yeni devir edition 98

28
1 17 M A Y I S 2 0 1 1 İLİM KOLEJİ’NDE AÇILIŞ GÜNÜ Melbourne Kuzey-Baƨ bölgesinin büyüyen-gelişen okulu İlim Koleji, bugün (Salı) büyük bir törenle yeni eğiƟm ve çok amaçlı tesislerinin açılışını yapıyor. Açılışa çok sayıda siyasi ve toplum lideri kaƨlıyor Göz Kliniği Göz Kliniği Göz Pratisyenlerimizi: Ms Perin Erdem Ms Reyhan Yilmaz Mr Taskin Hafouz-Housein 130 Blair StDallas VIC 3047 Tel: (03) 9309 6464 Mustafa Okur 0418 315 161 EMLAKÇILIKTA GÜVENİLİR İSİM Shop 1, 55 Paringa Blvd Meadow Heights VIC 3048 Telephone: (03) 9309 4888 Fax: (03) 9309 7400 Email: [email protected] 17 Mayıs 2011 Sayı: 98 Campbellfield Factory 362 Barry Road, Campbellfield Vic, 3061 T: (03) 9357 9922 w w w . s u l t a n m e a t . c o m . a u e - m a i l : s u l t a n @ s u l t a n m e a t . c o m . a u Smallgoods / Kebab / Meat Necmi Kul (Managing Director) JEMAL HASSAN’A BÜYÜK ONUR JEMAL HASSAN’A BÜYÜK ONUR SAYFA 6 SAYFA 6 Haberi sayfa 5’te Haberi sayfa 5’te Haberi Sporda Haberi Sporda Şampiyon 90 dakika Şampiyon 90 dakika sonra belli olacak sonra belli olacak Süper Lig'de Fenerbahçe ile Trabzonspor arasındaki nefes kesen şampiyonbluk yarışı son haŌasında. 34'üncü haŌada Fenerbahçe'nin Sivasspor ve Trabzonspor'un da Karabükspor deplasmanında yapacağı maç 2010-2011 sezonu şampiyonunu belirleyecek.

Upload: yeni-devir

Post on 30-Jan-2016

248 views

Category:

Documents


0 download

DESCRIPTION

14 June 2011

TRANSCRIPT

Page 1: Yeni Devir Edition 98

117 M A Y I S 2 0 1 1

İLİM KOLEJİ’NDE AÇILIŞ GÜNÜMelbourne Kuzey-Ba bölgesinin büyüyen-gelişen okulu İlim Koleji, bugün (Salı) büyük bir törenle yeni eği m ve çok amaçlı

tesislerinin açılışını yapıyor. Açılışa çok sayıda siyasi ve toplum lideri ka lıyor

Göz KliniğiGöz KliniğiGöz Pratisyenlerimizi:

Ms Perin Erdem Ms Reyhan YilmazMr Taskin Hafouz-Housein

130 Blair StDallas VIC 3047Tel: (03) 9309 6464

Mustafa Okur0418 315 161

EMLAKÇILIKTA GÜVENİLİR İSİMShop 1, 55 Paringa Blvd

Meadow Heights VIC 3048

Telephone: (03) 9309 4888 Fax: (03) 9309 7400

Email: [email protected]

17 M

ayıs

201

1 S

ayı:

98y

yy

y

Campbellfield Factory362 Barry Road, Campbellfield Vic, 3061

T: (03) 9357 9922

w w w . s u l t a n m e a t . c o m . a u e - m a i l : s u l t a n @ s u l t a n m e a t . c o m . a u

Smallgoods / Kebab / Meat

Necmi Kul (Managing Director)

JEMAL HASSAN’A BÜYÜK ONURJEMAL HASSAN’A BÜYÜK ONUR SAYF

A 6

SAYF

A 6

Haberi sayfa 5’teHaberi sayfa 5’te

Haberi SpordaHaberi Sporda

Şampiyon 90 dakika Şampiyon 90 dakika sonra belli olacaksonra belli olacak

Süper Lig'de Fenerbahçe ile Trabzonspor arasındaki nefes kesen şampiyonbluk yarışı son ha asında. 34'üncü ha ada Fenerbahçe'nin Sivasspor ve Trabzonspor'un da Karabükspor deplasmanında yapacağı maç 2010-2011

sezonu şampiyonunu belirleyecek.

Page 2: Yeni Devir Edition 98

17 M A Y I S 2 0 1 12

TÜKENMEZ KALEM

Mustafa Salih

[email protected]

We put you fi rstWondering the value of you property in the current market?

Call us today for a FREE market appraisal

JALAL ABDALLAH0425 778 166

Ev veya arsanızın şu andaki piyasa değerini mi merak

ediyorsunuz?

Mülkiye nizin tamamen ÜCRETSİZ olarak piyasa değerlendirmesi için bizi

hemen arayın.

HUSEYİN KUSET ALPOZGEN JP0418 992 524 - 9309 6000

ACİL kiralik ev veya işyerleri aranıyor!!!

Dürüst kiracılar mülkünüzü tutmayı bekliyor!!!

Mülkünüzün 3 ha a içerisinde kiranacağını garan ediyoruz

veya kiralama için ekstra ücret ödemeyeceksiniz

Kampanya sınırlı bir süre için geçerli olacak r

Kontak için She i’yi 9309 6000 numaradan arayınız

Shop 17/55 Paringa Boulevard, Meadow Heights www.firstnationalmh.com.au 9309 6000

NİSAN AYINDA REKOR SAYIDA EV VE İŞYERİ

KİRAYA VERİLDİ

GÜNCEL

Bütçenin kara kutusu

AVUKATSEYİT ERCİYASZINDILIS BARRISTERS & SOLICITORS

* Ev alım-sa m işlemleri* İşyeri alım-sa m işlemleri* Aile hukuk ve boşanma davaları* Kira ve Lease işlemleri* Vasiyetname ve vekalet hazırlama* Ceza davaları* Trafi k ve iş kazaları davaları* Kontrat ve sözleşme hazırlanması* Hukuki danışmanlık

Shop 3, 785 Pascoe Vale Road, Glenroy, VIC 3046Ph: 03 9304 4444 Fax: 03 9304 4222

Email: s e r c i y a s 8 3 @ y a h o o . c o m . a u

Julia Gillard’ın başbakan sıfatı ile hazırlattığı ilk bütçede beklendiği gibi kemerler hafi ften sıkıldı. Ancak Avustralya’da kemerlerin sıkılması ile Türkiye’de sıkılması arasında ciddi fark var. Avustralya, madenden gelen bolca para sayesinde her yıl fazla veriyordu. Bu fazlalık her yıl vatandaşa tabiri caizse ‘ulufe’ olarak dağıtılıyordu. Bunu kimi zaman vergi kesintilerinde, kimi zaman sosyal yardımlarda, kimi zaman ise bir kılıfına uydurularak nakit para olarak görüyorduk.

Birkaç yıl önce dünyada başgösteren küresel ekonomik kriz nedeni ile Rudd Hükümeti para dağıtma işini biraz fazla abarttı. Amaç ekonomiyi canlı tutmak, böylelikle doğabilecek ekonomik daralma veya işsizliği en az hasarla atlatmaktı. Nitekim başarılı da oldu. Avustralya krizden ciddi bir şekilde etkilenmedi. Hatta örneğin ev fi yatlarında olduğu gibi piyasa her zamankinden fazla canlandı. Yani yatağa düşmemesi için vatandaşa aspirin dağıtmayı düşünen Kevin Rudd, en kallavisinden doping ilacı vermişti.

Fakat hazinenin boşalması, makro ekonomik verilerde Avustralya’yı ileriki yıllarda sıkıntıya sokacak gelişmelerin de habercisiydi. Geçtiğimiz günlerde Julia Gillard Hükümeti’nin açıkladığı bütçe bunu resmileştirdi. John Howard döneminde her yıl onlarca milyar dolarlık fazla veren bütçe, 50 milyar dolarla ifade edilen açık ile karşı karşıya. Oysa hükümetin eskiden olduğu gibi fazla veren veya en azından denk bir bütçeye ihtiyacı var. Bunun için hedef 2011-2012 mali yılı.

Biraz gerilere gidip konuyu dağıttım galiba. Hükümet, bu amacına ulaşmak için eskisi gibi para dağıtmadı. Aslında bu bile kemer sıkma politikası olarak görülüyor.

Zira madenden gelen gelir, daha önce dağıtılan parayı karşılamak için kullanılır hale geldi.

Bütçenin en ilginç kalemlerinden birisi emeklilere yapılacak dijital TV kutusu yardımı. Malumunuz önümüzdeki yıllarda analog televizyonların süresi doluyor. Dijital televizyon izlemek için ya alıcı almak gerekiyor, ya da yeni bir televizyon. Hükümet, piyasada 30 dolara kadar düşen dijital TV alıcısı için tam 308 milyon dolarlık bütçe ayırdı. Bu paranın nasıl kullanılacağını idrak etmek için izolasyon yardımında yaşananları hatırlamanız yeterli. Yakında birileri evinize gelip emekli ararsa şaşırmayın. Zira ortada hiç yoktan 308 milyon dolarlık bir rant bekliyor.

Bütçe kalemlerinden birisi daha var ki, yürek burkutan cinsten. Hükümet, bütçede zihinsel hastalıklar ile mücadele için 2.2 milyar dolar harcayacak. Bunun 1.5 milyar doları intiharlar ile mücadele etmede kullanılacak. Rakamın büyüklüğü, problemin boyutunu ortaya koyuyor.

Türk-İslam nire, bunlar nire?Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nu

MHP’den ayıran temel neden, Türklüğe değil de İslam’a öncelik verilmesi yönündeki görüşleri idi. Yazıcıoğlu’ndan sonra artık İslam-Türk anlayışının yerini Türk-İslam anlayışının kesin olarak aldığını düşündük. Ancak Devlet Bahçeli döneminde partinin ne İslam ne Türklük ne de sağcılıkla hiçbir ilgisinin kalmadığını malum kasetleri ile ortaya döküldü. Geçtiğimiz sayıda partinin iki genel başkan yardımcısının böylesine bir ahlaksızlığın içerisinde yer almasının normal görülmemesi gerektiğini söylemiştim.

Ama galiba erken davranmışım. Kasetlerin arkası da geldi, belki de yenileri gelecek. Yani anormallik dizboyu. İslami yaklaşımlar konusunda bir dönem Milli Görüş’ü bile beğenmeyen hatta ürkeklikle suçlayan MHP, diz boyu bataklığın içindeymiş de haberimiz yokmuş. ‘Ürkek değil erkek gibi’ türünden lafl ar söylerlerdi özellikle başörtüsü meselesinin çözülmesi konusunda. Demek ki erkeklikten kasıtları başka imiş.

Kimlerin kasetleri çektiğini açıkçası hiç

merak etmiyorum. Hangi parti olursa olsun, gizli çekim ile dahi olsa temizlik yapılıyor olması siyaset için faydalı olduğu kanaatindeyim. Bu kasetleri olan genel başkan yardımcıları, es kaza partisinin iktidara gelmesi durumunda bakan olacaklardı. Peki bakan olduklarında bu kasetler ile neler yapılabileceğini düşünebiliyor musunuz? Genel başkan yardımcısı iken kendilerinden 20-30 yaş küçük metreslerine partinin parası ile jip alanlar, devletin parasını nasıl kullanır artık siz tahmin edin.

MHP ne yazık ki İslami duyarlılığı olanları içinden attı. Parti içerisinde

başörtüsünün yasaklanması için mücadele eden komutanlardan tutun da, darbe girişiminde bulunanlar ve İslam’ın adını bile duymak istemeyenler var. Böyle bir MHP’den de ahlaksız kasetler çıkması gayet doğal.

Kimi partililer, MHP’yi baraj altında tutmak için komplo yapıldığını iddia ediyor. Velev ki komplo olsun. Yüzde 10 alıp da eski tas eski hamam devam etmektense, yüzde 9 alıp yenilenmek ve eski muhafazakar kimliğe dönmek daha iyi değil mi? Zira eğer parti yüzde 10 barajını aşarsa muhtemeldir ki Bahçeli ve etrafındakiler koltuklarını korumaya devam edecek. Ama tersi durumda büyük bir olasılıkla yönetim değişikliği gündeme gelecek.

Page 3: Yeni Devir Edition 98

317 M A Y I S 2 0 1 1

İstanbul’un fethi, bütün İslâm ümme için bir bayramdır. Fethin yıldönümünde İstanbul’u fethedip bize emanet eden aziz hükümdar Fa h’i, onu bu fethe kilitleyen İslâmî tasavvuru, onun aziz ordusunun destani kahramanlığını hamasi nutuklarla anlayamayız.

Bütün bunları anlamamız için, bir fe h medeniye olan İslâm’ın “fe h” anlayışını çok iyi kavramamız şar r.

Fe h, “açmak” anlamına gelir. Daha çok kapalı bir kapıyı açmak, aşılması gereken bir engeli ortadan kaldırmak, maksada giden yolda bir maniayı etkisiz hale ge rmek r.

Savaş, ne Kur’an ne de Allah Rasulü tara ndan asla bir “fe h” olarak adlandırılmamış r. Savaş, fe h araçlarından sadece bir araç r ve üstelik başka çare kalmadığında başvurulması gereken bir araç r.

Kur’an’da “Fe h” adlı bir sure yer alır. Bu surenin girişi muhteşem bir fe h müjdesi içerir: “Biz sana apaçık bir fethi müyesser kıldık/Senin önündeki engelleri ardına kadar aç k... ve Allah sana pek soylu bir zafer ihsan e ” (48:1,3).

Belki de inişi, Allah Rasulü’nü en çok sevince boğan sure

Mustafa İslamoğlu

İslâm “fe h” medeniye dirbu suredir. Çünkü bu sure indiğinde etra ndakilere yüzünden bir ay doğar gibi sevinç ışıkları yayarak şöyle demiş : “Bana öyle bir sure indirildi ki, benim için bu dünyadan ve içindeki her şeyden daha değerlidir.”

Bu sure Peygamber asrındaki hiçbir savaşla ilgili değildir. Çünkü dört maddesinden ikisi görünüşte Müslümanların aleyhine gibi duran Hudeybiye antlaşmasının ardından indirilmiş r. Kur’an bu anlaşma ertesindeki durumu “fe h” olarak adlandırdı. Çünkü Kur’an kalplerin İslâm’a açılışını gerçek “fe h” olarak adlandırıyordu. Hudeybiye’nin ardından iman dalga dalga yüreklere ulaş . O sükunet ve barış ortamında vahyin ışığı kararan kalpleri aydınla . Tarihçilerin tesbi , sadece bu antlaşmanın yapıldığı yıl imanla şerefl enenlerin sayısı, 20 yıllık davet boyunca Müslüman olanların sayısının iki ka na ulaşmış .

Belazuri “hadis” diye naklediyor şu rivaye : “Ülkeler savaşla alınırlar, Medine fetholunmuştur.” Bizim bildiğimiz, Medine’ye Hz. Peygamber neşideler eşliğinde girmiş, Medineliler onu bağrına basmış r. Ama Allah Rasulü bunu “fe h” olarak adlandırıyor. Bu Kur’an’a uygun bir yaklaşım. Kur’an tara ndan inşa edilen Efendimiz, Kur’an’ın fe h dediğine fe h diyor.

Kur’an’ın inşa e ği Rasulullah öyle de, onun inşa e ği seçkin sahabe farklı mı? Onlar da kalplerin imana açılmasını “fe h” olarak bildiler. Amr b. As Filis n’in fethi ardından Halife Hz. Ömer’e mektup yazarak Mısır’ın fethi için izin istedi. Hz.

Ömer acele cevap yazdı: “Bu mektubu aldığında hâlâ Mısır’a girmemişsen hemen dön!” Fakat Amr cevabi mektubu yolda aldığı halde Mısır’a girinceye kadar açmadı. Çünkü Halife Ömer’in nasıl düşündüğünü biliyordu. Peki de, bir devlet başkanı ülkesine yeni ülkeler katmayı neden istemezdi? Hz. Ömer neden Mısır’ın alınmasını istememiş ? Cevabı belli. O, insanların yüreklerinden önce toprakları alınırsa “İslâm Mısırlılaşır”, yok yürekleri fethedilirse “Mısır İslâmlaşır” diye düşünüyordu.

İşte İslâm’ın “yürek fethi” seferberliği sayesinde vahyin sesi bir yüzyıl geçmeden dört kıtaya yayılıyordu. Seylan adaları, Endonezya, Malezya, Filipinler, Çin, Afrika’nın büyük kısmı bir tek kılıç kalkmadan, bir ok a lmadan sırf “yürek fethi” ile İslâm’ın olmuştu.

Şöyle bir bakın tarihten günümüze: Zorla ele girenler, zorla elden çıkmış r. Gönülleri fethedilenler ise elde kalmış r.

Cihad, birbiri için tohum ve toprak gibi vazgeçilmez olan insan ile İslâm’ın arasındaki engelleri kaldırmanın öbür adıdır. Amaç, insan ile İslâm arasında bir yol açmak r. İstanbul’u fetheden Fa h de, onun aziz ordusu da bu amaçla yola çıkmış . Onun için “İm sal-i câhid-i fi llah oluptur niyye m/ Ehl-i İslâm’ın mücerret gayre dir gayre m” diyordu koca Fa h.

MİLLİ GÖRÜŞMUSLIM FUNERAL SERVICE(Müslüman Cenaze Servisi)

15-17 Hudson Circuit, Meadow Heights, VIC 304815-17 Hudson Circuit, Meadow Heights, VIC 3048

Ph: (03) 9302 3030 Mob: 0403 Ph: (03) 9302 3030 Mob: 0403 356 173356 173

İRTİBAT

EMEKLİ İKRAMİYESİ!EMEKLİ İKRAMİYESİ!Yeni bütçede emeklilere ücretsiz dijital TV Yeni bütçede emeklilere ücretsiz dijital TV

alıcısı hediyesi verilmesi tar şmalara neden alıcısı hediyesi verilmesi tar şmalara neden oldu. Çok ucuza alınabilmesine rağmen oldu. Çok ucuza alınabilmesine rağmen

kutu sa şlarının pkı izolasyonda olduğu kutu sa şlarının pkı izolasyonda olduğu gibi is smar edilebileceği belir liyor.gibi is smar edilebileceği belir liyor.

Julia Gillard Hükümeti ilk bütçesinde kemer sıkma politikasına gitti ancak bir har-cama kalemi var ki, uzmanları şaşkınlığa çevirdi. İşçi Partisi’nin klasik para harcama siyase-tine göre hayli sıkı hazırlanan bütçede emeklilere ücretsiz di-jital televizyon alıcısı (kutusu) verilmesi kararlaştırıldı. Bu harcamanın devlete maliyeti tam 308 milyon dolar. Oysa eski tip televizyonunu dijitale çevirmek için gerekli olan setin fi yatı 30 dolara kadar düşmüş durum-da. Ancak hükümet, sistemin kurulması, kablo işleri, işçilik, nasıl kullanılacağına dair ders ve bir yıl boyunca teknik destek gibi ek harcamalar ile 30 dolara kadar düşen setin emekli başına 350 dolara mal olacağını hesap etmiş.

Fakat muhalefet bu rakamın dahi aşılacağını ve bir dijital TV

kutusunun 400 dolara kadar mal edilebileceğini iddia ediyor. Mu-halfet ayrıca hükümetin hesabına göre dijital TV alıcısı almaktansa yeni bir televizyon almanın daha ucuza mal olabileceğini belirtti.

Muhalefet Hazine Sözcüsü Joe Hockey, projenin Eğitim Devrimi İnşası ve çatı yalıtım (izolasyon) programı kadar gereksiz ve boş bir harcama olacağını söyledi. Hockey, ‘bir alıcı kutusunu kur-mak kaç saat sürer. Eğer saat ücreti 25 dolardan bir işçi tutsanız dahi eminim ki bütün gün bo-yunca bu parayı harcayamazsınız’ ifadelerini kullandı.

NSW’li emekliler, kutularını önümüzdeki yıldan itibaren ala-bilecekler. Griffi th, Hay, Wagga Wagga, Wollongong, South Coast ve Central West sakinleri, analog sistemin kaldırılması öncesi alıcılarına sahip olabilecekler.

Page 4: Yeni Devir Edition 98

17 M A Y I S 2 0 1 14 AVUSTRALYA

GÖRÜŞ

M.Ali Özcan

Dünyanın içinde bulunduğu en önemli meselelereden biri açlık ve sefale r. Bugün dünyanın çeşitli coğrafyalarında açlık ve sefale n çok önemli boyutlara çık ğı ve yakın gelecekte su kaynaklarının azalması nedeniyle bu fakirlik göstergesinin daha yukarılara çıkacağı tahmin edilmektedir. İnsanlığın içinde bulunduğu drama k göstergeleri düzeltmeden yine başka konularla sıkın ya düşeceği tahmin ediliyor. Aslında eğer insanlık başta açlık olmak üzere diğer problemleri de ortadan kaldırmak için çaba sarfetse kendi geleceği için daha faydalı bir iş yapmış olacak r. Ancak dünyadaki hakim güçler ve zengin ülkeler buna yanaşmamaktadır. Çünkü bugün devletlerin silahlanma için harcadıkları bir

Olağan işsizlerin işi zor!Olağan işsizlerin işi zor!

yıllık para dünyadaki açlığın ortadan kaldırılması için sarfedilse sefale n ortadan kalkacağı söylenmektedir. Böyle bir hesapla silahlanma malıye ki insanlığı tehdit ve huzursuz eden bir ya rım yerine insanlığın refahı ve gıdası için harcansa madem yeryüzünde aç insan kalmayacak nasıl olur da modernliğin zirvesinde olduğunu iddia eden insanlık bu kadar insanlık zihniye açısından fukara ve garip veya karşı tabirle sefale n içine düşebiliyor. Normal bir şekilde düşüğndüğümüz zaman makul olan insan zihniye traten fakir ve fukaranın yardımına koşması gerekmektedir. Bugün dünyanın her tara nda müesseleşmiş yardım kurumları bunun en önemli gösetrgesidir. Normal olan bu yardım organizasyonlarının yap ğıdır. Yani mağdur ve mazlum durumdaki insanların dinine, diline ve rengine bakmadan, ayırım yapmadan yardımına koşmak. Fıtraten insanlığın sergilemesi gereken makul davranış budur ve bu olmalıdır. Ancak devletleri idare eden zihniyetlere bak ğımızda idarecilerin silahlanma ya da bir başka tabirle insanlığı tehdit ve bi rme için harcadıkları çaba adı geçen kurumların aksine bir

durum arzediyor. Yakın zamanda Birleşmiş milletler genel kurul toplan ları yapıldı. Ne ce olarak ortada insanlığın faydasına konulan hiçbir şey yok. Birbirlerine hasım gibi duruş sergileyen ülkelerin devlet başkanları bu genel kurulda birbilerini dinleme anlaşı bile sergileyemediler. Mahalle kavgacıları gibi birbirlerini suçladılar. Kendini dünyanın güçlüsü hisseden devlet başkanları bu genel kurul konuşmalarında ortaya insanlık adına hayırlı hiçbir proje koyamadılar. Küçük olan veya küçük kategorisinde sayılan ülkelerin yetkilileri de ya esip kükreyip güçlü devletleri suçladılar veya abi devletlerini kızdırmamak için konuşmalarında çok usturuplu olma mecburiye nde görüntü sergilediler. Şimdi tekrar yazımızın başında bahse ğimiz dünyanın içindeki açlık ve sefalet konusuna dönecek olursak, son Birleşmiş Milletler Genel kurulundaki ahvale göre ve insanlığın bu zihniyet sefale yle rahat ve huzur bulması zor görünüyor. Dünyaya yön verecek yeni bir adil düzen kuruluncaya kadar bu huzur ve refah bekleyişi süreceğe benziyor.

Yeni bütçede uzun süre işsizlik Yeni bütçede uzun süre işsizlik maaşı alanlar ya devle n istediği maaşı alanlar ya devle n istediği yükümlülükleri yerine ge recek, yükümlülükleri yerine ge recek,

ya da yardımdan olacakya da yardımdan olacak

Julia Gillard’ın ilk bütçesi beklendiği gibi daha önce açıklanan bütçelere kıyasla vatandaşı memnun etmedi. Bütçede işsizlik oranını yüzde 4.9 olan mevcut orandan yüzde 4.5’e düşürme amacı taşıyan Gillard, uzun süredir işsiz olanlara yönelik sert bir tutum takındı. Buna göre uzun süreli işsizler halen yerine getirmek zorunda oldukları yükümlülüklerin neredeyse iki kat fazlasını yerine getirmek zorunda olacaklar.

2011-12 bütçesinde işsizler iş tecrübesi adı altında uymaları gereken sorumluluklar ile zor günler geçirecekler. İş tecrübesi; yarım mesai iş, gönüllü çalışma ve eğitim gibi alanları kapsıyor. Mevcut kanunlarda bir işsiz, haftanın iki günü ve yılın altı ayı, bu sorumluluğunu yerine getirmek zorunda. Ancak 1 Temmuz tarihinden itibaren işsizler yılın 11 ayı iş tecrübesi için yapmaları gereken çalışmalara tabi tutulmak zorunda kalacaklar.

Avustralya İş Servisleri rakamlarına göre 230 bin kişi iki yılı aşkın bir süredir işsiz. Bu arada yeni bütçede NSW’li aileleri az da olsa memnun edecek küçük çaplı iyileştirmeler de var. Federal bütçeden aslan payı alan NSW’de ailelerin okul üniformalarını da vergiden düşürebilmesini sağlayan düzenleme yapıldı. Buna göre 1 Temmuz’dan itibaren ebeveynler, 779 dolara kadar olan üniforma harcamasını yıl sonunda ödedikleri vergiden düşebilecek.

Düzenlemeden eyalette yaşayan 670 bin aile yararlanacak. Mevcut uygulamada yüzde 50’sinin vergiden iade olarak alındığı eğitim kalemleri şunlar: Okul kitapları, dizüstü bilgisayarları, yazıcılar, USB, diskler, ev interneti ve liselerde okuyanların kurslar için aldığı malzemeler. Bunlara okul üniformalarının da eklenmesi ile hükümetin ailelere yıllık yaptığı yardım 16 bin 50 dolara ulaştı.

* * * SATILIK MANTI MAKİNESİSATILIK MANTI MAKİNESİGünde 250-300 kilo mantı üretme kapasitesine sahip, 2 ton ağırlığında ve 2 parçadan oluşan mantı makinesi bütün malzemeleri ile birlikte satılıktır. Piyasada mantının kilosu 18-20 dolardan satılmaktadır. Buna karşın mantı makinesi ile mantının kilosunu nakliyat ücreti ile birlikte 2 dolara mal etmek mümkün. Mantı makinesi için ciddi alıcıların

araması rica olunur.

Tel: 0415 718 062 (Melbourne)

Page 5: Yeni Devir Edition 98

517 M A Y I S 2 0 1 1

AVUSTRALYA

Ph: (03) 9351 1110 / 9309 5136 - Fax: (03) 9309 5830 Adress: 1C Olsen Place, Broadmeadows VIC 3047Online bookings now available: w w w . i i s s a t r a v e l . c o m . a u

We speak TURKISH - ARABIC - ALBANIAN

Manager: Ahmad Ayad

AMACIMIZ DÜRÜSTLÜĞÜMÜZLE

TANINMAK

DÜNYANIN HER YERİNE ÖZEL FİYATLARIMIZLA

HİZMETİNİZDEYİZ.

İlim Koleji, eğitimdeki başarısına paralel olarak okulun çehresini de değiştiriyor. Bir süredir inşaatı devam eden çok amaçlı etkinlik salonu ile diğer dersliklerin açılışı bugün (Salı)

Okul Müdürü Yusuf Kırca’nın ev sahipliğinde büyük bir törenle gerçekleşiyor. Yeni yapılan ve kültür merkezi olarak da kullanılabilecek çok amaçlı konferans salonunda gerçekleşen açılışa bölge

milletvekilleri de katılıyor. İlim Koleji’nin yeni modern

tesislerinin tamamlanmasında hükümetlerin mali desteğinin önemli bir payı var. Yeni bilim-dil binası, son teknoloji ürünü cihazlarla donatılırken;

çok amaçlı salon, modern görüntüsü ile görenleri kendisine hayran bıraktırıyor.

İlim Koleji’nde yenilenme çalışmalarının bununla da kalmayacağı ve yeni modern binaların önümüzdeki yıllarda

hizmete gireceği belirtildi. İlim Koleji’nin yeni

binalarının açılış töreni ile ilgili haberler, törenin gazetemizin basıldığı saatlerde gerçekleşmesi nedeni ile bir sonraki sayıda yer alacak.

İLİM KOLEJİ’NDE AÇILIŞ GÜNÜİLİM KOLEJİ’NDE AÇILIŞ GÜNÜ

Melbourne Kuzey-Ba bölgesinin büyüyen-gelişen okulu İlim Koleji, bugün (Salı) büyük bir Melbourne Kuzey-Ba bölgesinin büyüyen-gelişen okulu İlim Koleji, bugün (Salı) büyük bir törenle yeni eği m ve çok amaçlı tesislerinin açılışını yapıyor. Açılışa çok sayıda siyasi ve törenle yeni eği m ve çok amaçlı tesislerinin açılışını yapıyor. Açılışa çok sayıda siyasi ve

toplum lideri ka lıyortoplum lideri ka lıyor

Page 6: Yeni Devir Edition 98

17 M A Y I S 2 0 1 16

Sizi bilmem ama televizyon başına oturup, nerdeyse her on beş-yirmi dakikada bir araya sıkış rılıverilen reklam, özel reklam, tanı m gibi şeylere katlanarak dizi, fi lm ya da program seyretmek bana sıkın lı geliyor. Bunun yerine onları kaydedip, aralarını gereksiz ayrın lardan temizleyerek seyretmek daha bir keyifl i...

Hz. Yusuf dizisinin Millî Gazete için hazırlanan DVD se ni elime aldığımda, bunları düşündüm...

Hazre Yusuf, biliyorsunuz her bir bölümü yaklaşık 50 dakika süren, 45 bölümlük muhteşem bir TV dizisi.

Yakup Aleyhisselam dönemi olaylarını ve Filis n’in o dönemki hallerini anlatmakla başlayan; Hz. Yusuf’un doğumu, çocukluğu, kardeşleri ve ailesi ile olan münasebetleri; kardeşlerinin kıskançlığını celp edip kuyuya a lması, kuyudan kurtulup köle olarak sa lması, sarayda ye ş rilmesi, ‘güzel’ yani günümüz tabiriyle ‘yakışıklı’ olduğu için, kadınların ve özellikle de Züleyha’nın dikka ni çekmesi, bir i iraya kurban gidip zindana a lması, zindandan çıkıp yöne ci olması, sonra adaletle hükmetmeye başlaması ve bu haliyle bereke n artmasına vesile olması, babası ve kardeşleriyle tekrar buluşması... şeklinde devam eden bir destan...

Hz. Yusuf kıssasından neler yok ki bizler için... İnancın kuvve , aile içinde, özellikle de çocuklarla münasebetlerin nasıl olması gerek ği, belaya sabır, insanlara katlanmak, her daim doğruluktan ayrılmamak, adaletli davranmak, ibadet ve taat yoluyla birtakım özelliklere sahip olabilmek; ekonomi ve sosyal konularda, adil bir yöne cinin nasıl bereket ge recek adımlar atabileceği; yine adil bir yöne cinin, etra ndaki kötü niyetliler tara ndan kurulmak istenen tuzaklardan nasıl kolaylıkla kurtulabildiği, yani korunduğu...

Hazre Yusuf’un kıssası, Kur’an-ı Kerim’de ibret almamız ve üzerinde düşünerek doğru yolu bulabilmemiz için aktarılmış bir kıssa. Dolayısıyla, haya n hemen her şubesi ile ilgili mesajlarla yüklü ve her bir bölümünden almamız gereken derin dersler, ibretler olan bir hikaye.

Hazre Yusuf’un hikayesi, Kur’an-ı Kerim’de aktarıldığı şekliyle ve gereken yerlerde Hadis-i Şerifl erden destek alarak ve kalanı da güvenilir tarihçilerin katkıları ile TV dizisi olarak hazırlanmış.

Daha önce oldukça dikkat çeken bir eser olan Ashab-ı Kehf’i de çeken, İranlı yönetmen Faracullah Silahşör’ün z çalışmasının eseri olan bu diziye, şimdi Millî Gazete

okuyucuları kolaylıkla sahip olabilecekler.

45 bölümlük dizi, 45 adet VCD yerine, sahip olanlar DVD kalitesinde izleyebilsinler diye, özel bir çalışmayla 11 adet DVD’den oluşan bir set haline ge rilerek, öncelikle Millî Gazete okuyucularına sunuluyor.

Hemen belirtelim, DVD kalitesiyle Hz. Yusuf dizisinin seyretmek, VCD’ye göre çok daha hoş bir iş, hem görüntü ve hem de ses kalitesi, adeta olayların içinde imiş hissini verebiliyor. Dahası eğer Farsça biliyor ya da en azından öğrenmek gayre nde iseniz, diziyi asıl dilinde ve Türkçe altyazı ile izleme imkanınız da var.

Millhi Gazete, bir iki gün içerisinde kampanyayla alakalı yeni bir çalışma yapacak ve bu esere daha çok insanın sahip olmasını sağlayacak. Sizler de çevrenizde bulunanları uyararak, bu rsa kaçırmamalarını sağlayabilirsiniz.

Unutmayın ki, şu anda yaşadığımız ortamda Hz. Yusuf dizisinden öğreneceğimiz çok şey var. Cenab-ı Hakk, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor: “Andolsun, Yûsuf ve kardeşlerinde (hakika arayıp) soranlar için ibretler vardır.” (Yusuf Suresi, Ayet, 7)

Ekrem Kızıltaş

İbret almak için...

AVUSTRALYA

Avustralya’nın tanınmış tekvando hocası Cemal Hasan, 8’inci dana yükselerek, alanında bu başarıya ulaşabilen ender

sporculardan biri oldu

USD 1.56000 EUR 2.2570 AUD 1.6750DÖVİZ KURLARI

Ayakkabı eylemcisi öldüAyakkabı eylemcisi öldü

Cemal Hasan’a Cemal Hasan’a büyük onurbüyük onur

Tekvando denilince Avustralya’da akla gelen ilk isimlerden biri olan Cemal Hasan, 8. dana yükselerek kariyerinin zirvesine ulaştı. Bu alanda Avustralya’da birkaç kişi arasına girmeyi başaran Hasan, bu başarısını arkadaşları, öğrencileri ve sevenleri ile paylaştı. Melbourne’de yüzlerce

öğrenci yetiştiren ve çocuklarını de tekvando sporcusu yaparak milli takıma kadar gönderen Cemal Hasan, gecede kariyerinde ulaştığı yeni hedefi n mutluluğunu yaşadı.

Kutlamaya katılanlar arasında yer alan Hume Bölgesi eski belediye başkanı Burhan Yiğit ve müzisyen Nevzat Eser

de yaptıkları konuşmalarda uzun yıllardan bu yana Türk toplumunda istikrarlı bir şekilde genç sporcular yetiştiren Cemal Hasan’a teşekkür ederek tebrik ettiler.

Cemal Hasan, halen Olimpic Tekvando Okulu ile öğrenci yetiştirmeye devam ediyor.

* * *

Canlı yayında eski başbakan John Howard’a ayakkabı rlatan Peter Gray, kansere yenik düştü. Gray’in

ayakkabıları açık ar rma ile sa lacak

Geçtiğimiz yılın Ekim ayında ABC’de yayınlanan Q&A programı, Bush’a Irak’ta yapılan eylemin benzerine sah-ne olmuştu. O programa konuk olarak katılan eski başbakan John Howard, seyirciler arasında oturan Peter Gray adlı bir pro-testocunun ayakkabı fırlatması

ile kısa süreli bir şok yaşamıştı. ‘Bu Irak’taki ölüler için’ şeklinde bağırarak her iki ayakkabısını da fırlatan Gray, he-defi tutturamamıştı.

İşte o eylemci Gray’in geçtiğimiz günlerde ölüm haberi geldi. Yakalandığı kanser hastalığına yenik düşen Gray, henüz 30 yaşında olmasına rağmen yaşamını yitirdi. Bağırsak kanseri olduğu anlaşılan Pe-ter Gray, NSW’in Hunter

Valley Bölgesi’nden idi.

H o w a r d ’ a f ı r l a t t ı ğ ı ayakkabıları ile dünya gündem-ine oturan genç eylemci, protesto

sonunda yaptığı açıklamada amacının kimseye zarar vermek olmadığını ancak Irak Savaşı’na karşı dikkat çekmek olduğunu söylemişti.

Gray, ölmeden önce ABC Kanalı’ndan Howard’a fırlattığı ayakkabılarını açık arttırma ile satışa çıkarılmasını ve elde edilecek gelirin Kızıl Haç’a bağışlanmasını istedi. Bu arada eylemin gerçekleştirildiği Q&A Programı’nın sunucusu Tony Jones, John Howard’ın Gray’in ölümü nedeni ile duyduğu üzüntüyü ifade ettiğini ve ayakkabılarının hayır için açık arttırma ile satışa çıkarılmasını desteklediğini söyledi.

Page 7: Yeni Devir Edition 98

717 M A Y I S 2 0 1 1

AVUSTRALYA

Cemal Hasan’a büyük onur

AMGT’den yetimlere yardımAvustralya Milli Görüş Teşkilatları, talep üzerine yeni kurulan Yardıma Muhtaç Ye m Çocuklara Yardım

Derneği’ne 6 bin dolarlık bağışta bulunduYakın zamanda kurulan

‘Blindside Austurk Orphan Childrens Aid Association İnc’ yani Türkçe açılımı ile ‘Austürk Yardıma Muhtaç Yetim Çocuk-lara Yardım Derneği’ne ilk ciddi yardımı Avustralya Milli Görüş Teşkilatları yaptı. Teşkilata ait Meadow Heights Camii’nde yardım toplayan teşkilat, derneğe 6 bin dolarlık çek verdi.

AMGT Genel Merkezi’nde Murat Akgüneş’e çeki teslim eden Avustralya Milli Görüş Teşkilatları Başkanı Celal Var-san, yardım talebinin dernekten geldiğini ve toplum yararına çalışan bir teşkilat olarak kend-ilerinin böyle bir yardım to-

plamaya karar verdiklerini söyl-edi. Celal Varsan, AMGT’nin toplumun faydasına olan etkin-likler veya kuruluşlara imkanlar ölçüsünde her zaman yardıma hazır olduğunun altını çizdi. Var-san, yetim çocuklar sorununun kanayan bir yara olduğunu ve her kesimin bu soruna karşı duyarlı olması gerektiğini söyledi.

Murat Akgüneş de, yardım taleplerini geri çevirmeyen AMGT’ye teşekkür etti. Bazı basın mensuplarının önünde ver-ilen çek tesliminde Celal Varsan ve Murat Akgüneş’in dışında AMGT Yönetim Kurulu Üyesi Tahir Solak da hazır bulundu.

* * *

Cemiyetlerden Kutlu Doğum etkinliği

Kutlu Doğum Ha ası münasebe ile Türk-İslam Cemiyetleri ve Melbourne Başkonsolosluğu Sosyal İşler Ataşeliği’nce düzenlenen konferansta Diyanet İşleri Başkanlığı Başmüfe şi Seyfe n Ersoy,

peygamber sevgisini İslam tarihinden örneklerle anla

Hazreti Peygamber ve Merhamet Eğitimi konulu konferans, geçtiğimiz Cuma akşamı Broadmeadows bölgesinde bulunan İshtar Reception’da yapıldı. Diyanet İşleri Başkanlığı Başmüfettişi Seyfettin Ersoy’un konuşmacı olarak katıldığı konferans etkinliğinde sunuculuğu Thomastown Camii Din Görevlisi Ali Kürşat Turgut yaptı. İki ülke milli marşlarının çalınması ile başlayan gecede Keysborough Camii Din Görevlisi Şükrü Dilek Kur’an-ı Kerim okudu.

Programı organize eden Melbourne Başkonsolosluğu Sosyal ve İdari İşler Ataşesi Hüseyin Koç, gecede yaptığı konuşmada, peygamber efendimizin yolundan yürüdükçe, onun hatırasına sahip çıktıkça dünyanın daha yaşanılabilir olabileceğini söyledi. Kur’an-ı Kerim’de peygamberimiz için

ifade edilen ‘O, ancak ve ancak alemlere rahmet olarak gönderildi’ ayetine dikkat çeken Hüseyin Koç, ‘şu içinde yaşadığımız d ü n y a y a b a k t ı ğ ı m ı z d a görülüyor ki çektiğimiz acılar, ızdıraplar, yaşanan kavgalar, gürültüler

bunların pek çoğunun temelinde merhamet eksikliğinin olduğunu görüyoruz’ dedi.

Yaklaşık 400 kişinin

izlediği etkinlikte Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bir sinevizyon gösterimi yapıldı. Gecede daha sonra kürsüye Melbourne Başkonsolosu Aydın Nurhan geldi. Nurhan, köyden kente göç sonrası meydana gelen ahlak erozyonuna dikkat çekti. Şehirlerde seküler ahlakın olduğunu söyleyen Aydın Nurhan, ancak kimilerinin bu ahlaka da uyum sağlayamadığını söyledi. Melbourne Başkonsolosu, şehirlerde hızla düşüşe geçen din ahlakının yerinde seküler ahlak verilmemesi durumunda çocukların hızla uçurumdan

aşağı yuvarlanacağını söyledi. Bu arada Nurhan, insan sevgisinden mi Allah sevgisine çıkılır, yoksa Allah sevgisinden mi insan sevgisine çıkılır? Şeklinde soru sorarak izleyicilerin bu konuda düşünmesini istedi.

Son olarak kürsüye çıkan gecenin ana konuşmacısı Diyanet İşleri Başkanlığı Başmüfettişi Seyfettin Ersoy, peygamber

sevgisi ve O’nun merhameti ile ilgili çok sayıda İslam tarihinden örnekler verdi. Uhud Savaşı’ndan bir örnek veren Ersoy, 70 şehidin verildiği ve İslam Ordusu’nun dağılmasının duyulmasından sonra iki çocuğunu kaybetmesine rağmen bir kadının peygamberimizin yaşadığını görmesi ile duyduğu memnuniyeti anlattı.

Yine merhamet ile ilgili olarak hac da yaşadığı bir olayı anlatan Ersoy, Kars’dan gelen birisinin 90 yaşındaki annesini sırtında taşıdığını ve 7 defa bu şekilde tavaf ettiğini söyledi. Cennetin anaların ayakları altında olduğunu söyleyen Ersoy, geleceğin nesillerini yetiştirecek olanların anneler olduğunu söyledi.

Konuşma sonunda katılımcılara kek ve içecek ikramı yapıldı. Yiyecek-içecekler GrandFoods’un desteği ile verildi.

Page 8: Yeni Devir Edition 98

17 M A Y I S 2 0 1 18

DÜNYANIN MERKEZİ OLMAK

Kılıç Aslan Öz

Nasre n Hocaya sormuşlar. Hoca dünyanın merkezi neresidir. Hoca şu ayağımın al dır demiş. Yahu hoca nerden biliyorsun dediklerinde ise hoca pra k cevabını ye ş rmiş. İnanmıyorsanız ölçün de bakın. Hocanın hesabı gibi biz de memleke miz olması hasebiyle olsa gerek dünyanın merkezi olarak Türkiyeyi görürüz. Bu in ba hernekadar memleket sevgisi gibi lanse edilebilse de emperyal güçlerin hesab ve kitabı gözönünde bulundurulursa bu merkezin Türkiye olmasının haklılık payı var gibi. Türkiyenin dünya emperyal güçlerinin iş hasını kabartan birçok özelliklerini saymak mümkün tabiiki. Bir kere Türkiyenin yeral kaynakları bakımından son derece zengin olması ki geleceğin enerjisi bor madenini elinde bulunduran en verimli ülke olması.

Asya ve Avrupa kıtalarını birleş ren ve Asya kıtasının zenginliklerinin ba ya geçişinde köprü ülke olması. Dünyanın en genç düfusuna sahip ülkelerden biri olması. En önemlisi gelişmiş ba lı ülkelerinin hayatlarını devam e rebilmeleri için gerekli olan kaynakları ellerinde bulunduran orta doğudaki ve diğer islam ülkeleri tara ndan sözü muteber tutulan, sözü dinlenen bir ülke olması. Sadece bu saydığımız özelliklerinden dolayı gerçekten Türkiye merkez bir ülke sayılma durumundadır. Bu özellikleri gereği Osmanlı İmparatorluğu zamanını da sayarsak bugüne kadar başı en fazla ağrıyan ve ağrı lan bir ülke olmuştur.

Ülkelerin hayatlarını devam e rebilmesi için rakip gördükleri ülkelerin içişlerine burunlarını sokmaları kaçınılmazdır. Burada önemli olan huzurunu devam e rmeyi düşünen ülkelerin rakip etkilere maruz kalmadan kendi istedikleri şekliyle ülkelerini yönetme ye sine sahip olup olamama durumudur. Bu ye ye sahip olmak tecrübe, birikim, donanım, iç siyaset bilimi, çözüm üretebilme, dış siyaset bilimi

v.s. gerek rir. Eğer siz kendinizi yönetemezseniz sizi yönetecek başkaları olacak r. İnsanlık ve devletler tarihi bunun örnekleriyle doludur. Başkalarının yörüngesine girmeyi hiçbir zaman kendisine yedirememiş bir mile n ülkesi olarak Türkiye bugün de bütün dışarı kaynaklı poli ka ve yönlendirmeleri bir kenara bırakarak kendi mille için ne faydalıysa yine mille nin ih yaç ve isteklerini gözönünde bulundurarak milli poli kalar üretmek mecburiye ndedir. Bağımsız bir ülke olarak, zengin yerüstü ve yeral kaynaklarına sahip bir ülke olarak, genç bir nüfus potansiyeline sahip bir ülke olarak.

Türkiye tamamen milli a lımlarını yapmak mecburiye ndedir. Ancak oluşturacağı milli a lımları ile tarihi misyonunu kazanmış olacak, güçlü bir ülke olacak, tam bağımsız bir ülke olacak. Güçlü bir Türkiyeye bulunan bölgenin ih yacı olduğundan fazla bütün dünyanın ih yacı var. Yoksa yeryüzündeki haksızlıkların, zulümlerin, açlığın, terörün, krizlerin emperyal zihniyetli ülkeler tara ndan kaldırılması hayaldir.

Sydney’li hanımlardan kaynaşma gecesi

Guildford Camisi Konferans Salonunda NSW Milli Görüş Teşkilatları Bayan Kolları Tarafından düzenlenen Tanışma Ve Kaynaşma Gecesi Sydney Bölgesi Kadınlarını bir araya getirdi.

Gece Kur'an-ı Kerim Tilaveti ile başladı. Arkasından İslamın kadına verdiği önem ve kardeşlik bağları konusu ile ilgili açılış konuşması ile takip etti.

İslamiyette kadın önemine

vurgu yapılan diğer bir konuşma ile birlikte küçük yarışmalar ile hediyeler taktim edildi.

Küçük Kız Çocuklarının yaptığı ilahi dinletisi katılımcılara keyifl i anlar yaşattı.

Samoa kendini bir gün ileri alıyorGüney Pasifi k'teki ada ülkelerinden Samoa, Avustralya ve Yeni Zelanda ile care ni ar rmak için

saat dilimini değiş riyorSamoalı yetkililer, uluslararası

gün değişimi çizgisinin batısına geçerek Avustralya ve Yeni Ze-landa ile ticaretini güçlendirebi-leceklerini belirtiyor.

Halihazırda, Samoa Syndey'den 21 saat geride. Ama 29 Aralık'tan itibaren 3 saat ilerde olacak.

Samoa 119 yıl önce çizginin diğer tarafına geçmişti.

O zaman amaç, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa'yla daha fazla ticaret yapabilmekti.

Ancak zaman içinde Samoa'nın Avustralya ve Yeni Zelenda'yla ticari ilişkileri daha fazla güçlendi.

Samoa Başbakanı Tuilaepa Sailele Malielegaoi Yeni Zelanda ve Avustralya'yla iş yaparken haftada iki iş gününü kaybettikler-

ini söyledi.Malielegaoi, "Burada Cuma

iken Yeni Zelanda'da Cumartesi. Biz Pazar günü kilisedeyken, Sydney ve Brisbane'de insanlar iş yapıyor" dedi.

180 bin nüfuslu Samoa, Yeni Zelenda'yla Hawaii'nin ortasında yer alıyor.

Almanya’nın 2 milyon göçmene

ihtiyacı varAlmanya’da ekonomik büyümenin giderek artması ülkedeki işsiz

sayısını azaltmakla beraber kalifi ye işçi açığının artması halinde bu büyümenin frenleneceğini belirten Federal İş Kurumu Başkanı Frank-Jürgen Weise bu durumda dışardan gelecek göçmen işçilere ihtiyaç duyulacağını bildirdi.

Alman gazetesi ‘Die Welt’in internet sitesi ‘Welt Online’a konuşan Weise, Mayıs ayında Almanya’daki işsiz sayısının 3 milyondan aşağı düşeceğini belirtti. Weise, yazın tatil dolayısıyla ve okulların sona ermesiyle okulu terkedenleri işsiz kaydedilmesiyle işsiz sayısında tekrar bir artış görüleceğini, ancak Eylül’den itibaren yeniden işsiz sayısının azalacağını kaydetti.

Welt Online’ın nitelikli işgücü ihtiyacının ülkedeki mevcut işsizlerden niçin karşılanmadığı sorusuna cevaben Weise, bazı bölgelerde ve bazı sektörlerde kalifi ye işçi ihtiyacının giderek arttığını, işsizlerden ve özellikle işsiz bayanlardan da bu açığı gidermek için çalıştıklarını söyledi. Ancak genç annelerin çocuklarına bakacak kurumlar bulunmadığından tam gün çalışmalarının mümkün olmadığını, ülkedeki imkanların değerlendirilmesine rağmen yine de yüksek nitelikli işçi açığını gidermek için mutlaka işgöçüne ihtiyaç bulunduğunu ifade etti.

Hangi büyüklükte işgöçüne ihtiyaç var sorusuna cevaben Weise, 2025 yılına kadar Almanya’nın 6-7 milyon yüksek nitelikli işgücüne ihtiyacı olduğunu, bunun ancak yarısını ülkedeki potansiyelden giderebileceklerini belirtti. Weise, en kötü durumda işverenlerin fabrikalarını yüksek nitelikli işgücü olan ülkelere taşıyacaklarını, ya da daha az işgücü gerektirecek yöntemler geliştireceklerini kaydetti. Buna rağmen Alman ekonomisinin gelişmesine devam etmesi için 2 milyon nitelikli göçmen işçiye ihtiyaç olacağını ekledi.

HABER

Page 9: Yeni Devir Edition 98

917 M A Y I S 2 0 1 1

Victoria Hüküme , bazı temel derslerin İngilizce dışındaki diller yolu ile de öğrenilmesini sağlayacak düzenleme yapıyor:

Yabancı dilde matematikİngilizce dışındaki

yabancı dillerin yeteri düzeyde öğrenilememesi nedeni ile Ted Baillieu Hükümeti, matematik ve bilim gibi derslerin farklı dillerde de verilmesini sağlayacak yeni bir müfredat üzerinde çalışmaya başladı. Hükümet verilerine göre or-taokul öğrencilerin yüzde 60’ı dil öğrenmiyor. İlkokul öğrencilerinin dörtte üçü için ise yabancı dil teklifi dahi yapılmıyor.

Baillieu Hükümeti öğrencilerin büyük bir kısmı için yabancı dil öğrenilmesini zorunlu kılacak bir değişiklik yapmakta kararlı. Hüküme-tin planına göre 2015 yılından itibaren anaoku-lundan başlayarak yabancı dil öğrenilmeye başlanacak ve 2025 yılında 10’uncu sınıfl arda zorunlu katılım ile süreç geliştirilecek.

Hükümet ayrıca pro-gramda başarı elde ede-bilmek için pilot program

Sydney’in ünlü Harbour Bridge(köprü)’ine çıkan bir kişi, en yoğun saatlerde trafi ği alt üst e .

Bir protestocu

yaşamı felç etti

Sydney’in dünyaca ünlü köprüsünde gerçekleşen eylem belki sadece bir kişilik masum bir eylem idi, ancak şehrin en gözde merkezlerden birinde yaşanan zaafi yeti ortaya koyması nedeni ile hükümete yönelik ağır eleştirileri de beraberinde getirdi. Saat 5’de başlayan protesto nedeniyle tren seferleri dahil, köprü tamamen trafi ğe kapatıldı. Kendisinin eski bir asker olduğunu ve adının da Mick olduğunu söyleyen protestocu, köprüye “Lütfen çocuklarıma yardım edin” ve “çocuk her şeyden önce” yazılı, pankartlar açıp, medyaya haber verdi.

Eylemci, ailelerde yaşanan boşanmalar ve bu boşanmalar sonunda ortada kalan çocuklar konusunda sesini duyurmaya çalıştı. 33 yaşındaki eylemcinin protestosu nedeni ile köprü 2.5 saat açılamadı. Köprünün tam ortasında kamyonu ile durduktan sonra özel tırmanma malzemeleri ile köprünün üstüne çıkan protestocu tutuklanıp Sydney Polis Karakolu’na götürüldükten sonra köprü trafi ğe açılabildi.

Yetkililer köprüde, bir güvenlik görevlisinin olduğunu, ancak tel örgülerden dolayı eylemciye ulaşamadığını belirti. NSW Hükümeti, eylem sonrası güvenlik önlemlerinin tekrar gözden geçirileceğini açıkladı.

da hazırlayacak. Victoria Üniversitesi ile işbirliği yapılarak hazırlanacak pilot program ile İngilizce dışında bir dilde ders verebilecek ilkokul öğretmenlerinin yetiştirilmesi hedefl eni-yor. Akademisyenler ve öğretmenler, okullarda yabancı dil öğretiminin arttırılması çabalarını mem-nunlukla karşıladı. Ancak hükümetin bunu başarıp başaramayacağı konusunda

kuşkulu bir yaklaşım var. Hükümetin planı old-

ukça iddialı bulunmasına karşın kalifi ye öğretmen bulma konusunda yaşanacak zorluklara dikkat çekiliyor. Geçtiğimiz onyıllarca boyun-ca hem eyalet hem de federal hükümetleri, Avustralya’nın bilinen tek dillilik statüsünü değiştirmek için birçok politika ürettiler. Ancak bu girişimlerin büyük kısmı is-tenen başarıya ulaşamadı.

2007 yılında yapılan federal seçimlerden sadece 6 ay önce Mandarin dilini konuşma yeteneğine sahip zamanın İşçi Partisi Lideri Kevin Rudd da, okullarda Asya dillerinin öğretilmesi için bütçeden 68 milyon dolarlık harcama sözü vermişti. Ancak geçen süre içerisinde çok az bir ilerleme sağlanabildi.

Buna karşın Victoria Çok-kültürlülük İşleri Bakanı Nick Kotsiras, Victoria’nın bunu başaramaması için hiçbir sebebin olmadığını söyledi. Bakan Kotsiras, kendiler-inin Avustralya’nın çok dilli başkenti olma potansiye-line sahip olduklarını ancak geçtiğimiz onyıllar boyunca bu şansın kullanılamadığını söyledi. Victorialı Bakan, LOTE eğitiminin geçtiğimiz 10 yılda arttığını ve diğer derslerin de İngilizce dışında bir dilde öğretilmesinin mümkün olduğunu belirtti.

Şehir eşkıyalarının dehşetiMelbourne’da maskeli iki şehir eşkıyası bir taksiciyi rehin aldı. Silahlı ve bıçaklı olan iki kişi, taksiciyi

soyduktan sonra kayıplara karış Melbourne’un güneydoğu semtlerinden Caulfi eld

North’da meydana gelen olay, şehir eşkıyalarının hedefi olan taksicilerin yaşadığı dramı bir kez daha gözler önüne serdi. Gece yarısından hemen sonra Alma Road’a müşteri bırakan 52 yaşındaki Nunawading South’lu bir taksici, yoldan u dönüşü yaptıktan sonra iki kişinin taksi için el kaldırdığını gördü. Polisin verdiği bilgiye göre müşteri kılığındaki eşkıyalardan birincisi, kar maskesi takıp ön koltuğa oturdu ve şöförün kafasına

silah dayadı. İkincisi ise kafasına çorap geçirip arka koltuğa geçti ve şöförün boğazına maket bıçağı dayadı. Şehir eşkıyaları şöförden cüzdanını, parasını ve cep telefonunu istedi. İstediklerini alan soyguncular Orrong Crescent’a doğru kaçtılar. Olayda 52 yaşındaki taksi şöförü herhangi bir yara almadı. Polis her yerde iki soyguncuyu arıyor.

HABER

Page 10: Yeni Devir Edition 98

17 M A Y I S 2 0 1 110 MEDYA

c l a s s i c d e s i g n _ f u r n i t u r e @ h o t m a i l . c o m

ÖSYM’den şifre açıklamasıErdoğan’a göre Libya başka Suriye başka

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Suriye’de bir dağılmanın, bir parçalanmanın, bir mezhep ça şmasının doğmasına yönelik endişelerimiz var. Bunları da görmek, yaşamak istemiyoruz” diyerek Suriye’nin durumunun Libya’dan farklı olduğunu

vurguladı.

Ergenekonculara kötü haber !Uyuşmazlık Mahkemesi son kararı verdi: Şemdinli davası, yeniden sivil mahkemede

www.imageonehomes.com.au k.ahmet@ymail .com

Manager Director:Ahmet Kurtoglu: 0412 171 546

Başbakan Erdoğan, Rize Valiliği'ni ziyareti sırasında basın mensuplarının sorularını cevaplandırdı. Erdoğan, bir gazetecinin,Suriye'de yaşanan olaylarla ilgili SuriyeDevlet Başkanı Beşar Esad ile görüşüp görüşmediği yönündeki sorusu üzerine, "Doğrusu yaklaşık bir hafta 10 gündür ben görüşmedim. Ama arkadaşlarım görüşmelerini devam ettiriyorlar. Özellikle de Suriye Büyükelçimiz çok yakın temasın içinde, sürekli bilgileri alıyoruz" diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, bu ara-da Libya'yı da yakın takipte tuttuklarını ifade ederek, sözler-ine şöyle devam etti:

"Bugünlerde özel temsil-cimi Libya'ya gönderdim. Özel temsilcimin görüşmelerini bekleyeceğim. Kendim Seyfülis-lamla bir görüşme yaptım. Kend-ilerine daha önceki yol haritamızla ilgili düşüncelerimi yansıttım. Özel temsilcimin gelmesinden sonra da, onların kanaatlerini, düşüncelerini aldıktan sonra bu konudaki düşüncelerimizi yeniden paylaşacağız. Bir taraf-tan muhalefet kesimi, bir yandan şu andaki ulusal yönetimle de görüşmelerimizi devam ettirerek en az zararla bu konudaki süreci Libya halkının birliği, beraberliği, bütünlüğü istikametinde bitirelim istiyoruz.

Çünkü bizim için Libya halkının birliği beraberliği, bütünlüğü çok önemli. Aynı

şekilde Suriye'de bir dağılmanın, bir parçalanmanın, bir mezhep çatışmasının doğmasına yöne-

lik endişelerimiz var. Bunları da görmek, yaşamak istemi-yoruz. Çünkü Suriye'nin durumu

Libya'nın duru-muna benzemez. Libya bizim için bir yerde belki bir dış politika analizi olarak değerlendirilebilir.Suriye ise öyle değil, adeta bizim için bir iç politika değerlendirmesi yapmamız ger-eken... Çünkü 850 kilometre sınırı olan, akrabalık bağlarının çok yoğun çok güçlü olduğu bir ülke konumunda. Te-menni ederim ki bu sıkıntıyı Suriye süratle aşacaktır."

Referandumun somut sonuçlarından biri daha alındı. Askerî yargıyla ilgili düzenleme üzerine Uyuşmazlık Mahkemesi, içtihatlarını değiştirdi. Şemdinli dosyasına yönelik kararını da bu çerçevede verdi. Dava yeniden özel yetkili Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek. Sanıklar hakkında daha önce 39 yıl hapis cezası verilmiş, ancak dava askerî mahkemeye alınarak tahliye kararı çıkarılmıştı.

Şemdinli'de Umut Kitap Evi'nin bombalanması ve bir kişinin ölümüyle sonuçlanan olaylara

ilişkin açılan dava yeniden Van özel yetkili 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ne dönüyor. Alınan bilgilere göre, Yargıtay 9. Ceza Dairesi ve askerî mahkeme arasında oluşan görev uyuşmazlığını değerlendiren Uyuşmazlık Mahkemesi, kararını verdi.

Astsubaylar Ali Kaya, Özcan İldeniz ve PKK itirafçısı Veysel Ateş'in "suç örgütü üyesi olmak ve adam öldürmek" suçlarından özel yetkili mahkemelerde yargılanması hükme bağlandı.

12 Eylül'deki referandumla Anayasa'nın 145. maddesinde

düzenlemeye gidilmiş, askerî mahkemelerin görevi sadece ask-erî suçlarla sınırlandırılmıştı. Uyuşmazlık Mahkemesi de içtihatlarını bu çerçevede değiştirdi.

Bu ay sonuna kadar ilgili ka-rar yazılacak ve Şemdinli dosyası Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilecek. Bu mahkeme, daha önce davayı sonuçlandırmış ve sanıkları 39 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırmıştı. Ancak dava askerî mahkemeye alınarak sanıkların tahliyesi sağlanmıştı. Uyuşmazlık Mahkemesi'nin emsal niteliğindeki kararıyla birlikte, Ergenekon ve Ba-

lyoz sanıklarının asker oldukları için askerî mahke-mede yargılanmaları gerektiği tezi de çökmüş oldu.

Dosyalar Yargıtay 9. Ceza Dairesi'ne gittiğinde Uyuşmazlık Mahkemesi'nin kararı bağlayıcı olacak.

Page 11: Yeni Devir Edition 98

1117 M A Y I S 2 0 1 1

Ergenekon soruşturmasını ve darbe iddialarını ciddiye aldığını belirten nobel ödüllü Orhan Pamuk, Türkiye’de ne laikliğin

gerilediğini ne de dindarlığın ilerlediğini söyledi

TÜRKİYE

Orhan Pamuk:Orhan Pamuk:

Ergenekon iddiaları ciddiErgenekon iddiaları ciddiYazar Orhan Pamuk, "Ergenekon" soruşturması

kapsamındaki davalarla ilgili olarak, "Bu davaları ciddiye alıyorum.Darbe girişimlerine dair gazetelerde okuduklarımı ikna edici buluyorum ve Türk halkının da buna ikna olduğunu düşünüyorum. Hakimlerin, darbe girişimi iddialarını araştırmasını olumlu buluyorum" dedi.

Amerikan PBS televizyonunda ünlü sunucu Charlie Rose'un sorularını cevaplayan Pamuk, bir soru üzerine, Türkiye'de laikliğin gerilediğini düşünmediğini belirtti.

Türkiye'nin uygar ülkeler topluluğunun bir üyesi olma doğrultusunda ilerlemekte olduğu ana yolu değiştirdiği ve Mustafa Kemal Atatürk'ün çağdaş medeniyetlere ulaşma hedefi ne ihanet edildiği düşüncesinde olmadığını ifade eden Pamuk, "Ancak (Türkiye) bu süreci biraz yavaş götürüyor. Umduğumuz ölçüde başarılı gitmiyor" dedi.

Türkiye'deki yaşam tarzı ve kültürel dokuda da radikal bir değişimin yaşanmadığını söyleyen Pamuk, "Laikliğin korunması konusunda kaygılar var, ama bence ülke daha dindar bir hale gelmiyor. Bundan 10-20 yıl önce sokakta içki içen insanlar göremezdiniz" diye konuştu.

Pamuk, "Ama daha fazla başörtülü kadın görüyorsunuz? Bu bir anlam ifade ediyor mu?" şeklindeki bir soru üzerine,

"başörtülü kadın sayısının az ya da fazla olmasının bu konuda bir kriter olmaması gerektiğini" söyledi.

"Benim değerlerim açısımdan, herkes ne istiyorsa onu ya-pabilmeli" diyen Pamuk, "ordu bize, 'eğer üniversiteye, hastan-eye girmek istiyorsanız başörtünüzü çıkarın' dememeli. Türk kadınlarına ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapılmamalı. Ben-im değerlerim, özgürlükleri, ifade özgürlüğünü, demokrasiyi, laikliği, kültürel ve siyasi değerleri temel alıyor. Bunlara sahip olduğumuz zaman, insanlar hissettikleri doğrultuda davrana-bilmeli" diye konuştu.

Pamuk, Türkiye'de liberaller ile muhafazakarlar arasındaki çekişmenin de yeni olmadığını, bu durumun yüzyıldır devam ettiğini kaydetti.

Bir soru üzerine, AK Parti'nin ordunun gücünü azalttığını ve bunun Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın en başarılı olduğu konu olduğunu ifade eden Pamuk, Türkiye'de ordunun gücünün azaltılmış olmasından mutluluk duyduğunu, ancak bu durumun bazı kesimlerde laiklik konusundaki kaygıları artırdığını belirtti.

Türkiye'de ifade özgürlüğü, hoşgörü, geleneksel kültür ve modernlik arasında her zaman "zigzaglar" olduğunu kaydeden Pamuk, "laiklik konusundaki kaygılar malesef ordunun

demokrasiye müdahalesi için zemin hazırlıyor" dedi. Pamuk, bununla birlikte, Türk halkı olarak laikliği ordunun gücüne ihtiyaç duymadan koruyabilmeleri gerektiğini kaydederek, "ordu lütfen gel, bizi kurtar" şeklinde bir yaklaşım içinde olunmasını doğru bulmadığını söyledi.

Pamuk, laikliği korumak için darbe yapmanın Atatürk'ün modern ve açık toplum idealiyle de bağdaşmadığını kaydetti.

"Ergenekon" soruşturmasına dair düşüncesinin sorulması üzerine de Pamuk, bu davaları ciddiye aldığını ve darbe girişimlerine dair gazetelerde okuduklarının kendisini ikna ettiğini, Türk halkının da buna ikna olduğunu düşündüğünü belirtti.

Pamuk, Türkiye'nin tarihinde çok sayıda darbe ve darbe g i r i ş i m i n i n olduğuna işaret ederek, bu ned-enle hakimlerin darbe iddialarını a r a ş t ı r m a s ı n ı o l u m l u b u l d u ğ u n u kaydetti.

Page 12: Yeni Devir Edition 98

17 M A Y I S 2 0 1 112 DÜNYA

Arap isyanında ekonomik etkenlerBazı Arap ülkelerinde baş gösteren ayaklanmaları, bezdiren işsizlik ve fakirliğin te klediği illeri sürüldü.

Bazı Arap ülkelerinde baş gösteren ayaklanmaları, bezdiren işsizlik ve fakirliğin tetiklediği illeri sürüldü. Uzmanlar, yetkili-lerin bu tür problemlere çözüm bulma ve istikrarı tekrar sağlama adına acilen reform gerçekleştirmeleri gerektiğini söylüyor.

Kahire merkezli Arap İş Or-ganizasyonu Genel Müdürü Ahmed Lokman, Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerini etkisi altına alan karmaşanın hem fa-kirlik hem işsizliği artırdığını ve işsiz Arap sayısının 18 milyonu aştığını söyledi.

Londra merkezli Arapça El Hayat gazetesine konuşan ve yerel medyada da çıkan haber-lere göre Lokman, Arap ülkeler-inin şu an reformlar üzerine yoğunlaşması ve halklarının yaşam standartlarını iyileştirmek

için daha çok yatırım çekmesi gerektiğini ifade etti. Yetkili, ‘Arap dünyasındaki yaygın fa-kirlik ve işsizliğin isyanları tetiklediğini, hükümetler-in bu iki problemi çözmek için çok yavaş davrandığını ve organizasyonlarının Arap hükümetlerini bu konularda daha önce defalarca uyardığını’ belirtti.

Müdür Lokman, geçtiğimiz dönemde çoğu Arap ülkelerine gelen yatırımların bazı şehirlerde yoğunlaşıp diğer bölgelerin hem sermaye hem gelişim fonlarından mahrum kaldığını ve bunun da daha çok işsizlik ve fakirliğe se-bep olduğunu kaydetti. Bunun yanısıra Arap ülkeleri arasındaki yatırımların da ekonomik sektör-lere yoğunlaştığı ve sosyal sektör-leri dikkate almadığı vurgulandı.

‘Bu politikaların başarısız kalması iç toplumda dengesizliğe

neden oldu ve kalkınma tek bacak üzerine yoğunlaştı’ diyen Lokman, ‘İsyanların ardından Arap dünyası için parlak fırsatlar görüyoruz. Son iki ayda yapılan reform-lar geçen 40 yıldaki reformları bile geçti fakat yeni hükümetler bu reformları mutlaka genişletmeli’ şeklinde konuştu.

Kaynaklara göre bugünkü fi yatlarla Arap dünyasının kombine gayri safi milli hasılası 2008’de 1.93 trilyon dolar iken 2009’da 200 milyar dolar azalarak 1.7 trilyon dolara ger-iledi. Bunun neticesinde 2009’da kişi başına düşen gelir 6 bin 2

dolar iken 2009’da 5 bin 159’a düştü. Arap İş Organizasyonu’na göre işsizliğe çare bulmak için

Arap ülkelerinin 2020’ye kadar yaklaşık 40 milyon yeni iş üret-mek zorunda.

Japonlar Fukuşima’nın Japonlar Fukuşima’nın üzerini örtecek üzerini örtecek

Japonlar, 11 Mart’taki şiddetli depremde hasar gören Fukuşima Daiçi nükleer santralinin üzerini örtmeye hazırlanıyor.

Santralin işletici fi rması TEPCO, ilk olarak en sorunlu bir numaralı reaktörden başlamak üzere santralin tüm reaktörlerini polyesterle kaplayacaklarını açıkladı. Şirket, bu yöntemle hasarlı reaktörlerden atmosfere radyoaktif madde salınımını engellemeyi planlıyor. Çalışmaların yıl sonuna dek tamamlanması bekleniyor.

Bu arada santraldeki çalışmalara katılan 60’lı yaşlardaki bir sözleşmeli işçinin, tesisteki işini yaparken

öldüğü bildirildi. Ölüm sebebi açıklanmazken, afetten bu yana santralde hayatını kaybedenlerini sayısı 3’e çıkmış oldu.

Öte yandan uluslararası çevre örgütü Greenpeace’in bayrak gemisi Rainbow Warrior, Japonya sularındaki radyasyon ölçümüne devam ediyor. Örgüt yetkilileri, her ne kadar Japon makamları kendilerine sınırlı çalışma izni vermiş olsa da, yaptıkları testlerin denizdeki radyoaktif kirliliğin boyutlarını ortaya koymaya yettiğini açıkladı.

Greenpeace, Japon hükümetinin daha ciddi önlemler almasını ve soruşturma başlatmasını istiyor.

Japonlar, Fukuşima Daiçi nükleer Japonlar, Fukuşima Daiçi nükleer santralinin üzerini örtmeye santralinin üzerini örtmeye

hazırlanıyor.hazırlanıyor.

Yemen ‘iktidar Yemen ‘iktidar kördüğümü’ devam kördüğümü’ devam

ediyorediyor

Yemen Devlet Başkanı Salih, ik darı bırakmamak için her türlü hamleyi yaparken, muhalefet de geri adım atmıyor

Arap dünyasındaki isyan dalgası haftalardır Yemen'i sarsarken;Yemen Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih iktidarı bırakmamak için her türlü hamleyi yapıyor ve çıkış yolu için zaman kazanmaya çalışıyor.

Salih, muhalefete Körfez arabuluculuğu önermesinin ardından muhalefetin bunu kabul etmesi ile geri adım attı. Salih Körfez önerisini başarısız kılmaya çalışarak, bunun

Körfez değil, Katar girişimi ve iç işlerine müdahale olduğunu açıkladı ve arıdından tarafsız olduğunu iddia ettiği Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri arabuluculuğunu kabul edeceğini belirttiyse de yapılacak anlaşmaya cumhurbaşkanı olarak değil, parti başkanı olarak imzalayacağını açıklaması Salih’in samimiyetsizliği ortaya koydu.

8 Mayıs’ta Şark’ul Evsat

Gazetes’nde yayınlananyazısında Abdurrahman el Raşidde Salih’in zaman kazanmayaçalıştığına dikkat çekerek,Salih’in büyük bir kaos içindeparçalanmış bir Yemen’inbaşkanı olarak görevi daha fazlasürdüremeyeceğinin altını çizdi.

Yemenli alim AbdülmecidZindani'nin oğlu ve İmamÜniversitesi öğretim üyesiAbdullah Zindani ise DünyaBülteni’ne yaptığı açıklamada,Yemenli alimlerin devlet başkanı

Ali Abdullah Salih'e şerefl ibir çıkış yolu gösterdiğiniama Salih'in hala entrika veşiddet ile devletin başındakalmaya çalıştığını söyledi.

Zindani, Salih’in elKaide ve Husileri bahaneederek Yemende muhalifses çıkaranlara saldırdığınıdile getirirken; Yemen’desosyalisti, İslamcısı,milliyetçisi ile Salih’ingitmesinde hem fi kirolduklarını ekledi.

Page 13: Yeni Devir Edition 98

1317 M A Y I S 2 0 1 1

SULTAN MEATSSULTAN MEATSBroadmeadowsBroadmeadows

İSMAİL KULİSMAİL KUL0422 119 7450422 119 745

BROADMEADOWS ALIŞ VERİŞ MERKEZİNDE HİZMETİNİZDEYİZ

ASYA MUTFAĞININ SEÇKİN ÖRNEKLERİ:

* Her çeşit noodle* Teriyaki* Satay* Çorba çeşitleri* Deniz ürünleri* Asya Pilavı* Salata çeşitleri

Ürünlerimiz HELAL’dır.

ÇİN VİETNAM TAYLAND MALEZYA MOĞOLİSTAN

Broadmeadows Alışveriş Broadmeadows Alışveriş Merkezi’nde, Coles ve Merkezi’nde, Coles ve

Hoyts Cineması’nın Hoyts Cineması’nın arasındayız.arasındayız.

Contact Ahmet: 0418 566 345Contact Ahmet: 0418 566 345

n d a , e n a

d m i a , ı i i e a

l e f ı e , n r

Av u s t r a l y a M i l l i G ö r ü ş Te ş k i l a t l a r ı S u n a r

Fe t i h ve G e nç l i k G e c e s iA SA Y UTH4MİLLİ GÖRÜŞ GENÇLİK

TARİH : 4 HAZİRAN 2011 CUMARTESİ SAAT : 19:30 - 21:30 ADRES : 30 INVERLOCH CRESCENT DALLAS 3047

MEHTER ŞİİR İLAHİ SİNEVİZYON SKEÇLER KONUŞMA

YER : İKM ( YENİ İLİM KOLEJİ KÜLTÜR MERKEZİ )

Page 14: Yeni Devir Edition 98

17 M A Y I S 2 0 1 114

Address: 41 Foden Ave, Campbellfi eld 3061Address: 41 Foden Ave, Campbellfi eld 3061Email: [email protected]: [email protected]

Tel: 03 9303 9997Tel: 03 9303 9997Fax: 03 9303 9994Fax: 03 9303 9994

Full Range Commercial Windows

Semi-Commercial WindowsDomes c Windows

FlyscreensSecurity doors, Bi-Fold Doors, Stacker Doors, Sliding Doors

55 Paringa Blvd. Meadow Heights Shopping Centre, Meadow Heights,

VIC 3048Tel: (03) 9309 8012

Page 15: Yeni Devir Edition 98

1517 M A Y I S 2 0 1 1

’den $25 ve üstü alış veriş yapan herkese benzin’in litresinde ¢4 indirim vardır

770 Pascoe Vale Rd. GlenroyTel: (03) 9304 25 80

25 Keilor Melton Hwy, Tailors LakeTel: (03) 9390 90 00

OPEN 24 HOURSOPEN 24 HOURSCONVEINCE STORE FOR ALL NEEDS

ÖMER GÜLTEKİNÖMER GÜLTEKİNMEHMET YILMAZMEHMET YILMAZ

795 Mt Alexander RdMoonee Ponds VIC 3039

SWEET TO LIPS CAFESWEET TO LIPS CAFE

Brunswick Market’te hizme nizdeyizBrunswick Market’te hizme nizdeyiz

Page 16: Yeni Devir Edition 98

17 M A Y I S 2 0 1 116 SAREERA GENÇLİK

Page 17: Yeni Devir Edition 98

1717 M A Y I S 2 0 1 1

GENÇLİĞİN SESİ

Safi ye AYTEKİNAfter creating Adam

(‘alayhissalam), Allah ordered the angels, amongst whom was Iblis, a high-status jinn, to prostrate to His new creation. All, except Iblis, obeyed. When Allah questioned him about the cause of his disobedience, Iblis’ reply was: “I am better than him (Adam), You created me from fi re, and him You created from clay.” (Qur’an). Subsequent to being expelled from Paradise, Iblis was granted his request for respite until the Day of Judgment, and so began Shaitan’s mission to drag us to the fi re with him.

Allah regularly warns us about Shaitan and his position us our clear enemy (e.g., 2:169; 2:208; 6:142), and He expects us to resist and fi ght this avowed and devoted adversary of ours. But our Lord did not leave us to work out the plots and ploys of Shaitan by ourselves. Rather, He and His Final Messenger (peace be upon him) informed us of the techniques and step-by-step

process Shaitan utilizes to achieve his goal of misleading us.

• Kufr and Shirk: Allah warns us: “Verily! Allah forgives not (the sin of) setting up partners (in worship) with Him, but He forgives whom He wills sins other than that, and whoever sets up partners in worship with Allah, has indeed strayed far away.” (Nisa, 116). To make us disbelieve and practise polytheism is the ultimate goal of Shaitan. Once a person has have fallen into the trap of disbelief, Shaitan is happy and retracts. He even proceeds so far as to disown such people: “(Their allies deceived them) like Shaitan (Satan), when he says to man: “Disbelieve in Allah.” But when (man) disbelieves in Allah, Shaitan (Satan) says: “I am free of you, I fear Allah, the Lord of the `Alamin (mankind, jinn and all that exists)!” So the end of both will be that they will be in the Fire, abiding therein.”(Al-Hashr, 16, 17). The famous story of the monk who spent sixty years

worshipping Allah in seclusion, only to die as a kafi r after having lied, committed adultery, and killed a woman, illustrates the deceptive and dangerous nature of Shaitan.

• Bid’ah: this involves innovating a new way in religion with the aim being to please Allah and worship Him. This is a very serious issue, as the Prophet (peace be upon him) counselled us: “Verily he among you who lives [long] will see great controversy, so you must keep to my sunnah and to the sunnah of the rightly-guided Khalifahs - cling to them stubbornly. Beware of newly invented matters, for every invented matter is an innovation and every innovation is a going astray, and every going astray is in Hell-fi re.” (Abu Dawud & Al-Tirmithi). The scholars say that innovations are more beloved to Shaitan than major sins, because the person committing major sins knows that they are involved in haram and that they will

repent, whereas those involved in innovations practise these acts with full conviction, believing they are getting closer to Allah. Islam does not need any add-ons – it is perfect.

• Major sin: Such sins involve murder, disobedience to parents, and neglecting the prayer. And how easy is it to fall into such sins these days? How often did adultery begin with a smile, a little chat? Major sins lead to shirk; if a person becomes accustomed to committing major sins, Islam will probably lose its value in their sight.

• Minor sins: When Shaitan cannot make a person fall into any of the above-mentioned, his next step is to make them commit minor sins. The Prophet (peace be upon him) told us to beware of minor sins. Shatain will work on a person until he makes such sins seem insignifi cant. But if left unbridled, such sins can become mountains.

• Wasting time in halal

things: Excessiveness is not allowed in Islam. In His Book, Allah takes many oaths by things related to time (e.g., “Wal-Fajr”, “Wad-Duha”). Why? Because our time is very important. And we will be questioned about it on the Day of Judgment, as the Prophet (peace be upon him) told us: “The two feet of the son of Adam will not move from near his Lord on the Day of Judgment until he is asked about fi ve (matters): about his life – how he spent it; about his youth – how he took care of it; about his wealth – how he earned it; and where he spent it; and about that which he acted upon from the knowledge he acquired.” (at-Tirmidhi). There are twenty-four hours in a day. How many of them do we spend at work /university/ school? And how many hours do we spend travelling? And how many hours to we sleep? Now how many hours do we have remaining? What do we do with those remaining hours?

* * *

The Journey to Turkey: Another Place Called Home

Hilal KırmızıIn a country that connects

the North, South, East and West; Turkey is one of the broadest Euro-Asian countries as it is home to not just the Turks but other ethnic minorities which include the Kurds, Arabs, Tatars, and Uyghurs. It is also a place known for its historical geography and the almighty Ottoman Empire, but the signifi cance of this place for me is in a town called Akçakoca situated in the state of Düzce. It is a major tourist town and is enclosed with lush green mountainous reefs which overlook the dark and mysterious Blacksea (Karadeniz).

Exactly nine years ago, when I was ten years of age, I had once visited this place which contains my mother’s childhood memories and now years later it contains mine from our 2002 family holiday. Akçakoca is a place which I dreamed of visiting in the last nine years; it’s also the place which my Anane (my mother’s mother) lives along with my uncles and aunts, because it has been such a long time since I have seen my relatives I have started to become disconnected in many ways with them especially over the phone as I fi nd myself lost for words and not knowing what to

say. Who wouldn’t get tired of

saying ‘Sizi çok özledim’ or ‘Hepinizi çok öpüyorum’. When you could meet them in the fl esh and be able to connect with them personally? After nine years I’ve found myself longing for that connection and inshallah I will be able to truly connect with them once again: Elhamdullilah, because for the fi rst time in my young-adult life I will be able to do that.

What most excites me about this trip isn’t just seeing my relatives again; it is seeing with my own two eyes the country of my parents’ birth and the heritage which lies within it. Inshallah I will be able to visit İstanbul and see the great Suleymaniye Mosque, not to forget a visit to Çanakkale in Gallipoli to (inshallah) pray for all the martyrs who died in the name of their country.

My journey is yet to begin in a place which I call my second home, inshallah I will come back here with once again the best of memories.

Walk for breast cancer

Sareera girls par cipate in the 4km Walk for Breast CancerSümeyye Çe nkiran

Sareera took part in Australia’s largest charity event on the 9th of May. We created a team for Sareera and had an intention of representing the Muslim community by supporting further research for breast cancer. The girls walked together starting from Alexander gardens, through the Botanical gardens and made their way past the Remembrance of Shrine and enjoyed a special morning that raised money for a worthy cause.

Worldwide statistics show that about 1,151,000 people are diagnosed with breast cancer each year, and of those diagnosed about 410,000 people die each year. Recent research has shown that Australia, North America and Western Europe have the highest incidences and deaths worldwide. What is more shocking is that one in nine women will be diagnosed with breast cancer before the age of 85. Over the past 30 years, a woman’s risk of dying from breast cancer before the age of 85 has been declining, from 1 in 29 risk in 1982 to a 1 in 37 risk in 2007, and this may be contributed to the increase in research in prevention and treatment for breast cancer. Over 150,000 people all around

Australia participated in this event and all donations were made to the National Breast Cancer Foundation, a non-profi t-organization that promotes and supports research into the prevention and treatment of breast cancer.

It was truly a great opportunity for the young girls in Sareera to engage in nationwide charity event and represent the Muslim community there. Sareera girls will be coming be back in 2012 with a larger team inshaAllah.

Page 18: Yeni Devir Edition 98

17 M A Y I S 2 0 1 118 SAĞLIK

Yatma şekliniz sağlığınızı etkiliyor

Mide yanmasından, baş ağrısına ve as ma kadar bir çok hastalığı yatma Mide yanmasından, baş ağrısına ve as ma kadar bir çok hastalığı yatma şekliniz te kleyebiliyor.şekliniz te kleyebiliyor.

Dünya nüfusunun yüzde 95’i her gece aynı pozisyonda yatıyor. Yatma şeklinin sürpriz bir şekilde sağlığınız üzerinde etkileri olduğunu biliyor muydunuz?

Hayatımızın kayda değer bir kısmını uyuyarak geçiriyoruz. Uykunun sağlık için ne derece yararlı olduğu biliniyor. Fakat birçok insan yatma şeklinin, uyku kalitesi ve miktarı kadar önemli olduğunun farkında değil.

Daily Mail gazetesinin haberi uyku pozisyonları ve sağlığımıza etkilerini irdeliyor. İşte uyku pozisyonları ve sağlık üzerindeki olumlu ve olumsuz etkileri...

SAĞ TARAFTA BACAKLAR HAFİF KIRIK

Bu yatış pozisyonunun refl ü için iyi olduğu ancak kırışıklıklar için iyi olmadığı bildiriliyor.

SIRTÜSTÜ YATIŞ POZİSYONUBu yatış pozisyonu kireçlenme

s ı k ı n t ı s ı yaşayanlar için iyi bir seçenek ancak astım, horlama, uyku apnesi ve kalp için kötü olduğu vurgulanıyor.

" İ y i l e şm e " pozisyonu olarak bilinir çünkü acil yardımlarda sağlık personelin-in uyguladığı poz-isyonla benzerdir.

CENİN POZİSYONU

İngiltere’de en yaygın uyku pozisyonu olarak bilinen cenin pozisyonunun sırt ağrılarına iyi geldiği ancak boyun ve baş ağrılarına iyi gelmediği biliniyor. Ancak bu olumsuzluğu boyun ve omuzlar arasına alacağınız bir yastıkla önlemeniz de mümkün...

Dizleriniz arasına alacağınız bir yastık da kalça ve pelviste istenmeyen kıvrılmaları önlemeye ve bu pozisyonda rahat etmenize yardımcı olabilir.

KAŞIK POZİSYONUÇiftler arasında yaygın olan bu

pozisyon eşler arasında duygusal bağları güçlendirerek stresi yok

etmeye yardımcı olurken, vücudunuzu zorlayarak var olan ağrılarınızı daha da yoğun hisset-menize neden olabilir. Bu pozisyon boyun, kol ve göğsünüze yük bin-mesine ve bu bölgelerde ağrılar olmasına da neden olabilir.

Vücudunuzun her geçen yıl farklılaştığını unutmamak önemlidir ve sizi rahat ettiren bir poz-isyon zaman içinde size iyi gelmeyebilir.

Uzmanlar, eşinizle bir yatağı paylaştığınızda, uyu-ma düzeniniz konusunda bencil olmanızın önemine vurgu yaparak, "Sizi rahat ettiren iyi bir başlama pozisyonu bulun. Bu eşinizle aranıza bir mesafe koymanızı da gerektirebilir." diyor.

YÜZÜSTÜ YATIŞ POZİSYONU

Yüzükoyun yatmak, horlamayı önleme konusunda size yardımcı olur ancak diş gıcırdatma sorunu olanlarda durumu daha da kötü et-kileyebilir.

Bu pozisyonun ellerde acı ve hissizliğe de neden olabileceği gibi aynı zamanda sinirsel prob-lemlere de önderlik edebileceği vurgulanıyor.

Yüzüstü yatarken, çok sayıda yastık boyun pozisyonunu etkileyeceğinden omurgayla uy-umlu bir şekilde yastıkları azal-tmak gereklidir. Bu, özellikle yaşlı insanlarda, sinirlere baskı olasılığını azaltacaktır.

Aynı zamanda, sağ ya da sol şeklinde sıra ile boynunu-zu değiştirmeniz, bir tarafı zorlamanızı engelleyecektir.

Bu pozisyondan hoşnut olmayanların başlıca şikayetleri ise parmaklarda sızı ve hissizlik şeklindedir. Kaynak: TRT

Bebeğin kişiliği anneden, karakteri

babadan

Kişiliğin doğuştan ve sonradan kazanıldığını belirten uzmanlara Kişiliğin doğuştan ve sonradan kazanıldığını belirten uzmanlara göre, bebeklerin kişiliği anneden, karakterini de babadan alıyor.göre, bebeklerin kişiliği anneden, karakterini de babadan alıyor.

Fatih Üniversitesi öğretim görevlisi Uzman Pedagog Adem Güneş, çocuklarda kişilik oluşumunda annenin, karakter oluşumunda ise babanın daha etkili olduğunu söyledi.

Aylık kültürel aile dergisi Moral Dünyası dergisi Mayıs ayı kapak konusunda "Çocuk terbiyesinde doğru bilinen yanlışlar" konusunu işledi. Fatih Üniversitesi öğretim görevlisi Uzman Pedagog Adem Güneş, "kişilik ve karakter gelişiminde doğru bilinen yanlışlar" üzerine yapılan röportajda konuyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

Kişiliğin doğuştan ve sonradan kazanılan, kişinin daha çok duygu dünyasını ifade eden, duygu dünyası içerisindeki ahlaki öğretileri ve kazanımları ifade eden bir anlam taşıdığını söyleyen Güneş, karakteri ise "bir kişinin sürekli ve iradi olan davranışları" olarak tarif etti. Güneş, kişiliğin

insanın yakıt tankı, enerji deposu olduğunu, karakterin ise yakıt tankı veya enerji deposundan elde ettiği enerjiyle davranışa dönüşmüş olan ve sürekli davranış halinde olan durum olduğunu kaydetti.

Güneş, kişilik ve karakter konusunda şu örnekleri verdi: "Örneğ in, iyi ahlaklı, erdemli ve yardımsever olmak kişiliğe ait özelliklerdir, ancak yardım yapma iradesini sergiliyor olmak ve bunu devamlı hale getirmiş olmak karakterdir. Dürtüsel ve anlık davranışlar karakteri tarif etmez. Sürekli davranış olması gerekir. Örneğin, bir çocuğun içerisinde Allah sevgisi ve maneviyata ait duygular taşıyor olması bu çocuğun kişiliğiyle alakalı bir şeydir. Kişiliği onun içerisindeki enerji ve yakıt deposudur. Bu çocuğun içerisindeki bu enerjiyle namaz kılmaya başlaması ve namazda devamlılığı da bu çocuğun karakterini ortaya koyar. Biz bu çocuğun dışarıya

yansıyan en önemli özelliğini tarif ederken, "devamlı namaz kılar" diyerek aslında karakterini tarif ederiz."

KİŞİLİK ANNEDEN, KARAKTER BABADAN

Kişiliğin oluşmasının anne ile olan bir şey olduğunu belirten Güneş, "Çocuk anneyle ne kadar etkileşim ve ne kadar engelsiz bir iletişim içerisinde ise çocuğun içerisindeki kişilik gelişimi o denli güçlü olacaktır. Karakterin oluşması ise daha çok babayla olan bir şeydir. Baba çocuğun içerisine anne tarafından sokulmuş olan bu enerjiyi aktif hale getirebilir, davranışa dökebilir ve kendisi iradi davranışlar sergileyebilirse çocuk da babadan gördüğü bu iradi davranışları kendi karakteri haline dönüştürecektir. Dolayısıyla ikisi ne birbirinden ayrılabilir, ne de biri

olmadığı zaman diğeri olabilir." dedi.

Güneş, bu konuda da şu örneği veriyor: "Yani bir çocuğun çoğunlukla duygu dünyasını besleyen anneyle irtibatında bir sorun, bir iletişimsizlik varsa böyle bir çocuğun, örneğin namaz kılmak için kendinde bir istek oluşmaz. Ancak çocuğun içerisinde anne var olduğu ve enerji verdiği halde eğer babada iradi ve direnç li bir ibadet geleneği yoksa çocuk, içerisinde ibadet heyecanı duyduğu halde bunu davranışa dökemez."

Çocukta kişilik ve karakter oluşumunda en önemli olan şeyin anne ve babanın rollerini iyi oynuyor olması olduğunu kaydeden Güneş, sözlerini şöyle tamamladı: "Eğer anne evde

annelik yapayım derken babanın rollerini de yaparsa o takdirde çocuk anneden beslenecek olduğu duyguları da alamamaya başlar. Çünkü anneyle duygu dünyasına hitap eden kısmı alırken eğer anne evin içerisinde otoriter olayım, baskı kurayım, mükemmeliyetçi olayım derse, çocuğun duygu dünyasını besleyen kanallar tıkanmış olur. Anne bu şekilde davranarak asli görevini yapmıyor, çocukta davranış oluşturmaya çalışıyordur. Halbuki davranış oluşturma, daha çok babanın sürekli ve iradi davranışlarıyla alakalıdır. Dolayısıyla evde anne ve babanın rollerini oynuyor olmaları, o çocuğun kişilikli ve karakterli olmasında en büyük etkendir."

Page 19: Yeni Devir Edition 98

1917 M A Y I S 2 0 1 1

TEKNOLOJI

101 yıl sonra aynı hizada101 yıl sonra aynı hizada

Gökyüzünde şu günlerde nadir bir olaya tanıklık ediliyor. Güneş Gökyüzünde şu günlerde nadir bir olaya tanıklık ediliyor. Güneş Sistemi’nin 6 gezegeni aynı hizada konumlanıyor.babadan alıyor.Sistemi’nin 6 gezegeni aynı hizada konumlanıyor.babadan alıyor.

Şu günlerde gökyüzüne ba-kanlar 6 gezegenin dizilmesini izleyebilecekler. Güneş'e yakınlık konumlarına göre ilk beşte bu-lunan Dünya'nın da ortalarında bulunduğu dört gezegen Merkür, Venüs, Mars ve Jüpiter'in dizilimi çıplak gözle görülebiliyor.

En parlak olarak Venüs, sol-unda Jüpiter, sağda Merkür, alt tarafta ise çok sönük biçimde Mars seçiliyor. Daha uzak ve si-lik olan Uranüs ve Neptün ise tel-

eskoplarla görülebiliyor. Gezegenlerin bu birlikteliği

Mayıs ayı sonuna kadar devam edecek. Güney yarımküreden rahatça izlenebilen gezegen-leri görmek için meraklılar teleskoplarıyla açık alanlara akın ediyor.

Nadir görülen bu hareketli-lik meraklıların yanı sıra bilimadamlarının da büyük ilgisi-ni çekiyor. Gökbilimciler böyle bir dizilimin en son 101 yıl önce

meydana geldiğini, bir sonrakinin de 29 yıl sonra olacağını belirti-yorlar.

KEHANETLERBazıları, insanlığın

aydınlanacağı yeni bir güneş çağına girileceğini öne sürerken, birçoğu da Dünya'nın birbirin-den korkunç doğal afetlerle sarsılacağını savunuyor.

Tüm bunlar bir yana, Güneş Sistemi'nde çok nadir görülen bir hareketlilik başladı. Merkür,

Venüs, Jüpiter, Mars, Neptün ve Uranüs, aynı hizada konumlanıyor. Dün başlayan ve birkaç hafta sürecek bu olay, 21 Aralık 2012'ye yönelik kehanetlerin tekrar kontr-olden çıkmasına neden oldu.

10 Mayıs'tan itibaren aynı hizaya gelecek ve birkaç hafta boyunca bu konumunu koruya-cak olan altı gezegen, gündü-zleri Dünya'dan gözlemlenebi-lecek. Gök bilimciler, Uranüs ve Neptün'ün daha silik görüneceğini

ancak tüm gezegenlerin dürbünle gözlemlenebileceğini belirtti.

Güneş Sistemi'ndeki altı gezegenin aynı hizaya girmesi, Marduk'un Güneş Sistemi'ne gireceği tarihin öncesi paniğe neden oldu. Ancak gezegenlerin bu konuma Marduk'un Mars ve Jüpiter arasına gireceği 21 Aralık 2012 tarihinde yaşanması bekleni-yordu. Gök bilimciler ise 2012 yılında böyle bir şeyin söz konusu olmadığını belirtiyor.

CD’ler de tarih oluyorBir zamanlar gözde olan plaklar, kasetler nasıl rafl ardan teker teker kaldırıldıysa şimdilerde ise CD’ler, ‘onun Bir zamanlar gözde olan plaklar, kasetler nasıl rafl ardan teker teker kaldırıldıysa şimdilerde ise CD’ler, ‘onun

modası geç ar k’ tabirinden nasibini almak üzere.modası geç ar k’ tabirinden nasibini almak üzere.

Müzik endüstrisi ile teknolo-jinin buluşması, çeşitli müzik çalarların tarihin tozlu rafl arında yer almasını kaçınılmaz kıldı. Bir zamanlar gözde olan plaklar, ka-setler nasıl rafl ardan teker teker kaldırıldıysa şimdilerde ise CD'ler, 'onun modası geçti artık' tabirinden nasibini almak üzere.

CD'ler, müziklerin bilgisa-yar ortamlarında paylaşılmasıyla son günlerini yaşıyor; ama onun yerini ne alacak? Müzisyen Bül-ent Ortaçgil, CD'ye alternatif ola-bilecek herhangi bir altyapının şu an mevcut olmadığını savunurk-en, müzik yapımcısı Şahin Özer, müzik sektöründe eskiye dönüş

olduğu kanaatinde. Mp3 çalar gibi teknolojik ürünlerin CD satışını sıfıra düşürdüğünü kaydeden ünlü isimler, plak-çalar ya da nano teknolojiyle üretilebilecek küçük çiplerin CD'nin yerini alacağını düşünüyor.

Şahin Özer (müzik yapımcısı): Dijital ortama geçildiğinden beri

CD'nin pabucu dama atıldı. Bu nedenle CD, son günlerini yaşıyor. Ama inanıyorum ki CD de plak gibi tarihte çok önemli bir yer edi-necektir. Yabancı ülkeler, eskiye dönüş yaptı. Örneğin Amerika'da plak fabrikaları yeniden iş yapmaya başladı.

Meyra (sanatçı): CD dönemi

de belki geçecek; ama arşiv yap-mak isteyenler için bunun güzel bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Teknoloji geliştikçe kuşkusuz yeni formatlar oluşacaktır. Nano teknolojisiyle oluşmuş küçük çipler olabilir mesela.

Bülent Ortaçgil (müzisyen): Şu an CD'ye alternatif olabilecek herhangi bir altyapı mevcut değil. Sadece bilgisayar ortamında müzik indirme yöntemi var. İnsanlar pra-tik olduğu için müzikleri buradan

indirme yoluna başvursa da bu, yasal değil.

Ahmet San (organizatör): Gelişen teknoloji karşısında gazete, kendini dijital platforma taşıdı. Bu nedenle CD de sadece fi ziki olarak değişecektir. Artık eski plaklar nos-taljik olarak boy gösteriyor her ye-rde. Bence plak-player (plak-çalar) tarzı ürünleri görebiliriz ileride. Müziklerin CD yerine USB'lere yüklenmesi de diğer bir alternatif olabilir.

İlker Tabak (Türkiye Bilişim Derneği Ankara Şubesi Başkanı): Veri saklamanın güvenilir olduğu CD ya da türevlerinin kısa vad-ede sonlanacağını düşünmesem de USB bağlantılı saklama ortamlarının yaygın olarak kullanılmaya başlandığı bir gerçek. Ancak kopyalamanın kolaylaştığı bu ortamlar nedeniyle sağlanan yararlar, telif hakları gibi sorunları beraberinde getirdi. Zaman

Page 20: Yeni Devir Edition 98

17 M A Y I S 2 0 1 120 KADIN - AİLE

Çocuklara sorumluluk vermenin püf noktaları

Yeni Devir SofrasıYeni Devir Sofrası

BismillahirrahmanirrahimBeş Parmak

MALZEMELER* Yarım bardak yoğurt, * 1 bardak su, * 1 kaşık karbonat, * 1 tatlı kaşığı şeker, * kızartma yağı, * alabildiği kadar un, * tuz

Evin temiz tutulmasında aile üyelerinin hepsine bir görev düşerse, eviniz her zaman temiz ve düzenli olur. Bu nedenle çocuklarınızı da bu

görevlere küçük yaşta alış rmalısınız.

YapılışıBütün malzemeler karıştırılarak

yumuşak bir hamur hazırlanır. Hazırlanan hamur 2- 3 saat dinlendirilir. Dinlenen hamur merdane ile açılır, karelere kesilir. Karenin üstüne boylamasına 3 çentik, altına 2 çentik atılarak kızartılır. Kızarınca parmak şeklini alır. Peynir veya reçelle servis yapılır.

Tavada spageti

MALZEMELER* 250 gr. spagetti, * 3 dilim dil peyniri, * 1 adet domates, * 2 adet yumurta, * zeytinyağı, * tuz

YapılışıSpagetti bol tuzlu suda haşlanır.

Bir süzgece alınarak suyu süzdürülür. Diğer bir kapta yumurtalar küp kesilmiş dilpeyniri ve tuz ile çırpılıp spagettilere ilave edilir. Yağlanmış tefl on tavaya dökülerek kızartılır. Sallayarak bir tabağa ters çevrilerek alınır. Diğer tarafı da kızartılır. Düz servis tabağına alınıp kesilerek servis yapılır.

Ehow isimli internet sitesinde yer alan habere göre, çocuklar büyük bir karışıklığı temizlemede kolayca sıkılırlar. Onlara iş yaptırırken öncelikle küçük işlerden başlarsanız ve "Tüm arabalarını bu kutuya at" gibi basit emirler verirseniz işiniz kolaylaşır. Çocuklarınızın yaşı büyüdükçe sorumluluklarını artırın, onlara yapacakları işi seçmelerine imkan tanıyın. Günlük ev işlerinizi ceza ya da ödül olarak kullanmayın.

Birçok aile evin temizliği ve toplanmasıyla ilgili hep birlikte çalışır. Daha sonra da eğlenceli şeyler planlarlar ya da dışarı çıkarlar. Bunu hep birlikte düzenli olarak yapın. Bu işleri çocuklarınız küçük-ken yapmaya başlayın ve bunları sürekli aksatmadan uygulayın.

Çocuklarınızın evin temizliği için gösterdiği çabayı önemseyin, onları takdir edin ve duygularınızı açıkça söyleyin.

Çocuğunuzun yaşına uygun sorumluluklar verin. İşte çocuklarınızı yaşına uygun olarak üstlenebi-lecekleri sorumluluklar:

2-4 yaş arası: - Çorapları toplamak, - Bıçak hariç sofra

takımını toplamak, - Çöpü kapının önüne

çıkarmak, - Oyuncakları kutu-

suna koymak. 5-7 yaş arası: - Yemekten sonra

masayı silmek, - Kirli çamaşırları to-

plamak, - Yatağını yapmak.

8-10 yaş arası:- Evi süpürmek, - Toz almak, - Banyoyu temizlemek, - Yıkanmış çamaşırları

katlamak. 10-12 yaş arası: - Çamaşırları ayırıp

makinede yıkamak,

- Küçük ev işleri yap-mak,

- Yemek planı yapmak, 12 yaş ve üzeri: - Ütü yapmak, - Araba yıkamaya

yardım etmek, - Market alışverişine ve

yemek hazırlamaya yardım etmek.

Hayattan Esintiler

Haya mız bir ahenk içinde devam ederHaya mız bir ahenk içinde devam ederİnsan ben olmaktan biz olmaya geçerken, İnsan ben olmaktan biz olmaya geçerken,

sadece canlılarla değil bütün varlık sadece canlılarla değil bütün varlık alemiyle uyum ve ahenk içinde olur.alemiyle uyum ve ahenk içinde olur.

İnsan Yaratıcı'sıylaİnsan kendi türüyleİnsan hayvanatlaİnsan tabiatlaİnsan eşyayla, öyles-

ine intizamlı bir alış veriş içinde yaşamaktadır ki, bu düzenli işleyiş, bu muaz-zam asayiş, sıradan hayatın içinde pek fark etmediğimiz gizil bir hareketlilik olarak her daim devam eder.

Bu muntazam bütün-lük ve varlık aleminin birbirine kenetlenişi, Varoluşsal gerçek, evrenin, eşyanın temel dinamikler-inde gizlenmektedir. Her bir varlık kollektif anlam-larla gizil bir yapıtaşına öylesine gizlenmiştir ki, bizler sadece sıradışı olay-lar karşısında bu kollek-tif bütünlüğün, içiçeliğin farkına varabiliriz. Bildik olaylar ve neslerin birbiri-yle ne kadar ilintili ve bağlantılı olduğunu bizi çepeçevre kuşatan bir evrende bu intizamın bir parçası olduğumuzu fark ettiğimiz anlarda bütün varlık aleminin bir varoluş serüveninin etrafında döndüğünü hissederiz. Bu büyük bir tevekküldür böyle zamanlarda konumu-muzu ve sorumluluğumuzu daha iyi hissederiz.

Yüzleşmek acı verirBazen hiç

beklemediğimiz olaylar başımıza gelir. Böyle za-manlarda alışık olduğumuz sıradan perde açılır ve biz arkaplanda yer alan o ürkütücü mekanizmayla yüzyüze geliriz. Ani ge-len bir ölüm, kaza ayrılık alışageldiğimiz düzeni sar-sar ve bizler yeni duruma uyum sağlayabilmek için acıyla yüzleşiriz. Ama bu pek de kolay bir şey değildir. Bir anda insan alıştığı, kanıksadığı, benimsediği her şeyin yok olduğunu ve alışageldiği nesneler-in anlamını yitirdiği, kendinin bildiği kend-inin kıldığı yerden koparılarak yabancı bir alana doğru sürüklendiğini his-seder. Böyle durum-larda insan, sıradan

hayatının kendisi için ne kadar rahatlık ve kolaylık olduğunu daha bariz an-layabilir. Kimi zaman da insanın yaşadığı dünyaya ait arzu ve istekleri azalır ve sebebini bilmediği bir sıkıntıya kapılır. Bu du-rumda, insanın, maddi varlığıyla, yaşadığı toprak parçasıyla ve bedeniyle bağı zayıfl ar ve bütün varlığıyla ruhuna yönelir. Bu bir arayıştır, insanın maddeden bir an uzaklaşıp ruhunun zengin labiren-telerinde yürüyebilmesi... Bütün düşünce ve fi kir adamlarının, sanatkarların, böyle durumları sık sık yaşadıklarını görürsünüz.

Konuşacak bir arkadaşım yok

"Albert Camus ilk eserlerinden birinde, yabancı bir otel odasındayken yaşadığı bir anı anlatmaktadır:

"İşte tabelalarını bile okuyamadığım bir şehirde savunmasızım... Konuşacak bir arkadaşım yok, kısa süre sonra oy-alanacak bir şeyim de kalmayacak. Yabancı bir şehrin seslerinin nüfuz ettiği bu odada, hiçbir şeyin beni bir evin ya da sevilen başka bir ye-rin daha sevgi dolu ışığına çekmeyeceğini biliyorum. Birine seslenecek miyim? Bağıracak mıyım? Yabancı yüzler görünürdü... Kalbim cansızlaşıp ve yavaşça yükselip anksi-yetenin soluk yüzünü açığı çıkardığında, bu alışkanlık perdesi, jest ve sözcük dokusunun rahatlığı or-taya çıkar. O zaman mutlu olabileceğime inanırım. İnsanın kendisiyle yüz yüze mutlu olması ken-di elinde biliyorum..." İrvin Yalom, Varoluşçu Psikoterapi, Kabalcı, 2001 s, 569)

Page 21: Yeni Devir Edition 98

2117 M A Y I S 2 0 1 1

Zehra Türker

Kontrol edemiyorum

* İki yıl önce eşimden ayrıldım. Ayrıldıktan sonra çok kötü günler geçirdik. Kızımla birlikte al ay boyunca psi-kiyatriste gi m. Şu an daha iyiyim. Bu benim kaderim de-dim her şeyi Allah’a bırak m. 8 yaşındaki kızımla beraber haya ma yeni bir sayfa aç m. Ama kızım tam olarak olaya alışmış değil. Birkaç aydan beri rnak yeme alışkanlığı da or-taya çık . Arkadaşlarıyla oynasın diye dışarı gönderiyorum, rnaklarını yemekten kanatmış oluyor bu şekilde eve geliyor.

Yanımdayken uyarıyorum ama okuldayken arkadaşlarının yanındayken kontrol edemiyorum. Bu konuda onu bir uzma-na götürmem gerekir mi? N. E.

Çocuk kendini suçlayabilir* Eşinizden ayrıldığınızda çocuk ayrılık kavramını anlaya-

bilecek yaşta değildi. Bu dönem çocuklar ayrılığın nedenini pek anlayamazlar ve bu konuda kendilerini suçlayabilirler. Anne babayı bir arada göremeyen çocuk, bunu yaşına uy-gun olarak yorumlar ve benim yüzümden ayrıldılar diye düşünerek kaygıya kapılabilir. Çocuğun iç dünyasında gelişen stres ve kaygılar, aile içinde gelişen şiddet ve ayrılıklar,

ders başarısızlığı, baskıcı tutum ve davranışlar, kardeşler arasında kıyaslama yapılması... rnak yeme davranışını ortaya çıkarabilir. Bütün bunları dikkate alarak, babayla ayrılığınızı ona anlayacağı bir dille anla nız. Ayrıca, sürekli “ rnaklarını yeme, yapma, bırak...” gibi uyarılarda bulunmayın, fakat çocuğun ilgisini başka yönlere çekerek ona yardımcı olmaya çalışın. Lü en çocuğu bu konuda eleş rmeyin... Zaman zaman ağzına çiğneyeceği bir şeyler verebilir ve onu meşgul edebil-irsiniz. Tırnaklarını yemeyi azal ğı zamanlarda onu ödüllendi-rebilirsiniz. Bir de babayla ilişkilerinizde çocuğun hukukunu ve ruh sağlığını dikkate almalısınız. Bu nedenle çocuğun yanında tar şmayın, babayla ilgili olumsuz cümleler kurmayın ve çocuğun babayla zaman zaman görüşmesini sağlayın.

O’nun dünyasından bakabiliyorum* Fatma abla ben şu an 18 yaşındayım. Çocukken ailem-

le ilişkilerim çok iyiydi. Ama gençlik dönemine geç ğimde annemle ciddi ça şmalar yaşamaya başladım. Çünkü büyüdüğümde biraz daha özgür olmak is yordum ama annem engelliyordu. Ben de onun söylediği her şeye karşı çıkıyor ve onu hiç dinlemiyordum. Ne bileyim sanki benim özgürlüğümü kısıtlıyor ve beni anlayamıyor sanıyordum. “Eve geç gelme, yanlış arkadaş seçme, derslerine iyi çalış, odanı toparla...”diyor bu uyarıları hiç bitmiyordu. Annemle kavgalarımız birkaç yıl sürdü. Ha a annem beni bir terapiste götürdü. Burada aldığım yardımlardan sonra anneme nasıl davranacağımı öğrendim. Aslında annemi hiç anlamadığımı

olaylara sadece kendi dünyamdan bak ğımı gördüm. Ar k, annemle konuşurken, ya da onun uyarılarını dinlerken, olaya onun dünyasından da bakıyorum ve onu anlamaya çalışıyorum. Böyle yap ğım sürece aramızdaki ça şmalar da ortadan kalkıyor ve ilişkilerimiz düzeliyor. Aslında bunu yapmak için illa da terapiste gitmeye gerek yok. Biz gen-çler de annelerimizi anlamaya çalış ğımız zaman aslında sorunlarımız kendiliğinden çözülüyor... E. Ç.

Gençlere örnek olmasını diliyoruz* Ebeveynlerle genç nesiller arasındaki ça şmaların

al nda her iki kuşağın da olaylara kendi dünyalarından bakmaları ya yor. Bu konuda, eği mciler ve uzmanlar aileye ve gençlere rehberlik ederek sorunun çözümü noktasında katkı sağlıyorlar. Bunu yaparken iki tarafl a da görüşerek, her iki tara n da birbirlerini anlamalarına, doğru ile şim kurmalarına ve birbirlerine değer vermelerine yönelik uygulamalarda bulunuyorlar. Senin de bu konuda gerekli desteği alarak, anneyi anlamaya çalışman ve ça şmayı on-arman gerçekten örnek bir davranış. İnsanlar yanlış yapa yapa doğruyu öğreniyorlar ve hatalarından geri dönüyor-lar. Senin de ifade e ğin gibi, aslında karşındaki kişiyi an-lamaya çalış ğında onun da seni anladığını ve seninle olan ilişkilerini iyileş rdiğini görüyorsun. Bu noktada yaşadığın sorunu fark edip uzmanın da yardımıyla haya nda köklü bir değişim yap ğın için seni tebrik ediyoruz. Ve bu davranışının gençlere örnek olmasını diliyoruz.

AİLE - HAYAT

Uluslararası Kur’an sempozyumunda konuşan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, “Kur’an-ı Kerim’de aramamız gereken şeyleri başka yerlerde arar olduk” dedi.

Kainat, Kur’an’ın en büyük tercümanıdır“Uluslararası Kur’an ve

Bilimsel Hakikatler-2” sempozy-umu dün İstanbul’da başladı. Sempozyuma İslam ülkeler-inden ve Türkiye’den 1.200’e yakın bilim adamı iştirak ediyor.

Toplantının açış konuşmasını yapan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, kainatın iba-det eden bir Müslüman olduğunu ve bizim, onu çok iyi okumamız gerektiğini söyledi.

Bu yıl ikincisi düzenlenen “Uluslararası Kur’an ve Bilim-sel Hakikatler-2” sempozyumu, Fırat Kültür Merkezi’nde (FKM) başladı. Sempozyumda konuşan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, insanların Kur’an-ı Kerim’i okudukça ve dinl-edikçe imanlarının arttığını be-lirterek, nehirleriyle, dağlarıyla, taşlarıyla ve tüm varlığıyla kainatın Müslüman olduğunu söyledi.

Sızıntı, Yeni Ümit ve Ara-pça yayımlanan Hira der-gileri tarafından organize edilen, Kur’an’la modern bilim ilişkisinin ele alındığı iki gün sürecek sempozyuma, alanında önemli çalışmalar ya-pan bin 200’e yakın bilim adamı katılıyor. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, insanı küçük kainata, tabiatı da büyük kainata benzetti.

Kur’an’ın insana varoluş gayesini öğrettiğini belirten Görmez, “Kur’an, insana hayatın manasını öğretir. Nere-den geldiğimizi ve nereye gideceğimizi öğretir. Kainatın dilini ve sırrını ortaya koyar.” dedi.

Görmez, insanoğlu gibi

insanların içinde yaşadığı kainat ve tabiatın Müslüman olduğunu söyledi. Görmez, “Yerde ve gök-te var olan her şey Allah’a teslim olmuştur. Kur’an’ın en büyük tercümanı, müfessiri kainatın kendisidir.” diye konuştu.

Görmez, Batı’daki bilimsel gelişmelerin sonuçlarını temel alarak Kur’an’ın da bunları çok önceden bildiğini ve onlarla çelişmediğini ortaya koyma çabasının doğru bir çaba olmadığı görüşünü dile getirdi. Bilim-in ortaya koyduğu sonuçların hiçbir zaman varlık dünyasını doğru açıklamak için son nokta olmadığını aktaran Görmez, “Bu gerçeği daima göz önünde bu-lundurmak gerekiyor. Kur’an’ın bu bakışla tefsiri ve anlaşılması çabası Kur’an’ı bir bilimler an-siklopedisi gibi ele alma çabasına zaman zaman dönüşebilmektedir. Oysa Kur’an’ın asıl amacı, in-sana bilim ve teknoloji öğretmek değildir. Kur’an, insana bilgiyi ve teknolojiyi ahlaklı bir şekilde nasıl kullanacağını öğreten bir kitaptır.” şeklinde konuştu.

Sempozyuma Senegal’den katılan Ümmet Alimleri Birliği Genel Direktörü Prof. Dr. Abdül-

aziz Kene, sempozyumun Müs-lümanlar olarak sorumluluklarını kendilerine hatırlattığını aktardı. Fethullah Gülen’i asrın müceddi-di olarak niteleyen Kongo Cum-huriyeti Orta, Doğu ve Güney Afrika İslam Birliği Başkanı Abdullah Mangala, Gülen’e “Kardeşim” diye hitap etti. Bez-mi Alem Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Adnan Yüksel ise insan vücudu ile ilgili ilginç verilere dikkat çekti. İnsan vücudunda 100 trilyon hücre bulunduğunu ve saniyede vücudumuzda 50 milyon hücrenin değişim gösterdiğini ifade eden Yük-sel, bir günde 4 trilyona yakın hücrenin değişim gösterdiğini ve bir hücrede saniyede 5 bin fonksi-yon görüldüğünü vurguladı. Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Prof. Dr. Hamza Aktan, Yeni Ümit Dergisi Genel Yayın Yönet-meni Dr. Ergün Çapan ile Hira Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Nevzat Savaş da birer konuşma yaptı. Açılış konuşmalarının ardından Uluslararası İ’câz-ı İlmî Komisyonu Genel Koordinatörü Prof. Dr. Abdullah bin Abdulaziz el-Muslih açılış konferansı verdi.

* * *

Türkiye’de yılda 7 bin çocuk is smara uğruyor. İs smarların yüzde 40’ı cinsel, yüzde 45’i fi ziksel. İs smarcıların büyük bölümü ise

amca, dayı, kuzen gibi en yakınlar.

Çocuklarınızı dinleyin!

HEKİMLERİN ve sosyal hizmet uzmanlarının oluşturduğu ‘Çocuk İstismarı Komisyonu’, Türkiye’de yılda 7 bin çocuğun cinsel ve fi zik-sel istismara uğradığını, istismarın genelde amca, dayı, kuzen gibi en yakın insanlardan geldiğini tespit etti. Ailelerin büyük çoğunluğunun bu istismarların farkına varmadığını belirten uzmanlar uyarıyor:

İzmir’deki komisyonun üyeler-inden Ege Üniversitesi Çocuk Hastanesi Sosyal Hizmet Uzmanı Arda Tomba ulaştıkları bilgileri AKŞAM’a anlattı. Sadece Ege Üni-versitesi Çocuk Hastanesi’nde, adli vakalar hariç, toplam 140 ‘çocuk istismarı’ vakası tespit edildiğini belirten Tomba, Türkiye genelinde bu rakamın yılda 7 bine ulaştığını belirtti. Ancak fark edilmeyenler ile fark edilse bile gizlenenler de dik-kate alındığında ortaya bir dehşet tablosu çıkıyor.

YAKINDAKİ TEHLİKE Verilere göre istismarların geneli

çocuğa en yakın kişilerden geliyor. Başvurulan vakalar arasında amca,

dayı çocuğu istismarına uğrayan kız çocuğu sayısı çok fazla. Bunun yanı sıra ensest vakalarına da sıkça rastlanıyor. Bu gibi vahim durum-lar fark edilmezse, çocuk hayatının ilerleyen dönemlerinde çok ciddi problemlerle karşılaştığı belirtili-yor. Verilere göre eğitim seviyesi yüksek, ekonomik durumu iyi olan ailelerde de, yoksul ve cahillerde de bu vakalara sıkça rastlandığını belirten uzmanlar, ‘Çünkü çocuk istismarı bir ruhsal bozukluk, sapkınlık olarak tanımlanıyor. Bu sapkınlığı en kültürlüsünden en cahiline tüm insanlarda görmek maalesef mümkün’ diyor. Ege Üniversitesi Çocuk Hastanesi’ne başvuran vakaların yüzde 45’inin fi ziksel, yüzde 40’ının cinsel, yüzde 10’unun ihmal, yüzde 5’inin duygusal istismar ile karşılaşıyor. Gelen çocukların büyük bir kısmı 12-13 yaş altında. İstismar çoğunlukla aileler tarafından değil, uzmanlar tarafından fark ediliyor. Bazen durum çocukların şehir değiştirmelerini gerektirecek ka-dar vahim oluyor.

Page 22: Yeni Devir Edition 98

17 M A Y I S 2 0 1 122

Haber Servisi : Mustafa SALİHReklam Sorumlusu: Tahir SOLAKGençlik Sayfaları : Naime YÜKSELAile – Sağlık : Zehra TÜRKERKültür - Edebiyat : Hasan GÜREŞEN

Sahibi: Diyalog pty. ltd.

Yazıların yasal sorumluluğu sabihine aittir

Adres : P.O.Box 200 Dallas, Vic. 3047Telefon : (03) 9302 3030 Fax: (03) 9302 2929 Reklamlariniz icin: 0435 414 112’yi arayabilirsinizE-mail: [email protected]

Genel Yayın YönetmeniMurat KARADAĞ

SUDOKU Kolay

Labirent

ZorNasıl Oynanır?

Sudoku'nun kuralları son derece basittir; kuralları anlamak için matematikçi olmanıza gerek yok. Zor Sudoku'ların çözümü bazen uzun sürmekle birlikte, zorluk derecesi ne olursa olsun

çözüm yöntemi hep aynıdır.Toplamda 9 x 9 = 81 kare olan kümelere 1'den 9'a kadar rakamlar yerleştirilir. Her bir rakam, 3 x 3 = 9 kareden oluşan bloklarda da sadece bir kez

bulunabilir.Bulmacayı tamamlamak için tabloyu öyle bir şekilde doldur-malısınız ki dokuz kareden oluşan her satır, her sütun ve her blok 1'den 9'a kadar bütün rakamları içersin, hiçbir rakam tekrarlanmasın ve eksik kalmasın. Bazı rakamlar bulmacaya zaten yerleştirilmiş olacaktır. Bu rakamlar ne kadar artarsa bulmaca o kadar

kolaylaşır.

10 farkı bulunBulmaca

BULMACA

SOLDAN SAĞA: 1.Abhazya'nın başkenti - Kürkü için avlanan bir hayvan 2.Bir makinanın aksamları 3.Değişik iş kollarında gerekli olan şeyler, araç ve gereçler 4.İki şey arasındaki açıklık, mesafe 5.Bir kimsenin veya bir tüzel kişinin mülkiyeti altında bulunan, taşınır veya taşınmaz varlıkların bütünü - Büyük kardeş, ağabey 6.Ezgi, türkü, nağme - olumsuzluk eki 7.Eski Mısır'da Tanrı - Bir elçiliğe bağlı uzman, elçilik uzmanı 8.Bir oyunda, bir fi lmde dinlenme süresi, antrakt - Zehirli bir yabani ot 9.Kuzeydoğu Kafkasya'da, Dağıstan Cumhuriyeti'nde yaşayan bir halk - Bir nota 10.Bir göz rengi - Bağışlama 11.Korkutma, çıkışma, gözdağı, azarlama 12.Beyaz - Bir pamuk cinsi

YUKARDAN AŞAĞI: 1.Peynir, et, balık, turşu, asma yaprağı gibi yiyeceklerin, bozulmaması için içinde tutuldukları tuzlu su - Üzme, sıkıntı verme, üzgü 2.Sözlerinin bütünü veya çoğu şarkılı olarak söylenen müzikli tiyatro yapıtı- Oniki aydan biri 3. Kibirli, çalımlı, gururlu - Ticari senetlerde, ödemeden sorumlu olanların ödememesi durumunda üçüncü bir kişinin alacaklılara senet bedelini ödeyeceğine ilişkin verdiği güvence 4.Avrupa'yı Asya'dan ayıran sıradağlar - Radyum'un simgesi - Galyum'un simgesi 5.Servigillerden, yaprakları almaşık ve küçük pullar biçiminde, gövdesi düz olan, dipten dallanan bir süs bitkisi - Bir tarım aracı 6.Yol, su, geçit vb. şeyleri bir engelle işlemez, akmaz, geçilmez, duruma getirmek - Uzakları anlatır 7.Deri altındaki istemsiz sürtünme isteği 8.Başlıca içeceğimiz - Bir nota - Arap alfabesi

Page 23: Yeni Devir Edition 98

2317 M A Y I S 2 0 1 1

MİZAH

DUVAR YAZISIDUVAR YAZISIÖlümün bizi nerede Ölümün bizi nerede bekledigi belli degil bekledigi belli degil , iyisimi biz onu her , iyisimi biz onu her yerde bekleyelim yerde bekleyelim (Montaigne)(Montaigne)

FIKRAlar Rize - TrabzonTrabzonlu imamlarla, Rizeli imamlar turnuva düzenleyip maç

yaparlarmış; ama her defasında Rizeli imamlar yenerlermiş. Trabzonun takım kaptanı Temel Hoca demiş ki; "uşaklar bu böyle gitmez, bizim Trabzonsporlu Hami'yi takıma alalım, diyelim ki bu bizim merkez caminin yeni hocası." Diğerleri de kabul etmişler ve maça gitmisler Rize'ye. Dönüşte takım kaptanı Temel Hoca'ya sormuşlar, "mac ne oldu? diye; "2-1 yenildik" demiş. "Peki golleri kim attı?" diye sormuşlar; Temel "bizim golü Hami Hoca attı; onların golleri de Del Pierro Hoca ile Roberto Carlos Hoca attı.." demiş.

SinyalTemel arabası ile Taksim Meydanında dönüp duruyordu. Aynı

trafi kçinin önünden beşinci defa geçerken, polis de merak etti ve Temel’i durdurup sordu: - Bir yeri mi arıyorsunuz? Niye meydanın etrafında dönüp duruyorsunuz? Temel: - Sol sinyal takıldı da..

ParmakTemel bir gün doktora gitmiş, demiş ki: Doktor bey parmağımı

karnıma bastırıyorum acıyor, omzuma bastırıyorum acıyor, kalbime bastırıyorum acıyor, kafama bastırıyorum acıyor, gözüme bastırıyorum acıyor... Doktor çok şaşırmış. Temel’e yapılabilecek bütün tahliller yapılmış ama bir şey çıkmamış. En sonunda anlaşılmış ki Temel’in parmağı kırık...

Tekrar deneyinTemel ile Dursun

promosyonlu meşrubat alırlar. Meşrubatı açan Temel hemen kapağa bakar: - “Tekrar deneyin.” Kapağı kapatıp yeniden açar ve okur: - “Tekrar deneyin.” ... ... ... En sonunda sinirlenen Temel: - “Ula Tursun. Ha punlar pizi kandıriy! İki saattir deneyrum hala pi şey çıkmadi.”

Karpuz çekirdekleriDünya Genetik Projeler

Yarışması yapılıyormuş. Tüm ülkelerden genetik profesörleri yarışmaya çalışmaları ile katılmış. İlk Fransız profesörün çalışmasının başına gelmişler. Jüri başkanı çalışmasının ne olduğunu sormuş. Fransız profesör başlamış anlatmaya: - “Ben inek genleri ile tavuk genlerini birleştirdim. Ortaya çıkan mahlukatın eti kırmızı et kadar lezzetli, beyaz et kadar sağlıklı oldu”, demiş. Ardından diğer çalışmaları ülke ülke gezmeye başlamışlar. Sıra gelmiş Türkiye’den bizim Laz profesöre. Jüri başkanı: - “Sizin çalışmanız nedir?”, diye sormuş. Laz profesör anlatmış: - “Ben” demiş, “karpuz genleri ile hamam böceği genlerini birleştirdim!” Birden tüm jüri üyelerinden bir kahkaha kopmuş ve başkan Laz profesöre: - “Bu çalışma ne işe yarar?”, diye sormuş. Laz profesör: - “Acayip işe yarıyor, karpuzu kesiyorsunuz, çekirdekleri kaçışıyo!”

Temel karayollarındaTemel Karayolları Müdürlüğünde işe alınmıştır; görevi ise

yollardaki çizgileri çekmektir. Temel’e bir kutu boya ve fırça verilir. Temel çizgileri çekmeye başlar. Bir gün amiri gelir ve çizelgeye bakar; “1. gün 500 metre, 2. gün 300 metre, 3. gün 150 metre, 4. Gün 100 metre..” “Temel”, der “her gün gittikçe tembelleşiyorsun galiba?” Temel cevap verir: “Aksine amirum daha çok çalışayrum lakin gün geçtikçe boya kutusundan daha fazla uzaklaşayrum.”

-Yeni atılmış bir betona basma ve isim yazma hastalığı.

-Gazete ve dergilerdeki resimlere sakal, bıyık ve gö-zlük yapma hastalığı.

-En iyi arabayı ben kullanıyorum zannetme hastalığı.

-Kar topunun içine buz koyma hastalığı.

-Cep telefonu kullanımının yasak olduğu ortamlarda ille de görüşme yapma hastalığı.

-Kumsalda Deve güreşi yapma hastalığı.

Bize özgü hastalıklar

-Ağaçlara ve parktaki banklara kalp ve isim baş harfi kazıma hastalığı,

-Derslerini çalışıp sınıfını geçenleri inek sanma hastalığı.

- M e s l e ğ i m i z d e k i unvanımızı İngilizce olarak söyleme hastalığı.

-Tiki olan insanların tikleri ile uğraşma hastalığı.

-Cep telefonu ile bağıra bağıra konuşma hastalığı.

-Reklam için duvarlara veya panolara yapıştırılan afi şleri yırtma hastalığı.

-Trafi kte bizi geçen bir aracı mut-laka yakalayıp onu geçmeği ilke sayma hastalığı.

-Ünlü birini gördüğümüzde ona el sallama hastalığı.

-Trafi kte kırmızı ışıkta dururken, yeşil ışık yanar yanmaz kornaya basma hastalığı.

-Kimsenin her-hangi bir konu hakkında bilgi-si olmadığını anladığımız anda o konu hakkında atıp

tutma hastalığı.-Elektrik,su,doğalgaz,vergi

,trafi k cezası vb.. faturaları son gününde ödeme hastalığı.

-Ayni fi lme giden insanların fi lmden çıktıktan sonra fi l-mi birbirlerine anlatmaları hastalığı.

-Arabayla yolda giderken tanıdık birini görünce arabayı şakadan onun üzerine doğru sürme hastalığı.

-Tuttuğu takım galip ge-lince havaya silah sıkma hastalığı.

Kongre üyeleri bir gün ülkenin ıssız bir bölgesinde, kocaman ve terkedilmiş bir hurda yığını deposu keşfetmişler... İçlerinden biri "bir bekçi kiralayalım buraya sahip çıksın" demiş.. "birileri gelip burada bir şeyler karıştırmasın".. böylece bir adamı bekçi sıfatıyla işe almışlar...

Ertesi gün bir diğer kongre üyesi: "iyi yaptık da bir eksik var.."demiş.. "biz bu adama bir iş tanımı vermedik ki adam nasıl çalışacağını bilsin? Ayrıca iş tanımını verdikten sonra adamı bir de eğitmek lazım".. diğerleri onu haklı bulmuşlar, böylece bekçinin iş tanımını belirleyecek bir planlama departmanı kurmuşlar, oraya da bu tanımları rapor edecek bir dokümantasyon uzmanı ile bir de bekçi için eğitmen almışlar... Birkaç gün sonra diğer kongre üyesi sormuş: "Peki ama bu bekçiyle iş tanımını yapanlar iyi çalışıyorlar mı, bunu takip edecek biri lazım değil mi?" Böylece bekçi ve eğitmenlerini denetleyecek bir kalite kontrol departmanı kurmuşlar, oraya da bir kalite kontrol sorumlusu ile bu adamların ne yapıp ettiğini rapor edecek 2 tane Müfettiş almışlar...

Ertesi gün bir diğer kongre üyesi demiş ki: "Peki ama bir bekçi ve peşinden bir sürü

BekçiBekçidenetleyici işe aldık, bunların maaşını kafamıza göre mi vereceğiz?

Bekçiye ne kadar Kalite kontrol departmanına neye göre ne kadar maaş verilecek, bunun bir sistemi olmalı.."

Böylece bir muhasebe departmanı kurmuşlar.. oraya da bir muhasebeci, bir bordro memuru ve bütün bu insanların ne kadar çalıştığını işe geliş gidiş saatlerini takip edecek bir denetleme uzmanı işe almışlar...

Ertesi gün bir diğer kongre üyesi sormuş: "Eveet bir bekçimiz var bağlı olduğu departmanları da kurduk, iyi güzel de bunlar kendi başına buyruk mu iş yapacaklar?

Bunlara bir mudur lazım değil mi? Tabi müdür aldıktan sonra bunun bir de yardımcısı olması lazım.."

Bunun üzerine bekçi ve bağlı bulunduğu departmanlar için 1 müdür, 1 müdür yardımcısı, bir de bunlara sekreter işe almışlar.. Ve birkaç gün sonra kongre toplantısında tartışma çıkmış: "Şu hale bak..Bütçenin 22.000 Üzerine Çıkmışız.. Bütün gereksiz harcamaları belirleyip yarından itibaren kesmemiz lazım...!!" Ve bekçiyi kovmuşlar....

Page 24: Yeni Devir Edition 98

17 M A Y I S 2 0 1 124 SPOR

Umutlar son haftaya kaldıLider Fenerbahçe’nin takipçisi Trabzonspor, sahasında kupa fi nalinde Beşiktaş’a kaybeden İstanbul

Büyükşehir Belediyespor’u 3-1 mağlup ederek şampiyonluk umutlarını son ha aya bırak . Spor Toto Süper Lig’de Trabzonspor, İstanbul Büyükşehir Belediyespor’u 3-1 mağlup e .

Ev sahibi Trabzonspor’da 27 yıllık özlem vardı şampiyonluğa. Dile kolay 1983-84 yılında gelmişti en son şampiyonluk. Aradaki 27 yılda şampiyonluk kapısından belki dönülmüştü ama bu kadar sona yaklaşamamıştı bordo-mavili takım.

Takımın başında ‘Trabzon’un çocuğu’, adamlığı hiçbir zaman tartışılmayan Şenol Güneş vardı ve son haftalara doğru heyecan iyice artmıştı.

Trabzonspor’da Şenol Güneş, sakatlığı bulunan Piotr Brozek ve Glowacki’den yoksun çıkmıştı. Belki de son iki sezonun en iyi kalecilerinden Onur da yoktu bilindiği gibi.

Güneş, defansın sağında klasik olarak Serkan Balcı, sol bekte son haftalarda stoperlik-ten o tarafa kayan Egemen’e şans tanıdı. Defansın göbeğinde Giray ile Mustafa Yumlu çıktı İstanbul Büyükşehir Belediye-spor karşısına. 4-2-3-1 taktiği değişmemiş ve orta sahadaki iki-

lide yine Selçuk İnan ve Colman çıkıyordu ilk onbirde. Önlerindeki üçlüde, Burak Yılmaz, Jaja ve Pawel Brozek, tek forvet olarak da her zamanki gibi Umut Bulut yer aldı.

İstanbul Büyükşehir Belediyespor’da ise kupa yorgunluğunu anlamak için müneccim olmaya gerek yoktu. Dile kolay 120 dakika oynanmış ve ardından penaltılar sonucu kupa elden uçup gitmişti.

Teknik Direktör Abdul-lah Avcı, kalede Oğuzhan’a şans tanımış, kupa fi nalinde-ki defansından sadece Ekrem Ekşioğlu yoktu. Bu oyuncunun yerine ise sol bekte Gökhan Süzen oynadı. Orta sahada kupa fi nalinin dışında ise Cihan Haspolatlı ile Mahmut Tekdemir ikilisinden bu kez Cihan kenarda, yerine ise tecrübeli Efe İnanç oynuyordu. Önlerindeki üçlüde ise kupada İskender Alın, Holmen, İbrahim Akın oynamış, bu maçta ise İskender kulübeye gelmiş onun

yerine de Holosko sahaya çıkıyordu. Tek forvet olarak da yine Herve Tum vardı İstanbul temsilcisinde.

Trabzonspor İstanbul Büyük Şehir Belediyesi’ni 3-1’lik skor ile üstünlük sağladı.

Bu sonuçla Trabzons-por puanını 79’a çıkartıyor ve şampiyonluk umutlarını Fenerbahçe’nin farklı kazandığı haftada son haftaya bırakıyordu.

Stat: Hüseyin Avni AkerHakemler: Kuddusi

Müftüoğlu, İsmail Şencan, Serdar Akçer

Trabzonspor: Tolga, Serkan, Giray, Mustafa, Egemen, Colman, Selçuk, Jaja (Dk. 59 Alanzinho) Burak, Pawel Brozek

(Dk. 81 Ceyhun), Umut (Dk. 65 Engin)

İstanbul Büyükşehir Belediye-spor: Oğuzhan, Rızvan, Can Arat, Metin (Dk. 46 Serhat), Gökhan Süzen, Efe (Dk. 62 Cihan), Mah-mut, Holmen , Holosko, Tum (Dk. 75 İskender), İbrahim Akın

Goller: Dk. 5 Pawel Brozek, Dk. 8 Burak, Dk. 45 Jaja (Trab-zonspor) Dk. 58 Holmen (İstanbul Büyükşehir Belediyespor)

Sarı Kartlar: Dk. 44 Burak, Dk. 54 Mustafa, Dk. 76 Egemen (Trabzonspor) Dk. 55 Gökhan Süzen, Dk. 83 Rızvan (İstanbul Büyükşehir Belediyespor)

Kırmızı Kart: Dk. 90 Mustafa (Trabzonspor)

Beşiktaş, Süper Lig’de Eskişehirspor’u 1-0 yenik duruma düştüğü maçta 3-1 mağlup e . Bu sezon ligde seyircisi önündeki son maçına çıkan Beşiktaş,

tara arlarına galibiyetle veda e .

Kartal galibiyetle veda etti

İstanbul Büyükşehir Belediyespor’u mağlup ederek Ziraat Türkiye Kupası’nı müzesine götüren Beşiktaş, Spor Toto Süper Lig’de 33. haftanın son maçında Eskişehirspor’u Fiyapı İnönü Stadı’nda ağırladı.

Beşiktaş, 1-0 yenik duruma düştüğü karşılaşmayı Fernandes, Almeida ve Simao'nun kaydettiği gollerle 3-1 kazandı. Siyah beyazlılar bu galibiyetle puanını 53’e yükseltirken, sahadan eli boş ayrılan Eskişehirspor da 44 puanda kaldı.

Karşılaşmaya iyi başlayan taraf Eskişehirspor oldu. Rakip kaleye etkili gelen kırmızı siyahlılar, 26. dakikada Erkan Zengin’in kaydettiği golle deplasmanda 1-0 öne geçti.

Pele’nin yerde kalmasıyla birlikte serbest vuruş kazanan Eskişehirspor, güzel bir duran top organizasyonunda Erkan’ın topu ağlara göndermesiyle öne geçti: 0-1.

Bu dakikadan sonra daha fazla ileri çıkmaya başlayan Beşiktaş, konuk ekibin kalesinde net pozisyonlar yakaladı. Siyah beyazlılarda 37. dakikada sahneye çıkan Fernandes kaleci Ivesa’yı mağlup ederek skora 1-1 eşitlik getirdi.

Ceza sahası dışında topla buluşan Fernandes, slalom yaparak rakiplerinden kurtuldu ve ceza sahası içinden çektiği güzel şutla topu Eskişehirspor ağlarına yolladı.

İlk yarının kalan bölümünde iki takım da son vuruşlarda etkili olamazken, soyunma odasına da 1-1 eşitlikle gidildi.

İkinci yarıya daha hızlı giren Beşiktaş, 58. dakikada Portekizli yıldızlarından Almeida’nın kaydettiği kafa golüyle 2-1 öne geçti. Guti’nin kullandığı köşe vuruşunda ceza sahası içinde topla buluşan Almeida, düzgün bir kafa vuruşuyla rakip fi leleri havalandırdı: 2-1.

Karşılaşmada son sözü Beşiktaş'ın Portekizli yıldızı Simao söyledi. 86. dakikada Eskişehirspor'lu Nadarevic'în ceza sahası içinde topa elle müdahale etmesi nedeniyle hakem penaltı noktasını gösterdi. Penaltı vuruşunu kullanan Simao, topu ağlara göndererek skoru 3-1 yaptı.

Kalan sürede başka gol olmazken, Beşiktaş 1-0 yenik duruma düştüğü maçta Eskişehirspor'u 3-1 yenerek sahadan 3 puanla ayrılan taraf oldu.

Galatasaray’ın 34. başkanı Ünal Aysal

Galatasaray Kulübü'nün 34'üncü başkanı belli oldu. Başkan adaylarından Turgay Kıran ve Mehmet Helvacı’ya Olağanüstü Genel Kurul'da büyük bir üstünlük kuran Ünal Aysal, sarı kırmızılı kulübün yeni başkanı oldu.

Galatasaray Kulübü'nün yeni başkanı Ünal Aysal oldu. Olağanüstü Genel Kurul'da, rakipleri Turgay Kıran ve Mehmet Helvacı'ya ciddi bir üstünlük kuran Ünal Aysal, Galatasaray'ın 34'üncü başkanı seçildi.

Ünal Aysal, 2998 oyla

tarihin en yüksek oyunu olarak Galatasaray Kulübü'nün başkanı oldu. Diğer başkan adayları Turgay Kıran 573, Mehmet Helvacı da 397 oy aldı.

106 YILDA 34'ÜNCÜ BAŞKAN

Sarı-kırmızılı kulübün 106 yıllık tarihinde, şimdiye dek 33 kişi başkanlık yaparken, kulübün kurucusu ve ilk başkanı olan Ali Sami Yen, 1905-1914 tarihleri arasında üst üste 10 yıl süreyle başkanlık görevini üstlendi. Yen, 1 yıllık aradan sonra üst üste 4 yıl daha sarı-kırmızılı kulübe başkanlık yaptı ve 15 yıl Galatasaray Kulübü'ne başkanlık yaparak ulaşılması güç bir rekoru da eline geçirdi. Galatasaray'ın yeni dönemdeki başkanı ise Mehmet Helvacı ve Turgay Kıran'ı geride bırakan Ünal Aysal oldu. Aysal, Galatasaray tarihinin 34'üncü başkanı.

Aysal’a hoşgeldin hediyesi

Süper Lig'de Galatasaray, zorlu Ankara deplasmanında 1-0 mağlup duruma düştüğü

maçta Gençlerbirliği'ni Kewell, Culio ve Kazım'ın golleriyle 3-2 mağlup e . Ankara ekibinin

golleri ise Emre Aygün'den geldi.

Page 25: Yeni Devir Edition 98

2517 M A Y I S 2 0 1 1

Süper Lig’in lideri Fenerbahçe, bi me 1 ha a kala, Ankaragücü’nü 6-0 yenerek liderliğini sürdürdü. Fenerbahçe’nin a ğı 3 gol de

penal lardan gelirken Alex toplamda 5 gol atarak şov yap . Şampiyon ise son ha a belli olacak.

Alex’ten 5, Fenerbahçe’den 6

33. HAFTA MAÇ SONUÇLARI

PUAN DURUMU

GELECEK HAFTA MAÇLARI

Fenerbahçe kaçıyor, Trabzonspor kovalıyor. Son haftalarda gelenek haline gelen bu durum, bu hafta da tekrarlandı. Fenerbahçe ligin bitimine 1 hafta kala Ankaragücü’nü Şükrü Saracoğlu’nda 6-0 yenmeyi başardı ve liderliğini sürdürdü. Fenerbahçe’nin golleri Alex (5) ve Bekir’den gelirken üç golün de penaltıdan olması dikkat çekti. 3 penaltı golü atan Alex’in yanı sıra maçta ön plana çıkan notlardan biri de Senecky’nin kırmızı kart görmesiydi. Senecky 28. dakikada kırmızı kartla oyundan atıldı. Ligdeki son iç saha maçını tamamlayan Fenerbahçe de sezonu kendi evinde namağlup bitirerek tarih yazdı.

Yakın takipçisi Trabzonspor ise İstanbul BB’yi 3-1 yenerek kovalamaya devam etti. Ligin son haftasında Fenerbahçe Sivasspor ile, Trabzonspor ise Karabükspor ile oynayacak. Şampiyon son hafta belli olacak.

Stadı dolduran taraftarının desteğini arkasına alan Fenerbahçe, oyunu Ankaragücü kalesine yıkarak başladı fakat Ankara ortasahasının düğümünü bir türlü çözemedi. İlk 20 dakikada oyunda pozisyon görülmezken taraftarlar şut bile izleyemedi. Bu arada Trabzon’dan üstüste gelen gol haberleri futbolcular üzerinde baskı yaratırken Ankaragücü defansı duvarını ilk dakikalarda iyi ördü.

PENALTIYLA ÖNE GEÇTİ, ALEX’İN 23. GOLÜ

Dakikalar 25’i gösterdiğinde sezonun en iyilerinden Gökhan Gönül sağ kanattan geldi. Pasını alan Alex, Rajnoch’un müdahalesiyle yerde kaldı. Cüneyt Çakır sezonun 9. penaltı kararını verirken Alex, penaltıyı

gole çevirdi bu sezonun 23. golüne imzasını attı. Golün gelmesiyle Fenerbahçe ve tribünleri rahatladı.

PENALTI DAHA... SENECKY’YE KIRMIZI KART,

ALEX’İN 24. GOLÜ3 dakika sonra Fenerbahçe bir

penaltı daha kazandı. Defansın arkasına sarkan Niang, kaleci Senecky’nin müdahalesiyle yerde kaldı. Hakem Cüneyt Çakır hem penaltı kararını verdi hem de Senecky’yi kırmızı kartla oyundan attı. Ankaragücü 10 kişi kalırken Alex topu yine aynı köşeye gönderdi ve takımını 2-0 öne geçirdi. Ankaragücü’nde Özden kaleye geçti, forvet Vittek oyundan alındı.

ALEX PENALTILARDAN HAT TRİCK YAPTI

İkinci yarıya yine Fenerbahçe iyi başladı. 48. dakikada Niang yine yerde kaldı kaleci Özden’in müdahalesiyle. Cüneyt Çakır maçta üçüncü kez penaltı noktasını gösterdi. Alex penaltılardan hattrick yaparken Fenerbahçe 3-0 öne geçti.

SARI KART SINIRINDAKİLER...

3-0’dan sonra oyunun hakimiyetini eline alan ve rahat oynayan Fenerbahçe’de Aykut Kocaman sarı kart sınırındaki isimleri oyundan aldı. Gökhan Gönül ve Stoch oyundan alınırken yerlerine Bekir ve Cristian sahaya sürüldü.

BEKİR’İN BU SEZONKİ İLK GOLÜ

Fenerbahçe’de Gökhan Gönül’ün yerine oyuna giren Bekir Gökhanvari bir gol attı. Rakibinden sıyrılan Bekir’in vuruşu defansa da çarpıp ağlarla

buluştu. Bekir bu sezonki ilk golünü Fenerbahçe ise bu maçtaki 4. golünü kaydetti.

ALEX’TEN DÖRDÜNCÜ GOLDakikalar 82’yi gösterdiğinde

Fenerbahçe kritik bir yerden serbest vuruş kazandı. Topun başına geçen Alex penaltı gibi bir vuruş kullandı ve frikikten attığı golle farkı 5’e çıkardı.

ALEX’TEN BEŞİNCİ GOLSon dakikada Alex klasına

yakışır bir gol attı. Kaleci Özden’in üzerinden aşırtma vuruşla topu fi lelere gönderen Alex’in bu golü ayakta alkışlanırken Brezilyalı maçtaki 5. golüne imzasını attı. Bu golün ardından santra yapılmadan Cüneyt Çakır maçı bitirdi.

FENERBAHÇE: 6 - ANKARAGÜCÜ: 0

Stat: Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu

Hakemler: Cüneyt Çakır, Bahattin Duran, Mustafa Emre Eyisoy

Fenerbahçe: Volkan, Gökhan Gönül (Dk. 67 Bekir ), Lugano, Yobo, Andre Santos, Mehmet Topuz, Selçuk, Emre (Dk. 78 Caner ), Stoch (Dk. 68 Cristian ), Ale, Niang

Ankaragücü: Senecky, Uğur, Rajnoch, Aydın, Özgür, Sestak (Dk. 66 Turgut ), Kağan, Adem, Murat, Fatih Tekke (Dk. 78 Umut ), Vittek (Dk. 29 Özden )

Goller: Dk. 26, 30, 48 (Penaltıdan), 83 ve 90 Ale, Dk. 74 Bekir(Fenerbahçe)

Kırmızı Kart: 28 Senecky (Ankaragücü)

Sarı Kartlar: Dk. 7 Kağan, Dk. 47 Özden, Dk. 81 Aydın (Ankaragücü), Dk. 46 Mehmet Topuz (Fenerbahçe)

* * *

SPOR

Page 26: Yeni Devir Edition 98

17 M A Y I S 2 0 1 126 SPOR

Şampiyon 90 dakika sonra belli olacak

Süper Lig’de Fenerbahçe ile Süper Lig’de Fenerbahçe ile Trabzonspor arasındaki nefes Trabzonspor arasındaki nefes

kesen şampiyonbluk yarışı son kesen şampiyonbluk yarışı son ha asında. 34’üncü ha ada ha asında. 34’üncü ha ada Fenerbahçe’nin Sivasspor ve Fenerbahçe’nin Sivasspor ve

Trabzonspor’un da Karabükspor Trabzonspor’un da Karabükspor deplasmanında yapacağı deplasmanında yapacağı maç 2010-2011 sezonu maç 2010-2011 sezonu

şampiyonunu belirleyecek.şampiyonunu belirleyecek.

Süper Lig'de Fenerbahçe ile Trabzonspor arasındaki nefes kesen şampiyonluk yarışı son haftaya taşındı. Ligin 53. sezonunun şampiyonu 22 Mayıs Pazar günü yapılacak maçların ardından belli olacak.

Fenerbahçe ile Trabzonspor, 34. haftaya 79'ar puanla girerken, ikili averajda üstünlüğü bulunan Fenerbahçe, rakibine göre daha avantajlı. Sarı-lacivertli ekip son hafta Sivasspor'u deplasmanda yenmesi durumunda, Trabzonspor'un Kardemir Karabükspor ile deplasmanda yapacağı maçın sonucunu beklemeden 18. şampiyonluğunu ilan edecek.

2005-2006 ve geçen sezon şampiyonlukları son hafta kaybeden Fenerbahçe, bu kez aynı hataya düşmeyerek, mutlu sona ulaşmak amacında.

ŞAMPİYONLUK GOL AVERAJINA KALABİLİRLig tarihinin 53. şampiyonunu gol averajı belirleyebilir.

Fenerbahçe ile Trabzonspor haftalardır nefes nefese sürdürdükleri yarışın son haftasına aynı puanla giriyor.

İki ekip de son hafta maçlarını kazanması durumunda, ikili averajda Trabzonspor'a üstünlük kuran Fenerbahçe ipi göğüsleyecek.

Spor Toto Süper Lig'de 34. hafta maçları öncesi şampiyon adaylarından Fenerbahçe ile Trabzonspor'un puan cetvelindeki yerleri şöyle:

TAKIMLAR O G B M A Y AV P----------------------------------------------------1-Fenerbahçe 33 25 4 4 80 31 49 792-Trabzonspor 33 24 7 2 65 23 42 79

AVERAJLA GELEN ŞAMPİYONLUKLARLigin bundan önceki 52 sezonunda şampiyonlar 3 kez

gol averajıyla belirlendi.1984-1985 sezonunda Fenerbahçe ile Beşiktaş ligi

50'şer puanla tamamlarken, gol averajı daha iyi olan sarı-lacivertli ekip şampiyonluğa ulaştı.

1985-1986 sezonunda ise Beşiktaş, 56 puanla Galatasaray'ın gol averajıyla önünde ligi en önde tamamladı.

1992-1993 sezonunda da Galatasaray, bu kez Beşiktaş'ı 66 puan ve averajla geçmeyi başardı ve şampiyonluğu kucakladı.

BU KEZ İKİLİ AVERAJ GEÇERLİLig tarihinde bundan önce averajla kazanılan

şampiyonluklarda genel gol sayısı geçerliydi. Son yıllarda bu uygulama kaldırılırken, bu sezon iki takım da aynı puanla ligi tamamlarsa, genel değil, ikili averajla mutlu

sona ulaşacak ilk ekip olacak.Fenerbahçe, Trabzonspor'a ilk maçta 3-2 yenilip, ikinci

maçı 2-0 kazandığı için rakibine ikili averajda üstünlük sağladı. Sarı-lacivertli ekip ayrıca, genel averajda da son hafta maçları öncesi rakibinin 7 gol önünde bulunuyor.

AVERAJLA GELEN ŞAMPİYONLUKLARIN PUAN DURUMLARI

Şampiyonu genel averajın belirlediği sezonlarda şampiyonluk yarışındaki takımların lig bitiminde puan cetvelindeki yerleri şöyle oldu:

1984-85 Sezonu:TAKIMLAR O G B M A Y AV P-------------------------------------------------------1-Fenerbahçe 34 18 14 2 65 25 40 502-Beşiktaş 34 19 12 3 49 19 30 501985-86 Sezonu:TAKIMLAR O G B M A Y AV P-------------------------------------------------------1-Beşiktaş 36 22 12 2 65 21 44 562-Galatasaray 36 20 16 - 57 20 37 561992-93 Sezonu:TAKIMLAR O G B M A Y AV P-------------------------------------------------------1-Galatasaray 30 20 6 4 74 21 53 662-Beşiktaş 30 19 9 2 68 23 45 66

5 SEZON SONRA AYNI PUANLA SON HAFTAYA GİRİLİYOR

Süper Lig'de 5 sezon sonra son haftaya iki takım aynı puanla giriyor. Ligde en son 2005-2006 sezonunda iki takım 33. hafta sonunda aynı puanda yer almıştı.

Söz konusu sezonda Fenerbahçe ile Galatasaray 34. haftaya 80'er puanla girdi. Son maçta Fenerbahçe Denizlispor ile deplasmanda 1-1 berabere kalınca, kendi evinde Kayserispor'u 3-0 yenen Galatasaray şampiyon oldu.

4 SEZONDUR ŞAMPİYONLAR SON HAFTA BELLİ OLUYOR

Süper Lig'de son 4 sezondur şampiyonlar ligin son haftasında belli oluyor.

2006-2007 sezonunda Fenerbahçe'nin 32. haftada ilan ettiği şampiyonluğun ardından, bu sezonla birlikte son 4 sezonda ligi şampiyon bitirecek ekip son haftaya kaldı.

Ligde geçen sezon Bursaspor, 2008-2009 sezonunda Beşiktaş, 2007-2008 sezonunda da Galatasaray 34. ve son hafta maçlarının ardından şampiyonluklarını ilan etmişti. Bu sezon da Fenerbahçe ile Trabzonspor arasındaki şampiyonluk yarışı son hafta şekillenecek.

Page 27: Yeni Devir Edition 98

2717 M A Y I S 2 0 1 1

Page 28: Yeni Devir Edition 98

17 M A Y I S 2 0 1 128

TTFM

4

FULL-CERAMIC BURNER UNITFULL CERAM

CHAIN-FREEDIRECTDRIVE

MOTOR SYSTEM

HOT SPECIALS!!!

$15904 - BURNER

KEBAB MACHINE

Individual Flame-outThermocouple Sensor

on every burner

Durable and ReliableBattery Operated

Spark Igniter

Innovative Swing-inDesign gets close

to kebab

Safe & DurableStainless-Steel

Corrugated Gas Lines

www.kebabmachine.com.au

TTFM- SERIESKEBAB MACHINES

TTFM

3

TTFM

5

Showroom: 695 Sydney Rd, Coburg 3058 , Melbourne - Victoria, AustraliaTel: +61 3 9350 2943

Factory: 26~28 Glenbarry Road, Campbellfield 3061, Victoria AustraliaTel: +61 3 9357 0855

Email: [email protected]

No further discounts apply

Open 6 days:Monday - Wednesday 8am-5:30pm; Thursday & Friday 8am-7pm; Saturday 8am-5pm