yunus emre kitabı - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/d228414/2014/2014_guleci.pdf.si?ylerem dilim...
TRANSCRIPT
Değişim Yayınları Yayın No: 616 Araşhrma: 58
Kapak/İç Düzenleme Mücahit Kofoğlu
Düzelti AsafMeriç
Baskı
Melisa Matbaacılık (Matbaa Sertifika Numarası: 12088)
Yayın Kodu-ISBN 978-605-4925-24-7
Değişim Yayınları
Çatalçeşme Sokak 52/2 Cağaloğlu/İstanbul [email protected]
İstanbul, Haziran-20i4
İsmail Güleç*
Bir Yfulus Eınre Şarihi Olarak İsmail Hakkı Bursevi ve· Şerhleri
İsmail Hakkı Bursevi, 17. Asrın önemli mutasavvıflanndandır. Yüzü aşkın eseri arasında öz~llikle Kuran tefsiri Ruhü'l-Beyan ile Mesnevi şerhi olan Ruhu'l-Mesnevi en önemli· eserleri olarak gösterilebilir. Ruhü'l-Mesnevi'yi şerh ederken Arapça, Farsça ve Türkçe şiirlerden bolca örnekler vermiştir. Arap edebiyanndan 16, Fars edebiyanndan 19 şairin şiirlerini kullanan Bursevi, Türk edebiyanndan ise 49 şairden örnekler vermiştir.
Yunus Emre'nin meşhur 'Çıktım erik dalına' mısr'aıyla
başlayan şıırını de şerheden Bursevl'nin, Ruhü'lMesnevi'sinde şiirlerinden en . çok örnek verdiği şairler sıralamasında Aziz Mahmut Hüday150 kere ile_ ilk sırayı almaktadır. Onu 34 ile Muhammediye yazan Ahmet Bican ve 18 ile Yunus Emre takip etmektedir. Yunus Emre'den sonra Fuzuıı; Nefl, Veysi ve Bill gelmekte'dir.6
·
6 Ruhü'l-Mesnevi ile bilgiler İsmail Gül eç' in yayma hazırladığı (İstanbul: İnsan Yayınları; 2004) baskıdan alınmışhr.
139
Konusu tasavvuf olan bir kitapta mutasavvıf şairlerin ilk üçte yer almasında bir olağandışılık bulunrİlamaktadır. Bursevi'nin mensubu bulunduğu tarikatın piri olması bakımından Aziz Mahmud Hüdayi' den sıkça alıntı yapılması anlaşılabilir bir durumdur. Ahmed Bican Efendi' den fazlaca alıntı yapmasının nedeni ise Bursevi'nin, onun Muhammediye isimlj ~serini şerh etmesiyle, dolayısıyla yakmen bilmesiyle açıklayabiliriz.
İki mutasavvıfın ö.zel durumlarını göz önünde bulundurup değerlendirme dışı tutarsak Bursevi'nin şiirlerini en çok kullandığı şairin Yunus Emre olduğunu söyleyebiliriz.
Bursevi, Yunus Emre'yi çok beğendiğini sadece şiirlerini eserine almakla göstermemiş, Yunus Emre'nin tasavvuf konusunda söylenınesi gereken her şeyi söylediğini ifade ederek onun hakkını teslim etmiştir.
Bursevi, Me sn evi' den ilgili beyti açıklarken yeri geldikçe Yunus Em re' den örnekler vermiş ve bu örnekleri aynı zamanda açıkl~ıştır. Bursevi'nin şerh ettiği Yunus Emre şiirleri şunlardır?
Yunus Emre'nin sözlerinin güzelliğinin nedeni ve onun Türkçedeki yeri
Anlatıldığına göre; Yunus Emre yirmi sene kadar şeyhi Tapduk Emre'nin dergahma odun taşımış. Dergaha getirdiği odunlar kendisi gibi dosdoğru imiş. Şeyhi bir gün odunlarm doğruluğunun nedenini sorduğunda 'Bu kapıya eğrilik sığmaz', demiş. Şeyh bu sözü çok beğenmiş ve karşılığında da mükafat olarak Var imdi Yfrnusum söy-
7 Sayfa numaraları şu baskıdan alınmıştır. İsmail Hakkı Bursevi, Rıllıii'lMesııevi, İstanbul: Matbaa-ı Amire, 1287.
140
le', demiş. Şeyhinin bu sözü sayesinde Yı1nus Emre, hiç kimsenin söyleyemediği kadar tevhid ve irfana dair sözler söylemiştir. Bu bakımdan son zamanlarda yetişen mutasavvıfların sonuncusudur. Çünkü söylemediği miizmun kalmamış ve Türkçede onun kelimelerinin benzerini söyleyen gelmemişdir. (s. 68-69)
Garip kimdir?
.Si?ylerem dilim bilmez Bir aceb ile geldim
Garip ile kamil mürşit kastedilir. Kamil mürşitler zahir ehli arasında gariptirler. ·çünkü hakikat ilinden gelmektedirler. Onların konuşmalaq da gariptir ve anlaşılmaz. (s. 113) Kamil kimseler, dilini bilmediği bir ülkeye giden yabancı bir insan gibi ·bu dünyada gariptirler ve diğer insanlar onların konuştukları dilleri .anlamazlar .
. ,
Keramet
En büyük keramet nefsi terbiye etmek ve müslüman etmektir.
Kerametim vardır deyü ·halka keramet gösterme Nefsini müselman eyle ger var ise kerametin (s. 117)
Nefs-i emınare Firavun'u ve şirret nefsani kuwetlerimiz yüzünden her seferinde kalp Musa'5ını sulandınp boşaltsa da kalb Musa'sı yine ·bir Hakk'ın zikir asası ile cümlesin iptal eder ve o arzu ve heveslerden en ufak bir iz bırakmaz. Ne kadar peygamber var ise hepsine görünürde muciıe ve silah yardımı yapılmış ise de batınlarında da kalpleri ve ruhani hayırlı kuvvetteri ile muzaffer olmuşlardır. Özetle Hak ehli olanlar. aziz ve müntakim ve benzer İlahi isiınierin yardımıyla görünen ve görün-
141
meyen düşmanlarını yenmişlerdir. Ve burada evliyanın kerametine işaret vardır. Çünkü peygamberler mucizelerle yalancıları alt ettikleri gibi evliya da kerametleri ile münkirleri alt etmişlerdir. En büyük keramet ise Yunus Emre'nin dediği gibi nefsi isiili edip nefsani arzu ve istekleri yok etmektir. (s. II/293)
Yusufkıssası
Yitirdüm Yusuf ı Kenan ilinde Bulun dı Yusuf Kenan bulınmaz
Yusuf dan murat vahdet ve Kenan' dan kesretdir. Yani başlangıçta hicab ve gaflet ehlinden idi. Vahdet Yusufunu Kesret Kenan'ında yitirdi. Böylece değişebilen varlıkları isbat etmenin n·e şekilde bir olan varlığı
mütalaa edeceğini bildi. O vahdetin tam manasıyla ortaya çıkması onun müşiliedesine perde oldu, çok fazla yakıniaşması gibi. Nitekim Hazret-i Yakı1b aleyhisseHl.m Kenan · ilinde uzun süre uzun süre üzüntü ile yaşadı ve Yusufun yokluğuna ağladı. Oysa Yusuf onun yakınında idi. Çünkü Ker:ıan ile Mısır arası yedi sekiz merhale idi _ve kafileler gidip gelirdi. Daha sonra basireti açılıp
müşiliedeye kadir oldu, vahdet Yusufunu ve kesret Kenan'ı görünmez oldu. Nitekim bir kimse hiddet ile güneşe nazar eylese gözü kamaşıp eşyayı görmez olur. O vakitte kesret vahdet, ağyar yar, yabancılar tanıdık, ve uzak yakın ve vahşiler evcil oldu. İnsana nazar eyledi, tüm varlığı gördü. Çünkü eşya suretleri ve varlığın hakikatlerini tamamen kapsar. Hayvana nazar eylediğinde ise, muzili esmasını gördü. Çünkü insana hizmetle mükelleftir. Özellikle iki ayağı üzerine durmaması ve yediklerinin içtiklerinin artık olması, eşkiyaların işlerinde kullanılması buna işarettir. Bitkilere nazar eyledi, rezzak
· ismini gördü. Çünkü insan ve hayvanlar bitkilerle besle-
142
nir. Madene nazar eyledi, aziz-ismini gördü. Çünkü aslında değeri var ve bu değerinden dolayı elden ele dolaşmaktadır. Ve toprağanazar eyledi, mürnit ismini gördü. Z1ra kuru ve soğuktur, cesetleri eritir ve çürütür. Ve suya nazar eyledi, muhy1 ismini gördü. Çünkü Kur'an'da da geçtiği gibi, Bütün canlıları sudan meydana getirdik. (Enbiya 30) bütün ağaçlar, bitkiler, hayvanlar ve insanların yaşarnalarına sebep olmuştur. Ve havayanazar eyledi, hayy ismini gördü. Çünkü daima hareket üzerinedir. Ve kara hayvanlqnnın yaşamalannın sebebidir. Ve ateşe n azar eyledi, kabz ismini gördü. Özellikle, yemek-pişirir ve soğuktan ısıdır. Ve ilaçlara nazar eyledi, şan ismini gördü. Çünkü onun yüzünden şifa hasıl olur. Ve iksrre nazar eyledi, muhavvel ismi~i mazhar gördü. Zir~ bakın altın ve gümüşe çevirir. Ve Hakk'ın sıfatiarını eşyada gördü, kad1r dedi. Ve her işteki hikmetleri anladı, hakim dedi. Ve emir yasaklan gördü, hakim dedi. Ve eşyanın yok olmasına nazar eyledi, kahır ·dedi. Ve yaşamanın kolaylığına baktı, mi.iyessir ve müsehhil dedi. Ve memur olduğu işlerin ortaya çıkmasındaki güce baktı, mu1n dedi. Ve güneşin dünyayı aydınlatmasını gördü, nur dedi. Ve kuşluk vaktinde aydınlığın yayılmasına baktı, bast dedi. Ve gurup vaktinde güneşin batınasına baktı, kabız dedi. Ve gecede aya bakdı, mübin dedi. Ve deryayı gördü, vasi ve bulutları gördü, mufiz dedi. Bunun gibi tüm varlıklarda Hakk'ın sıfatlarından başkasını görmedi, bütün fiilierde ve hallerde Hakk'ın isimlerinin tesirinden başkasını görmedi. (s. 131-132)
Yusuf ve Zeliha
Yusuf yüzlinde ne gördü Zeliha İşi efgan olupdur aşk elinden
Yani Zeliha'da aşk tecellisi görülür ve Yusuf aleyhis-
143
selamın yüzünde Hak.k'ın cemalini müşahede etti. Bundan dolayı onun aşkı için yaptıklarını kimse yapmadı. Nasıl pervane yanmadan önce aşktan haber verir, o hali haber mertebesidir. Ne zaman pervane ateşte yanar, o zaman haber mertebesi yok olur. Çünkü bir kere yandıktan sonra ilk haline dönmesi mümkün değildir. Yunus Emre bunu şöyle anlatır. ,
Derdim bilinmez, derman bulunmaz Gittim gelinmez, aşkın elinden (s. 194)
Aşığın rengi: San çiçek
Kim hakikatin sırrına ermiş ve derinleşmişse dertle dolu olduğu gibi teni de sararır. Çünkü içerideki derdin eseri dışarıya yansır ve özellikle çehrede görülür. AŞk hastalığının rengi ise sarı olur. Ayrılılda kırmızılık ve korku, aşkta ise sarılık görülür. Ve Yilnus Emre'nin dediği gibi:
Sordum sarı çiçeğe benzin neden sarardı Cevap verdi ki aşık benzi sarı olur
Ve bu sarılık ~Ilah katında çil çil sarı altınlardan daha değerlidir. Çünkü altının altınlığı ya madenin işlenme
siyle, ya da iksir sebebiyledir. Aşığın sardığı ise Allah'ın terbiye etmesi ve hakiki iksir olan aşk iledir. Hakiki iksir ile mecazi iksir nasıl aynı olabilir? Bununla enbiyanın ve evliyanın mertebesi de bilindi. Çünkü herkesin derdi bir değildir. Peygamberimiz efendimiz namaza başladıklarında göğüslerinde kaynayan kazanın çıkardığı ses gibi sesler çıkardı. Diğerlerinde böyle ses çıkmazdı. Bundan dolayı bu çıkan sese bürhan-ı s.adr dediler. Çünkü her organın buhranı vardır. (s. II/431)
144
?-• •
Evliyanın gönlüne girmek
Evliyanın gönlünden şeyullah kesme kim Sana himmet eyleyen ol gözle kaşı değil
Yani göz, kaş ve diğer azalarına bakıp mağrfır olma. Çünkü evliyada bunun ötesinde işler vardır ki gönül halidir. Gönül haline nazar eyle ki onda ortaklık yokdur, sadece mürnin görür. Zahire bakma çünkü kafir de görür, mürnin de. Ve zat ve göıünen sıfatlardaki ortaklık mana ve halde ortak olmayı gerektirmez. Doğal hayahmızda da işler böyledir. Yani herkes, hal ehli de, kal ehli de aynı elbiseyi giyer ancak içindekiler aynı kimseler değildir. Biri ehl-i kal ve biri ehl-i haldir. Ehl-i kal olan kimse ehl-i hcil olana bakıp l:).u.da benim gibidir, demesi hatadır. Çünki onun gibi olması elbisesi bakımındandır, hal bakımından değil. (s. 415)
Evliyanın gönlüne girmeye çalışmak,gerekir. Çünkü bize himmet eden evliyanın kaşı gözü değil, gönlünde taşıdığı Allah muhabbetidir. Evliyanın suretine değil, siretine bakmak gerekir.
Keşif ehli hayrette kalmaz, her şeyi anlar. Hicap ehli beşeriyete bakmakta olup kulun Hakk'a ermesini anlamaz. Keşif ehline yakın olmak gerekir. Keşif ehlinin himmeti ehadiyetin mazharı olan gönüldedir, vahidiyyetin mazharı olan unsurlar, rükünlar ve el-ayakta değildir. (s. II/419)
Aşkderdi
Aşkınla geçüren demi Neylesün gussa vü gamı .....
Aşk üzüntüsüyle geçen günlerin sıkınhsı mutluluktan sayılır. (s. 47)
145
Can-ruh
Sen canı gerek bana can kapısı değil
Burada can ruh, can kapısı da beden olmaktadır. Ruh hakikatde rahmet aJ.emindendir. Ve Davud-ı Kayserı
ruhun bedene salınması bedeni terbiye etmek ve dünyayı hissetrnek içindir. Yfo.ni ruh be.deni yönlendirendir. Tüm arzu ve heveslerimizin kaynağı odur. (s. II/ 16-17)
Zayıf fikirler
Dostlar günlük işlerle ilgili düşüncelerdir. Çünkü akl-ı
meaş daima geçim derdiyle yoldaştır. Akıl bir ağaca, akılda olan dünya işleri de ağaç üzerindeki ·kuşlara benzer. Nasıl ağaçlardan kuşlar eksik olmaz ise akıldan da dünya işleri eksik olmaz. Bazen de kalp üzerine bu tür zayıf düşünceler etkili olur. Yunus Emre bu durumu şöyle söyler:
Bir sinek bir kartalı salladı yere vurdu Yalan değil gerçekdir ben de gördüm tozunu
Sinekden muı'ad, kalp üzerinde etkili olan bu· dünyaya ait geÇim ile ilgili sıkıntılar ve düşüncelerdir. Karta! ise kuvvetli kalptir. Bazen karta! gibi kuvvetli bir kalp bir sinek mesabesinde olan zayıf bir düşünce ile dolar, Hakk'ı zikirden ahkoyar. (s. II/446)
H ır ka
Hırka, aslında dervişlerin elbise olarak giydikleri bez parçasıdır. Onların giydikleri elbiseler yırtılmış ve pörsümüştür. Yamah elbise derler. Nefislerini ölüme alıştırmak için yamalı elbise giyerler ve buna mevt-i ahzar (ölümü yaşamak) derler. Yunus şöyle ifade eder:
146
? .
Vararn kul olan şeyh eşiğinde Hırka dikinern yüz bin pareden
Burada yüz bin parçadan rnurad ya çokluktur, maksud yarnalı hırka dikinip rnevt-i ahzer isterim, demektir. Veyahut bin bir aded esrna-ı ilahiyeye işarettir ve onu hırka dikinmek onunla ahlaklanmak demektir. Çünkü ilahi hakikatler varlık elbisesi gibidir. (s. II/507-508)
Ölüm
Güzel hal ehli mutlu ve makbUl olduğu zaman kötü hal ehli rnutsuz ve merdud olur. Yunus Emre şöyle söyler:
Öldüğürn için ne gussa yerern Alır canımı gerü yaradan
Öldü diyeler gussarn yiyeler Ben bir kuş olarn çıkarn aradan
Çünkü ehlullah keşifle her nesnenin aslına döndüğünü bilrnişlerdir. Cesedin dört unsura dönüşmesine ve ruhun kiilli nefse katılmasına iizülrnezler. Belki onu gurbetden vatana kavuşma gibi bilirler. (s. II/537)
Var is-i enbiya
Rahmeten li'l-alemin, Kur' an' da ResUluilah sallallahü aleyhi ve sellem hakkında nazil olan Biz seni ancak alemiere rahmet olarak gönderdik. (Enbiya 107) ayetinden iktibas olunmuş dur. Bundan dolayı Kur' an' daki yazılışına uymak için teberrüken f~tha ile okunur. Ve erselnake'de .olan hitap ResUlulJah'a ve işareti ise ResUlullah'ın varislerinedir. Gayb ve şehadetin i'çinde olduğu on sekiz bin alemin her birine ResUluilah sallallahü aleyhi ve sellem nice rahmet oldu ise ResUlullah'ın varisieri de
147
ondan miras kaldığı için rahmet oldu. Bununla birlikte evliyaullah ResCılullah'ın varisieri arasında ilk sıradadır. Yunus Emre bu durumu şöyle ifade eder:
Gül Muhammed teridir Bülbül onun yarıdır
Ol gül ile ezell Cihana bile geldim
Kudret suret yapınadın Feriştehler ta prnadın
Alemi halk tutmadın İleri yola geldim
Ve rahmet olmak, varlığın feyzlendirmesi ve kemal olmakla mümkündür. (II/s. 550)
Sonuç olarak şunları söyleyebiliriz. Devrinin önemli bir şahsiyeti olan Bursevi, Yunus Emre'yi gerçek bir arif olarak görmekte, onun tasavvuf konusunda söylenebilecek her şeyi söylediğini, sadece onu okuyarak tasavvufun öğı·enebileceğini ifade etmektedir. Eserinden seçerek aldığımız bu şerhleri okuyunca Bursevi bir de Yunus Emre divanını şerh etseydi, demeden kendimizi alamıyoruz. Kendisinden dört asır sonra, bir başka tarikata mensup bir şeyh efendi tarafından iltifatlara mazhar olmak her mutasavvıfın başına gelen hallerden değildir. Yunus Emre bu açıdan bizim milli ve müşterek şairimizdir. Yunus Emre hem Türkçen_in, hem de tasavvufun büyük şairlerindendir.
• ProfDr.
148