werner'e göre osmanlı feodalitesi

37
8/3/2019 Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi http://slidepdf.com/reader/full/wernere-goere-osmanli-feodalitesi 1/37 VVERNER'E GÖRE OSMANLI FEODALİTESİ Dr. Doğu PERİNÇEK Kurtulan halkların önünde, millî bir ekonominin, millî, antiemperyalist bir devletin inşası görevi yanında, millî bir tarihin hazırlanması görevi de durmaktadır. Çünkü «Ta rih h&lkın seciyesidir. Nasıl kişi için hayatında başardığı büyük işler ve bu işler için harcadığı emek değerli ise, halklar da bütün tarihlerini hafızalarında tutarlar. Tarih halkın günlük çalışmasında, hürriyet ve adalet için müca^ delesindc edindiği kollektif tecrübeleri teccssüm ettirir» (*). Son zamanlarda Türkiye'de tarihimizin sistemli bir şekilde tah lili çabalarının bir hayli arttığını görüyoruz. Bu çalışmaların çok önemli bir özelliği, tarihi bir olaylar yığını olarak görmemesinde- dir. Bu yazıda Türk toplumunun gelişiminin bilimsel olarak tahlili ile ilgili çalışmalara ve tartışmalara katkısı olur düşüncesiyle Al man tarihçisi Ernst WERNER'in «Die Geburt einer Grossmacht-Die Osmanen» (Büyük bir devletin doğuşu - Osmanlılar) adlı eserinde ki XIV. ve XV. yüzyıllar Osmanlı toplumuyla ilgili tahlilini özetle meye çalışacağım. «Türk feodalizminin doğuşu üzerine çalışma» alt başlığını taşıyan kitap, 1966 yılında Berlin'de Akademie-Verlag adlı yayınevi tarafından basılmıştır, hacmi 358 sayfadır. Özellikle ortaçağ üzerindeki çalışmalarıyla tanınan Prof. Ernst IVerner'in tahlilleri, Almanya dışında da yankı uyandırmış ve tar tışma konusu olmuştur. IVerner'in tezleri, 1967 - 68 öğretim yılında, Sorbonne Üniversitesine bağlı Ecole Pratique des Hautes Etudes'ün 6. Bölümündeki seminerlerde uzun süre tartışılmıştır. Fransa'da Werner'in araştırmalarının bir kısmı yayınlanmıştır. Eserlerinin tamamının Fransızca çevirisi ise, «Analyse et <Document Societe d'Etuds Socialistes» tarafından yakında yayınlanacaktır, öğrendiği- (*) Iljitschow L. F., Methodologische Probleme der Naturwissenschaften und der Gesellschaftswissenschaften, Einheit, Sonderheft 19, Beri in; 1964'den naklen Werner, s. 9.

Upload: uentac-guener

Post on 07-Apr-2018

237 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

8/3/2019 Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

http://slidepdf.com/reader/full/wernere-goere-osmanli-feodalitesi 1/37

VVERNER'E GÖRE OSMANLI FEODALİTESİ

Dr. Doğu PERİNÇEK

Kurtulan halkların önünde, millî bir ekonominin, millî,antiemperyalist bir devletin inşası görevi yanında, millî birtarihin hazırlanması görevi de durm akta dır. Çünkü «Tarih h&lkın seciyesidir. Nasıl kişi için haya tında başard ığıbüyük işler ve bu işler için harca dığı emek değerli ise,halklar da bütün tarihlerini hafızalarında tutarlar. Tarihhalkın günlük çalışmasında, hürriyet ve adalet için müca^

delesindc edindiği kollektif tecrübeleri teccssüm ettirir» (*).

Son zamanlarda Türkiye'de tarihimizin sistemli bir şekilde tah

lili çabalarının bir hayli arttığını görüyoruz. Bu çalışmaların çokönemli bir özelliği, tarihi bir olaylar yığını olarak görmemesinde-dir. Bu yazıda Türk toplumunun gelişiminin bilimsel olarak tahliliile ilgili çalışmalara ve tartışmalara katkısı olur d üşüncesiyle Alman tarihçisi Ernst WER NER 'in «Die Geburt einer Grossmacht-Die

Osmanen » (Büyük bir devletin doğuşu - Osmanlılar) adlı eserindeki XIV. ve XV. yüzyıllar Osmanlı toplumuyla ilgili tahlilini özetlemeye çalışacağım. «Türk feodalizminin doğuşu üzerine çalışma»alt başlığını taşıyan kitap, 1966 yılında Berlin'de Akadem ie-Verlagadlı yayınevi tarafından basılmıştır, hacmi 358 sayfadır.

Özellikle ortaçağ üzerindeki çalışmalarıyla tanınan Prof. ErnstIVerner'in tahlilleri, Alman ya dışında da yankı uyandırmış ve tar

tışma konusu olmuştur. IVerner'in tezleri, 1967 - 68 öğretim yılında,Sorbonne Üniversitesine bağlı Ecole Pratique des Hautes Etudes'ün6. Bölümündeki seminerlerde uzun süre tartışılmıştır. Fransa'daWerner'in araştırmalarının bir kısmı yayınlanmıştır. Eserlerinin

tamamının Fransızca çevirisi ise, «Analyse et <Do cument Societed'Etuds Socialistes» tarafından yakında yayınlanacaktır, öğrendiği-

(*) Iljitschow L. F., Methodologische Problem e der Natu rwissensc haften

und der G esellschaftswissenschaften, Einhe it, Sonderheft 19, Beri in ;1964'den naklen Werner, s. 9.

Page 2: Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

8/3/2019 Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

http://slidepdf.com/reader/full/wernere-goere-osmanli-feodalitesi 2/37

288 Dr. Doğu PERİNÇEK

mize göre, VJerner'in Fransız araştırmacılarını en çok ilgilendirenyönü, Asya üretim tarzı üzerindeki düşünc elerdir. Fransa 'da VJer-ner'in düşüncelerini ilk defa ortaya çıkaran araştırm acı, Çin'de Asya üretim tarzı üzerinde çalışan Jacques Barbier olmuştur.

Wern er, Osm anlı feodalitesini tahlil eden kitabını, Türk, Ba lkan, Rus, Alman, Macar, Fransız, Romen kaynaklarına dayanarakhazırlamıştır. İleri sürülen tezlere dayanak olarak belirtilen vakıaların doğruluğunu ve Osmanlı toplumu içindeki yaygınlığını araştırmak tarihçilere düşer. VJerner'in tahlilindeki üstünlük, tarihebakış açısından, bilimsel tutumun dan ileri gelmekted ir.

Werner, Osmanlı toplumunu tahlil edebilmek için kitabın başında Mâvera-ü Nehir'de yaşayan Türk kabilelerinin toplumsal yapısını açıklama kta, Anad olu'ya göç, Selçuklular ve Anad olu beyliklerini anlattıktan sonra toplumun feodalleşme si devresi olan I. Mu-rad ve I. Beyazid devrini tahlil etmektedir. Ankara meydan sava

şında Yıldırım Beyazıd'ın Timur'a ye nilgisi ve Anti-feodal reaksiyonların güçlendiği fetret devrini Anadolu'da birliğin yeniden sağlanması ve feodal kurumların yeniden güçlenmesi izlemekte ve Osmanlı feodalitesi II. Mehm et zamanında en olgun devresine ulaşmak'tadır: «Feo dal despotluk». Kitabın sistematiğini de belirleyen butarihî gelişmeyi, VJerne r'in tahliline g öre özetlemeye çalışacağız-Bu özetde herkesin bildiği ve tekrarında fayda olma yan tarihî olaylardan çok, gelişimin tahlilinde m arksist bir tarihçi olan VJerne r'in

ulaştığı düşünce ler üzerinde duracağ ız.

ANADOLU ÖNCESİ TÜRK TOPLUMLARI

X I. yüzyılda Türklerin Ön Asya'ya girişi bir kavimler göçüydü. Bu har eke t, daha önceki devirlerde ki Cerm en, Slav ve Arapgöçlerini andırmaktadır .

VIII . yüzyıl ın sonlar ından beri Türk göçebeler i Sir i Derya nehr i civarında bir t r ibüler bir l iği meydana get irmekteydi: Oğuz Yabgularının barbar devlet i .

Gordlevskij 'nin tahminine göre, bunlar arasında daha önceden Orta Asya'da eski kan bağına dayanan örg ütlenm e (Sippen-verfassu ng) çözü lmü ştü. İbn i Fadlan a dlı Arap seyyahı 920 de Oğuzlar ara sın da 10 000 at ve 100 000 koy un sahib i kim selere rastl am ışti . Buna dayanan Tolstov, Siri Derya bölgesindeki şehirler arasın

da hareke t l i bir ma l değişimi olması gerektiğini bel ir tm ekted ir

Page 3: Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

8/3/2019 Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

http://slidepdf.com/reader/full/wernere-goere-osmanli-feodalitesi 3/37

WERNER'E GÖRE OSMANLI FEODALİTESİ 289

VIII. ve IX. yüzyılda stepler ve vaha arasındaki işbölümü gelişmiştir. Step devletleri, askeri üstünlükleri sayesinde yerleşik topluiukları kendine tabi kılmış ve haraca bağlamıştı. Bunun tabiî sonucu göçebeler içinde keskin bir sosyal farklılaşm a do ğm uşt ur.Tarımın bu farkl ı laşma üzerinde doğrudan doğruya etkisi yoktur .Bu topluluklarda hayvan mülkiyet i , toprağa nazaran özel mülkiyete dönüşmeye daha elverişliydi. Hayvancılığın küçük üretim bir imlerini gerektirmesi üzerine özel mülkiyet doğdu. Buna rağmenbaşlangıçta henüz sosyal farklılaşma görülmüyordu. Sosyal farkların doğuşunu, Sellnow salgın hastalıklarına ve savaşa bağlamaktadır .

Tolybekow, bu göçmen gruplarının toplumsal durumunu«patr iyarkal feodalizm» olarak adlandırmaktadır . Bu sis tem, köleleri ve çobanları istismar ederek üretim tarzında önemli değişiklikler yapmaksızın sürü sahiplerinin hayvan sayısını devamlı olarak çoğaltma çabalarıyla belirlenebilir. Bu durumu, yayılma ala

nı önemli derecede büyüyen ve haraç kazanabilmek için gittikçetar ımla uğraşan topluluklara karşı gir iş i len savaşlar değişt irdi .Step aristokrasisinin bir toprak tekeli yoktu. Zenginlikleri sahipoldukları hayvan sürüler i ve emek gücünden gel iyordu. Bunlar buaşağı gelişme aşamasında kalıp tarıma geçemediler ve kısa veyauzun bir zaman içinde tarih sahnesinden kayboldular.

Kari Marx bu fenomeni aşağıdaki şeki lde karakter ize etmişt i r :

«Göçebe çoban kabileler arasında (. . .) toprak, doğanın öteki şartları gibi, ilkel sınırsızlığı içind e gö rülm ekte dir (. . .) Bu halkla r,toprağı kendi mülkiyet i sayar ama hiç bir zaman bu mülkiyet insınırların ı tesbit etmez. (. . .) Bu rad a mülk edinilen ve yenidenüretilen toprak değil sürüdür, toprak her konaklamadığında ortakça kullanılır.» (*)

Saf çoban ekonomisinin yapısı, otlak üzerinde aile mülkiyetine geçme ile çelişmektedir. Çünkü bu geçiş, sürülerin çoğalmasın

dan vazgeçmeyi ve en önemli üretim araçlarının yeniden üretiminin tehlikeye düşmesini ifade etmektedir. Kabile başkanları vehanlar, otlakları tanzim etmektedir. Ancak bu tanzim, feodalleşenbir aristo kra sinin toprağ ı kendi tekeline alması veya temellükü n-

( *) Kar i MARX, F or m en, d ie de r kap i ta l i s t i s chen P r odu kt ion vor her g ehn ,. in : Gr un dr i s se de r Kr i t ik de r po l i t i s chen Ökon omie , ( Be r l in : 1953, \

Die.tz : Verla g) s . 390. Yu kar ı a ldığımız çe vi r i : Ka pital iz m Öncesi Ek o

nomi Şekilleri, çev. Mihri Belli, Ankara : 1967 s. 96.

Page 4: Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

8/3/2019 Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

http://slidepdf.com/reader/full/wernere-goere-osmanli-feodalitesi 4/37

290 ' Dr. Doğu PERİNÇEK

den başka bir şeydi . XIX. yüzyılda bi le kazaklarda ot lak topluluğaaitti . Feodal beylerin tasarrufu, göçebeler için en önemli saha olankışın yerleşi len, kuru ot i le insan ve hayvan barınaklarının bulunduğu kışlak üzerindeydi .

Feodalleşme toprak üzerinde gerçekleşmedi , sürüler üzerindeoldu. Sürülerin özel mülkiyete geçmesi, tribünün kollektif ekonomisinin ailenin ferdî ekonomisine dönüşmesine yol açtı. Feodal

ar is tokrasi , fakir t r ibü üyeler inin emek gücünü kendi ekonomiler iiçin kullandılar . Ve ayni zamand a kabile dem okrasisinin (Sippen-damokrat ie) organlarını ele geçirdi ler .

Selçuklar, diğer Oğuz kabilelerinden farklı bir gelişme gösterdiler. Selçuk aristokrasisi, iktidarını dışa ve içe karşı kuvvetlendirmek için yeni ©taklar ve ganimet aramaya koyuldu; bu suret le1040 y ı l ınd a G aznev î D ev le t ine ege me n o ldu la r . İ ç l e r ind en baz ıgruplar batıya aktılar. Askerî şefler zenginleşti. Ganimetteni aslan

payı alan alpler, emir mertebesine ulaşıyorlardı. Alpler, ilerde sözünü edeceğimiz gazilerdir.

Selçukların batıya yayılması yalnız savaşla değil, barış yoluylada oldu. Bu devirde İran'lı tarihçiler Oğuzlardaki sınıflardan söz etmektedir . Bu sınıf lar , yeni ot laklar arayan çobanlar ile hakimiyet,köle ve ganimet peşinde koşan savaşçılar olsa gerektir. Avrupa'daSproemberg ' in yaptığı iktidar sınıfı (ıhersohaftlich) - köylü (baeuer-

lich) ayrımı Türkler için de geçerlidir. Bir farkla ki Türklerde iktidar sınıfı yanında köylü yerine göçebe sınıfı (noımadiseh) söz konusudur. Avrupa'daki köylü Türklerde çobandır . Bu noktada Türkler le Cermenler arasında benzerl ik vardır . Her ikis inde de uygarülkelere karşı savaşarak yayılma sonucunda akrabal ık s is temi çözülmü ştür . I . i

Orta Asya Türklerinde klanların sosyal ve ekonomik birliği tri-büler i (kabile) m eydana get ir iyordu. Bu klanlar «exogam» dı lar ve

özel totemleriyle birbir ler inden ayrı l ıyorlardı . Klanlar onluk gruplardan meydana gelmişlerdi . Bu grupların başlar ında şef ler bulunmaktaydı . Kabilenin bel l i bir toprağı yoktu; kaideten bel ir l i büyükbir arazi üzerinde mer 'a hakkı vardı . Bu arazinin s ınır lar ının kesinolarak tesbit edilmemesi kanlı savaşlara sebep oluyordu. X. yüzyılda Moğollarda olduğu gibi Türkler arasında da bir hiyerararşi vardı. Ancak bu hiyerarşi fer t ler arasında değil , klanlar arasındaydı:Egemen klanlar ve köle klanlar . Batıya göç bu durumu değişt i rmiş,

toprak ve insanlar üzerinde aile ve kişi egemenliğinin başlanmasıyla

Page 5: Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

8/3/2019 Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

http://slidepdf.com/reader/full/wernere-goere-osmanli-feodalitesi 5/37

faE RN ER 'E GÖRE OSMANLI FEODALİTESİ 29İ

göçebe ar is tokrasis i doğmuştur . Dede Korkut ki tabından da anlaşı l maktadır ki, X. yüzyılda zengin bir göçebe asilleri sınıfı vardı. Bunlar savaş ve avda Hana hizmet etmekteydiler.

SELÇUKLU FEODALİZMİ

Selçukların Bizans'ın doğu sınırını tehdit ettikleri sırada yu

karda anlatılan tabakalaşma süreci, sınıf egemenliği şeklinde tamamlanmışt ı . Ermeni ve Gürcü kaynakları 1020 yı l lar ında Azer-beycan'ın göçebeleştirildiğini, tarım topraklarının otlaklara çevrildiğini, şehirlerin yıkıldığını ve binlerce insanın öldürüldüğünü yazıyorlar. Oğuzların şehir topluluklarına karşı gösterdikleri zulümmeşhurdur. Bu davranışın arkasında göçebeler in şehir l i lere karşıduydukları kin ve aşağılama duyguları dış ında askeri mülahazalaivardı ; düşmanın direnişini korku salarak yoketme düşüncesi vardı .

Oğuzları bu tut um a sevkeden göçebe değe rleridir: Daim a göçebe-leştirme, hiçbir zaman yerleşmemek, yerleşik hayat tarzı köleliktir,çobanlık ise hürriyet ve egemenlik.

Feodalleşen kabile asi l ler i bu tutumlarında devamlı olarak ısrar etmediler . Bunlar egemenlik i l işki ler ini tahkim etmeye uğraşt ı ,islam ruhaniliğini ve yerli İran, Suriye ve Irak bürokrasisini devlet mekanizmasının kuruluşuna kat t ı lar ve bunlarla bir leşerek kendi göçebe kabileleriyle zıtlaştılar.

Malazgirt zaferi (1071) sırasında Selçuk Devleti ve topluluğunun özel l ikler i bunlardı . Malazgir t savaşından sonra Anadolu 'nunkapıları Türklere açıldı. Alparslan'ın torunu Kutulmuş oğlu Süleyman ve kard eşleri 1073 yılında İç Ana dolu'ya girdiler. Bu rda Bizans'ın yerleştirdiği Slav, Ulah (Eflâk'li) ve Suriye'li müttefiklerbuldular. Şehirleri hükümleri altına aldılar. Toprağı kendi göçebeler ine verdi ler . Buna rağmen köylüde bir karşı koyma görülmedi .

Basileios H'nin ölümünden beri gerek devletin gerekse feodal beylerin köylüler üzerindeki baskıları ve vergi yükleri son derece artmış t ı . Sü leyman bu durumdan yarar lanarak bütün köylü (paro ik)ve köleler i imp aratorlu k arazisinden (miri arazi) ku rtar ara k nakdî veya aynî olarak ödenen, yalnız bir vergi koydu. Kutulmuş Oğullarının bölgesinde iktisadî bir canlılık başladı. Doğudan gelen kervanlar pazarlara şark mallan get irdi ler , kısa zamanda Bizans taraf ında kalan şehir ler le de bağ kurdular . Daha Selçuklar girmeden

sönmeye başlayan şehir lerden başka yerlerde ' yerleşme merkezler i

Page 6: Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

8/3/2019 Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

http://slidepdf.com/reader/full/wernere-goere-osmanli-feodalitesi 6/37

292 Dr. Doğu PERİNÇEK

dcğdu. B unlar uzak t icaret yol lar ının uzağında, temiz hava ve kaynaksuyunun bulunduğu yüksek yerlerdeydi . Bunlar uzak t icaret bağları olma yan yerlerd i ve yakın çevrenin pazar ları olarak geliştiler,Uzak ticaretin yeniden canlanmasıyla ticarî üsler bu şehirler değil,kervansaraylar oldu.

Kurulmuş Oğullan, fethedilen toprakların step haline getirilmesine izin vermedi , Arap kültürü örneğine uygun şehir ler kurmak

ist iyorlardı . Ayrıca din bakım ından serbest bırakı lan ve mahall îözerklik tanınan Hıristiyan halkın vergisine dayanmaları gerekiyordu. Süleyman'ın gelecekte kurulacak devlete merkez olarak Konyave Kayseri arasındaki düzlükleri seçmiş olması tesadüf değildir. Buralar 1080 yılına kadar fethedilmiş bölgeler arasında ileri tarım kültürüne sahip ve sun'i sulama sistemi olan biricik bölgeydi.

Süleym an 1077 de sultan nam ını k ulland ı. Mesud 1116 da Konya 'yı başkent yaptı . Ordu komutanları ve eşraf (Würdentraeger) şe

hirlere yerleşti. Göçebeler, arazide yaşamaya devam ettiler. Büyüketnik karış ıkl ıklar olmadı . Türkleşt i rme çekirdek bölgede yavaş vekesintili bir şekilde oldu.

Gaziler

Werner'in tahlilinde önemli bir yeri olan gaziler, kaideten netoprak ne de meslek sahibi idiler. Bunlar sınırlarda ve şehirlerdeki

garnizonlarda bulun an ve hayatlar ını savaşla kazanan gruplardı ,Gaziler yer ve zamana göre maceracı, ücretli asker veya mücahitlerdi. Dinî - asker î bir zü mr e o lan gaziler, şehirle rdek i zen aatk ârlartailişki halindeydiler ve esasen bir kısım zenaatkârlar gazilerin şehirlerdeki kolunu meydana get ir iyorlardı . Bunlar şehir lerdeki mücadelelere katılırlar, devamlı huzursuz ve isyancı bir unsur olarak gözükürlerdi .

Türkmenler (Göçebeler)Türkmenler , Anadolu 'ya yerleşme ve daha sonraki gel işmeler

de göçebeleşt i rme ve türkleşt i rme akımını temsil ederek Osmanlıfeodalitesinin doğu şu ve gelişmesine diren en kuvve tin en önemlikesimini meydana get irmişlerdir . Anadolu 'ya yerleşme zamanındaSultanla Türkmenler arasında bir çat ışma vardı . Sultan şehir ler inkoruyu cusu idi ye Anad olu 'nun yerli halkını kendine tâbi kı larakharaca.bağlamak taraf tar ıydı , Türkmenler , ise resmî barış anlaşma

larına karşı saygısız ojup, tâbi kılmak ,veya.haraç almak için değil

Page 7: Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

8/3/2019 Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

http://slidepdf.com/reader/full/wernere-goere-osmanli-feodalitesi 7/37

W E R N E R ' E G Ö R E O S M A N L I F E O D A L İ T E S İ 293

yoketmek veya göçebeleşlirmek, toprak tarımı yerine hayvancılığıhakim kılmak amaçlarını güdüyorlardı .

Malazgirt zaferinden sonra Alparslan ve daha sonra Süleyman,Türkmen boylarını bölmek, birbirinden uzak bölgelere yerleştirmek, kuvvetlerini zayıflatmak ve askerî demokrasinin (*) gevşeyipçözülmesi için çalıştılar. Türkmen Beyleri uç beyleri olarak sınırlara yerleştirildi ve devlet fonksiyon larından uzak tutuld u. Senedeboy başın a 24 000 koyun gibi ağır v ergiler kon du. 7 - 8 kişilik bir

göçebe ailesinin asgarî yaşama şartının 40 - 50 koyun olduğunu veaynî olarak alınan vergiden aile başına 5 koyun düştüğünü düşünürsek verginin ağırlığı meydana çıkar.

Emek ve ürün rantına dayanan patriyarkal feodalizm

Sultanın aldığı aynî vergi dışında göçebeler kendi beyleri taraf ından da sömürülmekteydi . Her kabilede ar is tokrasi emek veürün rantına sahiplerdi. Kabile aristokrasisi her yıl belirli sayıdahayvan aldıkları gibi, göçebelerin beyler için çoban olarak çalışma zo runlu klan da vardı (emek r an t ı) . Kabile asi ller i 100 000 başkoyun ve ata kadar varan dev sürülere sahiplerdi. Bu sınıfsal yapı,

(*) Askerî demokrasi , «genti l ice» ör gü t le nme nin z ıdd ıd ı r . Kend i iş l e r in iözgür ce düzenleme o la r ak i f ade ed i leb i lecek bu ör gü t lenmenin te r ke -d i le r ek , komşu top lu luk la r ı soymak, yağma e tmek ve kendi top lu luğuüzer ind e bask ı r e j imi kur u lm as ın ı i fade eder . Bu ör gü t lenm e b iç imi

içinde, yağ ma sa vaşlar ıy la asker î şef in ikt idar ı gen iş ler ve şef lik veraset le geçen bir s ta tü hal ini a l ı r .

ENGELS , ba r ba r l ık a şamas ında top lumla r ın ge l i ş imi i ç inde asker î demo kr as in in o r taya ç ık ı ş ın ı a şağ ıdak i ş ek i lde aç ık lam ış t ı r :

İ k inc i büyük i ş bö lü mü nün ge r çek leşmes i , yan i küçük sa na t la r ın t ar ımdan ayr ı lmas ıy la be r aber değ iş im iç in ü r e t im ( meta ü r e t imi ) doğdu . Değiş im iç in ü r e t im , s adece t r ibü iç inde veya t r ibü s ın ı r l a r ında ya p ı lan t i ca r e t in gen iş a lan la r a yay ı lmas ına yo l açmış t ı r . Ayr ıca yen i i şbö lümü, hür insan la r ve kö le le r ayr ımın ın yanma, a i l e başkanla r ın ınmülk iye t f a r k la r ı do lay ı s ıy la zengin , yoksu l f a r k l ı l a şmas ın ı ge t i r d i . Nüf usun yoğunlaşmas ıy la daha s ık ı bağ l ı l ığa duyulan ih t iyaç , akr aba t r i -bü le r in konf eder asyon ha l inde b i r l e şmele r in i ge r ek t i r d i . Top r ak la r ın ıb i r l e ş t i r en t r ibü le r in meydana ge t i r d iğ i top lu luğun asker î ş e f i , zamanla sür ek l i b i r me mu r ha l in i a ld ı . Asker î şe f yan ınd a konsey ve ha lkmec l i s i a ske r î demok r as in in o r gan la r ı id i l e r . Asker î dem okr a s ide s a vaş i ç in ö r gü t lenme top lu luk haya t ın ın düzen l i b i r gör ev i ha l ine ge l miş t i r . «Gent i l i ce» ör gü t lenmede ya ln ız zor ba l ığa ka r ş ı öc a lmak ve ya topr ağ ı gen iş le tmek iç in yap ı lan savaş , a r t ık ya ln ız yağma iç in yap ı lmaktad ı r . ( ENGELS , Ai len in Öze l Mülk iye t in ve Devle t in Kökeni ,çev. Kenan Somer, Ankara : 1967, s. 229 vd.)

Page 8: Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

8/3/2019 Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

http://slidepdf.com/reader/full/wernere-goere-osmanli-feodalitesi 8/37

294 Dr. Doğu PERİNÇEK

beyler ve kabile asillerini, merk ezî iktid ara , yani Sul tana yaklaştırmıştır. Kabile asilleri ile göçebeler arasındaki çatışma şiddetlendikçe kabile içindeki muhalefeti bastırma ihtiyacı kabile asiller ini Sultan a yakla şt ı rmışt ı r . Danişm end emirl iğinin Sultana bağlanması (1175-1178) ve uçlar üzerinde Sultanın egemenliğinin güçlenmesini bu şekilde açıklıyabiliriz. Bunun diğer bir ifadesi de yüksek İs lam kültürünün (Sultan ve merkezî ikt idar) göçebeliğe karşıgalibiyetidir.

Konya Sultanlığında devlet ve toplum

Selçuklu hanedanı Anadolu 'yu, Suriye ve Irak ' taki İs lam emirlikleri ile ' kü ltüre l ve siyasal ba kım lard an relkâbet edecek bi r ülk ehaline getirmek istiyordu. Askerî ve sivil yönetim Büyük Selçukluörneğine göre kurulmuştu. Devlet , Sultanın ai le mülkü sayıl ıyordu.Ülke, Sultan ailesi içinde paylaşılmıştı. Bunun yanında vesayet alt ında ir i li ufakl ı devlet ler vardı . İs lam bürok rasis i ve ulemasınıtemsil eden Nizam-ül-ımülk'ün «Siyasetnam e» sinde belirtti ği kuvvet l i hükümet ve köylüye yumuşak muamele esası benimsenmişt i .

Gelişerek Osm anlı topra k sis teminin oluşum una yol açacakolan ikta s is teminin yayılması konumuz bakımından önemlidir . Ni-zam-ühmülk 'e kadar val i ler ve ücret l i askerler ücret ler i ödenmediği zam an halife adın a belli bölgelerd e vergi top lam ak ta idiler. 10.yüzyılda bunlar vergilerden pay alır oldular. Nizam-ülnmülk bu ge

lişmeye, yanlış uyıgulannaya meşruluk kazandırarak son verdi. Toplanan vergiden pay verilerek ücretlilerin ücret talepleri de kaldırıldı. Bu uygulama ülkenin feodalleşmesinin devamı ve ikta s is temininyaygınlaşmasını i fade etmektedir .

Daha Hz. Muhammed zamanında fethedilen yerlerdeki topraklar savaşa kat ı lmış olanlara pay edi l iyordu. Muhmmed' in ölümünden sonra Arap yayılması başladığı zaman bu şekilde veri len top

raklar hızla arttı . Bu iktalar yalnız İslamlara verilirdi. Ve ikta sahiplerinden haraç değil, öşür alınırdı. Başlangıçta ikta sahibinin imtiyazlı veya tercihli bir du rum u yokt u. Müteıvazi bi r ha ya t sürüyordu ve küçük mülkiyet in takviyesine hizmet ediyordu. Abbasiİer zam anında asker ücre t ler inin öd enmesi ve toprağ ın değerlendirmesi i le meşgul olan Ordu Divanının ikta topraklan üzerindedenetimi vardı . Bu suret le Ordu Divanı , askeri leşen toprak parçasıüzerinde denetimi olan bir idarî merci görevi yapıyordu. Bağdat

hükü me tinin güçlü olduğu zam anlard a bu denetim sıkı laşıyordu.

Page 9: Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

8/3/2019 Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

http://slidepdf.com/reader/full/wernere-goere-osmanli-feodalitesi 9/37

WERNER'E GÖRE OSMANLI FEODALİTESİ 295

Bu yolla bir ademi merkeziyetçilik doğmadı. Köylü ile ikta sahibia r a s ı n d a k i i l i ş k i l e r d e b i r f e o d a l l e ş m e s ü r e c i g ö r ü l m e k t e y d i . S e l ç u kların İslâm devlet sistemine girişi bu tımar sisteminin gelişiminebir değişiklik getirdi. Arazinin, hükümdara yapılan hizmetler karşı l ığında ikta olarak veri lmesi kural oldu. Muktaî ( iktâdar) yaniikta sahibi egemen sınıfı temsil ediyordu. İkta topraklarına bağlıköylü ise baş üreticiydi. Ordu, devlet ımakanizması, merkezî ve yerel yönetim, hepsi bu sis teme dayandı . İkta ar t ık bir para meblağı

ile değil, bi r hizm etin görülm esiyle, özellikle haz ır bu lun du rula nasker sayısıyla tarif ediliyordu. Sultan, şehzadeler, ordu komutanları ve ikta sahipleri arasındaki ilişkiler feıodalleşti. Öyle bir hiye-rarşik sistem doğdu ki, bazı eyaletlerin ve iktidarların bağımsızlaşmasına yol açt ı . Kutulm uşoğu llan Büyük Selçuklu Sultanınakarşı bundan yararlanarak bağımsız devlet kurdular .

Sultanlar, yani merkezî otorite ile ikta sahipleri arasındaki çelişmede, Sultanlar dizginleri sıkı tuttukça ikta toprakları küçülüyor ve ikt id ar lar ın nüfuzu azalıyordu. 12. yüzyılda tım ar terimidoğdu. Farsçada bağış ve lütuf ifadesi anlamına geliyor ve sözcük.Tımar sahipler i hür savaşçı lardır ve t ımar gel ir i bunların geçiminetahsis edilm iştir. Bu topraklar çok küçük oldu ğun dan kaid eten ayrıca ücr et de veriliyordu. 12. yüzyıl son larınd an itibare n bu toprakların fiilen miras yoluyla mirasçılara intikal ettiğini görüyoruz. Ala-at t in Keykubad (1219-1236) bu durumu tanımışt ı . Si lah taşıyabilenoğullar t ımara mirasçı olmaktaydılar . Sultanl ık Avrupa ülkeler ive doğu ülkelerindeki feodalleşme sürecinin kanunlarına tâbi idi.Anadolu'yu bu gelişmeden ayrı bir gelişme sürecine tâbi saymakiçin hiç bir sebep yoktur .

Feodal büyük toprak mülkiyetinin gelişimini de gözden ıraktutmamak gerekmektedir . Yüksek şeref pâyel i ler , sarayın yakınlar ı ,başarı l ı komutan ve uç beylerine Sultan taraf ından emlâk verilmekteydi. Bu ihsan, hizmet yüklemekte, tam, bir serbest tasarruf tanı

ma ktay dı. Özel mü lkiyetçi eğilimlerin gü çlenmesi, em lâk ' sayısınıçoğaltmaktaydı. Taht kavgaları da bu feodal arazi kategorisini çogaitan bir etkendir .

Bu konuyla ilgili olarak mâlikâne-divanî sisteminin de belirtilmesi gerekir. Bu sistem, mülk vö mirî arazi arasındadır. Mâlikâne-divanî sistemde gelirler mülk sahibi ve divan (devlet) arasındapay edi lmektedir . Miras ve bağış haklan olan malikâne bölümü sa

hibi degişmem elktedir. Oysa devlet t op rağ ı üzerinıdeki tasar ruf

Page 10: Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

8/3/2019 Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

http://slidepdf.com/reader/full/wernere-goere-osmanli-feodalitesi 10/37

296 Dr. Doğu PERİNÇEK

yetkisine sahip olanlar değişebilmekteydi: Bazen hazine, sipahi yada vakıf yöneticisi. Malikâne - divanî sistem i, feodal b üyü k top rakmülkiyetinin gelişmesinin diğer bir işaretidir.

Eüyük arazi mülkiyet inin gel işmesi bu kurumla bi tmiyor. Bugelişmede diğer önemli bir etken de vakıflardır. Vakıfta gayrimenkul malların her türü söz konusu olabilmektedir. Vakıfın tek şartı , vâkıfın (vakfeden) mülk sahibi olması veya bağışlamayı içerenbir tasarruf hakkının olmasıdır . Bir gayrimenk ulun vakfedilmesi

vergiden muaf olmasını sağlamakta ve kızlar ın mirastan mahrumedilme imkânını vermektedir . Ayrıca vakıf, hayattaki değişen durumlara karşı zengin aileler için bir nevi sigorta fonksiyonu görmekted i r .

Ordu

Ordu, köle muhafızlar olan Hassa, sipahiler ile ücretli yaya ve

at l ı lardan oluşuyordu. Selçuklularda sipahiler in önemi ikinci derecede olup, Sultan daha çok hassa ve ücretli askere güveniyordu.Köleler ordunun çekirdeğini meydana get irmekteydi .

Tarım

Tarım teknolojisi hafif veya ağır sabana dayanmakta, öküz veemek gücü kullanı lmaktaydı . Ortalama arazi büyüklüğü 6 - 7 ha.

kadardı . Türkçe çift adını alan bu tarım, birimi, Bizansların «zeu-garion» ve iranlıların «guft-i gâv» ına ben zem ekted ir. İslam köylüler sipahi veya mülk sahibine veya doğrudan doğruya devlete belli bir vergi (tapu) ödüyor ve araziyi işleyeceğini taahüt ediyordu.Üründen de 1/5 - 1/3 miktarını beyine vermek zorundaydı. Ayrıcaçift akçesi, kopcur ve savaş zamanı avariz gibi aynî vergiler vardı.Sistemi özetlersek, Türk köylülerinden, hayatları boyunca kiralanmış arazinin kullanılması bedeli isteniyordu. Novicev'e göre sistem

ürün rantı ve kiralamaya dayanıyor. Bu noktada doğu feodalizminin önemli bir özelliği ile karşılaşıyoruz. Petrusevskiy, burda doğutarım yapısının durgunluğunun ve geriliğinin en önemli sebeplerinden birini görüyor. Köylünün ve ailesinin iş gücünü temin için ge-ıekli ürün ve feodal beye verilecek artı ürünün paylaşımında köylüye düşen o kadar azdı ki, köylü üretimi ilerletme imkânlarına sahip değildi. Araziyi kiraya verenin (Paohtherr) menfaati, daha güçşartlan kabul ettirebilmek için toprağı işleyenin fakirleşmesinde idi.

Bu durum, yarı göçebe ve göçebelerin tarıma geçtikleri Anadolu'-

Page 11: Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

8/3/2019 Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

http://slidepdf.com/reader/full/wernere-goere-osmanli-feodalitesi 11/37

VVERNER'E GÖRE OSMANLI FEODALİTESİ 29 7

da, bin yıllardır köylü sınıfı olan İran 'dak ind en farklı. İran 'daköylüler sömürü ve baskının her çeşidini çekmişlerdi. Anadolu'daki tımar sistemi de (Pachtsystem) köylüyü fakirleştirme eğilimindeydi.

Köylünün toprağa bağı ve yerleşme serbestisi konusunda maalesef pek bilgimiz yok. Hıristiyan köylünün durumu ise, sınıflarının müslüman üyeler inden daha kötüye gi tmişt i r . Bunlar devleteklâsik haraca benziyen yüksek bir toprak rantı ile ürüne göre tes-bit edilmiyen baş parası ödemekteydiler. Vergi yükümü 9 yaşındabaşlamaktaydı. Cizye vergisi İslam dininin kabulünde nadir görülmeyen etkenlerdendi .

Merkezi iktid ar 12. yüzyılın sonu na kad ar, sosyal çatışmayıyumuşatacak ve köylünün sömürülmesinin Bizans devrindeki dereceyi bulmasını önleyecek bir çaba göstermedi.

Fars kültürünün egemenliği bu devrin diğer bir özelliğiydi. Şehirlerde ve feodal beylerin muhafazakar çevrelerinde Sünnîlik, köylük yerlerde ise Şiîlik yayılmaktaydı. Özellikle göçebeler arasındaŞiîliğin en aşırı şekilleri gelişti. Böylece sosyal ve kültürel ikileşme yanında dinî bir ikileşme (düaliznı) de doğdu. Bu ikileşmenindinamiği, Moğolların baskısıyla Anadolu'ya gelen Türkmenler veİran'dan gelen Sofi akımıyla hızlandı.

İÇ VE DIŞ KRİZLER

Türkmenler, Moğollar, Sufîler, Babaîler ve Ahiler

1185 ve 1187 seneleri arasında kuvvetli bir Türkmen akımı var.Göçebelerin çoğalması anti-feodal reaksiyonu güçlendirmesi bakımından önemli .

Göçebeler in ant i-feodal reaksiyonu karşıs ında ar is tokrasinin

ideolojisini ifade eden tarikatlar var. Daima egemen aristokrat sınıfla beraber olan ve ondan destek alan Mevlevîlik bunlardan biriydi. Mevlana ve oğlu Veled, her dervişin bir zenaat öğrenmesi ilkesini koyuyorlardı. Şeyhler, müridlerini tâbi kıldıkları iş mükellefiyeti sayesinde zenginleşmekteydiler. Türkleri (göçebe) aşağıgören Mevlana, Rumlar üzerinde etkiliydi. Eflâki 'nin Mevlana'dannaklettiği «Rumlar yapmak, Türkler yıkmak için» sözü o devrinsmıf mücad elesini ifade etmesi bakımından., anlam lıdır. Bu söz

Page 12: Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

8/3/2019 Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

http://slidepdf.com/reader/full/wernere-goere-osmanli-feodalitesi 12/37

298 Dr. Doğu PERİNÇEK

göçebeleri yerleştirmek ve toprağa bağlamak isteyen feodal sınıfınideolojisinin özünü veriyor.

Yüksek İslam geleneğini ifade eden, yani feodaliteyi temsileden Mevlevîliğin karşısında göçebe ideolojisi, kökü Batınîliğe dayanan (Batınîliğin bir kolu olan) Babaîlikti. Bu ideolojinin erleriolan dervişler , yüksek İslama karşı i lkel dinî tasavvurlara dayananhalk dininin müritleriydi. Bir derviş hareketi olan Babaîlik ve Baba İsha k isyanları An ado lu'daki anti-feıodal reak siyon u ifade etmekted i r .

Selçu kluların feodalleşme süreci 13. yüzyılda zirve nok tasınaerişti . Bu yargıya, arazi hukukunun özelliklerinden, tımar ilişkilerine, mülk ve vakıf arazinin istikrara kavuşmasına, vergi sisteminin yaygınlaşmasına bakarak varıyoruz. Bu gel işmeye karşı duranTürkmenler askerî demokrasiden vazgeçerek sınıf egemenliği altına girmey e diren iyorla rdı. Feod alleşmeyi destekleyen merkezî

ikt idar yeni teşekkül eden ar is tokrasiyi kendine bağlamak is t iyordu. Bu durum başka bir çat ışmayı doğuruyordu: Merkezî ikt idarile feodalleşen göçebe aris tok ras isi ara sınd aki ç atışm a. Feodalleşen göçebe aristo kra sisi, kend i boy ları m ens up ların ın feodalleşmeye karşı hareketlerini, kendi sınıf emelleri için kullanma çabasında idi . Göçebe hareket ler inin karakter i , ot lağın ortaklaşa mülkiyeti ve sosyal eşitliğe yönelmesindeydi. Bu sebeple aslında göçebe hareketleri feodalleşmeye, dolayısıyla feodalleşen eski göçebe

aris tokrasis ine de karşıydı . Feodalleşen eski göçebe ar is tokrasis inin amacı ise, bu hareketleri merkezî iktidara karşı bir yön vermekti . Beylerin menfaat i , feodalleşme sürecinin sürükleyicis i olanmerkezî ikt idar karşıs ında mümkün olan azamî bağımsız durumusağlamaktaydı . Bu çat ışmaya, feodal i l işki ler içinde ar t ı ürününpaylaşılması mücadelesi gözüyle bakabiliriz.

Antifeodal hareketler içinde en önemlisi Baba İshak isyanıdır.Hareket , barış ve adalete yönelmişt i ve mevcut hükümet s is temi

nin kalkması amacını taşıyordu. Engels ' in bel ir t t iği gibi , bu hareket ler dinî kıyafete bürünmüş, ekonomik sebepleri olan isyanlardır . Bu hareket ler egemen oldukları bögelerde eski ekonomik sistemi geri get irmekteydiler .

Ahilik

Ahilik zenaatkârların örgütlenmesi ve ideolojisidir. Ahiler, be

raber yaşayan ve bir l ikte zenaat la uğraş an gençlerdir . Ortaklaşa

Page 13: Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

8/3/2019 Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

http://slidepdf.com/reader/full/wernere-goere-osmanli-feodalitesi 13/37

WERNER'E GÖRE OSMANLI FEODALİTESİ 299

evleri vardı ve bütün masraflar ı müşterek kasadan görülürdü. Ahilikte üçlü bir mertebe ile karşılaşıyoruz: Yiğit, Ahî ve Şeyh.

Feodal atm osfer içinde doğan Ahilik An adolu 'da şehirlerdegelişti . Bunlar arasında zenaat, fazilet mertebelerinin en değerli-ler indendi . Yiği t , Ahinin yanında bir köle durumundaydı ve en az5 - 6 sene çalıştıktan son ra Ahî me rtebesin e ulaşıp dü kkâ n açabilirdi. Bu suretle, belli zenaatlarin kontrolsuz çoğalması önlendi verekabe tten kaçını ldı . Ortak kasada n zaru ret hal inde faizsiz para

alınabilirdi. Yalnız zenaatkârlar değil, tüccarlar da Ahiliğe bağlanabiliyorlardı. Ahiler arasında varlıklı olmaya itibar edilmekteydi. Ahî anlayışında paraya* değer verilmesin in sebeb i, pa ran ın cömert l ik imkânı vermesindedir . Ahî Evren 'e göre, «İnsanlar ı büyükyapan cömertçe dağıtmaktır .»

Ahîler, bağımsız bir ekonomik ve siyasî örgüt olarak merkezîiktidarın zaafa uğraması ve anarşiye karşı idiler. Anadolu'da şe

hirler, Ahîler sayesinde burjuva 'hayatının otonom merkezleri oldu. Ahîler siyasete de aktif olarak katılmaktaydı. Çatışma halindeki feodal beyler Ahiler in yardımına başvururdu. Karış ıkl ığa karşıolan Ahîler, şehirlerdeki alt tabakalara ve göçebelere de karşı idiler. Çünkü 'karışıklıkları yaratan sınıflar bunlardı. Meselâ Babaİshak İsyanında Sivas'lı Ahîler Sultan yandaşı idiler ve şehri Babaİshak'a karşı savundular. Merkezî iktidar ile feodal beyler arasındaki çat ışmada ise Ahîler merkezî ikt idarın yanında yer almaktay

dı lar . Çünkü, feodal pa rçalanm anın anarşi yarat t ığını görmekteydi ler . Bu sebeple Hır is t iyan zenaatkâr ve tüccar i le beraber Ahîleıaristokrasi ile de mücadele etmekteydiler. Bu çatışmaya yol açandiğer önemli sebep de feodal aristokrasinin gümrük ve vergi koyması ve şehir faaliyetlerini kayıtlaması karşısında tüccar ve zanaatkarın ar is tokrasiye karşı duyduğu düşmanlıkt ır . Ahil ik ve Mevlevi l ik arasındaki çat ışmanın temeli de budur.

BeyliklerMoğolların Kösedağ zaferinden (1243) sonra Selçuklular Mo

ğol vesayeti altına girdiler ve haraca bağlandılar. İlhanlı Hanı Anadolu 'da vergi tb plam a işini dört kişiye verdi ve bu nla ra 3 600 000dirhem toplamak mükellefiyetini yükledi. Toplanan vergilerin yukarda belirtilen miktarını aşan kısmı vergi toplayanlara kalmaktaydı. Ağır vergi yükü Anadolu'da tarımın gerilemesine sebep oldu. Tahıl fiyatları arttı . Açlık ve sefalet aldı yürüdü. Aksaray'da

Page 14: Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

8/3/2019 Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

http://slidepdf.com/reader/full/wernere-goere-osmanli-feodalitesi 14/37

300 Dr. Doğu PERINÇEK

analar çocuklarını öldürüp pişirdi ler . Türkmenler de köylüler kadar sefalet içine düşmemekle beraber Moğol boyunduruğuna dayanamaz oldular , direnme hareket ler i başladı . Bazı isyanlar Sultan egemenliğinden, dolayısıyla Moğol Validen bağımsız bölgelerindoğmasına yol açt ı .

Türkmen isyanlarının başında Karamanları görüyoruz. Menşeler i Baba îshak' ın memleketi Sivas olan Karaman hanedanınınkurucusunun Baba İ lyas ' ın oğlu Muhlis olması büyük bir iht imal .

Karaman ai lesi Babaî hareket inin bast ı r ı lmasından sonra Laren-de - Ermenak arasındaki dağlara kaçmış ve buradaki Türkmen boylar ını kendisine bağlamışt ır . Karamanlar merkezî ikt idara ve Moğol egemen liğine karş ı mü cadele etmişle r, Selçuk ları yenm işler,kendi adlar ına hutbe okutup, para basmışlardır . Karaman Beyliğinin diğer bir özelliği de resmî dil olarak Türkçeyi kabul etmeler idir .

Beylik eski bir Türk sistem idir. Bey liklerin belirli sını rlanvardır ve arazi, bey ailesinin mülkü olarak kabul edilmektedir. Anadolu beylikler inde vergi s is temi Hır is t iyanlardan aynen al ınmışt ır .

13. yüzyıl ın sonunda Karaman beyliği dış ında daha birçokbeyliğin bağım sız bir hüviyet kazand ığını görüy oruz. Beyliklerlebirlikte dervişlik ve Şiilik de yeniden canlanmıştır. Bu durum, Anadolu'da feodalleşme sürecinin Moğol istilasının etkisiyle krize uğ

ram asının ve anti - feodal reak siyo nların güçlen mesin in belirtisidir.

OSMANLI DEVLETİNİN DOĞUŞU

Osm anlı lar ı, Anado lu 'daki diğer Türk lerden ayırarak Selçukmirası ve Bizansla olan bağlarını tamamen inkar ederek tahl i l e tmeğe im kân yo ktu r. M arksist tarih anlayışı, b ir devletin gelişi

mini tek yönlü izahlarla açıkhyamaz. Çevre ve özellikle coğrafîşar t lar ın da unutulmaması gerekir . Osmanlı lar ın gel iş imini bütünbu etkenleri hesaba katarak açıklamak gerekir .

Akdağ, Osmanlıların gelişmesini 1300 tarihlerindeki Osmanlıekonomi krizi i le izah etmektedir . Bu f ikre göre, Avrupa'daki ekonomik gel işme Doğu Akdeniz ekonomisine durgunluk get irdi . Marmara Denizinin birliğini sarstı. Osmanlılar ise bu birliğe dayan

maktaydılar . Bütün sınıf lar , kr izi müteakip harekete geçt i ler ve

Page 15: Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

8/3/2019 Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

http://slidepdf.com/reader/full/wernere-goere-osmanli-feodalitesi 15/37

WERNER'E GÖRE OSMANLI FEODALİTESİ 301

Osmanlı yönet ic i ler ine bu durumdan kur tulma imkânlar ını açt ı lar.

Şüphesiz, göçebeler ve zenaatkârlar, tek devlet olan Selçukluların yıkılma sı ve Moğol baskısı üzerine hare ket halind e idiler.Fakat bu hareket birinci derecede güçlü beyliklerin işine yaradı.Marmara Denizinin birliği hiçbir zaman Akdağ'm anladığı şekildevarolmadı. Anadolu ve Balkanların siyasî ve sosyal gelişimi parale l g i tmemişt i r , tamamen ayr ı basamaklar hal inde cereyan etmiştir . Bütün bunlara ilâveten Flipovic' in yazdığı gibi bir ekonomikveya sosyal kriz sırf örgütsel metod ve araçlarla çözülüp giderilebilir mi?

Osmanlıların savaşçı yeteneklerine ve kahramanlıklarına dayana rak yapılan izahlar da yetersizdir. B ütün Tür km en boylarıkahraman olduğu halde niçin Osmanlılar gelişmiş ve devlet kurmuş la rd ı r?

Ö. L. Barkan, Osmanlı devletinin kuruluşunu kolonriasyon hareketi olarak niteliyor (daha iyi bir deyişle: fetih) ve devletin kurucu unsurunu göçebelerde görüyor ki , bu f ikre kat ı lmak gerekir .

Eski Osmanlı kronikler i , meselâ Aşıkpaşazade, Osm an'dan«Gazi» diye söz etmektedirler. Ayni şekilde Osmanlı şefleri de hareketlerini cihad olarak telâkki etmektedirler. VVittek, yeni beyliğin tabiî klan bağlarına değil , «Gazi birliğine» dayandığını belirtmektedir. Barkan ise VVittek'i eleştirerek, devletin kurulmasında

Türkmen beyler inin payının büyük olduğunu, Osmamn maiyet in inadlarının Türk adları olduğunu, tam bir gazi birliğinde ise İslamadlarının esas olacağını i leri sürüyor.

Diğer yandan Osmanlı yayılmasını, büyük, silâhlı göçebe dalgaları olarak da kabul edemeyiz. Başlangıç döneminde iyi örgütlenmiş küçük öncü grupları , kolonicilerin izlediğini görüyoruz. Fatihler, fethedilen topraklara sahip olmakta ve yerli kavmi kılıçtangeçirmektedir. Osmanlıları Türkmen geleneğinden ayıran nokta bu

dur. Osmanlılar i lk zamanlar şehirleri kırdan ayırma taktiği güttü ler . Osman Gazi şehr in önündeki a lanlar ı yoketmekte , ahal is in iboşaltmaktadır. Orhan 1337 de Nikomedia'yı fethettiği zaman bütün bölgeyi boş altt ırm ış ve ıssızlaştırmıştır . Bu rsa'n ın fethindebir Rumun Orhan'a söylediği sözler şehri kırdan ayırma taktiğininikt isadî temelini çok güzel açıklamaktadır : «Şehre egemen olmak,kıra bağlıdır. Bü tün kir size tâbi idi ve bizim hakimiye timizdençıkmıştı .» Bu sözler tabiatıyla feodal toplumlar için geçerlidir .

Page 16: Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

8/3/2019 Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

http://slidepdf.com/reader/full/wernere-goere-osmanli-feodalitesi 16/37

302 Dr. Doğu PERÎNÇEK

Osmanlı lar ın gel işme döneminde iki düşüncenin çat ış t ığını görüyoruz. Bir i , Hır is t iyanlan köle etmek, Müslüman yapmak veya kılıçtan g eçirmek şeklinde özetliyebileceğimiz gazi ideoloj isidir. D iğerdüşünce ise, Selçuk ulema geleneğinin, yani yüksek İslamın etkisiyle ortay a çıkan ve Hıris tiyan halkın islam laştırılm ası ve köle-ieştirilmesine karşı çıkan düşüncedir. Bu görüş esas itibariyle hı-ristiyan köylünün, köylü olarak bırakılıp feodal ilişkiler içinde yarat t ığı ar t ı ürü nü n gaspedilmesi esasına dayan ıyordu ve feodal

leşmeyi temsil eden Osmanlı merkezî iktidarının görüşü olmuştur. Kaynağında gazi karakteri olan Bektaşiliği ve gazilerin önder i olarak gözüken Hacı Bektaş ' ı Anadolu toplumunun gel iş imindebu çerçeve içinde anlıyabiliriz.

Osmanlı devletinin kuruluşu döneminde Ahilerin rolü de tart ışma konu sudu r. Giese, Ahiler in i lk Osmanlı hü küm darla r ının emrine bir bir l ik verdikler ini ve Osman' ın bunlara dayandığını , bunlara «yoldaş» ve «yol atası» dendiğini, Ahilerle yeniçeriler arasın

da kıyafet ten ve evlenmeme yükümünden anlaşı lacağı üzere bağlar olduğunu i ler i sürüyor. Wit tek bu tezi reddetmektedir : Ahî hareketi şehirlerdeydi ve barışçıydı. Gazi devleti şehirlilerle daha başlangıçta temasa geçti. Tüccarlar fatihleri izliyor, insan ve mal hal indeki ganimetler i sat ın al ıyordu.

İlk Osmanlıların Ahilerin siyasî fikirlerini benimsemesi düşünülemez. Yerinden yönetim (Selbstverw altung) Ahilerin yarari :nayd ı. Beylerin am acı ise merk ezî devletin iktid arın ı güçlendirmekti. Bu sebeple Ahilerle Osmanlı beyleri arasında siyasî ve askerî bağların kurulması için elverişli bir zemin yoktu. DolayısıylaOsmanlılarla Ahiler arasında işbirliğinden çok düşmanlık söz konusu olabi l i r . Bu nokta gerçeğin bir yüzüdür. Ahîlere başka bircepheden baktığımızda bunlarla Osmanlı beyler i arasında bazı bağlar görebil iyoruz. Ahîler iki kanaat tan oluşmaktaydı : Tatbikatçı lar(Praktiker) ve teorisyenler (bunlar teologlardı , yani din âl imleriyd i ) . Osmanlı lar ikinci grup Ahilerden, yani Ahî düşünürler inden yararlanmışlardır . Bunları korumuş ve bazı tesis ler vermişlerdi . Osman Gazinin Kaynatası Ahî Şeyhi Edebâli bunlardan bir idir .

Ahîler Hır is t iyan zenaatkârlar la i t t i fak aramamakla beraber , 'yüksek İslamın ılımlı temsilcileri olarak gözükmüşlerdir. Bu sebeple Ahîler , Hır is t iyanlan Müslüman yapan ya da kı l ıçtan geçiren gaziler ve onların en radikalleri Bektaşi dervişlerine karşı bir ağırlıkteşkil etmişlerdir. Osmanlı beylerinin Ahilerle bu noktada da itti

faklar ı vardır .

Page 17: Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

8/3/2019 Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

http://slidepdf.com/reader/full/wernere-goere-osmanli-feodalitesi 17/37

WERNER'E GÖRE OSMANLI FEODALİTESİ 303

Selçuk kültür geleneğinin sınır beyliklerinde çok zayıf temsijedilmesi sebebiyle bur ala ra ilk ' zam anla r gaziler, dervişler ve göçebe şefleri egemen olmuştur. Gaziler yukarda belirttiğimiz gibi,fethedilen topraklarda İs lama inantmıyanları yoketme hakları vardı. Bu anlayışın Osman zamanında değişmeye başladığına ve yoketme, yağma yerine yeni bir vergi sisteminin geliştirilmeye başlandığına dair belirtiler var. Bu gelişime içinde Hıristiyanlar Türkbölgelerinde daha iyi şartlar elde etmiş ve çeşitli şekillerde TürkDevlet inin hizmetine girmişlerdir .

Osman zama nında feodal bir toprak ar is tokrasis i kris tal leşmeye başlamışt ı r . Beyin akrabalar ına, Türkmen beylerine ve aske-ri şeflere mirî arazi verilmekteydi. Ancak bu dönemde tımar sözüne henüz rast lanmamaktadır , bu topraklara ikta denmektedir . Aşık-paşazade, topraklar ın miras yoluyla int ikal et t iğini de bel ir tmektedir ancak bu husus şüphelidir . Meşhur Türk destan kahramanı Battal Gazi 'nin Arap amirinden bahasının tımarını talep ettiği vakit al

dığı cevap bu konuyla ilgili İslam anlayışını aksettirmesi bakımından ilginçtir: «Baban yararlık gösterip bu görevi aldı, sen de göster v e öyle talep et» 1478 -1481 tarihli bi r feriman, ölen sipahinintımarının, oğlu, kardeşi veya başka yakınına ferman verilene kadar müsadere edi leceğini bel ir tmektedir .

Tımar sistemi 1368 de I. Murad tarafından kurumlaştırıldı. Daha önce Orhan, fethedilen yerleri vilâyet ve sancaklara bölüyor, sınır bölgelerind uç beylerine veriyor ve yargı görevi için mahallîkadılar tayin ediyordu. Memleketin askerileştirilmesi Selçuk örneğine göre tımar sistemiyle gerçekleştiriliyordu.

14. yüzyıl ortalarına kadar Osmanlı beyliğini «askerî demokrasi» (*) olarak niteliyebiliriz. D. Angelovv daha Orhan zamanındafeodali tenin varolduğundan söz etmektedir . İncelediğimiz ki tabınyazarı VVerner, Osmanlı silâhlı kuvv etlerinin örgü tlenm esine bakarak bu f ikre kat ı lmamaktadır . Alaaddin Paşa, Orhan Gaziye ci-

ı ha d ve fetih için yaya a skerî k urul ma sını salık verm işti. B unlarsavaş zamanı akçalı idiler. Barış zamanında ise öşür, diğer vergiler ve yüküm lerden m uaf b ir parça to prak la geçiniyorlardı . Yaya,müsel lem (yüzb aşı) ve yaya bey (binb aşı) m ertebeler inin bulunduğu bu yeni askerî birlikler, Mutafcieva tarafından genel savaşyükümünün kaldırmasına i lk adım olarak ni telenmektedir . Bu su-

(*) bkz. yukarda s. 293'deki dip not.

Page 18: Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

8/3/2019 Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

http://slidepdf.com/reader/full/wernere-goere-osmanli-feodalitesi 18/37

304 Dr. Doğu PERİNÇEK

ret le askerî demo krasi lerdeki s i lâh ' kul lanabilen herkesin savaşa

gitmesi s is temi çözülmekte ve savaş zamanında ücret uygulamasıbaşlamaktadır . Bununla beraber bu yeni s is tem henüz feodal i l işkilere değil, özgür göçebe savaşçılığına dayanmaktadır. Diğer yandan uçlarda askerî dem okrasiden feodalizmin aşağı aşamasına(Frühfeodalismus) geçiş bel ir t i ler i görülmektedir .

Yaya paşa ve müsellem, tımara (Lehen) sahip olup bu özelliğiyle ilk Türk sipahisi olarak görülebilir. Bu sistem tamamen Sel

çuklulardan miras olup Bizans etkisinden uzaktır . Yaya ve müsellemler yalnız Türkler arasından tayin edi lmektedir . Hır is t iyanlarve dönme köylülerden yaya ve müsel lem yoktur . Özell ikle müsellemlerde soy temizliğine dikkat edilmektedir.

Ana hatlarıyla belirtilen bu sistem tımar sisteminin çekirdeğidir.

Devşirme usulü ve yeniçeriliğin daha Orhan zamanında sÖ2

konusu olduğu görüşünü kabul etmek güçtür . Bu konu devlet infeodalleşmesi mücadelesi içinde incelenecektir.

Osmanlı beyliğinin kuruluş dönemini inceledikten sonra, onudiğer Anado lu beyliklerinde n ü stü n kılan s ebeplere toplu ca gÖ2atalım :

1. Coğrafî durum

2. Bizansla komşuluğun, Bizansm direnmesini kırmak içinOsmanlı lar ı askerî ve idarî reformlara zorlaması bakımından olumlu etkisi.

3. Fanatik gazi ideoloj is ine karşı , ulema unsurlar ın (yani yüksek Islamm) ağır l ıklar ını erken hisset t i rmeleri ve bu unsurlar ın erken gel işmesi , Selçuk kültürünün yarat ıcı bir tarzda benimsenmesi .

4. Komşu beylikler in «gâvurlara» karşı genişleme imkânlarının hızla tükenmesi sonucunda bu beyliklerde meşgalesiz kalan gazilerin hızla Osmanlı beyliğine akması, ve Osmanlı savaş potansiyel ini olağanüstü yüksel tmesi .

5. Batı s ınır ına Türkmen baskılar ının hızlanması , Balkanların fethinde göçebelerin askerî yayılmaya katılarak en kirtik safhada itici gücü teşkil etmeleri.

Page 19: Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

8/3/2019 Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

http://slidepdf.com/reader/full/wernere-goere-osmanli-feodalitesi 19/37

WER NER'E GÖRE OSMANLI FEODA LİTESİ 305

6. Dervişlerin tems il ettiği halk dini ile fetihler aras ınd a bağ

kurulması , dervişler in ve Türkmenlerin güvendiği kimseler in fet ihlere-ve kolonileşt i rmeye kat ı lmaları .

7. Rum dö nm elerinin ord u içinde plânlı olarak organize edilmesi, asillerin ve köylülerin menfaatlerinin yeni iktidar yapısı içinde uyandır ı lması .

DEVLETİN FEODALLEŞTİRİLMESİ MÜCADELESİ

I. MURAD ve I. BEYAZID

I. Murad ve I. Beyazıd devirleri Osmanlı devletinin feodalleşmesürecinin hızlandığı devirlerdir. Bu safhada askerî örgütlenme ilefeodalizm arasındaki çel işme, devlet in bütün kurumlarında, hat tapadişahlar ın kişi l ikler inde dahi görülmektedir . Amansız bir savaşçı olan I. Murad bu niteliği yanında kendine tâbi olan Hıristiyan

beylere iyi muamele ilkesini de benimsemişti. I . Murad gazi olarakfetihlere devam etmiş, ancak fethedilen yerleri, Selçuk örneğine veulema anlayışına göre düzenlemişt ir .

Bu devrede Kadıaskerlik, Beylerbeyliği ve Sancaklar ihdas edilmiş ve devletin örgütlenmesi geliştirilmiştir. Ancak Osmanlılar henüz tam anlamıyla yerleşik değillerdi. İspanyol seyyahı Pero TafuıI I . Murad zamanında bi le Sultanın halkı gibi yaz kış çadırda oturduğunu, şehre elçi kabulü, yıkanmak vs. için gittiğini yazıyor.

1368 senesinde Osmanlı devletinin temel kurumlarından olant ımarlar hakkında kanun çıkarı lmışt ı r . Bu kanuna göre, savaştayararlık gösteren asker, Sultan veya Beylerbeyi tarafından tımarlataltif edilecektir. Tımar sahibinin atla sefere katılmak ve tımarınbüyüklüğüne göre, beraberinde 1 - 2 si lâhl ı daha get irmek yükümüvard ı .

Tımarlar mahall î bir bir l ik meydana get irmiyorlardı . Münferi t ekonomik bir imlere şamildi . I I . Mehmed'e kadar da güvenli bi ıveraset sistemi yoktu. Tımarın diğer bir özelliği de sipahinin köylüüzerinde yargı hakkı olmamasıdır . Sipahi üret imden sabit bir rantalma ktadır . Dar ekonom ik imk ânlar s ipahiyi , kendisine ganimetyol' larını açan Sultana bağlamıştır. Savaşçı olmak yanında köylüden toplanan vergi lerden hazineye karşı sorumlu olan sipahi , Mu-tafciev'in sözüyle küçük ve ebediyen aç bir hayduttur.

Page 20: Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

8/3/2019 Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

http://slidepdf.com/reader/full/wernere-goere-osmanli-feodalitesi 20/37

306 Dr. Doğu PERÎNÇEK

Yeniçerilik

Yeniçeri sisteminin Selçuklulardaki iğdiş sisteminin geliştirilmiş şekli mi olduğu konusunda kesin bir şey söylenemez. Yeniceri örgütü, Türkmen kabilelerinin milislerine karşı sipahiliğe nazaran daha radikal bir kurum nitel iğindedir . Yeniçeri lerde ne akrabal ık ne de toplum bağı 'bulunmaktadır . Bu vasıf lar ıyla ücret l iasker olan yeniçeriler, merkezî iktidar emrinde yalnız dışa karşıdeğil, içteki kabile aristokrasisine, kabile savaşçılığına ve sipahilere karşı bir kuvvet teşki l etmektedir .

Yeniçerilerin Bektaşilikle ilgisi de önemli bir konudur. Yazaragöre yeniçerilerin Hacı Bektaş'la bağları yoktur. Yeniçerilerin feodal leşme sürecinin motoru olan Osmanlı merkezî ikt idarının ücretli askeri olduğunu biliyoruz. Oysa Babaîler ve diğer Batınî mezhepler kabile savaşçılığını ve anti - feodal reaksiyonu temsil etmektedirler. Yeniçerilerin rahip benzeri tutumları da, Sufî etkisindendeğil, sert askerî disiplinden gelmektedir. Zorunlu evlenme yasağı

da Ahiler ve Bektaşilerdeki gibi ideal bir karakterde değildi. Yeniçeriler devletin feodalleşmesi üzerinde etkili oldular, itaat ve dis ipl inin at l ı ve ücret l i ordularda az bulunduğu bir zamanda merkezî ikt idarlar ın emrinde önemli rol oynadılar .

Osmanlı devletinin feodalleşmesi sürecinde merkezî iktidar(Sultan) , yalnız feodal bir hizmet ar is tokrasis i (s ipahiler i kastediyor) ve yeniçeri l iği kurmak ve gel iş t i rmekle yet inmedi; Küçük As-

ya'daki kabile şeflerine ve ordu komutanı olan bazı dönme Hıris-t iyanlara da dayandı . Bunlar , al t tabakalardan bir reaksiyon doğmasına engel oldular. Ve Anadolu'daki mülk sahipleri ile birliktefeodal ar is tokrasiyi meydana get irdi ler . Hır is t iyanlıktan dönmebeylerden Evrenos'a 1386 da hediye edilen arazi fermanında «Allah, resulü ve onun vekili adına sana bağışladım.» denmektedir.

Wittek bu devirdeki gelişmeler için «Orta sahanın ulemalaştı-nlma sı» tabir ini kul lanıyor . Sınır lara ise, gaziler , Türkm en bey le

ri, müsellem ve akıncı lar egemen durumda.

I. Beyazıd (Y ıldırım ), yüksek İslam ı geliştirdi. Mem jûkler-den, yani Halifeden sultan unvanını aldı. Unvanlar Osmanlı devlet inin gel iş iminde çok şeyi açık lamak tadır . Mu rad' ın tuğrasında«Han» un va n vardı . Bu unvan Türk - Oğuz geleneğini hat ır latma ktadır ve Cengiz'den beri bütün Asya göçebeleri için en yüksek iktidar ve şerefi temsil etmektedir. Feodalleşme ve bunun ideolojisi

Page 21: Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

8/3/2019 Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

http://slidepdf.com/reader/full/wernere-goere-osmanli-feodalitesi 21/37

VVERNER'E GÖRE OSMANLI FEODALİTESİ 307

olan yüksek İslaımm ağırlığının artması ile birlikte Sultan unvanıal ınmışt ır .

Beyazıd devrinde mümkün olduğu kadar homojen bir teba yaratılmasına çalışılmıştır. Askerî tabakaya dahil olmayanlar arasında eşit vergi ilkesine ycneliniyordu. Egemen sınıf olarak da ifadeedebileceğimiz bu askerî tabaka, yalnız savaşçılardan değil, tümşeref sahipleri, bürokrasi ve ailelerinden oluşuyordu. Feodalleşme İslam ve Hıristiyan reayayı eşitleştirici bir rol oynadı. MuradI. koyun resmini her iki din mensupları için eşit tesbit etmişti. Beyazıd da buna riayet etti . Feodal ilişkiler içinde sınıf farkları, etnik grup ve din farklarının üstüne çıkmıştı. Beyazıd'dan arazi hediyeler i urnan Sırbistan 'daki küçük ar is tokrasi , bu ülkede Türktaraf tar ı ( türkofi l ) bir grup meydana get irmişlerdi . Bununla beraber Yıldırim'ın Hıristiyanlara tımar verdiğine dair elimizde belgebu lunmamak tad ı r .

Merkezî iktidarın güçlenmesine ve devletin feodalleşmesinebağlı olarak tımar sisteminin de geliştiğini görüyoruz. Bu devirde

Osmanlı Devletinde 1) Hizmet aristokrasisi, 2) Mülk sahipleri,beyler, şefler, eşraf olmak üzere iki feodal sistem mevcuttu. Yıldırım Beyazıd'ın amacı, bu her iki grubu da despotluğun hizmetinesokmak ve hizmetinde tutmakdı . Bu maksat la yeniçeri ler dış ındakul s is teminden de yararlanı ldı .

Mâlî kaynaklan ve vergi ler i kontrolü al t ında bulunduran ulema Sünnî ortodoksinin saflığını korumaya çalışıyordu. Dervişlerbu gelişme içinde iktidar kaybına uğruyor ve geriliyordu. Saf Türklerde (ki bunlar göçebe ya da toprağa bağlanan eski göçebelerdi . )memnuiyetsizlik ve gelişmeye direnme söz konusuydu. Bunlar devleti eleştiriyor ve içine düşülen duruma (tabiî kendi açılarındandüşm e) sebep olarak sarayın İran ' l ı ve Ka ram an mü şavir ler ini ,yani Yüksek İslam ve Selçuk geleneğinin egemenliğini gösteriyorlardı. Dervişler «Padişahlar eskiden devlet hazinesi falan bilmezlerdi.» yollu şikâyetlerde bulunmaktaydılar. Bütün bu olaylar, toplumsal gelişme ve devrimler karşısında toplum içindeki sınıfların

ve ideolojilerin tutumlarını çok güzel açıklamaktadır. Osmanlı devletinin İr an - Selçuk m irasın a k onm asının ve Ulemanın y üksek İs-lamı egemen kı lmalarının bir sonucu da Müslümanların vergi lendi-rimesiydi. Özellikle kolonicilerin de vergilendirilmesi haksızlık olarak karşı landı . Feodalizm öncesi, patr iyark al kahram anlık çağımideal olarak kabul eden Türkmen kabileleri gelişmeleri iyi karşılamıyordu .

Page 22: Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

8/3/2019 Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

http://slidepdf.com/reader/full/wernere-goere-osmanli-feodalitesi 22/37

308 Dr. Doğu PERINÇEK

Yıldırım, kafasındaki devlet fikrini gerçekleştirmek için Anado-lu beylikler ini bertaraf etmek, bu suret le arkasını sağlama almakve etnik bir i t ic i güç kazanmak yolunu tut tu. Bu devrede Osmanlıdevletinin Avrupa eyaletlerindeki gelişmiş feodalizme karşılık, Küçük Asya'da askerî demokrasi ve i lkel klan feodalizmi (Stammes-feudalismus) vardı . Anadolu i le Rumeli arasındaki bu çel işme, Rume li 'deki gelişmiş aşağı feodalizmin (frü hfeu dalism us) merkeziyetçiliğinin, beyliklerdeki boy ve akrabalık hukuku ilişkilerine nakli ile çözüldü.

Feodalleşme süreci Timur 'un Anadolu 'yu is t i lası i le yenidenkrize uğradı . Timur, yoketme ve teröre dayanan göçebe örgütlenmesini ve ideolojisini canlandırdı. Baıbinger'e göre Sufîliğe münte-sip olan Timur'la Anadolu dervişleri arasında yakın ideolojik bağlar vardı. Timur'la Yıldırım, arasındaki savaş, bu sebeple göçebelikle feodali te arasındaki mücadeledir .

ANTİFEODAL REAKSİYON : HALK AYAKLANMALARI DÖNEMİ

1402 -1421 tarihîleri arasın da bü tü n antifeodal güçlerin feodalitenin sınıf egemenliğine karşı ayaklandıklarını görüyoruz. Akrabal ık hukukuna bağlı Türkmenler yanında köylüler de bu isyanlarakat ı lmışlardır .

Yıldırım Beyazıd'ın oğulları, Ankara yenilgisinden sonra Timur 'dan bazı beylikler aldı lar ; ancak Timur Osmanlı taht ının varis ini tayin etmedi . Fetret devrinde kardeşler arasındaki taht mücadelesi, Osmanlı toplumundaki zamanın sınıf ilişkilerini yansıtması bakımından da anlamlıdır . Beyazı t ' ın oğullar ından Süleyman, Rumeli ve Mehm et ile İsa Anadolu 'ya hakim olm uşlardır . Bizansladostluk ve Sırp aristokrasisi ile iyi geçinmeyi esas alan Süleyman' 'in bu poli t ikası , ganimet ve oihad arayan gazi ler in memnuniyetsizl iğine yol açmış ve bu dur um dan y ararla nara k orta ya çıkan Musa,Türkmen ve gazi ler in gücüne dayanarak Süleyman' ı haklamışt ırFeodalleşmeyi temsil eden Süleyman' ın ortadan kalkması , Rumeli 'ye Musa'nın kişiliğinde antifeodal reaksiyonların, özellikle Türkmen klan savaşçı l ığının hakim olması sonucunu doğurmuştur . Su-fî şeyhlerini die yanına katan Musa, Beyleri kırdırmış, Hıristiyanla-ra amansız davranmış ve feodal Bizans 'a da hücum etmişt i r . Musa 'nın İs tanbul 'u muhasarası üzerine feodal dayanışmanın bir gereği olarak Mehmet Çelebi Bizans 'a yardım etmişt i r . Musa 'nın an-

Page 23: Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

8/3/2019 Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

http://slidepdf.com/reader/full/wernere-goere-osmanli-feodalitesi 23/37

WERNER'E GÖRE OSMANLI FEODALİTESİ 3()9

t ifeodal tutumu, kendi taraf tar ı s ipahiler in ve müsel lemlerin Mehmet tarafına geçmesi sonucunu doğu rmu ştur . Mehmet i le Musaarasındaki mücadele tarihi ilerleten güçlertle hu gelişımeye direnengüçler arasındaki mücadele olmuştur . Ve bu mücadelede bütünsınıf ve zümreler tar ihî rol ler ine uygun saflarda toplanmışlardır .1413 yılında Musa (yan i klan savaşçılığı ve bu na bağlı şey hler) .Mehmet Çelebi ve Sırp Kralı Stefan'ın meydana getirdikleri feodali t t ifaka yenilmiş ve hayatını da kaybetm işt i r . Mu sa 'nın yenidendir i l t t iği Türkmen kabile savaşçı l ığı , I I . Murad zamanında Düzmece Mustafa isyanında bir kere daha ortaya çıkacaktır . Mehmet Çe-Jebi 'nin bütün kardeşlerini altetmesiyle taht kavgası son bulmaklaberaber , Timur 'un ağır bir darbe indirdiği feodal güçler in OsmanlıDevletine kesin olarak egemen olmaları için halk isyanlarının bas.t ı r ı lması gerekmişt ir .

Şeyh Bedrettin ve Börklüce Mustafa

Şeyh Bedret t in, I . Murad' ın mirasla int ikal eden arazi bağışladığı Gazi İsrail ' in oğludur. Aslında zaviye sahibi Ortodoks birİslam teologu olan Bedrettin başlangıçta Sufîlerin dostu değildir.Mısır 'da Şeyh Hüseyin Ahlat î 'nin müridi olmuş daha sonra Tebriz'de Safevî şeyhi Hoca Ali 'den müfrit Şi 'a öğrenmiştir ve bu düşüncedeki bazı unsurları kendi teorisine de almıştır. Taht kavgalar ında Musa 'ya Kadıaskerl ik yapmış, bütün arazisini fakir Türklere dağıtmıştır. Kabile savaşçıları arasında büyük sempati kaza

nan Bedret t in 'e Çelebi Mehmet dokunamamış, onun efsanevî şöhretinden çekinmiştir. Bedrettin İznik'te inzivaya çekilmiştir. Düşünce ve davranışına Sufizm ve Hıristiyan dostluğunun egemen olduğunu görüyoruz.

Leningrad'lı türkolog Novicev, Bedrettin'in vücudiye felsefesine inandığını, yani panteist olduğunu belirtiyor. Bu felsefeye göre , Allah ve âlem birdir. Her varlık bir cevherden, yani Tanrıdan

gelmektedir. Bu sebeple kişi Tanrıyı tabiatta bulabilir. Dünya, Sün-nîlerin iddia ettiği gibi zaman itibariyle sınırlı değildir, sonsuzdur,başı ve sonu yoktur. İnsan varlığı da sınırsızdır. Felsefenin özü, dünyanın Tanrı i radesinden bağımsız olarak varolduğudur. Bu düşünceye göre, insanın kaderi Tanrıya bağlı değildir. Kısmet yoktur, hürirade vardır. Bedrettin, düşünceleri dolayısıyla suçlamalara maruzkalmıştır. Egemen sınıfları ve bu sınıfların Ortodoks rahanîl iğiniBedrettin karşısına almıştır. Bâr islam materyalisti ve hümanisti

Page 24: Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

8/3/2019 Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

http://slidepdf.com/reader/full/wernere-goere-osmanli-feodalitesi 24/37

310 Dr. Doğu PERÎNÇEK

olan Bedret t in , kar ı d ış ında or taklaşa hayat ı savunmuş ve Hır is t i -yanlarla dostluk fikrini geliştirmiştir .

Bu devirdeki isyanların en önemli siması şüphe yok ki Börklü-ce Mustafa 'd ı r . Börklüce Mustafa , tüket imde komünizmi ve Hır is-t iyanlar la beraber l iğ i savunmuştur . Derviş külahını a tarak hır is t i -yan rah ip kıyafeti giyen Börk lüce, inanç aykırıl ıkların ı giderme kiçin çalışmıştır . Börklüce müridleri , Allahı tanımakta, fakat peygamberi reddetmektedir . Hır is t iyanlar eş i t hak sahibi o larak görülmek tedir . Bir Yahudi dönmesi e lan ve tanr ı tanım azl ığı savunanBedret t in ' in ta lebeler inden Torlak Kemal ' in de kat ı lmasıyla Börklüce büyük güç kazanmış ve Aydıneli 'ne egemen olarak bu havalidefikirlerini uygulamıştır . Göçebeleri , Hıristiyan köylüleri , bütün halkı arkasına a lan Börklüce en sonunda Beyazıd Paşa kumandasındaki Osmanlı ordusuna yenilmiş ve Efes ' te çarmıha gerilmiştir . Börk-îüce'nin çarmıhta «Sultan dede eriş» diye bağırdığı söyleniyor. Çarmıha gerilmenin İslam cezaları arasında olmayışı, bu cezanın Börk-lüce'nin Hıristiyan dostu olmasını ima ettiği hususunu akla getirmektedir . Börklüce or tadan kaldır ı ld ıktan sonra tabia t ıy la egemenolduğu topraklar tekrar s ipahi lere dağı t ı lmış t ı r .

Bu arada Anadolu isyanlar ından sorumlu tu tulmaktan korkanŞeyh Bedret t in , Kastamonu'da İsfendiyaroğlu 'na i l t ica e tmiş , dahasonra Karadeniz'den Eflâk ve Deliorman'a geçmiştir . Şeyh Bedret-t in Börklüce 'den farkl ı o larak yalnız gayr imemnun köylü ve kabi

le savaşçılarını değil sipahileri de etrafında toplamıştır . Musa olayı sipahilere day anm ada n iktid arı ele geçirm enin imkânsızlığımgöstermişt i r . Görüldüğü gibi Bedret t in ' in sosyal tabanı mütecanisdeği ldir . Bu sebeple Bedret t in harek et ine Börklüce hareket ind enbaşka bir anlam verenler vardır . Bu görüş , Bedre t t in hareket in i ,halk yığınlarını kullanan ıl ımlı karakterde bir feodal hareket olarak tahlil etmektedir. İncelediğimiz Kitabın yazarı Werner 'e göre,Bedrettin yalnız iktidar değişikliği peşinde değildir. Dinî ve sosyal

reformlara yönelmişt i r . Ancak tes l im etmek gerekir k i , Bedret t inhareketinde, Börklüce'deki kadar i leri bir eşitl ik ideali kesinlikleyoktur. Bu fark, Bedrettin ' in bir teolog, bir bilim adamı, Börklü-ce'nin ise yığınlara heyecan veren bir halk adamı olmasından gelmektedir. Bedrettin, yaşadığı toplumu tahlil etmiş, kuvvet i l işkilerini görmüştü. Bu sebeple zamanının tarihî gelişimine ters düşensınıfsız bir toplum idealine yönelmemiş, din ayrımının kaldırılmasıyolunda çalışmıştır . Mustafa ise sınıfsız ve din eşitl iğine dayanan

bir toplum kurma çabasında olan radikal b ir ü topis t o larak gözük-

Page 25: Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

8/3/2019 Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

http://slidepdf.com/reader/full/wernere-goere-osmanli-feodalitesi 25/37

WERNER'E GÖRE OSMANLI FEODALİTESİ 3Ü

m üş, köylü ve göçebelerin militan ideolojisini temsil etmiştir. Mü

ritleri Mustafa'ya o kadar bağlanmışlardır ki, onda Tanrı vasfı görmüşler , öldüğüne inanmamışlardır . Mustafa i le Bedret t in ' in ortakyanları din konusundaki toleranslarıdır. Börklüce, fikriyle ve uygulamasıyla ideolojisinin sınıf mu hteva sını ispat etm iştir. O kim iniçin ve ne için mücadele ettiğini tavizsiz tesbit etmiştir: Halka başvurmuş ve halkı sosyal kurtuluş için harekete geçirmiştir. Ancak buhareket, tarihî gelişimin amansız kanunlarına çarpmı:; ve dağılmıştır. Ancak Mustafa şunu ispat etmiştir: Gerçek tolerans yalnız hal

kın katıldığı hareketlerde varolabilir.Bedrettin'in ideolojisinde bir din dengesi var. Hakim ve tâbi

din yerine hcşgören ve hcşgörülen din fikri var. Bedrettin'in devlet ideali, galiple mağlûbun birleşmesi ve aykırılıkların bu birleşme içinde ortadan kalkması şekl inde özet lenebil i r . Kendinden sonra da uzun yıllar söylenen «Ben de halümce Bedreddinem» sözüonun hümanist taraf ını da ortaya koyuyor.

Bedreddin de bi l indiği üzere, Edirne 'de sipahilerin kendisiniterketmesi üzerine yenilmiş, tekrar Deliorman'a dönüp bir hareketdüzenlerken ihanet le yakalanıp ortadan kaldır ı lmışt ı r .

t

RESTORASYONUN YAYILMASI: II . MURAD

I I . Murad dedesi Sultan Yıldırım Beyazıd'ın temsil ettiği yüksek İslam geleneğine bağlı olma yıp, tım ar sistemi ile eski Türk

kültürü (göçebe kabile savaşçılığı) arasında denge kurmaya çalıştı . Murad' ın Oğuz düşüncesine dayanan bazı barbar adet ler i vardı .Meselâ esir edilen 600 Peleponsz'liyi satın alıp babasının şerefinekurban etmesi bunlardan bir idir . Bu davranış , Oğuzlarda çok görülen şamanist ölüye tapma inancından ar takalmışt ı r . I I . Murad,savaşçı dervişl iği de yeniden i t ibara kavuşturmuştur . Bununla beraber II. Murad'ı , antifeodal güçlere dayanan amcası Musa Çelebiçizgisinde de göremeyiz. II. Murad herşeye rağmen, kabile savaş-

çılığıyla, antifeodal güçlerle mücadele etmiştir (Cüneyd ve DüzmeceMustafa 'ya karşı) .

I I . Murad devrinde Rumeli 'nde fetihler devam etmiş, Rumel i 'ne Türkler yerleşt i r i lmişt i r . Rumeli 'nde t icaret in korunması , devletin «uleırnalaştınlması» nın k arak teristiğ i olarak görüle bilir. II.Murad, Rum halkını devlete organik olarak da bağlamaya çal ışmışve gaziliğin gerilemesinde etkisi olmuştur. Murad, Hıristiyanları,

Page 26: Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

8/3/2019 Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

http://slidepdf.com/reader/full/wernere-goere-osmanli-feodalitesi 26/37

312 Dr. Doğu PERİNÇEK

islamlaştırmak veya köle yapmak isteyen gazi ideolojisi ile müca

dele etmiştir. Yunan tarihçilerinin Murad'ı övmesinin sebebi bu olsa gerektir .

Murad devrinde Anadolu 'da türkleşme ve is lamlaşma devam, etmiş, fakat Rumeli 'nde Türkler azınl ıkta kalmışlardır . Türkler in istila ettikleri bölgelerde köylü ve zenaatkârların Türk egemenliğinicoşkunlukla karşıladıkları söylenemez. Yalnız Eflak'liler ve Bosnal ı lar Osman egemenliğini kurtuluş olarak görmüşlerdir . Bosna '

da Türkler köylüye hürr iyet vadetmişlerdir .Hıristiyan Sipahiler

Anadolu beyliklerinin ve antifeodal hareketlerin yenilmesindensonra Çelebi Mehmet, t ımar s is temini gel iş t i rdi , t ımarlar ı merkezîotoritenin dayanağı yaptı. Bir Selçuk mirası olan tımar, Rumeli savaşlar ında yeni biçimlerde gel iş t i . Rumeli 'nde yüksek ar is tokrasininTürklere karşı tutumu sebebiyle Sultan başından beri Balkanlar 'da

küçük feodal beyler i ve asi l olmayan tabakalar ı kendine bağlamayayöneldi.

Bulgaris tan 'da daha I . Mehmet zamanında Hır is t iyan sipahiler in bulunduğuna dair izlere rast lanmaktadır . 1431/32 yı l ına ai t birdefter Arnavutluk'taki 335 tımardan 56'smm (% 16) Hırisıtiyanlaraait olduğunu gösteriyor. Hıristiyan sipahilere verilen bu tımarlardan 19 'unun mirasla babadan oğula geçt iği de anlaşı lmaktadır . Ar

navutluk ' ta toprak sahipler i arasından tayin edi len Hır is t iyan sipahiler mülkler inin bir bölümünü t ımar olarak almakla beraber hızla kendi s ınıf larından Türkler gibi t ımarl ı asker dur um una düştüler. Aristokratın feodal çiftliği ne kadar küçük idiyse kaybı o kadar az oldu. Zira toprak askeri leşt i rmekte ve t ımarlara bölünmekteydi . Bu sebeple Arnavut büyük aris tokrasis i Sultana en muhali!tabak a olarak geliş ti . Arna vutluk ' taki küçük top rak sahipler i iseTürk taraf tar ıydı . Bunlar Türkler geldikten sonra t ımarla yet indi ler

Sırb istan 'a ait 1454 -1459 senelerini göste rir iki defterden öğrendiğim ize göre 182 tım ard an 36 tanes i Hıristiy anla rınd ır. 1467yıl ında Kuzey Sırbistan 'da ise t ımarlar ın çoğunluğu Hıris t iyanların elindedir. Meselâ 1467 tarihli bi r defter 54 H ıristiyan ve1 32Türkün t ımar sahibi olduğunu göstermektedir . Bu az rast lanır durum, bölgenin smır olmasından ve fet ihten önce bu bölgede küçükaris tokrasi içinde şiddet l i Türk taraf tan bir grubun bulunmasındanileri gelmektedir, 1469'da Bosna'da 135 tımarın lll'i Hıristiyanla-

Page 27: Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

8/3/2019 Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

http://slidepdf.com/reader/full/wernere-goere-osmanli-feodalitesi 27/37

WERNER'E GÖRE OSMANLI FEODALİTESİ

nn el indedir . Bosna 'da da Arnavutluk ' ta olduğu gibi Osmanlı lar

küçük ar is tokrasiyi desteklemişlerdir .Gerek Türk, gerekse Hır is t iyan sipahiler , Sultana hizmet ve

sadakatle bağlanmışlar ıdır . Aksi tak dirde t ım arın kaybedilerekreaya durumuna düşülmesi ihtimali her zaman vardır. VVerner'inkitabın 239. sayfasında verdiği misaller, Hıristiyanlara ait tımarların genellikle küçük ve az gelirli olduğunu göstermektedir. Zayıfbir ekonomik duruma sahip olması , s ipahiyi küçük ve soyguncubir feodal bey yapmıştır. Sipahi ancak savaşta durumunu düzeltmek imkânına sahiptir. Ayni sosyal ve ekonomik durum, Türk-İs-lam ve Slav-Hıriıstiyan sipahilerde sınıf dayanışması yaratmış, İslam olsun, Hıristiyan olsun bütün sipahiler reayaya karşı bir olmuşlardır . Daha geniş toprak sahibi olmak ümidiyle t ımar sahibiHır is t iyanlardan İslamiyeti kabul edenler de nadir değildi .

Fat ih Sultan Mehmet 'e kadar Osmanlı Padişahlar ı , Hır is t iyandevletlerle vasallik münasebetlerine uzun zaman için razı olan pat-

riyarkal bir feodalizm taraftan idiler. II. Mehmet (Fatih) ise, I.Beyazıd gibi feodal despotluğun tamamlanması hedefine yönelmişti , ve merkezî otori tenin yaranna bir feodalleşmenin mücadelesiniyürüt tü. I I . Murad' ın göçebe Türk geleneklerinden tamamen kop-mamış olmasına, karşı l ık , Fat ih iht işama düşkündü, tam bir doğudespotu olmak is t iyordu.

İstanbul 'un fethinden sonra Yahudi tüccarlara yapılan muamele de i lginçt ir . Osmanh ülkesi Yahudiler için cennett i . Bunlar

birçok vergiden muaftılar, yalnız «baş vergisi» ve «rav akçesi» ver iyorlardı . Mülkler i üzerinde serbest tasarruf haklan vardı , is tedikleri gibi giyiniyorlardı. Türkler, batıda Yahudilerin dostu olmadığını bildikleri için, onları güvenilir kişi olarak batıya elçigönderiyorlardı .

I I . Mehmet zamanında Osmanlı İmparatorluğunun sosyal veekonomik yapısının tabir i caizse bütün mesamatına Balkan feoda

lizminin unsurları girdi. Bu devirde feodal yapının geliştirilmesive sağlamlaştırılması plânlı ve bilinçli olarak teşvik edildi. Bu ya.pı daha sonra II. Beyazıt ve Kanunî Süleyman zamanında bozulmaya başladı .

Mülk sahipleri

I I . Mehmet, merkezî devlete sıkı bir şekilde bağlamak içinmülk sahipler iyle mücadele et t i . Mülk sahipler inin dökümünü yap-

Page 28: Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

8/3/2019 Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

http://slidepdf.com/reader/full/wernere-goere-osmanli-feodalitesi 28/37

314 Dr. Doğu PERÎNÇEK

mak, feodali tenin bir bölümünü tanımak bakımından yararl ı olacaktır :

1. Ha ned an üyeleri, kızlar, koc aları ve çoc uklar ı.

2. Vezir ler . Bunların emlâkleri kaideten çok büyüktü.

3. Komutan ve idare memur lar ı .

4. İ lk fet ih zamanlarındaki Türk subayların ahfadı .

5. Anadolu 'da Osmanlı devlet inden önceki ar is tokrasinin kalıntıları.

6. Saray hizm etlileri,

7. Belirli görevler verilmiş olan şeyh ve dervişler.

Yukarda saydığımız feodallerin gelirleri tımarların çok üzerindeydi . Bunların toprak üzerinde kayıtsız hukukî tasarrufları vardı.

Devletde özel bir feodal aristokrasiyi meydana getiren bu grup, IBeyazıt zamanından beri durumlarını güçlendirmek için mücadeleetmekteydiler .

Bir özel mü lk kateg orisi olan vakıf, özel ekonom ik kategorideğildi ; bir mülkün hukukî bir tasarrufla büründüğü şekildi . Vakıf

larda sosyal ve ekonomik münasebetler ayni mülkteki karakterdedir. Vakıfın mirasla geçişi garanti altına alan bir özelliği de vardı.Gazilerle Rumeli 'ne gelen dervişler, vafyf almışlar ve bu vakıfları

kendi güçleri ile kolonileştirmişlerdi. Sultanlar, Rumeli 'nin ıssızkalmaması ve yerleşmeyi sağlamak için bu bölgede devamlı emlâkdağıtmışlardı. Fatih bu tutumu devam ettirmsımiş, özelikle dokunulmazlıkları sınırlamak istemişti. Boş araziler 1459'dan sonra artıközel mülk olarak dağıtılmadı, vakıflarda sistemli olarak özellik!/Anadolu 'da t ımara çevri ldi . Tımar s is temi Fat ih zamanında devletsisteminin temel direği oldu ve sipahilerin sayısı müthiş yükseldi.1520-35 tar ihler inde Anado lu 'da kölesiyle bir l ik te 460539 sipahi

vardı. Rum eli 'nde ise 50 000 kölesiz sipah i bulu nm ak tay dı. Sipahisayısının bu ka da r yüksek olm asına karşılık Y eniçeri sayısı 10 000'in üzerine çıkmadı .

Tımar

Tımarlar ın veraset le int ikal et t iğini gösteren ferman yoksa da15. yüzyıl ın ikinci yarıs ından sonra t ımarlar , kaideten babadan oğu-

la geçmekteydi. Eğer eli silah tutan oğul yoksa tımar kardeşe geç-

Page 29: Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

8/3/2019 Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

http://slidepdf.com/reader/full/wernere-goere-osmanli-feodalitesi 29/37

VVERNER'E GÖRE OSMANLI FEODALİTESİ 315

inektedir . Kardeşin bulunmaması hal inde t ımar başka bir kimseye

verilmektedir. Merkezî otoriteye bağlılık derecesine göre tımarlar,serbest ve serbest olmayan tımarlar şeklinde ikiye ayrılmaktadır.

Her tımar iki bölümden meydana gelmekteydi: Kılıç yeri vehisse yeri.

Kılıç yeri : Burası sipahinin özel ekonomisidir. Mülkten farkısat ı lamaması ve bağışlanamamasıdır . Fat ih kı l ıç yerini küçük tutma eğil imindeydi . Arazinin büyüklüğüne göre 6-16 hektar toprakkılıç yeriydi.

Sipahi, Avrupa'daki angarya sistemi (Fronhofsystem) ile mukayere edi lebi lecek bir ekonomi kuram ama ktaydı . Senenin büyükkısmında seferde olması dolayısıyla bu bölümü köylülere kiralamaktad ı r .

Has

Haslar tımarda olduğu gibi, kişiye değil, fonksiyona, belirli bir

memuriyete verilmektedir. Haslar, Beylerbeyi, Sancakbeyi ve Vezirlik görevlerine bağlıdır. Haslar da mirî arazinin (devlet arazisi) feodal mülkiyeti temsil ettiğini göstermektedir. Hukuken devletin aibigözüken topraklarda bir azınl ığın tekel i söz konusudur. Bu noktaönemlidir. Çünkü modern Türk tarihçileri, devlet arazisinde, toplumdan bağımsız, sınıflar üzeri bir kurum niteliği görmektedirler.Bu sebeple sipahilere ücretli gözüyle bakılmaktadır ki, bu yanlıştır. Gerçi bir ferman (1476 tarihli), köylüden haracı itinayla top-

layamıyan, vergi tahsildarlarını harekete geçirmeyen sipahinin tımarının elinden alınacağını belirtmektedir. Ve bu durum klâsikAvrupa feodalizmi ile karşılaştırıldığında farklı bir özelliktir. Ancakhem en ilâve etme k gerekir ki, Avrup a'da olduğu gibi İslam ülkelerinde de bir azınlığın feodal arazi tekeli söz konusudur. Özellikleri görmezden gelemeyiz ama abartanlayız da.

Büyük toprak aristokrasisine karşı Fatih ile sipahiler arasındaki ittifak, feodalleşmeye karşı bir tedbir olarak • tahlil edilemez.

Merkezî devlet, küçük aristokrasinin (Osmanlı şövalyeleri) yardımı ile toprak tekeli üzerindeki tam tasarruf iktidarını garanti altına almak, iç ve dış politikada daha geniş bir hareket serbestisikazanmaya yönelmişt i r .

Reaya

Reaya 18. yüzyılın ilk yarısına k ada r bü tün köylü için kullanılmıştı. Din ve milliyet farkı gözetilmeksizin bütün köylü reaya idi.

Page 30: Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

8/3/2019 Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

http://slidepdf.com/reader/full/wernere-goere-osmanli-feodalitesi 30/37

316 Dr. Doğu PERİNÇEK

Müslümanlar cizye (baş vergisi) ve ispence (esirlik vergisi) den

muaf olmakla ayrı l ıyorlardı .

Türkiye 'de de Feodal ekonomik sis temi toprak rant ı tayin etmektedir . Ancak burda, or ta çağ Avrupa's ında olduğu gibi köylüler in karşıs ında özel mülk sahibi değil , devlet bulunmaktadır . Devletise bilindiği gibi soyut bir kavram olmayıp egemen sınıfı ifade etme ktedir . Osmanlı devlet inde emlâk ve vakıf lar dış ında ran t vevergi bir leşmekte ve aynı yere gi tmektedir .

Vergi birimi olan toprak ra'iyyet çiftliğidir. Ra'iyyet çiftliğimir î a raz in in hukukî b i r bö lümüdür . Sul tan la reaya a ras ında mirasla intikal eden bir sözleşme söz konusudur. Bu sözleşmeye göre, üretici, araziyi işlemek ve arazi vergisini vermek yükümü altına girmektedir. Sipahi gibi reaya'ya da toprak veya otlağın zilyedi olduğunu ifade eden bir belge ( tapu) veri lmektedir .

Osmanlı toplumunda ürün rant ı esast ı r . Emek rant ı (angar

ya) Sultan taraf ından kend i özel topra klar ı için yasak lanm ışt ır .Ancak, özellikle savaş zamanlarında devlet reayadan angarya iste-yebilmektedir . Sipahi ve mülk sahipler i emeğin bedelini ödemekzorundadır lar . Bununla beraber f i i l iyat ta feodal beyler , hassa bölümleri için angarya is t iyorlardı .

Türkiye 'de toprağa bağlı lık ve serf s is temi Avrup a'dakinintam am en aynı değild i. Ancak reay anın çiftliği fiilen terkefcmesi

mümkün değildi . Toprağı iş lemek yükümü al t ına girmişt i vebu yükümün bazı müeyyideler i vardı . Toprağı terketmesi hal indeçiftlik ve evi tımar beyine ait oluyordu. 1454'de Bosna ve Sırbistan 'da kaçan köylüler in Subaşı ve Kadı taraf ından eski yerine get i r i lmeleri ferman edil iyordu. 1476'da topraktan ayrı lma, oğulların yeniçeri yapılması cezasıyla ve Anadolu'ya sürgünle tehdit edil iyordu. Anadolu 'da da toprağı terkeden köylünün toprağa iadesigerekiyordu. Toprağı terket t ikten sonra şehire yerleşip onbeş se

ne şehirde ikâmet eden ve reaya defter ine yazı lmayanlar ise ar t ıkşehirli sayılıyorlardı.

Ortakçıkulları '

Osmanlı toplumunda reaya dışında bir de toprağa bağlı olmayan ortakçıkulları sınıfı vardı. Bunlar, Sultanın ve büyük komutanların haslarında çalışan esirlerdi. Ortakçı kullarına bir çift

Page 31: Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

8/3/2019 Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

http://slidepdf.com/reader/full/wernere-goere-osmanli-feodalitesi 31/37

WERNER'E GÖRE OSMANLI FEODALİTESİ 317

öküz ve tohum: verilir, ürünün yarısı, hayvan yemi vergisi (salar-

l ık ) , evlenme resmi, fıçı resmi alınırdı.Ö. L. Barkan, ortakçıkullarında toprağa bağlı serf niteliği gör

mektedir . Novicev ise bu f ikre karşı bir görüşü savunmakta, kultabir ine dayanarak bunların köle olduğunu i ler i sürmektedir . Or-takçıkulları 1530'da, artık defterlerde gözükmemektedir; bu tarihlerden önce reaya hal ine gelmişlerdir .

Osmanlı devleti bir sınıfın aletidir. Osmanlı devletinde imtiyaz

lı bir halkın veya ırkın egemenliği söz kon usu değildir. S ultanlayüksek aristokrasi arasında gerçek bir njenfaat birliği vardır. Mülksahipleri merkezîleşmeyi iyi karşılamaktadırlar. Çünkü bu suretleyalnız «kâfirlerin» değil, müslümanlann da rant vermesi garanti altına alınmaktadır.

Ticaret, zenaat ve şehirler

Novicev, Osmanlı devletinde büyük devlet haline gelişle birlikte ticaret ve zenaatın teşvik edildiğini belirtmektedir. Başka tarihçiler de Osmanlı devletinin ticareti çok teşvik ettiğinden söz etmektedirler. Ve ticaretin Bizans zamanında Osmanlı devleti zamanındaki canlı l ığa hiçbir zaman ulaşmadığına işaret etmektedir ler .

Osmanlılarda ticareti teşvik eden etkeni daha çok ülkeler arası ilişkilerde aramak gerekir. Geliri, arazi rantı ve savaş olan egemen sınıfın, ticaretten bir menfaati yoktur. Esasen sermaye, İs

lam ve Hıristiya n tücc arlar da değil, aske rî sınıfın zirvelerindetoplanmaktadır . Osmanlı devlet inin en zengin şehir ler inden bir iolan B urs a'd a bile 721 kişi içinden bir kişinin da hi 300 000 akçeserveti yo ktur . Bu na karşılık Sancak beyinin yıllık geliri 300 000akçenin üzerindedir. Vezir ve Beylerbeyi 1 milyon, büyük şehirKa dıları 200 000 akçe ge lire sa hipti r.

Osmanl ı top lumunda nıal-para ilişkisinin gelişimi şehirle sınır

l ıdır . 14-1 5. asır larda Bulgaris tan, Sırbistan ve Mo ra 'da feodalilişkilerin çözülmesine bu ilişkinin köye girmesine rağmen, Türklerin egemenliğiyle birlikte Rumeli köyleri yeniden eski feodalizme döndüler ve bunun sonucu olarak para rant ı minimuma indi vetar ıma yeniden ürün rant ı egemen oldu. Burada ekonominin bütün kesimlerinde feodalizme geri dönüş görülmektedir . Bu durumBalkanların, Avrupa'nın diğer bölgelerinden geri bir gelişme aşamasında kalmalarına yol açmışt ır . Osmanlı lar , Balkan şehir ler inin

Page 32: Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

8/3/2019 Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

http://slidepdf.com/reader/full/wernere-goere-osmanli-feodalitesi 32/37

318 Dr. Doğu PERİNÇEK

tarımsal ve idarî karakterini, feodal aristokrasinin egemen duru

munu restore etmiş ve korumuşlardır . Batı ve Orta Avrupa i le Güney Doğu Avrupa'nın gel işmesi arasındaki uçurumun temel sebebiburadadı r .

Osmanlı tcplumu üzerinde Bizans ve Slav etkileri

Gibb ve Bovven, Osmanlı feodalizmi ile Selçuk feodalizmi arasındaki farkı, Osmanlı feodalizminde Bizans etkisinin artmış olmasında görmektedir ler . Bizans, Bulgar ve Sırplardaki «parojk»lerin yerini, T ürk lerd e «reaya» alm ıştır. Çiftlik Yu nan ların «sta-sis» lerine benzem ektedir; her ikisi de aile m ülk üd ür v e bu nlarköysel bir ekonom ik çekirdek teşkil etm ekte dirler; ayrıca tahıl,bağcılık, meyvacılık, otlak, bir su kaynağı ve bazen bir değirmende olduğu gibi çeşitli tarım şekillerine bürünmektedirler.

14. yüzyılda Bizans 'da para rant ı gel iş t iği zaman Bulgaris tanve Sırbistan 'da henüz ürün rant ı egemendi . Balkanlar 'da Bizansda

olduğu gibi yalnız tütün resm i (Rau chsteu er) par a olarak almıyordu. Osmanlı larda bu geleneği devanı et t i rdi ler . Yaba bennakve dühan resmini para olarak addılar. Öşür ise aynî vergi idi.

Türkler Bulgarlardan devlet angaryası usulünü de almışlardır . Has ve t ımarlarda angarya ise çok az görülmekteydi .

SONUÇ

Selçuklarm başlangıcından II . Mehmet despotluğuna kadargörülen gelişme, fatih bir barbar kavmin feodalizme geçişinin tekörneği değildir. Bu gelişim tarihte eşine rastlanmıyan bir gelişimdeğildir.

Bazı meşhur Türk tarihçileri Osmanlı devletinde feodalizminolmadığını iddia etmektedirler. Meselâ Akdağ, sipahinin yargı hakkı olmayışını, devletin verginin bir kısmını almasını ve kamu dü

zenini sağlamak yükümüne girmesini, köylünün beyinin sipahi olmayıp devlet olmasını bu tezin delilleri olarak ileri sürmektedir.

Bir toplum düzeninin mahiyet ini , hukukî tahdit ler ve imtiyazlar değil, üretim ilişkileri tayin eder. Üretim ilişkileri Osmanlı Devletinde halis feodal tipte ilişkiler olarak gelişmiştir. Küçük köylüekonomisinin ağır basması , tar ımın küçük zenaat üzerindeki egemenliği, kırın şehir üzerindeki egemenliği, azınlığın toprak tekeli,

Page 33: Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

8/3/2019 Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

http://slidepdf.com/reader/full/wernere-goere-osmanli-feodalitesi 33/37

WERNER'E GÖRE OSMANLI FEODALİTESİ 319

köylünün yarat t ığı ar t ı ürünün egemen sınıf içinde paylaşı lması ,

bütün bu ayırıcı nitelikler feodal üretim tarzının varlığını göstermektedir. Ancak feodalleşme sürecinin tek tek bazı safhalarındaAvrupa ülkeler indekinden farklı bazı tezahürlere rast lanmaktadır. Bununla ilgili olarak devletin arazi tekelini ve bu suretle vergive rantın birlikte oluşunu zikredelim. Ancak şu hususu da ilâveetmek gerekir ki, Osmanlılarda devletin arazi tekeli katıksız değildi. Anadolu mülk sahipleri daha ilk fetih zamanlarından berigörülmekteydi. Ayrıca tımar da, tam anlamıyla bir feodal çiftlikten

başka bir şey değildir, tıpkı Bizanstardaki «pronoia» ve Selçuk-lardaki «ikta» gibi. Her üç sistemde de şartlı mülkiyet söz konusuolup, ranta s ipahi sahip olmaktadır . Askerî hizmet t ımarın şar t ı dır. Miras hukuken teshir, edilmemekle beraber fiilen mevcuttur.

Osmanlı feodalitesi, yalnız Avrupa'dan değil, doğu fedoalite-sinden, hatta Selçuk feodalitesinden de farklıdır. Selçuk mirası,sosyal, dinî ve kültürel yönden Osmanlı feodalitesi üzerinde en etki l i unsurdur.

Rumeli 'nin fethi , Türkmen göçebe toplumunun askeri leşmesine yol açarak, «gentilice» düzenin hızla çözülmesini ve yerleşikhayat düzenine geçilmesini kolaylaştırmıştır. Ortaya çıkan merkezî otorite ise, fethe hizmet eden kuvvetleri (Türkmen, derviş, gazi) kendi -hedefine ulaşmak için kullanmaya çalışmıştır. Ancak birdevlet örgütlenmesi için göçebe savaşçıların ve şeyhlerin getirdiğinden başka şar t lar ın da olması gerekmektedir . Ulema, Selçuk

devrinin yüksek İslam anlayışının Osmanlılara geçişini sağlamıştır. Göçebe savaşçılığı ile feodal teokr asi arasınd aki çelişki IIMehmet'e kadar Osmanlıların devlet haline gelme sürecinin motorunu teşkil etmiştir. Bu çelişki, fatihlerle «pasifistler» arasındakiçelişki değild ir; as kerî de mo kra si ile sınıflı toplum , ara sın da ki çe -lişkidir. (Bilindiği üzere askerî demokrasi, kendi işlerini örgürcedüzenlemeyi ifade eden «gentilice» örgütlenme yerine, komşu kavimleri yağma etmek ve kendi topluluğunu ezmek esasına dayanan

bir örgütlenmedir . )

Fet ih ve kâfir ler i boyunduruk al t ına alma, ulema taraf ındanda desteklenmiştir. Bu esasen Kur'an-ı-Kerim'in emridir. Ancakulema, kâfirleri islamlaştırmak, köle yapmak veya öldürmek alternatiflerini reddediyordu. Ulemanın çabası, haraç veren bir halkve bun ların üzerind e düzenli bir devlet kuru lma sıydı. Böyle birdevlette, deneıtleneımiyen gazilere ve yağmacı göçebelere ancak sınır-

Page 34: Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

8/3/2019 Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

http://slidepdf.com/reader/full/wernere-goere-osmanli-feodalitesi 34/37

320 Dr. Doğu PERİNÇEK

larda yer verilebilirdi. I . Beyazıd, «Han, gazi birliklerinin yönetici-

sidir» anlayışına son verdi. Devletin dış fonksiyonları yanında içfonksiyonlarının da bulunduğu, özellikle Ankara Savaşını izleyenantifeodal halk ayaklanma!.ar ında ortaya çıkt ı . Bu hareket ler in enönemli özelliği, dinî bir ideolojinin bayrağı altında yürütülmekleberaber , reaya arasında (Hır is t iyan ve Türk) dayanışmayı gerçekleşt i rmek ve düzene karşı güçlü bir muhalefet y aratm ak için dinîcemaatlar arasında denge aramasıdır . Tolerans f ikr ini , bu f ikr inkabulünde menfaat gören ve varl ığının teminat ını bulan tabakalar

benimsemektedi r .

Osmanlı devlet inde akıncı , yörük ve gazi ler barbarl ığa dönüşiçin direnen reaksiyoner kuvvetler olarak görülmektedir. Bu sebeple I. Mehmet'in zaferi, feodal devlet düşüncesinin, İslam Ortodoksluğunun, Selçuk yüksek İslam ideoloj is inin zaferi olarak tahlil edilebilir. Bundan sonra devletin dayanakları, Selçuk örneğinegöre kurulan sipahil ik ve yeniçeri örgütü olmuştur . Her iki ocak

da, göçebe aristokrasisine karşı ve kabile savaşçılığını zayıflatmakiçin gel iş t i r i lmişlerdir . Bu kurumlar üzerinde daha önceki zamanlarda Ealkanlar 'da görülen örgütlenme şekil ler inin çok az etkisiolmuştur . Her iki s is tem de doğu karakter l idir , ikta ve kul s is teminden gelmektedir .

Osmanlı toplumunda Anadolu ve Rumeli arasındaki düal izmede işaret etmek gerekir. Bu ikilik yalnız dinî, kültürel ve etnik alanlarda görülmeyip, herşeyden önce sosyal bir muhtevaya sahipt ir .

Anadolu, kan bağına dayanan örgütlenm enin (Sippenverfassung )güçlü kalıntılarıyla beraber ilkel bir feodalizmin aşağı aşamasında(Frühfeodalisımus) yaşarken, Rumeli, gelişmiş bir feodal düzene sahipti. Devletin ağırlığı I. Mehmet'ten itibaren Rumeli 'ye aktarıldıve bu tar ihten i t ibaren Rumeli , Anadolu 'ya egemen oldu.

Osmanlı devleti, reayanın verdiği rant temeline ve savaşa dayanıyordu. Balkanlar 'da savaş ve salgın hastal ıklar sonucunda üret im

şüçlerin in zayıfladığını ve bir kısm ının yok oldu ğun u görüy oruz.Üret im güçler inde (özel l ikle emek) meydana gelen bu boşluğun kapat ı lması , yani nüfusun ar tması , 1340-1480 tar ihler i arasında durumun güvensiz olması, salgınlar, açlık vs. sebeplerle Avrupa'danyavaş oldu. Balkanlara mal-para ilişkisi egemen olurken Türk istilası tekrar feodalleşmeye yol açt ı ve Balkanlar ürün rant ına dayanan bir toplum aşamasında kaldı lar . Sırbistan, Bosna, Bulgaris tanve Yunanistan'da Mal-para ilişkileri azaldı, para şeklinde rant yok-

Page 35: Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

8/3/2019 Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

http://slidepdf.com/reader/full/wernere-goere-osmanli-feodalitesi 35/37

WERNER'E GÖRE OSMANLI FEODALİTESİ 321

oldu ve mad encil ikteki kapital izmin aşağı a şama sındaki gel işme

durd u. Sultanlar ma den ihracını önledi ler ve ma den kiracı lığınıverimli bir iş olmaktan çıkaran monopol hükümleri koydular . Sonuç olarak Balkan şehir ler i feodal s is teme öncesinden daha kuvvetli bir şekilde bağlandılar.

Osmanlı feodalizmi, Dünya tarihinde fatihlerin ileri gelişmelere engel olduğu ve uzun zaman durgunluğa yol açtıkları feoıdalizmörneklerine uymaktadır . Marksist klâsikler bu fenomeni tar ihin

gel iş imi kanu nlarına tâbi sürece uygun görm ektedir ler : «Dünyatarihinin kaygan ve ayni biçimde, bazı zamanlar dev sıçramalarlagerilemeksizin, daima ilerleme halinde olduğunu sanmak diyalektiğe, bi l ime aykır ıdır , teorik yönden yanlış t ı r» (*) . Balkanlar içintrajik olan, 14. yüzyılda ekon om ik ve sosyal yapısı itibariy le B atıve Orta Avrupa'yla aynı yönde bir ilerlemeye sahip olmasıydı. Nevar ki , farkl ı olarak Balkanlar 'da ülkeyi koruyacak kuvvetl i bi ımerkezî otori te yoktu.

Daha Osman zamanında Küçük Asya'daki köylü ve denizcileryeni ikt idarla i t t i fak ar ıyor , Osmanlı lara tâbi olmakta ekonomikkazanç ve sosyal güvenlik umuyorlardı . Bulgaris tan, Peleponez veTrakya'da mahall î isyanlar vardı . Türklere karşı tek büyük hareket Arnavutluk ' ta görüldü. Bosna 'da köylüler Osmanlı lara kurta-tırıcı gözüyle baktılar; hatta 16. asırda Salzburg ve Würzburg çevresindeki Alman köylüleri bile Osmanlılara aynı gözle bakıyorlardı. Dinî erkânın Latin düşmanlığı da Türklerin yayılmasına yar

dımcı oldu. Yuna n ve Slavlar arasında yalnız büyü k aris tokrasiTürklere karşıydı. Türk istilası genellikle bu sınıfın elindeki toprağın tamamını almaktaydı . Tımarla yet inen küçük toprak sahipler i ise bu ülkelerde Türk taraf tan grupları meydana get irdi ler .

Türkler in Balkanlar ' ı is t i la etmesinin buradaki üret im güçler ini gel iş t i rmediğini bel ir tmişt ik. Ancak bu tesbi t , meselenin biryönüdür. Meselenin diğer yanı ise Osmanlıların kendi gelişmeleri

ile ilgilidir: Çok ileri bir sıçrama olarak niteliyebileceğjmiz bu gelişme, göçebelikten tarıma geçiştir. Türk köylerindeki .küçük ze-naat lar tar ımdan ayrı lmış, bel l i insan gruplarının ası l geçim kaynağı olmuştur; tıpkı Slav, Cermen, Arap ve Moğol kavimlerindeolduğu gibi, Osmanlılarda da devlet doğrudan doğruya geniş yabancı topraklar ın fethiyle ortaya çıkt ı . Geniş topraklara egemen

(*) LE NİN , Uber die Junius -Bro schü re 1916, We rke, 22, S. 315).

Page 36: Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

8/3/2019 Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

http://slidepdf.com/reader/full/wernere-goere-osmanli-feodalitesi 36/37

322 Dr. Doğu PERİNÇEK

olmak için gentilice örgütlenme elverişli değildi >(*). Ancak bilin

diği gibi , kavimler göçü sırasında fat ih boylarla m ağlu plar aynıekonomik ge l i şme aşamas ındaydı la r ve top lumun ekonomik temel iaynı kaldı (Engels) . Osmanlı larda, genti l ice örgütlenmeden, hızlai lkönce patr iyarkal , daha sonra tam feodal despotluğa geçi ldi . Anadolu ve Rumeli için bir i ler leme olmadı; üret im i l işki ler i , ürün rant ına dayanan feodalizmi biçiminde devam et t i . Çünkü Türk toplum u için ilerlemen in biric ik yo lu bu yd u. B u sebe ple, Bizans - Slavuygarlığı ile Selçuk - Osm anlı uyga rlığı ar ası nd a sentez söz konu

su değildir . Aynı aş am ada olmayan uygarl ıklar arasın da sentezimkânı bulunmamaktadır . Lat in dünyasında feodalizmin doğuşunun özel l iği , Roma ve Cermen kurumlarının üret im alanında, devlet örg ütlen me sind e ve ideolo jide senteze ulaşmıasıydı. îk i toplumarasında uygunluk ve oranlılık ne derece az ise, feodal sentez o de-r e c e d e n g es i z o l m a k t a , f e o da l t o p l u m h a m v e m ü k e m m e l l i k t e nuzak ka lmaktad ı r .

Osmanlı lar , Anadolu ve Rumeli 'yi birbir ine kaynaşt ıramadı .Balkan feodalizminin ileri şekli, fatihler için birinci derecede ist ismar konusu ve kendi toplumlarının gel işmesi için katal izördü.Tebanın is lâm dinine geçmesi is tenmiyordu. Türkerin yukarı aşam ad ak i feodalizmi, (Hocıhfe udalismu s), B alka nlar ' ın ileri feodalizmini (Spaetfeudalismus) izleyerek ve onun yanında gelişti; Balkanların gelişimini 18. Yüzyıla kadar kesintiye uğrattı ve geciktirdi. Osmanlı feodalitesinin biri doğuya, diğeri batıya dönük iki yü

zü vardı ; Selçuklu feodali tesinden daha gel işmiş ve örgütlü olmakla beraber Avrupa feodalizmi seviyesine de ulaşmamışt ı .

Osmanlı larda İs lam yüksek kültürünün şehirci karakter i kaybolmuş, s is teme damgasını , Abbasi lerde olduğu gibi büyük tüccarlar ve âl imler değil , askerî ve idarî memurlar vurmuştu.

Osmanlı larda ürün rant ı o derece yükselmişt i ki , çal ışma şartlarının ve üretim araçlarının yeniden üretimi cidldî surette^ tehlike-

(*) «Roma illerinin efendisi bulu nan Cermen halklar ı, fethe ttikleri yeri birdüzene koymak zorunda ydılar. Ama, Romalı kitleler, ne gentilice gruplar içine kabul edilebilirdi, ne de bu gruplar aracıyla egemenlik altına alınabilirlerdi. Herşeyden önce çoğu yerlerde varlıklarını sürdüren yerel Roma yönetim organlarının başına, Roma devleti yerine geçecek bir şey (substitut) koymak gerekiyordu, ve bu da ancak bir başka devlet olabilirdi; öyleyse gentilice kuruluş organlarının, devlet organları haline dönüşmeleri, ve bu işin de, şartların baskısı altında, çokçabuk olma sı gerekiyordu.» (ENG ELS, Ailenin, Özel Mülkiyetin veDevletin Kökeni, çev. K. Somer, Ankara: 1967, s. 214).

Page 37: Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

8/3/2019 Werner'e Göre Osmanlı Feodalitesi

http://slidepdf.com/reader/full/wernere-goere-osmanli-feodalitesi 37/37

WERNER'E GÖRE OSMANLI FEODALİTESİ $2 $

ye girmiş, bu durum üret imin az veya çok yükselmesini imkânsız

kı lmış, üret iciye ancak asgarî yiyecek maddesini sağlamışt ı . Bütünfeodal toplum larda yeniden üret im masra flar ı , s öm ürene değil,üret iciye yüklenmişt ir . Osmanlı devlet inde köylü ekonomisinin yeniden üret imi, üret im kapasi tesinin, rant ın merkezî leşmiş biçimi yoluyla devlet yararına zaptedilmesi hayli güçleşmiştir. II. Mehmetzamanında köylüden ve zenaatkârlardan al ınan ar t ı ürün savaştaharcanmış ve Türk feodalizminin gel işme temposu suni olarak yavaşlatılmıştır.

Yukardaki sebeplerle Türk feodalizminin bat ıdan üstün olduğu iddialar ı (Saarisalo) kabul olunamaz. Bu iddiaya mesnet olarak, s ipahi yararına angarya olmaması ve toprağa bağlı kölel iğin bulunmaması göster i lmektedir . Unutulmaması gerekir ki , Osmanlılarda devlet için zorunlu çalışma vardı ve reaya fiilen toprağa bağl ı durumdaydı .

imparatorluğun muhteşemi ve saygı telkin eden askerî gücü,imparatorluk içindeki bütün unsurlar ın amansız sömürüsü pahasına sağlandı. Türkler de Hıristiyan köylüler gibi egemen sınıflarınbaskı ve zulümü al t ında yaşadılar . Werner , ki tabının son sat ı r larında, Pero Tafur'a atıfta bulunarak Türklerin asil ve necip, gerçekleri seven, faziletli bir halk olduğunu belirtmektedir.