıdırlar; büyüklerinin yanında

konuşmaktan çekinirler.

4 - Her insan, oğlunun başansı ve doğruya ulaşmasından dolayı, sevinir, mutlu olur ve onunla övünerek iftihar duyar.

5 - Bir çocuğun, babasının yanında bildiği bir şeyi söylemesi, herhangi bir saygısızlığı ifade etmemektedir. Babası, çocuğunun söy1ediğini bilmese bile, çocuğunun bunu söylemesinin dilli açıdan sakıncası yoktur.

6 - Bu hadiste, faydasının devamlı, gölgesinin her zaman var olması, meyvesinin hoş ve güzelliği ve devamlı olarak bulunması gibi özelliklerinden dolayı hurma ağacı, yararlı ve faydalı olan Müslüman'a benzetilmiştir. 1

Hunna ile ilgili verilen bu tür bilgilerin tümü, Allah'ın sonsuz ilmini ve insanlara olan rahmetini ortaya koymaktadır. Kur'an'da 14 asır evvel önemine işaret edilen hurmanın sağlık açısından insana; sağladığı faydalan, modern tıp tarafindan ancak günümüzde tespit edilebilmektedir.

' 4 - Tin (İncir) ·

Kur'an'ın doksan beşinci suresi, Tin suresidir. İncir anlamında olan tin kelimesi, Kur'an'da bir defa geçer ve yer aldığı sureye, kendisi ile yemin edilerek başlandığı için bu sureye Tin suresi adı verilmiştir:

"İncire, zeytine, Sina dağına ve bu güvenli beldeye ant olsun ki, Biz, insanı en güzel bir biçimde yaratzyoruz. Ama sonra da onu aşağılarm aşağısına indirgiyoruz. Bununla birlikte inananlar ve iyi işler yapanlar, (böyle bir aşağılanmaya konu olmayacaklardır). Onlar için hiçbir şekilde tükenmeyecek olan ödül olacaktır! O halde, bütün bunlara rağmen, seni yine de dini yalanlamaya (sevk eden) nedir? Allah, hüküm verenler içinde en iyi hüküm veren değil midir?" 2

Sekiz ayetten oluşan bu sureye, .tin kelimesi ile yemin edilerek başlanmaktadır. Dolayısıyla bu sureye, tin suresi adı verilmiştir. Kur'an'da bir sureye, incir ile yemin edilerek başlanmf!sı, bir bitki olan incirio değer ve önemini ortaya koymaktadır. Genellikle sıcak ve ılık bölgelerde yetişen incir, insan vücudu için soll: derece yararlı bir meyve olup, çeşitli hastalıklara karşı ilaç görevini yerine getinnektedir. Incirin, bir tür ilaç olarak insan sağlığına çok şey kazandırdığına dair bilgiler, eski kaynaklarda bile yer almaktadır. 3

Kur'an'da geçtiği halde, Hiçaz bölgesinde yetişmediği için sünnette yer almayaı;ı incir, bö~reği, mesaneyi ve idrar yoUarım temizler; boğaz, .göğüs ve gırtlak sertliğine iyi gelir; karaciğeri ve dalağı yıkar, mideden balgamı temizler. Incir türlerinin en kalitelisi, beyaz ve olgun kabuklu olanıdır. 4

Bu surenin başında incir ve zeytin ile. yemin edilmesi, onların, insanlar için ne derece faydalı olduğunu göste:nnektedir. Yukanda adiyat suresini açıklarken, yemin konusunu hakkında gereken bilgil<:!ri verdik. Bazı alimler, bu surede geçen tin ve zeytiln kelimelerini

' .

1 İbn Kayyim, Zadu'l-Mead, V, 108, 109. 2 et-rı.n 95/1-8. 3 İbn Kesir, Tefslr, IV, 526. 4 İbn Kayy"ım, Zôdu'l-Meôd, V, 24.

··.,·

... __ _

------~~-------- ~. (282]~----------------

Page 12: ULUSLARARASI ÇEVRE VE DiN SEMPOZYUMUisamveri.org › pdfdrg › D177626 › 2008_2 › 2008_TURGAYN.pdf · 2018-08-10 · ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU SUMMARY Koran givs

ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU

başka anlamlarda yorumlamaya çalışınışiarsa da, 1 kelime anlamlarından da anlaşıldığı gibi, bunlar birer bitki türü olarak bildiğimiz incir ve zeytindir.

Manasından da anlaşıldığı gibi bu surede, insanın üstün bir derece yaratıldığı, inancı ve davranışları kötü olan kişilerin aşağı bir dereceye düştükleri, ancak inancı ve davramşları iyi olanların bundan istisna olduklan haber verilmektedir. Surenin sonwıda insanlar bu hususta uyarılmaktadır. Allah, surenin başında, "İncire, zeytine, Sina dağına ve bu güvenli beldeye ant olsun ki," diye yemin ettikten sonra bu bilgileri vermektedir. O, dört şey üzerine yemin ederken, başta ineiri anmaktadır ve ikinci olarak da bir bitki olan zeytine yer vermektedir.

5 - Zeytfin (Zeytin)

Arapça'da zeytun adıyla kullanılan bitki, Türkçe'de hafif bir değişiklikle zeytin diye kullanılmaktadır. Zeytin kelimesi, Kur'an'da altı, 2 zeytin yağı ise bir defa anılmaktadır. 3

Kur'an'da bildirildiğine göre, Allah tarafından yağdınlan su ile topraktan çeşitli bitkiler yetişmektedir. Bu bitkilerden bazıları yalmz hayvanların, bazıları da yalmz insanların

yararına sunulmaktadır. Bitkilerden bazılan ise, hem insanların hem de hayvanların yararına sunulmaktadır. İşte zeytin, Kur' an' da, hem insan hem de hayvanların yararı için yaratılan bitkilerden biri olarak tamtılmaktadır: ·

"O halde insan, yediği yemeğin (kaynağma) bir baksıni Biz, gerçekten de yağmuru bol bol yağdırmaktayız. Sonra da toprağı iyiden iyiye yarmaktayız. Böylece sizin ve hayvanlarınızın yararlanması için, orada taneler, üziimler, yoncalar, zeytin/ik/er, hurmalzklar, sık ağaçiz bahçeler, meyveler ve çayrrlar bitiriyoruz." 4

Başka bir ayette de, Allah tarafından gökten indirilen su sayesinde her türlü bitkinin yeşerdiği, bu bitkilerin türlü türlü olduğu bildirilmekte ve inanlar, bunların yaratılışı hakkında düşünmeye ve bunları bu şekilde barikulade bir şekilde yaratan Rabbin yüceliğine inanıp O'na inanmaya davet edilmektedir. Burada, yerden yetişen bitkilerden örnekler

· sayılırken, zeytine de yer verilmektedir:

"Gökten su indiren O 'dur. Biz, onunla her türlü bitkiyi bitirdik O bitkiden de üzerinde üst üste binmiş taneler çıkaracağız. Bir yeşillik ve hurma tomurcuğundan da sık salkım/ı hurmafar bitirdik. (Biz yine o su ile) üzüm bağları, nar ve zeytin bahçeleri yetiştirdik (Bütün bu bitkiler sudan meydana gelmeleri bakımından) birbirlerine benzerlerse de (tat/arı bakımından) birbirlerine hiç benzemezler. O halde, hem meyve verecekleri hem de meyveleri olguntaşacağı zaman, onlara bir bakın! Kuşkusuz bütün bunlarda, inanacak bir toplum için ibretler vardır." 5

Zeytin, Kur'an'ın başka bir yerinde de Allah tarafından gökten indirilen su ile topraktan yetişen bitkilerden biri olarak tamtılmaktadır. 6 Bir de Kur'an'da, yağan yağmurlar neticesinde topraktan yetişen bitkilerin faklılığına, meyvelerinin tatlarının ayncalıklanna dikkat çekilirken, yine zeytine yer verilmektedir:

"Hem yetiştirilen hem de kendi başına yetişen bahçeleri, tatları farklı olan hurma/arı, ekinleri, zeytinleri ve narları yaratan O 'dur. (Bütün bu bitkiler, sudan meydana gelmeleri bakımından) birbirlerine benzerlerse de (tat/arı bakımından) birbirlerine hiç

1 el-Cahiz, Kitabu'l-Hayavan, I, 208; er-Razi, Mefatih, XXXIT, 9 vd.; İbn Kesir, Teftir, IV, 527; Ebil'l-FadJ Şihabuddin Mahmut el-Alı1si, Ruhu'l-Meanlfi Teftiri'l-Kur'ani'l-Azfm, Daru'1-Fi.kr, Beyrut 1987, XXX, 173.

2 el-En'am 6/99, 141; en-N ahi 16/11; en-Nur 24/35, Abese 80/29; et-T'ın 95/1. . 3 en-Nilr 24/35. 4 Abese 80/24-32. s el-En'am 6/99. 6 en-Nahl 16/11.

------------_-1( _283

Page 13: ULUSLARARASI ÇEVRE VE DiN SEMPOZYUMUisamveri.org › pdfdrg › D177626 › 2008_2 › 2008_TURGAYN.pdf · 2018-08-10 · ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU SUMMARY Koran givs

ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU

benzemezler. O halde, ürün verdiğinde ürününden yiyin ve hasat günü (bütün bunların) hakkını verin ve sakın israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez." 1

Allah, Kur'an'da çeşitli şeylere yemin etmektedir. Kur'an'ın 100. suresinde savaş atlanna yenlin edilmektedir. Yukanda bu sure hakkında bilgi verirken, yemin konusunu da açıkladık. Kur'an'ın 91. suresi olan tin suresinde de, incireve zeytineyemin edilmektedir:

"İncire, zeytine, Sina dağına ve bu güvenli beldeye ant olsun ki, Biz, insanı en güzel bir biçimde yaratıyo111z. Ama sonra da onu aşağıların aşağısına indirgiyo111z. Bununla biriikte inananlar ve iyi işler yapanlar, (böyle bir aş{iğılanmaya konu olmayacaklardır). Onlar için hiçbir şekilde tükenmeyecek olan ödül olacaktır! O halde, bütün bunlara rağınen, seni yine de dini yalanlamaya (sevk eden) nedir? Allah, hüküm verenler içinde en iyi hüküm veren değil midir?"

2

Ayrıca Kur'an'da zeytin ağacı, tutuşan mübarek bir ağaç ve onun yağı da, berrak bir yağ olarak tanıtılmaktadır.

"Allah, göklerin ve yerin nuntdur. O 'nun nuru, içinde lamba bulunan bir kandile benzer. O Iamba, cam bfr fanus içindedir. O fanus da adeta inciyi andıran bir yıldız gibidir. O, mübarek bir ağaçtan:. ne doğuya ne de batrya ait olan bir zeytin ağacmdan tutuşturulur. Yakıtı ise, o denli (berraktır) ki, kendisine ateş değmese bile neredeyse kendiliğinden ışık verecek nitelikte nur üstüne nurdur. Allah, dilediğini nuruna ulaştırır. (İşte) Allah, (bu amaçla) insanlara örnekler sunmaktadır. Çünkü O, her şeyi çok iyi bilendir." 3

Yukandaki ayette, zeytin ve zeytinyağı hakkında çok yönlü mesajlar verilmekte ve onlar, Allah'ın nuru ile irtibatlandırılmaktadır. Zeytin ağacının mubarek bir ağaç olarak tanıtılması, onun bereketli, uğurlu ve büyük sayıda yararlar sağlayan bir ağaç olduğunu ifade etmektedir. Zeytin ağacı, meyvesi ve yağı hakkında verilen bu kısa bilgiler, insan tefekkürüne sunulan bir örnektir.

Zeytin, onun berrak yağı ve hatta yaprakları bile insanlar için çeşitli faydaları sağlamaktadır. Nitekim Hz. Muhammed (s.a.v.), "Zeytinyağını yiyin ve onunla yağlanın. Çünkü o, bereketi bol ve mübarek bir ağacın meyvesinden çıkarılmaktadır" 4 diyerek, zeytinyağının insanlar için çeşitli yönlerden yararlı olduğuna işarette bulunmuştur. Yukanda işaret ettiğimiz gibi, zeytin ağacı Kur'an'da mübarek bir ağaç olarak tanıtılmaktadır. Hz. Muhammed (s.a.v.) de bu ağacı, burada yer verdiğimiz badiste bereketi bol ve mübarek bir ağaç olarak tanımlamaktadır. Buna göre ze)'tin ağacı, bem Kur'an hem sünnetle mübarek bir ağaç olarak kabul edilmekte, hem ağacına, hem meyvesjne, bem de yağma dikkat çekilmektedir.

Asbnda zeytin ağacı, meyvesi, yağı ve yaprağının yanında, dalı ve kökü ile de üreticisine katkıda bulunmaktadır. Sürekli yeşil kalan zeytin yaprağı, havayı temizlemekte ve etrafa oksijen dağıtmaktadır. Budamalar nedeniyle kesilen zetin dallanndaki yaprakları, kururulduktan sonra halk tıbbırida çeşitli ilaçların yapımında da kullanılmaktadır.

Zeytinde bulunan bazı maddelerin, insanların solunum ve sindirim sistemlerinde hastalık yapan bazı mikroorganizmalar üzerinde büyürneyi engelleyici veya yavaştatıcı tesiri olduğu tespit ediimiştir. Bu gözlemler neticesinde, zeytin ve zeytinyağındaki bu ha2!r antibiyotik potansiyelden .istifade edilerek, bazı maddelerin, yeni antibiyotikler geliştirilmesi açısından önemli bir kayRak ·olabileceği ileri sürülmüştür. Yapılan tıbbi araştırmalara göre zeytinyağının, kalp ve damar :sağ.~ığına faydalı olduğu, kanseri önlediği,' atardamar

1 el-En'am 6/141. 2 et-Tin 95/1-8. 3 en-N ür 24/35. 4 Tirmizi, Et'iıne, 43; İbn Mace, Et'ime, 34; İbn Hanbel, III, 497.

--------.-;_ .( 284

.... __ _

Page 14: ULUSLARARASI ÇEVRE VE DiN SEMPOZYUMUisamveri.org › pdfdrg › D177626 › 2008_2 › 2008_TURGAYN.pdf · 2018-08-10 · ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU SUMMARY Koran givs

ULUSLARARASI ÇEVRE VE DiN SEMPOZYUMU

enfeksiyonunu önlediği, kemik gelişimine yardımcı olduğu, yaşıanınayı önlediği, tansiyonu düşürdüğü ve midenin samimi dostu olduğu sonucuna vanlmıştır. 1

Ortalama ömrü 300-400 yıl olan zeytin ağacının ana vatanı konusunda farklı görüşler ileri gürülmekle birlikte, onun ana vataıunın Güneydoğu Anadolu bölgesinin güney kesimi olduğu yolunda kuvvetli deliller bulunmaktadır. İlk defa bu bölgede hasadı yapılmaya başlanan ·zeytin ağacı, kuzeyde, Anadolu üzerinden Yunanistan, İtalya ve İspanya'ya, güneyde, Mısır üzerinden Kuzey Afrika'ya yayılmıştır. Zeytin ağacı, 16. yüzyılda Kuzey Amerika ve Latin Amerika ile birlikte Çin'e ve Japonya'ya ulaşmıştır.

Yunan uygarlığının, zeytinyağı konusunda Roma uygarlığına bıraktığı miras çok önemlidir. Yunanlılar, belki Fenikeliler gibi Korsika'ya, Sicilya'ya, Kartaca'ya ve İspanya'ya zeytin ağaçlarını taşımadılar. Ancak aşılama, toplama ve zeytinyağını üretme gibi temel alanlarda sağladıkları gelişmelerle, bu bölgelerdeki zeytinciliğin daha da ilerlemesine yol açtılar. Roma'ya ise, bu yolda ilerlemek kaldı. Roma, bu zaman dilimi içinde .zeytinyağı

kültürüne eşsiz katkılarda bulundu. Yunanlı gezginler, uzun yolculukların yorgunluğundan,

zeytinyağı ile yapılan mesajlarla kurtulmaya çahşırlardı. Yunanlıların hayatında bu kadar önemli bir yere sahip olan zeytin ağacı, Yahudiler tarafından da özel bir yere konmuştur. Tevrat'ta, Tanrı'nın Musa'ya , "Üç temel baharatı alıp kanştıracak ve zeytinyağını da unutmayarak bundan kutsal bir yağ elde edeceksin" 2 dedjği kaydedilmektedir. 3 Bu gün bile Museviler ve Hıristiyanlar çeşitli diıll törenlerinde zeytinyağını kullanırlar.

C - Bitkilerin İnsan Hayatındaki Yeri ve Önemi

Her şeyden önce bitkiler, insanlar için hayat kaynağıdır. İnsan hayatının her safbasında bitkileri ve onların izlerini görmekteyiz.

Bitkilerin, sosyal hayatta son derece önemli yerleri vardır. Tarih boyunca insanlar, bitkilerle iç içe yaşamışlardır. Öyle ki çocuklara birçok bitkinin ismi verilmiştir. Gül ismi, bütün toplumlarda bayan adı olarak yaygın bir şekilde kullamlrnaktadır. Bunun yamnda çeşitli çiçek isimleri, lale, menekşe, yaprak, çınar, selvi ve benzeri bitki isimlerinin insanlara isim olarak verildiğini, toplıımun çeşitli kesimlerinde görmekteyiz. Hemen hemen her ailede, bir bitki ismini taşıyan bir insan bulunmaktadır.

Bitkiler, isim olarak sosyal hayatta önemli bir yer aldığı gibi, çiçek seven ailelerin evlerinin başköşelerinde de yer almakta ve sofralannı süslemektedir. Birçok aile, evlerinin her tarafını çiçeklerle süslemektedir. Evde çiçek beslemek, pek çok kişiler için birer hobidir. Bazı kişiler de, bu duygulannı tatmin etmek için, yapay çiçekleri evin çeşitli yerlerine koymakta ve onlan seyrederek mutlu olmaya çalışmaktadırlar.

Bitkiler, insan hayatımn her alanında olduğu gibi, dini alandaki ibadet hayatında da yer almaktadır. Genel olarak zekat, Kur'an'ın emrettiği ve İslam dininin beş esasından biri olarak sayılan bir ibadettir. Para, ticaret malı ve çeşitli hayvanlardan zekat verildiği gibi, zirai mahsulattan da zekat verilmektedir.

Bitkiler, insanlar için ana gıda maddesidir. Bunu yorıımlamaya gerek yoktıır. Çünkü bitkilerin olmadığı bir yerde, insan ve hayvanlann hayatından söz edilemez.

Bitkiler, başlangıcından bu yana insanlar tarafından gıda olarak kullanıldığı gibi, hemen hemen her zaman tedavi amacı ile de kullamlrnıştır. Yaklaşık 2000 yıl önce yaşamış olan tabiat bilgi.ni ve yazar Caius-Secundus Plımus 'un "Her derdin bir bitkisel devası vardır" anlamındaki söZÜ, hala olumlu kabul edilmektedir. İnsanlar, sürekli bitkilerle tedavi olmaya

1 Güze~ Kur 'ön 'da Adı Geçen Besin/er, s. 66 vd. 2 Tevrat, Exodus,30:22. 3 Güzel, Kur'ôn 'da Adı Geçen Besin/er, s. 61 vd.

Page 15: ULUSLARARASI ÇEVRE VE DiN SEMPOZYUMUisamveri.org › pdfdrg › D177626 › 2008_2 › 2008_TURGAYN.pdf · 2018-08-10 · ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU SUMMARY Koran givs

ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU

çalışmış ve hep bu konuda yeni buluşlann peşinde bulunmuştur. 1 Milattan binlerce yıl önce Mezopotamya medeniyetinde, Medlerde, Greklerde (eski Yunanlılarda), eski Arap, Fars, Mısır ve Hint medeniyetlerinde, bitkilerle tedavi yollarına başvurulduğu bilinmektedir. 2

Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO), günümüzde yeıyüzünde 4 milyar civannda insanın, yani dünya nüfusunun yaklaşık yüzde sekseninin bitkisel ilaçlarla tedavi olduklannı haber vermektedir. 3 Kanaatimize göre bu gün ilaç sanayi için kullanılan kimyevi maddelerin büyük çoğunluğu, bitkilerden elde edilmektedir.

· Allah Kur'an'da, "Biz Kur'tin'dan, mürninler ifilJ şifa ve rahmet olacak şeyler indiriyoruz" 4 demekte ve Kur'an'ın, insanlara çok yönlü şifa ve tedavi yollanna işarette bulunduğunu bildirmektedir.

D - Bitkileri Koruma

Bitkiler, yeryüzündeki canlı varlıkların en büyük bölümünü oluşturmaktadır. Onlar, hem hayvanlar hem de insanlar için yaratılmışlardır. Bitkilerin bulunmadığı bir dünyada, bayvanlar ve insanlar için normal bir hayat düşünmek mümkün değildir. Bağ, bahçe ve sık ağaçların bulunduğu, çeŞitli meyve, sebze ve tahılların yetiştiği, kuşlann öttüğü, kelebeklerin uçuştuğu, koyun ile ~!ann yayıldığı, atların kişneyip koştuğu bir dünyada yaşamayı hayal etmek bile, insanı mutl.iı etmektedir. Bu nedenJe bitkilerin korurunasına ciddi bir şekilde önem vermek gerekmektedir. Yeryüzündeki diğer varlıklar gibi, bitkiler de sayıhdırlar. Mevcut olanJar korunmaz ve yenileri yetiştirilmezse, gün gelir bunlar da yok olup giderler ve böylece çeşitli bitkilerin nesi'lieri tükeııir. Bu nedenle olacak ki Allah, insanlan bu konuda uyannaktadır:

"Yere gelince, Biz onu yaymış, üzerine sabit dağlar yerleştirmiş ve orada her şeyi ölçiilü bir biçimde bilirmişlik Böylece Biz, orada hem sizin, hem de beslenmelerinde sizin yükümlü olmadıklarınız için yaşama imkön/an sağlanuştık. Var olan hiçbir şey yoktur ki, kaynağı Bizim yanrmızda olmasın! Bununla birlikte Biz, onu ancak belli bir ölçü doğrultusunda indbmekteyiz. Biz, (bitkileri) döllendinnek üzere rüzgôrlar göndemıekte, susuzluğunuzu gidermek için gökten yağinur indirmekteyiz. Çünkü onun kaynağını elinde tutan, siz değilsiniz!" 5

"Sizin yanınızdakiler tükenir, Allah 'ın katındakiler ise bitmez tiikenmez!" 6

Buna göre tabiattaki her şey.. tükenebilir bir özelliğe sahip bulunmaktadır. Dolayısıyla biz, bizim için hayat kaynağı olan şeyleri canımız kadar değerli kabul edip onlan korumaya özen göstermeliyiz. Kur'an'da, yeryüzünde ekini bozmaya çalışanlar kınanmakta ve bu tür hareketlerde bulunanlann, Allah tarafından sevilmediği açıklanma.ktadu:

"İnsanlar içinde, dünya hayatma dair sözü hoşuna giden kimse vardır; o, insanların en yalancısı olduğu halde, (seni etkileyebilmek için) kalbinde olan (yalana)a Allah 'ı tanık tutar. (Senden) ayrıldı mı, üllçede bozgunculuk çıkarmaya ekini ve nesli yok etmeye. çalışır. Allah ise, bozguncu/uğu sevmez. Ona, "Allah 'ın bilincinde ol!" denilince, gw-uru onu gürıaha sürükler. Böylesine cehennem yeter; ne kötii bir yataktır o!" 7

,

Şafii, Hanefi, Maliki ve Hambeli mezheplerine mensup alirnJer, bu ayetlerde v~rilen bilgilere dayanarak, yeşiliiiderin kuruyup telef olmalanna sebep olmayı, yeryüzünde fesat çıkarmak olarak kabul etmişler ve bu tür davranışların, Allah'ın nzasına aykın olduklannı

··.

1 Ekrem Sezik, "Bitkiler/e Tediivr', Bilim ve Te~ Aralık 1990, sayı: 277, s. 12. 2 Sefa Saygılı ve diğerleri, Aile Sağlığı Ansiklopedisl; Timaş Yayın1an, İstanbul I 992, s. 340. 3 Sezi.k, "Bifkilerle Tedavı", s. 12. , __ _ 4 el-İsra 17182. 5 el-Hicr 15/19-22. 6 en-Nahl 16/96. 7 el-Bakara 2/204-2.06.

- - - - ----- .. ----~. ( 286

Page 16: ULUSLARARASI ÇEVRE VE DiN SEMPOZYUMUisamveri.org › pdfdrg › D177626 › 2008_2 › 2008_TURGAYN.pdf · 2018-08-10 · ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU SUMMARY Koran givs

ULUSLARAMSI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU

belirtmişlerdir. Bununla beraber, yardıma muhtaç olan insanların, kendilerine ait arazileri ekıneleri hususunda zorlamaya, yapmadıklan takdirde, mahsullerinin bir kısmı karşılığında arazilerinin başkalan tarafından işletilmesine hükmetmişlerdir. 1 Aynca, Zahiri mezhebinin meşhur alimi İbn Hazm (ö. 456/1 063), bu ayetlere dayanarak insanlann, mahkeme tarafindan kendilerine ait ekin ve ağaçlara bakmaya zorlanmalannın gerektiğini savunmuştur. 2

Hz. Muhammed (s.a.v.), bitkilerin, hem insarılar hem de hayvanlar için gıda maddesi olduğuna işaret ederek, onları korumanın ve onların devamını sağlamak için onlan ekmenin, insanlar için bir hayır ve sevap olduğunu bildirmiştir:

"Herhangi bir Müslüman, bir ağaç dikse veya bir ekin ekse, onun ektiğinden bir insan veya bir hayvan yese, mutlaka kendisi için sadaka olur!" 3

Yine Hz. Muhammed (s.a.v.), "Merhamet etmeyene, merhamet olunmaz" 4 diyerek, bütün canlılara merhamet etmenin gerektiğini anlatmak istemiştir. Onun bu açıklamasına göre, İnsanın, çevresindeki insanlara, hayvaniara ve bitkilere şefkat ve merhametle yaklaşması gerekmektedir. Aynca bitkilere iyi davranıp onları yetiştirip korumak, hem hayvan hem de insanlara merhamet edip onlara iyilikte bulunmak sayılır. Çünkü bitkiler, her iki sıruf için hayat kaynağıdır. Bitkilerin telef olması, hayvanların da insanların da telef olması demektir.

Ayrıca Hz. Muhanuned (s.a.v.), Medine Şehrinin 12 mil genişliğindeki çevresini hima (koruluk) adı altında korumaya almış ve buralardaki bitki ve hayvaniara herhangi bir şekilde zararlı olmayı yasaklamıştır. 5 Rivayet edildiğine göre, Hz. Muhammed (s.a.v.) Hayher seferinden dönerken, Medine'ye yaklaşınca, şehri göstererek şöyle demiştir:

"Ya Rabb'i! Hı;. İbrahim Mekke'yi haram bldığı gibi, ben de Medine'yi haram kıldım. Onun iki kayalığı arası, haram bölgesidir. Ağaçlan kesilrnez, hayvanları avlanrnaz, otu yolunmaz, ağaçlarının yaprağı koparılmaz." 6 Hanefi mezhebi alimlerinden İmam Ebfı Yusuf (ö. 1821798), Hz. Muhammed (s.a.a.v.)'in koruma altına aldığı bu yer hakkında şu bilgileri vermektedir:

"Hz. Muhammed (s.a.v.), Medine'nin ağaçlık kesiminden ve çevresinden 12 mil kadar bir kuşağı dokunulmaz (haram) bölge ilan etti. Bunun 4 mil genişliğindeki bir kesiminde ise (her çeşit) avianınayı yasakladı. (Önceki) alimlerden bir kısmı, bunun, otluk ve ağaçlık kısırnların olduğu gibi bırakılması demek olduğunu söylerler. Çünkü bu kısımlar deve, sığır ve koyun gibi hayvanlann otlağıdır. İnsanlarm ihtiyacı, ancak süttür ve halkın gıdaya olan ihtiyacı, oduna olan ihtiyacından daha önde gelir." 7

İ1mi kaynaklardan öğrendiğimize göre Hz. Muhammed (s.a.v.), şehir çevresinin koruma altına alınmasını, yalnız Medine'de uygulamamıştır. O, Mekke'nin fethinden sonra, ayru şeyi orada da uygulamış 8 ve Taif şehri Müslümaniann egemenliğinin altına girdikten sonra, oranın da çevresini koruma altına almıştır. Onun, Taif bölgesi için koyduğu yasağın metni şöyledir:

ı Bilmen, Hukuku islômiyye, U, 514. 2 İbn Hazoı el-Endelfısi, el-Mulıalla, Mısır 1933, X, 100. 3 Buhan, Edeb, 27. 4 Buhari, Edeb, 18, 27; MUslim, Fedail, 65; Tirmizi, Birr, 16. 5 Bkz. Buhari, Müswt, 12; el-Maverdi, el-Ahkômu 's-Sultaniyye, Mısır 1880, s. 176. 6 Buhan, Cihad, 71; Müslim, Hac, 458, 464; Ebu Daviid, Menasik, 96; Muhammed Şemsu'l-Hak el-Az"mabadi,

Avnu'l-Ma'büd Şerlıu Sünen-i Ebf Dôvı'id, thk. Abdurrahman Muhammed Osman, nşr. Muhammed Abdul.muhsin, Medine 1968, XIV, 154.

7 Ebü Yfısuf, Kitabu'l-Harac; s. 112. 8 Et-Tabeıini, el-Mu'cemu'I-Kebir, XI, 335.

--------- - · - . -_ --_---1, ( . 287 )~----------

Page 17: ULUSLARARASI ÇEVRE VE DiN SEMPOZYUMUisamveri.org › pdfdrg › D177626 › 2008_2 › 2008_TURGAYN.pdf · 2018-08-10 · ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU SUMMARY Koran givs

ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU

"Vecc (Taif) vadisinin dikenli ağaçlan dahil olmak üzere (çeşitli) ağaçlan tahrip edilmeyecek ve av hayvanlan öldürülmeyecektir. Bunları yapan kişiler, kamçı ile dövülüp cezalandınlacak ve üstterindeki elbiseleri soyulup alınacaktır. (Halkın arasında teşhir edileceklerdir). Bu suçu işleyenler, Peygamber Muhammed'e götürüleceklerdir. Bu emir, Peygamber Muhammed'dendid" 1 Hz. Muhaımned (s.a.v.), Yemen tarafında da bu tür uygulamalarda bulunmuştur. 2 Hatta Tayy ve Cüreyş kabileleri de, kendi arazilerinin koruma altına alırımasını Hz. Muhammed (s.a.v.)'den istemişlerdir. O da, onların bu isteklerini kabul etmiştir. 3 Hz. Ömer (ö. 23/643) döneminde de, çeşitli koruluklar himaye altına alınmış ve buralarda yetiştirilip elde edilen baldan öşür (zekat) alınmıştır. 4

Hz. Muhammed (s.a.v.), doğayı koruma altına almaya çalıştığı gibi, bizzat dikim işlerinde de bulunmuş 5 ve "Ülke topraklarından sahipsiz ölü bir yeri ihya ve imar eden kişi, o yerin sahibi olacaktır" 6 diyerek, bitki üretimine teşvikte bulunmuştur.

Hz. Ebu Bekr'in savaşta askerlerin ve halkın kesin olarak uymasım istediği on emri, maddeler halinde şöyledir:

"Ey ahali! Şu ~n kaideyle kendinizi mücehhez kılın ve bunları iyi öğrenin!

1 - Hiçbir ganimete haksız olarak sahip olmayınız veya ona hıyanet etmeyiniz.

2 - Hainlik etnieyiniz ve hiç kimseyi sakat bırakrnayınız.

3 - Hiçbir çocuğu, hiçbir kadını ve hiçbir yaşlı erkeği öldürıneyiniz.

4 - Hurma ağaçlarını sökmeyiniz ve onları yakmayınız.

5 - Hiçbir meyve ağacını kesmeyiniz.

6 - İhtiyaç durumu hariç, hiçbir koyun, hiçbir inek ve hiçbir deyeyi bile öldürmeyiniz.

7 - İnzivaya çekilmiş insanlarla karşılaşırsanız, onların yapmakta olduklan şeyleri ve emellerini gerçekleştirmelerine izin veriniz.

8 - Yemek ve çeşitli yiyecek yiyen insanların üstüne varabilirsiniz. Eğer onlar sizi davet ederlerse ve yemek isterseniz, yediğiniz şey üzerine Allah'ın adını anınız.

9 - Etrafından kıllar bırakarak kafalannın tepesini kazımış insanlarla karşılaşırsanız, onlara kılıç çekin. (Burada Hz. Ebu Bekrı-osavaşan Bizans askerlerini tarif ediyor.)

10 - Allah'ın adı ile gidiniz. Allah, sizi kılıçtan ve veba salgınındau korusun." 7

Görüldüğü gibi Hz. Ebu Bekir, bu maddelerde bitkileri kesmeyi, sökmeyi, yakınayı ve hayvanları öldürmeyi, suçsuz insanlan haksız yere öldürmekle beraber zikretmektedir.

Hz. Ali (ö. 40/661), yağmur duasına çıktı zaman, duasına şöyle başlamıştır: "Ey Allah'ırn! Dağlanmız kuruau, topraklarırnız tozlandı, hayvanlanmızın boynu büküldü, hepsi de oldukları yerde büzüldü, yavrularıyla melemeleri yükseldi. Otsuz otlaklarda şaşkın şaşkın dofaşmaya, susuz pınariara doluşmaya başladılar. Ey Allah 'ı m! Koyunların iniltisi, develerin böğürtüsü yüzü suyu hürmetine bize acı." Hz. Ali, duasında bu durumu dile getirdikten sonra şöyle devam etmiştir: "Ey Allah'ım! Send.en bereketli topraklarımızı bitkilerle dolduracak,

1 Muhammed Hamidullab, Mecmau'l-Vasaiki's-Siyôsiyye, Beynıt l985, s. 287. 2 İbn Sa'd, et-Tabakôtii'l-Kiibrô, IT, l02: 3 Yahya b. Şeref en-Nevev1, Şerbu'I-Müslim; .K.ahiie tsz., IX, 134. 4 Ebu Yilsuf, Kitabu '1-Harac, s. 76. 5 Müslim, Müsakat, 7-12; İbn Hanbel, IV, 61; V, 354,415,440.

. ....... __ _ 6 Muvatta, Akdiye, 24; Ebu Ubeyd Kasım b. Selam, Kitôbu'l-Emval, Mıstr 1934, s. 285. 7 et-Taberi, Tôrilm'r-Rusul ve'I-Mii/uk, M. J. Goeje neşri, Leiden 1879, I, 1850; Bayrakdar, İslam ve Ekoloji, s.

79, 80.

288

Page 18: ULUSLARARASI ÇEVRE VE DiN SEMPOZYUMUisamveri.org › pdfdrg › D177626 › 2008_2 › 2008_TURGAYN.pdf · 2018-08-10 · ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU SUMMARY Koran givs

ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU

vadilerİnıizi canlandıracak, çevremizi yemyeşil edecek, meyvelerimizi bollaşnracak,

hareketlinize canlılık ve neşe katacak, en uzak yöndeki komşulanmızı memleketiınize çekecek, kuşluk vakti bizleri çevresine toplayacak bir su istiyoruz." 1 Görüldüğü gibi Hz. Ali, yağmur duasında önce bitkilerin kurumasını dile getirmiş, ardından bu nedenle hayvanların perişanlık yaşadığım anlatmış, sonra da insan ve hayvanların rahat ve mutlu bir hayatı yaşamaları için, bitkilere canlılık verecek yağmurları dilemiştir.

Bu açıklamalardan anlaşıldığı gibi İslam dini, hayvanları koruma konusunda olduğu gibi, bitkileri koruma konusunda da ciddi uyanlarda bulunmaktadır. Tarihin çeşitli

dönemlerinde Müslümanlar, hayvanlan korumak için çeşitli vakıfları kurduklan gibi, ağaçlan ve diğer bitkileri sulayıp korumak için ücretli işçi tutup bu hizmette kullanmışlardır. Müslüman olmayan insanlar bile bundan sitayişle bahsetmektedirler. 2

Mutlak ve olgun akıl, tüm evreni kuşatır, onun kuruluşunu düşünür, 3 onun korunmasının yol ve yöntemlerini ortaya koyar. Ona göre akıl sahibi her kişinin, bitki ve hayvanları korumanın önem ve lüzumunu anlaması ve bunun bilincinde olması gerekir.

Burada, Pir Sultan Abdal'ın şu şiirine yer vermek istiyoruz:

Bir aşkın deryasın boyla

Kıyısı öte mi dersin

Bir gerçeğe hizmet eyle

Emeğin yite mi dersin. 4

E -Bitkiler ve Ahiret Hayatındaki Diriliş

İnsan hayatının kaynağı olan bitkiler, Kur'an'da, insan inancı ile ilgili alanlarda da kullanılmaktadır. Yukanda hayvanlar ve ahiret hayatındaki diriliş hakkında bilgi veren ayetler üzerinde durup konu ile ilgili açıklamalarda bulunduk. Burada da, ahiret hayatındaki diriliş için örnek olarak gösterilen bitkilerden' bahseden ayetler üzerinde durmak istiyoruz:

"(İnsanlara duyduğu yoğun) sevgisinin bir müjdesi olarak (onlara) riizgarlarz gönderen, O'dur. Yağfnur yüklü bulutları yüklendtklerinde, Biz, onları çorak bir bölgeye göndeririz. (Orada) yağmuru yağdırır ve yağmur suyu ile her türlü ürünü çzkarzrzz. İşte ölüleri de böyle çıkaracağız. Bu benzetmeyi size, ibret almamz için veriyoruz." 5

Allah, insanları sevmiş ve onları diğer varlıklar arasında üstün bir derecede yaratmıştır. Başta bitkiler ve hayvanlar olmak üzere dünyadaki varlıklann tümünü, yararlanmalan için onların emrine sunmuştur. Ancak insanların, Allah'ın kendilerine verdiği bu geçici nimetiere aldanmamalan, Allah'ın nzası dahilinde hareket ederek ahiret hayatı için hazırlanmalan gerekmektedir. Nitekim bu ayetin sonunda, Allah'ın insanlar için nimet olarak sunduğu bitkilerin yeşennesi, ahirt hayatındaki diriliş için örnek olarak gösterilmektedir. Kur'an'ın pek çok yerinde, bu hususa dikkat çekilmekte ve bitkilerin kururluktan sonra yağan yağmur sulan ile tekrar yeşenneleri, abiret bayatındaki diriliş için örnek gösterilmektedir. Kur'an'ın çeşitli ayetlerinde bu konuda bilgiler verilmektedir. Bu ayetlerden bazılannı burada sunmak istiyoruz:

1 Ali b. Ebitalib, Necii '1-Belağa, tre. Beşir Işık ve diğerleri, Birleşik Dağıtım - Kitabevi, Ankara 1990, s. 150. 2 Guer, Moeurs et Usages des Turcs, Paris 1947, s. 221; Mustafa Armağan, "İslôm: Sanat ve Esteti/(', İslam 'a Giriş, Diyanet İşleri Başkanlığı, Ankara 2006, s. 397.

3 Abbas Mahmud el-Akkad, Kur'an Felsefesi, tre. Ahmet Deınirci, Nur Yayınlan, Ankara tsz. s. 34. 4 Cahit Öztelli, Pir Sultan Abdal, Bit in Şiir/eri, Özgilr Yayın - Dağıtı.m, İstanbull985, s. 103. 5 e l-A 'raf 7/57. Aynca bkz. Fussilet 41/39; Nuh 71/17.

289 )~-----------

Page 19: ULUSLARARASI ÇEVRE VE DiN SEMPOZYUMUisamveri.org › pdfdrg › D177626 › 2008_2 › 2008_TURGAYN.pdf · 2018-08-10 · ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU SUMMARY Koran givs

ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU

"İşte ölü toprak, (onları nasıl dirilteceğimiz konusunda) onlar için bir deli/dir. Biz onu diriltir ve ondan taneler çıkarırız. Onlar da o tanelerden yeder. Biz, meyvelerinden yemeleri için orada hurma bahçeleri, üzüm bağları var ettik ve içlerinde pınarlar fişiarttık ki, onun (o suyun yahut bahçenin) ürününden ve ellerinin emeğinden yesinler. Onlar, hala şükretmeyecekler mi? Toprağm bitirdiklerinde, insanlarm bizzat kendilerinde ve onların henüz bilmediklerinde bütün çiftleri yaratan Allah, her türlü eksiklikten uzaktır." 1

"Ant olsun ki, onlara, "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye soracak o/san, onlar mutlaka, "Onları, çok güçlü olan, çok iyi bilen Allah yaf"attz," diye karşılık vereceklerdir. O, size yeri beşik kılmış ve vannak istediğiniz yerlere ulaşasznız diye (orada) sizin için yollar var etmiştir. Gökten bir ölçüye göre suyu indiren O 'dur. Biz, onunla ölü bir yöreye hayat veririz. İşte siz de (kabrinizden) böylece çıkarılacaksınız." 2

Kur'an'ın çeşitli ayetlerinde bu şekilde bitkilerin yeşermesi örnek gösterilerek, insaniann dikkati ahiretteki dirilişe çekilmektedir. İnsanlara, abiret günündeki dirilişin Allah için zor bir şey olmadığl anlatılmakta ve bunun için de, gözleriyle görüp müşahede ettikleri kuru bir halde bulunan bitkilerin yeşermesi örnek olarak gösterilmektedir. Ayrıca Kur'an'da, ahiret hayatındaki cenn~·t nimetleri ve güzellikleri, yine dünya hayatında gördüğümüz, alıp yediğimiz çeşitli meyveler ve tabiattaki güzel yeşillikler tasvir edilerek anlatılmaktadır:

Bilindiği gibi insan, ölümden ve ölüm ötesi azaptan hep korkmaktadır. Ancak bu ayetlerde, mürnin olarak dürüst bir hayat sürdüren kişiler, cennet ve cennetteki çeşitli

nimetlerle müjdelenmektedir. Bir de bu ayetlerde, iki cennetten bahsedilmektedir. Bunlardan birinin insanlar ve diğerinin de cinlere ait olması veya birinin maddi ve diğerinin de manevi (ruhani) olması düşünülebilir. 3 Aynca bu ayetlerin üzerinde durmuşken, şunu da ifade etmek isteriz ki cennet ve ondaki bu güzel nimetler, sadece erkeklere mahsus değildir. Sağlam iman ve temiz ahiakla yaşayıp dürüst hayat sürdüren bayaruar da ahirette cennete gidecekler, oradaki bu meyve ve yeşilliklerden yararlanacaklar ve erkekler için temiz huriler olduğu gibi, bayanlar için de temiz erkekler olacaktır. 4

F- Kur'an'da Adı Geçen Hayvanlar

Hayvanlar, Kur'an'da isıneo zikredildikleri gibi, bazen en-na'm (k-urbanlık hayvan) 5

, el-vuhuş (yaban hayatı yaşayan tüm canlılar) 6, el-en'am (koyun, keçi, deve ve sığır cinsi

ehil hayvanlar; davar) 7, el-behim (genel olarak hayvanlar)" 8, el-işar (gebe deve) 9

, zibh (kurbanlık) 10 ve ed-devab 11 gibi isimlerle de anılmaktadırlar. Aynca Kur'an'da hayvanlardan kinaye yolu ile de balısedilmektedir. Örneğin Yunus (a.s.)'dan "Zünniln" diye bahsedilmesi gibi. 12 Bazen de Kur'an'da, insan olarak hayvanlardan eide ettiğimiz gıda 13

'Yasin 36/33-36. 2 ez-Zuhruf 43/9/1 1. 3 er-Razi, Mefôtih, XIX, 124. 4 Bkz. Nurettin Turgay, Kur'an Açısndan Ahiret, İlahiyat, Ankara 2005, s. 13 ı. Aynca cennetteki ğılman ·

(erkekler) için bkz. et-Tür 52/24; el-Vakıa 56/17-21; el-İnsan 76/19. s el-Miiide 5/95. · 6 et-Tehtr 81/5. ·. 7 Alu imran 3/14; en-N isa 4/1 l9; el-Maide 511; e1-En'am 6/136, 137, 138, 139, 142 vs ... Bu kelime Kur'an'da

toplam 26 yerde geçmektedir. 8 el-Miiide 5/1. 9 et-Tehtr 8114. 10 es-Saffat 371107. 1 1 Fatır 35/28. 12 Bkz. el-Enbiya 21187. 13 el-Kehf 18/62.

... .... __

-------.---... -.------ ~. (290)r--------------

Page 20: ULUSLARARASI ÇEVRE VE DiN SEMPOZYUMUisamveri.org › pdfdrg › D177626 › 2008_2 › 2008_TURGAYN.pdf · 2018-08-10 · ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU SUMMARY Koran givs

ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU

bal 1 ve süt 2 gibi şeyler yer almaktadır. Hayvaniann Kur'an•da ismen kaç defa zikredildiğini, alfabetik sıraya göre şöyle bir tespitte bulunmamız mümkündür:

Kur'an'da alak (siyah-kırmızı renkli sülük) 6, ankebftt (örümcek) 2, arda (bir tür kurtçuk) 1, bakara (inek) 9, bair (deve)2, cemel-cimale (deve) 2, büdün (deve) I, dfunir (deve) ı, işar (deve) 1, ibil (deve) 2, nake (deve) 7, 3 baftd (sivrisinek) ı, biğal (katırlar) ı, cerad (çekirge) 2, dabbetu'l-arz 1, dafadi' (kurbağalar) 1, ebabll ı, feraşe (kelebek) 1, fill, ğanem (koyun) 3, na'ce (koyun) 4, da'n (koyun) ı, 4 ğurab (kara karga) 3, hayl (at) 5, adiyat (at) ı, ciyad (at) ı, 5 hımar (eşek) 2, hamir (eşek) 2, humur (eşek) 1, 6 bınzir (domuz) 4, henaztr (domuzlar) ı, 7 hüdhüd (paşa veya ibibik kuşu) ı, kasvera (aslan) 1, kelb (köpek) 5, kırade (maymun) 3, kummal (hitler) ı , ma'z (keçi) ı, nahl (bal arısı) ı, neml (kannca) 3, sel va (bılclırcın) 3, hUt (balık) 4, llltan (balıklar) 1, nftn (balık) 1, 8 sü 'han (yılan) 2, hayye (yılan) 1, cann (yılan) I , 9 tayr (kuş) 19, zerr (küçük ve kırmızı karınca) 6, zi'b (kurt) 3 ve zubab (kara sinek) 2 defa geçmektedir. 10

Bu isimler hakkında çeşitli yorumlarda bulunmak mümkündür. Burada belirttiğimiz

gibi Kur'an'da en çok koyun, keçi, deve ve sığır cinsi ehil hayvanlar için kullanılan en'am kelimesi geçmektedir. Ondan sonra sırasıyla en çok kuş, deve, inek, at, balık, koyun, eşek, köpek ve domuz gelmektedir. Burada adı geçen 'hayvanları evcil olanlar, yabani olanlar, balıklar, böcekler ve kuşlar diye gruplara da ayırmamız m~rnkündür.

Bir şey üzerinde fazla duruluyorsa, o şey, insaıı hayatında o-kadar önemli demektir. Kur'an'da bir şeyden bahsediliyorsa, haliyle o şey, ins~nlar için önem arz etmektedir ve onun üzerinde durmak gerekmektedir. Dolayısıyla burada Kur'an'da adı geçen hayvanlar hakkında özet halinde de olsa, bilgi vermeye çalışacağız. isimleri, Kur'an surelerine isim olarak verilen bazı hayvan ve bitkiler vardır.

1 - Ankebôt (Örümcek)

Ankebüt kelimesi, dişi örümcek anlamındadır ve çoğulu anakib'tir. Erkek örümceğe ise, ankeb denilir. 11 Örümceklerin, ağlarını büyük bir titizlikle ördükleri bilinmektedir. Bu küçük yaratığın bu derece ·mükemmel bir estetikle ağ örmesi, her zaman için bilim adarnlarını şaşırtmaktadır. Her çeşit örümceğin, kendine has biçimde ağı vardır. Bazı

örümcekler, evlerin köşe bucağında, bazıları ağaçlarm dalları arasında bazılan da toprağın altında ağlarını örerek yuva yaparlar. Cahız (ö. 25S/868)'a göre bu böcek, olağanüstü bir hayvandır. Çünkü bu böceğin yavrulan, doğar doğmaz kendilerine hiçbir şey öğretilmeden ağ örmeyi biliyorlar. Bu hayvanlar, geceleri avlanırlar, ağlarının ipliklerine asılarak aviarını beklerler, ağianna döşen sinek ve benzeri haşaratı sımsılo sararak kanını emerler. Çok ayaklı

ı Muhammed 47/15. 2 en-Nalıl 16/66; Muhammed 47/15. 3 Buna göre deve, Kur'an'da 16 defa zikredilmektedir. 4 Buna göre Kur'an'da toplam 8 defa koyundan bahsedilmektedir. s Böylece Kur'an'da toplam 7 defa attan•bahsedilmektedir. 6 Buna göre Kur'an'da 5 defa eşekten bahsedilmektedir. 7 Böylece Kur'an'da toplam 5 defa domudan bahsedilmektedir. · 8 Buna göre Kur'an'da toplam 6 defa balıktan bahsedilmektedir. 9 Buna göre Kur'an'da 4 defa ydandan bahsedilmektedir. 10 Hayvanlarla ilgili bu sayılar için bkz. Muhammed Fuat Abdulbaki, el-Mu 'ce mu '1-Mufehres li Elfrizi 'l­Kur'ôni'l-Kerim, Daru ihyai't-Turasi'l-Arabi, Beyrut 1945, isimlerle ilgili maddeler. Aynca Ali Akpınar, bu isimlerden bazılarını eserinde grafikler halinde göstermiştir. Bkz. Ali Akpınar, Kur'ôn Coğl·afyası, Fecr Yayınevi, Ankara 2002, s. 54, 55.

ı 1 Kemalurldin Muhammed b. Musa b. İsa ed-Demiri, Hayatu 'l-Hayavani '1-Kübra, Daru İbyai't-Turasi'l-Arabt, &~ımL~ ·

------------------------~( 291

Page 21: ULUSLARARASI ÇEVRE VE DiN SEMPOZYUMUisamveri.org › pdfdrg › D177626 › 2008_2 › 2008_TURGAYN.pdf · 2018-08-10 · ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU SUMMARY Koran givs

ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU

ve çok gözlü bir hayvan olan örümceğin, akrep gibi zehirli olan türleri de vardır. 1 Ankebfıt kelimesi, Ku'an'da bir ayette iki defa yer almaktadır:

''Allah dışında dost edinenierin durumu, kendisine bir yuva yapan örümceğin durumuna benzer. Oysa yuvalar içinde en dayanaksız olanı, örümceğin yuvasıdır. Keşke bilse/erdi!" 2

.

Bu ayette örümceğin ağı, en dayanaksız yuva olarak anlatılmaktadır. Tabi ki bu mukayese, insana göredir. Allah 'tan başkasına inanan ve ona sı ğınaniann yaptıklan, böyle bir ağa sığınınaya benzetilmektedir. Örümceğin fiziki y8jnsına göre ise, onun ağı, gayet çok sağlamdır. Örümcek ağının iplikçikleri, aynı kalınlıktaki çelik telden daha güçlüdür. Günümüzdeki bilim adamlan, örümceğin oldukça ince olmasına rağmen aynı kalınlıktaki çelik hatlardan çok daha sağlam olan ipliğinin taklit edilebilmesi için çalışmalarda bulunmaktadırlar. 3 İnsanoğlunun, bir taraftan Kur'an'da anlatılan bu ağdan ders ve ibret alıp teknik ve sanayi alanında yeni keşiflerde bulunmaya çalışması gerekirken, öbür taraftan, örümcek ağı ile mukayese edilen duruma dikkat edip Allah'tan başkasına inanmaması ve O'ndan başkasını dos~ edinmemesi gerekir. İnsan olarak sadece Allah'a inanmamız, O'nun emir ve yasaklarına liygun hareket edip O'na dayanmamız icap eder. Bu ayette verilmek istenen bu mesajlar, çok güzel edebi bir üslupla insanın dikkatine sunulmaktadır. Dolayısıyla bu ayetin yer aldığı sureye, Ankebfit (örümcek) silresi ismi verilmiştir.

Kur'an'da anlatılan bu tür temsillerle insanlar uyanlmakta, düşünmeye, ders ve ibret almaya davet edilmektedir. Nitekim Allah, bu ayetten sonra gelen ayetlerin birinde insanlan uyarrnaktadır ve ancak alim olan · kişilerin, bu gibi uyanları anladıklarını ve işin ehemmiyetini idrak edebildiklerini anlatmaktadır:

"Biz, bu misalleri insanlara an/atıyoruz. Ama onları, alimlerden başkası düşünüp anlamaz." 4

Kur'an'da haber verilen bu tür rnisalleri, ancak düşünen, ders ve ibret alan alimler anlarlar, dünya hayatında bu tür örnekleri göz önünde bulundurarak araştırmalarda bulunur ve yeni keşifleri elde etmeye çalışırlar.

2 - Bakara (İnek, Sığır)

''Bakara" kelimesi inek veya sığır anlamında kullanılmaktadır. Aslında "bakar" kelimesi, öküz için cins ismidir ve "bakara" kelimesi de, bu cinsin tekili için kullanılır. "Bakar" kelimesinin çoğulu, bakarat, bakar, abkar, abkar ve abaidr kelimeleriyle ifade edilmektedir. Bakarın burulmamış erkeğine boğa, dişisine inek, burulmuş erkeğine öküz, yeni doğmuş yavrusuna buzağı, bir yaşına kadar olan yavrusuna dana, iki yaşına kadar olanlana erkeğine tosun, dişisine düve denir. Camus, öküzün daha irisi ve güçlüsü demektir. Öküz cinsi, taşıma, çift sünne, eti ve sütü için beslenir. Allah onu insanın hizmetine verdiğinden dolayı, çok güç~ü olmasına rağmen, yırtıcı yönü yoktur ve ev.cil bir h~yvandtr. Aslında bakara kelimesinin aslı olan "bakara-yebkuru" fıli, herhangi bir şeyi yarmak, açmak atilamlarındadır. Dolayısıyla sığır cinsi, insanlık taribi boyunca insanlara çeşitli faydalar sunmanın yanında çiftte, toprağı sürmede kullanılmıştır. Teknik ne kada'r gelişirse gelişsin, yine de dünyanın çeşitli yerlerinde öküzler, çift sürmede kullaoıl.maktadırlar. Belki de öküze, toprağı yanp sürdüğü i9.in, kendisine ''bakar'' ismi verilmiştir.

Kur'an'da üç defa· bakar, dört defa bakara. ve iki defa da çoğul olan bakarat kelimeleri geçmektedir. 1 Kur'an'ın.i~ci suresinde, Israiloğullan arasında meydana gelen

1 Ebu Osman Amr b. B alır el-C8hız, Kitôhu '1-Hayavan, thk. Abdüsselam M~ammed Harun, Daru thy ai 't-Turasi'l-Arabi, Beyrut 1969, V, 41 ı vd. Mustafa Uzun, "Ankebüt", D1A, nı;·ın vd.

2 el-Ankebüt 29/41. 3 Cavit Yalçın, Dlişıinen jnsanlar jçin, Vural YayıncıJık, İstanbul1997, s. 163. 4 el-Ankebı1t 29/43.

-----.--.-.. . - . -------;( 292 Jr------------

Page 22: ULUSLARARASI ÇEVRE VE DiN SEMPOZYUMUisamveri.org › pdfdrg › D177626 › 2008_2 › 2008_TURGAYN.pdf · 2018-08-10 · ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU SUMMARY Koran givs

ULUSLARARASI ÇEVRE VE DiN SEMPOZYUMU

bir olay anlatılmakta ve bu olayda, bakara kelimesi yer almaktadır. Bu neden1e bu sureye Bakara Suresi ismi verilmiştir. Ayrıca, Kur'an surelerine isim olan bayvan isimleri kısmında, bu konuda bilgi verilecektir.

Bunun1a beraber Kur'an'da inek anlamında "ıci" kelimesi de geçmektedir. Bu kelime, Türkçe'de dana veya buzağı diye kullanılmaktadır. "Icl" kelimesi, Kur'an'da iki lassada geçmektedir. Bu kıssalarda biri İbrahim (a.s.) ve diğeri de Samiri ile ilgilidir. İbrahim (a.s.) ile ilgili olan lassada şu bilgilere yer verilmektedir:

"Sana, İbrahim 'in onurlu konuklarzyla ilgili kzssa geldi mi? Hani onlar, İbrahim 'in yanma varmışlar ve, "Selam olsun!" demişlerdi. O da, "Selam olsun!" diyerek karşılık vermişti ve (içinden) "Bunlm~ yabancılardır" (diye düşünmüştü). Hemen ailesinin yanına giderek, semiz bir dana (kebabını) getirmiş ve onu önlerine koyup (onlara), "Yemez misiniz? ll demişti. (İbrahim, konukların yemediğini görünce), onlardan korkmaya başlamıştı. (Bunun üzerine, konuklar ona), "Korkma!" demişlerdi ve ona çok bilgili olacak olan bir oğlan çocuğu müjde/emiş/erdi." 2

Konu ile ilgili ayetlerde bildirildiğine göre melekler, İbrahim (a.s.)'in buzuruna insan suretinde varmışlar, onun1a konuşup sohbet etmişler. Farklı ayetlerde bildirildiğine göre İbrahim (a.s.) onlara "Icl"'ın etinden ikramda bulunmuş; ·ancak onlar, kendilerine ikram

. edilen etten yememişlerdir. Bunu üzerine İbrahim (a.s.) onlardan çekinerek bir korkuya kapılınıştır. Fakat onlar, neticede işin gerçeğini kendisine izah etmişlerdir.

Kur'an'da "Icl" kelimesinin yer aldığı kıssalann ikincisi ise, Samiri ile ilgili alanıdır. Kur'an'da Sarniri'den, Musa (a.s.)'in levhaları almak üzere Tur'a gittiği dönem itibariyle açık bir şekilde söz edilmektedir. 3 Kur'an'da, söz k<;musu kıssada adı geçen Samiri'nin, Samire kabilesine mensup olduğu ve dinen de İsrailoğuHanna (Musa peygaı:ıiber ve ehline) muhalif hareket ettiği nakledilmektedir. 4 Musa (a.s.), kavminden bir süre için ayrılınca, Sfuniri, halktan topladığı ziynet eşyalarını ateşe atarak eritmiş, ondan böğüren bir "Icl"

. (buzagı) heykelini yapmış ve halka, bunun kendi tanrıları olduğunu söylemişti. Bu husus, Kur'an'da şöyle haber verilmektedir:

"Böylece Sam iri, onlara, ( eritilmiş altından) böğüren bir buzağı heyk,eli yapıverdi ve onlara, "Bu, sizi de Musa 'nın da ilah ıdır, ama o, (onu) unuttu! ll dedi" 5

Neticede, Musa (a.s.)'in kavmi tövbe etti ve Allah, onların tövbesini kabul buyurdu. Bu olayın sonucu, Kur'an'da şöyle haber verilmektedir:

"Musa kavmine dedi ki, "Ey kavmim! Sizler, buzağıyı ilah edinmekle kendinize yazık ettiniz. Gelin yaratıcımza tövbe edin ve nefislerinizi öldürün (kendinizi düzeltin). Bu, yaratıcınız katında sizin için daha hayırlrdır. Böylece O, sizin tövbenizi kabul etmiş (olur). Çünkü O, tövbeleri çok kabul eden ve çok müş.fik o/andır," demişti." 6

"İsrailoğulları, (yaptıklarına) pişman olup, gerçekten sapmış olduklarını görünce, "Eğer Ra bb 'im iz bize acı m az ve bizi bağışlamazsa, mutlaka ziyana uğrayanlm·dan oluruz" dediler." 7

Samiri'nin, Mezopotamya'da yaşayan Süınerlerle irtibatlı olduğu söylenmektedir. 1

Samirilerio de isimlerini Şemer'aen aldığı, Abd-ı Atik'te bildirilmektedir. 2 Günümüzde de,

1 e1-Bakara 2/67, 68, 69, 70,·71; e1-En'ılm 6/144, 146; Yfisuf 12/43, 46. 2 ez-Zariyat 51/24-28. Aynı konu, Hfid 11169, 70. ayetlerinde de anlatılmaktadır. 3 Bkz. ei-A'raf7/142-l45; Taba 20/83/87. 4 J. Eisenberg, ''Hanm", Milli E~tim İsiılın Ansiklopeclisi, İstanbul tsz., VII, 303. 5 Taba 20/88. 6 el-Bakara 2/54. 7 el-A'nif7/149.

-------------------------~( 293

Page 23: ULUSLARARASI ÇEVRE VE DiN SEMPOZYUMUisamveri.org › pdfdrg › D177626 › 2008_2 › 2008_TURGAYN.pdf · 2018-08-10 · ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU SUMMARY Koran givs

ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZVUMU

Mezopotamya'da yaşayan bazı kabileler, Şemer kabileleri olarak bilinmektedirler. Bir zamanlar Mezopotamya'da boğanın mukaddes sayılması ve onun insan başlı tasvirlerinin kutsiyet atfedilerek yapılması, 3 Samiri'nin yaptığı buzağı kültürünün bir devamı olarak düşünülebilir. 4

İnsanlara ders ve ibret vermesi münasebetiyle, Demiri'nin inekle ilgili anlattığı şu lassaya burada yer vermek istiyoruz: "Rivayete göre seyahat eden bir kral, sadece bir tek 4:Jeği bulunan bir adama misafir olur. Ertesi sabah inek, tam otuz ineğin verdiği kadar süt verir. Bunu gören kral, ineği adaının elinden alma)ll ·kurar, O gün meraya giden inek, döndüğünde bir öncekinin yarısı kadar süt verir. Kral adama, "İnek neden bu gün az süt verdi, yoksa dünkü atlağından başka bir yerde mi atladı?" diye sorar. Adam derki: "Hayır, yine ayru yerde otladı. Ama herhalde kral. halkından birine haksızlık etmeyi düşündüğü için ineğin sütü azaldı. Çünkü kral, halkına zul~eder veya zulmetmeye yeltenirse, bereket gider." Kral, bir daha hiç kimseye haksızlık etmeyeceğine dair Allah'a söz verir. Ertesi gün inek, yine eski sutünü verir. Kral kendi kendiİıe, "Kral haksızlık eder veya haksızlığa yeltenirse, ülkeden bereket kalkar. Öyle ise ben, adil ve en güzel biçimde ülkemi yönetmeliyim!" der. 5

Tarihin çeşitli dönemlerinde inek tUrü hayvanlar, kutsal olarak kabul edilmiştir. Bu gerçeği, çeşitli tarih kaynaklarında görmekteyiz. Günümüzde de Hindistan' da bazı insanların, bu hayvarilan kutsal kabul ettiklerine şahit olmaktayız. Sığır tabiatın, ziraatın, geçirnin, güç ve kuvvetin bir sembolü olarak kabu1 edildiği için, kendisine bu değer verilmektedir. Bu gibi olaylar, sığır cinsinin tarih boyunca insan hayatına ne derece girdiğini ve insaniann bunlardan ne derece yaiarlandığını göstermektedir.

İnsanlar, sığır cinsinin kendi hayatlanndaki önemi nedeniyle onu tarihin çeşitl i dönemlerinde kutsal kabul etmiş ve ona tapacak kadar ileri giderek onu ilahlaştınna _gafletine gitmiştir. Oysa ki her yaratıcı Allah'tır. İnsanlann, yalnız Allah'a tapmaları ve O'nu ilah olarak kabul etmeleri gerekmektedir. Diğer varlıklan ne kadar seversek sevelim, her biri, Allah'ın emrimi~e verdiği fani şeylerdir. Kur'ao, bu konuyu vurgulamakta ve daima insanı tevhit inancına çağırmaktadır.

3 - Baud (Sivrisinek)

Baud kelimesi, sivrisinek anlamındadır. Kur'an'da sinek 6 ve örümcek 7 hakkında bilgiler verilince mOşrikler, "Görüyor musunuz Muhammed'e indirdiklerinde Allalı sinek ve örürnceği misal olarak veriyor. Acaba bii kadar değersiz şeyleri misal getiren tanrı, nasıl bir tanrıdır ki! Bir tann bunu yapar mı?" Bunun üzerine ''baud" ~elimesinin geçtiği şu ayet nazil oldu: 8

"Kuşkusuz ki Allah, bir sivrisineği (hatta) ondan da küçüğünü örnek olarak sunmaktan çekinmez. inanan/ar, bunun Rab '/erinden gelen bir gerçek olduğunu bilirler. Nankörler ise, "Allah, böyl~ bir örnek ile neyi kast etti?" derler. Allah bu_ {örnek) ile birçok

1 Ebu' l-A'la el-Mevdüdi, Tejlıimu '1-Kw>an, tre. Muhammed Han Ka)•anl ve diğerleri, İnsan Yayınlan, İstanbul 1981, lll, 241.

~Kitab-ı Mukaddes, Alıd-ı Atik (Eski Ahil), I. Krallar, 16, 24. · M. Şemsedclin Günal tay, Türk Tarihinin ilk Devirlerinden Yakm Şark, Elônı ve Mezopotamya, Atatürk Tarih Dil ve Kiiltür Yilksek Kurum\ı; Ankara 1987, s. 235, 477.

4 Bu konuda daha geniş bilgi için bkz. İsmail L. Çakan ve N. Mehmed Solmaz, Kur'an-ıKerime Göre f!eygamberler ve Tevhid Mücadelesi; Altınoluk, İstanbul I 994, s. 149 vd.; Ali Sayı, Hz. Musa, İz Yayıncılık, Istanbull992, s. 216 vd. - ·- ...

5 ed-Demiri, Hayotu '1-Hayavôn, I, 144.

6 el-Hac 22/73. ·---,

7 el-Ankebüt 29/41.

8 Ebu 'I-Hasan Ali b. Alımed en-Nisabfui el-Vahidi, Esbôbü 'n-NıiZiil, Beynıt I 985, s. 21 vd. Celaluddio Abdurrahman es-Süyüti, Lübôbii 'n-Nü!.:ıil fi Esbôbi 'n-Niizul, Mısır tsz. 1, ll vd. Abdulfettah el-Kadi, Esbôbii 'n-Niizül, Daru'l-Mushaf, Beyrut ısz. s. 13. . .

------~~~~--~(29.4 )~---------------

Page 24: ULUSLARARASI ÇEVRE VE DiN SEMPOZYUMUisamveri.org › pdfdrg › D177626 › 2008_2 › 2008_TURGAYN.pdf · 2018-08-10 · ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU SUMMARY Koran givs

ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU

kimseyi saptzrır, birçok kimseyi de doğru yola ulaştırır. Oysa (Allah,) bu (örnek) ile yoldan çıkmış olanlardan başkasım saptırmaz." 1

İnsanlar, bu ayette anlatılan sivrisineği basit ve hakir bir hayvan olarak görebilirler. Ancak o, aslında böyle basit bir yaratık değildir. Allah onu Kur'an'da bir örnek olarak anlatıyorsa, mutlaka bunda tahmin edemediğimiz kadar hikmet ve İbretler vardır. Bu hayvanın Kur'an'da anılmasıyla insan, ondaki ilahi kudreti düşünmeye sevk edilmektedir. Yararlı olacağını düşünerek, Cavit Yalçın'ın bu konudaki açıklamalarına yer vermeyi uygun görüyoruz:

"Sivrisineklerle ilgili olarak genelde bilinen, onların kan emici yaratıklar oldukları ve kanla beslendikleridir. Oysa bu, pek de doğru bir bilgi değildir. Çünkü sivrisineklerin tamamı değil, sadece dişileri kan emer. Ayrıca dişilerin kan emme sebepleri de, beslenme ihtiyaçları değildir. Hem dişi hem de erkek sivrisineklerin beslendikleri şey, çiçek özleridir. Dişilerin, erkeklerden farklı olarak kan emmelerinin tek nedeni, taşıdıkları yumurtaların

olgunlaşmak için kanda bulunan proteinlere ihtiyaç duymalandır. Başka bir değişle, dişi sivrisinek, sadece türünün devamını sağlamak için kan emer.

Sivrisineğin en olağanüstü ve hayranlık uyandıncı özelliklerinden biri, gelişim

sürecidir. Hayvan, küçücük bir kurttan çok farklı aşamalar geçirerek, sivrisineğe dönüşür. Bu gelişimin kısa öyküsü şöyledir:

Kanla beslenen ve olgunlaşan sivrisinek yumurtalan, yaz ya da sonbahar aylarında, nemli yaprakların üzerine veya kurumuş gölcüklere dişi sinek tarafından bırakıbr. Anne sivrisinek önce kanıının altındaki hassas alıcılar yardımıyla, zeminde yumurtalar için uygun koşullar arar. Gereken özelliklere sahip bir yer . bulduğunda yumurtlama ya başlar. Uzunluklan bir milimetr~yi dahi bulamayan yumurtalar, tek tek ya da gruplar halinde olmak üzere sırayla dizilir.

Sivrisineğİn kan emme tekniğine gelince, son derece maharetli bir hadisedir. Hedef · üzerine konan sivrisinek, hortumundaki dudakçıklar aracılığıyla bir nokta seçer. Hayvanın şırıngaya benzeyen iğnesi, özel bir kılıfla korunmaktadır. Kan emme işlemi sırasında bu kılıf iğneden sıyrılır. Deri, sanıldığı gibi iğnenin basınçla hatırılması yönte~iyle delinmez. Burada görev, bıçak keskinliğindeki üst çene ve üzerinde geriye doğru eğimli dişleri bulunduğu alt çeneye düşmektedir. Alt çene, testere · gibi ileri geri hareket eder ve deri, üst çenenin yardımıyla adeta kesilir. Açılan yanktan içeri sokulan iğne kan damarına ulaşınca, delrne işlemine son verilir. Hayvan artık kan emıneye başlamaktadır. Ancak bilindiği gibi insan vücudu, damarlarındaki en ufak bir zedelenme karşısinda kanı anında pıhtılaştırarak, o bölgedeki kan akışını durduran bir özelliğe sahiptir. Bunun, sivrisinek için büyük bir problem olması gerekir. Çünkü onun açtığı küçük deliğe de vücut anında tepki gösterecek, kan hemen pıhtılaşacak ve onarım başlayacaktır. Tabi ki bu da, hayvanın hiç kan emmemesi demektir. Ama sivrisinek için bu sorun ortadan kaldırılmıştır. Hayvan, kan emıneye başlamadan, vücudunda salgıladığı özel bir sıvıyı insan damarında açtığı deliğin içine bırakınaktadır. Bu sıvı, kandaki pıhtılaşmayı sağlayan maddeyi etkisiz hale getirir. Böylece sivrisinek, pıhtılaşma sorunu olmadan besinine ulaşabilir. Sivrisineğin soktuğu yerdeki kaşıntı ve bu arada meydana gelen şişmeye neden olan şey, bu pıhtılaşmayı önleyen sıvıdır." 2 •

Demiri de, küçücük sivrisineğİn kafasının ön tarafında belleme, kavrama, ortasında düşünme ve arka tarafında da batırlama, anımsama gücünün bulunduğunu ileri sürmektedir. 3

Cahız da insanlan, sivrisineğİn kanadı hakkında düşünmeye davet etmektedir. 1

1 el-Bakara 2/26. 2 Yalçın, Düşünen insanlar için, s. 6 vd. 3 ed-Dernlri, Hayalu '1-Hayawin, I, 126.

-------------------------;( 295

Page 25: ULUSLARARASI ÇEVRE VE DiN SEMPOZYUMUisamveri.org › pdfdrg › D177626 › 2008_2 › 2008_TURGAYN.pdf · 2018-08-10 · ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU SUMMARY Koran givs

ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU

Burada verdiğimiz bu bilgiler, sivrisineğİn yapısındaki çeşitli incelikleri ortaya koymaktadır. Belki bu konuda daha tespit edilemeyen ve henüz fark edilmeyen daha nice incelikler var olabilir. Bilim adamları, Kur'an'da anlatılan bu ve benzeri hayvanlarm üzerinde bu tür inceleme ve araştırmalan yaparak, çeşitli teknik bilgilere ulaşıp insaniann yararına sunabilirler. Yetkililere ve bilim adamianna bu konuda çok görevler düşmektedir.

Sivrisinek, bir hayvan olarak Kur'an'da anlatıldığı gibi, Hz. Muhammed (s.a.v.)'in hadislerinde de söz konusu edilmektedir:

"Eğer dünyanın, Allah katında bir sivrisineğin. kanadı kadar değeri olsaydı, ondan kafıre bir içim su dahi vermezdi." 2 · - .

Allah'a inanmayan, O'nun emir ve yasaklannı hiçe sayan, abiretteki hesapiaşmayı inkar eden kişilerin yaptıkları iyilikler, ahiret gününde teraziye konmayacak, onların bir ağırlığı olmayacak, hesaba alınmayacak ve değeri olmayacaktır. Onlar, Allah'ın ayetlerini inkar edip alaya aldıklanndan dolayı, böyle cezalandırılacaklardır. Hz. Muhammed (s.a.v.) onların bu halini, şöyle tasvir etmiştir:

"Kıyamet gününde öyle iri yapılı, şişman adamlar gelecek ki, onların Allah katında bir sivrisinek kanadı ~adar ağırlığı (değeri) olmayacaktır. İsterseniz onlar için, "İşte onlar, Rablerinin ayetlerini v~ O 'nun huzuruna çıkmayı inktir ettikleri için, amelleri boşa çıkmıştır. Artık kıyamet gününde onlar için bir terazi koymayacağız (veya onlara hiçbir değer vermeyeceğiz)," 3 ayetini okuyunuz." 4

Rivayet edildiğine göre biri, Abdullah b. Ömer (ö. 73/692)'e gelerek, sivrisineğin kanının terniz olup olmadığını sorar. Abdullah, adama nereli olduğunu sorunca, adam, Iraklı olduğunu söyler. Bunun üzerine Abdullah şunlan söyler:

"Şuna bak! Bana sivrisineğİn kanını soruyor. Kendileri, Allah Resulünüiı kızınm oğlunu öldürdüler. Onu düşünmüyor da, sivrisineğİn kanını sorup onunla ilgileniyor. Oysa Hz Muhammed (s.a.v.)'in, torunlan için, "Onlar benim iki reyhanımdır!" dediğini işitmiştim." 5

Verdiğimiz bu bilgilerden anlaşıldığı gibi, Kur' an'da kendisinden bahsedilen sivrisineğin yapısı, yerine göre insana fizik, kimya, tıp ve benzeri ilmi konularda mesajlar vermekte, yerine göre tarihi kıssalarda yer alıp darbımesel konusu olmaktadır. Kısacası sivrisinek, insanı birçok konuda düşünmeye sevk eden bir yapıya sahip olan bir hayvan olduğu için, Allah Kur'an'da onun adına yer vermekte ve insanı, bu gibi konularda düşünmeye davet etmektedir. Bununla insana ilmi mesajlar v_erildiği gibi, Allah'ın yaratıcı özelliğine de dikkat çekilmektedir. Bazı insanlar, bu gibi bilgilerden çeşitli ders ve İbretleri alır, biJisel çalışmalarda bulunarak dünya hayatının refahına katkıda bulunurlar ve bununla beraber Allab'a olan inançlan artar, O'na ibadet ederek ahiret hayatındaki mutluluklan da kazanırlar. Diğer bazı insanlar ise, bunları ciddiye almadan ilgisiz kalırlar ve aslında çok şey kaybederler. , · ·

4 -Fil

Kur'an'da bir yerde yer alan fil kelimesi, 6 Türkçe'de de bir hayvan ismi olarak aym şekilde kullamlmaktadır. Filin çoğulu efyal, füytll ve fiyele olarak kullanılmaktadır.

1 el-Cahız, Kitabu 'I-Hyavdn I 209 2 ' • . Timıizi, Zühd, 13. ··~·

3 el-Kehf 181105. ·-.• 4

Buhari, Tefsir, süre: 18; Müslim, MUnafilin, 2; İbo Mace, Zühd, 3; İbn Hanb;i: V, 254, 177. 5

Bubari, Fedailu's-Sahabe, 22; Edep, 18; Tirmizi, Menilib, 30. 6 el.-Fil 105/1.

296

Page 26: ULUSLARARASI ÇEVRE VE DiN SEMPOZYUMUisamveri.org › pdfdrg › D177626 › 2008_2 › 2008_TURGAYN.pdf · 2018-08-10 · ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU SUMMARY Koran givs

ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZVUMU

Beş ayetten oluşan Kur'an'ın yüz beşinci suresinde, fillerle donanmış ordusu ile Kabe 'yi yıkmaya gelen Ebrehe 'nin helak edilişinden bahsedilmektedir:

"Sen, Rabb 'inin, Fil ordusuna neler yaptığını görmedin mi? O, onların üzerlerine balçıktan pişirilmiş taşlar atan sürü sürü kuşlar (ebabil kuş/arı) göndermek ve böylece onları yenilmiş ekin yaprakları gibi yapmak suretiyle, planlarını boşa çıkarmamış mıdır?" 1

Fil, bu surede anlatılan lassada önemli bir rol aldığından dolayı, bu sureye fıl suresi adı verilmiştir.

Fil, dev bir cüssenin, garip bir görünüşün, muazzam bir gücün, umulmadık bir zarafetin, ritmik ve devamlı hareketin eşsiz bir karınasıdır. Filin başı çok iri, gözleri ufak, kulakları da büyük ve yelpaze biçimindedir. Sağlam kaslı boynunun kısa oluşu, başını çevirebilme kabiliyetini sınırlandırır. Beyni, vücudunun iriliğine kıyasla ufak sayılır. Filin, tildişi kaynağı üst kesici dişleri gelişerek ağzın dışına uzanmışlardır. Bunlar, hayvan yaşadığı sürece uzamaya devam ederler. Bu dişler, fillerin atasında daha çekiciydi. 45 milyon yıl önce Afrika'da yaşayan bu tarih öncesi hayvanın üst kesici dişleri hemen hemen dikey olarak aşağıya iner, ayrıca alt çenesinde bulunan bir başka kesici diş çifti ise, hafifçe yukanya yönelmiş olarak ileriye uzanırdı. Bu gün için filin bu kesici dişlerinden başka, üst ve alt çenelerinin iki tarafında, her biri muazzam bir blok olan azı dişleri vardır. Hayatının hiçbir · döneminde filin on ikiden fazla dişi olmamıştır. Bir diş aşınınca, ta ki üşünceye kadar yavaş yavaş öne itilir, o zaman başka bir diş akadan kayarak düşenin yerini alır. Hayvanın, hayatı boyunca yirmi dört dişi çıkar. Bunlann ilk on ikisi ise, süt dişleridir. 2

Filler, kara hayvanlannın en irisi ve en güçlüsüdürler. Asya ile Afrika'daki tropikal ormanların ve otlu ovaların bu cüsseli hayvanları, irilikleri dolayısıyla başka bayvanlann saldırısından emniyettedirler. Filin vücudu, gri renkli kalın ve sert bir deri ile kaplıdır. Fakat derisinin en azından iki buçuk santim kalınlığında olmasına rağmen, fil soğuğa dayanamaz. Hafif bir ayaz bile, onun hastalanınasına sebep olabilir. Film de diğer bütün memeli hayvanlar gibi kıllan vardır. Fakat bu kısa, sert ve seyrek lallar, gözle görülınekten çok, elle dokunulunca hissedilir. Filin uzun ve ipimsi kuyruğunun ucunda tel gibi kıllardan bir küme bulunmaktadır. Hintli sanatkarlar, filin kuyruk kıll.annı ince altın şeritleriyle sararlar ve bunlarda yüzük ile bilezik yaparlar. 3

Filin hortumu, yalnız çocukları değil, bilim adamlannın da ilgisini çekmektedir. Filin bu dikkate değer organı, herhalde kısa zamana sığan bir gelişmenin sonucu değildir. Eldeki fosiller, tarih öncesi fillerinin, gün geçtikçe irileştiklerini, boyunlannın kısaldığını ve başlan ile muazzam fildişlerinin daha da büyüdüğünü göstermektedir. Filin üst dudağı, cisimleri kavramaya alışmasa ve zamanla gelişerek öteberi toplamaya elverişli bir hortum halini almasa, dev yaratığın beslenmesi, pek zorlaşırdı. Filin hortumu, kalın ve dıştan iyi korunmuş olmakla beraber, içi, şaşılacak derecede naziktir. Hayvan, hortumunu sert darbelerden korumaya çok dikkat eder. Horturnun ucu ikiye bölünmüş olup bu bölmeler, ufak cisimleri tıpkı parmak gibi yerden alınaya yarar. Hortum, aynı zamanda beslenen fıle hem kol hem de el vazifesi görür. Hayvan, yiyeceği maddeyi bununla tutarak, çiğnemek ve yutmak üzere ağzına götürür. Fil, hortumuyla su içmez, onunla suyu emer ve sonra bunu ağzına püskürtür. Tamamen otçu olan fıl de, kendine hayli yiyecek toplamak zorundadır. Muazzam vücudunu ayakta tutmak için, hemen hemen aralıksız beslenir. Filin günlük ihtiyacı, çeyrek ton yeşil yem veya 75 kilo kadar saman ve 200 litre sudur. Yaprak, ot kamışı, meyve, bitki yumrulan ve ağaç kabuğu, filin yiyecek listesinde yer alır. Fakat onun en çok sevdiği şey, ağaçlann

1 el-Fill05/I-5. 2 Bogert, Hayvanlar Ansiklopedisi, s. 231. 3 Bogert, Hayvanlar Ansiklopedisi, s. 231.

---------------. -. _-_ --~_(297)~--------------~

Page 27: ULUSLARARASI ÇEVRE VE DiN SEMPOZYUMUisamveri.org › pdfdrg › D177626 › 2008_2 › 2008_TURGAYN.pdf · 2018-08-10 · ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU SUMMARY Koran givs

ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU

tepelerine yakın körpe dalcıklardır. 1 Fillerin, yaşadıklan yer ve iklimiere göre çeşitleri vardır.

Kur'an'da kendisinden bahsedilen fılin, dikkate değer daha pek çok özellikleri vardır. Allah, bu derecede barikulade bir varlığı, insanların hizmetine sunmuştur. İnsan, filin sırtında çeşitli yerleri dolaşır ve onun vasıtasıyla ağır yilideri taşır. İnsana bu derece yararlı olan fil, kolay kolay insana zararlı olmamaktadır. An can insanın, Allah 'ın yüceliğinden gafil olmaması ve daima, O'nun gücünün her şeyin üstünde olduğunu düşünmesi gerekmektedir. Büyük bir orduya sahip ve til gibi güçlü bir ha)'\:'llll~n sırtında hareket eden güçlü bir komutan, basit ebabil kuşlarının karşısında çaresiz kalarak perişan olabilmektedir.

5 - Ganem (Koyun)

Ganem, koyun demektir. Koyun, keçi ve sığır gibi geviş getiren çift tımaklı bayvanlar sınıfındandır. Ganem kelimesi, çoğul bildiren bir cins ismi sayılıp dişil sayılır. Yine de bu kelimenin Arap dilindeki çoğulu, ağnam, ğunı1m ve eğanim olarak kullanılmaktadır. Arapça'da, lafzından tekili olmayan insan dışı varlıklann adlan, dişil sayılmaktadır. Türkçe'de koyunun erkeğine koç, yavrusuna kuzu denir.

1

Kur'an'da, ğanem kelimesi üç yerde koyun anlamında geçmektedir: "Musa, "0, benim asamdır, and dayanzrım, onunla koyunlanma yaprak silkelerim. Onunla başka işlemlerimi de görürüm, " diyerek cevap vennişti." 2 Bu ayette, Musa (a.s.)'ın Allab'a asasının yararlarını saydığı anlatılmaktadır. Onun, koyunlan için sopası ile ağaç yapraklannı silkelemesi, saydığı yararlar arasında yer almaktadır. Kur'an, burada bir peygamber olan Musa (a.s.)'ın koyun çobanlığı yaptığını haber vermektedir. Buna göre çobanlık, peygamber mesleğidir ve bu meslekle meşgul olanların hor görillememesi gerekmektedir. Aynca Kur'an'da Yahudilerin hayvanlarla ilgileri 3 ve Davfıd (a.s.) ile Süleyman (a.s.) arasında meydana gelen bir olay anlatılınca, tekrar ğanem (koyun) gündeme gelmekte ve ondan bahsedilmektedir:

"Davud ile Süleyman 'ı da hatırla. Hani bir ekin tarlası haklanda hüküm veriyorlardı. Çünkü halkın koyımfarı o eki ne girmişti. Biz de hükümlerine şahit olmuştuk .. " 4

Tarihin her döneminde sosyal hayatta insanlar arasında problemler meydana gelmektedir. Olgun ve kamil insanlarm görevi, bu problemleri en uygun şekilde halledip çözüme kavuşturmaktır. Davfıd (a.s.) ile Süleyman (a.s.)'ın, ekin tarlasına giren koyunlann sebep olduğu zaran tazmin etme hakkında uzlaşma sağlamalan, bunun güzel bir ömeğidir.

Kur'an'da, bir yerde koyun anlamında da'n kelimesi geçmektedir. 5 Bu ayette insanlann, koyunlardan çok yönlü yararlandıkları anlatılmaktadır. Da'n kelimesinin çoğulu, dain olarak kullanılmaktadır. Ayrıca Kur'an'da, koyun anlamında na'çe kelimesi de geçmektedir. Na'ce kelimesinin çoğulu, niac olarak kullanılmaktadır. Davud (a.s.), huzuruna gelen iki davacı grubun arasmda hükmetmişti. Bu iki grubun arasında meydana gelen olayda, üç defa na'ce ve bir defa da Çağulu olan niac kelimeleri yer almaktadır. 6

Koyunlar, yumuşak huylu, bereketli, mülayim bir yapıya sahip evcil bayvanlardır. Her zaman için insanlar, koyunların etinden, derisinden, sütünden, yapağısından çok çeşitli faydalar S?ğlamaktadu·lar. Merhum Aşık Veysel (ö. 1393/1973), insaniann topraktan çok yönlü yararlandıklaruu .anlatırken, bayvanlan ve bitkileri de dile getirmekte ve özellikle başta koyunun adına yeı: vermektedir:

1 Bogert, Hayvanlar Ansiklopedisi, s. 232. 2 Tabii 20/18. 3 el-En'am 6/146. 4 el-Enbiya 21/78. 5 el-En'am 6/143. 6 Sad 38/23, 24.

·· .. ·

----. - _-__ .-.-.------~( 298

.. ... _ ...

Page 28: ULUSLARARASI ÇEVRE VE DiN SEMPOZYUMUisamveri.org › pdfdrg › D177626 › 2008_2 › 2008_TURGAYN.pdf · 2018-08-10 · ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU SUMMARY Koran givs

ULUSLARAFASI ÇEVRE VE DiN SEMPOZYUMU

Koyun verdi, kuzu verdi süt verdi,

Yemek verdi, ekmek verdi, et verdi.

Kazma ile dövmeyince kıt verdi;

Benim sadık yarim kara topraktır.

Adem' den bu deme neslim getirdi,

Bana türlü türlü meyva yetirdi,

Her gün beni tepesinde götürdü,

Benim sadık yarim kara topraktır. 1

Yabani koyunlar la evcil koyunlann kırk kadar çeşidi vardır. Bu derce farklı çeşitlere sahip olan koyunlann arasında, hayli farklılıklar göze çarpmaktadır. Yabani koyunlar daha çok uzun kuyrukludurlar. Bazı koyun türlerinin kuyruğu kısadır, bazılarının ise kuyruğu yuvarlak ve yağlı olup 20 kg. kadar ağır olabilmektedir. 2

6- N abi (Bal Arısı)

Kur'an'da, insanlara çok yönlü ders ve İbretler verilmektedir. Bazı ayetlerde, insanlara verilrnek istenen mesajlar, çeşitli hayvanlar vasıtasıyla iletilmektedir. Bu ibretli mesajlardan biri de, hiç şüphesiz bal ansı hakkında verilen bilgilerdir. Bu konuda bilgi veren bazı ayetlerin anlamı şöyledir:

"Rabb 'in bal arısına, "Dağ/ardan, ağaçlardan ve insanlarm yaptıkları çardaklardan (kovan/ardan) kendine ev/er edin. Sonra her çeşit meyvelerden ye de, Rabb 'inin yollarmda boyun eğerek yürü!" diye ilham etti. Onların karınlarından, renkleri çeşit çeşit bir içecek çıkar ki, onda insanlara şifa vardır. Şüphesiz bunda, düşünen bir millet için ibret vardır." 3

Bal ansı anlamında olan nahl kelimesi, Kur'ab'da, yalnız burada geçmektedir. Kur' an' da bal ansı anlamında kullanılan nabl ile hurma ağacı anlamında kullanılan nabl kelimeleri, birbirlerine yakın bir telaffuza sahip bulunmaktadır. Ancak Arap dilinde, bal ansı anlamındaki nabl keİimesindeki ha harfinde nokta bulunmamaleta ve hurma ağacı anlamındaki nahl kelimesindeki ha harfinin üzerinde bir nokta bulunmaktadır.

Allah, bal arısına tabiatın kucağında hannma yerleri edinmeyi vahiy etmiştir. Bu ayette anlatılan vahiy, Allah'ın bu hayvana verdiği ilham ve onda oluşan İçgüdüdür. Bununla ona, görev ve hareket tarzlan iletilmiş olmaktadır. 4 Allah tarafından bu şekilde yaratılan ve evrimsel bir süreç geçirmeyen bal anları, hiçbir şekilde değişime uğramaiDlşlardır. İlk yaratıldıktan zamandaki özellikleri ne ise, günümüzdeki yapı ve özellikleri aynıdır. İyi bir bal ustası olan an, Allah'ın kendisine, "her çeşit meyvelerden ye" diye verdiği ilham ve duygularla, insanlar için mükemmel bir gıda olan balı üretmektedir. Bal arılan bal üretirken, kendi aralarında görev taksimi yapmaktadır. Oruann bir başı vardır ve onlardan bazılan bal üretirken, bazılan mum yapmakta, bazılan petek imalatı ile meşgul olmakta, diğer bazılan su taşıyıp gerekli yerlerde kullanm~adırlar. Böylece oruardan her biri kendi görevini yerine getirerek iş taksimine uymaktadır. Bal arılan bunu yaparken, oruardan hiç biri tembellik yapmamaleta ve görevini kaytarmamaktadır. 5 Yine bu ayetlerde bildirildiğine göre bal ansı, çeşitli otlardan balı yapmak suretiyle iyi bir ilaç sanayini oluşturmaktadır. İnsanlar, bu olayın

1 Hekimoğlu, Sevdalı Şiirler, I, 42. 2 Koyular hakkında geniş bilgi için bkz. Bogert, Hayvanlar Ansiklopedisi, s. 299 vd. 3 en-Nahl 16/68, 69. 4 Muhsin Deınirci, Kur 'ôn Tarihi, Ensar Neşriyat, İstanbul2005, s. 20. 5 el-Cfihız, Kitôbu '1-Hayavôn, V, 4 I 7.

--~-----1_ ( .299 )~-----------

Page 29: ULUSLARARASI ÇEVRE VE DiN SEMPOZYUMUisamveri.org › pdfdrg › D177626 › 2008_2 › 2008_TURGAYN.pdf · 2018-08-10 · ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU SUMMARY Koran givs

ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU

kimyevi yönünden ders alıp ot çeşitlerinden muhtelif ilaçları imal etme çalışmalannda bulunmahdırlar. Kur'an'da anlatılan bu olay, aynı zamanda bir bitki-bayvan ilişkisidir. Allah, bu gibi örneklerle insanlan uyannakta, onlara bazı işaretlerde bulunmakta ve onlara yol göstermektedir.

Hz. Muhammed (s .. v.)'in de bal hakkında söylemiş olduğu çeşitli hadisler vardır. o, bir hadiste, "Bal şerhetinden daha üstün bir ilaç bulunmaz!"

1 diyerek, bir çok bitkinin

terkibinden oluşan balın, şi!a kaynağı olduğuna dikkat çekmiştir. -,

Sahabeden EbU Said el-Hudri'nin anlattığın'a 'göre bir adam, Hz. Muhammed (s.a.v.)'in huzuruna vararak, "Kardeşim ishal oldu, ne yapayım?" diye sordu. ·Hz. Muhammed (s.a.v.), "Ona bal şerheti içir!" dedi. Adam, kardeşine bal şerbetini içirdi. Fakat bilahare tekrar Hz. Muhammed (s.a.v.)'e gelerek, "Ben kardeşime bal şerbetini içirdim. Ancak bu, onun ishalini artırmaktan başka bir şeye yaramadı" dedi. Adam, üç kere bu şekilde tekrar gidip geldi ve kardeşinin iyileşmediğini söyledi. Sonunda Hz. Mubanuned (s.a.v.), "Allah doğru söyledi, kardeşinin karnı yalan söyledi," diye buyurdu. Sonra adam, bir daha kardeşine bal şe~betini içirdi ve kardeşi iyileşti. 2

Bir hadiste dı,: Hz. Muhammed (s.a.v.), "Size iki şifayı tavsiye ediyorum: Bal ve Kur'an." 3 Kur'an, insanlarla tıbbın arasını bulduğu, insanlan bilime yönelttiği için bir şifa olarak kabul edilebilir. Aynca o, insanların manevi yönünü, ruh yapısını da çeşitli kötü duygu ve düşüncelerden anndırarak huzur, saadet ve mutluluğa yönelttiği için, ınanevi açıdan da şifa sayılmaktadır.

Bu ve benzeri hadislerde de dile getirildiği gibi balın, sağlık açısından çok çeşitli faydalan vardır. Aynı zamanda bal, pek çok hastalığa da şifadır. 4 Bal, kan yapımı için vücudun gereksinim duyduğu enerjinin önemli bir bölümünü karşılar, kan dolaşımını düzenler, damar sertliğini önler ve kanın temizlenmesinde etkili rol oynar. Bunun ·yanında uzmanlarm bildirdiğine göre bal, kanser ve kalb hastalıkianna k~rşı etkili olmaktadır. Bir de bal, yaralann tedavisinde merhem görevini yerine getinnektedir. '

Hind Filozofu Beydeba, dünya klasikleri arasında önemli bir yeri olan Kelile ve Dimne adlı eserinde, hayvanlarla ilgili birbirinden güzel hikayelere yer vermiştir. O, bu eserinde, hayvanlar aleminin çeşitli türlerinin dilinden insanoğlunun ezeti ve ebedi kader hikayesini işlemiştir. Bu eserde, ruh ve nefs mücadelesinin en çarpıcı örneklerini bulabiliriz. Beydeba bu eserinin ilk hikayesinde, ·ôal ansına geniş ve önemli bir yer vermiştir. Bal anlarının kollektif çalışmalarına, bal üretirken temizliğe so!l derce önem verdiklerine ve görevinde ihmalkar davrananlan cezalandırdıklanna dikkat çekmiştir. 6 Beydeha, çok eski tarihlerde insanın dikkatini hayvaniara doğru çekmeye çalışmış ve onların yaşayışından ders ve İbretleri almalarını istemiştir.

Ormancia bir geyik .sürüsü, tarlada bir karga sürüsü, pek çok kan~canın bir yuvada beraber yaşamalan, bal anlannın beraber yürüttükleri bal üretme maharetleri ve diğer çeşitli hayvanların bu şekilde beraber yaşamalan, gelişmiş birer toplumsal hayat örneğini sergilemektedir.

Arılar konusunda yazılmış önemli _eserlerden olan "The World of Bees" kitabında araştinnacı Murray" Hoyt, petek yapıtnJnı şöyle özetlemektedir: "Bir sürü farklı annın,

ı Muhammed Abdurraufel-Menavi, Feyzu'~-KadirŞerlıu'I-Camii's-Sağir, Mektebetu Mustafa Mutıanuned, Mısır 1938, V, 454. . . ·· .. ·

2 Buhari, Tıp, 4, 24; MÜSlim, Selam, 91; Tinnizi, Tıp, 31. 3 el-Menavi, Feyzu 'l-Kadir, IV, 342, hadis no:5534. '---4 Balın fayda ve yararlan hakkında geniş bilgi için bkz. Muhammed İzzet Mubarrimed Arif, Atic Nefseke bi '!-

Kur 'an, Kahire 1990, s. 27 vd. s Ragıp GüZel ve Ahmet Özpınar, Kur 'an 'da Adı Geçen Besin/er, Çelik Yayınevi, İstanbul 2006, s. 29 vd. 6 Beydebii, Keli/e ve Dimne, tre. Selahaddin Alpay, Bedir yayınevi, İstanbul 1972, s. 16.

300

Page 30: ULUSLARARASI ÇEVRE VE DiN SEMPOZYUMUisamveri.org › pdfdrg › D177626 › 2008_2 › 2008_TURGAYN.pdf · 2018-08-10 · ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU SUMMARY Koran givs

ULUSLARARASI ÇEVRE VE DiN SEMPOZYUMU

ağızlarındaki balmumunu gerekli yere bıraktıktan sonra aynı kalınlık ve şeklin oluşması şaşırtıcıdır. Bütün bunlardan, on binlerce böcekten her birinin kendi kendine usta birer mühendis olduğunun kamsma varıyorsunuz. Her arı, petekteki kendi bölgesine küçük bir balmumu ekler ve her bir petek hücresi buna rağmen diğerleriyle aynı ölçü ve şekildedir. Arıların çalışmasına bak:tığımzda, her birinin kendi kafasına göre bir oraya bir buraya rasgele koşuştuğunu sanırsımz. Petek işleminde sanki bir mühendisin harika programı gibi ölçüler ve genişlikler vardır. Yüzlerce, binlerce arı her noktasından işler, değiştirir. En uygun boşluklar, en uygun hücre ölçüleri ortaya çıkar." 1 Bal arılannın yaptıklan petek, her zaman için bir mühendislik harilcası olarak kabul edilmektedir.

Arının, yaklaşık 30 milyon yıldır var olduğu, o günden beri aym çalışkanlıkla bal yaptığı bilinmektedir. İnsanların balı tanıdığını ve toplarlığını gösteren en eski belge, İspanya'da Valencia eyaletine bağlı Bicorp'ta, Arana mağarasında bulunmuştur. Hititlerin, Sümerlerin, Mısırlıların, Romalıların, Yunanlıların, bir çok eski kültürün balı ilaç olarak kullandığını, tarihte ün yapmış hekimlerin, onu her derde deva olarak kabul ettiğini görmekteyiz. Tıbbın babası sayılan Hipokrates, balı, hava ve suyla eş değer görüyor, onu tüm hastalıklara karşı kullamyordu. 2

Bu yazdıklanmızdan anlaşıldığına göre, bal ve bal arısının Kur'an'da anılmasıyla, insanlara, başta tıb, kimya, sağlık, sosyal birliktelik, iş bölümü, toplu çalışma, temizlik, çalışkanlık ve benzeri konular başta olmak üzere çok yönlü mesajlar verilmektedir.

7 - Nemi (Karınca)

Kilçük bir hayvan olan kannca, Arapça'da nemle adı ile tanınmaktadır. Nemlenin çoğulu, nemi ve nimal olarak kullanılmaktadır. Kur'an'da, bir ayette iki defa nemi ve bir defa da nemi e kelime! eri. yer almaktadır. 3

Kur'an'da bir peygamber olarak haber verilen Süleyman (a.s.)'in çeşitli hayvanlarla diyalog ve konuşmalan anlatılmaktadır. Kur'an'a göre o, Allah katında yüksek bir makam sahibiydi, 4 insanlara ve cinlere hakimdi. 5 O, Allah'tan çeşitli dileklerde bulunmuştu ve Allah onun dilediğini vermişti 6 ve rüzgan onun emrine bağlı kılmıştı. 7 Bunun yanında o, hayvanların dilini anlardı, çünkü Allah ona kuşdilini öğretmişti. 8 O, insanlara, cinlere ve kuşlara hükmederdi, onlar, onun ordularıydı. 9 Anlatılan bu bilgiler arasında, bazen hayvanların, insanlara ders ve ibret verecek davranışlarda bulunduğu kaydedilmektedir. İnsan olarak bizim, bu bilgilerden yararlanmaya çalışmamız gerekmektedir. Özellikle Süleyman (a.s.) ve bir karınca arasında meydana gelen bir olayın üzerinde durmak istiyoruz:

"(Günlerden bir gün), Süleyman 'ın, cinlerden, insanlardan ve kuşlardan oluşan ordulan düzenli bir biçimde (bir yere) gitmek üzere önünde toplanmışlardı. Karınca vadisine vardıklarında, bir karınca, "Ey karıncalart Yuvalarımza girin; Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesinler!" demiştir. Süleyman, onun bu sözüne tebessüm ederek, "Ey Rabb 'imf Beni, bana, annerne ve babama verdiğin nimetiere şükretmeye ve senin hoşnut alacağın iyi işler işlemeye yönelt ve beni sevgin/e, iyi kişiler arasına dôhil et!" demişti." 10

1 Güzel, Kur'an 'da Adı Geçen Besin/er, s. 55. 2 Güzel, Kur'an'da Adı Geçen Besin/er, s. 34 vd. 3 en-Nem127118. 4 Sad 38/40. 5 Sebe' 34/12. 6 Sad 38135. 7 Sad 38/36. 8 en-Neınl 27/16. 9 en-Nem127117. 10 en-Neın127/17-l9.

----------1. (. 301 )ı---------

Page 31: ULUSLARARASI ÇEVRE VE DiN SEMPOZYUMUisamveri.org › pdfdrg › D177626 › 2008_2 › 2008_TURGAYN.pdf · 2018-08-10 · ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU SUMMARY Koran givs

ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU

Burada verilen bilgilere göre, Süleyman (a.s.) ordusu ile karıncalann bulunduğu bir vadiden geçerken, bir karınca, diğer karıncalara yuvalarına girip tehlikeden korunmalannı söylemiş ve diğer karıncalar da, onun sözünü dinleyerek emrine uymuşlardır. Bu olay, insan topluluklan için bir örnek teşkil etmektedir. Buna göre her toplumun bir başı olmalı, Baş olan kişi, toplum bireylerinin yaranru düşünmeli ve o bireylerin de onun sözünden çıkmamaları gerekmektedir. Başsız toplumlar, perişan olmaya mahkfun olurlar.

Bu tür uygulamalar, hayvanların diğer sınıflannda da görmekteyiz. Çünkü hayvanlar dünyasında, türün güvenliğini garantilerneye yarayan.._kanunlar vardır. Topluluklar halinde yaşayan hayvanlarda bir başın bulunması da, bu kanunlaTin önemli maddelerinden biridir. Bu kanuniann ilkelerine riayet etmeyen hayvanlar, yalnız kendi hayatını değil, soydaşlarının bayatını da tehlikeye sokarlar. Bu nedenle hayvan gruplarını oluşturan fertler arasında emre itaat etmeme veya verilen sözü yerine getirmeme, şiddetli bir şekilde cezalandırılır. Çok kere, sürü halinde yaşayan hayvanlar arasında gözcü olarale seçilen hayvan görevini ihmal edince, diğer arkadaşlan tarafından hırpalanmıştır. 1

Bu surede, Süleyman (a.s.) ile karınca arasında meydana gelen böyle ibretli ve ders verici bir olay anlatı ld.Jğı içirı bu sure, Neml slıresi diye isimlendirilmiştir.

Usta bir edip ,olan Ebu'I-Hasan en-Nedevi, karıncanın çalışkanlığını, onun diliyle son derece edebi bir üslupla şiir balirıde dile getirmiştir. 2 Burada onun bu şiirine, mümkün olduğu kadar aslına sadık kalarak tercümesine şiir halinde yer vermek istiyoruz:

KARlNCA .

Ümitle çalışının Tembelliğe kanamam ! ..

Bir hedefi seçerim Y orgunluğa yanarnarn ! ..

Her şeyi çok mükemmel Güzel bir ev yaparım ! ..

Oyuola oyalanınam Nafakama koşarım ! ..

Durmadan çalışının Yaz boyu harnal gibi ! ..

Yağınurda dinlenirim Ben bey gibi, kral gibi! ..

Küçükken, ş amındır bu Büyüdüğürnde ilke ! ..

Ne güzel bir örneğim Çalışmarola bir işte ! ..

Ufak bir hayvan olan kannca, Nedevi'nin dile getirdiği gibi çalışkanlılığıyla insanlar için güzel bir örnek olmaktadır.

Kur'an'daki 6 sureye, o surelerde konu olan bayvanların isimleri verilmiştir. Bu sureler, Kur'an'ın ikinci suresi olan el-Bakara, altıncı suresi olan el-En'ain, on altincı suresi olan en-Nabl, yirmi yedinci suresi olan en-Nemi, yirmi dokuzuncu suresi olan el-Ankebfıt, yüzüncü suresi olan Adiyat ve yüz beşinci suresi olan ei-Fil sureleridir. Bu sureleri sıra ile kısaca tanıtmak istiyoruz:

G- Hayvanlan o İnşa o Hayatmdaki Yeri ve Önemi

Hayvanlar, insaıı}ığın başlangıcından bu yana, insan hayatının maddi ve manevi alanlarında önemli bir yer almaktaQır. Öyle ki, çeşitli toplumlarda zaman za~an insanlara kendi dillerine göre bayvan isimler! · bile verilmektedir. Örneğin, günümüzde çocul<lara rahatlıkla aslan, doğan, kumru ve şahin gibi bayvan isimleri-.Y~rilmektedir. Bu tür örnekler,

1 Bogert, Hayvanlar Ansiklopedisi, s. ı ı 6. 2 Ebu'I-Hasan eo-Nedevi, el-Kirdetü 'r-Raşide, Dfuıı İbo Kesir, Dımaşk 2000, s. 35, 36.

302

Page 32: ULUSLARARASI ÇEVRE VE DiN SEMPOZYUMUisamveri.org › pdfdrg › D177626 › 2008_2 › 2008_TURGAYN.pdf · 2018-08-10 · ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU SUMMARY Koran givs

ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU

başka çeşitli toplumlarm dil ve kültürlerinde de görülmektedir. Hayvanlar, sirk ve eğlence alanlannda da insan hayatına girmektedir. Bununla beraber insanlar, hayvanlardan çok yönlü istifade etmektedirler.

Hayvan sürüleri, bahçeler ve pınarlar, Kur'an'da evlatlarla beraber zikredilerek insanlara verilen çeşitli nimetlerden sayılmaktadır. 1 Kur'an'a göre dünya hayatında insanda bulunan hayvan sevgisi, eş, çocuk ve çeşitli mal sevgisi ile beraber yer almaktadır. Çünkü hayvaniann bir kısmı, özellikle Kur'an'da kendilerine işaret edilenler, insanlar için dünya malıdır ve insanlar bunlardan çok yönlü yararlanmaktadır. Çeşitli ayetlerde bu konuda bilgi verilmektedir:

"Kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın gümüşe, salma güzel atlara, davarlara ve ekinZere karşı duyulan aşırı istek, insanlara süslü gösterildi. Bunlar, dünya hayatının geçimidir. Asıl varılacak güzel yer ise, Allah 'ın katındadır." 2

Kur'an'da, dünya malı ve süsü olarak anlatılan salma güzel atlar, diğer çeşitli dünya nimetleriyle beraber anılmaktadır.

"Kuşkusuz hayvanlarda da sizin için bir ibret vardır. Nitekim Biz, size, onların bedenlerinde bulunan bağırsak/arıyla kan ( damarlarında meydana gelen kimyevi değişimler sonucu ortaya çıkan) ve içimi içenlere hoş gelen safbir süt içiriyoruz." 3

Burada hayvanlann, insanlar için Allah tarafından birer nimet olarak yaratıldıklan haber verilmektedir. Bundan önce yer alan ayette ise, gökten yağan yağınurlann suyu ile yerde biten bitkiler anlatılmaktadır. 4 Bundan sonraki ayette, yine bitkilerden ve özellikle hurma ile ÜZÜDlden bahsedilmektedir. 5 Ondan sonra gelen iki ayette, bir hayvan türü olan bal ansı ve onun ürettiği bal, konu edilmektedir. 6 Bu bilgiler bize, hayvanlar ile bitkilerin Kur'an'da nasıl iç içe aİılatıldığını göstermektedir.

"Allah, size evlerinizi oturma yeri yaptı ve size hayvan derilerinden, göç gününüzde ve ikamet gününüzde kolayca kullanacağmız hafif ev/er ve yünlerinden, yapağılarmdan ve kıllarından bir süreye kadar.giyilecek, döşenecek eşya ve geçim/ik yaptı ." 7

"Allah, hayvanları da yaratmıştır. Onlarda sizi soğuğa karşı koruyacak şeyler ve (daha birçok) yarar vardır. Ayrıca, yiyeceğinizi de onlardan sağlarsımz. Akşamları onları yerlerine koyduğunuıda ve sabahları da otlak/ara saldığınızda onlarda bir güzellik bulursunuz. Onlar, ancak büyük zorluklarla ulaşabileceğiniz yerlere yük/erinizi taşırlar. Gerçekten de Rabb 'iniz çok şefkatli davranan, çok müş.fik; o/andır! Aynz.şekilde binmeniz ve süs (hayvanı edinmeniz ) için atları, katır/arı ve merkep/eri de yaratmış olan O 'dur. O, (henüz) bilmediğiniz (daha) nicelerini yaratacaktır." 8

Hayvanlar, insanlar için bir tarafta gıda maddesi, öbür tarafta taşıma aracı ve aynı zamanda birer süstür. Hayvaniann en büyüklerinden en küçüklerine kadar hemen hemen bütün türlerinde, kendilerine has şekil ve hareket güzellikleri bulunmaktadır. Her hayvan türü, kendi çapında bir güzellik ve mükemmellik örneğini sergilemektedir. Her hayvanın güzellikleri, yaşadıklan ikiimin özelliklerini taşımaktadır. Dondurucu kutuplardaki hayvanlar, oranın iklimine göre bir yapıya sahip bulunurken, kavurucu sıcaklığın hüküm sürdüğü bölgelerdeki hayvanfar da, oranın özelliklerini taşırnaktadırlar. İnsanlar,

1 Bkz. eş-Şuara 26/132-134. 2 Alu İnıran 3/14. 3 en-Nahll6/66. 4 en-Nalıl 16/65. s en-Nah116/67. 6 en-Nahll6/68, 69. 7 en-Nahll6/80. 8 en-Nabll6/5-8.

--------_-ı(. 303_ )ı--------

Page 33: ULUSLARARASI ÇEVRE VE DiN SEMPOZYUMUisamveri.org › pdfdrg › D177626 › 2008_2 › 2008_TURGAYN.pdf · 2018-08-10 · ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU SUMMARY Koran givs

ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU

hayvanlardaki bu güzellikleri görünce, onlarla sevinir, mutlu olurlar. Aynca Allah, insanlar için birer nimet olarak yarattığı ve onlann istifadesine sunduğu hayvanlan, onlar için itaatkar kılmaktadır. Hayvanlardaki bu özellikler, çeşitli ayetlerde haber verilmektedir:

"Onlar, bizzat kendi eliniz/e, onlara, sahip olacakları birçok hayvan yarattığımızı görmüyorlar mı? Biz, bu hayvanları, bir kısmını binek, bir kısmını da yiyecek olarak kullanmalarz için, onların yararına sunduk. Bu hayvanlarda, onlar için, daha birçok yarar içilecek (süt) vardır. Onlar, hala şükretmeyecekler mi?'' 1

"0, bütün çiftleri yaratan ve sizin için, üzerle~ftze kurulmamz, kurulduğunuıda da· Rabb 'inizin nimetini hatir/amanız ve "Bunu hizmetimize sunan, her türlü eksiklikten uzaktır, yücedir. (0, bize bunları vermeseydi,) bizim bunlara u/aşmaya gücümüz yetmezdil Biz, kuşkusuz Rabb 'imize döneceğiz!" diye demeniz için, bindiğiniz gemileri ve hayvanları

d "2 yaratan ır.

Hayvanların, insanlar için diğer · ulaşım araçları gibi ulaşım vasıtaları olması,

Allah'ın birliği, azameti ve insanlara verdiği nimetler bakımından birer delildir:

"0, bütün çiftleri yaratan ve sizin için; üzerlerine kurulmanız, kurulduğunuıda da Rabbinizin nimetini hatı_rlamanız ve, "Bunu hizmetimize sunan, her türlü eksiklikten uzaktır, yücedir. (O bize bımldrı vermeseydi,) bizim bunlara u/aşmaya gücümüz yetmezdil Biz, kuşkusuz Rabbimize döneceğiz!" diye demeniz · için, bindiğiniz gemileri ve hayvanları

d "3 . yaratan ır.

"Hayvanlarda da sizin için ibi·etler bulunmaktadır. Biz, onların içlerindeki (sütten) size içiriyoruz. Onlarda ·sizin için daha birçok yarar da bulunmaktadır. Nitekim onların etlerini yiyerek besleniyorsunuz ve (denizlerdeki) gemilerde (olduğu gibi) onların üzerinde

n4 · taşznıyorsunuz.

"Allah, bir kısmına binesiniz, bir kısmım da yiyesiniz diye sizin için hayvanları yarattı. Onlarda sizin için daha birçok faydalar da vardır. (Allah), gönüllerinizdeki ihtiyaçlara kendileri üzerinden ulaşasznız diye onları yarattı. Onlarla ve gemiler/e taşınırsznız. Allah size ayetlerini gösteriyor. Allah 'zn hangi ayetlerini inkar edersiniz?" 5

Burada anlamlan üzerinde durduğumuz ve benzeri ayetlerde haber verildiği gibi insanlar, hayvanlardan çok yönlü istifade edip yararlanmaktadırlar. Özellikle insanların, hayatlarını devam ettirmek için aldıklan .gıda maddelerinin büyük bir kısmı, hayvanlardan elde edilmektedir. Et ürünlerinin, bu alanda önemli bir yeri vardır. Bu nedenle bu çalışmamızlll bundan sonraki bir bölümünde, etleri yenilen ve yenilmeyen hayvanlar hakkında kısaca bilgi vermeye çalışacağız.

Kur' an' da, hayvanlar ve bitkilerin, Allalı tarafından insanlar . için yaratılan birer nimet olduklan aniatılmakla beraber, bunlann, Allah'ın varlığını, birliğini, üstün kuwet ve kudretini gösteren birer deİil . olduklan da haber verilmektedir. İnsanlar, bu gibi uyanlarla Allah'a imana ve O'nun için ibadet etmeye yönlendirilıJ?.ektedir. Bu arada insana, gökte ve yerde olan varhklann, havada saf halinde uçan kuşlann bile Allalı'ı zikrettikleri hatırlatılmaktadır. 6 Hayvanlar, yaratılışlan açısından insanlara Allah'a inaillna ve O'na ibadet etme yönünde İbretler verdikleri gibi, .aynı zamanda dünya hayatında insaniann ibadet etmelerinde malzeme olarak da kullanılmaktadırlar. Müslümanlar, altın, gümüş, para, ticaret malı ve zirai mahsulattan.zekat verdikleri gibi, hayvanlardan da zekat vermekte?irler. Aynca

1 Yasin 36171-73. 2 ez-Zuhruf 43/12-14. 3 Yasin 36/42. 4 el-Mü'minfuı 23/21, 22. 5 el-Mü'min 40179-81. 6 Bkz. en-Nur 24/41.

. ·~

----.- ___ -. -. -.. -----1( 304

---

Page 34: ULUSLARARASI ÇEVRE VE DiN SEMPOZYUMUisamveri.org › pdfdrg › D177626 › 2008_2 › 2008_TURGAYN.pdf · 2018-08-10 · ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU SUMMARY Koran givs

ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU

insanlar, sadece hayvanlardan kurban keserek Allah'a yakınlık sağlamaya çalışmaktadırlar. Buna göre hayvanlann, insanlar için birer ibadet şekli olan zekat ve kurbanda önemli yerleri vardır. Dolayısıyla hayvanların, zekat ve kurban alanındaki yerini de açıklamanın yararlı olabileceği kanaatini taşımaktayız.

H - HayYanJan Koruma

İslam dinine göre insanın, yalnız insan ve devletle olan ilişkilerini değil, aynı zamanda tabiat ve çevre ile olan ilişkilerini de düzeltrnesi gerekmektedir. Bu nedenle insan, tabiattan, çevrenin korunmasından, özellikle bayvan ve bitkilerden sorumlu tutulmuştur. Allah, hangi alanda olursa olsun, yeryi.iziinde çıkanlan hiçbir bozgunculuğu sevmez. Bu tür bozgunculuklaila kainat düzenini ve tabiat dengesini bozmaya çalışanlan tenkit etmektedir:

"İnsanlar içinde, dünya hayatına dair sözü hoşuna giden kimse vardır; o, insanların en yalancısı olduğu halde, (seni etkileyebilmek için) kalbinde olan (yalana)a Allah 'ı tanık tutar. (Senden) ayrıldı mı, ülkede bozgunculuk çıkarmaya eJ..:'ini ve nesli yok etmeye çalışır. Allah ise, bozguncu/uğu sevmez. Ona, "Allah 'ın bilincinde ol!" denilince, gururu onu günaha sürükler. Böylesine cehennem yeter; ne kötü bir yataktır o!" 1

Bu ayette, tabiatın tüm dengelerinin korunmasının gereğine işaret edilmektedir. Haliyle hayvan ve bitkilerin koruması olayı, bu tabiat .dengesinde önemli bir yere sahip bulunmaktadır. Yine Kur'an'a göre, Allah'ın koyduğu kainat düzenini bozmaya çalışan, bu yolda hayvaniara eziyette bulunan, tabiatın güzelliğini altüst eden kişiler, Allah'a ortak koşanlada beraber zikredilnıekte ve bunlann, şeytarun oylİnuna gelen sapıtmış kişiler olduğu anlatılmaktadır:

"Allah, kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz. Ama bunun drşmda kalanı, dilediğine bağışlar. O halde J..:'im Allah 'a ortak koşacak olursa, (şunu çok iyi bilsin ki) o, doğru yoldan alabildiğince uzak/aşmış, sapıklığa batmıştır. İşte onlar, (Allah 'a ortak koşan/m-), O'nun drşında, ancak cansız birtakım putları çağzrmakta ve (aslında böylece de) sadece Allah 'ın lanetlemiş olduğu isyankar şeytanı çağırmış olmaktadırlar. O (şeytan Allah 'a şöyle) demişti: "Arit olsun ki ben, kullarından belli bir pay alacağım. Onları saptıracağım, umut/andıracağım. Onlara, hayvanların kulaklarını yarmalannı, Allah 'ın yaratma (düzenini) değiştirmelerinifisıldayacağım. ".0 halde kim, Allah dışında şeytanı dost edinecek olursa, (şunu çok iyi bilsin ki) o, apaçık bir ziyandadır. Şeytan onlara vaatte bulunur ve onları umutlandırır. A,ma şeyianın onlara vaat ettikleri, aldatmacadan başka bir şey değildir. Çünkü onlar, varocakları yer cehennem olacak olanlardır ve oradan da (asla) kaçıp kurtulma imkanı bulamayacaklardır." 2

Burada, şeytanın bazı insanlan aldatıp yoldan çıkaracağı haber verilmektedir. Yoldan çıkıp sapıtan bu insanlar, çeşitli kötülükleri yapmakla beraber, hayvanların kulaklarını yaracaklar ve Allah'ın yaratma düzenini değiştirmeye çalışacaklar. Hayvanıann kulaklarını yarmak, onlara eziyet olup onlan çirkinleştirrnektir. Allah, bunu yasaklamaktadır. Tevhit inancını bozmak, Allah'ın yaratma düzenini manevi yönden değiştirmek olduğu gibi, canlıların tabii ve fiziki yapılannı bozmak da, Allah'ın yaratma düzenini değiştirmek demektir. Bu kavram, geniş kapsamlı olup çok yönlü yorumlanabilnıektedir. Bu, canlıları iğdiş etmek olarak yorumlanabiUr. İster insan olsun ister hayvan olsun, canlıyı iğdiş etmek caiz değildir. Nitekim Hz. Muhammed (s.a.v.) de, insanları ve bayvanları iğdiş etmekten men etmiştir. 3 Onlan iğdiş etmek, nesillerinin kesilmesi demektir ve böyle bir uygulama, Allah'ın yaratmasına aykın bulunmaktadır.

1 el-Bakara 2/204-206. 2 en-Nisa41116-l21. 3 İbn Hanbel, ll, 24.

-------=----·-----__ -_ -----t_ ( .305 )t----------

Page 35: ULUSLARARASI ÇEVRE VE DiN SEMPOZYUMUisamveri.org › pdfdrg › D177626 › 2008_2 › 2008_TURGAYN.pdf · 2018-08-10 · ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU SUMMARY Koran givs

ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU

Allah'ın yaratma düzenini değiştirmek, cinsiyet değiştirme olarak da yorumlanabilmektedir. Kadının erkeklik taslaması veya erkeğin çeşitli ameliyatlarla kendini kadınlaştınnaya çalışması, Allah'ın yaratmasını beğenmemek, ona karşı isyan etmek ve ona muhalefet etmektir. Hayvanlar üzerinde de bu tür oynamalarda bulunmak, onlan rencide edip incittiği için, uygun davranışlar olarak değerlendirilmemesi gerekir.

Allah' ın şefkat ve merhameti, her şeyin üzerindedir. O, insanlara merhametiyle muamele ettiği gibi, hayvanlara da merhamet etmektedir. Yeryüzünde ve gökyüzünde bulunan tüm varlıklar Allah'ındır, O'nun himayesi akJ.Qdadır ve O, hepsine merhametiyle muamele eder. Kur'an'da bu husus, şu bilgilerle dile getirilmektedir:

"De ki, "Şu göklerde ve yerde olanlar kimindir? ' ' "Merhamet etmeyi kendine ilke edinen Allah 'ındır" de. Ant olsun ki O, sizi, geleceği hakkmda hiçbir !.."ttşJ..:u bulunmayan kıyamet gününde bir araya getirecektir. Ancak, kendilerini boş yere harcayıp ziyan edenlere gelince, onlar, inanmayacaklardir." ı

Hz. Muhammed (s.a.v.) de, Allah'ın rabmeti hakkında şu açıklamada bulunmuştur: "Allah yaratmayı bi~rince, "Rabmetim, gazabıını geçti!" diye yazdı." 2

Allah, cehennemi yedi k~pılı yaratırke~· .. 3 rahmetinin eseri olarak cenneti sekiz kapılı yaratmıştır. 4

Allah'ın bu sonsuz rahmeti, insanlara, hayvanlara ve diğer tüm canlılara yöneliktir. o insanlara merhametiyle muamele ettiği gibi, hayvanıara da merhametiyle muamele e~ektedir. Dolayısıyla O, hem bayvanların hem de bitkilerin korunmasını istemektedir. Gereksiz yere herhangi bir şeyi telef etmek, Allah' ın nzasına uygun düşmem ektedir.

Kur'an'ın açıklaması durumunda bulunan hadislerde de hayvan ve bitkilerin korurunasına ağırlık verilmiştir. Burada hayvanların korunınasım işlediğimiz için, konu ile ilgili bazı hadisiere yer vermek istiyoruz:

"Kim haklı bir sebebe dayanmadan bir serçeyi, hatta ondan daha küçük bir canlıyı öldürürse, 0 canlı kıyamet günü dava:;ını Allah'a götürür ve ••Ey Rabb'im! Falan kimse beni, bir fayda olmaksızın öldürdü," der."'

Rivayet edildiğine göre Hz. Muhammed (s.a.v.), bir yuvadan aldığı yavrulan torbasına daldurarak şehre getiren birine, onlan derhal analarının yanına, aldığı yuvaya iade

6 etmesi uyansında bulunmuştıır.

Hz. Muhammed (s.a.v.), çeşitli hizmetlerde kullanılan hayvanlara, insanlar ıribi dinlenme hakkını temin etmiştir. Onun direktifleri üzeriıı.e, yolculuk esnasında yap~ao dinlemnelerde önce bayvanlann ihtiyaç ve istirahatlan ternin edilmiştir. Enes b. Malik, bu konuda şu bilgileri vennektedir: "Biz bir konaklama yerine geldiğimizde, bayvanların yüklerini çözmeden (onlan İstirahata terk etmeden) namaza başlamazdık." 7

Hz. Muhammed ~s.a.v.), bir kediyi bağlıyarak onu aç ve susuz .bırakıp ölüme terk ~den bir kadının cehennerİıi hak ettiğini bildirmiş 8

ve herhangi bir hayvanı. bir yere

1 el-En'aın 6/12. ·.. . . 2 Buhari, Tevhit, 15, 22, 28, )5; Müslim, Tevbe, 14, 15, 16; İbn Mace, Zühd, 35; Ibn Hanbel, II, 1!42, 258. 3 el-Hicr 15/44. . ' · ·. . . 4 Müsliın, iman, 46; İbo Mace, Taharet, 57, 60; Cenaız, 57; Nesai, Tabaret, 108; Dariınl, Mukaddiıne, 19; İbn

Hanbel, N, 14. · ----s Nesa!, Sayd, 34; DaJ1aya, 42; İbn Hanbel, lll, 166; es-San'iini, el-Musannaf, IV, 450. 6 Ebu Davı1d, Cenaiz, ı. 7 Ebu oavüd, Cihad, 48. s Bubari, Bed'ü'J-Halk, 16; Müsliın, Birr, 135.

----:--=:-------ı( 306

Page 36: ULUSLARARASI ÇEVRE VE DiN SEMPOZYUMUisamveri.org › pdfdrg › D177626 › 2008_2 › 2008_TURGAYN.pdf · 2018-08-10 · ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU SUMMARY Koran givs

ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU

hapsederek veya bağlayarak onu silahla vurmayı da yasaklamıştır. 1 Böylece o, hayvanlara yapılan işkence ve eziyetin her çeşidiili men etmiştir.

Bir seferinde Hz. Muhammed (s.a.v.), susuzluktan ölmek üzere olan bir köpeği hayata döndüren bir günahkarın cenneti kazandığım haber vermiştir. Kendisini dinleyenler arasmda bulunanlardan biri, "Hayvanlara yaptığımız iyiliklerden sevap mı alacağız?" diye sorunca, o, şu cevabı vermiştir: "Her yaş ciğeri olana (ruh taşıyan canlıya) yapılan iyilikte sevap vardır." 2

Hz. Muhammed (s.a.v.), Medine il çevresinin belli bir kesiminde her tür avcılığı yasaklayara k bu kesimin hayvan ve bitki varlığını kesin korumaya almış ve Mekke 'yi fethettikten sonra, aynı uygulamayı orada da başlatmıştır. 3 Hz. Muhammed (s.a.v.)'in bu uygulaması, onun hayvan, bitki ve genel olarak tabiatı ne derece korumaya önem verdiğini açık bir şekilde ortaya koymaktadır.

Yine Hz. Muhammed (s.a.v.), çeşitli hadislerinde köpeklere, bu vesileyle hayvaniara iyilikte bulunmanın ve onları korumanın sevap ve önemine işaret etmiştir:

"Kötü yollu bir kadın, susuzluktan neredeyse ölecek olan bir köpeğio, bir kuyunun başmda dolanıp durduğunu gördü. Ayakkabısını çıkanp örtüsünü urgan yaparak ona bağladı. Onunla kuyudan su çıkanp köpeği suladı. Allah, bu yüzden kendisini affetti." 4

Hz. Muhammed (s.a.v.), başka bir hadiste de bu hususta şöyle buyurmuş: "Yolda yürümekte olan susamış bir adam, yol üstünde gördüğü bir kuyuya inip su içti. Adam çıktığında, susuzluktan soluyan bir köpek gördü, kendi kendine, "Bana ulaşan susuzluk, buna da ulaşmıştır" deyip kuyuya indi, ayakkabısını çıkarıp su doldurdu, ayakkabıyı ağzı ile tutarak yukarı çıktı ve onunla köpeği suladı. Allah, ona teşekkür edip onu bağışladı." Hz. Muhammed (s.a.v.) bl.İnu söylerken orada hazır olanlardan biri, "Ya Rasülallah! Bu hayvaniara yapığllDJz iyilikten dolayı bize sevap verilir mi?" diye sormuş ve Hz. Muhammed (s.a.v.) onun bu sorusuna şu cevabı vermiştir: "Her canlı ciğer sahibine yapılan iyilikten dolayı, yapan kişiye sevap vardır." 5

Önemi nedeniyle fıkıh kitaplannda avianma bölümlerine geniş yer verilmiştir. Hz. Muhammed (s.a.v.)'in hadislerini toplayan hadis kaynaklannda da aynı şekilde konu ile ilgili rivayetler, özel başlıklar altmda toplanmıştır. Yine hadis kaynaklarında, Hz. Muhammed (s.a.v.)'in tabiat ve canlılann hukuku ile ilgili açıldamalanmn, hadis kaynaklannın edep, ilim ve yüksek ahlak anlamına gelen "el-Birr" başlığı altında bir araya getirildiğini görmekteyiz. Özellikle Buhande, hayvanlarla ilgili bazı bilgiler, "Bed'ü' l-Halk: Yaratılışın başlangıcı" başlığı ile tanıtılmaktadır.

Rahmetli Ömer Nasuhi Bilmen (ö. 139111971), "Hayvanatı Ehliyye Nafakalan" başlığı ile, İslam hukukunda hayvanlan korumaya ve onların hakkına verilen önem hakkında geniş bilgi vermektedir. Onun bu konuda verdiği bilgileri, özet halinde vermek istiyoruz:

"Genellikle İslam hukukçulanna göre, hayvan sahiplerin, etleri yenilen cinsten olsun veya yenilmeyen cinsten olsuıı, sahip olduklan hayvanlann nafakalarını temin etmeye mecburdurlar. i\ı1cak bu hukukçulann konu ile ilwli görüşlerine göre, hayvan sahiplerine bazı seçenekler tammalıdır. Sahip olduklan hayvanlannın nafakasını temine yanaşmayan

1 Buhari, Zebaih, 25; Müsli.m, Sayd, 58. 2 Bubari, Bed'ü'l-Halk, 17, Edeb, 27. 3 Yakup b. İbrahim Ebu Yusuf, Kildbii'l-Harac, Kahire 1976, s. 112; Ebu'i-Kasım Süleyman b. Ahmed et­

Taberani, el-Mu 'cem u '1-Kebfr, nşr. Harndi Abdulmecid es-Selefi,.Bağdat 1979, XI, 335. 4 Müslim, Selm, 4 ı. 5 Müslim, Selam, 41.

----,-------_--1[. 307 )~-----------

Page 37: ULUSLARARASI ÇEVRE VE DiN SEMPOZYUMUisamveri.org › pdfdrg › D177626 › 2008_2 › 2008_TURGAYN.pdf · 2018-08-10 · ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU SUMMARY Koran givs

ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU

kişiler, etleri yenilen türden olan hayvanlarını mülkünden çıkarma, kiraya verme ya da kesme şıklanndan birini tercihe mecbur edilecekler. Etleri yenilmeyen türden olan bayvanlanru ise, mülkünden çıkarma yahut kiraya verme zorunda bırakılacaklar. Şafii ve Hambeli mezheplerini benimseyen hukukçulara göre, hayvanların bu yollardan biriyle nafakalan temin edilemez ve etleri yenilenterin kesimi uygun ve mümkün görülmezse, onların nafakaları, sahipleri adına borç olarak devlet bazinesinden karşılanacaktır. Hatta Şafii mezhebine mensup olan alimiere göre, böyle bir durumda olan hayvan sahibi, sahip olduğu h~ yvanlarının nafakasını ternin etmekten aciz olacak _tcadar yoksul ise, onun hayvanlanmn ihtiyaçları, hazineden karşılıksız olarak karşılanac'ak!ır. İnsanların, mallan üzerindeki tasarruf hürriyetini en ön planda tutan meşhur hukukçu İmaını Azam Ebu Hanife (ö. 1501767), hakime, hayvan sahiplerini hayvanlarının nafakasını temin etme hususunda sadece uyarma yetkisini verirken, onun talebelerinden ve Harun Reşit (ö. 194/809) devrinde kadı '1-Kudat (kadılann başı) olarak görev yapan Ebu Yusuf (ö. 1821798), hayvan sahiplerini, onların nafakalarını temin e veya onları . satmaya mahkemece mecbur tutmaktadır. Irak'ta ortaya çıktıktan sonra bir ara Endülüs'te yayılan ve orada uygulama alanı bulan Zahiriye mezhebini benimseyen alimierin görüşleri de, bu konuda Ebu Yusuf'un görüşünden farklı olmamakta ve onun görüşü ile aynı istikarnette bulunmaktadır. Bu mezhebi benimseyen alimiere göre de herkes hayvanının nafakasını temine veya onu yaşayabileceği bir meraya salmaya mecburdur. Yine onların ileri sürdük).eri görüşlere göre, bu ilkelere uymaktan kaçınan kişilerin hayvanları, hakim tarafından sahipleri adına satılacaktır. Bu mezhebin ünlü bukukçusu İbn Hazm (ö. 456/1063)'a göre, hayvaiıı, yaşama ve gelişmesini sağlayan şeylerden mahrum bırakan kişiye kanunen müdahale edilir. Söz konusu mezhebe mensup olan alimler, bu görüşlerini Kur'an'a dayandırmaktadırlar. Onların bu konuda delil olarak ileri sürdükleri ayetlerde, inançsız ve kötü niyetli olup da idareyi ele geçiren ve ülkeye hakim olan güçlerin, ülke ziraat ve hayvancıbğını ve bir diğer anlayışa göre de ülkenin genç nesillerini tahribe yönelecekleri uyarısı yer almaktadır: ·

"İnsanlar içinde, dünya hayatma dair sözü hoşuna giden kimse vardır; o, insanların en yalancısı olduğu halde, (seni etkileyebilmek için) kalbinde olan (yalana)a Allah 'z tanık tutar. (Senden) ayrıldı mı, ülkede bozgımculuk çıkannaya ekini ve nesli yok etmeye çalışır. Allah ise, bozgımculuğu sevmez. Ona, "Al/alı 'ın bilincinde ol!" den i/ince, gururu onu günaha sürükler. Böylesine cehennem yeter; ne kötü bir yataktır o!" 1

Bütün bunlara ilave olarak . çeşitli mezheplerden İslam hukukçuları, sağmal hayvanların, yaviulanna zarar verecek ölçüde sağılınamalarını ve kovanlardan bal alırken, anlara yeter miktarda yiyecek bırakılınasını gerekli görmektedirler ve bu tür ilkelere muhalefet etmeyi, dini açıdan mekruh, yani istenmeyen bir tutum, bir davranış olarak kabul etmektedirler. Yine onlar, bayvanlara güçlerini aşacak şekilde ağır yük yüklemeyi yi:ıhut onları çok yorucu yürüyüşlere zorlanmayı ve genel olarak hayvaniara eziyet olan her türlü muameleyi hayvan hakl~rına aykırı görürler ve bu tür davranışların, İslam dininde istenmeyen şeyler olduğuıİu vurgularlar." 2

· ·

Hekimler başı Sinan b. Sabit'in, Müslüman olmayan insanlara sağlık hizmetlerini götürmelennin görevleri arasında olup olmadığım bir yazıyla sorması üzerine, zamanın ünlü Abbasi veziri Ali b. İsa, hekimler başına ilgi çekici bir talimat göndermiştk O, bu talimatında, gezici sağlık görevlilerinin din farkı gözetmeden insanlan tedavi etmelerini istemiş ve bu hakkın, i~~anlardan sonra da hayva~lara geçtiğini bildirmiştir. 3

.· ... · . ... __ _

1 el-Bakara 2/204-206. 2 Ömer Nasuhi Bilmen, Hukukı İslamiyye ve Jstılahatı Fıkhiyye Kamusu, Bilmen Yayınev i, istanbul 1976, ll, 51 I

vd. 3 Vezir Cemaluddin Ebü'J-Hasan ei-Kıftl, İlıbOru 'l-Ulema bi Alıbari 'l-Hukemd, Kah i re 1908, &. 132.

-----------.---.. -_.--. --------~( 308

Page 38: ULUSLARARASI ÇEVRE VE DiN SEMPOZYUMUisamveri.org › pdfdrg › D177626 › 2008_2 › 2008_TURGAYN.pdf · 2018-08-10 · ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU SUMMARY Koran givs

ULUSLARARASI ÇEVRE VE DiN SEMPOZYUMU

İslam dinine göre, canlı olan herhangi bir insana veya başka bir varlığa eziyette bulunmak, ona acı ve ızdırap verip onu rahatsız etmek, caiz değildir. Bu istikamette yapılan zulüm, haksızlık ve verilen acı, karşılıksız kalmayacaktır. Bu tür davranışların karşılığı olan ceza, dünya hayatında hukuk yolu ile uygulanmaktadır. Aksi takdirde, bu ceza ahiret hayatında verilecektir. Nitekim Hz. Muhammed (s.a.v.) bu hususta şu açıklamada bulunmuştur:

"Şu bir gerçektir ki, öteki hayatta hak sahiplerine bütün haklannı ödeyeceksiniz. Hatta boynuzsuz koyun, kendisine vuran boynuzlu koyundan kısas yoluyla hakkını

alacaktır." 1

Hz. Muhammed (s.a.v.) bunu söylerken, insanlara sesleniyorrlu ve bu açı.klamalanyla onlara mesajlar veriyordu. Onun bu açıklamalarına göre işlene hiçbir zulüm, karşılıksız kalmayacaktır; sahip olduğu maddi veya manevi gücü kullanarak başkalarını inciten, onlann hakkını çiğneyerek şu veya bu şekilde onlan rahatsız eden kişiler, mutlaka yaptıklarının cezasını göreceklerdir. Bu haksızlığa uğrayanlar, hayvanlar bile olsa, onlann hakkı yerde kalmayacaktır.

Bir rivayete göre Hz. Muhammed (s.a.), dağlamak suretiyle yüzüne damga vurulmuş bir eşeği görünce, "Allah bunu dağlayana lanet etsin!" 2 diye buyurmuştur.

Kanuni Sultan Süleyman'ın, Şeyhu'l-İslam Zenbilli Ali Cemali Efendiye şöyle bir soru gönderdiği kaydedilir:

Dirahtı (ağacı) sarınca karınca,

Vebal var mıdır kanncayı kınnca?

Zenbilli, Kanuriinin sorusuna aynı estetik boyutta cevap verir:

Yarın Hakkın huzuruna vannca,

Süleyman'dan hakkın alır karınca. 3

Hz. Ali (ö. 40/661), "Bütün dünyayı bana verseler ve buna karşılık bir karıncacığın ağzındaki taneyi almaını isteseler, bu zulmü yapamam" demiştir. Hz. Ali'nin bu sözünden etkilenen Firdevsi, Farsça şu şiiri yazmıştır: ·

"Meyzar muri ke dane-keş est

Ke can dared o can-i şirin hoş est." 4

Bu şiirin Türkçe anlamı şöyledir: Tane çeken bir kanncayı bile incitme. Çünkü onunda canı vardır ve tatlı can, boştur!

Hüseyin Hatemi de Hz. Ali'nin, "Karınlarınızı hayvanlar mezarlığı kılmayınız!" dediğini kaydetmiştir. 5 Hz. Ali'nin bu sözü, et yernede ifrata gitmemenin gerektiğini ifade etmektedir. Günümüzde de bazı hukukçular, hayvan haklannın korunması üzerinde durmakta ve hayvanların, yaşama hakkı ile sınırlı olsa bile, bağımsız hak ehliyetioe sahip olmalannın gerektiğini savunmaktadırlar. 6 Bu hukukçulara göre, "Bütün hayvanlar eşit doğar ve bu kanun hükümleri çerçevesinde yaşama hakkına sahiptirler!" 7 Paris'te 15 Ekim

1 Müsli.m, Birr, 60; İbn Hanbel, Il, 235. 2 Müslim, Libas, 29. 3 Ali Osman Ateş, İslam ve Doğanın Korunması, DOHA YK.O, Adana 2004, s. 6. 4 1smet Sungurbey, Hayvan Hakları, İstanbul Üniversitesi Basımevi, lstanbul1993, s. 195. 5 Sungurbey, Hayvan Hakları, s. 195. 6 Hüsyin Hatemi, Gerçek Kişiler Hukuku, Vedat Kitapçılık, istanbul 2005, s. 29. 7 Hans Hattenhauer, Grımdbegriffe des Bürgerlichen Rechts, Beck-Müncben 1982, XI, 56 vd.

--------_--1(. 309 )s---------

Page 39: ULUSLARARASI ÇEVRE VE DiN SEMPOZYUMUisamveri.org › pdfdrg › D177626 › 2008_2 › 2008_TURGAYN.pdf · 2018-08-10 · ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU SUMMARY Koran givs

ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU

1978'de UNESCO Evi'nde resmen ilan olunan "Hayvan Haklan Evrensel Bildirgesi"nin başlangıcında şu bilgilere yer verilmektedir:

"Bütün hayvaniann haklara sahip olduğu,

Bu hakiann tanınmamasının ve hor görülmesinin, insanların doğaya karşı ve hayvanlarakarşı suç işlemelerine yol açtığı ve açmakta olduğu,

., . -. İnsan türü tarafından öbür hayvan türlerinin de var olma hakkının tarunınasının,

dünyadaki türlerin birlikte var olup bir arada, yan yana yaşamasının temelini oluşturduğu,

Soykırımların (katliamlann) insanlar tarafından işlendiği ve işlenrnek tehlikesi olduğu,

İnsanlann, hayyaniara saygı gösterirlerse, birbirlerine de saygı gösterecekleri,

Hayvanlan gözetme, anlama, saygı gösterme ve sevme eğitiminin · daha çocukluk çağından başlayarak verilmesi gerekti·ği gerekçesiyle aşağıdaki ilkeler ilan olunur:" 1

Bu girişten sonra on dört maddeye yer verilmiş ve bu maddelerden bazıları da, şıklar halinde sıralanmıştır. Burada bütün hayvanların eşit doğduklan, var olma ve saygı görme hakkına sahip bulunduklan belirtilmiş, konu, ciddi ve kapsarob bir şekilde işlenmiştir.

Hüseyin Hatemi, "Hayvanlann etlerinden yararlanmamıza izin verilmesi, bu konuda canavarca davranınamıza izin verilmesi demek değildir. Domuz gibi, etlerinden yararlanmarnıza izin verilmeyen hayvanlardan da nefret etmemize ve bu gibi hayvaniara zulmetınemize asla cevaz yoktur. Allah 'ın her yaratığı, bir hikmet ile yaratılmıştır. D omuzun eti, elbette yenmez. Ancak bu hayvancağızın da çevre temizliğini sağlama, bazı organik atıklan ortadan kaldırma gibi bir görevi vardır. Kedi veya köpek eti de yemiyoruz. Ancak, bu hayvanlardan nefret ediyor muyuz? Hisbir hayvan hususunda zulme izin verilmemiştir. Allah, zulmü sevmez" 2 diyerek, tüm hayvanıara müşfik davranmamızın ve onlara zulmetmemizin gerektiğini anlatmıştır.

Günümüzde, dünyanın çeşitli yerlerinde olduğu gibi Türkiye' de de hayvanlan, çevre ve doğayı korumaya yönelik çalışmalar yapılmakta, bu gaye ile dernekler ve vakıflar kurulmakta, gönüllü kuruluşlar geliştirilmektedir. 3 Çevre ve Orman Bakanlığı da, bu gaye için kurulmuş bulunmaktadır. Aynca bu konudaki çalışmalarla ilgili olarak dış· ülkelerle işbirliğine gidilınektedir. 4 Çünkü çevrenin korunması, tüm insanların ortak geleceğidir. Çevrenin, hayvan ve bitkilerin · korunmaması, tüm dUııya insanlannın geleceğini tehdit etınektedir. Dolayısıyla bütün insanlarm işbirliği yaparak geleceği bu konuda tehdit eden tehlikelere karşı korumak için tedbir almalan gerekmektedir. 5

·

1 Sungurbey, Hayvan Hakları, s. 41. 2 Sungurbey, Hayvan Hakları, s. 198. ·· .. · 3 Bu konuda geniş bilgi içn bkz. Meral Dinçer, Çevre Kuruluşları, Türkiye_Çevre Vakft, Akara 1996, s. 49 vd.;

Engin Ural, Gönüllü Kuruluşlar Konferansı, Türkiye Çevre Vakfi, Ankara l995, s. 13 vd. · 4 Gülün Egeli, Tür!..iyenin Tarım Politikası ve Çevre, Türkiye Çevre Vakfı, Ankara I 997, s. 93 vd. s Gro Harlem Brundtland ve diğerleri, Ortak Geleceğimiz, Oxford University Press, tre. Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu, Türkiye Çevre Vakfı, Ankara 1991, s. 53 vd.; Michael Keating, Ye1yiizü Zirvesin~e

-----------.---.---. -.----.-. -.-.-_-4( 310 ~r--------------------------

Page 40: ULUSLARARASI ÇEVRE VE DiN SEMPOZYUMUisamveri.org › pdfdrg › D177626 › 2008_2 › 2008_TURGAYN.pdf · 2018-08-10 · ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU SUMMARY Koran givs

ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZVUMU

Ekonomik büyüme peşinde koşmak, dünyada ana konu durumuna gelmiş bulunmaktadır. Bunun yanında temiz, düzenli ve sağlıklı bir çevrede yaşamak için gerekli koşullan da sağlamak gerekmektedir. 1 Bunun için insanlar, iyi bir çevre eğitiminden geçirilmelidir 2 ve bu eğitime tabandan başlatılmalıdır. 3 Tüm insanlara, bu konuda her kişinin sorumluluğunun bulunduğu anlayışını aşılamak icap eder. 4

İ-Hayvanlar ve Alıiret Hayatındaki Diriliş

Ahiret inancı, Kur'an'ın son derece önem verdiği bir busustur. Kur'an'da, abiret bayatının çeşitli yönleri hakkında geniş bilgi verilmektedir. Bu arada, kısa hikaye niteliğinde geçmiş insan topluluklarından ve peygamberlerin hayatından dirilmeye örnek olabilecek bazı olaylar anlatılmaktadır. Bu olayiann bazılarında bayvanlara önemli yer verilmektedir. Hayvanlar, sosyal hayatta insanlarla iç içe yaşayan varlıklardır. Öyle ki, ahiret hayatı ile ilgili bilgilerde bile, hayvanlar gündeme gelmektedir.

Kur'an'ın ikinci suresi, Bakara suresidir. Arapça olan "bakara" kelimesi, Türkçe'de inek anlamındadır. Bu surede yer alan bir kıssada bir inekten bahsedildiği için, bu sureye bu isim verilmiştir ve bu kıssada, öldürülmüş bir insanın dirilmesi hakkında bilgi verilmektedir. s

Bir peygamber olan İbrahim (a.s.), yırtıcı kuşlar tarafından parçalanmış, etleri yenilmiş ve kemikleri meydanda kalmış olan bir hayvanı görünce, ölen bir canlının yeniden nasıl dirilip canlanacağını merak etmiş ve bunun üzerine Allah'a yalvarıp dirilme olayını kendisine göstermesini dilemiştir. Bunun üzerine Allah, kendisine bir dirilme olayını

göstermiştir. 6

İbrahim (a.s.), bir peygamber olarak abiret hayatındaki dirilmeye inanıyordu. Ancak dirilme olayını dünya gözü ile görmesi ve kalbinin mutmain olması için Allah 'tan, bazı işaretleri kendisine göstermesini istemişti. Allah, kendisine bir dirilme olayını göstermiş ve bu olay, hayvanlar üzerind~ meydana gelmiştir.

Kur'an'da yer verilen "Ashab-ı Kehf' olayı, Kur'an'da haber verilen dünya hayatındaki maddi dirilme örneklerinden biridir. _ Kur'an'da haber verilen bu hadisenin, verdiği çeşitli ibret ve mesajlar nedeniyle Kur' an'daki tarihi örnekler arasında önemli bir yeri vardır. 7 Kur' an' da bir dirilme örneği olarak haber verilen bu kıssada, "Ashab-ı Kehf' ve onların dirilmelen hakkında geniş bilgi verilmektedir. Aynca bu olayda anlatılan kişilerin yanında, onların köpeği de gündeme getirilmektedir. 8 Kur'an'ın bcişka bir yerinde de, dirilmeye örnek olarak anlatılan bir kıssada hayvana yer verilmektedir. 9

SONUÇ

Değişimin Gündemi, Tilrkiye Çevre Vakfı , Ankara 1993, s. 19 vd.; Engin Ural ve diğerleri, Avrupa Birliği'nde ve Türkiye 'de Çevre Mevzuatı, Tilrkiye Çevre V akfi, Ankara 200 I, s. 29 vd. .

1 Mariade Lourdes Pintasilgo, Geleceğe Özen, Türkiye Çevre Vakfı, Ankara 1996, s. 75 vd.; Cenk Pala, Nüfus, Çevre ve Kafianma Konferansı, Türkiye Çevre Vakfı, AnkaraJ 998, s. 137 vd.; Çelik Aruoba, Gatt ve Çevre, Türkiye Çevre Vakfı, Ankara 1995, s. 17 vd.

2 Ulviye Özer, Orta Asya ve Karadeniz Çevre Konferansı, Türkiye Çevre Vakfı, Ankara 1997, s. 31 vd. 3 John Clark, Kal/anmanın Demokratikleşmesi, tre. ·Serpil Ural, Türkiye Çevre Vakfı, Ankara 1996, s. 106 vd. 4 Erden Kuntalp, Çevre Karıunu 'nun uygulanması, Türkiye Çevre Vakfı, Ankara 1999, s. 16 vd. s Bkz. ei-Bakara 2/72, 73. 6 Bkz. el-Bakara 2/260. 7 Muhammed Abduh, Tevhid Risalesi, tre. Sabri Hizmetli, Ankara 1988, s. 232. 8 Bkz. el-Kehf 18/9-27. 9 Bkz. el-Bakara 2/259.

---------1( 311 )1--------

Page 41: ULUSLARARASI ÇEVRE VE DiN SEMPOZYUMUisamveri.org › pdfdrg › D177626 › 2008_2 › 2008_TURGAYN.pdf · 2018-08-10 · ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU SUMMARY Koran givs

ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU

Kur'an ölçülerine göre baktığımız zaman goruyoruz ki Allah, insanlan diğer

varlıklar arasında üstün bir derecede yaratıınş ve diğer varlıkları, onun istifadesine sunmuştur. İnsan, insanlığını bilirse ve insanlığının gereklerini yerine getirirse, meleklerden daha üstün olan şerefli bir varlık olur. Yok eğer insan, insanlığını idrak etmez ve insan olmanın gereklerini yerine getirmezse, dereeelerin en aşağısına düşer.

Allah'ın yeryüzündeki halifesi olarak yaratılan insanın, Allah'ın överek takdir ettiği şerefli bir makama yükselmesi için, temiz b~ inanca sahip olmakla beraber, çeşitli görevlerini de yerine getirmesi gerekmektedir. Insanın tabiatı koruması, içinid yaşad~ğı maddi ve manevi ortam olan çevreyi temiz tutması, bu kapsamda bitki ve hayvanlan himaye etmesi ve onlara gereken özeni göstermesi, bu görevler arasında önemli bir yer tutmıiktadır. Çünkü dünya ve içindekiler, insanlar için yaratılmıştır. İnsan olmazsa, yeryüzündeki bitki ve hayvanların ne önemi olur! Bitkiler ve hayvanlar, insanlar için vardır. İnsanlar, onlar için var değildir. Diğer çeşitli varlıklar gibi bitkiler ve hayvanlar, insanlar için yararlı olduğu sürece değerlidir. Buna göre şunu asla unutmamak gerekir ki doğa, bitki ve hayvanlar, insansız olabilir ama insan, biçbir zaman onlarsız olamaz.

İnsanın, bu şe!Qlde kainattaki diğer varlıklar arasında tabii bir üstünlükte yaratılması ve kendisine onlardan yararlanma imkanlannın verilınesi, onun, onları hor kullanma ve insanların dışındaki canlılara işkencede bulunma hakkına sahip olması anlamına gelmez. İnsan. diğer canlılar~ işkence etme, onları, yaşama gereklerine uymayan kötü şartlar içerisinde yaşatına ve onlara acı verme hakkına sahip değildir.

Kur'an, insan hayatındaki önem ve ehemmiyetleri nedeniyle bayvan ve bitkilere geniş yer vermekte, birçoğunu isıneo zikretmekte, insanların dünya ve ahiret bayatlarındaki yerine işaretlerde buluillİlaktadır. Kur'an'ın bu derece hayvan ve bitkilerden bahsetmesi, her şeyden önce bunların yaratıcı olan Allah'ın varlığı, birliği, gücü, kuvveti ve yaratıcılığının insanlara aniatılmasını hedeflemektedir. Her sanatın bir sanatkarı bulunduğu gibi, yerden yetişen ve yeryüzünü süsleyen çeşitli bitkilerin, bu bitkiler arasında dolaşan ve havada uçuşarak süzülen çeşitli hayvanların da bir yaratıcısı vardır. O da, her şeyi yaratan, sevk ve idare eden Yüce Allah'tır. İman, ibadet ve dürüstlük, Kur'an'ın anlattığı amaç yani ana konulardır. Genelde diğer konular, bu amaç konular için araç olan konulardır. Kur'an'da, bayvanlar ve bitkiler hakkında verilen bazı bilgileri de, bu şekilde Allah'a iman konusu için araç konular olarak değerlendire biliriz.

Kur'an'da hayvanlar ve bitkiler, insan hayatının ayrılmaz birer parçası olarak tamtıldığı gibi, ahiret hayatında da var olacaklan haber verilmektedir. Kur'an'ın çeşitli ayetlerinde bildirildiğine göre, cennet hayatında bitkilerin en· güzelleri yer alacak, bu hayata tat ve güzellik katacaklardır. Cehennem hayatında da, dünya hayatında bulunan bitkilerin en verimsiz ve yararsızianna benzer bitkiler bulunacaktır.

İnsanın, tabiattan, ond;ıki hayvan ve bitkilerden alacağı çok yönlü ders ve ibretler vardır. Hayvanların, birlik ve .beraberlik halinde düzenli çalışmaları, aralarinda görev taksiıni yapmaları, ilkelerine uymaJan, çalışkan olmalan, görevlerini tam ve eksiksiz bir şekilde yerine getirmeleri, birbirlerinin tabii hakianna saygıh davranıp riayet etmeleri, insanlara önemli mesajlar vermektedir.

Hayvaniann her birinin kendilerine göre dilleri vardır ve her biri dilin hür ve özgürdür. Her hayvan; kendi diliyle tabiata ayn bir güzelliği katmaktadır. Atların kişnemesi, koyun ve kuzularm melemesi, Aslanın kükremesi, bülbül, keklik ve diğer kuş türlerinin güzel ötüşleri, insanı farklı şekillerde .duygulandırrnakta, her birinin o hali, edebi yazılara konu ola bilmektedir. · .. ·

Bitki ve hayvanlar, insan hayatının her safhasında ~~~ID.ıi yer almaktadır. İnsanlar, bitkilerden beslenip gıda aldığı gibi, onlardan çeşitli ilaçlan da yapmaktadır. Bitkiler, çeşitli

312

Page 42: ULUSLARARASI ÇEVRE VE DiN SEMPOZYUMUisamveri.org › pdfdrg › D177626 › 2008_2 › 2008_TURGAYN.pdf · 2018-08-10 · ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU SUMMARY Koran givs

ULUSLARARASI ÇEVRE VE DİN SEMPOZYUMU

hastalıklara karşı korunınada ve onları tedavi etmede etkili olmaktadır. Hayvanlar da aynı şekilde insan hayatında önemli bir yer tutmaktadır. İnsanlar, hayvanlardan beslenir, onlardan elde ettikleri yün ve cilt gibi şeylerle giyinir, onları tarım ve ulaşımda kullanırlar. Ayrıca bitkiler de hayvanlar da dünya hayatının birer süsüdür. Y eşiiliğin kapladığı, çiçeklerin süslediği, kuş ve kelebeklerin uçuştuğu ve çeşitli hayvanların yayılıp otladığı bir manzara, insana cennetten bir görünüm arz etmektedir.

Hayvan ve bitkileri koruma, aynı zamanda insan haklan ile ilgili bulunan bir konudur. Çünkü yeryüzündeki bitki ve hayvanlar, yalnız bizi değil, . aynı zamanda diğer insanlan da ilgilendirmektedir. Hem hayvanlardan hem de bitkilerden tüm insanlar yararlanm~adır. Bunlara zararlı olmak veya bunları gereğinden fazla harcamak, başka insanların hakkını çiğnemek anlamına gelmektedir. Bitki ve ayvanlan sevmeyen, insanlan da sevmez. İnsanı seven, onun hakkını göz önünde bulunduran, insan hayatının devamında önemli rol oynayan bitki ve hayvanlan da sever ve korur.

Hz. Muhammed (s.a.v.) daha sanayileşmenin olmadığı dönemlerde çevreyi korumaya yönelik tedbirler alarak Mekke, Medine ve Taif bölgelerini harem alanı ilan ederek buralarda ağaç kesmeyi ve hayvan aviarnayı yasaklamıştır. Bugün için sanayi artıklannın doğayı büyük ölçüde kiTlettiğini görmekteyiz. Bütün yetkililerin, bu konuda kendilerine düşen görevi yerine getirmek suretiyle tabiatın tahrip edilmesini önlemek için gereken tedbirleri almaları, son derece önemli bir zorunluluktur. Bu problem, artık dünya· milletlerinin ortak problemi haline gelmiştir.

Bu gibi nedenlerden dolayı, insan olarak çevreyi korumaya, hava kirliliğini

önlemeye, tabiatın birer süsü olan hayvan ve bitkileri korumaya azami derecede özen göstermeliyiz. Yeryüzündeki bitki ve hay-vanların ·sayısı, sınırlıdır. Onları azaltmamalı, çoğalmalan için katkıda bulunmalıyız.

-----. _-__ .-. _-_ --_-1(313 )~----------