tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · web viewsanık hasan ataman...

91
T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :52 CELSE TARİHİ :08.04.2010 BAŞKAN :KÖKSAL ŞENGÜN 20909 ÜYE :HASAN HÜSEYİN ÖZESE 28298 ÜYE :SEDAT SAMİ HAŞILOĞLU 37266 C. SAVCISI :MEHMET ALİ PEKGÜZEL 33954 C. SAVCISI :NİHAT TAŞKIN 36924 KATİP :ALİ DOĞAN 128041 Mahkeme Başkanı Köksal Şengün ile üye hakimler Hasan Hüseyin Özese ve Sedat Sami Haşıloğlu’dan oluşan mahkeme heyeti tarafından 8 Nisan 2010 tarihli oturum açıldı. Tutuklu sanıklardan Levent Ersöz, Fatih Hilmioğlu, Mehmet Haberal, Oğuz Bulut, Muzaffer Öztürk, İbrahim Özcan, Durmuş Ali Özoğlu ve Emre Baltacı dışındaki tutuklu sanıklar cezaevinden getirildi. Bağsız olarak huzurdaki yerlerine alındı. Sanık müdafilerinden Sanık Osman Gürbüz müdafi Av. Savaş Kaya, Sanık Osman Gürbüz müdafi Av. Enes Osman Taşer, Sanıklar Hasan Atilla Uğur, Tuncay Özkan, Adil Serdar Saçan, Birol Başaran, İlyas Çınar, Hüseyin Vural Vural müdafi Av. Serkan Gülen, Sanıklar Ahmet Hurşit Tolon ve Mehmet Haberal müdafii Av. Yasemin Antakyalıoğlu, Sanık Kemal Aydın müdafi Av. Tuğba Bilgin Yıldırım, Sanıklar Taylan Özgür Kırmızı, Muhammed Sarıkaya, Yalçın Küçük müdafi Av. Hüseyin Fatih Demir’in geldikleri görülmekle, huzurdaki yerlerine alındı. Açık yargılamaya devam olundu. Bu arada Sanıklar Ahmet Hurşit Tolon, Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı geldiği görülmekle huzurdaki yerine alındı. Sanık kemal Aydın huzura alındı. Mahkeme Başkanı :”Avukatınızın mazereti veya tutuklanması sebebiyle herhalde hazır değil yeni avukatınız olduğunu söyledi bilmiyorum kabul ediyor musunuz?” Sanık Kemal Aydın:”Cumhuriyetin yüce mahkemesini, Saygıdeğer heyetini saygıyla selamlıyorum. Yüce mahkemenin de malumları olduğu

Upload: others

Post on 05-Jan-2020

5 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI

ESAS NO :2009/191CELSE NO :52CELSE TARİHİ :08.04.2010

BAŞKAN :KÖKSAL ŞENGÜN 20909ÜYE :HASAN HÜSEYİN ÖZESE 28298ÜYE :SEDAT SAMİ HAŞILOĞLU 37266C. SAVCISI :MEHMET ALİ PEKGÜZEL 33954C. SAVCISI :NİHAT TAŞKIN 36924KATİP :ALİ DOĞAN 128041

Mahkeme Başkanı Köksal Şengün ile üye hakimler Hasan Hüseyin Özese ve Sedat Sami Haşıloğlu’dan oluşan mahkeme heyeti tarafından 8 Nisan 2010 tarihli oturum açıldı.

Tutuklu sanıklardan Levent Ersöz, Fatih Hilmioğlu, Mehmet Haberal, Oğuz Bulut, Muzaffer Öztürk, İbrahim Özcan, Durmuş Ali Özoğlu ve Emre Baltacı dışındaki tutuklu sanıklar cezaevinden getirildi. Bağsız olarak huzurdaki yerlerine alındı.

Sanık müdafilerinden Sanık Osman Gürbüz müdafi Av. Savaş Kaya, Sanık Osman Gürbüz müdafi Av. Enes Osman Taşer, Sanıklar Hasan Atilla Uğur, Tuncay Özkan, Adil Serdar Saçan, Birol Başaran, İlyas Çınar, Hüseyin Vural Vural müdafi Av. Serkan Gülen, Sanıklar Ahmet Hurşit Tolon ve Mehmet Haberal müdafii Av. Yasemin Antakyalıoğlu, Sanık Kemal Aydın müdafi Av. Tuğba Bilgin Yıldırım, Sanıklar Taylan Özgür Kırmızı, Muhammed Sarıkaya, Yalçın Küçük müdafi Av. Hüseyin Fatih Demir’in geldikleri görülmekle, huzurdaki yerlerine alındı.

Açık yargılamaya devam olundu.Bu arada Sanıklar Ahmet Hurşit Tolon, Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı geldiği

görülmekle huzurdaki yerine alındı.Sanık kemal Aydın huzura alındı.Mahkeme Başkanı :”Avukatınızın mazereti veya tutuklanması sebebiyle herhalde hazır

değil yeni avukatınız olduğunu söyledi bilmiyorum kabul ediyor musunuz?”Sanık Kemal Aydın:”Cumhuriyetin yüce mahkemesini, Saygıdeğer heyetini saygıyla

selamlıyorum. Yüce mahkemenin de malumları olduğu üzere başlı duruşmamda avukatım bu savaşında mağduru yapılmıştır ve tutuklanmıştır. Büroda bulunan diğer avukatlar devam edecek avukat büronun diğer avukatlarının geleceğini düşünerek yazdığım dilekçede de bulunacaklardır dedim. Ancak cezaevinde tutukluyum dışarısı ile irtibat kurma şansımda taktir edersiniz ki yok. Ancak duyulan yaşadığımız hadisenin zorluğunda duyulan olay üzerine arkadaşım çocuğunu benimde evladım olan kızımızı avukatlık yapsın diye göndermiştir. Yusuf Erikel sadece benim avukatım değil. Kız kardeşim Neriman Aydın hanımefendinin çocuklarına yol parası veremeyecek durumda olan ve benimle ilişkilerinden dolayı tutuklu bulanan Hamza Demir’in 2 senedir hapishanede bile aynı ceketi giyinen Hamza Demir’in avukatlığını ve tutuklu teğmen pilot teğmen Mehmet Ali Çelebi’nin de avukatlığını yapmaktadır. Biz maddi şartları devletin yüce mahkemesi tarafından özellikle de iddia tarafından iddia makamı tarafından bütün geçmişi incelenmiş fertleriz. Banka hesaplarımız ellerinde nasıl yaşadığımız ellerinde bende sigorta emeklisiyim kız kardeşimin de nasıl emekli ettirildiğini kaç lira maaş aldığını herhalde iddia makamı özellikle de Mehmet Ali Pekgüzel Bey sorgumu yapan biliyor, bilmiş olması lazım hayıtımızla ilgili olan şeyleri. Bu nedenle avukat tutup avukat ücreti verebilecek bile durumda değiliz ben örgüt yönetiyorum da Dünya’nın en büyük örgütünün yöneticisiyim de örgütler para

Page 2: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:2

ile yönetilir silah ile yönetilir. Onlar ayrı bir husus onun için avukatlar büronun diğer avukatları da anladığım kadarıyla bugün Yusuf Erikel’in tutuklu olması nedeniyle zannediyorum bize karşı ziyaretime de gelmediler. Bu işleme karşı boykot mu yapıyorlar bilmiyorum onu. Kızımız sağ olsun babası almış getirmiş zatıâlinize de ulaşmışlar ama benim arzım bundan ibarettir Tuğba’da avukatım yüce mahkemeden bir talepte bulunacaktır arz ederim efendim.”

Sanık Kemal Aydın müdafii Av. Tuğba Bilgin Yıldırım söz istedi verildi:” Müvekkilinde beyan ettiği üzere meslektaşım tutuklanmıştır benimde çok geç haberim olduğu için dosyayla ilgili yeterli bilgiye sahip değilim. Öğrendiğim kadarıyla Cuma günleri talep günüymüş dolayısıyla Pazartesi’ye kadar dosyayı incelemem için süre verilmesini talep ediyorum bende.”

Mahkeme Başkanı :”Siz kabul ediyor musunuz avukatlığını? Efendim buyurun”Sanık Kemal Aydın:”Tabi efendim avukatlığını kabul ediyorum.”Mahkeme Başkanı :”Sizin savunmanız hazır değil mi yani kaldığınız yerden devam

edebilirsiniz müvekkiliniz zaten sizin savunmanızdan sonra konuşma durumu söz konusu ne diyorsunuz?”

Sanık Kemal Aydın müdafii Av. Tuğba Bilgin Yıldırım.”(beş altı kelime anlaşılmadı).”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:”Avukat hanım tekrarlar mısınız zapta geçmek adına.”Sanık Kemal Aydın müdafii Av. Tuğba Bilgin Yıldırım:”Efendim benim dosyadan çok geç

haberim olduğu için savunma sırasında müdahalede bulunamayacağım. Eğer süre talebimi kabul ederseniz savunma açısından daha faydalı olacağını düşünüyorum.”

Mahkeme Başkanı :”Siz savunmaya hazır mısınız?”Sanık Kemal Aydın:”Tabi ki.”Mahkeme Başkanı :”Bütün dileklerini Pazartesi söyleyebilir müdafiiniz siz savunmanıza

hazır mısınız?”Sanık Kemal Aydın:” Tabi ki.”Mahkeme Başkanı :”Savunma, savunmanızı müdafi huzurunda yapmakta herhangi bir

beis yoktur yani.”Sanık Kemal Aydın:”Ben 17.”Mahkeme Başkanı :”O bütün, bütün müdahillerini bilahare de yapabilir hepsi zapta

geçebilir yani bugün yerine Pazarteside bunları yapabilir.”Sanık Kemal Aydın:”Peki.”Mahkeme Başkanı :”Anlatabiliyor muyum size yani? Siz önemli olan sizin sizin hazır

olmanız. Siz hazır mısınız?”Sanık Kemal Aydın müdafii Av. Tuğba Bilgin Yıldırım:”(dokuz on kelime anlaşılmadı)

olsun beraber savunma yapalım.”Mahkeme Başkanı :”Avukat hanım muhakkak sizinde söz hakkınız doğacak gayet tabi

yani. Yani ne yapacaksınız yardım mı edeceksiniz hazır savunmasına daha değiştirecek misiniz ne yapacaksınız yani o nedir?”

Sanık Kemal Aydın müdafii Av. Tuğba Bilgin Yıldırım:”Yani öyle görünüyor olabilir ama biz öyle olmasın istiyoruz dolayısıyla da en azından bir dosyayla ilgili bilgim olsun savunmasını yaparken bu işi nasıl olacağını bende söz hakkım olsun istiyorum öyle dediğiniz gibi görünmesin istiyorum yani.”

Mahkeme Başkanı :”Peki efendim buyurun oturun.”Sanık Osman Gürbüz müdafii Av. Savaş Kaya söz istedi verildi:” Sayın Başkanım elden

takip yetkili Antalya’da müzekkere cevaplarını getirdim Antalya’dan da sabah da sabahleyin mahkemeye arz ediyorum efendim.”

Mahkeme Başkanı :”Avukat bey bunları kaleme de verirsiniz herkese verirsiniz yani burada.”

Sanık Neriman Aydın huzura alındı.Mahkeme Başkanı :”Neriman hanım efendim sizinde, sizinde.”

2

Page 3: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:3

Sanık Neriman Aydın:”Sayın Başkan aynı şekilde olduğu için.”Mahkeme Başkanı :”Dinler misiniz efendim lütfen dinler misiniz?”Sanık Neriman Aydın.”Evet, buyurun, buyurun.”Mahkeme Başkanı :”Sizinde avukatınız aynı konumda.”Sanık Neriman Aydın:”Evet efendim evet.”Mahkeme Başkanı :”Sizi de zorunlu avukat gerekiyor.”Sanık Neriman Aydın:”Evet.”Mahkeme Başkanı :”Siz mi tutacaksınız avukatınızı yoksa mahkeme sizin adınızdan

barodan.”Sanık Neriman Aydın:” Hayır efendim biz tutacağız ve gelecek Pazartesi inşallah.”Mahkeme Başkanı :”Öyle mi? Peki.”Sanık Neriman Aydın:”Sadece bugün için meyil istedik sizden.”Mahkeme Başkanı :”Peki buyurun, bir dakika avukat bey, bir dakika.”Mahkeme Başkanı :” Sanık Mehmet Ali Çelebi, sizinde avukatınız Yusuf Erikel’di.”Sanık Mehmet Ali Çelebi:”Evet biz tutacağız Sayın Başkanım.”Mahkeme Başkanı :”Size de size zorunlu müdafiye tabi bir suçlama ile suçlanıyorsunuz.”Sanık Mehmet Ali Çelebi:”Evet efendim biz tutacağız efendim.”Mahkeme Başkanı :”Kendiniz tutacak mısınız avukat?”Sanık Mehmet Ali Çelebi:”Evet efendim.”Mahkeme Başkanı :”Peki efendim. Hamza Demir.”Sanık Hamza Demir:”Buyurun efendim.”Mahkeme Başkanı :”Hamza Demir avukat Yusuf Erikel sizinde avukatınız idi.”Sanık Hamza Demir:”Evet, evet.”Mahkeme Başkanı :”Ancak başka bir suçlamayla ilgili olarak tutuklanmış sizi müdafi etme

durumu şu anda mümkün değil.”Sanık Hamza Demir:”Evet, evet.”Mahkeme Başkanı :”Siz zorunlu müdafiye tabi bir suçlama ile suçlanmıyorsunuz.”Sanık Hamza Demir:”Evet efendim.”Mahkeme Başkanı :”Tamamen kendi ihtiyarınızla avukat tutacak mısınız yoksa avukat

istiyor musunuz? Kendinizde kendi savunmanızı yapma hakkına sahipsiniz bu aşamada yani avukat olmadan da savunma yapabilirsiniz hazır ise savunmanız.”

Sanık Hamza Demir:”Efendim hazır değilim.”Mahkeme Başkanı :”Efendim.”Sanık Hamza Demir:”Şu an hazır değilim. Daha sıra var diye hazırlanmamıştım.”Mahkeme Başkanı :”Tutacak mısınız avukat? Yoksa mahkeme.”Sanık Hamza Demir:”Durumum yok tutacak bir durumum yok efendim.”Mahkeme Başkanı :”Mahkemeden avukat istiyor musunuz?”Sanık Hamza Demir:”İstiyorum.”Mahkeme Başkanı :”Yani yarın öbür gün mahkum olduğunuzda suçla ilgili herhangi bir

mahkumiyet durumunda mahkeme masrafı olarak avukat ücreti size geri dönecektir onu da size bildireyim.”

Sanık Hamza Demir:”Öderiz artık ne yapalım?”Mahkeme Başkanı :”Peki efendim buyurun oturun.”Sanık Emcet Olcaytu söz istedi verildi:”Söz veriyor musunuz?”Mahkeme Başkanı :”Buyurun, buyurun.”Sanık Emcet Olcaytu:”Efendim daha önceki celselerde de çeşitli vesileler ile bu avukat

zorunlu avukat meselesine değinmiş ve bazı sanıkların taleplerini hatırlatarak mahkemenin tedbir almasını talep etmiştim. Şimdi biraz önce sizde eğer avukat tutamıyorsanız baroya müracaatla bir avukat tayini için gerekli işlemleri yapalım şeklinde bir açıklamada bulundunuz

3

Page 4: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:4

ancak şunu biliyoruz sizde eminim biliyorsunuz. İstanbul barosunun adalet bakanlığı ödemeleri aksattığı ve yapmaya yanaşmadığı için avukat tayin edemediğine dair bizim benzeri sağ olun sayenizde hakkımızda bulunan suç duyuruları nedeniyle bu kararların birer örneği bize geldi. Sizinde elinizde vardır. Bu safhaya kadar zannediyorum 6 veya 7 tutuklu sanık avukatları olmadığını baro tarafından kendilerine avukat tayin edilmesini istediklerini huzurunuzda bizimde yanımızda beyan ettiler o konuda mahkemenin herhangi bir iktidarı olmadığını biliyoruz. Burada şimdi sorduğunuz Sayın Kemal Aydın’ın, Neriman Aydın’ın, Mehmet Ali Çelebi’nin, Hamza Demirel’in dışında 6 veya 7 sanık hakkında da huzurunuzda mahkemenizden yaptıkları taleple ilgili bir işlem yapılmadı. Eğer mahkemenin böyle bir iktidarı varsa bende çünkü sanık olarak ilgilendiriyor davada sorgular tamamlanmadı, deliller toplanmadı diye bazı taleplerimiz reddedildiği için eğer böyle bir iktidarı varsa mahkemenin. Daha önce kendisine avukat tayin edilmesini talep eden sanıklarla tutuklu sanıklarla ilgilide hazır bir fırsat doğmuşken bu vesileyle mahkemenin işlem yapması için talepte bulunuyorum. Eğer böyle bir imkanı varsa bu arkadaşlarımızın daha önceden talepte bulunan arkadaşlarımızın avukat zorunlu müdafilik nedeniyle avukat tayini içen baroya yeniden yazı yazılsın. Zaman kaybetmeyelim sıra onlara geldiği zaman. Söyleyeceklerim bu kadar.”

Mahkeme Başkanı :”Buyurun oturun.”Duruşmaya kısa bir ara verildi.Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu.Sanık Hasan Ataman Yıldırım huzura alındı.Kendisine CMK’nın 147. ve 191. maddesindeki yasal hakları tek tek izah edildi.Mahkeme Başkanı:"Avukatınız var idi şu anda yok.”Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”Evet.”Mahkeme Başkanı:"Avukatsız savunma yapma hakkına sahipsiniz, suçlandığınız yasa

maddeleri dikkate alındığında. Avukatsız savunma yapabilir misiniz?”Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”Şimdi avukat için haber verildi ama bugün anladığım

kadarıyla uzaktan haberleştik gelemeyecek yarın gelecek. Zaten şart değil ben yani avukatsız yapabileceğim hazırlıklıyım.”

Mahkeme Başkanı:"Yapabileceksiniz peki.”Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”Avukatım en son yarın şeye zaten bir günü geçecek

benim yani bu durumda bugün şart değil.”Mahkeme Başkanı:"Suçlandığınız konularla ilgili susma hakkına her zaman sahipsiniz,

delillerin lehinize olan delillerin tamamını toplatma hakkına sahipsiniz. Bu haklarınızı biliyorsunuz bu şartlarda savunma yapmaya hazır mısınız?”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”Hazırım başkanım.”SANIK HASAN ATAMAN YILDIRIM SORGU VE SAVUNMASINDA:Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası

olarak hazırladım, parça parça bölümler halinde o şekilde anlatacağım. Önce sayın başkanım sayın mahkeme heyeti ve sayın savcılar, hepinizi saygıyla selamlarım. Şimdi önce bir sayfalık evet bir sayfalık bir ön tanıtım var ben bölüm bölüm hazırladım bu bir sayfalık giriş bölümü ondan sonra 2A diye öz geçmişimi anlatacağım, sonra 2B diye öz geçmişimin devamını anlatırken önce yani bütün anlatacaklarım bir iskeletini ana hatlarıyla anlatamaya çalışıyorum. Öz geçmişimin devamını anlatırken düşüncelerimle beraber bir takım yaptığım çalışmaları, faaliyetleri onları anlatacağım. Daha sonra 3A bölümünde, arama ve gözaltı o gün nasıl polis tarafından arandım ve gözaltına alındım, onu anlatacağım. Sonra 3B bölümünde savcılık sorgusu ne gibi sorular soruldu onları ve benim verdiğim cevaplar ve daha sonradan bulabileceğim cevaplara ek ilavelerimle beraber, yalnız burada Sayın başkanım bir şey sormak istiyorum, ben bu şekilde hazırladım ancak siz sonradan bir daha savcılık sorgusunu okuyup soruyorsunuz. Hani bununla ilgili bir şey diyeceğin var mı diye ama ben bu şekilde sıradan verip

4

Page 5: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:5

gerekirse tekrar ilave bir şey verebilirim. Çünkü önce burada basit savcılık sorgusunu anlatıp arkadan iddianameye cevapları anlatıyorum. İddianameye cevapları verdikten sonra genel bir savunma yapıyorum. En sonda bu ben tutuklandıktan kovuşturma olayları oldu, bilhassa istemiştik gelmiş diğer davalar biliyorsunuz bu deniz kuvvetleriyle ilgili olan bilhassa davalar var. onlarla da ilgili benim adım geçiyor orada benimle ilgili herhangi bir suçlama yok yalnızca hep Hasan Ataman Yıldırım’dan şu belgeler çıktı diye geçiyor, onları de veriyorum. En sonunda kısa bir sonuç yapıyorum. Benimde buradan çalışma şeklime bakarsanız her birinin sayfa numaralarıyla beraber 214 sayfalık bir toplam var. Fakat bunların hepsini okumayacağım bunları özet olarak size anlatacağım detayları burada. Birde yanında bunların tarihleri var mesela diyor ki 2A öz geçmiş baş, yani başlangıçı tire 2010 önce yıl sonra 04 ay sonra 07 gün gibi geçiyor. Bu şu demek yani bu dosyanın adı bunun özellikle vermemin sebebi benim çalışırken bilgisayarcı olarak baktığımda bu dosyanın neyin nesi olduğunu anlayabiliyorum. Yani şu gün şu tarihli şu dosya hepsini 1.2.3.4.5 a,b,c gibi rakamlar koyarak bunlarda listeye baktığımız zaman sırada duruyor. Yani belli bir sistemle kullanıyorum, bunu söylememin sebebi sonra benden çıktığı düşünülen belgelerin çok karma karışık konduğunu göreceğiz ve benim zaten bana ait dosyalarında nasıl olduğunu görüyoruz, hep isimlerini dahil. Önce şöyle söyleyeyim bu Türkiye’de trajikomik bir Ergenekon davası var. Türkiye’de ikiye bölündü bu davada şu dedikodular var darbe dedikoduları suikast haberleri sahte belgeler kroki silah çıkıyor cephane çıkıyor adamına göre yerleştiriyorlar. İşte ben bilgisayarcı olduğum için bana sadece bellek yerleştirmişler bilgisayar bir başkada ne cephane koyuyorlar, olmadı hiçbir şey bulamadılarsa hakkında bir sahte Email veya mektup yazıp gönderiyorlar. Yani bu dava başından beri bu şekilde, bu davanın hedefi masum insanları topluyorlar bilhassa çağdaşlaşma yolunda yürüyen Atatürkçü olan insanlara karşı ve Atatürk devrimlerini yok etmek için yürütülen ortada bir sivil darbe var. bunun altyapısıyla ilgilide büyük bir psikolojik savaş var. Bu işin arkasında diyeceksiniz nereden biliyorsun bir şeyde bilmiyorum bütün bildiklerim buradaki dinlediklerim bütün herkesi dinliyorum görüyorum daha evvelden bende tutuklanmadan evvel hakikaten bir Ergenekon diye bir şey var mıdır yok mudur ciddi bir şeyler var, o kadar şeyler bulunuyor diye insan hakikaten kafasında bir şüpheler uyanıyor. Fakat buraya geldiğim zaman görüyorum ki.”

Mahkeme Başkanı:" Biraz daha yaklaştırır mısınız?”Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”Yaklaştırayım buraya geldiğim zaman görüyorum ki ortada bir şey yok, herkes masun herkese bir şeyler kaptırmışlar. Dolayısıyla bunun arkasında tertip merkezi var. Orada hazırlanıyor savcılarda bunları çok dikkatli incelemeden altına imzayı basıp koyuyorlar. Neticede buradaki bütün yük başta başkan siz olmak üzere mahkeme heyeti üzerinde şimdi buradakileri salmaya kalkarsanız size de Ergenekoncu diyorlar. Yok efendim, tutarsanız bu sefer onların tarafından oluyor gibi bütün yani basınla beraber bütün medyada ikiye bölünmüş durumda bu tabi ülkenin bölünmesi açısından çok tehlikeli bir durum. Ben kesinlikle bölünmeye karşıyım, anlatacağım zaten bunları göreceğiz. Bilhassa basında bir bağımsız basın var çok az ama bu bağımsız olana basın çok büyük kısmı da işte başbakanın baskılarını görüyoruz okuyoruz ve onlarda yanaşmaya başladılar. Bir yandaş basın var tamamen hükümetin kontrolünde bu dava tamamen siyasi bir dava. Ben şimdi bazı renklerle de koydum burada mesela kırmızıyla koyduklarım işaretlediklerim onlar önemli kısımlar bilhassa onları mutlaka okuyarak geçeceğim, sarı veya yeşil bazı yerlerde de mavi var bunlar önemli değil. Sadece blok blok bazı bilgileri ayırmak için kullandım. Şimdi hemen özgeçmişim ile ilgili anlatamaya çalışayım. Ben Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyetinin İstanbul ilinde 1950 yılında dünyaya geldim, babam Erzurumlu şehit Hasan’dır. Onun için benim ilk adım Hasan. Zekeriya Yıldırım’ın oğluyum annemde Nafia bunlar Balkan harbinde Makedonya’da göç etmiş Trakya’ya gelmişler Türk kökenli çiftçi. Çiftçi Durmuş’ta Çanakkale’de şehit olmuş Çanakkale’ye köyden gitmişler onlar hiçbiride geri gelmemiş 15 kişi kadar o köyden toplayıp gidiyorlar bir daha haber alınmıyor. Babamda polistir şerefli bir polistir, aşağı yukarı 1954–1958 yılları arasında

5

Page 6: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:6

İstanbul emniyet müdürü vardı Alaaddin Eriş, sonradan Adapazarı valisi olmuştu. Sirkeci’de sansaryan han vardır, başkanım siz bilirsiniz her halde şimdiki ticaret mahkemelerinin olduğu yer ben küçükken oraya giderdim babamla, polislerle beraber yani çocukken onların kucaklarında ben büyüdüm. Babamın da amcası Erzurum emniyet amiridir aşağı yukarı 1936-40 yılları arasında Erzurum’da emniyet amiri olan Hüsnü Yıldırım’dır. Bu söylediklerimin nüfus kayıtlarından filan araştırılıp çıkartılabilir ben kaydımı sonradan buraya aldım ama evlendiğim sırada zorluk oluyor diye. Evet, bizim ailede genelde çocuk sayımız iki, üç bazısında birdir yani ablam yeğenlerim filan baktığımız zaman biz öyle fazla çocuk yapmadık hani birisi diyor ya durmadan en az üç çocuk filan diyor ama bizim çocuklarımızın hepsi eğitimlidir, hepsi üniversite mezunu bizim ailede ilkokul ortaokul lise dahi yok hepsi üniversite mezunu. Benim kızlarımda daha evvel söylemiştim iki kızım var şimdi şirketi onlar idare ediyor, biri bilgisayar yüksek mühendisi biride endüstri mühendisi ikisi de İTÜ, Boğaziçi, Yıldız gibi okullardan yine kızım Üsküdar Amerikan’ı birinci olarak bitirmiştir 2000 yılında. Biz hep çalışkan bu şekilde bir aileyiz, hepimiz eğitimli Atatürkçü bir gençlik yetiştirdik ailemiz bu şekildedir. Tiyatro sanatçısı Ali Poyrazoğlu diyor ki ben diyor paranın bakarım diyor içinde Atatürk o kağıt paralarda yoksa sahtedir diye, benim içime de baksanız dışıma da baksanız ben Atatürkçüyüm, bunu hep söyledim. Yine benim ders durumlarımı okul durumlarıma baktığınız zaman şimdi babamız polis olduğu için kirada oturduk değişik evlerde değişik semtlerde oturduk hep İstanbul’un ağırlıkla da sur içindeydi, daha sonra yine surun yakınında yani dışında Eyüp filanda oturduk ama hep gittiğim yani ilkokul üç sınıfta üç okulda üç ayrı okulda ortaokulu üç ayrı okulda okudum. Hepsinde de sınıf birincisiydim, her gittiğim yerde sınıf birincisi oldum. Tabi o zaman Atatürk’ün gençliğe hitabesini daha ilkokuldayken 4. sınıftayken ezbere okumuştum. Benim bunu söyleyeceğim bu çok önemli Atatürkçülük kanımıza işledi ve benim doğduğum yetiştiğim çocukluk ve gençlik yıllarımda Atatürk’e ve Cumhuriyete bugünkü gibi düşmanlık yoktu. Işığımız Atatürk’tür gösterdiği yol hayatta en hakiki mürşit ilimdir, ben bu şekilde yetiştim. Benim bir suçum varsa Atatürkçü olmam pozitif bilimci olmam. Daha sonra deniz lisesine girdik deniz lisesinde de Bekir Sıtkı Erdoğan bizim edebiyat öğretmenimizdi hani meşhur ibibikler öter ötmez ordayım diye bir şiir var şarkısı var onun esas şiirini yazan kişidir. Aynı zamanda deniz harp okulu marşını da o bestelemiştir. Biz lisedeyken bestelemişti, deniz harp okulu marşında biz denizci gençleriz göğsümüz şeref dolu Atatürk’ü izleyen yol deniz harp okulu. Birkaç gün evvelde denizciler belki izlemişinizdir televizyonda gösterdi bu marşın eşliğinde deniz şehitlerini anma gününde Beşiktaş’ta toplandılar bu marş çalıyordu, tabi çok duygulandım. Yine çok başarılı olarak ve sınıfında 6.sı olarak subay çıkarken deniz subayı oldum dolayısıyla benim birinci uzmanlık dalım deniz subaylığıdır ama bu genel subaylık yani doktor çıkar biri nasıl pratisyen doktor olur bende pratisyen doktor gibi öyle söyleyeyim düz deniz subayıyım. Daha sonra bir yıl deniz ikmal okulu var orada ikmal subayı olarak bir yıl eğitim gördüm, bu eğitimde hukuk dersimizde vardı bunun içinde harp okulunda da var hukuk dersi orada da anayasa, genel hukuk, genel kavramlar vesaire o konularda yetiştim ikmal okulunda da medeni kanun borçlar kanunu ihale kanunu daha sonra ihale kanunu değişti ama ben sonra ihalelere girdiği için ihale kanununu halen son haliyle de gayet iyi biliyorum bu konularda yetiştik. Bir tek ceza konularını bilmiyorduk o da kısmet buradaymış burada da ceza hukukunu öğrenmeye başladık. Dolayısıyla benim ikinci uzmanlık kolum ikmal subayı yani lojistik ve maliye konularını hem mal idaresi hem de maliye olarak para işleri bütçe bordro vesaire gibi o konularda, yetiştim. 1971 yılında daha 21 yaşındayken Ayten hanımla oradadır eşim beni hiç bırakmıyor görüyorsunuz çok sevdiğim hatta eşim öyledir ki ben bir şey konuşurken veya düşünürken bir yere bakarken düşünürken hemen ne düşündüğümü anlar ne yapmak istediğimi anlar yani o şekilde biz yani öyle ikimiz böyle bir tek insan gibi olmuşuz ikimiz bir beyin gibi olmuşuz, ikimiz bir beyin gibi olmuşuzdur. Sağ olsun kendisine çok teşekkür ederim yanında kayın biraderim de var beni hiç bırakmıyorlar geliyorlar onlarında ailemiz yani çok kalabalık değil. Çok pozitif düşünür eşim, en son işte 2008’de 37. yılı

6

Page 7: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:7

kutladık evliliğimizin 38. yılını hapiste diye kutlayamadık, inşallah serbest bırakırsanız 39 dışarıda kutlarız diye düşünüyorum ama bana sorarsanız aile hayatında kaç yıllık evli diye sorun şu hesap yaptığım için 37, 38, 39 diye sayıyorum ben 5 yıllık evliyim, daha yani yeni evli gibiyim taş çatlasa 5 yıl. Daha sonra ben TCK İzmir isimli 250 personeli olan bir gemide özellikle burada altını çizerek gösteriyorum su üstü gemisidir, su üstü gemisinde yani denizaltıyla ilgisi yok demek istiyorum. Su üstü gemisinde harp gemisinde ikmal subayı olarak görev yaptım daha sonra Gölcük’te ikmal merkezi vardır, orada envanter kontrol merkezinde stok kontrol yönetimi olarak çalıştım, bu stok kontrol envanter kontrol merkezi bunları da altını çizerek söylüyorum. Daha sonra çok kısa bir Ortadoğu teknik üniversitesinde bir yıl İngilizce hazırlık okuduk esasında Amerika’ya gidecektik biz imtihana girdik onu da söyleyeyim bu imtihana iki sınıf giriyor yani bizim sınıf bir de bizi üstümüz giriyor ben iki sınıfın girdiği iki sınıfın derecelerinin girdiği sınıfta, Amerika’ya gitme seçme imtihanlarında yine birinci olarak seçildim ama 1974 Kıbrıs harekatından dolayı Amerika ambargo koyduğu için bizim gidişimiz ertelendi o zaman Türkiye’de eğitim görelim diye Ortadoğu teknik üniversitesine bilgisayar bölümüne gittik ve İngilizce okuduk bilgisayara tam başladık o sırada Amerika ile 1976 yılında anlaşma sağlandı iki yıllık Amerika’ya gittim eşimi de götürdüm o zamanki ufak büyük kızım şimdi ki büyük kızım o zaman çok ufaktı 5-6 yaşında onu da götürdük ve Amerika’da iki yıl eğitim gördük. Şimdi buradaki Amerika’daki eğitimde şunun altını çizeyim en önemlisi bize bilgisayar sistemi kurarken bağımsız bilgisayar sistemi bilişim sistemi kurulmasını öğrettiler oradaki hocalarımız onu öğretti burada Amerikalılar hocalarda şöyleydi okulda, bu askeri okul Mable Posgrecıe School diye. Bahriye eğitim sonrası okulu olarak geçiyor Türkçe’siyle California’da ve orada hocalarımız sivil hocalarımızda var çok yani uzman hocalar konularında California zaten bilgisayarın merkezidir. Artı deniz subayı olarak da yetişmiş yine hocalarımız vardı bağımsız bilişim nasıl kurulur özellikle bunu anlattılar. Çünkü o devirlerde belli markalar vardı şimdi markaları saymayayım reklam veya anti reklam kötü reklam olmasın diye. Belli markaların kontrolü vardı ama markalara bağımlı olmadan nasıl sistem kurulur nasıl proje yapılır özellikle bunu anlattılar ve şimdi de açık sistem dediğimiz Unix ben orada eğitimde Unix’te aldım ve o konuda da yetişmiş olarak geldim. Dolayısıyla benim uzmanlık dalım bilgisayar oldu bilişim oldu. Şimdi o yıllarda Türkiye’ye bakarsak sağ sol diye Türkiye bölünüyor kardeş kardeşe düşman oluyordu. Ben hiç bu şekilde bu olaylarla hiç ilgilenmedim, Amerika dönüşü geldim bilgisayar merkezinde projeler yaptık yani şunu söylemek istiyorum ben sağcı değilim solcu değilim ben sadece teknik bir insan olarak bu konulara hiç girmeden çalıştım. 1984 yılında geldiğim zaman mecburi hizmetim bitti, o zaman sade yılbaşında dilekçe yazılıp müracaat edilebiliyordu ve 12 Eylül 1980’den sonra istifalar kaldırılmıştı 84’te açıldı bende düşündüm ve uzmanlık dalım olan bilgisayar o zamanda bilgisayarcı Türkiye’de o yıllarda çok azdı ayrılmaya karar verdim, üç defa istifa ettim yani birinci istifam kabul edilmedi arkadan ikinci istifa ettim kabul edilmedi altı ay sonra Ağustos ayının yani Ocak Şubat ayı yapıyoruz sonunda dediler ki yıl içinde istifa edenlere bir hak daha tanıyoruz yıl ortasında binbaşılığıma 10 gün kala 11 gün kala 20 Ağustos 1984’te önyüzbaşı rütbesiyle ordudan istifa ederek ayrıldım. Şunu söyleyeyim ben ordudayken şurada en altta sarıyla gösterdiğim kısım. Benim lise dahil bütün ordudaki subaylık dahil en ufak bir disiplin suçu yoktur. Sicillerim gayet güzeldir onun içinde bırakmak istemediler üçüncü istifa sonunda zorla ayrıldım yani kendim zor ayrıldım. Özellikle hep yazıyorlar şeylerde emekli olmasına rağmen ben ordudan emekli değilim ben genç yaşımda 34 yaşımda ordudan ayrıldım. Şunu söyleyeyim bilgisayar konusu devamlı yenilenen geçen burada doktorlarla ilgili konuşuluyordu ha Mehmet Haberal söylüyordu, tıp eğitimi devamlı değişiyor hep kendini yenilemesi lazım bilgisayar çok daha fazla gelişiyor benim aldığım eğitimler dahi o zaman PC’ler dahi yoktu bu yazılımların hiçbir yoktu, biz karakter bazlı çalışıyorduk. Şimdi her geçen gün sistemler gelişiyor ve ben burada 14 aydır bu olayların dışındayım ancak gelen bazı dokümanlardan izlemeye çalışıyorum o da yeterli değil. İnternette olmadığı için araştırma yapamıyorum yani bilgisayar bilişim

7

Page 8: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:8

konusunda artı sektörün en önemli özelliği çeşitli toplantılar olur hep şirketler son gelişmeleri çeşitli toplantılarla anlatırlar bende bunların birçoğuna katılırım. Sektör tarafından her yani çoğu tarafından tanınırım belki gençler tanımaz ama orta yaş ve yaşlı olanlar herkes beni tanır çoğu beni tanır. Şimdi ben bu şekilde ayrıldıktan sonra toprak, önce bir şişe camda çalıştım Türkiye şişe cam fabrikaları A.Ş. merkezinde cam ( bir kelime anlaşılamadı) var. o biliyorsunuz Paşabahçe diye piyasada bilinir halk arasında esas holding merkezinde çalıştım orada tek uzmandım. Daha sonra toprak holding de sistem otomasyon müdürü olarak çalıştım. Ondan sonra ayrılıp kendi şirketimi kurdum. Bu kurduğum şirkette entegre oto kiralama sistemleri Rent A Car İngilizce’siyle oto kiralama sistemleri birde hastane otomasyonları konusunda çalıştım. Şimdi bu hastane otomasyonu önemli biliyorsunuz bu hastane deyince bütün hastaların kayıtları onların tahlilleri vesaire çok komplike bir sistem yani hastaneye gittiğinizde görüyorsunuz onları yıllarca ben ve ekibim olarak çalışarak yani pösteki böyle saymak gibi diyorum yani halı dokumaktan çok daha zor bir olaydır. Yıllarca çalışarak yavaş yavaş geliştirerek sistemleri kurduk ama MHP’li sağlık bakanı Osman Durmuş’un zamanında sağlık bakanlığı bilgi işlem daire başkanı olan ama bilgisayarcı değil tıp doktoru Suat Duranay tarafından SB bileşim SB diyince sağlık bakanlığını çağrıştırıyor SB bileşim diye bir bilgisayar şirketi kuruyorlar özel şirket bu özel şirketin merkezi Sıhhiye’deki sağlık bakanlığının kat bir binası, düşünebiliyor musunuz özel şirket kuruluyor ve resmi bakanlık binasının içini merkez olarak gösteriyor. Bunların yaptıkları şu diyorlar ki hastanelere yani bu olayı anlatmamın sebebi benim hayatımın dönüş noktasıdır ve de bu hapse girmemin sebebidir başlangıcı buradan, onun için bu çok önemli diye anlatıyorum. Bunların yaptıkları şu diyorlar ki, hastanelere bakanlıktan emir geliyor yazılı biz size bilgisayar programını bedava veriyoruz bizim programı alın bakanlığın programı. Peki programı aldın ama bu programı çalıştırmak ve devamlı gelişen isteklere göre değiştirmek lazım. Bu sefer bunu da diyorlar SB bileşimden alacaksınız. Yani bakanlığın özel şirketinden ve bunlar Ankara’daki büyük hastanelere Ankara işte numune, Atatürk hastanesi, İzmir’de Atatürk hastanesi, İstanbul’da Bakırköy devlet hastanesi, taksim ilk yardım hastanesi var onu büyük hastanelere alıyorlar. O sırada da ben Haydarpaşa numune hastanesini beş yıldır çalıştırıyorum artı Marmara üniversitesi hastanesi vardı o özel şey üniversite hastanesi onu almıştık bir de kartal devlet hastanesi karşı tarafta iki büyük hastaneyi biz çalıştırıyoruz 4 yıl 5 yıl olmuş onlara da gelip biz geleceğiz diyorlar bakanlıktan emir geliyor o zaman ben bunlarla uğraşmaya başladım. Benim piyasada çevrem çoktur bütün bilgisayarcılar tanır söylediğim gibi. O zaman internet daha yeni çıkmıştı internet üzerinden bu olayları anlatmaya başladım. Herkesle temas kurmaya başladım, baktım ki bu olay olmuyor MHP’ye ulaşmaya çalıştım yanlış yaptıklarının yanlış olduğunu anlatmak için ulaşamadım veya ulaştığım bazı kişiler vasıtasıyla haber gönderdim. Profesör Ziya Aktaş O, o zaman enerji bakanıydı, iki gün evvelde buraya gelmişti, Mehmet Haberal’ın şeyinde de orada selamlaştık kendisiyle. O da bilgisayarcıdır onu aradım onu da toplantılardan tanıyorum durumu anlattım dediği şu Ataman bir şey yapamıyoruz malum koalisyon var, yani başbakan olarak bu işe bir çare bulamıyoruz. Yaptıklarını yanlış olduklarını söyleyemiyoruz. Gayet durum ortada şu ülkede siyasi partiler çıkıyorlar parselliyorlar ondan sonra oradan kendilerini yontuyorlar. Ben olayı kısa anlattım olayın çok daha detayları var. ben bunun üzerine uğraşırken devlet denetleme kurumuna rekabet kuruluna her tarafa müracaat ettim olmadı. O sırada DSP’den Sema Pişkinsüt ayrılıp yeni bir parti kurmuştu TDP toplumcu demokratik parti. O partiye anlattım onlar üç kişiydi üç kişi bir parti kurup hem o zaman devletten yardımda alabiliyorlardı o zamanki kanunlara göre. Onlara anlattım onlar bu olayı bir soru önergesi haline getirip meclise sundular. Ama yaklaşık 500. sırada bu soru önergesi bekledi daha sonra meclis yani seçimlere gittiği zaman kadük oldu kaldı iptal oldu, dolayısıyla bir işe yaramadı. Ama ben ilk siyasi hayatıma yolsuzlukla mücadele için TDP’de başladım o arada ben bunu o zamanki cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e de şikayet ettim bütün evrakları topladım benim Ergenekon davası kadar bu davayla ilgili benim notlarım var klasörlerim var. ve bununla

8

Page 9: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:9

ilgili çıkan basında vesaire çıkan yazılar var. Şikayet ettim oradan aradılar cumhurbaşkanlıktan evet doğru mu diye evet dedim doğru. Daha sonradan bir duyduğum kadarıyla başbakana bildiriyorlar o da sağlık bakanı bu Suat Duran’ı görevden alındı. Yerine başkası geçti aynı olay devam etti. Daha sonra seçimler oldu AKP hükümeti geldi bunlarda hep yolsuzlukla bizde mücadele edeceğiz diyorlar ya oh iyi dedim sevindim sağlık bakanlığına müracaat ettim. Ankara’da müfettişlerden randevu aldım Ankara’ya gittim, durumu anlattım. Dediler biz bu olayı biliyoruz biz zaten o adamı Suat Duralı’yı mahkemeye verdik hakkında soruşturma açıldı sen merak etme biz bunların üzerine gidiyoruz bu yolsuzluğu düzelteceğiz dediler fakat yapılan şu oldu AK parti hükümeti sağlık bakanlığını aldıktan sonra benim çalıştığım dahil bütün hastanelerin Başhekimleri bütün Başhekim yardımcıları, bütün müdür ve müdür yardımcılarını hepsini değiştirdiler ondan sonrada bana gelip Kartal o zaman devlet hastanesinde dedikleri şu biz seni de katacağız. İhaleye çıkıldı ihalede yolsuzluk yapıldı kamu ihale kurumuna müracaat ettim. Kamu ihale kurumu durdurdu onların verdiğini iptal etti kısa anlatayım diyorum ama bu konuda çok şeyim yani doluyum. Onun için anlatıyorum neyse kısa geçeyim daha sonra bunlar total ikinci sırada zaten birinci ikinci sırada ki kişilerde kendi adamları bu sefer AKP’li A olmadı AKP’li B’ye verdiler. Orda da çok yolsuzluklar var ben bunu şimdi bulursam bugün acele diye birden çıkartamadım evraklarda var şurda yazıyor Aydınlık dergisinin 12 Temmuz 2009 ben burda hapishanedeyken sayfa 31’inde haberde bu bir sayfalık haberde çok kısaca şöyle diyor Sağlık bakanlığı yılan hikayesine dönen davalar zinciri. Bakan Recep Akdağ yazılım usulsüzlüğünü itiraf etti SB birleşim şirketi sahibi sayımların yazılım usulsüzlüğü hakkında yaptığı suç duyuruları bakan Akdağ’ın soruşturma izni vermemesi nedeniyle sonuçsuz kaldı. Akdağ ise sayımlar hakkında iftira ve kamu kurumlarını gereksiz yere meşgul etmek iddiası ile suç duyurusunda bulundu. Akdağ dilekçesinde önemli bir itirafta bulundu sağlık bakanlığı korsan yazılım mı kullanıyor? Bu haberin özeti şu benim dediğim gibi bakanlık kendisi bu SB birleşimin yazılımlarını bir süre hastaneye koymuştu fakat yazılımı hemen bir gecede bir günde bu bilgisayarı kaldır öbür bilgisayarı koy olmuyor. Donanım bir gecede değiştirebilirsiniz ama yazılımı eğitimi vesaire dediğinizi zaman zor. Halen o şirketin yazılımları kullanıyor ama o şirkette yazılımları kendi her tarafa rahat destek veremiyor diye kaynak kodları ile beraber yazılımın yani kilidi ile beraber öyle söyleyeyim şifreleri ile beraber bütün hastanelere koyduğu için şimdi bunlar AKP o şirketi attı ben diyor sen diyor MHP’lisin ben seni istemiyorum ben diyor AKP’li kendi adamlarımı alacağım diyor, alıyor yazılımları da değiştirmediği için o yazılımları kullanıyor. Şimdi o şirkette diyor ki benim yazılımı halen kullanıyorsun ver parasını o da vermem diyor onun kavgası bakın aradan kaç sene geçmiş aynı olay devam ediyor, usulsüzlük. Evet, benim inancım şudur ben siyasete yolsuzlukla mücadele için girdim, temiz siyasetten geçtiğini bu işin biliyorum temiz siyaseti yapacağım devam ettireceğim burda detayları vardı onları kısaca geçeyim. Bu bakımdan ben yani inancım şudur Türkiye insanlar çok kazanıyor çalışıyor fakat bu kazançlar gerçek insanların eline değil de üçkağıtçıların eline geçiyor dolayısıyla halkta fakir kalıyor. Ben deniz kuvvetlerinde benim birçok tanıdıklarım var arkadaşlarım önemli mevkilere geldi bunları daha sonrada anlatacağım. En son sınıf arkadaşlarım emekli oldu yeni. Fakat ben deniz kuvvetlerinin hiçbir ihalesine girmediğim gibi Türk Silahlı kuvvetlerinde hiçbir ihalesine girmedim. İhalesiz olarak da bir kuruşluk mal veya hizmet satmadım. Bilgisayar şirketim olarak bunları yapabilirdim ama dedim ki etik olarak benim deniz kuvvetlerine veya silahlı kuvvetlere bir şey satmam doğru değil hatta bu şekilde talepler oldu. Bir arkadaşımdan gittim ona dedim bakın şöyle yapacaksınız araştıracaksın, firmalardan alacaksın, bu teklifleri sağa sola vereceksin, aldığın teklifleri diğer firmalara da ver açık davran her şeyi bu işi sen kendin hallet dedim verdim firma adı dahi vermedim. Evet, bu yolsuzlukla ilgili gazetelerde çıkan haberler var şu yeşille benim gösterdiğim on kısaca geçeyim Türkiye geçen zaman içinde de yolsuzlukta da oldukça kötü durumda olduğunu gösteren gazete haberleri var. Evet, Türkiye işte 54. sıradan 31. sıraya da düşmüş yani Dünya iyileşirken yolsuzluk konusunda Türkiye daha da geriye gidiyor bu geçen

9

Page 10: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:10

zaman içinde yani son AKP hükümeti zamanında. Sema Pişkinsüt’ün partisinde bir müddet çalıştıktan sonra orda da istediğim şekilde tatmin olamadım. Onun detayına girmeyeyim yanlış anlaşılmasın daha sonra o sırada Yeni Türkiye Partisi İsmail Cem DSP’den ayrılarak parti kurdu bende o partinin önce Üsküdar ilçesinde üye olarak daha sonra yönetim kurul olarak daha sonra İstanbul İl yönetimine seçildim. Ve o arada da parti içinde haberleşmeyi sağlamak için İsmail Cem’in de onayıyla parti yönetiminin yani genel başkanı ve İstanbul il yönetiminin onayıyla da bir Yeni Türkiye partisi diye Yahoogroup’ta bir grup kurdum ve haberleşmeye başladık. Bu halen grup aktiftir halen çalışıyor parti kapanalı bilmiyorum 5, 6 sene oldu ama orda ki insanlar birbirini tanıyanlar zaman zaman birlerleri ile haberleşirler. Daha sonra bu partide de Türkiye’deki bütün partilerde olduğu gibi demokrasi yok parti için demokrasisi yok. Orda bir takım yanlış çalışmalar oldu ve parti içinden biz bir grup daha doğrusu parti İstanbul yönetimi birde şunu söyleyeyim siyasi partilerde İstanbul demek partinin yarıdan fazlası demektir. İstanbul’u alan bütün partiyi götürür. İstanbul il yönetiminde bir takım yanlışlıklar oldu ve ikiye bölündü bende muhalefette yani öyle söyleyeyim muhalefette olarak demokrasi platformu diye bir platform kurdum arkadaşlarımla beraber yani bu demokrasi platformunun Yahoo grubunda kuruluşu Yeni Türkiye Partisi içindeki muhalif olan grubun ki biz yarıdan fazlaydık yönetimde yarıdan fazlaydık o şekilde bir grup kurduk daha sonra genel merkezinde desteğiyle öbür grup kazandı onun detaylarını anlatmayayım yani bu partilerde delege seçimlerde falan çok üçkağıtlar yapılıyor. Çok kısa bir süre Yeni Türkiye Partisi CHP’ye katıldığı için bizde topluca CHP’ye gittik ama ben CHP’de az bir miktar kaldım sonra ayrıldım size burda bir yazı var AKP’nin kurucuları arasında eski milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’da diyor ki yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar için kurulduk. Şimdi yiyicilik, yalakalık, yobazlık oldu diyor eski Bursa milletvekili. Demokrasi platformunun da özelliği şudur; o platforma üye olanlar herkes herkese yani grup bilmiyorum mutlaka biliyorsunuzdur ama çok kısaca söyleyeyim gruba üye olanlar mesaj ettiği zaman yani bir e-posta yazıp gönderdiği zaman bütün gruptaki herkes otomatik olarak alır grup içi haberleşmedir. Tabi demokrasi platformu düzgün çalıştığı için ve kaliteli olduğu için böyle ben ikaz ederim gerekli gereksiz haberler gönderirler veya aynı yazıyı bir daha bir daha gönderir kişi. Ben hemen ona ikaz ederim bak aynı yazı 3 defa geldi diye birde yazılarda ekli dosya göndermek yasaktır bunun sebebi de şu ekine gerekli gereksiz bir sürü bilgiyi alır koyar gönderir o da milletin bilgisayarını dolduruyor. Yani çöp posta gibi oluyor o bakımdan kaliteli nezih bir topluluk oluştuğu için buraya dışardan da talepler gelir bende duydum demokrasi platformuna üye olmak istiyorum dedikleri zaman ben şunu isterim adın, soyadın, nerde bulunuyorsun hangi il. İlçede çok kısaca kendini tanıt sabit ve cep telefonlarını bildir. Bunun sebebi de şudur bu bir sürü haberleşme platformları yani bu şekildeki Yahoo gruplarında kişiler gerçek adını söylemezler. Uyduruk posta isimlerini kullanırlar ve de ben bazı kişileri böyle tespit etmişimdir bu grupta şu konuda söylüyor bir şey söylüyor şu doğrudur diyor öbür gruba gidiyor aynı kişi e-postasından tanıyorum tersini söylüyor yani tutarlı değil böyle araya provakatif kişilerde giriyor. Onun için bunları önlemek için mutlaka o bilgileri alırım. Dolayısıyla demokrasi platformuna girenler hepsi gerçek kişilerdir bunlarında burda bilgileri var yine üye olmak isteyen bu şekilde benim onayımla üye oluyor ama çıkmak isteyen kendisi otomatik çıkabiliyor. Yahoo gruplarının zaten özelliği budur. Ben şimdiye kadar bilgisayarda attığım e-postalarda hep gerçek adımı, soyadımı kullanmışımdır. Hep Ataman Yıldırım diye kullanırım Hasan adını kimse bilmez çünkü bizim daha lisede bile ilkokul, ortaokulda olsun her gittiğim sınıfta Hasan adında birileri çıkıyordu. Bizim Deniz lisesinde Deniz harp okulunda okuduğum sınıf arkadaşlarım içinde 4 tane Hasan var. Ya benim dışımda ben olsam 5. Onun için Hasan’lar karışmasın diye herkes beni Ataman diye bilir. Hep onun için hep Ataman Yıldırım olarak kullandım sahte isimleri de anlattım. Daha eveli de bahsettim onu aceleden getirip getirmediğimi bilmiyorum yanımda ama getirirsem olmazsa önemli de değil o kadar. Osminyum balonu diye bir şey ben burda osminyum diye geçiyor da balon diye ben kendim koydum. Diyor ki ARGE mühendisleri derneği tarafından bir

10

Page 11: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:11

yazı hazırlanmış güya Türkiye’de öyle bir bu element varmış su element o kadar çokmuş ki bu element işte Türkiye’de ki rezervi 9 trilyon dolarmış. Türkiye’nin toplam borcu da 220 milyar dolar yani 40 kat fazlası Türkiye Türklere bırakılmayacak kadar zengin diye böyle bir Powerpoint hazırlamışlar gönderiyorlar. Bu geldiği zaman ben bunu bizim ayriyeten bir grubumuzda denizci mühendisler grubu var orda siyasi filan hiçbir şey yok sadece mühendisler grubu mühendisler birbirlerine teknik konularda danışırlar. Bende gönderdim böyle bir posta var ne diyorsunuz diye baktılar dediler ki bu tamamen üçkağıt yok öyle bir şey. Ondan sonra ben gelen bu 4, 5 yıldır internette dolaşıyor. Gelen postalara bu osminyum balondur uydurmadır böyle bir şey yok. Yani şimdi bunun amacı şu, Türkiye’deki insanları kışkırtmak için hep diyorlar ya darbe marbe hükümete karşı vesaire kışkırtmak için böyle e-postalara da çıkartıyorlar bende bunlara karşı yazdığım yazılar var en son 5 Kasım’da yazmışım bunlar benim bilgisayarlarımda var yani polis kayıtlarını ordan çıkar. Bunun sahte olduğunu ARGE mühendisleri derneği diye bir dernek yok çünkü öyle bir dernek olsa derneğin web sitesini de yazar adresini bir şeyini yazar yok böyle bir şey orda. Tamamen sahte bunlara inanmayın oyuna gelmeyin diyorum ben şimdi iddianamedeki gibi böyle bir darbe yapmak isteyen bir topluluk olsa onunda bir üyesi olsam böyle yazar mıyım? Bende alırım osminyumu dağıtırım böyle bir şey geldi derim. Yani benim buradan gayet iyi anlaşılıyor bir tek bu bence beni müdafaa için yeterli. Daha sonra partilerde gördüğüm gibi partilerin içinde demokrasi yok arkadaşlar çeşitli yerlerde toplantılarla uğraşıyoruz bir parti kuralım fikri geldi olur mu? Yeni oluşum için çalışmalara başladık önce bir tüzük en önemlisi partinin tüzüğüdür. Demokratik bir tüzük hazırladık aşağı yukarı bir buçuk yıl kadar filan çalıştık bir, bir buçuk yıl. Daha sonra birde partinin programını hazırladık ondan sonra bunu internetten yaydık herkese gelenlerle partiyi kurduk biraz acele oldu bir takım sorunlar çıktı. Şimdi orda Türkiye özellikle eskiden sağ, sol diye bölmek istiyorlardı şimdi dini mezheplere, cemaatlere göre bilhassa Alevileri oyuna getirip mesela işte alevi, Sünni vesaire gibi Türkiye’yi bölmeye çalışıyorlar. Bizim parti tüzüğünde hiçbir dini inanç sömürüsü olmadan kadın, erkek ayrımı olmadan böyle bir tüzük hazırladık. Şimdi ise Türkiye gördüğümüz şekilde çok tehlikeli bir şekilde laik ve anti laik diye bölmeye çalışıyorlar bu çok kötü. Bende söyle görüyorum bir vatanı severler var birde vatanı satanlar var. Ben sağ, sol değilim derken Türkiye eskiden İngiltere vardı Osmanlı’larla uğraştılar parçaladılar. Şimdi onun ağabeyi Amerika yine benzer şekilde uğraşıyor. Avrupa birliği Avrupa birliğindeki ülkeler Türkiye’yi rakip olarak görüyorlar. Ha ben diğer taraftan Rusya’yı da Türkiye’nin dostu olarak görmüyorum yani bu gözle baktığım zaman ben hiç zaman Rusya’nın lehine de bir şey söylemedim. Çünkü çarlık Rusya’sı zamanında Osmanlılara olan tavırlarını gayet iyi biliyoruz. Onlarda boğazlara göz dikiyorlardı dolayısıyla ben daha burda geçmiyor ama başka yerlerde var. Yani son zamanlarda birde Çin olayı çıktı ben tamamen tam bağımsızlıktan yanayım. Burda Alevilerle ilgili Alevileri kaşıyorlar böyle bir tuzak var Türkiye’de bundan bahsediyorum biraz bu uzun ama bunu özet yapmaya çalışacağım burna detayları var. Ben hep gazetelerden topladım peki diyeceksiniz ki niye alevi konusunu bu kadar aldın 2, 3 sayfa buraya anlattın ben Alevilik konusunda hiçbir şey bilmiyordum. Yani bu tutuklanana kadar hiçbir şeyde bilmiyordum ve daha evvel Alevilerle ilgili herhangi bir yazımda olmadı sade bizim parti tüzüğünde ülkeyi bölmeyelim alevi Sünni vesaire gibi bir bir şekilde yani hatta orda alevi lafı bile edip etmediğimi de hatırlamıyorum. Yani düşünceye göre insanları bölmek dini inançlara göre falan çık yanlış. Fakat benim hep söyleyeceğim polis tarafından konulduğuna yüzde 100 inandığım 99 değil yüzde 100 inandığım belgelerin içine Alevilerle ilgili TSK’da alevi yapılanması diye bir şeyler koymuşlar. Ben Türk Silahlı Kuvvetlerinde TSK’da Alevilerle ilgili hiç bir şey duymadım. Şu alevidir bu değildir şu şöyledir diye yani deniz kuvvetlerinde duymadım kara ve hava kuvvetlerine vesaire diğerlerinle ilgim yok. İlgim olmadı ama benim sınıfımda görmedim ama bana konan belgelerde kara, deniz, hava, jandarma alevi yapılanması bilmem ne birtakım isimler koymuşlar ben şaşırdım kaldım nedir bu diye incelemeye başladım. Şimdi orda ki evrakları incelediğimiz zaman orda bakıyoruz Hasan Celal Güzel’in bir yazısı var o bana konan

11

Page 12: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:12

sahte 48 numaralı CD’de var. İşte provokasyon falan. Orda Genelkurmay Harekat başkanı Korgeneral Çetin Doğan’ında adı geçiyor hııı şimdi buradan şunu anlıyoruz. Bana konan belgelerde kimlerin adı geçiyorsa daha sonra bunlar teker teker tutuklandı daha evvelden ben hiç Çetin Doğan’ın adını bile ben denici olduğum için birde bordodan da ayrıldığım için ben Çetin Doğan’ın şimdi 1. orduda komutan olduğunu daha yeni öğreniyorum ama bunları koymuşlar. Daha var bir sürü belgeler demek ki bu olayı o zamandan planlamışlar daha bana belgeleri koyarken bu Balyoz olayı falan planlanmış yeni bir şey değil bunlar onu anlatmaya çalışıyorum. Şurda Çetin Doğan var ondan sonra MHP’li Akşener bir işte beyanat vermişti 28 Şubat’la ilgili Hasan Celal Güzel’de çıktı arkasından o da konuştu onunda beyanatları var meğer Hasan Celal Güzel 28 Şubat’ta yani içeri alınmış tutuklanmış bir şeyler olmuş kuyruk acısı var o onun için uğraşıyor. İşte biliyorsunuz bu Ali Tatar’ın intiharı rahmetli ben kendisini tanımıyorum ama gazetelerden gördük çok üzüldüm. Yine burda bir suikast olayından bahsediliyor Ali Balkız filan bizim davada müşteki olarak geçiyor onu da oyuna getirmişler sahte burda bir şeyleri polisleri işte şeyleri toplamışlar. Sahte bir suikast planı hazırlayıp acaba bu son olayları gördükten sonra Ali Balkız daha hala müşteki olarak bu olayda devam edecek mi? Ona şaşıp kalıyorum. Yine Yargıtay’ın bir yazısı var Yargıtay’dan işte diyorlar ki Yargıtay’da Alevileri filan destekliyor gibi yanıt mezhep iddiası ülkeyi bölme ve halkı tahriktir diyor Yargıtay başkanından bu şekilde bir yazı geliyor beyanat var. Daha sonra AKP Alevileri toplamak için Çalıştaylar yapacağım dedi daha evvel 6 tane Çalıştay gerçekleştirmiş sonunda bir tane daha 28, 30 Ocak 2010 tarihine Kızılcahamam’da 7 günlük bir alevi Çalıştayı yapıldı. Alevilerin bir takım istekleri oldu bunların hepsi detayları var bunları hızlı geçiyorum ama dedikleri hiçbir şekilde beklenenler yerine gelmedi. Bunlar işte Alevilerin istekleri, cem evi ibadethane sayılsın vesaire gibi istekleri var. Sonunda bunlardan bir şey çıkmadı yani Ali Balkız’da bu hükümete karşı bir takım sadece Ali Balkız değil ben özellikle bu davada olduğu için bütün alevi derneklerinin vakıflarının başkanlarının bunları hızlı hızlı geçiyorum burda bölüm bölüm yazdım. Neticede hatta dediler ki 3. ordu komutanı için Saldıray Berk alevi köylerine ne bileyim okul yaptırdı diye suçlama yapıyorlar. Yine orda Başsavcı diyor ki sen şeye Recep Gençoğlu albaya jandarma albaya tutukladığı zaman savcı başsavcı İlhan ve Saldıray paşa aynı kafadansınız. Meşrebiniz aynı, İlhan alevi Saldıray’da alevi mi? Ya ne alakası var böyle bir şey sorulabilir mi? Yani nisanların meşhebine göre nereli olduğuna göre bir savcı bu savcı ki Cumhuriyet savcısı Cumhuriyeti koruyacak olan biri Cumhuriyette insanlar arasında etik ayrım etnik ayrım var mı? Yok, ama alevi köyüne destek olmuş okul yapmış diye suçladılar. Böyle işte esasında TSK’daki alevi kökenli subaylar üzerinde de bir karalama kampanyası yapılıyor. Ali Tatar’da aleviymiş, intihar etti üzerine gittiler. Tabi olayın komplo olduğunu ne olduğunu anlayamadık. Evet, bunlarla ilgili çok detaylar var bunların hepsini okumaya kalkarsam çok zor Alevi Bektaşi federasyonu genel başkanı Ali Balkız ordunun bulunduğu bölgedeki köylere hizmet götürmesinin bir gelenek olduğunu ifade ederek komutanı tebrik ediyorum komutan okul yapmış dedi. Yine buradan ben Sayın Ali Balkız’a sesleniyorum bilhassa basın bunu dikkate alsın ülkede alevi Sünni ayrımcılığı mı yapılmak isteniyor tertip Ergenekon isimli davada uyduruk sahte belgelerle kendisine suikast yapılacağı iddiasıyla 3. iddianamede müşteki olan Sayın Ali Balkız gerçeği görerek ne zaman müştekilik dilekçesini geri çekecek diye soruyorum. Onun arkasından bir roman açılımı var burda da bir sürü belgelerle aldım ama bunları okumadan şunu söyleyeceğim. Romanların biliyorsunuz Sulukule’de bir yerleri vardı oraya yerleşmişler kültürleri orda gidiyorlardı şimdi şehirler genişledikçe şehir içinde kalan alanlar arsa olarak rantı yükseldiği için orayı ele geçirmek için kentsel dönüşüm projesi adı altında Sulukule’deki insanların evlerini yıkıp alıp onları uzaklara gönderdiler daha sonra bunlarda orda oturmadı hepsi tekrar şehre dönmeye başladılar. Evleri de yok başka yerlere yani zor durumdalar. Sonra roman açılımı diye insanları topladılar eğlence yaptılar birde bunların parasını da devlet sosyal fondan diye verdi yani yapılmak istenen şu ülkede romanlara bir ayrımcılık siz bak ayrı bir grupsunuz diyorlar

12

Page 13: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:13

romanlara ayrıcalık yapıyorlar. Öbür tarafta Alevilere ayrıcalık yapıyorlar onları kazanalım diye esasında onlarda oyuna gelmiyor. Tamamen bu yapılmak istenen onların elindeki toprakları alıp kendi yandaşlarına peşkeş çekmek Sulukule’de olan bu. Bir taraftan da insanların arasına ayrımcılık güdüyorlar. Evet, benim bu konudaki bütün yazdıklarımdan sonra hepsini okumuyorum daha çok detaylı var burda her türlü yorumum her türlü etnik ayrım yerine maddi durumu uygun olmayan tüm vatandaşlara bu tip kolaylıklar sağlanmalıdır. Sadece oy kaygısı ile insanlara etnik uygulama yapılmamalıdır. Aslında amaç Sulukule’yi unutturmaktır. Yine birde Balat var şimdi bu Balat Edirnekapı vesaire en sonda benim derse verdiğim Kadir Has üniversitesi Cibali de o semtleri biliyorum. Balat’ın durumu da eski durumunu da biliyorum 1950 yıllarda durumunu bu günkü durumunu da biliyorum. Balat Fener cibali oraları gayet benim iyi bildiğim yerler. Şimdi o Balat’ta da bir kentsel dönüşüm projesi yaptılar Avrupa’dan destek alıp bazı evleri restore ettiler şimdi diyorlar ki ada bazında biz bu evleri alalım yıkalım içinde restore ettikleri evlerde var yıkalım bunları yeni yapılacak işte müteahhitle anlaşın o da AKP’nin kendi adamları yeni evlerde bir miktarda sizin olsun yüzde 50’den azını hatta ev sahiplerine veriyorlar. Bununla da ilgili bir sürü doküman topladım ama buraya çok azını yazdım. Yine benzer bir dönüşüm Kartal kentsel dönüşüm projesi var kartal içinde böyle bir şey hazırlamışlar ama Kartal son seçimlerde AKP’den yani bu hazırlanmış proje olmasına rağmen son seçimlerde CHP’ye verince yeni belediye ve orda halk uyandı, Kartal’daki kentsel dönüşüm projesinden vazgeçti. Buradaki amaçta kentsel dönüşüm adı altında halkın tapulu mallarına el konarak yandaşlara yeni rant sağlama yolu açılmıştır. Evet, ABD hakkındaki düşüncelerime geleyim biz ilkokulda iken bilmiyorum başkanım mutlaka bilir o zamanlar süt, yağ, peynir Amerikan peyniri okullarda sabahlarda verilirdi. Bizim hatta daha sonra balık yağı hapı pirinç verirlerdi ordan pilav yapılırdı. Her gün birinin annesi, velisi pilav yapıp getirirdi. Yani biz büyürken, çocukken Amerikan yardımı ile büyüdük benim boğazımda Amerikanın çok yemeği geçti. Nispeten fakir aile sayılırız öyle söyleyeyim. Neticede ben Amerikan yardımı ile büyüdüm diyebilirim. Daha sonra ben Amerika’da eğitim gördüm Amerikanın halkına da insanları da çok iyi insanlardır ordan spansır dediğimiz bize destekçi olan gittiğimizde oraya rahat adapte olalım diye bir sınıf arkadaşımızda vardı başka arkadaş herkes çok yardımcı oldu çok iyi insanlar ben Amerikan halkını çok severim onu söyleyeyim okul döneminden ordan yıllarca haberleştiğim konuştuğum arkadaşlarım var. Fakat en son kitle imla silahları vesaire var diyerek Irak’a gelip girmesi hedef petrolü ele geçirmek demokrasi falan hikaye ve Irak’ta her gün insan daha hala dün bile evvelsi gün bile insanlar bombalar patlıyor, ölüyor. Irak’a demokrasi gelmedi Irak’a iyi bir şey gelmedi Irak çok daha zor duruma Saddam durumunu mumla arar duruma geldi. Bunun da arkasından Irak’ın arkasından İran ve Suriye var arkasında da Türkiye var Türkiye dedikleri şu; ya bizle beraber olacaksın bizim askerimiz gibi biz o eski Teksas kobayları gibi nasıl kızıl dereli soykırım yapıp yok ettiler Amerika’yı ele geçirdiler. Şimdi Ortadoğu petrollerini, Dünya’yı işte büyük Ortadoğu projesi diye yapacağız ve bunları ele geçirirken Türkiye’de askeri ile bize yardımcı olacak ya olacak ve yahut ta ya olacak başka çaresi yok. Olay bu dolayısıyla korkmaya başladım bakın ben kendi şahsım olarak bir şeyden korkmuyorum. Beni bugün idam ettirin idam verin kalktı idam ama ben ölümden falan bir şeyden korkmuyorum ben yaşadığım kadar yaşadım ama çocuklarımız var ama ülkemiz var gençler var ve de bizim Türk halkı çok iyi bir halk. İyilik yapar karşılığında bir şey beklemez yani bunlara çok tanık olduğum var ama burda hikaye olarak anlatmak istemiyorum. Bu kadar iyi insanların olduğu bir topluluk kandırılmasın. Şimdi Amerika’da çeşitli düşünce kuruluşları var, çalışıyorlar. Ama Türkiye’de düşünce kuruluşu internet üzerinden yaptığın zaman veya bir takım toplantılar işte geçen 2 gün evvelde söyledim Kent otel toplantısına gittim orada bir tanıttım. Kent otel toplantısına benim gitmem iddianamede Haberal’la beraber aynı örgütteymişiz gibi gösteriliyor ne alakası var? Amerika bunları yapıyor sadece kendisi için değil Türkiye hakkında bir sürü planları tartışıyorlar Ting tang dediğimiz düşünce kuruluşları Amerika’da bunlar gayet normal ama Türkiye’de suç gibi yapılıyor. Nitekim

13

Page 14: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:14

bununla ilgili Ali Suat Ertosun tarafından da açıklamalar yapıldı Kent otel toplantılarının soruşturma ile ilgili olmayacağına dair haberler var zaten mahkemede biliyor istetmiştim. Şimdi Bush gitti Obama geliyor. Ben o zaman orda internette bir yazı yazmıştım. Ülkelerin politikaları kolay kolay değişmez. Yani bizim ülkede hemen bir partiden bir partiye geçince politika değiştiriyorlar. O kırmızı çizgiler bilmem neler hepsi gitti ama Amerika filan öyle değil. Orda başkan değişmesiyle beraber hemen kırmızı çizgileri düşünceleri değişmiyor onların. Onun için kolay kolay bunlar değişmez dedim. İnşallah daha iyi olur diye düşündüm. Orda da iyi niyetimde belirtiyorum ama göreceğiz diye düşünmüştüm. Evet burada Amerika en son yemen ve Somali’yeye de kaşımak için uğraşıyor kaşıyor da oraları da ele geçirebilmek için uğraşıyor. Vaktiyle Rusya da benzer şekilde haydutluk yapıyordu şimdi barışık politika uyguluyordu ya ama ben dediğim gibi Rusya’yı da hiçbir şekilde tutmuyorum. Biliyorsunuz Afganistan’a vaktiyle ne oldu Rusya saldırdı bu sırada Amerika talibana destek verdi şimdi kendi yarattığı talibanla Amerika uğraşıyor. Amerika yani şimdi Afgan haklına bakarsak Afgan halkı esasında gerçek bağımsızlık isteyen bir halk benim Amerika’da ki bir sınıf arkadaşım Amerikalı deniz subayı bana şunu söylemişti, Afganistan da daha krallık zamanında ben dedi orada görevliydim. Biz halkın arasına karışırdık. Halkla temas eder halkın düşüncelerini öğrenmek isterdik. Amerika hakkında ne düşünüyorlar. Yani çünkü başta kral var kral o zaman bizi tutuyor. Kralın tutması önemli değil üç gün sonra kral gidebilir ama gerçekte halk Amerika hakkında ne düşünüyor. Bunun dedi araştırmasını yapıyorduk dedi. Evet demek ki Amerika şey Afgan halkı tam bağımsızlık istiyor. Çok kısaca yemen ve Somali de ki, gazetelerden ben bunları toparladığım şeyler var. Çok kısaca özet olarak geçeceğim. En son burada Yemen’i daha detaylı anlattım ama Yemen’de de Somali’de de Amerika detaylı olarak körfezi aden körfezini, Hint okyanusunu baş tarafını kontrol kısmını ele geçirebilmek için bu son denizde gemi kaçırma olayları var korsanların. Bu işin arkasında göreceksiniz. Yavaş yavaş Amerika bu iş böyle olmuyor deyip Somali’yi ele geçirecek zaten Somali’nin karşısı öbür tarafı da Yemen. Yemen de şimdi kuzey güney Yemen diye eskiden ayrıydı sonradan birleşti şimdi tekrar orda bir takım ayrılıkçı hareketler oldu. Belki hiçbirimizin haberi yok ama 24 Şubat 2010 tarihli gazetelerden tabi Yemen de 187 çocuk öldürüldü. Yani bir sürü insan ölüyor bunların içinde 187’si de çocuk. Amerikalılar iç dış orda sağ sol filan savaşlar başlamış durumda. Daha sonra da kuzeyde Şiilerle savaşan Yemen’e güneyden şah mat diyor. Güneyde ayrılık oluyor. Yani şimdi bunu biraz Türkiye de benzetirsek bizimde içimizde bölüyorlar. Bizi birbirimize işte Kürttü Türktü filen deyip güneydoğu günün birinde bakacağız güneyden şah mat olabilecek. Amerikanın Türkiye’ye karşı yaptıklarına bakarsak, 1992’de o skorski helikopterleriyle PKK’ya yardım veriyorlar bunlar belgelenmiş durumda. Yine o skorski helikopteri silahsız ördekten farksız olarak uçan helikopterimiz ABD’nin çekiç güç tarafından vuruldu ve şehitler verdik. Bunu ben Osman Pamukoğlu’nun kitabından almıştım sonra Levent albayıma da sordum evettir doğru dedi. Orada benim dedi çok sevdiğim bir arkadaşım şehit düştü dedi. Yani Amerikalılar bize de saldırıyorlar çaktırmadan çaktırarak saldırıyorlar. Yine 2 Ekim 1992 de TCG muavenet gemisi bir Ege denizindeki tatbikatta Amerika, amerikan gemisine atılan füzelerle vuruldu 5 denizcimiz komutan dahil 5 denizcimiz şehit olurken 22’si de yaralanmıştı. O kadar denizciliğimiz var. Yani şunu söylemek isteyeceğim. Böyle yanlışlıkla bir tatbikatta iki tane füzeyi karşı tarafta bir yere bir tane de olsa yanlışlıkla atmak mümkün değil bunun bir sürü mekanizması var. Bir sürü kontrol mekanizması var. Bu yanlışlıkla atılabilecek bir şey değil. Bu tamamen bilinçli olarak Türkiye’ye gözdağı verme politikasıdır. Yine TSK’nın başına çuval geçirme operasyonu var. Onu hepimiz biliyoruz. Geçen gün yazıyordu gazete. Çuvalcı operasyon prostat kanseri olmuş yukarıda Allah var öldürmeyecek süründürecek. Bu tertibi de yapanların zaten ilerde hepsinin cezasını alacağını düşünüyorum. Yine orgeneral Edip Başar biz diyor PKK’ya yardım yaptığını ABD’nin PKK’ya yardım yaptığını tespit etmiştik diyor. Onları söylüyor. Bu konuda çok şeyler var. Şimdi şurda anlattığım bir bölüm daha var. Endonezya olayı. Endonezya’nın doğu Timor adaları koparıldı.

14

Page 15: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:15

Kısaca bunu da şöyle anlatmak istiyorum Endonezya da önce bir generali koruyacak şekilde önündeki başka generalleri kötülüyorlar. Bir takım şeylerle o generalleri önünü kesip terfi etmesini, daha alttan kendi adamını yukarı yükseltiyorlar o adam daha sonra Endonezya’yı ele geçiriyor. Amerika ile anlaşıyor ve bu arada çıkan karışıklıkta ülkenin Timor adaları belli bir kısmı bağımsızlığını ilan ediyor. Türkiye de yapılan son günlerdeki bütün bu generallerin amirallerin alınmasının arkasında Endonezya benzeri doğu Timor Endonezya eşit Türkiye, doğu Timor adaları eşit güneydoğu. Bunun planları yapılıyor. Bu durumda orduda orduyu yönetecek general amiral bırak albaylar kalmadı. Deniz kuvvetlerinin bilhassa artı her rütbeden astsubaylara varana kadar topladılar. Levent Kırca geçen gün yapıyor diyor ki, asker geliyor iki gün evvel göndermiştik niye geldin. E diyo orduda kimse kalmadı bende geri geldim diyor. Yani olacak o kadar gibi çok komik durumlara düşüyoruz. Çok kısaca birde şunu söyleyeceğim 1941-47 yılları arasında İran da kürt açılımı var Ruslar ve İngilizler çekişiyor ikisi birden destekliyorlar ordaki Kürtler ayaklanıyor bağımsızlığını ilan ediyorlar. Bir müddet İranlılarla savaşıyorlar. Daha sonra onlar desteğini çekiyor. İran onları gelip hepsini kaldırıyor ortadan. Yani Türkiye’de de bu Kürtler uğraşıyorlarsa açılım vs. bir şeyler varsa bunlar Türkiye’yi bölme politikalarıdır. Çok kısaca Avrupa ile ilgili söylemeye çalışıyım Avrupa Türkiye’yi bir yerde ortak gibi değil rakip gibi görmek istiyor ama Türkiye’yi de kaybetmek istemiyor. Türkiye Avrupa’nın güvenliği için önemli bir ülke. Bizle de iş birliği yapmak istiyor. Fakat bizim kendi kanatlarımız üzerinde de uçmamızı istemiyor. Onun için bize arada bir havuç gösteriyor Amerika gibi arada bir sopa gösteriyor. Bu şekilde bizi idare ediyor. Bir sürü davaya Avrupa birliğinden gözlemciler gelirken burada ne olup ne bittiğine dair bir tane Avrupa birliğinden kimse gelmedi şimdiye kadar. Ve Avrupa birliğinden bir takım beyanatlarda da eh Türkiye de işte demokrasi geliyor yerleşiyor varsa bir şeyler çıksın ortaya darbe gibi bir takım söylemler. Yani sanki Ergenekon davasıyla Türkiye demokratikleşiyor diyorlar değil. Türkiye faşizme gidiyor. Aynen böyle. Bunu Avrupa birliği ilerde görecek ama o da inanacak. Ergenekon yalanını bide tuttular yavru vatan Kıbrıs’ta da Ergenekon var dediler çıkarttılar. Ama halk bunu yutmadı seçimlerde Talat’a değil Eroğlu’na oy verdi. Demek halk gerçekleri görüyor. Çağdaş Türkiye partisiyle ilgili ek dosyalara da koymuşlar var. Burada da çok kısaca ordan biraz bahsetmek istiyorum benim siyasi görüşüme ilgili olarak. Anayasaya kanunlara saygı, sağ sol gibi ayrımcılık yok, kadın erkek ayrımı yok ve partide kadın ve gençlik kolları yok. Bunu tam konuşamadık ama o zaman sayın Tuncay Özkan’a da kısaca yani herkese beraber söyleyim. Kadın ve gençlik kolları yapmamızın sebebi şu. Kadın ve gençlik kolları yaparsanız kadınlara dersiniz ki gençlere siz geçin şurada oturun ayrı geriye ne kaldı kadın ve gençleri almazsanız yaşlı erkekler kaldı. Yaşlı erkekler biz partiyi idare edeceğiz sizlerde dışarıda kalın yani bu demokrasi olmaz. Dediğimiz şu bütün herkes parti yönetiminde ilde ilçede merkezde her yerde bir yerde bulunacak. Gerekirse bazı bi sosyal faaliyet için ufak bir toplantı kadınlar kendi aralarında yapabilirler ama resmi olarak böyle bir şey yok. Yine ben Yeni Türkiye partisindeyken kader diye dernek var kadın dernekleri. Bunu siyasi bir kişi olarak giden ilk erkeğim. Erkek olarak benden evvel hiç kimse o derneği ziyaret etmemiş. Ben bütün beyanlarımda konuşmalarımda Türk diye başlayıp diğer etnik grupları, etnik kimlikleri sayarak ayrımcılık yapmadım. Dikkat ederseniz burada da yapmıyorum. Sayın başbakan Recep Tayyip Erdoğan birçok konuşmasında ne diyor Türk diye başlıyor arkasında peş peşe ben şimdi saymayacağım onları sayarsam bende onun yaptığı gibi bölücülük yapmış olurum. Peş peşe diğer etnik grupları sayarak insanların beynine bu kavramları nakış işler gibi insanların beynine işliyor ayrımcılık işliyor. Ben Ne Mutlu Türküm Diyene diyorum. Buradaki benim milliyetçiliğim kafatası milliyetçiliği değil. Dediğim gibi sağ sol olarak da bir düşüncem yok zaten biz partide düşüncemiz şuydu halkın çok aşırı sol ve çok aşırı sağ hariç yüzde doksanına hitap edecek şekilde bir parti programı hazırladık. Mesela Amerika da şöyledir. Amerika doğumlu insanların hepsi amerikan vatandaşı kabul edilir. Etnik kökeni ne olursa olsun. Türkiye’deki bir insan bile karı koca gidip hatta orda doğuruyorlar ama ben ikinci çocuğumu da Türkiye de yaptım iki

15

Page 16: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:16

çocuğum da yüzde yüz Türk’tür. Burada da el sallıyorum teşekkür ediyorum. Ama Amerika da doğuracağım diye bir kaydım yok. Ama millet özellikle buradan gidiyor ordan yapıyor. Yani şunu demek istiyorum bir insan nerede doğarsa nerde büyürse nerenin ekmeğini yerse oranın insanıdır. Dolayısıyla bu topraklarda yaşayan doğup büyüyen bu fakir halkın ben bütün eğitimimi fakir halktan alınan bugünkü kadar Türkiye de zengin değildi. Bugün Türkiye çok daha iyi durumda. Ama o günkü fakir halkın ekmeğiyle ben bu günlere geldim. Birde en önemli bir husus şurda altını çizerek şöyle göstererek anlatayım. Bu önemli, biz ÇTP’yi kurarken dedik ki politika olarak arkadaşlar toplandık. Biz hiçbir partiye karşı söylemimiz olmayacak bunun içine AKP de dahil. Onun için bizim beyanatlarımızın hiçbirinde hiçbir partiye karşı bir söylemimiz, beyanımız, yazımız yoktur AKP’ye karşı da bir beyanımız yoktur. Ben daha sonraki yıl Çağdaş Türkiye partisi dağıldıktan sonra da ben ayrıldıktan sonra da bunu düstur kendime edindim. Ve AKP hakkında da hiçbir şekilde konuşmadım. Yani aleyhine konuşmadım lehine de konuşmadım. Yani benim politikam budur. Şayet ben hükümeti devirmek için olsam AKP hakkında da bir sürü yazılarım olurdu. Ama ben hep biz ne yapabiliriz Türkiye’nin ne yapması gerekir şeklinde hep genel konuşmuşumdur. Benim düşüncem şudur Türkiye’yi ne kadar geri döndürmeye çalışsalar da döndüremeyecekler. Türkiye çağdaş yolda nasıl fizik kanunlarına göre su yukardan bırakırsan aşağı doğru gider. Bu suyu geri çeviremezsin yukarı doğru Türkiye de çağdaş Atatürk yolunda dünyanın gidişatı yönünde ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar bu darbe söylentileri bu tertip merkezinin oyunları bunların hiçbiri tutmayacak ülkemiz mutlaka bu zor günleri de yenecektir. Bu arada partiyle ilgili ben ilk başta kurucu dört kişinin içindeyim çekirdeğim. Çekirdekten biriyim. Kuruluşta benim bir sürü sosyal faaliyetlerim de var. Böyle bir parti kurulmasını istiyorum ama ille de ben genel başkan olacağım ileride şunu olacağım bunu olacağım gibi bir düşüncemde yoktu. Sade ülkeye örnek bir parti kuralım diye uğraşmıştık. Onun için ben kuruluşta genel sekreter görevindeydim. O sırada başkan başkasıydı. Daha sonra o yani geçici daha kurulmadan evvel birini başkan yapalım derken olmadı anlaşamadık başka bir arkadaşımız başkan oldu. Daha sonra iyi yürütemedi işleri bir takım yanlışlıklar oldu o zaman istek üzerine mecburen ben başkan oldum. Bir sene kadar da ben genel başkanlık yaptım parti başkanlığı daha sonra parti işi yürümedi ayrıldım. Burada yine politikalarımızdan biri, bunu bulunduğumuz derneklerde de aynı uyguluyoruz bilhassa tübilerde onu da anlatacağım. Önce diyoruz dünya sonra ülkemiz dernekse önce sektörümüz şirketi düşünürsek şirketimiz ailemiz bu şekilde gider. Benim kendi düşüncem kendi çıkarım en sonda gelir. Ne tür yani dünyayı korumak istediğiniz zaman Kızılderililerin atasözü var biz bu dünyayı dedelerimizden miras değil çocuklarımızdan ödünç aldık. Bu sera gazı vesaire olaylarında Türkiye de hiç ülkeyi daha doğrusu dünyayı koruyacak şekilde bulunmuyor. Buradan yine değişik bir konuya geçiyorum. Genlerimiz, DNA’larımız karışık. Böyle bir etnik ayrım yapıp insanları ayırmaya kalkarsak mümkün değil. Benim bunu zaten böyle olduğunu biliyordum ama Kadir Has üniversitesinde bir gün sempozyum oldu oraya katıldık. Boğaziçi üniversitesinden profesör doktor Aslı Tolun geldi. Türkiye’nin gen haritasını incelemişler doğudan giriyorlar batıya kadar gidiyorlar. Doğudaki bizim DNA’larımız İran, güney komşumuz Arap vesaire gibi ordaki DNA’lar yavaş yavaş değişerek geliyor Türkiye’ye buradan da Trakya’dan da geçtikten sonra batıya doğru gidersek Yunanistan’a doğru Bulgaristan’a doğru oradaki DNA’larla da benzerlik var. Yani şu Türkiye saf bir ırk diye bir şey yok. Bütün hepsi toplanmış karışık. Çok teknik olarak da incelenmiş durumda. Şimdi benim babam Erzurumlu annem Trakyalı. İkisi bunlar gelmişler İstanbul’a evlenmişler. Annemin Trakya’da da Makedonya’dan göç balkan harbinde gelmişler. Eşimin annesi Bulgaristan göçmeni onlarda gelmiş gönene yerleşmişler. Eşimin babası anne ve babası benim anne ve babam hepsi vefat etti. Hayatta değiller hepsi nur içinde yatsınlar. Annesi babası da çok iyi insandır. Onun bunun babası Romanya tatarlarından ama biliyorsunuz tatarlar daha kuzeyden gelmiş durumda. Şimdi ben soruyorum çocuklarım oturuyor nereli? Dört bir taraftan dünyanın dört bir tarafından almışlar karışık. Artık insanları nereli olduğunu bakmak doğru mu?

16

Page 17: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:17

Benim şirketimde de her kökenden insan çalışır. Her kökenden insan vardır. Şimdi buradan şuna geleceğim benim babamın babası olan dedem. Erzurum’u Ruslar işgal ettiği zaman o zaman biliyorsunuz Ermeniler ile beraber hareket ediyorlar. Ve Ermeniler dedemi alıyorlar götürüyorlar baltayla kafasını keserek şehit ediyorlar. Ama ben babam bizi hiçbir şekilde ermeni düşmanı olarak yetiştirmedi. Ve biz İstanbul da işte ben Edirnekapı hanım Kocamustafa paşa yani sur içinde oluyor. Bizim oturduğumuz zamanlarda o zamanlarda zaten İstanbul o kadar ufaktı. Ermeni, Rum, Yahudi yani her kökenden insanlar vardı ve biz bunlarla gayet iyi komşuluk münasebetlerimiz vardı. Biz böyle yetiştik. Onlar bizim bayramlarımızda biz onların bayramlarında birbirimize gelip gideriz o şekilde. Biliyorsunuz 6-7 Eylül olayları oldu ben beş yaşındaydım o olayları hatırlıyorum. Yağmacılık yapıldı Rumlara. O olayın arkasında da esasında şimdilerde bakıyoruz görüyoruz İngiltere’nin kışkırtması var. Türkiye de bu olaylar olduktan sonra Yunanistan ile Türkiye birbirine iyice düşman oldu bu arada İngilizler Kıbrıs da kaldılar. Halen Kıbrıs da İngilizlerin üsleri var. Ne arıyorlar orda. Bir taraftan da bizden birileri çıkıyor. Güz sancısı diye film var o filmi ben burada hapisteyken seyrettim televizyonda seyrettim. Türk ve yunanları birbirine kışkırtıyor. Halbuki bizim zamanımızda işte bu yetmişli yıllar yok atmışlı yıllar olacak atmışlı 58 atmışlı yıllar. O yıllarda veya 63-64 yunanlı Aliki Büyüklaki vardı belki başkanım bilir onun filmleri Türkiye de çok bizim Filiz Akın’a benziyor. Onun filmleri oynardı ve Türkiye ile Yunanistan arasında çok iyi bir dostluk başlamıştı. Yine 72 yılında bir NATO tatbikatı sırasında ben Yunanistan’a gitmiştim. Orda geziyoruz Türkçe konuşuyoruz aaa bir sürü insan etrafımızı yunanlılar geliyor İstanbul’dan gitmişler Türkler. İstanbul kökenli, bizi görünce böyle dostunu arkadaşını görmüş gibi sarılıyorlar konuşuyoruz ediyoruz. Daha o zaman 74 harekatı olmadı ama 64 de yunanlılarla aramız baya kötü olmuştu bi aralar. Ama arkasından Türkiye ile Yunanistan işte 74 harbinde karşılıklı geldi yine benim bir sınıf arkadaşım o da ikmalcidir ikmal üsteğmen o zaman Caner Gönyeli şehit oldu. Bu arkadaşım Kıbrıslıdır gönyeli soyadı da Kıbrıs’ın Gönyeli bilmiyorum siz biliyor musunuz gönyeli diye bir yer var Kıbrıs da. Kıbrıs da Gönyeli’den gelmişti bizim okula Kıbrıs harekatında da şehit düştü, kader. Evet şimdi yapılan araştırmalarda burada gazetelerden aldığım referanslarda var. Yapılan araştırmalarda Türk halkı yüzde 37,5 ile ABD’yi düşman ülkeler içinde birinci sırada görürken komşu Yunanistan’ı yüzde 6.1 ile dördüncü sırada görüyor. Demek ki, Türk halkının yüzde 6’sı Yunanistan’ı düşman görüyor. Çok az demek ki dostuz. Ama yüzde 37,5’u Amerika’yı düşman görüyor. Demek halk uyanmış gerçekleri görüyor. Biliyorsunuz yine istiklal savaşından sonra Atatürk ile Venizelos arasında dostluklar oluştu daha sonra NATO’ya girdik vesaire yani bizim Yunanistan’la dost olmamız gerek. Ben herkese dostluktan yanayım hiç kavgacı değilim kavgacı bir şeyim yok hep pozitif yönüm var. Burada çok güzel bir şey var bizim DNA’mızla ilgili ben Kadir Has da ders verdiğim kitaplardan biri orada profesörüm bana verdi dedi bu dersi verir misin verdi kalın bir kitap. 500 sayfalık filan İngilizce distributions system principle sen paidia diye (1-2 kelime anlaşılamadı) diye birinin kitabı. Bu kitabın içinde İngilizcesi var çok kısaca Türkçesini de hem İngilizcesini yazdı bunun hem Türkçesini. Burada şundan bahsediyor hata toleranslı diye bir bölüm. Bilgisayar sisteminin en kötü geçici çöküşleri Bizans çöküşleri olarak bilinir gerçekte geçici çöküş olduğunda hizmet alan uç bilgisayar en kötü durumda olan duruma göre hazırlanmış olmalıdır. Özellikle sunucu bilgisayar öyle çıkışlar üretebilir ki, daha evvel hiç oluşturulmamıştır. Fakat bunların hatalı olduğu da anlaşılmaz. En kötüsü sunucu hatta kötü niyetli olarak diğer sunucularla birlikte kasti hatalı cevaplar üretir. Bu durum birbirine bağımlı sistemlerde güvenliğin niçin önemli bir gereksiniz olduğunu gösterir. Bizans terimi burası önemli yıllar 330 ile 1453 yıllarında Bizans imparatorluğunu kurmuş olup yeri balkanlar ve modern Türkiye’nin olduğu yer ki, burası sonsuz suikast ihanet komplo hile ve gerçeğe uygun olmayanların yönetiminde yaygın olarak iddia edildiği yönetim çevresidir. Bizans hataları ilk olarak pees diye 1980 yılında bir kitapta birde lemport diye 1982 yıllarında başka da bileşim yazarlarının kitaplarında analiz edilmiş. Bunu buraya almamın sebebi şu. Ben şimdiye kadar bir

17

Page 18: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:18

sürü bilgisayar kitabı okudum ama içinde hiç böyle bir şey görmedim. Bunu gördüğüm zaman şaşırdım tamamen teknik bir kitap. Kitabın içinde Bizans oyunlarının bilgisayarda nasıl olduğuna dair yani bilgisayar bir öyle çalışır bir böyle çalışır. Bilgisayar esasında hep düzgün çalışır ama Network yaptığınız zaman bir sürü bilgisayar bu bilgisayar ondan ona ondan ona orda bir sorun olur bu onu görüyormuş gibi zanneder çalışır filan bunları irdelendiği bir ders. Bu baya zor bir ders dördüncü sınıf dersi. Benim verdiğim derslerde üçüncü sınıf ve dördüncü sınıf kazık dersler yani öyle söyleyim. Mühendislik dersleri. Burada işte bu Bizans oyunları var. Demek ki, biz İstanbul’u aldığımızda bütün halkı kesip yok etmemişiz. Onların DNA’ları bize gelmiş. Şimdi bu Bizans’ın DNA’larından olan insanlar sonsuz suikast ihanet komplo hile ve gerçeğe uygun olmayanların yönetiminde diye devam ediyor. Bizim DNA’mız bu elimizdeki hamur bu. Evet burada ermeni olaylarıyla ilgili kısaca anlatıyım. Yine 1986-87 de şişecam fabrikalarında orda elemanları seçerken de bende seçme heyetinde teknik olarak sorumlu olarak bulunuyorum. Gelenlerin içinden bir tane ermeni kökenli bir kız geldi. Ben teknik olarak beğendim. Sonra sordum kız çıktıktan sonra değerlendirme yapıyoruz heyet. Şişecamın böyle etnik kökene göre bir ayrımı var mı? Yani ermeni alabilir miyiz? Personel yetkilisi alabiliriz öyle bir şeyimiz yok biz dedi herkese eşit davranıyoruz. Ben dedim alalım o zaman bu uygun. Ondan sonra müdürüm var o da müdür de uygun dedi. Daha sonradan ben öğreniyorum müdür de zaten ilk eşi ermeniymiş. Ondan da bir çocuğu var. Yani Türkler ve Ermeniler karışık benim de hiçbir Ermenilere karşı babamın yani dedemin Ermeniler tarafından şehit edilmesine karşı hiçbir şeyim yok. Ters düşüncem yok. Alalım dedik aldık. Ben daha sonra şişecamdan ayrılmıştım o kursta yetişti birkaç sene geçti ben daha sonra ayrıldım. Daha sonra beş altı sene sonra da kızı gördüm bir gün karşılaştık yolda. Beni görünce hemen saygı sevgilerini iletti. Dedim ne yapıyorsun ben dedi ayrıldım şişecamdan dedi hani şimdi başka yerde çalışıyorum ama dedi size çok teşekkür ediyorum çünkü o kursta da ben aynı zamanda şöyle yapıyorduk şişecamda eleman alıyorduk. Üniversite mezunlarını onları bilgisayarcı olarak üç ay kurs verip bilgisayarcı yetiştiriyorduk. Yani personelimize o şekilde sıfırdan eleman yetiştirdik bilgisayarcı. Yine ben şirketimde de şöyledir sadece hiç sigara içmeyen başarılı öğrencileri şirkete alırız. Bunların içinde de demin söylediğim gibi her kökenden insan vardır. Artı bunlar içinde yine bir bundan aşağı yukarı dört beş sene evvel filan. 2004-2005 yılıymış bir kız geldi. Oturdu konuştuk ettik. Lise stajı yapacak o stajyerlik de bir yıl boyunca devam kış boyunca yani sekiz ay devam ediyor. Kız başarılı ama çok ürkek böyle dedim hani sıkıntın nedir yani tamam filan dedim. Hı diyorum ufak diye kız. Boynunu büküyor filan sonra anladım nüfus kağıdını verdi. Anne baba adından ermeni olduğunu anladık. O da söyledi ben dedi onun için çekiniyorum. Yok dedim çekinecek bir şey yok. Aldık kız bir yıl bizde staj yaptı. Burada getirdim şeyide var yani bordroya da girdi staj yaparken bordrolu staj yaptı. Gitti kaydı da vardır. Yine en son ben tutuklanmadan evvel yine bir üç dört ay evveldi. Yine bir öğrenciyi okullarla da irtibatımız var daha sonra anlatacağım onu okuldan biri çok çalışkan bir öğrenci diye gönderdiler. Geldi çocuk ermeni kökenliymiş. Çok sevdik çalıştı bizde de birkaç ay staj yaptı. Dolayısıyla benim yani herhangi bir ayrımcılık vesaire yok. Yine bu da yazılarda bulursam bugün çok acele geldim ama gösteririm. Yine internetten gelen bir yazıda bir arkadaş yazıyor. Diyor ki, Kürtlerle alışveriş yapmayın işte Kürtler şöyle kötü işler yapıyor. Türkiye’nin neresinde ne kötülük varsa onlar yapıyor gibilerde. Benim yazdığım cevap aman arkadaşlar bu oyuna gelmeyelim bu tip postalar e posta yani anlamında. Türkiye’yi böler. Her tip toplulukta iyisi de var kötüsü de. Bu filmi Irak da oynadılar ve üçe böldüler. Bu filmin yapımcıları yurtdışında diyerek tepkimi yazdım. Bu e posta 7 Aralık 2007, bilgisayar sabit diskimde var. Dolayısıyla benim hiçbir etnik ayrımım insanlara karşı yoktur. Kürtlere de yok ben şimdi Türkiye de kargaşa çıkaracak olsam bu yazıyı alırım dağıtırım ve yahut ters bir tepkide bulunmam. Benim bu davranışlarım savcıların iddia ettikleri sözde ülkede karışıklık çıkartarak hükümeti devirme diye sözde örgüt yapılanmasına aykırıdır. Bu lehime deliller de neden iddianame de yok bunları koymamışlar.”

18

Page 19: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:19

Mahkeme Başkanı:" Yoruldunuz.”Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”Ben yorulmadım başkanım devam edebilirim.”Mahkeme Başkanı:" Saat 12 oldu.”Duruşmaya saat 13:30’a kadar ara verildi.Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu.Bu arada bir kısım sanık müdafileri Gizem Duygu Öcalan ve Hasan Gürbüz’ün geldiği

görülmekle huzurdaki yerlerine alındı.Sanık Hasan Ataman Yıldırım tekrar huzura alındı.Sorgu ve savunmasına kaldığı yerden devamla.Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım sayın mahkeme heyeti ve sayın savcılar,

bu arada savunmamı yapıyorum ama burada bir şeyi söylemek istiyorum ben açık olarak her şeyi anlatıyorum bana daha sonra yani savcılığın ve mahkeme heyetinin soracağı sorularda her şeye açığım iddianamede olsun olmasın, çok daha eskiden olsun yani aklımda kaldığı kadarıyla neyse hepsine cevap vereceğim soruları onu da şimdiden hani soru hazırlama durumu da olabilir o bakımdan şimdilik söylemek istiyorum. Kaldığım yerden devam ediyorum burada Osman Pamukoğlu’nun bir kitabında yine yazıyor, doğuda yaşlı bir dolaşırken çobanla arazide karşılaşıyor orada çoban diyor ki kumandan bey siz buraları bizden iyi bilirsiniz, ne zaman bu bölgede bir hareket olduysa bunun arkasında bilin ki ya İngiliz ya Moskof yada Farslar biri mutlaka vardır. Sonra bu Farslar yani İranlılar ikili oynar önce Kürtlerden yanaydılar kışkırttılar desteklediler sonra birden dönüp TC hükümetiyle anlaştılar ben ne diyeyim ateş kendi kendine yanar mı halk cahil yoksul ne denirse hemen kanıyor bu kafirler her zaman bol vaatlerde bulunmuşlardır. Yani Türkiye’de çıkan bu olayların kargaşanın arkasında mutlaka birileri var birileri var derken hangi ülkeler olduğu belli bizim güçlü olmamızı istemiyorlar. Ben deniz harp okulu mezunuyum biliyorsunuz 1773 yılında okul kurulmuştur, ABD’nin kuruluşu ise 4 Temmuz 1974 benim okulumdan daha sonra Amerika birleşik devletleri. Kızılderililere soykırım yapmışlar şimdi bizi ermeni soykırımıyla suçluyorlar o vaktiyle olan bir olay karşılıklı olmuş, ermeni olayı unutulacak bir olay ama Amerika’nın bizi yaptığı şu; Türkiye’ye bazen havuç bazen de sopa gösteriyorlar, bu politikayla Türkiye’deki maşalarını kullanıyorlar benim gibi vatanseverleri Silivri’ye hapse gönderiyorlar. Osmanlı Cumhuriyeti bir film var bunu ben televizyonda, burada seyrettim hapishanedeyken Ata Demirel’in başrolünü oynadığı film Atatürk olmasaydı bugünlere gelseydik tabi başka günler olacaktı. 7. Osmanlı padişahı olarak tahtta olsaydı nasıl İngilizlerin Amerikalıların oyuncağı olarak esasında Türkiye diye bir şeyde olmayacaktı, ne Osmanlı ne Türkiye hiçbir şey olmayacaktı. Bunu da çok açık olarak gösteriyor. Ben ne mutlu Türküm diyorum yazılarımda da altında ne mutlu Türküm diyene yazdığım çok yazı vardır bunun da arkasında duruyorum. Ne mutlu Türküm diye ne demek? Ne mutlu Türküm demek değildir, ne mutlu Türk olarak kendini kabul eden yani kökeni ille de Türk değil başka ırktan da olsa Türk olmaktan bu ülkenin bir parçası olmaktan mutluluk duyan insan demektir bir yerde. Yani bunu bu anlamda düşündüğümüz zaman her kökenden insanı bir araya getiren bir husustur benim yazdıklarım anlattıklarım değerlendirmelerimde benim hep olumlu ülkemin bölünmez bütünlüğünü savunan yapım savcıların iddia ettiği gibi ülkemde karışıklık çıkaracak sözde askeri darbeye zemin hazırlığı iddialarını tamamen ters daha sonra anlatacaklarımla beraber bu hususu değerlendirmenizi isterim benim daha sonraki siyasal çalışmalarım Yeni parti, bu önce biliyorsunuz Tuncay Özkan’ın televizyondan çağrısı üzerine biz kaç kişiyiz sivil toplum kuruluşuna üye oldum ama uzun süre bunun toplantılarına katılmadım sadece 2005 veya 2006 tam hatırlamıyorum Aden otelde bir toplantı yapılmıştı ona katılmıştım 800 kişi kadar vardı ama Tuncay Özkan bu toplantıda yoktu. Buyurun.”

Sanık Tuncay Özkan söz almadan konuştu:”Ataman bey 2007’den sonra 2007 seçimlerden sonra olduğu için karıştırıyorsunuz.”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”Ha olabilir ben eskidir diye düşünüyorum Aden otel.”

19

Page 20: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:20

Sanık Tuncay Özkan:”Hayır biz kaç kişiyiz 2007 ( biri iki kelime anlaşılamadı)”Mahkeme Başkanı:" Siz sonra ona ilave edersiniz, siz anlatın siz anlatın.”Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”Tamam olabilir, tarih yanlış olabilir tarihi hatırlamıyorum

kesin olarak. Orada bir toplantıya katılmıştım orada çok gençlerin, bilhassa ben gençlere ve hanımlara çok değer veriyorum. Orada olduklarını çok heyecanlı olduklarını gördüm ve ondan sonra internetten izlemeye başladım daha sonra 2008’in yaz ortalarında yine biz kaç kişiyiz’in Üsküdar gurubu var. Orayla temas ettim orayla insanları sevdim orada çalışmalara ufak ufak toplantılarına gidip geldim. Daha sonra Kartepe de 2008’in Ağustos ayında Kartepe de bir haftalık bir toplantı oldu eğitim oldu oraya gittim orada aşağı yukarı 250 kişiydik ama o 4 kur halinde devam etti eğitimler biz ben birinci eğitim gurubundaydım. Toplam orada 1440 kişi eğitim aldı. Orada konular şuydu bunu anlatmamın sebebi daha sonra iddianame’de var bunlarla ilgili suçlamalar var bir takım sorular filan var. Oradaki eğitimde bize liderlik insan ilişkileri insanlarla konuşma gibi değişik konularda hatta yine ülkenin sorunları nasıl çözülür ne gibi çözümler önerebiliriz şeklinde çalışmalar anlatıldı, daha sonra guruplara bölündük. Bende bilgisayarcı olduğum için bileşim gurubundaydım bileşim teknoloji olarak oradaki arkadaşlarla bir gurup kurduk bilişim konusunda Türkiye’nin politikalarını hazırladık onları da orada bir sunum olarak verdik. Orada da beni daha çok kişi tanımış oldu. Daha sonra herhalde tanımış olduklarından dolayı olacak bir de o sırada sayın Murat Ağırel o da biz kişiyiz gurubundan ben daha evvelden tanımıyordum kendisini ama o biz kaç kişiyiz gurubundan bu Ergenekon soruşturmasından içeri alındı daha sonra savcılık veya mahkemeden serbest bırakıldı. O serbest bırakıldıktan sonra cadde Bostanda bir toplantı oldu o toplantıda da aşağı yukarı 400 kişi katılmıştı, bu Bostancı kültür merkezi büyük salonda o salonda Murat Ağırel çıktı konuşuyor bazı kişiler çıkıp orada konuşurken, ters fikirler yani bir nevi yani şöyle söyleyeyim anlatmak istediğim ben bunları yaşadım çünkü bizim partide de oldu, kötü niyetli gelen insanlar siz iyi bir hareket yapıyorsunuz onu ona kötü hale şu kötüdür bu kötüdür diyor. Orada bir iki kişi çıktı dedi ki ya biz kaç kişiyiz ama işte Atatürkçü düşünce derneğine niye hareket ediyoruz onlar bize rakip filan gibi laflar ettiler. Halbuki Atatürkçü düşünce derneği olsun biz kaç kişiyiz olsun bunlar hepsi Atatürk yolunda bu ülkenin menfaati için çalışan bir insanlar aynı yere üye olan insanlarda var. dolayısıyla ben dedim ki bizim çağdaş Türkiye partisinin nasıl birileri kötü niyetli gelip böldüyse galiba dedim bu hareketi de birileri kötü niyetle gelmiş burada, provokatif şekilde konuşmalar yapıyor. Dedim Ataman sen tecrübelisin bu filmi daha önceden gördün bu harekete yardımcı ol, uzakta kalma seyirci kalma. Sonra Murat Ağırel’e dedim ki ben size yardımcı olmak istiyorum benim böyle tecrübelerim var bilhassa bu olaydan da etkilendim bu konuşmalardan. Tamam dedi İstanbul dedi bizim biz kaç kişiyiz olarak çalışmalarımız var oraya gel dedi. Bir iki toplantı orada katıldım orada da arkadaşlar beni sevdiler fikirlerimle, daha sonra bu biz kaç kişiyiz içinden dediler ki siyasi parti kuruldu siyasi partiyle ilgili çalışmak isteyenler siyasi çalışmak isteyenler orada çalışsın diğerleri dernekte çalışsın yani esasında dernekle siyaseti birbirinden ayıralım dendi, bu çok önemli. Yani ikisi iç içe geçmesin dendi. Bende daha evvelki siyasi kimliklerim dolayısıyla dedim ki bende siyasi partiye geçmek istiyorum. Ama onun dışında hiçbir harekette bulunmadım. Bu arada da bu hareketin o zaman sayın Tuncay Özkan tutuklu olduğu için burada profesör doktor Alemdar Yalçın vardı, yani partinin başında ve partileşme hareketlerine götüren. O benim bileşimle ilgili daha evvel Kartepe de yaptığım sunumdan da etkilenmişler dediler ki kanalbiz’de bir program olacak o programa gel katıl orada bileşim konusunda teknoloji konularında konuşalım 18 Aralık 2008 günü ben o programa çıktım canlı yayın ve orada kanalbiz’de iki saat bir ben başka bir hanım hoca vardı birde Alemdar Yalçın hocamız üçümüz bu konularda konuştuk, konuşmalarımız tamamen teknik siyasetle ilgili orada bir kelime yok. zaten o CD’leri de onun görüntü CD’leri var el koymada alınmış orada bir suç unsuru yok geri iade etmişler, yani tamamen teknik bir konuşma oldu. Daha sonra beni orada daha iyi tanıdıkları için partinin 28 Aralık 2008’de Ankara’da yapılan yeni partinin birinci olağan

20

Page 21: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:21

kongresinde 100 kişilik bir parti meclisi merkez karar yürütme organı seçiliyor oraya beni de aday gösterdiler ve orada seçildim. Daha sonra 4 Ocak’ta da parti merkezinde yeni MYK olarak toplantı oldu ona katıldım, üç gün sonrada 7 Ocak’ta işte polisler geldi gözaltına alındım. O gün bugündür de içerideyim, aşağı yukarı içeri girene kadar ki olan hayatımın bir kısmını anlatmış oldum. Yine benim seçimlerde bileşim sisteminin kontrolü için bir yazım vardı. Biliyorsunuz bu bilgisayar sistemiyle ilgili devamlı deniyor ki o 2007 seçimlerinde AKP bilgisayar sistemlerine hakim oldu orada yaptığı oynamalarla seçimi kazandı. Dediler ki bu konuda yazı yazın bana çevreden sağdan soldan geliyor ben burada bir yazı yazdım ama yazdığım yazı şudur, bende bilgisayarda hep ders verdiğim için verdiğim dersler şudur; bilgisayar sistemlerinde her çeşit hata olabilir. Donanımlardan kaynaklanabilir, yazılımdan kaynaklanabilir hatasız bilgisayar sistemi yoktur. Ben bunu hep ders olarak devamlı anlatıyorum. Dolayısıyla burada da geçiyor hatasız bilgisayar sistemi olmaz diyorum o üç sayfalık bir yazı ama burada bilgisayar sistemine çamur atıp bu hatalıdır seçimleri böyle kazandılar demek yerine bunun çözümü herkesin sandıklara hakim olması yani bütün sandıkların başında her partinin adamı olacak, çıkan sonuçları alacaklar ilçelerde illerde partiler kendi aralarında seçim sonuçlarını çıkartacaklar onu yüksek seçim kurulunun ilan ettiği o il bazında ilçe bazındaki neticelerle karşılaştıracaklar yani durup da bilgisayara çamur atmayın veya üç kağıt yapılıyor demeyin bunun çaresi elle kontroldür. Yani bilgisayardan çıkan her şey doğrudur diye değil bir takım yanlışlıklar kasıtlı veya kasıtsız olarak yapılabilir dolayısıyla benim burada söylediğim şu her zaman sorun değil çözüm üreten bir yapım vardır yıkıcı olarak değilimdir. Burada da yani AKP’ye siz hile yaptınız demiyorum, sistem hatalı olabilir yanlış çalışabilir birileri yanlış çalıştırabilir çünkü bilgisayar ne verirsen onu birileri yanlış girmiştir siz onu kontrol edeceksiniz, dediğim bu. Nitekim geçenlerde 10 Ocak 2010’de bir gazetede var İzmir Büyükşehir belediye başkanı da benim bu dediklerime benzer aynı şeyleri söylüyor siyaset ilçe örgütlerinde yapılır sandığa hakim olacaksınız diyor, yoksa durup durup da başka yerlere çamur atarak bu iş olmaz. Şimdi buradan benim dernek çalışmalarımı söylemek istiyorum; ben bilgisayarla ilgili birçok dernekte çalıştım bunlardan bir tanesi TURUK Türkiye Unix kullanıcılar gurubu demek İngilizce ismin baş harfleri bütün dünyada bu şekilde kurulduğu için bu şekildeydi. Daha sonra biz onu Türkçe olarak açık sistem kullanıcıları derneği dedik, şimdi de internet teknolojileri derneği olarak aynen devam ediyor. Bu benim özel sektörde başlayıp da 1989 yılında bunun ilk kurucu yönetim kurulu üyesiyim bir dönemde başkanlığını yaptım. Aşağı yukarı benim zamanımda 600 üyeye kadar çıktı, bu Unix dediğimiz olay şudur bu kullandığımız sistemler hep Microsoft sistemleri yani bir firmaya bağımlı sistem Unix ve Unix’in türevleri dediğiniz zaman bunlar birden firma tarafından desteklenen yapılan çok detaya girmek istemiyorum dolayısıyla bir firma bağımlılığı olmayan sizi bilgisayarda bağımsız olarak kurduğunuz sistemi genişletebileceğiniz sistemdir. Zaten şişe camı da ben bu sisteme geçirdim arkadan toprak holdinge geçip de orada aynı sistemleri kurdum firma bağımsızdır. Bu açık sistemle ilgili çalışmalarım bunlar yine TUBİDER diye tubider.org.tr burada var, oradan girip internetten bakarsınız bu bilgisayar firmalarından bir kişinin üye olduğu aşağı yukarı bu da 500-600 civarında üyesi olan yani demek ki beş altı yüz firmanın üye olduğu İstanbul merkez olup Kocaeli Ankara Diyarbakır altını çizerek söylüyorum ve samsun şubeleri vardır. Mesela ben Diyarbakır’a da gittim bu dernekle ilgili olarak Diyarbakır’dan da çeşitli kökenden de çok iyi arkadaşlarım vardır, İstanbul’da genel kurul toplantılarına geldiklerinde bana oy verirler. Yani bu şekilde bir her çevreden arkadaşlığım vardır, hiçbir ayrım yapmıyorum. Yine bu toplantılar TÜBİDER’in toplantılarında TÜBİDER siyasi bir topluluk değildir ama her siyasi kişiliklerden yani partilerden de orada çeşitli insanlar vardır nitekim toplantılarımızın birine o zaman sanayi bakanıyken Ali Coşkun gelmişti. Yine bu toplantılarda tanıştığımız arkadaşlara biraz sonra anlatacağım BİESAN meslek birliği var, onun toplantısına da Abdüllatif Şener o zaman yine AKP’liydi, AKP’li başkan yardımcısı olarak o katıldı geldi elini sıktık karşıladık toplantılarda. Yani bu derneklerde kesinlikle siyaset konuşulmaz zaten siyaset işin içine girerse

21

Page 22: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:22

dernek dağılır öyle bir şey olmaz. Nitekim benim tutuklanmadan bir iki hafta evvel yani telefonlar konuşmaya başlanmış 10 gün evvel, o arada da benim telefonda konuşmalarım var, bir partiden gelmek istediler dernekle ilgili işte olsun olmasın diye konuşmalarımız oldu. Çünkü parti içine bir yani dernek olarak bir partiyle görüşmemiz doğru olmaz diye hatta ben şey ettim, daha sonra yok dediler görüşelim dediler karar verdiler bu da büyük birlik partisiydi. Beni de konuşmacı olarak yani onlarla irtibat, teknik olduğum için ben daha ziyade diğerleri ağırlık satıcı filan oluyor teknik konularda bana ağırlık geliyor dolayısıyla beni görevlendirmişlerdi. Dolayısıyla derneğimizin siyaset konuşulmaz, ama yeni anayasa konusunda bir birde şöyledir internette bütün bilgisayar konusundaki dernekler çünkü başka dernekte var Türkiye bileşim derneği var. Onun vesaire bizim derneklerin üye olduğu bütün bilgisayar konusundaki derneklerin üye olduğu ayrı bir haberleşme gurubu var sadece orada yöneticiler var. Oradan da biri dedi ki yeni anayasayla ilgili olarak değişiklik çalışmaları yapalım bizde öneride bulunalım. O zaman ben bizim TÜBİDER’e ben orada TÜBİDER temsilcisi olduğum için benle beraber başka yöneticiler var orada. Dedim ki biz TÜBİDER’in içine siyaseti sokarsak TÜBİDER’in bütünlüğü zarar görür benim önerim siyasetçi olarak bu konuya dokunmayalım. Yine yazdığım bir postada dedim ki ben bu anayasanın kılına bile dokundurtmam. Tabi benim dememle olmuyor dokunuyorlar herkes anayasayı değiştiriyorlar da bu konu ayrı bir konu, yargıyı kontrol altına almak için yapılan bir şey. Yani şunu söylemek istiyorum ben anayasaya sadığım mevcut anayasaya sadığım değiştirirse o değişen anayasaya madem halk kabul etti diyeceğiz ona bağlı olacağız dolayısıyla benim anayasayı değiştirmem anayasaya karşı gelmem gibi bir şey söz konusu olamaz. Bulunduğum derneklerde bunu sokmamışımdır bu konuda hem bilgisayarlarımda var hem bugün hepsini toparlayamadım ama benim E-postalarım da var bunları isterseniz daha sonra size gösterebilirim hatta çünkü ekledim burada bu postayı okuyacaktım hepsini birden şimdi okursam çok da uzun sürecek, dolayısıyla onu okumadan geçiyorum. Yine bu TÜBİDER derneğine istek gelmiş ekonomi gündemi diye Çetin Ünsal’ın bunu da sayın Tuncay Özkan’ı da alarak konuşmadık ama oradan bir programdan dediler bana değil de başka bir arkadaşa gelmiş o arkadaşla beraber TÜBİDER’den biz iki kişi gittik yine canlı yayında kanal bize çıktık tesadüf yani kanalbiz olması oradan derneği geldikleri için, orada da benim konuşmalarımda şunu anlatmıştım ağırlıklı olarak dedim ülkede kriz var bu geçen sene olan bir olay. 17 Kasım 2008’de katılmışım ekonomi gündemi programına dedim bilhassa kobiler var, küçük ve orta işletmeler bu sizin için fırsat olur çünkü bilgisayara geçmek kolay olmuyor ufaktan bilgisayarla ilgili çalışmalarınızı başlayın bu kriz sizin için şans olur şirketinizi toparlamak için bilgisayar çalışmalarınıza geçebilirsiniz ve burada da açık sistemleri de biraz önerip onlara yardımcı olmuştum. Halbuki ben orada hükümete karşı gelip kaos çıkarmak isteyen birisi olsam konuşmalarım şu olurdu. Evet durum çok kötü bilgisayar yatırımları da düşüyor ülke kötüye gidiyor vesaire gibi ters konuşmalarım olurdu hiçte böyle konuşmadım, bunları da orada katılan arkadaşları şahit olarak getirip yani ispatlayabilirim yine bu derneğimizin yaptığı bir çalışma şuydu, bu da önemli Türkiye’de bu bilgisayarların merkezi işlem ünitesi var CPU dediğimiz hep İNTEL İNSİDE diye reklamları vardır, İNTEL’in en çok kullanılır. Onların ufaktan başlayarak yerli dizaynını yapalım diye çünkü sadece bu bilgisayarlara da değil o dediğimiz işlemciler asansörlerde dahi kullanılıyor, otomatik kontrollerde birçok yerde kullanılıyor, ufak cep telefonlarında dahi kullanılıyor. Bunlarla ilgili 350 bin dolarlık bir donanım desteği bunu da firmalardan alarak derneğimiz cpu-turkey.com diye bir sitede vardır bunların detayları girip bakabilirsiniz bende orada jüri üyesi dernek adına yaptık. Türkiye’de 100’den fazla üniversitenin katılımıyla bir çalışma yapıldı. Artı piyasa denetleme komisyonu var derneğimizin bunları anlatmamın sebebi şu, ben bu kadar işle uğraşıyorum ne zaman vakit bulup da terör örgütü ile ilgili çalışmışım onu siz takdir edin o bakımdan. İkinci bir konu, piyasa denetleme komisyonu bununla ilgili olarak da yurt dışından malzemeleri getiriyorlar örneğin hoparlörler veya fotoğraf makinesi olsun değişik şeyler güç kaynakları bilgisayarların üzerlerine etiketlerinin istedikleri gibi

22

Page 23: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:23

yazıyorlar Çin’den gelen malın ama gerçekte o özellikte yok. Bunların kontrolü için sanayi bakanlığı için sanayi bakanlığıyla da iş birliği yaparak ticaret ve sanayi bakanlığıyla iş yaparak derneğimiz bu konuda Türkiye’de yetkili oldu, piyasayı düzeltmek için çeşitli toplantılarla piyasayı bilhassa ithalatçıları yönlendirdik arkasından bunu izleyip yetkili olarak bakanlığa bildirip ceza yazdırma durumuna geldik. Şimdi ben tabi olayları bir senedir takip edemiyorum. Yine burada da teknik olarak benimde bilgisayarcı olarak imzam gerekiyor orada da konuyla ilgili bir gurup kurduk. Onun dışında en önemli özelliğim ben dernekte de eğitimden sorumlu genel başkan yardımcısıyım. Bu konuda birçok eğitim yapıyoruz, yine 2008’in son çeyreğinde internet üzerinden canlı bilişim eğitimi verdik orada 5-6 tane hoca vardı bir tanesi de bendim dersleri böldük internet üzerinde 7-8 kişi, 7 kişilik bir ekip 4 gurup halinde eğitimlerimizi verdik bide internete böyle gece oluyordu hafta sonu oluyordu çünkü çalışanlara veriyoruz eğitim bunu. Diğer bir konu milli eğitim bakanlığıyla yine benim çalışmalarım neticesinde şimdi milli eğitim bakanlığı açık kaynak kodlu yani bu Unix tabanlıdır, sistem kurulması için müfredata koymuş ama bunu bilen öğretmen yok, Türkiye’de herkes bilgisayarcı değil Microsoftçu ben ona bilgisayarcı demiyorum sadece Microsoft sistemlerini biliyorlar bununla ilgili olarak çalıştık milli eğitim İstanbul il milli eğitim müdürlüğü ile konuştuk İstanbul çapında yapacaktık daha sonra ben bunu sadece Şişli de olması için karar verildi. IBM firması Şişli milli eğitim ve TÜBİDER arasında protokol imzalandı Ocak ayının başında başlayacaktı ben tutuklandım katılamadım ama Ocak ayında bu eğitimler IBM tarafından verildi ve Mayıs sonunda da bitti. Yani İstanbul’da öğretmenleri yetiştirdik bilgisayar bilhassa meslek liselerindeki bilgisayar öğretmenlerine bir eğitim verildi. Diğer bir konu TÜBİSAD diye başka bir dernek var bilgisayar konusunda o daha ziyade büyük şirketlerin bunlarla bir anlaşma yaptık eğitim için bu konu bu çalışmalar oldu. Diğer bir konu elektronik atık malzemeyle ilgili yine beni E-postalarımda vardır. Avrupa birliğinden gelen yani bir takım Avrupa’nın talimatları var, Türkiye’de bunu uygulatmak gerekiyor madem Avrupa’ya gireceğiz. Elektronik atık malzemesinin çöpe atılması değil hem geri kazanılması hem de emniyetli bir şekilde çünkü üzeri içinde civa gibi vesaire zararlı maddeler var. Bunların atıkların değerlendirilmesi için bir firmayla fuarda gördüğüm bir firmayla ben temas ettim, bunu TÜBİDER’e tam kabul ettirdim bunun anlaşmaları yapılacağı sırada ben içeri girdim onu devam edemedim. Fakat ben yine içerideyken ha şu yukarıdaki yeşil yer. Şunu atlıyordum milli eğitim bakanlığıyla da yine o TÜBİSAD ile yaptığımız eğitimle de bir anlaşma yapıldı 18 Mart tarihinde yürürlüğe girdi ben imza törenine gidecektim Ankara’ya ama içeride olduğum için gidemedim, tutuklu olduğum sırada. Yine bu projede de yani bizim devletle de çalışmamız var milli eğitim bakanlığıyla bakanlığın kendisiyle çalışmamız var, bu projede başladı. Şimdi diğer ikinci bir dernek veya sivil toplum kuruluşu BİESAN bu bilişim eser sahipleri meslek birliğidir. Bu Türkiye’de ilk defa kuruluyor yarı resmi bir kuruluş. Şöyle ki, sadece bilgisayar firmalarının önce birer kişiye aldık daha sonra bilgisayar firması olmadan da kendisi bilgisayar yazılımı yaptıysa bir eser sahibiyse bilgisayar yazılımı, yazılımcılar bunları bir bu oda değil de meslek birliği resmi kuruluş oluyor biliyorsunuz. Bir şekilde bunları toparladık kültür bakanlığından müsaade alınıyor onla bu da 500 civarında üye ile kuruldu, bende bunun ilk kurucu çekirdek kadrosundayım ilk yönetim kurulundayım. Tabi arkadaşlar beni unutmamışlar ben Silivri’de tutuklu olduğum 21 Şubat 2009’da da yapılan genel kurulunda yine beni yönetim kuruluna seçtiklerini öğrendim mutlu oldum. Bu da galiba içerideyken Tuncay beyden sonra seçilen ikinci kişi ben oluyorum. TÜBİFED diye başka bir organizasyon var federasyon, dedik ki TÜBİDER’in 5-6 şehirde şubeleri var, ama bütün Anadolu’da yok Anadolu’da bazı yerlerde ufak ufak dernekler var. Bunları birleştirelim dedik bunlarla ilgili üç yıl çalıştık sonunda TÜBİDER diye tübider.org.tr veya tübider.org diye girerseniz burada yazılı orada da göreceksiniz. TÜBİDER’in İstanbul, Kocaeli, Ankara, Diyarbakır, Samsun’a ilave olarak yani bu şehirler zaten bizde Sakarya, Bursa, Konya, Gaziantep ve Adana burada mesela Sakarya’da, Konya’da, Gaziantep’te toplantılar yaptık bu toplantılara fiilen gittim oradaki insanlarla kaynaştık İstanbul’da toplantı yaptık orada da yine

23

Page 24: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:24

bunun kurucu yönetim kurulu üyesi oldum. Diğer bir derneğimiz YASAD yazılım sanayicileri derneği. Bununda 1994’ten beri üyesiyim bununda aktif olarak yönetim kurulunda çeşitli zamanlar bulundum, şimdi meslek birliği BİESAN kurulduğu için ağırlıkla bunun devamı olan yani dernekten meslek birliğine geçtiğimiz için şimdi ağırlıklı BİESAN’’da çalışıyorum. Diğer bir dernek bilişim derneği, bu Ankara merkezli ağırlıkla akademisyen kamudan uzman öğrencilerin vesaire herkesin olduğu çok kalabalık bir dernek. Dolayısıyla 1989’dan beri çeşitli aktivitelerden dolayı ben derneklerde çalıştığım için beni sektör çoğunlukla tanır. Yani isim olarak da en kötü ihtimalle tanır çünkü bütün guruplarda benim E-postalarım var, devamlı yazılar gelir fikirlerimi beyan ederim yazışırız. Denizci olmam dolayısıyla denizciler dayanışma derneği var bununda ilk üyelerinden biriyim. Hastane otomasyonuyla ilgilendiğim için sağlık yöneticileri derneği burada ben doktor veya sağlıkçı olmadığım için beni direk üye yapamadılar beni fahri üye olarak kabul ettiler. Yani o kadar seviyorlar ki dediler seni ancak bu şekilde fahri üye olarak alabiliriz dediler. O şekilde daha doğrusu teklif onlardan geldi ben üye olayım dedim dediler böyle böyle. Memleket sevdalıları derneği, bu bizkaçkişiyiz gurubunun bulunduğu bir dernek o bide Atatürkçü düşünce derneği buna da 6.11.2007’de kayıt oldum ama hemen de gelmedi biraz geç geldi bizim üyelik şeyimiz. Bunun dışında tıp bilişimi derneği var buna üyeyim ama çok aktif çalışamadım. Birde tutuklanmadan yine kabaca 15 gün evvel Türkiye bilişim güvenliği derneği bu biliyorsunuz bilgisayarlarda çok çalma oluyor. Bilgilere girme oluyor bunlarla ilgili bir dernek kuruldu bu da davet üzerine bu derneğe üye oldum ama hiç çalışamadan buraya geldim. Şimdi buraya bakarsak benim bir sürü dernekte çalışıyorum. Ya sen niye bu kadar bu işle uğraşıyorsun denebilir ama mesela Danimarka da her Danimarka vatandaşı 11 farklı derneğin üyesiymiş. Bunu kim söylüyor CHP milletvekili Osman Coşkunoğlu, inanın bu yazıyı da şeyden aldım bilgisayar sektörünün bir dergisi var BT Haber ordan aldım. Sektörle ilgili ama ülkemizde her yüz bin vatandaşımızdan sadece yaklaşık yüzde altı bini yüz binde altı bini bir derneğe yüzde aldı orda bir kişi 11 dernekteyken ne kadar aramızda büyük uçurum var. Benim bu kadar dernekte çalışmam ve aktif çalışmam çoğunda gayet normal. Avrupa standardında. Eğitim çalışmaları TÜBİDER de açık sistemle ilgili demin anlattım. Bunlarla ilgili çalışmalarımız var Unix ile ilgili benim uzmanı olduğum çalışmalar var. Burada önemlisi bütün dünya Unix sistemini alarak Pardus, Linux diye Unix’in değişik bir versiyonu Linux’dur bunu alarak kendi ülkelerine adapte etmiştir. Türkiye’de de Türkiye bilimsel teknik araştırma kurumu bunun adapte etmiş durumda Türkiye’ye adını da Pardus eski bir Anadolu kaplanı olarak bunu yaptı. Bunu ücretsizdir bu virüslerde saldırılarına karşı kapalıdır güvenlidir. Sahibi kim derseniz halk türküleri gibi nasıl halkın türküsü kimin sahibi belli değilse bu da bütün dünyanın malıdır. Dünya çapında destek verilir bazı büyük firmalarda destek veriliyor. Pardus’un son durumuna gelirsek kurumsal yapısı da çıktı Pardus kurumsal diye. Yani sade masaüstüne değil büyük bilgisayarlarda da çalışıyor. Milli savunma bakanlığının askere alma sistemi var bilhassa o bunlarla ilgili çalışıyor. Sosyal güvenlik kurumu yirmi bin sistemini bu sisteme 2010 yılı içinde geçireceğini açıkladı. Bunlar hep aldım yazılar var çeşitli yazılar burada anlatıyorum. Dolayısıyla Pardus konusunda da üzerinde hem Open Office diye bir yazıyım var, Microsoft Ofise bağlı olarak para vermek durumunda değilsiniz. Dolayısıyla bu konularda bir de yeni 64 BİT’di, yani daha yeni teknolojisi de bunun bu günlerde çıkıyor. 2010 yılı içinde çıkıyor. Yani bu arada yargı sistemi içinde burada da yeni bir haber vereyim. Ben bunları geçenlerde benim bilhassa kayıtlarımda yani ilgili ilgisiz her şeyi koydukları için ben yüksek hakimler kurumuna şikayette bulunmuştum. Ordan gelip ifademi alırken aynı bu Pardus olayını gelen müfettişlere anlatıyordum. Müfettişler dedi ki ha Pardus’u bizde biliyoruz. Bu yargı sistemi UYAP sistemi Pardus’a geçecek dediler. Yani bu dediğim şeyler yarın da sizin bilgisayarlarınıza da geçecek. Çünkü bütün bu bilgisayarların hepsi için bilgisayar maliyeti kadar yazılım maliyeti var Microsoft lisanslı kullanırsanız tabi kopyada kullanmak olmaz yargıya yakışmaz ama Pardus’a geçerse hepsi bedava. Böyle bir çalışma varmış müfettişler biz bunu biliyoruz dediler. Bunun çalışmaları yapılıyor dediler. Bu da çok güzel bir husus. Peki ben

24

Page 25: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:25

bunları niye anlatıyorum Avrupa AB’nin yani benim bütün çalışmalarım bu yönde. Ben Kadir Has’ta da ders verirken demin söylediğim o derslerin dışında bu işletim sistemi dersi veriyorum işletim sisteminde de bu Linux’u Pardus’u ödev olarak verip öğrencilere öğrettiriyorum. Dediğim gibi okulda bize Amerika da bağımsız sistem kurmasını öğrettiler. Avrupa da rekabeti destekliyor. Amerika’nın kendi içinde bile Microsoft’a karşı yazılmış bir sürü açılmış bir sürü dava var. Tek tabanca olduğu için trost olduğu için. Avrupa’da da var. Avrupa komisyonu bununla ilgili olarak Microsoft’a da bir sürü ceza vermiştir. Bu ceza işini yapan şurda gösteriyorum AB’de komisyon başkanı olan Nell Cross diye geçiyor adı bu komisyon üyesi daha sonra bu bölümle ilgili bakan oldu kendisi Avrupa Birliğinde bu işin en sorumlu noktasına geldi. Microsoft’a ceza yazdılar ve de Microsoft’da bir takım geri adımlar attı. Burada detayları var ama söylemek istediğim şu, benim bu fikirlerim bana ait değil hem Amerika da geçerli hem bütün dünyada geçerli bütün ülkeler böyle Microsoft’u alıp Microsoftçu olmuyor kendi işletim sistemlerini altında Linux üzerlerinde kendi işletim sistemlerini kendi dillerinde geliştiriyorlar onu kullanıyorlar. Türkiye de, Türkiye de bunu yapıyor TÜBİTAK önceliğinde fakat çok geç kaldık. Avrupa Birliği bile şeydir iyi yönde gidiyor. Hatta bazı ülkelerde İsrail olsun Almanya olsun bunlar askeri kuruluşlarda Microsoft’u da kullanmıyorlar birçok yerde. Çünkü ordan bilgileriniz kolay çalınabilir. Bütün bunların dışında ben demin de söylediğim gibi Kadir Has’ta ders veriyorum bilgisayar mühendisliği üçüncü dördüncü sınıflarına artı Marmara üniversitesi hastane otomasyonunda uzun süredir bilgi sahibi olduğum için hastane otomasyonu ders veriyorum. 7 Ocakta da son final dersine girecektim, finale girecektim. O gün tutuklandım buraya geldim giremedim öğrencilerim mağdur oldu. Evet, burada bütün özgeçmişimden anlattığım gibi ben Atatürk’ün gösterdiği bilim ve akıl yolunda çalışan bir insanım. Ne demiş Atatürk benim manevi mirasım bilim ve akıldır. Olay bu. Şimdi bunu kapatıyorum. Evet, şimdi tanıtılacak bazı şeyleri anlatayım. Ben siyasi hedefim olarak çağdaş ilerici solda ortada merkezde veya sağda tüm vatanseverler güçleri dağılmadan bir parti etrafında birleşmesini arzu ediyordum düşüncelerim budur. Takım çalışması, sevgi, saygı, disiplin herkesle beraber çalışmak şeklinde bütün şirkette olsun derneklerde zaten böyle olmasa bu kadar dernekte çalışamam. Aşırı sol, komünist, aşırı sağ veya liberal değilim. Sosyal demokrat milliyetçi yani ulusalcı bu milliyetçi ve ulusalcı kelimesini ikisini birden kullanıyorum. Bazen birini birine başka anlama getiriyorlar.Halbuki ikisi aynı anlamda. Vatanı seven, demokrasiye inanan ve çağdaş görüşteyim. Ekonomi olarak da karma ekonomi yani ne tamamen devletçi ne tamamen serbest. Türkiye’nin de yeteri kadar kalkınamamasının sebebini de yolsuzlukta görüyorum. Evet, şimdi anayasa konusuna gelirsek. Şimdi biliyorsunuz sac ateşin üzerine konulan bir sac vardır onun üzerinde yemek yapılır eskiden konulurdu sac ayağı dediğim üç tane ayaklı bir yuvarlak bir demir. Bize öğretilen okulda ve şimdiye kadar aldığım hukuk eğitimimde yani bunları tabi size söylemem yanlış olur ama kayıtlara geçmesi açısından söylüyorum sizler benden çok daha iyisini biliyorsunuz. Yasama yani büyük millet meclisi, yürütme bakanlar kurulu ve de yargı. Türkiye anayasası bu üçü üzerine kurulmuştur. Şimdi bunlardan bir tanesini bağımsız hale getirirseniz sistem çöker. Kuvvetler ayrılığı olayı var burada. Ben bağımsız yargıdan yanayım. Yine yasamanın da bağımsız olması daha doğrusu meclis içinde meclis biliyorsunuz halk seçiyor halkın seçmesi yürütmeyi de meclis seçiyor. Ama şimdi son zamanlarda yapılmak istenen bunun tersi. Bununla ilgili yine geçenlerde bir gazetede Sultan Abdülaziz’in 1 Nisan 1868 de kuvvetler ayrılığı diye başladığı olay bizim daha o zamandan anayasamızın burada detayları var okumadan geçiyorum ama yürütme, yargı, din işleri, yasama bunları birbirinden ayrılması prensibine göre başlamış yani o zamanki padişah dahi bu yetkileri ayırarak kuvvetler ayrılığı prensibine giderken şurada gazeteden aldığım şu kısım şimdi başbakan çıkıyor diyor ki, hepsini biz yaparız yargıyı da kontrolümüz altına alıp yargıyı da biz seçeriz. Bu çok yanlış bir şey. Bunun yanlış olduğunu siz herhalde benden daha iyi biliyorsunuz. Herhalde demeyim mutlaka biliyorsunuz yani. Yargının durumuna baktığımız zaman El kaideci altı yıl sonra cezaevinde diyor. Adamlar o kadar bomba

25

Page 26: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:26

patlattı insan öldü alıyorlar serbest bırakıyorlar sonra aa cezanız mahkeme bitti deyip cezasını tekrar altı yıl sonra alıp cezaevine koyuyorlar. Bizler hiç kimsenin eline dokunmamışız bir tane fiske vurmamışız ben 14 aydır içeride duruyorum. Hiç aklım ermiyor buna. Habur’daki o PKK’lı olayı o artı o ayrı bir yüz karası onu geçelim. Erdoğan’a birisi suikast yapmak istedi yakalandı hapse kondu 16 Mart 2009 da ben o zaman hapisteyim. Adam fiilen tabancayla başbakanı öldüreceğim diye gidiyor yakalanıyor on ay hapis cezası veriyorlar çıkıyor ben de hala içerdeyim. Ben başbakana bir şey yapmadım ki. Benim dediğim şu, ne şeriat ne darbe tam bağımsız Türkiye benim bu e-maillerimde vardır e postalarımda vardır. Ne ABD ne AB tam bağımsız Türkiye. Ben burada tam bağımsız derken ABD AB’den kurtul Rusya, Çin veya başka bir ülkelere yaman demek değildir öyle istemiyorum. Ben diyorum ki şerefli insanlıktan yana bağımsız politika izlemek istiyorum. Tüm ülkelerle eşit şartlar başımız dik ilişkimiz olmalıdır. AB ABD’ye karşı çık git başka ülkelere dön böyle bir şey yok. Ben tamamen bağımsız. Burada malta sürgünlerinin kitabını okudum yanımda da getirdim kalın bir kitap onu da hapisteyken okudum. Bu hapsin bana bazı faydaları da oldu bilmediğim konuları da öğrenmiş oldum. Çok az duymuştum ama detaylı olarak İngiliz kaynaklarından bu emekli büyükelçi Doktor Bilal Şimşir tarafından hazırlanmış emekli büyükelçi kendisi. Bugün Ergenekon da ne oluyorsa Osmanlı’nın son döneminde olan bu aynısı. İngilizler geliyor içerdeki işbirlikçi padişah adamları hükümetiyle iş birliği yaparak içerdeki vatanseverleri toplayıp toplayıp önce Bekirağa bölüğüne yakına ondan sonra yakındaki Ege’deki bir adaya Mondros adasına, ordan da Malta adasına götürüyorlar. Bugünkünden hiçbir farkı yok. Tabi bu tertip devam ederken biliyorsunuz Türkan Saylan’ı evini aradılar halk o zaman uyandı vefat etti 19 Mayısta cenazesi kaldırıldığında nasıl bir miting havasında halk gerçekleri görüyor. Bu Ergenekonun kırılma noktalarından biri de Türkan Saylan’ın cenazesindeki halkın durumu gayet güzel gösteriyor. Bu dava tamamen siyasi önce tezgahlanıyor, potansiyel tutuklular tespit ediliyor sahte deliller üretiliyor baskın deyip gelir o sahte delillerle insanları topluyorlar yandaş ve yanaşma medya da halkı uyutuyor. Yandaş dediğim şu zaten bunların kendi kontrolündeki medya yanaşma da devletten ihale almak için bunlara iyi geçinmek için veya çok büyük hürriyeti olduğu gibi cezalar yemesin diye yavaş yavaş yazarlarını çıkartıyorlar. Ondan sonra tavır değiştiriyorlar. Diğer bütün hepsi öyle. Yani birkaç tane bağımsız medya var onlar da televizyon veya gazete onlar da Silivri de. Evet öyle bir cadı kazanı yaratıldı. Tutuklama tedbir değil yargısız infaz olarak yapılıyor. Silivri’dekiler ne zaman çıktı. Atatürk savaşı kazandı ondan sonra İngilizler bırakmak durumunda kaldılar. Bilmiyorum bizim geleceğimizin ne olduğumu bilemiyorum. Burada Osmanlı çöküşünde İngilizlerin Kıbrıs’a yerleşmesi olayları filan var. Bunları geçiyorum bunlar genel bildiğimiz şeyler yani tarihin burada tekerrür ettiğini Ergenekon da muhalifleri sindirdiklerini milli ulusalcı insanları birde birbirine düşürmek bölmek için o onu onu dedi Ahmet Mehmet’e bunu dedi Mehmet bunu dedi. Bütün bunlar da tapeler olarak buradan yayınlanıyor. Aaa ulusalcılarda birbirine düşüyor. Yani bu şeklide de çok güzel kurgulanmış bir taşla birçok kuş vuruyorlar. Tutuklananlar hükümete muhalif Atatürkçü çağdaş darbe veya kanunsuz eylemleri olmayan fakat düşünebilen düşünen dediğim ülkeyi düşünen ülkeyi kurtaracak olan seçkin insanları da buraya topluyorlar. Benim tutuklanmam için harp okulu mezunu olmam yeterli. Evet, şimdi burada oyuna gelenlerden bir tanesi de MHP diyorlar ki, MHP’ye Ümit Özdağ’ı biz aday gösteriyoruz. MHP’yi ele geçirecek Ergenekon. Yok böyle bir şey. Ondan sonra ordan eski il başkanı Levent Temiz. Yine eski Sivas ülkü ocaklarından Oğuz Bulut bakıyorum burada MHP’liler de var. Yani Bahçeli’nin bu işi görüp ya yanlış yapıyoruz demesi lazım. Ben buradan Devlet Bahçeli’ye de duyuruda bulunuyorum. Bu davayı gelip yakından izlesinler ne olup ne bitiyor. Yoksa benim MHP’ye olan güvenim de sarsılmış durumda. Yani hakkında başka şeyler düşünmeye başladım daha doğrusu gördüm. Yine Emin Çölaşan yok Uğur Dündar. Uğur Dündar’ın konuşmaları. Mustafa Balbay ile mesela Emin Çölaşan’ı birbirine düşürmek için iddianamede demin söyledim konuşmaları veriyorlar. Ne gereği var. Uğur Dündar’ın işte onunla ilgili bir takım şeyleri koyuyorlar. Buradaki politika şu

26

Page 27: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:27

dedikodu yap çamur at izi kalsın ondan sonra kişi kendini ispat edene kadar tutuklu kalsın. Ben 2007 burada MHP ile ilgili seçimden evvel diyorum ki, arkadaşlara sınıf arkadaşlarım olarak bir e posta atıyorum. Diyorum ki, bu başka yerlere de göndermiştim bunu bu şekilde. AKP’yi engellemek için matematik hesabı yapmamız gerekir AKP haricinde meclise girmesi kesinleşen CHP ve MHP var. Ayrıca DTP’nın bağımsız milletvekilleri olacak. Demokrat Partinin yani eski DYP Mehmet Ağar meclise girmesi kesin değil. Buraya verilen oylar da boşa gider. Gitmese de AKP demokrat parti bağımsız DTP bunlar bir tarafta diğer tarafta CHP ve MHP olacak. Dolayısıyla bu kabine yeni kurulacak kabineyi iki gruptan biri kuracak. O bakımdan oylarınızı CHP veya MHP’ye verin. İkisinden birine. Benim siyasete atılma nedenim MHP’li bakanın bu bakanın da kendisi bu işi yaptığını düşünmüyorum onu da söyleyim. Osman Durmuş’u danışmanları yanlış yönlendirmiş çünkü daha sonradan düzgün bir danışmanını buldum konuştum dedi onun dedi başka danışmanları yanlış yönlendirdi onun için o hastane otomasyonunda yanlışlıklar yaptı bende siyasete o yüzden atılıp o zaman MHP’ye saldırmıştım. Şimdi ise diyorum ki, MHP ve CHP’ye oylarınızı verin. Genç parti barajı geçemez. Saadet partisi de o da oy alamaz sürpriz parti. Bağımsızlar varsa beğendiklerinize atın ama en sonunda altına kocaman netice CHP ve MHP’ye oy verin diye yazıyordum. Ama oy atılan MHP maalesef verilen oyları kullanmadı halen uyuyor. Burada burada anlatmak istediğim bir şey daha var. Bu dava tamamen siyasi bir dava. Üzerine bastıra bastıra yani bunları anlatmamın sebebi bu dava tamamen siyasi bir dava. Dolayısıyla yapılan bütün çalışmalar siyasi ve siyasi olarak rakipleri de alıyorlar. Tabi siyasi derken işin içinde Türkiye’nin güçlü kuruluşlarından TSK’ya da saldırıp onu yıpratmak olayı var. En son bu asimetrik saldırılardan kozmik oda vesaire onları biliyorsunuz geçiyorum. Ama geçenlerde 20 Şubat 2010 da işadamları oturuyor. MHP lideri Devlet Bahçeli’ye kritik bir soru soruyor. Ak parti ile koalisyon yapar mısınız? Bahçeli, zamanı gelince düşünürüz diyor. Hem bu kadar AKP’ye karşı çıkıyor hem de onla koalisyon zamanı gelince düşünürüz diyor. Bu düşündürücüdür. Tabi bundan sonra diyorum ki MHP’ye de AKP’ye de oy vermeyin. Evet buradan benim sınıf arkadaşım Gazi Güder daha doğrusu Gazi Güder benden bir sınıf küçüktür Amerika da aynı zamanda gittik ikimizde bilgisayar eğitim aldık. Fakat ben bilgisayar bilimleri o bilgisayar yöneticiliği. İkimizin sınıfları ayrıdır. Dolayısıyla aynı sınıflarda bulunmadık sınıflarımız ayrı. Ama aynı zamanda Amerika da bulunduk. Gazi Güder ilk tutuklananlardan biri bu davada. Onun tutuklandığı haberini aldığım sırada bende TÜBİDER’den arkadaşlarla Karadeniz gezisindeydik. Orda ben Gazi’yi şöyle tanıyorum. Kendisiyle tanıyorum ama sadece bizim Gobim’den yani Gölcük’den ayrıldığımız askeri birlikten zaman zaman senede bir filan toplantılarımız olur. Gazi de bunların azına katılmıştır. Son yirmi senede kendisini belki beş defa görmüşümdür. Fakat onunla çalışan başka bir arkadaşımız var onunla daha iyi görüşüyorum ailece görüşüyoruz. Dolayısıyla ordan dolayı da Gazi’den haber alıyorum. Gazi bildiğim kadarıyla gece gündüz çalışan, çalışan dediğim o bilgisayarda çalışıyor şirketi var ufak tek başına bütün her şeyi o yapıyor. Benim kadrom var kadro çalıştığı için ben diğer TSK’larla filan ilgili çalışabiliyorum. Gazi ise bütün işleri tek başına yaptığı için gece gündüz çalışan bir insan. Kesinlikle böyle bir örgüt vesaire bir şeyle ilişkisi olamaz. O hayat mücadelesi yapan bir arkadaş. Bunun böyle olduğunu biliyorum. O TÜBİDER’deki arkadaşa dedim ki o zaman Karadeniz de o da derneğin başkanlarından çok kıymetli biridir. Dedim, Gazi’nin bu işle bir ilgisi olamaz Gazi göreceksin ilk şeyde çıkacak ilk partide ilk çıkanlardan biri olacak dedim nitekim Gazi çıktı. Gazi bir şey bulmadınız herhalde ki ilk çıkardıklarınızdan biri oldu. Şimdi güven durumuna geleceğim. Hollywood da geziyoruz. Bu büyük kızım da o zaman beş altı yaşında. Universal Studiolar var. Orda film çekilen yerler hep böyle evler var. Ama ön tarafları var bir duvar yapmışlar arkası boş. Şimdi orda film seyrediyoruz geldik daha sonra Türkiye de film seyrediyoruz gördüğü filmlerde hepsinde diyor ki, baba diyor bu evlerin arkası yok demi diyor. Yok diyorum bunlar Türkiye de normal sokakta çekilmiş. Yok yok diyor hani o film stüdyolarındaki gibi. Yani gördüğü her şeyi çocuk gözüyle baktığı için her şeyi sahte olarak görüyor arkası yok. Şimdi insanların güvenini

27

Page 28: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:28

kaybetmektense para kaybetmeyi tercih ederim diye bir reklam vardı hatırlarsınız Bosch’un reklamıydı bu alman sanayicisi Robert Bosch. Bu şekilde demiş. Şimdi benim de birçok şeye karşı güvenim kalmadı neden 7 Ocakta tutuklandık, vatan caddesine gittik emniyete nezarete hücreye koyulduk. Hava çok soğuk o binadan da ayrı ayrı bir bina. Üstü boş binanın alt tarafı da garaj çok soğuk. Klima sistemi de üflemeli sistem yukarıdan yapmışlar. Sistem bozulmuş buz gibi içerisi yatarken o gün kış olduğu için başımda berem vardı ellerimde eldiven, palto, kaşkol, ayağımda kalın ayakkabılar botlar hepsini giyiyorum bir tane minder altıma bir tane de üstüme koyuyorum titreye titreye ufacık da odada da nezarethanede bazen dolaşıp hareket etmeye çalışıyorum. Neyse uğraştılar filan iki üç gün sonra birazcık yapıldı onlar ama yine de tam ısınmadı. Ordan çıktık daha sonra savcılığa gittik orada gazetede görüyorum. Burada resimde var resimde bizim güya nezarethaneyi gösteriyor arkada da kalorifer petekleri var. Polise söyledim dedim ki yanımdaki polise ya bizim nezarethanede böyle bir şey yoktu biz orda donduk. Şimdi bu basına intikal etmiş onu söyleyeceğim. Basına da diyorlar ki emniyetten, emniyeti de daha doğrusu emniyet vali Muammer Güler’e İstanbul valisi Sayın Muammer Güler’e söylemişler o da gazetelere beyanat vermiş resminde koymuşlar. Burada soğutma ısıtma sorunu yok. İçerde kaloriferler var. Bunlar üşümedi ya ben kendime mi inanayım orda gördüğüm valiye mi inanayım polise mi inanayım. Tabi burada valinin bir suçu yok. Polisten o şekilde bilgi vermişler herhalde onlar da amirlerine karşı böyle bir olayı ört bas etmek istediler. Ama biz orda hepimiz donmuştuk. Buna benle beraber olan diğer arkadaşlar da şahittir. Evet Levent Göktaş albayım burada bu biliyor. Hüseyin Vural Vural vardı onlar biliyor. Bizle beraber kalanlar o sırada biliyor. Daha sonra Ergenekon içeri girdikten sonra biliyorsunuz davalar devam etti. Çağdaş olan baba beni okula gönderi yöneticisini Figen Tijen Mergen’i aldılar. İşte daha sonra Mehmet Haberal vesaire burada çeşitli yapılan toplantı şeyler var bize de destek için işte Kıbrıs seçimi Ergenekon da bize destektir. Ankara da tandoğan da tekrar bir miting yapıldı. Türkan Saylan’ın cenazesi olsun yazdığı Ayşe Kulin’in bunun hakkındaki kitapları vesaire bakarsak ve İzmir de yine bir miting yapıldı. Bunlar içeride bizim moralimizi düzelten olaylar. 15 Ağustos 2009 günü yine kızım Aydeniz büyük kızım İstanbul Büyükada da arkadaşlarıyla beraber gezerken başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile karşılaşıyor. Herhalde orda fazla kalabalıkta yok korumalar da engel olmamış. Başbakan da çok samimi bulmuş. Aydeniz kızım diyor ki başbakana, başbakanım sizden bir ricam var babam Ergenekondan onuncu dalgada tutuklandı sekiz aydır Silivri de başbakan Recep Tayyip Erdoğan şimdi biz bu işe müdahale edemiyoruz. Aydeniz, yok müdahale edin diye değil bilginiz olsun diye söylüyorum bellekleri polis koydu babamla ilgili değil babam bir karıncayı dahi incitmez. Başbakan, bende dört ay yatmıştım hem de bir şiir okumaktan. Aydeniz, babamın şiiri bile yok. Başbakan, hanımefendinin telefonunu alın arayalım. Konuşma bu şekilde geçiyor iki hafta sonra başbakanlıktan da aramışlar kızım telefonunu vermiş tabi ortaya çıkan bir şey yok bir geri dönüş yok öyle kalmış. Evet, şimdi diğerlerini geçiyorum burada önemli şeyler yok ama dışarıdaki yapılan gösteriler mitingler Cumhuriyet mitingleri bu davanın ne olduğunu herkes biliyor bir de biliyorsunuz bu Cumhuriyet mitinglerinde bir kişinin dahi burnu kanamamıştır. Peki şimdi ben niye tutuklandım diye düşünüyorum. Tabi ilk tutuklanma kararı verildikten sonra düşünmeye başladım. Ben niye tutuklandım? Kurbağayı bir havuza koydunuz yavaş yavaş ısıtıyorsunuz kurbağa ısındığını anlamıyor iyice su ısınıyor haşlanıyor ölüyor. Ama birden kurbağayı sıcak bir suya atarsanız pıt diye dışarı çıkıyor. Türkiye de yavaş yavaş, yavaş yavaş ısıtıyorlar kimse farkına varmıyor. Bu ısıtmanın arkasında da F tipi yani Fethullah örgütlenmesi var. Bunlar yavaş yavaş Türkiye’nin her tarafına yayılmışlar ve hedeflerindeki en son kale de sağlam TSK var yani Türk silahlı kuvvetleri. İşte anayasa var anayasayı değiştirecekler. Ben buraya kadar anlatmamdan anayasaya saygılı, ülkenin bölünmez bütünlüğünden yana olduğumu, hiçbir ayrımcılık yapmadığımı vatanı sevdiğimi Türkiye ortalamasına göre de çokta sosyal biri olduğumu, birçok sete kadar da çalıştığımı kolay iletişim kurduğumu, siyasi yapılanmam siyası çalışmalarım

28

Page 29: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:29

olduğunu dolayısıyla bunları anlattım. İlk aklıma gelen tutuklandıktan sonra şuydu, İran’a saldırmayalım diye benim bir yazım vardı nereden çıktı? Yine internet üzerinde bir e posta grubu var. Bu gruba Amerika’dan biri bu işi yönetiyor ama Türk biri. Aklımda buradaydı ismi ama Türkbirdev diye bir grup var. Bu grupta deniyor ki, bütün Türkleri işte birleştirelim Türkler arasında ilişki kuralım. Bu gruba Türkiye’den, Amerika’dan, Avrupa’dan, İran’dan, Azerbaycan’dan başka Türk devletlerinden her Kazakistan’dan dahil insanlar yazı yazıyor. Orda birileri çıkıyor şunu anlatmaya çalışıyor diyor ki, İran da yirmi otuz milyon kadar Azeri Türk’ü var biz bunları kurtaralım. Nasıl kurtaracaksın? Yani Amerika İran’a saldırsın Türkiye de yanında olsun. Dolayısıyla biz Türkiye İran savaşalım oradaki Azeri Türklerini kurtaralım. Baya da büyük birçok insan var yirmi otuz milyon bunları da kurtarmamız lazım. Bende onlara cevap yazıyorum burda detayları var ama diyorum ki bu Amerikan oyunu dikkatli olun 1639 Kars-ı Şirin anlaşmasından beri İran’la bir savaşımız olmadı Atatürk’ün yurtta sulh cihanda sulh sözünü de hatırlayın Amerika petrol için Irak’ı aldığı gibi İran’a da saldıracak bizi de kullanacak. Dolayısıyla tabi benim bu yazıma ordan bazıları evet Ataman doğru söylüyor diyor olumlu cevap verenler olduğu gibi tersine olmayanlarda geldi. Peki, ben bunu niye buraya yazdım? Şurda belirtiyorum bana savcılık sorgumda Çağdaş Türkiye Partisi genel başkanı olarak partinin resmi yemeğinde yaptığım bir konuşmada cımbızla içinden seçilerek Amerika karşıtı birkaç kelimeleri almışlar. Cümleyi bir tek onu soruyorlar o sırada onu daha sonra anlatacağım savcılık sorgumda ben o zaten onu hatırlayamadım onu birde, hatırlamam da mümkün değil aradan da zaman geçmiş. Evet, olay bu bir tanesi ikinci olaya geliyorum birde ben bunu komplosunu düşünüyorum komplo teorileri televizyonda izliyordum oralardan bana sanki şöyle geliyor Amerika daha doğrusu hükümet Amerika’yla birlik içerideki ulusalcıları eziyormuş beziyormuş gibi bir takım hareketlerde bulunuyor. Ama gerçekte şimdiki hükümet Avrupa’dan ve Amerika’dan kayıp Ortadoğu’ya Arap ülkelerine diğer tarafa doğru kayıyor Amerika’ya da yok ben senle beraberim diyor ki son zamanlarda ki politikaları İsrail’le atışmaları Amerika ile ters düşmeleri Avrupa’ya işte kızmaları gibi bir takım yazılar var. Nitekim bu düşüncemi kuvvetlendiren Amerika’da CIA’nin işte rantkovpereyşi tarafından Türkiye için bir takım senaryolarda da var. Demek ki AKP bilinçli olarak Türkiye’de ABD karşıtlığını destekledi diye düşünüyorum. Benim gibi kişileri tutuklattırırken suçu ABD’ye atacak şekilde sorular sordurdu ABD ise AKP’den ümidi kesince başka partileri desteklemeye başladı. AKP isteseydi yandaş yanaşma medya desteğiyle anketlerde çıkan ABD karşıtı hep neticeler öyle çıkıyor karşıtlığını sempatiye çevirebilirdi. En azından sahte anketler düzenleyerek halkı kandırabilirdi. Bu da düşüncemin bir tersi. İkinci olay deniz kuvvetleri sonra esas anladım ki esas sebep benim deniz kuvvetlerinin eski bir personeli olmam. Hep biliyorsunuz hep 1984 yılında ayrıldım aradan kaç sene geçti? Şimdi suçlanan kişilerin hiç birini tanımıyorum onlar o zaman ya harp okulu öğrencisi, ya lise öğrencisi ya da okula girmemiş kısa paçalı ilkokulda öğrenci. Bunlarla ilgili bir sürü bilgi koymuşlar ama benim mesela lehime olan hiçbir postayı da koymamışlar. Mesela CMK 160’a göre lehime olanları da koymaları lazım. Mesela benim 8 Temmuz 2008’de yazdığım emekli deniz subaylarının bulunduğu grup turnaöğ[email protected] orda madde 5’İ aldım sadece son günlerde konuşulan darbe konusuna gelince darbeyi TSK istemiyor. Darbeyi AKP istiyor sebep gayet bazik krizin faturasını Türk Silahlı Kuvvetlerine çıkartmak, krizi Türk Silahlı Kuvvetlerinin kucağına bırakmak. Bu sebepten AKP her türlü tahriki yapıyor. Dengir midir nedir ne dedi? Atatürk travması bundan büyük tahrik mi olur? TSK darbe oyununa gelmez ama yargı AKP’yi kapatmasın diye yok kapatsın diye AKP her yolu deniyor. Başka kuruluşları, kurtuluşları kalmadı. Ekonomik krizden kendileri partiyi kapatacak daha şimdiden Abdüllatif Şener halen AKP parti meclisi üyesi o zaman yeni partinin sinyallerini verdi madde 6 daha evvelki bir yazımda hangi parti olursa olsun siyasete atılın sete kadarda görev alın ortalığı namussuzlara bırakmayın demiştim. Tabi bu sözlerim muvazzaflara değil emekliler için Nutuk’ta Atatürk bu konuda çok açık olarak belirtiyor ya siyaset yapacaksınız ya orduda kalacaksınız siyaset orduyu böler. Zaten

29

Page 30: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:30

muvazzaflar istese de siyaset STK üyeliği vesaire olmaz ama sözlerim hatalı anlaşılmasın diye belirtmek istediğim şeklinde benim bir mesajım var çok açık bu benim düşüncelerimi yazıyor daha sonra bu Mergir mir Mehmet Fırat’la.Melih Gökçek’in de Melih Gökçek’e şıllık demiş o daha sonra ona dava açmış Keçiören belediyesi başkanı ile olan davalar internete sızan olaylar evet bunları hızla geçiyorum orda detayları var ama benim bu e-postalardan gayet açık orduya siyasetin girmesine tamamen karşıyım. Ben nasıl olur Ergenekon kapsamında iddia edilen sözde darbe yapacaklarla aynı örgütte bulunabilirim? Buradaki poker oyunundaki 5 benzemesi bir araya getirip örgüt diye tanımlamak mümkün değil. Evet, yeni partide de dediğim gibi orda ki toplantıya katıldım Kartepe’de daha sonra seçildim onları deminde anlattığım için tekrar söylemiyorum ama en son MYK toplantısına katıldıktan sonra buradan tutuklandım. Yani sebeplerden bir tanesi de benim yeni partide çalışmak ve yeni partinin de önünü kesmek için bu partiye çalışanlara gözdağı vermek için beni içeri aldılar. 4. bir sebep bir kere gericiliğe karşı ben çağdaş bir insanım Çağdaş Türkiye partisinin kuruluşu ve başkanlığını yapmışım. Çağdaş yaşamı destekleme derneğini al çağdaş eğitim vakfını al, Çağdaş Türkiye partisini kuran adamı almazsan olmaz. Dolayısıyla ben 10. dalgada alınmasaydım 12. dalgada çağdaşlarla beraber alınacaktım beni listeye yazmışlar. Sosyal çevrem 5. madde benim sosyal çevrem çok. Benim üzerimden birçok kimseye o onu tanıyor o onu tanıyor diye hep bu davada öyle yapıyorlar ya birçok kimseyi alabilirler. Burda gençlere de verilen bir mesaj var. Televole kültürü ile uyutun kendinizi vaktinizi geçirin, suya sabuna dokunmayın, hiçbir sosyal faaliyete de girmeyin pasif olun yoksa öbür türlü bak ha içeri alırız. Diğer bir sebep işte bir sürü sebepler var Türkiye’nin başına silahlı kuvvetlere çuval geçirecekler, son günlerde görüyoruz artık çuvalda kalmadı hepsini toptan denize atıyorlar öyle gözüküyor. Evet, yani bu özgeçmişimle ilgili kısım bu kadar diğer bir bölüme geçeyim. 7 Ocak günü ben sabahları erken köprüye takılmamak için karşıda oturuyorum iş yerim Gayrettepe Mecidiyeköy’e yakın Gayrettepe diye geçiyor. 7:15’te geldim, şirketimin yakınında baktım bir sürü sivil birileri var şirkete geldim onlar da geldi onlar polismiş meğer şirketin kapısın daha ana kapıdan girdim daire kapısını açmadan dediler işte sen misin böyle böyle geldik tanıttılar yazıyı sordum yazı sadece 1 satır adımın geçtiği yeri gösterdiler. Polisin hüviyetini sordum gösterdi bir hüviyet zaten anlamıyorum yani sahte bir şeyde gösterse anlamayacağım. Peki dedim avukatımı arayayım dedim aradım, kızımı aradım telefonla böyle böyle dedim şirketin alarmı var girip hemen alarmı açtım onlarla beraber arkadan hemen içeri girdik yani alarmı açmam benim 10 saniye sürüyor 5 saniye filan. Şimdi bu alarmı da niye koyduk onu da söyleyeyim bu 2006 yılında şirketimize 2 defa arka arkaya hırsız girdi. Alarm yoktu birincisinde bütün bilgisayarların belleklerini, disklerini alıp gitti bunlar polis kayıtlarında var. Sigortalıyız sigortadan parasını aldık 1 hafta sonra bir daha geldi o arada ufak uydurma bir alarm koymuştuk o alarm çaldı, kaçtı biz polislerle geldik ama yakalayamadık 2 defada o aralarda onların tarihleri var yanımda. Şirketin önünde arabam duruyor o arabaların da camı kırıldı arka arkaya. Herkes dedi yani namaz değdi ne oldu sanki şimdi onları düşündükçe şöyle bağlıyorum o tarihte belki bir şeyler yapmak için şirketten aldılar ettiler bir çalışmada bu ekibin bir şeyi de olabilir tertip merkezinin olabilir onu bilemeyeceğim. Ondan sonra şirkete polisler girdikten sonra bu sırada kapıcı da geldi, kapıcı da karşı bir komşulu şey etti bende komşuyu tanımıyorum ama komşuda geldi yardımcı oldu içerde polisler her tarafa dağıldı şirket 135 metrekarelik girişte hemen büyük bir salon var. Sağ tarafta banyo, tuvalet, mutfak ordan odalara gidiliyor ufak bir toplantı odası benim odam daha sonra arkada yine başka bir teknik oda birde balkonlar var oldukça şirkette de çok yoğun her taraf dolu yani böyle bilgisayarlar, malzemeler, kutular her taraf dolu. Bir haftada o şirketin içini arayamazlar mümkün değil polis arıyor benim üstümü de şöyle bir aradı çantam var çantama da şöyle bir baktı yani çantamın içinde var ıvır zıvır şeyler var ancak yani büyük böyle bir şey olsa görebilecek içinde. Çok üstünkörü bir arama üstümü de hani sanki bir şey varmış gibi baktı şöyle tamam. Ondan sonra her tarafa dağıldılar ben o arada önce kızım geldi arkadan öbür kızım geldi elemanlar geldi ama onlar yarım saat bir

30

Page 31: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:31

saat sonra filan geliyorlar. Avukatımda bir, bir buçuk saat sonra veya bir saat sonra avukatımda geldi o karşıdan geliyor çünkü geldi elemanlar geldi. Şirketteki bütün CD’leri toplamaya başladılar, odalardan arka odalardan masalardan topluyorlar bunları toplantı odasına getiriyorlar masanın üzerine yığıyorlar bunları imzalayın diyorlar ben baştan bir iki tane imzaladım baktım çok baş edecek gibi değil bu sefer ben ortalıkta dolaşıp bari benim cep telefonumda duruyor cep telefonumla konuşuyorum. Neden sonra aklıma geldi sordum eve dedim gitmişler mi diye? Ha dediler eve de gitmişler hanımı aradım o da dedi eve de 14 kişi gitmiş, 14 polis. Neticede burda daha detaylarını anlatıyorum. Polisler bu CD’leri falan toplarken onların ambalajları var ambalajlarından çıkartıyorlar çıplak CD’leri koyuyorlar bazıları işte lisanslı Microsoft’un olsun başka şirketlerin lisanslı CD’leri biz diyoruz bunları almayın. Bak bunlar belli ne olduğu tamam diyorlar onları bırakıyorlar bazı işte kutularda yine şirketlerle ilgili var bak bunları almayın tamam diyorlar onları almıyorlar. Bilgisayarları alacaklar benim bilgisayarın diskini alacaklar tamam dedim alın sonda kızımın da aynı odada diye onunda bilgisayarını aldılar ki o yanlış almamaları lazım onu da aldılar. Daha sonra tutanak tutmaya başlıyor he ben bütün CD’leri ben imzalamadım sonra diğer elemanlar CD’leri imzalamaya başladı hem 2 kızım hem de diğer başka elemanlar onlar CD’leri imzaladı. Tabi bu arada boş CD’leri de almışlar. Yani boş CD bana geri iade edilenlerin içinde boş CD’de var. Mesele bazı CD’ler bozuk diyorlar halbuki dolu içi. Böyle yanlışlıklarda var birde önemli olan şirkette alarm sisteminin kameraları var daha doğrusu gözleri var ama onlar kamera gibi değil sadece bir şey geçtiği zaman alarmı alarm veriyor yani merkeze o şekilde polis sordu bunlar dedi kamera mı dedi? Yok dedim onlar alarmın parçası dedim kamera değil dedim iyi rahatladı. Sonra bir yan odada ufak odada meğer bulmuşlar ben onun orda olduğunu bilmiyorum. İki tane ufak bellek daha doğrusu bir tanesi bizim bildiğimiz bu ufak USB belleklerden, bir tanesi de yine şu kadar boyunda ince yani 3 santim, 4 santime 2 milimetre filan kalınlığında bir elektronik parça elektronik parça dediğim şu elektronik kart gibi. Takma yeri var ama çıplak üstü ben böyle bir şey görmedim bu ne dedim? Bu da sizden çıktı dedi bir an, ya değil bu ikisi bizle alakası yok bakalım diyoruz takalım yok hayır taktırmayız. Bizde de bütün alınan malzemeler her şey şirkette kayıtlıdır biz İSO 9001 belgeliyiz aldığımız USB’ler, CD’ler vesaire hepsi kayıtlıdır. Neticede biz bunlar bizim değil diyoruz yok dediler bu arada ben onu o parçanın ne olduğunu anlayamadım benim elektronik mühendisi Hüseyin Kalkan teknik müdürümüz var onu çağırdım gel Hüseyin bak bu nedir dedim? Baktı bende anlamadım dedi bunun ne olduğunu hadi o USB’de öbürünün de ne olduğunu anlamadım. Daha sonrada şirketten alınan malzemeyi o disketleri falan veri veriyorlar geri verirken o sahte belge e şeyleri de bellekleri de veriyorlar. Onun yeni bir tip bellek tipi olduğunu o benim anlamadığım şeyim benim elemanında anlamadı elektronik mühendisi, anlamadı. Onun yeni bir tip bellek olduğunu ama yeni tip bilgisayarlara takılabildiğini anlıyorlar laptopa takılabiliyormuş. Evet bu şekilde aldılar bizi götürdüler yine mesela evden çıkan zaten üzerinde bir suç unsuru falan yok ama benim eski burda şurda gözüküyor ben yedeklerimi onu söyleyeyim yedeklerimi diske alıyorum çünkü daha doğrusu bende almıyorum ben elemana diyorum ki şunun diyorum benim bilgisayar aman gitmesin bir şey olmasın burda bütün mailleri veya şu, şu, şu directory’ü al, ben directory’ü kullanırken C’de Ata diye bir directory’ü açarım Ataman’ın kısaltılmışı Ata o drectory’ün de altına her şeyi koyarım. Yani gidip belgelerim directory’sünü falan kullanmam, çünkü yani bu benim uzman olarak kullanma stilim böyledir Ata directory’süne alırım. Çünkü belgelerimi kullanırsanız bazı programlar otomatik çalışır belgelerime bir şey atar dışardan birisi virüs girerse belgelerimdeki bilgileri alıp değiştirir onlara virüs yapıştırır. Ama benim Ata directory’sünü bulmaz gibi dolayısıyla benim directory’m ayrıdır zaten yedek ve CD’ye alma olayını filan da ben yapmam elemana derim ki onu da senede bir falan yapıyoruz zaten birde şirket içinde de yedek alınıyor dolayısıyla bizim CD’lere yedek alma, CD kullanma gibi bir şeyimiz yok. CD’ler ancak firmalardan gelen CD veya DVD bilgisayarla ilgili işte program CD’leri veya müşterilerimiz yedek alıp yedek gönderiyor bize. Üzerinde çalışma

31

Page 32: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:32

yapıyoruz müşterilerin bilgileri veya bizim müşterilere göndermek için hazırladığımız programları alıp gönderiyoruz yani posta ile falan göndermedik ufak şeyleri zaten internetten bağlanıp yapıyoruz. Son zamanlarda internet iyice arttı. Zaten benimkileri toplarken eskiden biliyorsunuz disketler vardı ufak o disketlerden bile bir sürü evden almışlar iş yerinden almışlar filan başka büyük kasetler vardı onların hiç birinde bir şey çıkmadı zaten. Ben eskiden beri iddia edildiği gibi yıllardır Ergenekon terör örgütü şeyinde olsaydım o disketlerde bir şey çıkardı yok hiç birinde bir şey yok sadece en son yeni konan CD, DVD onlarda yeni teknoloji dediğim gibi ben zaten yedeğimi CD’lere almıyorum zaten Levent albayında işte koydukları meşru 51 numaralı DVD olayı var. Bunu hemen o zaman Uğur Dündar’ın programında da çıkmıştı suç duyurusunda da bulunmuştuk Ankara Cumhuriyet savcılığına bu konuda da suç duyurusunda bulunuldu. Ama mesela benim evdeki yedek diskim, diske aldırıyorum diyorum ya elemana aldırıyorum yedekleri komidinin üstünde açıkta duruyor. O şekilde zaten yazıyor şeyde evdeki arama tutanağında komidinin üstünde o diskte benim yedeklerim var. Saklı gizli değil benim yedeğim bile ortada duruyor. Çünkü ben onu zaman zaman getirip dolduruyorum şey ediyorum veriyorum elemana hani yıl sonu falan geliyor ben bir daha bir yedek aldırırım diye düşünüyordum yoksa da dedim komidinin üstünde durmazsa da komidinin içinde durur. Yine aramada dediler ki bir tek işte Ataman Bey birde Aydeniz hanım aynı odadasınız alacağız diğerlerini almayacağız diskleri filan deyince sevindik çünkü şirketin çalışması duracak ama yine Aydeniz’in aldıkları için işler aksadı tabi. Onun için yazı yazmıştık bizimkileri daha erken verdiler. Bir ay sonra kadar galiba 1, 2 ay sonra verdiler. Yine benim şirketin önünde park halinde sabah geldiğim arabam vardı arabayla geldiğimde zaten şirketin önüne park ederken polislerde durdu gördü benim arabayla geldiğimi görüyorlar. Arabam orda hatta dedim arabamı da arayın dedim yok yok dediler aramadılar, arabamıza da bakmadılar. Dedik ya bunların kopyalarını alın verin hem işler aksamasın avukatım da istedi bende istedim yok dediler zor olur uzun sürer. Dedik zor olmaz burda bilgisayarcıyız arkadaşımız hemen gider yeni disk alır bu disklerin hepsine sizin gözünüz önünde sizlerle beraber kopyalamasını yapar yani polislere de bir iş çıkartmıyoruz. Bunları yapalım o şekilde alın dedik. Kopyasını bize bırakın dedik. Bizim bütün korkumuz hani ben hiç öyle sahte bellek filan bir şey düşünmedim benim bütün derdim şirketin işi aksamasın onların şirketin esas disklerinin yedeğini alalım CD’leri bile düşünmedik. Ama yok dediler olmaz dediler hatta o arada telefon edip ben onu duymadım farkında değilim de avukatım ve kızım söylüyor onlar diyor telefon etti merkeze sorup hani yedek istiyorlar ne yapalım yok, yok demişler polis o şekilde sormuş. Neyse bu arada tabi olayı duyan biz kaç kişiyiz grubundan olsun benim arkadaşlarımdan olsun sağdan soldan şirkete gelenlerde oldu. Arama daha devam ediyor aşağı yukarı elemanlar bizim işte 7, 8 kişi, polisler 8 kişi gelenlerde 7, 8 kişi diyelim şirket 135 metrekare her metrekareye bir adam düşer oldu, dolu şirket tabi dolapları falan çıkartırsak dolaşma yeri o sırada çay, kahve servisi yapıyoruz polislerde gayet iyi davrandı kelepçe takmadılar kaçma şüphesi yok, zorluk çıkarmam. Zaten efendi efendi geçtik oturduk arabaya o sırada ilk gelen kişi vardı o da tanık olarak yani imza atacak o da gitmiş o arada yakında bankada çalışıyor evrakı imzalatmak için ona gittiler imzalattılar yani şahit diye ondan sonra bir de şu mesela daha sonra Vatan caddesine gittikten sonra orda avukata şeye adli tıpa götürüyorlar adli tıpta da benim yazdığım yazı var bu 79, 76. klasör PDF 165’e 203. O sayfada şöyle yazıyorum doktor raporunun altına şu ana kadar kötü muamele görmedim polisler iyi davrandı teşekkürler. Ben polislere karşı her zaman saygı ve sevgim vardır. Şurda olan yazı dolayısıyla son gün emniyetten çıkarken de yine teşekkür ettim orda deftere de teşekkürlerimi yazdım polisten de hiçbir kötü muamele görmedim. Şimdi emniyette 127 tane CD, DVD varmış toplam içinde dediğim gibi bunların boşlarda var. Biz devamlı talepte bulunuyoruz ben 2 tane bellek sahte 6 tanede CD bir tanesi DVD onun 6’nın 5 tanesi CD bir tanesi DVD sonra bir tanede emniyete verilmiş olan pardon emanete verilmiş olan var muhtemelen o da sahte bilmiyorum onun içinde ne olduğunu dahi bilmiyorum. Onu da ne zaman çıkarsa ortaya o zaman

32

Page 33: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:33

anlayacağız içinde ne olduğunu ondan iddianamelerde bahsedilmiyor sadece çok gizli bilgiler onun için emanete alınmış. Bir kere bu alınan deliller CMK 134’e göre alınmadığı için delil niteliğinde değil hukuki olarak bir kere bunları delil olarak kesinlikle kabul etmiyorum. Benim burda çıkıp ben bunları kabul etmiyorum deyip burda savunmayı bitirebilirim ama ben bunlar hakkında uzun uzun çalıştım. Bu konularda birtakım yanlışlıklar var görebildiğim kadarıyla onları da anlatacağım. Niye böyle yaptılar diye? Birde şunu söyleyeyim şirketimizde bir tek kasa vardır kasada da laptopu tutuyoruz diz üstü bilgisayarı o da çalınmasın diye nitekim o çalınmadı hırsızlık olduğunda zaten kasada pek para bulunmaz çok az para bulunur. Bütün işlemlerimizi hep bankadan yaparız ve şirketin hiçbir yerinde de saklı, gizli, kilitli dolap yoktur. Bu buldukları sahte 2 bellek bu toplantı misafir odası dediğimiz yerde bulunuyor daha sonra bana kızım anlatıyor orda masaya oturturmuş bak sen burda otur o karşısında bir tane dolap var dolap açılıp birileri bir polis arayacak başka bir polis kızımı buraya oturtuyor. Sende diyor öbür polise de gel sende buraya bak diyor öyle bir şekilde ayarlamış ki yani o sahte 2 tane bellek çıkarken kızım görsün diye. O odada da hı şunu söyleyeyim o odada da göz yok onlar ilk başta kamera zannettiler göz olmayan oraya koydular. Öyle anlaşılıyor. Daha sonra emniyette bizim bellekler üzerinde oynandığı belli burası önemli bakın şurda avukat Hüseyin Buzoğlu ile ilgili bir olay var onu anlatmak istiyorum. Benle beraber 10. dalgada Hüseyin Buzoğlu’da Tuncer Kılınç’ın avukatı olarak oraya gelmiş, geldiği gibi orda onu da tutukladılar. Daha sonra o serbest kaldı onun belleğini verdikleri zaman benim bir yol evvelki bir yıllık e-postalarım muhtemelen o yedeklerden almışlar e-postalarım Hüseyin Buzoğlu’nun bilgisayarına yüklen şey pardon USB belleğine yüklenmiş. Ben Hüseyin Buzoğlu’nu tanımam, etmem. Nasıl oluyor da benim 1 yıllık e-postalarım Hüseyin Buzoğlu’na yükleniyor? Demek ki orda alıp istedikleri gibi belleklerde onunkini ona onunkini ona filan bunlar ayarlama yaparken karıştırıp yüklemişler. Evet, Burda da savcılarda savcılıkta daha sonra detaylı anlatacağım ama hiç benim kullanmadığım tarzda bilgisayarı sanki varmış gibi işte şu klasör veya dizin veya directory diyorum ben ona. İngilizcesi ile böyle yabancı olarak şunlar bulundu bunlar bulundu vesaire diyorlar hiç benle ilgisi yok onların ben nezarethanede ne yaptım? Esasında orda ben tek başıma olsam ifade verirdim emniyete polislere, polislere güveniyordum. Fakat gelen avukatlar ve çevredekiler dediler ki sen dediler burda ifade verme. Demek onlar daha tecrübeliymiş benim daha yeni Amerika’dan öğrendiğim bir husus vardır bize Amerika’da verilen eğitimde yönetici olarak biz bildiğiniz konuda çalışın bilmediğiniz konuda bir şey söylemeyin. Ama avukat gelip sen burda ifade verme diyorsa avukat benden daha iyi biliyordur ben avukatın sözünü dinlerim. Dolayısıyla ifade vermedim orda ben kitap okudu hafif kültürfizik yaptım o soğukta. Bir tanesi babam Atatürk Falih Rıfkı Atay Atatürk’ün ne zor günler geçirdiğini orda çok güzel anlatıyor. En önemlisi bir tanesi eski Mezopotamya tarihi bu milattan evvel 15 bin yılından başlayıp milada kadar yani sıfırıncı yıla kadar olan olayları anlatıyor. Bu Mezopotamya dediğimiz bizim Doğu Anadolu, Güney Doğu Anadolu burda şunu gördüm bu topraklarda şimdiye kadar ne kadar çok kavimler gelip geçmiş insanlar gelip geçmiş krallıklar kurulmuş yıkılmış gelmiş geçmiş. Biz burda neyiz? Bu tarihte hele ben bir insan olarak bir kişi olarak 60 sene yaşadım daha 3, 5 sene 10 sene yaşarım yaşamam bilmiyorum ne kadar yaşayacağım. Bu kadar binlerce yıl içinde Türkiye Cumhuriyeti tarihi Osmanlı tarihi bile çok ufak bir rakamlar geliyor dolayısıyla biz esasında neyin kavgasını yapıyoruz burda? Doğru olup doğru yaşamamız lazım, diğer bir konu Irak bataklığında Türk Amerikan ilişkileri. Bunu Sayın Mustafa Balbay’ın yazdığıydı, diğer bir konuda Google diye internet firması var bunun hikayesi tabi bu kitapları seçerken ille de ben bu kitapları bir sürü kitap arasından seçtim bunları bulmuşlar onları getirdiler yani direk olarak şu kitabı okuyacağım diyorsun gelmiyor orda listeden yazıyorsun gidiyorlar kütüphaneden gel git, gel git olmasın diye ben onlara 15 tane kitap ismi verdiysem bu 4 tanesi geldi onları okudum. Şimdi bunu da okumadan geçeyim ama çok ben tutuklandıktan sonra kızım Aydeniz Yıldırım 7 Ocak günü internete bir mesaj yazıyor olumlu olarak fikirlerini bildiriyor. Polisler hakkında keşke bu ortamda

33

Page 34: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:34

polislerle bulunmasıydık bize iyi davrandılar filan şeklinde tam şimdi detayını bilemiyorum ama birazcıkta yoruldum burda bir ara verelim bulursam onu da arada okuyayım isterim.”

Duruşmaya kısa bir ara verildi. Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu.Bu arada savunması tespit edilmekte olan sanık Hasan Ataman Yıldırım müdafii Av.

Hakan Coşkuner ile diğer bir kısım sanıklar müdafileri Av. Bülent Vural, Av. Murat Ekici, Av. Burcu Aydın, Av. Ruşen Özmen’in geldikleri görülmekle, huzurdaki yerlerine alındı.

Sanık Hasan Ataman Yıldırım tekrar huzura alındı.Sorgu ve savunmasına kaldığı yerden devamla.Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, sayın mahkeme heyeti ve sayın savcılar,

demin en son bu internette kızımı gönderdiği E-postayı okuyacağım demiştim 7 Ocak 2009’da 13:44’te yani arkamdan yazılmış olan yazı şu şekilde; sevgili dostlarım sabah 7:30’da Ergenekon davası kapsamında babam Hasan Ataman Yıldırım’ı da göz altına aldılar. Bir çoğunuzun bildiği gibi ben babamla çalışıyorum, bu nedenle aynı saatlerde babamın evinde arama yaptıkları gibi genel müdür olduğum Naryaz bilgisayar yazılım ve ticaret limited şirketinde de arama yapıldı. Bilgisayarımıza CD’lerimize notebook’umuzu, disklerimize ve bazı dokümanlara el konuldu. Bir çuvala doldurulup ağzı mühürlenip götürdüler. Öncelikle gelen 8 polis arkadaşlara nezaketlerinden ve anlayışlarından dolayı çok teşekkür ederim hepsi son derece özenli nazik ve dikkatli bir şekilde arama yaptılar hepsiyle keşke başka bir koşulda tanışmış olsaydık. Babam 1950 doğumlu henüz önyüzbaşılığında son senesinde istifa edip sivil hayata geçmiş deniz kuvvetleri komutanlığı tarafından burslu olarak gönderildiği ABD’de aldığı computerseans eğitiminin ardından bilgisayar yüksek mühendisi olarak 1984’te sivil çalışma hayatına başlamıştır. Kendisi çalışkan dürüst Atatürkçü laik ve girişimci bir liderdir hayatımın her saniyesinde onun kızı olmaktan dolayı gurur duydum bugünde aynı duygular içinde sadece Atatürkçü ve demokratik bir insan olması nedeniyle karşılaştığımız bu durumun ailemize bir gurur kaynağı olduğunu belirtirim bu zor günümüzde yanımızda olan tüm dostlara sevgi ve saygılarımı sunarım. Aydeniz Yıldırım genel müdür Naryaz. Evet bu yazıdan sonra 12 Ocak günü tutuklandıktan sonar Aydeniz’in yazdığı ikinci E-posta sevgili dostlarım babam Hasan Ataman Yıldırım dün sevk edildiği mahkeme tarafından Ergenekon davası kapsamında örgüt üyesi olma şüphesi gerekçesiyle tutuklandı. 7 Ocak 2009 günü genel müdürü olduğum Naryaz’da yapılan aramada içerik olarak babam ve şirketimizle hiçbir ilgisi olmayan tamamen bilgimiz dışında ve babamın ilk kez savcılıkta gördüğü bir komplo sonucu kasıtlı olarak yerleştirildiğini düşündüğümüz elektronik kayıtlarda bir takım dokümanlar bulunduğu iddia edilmektedir ofisimizin toplantı odasında arama yapıldığı sırada ilk kez gördüğümüz ofiste kullandığımız markalardan farklı bir marka flash bellek ve hafıza kartı ofisin muhtelif yerlerinde bir yazılım şirketinde olağan olarak çokça bulunan yüzlerce kendi CD’lerimiz arasına karıştırılmış yabancı CD’ler babamın kişisel bilgisayarında kendisinin haberi olmayan yabancı elektronik dosyalar bulunduğu iddia edilmektedir. Toplantı odasında bulunduğu iddia edilen flash bellek ve hafıza kartını bizimle ilgisi olmadığını normalde ofis içinde kullanmadığımız bir marka ve cihaz olmaları nedeniyle kolayca fark ettik. Ancak yüzlerce CD arasında karıştırılmış komplo CD’lerini doğal olarak fark edemedik avukatımız aracılığıyla gerek arama sırasında gerek babamın göz altına alınmasından hemen sonra ne olduğunu bilmediğimiz bu CD ve belleklerin avukatımız huzurunda açılarak incelenmesini tarafımıza yedek yada örnek verilmesini talep edilmesine rağmen bu tarihe kadar hiçbir belge yada yedek verilmemiştir. Babam masumdur Türk adaletine olan güvenimiz tamdır, gerçek mutlaka ortaya çıkacaktır. Bu süreç içinde bize destek olan tüm dostlarımıza teşekkür ederim. Aydeniz Yıldırım genel müdür Naryaz bilgisayar. Şimdi burada ikisinde iki mesajda gördüğümüz şekilde polislerin hem iyi davrandıklarını ve hepsiyle keşke başka bir koşulda tanışmış olsaydık şeklinde polislerle olan diyalogunu ve iyi niyetini de özellikle

34

Page 35: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:35

belirtmiş durumda. Zaten dedesi polis olan bir kişinin de polisler hakkında başka bir şekilde düşünmesi mümkün değil. Bende burada hep polis koydu derken kesinlikle bunu gerçek Türk polisine söylemiyorum bunu sade polisin içine yuvalanmış ufak bir gurup olduğunu düşünüyorum, polisimizin şerefli namuslu gerçek polis olduğuna da inanıyorum, polise olan güvenim vardır tamdır. Bu bakımdan ben hep polis dediğim zaman kesinlikle yanlış anlaşılmasın. Yine biraz evvel arada konuşurken kızım özellikle bu elektronik postaların elektronik iki tane o sahte belleğin tekrar hatırlattı bana nasıl olduğunu polis oturtturuyor o arada kızım kalkıyor çay işte kuru pasta servisi için gidip gelecek oluyor yok yok sen otur burada diyor sonra bak diyor polis, polis diyor ki sen burada otur yoksa dolaptan bir şey çıkar sonra polis koydu derler diye de ikaz ediyor. O da diyor kızım diyor ki bende diyor düşünüyorum nasıl olur yani polis koydu öyle şey mi olur diye içimden bir türlü kafam almıyor diyor böyle bir şeyi. Tabi şimdi anlıyoruz ki oraya özellikle koymuşlar ondan sonra sen geç burada otur bak oradan çıktığını gör, kızımı da şahit tutuyorlar yani. Bu kadar üç kağıt olur. Bide bu Aydeniz Yıldırım tarafından gönderilen E-postalar tabi guruplara arkadaşlara tanıdıklara birçok yere gittiği için kısa zamanda yani bilgisayara bakan bilgisayara kullanan E-postasına bakan insanlar tarafından çok kısa bir sürede bilemiyorum ama 10-20 bin demeyeceğim çok daha fazla insan 100 binlerce insana ulaşmış durumda nitekim NTV televizyonunda Can Dündar’ın yönettiği bir açık oturumda taraf gazetesi yazarı polis akademisi öğretim üyesi Önder Aytaçbir’e demiş ki Ataman’ın oğlu Aydeniz, Aydeniz’i erkek adı zannediyorlar onun için öyle diyor konuşmada halbuki kız. Ataman’ın oğlu Aydeniz polis hakkında olumlu E-postalarından yani bu postalarından da özellikle bahsetmiş. Yani bizim polis hakkındaki düşüncelerimiz olumludur. Yani bu kısmı bitiriyorum. Savcılık soruşturması ben şöyle düşündüm; burada Motamot aynen geçmeyeyim, siz daha sonra okuyacağınız zaman savcılık soruşturmasını ben oradan sorulara göre ilgili cevapları veririm burada sadece birkaç kısmı söyleyeceğim daha sonra emniyette savcılığa gittik avukatımda vardı savcı Mehmet Ali Pekgüzel ifademizi aldı. İfadeye saat 22:30’da cumartesiydi başladık, sabaha karşı 3:30’da bitti yani 5 saat kadar sürdü. Saat 11’de de Pazar sabahı gözaltı sürem bitti ama yine orada durduk akşam 18’de de hakim Ömer Diken karşısına çıktık, orada 10-15 dakika kadar sürdü benden sonra da Hüseyin Vural Vural albay vardı onu da aynı hemen arkasından yaptı dışarı çıktık tekrar içeri girdik saat 19’da tutuklandığımızı söyledi. Yani kanunu süremde geçmişti esasında gözaltı süresi işte Metris’e gittik oradan daha sonra buraya geldik. Orada sorulan kısımda bana ilk başta bir takım genel sorular var işte adı soyadı vesairesi bundan sonra oturduğum ev adresi olarak da bir yer yazmışlar hiç bilmediğim bir adres. Şimdi aklımda yok avukatım Naciye Hanım vardı o şahittir belki sayın savcıda hatırlıyor olabilir. Sonradan anlıyorum niye hatalı bir ikamet adresi yazmışlar çünkü polis doğru ikametime geldi eve doğru adresi biliyor sonra sorular içinde 7. soruda 7. sayfada ben soruları burada numara verdim kendim 30. soru oluyor buraya göre. Orada Ataman Atlas diye birinden bahsediliyor, Erkut Ersoy var o kendisi isimleri kaydederken Ataman Atlas yazmış bir yerde Ataman Atlas dediği gerçekte birisi varmış iki Ataman karışmış bende bilmiyorum Ataman Atlas’ın kim olduğunu daha yeni öğrendim. O da Avustralya’da bir avukatmış, neticede herhalde oradan bakarak mı yanlışlıkla mı ne beni karıştırmışlar yani polisin pek orada düzgün çalışmamış. Zaten bu ifadeyi şöyle oldu biz orada gittik bekliyoruz işte geldi önümüze savcıyla beraber oturduk bilgisayara koymuşlar yani savcılık tarafından hazırlanmamış polis tarafından hazırlanan şimdi sorular geldi dedi bilgisayara koydular ondan sonra oradan çıkan soruları sormaya başladılar. Yine başta Atatürkçü düşünüce derneğine üye olduğumu söylemiştim diğer konuları da söyledim. Ondan sonra bunları o zaman ya bu kısma kadar ki zamanı düşünüyorum nasıl yapalım diye bunları çok detayına girmemeyim ama burada şu kısmı anlatayım. Oktay Yıldırım’ı nereden tanıyorum dersek güven gurubu diye Eminönü’nde sepetçiler kasrı var orada aşağı yukarı ayda bir toplantı oluyor, bu toplantı herkesi açık internetten duyanlar gidiyor kapıda adını soyadını söyleyip bir de ufacık kağıt veriyorlar furyasına yapıştırıyor kim olduğu kişiler birbirini

35

Page 36: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:36

tanısın diye mesela ben o toplantılarda ben Oktay Yıldırım’ı orada tanımıştım daha sonra bu demokrasi gurubu E guruba üye oldu oradan arada bir guruba mesaj geliyor direk kendisiyle fazla bir irtibatım yok onları detayları göreceğiz orada Tuncer Kılınç bir gün paşa konuşmacı olarak gelmişti onu gördüm onu söyledim o gurupta. Burada anlattığım benim partilerle ilgili çalışmalarım var, işte onları Sema Pişkinsüt’ün partisi falan anlatıyorum sonra yeni kurduğumuz partileri vesaireleri anlatıyorum onları sorularda daha sonra detaylı cevap vereceğim onun için bunları iki defa baskı olmasın diye bunları hızlı geçiyorum şimdi cevap vermeden. Tanıyıp tanımadığım insanları şey yapıyorum, bana bir takım daha sorular sorarken hep ev ve işyerindeki bilgisayarında filan diye şunlar bulundu diye söylüyorlar, hâlbuki şimdiden söyleyeyim benim iddianamede evimden çıkan bilgisayarların evde bir bilgisayar ve disk ilave yedek diskler, evden bilgisayarlar ve evdeki yedek diskler az miktarda CD var, eski disketler var bunların hiçbirinde suç unsuru yok. artı benim işyerinde kullandığım kendi bilgisayarım veya başka bir bilgisayar kızımın kullandığı veya başka bir bilgisayar veya şirketteki alınan disklerin hiçbirinde de suç unsuru bir şey yok, bu çok önemli. Ama bana savcılık sorgusunu sorarken senin evinde işyerinde ikametinde bilgisayarın işte içinde şunlar şunlar bulundu, ben de şöyle düşünüyorum bunlar diyorum herhalde internete bağlandığımda virüs olarak internet kullanırken çünkü internete bağlandınız bir ekli dosya geldi ekli dosyaya geldiğiniz zaman oradan gelir özellikle ben demokrasi platformunda ekli dosya kullandırttırmıyorum daha evvelde söylemiştim ekli dosyadan virüs ve kötü programlar gelebilir ilkinde ne olduğunu anlamazsınız tıklarsınız o çalışır sizin bilgisayarınıza bulaşır ve bir takım önleyici programlar kullanıyorum Fairwall dediğimiz ateş duvarları programları var ama buna rağmen çıktı diye söyleniyor. Daha sonra geldiğinde sorulara bakıyoruz işte belgelerim directory’sü diyor diyorum belgelerim directoriy’sünü kullanmıyorum gibi yavaş yavaş anlamaya başladım, sorular soruldukça o zaman anladım ki bir de o iki tane ufak bellek çıkmış sahte benim olmayan. Ondan sonra bunun sonuna doğru zaten soruları tek tek değerlendirirsek bunu sonra yapacağım oradan bunun şey olduğu gözüküyor bir komploya kurban gittiğimiz anlaşılıyor onun şöyle bakıyorum. Yalnız bu arada şunu daha evvelde söylemiştim burada da göstermiştim. Ben ADD’ye üyeyim üye olurken de şu resmi vesikalık resmimi göndermiştim üyelik formuyla beraber. Şimdi bu resmi savcı diyor ki Şener Eruygur’u tanıyor musun? Yani işte basından vesaire dışarıdan ama hiçbir arada bulunmadım tanımıyorum. ama ADD üyesiyim dedim resmin çıkması normal ben müracaatta vesikalık resmimi vermiştim. Sonra birkaç ay sonra ek klasörler geliyor orada ek klasörde diyor ki Şener Eruygur’un başkanı olduğu ADD’de bilgisayarda bulunan resim diyor, bu resim gayet norma çünkü resimlerimizi veriyoruz onlarda üye kartı hazırlarken o resmi tarıyorlar bilgisayara koyuyorlar ama bana savcı sorarken Şener Eruygur’un bilgisayarında çıktı diyor. Şener Eruygur’un bilgisayarında değil Şener Eruygur’un başkanı olduğu ADD’nin bilgisayarında çıktığı ek dosyalarda yazıyor bakim burada evet 76. klasör sayfa 200 kesme 203 orada bu resim aynen var. bunu bir dilekçeyle burada daha evvelden burada gösterip konuşmuştum biliyorsunuz. Zaten bu işin komplo olduğu kasıtlı olarak hiçbir şey bulamayınca böyle ADD üyeliğini bile insanları korkutmak için ne olacak şimdi herkes Şener Eruygur ile sanki tanışıyor ediyor gibi suçla al içeri olacak iş değil. İnsanları korkutmak için yapılmış. Evet diğerlerini sonra geçeceğim için şimdi onları geçiyorum. Evet diğer bir olay Murat Ünlü olayı. Şimdi yarbay Murat Ünlü Ankara’da milli güvenlik akademisinde kendisi evet buldum şimdi şu kitabı hem buraya göstermiş olayım milli güvenlik akademisi 65. dönem müdavimleri diyor. Bunun içinde tek tek resimler var kişilerle ilgili Ankara’da bunu size takdim edeyim. 65. dönem benim tutuklu bulunduğum daha doğrusu beni gözaltına almadan evvel iki ay evvel başlayan kasım 2008’de başlayan 2009’un de Şubat, Mart aylarına kadar süren 4-5 aylık bir seminer. Burada içinde guruplar var 17 esasında 100 kişiden fazla 7-8 guruplar varda 17 kişilik bir sınıf var ikinci seminer gurubu diye geçiyor. Buradaki kişilerin biri Murat Ünlü biride Sabri Dilmaç var. Bunu sayfalara baktığımız zaman herkese bir sayfa ayarlamışlar ve Sabri Dilmaç’ın Emniyet Genel

36

Page 37: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:37

Müdürlüğü strateji geliştirme daire başkanlığı başkan yardımcısı olduğu yazılı. Ankara işte polis kolejinden mezun vesaire detaylar var. Bir sayfalık özelliklerini anlatıyor. Şimdi bu kişiyle Murat Ünlü yarbay beraber bulunuyorlar ve Murat Ünlü daha evvelden bir 18 Mart isimli bir denizaltının komutanlığını yapmış ve bana konan belleklerin bir tanesi de bu Murat ünlü’nün kendi özel resimleri müzikleri artı gemisiyle ilgili geminin bölümleriyle ilgili bilgiler yani geminin kullanma talimatı bir nevi diyeyim öyle söyleyeyim gemisi silahı motoru seyri vesaire gibi bölüm bölüm geminin kullanma kılavuzu gibi kendisinin gemideyken komutanı olarak yaptırdığı bilgiler daha başka askeri bilgiler vesaire bunlar var. bu çok açık olarak bu Murat ünlü’nün belgesi o belleği o ufak bellek ondan herhangi bir şekilde alınmış belki içine ilave bir şey konmuş veya konmamış yani öyle bir subayın kendisi bilinçli olarak başkasına verecek hali yok. Ondan bu alınmış. Ondan sonra ama o kendisi deniz altıcı ben deniz üstünde bulunduğum sürede bir de ben ikmal subayıyım benim deniz altıyla hiç ilgim yok ben deniz altıya adımımı dahi atmadım. Hatta şu meşhur denizaltı var müzede hani içinde bomba patlatılacak filan denen Rahmi Koç müzesinde ben Rahmi Koç müzesine bir şirketin toplantısı dolayısıyla gitmiştim ama deniz altıyı uzaktan gördüm. Dedim ki bir gün gelirim hanımımla beraber ben böyle önemli şeylere hanımsız yapmam beraber bir gidelim o deniz altının içini de görürüz bende hiç görmedim hayatımda hem ben görürüm hem hanımım görür diye düşünmüştüm iyi ki gitmemişim bir de benim o deniz altıda bir resmi falan bir şeyim çıksaydı yanmıştım şimdi Ergenekonda. Evet deniz altıyla hiç ilgim olmamasına rağmen bu bilgiler çıkmış durumda. Sayın başkanım bilmiyorum bulabildiniz mi Sabri Dilmaç’ın bunu ben sayfayı verebilirim. Yani olay bu kadar açık şimdi bu dokümanlarda adı geçen Şafak Yürekli var, Koray Özyurt var, başka kişiler var, bunları detaylı olarak anlatacağım, sonra bir de geçenlerde söylemiştim, maskesi düşenler diye bir liste var. Ben içeri alındıktan sonra 21 Ağustos 2009’de Amerika’da Utah eyaletinde fastomening diye şurada geçiyor bir şirket almış oraya yüklemişler. Onunla da ilgili sonra bir dosya vereceğim yani işin aslı şu tamamen bunlar komplo olarak hazırlanmış. O sorularda o zaman bunları geçiyorum. Şimdi burada bir konu daha var ben çağdaş Türkiye partisine 30 Ağustos 2006’daki resmi yemeğinde resmi dediğim bu müsaadesi alınmış bir yemek. O yemekte yaptığım bir konuşma var o konuşmada yani bir bakıyım burada yok galiba bunu da ayrı. O konuda şunu söylüyorum yani Amerika aleyhine Türk askeri Türk halkının askeridir Amerikanıyla gidip petrol için Irak’ta yada başka ülkede savaşması doğru değildir diyorum ben bunu 2006’da yapıyorum o yıl Amerika’ya olan güven yüzde 12 imiş 2007’de bir sene sonra yüzde 9’a düşmüş yani halkın zaten düşüncesi bu yani parti lideri olarak halkla aynı düşünüyorum halkın nabzını tutuyorum. Evet, bunu da kısaca geçeyim onları daha sonra tek tek başkanım olur demi o zaman siz okurken ben tek tek sorulara cevap verebilirim detaylı çünkü iki baskı olmasın. Yine mesela burada ikametinizde diyor halbuki ikametimde değil bunlar burada da söylediğim gibi bulunan bilgiler hep o sırada beni bu şekilde söyleyince bilgiler ben hep şaşırdım kaldım. Yine en önemlisi şu Oktay Yıldırım bana bir posta gönderiyor postada şöyleydi; biz burada Rıza K. Diye yazdım ama Rıza Küçükoğlu bu bir parti olarak Kadıköy belediyesinin evlendirme dairesi nikah dairesinin olduğu yerde bir toplantı yapmıştık, konuda büyük orta doğu projesiydi orada bazı konuşmacı olarak gelecekti, geldi. Fakat Rıza Küçükoğlu gelmedi, son anda bir annesinin hastalığı varmış onun için şehir dışına çıkıyorum gelemeyeceğim dedi bende onun gelmediğini fakat başka kişilerin geldiğini internetten yazı olarak kimler kimler ilan ettik, çünkü sonra gelmedi diyince onu da şöyle bir toplantı yaptık diye internetten gönderince Oktay Yıldırım’da esasında gruba yazıyor, guruba yazdığında o kişiye çatıyor önce ondan sonra diyor ki sizi tanımıyorum ama yüreğiniz vatan için çarptığından hiç şüphe duymuyorum. Ondan sonra devam ediyor, bizler taraflarını net olarak belli eden insanlarla bir arada olmalıyız diyip devam ediyor. Bu altındaki diğer kısımları alıyor polis hem savcılıkta hem daha sonra bir daha iddianameye de tekrar koyuyorlar ama aynı paragrafta geçen sizi tanımıyorum ama yüreğiniz vatan için çarptığından hiç şüphe duymuyorum kısmını almıyorlar. Bakın o kişi beni hiç tanımıyor, çünkü

37

Page 38: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:38

ben onu daha sonra telefon konuşmalarına da geleceğim. O kişi beni bir defa bu güven gurubunda gördü belki iki defa görmüştür ama bende çıkıp orada konuştum güven gurubunda, çünkü katılanlar bu tip toplantılarda toplantı sonunda onlara da 5’er dakika konuşma hakkı tanıyorlar o da çıktı konuştu oradan birbirimizi tanıdık ama ciddi bir irtibatımız yok telefon konuşmalarımız gelince göreceğiz. Bunlar önemli kısımlar en önemlisi ondan sonra diğer şeyleri de geçeyim onları daha sonra anlatırım. Evet yine daha evvelde var Tuncay Özkan ile ilgili sanki ben Sayın Tuncay Özkan’ı partide seçtirmek için kulis yapmışım. Zaten bu hareketin doğal lideri, başka aday yok ki. Evet şimdi bunları anlattıktan sonra esasında sorular hep benle ilgili olmayan benim ilk defa orada duyduğum bir sürü belge bana gösteriliyor veya özetleri söyleniyor yok diyorum tanımıyorum işte tanıdığım kişileri söylüyorum birde orada ben şöyle bir zorlandım kimi tanıyorum kimi tanımıyorum. Şimdi ben Mustafa Balbay’ı tanıyorum o nerden televizyondan çıkıyor ben onu yakından devamlı gördüğüm için tanıyorum ama beni tanımıyor mümkün değil, bütün televizyon seyircisini izleyemez. Dolayısıyla bazı kişilerle bir kere görüşmüşüm veya bir toplantıda söyleyeyim mi söylemeyeyim mi diye şaşırıyorum şimdi. Sonra neden sonra Sayın Mehmet Ali Pekgüzel dedi hani böyle basından medyadan değil de fiilen tanıdıklarını söyle dedi belli bir şeyden sonra ondan sonra ben ona göre konuşmaya başladım yani orada benim bir zorluğum var. Bunu daha sonra detaylı olarak şey edeceğimiz için şimdi bunu geçiyorum tek tek sorularda daha sonra yaparız. Evet bununla ilgili konuşacağım çok şey var. Şimdi iddianameye esas cevaplarıma geleyim, şimdi burada en önemlisi ben profesyonel bir bilgisayar uzmanı ve kullanıcısı olarak bilgisayarda belli bilgileri ayarlarım nereye ne yazacağımı düzgün bir şekilde belli bir sıra izlerim bu da proje bazında olur bazen projeye göre mesela buradaki projeye göre dikkat ederseniz bütün sayfaların altında hem ad soyadım var hangi bölüme ait olduğu kaç sayfanın kaçıncı sayfası olduğu bir de en sonunda tarih var. Aynı zamanda dosyanın ismi de bu şekilde dosya isimlerine bakarsak dosya isimleri de şu şekilde, disk üzerinden de bakarsanız mesela şimdi size anlattığım 4A’nın Şubat ayının önce yıl son ay son gün koymuşum neden alfabetik yani alfanimerik sıraya dizilsin diye. Şubat ayı Mart ayı ve Nisan ayının 2’si, 3’ü ve 4’ünde en son yaptığım değişiklik, her değişiklik yaptığımda hem dosya adını değiştiriyorum hem de dosyanın içine her sayfaya koyuyorum herhangi bir kağıt bir yerde bulduğum zaman bunun hangi tarihini hangi dosyanın parçası olduğunu hangi versiyonun veya sürümün Türkçe’siyle olduğunu biliyorum bu şekilde bir mantık gidiyor. Oradaki bana konan belgenin hiç birinin benle ilgili olmadığı belli benim bilgisayarımda incelenirse zaten buna benzer kodlamaların olduğu gözükecek. Şimdi Zülfü Livaneli’nin bir fıkrası çıkmıştı Ergenekona bir gönderme yapıyor ormanda filleri topluyorlar tavşan kaçıyor önüne çıkanlar neden kaçıyorsun diyince ormandaki filleri tutukluyorlar demiş. Peki sen neden kaçıyorsun fil değilsin ki diyince de iyi ama ben ispat edene kadar ispat edene kadar iş işten geçer demiş. Şimdi bizim durumumuzda aynen böyle şimdi ben size Ergenekon fili olmadığımı ispatlamaya çalışacağım. Burada bilgi depolama hiyerarşisi benim aynı zamanda anlattığım buradaki üniversitede ders olarak verdiğim husustur biz bilgisayarcı olarak en kıymetli ve en hızlı yetişeceğimiz bilgileri bilgisayarın içinde daha sonra erişeceğimiz bilgileri yedeklerde yedek derken eskiden teyp kullanılırdı son zamanlarda işte yine eskiden ufak yerlerde ufak işler için disket kullanılırdı şimdi CD ağırlıkta sonra DVD’ler çıktı onlar kullanılmaya başlanıyor ama biz şirket olarak tek tek böyle az da bir şey değil ki ben bunları tutayım yedeğini alayım komple bizde bol miktarda diskte çıkıyor o diskleri satamıyorsun çünkü eskiden kullanılan diskler bir sene iki sen sonra fiyatları hem düşüyor hem performansı düşüyor biz o disketleri alıyoruz yedek olarak kullanıyoruz yeni aldığımız diskleri kullanmaya başlıyoruz. Yedek alırken de bir sürü bilgi var ben saymadım ama saymaya kalkarsak benim E-postalarım 10 binler mi 100 binler mi bilmiyorum sayısı çok fazladır gelen giden birde bu E-postalar benim dernekle siyasi hayatımla ilgili değil işyerimle de ilgili bir sürü E-posta geliyor günde 1000 tane gelir 1500 tane gelir bu arada bir sürü reklam ve çöp spam dediğimiz İngilizcesiyle çöp postası da gelir bunlarla benim baş etmem mümkün değil. Dolayısıyla bana bütün bu yedekleri tutmuşlar

38

Page 39: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:39

hep CD’lere bir tane işte DVD’ye bunlara gelişi güzel yüklemişler. Bunlar tamamen tertip merkezinin kendine göre bir mantığı kolay çünkü diske falan koymaya kalkarsa bir tane biliyorsunuz televizyonlarda göstermişti birine de polis gidiyor adamda kameraya çekmiş neydi uyuşturucu koyuyor daha sonra geliyor uyuşturucuyu buluyor adamı alıp hapse atıyorlar kaç ay sonra da hapisten çıkıyor eski kayıtlara bakıyorlar buluyorlar polisi sonra tutukladılar. Yani bu şekilde çalışan polislerde maalesef var, evet burada ben çok detaylı olarak bilmiyorum bunun fazla detayına girmeyeyim ama bunun esasında şöyle de yapabiliriz herkesi de meşgul etmemek için gerekirse bu bilgilerin bana ait olup olmadığını naip hakimle oturup benim burada çok detaylı olarak verdiğim madde madde bir sürü hususlar var. bunları tek tek inceleyebiliriz mesela, biz İSO belgeli olduğumuz için bütün hepsini her şeyi kaydederiz. Bizim şirket dışından bir şey geldiği zaman belli olur, bütün bunların hepsi kayıtlıdır. Hııı bir de porno koymuşlar, bu olacak iş değil, ben mutlu bir aile babası olarak şirketimde de iki kızım çalıştığı gibi kızlarımda burada artı başka kızlarda var erkek sayısı az bir ben varım bir Hüseyin bir tane de öbür çocuk var yani üç kişi dört kişi belki kız sayısı 6, 7, kişi 8, kişi 10 kişi. Şimdi bizim öyle diyorum sayılar değişiyor bizim daha evvelden çok daha fazlaydı sayımız ama bu kriz dolayısıyla da düştü şimdi sayımız biraz azaldı. Bu CD’lere o belleklere koymuşlar ben şimdi alacağım bunları koyacağım bir yerlere zaten bilgisayarda olması mümkün değil bir de bağlansam bilgisayarda izi kalıyor nerelere bağlandığım belli bir de porno filan kullanmaya kalkarsanız internette oralarda çok fazla virüs vardır solucan yani kötü niyetli programları hep oraya koyarlar siz oraya bağlandığınız zaman oradan bilgisayara bizim elemanlar falan hiç kimse öyle bir şey yapamaz. Bir de bizim bilgisayar network içinde şirkette aşağı yukarı 15 civarında bilgisayar ve bunlar birbirine bağlıdır ve biri isteyen öbür bilgisayarlara girip bakabilir. Yani ben porno falan bir şeyler kullanmış olsam çıkardı ortaya yani elemanlarım görürdü. Ben nasıl dururum orada nasıl çocukların diğer kızların yüzüne bakacağım olacak iş değil. Artı orada müzik CD’leri var müzik dosyaları var. benim şirkette olsun evde olsun müzik dinlediğimi görmemiştir evde müzik setinden veya televizyondan arabada da giderken arabanında dijital müzik dinleyecek kısmı yok, CD’si de yok arabanın CD’si de yok sadece radyodan belli kanallarım vardır onları dinlerim, ağırlıkla Türk sanat müziği veya değişik hafif müzik vesaire. Ama buraya konan müziklere bakıyorsunuz bu hani rap falan diyorlar tam ismini bilemeyeceğim gençlerin kullandığı hızlı hızlı bir takım müzikler filan koymuşlar, bu benim yaşıma da uygun değil zevkime de uygun değil mümkün değil. Tabi o porno olayını daha evvelde burada konuşmuştuk bunu çok kişilere koymuşlar bir yerde de şöyle yapmaya çalışıyorlar bu porno olayından ha işte bak deniz subayları subaylar bunlar her türlü numarayı yaparlar bir de pornocu şeyi derler yani halkın gözünde böyle saygın insanları küçük düşürmek için koyuyorlar ama daha ben gittiğimden hemen arkasında kızım benle görüşmeden bu işin komplo olduğunu anlayıp her tarafa yaymış. Birde bu gönderilen E-postalar oraya da geleyim aynı anda bir sürü yere dağıldığı için daha sonra ben burada ek dosyalara falan bakarken bir yerlerden bakıyorum Mustafa Özbek’in bilgisayarına da gitmiş sonra sordum siz dedim E-postaları kullanıyor musunuz bakıyor musunuz, yok dedi ben bilgisayara elimi sürmüyorum dedi. Yani her tarafa gidiyor ama bazı insanlarda bilgisayar kullanmasa dahi o adını almışlar onun yerine başkaları bakıyorlardır. Neticede şunu diyeceğim kızımın yazdığı E-posta oradan oraya direk Mustafa Özbek’e gitmiyor başka bir yere gidiyor oradan gönderiyor Mustafa Özbek’e o da bizde neredeyse örgüt bağı kurmaya çalışıyorlar ben daha evvel kendisiyle hiç tanımam etmem görüşmedim. Neticede bunların yedekleme olaylarını anlattım, mesela ben dosya isimlerini kullanırken MR derim Marmara hastanesi demektir, MÜ, Marmara üniversitesi demektir. Aralara boşluk bırakmam Türkçe karakter Marmara üniversitesi derken MÜ’yü kullanmam Ü, Ç gibi veya büyük İ’yi küçük I yani İngilizce karakterleri kullanırım Türkçe’yi kullanmam. Burada onları da yazmışım bunları neden kullanmam? Çünkü bilgisayarlar arasında bu eskiden böyleydi şimdi nispeten düzeldi ama bilgisayarlar arasında Türkçe karakterleri aktarırken bazen sorun oluyor. Çünkü Türkçe karakter gerçekte dünya standartlarında olmadığı için sonradan yapılan

39

Page 40: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:40

standartlarda sorunlar çıkıyor bu yüzden o karakterler bazen iyi gözükmüyor. Dolayısıyla dosya adlarında kesinlikle bunları kullanmam ki ben 33 yıldan beri bilgisayar kullanıyorum yeni değil dolayısıyla beni eski dosyalarımda yeni dosyalarım hep bu şekildedir. Yine burada konan dosyalar Administrator yani genel yönetici olarak kullanmış halbuki bizim bilgisayarımızda kullanıcı adları Ataman1, Aydeniz, Filiz, Hüseyin gibi bir takım isimler var Meltem bunlar o bilgisayarlar o elemanlarda kullanmış oluyor bazen bilgisayarları oradan oraya değiştiriyoruz o kullanıcı adları orada kalmış dolayısıyla veya bir dosyayı alıp üzerini değişiklik yapıp yazdığınız zaman ilk o dosyayı yaratanın adı kalır bunlar bizim şirketteki kullanıcılar ama bakıyorum oradan dosyaları yazanlar son olarak değiştirenler bunlar benle hiç ilgili değil. Artı belgelerim klasörü demin de söylediğim gibi ben belgelerim klasörünü kesinlikle kullanmam, biz bilgisayarı aldığımız zaman C diye directory açarız, zaten standart vardır C diski böleriz bir de böleriz D yaparız, o da yedek olarak kullanırız, diski C ve D diye C diskinde Ata diye directory’si açarım bütün benim her şeyim oradadır. Bunları bilmeyenler tabi kendilerine göre bir şeyler ayarlamaya çalışmışlar. Yine o bulunan CD’ler benim kullandığım markalar değil. Yine alınanların içinde boş CD’ler var, bir de bozuk diye CD’lerin bir kısmını vermişler. Hâlbuki şirkette bakmışlar iade edilenlerin bozuk diye verdikleri sağlam yani onları da çok düzgün bakmamışlar veya içinde beğenmediklerini kimisi bozuk diye atmışlar sağlam olanlarda var. Zaten bunlar biliyorsunuz CMK’ya göre kopyası alınmadan oldu. Burada ben Levent Göktaş’ın o meşhur 51 DVD’sini anlatıyorum onun da nasıl olduğunu hepiniz biliyorsunuz, detaylara gerek yok. Yine bizim Hüseyin Kalkan teknik müdürümüz odaların her yeri aranırken teknik benim odamın yanındaki oda sol yanımdaki ufak oda da o hasta bellekleri buldular, sağ tarafta teknik müdür orada da bir sürü ufak USB bellek var CD’ler var dolu. Polis o odaya geçtiği zaman Hüseyin açıyor bak burada da var diyor kalsın kalsın diyor yani bir sürü USB bellek alınmadı öbür odadan alınsa zaten baş edemeyecek polis aylarca onlarla uğraşacak zaten onlar ne koyduklarını bildikleri için çok detaylı aramadılar daha başka bir şey yine ararken bizim balkon var, balkonda vaktiyle bir kere akrep çıkmıştı küçük kızım Meltem polis orayı ararken orada da bir sürü kutular var bilgisayar biz kutularını atmıyoruz çünkü onlar bazen geri iade ederken orijinal kutuları isteniyor o bilgisayar ambalajlarını da orada çıkartıyoruz biz bilgisayar satmıyoruz ama kendimiz için bazen de müşteri ufak tefek işlerde destek verirken az bir miktarda bilgisayar donanım alışımız satışımız oluyor ama onlarında kutuları duruyor. Polis onları aramaya kalktığı zaman Meltem diyor ki orada diyor akrep çıkmıştı dikkat eden diyor polis aa tamam kalsın burası diyor orayı aramadan çıkıyor zaten oradan bir şey yok. yani dediğimi gibi üstün körü bir arama olmuştu. Evet, yine önemli bir nokta şimdi bazı dosyalarda Microsoft Word veya Excel dosyası var Excel dosyasına yazmışlar onları ileride de göreceğiz şu şunla konuştu bu buna bunu dedi, şu şöyle yapsın böyle yapsın. Yani oturup hiç akıl alacak iş değil Excel dosyasına oturacaksın şu şuna bunu dedi bu dedi diye yazı yazacaksın, güya başkaları yapmış orada benim bilgisayarıma koymuşlar o sahte belleklerin içinde öyle dosyalar var, mümkün değil yani. Bu yani bilgisayarcılarda koyacak bir şey değil. Şurada E-posta trafiğini anlatmak istiyorum, şimdi bana günde 500 ile 1000 civarında E-posta gelir tabi benim kullandığım yahoo gurup var google gurup var, gmail. Gmail adresini adres olarak kullanmıyorum da orada guruplar var bu guruplardan gelir yönettiğim demokrasi platformundan gelir müşterilerden gelir, bütün hepsinde benim adresim sabittir, [email protected] bu yıllardır değişmemiştir. Sonra baktım ki şirket işleriyle dernek işleri filan birbirine karışıyor bazen diğer işler, tuttum bir tane daha atamanyıldırı[email protected] diye ikinci bir E-posta aldım. Bu ikinci E-postayı da almamın sebebi de ikisi karışmasın diye dolayısıyla iki tane postaya bakıyorum ben yahoo, gmail, Hotmail gibi adreslerde kullanmam. Bu aldıklarım paralı ve Türkiye’deki sunuculardan verilen resmi adreslerdir. Bir daha adres değiştirmiyorum adresimi de yıllardır değiştirmediğim için kaç sene olduğunu bilmiyorum ama 9-10 senedir vesaire yani uzun süredir adresimi de çok yere dağıldığı için çok yerden bana devamlı posta gelir bu arada bir sürü spam da gelir, spam temizleme var

40

Page 41: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:41

önlemi ama başarılı olmuyor neticede çok miktarda gelir. Zaten dosyalarda benim adım soyadım yani bu isimlerde yazar, cep telefonum herkes tarafından bilinir. Fuarlara katıldığımızda ufacık kartvizitlerde bunları herkese dağıtırız. Dolayısıyla bir yerde pazarlama yapıyoruz yani ben şirketi tanıtacağım naryaz’ın kartını vereceğim onun için çok posta gelir. Tabi bazı postalarda mesela müşterimizden geliyor bazı özel şeylerde gönderiyorlar fıkra hikaye vesaire onlara da bunları gönderme diyemiyorsunuz herkesten gelenleri alıyorsunuz mecburen zaten sistem öyle çalışıyor bilgisayar sistemi sizin isteyip istememenize bağlı değil. Şimdi buradaki olay bir nevi atom bombasına benziyor E-postaların dağılması atom bombası bir tane ufak çekirdek patlar o bir sürü çekirdeğe derken çok kısa bir sürede hepsi patlar. Şimdi bu E-postalarda böyle ben tanıdığım diyelim 10 bin kişiye gönderdim ve de bazı guruplara gönderdim, gönderdiğim posta birkaç gün içinde 100 bin 200 bin belki milyon kişiye ulaşmış oluyor. Bir de bazı insanlar birkaç gün içinde değil bakıyorsunuz altı ay sonra sizin gönderdiğiniz bir posta başka bir yerden geliyor. Çünkü o ona o ona göndere bu şekilde dağılmış oluyor 100 binleri bulmuş oluyor. Şimdi bunları anlatmamın sebebi şimdi bana gelen bazı E-postalar vesaire sanki suç unsuruymuş gibi gösteriliyor halbuki benim tanımadığım bir sürü insandan gelen postalarda var. yani bunların beni suçlama için kullanılmaları doğru değil. Şimdi iddianamenin 3. iddianame sayfa 29’da İlyas Çınar, Hasan Ataman Yıldırım ve Hüseyin Vural Vural emekli olmalarına rağmen örgüt içi istihbarat ve örgüt üyelerinin motivasyonunun sürdürülmesi faaliyetlerini yürüttükleri açılan davalarda yargılanan örgüt üyelerinin mahkemede örgüt aleyhine ifade vermemeleri ve örgütte çözülme olmaması örgütte çözülme olmaması amacıyla çalışmalar yaptıkları belirlenmiştir şeklinde bir ifadeyle beni suçluyorlar. Bir kere ben söyledim ben emekli değilim ama daha sonra SSK’dan emekli oldum İlyas Çınar ile zaten daha sonra telefon kısımlarında göreceğiz Hüseyin Vural Vural’da son senelerde irtibatım oldu onu da detaylı anlatacağım ben daha evvelden onlarla hiç ilişkim yoktu. Örgüt üyelerinin mahkemede yargılanmasında örgüt aleyhine ifade vermemesi olayı var. O da yine daha evvel burada söylemiştim bir avukatın tuttuğu bilgileri alıp benim dosyalarımın arasına koymuşlar oradan beni suçluyorlar, benle ilgili değil. Örgüt motivasyonuna gelince ben hep söyledim ben pozitif düşünen bir insanım mutlaka Türkiye’nin hep her zaman iyiye gideceğini düşünüyorum, onun için benim herhalde bu pozitif düşüncemi düşünerek motivasyon için uygun görmüşler bende örgütün motivasyoncusu olmuşum teşekkür ederim. Bana iyi bir görev vermiş savcılar veya polis. Ama burda Kenan Temur var tanıyorsunuz tutuklu polis ben onunla arada konuşurken üzüntülüydü işte çok moral vermeye çalıştım ama başarılı olamadım. Sonunda biliyorsunuz baya bunalımlar geçirdi dolayısıyla ben bu görevi bana veren polislerden ve savcılardan özür diliyorum bana verilmiş olan bu görevi yerine getiremedim. Hüseyin Vural Vural biliyorsunuz açık denizlerde kaptanlık yapıyor bu gittiği zaman 6 ay gibi uzun süreler açık denizlere gider hatta bir e-postada gönderir ben gidiyorum göndermeyin e-postam doluyor diye. O zaman internette kullanamıyor gemide cep telefonu da kullanmıyor posta kutusu da geldiğinde dolu oluyor. Dolayısıyla sonra geleceğim Fenerbahçe’de toplantılar oluyor Bahriye’nin bana da Ataman ya sen bu toplantıları bana bildir diyor orda tanıştım ben kendisiyle. Zaten tekrar motivasyona döneyim bu Ergenekon suçluları olarak bütün insanlar burda morale ihtiyacı olanlar burda ben dışarıda oturup kime moral vereceğim? Moral vereceksem demek ki burda demek onun için beni tutukladılar gel sen burda hapistekilere moral ver diye yani bu durumda beni tutuklayanlar tutuklatmam için bu tertibi hazırlayanlar bu örgütün parçası olarak örgüte yardım ve yataklık etmekten haklarında dava açılmasını talep ediyorum. Yani çok komik bir şey oluyor ama beni buraya alıp koyduklarına göre bende burda herkes beni tanır ben burda mümkün olduğu kadar insanlara moral vermeye çalışıyorum Levent albayım çok yakından tanır beraber geldiğimiz ilk daha tutuklandığımız Vatan caddesinden beri şimdi burda aynı koğuştayız. Hep insanlara moral vermişimdir hep pozitif düşünürüm. Esasında İlyas Çınar, Hasan Ataman Yıldırım, Vural Vural bunlar eski denizci oldukları için senaryo merkezi düşünmüş deniz kuvvetlerine bulaşacaklar nasıl yapılım? Biz önce bunların bilgisayar kullanan dışarıdaki

41

Page 42: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:42

adamlara birer tane yem koyalım bunları tutuklattıralım daha doğrusu bizi tutuklatırken koydukları bu yemler diğer subaylara ait tanımadığım subaylara ait. Hep söylüyorum onlar harp okulu, lise veya daha okula girmemiş kişiler ben onlarla Bahariye’de bulunmadım ben 1984 yılında ayrıldım onlar daha Bahriye’de yok. O kişilere ait koyuyorlar bilgileri sonra gidiyorlar onları tutuklamak için onların evlerini, iş yerlerini arıyorlar. Bizi tamamen yem olarak veya köprü olarak diyeyim kullanmışlar. Hep söylediğim İlyas Çınar ve Hüseyin Vural Vural. Daha doğrusu ben bunların denizaltıcı olduğunu da bilmiyordum onu da söyleyeyim burda daha sonra öğrendim burda konuşurken ya denizaltı belgeleri bilmem ne o dedi ben denizaltıcıyım yani ben onlarla denizaltıcı muhabbeti bile yapmamışım. İkmal subayına denizaltı bilgileri koyuyorlar halbuki bu ikisi denizaltıcı onlara koysalardı iyi olurdu. Şimdi burda bir olay daha var İlyas Çınar’dan çıkan onunki de tesadüf ya 51 nolu DVD İlyas Çınar’dan çıkan 51 numaralı DVD’de veya başka CD bir şeylerde koymuşlar veya o galiba bir tek 51 var orda önemli onunkinde. Orda Dinçer Bayer dileğin kontrolünde diye yazıyor bu Taraf gazetesinde diğer gazetelerde filan çok çıktı o emekli deniz kurmay Albay Dinçer Bayer benim tanıdığım biri. İlyas’a da su üstü gemisine ait belgeler sahte belgeleri koymuşlar. O belgeleri bana koysalardı hem ben su üstü bana uyuyor denizaltı onlara uyuyor İlyas’a ve Vural Vural’a uyuyor. İlyas’a soruyorlar Dinçer Bayer’i tanıyor musunuz? Tanımıyorum diyor çünkü bizden aşağı yukarı 10 yaş falan küçük belki de daha fazla tam kesin bilmiyorum ama minimum 10 yaştır belki de daha fazla bizden küçük. Dinçer Bayer’i ben nerden tanıyorum? Benim hanımın akrabasıdır ilk defada biz Gölcük’teyken onun da annesi gelmişti ordan kendisi değil de annesi geliyor bizimde burda Gölcük’te olduğumuzu biliyor o şekilde biz Dinçer’le tanıştık Dinçer Bayer evli 2 çocuklu yıllardır evli, ailevi sorunları olmayan ailece görüştüğümüz hanımın akrabası baba tarafından akrabası bilmiyorum bunu anlatabildim mi ama çok önemli ama bunun benimle alakası yok bendeki belgelerde yok İlyas Çınar’a konduğunda Dinçer Dilek diye bir kızın kontrolünde diye geçiyor, hâlbuki öyle bir tip değil nitekim bir gün Dinçer’i bu olaylar ortaya çıktıktan sonra biride arıyor gece bir kadın A Dinçer bilmem ne filan diye bu da kızıyor, ya diyor beni rahatsız etmeye başladılar. Yani öyle bir komplo yapıyorlar ki o Dinçer dediğim albayı da taciz ediyorlar belki telefon sonra çıkacak bak onla görüştü bilmem ne diye. Esasında bu Dinçer’den de anlaşılıyor ki çünkü benim Dinçer’le telefon konuşmalarımda var yılbaşı üstü de konuştum ben. Benim şimdi adetimdir, yılbaşı üstü geldiği zaman bütün müşterilere bütün herkese, çevreme, insanlara, e-gruplara yılbaşında mutlaka bir kere posta gönderirim bu arada bayramda olduğu için bu son yıllarda bayram, yılbaşı ikisi de bir oluyor o arada hem yılbaşı hem bayram beraber gönderiyorum, bayramlarda da gönderiyorum, yılbaşında da gönderirim. Yılbaşında da Dinçer Bayer ile görüştüm ben baksalar Dinçer Bayer ile benim irtibatım vardır ha o da çok değil senede 3 defa 5 defa, 2 defa gibi. Yani ortada ciddi bir üçkağıt var, ama yanlış yapmışlar ben diyorum ki muhtemelen bunlar bellekleri karıştırdı o gün koyarken polis alıp giderken onunkini ona onunkini ona karıştırdılar. E insan bir yerde şey yapıyorlar hata çıkıyor tabi ortaya. Bu Murat Ünlü olayını epey anlattım ve bunun araştırılmasın istedim ama dendi ki şimdilik davaya bir şey katmıyor tanık olarak sonradan dinlenecek ki tanık dediğin bilmiyorum bu dava kaç yıl sürecek ne zaman tanıklara sıra gelecek o kişiye ne zaman sıra gelir bilmiyorum. Başka bir şey daha yapmışlar bu 3 İlyas, ben, Hüseyin Vural Vural’a üçümüze bazı belgeleri üçümüze de koymuşlar, baz askeri bilgileri yani hiç olacak şey değil benim onlarla askeri anlamda bir yazışmam yok zaten öyle bir şey olsa internet üzerinden haberleşiriz, göndeririz alırız, veririz veya benim bilgisayarımda da olur bu belge. Yok, evimde de yok iş yerimde de çıktığı yerler benim odamda da çıkanlarda değil o belgeler o sahte hem bellek hem CD’ler. Ön tarafta elemanların oturduğu 7, 8 tane elamanın oturduğu yerde çıkıyor ben alacağım askeri TSK’nın çok gizli bilgilerini CD’de elemanların oturduğu yerlere koyacağım ki orda hiç biri de dolap kilitli değildir. Kilitli değil dolap yok orda kilitsiz dolaplarda veya bilmiyorum dolaptan mı çıktı ortadan mı gözden nerden çıktıysa oralardan bu gizli bilgiler çıkacak buna yani ne bileyim aklın alacağı bir iş değil mümkün değil. Şimdi diğer iki albaya

42

Page 43: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:43

gelirsek İlyas ve Vural Vural bunlar ikisi de emekli Vural Vural albayda okyanus aşırı gemilerde kaptanlık yapıyor gidiyor aylarca çalışıyor. Bende SSK’dan emekliyim biz sadece Fenerbahçe de genelde emekli subaylardır emekli olmayan muvazzaf subaylar hiç gelmez diyeceğim yani oraya 10 tane toplantıya bakarız 1, 2 tane ya gelir ya gelmez çünkü orda hep emekli olanlar birbirini göremiyor zaten Bahriyedekiler görüyor. Fenerbahçe’deki toplantılarda Cuma akşamları yapılır ağırlıklı olarak Cuma akşamı zaten bahriyedekiler oraya gelmesi mümkün değil o saatte 7’den saat 8, 9’a kadar sürer. Benim dediğim gibi saklı gizli herhangi bir şeyim yok ben boşta da gezmiyorum çok da yoğun çalışıyorum bin bir tane işte. Üniversite dersi, şirket işleri ben tabi bütün yaptığım işleri anlatırken şirketi anlatmadım ama ben şirket içinde sabahları işte 7, 7:15 şirketteyim akşamda 7, 7:30 bazen 8 olur şirketten öyle çıkarım ilk giderim ben açarım en son ben ayrılırım. Devamlı çalışan bir insanım Benim örgüt motivasyonu diye öyle bir faaliyetim yok. Ha birde bana TSK amiral, general bilgileri falan bir sürü bilgiler koymuşlar. Peki, madem öyle bir şey koydular ben o generalleri, amiralleri aradım mı hiç biriyle irtibatım var mı? Yok, ben Bahriyedeki muvazzaf insanlarla irtibatım yok sonra geleceğim benim sınıf arkadaşım var Feyyaz Öğütçü en son Balyoz diye aldılar kıyı deniz saha komutanıydı Deniz Kutluk var Ali Deniz Kutluk o da bizim sınıftandı. Özer Karabulut tümamiral ikisi de emeklidir. Emekli ama onlar yeni emekli oldu bir iki sene onlar Ankara’da başka yerde zaten onlarla da cep telefonu olarak da irtibatım yok. İş yerinde aradığım zaman ben koramiral olmuş kuzey deniz saha komutanı olmuş arkadaşımı bir kere gidip yerinde de ziyaret etmedim artı cepten de konuşmadım artı bizim senede birde sınıfımızın toplantısı olur. Ben orda da arkadaşları interneti ben sınıfla ilgili benim e-mail grubumuzda var onu da ben yönetiyorum Yahoo’da. Dolayısıyla arkadaşlara bildiririm herkes ordan internetten bildirir o da grubu üyedir zaten ordan haberleşmemiz olur ama bu herkese açık bir haberleşme üstelik Yahoo gruplarına dışardan bakanlarda orda ki e-mailleri de kabaca görebiliyorlar. Yani saklı gizli bir şey yok orda zaten. Zaten arkadaşımızda bir tek Bahriyede kalan oydu o da yeni yemekli oldu. O da hiç siyasi şekilde hiçbir şeye konuşmaz, etmez, yazmaz. Hiç öyle bir faaliyeti de yoktur ve bende kendisini bu senede bir yemek olacağı zaman kendisini aramam onun emir subayının ararım. Emir astsubayı veya emir subayı onu ararım onunla konuşurum işte derim şu kadar kişi gelecek internette de var aldınız mı izlediniz mi diye? O yemek olur senede bir kere olay bu. Şimdi esas yani bu iddianame kısmı ile ilgili yine birazcık gelen bilgi vermiş oldum ama şimdi tam benimle ilgili kısma geçeyim. Burda iddianamede benim daha evvel benim anlattığım parti ve sosyal faaliyetler anlatılıyor. Bilmiyorum bunları okumaya söylemeye gerek yok herhalde Sayın Başkanım gerek var mı? Burda iddianamede.”

Mahkeme Başkanı :”Savunma siz yapıyorsunuz”Sanık Hasan Ataman Yıldırım.”Evet, peki şurda genel olarak ilk başta benim daha evvel

anlattığım derneklere üyeliklerim var işte Oktay Yıldırım’ı Güven grubunda 3, 4 evvel tanıdığımı anlatıyorum Güven grubu Sepetçiler kasrında halka açık toplantılar var bunları anlatıyorum. Burda iddianamede çok açık bir kerede orda Tuncer Kılınç gelmişti. Yaklaşık 150, 200 kişi kadar dinleyici vardı konuyu da hatırlamıyorum ne konusu olduğunu. Konuşma yaptı arada bir çay, kahve molası veriliyor aşağı yukarı 15, 20 dakika etrafında da bir sürü insan toplanmış oluyor bende gittim 10, 15 kişi bir arada Tuncer Kılınç’ta ortada orda bir merhabalaşmam olmuştur bende eski subayım demişimdir onun dışında başka bir şey konuşmadık kendisi ile ama bana sorduklarında ben onu tabi ordan dolayı tanıyorum dedim yani ama o beni tanımaz mümkün değil. Evet şimdi ben DSP, MHP, ANAP koalisyonlarındaki yolsuzluklardan bahsettim yolsuzlukla mücadele için siyasete atıldığımı anlattım. Sağlık bakanlığındaki olayları anlattım. Hastane otomasyonu vesaire onları anlattım parti çalışmalarını anlattığım için tekrar aynısı burda geçiyor aşağı yukarı. Onları tekrar anlatmama gerek yok. Şimdi Ahmet Tuncay Özkan’ı soruyorlar sayfa 647’de ben buna madde 1 diye başladım cevap verirken kendisiyle direk bir ilişkim olmadı. Ama daha evvel söylediğim gibi Ağustos 2008’de Kartepe’de 250 kişinin katıldığı

43

Page 44: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:44

toplantıda orda kendisiyle tanıştım orda çekilmiş resmimiz de var çok acele olduğu için 2 tane böyle resim var o resimlerde bulanık başkası çekti hemen herkes çektiriyor. Bende çok sevdiğim Tuncay Özkan’la resim çektirmek için hemen şöyle 2, 3 kişi bir araya geldiğimizde çektirdik o resimler bulanıktır ama çektirdim bir tek yani en yakın temasım televizyon dışında orda oldu. Şimdi daha sonra orada Erkut ile başlayan kısım var sayfa 647’de paragraf 6 demişim şimdi orda Ataman Atlas Türk-iş yöneticisi diye geçiyor bana soruyorlar böyle bir kişiyi tanıyor musun Ataman Atlas? Valla adını hiç evvelden duymamıştım ama dediğim gibi bunun daha sonra ben Erkut’u şeyde de gördüm hapishanede de gördüm ona da sordum Ataman Atlas kimdir diye? Valla bende bilmiyorum dedi sonra kızlarıma söyledim dedim geçen o da daha yeni oldu benim aklıma önemsemiyordum ama dedim ki bir internetten araştırın Ataman Atlas diye biri vardı araştırmışlar daha yeni geldi onu da bir gazeteden bulmuşlar o da vardı burda bir yerlerde bulurum Avustralya’da bir avukatmış bilhassa yani ordan başka bir şey yok sonra Erkut’a söyledim dedim ki bak Avustralya’da bir avukatmış tanıyor musunuz? Ha ha galiba dedi benim mail grubumda olacak dedi. Şimdi olay şu onu da söyleyeyim. Buradaki belki detaylı tanıtmalara gelirim ama adres olayını da söyledim şimdi Ataman Atlas’ın adresini yazmışlardı bana soruyorlar muhtemelen onun adresidir diye düşünüyorum çünkü birde diyorlar savcı sen Ataman Atlas diye ikinci bir isim kullanıyor muydun? Yok, böyle bir şey Türk-iş forumda ne olduğunu hiç duymadım zaten öyle bir şey olsa bilgisayarlarda bir yerlerde çıkardı öyle bir şey yok. Tahmin ediyorum savcıda hatırlıyordur bu olayı Erkut’ta yani o da çok iyi tanımıyor bir de ben ha şunu söyleyeyim olay şu Erkut Ersoy bilgisayarda işte özel büro diye bir sistem kurmuş bilmiyorsunuz ordan mesajlar gönderiyor bir iki toplantısına katıldım ben onun daha sonrada söylüyorum bu toplantıya da katıldığım da var. Birde bilgisayar sistemleri bu işte kurduğu için bu gruptaki insanlara diyor ki bize yardım edin para olarak bende size CD göndereyim diyor o bunlar bir takım bilgiler toparlıyorlar açık ama herkese açık her isteyene gönderilecek. Bende buna internetten 50 lira mı, 100 lira mı unuttum bir rakam yani ufak bir cüzi rakam gönderdim bu banka kaydı ile gönderdim resmi şey değil. buradaki amacım şudur tabi ben Amerika’da okuyup oranın da kültürünü aldığım için Amerika’da şöyle yaparlar, internette de bu internet adabında etiğinde vardır. Birisi bir program yaptığı zaman programı koyar bu program bedavadır der. İsteyen alıp kullansın memnun kalırsa bana 10 dolar göndersin der. Şimdi bizim insanlarımız diyeyim kullanır beğense de göndermez o parayı ama genelde Amerikalılarda bu adet vardır bende bu eğitimi aldım tabi bir yerde iki sene bulundum az değil. Baktım dedim bu insan bu kadar bilgi gönderiyor bilgisayarla ilgili de teknik bilgi de gönderiyor. Bilhassa virüslere karşı bak şu virüs çıktı bunu böyle silin internetten bilmem nereye bağlanın ordan temizlik yaparsınız bilgisayarınızı gibi böyle bilgilerde gönderir bu kadar uğraşıyorlar bunlara bende para göndereyim dedim o da CD gönderecekti CD gönderip göndermediğini bilmiyorum ama o onda gönderdiği makbuzda onda bulunan makbuzda Ataman Atlas’a gönderilmiş gözüküyor. Adresi doğru isim yanlış telefon numarası da aynı mı benzer mi neyse telefon numarası da onun bir yerde benim telefonuma benzer geçiyor. Yani öyle bir karışıklık olmuş ortada şimdi ben öyle bir şeyi hatırlamıyorum bana geldi mi çünkü gelse de ya Ataman Atlas diye ya geri gitti yahut da şirkette kayboldu bilmiyorum zaten önemli de bir şey değil. Şimdi ordan daha sonra Hurşit Tolon’u soruyorlar ben parti kuruluşu sırasında Çağdaş Türkiye partisini kurduğumuz zaman Hurşit Tolon’la çok görüşmek istedim neden diyeceksiniz? Yani bu siyasi hayatta internette olsun ve de bizim partinin üyeleri arasında olsun Ataman Bey biz Hurşit Tolon’u partimize davet edelim çok kaliteli bir insan deyip söylediler. Bunun üzerine ben kendisi ile irtibat kurmaya çalıştım ama kuramadım sonradan bir işte telefonunu bir yerden bulduk Ankara’dan arkadaşlarım buldu çünkü biz şimdi İstanbul, Ankara ve İzmir olarak örgütlendik. Ankara merkez İstanbul’da Beşiktaş’taydı sonra Kadıköy’e açtık sonra İzmir’de merkeze açtık tam örgütlenmeye başlamıştık ben Hurşit Tolon’u aradım hatta birde şöyle söyleyeyim benim şişecamdan tanıdığım bir biri vardı o da Hurşit Tolon’un sınıf arkadaşıymış. Bir gün ona da rica ettim, daha

44

Page 45: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:45

doğrusu bu uzun bir zaman içinde olan bir olay. Onu da görünce işte konuşuyoruz böyle böyle a dedi benim sınıf arkadaşım ya dedim sende söyle dedi biz bir sınıf yemeğimiz olacak orda söylerim hani bulursam söylerim artık söyleyip söylemediğini de bilmiyorum. Ama ben Hurşit Tolon’a kendimi tanıtırken bakın dedim ben sizin bir arkadaşınız referans vereyim ben deniz subayıyım, şuyum, buyum böyle bir parti kurduk sizinle görüşmek istiyorum diye birçok rica ettim o da efendi bir insan saygı gösterdi dedi şu gün görüşelim dedi. Ben tabi zaten o sıralar Ankara’ya gelip gidiyorum parti merkezi olduğu için gittim kendisiyle görüştüm ben bütün zaten saklı gizli bir şey olsa bön onları tutup defterime yazmam. Yani normal bir insan yazmaz. Ben onunla görüşmelerimde onları hepsini yazmışım. Hatta Ankara işte merkez orduevine gittim orda bahriyeden tanıdığım başka birini de görmüştüm onlar burda iddianamede yazılı ama yani bilgi olarak yoksa bir şey yok orda. Kendisiyle görüştükten sonra zaten bir 10, 15 dakika kadar görüştük yani kendimi tanıttım, partiyi tanıttım ve partimize gelmesini çok istirhamda bulundum. Kendisi ben dedi herhangi bir siyasi partiyi düşünmüyorum ama dedi isterseniz ben size İzmir’den bir iki isim vereyim dedi şimdi verip söyleyince orda yazmasak olmaz bende aldım onları da not aldım ama kendisiyle kendisinin verdiği isimleri aramadım zaten neyi de aramadım onu da söyleyeyim. İzmir’de zaten bizim örgütümüz kurulmuştu yani başka birisi tavsiye etti diye o ismi al oraya gönder öyle bir şeyde olmaz dolayısıyla bir daha Hurşit Tolon’la aramızda herhangi bir irtibat olmadı. Bütün tanışmamız o kadardır. Şimdi buradan 648. sayfada Fikri Karadağ şimdi bu olayı anlatayım benim gibi biri siyasi parti kuruyor, uğraşıyorsa bir sürü insanla teması olacak. Yine bizim partideki genel sekreterimiz arkadaşımız o Kadıköy tarafında Kuvai Milliye diye bir dernek kurulduğunu ordan bir randevu alıp oraya gidelim dedi iyi dedik kendisi randevu almış birde ben genel başkan yardımcımı aldım şimdi burda okurken bakıyorum 2 genel başkan yardımcım diyorum ama bir tanesi genel başkan yardımcım bir tanesi genel sekreterim. Onlar buraya da bana ziyarete gelmişlerdi. Fatin Akkaya ve Osman Ünal ikisi de biri benden yaşlı biri benden biraz küçük yani aklı başında insanlar öyle söyleyeyim. Onlarla beraber Kuvai Milliye derneğine gittik. Şimdi burda da yazdım ama ben onu anlatayım derneğe gittik bu dernek işte 2 katlı ama galiba 3. katı var iki buçuk gibi tam onu bilmiyorum girişten çıktık merdivenle üst kata yalnız her taraf çok güzel boyanmış, döşenmiş ve duvarlarda da büyük ince televizyonlar var hani en son yeni çıkmış böyle duvara takılan cinsten bir parmak iki parmak kalınlığında güzel televizyonlar var. Ben 1989’dan beri bir sürü STK’larda yöneticilik yaptım STK’ların nasıl parasız olduğunu çok az para ile yürüdüğünü bilirim. Orda şaşırdım dedim bunlar nerden acaba parayı bulmuşlar diye yani bu kadar şey şaşırdım daha sonra işte çıktık konuşuyoruz kendileri anlattılar dediler bu binayı biz milli emlaktan veya vakıflardan ben orda vakıflar vakfında kalmış ama daha sonra buradaki şeylerden bakıyorum galiba milli emlak geçen konuşmalarda geçti ikisi de olabilir. Yani devletten bu binayı aldık dedi ve burda dedi daha eskiden berduşlar yani serseriler falan vardı bina dedi virane halindeydi burayı dedi düzelttik dedi şimdi burası dedi bizim işte merkezimiz oldu Atatürkçü bir dernek vesaire gibilerde bunları anlattı. Ben şaşırdım yani ve sevindim de bir yerde yani Atatürkçü Kuvai Milliye’ci böyle güzel bir dernek kurmuşlar diye. Yalnız konuşmalar sırada Fikri Karadağ konuşmalarda aşağı yukarı yarım saat falan kaldığımızı tahmin ediyorum konuşmalar sırasında tabi biz önce partimizi anlattık o da kısaca kendisine anlatırken bazı iddianamede geçen işte hususlarda olduğu gibi işte tam milliyetçi bir şey kuracaklarını çok iyi işler yapacaklarını birde konuşma sırasında sık sık dini kelimelerle, motiflerle o kadar çok fazla konuşmalarını süslüyor ki yani hayret edilecek bir derecede. Ben orda böyle bir yere geldiğimi şaşırdım yani aşırı bir derecede dini kelimelerde var öyle söyleyeyim. Tabi bizim bu şimdi burda bir yerde vardır tarihi ama burda bakayım tarihini yazmış mıyım? Yok galiba bizim aşağı yukarı hah 23 Ağustos’la başlıyor diyor demek ki biz o civarda gitmişiz bizimde 30 Ağustos’ta partinin yemeği var resmi yemeği var 30 Ağustos zafer bayramı dolayısıyla bir yemek yapalım dedik onlar da var zaten iddianamede. Oraya davet ettik davetiye götürmüştük davetiye de verdik gelirseniz memnun oluruz dedik çıktık. Daha sonra burda tutuklu

45

Page 46: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:46

sanık Durmuş Ali Özoğlu, İbrahim Özcan ifadelerinde anlatırken ben olayı çözdüm ne diyor başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bacanağı Nuri Vardarbaşı tarafından bu dernek desteklenip kurulmuştur. Şimdi olay çözüldü benim kafamda bu Kuvai Milliye derneği kasıtlı olarak Kuvai Milliyeci olan Atatürkçü olan insanları bu dernekte yani bu bir kapan dernek toplayıp bu insanları buradan suçlayıp içeri alacak şekilde bir komplo hazırlandığını düşünüyorum dernek nerden buldu parayı? Bu paranın araştırılması lazım. Daha sonra hemen şurda yeşille gösterdiğim bir kısım daha var burda da şunu anlatıyorum buradan bana bir şey daha hemen yani ne diyeyim bulmacanın parçaları yerine oturmaya başladı. Biz Çağdaş Türkiye partisi kuruluşu sırasında bize Ahmet Vedat Koçal isimde o zaman 25 yaşında yani bu aşağı yukarı 2, 3 sene evvel oluyor bir genç geldi kendisinin bizim partide çalışmak istediğini internetten duymuş veya birileri de galiba bir yerlerden duymuş gelmiş birkaç toplantımıza katıldı. Kurucu olmasını düşünmüyordu bizde sevindik böyle dedik genç biri geliyor çünkü genelde daha yaşlılar geliyor fakat konuşmalarında ben tecrübeli değilim ben bilmiyorum ama bizim o Fatin Akkaya dediğimiz daha yaşlı tecrübeli biri geldi dedi ki Ataman Bey bu gence dikkat edelim bu Fethullahçı dedi. Bilmiyorum dedim valla dedi ben bunun konuşmalarından öyle olduğunu anladım dedi. Biz bunu birazcık dikkatli izleyelim dedi daha sonra bunlar konuşmuşlar diğer 2, 3 kişi bunun kendisi söylemiş Fethullahçı olduğunu söylemiş demiş, evet ben Fethullahçıydım ışık evlerinde yetiştim fakat onların yanlış yaptığını anladım şimdi ayrıldım ben senin gibi çağdaş Türkiye partisi gibi bir partide çalışmak istiyorum tabi biz onu çok geçerli görmedik dedik biz bu kişiyi artık daha sonraki toplantıları falan haber vermeyelim ve bir daha gelmedi. Aradan birkaç ay geçti bu önemli bu anlatacağım önemli bir gün televizyon seyrediyorum evde İstanbul Fatih ilçesi Kıztaşı semtinde yeni bir Kuvai Milliye Derneği kurulmuş haberlerde gösteriyor binayı bayraklarla süslemişler binanın önünde de dernek başkanı kabaca 50 yaşlarında biri çıkmış televizyon muhabiri ile konuşuyor derneğini anlatıyor Kuvai Milliye derneği bu başka Kuvai Milliye tabi. Kurmuşlar onu anlatıyor yanında da bu dediğim Ahmet Vedat Koçal orda duruyor o da birkaç kelime o da konuştu hıı şimdi ben olayı çözdüm o Kuvai Milliye’yi Recep Tayyip Erdoğan’ın bacanağına kurdurdukları gibi bu olay araştırılsın derim. Fatih Kıztaşı’ndaki Kuvai Milliye derneğinde kuran ama bize gelip de bizim almadığımız kişinin de orda başkan yardımcısı olduğu bir kişi. Demek ki sahte Kuvai Milliye dernekleri kuruluyor ve tuzak hazırlanıyor olay bu, bu çok önemli bu hususta gerekirse o kişiyi tanıyan arkadaşları bizim partiye geldiğini nasıl ortaya çıktığını ben şahit olarak getiririm. Evet ben bu olayı bu şekilde çözdüm mahkemenin de buna dikkat etmesini istiyorum.

Mahkeme Başkanı :”Başlıkta bırakın. Kısa bir ara verelim.”Sanık Hasan Ataman Yıldırım” Peki, peki:”Duruşmaya kısa bir ara verildi.” Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu. Bu arada bir kısım sanıklar müdafileri Av. Ahmet Çörtoğlu, Av. Seçil Özdikmenli ve Av.

Feyza Yüksel’inde geldikleri görülmekle, huzurdaki yerlerine alındı.Sanık Hasan Ataman Yıldırım tekrar huzura alındı.Sorgu ve savunmasına kaldığı yerden devamla.Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın Başkanım Değerli Mahkeme heyeti Sayın savcılar

şimdi sayfa 648’de 5. paragrafta iş yerinde yapılan aramada burda 99 grup silah mühimmat gibi ifadelerle başlayan bir liste olduğundan bahsediyor. Biliyorsunuz ben ikmal subayıyım demiştim bu ikmal subayı olarak bu Amerikan stok kontrol sistemi ile ilgili bir yazıdır bu da 78. klasör sayfa 297’de vardır 16 sayfalık bir liste o listeyi de incelediğimiz zaman. İçinde bütün Dünya’da görülen buradaki bilgisayar masa sandalye yer döşemesi dışarıda kullandığın otomobil, araba, uçak aklınıza ne geliyorsa yiyecek, içecek, benzin, akaryakıt, giyecek her şeyi kodlayan dünya’daki bütün malzemeyi kodlayan stok kontrol sisteminin bir özetidir. O da 16 sayfalık daha ben onu göstereyim buradan 78 297. 297 girebilir miyiz oraya? Evet dikkat ederseniz bu daktilo ile yazılmış federal ikmal grup sınıflandırması diyor 10 grubundan başlıyor. 10 grubunu silahlarla

46

Page 47: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:47

başlar ana grup 10’dur. 10,05, 10,10, 10,20 filan diye böyle gider. 12 atış kontrol gibi bombalar vesaire var ama bu 10 grubu olduğu için 14 güdümlü mermi, uçak vesaire ben denizci olduğum için daha ziyade denizcilerle ilgili kısımlar dikkat ederseniz uçak kısmını es geçmişiz ama gemicilerle ilgili gemi, bot falan deyince bunlar daha detaylı şamandıraya varana kadar 20, 50 yazıyor demiryolu deyince bize lazım değil diye bu deniz kuvvetlerine benim kuvvetlerine benim kullandığım bu saman kâğıttır aşağı yukarı 25, 30 yıl evelinden saman kağıda ve daktilo ile yazılmış bir listedir zaten belli oluyor bilgisayar şeyi değil. Eski bir liste ben bunu stok kontrol için buradan faydalanarak gerek şişe camda gerek toprak holdingde kodlama sistemi yaratmıştım baştaki mesela kodlarda silah yerine orda ki şişe camda camları şeyde mesela hastane otomasyonunda yine benzer şekilde toprak holdingde de seramikleri koyarak bölüm bölüm yapmıştık. Daha sonra motorlu falan geliyor bunlara bakarsanız makineler yine gemilerde makine kullanıldığı için daha detaylı yazıyor dikkat ederseniz silah kısmı çok sadece ana başlıkları vardı burda ise daha biraz detaylı yataklar yatak dediği bilyeli yatak falan gibi makine yatakları yani. Bunlar buradan işimize yarayan kısımları askeriyede kullanmak üzere alınmış bir liste. Evet, bu şekilde geçersek listeleri burda telefon, radyo, sualtı, elektrik, elektronik malzemeler, elektrik telleri gibi hatta fotoğraf kimyevi malzeme vesaire bunda vardır biz daha ziyade teknik kısımda çalıştığımız için teknik malzemeler burda ağırlıklı yoksa bunun içine büro levazımatı, büro, kırtasiye, müzik aletlerine dair varana kadar spor levazımatı vardır. Bu genel bir listedir bakın burda üzerinizden geçiyorum evet bu liste benim bahriyedeyken kullandığım çıkarken de gizli falan değildir. Tabi o devirde internette yoktu bu 1984 yılından önce ama hangi yıl olduğunu bilmiyorum belki 80 yılı belki daha evvel. Basılmış bir liste bu konuyla ilgili olarak yine kızıma söyledim internetten araştırdı federal subly classificion yani federal ikmal sınıflandırması diye Türkçesi ile beraber internetten girip arama yaptığı zaman 17 milyon tekrar ediyorum 17 milyon adet sonuç çıkıyor. Bunun içinde de uğraşıp adresleri de var şimdi bunu vereceğim size. Benim buradaki anlattıklarımın detayları da var bende olmayan kısımlarda var mesela uçak kısmı burda detaylı bizde yoktu orada bunlarla beraber olan sayfalarca dokümanlar var burda da bunun aynısıdır orda onu karşılaştırırsanız bu genel internetten alınabilen Amerika’dan çıkmıştır. Ama NATO olarak NATO’ya ordan da bütün Dünya’ya geçmiştir aynı zamanda Türkiye’de de milli mal numaralama merkezi vardı eskiden şimdi ne olduğunu bilmiyorum Ankara’da. Odalar birliği falan bakıyordu bu işle ilgili olarak Türkiye odalar birliğinin önce askeriydi sonra sivile geçti odalar birliğine geçti bu şekilde Türkiye’de de bunun muadili Türk malları için kod var bu ana grup sınıflarından sonra birde ülke kodu giriyor Türkiye’nin de kodu 27’dir. Dolayısıyla Dünya çapında hangi ülkede hangi mal ne grupla ilgili olduğu tespit edilebilir ben bunu size takdim edeyim sadece bu listenin başındaki silah kısımlarını alıp bunu kapatıyorum dolayısıyla sanki ben silah kodlaması yapıyorum gibi benim bu yazılı olarak daha sonra CD’de de vereceğim bunu. Buradaki yazdıklarımı onları internetten de kontrol edebilirsiniz. Şimdi burda 648 sayfada 6. paragrafta şöyle bir şey var; Sinan Aygün’le bağlantı kurmaya çalışıyorlar biz partide oturduğumuz zaman partideki kurucu üyelerle yöneticilerle bu partideki kimlere gidebiliriz. Sinan Aygün’de biliyorsunuz, şimdiki gibi değil, şimdi sesi çıkmıyor ama hatta geçen geldiğinde de burda gördüm kendimle tanıştırdım daha evvelden tanışmış değilim ilk defa burda tanıştım dedim hiç sesiniz çıkmıyor. Zaten ara verdiği zaman hemen gidiyor arka tarafa kendisini göremiyoruz bir kere yakaladım sordum dedim böyle böyle de bağ kuruyorlar biz orda partimizin üyelerinden zaten benim defterimde yazıyor bunları ordan çıkarmışlar yani ajandamda yazıyor 2006 yılı ajandasında. Parti kurucu üyemiz Rüştü Yumuk diyor ki ben Ankara’ya gittiğimde Sinan Aygün’e uğrarım kendisine partimizi anlatırım tanıyıp tanımadığını da bilmiyorum ama Ankara’ya gidiyorum diye o görevi ben alayım ben kendisiyle irtibat sağlayıp bize partimize çağırırım diyor olay budu onun dışında bir irtibatım yok. Şimdi o arada Behiç Gürcihan’ı sordular bana sorarken bir sürü insan sorarken Behiç Gürcihan bir tane daha Behiç Kılıç var onu da sordular. Şimdi beyin ben Behiç’i tanıyorum zaten oraya geç vakitti

47

Page 48: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:48

orada tanımıyorum da demedim ama isimler bir sürü isim gösteriyorlar isimler arasında atlamışım. Şimdi burda da bu arada şunu da söyleyeyim biraz konu harici olacak ama diğer arkadaşlar diyor ki bizim de savunmamız var sen hani savunmasını yarın bitir yani bir aceleye getiriyorlar bende ne kadar hızlı, yavaş anlatacağımı şaşırıyorum. Çok hızlı geçtiğimiz zaman konu anlaşılmıyor bunu sorayım Sayın Başkanım yarın devam edebilir miyim?”

Mahkeme Başkanı :”Pazartesi.”Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”Ama bu durumda mümkün olduğu kadarda ben yani bu gecede ne kadar geç olursa ben 12’ye kadarda olsa anlatırım yani zaman olarak bugün hiç değilse mümkün olduğu kadar anlatayım isterim Behiç Kılıç’ı oradaki isimleri pardon Behiç Gürcihan’ı oradaki isimler arasında ilk başta atladım ama daha sonra orda anlattım çünkü dedi aha burda bak notu var anlattım. Şeyi oradaki notları yine burda bir Emin Şirin lafı var Emin Şirin’de yine şöyle oldu Behiç Gürcihan bizim onu söyleyeyim Behiç Gürcihan ilk partinin kuruluşu sırasında ben kendisini internetten tanıyorum. Onun yaptığı bir toplantıya da gittim daha evvelden ama çokta fazla bir irtibatımız olmadı da kendisi 2023 olarak yani Cumhuriyetin yüzüncü yılına bir şeyler yapmak istiyordu faydalı bir şeyler. Daha sonra biz parti kurma çalışmalarında internetten duydu bir iki toplantıya katıldı daha sonra katılmadı o zamanki başkanımız olan onu bir gruba da yazdı. Parti içinde bir çalışma grubuna, teknik gruptu galiba kendisi toplantılara daha sonra katılmadı, gelmedi, irtibatımız koptu biz partiyi kurup partinin üyesi de olmadı, kurucusu da olmadı. Partiyi kurduktan sonra kendisi bir gün bana dedi ki ben Emin Şirin’i tanıyorum daha sonradan buradan öğreniyorum Emin Şirin’le kendisi bir tanışmış gazeteci olarak gidip. Sizin dedi partinize faydalı olur söyleyeyim mi? Bende dedim memnun oluruz Emin Şirin’i bildiğim kadarıyla basından bizim partimize gelse o zamanda milletvekiliydi. Mecliste partimizin de adı milletvekili ile Çağdaş Türkiye partisi bir milletvekili ile temsil ediliyor diye olur kendisi de kaliteli bir insan öyle anlıyorum halen de bu fikrim değişmiş değil. Dolayısıyla öyle bir konuşmamız geçti aldığım notlar var orda onu bana sordular onun dışında benim Emin Şirin’le bir ilişkim yok. Ama Behiç Gürcihan daha sonra bizim partiyle ilişkimize gelmedi hiçbir şekilde partiyle ilgili herhangi bir toplantıya da katılmadı ilk başka biz partinin adı olmadan yeni oluşum diye çalışmıştık. Yeni oluşum olarak bir iki defa görüştük ondan sonra bir deha gelmedi. Sayfa 649 şimdi tekrar hani bunu polis sahte belgeleri koydu diyorum ama ben bunun detayını anlatmıştım o 3. bölümde onun için bunların detayına girmiyorum orda anlattığım için. Yalnız söylediğim gibi aramalarda çok üstünkörü arama yapıldı zaten onlar koymuşlar ne koyacağını biliyorlar dolayısıyla daha sonra biliyorsunuz bu CD’ler üzerinde parmak izi istedik mahkeme heyetinizde bunu kabul etti. İşte Levent Göktaş’ın CD’si emanette bozulurca parmak izi de çıkmadı. Daha sonra bu araştırma iptal edildi. Benimde o sahte dedikleri CD’ler üzerinde parmak izimi araştırsalar bulamayacaklar sade evden çıkanlarda parmak izim olabilir diğer şirkettekileri zaten kullanmıyorum, genellikle elamanlar kullanıyor. Bende çok az bir kısmını baştan imzalamıştım, dolayısıyla onlarda parmak izim araştırılsa çıkmayacak. İlk başta ben 24 adet CD’yi imzaladım sonra diğerlerini diğer elamanlar imzaladı yine bu CD, DVD‘lerden bakıldığı zaman evden çıkan 16 ve 18 numaralı CD’ler boş veya DVD iş yerinden çıkanda 31, 69, 70, 89, 90 ve 96 ve 116 numaralı CD’lerde boş yani boş olarak iade edilmiş. Zaten o koydukları sahte olan CD’lerde onlarda muhtemelen boştu bilhassa 117’den o çok sırıtıyor ona da daha sonra geleceğim bir takımı onların bilgilerine benim bilgilerimde diskimden alarak oraya koymuşlar. Zaten bu CD’lere dolu bile olsa içlerine ilaveler yapılabilir. Ben burda bir konuşmamda şunu demiştim bilgisayarcı olarak biz müşteriye gittiğimiz zaman bilgisayara takla dahi attırabiliriz yani fizikken ben bu pardon takma attırmak hariç her işi yaptırabiliriz yani ben fizikken bunu alıp böyle döndüremem donanım olarak ama yazılım olarak içine her şey yaptırabiliriz. Zaten burda savunmalarda biliyorsunuz Birol Başaran bunu çok detaylı olarak gösterdi. Hüseyin Ersöz’de gösterdi avukat. Yani herhangi bir dosyaya istediğiniz tarihli istediğiniz kişi tarafından yazılmış gibi yapılan yapılarak dosya yüklenebiliyor, dosya değiştirilebiliyor ve her türlü işlem yapılabiliyor veya

48

Page 49: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:49

dosyanın içeriği değiştirilebiliyor bunları burda fiilen denemelerde gördük. Dolayısıyla o belgeler alınırken zaten hukuka uygun alınmadığı için sonradan mutlaka bir şeyler dolduruldu. Şimdi 649’da evet 5. paragrafta orda evet bazı listeler var 41 kişinin listenin tamamı daha sonra ben burasıyla burası tutmadı orda şaşırdım 49. Heh tamam buldum evet 649’un ortalarında oluyor sayfada orda diyor 129 kişinin diyor listesi var diyor ben baktım orda 41 kişinin var ama başka bir yerde 129 kişi diyor saydım 126 diyor. İddianamede değişik yerlerde değişik klasörlerde burda yazıyor 79. klasör sayfa 50’de var değişik bunlar bu listeler benimle hiç ilgisi olmayan avukat Kazım Özok tarafından 2 Nisan 2008’de yaratılmış. Daha sonra da Şafak Yürekli tarafından 7 Temmuzda üzerinde değişiklik yapılmış. Ben avukatı da, bu avukatı da tanımıyorum Şafak Yürekli’yi de tanımıyorum ama bana kişisel bilgileri yazmaktan kodlamaktan veya tutmaktan hakkımda dava açılıyor. Gazetelerde de yazıyor Hasan Ataman Yıldırım kişileri fişlemiş. Ben kimseyi fişlemedim etmedim. Bi de buradakiler Ergenekon sanıkları avukat Ergenekon sanıklarını tutmuş kodlamış zaten burada Sayın Haşıloğlu da sormuştu hatırlarsanız Birol Başaran’a senin Görol diye bir ismin var mı diye çünkü Birol’u 110. sırada yazmışlar 126. sırada da tekrar Gürol Başaran diye bir daha yazmışlar. Ben Birol Başaran’ı tanıdığımı söylemiştim biliyorsunuz. Dolayısıyla ben tanıdığım bir kişiyi listeye niye hatalı olarak yazayım bu bir. İkincisi zaten ek klasör dosyalarında söylediğim gibi burada listenin aslı var burada 79. klasörde. Orda bunları yazanlar kimler oldukları da belirli. Bunun benle hiçbir ilgisi yok. Bide bu listeleri daha sonra bir yerde yazıyorum yani incelediğimiz zaman mesela diyelim ki, Ahmet Tuncay Özkan ben Tuncay Özkan’ın Ahmet diye adı olduğunu bilmiyordum burada öğrendim. Orada hep kişilerin göbek adları da var yani veya ilk adları da var. Dolayısıyla ben hiç bilmediğim kişilerin bu adlarını da alıp nasıl yazarım ancak bunu bir avukat resmi çalışma için yapmış belli bu çok belli. Bende daha evvelden hiçbir şekilde kişilerin adlarını ilk adını da yazdığım yok öyle bir liste yok. Öyle bir çalışmam da yok. Zaten yazmam da kişiler hakkında yazacak olsam öyle bir şey yazmam. Ben avukat değilim ki yani niye bana onların ilk adları da lazım.daha sonra yine sayfa 649 da sondan yedi ve sekizinci satırlarda orda Kingston marka işte o flashdisk USB bellek Stormax hafıza kartlarından bahsediliyor. Bunları defalarca anlattım bunları benle hiçbir ilgisi yok hatta o kartı benim teknik müdürüm bile elektronik mühendisi bile ilk defa gördü o parçanın ne olduğunu anlamadı. Onu elemanların daha sonra tespit ettiklerini geri iade edildiklerini yani bize verildikten sonra tespit edildiğini anladık. Burada işte gizli bilgiler koymuşlar TSK’ya ait bilgiler koymuşlar ama bu arada bir takım herkes tarafından bilinen bilgiler de var. Artı bu TSK’ya ait gizli bilgileri de ek dosyalara koydular bütün herkese verildi buradan internette dolaşıyor madem bu kadar gizliydi niye bunlar bu şekilde açığa çıkarıldı bilhassa 18 Mart gemisinin bilgileri de var. Yani bir yerde savcılarda bu bilgileri aleni hale getirerek bütün dünyanın önüne koyarak bilhassa hem dostumuz hem zaman zaman düşmanımız deyim ben dost olarak görmek istiyorum Yunanistan’ı Yunanistan’a da istemediği kadar yani bilgi verilmiş oluyor. İstihbarat bilgisi bu çok yanlış. Evet biz bunları zaten hemen sahte olduğunu anlayıp daha evvelde belirttiğim burada da var Ankara Cumhuriyet başsavcılığı 2009/8745 dosya ile 16 Ocak 2009 da suç duyurusunda bulunduk. Burada Star televizyonunda da Uğur Dündar arena programında da avukat Serdar Öztürk de bu durumu açıklamıştı Levent Göktaş’ın avukatı. Biliyorsunuz o avukat da çok iyi çalışıyor diye arkadan onu da tutukladılar. Evet 650. sayfada sekizinci paragrafında ben gözaltına alınmadan altı gün önce 1 Ocak tarihinden yılbaşı oluyor Erdal ile başlayan var. Beş kişi ile onu da koymuşlar oraya. Ben yılbaşında söylediğim gibi herkese e posta gönderirim. Veya bazen cep telefonundan işte yılbaşı tebriki gönderirim. Ama bu kişilerden cevap gelemediği için veya görüşemediğim için beş kişi bunlar arkadaşlar bunları da yılbaşının ertesinde aramıştım. Burada önemli bir şey söyleyim. O zaman benim telefonum da telefon dinlemesine geleceğim. Benim telefonum ben tutuklanmadan evvel işte onu on gün filan yani 28 Aralık 2008 de izlenmeye başlamış TİB kayıtlarına göre veya mahkeme kaydı geldi. Dolayısıyla dinlendiğine göre orada gözükmüştür ben konuşmada da bir arkadaşımı aradığımda

49

Page 50: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:50

şöyle söylüyorum, diyorum, cep telefonundan beri arıyor diyorum cepten çok konuşmayalım ben seni normal telefonunu ver diyorum normal telefondan arıyorum. Bu iki konuşmada oraya girmiştir. Niye cep telefonundan normal konuşmaya geçtim onu da izah edeyim zaten bu telefon kayıtları tapeleri yok. Ben parti başkanı olduğum sırada çok fazla telefonu ve uzun süre herkesle konuştuğum için kulaklarımda halende var bir çınlama var onun için doktora gidip geldim burada da gittim halen hapta içiyorum o konuda. Kulaklara zararlı olduğu için cep telefonu mümkün olduğu kadar normal Türktelekomun hani telefonunu kullanmaya istiyorum. Hatta hanım bile evde telsiz telefon istemişti yok demiştim. Normal telefonu kullan o telsiz telefonlar da yine radyasyon yayıyor zararlı. Ama tabi bu tapelerim yok zaten gizli bir şey olsaydı oraya koyarlardı. Benim hiçbir tapem yok. Ben başka bir şey de düşünmeye başladım. Bu arada onu söyleyim. Muhtemelen diyorum beni uzun süre dinlediler. Baktılar ki bir şey bulamadılar son mahkeme kayıtlarında sade son dinlemeyi koyuyorlar tutuklanmadan kısa bir süre evvelkini. Çünkü diyecekler ki, sen yani mahkeme heyeti diyecek polise veya savcılığa siz bu adamı bu kadar süre dinlediniz hiçbir şey yok niye tutukladınız. Benim tutuklanma sebebim olarak şöyle düşünüyorum, başka subaylara gidecekler en kolayda o belgeleri benim şirketime koyup benim üzerimden öbür tarafa deniz subaylarına sarkacaklar diye acele beni o tarihte hemen yazıp son anda beni son anda listeye dahil ettiklerini düşünüyorum. Evet, sayfa yine 650 de sondan iki satır ve öbür şeyi geçtiğinde öbür sayfaya geçtiğinde orda flashbellekler var orda diyor ki polisin yaptığı üst aramasında bulundu diyor. Polis benim üst aramamı şöyle yaptı. Hiç ceplerime falan bakmadı. Ne zaman ki ben polisin masasında o iki tane sahte belleği görüp burada sizden çıktı deyince dedim sen bellek istiyorsan buyur dedim bakın şimdi de var bende cebimde ben önemli bilgileri cebimde taşırım. Şu bir tanesi iki tane var burada da hemen çıkardım bellekleri hemen bir tanesini unuttum üç adette bir tanesini cebimden iki tanesini de çantamdan, dur dedim çantam da burada. Aldım çantamdan da iki tane hemen masanın üzerine koydum. Buyur dedim bellek istiyorsan burada. Benim o belleklerinde hiçbir şey yok. Beni üzerimden polisin önünde çıktı gördü çantamdan çıktı. Çanda da yine polisle aynı oda da oturuyoruz benim odada oturuyor. Oralarda bir şey yok. Evet, sonra 651. sayfaya geçiyorum. Burada inceleme tutanaklarından bahsediyor. Şimdi bana konan belleklerde 49-50-73-37 ve 48 bunlarda 37-48-49-50 ve 73 bunlar da sahte bilgileri koymuşlar onları tespit ettim hemen. Bunlar CD. Daha sonra yine 652 de geçiyor sayfada DVD 117 var. Bu da sahte bununda sahte olduğunu çünkü bu şeylerde iddianameyi ben parça parça inceliyorum ek klasörleri inceliyorum inceledikçe ortaya çıkartıyorum. Yine sayfa 652 paragraf üçte orda şüphelinin üst aramasında bulunan diyor işte benim verdiğim esasında onların bulmadıkları eksport diye başlayan dosya var. Bu da yeni partinin Kartepe çalışmalarında. Bunu sordular orda akil adamlar var. Tabi daha doğrusu orda bana Kartepe’de burada bu çıktı demiyor. Bana sorulan soru akil adamlar var akil adamlar nedir diye soruyorlar. Bende durup dururken birden akil adam hiç aklıma gelmiyor. Sonradan öğreniyorum ki , bu ek klasörleri incelediğim zaman savcılığın bana orda sorduğu akil adamlar bunları daha sonra detaylı da anlatacağım. Benim o orda bulunan esasında Kocaeli Kartepe’de not dosyaları içinde aldığım notlar. Daha doğrusu orda slayt olarak gösterilip anlatılan onlar. Biliyorsunuz akil adam bir ülkede veya bir toplulukta bilge ada iyi insanlar doğru güvenilir bizde diyoruz ki, parti olarak partinin örgütlenmesinde çalışmasında akil adamlar olacak onlara da soru soracağız. Sorunlarımızı ordan halledeceğiz gayet güzel bir şey. Evet, bunu sanki biz terör örgütü örgütlüyoruz orda akil adamlara soracağız gibi bunu da bir suçlama olarak konmuş. Daha sonra 652 sayfada paragraf yedi ve sekizlerde burada XLS diye bir dosya var büyük harfle o küçük olması lazım. Bu internetten gelmiş 14 Nisan 2007 miting yürütme kurulu XYS diye. internetten de bizde bu kadar siyasi olarak bu işlerle ilgilendiğimiz için internetten göndermişler ama kimden gönderildiğini direk hatırlamıyorum. Bu 14 Nisan Tandoğan mitingini, mitinginin yürütme kurulu olarak galiba orda sekiz on kişinin ismi var. Telefonları var onları göndermişler. O resmi müracaatı yapan kişiler. Ha bunu sen mi yazdın. Bunu ben yazmam ben yazamam zaten.

50

Page 51: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:51

O dosya isimleri filanda benim kullandığım mantığa falan da uygun değil. Mesela burada görüyorsunuz yürütme derken yürütmeyi Türkçe ü harfleriyle yazmışlar. Ben ü harfi kullanmam. Bu direk internetten bana gelen bir dosya. Yine 652 de dijital inceleme ve değerlendirme raporu var. Ben yöntem olarak hep söyledim bu tip bilgileri oturup CD DVD’lere koymam. Sade evde az miktarda var orda da resimleri yapmıştım koymuştum ki, fotoğrafları hani ilerde resimler kaybolmasın etmesin hatıra olarak bulunsun diye. Bide pek DVD kullanmıyorum ben kendim çünkü DVD sürücüler daha yeni çıktığı için CD sürücüler her yerde çalışır. DVD sürücüde de çalışır ama CD’ler hem yeni hem eski sürücülerde çalışır. CD’ler daha eski dolayısıyla hem de daha ucuz olduğu için ben orda DVD kullanmıyorum ama mesela 117 numaralı DVD’yi kaptırmışlar. Evet ordan yine sayfa 652 de bir numaralı medya inceleme olarak bu 117 CD’den bahsediyor. Bunun içine söylediğim gibi bana ait dosyalarla ait olmayan dosyaları koymuşlar. Şimdi bu dosyanın içine bakarsak içinde rehberi boşluk 2008 nokta XLS diye bir dosya var. Evet ben orda genelde büyük harf kullanmam. Ortasında boşluk kullanmam. 2008 desem de rehber bunun tarihini yazarım. 2008 de hangi tarih. Bu tamamen benimle ilgili olmayan zaten bu dosyaların kimler tarafından yapıldığına falan baktığımız zaman benle ilgisi olmadığını gözüküyor. Yazanı bilgi nokta bakım demiş. Son save eden de orda beş altı yedi sekiz iki sıfır üç iki gibi bir ad vermiş benim hiçbir bilgisayarımda böyle bir numara yok. TUBİM diye bir şeyler yazmışlar. Bide bunu tutmuşlar yedek olarak diskim yedekler ataytprehber2008 altına koymuşlar. CD de peki ata’yı anladım ata ytp yeni Türkiye partisi ama yeni Türkiye partisi 2003 yılında olan bir olay. Benim 2008 yılında yeni Türkiye partisinin adına ordaki rehber diye bir takım isimleri oraya koymam mümkün değil. Yani saçma bir yere koymuşlar. Hem ben yedek alacağım hem alırken aldığım yedeği de saçma sapan bir yere koyacağım. Bu benle ilgili değil. Hem dosya 2008 yılına ait. Hem yeni Türkiye partisi 2003 yılına ait. 2003 yılına 2008’i niye koyuyum. Burada amiral general amiral sicil eş görev iletişim bilgileri vesair bir takım bilgiler var. Bunların benle hiç ilgisi yok. Bu tamamen dışarıdan yüklenmiş. Tamamen sahte. Şimdi o dosyanın içine yine tutmuşlar yedek olarak sanki orada buldular ataytpözel büro grup toplantısı. Özel büro grup toplantısı Erkut Ersoy’un yaptığı bir toplantı. Bu toplantıya katıldım 24 kişinin adı var benim de adım var. Bu toplantılar onu söyleyim gizil değil. Saklı değil. Onları o özel büro grubundan internette yayınlıyorlar hatta bu katılımcı listelerini yayınlıyorlar. Diyorlar şunlar şunlar katılıyor diye gönderiyorlar. Yani bu liste internette o grupta yayınlanan bir liste. Benim de maillerim arasında olabilir. Ama ben bunu zaten diskimde olan bir şeyi tutuyum niye başka ilgisiz hiç ilgisiz bu subay astsubay general amiral listeleriyle aynı DVD’nin içine koyuyum. Olacak iş değil. Evet daha sonra yine burada Behiç Gürcihan biz parti yemeği yaptık Behiç Gürcihan yemeğe geldi resmi var diyor. Sonra hatırladım listeleri falan gördükten sonra. Behiç Gürcihan iki tane yemek yaptık benim bu listeye baktığımda sonradan inceleyince anlıyorum hepsi aklımda değil zaten. Behiç Gürcihan bizim parti olarak yaptıktan sonra bir kokteyli daha doğrusu bir yemeğe geldi o yemeklerin birinde de 30 Ağustostaki yemek ona geldi. Yemeğin önünde önce kokteyli var sonra arkadan yemek var. Yemeğe katılmadı sadece kokteyle katılıp başka bir yere giderken uğrayıp kısaca bir kokteyle katılıp orda bir resim resmimiz var. Ondan sonra yemeğe katılmadan gitti. Dolayısıyla ben onu yemeğe katıldı olarak hafızamda kalmamış. Zaten soruyorlar yemeğe katıldı hayır diyorum. Ama kokteyle katılmış çünkü benim ek dosyalarda o yemeğin resimleri de var. Yemeğe katılanlar da masa masa orda resimler var. Olsa orada gözükür. Yine daha sonra orda yine 652 numaralı sayfanın sonunda madde 17 diye geçiyor tbtksnm.rar diye şifreli bir dosya var. Bu dosya TÜBİTAK’ındır zaten adından belli. TÜBİTAK bilimsel araştırma teknik araştırma kurumunun biz arge çalışmalarını yapıyoruz. Bu dosya araştırma kurumu tarafından yapılmış orda otomatik tarihi de var. 13.8.2009 demişim ama bu yanlış herhalde 2009 olmayacak, 2008 olacak. Biz internete bağlandığımız zaman TÜBİTAK’ın dosyasına giriyoruz. Orda bir program çalışıyor kendi makinemize de save ediyoruz. O arge çalışması için TÜBİTAK’a müracaatla ilgili bir dosyadır. Bu saklı gizli değil onun şifresi de

51

Page 52: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:52

isteseler onu da bulup verirdik. Daha sonra 653 orda madde 18 diye geçiyor en başında. Orda çtpfaks.txt diye bir dosya var. Bu dosyanın txt bide xls uzantılı olan iki tanesi var bu değişik yerlerde aynı dosya geçiyor. Bu şu çağdaş Türkiye partisi için dikkat ederseniz mesela ben burada ÇTP değil CTP diye yazmışım Ç harfini kullanmamışım kullanmam. Kullandığım listede bir takım isimler var. Şimdi o listeler içinde sadece akşam gazetesi Cumhuriyet gazetesinden başlayarak diğer kişilerinde adı geçiyor. Bu listeyi sonraki sayfaya koymuştum ama bunu internetten bakmam lakım şeyden ek dosyadan bakmam lazım. Burada Güler Kömürcü, Mustafa Balbay, Gürbüz Çapan gibi isimler var. Bu liste aşağı yukarı on beş yirmi kişilik yaptığımız şu, akşam gazetesini almışız Cumhuriyet gazetesini almışız ve sağdan soldan bir iki topladığımız listeyi aldık yazdık bunları gönderecektik faks gönderecektik partinin reklamı için veya partinin toplantılarını daha doğrusu zaman zaman beyanatlarımız oluyor onları göndermek için yapılmış bir liste. Fakat bilgisayara zaten txt ve xls olmasının sebebi şu, Excel olarak hazırlıyoruz txt haline çevirip ordan da faks gönderme programına aktarıyoruz. Program öyle çalışıyor. Fakat bir kere denemeye bakalım dedik aşağı yukarı yirmi kişi var çalışmadı iyi de çalışmadı çokta zaman alıyor boşver dedik sadece internetten göndermeye başladık. Ben bu listenin aslını bulup sonra gösteririm. Dolayısıyla hatta burada Gürbüz Çapan’a da ben soru sormuştum Mustafa Balbay da buradadır sormuştum onlar da hiçbir şekilde faks göndermedik öyle bir deneme yaptık olmadı. Şimdi biliyorsunuz Cumhuriyet gazetesinin internette sayfası var. Bu sayfaya girdiğiniz zaman basit kısımlarına giriyorsunuz her yerine giremiyorsunuz çünkü ben Cumhuriyet abonesi değilim yani bu sitenin diğer taraflarına girmek için abone olup numara alıp veya kendinizi tanıtacaksınız bir şifre alıp o şekilde girmeniz lazım. Bu da gazeteler genelde böyle yapıyorlar. Kimler nerelerden girdi hangi isimler bizle ilgileniyor bunları tespit etmek için. Ama galiba şimdi paralı olmuş duyduğuma göre. O zamanda paralı mıydı bilmiyorum ama. Yani beni internet şey üzerinden Cumhuriyet gazetesi Mustafa Balbay ile bağlamaya çalışıyorlar ama ben Cumhuriyet gazetesinin internet abonesi de değilim. Gazete okuyor musunuz gazete sayısını dışarıdayken çok az okuyup genellikle televizyon haberleri ve vaktim yok zaten ve de şirkette de gazeteyi yasaklamıştık bir yerde ben baş olarak okursam herkes okur şirketin gazete okumaktan iş yapamaz hale gelir. O bakımdan ben internet üzerinden mümkün olduğu kadar olayları takip ediyordum. Birde akşamları televizyondan haberleri izleyerek o şekilde izlerim. Yani benim Cumhuriyetle de bir ilgim yoktur. Mustafa Balbay ile de bir ilgim yok burada tanıştık. Yine orda 19 numara olarak evet sayfa 653 de 19 numara ben İlyas Çınar’a bir e posta yeniyıl için göndermişim. Birde parti kuruluşunda reklam için herkese gönderdiğimiz Oktay Yıldırım’a giden bir e posta var 2005 yılında. Daha sonra yine yeni oluşum için taksim Nipon otelde bir toplantı yapmıştık adı yeni oluşum. Behiç Gürcihan da bilim ve teknoloji komisyonu olarak geçiyor ama bunu o zamanki başkan Metin Bozkurt vardı o yazdı. Bu çalışsın dedi ama o bir kere toplantıya geldi bir daha gelmedi. Ondan sonra bir ilişkimiz olmadı. Daha sonra Birol Başaran olayını belki burada tekrar anlatmaya gerek yok ama Birol Başaran’ın konuşmasında savunmasında konuşulmuştu. Ben Birol Başaran’ı 1995-98 yılları bu Unix kullanıcıları derneği dernekte tanıdım. Kendisi kaliteli biri fakat kendisiyle özel veya siyasi bir toplantımız olmadı bide ben dernekte başkanlığım sırasında değil ben başkanlıktan ayrıldıktan sonra onlar geldi. Hemende değil aramızda başka bir yönetim var daha sonraki yönetimde onlar yani aramızda bir başka yönetim var. Ben Birol’ların yönetimine vermedim teslim etmedim. Ama dernekte de Yasemin Çelik diye bir arkadaşımız var. Derneğin sekreteri olarak veya yöneticisi gibi oldu artık yani derneklerde. Dernek koordinatörü olarak adı geçiyor. Bu bana yılbaşından evvel tam yılbaşı üstü aradı Ataman böyle böyle Birol tutuklu o bir web sitesi yapmış Birolbaşaran.com buraya girip bir şeyler yazar mısın dedi. Cep telefonumdan ve muhtemelen de bu benim konuşmam dinlemeye takılmış olabilir. O günlerde oldu. Bende tuttum 3 Ocak 2009 tarihinde yazdım. Sevgili Birol Başaran seni ilk yıllar evvel Unix işte bilgisayar kullanıcıları derneğinde tanıdım. Doğru dürüst sözüne güvenilir biri olarak hep taktir ettim. Senin bu olayda hiç ilgilin olmadığını düşünerek en kısa zamanda

52

Page 53: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:53

tahliye olacağını ümit ediyorum her zaman Atatürk yolunda yürüyeceğiz. Sevgilerimle Ataman Yıldırım diye yazdım. Bu çıkmadı bir iki gün sonra girdim baktım çıkmayınca bir daha yazdım ayın 5’inde bir daha yazmışım yine benzer şekilde unuttuğum için benzer ifadeleri ikinci defa tekrarladım. Daha sonra bir gün sonra mı ne girdim muhtemelen çünkü buraya girilen bilgileri avukatı kontrol ediyor ondan sonra devreye alıyormuş. Onun için benim yazdığım hemen çıkmıyor. Çıkmış. Şimdi böyle bir örgüt olsa ben Birol ile aynı örgütten olsam. Ben o kadar salak mıyım tutacağım Birol’a kendimi deşifre edeceğim o şey web sitesi de Birol da içeride o sırada mutlaka izleniyordur. Yani böyle bir örgüt çalışması vesaire yok. Zaten o gün konuşmalarda söyledik o Kadıköy ADD’de ayrılmış ben daha sonra bir sene sonra veya iki sene sonra neyse Beşiktaş ADD’ye üye oldum. Yani benim onla hiçbir ilişkim olmadı. Ondan sonra sayfa 653 orda 37 numaralı CD’nin içeriği diye geçiyor alt tarafa doğru o sayfanın altına doğru olan kısımda. Bu içeriğin tamamı sahte. Bir tane orda var devgenç. Devgenç ile ilgili bir dosya koymuşlar. Ben hayatım boyunca devgenç ile işçi partisiyle veya başka sol derneklerle veya partilerle ilişkim olmadı. Sosyal demokrasi olarak daha evvel söyledim hangi partilerde bulunduğumu. Ama bu partilerle ha bu adam solcudur buna kaptıralım diye işçi partisi devgenç ne varsa koymuşlar. Peki benim işçi partili herhangi biriyle şimdiye kadar bir telefon görüşmem var mı bir bağlantım var mı? Yok. Ondan sonra bir dosya. Başkanlıktan gelen isimler nokta xls demin söyledim. Excel dosyası yapıyorlar Excel dosyasının içine Koray Özyurt ile ilgili zaten dosyayı burada veriyorum ben 79. klasör şurda diye detayları var. Orda onu Koray Özyurt diye biri save etmiş. Ben Koray Özyurt’u tanımam. Altında bir maddeye geçiyoruz. Şule ablaya mektup nokta doc albay Koray Özyurt göya yazmış Doğu Perinçek’e bu mektubu. Deniz kurmay kıdemli binbaşı Koray Özyurt’un biyografisi de bir şeyde buldum klasörde ek klasörlere koymuşlar o 1990, 1985 yılında deniz harp okulundan mezun yani ben deniz kuvvetlerinden ayrıldıktan bir sene sonra o harp okulundan mezun oluyor. Aynı zamanda bahriye de dahi bulunmamışız ben okulda da bulunmadım harp okulunda. Yani öğretmen olarak filan bulunmadım o tarihlerde. Benim öğrenciliğim çok eski. Hani bir laf var damdan düşenin halinden ancak damdan düşen anlar diyor. Ben dolayısıyla burada damdan düştüğüm için burada buradaki tutukluların halini nasıl sahte belgelerle sahte cephanelerle kurduklarını burada anlamış oluyorum. Bir de dediğim gibi bu başkanlıktan gelen isimler birkaç yerde daha geçiyor detayları var. Onun içinde biri birinle konuşmuş şöyle yap böyle yap diye. Böyle bir konuşmayı alıp da Excel dosyasına yazılıp da başkasına gönderilir mi hiç olacak iş değil aklım almıyor. Niye ben tutacağım böyle bir dosya olsa bunu niye alıp CD’ye koyup saklayacağım. Mümkün değil. Yine 3 numaralı başka bir CD sayfa 654. 48 numaralı CD, bu da tamamen CD işçi partisi ve burada adı geçen Mehmet Adnan Akfırat’la hiçbir ilişkim yok ben bunları tanımıyorum. Yani Adnan Akfırat’ı tutuklandıktan sonra burada adını duymaya başladım okudukça. Yine alevi olayıyla ilgili daha evvelde anlattım. Alevi olayıyla ilgili bir takım belgeler koymuşlar oraya işte Çetin Doğan’ın adı var. Ona gıcık olan Hasan Celal Güzel tarafından basın toplantısında dağıtılmış olan yazılar var. Aydınlık dergisi haber yapmış fotokopilerden taranmış koymuş onlar okunmuyor bile. Başka bir yerde daha iyi okunaklı halinde polis yazmış ordan okudum. Ne olduğunu anlamaya çalıştım. Bunlar esasında bu tarafın balyoz vesaire uydurması. Çetin Doğan’a saldırı için onun yapmışlar alt yapısını. Yine devgenç ile ilgili tüzük diye devgençin tüzüğünü koymuşlar. Bu benle hiç alakası olan bir şey değil. Söylüyorum tekrar tekrar benim işçi partisi devgenç veya o tip kuruluşlarla şimdiye kadar hiçbir ilişkim olmadı sıfır. Bununla ilgili bir şey ispat etsinler ortaya çıkarsınlar ben kafamı keserim. Yine daha sonra 50 numaralı CD sayfa 654-55-56-57’ye geldiğimiz zaman orda 4 numaralı medya diye geçiyor. Bunun içinde bunu da tamamen 50 numaralı CD sahte içinde hrg.xls diye yazmışlar. Bunun içine ben mesela isim versem Ergenekon dokuz sekiz sıfır dokuz gibi bir isim veririm. Tarihini veririm bir şeyini veririm. Veya Ergenekon hrg sıfır dokuz agu ağustos anlamında nokta sıfır dokuz diye isim veririm. Bu isimler veya benle ilgili değil. Zaten bu dosyalara baktığımız zaman ek dosyalarda yazan çizen kimler olduğu belli. Benle alakası

53

Page 54: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:54

olmadığı belli. Yine orda avukat Kazım Özok burada bir sürü tarihi şey olduğu için bunları tek tek okumuyorum bunları yazılı da vereceğim sizin önünüzde de gözüküyor. Ha bu arada şunu söyleyim ben olmazsa bunu en kısa zamanda veya bugün de olabilir burada anlattıklarımı veya anlatacaklarımın hepsini CD’ye burada çekip verebilirim. Çünkü hazırlıksız geldiğim için veya bilgisayara ordan USB’den de verebilirim. Avukat Kazım Özok’un işte bilgileri anlattım. Bunları sanki D diskinden alınmış gibi koymuşlar değiştirme tarihleri vesaire haa burada bir tane bir şey var 76. klasör pdf, pdf 83 kesme 203 de yazan avukat Kazım Özok oluşturma tarihi var 2.4.2008. En son kaydeden 7 Temmuz daha sonra Şafak Yürekli. Fakat burada çelişki var yani Nisan 2008 de Kazım Özok yaratıyor. 7 Temmuzda da avukat Şafak Yürekli değiştiriyor. Bir saat sonra da avukat Kazım Özok dosyayı aynı saniyede sıfırdan yaratıp değiştiriyor. Bunların da adreslerini koydum. Yukarıda da var ben şimdi buradan aşağı indim ama mavi ile işaretlediğim kısmın tamamını incelediğimiz zaman burada bir terslik var. Başka bir dosyada da evet bu dosyanın oluşturma tarihinde tekrar Özok’un sanki D diskinden alınmış gibi değiştirme tarihi 7 Temmuz, 7 Temmuz halbuki aşağıda da 7 Temmuzda 2008 de bunu Şafak Yürekli yazmış oluyordu. Yani bir o yazıyor bir o yazıyor bir öbürü diye böyle yanlış şeyler yapmışlar. Ben bazı incelediğim zaman gördüm. Esasında bu iddianameye yazdıkları buradaki tarihler onların resmini çekip koymuşlar. Gerçek bilgileri koymamışlar oraya koydukları bilgiler şunlar. Muhtemelen bir program yapmışlar o programa elle dolduruyorlar. Bugün hazırlıklı olmadığım için ben yarın veya öbürsü gün gösteririm onların detaylarını, mesela tarih kısmında alfabetik karakter var orda isim geçiyor. Tarih içinde program alfabetik karakter geçiremez. Bir isim olmaz. Bunlar tamamen bir program yapılıp elle doldurulup ordan sonra buraya konmuş. Yani gerçek bilgiler copy edilerek iddianameye konmamış. Yine bu listeye bakarsak listede dediğim gibi ben kişilerin ilk adlarını değil mesela Sinan Aydın Aygün’müş ben bunu ilk defa burada duyuyorum. Sinan Aygün diye ben bilirim. Mustafa Ali Balbay, Mustafa Balbay ben olsam yazsam yani bunun gibi bir sürü örnekler verdim. Dolayısıyla bu listenin benim tarafımdan yazılmadığı benim tarafımdan daha evvel Birol Başaran, Gürol Başaran olduğu gibi yanlış yazıldığı böyle bir şey olsa ben o kişilerle irtibatta olsam ya gönderdiğiniz bilgi yanlış olmuş doğrusu budur diye onlara bir e posta gönderirdim. O da yok öyle bir şey de yok. Ben ilk defa bunları savcılıkta duyuyorum. Daha sonra da iddianamede görüyorum. Bunlar benle hiç ilgisi yok. Daha sonra 657. sayfanın sonuna doğru yeni master plan devletin yapılandırması var. Bunları ilk defa görüyorum. Notdök diye bir şey var güya Mehmet Zekeriya Öztürk, Şafak Yürekli bunlar bunlarla ilgili notlar var. Ben bu kişileri hiç duymadım daha evvelden. Den nokta xls diye yine Şafak Avukat Kazım Özok tarafından yazılmış bunu söylemiştim daha evvel biliyorsunuz avukat Kazım Özok askeriyeden ayrılmış bir hakim şimdi dışarıda avukatlık yapıyor. Muhtemelen nerede olduğunu da bilmiyorum buraya gelen bir avukata sorup ordan öğrendim. Muhtemelen kendisi buradaki askeriyedeki subay astsubaylar hakkında onların disiplin cezaları ile mahkemeleriyle ilgili kendine tuttuğu bir not. Bunu buraya koymuşlar. Herhalde Şafak Yürekli ile bir ilgisi var mı yok mu onu da bilmiyorum. Şafak Yürekli’yi de en son yazdı deyip bir yerden bulup çalmışlar veya uydurmuşlar. Onu da bana koymuşlar ordan da Şafak Yürekli’ye gittiler. Yine sayfa 658-59-60’a geldiğimiz zaman tdy.ppt diye bir şey var. Türkiye devriminin yolu bu işçi partisiyle ilgili bir takım şeyler var. Doğu Perinçek galiba yazmış etmiş. Hiç onlarla bir ilgim olmadı. Daha sonra 660 da sayfada şüpheli Ataman Yıldırım’dan elde edilen bu belgeler daha çok taban yaratmak oluşturmak söylem için İlhan Selçuk Doğu Perinçek’ten elde edilen gizli hiç kimseye gönderilmeyen bölümlerin gerçek amacı örgütün üst düzey sorumluları sunulmak üzere hazırlanmış diyor. Şimdi bu ifadelere göre ben örgütün üst düzey yöneticisiyim. Halbuki, ben burada üyelikle suçlanıyorum. Bu da saçma. Yani üstte söylediğiyle suçlama yanlış. Ben örgütün üyesi değilim olmayan bir örgütün şimdi örgüt deyince sanki varmış gibi oluyor. Olmayan bir örgütün ne üyesiyim ne de üst düzeyim tamamen bunlar saçma. Benim İlhan Selçuk ile de herhangi bir ilişkim olmadı. Gazeteyi de zaten takip etmiyorum evet burada yazıyorum bu yüz lira karşılığında

54

Page 55: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:55

bir yıllık bağlanma ücretiyle demin söylemiştim e gazeteye bağlanılabiliyor. Bunu da yeni öğrendim. Ama benim öyle bir üyeliğim yok. Bunlar tamamen polis tarafından konmuş ben dediğim gibi gazeteleri okuyamadığım gibi vakitsizlikten gerek Cumhuriyet gerek aydınlık dergilerini alıp okumuş değildim ama şimdi tutuklandıktan sonra içeride minimum sekiz bir ara on dörde kadar çıktık şimdi on gazete okuyoruz. Değişik gazeteleri alıp bunların hepsinden burada da bir sürü var gazetelerden toparladığım veya yazılı iddianame savunmamda da var toparladığım bilgileri de kullanıyorum. Yani bu kadar gazeteyi inceliyorum. Bilhassa Ergenekon’la ilgili. Benim düşüncem bize çamur atan bu komployu kuranlar gerçek suçlular dışarıda onlar ve işbirlikçileri adalete hesap vermelidir. Daha sonra sayfa 660 burada tabi benim çok uzun gösterirken bir sürü sayfalarda kodlamalar var kişilerin. Hiç tanımadığım kişiler. Bunları da geçtim sayfa 660’a. Evet, burada 660 da sayfa 661 de başlıyor milliyetçi inisiyatif diye bir yahoo grup var ordan gelen bir e postada şimdi yahoo ve e mail gibi gmail gibi bir sürü postalar geliyor. Bunların hepsini de okumuş değilim. Bazen okuyamadıklarım da oluyor. Neticede burada Kocatepe de Türkiye ittifakı diye 28 Ağustos 2005 tarihinde yapılmış gruba gönderilmiş benim şahsıma değil. Gruba gönderilmiş o alt tire Ozansoy diye birisi bu O’nun da ne anlama geldiğini bilmiyorum. Yani tanıdığım bir şahıs değil. Bu şahıstan adresi de [email protected] böyle bir yerden gelmiş bir e posta var. Milliyetçi inisiyatif grubuna gelmiş benim şahsıma değil. Burada 26 Ağustosta Kocatepe de toplantı yapıldığı Kocatepe üniversitesinde afyon da eğitim yapıldığı paneller yapıldığı örneğin burada Rauf Denktaş’ın Kuzey Kıbrıs kurucu cumhurbaşkanı Turgut Özakman vesaire yazarlar konuştukları bu e postayı da burada okumak isterdim ama detayına gerek yok bunlarla ilgili bilgiler var burada. Biliyorsunuz her yıl 26 Ağustosta bu tip toplantılar yapılıyor, anma toplantıları. Burada da gazeteden aldığım 27 Ağustos 2009 da gazetelerde bu konularla ilgili bu sene posta gazetesi diyor ki on bin yürek Ata’nın izinde zafere yürüdü. Aynı bu tip toplantılar eğitimler yapılıyor. Birçok insan katılıyor. Buraya AKP’liler de katılıyor. AKP’li kişilerde Burhanettin Çoban katılmış oranın garnizon komutanı katılmış vesaire bir sürü insan on dört kilometrelik yolu yürümüşler. Bununla ilgili bilgi benim bilgisayarımda gruba gelmiş şahsıma da değil. Buraya iddianameye girmiş. Niye bunu yazmışlar. Niye Kocatepe bunlara ters geliyor. Niye kuvai milliye niye insanlar yürüdü onu on bin yürek bu sene de yürümüş zafere niye bunu buraya koymuşlar iddianameye bunu aklım mantığım kesinlikle almıyor. Ben vatanımı seven biriyim burada da bu kadar kişi vatanını seviyor. Bunun içinde AKP’liler de var. Bu sene bak çevre orman bakanı Veysel Eroğlu da yürümüş. Vali Haluk İmga da yürümüş. Belediye başkanı yürümüş. Bana gelen haberde benzer şekilde 2005 yılına ait. Yine yeniçağ gazetesinde de benzer haberler var. Yine daha sonra gazetelerde var. Biliyorsunuz albay Reşat Çiğiltepe de intihar etmişti. Zamanında alamadı diye. bunlarla ilgili bunları kısa geçiyorum. Şimdi demek oluyor ki, bu tip kutlamalara devlet ve vatandaş katılıyor. Bu tip haberlerin iddianamede bulunmasının sebebi nedir. Mevcut hükümette destekliyor bunu. Daha sonra sayfa yine 661 de 29 Ağustos 2005 tarihinde generallerin Demirel’den ricası diye bir e posta var. Kemalin ordusu adresinden gelmiş. Ekosiyaset yahoo grup nokta com adresine gelmiş. Bu benim şahsıma gelmiyor. Ekosiyaset grubuna geliyor. Bu yazının içinde bu yazı da ek klasörlerde var. İsmail Hakkı Karadayı’nın adı geçiyor. Diyor ki, liderliğini Genelkurmay başkanı eski başkanı İsmail Hakkı Karadayı’nın yaptığı askeri grup önce toplantı yapmış sonra Demirel’i ziyaret etmiş. Haaa şimdi anlıyorum. Bu benle ilgili değil ama niye konuyo. Hep beni köprü olarak kullanmışlar. İsmail Hakkı Karadayı’ya bir ara bir numara diye adı geçiyordu ya çamur atacaklar ha Ataman Yıldırım da çıktı dosyası deyip buraya konmuş. Bu dosyayı yazan kişi [email protected] kim olduğunu bilmiyorum. Adı belli değil. Bu provokatör de olabilir. Kim olduğu belli değil niye bunu yazmış. Öyle geliyor ki o tarihten beri bu komployu hazırlayanlar hazırlamış. Bu şekilde gitmiş. Yine ben bu e maillerde galiba emin değilim yüzde yüz ama böyle bir kişi bir gruba attığında bir şey yazıyor başka bir gruba başka türlü yazıyor bende iki grupta olduğu için böyle bir kişiyi yakalayıp onun hakkında

55

Page 56: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:56

böyle bir yazı yazmıştım. Benim e postalarım bilgisayarlarım elimde olsa bunları çıkartıp koyarım. Yine PKK terör örgütü internetten gelen bir şey var. Demokrasi platformunda platforma attığım İlyas Çınar’a giden benden yazı var. Orda bir şey yok suç unsuru yok. Sade İlyas ile bağlantısı var diye. yine başka iddianamede yine bulunan e postaların dökümlerini incelediğimiz zaman Behiç Gürcihan’dan internetten gelen e postalar var. Çağdaş Türkiye partisinin kuruluşuyla ilgili benim herkese gönderdiğim Behiç’e de gönderdiğim hatta Birol’u da davet ettiğim bir yazı var. Birol da konuşulmuştu. Faks listeleri daha evvel anlattım. Bunlar tekrar buradan geçiyor. Olay bu daha evvel yine miting uygulama esasları ha bir de burada 14 Nisan Tandoğan mitinginin uygulama esasları var. Bu da yine internetten gelen bir doküman. Evet sayfa 664 bana da çok fazla bilgi koydukları için bunların cevaplarını vermek durumundayım teker teker veriyorum. Hızlı geçtiğim için arada atladığım bir şey olursa onları da çapraz sorguda veririm. 664 evet, burada vodafone.doc diye bir dosya burada da deniz subayların bir kısmı subayların adı geçiyor. Son yazanda Murat Ünlü o meşhur belgesi bulunan Murat Ünlü. Küfürlü bir konuşma var. Birine bir kere benim konuşmam küfürlü konuşmam kimseyle burada Levent albayım gayet yakından biliyor kaç aydır beraberiz on dört aydır de Murat Ünlü benden de küçük küfürlü herhangi bir şeye konuşması yazması böyle bir şeyi alıp göndermesi benim de bu küfürlü konuşması konuşmayı alacağım doc dosyasını alıp saklayacağım. Şimdi burada dikkatinizi çekmek istiyorum burada bir yanlışlık var dosyada. Bu önemli. Şu mavi ile işaretlediğim kısım. Bu konuşma düzmece bir kere. Zaten doc dosyasını konuşma niye yazılmış ayrı dava da diyor ki, deniz altıcı kurmay binbaşı Serdar Y. Y’nin yanaşık olduğunu anladım. Daha sonradan onu ben tespit ettim. İçerideki Hayrettin Ertekin de teyze çocuğuymuş. Hayrettin Ertekin ile biz aynı koğuşta kalıyoruz. Ancak bu kişi 2003 yılında binbaşıymış. 2006 yılında albay olmuş. Hayrettin Ertekin de 2008 Ocakta tutuklanmış. Yani Hayrettin Ertekin içeride olduğu zaman, içerideki teyze çocuğu var ya, Hayrettin Ertekin teyze çocuğu diyor. Binbaşı söylemiş diyor halbuki bu kişi iki senelik albay. İki senelik albay için arkadaşı binbaşı diyor. Onun için bu belge sahte. Bunu da benim şansıma Hayrettin Ertekin ile aynı koğuşta olduğum için tespit ettim yoksa bulamayacaktım. Bu dolayısıyla bu belgelerin sahte olduğu çook açık olarak ortada bilmiyorum anlatabildim herhalde. İki senelik albaya konuşurken deniz altıcı kurmay Serdar Yanaşık diye söylüyor. Tertip merkezi konuşmasında işte bu bilmem ne kafalı onları es geçiyorum. İşte uygun temaslar küfürle karışık bir takım senaryolar filan bunları yazmışlar. Bu tamamen sahte. CD’si sahte bırak içindeki bilgi de sahte. Polisler orda atlamış. Bu storemax’ın içinde yine bir takım dosya adları vardı onlarla da ilgili bakim, bu değil, ben bir dosya hazırladım da onunla ilgili onu da. Neyse onu ben bulup size veririm. Şurada bir yerde olacak şimdi vakit kaybetmeyelim. Bunun içine konan dosyaları benle ilgili değil dedim. Bunları İTÜ de çıkarttırdık daha doğrusu ben tutuklandıktan sonra bunu geri verince şirkete şirketindir diye şirketin disklerini verirken o sahte ve sadece bellekleri vermişler. Kızlarım da İTÜ de bunların içeriğindeki bilgileri çıkartıp onu Genelkurmaya gönderildi avukatım vasıtasıyla bunların benle hiçbir ilişkisi yok. Onları vereceğim size sonra. Daha sonra örgütsel irtibatlar kısmı var.”

Mahkeme Başkanı:" Efendim oraya orda kalınız lütfen. Orda bitiriyoruz.”Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”Şimdi başkanım yani hem devam edebilirim hem de yarın

yapabilir miyim nasıl.”Saatin 18:35 olması karşısında sanığın sorgu ve savunmasının tespiti işlemine bugünkü

oturuma mahsus olmak üzere son verildi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ.Oturuma 09.04.2010 Cuma günü saat 09:00’da kaldığı yerden devam edilmek üzere ara

verilmesine oy birliğiyle karar verildi. 08.04.2009

56

Page 57: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar... · Web viewSanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın başkanım, hazırladığım savunmayı Word dosyası olarak hazırladım,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 08.04.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:52 Sayfa:57

BAŞKAN 20909 ÜYE 28298 ÜYE 37266 KATİP 128041

57