yeni yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim...

55
www.yuruyus.com [email protected] www.yuruyus.com Haftalık Dergi / Sayı:248 26 Aralık 2010 Fiyatı: 1 YTL (kdv dahil) [email protected] 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim! Torba Yasa Emekçilerin Kazanılmış Haklarına Ve Geleceğine Karşı Açılmış Bir Savaştır! Yeni Yılınız Kutlu Olsun TEK ÇARE DİRENMEKTİR Sendikalar, Demokratik Kitle Örgütleri, İşçiler, Memurlar, Tüm Emekçiler... Ne yapacaksınız? İki Seçenek Yok! Sabır... Kararlılık... Cüret... Unutmayan, unutturmayan iradenin temsilcisiyiz! Biz olduğumuz sürece kimse unutturamayacak! Biz olduğumuz sürece 19 Aralık’ın hesabı er geç sorulacak! Türkiye’nin dört bir yanında 19 Aralık katliamı lanetlendi Patronlara Zenginlik Emekçiye Açlık!

Upload: others

Post on 25-Feb-2020

3 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

ww

w.y

uru

yus.c

om

info

@yuru

yus.co

m

www.yuruyus.com

Haftalık Dergi /Sayı:248

26 Aralık 2010Fiyatı: 1 YTL (kdv

dahil)

[email protected]

2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim!Torba Yasa Emekçilerin Kazanılmış Haklarına Ve Geleceğine Karşı Açılmış Bir Savaştır!

Yeni Yılınız Kutlu Olsun

TEK ÇAREDİRENMEKTİR

Sendikalar, Demokratik Kitle Örgütleri, İşçiler, Memurlar, Tüm Emekçiler...Ne yapacaksınız? İki Seçenek Yok!

Sabır... Kararlılık... Cüret...

Unutmayan, unutturmayan iradenin temsilcisiyiz!

Biz olduğumuz sürece kimse unutturamayacak!

Biz olduğumuz sürece 19 Aralık’ın hesabı er geç sorulacak!

Türkiye’nin dört bir yanında 19 Aralık katliamı lanetlendi

Patronlara Zenginlik Emekçiye Açlık!

Page 2: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

Avrupa: 4 EuroAlmanya: 4 EuroFransa: 4 Euroİsviçre: 6 Frank

Hollanda: 4 Euroİngiltere: £ 2.5Belçika: 4 EuroAvusturya: 4 Euro

www.yuruyus.com [email protected]: 0212 241 26 41

Unutmayan,unutturmayan

halkın iradesiyiz!Katledenler, katlet-

tikleri ile kalacaklarınıdüşündüler hep. Hiç

kimse yakalarına yapış-mayacak, hesap sor-

mayacaktı!

Diri diri yakanlar unu-tulacaktı!

Tutsakları kurşun-layanlar, gaza boğanlar

unutulacaktı!

Hapishaneleri kepçelerile yıkanlar unutulacaktı.

Ama yanıldılar!

Bu ülke de değil 10yıl onlarca yıl geçse dehalka, devrimcilere karşısuç işleyenler, katledenlerunutulmaz, cezasız kal-

mazlar.

Çünkü biz, unut-mayan, unutturmayan

halkın iradesiyiz!

Pankartlar bunuanlatıyor.

Galata Kulesi’ndensaçılan kuşlamalar bunu

anlatıyor.

Beyoğlu CHP’denattığımız her sloganımız

bunun ifadesidir.

10 yıl geçse de

unutmadığımızın,unutturmayacağımızın

ifadesidir.

Haftalık Siyasi DergiSüreli Yerel Yayın

Fiyatı: 1 TL

Sahibi ve Yazıişleri Müdürü:Halit GüdenoğluAdres: Katip Mustafa ÇelebiMah. Billurcu Sok. No: 20 / 2Beyoğlu/İSTANBUL

Ofset Hazırlık: OzanYayıncılık

Adres: Merkez Mah. Abide-iHürriyet Cad. Atlas Apt. No:155-157 Kat: 5/14 Şişli/İSTANBULTel: (0-212) 241 26 41Faks: (0-212) 241 11 16

Yurtdışı Büro: Vakıf EFSANEPieter de Hoochstr. 303021 CSRotterdam/Nederland

ISSN: 1305-7944

Baskı: Ezgi Matbaacılık-Sanayi Cad. Altay Sok. No:10 Çobançeşme /Yenibosna / İST.Tel: (0-212) 452 23 02

Dağıtım: Turkuvaz DağıtımPazarlama San. ve Tic. A.Ş.Tel: (0-216) 585 90 00

Page 3: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

Tur gut İÇ PI NAR

1959, Or du do ğum lu. İs tan bul veKa ra de niz'de fa ali yet yü rüt tü. İs -ken ce ha ne ler de, tut sak lık ko şul la -rın da yıp ra nan be de ni, ya ka lan dı -ğı has ta lı ğa ye nik düş tü. 1 Ocak2004’te yurt dı şın da ara mız dan ay -rıl dı.

Ali SA BAN

1954 An tak ya do ğum lu. 12 Ey lülön ce sin de Dev-Genç saf la rın damü ca de le ye ka tıl dı. 12 Ey lül’denson ra Fi lis tin Halk Cep he si saf la -rın da yer aldı. Ha re ket le iliş ki si ninku rul ma ya başlan dı ğı dö nem de, 2Ocak 1987’de bir ça tış ma da şe hitdüş tü.

Yük sel EROL

Gül te pe’de iç ten li ğiy le, dü rüst lü -ğüy le, ça lış kan lı ğıy la ta nı nan birdev rim ciy di. 2 Ocak 1979’da İs -tan bul Me ci di ye köy’de fa şist le rinkur du ğu pu su da kat le dil di.

KA YIP

Ali EFE OĞ LU

1967 do ğum lu. Mü ca de le yeİTÜ İn şa at Fa kül te si öğ ren ci siy -ken ka tıl dı. Mü ca de le için de,Dev-Genç’in ge rek teo rik, ge rek

as ke ri an lam -da yet kinkad ro la rın danbi ri ol du. 5 Ocak 1994’de is ken ce ci ler ta ra fın dangö zal tı na alı nıp kay be dil di.

Ka len der KA YA PI NAR

Ma lat ya do ğum lu olan Ka len -der, Çu ku ro va Üni ver si te si’ndeöğ ren ci iken 1989-90’da mü ca -de le ye ka tıl dı. Ha tay'da,1991’de tu tuk lan dı. Kan serdi,te da vi si en gel len di. Öl mek üze reiken tah li ye edil di.Tahliyesinden dört gün son ra, 3Ocak 1996’da şe hit düş tü.

Gül te kin KOÇ

1977 Er zin can do ğum lu.1995’te, Sa kar ya Üni ver si te siöğ ren ci si iken, ör güt lü mü ca de -le ye ka tıl dı. 19-22 Ara lık kat li -amın da, tek dü şün ce si di ri di riya kı lan, kur şun la nan yol daş la rı -nın he sa bı nı sor mak ol du. 3

Ocak 2001’de, Şiş li Em ni yet Mü dür lü ğü’ndeger çek leş tir di ği fe da ey le miy le ölüm süz leş ti.

Ab dül me cit SEÇ KİN

Or han ÖZEN

Rı za BOY BAŞ

Gül te kin BEY HAN

Üm ra ni ye Ha pis ha ne si’n de 4 Ocak 1996’da,dev rim ci tut sak la ra kar şı ger çek leşti ri len kat li amsal dı rı sın da, di re ne rek şe hit düş tü ler. Gül te kin,kal dı rıl dı ğı has ta ne de 8 Ocak’ta şe hit düsştü.

Ab dül me cit SEÇKİN, 1972 Bur sa do ğum lu.1991’de dev rim ci ha re ket le ta nıs tı, İne göl veBur sa’da ma hal li alan ça lış ma la rı ve mi lis için deye r al dı. 1992’de tut sak düş tü.

Or han ÖZEN, 1974 Der sim do ğum lu. Bir ça tış -mada ya ra lı ola rak tut sak düş müştü.

Rı za BOYBAŞ, 1967 To kat do ğum lu. 1995 baş -la rın da dev rim ci ha re ket saf la rı na ka tıl dı. Ay nı yıliçin de tut sak düş tü.

Gül te kin BEYHAN, 1969 Kars do ğum lu.1989’da ÇİH KAD’da dev rim ci mü ca de le ile ta -nıs tı. Bağ cı lar-Çift lik ma hal li alan fa ali yet le rin deye r al dı.

“İn sa nın ör güt lü ol ma sı inanç, bi linç fe da kar lık ge rek ti rir.İç ten bir bağ lı lık ge rek ti rir. İn san ken di ni böy le gö rür se aşa ma -ya ca ğı zor luk yok tur.”

Rıza Poyraz

Kalender'i Çanakkale Cezaevi’nde tanşmştı m. AntepCezaevi’nden sevk olmuşlardı . İki ay kadar süre beraberkaldı k. Ancak aylara, hatta yı llara sı ğdı rı lamayacak biryaşamı , paylaşı mı bu kı sa süreye sı ğdı rmı ştı k.

İnanç, kararlı lı k, sadelik ve yaşama bağlı lı k onunkarakteriydi. Çünkü bu kı sacı k sürede bu özelliklerinhepsini onda gördüm. Kürt ve yoksul bir ailenin çocuğuy-du. Yöresel şivesi ve ulusal özellikleri de yine onun karak-teriydi. Genç yaşta babası nı kaybetmesi onun annesineolan yakı nlı ğı nı daha da artı rmı ştı . "Benim anam birtanedir" derdi.

Tı p'ta okuyormuş tutuklanmadan önce. O'natakı lı rdı k "Sen de mi Che'ye özendin de tı bbı seçtindoktor?" diye. Kı zardı "Doktor değil önce devrimciyim"

derdi. Her zaman güleç ve espriliydi.Hatta bu tavrı nı yaşamı nı n heranı nda görmek mümkündü.Yaşadı kları na bir yandan güler ama

yandan da ondan öğrenirdi.Bir gün Amasya Cezaevi’nesürgün olur. Bu süreç 9 Eylülgenelgesine karşı '93 geneldireniş sürecidir. Sevk olduğuyerde haberleşme imkanlarıyok ve aynı zamanda mektup-

ları da engellenir. Bu ara direnişegeçtiğini ve SAG'a başladı ğı nı gön-derdiği faksta şöyle anlatı yordu;

"Ben Somali’ye gidiyorum.Dönmeyebilirim. Avukatlara da haber verin..." Faksıalan arkadaşlar ilk anda çözmekte epey zorlanmı şlar.Somali’nin "açlı k", dönmeyebilirim’in ise "süresiz"olduğu anlaşı lmı ş sonunda.

Yine bir gün derslerin birinde kesintisiz devrimianlatmaktadı r. "Aslı nda söylenecek bir şey yok.Kesintisiz devrim duru bir su gibidir. Daha ne söyleyim"der ve bekler. İlk başta şaşı rmı ştı m bu konu bu kadarmı anlatı lı r diye. Daha sonra neden duru bir su gibiolduğunu anlattı ğı nda hak vermiştim

Bağımsızlık Demokrasi Sosyalizm

Mücadelesinde

Yitirdiklerimiz31 Aralık - 6 Ocak

Bir Yoldaşı Kalender Kayapınar’ı anlatıyor:

"Doktor değil önce devrimciyim"

Anıları Mirasımız

Page 4: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

İçindekiler

24 Adalet! GecekonduAdaletsizliktir!

25 Yıkıcılar, Yiyiciler!26 Torba Yasa, emekçiler-

in KazanılmışHalklarına, Savaştır

29 Emek Haberleri!31 DİH: Birleşelim,

Direnelim,Kazanalım..

32 Devrimci Okul:Haber İddiamızdır,Ciddiyetimizdir.

36 Tekelci PatronlarınDiyarbakır Halayı..

37 Burjuvaziye UzananEller...

38 50 Soruda Faşizm...40 CHP Kurultayı41 Erdoğan: Polisimin

Tahammülüne SahipÇıkıyorum...

4 Yoldaşlarımız,Dostlarımız, Halkımız!

6 Cephe’nin 1 Yılı...10 Unutmayan,Unutturmayan

Halkın İRADESİYİZ! 12 10 Yıl Oldu

AFFETMEYECEĞİZ...16 Öğretmenimiz:

Sadece VazgeçmeyenlerKazanır...

17 GençliğinGündeminden...

18 Halkı Potansiyel SuçluOlarak Görenler HalkDüşmanlarıdır...

19 Parasız Eğitim İstemekSuç Değildir.

21 Bütün YoksulGecekondular Bizim Olacak...

43 MahallelerimiziSavunalım...

44“AydınlarlaTartışmalara” Giriş

46 Haberler...47 Çürüten Emperyalist

Demokrasi48 Alman Emperyalizmin

Yargısı...49 Dünya Haberleri...50 Avrupa’da Yürüyüş...51 Değinmeler...52 Nasıl Bir Yaşam:

MahallelerimizeSahip Çıkalım...

53 Anadolunun KayıpŞarkıları...

55 Yitirdiklerimiz...

Ülkemizde Gençlik

Çağrı / İlan

MAHKEME

�28 Aralık Salı 11.00ANK. 12 ACM 10/180ANK. TAYAD

�28 Aralık 2010

Türkan Albayrak

Üsküdar 3. İş Mahkemesi

Amerika Defol... Bu Vatan BizimKampanyası

Page 5: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

Emperyalizmin ve oligarşinin sonotuz yıldaki saldırıları karşısında ta-rihsel bir direniş ortaya koyduk.1980’den bu yana yazdığımız tarih,bir direniş destanları tarihidir.

Bu tarihin en ayırdedici yanı, ide-olojimizden, devrim iddiamız ve perspektifimizden vazgeçmememizdir.Bir adım dahi geri adım atmadık bunoktada. İrademizi teslim etmedikdüşmana. Ve devrimden, sosyalizm-den bir an bile umudumuzu kesmedik.

Onar onar öldük, öldürüldük.

Yüzer yüzer öldük öldürüldük.Bizi bitiremediler. Biz bitirmek içintarihi yok etmeleri gerekir. Tarihi yokedemezler. Çünkü tarihi biz yazmayadevam ediyoruz. Bu tarih, işte bu yüz-den, bizim zaferimizdir. Tüm politik,askeri saldırılara karşı, vazgeç-memek, zaferi kazanmanın ön şartıdır.

Devrimi büyütmek, bir kararlılıkmeselesidir. Çünkü karşı-devrimintüm politik, askeri saldırılarının,psikolojik savaşının, kontrgerilla yön-temlerinin esası, bizi vazgeçirmek,yıldırmak üzerine şekillenir.Kayıplardan korkmak, statülereçakılıp kalmak, bedel ödememek içinteoriler yapmak, devrimi kaybetmek-tir. Vazgeçmeyeceğiz. Vazgeçenlerinyeri, düzendir. Bir örgüt de olsanız,tek bir kişi de olsanız, sonuçdeğişmez: Vazgeçmek düzene dön-mektir. Vazgeçtiğiniz noktada, kendi-nizi nasıl tanımladığınızın hiçbirönemi yoktur.

Vazgeçmemek, Pir Sultan olmak-tır. Vazgeçmemek Mahir olmaktır.Kızıldereler yaratmaktır. Vazgeç-meyeceğiz. “Dönen dönsün ben dön-mezem yolumdan” diyen tarihimizin,“Biz buraya dönmeye değil ölmeyegeldik” diyen önderliğimizin yolun-dan yürüyerek, iddiamızı büyüte-ceğiz, devrimde, sosyalizmde ısraredeceğiz. Devrim ve sosyalizme ulaş-mak için silahlı mücadelede ısrar ede-ceğiz.

Tarih, ısrar etmeyenlerinkazandığını yazmamıştır. Zafer herkoşul altında direnen ve savaşanların,hedeflerine yürümekten vazgeçme-yenlerin olmuştur.

YoldaşlarDevrim, inanmış, kararlı devrim-

cilerin attığı adımlarla büyür vegelişir. Saflarımızdaki herCepheli’nin bir adım öne çıkması,büyük bir atılım demektir.Devrimimizin büyümesi demektir.Hepimiz yalnızca bir adım öne çıka-cağız.

Bir adım öne çıkmak nedir?

Bir adım öne çıkmak; bulunduğu-muz konumdan ve görevden daha ilerigörevlere aday ve gönüllü olmaktır.

Bir adım öne çıkmak; savaşçıolmaya aday ve gönüllü olmaktır.

Bir adım öne çıkmak; devrimcilikneyi gerektiriyorsa ona hazır ve adayolmaktır ya da kendimizi neye hazırgörüyorsak, onu üstlenmektir.

YoldaşlarDevrimin, devrimciliğin önünde

engel olarak gördüğünüz her şeylesonuna kadar savaşacaksınız.Devrimcilik savaşmaktır. Tümengellerle savaşacağız. Attığımız heradım, aldığımız her nefes, düzene miyarıyor, devrime mi sorusunu sormak,bu savaşta belirleyicidir.

İki ideoloji savaşıyor ve birisi öle-cek! Hangisinin yaşayacağına,hangisinin öleceğine biz karar vere-ceğiz.

İdeolojik mücadele budur.

İdeolojik mücadele, burjuvazininkirlettiklerini temizlemek ve onlarıburjuvaziye karşı mücadele eder halegetirmektir. Bir örgütün en temelgörevlerinden biri ideolojikmücadeledir.

Yeni insan kazanmak, mücadeleyekatılanları kadrolaştırmak, ideolojikmücadelede burjuva ideolojisine veonun kalıntılarına, uzantılarınavuruşlar yaptıkça mümkün olur.

İki sınıf vardır. İki ideoloji vardır.Dolayısıyla sınıflarüstü 3. bir ideolojiyoktur. Mücadelede “arada” bir yerolmaması da bundan kaynaklanır.

Devrimi hayal edebilmek, yarınıdüşlemek, umutlu olmaktır, inançlı

olmak, kavgada diri olmaktır. Ancakböyle olabildiğimizde, sorunlarönümüzde engel olmaktan çıkar.

Önümüze çıkan sorunları şu veyabu şekilde, şu veya bu yoldan aşa-cağız. Çok zeki olanlar değil, sorun-larla uğraşmaktan vazgeçmeyenlerbaşarır. Vazgeçmemeliyiz.

Sadece kendini değiştirenler,dünyayı değiştirebilirler. Kendinideğiştirmeyenler, dünyayı dadeğiştiremezler. Değiştirmeye kendi-mizden başlayacağız. Bu kavgaya gir-erken, her yoldaşımız, kendinegüvenecek, yoldaşlarına güvenecek,örgütüne güvenecek... Bu üç güven,savaşı kazanmanın da güvencesidir.Üstesinden gelmek zorunda olduğu-muz çok büyük zorluklarlakarşılaştığımızda zayıf düşmemekiçin tarihimize, şehitle- rimize, değer-lerimize bakacağız. Devrimcigeleneklerimize bağlı kalacağız. Yenigelenekler yaratacağız.

Yoldaşlarımız!Devrimi büyütmek, soyut bir şey

değildir.

Bugün devrimi büyütmeninönümüze koyduğu en önemli görevler-den biri, en yoksulları örgütlemektir.Şunu çok kesin bir biçimde söyleyebil-iriz: En yoksulları örgütlemeden,devrimimizi büyütemeyiz.

Örgütlemeliyiz!

Yoksulluk ve adaletsizlikdevrimin en önemli dinamik-lerindendir. Yoksulluk sadece yiye-cek bulamama değil, bir yaşam tarzı,ruh hali, toplumsal yaşamın bütünüiçinde bir konumdur.

Büyük yoksulluklar, eğer yok-sullar devrimcileştirilemezse, yozlaştırır. Örgütleyemezsek, bu ciddibir ihtimaldir. Devrimci hareketintüm kadroları yoksullara gitmeli,onlarla iç içe olmalıdır. Doğru politi-ka, doğru yöntemler, doğru ve etkilisözler, o içiçeliğin içinden çıkar.

Yoksulluğa karşı dayanışmayıörgütlemeli, halkın birliğini buzeminde geliştirmeli, her yönüyledüzenin gerçek yüzünü göstermeli,

Yoldaşlarımız, Dostlarımız, Halkımız!

Page 6: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

politikleştirip devrimcileştirmeliyiz.

Yoksulluk ve adaletsizliğin halkınen temel iki sorunu olduğu yerde,ekmek ve adalet için savaşın zeminitartışılamaz. Bu savaşa, ekmeğe veadalete en çok ihtiyacı olan en yok-sulları katmalıyız.

Adalet hesap sormaktır. Bununmeşruluğunu tüm Cepheliler’e,devrimcilere, dostlarımıza vehalkımıza benimsetebilmeliyiz. Halkadaletsiz kalmaz. Halkın adaletsizkalmaması, onun öncülerinin görevidir. Solun çeşitli kesimlerinde devrim-ci zora, halkın devrimci şiddetine,dünya halklarının emperyalistlere vefaşizme karşı silahlı direniş hakkınadair çarpık düşüncelerin yaygınlaş-masıyla birlikte, düzenin dayattığıadaletin dışında başka bir adalettensözetmek de neredeyse unutturulmuş-tur. Her zeminde, halkların binlerceyıllık direniş ve savaş hakkını,intikam ve hesap sorma hakkınısavunuyoruz.

HAKKIMIZ OLAN ADALETİZORLA ALACAĞIZ

Ekmekten ve adaletten umudunukesenler, yozlaşmaya açık hale gelir-ler. Buna izin vermemeliyiz.

UMUT OLMAYA DEVAM EDE-CEĞİZ. Bilmeliyiz ki, düzen, bizimen yoksulları örgütlememizi, en yok-sullar içinde yozlaşmaya karşımücadelemizi engellemek için tümgücüyle saldıracaktır. Yoksullarınmaişet derdinden, düzenin pislik-lerinden etkilenmişliklerinden kay-naklanan engeller de çıkacaktırkarşımıza. Saf proleterler bulamaya-cağız hayatın içinde. Yani, yoksullarıörgütlemek o kadar kolay olmayacak-tır. Burada da, karşımıza çıkan engelher ne olursa olsun, VAZGEÇMEYE-CEĞİZ.

En yoksulların oturduğu semtleringirişine polis barikatları örseler devazgeçmeyeceğiz. Çünkü en yok-sullardan vazgeçmek de, devrimdenvazgeçmektir.

Yoksulluğun panzehiri dayanış-madır. Dayanışma savaşmaktır. Savaşıbüyüteceğiz. Her zorlukta vazgeçen-ler, hiçbir yere ulaşamazlar. Hiçbirzafer kazanamazlar. Örgütlenmede,ideolojide, kültür sanat alanında,hapishanelerde, hiçbir yerde, hiçbirşey yaratamazlar. Vazgeçmemek, işte

bu yüzden kilit bir sözcüktür. İşte buyüzden, zafere açılan her kapınınbaşında vazgeçmemek vardır.

Yoldaşlarİktidar bilincinden uzak olanlar

halktan da uzak olurlar. İktidar iddiasıolmayanların yeri düzendir.

Sosyalist ideolojik dünyanın engüçlü ideolojisidir. Milyonlarcainsanı, onurlu bir yaşam için, adaletli,özgür bir dünya kurmak için, insan-lığın en soylu idealleri için gönüllüolarak bir araya getirebilmeyi başar-mış, bir davanın asırlarca savunul-masını sağlamış başka bir ideolojiyoktur. Dünyanın ezilenlerine,umudu, coşkuyu, yaşama sevincini ve

gönüllü ölebilmenin yüceliğiniyaşatabilen başka bir ideoloji yoktur.İnsanlığa gerçekleri, yalnızca gerçek-leri söyleyen ve gerçeklerle milyonlarıyeni bir dünya kurma idealinde bir-leştiren başka bir ideoloji yoktur.

Devrimciler, on milyonlarca insanıbir araya getirebilen bir dava uğrunasavaştığınızı aklınızdan çıkarmayın.Böyle bir ideolojiye sahipolduğunuzu, böyle bir gücünüzünbulunduğunu bir an bile unutmayın.

Dayı’nın sık vurguladığı bir sözüvardı: Güç olmalıyız. Güç olmakkitleleri örgütlemektir. Sorunlarıasgariye indirmek ve savaşı büyütmekde buradan geçer. Düşmanınkarşımıza çıkarttığı sorunları çözmekancak HALKI ÖRGÜTLEMEK vehalkın tüm olanaklarını yaratıcı birşekilde savaşa seferber edebilmeklemümkündür. Çünkü örgütlü halk

yenilmez esprisi budur.

Olanaklarımız nedir, ihtiyaç-larımız nedir, sorunlarımız nedir?Kafamızda hep bu üç soru olmalı.Tüm faaliyetlerimiz sorunlarımızıçözmeye, ihtiyaçlarımızı karşılamayayönelecek.

Burjuvazinin düzeni ve iktidarısürdükçe, fiziki, askeri bakımdandaima düşmandan daha “az” olacağız.Daima yeni saldırı tehditleri altındabulunacağız; tehditler sık sık doğrudansaldırılara dönüşecek. Ancak ideolojikbirliğimizi, devrimci saflığımızı,siyasi uyanıklığımızı ve politikdinamizmimizi diri tuttukça, hersaldırıda biraz daha güçlenecek,yenilmezleşecek ve zafere ulaşacağız.

Yoldaşlarımız!Bir yılı geride bıraktık. Ne yaptık,

ne yapamadık, kuşkusuz biz de kendimuhasebemizi yapacağız. Yoldaş-larımıza, dostlarımıza, halkımızaşimdilik söyleyeceğimiz şudur:Gerilemedik. Yerimizde saymadık.İlerledik. Esas olan da buydu.İlerleyişimiz, yeterli midir? Hayır.Yürüyüşümüzü hızlandırmalıyız.Devrimimizi büyütmeliyiz. Devri-mimizi her Cephede yaymalıyız.Öncelikli hedeflerimiz de bunlarolmalıdır. Tüm yoldaşlarımızın “Biradım öne çıkmasını” işte bunun içinistiyoruz.

Yoldaşlarımız, dostlarımız! Devrimimizi büyütelim. Devrim

cinin görevi devrim yapmaktır. Soyluişimiz, tarihsel görevimiz budur.

Dünya yıkılsa da, devrim iddiamız-dan, iktidar hedefimizdenvazgeçmeyeceğiz. Devrimimizibüyüteceğiz. Her ne olur olsun, bedeline olursa olsun, bunu başaracağız.

Tüm yoldaşlarımızı bu savaşta biradım öne çıkmaya,

tüm dostlarımızı grupçuluktan,rekabetçilikten, reformizme yedeklen-mekten uzak, devrime ise yakın dur-maya çağırıyoruz.

Bu duygularla yoldaşlarımızın,dostlarımızın ve halkımızın yeniyılını kutluyor, devrim ve sosyalizmyolunda başarılar diliyoruz.

Dünya yıkılsa dadevrim iddiamızdan,iktidar hedefimizden

vazgeçmeyeceğiz.Devrimimizibüyüteceğiz.

Her ne olursa olsun,bedeli ne olursa

olsun, bunu

BAŞARACAĞIZ!

Page 7: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

Kavganın hiçbir yılı kolaydeğildir. Emperyalizme karşı savaşıy-orsanız, faşizme karşı direniyorsanız,kolay bir yıl yoktur. 2010’da zorlu biryıl oldu. Tutsaklıklar, işkenceler,baskınlar altında geçti. Geriye dönüpbaktığımızda, aslolan, yılın 365 günü,direnmiş, savaşmış, düşmana vestatükolara boyun eğmemiş olmaktır.Bunu diyebiliyorsanız, o yıl, devrim-in olmuştur ve bu, gelecek yılların dadevrimin olmasının güvencesidir.

2010, Cepheliler için böyle biryıldır. Devrim iddiamızın gösterdiğiyolda, yeni adımlar attık, mütevazızaferler kazandık, gençlikten mahal-lelere, tutsak yakınlarından işçilere,memurlardan, emeklilerden, hastatutsaklara... hayatın her alanındaydıCepheliler. Emperyalizme karşı“Amerika Defol” diyen, yoksulgecekondularda yozlaşmaya karşımücadele eden, linç saldırıları altındaAnkara’ya yürüyen, stadyumlarda 55bin olan, Kızıldere’ye yürüyendiler...İşte bu bir yılın kısa özeti:

Ocak 2010- 27 Aralık 2009 - 9 Ocak

2010... Yeni yıla, büyük ve benzeriyaşanmamış bir direnişle girdi HalkCepheliler.

Edirne’de “Amerika Defol BuVatan Bizim” kampanyası içindetutuklanan arkadaşlarının serbestbırakılması için imza kampanyasıbaşlatan Edirne Gençlik Derneğiüyeleri polis denetimindeki linçgüruhu tarafından linç saldırısınauğradı. Linççilerden bir teki bile gözaltına alınmazken, linç saldırısınauğrayan 8 kişi gözaltına alındı, bun-lardan 2’si tutuklandı.

- 3 Ocak: Edir ne’de 27 Ara -lık’ta ya pı lan linç sal dı rı sı nı pro tes toet mek için İs tan bul’dan 3 veBabaeski’den 1 otobüsle Edir ne’yege len Halk Cep he li ler, Edir ne gi ri -şinde polis tarafından şehre sokul-mayınca otobanda direniş başladı.Halk Cepheliler Edirne’ye girmelerine izin verilene kadar oradan ayrıl-mayacaklarını açıkladılar. HalkCephelilere destek amacıyla İstanbulTaksim ve Ankara Yüksel Cadde-si’nde barikat kaldırılana kadar otur-ma eylemi başlatıldı.

- 3 Ocak Er zin can: Edir -ne’de Genç lik Der ne ği üye le ri ne ya -pı lan linç sal dı rı sı nı pro tes to et mekis te yen Er zin can Genç lik Der ne ğiüye le ri de Er zin can’da po lis ko ru ma -sı al tın da si vil fa şist ler ta ra fın dan linçsaldırısına uğradı.

Edirne’deki linç saldırısınıprotesto etmek isteyen Kars GençlikDerneği Girişimi öğrencilerine depolis saldırdı. Halk Cepheliler ülkeçapında linçleri protesto eylemleriyaptı.

- 9 Ocak: Halk CephelilerEdirne’ye girdi ve yine linç! 3Ocaktaki linç saldırısından beri oto-

ban üzerinde oturma eylemi yapanHalk Cepheliler’den 30 kişilik birgrup polisin, jandarmanın ve linççi-lerin barikatlarını aşarak Edirne’yegirdi. 27 Aralık’ta ilk linç saldırısınınolduğu yerde basın açıklamasıyaparak saldırıları kınayan HalkCepheliler’e sivil polisler ve faşistlertarafından bir kez daha saldırıldı.

- 10 Ocak; Edirne'deki linçleriprotesto eden Erzincan GençlikDerneği üyelerine polis yine saldırdıve 14 kişi gözaltına alındı.

- 15 Ocak; DİH’ten TEKEL

işçisine destek: 4-C dayatmasınakarşı 1 aydır Ankara'da direnenTEKEL işçilerini desteklemek için -TEKEL işçileriyle birlikte DİH deoturma eylemine başladı.

- 16 Ocak-18 Ocak; İmza

masaları: Halk Cephelilerİstanbul’da İncirlik Üssü’nün kapatıl-ması için 16 Ocak’ta Eminönü-Üskü-dar, Eminönü-Kadıköy ve 18 Ocak’taKaraköy-Kadıköy vapurlarında,Beşiktaş-Kadıköy vapurunda imzatopladılar. Ayrıca İstanbul’daGalatasaray Lisesi önünde, TaksimMetro Durağı’ında, MecidiyeköyMetro durağında, Kadıköy’de,Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda,Avcılar’da, İstanbul’un gecekondusemtlerinde ve Anadolu şehirlerindeimza masaları açılarak imzalar top-landı.

- 16-17 Ocak; “AmerikaDefol Bu Vatan Bizim” dedikleri içintutuklanan Dev-Genç’lilerin serbestbırakılması için İstanbul’da,Ankara’da, İzmir’de, Kocaeli’de,Bursa’da, Muğla’da, Adana’da,Malatya’da, Antakya’da, Erzincan’

“Amerika Defol Bu

Vatan Bizim” konserleri10 Ocak’ta Antalya'da

15 Ocak’ta Samsun’da

16 Ocak’ta Ankara’da

22 Ocak’ta Adana’da

23 Ocak’ta Antakya’da

20 Şubat’ta İstanbul Sarıgazi

28 Şubat’ta İstanbul Maltepe

yapılan konserlerle devam etti.

2010; Kampanyalarımızla, ilklerimizle, yarattığımız değerlerle, eylemlerimizle, oligarşininher türlü saldırısına karşı direnişlerimizle bizimdi... .

Cephe’nin 1 yılı

6

Yürüyüş26 Aralık2010

Sayı: 248

İDDİAMIZI, SAVAŞIMIZI UMUDU BÜYÜTELİM !

Page 8: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

da, Kars’ta eylemler yapıldı.

- 16 Ocak; Afganistan’aasker gönderilmesi, Halk Cephesitarafından Haliç Kongre Merkezi’nde2010 İstanbul Avrupa KültürBaşkenti kutlamalarının yapıldığısırada protesto edildi.

- 22 Ocak-29 Ocak;TEKEL işçilerine destek eylemleri:İstanbul’da Devrimci İşçi Hareketi veHalk Cepheliler, Samsun’da, Mersin’de Malatya’da aralarında HalkCephelilerin de olduğu devrimcidemokratik güçler, tekel direnişinedestek eylemleri yaptılar.

- 24 Ocak; Gençlik DernekleriEdirne’deki linç saldırılarını protestoetmek ve tutuklanan Dev-Gençlilerinserbest bırakılması için örgütlüoldukları illerde protesto eylemleriyaptılar.

- 31 Ocak; Ankara'da Abdiİpekçi Parkı'nda yapılan işsiz öğret-menler mitingine Halk Cepheliler veDev-Gençliler de katıldı.

Şubat 2010- 5 Şubat; İstanbul’da yapılan

NATO toplantısı Taksim GeziParkı’nda aralarında Halk Cephesi’nin de olduğu siyasi hareketler vedemokratik kitle örgütleri tarafındanbir yürüyüşle protesto edildi.

- 28 Ocak: Adana'daGündoğdu’da bir Amerikan askeriHalk Cepheliler tarafından dövülerekcezalandırıldı.

- 29 Ocak; “Bu Tarih Bizim”yazılı pankartlar, İstanbul Örnekte-pe’ye, Alibeyköy Adnan MenderesBulvarına Dev-Genç’liler tarafındanasıldı. Aynı pankartlar değişik tarih-lerde İstanbul’un çok sayıda semtineve Anadolu illerine asılmaya devamedildi.

- 1-15 Şubat: Umudun adıduvarlara nakşedildi... Şubat ayınınilk yarısı boyunca Anadolu’nun dörtbir yanında birçok şehirde duvarlar

“Cephe” imzasıyla donatıldı.

- 11 Şubat; “Ağar’ı AklamaDavası”nda Halk Cepheliler, yineAnkara Adliyesi önündeydiler.

- 12 Şubat; Ferhat GerçekDavasına Bakırköy 9. Asliye CezaMahkemesi’nde devam edildi. HalkCepheliler, adliye önünde hesap sor-maya devam ettiler.

- 7 Şubat: Tayyip Erdoğan’aprotesto: İstanbul Özel ÇamlıcaErdem Hastanesi'nin açılışına katılanTayyip Erdoğan’ı, Halk Cephelileryolu trafiğe kapatarak “AmerikaDefol Bu Vatan Bizim” pankartı açıpprotesto etti. Eylemde gözaltına alı-nan 8 Halk Cepheli’den 6’sı tutuk-landı.

- 6 Şubat; Anadolu Haklar veÖzgürlükler Derneği çalışanlarınasilah çekip kurşun sıkan çeteci serser-ilerden biri Halk Cepheliler tarafın-dan yakalanarak teşhir edildi.

- 13 Şubat: Nurtepe HaklarDerneği İstanbul Çayan Mahallesi’nde, artan hırsızlık ve yozlaşmayakarşı halk toplantısı düzenlendi.

-19 Şubat: GençlikFederasyonu üyeleri BeykentÜniversitesi’nde ÖSYM BaşkanıAhmet Ünal Yarımağan'ın konuşmasısırasında "Yap Boz ÖSS DeğilGelecek İstiyoruz" yazılı pankartaçtı.

- 21 Şubat: Devrimci İşçiHareketi İstanbul Aksaray'da bulu-nan Su Tiyatrosu'nda "Amerika'yaKarşı Türküler" gecesidüzenledi.

- Dev-Genç 40. YılFotoğraf Sergisi: Dev-Genç'in 40. yılı nedeniyleGençlik Federasyonu’nunörgütlü olduğu bütün illerdeDev-Genç’in mücadelesinianlatan fotoğraf sergileriaçıldı.

- 24 Şubat: AnadoluFederasyonu üyelerinekarşı, Alman polisi yeni bir

saldırı başlattı. Köln'de, Dortmund'dave Schwelm'de Anadolu Federasyonuüyelerinin evlerini bastı. Saldırılarsonucunda iki kişi tutuklandı.

- 27 Şubat: Tekel işçilerinedestek veren Ankara GençlikDerneği üyeleri ziyaret dönüşündepolisin saldırısına uğradı.

Mart 2010- 7 Mart: Dünya Emekçi

Kadınlar Günü İstanbul’da 7Mart’ta Kadıköy Meydanı’nda mitingle kutlanırken Kırklareli, Edirne,Dersim, Hatay, Elazığ, Malatya,İzmir, Çanakkale, Manisa, Bursa,Eskişehir, Kütahya, Antalya, Adana,Muğla, Samsun, Mersin, Erzincan,Tokat, Ovacık ve Ankara’da da HalkCepheliler tarafından çeşitli eylemleryapıldı. 8 Mart, İsviçre, İngiltere,Almanya, Fransa ve Avusturya’da dakutlandı.

- 9 Mart: Sarıgazi’de polisterörü; sabaha karşı İstanbul polisiSarıgazi’nin emekçi mahallelerinikuşatıp, onlarca evi ve SarıgaziÖzgürlükler Derneği’ni basıp talanetti. Saldırılar sonucunda 29 kişigözaltına alındı ve 9 kişi tutuklandı.

-10 Mart: Liseli DevrimciGençlik’in de aralarında olduğuSarıgazi Mehmetçik Lisesi’ndeokuyan 24 Liseli TEKEL İşçileri’nindirenişiyle dayanışma amaçlı okulboykotu ve çeşitli eylemler yaptıklarıiçin okuldan atıldılar.

2010’da Halk Cephesi KitaplığınaEklenen Kitaplar

- Çizgilerle Bizim Dayımız Dursun Karataş

- Çiz gi ler le Ana do lu Ta ri hi

- Büyük Direniş Kitap Dizisi,Kitap 1: 122 Şehit (iki cilt)

- Büyük Direniş Kitap Dizisi,Kitap 2: Aydınlarla Tartışmalar (2Cilt)

- Elin Altı Abdi İpekçi ParkıDirenişi

Yürüyüş26 Aralık

2010

Sayı: 248

7GELECEK DEVRİM VE SOSYALİZMİNDİR!

Page 9: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

- 11 Mart: Almanya'nınDüsseldorf kentinde Nurhan Erdem,Cengiz Oban ve Ahmetİstanbullu'nun tutuklanmalarından 16ay sonra birinci duruşması yapıldı.

- 12-14 Mart; Gazi veÜmraniye Katliamı: 12 Mart 1995Gazi katliamının 15. yıldönümündeGazi ve Ümraniye’de katliamprotesto edilerek şehitler anıldı.Gazi’de yapılan anmaya yaklaşık 3bin kişi katıldı. Katliam Antalya,İzmir, Adana'da da çeşitli eylemlerleprotesto edilip şehitler anıldı.

- 13 Mart 2010: Avrupa’dakidevrimci, demokrat gençliğin“Anadolu Gençlik” olarak sürdürdüğü çalışmalar sonucunda Köln’de"Anadolu Gençlik 1. Kurultayı"yapıldı.

- 14 Mart; “Parasız Eğitimİstiyoruz Alacağız”: BaşbakanRecep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul’daki Abdi İpekçi Spor Salonu’nda,‘Roman açılımı’ şovu yaptığı esnadaGençlik Federasyon üyesi FerhatTüzer ve Berna Yılmaz ve UtkuAykar, “Parasız Eğitim İstiyoruzAlacağız” kampanyası çerçevesindepankart açıp kuşlama yaptılar. Ferhatve Berna tutuklandı ve halen tut-saklar. “Parasız Eğitim İstiyoruzAlacağız” kampanyası okul döne-mi boyunca Gençlik Federasyonu’nun örgütlü olduğu bütün illerde“Ferhat Tüzer ve Berna Yılmaz’aÖzgürlük” talebini de içererek çokçeşitli eylemlerle sürdü.

- 16 Mart Katliamı şehit-leri Anıldı: 16 Mart 1978'deBeyazıt'ta yapılan kontrgerillakatliamında şehit düşen 7 devrimciİstanbul Üniversitesi önünde veAnadolu’da Malatya, Dersim,Ankara, Kocaeli, Kars, Bursa veAntalya'da yapılan eylemlerle anıldı.

- 20 Mart: Kars GençlikDerneği açıldı.

- 21 Mart Newroz: HalkCepheliler tarafından İstanbul, Bursa,Ankara, Kocaeli, Malatya, Elazığ,Dersim, İzmir illerinde kutlandı.Yurtdışında da Almanya veİngiltere'de kutlandı

- 26 Mart: GençlikFederasyonu, Berna Yılmaz ve FerhatTüzer’in serbest bırakılması içinİstanbul AKP İl Binası önünde eylemyaptı.

- 26 Mart 2010: Cepheli

Tutsaklara Zorla Sürgün Sevk: Kan -dı ra 1 No’lu F Ti pi Ha pis ha ne -si’ndeki Cepheli tutsaklardan GökhanGündüz, Ali Teke ve Ufuk Keskin Kı -rık ka le F Ti pi Ha pis ha ne si’ne zorlasevkedildiler.

- 29 Mart: Halk Cephesi’nin 6ay önce başlattığı “Amerika Defol BuVatan Bizim” kampanyası çerçevesinde “İncirlik Üssü Kapatılsın”talebiyle ülkenin dört bir yanındatoplanan 318 bin imza TBMM’ye

götürüldü.

- 18 Mart: 27 Aralık günüEdirne'de yaşanan linç saldırısınındavası Edirne 2. AsliyeMahkemesinde görüldü.

- 30 Mart: Hollanda’nınAmsterdam şehrinde bulunan Özgür-lük Bürosu, Hollanda polisi tarafın-dan basıldı.

Nİsan 20103 Nisan; Liseli Gençlik,

Mercan Düğün Salonu'nda 160kişinin katıldığı “Yozlaşmaya KarşıLiseli Gençlik Birleşiyor” kurultayıyaptı.

- 7 Nisan: GençlikFederasyonu, polisin üyelerine yöne-lik baskı, terör ve ve tehditleriniprotesto etmek için VatanCaddesi’ndeki İstanbul EmniyetMüdürlüğü önünde polisi teşhir edenpankart ve dövizler açarak eylemyaptı.

- 13 Nisan; Feda davasıSürüyor: 29 Nisan 2009 tarihinde 19Aralık hapishaneler katliamınınsorumlularından dönemin AdaletBakanı Hikmet Sami Türk'e yönelikgerçekleştirilen feda eyleminindavası görüldü.

- Nisan: Avrupa’da birçok ülkeve şehirde Anadolu Halk Şölenleri

yapıldı.

- 30 Mart – 17Nisan DevrimŞehitlerini Anma veU m u d u nK u r u l u ş u n uKutlama faaliyetleriçerçevesinde Sibel YalçınDireniş Parkı’nda yaklaşık 2bin kişinin katıldığı biranma yapıldı. Şehitlerhafatsı boyunca İstanbul’unmahallelerinde ve Elazığ,Mersin, Bursa, İzmir,Manisa-Salihli, Erzincan,

38 yıl sonra Kızıldere'deyiz:

- 30 Mart 2010; 28 Mart'da İstanbul Gazi

mezarlığında Dayı'nın mezarı başında bir anmayaparak yola çıkan 320 Halk Cepheli, 29 Mart'taAnkara'da 318 bin imzayı meclise verdikten sonraMahir Çayan'ın mezarı başında bir anma yaparakKızıldere'ye doğru yola çıktılar. Cephealiler, 30Mart 2010'da, 38 yıl sonra Kızıldere'deydiler.

Coşku, kararlılık, vefa, bağlılık, hepsi oradasomutlanmıştı. Gerçekte onların yüreği ve beni hepburadaydı 38 yıldır. Şimdi işte herşeyleriylegelmişlerdi Kızıldere’ye, bir ilki daha yaratıyor-lardı..

8

Yürüyüş26 Aralık2010

Sayı: 248

İDDİAMIZI, SAVAŞIMIZI UMUDU BÜYÜTELİM !

Page 10: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

Malatya, Adana, Antalya, Dersim,Kars, Hatay, Kocaeli, Ankara, Edirne,Babaeski, Çanakkale'de çeşili eylemve etkinliklerle anıldı. Kampanyaboyunca 150 bin bildiri, 600 bin kuş,200 pankart asıldı.

- 30 Mart-17 Nisan:Avrupa’nın İsviçre, İngiltere,Almanya, Avusturya, Fransa gibiülkelerinde şehitlerimizi anma veUmudun kuruluşunu kutlama faaliye-ti yapıldı.

- 1 Mayıs Piknikleri:Merkezi olarak 1 Mayıs’ı İstanbulTaksim 1 Mayıs alanında yapacağınıaçıklayan Halk Cephesi 1 Mayısöncesi Adana, Eskişehir, Mersin,Antalya, İzmir, Antakya, Ankara,Tokat, Edirne, Bursa, Malatya,Muğla, Kocaeli, Kütahya, Erzincanve İstanbul’da binlerce kişininkatıldığı piknikler yapıldı.

mayıs 2010- 1 Mayıs 2010; 32 yıl sonra

1 Mayıs; Taksim 1 Mayıs alanında300 bin kişinin katıldığı bir kitleylekutlandı. 15 binin üzerindeki Cephekitlesi de kızıl sancaklarıyla alanın enkitlesel grubuydu.

-Tavır Dergisi 30 Yaşında

İlk sayısı Ocak 1980’de yayınla-nan Kültür ve Sanat Yaşamında Tavırdergisi 30. yılına ulaştı.

- 5–6 Mayıs: GençlikFederasyonu, çeşitli illerdekiüyelerinin katıldığı“Gençlik Ve Örgütlenme”kurultayı düzenledi.

- 7 Mayıs: GülerZere, şehit düştü:Kanser Hastası tutukludevrimci tutsak GülerZere’nin hapishanede teda-visi zamanında yapılmadığıiçin ilerledi. Güler, ölümüneşiğine getirildiğinde tahliyeedildi. Tahliyesinden 6 aysonra şehit düştü. Katledentecrittir! Sorumlusu

AKP’dir.

- 8-9 Mayıs: Gençlik

Federasyonu, “Gençlik Ve Örgütlen-me” kurultayı’nın ardından SibelYalçın Direniş Parkı’nda “Dev-GençKültür Şenliği yaptı. Kurultay ve şen-liğe Lübnan, Yunanistan, Bulgaristan,Suriye, Honduras, Filistin, Rusyagençliğinden temsilci de katıldı.Kültür şenliğine polis saldırısında 6kişi gözaltına alındı ve 4 kişi tutuk-landı.

14-26 Mayıs: GençlikFederasyonu Üyeleri Dev-Genç’in40. yılında, Parasız Eğitim talebi için14 Mayıs’ta İstanbul’dan Ankara’yauzun yürüyüş başlattılar. Yürüyüşboyunca taleplerini anlatan Dev-Genç’liler 26 Mayıs’ta Ankara’yavardılar. Ankara’da polisintüm engellemelerine rağ-men Dev-Genç’liler top-ladıkları imzalarıTBMM’ye götürdüler.

- 11-14 Mayıs:İzmir Gençlik Derneğiİzmir’de 6. Canan KulaksızAlternatif Öğrenci Şenliğidüzenledi.

-18 Mayıs:Belçika’da 11 yıl sürenDHKP-C davası, 18 Mayıs 2010 tari-hinde Yargıtay Mahkemesi’ nin kar-arını açıklaması ile sonuçlandı.

hazİran 2010- 1 Haziran; Engin Çeber

Davası: 1.5 yıldır süren ve adalettalebi ile Halk Cepheliler’in sahiplen-diği Engin Çeber davasında 1 Hazirangünü karar verildi. Aralarında hapis-hane 2. Müdürünün da yer aldığı 4kişi müebbet hapis cezası aldı.

- 26 Mayıs; TAYAD’lı Ailelerhapishanelerde tecritin son bulmasıve sohbet hakkının uygulanması için“8 metre karede ne kadaryaşarsın!” diye yeni bir kampanyabaşlattılar.

- 9 Haziran: Hatay'ınSamandağ ‹lçesi Tekebaflı Beldesihalkı, askeri konvoyla rüzgar santralikurmak için gelen flirketlere karflı,

yola barikat kurarak direnerek arazi-lerine santral kurulmasını engelledi-ler.

- 15 Haziran; TAYAD’lılaragözaltı ve tutuklama saldırısı:TAYAD’lıların tecrite karşısürdürdüğü mücadele, hasta tutsakla-ra sahip çıkması ve haklar ve özgürlü-kler mücadelesindeki yürüttüğümücadeleyi hazmedemeyen AKP ikti-darı Ankara, İstanbul ve İzmir’deTAYAD’lıların evlerine baskın düzen-ledi. Baskınlarda 29 kişi gözaltınaalındı ve 17 kişi tutuklandı.

- 25 Haziran Cuma: Kanserhastası Güler Zere’ye özgürlük kam-panyasıyla İstanbul’da başlayan,Ankara ve Adana’da her hafta yapı-lan “Hasta Tutsaklara Özgürlük”eyleminin 48’incisi yapıldı.

İnönü’de 55 bin kişi-12 Haziran; İstanbul’da İnönü

Stadyumu’nda Halk Cephesi’nin düzenlediğiGrup Yorum Konserine 55 bin kişi katıldı.

Gürül gürül, çağıl çağıl bir devrim coşkususarmıştı tribünleri... Sosyalizm sanki orada etekemiğe bürünüyordu... Kendine güvenkazanıyordu devrim.. Grup Yorum söylüyordu55 binlik halk korosuyla... 55 binlik halk koro-su 71 milyona söylüyordu türküsünü...

Yürüyüş26 Aralık

2010

Sayı: 248

9GELECEK DEVRİM VE SOSYALİZMİNDİR!

Page 11: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

10 yıl, tarih içinde küçük birzaman dilimi, fakat bir insanyaşamında uzun bir zaman... Bugün20 yaşında olan delikanlılar, gençkızlar, 19 Aralık 2000 katliamıyaşandığı sırada 10 yaşındaydılar,olandan bitenden haberdar olmadık-ları bir yaştaydılar...

Başka bir açıdan baktığımızda,görürüz ki, bugün devrimci demo-kratik mücadele içinde yeralangençlik, 19 Aralık katliamını yaşa-mamış bir gençliktir. Liseli gençler-imizi düşünün; onlar, o zaman, 19Aralık katliamı sırasında 5-6 yaş-larındaydılar.

Düşünün, 19 Aralık katliamı okadar “eski” bir olay olmamasınarağmen, eğer hatırlatılmazsa,anlatılmazsa, genç kuşaklaraaktarılmazsa, hızla unutturulabilir.Nitekim de aslında unutturmaya daçalıştılar. Türkiye tarihinin en ağır,en ısrarlı sansür politikalarını uygu-ladılar bu konuda. Burjuva basın busansürün gönüllü uygulayıcısı oldu.Ne yazık ki solun bir kesimi de busansürün bir parçası oldu...

Ama işte bakın, 19 Aralık kat-liamının 10. yıldönümündesansürün gönüllü uygulayıcısı bur-juva basın dahil olmak üzere, 10yıldır neredeyse bu konuda tek keli-me etmekten kaçınan sol kesimlerdahil olmak üzere, geniş bir kesimingündemindeydi 19 Aralık.

Peki bu nasıl oldu?

Unutmamak unutturmamak salt bir slogan değil bir politikadırHalk Cephesi’nin 19 Aralık’ın

yıldönümünde dağıttığı bildiri “19Aralık Katliamı 10. Yılında ADA-LET İSTİYORUZ” başlığını taşıy-ordu. Bu hatırlatma ve bu talep,bizim 10 yıldır tekrarladığımız birtalepti. “Unutmadık, unuttur-mayacağız” bizim için, hiçbir

zaman sadece bir slogan olmadı.Bu, bir politikaydı bizim için vekesin bir şekilde diyebiliriz ki, 10yıl boyunca bu politika kararlılıkla,ısrarla uygulanmıştır. Yukarıda sor-duğumuz “Peki bu nasıl oldu?”sorusunun cevaplarından biri budur.

Halk Cephesi, 19-22 Aralık kat-liamının 10. yılında da katledilenleriçin ADALET istemeye,sürdürdüğü kampanya ile halkagerçekleri anlatmaya devam etti.

İstanbul’dan Ankara’ya,Çanakkale’den, Erzincan’a,İzmir’den Malatya’ya, Elazığ’danAntalya’ya, Adana’dan Hatay’a,Samsun’dan, Mersin’e kadarAnadolu’nun dört bir yanında 19Aralık’la ilgili eylemler, toplantılaryapıldı. Halk Cepheliler tarafındanasılan yüzlerce pankartta, dağıtılanyüzbinlerce bildiride, on binlercekuşlamada, yüzlerce duvar yazısın-da 19-22 Aralık hatırlatıldı, adalettalebi canlı tutuldu.

Halk Cephelilerin dışında da,başta Kürt yurtsever hareketi olmaküzere, yıllardır 19 Aralık’ı kendigündemleri olarak görmeyenkesimler de, 10 yıldönümündeçeşitli eylemler yaptılar. Bu da sonderece dikkate değer bir yandı vebunda da kuşkusuz, yukarıdasözünü ettiğimiz on yıllık ısrar vekararlılığın, on yıla yayılan “unut-mama unutturmama” politikasınınpayı yadsınamaz.

Bu sonuçları yaratan, aradangeçen 10 yıla karşın 19-22 Aralıkkatliamının unutulmadığını, unuttu-rulmayacağını ortaya koyan bir ira-denin varlığıdır. Bu 10 yılın, yak-laşık 7 yılı zaten 19 Aralık kat-liamının her gün yeniden hatır-landığı bir direniş içinde geçmiştir.Büyük bölümünü devrimci hareke-tin tek başına sürdürdüğü bu direnişsüreci, solun büyük kesiminin FTiplerini, hapishaneler sorununu,19 Aralık’ı gündeminden adeta

çıkardığı bir süreçti bilindiği gibi.Unutmayan ve unutturmayan irade-nin rolü, işte bu noktada belirleyiciolmuştur.

Katliamın üzerinden tam 10 yılgeçmiş ama devrimci irade katliamsanki “daha yeni yaşanmış” gibiher yıl ısrarla katliamı yenidenhalka anlatmış, katliamcıları tekrartekrar teşhir etmiş ADALET iste-miş, katillerin yakasına yapışmış,hesap sormuştur.

Aradan geçen 10 yılda, katillerinalay eder gibi “Hayata dönüş” adıaltında gerçekleştirdikleri katliamunutulmadıysa, unutturulmadıysa,bugün şehirlerin meydanlarında,sokaklarda, caddelerde anlatılmayadevam ediliyorsa, gençlerimizbiliyorsa, bunu, unutmayan, unut-turmayan iradeye borçluyuz.

Katillerin tüm yalanları açığaçıkarılmışsa ve katliamcılar bugüntelevizyon ekranlarında kendileriniaklamaya çalışmakla meşgullerse,bunu unutmayan, unutturmayan-mayan iradeye borçluyuz.

Katledenlerin, resmi tarihlerinebakın! Tek bir kitaplarında katlia-ma dair tek bir cümle bulamazsınız.Katliamı açığa çıkarmak, katiller-den hesap sormak için bugünekadar kendi rızalarıyla başlattıklarıtek bir hukuki girişim yoktur.

Atılan adımların, açılan dava-ların unutmayan, unutturmayan oirade tarafından kararlılıklasürdürülen adalet mücadelesinin

Unutmayan, unutturmayan halkın iradesiyiz!

1 0

Yürüyüş26 Aralık2010

Sayı: 248

İDDİAMIZI, SAVAŞIMIZI UMUDU BÜYÜTELİM !

Page 12: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

zorlamasıyla olduğu ortadadır.

Katledenler, bugüne kadarkatliamı unutturmak için eller-inden gelen herşeyi yaptılar.Tutsakları diri diri yaktıkları,gazlara boğdukları, kurşun-ladıkları BayrampaşaHapishanesi’ni kapattılar.Kapatmakla yetinmeyip, oradayazılan tarihi hafızalardan silmekiçin bahçesinde kebap kokularınınyükseldiği, gerici kitapların sergi-lendiği bir panayır yerine çevirdiler.

Ulucanlar Hapishanesi’nde aynışeyi yaptılar. Diyarbakır’da aynışeyi yapmaya çalışıyorlar.Katliamlara dair ne varsa ortadankaldırmaya çalışarak, unutturmapolitikasını pekiştiriyorlar.

Unutturmak ve unutturmamak, devrimle karşı-devrimin çatışma noktalarından biridirKarşı-devrimin “unutturma”

politikasının karşısına, devrim,unutturmama politikasıyla çık-malıdır. Bizim yaptığımız budur.Solun neredeyse tamamının yapm-adığı da budur. Solun bir kısmıbunu, “19 Aralık, F Tipleri, tecrit...işçi sınıfının gündemi değil...”,“halkın başka sorunları var”gerekçeleriyle, bir kısmı ise“yıldönümü devrimciliği” gibiküçümsemelerle, bir kısmı ise “budüzenden adalet istemek reformizm-dir” gibi keskinliklerle yaptı. Birkısmı ise daha baştan “aynı mahal-leden değiliz”, “farkımızı koydukiyi oldu”, “cepte keklik misandınız” diyerek, ayrımlarını koy-muş ve bir anlamda bu defterikapatmışlardı. Nitekim yeniden bugündemi hatırlayabilmeleri içinaradan uzun yıllar geçmesi gereke-cekti.

Oysa onların “gündemi” değil-ken de bu konudaki mücadele herbiçimiyle sürüyordu. 19 Aralık’a,tecrite karşı mücadele, adalet boyu-tuyla, direniş boyutuyla, sansürüparçalama boyutuyla, 19 Aralık’ıunutturmama boyutuyla, tecriti

gün-demde tutma boyutuyla, çok

yönlü bir mücadele olaraksürdürüldü. Solun büyük kısmı, bumücadelede bırakın devrimciolmayı, Marksist-Leninist olmayı,bir demokrat olarak bile görev vesorumluluk üstlenmediler.

Karşı-devrim cephesinde ise tambir hemfikirlik ve seferberlik vardı.Katledenler, basın yayın organ-larıyla, yargı mekanizmalarıyla,düzen partileriyle, üniversiteleriy-le unutturmaya çalışıyorlardı tarihinbu kesitini. Elbirliğiyle katillerinikoruyorlardı.

Onlar unutturmaya, yok say-maya devam ettiler. Halkın unut-mayan, unutturmayan iradesi isetüm enerjisi ile binlerce sayfayıbulan büyük bir külliyat ile gerçe-kleri yazarak, anlatarak, unutturm-adı. Katliamı anlatan kitaplarçıkarıldı. Tanıklıklar belgelendi.

Unutturmamak, güçlü bir iradeyigerekli kıldığı kadar, en az onunkadar güçlü bir sabır ve emekgerektiriyordu. Onlarca kampanyadüzenlendi bu sürede. Tüm HalkCephesi ülke çapında seferber oldu.Çünkü, ısrarlı ve sonuç alıcıolmayan, göstermelik, yasak savıcıhiçbir eylem biçimi, bu tayin edicikavgada, oligarşinin “unutturma”politikasını etkisizleştiremezdi.

Unutturmayan işte bu kesinirade ve kararlılığa eşlik edenbüyük sabır ve emektir.

10 yıl boyunca ortaya konan buiradenin, sabrın ve emeğin olm-adığını düşünelim. Tek kelime ile

19-22 Aralık katliamı, katle-denlerin istediği gibi, tarihintozlu rafları arasında unutul-maya mahkum edilmiş olur-du. İktidarların uzun süredirhakim kılmaya çalıştığıçarpık bir tarih anlayışı var;

Avrupa Birlikçiliğin başını çektiğibu anlayış, ülkemizde tüm zulüm,sanki 12 Eylül’de olmuş bitmişhavasını yayıyor. Sanki infazlar,katliamlar, işkenceler herşey dündekalmış gibi... Unutturmamak, buçarpık tarihe karşı gerçeğin savu-nulması ve ortaya konulmasıydı.

10 yıllık bu irade, emek ve sabırolmasaydı, tarihe düşülen bu notlarolmayacaktı. Bu, NilüferAlcanlar’ın, Ahmet İbililer’in,Fidan Kalşenler’in, HasanGüngörmezler’in, Murat Özdemir-ler’in ve daha onlarca şehidin, yüz-lerce gazinin unutulması, yok sayıl-ması demek olacaktı.

Bu, 19-22 Aralık’ta yaşananonca acının, kömürleşmiş cesetler-in, kolu bacağı koparılan, gözü köredilen, bedeninde kurşun izleritaşıyan yüzlerce tutsağın yok sayıl-ması demek olacaktı. Ki o noktadageriye sadece sömürücü egemensınıfların yazdıkları tarih kalırdı.

O tarihe göre, katledenlerinhayasızca “Hayata Dönüş” adınıverdikleri katliam operasyonu, işteo zaman egemenlerin yazdığı tari-hin penceresinden gerçekten de bir“Hayata Döndürme” olarak bili-necekti!

Ama öyle “bilinmedi”, biline-mezdi... Unutmayan, unutturmayanirade buna izin vermedi. 10 yılboyunca sol’un “önemsemediği”gerçek buydu. Küçümsenen, dudakbükülen, sırt dönülen, gündemimizdeğil denilen kavga, belirleyici birkavgaydı. Sonuç olarak, unutma-mak, unutturmamak, sadece birslogan olmadığı gibi, sadece birhafıza meselesi de değildir; unut-mamak, halkın zulüm düzenineöfkesinin ve halkın önderlerinindiktatörlüğü yıkma kararlılığınınyaşaması demektir.

Yürüyüş26 Aralık

2010

Sayı: 248

1 1GELECEK DEVRİM VE SOSYALİZMİNDİR!

Page 13: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

İstanbul’danAfyon’a, Dersim’denHatay’a, Ankara’danÇanakkale’ye... 18şehirde onlarca gösteri,binlerce kuşlama, bin-lerce bildiri, onlarcapankart...

19 Aralık’ın 10’uncu yılındaülkemizin dört bir yanında anmalaryapıldı, şehitlerin mezarları ziyaretedildi. Diri diri yakanlar bir kezdaha lanetlendi.

Adalet isteği çok daha güçlü birbiçimde vurgulandı. O tarihin birparçası olan direniş ve direnişiyaratan kahraman şehitlerimiz10’uncu yılda anıldılar.

19 Aralık’ın 10. yılında adaletisteğinin çok daha güçlü ifadeedilmesinde, 19 Aralık’ın unutul-mamasında kuşkusuz 10 yıldırsürdürülen mücadelenin belirleyicipayı vardır.

19 Aralık katliamını oligarşiunutturamamış, böylesine güçlü biradalet ve hesap sorma bilinci ortayaçıkmışsa bunda unutturmayandevrimcilerin rolü belirleyicidir.

Tarihi kanlarıyla yazan direnişinkahramanları bu hafta yapılananmalar ile anıldı. Tarihi kanlarıyayazan kahramanlar bugün direniş-leriyle yol göstermeye devam ediyorlar.

Bayrampaşa önündeyüzlerce Seyhan’dık!

10 yıl önce binlerce ölümmangasının kuşatıp, 12 tutsağıkatlettiği BayrampaşaHapishanesi önünde katliamınunutulmadığı, katillerin hesapvermekten kurtulamayacağı birkez daha haykırıldı.

Katledilenler için adaletisteyenler, Mustafalar’ın,Nilüferler’in, Seyhanlar’ın...yenilmezliğini anlattılar.

Katliamın 10. yılında katliamıprotesto etmek için BayrampaşaHapishanesi önünde HukukDernekleri Platformu ve TUYABortak eylem yaparken, ÇağdaşHukukçular Derneği, HalkCephesi ve BDSP de ayrı ayrıprotesto eylemleri yaptılar.

ÇHD’li avukatlar,Bayrampaşa Hapishanesiönünde “Katliam EmriniVerenler Cezalandırılsın” ÇHDİstanbul Şubesi pankartınıaçarak bir eylem yaptılar.Eylemin ardından katliam

saldırısı sırasında mil-letvekili olan o döne-min tanıklarındanMehmet Bekaroğlu dakatliama ilişkin kısa birkonuşma yaparak“katliam yapanTürkiye’deki rejimin,nasıl bir sistemolduğunu gösterdiğini”belirtti.

Şefinurlar, Yazgülüler,Fıratlar, Aşurlar... direnişin tümkahramanları o gün BayrampaşaHapishanesi önünde HalkCepheliler ile birlikteydi.

Yenilmezliğin, başeğeme-zliğin destanını yazanlar, HalkCepheliler ile omuz omuza kızılbayraklar altında, “Direnenlerinasla yenilmeyeceğini” anlatıyor-lardı.

Bayrampaşa Hapishanesiönünde 700 kişiyle bir anmayapan Halk Cephesi üyeleri “Biz19 Aralık'ta Bayrampaşa'daydık,Diri Diri YakılanlarKurşunlananlarız, Adalet istiy-oruz" ve "10 yıl oldu 19 Aralık2000'de, Bayrampaşa'da DiriDiri Yakanlar Yargılansın"pankartlarını açarak adalet iste-diler.

Katliam sırasında tutsak olanMehmet Güvel “Bunun için her19 Aralık’ta burada olacağız, bukatliamın katillerinden hesapsoracağız” dedi.

Halk Cephesi adına açıklamayapan Gülten Işık: “Faşizmekarşı demokrasiyi, emperyal-izme karşı bağımsızlığı, kapital-izme karşı sosyalizmi savun-maktan vazgeçmemizi istiyor-lardı. Vazgeçmedik. Diri diriyakıldık, kurşunlandık, tecrithücrelerine atıldık, 122 kezöldük, halkımızın özgürlüğünü,vatanımızın bağımsızlığınısavunmaktan vazgeçmedik"dedi.

Açıklamanın ardından İdilKültür Merkezi Tiyatro AtölyesiBayrampaşa Hapishanesi’ndeyanan 6 kadını canlandıran biroyun oynadılar.

Şair Ruhan Mavruk

1 2

Yürüyüş26 Aralık2010

Sayı: 248

İDDİAMIZI, SAVAŞIMIZI UMUDU BÜYÜTELİM !

10 yıl oldu... AFFETMEYECEĞİZ!Katledenleri, diri diri yakanları BAĞIŞLAMAYACAĞIZ!Katledilenler için ADALET İSTİYORUZ!

Her yerde ADALET istedik!19 Aralı k’ta diri diri yakanlarıUNUTMADIĞIMIZI gösterdik!

Page 14: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

Bayrampaşa için yazdığı bir şiiriokudu. Anmaya katılan GrupYorum, Grup Yorum Korusu,Erdal Bayrakoğlu, Ercan Aydın,Bilgesu Erenus, Avni Sağlam,İbrahim Karaca ve Bayar Şahinbirlikte “Mapushane İçindeYanıyor Gazlar” türküsünüsöyledikten sonra İbrahimKaraca Nazım Hikmet’in“Düşman” şiirini okudu. Sonrahep birlikte Çavbella marşısöylendi.

“Kahramanlar Ölmez HalkYenilmez!”, “Anaların ÖfkesiKatilleri Boğacak!”, “HalkızHaklıyız Kazanacağız!” slogan-larının atıldığı eylemde karanfil-lerin hapishane önüne konul-masından sonra anma CebeciMezarlığı’na geçilerek şehitlerinmezarları başında devam etti.

Cebeci’de kızılbayrak-larımızla şehitlerimizinbaşucundaydık!

Halk Cepheliler 19 Aralıkgünü Cebeci’de, kahraman şehit-lerinin başucunda onların kahra-manlığını selamladı.

Halk Cepheliler en öndeTAYAD’lı Aileler’in olduğu kor-tejlerini oluşturarak, kızıl fla-malar ve 122 şehidin resimlerinitaşıyarak yürüdüler.

Şehitlerin mezarlarının başınagelindiğinde, TAYAD’lı AhmetKulaksız; “Burada geleceğeolan bir umut var, orada okatliam anında yoldaşlaraolan güven var. O katliamanıda Türkiye haklarına,dünya haklarına olan birgüven var. Ve bu güvendirki bizim çocuklarımız,gözünü kırpmadan ölümeyürümüşlerdir” diyerekkonuşmasına başladı.

Ahmet Kulaksız’ınkonuşmasının ardından

Grup Yorum Korosu “Bize ÖlümYok” marşını seslendirdi.Şehitlerin mezarlarına karan-filler konulmasının ardındantekrar kortej oluşturularakmezarlık çıkışına kadar yürüyüşyapıldı.

18 Aralık akşamı HalkCepheliler “19 Aralık Katliamı10. Yılında Adalet İstiyoruz,Halk Cephesi” imzalı pankartaçarak, sloganlarla NurtepeHüseyin Aksoy Parkı’ndanbaşlayan meşaleli yürüyüş yap-tılar. 110 kişinin katıldığıyürüyüşte, Sokullu Caddesi’neçıkan kitle caddede “HaklıyızKazanacağız” marşını hep birlik-te söyledi. Cadde boyunca sürenyürüyüş, Dilan Pastanesi önüneyapılan açıklama ile sona erdi.

Kitlenin dağılmasından sonrazırhlı araçla mahallede dolaş-maya kalkan AKP’nin polisinemüdahale edildi. Gaz bom-balarıyla saldıran polise taşlarla,yollara kurulan barikatlarlacevap verildi. İki saat boyuncabarikatlarda beklenildi.Mahalleye giremeyen polismahalleden çekilmek zorundakaldı.

İdil Kültür Merkezi’nde 18Aralık günü saat 18.00‘de"Renklerin Dilinden 19 Aralık"resim sergisinin açılışı yapıldı.Sergide eseri olan ressamların dakatıldığı gecede ayrıca İdilTiyatro Atölyesi "Adalet İçin"

adlı oyununu sergiledi

*

Ankara Halk Cephesi tarafın-dan 19 Aralık günü SincanHapishanesi önünde katliamıprotesto için eylem yapıldı.

“19 Aralık Katliamı 10.Yılında Yakanlar 10 YıldırYargılanmadı” yazılı pankart vekatledilen 28 tutsağın resimleritaşınan eylemde, açıklamanınardından, halaylar çekildi.Buradan otobüslere binilerekKarşıyaka Mezarlığı’na gidilerek şehit mezarları ziyaret edil-di.

18 Aralık günü Ankara HalkCephesi, Yüksel Caddesi’nde 28devrimci tutsağın katledilişinihalka anlatan bir resim sergisiaçtı. 13.30 - 16.30 arasında açıkkalan sergide bildiri de dağıtıldı.

19 Aralık’ta katledenlerinyargılanması için Buca Hapisha-nesi önünde İzmir Halk Cephesitarafından bir eylem yapıldı.“Katil Devlet Hesap Verecek”“Adalet istiyoruz” sloganlarınınatıldığı eylemin ardından BerrinBıçkılar’ın mezarı başında biranma düzenlendi.

18 Aralık günü Antalya’dakatliamın 10. Yılında DİSKGenel-İş toplantı salonundapanel ve anma yapıldı.

Panele TAYAD Başkanı Av.Behiç Aşçı, ÇHD Genel MerkezBaşkan Yardımcısı Av. Münip

Ermiş, KESKGenel MerkezÖ r g ü t l e n m eSekreteri AkmanŞimşek, Dr.Onur Bilgiç veAntalya HalkC e p h e s iT e m s i l c i s iYurdagül Gümüşkatıldı.

S i n e v i z y o n

Yürüyüş26 Aralık

2010

Sayı: 248

1 3GELECEK DEVRİM VE SOSYALİZMİNDİR!

Page 15: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

1 4

Yürüyüş26 Aralık2010

Sayı: 248

İDDİAMIZI, SAVAŞIMIZI UMUDU BÜYÜTELİM !

gösteriminin yapıldığı,110 kişinin katıldığıpanel Umudun Türküsümüzik grubununsöylediği marşlarla sonaerdi.

19 Aralık günü iseAntalya Halk Cephesitarafından Halk Bankasıönünde başlayan eylemde diridiri yakanları teşhir eden,adalet isteyen pankartlar vedövizler taşındı. Eylem KışlahanMeydanı’na kadar yürüyüşyapılmasının ardından sona erdi.

Dersim Halk Cephesi tarafın-dan katliamın 10. yılında 19Aralık günü Sanat Sokağı’ndaaralarında şehit ailelerinin deolduğu 60 kişinin katıldığı bireylem yapıldı. Eylemde HalkCephesi adına yapılan açıklama-da; “Bize geçmişi kurcalamayındiyorlar, eski yaraları kanat-mayın diyorlar. Unutun diyorlar.Bir avuç kömür haline getirilmişSeyhan DOĞAN’ı unutabilirmiyiz?” denildi. Yaktığı fedaateşiyle kahramanlaşarak ölüm-süzleşen Fidan Kalşenkatliamın yıl dönümündeyoldaşları ve ailesi tarafındanmezarı başında anıldı. Anmada,sloganların ardından bir konuş-ma yapıldı ve “Bize Ölüm Yok”marşı söylendi.

Elazığ Halk Cephesi de 19Aralık günü katliamı lanetleyenbir eylem düzenledi. Elazığ HalkCepheliler YıldızbağlarıMahallesi’nde meşaleli yürüyüşyaptılar.

Malatya Yeşilyurt Caddesiüzerine 18-20 Aralık tarihleriarasında çadır kuruldu, HalkCephesi imzalı “Adaletİstiyoruz” başlıklı bildirilerdağıtıldı. Üç gün boyuncadeğişik saatlerde çadırdatürkülerle, marşlarla müzik din-letileri verilip, halaylar çekildi.

M a l a t y aHalk Cephesi tarafından

19 Aralık günü meşaleli yürüyüşdüzenlendi. Yeşilyurt Caddesiüzerinde açık olan çadır önündetoplanan Halk CephelilerEmeksiz Meydanı’na katliamıanlatan pankart ve sloganlarlayürüdüler.

16 Aralık 2002 tarihinde ölümorucu direnişinde şehit düşenFeride Harman mezarı başındaanıldı. Mezarın dönüşünde ailesitarafından Malatya HaklarDerneği’nde yemek verildi.

19 Aralık’ta Kars GençlikDerneği Girişimi tarafındanEğitim-Sen’de şehit düşendevrimciler anıldı. Anmadayapılan konuşma ve okunan şiir-lerin ardından, katliamı anlatanbir sinevizyon gösterimi yapıldı.

Adana’da 18 Aralık’ta KültürSokağı önünde Halk Cepheliler19 Aralık katliamını protestoetiler. Eylemin ardın HalkCepheliler Çakmak Caddesi’ndebir saat süren bildiri dağıtımıyaptılar.

Mersin Halk Cephesi tarafın-dan, 18 Aralık günü Taş Binaönünde yapılan eylemde, “19-22Aralık katliamının devrimcileraçısından yenilmezliğin adıolduğu”belirtildi.

Karadeniz ÖzgürlüklerDerneği’nde 18 Aralık günü 19Aralık şehitleri için bir anmaprogramı düzenlendi. Katliamıanlatan sinevizyon gösterimi vemarşların ardından program sona

erdi. 19 Aralık günü iseS ü l e y m a n i y eGeçidi’nde, 19 Aralıkkatliamı ve katilleriSamsun HalkCephesi tarafındanprotesto edildi.

19 Aralık’taErzincan Gençlik Derneğitarafından Eğitim-Sen'de hapis-haneler katliamı ile ilgili anmadüzenledi.

Katliamda şehit düşenler içinsaygı duruşunun ardındanyapılan konuşmalar, şiir okun-masıyla devam eden anmamüzik dinletisi ile sona erdi.

19 Aralık günü EdirneGençlik Derneği tarafındanyapılan ve 55 kişinin katıldığıanmada söylenen marşlarladevrim şehitlerinin ölümsüzlüğüvurgulandı.

Katliamın yapıldığı yerlerdenbiri olan Çanakkale’de 19Aralık’ta katliamı protesto içinHalk Cephesi tarafından TruvaAtı’nın önünde bir basın açıkla-ması düzenlendi. Eyleme 30 kişikatıldı.

Katliam ile ilgili AfyonGençlik Federasyonu üyesiöğrenciler tarafından PTTönünde basın açıklaması yapıldı.

Açıklamanın ardından düzen-lenen programda katliam görün-tüleri gösterilerek, son süreçtebasının günah çıkarırcasına yap-tığı açıklamalar verildi.

18 Aralık günü, Bursa KentMeydanı’nda meşaleli yürüyüşve basın açıklaması yapıldı.Açıklamaya Halkevleri ve BDSPtemsilcileri de katıldı.

19 Aralık Pazar günü, SemraBAŞYİĞİT Halk Sahnesi’ndekatliamla ilgili panel ve anmayapıldı. Şehitler için saygıduruşunun ardından, katliamınsiyasi anlamı, sonuçları konuşul-

MALATYA

Page 16: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

Yürüyüş26 Aralık

2010

Sayı: 248

1 5GELECEK DEVRİM VE SOSYALİZMİNDİR!

duğu panel marşlarla sona erdi.

17 Aralık günü, BursaTophane’de bulunan JandarmaGarnizonu’nun 50 metre yakını-na 18 Aralık günü SetbaşıKöprüsü üzerine pankartlarasıldı.

20 Aralık’ta Gemlik HaklarDerneği’nde anma düzenlendi.Anma, yapılan konuşmalarınardından bitirildi.

Artvin’de 19 Aralık’ta,Kızılay İş Merkezi önünde 19Aralık katliamıyla ilgili açıkla-ma yapıldı. Eylemde katliamınsorumluları tek tek sayılarak“Katil Devlet Halka HesapVerecek” sloganı atıldı.

İstanbul 19 Aralık sabahı Okmeydanı-

Halk Cepheliler tarafındanOkmeydanı Anadolu Kahvesi’nin girişindeki bir binayaBayrampaşa Hapishanesi’ndediri diri yakılan 6 kadınınresminin olduğu ve “19 AralıktaBayrampaşa’da Diri DiriYakanlar Cezalandırılsın” yazılı10 metrelik bir pankart asıldı.

19 Aralık günü AvcılarMarmara Caddesi’ndeki Erenlerİş Merkezi’ne 18 AralıkCumartesi günü ise SokulluCaddesi üzerine asılan 10x6metre ebatında asılan pankartlaadalet talebi dile getirildi.

TAYAD’lı Aileler 22 Aralıkgünü katliamı protesto etmekiçin Balmumcu'nun Boğaziçiköprüsüne giriş yönüne pankart

astılar.

Yenibosna'da bulunan AdliTıp Kurumu'nun E-5 yolu tarafı-na da Halk Cepheliler tarafındanpankart asıldı.

*

İzmir Yamanlar Mahallesi,Kubilay Caddesi’nde katliamıanlatan bir pankart asıldı. Aliağailçesinde 17 Aralık Cuma günü19-22 Aralık katliamını anlatanpankartlar asıldı. 17 AralıkCuma gecesi CephelilerAliağa’da yazılama yaptı.

21 Aralık günü MalatyaCemal Gürsel Mahallesi’ndeHalk Cepheliler tarafından birpankart asıldı.

Elazığ’da 16 Aralık’ta FevziÇakmak Mahallesi, Şehitİlhanlar Caddesi girişine vemerkezde Hozat Garajı’na çoksayıda kuşlama yapıldı.

Antalya Güneşli Mahallesi veÇevreyoluna Cephe imzalı,yazılamalar yapıldı.

18 Aralık’ta, Adana merkezebağlı Fuzuli Caddesi’ndeki trenüst geçidine, Gizerler İş Merkeziönünde Turhan Cemal BerikerBulvarı’na Halk Cephelilertarafından pankartlar asıldı.

13 Aralık günü, BursaTeleferik’in Akçağlayan Mahallesi’nde, 19 Aralık katliamınıngörüntülerinden oluşan fotoğrafsergisi açıldı.

Cepheliler tarafından Teleferik’te 5 ayrı yere yazılamayapıldı. Gemlik’te 13, 14, 15,16, 21 Aralık günleri, Balıkpazarı, Eşref Dinçer Hamidiye,Dr Ziya Kaya Mahallelerindekuşlamalar yapıldı.

14 Aralık’ta Salı Pazarı’nda800 bildiri halka ulaştırıldı.

Mersin Demirtaş Mahallesi’ne pankart asıldı. 20 Aralık’taHalk Cepheliler MersinKazanlı’da ve Mersin üniversite-si civarında kuşlama yaptılar.

Unutmadık! Affetmeyeceğız!İstanbul, Maltepe Zümrütevler

Mahallesi’nde Cepheliler 21Aralık akşamı yaptıkları eylemlekatillerden hesap soracaklarınısöylediler.

Eylem, Gülsuyu EmekCaddesi’nde barikat kurulmasıylabaşladı. Cepheliler Zümrüt TülinCaddesine yürüyüşe geçip yollarımolotoflarla kesip, barikat kurdu-lar. Sloganlarla, marşlarla ve yap-tıkları konuşmalarla halka sesle-nen Cepheliler;“…Halkımız, bun-dan tam 10 yıl önceydi 19-22Aralık 2000 ‘Hayata Dönüş’katliamı adı altında 28 devrimcitutsağı diri diri yaktılar, hesabınısoracağız...” dediler.

Cepheliler geri çekilme sırasın-

da bir polis aracınıı tahrip ettiler.

*

16 Aralık Perşembe akşamıOkmeydanı’nda katillerden hesapsormak için Cepheliler tarafındanbir eylem yapıldı.

Üzerinde “19-22 AralıkKatliamının Hesabını Soracağız! –CEPHE” yazılı ve 4x1 metreboyutunda pankartla yürüyüşegeçen Cepheliler yolu molotoflarlakeserek halka katliamı anlatıp aji-tasyon çektiler.

Pankartı bir dükkanın kepenk-lerine asan Cepheliler, AnadoluKahvesi’ndeyola barikatk u r u pbar ika t la r ıateşe verdiler.

Page 17: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

Devrimcilikte başarınıntanımı değişmiştir.

Bize sadece başarılı olmayıdeğil; değerli olmayı, değeryaratmayı öğretir devrimcilik.

Devrimcilikte sonuçlar elbet-te önemlidir ama belirleyicideğildir.

Belirleyici olan YARATI-LANLARIN DEĞERLİOLMASIDIR.

Biz öğreniriz; olumlu- olum-suz, doğru- yanlış her şeydenöğreniriz.

Biz savaşı savaşarak öğreni-riz.

Kimse bize bir şey öğretme-miştir.

Biz hep yaşayarak, acı çeke-rek, ölerek, öldürerek öğren-mişizdir.

Bunun için tüm çabalar çokdeğerli ve ölümünedir.

Şeyh Bedrettin’den NazımHikmet’e,

Mayalar’dan Çinliler’e,

Kürt halkının ulusal mücade-lesinden Rus halkının devrimine,

12 Temmuzlar’dan Kevser’in

şehit olmasına kadarher bedelden, heracıdan öğreniriz.

Hepsi değerlidir,hepsi ölümünedir

bizim değerlerimizin.

Şimdi kim diyebilir;"Kızıldere başarısızdır" diye.

Kim diyebilir; "Niyazi Aydın,Sabo boşuna öldü" diye.

Biz halkız, yenileyenile yenmesiniöğreneceğiz.

Başarısızlıklardanbaşarıyı öğreneceğiz.

Doğrularımızdannasıl yapılması gerek-tiğini öğreneceğiz.

Yanlışlarımızdanhatalarımızın neden-lerini öğreneceğiz.

Ve mutlakakazacağız.

Biliyoruz, sadecesavaşanlar kazanır.

Biliyoruz, seyre-denler ya korkaktır,ya da hain.

Biz hep savaştık.

Ve savaşacağız.

Ve mutlaka bizkazanacağız.

Vazgeçmeyeceğiz.

Çok zekiler, çok güçlülerdeğil, sorunları çözmekten vaz-geçmeyenler kazanır.

Biz kazanacağız.

Bizi bitirmek için TARİHİYOK ETMELERİ GEREKE-CEK.

Bizi bitiremezsiniz, çünkütarihi biz yazıyoruz.

Umutlarımızla, coşku-larımızla, hatalarımızla doğ-rularımızla tarihi biz yazıyo-ruz. Bu nedenle biz kazanaca-ğız.

Biz bütün acılarımızıyüreğimizde beynimizdetaşıyoruz. Her şeyi gözealdık, bu nedenle yenilmez

olan biziz.

Tarih göstermiştir ki; sadecekararlı olanlar kazanır.

Vazgeçmeyeceğiz.

SADECE VAZGEÇMEYENLER

KAZANIR SAVAŞACAĞIZ!

1 6

Yürüyüş26 Aralık2010

Sayı: 248

İDDİAMIZI, SAVAŞIMIZI UMUDU BÜYÜTELİM !

Page 18: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

Her sene belirli zamanlar okul-larımız bir avuç tekelciye peşkeş çekil-mektedir. Bu süreçler genellikle okulaçıldığı zamanlar okul açılış şenlikleridiye geçen festivallerde ya da okullarkapanırken düzenlenen şenlikanlayışından uzak yoz festivallerdeyaşanır. Bir de sene içerisinde herhan-gi bir zamanda şirketlerin standlarınıgörürüz karşımızda.

Bunun en son ki örneği İstanbulÜniversitesi Avcılar Kampüsündeyaşanmıştır. Geçtiğimiz günlerde Av-cılar Kampüsünde Yapı Kredi, EnglishTime gibi tekeller okul içerisinde standaçarak yaptıklarını meşrulaştırır dere-cede öğrencilere müşteri muamelesiyaparak öğrencilerin sırtından geçin-meye çalışmışlardır. Ya da bir başkaörnek ise, üniversitenin panolarına“parti” afişleri asılarak öğrenciler yozbir yaşama çekilmeye çalışılmıştır. Birafişin üzerinde yazılanlar her şeyiortaya koymaktadır: Uludağ ‘-MasFest10 23-26 Aralık/24-26 AralıkMonte Baıa Hotel, Fergana BüyükOtel 129 TL’den başlayan fiyatlarla

lüks otobüslerle ulaşım, kredi kartına12 taksit imkanı ile...

Sanatçı diye gösterdikleri birkaçismi izlemeleri için öğrencileri butür otellere davet etmektedir üniver-site yönetimleri. Aslında bu tür fiyatiçeren afişleri okul panolarınaasmak okul yönetimine göre güyayasaktır. Ama tekeller olunca yasakişlemi yor; ortada taksitine kadaraçıklanmış bir afiş ve bunun gibibirçoğu bugün okullarımızda normalbir şeymiş gibi sergilenmektedir.Bizlerin öğrenci olduğu öylesineunutulmuştur ki kendi sorunlarımızadair yapılması gereken çalışmalaryasaklanırken, şirketlere özgürlüktanınmıştır..

Bugün şirketlerin öğrencilere sun-dukları, tüketim kültüründen başka birşey değildir ve tüketim kültürüne ayakuyduracak gençler istemektedirler.Baktığımızda öğrenci gençliğin enbüyük sorunu eğitim ve eğitimde har-canan giderler olmasına rağmen bunlaryok sayılarak tekellere ‘buyurun,öğrencinin son kuruşuna kadar

sömürün.’ denilmektedir. Bizler üni-versitelerimizde bu tür uygulamala-ra karşı çıkıp ‘Parasız eğitim istiyo-ruz, alacağız’ afişi astığımızda ÖGBve polislerin saldırısına uğruyoruz.Üstüne de okul tarafından hakkımız-da soruşturma açılıyor. Bir taraftahakkını kullanabilmek için mücade-le eden öğrenci gençlik bir taraftaokulları şirket gibi gören ve şirket-lere kolaylık sağlayan üniversiteyönetimi. İşte Ferhat ve Berna’nınhala tutuklu olmalarının sebebidüzenin bu tip oyunlarını gün yüzü-ne çıkardıkları içindir. O çürümüşsistemlerini Tayyip Erdoğan’ınsuratına haykırdıkları içindir.

Soruyoruz Şekerbank, Renaultgibi kuruluşların okullarda ne işivardır? Onlar bize ne kadar“masum”(!) cevaplar verirlerse ver-sinler, hepimiz bu sorunun cevabınıçok iyi biliyoruz. Hiçbir tekelingelme amacının masum olmadığınıbiliyoruz. O yüzden okullarımızdanşirketleri kovana kadar mücadelemi-zi vereceğiz.

26 Aralık- 2 Ocak27 Aralık 1997: DLMK’lı

öğrenciler Alibeyköy Lise-

si’nde Susurluk’u protestoyürüyüşü düzenlediler.

29 Aralık 1991: BursaUludağ Üniversitesi’ndejandarma saldırısını veİİBF fakültesi dekanı ÖzerSarper’in işbirliğini pro-testo için, dekanın makamarabası DEV-GENÇ tara-fından molotof kokteyliatılarak tahrip edildi.

28 Aralık 1994: Mar-mara Üniversitesi’nde Si-vas ve Maraş katliamlarınıprotesto için masa açan

İYÖ-DER’lilerepolis saldırdı.Polisin saldırısıİYÖ-DER’lilerve çevredeki

öğrencilerin birlikte karşıkoymasıyla püs-kürtüldüve polis okulu terk etti.

Ocak 1978: AnkaraDev-Genç, çeşitli güvenlikbahaneleriyle kapatılan,tatil edilen okullar için"Okulların Kapatıl-masınaHayır’ adıyla kampanyabaşlattı.

Aralık 1991: Diyar-bakır Dicle Üniversite-si’nde Maraş katliamınınyıldönümünde yürüyüşyapmak isteyen öğrenci-lere polis ateş açtı. Çoksayıda öğrenci yaralandı.

İtalya: Hükümetin yüksek öğretimde bütçeden eğiti-me ayrılan paydan kesinti yapılmasını ve özelleştirmele-re neden olacak yasa tasarısının görüşüldüğü 22 Aralık’taüniversite gençliği bu hafta da bulunduğu illerde protestoeylemlerine devam etti. Napoli'de liman ve tren istasyo-nu birkaç saat boyunca öğrencilerin işgali altında kaldı.

Arjantin’de öğrenciler paralı eğitimi protestoettiler: Arjantin hükümetinin eğitime verdiği desteğikesmek istemesi üzerine öğrenci gençlik 17 Aralık’tahükümetin eğitim politikalarını protesto etti. Protestoeylemlerinde öğrenciler, polisle çatıştı. Polis onlarcaöğrenciyi gözaltına aldı.

Porto Riko'da polisten üniversite işgali: OrtaAmerika ülkesi Porto Riko'da üniversite yönetimi“vergi krizi”ni bahane ederek Ocak 2011'den itibarengeçerli olmak üzere harçlara yapılan zamları 15Aralık’ta protesto eden öğrencilere polis saldırdı.Öğrencilerin okulları boykot kararı alması üzerinepolis polis okulları işgal etti.

Dünya Gençliğinden

1 7

Yürüyüş26 Aralık

2010

Sayı: 248

GELECEK DEVRİM VE SOSYALİZMİNDİR!

ÜNİVERSİTELER ŞİRKETLERİ AĞIRLIYOR

Page 19: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

Tayyip Erdoğan’ı ya da AbdullahGül’ü pankart açarak, seslenerek, yuha-layarak proteste etmek tutuklanmakiçin yeterli bir gerekçedir. Birkaçörnekle, anlatmak istediğimiz daha netolarak anlaşılacaktır.

Tayyip Erdoğan’ı Diyarbakır gezisisırasında protesto eden 3 kişiye toplam21 yıl 3 ay hapis cezası verildi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı,grizu faciası nedeniyle geldiğiZonguldak'ta protesto eden Alp KaanPolatkan, “Devlet büyüklerine hakaret”suçundan tutuklandı.

12 Eylül 2008 yılında İstanbulTeknik Üniversitesi’nin (İTÜ) açılıştörenlerine katılan Tayyip Erdoğan’ıprotesto eden 18 öğrenci o gün gözaltı-na alınmıştı. Öğrenciler hakkında açı-lan dava, 2 yıl sonra sonuçlandı Sarıyer3. Asliye Ceza Mahkemesi, öğrencileriizinsiz gösteri yaptıkları gerekçesiyle 1yıl 3'er ay hapis cezasına çarptırdı.Öğrenciler 5 yıl içinde aynı suçu tekrarişlerlerse hapse girecek.

7 Şubat günü Tayyip Erdoğan`ınkatıldığı Özel Çamlıca ErdemHastanesi açılışında, Afganistan`aasker gönderilmesini protesto etmekiçin basın açıklaması yapan HalkCepheliler’e polis saldırmış, 10 HalkCephesi üyesi gözaltına alınmıştı veardından 6 Halk Cepheli tutuklandı.

Türkiye’de yapılan DünyaBasketbol Şampiyonası’nda TayyipErdoğan’ı protesto eden seyirciler CSI(olay yeri inceleme) sistemiyle tespitedildi. Ve oturdukları yerler bulunmayaçalışıldı. Bir kişinin yeri tespit edilerekgözaltına alındı. Gözaltına alınan birçocuktu. sonra serbest bırakıldı. Bukişilerin herhangi bir örgüt ya da par-tiyle bağlantılı olup olmadıklarıaraştırılarak gerekli işlemler yapılmasıiçin çalışmalar başlatıldı.

3 yıl önce Mersin’e yaptığı bir gezisırasında Kemal Öncel adlı bir çiftçiTayyip Erdoğan’ı “anamızı ağlattın”

diye protesto etti ve ardındanBaşbakana hakaret ettiği için hakkındadava açıldı. Bundan sonra TayyipErdoğan Mersin’e her gittiğinde KemalÖzer emniyet müdürlüğünde tutuluyor.

Fortis Türkiye Kupası maçı sırasın-da Bursaspor’a yeni stad yapılmasınıisteyen Tayyip Erdoğan’a karşı çıkanve ‘stadın nereye yapılacağına TayyipErdoğan karar veremez’ diyerek protes-to eden 22 taraftar kamu görevlisinehakaret ettikleri gerekçesiyle gözaltınaalındılar.

Ve Berna ile Ferhat, TayyipErdoğan’ın Roman Çalıştayı’nı gerçek-leştirdiği sırada “parasız eğitim istiyo-ruz, alacağız!” pankartını açtıkları içinörgüt üyeliği gerekçe gösterilerektutuklandılar. İlk duruşmalarındakaçma ihtimali ve delilleri karartmagibi nedenlerden ötürü serbestbırakılmadılar. 14 Aralık’ta görülenikinci duruşmalarında da serbestbırakılmadılar. Üstelik mahkeme baş-kanı değiştirildi. Ve duruşmaları tam 5ay sonraya 24 Mayıs tarihine ertelendi.Bunun adı halk düşmanlığıdır. AKP’ninsavcıları ve hakimleri zaten öncedenalınmış bir kararın düzmece duruş-masını yapmaktadırlar. Gençliğe göz-dağı veriyorlar, siz yapmayın yapar-sanız böyle tutuklanır aylarca hapisyatarsınız diyorlar.

Elbette ki AKP’nin 8 yıllık ikti-darlık süreci incelendiğinde bu örnekle-ri sayfalarca çoğaltmak mümkündür.Bunlar sadece konunun anlaşılması içinvermiş olduğumuz birkaç örnektir.Örnekler incelendiği zaman iki farklıdurum ortaya çıkmaktadır. Verdiğimizörneklerin bir kısmındaki protestolarıgerçekleştirilenler devrimcilerdir, örgütlü insanlardır. Bir kısmı ise politikanlamda herhangi bir bilinçle değil halkolmanın getirdiği zulüm ve adaletsizlik-lere artık tahammül edilemediği anlar-da gelişmiştir. Sadece bir futbolsahasının yapımına Tayyip Erdoğankarar veremez deyip protesto eden ta-raftarlar bile gözaltına alınmıştır.

Gençlik Federasyonu’ndan

HALKI POTANSİYEL SUÇLU OLARAKGÖRENLER HALK DÜŞMANLARIDIR

Çalışma Bakanlığı MüsteşarıBirol Aydemir, endüstri mes-lek liselerini özel sektöre dev-redeceklerini açıkladı. Okullarda Milli Eğitim, sanayive ticaret odası ile ÇalışmaBakanlığı'nın olduğu üçlü biryönetim modeli oluşturula-cağını söyleyen Aydemir, bu-nunla hedeflenenin patronlarınliselerde ihtiyaç duyduklarıvasıfta eleman yetiştirmeleri,böylece bu okullardan mezunolacak gençlere istihdam sağ-lanması olduğunu ifade etti.

Meslek liseleriözel sektöre

devredilecek!

Başbakan Recep TayyipErdoğan, 15 Aralık’ta gittiğiODTÜ'de öğrenciler tarafındanprotesto edildi. Erdoğan salonagirdikten sonra bina önündeprotesto eylemi yapan 21 öğrencigözaltına alındı. Türkiye'de bilimpolitikalarının oluşturulmasındaen yüksek karar organı olanBTYK toplantısı için BaşbakanErdoğan salona girdikten sonrabina önünde toplanan ODTÜ’lüöğrenciler tarafından protesto gös-terisi yapıldı.

Öğrencilerden 15’i gözaltınaalındı. Gözaltına alınan arkadaş-larının serbest bırakılması içinODTÜ Hazırlık Binası önündetoplanan yaklaşık 200 kişiliköğrenci grubu sloganlar atarakyaşanılan polis saldırısını protestoettiler. Polis, öğrencilerin protes-toları sonucu üniversitenin Bil-kent kapısından çıkmak zorundakaldı. Öğrenciler daha sonra kapıönünde basına açıklama yaparak,polisin attığı gaz bombalarınıbasına gösterdi. ODTÜ öğrenci-leri "Biz AKP politikalarının üni-versitemize girmesini istemiyo-ruz, burası bizim üniversitemiz-dir" dedi.

ODTÜ'deErdoğan'a protesto,

21 gözaltı

1 8

Yürüyüş26 Aralık2010

Sayı: 248

İDDİAMIZI, SAVAŞIMIZI UMUDU BÜYÜTELİM !

Ülkemizde Gençlik

Page 20: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

Ülkemizde Gençlik

Antakya Polisi NeyinPeşinde...

Polis yine bildik oyunlarla,komplolarla gençliğin mücadeleyekatılmasını tehdit ederek, ailelerikorkutmaya çalıarak engellemeyeçalışıyor. Polis Antakya’da yine buyöntemlerle işbaşında. 21 AralıkAntakya Ulus Meydanı’nda Genç-lik Federasyonu üyeleri eylemyaparak polisin hukuksuz davranış-larda bulunmasını teşhir ettiler.

Daha önce Ferhat Tüzer veBerna Yılmaz için yaptıkları eyle-min ardından Gonca isimli arkadaş-larının polis tarafından rahatsızedildiğini belirten Dev-Gençliler,ardından da polisin boş durmayarakNeşe isimli arkadaşlarının dababasına gittiğini söylediler.

“Arkadaşlarımıza yapılan taciz-lerin sebebi parasız ve bilimsel eği-tim talepleridir” denilen eylemde,bu talebi hiçbir şeyin sustura-mayacağı vurgulandı.

Parasız Eğitim İstemekSuç Değildir

Antakya Ulus Alanı’nda 9 Aralıkgünü Gençlik Federasyonu eylemyaptı.“Parasız Eğitim İstemek SuçDeğildir” pankartı açılan eylemde,Ferhat Tüzer ve Berna için özgürlükistendi. Eylemde, “Parasız Eğitimİstiyoruz, Alacağız, Parasız Eğitimİstemek Suç Değildir, Ferhat veBerna Serbest Bırakılsın, YaşasınDev-Genç, Yaşasın Dev-Gençliler”sloganları atıldı.

Erzurum’da İkiDev-Genç’li Tahliye Edildi

5 Mayıs 2010’de Erzincan Genç-lik Derneği çalışanlarının evleri uzunnamlulu silahlarla basılarak gençlikderneği çalışanları gözaltına alın-mıştı. Aynı gün içer sinde SevgiDalyan ve Sercan Ahmet Aslan iseİstanbul’da Sokak ortasından gözal-tına alınarak uçakla Erzurum’a gö-

türüldü. Yapılan baskınlar sonucun-da Mehmet Aracı, Mahir Aslan, AliAslan, Sevgi Daylan, Sercan AhmetAslan tutuklandı. Davanın ilk duruş-masında 3 kişi çıkarken, 21 Aralıkgünü yapılan ikinci mahkemedetutuklu kalan Sevgi Dalyan veSercan Ahmet Aslan da tahliye edil-diler.

Gençlik Federasyonu üyeleriduruşma öncesi 20 Aralık’taAnkara Yüksel Caddesi’nde 21Aralık’ta Erzurum adliye yakının-da eylem yaparak arkadaşlarınınserbest bırakılmasını istediler.Yapılan eylemlerde, AKP ikti-darının demokrasiden söz ederkentüm demokratik haklara saldırdığıdile getirildi.

Arkadaşlarının sahiplenilmesinihazmedemeyen Erzurum polisimahkemeyi izlemek üzere adliyeyegelen Dev-Gençliler’e adliyedesaldırdı. Üst arama bahanesi ile sal-dıran polis bir Dev-Gençli’yi gö-zaltına aldı. Bunun üzerine arkadaş-ları gelene kadar adliyeyi terketmeyeceklerini söyleyen Dev-Genç-liler arkadaşlarının yanına getiril-mesi ile mahkemeyi izlemek içinduruşma salonuna girdiler.

Gemlik’te KatliamAnlatıldı

19 Aralık katliamının 10. yılıdolayısıyla Bursa’nın Gemlik ilçesinde kuşlama, bildiri dağıtımı veanma programları düzenlendi.

13 Aralık’ta balık pazarı mahal-lesinde, 15-16 Aralık’ta EşrefDinçer ve Hamidiye, 21 Aralık’taise Dr. Ziya Kaya mahallelerindeyüzlerce kuşlama yapan HalkCepheliler, 14 Aralık’ta ise SalıPazarı’nda “19 Aralık katliamı 10.yılında. Adalet istiyoruz” çağrı-larıyla bildiri dağıttılar. 20 Aralıkgünü Gemlik Haklar Derneği’ndeyapılan anmada ise “19–22 Aralıkgünlerinde destan yazanlar, Ana-dolu halklarının ve dünya halk-larının yok edilemeyen umuduolduklarını bir kez daha gösterdiler”denildi.

Okula Takılan Kameralar Kırıldı

Liseli Dev-Gençliler ve YDG - M’li öğrenciler, 17Aralık’ta Şişli Halil Rıfat Paşa (Kaptanpaşa) Lisesi'nde

iki gün önce takılan kameraları sökerek okullarının hapisha-neye çevrilmesine izin vermeyeceklerini gösterdiler.

Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, okulu ziyaret etmiş ve okul-daki öğrencilerin taleplerini sormuştu. Okul idaresi de bunu fırsat bilereköğrencilere kendi talepleri dışında kamera istediklerini yazdırmıştı.Bunun üzerine aynı hafta içinde okul içerisine 12 kamera takıldı.Kameraların takılmasının hemen ardından Liseli Dev-Genç'liler ve YDG-M'li öğrenciler bu kameraların 9 tanesine el koyarak, 3 tanesini kırdı.Kırılan kameraları öğretmenler odası ve müdürün kapısına koyarak, lise-leri birer hapishaneye çevirmek isteyenlere karşılarında devrimcilerinolduğunu tekrar hatırlattılar!

19

Yürüyüş26 Aralık

2010

Sayı: 248

GELECEK DEVRİM VE SOSYALİZMİNDİR!

Page 21: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

Ferhat ve Berna’yaÖzgürlük

Ferhat ve Berna’yı tahliyeetmeyenler parasız eğitim içinmücadeleyi suç sayanlardır. Ferhatve Berna, bu duruşmada da tahliyeedilmediler. Duruşma Mayıs ayınakaldı. Bir hakkı, parasız eğitim iste-me hakkını kullanan Ferhat ve Berna,AKP’nin yargısı tarafından bu hakkıistedik leri için “cezalandırılıyor”.Ferhatları, Bernaları tutuklayanlar,paralı eğitimi savunan, halk çocuk-larına okulları çok gören bir anlayışınsavunucusudurlar.

Ferhat ve Berna İçinZincirleme Eylemi

Ferhat ve Berna’nın 14 Aralık’ta

görülen mahkemelerinde hukuksuzbir şekilde tutukluluk hallerinindevam etmesini protesto etmek için15 Aralık’ta Sütlüce AKP il binasıönüne zincirleme Gençlik Fede-rasyonlu Hakan Karabey ve GökçeUluada serbest bırakıldılar. Özelgüvenlik birimlerinin, çevik kuvvetpolisinin ve sivil polislerin saldı-rısına uğrayıp, yerlerde sürüklene-rek gözaltına alındılar. “Parasızeğitim istiyoruz, Ferhat ve Bernaserbest bırakılsın!” sloganları atıp,Ferhat ve Berna’nın Tayyip Er-doğan’ın karşısında açtıkları pan-kartın resminin olduğu pankartıaçarak AKP il binası önünde bizikarşınızda daha çok göreceksinizdiyen Gençlik Federasyonlu öğren-ciler zincirleme eylemi yapamadanBeyoğlu ön hizmetler büro amir-liğine götürüldü. Arkadaşlarının

serbest bırakılmasını isteyenGençlik Federasyonu öğrencileri,sabah saatlerinde Beyoğlu Adliyesiönünde bir araya gelerek basın açı-klaması düzenlediler. Basın açıkla-ması sırasında etraftan geçenleraçıklamaya destek verdiler. Açık-lamada son olarak “Ferhat ve Bernaserbest bırakılana kadar Başba-kanın, bakanlarının, milletvekilleri-nin karşılarına, bulundukları heryerde aynı pankartlarımızla, aynısloganlarımızla dikileceğiz ” denildi.

İngilizce bir kelime olan sponsor sözlük anlamıolarak, “bir işin, bir faaliyetin maddi ve manevi yönünüüstlenen kimse veya kurum” olarak tanımlanmaktadır.

Tanımına bakıldığında son derece masum durmak-tadır sponsorluk. Sözlük anlamı olarak düşünmeden,halk deyimiyle “hayırseverlik” diyecek olanlaryanılmış olacaklardır.

Yanılmış olacaklardır diyoruz, zira kapitalizmdebedava “hayırseverlik” yoktur. Yanıltıcı olan tam dabudur. Kapitalistler, öylesine bir düzen kurmuşlardırki, her attıkları adımlarında bir hesap, bir kitap vardır.Onlar paranın olmadığı, kârlarının olmayacağı hiçbirşeye girişmezler.

Hele karşılıksız, “iyilik olsun” diye “vicdanlarınınsesini dinleyerek” tek bir adım atmazlar. Burjuvazinindünyasında, vicdan, acıma, iyilik, hayırseverlikkavramlarına yer yoktur. Onların dünyasında, para, kâr,reklam, sömürü vardır.

Sponsor olmak, sponsorluk yapmak hayırseverlikdeğil, burjuvazinin yardım, destek hayırseverlik vebenzeri maskeler altında sürdürdüğü bir sömürübiçimidir. Burjuvazinin kendisini şirin göstermek,reklamını yapmak ve kimi alanları denetime almak

amacıyla geliştirdiği bir yöntemdir sponsorluk. Üniversitelerde öğrencilere sorulmadan, rektörlük-

lerce düzenlenen resmi yıl sonu şenliklerinde sponsorolanlara bir bakın! Üniversite gençliğinin karşısınasponsor diye bira, şarap tüccarları, işbirlikçi tekellerçıkarılmaktadır. Şenlikleri yozlaştırarak, “su gibi” biraiçirmeye çalışmaktadırlar gençliğe.

Yoz müzik konserlerine Pepsi gibi, CocaCola gibi kan emici emperyalist tekellerinsponsor olmaları boşuna değildir.

Emperyalist tekeller dünya çapın-da sponsorluğu ilerletmiş, müzikten,sinemaya, eğitimden, sağlığa heralana el atmışlardır. Reklamlarınıyaparken, bir yandan da el attıklarıher alanı denetimleri altına almakta,oralarda kendi düşüncelerini egemenkılmaktadırlar.

Herşey bu kadar açıkken, çarpık olankendilerine ilerici, demokrat diyenlerin de sponsorluğunormal görmeleridir. Yapacakları etkinlikleri, yürüttük-leri kimi çalışmaları halka dayanarak, halkla birliktegüçlükleri aşmak yerine hemen emperyalist tekellerinkapılarını çalmakta, kendilerini onlara teslim etmekte-dirler.

Emperyalist AB fonlarını almaları, AB’nin veABD’nin paravan kuruluşlarının kapılarını çaldıklarıbilinmektedir. Emperyalist tekellerin ve kuruluşlarınınbu faaliyetleri düşmancadır. Kabul etmeyeceğiz.Sponsor bulmayacak, halka gidip, ordan güç alacağız.

SavaşanKelimeler

Sponsor

2 0

Yürüyüş26 Aralık2010

Sayı: 248

İDDİAMIZI, SAVAŞIMIZI UMUDU BÜYÜTELİM !

Page 22: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

Halkın evlerini bir an önce hal-kın başına yıkmak için adeta canatıyor, acele ediyorlar. Yıkmak içinzamanla yarışıyorlar.

Küstah ve halka düşmanlar.“İstanbul yıktıkça güzelleşir” diye-cek kadar pervasızlar.

“Güzel” ha!

Nedir güzel olan?

Yıkımları açıktan savunacakkadar gözü dönenlerin gözüne“güzel” görünüyor yıkılmış kondu-lar. İstanbul yıkıldıkça “güzel”olmayacaktır. Yıkıldıkça, acılaryaşanacak, tarih ve kimlikler yokolacaktır.

Onlar için “güzel” olan, yeni vur-gunlar, talanlardır. Yıkacakları yer-lere dikecekleri gökdelenler, iş mer-kezleri, özel siteler, yeni zenginmahalleleridir.

Onlar için “güzel” olan, yoksulve onurlu halkın yerinden yurdun-dan edilmesidir. Yoksul halkın

olmadığı bir İstanbul’dur.

Oligarşinin halkın evlerini yık-maya hazırlandığı şu sıra, yapılmasıgerekenlerin başında yıkımlarakarşı DİRENMEK gelmektedir.

Yıkımlara karşı dün olduğu gibibugün de DİRENMEK’ten başkaçözüm yoktur.

Yoksul ve emekçi hal k ev le ri niko ru mak için, dün nasıl ço luk-ço -cuk, kadın-erkek, elde taş-so pa di -ren diyse aynı yolu izlemek zorun-dadır.

Ge ce kon du la r ülkemiz ger -çeğinin, mücadelenin ay rılmaz birpar ça sı dır. Dün ya nın her ye rin deyoksulların evlerini korumak içindirendikleri gi bi, ülkemizde de yok-sul halk kan, can pahasına büyükbedeller ödeyerek evlerini koruma-sını bilmiştir.

Bu ülkeyi yönetenler bize hiçbirşey bahşetmedi. Biz direnerek evle-rimizi yaptık, direnerek yıkımlarakarşı koruduk. Bugün de aç gözlütekellerin saldırısına karşı evlerimi-zi korumaya, DİRENME’ye devamedeceğiz.

Yeni direniş mahalleleri yaratmalıyız!Yıkımlara karşı direniş, aynı

zamanda tarihimizi ve yarınımızısahiplenme mücadelesidir. Bizi tari-himizden, köklerimizden koparma-ya, mahallelerimizden atmaya çalı-şanlara karşı varolma mücadelesisürdürüyoruz.

Direnişimiz aynı zamanda bir

onur mücadelesidir. Bize o toprak-ları, o mahalleleri yakıştırmayanla-ra, bizi insan olarak görmeyenlerekarşı bir onur mücadelesi veriyoruz.Diyoruz ki, “Bu topraklar, bu mahal-leler bizimdir! Bizim olanı bizdenalamazsınız.”

Direnişimiz aynı zamandabarınma hakkının savunulmasıdır.Evlerimizi yıkarak bizi mahalleleri-mizden atanların, “ne olacağımız”,“nereye gideceğimiz” umurlarındadeğildir.

Sorun bizim sorunumuzdur vetek çözümü de bizi mahallelerimiz-den dışarı atmaya çalışanlara karşı

direnmektir. Bunun için yoksul ve

emekçi halk, mahalleler “ör güt süz seör güt le ye ce ğiz.”

Unutmayalım, halk ör güt süz ol -du ğu için güç süz dür. Güçsüzlüğüaşmanın yolu örgütlenmektir. Ör -güt le ye rek güç len e ce k, güç len mekiçin ör güt leneceğiz.

He defimiz ye ni di re niş ma hal le -le ri ya rat mak olmalıdır. YeniGaziler, yeni Küçükarmutlular, yeniOkmeydanılar, yeni 1 Mayıslaryaratmalıyız. Hal kın ko nut hak kı -nın gas pe dil me si ne kar şı ye ni di re -niş ma hal le le ri ya rat arak, direnişiyaymalıyız.

Yoksul ma hal le ler ara sın da dost -luk ve dayanışmayı geliştirmeli, sı -cak bağ lar kurmalıyız. Hedefimiz,tüm yoksul ve emekçi mahallelerior tak bir di re niş etrafında birleştir-mek olmalıdır.

O zaman direniş çok daha güçlügelişecek, büyüyecek, yıkımlarakarşı çok güçlü barikatlar örmüş

2 1

Yürüyüş26 Aralık

2010

Sayı: 248

Önceki bölümden:Yoksul halkı kendi topraklarında

“işgalci” görenlerin, halka nasıl çözümdiye YIKIM’ı dayattıklarını anlatmayaçalıştık.

Yıkımları “Kentsel dönüşüm” adıaltında sürdürdüler. ”Kentsel dönü-şüm”ün, yağmayı gizlemek için nasılkullanıldığını ortaya koyduk.

Oligarşinin yıkım politikasının al-tında, “...gırtlağımızı kesecekler” diyen-lerin DEVRİM korkusunun yattığını,yoksul halkın ve emekçilerin o korkuyubüyüteceklerini vurguladık.

Onlar, “...yıkmaktan dahagüzel bir şey yok” diyorlar!Güzel dedikleriyağma ve talandır!

GELECEK DEVRİM VE SOSYALİZMİNDİR!

Page 23: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

olacağız. Ancak örgütlü, binlerceyoksulun canı, kanı pahasına gözealdığı bir direniş yıkım saldırılarınıgeriletebilir.

Ge ce kon dularımızı yı km ak iste-yen halk düşmanları na kar şı tek sila-hımız olan di re niş si la hı nı tereddüt-süz kul la na ca ğız. Ara yol, ara çözümyoktur. Uzlaşarak, “anlaşarak” soru-nu çözmek mümkün değildir.

AKP iktidarı İstanbul Sulu-kule’de, Tarlabaşı ’nda, Fatih Balat’ta,Ayazma’da, Ankara Dikmen Va-disi’nde, Keçiören’de halkı “anlaşma”adı altında aldatmaya çalıştı.

Ancak AKP’nin yalanları çokgeçmeden açığa çıktı ve “anlaşma”yaparak, evlerini yıkanlar pişmanoldular.

Aldatılanların birçoğu, bugünevleri için mücadele etmek gerektiği-ni görmüşlerdir. Ama aynı zamandaiş işten geçmiş olmaktadır. AKP’ninsaldırı planı gizli saklı değildir. Neyapacağı, ne yaptığı ortadadır.Böylesi koşullarda “bireysel çözüm-ler” savunulamaz. O nedenle diren-mek tek çözümdür ve yoksul halk daöyle yapacaktır. Buradan bir kezdaha ilan ediyoruz; evlerimizi yıktır-mayacağız. Başaramayacaksınız!

Ge ce kon du lar da yok sul lar KA -ZA NA CAK! Direniş kazanacak!

ÇÖZÜM; yıkım değil,yerinde ISLAH’tır

AKP iktidarı, halka hizmetaraçları yerine yıkım içindozer, halka saldırmak içinpanzer, göndermektedir ma-hallelere.

Mahallelere, mimar-mühendis, doktor göndermek yeri-ne, polis, zabıta göndermekte, onlarda halkı coplamakta, biber gazınaboğmakta, kurşun sıkmaktadır.

AKP iktidarı, yoksul mahallele-rin eksiklerini tamamlamak, binala-rı depreme dayanıklı hale getirmek,evleri yaşanır evlere dönüştürmekyerine YIKMAKTA bulmuşturçözümü.

Halkın barınma sorunu halkdüşmanı AKP’nin sorunu değildir.Onların tek derdi, halkın evlerinibaşına yıkıp, mahalleleri, ilçeleri elegeçirip, tekellere sunmaktır. Tekel-lerin çıkarlarını düşünenler, gözleri-ni kırpmadan İstanbul’da 1 milyonevi yıkacaklar.

Kimse, mevcut haliyle gecekon-duları savunmuyor. Ama çözümüyıkım değildir. Gecekondular, sağ-

lıksız konutlar, yerinde ISLAHedilmelidir. Yıkarak, dozerlerle,kepçeler ile ortadan kaldırarak

değil, düzelterek iyileştirerek barın-ma sorunu çözülmelidir. Gecekon-dular, halkın insanca yaşayabileceğihale getirilmelidir.

Bilim ve teknolojinin geldiğinokta hesaba katılırsa bunu yapmakzor değildir. Tekellerin çıkarları içinülkemizin hemen her yanı dev şan-tiyelere çevrilmekte, dev gökdelen-ler, iş merkezleri, lüks siteler peşpeşe kolayca yapılmaktadır.

Tekeller için bunları seferberedip, İstanbul’u gökdelenlerle dona-tanlar, mevcut araç gereçlerin veteknolojinin bir kısmını bile halkiçin seferber etseler, gecekondular,yaşanılabilir hale gelecektir.

Koca koca mahalleleri yıkıp,haritadan silmek yerine, halkındüşünceleri alınarak, halkın temsil-cilerinin, mühendis ve mimarların,çevre mühendislerinin, doktorlarıntemsilcilerinin katılımıyla yapılacakprojelerle, mahalleler ıslah edilereksorunlar pekala çözülebilir.

Böylece hem yoksul halk kenditarihi ile yaşamaya devam edecek,hem de sosyal yaşam, halkın ilişkile-ri bozulmamış olacaktır.

Yerinde ISLAH etme, halkın

çıkarlarını savunanların, halkınyaşamını yıkarak değil, mevcutkoşullar içinde iyileştirmeyi hedef-leyenlerin çözümüdür.

YIKIM ise tekellerin ve halkdüşmanı AKP’nin çözümüdür.

“İstanbul yıktıkça güzelleşir”

“Şu anda İstanbul'da yıkmaktandaha güzel bir şey yok. İstanbul yık-tıkça güzelleşir.” (Birgün, 1 Ekim2010)

Toplu Konut İdaresi (TOKİ)Başkanı Erdoğan Bayraktar, bun-dan bir süre önce yaptığı basın top-

2 2

Yürüyüş26 Aralık2010

Sayı: 248

“...böyle güzelleştiriyorlar!”

“Şu anda İstanbul'da yıkmaktan daha güzelbir şey yok.” diyerek yoksul halkın evleriniyıkan halk düşmanları, kendileri içinİstanbul’u “güzelleştiriyorlar”...Nasıl mı?

“Açık ve kapalı yüzme havuzu- FitnessCenter- Step, aerobic, plates merkezi-Türk hamamı- Masaj odaları- Sauna-

Basketbol sahası- Çocuk kulübü ve parkı- Koşu ve yürüyüş parkurları-Site lokali- Kuaför....”

“...Aydos Ormanları ’nın yanıbaşında, yüzde 85’e varan yeşil alan-la kaplı, yapay göletle, eksiksiz sosyal ve sportif tesisler ile Teknikgüvenlikten...”

İşte böyle, ASALAKLARIN keyif çatacakları pahalı evleryaparak, HALKIN KANINI EMENLER rahat ve lüks içindeyaşasın diye içlerinde sadece “kuş sütünün” eksik olduğu evler, vil-lalar, siteler yaparak “güzelleştiriyorlar”...

İDDİAMIZI, SAVAŞIMIZI UMUDU BÜYÜTELİM !

Page 24: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

lantısında yıkımları açıkça savuna-rak, İstanbul’un yıktıkça “güzelleşe-ceğini” ilan ediyordu.

TOKİ’nin başına oturtulan kanemici, tekellerin işbirlikçisi bu faşistkafa, İstanbul’un yoksul halk ile bir-likte çirkin, oturulamaz olduğunusöylemektedir. Halkın olmadığı,halkın kovulduğu bir İstanbul“güzel” olur diyerek ahlaksızcahalka saldırıyor bu halk düşmanı.Halktan iğrenen, halkı aşağılayan,İstanbul’u halka çok gören bu faşistkafa o nedenle sürekli YIKMAK-TADIR.

Tekellerin krizinin derinleşmesiile birlikte, vurgun ve talanın yoğun-laştığı alanların başında, konut sek-törü gelmektedir. Bu alan büyükvurgunlara tekeller için yağmayaaçıktır.

O nedenle, halkın oturduğumahallelerin ele geçirilerek bu ara-zilerin paraya çevrilmesi, buralaragökdelenler, alışveriş merkezleriyapılması, tekellerin talanınınbaşında gelmektedir. Bugünİstanbul başta olmak üzere, birçokşehirde binlerce lüks bina, siteleryapılıyor, adeta yeni şehirler kurulu-yor. Bunları, günlük gazetelere veri-

len ilanlarda, tekellerin reklamların-da, büyükşehirleri birer dev şantiye-ye çeviren TOKİ’nin, yapılarındagörebiliriz.

TOKİ ve tekeller, hoyratça sal-dırmakta, bütün yeşil alanları, bütündeğerli arazileri yok etmektedirler.TOKİ, kentleri talan eden, halkınen değerli topraklarını üstüne geçi-ren halka ait arazilerin tekelleredevredilmesindeki en büyük kapita-list işletme haline gelmiştir.

Kan emici bir tekel; TOKİ

1984 yılında, “dar gelirliler içinkonut üretmek”, “konut sorununuçözmek”, “sağlıklı kentsel alanlaryaratmak” amacıyla kurulan TopluKonut İdaresi bugüne kadar söyle-diklerinin tam tersini yaptı.

Aradan geçen 26 yılda bırakalımTOKİ’nin yoksul ve emekçi halkiçin konut üretmesini, halkın barın-ma sorununu çözüp, sağlıklı kentleryaratmasını, tersine halkın evlerinibaşlarına yıktı.

TOKİ’nin bugüne kadar halkiçin yaptığı konutlar kullanışsız,halkın barınma sorununu çözmeyenkonutlar olmaktan öteye gitmemiş-tir.

AKP iktidarında, 2004’te DünyaBankası’yla yürütülen projeler çer-çevesinde TOKİ’nin yasal konumuda emperyalist yağma ve talana göreuyarlanarak değiştirildi.

TOKİ’nin ana ilkesi halka hiz-met değil, kâr etmektir.

TOKİ’ye öylesine yetkiler veril-di, öylesine bir güç haline getirildiki, Maliye Bakanlığı’nın, ArsaOfisi’nin, belediyelerin elinde olankamu arsaları otomatikmanTOKİ’ye devredildi. Bu yetkilerle,örneğin İstanbul’da Tozkoparan,eski gecekondu önleme bölgeleri,Karanfilköy gibi en değerli, rantıçok büyük olan bölgelerin, planlamave söz hakkı TOKİ’ye geçti.TOKİ’nin elinde böyle yüzlercekamu arazisi, arsası birikti.

TOKİ, 2002 yılından itibarenlüks konutlar yaparak, halkın değil,orta burjuvazinin ve asalakların

konut ihtiyacını karşılamış, oligarşi-nin askeri güçleri için Doğu veGüneydoğu’da jandarma karakollarıyapmıştır.

Jandarma karakollarının sağlam-lığı ile övünen TOKİ’nin Elazığ’ınKovancılar İlçesi Okçular Köyü’ndehalka yaptığı 140 konuttan 20’sininçatısı ilk fırtınada uçtu. TayyipErdoğan’ın 7 Kasım 2010’da halkadağıttığı evlerin içine kar doluncahalk komşularına sığınmak zorundakaldı. Halk bir kış bile geçirmedenevler dökülmeye başladı.

Asalaklar için lüks ve pahalıevler, sağlam karakollar inşa edenTOKİ’nin halk için yaptığı evlerişte böyle baştan savmadır.

Devletin TOKİ projesi iflasetmiştir.

TOKİ, elindeki yetkileri, pahalıdev projeleri yapacak gücü ile doğ-rudan AKP’nin arpalığıdır. AKP,yıkımları da, asalaklar için özelsiteleri ve şehirleri, tekellerin ihti-yaç duyduğu projeleri de TOKİüzerinden yürütmektedir.TOKİ’nin elinde bulunan parasalgüç AKP’liler tarafından idareedilmektedir.

Hırsızların, sapıkların, vurgun-cuların partisi AKP ve AKP’liler,TOKİ üzerinden büyük vurgunlarvurmaktadır. TOKİ aynı zamandavurgun ve yağmayı perdeliyor.

TOKİ’ler halk için değil, asalak-lar için vardır. Bugün ise kan emicibir tekel olarak, halkın topraklarınıgasp etmekte, asalaklar lüks içindeyaşasın diye yeni şehirler inşaetmektedir.

Sürecek..

Yürüyüş26 Aralık

2010

Sayı: 248

D İ R E N M E L İ Y İ Z ,çünkü;

- 2009 yılında sadeceİstanbul'da 80 binin üzerindesatılamayan lüks konut stoğuoluştu.

Bunları, evlerimizi yıkarak,bizi çalıştırarak, bizi sömürerek,bizim olan topraklara yaptılar.

Bizim olanı bize vermiyor, bizeçok görüyorlar!

-TOKİ sadece İstanbul’dametrekare fiyatı 13 bin 500 dolarakadar çıkabilen 45 bin lüks konutinşa etti.

Yani TOKİ, 100 metre karelikbir evi, 1.5 milyon dolara kadarçıkan fiyatlarla satıyor.

Ama Ayazma’da sokağa attık-ları 18 aileye 18 daire bula-madılar!

2 3GELECEK DEVRİM VE SOSYALİZMİNDİR!

Page 25: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

Normal bir evden değil, gece “konan”, geceninkaranlığında gizli yapılan, evlerden söz ediyoruz. Sankibaşka bir yolları var da onu denemeyip düzenin de-yimiyle “kaçak” yapılan “evler”den.

Ülkemizde milyonlarca insan 60 yıldır gecekondu-larda yaşamaktadır. Elektriği, suyu, yolu, ulaşımıolmayan işsizlerin, yoksulların yaşadığı gecekondularda. Tek bir kimse dahi böyle kondularda yaşamayı iste-mez, normal koşullarda yaşamaz da.

Bugünkü insanın atası olan ilk insanların mağaradayaşadıkları dönemden bugüne yüz binlerce yıl geçmiştirama düzen milyonlarca yoksulu, modern bir“mağara”dan farksız yüz binlerce kondu da yaşamayamahkum etmiştir.

Kim ister elektriksiz ve susuz yaşamayı? Kim isterkaranlıkta, soğukta, açlık ve yoksulluk içinde geçen yıl-ları? Kim ister, insanlığını unutturan bir yaşamı?

Her an yıkım tehlikesi olmadan, bir kış günü “beşparasız” dışarı atılma korkusu yaşamadan, bir insangibi elektriği, suyu, yolu, parkları, kütüphaneleri, din-lenme alanları, sağlık tesisleri olan mahallelerde yaşa-

mayı kim istemez?

Bunlar asgari ve zorunlu insan haklarıdır.Milyonlarca insan bu haklardan yoksundur. Dahadoğrusu sağlıklı konutlarda yaşamak hakkı, insancayaşamak hakkı ellerinden alınmıştır.

Adaletsizlik budur!

Kim bu hakkı halkın elinden almıştır?

Bu hakkı alan asalakların düzenidir. Kendileri“süper lüks” villalarda, boğazdaki yalılarda, ormaniçinde “saray yavrusu” evlerde yaşarken, halk çamurlusokaklara, hastalık saçan, açlık kokan mahallelere,gecekondulara mahkum edilmiştir.

Adaletsizlik budur!

Bir yanda villalarda, “saraylar”da yaşayanlar,diğer yanda kondularda yaşamaya mahkum edilen milyonlar! Adaletsizlik halkı kondulara mahkum etmektir.

Gecekondular adaletsizliğin kendisidir. Bu adaletsiz-likten halkı gecekondularda yaşamaya mahkum eden,hatta gecekonduları bile çok görüp evini başına yıkandevlet sorumludur. Düzenin bu yanıyla da adaleti sorgu-lanmalı, adaletsizliğe karşı mücadele edilmelidir.

Gecekondu Adaletsizliktir!

“Yıldız ülke!”, “yükselenülke!”, “muazzam kârlar”,“büyüyen ekonomik potan-siyel”... Peş peşe sıralanan bu övgüdolu sözleri, bu hafta başında, kanemici Sabancı imparatorluğununsahibi Güler Sabancı ile DoğuşHolding’in sahibi Ferit Şahenksöyledi.

Kan emici asalakların patronuGüler Sabancı, ekonomik durumudeğerlendirirken, kendilerinesunulan yağmayı unutmayarak,işbirlikçi iktidara övgüler diziyor,Türkiye’nin artık “yıldız ülkeolduğunu” söylüyordu.

Sabancı Türkiye’yi “yıldızülke!” ilan ederken, işsizliği, yok-sulluğu sorun olmaktan çıkarmış birTürkiye yoktur önünde. AKP ikti-darında açlık, yoksulluk, sefalet dizboyudur.

Tükiye’nin “yıldız ülke!” ilanedilmesinin nedeni, Sabancılar’a

sunulan yağma ve talandandolayıdır. Tekellerin keyfine diye-cek yoktur. Her biri vurduklarıbüyük vurgunlarla, yağma ve talanile servetlerine servet katıyorlar.

Sabancılar bu yıl da büyük vur-gunlar vurmuştur. AKP iktidarındano nedenle memnundurlar. Sabancıtabii ki “yıldız ülke!” övgüleri ilehalk düşmanı AKP’yi yere göğesığdıramaz!

Yoksul halk için Türkiye niye“yıldız ülke!” olsun? Yoksul halkınhangi sorunu çözülmüştür? İşsizlikmi, açlık mı, yoksulluk mu?

İşbirlikçi tekeller övgüleredevam ediyor. Hem de övgüde sınırtanımıyorlar.

Doğuş Holding Yönetim KuruluBaşkan Ferit Şahenk, Türkiye’ninekonomik potansiyelini büyüt-tüğünü ve bölgesinde siyasi veekonomik bir ağabeyliğe soyun-

d u ğ u n u ”b e l i r t e r e k ,“Gelişmekte olanülkelere reçetey a z a n l a r ı nTürkiye gibi yük-selen ülkelerdenbazı dersler ala-bileceğini gördük”diyor.

Şahenk, AKPiktidarında vurgu-nun boyutlarınıanlatırken, “muazzam” birbüyümeden “muazzam” kârlardansöz ediyor.

Sistemin kuralı bu. Halk yoksul-laşırken tekeller vurgun ve talan ilezenginleşiyorlar. AKP, tekeller dahaçok sömürsün diye halkı sustur-maya, elindekini avucunu almayadevam ediyor. Sabancılar,Şahenkler için torba yasalarçıkarıyor.

AKP iktidarında gün Tekellerin Günü

2 4

Yürüyüş26 Aralık2010

Sayı: 248

İDDİAMIZI, SAVAŞIMIZI UMUDU BÜYÜTELİM !

Page 26: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

İstanbul’da 1 milyon gecekonduyıkılacak. 1 milyon gecekondu...

Böyle bir kararı kim, neden, nasılalabilir? Kim kendinde böyle birhakkı görebilir?

1 milyon gecekondu... Birgecekondu nasıl yıkılır? Bunu geçenhafta İstanbul’da Sarıyer’in Madenmahallesinde gördük.

Belediye ekipleri sabah erkensaatlerde Maden Mahallesi’ndekiiki gecekondunun yıkım kararınıuygulamak üzere geldiler... Topçuailesinin gecekondudan uzak-laştırılmasının ardından yıkımıgerçekleştirdiler...

Bravo onlara. Belediye ekipleri,zabıtalar, çevik kuvvet iki gecekon-duyu yıkarak büyük bir “başarı” eldeetti.

Peki, ya Topçu ailesi? Ne olduonlara? 2 yaşında bir bebek, 70 yaş-larında bir de ihtiyar kadın yaşıyor-du yıkılan evde. Şimdi neredeonlar?...

Bu gördüklerimiz, yıkılan bir tekgecekondudan geriye kalandır.

1 milyon gecekondu yıkılacak...Bu, 5 milyon yoksul gecekondulu-nun sokağa atılması demektir.

Baştaki sorumuzu tekrarlayacakolursak: Böyle bir kararı kim, nedennasıl alabilir?

İzinsiz, kaçak olduğu için miyıkıyorlar kondularımızı? Peki aynıgerekçeyle zenginlerin villalarınıyıkabiliyorlar mı? Acarkentler gibibinlerce lüks villa var kaçak yapılan.Öyle bir gecede yapılan iki gözdenibaret değil onlar. İnşaatları alenenaylarca sürüyor yetkililerin gözüönünde.. Kimse, sabaha karşı kepçe-lerle, polislerle onların kapılarınadayanmıyor.

Evlerimizi yıkanlar ülkemizisoyanlardır. Onlar yıkılan her gece-konduda, sokağa atılan insanlarıdeğil, yıkılan konduların yerineyapılacak lüks villaları, buralardanelde edecekleri yağmayı görmekte-dirler.

Yıkım demekyağma demek

Bakın yıkım kar-arını alanlara; 1 milyonevin yıkım kararınınaltında TayyipErdoğan’ın, KadirTopbaş’ın imzaları var.Büyükşehir belediyele-ri rant yeri, rüşvet yeri,soygun yeri. İstisnasızbüyükşehirlerde bele-diye başkanlığı yapantüm burjuva politikacı-lar yağma ve talanıniçindedirler. Bumakamlar onlar içindaha büyük yağma vetalan için atlama tah-tası olmuştur.

Başbakan Erdoğan bunun enbariz örneğidir. Kadir Topbaş, AliMüfit Gürtuna, Bedrettin Dalan,Saadettin Tantan, Mustafa Sarıgül,Sefa Sirmen, Murat Karayalçın,Melih Gökçek, Aytaç Durak vedaha onlarcası... belediye başkanlık-larını soygun yeri olarak kullandılar.O kadar büyük soygunlar yaptılarki, her biri parti liderliğine soyun-du... Bu ülkede parti liderliğinesoyunmak için büyük paralarlazımdır ve onların birçoğununbelediye başkanlarının arasındançıkması tesadüf olmasa gerektir.

Hepsi bu soygun çarkının için-dedir. Bakın Tayyip Erdoğan’a.Büyükşehir Belediye başkanlığın-dan daha büyük bir soygun yeri olanbaşbakanlığa yükselmiştir. Ortahalli bir geliri olan Erdoğan’ınbugün servetinin hesabı yok.Yolsuzluklara karışmayan tek birbelediye başkanı var mı? Onyıllardırgecekondulara karşı savaş halinde-ler. On yıllardır yıkıyorlar evlerimi-zi.

İstanbul Büyükşehir BelediyeBaşkanı Kadir Topbaş, Türkiye’ninen zengin ilk 100 kişisinden biri.Servetini son bir kaç yıl içinde kat-layarak büyütenlerdendir.

İstanbul’un dev bütçesi, bu hırsız-ların elinde.

Bu ülke onların babasının malımı? “Devlet hazinesini işgal etmiş-ler” diyorlar gecekondu halkı için.

Kim işgalci? Gecekondu halkı,öyle mi? Siz de bu memleketinsahibi? İstediğiniz gibi yağmalayın,istediğiniz gibi satın!

İzin vermeyeceğiz. Bu vatanbizim! Bu toprakların her karışınınbedeli ödenmiştir. Bu topraklardayaşayan tüm halkımızın başını sok-acağı bir ev sahibi olmaya hakkıvardır.

Halkın en temel hakkı olanbarınma ihtiyacını karşılamadıklarıiçin bu ülkenin yöneticileri suçlu-durlar.

Sahip oldukları servet bizdençaldıklarıdır. Bizim yıkılan evleri-mizin karşılığıdır.

Halkın barınma ihtiyacını ülke-mizi yönetenler çözmedi. Bu evleribiz kendi ellerimizle, kendi emeği-mizle yaptık. Her tuğlasında alın-terimiz var. Boğazımızdankıstığımız ekmeğimiz aşımız var.Hırsızlara, soygunculara kan emiciasalaklara evlerimizi yıktırmayaca-ğız.

Yıkıcılar yiyicilerdirBu topraklar onların

babasının çiftliği değil?Bizim kondularınızı yıkıp

rant alanı yaratıyorlar.Bizi sokağa atıp burjuva

asalaklara villalaryapıyorlar.

Sahip oldukları servetbizden çaldıklarıdır. Bizim

yıkılan evlerimizinkarşılığıdır.

Yürüyüş26 Aralık

2010

Sayı: 248

2 5GELECEK DEVRİM VE SOSYALİZMİNDİR!

Page 27: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

AKP, “Torba yasası” adı altındabütün işçilere, memurlara, öğren-cilere kölelik koşullarını dayatanyasaları çıkartıyor.

Esnek çalışma yasal işçinin,memurun hiçbir güvencesi kalmı-yor. Güvencesiz çalıştırma yasal-laştırılıyor.

İstihdam adı altında emekçilerkölelik koşullarında çalıştırılıpsömürülürken, işsizlik fonundaki

paralar tekellere teşvik olarak ve-riliyor.

Belediye emekçileri karakol-lara, emniyet müdürlüklerine,sürülerek orada çalıştırılacak.

Kamu emekçileri mesai saatleridışında zorla çalıştırılacak.Fişleme ve sürgünler yasallaşa-cak.

Meslek lisesi öğrencileri butasarıyla stajyerlik statüsünde enucuz işçi olarak tekellerin hizme-tine sunulacak.

Saldırı püskürtülemezse, örgüt-süzleştirme durdurulamazsa,emekçilerin içinde bulunduklarıkölelik koşullarına isyanetmelerinin koşulları da ortadankaldırılmaktadır.

AKP bu cesareti neredenalıyor?

Birincisi, bu yasalar AKP ikti-darının da ötesinde emperyalisttekeller ve işbirlikçi tekelci burju-vazi tarafından dikte ettirilenyasalardır. Uşak AKP, sırtınıemperyalist tekellere ve işbirlikçitekelci burjuvaziye yaslamıştır vebu cesareti(!) de onlardan almak-tadır.

İkincisi, geniş halk kesimlerininörgütsüzlüğünden cesaret bulmak-tadır.

Üçüncüsü, örgütlü kesimleringüçsüzlüğünden, bir araya gelip güçoluşturamayacağına olan inancın-dan almaktadır.

Emperyalist tekeller ve işbirlikçitekelci burjuvazi, güçlü birdirenişin olmadığı mevcutkoşulları, emekçilere kölece çalış-ma koşullarını dayatma “fırsatı”olarak görmektedirler.

Sendikalar, demokratik kitle örgütleri:

AKP, savaş ilan ediyor,Siz ne yapacaksınız?..Halk düşmanı AKP iktidarı ne

yaptığını biliyor. Ve bu konuda tambir pervasızlık içinde. Yasalaraaykırı bir durum mu var?“Gerekirse yasa çıkartırım” diyor.

Burada sorun emekçilerin,onların sendikal örgütlülüklerininne yapacağıdır.

Sendikalar, demokratik kitleörgütleri, tekellerin ekonomi poli-tikaları doğrultusunda gerçekleşti-rilen bu gasp ve saldırıları,mahkemelere başvurarak dur-durabilecekleri gibi boş bir hayalpeşinde midirler?

Özelleştirmelerde militan,saldırıyı püskürtebilecek direnişlerörgütlemek yerine, bütün umutlar,Danıştay’a, Anayasa Mahkemesi’nebağlanmıştır? Ve bunlarlaözelleştirme saldırının durdurula-mayacağı açık nettir.

Torba Yasası zaten, sendikalarınkendini ve tabanlarını kandırmasın-dan, oyalamasından başka bir anla-ma gelmeyen “yargı manevraları-na” da bir son vermektedir. Torbayasayla, özelleştirmeye karşı açılan“yürütmeyi durdurma”, “iptal”kararlarının alındığı davalar ortadankaldırılarak yasa dışı yapılanözelleştirmeler de yasallaştırılacak-tır.

Artık özelleştirmeler karşısındasarılabileceğiniz başka bir oyalamataktiği yoktur.

YA DİRENECEKSİNİZ, YADA BOYUN EĞİP YOKOLACAKSINIZ!

AKP, sendikalarla adeta alayediyor.

Hala diyalog mu diyorsunuz?Kiminle ne diyalogu kuracak

sınız? Diyelim ki, üç bakanlagörüştünüz. Onları ikna ettiniz.

Torba Yasa, emekçilerin kazanılmış haklarına, geleceğine karşı açılmış savaştır

İŞÇİ VE MEMURSENDİKALARI, MESLEK

ODALARI, tümDEMOKRATİK KİTLE

ÖRGÜTLERİ!

AKP, emperyalist ve işbirlikçitekellerin temsilcisidir. “Torba

Yasa”, tekellerin istekleridoğrultusunda hazırlanmıştır.

AKP temsil ettiği sınıfınçıkarları için elinden geleni

yapıyor. SİZ NE YAPACAKSINIZ?

Torba Yasa, emekçilerinkazanılmış haklarına, gele-

ceğine karşı açılmış birsavaştır.

SİZ NE YAPACAKSINIZ?

Özelleştirmeler oldu. Ciddibir direniş örgütleyemediniz.

Taşeronlaştırma yerleşti,örgütsüzleştirme pervasızlaştı,çoğunlukla seyircisi oldunuz.

ŞİMDİ NE YAPACAKSINIZ?

SUSACAK MISINIZ?GEÇİŞTİRECEK MİSİNİZ?

DİRENECEK MİSİNİZ?

2 6 İDDİAMIZI, SAVAŞIMIZI UMUDU BÜYÜTELİM !

Page 28: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

Hükümet bu yasalardan, bu politikalardan vaz mı geçecek?

Tüm emperpalist tekelleri nasılikna edeceksiniz? Emperyalist ülke-lerin yönetimlerini nasıl nasıl iknaedeceksiniz?

Sizler de biliyorsunuz ki bunlariki AKP’li bakanın isteklerinden,iki işbirlikçi tekelin isteklerindenibaret değildir.

Bırakın kendinizi ve işçilerikandırmayı! Bu, politikalar emperyalist tekellerin politikalarıdır.

Emekçiler yine aynı ayak oyunlarını ve ihaneti mi yaşayacak?Gasbedilen haklar, emekçilerin

yüz yılı aşkın zamandan beri bedel-ler ödeyerek kazandıkları hak-larıdır. Kimsenin sorumsuzca butarihe sırt çevirmeye hakkı yoktur.

Özelleştirmeler, taşeronlaştırma-lar olurken ciddi tek bir direnişolmamıştır. Ve bugün taşeronluk

sistemi, sendikal örgütlenmeninönündeki en önemli engellerdenbirisidir. Özelleştirmeler karşısındasonuç alıcı bir direniş örgütleneme-miştir. SEKA ve TEKEL işçilerininkararlı direnşleri de sendikalarınayak oyunlarıyla, hiçbir sonuç alı-namadan bitirildi.

Eğer tarihe karşı, işçi, emekçitüm halka karşı sorumsuzluk içindedeğilsek yapılması gerekenler bel-lidir.

Emekçiler!Sendikalar üretimden gelen

gücün kullanılması da dahil olmaküzere TÜM GÜÇLERİNİ SEFER-BER ETMEK zorundadırlar.

Devrimci ilerici demokratgüçler, güçlerini birleştirmeleri içinbundan daha hayati bir durum var mı?

İktidar saldırırken birleştirmiştirbütün güçleri.

İktidar, bu saldırıları aynı tor-baya koyarken, emekçilerin bir-leşemeyeceğine güvenmektedir.

Bunun içindir ki, AKP, TorbaYasası’nı gündeme getirirkensendikaları dikkate bile almamıştır.

Oysa birleşmek, daha ilkadımından itibaren iktidarınhesaplarını bozacaktır.

Sendikalı, sendikasıztüm emekçiler;

Torba yasasına karşı bir direnişörgütlenmediğinde ne olacaktır?Hakların gasbı ilk görünen sonuç-tur. Devamında sendikaların adımadım eriyişi sürecektir. Devamındakoşullar ve sömürü daha da ağır-laşacaktır.

Bu saldırıların önüne geçmekiçin tek seçenek vardır.

DİRENMEK.

Yasanın iptal edilinceye kadarDİRENMEK.

Başka yolu yoktur. Ara yollararamak, iktidarın açtığı savaşta tes-lim olmak demektir.

AKP, halkın her kesimine saldırıyor. AKP’nin gün-deme getirdiği “Torba Yasa” tasarısı bunu bir kez dahagösterdi. AKP’nin saldırdığı kesimleri yan yana getirin,başka bir gerçeği daha görürsünüz. AKP, saldırılarıylabirleştiriyor halkı.

1 milyon gecekonduyu YIKACAĞIM diyor AKP.Bu, beş milyon aç ve yoksul gecekondulu demektir.

Esnek çalışma yasallaştırılarak işçiler köleleştirili-yor. İşçilerin bugüne kadar kazanılmış hakları büyükoranda gasp ediliyor. Grev yasağı daha da genişletili-yor.. Hiçbir iş güvenceleri kalmıyor.

Memurluk, iş güvencesi olan bir meslekti. AKP,memurlara da aynı şekilde saldırıyor. İşçilerin kaderinasıl patronların iki dudağı arasındaysa, memurlarınkaderi de amirin iki dudağı arasında olacak. “Ödünççalıştırma" ve “esnek çalışma”yla memurlarınsürgünleri yasallaştırılıyor. "Performans" uygula-masıyla göstermelik "Toplu sözleşme" de yok ediliyor.

Sözleşmelilik statüsüyle 657 sayılı DevletMemurları Yasası’ndaki iş güvencesi de yokediliyor.

“Meslek eğitimi gören öğrenci, adayçırak ve çırakların zaten düşük olan ücretleridaha da düşürülüyor. Stajerlik için uygulananasgari ücret daha da düşürülüyor.

AKP liseleri ve üniversiteleri tekellerinihtiyaçlarına göre yeniden düzenliyor. Liseli üniversi-teli gençlik, yeni dayatmalarla karşı karşıya.

Köylülere yönelik tasfiye ise adeta sessiz sedasızsürüyor. Kırsal alandaki açlığın, sefaletin sesi duyul-muyor.

Torba yasa tasarısı ilk açıklandığında patronlar keli-menin gerçek anlamıyla “göbek attı”. Nasıl sevin-mesinler? “Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı ödemekolaylığını” getiriyor torba yasa.

Sınıflar gerçeği en çıplak haliyle budur.

Halk için açlık ve zulüm olan bu yasalar, tekellerinbayramı oluyor. Bir tarafta tekeller, diğer tarafta halksaflaşıyor. Halkın her kesimine saldıran oligarşi, adetahalkı kendiliğinden birleştiriyor.

Sorun şu: BİZ BİRLEŞECEK MİYİZ?

Cevap da şu olmalı: BİRLEŞECEĞİZ... BAŞKAYOLU YOK!

Oligarşinin saldırısı birleştiriyorBiz Birleşecek miyiz?

2 7GELECEK DEVRİM VE SOSYALİZMİNDİR!

Page 29: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

Böyle bir yasayı nasıl bir iktidar çıkarabilir? Busorunun cevabı bellidir: Böyle bir yasa ancak halk düş-manı bir iktidar tarafından çıkartılabilir?

Milyonlarca işçinin, memurun, öğrencinin hiçbirgüvenceden yoksun kölelik şartlarında çalıştırılmakistenmesinin başka türlü izahı olabilir mi? Emekçilerinon yıllardır bedeller ödeyerek kazandıkları hakları buyasalarla elinden alınıyor.

AKP “Sendikaların önündeki engelleri kaldırıyo-ruz” dedi. “Memurlara toplu sözleşme hakkı getiriyo-ruz” dedi, Anayasa referandumunda bol bol “demokra-tikleşme”den bahsetti. Çok değil, üzerinden sadece birkaç ay geçti, sonuç ortadadır.

AKP, ya bana hizmet eden bir sendika oluşunuzdiyor, ya da yok ederim diyor.

Demokrasi diye bir hedefi,amacı olan bir iktidar bu yasalarıçıkrartabilir mi?

HAYIR!

Bu torba yasası demokrasiyi ayaklaraltına alan bir yasadır. Bu yasa çıkartılırkenkime soruldu? AKP, tam bir ikiyüzlülükiçinde demokrasinin ayaklar altına alındığıyasaların dahi “demokratikleşme”, “reform” diye pro-pagandasını yapmaktadır. 12 Eylül’de yapılan ‘82Anayasası’ndaki kısmi değişiklik referandumundaemekçilerin lehine örgütlenmesi için önemli yasalarınçıkartılacağının propagandasını yaptı. Faşizmidemokrasi diye sunanlar; işte AKP’nin emekçiler içinçıkardığı yasalar. Bu yasalarla emekçilerin kazanılmıştüm hakları gasbediliyor.İşçilerin örgütlenmehakları fiilen ortadankaldırılıyor. Örgütlen-menin olmadığı, hakarama mücadelesininkoşullarının kalmadığıbir yerde demokrasidenbahsedilebilir mi?

AKP, öyle pervasızki, sadecedevrimci demokrat, ilerici ke-simlere saldırmıyor, kendi ikti-darını desteklemeyen düzen içigüçlere de saldırıyor. Bu tor-badaki her madde anti-demokratiktir. Her maddedemokrasinin ayaklar altına

a l ı n m a s ı d ı r .A K P ,“demokratik-leşme” riyakarlığıyla halkı aldatmaktadır.

Adalet diye, adil olma diye kaygısı olanbir iktidar böyle bir yasayı gündeme getire-bilir mi?

AKP, adalet değil adaletsizliğin partisidir. Ve öylepervasız ki, açlık, yoksulluk, işsizlik oranı neredeyseikiye katlarken o, işbirlikçi tekellerin servetlerinin kat-lanarak büyümesini halkın “refah düzeyinin artması”olarak sunabilmektedir. AKP’nin en büyük adaletsizliği

açlık ve yoksulluğu büyütmesi, halkısadakalara muhtaç hale getirmesidir.

Torba yasa bu adaletsizliğe ekle-nen yeni bir halkadır. Bu yasaylaemekçiler vahşice sömürülürken vemilyonlarca işsiz varken, işsizlik si-gortasına kesilen paralar tekellere“teşvik” olarak verilmektedir.

Tekeller, halkı sömürdükleri yet-miyormuş gibi halkın elinde ne varne yok, onu da AKP’nin halk düş-

manı politikalarıyla almaktadırlar.

Halkın açlığını, yoksulluğunu “garipgurabalığını” düşünen bir iktidar, evsizliği-ni kendine dert edinen bir iktidar buyasaları çıkartabilir mi?

AKP, halkın açlığını yoksulluğunu düşünmüyor.AKP, faşist terörle halkı sesini çıkartamaz hale getirip,açlığını yoksulluğunu, işsizliğini kendine biat edensadaka toplumunu yaratmak için kullanıyor.

Yarattığı açlığı, yoksulluğu, işsizliği daha büyük,daha pervasız bir sömürü için kullanıyor.

Halkın açlığını, yoksulluğunu düşünen, ülkemizingeleceğini düşünen bir iktidar halkı daha büyük biraçlık ve sefalete mahkum eden yasaları çırkartabilirmi? Halkın emeğini, alınterini, yarattığı değerleri,ülkemizin yeraltı yer üstü kaynaklarını emperyalist veişbirlikçi tekellere peşkeş çekebilir mi? AKP,vatanımızı karış karış emperyalistlere satıyor. En sonFüze Kalkan Projesiyle ülkemizin dört bir yanınıABD’nin dünya halklarına saldırı üssü haline getirdi.AKP, sadece Türkiye halklarının düşmanı bir partideğil, ABD uşaklığıyla tüm düya halklarının düşmanıbir partidir.

AKP halk düşmanı ve işbirlikçitekellerin iktidarıdır

Devrimci İşçi Hareketi veKamu Emekçileri Cephesi,tüm emekçileri birleşmeye,direnmeye, mücadeleye

çağı rı yor!

2 8

Yürüyüş26 Aralık2010

Sayı: 248

İDDİAMIZI, SAVAŞIMIZI UMUDU BÜYÜTELİM !

Page 30: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

EMEK

İzmir Genel-İş 5 Nolu Şube yöneticileri ve temsil-cileri 17 Aralık’ta Buca Belediyesi önünde basına biraçıklama yaptı.

İzmir Genel-İş 5 No’lu Şube Başkanı Naci Çetinaçıklamasında; “Gündemde olan TORBA YASATASARISI ile işçilerin ve kamu çalışanlarının, çalışmakoşullarını ve özlük haklarını değiştiren birçok düzen-leme, sendikalara danışılmadan tepeden inme yöntem-lerle kanun tasarısına eklenmiştir. Başbakanlık tarafın-dan Meclise sevk edilen bu torba yasa tasarısında bazıkamu alacaklarının affının yanı sıra, belediye işçileri-nin tasfiyesine yönelik hükümler de yer almaktadır”diyen Çetin, Sendikalaşmak ve taşeronun kalkmasınıistedikleri için işlerinden atılan, bu nedenle deBelediye önünde oturma eylemi yapan işçilereBelediye Zabıtalarının ve Özel Güvenlik

Görevlilerince yapılan saldırıyı da kınadığını açıkladı.

2 9

Yürüyüş26 Aralık

2010

Sayı: 248

GELECEK DEVRİM VE SOSYALİZMİNDİR!

Torba Yasa Tasarı sı İzmir’de Protesto Edildi

Çivi İşçileri İmza Topluyor...Bir süre önce sendikalı olmak istedikleri için işten

atılan Mersin’deki çivi işçileri “Anayasal Hak OlanSendika Hakkımı İstiyorum, Akdeniz Çivi’den Atılanİşçiler Geri Alınsın” adı altında imza toplayarak sesleri-ni duyurmaya çalışıyorlar.

İzmir’de Buca Belediyesi’ndenatılan işçiler Şirinyer Tansaş önündetoplanıp, yolu keserek belediyeönüne kadar yürüdüler.

19 Aralık günü yapılan eylemdeyürüyüş boyunca “İŞÇİYİZ HAK-LIYIZ KAZANACAĞIZ, TAŞE-RONA HAYIR, ZAFER DİRENENEMEKÇİNİN OLACAK” slogan-ları atılan eylemde, işten atılan işçi-lerden İnan Sezer basına bir açıkla-ma yaptı. “Kararlıyız! Kararlılığımız, taleplerimizin ve mücade-lemizin haklı ve meşru olmasından

kaynaklanıyor”diyen Sezer, taşe-ronlaşmanın dahafazla işsizlik,daha fazla yok-

sulluk, daha fazla açlık olduğunusöyledi.

Polis Direnen İşçileriGöz Hapsine Aldı

16 Aralık Perşembe akşamıBuca Belediyesi işçileri yoğun polisbaskısına rağmen çadırlarını kurdu-lar.

Direnişlerinin 20. gününde, 14Aralık Salı günü Buca Belediyesizabıtaları, özel güvenlikleri ve polis

işçilere saldırmış,darp etmiş veişçilerin eşyaları-na el koymuştu.

Ağaca bir ipdahi bağlansa,polis işçileregelip ''Yasak!Valiliğin emrivar'' diyerek baskıyapıyordu. İşçilerbu baskılara rağ-men ısrarla otur-

ma eylemine devam ediyorlar.Perşembe günü polis, Belediyeçevresindeki kuşatmayı kaldırmışfakat Belediye bahçesindeki kame-rayı 360 derece dönen yeni birkamerayla değiştirmişti. İşçileri heran göz hapsine alıp korkutmayıplanlayan polise rağmen işçiler,

16 Aralık Perşembe akşamı, ziy-aretlerine gelen 20 kişilik Kent AŞişçilerinin de katılımıyla naylonlar-la, iplerle el yapımı çadırlarını kur-dular. Geceyi çadırlarda geçirenişçiler sabah erkenden kalkıp soba-larının başında kahvaltılarını yaptı-lar.

Devrimci İşçi Hareketi deyaptığı açıklamada 360 derecedönen kameralarınız meşru değildir.Meşru olan direniştir” diyerek dire-nen işçilerin yanında olduğunuifade etti.

MER-KAR-DER üyeleri ise 17Aralık günü Buca Hapishanesiönünde toplanarak Buca Belediyesiönünde oturma eylemi yapan işçile-re destek yürüyüşü gerçekleştirdi.Direniş sloganlarıyla direniş alanınagiren işçiler desteklerini dile getir-diler.

"Biz işçiyiz, biz üreteniz, bütün dünyayı güzelleştireniz"

Page 31: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

Dergimizin ofset hazırlıklarının yapıldığı büromuz24 Aralık cuma günü gece 03.15 civarında İstanbulEmniyet Müdürlüğüne bağlı yüzlerce çevik kuvvetpolisi, özel harekat timleri, helikopter,onlarca sivil polistarafından basıldı. Baskın sırasında kapılarımız balyoz-larla parçalandı, oksijen kaynaklarıyla kesildi.Büromuzda bulunan bilgisayarlarımıza, teknik malze-melerimize, kütüphanemizde bulunan kitaplara kadar,deyim yerindeyse yangından mal kaçırırcasına, elkonuldu. Ve Ozan Yayıncılık’tan Kaan Ünsal, NaciyeYavuz, dergimiz yazı işleri müdürü Halit Güdenoğlu,Cihan Gün, Sibel Kırlangıç, Serdar Polat, MustafaDoğru, Musa Kurt gözaltına alındı. Ozan Yayıncılık,talan edildi.

Bu saldırı gerçeklerin yazılmasına karşı duyulantahammülsüzlüktür. Dergilerini sahiplenen ve baskınıprotesto eden Yürüyüş okurları 24 Aralık günü baskın

halen sürerken 14.00'da Şişli Camii önün-de toplanarak basın açık laması ve ardın-dan toplu Yürüyüş satışı gerçekleştirdiler.

"Bağımsızlık Demokrasi Sosyalizm içinYürüyüş Susturulamaz -Baskılar GözaltılarBizi Yıldıramaz Halk Cephesi" ozalitininaçıldığı eylemde basına açıklama yapanMahir Bektaş; "Şu gerçek iyi bilinme lidir

ki; devrimci basın halkın birebir sorunlarını anlatır vegücünü halktan alır. Bu gibi baskınlarla, komplolarla,tutuklamalarla devrimci basını susturamazsınız. Bu uygu-lamalarla halka gözdağı veremezsiniz. Bağımsızlık,demokrasi, sosyalizm mücadelesi var oldukça Yürüyüşdergisi de var olacaktır. Devrimci basını yıllardır sustu-ramadınız ve susturamayacaksınız" dedi.

"Yürüyüş Susturulamaz", "Kahrolsun Faşizm YaşasınMücadelemiz", "Baskılar, Gözaltılar, Tutuklamalar BiziYıldıramaz" sloganlarının atıldığı eyleme 100 kişikatıldı. Ve ardından Yürüyüş satışına geçildi. Yarım saatboyunca halka Yürüyüş'ün gerçekleri anlattığı içinbasıldığı anlatıldı. Toplamda 110 dergi halka ulaştırıldı.Eyleme ESP, Mücadele Birliği, Tüm Bel-Sen 1 No'luŞube, BES 1 No'lu Şube ve PSAKD Sarıyer Şubesi detemsili olarak katılarak destek verdiler.

3 0

Yürüyüş26 Aralık2010

Sayı: 248

İDDİAMIZI, SAVAŞIMIZI UMUDU BÜYÜTELİM !

BÜROMUZ YÜZLERCE POLİS TARAFINDANGECE YARISI BASILDI

SUSTURAMAYAC AKSINIZ! SUSM AYAC AĞIZ !

Page 32: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

AKP iktidar olduğundan bugüne attığı heradımda, aldığı her kararda yaptığı her düzenlemedeişçiler, emekçiler yani halkın çıkarlarına değil, patron-ların çıkarlarına hizmet etmiştir. Bu adımlardan biriolan torba yasası söylediğimizi kanıtlayan durumda.

Kardeşler!

Bir el boğazımıza yapışmış, sıktıkça sıkıyor.

Bir el, tam bir düşman gibi, bizi nefessiz bırakıyor.

Bu elin bir dost eli olmadığı kesin. Bu el, bir halkdüşmanının eli. Bu el, bir işbirlikçinin eli.

Kardeşler!

Düşmanımızı tanıyalım. Düşmanını tanımayan,hiçbir savaşı kazanamaz.

Boğazımızı sıkan bu el, halk düşmanı AKP’ninelidir. Bu el, halkların düşmanı emperyalistlerinelidir.

AKP Hükümeti, “Torba Yasası” adı verilen veiçinde onlarca hak gasbını içeren bir yasayı, Meclisgündemine getirdi. AKP’nin Meclis’e getirdiği tasarı7’si geçici, toplam 120 maddeden oluşuyor.

120 madde, tüm emekçilere karşı düşmanlığın bel-gesidir.

İktidar, sömürücülerin iktidarıdır. Bu yüzden, hiçbiryasayı çıkarırken HALKA SORMUYORLAR.

Sormadıkları gibi, GERÇEKLERİ DE HALK-TAN GİZLİYORLAR.

Torba Yasa’daki düzenlemeleri “milletin, ülkeninmenfaatine” diye kabul ettirmeye çalışıyorlar. Yalan.

Gerçeği öğrenelim. Gerçeğin gücüyle direnelim.

İŞÇİLER,

MEMURLAR, TÜM EMEKÇİLER!

Torba Yasa, haklarımıza bir saldırıdır. Geleceğimizebir saldırıdır. Öyleyse direneceğiz. Ekmeğimiz için,işimiz için, adalet için, direnme hakkımız için,direneceğiz.

Torba Yasa’ya karşı eylemler örgütleyelim. Örgütle-nen eylemlere katılarak destek verelim. Bu konudagörev ve sorumluluklarını yerine getirmedikleri çokaçık olan sendikalarımızı zorlayalım. Sendikalardışında örgütlenmeler yaratalım.

Torba Yasa, belki de bir-iki hafta içinde TBMM’dengeçmiş olacak. Ama o durumda da her şey bitmişolmayacak!

Sürgünler, dayatmalar, keyfilikler, işten çıkar-

malar asıl ondan sonra yoğunlaşacak. Saldırılar

böyle süreklileştiğinde, direnmek için, örgütlenmek

için, hiçbir zaman geç değildir.

Zararın neresinden dönersek kârdır.

Zarardan dönmek, önce örgütlenmektir.

Zarardan dönmek, birleşmek ve direnmektir.

Birleşir ve direnirsek kazanırız.

Kazanmanın tek yolu budur.

Her şeyde olduğu gibi bu yasada da onlar, sömürücü

egemenler, güçlerini birleştirip saldırdılar. Oysaki onlar

sadece bir avuç sömürücü asalak. Ama biz koca bir

halkız. Üreten, emek harcayan, alınteri döken milyon-

larız biz. Biz olmadan yaşam olmaz, bir avuç asalak da

olmaz. Onlar bizlere karşı güçlerini birleştirdilerse, biz

milyonlarca emekçi öğrenci, kadın erkek, genç yaşlı

insanlar olarak gücümüzü birleştirirsek, direnirsek

onları altederiz.

Devrimci İşçi Hareketi tüm işçilere direnme çağrısı

yapıyor.

Kamu Emekçileri Cephesi, tüm kamu emekçilerini

bu saldırıya karşı direnmeye çağırıyor.

Halk düşmanı AKP ve bir avuç sömürücüye karşı

örgütlü olarak karşı durmak zorundayız. Yaşam bizlere

başka bir alternatif bırakmıyor.

TEK ÇARE DİRENMEKTİR.

Başka yol var diyenler, işçi sınıfını ve kamu emekçi-

lerine yalan söyleyenlerdir.

Devrimci İşçiHareketi Birleşelim Direnelim

Kazanalım!

3 1

Yürüyüş26 Aralık

2010

Sayı: 248

GELECEK DEVRİM VE SOSYALİZMİNDİR!

KESK’TEN TORBA YASA TASARISINAPROTESTO

Meclis Alt Komisyonu'nda görüşülen, 'Torba Yasa'tasarının geri çekilmesini isteyen KESK İstanbulŞubeler Platformu üyeleri, Bakırköy ÖzgürlükMeydanı'nda eylem yaptı.

"Torba Yasasına Hayır" pankartı açan KESK'liler,AKP Bakırköy İlçe binasına kadar yürüdüler.

Türk-İş üyeleri de "Torba Yasa"ya karşı Ankara'datoplandı. Tasarıda onaylanmayacak çok sayıda hükümolduğunun ifade edildiği eylemde Türk İş’in 4 Ocak’tayol haritası açıklayacağı dile getirildi.

Page 33: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

Sev gi li okurlarımız merhaba. Budersimizde, sizleri sadece “okur”olarak değil, “yazar” olarak gören,sizlere yazar olarak görev yükleyenbir çalışma yapacağız. Konumuzhaber ve tabii habercilik.

Bu derginin, devrimci bir dergi-nin haberlerini kim yapar, kimyapıyor? Profesyonel muhabirlerdeğil elbette. Dergimizin birkaççalışanının yetişebileceği haberlerinsayısı bellidir. İstanbul’da yapılanbirkaç eyleme gidip,onların haberleriniyapabilirler en fazla.

İşte böyle olduğuiçindir ki, bu derginin“muhabirleri”; bu derginin okurlarıdır.Hayatın her alanındamücadeleyi omuzlayan,yürüyüşlere, mitinglerekatılan, yazılamalaryapan, afiş, pankart asan, dergisatan ve dağıtan, paneller toplantı-lar gerçekleştiren tüm insanlarımız,derginin muhabirleridir.

Dolayısıyla, ülke çapındadüşündüğümüzde yüzlerceinsanımız dergiye haber yazan birkonumdadırlar. Bu bir dergi içingüçtür. Ancak bu gücü büyütmek,daha etkili hale getirmek için, gücüeğitimle pekiştirmek gerekir.Muhabirlerimiz açık ki haber konusunda daha eğitimli, donanımlıolmalı.

��Neden her eylemin haberi

yapılmalı? Birçok arkadaşımızın şöyle

düşündüğünü biliriz. “Biz gazetecimiyiz, dergici miyiz? Haber yapmakdergicilerin işi...”

Elbette ki bu yanlış bir düşünce.Neden yanlış bir düşünce olduğu-

nun bir yanınıyukarıda belirttikaslında. Ülkemizindört bir yanındakieylemlere gidecekmuhabir olmadığı-na göre, eylemlerekatılanlar muhabir

leri kendi içlerinden çıkaracaklar.Koşullar ve ihtiyaçlar, bu kadaraçık.

Hepimiz aynı zamanda birgazeteci olmalıyız. En azındankendi katıldığımız eylemin haberiniyapabilecek durumda olmalıyız.Çünkü haber yapmak bizimeylemimizin, faaliyetlerimizin birparçasıdır. Haber, eylemimizi kendisınırları dışına çıkarıp daha geniş

kitlelere duyuracak olanaracımızdır.

Yaptığımız her eylemin, çeşitlibiçimlerdeki tüm diğer faaliyetlerimizin hedefinde halkı örgütlemekve mücadeleye katmak vardır. Ohalde, yapılan eylemin, diğer etkin-liklerin propagandasını yapmak da,bu hedefe ulaşmak için olmazsaolmaz şartlardan biridir.

Peki yaptığımız çalışmaları,eylemlerimizin propagandasını engeniş kitlelere ulaştırmanın yayınorganlarımız dışında başka aracıvar mı? Yok. Demek ki, “haberyapma”nın gereği tartışılmaz. Ozaman geri şu soru kalır: Öyleysekim yapacak bu haberi?

��Neden herkes muhabir

olmalı?

“Haberi kim yapacak?” sorusunaen kısa cevap şudur: Yaptığımız

eylemleri en iyi anlatacak olan bizizdir. Yaptığımız her eylemde, herçalışmada, burjuva basının da,devrimci basının da yanımızdaolması mümkün değildir. Onuniçin kendi faaliyetlerimizin haberiniyapma sorumluluğu bize aittir.

Haber yaz mak tan -giderek yazıyazmaktan- kas tı mız "pro fes yo nelmuhabir" olun ma sı de ğil dir. An cakesasında şöyle bir düşününcegörülür ki, yazı, bir devrimci içinadeta yaşamının ayrılmaz birparçasıdır.

Bildiri, basın açıklaması yaz-maktan ra por yaz maya, ha ber yap -ma ktan anma, kutlama gibi faali-yetlerimiz için metin hazırlamaya,eğitim çalışmalarımızda not tut-

maktan, seminermetni hazırlamayaka dar, ya zı yaz manınbirçok biçimiyle içiçeyizdir.

Dolayısıyla, bun-larla karşı karşıya olanbir devrimci, öncelikle“ben yazamam, benkalem kağıt işlerindenanlamam” gibi itira-

zları dilinden de, düşüncesinden desilmelidir.

Her Cepheli yazı yazabilir, herCepheli bildiri yazabilir, basın açık-laması veya haber hazırlayabilir.

Bunun için ne alim olmamızgerekir, ne edebiyatçı... Bi ze ge rek liolan işçiyi, öğrenciyi, memuru,köylüyü, gecekonduluyu, yanikısacası hal kı bilgilendirecek,bilinçlendirecek tarzda sa de, net,an la şı lır ya zı lar yaz mak tır. Birhaberde, ne yaptığımız, nasılyaptığımız, niye yaptığımız belliolmalıdır; bir bildiride, nedediğimiz, ne önerdiğimiz, neyieleştirdiğimiz belli olmalıdır.

Bu nu sağlamak hiç zor değildir.Belli bir yoğunlaşma olduğunda,yapılan işe emek verildiğinde, veyapılan işe vakıf olunduğunda, iste-nilen nitelikte haber, bildiri, basınaçıklaması ve benzeri tüm yazıları,her Cepheli rahatlıkla ya pa bi lir.

Kurtuluş İçİnKurtuluş İçİn

DEVRİMCİ OKULDEVRİMCİ OKUL

Ders: Haber

Haber, iddiamızdır,

ciddiyetimizdir

3 2

Yürüyüş26 Aralık2010

Sayı: 248

İDDİAMIZI, SAVAŞIMIZI UMUDU BÜYÜTELİM !

Page 34: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

Şundan emin olalım:“Her kes ya za bi lir.”

“Yazamam” noktasın-daki en ısrarcı, en inatçıarkadaşlarımız bile,sonuçta kendilerininyapabildiğini, yazabil-diğini görmüşlerdir.

�� Haber nedir?

Haber, “Gün cel li ğiolan bir ola yı, bir eylemi,bir olguyu ga ze te ya dader gi okur la rı na ulaş tır mak için ya -zı lan ya zı lar dır.”

Bu genel tanım içinde habernedir diye somutlarsak:

Mücadelemizi, örgütlenmemizi,devrimimizi ilgilendiren, halkı mı zı,dün ya halk la rı nı ilgilendiren, düş -man cep he si ni il gi len di ren her ge -liş me ha ber konusudur.

Burjuva basında “neyin haberolduğu” konusunda son dereceçarpık, ticari ve yoz bir anlayışhakimdir. Onlar için hangi olayıntiraj yapacağı, hangi olayın reytingyapacağı ön plandadır.

Bizim için ise, haber, düzeniteşhir edecek, halkın mücadelesinigeliştirecek, örgütü güçlendirecek,halkı bilgilendirecek, bilinçlendire-cek olgular ve olaylardır.

Bu çerçevede somutlarsak; birCepheli için, bulunduğu birim vealanda, bulunduğu şehirde nelerhaberdir?

Yaptığımız eylemler haberdir.Anmalar, paneller, haberdir.Düşmanın saldırıları haberdir. Karşı-devrimin çeşitli faaliyetleri, ajanlık,ihbarcılık çalışmaları haberdir.Belediyelerin soygunculukları haberdir. Düşmanı teşhir edecek, halkıbilinçlendirecek, devrimi ve örgütügüçlendirecek her şey haberdir.

�� Haberin muhtevasını ve

biçimini belirleyen, gazetecilikilkeleri midir, yoksa sınıf çıkar-ları mı?

Burjuvazi haberlerini seçerken,

onu biçimlendirirken, tiraji, reytingihesap eder elbette. Ancak elbetteşunu unutmamalıyız; burjuva basınher ne kadar haberlerinde ticarikaygıyı ön planda tutuyor gibigörünse de, belirleyici olan yinehabere sınıfsal bakıştır. Burjuvazi,hangi haberi verirse burjuvaziyeyarar, hangisini vermezse burjuvaziiçin iyidir?... sorusuna göre belirleryayın politikasını. Haberi, hangibiçimde vereceğini, devrimizayıflatma, karşı-devrimigüçlendirme amacına göre belirler.Haberlerin şu veya bu biçimde ver-ilmesi, şu veya bu büyüklükte ver-ilmesi, haberdeki başlıkların, kelimeve kavramların seçimi de yine bur-juvazinin sınıfsal çıkarlarına görebelirlenir.

Kısacası, haber, üç satır da olsa,

üç sayfa da olsa, sınıfsal bir

olgudur. Bu burjuvazi açısından da

böyledir, devrim açısından da

böyledir.

Dolayısıyla, haberi yazan her-

hangi bir arkadaşımız da aynı bakış

açısıyla hareket edecektir.

Neyi nasıl yaparsak, onun

devrime hizmet edeceğini esas ala-

cağız.

��Haber neleri içerir?

Ya da 5N-1K

“5N-1K” basın yayın alanındasık kullanılan bir formülasyondur.Hatırlayacağınız gibi, bu ismitaşıyan bir televizyon programı davar.

Peki nedir 5N-1K?

Bu formülasyon,kısaca, her ha berde, Nhar fiy le baş la yan 5, Khar fiy le baş la yan 1 so ru -nun ce va bının mut la kabu lun ma sı gerektiğinianlatır.

N ile başlayan 5 soruve K ile başlayan 1 soruşun lar dır:

- Ne ol muş?

- Na sıl ol muş?

- Ne za man ol muş?

- Ni çin (han gi se beb le) ol muş?

- Ne re de ol muş?

- Kim yap mış?

Her ha ber bu bil gi le ri kap sa ma -lı dır. Bir haberde an cak bu bil gi lernet ola rak bulunuyorsa, o haberüzerine yapılan yorum ve değer-lendirmeler yerine oturabilir veeğer bir haber genişletilecekse deonce bunları içermesine bakıl-malıdır.

Eğer haberde bu unsurlartamamsa, haberimizin ni te li ği ne vehac mi ne, yayınlanma koşullarınauy gun olarak ge niş letilebilir.

Her bir soru, (ne, nasıl, niçin?)ayrıca açılıp genişletilebilir.

�� Haber ve yorum, nerede

birleşir, nerede ayrılır?

Bizim haberlerimiz, “tarafsız”,“yorumsuz” ve benzeri değildir.Zaten böyle bir haber de yoktur.Bunlar burjuva basının halka kendidüşüncelerini sinsice empozeetmek için uydurduğu kavram-lardır.

Haberin içinde ayrıca özel biryorum olması bile, herhangi birhabere seçilen başlıklar, spotlar dazaten doğrudan bir yorumu, birtavrı içerir.

Burjuvazi, haberlerindeki karşı-devrimci damgayı örtbas etmekiçin onları “yorumsuz” sunduğuyalanını ortaya atar; biz ise, açıkçayorumumuzu ortaya koyarız.

Ön ce lik le şunu dü şün me li yiz:

Yaptığımız her eylemin, çeşitlibiçimlerdeki tüm diğer faaliyet-

lerimizin hedefinde halkıörgütlemek ve mücadeleye

katmak vardır. O halde, yapılaneylemin, diğer etkinliklerin

propagandasını yapmak da, buhedefe ulaşmak için olmazsa

olmaz şartlardan biridir.

Yürüyüş26 Aralık

2010

Sayı: 248

3 3GELECEK DEVRİM VE SOSYALİZMİNDİR!

Page 35: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

der gi de yeralacak hiç bir ya zı, hiçbirhaber, hiçbir resim, hiçbir karikatür,hiçbir şiir, amaç sız de ğil dir. Hiçbirşey, ne sadece gazetecilik olsundiye, ne de sadece “sanat” olsundiye konulmamaktadır.

Yorumsuz, tarafsız gibi kavram-larla kendi haberlerimizi sunmayakalkışmak, burjuvazinin tarzına veyöntemine özenmek, onları taklitetmektir, haber olayına düzen içibakmaktır. Biz haberi de kenditarzımızla ve elbette kendiamaçlarımıza uygunolarak yaparız.

Her haberde bir yoru-mumuz vardır. Bazenözel olarak yorum yap-tığımız bir bölüm, bunitelikte paragraflar yok-tur, ama yine de yukarıdabelirttiğimiz gibi, yorumumuzu bu kez başlıklaraspotlara yedirmiş oluruz.

Eğer imkanımız varsa,gerek de duyuyorsak, tümhaberleri işleyerek, kendisiyasal yorumumuzlayoğurarak vermek, devrimci haber-cilik açısından en uygun olanıdır.

Yo rum, ha be rin ya zı ya ge çi ril -me sin de se çi le cek başlıklar, spotlar-la ya pı la bi le ce ği gi bi, ha be rinuygun bölümünde ya pa ca ğı mız de -ğer len dir me ler le de olabilir.

"Ger çek ler dev rim ci dir" sö zü,bi zim ha ber an la yı şı mı z açısındanözel bir önem taşır.

Bizim haberimizde gerçeği engüçlü şekilde vermek önemlidir buanlamda.

Keza, militanlığı yansıtmak, birbaşka iyi haber ölçümüzdür.

Biz aktaracağımız ger çe ği veyamilitanlığı en çar pı cı, en bü tün lük -lü şe kil de sun ma lıyız.

Belirttiğimiz gibi, her haberimizbir şekilde bir sınıfsal damga veyorum içerir. Ama bu konuda içinedüşülmemesi gereken bir yanlış daşudur: Yorum ve değerlendirmeler,haberin kendisini boğmamalıdır.Eğer tamamen yorum olarak elealacaksa, o haberin dışında ayrı bir

yazı konusu da yapılabilir. Keza,yorum adına, değerlendirme adına,her haberin sonuna basmakalıpcümleleri eklemekten de kaçın-laylıyız. Onlar, bir yorum ve değer-lendirme işlevini üstlenmez.

�� Haber ideolojik

mücadeledir!

İde o lo jik mü ca de le bi zim engüç lü ol du ğu muz alan dır.

Dü ze nin ide olo ji siyle dev ri min

ide olo ji si, burjuvazinin ideolojisiyleproletaryanın ideolojisi, hayatın heralanında ve her konuda birbiriyleçatışma ve savaş halindedir. Busavaş, propaganda alanında, vedolayısıyla basın yayın alanında dageçerlidir.

Bu anlamda, herhangi bir alan-da bir eylem yaptığımızda, birfaaliyet gerçekleştirdiğimizde, onunhaberini yapıp yapmamak ideolojikmücadele açısından bakış açımızıgösterir. Her haber bir ideolojikmücadele unsurudur. O haberle biz,burjuva ideolojisini zayıflatan,devrimin ideolojisini büyüten bir işyapmış oluruz.

Eylemimizin haberini yapma-mak ise, bu ideolojik mücadeledengeri durmaktır. Başka bir biçimdesöylersek, eylemimizin haberinegereken önemi vermemek, aslındabizim kendi yaptığımız eyleminönemine, gereğine, yararına inan-mamamız demektir.

Dü ze nin haberleri, bencilliği,bireyciliği yüceltirken, bizim haber-

lerimiz, paylaşmayı, dayanışmayı,halk ve va tan için fedakarlığıyüceltir. Bunu en sıradan haberdedahi görebiliriz.

Dü ze nin haberleri, "ba ba na bi legü ven me" bencilliğinin pro pa gan da -sı nı ya par ken, yozlaşmayı meşru venormal gösterirken, devriminhaberleri, bunların eleştirisiniiçerir.

Kısacası, iki ideolojinin farkı,sıradan bir haberde bile ortayaçıkar. Ve zaten böyle olduğu için de

aslında hiçbir haber sıradandeğildir.

�� Haberler,

basmakalıp, yüzeysel,şişirme olmamalıdır!

Habere verilen önem,aslında bizzat yaptığımızeyleme, hayata geçirdiğimizdiğer faaliyetlere verdiğimizönemin de bir gösterge-sidir.

Bu anlamda, hereylemimizin haberi özenli

ele alınmalıdır.

O haberi en iyi şekilde yazmak,kendi faaliyetimizi en iyi şekildeyansıtmak demektir.

Mesela, haberlerin birçoğuşöyledir: Şu geldi, şu şu açıklamayıokudu. Şu sloganla eylem bitirildi.Adeta eylemin özet programınınalt alta sıralanması gibidir. Meselagün boyu süren bir sempozyumunhaberi yazılır; bu geldi, şu konuştu,şunu dediden öteye geçmez.Oradaki atmosfer, o sempozyumuninsanlara verdiği hava, yarattığıetki, mücadeleyi güçlendiren özelvurgular, bunlar yeterince öne çık-maz...

Haberde birinci koşul budur.Haber sıradan, bürokratik olma-malıdır. Bunun dışında;

Ha berlerimiz, kı sa, kesin veaçık cüm le ler den oluş ma lı dır. Ha -be rin baş lı ğı , gö rür gör mez oku yu -cu nun dikkatini çe ke cek şe kil de se -çil me li dir. Ha ber de be lir siz lik ol -ma ma lı dır.

“Ma dem hal kı ik na et mek, onunsı nıf sal tep ki le ri ni or ta ya çı ka ra bil -mek zo run da yız, o hal de kit le le re

hi tap ede bi le cek yol, yön tem ve ça -lış ma tar zı nı bu la bil me li,bu alan da ki ek sik le ri mi zi

gi de re bil me li yiz.”

3 4

Yürüyüş26 Aralık2010

Sayı: 248

İDDİAMIZI, SAVAŞIMIZI UMUDU BÜYÜTELİM !

Page 36: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

Kullandığımız kelimelere,kavramlara dikkat etmeliyiz.Burjuva basında kullanılan ya ka lan -ma, kok teyl, korsan gösteri, eylem-ciler, göstericiler gibi kavramlardan,küçük burjuvazinin kullandığı vebizim dergimizin her sayısında“Kelimelerin Savaşı”nda örnekleriverilen kavramlardan uzak dur-malıyız.

Mese la kav ram lar, ke li me ler ko -nu sun da ki has sa si ye tin ye ter siz li ği -ni dü şü nün. Birçok kavram, çeşitliyazılarımızda ideolojik olarak mah-kum edilmesine karşın, insanlarımızın yer yer onları kullanmayadevam edebildiklerini görüyoruz.

Ha ber le ri miz le hal ka ger çek le riaçık la ma yı he def le riz. Ancakgerçeğin anlatımı, onu anlatanınbakış açısına, stratejik düşünce vehedeflerine göre farklı farklıdır. Bufark kendini en açık biçimde,katliamların, karşı devrimin vahşe-tinin anlatımında gösterir.

Bir saldırıyı nasıl yansıtacağız?

O saldırıda insanlar yaralanmış-tır, kaşı gözü patlamıştır, kolu kırıl-mıştır... Bir başkasında insanlarağlamıştır.. vb. Nasıl anlatacağız.Burada, haber yazımında da,vahşette sadece vahşeti gören refor-mist tarz ile, vahşette de direnişi,kararlılığı gören ve gösterendevrimci tarz birbirinden ayrılır.

Bu tip durumlarda tereddütduyan insanlarımız, yayın geleneği-mize bakmalılar. Bunun dışında,devrimci duygular ve düşünceler

neyi nasıl yazacağımız konusundayol göstericidirler. Devrimci duygu-larımıza, ideolojimize güvenelim.Nasıl yazacağım tereddütü duyanher arkadaş bunlara güvensin.

Haber konumuza vakıfolmalıyız. Haberini yaptığımızeyleme vakıf değilsek, iyi bir haberyapma şansımız yoktur.

O eylem içinde kimin ne savun-duğunu, kimin neye karşı çıktığını,kimin neyi eleştirdiğini kavramaz-sak, doğal olarak onları doğru veözlü bir biçimde yansıtamayız.

�� Haber, mücadelenin bir

parçasıdır

Halk mı anlamıyor, biz mi anla-tamıyoruz? Hep kendimize sor-mamız gereken bir soru. Amacevabını da şimdiden söyleeyelim:

Doğru cevap 2’ncisidir.

Her koşulda böyle bakmalıyız.Bir haberi de bu bakış açısınınışığında şekillendirmeliyiz.

Biçimsel olarak da habere böylebakmalıyız. Metni yazdığımızdaokuyanın yerine kendimizi koyup,şöyle düşünmeliyiz. Bu metniokuyan bir okur, bu eylemin neden,niçin, nerede, nasıl yapıldığını anlarmı?.. İkincisi, bu haberi okuyanokur, burada bizim bu eylemimiz-deki ortamı, atmosferi, kararlılığı,sorumluluğu, coşkuyu hisseder mi?

Şimdi dergimizi sahiplenmeninbirçok boyutu vardır. Ama bunların

içinde üçünü temel olarak belirte-biliriz:

Birincisi; dergimizi en genişkitlelere, yeni okurlara ulaştır-maktır.

İkincisi; dergimizi iyi oku-maktır.

Üçüncüsü; dergimize öne ri, ya -zı, ha ber, re sim gibi açılardan kat kı -da bulunmaktır.

Çünkü haber propagandadır,haber siyasal çalışmanın birparçasıdır.

Bu yüzden, şişirme, yüzeysel birhaber yazmak da, haberi zamanın-da göndermemek de, o katkıdangeri durmak, kendi eylemini önem-sizleştirmek demektir.

“Ma dem hal kı ik na et mek,onun sı nıf sal tep ki le ri ni or ta ya çı -ka ra bil mek zo run da yız, o hal de kit -le le re hi tap ede bi le cek yol, yön temve ça lış ma tar zı nı bu la bil me li, bualan da ki ek sik le ri mi zi gi de re bil me -li yiz.” Haberler de kendi açısından,kendi çapında bu işlevi üstlenmel-idir.

Sevgili okurlarımız, dersimiziburada noktalıyoruz. Umuyoruz ki,birer muhabir olarak hepiniz haberkonusunda soruna biraz dahasorumluluk üstlenerek bakacaksınızdır bundan böyle. Bir sonrakidersimizde buluşmak üzere şimdi-lik hoşçakalın.

Edirne Gençlik Derneği üyeleriböyle dedikleri için AKP’ninAmerikancı polisleri tarafındangözaltına alınıp tutuklanmışlardı.Tutuklanan arkadaşlarına sahipçıkan Gençlik Derneği üyeleri“Amerika defol ...” demeye devamettikleri için polis bu kez onları sivilfaşistlere linç ettirmeye kalkıştı.

Evet, Gençlik Derneği “Bu

vatan bizim” demeye demeyedevam ediyor. Hem de linç saldırısı-na uğradğı o meydanda.

AKP’nin polisi de parasız eğitimistediği için Gençlik Derneği üyele-rine saldırmaya devam ediyor.

***

Gençlik Derneği üyeleri 13Aralık 2010’da saat 12.30’daEdirne Merkez Postanesi önünde 14Mart'tan beri “Parasız Eğitim” iste-dikleri için tutuklanan Ferhat Tüzerve Berna Yılmaz'ın serbest bırakıl-ması için bir basın açıklaması yaptı-

lar. Baskılar Bizi Yıldıramaz" diyenGençlik Derneği üyeleri FerhatTüzel ve Berna Yılmaz’a Özgürlükistediler.

“Amerika defol bu vatan bizim”

Yürüyüş26 Aralık

2010

Sayı: 248

3 5GELECEK DEVRİM VE SOSYALİZMİNDİR!

Page 37: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

TÜSİAD Başkanı, geçen haftaDiyarbakır’daydı. “Türk Girişim veİş Dünyası Konfederasyonu'nunDiyarbakır’da düzenlediği toplan-tıya katılan TÜSİAD Başkanı ÜmitBoyner, buradaki konuşmasınınaçılışını Kürtçe yaptı, daha sonra daDiyarbakır Belediye Başkanı OsmanBaydemir’le birlikte halay çekti.

Patronlar, konuşmalarında Diyar-bakır’da, “Doğu’ya” yatırımlar yap-maktan, istihdam sağlamaktan,bölge hakkında önyargıları kır-maktan bahsettiler.

Kürt sorunu konusunda tümdüzen partileri riyakardır. Ama bukonuda sanırız en riyakar olanı belir-lemek gerekirse, onların başınatekelci burjuvaziyi koymak gerekir.

Çünkü, Kürt halkına karşı uygu-lanan tüm baskı ve asimilasyon poli-tikasından sorumlu olan da onlardı,sık sık “demokratikleşme paketleri”açıklayan da.

Şimdi de aynı riyakarlık vardıDiyarbakır’da. Onlarca BDP’libelediye başkanını tutuklatan ikti-darın baş destekçisi olan TÜSİAD,sanki belediye başkanlarının, 1800’eyakın BDP’linin tutuklanmasındahiçbir sorumlulukları yokmuş gibi,Osman Baydemir’le halay çekiyor(Baydemir’in onlarla o halaya girme-si de elbette ayrıca eleştirilmesigereken bir başka yanı oluşturuyor.)

Kürsüde iki cümlelik Kürtçe’yledemokratlık şovu yapan Boyner,AKP iktidarının, Genelkurmay’ınKürtçe konusundaki tehditlerini duy-mazlıktan geliyordu.

Geçen yıl, BDP’yle, İçişleriBakanlığı’yla (Kürt açılımınındüzenleyicisi olarak) görüşüp çözümdoğrultusunda adımlar atılmasınıisteyen TÜSİAD, AKP’nin birsüredir Kürt sorunu konusundaki hertürlü demokratik talebi reddedenpolitikası karşısında tamamen sessizliği seçmiştir.

Tekelci burjuvazi, oligarşik dik-tatörlüğe damgasını vuran sınıf ola-

rak, sı nıf sal çı kar la rı nı en açık, enper va sız şekilde savunan, ken di çı -kar la rı için her yo la baş vu ran sı nıfdurumundadır.

TÜ Sİ AD tarafından temsil edilentekelci burjuvazi, ba rı şı da, sa va şıda, “de mok ra tik leş me yi” de, ken diçı kar la rı için is temiştir. TÜ Sİ AD oçıkarları paralelinde, “de mok ra tik -leş me” pa ket le ri de ha zır la mış tır,sal dı rı pa ket le ri de. Şu çok açıktır;12 Ey lül’den bu ya na 30 yıl dır Kürthal kı na kar şı sür dü rü len po li ti ka larTÜ Sİ AD dı şın da belirlenmemiştir.TÜ Sİ AD Kürt halkına karşı uygula-nan po li ti ka la rın hemen her aşa ma -sın da var dır ve her biçimindensorumludur.

TÜ Sİ AD, 1997, 2001 ve 2008’deKürt sorunu ve demokratikleşmeüzerine ra por lar ha zır lat mış tır. 1997ta rih li “Tür ki ye’de De mok ra tik leş -me Pers pek tif le ri” baş lık lı ra por ilebaş la yan sü reç da ha son ra çe şit li ra -por lar, tar tış ma lar ile sür dü rül müş -tür.

Bu raporların önemli bir kısmı,Avrupa emperyalizmi paralelinde,Kürt halkının mücadelesini tasfiyeetmeye yönelik bazı hak kırıntılarıtanınması doğrultusundaki rapor-lardır. Dolayısıyla bu raporlar, sankitekelci patronları, Kürt sorunundadaha “demokratik” bir politikayısavunuyor gibi göstermiştir.Nitekim, bizzat Kürt milliyetçi hare-ket de zaman zaman “TÜSİADçözümden yana” tespitleri yapmış,emperyalizm işbirlikçisi, halk düş-manı Sabancılar’ı, “ilerici” ilan ede-bilmiştir. Ancak tekellerin gerçeği-nin bunlarla ilgisi yoktur.

“De mok ra tik leş me” pa ket le ri ha -zır la tan TÜ Sİ AD, aynı zamanda“Te rör le mü ca de le” adı na, 1990’lıyıl lar boyunca köy le rin ya kıl ma sı vebo şal tıl ma sını, faili meçhulleri, ka ybetmeleri, kat li amları sa vu nandır.Hizbullah’ı silahlandırıp halkın üze-rine salan hükümetlerin baş des-tekçisi TÜSİAD’dır. Koruculuk teş-

kilatını kuran, itirafçılardan kontraçeteler oluşturan iktidarların des-tekçisi TÜSİAD’dır.

Bunların hepsinden birinci dere-cede sorumludur tekelci patronlar.İnfazlar, kayıplar, Hizbullah, kontraçeteleri, faili meçhuller, bunlar ozaman TÜSİAD’ın çıkarına olandı.Sonra, De mok ra tik leş me Pa ket le -ri’ni, AB’ye uyum ya sa la rını belir-leyen de yine ken di çı kar la rıdır.

Geçen yıl, İçiş le ri Ba ka nı Be şirAta lay ile gö rüşen TÜ Sİ AD Baş ka nıAr zu han Do ğan Yal çın dağ, şöylediyordu: “... Hiç şüp he siz yak la şıkçey rek yüz yıl dan faz la bir sü re dir onbin ler ce in sa nı mı zın ha ya tı na malolan te rör ol gu su nu, çö zül me si ge -re ken en önem li prob lem ola rakgör mek te yiz.’’ (Ta raf, 19 Ağus tos2009)

TÜ Sİ AD’ın çı kar la rı bu gün, Kürthal kı nın di ren me di na mik le ri ni or ta -dan kal dır mak tan geç mek te dir. Zi rabu nu ba şar dık la rı öl çü de pat ron la rınde yi miy le “O böl ge”de yağ ma ve ta -la nı da ha da bo yut lan dı ra bi le cek ler -dir.

Ümit Boyner’in geçen haftatoplantısına katıldığı Türk Gi ri şimVe İş Dün ya sı Kon fe de ras yo nu’nunbaşkanlarından Ce lal Bey sel, şöylediyordu: “Bir sa na yi ci ya tı rım yap -ma dan ön ce de fa lar ca dü şü nür. Buböl ge de gü ven lik sağ lan dı ğı za manben ya rın sa bah ya tı rı ma gi de rim.Çün kü bü yük bir pa zar var ora da.Irak ve Su ri ye ile ilişki ler dü zel me yebaşla dı.” (Mil li yet, 7 Ağus tos 2009)

İşte Ümit Boyner’in konuşması-na Kürtçe başlamasının da,Baydemir’le halay çekmesinin deaçıklaması o cümlededir: Oradaki“büyük pazar”ı yağmalamak.Tekelci patronların meselesi budur.

Tekelci patronların Diyarbakır halayı

3 6

Yürüyüş26 Aralık2010

Sayı: 248

İDDİAMIZI, SAVAŞIMIZI UMUDU BÜYÜTELİM !

Page 38: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

Ahmet Kaya’yı anma gecesindeKaya’nın eşi Gülten Kaya ile KültürBakanı Ertuğrul Günay el ele...Birincisi ilerici olduğu iddiasında...İkincisi, sömürü ve soygun düzeninintemsilcilerinden olan bir gerici, faşist.

Diyarbakır Belediye BaşkanıOsman Baydemir’le TÜSİAD BaşkanıÜmit Boyner kol kola... Birincisi, ileri-ci olduğu iddiasında ikincisi malum;ülkemizdeki tüm sömürü ve zulmünbaş sorumlusu...

Ve son olarak Boyner’le CHPGenel Başkanı Kılıçdaroğlu el ele...

Birinci ve ikinci resimlerde, iki fark-lı sınıf var... Birinciler, Gülten Kaya ve

Osman Baydemir, halktan biriler, eluzattıkları ise, burjuva...

Onlara, burjuvazinin ve iktidarıntemsilcilerine uzanan eller, halktanuzaklaşmış ellerdir... Burjuvaziyeuzanan el kirlenir. Çünkü burjuvazininelleri kanlı ve kirli ellerdir...Burjuvaziye uzanan el suça ortak olur,çünkü onbinlerce insanımızın kanıvardır o ellerde. Onmilyonların çalın-mış alınteri vardır...

Kuşku yok ki, tutuşan, tokalaşan bueller bir şeyler anlatıyor bize.

Devrimcilerle tokalaşmayan eller,burjuvaziyle tokalaşıyor; devrimci lerlebirlikte çekilmeyen halaylar, burju-

vaziyle omuz omuza çekiliyor...

Üç resimden, üç el’den en normalolanı, kendi sınıfına enuygun olanı Kılıçdaroğlu’nunki. Onun eli, asıl uzan-ması gerektiği yere uzan-mış zaten. Bu resminönemi, Kılıç daroğlu’yla

ilgili yaratılmak istenen “halkçı”,“solcu” imajının arkasındaki gerçekKemal Kılıçdaroğlu’nu gösteriyorolmasındandır.

Bizim asıl meselemiz, ilk iki kare-deki ellerledir. Burjuvaziyle el ele tutuş-mak, ne diplomasiyle, ne “taktik”lerle,ne ehven-i şerlerle açıklanamaz.Kastettiğimiz biçimsel olarak birtokalaşma da değildir zaten. O eller,oraya onun ötesinde anlamlar yüklenipuzanmıştır ve biz asıl o “anlamları”, ouzlaşmacılığı eleş tirmekteyiz. O uzlaş-macılığa, yaptıklarının hiç de masumolmadığını, ellerini kire, kana, suçauzatmakta olduklarını hatırlatıyoruz.

Burjuvaziye uzanan ellerkirlenir, kanlanır, suç ortağı olur!

BDP Eşbaşkanı SelahattinDemirtaş’ın “Yasal veya anayasaldüzenlemeleri beklemeyeceğiz, artıkbölgede iki dilli hayata geçiyoruz. Herşey Kürtçe ve Türkçe olacak” açıkla-ması, oligarşinin saflarında tam birşovenist saldırganlıkla karşılandı. AKPile Genelkurmay’ın bu noktada hiçbirfarklarının olmadığı bir kez dahasomutlandı.

AKP sözcüleri, savcıları “göreveçağırmadan”, “parti kapatmaya” tümtehditleri sıraladılar.

Aslında AKP bildiği tek şeyi yapı-yor; tehdit ediyor, gözdağı veriyor.AKP iktidarı tüm faşist şovenistyüzüyle ve 80 küsur yıllık şovenistpolitikanın sürdürücüsü olarak Kürt

halkının karşısına çıktı.

Kürt halkının kendi dilini konuşmakistemesi gibi meşru bir talebi karşısındaegemen sınıfların tutumu cumhuriyetinbaşından beri hiç değişmedi.

Daha önce “iyi şeyler olacak” di-yerek Kürt halkına tasfiyeyi sinsicedayatan ve aylarca oyalayan AbdullahGül, bugün gerçek yüzünü gösteriyor.

Abdullah Gül; “Herkes dilinedikkat etsin” diyerek, dilini sahiplenenhalkı tehdit etti. Resmi dilin Türkçeolduğunu “hatırlatan” Gül, Meclis’teTürkçe konuşulacağı, Kürtçe’nin ancaktiyatro ve sinemada kullanılabileceğinibelirterek sınırı da çiziyordu.

Gül’e sormak gerekiyor, “Herkesdiline dikkat etmezse ne olacak?” Ne

yapacaksınız? Yeni katliamlar mıyapacaksınız? On yıllardırsürdürdüğünüz asimilasyon poli-tikası, katliamlarınız Kürt halkınındilini konuşmasına engel olamadı.

Şimdi ne yapacaksınız?

Gül’ün söylediklerini TBMMBaşkanı Mehmet Ali Şahin tamam-lıyor; “sonuçlarına katlanmakzorunda kalırlar” diyen Şahin

“Savcılar uzerlerine duşeni yapmalı”diyerek savcıları göreve “çağırdı.”

Genelkurmay internet sitesindenyapılan açıklamada ise TSK’nin“ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyetive demokrasiyi koruma görevi” hatır-latılıp, Kürt halkı o cepheden de tehditediliyordu.

İçişleri Bakanı Beşir Atalay,“Resmi dil Türkçe’dir, bu tartışılmaz”diyordu.

AKP’den, Genelkurmay’a kadarhalk düşmanları bir kez daha Kürthalkının meşru ve haklı talebi karşısın-da biraraya geldiler. Birbirleriyle“kanlı bıçaklı” olanlar sözkonusuhalkın mücadelesi olunca hemen bir-leşiyorlar.

AKP tehdit ediyor;dilini konuşmayacaksın!

“Herkes diline dikkat etsin”“sonuçlarına katlanmak zorunda kalırlar”

Yürüyüş26 Aralık

2010

Sayı: 248

3 7GELECEK DEVRİM VE SOSYALİZMİNDİR!

Page 39: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

1) Faşizm nedir? Dimitrov “Faşizme Karşı Bir-

leşik Cephe”de faşizmi şöyle tanım-

lar: “Finans kapitalin en gerici, enşoven ve en emperyalist unsurlarınınaçık terörcü diktatörlüğüdür.”

2) Faşizm hangi döneminürünüdür?

Dimitrov, “Faşizm, emperyalizmve sosyal devrim döneminde, kapitalistburjuvazi ve diktatörlüğünün sınıfhakimiyeti sistemidir.” (Faşizme

Karşı Birleşik Cephe, syf: 27) diye-

rek, faşizmin emperyalizm dönemi-

ne “özgü” olduğunu anlatır.

Emperyalistler kendi çıkarları

çerçevesinde buhranlarının bütün

yükünü emekçilerin omuzlarına

yüklemeye çalıştıkları için faşizme

ihtiyaç duyarlar.

3) Tekelci burjuvazi nezaman “kanlı bir diktatörlüğe”geçer?

Burjuvazi, yönetimini burjuva

demokrasisi ile sürdüremediği ko-

şullarda “faşizme geçiş” yapmıştır.

Faşizmde burjuva demokrasisi rafa

kaldırılır.

4) Klasik faşizme hangiülkelerden örnekler verilebilir?

Kendilerine Nasyonal Sosyalist

adını veren, milyonlarca insanı top-

lama kamplarında ve fırınlarda yok

eden Alman faşizmi ilk akla gelen-

dir. Ve yine baskı, zor ve aldatma

metotlarıyla İtalya’da, halkın çeşitli

kesimlerini yedekle-yen, 1.800.000

üyeli faşist partiyle

İtalyan burjuvazisinin

çıkarları için halka

baskı uygulayan İtal-

yan faşizmi de bir

diğer örnektir.

5) Faşizmin varlığı,yokluğu yasalara bakıla-

rak belirlenebilir mi?Faşizmin varlığını ya da yok-

luğunu belirleyen burjuvazinin

yaptığı yasalara uyup uymaması

değil, o yasaların muhtevasıdır.

Burjuva demokrasisi de kendi yasa-

larını çiğner.

6) Türkiye’de faşizm varmı? Varsa nasıl şekillenmiştir?

Vardır. Ülkemiz faşizmle yönetil-

mektedir. Faşizm ülkemizde iktida-

ra gelecek “olası bir tehlike” değil,

somut bir gerçektir. Mevcut devlet

biçimidir. Ülkemizdeki faşizm,

sömürge tipi faşizmdir.

Ülkemizin yeni sömürgeleştiril-

mesi aynı zamanda küçük burjuva

diktatörlüğünün faşizme dönüş-

türülmesi dönemidir. Yeni sömürge-

leştirme 1945’lerden itibaren baş-

layan bir süreçtir ve sömürge tipi

faşizm de o dönemden bugüne

vardır.

7) Sömürge tipi faşizmnedir?

Klasik faşizmden (Almanya ve

İtalya örneklerinden) temel olarak

iktidar oluş biçimi itibariyle

farklıdır. Dimitrov’un tanımına

esas olan faşizm, aşağıdan yukarıya

siyasal bir hareket olarak örgütle-

nip ik-tidara gelen bir faşizmdir.

Bizim gibi ülkelerdeki faşizm ise,

“aşağıdan gelen” bir hareket şeklin-

de değil, yukarıdan aşağıya devlet

aracılığıyla inşa edilen bir faşizm

olmuştur.

Mahir Ç ayan, bizim gibi ülke-

lerdeki faşizmi “sömürge tipi fa-

şizm” olarak adlandırmıştır.

8) Egemen sınıflar için,ülkemizde faşizm “olmazsaolmaz mıdır”?

Evet. Çünkü ülkemiz (ve tüm

yeni sömürgeler) sürekli ekono-

mik, sosyal ve siyasal kriz içindedir.

“Milli kriz” olarak adlandırdığımız

bu olgunun sonucu olarak, oligarşi,

burjuva demokratik yöntemlerle

sömürüsünü gerçekleştiremez.

Başka bir deyişle, oligarşinin

sömürü ve iktidarını, “zor” yöntem-

leri dışında sürdürmesi ola-

naksızdır.

9) Sömürge tipi faşizminaçık ve gizli biçimleri nedir?

Sömürge tipi faşizm, iki biçimde

icra edilir: Gizli ve açık faşizm. Gizli

faşizm, faşizmin burjuva demokrasi-

si ile uzaktan yakından ilgisi

olmayan demokrasicilik oyunu biçi-

minde icrasıdır. Göstermelik bir

parlamento vardır. Açık faşizm,

faşizmin sandıksal demokrasiye iti-

bar edilmeden açıkça icrasıdır. Açık

faşizm sürekli değildir, genellikle

oligarşi ipin ucunu kaçırdığında

başvurulur.

10) Gizli ve açık faşizm,günümüzde nasıl şekillenmek-tedir?

Oligarşi, 12 Eylül cuntası yöne-

timinde, tekrar tekrar cuntalara

ihtiyaç duymamak için açık faşizmi

kurumsallaştırmaya çalıştı. Böyle-

likle, cuntalara başvurmadan da

açık faşizmin yöntem ve baskıları

uygulanabilecekti. Böylece hem

“demokrasi var” denilebilecek, hem

de gerek duyuldukça açık faşizm

uygulamalarına başvurulabilecekti.

Nitekim, bugün tam da böyle yapıl-

maktadır.

12 Eylül işbaşında değilken, 12

Eylül’ün sürmesi de işte bunun

sonucunda mümkün olmaktadır.

Ta rih ten, bi lim den, ön der le ri miz den, ge le nek le ri miz den

öğ ren dik le ri mizle güçleneceğiz

BilgiBilgi

güçtürgüçtür

SORUDA20Faşizm

3 8

Yürüyüş26 Aralık2010

Sayı: 248

İDDİAMIZI, SAVAŞIMIZI UMUDU BÜYÜTELİM !

Page 40: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

11) Faşizm kendine kitletabanı yaratırken nelerden ya-rarlanır?

Bütün faşist iktidarlar, birincisi

belli bir kitle tabanına; ikincisi,

devletin faşist yüzünü gizleyecek

örgütlenmelere ihtiyaç duyarlar.

Faşizmin gerek aşağıdan

yukarıya geliştiği ülkelerde, gerekse

de yukarıdan aşağıya inşa edildiği

ülkelerde değişmeyen olgularından

biri milliyetçiliğin kullanılmasıdır.

Çok uluslu, çok kültürlü

Türkiye’de saf haliyle Hitler Al-

manya’sındaki gibi bir “üstün ırk”

düşüncesinin yaşam bulamayacağı

açıktır; bu anlamda ülkemizde şove-

nizm biraz daha farklı temellendi-

rilmiştir. Linçler bu açıdan çarpıcı

örneklerdir.

12) Faşizm dini nasıl kul-lanmaktadır?

Kitlelerin bilinçlenmesini engel-

lemek, mücadeleyi geriletmek, halkı

bölmek ve birbirine düşürmek için

kullanmaktadır. Bu politikasını yay-

mak için de Kuran kurslarını, dini

temelde eğitim veren okulların açıl-

masını, tarikatları desteklemektedir.

13) Faşizm nasıl bir kültü-re sahiptir?

Faşizm kozmopolit bir kültüre

sahiptir. Emperyalizmin bireyci, yoz

kültürüyle bütünleşmiş, inkar, dema-

goji, şovenizm ve gerici din kültürü

üzerine kuruludur. Faşizm, çeşitli

milliyetlerden halkların varlığını, dil-

lerini, kültürlerini inkar edip bunları

asimile ederek sadece Türk ulusu

yaratma çabasına girmiştir.

14) Faşizmin yukarıdanaşağıya hakim kılındığı bizimgibi ülkelerde sivil faşist hare-ketlerin önemi nedir?

Sivil faşist hareketler, başlangıçta

faşizmin bir kitle tabanına sahip ol-

madığı tüm yeni sömürgelerde örgüt-

lendirilmiştir. Bu an-lamda ülkemiz-

deki sivil faşist hareket MHP de,

faşist devlet aygıtının bir parçası ola-

rak örgütlendirilmiştir.

Oligarşik devlet halkın her türlü

hak arama eylemine, direnişine ken-

disi müdahale etmek, provokasyon-

ları, katliamları çıplak olarak her

zaman kendi yapmak istemez. Sivil

faşist hareket işte bu noktada oli-

garşiler tarafından kullanılan güçtür.

15) Faşizm ve hukukarasında nasıl bir bağ vardır?

Faşizmin de en genel anlamda

“meşruluk” sorunu vardır. Meşru-

luğunu “kanun devleti” olmakta alır.

Faşist bir devlet, sık sık kendi yasa-

larını çiğnese de bir örtüye de ihti-

yaç duyar.

Ülkemizdeki hukuk da faşizmin

hukukudur. Ve biçimsel olarak kimi

burjuva demokratik hak kırıntı-

larının varlığı, bir parlamentonun ve

seçimlerin olması, bu hukuku burju-

va demokrasisinin hukuku yapmaz.

16) Dünya halkları faşiz-me karşı nasıl mücadele etme-lidir?

Faşizm dünya halklarının ortak

düşmanıdır. Ortak düşmana karşı

ortak bir mücadele yürütmek ge-

reklidir.

Almanya ve İtalya’da faşist ikti-

darların kurulduğu, faşizmin Avru-

pa’da yayıldığı dönemde, çeşitli

ülkelerde, faşizme karşı birleşik cep-

heler kurulmuştu. Biçimleri değişse

de bu ihtiyaç hep vardır.

17) Faşist devletin yak-laşımındaki hangi noktalaradikkat edilmelidir?

Faşizmin yalan ve demagojileri-

ni, asla küçümsememeliyiz. Tersine

buna karşı yaygın bir ideolojik kavga

yürütmeliyiz. Faşistler halkın tarihi-

ni de istismar ederler.

Buna da izin vermemeli, tarihe

ve halkın kültürüne sahip çıkmalı,

anlatmalı, öğretmeli, öğrenmeliyiz.

Yine, MHP’in tabanı da dahil

halk kesimlerine doğruyu göstere-

bilme perspektifiyle hareket etme-

liyiz. Örneğin linç saldırıları için

kışkırtılan kitlelere, oligarşinin

çıkarları için kullanıldıklarını anla-

tabilmeliyiz.

18) Faşizm bugün ülke-mizde gerçek yüzünü nasıl giz-liyor?

Yalan, demagoji, aldatmaca ve

demokrasicilik oyunuyla. Halk düş-

manı AKP de gelmiş geçmiş hükü-

metler gibi faşizmi sürdürürken

demokrasicilik oyununa devam

ediyor.

Görünüşe bakıldığında Türki-

ye’nin demokratikleşmesini iste-

yen, 12 Eylül darbesinin katlettiği

devrimcileri gözü yaşlı bir şekilde

anan, Kürt, Alevi sorununda

açılımlardan bahseden, kontrgeril-

laya karşı çıkıyor görünen bir ikti-

dar var. Bu yalan kampanyasını

boşa çıkarmak için ısrarlı

olmalıyız.

19) Faşizmin yozlaştırmaçabalarını nasıl boşa çıkarırız?

Kendi kültürel kurumlarımızı

yaratarak, yozlaştırma politikalarına

karşı mücadele ederek, halkı örgüt-

leyerek, bu alanda alternatif örgüt-

lenmeler yaratarak boşa çıkarabili-

riz...

20) Faşizme karşı mücade-lede başarı sağlanabilir mi?

Egemenler kendilerini yıkıma

götürecek bu tarihsel gidişatı baskı

ve terörle tersine çevirmeye çalışsa-

lar da emperyalistler kovulacakfaşist

iktidarlar altedilecek, gelecek dünya

halklarının olacaktır.

Yürüyüş26 Aralık

2010

Sayı: 248

3 9GELECEK DEVRİM VE SOSYALİZMİNDİR!

Page 41: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

CHP 18 Ara-lık günü büyükbeklentiler ya-ratılarak 15. Ola-ğanüstü Kurul-tayı’nı düzenle-di.

Seçimler içinhazırlanmaya çalışılan CHP’deKılıçdaroğlu, işbirlikçi tekellerinverdiği destekle Baykal-Sav hizbinişimdilik gerileterek, “kendi ekibi-ni” kurdu.

Kılıçdaroğlu’nun “ekibi”ndebakın kimler vardı? Kürsüden“yoldaşlar” diye konuşan Kılıç-daroğlu, Parti Meclisi’ni tescilligericilerle dolduruyordu.

Parti Meclise’ne seçilenlerarasında Anavatan Partisi GenelBaşkan Yardımcılığı yapmış AliArif Özzeybek, Demokrat TürkiyePartisinde il Başkanlığı ve TürkiyePartisi’nde Genel Başkan Yardım-cılığı yapan Bülent Kuşoğlu,“terör uzmanı” diye lanse edilenDoğa Çiğdemoğlu, Kamil KoçOtobüsleri A.Ş. İcra KuruluBaşkanı Sena Kaleli, eskiCumhurbaşkanlarından Fahri Ko-rutürk’ün oğlu Osman Korutürk,ilahiyatçı Dr. MuhammetÇakmak gibi isimler vardı.Çakmak, Akşam gazetesinde çıkanröportajında şunları söyleyebiliyor-du mesela: “Fet-hullah HocaTürkiye’de bir feno-mendir... bilgebir adam. Fakir halkın çocuk-larının okuması için sonsuz gayretgösteren biri...”

Bu Parti Meclisi’yle mi “halkçı”politikalar uygulayacak Kılıçda-roğlu?

Parti Meclisi seçimleri sonrasıda devam eden hizipler çatışmasıbunları gölgede bıraksa da, CHPbudur ve değişen bir şey yoktur.

CHP’nin vitrininin “yenilen-mesi” burjuvazinin kalemşör-lerinden ““O boş adamlar yerinecıva gibi bir ekip geldi yeni yöne-

time.” (Aslı Aydıntaşbaş, Milliyet,19 Aralık 2010) gibi övgüler alsada, ortada halka umut olarak lanseedebilecekleri kimse de yoktur.

CHP halkın umudu olamazTÜSİAD’çıların davetinde, te-

kellere “AKP ekonomiyi sıcakparaya teslim etti, biz, sanayiciyeteslim edeceğiz” diyen Kılıçdaroğlukurultay’da delegelere, sık sık“yoldaşlarım”, “yol arkadaşlarım”diye hitap ederek ne kadar “halkçı”olduğunu göstermeye çalıştı.

Konuşmasının tek bir yerindeemperyalizmle ilişkilere, bağım-lılığa, tekellerin egemenliğinedeğinmedi Kılıçdaroğlu. Örneğiniktidar olduğunda Amerika ilesürdürülen bağımlılık ilişkilerineson verecek midir?

Kılıçdaroğlu’nun ısrarla “Kürt”halkından söz etmemesi, Alevi halkıyok sayması, Kürt sorununu “bukonuda rapor hazırlıyoruz” deyip ge-çiştirmesi “parti içi dengeler uygundeğil” saçmalığı ile açıklanamaz.

Kurultay konuşmasında bir kezdaha görüldü ki, düzen partilerininhalka anlatabilecekleri yalan vevaatlerden başka bir şey yoktur.Kılıçdaroğlu bol bol yalan söyledi.Hiçbir zaman gerçekleştiremeye-ceği vaatlerde bulundu.

Yalanlarına inanmaları için bolbol devrimci sloganlar atmayı daihmal etmedi. Tekellerin Kemalihalkın karşısında yine “halk ikti-darı” ndan bahsetti. CHP’ninhalka verebileceği hiçbir şey yok-tur.

Koltuk kavgası, iktidar mücade-lesi verip biribirinin kuyusunukazanların, ne halkı düşünecekdüşünceleri ne de halk ve vatansevgileri vardır.

Onların sevgisi işbirlikçi bur-juvazi içindir. Bu nedenle izleye-cekleri politikalar tekellerigözetecek, onlar için politikaüreteceklerdir. Nitekim bugüniktidarın onların onayından geç-tiğini bilerek buna göre adım atı-yorlar.

“Kamuda taşeron işçilik kaldırılacak”

Yalan. Kılıçdaroğlu, bütün burju-va partileri gibi vaatlerle halkıaldatıyor. Kurultay konuşmasındavermediği vaat kalmadı. “Kamudataşeron işçilik kalkacak” diyor.

Kılıçdaroğlu’nun bu vaadinin dediğerlerinde olduğu gibi hiç birgerçekliği yoktur. Boş laftan ibarettir.Halkı aldatmaktan başka hiçbir anlamıyoktur. CHP’li olan Buca Bele-diyesinde iş yapan taşeron firmanınişten attığı işçiler yaklaşık bir aydırbelediye önünde işlerine geridönebilmek için oturma eylemi yap-maktadır.

Kılıçdaroğlu halkı aldatmayıbıraksın. İktidara gelince şunuyapacağız, bunun yapacağız diye bolkeseden atmak kolay. Yıllardır bunu

yapıyor burjuva politikacıları.CHP’li olup da taşeron şirketlerinçalışmadığı tek bir belediye var mı?

Eğer yalancı değilseniz önceCHP’li belediyelerde taşeron sistem-ine son verin.

Bu işçiler CHP’li BucaBelediyesindeki taşeron firma

tarafından işten atıldılar. Neden?Sendikalı olmak istedikleri için!

CHP kurultayında değişen bir şey yok;Riyakarlık... Vaatler... Halkı Aldatma!

4 0

Yürüyüş26 Aralık2010

Sayı: 248

İDDİAMIZI, SAVAŞIMIZI UMUDU BÜYÜTELİM !

Page 42: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

Siirt’te yaptığı konuşmada Erdoğan, “ben polisiminbütün bunlar karşısındaki sabrına, tahammülünesahip çıkıyorum, sahip de çıkacağım” diyerek, polisinsaldırılarını sahiplendi. Asıl olarak Erdoğan, işkenceci,katil polisin işkencelerini, katliamlarını savunup,onların arkasında durdu. AKP’den demokrasi bekleyen-ler, AKP’den demokratik hak ve özgürlüklerin sınır-larını genişletileceğini beklemek boş bir çabadır.

Ülkemizde işkenceler, katliamlar hiçbir zaman ikti-darlardan bağımsız olmamıştır. Katliamların,işkencelerin doğrudan sorumlusu devlettir. Oligarşininhükümetleri baskı, terör, işkenceler, katliamlar olmadanyönetemez.

Gördüğünüz polis terörünün polisin “eğitim-sizliği”yle ya da onun ekonomik sosyal koşullarıylailgisi yoktur. Tam tersine oligarşinin polisi “görevini”(işkence, katliam saldırı) “en iyi şekilde” yapmak içiniçin en iyi eğitilmiş ülke polislerinden birisidir. Bu eğiti-mi de polis kendi kendine almıyor. Devletin polisinidevlet eğitiyor. Ve bunun için eğitiyor.

Başbakan Erdoğan’ın bu sözlerini bir kez dahaokuyun. Sadece Erdoğan mı? AKP’nin tüm bakan ve

milletvekilleri aynı düşüncededir. Nitekim İçişleriBakanı Beşir Atalay da polisi sahiplenerek polisinsaldırısına uğrayan öğrencileri “Polisimize saldır-dılar...” diye suçlamıştır.

Ki, sahiplenmemesi faşist devletin gerçeğine aykırıdır.Bu ülke işkencecilerin, katliamcıların alnından öpen, katilMehmet Ağarlar’ı, “yargısız infaz eleştirileriyle polisinmoralini bozmayalım” diyen Demireller’i tanıdı. Özal-lar’dan, Demireller’den, Çillerler’den, Yılmazlar’dan,Ecevitler’den bu yana bütün politikacılar işkenceci,katliamcı polislerine sahip çıkmıştır.

Erdoğan da aynı şekilde sahip çıkıyor. Aksi durumdakime işkence yaptıracak. Katliamları kime yaptıracak.İşçiyi, memuru, köylüyü, çiftçiyi kime coplattıracak.

Polisler devletin en üst makamlarından bu şekildehimaye edilmese bu kadar pervasız olabilir mi?

En sıradan olayda hemen biber gazına boğabiliyorortalığı. Ya da silahına davranıp ateş açabiliyor kitleninüstüne.

Polisin bu davranışı polise özgü bir davranış değil,faşizme özgü bir davranıştır. Baskı terör olmadanyönetemez.

Tayyip Erdoğan: “Polisimin sabrına, tahammülüne sahip çıkıyorum.”

Bağımsızlık, Demokrasi, Sosyalizm içinYürüyüş Dergisi’nin 246. sayısının tanıtımıBursa’nın Teleferik ve Kestel semtlerindeyapıldı. Megafonlu duyurularla yapılansatışlarda, 19 Aralık katliamının sorumlu-larından hesap sorma çağrısı yapıldı. İkisaat süren satışlarda çok sayıda dergi halkaulaştırıldı.

İzmir’de 18 Aralık günü Menemen-Asarlık`ta yapılan satışta dergi okurlarınınönü güvenlik şube polisleri tarafından

kesildi. Polisin keyfi birşekilde yaptığı kimlik ara-masının ardından Yürüyüş

satışına devam edildi.

Erzincan Gençlik Derneği 16 AralıkPerşembe günü Geçit Beldesi’nde ve 18Aralık Cumartesi günü CumhuriyetMahallesi’nde Yürüyüş Dergisi’nin tanıtımve satışını yaptı.

24 Aralık Cuma günü 13.00-15.30 saat-leri arasında Kars Gençlik Derneği çalışan-ları tarafından, Kars’ın gecekondu mahal-lelerinden Bayrampaşa Mahallesi’ndeYürüyüş Dergisi dağıtımı yapıldı.

“Polisimizin elini soğutmayalım”

geleneği sürüyor

izmir... erzincan... bursa

YÜRÜYÜŞÜMÜZ SÜRÜYOR!

KARS

BURSA

Yürüyüş26 Aralık

2010

Sayı: 248

4 1GELECEK DEVRİM VE SOSYALİZMİNDİR!

Page 43: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

AKP’nin polisinin, son dönemdeyoksul halkın yaşadığı mahallelerekarşı artırarak sürdürdüğü saldırılarınakarşı mahallelerimizi savunacağız.

Uzun bir süredir devrimcilerin veyoksul halkın etle tırnak gibi iç içegeçtiği mahallelere karşı AKP’ninpolisinin sürdürdüğü saldırılar,Nurtepe Çayan Mahal-lesi’ne yöneliksaldırı ile yeni bir boyut kazandı.

Çayan Mahallesi’nde bulunanNurtepe Haklar Derneği’nin etrafını1000 çevik kuvvet polisi ve zırhlıaraçlar ile kuşatarak, katilleri halkınüzerine salan AKP iktidarı yoksul veemekçi halkın olduğu mahallelerisindirmek, örgütlülükleri da-ğıtmakistiyor.

Fuhuşun, uyuşturucunun,hırsızlığın hamisi AKP’nin

polisi görevi-ni itiraf etti!

Ç a y a n ’ as a l d ı r a r a k ,gözaltına aldığı Halk Cepheliler’i,“yasadışı örgüt üyesi” olarak lanseeden AKP’nin polisi kendi görevlerinide itiraf etti bu arada.

AKP’nin polisi, “Yasadışı terörörgütüne operasyon” yalanlarıylamahallelerde uyuşturucunun, fuhu-şun, kumarın, hırsızlığın hamisiolduğunun üstünü örtmeye çalışı-yor.

Evet, Halk Cepheliler örgütlüolduğu mahallelerde haksızlığa, uyuş-turucuya, fuhuşa, yozlaşmaya izin ver-meyecek. Yoksul halkın yaşadığımahallelerin birer batak-hane, birerfuhuş merkezi, birer uyuşturucumerkezi haline çev-rilmesine engelolacaktır.

Yoksul halkın çocuklarının,genç kızlarının ve oğullarının,ailelere yabancılaşarak, çete artık-larının, uyuşturucu tacirlerinin,fuhuşun ucuz insan deposu olması-na göz yummayacaktır.

AKP’nin polisinin pisliklerinimahallelere sokmasına izin vermekdemek, yoksul halkın batakhaneyeçevrilmek istenen mahallelerdeboğulması demektir.

Gözaltı tutuklama terörü,AKP’nin polisinin hile ve yalanları,devrimcilerin fuhuşa, uyuşturucuyakarşı süren mücadelesine engelolmayacaktır.

Halk Cepheliler’in yozlaşmayakarşı mücadelesi bunun önündeengeldir. Son saldırılar bunu bir kezdaha ortaya koydu.

Nitekim, televizyonların gözal-tılara ilişkin verdiği haberler nekadar karalama olsa da bir yanıylaiki gerçek çok açık bir şekilde ken-dini ortaya koydu.

Bu gerçeklerden birincisi; HalkCephesi’nin yozlaşmaya karşı sür-dürdüğü mücadele ve bu mücadeleninetkilerinin polisi ne kadar rahatsızettiği görüldü.

İkincisi; yozlaşmanın devlettarafından yapıldığı ve korunduğu birkez daha polisin açıklamaları, yalanlarıile belgelenmiştir.

AKP’nin polisi, yoksul mahallel-erde Halk Cepheliler’in fuhuşa, uyuş-turucuya, çetelere, mafya artıklarınakarşı yürüttüğü mücadeleden rahatsızolduğunu bir kez daha göstermiştir.

Halk Cepheliler sadece fuhuşauyuşturucuya karşı değil, onuörgütleyen AKP’nin polisine karşı damücadele etmektedirler.

Onun için polis yoksul mahalleleribasarak, saldırarak, Halk Cepheliler’itutuklatmaktadır. Nur-tepe ÇayanMahallesi’ni onun için basmış, 1000polis ile kuşatmışlardır.

Onun için Halk Cepheliler gözaltı-na alınmış, tutuklatılmıştır

Bu tablo yozlaştırmapolitikalarınızın eseridir!

Siz yarattınız, sizsorumlusunuz!

Yıllardır gençliği yozlaştırmakiçin her yönteme başvuran AKP ikti-

darı bugün ortaya çıkan tablonunsorumlusudur.

Yaşları 14 ile 18 arasında değişen31 bin kişi arasında yapılan bir

ankette, 100 kişiden birinin bir kezkokain kullandığı, yüzde 56’sının

sigara içtiği, alkol, esrar ve Extacykullanımının arttığı açıklandı.

Peki kimler bunları okullara, okulönlerine kolayca taşıyor? Kimler

gençliği uyuşturucuya özendiriyor?Gençliği sindiren, okulları birer

yozlaşma merkezine dönüştürmeyeçalışanların bu tab-lodan yakınmaya

hakları yoktur.

Baskılar bizi yıldıramaz!

Nurtepe Çayan Mahallesineyönelik saldırı ile ilgili olarakOkmeydanı Haklar ve Özgürlük-ler Derneği ile Malatya HaklarDerneği açıklamalar yaptı.

Açıklamalarda faşizme karşımücadele bayrağının onurla taşın-maya devam edileceği,“Sür-dürdüğümüz haklı ve onurlumücadeleden ne kadar saldırırsasaldırsınlar vazgeçmeyeceğiz.”diyerek, saldırılar protesto edildi.

AKP’nin polisinin saldırıları karşısındaMahallelerimizi savunacağız!

4 2

Yürüyüş26 Aralık2010

Sayı: 248

İDDİAMIZI, SAVAŞIMIZI UMUDU BÜYÜTELİM !

Page 44: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

Halkın Hukuk Bürosu,Nurtepe Çayan Mahalle-si’nde gözaltına alınıp, ya-lanlarla tutuklanan dev-rimciler için şu açıklamayıyaptı.

AKP İktidarı, işçiler, öğrencilerbaşta olmak üzere bu ülkededemokrasi mücadelesi verenherkese azgınca saldırıyor, gözaltı-na alıp tutukluyor.

Veli Küçüklerin, Levent Ersöz-lerin sahipleri, onların yarattığıpislikler üzerinden iktidarlarınıyükseltenler, yapılan her eylemiher açıklamayı Ergenekondemagojisi ile itibarsızlaştırmayaçalışıyorlar.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü17.12.2010 tarihinde İstanbul’unyoksul mahallerinden Nurtepe’de

kurulu bulunan Nurtepe HaklarDerneği’ni basarak onlarca kişiyigözaltına aldı.

20.12.2010 tarihindeDGM’den bozma özel yetkili ağırceza mahkemesine çıkarılandernek çalışanlarından 8 kişitutuklandı.

Bu soruşturma ile ilgili olarakbugün bazı basın yayın kuru-luşlarında “Ergenekon bağlantısı““Haydar Hakyemez sopası” içerik-li haberler yayınlandı. Gizlilikkararı bulunan, hiçbir bilgi ve bel-geye avukatların dahi ulaşmasınınmümkün olmadığı soruşturma dos-yasına ilişkin yapılan haberlerpolisin yönlendirmesi sonucu ha-zırlanan yalan haberlerdir.

Habere konu yapılan suçla-malar (Ergenekon bağlantısı)müvekkillerimize dahiyöneltilmemiştir. Ellerinde hiçbirbelge bilgi bulunmadan müvekkil-lerimizin haklarını ihlal edeniçerikli haberleri yapanlara soruy-oruz, hangi ahlaktan besleniyor-sunuz.

Gizlilik kararı alınan dosyadabasını yalan haber yapmayı yön-lendiren polise soruyoruz, hangiahlaktan besleniyorsunuz. Yaptı-ğınız ahlaksızlık ve suçtur.

Tutuklananların tek suçu yoz-laşmaya, fuhuşa ve kumara karşımücadele etmektir.

Mahallelerinde yozlaşmayakar-şı mücadele edenleri tutuk-layanlar, aynı gün Atatürk’e aitSavarona Yatı’nda fuhuş yapanlarıserbest bırakanlardır. Stratejikortakları ABD’nin, raporlarındahaklarında her türlü ahlaksızlığıyaptıkları yazılanlar, her çete deher fuhuş operasyonunda üstdüzey amirleri çıkanlardır.

Fuhuşa, uyuşturucuya kumarakarşı mücadele etmek suç değildir.

Ergenekon, düzenin yarattığı vebugün üzerinde yükseldiği pislik-tir. Bu pisliğe demokrasi mücade-lesi verenleri bulaştıramazsınız.

HALKIN HUKUK BÜROSU

Nurtepe Çayan’da kızılbayraklar asıldı

Nurtepe baskınından sonra“katil polisi istemiyoruzkahrolsun faşizm yaşasınmücadelemiz” sloganlarını a-tarak kızıl bayrakları asanHalk Cepheliler halkın yoğunilgisiyle karşılandı.

A l i b e y k ö y ’ d eyazılama

21 Aralık Pazartesi günüAlibeyköy’ün KaradolapMahallesi’nde Halk Cep-hesi üyeleri arkadaşları

Tolga BÜLBÜL'ün keyfi bir şekilde işyerindengözaltına alınıp, polisin uydurduğu komplosonucu çıkarıldığı mahkemece tutuklanmasınıprotesto etmek için yazılamalar yaptılar.

Çayan

Alibeyköy

“Bu Güç Kendi Gücümüzdür”

İstanbul: Her hafta olduğu gibi, bu haftada hasta tuts-akların serbest bırakılması talebiyle İstanbul TaksimTramvay Durağı'ndan Galatasaray Lisesi'ne yürüyüşyapıldı. Tutsakların isimlerinin okunarak "Özgürlük"diye haykırıldığı eylemde, Mephisto'nun önünde oturmaeylemi yapılarak Çav Bella marşı söylendi. 125 kişininkatıldığı eylemde, Galatasaray Lisesi önünde yapılanaçıklamayı türkücü Ercan Aydın okudu. Aydın açıkla-masında “Hasta tutsakları tecritte katletmeye çalışanAKP iktidarıdır. Bizim sorunlarımızın çözümü bu sorun-ları yaratan da olamaz. AKP iktidarı bizim hiçbir soru-numuzu çözmeyeceği gibi hasta tutsaklar sorununu daçözmeyecektir. Ancak biz çözeriz. Birlikte ve ortak, kar-arlı – ısrarlı mücadele ile kazanacağımızı, kazandığımızıgördük. Bu platform böyle bir deneyime sahiptir. Böylebir güce sahiptir. Bu güç kendi gücümüzdür.” denildi.

Ankara: Hasta tutsakların serbest bırakılması için biryılı aşkın süredir yapılan basın açıklamasına bu hafta dadevam edildi. 24 Aralık günü Ankara SakaryaCaddesi'nde saat 18.00'da yapılan basın açıklamasında,hapishanelerden çıkan ve çıkacak her tabutun sorumlu-sunun AKP iktidarı olduğu dile getirildi.

AKP iktidarı baskıve yalanla besleniyor

4 3

Yürüyüş26 Aralık

2010

Sayı: 248

GELECEK DEVRİM VE SOSYALİZMİNDİR!

Page 45: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

Aşağıdaki metin, BoranYayınevi tarafından Büyük DirenişKitap Dizisi’nin 2. kitabı olarakyayınlanan Aydınlarla Tartışmalar kitabının giriş bölümüdür.

Kitabın muhtevasını, kitapta yeralan belgelerin yayınlandığı süreçtenasıl bir rol oynadığını bu kısagirişte görmek mümkündür.

Ya yı ne vin denBü yük Di re niş sü re ci, ay nı za -

man da bü yük bir ide olo jik mü ca de -le sü re ci dir. Bur ju va zi nin pes pa yeide olo ji si, di re niş sü re ci bo yun ca,sa yı sız bi çim de, sa yı sız kı lı ğa bü rü -ne rek di re ni şin kar şı sı na çık tı.

Bur ju va zi, bu pes pa ye te ori le ri niba zen ken di söz cü le ri nin di lin densa vun du. Bu te ori ler, ba zen de kü -çük-bur ju va zi nin, ay dın la rın, re for -miz min ve opor tü niz min di lin dekar şı mı za çık tı.

Her bi riy le tar tış tık... Bir sa vaşver dik.

Bü yük Di re niş’te ki ide olo jik sa -va şın en önem li mev zi le rin den bi riay dın lar la tar tış ma lar idi.

Bu ki tap, iş te bu tar tış ma la rı içe -

ri yor.

*

Bü yük Di re niş’te ide olo jik mü -ca de le, da ha di re niş çi ler alın la rı nakı zıl bant la rı bağ la ma dan ön ce baş -la mış tı. Ça tış ma nın oda ğın da hüc -re ler var dı. Hüc re ler, “oda” di ye su -nul muş tu ve “oda lar”, bi rey öz gür -lü ğü ne en uy gun ola nıy dı!

An cak bu tar tış ma, hiç bir za mansa de ce bir “ha pis ha ne mi ma ri si”tar tış ma sı de ğil di; hüc re ler nez din -de bi rey ci lik le ko lek ti viz min sa va şıvar dı. Ka pi ta lizm le sos ya liz min sa -va şı var dı. Sa vaş, em per ya lizm lehalk la rın sa va şıy dı. Hüc re ler, oda -lar, em per ya liz min di.

Ay dın la rı mı zın bir kıs mı bu ça -tış ma da “oda”lar dan ya na ol du lar.“Dev let”e ve “ör güt”e kar şı “bi -rey”i sa vun mak adı na, zul mün ye niiş ken ce ha ne le ri ni meş ru laş tı ran birtu tum ta kın dı lar. Çı kış nok ta la rıyan lış tı, var dık la rı so nuç lar da yan -lış ol du bu yüz den. Kı ya sı ya tar tış -tık bu yan lış la rı.

Bü yük Di re niş’te ki ide olo jikmü ca de le nin ikin ci te mel ko nu su,ya şam ve ölü mün tar tı şıl ma sıy dı.Bur ju va zi den alın mış “ya şam kut -sal dır” te ori siy le ölüm oruç la rı nakar şı çı kıl dı. Ölü mü gö ze al ma ma -nın tes li mi yet le öz deş leş ti ği ko şul -lar da, ay dın la rı mı zın bir kıs mı,halk la rın tüm di re niş ta ri hi ni yok

eden bir ay maz lık için de ol du lar. Buda ay dın lar la tar tış ma lar’ın ağır lık lıyan la rın dan bi ri ni oluş tur du.

*

Di re niş bü yük be del ler le sü rü -yor du. Ön gö rü le bi len tüm za man -lar, öl çü ler aşıl mış tı. Ül ke mi zin ay -dın la rı nın bu nok ta da yük len me sige re ken gö rev ler ve so rum lu luk larvar dı. Ve fa kat, on lar bu so rum lu lu -ğu üst len mek ten uzak tı.

O gün ler de ki bir açık la ma mız dabe lirt ti ği miz gi bi “F tip le rin de ki di -re niş nez din de ay dı nı mı zın, ay dınol ma yan yön le ri ni” tar tış tık ye di yılbo yun ca.

Bü yük Di re niş, bü yük bir sı nav -dı. Bü yük sı nav, Tür ki ye so lu nuntüm ke sim le ri nin, de mok ra tik kit leör güt le ri nin ve ay dın la rı mı zın –ör -güt lü lük, du yar lı lık ve so rum lu luküst len me ba kı mın dan, ik ti dar id dia -sı ba kı mın dan– ne du rum da ol du ğu -nu gös ter di.

Ay dın lar nez din de de gö rü lenolum lu bir tab lo de ğil di.

En baş ta ör güt süz dü ay dı nı mız.

Ama ör güt süz lü ğün den da ha daönem li olan, ide olo jik ola rak za yıf -la mış, id di asız laş mış, bur ju va zi ninher tür lü et ki si ne ve yön len dir me si -ne açık ha le gel miş ti.

Halk tan ko puk tu. Hal kın en ör -güt lü gü cü olan tut sak lar dan ko puk -tu. Ül ke ger çek le ri ne ya ban cı laş -mış, mü ca de le den uzak laş mış biray dın ti pi var dı or ta da. Dev ri me,sos ya liz me, hal ka de ğil, Av ru paBir li ği’ne gü ve ni yor du bu ay dın ti -pi. Ba ğım sız lı ğı, de mok ra si yi, ada -le ti, öz gür lük le ri, ken di hal kı nınmü ca de le sin den de ğil, ege men sı -nıf la rın şu ve ya bu ke si min den bek -li yor du... Sis te min şid de ti kar şı sın -da dev rim ci ha re ket ler le, sol ile si -ya si bağ la rı yok ol muş tu. İs tis na larvar dı el bet te. Ölüm oru cu di re niş çi -le ri ne evi ni aça bi len, ay lar ca Kü çü -kar mut lu’da di re niş çi ler le bir lik teolan, ora da aç lı ğın ve ölü mün ko ku -su nu so lu yan, di re ni şi, zul me kar şıher ze min de te red düt süz sa vu na bi -

Eleştirdik. Sorduk,sorguladık.

Eleştirmeyip pohpoh-layanlar, tartışmayıp

idare edenler, ülkemizaydınlarına değer ver-meyenlerdir. Bugün birçoğu yanlış yerde olabi-

lir, yanlış düşünüyorolabilir. Yerleri,

halkımızın direniş vesavaş saflarıdır.

Aydınlarla Tartışmalar’a Giriş

4 4

Yürüyüş26 Aralık2010

Sayı: 248

İDDİAMIZI, SAVAŞIMIZI UMUDU BÜYÜTELİM !

Page 46: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

len Bil ge su Ere nus gi bi ay dın larvar dı, ama ne ya zık ki is tis nay dı lar.

Bu na kar şın, sos ya list ola rak ta -nı dı ğı mız, ken di si ni ha la da öy le ta -nım la yan ay dın la rı mız, bur ju va zi -nin yüz yıl ön ce Mark sizm-Le ni -nizm ta ra fın dan mah kum edil mişte ori le riy le di re ni şin kar şı sı na çık tı -lar. Bu nok ta da ide olo jik mü ca de leda ha da şid det len di...

Bu an lam da dır ki, “Ay dın lar latar tış ma la rın” der len di ği bu iki cilt -lik ki tap, ül ke miz ay dı nı nın bir bü -tün ola rak ken di ko num la rı na ba ka -bil me le ri ve ide olo jik, po li tik ola rakken di le ri ni göz den ge çi re bil me le riaçı sın dan zen gin bir mal ze me su nu -yor.

*

Ay dın la rı mı zın bü yük bö lü müha la bu sü re cin ken di le ri cep he sin -den mu ha se be sin den uzak tır lar.Dev le tin 19 Ara lık 2000 kat lia mıön ce sin de en baş ta ay dın la rı na sılal dat tı ğı nın ka nıt la rı, bel ge le ri tü -müy le açı ğa çık mış ol ma sı na kar -şın, ha la bu na kar şı yük sek ses le birta vır koy ma mış lar dır.

Ada let Ba kan lı ğı, kat lia mın ön -ce sin de F Ti pi ha pis ha ne le rin “mu -ta ba kat” sağ lan ma dan açıl ma ya ca -ğı nı söy ler ve ay dın lar bun dan ha re -ket le tut sak la ra “ölüm oru cu nu bı ra -kın!” çağ rı sı ya par ken kat li am pla nıçok tan ha zır dı ve yü rür lü ğe ko nul -muş tu. Bu nun son ka nı tı, Üm ra ni yeHa pis ha ne si Kat lia mı Da va sı dos -ya sın da çık tı. Al da tı lan ay dın, oli -gar şik dev le te ta vır al ma lıy dı bunok ta da. Ve o dev le te ve dev rim ci -le re ba kış açı sı nı ye ni den göz denge çir me liy di..

*

Ay dın lar la tar tış ma lar, di re nişbo yun ca çe şit li ka nal lar dan sür dü -rül müş tür. Bu çer çe ve de, ki tap ta ye -ra lan ya zı la rın bir kıs mı TA YAD’lıAi le ler, bir kıs mı Dev rim ci HalkKur tu luş Cep he si, bir kıs mı Hak larVe Öz gür lük ler Plat for mu im za sı nıta şı mak ta dır. Bu nun dı şın da o dö -nem ya yın la nan der gi ler de ay dın la -ra hi ta ben ya zıl mış ya zı lar da ki ta ba

alın mış tır. Ki tap ta, ay dın la ra yö ne -lik top lam 150’yi aş kın bil di ri, açık -la ma, mek tup ye ral mak ta dır. Bun la -rın 133’ü doğ ru dan bel li bir is meyö ne lik ya zıl mış tır.

Bu ki tap ta ye ra lan ba zı bil di ri veya zı la rın hi tap et ti ği ki şi le rin ‘ay -dın’ sta tü sün de gö rü lüp gö rü le me -ye ce ği kuş ku suz tar tış ma ya açık tır.

Emin Pa zar cı’dan Ok tay Ek -şi’ye, Zey nel Lü le’ye ka dar ba zıisim ler, bu ka te go ri de de ğer len di ril -me ye bi lir, an cak bi rin ci si bun lar is -tis na dır, ikin ci si, on lar la tar tı şı lanko nu lar da he men he men ay nı dır.Bu an lam da sözko nu su ki şi ler le yü -rü tü len tar tış ma la ra iliş kin bil di ri veaçık la ma la rı da “Ay dın lar la tar tış -ma lar” ki ta bı na koy mak ta bir en gelgör me dik.

İDEOLOJİK MÜCADELE,HALKLARIN ZAFERİ İÇİNZORUNLUDUR

Şunu büyük bir kesinlikle ifadeedebiliriz ki, Büyük Direniş süreci,Türkiye devrimci hareketinin ideo-lojik mücadeleyi her cephede enyoğun biçimde sürdürdüğü dönem-lerden biridir.

Bu anlamda, “AydınlarlaTartışmalar”, bu ideolojik mücade-leyi belgeleyen bir kitap olarak,Türkiye solunun ideolojik hazinesi-ne yapılmış bir katkıdır.

“Aydınlarla Tartışmalar”, tarihi birtecrübeyi ve tarihi bir tartışmayı, tümaydınların ve devrimcilerin derli topluyararlanabilecekleri bir biçimde sun-maktadır. Elbette “AydınlarlaTartışmalar”, sadece aydınlar ve devrim-ciler için değil, direniş ve savaşınmantığını kavramak ve 122 şehidin ver-ildiği bir direnişin hangi koşullardasürdürüldüğünü öğrenmek isteyen herk-es için temel bir kaynak olacak tır.

İdeolojik mücadele, sınıflar

mücadelesinin ayrılmaz birparçasıdır. Emperyalizmle, burjuva-ziyle ideolojik mücadeleyi kırankırana sürdürmeyenler, asla zaferkazanamazlar. Burjuvazinin ideolo-jisi ve düşünceleriyle savaşıp onlarıyere sermek, savaşı beyinlerimizdekazanmak demektir.

“Aydınlarla Tartışmalar”kitabının sayfalarında tanık olaca-ğınız ideolojik mücadele, bu anlam-da sadece hapishaneler sorunuyla,sadece bir direnişi destekleyip des-teklememe sorunuyla sınırlı değil-dir. Sorun, Türkiye halklarınınemperyalizme ve oligarşiye karşısürdürdüğü savaşta zaferi kazana-bilmesi sorunudur.

*

Aydınlarımıza güvenmek istiyo-ruz. İdeolojik çarpıklıklar, burjuva-ziden ödünç alınmış teoriler vedüşünceler, halkların zaferininönündeki engellerdir. Devrimciiddia, zaferin önündeki bu engeller-le de kıyasıya çarpışmayı gerektirir.Aydın olma sorumluluğu da halkın,gerçeğin, bilimin, tarihin önündekiengellerle savaşmayı gerektirir.

Türkiye solunun büyük birbölümünün aydınlarla ilişkisi,onları pohpohlayan, “aman darılt-mayalım” düşüncesiyle gerekeneleştirileri yapmayan sağlıksız birilişkidir. Bu aydınların devrimcileş-me şansını ortadan kaldıran, halkınmücadelesiyle bütünleşme yollarınıtıkayan yanlış bir tutumdur.

Kitap boyunca tanık olacağınızgibi, militan bir tartışma yürüttükaydınlarımızla.

Eleştirdik. Sorduk, sorguladık.

Eleştirmeyip pohpohlayanlar,tartışmayıp idare edenler, ülkemizaydınlarına değer vermeyenlerdir.Bugün bir çoğu yanlış yerde olabi-lir, yanlış düşünüyor olabilir.Yerleri, halkımızın direniş ve savaşsaflarıdır.

“Aydınlarla Tartışmalar”kitabımızı, bu doğru saflaş-maya hizmet etmesi inancı vedileğiyle aydınlarımıza vehalkımıza sunuyoruz.

Ki tap ta, ay dın la ra yö ne -lik top lam 150’yi aş kın

bil di ri, açık la ma, mek tupye ral mak ta dır. Bun la rın133’ü doğ ru dan bel li biris me yö ne lik ya zıl mış tır.

Yürüyüş26 Aralık

2010

Sayı: 248

4 5GELECEK DEVRİM VE SOSYALİZMİNDİR!

Page 47: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

4 6

Yürüyüş26 Aralı k2010

Sayı : 248

2 TAYAD’lı Halen Tutsak Hukuksuz bir şekilde tutuklanan TAYAD'lıların

serbest bırakılması için Ankara Abdi İpekçi Parkı’ndaher hafta yapılan eylemlere devam edildi. 18 Aralık biraraya gelen TAYAD'lı Aileler bu ülkenin yasalarınagöre bile “suç” işlememiş olmasına rağmen 2TAYAD’lının hala serbest bırakılmadığını belirttiler.Açıklama 28 Aralık’ta görülecek olan davaya çağrıylasona erdi.

28 Aralık’ta tutukluTAYAD’lıları sahiplenelim

TAYAD'lı Aileler, tutuklu 2 TAYAD'lının serbestbırakılması için 21 Aralık günü Adalet Bakanlığıönünde eylem yaptılar.

Eylemde, katletmenin, IMF ve ABD politikalarınıuygulamanın, topraklarımızı emperyalistlere karış karışsatmanın serbest olduğu ancak bağımsızlık istemenin,“Amerika Defol Bu Vatan Bizim” demenin suç olduğubelirtildi.

TAYAD’lılar tutuklu iki TAYAD üyesinin 28Aralık’taki duruşmasına çağrı yaptılar.

Katledilenler Maraş’ta anıldı19-24 Aralık 1978 tarihinde gerçekleşen katliamda

yaşamını yitiren 111 kişi (resmi rakamlara göre),Maraş’ta yapılan miting ile anıldı.

Mitinge katılmak için İstanbul, Ankara, İzmir,Adana, Mersin, Gaziantep, Adıyaman ve daha birçokilden Maraş’a gelindi. 120 kişilik kortejiyle DevrimciAlevi Komitesi, “19-24 Aralık 1978 MaraşKatliamı’ndan 19-22 Aralık Hapishaneler Katliamı’naKatleden Devlettir”, “Kerbela’dan Maraş’a, Maraş’tan19 Aralık’a Adalete Susamışız! Adalet İstiyoruz”,“Kerbela Hala Susuz, Maraş Hala Kan Ağlıyor,Bayrampaşa’da Tenimiz Hala Yanıyor! Adaletİstiyoruz” pankartlarını açtı.

2000’in üzerinde katılımın olduğu yürüyüşünardından miting alanına gelindi. Alevi BektaşiFederasyonu Genel Başkanı Ali Balkız ve AvrupaAlevi Birlikleri Federasyonu Genel Başkanı TurgutÖker birer konuşma yaptılar.

Miting sırasında arama noktasının gerisindetoplanan faşistler, meydana girmeye ve mitinge saldır-maya çalıştı. Anmaya dahi tahammülü olmayanfaşistler, katliamı da sahiplenmiş olduklarını gösterdi-ler.

Kemal Bülbül’e Açık Mektup:

“DEVRİMCİ ALEVİKOMİTESİ’Nİ YOK

SAYAMAZSIN!”Devrimci Alevi Komitesi 20 Aralık günü yazılı bir

açıklama yayınlayarak katliamın 32. yılında Maraş’tayapılan anmada PSAKD Genel Merkez EğitimSekreteri Kemal Bülbül’ün Devrimci Alevi Komitesi’niyok sayma çabalarını teşhir etti. Mitingin yapılacağınınduyulmasının ardından Devrimci Alevi Komitesi’ninmitingin örgütlenmesinde birebir yer alındığının vurgu-landığı açıklamada “Kürsüden, mitinge katılan kurum-ları pankartlarına bakarak okuyan, pankartları gözük-meyen kurumların pankartlarını yukarı kaldırmalarınıisteyerek isimlerini okuyan Kemal Bülbül, DevrimciAlevi Komitesi’nin 3X1,5 metre ebadında 3 adetpankartını gördüğü halde ismini okumadı. Kendisinenot gönderilerek durumu düzeltmesi istenmesine rağ-men pişkince “bütün katılan kurumların ismini saya-mayacaklarını” söyleyen Kemal Bülbül yine ismimiziokumamıştır. Kemal Bülbül, Devrimci AleviKomitesi’nin ismini okumayarak, yok sayarak nekazanmıştır kendisine soruyoruz ve cevap bekliyoruz.”denildi.

Katliamın Yıl DönümündeMaraş’a Gidiyoruz

Malatya’da 18 Aralık günü Maraş Katliamı ile ilgiliPir Sultan Abdal Kültür Derneği’den PTT önüne kadarmeşaleli yürüyüş yapıldı. “Malatya, Maraş, Çorum,Sivas Ayrıdır Failleri Aynıdır” PSAKD Malatya imzalıpankartın taşındığı eylemde “Maraş katliamını ve diğerkatliamları unutmadığımızı, unutturmayacağımızıgöstermek için 19 Aralık’ta Maraş’a gidiyoruz” denildi.Eylem boyunca “Maraş’ı Unutma Unutturma, Diri DiriYakanlar Yargılansın, Katiller Halka Hesap Verecek”sloganları atıldı.

Eylem sloganlarla alkışlarla son buldu. PSAKD,Eğitim Sen , BES, SES, BTS, Orkam Sen, EMEP, EDP,BDP, ÖDP, TKP, ESP, Halk Cephesi, İHD’nin ortakdüzenlediği eyleme 300 kişi katıldı.

Page 48: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

Küçük-burjuva aydınlarımıziçin Avrupa’nın her şeyi örnektir.İşkence mi? Avrupa’da yoktur.İnfazlar mı? Avrupa da yoktur.“Kötü” olan herşeyin “iyi” olarakkarşılığı Avrupa’dadır.Avrupa’nın bolisi de eğitimlidir...

Öyle mi peki? Oysaişkencelerin, infazların hamisiemperyalistlerdir. İşkencecilerieğiten, işkence aletlerini dünyayapazarlayan yine emperyal-istlerdir.

İşte Avrupa’nın polisine birörnek:

2009 yılı Aralık ayındaDanimarka’da yapılan İklimzirvesi’nde Danimarka polisininZirve’yi protesto eden kitleyesaldırısı esnasında kendi araların-daki telsiz konuşmaları yayın-landı. Polis müdürü emrindekipolislere şöyle talimat veriyor:“Biliyorum, ön tarafta basınmensupları var. Onlar oradadurma rizikosunu aldılar isepaylarına düşeni de alsınlar.Onları da haklayın. Coplarıgörmek istiyorum. Vurduğunuz

zaman kıvılcım çıksın... pay-larını alsınlar.... haklayın...Arabaların arasında basın men-supları duruyor. Onları da hak-layın.” Talimatını alan polis dedurmadı. Değişik ülkelerdenprotest için gelen insanlara azğın-ca saldırıldı. Gözaltına alınan 250kişi kolları arkadan kelepçelenipasfaltın üzerine yatırılaraksaatlerce bakletildi.

İşte bu “Avrupad e m o k r a s i s i ” d i r :Parasıyla zulüm!

Danimarka polisi hakkındasaldırıya uğarayanların suç duyu-rusu geçtiğimiz günlerde sonuç-landı. Mahkemeler polisinterörünü “suç” olduğu kararınavarı verdi ve polisler hakkında390 bin Euro para cezası verdi.Bu “Avrupa demokrasisikazandı” diye haber yaptı.Avrupa demokrasisi böyle.İstediği kadar insanlara işkenceyapabilir, terör estirebilir. Ancakdemokrasi hep kazanır. Çünküonların parası var!

Avrupa Polisi, faşizmin polisinden farksı zdı r..

Kosova devleti emperyalizm tarafın-dan kurdurulan kukla bir devlettir. Ve budevlet, bugün bir mafya devleti halinegelmiştir.

Kosova’da 1999 Haziran ayındakurulan NATO üssü aynı zamanda 5 binaskerle ABD’nin Dünya’daki en büyüküssüdür. Yine ABD’nin gizli işkencemerkezinin ve en büyük gizli hapis-hanesinin olduğu bir üstür. 12Aralık’taki seçimlerde tekrar kazananBaşbakan Haşim Taci ve UÇK komu-tanlarının 1999’dan beri uyuşturucuticareti yaptıkları, para karşılığı insanöldürdükleri, esirleri öldürüp organlarınıalıp sattıkları bilinmektedir. Emperyalistçözümün sonuçlarıdır tüm bunlar.

Yugoslavya’da halklar, sosyalist sis-tem altında onlarca yıl kardeşçe yaşadı.Sosyalist sistem yıkıldıktan sonraEmperyalistler milliyetçiliği körükley-erek halkları birbirine düşürdüler.Birbirine kırdırdılar. Sonra bölüp parçal-adılar. İşte yarattıkları tablo: Bir kukladevlet, bir “organ mafyası lideri” kuklabir başbakan ve ülkenin hali: açlık, yok-sulluk, fuhuş... yolsuzluklar... uyuşturu-cu... Kısacası ÇÜRÜME.

Kosova: Çürütenemperyalist demokrasi

İngiltere’nin başkenti Londra’dafaaliyet yürüten Anadolu HalkKültür Merkezi’nde, 19 Aralık’tahükümetin uyguladığı sömürü poli-tikalarını ve ırkçı yasaları teşhiretmek için bilgilendirme toplantısıyapıldı.

Toplantıya Toplum HizmetleriniKorumak için HackneyBileşenleri’nden Glyn Harriet veŞhaun Dey katıldılar.

Öğrenci direnişlerini konu alanfilm gösteriminden sonra hak gasp-ları ile ile ilgili sohbet edildi. 50 bin

yoksulun Londra’nın merkezindenalınıp kenar mahallelere yerleştiri-leceği, zenginlerin 1. bölgede topl-anacağı belirtilirken hükümetinsınıf ayrımı yapma planı anlatıldı.

Anadolu Halk Kültür Merkeziüyelerinden bir konuşmacı da“…Zulümden ve yoksulluktankaçıp buralara kadar gelmişolmamız zülmün bittiğini göster-mez. Bizi faşist uygulamalardankurtaramaz. Çünki tüm dünyayıkontrol etmeye çalışan beyin heryerde aynı, dizginler hep aynı düş-

manın elinde, ‘medeniyetin beşiği’dediğimiz Avrupa’da da anti-demo-kratik uygulamalara maruz kalıyo-ruz. Bu uygulamalardan kurtul-manın tek yolu birleşip mücadaleetmektir. Başka da çözüm yolu yok-tur. Birleşelim SavaşalımKazanalım” sözleriyle toplantıyıbitirdi.

Anadolu Halk Kültür Merkezi’nde Bilgilendirme Toplantısı

4 7

Yürüyüş26 Aralık

2010

Sayı: 248

GELECEK DEVRİM VE SOSYALİZMİNDİR!

Page 49: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

Wuppertal’da DirenişKahramanları İçin Anma

Almanya Wuppertal’da 18Aralık’ta, 19 Aralık şehitlerini anmaprogramı yapıldı. Devrim şehitleriiçin yapılan saygı duruşunun ardın-dan 32 yıl önce yaşanan Maraş kat-liamı ve katliamlarla ilgili bir sine-vizyon gösterimi yapıldı.

Ölüm orucu şehitlerinin kendiyazdıkları şiirlerin okunmasısırasında, şehitlerimizin halk vevatan sevgisi dinleyenleri etkiledi.

19 Aralık’ın anlatıldığı sinevizyon gösteriminden sonra 19 Aralıkdirenişini hapishanede birebiryaşayan, tanık olan devrimciler osüreci anlattılar.

“Bize Ölüm Yok” marşının söy-lenmesinden sonra şiirler okundu.Anadolu Federasyonu BaşkanıLatife Adıgüzel, “şehitlerimizisahiplenmek gerekir” diyerek baş-ladığı konuşmasında Almanya’dakiözgür tutsakları anlattı.

Programın sonunda Türkiye’denanmaya katılan Çağdaş HukukçularDerneği İstanbul Şube BaşkanıAvukat Taylan Tanay 19 Aralıksürecini anlattı. Anmaya 90 kişikatıldı.

Paris'te Eylem“Yaşasın 19 AralıkDirenişimiz”

Fransa’nın başkenti Paris'te 19Aralık katliamının 10. yıldönümün-de, 19 Aralık’ta Halk Cephesi ta-rafından kitlesel bir basın açıkla-ması yapıldı.

Tarihi kemerin önüne ses düzenikuruldu ve direniş ve zafer türküle-ri seslendirildi. Kemerin önünde 19Aralık şehitlerinin resimlerindenoluşan iki pano ve Fransızca olarak“19 Aralık Katliamının KatilleriYargılansın” pankartının açıldığıaçıklamada “Ülkemiz zindanların-da diri diri yakılan kadınlarımıza...

bir ateş topu olup düş-manın üzerine yürüyen

fedacılarımıza,

kahpe kurşunlarla can veren-lerimize,

o kan deryasında kahramancaçatışıp teslim olmayarak şehitdüşen yiğitlerimize selam olsun...”

Saygı duruşunda İsyan Olsunşiiri okundu.

Açıklama da, halkların adaletistemekten vazgeçmeyecekleri vekatillerin peşini bırakmayacağıdile getirildi. Metnin Fransızcasıda okundu. Ümit İlter'in “Dinle”adlı şiiri müzik eşliğinde okundu.

“Yaşasın 19 AralıkDirenişimiz”, “Yaşasın FedaDirenişimiz”, “Kurtuluş KavgadaZafer Cephede” sloganlarınınatıldığı açıklamada şehitleri ifadeetmesi için meşaleler yakıldı.Yaklaşık 45 dakika süren açıkla-maya 65 kişi katıldı.

İsviçre Zulme Karşı DirenmekMeşrudur

İsviçre Halk Cepheliler katledi-len 28 devrimci tutsağı anmak için19 Aralık’ta Zürich KültürMerkezi’nde 18 kişinin katıldığı birprogram gerçekleştirdiler.

Programa tüm devrim şehitleriiçin bir dakikalık saygı duruşu ilebaşlandı. Katliam ve tutsaklarınfedayla bütünleşen direnişininanlatıldığı açıklamada şunlara davurgu yapıldı; “Bize bıraktıkları birmiras var: Fedanın yolundangidersek, o kültürle direnirsekkazanabiliriz.”

Viyana’da Tecrite KarşıSergi

18-19 Aralık günleriAvusturya’nın başkenti Viyana’da“Sesimi duyan var mı? Tecritdevam ediyor!’’ adıyla bir sergi

düzenlendi.

122 şehit adına hazırlananbroşürde şehitlerin resimleri, yaşamöyküleri ve Yürüyüş dergisindeyayınlanan 15 soruda Tecritbölümünden oluşan broşürlerAvusturya’nın genelinde yaklaşık200 aile ziyaret edilerek dağıtıldı.

Cumartesi günü saat 11.00’denitibaren açılan sergide 19 Aralıkkatliamıyla ilgili anma gerçekleşti-rildi. Kerbela’dan, Maraş’a Gazi’den 19 Aralık’a katledenlere zulmeboyun eğmeyenlerle ilgili birkonuşma yapıldı. Almanca’ya daçevrilen konuşmaların ardındanhazırlanan sinevizyon gösterildi.

Serginin Türkiye’den de birdavetlisi vardı. 7 Ekim 2007 yılındaİstanbul Bahçelievler’de Yürüyüşdergisinin dağıtımı sırasında polistarafından vurulan Ferhat Gerçek degelen misafirleri selamlayıp, tecritekarşı mücadelenin önemini vurgu-layıp, bu mücadelede önemli yeralan Yürüyüş dergisinin uğradığıbaskılara değindi.

Anma programının ardından saat21.00’e kadar süren serginin altkatında 19 Aralık katliamı görüntü-lerinden oluşan bir sinevizyonsürekli olarak gösterildi.

Davetlilerden bazılarının gardi-yanlar tarafından zorla temsili F-tipihücereye atıldığı ilk gün sergiyibirçoğu Avusturyalı 250’i aşkın kişiziyaret etti.

İkinci gün Kerbela’da zaliminzulmüne boyun eğmeyenler anısınaaşure pişirilerek gelenlere ikramedildi. İlk güne göre daha sakingeçen ikinci gün sergiyi 150’yiaşkın kişi ziyaret etti.

Av ru pa’da

4 8

Yürüyüş26 Aralık2010

Sayı: 248

İDDİAMIZI, SAVAŞIMIZI UMUDU BÜYÜTELİM !

Page 50: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

2003'te Türkiyeli devrimcilereyönelik bir soruşturma açıldı. Busoruşturma 2008'e kadar sürdü. 5Kasım 2008'de operasyonyapılarak Nurhan Erdem, CengizOban ve Ahmet İstanbullu tutuk-landılar.

Operasyondan sonra yapılan ekbaskınlar ve aramalarda “BizNurhan Erdem'in telefonlarını yıl-lardır dinliyoruz. Arabasına din-leyiciler yerleştirdik. Evini ve git-tiği dernekleri denetime aldık,oralardan da bir şey çıkmadı”diyebilen yasadışı bir hukuk vardır.

Anadolu Federasyonu başkan veçalışanlarının yargılandığı dava 16Aralık 2010 tarihinde kararın açık-lanmasıyla sona erdi. Davadayargılanan tutsaklara ağır cezalarverilirken mahkeme heyeti bukararın tutsakların teslim alınama-ması nedeniyle bu kadar yüksekolduğunu da açıklamayı ihmaletmedi. Bu dava uzunca bir süredirAlmanya'da Türkiyeli devrimcilerüzerinde estirilen terörün önemli bir

halkası oldu.

Türkiye'deki yasadışıbir örgütünAlmanya'daki faaliyet-lerini yürüttüklerigerekçesiyle sürdürülenön soruşturmanın ardın-dan dava 11 Mart 2010tarihinde DüsseldorfYüksek EyaletMahkemesi’nde görülenilk duruşmayla başladı.

Türkiye faşizmi ve Almanyargısı

Suçlamalar Almanya demokra-sisinin gerçek yüzünü, Almanhukuk sisteminin niteliğini ortayakoymaktadır. Devrimcileri şunlarla“suçladılar”;

“Türkiye'de faaliyet yürütenyasadışı bir örgütü desteklemek,Türkiye faşizmini teşhir eden açık-lamalar yapmak, bu çerçevedepiknikler, geceler, basın açıkla-maları, paneller düzenlemek, dergidağıtmak...”

Dava boyunca sürekli olarakdemokratik Türkiye devletini yıkıp,yerine silahlı mücadele ile M-L birdevlet kurmaya çalışmanın suçolduğu ve dolayısıyla tutsaklarınfaaliyetleri ile “terörü finanseettikleri” ve destekledikleri iddiasıişlendi.

Bunca demokratik ve yasalfaaliyetin 'terör' eylemi olduğu iddi-alarını da öncelikli olarak Türkiyefaşizminin gönderdiği belgeleredayandırdılar.

Dava sekiz ay sürdü. Ortalama70 duruşma yapıldı. Duruşmalarsürerken aynı nitelikteki bir davaStammheim'da sürdürülen ve yineTürkiyeli devrimcilerin yargılandığıbir başka dava sona erdi. Oradakibelgeler bu mahkemede delilsayıldı. Bu nedenle tanık olarak

belirlenenler dahi dinlenmedi.

Daha başından tutsaklara vere-cekleri cezaların net olduğumahkeme heyetinin her sözünden,yaklaşımından ortaya çıkıyordu.Dava sadece birkaç hukuksalprosedürün tamamlanması içinsürdürüldü adeta.

Savunma hakkı engellen-miştir!

Mahkeme heyeti savcılığın tut-saklar hakkındaki iddiasınıgüçlendirmek için her tür olanağıdeğerlendirirken, tutsakların savun-malarını hazırlamaları önünde birçok engel yaratıldı.

Tutsakların savunmaları içindışarıdan istedikleri bilgi ve bel-gelere çoğunlukla el konuldu, tut-saklara karşı delil olarak dosyayageçirildi. Bunlar da “tutsaklar zatenörgüt üyesi, gönderilenler de örgüt-sel dökümanlar” dayanağıyladesteklenmeye çalışıldı.

Tutsakların mektupları dahiörgüt üyeliği delili haline getirildi.Bu öylesine büyük bir düşmanlıktıtutsaklara karşı.

Ama bunun yanında tutsaklarınsavunma için istedikleri döküman-ların ellerine geçmesi aylarcazaman aldı. Bu da sağlıklı savunmayapmalarını engellemeye yönelikti.

Duruşmalarda tutsaklar camlıbölmeye konularak, avukatları ileilişkileri engellendi.

Alman emperyalizminin yargısıTürkiye faşizminin suç ortağıdır!

Tecrit!Tutsakların gözaltına alın-

masıyla başlayan tecrit günün 24saatini kapsamaktadır.

Tek kişilik hücrelerde tutu-lan tutsakların tüm ilişkileriyasaklanmıştır.

Sınırlı sayıda verilen ziyaretçiizinleri, on günde yarım saatlesınırlandırılmıştır.

Tutsaklara giden mektu-pların çoğunluğu engellenmekte,yokedilmektedir.

Avukat ziyaretleri bile camkafes arkasından yapılmaktadır.

Hapishane içinde yapılanhiçbir sosyal-sportif faaliyete dekatılamıyorlar. Çünkü başkatutsaklarla görüştürülme yasağıvar.

4 9

Yürüyüş26 Aralık2010

Sayı: 248

İDDİAMIZI, SAVAŞIMIZI UMUDU BÜYÜTELİM !

Page 51: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

Tutsakların birbirleriyle ilişkilerini engellemek için aralarınagardiyanları yerleştirdiler.Tutsaklara mikrofon verilmedi,davaya müdahil olmaları engellen-di. İşte bu gelişmelerin ardındankarar verdiler.

Türkiye faşizmi devrimci-lerin ağır cezalara çarptırıl-malarını istiyor

Mahkemeler Türkiye faşizmi ileişbirliği yaptı. Avukatlar ülkedekiişkenceleri, darbeleri, kayıplarımahkemede dile getirmeyebaşladıkları anda hem savcılık hemde hakim tarafından doğrudan sus-turulmaya çalışıldı.

“Türkiye demokratiktir, hukukdevletidir. İşkenceyi anlatarak biziyönlendirmeye çalışıyorsunuz.Bize İçişleri ve Dışişleri bakan-lığımızın söylediği hukuk devletiolduğudur. Sizin iddialarınız yer-sizdir” diyerek avukatların savun-malarını engellediler.

“Bize işkenceleri anlatmayınkafamız karışır” diyebilenBreitling isimli bir mahkemebaşkanının nasıl karar vereceği deaçıktı. Türkiye'deki işkenceci polis-lerin kaynak bile belirtme ihtiyacıduymadan gönderdikleri bilgileri,belge olarak kabullenmişlerdir.

Mahkemenin değişik aşa-malarında, savcılığın kullandığıbelgelerin çoğunun Türkiye'dekifaşist işkenceci polisler tarafındanhazırlandığı ispatlanmıştı. Örneğinülkeden gelen belge adı altındakiyazılar, sadece Almanca tercüme

edilmiş belgelerdi.

Mahkeme kararı deniliyor amabunun Türkçe kopyası bile kul-lanılmıyor. Hangi mahkemeninkararı olduğu bile belirtilmiyor.Böylesi bir kararın olup olmadığı daşüphelidir. Öte yandan yineTürkiye'den kullanmaya çalıştıklarıbir mahkemenin kararında, sanık-ların ifadelerinin işkence ile alındığıispatlanmasına rağmen; Düsseldorfmahkemesi bunu delil olarak kabuletmiştir.

Gerekçe olarak da “Bize bu bel-geleri İstanbul'daki BKA istasyonşefi gönderdi, madem ki gönder-miştir o zaman doğrudur” demiştir.Avukatların 'Peki ama bu belgelerinişkence ile alındığı ortada değil mi?'sorusuna yönelik olarak da 'Orasıbizi ilgilendirmez, o Türkiye'nin içhukuku ile ilgilidir' tarzında cevap-lar verilebilmiştir.

Hiçbir saldırı tutsaklarındüşüncelerini savunmalarınıengelleyemedi

Tüm bu engellemeler, saldırılartutsakların duruşmalar boyuncamorallerini bozamadı. Hemdüşüncelerini savundular, hem desavcılığın saldırılarına cevap verdiler.

Avrupa'da ırkçılığa karşıAnadolu göçmenlerinin mücade-lesinin ve yine Türkiye faşizminekarşı sürdürülen mücadeleninmeşruluğunu, haklılığını sonunakadar savundular. Devrimci olduk-larından gurur duyduklarını duruş-manın her aşamasında ifade ettiler.

Alman emperyalizminin yargısıTürkiye faşizmi ile işbirliği içindedavayı yürüttü. Tutsaklar bu işbir-liğini konuşmalarında teşhir ettiler.

Alman yargısı acınacak haldeydiaslında. Ellerinde somut belge,kanıt olmamasına karşın tutsaklarıaylarca faşizmin sahte belgeleri ilesuçladılar.

Tutsakların Yürüyüş dergisidağıtımı yapmakla aslında DHKP-C propagandası yaptıklarını, bununda Alman kamuoyu içinde huzursu-zluğa yol açtığını, bu nedenle de

işledikleri suçların hem 129-a, hemde 129-b'ye tekabül ettiğini ıspatla-maya çalıştılar aylar boyu.

Asıl olarak bu davanın açılmasıve verilen karar ile Almanemperyalizmi devrimci düşüncelereve devrimcilere olan düşmanlığınıgöstermiştir.

Mahkemenin yargıcı hemendavanın başlangıcında verilen aradakendi çevresindeki bazı hakimlere;

“Emekli olmadan önce, birDHKP-C davası nasıl yürütülürherkese göstereceğim” diyenmahkeme başkanı Breitling, aslındanasıl karar verileceğini de baştanitiraf etmişti.

Breitling'in bu itirafı aslında bumahkemeyi kendi hukuklarınındeğil, faşizmin hukukununbelirleyeceğinin de göstergesiolmuştur.

Bu dava emperyalizmin devrim-ci düşmanlığının, düşüncelerüzerindeki yasakçılığının, en temeldemokratik haklara bile düşmanolduğunun göstergesi oldu.

Bu dava Avrupa burjuvademokrasilerinin hak ve özgürlük-lerin sınırlarının emperyalist vefaşist iktidarların çıkarlarıyla sınırlıolduğunun, bu sınırların ancakbedellerle genişletilebileceğinin degöstergesi oldu.

Alman emperyalizmi-nin yargısı kararında;

Anadolu Federasyonu kurucubaşkanı Nurhan Erdem’e 7 yıl 9ay,

Anadolu Federasyonu eskibaşkanı Cengiz Oban’a 6 yıl,

Anadolu Federasyonu üyesiAhmet İstanbullu’ya 3 yıl 9 ayhapis cezası verdi.

Karar duruşmasından;Tutsakları sahiplenenAnadolu

Federasyonu üyeleri, dostları, veaileleleri iki saat süren mahkemesonunda, salonda "DevrimciTutsaklar onurumuzdur" , "TümPolitik Tutsaklara Özgürlük,""Kahrolsun Faşizm YasasınMücadelemiz" sloganlarını atarak,kararı protesto ettiler.

Anadolu Federasyonu başkanıLatife Adıgüzel, “kararın hukuk-sal değil, politik bir karar olduğu-nu” , “kararın düşünce özgürlüğü-ne bir saldırı olduğunu” belirtti.Konuşmasını, haksızlıklara karşıörgütlü mücadele edilmesiçağrısıyla bitirdi. Kitle, mahkeme-den sloganlarla ayrıldı.

Yürüyüş26 Aralık

2010

Sayı: 248

5 0GELECEK DEVRİM VE SOSYALİZMİNDİR!

Page 52: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

Layığınız zıkkımdır!24 ayar altını yiyorlar!

Bu başlığın altındaki haber aynenşöyle:

“5 yıldızlı bir otel, müşterilerine24 ayar safaltınla bezen-miş yemek

servisi yapmaya başladı.” (21 AralıkVatan)

Tek bir şey diyoruz:

Zıkkımın kökünü yiyin!

(Genç okurlarımız için yazıyoruz:Zıkkım, zehir demektir.)

*

21 Aralık’ta Kastamonu,Tekirdağ, Çorum, Bursa ve Yalova’dasobadan sızan karbonmonoksit gazın-dan zehirlenen 10 kişi öldü.

Ucuz ölüm, hatta bedava ölüm...

Fethullah’ın Zaman gazetesi, 10kişinin ölümünü “Uyarılar işeyaramadı, gaz zehirlenmelerindenbir günde 10 kişi öldü” diye verdi.

Bütün suç yoksul halktaydı zaten.Uyarıları dinleseler ölmezlerdi!

Belki de 10 kişinin ölümü o yok-sullar Fethullahçı olmadığı için ilahibir ikazdı.

Hani hatırlayacaksınız, 17Ağustos 1999’daki depremi, islamcı-lar, açık saçık giyinmeye karşı ilahibir ikaz olarak değerlendirmiş ve bazıgruplar “depremin, (ilahi ikazın) dahaşiddetli olmasını isteyerek, “7.4 yet-mez!” diye döviz taşımışlardı.

Aslında Zaman da pekala şumanşetle çıkabilirdi:

“10 kişi yetmez!”

*

Faşizmin tahammülü

BDP’nin Kürtçe’yi daha yaygınkonuşma kararı üzerine bu aralar“demokratlığı” kimseye bırakmayanYeni Şafak, şu başlığı atmış: “BDP tahammül sınırını zorluyor”Hem İslamcı, hem faşist iktidarborazanlarının demokratlığı daburaya kadar...

değinmelerdeğinmeleryeni"Bir devrimden daha önemli birşey yoktur. İnsanlığın diyalektik

gerçeği budur. Emperyalizme karşısadece sosyalizm durmaktadır.”

Castro

Söz

Çizgiyle

Page 53: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

AKP’nin VesikasıBiliyor muydunuz? Ülkemizde halen 15 bin vesikalı

hayat kadını varmış.

Ve biliyor musunuz? Geçen hafta mecliste verilen bil-giye göre, vesika için 30 bin de başvuru varmış...

30 bin kadın, bedenini satmak için sırada...

Neden, nasıl, niçin...

O vesikalar, aslında fuhuşa sürüklenen kadınlarındeğil, AKP’nin vesikasıdır.

AKP’nin ahlaksızlığın, fuhuşun teşvikçisi olduğununvesikası...

AKP, 30 BİN kadınımızı düpedüz fuhuşa sürüklüyor!

Halkımız kadınları kötü yola düşürenlere ne der?Herkes bilir!

Aydının adını kirletenlerBugünlerde iki tip aydını hemen ayırdedebilirsiniz.

Genelkurmay aydınları

AKP aydınları..

Eskiden her fırsatta laiklik diye ayağa fırlayan bir

“aydın” grup vardı. Şimdi her fırsatta“demokratlık” adına ayağa fırlayan birbaşka grup türedi..

Kürtçe dilin konuşulmsı konusundagenelkurmay tehdit açıklaması yapıncaikinci grup aydınlar Genelkurmaya karşısert bir bildiri yayınlayın, demokrasi dersiverip generalleri susturdular.

Fakat gelin görün ki, birgün sonra AKP’nin Kürtdiline karşı açıklamalarıbaşladı. Genelkurmayı sert-likte geride bırakan açıkla-malardı bunlar.

LBbir gün önce genelkur-mayı susturan aydınlar, budefa kendileri sus pus oldu-lar.

AKP’ye de demokratlıkdersi verecek değillerdi.Çünkü öyle bir ders vermeyekalkarlarsa, so zamanlardabolca nasiplendikleri değir-menin suyu kesilirdi...

Kafesli riya!Hayvanların kafeslere kapatılmasınıprotesto etmiş sanatçılar..Galatasaray’da.. Protestoya katılanlardan biri de AjdaPekkan. Kısa bir süre önce, aynı yerdeTAYAD’lılara rastlamıştı orada vearkasına bakmadan kaçmıştı. OysaTAYAD’lılar da insanların kafeslerekapatılmaması için eylemdeydiler. Hem düzenin, hem hayvanseverlerin“Hayvanseverlik” riyakarlığı burada..Sonuç: İnsana sahip çıkmaya cesa-ret edemeyenlerin hayvan sevgisisahtekarlıktır.

“Bizim mahallenin çocuğu”,“bizim mahallenin insanı” der sahipçıkılırdı. Bir aile nasıl görülürse,komşu da, mahalle de öylegörülürdü. Komşuluk da, mahal-lelilik de halkımızın çok eski vebüyük bir güvene dayalı kültürüdür.Bir mahallede insanlar kendi evi gibisahip çıkardı komşusunun evine de.

Fakat, kapitalist kültür halkın bir-birine bu denli sıkı sıkıya bağlıolmasını, birbirini sahiplenmesiniistemiyor. İstiyorlar ki, birbirimiziyiyelim. Onun için burjuvazi polisiönce kültürümüze saldırıyor. Halkınkendi arasındaki yüzyıllar, bin yıllariçinde oluşmuş değerlerini çürütüyor.Halkın kendi arasındaki yardımlaş-masını, dayanışmasını yok ediyor.Özellikle apartman dairelerindeyaşayan insanların kapı komşusunu

tanımadığı bir gerçek. Bu düzeninsanları kendine, komşusuna,mahallesine yabancılaştırıyor.

Devamında bireycilk, bencillik,uyuşturucu, fuhuş, alkol, hırsızlık vebenzeri her türlü yozlaşmanın yayıl-ması kaçınılmazdır.

Devlet, yoksul halkın yaşadığımahallelerde çok sistemli bir şekildeyozlaştırma faaliyeti sürdürüyor.Yoksul halkın öfkesini, kinini düzeneyönelmeden, yozlaşmanın içine itereketkisizleştirmek istiyor. Devlet bununiçin çok özel çaba sarfediyor.Diyebiliriz ki, polisin mahallelerim-izdeki en temel faaliyeti budur.

Devrimcilerin uyuşturucuya,fuhuşa, hırsızlığa karşı mücadelesinekarşı polisin saldırıları boşuna değil.Devrimcilerin yozlaşmaya karşımücadelesini, önündeki en büyük

engel olarak görüyor.

Bu konuda tüm mahalle halkıolarak, devletin mahallelerimiziyozlaştırmasına karşı birlik olupmücadele etmeliyiz. Mahallelerdepisliklerini bizim çocuklarımızabulaştırıyorlar. Bizim insanlarımızızehirliyorlar. Polis doğrudan kendisisatmıyor mahallelerimizde uyuştu-rucuyu. Onu da bizim çocuk-larımıza, komşumuzun, mahallem-izin insanlarına sattırıyorlar. Polisinyozlaştı rarak mahallemizi kir-letmesini engelleyelim... Uyuşturucu müptelası olan gencimiz de bizimgenci mizdir. Düşman onu uyuşturu-cu müptelası yaparak bizdenkopartıp bize karşı kullanıyor. Bizgencimize sahip çıkıp onu kokuş-muş, çürümüş düzenin karşısına dik-meliyiz. Uyuşturucuya karşımücadele eden gençlerimize polissaldırdığında onlara sahip çık-malıyız. Komşu, yanıbaşındaki evdepolis terör estirirken, bana ne diye-mez, dememelidir. Komşulukhakkıyla müdahale etmelidir. Semtiyozlaşmaya karşı savunan insanlarıda, mahalleli polis karşısında savun-malıdır.

Mahallemize ve Mahallemizininsanına sahip çıkalım

NASIL BİR YAŞAM?NASIL BİR YAŞAM? Yürüyüş26 Aralık

2010

Sayı: 248

5 2GELECEK DEVRİM VE SOSYALİZMİNDİR!

Page 54: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

“Beşikler vermişim Nuh’a” diyebaşlayan “Anadolu” şiirinde sorarAhmed Arif: “Anadolu’yum bentanıyor musun?” diye.

İşte bu soruya, ele aldığıkonudan hareketle, cevap vermeyeçalışan bir filmdir ‘Anadolu’nunKayıp Şarkıları’.

Adından da anlaşılacağı gibi, bubelgesel filmin konusu, “Anadoluuygarlıklarının çocukları”nın yaratıpbugünlere taşıdığı müzikal kültürbirikimidir. Ki Anadolu’nun ezginve emekçi insanlarının ne kadarzengin bir müzikal kültüre sahipolduğunu, gerçeğin olanca çarpı-cılığıyla somutluyor ‘Anadolu’nunKayıp Şarkıları’.

Anadolu’ya müziğin penceresin-den bakarak, kamerasını Anadolukültürünün görkemine çevirmişyönetmen Nezih Ünen. İyi de yap-mış ve böylece, bu görkemli kültürede ışık tutulmuş.

ANADOLU UYGARLIKLARI-NIN ÇOCUKLARI...

Anadolu’nun Kayıp Şarkıları,tüm yozlaştırma, yok sayma ve yoketme politikalarına rağmen, değişikmilliyet, din ve mezheplerdenAnadolu emekçilerinin kültürelzenginliklerini, müziklerini,geleneklerini, folklorlarını, inatlabugüne taşıdığını gösteriyor.

Yönetmen Nezih Ünen filmini“Anadolu uygarlıklarının çocukları-na” adamış.

Uygarlık, hem doğanın zorluğu-na hem de haramilerin zorbalığınaboyun eğmemektir. İnsanlık, o zor-luğa ve zorbalığa boyun eğmediğiiçin var olabilmiştir.

İşte bu varoluşun şarkısını dayaratarak emeğini, yaşam sevincini,hasretini, sevdasını, kederini, kav-

gasını dile getirip hayatıgüzellemiştir Anadoluemekçileri. Film boyun-ca da o güzelliğe tanık oluyoruz.

İşte bu yüzden, Anadolu’nunKayıp Şarkıları’nı izlemeyenlermutlaka izlemeli.

“YETMİŞ İKİ DİLBİZDEDİR”

Anadolu’nun görkemli birkültürel birikimi vardır. Hititler’denberi buralarda olanlar ve her gelen,geçen, kalan, bu toprakların kültürelşekillenişine kendisinden bir şeylerkatmıştır.

Coğrafi, tarihsel ve kültürel birköprü olma özelliği nedeniyle,Anadolu hiçbir zaman tektipleşmemiştir.

Kültürel zenginliğinin temelindede bu vardır. Anadolu’nun işte buyanının müzikal güzelliğini olancasahiciliğiyle gösteriyor Anadolu’nunKayıp Şarkıları.

Değişik dillerde ama aynıemeğin, sevdanın, kavganın veşarkısını söylüyor Anadolu. Can-ıgönülden ve bu toprakların insanıolma bilinciyle dinleyince, değişikdillerde söylenenin aslında aynışarkı olduğunu anlıyorsunuz.Anadolu’nun şarkısıdır bu. VeHozatlı ozanın dediği gibi, “yetmişiki dil bizdedir.”

Geçmişten bugüne, Anadolu’yatek tipleşmenin betonu çokdökülmüştür.

O betonun altında farklı diller,kültürler, inançlar gömülmek isten-miştir. Ama asla tutmamıştır obeton. Bunun nedeni temelindekitoprağın çok kültürlü oluşudur. İştebu zenginliği somutluyor bu film...

“FERMAN PADİŞAHINSA..”

Anadolu’nun Kayıp Şarkıları,türküleri yapanların yasaları yapan-lardan her zaman daha güçlüolduğu gerçekliğini de somutluyor.Öyle ki, o şarkıların ilk kezsöylendiği günlerde geçerli olanyasalar, tarihin çöplüğüneatılmışken, bu şarkılar yüzlerceyıldır dilden dile geçerek yaşamayıbaşarmıştır.

Dadaloğlu’nun “Ferman padişa-hınsa, dağlar bizimdir” dediği Avşarbozlağından bu yana, kaç ferman,kaç yasa, kaç padişah değişmiştirkimbilir ama Dadal’ın o isyankarsesi dalgalanıyor hala Anadolu’nunbağrında....

SANAT HAYATI TAKLİTEDER...

Filmin bir yerinde emeğin,emekçiliğin kendine has müziğineayna tutulur. Görsel ve mizikal birşölen sunulur böylece. Demirciustalarının korlanmış demiri örs veçekiç arasında dövmelerinin rit-miyle başlayan bu bölüm, emeğinezgisiyle sürer. Ve giderek, emeğinresitaline dönüşen bu bölümde,“sanat hayatı taklit eder” gerçek-liğine tanık oluruz.

Demircilerin ritmine bir deredeçamaşır yıkayan kadınların seslerikarışır. Çay kesenlerin makas sesler-ine buğday biçenlerin sesleri eklenir.Ve suyun o görkemli sesine katılırdeğirmenin melodisi.

Emekçiler, tüm bunları işler, din-ler ve kendi sesini de katar bu doğalorkestranın müziğine. Ve böylece,müzik ve emek arasındaki ilişki

“ANADOLU’NUN KAYIPŞARKILARI”NA DAİR...Halkın şarkıları emeğinden süzülen, yüreğinden dökülendir.

5 3

Yürüyü26 Ara

20

Sayı: 24

GELECEK DEVRİM VE SOSYALİZMİNDİR!

Page 55: Yeni Yılınız 2011’de iddiamızı ve savaşımızı büyütelim ...yuruyus.biz/pdf/pdf/248.pdf · sal dı rı sın da, di re ne rek e hit ş düş tü ler. Gül te kin, kal dı

hakkında görsel ve müzikal bir dersverir Anadolu’nun Kayıp Şarkıları...

“ANADOLU HEPİMİZİN...”

Mardin Süryanileri’nden NasraAna’nın bez örtülere resim yap-masını da izleriz bu filmde. Bu arada,gösterdiği siyah beyaz fotoğraflarüzerinden köklerini anlatan NasraAna’nın sözleri Anadolu’ya alınteridöken bu toprakların insanlarınınvatanseverliğini de somutlar.Amerika’dan İsveç’e kadar birçokyere gittiğini ama vatanı olan butopraklara dönmeden duramadığınıanlatır Nasra Ana.

Ve Ani Hanım’ın söylediği has-ret şarkısı o denli içli o denli içtensoruyor ki sorusunu: “Turnam bizimmemleketten haber var mı?”

Ermeni ozan Gomitas’ınderlediği bu şarkının ardından AniHanım’ın kurduğu “Biz yabancıdeğiliz. Aslımız burası. Hepimizinkökeni Anadolu” cümlesi,Anadolu’nun kayıp şarkılarının nasıl“kayıp” edildiğini de hatırlatır biryanıyla.

Ve filmin bir yerindeKaracaoğlan türküsünü söyleyenDenizlili dokumacı ihtiyar, bir hayatbilgisi ve halkların kardeşliği dersiverir o ezginin sesiyle: “Anadolu hep-imizin Anadolu’su, vatan hepimizinvatanı, hepiniz sağolun...”

EĞLENMEK NEDİR?

Anadolu’nun emekçi insanınınbin yıllardan süzülüp gelenkültüründe, esas olarak, eğlenmekiçin para ödemek yoktur. Eğlenmekve neşe, ticareti yapılabilir, paraylaalınıp satılabilecek bir meta değildirçünkü.

Fındık ayıklarken birbirinedeğen omuzlar, horon olur. BingöllüKürt çobanın başına gelen, halayolur. Emekçinin yaşam sevinci deişte böyle somutlanır. Bunun içinpara ödemek gerekmez...

ANADOLU’YU TANIMAK...

Ve Rize’nin yaylalarında

başlayan ezgi Artvin’in Macahel’ineulaşır. Düzce’deki Çerkesler’in dan-sına Midyatlı dengbejlerin sesikarışır. “Bu dergah umut dergahı”diyen Mevlana’nın ezgisine Tokat’ınsemahının sesi eşlik eder. Rumcasöylenen aşk şarkısı ile UrfalıKani’den söylenen gazel aynı aşkateşini taşır. Ki bütün bunların aynıkültürel birikimin parçası olduğukavrandıkça anlaşılır Anadolu. Ve“Anadolu’nun Kayıp Şarkıları” bubütünlüğü göstererek, “Anadolu iştebu kültürün adıdır” demektedir.

İŞ VE MÜZİK...

Antakyalı ipekçilik ustasınınsöylediği şarkı, tezgahı şahsındaemeği, emekçiliği yücelten birezgidir. “Dünyada eşin yoktur tez-gahım” diyen Arapça ezgi, bu yanıy-la yerel olduğu kadar evrensel birözellik de barındırıyor.

İş ile müziğin buluştuğu birdiğer örnek, Diyarbakır’da pamuktarlasında çalışan mevsimlik işçi-lerin söylediği şarkıdır. Emekçilerinmüziğidir orada en yalın haliyleüretilen. Ve bakın ne diyor o işçiler:“İşçiler para ister / Patronlar sopaister”...

Sınıfsal çelişkinin ifadesi değilmidir bu? Öyledir ve mevsimlikişçiler, ekonomi-politiğin kitabınıdeğil ama şarkısını yazarlar böylece.

SAF, SADE, BİLGE...

‘Anadolu’nun Kayıp Şarkıları’nıizleyenler, Sovyet aydını A.Jdanov’un şu sözlerininAnadolu’daki somutlanmış halinede tanık olacaklardır:

“... Halk türküleri, hiçbir şekildetek tek bireylerin yaratıcılığının eserideğil, bütün halkın, yapay müziğinbütün seslerinden arınmış olanbesteleridir. Bu çiçekler, kendilik-lerinden toprağı yararak gün ışığınaçıkarlar ve en ufak bir yazarlık ya dabestecilik hakkı talep etmeden serpilipgelişirler. Bu yüzden de kültürlü beste-cilerin limonlukta yetişen çiçekleriandıran eserlerine hiç mi hiç benzemezler...” (Edebiyat Müzik Felsefe

Üzerine, syf: 55)

Benzemezler, çünkü halk türkü-leri ticaret amacıyla ya da şöhret içinüretilmezler. Bu eserleri üretenlerinpara kazanmak diye bir amacı yok-tur. Bu şarkılar yalnızca, dert ve sev-inç, hasret ve sevda ve hayat denilenkavganın türlü hallerini paylaşmakiçin halk tarafından üretilmiştir...

Anadolu’nun Kayıp Şarkıları’n-da sadeliğin bilgeliğine ve Anadolu’nun yaratıcı dehasına tanık oluruz.

Halkın şarkıları zengin vegüçlüdür. Çünkü, hayatın için-dendir. Emeğinden süzülen,yüreğinden dökülendir. Ki Anado-lu’nun Kayıp Şarkıları da ne denlizengin ve güçlü bir müzikal kültüresahip olduğumuzu göstermektedir.

İ. Z. Eyüpoğlu da bir yazısındabu zenginliğe işaret ederek,Anadolu insanına “ozan insan”demektedir:

“...Bambaşka bir alınyazısı vardırAnadolu’nun. Toprağının çoraklığını,insanın çağlar boyunca sürüp gidenöksüzlüğünü, kimsesizliğini türküler-le, yaratmalarla, yüreğinin derin-liğinden kopup gelen şiirleşenbuluşlarla dile getirmek, kendi var-lığını öylesine bir yolla ortaya koymakister gibidir. ... Şiirin girmediği bir yeryoktur Anadolu’da. Çorabını şiirleörer, yaşmağını şiirle oyalar, kilimini,cecimini, halısını, heybesini, atınınkolanını, polanını, eyerini şiirle süsler;Bu nedenle “ozan insan” denmeliAnadolu insanına...” (Türküler-YeniUfuklar. Temmuz 1976)

Anadolu’nun Kayıp şarkıları, işteo Türk, Kürt, Arap, Laz, Çerkez,Gürcü, Rum, Yezidi, Süryani,Ermeni... ozan insanların yarattığıkültürel zenginliği anlatmaktadır. Vebu belgesel film mutlaka izlenmelidir.

SONUÇ YERİNE...

Nezih Ünen filmini, AnadoluUygarlıklarının Çocukları’na ada-mış. Biz de bu toprağın umutluçocukları olarak, bu çalışmasınedeniyle Nezih Ünen ve emeğigeçen arkadaşlarına teşekkür edi-yoruz.

5 4

Yürüyüş26 Aralık2010

Sayı: 248

İDDİAMIZI, SAVAŞIMIZI UMUDU BÜYÜTELİM !