Çözüm - yürüyüş dergisiyuruyus.biz/pdf/pdf/513.pdfolduğunu söyleyen kck yöneticilerinden...

60
www.yuruyus-info.org [email protected] Haftalık Dergi / Sayı: 513 20 Mart 2016 Fiyatı: 1 TL (KDV dahil) KCK Yürütme Konseyi Üyesi Duran Kalkan: "Ağır Bir Bilanço Oldu. Bu Düzeyde Saldırı Beklemiyorduk; Yanılmışız, Hata Yapmışız. Düşman da Olsa Karşımızdaki Güçlerin İnsan Olduklarını Sanıyorduk” 355 Bin Kişi Kürdistan’dan Göç Etti! 16 İl ve İlçede, 58 Kez Sokağa Çıkma Yasağı İlan Edildi! Yüzlerce İnsan Katledildi! Buna Hata Deniyor, Öyle mi? Yapılan Hata Değil, Miliyetçilik Çıkmazıdır! Çözüm: ANADOLU İHTİLALİNDEDİR! 93 Yıllık Türkiye Cumhuriyeti Tarihinde: 17 Kürt Ayaklanması... BU TARİH ÖĞRETMEDİ Mİ?

Upload: others

Post on 13-Feb-2021

5 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

  • www.yuruyus-info.org

    [email protected]

    Haftalık Dergi / Sayı: 51320 Mart 2016

    Fiyatı: 1 TL (KDV dahil)

    KCK Yürütme Konseyi Üyesi Duran Kalkan: "Ağır Bir Bilanço Oldu. Bu Düzeyde Saldırı Beklemiyorduk;

    Yanılmışız, Hata Yapmışız. Düşman da Olsa Karşımızdaki Güçlerin İnsan Olduklarını Sanıyorduk”

    � 355 Bin Kişi Kürdistan’dan Göç Etti!

    � 16 İl ve İlçede, 58 Kez

    Sokağa Çıkma Yasağı İlan Edildi!� Yüzlerce İnsan Katledildi!

    Buna Hata Deniyor, Öyle mi?

    Yapılan Hata Değil,Miliyetçilik Çıkmazıdır!

    Çözüm: ANADOLU İHTİLALİNDEDİR!

    93 Yıllık Türkiye Cumhuriyeti Tarihinde:17 Kürt Ayaklanması...

    BU TARİH ÖĞRETMEDİ Mİ?

    askıyla, Zulümle Susturmaya Çalıştıkları Bir OrtamdaYÜRÜYÜŞ HAKKIMIZI KAZANDIKYÜRÜYÜŞ HAKKIMIZI KAZANDIK

    Evlerimizde ya da Evlerinin Yolunda Evlatlarımızın Katledildiği, Mahalelerimizin Hapishaneye Çevrilmek istendiği Koşullarda

    YÜRÜYÜŞ HAKKIMIZI KORUDUK!YÜRÜYÜŞ HAKKIMIZI KORUDUK!Gazi’de, Günay Özarslan’ın Cezanesinden

    Bu Yana, Polis Her Yürüyüşe Saldırdı 7 AY, 18 GÜN BOYUNCA DİRENDİK7 AY, 18 GÜN BOYUNCA DİRENDİK

    � � �

    � �

  • Grup Yorum şarkıları, 30 yıldır Halkın direnişine, Halkın savaşına,

    Halkın kurtuluşuna, Halkın kinine, öfkesine yoldaşlık etti.

    Grup Yorum bizimdir. Grup Yorum halkın sesidir. Grup Yorum Umudun sesidir.Grup Yorum Halktır, Bir Gelenektir.

    Bunun için tüm barikatları, hapishane duvarlarını aşar.Çünkü o halk gibidir, her yerde karşınıza çıkar.

    Halk bir akarsu gibidir; önüne set çekilemez. Grup Yorum üyesi İbrahim Gökçek tutuklandı. Şimdi halkın öfkesi, direnciyle

    İbrahim Gökçek için F tipi tecrit duvarlarını yıkmanın zamanı gelmiştir.Mektuplarımızla o tecriti yıkalım. Seslerimizi, türkülerimizi ona ulaştıralım.

    Silivri 6 Nolu L Tipi Hapishanesi

    Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü:Mustafa DOĞRU

    Adres: Katip Mustafa Çelebi Mah.Billurcu Sok. No: 20 / 2 Beyoğlu/İSTANBUL

    Ofset Hazırlık: Ozan YayıncılıkAdres: Zübeyde Hanım Mah. FevziÇakmak Cad. 1297. Sokak No: 1 Daire: 1Sultangazi / İSTANBULTel: (0-212) 536 93 44Faks: (0-212) 536 93 45

    Yurtdışı Büro: Vakıf EFSANE Pieter de Hoochstr. 303021 CS Rotterdam/Nederland

    ISSN: 1305-7944

    Baskı: Ezgi MatbaacılıkSanayi Cad. Altay Sok. No: 10Çobançeşme / Yenibosna / İST.Tel: (0-212) 452 23 02

    Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım

    Pazarlama San. ve Tic. A.Ş.

    Tel: (0-216) 585 90 00

    Avrupa: 4 Euro

    Almanya: 4 Euro

    Fransa: 4 Euro

    İsviçre:6 Frank

    Hollanda: 4 Euro

    İngiltere: £ 3

    Belçika: 4 Euro

    Avusturya: 4 Euro

    Haftalık Süreli

    Yerel Yayın

    Siyasi Dergi

    Fiyatı: 1 TL

    Tel: (0-212) 251 94 35 www.yuruyus-info.org [email protected]

  • 33 10 Soruda: Okumak35 Devrimci İşçi Hareketi: İmbat

    Maden direnişi karşısında çürüyensolun tavrına dair!

    38 AKP döneminde; zengin daha zenginyoksul daha yoksul oldu

    40 Beyazıt’tan Berkin’e katliamlarınhesabını Şafaklar’la soruyoruz!

    44 “Asıl siz teslim olun” diyen cüretleşehitlerimizin hesabını sormayadevam edeceğiz!

    46 Kürdistan’dan Gazi’ye katleden devlettir

    48 Ne gözaltılarınız ne de saldırılarınızmücadelemizin önünegeçemeyecek!

    49 Kamu Emekçileri Cephesi’ninmücadelesi Anadolu’nun heryerinde yükselecek

    51 Halkın Mühendis Mimarları:Rüzgar türbinimizi nasıl geliştirdik?

    52 Avrupa’da Yürüyüş...55 Avrupada’ki Biz: Sorunlarımızın

    çözümü örgütlenmektir

    56 Yitirdiklerimiz

    İİ ç i n d e k i l e r21 Savaşları çıkaran, mülteciliği

    yaratan emperyalizmdir!

    22 Dev-Genç’i bitiremezsiniz 23 Çiğdem ve Berna’nın öfkesiyle

    atacağız adımlarımızı

    24 Liseliyiz Biz: Gençliğin geleceği sınavlarda değil,devrimci halk iktidarındadır

    25 16 Mart’tan bugüne devletkatletmeye devam ediyor

    26 Halk Meclisi:Bütün mahallelerde Halk Meclislerini kuralım!

    28 Eskişehir Hacı Bektaş VeliAnadolu Kültür Vakfı Cemevisoysuz ve düşkündür

    29 Anadolu Cephesi: Cemevleri,Kerbela’da Hüseyin’in yolunu izleyenlerindir

    30 Kamu Emekçileri Cephesi:Polis değil, eğitimciyiz

    31 Emperyalizmin mültecileriaşağılaması isyan olarakdönecek

    32 Savaş ve Biz: Savaşçı, Partiduygusunu her koşuldahissedendir

    8 Kürt milliyetçi hareketin iflaseden tezlerinden: Özyönetim

    10 Biz diyoruz ki: Devrimci şiddetkör bir şiddet değildir!

    11 Yoldaşları Çiğdem ve Berna’yı anlatıyor...

    12 Kıbrıs basınından...13 Kürt halkının düşmanı

    Türkiye halkları değildir!

    14 Halkın Hukuk Bürosu: Ankara eylemi ile nehedeflenmiş olursa olsun,doğrudan zarar gören halktır

    15 Cephe halktır, Gazi Cephe’dir16 Yılmaz’ın katillere atmadığı

    bombayı milisler attı!

    18 AKP faşizmi Berkin’in katilini1000 gündür koruyor!

    20 Röportaj: Açlık grevi ileBerkin’in katillerinin peşinibırakmayacağımızı gösterdik

    4 Yapılan hata değil, milliyetçilik çıkmazıdır

    ÇÖZÜM ANADOLUİHTİLALİNDEDİR

  • Cizre’de bilançonun ağırolduğunu söyleyen KCKyöneticilerinden DuranKalkan "Ağır bir bilançooldu. Bu düzeyde saldırı bek-lemiyorduk; yanılmışız, hatayapmışız. Düşman da olsa,karşımızdaki güçlerin insanolduklarını sanıyorduk" dedi.(Fırat Haber Ajansı,25.02.2016)

    Bu açıklama Kürt milli-yetçi hareketin 10 Ağustos2015’te yaptığı açıklamayla 16 ilçedeilan edilen ÖZYÖNETİM “politi-kasının” iflasıdır.

    Daha doğrusu özyönetim ilanınıntaktik, stratejik, Kürt sorunununçözümüne hizmet eden bir politikaolmadığının ortaya çıkmasıdır.

    Kürt milliyetçi hareketin politi-kasızlığıdır.

    Basında çıkan haberlerden özyö-netim ilan edildiği tarihten bugünebir bilanço çıkartmaya çalıştık.

    Açıklanan rakamların doğrulu-ğunun tartışmalı olduğu bir yanaDuran Kalkan’ın deyimiyle bilançoağırdır.

    Şırnak Halk Meclisi tarafından10 Ağustos 2015’de ilk “özyöne-tim” açıklaması yapılmıştı.

    İlerleyen günlerde Hakkari,Batman illeri ile Hakkari’ninYüksekova, Muş’un Varto veBulanık, Van’ın Edremit veİpekyolu, Diyarbakır’ın Sur,

    Silvan, Lice, Ağrı'nın Doğubaya-zıd, Bitlis’in Hizan ilçelerinde veİstanbul'un Gülsuyu ile GaziMahallesi olmak üzere toplam 16yerde özyönetim ilan edildi.

    KCK, 12 Ağustos 2015’de yap-tığı açıklamada “öz yönetim ilanedilen söz konusu bölgelere saldırıolması halinde öz savunma hakla-rını kullanacaklarını” söyledi.

    Özünde yine oligarşiyle uzlaşmayıhedefleyen özyönetim ilanına sonu-cundan bakılırsa tam bir hezimettir.

    Özyönetim ilan edilen il ve ilçeleradeta yerle bir edildi. AKP taş üstün-de taş bırakmadı. Şehir merkezleriharabeye çevrildi. Buralarda sokağaçıkma yasakları devam ediyor.

    Ve AKP en son Yüksekova’dada sokağa çıkma yasağı ilan edipşehir merkezini kuşatma altına almışve katliamlar için, yakıp yıkmakiçin tüm hazırlıklarını yapmıştır.Kürt halkımıza yönelik imha ope-rasyonları, katliamlar, yakıp yıkmalar

    �� 355 Bin Kişi Kürdistan’dan Göç Etti!� 16 İl ve İlçede 58 Kez Sokağa Çıkma Yasağı İlan Edildi! � Yüzlerce İnsan Katledildi!

    KCK Yürütme Konseyi Üyesi Duran Kalkan: "Ağır Bir Bilanço Oldu. BuDüzeyde Saldırı Beklemiyorduk; Yanılmışız, Hata Yapmışız. Düşman da

    Olsa, Karşımızdaki Güçlerin İnsan Olduklarını Sanıyorduk”

    Kürdistan’da 16 İlçede Özyönetim İlan Edildi!

    � Özyönetim ilanı ile başta bele-diye başkanları olmak üzere yüzler-ce kişi gözaltına alınıp tutuklandı.� Diyarbakır (32 kez), Şırnak (7

    kez) ve Mardin (11 kez) olmaküzere Hakkâri (4 kez), Muş (1 kez),Elazığ (1 kez) ve Batman’da (2 kez)toplam 19 ilçede, resmi olarak tes-pit edilebilen, en az 58 süresiz vegün boyu sokağa çıkma yasağı ilanedildi...

    � Yasaklardan en az 1 milyon377 bin kişi etkilendi.

    � Özyönetim ilan edilenilçelerde taş üstünde taşbırakılmadı, şehir merkezleri yerlebir edildi. 355 bin kişi evini yurdunuterk edip göç etti...

    � TİHV’in açıklamasına göre191 asker, polis ve korucu; 58’içocuk olmak üzere 226 sivil, 186PKK savaşçısı yaşamını yitirdi.

    � Devletin resmi açıklamalarınagöre 1500’ün üzerinde PKK’likatledildi...

    � 20 bin 600 esnafın işyeri yerlebir edildi.

    MİLLİYETÇİLİK ÇIKMAZDIR!4

    Yapılan Hata Değil, Milliyetçilik Çıkmazıdır!

    Çözüm: Anadolu İhtilalindedir!

  • devam ediyor.

    Özyönetim ilan edilen ilçelerinbelediye başkanları tutuklandı.

    AKP’nin Sağlık Bakanı MehmetMüezzinoğlu 27 Şubat’ta yaptığıaçıklamada “Terör yüzünden 355bin kişi göç etti” dedi...

    Yine İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın11 Ocak’ta yaptığı açıklamaya görenüfusun yüzde 22’si bölgeden göçetti. Diyarbakır’dan Yüksekova’yakuşatma altına alınan tüm il ve ilçe-lerde göçler devam ediyor.

    TSK’nın birbirini tutmayan açık-lamalarına göre PKK’nin kayıplarınınsayısı 1500’ü aşmıştır.

    Ölülerimiz sokağa çıkma yasağıbitene kadar sokaklarda bekletiliyor.Cenazelerimizi kaldırmamıza dahiizin verilmiyor. Sokaklarda, binayıkıntılarının altında ölülerimizincesetleri çürüyor...

    AKP, hiçbir kural tanımadanalçakça bir savaş sürdürüyor.Binaların bodrumunda yaralılarınhastanelere götürülmesi engellenipölüme terk ediliyor. Teslim olma-yanları topluca katlediyor.

    Kürdistan’daki katliamlar veyakılan, yıkılan evler hakkındaKürt milliyetçi hareketin ciddi,tutarlı bir açıklaması yok.

    TİHV’in açıklamasına göre isegeçen bu süreçte;

    - 191 asker, polis vekorucu,

    - 58’i çocuk olmak üzere226 sivil,

    - 186 PKK savaşçısıyaşamını yitirmiş, yüzlerceyaralı...

    Sokağa çıkma yasağınınolduğu ilçelerde çatışmalardevam etmekte ve oligarşininkatliamları, yakıp yıkması,göçertmesi sürmektedir.

    Verilen rakamların hiçbiriKürdistan’da olanları ifadeetmeye yetmez.

    Özyönetim ilanından son-ra “Saldırı olması halindeöz savunma hakkını kulla-nacaklarını” söyleyen KCK

    ise halkı koruyamamıştır. Bu anlayışlakoruması da mümkün değildir.

    Özyönetim İlanı ileKürt Milliyetçi HareketNe Kazanmıştır?

    Kürt milliyetçi hareketin özyö-netim ilanlarının üzerinden 6 ay geçti.Peki 6 ayda gelinen yer neresi?

    Özyönetim ilan edilen il ve ilçe-lerde yönetilecek bir ilçe kalmadı.Yaşayan halkın yüzde 22’sinin şehriterk edip göçtüğü bir yerde, taş üstün-de taşın kalmadığı bir yerde bu poli-tikalar kime hizmet etmiştir?

    Kürt milliyetçi hareket “Saldırıolması halinde öz savunma haklarınıkullanacakları”nı söylemişler fakathalkın can ve mal güvenliğini savun-mamışlardır.

    AKP özyönetim ilan edilen ilçelereoperasyon yapmış, belediye başkan-larını tutuklamış, sokağa çıkma yasağıilan edip haftalarca, aylarca binlercepolis ve askerle, panzerlerle, heli-kopterlerle, özel ölüm mangalarıylahalkı adeta ezmiştir.

    Şehirde taş üstünde taş bırakma-mıştır.

    Katliamlar adeta tüm halka kanık-satılmak istenmiştir.

    Halkın ezildiği, şehri terk ettiğibir politika ne taktik adına ne strateji

    adına savunulamaz.

    355 bin Kürt’e doğup büyüdüğü,yaşadığı toprakları terk ettiren birpolitika Kürt halkına bir şey kazan-dırmamıştır.

    Hendek Politikasıyla Ne HedeflendiNe Sonuç Alındı?

    Bir yerde saldırı varsa, halka tes-limiyet dayatılıyorsa orada sonunakadar direnmek meşrudur, zorunlu-luktur... Ancak hendek politikasıylayapılan bu değildir.

    Bir bölgeye sınırlı bir güç yığılıyor,hendekler açılıyor, AKP burada sokağaçıkma yasağı ilan ediyor. Şehri terketmek isteyenler için kapıları açıp çık-masını sağlıyor, geride kalanlara tesli-miyeti dayatıyor. “Temizlik operas-yonu” adı altında gün gün, adım adımşehri yerle bir edip harabeye çeviriyor.Yüzlerce ölü... Yerle bir olmuş veharabeye çevrilmiş şehir, yaşanmazhale geldikten sonra sokağa çıkmayasağı kaldırılıyor.

    - ÖLMEK,

    - TOPRAKLARINI TERKETMEK,

    - VE HARABE BİR ŞEHİRDEYAŞAMAKTAN BAŞKA, KÜRTHALKINA YAŞAM HAKKITANINMIYOR!

    - 355 bin göç,

    - Yüzlerce ölü,

    - Yüzlerce yaralı,

    - Binlerce tutuklu,

    - Yerle bir edilip hara-beye çevrilen şehir mer-kezleri...

    Bu direnmek değildir. Buhalkı savunmak değildir.

    “Mağduriyet” politikala-rıyla, emperyalistlerden medetumarak direnemezsiniz. Kürthalkının güvenliğini sağlaya-mazsınız.

    Topyekün bir halkın dire-nişini örgütleyemiyorsanız,kurtarılmış bölgeler ilanetmek, alan savunması yap-mak mümkün değildir.

    Yapılan “hata” değil, milliyetçiliğin, Yapılan “hata” değil, milliyetçiliğin, uzlaşmacılığın sonucudur!uzlaşmacılığın sonucudur!

    93 Yıllık Türkiye Cumhuriyeti Tarihinde:17 Kürt Ayaklanması...

    BU TARİH ÖĞRETMEDİ Mİ?BU TARİH ÖĞRETMEDİ Mİ?

    5ÇÖZÜM ANADOLU İHTİLALİNDEDİR!

    20 Mart2016

    Yürüyüş

    Sayı: 513

  • OLİGARŞİYE BİR TARAF-TAN UZLAŞMA MESAJLARIVERİP DİĞER TARAFTAN OLİ-GARŞİYE KARŞI DİRENEMEZ-SİNİZ.

    Kürt milliyetçi hareket özyöne-timlerin ilanı ile birlikte yüzlercesavaşçısını şehit verdi...

    Yüzlerce Kürt evladı halkı için,vatanı için kahramanca direniyor,savaşıyor, şehit düşüyor.

    Faşizmin saldırılarına karşı kah-ramanca direnen, savaşan, şehit düşensavaşçılar bizim de şehitlerimizdir,selamlıyoruz.

    Ancak Kürt milliyetçi hareketinözsavunma adı altında yürüttüğüsavaş başından kaybedilmiştir.

    Her şeyden önce Kürt milliyetçihareket ZAFER KAZANMAKİÇİN, İKTİDAR İÇİN SAVAŞMI-YOR.

    UZLAŞMAK, AKP’Yİ TEKRARMASAYA OTURTMAK, “DOLMA-BAHÇE MUTABAKATININKALDIĞI YERDEN DEVAMETMESİ” İÇİN SAVAŞIYOR.

    Uzlaşmak için savaşılmaz...Savaşılırsa zafer kazanılmaz.

    Nitekim, oligarşinin tüm vahşetine,katliamlarına rağmen Kürt milliyetçihareket hala uzlaşma politikaları sür-dürmektedir...

    Adeta Kürdistan’da kuşatılan ilçe-lerde AKP tüm vahşetiyle saldırırkenPKK yöneticileri “asıl gerilla güç-lerimizi şehirlere indirmedik” diyerekAKP’yi “KIZDIRMAMA” politikasısürdürmektedir.

    355 bin Kürt halkımız doğupbüyüdüğü evlerini-yurtlarını terk edipgöçerken NEDEN “ASIL GÜÇLE-RİNİZİ” İNDİRMİYORSUNUZ?

    Türk Solu Yine Günah KeçisiUzlaşmacılığın MaskesiYapılıyor!

    PKK yöneticilerinden Cemil Bayık“asıl gerilla güçlerimizi şehirlereindirmedik” diye AKP’yi tehdit eder-ken diğer taraftan AKP’nin

    Kürdistan’da yaptığı katliamlarına,göçertme politikalarına “batının,Türk halkının, Türk solunun sessizkaldığını” söyleyerek eleştiriyorlar...

    “Türk Solu” her zaman olduğugibi Kürt milliyetçi hareketin uzlaş-macılığının üstü örtülmesi için hedeftahtasına konuluyor.

    Kimi suçluyorsunuz?

    Parti-Cephe dışında oportünist,reformist hemen tüm sol yanınızda.Kime, kimi şikayet ediyorsunuz?HDP ile hani “sol cephe”yi oluştur-muştunuz? Yetmedi mi?

    Kime ne diyorsunuz? Bu eleş-tirileriniz kime?

    Önce dönüp bir kendinize bakın.Sur direnirken, Cizre, Silopi, Nusayindirenirken Amed, Van, Hakkari,Şırnak, Ağrı... Kürdistan’ın diğerilleri, ilçeleri ne yapıyor?..

    Bütün solu kuyruğuna takan HDPne yapıyor?

    Halkların Birleşik DevrimHareketi'ni de kurdunuz.TKP/ML’sinden, THKP-C/MLSPB’sine,MKP’sinden, TKEP-LENİNİST’ine,TİKB’sinden, DKP’sine, DevrimciKarargah’ına, MLKP’sine... hepsiyanınızda.

    Kimi eleştiriyorsunuz?

    AKP’yi “asıl gerilla güçlerimizişehirlere indirmedik” diyen PKKneden indirmiyor “asıl güçleri”ni?

    Kürt milliyetçi hareketin “asılgüçleri”ne Suriye’de Amerika’nın,Rusya’nın daha mı çok ihtiyacı var?

    Kürdistan’da 355 bin kişi evinibarkını terk ederken şehir merkezleriyerle bir edilip taş üstünde taş bıra-kılmazken siz neyi bekliyorsunuz?

    AKP, üç-beş ilçeyi kuşatıp adımadım, gün gün yakıp yıkıyor, katle-diyor. Kürdistan’ın diğer şehirlerinde,Kürt milliyetçi hareket ne yapıyor?

    Cizre, Silopi, Sur, yakılıp yıkılır-ken, Amed ne yapıyordu?

    Şimdi Amed’i, Yüksekova’yı yıkı-yor AKP, Kürdistan’ın diğer şehirleri,ilçeleri ne yapıyor?

    Meclise gönderdiğiniz 60 millet-

    İİçişleri Bakanlığı’nın Açıklamasına Göre;Nüfusun yüzde 22'si göç etti,

    Şırnak'ın Cizre ve Silopi, Diyarbakır'ınSur ve Mardin'in Nusaybin ilçelerinintoplam nüfusu olan 439 bin kişinin yüzde 50'si çatışmalardan etkilendi. 4 ilçeden göç edenlerin sayısı ise 93 bine ulaştı. Dört ilçe nüfusunun yüzde22'si göç etti. Süreçten etkilenen esnaf sayısı ise 10 bin 300.Elde edilen verilere göre Şırnak'ın Cizreilçesinin nüfusu 113 bin. Bu ilçede olayların yaşandığı mahallelerdeetkilenen nüfus 94 bin, göç eden nüfus ise 25 bin... Cizre'de sokağa çıkma yasağı ve çatışmalardan etkilenen esnaf sayısı 3 bin 600.Şırnak'ın Silopi ilçesinin nüfusu 88 bin.Etkilenen mahalle nüfusu 62 bin 400.İlçede göç edenlerin sayısı ise 30 bin.Etkilenen esnaf sayısı 3 bin.Diyarbakır'ın Sur ilçesinin nüfusu122 bin.Sur'da 18 bin kişi göç etti. Etkilenen esnaf bin 500.Mardin'in Nusaybin ilçesinin nüfusu ise116 bin.Etkilenen nüfusu 39 bin, göç eden nüfu-su ise 20 bin olarak tespit etti. İlçede olaylardan etkilenen esnaf sayısıise 2 bin 200.

    Bakanlığın açıklamalarına göre:� Cizre'de 173 PKK’li katledildi,

    18'i yaralı, 42 gözaltı.

    � Silopi'de 27 PKK’li katledildi, 4yaralı, 94 gözaltı.

    � Sur'da 67 PKK’li katledildi, 3yaralı, 41 gözaltı.

    � Dargeçit'te 32 PKK’li katledildi, 3yaralı, 10 gözaltı.

    � Nusaybin'de ise 3 PKK'li katledildi.

    MİLLİYETÇİLİK ÇIKMAZDIR!6

  • vekili ne yapıyor?

    Yüzlerce şehit verildi, veriliyor;meclisteki 60 milletvekilinin yapacağıhiç mi bir şeyleri yok?

    Duran Kalkan “bu kadar ağırsaldırı beklemiyorduk” diyor.

    Soruyoruz: Ne düzeyde bir saldırıbekliyordunuz?

    Düşmanla bir anlaşma mı yaptınızşu kadar saldırın, bu kadar saldırmayındiye?..

    38 yıldır savaşan bir örgütün mer-kez yöneticilerinden tamamen apolitikbir açıklamadır.

    "Düşman da olsa, karşımızdakigüçlerin insan olduklarını sanıyor-duk" diyor… Savaşı zaten insanlaryapar…

    Hangi sınıfın çıkarları için sava-şıyorsunuz? Temel mesele bu….Savaşın sınıfsal bir özü kalmayıncabu tür sınıfsallıktan uzak, apolitik birdeğerlendirme yapmaktadır Kalkan…

    Kürt milliyetçi hareketin elini kolu-nu, uzlaşmacılık bağlamıştır.

    Düşmanla, yenilgiye uğratıp altetmek için savaşmıyor. Onu, uzlaşılacakbir güç olarak gördüğü için esasındadüşman olarak da görmüyor.

    Düşman ne yaparsa yapsın herkoşulda uzlaşmaya meyilli bir hare-ket…

    Savaşta kuraldır, sen düşmanınıyok etmezsen o seni yok eder…

    Ama Kürt milliyetçileri oligarşiyiyenmek için savaşmıyor; uzlaşmakiçin savaşıyor…

    Bundan dolayı da tüm güçleriyleoligarşiye vuramazlar… Hep uzlaşacakbir kapıyı açık bırakırlar…

    “Bu kadar beklemiyorduk” açık-lamasının altında yatan budur…

    İşte, icazetli politika budur.Uzlaşmaktan başka politikası olma-yanlar direnirken bile oligarşinin icazetsınırlarından çıkamazlar...

    “Çözüm Süreci SilahlıMücadelenin Tasfiyesidir” dediğiiçin devrimcilere saldırdınız. Linçetmeye kalktınız. Kurumlarımızıyaktınız. Bir müzik grubununVan’da yapılacak konserini engel-lediniz.

    Dün devrimci hareketin söylediğinibugün siz söylüyorsunuz.

    Devrimciler oligarşinin, emperya-lizmin icazetiyle hareket etmezler...Bugün Kürdistan’daki katliamlarakarşı İstanbul’un gecekondu mahal-lelerinde direnen, linç etmeye kalktı-ğınız, kurumlarını yaktığınız bir tekCepheliler vardır.

    Kürdistan’daki katliamlara karşıyürüyüş yapmak için iki haftadırkesintisiz Gazi Mahallesi’nde bari-katlarla direniyor Cepheliler.

    İstanbul Gazi ve Gülsuyu’ndada özyönetim ilan ettiniz... Neredeözyönetiminiz?

    Cepheliler günlerdir faşizme kar-şı sokak sokak, barikatlarda dire-niyor.

    Kürdistan’daki katliamlara karşıyaptığı eylemlerde onlarca tutsak,yaralı verdi Cepheliler...

    İcazetçiliğin, uzlaşmacılığın, poli-tikasızlığın faturasını devrimcilerinüstüne yıkamazsınız.

    Dönüp kendinize, politikalarınızabakacaksınız. Uzlaşmak için direne-mezsiniz!

    Emperyalist Güçlere, Oligarşi İçi Güçlere Dayanarak Kürt Sorununu Çözemezsiniz

    Kelimenin gerçek anlamıyla ülke-miz kan gölüne dönmüş. Kürdistan’daAKP faşizmi yakıp yıkıp yüzlercekişiyi “etkisiz hale getirdik” diyekatlederken, Kürt milliyetçi hareketde her zamanki milliyetçi bakış açısıylakatliamların intikamını AKP faşiz-minden değil, Türkiye halklarındanalıyor.

    Bütün bunlar olurken AKP’ninbugüne kadarki tüm politikalarınınaltında imzası olan eski AKPMilletvekili Bülent Arınç’ın açıkla-maları üzerine Kürt milliyetçi harekethemen umutlarını yine oligarşi içigüçlere bağladı...

    HDP Eş Genel Başkanı SelahattinDemirtaş’ın ağabeyi NurettinDemirtaş, "Türkiye’de başkanlık sis-

    teminin gerekli olup olmadığı tartışı-labilir; fakat demokrasinin güvencesiolan özyönetim hakkı tartışılmadanbaşkanlık sistemi diktatörlükten başkabir şey üretmez. Türkiye demokrasisiözyönetim direnişlerinin başarısınabağlı hale gelmiştir. Başkanlık siste-mine geçilse bile ilk başkan Kürtdüşmanı Erdoğan değil, şayet demo-kratik çözümün muhatabı olabilecekseErdoğan karşısında farklı bir çıkışarayışında olan Abdullah Gül’ünkendisi olabilir" dedi. (7 Mart 2016,Özgür Politika)

    Nurettin Demirtaş açıklamasındahem katil Erdoğan’a hem de AbdullahGül’e mesaj veriyor. “KİM BİZİM-LE UZLAŞIRSA ONU BAŞKANYAPARIZ” diyor.

    Kürt milliyetçi hareket “çözüm”üyine katillerinden bekliyor.

    Sonuç olarak;1- Kürt milliyetçi hareketin özyö-

    netim ilanı, uzlaşmanın aracı olarakkullanılan ve politikasızlığı ifade edenölü doğmuş bir politikadır.

    2- Kürt milliyetçi hareketin “özsavunma” diye sürdürdüğü hendeksavaşları da uzlaşmaya endekslidir.

    3- Uzlaşmacılık Kürt milliyetçihareketin elini kolunu bağlamış, poli-tikasızlaştırmıştır.

    4- Kürt milliyetçi hareket uzlaş-macılığının, politikasızlığının üzerini“sol”u suçlayarak örtemez. Suçladığıbütün sol ile birliktedir. Devrimcilereuzlaşmacılığın, teslimiyetçiliğin önün-de engel olduğu için saldırırken, adıvar, kendi yok kullanabileceği örgüt-lerle Halkların Birleşik DevrimHareketi’ni kurmuştur.

    5- Duran Kalkan’ın açıklaması birözeleştiri değil, iflas eden uzlaşmacı,icazetli politikaların itirafıdır.

    6- Devrimciler, Kürt halkına yapı-lan katliamlara karşı haftalardır dire-niyor ve bedel ödüyor...

    7- Kürt milliyetçi hareket yüzünüemperyalistlere, oligarşiye değil,Türkiye halklarına ve devrimcilerinedönmelidir. Düşman emperyalizm veoligarşidir, Türkiye halkları değil!

    77ÇÖZÜM ANADOLU İHTİLALİNDEDİR!

    20 Mart2016

    Yürüyüş

    Sayı: 513

  • Çürük Temel Üzerine Bina YapılmazKürt Milliyetçi Hareketin İflas Eden Tezlerinden:

    ÖZYÖNETİM

    MİLLİYETÇİLİK ÇIKMAZ YOLDURÇÖZÜM: ANADOLU İHTİLALİNDEDİR!

    BBağımsız Kürdistan’dan Türkiyelileşmeye, FederasyondanÖzerkliğe, Özerklikten Otonomiye, Otonomiden “TC”ye

    Hizmete, MİT’le, AKP ile Çözümden Amerikan Piyadeliğine, Amerikan Piyadeliğinden “Özyönetim”e...

    1978’de Bağımsız Sosyalist Kür-distan kurma hedefiyle silahlı müca-deleye başladı PKK.

    Bu dönemde “bağımsızlık”ı he-deflemeyen diğer tüm Kürt hareket-lerini reformistlik’le, “TC’nin işbir-likçisi” olmakla suçlamış, fiziken desaldırarak yaşam hakkı tanımamıştır.

    1990’lardaki karşı devrim rüzgar-larıyla birlikte ise, önce sosyalist ideo-lojiyi terkedip sırtını emperyalistleredayadı.

    “Bağımsız Kürdistan”ı içerme-yen tüm hareketleri reformistlikle,“TC’nin işbirlikçisi” olmakla, ha-inlikle suçlarken, kendisi “BağımsızKürdistan” hedefinden vazgeçti.Bayrağındaki sosyalizmin sembolüolan orak çekici çıkarttı.

    “Federasyon tartışılabilir” dedi.Sonra federasyondan da vazgeçip“özerklik”, “otonomi”, “muhtari-yetlik”, “BASK modeli”, “Belçikamodeli...” gibi düzenin kabul edebi-leceği tüm modellere olabilir dedi.

    Çıkışında “ayrı örgütlenme”,“ayrı devrim”, “ayrı devlet”i sa-vunan ve birlikte mücadeleyi savunandevrimcileri “Kemalistlik”le suçlayanPKK, ‘90’ların sonuna doğru “Tür-kiyelileşmek”ten bahsetti...

    Yeterki emperyalizmle ve işbirlikçioligarşiyle UZLAŞMA olsun. Mo-dellerin bir önemi yoktur artık Kürt

    milliyetçi hareket için...

    15 Şubat 1999’da Öcalan’ın tutuk-lanmasıyla birlikte, yıllarca mücadeleettiği “TC”ye, “gel benimle birlikteol, Ortadoğu’ya Kafkaslara Balkanlaraaçılalım, istikrarı sağlayalım, içte vedışta güçlenelim” diyerek işbirliğiyapma noktasına geldi.

    Emperyalistlere ne kadar değiş-tiklerini kanıtlamak için, emperya-lizmin sivil toplumcu düşüncelerindendevşirme “Demokratik Ekolojik Top-lumcu” tezleri savundular.

    Daha onun ne olduğunu kendi saf-larında bile anlatamadan “DemokratikCumhuriyet” dediler. Demokratik Cum-huriyet’i de terk edip “DemokratikKonfederalizm” tezini ortaya attılar.

    PKK’nin 1990’ların başından buyanaki süreci, bu açıdan adeta birkısır döngüdür. Ortaya attıkları herpolitika tıkanmış, o tıkanmayı yineçözümsüzlükten başka bir şey olmayanyeni bir politikayla aşmaya çalışmış-lardır. Bu nedenle, bu kadar kısa süreiçinde birbirinden olabildiğine farklıonlarca siyasetin ortaya atıldığı, hiç-birinde kararlılık ve tutarlılık göster-meyen, hedeflerini, örgütlenmelerinisık sık değiştiren bir örgüt tablosuortaya çıkmıştır.

    Kürt milliyetçi hareket için ideo-lojinin, politikaların, taktiklerin, stra-tejinin bir anlamı yoktur; Bugün savaş

    ilan edilir, yarın tekrar masaya çağrılır,bugün “bağımsızlık”tan,“özerklik”ten bahsedilir, yarın oli-garşiyle işbirliği yapıp, Ortadoğu’yubirlikte fethetmekten bahseder.

    Politikalar, taktikler... her şey uz-laşmaya endekslenmiştir...

    AKP’nin İmralı’da Öcalan ile baş-lattığı ve “büyük umutlar” bağlanan“çözüm” süreci, iflas eden politika-lardan birisidir.

    Abdullah Öcalan “çözüm süreci”ile silahlı mücadelenin miadının dol-duğunu ilan etmişti. Hem de bunu ya-nıbaşımızda Ortadoğu’nun kan gölünedöndüğü bir süreçte ilan ettiler.

    Böylece sadece PKK’yi değil, tümdevrimci hareketleri mahkum ederek;oligarşiye, emperyalizme güven ver-miş olacaklardı.

    Oysa hayatın gerçekleri bambaşka.“Çözüm” sürecinin “tasfiye” süreciolduğu, artık herkesin kabul ettiğibir gerçektir.

    Çürük Temel Üzerine Sağlam Bina Yapılmaz, ‘Sömürge’ Teorisi Emperyalizm ve Oligarşiyle Uzlaşmanın Zeminidir!

    Yürüyüş

    20 Mart2016

    Sayı: 513

    MİLLİYETÇİLİK ÇIKMAZDIR!8

  • Kürt milliyetçi hareketin süreklikendini inkar eden tezlerinin nedenielbette çok daha köklüdür.

    Ulusal temelde mücadele yürütenhareketler, anti-emperyalist tavırlargösterseler de, sınıf karakterleri gereğibu tavrı sonuna kadar götüremezler.Sınıfsal karakteri gereği ideolojik ola-rak güçsüzdür. Gelişmelere göre sağa-sola savrulup yalpalarlar. Sonuçta em-peryalizmle uzlaşma eğilimleri giderekağır basar.

    Bu hemen hemen her ulusal kur-tuluş hareketinin kaçınılmaz kaderidir.Küçük burjuva sınıf karakteri ve mil-liyetçilik, ulusal hareketleri uzlaşmanoktasına sürüklemektedir.

    Küçük burjuva sınıf karakterindenve dar milliyetçi bakış açısından kurtulup,ML düşünceye ve proleter bir önderliğedoğru bir evrim gösteremeyen tümulusal hareketler, uzun ya da kısa vadede,mücadelenin şu ya da bu aşamasındaemperyalizme yanaşmaktadır.

    Sınıf karakteri ve milliyetçi darbakış açısının ortaya çıkardığı bu ze-mini, milliyetçiliğin teorik gıdasınıoluşturan “sömürge” teorisini savu-nanlar, “sömürgeciye”, yani TC’yekarşı mücadeleyi sınıfsal özündensoyutlayıp ulusal mücadeleyi odaknoktasına yerleştirmektedirler.

    “Kürdistan devrimi en ön plandaTürk sömürgeciliğini hedef kılar.”(Kürdistan Devriminin Yolu)

    Emperyalizm dönemindeki sömürge-cilik ilişkilerini kavrayamayan; sömürge-cilikle, emperyalizmin bağını kopartananlayışın doğal sonucudur bu yaklaşım.Hedef “Türk sömürgeciliği”dir. Bakışaçısı bu olunca, görünen olgulardan ha-reketle, görünenin arkasındaki gerçekliğiçözümleme gücüne sahip olunmayınca,ister istemez sadece görünenle uğraşmak,gerçek tehlikeyi gözardı etmek kaçı-nılmaz hale geliyor. Kürt milliyetçi ha-reket için de söz konusu olan budur.

    Bu düz mantığa göre, Kürdistan’ısömürgeleştiren emperyalizm değil,TC’dir. Bu nedenle esas hedefe emper-yalizmi oturtmak gereksiz olmaktadır.

    Emperyalizmi mücadelesinin odaknoktasına koymayan bir ulusal kurtuluşhareketinin, doğal olarak emperyalizme

    karşı tutarlı bir tavır almasını beklemekhayalcilik olur... Onun için Kürt milli-yetçi hareketlerin bugüne kadar ciddibir anti-emperyalist tavrına, anti-em-peryalist hedefe yönelen bir eyleminetanık olunmamıştır.

    Nitekim Kürt milliyetçi hareketbugün, Suriye Kürdistanı’nda açıktanemperyalizmin kara gücü olarak kul-lanılmaktadır.

    Özyönetim İlanıyla Birlikte Bitti

    “Çözüm” sürecinin 7 Haziran se-çimleri öncesinde, AKP tarafındanfiilen bitirilmesiyle birlikte, Kürt mil-liyetçi hareket 10 Ağustos 2015’teÖZYÖNETİM ilan etti.

    Kürt milliyetçi hareketin Özyöne-tim ilanları da, önceki tezleri gibidaha baştan ölü doğmuştur. İflas et-meye mahkum bir girişimdir...

    Çünkü “özyönetim”in temelindeemperyalizmle ve işbirlikçi oligarşiile uzlaşma vardır... Yine uzlaşmayaendeskli bir politikadır.

    Nitekim Özyönetim açıklamala-rında ne söylerlerse söylesinler, açık-lamalarının devamında oligarşiye uz-laşma şartını getirmektedirler...

    Dolmabahçe mutabakatına uyul-maya çağrılmaktadır AKP.

    Özyönetim stratejik bir hedef değil,oligarşiyi “benimle masaya oturmaz-san bende özyönetim ilan ederim”diye TEHDİT amaçlıdır.

    Yarın AKP ile bir uzlaşma noktasıyakalanır, Özyönetim unutulur.

    Nitekim Özyönetim ilk kez 10Ağustos 2015’te ilan edilmemiştir.

    Özyönetim daha önce 14 Temmuz2011’de Demokratik Toplum Kongresi(DTK) Eş Genel Başkanı Aysel Tuğluktarafından, "Ortak vatan anlayışı te-melinde Kürt halkı olarak demokratiközerkliğimizi ilan ediyoruz" diyerekaçıklanmıştır.

    Ancak daha sonra İmralı’da Öca-lan ile girilen tasfiye süreci ile “de-mokratik Özerklik” unutulmuştur.

    “Çözüm süreci” ile silahlı mücadeletasfiye edilecekti. Silahlı mücadeleninmiadının dolduğu ilan edildi. Ezilen,

    sömürülen halkların en temel mücadeleyöntemi olan silahlı mücadeleyi tasfiyeetmeye çalıştılar.

    Ancak Kürt milliyetçilerin teslimi-yetçi gerçekliğiyle, hayatın gerçekliğifarklıydı. Yanı başımızda Ortadoğu’dakan gövdeyi götürürken, silahlı müca-delenin miadının dolduğunu ilan et-mek, kendini bile kandıramamaktır.

    Nitekim Kürt milliyetçi hareketinonca çabasına rağmen, Kürt halkınındirenme dinamikleri tasfiye edileme-miştir. Kürt halkı silahların miadınındolduğuna ikna edilememiştir.

    Özyönetim Nedir?Özyönetim yeni bir icat, yeni bir

    tez değildir. Emperyalizmle, oligarşikdüzenle çelişmez, düzen içidir.

    Özyönetim; sivil toplumcudur.

    Marksist-Leninist devlet teorisinininkârıdır. Toplumu, devlete rağmensınıf uzlaşmasıyla sivilleştirme adına,sınıf mücadelesinin inkârıdır.

    'Taban demokrasisi", "özyöne-tim", "katılımcılık" kisvesi altındabireyin örgüte, bireysel özgür-lüklerin örgütlü mücadeleye tercihedilmesidir.

    Yugoslavya’da 1950’lerde devriminilk yıllarında, SSCB’ye karşı olmaadına, Devlet Başkanı Tito tarafından3. yol diye üretilen, kapitalizmin ka-lıntılarını temizlemede sağa sapan,ABD ve İngiliz emperyalizmi ile bağ-larını güçlendiren bir yönetim biçimidir"özyönetim."

    Yugoslavya’nın “özyönetim”iSSCB ile ilişkilerini sınırlarken,yüzü hep kapitalizme dönük olmuştur.

    Kürt milliyetçileri de, özyönetimile bir taraftan oligarşiyi tehdit ederken,diğer taraftan emperyalistlere “sizealternatif” değiliz diyerek güvencevermektedir.

    Yine kendi tabanını ve Kürt halkınıda “yeni bir model” sunuyormuşgibi oyalamaktadır...

    Yeni olan bir şey yoktur; Özyöne-tim de Kürt milliyetçi hareketin diğertezleri gibi, daha ne olduğunu kendileribile anlamadan iflas etmeye mahkumbir tezdir.

    20 Mart2016

    Yürüyüş

    Sayı: 513

    99ÇÖZÜM ANADOLU İHTİLALİNDEDİR!

  • �Biz diyoruz ki; Türkiye devrime gebedir. Ve bu devrimin ebeliğini yapacak olan,emekçi halkla bütünleşmiş devrimci şiddettir.

    �Biz diyoruz ki; devrimci şiddet halkın öfkesinden, kurtuluş azminden kaynakla-nan bir şiddettir. Şiddeti devrimciler seçmedi. Ve devrimcilerin şiddeti kör bir şiddet

    olmadı, olmayacak. Hedefleri, amaçları ve nedenleri, çok açık bir şiddettir bu.

    �Biz diyoruz ki; “zor”a, “zor” yoluyla karşı koymak, sınıf mücadelesinin enevrensel yasasıdır. Ya boyun eğmek, ya devrimci şiddet; bunun başka yolu yoktur!

    Kölelikten kurtulmak isteyen halklar savaşmak zorundadır.

    �Biz diyoruz ki; devrimcilerin eylemleri; düşmanın hiçbir kural tanımayan, hertürlü yöntemi kullanan “haksız savaş”ı karşısında tepkisi, ‘ne olursa olsun misilleme

    yapayım’ mantığıyla gerçekleştirilemez. Böylesi durumlarda şiddet bir araç olmaktan

    çıkarak amaçlaşır.

    �Biz diyoruz ki; devrimci şiddetle, karşı-devrimci provokasyon eylemleri arasın-daki duvar, Çin seddi kadar kalın olmalıdır. Hedefini şaşıran şiddet kendini vurur.

    Eylemlerin hedefi net olmalı, halkın can ve mal güvenliğine zarar verilmemelidir.

    Devrimciler bu ilkeyi baştacı etmelidir.

    � Biz diyoruz ki; devrimci şiddet, halkın adaletini temsil eder. Halkın tarihsel vesiyasal haklılığının ifadesi olan devrimci şiddetin, eylem ilkeleri vardır. Bu ilkeler

    olmadan devrimci bir sonuç alınması mümkün değildir. Tersine kazanılanlar bile kay-

    bedilir.

    �Biz diyoruz ki; gerilla savaşının bizim ülkemizdeki biçimlenişi olan “silahlı pro-paganda” halka politik gerçekleri açıklayan politik kitlevi bir araçtır. Askeri değil;

    politik bir mücadeledir. Bu nedenle silahların gücü çıkardığı seste değil, ideolojide-

    dir.

    �Biz diyoruz ki; devrimci şiddet, halka karşı bir nitelik kazanamaz. Halka zararverebilecek yerlere bomba koymak, devrimcilere ya da halktan yana olduğunu söyle-

    yenlere hiçbir yarar sağlamaz. Tersine, kontrgerillanın provokasyon yaratma zeminini

    güçlendirir, halkın devrimcilere olan inancını sarsar.

    DDEVRİMCİ ŞİDDET KÖR BİR ŞİDDET DEĞİLDİR

    Biz Diyoruz ki;�

  • Bir insanın iki doğumu olurmu? Devrimcilerin olur! Bernave Çiğdem birlikte doğdular, An-kara Dev-Genç saflarında tanış-tılar. Dostluklarının harcını Ha-reketimizin değerleri ve inançla-rıyla kardılar. Yürekleri aynı karasevdayla tutuştu. Akılları bu ateşikılavuz bildi. Bu ateşte kavrulalımmı diye birbirlerine danıştılar.Gözleri çakmak çakmaktı. Artıkyoldaştılar…

    Çiğdem’in yediği Berna’nıniçtiğiydi… Çiğdem’in güldüğü,Berna’nın içlendiğiydi… Çiğ-dem’in canlılığı, Berna’nın ağır-başlılığıydı… Çiğdem’in sevdasıBerna’nın öfkesiydi… Onlar Dev-Genç’liydi, hep birlikte atan ikiyürektiler.

    Marks ve Engels de böyledeğil miydi? Mahir ve Ulaş; dünyahalklarını kucaklamıyorlar mıydıbirbirlerine sarılırken?… Che veFidel; kolkola yürümüyorlar mıydıdevrime? Çiğdem ve Berna daöyle sevdiler birbirlerini, öyle ku-cakladılar devrimi ve Çiğdemgibi çevik adımlarla, Berna kadarinançla yürüdüler zulmün üzeri-ne…

    Dur durakları yoktu ki onların.Statükolar dize gelirdi karşılarında.Keskindiler savaşın kendisi gibi.Eksikleri de vardı her insan ka-dar… Asıl kahraman kendini ye-nendir, demiş ya Lenin. Kendile-riyle savaşlarında da örnektir Çiğ-dem ve Berna… Birbirlerinin ge-risine düşmemek için and içmiş-lerdi adeta.

    Kıbrıs’ın bir köyünden üni-versite okumak için kalkıp gelenBerna; Ankara’da, saçları mavi,pantolonu kırmızı çılgın bir kızlakarşılaşınca başlar macera. Çiğ-

    dem’dir adı. İkisini buluşturan;düzenin tüm yozlaştırma politi-kalarına rağmen Anadolu halkla-rından söküp atamadığı o temiz,çıkarsız, hesapsız insan ilişkile-ridir. Onları ölümüne birleştirenise Dev-Genç’in 46 yıldır yarattığıdevrim iddiası ve insan onurunuyücelten değerlerdir!

    Çiğdem ve Berna kendilerigibi HALKTAN ve HAKLIDANYANA OLDUKLARI için katle-dilen halk çocuklarının hesabınısormak üzere birleştiler bu kez.

    Ve BEYNİNİ TARADILARÇEVİK KUVVETİN… Düşma-nın çokça delik açılmış; vurulavurula duvarları aşınmış kalelerinibir kez daha sarstılar! Güpegündüzüstelik… Hem de sanki Dev-Genç’in açıklamasına yetişmekister gibi aceleci, özgür tutsaklarlavolta atar gibi coşkulu, anılarıanlatır gibi neşeli, geleceğe koşargibi cüretli!..

    Onlar ölümü toprağa gömdüler.Ölümsüzdürler! İçimizdeler şimdi,hepimizin yoldaşlık sevgisininharcına katıldılar. Neşelerini yük-lediler acılarımıza. Öfkelerini kat-tılar bizi devrimden alıkoyan yan-larımıza. Olmazları olur kıldılargözümüzde bir kez daha. Her bi-rimize yerlerini doldurma görevidaha fazlasını örgütleme ödevinibıraktılar. O BÜYÜK SEVDA-LARIYLA BİRLİKTE…

    Yüreğimizde ve bilincimizdekiŞafak, Bahtiyar, Elif ve Günay’ınoturduğu zirveye erişip yüzümüzübir kez daha ileriye, devrime çe-virdiler.

    Size söz Cephe’nin onurlu ka-dınları, Sabo’nun iftiharları dahafazla çalışacak, daha fazla örgüt-lenecek, daha çok savaşacağız!

    Yoldaşları Berna ve Çiğdem’i Anlatıyor...

    “Berna ve Çiğdem, MücadeleninBağrında Birbirlerinin Köklerine

    Tutunarak Açmış İki Kan Kızıl Çiçektirler”

    Şimdi Çiğdem Vaktidir...Baharı getiren Çiğdem'in gülüşüdür Kara kışı yenen Berna'nın vuruşudurVe bakınGelin yakından bakınO kızlarınKi artık yedi cihandaSabo'nun Kızları denir onlaraYüreği halkın yüreğidirİçinde gelecek kavgasıİçinde tarihin mayasıİçinde ne varsa BİZ'e dair hepsiİçinde emekçilerin taşan sabrıKılıç keskini hıncıHalkın adaletiİçinde bir büyük sevdaKuşanılmış ve diridirKapısına dayanılan

    Amerikan itleridirKorku içinde tir tirKaçınılmaz sonlarını beklerkenBeklerken halkın ve

    hayatın düşmanlarıÇıkageldi iki Dev-Genç’liİki savaşçıBizim ikimizdilerVe tepeden tırnağa cürettilerVe bir ordunun karşısındaBir halk kadar çoktularAdaletsizliğin karşısında Halkın adaleti oldularVe şimdi bin selam vaktidirÇiğdem'in gülüşünü kuşanmanınBerna'nın tetiğine dokunmanınVaktidir savaşmanınTam vaktidir vurmanınVurmanınVurmanın vaktidirSelamlayarak şehitleriŞimdi Çiğdem vaktidirTaşların Çiğdem açtığıTetiklerin Berna’laştığıVakit bizim vaktimizdirHadi bahara karışalımDüşmana vuralım...

    Ümit İlter

  • 6 Mart Kıbrıs Halkın Sesi Gazetesi̇

    6 Mart Kibris Halkin Sesi Gazetesi̇6 Mart Kıbrıs Halkın Sesi Gazetesi̇

    6 Mart Yeni Bakış Gazetesi̇

    6 Mart Kıbrıs Halkın Sesi Gazetesi̇

    6 Mart Kıbrıs Halkın Sesi Gazetesi̇

    6 Mart-Kıbrıs Havadis Gazetesi 66 Mart-Kıbrıs Afrika Gazetesi

    6 Mart-Kıbrıs Gazetesi

    6 Mart -Yenidüzen Gazetesi

    6 Mart Kıbrıs -Diyalog

  • Ankara, Kızılay Güvenpark’ta 13 Mart Pazar günümeydana gelen saldırıyla ilgili Kamu Emekçileri Cephesi,TAYAD’lı Aileler ve Okmeydanı Halk Meclisi yazılıaçıklamalar yaptılar. Yapılan açıklamalarda şöyle denildi:

    “Ankara’da Meydana Gelen ve Dosdoğru Sivil HalkıHedefleyen Bombalı Araç Saldırısını Kınıyor ve Lanet-liyoruz!

    Ankara, Kızılay Güvenpark’ta 13 Mart Pazar günüakşam saatlerinde otobüs duraklarının yanında bombayüklü araçla gerçekleştirilen saldırı sonucu, 37 kişihayatını kaybetti, 100’den fazla kişi de yaralandı.

    Bu Saldırı Halkların Kardeşliğine Yönelik BirSaldırıdır!

    Halkların düşmanlığını körükleyen eylemler, TASVİPEDİLEMEZ! Bu tür eylemleri her ne sebeple olursa

    olsun onaylayanları, TEŞHİR ve TECRİT edin.Halkımızın başı sağ olsun. Yaralılara acil şifalar di-

    liyoruz.

    KKürt Halkının Düşmanı, Türkiye Halkları Değildir!“Ankara Katliamını Kınıyoruz, Lanetliyoruz!”

    Atatürkçü, ile-rici, demokrat,muhalif, solcu...vs. vs... Sözcü ga-zetesine yakıştı-rılan sıfatlar bun-lar. İnsanın ayağakalkıp alkışlayasıgeliyor, öyle ya;

    bu kadar meziyet hangi gazeteyenasip olmuş? Ama biri bile doğrudeğil bunların. Sözcü, bugün kendi-sini devrimci düşmanlığı konusundaAKP faşizmine tescil ettirmiş ve buyüzden devlet tarafından TOMA’lar-la, akreplerle, onlarca polisle korumaaltına alınmış bir gazete parçasıdır.

    Bir değil, iki değildir... Sözcü,Şenol Gezer gibi muhabir görünümlükontrgerilla özentisi, yalancı düzen-bazların kaleminden çıkan “haberleri”manşetlerden vererek, devrimcilerikaralayan, polisi ve devletin diğerkatillerini haklı çıkarmak için binlercetakla atan yayınlarına hız kesmedendevam ediyor.

    Amaç nedir? Amaç AKP faşizminerüştünü ispat etmek! Güya AKP’yekarşı, ama konu devrimci düşmanlı-

    ğına, halk düşmanlığına gelince onunlaaynı ağızdan, hatta daha ağır bir dillebu görevi yerine getirmekten zevkalmak! Sözcü işte budur!

    Armutlu’ya polis gece yarısı girerhırsız gibi, “Galoş giyin öyle girinevimize” diyen gencecik kızı vurur,katleder, Sözcü’nün ertesi günkü ya-yınında ne örgüt üyeliği kalır kızın,ne örgüt yöneticiliği... Basın ahlakve ilkelerini bir kenara bıraktık (kendiahlakı olmayanlardan basın ahlakıbeklemek saflıktır), hiç olmazsa dü-rüst olun ve deyin ki ; “Biz polisinsözcüsüyüz başka kimsenin değil!”...Biz de ona göre davranalım.

    Sözcü yalancıdır! Sayfalarındadoğru haber yoktur!

    Sözcü devrimci düşmanıdır!Sayfalarından kan akar durur.Vurun, katledin, öldürün, biz sizitemize çıkarırız der polise...

    Sözcü halk düşmanıdır! Say-falarında halkın yararına tek cüm-le bulamazsınız...

    Ve Sözcü suçludur! Her satırıyladevrimcilere ve halka düşmanlığınıkusan; devleti, katliamlarını, polisinitemize çıkarmaya çalışan, meşru-

    laştırmaya uğraşan Sözcü devrim-cilerin ve halkın önünde suçludur!Tarihin önünde de suçludur!

    Ve işlediği suçların hesabını ve-recektir!

    Her türlü konuda bir yorumu olanSözcü, önündeki TOMA’ların nedenbeklediğini halka açıklamalıdır! Polis,Sözcü’yü neden ve kimden korumak-tadır? Devlet böyle bir korumayı nedenuygun görmüştür? Hadi açıkla Sözcü,açıkla da herkes bilsin! Açıklayamaz!

    Sözcü, kimin sözcülüğünü yap-tığını çok iyi biliyor. Bilinçli bir ter-cihtir bu. Bu nedenledir ki, suçudaha ağırdır!

    Sözcü’ye çağrımızdır! Devrimcidüşmanlığından, halk düşmanlığın-dan vazgeçin! Ne kuyruk acınız varbilemeyiz ama devrimcilere saldır-maktan vazgeçin! Bu yol, yol de-ğildir! Bu yolu terk edin! Kucakkucağa olduğunuz AKP ile birliktedevrimcilere ve halka saldırılarınızakarşı kimsenin ses çıkarmayacağınımı sanıyorsunuz? Yanılıyorsunuz.Gerçekleri halk çarpar birgün sura-tınıza.

    Yüzünüzü halka dönün!

    Polisin Sözcülüğünü Yapan Sözcü Gazetesine:

    Devrimci Düşmanlığından Vazgeçin!

    Otobüs Yakmayı Doğru Bulmuyoruz!Nurtepe Sokullu Caddesi’nde 6 Mart’ta, yol kesilip,

    bir otobüs ve bir araba yakıldı, halka silah doğrultuldu.Çayan Halk Cephesi'nin 9 Mart'ta yaptığı açıklamada:“Halk Cephesi’nin böyle bir eylem anlayışı yoktur,halkın kullandığı otobüsleri yakmak da doğru değildir.Bu eylemi yapanlar açıktan üstlenmelidir ve bu eylemanlayışının halka zarar veren boyutunu, bir kez dahadüşünmelidir” denildi.

    20 Mart2016

    Yürüyüş

    Sayı: 513

    1 3ÇÖZÜM ANADOLU İHTİLALİNDEDİR!

  • Önceki akşam saatlerindeAnkara’nın en işlek yerinde,Kızılay’da bir patlama oldu.Patlama sonucunda kaç insanınölüp kaçının yaralandığını söyle-mek, patlamanın hangi türde patla-yıcı ile gerçekleştirildiği konusundanitelemeler yapmak bizim işimizdeğil. Ne polisiye ne de istatistikselsözler söylemek istemiyoruz.

    Bu olayın bizi ilgilendiren yanıhalkı ve halkın mücadelesine katkı-sını ve zararını yani politik muhte-vasını belirlemek ve yine politiksonuçları ortaya koymaktır.

    Failleri henüz olayı üstlenmemişolsa da meydana gelen patlamanın bir‘eylem’ olduğu anlaşılmaktadır. Hereylemin bir politik mesajı vardır veeylemin politik içeriği, hedefleri debelirler.

    Eylem sonuçlandığı zamangördük ki eylem sonrasında yaşa-mını kaybedenlerin birçoğu oto-büs ile yolculuk eden, sınavahazırlanan, iş bulmaya çalışankısaca yaşam kavgası içinde olankişilerdir ve biz onları ezilenler,sömürülenler olarak niteleyebili-riz. Bu eylem, 14 yaşındaki kâğıttoplayıcısının, 10 Ekim tarihindeIŞİD saldırısında katledilen AliDeniz’in arkadaşı OzancanAkkuş’un ve onlarca halktaninsanın ölümüyle sonuçlanmıştır.

    Bu eylem ile politik olarak nehedeflenmiş olursa olsun eylemdendoğrudan zarar gören, etkilenenhalktır.

    “Kimden ve nereden gelirse gelsinşiddeti lanetliyoruz” diyenlerle aynıyerde değiliz. Biz biliyoruz ki bütündünya siyaseti silahla ve zor ile yürü-tülmektedir. Zorun sonuçları masabaşında kravatlı adamlar tarafından

    kayda geçirilmektedir o kadar.Bu zulüm saltanatı yalnızca ve

    yalnızca siyasi zor ve silahlı korkutarafından yönetilmektedir. Ezenlerve sömürenler bilmektedir ki silahlarıve orduları olmasa halklar onları birdakika bile başlarında tutmazlar.Zulmün kaleleri de ancak halkınörgütlü gücü ve meşru şiddeti tarafın-dan yok edilebilir. Ancak otobüsdurağında otobüs ile yolculuk yapaninsanları hedef alan bir eylemin meş-ruiyetini halktan yana hiç kimseninsavunamayacağı ortadadır.

    Biz Taybet ananın cansız bedeninisokak ortasında bekletenin, Miraybebeği dedesinin kucağında kurşunla-yanın, insanları bodrum katlarındahavasızlıktan, susuzluktan ya da yan-gın çıkararak katledenin o otobüsdurağında bekleyen insanlar olmadı-ğını biliyoruz. Halkın suskunluğunane kadar kızarsak kızalım, onlarıhareketsiz ve tepkisiz bırakanınemperyalizmin ve faşizmin politika-ları olduğunu biliyoruz.

    Biz halklarımıza, tarafları iktidartarafından belirlenmiş ikilemleriçinde “Ya bizdensin ya onlar-dan” oyunu oynatamayız. Biz için-de bulunduğumuz çelişkinin tarafla-rını Alevi-Sünni, Türk - Kürt, deist -ateist, kadın-erkek, başı açık- başör-tülü, doğulu-batılı gibi yapayayrımlarla niteleyemeyiz.Çağımızın temel çelişkisi, emek-sermaye çelişkisidir. Baş çelişki iseemperyalizm ve ezilen dünya halk-ları arasındadır.

    Ankara Kızılay’da otobüs bekle-yen insanları hedef alan katliamınAKP faşizmine karşı yürütülenmücadeleye hiçbir katkısı yoktur.Ne yoksul Kürtleri katlettikleri içinKürt halkının özgürlük mücadelesi

    biter ne de yoksul Ankaralılar katle-dildiği için AKP faşizmi geri adımatar. Elimizde kalan halkların birbi-rine düşmanlaştırılması ve nihaye-tinde suni bir kutuplaşmanın derin-leştirilmesi olur.

    Kürt halkına yaşatılan katliamla-rın insanlık tarihine yazılan utançsayfaları olduğu ve katliamcıyı ile-lebet gayrimeşru kılacağı ne kadargerçekse, Ankara’da gerçekleştiri-len son eylemin gerek milliyetçiliğikörükleyerek gerek halkları düş-manlaştırarak faşizmin değirmeninesu taşıyacağı da o kadar gerçektir.

    İster intikam, ister siyasi baskıyaratmak için yapılmış olsun bueylemin hedefi ve biçimi yanlıştır,halkta korku ve nefret uyandır-makta halkların kardeşliğine vebirliğine hizmet etmemektedir.Halkınsa korkuya değil umuda vegüvene ihtiyacı vardır.

    Devrimcileri, hak ve özgürlükmücadelelerini başarıya ulaştıran,haklılık ve meşruluktur. Bu zeminhalkların birlik ve kardeş olduğu,düşmanın ise emperyalizm vefaşizmle yöneten bir avuç egemenolduğu gerçeğidir. Halkların ortakdüşmanlarına karşı din, dil, renk,kültür, milliyet gözetmeden ortakmücadeleyi yükseltmek meşrudirenme ve özgürlük hakkıdır.

    YAŞASIN HALKLARINKARDEŞLİĞİ VE BİRLİKTEMÜCADELESİ!

    KÜRT HALKININ HAKMÜCADELESİ YANLIŞEYLEM ÇİZGİSİYLEKARARTILAMAZ!

    HALKIN HUKUK BÜROSU 13 Mart 2016

    HalkınHukuk

    BürosuFaşizmin İdeolojik Zemini Şovenizmi Besleyen,

    Her Türlü Eylem, Halka Karşıdır!

    Halka Karşı Her Eylem, Faşizmin ve Emperyalizmin İşine Yarar!

    Ankara Eylemi Ile Politik Olarak Ne Hedeflenmiş Olursa Olsun Eylemden Doğrudan Zarar Gören, Etkilenen Halktır

    Yürüyüş

    20 Mart2016

    Sayı: 513

    MİLLİYETÇİLİK ÇIKMAZDIR!11 4

  • Biz sabahı böyle karşılarızBizde güneş, direnişle doğarHiçbir statüyü ve saldırıyı

    kanıksamayız Çünkü gözümüz iktidardadır

    bizim...12 Mart sabahı katiller Gazi’yi

    basmaya geldiler. Bir esnaf ve ikieve baskın yaptılar. Ancak bu defaAKP’nin polisi işlerini apar toparbitirip mahalleden kaçtı. Elleri boş,gözaltı yapamadan çıktılar. Çünkükatiller Gazi’ye ayak bastıkları andanitibaren, onları Cepheliler karşıladı.Herkes uyandırıldı. Derneklerin, ku-rumların önüne ekipler gitti, güvenlikalındı. Herkes örgütlü hareket edi-yordu. Barikatlar kurularak molo-toflarla beklenildi. Sokaklar, caddelerateşe verildi. Bir akrep aracı molotoflatutuşmuş biçimde yanarak İsmetpaşaCaddesi’nden aşağıya doğru indi.İki sivil aracın camları indirildi.

    Milisler ve halk sabahın ilk ışık-larını sokaklarda sloganlarla, halaylarçekerek ve ajitasyonlarla karşıladılar.Her yer “Katil Polis Mahalleden De-fol, Gazi Cephe’dir, Gazi Mücade-ledir” sloganları ile inliyordu.

    Akrep ve TOMA’lar sokaklarıgezerek gaz atıyor, 12 Mart çalış-

    malarını engel-lemeye çalışıyor-lardı.

    Halkımız yü-rümesin, şehitle-rinin hesabını sor-masın diye yapıl-dı tüm bu saldı-rılar… Yine ya-nıldılar. Gazi hal-kı, tarihimizdekien önemli katli-amlardan birine“ayaklanma” ilecevap vermiş bir

    halktı. Devletin sindirme, yıldır-ma, “halkları birbirine düşürme”politikalarına “HEDEF KARA-KOL” diyerek, devlete yönelmişbir tarihe sahipti. Tarihimiz gü-cümüzdü. Tarihimiz o sokaklarda,Gazi şehitlerinin adımladığı cad-delerimizde yazılmıştı. Ve halao sokaklar aynı bilinç ve savaşkararlılığı ile dolaşılıyor, o so-kaklarda aynı kararlılıkla çatışı-lıyordu. Caddeyi gaza boğdular.Taşlarla, molotoflarla karşılıkverildi. Sokak aralarında gezi-lerek slogan atıldı, baskınlar an-latıldı. O andan itibaren herkesCepheliydi, herkes sokaklar-daydı ve eline ne geçtiyse düş-mana attı.

    Havanın aydınlanmasıyla saat06.00 gibi çatışma bitirildi. Artık ka-tiller kovulmuştu. Gazi sokaklarınıyürüyüşe hazırlama zamanıydı. Ça-tışmaların, direnişin, ödenen bedel-lerin sonuçlarını alma zamanıydı.Gazi girişinden mezarlığa kadar olancadde flamalarla süslenmeye başlandı.Bir bayram havası esti Gazi’de…Herkes 12 Mart hazırlıklarına kilit-lenmişti. Herkes ortak bir işi örgüt-lemenin coşkusunu yaşadı. Sankiherkes “bir bayram günü numayişeçıkmış” gibiydi.

    Ve biz yürüdük Gazi’de. GünayÖzaslan’ın cenazesinden bu yanayürümemiştik.

    3 MEVSİM, 7,5 AY, 231 GÜN-DÜR İLK KEZ YÜRÜDÜK.

    TAM 27 GÜNLÜK BİR DİRE-NİŞİN SONUCUNDA İLK KEZYÜRÜDÜK.

    231 GÜNDÜR YÜRÜYEME-DİĞİMİZ SOKAKLARDA YÜ-RÜDÜK.

    Baskıyla, zulümle susturmaya ça-lıştıkları bir ortamda YÜRÜYÜŞ

    HAKKIMIZI KAZANDIK.Evlerimizde ya da evlerinin yo-

    lunda evlatlarımızın katledildiği, ma-hallelerimizin hapishaneye çevrilmekistendiği koşullarda YÜRÜYÜŞHAKKIMIZI KORUDUK.

    Cizre’de, Sur’da, Silopi’de, Şır-nak’ta, Nusaybin’de katledilen KÜRTHALKIMIZIN YAŞADIĞI ZUL-MÜ PROTESTO ETME HAKKI-MIZI SAVUNDUK.

    Her hakkımız gibi onu da adımadım savunduk. Kopara kopara aldıkkazanımlarımızı… Sabırla direniriz.Can bedeli direniriz. Ama hiçbirstatüyü, saldırıyı kanıksamayız.

    Düşmanın çizdiği sınırları kabuletmeyiz. Düşmanın bize biçtiği ke-fenleri kabul etmediğimiz gibi…

    Çünkü bizim gözümüz iktidar-dadır. Vatanımızın bağımsızlığı, hal-kımızın özgürlüğündedir.

    İktidarı istediğimiz için savun-duk yürüyüş hakkımızı… Bununiçin biz sabahı direnişle karşılarız.Biz de güneş, direnişle doğar.

    GÜNAY ÖZARSLAN’DAN BU YANA YÜRÜYÜŞ HAKKIMIZ İÇİN; 3 MEVSİM, 7,5 AY, 231 GÜN DİRENDİK!

    231 Günün Tek Bir Günü Çatışmasız Geçmedi, Tam 27 Günlük Bir Direniş Sonucunda

    Yürüyüş Hakkımızı Kazandık!

    CEPHE HALKTIR! GAZİ CEPHE’DİR!

    20 Mart2016

    Yürüyüş

    Sayı: 513

    1 5ÇÖZÜM ANADOLU İHTİLALİNDEDİR!

  • Armutlu Cephe MilisleriYılmaz’ın Katili Karakola Yılmaz İçinYılmaz’ın Atmadığı Bombayı

    Attılar!Ferhat’ı sırtından vuran Yeni-

    bosna 75. Yıl Karakolu gibi, Engin Ceber’ e işkence yapan

    İstinye Karakol’u gibi, Gazi halkına yıllardır işkence

    yapan Gazi Karakolu gibi ArmutluKarakolu da hesap verdi.

    HALKA “TERÖR” UYGULA-YANLAR HALKIN DEVRİMCİŞİDDETİNDEN KAÇAMAZLAR!

    Armutlu Karakolu, Armutlu Cep-he Milisleri tarafından bombalandıve tarandı.

    Eylem 9 Mart tarihinde, saat 21.00sıralarında birkaç aşamada gerçek-leştirildi. Bir milis ekibi karakolunalt tarafından TOMA’yı taradı; bu

    kez üst tarafa kaçan TOMA’nınaltına yaklaşık 3 kg ağırlığın-daki bombayı attı. Bu aradabaşka bir ekip de, karakolunalt tarafından, bombanın pat-laması üzerine uzun namlulusilahlarla karakolu taradı. Ey-lemden sonra tahrip edilen

    TOMA kullanılamaz duruma geldi. Patlamanın sesi Armutlu’nun çev-

    resindeki Reşitpaşa gibi yakın mahal-lelerden de duyuldu. Patlamanın sesiylemahalle halkı evlerinden dışarı çıkıpmerakla ne olduğuna bakmak istedik-lerinde havadaki dumanla karşılaştılar.Katiller neye uğradıklarını şaşırdılar.Eylemden sonra karakola iki tane am-bulans ışıkları kapalı bir şekilde geldi.Katillerin karakolu, patlama sonucukendilerine sığınacak liman oldu. Cephemilisleri eylemi üstlenirken “Yılmaz’ınkatili karakola, Yılmaz’ın atmadığıbombayı attık” dediler.

    Armutlu Karakolu’ndan da halka,halkın evlatlarına işkence yapan, kat-leden diğer karakollar gibi hesap so-rulmuş oldu.

    Ferhat’ı sırtından vuran polislerinbulunduğu Yenibosna 75. Yıl Kara-kolu gibi, Engin Çeber’e işkence ya-

    pan İstinye Karakol’u gibi, Gazi hal-kına yıllardır işkence yapan GaziKarakolu gibi Armutlu Karakolu dahesap verdi. Elbette bu yaşananlarşimdilik hesabın bir bölümüdür.

    Dilek’i evinde katledenler, Yıl-maz’ı evinin yolunda katledenler,Berkinler’i kendi sokağında katle-denler elbette yaptıkları zulmün he-sabını verecekler. Halka “terör” uy-gulayanlar, halkın devrimci şidde-tinden kaçamazlar. Devrimci şiddethalkın öfkesinden, halkın adalet öz-leminden kaynaklanır.

    Devrimciler, halkın evlatları olarakşiddet yolunu biz seçmedik. Düşma-nımızın uyguladığı baskı ve zulümhalkın adaletinin zorunluluğunu yara-tıyor. Biz debu sınıf müca-delesi yasası-nın gereğiniyerine getir-meye devamedeceğiz. Ka-tillerin yaptık-larının hiçbiri-sinin yaptığıyanına kar kal-mayacak.

    Armutlu Cephe Milisleri:“Yılmaz’ın Katili Karakola,

    Yılmazın Atmadığı Bombayı Attık!”

    İki kadın savaşçımızın eylemi ve şehitliğinin ardındanmahallelerdeki Cephe Milisleri yaptıkları eylemlerle,savaşçılarını selamladı ve hesap sormaya devam ede-ceklerini duyurdu.

    1 Mayıs Mahallesi: 6 Mart akşamı saat 22.00’deCephe Milisleri Tokat bölgesi sokaklarında uzun namlulusilahlarla 7 kişilik ekip ile şehitlerini selamladı. Yüzlerimaskeli ellerinde silahları ve sloganları ile milisler sokaklardagezerek halk savaşçılarını anlattılar, ajitasyon çektiler.Katil polis gelince halk sloganlarıyla onlara tepki gösterdi.Slogan sesini duyan polisler defolup gittiler.

    4 Mart tarihinde de Cephe Milisleri 3001 Caddesiüzerine bomba süslü pankart astı; barikat kurup molo-toflarla yakarak ajitasyon çekti.

    Alibeyköy: 3 Mart Perşembe günü Cephe MilisleriCengiz Topel Caddesi’ni trafiğe kapatarak halka ajitasyonçekti ve iki halk savaşçısını selamladı.

    Okmeydanı: 6 Mart Pazar akşamı Cephe MilisleriSibel Yalçın Parkı’nda halk savaşçıları için pankart astı.

    Örnektepe’de de korsan eylem yaparak halk savaşçı-larını selamladılar. Yolu trafiğe kapatarak, molotoflaryakarak slogan attılar. Katil polisin gelmesi ile çatışmabaşladı. Havai fişek, molotoflar ve silahlarla çatışıldı.

    Okmeydanı’nda Cephe Milisleri polislere silahla ateşaçtı, karşılıklı çatışma yaşandı.

    Gazi Mahallesi: Tem yolunda bir polis aracı taran-dı.

    Tekstilkent:Tekstilkent’te ise bir polis aracı tarandı.

    Cephe Milisleri, Berna ve Çiğdem’in Hesabını Sormaya Devam Ettiler

    Yürüyüş

    20 Mart2016

    Sayı: 513

    MİLLİYETÇİLİK ÇIKMAZDIR!1 6

  • “İstanbullular paniğe kapılmasın,soğukkanlı olsun. Kendilerince en-dişe ettikleri, şüpheli gördükleriolay, husus, kişi görürlerse ve bukonuyu bizlerle paylaşırlarsa enazından daha hızlı müdahale etmişoluruz.” (05.03.2016, Yeni Şafak)

    İstanbul Valisi Vasip Şahin ikiDHKC savaşçısının İstanbul Bay-rampaşa’daki Çevik Kuvvet Müdür-lüğü’ne yönelik eyleminin ardındanhalka böyle seslendi.

    Paniğe kapılan halk değil, sizsiniz.Eylem halkımızın yüreğine su serp-miştir. Adalet özlemini bir parça daolsa gidermiştir. Halktan olan, halkınçıkarlarını savunan hiç kimse bu eylemhakkında olumsuz düşünmemiştir. Asılolarak siz korkuya kapıldığınız için,halkı desteğe çağırıyorsunuz.

    İki kadın savaşçının cüreti karşı-sında paniğe kapıldınız. “Güpegün-düz”, “ellerini kollarını sallayarak”yürüyüşe çıkar gibi rahatlıkla gel-melerinden korktunuz.

    Bir katil sürüsüne karşı iki kadın…Onlarca silah ve mühimmata karşı bir-kaç el bombası ve iki silah… Korkak,sefil, katiller sürüsüne karşı iki inançlıyürek… İki adalet savaşçısı…

    Bu yüzden korkuyorsunuz, ödünüzpatlıyor. Bu sarsılmaz irade, ölümügöze almış fedakârlık karşısında ya-pabileceğiniz hiçbir şey yok çünkü.En fazla katledersiniz ama işte böyleölüsüne dahi yaklaşamazsınız dev-rimcilerin. Bu kadar çaresiz, bu kadarzavallısınız. Bu çaresizliğinizin birsonucu olarak da halktan medet umu-yorsunuz. Devrimcileri ihbar etmeleriiçin halka çağrıda bulunuyorsunuz.

    Hani nerede o “asacağız”, “ke-seceğiz”, “bellerini kıracağız” açık-lamaları? Neden atıp tutmuyorsunuzyine bol keseden? Katlettiğiniz, açlığa,işsizliğe, sefalete mahkûm ettiğiniz,halk size destek verecek öyle mi?

    Çocuklarını sokak ortasında kurşun-ladığınız, zulmettiğiniz, işsiz bırak-tığınız halk size yardım edecek öylemi? Boşuna beklemeyin, halk sizedestek vermez. İşte görün; halk sizekarşı “yerin dibine batsın iktidarınız”diye haykırıyor. Cenazelerinden ko-vuyor, “katiller” diye isyan ediyor.

    Halk açlığının, yoksulluğunun,işsizliğinin sorumlularını biliyor. Ev-latlarının kim için, ne için savaştığınıda biliyor halk. Bu yüzden “halkımızsizi çok seviyoruz” sözlerine karşılık“biz de sizi seviyoruz” diye karşılıkveriyor binlerce insan.

    İstediğiniz kadar karalama kam-panyaları yürütün. Halk devrimcilerinyüreklerindeki o büyük sevgiyi, ölümecüretle yürüyen feda ruhunda görüyor.Kendilerini nasıl çıkarsızca, hesap-sızca mücadeleye adadıklarını görüyorhalk. Birebir yaşıyor.

    Çünkü devrimciler halkın evlat-larıdır. İşçi, köylü, emekçi halkımızınçocuklarıdır onlar. Halkla birlikte hal-kın içinde yaşarlar. Halkın acılarını,sevinçlerini her anlarını onlarla birlikteyaşarlar. Bu yüzden halk evlatlarınıihbar etmez size. Anadolu insanınınböyle soysuz bir damarı yoktur.

    Çürüyen, yok olmaya mahkûmolan korkar. Korkularınızı daha da

    büyüteceğiz. Eski emniyet müdür-lerinden Necdet Menzir gibi talimatlaryayınlatacağız size.

    Hatırlayın, 16-17 Nisan Katlia-mı’nı takip eden iki hafta içindebombalamalar, molotoflamalar hariç,eylemlerde yaralı kurtulanlar hariç,17 polis öldürülmüştü. Devrimcilerikatledip sarhoş ağızlarıyla zafer na-raları atanlar, yapılan eylemler son-rasında “devrimci şiddetin kâbusu-nu” yaşıyordu.

    17 Nisan sabahından itibaren ey-lemlere dönüşen büyük öfke ve hesapsorma isteği, polisi sokağa çıkamazhale getirmişti. Dönemin İstanbul Em-niyet Müdürü Necdet Menzir’in, üstüste yayınladığı talimatlar bu paniğinifadesiydi. Menzir, polislere “sırtınızıduvara yaslayın”, “duraklarda bek-lemeyin” gibi talimatlar yayınlamıştı.İşkenceciler, şeflerinin talimatları doğ-rultusunda “silahlarının emniyetleriaçık, ellerini silahlarının kabzasındanayırmadan” dolaşıyorlardı. Ama buda halkın adaletine hesap vermeleriniönleyememişti.

    Sizin önlemleriniz de halka çağ-rılarınız da hesap vermenizi önleye-meyecek. Siz bir avuçsunuz biz isemilyonlar. Nasıl ki Sabolar’ın, Eda-lar’ın ardından Bernalar, Çiğdemlerçıkıp geldiyse, onların ardından dayeni Bernalar, Çiğdemler gelecek.

    Şu yeryüzünde haklı olduğunuztek şey korkunuzdur. Korkmaktahaklısınız. Korkun! Daha çok korkun!Kapılarınıza dayanan her savaşçıda,katlettiğiniz insanlarımızın yüzlerini,cüretini, savaşma azmini göreceksiniz.Kabusunuz olacağız.

    Korkun! Korkmaya devam edin! Daha

    çok örgütleneceğiz. Daha çok si-lahlanacağız! Bugün size lanetleryağdıran bu halk, yarın sizin so-nunuzu getirecek.

    İstanbul Valisi, Bayrampaşa Eylemi Sonrası Halktan Destek İstedi! Halk DüşmanlarıKorku ve Panikle Halkımızdan Medet Umuyor, Halkı Desteğe Çağırıyor...

    TÜM ÇABALARINIZ BOŞUNA! SİZE LANETLER YAĞDIRAN HALKIMIZ

    SİZE DESTEK VERMEZ!

    Korkuyorsunuz, ödünüzpatlıyor. Bu sarsılmaz irade,ölümü göze almış fedakârlıkkarşısında, yapabileceğinizhiçbir şey yok çünkü.

    En fazla katledersiniz amaişte böyle ölüsüne dahiyaklaşamazsınız devrimci-lerin. Bu kadar çaresiz, bukadar zavallısınız.

    20 Mart2016

    Yürüyüş

    Sayı: 513

    1 7ÇÖZÜM ANADOLU İHTİLALİNDEDİR!

  • Berkin Elvan dosyasının soruş-turması 1000 günü aştı. 1000 gündürkatilleri belirlensin ve yargılanmayabaşlansın diye mücadele ediyoruz.Berkin’in katillerinin bulunması ileilgili soruşturma, avukatlarının verdiğidilekçeler ile başladı. İstanbulEmniyet Müdürlüğü, Okmeydanı’ndabulunan polislerin listesini uzun sürevermedi ya da yanlış bilgiler verdi.Dosyaya hiçbir kayıt yoktu diyerekgörüntü kayıtlarını göndermediler.Görüntü kayıtlarının olduğu anlaşıl-dığında görüntü kayıtlarını gönder-mek zorunda kaldılar. Şimdi de gö-rüntülerde Berkin’i vuran polislerinisimlerini vermemek için direniyor.Polislerin isimlerini vermiyorlar çün-kü o polisler bizzat Tayyip Erdoğan’ınkoruması altındadırlar. Polislerinisimlerinin verilmesini engelleyende Tayyip Erdoğan’dır.

    Daha ÖnceGörüntü Kayıtlarını daGöndermemişlerdi

    Emniyet Müdürlüğü TOMA’nıniçindeki görüntüleri vermemek içinde yalanlar söylediler. Görüntü ol-duğunu kabul etmediler. Yalan tu-

    tanaklar hazırladılar. Yani delilleriya yok ettiler ya da gizlediler.

    Berkin’in arkadaşlarının uzun sü-ren “Sabrımızı Sınamayın Berkin’iVuranları Açıklayın” içerikli kam-panya kapsamında yapılan eylemlersonrasında görüntüleri dosyaya gön-dermek zorunda kaldılar. 7’den 70’eonlarca insan Berkin’in katilleri açığaçıksın diye eylemler yaptı. Bu ey-lemleri yapanlar işkence gördüler,haklarında davalar açıldı, ceza alanlaroldu. Fakat tüm bunlar insanları mü-cadeleden vazgeçiremedi. Aksine in-sanların sahiplenmesi arttı. Onlarcalisede Dev-Genç’li öğrenciler boy-kotlar örgütledi, örgütlemeye devam

    ediyor. Berkin’in sesini, yüre-ğini, direncini liselere taşıdılar.

    Bu mücadelede cemevi içerisindebulunan Uğur Kurt katledildi.

    Emniyet Müdürlüğü görün-tüleri gönderdi fakat kimliklerintespit edilemediğini söylediler.Bunun için orada bulunan polis-lerin teşhise yarar fotoğraflarınıngönderilmesi istendi. Sadece ve-sikalık eski fotoğrafları gönderdiler.Üstelik fotoğraf eksikti. ZET si-lahını kullanan polislerin fotoğ-raflarını göndermemişlerdi...Vesikalık fotoğraflarla görüntü-lerdeki kişilerin kimliklerinin tes-pitinin mümkün olmadığını bil-dikleri için bu fotoğrafları gön-derdiler. Savcı bu haliyle dosyayıAdli Tıp Kurumu’na gönderdi.

    Adli Tıp Kurumu hiçbir tespit yap-madan dosyayı geri gönderdi. Uzunsüre dosya boşu boşuna Adli TıpKurumu’nda bekletildi... Şafak veBahtiyar’ın eyleminden sonra dos-yaya polislerin teşhise yarar fotoğ-rafları geldi... Bundan sonra savcılardosyayı Jandarma Kriminal İncelemeBirimine gönderdi. JandarmaKriminal İnceleme Birimi de görün-tülerden beklenen kimlik belirlemesiniyapamadı. Sadece daha önce sicilnumarası belirlenmiş kişinin ilk zetsilahını ateşleyen kişi ile muhtemelaynı kişi olduğunu belirledi...

    Ne Adli Tıp Kurumu, Ne de Jandarma, Kimlik BelirlenmesindeCiddi Bir İlerlemeSağlayamadı

    Başka birçok olayda polis çözü-nürlüğü düşük görüntülerden bilekimlik tespiti yapabilmişti. Berkin’indosyasında Emniyet Müdürlüğü,Jandarma birimi, Adli Tıp Kurumubunların hiçbiri görüntülerde belliolan kişilerin kimliklerini belirleye-medi. Dosyadaki kısmi gelişme, özelbilirkişi kurumu olan Ulusal KriminalBüro tarafından daha önce yapılantespitler ile sağlanabildi. Bu tespitlerile Jandarma Kriminal İncelemeBirimi birinci ZET silahını kullanankişi muhtemel kişi olarak tespit ede-bildi... Kaldı ki teşhise elverişli fo-

    AKP Faşizmi Berkin’in Katilini 1000 Gündür Koruyor1000 Günlük Mücadelemiz Sonucunda Katil “Tespit Edilebildi”

    KATİLLER HESAP VERMEKTEN KURTULAMAYACAK!

    Yürüyüş

    20 Mart2016

    Sayı: 513

    MİLLİYETÇİLİK ÇIKMAZDIR!1 8

  • toğraflar bile Ulusal KriminalBüro’ya çok geç gönderildi. İktidarkatillerin ortaya çıkmasını engelle-mek için her şeyi yaptı.

    Gizlilik Kararı Konuldu

    Son dönemde dosyaya yeni fo-toğraflar gönderildi. Bu fotoğraflarınkime ait olduğunu, eksik olup ol-madığı bilinmiyor. Dosyaya girenfotoğrafların 3. kişilerin eline geç-memesi, sosyal medyada dolaşma-ması, polislerin itibarının sarsılma-ması, masumiyet ilkesinin korunması,polislerin hedef gösterilmesini en-gellemek gibi gerekçelerle dosyayagizlilik kararı konuldu.

    Böylece dosya avukatların de-netimine kapatıldı. Daha önce iş-lemlerin tümünü eksik yapıyorlardı.Gizlilik kararı ile avukatlar da hangiişlemlerin eksik ya da yanlış yapıl-dığını denetleyemeyecek.

    Açlık Grevinin KazanımıAvukatlar açlık grevi eylemine baş-

    ladığında dosyada herhangi bir yenilikya da yazışma yoktu. Dosya JandarmaKriminal İnceleme Birimine gönde-rilmişti ama herhangi bir sonuç çık-mamıştı. Açlık grevine başladıktansonra jandarmanın raporu dosyayagirdi. Berkin’i vuran kişinin adı belir-lendi. İsmi yeni belirlenen kişininifadesi alındı ve bununla birlikte savcıEmniyet Müdürlüğüne yeni yazılaryazmaya başladı. Emniyet Müdürlüğüde bugüne kadar göndermediği fotoğ-rafları göndermeye başladı.

    Berkin’in dosyasını zamana ya-yarak katillerini korumaya, katillerin

    yargılanması beklentisini yok etmeyeçalışıyorlardı. Zaman geçtikçe ka-tillerin bulunması konusundaki ısra-rımızın şiddetinin azalacağını, adaletisteğimizden vazgeçeceğimizi um-dular. Açlık grevi eylemi ile avukatlarpes etmeyeceklerini gösterdiler.Berkin Elvan için verilen 1000 günlükmücadelenin her anı emek ve cüretledoludur. Dosya ilerliyor ve artık ka-tillerin isimleri telaffuz edilmeyebaşlanıyorsa bu verdiğimiz mücade-lenin sonucudur. Yüzlerce insanınaynı hedef amacıyla yürüttüğü mü-cadele sonuç verir. Veriyor. Berkin’eadalet mücadelesi tüm halkın ortakbir kazanımıdır. Biz halkımızla be-raber kazandık; geniş bir kesimemalettik.

    Bu kazanımın bir aşamasıdır.Bu kazanımı çok daha ileriye taşı-yacağız. Katilleri mutlaka bulacakve cezalandırılmasını sağlayacağız.

    Emniyet Müdürlüğü katillerintümünün ismini biliyor. Bu ne-denle Şafak Yayla ve BahtiyarDoğruyol’un eyleminden sonrakatillerin yerlerini değiştirdiler.Yerlerini gizliyorlar. Bunlar ge-çici önlemlerdir. Halkın karar-lılığı karşısında hiçbir suç gizlihiçbir suçlu cezasız kalamaz.1000 günlük mücadelemiz de-ğil 1000 gün, on bin, yüz bin

    gün geçse de katil cezalandırılanakadar devam edecek.

    1000 günde yaptıklarımız bundansonra yapacaklarımızın sadece birbölümüdür. Gözyaşları kurumayanannelerimize, adalet açlığı çeken,çocukları katledilen ailelerimize, ada-leti sağlamak için canlarını feda edenarkadaşlarımızın geleceği armağanetmek istedikleri çocuklarımıza sö-zümüz var.

    Hesabı sorulmayan her katliamdaha büyük katliamları yaratacaktır.Her geri adım daha büyük bedellerinyaşanmasıdır. Biliyoruz. Kazananfaşizm değil direnenler olacaktır.

    ADALET HALKIN EKMEĞİDİR!Katillerin cezalandırılması için 1000 gündür süren mücadele sonucunda Berkin’in katili

    belirlendi. Berkin’in avukatları da açlık grevini bitirirken 1000 adet ekmek dağıttı.

    Savcılık Berkin Elvan’ın Katili Emin Y. nin İfadesini 1000 Günlük

    Mücadele Sonucunda Aldı

    20 Mart2016

    Yürüyüş

    Sayı: 513

    1 9ÇÖZÜM ANADOLU İHTİLALİNDEDİR!

    7’den 70’e onlarca insanBerkin’in katilleri açığa çıksındiye eylemler yaptı. Bu eylemleriyapanlar işkence gördüler, haklarında davalar açıldı.

    Fakat tüm bunlar insanlarımücadelesinden vazgeçilmedi.Aksine insanların sahiplenmesiarttı. Berkin’in sesini, yüreğini,direncini liselere taşıdılar.

  • Yürüyüş: Neden avukatlarolarak açlık grevi yaptınız? Nedenbu yöntem?

    Biz adalet mücadelesinin nasıl ya-pılması gerektiğini halkımızdan, mü-vekkillerimiz devrimcilerden, HalkınHukuk Bürosu’nun mücadele tarihin-den öğrendik. Ayrıca her gün yargınıniçinde olduğumuzdan dolayı, yargınınnasıl işlediğini pratikten biliyoruz.

    Berkin’in katilleri belli. Talimatverenler alanlarda, savcıların da du-yacağı şekilde, “ talimatı ben verdim”dediler. Bu kadar açık bir durumdabir avukat, savcıların herşeyi yaptığınıdüşünebilir. Ama biz gerçeğin böyleolmadığını adalet mücadelemizdenbiliyoruz. Savcıların bugüne kadarkitutumlarından biliyoruz.

    Berkin’in katillerinin bulunmasıiçin savcılar hiçbir iş yapmadılar.Bizler ne yaptıysak, soruşturma ancako kadar ilerledi. Hukuken yapacak-larımızın hepsini yaptık. Soruşturma3 yıldır ilerlemiyor. Soruşturmanınilerlemesi için, ilk günden itibarenhukuksal işlemler dışında eylemleryapıyoruz. Soruşturmanın durduğubu aşamada ise, açlık grevi yapmakararı aldık.

    Yapmak istediğimiz aslında açık.Açlık grevi yaparak Berkin’in katil-lerinin peşini bırakmayacağımızı, da-vanın açılması için, her türlü bedeliödemeye hazır olduğumuzu bir kezdaha dile getirmiş olduk. “Talimatıben verdim” diyenler, Berkin’in yol-daşlarının ve bizlerin ısrarı karşısında“yatıp kalkıp Berkin” diyorlar de-melerine karşı, verecek cevabımızıve “yatıp kalkıp, Berkin’in katiliniistiyoruz” dediğimizi göstermek içinaçlık grevi yaptık.

    Yaptığımız açlık grevi hedefineulaştı. Savcılık bir kısım hukuksalişlem yapmak zorunda kaldı. Savcılıkbasına haber yaptırarak işlem yaptı-ğını göstermeye çalıştı. Sonrasındaİstanbul Başsavcısı açıklama yapmakzorunda kaldı.Yapmış olduğumuzaçlık grevi hem kararlığımızı, hemde dosyanın ilerlemesini sağladı.

    Yürüyüş: Açlık grevi direnişiboyunca halkın yaklaşımınasıldı?

    Halkımız ilk günden itibaren ya-nımızda yer aldı. Çadırımızın hermalzemesini mahalleli karşıladı. Ça-dırımız dayanışmayla kuruldu. 60gün süren direnişimizin her aşama-sında işçiler, öğrenciler, mahalleli,stajer avukatlar, avukatlar yani tümdostlarımız sürekli yanımızda oldu.Yurtdışından ziyaretçilerimiz oldu.Tutsak müvekkillerimiz mektuplarıyla,çiçekleriyle, selamlarıyla, sevgileriyleçadırımızı ziyaret ettiler. Dilek Doğaniçin adliye önünden gözaltına alınanlar,ve başkaca nedenle gözaltına alınanlargördükleri işkenceye rağmen ilk önceçadırımızı ziyaret ettiler. Çadırımızhiç boş kalmadı.

    Halkım ve vatanım kadar sevdi-ğim, 10 yaşında Ayçe İdil isimli birkızım var. Ona duyduğum sevgi veözlemi, halkımızın güzel çocuklarınınçadırımızı ziyaretleriyle giderdim.Anne ve babalar yavrularının sevgi-lerini bizle paylaştı. Çocuklarımızda çadırımızın sürekli ziyaretçisioldu.

    Halkımız açlık grevini bazen an-ladı, bazen sorguladı. Sorgulamalarıkötü niyetlerinden değildi. Biz avu-katların, neden açlık grevi yaptığımızı

    anlamak içindi. Adalet açlıklarını gi-dermek içindi. Günlük yaşamda, güniçinde 3 kez yemek yenildiği için,günlerce nasıl aç kalınabileceğinianlamak içindi.

    Halkın sevgi ve ilgisi bizlerin,neden halk için avukatlık yapmamızgereğini tekrar hatırlattı. Açlık grevi;gerek Berkin’in soruşturmasının iler-lemesini sağladı, gerekse de halksevgimizin bir kez daha artmasınaneden oldu.

    Yürüyüş: Dosyadaki aşamatam olarak nedir? Bundan sonrane yapılacak?

    İlk günden itibaren soruşturmayapılsa, katiller yargı önüne çıkarıl-mak istense çıkarılırdı. Savcılar ta-limat alınca her türlü işlemi anındayapıyor. Berkin soruşturmasında ise,dava açılmaması talimatını yerinegetiriyorlar. Bugün dosyada işlemyapılsa yarın dava açılır. Bizim tale-bimiz de davanın açılması. Bu talepherkesin beklentisi... Fakat davanınaçılması bizlerin vereceği mücadelesonucunda olacak. Bu nedenle negerekiyorsa onu yapacağız. Müca-delemiz yıllarca sürse de, Berkin’inkatillerinin peşini bırakmayacağız.

    “Berkin’in Katillerinin Bulunması İçin Savcılar Hiçbir İş Yapmadılar.Bizler Ne Yaptıysak, Soruşturma Ancak O Kadar İlerledi.

    Hukuken Yapacaklarımızın Hepsini Yaptık”

    AV. ÖZGÜR YILMAZ:““Açlık Grevi Yaparak, Berkin’in

    Katillerinin Peşini BırakmayacağımızıDile Getirdik”

    Röportaj

    Yürüyüş

    20 Mart2016

    Sayı: 513

    MİLLİYETÇİLİK ÇIKMAZDIR!2 0

  • Suriye toprakları 2003 yılındanberi emperyalist işgal ve müdahaleyleyüz yüze. Suriye halkları, canlarınıve çocuklarının geleceğini korumakisteğiyle göç yollarına düşürülmüş,kendilerine gelecek aramak için mül-tecileştirilmiştir. Her gün yüzlerceinsan kurtuluşları için açlıktan, su-suzluktan, soğuktan, bulaşıcı hasta-lıklardan, denizde boğularak hayat-larını kaybetmektedir.

    Emperyalistler ise kendi nedenoldukları bu sonuç karşısında timsahgözyaşları döker, “insani dram,”“mültecilerin trajedisi” gibi söylem-lerle bu durumu bile, kendileri içinfırsata dönüştürmeye çalışırlar.

    Emperyalizm; kapitalizmin te-kelci, çürümüş, asalak, can çekişenhalidir. Bu can çekişme emperyaliz-min sürekli bunalım halinde olmasıve bunalımlarını ancak savaş çıka-rarak, askerileştirilmiş ekonomileredayanarak aşmaya çalışması demektir.Emperyalizm Lenin’in tanımıyla aynızamanda “proleter devrimler çağıdır.”Ve bu nedenle emperyalistler topla-dıkları zirvelerde sürekli olarak kriz-lerine çare arar ve halkların isyanetmesini engelleme planları yaparlar.

    Savaşla beslenen emperyalizm,halkları birbirine düşürerek savaşlarçıkarır. Her savaş açlık, yoksulluk,ölüm ve yıkım getirir. Savaşlara yolaçan emperyalistler, vatanlarını terkezorlanan halkların yaşadığı her türlüzulmün, ölümün, tecavüzün, işken-cenin, çaresizliğin sorumlusudur.

    AKP iktidarı, Suriye’ de yaşananzulümden ve mültecileştirilerek kat-ledilen Suriye halklarının yaşadık-larından birinci dereceden sorumludur.Böyle olduğu halde Suriye halklarınaAnadolu topraklarını açtıkları, Suri-yelilere aş, iş, vatan verdiklerini söy-leyerek, halkların acılarından ken-dilerine çıkar sağlarlar.

    Şubat ayı başında Avrupalı em-peryalistler, Türkiye, mültecileri sı-nırlarından geçirmesin, kendi top-raklarında tutsun diye AKP’ye 3 mil-

    yon euro yardım verme sözünüonaylamıştır. AKP, AB em-peryalistlerini, sınırları açmaklatehdit eder duruma gelmiştir.

    Yine Türkiye, Almanya veYunanistan, “mülteci krizi”ylemücadeleye destek olmaları içinNATO’ya çağrı yapmış, NATOGenel Sekreteri Jens Stolten-berg, “Türkiye’den Yunanistan’asığınmacıları taşıyan insan ka-çakçılarını engellemek amacıy-la” NATO gemilerini görev-lendirecekleri açıklamasını yapmıştır.

    Bu açıklamalardan bir süre sonraise Cumhuriyet gazetesinin 22 Şubattarihli nüshasında “NATO gemileriEge’de devriye gezmeye başladı”başlıklı haberinde; “…NATO kay-nakları, ‘Misyonun spesifik görevlerihenüz sonuçlanmadı’ dedi. Bu aşa-mada sadece Türk ve Yunan gemile-rinin birbirlerinin karasularına gir-memesinde mutabakat sağlandı. An-cak iki ülke arasındaki tartışmalıkara suları nedeniyle, Alman ve Ka-nada gemilerinin hangi ülkenin id-diasını temel alacağı henüz netleş-medi” denildi.

    NATO gemilerinin Ege’de devriyegezmeleri tam da Suriye’de, Rusyave ABD’nin üzerinde ‘anlaştığı’ şe-kilde ateşkesin başlamasının hemenarifesinde olmuştur.

    Yapılan değişik açıklamalara göredevriyenin değişik görevleri;

    - Birincisi: Kaçak mültecilerinTürkiye sınırlarından çıkışını engel-lemek, AB sınırlarına girişlerini en-gelleyip, yakalanan kaçakları Türki-ye’ye teslim etmek.

    NATO’nun AB sınırlarını mülte-cilerden korumak diye bir göreviolamaz... NATO, sosyalizme karşıkurulmuş, emperyalizmin askeri ör-gütüdür. NATO, Kuzey Atlantik Ant-laşması Teşkilatı isminin İngilizcebaş harflerinden oluşur. NATO, ken-disini savunma örgütü olarak tanım-lamakla birlikte, saldırgan askeri birörgüttür. Türkiye’de NATO’ya üye

    bir ülkedir. Mülteciler bir tehditsebu bütün ülkeler için geçerlidir.

    - İkincisi: Türkiye ile Yunanistandeniz kuvvetleri arasında çıkabilecekolası tartışmalı ortamlarda arabulucuolmak. İki NATO ülkesi arasındaböylesi bir savaş durumu yokken vekarasularının belirlenmesi anlamındahala sorunlar devam ederken NATOgemilerinin devriye atmaları, provo-kasyondan başka bir şey değildir...

    - Üçüncüsü: Suriye’de ateşkestensonra, Suriye’deki çatışmaların art-ması durumunda Rusya’ya karşı ön-lem almak...

    Amerikalıların ‘gerekirse Ruslarlada savaşabiliriz’ türündeki açıkla-maları da gösteriyor ki; işte asıl ge-rekçe budur.

    Sonuç olarak;1- Mülteciliği yaratan emperya-

    lizmin kendisidir. Mülteci akının çö-zümü bellidir: Emperyalizm eliniOrtadoğu’dan çekerse, emperyalizmyeryüzünden silinirse mültecilik so-runu da çözülecektir.

    2- Ege Denizi halkların denizidir.Yunanistan ve Türkiye halkları kar-deştir. Hiçbir provokasyon bu kar-deşliği yok edemez.

    3- Ortak düşman, başta ABD em-peryalistleri olmak üzere tüm em-peryalistler; gerçek dostlarımız iseher din, dil ve milliyetten emekçihalklardır. Emekçi halkların işgalcilerekarşı yürüttüğü özgürlük ve kurtuluşsavaşları meşru ve haklı, emperyalistmüdahale ve işgaller gayrı meşrudur.

    Savaşları Çıkartan, Mülteciliği Yaratan EmperyalizmdirEge Denizi de, Anadolu Toprakları da

    Emperyalistler Arasındaki Savaşın Alanı Olmayacak!

    20 Mart2016

    Yürüyüş

    Sayı: 513

    2 1ÇÖZÜM ANADOLU İHTİLALİNDEDİR!

  • 9 Mart 2016 tarihinde sabahakarşı, İstanbul/Okmeydanı’nda bu-lunan Gençlik Federasyonu bir kezdaha polis tarafından basıldı. AKPfaşizmi, saat 04.00’da mahalleyezırhlı araçları, TOMA’ları, akrepleri,gözaltı araçları ile yığınak yaptı. Herzaman ki gibi helikopterleri de vardı.Katliamlarda, afetlerde, kazalarda cankurtarmak için seferber edilmeyendevletin bütün olanakları; bir mahalleyikorkutmak, sindirmek, abluka altınaalmak için cömertçe harekete geçi-rilmişti.

    Önce, Okmeydanı’nda bulunankurumlarımızın etrafı kuşatıldı. Po-lisler, kendilerini yeterince güvenceyealdıklarını düşündükten sonra ma-halledeki 11 Mart boykot eylemineçağrı afişlerini kaldırmaya, yazıla-malarını silmeye başladılar.

    Ardından Gençlik Federasyonu’naitfaiye merdivenleriyle üst kattangirdiler. Amaçları arama yapmak de-ğildi, zarar vermekti. Bina içinde kı-rılmadık duvar, cam-pencere, eşyabırakmadılar. Attılar, çiğnediler, şehitfotoğraflarımızı parçaladılar… Binayıenkaza çevirmek için ellerinden negelirse onu yaptılar.

    Yaptıkları yasal değildi. Bu yüzdenarama sırasında avukatlarımızın içerigirmesine izin vermediler. Bina içindebulunan altı Dev-Genç’liyi işkenceylegözaltına aldılar.

    Amaçları 11 Mart’ta Berkiniçin yapılacak boykotu engelle-mekti. Bunun için yurdun birçokyerinde saldırdılar. Ankara İdilcanKültür Merkezi 11 Mart günü ba-sıldı, 8 kişi gözaltına alındı.

    Dersim’de 11 Mart sabahı birLiseli-Dev Genç’li evinden çıkıpokula giderken, yolda katil polislercekaçırıldı. Dersim polisi, liseli birgencimizden, onun önce okulundasonra şehirde örgütleyeceği boykottankorkup sabahın seherinde yoldan ka-çırıyor. Yaptığı büyük bir başarıymışgibi sevinç naraları atıyor. Korkularıve bizi engellediklerinde gösterdiklerisevinçleri; Dev-Genç’in ve Dev-Genç’lilerin taşıdığı değerin büyük-lüğüdür.

    Mersin’de 11 Mart günü 5 Dev-Genç’li, İzmir’de 2 Dev-Genç’li eylemsırasında, Hatay’da 10 Mart günü 2Dev-Gençli 11 Mart bildirisi dağıtırkengözaltına alındılar. Saldırıların hepsi11 Mart’ı engellemek içindi. Berkin,onların korkuları! Berkin, onların gör-meye, duymaya katlanamadıkları herne varsa onun sembolü! Berkin’inölüm yıldönümünde yapılacak boykoteyleminin afişlerini duvarlardan in-dirmekle, yazılamaları silmekle, Ber-kin’in fotoğraflarını yırtmakla, GençlikFederasyonu’nu basmakla boykotuengelleyebileceklerini, Berkin’i unut-turabileceklerini sanıyorlar.

    Dev-Genç KavganınDinamit Fitilidirİtfaiyeleriniz vePanzerlerinizle KıvılcımınıSöndüremezsiniz

    Mahallelerimizde, Gençlik Fede-rasyonu’da defalarca basıldı. Yakıldı,yıkıldı…

    Gençlik Federasyonu’nun yerlebir edildiği, duvarların içindeki elekt-rik kablolarından, yoldan binayakadar gelen doğal gaz borularına sö-küldüğü zamanlar oldu. Polisin bas-kınları yıldırmadı, sindirmedi hiçbirzaman gençliği.

    Bilmezler mi? Bilirler, elbette…Neden peki işe yaramadıklarını bil-dikleri yöntemlerle saldırırlar her se-ferinde? Çünkü çaresizler. Çünkükullandıklarından başka bildikleri ve

    kullanabile-cekleri yön-temleri yok!

    B ü t ü ncellatlarınamansız çe-lişkisini veçaresizliğiniyaşıyorlar.Saldırdıkça,öldürdükçetükenen kendileri oluyor.

    Cellat uyandı yatağında bir gece“Tanrım” dedi “Bu ne zor bilmece :Öldürdükçe çoğalıyor adamlarBen tükenmekteyim öldürdükçe...”Biz ise saldırılardan, ölümlerden

    çoğalarak çıkıyoruz. Çünkü bizimyaratmak istediğimiz dünya, faşizminyarattığı bugünkü dünyanın tam tersi.Bu dünyayı yaratmak için mücadeleetmek, savaşmak gerektiğini biliyo-ruz. Bu savaşta hep en önde olduDev-Genç. Halkının içinden çıkıp,halkına öncülük etti. Faşizme karşıyürüttüğümüz kavgayı ateşleyen di-namit lokumu oldu. Günay, Şafak,Bahtiyar, Berna ve Çiğdem… OnlarıDev-Genç yetiştirdi. Onların yeni-lerini kattığı değerlerle, geleneklerleDev-Genç binlerce, milyonlarca Ber-nalar, Çiğdemler yetiştirecek.

    Faşizmin hiçbir yöntemi bu ger-çeği değiştiremez.

    DDev-Genç