xtb forex - aylık araştırma bülteni ocak raporu
TRANSCRIPT
Aylık Araştırma Bülteni
Ocak RAPORU Ocak
Amerika Ekonomisi
Kasım ayı seçimlerinden sonra Amerikan ekonomisinde iyileşme beklentisi
en çok hisse senedi piyasasına yansıdı. Seçim sonrası fiyatlamalar hisse
senedi piyasasında yukarı yönlü hareket, tahvil bono piyasasında satışlar
ve Dolar (DXY) endeksinde yükseliş olarak özetlenebilir. Ocak ayına
gelindiğinde, coşku ve acele ile fiyatlamalar sonrasında piyasaların
sabrının denendiği bir döneme giriyoruz. Henüz icra edilmeyen ekonomik
aktiviteyi öncesinde fiyatlamaya başlayan piyasalar 2017 ilk çeyrekte sakin
bir bekleyiş ile gelişmeleri takip edebilecek mi?
Benzer gelişmelerin yaşandığı dönemlere baktığımızda, piyasaların sabrı
konusunda tereddütlerimiz var. Sabırsız davranışlar ilk çeyrekte volatilite
artışı demek ancak tabi ki finansal enstrüman çeşitliliği ile piyasalarda
çareler tükenmez. Örneğin, Amerikan hisse senedi piyasalarının abartılı
yükseldiğini ve bir düzeltme yapacağını düşünüyorsanız. Chicago Board of
Trade (CBOT) de işlem gören S&P500 endeksinin volatilitesini gösteren VIX
(korku) endeksi rekor düşük seviyelerde iken ve satım (put) opsiyonları bu
kadar ucuz iken bu opsiyonlardan satın alarak portföyünüzün bir kısmını
koruma (hedge) altına alabilirsiniz. Endekslerde boğa piyasası sürerken
içinizde biraz endişe varsa ucuza sigorta yapılacak iyi bir dönemde
olduğumuzu hatırlatalım.
2009 senesinden bu yana %2,2 ortalama ile büyüyen Amerikan ekonomisi
iyi bir performans yakaladı. Ancak son dört yılın eğiliminde ilk çeyrek
büyüme rakamında zayıf gerçekleşme gözlemliyoruz. Sön üç yılın ilk
çeyrek büyüme rakamlarında; 2014 %0,9 daralma, 2015 %0,6 ve 2016
%0,5 Gayri Safi Yurt İçi Hasıla artışı olarak özetlenebilir. İlk çeyrek büyüme
rakamlarında zayıf seyrin sebebi hava koşulları ile yavaşlayan ekonomik
aktiviteye bağlanabilir. Kasım ayından bu yana Amerikan Doları’nın güçlü
seyrinin ihracat dezavantajı ile büyümeyi 0,4-0,5 baz puan aşağı
çekebileceğini de unutmayalım. 21 Ocak’ta başlayacak yeni dönem ve
ekonomik icraatlarına gelince, sonuçların kısa sürede alınmasını beklemek
hayalcilik olur.
2017 senesinin Trump politikalarında önceliğin kurumsal vergi
indirimlerine verilmesi bekleniyor. Amerikan ekonomisinde 2009
senesinden bu yana iyileşmenin ikinci Dünya savaşına göre zayıf
kalmasının birden fazla sebebi olmakla beraber işletme yatırımlarının zayıf
seyri önemli bir değişken olarak görülüyor. Trump yönetiminin kurumsal
vergi indirimleri ile denizaşırı ülkelerdeki şirket karlarını ülke içine çekme
planı acaba işletme yatırımlarını ne kadar yukarıya taşıyacak? 2004
senesinde Bush yönetimi benzer bir yöntem ile çok uluslu şirketlerden
karlarını ülkeye getirenlere %35 yerine %5,25 vergi uyguladı. Amaçlanan
bu yöntemle yeni fabrikaların kurulması, araştırma geliştirme
faaliyetlerinin artması ve istihdam piyasasında yeni iş alanlarının
yaratılmasıydı. Yönetim vergi indirimi ile 500 bin yeni iş imkanı hedefler
iken işler beklendiği gibi olmadı. Vergi indirimlerinin karlılık üzerinde $1’lık
etkisi işletme yatırımlarında $0.01’dan az bir artışa yol açtı. Şirketlerin
artan karlılık ile tercihi kendi hisse senetlerini satın almak ve daha yüksek
temettü oranı ile kar dağıtımı olarak özetlenebilir.
Öte yanda, 188 ülke arasında %35 kurumsal vergi oranı olanı ile Amerika
3. Sırada yer alıyor. Yüksek vergi oranları küresel piyasalarda rekabet
Amerika Ekonomisi Ocak 2017
isteyen Amerikan şirketleri için önemli bir dezavantaj iken önümüzdeki
dönemde bu şirketler daha rekabetçi olabilir. Vergi indirimlerinin işletme
yatırımlarına ve yeni iş imkanına dönüşümü konusuna gelince, Trump
yönetimi bu konuda farklı bir yol izleyebilir.
Gelelim alt yapı yatırımlarına $1 trilyon dolar ve 10 yıla yayılması
öngörülüyor. 2017 senesinde resmi sürecin tamamlanması, mühendislik
çalışmaları, çevresel faktörler ve inşaat firmaları ile kontratların
imzalanması zaman alacak. Dolayısı ile 2017 yılını yok sayıp 9 yıla
taksitlendirme yaptığımızda sene başına $111 milyar dolar düşüyor.
Rakamın yıllık Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYIH) üzerinde % 0,4-0,5
civarında pozitif etki yapması bekleniyor.
Sonuç olarak, hem kurumsal vergi indirimleri hem alt yapı yatırımlarının
ekonomik etkisi zamana yayılarak piyasanın sabrını zorlayabilir. Piyasalar
iyimser beklentileri satın almakta acele etmiş olabilir o halde daha ileri
gitmeden bir süre kenarda beklemeliler. Önemli olan, Trump dönemi
yüksek ekonomik büyüme, enflasyon ve ücretlerde artış ile FED’in 2017
yılında üç faiz artırımı yapabileceği görüşü.
Bu şartlar altında ilk çeyrekte olası bir düzeltmeye rağmen döviz piyasaları
eninde sonunda “dolar pozitif” fiyatlamaya dönebilir. Aynı durum tahvil
bono ve hisse senedi piyasası için de geçerli, Ocak etkisinin kalıcı
olmayacağını ve kısa bir düzeltme ardından hisse senedi piyasasının yedi
seneden uzun süren yükseliş trendini sürdüreceğini tahmin ediyoruz.
Tahvil bono piyasasına gelince, Avrupa ve Asya piyasalarından gelebilecek
alımlara rağmen 2017 senesinde oranların yükselme eğiliminde olacağını
düşünüyoruz.
FED “Dot Plot”
Fed üyelerinin ortalama beklentisi 2017 yılında politika faizinin 1,375
(şimdiki 0,625) 2018 yılında 2,125 ve 2019’da 2,875 olacağı yönünde
birleşiyor. Fed üyelerinin tahminlerinde değişimin sebebi Trump’ın 1
trilyon dolarlık altyapı yatırım projesi, vergi indirimleri ve deregülasyonlar
olarak görülebilir.
Yeni kabine ve hükümet politikalarını bir kenara bırakıp sadece ekonomik
veriler üzerinden bir değerlendirme yaptığımızda; Amerikan ekonomisinde
2017 yılında işsizlik oranı yüzde 4’e gerilerken sanayi üretiminde
iyileşmenin önümüzdeki birkaç yılda devam edeceği beklentisi var. Ayrıca,
ISM Satın Alma Yöneticileri Endeksi de ekonominin genişlediğini işaret
ediyor. Kısaca, 2017 yılının ilk aylarında yeni politikalar ile bir şaşkınlık
yaşansa da genel olarak Amerika için görünümün olumlu olduğunu
anlıyoruz.
Amerika Ekonomisi Ocak 2017
ABD 10 Yıllık Tahvil Faiz Oranları
Temmuz ayı başında 1,32 seviyesine kadar gerileyen Amerika 10 yıllık
tahvil faiz oranı bugünlerde 2,54 civarında işlem görüyor. Kasım ayından
başlayarak altı hafta boyunca yükselen oranlar yedinci haftada geriledi.
Hızlı yükselişin ardından oranlarda yaşanan geri çekilmenin devamı
gelebilir. Aralık ayının son iki haftasında yapılan fiyatlamalar düşük işlem
hacmi ile gerçekleştiğinden iyi bir gösterge olmayabilir. Ocak ayının ikinci
haftasında başlayacak fiyatlamaları daha çok önemsiyoruz.
2 ve 10 yıllık tahvil faiz oranları arasındaki spread
2 ve 10 yıllık tahvil faiz oranları arasındaki spread Ağustos ortasından bu
yana yükselişe geçti. Önümüzdeki iki senede iyileşen ekonomik koşullar ile
FED faiz artırımları, 2 yıllık tahvil faiz oranlarını 1,20 seviyesine taşırken 10
yıllıklar 2,54 civarında işlem görüyor.
Amerika 10 yıllık tahvil faiz oranı ve S&P500 Endeksi
Geçmiş yıllarda Amerikan ekonomisi iyileşiyor FED faiz artırımları
hızlanabilir denince tahvil faiz oranları yükselir ve hisse senedi piyasasında
satışlar hızlanırdı. İki piyasa arasındaki negatif korelasyon Kasım ayından
bu yana yerini pozitife bıraktı. Nedeni, yeni ekonomi yönetiminin şirketler
ve hisse senedi piyasası dostu olacak politikaları olarak görülüyor.
S&P 500 Endeksinde 10 ve 200 günlük HO farkı açılıyor
Öte yanda, Amerika ekonomisine ilişkin 2017 beklentileri olumlu iken
küresel ekonominin kayda değer bir büyüme rakamı yakalaması zor.
Amerika Ekonomisi Ocak 2017
Avrupa Ekonomisi
Avrupa bölgesi ekonomisinde 2017 yılında artan siyasi belirsizlikler
önemli bir yer ediniyor. Brexit sürecine dair yol haritasını yeni yılda
açıklayacak olan Theresa May’in ardından dikkatler Almanya ve Fransa
seçimlerine çevrilecek. İngiltere’de alınan Brexit kararı, ABD’de Trump’ın
Başkan seçilmesi ve İtalya referandum sonucu popülist söylemlerin daha
ön planda olacağı bir döneme girdiğimizi gösteriyor. Ancak artan risklere
rağmen Avrupa ekonomisi 2017 yılına pozitif bir başlangıç yapabilir.
Avrupa’nın lokomotif ekonomisi Almanya’da üretici enflasyonunda
görülen artış, enflasyonda yükselişin sinyalini veriyor. Nitekim Avrupa
Merkez Bankası (ECB) da son yayınladığı ekonomik bültende enflasyondaki
artışın devam edebileceğine dikkat çekti. Almanya’da Üretici Fiyat endeksi
(ÜFE) Kasım ayında son üç yılın ilk yıllık artışını kaydetti. Aşağıdaki grafikte
görülen ÜFE artışının temel sebebi ise yükselen enerji fiyatları.
ECB tarafından uygulanan gevşek para politikası ve petrol fiyatlarında
yaşanan toparlanma, enflasyonda yaşanan yükselişin temel nedeni olarak
gösterilebilir. Tüm bu gelişmeler bir araya getirildiğinde, Almanya’da
tüketici enflasyonunun 2017 yılında yüzde 1,5’e Euro Bölgesi’nde ise
yüzde 1,3’e yükselmesi bekleniyor. ECB’nin hedeflediği enflasyon
seviyesinin yüzde 2 olduğu düşünülürse, bu derece hızlı bir toparlanmayı
bölge ekonomisi adına olumlu buluyoruz.
Avrupa Bölgesi enflasyon bekleyişi
Yukarıdaki grafikte de görüldüğü üzere son aylarda Avrupa Bölgesi
enflasyon bekleyişinde yukarı yönlü hareket hızlandı. Ocak-Eylül
döneminde petrol fiyatlarında yükselişe kayıtsız kalan enflasyon Eylül
ayından itibaren petrole ayak uydurmuş görünüyor.
Avrupa Ekonomisi Ocak 2017
Petrol fiyatları ve Avrupa’da enflasyon
Avrupa Merkez Bankası (ECB) toplantısı ise piyasa için bir nevi sürpriz oldu
diyebiliriz. Banka faiz değişikliği gerçekleştirmedi ki bu beklentiler
içerisindeydi. Buna rağmen grafikte de görüldüğü gibi ECB’nin bilançosu
2014 sene ortasından bu yana artan ivme ile genişlemeye devam ediyor.
Avrupa Merkez Bankası bilançosu
Varlık alım programının süresi ise Mart 2017’den Aralık 2017’ye uzatıldı.
Tüm bu gelişmeler piyasa için sürpriz değil. Ancak, tapering (varlık alım
programının kademeli olarak azaltılması) kararı tahmin edilenden önce
geldi. Toplantıda alınan karara göre, varlık alım programı Nisan ayından
itibaren 60milyar Euro’ya düşürülecek.
Yukarıdaki grafik, EUR/USD paritesinin ECB kararına verdiği reaksiyonu
gösteriyor. Toplantı tarihine kadar Euro’da yaşanan hızlı yükseliş, büyük
ölçüde tapering söylentilerinin gündeme gelmesinden kaynaklanmıştı.
Ancak varlık alım programını azaltma kararına rağmen Euro hızla değer
kaybetti ve şu an gündemdeki yeni soru “parite 1,00 olur mu?”.
Euro’da yaşanan hızlı değer kaybında temel etken, merkez bankasının
kullandığı “güvercin ton” oldu. Tapering kararına rağmen banka, gerekli
gördüğü takdirde daha fazla parasal genişlemeye gitmekten
çekinmeyecek. Öte yanda; yaklaşan Almanya ve Fransa seçimleri ile
Avrupa bankacılık sektörü, Euro üzerinde baskı yaratmaya 2017 yılında da
devam edebilir.
Avrupa Ekonomisi Ocak 2017
Şüphesiz ki son dönemin ana gündem maddesi İtalya bankacılık sektörü.
Özellikle İtalya referandumu ardından daha fazla gündeme gelen Banka
Monte dei Paschi di Siena SpA (Monte Paschi), yatırımcılar yoluyla
sermaye artırımı gerçekleştirmekte başarılı olamadı. Bunun ardından
hükümet, 20 milyar Euro büyüklüğünde bir kurtarma paketi üzerinde
anlaşmaya vardı.
Son dönemde sıkça gündeme gelen bir diğer banka ise Deutsche Bank.
ABD tarafından kesilen 14 milyar Dolar tutarındaki ceza, bankanın
kredibilitesinin sorgulanmasına yol açmıştı. ABD ile anlaşan banka, ceza
tutarı olarak 7,1 milyar Dolar ödeme yapacak ki bu durum Deutsche Bank
için olumlu. Ancak, ECB’nin uygulamaya devam ettiği gevşek para
politikası Avrupa bankacılık sektörüne zarar vermeye devam edebilir. Öte
yanda; Avrupa’da yaklaşan seçimler, hem Avrupa Birliği’nin (AB) siyasal
yapısı hem de ECB’nin para politikası açısından önemli.
Almanya 10 yıllık tahvil faiz oranı
Almanya’da 24 Haziran İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkış kararı ile
negatife dönen 10 yıllık tahvil faiz oranı Eylül ayından itibaren yükselişe
geçti. Aralık ayında özellikle İtalya bankacılık sektörüne ilişkin endişeler ile
Almanya tahvillerine gelen alımlar oranların gerilemesini sağladı. Almanya
ve Avrupa Bölgesi enflasyon bekleyişi tahvil bono piyasasında ki
fiyatlamalara yansırken devamı büyük ölçüde piyasanın risk alma iştahına
bağlı görünüyor.
Avrupa Ekonomisi Ocak 2017
İngiltere Ekonomisi
Brexit kararı ardından hızla değer kaybeden Sterlin’in İngiltere ekonomisi
üzerindeki enflasyonist etkisi sürüyor. Kasım ayında artan giyim ve petrol
fiyatları, tüketici enflasyonu artış hızının tahminlerin üzerinde
gerçekleşmesine yol açtı. Ekim ayında yüzde 0,9 olan Tüketici Fiyat
endeksi (TÜFE) artış hızı Kasım ayında yüzde 1,2 seviyesine gerçekleşerek,
2014 yılı Ekim ayından bu yana en hızlı yükselişini kaydetti.
Yukarıdaki grafikte dikkat çeken asıl detay ise, girdi maliyetlerinde görülen
hızlı yükseliş. Petrol fiyatlarında yaşanan yükseliş ve değer kaybeden
Sterlin etkisiyle ithal ürün fiyatları Kasım ayında yıllık yüzde 15’e yakın
artış kaydetti. Aşağıdaki grafik girdi maliyetleri ile artan petrol fiyatları
arasındaki ilişkiyi gösteriyor. Ancak, petrol fiyatları enflasyonu etkileyen
faktörlerden yalnızca bir tanesi olarak görülüyor.
Şüphesiz ki maliyetlerde yaşanan bu hızlı yükseliş önümüzdeki süreçte
ürün fiyatlarına yansıyarak tüketici enflasyonu üzerindeki yukarı yönlü
baskıyı arttıracak. Aşağıdaki grafik, 3 aylık dönemde üreticilerin beklediği
fiyat artışını gösteriyor.
İngiltere Ekonomisi Ocak 2017
Bu hızlı yükselişten rahatsız olan İngiltere Merkez Bankası (BoE) daha fazla
parasal genişleme ile Sterlin’in değer kaybedebileceğinden endişeli.
Kurum bu sebeple son iki toplantısında, para politikası kararlarında ‘çift
yönlü’ hareket edebileceğinin sinyalini verdi. Banka Aralık ayı
toplantısında piyasaya sürpriz yapmadı ve para politikasını korudu.
Böylece faiz oranı rekor düşük seviye olan yüzde 0,25’te varlık alım
programı 435 milyar seviyesinde sabit bırakıldı.
İngiltere 10 yıllık tahvil faiz oranı
Brexit sonrası ekonomik verilerin beklenen ölçüde bozulmayışı Ağustos
ayından itibaren tahvil bono faiz oranlarına yükseliş yönünde yansıdı. Zayıf
Sterlin’in enflasyonu yukarı taşıdığını da unutmamak gerekiyor. Öyle ki
hızlanan enflasyon İngiltere Merkez Bankası (BoE) tarihi düşük seviyede
“0,25” politika faizini yukarı çekebilir beklentisi yarattı. Aralık ayı
toplantısında banka enflasyon için marjı olduğunu söyleyerek bu
beklentiyi kırdı. 2016 yılının ikinci yarısı beklenenden iyi olabilir ancak
2017 senesinin İngiltere ekonomisi için siyasi ve ekonomik birtakım riskler
barındırdığını biliyoruz. Kısaca “dereyi görmeden paçaları sıvamamak”
gerekiyor.
İngiltere Ekonomisi Ocak 2017
Türkiye Ekonomisi
MSCI Gelişen Ülke para birimleri endeksi
MSCI gelişen ülke para birimleri endeksinde 23 Kasım düşük seviyesi 1492
iken o tarihten bu yana endeksteki yukarı gitme çabası dikkat çekiyor. 200
günlük hareketli ortalama 1518’in aşılması ile endeks önce 1521 ardından
1526 seviyesini test edebilir. Yükselen petrol fiyatları üretici ülkelerin para
birimlerinin değer kazanmasını sağlarken, FED sonrası 2017 yılı için banka
faiz artırımlarına hız verebilir endişesi endeksi tekrar 1500 sınırına taşıdı.
MSCI Gelişen Ülke piyasaları endeksi
Öncesinde beraber hareket eden S&P500 endeksi ve gelişen ülke
piyasaları endeksi, 08 Kasım seçimlerinden bu yana farklılık gösteriyor.
Amerikan ekonomisine ilişkin olumlu bekleyiş ile yükselen S&P 500
endeksine karşı MSCI gelişen ülke piyasaları endeksi önce geriledi ve
bugünlerde yatay seyrediyor. 14 Aralık ve FED stresinin geride kalması ile
gelişen ülke piyasaları arayı kapatmak isteyebilir. Bir başka bakış açısı ile
S&P 500 endeksinde bir düzeltme yaşandığı takdirde gelişen ülke
piyasaları aynı oranda değer kaybetmez.
Türkiye Ekonomisi Ocak 2017
2017 senesinde Türkiye Ekonomisi ve Bankacılık Sektörü
Yükselen faiz oranları,
Değer kaybeden Türk Lirası,
Ekonomik (GSYIH) Yavaşlama,
Geri Dönmeyen Alacaklar,
Fonlama Maliyeti Baskısı.
Türk Lirası’nın değer kaybının sürmesi mali sektörün borç verme maliyetini
artırırken ekonomiye zarar verebilir. TCMB kurun yüksek seviyelerini
koruması halinde 2017 yılının ilk çeyreğinde ekonomiye negatif
yansıyacağını öngörüyor. Önümüzdeki iki sene boyunca iyileşen ekonomik
görünüm ile FED faiz artırımının hız kazanacağı düşünülürken, sermaye
çıkışları devam edebilir. TCMB’nin yabancı para rezervlerinin düşük olması
sebebi ile bankanın döviz piyasasına direkt müdahalesi beklenmiyor.
Yükselen kurun finans sektörü dışındaki şirketleri de zora sokacağı aşikar.
Ayrıca enerji sektöründe yükselen petrol fiyatları cari açığın finansmanını
zorlaştırıyor. Yabancı portföy yatırımlarında çıkış, yükselen petrol fiyatları
ve yüksek kur etkisi ile artan girdi maliyetlerini bir araya koyunca
karşımıza negatif bir tablo çıkıyor.
08 Kasım sonrası tahvil bono piyasasından çıkış hızlandı
08-30 Kasım tarihinde yabancı yatırımcılar tahvil bono piyasasında net 678
milyon dolar satış yaptılar. 02 Aralık haftasında bu rakam 85 milyon dolar
09 Aralık haftasında 143 milyon dolar olurken yılın dördüncü çeyreğinde
şu ana kadar tahvil bono piyasasında ki yabancı satışı 2 milyar Dolar
üzerindeydi. Bu şartlarda Türk Lirası’nın %14 üzerindeki değer kaybına
şaşırmamak gerekiyor.
Banka kredi faiz oranları ve fonlama maliyeti
Türkiye Ekonomisi Ocak 2017
Merkez Bankası borçlanma maliyetini yükseltirken bankacılık sektörüne
düşük maliyetli kredi baskısı ile banka kredi faiz oranları ve fonlama
maliyeti arasındaki fark son 14 ayın en düşük seviyesine geriledi. Neticede
bankacılık sektörü kardan yemeye başladı ve Kasım ayında sektördeki
hisse senetleri yaklaşık %10 değer kaybetti.
Beş yıllık bono ihalesi ortalama faiz
12 Aralık tarihinde yapılan beş yıllık bono ihalesinde ortalama faiz oranı
“11,51” ile tarihi yüksek seviyelerde gerçekleşti. TL’nin hızla değer
kaybetmesi, ekonomik verilerde bozulma ve FED faiz artırım beklentisi ile
yabancı yatırımcıların tahvil bono piyasasındaki çıkışları sürüyor. Ekim
ayından bu yana devlet iç borçlanma senetlerinde yabancı yatırımcıların
satış tarafında olduğunu ve TL cinsi bono pozisyonların %20 altına
gerilediğini görüyoruz. Neticede yabancıların pozisyonu 2012 yılından bu
yana en düşük seviyede gerçekleşmiş oldu.
Türkiye 10 yıllık tahvil faiz oranı
15 Aralık’ta görülen 11,66 yükseği sonrasında oranlarda geri çekilme yaşandı. Tekrar tek haneli rakamların geri gelmesi kısa vadede zor görünüyor.
Ekonominin Nabzı Kaç Atıyor “Bankacılık Sektörü”
Türk Lirası ve sektörün sermaye rasyosu
Kasım ayı başından bu yana Türk Lirası Dolar karşısında %15 değer
kaybederken tahvil bono piyasasında faiz oranları son çeyrekte yaklaşık
170 baz puan yükseldi. Türk Lirası’nın %10 değer kaybı beş büyük
Türkiye Ekonomisi Ocak 2017
bankanın sermaye rasyosunu 47 baz puan aşağı çekebilir. Tahvil bono
piyasasında oranların 100 baz puan yukarı gitmesinin sektörün
sermayesine vereceği zarar ise 15 baz puan olarak tahmin ediliyor.
Moody’s ardından 2017 yılında Fitch’in kredi notunu yatırım yapılabilir
seviyeden aşağı çekmesinin mali sektöre vereceği sermaye zararı ise 100
baz puandan fazla olabilir.
Bankaların Taşıdıkları Devlet İç Borçlanma Senetleri Dağılımı
Bankalar için bir başka risk unsuru portföyde taşıdıkları Devlet İç
Borçlanma Senedi (DIBS) getirilerinde yaşanan yükseliş ve bunun getirdiği
ek maliyet. Türk bankalarının yılın üçüncü çeyreğinde taşıdıkları devlet iç
borçlanma senetlerinin miktarı 85 milyar Dolar ile sektördeki varlık
dağılımı içerisinde %11,3 seviyesine ulaşıyor. Bu oran Avrupa bölgesindeki
bankaların iki katını ifade ediyor. Akbank’ın ikinci çeyrek bilançosundan
sonra yaptığı açıklamaya göre, oranlardaki 100 baz puanlık bir artış
sermaye rasyosunu 25 baz puan aşağı çekiyor.
Türkiye Fitch’den yatırım yapılabilir kredi notunu kaybederse
Fitch Ağustos ayında Türkiye’nin hükümet borçlanmasına ilişkin görünümü
negatife çekti. Bir sonraki adım junk “çöp” seviyesine çekmek olur ise
bankacılık sektöründe sermaye ve borç verme marjinleri üzerindeki baskı
artabilir.
Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’in ülke kredi notunu indirdiği
senaryoda bankaların çekirdek sermayesi içerisindeki riskli varlıkların
oranını gösteren Tier1 sermaye rasyosu 110 baz puan gerileyebilir.
(Akbank, Garanti, Halkbank, İşbank)
Türk bankalarının not indirimine duyarlılığı
Altı büyük Türk bankasının dört tanesi riskli varlık oranını belirlerken
Fitch’in ratingini kullandıklarını belirttiler. 19 Ağustos tarihinde Fitch ülke
görünümünü durağandan negatife çekerken politik istikrarın
sağlanamaması ve küresel şartların kötüleşmesi durumunda not indirimi
gelebileceğini ifade etti. Bu senaryo bankaların Türk Lirası dışındaki
varlıkları üzerindeki riskin ikiye katlanmasına ve Tier 1 sermaye
rasyosunda ortalama 120 baz puan artışa sebep olabilir.
Türkiye Ekonomisi Ocak 2017
Finans kesimi dışındaki şirketler ve Türk Lirası
Türk Lirası’nın değer kaybının döviz cinsi borcu olan finans kesimi dışındaki
şirketler için de olumsuz olduğunu ve ekonomiyi durgunluğa
sürükleyeceğini unutmayalım. Şirketlerin yabancı para cinsinden
kredilerinin toplam içindeki oranı %40.
TCMB Yabancı Para Cinsinden Rezerv Miktarı
TCMB’nin yabancı para cinsinden rezervlerinin yeterli miktarda olmayışı
ve doğrudan müdahale ihtimalinin zayıf olması ile parasal sıkılaştırma
2017 yılında da sürebilir. 2016 yılında bankanın rezervleri %10 artışla 106
milyar dolar iken IMF 2017 yılı için rezervlerin 126 milyar dolar tavsiye
ediyor.
Gelişen Ülkelerin Döviz Rezervi Dağılımı
Amerikan seçimlerinden sonra 2017 yılı için artan FED faiz artırım
beklentisi Türkiye, Malezya ve Güney Afrika’da yabancı para cinsinden
rezervlerin de düşük olması sebebi ile sıkı para politikalarına ihtiyaç
olduğunu gösteriyor. IMF’nin tahminlerine göre bu ülkelerde yabancı para
cinsinden döviz rezervleri 2017 yılında %85 altına düşebilir. IMF tarafından
bu ülkeler için tavsiye edilen %100-150.
Türk Bankacılık Sistemi ve Şüpheli Alacaklar
Türkiye Ekonomisi Ocak 2017
Bankacılık sektörü için bir diğer tehdit yavaşlayan ekonomi ve TL
üzerindeki baskı ile geri dönüşü olmayan kredilerde ne kadar artış
gerçekleşeceği konusu? Türkiye’de geri dönüşü olmayan krediler bu sene
%15 artış ile üçüncü çeyrekte 18,4 milyar Dolara yükseldi. Bu miktar
toplam borç oranının %3,3 üne tekabül ediyor. Son beş senenin en yüksek
seviyesi olan bu oran içerisinde küçük ve orta boy işletmelerin payı %25’e
kadar çıkıyor. Yakın takipteki kredilerde ise varlıklarda bozulma olabilir ve
provizyon ihtiyacı olabilir endişesi ile üçüncü çeyrekte %20 civarında artış
gerçekleşti.
Türk bankacılık sektöründe şirketlere verilen kredilerin %40’ı yabancı para
cinsinden ve kurdaki dalgalanma ile kredi riski artıyor. Yakın takipte olan
kredilerde Yapı Kredi, Akbank ve Garanti ortalaması %4 olarak görünüyor.
Türk Şirketleri Net Döviz Açık Pozisyonu
Türkiye’de yerleşik şirketlerin net döviz cinsi borcu 201 milyar Dolar iken
bu rakam bankalar ve ekonomik büyüme için risk teşkil ediyor.
Mali sektör dışındaki Türkiye’de yerleşik finans dışı sektörün borçluluk
oranı son altı senede nerede ise üçe katlayarak 402 milyar Dolar’a ulaştı.
Özel sektörün döviz cinsinden borcu Temmuz ayında 201 milyar dolar
olarak açıklandı. Özel sektörün borçluluk oranı 2010 yılında %12 iken
bugünlerde borçluluk GSYIH’nın üçte birini oluşturuyor.
Bankaların finansal olmayan şirketlere verdikleri krediler toplamın
içerisinde %75 pay edinirken bunun %40’ının yabancı para cinsinden
olduğu anlaşılıyor. Bankaların şirket kredileri dağılımında %67 Garanti,
İşbank%73 ve Halkbank %77 olarak dağılıyor
Şirketlerin Sendikasyon Kredileri 83 Milyar Dolar
Türkiye’de yerleşik şirketlerin taşıdığı 83 milyar dolar sendikasyon
kredisinin %64’ü dolar bazlı ve bunların yarısı 2010 ile 2014 yılları arasında
alınmış. 2014 sene sonundan itibaren Türk Lirası Dolar karşısında %25
değer kaybetti. Öger Telekom Eylül ayında 4,75 milyar dolarlık taksit
ödemesini gerçekleştiremedi. 2017 yılında TL’nin %5 ve üzeri değer
kaybedeceği varsayımı ile Türk şirketlerinin sendikasyon kredileri geri
ödemelerinde zorlanacağını öngörebiliriz.
Türk Telekom’un %55 ile en büyük ortağı olan Öger Telekom olayında
etkilenen yurt içi bankalar Garanti (1 milyar), Akbank(1,5 milyar).
Citigroup, JP Morgan ve Deutsche Bank diğer konsorsiyum üyeleri.
Türkiye Ekonomisi Ocak 2017
Türk Bankalarının Vadesine Göre Dolar Cinsi Borç Ödemeleri
14 Aralık FED faiz artırımı ve 2017 için artan faiz artırım beklentisi ile
bankaların Dolar cinsi ödemelerini daha maliyetli hale getiriyor. Bankaların
“48 milyar dolarlık” ödemesinin %20’sinin vadesi 2017 yılında doluyor.
Garanti ve Akbank’ın ödemeleri bunların başında geliyor. Bankalar vade
uzatımında başka bir para birimi örneğin Euro kullanabilirler.
Garanti, İş Bankası, Akbank, Yapı Kredi ve Vakıfbank’ın olduğu beş büyük
bankanın 6,8 milyar Dolar vadesi 2017 yılında dolacak olan borç ödemesi
var. Bu borçların yaklaşık %40’ı 2011 ve 2013 yılları arasında ihraç edilmiş.
Bu dönemde Türk Lirası’nın %25 üzerinde değer kaybı refinansman riskini
artırıyor.
Türk Bankacılık Sisteminin Borç Yükü
Türk bankacılık sisteminin dış borç oranı 164 milyar dolar ile ülke
borcunun %40’ını temsil ediyor. Sektörün borcunun yarısının vadesi bir yıl
içerisinde doluyor. Bankacılık sisteminin kısa vadeli borçlarının yeniden
finansmanı yatırımcılar ve kredi derecelendirme kuruluşları için gösterge
olacak. (Bkz. Bloomberg Bankacılık Sektör Raporu)
TCMB Para Politikası ve Enflasyon
Kasım ayında TÜFE bir önceki aya göre %0,52 ile piyasa beklentisinin
altında arttı. Son dört ay gerileyen TÜFE yıllık %7 gerçekleşme ile Mayıs
ayından bu yana en düşük düzeyine geriledi. Yurt içi ÜFE’deki artış ise
Kasım ayında %2 gerçekleşme ile yıllık rakamı %6,41’e taşıdı. Yurt içi
ÜFE’de ki artış 10,61 ile petrol ve doğalgaz % 10,13 ana metaller % 4,41 ile
de diğer mamul eşyalar ve alt sektör kaynaklı olarak görülüyor. Sektör
bazında en çok artış yıllık %8,25 yıllık ile imalat sektöründe iken elektrik ve
0,00
2,00
4,00
6,00
8,00
10,00
12,00
Oca
k
Şub
at
Mar
t
Nis
an
May
ıs
Haz
iran
Tem
mu
z
Ağu
sto
s
Eylü
l
Ekim
Kas
ım
Ara
lık
Tüke
tici
En
flas
yon
u (
Yıllı
k %
)
TÜFE
2015
2016
Türkiye Ekonomisi Ocak 2017
gaz yıllık % 13,41 ile tek düşüş gösteren sektör olarak karşımıza çıkıyor.
Çekirdek enflasyonda %6,99’luk gerçekleşme ise şimdilik Merkez Bankası
beklentileri ile uyumlu.
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (TCMB) 06 Aralık 2017 para
politikaları konulu sunumunda Türk Lirası’nın değer kaybının negatif
etkisinin yılın ilk çeyreğinde hissedileceğini öngörüyor. Banka 2017 yılının
politika duruşunu enflasyon görünüme karşı sıkı, döviz likiditesinde
dengeleyici ve finansal istikrarı destekleyici olarak tanımlıyor. Bu
çerçevede bankanın 2017 yılı %6,5 enflasyon hedefine ulaşmak için kur
etkisi ile yükselen fiyat artışlarının önüne geçecek para politikası kararları
vermesi beklenebilir.
BIST 100 Endeksi Değerlemesi “Defter Değeri”
Türk hisse senedi piyasasında değerlemeler 2009 Nisan ayından bu yana
yarı yarıya geriledi. Hikayenin bir de diğer tarafı var o tarihten bu yana
Türk Lirası yüzde 55 değer kaybetti. Bir başka deyişle elinizdeki 100 dolar
ile yedi sene öncesine kıyasla iki katı hisse senedi alabilirsiniz. BIST100
endeksi içerisindeki hisse senetlerinin tahmini defter değerinin oranı
yüzde 0,9 ile tarihi düşük seviyelere yaklaştı. Aynı şekilde BIST100
endeksinde fiyat/kazanç oranı da 7,8 ile ekonominin küçüldüğü 2009
düşük seviyelerinde seyrediyor.
Fiyat/Kazanç Oranı
BIST100 Endeksi Teknik Görünüm
İyi bir seviyede alım ve uzun vadede bekleme niyetinde iseniz Ocak 2012-
Mayıs 2013 yükselişinin yüzde 61,8 fibonacci desteği 66,393 beklenebilir.
Kısa vadede BIST100 Endeksinin 200 günlük hareketli ortalama 78,200
üzerine yerleşmesi ile 2017 yılının ilk ayları için daha pozitif bir tablo
öngörüyoruz.
Türkiye Ekonomisi Ocak 2017
BIST100 Bankacılık Sektörü Performansı Önemli
Bankacılık sektörü BIST100 endeksi içerisinde önemli bir ağırlığa sahip iken
bu tarafta olumlu beklentiler ile yukarı yönlü bir hareket olmadan
BIST100’de yükseliş denemeleri limitli kalıyor. Önümüzdeki haftalarda
küresel piyasalarda gelişen ülke piyasalarına yaklaşımın olumluya döndüğü
bir ortamda BIST100 endeksi de yukarı yönlü hareket etmek isteyecektir.
Bankacılık sektörü endeksinin 200 günlük hareketli ortalama 131 üzerine
çıkması ve yerleşmesi endeksi yukarı taşıyabilir.
Moody’s öncesi ve sonrası Türk Lirası
Gelişen Ülke Para Birimleri Arasında Türk Lirası
Güney Afrika Randı, Rus Rublesi ve Meksika Pezosu ve Türk Lirası’nın
Amerikan Doları karşısında performansının yer aldığı grafikte Türk Lirası
Moody’s not indiriminden bu yana açık ara üst sırada yer alıyor.
Türkiye Ekonomisi Ocak 2017
Emtia Piyasası
Kıymetli Metaller/Altın, 2016 yılına hızlı başladı ancak devamını
getiremeyerek 08 Kasım seçimleri sonrasında havlu attı. Temmuz
ortasında 1375 dolar/ons ile zirve yapan altın fiyatlarını bu seviyeye
taşıyan yatırım amaçlı talepten başka bir şey değildi. 02 Temmuz tarihinde
fon ve küçük spekülatörlerin net uzun pozisyon miktarı 372 bin kontrat
iken son satışlar ile pozisyonlar Şubat ayının düşük seviyesine geriledi.
Yine 02 Temmuz’da 657 bin kontrat olan açık pozisyon miktarı Aralık
ayında 397 bin kontrata geriledi. O tarihten bu yana açık pozisyon
miktarındaki kayıp 260 bin kontrat. Fonların uzun pozisyon miktarında
düşüş aşırıya kaçmış görünse de 52 haftanın dip seviyesi 19,102 kontrat ve
20 Aralık haftasının raporundaki fon net uzun pozisyon miktarı 114,834
kontrat. Gelmek istediğimiz nokta 2017 yılı ilk çeyrekte Amerikan
Doları’nın değer kazanmaya devam etmesi durumunda altın fiyatları 1050
dolar/ons’a kadar gerileyebilir. Bu tarz bir gerileme fon net uzun pozisyon
miktarında 52 haftanın düşük seviyesi 19,000 kontrata kadar gerileme
anlamına geliyor.
2017 yılı genelinde güçlü dolar ve yükselen faiz oranlarının gölgesinde
kalacağını düşündüğümüz piyasanın hep aynı yönde hareket etmesini de
beklemiyoruz. Öte yanda 2016 senesinde yatırım amaçlı talebi tetikleyen
gelişmeleri düşününce, 2017 senesi acaba sorunsuz mu geçecek?
İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkış referandumu ve Amerikan seçimleri
yatırımcının güvenli liman arayışını destekledi. Ayrıca FED’de dahil küresel
merkez bankalarının para politikalarına ilişkin belirsizlikler vardı. Amerikan
seçimleri geride kaldı, ekonomi iyileşiyor ve bu sene piyasalar ile FED faiz
artırımı konusunda daha kolay ortak noktada buluşabilir.
Gelelim piyasaların risk iştahını kaçıracak unsurlara, Avrupa Bölgesi’nde
politik ve ekonomik belirsizlikler sürüyor. Almanya, Fransa ve Hollanda için
seçim yılı yetmezmiş gibi bölgenin üçüncü büyük ekonomisi İtalya da bu
kervana katılabilir. İtalya ve İspanyol bankacılık sektörüne ilişkin belirsizlik
yanında negatif faiz oranı etkisi ile sendeleyen diğer mali aracılar
unutulmamalı.
Japonya ekonomisi istenilen toparlanmayı bir türlü gerçekleştiremiyor.
Ayrıca yeni senede gelişen ülke ekonomileri kırılganlıklara daha açık hale
gelebilir. Çin’de yatırıma dayalı büyüme modelinin ekonomiyi ne kadar
ileriye taşıyabileceği konusunda şüpheler de olmalı.
Fiziki altın talebi ve küresel maden üretimi ile arz/talep dengesi ani bir
değişiklik olmadığı takdirde fiyatlarda yükseliş için bahane olmayacak gibi
görünüyor. Anlatmak istediğimiz 2017 senesinde de ön plana çıkan güvenli
liman arayışı ile yatırım amaçlı talep tekrar gündeme gelebilir.
Emtia Piyasası / Altın Ocak 2017
Amerika 10 Yıllık Tahvil Faiz Oranları ve Altın
Yükselen faiz oranları ve fırsat maliyeti 2016 yılının son çeyreğinde altın
fiyatlarının hızla gerilemesini sağladı. Grafikte Amerikan 10 yıllık tahvil faiz
oranlarında yükselişe karşın altın fiyatlarının gerilediğini belirgin bir
şekilde görülüyor.
Altın Dolar Ters Korelasyonu
Altın piyasasına ilişkin durum değerlendirmesi yaparken, Amerikan
Doları’nı göz ardı edemeyiz. Öncelikle dolar/ons cinsi bir değerlemeden
bahsediyoruz ve Dolar talep gördükçe altın almak için sebepler azalıyor.
Grafikte altın/dolar ters korelasyonu net bir şekilde görülürken sadece
Brexit döneminde bu ilişki bozuldu ve ikisi beraber yükseldi.
SPDR Altın Fonu Talebi
Şubat, Mayıs ve Haziran aylarında zirve yapan sonrasında zayıflayan
yatırım fonlarının altın talebi Kasım ayında eksiye dönmüş durumda. Bir
başka deyişle fonlar altın pozisyonlarını azaltma yönünde hareket
ediyorlar.
ABD 10 yıllık tahvil faiz oranları ve altın
Emtia Piyasası / Altın Ocak 2017
16 Aralık seansında Amerika 10 yıllık tahvil faiz oranları ve altın fiyatları
aynı gün tepki verdi. Önümüzdeki günlerde 10 yıllıklarda tahvil faiz
oranlarında %2,64 üst sınır altın fiyatlarında 1124 dolar alt sınır olur ise
altın piyasasında teknik dengelenme sağlandı diyebileceğiz.
XAU/USD Teknik Analiz
Küresel piyasalarda “7’yi aşan” trendlerin daha kalıcı olduğundan
bahsetmiş miydik? Çin ekonomisi yedi senenin üzerinde yüksek Gayri Safi
Yurt İçi Hasıla (GSYIH) artışı gerçekleştiriyor. Amerikan hisse senedi
piyasaları yedi seneden uzun bir zamandır yükseliyor. Çin ekonomisinde
büyüme küresel ekonomik yavaşlamaya rağmen %6 seyir ile devam
ederken, hisse senedi piyasaları rekor üstüne rekor kırıyor. Gelmek
istediğimiz nokta yedi haftadır gerileyen altın fiyatlarının önümüzdeki
haftalarda da gerilemesi düşüş eğiliminin orta vadeye yayıldığını yönünde
yorumlanabilir.
Endüstriyel Metaller/Bakır
Endüstriyel metaller arasında ekonomik gösterge olarak önemli görülen
bakır piyasası tekrar yatırım bankalarının dikkatini çeker hale geldi. 08
Kasım seçimlerinde artan açık pozisyon miktarı ile hızla yükselen bakır
fiyatları bugünlerde düzeltme yapıyor. Ancak 2017 senesi için arz/talep
dengesine ilişkin beklentiler olumluya dönerken, piyasanın hedef fiyatları
yukarı yönde revize ediliyor.
Önde gelen yatırım bankalarından Goldman Sachs, değişen dengeler ile
bakır piyasasının 2017 senesinde 180 bin ton açık vereceğini tahmin
ediyor. Önceki tahminlerde piyasada 360 bin ton fazla beklenirken
Amerika ve Çin kaynaklı talep artışı beklentileri bu derece değiştirdi.
Amerika’da yeni hükümetin ekonomik politikalarında alt yapı
yatırımlarının önemli bir yer tutacağı beklentisi ve Çin talebi iyimser
beklentileri şekillendiriyor.
Goldman Sachs’a göre, bakır fiyatları önümüzdeki altı ay boyunca 6,200
dolar/ton (önceki tahmin 4,800) olabilir. Talepte artış yanında arz
tarafında düşüş beklentisinin de bu tahminlerde etkili olduğunu
görüyoruz. Banka 2017 senesinde bakır arzının %0,4 gerileyeceğini
düşünüyor. Öncesinde %1,7 artış beklenen bakır talebine gelince, %2,2
artabilir. Bir diğer büyük banka Citibank’ın bakır piyasası konusundaki
görüşünün de farklı olmadığını görüyoruz. Citibank, Çin enerji
sektöründeki talebin 2017 senesinde de piyasayı alım yönünde
destekleyeceğini düşünüyor.
2018 ve 2019 senelerine bakınca, yükselen fiyatlar ile maden şirketlerinin
kapasite artışı ve arzı yukarı çekerken Çin talebinin devam edip
etmeyeceği konusunda endişeler var? Yatırıma dayalı büyüme modeli ile
Emtia Piyasası / Bakır Ocak 2017
Çin ekonomisinin daha fazla devam edemeyeceğini düşünen yatırım
bankaları uzun vadede ülkenin bakır talebinin gerileyeceğini düşünüyor.
Piyasanın bu konudaki tereddütlerini anlıyoruz. Diğer tarafta, Dünya’da
Amerika ardından diğer gelişmiş ülkelerin de ekonomik canlanma için alt
yapı yatırımlarını öne çıkarması bu tabloyu değiştirebilir.
08 Kasım seçimleri öncesinde düşen arz ve 2017’de küresel ekonomik
iyileşmeye paralel artan bakır talebinin fiyatları yukarı çekme ihtimalinden
bahsetmiştik. Bir başka bakış açısı ile fiziki emtia olan bakırda yılın son
çeyreğinde 2017 yılı beklentilerinin satın alınmaya başlayacağını
benimsemiştik. Bu nedenle bakır yükümlülüğü olan ticariler korunma
amaçlı pozisyon açabilir görüşümüz de malumdu. Trump’ın projeleri ile bu
hareket hızlandı hatta bir miktar aşırıya kaçtı. Bu furya kaçtı mı ne yapmalı
diye düşünüyorsak? Geri çekilmeler fırsat olarak bilinerek ileriye dönük
yükümlülükler korunma altına alınabilir. Bunun için geç kalındığını
düşünmüyoruz arada yaşanan düzeltmelere rağmen piyasada yukarı yönlü
fiyat hareketi 2017 senesinde devam edebilir.
LME üç ay vadeli bakır fiyatları
Fiyatlar yükseliyor açık pozisyon miktarı yükseliyor
LME stoklar CFTC kısa pozisyon ve fiyatlar
Eylül ortasından itibaren London Metal Exchange (LME) stokları düşerken
CFTC’de fonların kısa pozisyon miktarı azalıyor ve bakır fiyatları yükseliyor.
06 Aralık tarihinin derinlik raporunda fonların bakır net uzun pozisyon
miktarı 56,391 kontrat ile 52 haftanın en yüksek seviyesine ulaştı. Gelinen
seviye ile bakır piyasasının Derinlik Raporu’na göre aşırı alım bölgesinde
olduğunu söyleyebiliriz.
Emtia Piyasası / Bakır Ocak 2017
LME 3 ay vadeli bakır fiyatları
Kaynak Bloomberg
28 Kasım tarihinde 6045 dolar/ton’a kadar yükselen bakır fiyatları bu
tarihten sonra geri çekiliyor. 24 Ekim-28 Kasım yükselişinin %38,2 fibo
düzeltme seviyesi 5500 dolar/ton ilk destek seviyesi olurken korunma
amaçlı alımlar için 5500-5350 aralığı fırsat olabilir. Yukarı yönlü hareketin
devamı için ise ilk önce 12 Aralık yükseği 5900 dolar/ton ardından 6045
seviyesinin geçilmesi gerekiyor.
Emtia Piyasası / Bakır Ocak 2017
Enerji Piyasası
ENERJİ PİYASASI/HAM PETROL
30 Kasım toplantısında OPEC ve Rusya’nın üretim kısıntısı kararı Brent
Petrol fiyatlarını 55,00 dolar/varil üzerine taşıdı. Üretim kesintisi kararı
petrol arzını Ocak ayı seviyesine taşıyor. Öte yanda 2017 yılına ilişkin
küresel ekonomik büyümenin hız kazanacağı beklentisi var. Üretim
kısıntısı ve artan petrol talebi ile piyasada dengelenme hız kazanabilir.
Sonuçta piyasada 2017 ve 2018 yılında petrol fiyatlarında yükseliş
beklentisi yaygınlaşıyor. Ticariler için önerilen 50,00 dolar/varil civarına
geri çekilme hedge (korunma) amaçlı alımlar için fırsat olarak
görülebileceği.
Bu süreçte birtakım fiyatlarda yükselişin önüne geçecek birtakım risklerin
olduğunu hatırlatalım. OPEC üretim tavanını günlük 32,5 milyon varil
olarak belirledi. Rusya 300 bin varil diğer OPEC dışı ülkeler 300 bin varil
üretim kesintisi yapacak. OPEC tarafında 1,2 milyon varil üretim
kesintisinde Suudi Arabistan’ın payı fazla görünüyor. OPEC dışı ülkelerin
üretim kısıntısı konusundaki dağılımı da 09 Aralık toplantısında netliğe
kavuştu. Yeni senede kararın uygulamaya konulma aşamasında ne kadar
başarılı olunduğu fiyatlar üzerinde etkili olabilir. Rusya’nın 300 bin varil
üretim kesintinin teknik nedenler ile zamana yayılması bekleniyor.
Katılımcı diğer ülkelerin yürütmede 30 Kasım kararlarına uyup uymadığı
konusu ise bir komite ile gözlenecek. 25 Mayıs 2017’de yapılacak
toplantıda ise üretim kısıntısına devam edip edilmeyeceği konusunda
karar verilecek.
2017 senesi için piyasanın bakacağı bir başka gelişme ise Amerika’da kaya
gazı ve petrolü üreten şirket sayısında yaşanacak değişim. 23 Aralık
haftasında üretime dönen şirket artışı ile rakam 523’e ulaştı.
Amerika kaya gazı ve petrolü üreten şirket sayısı
Yükselen petrol fiyatları ile sektörde üretime dönen şirket sayısında artış
ve Amerika, Çin ve Kanada’nın bu karar içinde olmadığını hatırlatalım.
OPEC toplantısı ardından Brent Petrol fiyatlarında yükselişin WTI petrole
göre daha fazla olması buna bağlanabilir. Son aylarda Amerika’nın petrol
ihracatı artıyor.
Piyasada iyiler ve kötüleri bir araya getirip bir değerlendirme yapıldığında
arada yaşanan düzeltmelere karşı 2017 ve 2018 için petrol fiyatlarında
yükselişin devamı beklenebilir. Bu dönemde Dolar Endeksinde geri
çekilme de yukarı yönlü hareketi destekleyecek bir başka gelişme olarak
karşımıza çıkıyor.
Enerji Piyasası /Petrol Ocak 2017
YASAL UYARI - LEGAL DISCLAIMER
Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Bu tavsiyeler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Bu sayfalarda yayınlanan görüş, yorum, haber veya öneriler nedeniyle ortaya çıkacak ticari kazanç veya kayıplardan XTB Menkul Değerler A.Ş. sorumlu değildir. Buradaki yazı, görüş ve yorumlar sayfa ziyaretçilerini bilgilendirme niteliği taşımaktadır. Rapor sayfalarında yayınlanan hiçbir yazı, görüş, resim, analiz ve diğer sunumlar izin alınmadan yazılı veya görsel
basın organlarında yayınlanamaz. 2016 Yılı 3. Çeyrek Kazanç Kayıp Oranı: %40 - %60
XTB MENKUL DEĞERLER Araştırma Departmanı