uluslararasi stratejİk...uluslararasi stratejİk ve sosyal araŞtirmalar sempozyumu bildiri...
TRANSCRIPT
ULUSLARARASI STRATEJİK
VE SOSYAL ARAŞTIRMALAR
SEMPOZYUMU Bildiri Özetleri Kitabı
INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON STRATEGIC AND
SOCIAL RESEARCHES
Abstract Book
Editörler/Editors:
Doç. Dr. Reyhan ŞAHİN ALLAHVERDİ
Dr. Öğr. Üy. Sibel AKOVA Lect. Velida KIJEVCANIN ZIMONJIC
Bu kitabın tüm hakları yazarına ve yayıncısına aittir.
ULUSLARARASI STRATEJİK
VE SOSYAL ARAŞTIRMALAR SEMPOZYUMU Bildiri Özetleri Kitabı
INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON STRATEGIC AND
SOCIAL RESEARCHES
Abstract Book
Editörler/Editors:
Doç. Dr. Reyhan ŞAHİN ALLAHVERDİ
Dr. Öğr. Üy. Sibel AKOVA
Lect. Velida KIJEVCANIN ZIMONJIC
ISBN: 978-605-7501-27-1
Genel Yayın Yönetmeni
Cuma AĞCA
Sayfa Düzeni / Kapak
Hakan ONAT
Baskı & Cilt
Berikan Matbaacılık / Gersan-ANKARA
Matbaa Sertifika No: 13642
YAYINEVİ
BERİKAN YAYINEVİ
Kültür Mah. Kızılırmak Cad. Gonca Apt. No: 61/6
Çankaya-Kızılay/ANKARA
Tel: (0312) 232 62 18 Fax: (0312) 232 14 9
III
İÇİNDEKİLER
Önsöz ............................................................................................................................................... IX
Katılımcı Listesi ............................................................................................................................. X
Sempozyum Kurulları .............................................................................................................. XII
Anti-Ottoman Narrative in Bulgaria. A Short History .................................................... 1 Asistant Profesor, Dimitar V. Atanassov
Bitki Kompozisyonlarının Yol Ağaçlandırmalarında Önemi ....................................... 2 The Importance of Plant Composıtıons on Road Plantatıons Arş. Gör. Makbulenur BEKAR- Arş. Gör. Demet Ülkü GÜLPINAR SEKBAN
Tekstil Çalışanlarının İşe Yönelik Tutumlarının İncelenmesi .................................... 4 Investigation of Attitudse Towards Job of Textile Workers Dr. Öğr. Üyesi, Emine GENÇ
Yeni Teşvik Unsuru Olarak Stratejik Yatırım Desteklerinin Dış Ticaret Açığı Üzerine Etkisi ............................................................................................... 6 Dr. Öğr. Üyesi, Hasan LÖK
Dipnotlar Nezdinde Çevirmen Kimliği: Manzum Eser, Mensur Çeviri ................... 7 Arş. Gör. Dilber ZEYTİNKAYA
Naftalı Bennett’in “İsrail İstikrar Gişirimi” ......................................................................... 8 Naftali Bennett’s “Israel Stabilitiy Initiative” Doç. Dr. Diren ÇAKMAK
Economic Factors That Have İnfluenced Tourism in Developing Countries: ... 10 Konul M. Nuriyeva
Zvornik Sancağı Nahiyelerinin Toponimisi ..................................................................... 11 Toponymy of the Districts of the Principality of Zvornik Sanjak Prof. dr. sc. Amira Turbić-Hadžagić
The Local Elite and The Rise of Nationalism in Togo (1884-1960) ...................... 12 Ph.D. Têtê Jean-Philippe GUNN
Malling of The World: Festivalization of Consumption ............................................. 13 Dr. Öğretim Üyesi, Hande BİLSEL
Sağlık Alanı İçin Yeni Bir Bağımsız İdari Otorite Model Önerisi ............................ 14
A New Independent Administrative Authority Model for the Healthcare Field Öğr. Gör., Dr. Cemre Eda YAR - Prof. Dr. Emine ORHANER
IV
Milli Mücadele’de Şark Siyaseti Ve Orta Asya Türk Devletleri ile İlişkiler ................................................................................................................ 17 Eastern Politics and Relationship Central Asian Turkish States in the National Struggle Nurten AY
The Role of Regional Organizations in The Azerbaijani-Turkish Relations ...... 19 Ph. D. Ruhangiz ALİYEVA - Ph. D. Shirinova ULVİYYA
İşgörenlerin Demografik Özelliklerinin Mesleki Tükenmişliklerine Etkisi ....... 21 The Effect of the Demographic Characteristics of the Employees’ on the Professional Burnout Dr. Öğr. Üyesi, Emine GENÇ
Yalın Yönetim ve Yalın Lojistik Kavramlarının İrdelenmesi .................................... 23 Interpretatıon of Concepts Lean Managment And Lean Logıstıcs Dr. Öğr. Üyesi, Gözde YANGINLAR - Dr. Öğr. Üyesi, Nurgün BAL
Land Market in Adana Province Of Turkey Türkiye’nin Adana İlinde Arazi Piyasası .......................................................................... 25 Ufuk GÜLTEKİN, Seyit HAYRAN, Metin TÜRKER, Handan AKÇAÖZ, Gürsel KÜSEK, Şinasi AKDEMİR
The Linguistic Basis of Foreign Language Learning and Teaching ....................... 26 Yabancı Dil Öğrenim ve Öğretiminin Dilbilimsel Temelleri Dr. Öğretim Üyesi, İsmail ERTON
Bireysel Başvuru Yolunda Mağdur Statüsünün Kaybı ................................................ 28 Loss of Victim Status on the Individual Application Procedure Arş. Gör. Fatih SÜNGÜ
Finansal Yönetim, Finansal Stres, Finansal Memnuniyet Ve Yaşam Memnuniyeti İle Hanehalkı Borçlanma Düzeyi Arasındaki İlişkinin Belirlenmesine Yönelik Bir Çalışma ................................................................. 30 A Study For Determining The Relationship Between Financial Management, Financial Stress, Financial Satisfaction, Life Satisfaction And Household’ Debt Level Prof. Dr. Arzu ŞENER - Doktora Öğrencisi, Aysel Anıl GÜNDÜZALP
Materyalizmin Borçlanma, Harcama Eğilimi ve Yaşam Memnuniyeti Üzerindeki Etkisi ............................................................................. 32 The Effect of Materialism on Debt, Tendency of Spending and Life Satisfaction Prof. Dr. Arzu ŞENER - Doktora Öğrencisi, Aysel Anıl GÜNDÜZALP
Donanma Mecmuası’nda Amerika İle Alakalı Yazılar ................................................. 34 Writings Related to the America in Donanma Mecmuası Dr. Öğretim Üyesi, Mehmet Ali KARAMAN
V
The Safety Character of the Black Sea in the History Process: The Role of Straits and the Freedom Interests in Russia................................................................... 36 Tarihi Süreç İçerisinde Karadeniz’in Güvenliği Meselesi: Boğazların Rolü ve Rusya’nın Özgürlük Arayışları Dr. Öğretim Üyesi, Mehmet Ali KARAMAN
Mekânsal Etkileşimler Bağlamında Finike Mermer Ocakları .................................. 38 Finike Marble-quarries as a Case Study of Land Teleconnections Dr. Öğr. Ü. Aylin YAMAN KOCADAĞLI
Parasosyal İlişki İle Yaşam Doyumu Arasındaki İlişki: Üniversite Öğrencileri Örneği ............................................................................................... 40 Relationship Between Parasocial Interaction and Life Satisfaction: Example of University Students Sunay ORHAN – Doç. Dr. Nuray TAŞTAN
Anglo-Sakson Yaklaşımın Denetime Etkisi ..................................................................... 41 The Effect of Anglo-Saxon Approach to Audit Dr. Öğr. Üyesi, Mahmut Sami ÖZTÜRK - Yüksek Lisans Öğrencisi, Sevim AĞAÇ
Stokların Tms/Tfrs, Bobi Frs ve Tek Düzen Muhasebe Sistemi Açısından Değerlendirilmesi ................................................................................................. 43 Evaluation of Inventories in terms of IAS/IFRS, BOBI FRS and Uniform Chart of Accounts Dr. Öğr. Üyesi, Oğuzhan ÇARIKÇI - Yüksek Lisans Öğrencisi, Bahar YAMAN
İnsancıl Hukuk Açısından El-Kaide Mensuplarının Hukuki Statüsü ..................... 45 The Legal Status of Al-Qaeda Members from the Point of Humanitarian Law Emine AKAR
Teachers' Views on the Implementation of the Secondary School 9th Grade New Curriculum .................................................................................................... 47 Dr. Öğr. Üyesi, Halük Ünsal
Yeni Ortaokul Türkçe 5. Sınıf Öğretim Programının Eski Öğretim Programıyla Karşılaştırılması ................................................................... 48 Comparison Of Secondary School 5th Class Turkish Lesson New Curriculum With The Former One Dr. Öğr. Üyesi, Halük Ünsal
II. Meşrutiyet’e Giden Süreçte Balkan Şehirlerinde Suç ve Asayiş: Selanik Örneği ............................................................................................................................. 50 Crime and Public order in the Balkan Cities during the period towards the Second Constitutionalist Period: Salonika Sample Gamze CEYLAN
VI
Sinop İdadisi ................................................................................................................................ 53 Idadi School of Sinop Prof. Dr. Şevki DUYMAZ
Okul Öncesi Öğretmenlerinin Çocuğu Tanıma ve Değerlendirme İle İlgili Görüşleri ....................................................................................................................... 54 Preschool Teachers 'Views on Children's Recognition and Evaluation Doç. Dr. Fatma ÇALIŞANDEMİR - Öğr. Gör. Mine GÖL
Karadağ'in (Fethiye) Fiziki Coğrafya Özellikleri ........................................................... 55 Physical Geographical Characteristics of Karadağ (Fethiye) Dr. Öğrt. Cihan BAYRAKDAR - Dr. Öğrt. Zeynel ÇILĞIN - Dr. Öğrt. Fazie SARIŞ
Research Into The Classroom Management Problems Encountered By The Teachers With Meskhetian (Ahiska) Immigrant Students ........................ 57 Asst. Prof. Dr. Fethi KAYALAR - Türkan GÜLER
Türk Milliyetçiliğinin Sosyal Medyada Temsili: MHP Milletvekillerinin Sosyal Medya Kullanımı .......................................................... 58 The Representation of Turkish Nationalism on Social Media: The Usage of Social Media of MHP Parliament Members Dr. Süleyman GÜNGÖR
Uluslararası Hukukta Hiçbir Devletin Egemenliği Altında Olmayan Alanlar: Antarktika Örneği ................................................................................. 60 The Areas which is not Under Sovereignty of any State in International Law: The Example of Antarctica Arş. Gör. Zeynep SEYİTOĞLU DANIŞMAN
Kazak Aydınlarının Kadın Haklarıyla İlgili Çalışmalarına Bir Bakış ..................... 62 A Glance On Studies of Kazakh İntellectuals On Women Rights Doktora Öğrencisi, Nassiba JUNAYEVA
Türkiye’de Yerel Kültürel Farklılıklarda Kadın Söylemi Üzerine .......................... 63 Prof. Dr. Ümit AKCA
Chicago Okulu ve Chicago Kent Peyzajı’na Etkileri ...................................................... 64 Chicago School and the Effects on Chicago City Landscape Arş. Gör. Abdullah ÇİĞDEM - Arş. Gör. Duygu AKYOL - Dr. Öğr. Doruk Görkem ÖKAN
Lake Chad Basin Commission and The War on terrorism: The case of Boko Haram ......................................................................................................... 66 Meirama Garba MOUSSA
Kültürler Arası İletişim Bağlamında Eurovizyon Şarkı Yarışmaları: Sırbistan-Bosna Hersek Örneklemi .................................................................................... 67 Eurovision Song Contents in the Context of Intercultural Communication: Ukraine Sample: Dr. Öğr. Üyesi, Sibel AKOVA
VII
Reklamlarda Karar Vermeyi Tetikleyen Bilinçaltı Unsurlar .................................... 70 Subconscıous Factors That Trıgger to Gıve Decısıons in Advertısıng Yüksek Lisans Öğrencisi, Cüneyt GÖK - Dr. Öğr. Üyesi, Nursan KORUCU TAŞOVA
The DAESH Phenomenon in Turkey .................................................................................. 72 Ph. D. Andreea Stoian KARADELİ
Uncertainty and Weaknesses in International Security Around the Black Sea Region ................................................................................................ 73 Ph. D. Eugene Kogan
Ergenlerde Cinsiyet ve Toplumsal Cinsiye Rollerine Göre Okula Yabancılaşmanın İncelenmesi .............................................................................................. 74 Doç. Dr. Öner ÇELİKKALELİ - Doç. Dr. Mim Sertaç TÜMTAŞ
Hicri 1105 ve 1106 Tarihli Basra Eyaleti Evkaf Defterlerine Göre Basra’da Bulunan Vakıflar ve Eserleri ................................................................................................. 76 According to the Vaqfs Defters Dated Hıjrı 1105 and 1106, the Foundations and Their Buildings in Basra Province Doç. Dr. Reyhan ŞAHİN ALLAHVERDİ
Eğitim ve Sosyal Dışlama İlişkisi Üzerine Bir Tartışma ............................................. 78 A discussion on the relationship between education and social exclusion Doç. Dr. Mim Sertaç TÜMTAŞ - Doç. Dr. Öner ÇELİKKALELİ
Decisive Factors in Recent Security Policies: Immigration and Refugees ..................................................................................................... 80 Assoc. Prof. Ph.D. Mim Sertaç TÜMTAŞ
Lifelong Learning As Base For Sustainable Development ........................................ 81 Lect. Velida KIJEVCANIN ZIMONJIC
IX
ÖNSÖZ ve TEŞEKKÜR
Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Dergisi ve Romanya’da çalışmalarını sür-
düren Middle East Political And Economic İnstitute’nin destekleriyle ikincisi
gerçekleştirilen Uluslararası Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Sempozyumu,
farklı disiplinlerden akademisyenlerin çalışmalarını paylaşmasına ve tartışma-
sına katkı sağlamak maksadıyla düzenlenmektedir. II. Uluslararası Stratejik ve
Sosyal Araştırmalar Sempozyumu özellikle sosyal bilimler alanında çalışan yerli
ve yabancı akademisyenlerin katılımı ile başarılı bir şekilde gerçekleştirilmiştir.
Türkiye, Azerbaycan, Bosna-Hersek, Kazakistan, Romanya, Bulgaristan, Sırbis-
tan, Togo ve Kamerun olmak üzere farklı ülkelerden gelen katılımcıların sun-
duğu bildirilerin özetini kısa sürede yayınlamış olmaktan mutluluk duyuyoruz.
Tarih, Edebiyat, Eğitim Bilimleri, İletişim, İktisadi ve İdari Bilimler alanla-
rında sunulan bildiriler ile çok değerli veriler ortaya konulmuş ve tartışılmıştır.
Bu bildiri özetleri kitabında, sosyal bilimlerin farklı alan ve konularından oluşan
çok sayıdaki bilimsel çalışma yer almaktadır. Bu vesileyle II. Uluslararası Stra-
tejik ve Sosyal Araştırmalar Sempozyumu’nun düzenleme kurulunda ve bilim
kurulunda yer alan bilim insanlarına, teşekkür ederiz. Gerek bildiri sunumuyla
katılan gerekse manevi desteğini esirgemeyen değerli bilim insanlarına ve
emeği geçen herkese ayrı ayrı teşekkür ederiz.
Saygılarımızla,
Doç. Dr. Reyhan ŞAHİN ALLAHVERDİ
Dr. Öğr. Üyesi Sibel AKOVA
Lect. Velida KIJEVCANIN ZIMONJIC
X
Katılımcı Listesi
Prof. Ph.D. A. Şevki DUYMAZ ,TÜRKİYE
PROF. PH.D. SC. AMİRA TURBİĆ HADŽAGİĆ, Bosnia and Herzegovina
Prof. Ph.D. Arzu ŞENER, Türkiye
Prof. Ph.D. Emine ORHANER, Türkiye
Prof. Ph.D. Handan AKÇAÖZ, Türkiye
Prof. Ph.D. Ümit AKCA, Türkiye
Prof. Ph.D. Şinasi AKDEMİR, Türkiye
Assoc. Prof. Ph.D. Diren ÇAKMAK, Türkiye
Assoc. Prof. Ph.D. Fatma ÇALIŞANDEMİR, Türkiye
Assoc. Prof. Ph.D. Mim Sertaç TÜMTAŞ, Türkiye
Assoc. Prof. Ph.D. Nuray TAŞTAN, Türkiye
Assoc. Prof. Ph.D. Öner ÇELİKKALELİ, Türkiye
Assoc. Prof. Ph.D. Reyhan ŞAHİN ALLAHVERDİ, Türkiye
Asst. Prof. Ph.D.Aylin YAMAN KOCADAĞLI, Türkiye
Asst. Prof. Ph.D Cihan BAYRAKDAR, Türkiye
Asst. Prof. Ph.D. Dimitar ATANASSOV, Bulgaria
Asst. Prof. Ph.D.Doruk Görkem ÖZKAN, Türkiye
Asst. Prof. Ph.D.Elif TOKDEMİR DEMİREL, Türkiye
Asst. Prof. Ph.D.Emine GENÇ, Türkiye
Asst. Prof. Ph.D Fazie SARIŞ, Türkiye
Asst. Prof. Ph.D.Fethi KAYALAR, Türkiye
Asst. Prof. Ph.D.Gözde YANGINLAR, Türkiye
Asst. Prof. Ph.D.Halük ÜNSAL, Türkiye
Asst. Prof. Ph.D.Hande BİLSEL, Türkiye
Asst. Prof. Ph.D.Hasan LÖK, Türkiye
Asst. Prof. Ph.D. İsmail ERTON, Türkiye
Asst. Prof. Ph.D.Mahmut Sami ÖZTÜRK, Türkiye
Asst. Prof. Ph.D.Mehmet Ali KARAMAN, Türkiye
Asst. Prof. Ph.D.Nursan KORUCU TAŞOVA, Türkiye
Asst. Prof. Ph.D.Nurgün BAL, Türkiye
Asst. Prof. Ph.D.Oğuzhan ÇARIKÇI, Türkiye
Asst. Prof. Ph.D. Seda HATİPOĞLU, Türkiye
Asst. Prof. Ph.D. Sibel AKOVA, Türkiye
Asst. Prof. Ph.D. Ufuk GÜLTEKİN, Türkiye
Asst. Prof. Ph.D. Zeynel ÇILĞIN, Türkiye
Ph.D. Eugene KOGAN, Georgia
XI
Ph.D. Seda KUŞÇU ÖZBUDAK, Türkiye
Ph.D. Gürsel KÜSEK, Türkiye
Ph.D. Süleyman GÜNGÖR, Türkiye
Ph.D. Ruhangiz ALİYEVA, Azerbaijan
Ph.D. Ulviyya SHİRİNOVA, Azerbaijan
Ph.D. Ünal ACAR, Türkiye
Ph.D. Metin TÜRKER, Türkiye
Ph.D. Têtê Jean-Philippe GUNN, Togo
Lect. Ph.D. Cemre Eda YAR, Türkiye
Lect. Mine GÖL, Türkiye
Lect. Velida KIJEVCANIN ZIMONJIC, Serbia
Res. Asst. Abdullah ÇİĞDEM, Türkiye
Res. Asst. Demet Ülkü GÜLPINAR SEKBAN, Türkiye
Res. Asst. Dilber ZEYTİNKAYA, Türkiye
Res. Asst. Duygu AKYOL, Türkiye
Res. Asst. Fatih SÜNGÜ, Türkiye
Res. Asst. Kıymet KAYA, Türkiye
Res. Asst. Makbulenur BEKÂR, Türkiye
Res. Asst. Seyit HAYRAN, Türkiye
Res. Asst. Türkan GÜLER, Türkiye
Res. Asst. Zeynep SEYİTOĞLU DANIŞMAN, Türkiye
Ph.D. Candidate Andreea STOIAN KARADELİ, Romania
Ph.D. Student, Ali YILMAZ, Türkiye
Ph.D. Student Aysel Anıl GÜNDÜZALP, Türkiye
Ph.D. Student, Konul NURIYEVA, Azerbaijan
Ph.D. Student Nurbanu BULGUR, Türkiye
Ph.D. Student Meirama Garba MOUSSA, Cameroon
Ph.D. Student, Murad SEVDİMALLYEV, Azerbaijan
Ph.D. Student Nassiba JUNAYEVA, Kazakhistan
Ph.D. Candidate Sunay ORHAN, Türkiye
MA Student Bahar YAMAN, Türkiye
MA Student Cüneyt GÖK, Türkiye
MA Student Emine AKAR, Türkiye
MA Student Emine Ruveyda BAHÇECİ KOCA, Türkiye
MA Student Gamze CEYLAN, Türkiye
MA. Student, Nurten AY, Türkiye
MA Student Sevim AĞAÇ, Türkiye
XII
SEMPOZYUM KURULLARI
Düzenleme Kurulu Başkanı
Doç. Dr. Reyhan ŞAHİN ALLAHVERDİ, (Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Türkiye)
Düzenleme Kurulu
Prof. Dr. Abdullah Şevki DUYMAZ, Süleyman Demirel Üniversitesi, Türkiye
Prof. Dr. Amira TURBİC-HADŽAGİĆ, University of Tuzla, Bosna and Herzegovina
Prof. Dr. Bozkurt Zakir AVŞAR, Gazi Üniversitesi, Türkiye
Prof. Dr. Hasret ÇOMAK, İstanbul Arel Üniversitesi, Türkiye
Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, Türkiye
Prof. Dr. Šerbo RASTODER, Montenegro University, Montenegro
Doç. Dr. Silviu NATE, Lucian Blaga University, Sibiu, Romania
Doç. Dr. Mim Sertaç TÜMTAŞ, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Türkiye
Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Ali KARAMAN, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Türkiye
Dr. Öğr. Üyesi Nurhodja Akbulaev, Azerbaijan State University of Economics in Baku,
Azerbaijan
Dr. Öğr. Üyesi Sibel AKOVA, Yalova Üniversitesi, Türkiye
Dr. Sugra İngilab HUMBATOVA, Azerbaijan State University of Economics (UNEC),
Baku, Azerbaijan
Öğr. Gör. Andreea STOİAN KARADELİ, Sakarya Üniversitesi, Türkiye
Öğr. Gör. Velida KIJEVCANIN, State University of Novi Pazar, Serbia
Bilim Kurulu
Prof. Dr. Abdurahman UZUNASLAN, Türk Tarih Kurumu, Türkiye
Prof. Dr. Adrian POP, National University of Political Science and Public Administra-
tion (NUPSPA) Romania.
Prof. Dr. Ahmet ŞİMŞEK, İstanbul Üniversitesi, Türkiye
Prof. Dr. Ali TÜRK, Süleyman Demirel Üniversitesi, Türkiye
Prof. Dr. Bayram KODAMAN, Emekli Öğretim Üyesi, Türkiye
Prof. Dr. Cenk DEMİRKIRAN, Beykent Üniversitesi, Türkiye
Prof. Dr. Cezmi ERASLAN, İstanbul Üniversitesi, Türkiye
Prof. Dr. Funda Savaş GÜN, Doğuş Üniversitesi, Türkiye
Prof. Dr. Gulmira SULTANGALIEVA Al- Farabi Kazakh National Universty, Kazakistan
Prof. Dr. Hüseyin MUŞMAL Selçuk Üniversitesi, Türkiye
Prof. Dr. Hasret Çomak, Arel Üniversitesi, Türkiye
Prof. Dr. Hüseyin GÜL Süleyman Demirel Üniversitesi, Türkiye
Prof. Dr. İbrahim Attila ACAR, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi, Türkiye
Prof. Dr. Mehmet Ali ÜNAL, Pamukkale Üniversitesi, Türkiye
XIII
Prof. Dr. Mehmet Sezai TÜRK, Gazi Üniversitesi, Türkiye
Prof. Dr. Metin AYIŞIĞI, Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Türkiye
Prof. Dr. Mustafa ALKAN, Gazi Üniversitesi, Türkiye
Prof. Dr. Mustafa ÇOLAK, Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Türkiye
Prof. Dr. Osman KÖSE, Polis Akademisi, Türkiye
Prof. Dr. Ramazan ARMAĞAN Celal Bayar Üniversitesi, Türkiye
Prof. Dr. Rıza KARAGÖZ, Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Türkiye
Prof. Dr. Redžep ŠKRİJELJ, Novi Pazar State University, Serbia
Prof. Dr. Šerbo RASTODER, Montenegro University, Montenegro
Prof. Dr. Serdar SALMAN, Marmara Üniversitesi, Türkiye
Prof. Dr. Suat KOLUKIRIK, Akdeniz Üniversitesi, Türkiye
Prof. Dr. Süleyman İNAN, Pamukkale Üniversitesi, Türkiye
Prof. Dr. Türkan ERDOGAN, Pamukkale Üniversitesi, Türkiye
Prof. Dr. Ümit AKÇA, Süleyman Demirel Üniversitesi, Türkiye
Prof. Dr. Vasile SIMILEANU, GeoPolitica Dergisi, Romani
Prof. Dr. Yüksel METİN, Süleyman Demirel Üniversitesi, Türkiye
Prof. Dr. Ziya GENÇEL, Akdeniz Üniversitesi, Türkiye
Doç. Dr. Aiunur NOGAYEVA L. N. Gumilyov Eurasian National University, Kazakistan
Doç. Dr. Aynur KADİMALİYEVA,Azerbaijan State University of Economics in Baku,
Azerbaijan
Doç. Dr. Bilgin ÇELİK, Dokuz Eylül Üniversitesi, Türkiye
Doç. Dr. Cevdet KIRPIK, Erciyes Üniversitesi, Türkiye
Doç. Dr. Esma İGÜS, Mimar Sinan Üniversitesi, Türkiye
Doç. Dr. Erdal AKSOY, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, Türkiye
Doç. Dr. Ebru TAYSİ, Süleyman Demirel Üniversitesi, Türkiye
Doç. Dr. Fariz AHMADOV, Azerbaijan State University of Economics in Baku, Azerbai-
jan,
Doç. Dr. Feyza KURNAZ ŞAHİN, Afyon Kocatepe Üniversitesi, Türkiye
Doç. Dr. Fikret ÖZCAN, Süleyman Demirel Üniversitesi, Türkiye
Doç. Dr. Gürsoy ŞAHİN, Afyon Kocatepe Üniversitesi, Türkiye
Doç. Dr. Hakan Mehmet KİRİŞ, Süleyman Demirel Üniversitesi, Türkiye
Doç. Dr. Hakan KARAGÖZ, Süleyman Demirel Üniversitesi, Türkiye
Doç.Dr. Mehmet Gökhan GENEL Yalova Üniversitesi, Türiye
Doç. Dr. Mim Sertaç TÜMTAŞ, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Türkiye
Doç. Dr. Natiq QURBANOV, Azerbaijan State University of Economics in Baku, Azer-
baijan
Doç. Dr. Nevzat ARTUÇ, Adıyaman Üniversitesi, Türkiye
Doç. Dr. Sevcan YILDIZ, Akdeniz Üniversitesi, Türkiye
Doç. Dr. Selim Hilmi ÖZKAN, Yıldız Teknik Üniversitesi, Türkiye
Doç. Dr. Silviu NATE, Lucian Blaga University, Sibiu, Romania.
XIV
Doç. Dr. Südabe SALİHOVA, Azerbaijan State University Of Economics in Baku, Azer-
baijan
Doç. Dr. Tuncay Ercan SEPETÇİOĞLU, Adnan Menderes Üniversitesi, Türkiye
Doç. Dr. Uğur ÜÇÜNCÜ, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Türkiye
Doç. Dr. Qadir BAYRAMLI, Azerbaijan State University Of Economics in Baku, Azerba-
ijan
Dr.Öğr. Üyesi Esra ÖZSÜER, İstanbul Üniversitesi, Türkiye
Dr. Öğr. Üyesi Eyüp KUL, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Türkiye
Dr. Öğr. Üyesi Ezgi DEMİREL, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Türkiye
Dr. Öğr. Üyesi Hale KIRMIZIOĞLU, Ahi Evran Üniversitesi, Türkiye
Dr. Öğr. Üyesi Kemal DAŞCIOĞLU, Pamukkale Üniversitesi, Türkiye
Dr. Öğr. Üyesi Murat YILDIZ, Gebze Teknik Üniversitesi, Türkiye
Dr. Öğr. Üyesi Murat KILIÇ, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi, Türkiye
Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Akif ALTUNAY, Süleyman Demirel Üniversitesi, Türkiye
Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Ali KARAMAN, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Türkiye
Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Çağlayan ÖZKURT, Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Türkiye
Dr. Öğr. Üyesi Nurten Kiriş YILMAZ, Süleyman Demirel Üniversitesi, Türkiye
Dr. Öğr. Üyesi Nalan Damla YILMAZ USTA, Süleyman Demirel Üniversitesi, Türkiye
Dr. Öğr. Üyesi Nil ORBEYİ , Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Türkite
Dr. Öğr. Üyesi Orkun KOCABIYIK, Akdeniz Üniversitesi, Türkiye
Dr. Öğr. Üyesi Serkan ÖZTÜRK Yalova Üniversitesi Türkiye
Dr. Öğr. Üyesi Sibel HATTAP, Işık Üniversitesi, Türkiye
Dr. Öğr. Üyesi Şahin EKBER, Azerbaijan State University of Economics in Baku, Azer-
baijan
Dr. Öğr. Üyesi Turan KOCABIYIK, Süleyman Demirel Üniversitesi, Türkiye
Dr. Öğr. Üyesi Yelda ÖZKOÇAK, Beyket Üniversitesi, Türkiye
Dr. Öğr. Üyesi Zişan Korkmaz ÖZCAN, Süleyman Demirel Üniversitesi, Türkiye
Dr. Çiğdem TEMPLE, Northern Virginia Community College, Virginia ABD
Dr. Elşen MEMMEDLİ, Azerbaijan State University Of Economics in Baku, Azerbaijan
Dr. Nazim CAFEROV, Azerbaijan State University Of Economics in Baku, Azerbaijan
Dr. Nurkhodja AKBULAEV, Azerbaijan State University of Economics in Baku, Azerba-
ijan
Dr. Oqtay QULİYEV, Azerbaijan State University of Economics in Baku, Azerbaijan
Dr. Raqif QASIMOV, Azerbaijan State University of Economics in Baku, Azerbaijan
Dr. Servet Avşar, Türkiye
Dr. Sugra İngilab HUMBATOVA, Azerbaijan State University of Economics in Baku,
Azerbaijan
Öğr. Gör. Velida KIJEVCANIN, State University of Novi Pazar, Serbia
Flavius Caba-Maria, President Middle East Political and Economic Institute, Romania
1
Anti-Ottoman Narrative in Bulgaria. A Short History
Dimitar V. Atanassov
Asistant Profesor, Ph. D, Bulgarian Academy of Sciences
Abstract: The paper is based on the methodological presumption, that
history narrative could be interpreted as social construction tool. Thus, the main
approach is deconstructive. The aim of the author is to trace back the history of
the anti-Ottoman narrative as used for social project purposes in its main epi-
sodes. It is stated, that the history narrative in anti-Ottoman mode emerged not
in the very beginning of the Modernization process in Bulgaria, but later, and in
the moment, when the revolution and liberty rhetoric set as systematized by the
French Revolution, was imported after a long transmission. It reached its peak
after the so-called Liberation, when the delineation between the past and the
actual social project became conditio sine qua non. Anti-Ottoman narration of
history was also social trend in the late socialism, when the idea of the “deep,
national culture”, thought in a revolutionary way in accordance with the Marx-
ist-Leninist ideology was meant to divert the peoples’ attention from the ad-
vancing economic crisis.
The anti-Ottoman narration in history is still active. While removed from
school textbooks, it is still persistent in the oral narrative modes, carried out by
elderly people, teachers, politicians and opinion makers. It could be related to
the process of the emergence of the populism in Europe, but it has Balkan par-
ticularities. In Bulgaria, for instance, nationalism was always in active position.
That’s the reason why examples for everyday cohabitation between different
nations are still not part of the history narrative for social consumption.
Key Words: Anti-Ottoman narrative, Social Construction, History and
İdeology Planning.
2
Bitki Kompozisyonlarının Yol Ağaçlandırmalarında Önemi The Importance of Plant Composıtıons on Road Plantatıons
Makbulenur BEKAR
Arş. Gör. Karadeniz Teknik Üniversitesi
Demet Ülkü GÜLPINAR SEKBAN
Arş. Gör. Karadeniz Teknik Üniversitesi
Öz: Günümüzde artan nüfus ve endüstrileşme sonucu ortaya çıkan kent-
leşme olgusu, getirdiği birçok avantaj olmasına rağmen, çok sayıda sorunu da
beraberinde getirmiştir. Bu sorunlar, stres, gürültü artışı gibi etkilerinin ya-
nında; hava kirliliği, su kirliliği gibi çevresel bozulma gibi de etkileri vardır. Ay-
rıca bu sorunlar ile karşılaşan kentlerde, halkının sosyal, ekonomik ve kültürel
açıdan birçok sorunu ortaya çıkmıştır. Günümüzde yapılacak olan tasarımların
ana amacı bu gibi sorunlara cevap olabilmek olmalıdır. Çünkü gün geçtikçe bu
plansız yapılaşma psikolojik açıdan kentliler üzerinde baskı yaratmakta ve ra-
hat nefes alma olanaklarının önüne geçmektedir. Bu olumsuz faktörlerden etki-
lenen kentlerin birçok bileşenleri vardır. Yollar ise bu bileşenlerin en önemlileri
arasındadır. Yapılacak olan peyzaj tasarımlarında yolları sadece sert zeminden
ibaret alanlar değil aynı zamanda ekosisteme yararlı yönde hizmet edecek böl-
geler olarak tasarlamalıyız. Bu kapsamda, yapılan planlama çalışmalarında yol-
ların sadece bir istikamet güzergâhı olarak değerlendirilmesinden ziyade, este-
tik ve fonksiyonel yönünü ortaya çıkartacak bir koridor olarak değerlendirilme-
lidir. Fonksiyonel birçok şeye hizmet ederken aynı zamanda görsel kalitesinin
artması kente kimlik kazandıracaktır.
Yapılan bu çalışmada, literatür ve gözlem aşamaları doğrultusunda birçok
işleve hizmet eden karayollarının önemi vurgulanmıştır. Yapılan anket çalışma-
sında, uygulanmış karayolu bitkilendirme örnekleri bitkilendirme tasarım kri-
terleri açısından değerlendirilmmiştir. Anketlerin değerlendirilmesinde SPSS
istatistik yazılımı kullanılmıştır. Ortaya çıkan sonuçlar doğrultusunda yapılacak
olan karayolu çalışmaları için önerilerde bulunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: karayolu bitkilendirmeleri, bitkilendirme tasarımı,
bitkilendirme kriterleri
Abstract: The urbanization phenomenon that has emerged as a consequ-
ence of increasing population and industrialization today has brought many
problems with it, even though it has many advantages. These problems, besides
3
the effects like stress, noise increase; air pollution, environmental pollution
such as water pollution. Moreover, in cities that face these problems, many
problems have arisen from the social, economic and cultural point of view. The
main aim of today's designs should be to be able to respond to such problems.
Because the unplanned construction gradually pressures the urban people
psychologically and prevents the possibility of comfortable breathing. The cities
affected by these negative factors have many components. Roads are among the
most important of these components. In the landscaping designs to be made, we
must design roads not only as hard ground, but also as zones that serve the
ecosystem in a useful way. In this context, it should be considered as a corridor
that will reveal aesthetic and functional direction, rather than being considered
as a route only in planning studies. At the same time, the increase in visual qua-
lity will make the city an identity while serving many functional things.
In this study, emphasis was given to the importance of highways serving
many businesses in line with literature and observational stages. In the questi-
onnaire survey, the applied highway planting samples were evaluated in terms
of planting design criteria. SPSS statistical software was used in the evaluation
of the questionnaires. Suggestions have been made for highway studies to be
carried out in accordance with the results.
Keywords: highway planting, planting design, planting criteria
4
Tekstil Çalışanlarının İşe Yönelik Tutumlarının İncelenmesi Investigation of Attitudse Towards Job of Textile Workers
Emine GENÇ
Dr. Öğr. Üyesi, Bartın Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi,
Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölümü
Öz: Örgütsel davranış çalışmaları içerisinde çalışanların işe yönelik tu-
tumları farklı açılardan ele alınmaktadır. Bu çalışmada çalışanların işe yönelik
tutumları işle bütünleşme kavramı çerçevesinde ele alınmıştır. İşle bütünleşme
çalışanın fiziksel, zihinsel ya da duygusal enerjisini iş rollerini yönlendirdiği,
alan yazınında tükenmişlik kavramının tersi olarak ele alınan olumlu bir tutum
olarak değerlendirilmektedir. Çalışmada 210 çalışanı bulunan bir tekstil fabri-
kasında çalışanların işe yönelik tutumları incelenmiştir. Çalışanların işe yönelik
tutumlarının incelenmesi amacıyla Rich (2006) tarafından geliştirilen “işle bü-
tünleşme ölçeği” kullanılmıştır. Basit tesadüfi örnekleme yöntemi kullanılarak
90 çalışana yönelik anket çalışması gerçekleştirilmiştir. İnceleme sonucunda 4
anket çalışma kapsamı dışında tutulmuş ve 86 anketten elde edilen veriler ana-
liz edilmiştir. Analiz sonucunda tekstil çalışanlarının işe yönelik tutumlarının
olumlu düzeyde olduğu tespit edilmiştir. Çalışan verimliliği dolayısıyla örgütsel
verimlilik açısından çalışanların işe yönelik tutumlarının belirlenerek bu doğ-
rultuda yönetim stratejilerinin uygulanması önemlidir. Örgüt içerisinde olum-
suz tutuma neden olabilecek etkenler belirlenmeli ve gerekli önlemler alınma-
lıdır.
Anahtar Kelimeler: İşle bütünleşme, işe bağlılık, işe yönelik tutum, ör-
gütsel davranış.
Abstract: Employees’ attitudes towards job in organizational behavior
studies are taken from different angles. In this study, the attitudes of the emp-
loyees to the job are handled within the framework of the concept of integration.
Integration with work is regarded a a positive attitude which is taken as the op-
posite of the concept of burnout in the field literatüre, in which the physical,
mental or emotional energy of the employee is directed by the work roles. In
study, the attitudes of workers to a a job in a textile factory with 210 employees
were examined. The “job integration scale” developed by Rich (2006) was used
to examine the attitudes of employees to job. A survey of 90 employees was
5
conducted using a simple random sampling method. As a result of the study, 4
questionnaires were excluded from the study and data from 86 questionnaires
were analyzed. As a result of the analysis, it has been determined that the atti-
tudes of textile workers towards job are positive. In terms of organizational pro-
ductivity, it is important to determine the attitudes of the employees towards
the job and to apply the management strategies in this direction in terms of
employee productivitiy. Factors that could cause negative adherence within the
organization should be identified and necessary precautions should be taken
Key Words: Integration with job, job commitment, attitudes towards job,
organization behavior.
6
Yeni Teşvik Unsuru Olarak Stratejik Yatırım Desteklerinin Dış Ticaret Açığı Üzerine Etkisi
Hasan LÖK
Dr. Öğr. Üyesi, Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Bolu
Öz: Ülkemizin ihracata dönük kalkınma politikalarını uygulamaya başla-
dığı 1980 yılından bugüne uluslararası dış ticarete esas olan ithalat ve ihracat
rejiminde, köklü değişikliklere gidilmiştir. Küreselleşme olgusu ve uluslararası
dünya ticaretine 2004 yılında Çin’in katılımı, bu süreci hızlandırmıştır. Ülke-
mizde uzun yıllardan bu yana uluslararası ticarette, ihracatın ithalatı karşılama
oranı negatif yönlüdür. Buna istinaden, 2012 yılında teşvik politikamızda Stra-
tejik Yatırım Destekleri adı altında yeni bir uygulama başlatılmıştır. Stratejik ya-
tırım desteği politikası ile yatırımcılara ithalatı azaltmaları karşılığında, mevcut
teşvikler dışında önemli ilave destek araçlarından yararlanma imkânı sağlamış-
tır. Bu çalışmada, 2012-2018 yılları arasında stratejik yatırım desteği sağlanan
yatırımcıların dış ticaret açığının ne kadarını kapatabildikleri üzerinde bir ince-
leme yapılmıştır. Ayrıca, bu teşvik sisteminin etkinliğini artıracak mekanizma-
ların neler olabileceği değerlendirilmiştir. Dolayısıyla bu çalışmanın, uluslara-
rası ticaret konusunda ülkemiz açısından gelişen olay ve olguların, anlaşılıp yo-
rumlanmasında ve geleceğe yönelik stratejilerin belirlenmesinde önemli bir yer
tutacağı düşünülmektedir. Öte yandan, Türkiye’nin bu konudaki engin bilgi ve
deneyimlerini, bilim dünyasında tartışmaya açma düşüncesi, sempozyumun te-
mel amaçları ile örtüşmektedir.
Anahtar Kelimeler: Yatırım Destekleri, Stratejik Yatırım Destekleri, Dış Ti-
caret Dengesi, Cari Açık
7
Dipnotlar Nezdinde Çevirmen Kimliği: Manzum Eser, Mensur Çeviri
Dilber ZEYTİNKAYA
Arş. Gör. Marmara Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Mütercim-Tercümanlık
(Fransızca) Bölümü, İSTANBUL
Öz: Ali Süha Delilbaşı, “Le Misanthrope” adlı eseri “Adamcıl” olarak çevir-
miştir. Ali Süha Delilbaşı’nın imza attığı çeviri dipnotlar bağlamında incelenmiş
ve Delilbaşı’nın “görülebilirliği” irdelenmeye çalışılmıştır. Adamcıl başlıklı çevi-
risinde toplamda 23 dipnot bulunmaktadır. Bu çalışmanın sınırları kapsamında
yalnızca önsözler ve dipnotlar nezdinde çevirmenin “görülebilirliği” incelenmiş-
tir. Delilbaşı manzum eseri, mensur/düzyazı niteliğinde çevirmiştir. Çevirmenin
dipnotlar aracılığıyla hedef kitleyle arasında bir bağ kurmaya çalıştığı gözlen-
mektedir. İlgili çalışma göz önünde bulundurulduğunda “görülebilir” çevirmen
kimliğine sahip olduğu belirtilebilir.
İki farklı dil söz konusu olduğunda çeviri karşılaştırmalarında dilsel özel-
likler göz önünde bulundurulmalıdır. Yapılan çeviri incelemeleri sonucu, dille-
rin tam anlamıyla çevirisinin mümkün olamayacağına ve dili oluşturan sözcük-
lerin kültürel yaşantıyla etkileşiminin tespit edilip çeviri eyleminde bulunul-
ması gerektiği sonucuna varılabilir. Nitekim diller ve kültürlerarası farklılıklar,
hiçbir zaman birbirine eş çevirilerin mümkün olmayacağı kanısını destekler ni-
teliktedir. Ancak birbirlerine eşdeğerde çeviriler ortaya konabilir.
“Eski Yunanlılardan beri milletlerin sanat ve fikir hayatında meydana ge-
tirdikleri şaheserleri dilimize çevirmek, Türk milletinin kültüründe yer tutmak
ve hizmet etmek isteyenlere en kıymetli vasıtayı hazırlamaktır. Bu sebeple ter-
cüme külliyatının kültürümüze büyük hizmetler yapacağına inanıyoruz.” İsmet
İnönü’nün de belirtmiş olduğu gibi yapılan tercümelerin toplum hizmetine su-
nulduğu, tercüme aracılığıyla kültürlerarası aktarımın sağlandığı kanısına varı-
labilir. Zira çeviri, evi yıkmadan temelleri yeniden kurmaktır.
Anahtar Kelimeler: Çeviri, delilbaşı, dipnot, kültür, manzum, mensur
8
Naftalı Bennett’in “İsrail İstikrar Gişirimi”
Naftali Bennett’s “Israel Stabilitiy Initiative”
Diren ÇAKMAK
Doç. Dr., Hitit Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İktisat
Öz: Çalışmada, İsrailli siyasetçi Naftali Bennett’in Filistin sorununa çö-
züm olarak sunduğu “İsrail İstikrar Girişimi” başlıklı barış planı incelenmekte-
dir. İsrail’de dindar-milliyetçilerin destekledikleri Yahudi Evi Partisi’nin genel
başkanı ve mevcut İsrail hükümetinde Diaspora İşleri Bakanı ve Eğitim Bakanı
olarak görev yapan Naftali Bennett, barış planını ilk kez 2012’de ilan etmiştir.
Bennett, Oslo Barış Süreci’nin sunduğu iki-devletli çözüm önerisinin başarısız-
lıkla sonuçlandığını kabul etmek gerektiğini savunur. Gerçekliği dikkate alma-
yan bir barış planının uygulanamayacağını vurgular. Ona göre, Ürdün
Nehri’nden Akdeniz’e iki devletin yaşayabileceği yeterli toprak bulunmamakta-
dır. Bennett’in planına en sert eleştiriyi İsrailli solcular yapmıştır. Plan, İsrail’de
siyonizm tartışmalarını alevlendirmiştir. Bennett, İsrail siyasetinde solun barış
ve sağın vatanperverlik üzerinde tekel kurmasını eleştiren yeni nesilden bir si-
yasetçidir. Bennett’in gelecekte başbakan olması kuvvetle muhtemel olduğun-
dan, planının anlaşılması önemlidir. Çalışma üç bölümden oluşmaktadır. Birinci
bölümde Bennett’in Siyonizm yaklaşımı ele alınmakta, ikinci bölümde “İsrail İs-
tikrar Girişimi” açıklanmakta ve üçüncü bölümde plana yönelik takdirler ve
eleştiriler değerlendirilmektedir. Çalışmada araştırma yöntemi olarak betimsel
analiz kullanılmaktadır. Çalışmanın İsrail siyasal hayatını anlamaya katkı sun-
ması amaçlanmaktadır.
Anahtar Kelimeler: İsrail, barış planı, Siyonizm.
Abstract: In the study, Israeli politician Naftali Bennett’s peace plan titled
“Israel Stability Initiative” which he presents as a solution for Palestine problem
is analyzed. Naftali Bennett who is the chairman of the Jewish Home Party sup-
ported by religious-nationalists in Israel and serves as the Minister of Diaspora
Affairs and the Minister of Education in current Israeli government has announ-
ced his peace plan for the first time in 2012. He advocates that it is required to
accept that the two-state solution offered by the Oslo Peace Process has failed.
He emphasizes that a peace plan which does not take into account the reality
can not be enforced. According to him, there is no enough land from Jordan
9
River to the Mediterranean for two states to survive. Israeli leftists have made
the harshest criticism to Bennett’s plan. The plan has inflamed Zionism debates.
Bennett who criticizes the fact that the left has the monopoly on peace and the
right has the monopoly on patriotism in Israeli politics is a politician of new
generation. Understanding the plan is important because of the fact that Ben-
nett will be the prime minister in the future is a strong possibility. The study
consists of three parts. In the first part Bennett’s approach to Zionism is hand-
led, in the second part “Israel Stability Initiative” is explained and in the third
part both praises and criticisms toward the plan is elaborated. In the study,
descriptive analysis is used as the research method. It is aimed that the study
will contribute to the understanding of Israeli political life.
Key Words: Israel, peace plan, Zionism.
10
Economic Factors That Have İnfluenced Tourism in Developing Countries:
Azerbaijan and Turkey Case
Konul M. Nuriyeva
Phd. Can Azerbaijan University ,Business and Economics Department.
Abstract: Tourism is one of the most efficient economic branches that
successfully compete with the other farm branches of production and trade pro-
ducts.
The economic stability of a country plays a great role in the development
of other sectors within that country. A stable and highly performing economic
climate encourages investment in various sectors and consequently there is
more economic growth. Azerbaijan and developing countries that place great
emphasis on tourism have experienced the influence of economic factors on to-
urism development in their countries.
Having recognized the importance of tourism to economic growth, most
international organizations have begun to argue that tourism growth can influ-
ence, as well, the economic and sociocultural development of society. However,
recently, a new approach that criticizes the relationship between both dimensi-
ons has begun to be developed; suggesting that this is not an automatic relati-
onship. In this context, the aim of this study is to determine whether the econo-
mic growth experienced in some countries as a result of the expansion of the
tourism activity over the last two decades influences an increase in the level of
economic development.
The objective of this paper is to analyze, through an empirical study at a
country level in which a sample of 144 countries has been used, whether the
growth in the tourism activity that has occurred in these countries over the last
two decades has helped to improve their level of economic development and
verify, as well, whether this relationship is valid regardless of the initial socioe-
conomic status of each country.
Key words: tourism, economic growth, economic development, structu-
ral equation model
11
Zvornik Sancağı Nahiyelerinin Toponimisi
Toponymy of the Districts of the Principality of Zvornik Sanjak
Prof. dr. sc. Amira Turbić-Hadžagić
Filozofski fakultet Univerziteta u Tuzli
Abstract: Principality of Zvornik Sanjak (Flag), with the centrum located
at Zvornik, was established in the Ottoman Era in 1480 or 1481. It was then
expanded to Macva in 1520 and Usor in 1521. At the beginning, the principality
was a part of Rumelian Chiefdom and has remained as a part of Bosna Chiefdom
between 1580 and 1851.
Unfortunately we are not decently interested in our ancestral legacy,
however, toponymy and even the list of districts of the Principality of Zvornik
Sanjak that has not been comprehensively studied up until today reveal many
aspects about our history. In this study, the author focuses his study on the list
and analysis of the list of toponymy of the districts of the Principality of Zvornik
Sanjak.
Keywords: The Principality of Zvornik Sanjak, Toponymy, Onomastic.
Özet: Merkezi Zvornik’teolan Zvornik Sancağı, Osmanlı İmparatorluğu
döneminde1480 veya 1481 yılında kurulmuştur. 1520 yılında Maçva’a ve1521
yılında Usor’a kadar genişlemiştir. Başlangıçta Rumeli Paşalığın bir parçasıydı
ve 1580 yılından beri, 1851 yılına kadar Bosna Paşalığın bir parçası olarak kal-
mıştır.
Atalarımızın mirasıyla az ilgileniyoruz, hâlbuki toponimler ve hata bu-
güne kadar iyi derecede araştırılmamış olan Zvornik Sancağının nahiyelerinin
listesi de geçmişimiz hakkında çok şey anlatmaktadır. Bu çalışmada yazar araş-
tırmasını, Zvornik Sancağı nahiyelerinin toponimisinin listesi ve analizi üzerine
yoğunlaştırmıştır.
Anahtar Kelimeler: Zvornik Sancağı, Toponim, Onomastik.
12
The Local Elite and The Rise of Nationalism in Togo (1884-1960)
Ph.D. Têtê Jean-Philippe GUNN,
TOGO
Abstarct: Nationalism as an ideology and a political movement was int-
roduced in Africa through a group of educated Africans known as local elite or
a small bourgeoisie. Since the beginning of the colonization in Togo in 1884, the
constitution of this group has started and has grown up during the last decade
of the colonial period. Nationalism as a political movement was conducted by
this local bourgeoisie in the perspective of the independence in 1960. The aim
of this paper is to identify this social group and to point out the evolution of the
elites in Togo during the colonial period. The other aspect of this research is to
study the action of the Togolese intelligentsia against the colonial system and
his impact on the Togolese society and the rise of nationalism. To achieve this
goal, this research will rely on a specific bibliography concerning the emergence
of the local elite in colonial situation. The results expected will point out the role
of the colonial system in the emergence of the local elite in Togo; the different
actions of this group for the rise of nationalism and for the conquest of the poli-
tical power during the colonization.
Keywords: Elite, Bourgeoisie, Nationalism.
13
Malling of The World: Festivalization of Consumption
Hande BİLSEL
Dr. Öğretim Üyesi, Bahçeşehir Üniversitesi
Abstract: This paper deals with the festivalization and ritualization of
consumer lifestyles in Istanbul, in particular with regard to its shopping mall
culture. Having been a port and manufacturing city for many years, with a large
proportion of lowly educated people, the city's first goal has been for many ye-
ars to ameliorate the cultural climate of the city to the benefit of its residents.
Since 1990's which is the time foreign capital flooded into the city and its culture
and thereafter especially the year 2000 however, this inclination more and
more received a market-oriented emphasis. The city became a target of satellite
city, mall and branded festival contractors. As of these times shopping has been
one of our most popular leisure activities after socializing with friends and watc-
hing TV. More and more, the products and brands we shop for, display, exchange
and consume as well shopping scapes helps us to relate to one another and to
reproduce the structure of society through a massive festivalization and rituali-
zation of this activity.
In this paper, I will try to examine the way how these shopping spaces
with shopping practices and rituals both reflect and constitute the social worlds
in which they are embedded. I will begin with a discussion of the differing mea-
nings that “acquiring stuff” may have and of the rituals of interaction related to
“attending to shopping malls until midnight” as a psycho-cultural practice. I will
also examine the rise and boom of consumer culture in Turkey, particularly İs-
tanbul shopping scene, and its effects upon shopping practices and rituals. In
terms of methodology, I am going to make use of ethnography, participant ob-
servation and informal conversations to get to the heartbeat of the casual, care-
free shopper right at the center of consumption scapes and processes whereby
their shopping rituals and the meanings they relate to objects will be analyzed.
Key Words: Shopping Spaces, Consumer Research, Consumption, Mall
Culture
14
Sağlık Alanı İçin Yeni Bir Bağımsız İdari Otorite Model Önerisi
A New Independent Administrative Authority Model for the Healthcare Field
Cemre Eda YAR
Öğr. Gör. ,Dr., Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, İİBF,
Sağlık Yönetimi Bölümü
Emine ORHANER
Prof. Dr., Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, İİBF, Sağlık Yönetimi Bölümü
ÖZ: Dünyada neo-liberal küreselleşme anlayışının yaygınlaşması ile kamu
hizmetlerinde meydana gelen önemli değişimler nedeniyle kamu eli ile yürütü-
len tüm sosyal hizmetlerin sunumu piyasa ekonomisi anlayışı içerisinde yeni-
den organize edilmiştir. Neo-liberal politikaların etkili olduğu alanlar arasında
sağlık da yerini almıştır. Türkiye’de sağlık sisteminin yeniden düzenlenmesi
amacı doğrultusunda 2003 yılında neo-liberal bir politika ürünü olan Sağlıkta
Dönüşüm Programı uygulanmaya başlamıştır. Sağlıkta Dönüşüm Programının
uygulanmaya başlamasından itibaren günümüze kadar uzanan son 15 yıllık sü-
reçte, sağlık hizmetlerinin örgütlenmesinde, sunumunda ve finansmanında
önemli değişlikler gerçekleştirilmiş ve sağlık alanı yeniden yapılandırılmıştır.
Bu doğrultuda, Sağlık Bakanlığının sağlık hizmetleri sunumundaki rolü geri
plana alınarak düzenleyici ve denetleyici rolü ön plana çıkarılmış, böylece dev-
letin sağlık hizmeti sunumundaki etkinliği sınırlandırılmıştır. Bununla birlikte,
kamu sağlık kurumlarında sözleşmeli personel ve profesyonel yönetici uygula-
maları ile performansa dayalı ek ödeme sistemi devreye girerek, sağlık perso-
neli rekabete dayalı bir ücretlendirme mekanizması içerisinde yer almıştır. Ay-
rıca, kamu hastaneleri idari ve mali açıdan özerk bir hale getirilerek piyasa ko-
şullarına adapte edilmiş, kamu finansman kurumlarının tamamı Sosyal
Bu çalışma, Cemre Eda Yar’ın Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsüne bağlı olarak 2017
yılında tamamlamış olduğu “Hastane İşletmelerinde Başarı Değerlemesi Sürecinde Kullanılan Mali
Kriterler ve Analiz” isimli doktora tez çalışmasının bir bölümünü içermektedir.
15
Güvenlik Kurumu adı altında tek merkezde toplanmış ve Genel Sağlık Sigortası
uygulaması başlamıştır. Böylece, sağlık hizmetleri sunumunda özel sektörün
payı artırılmış ve sağlık hizmetlerinin piyasa dinamiklerine devrinin öngörül-
düğü bir sürece girilmiştir. Sağlık alanında yaşanan söz konusu bu piyasa yönlü
gelişmeler, sağlığın temel bir insan hakkı olmaktan uzaklaşmaya başladığına yö-
nelik tartışmaları ve sağlık alanında etkin ve bağımsız bir düzenleme ve denet-
leme mekanizmasının kurulması gerekliliğini beraberinde getirmiştir. Bu çalış-
manın amacı, sağlık hizmetlerinin adil ve hakkaniyetli bir biçimde sunulması-
nın, ayrıca sağlık kurumları arasındaki rekabetin belirli standartta gerçekleşti-
rilmesinin sağlanmasına yönelik hipotetik bir bağımsız idari otorite modelinin
geliştirilmesidir. Çalışma amacı doğrultusunda, “Sağlık Kurumlarını Düzenleme
ve Denetleme Kurumu” adı ile sağlık alanına yönelik karar alma ve uygulama
aşamasında diğer kurum ve kuruluşların, siyasetin, elit gurubun ve hükümetin
etkisi ve baskısı altında olmadan tarafsız bir biçimde düzenleme ve denetleme
faaliyetlerini yerine getirebilecek bir bağımsız idari otorite modeli geliştirilmiş-
tir.
Anahtar Kelimeler: Sağlık, Sağlık Hizmetleri, Sağlık Kurumları, Düzen-
leme, Denetleme, Bağımsız İdari Otorite
ABSTRACT: As the understanding of neoliberal globalization has become
widespread in the world, the presentation of all social services conducted by the
public has been reorganized within the understanding of market economy, due
to the significant changes in the public services. Among the fields where neolib-
eral policies are effective is the healthcare field. The Health Transformation Pro-
gram, a neoliberal policy product, has been started to be implemented in 2003
in order to reorganize the healthcare system in Turkey. Significant changes have
been made in the organization, presentation and financing of the healthcare ser-
vices and the healthcare field has been reconfigured during the last 15 years
since the implementation of the Health Transformation Program. Accordingly,
the role of the Ministry of Health in the provision of healthcare services has been
put into the background and the regulatory and supervisory role has been
brought into the forefront, thereby limiting the effectiveness of the government
in the presentation of the healthcare service. However, healthcare personnel
have been subjected to a competitive salary system by using contracted person-
nel and professional healthcare manager applications, as well as performance-
based additional payment system in the public health institutions. In addition,
public hospitals have made administrative and financially autonomous and
16
adapted to the market conditions; all of the government financial institutions
have been gathered in a single center under the name of the Social Security In-
stitution; and the General Health Insurance application has been started. Thus,
the share of the private sector in the provision of the healthcare services has
been increased and a process has been introduced in which the transfer of the
healthcare services to the market dynamics has been predicted. These market-
oriented developments in the healthcare field have brought about the debates
about the fact that healthcare has been moving away from being a basic human
right and the necessity of establishing an effective and independent regulation
and supervision mechanism in the healthcare field. The object of this study is to
develop a hypothetical independent administrative authority model in order to
ensure that health services are provided rightfully and in an equitable manner,
and that competition between healthcare institutions is achieved in a certain
standard. According to the object of the study, an independent administrative
authority model has been developed, which is able to carry out the regulation
and supervision activities evenhandedly without any influence and pressure of
the other institutions and organizations, politics, the elite group and the govern-
ment for making and implementing decision for the healthcare field under the
name of the “Regulation and Supervision Agency for Health Institutions”.
Keywords: Health, Healthcare Services, Health Institutions, Regulation,
Supervision, Independent Administrative Authority
17
Milli Mücadele’de Şark Siyaseti Ve Orta Asya Türk Devletleri ile İlişkiler
Eastern Politics and Relationship Central Asian Turkish States
in the National Struggle
Nurten AY
Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı,
Yüksek Lisans Mezunu,
Öz: Birinci Cihan Harbi dünya tarihinde büyük izler bırakmış, birçok im-
paratorluğun çöküşüne sebep olurken yeni devletlerin ortaya çıkmasına ise ze-
min hazırlamıştı. Bu devletlerden biri olan Osmanlı İmparatorluğu, Birinci Ci-
han Harbi’nin getirdiği ağır yükün altında ezilmiş, topraklarının büyük çoğunlu-
ğunu kaybetmiş ve eski ihtişamlı günlerine dönmek için açılan cephelerde sava-
şın kaybedilmesi, devleti tamamen kaybetmeye mahkûm etmişti. Savaş so-
nunda imzalanan Mondros Mütarekesi ile ise bir milletin bağımsızlığının ve ya-
şama haklarının elinden alınması kurtuluş mücadelesinin başlamasına sebep ol-
muştu. Öncelikli amacın memleketin düşman işgalinden temizlenmesi ve mille-
tin yaşayabileceği bir yurt haline getirilmesi olduğu Milli Mücadele, bir milletin
milli bilinç etrafında birleşme ve milli bir devlet kurma sürecinin de başladığı
bir dönem olmuştu. Bu dönemde yeni kurulacak devletin uluslararası ilişkilerde
söz sahibi olması için Türk milletinin bağımsızlığına saygı duyan devletler ve
kültür ve tarih birliği olan soydaş devletlerle ilişkiler geliştirilmeye çalışılmıştı.
Bu bağlamda Orta Asya’da Müslüman Türk devletlerini himaye eden Sovyet
Rusya ile ilişkiler kurulmuş, Mustafa Kemal Paşa Orta Asya Türk devletleri ile
irtibata geçerek onlardan destek ve yardım sağlamıştı. Mustafa Kemal Paşa,
Milli Mücadele’nin olağanüstü şartlarına rağmen Orta Asya Türk Devletleri ve
Türk dünyasına açılan kapı olan Nahçivan meydana gelen olaylarla yakından il-
gilenmiş, Türk devletleriyle tarih ve kültür birliğine dayalı köprüler oluştur-
maya çalışmıştı.
Anahtar Kelimeler: Milli Mücadele, Sovyet Rusya, Nahçivan, dış politika,
Orta Asya Türk Devletleri
Abstract: While the First Civil War which left great traces in world his-
tory, caused the collapse of many empires, it prepared the ground for the
18
emergence of new states. The Ottoman Empire, one of these states, had been
crushed under the heavy burden brought by the First World War, lost the vast
majority of its territory and had lost the war on the fronts to return to its former
glorious days. With the Mondros Ceasefire Agreement, which was signed at the
end of the war, the independence of a nation and the deprivation of the right to
life caused the liberation struggle to begin. The National Struggle that its pri-
mary purpose was to clear the country from the enemy occupation and to trans-
form it into a homeland in which the nation could live, was a period in which a
nation began to unite around national consciousness and establish a national
state. States that respect the independence of the Turkish nation, and the rela-
tions of culture and history with the deep-rooted states were tried to develop
relations ın order for the newly established state to have a right to say in inter-
national relations. In this context, attempts were made to develop relations with
Soviet Russia, which patronized Muslim Turkish states in Central Asia to estab-
lish interstate relations, Mustafa Kemal Pasha intervened with the Central Asian
Turkic states to provide support and assistance for them. Despite the extraordi-
nary conditions of the National Struggle, Mustafa Kemal Pasha was closely in-
terested in the events in Central Asia Turkic states and Nakhichevan, the door
to the Turkish world, and he tried to establish bridges based on history and cul-
ture unity with Turkish states.
Keywords: National Struggle, Soviet Russia, Nakhchivan, foreing policy
Central Asıan Turkısh States
19
The Role of Regional Organizations in The Azerbaijani-Turkish Relations
Ruhangiz ALİYEVA
Ph. D. Azerbaijan University
Shirinova ULVİYYA
Ph. D. Azerbaijan University
Economic Cooperation Organization (ECO) was established as an
international organization to strengthen economic, technical and cultural
cooperation between Turkey, Iran and Pakistan in 1985. In 1992, there were 7
more state-owned organizations. Member countries are: Azerbaijan,
Afghanistan, Iran, Kazakhstan, Kyrgyzstan, Pakistan, Tajikistan, Turkey,
Turkmenistan, Uzbekistan. The main goals of the organization are to achieve
sustainable economic growth, to ensure sustainable economic development of
member states, liberalization of trade and promotion of regional trade, gradual
integration of member countries' economy into world economy, development
of transport and communication system, liberalization of economy, efficient use
of ECO region's material wealth . Azerbaijan is actively involved in the process
of liberalization of the economy within the ECO. Thus, in order to strengthen
economic cooperation and increase regional trade between the member states,
Azerbaijan has signed 10 different agreements, including the Framework
Agreement on Trade Cooperation between OIC Member States, Transit
Transport Agreement in the ECO Region, and ECO Investment Promotion and
Protection Agreement ". The Ministry of Energy was also represented at the II
meeting of the Economic Cooperation Organization (ECO) High Level Energy
Experts Group in Ankara on September 24-25, 2012.
Participated in the Third Meeting of Energy Ministers of the Economic
Cooperation Organization (ECO), which was held in Tehran, Iran, on March 04-
06, 2013. At the 1st meeting of the Expert Group on Establishment of OIC
Regional Electric Energy Market held in Iran's Tehran on 05-06 November
2013, the Ministry of Energy was provided with participation of the Ministry of
Energy. On November 26, 2013, the 21st meeting of the Council of Ministers
took place in Tehran, the Islamic Republic of Iran. The final decision on
establishing an OIC Center for Research in Baku was adopted at the meeting and
20
the Statute of the Center was approved. On October 1, 2014, the 2nd Baku
Forum of Economic Brain Centers of the OIC member countries and the 2nd
International Conference on "Energy, Regional Integration and Socio-Economic
Development" took place. On May 25-26, 2015, the Third Meeting of the High
Level Energy Experts Group of the Economic Cooperation Organization (ECO)
was held in Tehran, Iran. A delegation led by the Secretary General of the
Economic Cooperation Organization, Khalil Ibrahim Akcade, visited Baku on
November 26-27, 2015. A delegation of the Ministry of Economy participated in
the 27th meeting of the Regional Planning Council of the Economic Cooperation
Organization (ECO) held in Tehran on 05-08 December 2016. The 13th ECO
Summit was held in Islamabad, Pakistan, on March 1, 2017. At the summit, the
Energy Minister, Natig Aliyev, also participated in the delegation led by
President Ilham Aliyev. The OIC's Trade and Development Bank has started
operating in 2008. The main purpose of the Bank is to organize and provide
financial resources to extend the domestic trade of OIC countries and speed up
economic development. The Bank's key priorities are infrastructure,
manufacturing, transportation, telecommunications and energy projects.
Key words: regional cooperation, efficiency, increasing of trade, liberali-
zation of the economy, integration
21
İşgörenlerin Demografik Özelliklerinin Mesleki Tükenmişliklerine Etkisi
The Effect of the Demographic Characteristics of the Employees’
on the Professional Burnout
Emine GENÇ
Dr. Öğr. Üyesi, Bartın Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi,
Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölümü
Öz: Mesleki tükenmişlik, günümüz işletmelerinin ve çalışanlarının karşı
karşıya kaldığı önemli sorunlardandır. Çağın getirdikleri ile birlikte yaşanan
köklü değişim ve dönüşümler, hem örgütleri hem de çalışanları farklı beklenti-
ler içerisine sokmaktadır. Artan beklentiler, değişime ihtiyacı, zaman baskısı
gibi birçok faktör strese yol açmakta bu da tükenmişliği ortaya çıkarmaktadır.
Çalışmanın amacı çalışanlarda mesleki tükenmişliğe etki eden demografik özel-
likleri ve bu özelliklerin etkisinin yön ve boyutunu ortaya koymaktır. Bu amaç
doğrultusunda anket yöntemi ve basit tesadüfi örnekleme yöntemi ile Batı Ka-
radeniz Bölgesinde farklı sektörlerde çalışan 124 işgörenden veri toplanmıştır.
İşgörenlerin mesleki tükenmişlik düzeyleri Maslach ve Jackson (1981) tarafın-
dan geliştirilen “Maslach Tükenmişlik Ölçeği” aracılığı ile ölçülmüştür. Elde edi-
len veriler istatistik paket programı aracılığı ile analiz edilmiştir. Analiz sonu-
cunda işgörenlerin eğitim seviyeleri ile mesleki tükenmişlik düzeyleri arasında
ve cinsiyetleri ile kişisel başarı düzeyleri arasında anlamlı bir farklılık tespit
edilmiştir. Çalışanların yaşları, medeni durumları ve çocuk sayıları ile mesleki
tükenmişlik düzeyleri arasında istatistiki olarak anlamlı bir farklılık tespit edil-
memiştir.
Anahtar Kelimeler: Tükenmişlik, mesleki tükenmişlik, demografik de-
ğişkenler.
Abstract: Professional burnout is a majör problem facing today’s organi-
zation and employees. The radical changes and transformations that have taken
place together with the prosperity of the time bring both organizations and
employees into different expectations. Many factors, such as increased
22
expectations, need for change, time pressure, lead to stress and this leads to bur-
nout. The aim of the study is to demonstrate the demographic characteristics
that influence professional burnout in employees and the direction and extent
of the effect of these characteristics. For this purpose, data were gathered foram
124 employees working in different sectors in Western Black Sea Region by sur-
vey method and simple random sampling method. Professional burnout levels
were measured by Maslach and Jackson (1981) “Maslach Burnout Scale”. The
obtained data were analyzed by statistical package program. As a result of the
analysis, a significant difference was found between the level of education and
the levels of professional burnout of the employees and between their gender
and their level of personal accomplishment. No statistically significant diffe-
rence was found between age, marital status, number of children and professi-
onal burnout levels..
Key Words: Burnout, professional burnout, demographic variables.
23
Yalın Yönetim ve Yalın Lojistik Kavramlarının İrdelenmesi
Interpretatıon of Concepts Lean Managment And Lean Logıstıcs
Gözde YANGINLAR
Dr. Öğr. Üyesi, Beykent Üniversitesi, İİBF
Uluslararası Lojistik ve Taşımacılık Bölümü
Nurgün BAL
Dr. Öğr. Üyesi Beykent Üniversitesi, İİBF
Turizm ve Otel İşletmeciliği Bölümü
Öz: Globalleşmenin hız kazandığı günümüzde, işletmelerin varlıklarını
sürdürebilmelerinde, esnek ve hızlı olmalarında, yalın yönetim anahtar rol üst-
lenmektedir. Yalın yönetim, işletmelerde yetki devrini artıran, sıfır hiyeraşinin
oluşturulmasına odaklanan, her çalışanın yaptığı işten sorumlu olduğu, takım
çalışmasına ağırlık veren bir yönetim yaklaşımıdır. Tedarik zinciri çerçevesinde
ürünlerin ya da malzemelerin istenilen yerde ve zamanda, en düşük maliyet ile
ulaştırılmasını, yerleştirilmesini amaçlayan yalın lojistik kavramının önemi her
geçen gün artmaktadır. Bu çalışmada yalın yönetim ile yalın lojistik kavramları
tanımlanmış ve lojistik işletmelerinin yalın organizasyon olma yolundaki adım-
ları irdelenmiştir. Lojistik operasyon sürecinde gereksiz aşamaların ortadan
kaldırılıp katma değer yaratan faaliyetlere odaklanılmasını öngören yalın lojis-
tik anlayışı, işletmelerin rekabet avantajı elde etmesine olanak sağlamaktadır.
Çalışmamızda; yalın yönetim ile yalın lojistik kavramları detaylı bir şekilde ele
alınarak, lojistik faaliyetlerdeki (sipariş işleme, stok yönetimi, nakliye, depo-
lama, paketleme vb…) yalın uygulamalar incelenmiştir. Yalın lojistik uygulama-
ları, ürünlerin pazara sunma sürelerini kısaltarak, stokları ve hatalı-hurda ürün
oranlarını azaltarak, israfı yokederek işletmelerin verimliliğine ve etkinliğine
ivme kazandırmaktadır. Çalışmamızın literatüre katkı sağlanması ve gelecek-
teki çalışmalara temel oluşturması amaçlanmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Yalın Yönetim, Yalın Lojistik, Lojistik.
Abstract: Today, in the increasingly globalising world, lean management
has a key role in being able to sustain assets, being flexible and fast. Lean
24
management is a manegemental approach with a great emphasis on teamwork,
which focuses on creating zero hierarchy, increasing the transfer authority
where every worker is responsible of what they do. The importance of lean lo-
gistics, aiming at delivering and placing products at the desired location and
time at the lowest cost within the supply chain framework, is increasing day by
day. In this study, lean management and lean logistics concepts have been defi-
ned and the steps which logistics enterprises take towards lean organization
have been examined. The lean logistics approach focuses on eliminating unne-
cessary processes and creating value adding activities, creating compatitive ad-
vantage for companies in the process. In our study; lean applications in logistics
activities (order processing, inventory management, transportation, warehou-
sing, packaging) are explained in detail. Lean management applications increase
productivity and effectiveness of companies by decresing the time spent before
launching a new product, decreasing inventory and default products, and dec-
reasing waste. Aim of the study is to contribute to the literature and to form the
basis for future studies.
Key words: Lean Management, Lean Logistics, Logistics.
25
Land Market in Adana Province of Turkey
Türkiye’nin Adana İlinde Arazi Piyasası
Ufuk GÜLTEKİN Cukurova University, Faculty of Agriculture, Department of Agricultural Economics,
01330, Adana, Turkey. e-mail: [email protected]
Seyit HAYRAN Cukurova University, Faculty of Agriculture, Department of Agricultural Economics,
01330, Adana, Turkey. e-mail: [email protected]
Metin TÜRKER Deputy General Director of Agricultural Reform, Republic of Turkey Ministry of Food Agriculture
and Livestock, Eskisehir Yolu 9. km Lodumlu/Ankara, Turkey
e-mail: [email protected]
Handan AKÇAÖZ Akdeniz University, Faculty of Agriculture, Department of Agricultural Economics,
07058, Antalya, Turkey
Gürsel KÜSEK General Director of Agricultural Reform, Republic of Turkey Ministry of Food Agriculture
and Livestock, Eskisehir Yolu 9. km Lodumlu / Ankara, Turkey
e-mail: [email protected]
Şinasi AKDEMİR Cukurova University, Faculty of Agriculture, Department of Agricultural Economics,
01330, Adana, Turkey. * Corresponding author
e-mail: [email protected]
ABSTRACT: One of the most important barriers to agricultural develop-ment is the small size of agricultural enterprises and the high number of parcels in Turkey. Although it is so important, there is limited field works on land market in Turkey. The aim of this study is to examine land market in terms of socioeco-nomic characteristics of the land buyer and seller in the Adana Province of Tur-key. The primary data of this research was obtained through questionnaires with people buying or selling land in Karatas District in Adana. A total of 503 farms is registered to FRS in the villages where questionnaires are made and 10% of the 503 farms were interviewed. Descriptive statistics, t-test, and chi-square test were used in the study. A summary of some important results is that; the average experience of sellers is two years less than buyers, the family size of buyers is 20% less than sellers, farmers with relatively higher education level pay more atten-tion to agricultural lands, there are agricultural engineers and veterinarians in 2% of families who sell land and this rate doubles in case of buyers and rate of buyers from non-agricultural sectors is 20% and this high rate is an important indicator. We recommended that this study should be conducted at a wide level in Turkey so that its results will become valid for the whole country.
Keywords: Turkey, Agricultural Sector, Land, Land Market
26
The Linguistic Basis of Foreign Language Learning and Teaching
Yabancı Dil Öğrenim ve Öğretiminin Dilbilimsel Temelleri
İsmail ERTON
Dr. Öğretim Üyesi, Atılım Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi,
Mütercim Tercümanlık Bölümü
ABSTRACT: This session demonstrates the linguistic essentials of foreign
language learning and teaching as modern linguistic theory has shifted its atten-
tion to facilitate a broader understanding of the world since the beginning of the
new millenium. The reason for this shift is that in many countries the educa-
tional curricula seems to fail since they are unable to achieve the desired out-
comes in language learning and teaching. The problem is that such curricula of-
fers only the structural linguistic aspects to its students with little mechanical
and communicative practice. However, to achieve the desired outputs in EFL/L2
teaching and learning contexts, wider world views both for teachers and stu-
dents have to be structured through the development of communicative, socio-
pragmatic and semiotic competencies. As both parties start to discover the va-
lue systems in human communication, the intrinsic and natural messages they
convey, the way they are produced, transferred and processed by the human
mind, they start to realize that foreign language learning and teaching is defini-
tely more than the study of language with its structural properties alone, but a
tune in harmony with other musical instruments - in our case, linguistic compe-
tencies.
KeyWords: Linguistics, EFL/L2 Curriculum, Language Learning and Te-
aching, Communicative Competence, Socio-Pragmatic Competence, Semiotic
Competence
ÖZ: Modern dilbilim teorisi, bu milenyum başlarından itibaren dikkatini
dünyada olup bitenin daha iyi ve geniş bir açıdan anlaşılabilmesine odakladığı
için bu sunum yabancı dil öğretim ve öğrenimindeki dilbilim temellerini tanıt-
mayı amaçlamaktadır. Bu yeni odaklanmanın nedeni, birçok ülkede sunulan eği-
tim-öğretim müfredatlarının, yabancı dil öğretim ve öğrenim çıktılarında
27
istenilen sonuca ulaşamamasıdır. Problem şudur ki bu müfredatlar öğrencilere
sadece dilbilimin yapısal özelliklerini birkaç mekanik ve iletişimsel uygulama
ile sunmaktadır. Ancak, dil eğitim ve öğretiminde hedeflenen sonuçlara ulaşa-
bilmek ve dil vasıtası ile daha geniş bir dünya algısı oluşturabilmek için gerek
eğitimcilerin gerekse öğrencilerin dilbilimsel, sosyal-edimbilimsel ve gösterge-
bilimsel yetilerinin geliştirilmesi gerekmektedir. Eğitimciler ve öğrenciler insan
iletişimindeki değer sistemlerine hakim oldukça, bu sistemlerin içinde aktarıl-
mak istenen yalın ve doğal bilgiye ve bunların üretim ve karşı tarafa aktarılma
süreçleri ile insan aklı tarafından edinilme süreçlerinin farkına vardıkça, as-
lında yabancı dil eğitim ve öğretiminin, dilin sadece yapısal özelliklerinin veril-
mesinin çok daha ötesinde bir çalışma alanı olduğunu, tıpkı bir melodi ve çalan
tüm enstrümanların uyumu, yani dilbilim yetileri ile olan ahengi gibi, ele alın-
ması gerektiğinin farkına varacaklardır.
Anahtar Kelimeler: Dil Bilimi, Yabancı/İkinci Dil Müfredatı, Dil Eğitim ve
Öğretimi, İletişimsel Yeti, Sosyal-Edimbilimsel Yeti, Göstergebilimsel Yeti
28
Bireysel Başvuru Yolunda Mağdur Statüsünün Kaybı1
Loss of Victim Status on the Individual Application Procedure
Fatih SÜNGÜ
Arş. Gör., Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi,
Hukuk Fakültesi [email protected]
ÖZ: İkinci Dünya Savaşı’nın ardında bıraktığı yıkım, devletleri temel hak ve
özgürlükler açısından daha dikkatli olmaya sevk etmiştir. Bu amacı gerçekleştir-
meye yönelik olarak uluslararası insan haklarını içeren ve koruyan temel belge-
ler imzalandığı ve uluslararası veya bölgesel koruma yollarının da kurulduğu
gözlenmektedir. Temel hak ve özgürlüklerin korunmasında etkili başvuru yol-
larından birisinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’dir. Fakat AİHM her temel
hak ve özgürlük ihlali iddiasını dikkate almamakta, öncelikle bir kabul edilebi-
lirlik süzgecinden geçirmektedir. Bu kabul edilebilirlik kriterlerinden de önemli
olan bir tanesi hiç kuşkusuz mağdur statüsüdür. Mağdur statüsü ilelebet devam
eden bir durum olmayıp belli şartlar altında kaybolabilecektir. Bu şartlar; yerel
otoritelerin açık bir şekilde veya özünde ihlali tanımış olması ve bu Sözleşme ih-
lalini giderici bir tazminata güç yetirmesidir. Bu tazmin şekli her zaman için pa-
rayla söz konusu olmamakta, bazen farklı görünümlerde de kendisini göstere-
bilmektedir. Bu şartlar altında mağduriyetin yok olması Sözleşme’nin ve kur-
duğu koruma sisteminin ikincilliği ile de uyum içerisindedir. Çalışmada AİHM
içtihatlarında mağdur statüsünün kaybı ve bunun Türk Anayasa Mahkemesi’ne
etkisi incelenmeye çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: AİHM’nde mağdur statüsünün kaybı, İhlalin tanın-
ması, İhlalin tazmin edilmesi, Anayasa Mahkemesi’nde mağdurluk statüsünün
kaybı
ABSTRACT: The destruction that the second World War left behind led
states to be more careful about fundamental human rights. It is observed that
treaties which protect fundamental human rights have been issued and interna-
tional or regional protection mechanisms were established. European Human
Rights Court is the most effective protection mechanism around the World.
However ECtHR does not accept all applications, firstly it puts them through ad-
missibility criterias. Victim status is one of most important criterias of all. Victim
status does not last forever, it could be lost under certain circumstances. These
29
circumstances are; acknowledgment of national authorities, either expressly or
in substance, of the breach and then affording redress for the breach of the Con-
vention. The redress sometimes comes in diffirent ways and does not always
have to be pecuniary. The loss of victim status under these circumtances is in
harmony with the subsidiarity of the Convention. Loss of victim status in ECtHR
precedents and its effect on Turkish Constitutional Court decisions are being
examined in this study.
Key Words: Loss of victim status in ECtHR, Acknowledgment of breach,
Redress for the breach, Loss of victim status in Constitutional Court
1 Bu çalışma Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü’nde
devam etmekte olan yüksek lisans tez çalışmasının bir bölümünü içermektedir.
30
Finansal Yönetim, Finansal Stres, Finansal Memnuniyet Ve Yaşam Memnuniyeti İle Hanehalkı Borçlanma Düzeyi Arasındaki İlişkinin Belirlenmesine Yönelik Bir Çalışma
A Study For Determining The Relationship Between Financial Management, Fi-
nancial Stress, Financial Satisfaction, Life Satisfaction And Household’ Debt Level
Arzu ŞENER
Prof. Dr. Hacettepe Üniversitesi, Aile ve Tüketici Bilimleri
Aysel Anıl GÜNDÜZALP
Doktora Öğrencisi, Hacettepe Üniversitesi, Aile ve Tüketici Bilimleri
ÖZ: Harcama ve tasarrufların başarılı bir şekilde yönetilebilmesi olarak
tanımlanan finansal yönetim, bireylerin istedikleri ekonomik amaçlara ulaşma-
larını sağlayan bir süreçtir. Bu süreç analiz, planlama yapma, sahip olduğumuz
kaynakları etkin kullanmamızda önemli rol oynamaktadır. Finansal yönetim-
deki herhangi bir başarısızlık, bireylerin borçlanmalarına neden olmaktadır.
Rasyonel olmayan finansal kararlar, finansal uygulamalardaki bilgisizlik ve iflas,
hastalık, iş kaybı, gelir yetersizliği gibi yaşam döngüsü içinde gelişen olaylar bi-
reylerin finansal streslerinin artmasına, finansal memnuniyetlerinin azalma-
sına yol açmaktadır. Diğer taraftan aşırı borçlanma da yaşam memnuniyetini
olumsuz yönde etkilemektedir. Bu çalışma finansal yönetim, finansal stres, fi-
nansal memnuniyet ve yaşam memnuniyeti ile borçlanma düzeyi arasındaki
ilişkiyi ortaya koymak amacıyla 300 birey üzerinde yürütülmüştür. Araştırmada
"Tek Yönlü Varyans Analizi" ve "Pearson Korelasyon Analizi"nden yararlanıl-
mıştır. Araştırma sonuçları; finansal yönetim, finansal memnuniyet, finansal
stres ve yaşam memnuniyeti ile borçlanma düzeyi arasında anlamlı bir farklılık
olmadığını buna karşın finansal stres ile borçlanma düzeyi arasında negatif
yönde, finansal memnuniyet ile borçlanma düzeyi arasında pozitif yönde bir
ilişki olduğunu, finansal yönetim ile borçlanma düzeyi ve yaşam memnuniyeti
ile borçlanma düzeyi arasında anlamlı bir ilişki olmadığını ortaya koymuştur.
31
Anahtar Kelimeler: Finansal Yönetim, Finansal Stres, Finansal Memnu-
niyet, Yaşam Memnuniyeti, Borçlanma Düzeyi.
ABSTRACT: Financial management,is defined as the ability to manage
spending and savings successfully, is a process that enables individuals to
achieve the desired economic goals. This process plays an important role in an-
alyzing, planning, and using our resources effectively. Any failure in financial
management causes individuals become indebted. Non-rational financial deci-
sions, illiteracy in financial practices and incidents happen in the life cycle such
as bankruptcy, illness, job loss, income insufficiency lead to an increase in the
financial stress of individuals and decrease in financial satisfaction.On the other
hand, overindebt also affects life satisfaction negatively. This study was carried
out on 300 individuals in order to reveal the relationship between financial
management, financial stress, financial satisfaction, life satisfaction and level of
debt. "One-Way Anova Analysis" and "Pearson Correlation Analysis" are used in
this research. Research results show that; there is not a significant difference
between financial management, financial satisfaction, financial stress, life satis-
faction and level of debt, however, there is a negative relationship between fi-
nancial stress and level of debt, a positive relationship between financial satis-
faction and level of debt and there is not a significant relationship between fi-
nancial management and life satisfaction and level of debt.
Key Words: Financial Management, Financial Stress, Financial Satisfac-
tion, Life Satisfaction, Level of Debt.
32
Materyalizmin Borçlanma, Harcama Eğilimi ve Yaşam Memnuniyeti Üzerindeki Etkisi
The Effect of Materialism on Debt, Tendency of Spending and Life Satisfaction
Arzu ŞENER
Öğretim Üyesi, Hacettepe Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi,
Aile ve Tüketici Bilimleri
Aysel Anıl GÜNDÜZALP
Doktora Öğrencisi, Hacettepe Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi,
Aile ve Tüketici Bilimleri
ÖZ: Ekonominin temel birimlerinden biri olan hanehalkının son dönemde
artan oranda borçlanması dikkat çekici boyutlara ulaşmaya başlamıştır. İleride
ekonomik krize dönüşmesinden endişelenilen bireysel borçlanma; gelecekte
elde edilecek gelirin şimdiden kullanılması şeklinde tanımlanmaktadır. Bu ça-
lışmada borçlanmayı etkileyen faktörlerden biri olan materyalizme odaklanıl-
mıştır. Materyalizm; insanların birçok durum arasından seçim yapmasına yar-
dımcı olan, limitsiz tüketim alanı olan bir değerdir (Richins ve Dawson,
1992:303-316). Dolayısıyla materyalizm bireylerin harcama ve borçlanma eği-
limlerini etkilemektedir. Nitekim materyalizm eğilimi yüksek olan bireylerin
harcama ve borçlanma düzeylerinin materyalist olmayan bireylere göre daha
fazla olduğunu gösteren araştırmalar bulunmaktadır (Richins ve Rudmin,
1994:217-231; Watson, 2003:723-739; Fitzmaurice, 2008:332-338). Birçok ça-
lışma materyalizmin yaşam memnuniyetini olumsuz etkilediğini ortaya koy-
maktadır. Materyal ürünlere sahip olma her zaman beklentileri karşılayamadı-
ğından dolayı bireylerin yaşamdan duydukları genel memnuniyet düzeylerinin
düşmesine neden olmaktadır (Burroughs ve Rindfleisch, 2002). Diğer taraftan
materyalizmin neden olduğu aşırı harcamaların ortaya çıkardığı finansal sıkın-
tılar da yaşam memnuniyetini düşürmektedir. Bu nedenle bu çalışmada borç-
lanmayı etkileyen psiko-sosyal faktörler arasında önemli bir etkiye sahip olan
33
materyalizmin bireysel borçlanma ve yaşam doyumu ile ilişkisi ve konuya iliş-
kin yapılan araştırmaların sonuçları detaylı şekilde değerlendirilecektir.
Anahtar Kelimeler: Materyalizm, Borçlanma, Yaşam Memnuniyeti.
ABSTRACT: The increasing debt of households, one of the basic units of
the economy, has begun to reach remarkable dimensions. Individual debt,
which is worried to transform an economic crisis in the future, is defined as the
usage of the future income presently. This study focuses on materialism, which
is one of the factors affecting debt. Materialism; it is a value that has unlimited
consumption area, helping people to choose from among many situations
(Richins ve Dawson, 1992:303-316). Therefore, materialism affects individuals'
tendency of spending and debt. As a matter of fact, there are researches showing
that the level of spending and debt of individuals with high materialism ten-
dency is higher than non-materialist individuals (Richins ve Rudmin, 1994:217-
231; Watson, 2003:723-739; Fitzmaurice, 2008:332-338). Many studies show
that materialism affects life satisfaction adversely. However, having of material
products does not always meet the expectations leads to a decrease in the gen-
eral satisfaction levels of individuals (Burroughs ve Rindfleisch, 2002). On the
other hand, financial difficulties bring out by excessive spending caused by ma-
terialism decreases life satisfaction. Therefore, in this study, the relationship be-
tween materialism, which has a significant impact among the psychosocial fac-
tors affecting debt, with individual debt and life satisfaction and the results of
the researches on the subject will be evaluated in detail.
Key Words: Materialism, Debt, Life Satisfaction.
34
Donanma Mecmuası’nda Amerika İle Alakalı Yazılar
Writings Related to the America in Donanma Mecmuası
Mehmet Ali KARAMAN
Dr. Öğretim Üyesi Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi
Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü
Özet: XIX. yüzyılın başlarında ilk olarak kendini gösteren Türk – Ameri-
kan İlişkileri Amerikan elçisinin 1802 yılında Osmanlıya gelmesi ve elçinin dip-
lomatik olarak tanınmaması üzerine ülkesine dönmesi le başlayacaktır. Bu kriz
ilerleyen yıllarda aşılarak 1830 yılına gelindiğinde Türk Amerikan ticaret anlaş-
masıyla yerini işbirliğine ve karşılıklı ittifaka bırakmıştır. Uzak kıtalarda olsa da
Amerika’nın Bilinen dünyada yani Asya ve Avrupa’da varlık gösterme çabası
XVII. yüzyıla dayanır. Osmanlı Amerika ilişkileri basın hayatında oldukça geniş
yer bulmuştur. Dönemin en önemli basın ve yayın organlarından olan Donanma
Mecmuası Osmanlı – Amerika ilişkilerine oldukça geniş yer vermiştir.
İlk sayısını Mart 1910 senesinde yayımlanan Donanma Mecmûası’nın ida-
rehanesi, İstanbul Bâbıâli Caddesi’nde Donanma-yı Muavenet-i Milliye Cemiyeti
merkez-i Umûmîsidir. Dönemin en önemli isimlerinin yazar kadrosunda yer ve-
ren mecmuada; “İbnü’l Emin Mahmud Kemal, Ahmet Rasim, Ahmet Refik Bey,
Celal Sahir Bey, Cenab Şahabettin, Hasan Bedrettin, Hakkı Bey, Hakkı Tarık Bey,
Halid Fahri Bey, Süleyman Nazif Bey, Abidin Daver Bey, Arif Bey, Ali Canip Bey,
Ali Haydar Emir Bey, Ali Şükrü Bey, Ömer Seyfettin Bey, Galib Bahtiyar Bey,
Kâzım Şinasi Bey, Kâzım Nâmî Bey, Köprülü Zade Fuat Bey, Mehmet Emin Bey,
Mehmet Emin Ayni Bey, Mahmud Sadık Bey, Muhittin Bey, Muhtar Paşa, Yusuf
Ziya Bey, Yunus Nadi Bey” bulunmaktadır. Donanma Mecmuası adıyla toplamda
192 sayı yayımlanan mecmuada Osmanlı Amerika ilişkilerini içeren ya da Ame-
rika hakkında bilgi veren toplamda 19 makale ve yazı dizisi yer almaktadır.
Çalışma içerisinde II. Meşrutiyet Dönemi Osmanlı askeri basınının en
önemli organlarından olan Donanma Mecmuasında yer alan Osmanlı–Amerika
alakalı yazılara ve bunlar arasında dikkat çeken detaylara yer verilecektir.
Anahtar Kelimeler: Donanma Mecmuası, Amerika, Askeri Gazete.
Abstract: The Turkish-American relations, firstly appeared in the begin-
ning of 19th century, begun with the arrival of the American ambassador to the
35
Ottoman Empire in 1802, and his return to country after not recognized diplo-
matically by the Ottomans. Overcoming this crisis by 1830, it was replaced with
Turkish-American trade agreement by cooperation and mutual alliance. Despite
its distant location with other continents, the America’s effort to exist in the Old
World, namely Asia and Europe, dated back to 17th century. Ottoman-American
relations have found huge place in the press. One of the most important media
and media organs of the period, Donanma Mecmuması (The Journal of Navy) has
given a wide range of information about Ottoman - American relations.
The headquarter of the journal, Donanma Mecmuası, firstly published in
March 1910, was the head office of Donanma-yı Muavenet-i Milliye Cemiyeti (Or-
ganization of National Aid for the Navy), located in Bâbıâli Street in İstanbul. The
journal’s cadre of writer, including the most prominent characters at that time,
consisted of İbnü’l Emin Mahmud Kemal, Ahmet Rasim, Ahmet Refik Bey, Celal
Sahir Bey, Cenab Şahabettin, Hasan Bedrettin, Hakkı Bey, Hakkı Tarık Bey, Halid
Fahri Bey, Süleyman Nazif Bey, Abidin Daver Bey, Arif Bey, Ali Canip Bey, Ali
Haydar Emir Bey, Ali Şükrü Bey, Ömer Seyfettin Bey, Galib Bahtiyar Bey, Kâzım
Şinasi Bey, Kâzım Nâmî Bey, Köprülü Zade Fuat Bey, Mehmet Emin Bey, Mehmet
Emin Ayni Bey, Mahmud Sadık Bey, Muhittin Bey, Muhtar Paşa, Yusuf Ziya Bey,
Yunus Nadi Bey. In the journal, published 192 issues under the name of
Donanma Mecmuası, there were 19 articles and article series giving information
about Ottoman-American relations.
In this work, writings and details related to the Ottoman-American rela-
tions appeared in Donanma Mecmuası which were one of the most crucial press
organs especially in the military press will be examined.
Key Words: Donanma Mecmuası, America, Military Jornal
36
The Safety Character of the Black Sea in the History Process: The Role of Straits and the Freedom Interests in Russia
Tarihi Süreç İçerisinde Karadeniz’in Güvenliği Meselesi:
Boğazların Rolü ve Rusya’nın Özgürlük Arayışları
Mehmet Ali KARAMAN
Dr. Öğretim Üyesi, Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi,
Fen Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü
Abstract: When the security of the Black Sea is considered in terms of
world geopolitics, it is important for the governments of Romania, Bulgaria, Uk-
raine and Georgia, especially in Russia and in the Black Sea coast. Bulgaria and
Romania have felt more free because of their ties to the Balkans. They have de-
veloped relations with Europe through this link, while continuing their regional
dialogue with the Black Sea in an effective manner. On the other hand, Russia,
Ukraine and Georgia are in this negative condition. Russia's policy of going so-
uth and opening to the world has shown itself through different plans throug-
hout history, and the practices it has done from time to time have turned to new
quests, feeling that they have been taken away from their freedom, In this study,
19th century and later Black Sea, straits and security needs will be discussed in
the historical process. The study, which is prepared by taking into account the
Ottoman archives and the related publications, reports and academic articles, is
important in terms of better understanding of contemporary problems and de-
termining the points to be considered in the process of producing solutions to
the existing problems.
Keywords: Straits, Black Sea, Russia.
Özet: Karadeniz’in güvenliği, dünya jeopolitiği açısından ele alındığında
başta Rusya olmak üzere Karadeniz’e kıyısı bulunan Romanya, Bulgaristan, Uk-
rayna ve Gürcistan devletleri için önem arz etmektedir. Adı geçen devletlerden
Bulgaristan ve Romanya Balkanlara olan bağı nedeniyle kendilerini daha özgür
hissetmişlerdir. Bu bağ sayesinde Avrupa ile olan ilişkilerini geliştirdikleri gibi,
öte yandan Karadeniz ile bölgesel diyaloglarını etkin şekilde sürdürmektedirler.
37
Öte yandan Rusya, Ukrayna ve Gürcistan bu anlamda daha olumsuz şartlar içe-
risindedir. Rusya’nın güneye inme ve dünyaya açılma politikaları tarih boyunca
farklı planlarla kendini göstermiş, yapmış olduğu uygulamalar zaman zaman
başarılı olsa da başarısız olduğu durumlarda ise özgürlüğünün elinden alınmış
olduğu hissiyle yeni arayışlara yönelmiştir. Bu çalışma içerisinde tarihi süreçte
XIX. yüzyıl ve sonrası Karadeniz, boğazlar ve güvenlik ihtiyaçları ele alınacaktır.
Osmanlı arşiv vesikaları ışığında ve konu ile alakalı yayın, rapor ve akademik
makaleler dikkate alınarak hazırlanan çalışma, günümüz sorunlarının daha iyi
algılanması ve hâlihazırdaki problemlere çözüm üretme süreçlerinin ele alına-
cağı noktaların tespiti açısından önem arz etmektedir.
Anahtar Kelimeler: Boğazlar, Karadeniz, Rusya.
38
Mekânsal Etkileşimler Bağlamında Finike Mermer Ocakları
Finike Marble-quarries as a Case Study of Land Teleconnections
Aylin YAMAN KOCADAĞLI
Dr. Öğr. Ü. İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Coğrafya Bölümü
ÖZ: Çalışmamızın konusu gittikçe küreselleşen dünyada birbirini etkile-
yen yakın-uzak coğrafyaların yerel çevrelerde meydana getirdikleri değişimler
ve bunların sonuçlarının Finike mermer ocağı işletmeleri örneği üzerinde ele
alınmasıdır. Literatürde land teleconnections olarak geçen kavram, Finike mer-
mer ocağı işletmeleri örneği üzerinde ele alınmaya çalışılacaktır. Yerel ve küre-
sel ölçekte hızlı şehirleşmenin tetiklediği artan mermer talebi, Finike’de son yıl-
larda yeni bir ekonomik faaliyet alanını (madencilik) ortaya çıkarmıştır. Yöre-
deki mermer ocağı işletmelerinin faaliyeti bir yanda arazi örtüsünde hızlı deği-
şimler meydana getirirken diğer yanda yörenin sosyal ve ekonomik yapısını da
etkilemeye başlamıştır. Son dönemde mermer ocaklarının asıl etkisi yörenin
ekonomisine yön veren en önemli sektör olan tarım üzerinde hissedilmeye baş-
lanmıştır. Çalışmamızın amacı Finike'deki mermer ocağı işletmelerinin şekillen-
mesinde etkili olan mekânsal bağlantıları kurarken, faaliyetin yöre tarımı üze-
rindeki etkilerinin ortaya çıkartılmasıdır. Bu kapsamda saha çalışmaları esna-
sında gözlem, mülakat ve anket teknikleri kullanılarak veriler toplanmıştır. Saha
çalışmalarında kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum örgütleri ve yöredeki
çiftçilerle yarı yapılandırılmış mülakatlar gerçekleştirilmiştir. Tabakalı örnek-
leme yöntemiyle belirlenen örneklem grubuna anket uygulanarak doğrudan ve-
riler temin edilmiştir. Finike'deki mermer ocağı işletmelerinin yörenin arazi ör-
tüsünde önemli değişiklikler meydana getirdiği, ekosistem servislerini etkile-
diği, tarımsal faaliyetler üzerinde önemli etkilerinin olduğu ve özellikle coğrafi
işaretli Finike portakalı markasına zarar verdiği belirlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Mekânsal Analiz, Mermer Ocağı, Tarım, Finike.
ABSTRACT: The subject of our study is to examine the concept of land
teleconnections and its impacts on the local environment in the example of
39
Finike marble quarry enterprises. The increasing demand for marble triggered
by rapid urbanization at the local and global scale has created a new economic
activity (mining) in Finike. On the one hand, the activity of the marble quarry
enterprises caused rapid changes in the land cover and on the other hand, it
started to affect the social and economic structure of the area. Recently, the
main effect of marble quarries has been felt on agricultural activities, which is
the most important sector directing the economy of the area. The aim of our
study is to reveal the effects of the mining activities on the agriculture while
establishing the spatial connections that are effective in shaping the marble
quarry enterprises in Finike. In this context, data were collected through obser-
vation, interview, and survey techniques during field studies. In the field stud-
ies, semi-structured interviews were conducted with public institutions, non-
governmental organizations, and farmers in the area. Data were collected by ap-
plying a questionnaire to the sample group that determined by using the strati-
fied sampling method. It has been determined that the marble quarry enter-
prises in Finike have caused significant changes in the land cover of the area,
affect the ecosystem services, have a significant impact on the agricultural ac-
tivities and damage the Finike orange brand, which has the geographical indica-
tion.
Keywords: Spatial Analysis, Teleconnections, Marble-quarry, Agricul-
ture, Finike.
40
Parasosyal İlişki İle Yaşam Doyumu Arasındaki İlişki: Üniversite Öğrencileri Örneği
Relationship Between Parasocial Interaction and Life Satisfaction:
Example of University Students
Sunay ORHAN
Ankara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eğitim Psikolojisi Bölümü
Nuray TAŞTAN
Doçent Doktor, Kırıkkale Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü
ÖZET: Bu çalışmanın temel amacı üniversite öğrencilerinin parasosyal
ilişki kurmaları ile yaşam doyumları arasındaki ilişkiyi incelemektir. Araştırma
grubunu, 110 erkek (% 24.5) ve 339 kadın (% 75.5) olmak üzere toplam 449
üniversite öğrencisi oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak;
Parasosyal Etkileşim Ölçeği ve Yaşam Doyumu Ölçeği kullanılmıştır. Verilerin
analizinde ise parasosyal ilişki kurmanın cinsiyet değişkeni açısından
karşılaştırılmasında tek yönlü varyans analizi ve yaşam doyumu değişkeni ile
ilişkisinin incelenmesinde ise korelasyon yapılmıştır. Yapılan analizler sonu-
cunda ise parasosyal ilişki kurmanın cinsiyet değişkeni açısından anlamlı bir
fark oluşturmadığı ve yaşam doyumu değişkeni ile istatistiksel olarak anlamlı
bir ilişkisinin olmadığı bulgusu elde edilmiştir. Kadın ve erkek katılımcıların
parasosyal ilişki ölçeğinden aldıkları puanlar arasında anlamlı fark ol-
mamasında toplumsal açıdan kadın-erkek olmanın önemli bir farklılaşmaya se-
bep olmamasının etkili olduğu söylenebilir. Ayrıca parasosyal ilişki kurma ile
yaşam doyumu arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farkın olmamasında
araştırma grubunu oluşturan üniversite öğrencilerinin içinde bulundukları
gelişimsel dönemin özelliklerinin, yaşam koşullarının, toplumsal açıdan sahip
oldukları rol ve konumlarının etkili olduğu söylenebilir.
Anahtar Sözcükler: Parasosyal ilişki, parasosyal etkileşim, yaşam
doyumu
41
Anglo-Sakson Yaklaşımın Denetime Etkisi
The Effect of Anglo-Saxon Approach to Audit
Mahmut Sami ÖZTÜRK
Dr. Öğr. Üyesi, Süleyman Demirel Üniversitesi,
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İşletme Bölümü
Sevim AĞAÇ
Yüksek Lisans Öğrencisi, Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü, İşletme Anabilimdalı, Muhasebe ve Finansal Yönetim Bilim Dalı
ÖZ: Muhasebe ve denetim alanında dünya genelinde bilinen iki temel yak-
laşım bulunmaktadır. Bunlar, Anglo-Sakson yaklaşım ve Kıta Avrupası yaklaşı-
mıdır. Anglo-Sakson yaklaşım, devletin işletmeler üzerindeki etkisinin ve mü-
dahalesinin daha az olduğu, girişimcilerin daha serbest hareket ettikleri bir sis-
temi temel almaktadır. Piyasalardaki şeffaflık ve hesap verilebilirlik seviyesinin
yükselmesi neticesinde yatırımcıların güveninin kazanılması ve işletme faali-
yetlerinin etkinliğinin ve verimliliğinin artması konusunda denetim faaliyetleri
son derece önemli bir yer tutmaktadır. Anglo-Sakson yaklaşım ile birlikte dene-
tim faaliyetleri de değişime uğramaktadır. Dolayısıyla bu çalışmanın konusu
Anglo-Sakson yaklaşım açısından denetimin incelenmesidir. Çalışmanın amacı,
Anglo-Sakson yaklaşımın denetim faaliyetlerine olan etkisinin tespit edilmesi-
dir. Bu amaç doğrultusunda çalışmada kullanılan yöntem, öncelikle Anglo-Sak-
son yaklaşımın irdelenmesi ve bu yaklaşıma göre denetim faaliyetlerinde mey-
dana gelen değişimlerin ortaya konulmasıdır. Gerçekleştirilen değerlendirme-
ler neticesinde Anglo-Sakson yaklaşımın denetim faaliyetlerinin yapısında
önemli değişikliklere neden olduğu görülmektedir. Ancak, çalışmanın sonu-
cunda Anglo-Sakson yaklaşım veya Kıta Avrupası yaklaşımın tek başına en iyi
sonuca ulaşmak için yeterli olmadığı görülmektedir. Dolayısıyla bu iki sistem-
deki artı ve eksilerin iyi bir şekilde tespit edilmesi neticesinde sistemlerin en-
tegre edilmesi gerektiği düşünülmektedir. Bu sayede denetim faaliyetlerinin et-
kinliği daha da artırılabilecektir.
42
Anahtar Kelimeler: Anglo-Sakson Yaklaşım, Denetim, Muhasebe, Kıta
Avrupası Yaklaşımı.
ABSTRACT: There are two main approaches in accounting and auditing
over the world. These are the Anglo-Saxon approach and the Continental Euro-
pean approach. The Anglo-Saxon approach is based on a system in which the
state has less influence and intervention on enterprises, and where entrepre-
neurs act more freely. Auditing activities have an important place in terms of
gaining the trust of investors as a result of the increase in transparency and ac-
countability in the markets, and increasing the effectiveness and efficiency of
the enterprises. Along with the Anglo-Saxon approach, the audit activities are
also changing. Therefore, the subject of this study is to investigate the audit in
terms of Anglo-Saxon approach. The aim of the study is to determine the effect
of the Anglo-Saxon approach on audit activities. Towards this purpose, the
method used in the study is first of all, to examine the Anglo-Saxon approach
and to exhibit the changes in the audit activities according to this approach. As
a result of the evaluations carried out, it is seen that the Anglo-Saxon approach
has caused significant changes in the structure of the audit activities. However,
in the result of the study, it is also noticed that the Anglo-Saxon approach or
Continental European approach is not sufficient alone to achieve the best re-
sults. Therefore, it is thought that the systems should be integrated as a result
of good detection of the pros and cons in these two systems. In this way, the
effectiveness of the audit activities would be increased.
Keywords: Anglo-Saxon Approach, Audit, Accounting, Continental Euro-
pean Approach.
43
Stokların Tms/Tfrs, Bobi Frs ve Tek Düzen Muhasebe Sistemi Açısından Değerlendirilmesi
Evaluation of Inventories in terms of IAS/IFRS,
BOBI FRS and Uniform Chart of Accounts
Oğuzhan ÇARIKÇI
Dr. Öğr. Üyesi, Süleyman Demirel Üniversitesi,
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İşletme Bölümü
Bahar YAMAN
Yüksek Lisans Öğrencisi, Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü, İşletme Anabilimdalı, Muhasebe ve Finansal Yönetim Bilim Dalı
ÖZ: Dünya genelinde gerçekleştirilen muhasebe işlemlerinin uyumlaştı-
rılması ve bir standarda kavuşturulması açısından muhasebe standartları uygu-
lanmaktadır. Standartlar ya da belirlenmiş yerel mevzuatlara göre stok işlemleri
önemli bir yere sahiptir. Çünkü stoklar, işletme türü ne olursa olsun birçok iş-
letme açısından üzerinde önemle durulması gereken bir hesap grubudur. Bu ça-
lışmanın konusu Türkiye Muhasebe Standartları/Türkiye Finansal Raporlama
Standartları (TMS/TFRS), Büyük ve Orta Boy İşletmeler İçin Finansal Rapor-
lama Standardı (BOBİ FRS) ve Tek Düzen Muhasebe Sistemi (TDMS) açısından
stok işlemlerinin incelenmesidir. Çalışmanın amacı, ilgili standart ve mevzuat-
lara göre ilk muhasebeleştirmede, maliyet ve gelir hesaplamaları ile bu işlem-
lere ait muhasebe kayıtlarında ve diğer başlıklarda stok işlemlerindeki benzer-
lik ve farklılıkların tespit edilmesidir. Bu amaç doğrultusunda çalışmada kulla-
nılan yöntem, standartların ve mevzuatların incelenerek stoklar işlemlerindeki
benzerlik ve farklılıkların ortaya çıkarılmasıdır. Yapılan değerlendirme sonu-
cunda tespit edilen bulgulardan bazıları; canlı varlıkların stoklardan ayrıştırıl-
ması konusundaki farklılıklar, vadeli olarak stokların elde edilmesi sonucunda
yapılan muhasebe kayıtlarındaki farlılıklar ile stok maliyetlerinin tespitinde uy-
gulanan yöntemlerdeki farklılıklar olarak belirlenmiştir.
44
Anahtar Kelimeler: Stoklar, TMS/TFRS, BOBİ FRS, Tek Düzen Muhasebe
Sistemi.
ABSTRACT: Accounting standards are applied in order to harmonize and
standardize the accounting procedures performed in worldwide. According to
the standards or specified local regulations, inventory transactions have an im-
portant place. Because, regardless of the type of business, in terms of many en-
terprises, inventories is an account group that needs to be emphasized. The sub-
ject of this study is to examine the Turkish Accounting Standards/Turkish Fi-
nancial Reporting Standards (TMS/TFRS), Financial Reporting Standard for
Large and Medium Sized Enterprises (BOBI FRS) and Uniform Chart of Accounts
(TDMS) in the terms of the inventory transactions. The purpose of the study is
to determine the similarities and differences in the first accounting entry, in cost
and income calculations and in other headings of the inventory transactions ac-
cording to the related standards and regulations. Towards this purpose, the
method used in the study is to examine the standards and regulations and to
exhibit the similarities and differences in the inventory transactions. Some of
the findings of the evaluation are; the differences in the separation of living as-
sets from inventories, differences in the accounting entries as a result of pur-
chase for the account of inventories, and the differences in the methods used in
determining the inventory costs.
Keywords: Inventories, IAS/IFRS, BOBI FRS, Uniform Chart of Accounts.
45
İnsancıl Hukuk Açısından El-Kaide Mensuplarının Hukuki Statüsü
The Legal Status of Al-Qaeda Members from the Point of Humanitarian Law
Emine AKAR
MA Student, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi,
Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, Kamu Hukuku A.B.D.
ÖZ: İnsancıl hukukun ana kaynaklarından kabul edilen Cenevre Sözleş-
meleri ve onun Ek Protokolleri silahlı çatışmada bütün bireylerin bir statü sa-
hibi olmasını öngörür. Bir silahlı çatışmada, bireyler ya savaşçıdır ya da sivildir.
Üçüncü bir kategorinin olması insancıl hukuk sistemi açısından mümkün değil-
dir. Ancak, 11 Eylül saldırıları sonrası Afganistan harekâtında yakalanan El-Ka-
ide mensupları ABD yönetimi tarafından ne savaşçı ne de sivil kabul edilmiştir.
Ele geçirilenlerin hukuk dışı savaşçı olduğunu ve bu nedenle de Cenevre Sözleş-
meleri kapsamında herhangi bir hakka sahip olmadıklarını ifade eden ABD yö-
netimi bu beyanlarıyla birçok hukuki çıkmaza neden olmuştur. Ayrıca, Taliban
hükümeti ve El-Kaide ilişkisi de konuyu daha karmaşık hâle getirmiştir. ABD yö-
netiminin, kendisine yöneltilen eleştirilere karşı yaptığı savunmalar da birçok
yazar tarafından doktrinal düzeyde tartışılmıştır. Oysa Cenevre Sözleşmeleri
düşman elinde olan hiç kimseyi hukukun dışında tutmayıp asgari insani koru-
malardan yararlanmasını zaten sağlamaktadır. Bu çalışma; hukuk dışı savaşçı te-
rimiyle nitelendirilen El-Kaide mensuplarının hukuki statüleri hakkında litera-
türde yer alan tartışmaları değerlendirmekte ve üçüncü ve yeni bir kategoriye
gerek kalmadan, sorunun Cenevre Sözleşmelerinin temel mantığı içinde nasıl
ele alınabileceğini incelemektedir.
Anahtar Kelimeler: İnsancıl hukuk, El-Kaide, hukuk dışı savaşçılar.
ABSTRACT: The Geneva Conventions and its Additional Protocols, which
are accepted as the main sources of humanitarian law, require that all individu-
als have a status in the armed conflicts. In an armed conflict, individuals are eit-
her combatants or civilians. The existence of a third category is not possible in
terms of the humanitarian law system. However, after the September 11 attacks,
46
Al-Qaeda members who were captured in the Afghanistan operation were not
accepted by the US administration either as combatants or civilians. The US go-
vernment, which states that the arrested people are unlawful combatants and
therefore do not have any rights under the Geneva Conventions, have caused
many legal stalemates. In addition, the relation between the Taliban govern-
ment and Al-Qaeda has further complicated the issue. The defenses of the US
government against the criticisms were discussed at the doctrinal level by many
authors. The Geneva Conventions, on the other hand, ensure that no one in
enemy hands can be outside the law and that everybody benefits from minimum
of the humanitarian law protection. This study evaluates the debates in the lite-
rature on the legal status of Al-Qaeda members who are characterized by the
termed unlawful combatants and examines how the problem can be dealt with
in the basic logic of the Geneva Conventions without the need for a third and a
new legal status category.
Keywords: Humanitarian law, Al-Qaeda, unlawful combatants.
47
Teachers' Views on the Implementation of the Secondary School 9th Grade New Curriculum
Halük Ünsal
Dr. Öğr. Üyesi, Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi,
Absstract: Changings and developments in education systems are ine-vitable. Because the phenomenon of globalization affects the education system due to technological developments and changings in individuals . In the educa-tion system, teachers, students and education programs are the basic elements
that constitute a whole. Therefore, the changings in one affects the others. In this context, starting from the 2017-2018 academic year, primary school 1st grade curriculum, secondary school 5th grade curriculum and 9th grade secon-dary education programs have been developed and put in practice at the same
time. It will be important to examine the 9th grade literacy curriculum in the secondary education that has recently been introduced.
The aim of this study is to evaluate the opinions of teachers about the se-condary school 9th grade new curriculum which was started in the 2017-2018
academic year. This study is a qualitative research. In this interview, a small number of literary teachers were interviewed and so in-depth and detailed in-
formation was collected. In this research, appropriate sampling techniques were utilized from purposeful sampling methods. The study was conducted with 9th grade literature teachers working in a state secondary school in An-
kara. Based on the willingness and volunteerism, 2 literature teachers partici-pated. The interview technique was used. The interviews were conducted with the semi-structured interview form developed by the researcher. In the exami-
nation of 9th grade literature curriculum of secondary education; main catego-ries of comparison, acquisitions, content, learning teaching process, evaluation
and outcome were formed. At the end of the research, it can be said that litera-ture subjects in the 9th grade literature teaching program are positive in terms
of developing their oral and written expression skills. It can be argued that there is a high number of grammar subjects and the lack of sufficient time for lessons creates negativity. It may be suggested to make some arrangements on the
grammar subjects of literature and the texts related to literature and to organize in-service training activities for teachers.
Key words: new literature teaching programme, 9 th grade literature,, evaluation of programmes.
48
Yeni Ortaokul Türkçe 5. Sınıf Öğretim Programının Eski Öğretim Programıyla Karşılaştırılması
Comparison Of Secondary School 5th Class Turkish Lesson
New Curriculum With The Former One
Halük ÜNSAL
Dr. Öğr. Üyesi, Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi,
Eğitim Bilimleri Bölümü,
Abstract: In the education process, curriculum is the main education re-
source for teachers. From these curriculums, Turkish lesson is very important
for all students as it is a compulsory course in order to be successful and pass
the classes.
Secondary school Turkish lesson former curriculum was implemented in
the 2015-2016 academic year., All curriculums for 5 th grade of secondary
school was developed and these new curriculums are in practice since 2017-
2018 academic year. It is hoped that it will be important to compare the new
curriculum with the former one from aspects of similarity, difference, strong
and weak points. To analyze this curriculum is also can be useful for field, rese-
archers and stakeholders on the same area.
The aim of this study is to analyze the Turkish lesson secondary school
5th grade new curriculum which put in practice in the 2017-2018 academic year
by comparing it with the former curriculum. This study is a qualitative research.
Document analysis method was used in the study. The curricula is used that
published by the Ministry of National Education (MONE) and the Board of Edu-
cation (TTK).
In the study that is based on content analysis technique; needs analysis,
objectives / acquisitions, content, teaching learning process and evaluation
areas were formed as the main categories. At the end of the research, it was seen
that the new curriculum was based on values and competence and the thematic
approach continued, but the other three themes were mandatory by all authors.
In addition, it was found out that the gains were generally expressed and redu-
ced in number without the classification of learning areas. It may be suggested
49
to evaluate the 5th grade curriculum in Turkish by students, teachers and other
stakeholders.
At the end of the research, it was seen that the thematic approach was
continued by basing on values and competencies in the new curriculum, but it
was seen that three themes were compulsory in all classes, and the other themes
were selective by book authors. In addition, it was found out that the learning
outcomes were generally expressed without classification of learning areas and
reduced in number. It is recommended that the 5th grade curriculum can be
evaluated by students, teachers and other stakeholders.
Key words: Turkish course new currriculum, 5 th grade Turkish course
curriculum, comparisons of curriculums.
50
II. Meşrutiyet’e Giden Süreçte Balkan Şehirlerinde Suç ve Asayiş: Selanik Örneği
Crime and Public order in the Balkan Cities during the period towards
the Second Constitutionalist Period: Salonika Sample
Gamze CEYLAN
Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Tarih Anabilim Dalı Yüksek Lisans Öğrencisi,
Afyonkarahisar/Türkiye.
Özet: Bu çalışmanın temel amacı Selanik Vilayeti’nde Hüseyin Hilmi Pa-
şa'nın Rumeli Umumi Müfettişliği (1902-1908) görevine atandığı dönemde
Mürzsteg kararları ve jandarma teşkilatındaki düzenlemelerin bölgedeki huzur
ve asayişe katkısını ortaya koymaktır. Mürzsteg tasarısına göre Makedonya; Ma-
nastır, Selanik, Üsküp, Drama ve Serez olmak üzere beş denetim bölgesine ay-
rılmış, her bölgeye bir jandarma taburu yerleştirilmişti. Ayrıca bu bölgelerden
her biri bir Avrupa devletinin kontrolüne bırakılmıştı. Bu şekilde bölgenin gü-
venliği meselesi adeta uluslararası bir sorun haline gelmiştir.
Esasen XIX. yüzyılın son çeyreğinden itibaren Balkanlarda gündeme gelen
ıslahat programı önerilerinde bölge için özerk bir idare öngörülmekle birlikte
Avrupa askeri gücüne dayanan uluslararası bir komisyonunun ıslahatı uygula-
ması planlanmaktaydı. Osmanlı hükümetinin kabule yanaşmadığı öneri,
1878’de Berlin Antlaşması’nda yeniden gündeme getirildi. Bu süreçte “Make-
donya Sorunu” olarak nitelendirilen problemi kendi amaçlarına göre çözmek is-
teyen Bulgarlar siyasi özerkliğin gerçekleşmesini sağlayacak asıl etkenin isyan
olmadığı, bilakis “büyük bir gücün isyancıların yararına müdahalesi” olduğu de-
ğerlendirmesini yapmaktaydı. Bu sebeple komitacıların, Makedonya’da asayişi
bozmak, katliamlar yapmak veya resmi binaları kundaklayarak karışıklıklar çı-
karmak gibi bir eylem planı benimsedikleri görülmektedir.
Vilâyet-ı Selâse’de yoğunlaşan olaylar akabinde Avrupalı devletlerin de
baskıları üzerine Osmanlı yönetimi artan asayişsizliği ve Bulgarların çetecilik
faaliyetlerini engelleyebilmek için 29 Kasım 1902’de Rumeli Vilayeti hakkında
bir talimat yayınlayarak Rumeli Umumi Müfettişliği’nin kurulmasını kararlaş-
tırdı. Umumi Müfettiş olarak görevlendirilen Hüseyin Hilmi Paşa, 8 Aralık 1902
51
tarihinde Selanik’te görevine başladı. Osmanlı yetkilileri, Rumeli Umumi Müfet-
tişi Hüseyin Hilmi Paşa’nın göreve başlamasının ilk yılı dolmadan, her üç vila-
yette de emniyet ve asayişin sağlanacağı, geri kalan iki yıllık süreç içerisinde ise
planlanan ıslahatın tamamen·gerçekleştirilebileceği hususunda bir kanaate sa-
hipti. Araştırmada bu beklentinin Selanik Vilayeti örnekleminde karşılık bulup
bulmadığı ele alınacaktır.
Çalışmanın temel kaynaklarını Başbakanlık Osmanlı Arşivinde yer alan
Selanik’e dair suç ve asayiş ile ilgili belgeler oluşturacaktır. İlaveten araştır-
mayla ilgili diğer kaynaklara da müracaat edilecektir.
Anahtar Kelimeler: Selanik, Rumeli Umȗmi Müfettişliği, Asayiş, Suç, II.
Meşrutiyet
Abstract: The main purpose of the current study is to reveal the effect of
Mürzsteg decisions and regulations in the gendarmerie on the peace and public
order in Salonika Province during the period that Hüseyin Hilmi Pasha was ap-
pointed to the Public Inspectorship of Rumelia (1902-1908). According to Mürz-
steg proposal, Macedonia was divided into five control regions as Manastir (Bi-
tola), Salonika, Skopje, Drama, and Serez, and a gendarmerie battalion was
posted to each region. Moreover, each of these regions was left to the control of
a European government. Thus the security of the area almost became an inter-
national problem.
In fact, although a self-governing administration for the region was envi-
sioned in the reformation program recommendations coming to the fore in the
Balkans from the last quarter of the 19th century, it was planned that an inter-
national commission depending on the military power of Europe would apply
the reformation. The recommendation that the Ottoman Empire disapproved
was brought forward again in the Berlin Treaty in 1878. During this period, the
Bulgarians desiring to solve the trouble considered as “Macedonia Problem” in
accordance to their own aims evaluated that rebellion was not the basic factor
that would ensure the actualization of political autonomy; on the contrary, it
was regarded as “an intervention of a great power on behalf of rioters”. For this
reason, it was seen that komitajis (partisans) adopted an action plan such as
disturbing the peace in Macedonia, committing massacres, or causing disturb-
ance by sabotaging official buildings.
Following the intensifying events in Vilâyet-ı Selâse (Macedonia) and
upon the oppressions of the European governments, the Ottoman
52
administration agreed on the foundation of The General Inspectorate of Rume-
lia by publishing a mandatory instruction about Rumelia Province on 29 No-
vember 1902 in order to be able to prevent the increasing public disorder and
gang activities of the Bulgarians. Hüseyin Hilmi Pasha assigned as a Public In-
spector began his duty in Salonika on 8 December 1902. The Ottoman authori-
ties considered that security and public order would be maintained in each of
the three provinces before the end of the first year of The General Inspector of
Rumelia Hüseyin Hilmi Pasha’s duty and the planned reformation could be com-
pletely actualized in the remaining two years. In the present study, whether this
expectation was met in the sample of Salonika Province will be discussed.
The main sources of the current study will be the documents about crime
and public order regarding Salonika placed among the Prime Ministry Ottoman
Archives. Moreover, other sources related to the study will also be consulted.
Key Words: Salonika, The General Inspectorate of Rumelia, Public Order,
Crime, Second Constitutionalist Period.
53
Sinop İdadisi
Idadi School of Sinop
Şevki DUYMAZ
Prof. Dr., S.D.Ü. Fen-Edebiyat Fakültesi
Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Isparta
Özet: 19. yüzyılda Osmanlı Devletinin her alanda yapmış olduğu modern-
leşme hareketleri içerisinde yer alan eğitim faaliyetleri son derece önemli bir
yer tutar. Bu dönemde eğitim; medreseden mektebe geçiştir. Yapısal anlamda
da bu anlayış hâkimdir.
Sinop İdadisi, Osmanlı Devletinin eğitim alanındaki modernleşme anlayı-
şının mimari yansımasının bir ürünüdür. Bildirimiz, Sinop İdadisinin ilk inşa-
sından günümüze kadar geçirmiş olduğu mimari evrelerini belgelere dayalı ola-
rak sunulmasıdır. Ayrıca, yapının dönem içerisindeki toplumsal etkilerine yer
vermeye çalışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: İdadi, Sinop, Son Dönem Osmanlı Mimarisi, Eğitim
Yapıları
Abstract: Educational activities have an important place through the pro-
cess of modernization in every field carried out by the Otoman State in the 19th
century. In this period, education is transferred from medrese to mektep. This
understanding also prevails in respect of structure.
Idadi of Sinop is the output of the architectural reflection of moderniza-
tion process in the Otoman education. This presentation gives the architectural
stages the Idadi has experienced from the first building to the present day using
documents. In addition, the building’s social effects are given place.
Keywords: İdadi, Sinop, Late Ottoman Architecture, Educational Buil-
dings
54
Okul Öncesi Öğretmenlerinin Çocuğu Tanıma ve Değerlendirme İle İlgili Görüşleri
Preschool Teachers 'Views on Children's Recognition and Evaluation
Fatma ÇALIŞANDEMİR
Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Eğitim Fakültesi,
Okul Öncesi Öğretmenliği
Mine GÖL
Öğr. Gör. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Eğitim Fakültesi,
Okul Öncesi Öğretmenliği
Özet: Çocukları tanıma değerlendirme eğitim ortamları hazırlama ve eği-
tim süreci planlama ile ilgili en önemli kısımdır. Türkiye’de uygulanan okul ön-
cesi eğitim programları sürecin en önemli yapı taşı olan öğretmenlere büyük
sorumluluklar yüklemektedir. Okulöncesi öğretmenlerinin çocukları tanıma ve
değerlendirme konusu hakkındaki görüşlerini tespit etmek amacıyla yapılan bu
çalışma, tarama modelinde olup nitel yöntem kullanılarak gerçekleştirilmiştir.
Çalışma grubunu Afyon ilinde MEB’ e bağlı anaokulları ve ilkokullar bünyesin-
deki anasınıflarında görev yapan toplam 191 öğretmen oluşturmuştur. Araş-
tırma sonucunda elde edilen bulgulara göre; öğretmenler çocukları tanıma ve
değerlendirme sürecini gerekli görmekte, bunun yanı sıra da birçoğu kendini bu
konuda yetersiz hissetmektedir.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitim, Çocukları tanıma ve değerlen-
dirme, Öğretmen görüşleri.
Abstract: Recognition of children is the most important part of preparing
educational environments and planning educational process. pre-school teac-
her training programs implemented in Turkey to carry the most important bu-
ilding process imposes a great responsibility. This study, which was conducted
in order to determine preschool teachers' views on the recognition and evalua-
tion of children, was carried out using the qualitative method in the screening
model. The study group consisted of 191 teachers working in kindergartens and
kindergartens in Afyon. According to the results of the research; teachers con-
sider the process of recognizing and evaluating children as well as many others
feel inadequate in this regard.
Key Words: Pre-school education, Recognition and evaluation of child-
ren, Teacher opinions.
55
Karadağ'in (Fethiye) Fiziki Coğrafya Özellikleri
Physical Geographical Characteristics of Karadağ (Fethiye)
Cihan BAYRAKDAR
Dr.Öğrt.Üyesi, İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Coğrafya Bölümü
Zeynel ÇILĞIN
Dr.Öğrt.Üyesi, Munzur Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Coğrafya Bölümü
Fazie SARIŞ
Dr.Öğrt.Üyesi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Coğ-
rafya Bölümü
Özet: Ülkemizde son yıllarda, özellikle büyük şehirlerde, yaz aylarında ya-
şanan susuzluk problemleri ve yoğun yağışların neden olduğu doğal afetler, ik-
lim değişikliğinin insan yaşamında ne kadar etkin bir rol oynadığını açıkça or-
taya koymuştur. İklim değişikliğinin belirlenmesinde ve gelecekte karşılaşaca-
ğımız iklim koşullarının modellemesinde, geçmişte gerçekleşen iklim değişiklik-
lerinin ve buzullaşmaların araştırılarak belirlenmesi en önemli anahtardır.
Bu kapsamda, Türkiye’de daha önce literatürde bahsedilmeyen ancak Ple-
yistosen buzullaşmalarının izlerinin net ve yaygın bir şekilde görüldüğü yeni
bir saha olan Karadağ araştırılmıştır.Teke Yarımadasında Beydağları, Akdağ ve
Sandıras gibi Pleyistosen buzullaşmasına maruz kalmış dağlardan biri olan Ka-
radağ, Fethiye Körfezi’nin hemen kuzeydoğusunda 30 km kuş uçuşu mesafede
2418 m zirveye ulaşır ve 2300 m üzerinde birçok yükseltiye sahiptir. Kara-
dağ’da farklı yönlere (kuzeye, batıya ve doğuya) bakan sirkler ve bunların
önünde tazeliğini koruyan belirgin cephe, tümseksi ve yan morenlerin varlığı,
Kuvaterner’in soğuk dönemlerinde büyük çaplı buzullar tarafından işgal edildi-
ğinin göstergesi niteliğindedir. Günümüzde Karadağ Türkiye’nin Güney ve Batı
bölgeleri içerisinde en fazla yağış alan bölümündedir. Kış mevsiminde yağışın
fazla (kıyılarda yağmur, yükseklerde kar) dolayısıyla su fazlasının çok kuvvetli
olduğu, yazları ise sıcak ve kuvvetli buharlaşma oranlarının gözlendiği bir bö-
lümdür.
56
Bu çalışma kapsamında arazi çalışmaları, insansız hava aracı ve meteoro-
loji istasyonlarının verilerinden elde edilen mekânsal veriler coğrafi bilgi sis-
temleri kullanılarak analiz edilmiş, sonuç harita ve çıktılar oluşturulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Karadağ, Pleyistosen buzullaşmaları.
Bu çalışma Tubitak 117Y391 nolu projesi ile desteklenmektedir.
Abstract: In our country, especially in big cities, the drought problems
experienced in summers and the natural disasters caused by heavy rains in the
recent years, clearly show how the climate change plays an important role in
human life. In the prediction of climate change and the modeling of the climatic
conditions that we may encounter in the future, determining past climate and
glacial conditions is the most important key.
In this context, we investigated Karadağ which reaches 2418 m summit at
a 30 km straight distance from the northeast of Fethiye Bay and has many peaks
over 2300 m. We found obvious and extensive Pleistocene glaciation traces on
the mountain not known until our study. And, Karadağ has been included the
mountains subjected to the Pleistocene glaciations in the Teke Peninsula (Wes-
tern Taurus) along with Beydağları, Akdağ, and Sandıras Mountains. In Karadağ,
the cirques grown in different aspects (north, west and east) and the presence
of distinct frontal, hummocky and lateral moraines that retain their freshness in
front of them are indicative of the extensive glaciations in the cold periods of
Quaternary. Today, Karadağ is one of the highest rainfalls receiving area in so-
uth and west regions of Turkey. It is an area where precipitation is higher in
winter (as rain on the shores and snow at higher elevations). Consequently, the
water is abundant in winters. On the other hand, the summers are hot and
strong evaporation are observed.
In this study, maps and relevant outputs were created and analyzed by
geographic information systems using the spatial data obtained from the field
studies, unmanned aerial vehicles and meteorological stations.
Keywords: Karadağ, Pleistocene glaciations.
This study is being supported by TÜBİTAK 117Y391 project.
57
Research Into The Classroom Management Problems Encountered By The Teachers With Meskhetian (Ahiska)
Immigrant Students
Fethi KAYALAR
Asst. Prof. Dr., Faculty of Education, Erzincan B.Y. University
Türkan GÜLER
Res. Asst. Institute of Education, Gazi University
ABSTRACT: Establishing qualified education and training environments
is related to effective school and classroom management, thus effective school
and classroom management can be attributed to teachers' classroom manage-
ment skills. The teachers can be affected by negative behaviours of the students
in classroom environment. Increasing number of immigrant students have cre-
ated some issues of classroom management. Cultural differences, lack of acade-
mic language skills, indifference of parents, and failure in understanding each
other are the main reasons that affect classroom management. In the study, we
aimed to find out classroom management problems encountered by the teac-
hers with Meskhetian (Ahiska) immigrant students. In order to obtain required
data, we interviewed with six instructors who teach Turkish Language, English
Language, Mathematics, Science, Sports and Social Sciences in Secondary School
in the province of Üzümlü, Erzincan. In the study, we used qualitative research
method. We asked two open ended questions to the instructors to determine
the classroom management problems with Meskhetian students in classroom
environment. Having interviewed with the instructors, we gathered, processed
and analysed the data. We have concluded that the classroom management
problems result from cultural difference of the Meskhetian students from native
ones, lack of their academic language skills, and indifference of parents to their
children in academic issues. We proposed that the teachers should give priority
to the immigrant students in terms of teaching academic language skills, Tur-
kish culture and values, and collaboration with the parents of the immigrant
students.
Key words: Classroom management, Meskhetians, Immigrant students,
Academic language, Cultural difference
58
Türk Milliyetçiliğinin Sosyal Medyada Temsili:
MHP Milletvekillerinin Sosyal Medya Kullanımı
The Representation of Turkish Nationalism on Social Media:
The Usage of Social Media of MHP Parliament Members
Dr. Süleyman GÜNGÖR
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu
Özet: Sosyal medya uygulamalarının siyasal iletişim açısından vazgeçil-
mez bir hale geldiği günümüzde, Türk siyasetinin önemli bir aktörü de Milliyetçi
Hareket Partisi (MHP)’dir. MHP, en genel hatları ile Türk Milliyetçiliği düşünce-
sinin siyasal temsilini önceleyen bir ideoloji partisi olarak görülmektedir.
MHP’nin Genel Merkez, il ve ilçe teşkilatları ile milletvekili, belediye baş-
kanı, belediye meclisi üyesi ve il genel meclisi üyesi olarak seçilen üyeleri, kendi
sorumluluk ve etki çevrelerine göre partilerini ve ideolojilerini temsil etmekte-
dir. Ancak bu çalışmada ele alınacak olan temsil faaliyeti, Türk Milliyetçiliğinin
sosyal medyada sergilediği görünürlük olarak tanımlanmıştır. Bu bağlamda her
kademe teşkilatlar, yetkili ya da seçilmiş şahıslar adına açılmış hesaplar yanı
sıra partizanlar tarafından kullanıldığı anlaşılan çok sayıda hesabın aktif olduğu
gözlenmektedir. Ancak bu hesapların hem gerçekliği hem de ideolojiyi temsili
anlamında güvenilirliği ileri sürülemeyecektir. Belirtilen gerekçe ile bu çalış-
mada, 24 Haziran 2018 tarihinde yapılan milletvekili genel seçimlerde MHP lis-
telerinden seçilen 49 kişi ile seçimlerden sonra MHP’ye katılan 1 kişinin sosyal
medya hesapları incelenecektir. Bu 50 milletvekilinin hesapları parti, TBMM
veya Meclis Grubundaki yönetim görevlerinden bağımsız olarak incelenecektir.
Siyasal süreçte, en yoğun kullanılan sosyal medya platformları olarak fa-
cebook, twitter ve instagram yoğunluk göstermektedir. Bu durum, seçim kam-
panyası döneminde parti ayrımı yapmadan milletvekili adayları tarafından ka-
muoyuna sunulan tanıtım ürünlerinde sayılan kanalların varlığı ile de ortaya
çıkmaktadır. Bu çalışmada, MHP milletvekillerinin facebook, twitter ve instag-
ram yayınlarının, yeterli bulgu sağlayacağı düşüncesiyle (10-25 Eylül 2018) 15
günlük dönemi incelenecektir.
Çalışmada nitel yöntem kullanılacak olup 50 kişilik grubun her üç sosyal
medya hesaplarından yapılan yayınlar, hesap tanıtımındaki bilgiler, alıntı
59
yaptıkları diğer hesaplar, referans gösterdikleri şahıs ve kurumlar ile diğer et-
kinlikleri üzerinden temsilini yaptıkları siyasal ideolojinin sosyal medyadaki gö-
rünümlerine ilişkin tespitler yapılacaktır.
Anahtar kelimeler: Sosyal Medya, Milliyetçi Hareket Partisi, Milliyetçilik,
Temsil
Abstract: In this day and age, social media applications have become ine-
vitable in political life, and National Movement Party (MHP) is one of the most
important actors in Turkish politics. MHP, in its broader sense, is seen as an ide-
ological political party prioritizing the representation of Turkish nationalist
idea.
The headquarters, provincial organizations, mayors, and members of pro-
vincial assemblies of MHP represent their political party and its ideologies ac-
cording to their own area of responsibility and circle. However, the representa-
tion activity addressed in this work is defined as the visibility of Turkish natio-
nalism on social media. In this context, it is monitored that there are a lot of
active social media accounts administrated by partisans as well as authorized
or elected ones. But it cannot be argued that these accounts are trustworthy in
the sense of the representation of the reality as well as the ideology. With the
reason indicated, this work examines the social media accounts of 49-elected
Member of Parliaments (MPs) of MHP on June 24, 2018 general election and one
another MP who participated to MHP after the election. The social media acco-
unts of these 50 MPs will be examined as independent from their administration
duties in parliamentary group or Turkish National Assembly. During political
processes; Facebook, Twitter, and Instagram are commonly used social media
platforms. This situation appears after monitoring the publicity tools of MPs
from all political parties. This work examines the Facebook, Twitter, and Instag-
ram sharing of MHP MPs within 15-day period (September 10-25, 2018).
This work employs a qualitative research method, and will determine
about the outlook of political ideology on social media while examining the sha-
ring, introductory information, citations of other accounts, people and instituti-
ons they referred, and other activities of 50 MPs on three different social media
accounts.
Key Words: National Movement Party, Nationalism, Representation, So-
cial Media
60
Uluslararası Hukukta Hiçbir Devletin Egemenliği Altında Olmayan Alanlar: Antarktika Örneği
The Areas which is not Under Sovereignty of any State in International Law:
The Example of Antarctica
Zeynep SEYİTOĞLU DANIŞMAN
Arş. Gör., Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, Hukuk Fakültesi,
Milletlerarası Hukuk A.B.D.
ÖZ: Uluslararası hukukun en temel süjesi olan devlet; ülke, insan toplu-
luğu ve egemenlik unsurlarından oluşmaktadır. Her devlet, egemenlikten kay-
naklanan yetkilerini kendi ülkesi üzerinde kullanır. Bu sebeple, devletler çağlar
boyunca kara, hava ve deniz alanlarından oluşan ülkelerinin sınırlarını geniş-
letme eğiliminde olmuşlardır. Ülke kavramı geleneksel olarak üç farklı sınıflan-
dırma ile açıklanmaktadır: Devletlerin egemenliğine tabi sınırları belli ülkeler
(res in possesione), terra nullius ülkeler ve res communis ülkeler. Terra nullius
ülke herhangi bir devletin egemenliği altında olmayan fakat egemenlik altına
alınabilecek sahipsiz ülkedir. Res communis ülke ise, hiçbir devletin üzerinde
egemenlik iddia edemeyeceği sahip olunamayan ülkedir. Hukuki rejimi ulusla-
rarası metinlerce belirlenmiş uzay ve açık denizler, her devletin kullanımına
açık res communis alanlara örnektir. Hiçbir devletin egemenliğine tabi olmayan
diğer alanlar ise Kuzey kutbu ve Antarktika’dır. Söz konusu bölgelerin önemli
kısmı üzerinde çeşitli devlet egemenlik hakkı iddia etmektedir, ancak bu iddia-
ların hiçbiri kabul görmemiştir. 1959 tarihli Antarktika Antlaşması ile Antark-
tika üzerindeki egemenlik talepleri askıya alınmıştır. Bu çalışmada, Antark-
tika’nın uluslararası metinlerce belirlenmiş hukuki rejimi, res communis sayılıp
sayılamayacağı ve Antarktika Antlaşmalarıyla getirilen düzenin geleceği ince-
lenmektedir.
Anahtar Kelimeler: Res Communis,terra nullius, uzay, açık denizler, An-
tarktika
ABSTRACT: States, the main subjects of international law, is composed of
elements of territory, human society and sovereignty. Each state exercises its
61
sovereignty over its own territory. For this reason, states have tended to widen
the borders of their territory consisting of land, air and sea areas throughout the
ages. The concept of the territory is traditionally described in three different
categories: Boundaries specific territories which are subject to the sovereignty
of states (res in possesione), terra nullius territories and res communis territories.
Terra nullius is a unclaimed territory that is not under the sovereignty of any
state but can be acquired. On the other hand, res communis territory is a territory
that any state can not claim sovereignty and it can not be acquired. Outer space
and high seas, whose legal regime is determined by international texts, are ex-
amples of the res communis areas that are open to the use of each state. Other
areas that are not subject to the sovereignty of any state are the North Pole and
Antarctica. Various states claim the right to sovereignty over a significant part
of these regions, but none of these claims have been accepted. With the Antarctic
Treaty of 1959, the sovereignty claims on Antarctica were suspended. In this
study, the legal regime of Antarctica that was determined by international texts,
the question of whether it can be regarded as res communis or not, and the fu-
ture of the order that is provided through Antarctica Treaties are examined.
Keywords: Res Communis, terra nullius, outer space, high seas, Antarc-
tica
62
Kazak Aydınlarının Kadın Haklarıyla İlgili Çalışmalarına Bir Bakış
A Glance On Studies of Kazakh İntellectuals On Women Rights
Nassiba JUNAYEVA
Doktora Öğrencisi, Ankara Üniversitesi. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi.
Çağdaş Türk lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü
Özet: Kazak aydınları XX. yüzyılın başlarında kaleme aldığı yazı ve maka-
lelerinde Kazak kadınlarının hayatlarında karşılaştığı sorunları dile getirmişler-
dir. Kazak aydınları bu yazılarında başlık parası, kızların genç yaşta ileri yaştaki
biriyle evlendirilmesi gibi hem sosyal hayattaki hem ailedeki meseleleri kaleme
almıştır. Bu bildiride Kazak aydınlarının kadınların durumu ve kadın erkek eşit-
sizlikleri ile ilgili görüşleri, kadın sorunlarının meydana gelme sebebi, çözüm ve
önerileri incelenerek günümüz Kazak toplumundaki kadının konumu ile karşı-
laştırılma yapılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Kazak aydınları, Kadın hakları, Kazak edebiyatı, Ka-
dın, Başlık parası
Abstract: Kazakh intellectuals uttered problems about Kazakh women
daily life in their writings and articles in 20th century’s first years. In these writ-
ings, Kazakh intellectuals mentioned about bride meals young old men marriage
etc. problems of both in social life and family. In this study Kazakh intellectuals
opinions about the status of women and men, the reasons why women problems
emergence, solutions and proposals will be studied and compared with past and
present women statutes in Kazakh society.
Key Words: Kazakh Intellectuals, Women Rights, Kazakh Literature,
Women, Bride Wealth.
63
Türkiye’de Yerel Kültürel Farklılıklarda Kadın Söylemi Üzerine
Ümit AKCA
Prof. Dr. Süleyman Demirel Üniversitesi
Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü
Özet
Toplumların kültürünün yeni nesillere aktarılmasında en önemli rolü ka-
dın üstlenmiştir. Topluma yeni katılan bireylerin sosyalleşmesinde ilk adım
anne tarafından atıldığı için kadının insan toplulukları içindeki bu önemli ve ha-
yati rolü sıradanlaşmış yani normalleşmiştir. Kadın kendi toplumunun kültü-
rünü çocuğuna aktarmaya başlayarak milli kültürün; yani milletleşmenin de de-
vamını sağlar. Kadınlar bir yandan kendi toplumunun kültürünü şekillendirir-
ken, diğer yandan da bu kültürün yazılı ya da yazısız kodları tarafından şekillen-
dirilir. Her birey gibi kadınlar da sosyalleşme süreçlerine tabidirler ve bu süre-
cin onları toplumsal statülerine göre şekillendirmesi beklenir.
Bununla beraber söz konusu olan kadın birey olunca bu sosyalleştirmenin
kadın açısından bir dez avantaja dönüşmesi özellikle geleneksel toplumlarda
çok sıradan bir olgudur. Türkiye gibi hem geleneksel, hem de modern toplum
özelliklerine sahip geçiş toplumlarında bu olgu hem geleneksel toplumlardan,
hem de modern toplumlardan farklı özellikler göstermektedir. Kadınlar bir yan-
dan geleneksel kodlar nedeniyle hem kutsanmakta hem de sınırlanmaktadır.
Modern kodlar ise kadınları bir yandan pozitif ayrımcılıktan bile dışlamakta, öte
yandan da onu sınırlılıklarından ve sorumluluklarından özgürleştirmektedir.
Anahtar Kelimeler: Yerel Kültür, Modern Toplum, Kadın, Sosyalleşme
64
Chicago Okulu ve Chicago Kent Peyzajı’na Etkileri
Chicago School and the Effects on Chicago City Landscape
Abdullah ÇİĞDEM
Arş. Gör., Karadeniz Teknik Üniversitesi, Orman Fakültesi,
Peyzaj Mimarlığı Bölümü
Duygu AKYOL
Arş. Gör., Karadeniz Teknik Üniversitesi, Orman Fakültesi,
Peyzaj Mimarlığı Bölümü
Doruk Görkem ÖKAN
Dr. Öğr. Üyesi., Karadeniz Teknik Üniversitesi, Orman Fakültesi,
Peyzaj Mimarlığı Bölümü
ÖZ: Chicago okulu, temeli 1892’lerde Chicago Üniversitesinde atılmış, er-
ken 20.yy’dan 1950’lere kadar gerçekleştirilen tüm kent çalışmalarında öncü
bir etkisi olmuştur. Bu kapsamda genel olarak bilinen Chicago okulu, ekolojik
yaklaşım ile hem sosyoloji çalışmaları hem de kent bilimi çalışmalarında gün-
deme gelmiştir. Ayrıca 19.yy’ın son çeyreğinde Chicago kentinin adeta bir yapı
laboratuvarı olarak kullanıldığı iş yeri ve mağaza yapılarında geliştirilen çoğun-
luğunu gökdelenlerin oluşturduğu mimarlık anlayışını anlatmak içinde tartış-
malı olsa da “Chicago okulu” deyimi kullanılır. 1871 yılında çıkan büyük yangın
sonrası Chicago kentinin büyük kısmı harap olmuşken, kent sakinlerinin üçte
birine yakını evsiz kalmıştı. Zaten, 18. yy’da ortaya çıkan Sanayi Devrimi ile bir-
likte ise kentler önceki dönemlerde olmadığı kadar büyümüşler ve yoğunlaş-
mışlardı, sanayi kentine karşı yeni kent fikirleri de ortaya çıkıyordu. 1909’da
Daniel Burnham, Edward Bennet ve Commercial Club of Chicago Chicago
Planı’nı yayınladılar. Chicago Planı’na göre: Göl kenarının ve sahilin kalitesinin
yükseltilmesi, Bir karayolları sistemi geliştirilmesi, Yeşil alan (park) sistemi için
arazi satın alınması, Düzenli bir sokak sistemi oluşturulması gibi ilkeleri hayata
geçirmek hedeflenmişti. Bu çalışma kapsamında Chicago okulu “ekolojik yakla-
şım”ının arka planında yer aldığı Chicago Kentsel peyzajı incelenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Chicago okulu, Peyzaj mimarlığı, Chicago kentsel
peyzajı
65
ABSTRACT: The Chicago school was founded at the University of Chicago
in the 1892s, and had a pioneering impact on all urban studies from the early
20th century to the 1950s. In this context, generally known as Chicago school,
ecological approach both sociology studies and urban science has come to the
agenda. In addition, in the last quarter of the 19th century, the city of Chicago
was used as a building laboratory and it was used as a building laboratory. While
the majority of the city of Chicago was devastated after a major fire in 1871,
about one-third of the city's residents were homeless. Already, with the Indust-
rial Revolution that emerged in the 18th century, cities were grown and con-
centrated more than they were in previous periods, and new urban ideas were
emerging against the industrial city. In 1909, they published Daniel Burnham,
Edward Bennet and the Commercial Club of Chicago Chicago Plan. According to
the Chicago Plan: Improving the quality of the shore and coast, developing a
highways system, purchasing land for the green area system, establishing a re-
gular street system. In this study, Chicago City landscape, which is located in the
background of Chicago school ecological approach, is investigated.
Keywords: Chicago School, Landscape architecture, Chicago Urban
Landscape
66
Lake Chad Basin Commission and The War on terrorism: The case of Boko Haram
Meirama Garba MOUSSA
CAMEROON/KAMERUN
Abstract: In 1963, the creation of the Organization of African Unity in Ad-
dis Ababa, Ethiopia, sparked an enthusiasm for cooperation on the continent.
African countries were particularly concerned about economic development is-
sues. In the post-independence context, it was necessary to make a significant
contribution to improving the living conditions of the people. In the Lake Chad
Basin, Cameroon, Niger, Nigeria and Chad understood this and set out on this
path by creating the Lake Chad Basin Commission in 1964 during a Historic Con-
vention at Fort Lamy. In parallel with its role as controller of water resources,
the Commission to which the fate of the region was entrusted was also respon-
sible for setting up socio-economic development programs. The Commission
did its best to achieve this goal, but by the end of the first decade of its existence,
its abnegation in providing people with a better quality of life came up against
drought, which in turn triggered security problems. In fact, because of the dras-
tic decrease in the waters of Lake Chad, there was an unprecedented migration
of Nigerian fishermen to islands located in the Chadian part of the lake. This mi-
gration undermined the peace, understanding and fraternity that had been the
motto of the LCBC since its inception. It was the first time that armed clashes
took place between the member states of the organization. As a solution, the
States proposed the demarcation of borders of borders in order to put a defini-
tive end to the problem. However, it also created the conflict between Nigeria
and Cameroon, which ended only in 2002 with the verdict of the International
Court of Justice in favor of Cameroon. After these tribulations, the LCBC was
about to enter a new era in when the region was hit by Boko Haram’s terrorism.
Since then, not a day has passed without loss of life being recorded in the region,
slowing down the activities of the organization. This communication which is
part of the history of international organizations aims to shed light on the means
deployed by the LCBC to fight against terrorism caused by Boko Haram.
Keywords: CBLT, Terrorism, Boko Haram, Lake Chad Basin
67
Kültürler Arası İletişim Bağlamında Eurovizyon Şarkı Yarışmaları: Sırbistan-Bosna Hersek
Örneklemi
Eurovision Song Contents in the Context of Intercultural Communication:
Ukraine Sample:
Sibel AKOVA
Dr. Öğr. Üyesi Yalova Üniversitesi
Özet: Acılar içerisinde yaşayan insanlara Tanrı’nın bir armağanı olarak
addedilen müzik, uygarlık tarihine dayanan geçmişi ile, toplumların düşün geli-
şiminde başat rolü oynayan unsurlardan biridir. Bireylerin, yaşamlarını anlam-
landırma, toplumların duygularını etkileyebilme ve dahi yönlendirme yetisini
haiz olan müzik, evrensel olma niteliğinin yanı sıra, kültür taşımacılığı görevini
de varoluşundan günümüze değin devam ettirmektedir. Şüphesiz günümüzün
küreselleşen dünya söylemi ve şartlarının neticesinde, bireylere ve toplumlara
ulaşma gücünü haiz kitle iletişim araçlarının yoğun etkisi, müziğin yerküre üze-
rinde mevcut olan her bir coğrafi alana değin yayılımını sağlamıştır. Tarihsel sü-
reç içerisinde bölgesel bazda varlık gösteren müzik olgusu, yüzyıllar içerisinde,
köken niteliğindeki doğdukları toplumların yerleşim alanı olan coğrafi sınırla-
rını aşarak, kitle iletişim araçları vasıtası ile her bir bireye değin ulaşabilme ve
etkileyebilme gücüne erişmiştir. Kitle iletişim araçları içerisinde en etkin olduğu
kabul görmüş olan televizyon aracı, geçmişte radyonun sürdüğü hükmü etkile-
miş, ses ve görüntünün birleşmesinin yarattığı etkileme gücü ile bireylerin ve
toplumların yaşamlarına nüfuz etmiştir. 1956 yılından günümüze değin, Avrupa
Yayın Birliği’nin (European Broadcasting Union-EBU) üyelerinin aktif şekilde
katılımları ile her yıl düzenli şekilde ve canlı olarak yayınlanan Eurovizyon (Eu-
rovision) Şarkı Yarışması, ses ve görüntünün birleşmesinin yarattığı etki ve kül-
türel öğelerin de müziğe yansımasının bireyler ve toplumlar üzerinde yarattığı
enerji ile televizyon tarihinin en uzun sürdürülebilir programlarından biri olma
özelliğini kazanmıştır. Ekvator ülkelerinden Çin’e, Avustralya’dan Asya ülkele-
rine değin hemen her ülkede yayınlanması, Eurovizyon Şarkı Yarışması’nın iz-
lenme oranlarını yükseltmiş, niteliğini ve saygınlığını artırmış, uluslararası
alanda bilinirliğini mümkün kılmıştır. Şarkı Yarışması’nın neticesi bireyler ve
68
toplumlar, kendileri ile benzer öğeler taşıyan ülkeler ve müzikleri ile yakınlaş-
mış, farklı niteliklere haiz ülkeler ve müzikleri ile de tanışmış ve dahi önyargıları
azaltarak, farklı etnik ve milliyetlere mensup birey ve toplumları ortak paydada
birleştirebilme yetisi olmuştur. Günümüzde, sosyal, ekonomik, politik, kültürel
ve türevleri olmak üzere örneklerini çoğaltmamızın mümkün olduğu pek çok
etkene göre galibinin belirlendiğini düşünen çevrelerin varlığı, yarışmanın kül-
türlerarası iletişim bağlamında incelenmesi hususunda merak uyandırmıştır.
Çalışmanın temel konusunu oluşturan Eurovizyon Şarkı Yarışması süreci, oy-
lama ve sonuçları, sosyal bilimler disiplinleri tarafından ilgi ile takip edilen kül-
tür kavram ve kuramları çerçevesinde irdelenerek, kültürlerarası iletişim bağ-
lamı ile incelenmiştir. Sırbistan-Bosna Hersek ülkeleri ise çalışmanın örnekle-
mini oluşturmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Kültür, Kültürlerarası İletişim, Eurovizyon Şarkı Ya-
rışması, Oy Kullanma Edimi.
Abstract: Assumed as the gift of God to people living in agonies, music is
one of the factors playing a dominant role in the thought development of socie-
ties with the past based upon the history of civilizations. Music, with the capa-
city and ability of giving meaning to lives of individuals, influencing the affecti-
ons of societies and even leading as well as guiding, has been sustaining its mis-
sion of culture relocation as well as embracing the qualification of being univer-
sal up until today since its very first existence. Beyond any doubt, as a consequ-
ence of globalized world discourse and conditions, intense and profound influ-
ence of media having the strength of reaching out societies has ensured music
to propagate over each and every geographical area existing on the globe. The
phenomenon of music that makes it regional based presence felt in the course
of historical process has attained the power of reaching out and influence every
single individual by means of mass media by going beyond the geographical bo-
undaries that are the settlement area of the societies in where it was born and
originated. The instrument of television, recognized as the most effective among
other mass media, has influenced the dominion of the radio in the past and pe-
netrated the lives of individuals and societies with its strength of influence cre-
ated by the combination of audio and visual properties. Since 1956, the Eurovi-
sion Song Contest broadcasted live and on a regular basis each year by the active
participations of the members of the European Broadcasting Union-EBU, has
acquired the characteristic of being one of the longest sustainable programs of
69
the history of television through the energy created on the individuals and the
societies by the reflection of the influence and cultural factors created by the
combination of audio and visual elements on the music. Due to being broadcas-
ted on almost all the countries from Equator countries to China, from Australia
to Asian countries, the ratings of the Eurovision Song Contest are boosted, its
quality and prestige along with the distinction has experienced an increase and
therefore has become internationally recognized. The outcome of the song con-
test enabled the individuals and societies become affiliated with the countries
and music thereof with the similar characteristics, get acquainted with count-
ries with different qualifications and music and it has become the ability and
capacity for the individuals and societies with distinct ethnics and nationalities
to find and meet on common ground by diminishing the prejudices. Today, the
presence of the circles thinking that the winner is chosen based on many factors
that we can count numerously such as social, economic, political, cultural and
derivatives arouses sufficient sensation and interest for the studying and analy-
zing the contest in the context of intercultural communication. The process of
Eurovision Song Contest and the voting and outcomes that constitute the funda-
mental subject of the study has been examined within the frame of concept and
theory of culture that are monitored and followed with great interest by the dis-
ciplines of social sciences and examined by the context of intercultural commu-
nication. Serbia-Bosnia Herzegovina constitutes the sampling of the study.
Keywords: Culture, Intercultural Communication, Eurovision Song Con-
test, Performance of Voting.
70
Reklamlarda Karar Vermeyi Tetikleyen Bilinçaltı Unsurlar
Subconscıous Factors That Trıgger to Gıve Decısıons in Advertısıng
Cüneyt GÖK
İstanbul Aydın Üniversitesi, Yüksek Lisans Öğrencisi
Nursan KORUCU TAŞOVA
Dr. Öğr. Üyesi, İstanbul Aydın Üniversitesi
Özet: Bu çalışmada insanların bilinçli tüketimi arttırmak hedeflen-
mektedir. “Reklamlar algılarla oynar”, “algı yönetimi ile ürün yerine mar-
kaların satın alınması sağlanmaktadır”; hipotezlerinden yola çıkarak; sek-
tör temsilcileri ile görüşme yapılmıştır. İnsanların ürünler yerine markaları
tercih ettiği hipotezinden yola çıkılarak ürün analizi yapılmıştır. Bu çalışma
için nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Veri toplama yöntemi olarak ör-
neklemi tesadüfi yöntemle seçilen bir gruba ürün analizi için anket uygula-
nırken, sektör analizi için; sektör temsilcilerinden oluşan diğer grup ile gö-
rüşme yöntemi kullanılmıştır. Hangi içecek olduğu bilinmeden kırmızı ve
mavi kaplı tadım testinde bazı tüketiciler kırmızı kaplı ürünü seçerken ba-
zıları ise mavi kaplı ürünü tercih etmiştir. Markalar bu algı yönetimini
güçlü bir şekilde kullanarak ihtiyaç dışı ürünlerin evimize girdiğini söyle-
yebiliriz.
Ürün analizinde mavi ambalajlı gazlı içecek markasını söyleyen tüke-
ticiler olsada genel olarak kırmızı ambalajlı gazlı içecek markasını tercih
edildiği görülmektedir. Çalışmanın sektör analizi kısmında mülakat ile ger-
çekleştirtiğimiz görüşmelerde reklamlarda algı yönetiminin bulunduğu ve
hedef kitleye göre imgeler kullanılarak tüketicinin algılarının değiştiğini
söyleyebiliriz.
Anahtar Kelime: Subliminal Mesajlar, Bilinçaltı Mesajlar, Reklamda Algı
Yönetimi, Alışkanlıklar, Tüketici Yönelimleri
71
Abstract: In this study, it is aimed to increase conscious consumption of
people. "Advertisements play with perceptions", "perception management ena-
bles the purchase of brands instead of products"; by way of hypotheses; inter-
views with sector representatives were held. Product analysis was done by the
hypothesis that people prefer brands instead of products. Qualitative research
method was used for this study. While a questionnaire was applied to the prod-
uct analysis of a group selected randomly as a sampling method, for sector anal-
ysis; and interview with the other group of sector representatives. In the red
and blue coated tasting test, some consumers opted for the red-coated product,
while some noticed the blue-coated product. Markets can use this perception
management in a strong way to say that non-essential products are entering our
homes. In the analysis of the product, it is seen that red-packed carbonated bev-
erage brand is preferred in general as consumers who say blue-branded car-
bonated beverage brand. In interviews in the sector analysis section of the
study, we can say that in the interviews we have perceptions management in
advertisements and the perceptions of the consumer have changed using the
images according to the target group.
Key word: Subliminal Messages, Subconscious Messages Perception Ma-
nagement, Habits
72
The DAESH Phenomenon in Turkey
Andreea Stoian KARADELİ
Ph.D. Candidate “Mihai Viteazul” National Intelligence Academy, Romania
Abstract: Since the beginning of the Arab Spring, the threat represented
by the increasing activity of terrorist organizations already present in the area
was identified by the international community. The unrest in the Arab world
was to ignite a fire that was already there, but this time it reached much bigger
proportions.
DAESH is one of the unfortunate consequences of the bad management of
the Syrian uprising cumulated with the failed action in Iraq. A chain of unfortu-
nate decisions and acts brought to a revival of the al-Qaeda wing in Iraq and
Syria and, further on, to the creation of a much dangerous terrorist organization.
This paper analyzes the evolution of the DAESH phenomenon in Turkey,
the country that shares 900 km of land border with Syria and plays an important
role in the area. The study is relevant for providing a detailed insight of the phe-
nomenon for a deeper understanding of the relevant factors that influenced it
in the case of Turkey. At the same time, this papers aims to give an analysis of
the Turkish policies and measures in the fight against DAESH.
Keywords: Turkey, DAESH, Syria, terrorism, security, Arab Spring.
73
Uncertainty and Weaknesses in International Security Around the Black Sea Region
Eugene Kogan
Ph. D. Gürcistan Stratejik ve Uluslararası Araştırmalar Vakfı
[GFSIS]
Abstract: Following Russian-Georgian war in August 2008, Russian ille-
gal annexation of Crimea in March 2014 and subsequent turn of Crimea into
Fortress Russia as well as the ensuing war in the east of Ukraine the Back Sea
Region (BSR) was turned into a region full of uncertainties and weaknesses in
international security. Six countries surrounding the Black Sea lack common
agenda and that despite the fact that three out of six states namely, Bulgaria,
Romania and Turkey are NATO member states. The view in these countries re-
garding their major adversary Russia lacks cohesion, sharpness and under-
standing what needs to be done to deter aggressive Russia. And they remained
the author the famous fable Swan, Pike and Crawfish written by Ivan Krylov:
“When partners can’t agree their dealings come to a naught and trouble is their
labour’s only fruit.”1
Even though the Black Sea Region is called a critical intersection between
Europe and the Middle East, from the Eastern Balkans to the South Caucasus
NATO has belatedly started to pay attention to the region. The below-mentioned
analysis is to focus on facts that highlight uncertainties and weaknesses or ra-
ther vulnerabilities in the international security around the Black Sea Region.
It can be ascertain that until Russian annexation of Crimea the Black Sea
Region was perceived as region with certain problems but certainly not of a mil-
itary nature. As a result, this region was neither high on the international com-
munity agenda nor on the radar screen of the NATO member states. Further-
more, Prime Minister Recep Tayyip Erdogan and his government thought back
in 2014 that they were capable to handle President Vladimir Putin’s Russia sin-
gle-handed, and NATO assistance was not required. This however proved to be
the wrong idea.
Key words: Turkey, Russia, Black Sea, Uncertainty, Unpredictibility
1 Sergey Armeyskov, Ivan Krylov’s Fable “Swan, Pike and Crawfish”. See online at: https://rus-
sianuniverse.org/2014/04/06/ivan-krylovs-fable-swan-pike-and-crawfish/.
74
Ergenlerde Cinsiyet ve Toplumsal Cinsiye Rollerine Göre Okula Yabancılaşmanın İncelenmesi
Öner ÇELİKKALELİ
Doç. Dr., MSKÜ Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü
Mim Sertaç TÜMTAŞ
Doç. Dr., MAKÜ, Edebiyat Fakültesi, Sosyoloji Bölümü
Özet: Bu çalışmanın amacı, liseye devam eden ergenlerin cinsiyet ve toplumsal cinsiyet rollerine göre okula yabancılaşmalarının farklılaşıp farklılaşmadığını incelemektir. Bu amaçla, 500 (245’i kadın, 255’i erkek) ergenden veri toplanmıştır. Yaş ortalaması 15.25 olan bu ergenlerin, 100’ü meslek lisesine, 400’ü ise Anadolu/Fen lisesine devam etmektedir-ler. Veri toplayabilmek amacıyla, Türkçeye uyarlaması Dökmen (1991) tarafından yapılmış olan BEM Cinsiyet Rolleri Envanteri ve Sanberk (2003) tarafından geliştirilmiş olan Öğrenci Yabancılaşma Ölçeği kulla-
nılmıştır. Verilerin analizinde bağımsız gruplar için t-Testi ve tek yönlü varyans analizi kullanılmıştır. Bu analizleri yapabilmek için SPSS 22 pa-ket programı kullanılmıştır. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre, er-genlerin Okula Yabancılaşma Ölçeği’nin alt ölçeklerinden Güçsüzlük (t= -1.042, p<.05), Anlamsızlık (t= -.526, p>.05) ve Sosyal uzaklık (t= -1.880, p>.05) puanlarının ortalamaları cinsiyetlerine göre anlamlı bir biçimde farklılaşmamaktadır. Buna karşın, Kuralsızlık (t= -2.068, p<.05) ve top-lam okula yabancılaşma puanlarının ortalamaları cinsiyetlerine göre an-lamlı bir biçimde farklılaşmaktadır (t= -2.234, p<.05). Cinsiyetler açısın-dan oraya çıkan fark incelendiğinde, Kuralsızlık açısından erkeklerin pu-anlarının ortalamasının (12.62), kızların puanlarının ortalamasından
(11.74); toplam puan açısından da benzer bir biçimde erkeklerin puanla-rının ortalamasının (42.80), kızların ortalamasından (40.36) anlamlı dü-zeyde yüksek olduğu görülmüştür. Toplumsal cinsiye rolleri açısından okula yabancılaşma puanları incelendiğinde, Güçsüzlük (F(3-496)= 1.860, p>.05), Sosyal uzaklık (F(3-496)= 1.599, p>.05) ve toplam ölçek puanları-nın toplumsal cinsiyet rollerine göre farklılaşmadığı (F(3-496)= 1.028, p>.05) görülmektedir. Buna karşın, Anlamsızlık (F(3-496)= 10.466, p<.05)
75
ve Kuralsızlık puanlarının ise toplumsal cinsiyet rollerine göre anlamlı bir biçimde farklılaştığı görülmektedir (F(3-496)= 4.073, p<.05). Gruplar arasından ortaya çıkan farkın kaynağı incelendiğinde, Ayrışmamış (11.86) ve Erkeksi (11.03) cinsiyet rolüne sahip ergenlerin Anlamsızlık puanlarının ortalamasının Kadınsı (9.58) ve Androjen (9.30) cinsiyet ro-lüne sahip olanlardan anlamlı düzeyde daha yüksek olduğu görülmüştür. Kuralsızlık açısından değerlendirildiğinde, Ayrışmamış (12.18) ve Er-
keksi (12.04) cinsiyet rolüne sahip olanların Kadınsı (10.57) olanlardan, Androjenlerin (13.08) ise hem Erkeksi (12.04) olanlardan hem de Ka-dınsı (10.57) olanlardan daha yüksek Kuralsızlık puan ortalamalarına sa-hip olduğu görülmüştür. Elde edilen bulgular literatür ışında tartışılmış ve yorumlanmıştır.
Anahtar kelimeler: Cinsiyet, toplumsal cinsiyet, yabancılaşma
Kaynakça
Dökmen, Z. Y. (1991). Bem Cinsiyet Rolü Envanterinin geçerlik ve güvenirlik çalışması [Reliability and validity studies of the Bem Sex Role
Inventory]. Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi Dergisi, 35, 81–89.
Sanberk, İ. (2003). Öğrenci Yabancılaşma Ölçeği Geçerlik ve Güve-nirlik Çalışması. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Çukurova Üniversi-tesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Adana.
76
Hicri 1105 ve 1106 Tarihli Basra Eyaleti Evkaf Defterlerine Göre Basra’da Bulunan Vakıflar ve Eserleri
According to the Vaqfs Defters Dated Hıjrı 1105 and 1106, the Foundations and
Their Buildings in Basra Province
Reyhan ŞAHİN ALLAHVERDİ
Doç. Dr. Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi,
Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü
ÖZET: Bu bildiride 131 Numaralı Maliyeden Müdevver (MAD) ve Evkaf-ı
Haremeyn eş-Şerifeyn Muhasebesi (EV.HMH.d.) kalemine ait 875 numaralı def-
terler ele alınacaktır. Bu defterler İcmal Defterleri olup, Ağustos 1693 ila Ağus-
tos 1695 tarihleri arasında geçen iki yıllık dönemde Basra vilayetinde bulunan
bazı cami, medrese ve mescitlerin isim ve yevmiye/harcamalarını göstermekte-
dir. Dolayısıyla söz konusu eserlere ait, ilgili vakfın yıllık yevmiye miktarlarını
ihtiva etmektedir.
1105/1693-1694 Tarihli ve 131 numaralı MAD defteri, yazılı 3 varaktan
oluşmaktadır ve Basra vilayeti merkez kazasına aittir.
1106/1694-1695 Tarihli ve 875 numaralı EV.HMH.d defteri, biri kapak ol-
mak üzere yazılı 3 varaktan müteşekkildir. Yine bu defter de Basra vilayeti mer-
kez kazasında bulunan vakıflara aittir.
Her iki defterde aynı vakıflara ait sosyal kurumun muhasebe icmali yer
almaktadır. Defterlerde önce, ya vakıf kurucunun ismi (Ayas Paşa, Hüseyin Paşa
gibi eski valiler), ya da eserin adı (Câmi’-i Hacı Abdi, Mescîd-i İbrâhim…) veril-
dikten sonra yevmiye esas olan gün sayısı, akabinde ödenen para miktarı bulun-
maktadır. En son varakta ise bu hesabın toplamına yer verilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Basra Eyaleti, Evkaf, Vakıf, Muhasebe Defteri
ABSTRACT: In this paper, Defters numbered 131 Maliyeden Müdevver
(MAD) and belongs to Evkaf-ı Haremeyn eş-Şerifeyn Muhasebesi (EV.HMH.d.)
875 will be discussed. These defters are the İcmal Defters, and shows between
the years of August 1693 and August 1695 in the two-year period in the pro-
vince of Basra some mosques, madrasas and masjids’s name and daily wages.
Therefore, it includes the annual wage amounts of the foundations.
77
1105 / 1693-1694 The MAD Defter, dated 131, consists of 3 written leafs
and belongs to the central district of Basra province.
The Defter EV.HMH dated 1106 / 1694-1695 and numbered 875 is com-
posed of 3 leafs, one of which is cover. Again this book belongs to the foundati-
ons found in the central crash of Basra province.
Both defters contain the accounting services of the social institution be-
longing to the same foundations. In the Defters, first the name of the founder of
the foundation (former governors such as Ayas Pasha and Hüseyin Pasha) or
the name of the institution (Câmi-i Hacı Abdi, Mescîd-i İbrâhim…) and then the
number of days (daily wage), the amount that paid is given. On the last page, the
sum of this account is included.
Key words: Basra Province, Evqaf, Waqf, Accounting Defters
78
Eğitim ve Sosyal Dışlama İlişkisi Üzerine Bir Tartışma
A discussion on the relationship between education and social exclusion
Mim Sertaç TÜMTAŞ
Doç. Dr. Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi, Sosyoloji Bölümü
Öner ÇELİKKALELİ
Doç. Dr. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bö-
lümü Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık ABD
Öz. Dünya genelinde 1970’li yıllardan sonra yaşanan neo-liberal dönü-
şüm en önemli sonuçlarından biri de, yoksulluk ve yoksunluk çerçevesinde tar-
tışmaya açılan ve daha sonra sosyo-ekonomik ve etno-kültürel boyut ile derin-
leşen “sosyal dışlama” sorunu olmuştur. Sosyal dışlama, özellikle çoğunluk gru-
bun azınlık pozisyonunda bulunanlar ile ilişkide bulunmak istememesi ve/veya
bilinçli olarak “farklı kimliklerin” yoksun olma durumu ile karşı karşıya bırakıl-
malarına denk gelmektedir. Bu kapsamda sosyal dışlama, günümüz dünyasında
farklı faktörlerin belirleyiciliğinde sosyo-ekonomik ve etno-kültürel farklılıkla-
rın etkisi ile özellikle kentsel yaşamda kendini hissettirmektedir.
Bu çalışma, sosyal dışlama algısının eğitim seviyelerine göre farklılaşıp
farklılaşmadığı sorunsalı noktasından yola çıkmıştır. Bu bağlamda Mersin’de
722’si Erkek, 687’si Kadın olmak üzere 1409 hanede yüz yüze görüşme yönte-
miyle saha araştırması yapılmıştır. Çalışma kapsamında toplanan veriler SPSS
22 programında analiz edilmiştir. Sözü edilen araştırmadan elde edilen veriler
üzerinden yürütülecek tartışmada, sosyal dışlama dinamikleri aktif olan birey-
lerin eğitim seviyelerinin sosyal dışlama tutumlarını etkilediğine değinilmiştir.
Elde edilen bütün bulgular ilgili literatür ışığında tartışılmış ve yorumlanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Eğitim, Sosyal Dışlama, Mülteci, Suriye
Abstract One of the most important consequences of the neo-liberal
transformation that has taken place since the 1970s in the world has been the
"social exclusion" problem, which has been debated within the framework of
poverty and deprivation and then deepened by the socio-economic and ethno-
cultural dimension. Social exclusion coincides with the inability to relate to
79
those in the minority position of the majority group and / or to be confronted
with the deliberate lack of "different identities". In this context, social exclusion
is felt especially in urban life due to the influence of socio-economic and ethno-
cultural differences in determining the different factors in today's world.
This study is based on the problematic point that the perception of social
exclusion differs according to education levels. In this context, a field survey was
conducted in Mersin with face-to-face interviews of 1402 delegates, 722 of
whom were male and 687 were female. Data collected during the study were
analyzed in the SPSS 22 program. In the debate over the data obtained from the
aforementioned research, it was mentioned that the social exclusion dynamics
of the active individuals affected the social exclusion attitudes of the education
levels. All findings are discussed and interpreted in the light of relevant litera-
ture.
Key Words: Edecation, Social Exculsion,Refugge, Syria
80
Decisive Factors in Recent Security Policies: Immigration and Refugees
Mim Sertaç TÜMTAŞ
Assoc. Prof. Ph.D., Burdur Mehmet Akif Ersoy Univesity
Abstract: As a result of the developments in transportation and commu-
nication technologies, along with the globalization process, people became
more aware of opportunities than at different locations of the World. This has
accelerated individual and mass mobility, in other words, migration move-
ments, especially in countries not underdeveloped and / or where political conf-
licts and wars exist. The most fundamental result of this increase in the migra-
tion movements has been "refugee".
Imigration and refugee problems are among the most important prob-
lems of all developed countries, especially in European countries. Particularly,
the emergence of immigration in other words, refugees as a cause of poverty,
terrorism and organized crime, which are among the most important threats of
today's cities, reveals the necessity of developing new strategies in the fight aga-
inst these problems. At the beginning of these strategies, problems are searched
for solutions within the scope of international cooperation. Because it is unders-
tood that the threats mentioned will not be enough within the national borders
and it is necessary to cooperate at the regional and global level at the same time.
In this context, it is seen that the EU is focused on determining new security
policies especially in the fight against terrorism and organized crime. These stu-
dies are also centered on refugees who are seen as the source of the threats
mentioned. The projects aimed at solving the problem on the spot without re-
aching their own geographical area of refugee problems constitute the essence
of EU studies.
In this study, the scope of the EU's new security policies worked to keep
Syrian refugees in Turkey will be discussed why they want to leave Turkey and
the potential problems of the transition to the EU countries through the Medi-
terranean and the Black Sea will be discussed.
Key Words: Immigration, refugees, Europe, Türkiye, Syria.
81
Lifelong Learning As Base For Sustainable Development
Lect. Velida KIJEVCANIN ZIMONJIC
Quality Assurance office at State University of Novi Pazar
Abstract: The process of globalisation which includes industrialisation,
urbanisation, and intensive development of technology, internationalisation of
education and creation of unique world market was imposed by world super-
powers for the sake of establishing their economic, financial and political aims.
Regardless to the fact that this process had numerous positive effects, its uncon-
trolled conducting resulted in negative influence of environment, society and
countries worldwide. Negative effects were so significant that they questioned
the survival of human race in future if adequate steps were not made. The con-
cept of sustainable development appeared as a result of increased awareness of
necessity for environmental protection and survival of humanity. Since the so-
ciety had to develop to such an extent to conduct sustainable development for
future generations, the education for sustainable development was emphasized,
i.e. lifelong learning, that would accentuate equal rights for everybody, therefore
the right to live, work and continually develop, thus increasing the conscious-
ness of necessary preservation of environment.
Key Words: Globalisation, Learning, Development, Sustainable Develop-
ment