Özel rÖportaj / nİhat İlhan 51 yildir - ekovitrin.com · Özel rÖportaj / nİhat İlhan 140...

3
EKOV‹TR‹N TEMMUZ 2014 141 ÖZEL RÖPORTAJ / NİHAT İLHAN EKOV‹TR‹N TEMMUZ 2014 140 24 Aralık 1963’te Lefkoşa’da yaşanan ve tarihe “Kanlı Noel” olarak geçen Rum katliamının üzerinden 51 yıl geçti. Eşi ve üç oğlu Lefkoşa’daki evinin banyosunda Rum EOKA çeteleri tarafından kurşunlanarak katledilen Emekli Tabip Tuğgeneral Nihat İlhan, eşi ve çocuklarının acısını yüreğinden hiç silemediğini söylüyor. Bugün 90 yaşında olan Nihat İlhan, “Her gün rüyalarıma giriyor. O vahşet gününü unutamıyorum” diyor. Evdekiler saklanmaya çalışırken kapı kırıldı, makineli tüfekler işle- meye başladı. Rumlar çocuk, yaşlı, kadın demeden savunmasız beden- lere ateş etti. Banyodaki küvet, ölüm çukuruna döndü. Ateş altındaki Kumsal semtine yaklaşma imkanı yoktu. Bölgeye ancak iki gün süren çatışmaların ardından ulaşılabildi. 2 numaralı evin kapısından içeri giril- diğinde karşılaşılan manzara ürper- ticiydi: Işıkları yanan bir banyo. Küvetin içinde bir kadın, cansız ya- tıyor. Göğsü üzerinde iki küçük ço- cuk; yedi yaşındaki yavrusu Hakan ile ikinci oğlu Kutsi. Yeşil pijamaları kan içinde. Kadının dizinde başını uzat- mış bir oğlu daha; o yıl ilkokula baş- lamış olan Murat. Kıbrıs Türk Alayı’nda binbaşı olarak görev yapan Dr. Nihat İlhan’ın ailesi işte böyle katledildi. İlhan, yaşadığı acı günle- ri o Ekovitrin’e anlattı… EN ACI GÜN 24 ARALIK 1963 24 Aralık 1963 tarihinde çok acı bir gün yaşandı... Eşiniz Mürüvvet Hanım ve 3 çocuğunuzla birlikte ya- şadığınız evi gördük. Eviniz bugün Barbarlık Müzesi olarak hizmet veri- yor. 24 Aralık akşamını anlatır mısınız? Görevim dolayısıyla 11 Mart 1963’te Kıbrıs’a helikopterle gittim. Sonra ev aradım. Hasan Gudum (ev sahibi) yağlı boya yapıyordu. O evi tuttum. Eşim ve çocuklarım da on gün sonra geldiler. Ev eşyası aldık ve yerleştik. Ev bir salon, iki oda, bir banyo ve bir mutfaktan ibaretti. Bahçesi vardı. Çocukları gezdirmek için Volkswagen araba almıştım. Şimdi garajda duruyor, kullanmıyo- rum. Birkaç gün sonra Kıbrıs Türk Alayı’na gittim. Oradaki askerlerle bir araya geldik. Kurmay Albay Nejdet Uğur’la tanıştım. Çok zat-ı muhte- rem biriydi… 51 YILDIR DİNMEYEN ACI 963 Noeli. 24 Aralık’ı 25 Aralık’a bağlayan gece... Hıristiyan inanışında Hz. İsa’nın doğum günü. O ge- ce, Hıristiyan dünyasında kutlu doğumu kutlamak için şenlik vardı. Kıbrıs’ta ise katliam olacaktı. Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlamak amacıyla kurulan EOKA üye- si Rumlar, Kıbrıs Türklerine karşı saldırı başlattı. Akşam Lefkoşa’nın batı kesimine düşen Kumsal semtini bastılar. Kanlıdere tarafından gelen Rumlar otomatik mavzerler- le İrfanbey Sokağı’na girdiklerinde, 2 numaralı evde bu- lunan Mürüvvet Hanım, üç oğlunun pijamalarını giydir- miş, yatağı henüz açmıştı. Rumlar geldi… Mürüvvet Hanım, kapının önündeki Rumca konuşmaları duyar duymaz, çocuklarını kaptığı gibi banyoya koştu. Oğullarını küvetin içine doldurdu; sarmaladı, bağrına bastı. O gece evde bulunan ev sahibi Hasan Gudum, eşi Feride Nineyi tuvalete sakladı, kendisi de bir köşeye büzüldü. Feride’nin kız kardeşi Nuvber, beş aylık bebeği Işıl’la banyonun bir köşesine sığındı. 1 Ekovitrin Genel Yayın Yönetmeni Bilal Koçak, Emekli Tabip Tuğgeneral Nihat İlhan ile Ankara’da yaşadığı evde görüştü. NİHAT İLHAN 1963 KIBRIS ŞEHİTLİĞİ Emekli Tabip Tuğgeneral Nihat İlhan, 24 Aralık 1963 tarihinde gerçekleştirilen Rum saldırıları sonucunda şehit olan ailesini ve oğlu Murat’ın fotoğrafını gösteriyor. HAFIZALARDAN SİLİNMEYEN FOTOĞRAF Nihat İlhan’ın eşi Mürüvvet İlhan, oğulları 6 yaşındaki Murat, 4 yaşındaki Kutsi ve 6 aylık Hakan evlerinin banyosundaki küvette kurşunlanarak şehit edildiler. Bu fotoğraf 51 yıldan beri hafızalardan hiç silinmedi.

Upload: others

Post on 10-Oct-2019

3 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: ÖZEL RÖPORTAJ / NİHAT İLHAN 51 YILDIR - ekovitrin.com · ÖZEL RÖPORTAJ / NİHAT İLHAN 140 EKOV‹TR‹N TEMMUZ 2014 24 Aralık 1963’te Lefkoşa’da yaşanan ve tarihe “Kanlı

EKO V‹T R‹N TEMMUZ 2014 141

ÖZEL RÖPORTAJ / NİHAT İLHAN

EKO V‹T R‹N TEMMUZ 2014140

24 Aralık 1963’te Lefkoşa’da yaşananve tarihe “Kanlı Noel” olarak geçenRum katliamının üzerinden 51 yılgeçti. Eşi ve üç oğlu Lefkoşa’dakievinin banyosunda Rum EOKA çeteleritarafından kurşunlanarak katledilenEmekli Tabip Tuğgeneral Nihat İlhan,eşi ve çocuklarının acısını yüreğindenhiç silemediğini söylüyor. Bugün 90yaşında olan Nihat İlhan, “Her günrüyalarıma giriyor. O vahşet gününü unutamıyorum” diyor.

Evdekiler saklanmaya çalışırkenkapı kırıldı, makineli tüfekler işle-meye başladı. Rumlar çocuk, yaşlı,kadın demeden savunmasız beden-lere ateş etti. Banyodaki küvet, ölümçukuruna döndü. Ateş altındakiKumsal semtine yaklaşma imkanıyoktu. Bölgeye ancak iki gün sürençatışmaların ardından ulaşılabildi. 2numaralı evin kapısından içeri giril-diğinde karşılaşılan manzara ürper-ticiydi: Işıkları yanan bir banyo.Küvetin içinde bir kadın, cansız ya-tıyor. Göğsü üzerinde iki küçük ço-cuk; yedi yaşındaki yavrusu Hakan ileikinci oğlu Kutsi. Yeşil pijamaları kan

içinde. Kadının dizinde başını uzat-mış bir oğlu daha; o yıl ilkokula baş-lamış olan Murat. Kıbrıs TürkAlayı’nda binbaşı olarak görev yapanDr. Nihat İlhan’ın ailesi işte böylekatledildi. İlhan, yaşadığı acı günle-ri o Ekovitrin’e anlattı…

EN ACI GÜN 24 ARALIK 1963

� 2244 AArraallııkk 11996633 ttaarriihhiinnddee ççookk aaccııbbiirr ggüünn yyaaşşaannddıı...... EEşşiinniizz MMüürrüüvvvveettHHaannıımm vvee 33 ççooccuuğğuunnuuzzllaa bbiirrlliikkttee yyaa--şşaaddıığğıınnıızz eevvii ggöörrddüükk.. EEvviinniizz bbuuggüünnBBaarrbbaarrllııkk MMüüzzeessii oollaarraakk hhiizzmmeett vveerrii--yyoorr.. 2244 AArraallııkk aakkşşaammıınnıı aannllaattıırr mmııssıınnıızz??

Görevim dolayısıyla 11 Mart1963’te Kıbrıs’a helikopterle gittim.Sonra ev aradım. Hasan Gudum (evsahibi) yağlı boya yapıyordu. O evituttum. Eşim ve çocuklarım da ongün sonra geldiler. Ev eşyası aldık veyerleştik. Ev bir salon, iki oda, birbanyo ve bir mutfaktan ibaretti.Bahçesi vardı. Çocukları gezdirmekiçin Volkswagen araba almıştım.Şimdi garajda duruyor, kullanmıyo-rum. Birkaç gün sonra Kıbrıs TürkAlayı’na gittim. Oradaki askerlerle biraraya geldik. Kurmay Albay NejdetUğur’la tanıştım. Çok zat-ı muhte-rem biriydi…

51 YILDIRDİNMEYEN ACI

963 Noeli. 24 Aralık’ı 25 Aralık’a bağlayan gece...Hıristiyan inanışında Hz. İsa’nın doğum günü. O ge-ce, Hıristiyan dünyasında kutlu doğumu kutlamak içinşenlik vardı. Kıbrıs’ta ise katliam olacaktı. Kıbrıs’ıYunanistan’a bağlamak amacıyla kurulan EOKA üye-

si Rumlar, Kıbrıs Türklerine karşı saldırı başlattı. AkşamLefkoşa’nın batı kesimine düşen Kumsal semtini bastılar.Kanlıdere tarafından gelen Rumlar otomatik mavzerler-le İrfanbey Sokağı’na girdiklerinde, 2 numaralı evde bu-lunan Mürüvvet Hanım, üç oğlunun pijamalarını giydir-miş, yatağı henüz açmıştı. Rumlar geldi… MürüvvetHanım, kapının önündeki Rumca konuşmaları duyarduymaz, çocuklarını kaptığı gibi banyoya koştu. Oğullarınıküvetin içine doldurdu; sarmaladı, bağrına bastı. O geceevde bulunan ev sahibi Hasan Gudum, eşi Feride Nineyituvalete sakladı, kendisi de bir köşeye büzüldü. Feride’ninkız kardeşi Nuvber, beş aylık bebeği Işıl’la banyonun birköşesine sığındı.

1

Ekovitrin Genel Yayın Yönetmeni Bilal Koçak,Emekli Tabip Tuğgeneral Nihat İlhan ileAnkara’da yaşadığı evde görüştü.

NİHAT İLHAN

1963 KIBRIS ŞEHİTLİĞİEmekli Tabip Tuğgeneral Nihat İlhan, 24 Aralık 1963 tarihinde gerçekleştirilen

Rum saldırıları sonucunda şehit olan ailesini ve oğlu Murat’ın fotoğrafını gösteriyor.

HAFIZALARDAN SİLİNMEYEN FOTOĞRAFNihat İlhan’ın eşi Mürüvvet İlhan, oğulları 6 yaşındaki Murat, 4 yaşındaki Kutsi ve 6 aylık Hakan evlerinin banyosundaki küvette kurşunlanarak şehit edildiler. Bu fotoğraf 51 yıldan beri hafızalardan hiç silinmedi.

Page 2: ÖZEL RÖPORTAJ / NİHAT İLHAN 51 YILDIR - ekovitrin.com · ÖZEL RÖPORTAJ / NİHAT İLHAN 140 EKOV‹TR‹N TEMMUZ 2014 24 Aralık 1963’te Lefkoşa’da yaşanan ve tarihe “Kanlı

EKO V‹T R‹N TEMMUZ 2014 143

� OOllaayyıı ööğğrreennddiikktteenn ssoonnrraa eevveeggiittttiinniizz mmii??

Hayır, hiç gitmedim. Olayı HasanGudum anlattı bana. Sonra o darahmetli oldu.

� NNeeddeenn ggiittmmeekk iisstteemmeeddiinniizz??Hayatlarını kaybettiklerini anla-

dım. Bir ana önce elçiliğe gidip uçakistedim. Elçi irtibatımız yok dedi.Sonra İngiliz ekibinden bir arkada-şımla görüşmek istedim.

� OOnnllaarrıı oollaayyddaann ssoonnrraa nneerreeyyeekkaallddıırrııllmmıışşllaarr??

Kaldırılmamışlar. Bir iki gün ev-deydiler. Evin içine de girmedim.Uçak istedim. ”Hemen gönderiyo-ruz” dediler. Daha sonra gelen yet-kililer, “Yatak çarşaflarına koy.İngiltere’ye götüreceğiz” dediler.Ben, “İngiltere’ye götüremem.Çünkü onlar Türk. Ben İngiltere’deİngiliz mezarlığına onları götürmem”dedim.

� EEşşiinniizz vvee ççooccuukkllaarrıınnıızzıı nnee zzaa--mmaann ggöörrddüünnüüzz??

Hava kuvvetleri komutanına te-lefon açtım. “Uçak emrinize verile-cek ve Türkiye’ye götüreceksiniz.Ama benim Türkiye’ye uçak kaldır-maya yetkim yok” dedi. Babayiğit birtuğgeneraldi. Ben de o zaman al-baydım. Ondan ümidi kesmedim.Sonra bir de baktık ki Cevdet Sunaybizi arıyor. “Başın sağ olsun” dedi.Beni ismen tanırdı. Çok severdi.“Şimdi sana uçak gönderiyorum.Derhal uçağa koy Ankara’ya gel” de-di. Sevindim. Hemen yüzbaşı ha-kimle yüzbaşı diş hekimine dedim ki,“Gidin cesetleri bir tahtanın üstünekoyun, uçak şimdi geliyor” dedim.Hiç eve uğramadım. Sizler gibi yıllarsonra gidip evi ziyaret ettim.

“SUNAY, UÇAK GÖNDERDİ”� KKaattlliiaamm oolldduukkttaann ssoonnrraa cceesseett--

lleerr eevvddee mmii kkaallddıı?? CCeennaazzeelleerr iiççiinnTTüürrkkiiyyee’’ddeenn uuççaakk ggeellddii mmii??

Bir iki gün evde kaldılar.Kıbrıs’tan bir doktor gelmedi. Bentek başıma o işleri hallettim. Sonrauçak geldi, diş hekimiyle hakim, eşi-min ve çocuklarımın cesetleriniReo’ya koydular. Reo’yu İngilizlervermişti. Reo’nun ortasında makinalıtüfek vardı. Şoför dedi ki, “Emrinizegeldim.” Sonra gittiler aldılar ceset-leri. Çarşaflara sarmışlardı.Getirdiler. Havaalanından Türkiye’yegideceğiz. O sırada Denktaş geldi.Dedi ki , “Çok heyecanlıydın, renginsapsarıydı.” Beni çok severdi. Aynıyaştaydık. Tam bir devlet adamıydı.“Sana sarılacaktım, ama üzüntünçok büyük diye sarılmadım” dedi.Ağlamaya başladı, ayrıldım yanından.Reo’yu hareket ettirdik. Kimse yok,şoför ve ben varım, bir de 4 ceset var.Yunan polisleri durduruyor. “İndirinonları” diyorlar. Çok kızıyordum.Dedim ki, “Makineli tüfeği alabilirmiyim.” Ne yapacaksın diye sordu-ğunda, “Hepsini tarayacağım. Hiçcanlı kalmayacak” dedim yol bo-yunca. Sonra havaalanına geldik.Sonra cenazeleri uçağa yükledik.

ÖZEL RÖPORTAJ / NİHAT İLHAN

EKO V‹T R‹N TEMMUZ 2014142

� GGöörreevv aallddıığğıınnıızz ddöönneemmddee TTüürrkkaallaayyıınnıınn kkoommuuttaannııyyddıı……

Evet. Ondan sonra olaylar baş-ladı. İrfanbey Sokak 2 numaralı evinyanında Kanlıdere var. OradanEOKA’cılar geliyor dediler. Ben hiçoralı olmadım. “Gelebilirler... Savaşhalindeyiz” dedim. Dediler ki alayıalarmda teyakkuz haline getirin.Beşparmak dağlarının önündeGirne’den gelen Gönyeli’ye giden yolvar. Bir de Kaymaklı’da un fabrika-sı var. Un fabrikasının önünden ar-kadaşımla birlikte hemen gittik ala-ya. Alayda kurmay yarbay nöbetçiamiriydi. Dedim ki, “Yarbayım benalarma göre yerleşme yerimeGönyeli’ye gideceğim. Bana bir şoför,bir de büyük araba verir misiniz? 50yataklı hastanemi yükleyip gidece-ğim.” Şoför arkadaşı aldım, 50 yataklıhastaneyi yükledim ve Gönyeli’yegitmek için Kaymaklı’ya uğramadantarlalardan gittik. Gönyeli’de birokulu boşalttık. Karyolalarımızı kur-duk, genç kızlar Kaymaklı’dan sırt-larında ninelerini getirmişlerdi, ya-ralanmışlar. Onları hemen yatırdık.

“EOKA’CILAR AİLEMİ KATLETTİ”

� EEvviinniizzddeenn ççııkkttııkkttaann ssoonnrraa nnee--lleerr yyaaşşaannddıı??

18 Aralık’ta alaya gitmek içinevden ayrıldım. Çalışmamı yaptım veReo askeri aracıyla Gönyeli’ye has-tanemle intikal ettim. Ben Gönyeli’dehastalarla uğraşırken ayın 24’ündeKanlıdere’yi geçen EOKA’cılar; on-ların başında zannediyorum ki o za-manki içişleri bakanı vardı.

Ondan sonra geliyorlar birErmeni çocuk demiş ki, “doktorgitti.” Evde kimse yok. Çocuklar var.Onlar da eve gelmişler, Allah rah-met etsin ev sahibim Hasan Gudumo anda hemen dışarı fırlamış, evdehanım salonda peynir, ekmek, çayyapmış, Ayşe hanımla Nüber hanım,ev sahibinin akrabaları gelmişlerçay içiyorlarmış. Ben hanıma de-miştim ki, “Olay olduğunda pence-re önünde durmayın. Çocukları al,git banyoda küvete gir saklan.”Çünkü banyonun penceresi yük-sekteydi. Dediğimi de yapmış hemençocukları kucaklamış, banyoya git-

miş. Banyoda küvetin içine koy-muş, aldığı bir çarşafla üstlerini ört-müş. Sonra da kendisi küvete girmiş.Çocuklara ses çıkartmayın demiş.Ama ne mümkün. Çocuklar kork-muşlar ve ağlamaya başlamışlar. Budefa kapı kilidi düşünce içeri gir-mişler. Ev sahibim banyoya gidensağdaki tuvalete girmiş, Ayşe ha-nımla diğer iki bayan da tuvalete git-miş. Banyoda lavabonun altına sak-lanmışlar. Işıl da o zaman küçük birbebek.. Kucağına almış, içeride ilkgirişte ev sahibinin hanımına ateş et-mişler. Kapılar kontrplak… Hemenbanyoda başından giren mermiylerahmeti rahmanına kavuşmuş.Ondan sonra bir tekme vurup ban-yoya girmişler. Banyoda Ayşe ha-nımla ablası var... Işıl da kucağındaoraya sıkmışlar. Işıl’ın sağ bacağı di-zinden aşağısı kopmuş. Ondan son-ra bizim küvete mermiyi basmışlar…Hanımın sırtından geçen mermilerçocuklara isabet etmiş. O kadar fe-ci... EOKA’cılar ailemi katletti. Buolayları yapanların içinde Yorgacişvar, Makarios’un emri var.

ŞEHİTLERİN ELAZIĞ’DAKİ KABİRLERİEmekli Tabip Tuğgeneral Nihatİlhan, Kıbrıs’ta 1963’te şehitedilen eşi Mürüvvet İlhan, oğullarıMurat, Kutsi ve Hakan’ı mem-leketi Elazığ’da kendi elleriylekara toprağa verdi. Nihat İlhan,Elazığ Şehitliği’ni sık sık ziyaretegidiyor. Eşi ve çocuklarının kabirleri başında onların aziz ruhlarına dua ediyor.

1963 KATLİAMINI YAŞAYAN ŞAHİTLERAyşe Cankan ve 1963 yılında henüz iki yaşında bebek olan kızı Işıl (sağda) Nihat İlhan’ın evinde misafir olarak bulunuyorlardı. Katliamda Ayşe Cankan ve kızı Işıl yaralı olarak kurtuldu. Bilal Koçak, Rum Katliamı’nın canlı şahitleriyle Barbarlık Müzesi olan evde konuştu.

Page 3: ÖZEL RÖPORTAJ / NİHAT İLHAN 51 YILDIR - ekovitrin.com · ÖZEL RÖPORTAJ / NİHAT İLHAN 140 EKOV‹TR‹N TEMMUZ 2014 24 Aralık 1963’te Lefkoşa’da yaşanan ve tarihe “Kanlı

EKO V‹T R‹N TEMMUZ 2014 145

nına, “Ben Avrupa’ya gidiyorum.Nihat İlhan’ın çocuklarının ahı yer-de kalmasın diye dava açacağım”dedi. “Dokümantal bilgi istiyorum”dedi. Bizimkiler vermedi. Ben de“Allah’a teslim ettim“ dedim.

� BBuu iinnssaannllaarr ssaavvaaşş ssuuççuu iişşlleemmiişş..NNeeddeenn mmaahhkkeemmeeddee yyaarrggııllaannmmaaddııllaarr??

Avrupa gevşek davrandı. Türkiyede oralı olmadı. Denktaş evrak iste-di ama vermediler. Cevap bile ver-mediler. Mektubu bana havale etti-ler. Ben de yırttım attım. Dışarıda da-va açmaya benim yetkim yok. Bir şeyçıkmadı. Çünkü AB tarafsız değil.Boşuna uğraşıyorlar. AB bildiğiniokuyor. İşin doğrusu bu.

“RUMLAR SAMİMİ DEĞİL”KKııbbrrııss’’ttaa ççöözzüümm iiççiinn ssüürreeçç ddeevvaamm

eeddiiyyoorr.. SSiizzccee RRuummllaarraa ggüüvveenniilliirr mmii,,ssaammiimmiilleerr mmii??

Rumları güvenilir bulmuyorum.Kıbrıs barış sürecinde Rumları sa-mimi bulmuyorum.

� KKııbbrrııss ççaattııssıı aallttıınnddaa iikkii aayyrrıı ddeevv--lleett oollaarraakk mmıı kkaallmmaallııllaarr?? KKııbbrrııss’’ııtteekkrraarr bbiirrlleeşşttiirrmmeekk mmii iissttiiyyoorrllaarr ssiizz--ccee??

Birleştirseler bile bir yıl sürmez el-lerinden alırlar. Onun için hudutla-rı belirlenmiş ayrı iki devlet daha iyi.1908’de miydi tam olarak hatırlamı-yorum? Ruslar Akdeniz’e inecek,Rumlar inmesinler diye bizlerdendestek istemişler. Biz de vermişiz, fa-kat gel gör ki onlar bunu menfaatle-rine yontmuşlar. Hiç Rum’a itimatedilmez, imkanı yok. Kimsenin yü-zünün gülmesini istemiyorlar. Kıbrısbuna rağmen kalkınıyor. Çok güzeloteller yapmışlar. Denktaş’tan sonragelenler dünya politikasını bilme-dikleri için başarılı olamadılar.Denktaş hem çok iyi lisan biliyorduhem de bütün olaylara hakimdi.Elâzığ’a geldi, Şehit İlhanlarCaddesi’nin açılışında konuşma yap-tı. Sonra bir daha geldi. KebanBarajı’na gittik, balık yedik.

“GÖREV MUKADDESTİBIRAKAMADIM”

� ŞŞuu aannddaa kkaaçç yyaaşşıınnddaassıınnıızz??90 yaşındayım. Olanları unuta-

mıyorum. Kıbrıs’ta savaş halindey-dik. Çocuklarımı annelerine teslimedip görev için alaya gittim.Sonrasında ailemin katledildiği ha-berini aldım. O an yanlarında ola-mamak beni yıktı. Görev benim içinmukaddesti, görevimi bırakama-dım. Kıbrıs’ta yaşananlar asla unu-tulmamalı.

Kıbrıs’tan dönünce 14 yıl ElazığAskeri Hastanesi’nde çalıştım.Senede 800 ameliyat yapıyordum.

� YYııllllaarr ggeeççssee ddee aaccııllıı bbiirr bbaabbaa--ssıınnıızz.. SSoonn oollaarraakk nneelleerr ssööyylleemmeekk iiss--tteerrssiinniizz??

Ankara’ya kadar gelip beni ziya-ret ettiğiniz ve acılarımı paylaştığınıziçin sizlere teşekkür ediyorum.Hepinize sağlık, başarı ve aile fert-lerinizle birlikte uzun bir ömür dili-yorum.

ÖZEL RÖPORTAJ / NİHAT İLHAN

EKO V‹T R‹N TEMMUZ 2014144

O sırada Cevdet Sunay aradı.Dedi ki, “Esenboğa havaalanınaadam gönderdim. Kıyamet kopu-yor. 6-7 Eylül’de İstanbul’da olanla-rı biliyor musun? Kıyamet kopuyor.Aman gelme buraya” dedi. Ne ya-pacağım dedim. Sen Elâzığ’a git”dedi. “Daha iyi olur. Ama ben pilot-lara emir verebilir miyim” dedim. Hertürlü emri vereceksin dedi. Allahrazı olsun pilotlardan, hemen sevin-diler. Elâzığ’a gittik. Elâzığ’da AdnanErsöz vardı. Kolordu komutanı. Onuda şehit ettiler İstanbul’da. Elâzığ’dabütün üst kademe oradaydı.Havaalanı doluydu. Adnan Ersözdedi ki, “Ben onunla Amerika’da ta-nışmıştım, beni çok severdi. Ben oAdnan Ersöz paşaya her gün ağlarım.Uzun yıllar Hollanda’da kaldı. AdnanErsöz o zaman tümen komutanıydı.Elâzığ Askeri Hastanesi’ne gasilha-neye gittik. Sabah cami hocası geldi.Kardeşlerim de gelmişti. Babam daoradaydı. Cesetleri açtılar ve benilk kez o zaman eşim ve çocuklarımıncesetlerini gördüm.

“AİLEMİ O HALDEGÖRSEYDİM BELKİ İNTİHAR EDERDİM”

Aradan 4-5 gün geçmişti. İlk güneşimin ve çocuklarımın kurşunlarladelik deşik olmuş cansız bedenlerinigörseydim belki Rumlara saldırırdım,bilemiyorum belki de intihar eder-dim… Dayanılacak gibi değildi.Yıkadık… Çocuklarımın yaralarınıelimle yıkadım. Ellerimle tabutlarakoydum. Her gün içim kan ağlıyor.Yeni tabutlar, kefenler geldi. İçinekoyduk. Öğleden sonra merasimle,bütün Elâzığ halkı oradaydı. Ondansonra defnettik. Ankara’da çok meş-hur bir mermerci vardı. Onu aradımdedim ki, “Şöyle bir anıt mezar ya-pacaksın, yükleyip geleceksin.” Geldibirkaç gün çalıştı, duvar ördü.Elâzığ’ın merkez şehitliğinde anıtıyaptı. Orada çok büyük zatlar vardı.Büyük bir taş var; Mürüvvet İlhan,Murat İlhan, Kutsi İlhan ve Hakanİlhan yazıyor. Dolayısıyla tayinimiElazığ’a istedim. 14 yıl orada çalıştım.

Şehitliği güllük gülistanlık yaptım.Şehitliğe gidip suluyoruz, ziyaret edi-yoruz. Son dönemde kardeşlerimleberaber gittik. Orada bir asker çıktıMaraşlı. Hemen elimizi öptü. “Duaokuyayım size” dedi ve okudu.

Kıbrıs’a üç, dört kez gittik. Davetettiler. Birinde rahmetli Denktaşdavet etti. Ordu evinde bizi misafirettiler. Bir araba bizi Kıbrıs’ı gezdirdi.Ben orada çalışırken görmemiştim.Araba bizi her yeri gezdirdi. Her gi-dişimde çoluk çocuk hepimiz evi zi-yaret ettik. Elâzığ’dan profesör ye-ğenlerim var, onlar da kendileri git-mişler, ziyaret etmişler.

� EEvviinniizzii ggöörrddüükk.. BBaarrbbaarrllııkkMMüüzzeessii’’nnee ddöönnüüşşmmüüşş.. OOrraaddaa yyaappııllaannşşeeyylleerrii iinnssaann yyaappaammaazz……

Bu bir Yunan gazeteci çocuklarıbenim öldürdüğümü, sonraTürkiye’ye kaçtığımı, Türkiye’de deizimi kaybettirdiğimi yazmış. Yanındada Türk bir gazeteci. Kıbrıs’tan da ta-nırdım. Çağırdık Kıbrıs’a geldi son-ra. Ben dedim ki , “Niye yaptınız bu-nu. Sen neden aleyhlerinde konuş-tun” “Bilemem” dedi. Ben verdim eli-mi, “Gel barışalım, ama bundan son-ra böyle şeyler yapma” dedim. Yunangazeteci, “Türk gazeteci bana dedi kio çıldırdı ve eşiyle çocuklarını öldü-rüp Türkiye’ye kaçtı. Türkler de bu-lamıyor” dedi.

� BBuu oollaayy AAvvrruuppaa İİnnssaann HHaakkllaarrııMMaahhkkeemmeessii’’nnee ggööttüürrüüllddüü mmüü??

Hayır götürülmedi. RahmetliRauf Denktaş, genelkurmay başka-

“İlk gün eşimin ve çocuklarımın kurşunlarla delik deşik olmuş cansız bedenlerini görseydim belki Rumlara saldırırdım, bilemiyorum belki de intihar ederdim…Dayanılacak gibi değildi.”

ANKARA’DA YAŞIYORBugün 90 yaşında olan Emekli Tabip Tuğgeneral Nihat İlhan 1970 yılında Dr. Tülay İlhan ile ikinci evliliğini yaptı.

Bu evlilikten bir erkek ve bir kız çocuğu var. Nihat İlhan’ı Ankara’daki evinde ziyaret ettik. Nihat İlhan ile 1963 yılı anılarını konuştuğumuz sohbete eşi Dr. Tülay İlhan ve kızı Ayşe Şebnem İlhan’da katıldı.