umudun türküsünü söylemeye baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin...

54
Polis Mahallelerimizde, Derneklerimizde Terör Estirmeye Devam Ediyor: Okmeydanı’nda Baskın ve 46 Gözaltı... Baş Eğmeyeceğiz! ‘Yola Gelmeyeceğiz!’ Binleri on binler, yüz binler yaptık. Korkun! Milyonlar olacağız! İşkenceciler, Halk Cepheliler’e diyor ki; “bir sizi yola getiremedik” Umudun türküsünü söylemeye devam edeceğiz! www.yuruyus.com [email protected] [email protected] Haftalık Dergi / Sayı: 268 15 Mayıs 2011 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) www.yuruyus.com Mahallelerimize, derneklerimize baskınlar düzenleyenler; BİLİN Kİ; yalnızca öfkemizi büyütüyorsunuz! Okmeydanı’ndaki faşist teröre karşı Emniyet Müdürlüğü önünde, Okmeydanı’nda, Nurtepe’de ateşlerin başında nöbetteydik Nurtepe Hüseyin Aksoy Parkı Sibel Yalçın Direniş Parkı Vatan Emniyet Müdürlüğü Önü İdil Kültür Merkezi Önü Öfkemiz tükenişinizdir! Baskının olduğu yerde direniş de olacak...

Upload: others

Post on 14-Sep-2020

2 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

Polis Mahallelerimizde, Derneklerimizde Terör Estirmeye Devam Ediyor:

Okmeydanı’nda Baskın ve 46 Gözaltı...

Baş Eğmeyeceğiz!‘Yola Gelmeyeceğiz!’Binleri on binler, yüz binler yaptık.

Korkun! Milyonlar olacağız!

İşkenceciler,Halk

Cepheliler’ediyor ki;

“bir sizi yolagetiremedik”

Umudun türküsünü söylemeyedevam edeceğiz!

www.yuruyus.com

[email protected]

info

@yu

ruyu

s.com

Haftalık Dergi / Sayı: 26815 Mayıs 2011

Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

ww

w.y

uru

yu

s.c

om

Mahallelerimize, derneklerimize

baskınlar düzenleyenler; BİLİN Kİ; yalnızca öfkemizi

büyütüyorsunuz!

Okmeydanı’ndaki faşist teröre karşı

Emniyet Müdürlüğü önünde,

Okmeydanı’nda, Nurtepe’de ateşlerin başında

nöbetteydik

Nurtepe Hüseyin Aksoy Parkı

Sibel Yalçın Direniş Parkı

Vatan Emniyet Müdürlüğü Önü

İdil Kültür Merkezi Önü

Öfkemiz tükenişinizdir!

Baskının olduğu yerde

direniş de olacak...

Page 2: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

Uğur Türkmen: Hazreti Eyüp sabrının temsilcisi“Hazreti Eyüp sabrının, “yol”u için çile çeken

Yunus’un adanmışlığının, Hasan Sabbah’ın fedasavaşçılarının, “dönen dönsün ben dönmezem

yolumdan” diyen Pir Sultan’ın kararlılığının, “zul-mün önünde biat etmem” diyen İmam Hüseyin’in yi-

ğitliğinin, vücudu lime lime edilirken zalime boyun eğme-yen Börklüce Mustafa’nın, düşüncelerinden vazgeçmeyipderisinin yüzülmesine razı olan Nesimi’nin, toprağı-yurduiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana-dolu köylüsünün en yiğit temsilcisi oldu Uğur TÜRKMEN.”

Uğur, Ölüm Orucu direnişindeyken tahliye oldu ve 204gün kendi evinde ölüme yürüdü.

Hapishanelerde “örgüt baskısından” söz edenlerin yalan-larını suratlarına çarpa çarpa yedi ay boyunca ölüm orucu-nu sürdürerek şehit düştü.

İlkler her zaman iradi kararlarla yaratılmıyor. Ancak di-renişin büyüklüğü, kendi içinde sayısız ilki yaratıyor. O di-reniş çizgisi , o devrimci politikalar insanları olağanüstü-leştiriyor, kahramanlaştırıyor.

Faruk Kadıoğlu: “Halkım her şey sizin için”

Önce sol serçe parmağını ve yüzük parma-ğını keserek, sloganları yazmaya çalıştı. Olma-dı... Günlerdir parmaklarının ucuna yürüyen kanyetmiyor, soğuk duvarın arasında eriyip gidiyor-du. İlk kez açtı yumruğunu, sol bileğini keserekakıttı kanını. Bu arada yirmi dakika geçmişti eyle-mine başlayalı. Kimselere farkettirmeden, düşmanını sar-sacak hazırlıklarını sürdürüyordu. Kentin gecekonduların-dan burjuva karargahlarına sessizce süzülen bir militandıbu anda.

Bileğinden iki dakika boyunca kan aktı. Acıyordu canıdayanılmaz bir şekilde. Ama dayanıyordu O. 118 yoldaşı-nın acısından daha büyük bir acı olamazdı ki...

Damarından bir isyan fırtınasıyla boşalan kanıyla, “Hal-kım her şey sizin için” yazdı. Karadeniz’in fındık, tütün, çaybahçelerinde çifte sömürüye tabi tutulanlara, Çukurova’nınpamuk tarlalarında alınterine karışan sıtmaya direnen mev-simlik işçilere, gecekonduların yoksullarına, fabrikada de-miri döven işçiye, faşizmin kimliksizleştirme politikaları-na ısrarla direnen gençlere... seslendi. Sözünü kanıyla im-zaladı. (...)

Ölüm orucu direnişinde mutlak bir zafer kararlılığınınifadesi olarak direnişinin 15. gününde şehit düştü.

İs tan bul Gül te pe'de an ti-fa şist mü ca de le için deyer alan bir Dev rim ci Sol cu'ydu. 22 Ma yıs1980’de Gül te pe’de fa şist ler ta ra fın dan kal dık la rıeve ya pı lan bas kın da şe hit düş tü.

Ağus tos 1977 Trab zon ili Of il çe si, Ho va za (Kar -şı ya ka) Kö yü do ğum lu. Çay üre ti ci li ği ya pan yok -sul bir ai le nin ço cu ğuy du. İs tan bul Ba kır köy Li se -si'nde okur ken mü ca de le ye ka tıl dı. 1995'te tut sakdüş tü. İş ken ce ler ve tut sak lık sü re ci, dev rim ci li ği -ni bü yüt tü ğü bir sü reç ol du. İha ne ti ve kah ra man -lı ğı ta nı dı. 1997'de tah li ye ol du ve ay nı alan dagö rev len di ril di. 2001'in Ağus tosu’n da ye ni den

tut sak düş tü. 9 Ma yıs 2005’de Te kir dağ F Ti pi’nde 12. ÖlümOru cu Eki bi’n de ölüm oru cu na baş la dı. Aç lı ğı nın 15. gü nün de25 Ma yıs 2005’de be de ni ni tu tuş tu ra rak şe hit düş tü.

Sahibi: Halit GüdenoğluSorumlu Yazıişleri Müdürü: Eda ARIAdres: Katip Mustafa Çelebi Mah.Billurcu Sok. No: 20 / 2 Beyoğlu/İSTANBUL

Ofset Hazırlık: Ozan Yayıncılık

Adres: Gülbahar Mah. Cemal SahirSok. Kral Apt. 7/1 B Blok No: 17Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBULTel: (0-212) 216 41 78

Faks: (0-212) 216 41 79

Yurtdışı Büro: Vakıf EFSANE

Pieter de Hoochstr. 303021 CS Rotterdam/Nederland

ISSN: 1305-7944

Baskı: Ezgi Matbaacılık-SanayiCad. Altay Sok. No: 10Çobançeşme / Yenibosna / İST.Tel: (0-212) 452 23 02

Dağıtım: Turkuvaz DağıtımPazarlama San. ve Tic. A.Ş.Tel: (0-216) 585 90 00

Avrupa: 4 EuroAlmanya: 4 EuroFransa: 4 Euroİsviçre: 6 Frank

Hollanda: 4 Euroİngiltere: £ 3Belçika: 4 EuroAvusturya: 4 Euro

www.yuruyus.com [email protected]ık Süreli Yerel Yayın

Siyasi Dergi Fiyatı: 1 TL

Yitirdiklerimiz

Ardahan’lı olan İrfan Çimen, Gazi Özgürlük-ler Derneği Başkanı idi. 27 Mayıs 2010’da yaka-landığı akciğer kanserine yenik düşerek yaşamınıyitirdi. İrfan Çimen yıllardır devrim mücadelesineemek vermiş, devrimcilerin her zaman yanındaolmuştu.

Bağımsızlık Demokrasi Sosyalizm Mücadelesinde“Şehitlik konusunda, ölüm orucu konusunda hiçbir tereddütümyok. Zafer şehitlerimizle gelecek.” Uğur Türkmen

Anıları Mirasımız

1978 do ğum lu. 2001 yı lın dan be ri tut -sak tı. Te kir dağ F Ti pi Ha pis ha ne si'nde8. Ölüm Oru cu Eki bi için de yer al dı.Di re ni şin bel li bir nok ta sın da za yıflıkgös ter di ve ölüm oru cu nu bı rak tı. Da -

ha son ra cid di ra hat sız lık lar baş gös -ter di vü cu dun da. Has ta lı ğı nın iler le -

me si ne rağ men tah li ye edil me di. Edir ne F Ti pi Ha -pis ha ne si’nde 21 Ma yıs 2004’de, tec ri tin al dı ğı112. can ola rak ara mız dan ay rıl dı.

Ali ŞAHİN

İrfan ÇİMEN

FarukKADIOĞLU

23 Ni san 1972 Mer sin-Tar sus ,Ye ni ceka sa ba sı do ğum lu. Mer sin Kur tu luş bü -ro sun da ça lış tı. 1998 Ni sanı’n da tu tuk -lan dı. F tip le ri ne kar şı direnişte Cey hanHa pis ha ne si 2. Ölüm Oru cu Eki bi’n deye r al dı. Cey han’da 19 Ara lık kat li amı -nı ya şa dı. Sin can F Ti pi Ha pis ha ne si’negö tü rül dü. Di re niş için dey ken 5 Ocak

2001’de tah li ye ol du. Di re ni şi ne dı şa rı da de vam et ti.Ken din den ön ce tah li ye olup ölüm oru cu nu sür dü renbir ör nek yok tu o gü ne ka dar. O, İLK ör ne ği ya ra ta -rak, 204 gün ai le si nin evin de ölü me yü rü ye rek 27Ma yıs 2001’de ölüm süz leş ti.

UğurTÜRKMEN

21 Mayıs - 27 Mayıs

Tel: (0-212) 251 94 35

Erdem Hanoğlu...

Yukarıda, solda beresiyle

gördüğünüz delikanlı, Bü-

yük Direniş’in kahraman-

larından Şenay Hanoğ-

lu’nun oğludur.

Şenay, ölüme yatarken

çocuklarına demişti

ki: “... inanıyorum ki,

yarın büyüdüğünüz,

ana baba olduğu-

nuzda siz de anne-

niz gibi aynı feda-

karlığı gösterecek-

sinizdir. Bu düzen-

de zulüm ve acı

sürdükçe, bizim

düşlediğimiz va-

tan topraklarında

yaşayamayacaksı-

nız.”

Şenay Hanoğlu şehit

düştüğünde Erdem 9 yaşın-

daydı. Şimdi, 19 yaşında

ve “...düşlediğimiz” dün-

yayı kurmak için annesinin

bayrağını devraldı...

Kezban Bektaş

Mustafa Bektaş, 10 Nisan1996'da Üsküdar Kı-

sıklı’da bir kuşatmada çatışarak şehit düşmüştü.

Şimdi Mustafa’nın uğruna öldüğü bayrak, anne-

sinin elinde. Kezban Bektaş umudu büyütenlerin

içinde, kızıl sancaklardan birini omuzla-

mış yürüyor...

Oğuldan Anaya

Melek Akgün

Selçuk Akgün, 4 Haziran 1999’daABD İstanbul Başkonsolosluğu’na

yönelik bir eylem sırasında,Beyoğlu Tarlabaşı Bulvarı üzerin-

de bir binada , yoldaşı SadıkMamati ile birlikte katledildi.

Selçuk’un anti-emperyalist müca-delede dalgalandırdığı bayrak,

şimdi eşi Melek’in elinde umudunkortejinde dalgalanıyor.

Eşten Eşe

Anadan Oğula

Hamit KAYA

Page 3: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

İ ç i n d e k i l e r26 1 Mayıs devrimci

politikanın zaferidir

28 AKP’yi niye seçelim?

29 Halk Düşmanı AKP: Halkın

düşmanı ve halkın dostları

30 Tecrite karşı sessiz kalmayalım!

32 Savaşan Kelimeler:

Huzur ve istikrar

33 Devrimci Okul:Herkesi kazanabiliriz

37 Grup Yorum halka gücünü

gösteriyor! Umudun türkülerini

söylüyor

38 Bağımsız Türkiye düşümüzü

büyütmemizi, 1 Mayıslar’daalanları yüz binlerledoldurmamızı

engelleyemeyeceksiniz...

41 Devrimci Memur Hareketi:AKP’nin yetki kanunu

42 Halkın mühendislerinden,

mimar ve şehir plancılarındanyıkımlara karşı mücadele

kurultayı

4 Saldırı umudadır; cevabımızumudu büyütmek olacaktır...

6 Faşist terörünüz sökmeyecek,

baş eğmeyeceğiz!

11 İşte sizin polisiniz...

12 Halkımız!..

14 Mücadele budur

15 Halk Cephesi:“Yola gelmeyeceğiz”

18 İşte AKP’nin gerçeği

işte bizim gerçeğimiz

19 Hukuk yok, yasalar yok,mahkemeler yok!

Faşist terör var!

20 Öğretmenimiz: Devrimcilik

bitmeyen bir yoldur

21 Grup Yorum: Başarıda ikietken var: “Biri müziğingücü, diğeriörgütlülüğümüzün gücü”

24 1 Mayıs Alanı’nda büyüyenumuttur...

43 Kanallar, köprüler, villalar,

herşey tekeller için!

44 Gençlik Federasyonu’ndan:Gözaltındayız. Hücrelerdeyiz...Her yerdeyiz!

45 Gençliğin Gündeminden

46 Gençlikten haberler

48 Seçimlerin solu: TİP’ten ÖDP’ye

soldaki parlamenterizm

50 Avrupa’da Yürüyüş

51 CHP nedir? Ne değildir?

51 Nasıl Bir Yaşam: Seçim çalışmasıdedikleri, açlığımızın, işsizliğimizin,

çaresizliğimizin istismarıdır!

52 Demirer’den açıklama:“Özür Diliyorum”

53 Yeni değinmeler

54 Avrupa’daki Biz: Tutsaklarımızısahiplenelim

55 Yitirdiklerimiz

Ülkemizde GençlikBAŞ EĞMEYECEĞİZ

TAYAD’ın internet sitesi yayında www.tayad.org

Parasız Eğitim İstedikleri İçinTutuklanan Gençlik Federasyonu

Üyeleri Serbest Bırakılsın

YIKIMLARA KARŞIMÜCADELE KURULTAYI

Tarih: 24 Mayıs 2011

Yer: 10. Ağır Ceza MahkemesiBeşiktaş İSTANBUL

Saat: 10:45

Tarih: 28-29 Mayıs 2011Yer: Türkan Saylan Kültür MerkeziGülsuyu Mah. Nar Sok. E-5 Yanyol üzeri

Maltepe İSTANBUL

MAHKEMEYE ÇAĞRI

Page 4: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

Saldırı devrimciliğimizedir; dev-rimcilikten asla taviz vermeyi-

şimizedir. “Kızıldere’nin bile adıdeğişti, siz değişmediniz” diyen,“bir sizi yola getiremedik” diyenAKP’nin polisi, emperyalizm veoligarşi adına “bizi değiştirmekiçin” saldırmaya devam ediyor:“Ya düşünce değişikliği ya ölüm!”

Bizi “yola getirmek” için özel-likle 1980’lerin sonlarından

itibaren infazlara, tutuklamalara, FTiplerine, tecrite, akla gelebilecekher yola başvurdular: “Ya düşün-ce değişikliği ya ölüm!”

Bu dayatmanın 1980’lerin son-larından itibaren daha sistem-

li bir hale dönüşüp süreklileşmesitesadüfi değildir; “ya düşünce de-ğişikliği ya ölüm!”, NATO’nundünyadaki tüm devrimci, ilericihareketler için 1980’lerin ikinciyarısında aldığı bir karardır. AKP veAKP’nin polisi, NATO’nun yanitüm emperyalistlerin politikasınınuygulayıcısıdır. Okmeydanı so-kaklarında süren kavga, dünyaçapında emperyalizmle halklararasında süren çatışmanın bir de-vamı ve parçasıdır.

Sosyalist sistemin yıkılışıyla em-peryalistler bu dayatmada daha

ısrarlı ve cüretli olmuşlardır. Silahlımücadele temelinde süren ulusal vesosyal kurtuluş mücadelelerininyok edilmesi anlamına gelen “te-röre karşı mücadele” tüm emper-yalistlerin ortak politikası halinedönüşmüştür.

1990’ların dünyasında devrimive sosyalizmi savunduğumuz,

silahları bırakmayı reddettiğimiziçin büyük operasyonların ve kat-liamların hedefinde olduk. Büyükkayıplar verdik. Kuşatmalar yaşa-dık. Ancak düşüncelerimizi değiş-

tirmeyi yine reddettik.

2000’lerin başlarında, “ya dü-şünce değişikliği ya ölüm”

dayatması karşımıza F tipi hapis-haneler ve tecrit politikası olarakçıktı. Yine reddettik düşüncelerimizideğiştirmeyi. “Ya düşünce deği-şikliği, ya ölüm”se; ikisi arasındanölümü seçtik!

Elbette biliyorduk ki ölümü se-çerken, asıl seçtiğimiz gele-

cekti. Ölerek geleceği kazanıyor-duk. Ölerek düşüncelerimizi yaşa-tıyorduk. Bu diyalektiği anlaya-mayanlar, kendileri yaşadı amadüşünceleri öldü. Kendilerini ko-rudular ama geleceği kaçırdılar el-lerinden. Kendilerini korurken, kit-lelerin sempati ve güveninden yok-sun bıraktılar kendilerini...

Kitlelerin güvenini kazanmak,bir siyasi hareketin mücadele

çizgisinin olmazsa olmazıdır.

2008’de önderimizi, Dayımız’ı,Dursun Karataş’ı şehit verdik.

Bütün gözler bir kez daha devrim-ci hareketin üzerine çevrildi. Neolacaktı? Ne yapacaklardı? O günekadar silahlı mücadele çizgisin-den, illegal örgütlenme anlayışın-

dan zere kadar taviz vermeyen Da-yı’nın şehitliğiyle birlikte pek çokhareketin benzer süreçlerde yaşadığıtürde bir savrulma mı yaşanacaktı?

Herkes bu sorunun cevabınıçok kısa sürede aldı. Dev-

rimci hareket, Mahirler’in, Da-yı’nın kılavuzluğunda devam etti-riyordu devrim yürüyüşünü. Uf-kumuzu büyütüyorduk. Kararlılı-ğımızı sürdürüyorduk.

Kızıldere’ye giderek, devrimyürüyüşünü Kızıldere mani-

festosu yolunda sürdürdüğünü tümhalkımıza ve dünyaya ilan eden birhareket vardı karşılarında. Kızıl-dere’ye bu görkemli gidiş, yalnız-ca görsel veya sembolik anlamla-rın ötesindeydi elbette. Bir meydanokuyuş vardı bu gidişte; tıpkı Ma-hirler’in 1972 30 Martı’nda, kerpiçevin çatısından meydan okuyuşla-rı gibi...

19-22 Aralık katliamının sorum-lularından eski Adalet Bakanı

Hikmet Sami Türk’ün burnunun di-binde basılan bir buton, amacınatam ulaşamamış da olsa, devrimciharekete dair sorulara tereddütsüzbir cevap daha veriyordu. Devriminyolu, dün neyse bugün de oydu.

Değişmiyoruz.

Değişmeyeceğiz.

Yola gelmeyeceğiz.

Çünkü burjuvazinin dayattığıdeğişim, gerçekte emperyalist

dünya sistemine boyun eğmektenbaşka bir şey değildir.

Boyun eğmeyeceğiz.

“Düşüncelerini değiştirme-me” meselesi, en genel

anlamda sosyalizmi savunmaya

Kimileri, güç olmayı,“değişmekte”, “yola

gelmekte”, “düzen içileşmekte”gördüler; düzen tarafından

kabul edilmeyi, icazetsınırlarında hareket etmeyigüç olmak sandılar; evet buyollarla da geçici olarak güçolunabilir; ama birincisi bugüç kalıcı değildir, ikincisi o

güç devrimci değildir.

Saldırı umudadır; cevabımız umudu büyütmek olacaktır

4

Yürüyüş15 Mayıs2011

Sayı: 268

Page 5: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

devam edip etmeme meselesi de-ğildir. Eğer böyle bakılırsa, evet or-tada “düşüncelerini değiştirme-yen” çok sayıda siyasi hareketveya grup vardır. Ancak mesele sos-yalizmi teoride savunup savunma-ma meselesi değil, sosyalizme na-sıl ulaşılacağı konusunda devrim-ci bir stratejik çizgiye sahip olupolmama meselesidir. Başka bir de-yişle silahlı mücadelede ısrar edipetmeme ve iktidar iddiasını taşıyıptaşımama meselesidir.

Kızıldere’de devrim yürüyüşü-nü Mahirler’in Dayı’nın izin-

de sürdürdüğünü ilan eden... İnö-nü’de... Bakırköy’de... 1 MayısAlanı’nda on binlerle umudu bü-yüten gelişme, işte bu nedenle on-ların korkusu olmuştur.

1Mayıslar’da, Harbiye’de 7-8binlerde olan, 10 binlerde olan

kitlesellik, 55 bine, 150 bine, 1 Ma-yıs Alanı’nda 30 bine çıkıyordu...Elbette bunların bir kısmının birkonser olduğu açıktır. Ama bu kit-leselliğin bir konserin ötesinde biranlam taşıdığını dost da düşman dabilmektedir.

1Mayıs’ın, Bağımsız TürkiyeKonseri’nin önemini görme-

yenlerin, oligarşinin Halk Cephe-si’ne karşı geliştirdiği son saldırı-ya bakmaları yeterlidir. Onlarcayıldır baskılara, kuşatmalara, in-fazlara, kaybetmelere, F Tipleri’nerağmen “düşüncelerimizi değiş-tirmememiz” karşısında gelişti-rilen bir saldırıdır.

Bütün mesele burada düğümle-niyor. Türkiye tarihinin en bü-

yük hapishaneler katliamını bu-nun için yapmışlardı: Ya düşüncedeğişikliği ya ölüm! F Tiplerini bu-nun için açtılar. 11 yıldır F Tipi ha-pishanelerin hücrelerinde ısrarlauyguladıkları tecrit bunun içindir.

2009’da, 1 Mayıs’ı kesin olarakkazanmanın arifesinde, solda

iki tavır ortaya çıkmıştı. Kadıköyve Taksim. Halk Cephesi sözcüsü,

1 Mayıs arifesinde şöyle demişti: “2Mayıs 2009 tarihinde iki şey ko-nuşulacaktır; 1 Mayıslar’ı kaza-nanların 1 Mayıs Alanı’nı nasıl ka-zandığı, diğeri ise Türk-İş ve Hak-İş gibi sendikalarla reformizmin birkesiminin nasıl aynılaştığı.”

Kadıköy’e gidenler, “Kitlesel 1Mayıs kutlayacağız” gerek-

çesini ileri sürmüşlerdi. Ama ora-da kendi kitleleri tarafından yu-halandılar.

Türkiye solunun bazı kesimle-rinin, kendi kitlesi tarafından,

halk tarafından “yuhalanan” birsol haline gelmesi, üzerinde büyükbir önemle durulması gereken birdurumdur. İlk yuhalama, hatırlayın,19 Aralık’ın arifesinde, Ankara’daparti binalarının kapılarını, faşistsaldırı altındaki tutsak yakınlarınakapatan reformistlere karşı ger-çekleşmiştir.

Asgari direniş çizgisinde dura-madığı için yuhalanan, diren-

mediği için çürüyen, direnenlerlekendilerinin “aynı mahalleden” ol-madığını ilan ederek düzen içileşensolla, devrimci hareket apaçık birşekilde ayrışıyor. Bu, kitleler nez-dinde henüz kesin ve tam bir ay-rışma değildir. Ancak bir ayrışmayaşandığı ortadadır. Bu ayrışmasürecektir.

Bize umut bağlayan, yürekleribizimle atan çok daha geniş

kitleler var. Sinmiş, sindirilmiş,kendi kabuğuna hapsedilmiş, mai-

şet derdini aşamayan kitleler; amaonların beyinlerinde ve yüreklerindeumudu canlandırabildiğimizde bü-yük bir potansiyel de mücadeleyekazandırılmış olacaktır. İkincisi,bizim hiç ulaşamadığımız, sesimi-zi duyuramadığımız ya da politi-kalarımızı ulaştıramadığımız mil-yonlar vardır. Düzen binbir türlüaraçlarıyla kitleleri devrime vedevrimcilere kapatıp, sömürü dü-zeninin parçası haline getirmekte-dir. Bu engeller parçalanamayacakengeller değildir.

Emperyalizmin ve oligarşinin“değiştirme” saldırıları da sü-

recektir. Kolay pes etmeyecekler-dir. Ama şurası da açıktır ki; bu sal-dırılarla oligarşi yine sonuç ala-mayacaktır. Kanıtı ortadadır: Oli-garşinin saldırıları altında toplandı55 bin kişi... Saldırılara rağmen 150bin kişi “Bağımsız Türkiye” kon-serinde buluştu. Saldırılara rağ-men Halk Cephesi’nin kızıl bay-rakları altında yürüdü 30 bin kişi.

Bize “akıllı solculuk” önerildi.Bize “reel politikanın ger-

çeklerini görmemiz gerektiği” öne-rildi. Bize değişmemiz önerildi.Burjuvazinin ve küçük burjuvazi-nin ideologları, bizi değiştirmek,yola getirmek için dil dökerken,aynı amaçla kanımızı da döktüler.Ama yola gelmeyi, boyun eğmeyireddettik. Reddettiğimiz için bugün“Tam Bağımsız Türkiye” çağrı-mıza 150 bin kişi geliyor; reddet-tiğimiz için umudun kortejinde onbinler yer alıyor. Kimileri, güç ol-mayı, “değişmekte”, “yola gel-mekte”, “düzen içileşmekte” gör-düler; düzen tarafından kabul edil-meyi, icazet sınırlarında hareket et-meyi güç olmak sandılar; evet buyollarla da geçici olarak güç olu-nabilir; ama birincisi bu güç kalıcıdeğildir, ikincisi o güç devrimci de-ğildir. Biz güçlenmekten umudu bü-yütmeyi, devrimi büyütmeyi anlı-yoruz. Umudu büyütmeye, devrimibüyütmeye devam edeceğiz.

15 Mayıs2011

5

YürüyüşSayı: 268

Bize umut bağlayan,yürekleri bizimle atan

çok daha geniş kitleler var.Sinmiş, sindirilmiş, kendi

kabuğuna hapsedilmiş,maişet derdini aşamayan

kitleler; ama onlarınbeyinlerinde ve yüreklerinde

umuducanlandırabildiğimizdebüyük bir potansiyel de

mücadeleye kazandırılmışolacaktır.

Page 6: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

Aylardır İstanbul’un yoksul semt-lerinde helikopterler eşliğinde terör es-tiren AKP’nin polisi, 10 Mayıs geceyarısı 03.00’te İstanbul Okmeyda-nı’nda terörüne devam etti. Okmey-danı’nda bulunan Gençlik Federas-yonu, Haklar ve Özgürlükler Derne-ği ve Grup Yorum’un çalışmalarınısürdürdüğü İdil Kültür Merkezi ilebazı evler polis tarafından basıldı.

Baskının gelişimiİstanbul Okmeydanı'nda bulunan

Gençlik Federasyonu, İdil KültürMerkezi ve Okmeydanı Haklar veÖzgürlükler Derneği 10 Mayıs, sa-baha karşı saat 03.00'te basıldı.

Aynı saatlerde Nurtepe, Sarı-gazi, Armutlu, Gazi ve Çağla-yan'da ev baskınları da yapanpolis onlarca kişiyi gözaltınaaldı.

Tüm kurumlara ellerindesilahlarla, duvarları dele-rek, kapıları kırarak girenfaşist düzenin bekçileri,içeride bulunan herkesi

gözaltına aldı.

Özel harekat timleri ve yüzlerceçevik kuvvet polisiyle işkenceciler, el-lerinde koç başları, kapıları kesmekve delmek için aletleri, gaz bombalarıile saldırdılar.

Gözaltına alınanlarAKP’nin polisinin faşist terörü so-

nucu gözaltına alınanlar şunlardır.

Gençlik Federasyonu'ndan göz-altına alınanlar:

Hakan Karabey, Hünkar DeryaGüneş, Utku Aykar, Doğan Yıldız,Harran Aydın, Gökçe Uluada, SadıkŞenbaba, Eser Morsümbül, Eda Arı,Dilan Boyran, Haydar Ay, Ekin Dal-budak, Gizem Kaya, Mahir Bektaş,Dilek Arslan, Bulut Yayla, Ünal Çi-men, Baki Işık, Ali Ekber Kalender,Celal Önkoyun, Burak Aksoy, Bah-tiyar Doğruyol

İdil Kültür Merkezi'nden göz-altına alınanlar:

Caner Bozkurt, Metin Yavuz,Ali Aracı, Veysel Şahin, Dilan Bal-

cı, Ayfer Rüzgar, Seçkin Aydoğan, AliPapur, Bahar Kurt

Okmeydanı Haklar ve Özgür-lükler Derneği'nden gözaltına alı-nanlar:

Müslüm Gönül, Ercan Kutlu, Se-rap Kaya

Evleri basılarak gözaltına alı-nanlar:

Gülşen Kaya, Hazal Kaya, BeşirBardak, Özcan Arslan, Mustafa AlperÇelik, İhsan Bulut, Cengiz Aydo-ğan, Cemalettin Yıkılhan, HasanKaya, Emrah Doğan, Yasemin Şen,Erkan Erdem

Dev-Genç’liler, devrimcisanatçılar, Halk Cephelilerkatiller güruhunu barikatlarlakarşıladı

Nerelerdir baskın yapılan yerler?

Neden gecenin bir yarısı büyük bireşkiyalıkla basılmıştır bu kurumlar?

Nedir "büyük" suçları?

"Büyük suçları" yozlaşmaya, fu-

� Okmeydanı’da resmi faşist terör

�Üç demokratik kurum,Gençlik Federasyonu, Haklar Ve

Özgürlükler Derneği ve GrupYorum’un çalışmalarını sürdürdüğü

İdil Kültür Merkezi ile bazı evler polistarafından basıldı.

�46 kişi gözaltına alındı

�Okmeydanı’ndaki baskın,gözaltı ve tutuklama terörü;AKP faşist iktidarının 55 bin,150 bin ve 30 bine misillemesidir.

�Saldırı; oligarşinin partisiişbirlikçi AKP’nin,düşüncelerimizideğiştirmememize karşısindirme ve yok etme saldırısıdır.

FAŞİST TERÖRÜNÜZ SÖKMEYECEK

BAŞ EĞMEYECEĞİZ!

6 İşkenceciler Diyor ki; ‘Bir Sizi Yola Getiremedik’

Page 7: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

huşa, adaletsizliklere karşı çıkmaktır.

Otuz bin yüreği 1 Mayıs Ala-nı'nda "Halkın Örgütlü Gücüyle Em-peryalizmi ve Faşizmi de Yeneceğiz"sloganıyla bir araya getirmektir.

"Büyük suçları" halkın yanında,halka doğruları anlatan, halktan yanasanatçılık yapmaktır; yüz elli bin yü-reği Bakırköy'de Bağımsız Türkiyesloganıyla bir araya getirmektir.

"Büyük suçları" parasız eğitimistemektir, gençliğin yozlaştırılması-na karşı çıkmaktır.

İşte bunun için basıyorlar demok-ratik kurumları, kültür merkezlerini.Bunun için bu eşkiyalık, bunun içinbu adaletsizlikler...

Sanıyorlar ki devrimciler bite-cek, yok olacak bu baskınlarda...Yok edemesekte geriletiriz diye dü-şünüyorlar.

Türkülerimizden, sanatımızdan,milyonlar olmamızdan korktular. 30binler, 55 binler, 150 binlerin çoğal-masından korktular. Gece yarısı Ok-meydanı’da, özgürlük türküleri çalanbağlamalar, gitarlar gözaltına alındı;parasız eğitim isteyen bildiriler, yı-kımlara karşı gecekonduluların sesiolan afişler gözaltına alındı.

İdil Kültür Merkezi’ne de baskınyapan terörle mücadele polisleri bu-rayı da arama adında talan etmişler.Grup Yorum üyelerinin de aralarındabulunduğu herkesi gözaltına almış-lardı.

Yine aynı saatlerde OkmeydanıHaklar ve Özgürlükler Derneği de ba-sılarak içerde bulunan 3 kişi gözaltı-na alınmış, tekerlekli sandalyede bu-lunan Ferhat Gerçek ve İrfan Yıl-maz’da tehdit edilerek darp edilmiş,ve arkasından da elleri arkadan ke-lepçelenmişlerdi.

Gençlik Federasyonu’nayönelik saldırıyı gençlikbarikatları ve direnişleri ilekarşıladı

Gençlik, Dev-Genç’lilere, Dev-Genç’in 42 yıllık tarihine yaraşır birdireniş gösterdi.

Saatlerce süren direniş boyuncaGençlik Federasyonlular halka yap-

tıkları konuşmalarıyla seslendiler.Faşizmin saldırısına sizden korkmu-yoruz diyen gür sesleriyle sloganla-rıyla yanıt verdiler.

Gençlik Federasyonu üyesi öğ-renciler baskını şöyle anlattılar: “Biz onları hemen farkettik, öncegiriş kapısını denediler sonra sahnebölümünden, kafenin olduğu came-kanlı bölümden girmeye başladılar.Biz hemen barikat kurduk, iki arka-daşımız da ajitasyon çekti pencereden.Biz de sürekli barikat arkasındaydık.Yukarı kapılara ulaşmaları bir buçuksaati aldı, kapıları kırdıktan sonra ba-rikatlarla uğraşmaya başladılar. Dahasonra içeriye gaz atmaya başladılar,gazı yoğun olarak attılar, biz baygınlıkgeçirecek dereceye geldik, özellikle

teni yakan bir bomba attılar, dokun-duğu yeri yakıyordu, ellerimizi on-larca kez yıkadığımız halde geçmedi,bizi sabaha doğru emniyete getirdiler,araçlara aldıklarında da dövdüler,kafalarımıza vurdular...”***

“Operasyon esnasında ben genç-lik önünde idim, iki kişi ajitasyon çe-kiyordu, sesleri çok net ve yüksek ge-liyordu. Ben bir ara ellerinde mega-fon olduğunu düşündüm, polislerdebunlarda ne ses var diyorlardı. Şöy-le diyorlardı: “Gelin 19 Aralık’ta dageldiniz yok edebildiniz mi? Ede-mediniz! biz Cananlar’ın arkadaşız,biz Doğan Tokmaklar’ın, Sibeller’inarkadaşıyız. Gelin yok edemeyecek-siniz.” Şehitlerimizin adı sayıp, slo-

Sabah 7.30... Polisin mahallede estirdiği teröre Cepheliler müdahaleediyor. Gençlik Federasyonu önündeki özel tim ve çevik kuvvet polisleri-nin üzerlerine taşlar yağmaya başlıyor.

Polisler kaçışıyor.

15-20 dakika sonra... Polislere karşı yeni bir taşlı saldırı başlıyor. “Ka-til Polis Mahalleden Defol” sloganıyla polislere doğru yürüyen Cepheliler,Gençlik Federasyonu önünde bekleyen bir akrebi ve sivil polis otosunu dataşlıyorlar bu arada. Araçlar hızla oradan kaçmak durumunda kaldı.

Saat 12.30... Polislere yönelik üçüncü taşlı saldırı başlıyor. Gençlik Fe-derasyonu önünde hala arama yapmaya devam eden polisler taşlanırken,kaçışan polislerin telsiz anonsları duyuluyor: “Amirim sıcak temas var”.

Siz daha “sıcak temas” görmemişsiniz!

Polisler kaçışıyor yine. Gençlik Federasyonu’ndaki aramayı tamamla-yamadan çekiliyor polis sonuçta. Ne de olsa “sıcak temas” var ve onlarıncanları tatlı. Ya kafalarına bir taş yerlerse.

Cepheliler, eylemlerini 12.45 civarında iradi olarak sona erdirirken, iş-kencecilere taşlarıyla söylemişlerdi sözlerini: “Bizim evlerimizi, mahalle-lerimizi kuşattığınızda taşlarımızla tanışacaksınız artık.”

Mahallelerimize ellerinizikollarınızı sallayarak

giremeyeceksiniz!

15 Mayıs2011

7

YürüyüşSayı: 268

Baş Eğmeyeceğiz! ‘Yola Gelmeyeceğiz’!

Page 8: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

ganlarla devam ediyorlardı. Ben el-lerinde metin var diye düşündüm,gözaltında ajitasyon çekeni sordum,en genç arkadaşlarımız ajitasyonçekenler. Ellerinde metin mi vardı de-dim, yok dediler. Kendileri doğaçla-ma yapmışlar.”

****“Saat 02.30’da geldiler. Arkadaş-

larımız sesleri duyup bizi kaldırdılar.Giriş kapısını hiç zorlamadan tiyatrosalonundaki kepenklerden girmişler.İkili kapıdan girdiklerinde barikatlarkurulmuştu, son kapının arkasınakoltukları sandalyeleri barikat olarakyerleştirdik. Islak havluları hazırladıkbiber gazına karşı aynı zamanda ca-mın önünden gece uyuyan halka ses-lenerek yapılan saldırıyı teşhir edi-yorduk. Duvarlara sloganlarımızıyazdık. Çok coşkuluyduk.

Son sığındığımız odada önce du-varları kırarak girmeye çalıştılar, du-varlardan da giremeyince kapıyayüklendiler. Kapıdan aralık açıp bibergazı ya da portakal gazı attılar. Tüpügörünce üzerine ıslak havlularımızı at-tık, gazdan etkilenerek baygınlık ge-çirenler oldu.

Polisler küfür edip “Gebertmeyegeldik, yukardan slogan atmak kolaygelince göreceksiniz” dediler. Ken-dimizi 19 Aralık katliamındaymışgibi hisettik. Yerler kapkaygandı.Elimiz yüzümüz, kollarımız hep ya-nıyordu, portakal gazı olduğunu dü-şünüyorum. Gözlerimden çok tenimyanıyordu. Kapıyı açtıklarında pen-cerelere tutunarak birbirimize kenet-lendik. Saçlarımızdan sürükleyip kas-ketleriyle kafamıza vuruyorlardı.Ayaklarımızdan tutup merdivenlerekafamızı çarpa çarpa yumruk ve tek-melerle aşağıya indirdiler. Daha son-ra da plastik kelepçe takıp aracın içi-ne bindirebilmek için biber gazı sık-tılar. Özel harekatçılar gelmişti yeşilkaskları vardı. Her taraf çevikle kap-lıydı.”

Okmeydanı sokakları kızılbayraklarla donatıldı

Polis operasyon sırasında GençlikFederasyonu önündeki kızıl bayrağı in-dirmekle meşguldu, büyük bir zafer ka-

zanmışçasına. Oysa yanılıyorlardı. Obağrağı indirmekle, o bayrak uğurunamücadele edenleri tutuklayıp katlet-mekle yok edemediler düşüncelerimi-zi. Ki yok edemeyeceklerinin kanıtıdır,operasyon sabahı Halk Cepheliler ta-rafından Okmeydanı sokaklarının kızılbayraklarla donatılması... Ve annesininelinden çekiştirdiği bir çocuk, kızılbayrakları direklere asan Halk Cephe-lileri görüp haykırıyordu gerçekliği;“Anne, baksana, hala asıyorlar!”

Polis terörüne karşıOkmeydanı'da Nurtepe’deçadır kuruldu

Devrimci kurumlara yapılan sal-dırıları protesto etmek için saldırı gü-nünde Okmeydanı Sibel Yalçın Par-kı’nda çadır kurularak gece ve gün-düz Halk Cephesi tarafından oturmaeylemi başlatıldı. Gece ateş yakaraketrafında toplanan Halk Cephelilertürküler ve marşlar söylediler. Gece-nin ilerleyen saatlerinde mahalle hal-kından ziyaretler oldu. Yaşanan hu-kuksuzluk anlatılarak saldırılara kar-şı örgütlülüğümüzü koruyacağımızdile getirildi. Sabah parkın içine pan-kart ve döviz asıldı. Parkta “Baskılar,Gözaltılar Bizi Yıldıramaz Komplo-ları Boşa Çıkaracağız” pankartının ya-nısıra “Devrimci Kurumlar Susturu-lamaz”, “Halkın Sesi Grup YorumSusturulamaz”, “Gençlik GelecektirDev-Genç'liler Onurumuzdur”, “Ba-ğımsız Türkiye'yi Kuracağız” yazılıdövizler asılı. Gün boyu parkın içe-risine kurulan hoparlörlerden GrupYorum marşları çalınıyor. AyrıcaTüm-Bel Sen'den sendikacılar, şehitailelerinden Ahmet Kulaksız, aydın vesanatçılardan Ruhan Mavruk da çadırıziyaret ettiler.

Baskı varsa direniş de vardır:

Vatan Emniyet Müdürlüğüönünde direnişteyiz

Sibel Yalçın’daki protesto eyle-miyle yetinmeyen Grup Yorum “ar-kadaşlarımız serbest bırakılana kadarİstanbul Emniyet Müdürlüğü önündeoturma eylemi yapacağız. Bizleredestek olmak isteyenleri yapacağımızeyleme çağırıyoruz” dedi.

22.30’da hazırlanan malzemelertaksilere konularak İstanbul EmniyetMüdürlüğü’ne hareket edildi. Vatanönüne gelindiğinde ana kapı girişinebattaniyeler serildi. Ve yan tarafa da“Türküler Susmaz Halaylar SürerGrup Yorum’a Özgürlük” pankartı se-rildi. Ve direniş fiili olarak başladı. Yo-rum gözaltında bulunan 46 kişi içinsöylemeye başladı: “Bu toprakta ka-lır adın tohumların arasında...”

Şimdi gitar ve bağlama birer silah,notalar da bu silahlara sürülmüş birermermidir. Zulmün yuvasının kapısıdövülmektedir şu an... Bu kapışma-yı kaçırmak istemeyen neredeysetüm medya oradaydı. Ve daha ikincitürküye geçmeden hemen röportajyapmak istediler. “Neden buradası-nız?” Sordukları soru buydu. Yorumüyelerinden İnan Altın anlatmayabaşladı: “Biz bugün 23.00 itibariyleGrup Yorum olarak İstanbul EmniyetMüdürlüğü önünde bir oturma eyle-mi başlattık. Yalnız biz değil dinle-yicilerimiz de destek amaçlı yanı-mızda. Biz dinleyicilerimizden aldı-ğımız güçle bu günlere geldik. Büyükkonserler yaptık. Çok büyük bedellerödeyerek bizleri sahiplendiler. İşten,okuldan atılma pahasına, yaz-kış de-meden afişlerimizi astılar, biletlerimizisattılar. Ve şimdi hem elemanlarımızhem de onlar gözaltındalar. Onlar ser-best bırakılana kadar oturma eyleminedevam edeceğiz.”

Onlar bu görüşlerini açıklarkenzulmü uygulayıcılar da içeride ne ya-pacaklarını düşünüyordu. Planlarınıyaptılar ve dış kapıya gelerek tehdit-lere başladı emniyetin yetkililerindenbiri: “Bu yaptığınız eylem yasadışı-dır size belirli bir süre tanıyoruz.Burayı terk ediniz yoksa sizi zorlauzaklaştıracağız” diyor ve gidiyor.

Ve Yorum gözaltıların serbest bı-rakılana kadar oturmaya devam ede-ceğini belirtip tehditlere aldırmayaraktürkülerine devam ediyor. Elbettebuna tahammül edemeyen polisler 15dakika sonra gelip eylemcileri ablu-kaya alıyorlar. Ve birbirine kenetleneneylemcileri işkenceyle birbirindenayırıp yerde sürükleyerek ayırmayaçalışıyorlar. Grup Yorum Susturula-

8

Yürüyüş15 Mayıs2011

Sayı: 268

İşkenceciler Diyor ki; ‘Bir Sizi Yola Getiremedik’

Page 9: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

İşkenceciler güruhu bastıkları yerlerde arama adını ver-dikleri talana devam ediyorlar. Gençlik Federasyonu veHaklar ve Özgürlükler Derneği’nin bulunduğu sokaktapolis işgali sürüyor. Derneklerden çıkarılmış bildiriler, san-dalyeler, polisin yağmacılığının kanıtı olarak binanın önü-ne atılmış.

O arada birkaç Cepheli, ellerinde bir pankartla çıkı-veriyorlar ortaya. Biraz önce polis saldırısına uğrayan vetalan edilen Haklar Ve Özgürlükler Derneği’nin pence-relerine bir pankart asıyor: “Baskılar Bizi YıldıramazHalk Cephesi” yazıyor üzerinde.

Besbelli alelacele yazılmış bu pankart, şimdi katli-amcılara, işkencecilere meydan okuyor.

O Cepheli, o anda, baskın sürerken pankart yazma-yı nasıl düşündü? O pankart bezini, o boyayı o andanereden nasıl buldu? Akıl sır ermiyor.

Cepheli’nin cüreti ve yaratıcılığı bu olsa gerek.Pankart her şeyi özetliyor. Okmeydanı’nın bir sokağın-dan tüm oligarşiye, tüm dünyaya meydan okuyor; biziyıldıramayacaksınız, “yola getiremeyeceksiniz” diyeilan ediyor. Bu ilan edişin gücü karşısında kim tersiniiddia edebilir, kim tersini umabilir?

maz sloganı ile bir direniş yaşanıyor.Burada iki gruba bölüyorlar eylem-cileri. Zorla alabildiklerini AksarayMetro çıkışına kadar sürüyorlar. Di-ğerleri ise daha ileride kalıyorlar.Avukatların gelmesi ile yaşanan sal-dırı sona eriyor. Bu sırada gözaltındançıkan Ali Aracı, Caner Bozkurt ve Ay-fer Rüzgar eylem yerine geliyor.Metro çıkışındakilerle kucaklaşıyor-lar tek tek. Böylelikle onlar da eyle-me katılmış oluyorlar. Burada TV’lerhemen röportaj yapıyorlar onlarla.

“Gözaltına alınmanızın sebebi ne-dir?”

Ali Aracı: “Gecenin üçünde gelipkapıları kırarak içeri girdiler. Hiçbirsebebini bilmiyoruz. Neden bırakıl-dığımızı da bilmiyoruz. Neden alın-dığımız da bilmiyoruz. Bu durum gay-ri meşrudur.”

Bu kez İbrahim Gökçek’ e yönel-di soru: “Neden bu gözaltılar?” “İçer-de işkence, emniyet önünde kendi bi-nalarının önünde işkence, sokaktaişkence, mahallelerde işkence, üni-versitede işkence, hayatın olduğuher yerde işkence... Onlar zevk ve sefa

içinde yaşayacaklar, paralar kazana-caklar, çocuklarına gelecek alacaklar,gecekonduları insanların başına yı-kacaklar, para babalarına para ka-zandıracaklar ama bu ülkenin sanat-çıları, aydınları, gençleri haksızlığa,hukuksuzluğa, adaletsizliğe, faşiz-me karşı çıktıkları için bunlar reva gö-rülecek. Bunu kabul etmiyoruz. Bu-gün yaşadığımız Türkiye gerçeğidir.Bu gerçeği kabul etmediğimiz içinburadayız. Onlar serbest bırakılana ka-dar da burada olacağız.”

Daha sonra ikinci grup da burayageliyor. Polisin ilk saldırısı esnasın-da el koyduğu battaniyeler geri alı-narak burada uygun bir alana seril-meye başlanıyor.

Yapılan saldırının ardından polisgeri çekiliyor. Grup Yorum’da ka-ranlığın merkezine karşı söylüyorlartürkülerini ve sabahlıyorlar.

Grup yorum susturulamazBugün 11 mayıs 2011 İstanbul

Emniyet Müdürlüğü önünde bir di-reniş ve direnişin adı Grup Yorum. Sa-bah saat 10.30 önümüzden geçen

herkes bizlere bakıyor ve ne olduğu-nu anlamaya çalışıyordu. Gelen geçenherkes pankartın arkasından geçiyoraa yorum deyip tekrar geri dönüp pan-kartı okuyorlardı Aksaray’da Yorumhayranları sabah işe okula giderkençay börek ve hatta tencere tencere çor-ba getiriyorlar içimiz ısınsın diye. Vegün ilerledikçe yorumla roportaj yap-maya gelen basın sorular soruyorsorulara yorumun baskında telleribile koparılan gitarıyla veriyorduadeta basına cevabı. Polisler provakeetmek için uzaktan kahkahalar atıyor.tabi onlara kimse aldırış etmiyordu.

Saatler ilerledikçe Yorum hay-ranları adeta Vatan’nın önüne akınediyorlardı. Vatan’nın önü ilk defa bukadar güzel görünmüştü belkide on-lara ve saatler ilerledikçe birbirini gö-ren herkes merak edip neden buradaolduğumuzu soruyordu tabi anlatı-yorduk nedenlerini teker teker insanlarhemende kucak açıyorlardı. Bizlerehalkla iç içe olmak halkın bizlere ku-cak açması kadar güzel olan ne ola-bilirdi ki zaman ilerliyordu halaylarçekiliyor kimsenin yüzünde hüzün

Bu iki resim, devrimci iradenin resmidir!

15 Mayıs2011

9

YürüyüşSayı: 268

Baş Eğmeyeceğiz! ‘Yola Gelmeyeceğiz’!

Page 10: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

yok onun yerine sıcak sıcak gülüm-seme vardı herkeste. Meraklı bakış-lar arasında grup yorum yerlere ser-dikleri battaniyeler üzerine hiç aldı-rış etmeden oturuyordu.öyle ya kiminne dediğinin ne önemi vardı ki onlarhalkın gözünde kahramandı artık on-lar için halktan başka hiçbirşey yokinönülerde harbiyelerde ve bakır-köylerde bunları görmüştük zaten vegece olmuş saatin farkında olmadanmuhabbetler koyulaşıyordu yemek ha-zırlanmıştı yemeğe oturuldu yemek-tede muhabbetler ediliyor ufak şaka-larla birbirimizi güldürüyor gözaltı sü-resinde yaşadıklarını anlatıyordu grupyorum ve yemekten sonra tekrar ha-laylar çekiliyor sloganlar atılarakdestek çıkılıyordu yoruma ve ordangeçen bastonlu bir teyze oğlum siz ev-sizmi kaldınız diye soruyor tabi ar-kadaşlar teyzeye hemen anlatıyorgrup yorumun gözaltında olduğunuteyze sinirlenip emniyet binasını gös-terip boyunları altlarında kalsın in-şallah deyip uzaklaşıyor. evet işte hal-kımız diyerek şaka yapıyor bizim ar-kadaşlar orada o soğuğun altında sı-cak bir gülümseme oluyor herkeste vegrup yorum için gecenin bir yarısızeytinburnun'dan kalkıp gelen in-sanlar zaten herşeyi anlatıyordu ve iş-kencelerle bilinen bu vatan emniyet

müdürlüğü bugün bu sahnelerle akıl-larda kalmıştı ve haber geliyor yoru-mun son elemanı da serbest kalıyor-du serbest brakılır brakılmaz vatanayanımıza geliyordu ilkten kucaklaşıphemende haydi halaya deyip halayçekmiştik saat bir'lere kadar ve ge-cenin bir vakti olmuş artık herkes yor-gunluktan ve soğuktan battaniyeyi üs-tüne çekip uykuya dalıyordu.

Aydınlar da oradaydı Gözaltıların serbest bırakılması

için Grup Yorum ve dinleyenlerininİstanbul Emniyet Müdürlüğü önündebaşlattıkları oturma eylemi 12 Mayısgünü de sürdü.

Saat 13.00, çeşitli aydın sanatçı-ların da katıldığı bir eylem yapıldı.Onlarda işkencehanenin önündeydi.Burada basına konuşmalar yapıldı. Ilksözü alan Yorum üyesi Ali Aracı;“Grup Yorum’u susturmaya çalışı-yorlar. Bizi dinleyenlerden isteği-miz; evlerinde, işyerlerinde, arabala-rında, her yerde Yorum türküleri din-lemeleridir… Grup Yorum’ u sustu-ramayacaklar” deyip sanatçı dostla-rının ve avukatlarının burada oldu-ğunu söyleyerek sözü onlara bıraktı.

Sırrı Süreyya Önder; “Bir çokşöhretin bir araya getiremediği yüzbinleri Grup Yorum getirmiştir…Grup Yorum bir gelenektir. Özellik-le gelenek sözünü kullanıyorum ki busözüm egemenleredir…”

Avukat Taylan Tanay; baskınlarıkısaca anlatarak 13 Mayıs günümahkemeye çıkarılacaklarını belirtti.

Ruhan Mavruk gözaltıları pro-testo edip Yorum’un yanında oldu-ğunu belirterek Yorum ve gözaltılariçin ‘Gitme Kal’ adlı şiirini okudu.

Bilgesu Erenus; Grup Yorum’a ya-pılan saldırların Finans Kapital tara-fından yapıldığını söyledi.

Pınar Sağ; “Grup Yorum’u biz hiç-bir zaman yalnız bırakmayacağız…Bugün yapılan bu eşkiyaca tutumuben de protesto ediyorum” diyerekduygularını ifade etti.

Eyleme ayrıca Ayla Yılmaz, AvniSağlam, Fatih Belediyesi işçileri,Genel-İş, Tüm-Bel Sen Başkanı˝,

Kesk Şubeler Platformu, YeryüzüSanatçıları Platformu, Akın Ok veUğur Karataş da destek verdi. Eyle-me 65 kişi katıldı.

17.00’de KESK Şubeler Platfor-mu temsili olarak ziyarete geldi.

17.35’de gözaltından serbest bı-rakılan Eser Morsümbül eylem yeri-ne geldi ve arkadaşlarıyla tek tek sı-kıca kucaklaştı.

Uygun olan bir yere getirilen mu-şamba ile çadır tarzı bir yer yapıldı.Eylem yeri şimdi görünüm açısındandaha disiplinli oldu.

18.20’de Kocaeli ve Elazığ’daneyleme katılmak üzere 7 kişi geldi.

21.30’ da Gazi Mahallesi’nden14 kişi ziyarete geldi. 5 kişi eylemekatılmak için burada kaldı.

Baskı varsa direniş de vardır:Çayan Mahallesi’ndedirenişteyiz

Nurtepe Hüseyin Aksoy parkınaiki çadır kuran Halk Cepheliler, bas-kınları protesto ettiklerini ve gözaltınaalınanlar serbest bırakılıncaya kadarçadırda eylemde olacaklarını yap-tıkları açıklama ile duyurdu. 11 Ma-yıs Çarşamba, saat 22.30’da yapılanaçıklamaya polis saldırdı. Uzun sürensaldırı ve direnişin ardından, direnişkazandı ve eylem devam ediyor. Nur-tepe'de parkta yakılan ateşlerin etra-fında türküler, marşlar ve halaylarla"Baskılar Bizi Yıldıramaz" sloganıyankılanıyor.

(Dergimiz yayına hazırlandığı sı-rada mahkeme sürüyordu.

Süren duruşmada 4 kişi tutuk-landı 24 kişi serbest bırakıldı. Mah-keme hala sürüyor.)

10 İşkenceciler Diyor ki; ‘Bir Sizi Yola Getiremedik’

Nurtepe

Vatan önü

Page 11: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

Ahlaksızlığı ahlak haline getirmiş bir düşmanlamücadele ediyoruz. Polis yine kültürüne uygun

davranmış, ahlaksızlığını sergilemiştir. Bakın yap-tıklarına; baskına geldikleri dernek binasının camla-rından genç kızlarımızın iç çamaşırlarını attılar.

Sapıklar!

Ahlaksızlar!

Böyle mi sağlayacaksınız ülkenin huzur ve güvenli-ğini?

Başbakanınız, Fethullah Hocanız size ahlak diyebunları mı öğretiyor?

İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, seninpolisinin görevi genç kızlarımızın çamaşırlarıyla uğraş-mak mıdır? Bu sapıklıkları mı öğretiyorsunuz polisakademilerinizde? Söyleyin polislerinize; savaş gani-meti olarak yollara attıklarından birkaçını alıp kendieşlerine, kızlarına götürsünler!

Bu alçakça, sapıkça yöntemleriniz de psikolojiksavaşınızın bir parçası mı?

Ama yanılıyorsunuz! Bu sapıklıktan utanç duyması,ezilmesi gereken birileri varsa, o yalnızca siz, sizinamirleriniz ve polislerinizdir.

AKP’li bakanlar, AKP’li milletvekilleri! Bu musizin muhafazakarlığınız?

Polisinize verdiğiniz görev bu mu?

İsterseniz mecliste olağanüstü toplantı yapıp, gençkızlarımızın çamaşırlarını camlardan atan, akvaryum-lara işeyen sapıklar için “devlet üstün hizmet ödülü”madalyası verilmesini önerin. Tıpkı, BayrampaşaHapishanesi’nde 6 kadının kahkahalar eşliğinde diridiri yakıldığı operasyonun mimarlarından Ali SuatErtosun’a madalya verdiğiniz gibi!

Ya bir gram namusunuz, ahlakınız varsa bualçaklığa, bu ahlaksızlıklara, bu sapıklıklara kar-şı çıkın ya da sapıkları ödüllendirin, madalyatakın onlara!

*

Akvaryuma, balıkların üzerine işeyen birahlak, nasıl bir ahlaktır?

Bunu yapan polis , nasıl bir polistir?

Böyle bir polis, nasıl toplumun huzurunu sağlamak-la görevlendirilebilir?

*

Bir sakatı yerlere atan ahlak , nasıl bir ahlaktır?

İrfan Yılmaz, hastalığı nedeniyle vücut dengesinisağlayamayan, ayakta duramayan, yürüyemeyen, teker-lekli sandalyeye mahkum bedensel engelli birisidir...

Ama o dünyaya küsmemiş, hayattan elini ayağınıçekmemiş, halkının mücadelesinde karınca kararıncayer alan bir sakattır. İşte bunu hazmedememiştirAKP’nin polisi. Bunun için yerden yere atmışlardıronu.

Sakat bir insan karşısında, kalpleri taştan olanlarınbile kalbinde bir oynama olur. Polisin ne bir kalbi ne debir vicdanı vardır. Değilse nasıl bir engelliyi oradanoraya atabilir, nasıl yumruklar, ayakta duramayan birininasıl kelepçeleyebilirler?

AKP iktidarı açıklamalıdır:Bu baskınlarda nasıl bir gaz kullanılmıştır?

Baskında bu gaza maruz kalanlar şöyle anlatıyorlar:“Özellikle teni yakan bir bomba attılar, dokunduğuyeri yakıyordu, ellerimizi onlarca kez yıkadığımız haldegeçmedi”.

AKP iktidarı, tıpkı 19 Aralık’ın iktidarı gibidir.

Hatırlanacaktır; 19-22 Aralık’ta tutsakların üzerinehala niteliği kesin olarak öğrenilemeyen bir gaz sıkmış-lardı... AKP’nin polisi, şimdi bu türdeki gazlardan birini“toplumsal olaylarda”, kitlelere karşı kullanmaya başla-mış anlaşıldığı kadarıyla. Geçtiğimiz günlerde BDP mil-letvekili Ayla Akat Ata’ya karşı kullanılan bir gaz bom-basının da “her zaman kullanılan” gaz bombasındanfarklı olduğu ve vücutta kangrene kadar gidebilecek birtahribat yaratan farklı bir gaz türü olduğu ortaya çıktı.

Okmeydanı’ndaki baskınlarda kullanılan gaz nasılbir gazdır? İçişleri Bakanlığı açıklamalıdır!

Okmeydanı’nda gerçekleştirilen 10 Mayıs’taki bas-kınlar, AKP iktidarının ve AKP’nin polisinin tarihine,onların katliamcılıklarının, faşistliklerinin yanı sıra,ahlaksızlıklarının, sapıklıklarının da belgesi olarakgeçecektir.

İşte Sizin Polisinizİşte Sizin Ahlakınız!

� Genç kızlarımızın iç çamaşırlarını camlardan attılar...

� Akvaryuma, balıkların üzerine işediler!

� Bir sakatı yere atıp yüzünü yumrukladılar, kelepçelediler.

� Niteliği henüz belirsiz, dokunduğu yeri yakan bir gaz bombası kullandılar.

15 Mayıs2011

11

YürüyüşSayı: 268

Baş Eğmeyeceğiz! ‘Yola Gelmeyeceğiz’!

Page 12: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

Artık yoksul gecekondu mahallelerimize yönelikbüyük çaplı saldırılar yapmadıkları, operasyonlar düzen-lemedikleri tek bir ay yoktur. Adeta sıraya koymuşlaryoksul mahallelerimizi. Helikopterleriyle, panzerleriyle,akrepleriyle, kar maskeli timleri ve ölüm mangalarıyla,işkencecileri ve çevik kuvvetleriyle, düşman top-rağına girer gibi giriyorlar mahallelerimize.

Peki bakın etrafınıza; Küçükarmutlu’nun birazötesindeki Etiler’e böyle bir operasyon yapıldı-ğını göremezsiniz hiç...

Okmeydanı’nda terör estiren panzerler,

akrepler, Nişantaşı’na uğramazlar bile...

Tüm bu polisiye önlemlerin halkın huzu-ru ve güvenliği için(!) olduğunu ileri sürer-ler. Oysa huzur ve güvenlik zenginlere,baskı ve terör yoksullara düşmüştür.

Etiler’e, Nişantaşı’na, Bebek’e, Ulus’a,yalılara, villalara huzur ve güvenlik;Sarıgazi’ye, Okmeydanı’na, Gülsuyu’na,Gazi’ye, Nurtepe’ye, Küçükarmutlu’ya, 1Mayıs Mahallesi’n ve bizim mahallelerimi-zin yoksul gecekondularına ise baskı ve terördüşmüştür.

Halkımız! Operasyonlar meşru değildir!Mahallelerimize baskındüzenleyenlere barikat olalım!

Aylardır mahallelerimizde estirilen terö-rün hiçbir yasal, haklı, meşru dayanağı yok-tur.

Operasyonların halkın huzuru, can ve malgüvenliğiyle ilgisi yoktur. Dahası helikop-terli operasyonlarıyla halkın can güvenliği-ni tehdit edenler onlardır. Sokaklarımızıişkencehaneye çeviren onlardır.

Mahallelerimizi susmuş, sinmiş, uyuş-muş, yozlaşmış kitlelerin yaşadığı yerleredönüştürmek istiyorlar. Bunun ilk şartı dayoksul gecekondu mahallelerini devrimci-lerden, devrimci - demokratik örgütlenme-lerden “temizlemek”tir.

Ardı arkası kesilmeyen operasyonlarbunun içindir.

Ardı arkası kesilmeyen tutuklamalarbunun içindir.

Onların operasyonları, baskınları,mahallelerimizi işgal etmeleri meşru olma-dığı için, bizim onların işgalilerine, bas-

kınlarına karşı direnmemiz haklı ve meşrudur. Evkadınları, esnaflar, mahallelerimizin kahvehanelerini dol-duran işsizler, işçiler, memurlar, öğrenciler, mahalleleri-mize operasyona gelenlerin karşısına çıkalım. Bir derne-ği, bir sokağı mı kuşattılar ; biz de çoluk çocuk, yaşlı genç,kadın erkek, onları kuşatalım. Ev kadını ayağında terli-ğiyle, öğrenci okulundan önlüğüyle gelsin; mahallemiz-de insanlar işkenceye götürülürken tek bir insanımız, kah-vehanelerde oturmaya devam etmemeli, onlar da çıkıp gel-melidirler. Hep birlikte işkencecilerin, katillerin karşısı-na çıkıp, mahallemizi, mahallemizin insanlarını savun-malıyız.

HALKIMIZ!� Yoksul Mahallelerimiz Basılıyor...

� Yüzlerce İnsanımız Gözaltına AlınıpTutuklandı!

� Onlar En İyilerimizdir...En Yiğitlerimizdir... Onlar Hak İçin,Adalet İçin Her Türlü Riski Göze AlıpÖnümüze Düşenlerdir!

� ONLARA SAHİP ÇIKALIM!� İŞKENCEHANELERDE,F TİPLERİNİN HÜCRELERİNDEONLARI YALNIZBIRAKMAYALIM!

Okmeydanı, 10 Mayıs 2011, Baskın Günü

12 İşkenceciler Diyor ki; ‘Bir Sizi Yola Getiremedik’

Page 13: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

Halkımız! Faşist terörün hedefindekiler, oğullarınız,kızlarınızdır. Faşist terörünhedefindeki SİZSİNİZ!

Sadece son iki buçuk, üç ay içinde mahallelerimizdentutuklanan devrimcilerin sayısı 100’e yaklaşmıştır.Gözaltına alınanlar yüzlercedir.

Gerçekte onları size anlatmak da gerekmez. Onlar sizinoğullarınız, kızlarınız, yeğenleriniz, mahalleden arka-daşlarınız, anneniz, babanız, teyzeniz, halanız, amcanız,komşunuzdur. Onlar, tek kelimeyle sizsiniz.

Onlar için “anarşist, terörist” dediler. Evlerindeşunlar bulundu, derneklerinde bunlar bulundu diye, dur-maksızın yalanlar söyleyip iftiralar attılar.

Bunları hiç dikkate bile almayın. Onlar sizin çocuk-larınız, sizin insanınız. Asla kötü bir şey yapmadıkların-dan ve yapmayacaklarından emin olun.

Derneklerine baskın yapılıyorsa, tutuklanıyorlarsatek nedeni halkı savunmalarıdır.

Mahallelerimizde estirilen terör yoksul halkı sindirmek içindir

9 Mart 2010’da yoksul halkın oturduğu İstanbulSarıgazi, AKP’nin polisi tarafından helikopterlerle gece-nin 04.00’ünde işgal edilmiş, onlarca ev ve SarıgaziÖzgürlükler Derneği basılıp talan edilmiştir. Devam eden

saldırılarla birlikte 37 kişi gözaltına alınmış, 10 kişi detutuklanmıştır.

29 Ekim 2010 sabahında, İstanbul 1 MayısMahallesi’nde Anadolu Haklar ve Özgürlükler Derneğive üyelerinin evlerine polis tarafından baskınlar düzenlendi.Derneğe giren polis, tüm eşyaları tahrip ederek camdanaşağı attı. Toplam 15 kişi gözaltına alındı. 12 kişi tutuk-landı.

17 Aralık 2010’da saldırının hedefinde NurtepeHaklar Derneği vardı. Derneğin etrafını, ana caddeyi 1000polisle işgal eden katliamcılar, Nurtepe HaklarDerneği’nden ve Çayan Mahallesi’nden 12 kişiyi gözal-tına aldılar, 7’si tutuklandı.

24 Aralık 2010’da Yürüyüş dergisinin teknik işlerininyapıldığı Ozan Yayıncılık’a baskın düzenlenerek, yayın-evinden ve başka yerlerden 12 kişi gözaltına alındı, 7 kişitutuklandı.

19 Şubat 2011’de, Gülsuyu’nda Gülsuyu-GülensuHaklar Derneği’ne ve birçok kişinin evlerine yapılan bas-kınlarda Paşabahçe Kültür ve Dayanışma Derneği BaşkanıNevzat Özer de dahil olmak üzere 19 kişi gözaltına alın-dı. 9 kişi tutuklandı.

İstanbul Gazi Mahallesi'nde 9 Nisan 2011 sabahısaat 03:30'da Gazi Özgürlükler Derneği ve 16 ev basıldı.Helikopter, binlerce çevik polis ve özel harekat timle-riyle yapılan baskında 23 kişi gözaltına alındı. 14 kişi tutuk-landı.

Ve 10 Mayıs’ta Okmeydanı’na baskın, 46 gözaltı... Buyazı yazılırken, henüz tutuklananların sayısı belli değildi.

Bu mahalleler, bu sokaklarbizim! Bu dernekler bizim!

Bütün bu baskınlarla, operasyonlarla bir çok sonucuelde etmeyi hedefliyorlar. Nedir bunlar:

- Yıkımlara karşı direnişleri baştan kırmak

- Yozlaşmanın önündeki engelleri kaldırmak

- Mahallelerdeki devrimci- demokratik örgütlenmeleridağıtmaktır

Bütün bunları başardıklarında sıra bizzat mahallele-rimize gelecek; mahallelerimizi elimizden alıp, bizi şeh-rin en dışına süreceklerdir.

Yoksul halkımız; sizin bir devletiniz yok, size sahipçıkacak mahkemeleriniz yok. Ekonomik, siyasi, sosyalgüvenceleriniz yok. Sizin yalnız devrimcileriniz var.Devrimcilerin önderliğindeki dernekleriniz var. Kendinizvarsınız. Halkın tek gücü, kendisidir. Halkın ikinci gücü,örgütlülüğüdür.

Mahallelerimizi, derneklerimizi, devrimci insanlarımızıişte bu yüzden, militanca, her türlü bedeli göze alarak sahip-lenmeliyiz. Mahallelerimize operasyona, baskınlara gelen-ler karşılarında yoksul halkın birliğini, halkın devasa gücü-nü görmeliler.

“Okmeydanı’nda türküler yinesusmadı”İKM, Grup Yorum, Fosem ve Tavır tarafındanbaskının gerçekleştiği günün akşamında Okmeydanıhalkının katılımıyla yapılan protesto yürüyüşlerisırasında yaptıkları açıklamada şöyle dediler:

“Türkülerimizden, sanatımızdan, milyonlar olmamız-dan korktular. 30 binler, 55 binler, 150 binler’in çoğal-masından korktular. Dün gece yarısı Okmeydanı’ndaözgürlük türküleri çalan bağlamalar, gitarlar gözaltınaalındı; parasız eğitim isteyen bildiriler; yıkımlara karşıgecekonduluların sesi olan afişler gözaltına alındı. Düngece Okmeydanı’nda türküler yine susmadı, halaylaryine çekildi. Yüzlerce polisin saldırısı, helikopterlerintaciz ışıklarının altında, silahların, balyozların, gazbombalarının altında yine türkülerimiz haykırıldı,halkın umudu sloganlarla tüm gecenin karanlığınaçakıldı. Sessiz sokaklar bizim sesimizle canlandı.

Evet siz tükeneceksiniz, bizim devrimci düşünceleri-miz milyonların beyninde, yüreğinde ses bulacak.Durduramayacaksınız halkın coşkun akan selini!”

15 Mayıs2011

13

YürüyüşSayı: 268

Baş Eğmeyeceğiz! ‘Yola Gelmeyeceğiz’!

Page 14: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

Halk düşmanıAKP, halkın her kesi-mine karşı terör esti-riyor.

Terörünüze boyuneğmeyeceğiz. Sizin

terörünüz devrimcilere sökmez. Bizeboyun eğdiremezsiniz.

Linçleriniz, infazlarınız, gözaltıları-nız, tutuklamalarınız, helikopterli der-nek baskınlarınız, komplolarınız... bizesökmedi, sökmeyecek.

Bu saldırılar yeni değil, on yıllardırsürüyor terörünüz. Baş eğdirebildinizmi?

Susturabildiniz mi? Susturamaya-caksınız.

AKP polisinin 10 Mayıs’ta Okmey-danı’ndaki devrimci kurumlara saldırısıaynı gün, aynı saatlerde yurdun dört biryanında eylemlerle protesto edildi.

İstanbul’un tüm yoksulmahalleleri bizimdir

10 Mayıs günü AKP’nin polisleriderneklerimize saldırdığında önce bari-katlarla karşılaştılar.

Henüz polisler daha dernek binala-rından çıkmadan camlardan pankartları-mız sarkıtıldı. Okmeydanı’nda yüzlercekişi polisin terörüne karşı protesto yürü-yüşleri gerçekleştirdi.

Okmeydanı Sibel Yalçın DirenişParkı’nda, Çayan Mahallesi’nde direnişçadırları kurulup ateşler yakılarak marş-larla, halaylarla AKP’nin terörü protestoedildi.

Baskınlarla, gözaltılarla devrimcileriyıldıracağınızı mı sanıyorsunuz? Bizide alın gözaltına!

Halk Cepheliler, baskının olduğugün Gözaltıların Vatan işkence merkezi-ne götürülmesinin ardından Vatan iş-kence merkezinin önüne gidip “arka-daşlarımız serbest bırakılana kadarkalkmıyoruz” diyerek oturma eylemiyaptılar.

Gözaltılarla mı korkutacaksınız,bizi de alın gözaltına!

Bu eylem demokratik mücadele açı-sından, meşruluk açısından bir örnektir.Halk Cepheliler gözaltındaki yoldaşları-nı sahiplenmek için ya bizi de gözaltınaalırsınız ya da arkdaşlarımız serbest bı-rakılana kadar Vatan işkence merkezi-nin önünden ayrılmayacağız dediler.

Polis, Halk Cephelilere saldırmakla,gözaltına almakla tehdit ediyor. Bu birkültür. Arkadaşını, yoldaşını sahiplenmekültürü.

Bu bir bilinç; mücadelenin meşrulu-ğunu, haklılığını savunma mücadelesi...

Bu bir gelenek; zulme boyun eğme-me geleneği. Polisin saldırı tehditlerisökmüyor.

Vatan işkence merkezi önündeGrup yorum konseri

İşte böyle, 17 Nisan’da BağımsızTürkiye için 150 bin kişiye konser ve-ren Yorum, 1 Mayıs’ta 500 binin üze-rinde halka konser veren Yorum, şimdigözaltındaki arkadaşları için Vatan iş-kence merkezi önünde polisin saldırıtehditleri altında konser veriyor. Faşistpolis her zamanki gibi tahammülsüz.Kitleyi dağıtmak için saldırıyor. İnsan-ları yerlerde sürükleyerek Vatan işkencemerkezinin önünden uzaklaştırmaya ça-lışyor. Fakat başaramıyor. Halk Cephe-liler tekrar toplanıp oturuyorlar. Polislersabaha kadar bir kaç kez daha saldırıyorancak yine sonuç alamıyor. Halk Cep-heliler Vatan işkence merkezinin önün-de tekrar toplanıyor. Vatan işkence mer-kezinin önü gözaltılar bırakılana kadardireniş yeri. 12 Mayıs itibariyle HalkCepheliler direnişlerini sürdürüyorlar.

Baskına karşı protestolar sadece İs-tanbul’da değil, baskının olduğu aynıgün, aynı saatlerde Kocaeli’de, Anka-ra’da, Edirne’de, Antalya’da, Adana’da,Malatya’da, Dersim’de yapılan eylem-lerle protesto edildi.

� İşbirlikçiAKP’ninterörü aynı gün,aynı saatlerde; � Okmeyda-nı’nda,� Vatan işkencemerkezininönünde,� Sibel YalçınDireniş Parkı’nda,� ÇayanMahallesi’nde,� Kocaeli’de, � Antalya’da,� Adana’da, � Edirne’de, � Ankara’da, � Malatya’da, � Dersim’de, eylemlerleprotestoedildi

Mücadele budur

14 İşkenceciler Diyor ki; ‘Bir Sizi Yola Getiremedik’

Page 15: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

Türkiye Halkları!Bu Saldırı UmudaSaldırıdır!

İstanbul, AKP’nin polisininterör estirdiği bir gece daha ya-şadı. Demokratik kurumlar, kül-tür merkezleri, evler basıldı. Gazbombalarıyla, balyozlarla, teste-relerle, otomatik silahlarla ger-çekleştirilen saldırıda 46 kişigözaltına alındı.

Saldırıya uğrayan Halk Cep-helilerdi.

Saldırıya uğrayanlar, daha 10gün önce 1 Mayıs Alanı’nda yüzbinlere seslenen, üç hafta önce,150 bin kişiyle “Bağımsız Tür-kiye” konserini gerçekleştirenGrup Yorum üyeleriydi.

Saldırıya uğrayanlar, aylar-dır semt semt, il il çadırlar kurup“parasız eğitim” mücadelesiniyaygınlaştıran Gençlik Federas-yonu üyeleriydi.

Saldırıya uğrayanlar, yoksulmahallelerinde yıkımlara karşıdirenişi, halkın yozlaşmaya kar-şı mücadelesini örgütleyenler-

di. Neden saldırdılar? Her şey o

kadar açık ki!

Saldırı gün gün büyüyenumudadır!

7 bin... 55 bin... 150 bin... 30bin... 7 bin yürek Harbiye’dedevrimin önderini anmıştı... 55bin kişi, İnönü’de Türkiye’dedevrim ve sosyalizmin tüm gör-kemiyle yaşadığının tüm dünya-ya ilanıydı... Bakırköy’de topla-nan 150 bin, tüm emperyalistle-rin kabusu olacak kadar büyük

http://www.ba gim siz lik-de mok -ra sii cin-halk cep he si.comHalk CephesiHalk Cephesi

http://www.bagimsizlik-demokrasiicin-halkcephesi.com

Açıklama No: 23 Tarih: 10 Mayıs 2011

“YOLA GELMEYECEĞİZ”! “ISLAH” OLMAYACAĞIZ!

UMUDUN TÜRKÜSÜNÜ SÖYLEMEYE DEVAM EDECEĞİZ!

İşkenceciler, gözaltına aldıkları Halk Cepheliler’e diyorlar ki; “bir sizi yola getireme-dik”... Başta Amerika ve Avrupa olmak üzere, tüm emperyalistler ve oligarşik diktatör-lük, bizi “yola getirmeyi” çok istiyorlar, bunu biliyoruz. Bunun için “kara listelere” alı-

yorlar devrimcileri. İnfazlar, kaybetmeler, F Tipleri bunun için...

Ama hiç yola gelmedik, gelmeyeceğiz. Teslim olmayacağız. Halkın içinde, halkla birlikte, bağımsızlık, demokrasi, sosyalizm

mücadelesini sürdüreceğiz!

Okmeydanı’nda AKP’nin Terörü: Gecenin üçünde üç demokratik kurum ve evler basıldı...

Aralarında Grup Yorum üyelerinin, Gençlik Federasyonu’ndan öğrencilerin de olduğu 46 kişigözaltına alındı!

CEPHE’NİN ON BİNLERİ KATİLLERİ KORKUTTU DAHA ÇOK KORKACAKSINIZ

ÇÜNKÜ UMUDU DAHA DA BÜYÜTECEĞİZ!

15 Mayıs2011

15

YürüyüşSayı: 268

Baş Eğmeyeceğiz! ‘Yola Gelmeyeceğiz’!

Page 16: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

bir güçtü; “Tam Bağımsız Tür-kiye” diyordu yüz binler... Ve sa-dece 13 gün sonra, 1 Mayıs Ala-nı’nda 30 bin kişilik bir kortejakıyordu kızıl bir bayrak nehrigibi...

Korktukları için saldırıyor-lar. Korkuları sebepsiz değildir.

Korkuları, 150 bin kişilik“Tam Bağımsız Türkiye” kon-serindendir.

Korkuları, 1 Mayıs’taki kızılbayraklarıyla yürüyen 30 bin ki-şilik umudun ordusundandır.

Tüm bunların Türkiye halk-larının umudunu büyüttüğünübiliyor ve umuda saldırıyorlar.

Bu bir intikam vetahammülsüzlüksaldırısıdır!

AKP, 1 Mayıs’ın ve “Ba-ğımsız Türkiye” konserinin İN-TİKAMINI alıyor.

Siz misiniz 150 bin kişi tek birağızdan “Tam Bağımsız Türkiye”diye haykıran!

Siz misiniz 30 bin kişi, kızılbayraklarla yürüyen!

Siz misiniz 1 Mayıs Alanı’ndayüz binlere devrim ve sosyaliz-min coşkusunu taşıyan!

AKP intikam alıyor. “Tam Bağımsız Türkiye” di-

yenleri susturmak istiyor. Kızılbayrakları meydanlardan silmekistiyor. Devrim ve sosyalizmisavunanları yıldırmak istiyor.

Susturamayacaksınız!Silemeyeceksiniz!Yıldıramayacaksınız!

Saldırı yoksul gecekondumahallelerinedir!

10 Mayıs gecesi, saat03.00’de işgal ettiler İstanbulOkmeydanı’nı.

İşgal eder gibi baskın düzen-ledikleri yerler, düşman toprak-

ları değil, yoksul halkın mahal-leleridir. Yaklaşık bir yıldır, yok-sul gecekondu mahallelerine, omahallelerdeki devrimci-demo-kratik örgütlenmelere karşı birsaldırı içindedir AKP’nin polisi.

9 Mart 2010’da Sarıgazi’dehelikopterlerle düzenledikleribaskın, başlangıçtır.

Sonrasında devam etmiştir. Sarıgazi, 1 Mayıs, Gülsu-

yu, Nurtepe, Okmeydanı, Yü-rüyüş dergisi, Gazi... Ve işteyine Okmeydanı...

Hepsinde yüzlerce kişi göz-altına alındı. İşkencelerden ge-çirildi. Tutuklananların sayısı100’e yaklaştı.

Çok amaçlı bir saldırıdır bu. 1 milyon evi yıkabilmek için,

devrimcilerin önderliğindeki tümörgütlülükleri yok etmek, do-zerlerin ve tekellerin önünü düz-lemek istiyorlar.

Bugün yoksul gecekondular-da bizzat polisin teşvik ve hi-mayesiyle süren yozlaşmanınkarşısında tek bir güç vardır:Devrimciler... Devrimcileri tas-fiye edip uyuşturucunun, fu-huşun, kumarın, çetelerin, çü-rümenin, yozlaşmanın önünüaçmak istiyorlar.

Yoksul mahallelerde “Polismahallemizden defol” diyen hay-kırışları susturmak ve polis te-rörüne karşı kurulan barikatlarıkaldırmak istiyorlar.

Devrim yoksulların öfkesi,hıncıdır; o öfkenin en güçlü şe-kilde biriktiği yer ise, yoksulgecekondulardır. Halka ve dev-rimcilere saldırılarıyla devriminpotansiyelini yoketmek istiyor-lar.

Ama sadece istemekle kala-caklar!

Asla bu amaçlarına ulaşama-yacaklar.

Devrimcileri yoksul gece-

kondulardan silemeyecekler. Çünkü yoksul gecekondu ma-

halleleri bizimdir.Çünkü çoğumuzun göbeği

orada kesildi, orada bir kondununduvarına gömüldü. Çünkü aya-ğımızda oraların çamuru, min-tanımızda oraların tozu var.

Biz Halk Cephesiyiz. Baş eğ-meyeceğiz. Baş eğmeyenlerinsoyundan geliyoruz.

Yoksul halkın bağımsızlık,demokrasi, sosyalizm özlemi-yiz. Ezilen mazlum halkın ada-let özlemiyiz.

Tanklarınızla,helikopterlerinizle gelin!

İşkenceci katil polisler, onla-rı üzerimize saldırtan AKP ikti-darı ve onların efendileri, tekel-ci burjuvalar!

Korkunuz boşuna değil! Kor-kun! Bir gün milyonlar olacağız!

Korkun! Bir gün gecekondu-lardan gelip sarılacaklar boğaz-larınıza; gökdelenlerinizi villa-larınızı başınıza yıkacaklar!

Bu kez helikopterlerini getir-memişler. Getirseydiniz. Bir ta-nesi yetmez, üçünü, dördünübirden getirin. Yetmez, tankları-nızı getirin.

Bir dahaki sefere onları da ge-tirin. Tanklarınızın namlularınıkoçbaşlarınızla kıramadığınızbarikatlarımıza çevirip ateş eder-siniz. Nazilerin direnişçilere kar-şı çok kullandığı bir yöntemdirve size de çok yakışır.

Ne yapacaksınız şimdi? 46kişiyi daha gözaltına aldınız. İş-kencelerden geçirebilirsiniz. Baş-ka?

Tutuklatıp F Tipi hapishane-lerin hücrelerine atabilirsiniz!Başka? Bir köşede infaz edebi-lirsiniz, kaybedebilirsiniz en faz-lası. Yaptığınız şeylerdir. Ama neolur?

16

Yürüyüş15 Mayıs2011

Sayı: 268

İşkenceciler Diyor ki; ‘Bir Sizi Yola Getiremedik’

Page 17: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

Anadolu toprakları daha çokdevrimci yetiştirir! Boşuna he-veslenmeyin; bugün 100 kişiyiatarsınız F tiplerine, yarın 1000oluruz.

İşkenceciler, gözaltına aldık-ları Halk Cepheliler’e diyorlar ki;“bir sizi yola getiremedik”.

Başta Amerika ve Avrupa ol-mak üzere, tüm emperyalistler veoligarşik diktatörlük, bizi “yolagetirmeyi” çok istiyorlar, bunubiliyoruz. Bunun için “kara lis-telere” alıyorlar devrimcileri.İnfazlar, kaybetmeler, F Tipleribunun için.

Ama hiç yola gelmedik, gel-meyeceğiz. F Tiplerinde düşün-celerimizi değiştirmeyi dayattı-nız; 122 şehit verdik, 122 kez öl-dük, düşüncelerimizi yaşattık.İşte şimdi 150 bin kişinin ağ-zındadır sözlerimiz. İşte şimdi 1Mayıs alanlarında yürüyenlerinufkundadır ideallerimiz.

Teslim olmayacağız. Halkıniçinde, halkla birlikte, bağım-sızlık, demokrasi, sosyalizm diyehaykırmaya devam edeceğiz.

Yola gelmez irademizin kay-nağı haklılığımız, bitmek tüken-mek bilmez gücümüzün kayna-ğı halkımızdır. Bitmeyecek, tü-kenmeyecek, yola gelmeyece-ğiz.

Çünkü, tüm sömürücüler bil-sin ki, bu zulüm, bu açlık ol-dukça biz de olacağız. Bizi yokedemeyeceksiniz!

Baskılarla bizi teslim ala-mazsınız. Dün binlerdik, on bin-ler olduk, yüz binler olduk, ya-rın milyonlar olacağız. Bilin ki,milyonlar olmamızı hiçbir güçengelleyemez.

Zorla, baskıyla bizi dize ge-tiremezsiniz. 41 yıllık tarihimizbunun tanığı ve kanıtıdır.

Hiçbir güç devrim yürüyü-şümüzü engelleyemez.

Halkız biz! Baskılarınız ancakmücadele gücümüzü ve haklılı-ğımızı büyütür.

Halkız biz; yenilmeyiz.Halkız biz; baş eğmeyiz.Halkız biz; teslim olmayız.

Saldırıya vereceğimizcevap bellidir

Halk düşmanı AKP’nin poli-si, büyüyen gücümüze çaresizcesaldırıyor. 150 binlik büyük halkkoromuz, uykularını kaçırıyor.Bu, helikopterli baskınlara, 1Mayıs’ta 30 bin olup cevap ve-ren devrimcilere saldırıdır.

Bu cevap 150 binin cevabıdır.Bu cevap, 30 bin olup Taksim’eakan Mehmetler’in cevabıdır.

Bu saldırı umudumuza saldı-rıdır. Umudu büyüteceğiz.

Saldırılarına böyle cevap ve-receğiz.

Grup Yorum dinleyicileri!Grup Yorum nezdinde sus-

turmak istedikleri halkın kendi-sidir. Grup Yorum nezdinde hal-kın türkülerini, halkın sesiniboğmak istiyorlar. Sesimize, tür-külerimize sahip çıkalım. Bu-lunduğumuz her yerde, Yorumtürkülerini, marşlarını sesini so-nuna kadar açarak çalalım.

Grup Yorum dinleyicilerive Halk Cepheliler!

Yoksul mahallelerimizde ateş-ler yakıp, Yorum türküleri eşli-ğinde sabahlara kadar halay çe-kelim; ta ki gözaltına alınanlarserbest bırakılıncaya kadar...

Söylediğimiz her türkü, göz-altında işkence altında olanlarınyüreklerine güç olacaktır.

Çektiğimiz her halay, bizisindirmek, yıldırmak isteyenle-rin suratına bir tokat gibi ine-cektir.

Grup Yorum’un sevenleri,

ilerici, sosyalist,demokrat, vatansever tümaydınlar ve sanatçılar!

Yoksul gecekondu semtleri-mize çağırıyoruz sizi; her yoksulgecekondu semtinde halaylarınbaşında sizler olmalısınız.

Sizleri, Terörle Mücadele Şu-besi’nin önünde toplanmaya,Grup Yorumcular serbest bıra-kılıncaya kadar orada özgürlükve adalet türkülerini söylemeyeçağırıyoruz.

Halkımız! Gecekondularda ateşler

başında, Terörle MücadeleŞubesi’nin önünde, direnişi-mizi ve dayanışmamızı bü-yütelim. 150 binlik koromu-zun türküsünü, 30 binlikkortejimizin yürüyüşünü de-vam ettirelim.

Bu saldırı yoksullaradır. Busaldırı işçileredir, memurlara-dır, ev kadınına, liseli gencimi-ze, emeklimize, hepimizedir.

Gözaltına alınanlar, sizin ço-cuklarınız, eşleriniz, anne ve ba-balarınız, akrabalarınız, komşu-larınızdır.

Onlar bu halkı en çok seven-lerdir.

Onlar, “halkımız sizin içinher bedeli seve seve öderiz” di-yenlerdir.

Onlar halk için, vatan için“seve seve” ölenlerdir.

Her yerde, her biçimiyle on-lara sahip çıkalım.

Protesto eylemleri yapalım.Açlık grevleri yapalım. Onlarıgözaltına alan AKP’yi, AKP’ninpolisini protesto etmek için di-lekçeler, fakslar yollayalım.

Halk Cephesi

15 Mayıs2011

17

YürüyüşSayı: 268

Baş Eğmeyeceğiz! ‘Yola Gelmeyeceğiz’!

Page 18: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

AKP'nin polisi işkencecili-ğini sürdürüyor! 10 Mayıs gecesi

yapılan baskınlarda gözaltına alı-nan onlarca devrimci, vatanse-

ver, işkenceyle gözaltına alındı.

“Bizi sabaha doğru emniyetegetirdiler, araçlara aldıklarındada işkence yaptılar, kafalarımızavurdular, gençlikten arkadaşlarındurumu pek iyi değildi, hepsi birşekilde yaralanmış ya gözlerinevurmuşlar ya da kafalarına darbealmışlardı.”

Okmeydanı Haklar ve ÖzgürlüklerDerneği'ne yapılan baskında, tekerlek-li sandalyeye mahkum sakat olan İrfanYılmaz ve Ferhat Gerçek'e de polis ta-rafından işkence yapıldı.

İşkenceciler, İrfan Yılmaz’ı te-kerlekli sandalyeden yere atmış, yer-lerde sürüklemiş, yüzüne ve çeşitliyerlerine yumruklar ve tekmelerlevurmuş, ardından da ellerini arkadankelepçelemişlerdir. Polis kurşunuylafelç edilen Ferhat Gerçek'e de "Seninbacaklarını kırdık ellerini de kıra-cağız" diye tehditler savurarak ku-

durmuş köpekler gibi saldırmış veFerhat Gerçek’in bileklerini morart-mış, yüzüne vurmuşlardır.

Dernekte bulunan Ercan Kutlu'yaise azgınca saldıran AKP'nin özel ha-rekatçıları, Kutlu’ya demir sopalarlaişkence yaptılar. Yerlere saçılan camparçaları üzerinde bilinçli olarak sü-rüklenen Kutlu’nun gözündeki göz-lükler parçalanmıştır.

İdil Kültür Merkezi çalışanı Di-lan’ın kolu şişti parmak izi alınırken.Sinan ve Doğan yaralıydılar.

Gençlik Federasyonu'na yapılanbaskında da yine birçok öğrenci iş-kenceden geçirildi. Barikatları aşıpgirdiklerinde katillerin ilk işi, intikamve işkenceydi. Gençlik Federasyonuüyelerinin özellikle baş bölgesine vu-ruyordu katiller. Korkuları tam ora-daydı çünkü; gençliğin beyninde.Korkuları belli oluyordu gençliğinbaşlarına vururken; ama beyinlerde-ki düşüncelerin öyle yok edilemeye-ceğini düşünemeyecek kadar kudur-muş haldeydiler.

Gençlik Federasyonu'nda bulu-nanlardan Doğan Yıldız ve Eser Mor-sümbül'e dipçikler ile saldırılmış vevücutlarının birçok yerinde morluk-

lar oluşmuştu. Bulut Yayla'ya dabaygın halde işkence yaparak göz-altına aldılar.

İşkence Vatan’da da sürdü“Vatan’daki Emniyet Müdürlü-

ğü’ne götürüldük, girişte hemen par-mak izi almak için tek tek götürmeyebaşladılar. Direnince yerlerde sü-rükleyerek götürdüler. Diğer arka-daşları tam olarak göremedim amadireniyorlardı, tavırları iyiydi...”

İşkence, gözaltına alınanların götü-rüldüğü Vatan’daki Emniyet Müdürlü-ğü’nde de sürdü. Vatan’daki işkence,doktor raporlarıyla da belgelendi.

“Beni de sürükleyerek götürdüler,parmak izini aldıktan sonra, hücreyekoyup koymamayı tartıştılar, sağlıkkontrolüne götürmedikleri için sı-kışmışlardı, bir yandan da diğer göz-altılar gelecekti. Hemen hücreye at-tılar.”

İşkencenin en yoğun biçimde ya-pıldığı yerlerden biri de parmak izi alı-nan yerler oldu. Polisin zorla parmakizi alma işkencesi sonucunda, 46 ki-şinin hemen tamamının parmaklarıve kolları polis tarafından morar-tıldı.

İşkencecilerin inindeişkencecileri bile şaşırtandevrimci coşku, yüksekmoral!

Akşam 21.00’e kadar parmak izi almaya vesağlık kontrolüne götürmeye devam ettiler. Osaate kadar kapıları tekmeleyerek, slogan ata-rak protesto ettik. Vatan emniyeti sloganlar-la, kapı sesleriyle inledi. Marşlar söyledik. Şiirokuyan arkadaşlar oldu. Herkesin morali çokiyiydi.

Biliyorduk; savaş moralle yürürdü.Biliyorduk, eğitimle bu savaşta ustala-

şacağız. BİZİ YENEMEYECEKSİNİZ dedik. Bir kişi söy-ledi hepimiz tekrarladık.

Gençlik Federasyonu’ndan arkadaşlar da getirildikten son-ra şube resmen inledi. Polis şaşkındı. Bu kadar motivasyo-nun yüksek olmasına şaşırdılar. “Manyak ulan bunlar ala-yı manyak.. alayını yakacaksın bunların” diyorlardı...

Hepsine cevap verdik; “yakın, dünyayı tutuştururuz”dedik. Bir arkadaş, “ulan yakın, yakın ulan burdayım” diyebağırıyordu. Bunun üzerine “ulan deme, slogan at” diyerekuyardık, bunun üzerine polis yine şaşırdı!

Akşam saatlerinde beni ve birkaç kişiyi bırakacaklarınısöylediler, imza atmamızı istediler. Biz imza atmayacağı-mızı söyledik. İyi o zaman yatın dediler. Biz de hücreye geridöndük.

Bir saat sonra tekrar geldiler ve “çıkacaksınız” dediler.Serbest bıraktılar.

Dayak, işkence, vahşet... İşte AKP’NİN GERÇEĞİ

Direniş, direniş, direniş...İşte BİZİM GERÇEĞİMİZ

18 İşkenceciler Diyor ki; ‘Bir Sizi Yola Getiremedik’

Page 19: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

10 Mayıs günü Okmeydanı’nda İdilKültür Merkezi, Haklar veÖzgürlükler Derneği, Gençlik Fe-derasyonu ve çeşitli mahallelerdeevlerin basılarak 46 kişinin gö-zaltına alınması ESP, KESK,Sosyalist Parti, SDP, TÖP tar-afından da yapılan açıklama-larla protesto edildi.

KESK: Gündemin seçimekilitlendiği bugünlerde ner-deyse her gün onlarca, bazıgünler yüzlerce kişi göz-altına alınmakta, özel yet-kili mahkemeler tara-

fından jet hızıyla ya-

pılan yargılamalar sonrasında çoğu tu-tuklanmaktadır.

En son 10 Mayıs sabahı saat03.00’te yasal derneklere, kültür mer-kezlerine baskınlar yapılmış, İstanbulTaksim 1 Mayıs etkinliğinde sahne-ye çıkan Grup Yorum üyeleri de göz-altına alınmıştır.

Demokratik talep ve etkinlikler so-ruşturma ve gözaltı gerekçesi olma-malıdır. Polis devleti uygulamala-rından vazgeçilmelidir.

ESP: Sabaha karşı yapılan baskın-larda Grup Yorum üyesi Ali Aracı, AliPapur ve Caner Bozkurt'da bulunuyor.

Görkemli 1 Mayıs kutlamalarının

ardından gerçekleşen bu saldırılarınzamanlaması anlamlıdır.

AKP hükümeti devrimci, sosyalistve yurtseverlerden 1 Mayıs'ın, kitlegösterilerinin, sokak mücadelesininintikamını alıyor.

Tüm bu saldırılarla muhaliflerin,türkülerin, sanatçıların susturulmasıamaçlanıyor. Grup Yorum üyelerininde aralarında bulunduğu gözaltına alı-nanlar serbest bırakılmalıdır.

SOSYALİST PARTİ, SDP, TÖP:10 Mayıs günü saat 21:00’da YükselCaddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı’nınönünde Sosyalist Parti, SDP, TÖP’lübir grup "YORUM" UMA DOKUN-MA ozalitiyle 2 saat boyunca operas-yonu protesto amaçlı Yorum türkülerisöyleyip dağıldılar.

- Ellerindeki 3 günlükarama kararı ile; istediği evegirebilir, istediği kişiyi araya-bilir, gözaltına alabilirlerdi!- Aramaya değil, talana ve iş-kenceye gelmişlerdi!

İstanbul’da 10 Mayıs gecesi ya-şananlar bize bir kez daha, “hukukyok”, “yasalar yok”, “mahkemeleryok” dedirtti. Bunların olmadığı yer-de ise FAŞİST TERÖR vardı.

10 Mayıs gecesi, ellerinde bal-yozları, koç başları, demir testerele-ri, gaz bombaları ile yüzlerce işken-ceci polisin ilk işi kuşattıkları İdilKültür Merkezi, Gençlik Federas-yonu ve Okmeydanı Haklar ve Öz-gürlükler Derneği’nin kapılarını

kırmak, duvarlarını yıkmaktı. Bula-bildikleri her yerden, camları kırarakiçeri onlarca gaz bombası atıp, gazsıktılar.

Bir gece yarısı niye geldiler? Ya-sal, demokratik kurumlar neden geceyarıları, yüzlerce polisle, koç başla-rı ile basılır?

24 Aralık 2010’da Yürüyüş der-gisini basıp talan ettiklerinde, dergi ileilişkisi olmayan, hatta dergide bile ol-mayan bir vatanseverin “arandığı” ya-lanını söylediler. Bir kişiyi arıyorlar-dı ama Yürüyüş’te o sıra kim varsaonların hepsini gözaltına alıp, tutuk-ladılar.

Yasa yoktu, hukuk yoktu, mah-keme yoktu.

Hukuk yoktu ... Orada anladıklarıhukuk; kapıları kırıp, duvarlarda de-lik açarak içeri girmekti. Her yanı ta-lan edip, kırıp dökeceklerdi.

İçerde bulunan vatanseverleri sor-gusuz sualsiz, işkence yaparak, sü-rükleyerek, işkencehanelere taşıya-caklardı. Tek başına kaldıkları ku-rumlarda, “arama”yı kendileri ya-pacak, bir köşeye sıkıştırdıkları birdisket ile oluşturacakları komplo ile

onlarca vatanseveri suçlu ilan ede-ceklerdi.

1 Nisan 2004’te yüzlerce vatan-severe karşı düzenledikleri komplo-dan sonra bu tür komploları çoğalttı-lar. Komplolar, neredeyse AKP’ninpolisinin temel yöntemi oldu.

“Amerika’yı protesto etmek”,“İMF’ye karşı gösteri yapmak”AKP’nin polisi tarafından “yasa dışıörgüt üyesi olmak”la suçlanıp göz-altına alınmanız için yeterlidir artık!

“Düşünmek suç”, “örgütlen-mek suç”tur. 10 Mayıs’taki baskın-lar sonrasında İstanbul Terörle Mü-cadele Şubesi, gizlilik kararı gerek-çesiyle hiçbir tutanağı hukukçularagöstermemiştir. Gözaltına alınanlarınavukatları, hangi kurumdan ya da han-gi evden neye el konulduğunun bil-gisine bile sahip olamamışlardır.

Demokratik eylemlere katıldı diyeonlarca vatansever için mahkeme-lerden arama kararları çıkarıyorlar.Suçlu listeleri hazırlıyorlar. Artık de-mokratik mücadele veren herkes heran “aranır duruma düşebilir”!

Ya bunlara teslim olunacak ya dabu komplolara karşı direnilecektir.

Hukuk yok, yasalar yok, mahkemeler yok!

FAŞİST TERÖR var!

15 Mayıs2011

YürüyüşSayı: 268

Baş Eğmeyeceğiz! ‘Yola Gelmeyeceğiz’! 19

ESP, KESK, Sosyalist Parti, SDP, TÖP’den açıklamalar, eylemler

“Gözaltılar Serbest Bırakılsın”

Page 20: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

- Biz devrimciler işlerimizi doğruyaptığımızda halkın desteğini alırız.Halkımızın gönlü çok zengindir. O hepdoğrunun ve haklının yanındadır.

- Devrimciler kendilerini süreklieğiterek hatalarının ve eksiklerinin üs-tesinden gelebilirler.

- Devrimciler belirsiz-lik anında karar almama-lıdır. Emin oldukları za-man karar almalıdır.

Emin olmak ne de-mektir; makul sorular so-rup makul cevaplar al-maktır.

- Devrimciler asla ace-leci davranmamalıdır. Bas-kılanma ile karar verme-melidir.

- Devrimciler asla ki-birli olmazlar. Alçakgö-nüllü ve mütevazı olmaz-larsa mücadelelerinde ba-şarılı olamazlar.

- Devrimciler eksiklerinden vezaaflarından dolayı utanç duymalıdır...Bu duygu onların özeleştirilerine sa-hip çıkmasını getirecektir. Eğer birdevrimci utanma duygusunu kaybet-mişse tehlikeli bir yerde duruyoruz de-mektir. Bu nedenle utanma duyusudevrimci bir duygudur.

- Devrimciler karşısındakileri cid-diye almalıdır. Aksi takdirde hiçbir iş-ten sonuç alamazlar.

- Devrimciler hata işleyen yol-daşlarına karşı sadece tespitçi ola-mazlar, olmamalıdırlar.

Yardım etmeli ve düzeltmesi içinemek harcamalıdırlar.

- Devrimciler zaaflı tavır ve dav-ranışlara karşı siyasi uyanıklığı eldenbırakmalıdır. Hiçbir şey masum de-ğildir. Her şeyin bir nedeni vardır diyebakmalıdırlar.

- Devrimciler eleştiri yapmak için

hiçbir şey biriktirmezler,her şey olup bittikten son-ra eleştirmezler. Hatalarortaya çıkmaya başlama-dan yapılan eleştiri çokdaha verimlidir.

- Devrimciler, konuş-tukça, tartıştıkça düşüncelerinin daha danetleşeceğini bilirler ve bunun içinideolojik mücadeleden kaçmazlar.

- Devrimciler halkla iç içe değil-lerse, onların öğreticiliğinden yarar-lanmıyorlarsa üstüne üstlük onları

küçümsüyorlarsa, olur olmaz şekildeazarlıyorlarsa orda bürokrat ve sekterbir devrimcilik vardır.

- Devrimciler hatalarından ders çı-kartmasını bilirler ve az hata yapma-yı hedeflerler.

- Devrimciler düşmanlarını asla kü-çümsemezler. Küçümseme yenilgiyegötürür. Stratejik olarak elbette kü-çümseriz, bizi yenemezler.

Biz HALK SAVAŞINI BİLİRİZ.

Halk savaşı bir sanattır.

Maddi gücü moral güçle yenmek,

güçlü olanı güçsüz olanla yenmek,modern olanı ilkel olanla yenmek,

saldırgan emperyalistlerin modernordularını halkın yurtseverliği ileyenmek,

DEVRİMCİLİĞİN SANATIDIR.

Bu sanat bizimdir. Ama hafife al-

manın bedeli tutsaklık veya şehitlik-tir. Sonunda zafer bizimdir ama za-fer için ciddiyet gereklidir.

- Devrimciler teori ile pratiği bir-leştirmenin devrimciliğin temel ilkesi ol-duğunu bilirler ve öyle davranırlar.

- Devrimciler subjektivizmin olduğuher yerde hata olduğunu bilirler veya biryerde hata varsa orda mutlaka subjekti-vizmin olduğunu düşünürler.

- Devrimcilik size yukarıdan bakan,saygı göstermeyen, görülecek bir hesabıolanla ve haksızlık ettiğini düşündüğü-nüz biriyle bile çalışmayı başarabil-

mektir. Onları eğitmek onlarınzaaflarını çözmekte bizim so-rumluluğumuzdadır. Bu yanla-rını biliyorsak ondan bir adımöndeyizdir. Bu bir adım bize dü-zeltme sorumluluğu yükler.

- Devrimcilik Marks'dan,Engels'den, Lenin'den, Mao'dan,Stalin'den ve ustalardan öğren-mesini bilmektir.

- Devrimciler bir sorunu çöz-mek için tartışma, eleştiri, eği-tim, ikna yöntemlerini kullanır.

Subjektif düşüncenin ol-duğu yerde hatalar kaçınıl-mazdır. Tüm hataların kayna-ğın da mutlaka subjektivizm

vardır.

Subjektivizm, gerçekle bağı ku-ramadığımız zaman ortaya çıkar vebizi yanıltır, bize zaman kaybettirir.Asla subjektif olmamalıyız.

PATİKALARIMIZI ÇOĞALT-MALIYIZ.

HER DEVRİMCİ KENDİ YA-ŞAMINDAN KENDİ DENEYLE-RİNDEN KENDİ PATİKALARINIAÇMALIDIR. Yollar, köprüler yok-sa patikalarımız var. Bir yandan yo-larımızı yapacak bir yandan patika-larımızı açacağız. Her patika bizidevrime taşıyacak. Her patika denizeaçılacak.

Patikalarımız bizim zulalarımızolacak.

Düşman o patikalara giremeyecek.

Girerse girdiğine pişman edeceğiz.

Patikalar sadece bizim ve yoldaş-larımızın olacak.

DEVRİMCİLİK BİTMEYEN BİR YOLDUR BU UZUN YOLDA USTALARIMIZ BİZE

PATİKALAR AÇMIŞTIRBU PATİKALAR BİZE ZAMAN

KAZANDIRIR BU PATİKALAR BİZE HIZ KAZANDIRIR

ZAMANI AŞMALI VE DAHA BÜYÜKADIMLAR ATMALIYIZ

ÖğretmenimizÖğretmenimiz

20

Yürüyüş15 Mayıs2011

Sayı: 268

İşkenceciler Diyor ki; ‘Bir Sizi Yola Getiremedik’

Page 21: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

YÜRÜYÜŞ: Sanatçıları neyegöre belirleyip çağırıyorsunuz?

İnan ALTIN: Bu noktada şunlarönemli oluyor. Esas olarak yaptığımızçağrıya ters bir yerde durmayan, halkdüşmanı olmayan, egemenlerle barı-şık olmayan, sistemle şu veya bu oran-da çelişkileri olan ve bunu da yaşa-mının içerisinde ifade eden sanatçı-ların bütününü kapsayabiliriz. Mor veÖtesi “bizim için Bağımsız Türkiyenükleer santralsiz bir Türkiye’dir”dedi mesela ve aynı zamanda “ha-pishanelerin tutuklularla doldurul-maması, adaletsizliklerin ortadankalktığı ülkedir” dedi. Kendisi açı-sından can alıcı yanını söylüyor. Bi-zim “Bağımsız Türkiyemiz” bütünbunların hepsini kapsıyor zaten.

Cihan: Tüm piyasa ölçüleri ve on-ların alıştıkları ölçüler dışında bir Yo-rum gerçeği var. Onu görüyor sanat-çılar da...

Ali Aracı: Ve her sanatçıyı da et-kiliyor şimdi. Bizimle öncesinde yanyana durmak istememelerine nedenolan yargıları kırıp atmış oluyoruz as-lında. Diğer taraftan, en önemli yan-larından birisi de şu , eskiden yine bi-zim diğer sanatçılarla tartışmaları-mızda, “yaa bırakın bu işleri, yine miaynı şarkılar, yok mu böyle daha kap-sayıcı bir şey” gibi albüm tartışma-larında da , yaptığımız diğer faali-yetlerde de bunu söyleyen birçoksanatçımız vardı. Bugün bu yaklaşımdeğişiyor.

İnan: Bir yandan şöyle bir gerçekvar. Sanatçıların çoğu bin kişilik ikibin kişilik konser yapamaz haldeler.Biletli konserlere bakalım, kitleleritoplamak neredeyse imkansız. Bize bueleştirileri yapıp, “ya hala onları mısöylüyorsunuz?” diyenlerin kendiyaptıkları müziğin nasıl bir karşılıkbulduğu ortada. Ama bu eleştirilerialan müziğimiz on binleri, yüz binleribir araya getirebiliyor. Dolayısıyla ha-yat bu eleştiri sahiplerini bu boyutuylatekzip ediyor.

Özellikle şu nokta çok önemli. Bukonser halk konseri. Bu bence yenibir kültür aynı zamanda. Bizim yıl-lardır ücretsiz etkinlikler şeklinde-birçok organizasyonumuz da oldu.Ama büyük kitlesel halk konserleri ol-madı. Bir şekilde paralı oldu bunlar.Bir karşılığı oldu ya da mesela bele-diyeler düzenledi. Sanatçılar beledi-yelerin düzenlediği halk konserine ka-tıldı ama ordan zaten bir sürü paraaldı. Dolayısıyla ücretsiz olup ol-maması onu ilgilendirmedi. Amaşimdi biz diyoruz ki bedelsiz bir kon-ser. Hem halk tek kuruş ödemeden

gelsin buraya hem katılan sanatçılarbir kuruş kazanmasın. Bu anlamıylada karşılıksız bir buluşma olsun bubuluşma. Böyle bir buluşma ile de bel-ki ilk defa muhatap oluyor sanatçılar.Böyle çıkarsız bir ilişkinin olması dayeni bir kültür oluşturmak anlamın-da önemli bizce.

Selma: Bence sahneye çağırdığı-mız sanatçıların ölçüleri ile konseregetirmeyi hedeflediğimiz kitle ara-sında bir fark yok. Oluşturduğumuzkomitelerde hiç Yorum konserinegitmemiş kişiler de vardı. Böylesinegeniş baktık kitle çalışmasına. Sahneçalışmamız da bu boyutuyla aynıdır.Özünde fark yok. Bizim söylemimi-ze denk düşecek herkes buna dahil-dir.

YÜRÜYÜŞ: Grup Yorum’u birkelime veya bir cümle ile anlatır mı-sınız?

Ali Papur: Grup Yorum beklenen,özlenen, gelecekteki o güzel günlerinhabercisidir.

İnan: Yenilmezliktir.

Caner: Kolektivizmdir.

Cihan: Güçlü bir ruh hali.

Selma: Kendi içinde bir örgüttür.

Ali Aracı: İktidara alternatif olmaiddiasıdır.

YÜRÜYÜŞ: Bir cümle veya ke-lime ile müziği anlatır mısınız?

Cihan: Mücadelemizi insanınduygusuna işleyecek şekilde anlata-bilmenin sanatsal bir aracı.

Caner: Müzik insanların umutla-rının da, kavgasının, mücadelesinin deiçerisinde yer alan bir araçtır.

Selma: Müzik birleştirendir, or-taklaştırandır.

Inan: Halkın duygusunu ve bi-lincini birbirine aktardığı önemli bir

Başarıda iki etken var:

‘biri müziğimizin gücü,

diğeri örgütlülüğümüzün gücü’

Grup Yorum’la yaptığımız rö-portajın geçen hafta yayınlananbölümünde Ali Aracı şöyle di-yordu:

“Örgütlü sanatçı olmak, hal-kın sürekli içinde olmak ve mü-ziğinle, ruh halinle, günlük ya-şamınla türkülerine, düşüncele-rine layık olmaya çalışmak... enönemli yan budur. Biz böyle ol-maya çalışıyoruz.”

Böyle olmaya çalıştıkları içingeçen hafta bir kez daha gözaltı-na alındılar, işkencehanelere ta-şındılar. Gözaltına alınanlar ara-sında bu sözleri söyleyen AliAracı da vardı.

Dışarıdaki Grup Yorumcular,örnek bir şekilde sahiplendilergrubun gözaltındaki üyelerini.

Röportajımızın ikinci bölü-münü yayınlıyoruz bu sayıda:

15 Mayıs2011

21

YürüyüşSayı: 268

Baş Eğmeyeceğiz! ‘Yola Gelmeyeceğiz’!

Page 22: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

araçtır.

Ali Papur: İnsana ait olan güzelduyguların toplandığı yerdir.

Ali Aracı: Bir anne kendi çocu-ğuna umutlarını, hayallerini, ninni bi-çiminde söyler. Müzik de böyle birşey, kendi başına sır gibi söylenen...

YÜRÜYÜŞ: Beş kelime ile sa-natçı kimdir?

Ali Aracı: Halk için yüreği çar-pan herkes sanatçıdır.

Ali Papur: Hiçbir kaygı , çıkargözetmeden sanatın hangi dalınday-sa onu halkla birlikte halka sunan, ge-liştiren kişidir.

İnan: Hayattan ve halktan aldığınıkendi bilinci ile yoğurandır.

Cihan: Görev adamıdır diye dü-şünüyorum. Samimiyetle ve mütavazışekilde yapan.

Caner: Halkın müca-delesinde ona öncü olandır.

Selma: Sanatçı , dertedinendir.

YÜRÜYÜŞ: Harbiyekonserleri hem kitlesellikhem görkem bakımındansizin için önemliydi. Şimdigörkem ve kitlesellik bakı-mından Harbiye’den Ba-kırköy’e olan serüveninizianlatır mısınız?

Cihan: Şöyle diyebili-riz: 2001 yılından itibarenHarbiye konserleri yapmayabaşladık. Bir tek İnönü’nün ol-duğu yıl yapmamıştık. Bir-çok yerde konser yaptık amaHarbiye Açık Hava’daki kon-sere her çıktığımızda heye-can farklı oluyordu. Müzikalanında er meydanı olarak bilinir.Orayı dolduran sanatçı da az. Bizimkonserlerimiz dolup taşan coşkulukonserlerdi.

Hep devrimden sonraya erteledi-ğimiz bir şeydi stadta konser yapmak.Ancak devrim olmadan da bu hayaligerçekleştirdik. Bağımsız TürkiyeKonseri’yse şunu öğretti bize: Biz İnö-nü’yü de ikiye katlayacak kitleleri top-

layabiliyoruz. İstemek önemli, yap-maktan önce istemek önemli. Bukonser onun göstergesi oldu. Yapabi-leceğimize inandığımız anda önü-müze çıkan her şeyi örgütledik adeta.

YÜRÜYÜŞ: Hep on binlerdenyüz binlerden söz ediyoruz. PekiGrup Yorum’u yine 5-10 kişilikhatta tek kişilik direniş çadırların-da görmeye devam edecek miyiz?

İnan: Tabi ki de göreceğiz. Çün-kü özellikle direniş alanlarını terk et-mesi demek , Yorum’u var eden bü-tün değerleri terk etmesi demektir.Yorum’un intiharıdır böyle bir şey. Nedireniş çadırlarını ne miting alanla-rını ne boykotları terk etmesi söz ko-nusu olabilir. Her türlü hak arama ey-leminin içinde olmaya devam ede-ceğiz. Konserler artık değişti gibi birşey yok, yeri gelecek 300-400 kişi-

lik konserler vereceğiz, Anadolu’dateknik açıdan sorunlar da yaşayaca-ğımız konserler vereceğiz. Biz bun-lara sadece yeni bir boyut olarak çokkitlesel olanları ekledik. Öbür türlü-sü “starlaşma” olur. Sadece büyükkonserlerle kitlenin karşısına çıkandemektir bu. Bu söz konusu olamaz.Yorum gecekondu sokaklarında, yok-sul halkın olduğu her yerde olacak.

YÜRÜYÜŞ: Bazı TV’ler konse-rinizdeki türbanlıların katılımınadikkat çektiler. Yorum sağcısını,solcusunu birleştirdi diye yorumlaryaptılar. Dinleyici kitlenizin bu ni-teliği hakkında ne diyorsunuz?

Caner: Aslında bu yeni bir şeydeğil. Basın bunlara dikkat çekmekistiyor olabilir ama bu bizim zaten he-deflediğimiz kitledir. Türkiye’de ya-şayan halk gerçeği. Sadece konserlede sınırlandırmayalım. Yorum albü-münü alıp dinleyen insanlar da genişbir yelpaze içerisindedir, ezgiler doğ-ru yere gidiyor demek ki. O milyonlariçerisinde olan insanlar bunlar.

Ali Aracı: Bu konsere gelmeyenbir Yorum kitlesi de var. Çok kala-balık olmasından kaynaklı Harbiyekonseri gibi daha nezih ortamda din-

lemek isteyen. Ama bu kon-serde halkın her kesimindeninsan vardı. Otobüslerde vevideoyu izlerken onu gördük.Çoluk çocuk, yaşlı kadın-lar… işçiler , aileleriyle be-raber gelmişlerdi. İlk defaYorum konserine gelen çokbüyük bir kitle de vardı. O tür-banlının sözleri önemlidir.Ezilen halkları kısmen deolsa bir araya getirdik di-yebiliriz.

YÜRÜYÜŞ: Genellikle sa-natçılar buna benzer konserle-rini yeni albümlerinin tanıtı-mına hizmet edecek şekilde or-ganize ederler. Yorum’un bü-tün şarkıları ise ilk günkü gibicoşku ve heyecanla karşılanı-

yor. Nasıl oluyor?

Selma: Yorum’un, hiçbir şarkısıyoktur ki bir umutsuzluğu yılgınlığıanlatsın. İnsanlar kendilerini motiveedecek bir şeyler arıyorlar ve bunuşarkılarda buluyorlar. 1999 depremiiçin yazılmış bir şarkı aynı duyguy-la dinleniyor bugün de. Ortada dep-rem mi var, hayır yok. Ancak o dö-nemde tam da o acılara denk düşecek

Biz türkülerimizin çağırdığı gibi birdünya hedefliyoruz, böyle bir ülke

hedefliyoruz. Sömürünün olmadığı,insanların özgürce yaşayabildiği,

bağımsız, demokratik, sosyalist birdünya istiyoruz...

22

Yürüyüş15 Mayıs2011

Sayı: 268

İşkenceciler Diyor ki; ‘Bir Sizi Yola Getiremedik’

Page 23: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

şekilde hem de on-lara moral veren, çı-kış kapısı yaratacakgüçte bir şarkı yapı-labilmiş ki şimdi deo canlılıkla dinlene-biliyor. Ama o dö-nemin sadece yıl-gınlığını anlatsaydı,ah vah tüh biz böyle öldük böyle yı-kıldık diye yapılmış olsaydı sadece odönemin şarkısı olacaktı. Ama şarkıböylesi şeylerden nasıl çıkabileceği-mizi, belimizi nasıl doğrultacağımı-zı gösteren bir şarkı. O yüzden gün-celliğini koruyabiliyor.

Aslında her şarkıyı farklı bir göz-le dinliyorlar. Mesela Beyaz Gelinlikşarkısını Bağımsız Türkiye konserindesöylerken insanlarda bir bağımsızvatan özlemi uyandırıyor. Oysa buşarkı 25. yıl konserinde söylendi-ğinde o zaman farklı duygularla din-leyeceklerdi. Yorum’un şarkılarınınböyle bir çok yönlülüğü de var. Herbaşlık altında farklı duyguları ayağakaldırabilir.

İnan: Bir albüm çıktıktan sonraeski albüm unutulur. Yeni albümlerçok satar ancak bir süre sonra unu-tulur. Dönemsel şarkılardır bunlar.Hızla tüketilir. Piyasa müziği yapan-lar böyle yapar. Ancak Yorum böylebakmaz. İlk günden itibaren dinleni-yor olmasının böyle bir yanı da var.Her şarkının sürekli güçlü olmasınısağlayan nedenler var. Şarkıları daumutsuzluktan çıkmanın yol ve yön-temlerini içeriyor.

YÜRÜYÜŞ: Yeni albüm çalış-malarınız nasıl gidiyor?

İnan: Çoktan çıkması gereken biralbüm çalışmamız var. Önce İnönükonseri sonra bu büyük halk konseri...Hep böyle , bunun belli başlı yanlarıöne geçti. Besteler büyük oranda ha-zır , sözler hazır. Bunları düzenlemek,derleyip toplamak gerekiyor. Albümüçıkaracak aşamaya geldik.

YÜRÜYÜŞ: Yürüyüş okurlarıbu konserin hem örgütleyicisi hemdinleyicisi arasındaydılar. Yürüyüş

okurlarına ne söylemek istersiniz?

Ali Aracı: Öncelikle teşekkür et-mek isteriz. Bu hareketin insanları,yüreği bizimle atan insanlarımız çokemek harcadı. Örneğin Zeytinbur-nu’nda genç bir kitleyle komite top-lantısı yaptık. İçlerinden bir teki gel-mişti Yorum konserine. O toplantıyıdergi okurları örgütlediler. Onlar ça-lışmasını yaptılar. İstanbul’un birçok yerinde yaptık bu toplantıları. 15-20 yaşlarında gencecik arkadaşlarımızçalıştı. Gözaltına alındılar, yanındakideneyimli insanları , bir sürü insanı birsüre sonra yanında bulamıyor, afiş ya-pacak kimseyi bulamıyor. Kimisi kı-zıyor, öfkeleniyor ancak ona rağ-men o arkadaşımız oradaki çalışma-ları yaptı. Eksiklerimize rağmen ya-pabildik bunları. Ön çalışması çok öğ-retici oldu bizim açımızdan.

YÜRÜYÜŞ: Başka bir şey ekle-mek isteyen var mı?

Cihan: Bu konser döneminde

çok özverili insanlarçıktı ortaya. MeselaBolu’da üniversite-de gençler , önceburadaki arkadaş-larla gelmeye çalı-şacağız , diyorlardı.Sonra biz toplandıkkalabalığız, dediler.

Ve konser günü 2 otobüs geldiler. Ör-gütlülük yoktu orada. Okmeyda-nı’nda elleri parmakları olmayanbirine rastladık. Bilekleriyle tuta-rak bildiri dağıtıyordu. İnternettengörüp de, Tuzla’da hiçbir çalışma yok,afişleri bize verin biz yapalım , di-yenler oldu. O yanıyla önemli.

Selma: Halkın çok yılgınlaştı-ğından, umutsuzluluğundan dem vu-ranlar, bu halktan adam olmaz di-yenler vardı. Bu konser bu koskocayalanı ortaya çıkarmıştır. Kendi yıl-gınlıklarını halka mal etmeye çalı-şanlara cevap oldu. Bu konseri , buhalk yaptı. Biz sadece şunu söyleye-biliriz: Halk çok büyük bir baskı al-tında ancak buna rağmen doğru birslogan etrafında ciddi bir örgütlen-meyle binleri bir araya getirmiş olduk.

İnan: Başarıda iki etken var: Birimüziğimizin gücü, biri örgütlülüğü-müzün gücü. Örneğin Yorum aynı şar-kılar , söylüyor olsaydı, örgütlü ol-masaydı aynı konseri yapamazdı,aynı imkanlara sahip olamazdı. An-cak tersinden de bu örgütlülük, bu ça-lışma imkanlarına sahip olup da mü-zikal gücü olmasaydı sırf bir konseriçin binlerce insan da toplanmazdı.

Müziğin ve örgütlülüğün gücünündengeli bir şekilde birbirini beslemesi,büyütmesi söz konusu. İşte bahsetti-ğimiz her şey bu aslında. Binlerce in-sanın gece gündüz çile çekerek ça-lışması başka hiçbir şekilde açıkla-namaz. Bu çileyi hiç kimse , hiçkimse için çekmez. Tek bir nedeni var,ortak bir düşümüz, ortak bir idealimizvar, ortak bir dünya hedefimiz var.Bunun için yola çıkıyoruz. Ve bizimde Yorum olarak düşüncemiz şu, bi-zim halkımız, dinleyicimiz her şeyinen güzeline layıktır.

Büyük hedefler koyar vehalkımıza okurlarımıza

güvenirsek başarırız.Sarıgazi’de 17 yaşındaki birgenç arkadaşımız 17 otobüs

kaldırdı tek başına.Konser gecesi konser

alanının hazırlanmasına çokemek harcadılar. Aç,

uykusuz kaldılar. Onarağmen yakınmadılar.

Görevli oldu hepsi, bineyakın görevli konserinbütün yükünü çektiler.

Biz layıkıyla en iyi şekildeyaptıysak bu konseri, bundabütün Yürüyüş okurlarının

emeği var, hepsine çokteşekkür ediyoruz.

15 Mayıs2011

33

YürüyüşSayı: 268

Baş Eğmeyeceğiz! ‘Yola Gelmeyeceğiz’!

Page 24: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

Dünden daha güçlüyüz. Umudu-muz dünden daha büyük. Moralimizdünden daha güçlü. 1 Mayıs Ala-nı’nda -kesin bir rakam ortaya çık-mamakla birlikte- yaklaşık bir hesaplayarım milyonu aşkındık çünkü...Çünkü dünyanın en kalabalık üçün-cü 1 Mayısı’nı kutladık.

Dünden daha güçlüyüz. Çünkü bil-diğimiz kadarıyla dünyanın Mark-sist-Leninistler önderliğindeki enkalabalık korteji ülkemizdeki HalkCephesi kortejidir.

1 Mayıs’ta Halk Cephesi korteji 30bin kişiydi. Geçen yıl 1 Mayıs’ta 12bin kişiydik. Grup Yorum’un İnönüKonseri’nde 55 bindik. 1 Mayıs’ın he-men arifesinde, Bakırköy’de Bağım-sız Türkiye Konseri’nde 150 bineulaştık. Soruyorlar, “ne oldu birdenböyle?” diye. Hayır, “birden” ol-madı.

Peki nasıl büyüdü bu umut? Orta-

da yüz binleri “kendiliğinden” ayağakaldıran tarihsel ve toplumsal koşul-lar olmadığına göre, kendiliğindendevrimci bir akış olmadığına göre, kuş-ku yok ki, başka bir açıklaması olma-lıdır bu gelişmenin. Cevabı tarihin vetoplumun gelişim yasalarının içinde-dir. Cevabı, on yıllara yayılan direniş, mücadele ve örgütlenme ısrarı için-de oluşan nicelik birikimlerdedir.

Bu birikimleri oluşturan etkenle-rin en başında EMEK gelir. Emeksizhiçbir şey olmaz. Yürüyüşlerde, mi-tinglerde veya başka herhangi birkitlesel eylemde, “kitle katılımı” de-nilen şey esas olarak örgütlenmişemektir. Kendiliğinden bir katılımyoktur çünkü; varsa da talidir.

Umudu büyütmek sabırdır, ka-rarlılıktır. Bu birikim on yıllara ya-yılan bir direniş geleneği üzerine şe-killenmiştir. Mücadele düz bir çizgi-de ilerlemiyordu. Gerilemeler, iler-lemeler, kuşatmalar, atılımlar iç içe ge-çiyordu. Aslolan hareketin iradesiy-di.

Zaferimiz, emeğimizdir2000’de Abide-i Hürriyet’te 3500

kişiydi Cephe. 2001’de ağırlıklı ola-rak Cepheliler’i hedeflemiş büyük birkatliamın (19-22 Aralık hapishanelerkatliamı) ertesinde 7000 kişi toplan-mıştı Cephe saflarında.

Halk Cephesi, 2002’de 10 bin,2003’de 7 bin kişiydi. Büyük DirenişCepheliler’in omuzunda sürüyordu.

2004’de Abide-i Hürriyet kapanındançıkma politikasına önderlik edenCephe, Saraçhane’de 4500 kişiydi.2005 yılında 1 Mayıs Kadıköy’de kut-landı ve Cephe kortejinde 4000 kişivardı. Hapishanelerde ve dışarıdakuşatma altında direniyorduk, ölü-yorduk ve o kuşatma altında 1 Mayısalanlarında devrimin ve sosyalizminkızıl bayrağını dalgalandırıyorduk.

2007’den itibaren, 2008 ve 20091 Mayısları, Taksim civarında, tarih-sel 1 Mayıs Alanı’nı kazanmak içincadde cadde , sokak sokak çatışma-lar içinde geçtiği için kitlenin tama-mına dair kesin rakamlar çıkarılamadı.Ama bazı yıllar öyle oldu ki, yirmi-yi aşkın yerde aynı anda çatışıyorduCepheliler.

2010’da artık 1 Mayıs Alanı’nı ka-zanmıştık. Düzenli bir kortej halinde,kızıl bir nehir olarak çıktık 1 MayısAlanı’na. Uzayıp gidiyordu umudunyürüyüşü; 12 bin kişiydik.

1 Mayıs 2011’de 30 bin olduk.

30 bin kişilik Cephe korteji yü-rürken, kortejin iki kenarında on bin-ler daha vardı. Kortej , 1 Mayıs Ala-nı’na on binlerce kişinin alkışları vezılgıtları arasında girdi. Cephe kortejiattığı her adımda halka umut taşıdı.

Her yıl, büyük bir emeğin ürünü-dür. Kortejimizdeki insanların sayısı3500 kişiyken de o emek söz konu-suydu. Mücadele hiçbir zaman kolayolmadı ülkemizde. Binler , on binlerhiçbir zaman öyle kolay bir araya ge-tirilmedi. Her 1 Mayıs, çok yoğun bir

1 Mayıs Alanı’nı doldurankitlenin ve 1 Mayıs

Alanı’nda kızıl bir nehir gibiyürüyen umudun kortejinin

rakamı... Sadece rakamdeğildir... Alanı dolduran,kortejimizde bir sel gibi

akan, UMUT’tur!

Umudu büyütmek,emektir. Sabırdır,

kararlılıktır, daha hızlıkoşmaktır. Topraktatohum olmayı kabul

etmektir. Cesaretcesaret daha fazla

cesarettir. Atılımdır.Fedadır. Birken iki

olmaktır. Çoğalmaktır.Yürümektir.

1 MAYIS ALANI’NDABÜYÜYEN UMUTTUR

24

Yürüyüş15 Mayıs2011

Sayı: 268

İşkenceciler Diyor ki; ‘Bir Sizi Yola Getiremedik’

Page 25: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

kuşatma içinde olduğumuz ve yalnızbırakıldığımız o yıllarda, bizim içinadeta bir sınavdı. Dostun ve düşma-nın gözleri üzerimizdeydi hep; acababu kuşatma altında, onlarca kadro-muzu, militanımızı şehit ve tutsak ve-rirken, 1 Mayıs alanlarına nasıl çı-kacaktık? Denilebilir ki, kendi ko-şulları içinde, hemen her zaman bel-li bir kitlesellikle ve kızıl bayrakları-mızla çıktık o alanlara. Emek veödediğimiz bedeller karşılığını bu-luyordu her koşulda...

Zaferimiz, ödediğimiz bedellerdir

Yukarıda rakamları verilen tarihintam yedi yılı, emperyalizmin ve oli-garşinin tecrit hücrelerine karşı dire-niş içinde geçmiştir. Tam yedi yıl, 1Mayıs alanlarına biz tecriti ve tecri-te karşı direnişi taşıdık.

Çünkü mücadelenin odağında ovardı. Reformistler, oportünistler söz-de “işçi sınıfının ve diğer kesimlerintaleplerine yer vermek” adına başkataleplerle ilgili pankartlar taşıyorlarama, tecriti tek bir pankarta yazmı-yorlardı. Ve ilginçtir, kaç 1 Mayıs’taher türlü radikal sloganın alana giri-şi serbest olurken polis, tecritle ilgi-li pankartları alana sokmamak için de-falarca saldırmıştır.

Öyle dönemler olmuştur ki, tümhareket, tüm birimler, Büyük Direnişisürdürmeye seferber olmuştur. Çün-kü görülmüştür ki, devrimci hareke-tin, ama sadece devrimci hareketin de-ğil, Türkiye solunun ve Türkiye dev-riminin geleceği bu direnişle belirle-necektir. Önderlik, bu tespitleri, butercihleri yapabilmekten geçer. Dev-rimci hareket bunu yapabilmiştir.Dayı’nın önderliğinde bu tarihsel ka-rarları alabilmiş, bu cüretli politika-ları belirleyebilmiştir.

Bu güçlü irade, geleceğe sınırsızbir inançla şekillenen bu politika,elbette sadece 2000-2007 direnişiylesınırlı değildi. Bu güçlü irade ol-dukça eskilere uzanıyordu ve bu an-lamıyla da yüz binlere varan tarihselbirikim, son derece güçlüydü.

Devrimci hareket, yarının belirsiz ol-

duğu koşullarda, 1984’te önderiyle,onlarca yönetici kadrosuyla birlikteölümlere yatabilmiştir. Bu çok büyük birinançtır, geleceğe büyük bir güvendir.Önderlik ve yönetici kadrolar, hareke-ti ellerine bıraktıkları bütün kadrolarada sınırsız bir güven duymuşlardır.Devrimci hareket, yedi yıl boyunca bü-yük bölümünde yalnız bırakıldığı ve on-larca kadrosunu, savaşçısını, militanı-nı şehit verdiği bir direnişi de herşeye ve herkese rağmen bu inanç ve gü-venle sürdürebilmiştir.

Cephe bayrağı altında on binlerintoplanması işte bu büyük direnişlerinsonunda oldu. Onların, 122 şehidinomuzlarında büyümüştür bu kitlesel-lik. Tüm Cepheliler ve yoksullar, öde-nen bu bedellerde gördükleri kararlı-lığa ve geleceğe güveniyorlar. Buinanç ve güvene karşılık veriyorlar.

Bütün mesele bizdedirUmudu büyütmek, daha da hızlı

koşmaktır. 12 Eylül cuntasına karşı sa-bırlı, kararlı bir direnişin ardından, ge-çen yılların birikimiyle daha hızlı koş-ma talimatı vermişti önderliğimiz.Koştuk! On binlerde, o koşunun ya-rattığı tarihsel birikim vardır. Umudubüyütmek, “toprakta tohum” olmayıkabul etmektir. Hiç tereddüt etmedikbu noktada. Ölüm oruçlarında da, ku-şatıldığımız üslerde ve dağlarda da,teslim ol çağrıları karşısında toprağadüşen tohumlar olmayı tercih ettik. Otohumlar mesela 1984’te toprağadüştüğünde, 2011 1 Mayısı’na katılanbir liseli, o zaman henüz doğmamıştıbile... Durmadan tohumlar serpildiAnadolu toprağına.. Tohumlar, bin-lerce filize dönüştü... 1990’lı, 2000’liyıllar boyunca sabırla büyütüldü fi-lizler... Atılımlarla, dökülen yeni kan-larımızla beslendi her biri. Ve işte bü-tün bu tarihin ve birkimlerin sonu-cunda, filizler, on binler, yüz binler ol-dular 2011 Anadolusu’nda.

1 Mayıs 2011, bir şeyi daha gös-termiştir. “Kitlenin geriliği” üzerineüretilen teoriler hiçbir şeyi açıkla-mamaktadır. Kuşku yok ki, kitleler birçok gerici etki altındadır, düzen içi sta-tükolarla, geçim derdiyle kuşatıl-mıştır. Her alandaki faşist terörün ya-

rattığı korkular ve kaygılar vardır.Ama aynı zamanda şurası açıktır ki,Türkiye devrimi büyük bir potansiyelesahiptir; 1 Mayıs Alanı’na gelen ge-niş bir örgütsüz kitle de vardır.

2009 1 Mayısı’nda, alanda yaşa-nan zafer coşkusuyla birlikte, “alanönemli değil” diyenlere “Kitleleri sa-rıp sarmalayan o coşkuyu, o moralikim verebilirdi başka bir alanda?”diye sormuştuk. Şimdi yarım milyo-nu aşkın bir kitlenin tanıklığında busoruyu bir kez daha soruyoruz. Amareformizmin bu soruya verebileceğibir cevabı olmadığını da iyi biliyoruz.Alandaki tablo, emekçilerin doğrudevrimci politikalara cevabıdır.

Türkiye halklarının umuda ihti-yacı var, güvenmeye ihtiyacı var, bir-lik olmaya ihtiyacı var. Bu umut vegüveni veren bir alternatife ihtiyacıvar. Buna cevap verildiği ölçüde onbinler yüz binlere, yüz binler mil-yonlara dönüşecektir. Halkımız, 1Mayıs Alanı’nda bunu göstermiştir.

Gerisi, devrimcilere, Cepheliler’ekalmıştır. Her şey bizdedir. Mesele,soyut teorinin “ilerleyen, gerileyendevrim dalgaları”nda değil, devrim-cilerin emeğinde, fedakarlığında, cü-retinde, bedel ödeyebilmesinde ve po-litik önderliğindedir.

15 Mayıs2011

25

YürüyüşSayı: 268

Baş Eğmeyeceğiz! ‘Yola Gelmeyeceğiz’!

Çoğalarak yürüyeceğiz.Yürüyerek çoğalacağız.

Şehitler , tutsaklarvereceğiz yürürken.

Şehitlerimizi bayrak yapıpdevam edeceğiz.

Yüz binler yürüyecekumudun kortejinde...Milyonlar olacağız...

1 MAYIS 2011

Page 26: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

2011 1 Mayısı dişe diş bir kav-gayla kazanılan bir 1 Mayıs olarakkutlandı ülkemizde. Bu zafer, Türki-ye devrimci hareketi için, işçi sınıfı vehalkın her kesimi için büyük bir mo-ral güç olmuştur. Bu zafer, devrimcipolitikanın zaferidir. Bu zafer, yirmiyılı aşkın bir süre boyunca, adımadım kazanılmıştır.

1977 ve ‘78’de Taksim’de yüz bin-lerce emekçinin toplanmasından ürkenoligarşi, 1979’da 1 Mayıs Alanı’nı ya-sakladı. 1980’de cuntayla birlikte 1Mayıs’ın kutlanması tümden yasak-landı. Ama meşru olan bizdik. 1 Ma-yıs da, 1 Mayıs Alanı da bizimdi.

1988’de 1 Mayıs hakkımızı ve ala-nımızı yeniden kazanmak için bir mü-cadele başlattık. Bu mücadele bilin-diği gibi yirmi bir yıl sürdü ve biz an-cak 2009-2010’da yeniden kazandıkalanımızı.

1988’den 2010’a kadar, 1 Mayıs-lar’ın bir çoğunda devrimci politika-larla reformist politikalar, ayrıştı.Devrimci politika alanları meşrulaş-tırdıkça, 1 Mayıs’ı yasallaştırdıkça, re-formizm de devrimcileri izledi... Amafarklılık, hep şu veya bu biçimde ken-dini gösterdi.

Reformizm ve oportünizm de “tekrenk” değildi, kısmen devrimcileredaha yakın duranları vardı, Türk-İş’in peşinden asla ayrılmayanlarvardı. Herkes tarihteki yerini, kimeyakın durduğuyla belirledi.

Devrimcilerin haklılık ve meşruluktemelindeki politikaları, her yıl 1 Ma-yıs hakkını ve 1 Mayıs Alanı’nı ka-zanma hedefiyle biçimlendi. Bunakarşın, reformizm ve oportünizminbazı kesimleri birçok yıl, çeşitli ge-rekçelerle, kendilerine çatışmalardanuzak sığınaklar aradılar. Oligarşinintehditleri karşısında defalarca “pro vo -kas yo na gel me mek, iş çi le ri pro vo kas -yon dan ko ru mak” adına alanlardankaçtılar, icazetli 1 Mayıslar’a sığındı-lar. Oysa, geçen yılların çoğunda, 1Mayıs’ı kutlamak , çatışmaları göze al-madan mümkün değildi.

21 yılın bir çoğunda çatıştık. Ya-

ralandık, yüzlercemiz göz altına alın-dık. İşkencelerden geçirildik. Şehit-ler verdik. Ve ilk adımda 1 Mayıslar’ıalanlarda kutlamanın meşruluğunukazandık.

1988, 89, 90’daki ısrarımızla, 1Mayıs’ı yasallaştırdık. Zafere gidenyolda ikinci büyük kazanımımızdıbu. Mehmet Akif Dalcı’yı, bu çatış-malarda şehit verdik. Her yıl şehitlervermesek de büyük bedeller ödedik.Devrimciler alanlara damgasını vur-dukça, oligarşi yeni katliamlar ger-çekleştirdi. ‘93’te, ‘96’da Dalcı’yayeni şehitler eklendi.

İşbirlikçi düzen sendikacılığı işçisınıfı adına ne yaptı? 1996’da Kadı-köy’de kontrgerillanın katlettiği iş-çilerin cesetleri yerde yatarken, yineişçileri yüzüstü bırakıp kaçtılar.

Bedeller ödeyen devrimcilerdi, 1Mayıslar’ı, alanları kazanan devrim-cilerdi. On binlerle alanları doldurandevrimcilerdi. Düzen sendikacılığı,gün geldi, MGK politikalarınınınparçası oldular. Devrimcileri tecrit et-meye çalıştılar. Ancak buna ne güç-leri yeterdi, ne de çapları.

Oligarşi uzun yıllar 1 Mayıslar’ıAbide-i Hürriyet kapanına hapsetmekistedi. 1 Mayıslar’ın etrafına statü-kolardan kalın duvarlar örmeye ça-lıştılar. 2004’de Abide-i Hürriyet ka-panının statükolarını da parçaladık.Hedef TAKSİM dedik. Reformizm veopotünizmin bir kısmı yine her zamanolduğu gibi “işçi sınıfından kop-mamak” adına düzen sendikacılığı-nın kuyruğundan kopamadılar.

Abide-i Hürriyet kapanından çık-mayan sarı sendikalar ve onlarınkuyruğundan kopamayan reformizmdahil, herkes 2005 1 Mayısı’nda dev-rimci politikaların gücüyle birleşti.

2007’den itibaren Taksim 1 MayısAlanı etrafında örülen barikatlaratekrar yüklendik. Ve 2009’da bari-katları aşa aşa 1978’den beri yasak-lı olan 1 Mayıs Alanımızı oligarşininelinden aldık.

Reformizmin, oportünizmin bel-li kesimleri o kadar kördü ki, zaferi

kazandığımız o yıl bile, Kadıköy’deayrı 1 Mayıs mitingi yapmakla meş-guldüler!!! Tarih onların dışındayazılıyordu elbette.

2011 1 Mayısı’ndaki yüz binler bubedellerle dolu onurlu mücadele so-nucunda kazanılan zaferin ürünüdür.

Reformizm bu yıllar boyunca“proletarya çizgisi, proletarya çizgisi”diye diye sarı sendikacılığın kuyru-ğundan ayrılmamıştır.

Nedir proletarya çizgisi?Reformizm, sınıfın yanında olmayı

“Türk-İş’in yanında olmak” olarakanlamıştır. “Kalabalık neredeyseorda olmak” olarak anlamıştır. Ha-yır, sınıf çizgisi bu değildir. Refor-mizmin, “sınıfın yanında olmak” adı-na sarı sendikacılığın kuyruğundankopmayan anlayışı “sınıf çizgisi” de-ğildir. KİTLE KUYRUKÇULUĞU-DUR. Ve hem de en geri haliyledir.Öyle ki ölçü; Türk-İş’in yanında ol-maya gelmiştir.

Proletarya çizgisi, devrimci çiz-gidir. Reformizmin bugün 1 Mayıskonusunda kuyruğuna takılacağı kim-se kalmamıştır. Proletaryanın çizgisi,kısa, orta veya uzun vadede, her ko-şulda devrimi güçlendiren, sosyalistalternatifi güçlendiren çizgidir.Devrime hizmet etmeyen hiçbir şeyproletaryaya bir yarar sağlamaya-caktır. İşbirlikçi devlet sendikacılığı,bugüne kadar işçi sınıfına zarardanbaşka bir şey vermemiştir.

Proletaryanın çizgisi Cephe’ninçizgisidir. Sarı sendikacılığın kuyru-ğundan ayrılamayan reformistler, ta-rihleri boyunca işçi sınıfının müca-delesine bir şey kazandırmamışlardır.

Sınıfın çıkarları ne demektir?

Esasında işçi sınıfını dillerindendüşürmemelerine rağmen, reformizmişçi sınıfının içinde maddi bir güç dedeğildir. Etkisi ve varlığı sendikacı-larla sınırlıdır. Faşizm koşullarında sı-nıfın çıkarları dişe diş kavgadır. Ve bu-güne kadar işçi sınıfının sahip oldu-ğu ne kadar hak varsa dişe diş mü-

26

Yürüyüş15 Mayıs2011

Sayı: 268

İşkenceciler Diyor ki; ‘Bir Sizi Yola Getiremedik’

1 Mayıs devrimci po

Page 27: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

cadeleyle kazanılmıştır.

1 Mayıs devrimci sınıf çizgisinin zaferidir

Devrimciler faşizmin gasp ettiği 1Mayıs Alanı’nı kazanmak için be-deller öderken faşizmle çatışmayıgöze alamayan reformizm, birçokyıl, sınıftan kopmama adına Hak-İş,Türk İş gibi en gerici sendikacılarınkuyruğuna takıldı. 1 Mayıs Alanı’nısıradan bir alan olarak gösterme gay-reti içinde oldu. “Bizim için her yer1 Mayıs Alanı’dır” diyerek kaçışınıteorileştirdi. Mesele sınıftan kopma-maksa Taksim 1 Mayıs Alanı’ndaki iş-çiler “sınıf” olmuyor mu?

Sınıf deyince akla sadece sendi-ka ağaları mı gelmeli yoksa?

Sınıfı dilinden düşürmeyenlerdenEMEP (Emek Partisi) dünyadaki enkitlesel 1 Mayıslar’dan üçüncüsüolan Taksim 1 Mayıs Alanı’ndakikitleyi ve alandaki devrimci damga-yı adeta yok sayıyor.

2004 1 Mayıs’ı son derece çarpıcı-dır. Devrimcilerin bir kapandan kur-tulma politikasına karşılık, EMEP,De mok ra tik Hak lar Plat for mu, Par -ti zan, Dev rim ci Ha re ket ve Alın te rigibi örgütler, “sı nıf tan kop ma mak”, “iş -çi sı nı fı nın bir li ği ni böl me mek” adı naTÜRK-İŞ’in yanında oldular yine.Ama sonra?.. Devrimci politika öyle-sine güçlü bir kararlılık sergiledi ki,Türk-İş bile Taksim 1 Mayıs Alanı mü-cadelesinde yer almak zorunda kaldı. Budevrimci politikanın mutlak başarısıy-dı. Artık reformizm ve oportünizmiçin kaçacak, sığınacak bir yerkalmamıştı, onlar da geleceklerdimecburen devrimcilerin yanına.

Devrimci politikanın etrafındabirleşecekti herkes. Tıpkı 2011’deolduğu gibi.

Şimdi kimileri -mesela EvrenselKültür’ün yazarı- 150 bin kişiye bakıp“yok aslında Grup Yorum çoktan bit-miş bir gruptur, o 150 bin kişi olsa olsavefadan gelmiştir” diye yazabilir. Veya,1 Mayıs Alanı’ndaki 30 bin kişilikCephe kortejine bakıp “aslında küçükburjuvalar, devrimci demokrasi çoktan

öldü, ama o 30 bin kişinin, bundan ha-berleri olmadığı için oraya gitmişler”diye de teori yapabilir.

Düşünün, “devrimci demokrasiöldü” (TKP) diye yazılar yazılma-sının, “bir daha bellerini doğ-rultamazlar” (PKK) diye fet-valar verilmesinin üzerinden sa-dece on bir yıl geçmiştir.“Devrimci demokrasi ölm-üştür” diyenler, bir de“bu kaçınılmazdı ,bu sonucu ken-dileri yarat-

t ı -

lar...” diye de pekiştiriyorlardıteorilerini.

Şimdi on binlere bakıp dün yaz-dıklarını gözden geçirir, özeleştiri ya-parlar mı bilmiyoruz, sanmıyoruz da.Ama hayatın onları ve onların öngö-rülerini, teorilerini ezip geçtiği kesindir.

Proletaryanın çıkarlarını savunmak nereden geçer?

Proletaryanın çıkarları, Tek Tip El-biseyi giymemektedir.

Proletaryanın çıkarları, tecrite kar-şı direnmektir. Ulucanlar’da direnmek,19 Aralık’ta kendini feda etmek, Bü-yük Direniş’te 122 kez ölmektir, pro-letaryanın çıkarlarını korumak. Der-neğin, dergi bürosunun basılmasındabarikat kurup direnmektir... Mahalle-ne saldırıldığında militanca karşı koy-maktır. Grevde uzlaşmaz olmaktır. Budirenişlerde proletaryanın adı bilegeçmez. Ama bunlarda en üst boyu-

t u y l aproletarya-

nın çıkarlarınısavunup savun-

mama vardır.

1988’de 1 MayısAlanları’na çıkıldıysa,

bunda 84 Ölüm Oru-cu’nun teslim olmayan, ölü-

müne direnen bir çizgisininpayı vardır. ‘89’da 1 Mayısı’ndadövüşen Dalcılar ‘84’te toprağadüşen tohumlardır.

Proletaryanın çıkarları, sos-yalist ülkelerde bir bir karşı-dev-

rimlerin gerçekleştiği ‘90’lı yıllardaATILIM yapabilmektedir.

Proletaryanın çıkarları, 12 Tem-muzlarda, ölüm mangalarının kuşat-ması altında “Bize Ölüm Yok” diye-bilmekte; 17 Nisan’da Sabolar gibikuşatma altında sosyalizmin orakçekiçli bayrağını dalgalandırmaktadır.Proletaryanın çıkarları, Bağcılar’da-ki üç Cepheli’nin yaptığı gibi, ölümütilililerle karşılamakta, “Teslim olun!”çağrılarına karşı “Asıl siz teslimolun!” diyebilmektedir.

Ölmeyerek kendini “koruyan” re-formizm ve oportünizm erirken Cep-he kortejinde 30 bin kişinin kızılsancaklarla yürümesi, bu tarihten vebu politikalardan bağımsız değildir.

Bugün 1 Mayıs Alanı’nda yarımmilyonu aşkın kitle yukarıda saydı-ğımız ve saymadığımız kahraman-lıkların yarattığı birikimdir. 1 MayısAlanı’ndaki devrimci coşku ve ka-rarlılık, devrimci politikanın yarattı-ğı coşkudur.

15 Mayıs2011

27

YürüyüşSayı: 268

Baş Eğmeyeceğiz! ‘Yola Gelmeyeceğiz’!

politikanın zaferidir

Page 28: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

Düzen partileri 12Haziran’daki seçim-leri kazanmak içinbirbirleriyle kırankırana savaşıyor. Hergün televizyonlardaseçim meydanlarınıizliyoruz. AKP elin-deki imkanların tümü-

nü seferber etmiş durumda.

Binlerce üyesini seferber ederek,bakanlarını, milletvekillerini sokak-lara salarak, akla hayale gelmedikyollar deneyerek 12 Haziran’dakiseçimleri tekrar kazanmak istiyor.

Başbakan’ın miting yaptığı heryerde devletin imkanlarını kullanarak,otobüsler kaldırarak, halka vaatlerdebulunarak, çevre illerden halkı taşı-yarak, o bölgede seferberlik ilan ede-rek miting alanlarını dolduruyorlar.

Ballı iktidar sofrasını kimseyebırakmak istemiyor AKP. Seçim

meydanlarında “Halka hizmetHak’ka hizmettir” diyerek halkaseslenip, halka hizmet edeceklerisözünü vermediler mi?

Halka hizmet edeceğiz diyerek,halka yalan söyleyenleri, 9 yıl boyun-ca halkı aldatanları NİYE DES-TEKLEYELİM?

9 yıl boyunca halka bırakın hiz-met etmeyi, halkı yok sayanlarıNİYE SEÇELİM?

Her fırsatta yolsuzluğa, rüşvete,hırsızlığa bulaşmadıklarını söyleye-rek, bizleri aldattılar. Hatta daha daileri giderek “AK” olduklarını, pis-liğe bulaşmamış olduklarını söyleyipbuna itiraz edenleri suçladılar.

Söylediklerinin tersine boğazları-na kadar rüşvetin, yolsuzluğun, vur-gunun, yağmanın içine battılar.Kendilerinden, çocuklarından, akra-balarından, partili asalaklardan baş-

layarak, herbiri kendi çapında vurgu-nun , talanın içinde yer aldı. Bir gece-de yeni zenginler yarattılar. Bir gece-de çocuklarını, akrabalarını gemiler-le, fabrikalarla, ihalelerle ihya ettiler.

Halkın çocukları iş bulamazken,diplomalı işsizler kahveleri doldu-rurken, kendi çocuklarını parayaboğanları NİYE DESTEKLEYE-LİM?

Halka yoksulluğu reva görenleri,ülkemizi emperyalist tekellere yağ-malatanları, 1 milyon konduyu yıka-cak olanları , halkı katledenleri NİYESEÇELİM?

Demokrasicilik oyunu ile halkıbeş yılda bir seçimlerle aldatanlarıNİYE SEÇELİM?

AKP’nin yalanlarına karşı müca-dele ederek, gerçek yüzünü herkesegösterelim. Bizleri aldatmalarına izinvermeyelim.

Halkı yoksullaştıran, asalakları zenginleştiren,

ülkeyi yağmalatan AKP’yi niye seçelim?

Niye SEÇELİM?

NiyeDESTEKLEYELİM?

ADALETSİZLİĞEİZİN VERMEYELİM!

6 Mayıs günü Antalya Özgür-lükler Derneği, dernek başkanıMehmet Ali Uğurlu ve Yürüyüş der-gisi çalışanlarının serbest bırakıl-ması için Attalos heykelinin önündeeylem yaptı. Halkevi’nin de destekverdiği eylemde, “Devrimci Tutsaklar

Onurumuzdur, Hasta Tutsaklar Serbest Bırakılsın, MehmetAli Uğurlu Serbest Bırakılsın, Yürüyüş Dergisi ÇalışanlarıSerbest Bırakılsın!” sloganları atıldı.

Yapılan açıklamada son dönemde İstanbul’da mahalle-lerde derneklere ve evlere yapılan baskın ile tutuklamalaradeğinildi. Libya ve Suriye’ye demokrasi dersleri veren AKPiktidarının Türkiye’deki saldırıları teşhir edildi.

Açıklamanın devamında “İşte Antalya ÖzgürlüklerDerneğimiz’in başkanı olan Mehmet Ali Uğurlu tutuklana-lı 130 gün oluyor. Haftalık yayın organı olan Yürüyüş der-gisinin çalışanları 130 gündür tutsak. Tutsaklığından dola-yı tedavisi kesilen dernek başkanımızın hastalığı günden günekansere doğru yol alıyor. İlk tutuklandığında biyopsi için alı-nan parçanın sonucu 3 ayı geçti hala açıklanmadı.” diye belir-tilerek tecrit hücrelerinde tedavisi geciktirildiği için haya-tını kaybeden yüzlerce insanın olduğu ifade edildi.Açıklamada son olarak “Mehmet Ali Uğurlu’nun da aynıdurumu yaşamasını istemiyoruz.”

28 İşkenceciler Diyor ki; ‘Bir Sizi Yola Getiremedik’

AnadoluSokaklarında

Bursa Gemlik: 6 Mayıs günü Yürüyüş okurla-rı eski garajdan başlayarak megafonla DereboyuCaddesi boyunca dergi satışı yaptı. Daha sonraYeşilova bölgesinde devam eden satışta 19 dergi dağı-tıldı.

Erzincan: Ulalar Beldesi'nde 7 Mayıs günüGençlik Derneği tarafından Yürüyüş dergisinin dağı-tımı yapıldı. Halkla sohbetler eşliğinde yapılan satış-larda 24 Yürüyüş dergisi ve 1 adet İDİL kitabı halkaulaştırıldı.

Mersin: Yapılan tüm baskılara, gözaltı ve tutuk-lama terörüne rağmen Yürüyüş dergisi bağımsızlık,demokrasi, sosyalizm yolunda ilerlemeye devam edi-yor. Mersin’in Demirtaş Mahallesi’nde 2 Mayıs günüyapılan tanıtım ve satışta 18 dergi halka ulaştırıldı.

Malatya: 4 Mayıs Çarşamba günü YeşilyurtCaddesi’nde Yürüyüş Dergisi tanıtımı ve satışı yapıl-dı. Yürüyüş ve Haklıyız Kazanacağız yazılı önlükle-rinin giyildiği tanıtımda sesli ajitasyonlarla halka 1Mayıs’ın coşkusu ve yoksul gecekondu mahallelerindedevam eden polis terörü anlatıldı. Dergi satışında 37dergi halka ulaştırıldı.

Page 29: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

B u r j u v a z igibi burjuvazininpartileri de hırsız-

dır. Halktan çalar-lar.

AKP, belediyelerde, has-tanelerde ve benzeri kurumlarda “yol-suzluk” operasyonları yapıyor. Buoperasyonlarda 50-60 kişinin birdengözaltına alındığı oluyor.

Güya hırsızlığa izin vermeyecek!Peki adı yolsuzluklarla, hırsızlıklar-la anılan AKP bunu yapabilir mi?

YAPAMAZ!

Oligarşik düzenin her tarafı çü-rümüştür. Hırsızlık, yolsuzluk, rüşvetbu düzenin karakteristik yanlarındanbirisidir. AKP’nin “hırsızlık, yolsuz-luk” operasyonları oligarşi içi çatış-manın bir parçasıdır.

AKP, düzen partileri içinde hır-sızların başında gelir. AKP, hırsızla-rı meclise taşıyarak koruma kalkanısağlayan partidir. İşte AKP’nin 2002seçimlerinde Meclise taşıyarak do-kunulmazlık kazandırdığı ve sonra daakladığı milletvekillerinden bazıları:

1- Cumhurbaşkanı AbdullahGül:‘Kayıp Trilyon’ davasında özelevrakta SAHTECİLİK yapmaktanyargılanıyor.

2- Başbakan Recep Tayyip Er-doğan: Görevi ihmal, zimmet, bilet-lerde KALPAZANLIK, resmi ev-rakta ve kayıtlarda SAHTECİLİKlecürüm işlemek için teşekkül oluştur-maktan yargılanıyor.

3- Bakanlar: Maliye Bakanı

K e m a lUnak ı tannaylon fatu-ra düzenle-m e k t e n ,AbdülkadirAksu ihale-ye fesat ka-r ı ş t ı rmak,emniyeti su-istimal, zim-met, kalpa-zanlık, res-mi evraktasahtecilik-ten... yargılanıyorlardı.

4- Cumhurbaşkanı’nın, başbaka-nın, bakanların hırsız olduğu bir dü-zende milletvekillerinin hırsız ol-maması mümkün mü?

2002 seçimlerinde meclise giren50’nin üzerinde milletvekili hak-kında, daha önceden zimmet, niteliklizimmet, ihaleye fesat karıştırmak,hırsızlık, resmi evrakta sahtekarlıkve kamu kurumunu dolandırmakgibi suçlardan açılmış davalar vardı;hepsi AKP iktidarı tarafından aklanıppaklandı.

AKP’nin sonraki iktidar dönem-lerinde ise hırsızlık devletin bütün ku-rumlarında kadrolaşan AKP tarafın-dan resmen sürdürülmektedir. Dev-letle iş yapan her müteahhit, her tekelAKP’ye karşılığını vermek zorunda-dır.

En büyük hırsızlık iktidarı elindetutanlar tarafından yapılmaktadır.

Sosyalizmde ise hırsızlar en ağırşekilde cezalandırılmıştır. SovyetlerBirliği’nde devrimin ilk yıllarında“Lenin, ... yöneticilerin disiplin ve ya-salara uymalarını titizlikle talep edi-yor... her ihlali cezalandırıyordu...rüşvetçiliğe karşı acımasızlıkla mü-cadele ediyordu... ‘Çarlığın lanetli birmirası’ olarak betimlediği rüşvetçi-liği mahkum ediyordu.”

Lenin, rüşvetten yargılanan Mos-kova Sovyeti başkanlığını basında çı-kacak bir ihtarla teşhir etmiş ve bu ko-nuda daha az ceza verilmesi yönün-de görüş bildirenlere ise, “Hoşgörü-lemez, utanç verici bir rezillik: İkti-darda bulunan parti 'kendi' üçka-ğıtçılarını savunuyor!!" diyerek kar-şı çıkmıştır. (Yönetmeyi Nasıl Öğ-rendik. syf. 151-154)

Sosyalizmde hırsızlık en ağır bi-çimde cezalandırılıyor, kapitalizmdeise en çok çalan Devlet Başkanıoluyor.

Halkın Düşmanı ve Halkın Dostları

DüşmanıHalk

AKPHırsızlığı en iyi idare eden

başbakan olur. En iyi hırsız,en zengin tekeller sıralama-sında en yukarılara yükselir.

Eski çürümüş düzeninkalıntısı olarak görülür; or-taya çıktığı her yerde enağır şekilde cezalandırılır.

Kapitalizm’de Hırsızlık Sosyalizm’de Hırsızlık

BDP’nin eski Grup Başkan Vekilive Batman milletvekili adayı AylaAkat Ata, 25 Nisan’da polisin gazbombalı saldırısına maruz kalmıştı.

Hastanede 1 haftadır gaz bom-basının isabet ettiği sağ ayağı askıyaalınan Ata'nın bacağında doku ölümügerçekleştiği ve kangren riskinin,yani sakat kalma ihtimalinin ol-

duğu belirtildi.Batman’da 25 Nisan’da BDP’li-

ler tarafından açılan çadırda yapılanbasın açıklamasından sonra AKP’ninpolisi çadıra saldırmış; 30 kişiyi göz-altına almış, polis, gözaltına aldığıherkese işkence yaparken, kitleninönünde duran Ayla Akat Ata’yıdoğrudan hedefleyen bir saldırıda bu-

lunmuştu.AKP’nin polisi, kendi sistemi

içinde resmen milletvekili duru-munda, yani dokunulmaz olan mil-letvekillerine karşı dahi işkencede,saldırıda sınır tanımıyor. Polis dahaönce de BDP Milletvekili SevahirBayındır’ın bacağını kırmıştı.

Kendi parlamenterine gaz bombasıyla saldırıyor, yakıyor, sakat bırakıyor!

Oligarşinin Parlamenter Sistemi!

15 Mayıs2011

29

YürüyüşSayı: 268

Baş Eğmeyeceğiz! ‘Yola Gelmeyeceğiz’!

Page 30: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

- AKP sözünde durmu-yor! Tecriti sürdürüyor!

- AKP “tecrit yok” diyor.YALAN söylüyor!

- TAYAD’lılar AKP’densözünde durmasını istiyor!

TAYAD’lılar tecrite son verilmesiiçin sürdürdükleri kampanyaya devamediyorlar. Hemen her hafta yaptıkları ey-lemlerle tecriti anlatmaya devam edi-yorlar.

TAYAD’lı Aileler, tecrite karşı yap-tıkları eylemlerine 10 Mayıs 2011 tari-hinde Sütlüce AKP il binası önündeki ey-lemleriyle devam ettiler. EylemlerindeAKP'nin ahlakının, hapishanelerdeki tut-sakların çırılçıplak aranmasından da bel-li olduğu ve hapishanelerde, işkencele-rin, sürgün sevklerin, tecritin devam et-tiği anlatıldı.

“Hapishanelerde tecrit devam ettikçe,işkenceler, sürgün sevkler, yeni yeniölümler de devam edecektir. Tecrit bir in-sanlık suçudur. Bu suça ortak olmamakiçin, mücadele edelim, tecrite karşı se-simizi yükseltelim” diyen TAYAD’lı Ai-leler, açıklamalarının ardından, Okmey-danı’nda derneklerin basılıp, 46 kişiningözaltına alınmasıyla estirilen polis te-rörünü protesto etmek için Okmeydanı’nagittiler.

Tecritin kaldırılması için TAYAD’lı-lar mücadelede ISRARLILAR. Tecritekarşı sürdürdükleri mücadelelerini TA-YAD’lılar ara vermeden devam ettiri-yorlar.

Tecritin kaldırılması için bugüne ka-dar bir çok kez AKP’ye gittiler. AKP’ye“merhamet edin” demeye gitmediler.AKP’nin tecriti kaldırmasını, hasta tut-sakları katletme politikasına son ver-

mesini, verdiği sözlerde durmasını isti-yorlar. TAYAD’lılar AKP’den bununhesabını soruyor, herkesi tecrite karşı mü-cadeleye çağırıyorlar.

AKP sürgün ve sevkleri sürdürüyor! TAYAD’dan açıklama

TAYAD’lı Aileler, 5 Mayıs 2011’deyaptıkları eylem ile Ermenek Hapis-hanesi’nden devrimci tutsakların işkenceyapılarak, zorla sürgün edilmelerini pro-testo ettiler.

Açıklamada, hapishanelerde yaşa-nan sürgün ve sevklere dikkat çekerek,hapishanelerin “Türkiye demokrasisininaynası” olduğu belirtildi. Açıklamadaşunlar belirtildi;

“Son olarak Ermenek Hapishane-si’nde bulunan devrimci tutsaklar saldı-rıya uğradılar ve sürgün edildiler. EmrahYayla, Arif Ersönmez ve MehmetSevik dövülerek, işkenceler altında sür-gün edildiler.(...)

3 Devrimci tutsak üç ayrı hapisha-neye sürgün edilmiştir. Bu işkencenin,sürgünlerin, sevklerin sorumlusu AKP ik-tidarıdır. Daha yakın bir tarihte 2 ay için-de 3 ayrı hapishaneye sürgüne gönderi-len devrimci tutsaklar vardır. AKP ikti-

Tecritsürüyor!

AKPtecritte

ısrar ediyor!

TAYAD’lılarda

tecrite karşı mücadelede

ısrar ediyor! SUSMUYOR!

TAYAD’lılardan çağrı:

Tecrite karşı sessizkalmayalım!

İşkenceciler Diyor ki; ‘Bir Sizi Yola Getiremedik’30

Sütlüce, AKP Önü

Page 31: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

darı hücrelere kapattığı tutsaklarüzerindeki tecriti ağırlaştırmayaçalışmaktadır. Bunun için disiplincezaları uygulanmakta, tutsaklarınzaten kısıtlı olan hakları disiplincezalarıyla kullanılamaz hale ge-tirilmektedir. Bugün onlarca yıl-lık görüş yasakları, kitap yasak-ları, mektup yasakları olan tut-saklar vardır.

Hep söylüyoruz; demokrasidenbahsedebilmek için hapishanelerebakmak yeterlidir. Türkiye'dekidemokrasinin aynası da hapisha-nelerdir. İçerisinden kan damlayanhapishaneler Türkiye demokrasi-sinin aynasıdır.”

Mecidiyeköy’de tecritekarşı imza masası!

TAYAD’lılar, açtıkları imzamasaları yürüttükleri imza kam-panyası, tecrite karşı açıklamala-rı, tecriti hemen her yerde teşhir et-mek için sürdürdükleri mücade-leleri ile tecrite karşı mücadeledene kadar ısrarlı olduklarını dagöstermiş oldular.

TAYAD’lı Aileler, 6-7 Ma-yıs’ta İstanbul Mecidiyeköy’detecritin kaldırılması talebiyle Met-robüs durağında imza masasıaçarak, imza topladılar.

Hapishanelerde tecrit ve iş-kencenin sürdüğüne dikkat çekenTAYAD’lılar, tutsakları sahiplen-me çağrısı yaptılar. Tecritin kal-dırılması, sohbet hakkının uygu-lanması için imza toplayan TA-YAD’lılar tecrite karşı mücadeleetmeye devam edeceklerini dilegetirerek, herkesi tecrite karşı çık-maya çağırdılar.

Samsun’da polisin baskıları sürüyor

Samsun polisi, demokratik hak-lar ve özgürlükler için mücadeleeden devrimcileri, vatanseverlerikurduğu komplolar ve baskılar ilesindirmeye çalışıyor.

Bir kaç ay öncesinde, Samsun’dabulunan Karadeniz ÖzgürlüklerDerneği üyesi Mesut Karabulut’utakip eden AKP’nin polisi, GBTkontrolü yapıp, baskılarını sür-dürmüştür.

Karadeniz Özgürlükler Der-neği’ne gelen öğrenci gençliğe bas-kı yaparak, “derneğe gitmemeleri”için tehdit etmiştir.

Samsun Halk Cephesi yaptığıaçıklamada, baskılara değinirken ge-

çen ayda İlhan Cibelik’in polisinbaskıları ile karşı karşıya kaldığınıbelirtmiştir.

Açıklamada;

“Başta kimliğini açıklamayanpolis sonraları arkadaşımızı adetasorguya çekmiş, derneğe neden ge-lip gittiğini, her şeyi bildiğini, bütündernek çalışanlarının göz hapsindeolduğunu, her an bir gözaltı ile kar-şılaşabileceğini söylemiş; gerekirseona iş bulabileceğini, ailevi sorun-ları çözebileceğini...” belirterek, po-lisin ahlaksızca “işbirliği” teklif et-tiğini vurgulamıştır.

AKP’nin polisi, ne komploları neahlaksızca “işbirliği teklifleri” nevaatleri ne de baskıları ile sonuç ala-bilir. Hiçbir şey sömürüye, zulmekarşı sürdürülen mücadeleyi engel-leyemez.

Güler ZereGüler Zere anıldı!Tecrit koşulları altında yaşadığı

hastalığı tedavi edilmeyerek, ölümünkıyısına kadar getirildikten sonra yü-rütülen mücadele ile serbest bırakı-lan ancak tedavisi sürerken şehit dü-şen Güler Zere anıldı.

Güler Zere şehitliğinin 1. yılın-da Elazığ Gülmez Mezarlığı’nda bu-lunan mezarı başında ailesi ve yol-daşları tarafından anıldı.

Anmaya, Dersim, Malatya veElazığ’dan TAYAD’lıAileler, Gü-ler Zere’nin silah arkadaşları olan şe-hitlerimiz Gülseren Beyaz, Hüsni-ye Aydın ve Haydar Aydın’ın ai-leleri, Zere ailesi ve yoldaşları katıldı.

Güler Zere vasiyeti üzerine yol-daşlarının mezarlarının olduğu Gül-mez Mezarlığı’na gömülmüştü.

Anma başlarken, anmaya katı-lanlar, Gülmez Mezarlığı’nın giri-şinden itibaren üçerli kortej oluştu-rup “Güler Zere Ölümsüzdür-Halk Cephesi” pankartının arka-sında mezarlığa kadar ;

“Güler Zere Ölümsüzdür”,“Anaların Öfkesi Katilleri Boğa-cak”, “Kahramanlar Ölmez HalkYenilmez”, “Katiller Halka HesapVerecek”, “Bize Ölüm Yok” slo-

ganları ile yürüdüler.

Daha sonra anmaya katılan kit-le ve ailesi mezarın başında top-landı. Yapılan kısa bir konuşmanınardından tüm devrim şehitleri içinsaygı duruşu yapıldı.

Saygı duruşundan sonra GülerZere’nin hayatını ve mücadelesinianlatan kısa bir yazı ve “Yürü-mek” şiiri okundu.

“Bize Ölüm Yok” marşının veMısri Kız türküsünün söylenmesi ileanma devam etti. Alevi halkın inan-cına göre mezarda dağıtılmak için ai-lesi ve arkadaşları tarafından geti-rilen lokmalar dağıtıldı.

Lokmaların dağıtılmasındansonra 45 kişinin katıldığı anma bi-tirildi.

15 Mayıs2011

31

YürüyüşSayı: 268

Baş Eğmeyeceğiz! ‘Yola Gelmeyeceğiz’!

Mecidiyeköy, Metrobüs Durağı

Elazığ

Page 32: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

Adana’da Halk Cepheliler her yılolduğu gibi bu yıl da 8 Mayıs Pazargünü geleneksel Halk Sofrası Pikni-ği düzenlediler.

DSİ piknik alanında yapılan pik-nik boyunca çeşitli yarışmalar dü-zenlendi. Halk Cephesi adına metinokuyan Kurtuluş Yıldız “ Her 1 Ma-yıs oligarşinin korkularının büyüme-sine de vesile olmaktadır. Onların kor-kularını daha da büyütmemiz gerek.Bize reva görülen, açlığa, yoksuluğa,işgale karşı tek bir seçeneğimiz var-dır. O da mücadele etmektir. 2011 1Mayısı’nda Taksim Meydanı’ndabinler olup aktık. ”dedi. Adana Öz-gürlükler Derneği müzik grubu veAşık Türabi Kaya’nın sahneye çıktı-ğı piknik, türküler ve deyişler söy-lenerek sona erdi.

Bugünlerde “huzur ve istikrar”dançok söz ediliyor yine. Bu sözler,özellikle bazı silahlı eylemlerdensonra daha çok kullanılır. Mesela klişeolarak denilir ki, “bu, ülkemizin huzurve istikrarına sıkılmış bir kurşun”dur.

Fakat burada, kesin bir ölçü fark-lılığı vardır. Onlara göre, devletesıkılan kurşunlar huzur ve istikrarıbozan “kurşunlar” olurken, meselaDersim’de 7 gerillayı katleden kurşun-lar, huzur ve istikrarı bozmazlar!

Sadece bu örnek bile huzur ve is-tikrarın her sınıf açısından farklı biranlam taşıdığını gösterir.

*Sol, bunun böyle olduğunu hem

ideolojisinden bilir, hem pratiğinden.Pratiğin en çarpıcısı 12 Eylül’dür.

12 Eylül 1980 faşist cuntası,“bozulan huzur ve istikrarı yenidentesis etmek” amacıyla yönetime elkoymuştur. Sonrası malum.

Buna rağmen solun, ilericilerinbazı kesimlerinin hala hem halk, hemdevlet için geçerli bir huzur ve istikrar

varmışgibi,huzurve is-

tikrarsavunucu-luğunasoyun-maları,

düzeniçileşmenin bir sonucu ve görün-tüsüdür.

Huzur ve istikrar kavramlarının soltarafından da bu şekilde kullanılması, düzeniçileşmenin , ideolojik savrul-manın, Marksizmi-Leninizmi red-detmenin nasıl kavramsal ve teorikucubeler doğurduğunu kanıtlıyor.

*DTK Genel Başkan Yardımcısı Ay-

sel Tuğluk, geçen hafta yaptığı açık-lamada, AKP iktidarının tutuklamalarıve gerillaya karşı askeri operasyonlarısürdürdüğüne dikkat çekerek, Ab-dullah Gül’ün “iyi şeyler olacak”sözüne karşılık “kötü şeyler ola-cak!” dedi. Tuğluk, sözlerinin de-vamında da şunu vurguladı:

“Sorumluluk devlettedir, sayınbaşbakandadır. Cennet olsa birlikteyaşayacağız, cehennem olsa birlikteyanacağız.

*İlk anda güzel bir söz gibi görülüy-

or. Ama tümüyle yanlış. Sınıfsal açı-

dan tümüyle çarpık. Keza, Aysel Tuğluk’un devletin

“böyle” yapması karşısında gerillasavaşının gelişip yaygınlaştırılması ih-timalinden “kötü şeyler olacak”diye sözetmesi de anlaşılmaz ve kab-ul edilemezdir.

Kürt halkının mücadelesinibugünkü düzeyine getiren temel yön-tem, “kötü” ilan ediliyor!

*Herkes şunlarda çok çok net ol-

malıdır. Huzur, istikrar gibi kavram-lar SINIFSAL olup her sınıfa göredeğişir. Ezenler ve ezilenler için,sömüren ve sömürülenler için huzurve istikrar aynı olamaz.

Ezenler için huzur, ezilenler içinhuzursuzluktur. Ezenler için istikrar,ezilenler için istikrarsızlıktır. Ezenleriçin “kötü” , ezilenler için iyidir.

Farklısı mümkün değildir. Aynı şekilde, burjuvaziyle emekçi-

lerin cenneti ve cehennemi de kesinbir biçimde farklıdır. Bizim için cen-net olan, onlar için cehennemdir.Bizim için cehennem olan, onlar içincennettir...

Hal böyle olduğuna göre halkın,emekçilerin cenneti için burjuvaziyecehennemi yaşatmaktan başka biryol yoktur. Ve eğer ezilenler için,emekçiler için “huzur” istiyorsak,onların huzurunu bozmalıyız.

SavaşanKelimeler

Huzur Ve İstikrarOnlara cennet olan bize cehennemdir!

Ve bizim cennetimiz onlar için cehennem olacak!

Kocaeli: Her sene yapılan hıd-rellez şenlikleri 8 Mayıs’ta başladı.Bayraktar Köyü'nde yapılan şenliğeKocaeli Gençlik Dernekliler de ka-tıldı.

Piknik esnasında deyişler söy-lendi, semaha duruldu. Mahsuni Şe-rif'ten türküler dillendirildi. Halk,Mahsuni'nin Amerika Katil şarkısınaalkışlarıyla eşlik etti.

Köy halkıyla yapılan sohbetlerdeinsanlar çoğunlukla köye ilginin azolması ve siyasilerin sadece seçim dö-nemlerinde gelip,vaatlerde bulun-masından yakındı. Şenlik 3 gün bo-yunca devam etti.

İzmir: 5 Mayıs 2011 tarihinde İz-mir’in Doğançay mahallesinde Do-ğançay Yardımlaşma Ve Dayanışma

Derneğiyukarıçeşmemeydanın-da gele-neksel Hı-dırellezşenliğidüzenle-di.

Herzamanolduğugibi hal-kın kendi kültürüne ve ge-leneklerine sahip çıkmasından ra-hatsız olan İzmir polisi yine mahal-leye yığınak yaptı.

Saat 21.00’de başlayan program-da Grup Günışığı sahne aldı. 90 ki-şinin katıldığı şenlik saat 22.30’dasona erdi.

Kocaeli

İzmir

ADANA’DA PİKNİK HIDIRELLEZ ŞENLİKLERİ

32

Yürüyüş15 Mayıs2011

Sayı: 268

İşkenceciler Diyor ki; ‘Bir Sizi Yola Getiremedik’

Page 33: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

Devrimci Okul’un öğrencileri,hepinize merhaba. Bu haftaki dersi-miz, herkesi kazanmak!

Devrim kitlelerin eseriyse, budemektir ki, devrimci faaliyetin anakonusu kitleleri kazanmak olacak-tır. Peki hangi kitleleri? Bu soruya şucevabı veriyoruz: Bir avuç sömürü-cü, bir avuç hain dışında tüm halkıkazanabiliriz. BağımsızTürkiye Konseri, 1 Ma-yıs 2011, devrimcilerebunu bir kez daha gös-termiş, bu konuda dev-rimcilerin kendine gü-venini büyütmüştür. Bugüvenin altını doldurdu-ğumuz ölçüde, daha bü-yük iddialarda bulunabi-lir ve onları gerçekleşti-rebiliriz.

Sınıflar savaşı, sadece silahlarınkonuştuğu bir savaş biçiminde sür-müyor. Sınıf savaşları, iki uzlaşmazsınıf arasında sürekli ve her alanda,biri teslim oluncaya ve hatta yokoluncaya kadar sürer. Ülkemizde deoligarşi ile halk arasındaki savaşın be-lirleyici özelliği de budur.

Düzen bir yandan baskı altındatuttuğu kitleleri, diğer yandan çok çe-şitli yöntemlerle çürütmeye, yoz-laştırmaya, edilgenleştirmeye, pa-sifleştirmeye çalışıyor.

Biz, halka dayatılan bu zayıflık-ları, çarpıklıkları, devrimin gücünedönüştürebiliriz. Çünkü, düzenin kit-leleri devrimden koparmak için baş-vurduğu her yöntem, aynı zamandakitlelerin devrimci olma nedenidir.

Kitleleri devrimden uzak tutmakiçin faşist teröre başvurur düzen;fakat bu faşist terör aynı zamandadevrimden yana saf tutma nedenidir.Düzen, kitleleri devrimcileştirme-mek için yozlaşmayı yayar; oysayozlaşma kitlelerin devrimci olması

için bir baş-ka nedendir.Düzen kit-leleri güç-süzleştir-mek için ör-gütsüzlüğüdayatır; ör-

gütlenme hakkının, düşünce ve ör-gütlenme özgürlüğü hakkının yokedilmesi de bir başka devrimci olmanedenidir.

Devrimci kitle çalışması da bu an-lamıyla, oligarşinin kitleleri dev-rimden ve devrimcilerden uzak tut-mak için başvurduğu yöntemleri ter-sine çevirme mücadelesidir.

��Yozlaştırmak, kitleleridevrimden koparmaktır

Oligarşinin “ömrünü” uzatmakiçin faşist terörün yanısıra başvurduğuyöntemlerden biri, çürütme, yozlaş-tırmadır. Yozlaştırmada amaç, halkındevrimci mücadelesinin önüne geç-mek, halkı umutsuzlaştırmak, ge-leceksizleştirmektir.

Klasik benzetmeyle söylersek,balık için su ne ise, devrimciler içinde halk odur. Gerillanın suda balıkolması esprisi buradan gelir. Suyu ku-rutmak yani halkı yok etmek ise, hiç-bir faşist iktidar için mümkün değil-dir. Bu nedenle özellikle 12 Eylül1980 faşist cuntasından itibaren sis-temli bir biçimde, "suyu kirletme”politikası sürdürüldü. 30 yıldır gelipgeçen bütün iktidarlar bu politikayıdeğişik boyut ve biçimlerde amakesintisiz bir şekilde uyguladılar.

Yozlaştırma saldırısının bir yanı,uyuşturucuyu, fuhuşu, kumarı, çete-ciliği yaygınlaştırmak iken, diğer

yanı, halkın devrimle bütünleşebile-cek geleneklerini, değerlerini tahripetme saldırısıdır. AKP iktidarı da busaldırıyı sürdürmektedir. Ancak ge-leneklere, değerlere saygılı görünü-mü nedeniyle, yozlaştırmadaki rolü-nü gizleyebilmektedir.

Oligarşi, halkın dayanışmacı,komşuluk, akrabalık ilişkileri için-de sürdürdüğü paylaşımcı imecekültürü yerine, bencil, bireyci, yoz,emperyalist kültürü geçirmek istiyor.Bananeci kültürü yaydığı ölçüdetoplumdaki onur, namus kavramızayıflatılır, onursuzlaşan insanlar,adaletsizlikler karşısında da hare-ketsizleşir, duyarsızlaşırlar. Vatan,

vatanın emperyalistlerepeşkeş çekilmesi hiçbirşey onları ilgilendirmezolur...

Halkların değerleri-ne, geleneklerine yöneliksaldırının bir diğer yanı,halkın düşünce tarzınıdeğiştirmektir. Mesela,"Avrupalılaşmalıyız" di-yerek, “AB üyeliği re-

fahtır, özgürlüktür!” diyerek, halk,kendisini sömüren emperyalistleriister hale getirilir. Mesela, halklarınbir arada, kardeşçe yaşayacağı bir sis-tem mümkün değilmiş gibi düşün-dürtülür. "Türk'ün Türk'ten başkadostu yok" türü çarpıklıklar beyin-lere yerleştirilir... Bu yönlendirmeler,şartlandırmalar, çarpıtmalar kitlele-ri devrimcilikten uzaklaştırır.

��İdeolojik saldırılarınamacı da aynıdır

Oligarşinin ideolojik saldırıları, is-tisnai, zaman zaman görülen birolgu değildir. Kapsamlı, ayrıntılı,kesintisizdir. İdeolojik saldırıların birparçası olarak yine kesintisiz birpsikolojik savaş sürdürülmektedir.Amaç nasıl ve ne araçla olursa olsunhalkın devrime katılmasını önle-mektir.

Mesela, demokratik talepli, meş-ru bir öğrenci eyleminin ardındanburjuva basın tarafından söz birliği et-mişçesine bu "öğrencileri hareket et-

Kitleleri kazanmak, beyinlerde sürdürülen

sürekli bir ideolojiksavaştır

Ders: Herkesikazanabiliriz

15 Mayıs2011

YürüyüşSayı: 268

Baş Eğmeyeceğiz! ‘Yola Gelmeyeceğiz’! 33

Page 34: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

tiren odaklar"dan, "kışkırtıcı-lar"dan bahsedilmektedir. Ya da birdergi bürosuna yönelik baskınımeşrulaştırmak için dergi bürosu"hücre evi" olarak ilan edilmek-tedir. Bunu da yine, devrimcilerinlüks evlerde yaşadıkları, yurtdı-şından beslendikleri, kanlı eylem-lere hazırlandıkları gibi klasik psi-kolojik savaş yöntemleri tamamla-maktadır.

Psikolojik ve ideolojik savaşla;halkın ve önderlerinin moralinibozmak, halkın devrimcilere güve-nini sarsmak, direnme dinamiklerinizayıflatmak amaçlanır. İdeolojik mü-cadelede asıl amaç, düzenin kendidoğrularını kitlelere kabul ettirmektir.

Devrimcilere güvenleri sarsılankitleler de, düzenin doğrularını be-nimseyen kitleler de devrimden uzak-laşırlar. O halde biz onları yeniden vetekrar nasıl devrime kazanacağız?

Oligarşinin ideolojik mücadelesi,temelde yalana ve büyük çarpıt-malara dayanır. Örneğin "herkesçalışarak ve fırsatları değerlendire-rek ekonomik ve sosyal kurtuluşunusağlayabilir.” der burjuvazi. Gerçektersidir. 200 yıldan fazladır dünyayaegemen olan, burjuvazinin sistemiy-di. Geçen 200 yıl içinde halklara ya-şattıkları savaşlar, acılar bir yana bı-rakılsa bile bugün, dünyada küçük birazınlık hariç, milyonlarca insanınyaşadığı sefalet ortadadır. Ancak yinede oligarşi kendi düzeniyle ilgili"herkes çalışıp refaha erişebilir" ya-lanını pervasızca sürdürebiliyor.

Oligarşi kitleleri kendi yalanları-na inandırmak istiyor. Sosyal refah,adalet, eşitlik, özgürlük açısındanhalka verebileceği hiçbir şey yokken,kitlelerde düzenden beklentileri diritutmak istiyor. Çünkü biliyor ki, an-cak bu beklentileri canlı tutabildi-ği ölçüde kitleleri devrimden uzaktutabilecektir.

��Halkı, halk olmaktançıkarmanın yöntemleri

Yoksulluk ve adaletsizlik isyandoğurmazsa, halkı yozlaştırır. Ege-menler, yozlaşmayı planlayarak adım

adım bu boyutlara getirdiler. Yozlaş-manın bir yanı baskılardır. Sınırsız te-rördür. Halkı sindirmedir. Halkınadaletsizlik ve sömürüye karşı sustuğuher gün, devrimin büyümediği hergün yozlaşma büyüyor demektir.

Yozlaşmanın daha yaygın ve dahagözle görüneni, halk saflarında uyuş-turucu ve alkol kullanımını, fuhuşu,hırsızlığı, fırsatçılığı, resmi ve gayriresmi kumarı yaygınlaştırmaktır.

Örneğin, 18. yüzyılda Büyük Bri-tanya İmparatorluğu, Çin'i sömürge-leştirmenin yollarını arar. Çin'in bazıbölgeleri işgal edilmiş, devlet işbir-likçileştirilmiştir. Yalnız, binlerce ki-lometre ötedeki bir ülke... Nüfusu yüzmilyonlar olan bir ülkeyi işgal etmekve sömürüyü süreklileştirmek deva-sa bir ordu ve hatta ordular gerekti-rir. Çözüm, halkın uyuşturucuya alış-tırılmasıyla bulunur. Kısa süre içindeÇin nüfusunun dörtte biri uyuştu-rucu kullanıcısı yapılır.

Emperyalistlerin gittikleri her yeregötürdükleri şey yozlaştırmadır. Uyuş-turucu, fuhuş ve hırsızlık son tahlil-de bir halkı halk olmaktan çıkarır.Onursuzlaştırır. Böyle bir yığını sö-mürmek, yönetmek oligarşi açısındanson derece kolaydır. Ve tersindenolarak böyle bir yığını devrimcileş-tirmek, devrime kazanmak da bir okadar zordur.

Okulda, sokakta, televizyonda, ga-zetede, internet sitelerinde, her türlü ba-sın yayın aracıyla, sömürücü egemensınıflar, bu araçlarla halkı istedikleri gibişekillendirmek isterler. Bu ideolojik şe-killendirmenin 90'lardan sonraki be-lirleyici niteliği kozmopolitizmdir, ka-rışık, kendine yabancı bir kültürdür.

��Terör demagojisikitleleri devrimdenkoparmak içindir

Terör ve terörizm dema-gojisi de bu kültürün önemli birparçasıdır. Sistem kendi meş-ruluğunu orada bulmakta vedevrimcilere karşı saldırılarda, yine aynı kavramlarla meş-rulaştırılmaktadır. Bu iki kav-ram, kitlelerin devrimden vedevrimcilerden uzak tutul-

masının en önemli araçlarındanbiri haline gelmiştir.

Düzen güçlerinden birine polisinveya mahkemelerin hukuk dışı bir sal-dırısına karşı, düzen güçleri, hep birağızdan "onlar terörist mi?" diye ba-ğırmaktadırlar.

Dolayısıyla bu itirazda, demo-kratik bir yanın dışında, devrimcile-re karşı her türlü saldırıyı meşrulaş-tırma vardır. Onlara her şey yapıla-bilir demektir. Burjuva akıl hocaları,bu düşünüş biçimini, on yıllardır kit-lelere yaymaktadırlar. Kuşkusuz bel-li sonuçlar da almışlardır. Bir işçinin,köylünün, işsizin kendisine saldırıl-dığında “biz terörist miyiz?” diye tep-ki göstermesi, bu demagojinin nekadar yayıldığının ve kitlelere be-nimsetildiğinin çıplak örneğidir.

“Biz terörist miyiz?” Bu soruyusoran, böyle düşünmesi sağlanan kit-leler de doğal olarak devrimci olma-yı, hiç düşünmeyeceklerdir.

Sosyalizm, vatanseverlik her gün,saldırı altındadır. Halkın tüm değer-leri; birlik, dayanışma duyguları, sev-gi, bağlılık, vefa duyguları... saldırı al-tındadır.

Bu saldırı sonuca ulaşırsa, kitle-lerin olumlu değerleri yok edilir, ye-rine çarpık çurpuk bireyci düşüncelerdoldurulur. Duygular ve düşüncelerkapitalizmin bataklığı haline getirilir.Bu noktaya getirilmiş insanın haya-ta, geleceğe, kendine, halkına inancıkalmaz. Özlemleri, kişiliği, beynikirletilmiştir.

Umut, aklının ucundan geçmez ar-tık. Herkese ve her şeye karşı gü-vensizleşmiştir. Düzenin çarpıklıkla-rı kişiliğini kaza yapan bir araca çe-

Düzenin kitleleri devrimdenkoparmak için başvurduğu heryöntem, aynı zamanda kitlelerin

devrimci olma nedenidir. Devrimci kitle çalışması,

oligarşinin kitleleri devrimdenve devrimcilerden uzak tutmak

için başvurduğu yöntemleritersine çevirme mücadelesidir.

34

Yürüyüş15 Mayıs2011

Sayı: 268

İşkenceciler Diyor ki; ‘Bir Sizi Yola Getiremedik’

Page 35: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

virmiştir. Her yanı yamuk yumuk,delik deşiktir. Kişiliği bunalımlarlaşekillenir.

Bu hale getirilmiş kitleleri,halk kesimlerini devrime kazan-mak gerçekten zordur. Büyük biremek ve irade gerektirir.

Ama başta da belirttiğimiz gibi,tam da burada sayılan nedenler (fu-huş, uyuşturucu, vb.) halkın dev-rimcileşmesi için de en önemli ne-denlerdir. Sömürücü egemenlerinonlarca yıldır sürdürdükleri bumuhtevadaki saldırılarına rağmendevrim ve devrimciler bitmemektedir.Yok olmamaktadır. Tersine neredey-se sürekli büyümektedir. Neden?

Çünkü savaşta belirleyici olanhaklılıktır. Oligarşi haksız bir savaşvermektedir.

Egemenlerin zulmü, başarısı,uyuşturan, sindiren tüm yöntemleri,halkların özlemlerinin gerçekleşmesi-ni ancak geciktirebilir. Hiçbir zamandurduramaz. Çünkü halkların adalet, öz-gürlük ve ekmek talepleri haklıdır.

��Kitleleri devrimekazanmak, mevzi mevzikazanılabilecek bir savaştır

Peki, bir savaşın kazanılması içinhaklılık yeterli midir? Haklılık, en bü-yük güçtür ama yetmez. Kendiliğin-den gelişen ve doğru önderliği ol-mayan halk isyanları er ya da geç yol-larından saptırılır.

Devrimcinin görevi, haklılığı gücedönüştürüp, düşmanı yenmektir. Ye-nilmez güç, haklılığına inanan örgütlühalktır. Temel olarak, bir avuç iş-birlikçi, katil, işkenceci dışındaherkes örgütlenebilir.

Her insan, bir anlamda bir savaşalanıdır. İdeolojik mücadele alanıdır.Yukarıda özetlediğimiz baskılar vesaldırıların yaşandığı bir ortamdan ge-liyor insanlarımız. Onlarca çeşit çar-pıklıkla birlikte yaşıyorlar. İlgileri, öz-lemleri, korkuları, umutları kendigerçeklerine, halkımıza yabancı...

İdeolojik çarpıklıklardan kurtul-mak kolay değildir. Sürekli bir savaşgerektirir. En şiddetli ve kanlı savaş-

lar iç savaşlardır denir. Bunu ideolo-jik mücadeleye de uyarlayabiliriz.İnsanın kendi içinde yaşadığı savaş,en şiddetli savaştır. Böyle bir "iç sa-vaş" yaşamadan düzenin etkisindenkurtulmak mümkün değildir. Bu sa-vaş kaçınılmazdır, süreklidir, yeni-leştiricidir, devrimcileştiricidir.

İnsanların doğruyu görmesi, bir-çok sebepten dolayı zordur. Cesare-ti yoktur bazen, bazen yöntem bilmez,bazen ne istediğini bilmez.. Bir insa-nın kendi içinde yaşadığı "iç savaş"da haklıyla haksızın, mazlumla zali-min savaşıdır. O insanın içinde sürensavaş, devasa sınıflar savaşının bir de-vamından başka bir şey değildir. Biryerde mevzi savaşıdır bu.

Küçük gibi görünen bu mevzi sa-vaşı, sınıf savaşının kaderini belirle-yecek savaştır. Hasan Sabbah diyor ki,"Her insanı, ikna etmek için çabagösteriniz. Hiçbir insandan vazgeç-meyiniz. Unutmayın, belki de tera-zinin lehimize ağır basmasını sağ-layacak kişi odur."

Evet, her insanımıza savaşın gi-dişini lehimize çevirecek kişi gö-züyle bakmalıyız. Böyle bakmazsakhaklılığımızı güce dönüştüremeyiz.

Hiçbir insanımızı düşmana teslimetmeyeceğiz. Cesaretsizse cesaret ver-mek bizim görevimiz. Morali bozul-muşsa, inançsızlaşmaya başlamışsainancını tazelemek, moral vermek,yeniden eğitmek bizim görevimizdir.

��Haklılığımıza inanıyorsak,düzenden çekemeyeceğimizinsan yoktur

İnsanlara yaklaşımda on yıllara

uzanan birikime sahibiz. Birikimsonucunda şekillenen ilkelerimizvar. Diğer yandan ilkeli olmakmekanik olmak anlamına gelmez.Düşünmeden, şabloncu yaklaşmakanlamına gelmez. Hatta ilkeli ol-mak ile mekaniklik ve şablonculukbirbirini reddeder.

Bir savaşçı savaşacağı alanı nekadar iyi tanırsa zafer kazanma şan-sı o kadar fazladır. O halde ka-zanmak istediğimiz insanımızı iyitanıyacağız. Onun yaşantısına gi-

recek, zayıf ve güçlü yanlarını tanı-yıp "iç savaş"ında buna göre yolgöstereceğiz. Savaş ezberlerle kaza-nılamaz. İnsanımızı tanımalıyız.

Düzen öyle çarpık bilinçler yara-tıyor ki, insanların özlemlerini yokediyor. Özlemeyi, hedef koymayı vebunlar için mücadeleyi öğreteceğiz.Değersizlik hayatın her alanında yay-gın... Emek vermeyi, emek verdiğişeye değer vermeği öğreteceğiz.Umut etmeyi öğreteceğiz.

Bir insan hakkında önyargılı olmahakkımız yoktur. Önyargı, "iç sa-vaş"ta teslimiyettir.

Kimi zaman "bundan adam ol-maz" denir. Bu düşünce kimi zamandaha dolaylıdır, çünkü önyargınınteslimiyet olduğu bilinir. "Çok uğ-raştık olmadı” denilip işin içinden çı-kılır.

Önyargı kendini beğenmektir, po-pülizmdir. Biz "adam olduysak"herkes "adam olabilir" diye dü-şünmeliyiz. Ustalarımızın, şehitleri-mizin bize harcadıkları emeğin hak-kını vermektir insan dönüştürmek.Bize ne emekler harcandı, ne hatalaryaptık, nasıl sabırlı ve yol açıcı yak-laşıldı. Bu emektir. Bu emeğe bor-cumuzu biz de emek harcayarak,sonuç alarak ödemeliyiz.

��Kazanacağımızı bilmekkadar, kitleleri de bunainandırmak önemlidir

Devrimciler açısından ideolojikmücadele, yanlışların yerine doğrularıkoymaktır. Çarpıklıkların yerine bi-limselliği koymaktır. Umutsuzluğuumuda çevirmek, güçsüzlüğü güç

Zafer önce beyindekazanılır. Geleceği, kurtuluşu

neredeyse elle tutulur gibikafamızda somutlamalıyız.

Aynı somutluk ve netliği,kitlelere de yansıtmalıyız.

Halkımızın kafasında gelecekne kadar somutlanırsa onları

örgütleyip devrimekazandırmak da o kadar

mümkün hale gelir.

15 Mayıs2011

35

YürüyüşSayı: 268

Baş Eğmeyeceğiz! ‘Yola Gelmeyeceğiz’!

Page 36: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

Yürüyüş15 Mayıs2011

Sayı: 268

Mahir’in dediği gibi, bu yol, en-gebeli, dolambaçlı ve sarp... Heradımda yürüyüşümüzün önü kesil-mek istenir. Karşımıza ölümler, iş-kenceler, tutsaklıklar çıkarılır. Kar-şımıza yasaklar, statükolar, imkan-sızlıklar çıkar.

Doğrudur; çoğu kez yapacağı-mız işler için yeterince insan ol-maz... Doğrudur; çoğu kez yeterincemaddi imkan yoktur elimizdeki işi ya-pabilmek için... Doğrudur; yapaca-ğımız eyleme katılımda sınırlılıklarvardır... Doğrudur; insanlarımızınbir kısmı işlerini yaparken, üstün körüyapabilir, sızlanabilir, olmazlanabi-lir, geçiştirebilir... Sorumsuz davra-nanlar çıkar.

Evet, hep söylendiği gibi, kavga-nın içinde, yangınlar ortasında sına-nır devrimciliğimiz. Karşı karşıya ol-duğumuz yokluklar, sorunlar da bi-zim için birer sınavdır.

Bu sınav-dan geçmeninilk ve olmazsaolmaz koşulu,tüm bu zorluk-lar, sorunlar,imkansızlıklarkarşısında ke-sinlikle “şika-

yetçi” olmamaktır. Sızlanmama-maktır. Şikayet edip, sızlanıp “ol-mazcı”lığa savrulmamaktır.

Tüm sorunlar karşısında, birimizhepimiz, hepimiz birimiz için dü-şüncesiyle hareket etmek, şikayet et-mek yerine çözmenin şartlarındanbiridir. Her Cepheli nasıl ki, bu “bü-yük aile”nin bir ferdi olmanın onuruve gururunu yaşıyorsa, karşı karşıyakaldığı her soruna da benim soru-num, bizim büyük ailemizin soru-nu diye bakacaktır. Sorun da çözümde bizimdir.

Devrimci yaşamımızda hiçbir şeyhiçbir zaman, dört dörtlük olmaya-caktır. Koşullar hiçbir zaman “ek-siksiz, mükemmel ve ideal” olma-yacaktır. Hatalar, yanlışlar, eksik-ler, imkansızlıklar, yokluklar, ister is-temez olacaktır. Ki, hata yapmayandevrimcilik yapmıyor demektir.

Mesele hatalar, yanlışlar, eksikler,imkansızlıklar, yokluklar karşısındane yapacağız? Hiçbirinden şikayet et-meyeceğiz. Temel kural bu.

Cepheli, devrimci sorumluluklaele alındığında çözülmeyecek sorunolmadığını bilir. Sorunlar, hatalar, ya-pılmayanlar karşısında şikayet edendeğil, sorumluluk duyan ve çözümüretendir.

Şikayet etmek, kendini dışındagörmektir. Cepheli içindedir. Kendi-ni hiçbir şeyin dışında göremez, ken-dini her türlü sorunun, eksikliğin mer-kezine koyarak düşünmek zorundadır.

Olumlulukları kendine biçip, olum-suzlukların sorumluluğunu üstlen-memek Cepheli’nin tarzı olamaz. O,bu “büyük aile” adına ne varsa, gü-zellik de olsa hata da olsa, aynı so-rumlulukla kendinin olarak görür. Hersorunda "bizim sorunumuz" der.Düzeltecek olan da "biz"dir. Cephelişikayet etmez; gerektiğinde eleştirir.Ama eleştirmekle kalmaz. Cepheli,daha fazla emek ve daha fazla özve-riyle düzelten, tamamlayandır...

Cepheli her koşulda “Biz” diye-bilendir. “Biz” olanlar şikayet etmez,sorumluluk duyar, düzeltir.

Kendini Geliştirmeyen Düzeni Geliştirir

Cepheli şikayet etmez, düzeltir

yapmaktır. İdeolojik mücadele düzeninsanından yeni insanı yaratmaktır.

Burjuvazi, ideolojik saldırılarınınasıl her alanda, kesintisiz ve sürek-li yapıyorsa devrimciler de bu saldı-rılara sürekli cevap vermek, saldır-mak, mevziler kazanmak zorunda-dırlar. Hayat nasıl boşluk tanımıyor-sa, ideolojik mücadele de boşluk ta-nımaz.

Denilebilir ki, proleterya ideolo-jisine dayanmayan ve sürekli ideolojikmücadele vermeyen bir siyasi örgü-tün zafer şansı yoktur.

Her türden oportünizm, refor-mizm ve revizyonizm ideolojik mü-cadeleyi bir yük olarak görür. İdeo-lojik mücadelenin gerekliliği üzerinetonlarca söz eder ama bu mücadele-yi gerektiği gibi vermez. Dolayısıy-la burjuvazinin ideolojisinden sü-rekli etkilenir. Hep yeni keşiflerdebulunur. Dünyanın değiştiğinden, de-

ğişmek gerektiğinden, şablonlarlabakmamak gerektiğinden bahseder.Bunlardan bahsettiler mi, bilinme-li ki burjuvazinin bir özelliğini dev-rime yamamak istiyorlar.

Oportünizm ve reformizm oligar-şiye karşı net bir siyasi tavır alma-yarak ideolojik alanda da kendinizayıf düşürür. Gittikçe halka, devrimciideolojiye yabancılaşır. Oligarşininideolojik saldırıları karşısında güç-süzleşir. Sahip olduğu çarpıklıklarburjuva ideolojisine kapıları açar.

İdeolojik mücadele, yalın kılıçsavaşılan kanlı çatışmalar aralarındakılıcı bileylemek gibidir. İdeolojik ba-kış açısı, sürekli yenilenmeme köreltir.Kılıçlar bileylenmeden savaşın hak-kını vermek de zordur.

Görülüyor ki, mücadelenin ge-nel düzeyi ne olursa olsun, ideolojiksavaş şiddetinden bir şey kaybetmi-yor. Tam tersine, mücadelenin nis-

beten gerilediği koşullarda, ideolojikmücadele daha büyük bir önem ka-zanıyor.

Zafer önce beyinde kazanılır. Ge-leceği, kurtuluşu neredeyse elle tutulurgibi kafamızda somutlamalıyız. Aynısomutluk ve netliği, kitlelere de yan-sıtmalıyız. Halkımızın kafasında ge-lecek ne kadar somutlanırsa onları ör-gütleyip devrime kazandırmak da okadar mümkün hale gelir.

Kimseye "öbür dünyada cennet"vaat etmiyoruz. Birlik olursak, emek,sabır ve mücadeleyle "bu dünyadabir cennet" kurabiliriz diyoruz. İştebunu kendimizin ve halkımızın dü-şüncelerinde somutladıkça, yanlış-ların yerine doğruyu koydukça ye-nilmez bir güç olur; iktidarı alabile-cek bir güç olma noktasına ulaşırız.

Sevgili arkadaşlar, burada dersi-mizi noktalıyoruz. Haftaya görüş-mek üzere hoşçakalın.

İşkenceciler Diyor ki; ‘Bir Sizi Yola Getiremedik’36

Page 37: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

Okmeydanı’ndaki baskınlara iliş-kin CNN Türk televizyonundan 5 N1 K programının yapımcısı CüneytÖzdemir’in baskının olduğu gün yap-tığı 5 N 1 K programına Grup Yorumüyelerinden İnan Altın da katıldı.Programda Cüneyt Özdemir’in merakve şaşkınlıkla sorduğu bir soru vardıki, esasında bütün soruların cevabınıiçeriyordu.

Özdemir diyor ki; “Grup Yo-rum’a ne oldu? Bir şeyler değişiyor.Grup Yorum mu değişti, yoksa baş-ka bir şey mi? Siz nasıl yorumlu-yorsunuz bu durumu?(...) Müthiş birrakam. Bugüne kadar görülmüş birrakam değil. 55 bin, 150 bin, 30 bingörülmüş rakamlar değil.”

Hayır, Grup Yorum değişmedi.Grup Yorum kurulduğu günden berihalkın türkülerini söylüyor. Tam ak-sine, Grup Yorum 26 yıldır hiç de-ğişmedi. Kurulduğu günden berihep halkın içinde oldu.

Evet, 55 bin kişilik, 150 bin ki-şilik konserler boyutuyla bir ilk-tir ama Grup Yorum’un on bin-ler, yüz binler tarafından din-lenmesi yeni değildir. Oligar-şinin her türlü saldırılarına,yasaklarına, sansürüne rağ-men on binlerce Grup Yo-rum dinleyicisi bedellerödemeyi göze alarak din-lemişlerdir Grup Yo-

rum’u.

Grup Yorumhalkın sesidir

Bu söz, kuru bir slogan değildir.Altı boş bir söz değil.

Bir ülkemize bakın; bir Grup Yo-rum’un türkülerine.

Yorum’un türküleri zulmün, fa-şizmin tarihidir aynı zamanda. İş-kenceler, infazlar, katliamlar, gözal-tılar, hapislikler... En sıradan hakkı ta-lep ettikleri için insanlar coplanıyor.Linç saldırısına uğruyor. Yoksul hal-kın gecekondusu başına yıkılıyor.İşini isteyen işçi, örgütlenme hakkı-nı isteyen memur, oğulları öldürülenanalar... Halkın her kesiminden mil-yonlarca insanımız... Halkımızın ya-şamadığı zulüm mü var?

Bakın Yorum’un türkülerine: Tekbir tanesinin halkımızın sorunlarındanuzak olduğunu söyleyebilir misiniz?

Grup Yorum, ülkemizdeki ve tüm

dünyadaki ezilen halkların sesidir.Türküleri faşist devletin halkımıza,emperyalizmin dünya halklarına çek-tirdiği zulmü anlatıyor. Sömürüyüanlatıyor. Halkın açlığını, yoksullu-ğunu anlatıyor.

Grup Yorumumudun sesidir

Ve Grup Yorum’un türküleri sa-dece açlığı, yoksulluğu, zulmü an-latmıyor...

Grup Yorum’un türküleri halka,açlıktan, yoksulluktan, sömürüden,zulümden nasıl kurtulacağını göste-riyor. Grup Yorum’un türküleri sadecetürkü değildir. Grup Yorum’un kon-serleri asla ve asla “hoşça vakit ge-çirilen” konserler değildir.

Grup Yorum’un türküleri umut ta-şır dinleyene, çünkü umudu gösterirtürküleri. Coşku taşır dinleyenlere,çünkü Yorum’un türküleri halka ken-di gücünü gösterir. Faşizmin işken-cesi, terörü ne denli büyük olursa ol-sun yaymak istediği korkuya karşı öf-keyi, kini, direnci büyütür.

Grup Yorum’a bunun için saldırı-yorlar işte.

Oligarşi halka umutsuzluğu, ça-resizliği hakim kılmaya çalışıyor.

Grup Yorum; çare sizsiniz diyor,gücünüzü birleştirin diyor.

“Umut yeşerdi işte büyüyor di-

Binler, on binlere; on binler, yüz binlere dönüşüyor

Çünkü, Grup Yorumhalka gücünü gösteriyor! Umudun türkülerini söylüyor

İşte bütün tahammülsüzlük buna

Grup Yorum, devrimcibir geleneğin sesidir.

Grup Yorum, umudunsesidir.

Bu gelenek gelişerekyayılıyor.

Bu umut büyüyor.Değişen budur.Gelişen budur.

15 Mayıs2011

YürüyüşSayı: 268

Baş Eğmeyeceğiz! ‘Yola Gelmeyeceğiz’! 37

Page 38: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

renişte / davetliyiz güneşe /al yüreğini öfkeni kuşan dagel / kavga seni çağırıyor”diyor Grup Yorum.

Grup Yorum, zalimin zul-müne karşı türküleriyle hal-ka “Başına bir hal gelirsedağlara gel dağlara” diyor.

Grup yorum halka kendi gücünügöstererekbirleştiriyor

Evet bugün dünden farklıolarak konserlerine on binler,yüz binler katılıyorsa bu GrupYorum’un 26 yıllık onurlu ta-rihinin halktaki birikimidir.Ve iddia ediyoruz; Grup Yo-rum’un dinleyicisi, konserle-rine katılacak olan kitleninsayısı yüz binler değildir.

MİLYONLARDIR!

Grup Yorum’un türküleriTürk’ü, Kürt’ü, Arap’ı, Aze-ri’si, Çerkez’i, Gürcü’sü,Laz’ıyla, Rum’uyla, Erme-ni’siyle ... Alevisi, Sünnisiy-le... İşçisi , köylüsü, öğrencisi,yaşlısı, genciyle Anadolu’dayaşayan 73 milyon içindir.Sadece Anadolu halkları içinde değil, 6.5 milyar için tümdünya halkları içindir.

Grup Yorum, sadece tür-kü de söylemiyor. Halkın heralandaki mücadelesinin için-dedir. Halka kurtuluşununörgütlenmekte olduğunu dasöylüyor. Bunun mücadele-sini veriyor.

Ve Grup Yorum bütünbunları eğilmeden, bükül-meden asla çizgisinden ödünvermeden tam 26 yıldır ya-pıyor. Binler, on binlere; onbinler, yüz binlere bu gü-venle ulaşır. Milyonlara bugüvenle ulaşılacak.

Faşizmin korkusu bun-dandır. Saldırıları bunun için-dir.

(Cumhuriyet gazetesi yazarı ZeynepOral’ın 12 Mayıs tarihili köşe yazısısın-

dan kısaltılarak alınmıştır)

Allah’tan Korkmazlar,Türkülerden Korkarlar!Haberi duyduğum an çoook gerilere

gittim. Taa 1980’lerin ortalarındaydı.12 Eylül faşizminin, insanların, emekçi-

lerin, aydınların, hak arayanların, farklı olan-ların, düşüncelerini açıklayanların üzerindensilindir gibi geçtiği dönemde, bir avuç genç,müzik yapan benzerleri, yaşıtları arasındansıyrılmış, “Grup Yorum”u kurmuştu. 1985’ti.O sıralarda tanıdım onları. O korkunç sindi-rilmişliğin içinde özgürlüğe, direnişe öyle bü-yük bir açlık vardı ki, şarkıları, türküleri he-men kulaktan kulağa, ağızdan ağıza yayıldı.Onları gazete odamda ilk gördüğümde içim-den “Ama bunlar daha çocuk!” diye geçir-diğimi anımsıyorum. Dirençleri sonsuzdu vebirçok çevreye örnek oluşturuyordu. Kuru-luşlarından bir iki yıl sonra ilk plakları “Sıy-rılıp Gelen” yayımlandı…

O gün bugün müziklerini, baskıya, hak-sızlığa direnişle, sınıf bilinciyle, dillerin kar-deşliği ve demokratik mücadeleyle bütün-lediler. O gün bugün karşılaşmadıkları zu-lüm, işkence, yasaklama, baskı kalmadı.Ama bunların hiçbiri onları susturamadı.Şarkılarının, türkülerinin, kayıtlarının çoğalaçoğala yaygınlaşmasını önleyemedi.

O gün bugün grup elemanları değişti, il-keleri, mücadeleleri değişmedi.

Önceki gün kültür merkezlerine, evle-re yapılan baskınlarda… (Tanrım, ne kadarsıradanmış gibi yazılabiliyor şu bir öncekicümle… Farkında mısınız, artık nasıl da ka-nıksadık…) Yine gece yarılarından sonra, sa-baha karşı saatlerde… Yine çevik kuvvet des-tekli, kapılar yıkılarak, gaz bombaları atıla-rak… İçeridekileri peşinen, önceden kesin-likle suçlu, azılı suçlu ilan ederek… (olma-yacak… baştan cümleyi toparlamalıyım:)

Haber şöyleydi: Önceki gün kültür mer-kezlerine, evlere yapılan baskınlarda göz-altına alınan 36 kişinin üçü, Grup Yo-rum’un elemanlarıydı… Gerekçe: “YasadışıDHKP-C örgütüyle bağlantı…”

Avukatlar, insan hakları dernekleri, bü-tün bu baskılara “artık yeter!” diyenlere göreise asıl gerekçe Grup Yorum’un son kon-serlerinde 100 bin kişiyi bir araya toplamışolmalarıydı… Tamam… İşin adını koyalım:Korkuyorlar! (...)

Müzisyenler de cezaevindeCÜNEYT ÖZDEMİR

11/05/2011

Daha geçen ay İstanbul'un göbeğinde50.000 kişiye konser veren grubun üy-eleri illegal sol örgüt üyesi oluverdi. Grup Yorum’un üç üyesi, İdil KültürMerkezi’ne gece saat 03.00’teki baskın-la gözaltına alındı. Mesleğe 20 yılönce başladım, 32. Gün’de yaptığım ilkhaberlerden biri Grup Yorum’la ilgi-liydi. İleri demokrasi dün kültür merkezibastı. İstanbul’un ortasındaki İdil KültürMerkezi’ne gece 03.00’te düzenlenenbaskında polis kapıları kırmış; 6’sıdernek çalışanı, 3’ü Grup Yorum üy-esi 9 kişiyi derdest edip almış,götürmüş. Neden olarak illegal solörgüt üyesi oldukları gösteriliyor.Baskın sonrasında grubun bateristiİnan Altın; “Tutuklanan Grup Yorumüyeleri çekirdek kadromuzun eleman-larıydı. Ali Aracı flüt, Ali Papur klavyeve Caner Bozkurt da bağlama çalıyor.Bu üç ismin hangi nedenle alındıklarınıbilmiyoruz” diyordu. Üstelik gelecekhafta ODTÜ’de 30.000 kişiye verecekkonserleri varmış. Mesleğe 20 yıl öncebaşladığımda 32. Gün’de ilk yaptığımhaberlerden biri Grup Yorum’la ilgi-liydi. Konya’da DGM’de örgüt üyesioldukları iddiasıyla yargılanıyorlardı.Aradan geçti 20 yıl, değişen hiçbir şeyyok. Gazeteciler tutuklu, yetmezmişgibi aralarına üç de müzisyen katılmaküzere. Daha geçen ay İstanbul’un gö-beğinde 50.000 kişiye konser veren gru-bun üyeleri illegal sol örgüt üyesi olu-verdi. Bu nasıl bir gizli terör örgütü iseüyeleri konsere katılmayı bırakın sah-neye çıkıp klavye, bağlama, flüt çalıy-or! Dün Milliyet gazetesinde NurayMert’in Türkiye ile ilgili hayli karam-sar ‘Bu noktaya nasıl geldik?’ yazısınıokuduktan sonra oturup “HaksızsınNuray, Türkiye’de iyi şeyler de oluy-or” diye bir yazı döşenmeye kararvermiştim. Grup Yorum’un 3 müzisy-eninin başına gelenlerden sonra vaz-geçtim. Gazetecilerden sonra muhalifmüzisyenler de cezaevine gönderilirsegerçekten eserinizle gurur duyabilirsi-niz. Nuray ne dese az!

Yürüyüş15 Mayıs2011

Sayı: 268

İşkenceciler Diyor ki; ‘Bir Sizi Yola Getiremedik’38

Page 39: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

Okmeydanı’nda devrimci kurum-lara ve evlere yapılan baskınlar ey-lemlerle protesto edildi. Baskının ya-şandığı 10 Mayıs günü 200 kişinin ka-tıldığı yürüyüşte; ''Baskınlar Bizi Yıl-dıramaz'', ''Baskılar, Gözaltılar biziyıldıramaz, Komploları Boşa Çıkar-tacağız'', ''Bağımsız Türkiye Düşü-müzü Büyütmemizi, 1 Mayıslar’daAlanları Yüz binlerle DoldurmamızıEngelleyemeyeceksiniz'' pankartlarıtaşındı. İdil Kültür Merkez'nin karşı-sındaki sağlık ocağından başlayanyürüyüşte, basılan Gençlik Federas-yonu, Okmeydanı Özgürlükler Derneğive İdil Kültür Merkezi'nin önlerindengeçilerek sağlık ocağının önüne tekrargelindi. Burada bir açıklama okundu.Yürüyüş boyunca halka seslenilerekyapılan baskınların devrimci müca-deleyi yok etmek için yapıldığı, fakatbunu başaramayacakları belirtilerekhalkın devrimci saflarda yer alması ge-rektiğini belirtildi. Eyleme BDP, ÖDP,Halkevleri ve ESP destek verdi...

Basın açıklamasının sonunda GrupYorum elemanı Cihan Keşkek şunla-rı söyledi: “İdil Kültür Merkezi'ne ya-pılan baskında gözaltına alınanların sa-dece Grup Yorum elemanları değil,aynı zamanda bağlamasıdır, enstrü-manlarıdır. Derneğe yapılan baskındaalınanlar sadece dernek çalışanlarıdeğil, aynı zamanda yozlaşmaya kar-şı mücadele edenlerdir. Gençlik Fe-derasyonu'ndan alınanlar sadece fe-derasyon çalışanları değil aynı za-manda parasız eğitim istiyoruz kam-panyasının el ilanlarıdır.” Eylem GrupYorum marşlarıyla sonlandırıldı.

10 Mayıs akşamı 20:00’de İdil

Kültür Merkezi’nde bir araya gelenaydın-sanatçılar, İdil Kültür merkeziçalışanları ve Halk Cepheliler SibelYalçın Parkı’na doğru yürüyüşe geç-tiler. “Devrimci Sanat Engellene-mez” sloganlarıyla Sibel Yalçın Par-kı’na gelen devrimci sanatçılara par-kın giriş yönünden “Yaşasın DevrimciDayanışma, Mahir Hüseyin UlaşKurtuluşa Kadar Savaş, Yaşasın Dev-Genç Yaşasın Dev-Gençliler, Tür-küler Susmaz Halaylar Sürer” slo-ganları atarak Okmeydanı Haklar veÖzgürlükler Derneği önünde toplanıpyine Sibel Yalçın Parkı’na ilerleyenyüzlerce insan katıldı.

Baskınlar EylemlerleProtesto Edildi

Kocaeli: Kocaeli Gençlik Derne-ği 10 Mayıs günü İnsan Hakları Par-kı’nda yaptıkları eylemle baskınlarıprotesto ettiler. Eylemde okunan açık-lamada baskınların hukuksuz olduğusöylendi ve gözaltıların serbest bıra-kılması istendi. Eyleme 28 kişi katıldı.

Antalya: 10 Mayıs günü İstanbulOkmeydanı’nda İdil Kültür Merkezi,Gençlik Federasyonu ve OkmeydanıHaklar ve Özgürlükler Derneği’ne ya-pılan baskın ve 46 gözaltı AntalyaHalk Cephesi tarafından yapılan ey-lemle protesto edildi. 10 Mayıs günüDönerciler Çarşısı Karşısı’nda top-lanıldıktan sonra sloganlarla AttalosHeykeli’nin olduğu meydanına kadaryürüyüş yapılan eyleme Halkevleri veÖDP de destek verdi. “Baskılar Göz-altılar Tutuklamalar Bizi Yıldıramaz,Gözaltılar Serbest Bırakılsın, Kah-

rolsun Faşizm Yaşasın Mücadele-miz” sloganlarının atıldığı eylemdeyaşanan baskınlar ve hukuksuzluklaranlatıldı. Açıklamanın ardından Umu-dun Türküsü Müzik Grubu, Çavbel-la, Gündoğdu, Haklıyız Kazanacağızmarşlarını söyledi.

Ankara: 10 Mayıs günü YükselCaddesi'nde bir araya gelen HalkCepheliler “Baskılar, Gözaltılar, Tu-tuklamalar Bizi Yıldıramaz” yazanpankartı açtılar.

“Baskılar Bizi Yıldıramaz, Tür-küler Susmaz Halaylar Sürer, Göz-altılar Serbest Bırakılsın” yazan dö-vizlerin taşındığı eylemde SemihaEyilik tarafından açıklama okundu.

Açıklamanın ardından oturma ey-lemi yapıldı.

Oturma eyleminde konuşan sanat-çı Mehmet Özer, baskıların devrimci-leri yıldıramayacağını söyledi. Konuş-masından sonra da kavga ve direniş şi-irlerinden oluşan kısa bir dinleti yaptı.

Mehmet Özer'den sonra ÇHD Ge-nel Başkanı Av. Selçuk Kozağaçlı sözaldı. Kozağaçlı, yapılan baskınlarınhukuksuz ve gayri meşru olduğunubelirtti. Yarım saat süren oturma ey-lemi marşlarla sona erdi.

Eyleme KESK Genel Merkezi,EHP, ÇHD, Özgürlükçü Gençlik,ESP, BES, Alınteri, SES, Eğitim-Sen, Tüm Bel-Sen'in de destek verdiğieyleme 150 kişi katıldı.

Adana: Halk Cepheliler 10 Ma-yıs’ta İstanbul Okmeydanı’nda yapı-lan baskınları protesto etmek içinİnönü Parkı’nda “Gözaltılar, Tutuk-lamalar, Baskılar Bizi YıldıramazGözaltılar Serbest Bırakılsın” pan-kartıyla eylem yaptılar.

Halk Cephesi adına açıklamayıokuyan Güzin Tolga baskınlarla göz-altılarla devrimcileri sindiremeye-ceklerini söyleyerek gözaltıların ser-best bırakılmasını istedi. Eyleme Mü-cadele Birliği ve DHF destek verdi.

Edirne: 10 Mayıs günü Edir-ne’de Dev-Genç’liler İstanbul’dakibaskınlar için bir eylem yaptılar. Ey-lemde baskı,gözaltı ve işkencelerindevrimcileri sindiremeyeceği belir-

Okmeydanı’nda Baskınlar Protesto Edildi

15 Mayıs2011

YürüyüşSayı: 268

Baş Eğmeyeceğiz! ‘Yola Gelmeyeceğiz’! 39

Page 40: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

tildi. “Kahrolsun Faşizm YaşasınMücadelemiz, Katil ABD İşbirlikçiAKP” sloganlarının atıldığı eylemdegözaltıların serbest bırakılması istendi.

Malatya: Okmeydanı’nda 10 Ma-yıs günü evlere ve derneklere yapılanoperasyon sonucu 46 kişinin gözal-tına alınmasını protesto etmek içinMalatya’da bir yürüyüş yapıldı. Ke-mal Özalper İlköğretim Okulu önün-den Emeksiz Meydanı’na kadar de-vam etti. Yürüyüş boyunca “Gözal-tılar, Tutuklamalar, Baskılar BiziYıldıramaz; Kahrolsun Faşizm Ya-şasın Mücadelemiz; Halkız HaklıyızKazanacağız; Türküler Susmaz Ha-laylar Sürer” sloganları atılırken“Baskılar Gözaltılar Bizi Yıldıra-maz-Halk Cephesi” yazılı ozalit ta-şındı. Yürüyüş esnasında polis ya-kından kamera kaydı yaparak ortamıterörize etmeyi denedi ancak HalkCepheliler’in müdahalesiyle başarı-lı olamadı. Yürüyüş emeksiz mey-danında yapılan basın açıklamasının

ardından Grup Harman’ın “HaklıyızKazanacağız” marşını söylemesiylesona erdi. Eyleme DHF, PARTİ-ZAN, BDP, TKP de destek verdi.

Dersim: 11 Mayıs günü SanatSokağı’ndan Yeraltı Çarşısı üzerine yü-rüyen Halk Cepheliler “Baskılar BiziYıldıramaz” yazılı pankart taşıdılar.

Eylem boyunca “Baskılar BiziYıldıramaz, Kahrolsun Faşizm Ya-şasın Mücadelemiz, Gözaltılar SerbestBırakılsın” sloganları atıldı. DHF,Partizan, BDP, ESP’nin destek verdiğieylem sloganlarla, alkış ve zılgıtlar-la sona erdi.

Baskınlar açıklamalarlaprotesto edildi

Kamu Emekçileri Cephesiyaptığıyazılı açıklama ile yapılan baskınla-rın hukuksuzluk olduğunu belirtti.

Samsun Halk Cephesi yaptığıaçıklama ile gözaltıların serbest bı-rakılmasını istedi.

Nurtepe’de 1 Mayıs öncesi baş-layan ve günlerdir devam eden göz-altı ve tutuklama terörünü protestoetmek için Malatya’da yürüyüş vebasın açıklaması yapıldı.

Paşaköşkü Kemal Özalper İlko-kulu önünde başlayan ve YeşilyurtCaddesi boyunca devam eden yü-rüyüşte “Gözaltılar, Baskılar BiziYıldıramaz” pankartı taşınırken sıksık “Baskılar Bizi Yıldıramaz,Hal-kız Haklıyız Kazanacağız, Kahrol-sun Faşizm Yaşasın Mücadelemiz,Baskılar Gözaltılar TutuklamalarBizi Yıldıramaz” sloganları atıldı.

25 kişiyle başlayan eylem mahal-lelinin katılımıyla 40 kişiye ulaştı.

Yıkımlar ve yıkımlara karşı mü-cadele akla ilk geldiğinde yıkımla-ra karşı mücadelenin hep yoksulhalkın sorunu olduğu düşünülür.

O nedenle evini gücünün son sı-nırını zorlayarak yeri geldiğinde ken-dini yerden yere atarak, dozerlerinönüne yatarak korumaya çalışan ka-dın ve erkekler yalnız bırakılır.

Yoksul evlerin çatılarına, duvar-larına inen her kepçe darbesi, o kep-çelerin yoksulların evlerini başları-na yıktığı görülmeyerek, yoksul halkyıkımlar karşısında tek başına bıra-kılır.

Bin bir emek ve boğazından ke-serek biriktirdikleri paralar ile yap-tıkları 2 odadan ibaret evleri yıkı-larak sokağa atılan, atılacak olanmilyonlarca kadını, erkeği, çocuğusokakta kaderine terk etmek duyar-

sızlığıdır söz konusu olan.

Ne işsizlik tek başına işsiz bıra-kılan yüz binlerin, ne eğitim, eğiti-me verecek parası olmadığı içinokula gidemeyen milyonların, neevleri yıkılması tek başına ortada bı-rakılan milyonlarca yoksulun tek ba-şına sorunudur.

Biz halkız... Barınma sorunu da,yıkımlar da, eğitim sorunu da, sağ-lık sorunu da, işsizlik de hepimizinsorunudur aynı zamanda.

Yıkımlara karşı mücadele o ne-denle tek başına yoksul halkın soru-nu değildir. Herkesin, hepimizin,tüm halkın sorunudur. Bizlerin ba-şımızı sokacak evimizin olması busorunun bizi ilgilendirmediği anla-mına gelmemelidir.

Yıkımlara karşı mücadele, mü-hendislerden, zabıtalara, işçilerden

kamu emekçilerine, üniversite öğ-rencilerinden doktorlara kadar hemenherkesi ilgilendirmelidir.

Yıkımlara karşı mücadele aynı za-manda DİSK’in de, KESK’in de,mühendis odalarının da, barolarında öncelikli görevidir. Halktan yanaherkes yıkımlara karşı mücadeleiçinde yer almalıdır.

Yıkımlara karşı mücadele aynı za-manda ellerinde sopaları, kalkanla-rı ile yoksul halkın evlerini yıkmayagelen zabıtaların da öncelikli soru-nudur.

İşçiler, kamu emekçileri, mü-hendisler, doktorlar, hemşireler,zabıtalar ve tüm halkımız!

Yoksulların evleri dozerlerin kep-çelerinin altında ezilirken, yıkımlarkarşısında sessiz kalamayız! Yok-sulları tek başına bırakmak, yıkımsaldırılarının daha çok yoksulu evsizbırakması demektir...

Yıkımlara karşı yoksulların ya-nında yer almalı, direnişlerini bü-yütmeliyiz! Yıkımlara karşı hepi-miz barikat olmalıyız!

Yıkımlara karşı mücadeletüm halkın sorunudur!

Malatya’da, Nurtepe’deki Baskınlar Protesto Edildi

40

Yürüyüş15 Mayıs2011

Sayı: 268

İşkenceciler Diyor ki; ‘Bir Sizi Yola Getiremedik’

Page 41: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

6223 sayılı Kamu Hizmetlerinin Düzenli, Etkin ve Ve-rimli Bir Şekilde Yürütülmesini Sağlamak Üzere KamuKurum ve Kuruluşlarının Teşkilat, Görev ve Yetkileri İleKamu Görevlilerine İlişkin Konularda Yetki Kanunu, 6 Ni-san 2011’de, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilerekCumhurbaşkanı’nın onayına sunuldu.

AKP iktidarı bu yetki kanununu halka ve emekçilereyönelik saldırılarını sürdürmek ve emperyalist tekellereverdiği sözleri daha iyi yerine getirmek için çıkardı.

AKP’nin, emekçilerin hak gasplarına yönelik yasala-rı TBMM gündeminden geçirmesi hiç de zor değilken ne-den bu kanunun çıkarılması ve tüm değişiklikler için Ba-kanlar Kurulu’na yetki verilmesi yolu tercih edilmiştir?Bu konunun üzerinde durmak gerekir. Birinci olarak, hal-kın bilgisine sunmadan, gizlice pekçok yasal düzenlemeyapmak ve düzenlemeleri yaptıktan sonra halka bildirmekleöncesindeki tepkileri engellemek amaçlanıyor. İkinci ola-rak ise kamunun tasfiyesi sürecini bir bütün halinde ta-mamlayamadığından kısa ve çabuk yoldan düzenleme yap-ma yetkisine sahip olmak.

Kısaca; AKP, devlet ile AKP’yi eşitlemekte ve faşist ni-teliğini açıkça ortaya koymaktadır. Emperyalistler, yerli iş-birlikçileri, burjuvazi açısından bu kanun, karlılık oranı yük-sek hizmetlerin piyasaya açılma çalışmalarının sonlandı-rılması ve sermayelerin büyütülmesi anlamına gelmektedir.

Eşit, nitelikli, ücretsiz hizmet alması gereken emekçileraçısından ise, işsizlik, yoksulluk, açlık ve sefaletin bü-yüyeceği, devletin sunması gereken hizmetlerin parası ol-mayanlar tarafından kullanılamayacağı, eğitim/sağlık/sos-yal güvenlik gibi hakların budanacağı, iş güvencesinin or-tadan kaldırıldığı, esnek ve kuralsız piyasa kurallarının ge-çerli olduğu bir gelecekle karşı karşıya kalmak demektir.

Bakanlar Kurulu’na, kanun hükmünde kararname çı-karma yetkisi vermek anayasada düzenlenmiş olmakla bir-likte AKP, kanunu anayasal düzenlemede yer alan ölçütleride yok sayarak TBMM’nden geçirmiş ve tüm yetkileri te-kelinde toplamıştır.

Yetki Kanunu’nun amacı 1. maddesinde; “kamu hiz-metlerinin düzenli, süratli, etkin, verimli ve ekonomik birşekilde yürütülmesini sağlamak üzere; kamu hizmetleri-nin bakanlıklar arasındaki dağılımının yeniden belirlen-mesi ve kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen me-murlar, işçiler, sözleşmeli personel ile diğer kamu gö-revlilerinin çalışmalarında etkinliği artırmak üzere, bun-ların atanma, nakil, görevlendirilme, seçilme, terfi, yük-selme, görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul veesaslarına ilişkin konularda düzenlemelerde bulunması içinBakanlar Kurulu’na kanun hükmünde kararname çıkar-ma yetkisi vermektir.” olarak tanımlanmıştır.

Kanunun en çarpıcı bendleri ise;

• Kamu hizmetlerinin verimli, süratli ve etkin bir şe-kilde yürütülmesini, ülkenin ekonomik ve sosyal durumunudikkate alarak hizmetin özelliği ve gereklerine uygun dü-zenlemeler yapılmasını,

• Kamu hizmetlerinde iş bölümü ve koordinasyonunsağlanmasını, benzer hizmetlerin tek kuruluş veya birimtarafından yürütülmesini ve kaynak kullanımında israfınönlenmesini, teşkilatların, hizmetlerin özelliğinden kay-naklanan zorunlu farklılıklar saklı kalmak kaydıyla, hi-yerarşik bağlılık ve ünvan standardizasyonu sağlanacakşekilde düzenlenmesini, zorunlu olmadıkça yeni birim ku-rulmamasını, kadro ihdasında azami tasarrufa riayet edil-mesini,

• Kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen me-murlar, işçiler, sözleşmeli personel ile diğer kamu gö-revlilerinin atanma, nakil, görevlendirilme, seçilme, ter-fi, yükselme, görevden alınma ve emekliye sevk edilmeusul ve esaslarına ilişkin olarak;

1) Yürütülen hizmetin, özelliklerini de dikkate alacakşekilde çağdaş kamu yönetimi anlayışına uygun bir şekildegeliştirilmesini,

2) Kamu kurum ve kuruluşları tarafından yürütülen hiz-metlerin, özelliğinden kaynaklanan zorunlu farklılıklar sak-lı kalmak kaydıyla, standardizasyon sağlanacak şekilde dü-zenlenmesi, şeklinde belirlenmiştir.

•Kanun kapsamında Bakanlar Kurulu Kararı ile her-hangi bir bakanlığın teşkilat yapısı, kadro sayıları, yürüttüğühizmet alanı değiştirilebilecek, bakanlıklar birleştirilebi-lecek veya yeni bakanlıklar kurulabilecektir.

Kamu emekçileri açısından ise tasfiye süreci, işten atıl-malar, sürgünler, kurum değişiklikleri, piyasa koşulları-na göre performans esasları dahilinde esnek ve kuralsızçalıştırılma, iş ve işyeri tanımının ortadan kaldırılması,emekliye sevk edilmesi gibi pek çok hak kaybı getirecektir.

Emekçiler olarak üzerimize düşen; işimizin iş yerimizintasfiyesine, özlük ve sosyal haklarımızın gaspına, per-formansa göre ücretlendirmeye, baskıya, iş güvencemi-zin ve sosyal güvenlik hakkımızın ortadan kaldırılması-na karşı mücadele etmek, örgütlenmek ve tüm bu saldı-rılara karşı direnişe geçmektir.

Kazanılmış haklarımızı ortadan kaldırılmasına, açlıkve sefalete, işsizliğe, çocuklarımızın geleceğinin elindenalınmasına neden olacak faşist düzenlemelere karşı meş-ru gücümüzü fiili şekilde hayata geçirmek ve mücadeleetmek için örgütlenmemiz gerekmektedir.

Fiili ve meşru direnişlerimizle, durduramayacağımızyasa, uygulanmasına engel olamayacağımız düzenlemeyoktur. İnançla ve kararlılıkla sürdüreceğimiz bir müca-dele hattı faşizme ve AKP’ye geri adım attıracaktır.

AKP’nin YETKİ KANUNU

Devrimci MemurHareketi

15 Mayıs2011

41

YürüyüşSayı: 268

Baş Eğmeyeceğiz! ‘Yola Gelmeyeceğiz’!

Page 42: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

Ülkemizi bir yandan emperyalisttekellere talan ettirirken, diğer yandanda yoksul halkın evlerini yıkacakolan AKP iktidarı “yeni projelerle”yıkımların alt yapısını da oluşturma-ya çalışıyor.

Neden kurultay düzenliyorlar?

Yıkımlar ve yıkımlara karşı müca-delenin tartışıldığı, yıkımlara karşımücadelenin örgütlendiği bir dönem-de halkın mühendisleri, mimar veşehir plancıları da İstanbul’da 28-29Mayıs 2011’de YIKIMLARA KAR-ŞI MÜCADELE KURULTAYIdüzenliyor.

Kurultayı düzenlerken, şu gerçe-ğe dikkat çekiyorlar;

“12 Haziran 2011 seçimlerin-den sonra İstanbul’da 1 milyon evinyıkılacağını, daha şimdidenAnkara’da 7 bölgenin BakanlarKurulu kararıyla “Kentsel Dönüşümve Gelişim Alanı” ilan edildiğini;Eskişehir'de 11 ayrı bölgede toplam2 milyon 500 bin metrekarelik biralanın “Kentsel Dönüşüm Bölgesi”olarak belirlendiğini duymayanı-mız kalmadı!...”

“Kentsel Dönüşüm” adı altında oli-garşinin yoksul halka saldırılarının etekemiğe büründüğü koşullarda, düzen-lenen kurultay aynı zamanda yıkımla-ra karşı halkın her kesiminin mücade-le etmesi açısından da önemlidir.

Oligarşinin, yıkımlarda mühen-

dislerden mimarlara, şehir plancıla-rına, zabıtalara kadar halkın yanındayer alması gereken kesimleri halkakarşı kullanmaya çalıştığı bir ger-çektir.

Bu kurultay aynı zamanda,mühendis, mimar ve şehir plancıla-rının yıkımlara karşı kimin yanındayer alması gerektiğini de ortaya koy-muştur. Bu kurultay aynı zamandatüm mühendislere, tüm mimarlara,tüm şehir plancılarına, tüm zabıtala-

ra, tüm halka bir çağrıdır.

Nitekim, kurultayı düzenleyenhalkın mühendisleri, mimarları, şehirplancıları, yıkımlar karşısında şunla-rı belirtiyor:

“Bu nedenle, kentimizi, mahal-lemizi ve sokağımızı yaşanabilirkılacak tek anlayış; kentte yaşayanbizlerin karar mekanizmalarına katı-

larak, sosyal, kültürel ve ekonomikkoşullarımızın iyileştirilmesini temelalan ‘YERİNDE İYİLEŞTİRMEVE YENİLEME’dir.”

Halkın evlerini yıkmanın çözümolmadığını, yıkımlara karşı çıkılma-sını savunan halkın mühendisleri,mimarları, şehir plancıları, çözümün“yerinde iyileştirme” den, kondu-ların ıslah edilmesinden geçtiğinisavunmaktadırlar. Aynı zamandayıkımlara karşı bir alternatiftir, yerin-de ıslah politikası.

Kurultay neyi tartışacak28 Mayıs’ta saat 10.00’da açılış

konuşmaları ile başlayacak kurultayiki gün sürecek.

Ülkemizde ve dünyada KentselDönüşüm politikalarının, KentselDönüşüm adı altında sürdürülen poli-tikanın değişik yanları ile tartışılaca-ğı paneller yapılacak.

Yıkım saldırılarını yaşayan yoksulhalkın oturduğu tüm mahallelerinkonuşulacağı, tebliğlerin sunulacağıbölümlerle birlikte, serbest kürsü dekurulacak.

Artı İVME’nin tebliğleri, konuş-macıları ile katılacağı kurultaydayoksul halkın temel sorunu olanbarınma sorunu tartışılacak bir yanıy-la da. Kurultay, yıkımlara karşı müca-deleye bir katkı sunacaktır.

Kurultay, önerge oylamaları veson konuşmaların yapılması ile bir-likte bitirilecek.

Halkın Mühendislerinden, Mimar ve Şehir Plancılarından

ÇAĞRI!28-29 Mayıs 2011 tarih-

leri arasında yapacağımız; YIKIMLARA KARŞI

MÜCADELEKURULTAYI’ında sizleri

de aramızda görmek;düşünce ve önerilerinizden

güç almak istiyoruz.

Artı İVME

YIKIMLARA KARŞI MÜCADELE KURULTAYI

“Biz mühendis, mimar ve şehir plancısı olarak“Kentsel Dönüşüm” uygulaması adı altındaki

yıkımların ve saldırıların içinde yer almayacağız!...Ve biz, halkın mühendisi, mimarı ve şehir plancısı

olarak yıkımlara karşı sürdürülecek mücadeleninyanında olacağımızı ilan ediyoruz.”

42

Yürüyüş15 Mayıs2011

Sayı: 268

İşkenceciler Diyor ki; ‘Bir Sizi Yola Getiremedik’

Page 43: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

AKP ve Tayyip Erdoğan, genel se-çimler öncesi İstanbul’a ilişkin, “pro-jelerini” açıklıyor birbiri peşi sıra.Yeni bir boğaz köprüsünden “Kanalİstanbul”a, gökdelenlerden yeni“iki şehre” kadar birçok “proje”var sırada.

Bunların “halka hizmette ustalıkdöneminin” sonuçları olduğunu söy-lüyor. Olup, olmayacağı, ne kadarınınyapılıp yapılmayacağının bile belli ol-madığı bu “projelerin” aç gözlü te-kelleri doyurmak için yapıldığınıhalktan gizlemeye çalışıyor.

Yaptıkları “projeleri” halkın ih-tiyaçlarını, halkın önceliklerini, hal-kın yaşam koşullarını hesaba katarakyapmıyorlar. Bunları halk değil, açgözlü, kan emici tekeller istiyor.

Kanal’ın adını koydukları İstan-bul’u, (kanalı değil) satışa çıkardıAKP. Tüm bu “proje” yalanları ileve süslü sözlerle İstanbul’un yağma-sı gizlenmeye çalışılıyor.

AKP açıktan emperyalist tekelle-re İstanbul’u pazarlıyor, yağmalatıyor!AKP’nin yeni yağma ve talanı “Ka-nal İstanbul” adı altında sürdürülü-yor. Yağma ve talan büyüktür.

AKP’nin yağma ve talanda sınırtanımadığının bir başka örneğidir“Kanal İstanbul” projesi. Şimdi-den işbirlikçi tekeller bu yağmadanpay almak için sıraya girmiştir.

“Lüksün merkezi” İstanbul “İstanbul çoktan lüksün merke-

zi oldu, global marka için de enge-liniz yok” diyordu, Alman emperya-list tekeli Hugo Boss’un yöneticisi.

“Lüksün merkezi” demek yağmanın,talanın merkezi olmak demekti. Te-kellerin büyük bir iştahla İstanbul’uyağmaya girişmeleriydi.

“Zenginlerin emlakçısı” olarakaçıklanan, 42 ülkede 530 ofisi bulu-nan Sotheby's isimli emperyalist te-kel, işbirlikçi Hitay Holding ile ül-kemizde ilk ofisini açtı.

Bunlar boşuna gelmiyor, hiç ne-densiz şube açmıyorlar. Sotheby's’insözcüleri, “Yılda 1 milyar dolarlık sa-tış gerçekleştireceğiz” diyordu

2010 yılında Türkiye'de lüks tü-ketime 14 milyar dolar harcandığı-nı söyleyen işbirlikçi Hitay Holdingpatronu Emin Hitay: “İstanbul'da ko-nut projelerinin yüzde 15'i lüks ko-nutlardan oluşuyor. Lüks konutla-rın metrekare fiyatları 4-5 bin dolarile 20-25 bin dolar arasında değişi-yor. Bu fiyatlar, özellikle İstan-bul'un bazı bölgelerinde Londra,Paris, New York fiyatlarını yakala-mış durumda'' (Bugün, 28 Aralık2010) diyordu.

Açıklamalar, İstanbul’un nasıl bü-yük bir pazar olduğunu, milyar do-larların nasıl kolayca kazanıldığınıgösteriyor. Tekeller o nedenle İstan-bul’u seçiyor.

AKP bunlarla yetinmeyerek, şim-

di kanalları,3. boğazköprüsünü,gökdelenle-ri devreyesokuyor. Te-

kellerin iştahını kabartacak yeni “pro-je”ler sunuyor.

İnşaat sektörü revaçta“Türkiye Müteahhitler Birliği Baş-

kanı Erdal Eren, sektörün yılın ilk 9ayında yüzde 18'in üzerinde büyümesağladığına...” (Akşam, 1 Ocak 2010)değiniyordu.

Ağaoğlu, Kuzu, Taşyapı, Var-yap, Çalık, Zorlu, Albayrak gibi iş-birlikçi asalakların tabelaları vurgu-nun olduğu her yerde artık.

“Turkiye İnşaat MalzemeleriSektör Görunumu, 2011” başlığıy-la açıklanan raporda:

- İnşaat sektörü 2014'e kadar Av-rupa'nın 6 katı buyuyecek.

- Dunyada 2014 yılına kadar in-şaat sektöründe vurgun ve talan pro-jelerinin revaçta olduğu ulkelerin ba-şında yıllık yuzde 8,5'lik buyumetahmini ile Turkiye geliyor.

İnşaat Malzemesi SanayicileriDerneği (İMSAD) şöyle diyordu:

“İMSAD olarak Cumhuriyet'in100. yılında Türkiye'ye 3 tane 100 he-diye edeceğiz... 100 milyar dolaryurt dışı müteahhitlik geliri, 100 mil-yar dolarlık iç pazar büyüklüğü ve100 milyar dolar inşaat malzemele-ri ihracat yapmak hedefimiz."

“300 milyar dolar” lık vurgunlarlaartık yetinmiyor tekeller. AKP’dendaha fazlasını istiyorlar. AKP ise dahafazlasını verme konusunda bir kez ol-sun tereddüt etmiş değildir.

AKP yağmayı sürdürürken, halkave devrimcilere bunun için saldırıyor,sindirmeye çalışıyor.

Lüksün Merkezi!2010’un Nisan ayı itiba-

rıyla alışveriş merkezlerininsayısı 225’e yükselmişti. İs-tanbul’da sadece 2009 yılın-da 5 alışveriş merkezi açıldı.

Kanallar, köprüler, villalar, gökdelenler... Her şey tekeller için!

15 Mayıs2011

YürüyüşSayı: 268

Baş Eğmeyeceğiz! ‘Yola Gelmeyeceğiz’! 43

Page 44: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

“Böyle ölür bizimkiler” diyor Ulaş’a ağıt türküsün-de. Ölüşümüz de, gülüşümüz de bize hastır.

Bizimkilerin sesi geliyor binanın içinden.

Slogan atıyorlar:

“Baskılar Bizi Yıldıramaz!” Meydan okuyorlar dışar-daki katil sürülerine...

Marş söylüyorlar:

“Doğrulup gürledik Nisan Direnişi’nde

Kavganın izindeyiz

Özgür bir gelecek müjdecisi yükselen sesimiz

Bizler gençliğiz savaşıyoruz oligarşiye karşı

Savaşacağız halkla birlikte kurtuluşa kadar”

***

Gecenin bir yarısı... Yine AKP’nin yüzlerce polisi yok-sul halkın yaşadığı mahallelerden birini kuşatıyor. 10Mayıs gece yarısı İstanbul Okmeydanı Mahallesi’ndebulunan Haklar ve Özgürlükler Derneği, İdil Kültür Mer-kezi ve Gençlik Derneği Federasyonu’na saldırıyorlar.

Suçlular ve korkaklar... Ellerinde otomatik silahlarıyla,beton kırma makineleriyle, demir makaslarıyla kapıla-ra dayandılar. Katil sürüleri Gençlik Federasyonu’nunbulunduğu binanın önünde, kapıyı kırmaya çalışıyorlar.

Bizi sindiremezsiniz. 42 yıldır savaşıyoruz... 42 yıl-da nice kuşatmalardan geçtik. Nice ateş çemberlerinin için-de kaldık. Cuntaları tanıdık. İşkenceleri, infazları, tut-saklıkları yaşadık. 42 yıl... Faşizmin 42 yılına tanığız. 42yıldır faşizme karşı mücadele ediyoruz.

Bizi gece yarısı dernek baskınlarıyla, gözaltılarla, tutuk-lamalarla yıldıracaklarını sanıyorlar.

AKP’nin zavallı polisleri ilk barikatta takıldılar. Saat-lerdir kapıyı kırmaya çalışıyorlar. Dev-Genç’liler içerdeslogan atıp marş söylüyor. Halay çekiyorlar.

Polis, Gençlik Federasyonu’nun önündeki elektrik dire-ğinde asılı olan kızıl bayrağı indirerek acizliğini gider-meye çalışıyor. Polis bayrağı indirdi. Ne kadar büyük işbaşardı. Gidin amirlerinizden ödülünüzü alın!

O bayrağı indirerek neyi başardığınızı sanıyorsunuz?O bayrak kaç yıldır gençliğin mücadelesinin önünde dal-galanıyor biliyor musunuz? Yüzlerce ölüm mangasıdayandınız Dev-Genç’lilerin kapısına... Onların yüreği-ne dokunabilir misiniz? Bayrak Dev-Genç’lilerin yüre-ğinde. O bayrağı söküp alabilir misiniz? Şu slogan ses-lerini kesebilir misiniz? “Mahir Hüseyin Ulaş, Kurtulu-

şa Kadar Savaş” diyoruz. Bu sloganlar kaç yıldır atılıyorbiliyor musunuz? Baskınlarınız, terörünüz boşuna. Busavaşı durdurabilir misiniz?

***

Dev-Genç’liler öğretiyor. Bir demokratik mevzi nasılsavunulurmuş öğretiyor.

AKP’nin polisi! Herkese yaptığınızı devrimcilere yapa-mazsınız. Burası devrimcilerin bir kurumu, elinizi kolunuzusallayarak derneklerimize giremezsiniz. Barikatlarımızla kar-şılaşmak zorundasınız. Keyfiyetinize, terör estirmenize izinvermeyeceğiz. Bir hırsız gibi, bir korkak gibi ancak geceyarıları basarsınız derneklerimizi, mahallelerimizi. Bupolisin gayri meşruluğudur. Halktan korkusudur.

Bir Dev-Genç’li cama çıkıyor ve katiller sürüsünesesleniyor: “Gelin hadi korkaklar, sizden korkmuyo-ruz, korkaklar yüzlerce gelişiniz ondan, korkmuyoruzsizden” Polisin kapıları kırması sürerken Dev-Gençliler marş-lara, slogan ve halaylara devam ediyorlar. ***

Polis acizliğini, saatlerdir kapıları kırıp kesmeyeçalışırken direkte asılı bayrağı indirerek gidermeyeçalışmıştı. Polisler saatler sonra kapıları kırıp, barikatlarıaşıp derneğin içine girdiklerinde onları Dev-Genç’lilerinduvar yazılamaları karşılıyor. Dev-Genç’liler halk sevgi-lerini, inançlarını, kararlılıklarını duvarlara yazdıklarıyazılarla gösteriyorlar. AKP’nin polisinden bir acizlik daha,“teslim olun” diyor. Teslim olan kimseyi bulamayınca zor-la, işkenceyle Gençlik Federasyonu’nda bulunan 22 Dev-Gençli’yi gözaltına aldı. Federasyon’daki herkesi gözal-tına alarak derneğin kapana-cağını mı sandınız?

Gençlik Federasyonu’nuaçmak için gelen Dev-Genç’-lileri duvarlara yazılan“Yaşasın Dev-Genç YaşasınDev-Gençliler!”, “Halkım seniölesiye sevdik!”, “Mahir Hüse-yin Ulaş, Kurtuluşa KadarSavaş”, “Kahrolsun Faşizm”sloganları karşılıyor.

Dev-Genç’liler, polisinelektrik direğinden indirdiğikızıl bayrağın yerine yenisi-ni astı. Bayrak dalgalanmayadevam ediyor!...

Gençlik Federasyonu’ndan

Gözaltındayız. Hücrelerdeyiz... Her yerdeyiz! Biz, Dev-Genç’lileriz... 42 yıldır kimse sindiremedi! Yine sindiremeyeceksiniz!..

Ülkemizde Gençlik

44

Yürüyüş15 Mayıs2011

Sayı: 268

İşkenceciler Diyor ki; ‘Bir Sizi Yola Getiremedik’

Page 45: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

Ülkemizde Gençlik

İşbirlikçi AKP linçlerle mücade-lemizi engelleyeceğini sanmıştı. Bizyine burdayız. Biz yine haklarımız içinmücedele ediyoruz. Biz yine “Ba-ğımsız Türkiye” diyoruz. Biz yine“Amerika Defol, Bu Vatan Bizim” di-yoruz. Biz ülkemizin her tarafında ol-duğu gibi Edirne’de de parasız eğitimistiyoruz. Parasız eğitim için çadırla-rımızı kurduk. Yine saldırıyorsunuz.Biz yine kuruyoruz çadırlarımızı.Saldırılarla, gözaltılarla, tutuklama-larla, linçlerle bizim mücadelemizi en-gelleyemezsiniz. Edirne’den Kars’a buvatan bizim. Bu vatan için bizim ka-nımız aktı. Vatanımızın her karışıiçin biz bedel ödüyoruz. Hiçbir güç bi-zim mücadelemizi engelleyemez.

Devrimci Gençlik olarak biz heryerdeyiz. Haklar ve özgürlükler mü-cadelesine devam ettik. Onca saldırı-lara rağmen biz yine Edirne’de mü-cadelemizi sürdürüyoruz.

“Amerika Defol Bu Vatan Bizim’’demek yasaktı işbirlikçi AKP iktidarı-na göre. Onun için Edirne’de “AmerikaDefol Bu Vatan Bizim’’ diyen EdirneGençlik Derneği üyelerine polis sal-dırdı. 18 Aralık 2009’da üç GençlikDerneği üyesini polis gözaltın aldı ve

tutukladı. Arkadaşlarının serbest bı-rakılması için imza kampanyası baş-latan Edirne Gençlik Derneği üyeleri27 Aralık 2009’da linç saldırısına uğ-radı. 3 Ocak 2010’da İstanbul’dan veKırklareli’nden linç saldırılarını pro-testo etmek için Edirne’ye gelenHalk Cephesi üyeleri de şehir giri-şinde durdurularak linç saldırısına uğ-radı.

Amerikan uşağı işbirlikçi AKP’ninpolisi tam bir keyfiyetle günlerceHalk Cepheliler’in Edirne’ye girişiniengellemeye çalıştı. Ama başarama-dı. Çünkü Edirne’den Kars’a bu ülkebizim. Gerçek vatanseverler biziz.Ülkemiz için her türlü bedel ödeyenbiziz. Anadolu’nun her karış topra-ğında bizim kanımız aktı. Biz bedelödüyoruz. İşbirlikçi AKP’nin polisi bi-zim Edirne’ye girişimizi engelleye-mezdi. Engelleyemedi de. Her türlüsaldırıyı göze alarak 9 Ocak’da Edir-ne’de linç saldırılarını protesto ettik.AKP’nin polisi buna engel olamazdı.Olamadı da. AKP’nin polisi Dev-rimci Gençlik’in örgütlenmesini en-gellemek için Edirne’de, Erzincan’da,Kars’ta defalarca saldır. Linçlerle

mücadelemizi engellemeye çalıştı.Onlarca arkadaşımızı ülkenin değişikyerlerinde gözaltına aldı, tutukladı.Ferhat Tüzer ve Berna Yılmaz, para-sız eğitim istediği için bir yılı aşkın za-mandır tutuklu. Ülkemizin dört bir ya-nında “Parasız Eğitim İstiyoruz Ça-dırları” kurup açlık grevleri yaparakaynı suçları işlemeye devam ediyoruz.

Biz bu ülkenin devrimcileriyiz. BizDev-Genç’liyiz. Linçlerle, gözaltı-larla, tutuklamalarla bizim mücade-lemiz engellenemez. Saldırılarla mü-cadelemizin engellenemeyeceğininen somut örneklerinden birisi Edir-ne’dir. AKP’nin polisi oradan buradantopladığı sivil faşistleri kışkırtarakörgütlediği linç saldırılarıyla istediğisonuçları alamamıştır. Edirne faşist-lerin değil, bizimdir.

GençliğinGündeminden

Parasız Eğitim Çadırı Edirne’de Açıldı:

Edirne’den Kars’a Anadolu’nunher karış toprağı bizimdir!..

10 Mayıs günüEdirne’de linçdavasının 8. du-ruşması görüldü.Davanın görül-düğü Edirne Ad-liyesi önündeEdirne GençlikDerneği’de bir

eylem yaptı. Eylemde “Linçlerin Sorumlusu AKP’dir!Linççiler Cezalandırılsın” yazılı pankart açıldı.Eylemde okunan açıklamada 8. duruşmanın görüldüğüdavada ertelemelerin devam ettiği belirtilerek “ ‘Ameri-ka Defol Bu Vatan Bizim’ dedikleri için gözaltına alın-dık tutuklandık bu da yetmedi AKP ve kolluk güçleri ta-rafından tezgahlanmış ve ‘vatandaş hassasiyeti’ diye ad-landırılmış linçlere uğratıldık.” denildi. Tüm bu saldırı-

ların devrimci demokrat, vatanseverlere karşı olduğunuifade eden Gençlik Derneği “Bugün burada bir kez dahagörüyoruz ki düzenin adaleti haksızlıkları, zorbalıkları or-tadan kaldırmaya değil, aksine tüm bunları düzen nezdindemeşrulaştırıp geçiştirmeye endeksli bir sistem halini al-mış bulunmaktadır. Bu sistemin çarkları öyle bir hale ge-tirilmiştir ki; her kim ben Amerika karşıtıyım, ben sö-mürüye karşıyım, ben zulümden yana değilim diyorsa işteo zaman devreye girenler insanları korku imparatorluğuiçine hapsetmeye çalışıyor.” dediler. Açıklamada son olarak “Devrimci demokrat insanlar ola-rak bu hukuksuzluğu ve adaletsizliği teşhir etmeye ve da-vamızın, meşruluğumuzun arkasında durmaya devam ede-ceğiz.” denildi. Edirne 2. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen Linç da-vası 31 2011 Mayıs tarihine ertelendi.

Edirne Linç Davası Ertelemelerle Sürüyor

Linççiler Hala Cezalandırılmadı

15 Mayıs2011

45

YürüyüşSayı: 268

Baş Eğmeyeceğiz! ‘Yola Gelmeyeceğiz’!

Page 46: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

6 Mayıs günü Edirne GençlikDerneği’nden öğrenciler, parasız eği-tim istediği için tutuklanan Ferhat Tü-zer ve Berna Yılmaz'ın serbest bıra-kılması için eylem yapıp ardından ça-dır kurdular. Kısa süre sonra AKP'ninfaşist polisi ve zabıtalar Dev-Genç’li-lerin etrafını sararak işkenceyle göz-altına aldılar. Bu saldırıda Diyar Ça-kıl, Meltem Kılıç, Murat Ulusoy veSoner Bulut gözaltına alındı.

Saldırıya ilişkin açıklama yayınla-yan Gençlik Federasyonu, aylardır,çadırlar kurup açlık grevleri yaptıkla-rını, bu saldırıları birçok ilde yaşadık-larını, bu saldırıların AKP'nin devrim-ci gençliğe tahammülsüzlüğünü gös-terdiğini belirtti. Gözaltına alınanlar ak-şam saatlerinde serbest bırakıldılar.

Saldırılar protesto edildi7 Mayıs günü Çanakkale Gençlik

Derneği Girişimi Edirne’deparasız eğitim çadırına yapılansaldırıları ve gözaltıları protestoetmek için bir eylem yaptı.“Kocaeli, Adana, Edirne Pa-rasız Eğitim Çadırlarımıza Ya-pılan Saldırılar Bizi Yıldıra-maz” pankartının açıldığı ey-lemde “Parasız Eğitim İstemekSuç Değildir, Parasız Eğitim İs-tiyoruz, Ferhat ve Berna Ser-best Bırakılsın” sloganları atıl-dı. 13 kişinin katıldığı açıkla-maya YDG, DGH ve EHPdestek verdi.

Çadır günlüğünden 2. Gün

Çadırımızı ve etrafı te-

mizleyerek başladık 2. güne. Temiz-lik işçileri de parkı temizliyor vebizlere selam verip başarılar diliyor.Ardından çay içip sohbet ediyoruzimza atan ve desteğe gelen kişilerle.Memurlar, işçiler geçiyor çadırımızınönünden, onlar da başarılar diliyor,imza atıyor, bir şeye ihtiyacımız olupolmadığını soruyor. Ve arkadaşlarbüyük çadırı getiriyor. Hızlıca kuru-yoruz çadırımızı. Pankartımızı ağaç-lar arasına asıyoruz. Ferhat ve Ber-na’nın resimlerini koyuyoruz çadır-larımızın yanına. Tabi imza masa-mızda geldi. Bir kaç arkadaş da ma-sayla ilgileniyor. Polis parkın biti-minde bekliyor, bizi izliyor. Bizse al-dırış bile etmeden halkımıza parasızeğitim istedikleri için tutuklanan ar-kadaşlarımızdan, parasız eğitim iste-menin suç olmadığından, arkadaşla-rımızın serbest bırakılmaları için 7günlük açlık grevinde olduğumuzdanve imza kampanyası yaptığımızdanbahsediyoruz. Bizi dikkatle dinli-yorlar. Bazıları dün çadırımıza yapı-lan saldırıyı duymuş, çok üzülmüş pa-rasız eğitim istiyorsunuz diye size sal-dırıyorlar, suçlu görüyorlar ama asılonlar suçlu diyip imza atıyor başarı-lar diliyorlar.

(...)

Ülkemizde Gençlik

‘Ferhat’la Berna 15 yılla yargılanıyor! Biz 1-2 gün gözaltında durmuşuz, 7 gün aç tutulmuşuz hiç önemli değil’

ÇAĞRIMIZDIR;Çağrımız; başta Ferhat veBerna' yı bu zamana kadarsahiplenmeyen, taleplerimi-zi görmezden gelmeyeçalışanlar nezdinde, tümaydınlara, demokratlara,

sendikacılara ve haktan adaletten yanaolan herkesedir!

BASIN AÇIKLAMASI VE YÜRÜYÜŞ:Yer: Taksim Tramvay DurağıTarih:17 Mayıs 2011Saat:19.00

MAHKEME Yer: Beşiktaş AdliyesiTarih: 24 Mayıs 2011Saat:10: 45

46

Yürüyüş15 Mayıs2011

Sayı: 268

İşkenceciler Diyor ki; ‘Bir Sizi Yola Getiremedik’

Page 47: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

Akşama doğru hava soğuyor ye-niden. Parktan geçen sayısı azalı-yor. Biz de çadırımıza geçiyor, çadı-rımızı ziyarete gelenlerle birliktemarşlar türküler söylüyoruz. Gün so-nunda 1080 tane imza toplamanıncoşkusunu marşlarımızla dile getiri-yoruz. Ve yeni bir güne uyanmak üze-re nöbetçi arkadaşlarımıza kolay gel-sin diyerek çadırlarımıza gidiyoruz.

Parasız eğitimmücadelemiz sürüyor…

“Parasız Eğitim İstiyoruz Alaca-ğız” kampanyası çerçevesinde her günaçılan imza masası Taksim Galata-saray Lisesi önünde 6 Mayıs günü deaçıldı. Açılan masada yüksek seslehalka “eğtimin temel bir hak olduğu,ancak ülkemizde paralı olduğu ve bin-lerce öğrencinin parası olmadığı içinokuyamadığı” vurgulandı. Ayrıca“Üniversitelerde harç liselerde kayıtparalarının kaldırılması için” imza is-tendi. Masaya gelen liseli öğrencilerokullarda notun baskı aracı olarak kul-lanmasından ve LGS’ deki şifre skan-dalından bahsettiler.

İzmir Liseli Gençlik:Parasız Bilimsel DemokratikLiseler İstiyoruz

İzmir Liseli Gençlik 7 Mayısgünü Konak Kemeraltı girişinde“Parasız Bilimsel Demokratik Lise-ler İstiyoruz Alacağız” kampanyasıiçin masa açtılar. 2 saat açık kalan ma-sada 160’a yakın imza toplanırken bil-diriler de dağıtıldı. Liseli Gençlik yap-tığı konuşmalarda parasız eğitiminyanı sıra Canan Kulaksız şenliğinin deduyurusunu yaptı ve programı dağıt-tı. Masanın açık kaldığı sürece “Pa-rasız Eğitim İstemek Suç Değildir,Ferhat ile Berna Serbest Bırakılsın,Öğrenciyiz Haklıyız Kazanacağız”sloganları atıldı.

Malatya: Malatya’da geçtiğimizgünlerde Zafer Mahallesi, Fatih Li-sesi civarı başta olmak üzere çeşitliyerlerde “Parasız, Bilimsel, Demo-kratik Liseler İstiyoruz Alacağız”kampanyasının pulları yapıldı.

Faşizme KarşıOmuz Omuza

4 Nisan günü Mersin Üniversi-tesinde, 3 Nisan’da yaşanan faşistve polis saldırılarını protesto etmekiçin eylem yapıldı. “Faşizme Kar-şı Omuz Omuza” pankartıyla Fen-Edebiyat Fakültesi’nden Cumhu-riyet alanına kadar yapılan yürü-yüşün ardından açıklama okundu.Eyleme 350 kişi katıldı.

Seçim propagandalarını yapmak,halkı kandırmak ve oy toplamak içinKüçükarmutlu Mahallesi’ne gelenseçim araçları mahalleden kovuldu.

6 Mayıs günü dört aracıyla ve25’e yakın çalışanıyla mahalleyegiren CHP teşhir edilerek mahalle-den uzaklaştırıldı.

7 Mayıs günü ise mahallenin içi-ne kadar giren AKP aracı taşlanarak,sloganlarla mahalleden kovuldu.

8 Mayıs tarihinde de ses aracıylagezmek isteyen bağımsız aday EkremŞit’in aracı mahalleden çıkarıldı.

9 Mayıs günü seçim bürosu açanSaadet Partisi’nin camları Cepheli-ler tarafından taşlandı. Tüm uyarılararağmen büroyu açan Saadet Partisibu ilk uyarıdan sonra kepenklerikapattı.

Küçükarmutlu’danSeçim AraçlarıKovuldu

Devrimcilerin avukatlığı, zulüm sürdükçezalimin karşısında var olacaktır

5 Mayıs günü astım ve kanser ra-hatsızlıkları sonucu yaşamını yitirenHalit Çelenk için Çağdaş Hukukçu-lar Derneği yazılı bir açıklama ya-yınladı. Açıklamayı yayınlıyoruz:

Halit Çelenk yaşamı boyuncasendikal mücadelenin, devrimci mu-halefetin ve halkın avukatlığını yap-tı. Avukatların örgütlenmesi için mü-cadele etti. Sıkıyönetim mahkeme-lerinde, Devlet Güvenlik Mahkeme-lerinde, karakollarda, cezaevlerindedevletin ağır ve hukuksuz şiddeti al-tında mücadele edenlere omuz verdi.

Kayıplarını derinden hissettiğimizbir kuşağın önde gelen temsilcile-rindendi.

Kendisinden önce yitirdiğimiz Ni-yazi Ağırnaslı, İbrahim Açan ve Re-fik Ergün gibi, muhalefet ve örgüt-lenme mücadelesinin “meslek örgütü”ile sınırlı kalmasına izin vermeyen bukuşak, bugün onurla sürdürmeye ça-

lıştığımız Devrimci Avukatlar ve Çağ-daş Avukatlar geleneklerinin de ku-rucularından sayılmalıdır.

Sağlık sorunları ile uğraştığı sonyıllarda dahi, ilgisini ve desteğinimeslektaşlarının üzerinden eksik et-medi. Genel Kurullarda Çağdaş Avu-katlar Grubu standlarında ve ÇağdaşHukukçular Derneği etkinliklerindeyanı başımızda oldu.

Bu kuşak; müvekkillerini sokak-ta, karakolda, mahkemede, ceza-evinde yalnız bırakmamayı bizlereöğreten kuşaktır. Gerektiğinde dar-ağacına kadar onları terk etmeyecekolduğunu gösteren, avukatlığı bir işdeğil bir mücadele arkadaşlığı olarakgören avukatların öncülerindendirHalit Çelenk.

(...) Yoksulların, ezilenlerin, di-renenlerin ve devrimcilerin avukatlığı,zulüm sürdükçe zalimin karşısındavar olacaktır.

15 Mayıs2011

47

YürüyüşSayı: 268

Baş Eğmeyeceğiz! ‘Yola Gelmeyeceğiz’!

Page 48: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

Düzen partilerinin 12 Haziran’dayapılacak seçimler için ülkenin gün-demini seçime kilitleme çabaları sü-rerken, reformist sol da seçim oyu-nunun içinde yer alarak, bu çabalarıgüçlendirdi.

Oligarşi seçimlerle halkı aldat-mayı, halkın taleplerini vaatlerle ge-çiştirmeyi sürdürürken, bu oyunubozması gerekenler oyunun bir oyun-cusu olmayı kabul ettiler.

Oligarşi hemen her dönem seçimoyunu ile milyonlarca emekçiyi al-datmış, bu vesileyle de olsa halk kit-lelerini düzene yedekleyerek, iktida-rına meşruluk kazandırmıştır.

Yeni sömürge bir ülkede seçimlerfaşizmin maskesi ve demokrasicilikoyununun bir parçasıdır. Düzendenumudunu kesen halk, seçimler aracı-lığıyla tekrar düzene yedeklenir. Sos-yalistler devrim mücadelesinde par-lamentoyu reddetmezler elbette. An-cak ülkemizde TİP’ten ÖDP’ye re-vizyonist, reformist sol da oligarşininbu oyununa on yıllardır ortak oldu.

Yine oportünizmden Kürt milli-yetçiliğine kadar solun değişik ke-simleri de değişik gerekçelerle seçimoyununun bir parçası oldular.

TİP’ten ÖDP’ye parlamentoculuk

Türkiye solunda parlamenteristhayaller, kimi partiler nezdinde gö-rüleceği gibi, dönemlere göre de de-ğişmekle birlikte hep varolmuştur. 12Mart ve 12 Eylül öncesi bu eğilimlersola damgasını vuracak ölçüde birağırlığa sahip değildir.

Türkiye solundaki parlamenteristhayallerin geçmişi çok eskilere da-yanır. Diyebiliriz ki, bunun kökeniniTKP’ye kadar uzatmak mümkün-dür. Parlamentoculuk, TKP ile birliktesolun gündemine girmiş, o günden gü-nümüze kadar da gelmiştir.

TKP (Türkiye Komünist Partisi)

“illegal bir parti”den, yasalTBKP’ye dönüşünceye kadar, aradangeçen 60 yılda bu hayaller ile yaşa-mış, düzenin parlamentosuna duy-duğu özlemi hep büyütmüştür.

Asıl olarak solda, seçimler ve par-lamento konusundaki hayallerin ya-yıcısı TİP (Türkiye İşçi Partisi) ol-muştur. TİP, 1961 Anayasası’nınürünü olarak ortaya çıkmış, sosya-lizmi cüretle savunan bir parti ola-mamıştır.

Türkiye’de reformist, revizyonistsolun, legal çalışma tarzının, parla-mentoculuğu esas almasının kaynağıasıl olarak bu yıllar ve TİP’tir. Türkiyedevrimci hareketi devrimin yolunadair tartışmalar yürütürken TİP’intemsil ettiği anlayışa karşı bu neden-le yoğun bir ideolojik mücadele yü-rütmüştür.

Yasallık, meşruluk adına sosya-lizmi açıktan savunmayan, kendine,ideolojik anlayışına güvenmeyen buanlayış 1965 seçimlerinde parla-mentodan 15 milletvekili kazandı.TİP, meclise öylesine abartılı bir rolbiçmişti ki, zafer sarhoşluğu yaşadıuzun süre.

Bir yandan parlamentodan söze-derken, bir yandan da “üç aşamalı”bir devrimden, sosyalizmden söz et-mektedir TİP reformizmi. Parlamen-

toculuk ve “devrim” yan yanadır dil-lerinde, düşüncelerinde. Parlamentoyutemel almasına karşın bir yandan dadevrimden söz edecek kadar söy-lemde keskindir TİP reformizmi.

15 milletvekilliği kazanan TİP,bu “başarı”sı sonrası, artık savun-duğu “devrim”in aşamalarını da biryana bırakarak, doğrudan sosyalizmegeçişi savunacak kadar ülke gerçe-ğinden kopuktur. Nitekim 1969’dakiseçimlerde “başarısını” devam etti-rememiş, bu kez 2 milletvekili çı-karmıştır.

Devrimden uzaklaşmış, düzen içi olmuşlardır

Türkiye devrimci hareketinin si-lahlı mücadele ile yarattığı o büyükpotansiyel, 1973’lere gelindiğindereformist, revizyonist partilerin dik-katini çeker. Bu yıllar peşpeşe legalpartiler de kurulmaya başlanır.

Behice Boran önderliğinde TİPyeniden kurulur. TİP’i pasif olmaklasuçlayan TSİP kurulur ve sloganla-rında çok radikaldir.

1975’te Mihri Belli önderliğindekurulan Turkiye Emekçi Partisi(TEP) ise seçimlerde “bağımsız-lık”, “demokrasi” sloganlarını işle-mesine karşın “başarısız” olur. YineSosyalist Devrim Partisi, VatanPartisi gibi yasal partiler de kurulur.

O yıllarda kurulan bu partiler,halkın can güvenliğini sahiplenmemiş,

Seçimlerin solu: TİP’ten ÖDP’ye soldaki parlamenterizm

Yeni sömürge bir ülkedeseçimler faşizmin maskesi vedemokrasicilik oyununun bir

parçasıdır. Düzendenumudunu kesen halk,

seçimler aracılığıyla tekrardüzene yedeklenir.Sosyalistler devrim

mücadelesinde parlamento-yu reddetmezler elbette.

Ancak ülkemizde TİP’tenÖDP’ye revizyonist,

reformist sol da oligarşininbu oyununa on yıllardır

ortak oldu.

48

Yürüyüş15 Mayıs2011

Sayı: 268

İşkenceciler Diyor ki; ‘Bir Sizi Yola Getiremedik’

Page 49: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

faşist saldırılara karşı anti-faşist birmücadele yürütmemişlerdir. Tümüy-le gözlerini parlamentoya dikmiş,bir yandan lafta keskinliği elden bu-rakmazken pratikte ise mücadelenindışına düşmüşlerdir.

Hele 12 Eylül faşist cunta koşul-larında ya teslim olmuş ya da cunta-nın saldırılarıyla halkı başbaşa bıra-karak, mülteci olmuşlardır.

Parlamenterist hayallere bu ne-denle 12 Eylül yıllarında ara verilmiş,asıl olarak solda cunta sonrası başla-yan düzen içilik, sosyalizmden uzak-laşma, sağcılık damgasını vurmuşturo sürece.

Devrimden, sosyalizmden, mü-cadeleden uzaklaştıkça bu kez düzeniçilik güçlenmiştir. Düzen içilik on-ları düzenin parlamentosunu bir amaçhaline getirecek bir yere savurmuştur.

Türkiye solunda yaşanan tasfiye-cilik tamamlandığında geçmişin anlışanlı örgütleri ve burnundan kıl aldır-mayan partileri hızla düzenin parla-mentosuna yönlerini dönmüşlerdir.

21 Ocak 1996’da kurulan ÖDP(Özgurluk ve Dayanışma Partisi) ken-disini “Aşkın ve devrimin partisi” ola-rak sundu. Solu birleştirdikleri iddia-sındaydılar. ÖDP içinde DevrimciYol’dan KSD’ye, TKEP’ten TKP’li-lere kadar ondan fazla eski örgut veo örgutlerin önderleri yer aldı. Ancakartık örgüt olmaktan da devrimci dü-şüncelerden de çıkmışlardı.

Yıllarca legalizme, parlamento-culuğa karşı en keskin lafları edenTDKP de bu sürecin içinde yer ala-rak parlamenter hayalleri büyüterekEmek Partisi olmuştur.

TİP’ten ÖDP’ye kadar uzanan birçok anlayış, sosyalizme parlamentoyolu ile geçileceğini savundu. Gün-demlerinden devrimi çıkarmış, dev-rim diye bir sorunları da kalmamış-tır.

Yine seçim oyunu içinde yer ala-rak faşizmi demokrasi diye aklamış-lardır. Düzeni aklayan, kitleleri al-datan bir rol oynamışlardır. Seçim-lerde allayıp pullayıp devrimci taktikolarak açıkladıkları tavırlarında dü-zenin seçim oyununu teşhir yoktur.

Oportünizmseçimlerikarikatürizeetmiştir

Oportünizm, se-çimler ve parlamentokonusuna deyim ye-rindeyse olmadık mis-yonlar yüklemiş, abartılı beklentileriçine girmiştir. Asıl olarak oportünizmseçimlere ve parlamentoya abartılı rol-ler yüklemiştir.

Gerçi bugüne kadar bu anlayışınıtemellendirememiştir. Zira seçimle-rin ve parlamentonun böyle bir işleviülkemizde yoktur.

Farklı zamanlarda, farklı ülkeler-de yaşanan örnekleri aynı biçimdetaklit ederek, bu örnekleri tekrar et-menin ülkemiz sınıf mücadelesi tari-hine bir katkısı yoktur.

Nitekim bugüne kadar tıpkısınınaynısı olarak sürdürdükleri seçimtaktiklerinin mücadeleye tek bir kat-kısı olmamıştır.

Türkiye solunun bu kesimi, dev-rimden, sosyalizmden söz etmesine,keskin belirlemeler yapmasına karşınparlamentoculuktan ve parlamenterhayallerden bir türlü kopamamıştır.Bu yanıyla reformizmle aralarına ka-lın sınırlar çizememiş, net bir ideolojiktutum alamamışlardır.

Geçmiş yıllarda birlik, ittifak adınaCHP’nin desteklenmesini bile gün-demlerine alanların yıllarca hemenhiçbir işlevi olmayan “bağımsız aday”gösterme taktiği bunun ifadesidir.

Bugün ESP’nin sürdürdüğü “ba-ğımsız aday” larla ilgili politika tambir karikatür olmaktan öteye gitme-miştir. Önce 5 yerde abartılı bir bi-çimde adaylar gösterilmiş, daha son-ra YSK yasağı karşısında haklarınıbile savunamamışlardır.

Bu bir taktiğin nasıl karikatürizeedildiği, nasıl ele alındığı konusundaolumsuz bir örnektir. Bu tavırlar hepbir taktiğe oturtulmaya çalışılsa dagerçekte ortada bir taktik de yoktur.

Gerçekte ise , demokratik haklariçin verilmesi gereken mücadele,harcanması gereken emek parlamen-

terist hayaller için harcanmıştır. Ve herseçim döneminde gündeme getirilenbu taktik sürgit savunulur olmuştur.

Kuşkusuz mücadeleye hizmet et-mesi koşuluyla bağımsız adaylar ko-nusu da tartışılabilir. Ama bunu ya-parken bile bir hedefimiz olmak du-rumundadır. Bu taktik mücadeleyi ge-liştirecek bir adım olacak mı? Böylebakılmak zorundadır. Yoksa 3-5 ko-nuşma adına bu taktik savunulamaz.

Kürt milliyetçiliğinin mücadeleye zarar veren parlamenterizmi

Kürt milliyetçiliği seçimler veparlamento konusunu devrimci bir ba-kış açısıyla, mücadelenin genel çı-karları açısından hiçbir dönem ele al-madı. Bu anlayış seçimleri oligarşiyekarşı ya bir pazarlık konusu olarak kul-landı ya da tek gündeme hapsetti.

“Şu taleplerimizi yerine getir-mezseniz, seçimlere katılmam” anla-yışı ile seçimleri bir yandan oligarşi-ye karşı koz olarak kullanırken, biryandan da seçimlerden vazgeçmediler.

Öyle ki, seçimlerde yüzde 10 ba-

Devrimden, sosyalizmden,mücadeleden uzaklaştıkça

bu kez düzen içilikgüçlenmiştir. Düzen içilik

onları düzeninparlamentosunu bir amaçhaline getirecek bir yere

savurmuştur. Türkiye solunda yaşanan

tasfiyecilik tamamlandığındageçmişin anlı şanlı örgütleri

ve burnundan kılaldırmayan partileri hızladüzenin parlamentosunayönlerini dönmüşlerdir.

15 Mayıs2011

49

YürüyüşSayı: 268

Baş Eğmeyeceğiz! ‘Yola Gelmeyeceğiz’!

Page 50: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

rajından şikayet etmelerine karşın bu konuda ta-leplerini sahiplenmemiş, sorunun arkasındandolaşarak, bağımsız adaylarla seçime katılmayıkabul etmişlerdir. Parti olarak girmeyi zorlama-mışlar, hep iktidarın bu konuda adım atacağı bek-lentisinde olmuşlardır.

Kürt reformizmi, seçimler ve parlamento ko-nusunda, bir yanda kimi sol grupları “birlik”adına kendine tabi kılarak, gerçekte ise bir bir-lik kurmayarak, olumsuz bir tablonun yaratı-cısı olmuştur.

Kürt reformizminin parlamento anlayışı birsapmaya dönüşmüştür. Solun kimi kesimleri onyılı aşkın bir süredir Kürt milliyetçiliğinin ye-değine düşmüştür. Bu kesimlerin seçimler ve par-lamento konusunda politikaları yoktur. Sonuç-ta bu politikadan güçlenen olmadığı gibi mü-cadeleye de kattığı yeni bir şey yoktur.

Diğer yandan seçilip meclise gönderilen mil-letvekilleri parlamentoda kendi gündemleri dı-şında bağımsız bir politika geliştirememişler-dir. Ülke, AKP tarafından emperyalistlere peş-keş çekilirken Kürt milliyetçiliği bunu izle-mekle yetinmiştir. Emperyalizmi ve oligarşi-yi teşhir noktasında o kürsüyü kullanmamış, ya-şanan saldırıları izlemekle yetinmişlerdir.

Kendileri dışında yaşanan ölümler, açlık,yoksulluk, tecrit, tutuklamalar adeta onları il-gilendirmemektedir. Kendi dışlarında süren ba-ğımsızlık, demokrasi mücadelesini yok say-mışlardır. O kürsüden demokrasi mücadelesi-ni ilerletecek politikaları, çözümü, düşünceyidile getirmemişlerdir.

Kürt milliyetçiliğinin parlamenterizmi, ba-ğımsızlık ve anti-emperyalist mücadeledenvazgeçiş ile düzen içileşme üzerine kuruludur.

Kürt milliyetçiğinin parlamenterizminintemelini “parlamenterist yolla sosyalizme ge-çiş” oluşturmamaktadır. Öyle bir amaç ve he-defleri yoktur. O yüzden de parlamanter mü-cadele anlamında bile kendini neredeyse ta-mamen Kürt sorunu ile sınırlayan demokratikmuhtevası alabildiğine geri ve sınırlı olan birparlamenter mücadele vardır ortada.

Türkiye solunun belli kesimleri de kendinibu geri muhtevaya mahkum ederek, demokra-tik mücadelenin de hemen hemen dışına düş-müşlerdir. Nitekim bugün oluşturdukları “Emek,Demokrasi ve Özgürlük Bloku” tam da böy-le bir oluşumdur. Burada yer alanlar Kürt mil-liyetçiliğine tabidir.

Ve milletvekili seçilmek uğruna mücadeleyekatmayan bir anlayışı savunmuşlardır.

5 Mayıs 2011 tarihinde Tak-sim-Galatasaray Lisesi önündeSuyun Ticarileştirilmesine Ha-yır Platformu eylem yaptı. 3-5Mayıs tarihinde yapılan 2. İs-tanbul Su Forumu Toplantı-sı’nın protesto edildiği eyleme25 kişi katıldı.

Eylemde işgalleriyle dünyahalklarını katledenlerin, gözü-nü halkların en yaşamsal ge-reksinimi olan suya diktikleri

belirtildi.

3-5 Mayıs 2011’de İstan-bul’da yeniden yapılan Su Fo-rumu’nda, forumu düzenle-yenlerin amaçlarının metalaş-tırdıkları doğal varlıkları böl-gesel olarak paylaşmak ve yö-netmek, yönetecekleri alanıbüyütmek olduğu söylendi.

2. İstanbul Su Forumu Toplantısı’na protesto

Anneler Günü’nde CebeciMezarlığı’nda Gülsüman veŞenay anaların mezarlarındaanma yapıldı. Anmaya 20'yeyakın TAYAD’lı Aile katıldı.

Anmada mezarlara çiçekler bı-rakıldı, konuşmalar yapıldı.Anmaya katılan ailelere de çi-çek verildi.

TAYAD’lı Aileler Anneler Günü’nde Şehit Annelerinin Yanındaydılar

9 Mayıs günü DHF, EHP,ESP, Halk Cephesi, Partizanyaptıkları eylemle son dönem-lerde polislerin ajanlaştırmagibi onursuzlukları dayatmasınıprotesto ettiler.

Eylemde polisin çeşitli im-kanlar sunarak devrimcileri ajan-laştırmaya çalıştığı ifade edildi.Bunun örneklerini Mersin’deyaşadıklarını, polisin devrimci-

leri ve devrimci basının okur-larını ajanlaştırma-işbirlikçileş-tirme onursuzluğunu dayattığı-nı, başta para olmak üzere birçok vaatlerde bulunulduğu açık-landı.

Mersin:AjanlaştırmaOnursuzluktur

50

Yürüyüş15 Mayıs2011

Sayı: 268

İşkenceciler Diyor ki; ‘Bir Sizi Yola Getiremedik’

Page 51: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

“Biz, kendi çiftçimizi ve üretimpotansiyelimizi destekleyen, ülkemizi ithalata bağlıolmaktan kurtaracak, çiftçimizin refahını ve soframızınbolluk , bereketini arttıracak yeni bir tarım düzeni kur-mayı vaat ediyoruz.” (CHP’nin çiftçiler için hazırladı-ğı tanıtım broşüründen)

Adı üstünde “vaat” değil mi? Önce halkı her şeyemuhtaç et. Sonra şunu vereceğim, bunu vereceğim diyevaatlerde bulun. Halkı aldat. İnansa da inanmasa da hal-kın ihtiyacı olan şeyleri vaat et... Aldatma sürsün gitsin...

Hayır! Düzen partilerinin yalanlarına kanmayalım.Aldatmaya izin vermeyelim.

Çiftçiyi bu hale getiren kim? Evet doğrudur: AKP ikti-darında çiftçi kan ağlıyor. Ama ne zaman yüzü güldü çift-çinin?

Kılıçdaroğlu reklam filmlerinde “vatandaş rahat birnefes alacak” diyor.

Ey halkımız inanıyor musunuz bu yalanlara?

İşte; bugünkü CHP kadrolarının yer aldığı SHP’nin1991 seçim vaatlerinden bir kaç örnek aktaralım ve ikti-dara geldikten sonra ne yaptığına bakalım:

“Çiftçilerin Ziraat Bankası’na olan borçları bir defa-ya mahsus silinecek” dediler.

Peki silindi mi?

Hayır! Tarım ürünle-rinin desteklenmesi birkaçürün dışında kaldırıldı.

“Pahalılık ve enflasyon iki yıl içinde alt edilecek.”dedi.

Peki ne oldu? 5 Nisan 1994’te “kemer sıkma” adıaltında büyük sömürü ve soygun paketi açıklandı.Enflasyonda pahalılık da kat kat arttı.

Kılıçdaroğlu’nun “Devletin desteği, toprağın bere-keti çiftçinin olacak. Mazottan alınan vergi kalkacak,tohum ve gübrenin yüksek maliyetleri aşağı çekile-cek.” vaatleri de yalandır.

“Çiftçinin yüzü gülecek”miş! İnanmayın!... İnanırsanızyarın yüzünüz gülmeyecek, aksine, yüzünüzde sadece derinbir hayal kırıklığının ve aldatılmanın ifadesi olacak.

Bunlar tarım alanındaki bir kaç örnektir sadece. Buişçiler için de emekçiler için de işsizler için de genç-ler için de aynıdır.

Halkımız; düzen partilerinin yalan vaatlerine kan-mayın. Çaresiz değilsiniz. Düzen partilerinin yalanları-na kanmamaktır ilk çaremiz. Biz 73 milyonluk halkız,her konuda çözümü, kendi gücümüzde, kendi iktidarı-mızda arayalım.

Tarım politikası da

yalan dolan

Her seçimden sonra “elim kırıl-saydı da oy vermeseydim” diyeyakınır, fakat bir sonraki seçimdeyine gidip düzen partilerinden biri-ne oy veririz.

Neden?

Bir yalan bulup kandırmışlardırçünkü. Kapımıza gelip oy isterken enbüyük yalanları tek doğru gerçek gibianlatırlar çünkü. Onun için burjuvapolitikacıları dendiğinde akla ilkgelen yalancılıklarıdır.

Biliriz onların yalancı oldukları-nı. Yaşadıklarımızla, bize yaşattık-larıyla tanımışızdır çünkü onları.Ama yine de o an için inanmak geliriçimizden.

Açızdır çünkü. Oğlumuz, kızımızyıllardır işsiz kalmıştır. Ya da üçkuruşa günübirlik işlerde çalışmak-

tadır. Ya da gecekondumuzu yıka-caklardır. Oyunuzu bize verirseniz“tapu vereceğiz” derler. “Çaresiz” enyalancısına veririz oyumuzu. Ve son-ra yine “elim kırılsaydı da...”

Hayır, kırılmasın elleriniz. Amaoy da vermeyin bu sahtekar, üçkağıtçı yalancılara.

Çünkü sizi aç bırakan, işsiz bıra-kan, yoksullaştıran onlardır.Gecekondunuzu başınıza yıkan onlar-dır. Onlar bu sömürü ve soygun

düzeninin temsilcileridir. Halkı beşyılda bir seçim zamanlarında hatır-larlar.

Düzen partileri halkın açlığını,yoksulluğunu, çaresizliğini, muhtaç-lığını kullanıyor. İşsizliğini kullanıyor.Halkı bir lokma ekmeğe muhtaçedip, bir ekmekle kandırıyor.

Reddedin bu yalancıları.Evinize almayın. Kapınızıaçmayın! Asla yapmayacaklarıvaaatlerle sizleri kandırmak isti-yorlar.

Özellikle iktidardaki partiler seçimöncesi 30 bin kişilik memur kadro-su açar, 300 bin kişilik kadro açaca-ğının söylentisini çıkarır... İşe alacağıbirkaç bin kişi için açtıkları sınavlarlamilyonlarca kişiyi kandırmaya çalı-şırlar. Halkın çaresizliği en kabahaliyle istismar edilir... Her seçimöncesinde “seçim ekonomisi” diyeözel bir ekonomi uygulanır. Bu bilebaşlı başına halkı kandırmanın adı-dır.

SEÇİM ÇALIŞMASIDedikleri, Açlığımızın,

İşsizliğimizin, Çaresizliğimizin

İSTİSMARIDIR!

15 Mayıs2011

51

YürüyüşSayı: 268

Baş Eğmeyeceğiz! ‘Yola Gelmeyeceğiz’!

Page 52: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

Antalya Esnafı Kepenk Kapattı

Antalya’da Kaleiçi esnafı 11 Mayıs günü

sabahtan öğlene kadar kepenk kapattı. Koç

holdingin Kaleiçi’ndeki dükkanları satın al-

maya başlamasıyla birlikte polisin ve zabıtanın

esnaflar üzerindeki baskısı artıyor. Kale-

Der’in çağrısı ile yapılan eylemde esnaf Ka-

leiçi’nde toplanarak büyükşehir belediyesine

yürüdü. Belediye başkan yardımcısı ile tem-

silciler görüştü ancak esnafların toplu halde

görüşme isteği reddedildi. Bunun üzerine es-

naflar Attalos heykelinin önünde eylemleri-

nin nedeni ile ilgili açıklama yaptı.

Kaleiçi esnafı ile yapılan röportajdan:Yürüyüş: Kepenk kapatma amacınız nedir?

Ali GÜZEL: Belediyenin bize uyguladığı baskılar ve ve-rilen sözlerin tutulmaması

Yürüyüş: Kaleiçi esnafı olarak sorunlarınız nelerdir?

GÜZEL: Genel sorunlarımızdan örnekler, tezgahlarımızıdışarıya çıkarmamıza izin vermemeleri, mallarımızı müş-terilere sergileyememek, zabıtaların turist ve esnafları ra-hatsız etmesidir.

Yürüyüş: Belediye başkanı ile neden görüşmediniz?

GÜZEL: Belediyeye gittik. 4 defa ve her seferinde tem-silciler istendi ve görüşmeler temsilcilerle yapılınca sonuççıkmıyordu. Bu yüzden hep beraber konuşmak istedik, buyüzden de temsilciler niteliğinde görüşmek istemedik.

Hatırlanacağı gibi, Yürüyüş’ün265. Sayısında, Halkın Günlüğüve Temel Demirer’e yönelik oa-rak “ÖZÜR’E DİLEMELİDİR”başlıklı bir yazı yayınlamıştık.

Sorun, Halkın Günlüğü’nün10-20 Nisan 2011 tarihli, 10. Sayı-sında, “Özel Yetkili Mahkemeler”etarihi kenar notları” başlıklı TemelDemirer imzalı yazıda, faşist cina-yet ve katliamlarla, devrimci ey-lemlerin aynılaştırılıyor, devrimcieylemleri gerçekleştirenler, “devletorganizasyonunun tetikçisi” olarakilan ediliyor, cezalandırılan tekelciburjuvalar, faşist şeflerden “katle-dilen canlar” diye, “her biri insan-lık ailesi içinde özel bir yer işgaleden bu değerli insanlar” diye sözediliyordu.

Temel Demirer, söz konusu çağ-rımıza cevap olarak bir özür yayın-lamıştır. Demirer yapması gerekenibir yanıyla yapmıştır. Yanda metni-ni yayınladığımız bu özüre ilişkin ay-rıca iki noktayı tekrar belirtmeliyiz:

1-) Temel Demirer’in özür açık-lamasında, “hata”nın nedeni yoktur;dolayısıyla ne için özür dilendiği debelli değildir. Evet, yazılan yazıdadevrimci harekete, devrimci hare-ketin eylemlerine ve o eylemleri

gerçekleştirenlere dair “aktarma-lar” yoluyla da olsa büyük bir ha-karet ve karalama vardır. Demirer,bundan dolayı özür dilemektedir.

Hata nedir? Kopyala yapıştırhatası mı? Ne hatası bu? TemelDemirer yazısını okumadan mı koy-muştur? Nasıl bir hatadır bu? Göz-den mi kaçmıştır?.. Söz konusuolan sıradan bir hata değildir. Nasılbir hata olduğunu açıklamalıdır De-mirer. Hata demek yetmiyor. Nedenbu hata yapılmıştır? Basit bir teknikhatadır diye geçiştirilemez. TemelDemirer’i bilimsel aydın sorumlu-luğu çerçevesinde hatayı nedenlerive sonuçlarıyla içeren bir özeleşti-riye çağırıyoruz.

2-) Yazı, Halkın Günlüğü’nde ya-yınlanmıştır. Devrimci bir yayınorganı, sayfalarına koyduğu her sa-tırın sorumluluğunu da taşır. Kim-se burjuva basın organlarının “buköşedeki yazı, yalnız yazarını bağ-lar” gibi kurallarının arkasına sığı-narak sorumluluktan kurtulamaz.

Temel Demirer’in yazısının oşekliyle yayınlanmasından, o kara-lamaların yaygınlaşmasından HalkınGünlüğü de sorumludur ve özürçağrımız geçerliliğini korumaktadır.

Demirer’den Açıklama:

‘ÖZÜR DİLİYORUM’ Açıklama:

Temel Demirer

08.05.2011

HATA BENİMDİR;HATALIYIM; ÖZÜR DİLİYORUM

‘Yürüyüş’ ve ‘Halkın Günlüğü’ dergile-rinin editör ve yazı kurulu’nun dikkatine

Değerli Dost(lar),

Sizlere daha önce yazmıştım.

‘Yürüyüş’ dergisindeki (No: 265, 24 Nisan2011, s.46.) eleştiri, haklı, yerinde ve doğrudur.

Bir gazetedeki yazıda yayınlanan “lis-te”den aktarılırken yapılan hata, ciddi ve özürdilenmesi gereken boyuttadır.

Bu bağlamda “HATALIYIM” diyerek,‘Yürüyüş’ ve ‘Halkın Günlüğü’ ile tümdevrimci kamuoyundan ÖZÜR DİLİYO-RUM…

Ancak belirtmeden, altını özenle çizme-den geçmeyeyim: HATA BENİMDİR…Şahsım dışında hiç kimse ve hiçbir kurum-la ilintilendirilmemelidir, ilintilendirilmeside doğru olmaz… (Ayrıca hatamdan ötürüdevrimciler arasında bir “tartışma”ya yol aç-mak, beni vahim hatamdan da daha çoküzer.)

Özeleştirimi, söz konusu yazımı dahaönce e-posta ile yolladığım gruptaki tüm ad-reslere de iletiyorum.

Gereğini (b)ilginize sunarım.

Selamlarımla.

Tekeller halka bir karışlık yer bırakmak istemiyor

52

Yürüyüş15 Mayıs2011

Sayı: 268

İşkenceciler Diyor ki; ‘Bir Sizi Yola Getiremedik’

Page 53: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

Tecrübedenyararlanma

Tayyip Erdoğan, Süleyman Demireliçin demiş ki, “Ülkenin anasını ağlattı,şimdi CHP’nin akıl hocası.”

Hiç merak buyurmayın, ülkeninanasını ağlatmak konusunda hepsi bir-birinden üste çıkar.

Bu arada şunu da hatırlatıyor gazete-ciler: Tayyip Erdoğan da 2002 seçim-lerinden sonra Demirel’i ziyaret edip“akıllarından” yararlanmış.

Barajları“değişik” kullanma

Devlet Su İşleri’nin Genelkurmay'ındesteği ve yönlendirmesi ile Şırnak veHakkâri’de inşa ettiği 11 "sınır barajı"nın6'sı bu yıl bitiyor.

Genelkurmay barajlarla sınırları kont-rol altına almayı düşünüyor. Barajlarıntamamı bittiğinde, sınır geçişleri zorla-şacak ve artık “kuş uçmayacakmış”

Oligarşi barajları, sulama ya da bili-nen biçimiyle elektrik üretmek dışında,“başka amaçlarla” kullanıyor.

Boşuna bir çaba bu!...

Arınç ve Çiçek;biri papaz, biricellat!

Gözaltına alın-mış olanlar ya daişkenceci polisle-ri tanıyanlar bi-lirler. Gözaltın-da, karakolda, şu-bede işkencecilerhep aynı mizanseni tekrar ederler.

İşkencecilerden biri “iyi polisi”, bir pa-pazı oynar. Bir başkası ise “kötü polisi”yani bir cellatı oynar. Ve bu oyunu yıl-lardır oynarlar.

Şimdilerde bu oyunu AKP’li BülentArınç ve Cemil Çiçek oynuyor. Arınç ağ-lıyor sık sık. Yani o kadar iyi!.. Role faz-la kaptırıyor kendini.

Kendi ilkelerimize sadıkkalmaktan mutluluk duyduk;

çünkü ahlaken zayıf insanlar çatışmalarıya da savaşları kazanamaz, zafere hizmetedemez...

Castro

söz

Çizgiyle

değinmelerdeğinmeleryeni

Her şeylerizehir!

Kütahya’nın Gümüşlü yö-resinde, siyanür ile gümüşüretimi yapan asalaklar atık-larını da bir baraj gölündetopladılar. Havuzlardan biripatladı geçen günlerde.

Çevre zehirleme ve kirlet-me bakanı Veysel Eroğlu, her-kesin gözlerinin içine bakabaka “Çevreye bir gram bile si-yanür sızmadı. ... Bütün ted-birler alındı... Vatandaşlarımı-zın endişe etmesine gerekyok...” (10 Mayıs, Zaman)dedi.

Dedi ama, Gümüşlü’desuyu, havayı, toprağı zehirle-meye devam ediyor altın te-kelleri...

AKP iktidarının ve ortak-larının her şanı, her şeyi zee-hir gerçekten... dilleri zehir,üretimleri zehir, seçimleri ze-hir, sadakaları zehir...

İleri demokrasisafsatalarının sahibiAKP’nin Evin’e bircevabı var mı?

Mehveş Evin'in 11 Mayıs 2011 tarihli Milli-yet'te yayınlanan "Ali Demir'in istifası yetmez"başlıklı köşe yazısının son bölümünden alınmış-tır:

" YORUM’SUZ

Grup Yorum’un Bakırköy’deki son konserini120 bin kişi izledi. Şaka değil! Hiçbir siyasi lide-rin toplayamayacağı kadar büyük bir kitle bu.

Dün, Grup Yorum üyelerinin de aralarında bu-lunduğu 36 kişi gözaltına alındı. Sabaha karşı,gaz bombalarıyla ev, Kültür Merkezi ve derneklerbasılarak...

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, “bazı kişi-lerin arandığı” iddiasıyla bu kararı almış. Peki ne-den adresi belli insanlar, bu yöntemlerle gözaltınaalınıyor? Bu insanlar örgütlenme hakkına sahipdeğil mi?

Herkesin kolaylıkla “terörle bağlantılı” olarakdamgalandığı bir ortamda “tatmin edici” bir ce-vap almak çok zor görünüyor."

Page 54: Umudun türküsünü söylemeye Baskının olduğu yerde devam ...yuruyus.biz/pdf/pdf/268.pdfiçin emperyalistlere karşı yalınayak, yalınkılıç dövüşen Ana- ... Mustafa Bektaş,

Bugün başta emperyalist Al-manya olmak üzere Avrupa’daki em-peryalist kapitalist ülkelerde Türki-yeli devrimcilere yönelik baskı ve sal-dırılar, haksız tutuklamalar had saf-hadadır.

Bu saldırıların kuşkusuz nedenlerivardır. Nedenleri, Türkiyeli devrim-cilerin devrime olan inançlarında,anti-emperyalist mücadelelerindearamak gerekir.

Tarihsel, kültürel gelenekleriyleadalet ve hak peşinde yürüyen Ana-dolu göçmeninin en örgütlü, öncü ke-simi devrimciler, Avrupa'da gerek-çesiz, delilsiz, hatta Avrupa'nın söz-de övünç kaynağı burjuva hukukubile ayaklar altına alınarak tecrithücrelerinde tutuluyor, yıllarca tut-saklığa mahkum ediliyorlar.

Onlar nezdinde bizim örgütlenme bi-

lincimiz ile birlikte geçmişimize, tari-himize, yarattığımız mücadele gele-neklerine yani kendi kimliğimize sahipçıkan özelliklerimiz yok edilmeye, bas-kı altına alınmaya çalışılıyor.

Entegrasyon adı altında asimilasyon,demokrasi ve özgürlük adı altında ırk-çılık ve 50 yıldır kesintisiz süren sömürüböyle devam ettirilebilir ancak.

Bu tablo esasen bizim onur tab-

lomuzdur aynı zamanda. Anadoluhalkının halk özellikleri ile tarihiile, kendi mücadele geçmişine, mü-cadele önderlerine sahip çıkışı iledevrimciler eliyle ortaya çıkan onurtablosudur elbette.

Bu tabloya sahip çıkmalıyız.

"Yabancılar Yasası" adlı yasalbaskıya karşı, "Eşit haklar" için mü-cadele ederek; göçün 50. yılında asi-milasyona karşı kimliğimizi savu-narak; örgütlenmemize tahammül-süzlüğün karşısında tutsak verdiğimizdevrimcilere sahip çıkarak, onlarüzerindeki tecrite “Hayır” diyerek sa-hip çıkmalıyız.

Onlar bir halkın onurudurlar. Tut-saklarımıza, halkın değerlerine, hal-kın onuruna sahip çıkmalıyız.

Güçlüyüz, gücümüze sahip çık-malıyız.

TutsaklarımızısahiplenmeliyizOnlar bir halkın onurudurlar.

Tutsaklarımıza, halkındeğerlerine, halkın onuruna

sahip çıkmalıyız

AVRUPA’dakiBİZ

Şadi Özbolat’ın duruşması 19 Mayıs’ta

Oligarşinin mahkemelerindekikavga bu kez emperyalizminmahkemelerinde sürecek!

Duruşmaya ÇağrıTürkiyeli iki devrimci tutsak;

Şadi Özbolat ve Ünal Kaplan Düzyar

Devrimci düşüncelerinden dolayı yargılanacaklar.

Düşüncelerimizi değiştirmek için, Türkiye’dederneklerimizi basanlar, devrimci sanatçılarımızıgözaltına alanlar, devrimcileri infaz edenler;

Almanya’da da tutukluyor, tecrit hücreleriyle “yadüşünce değişikliği ya tecrit” uygulamasını daya-tıyorlar.

Yargılanmak istenen kişi olarak Şadi Özbolat de-ğil, devrimci düşüncelerdir.

Yargılanmak istenen yurtdışındaki tüm devrimci-ler, ilericiler, tüm halkımızdır. Bu dava, bu yüzdenhepimizin davasıdır. Duruşmalarında onları yalnızbırakmayalım!

Duruşmalar: 19 Mayıs 2011, Düsseldorf

Şadi Özbolat ve Ünal Kaplan Düzyar hakkındaAlman emperyalizmi tarafından açılan dava 19 Ma-yıs’ta başlayacak.

Şadi Özbolat hapishaneleri tanır. Tutsaklığı ta-nır. Tecriti çok iyi tanır. Faşizmin yargıçlarını ta-nır. Faşizmin yargıçlarını tanıdığı gibi, emperya-lizmin yargıçlarını da tanır. O nedenle 19 Mayıs’takiduruşmada yargılanan değil, yargılayan Şadi Öz-bolat olacaktır.

Eğer emperyalizmin yargıçları bir devrimciyi ta-nımımışsa onlar da bir devrimciyi, Şadi Özbolat’ıtanıyacaktır.

Şadi Özbolat bir devrimcidir. Emperyalizme veoligarşiye karşı mücadele ederken tutsak düştü.

Davanın hiçbir hukuki zemini yoktur. Hiçbirmeşruluğu yoktur. Alman emperyalizmi bir “suç”udeğil, bir düşünceyi yargılamak istemektedir.

54

Yürüyüş15 Mayıs2011

Sayı: 268