1. bÖlÜm gİrİŞ şdocs.neu.edu.tr/library/6248162946/tez.pdf · konuşma insanın iletişimde...
TRANSCRIPT
1
1. BÖLÜM
GİRİŞ
Bu bölümde araştırmanın problemi, amaçları, önemi, sayıltıları,
sınırlılıkları belirtilmiş ve araştırmada geçen kavramların tanımlarına yer
verilmiştir.
1.1. Problem Dil öğretimi, bilgi aktarımı ile değil; okuma, yazma, konuşma ve
dinleme temel dil becerilerinin kazandırılması yoluyla yapılır. Çünkü dil
edinimi bu becerilerin etkili bir şekilde kullanılmasıyla gerçekleşir. Sever
(2004:27)’e göre, birey; anlam evrenini konuşma, dinleme, yazma ve
okumanın karşılıklı etkileşimi içinde oluşturur. Yaşam ve okul eğitimi
süresince bu etkinlikler aracılığıyla bilgi, duygu ve düşünce yapısını
biçimlendirir, zenginleştirir.
Kişi hayatında iyi dinlemenin, okuma-anlamanın ve başarılı bir
konuşmanın önemi, bugün artık bilinen bir gerçektir. Özellikle, meslek ve
çalışma dönemlerinde, iyi dinlemesini bilen, gerçekten okuduğunu anlayan
ve düzgün konuşanların ön plana geçtikleri görülmektedir (Kantemir,
1995:9).
Dil öğretiminin temel amacı, anlama (okuma ve dinleme) ve anlatma
(konuşma ve yazma) becerilerinin tümünü eş zamanlı olarak geliştirmektir.
Arhan (2007:2)’a göre bu beceriler arasında kuvvetli bir bağ vardır. Bu
beceriler bir zincirin halkaları gibidir. Birinde görülen aksaklık diğer becerileri
de etkilemektedir.
Okullarda öğretim, büyük ölçüde okumaya dayanır. Öğretim
hayatında hemen bütün dersler, iyi okuma becerisi ve alışkanlığı kazanmış
olmayı gerektirir. Baymur (1946:5)’a göre, okuma, insan için bütün hayat
boyunca en önemli bir öğretim ve eğitim vasıtasıdır. Her şeyden önce okul
çalışmaları ve derslerde başarı göstermek için iyi bir okuyucu olmak gerekir.
Okuması kuvvetli ve aynı zamanda süratli olmayan öğrencilerin; tarih, tabiat
bilgisi, coğrafya, yurt bilgisi hatta aritmetik ve geometri gibi okumayı daha
fazla gerektiren derslerde başarı göstermelerine imkân yoktur.
2
Türkçe dersi, ifade ve beceri dersidir. Bu da ancak okuma zevki ve
alışkanlığının kazandırılması ile sağlanır. Okuma alışkanlığı ilköğretimde
edinilen yaşantılar sayesinde elde edilir. Bu alışkanlık ve zevki kazanan
çocuklar her türlü kültür eserlerinden kolayca faydalanabilirler.
İletişimin bir yönünü karşımızdakilere bir şeyler söylememiz,
iletmemiz oluştururken, diğer yönünü karşımızdakilerin söylediklerini ya da
yazdıklarını anlamamız oluşturur. Bu bakımdan iletişim sürecinde okuma,
yazma ve konuşma ne kadar önemli ise, dinleme de o kadar önemlidir:
Sever (2004:10)’e göre dinleme, işittiğimizi anlamak amacıyla dikkat
harcamak biçiminde tanımlanabilir. Birey, okul öncesine ait bütün bilgi,
duygu ve düşünce evrenini dinleme yoluyla oluşturur.
Türkçe Dersi Öğretim Programı ve Kılavuzu (2006:5)’na göre
dinleme, iletişim kurmanın ve öğrenmenin temel yollarından biri olup verilen
iletiyi doğru bir şekilde anlama, yorumlama ve değerlendirme becerisidir.
Çocuklar öğrenmeye dinleme ile başlarlar. Dinleme, konuşma,
okuma ve yazma gibi diğer alanlara da temel oluşturur. Çocuklar, hem
öğrenmek hem de zihinsel yapılarını geliştirmek amacıyla dinleme
becerilerini kullanırlar. Dinleme yoluyla öğrencilerin iletişim kurması,
öğrenmesi ve zihinsel yapısını geliştirmesi kolay olmaktadır. İlköğretim
çağındaki çocuklar dakikada konuştukları kelimelerin daha fazlasını
dinleyebilmektedirler. Böylece öğrenciler çevrelerinden çeşitli bilgiler
edinmekte ve zihinsel yapılarını geliştirmektedirler. Dinleyerek öğrenen
öğrenciler, bu becerilerini bir öğrenme aracı olarak hayatları boyunca
kullanırlar. Bu nedenle, öğrencilerin dinleme becerileri erken geliştirilmelidir.
Dinleme becerisini geliştirmek amacı ile yapılacak etkinlikler öğrenci
merkezli olmalı, öğretmen gerekli rehberliği yapmalıdır(Özbay, 2009:81).
Türkçe dersleriyle ulaşılmak istenen amaçlardan biri de öğrencinin
gördüğünü, okuduğunu, düşündüğünü doğru ve amaca uygun bir şekilde
anlatmasını sağlayabilmektir. Anlatımın da sözlü ve yazılı olmak üzere iki
yolu vardır.
Anlaşmanın en yaygın ve doğal biçimi konuşmadır. Dolayısıyla
çocuklara her şeyden önce anlatmak istediklerini en kısa, doğru ve düzgün
yoldan karşısındakilere anlatma beceri ve alışkanlığı kazandırılmalıdır.
3
Konuşma insanın iletişimde kullandığı en temel araç; en kolay ve en
etkili anlaşma yoludur. İnsanların günlük hayatındaki etkinliklerin hemen
hepsi konuşmayı gerektirir. Tekşan (2001:12), konuşmanın günlük hayattaki
önemini “Duygu, düşünce ve dileklerin sözle ifadesi olan konuşma,
sosyalleşmenin ve iletişimin de temelidir. Bu yüzden sosyal hayatta önemli
bir yeri vardır. Konuşma becerisi, okul öncesi dönemde kendiliğinden
oluşur. Ancak bu konuşma kişinin kendi çevresinin dilini yansıtır, yetersiz dil
ve ağız özelliklerini taşır.” sözleriyle ifade etmektedir.
Doğru ve düzgün konuşma becerisi, konuşma eğitimi yapmak ve iyi
konuşanları örnek almakla kazanılır. Son yıllarda sadece Türkçe
öğretiminde değil, eğitim öğretim faaliyetlerinin sürdüğü bütün alanlarda,
hatta resmi dairelerde, televizyonlarda, basında Türkçenin özensiz ve hatalı
kullanımı söz konusudur. Bu konuşmalardan öğrencilerin etkilenmemesi
mümkün değildir. Yapılan araştırmada ise öğrencilerin konuşma eğitiminde
gözlenebilen olumsuz davranışların en çok aileden, daha sonra da arkadaş
gruplarından kaynaklandığı ortaya çıkmıştır. Her ne kadar bu konuda bütün
eğitimciler sorumlu ise de en büyük sorumluluk Türkçe öğretmenlerindedir.
Türkçe öğretmenleri öğrencilerini Türk Milli Eğitiminin genel amaçları
doğrultusunda yetiştirmekle sorumludurlar. Türkçeyi doğru ve güzel
konuşan bireyler yetiştirmede öğretmenlere büyük görevler düşmektedir.
Türkçe dersinin diğer anlatma becerisi de yazmadır. Yazma da
konuşma gibi bir iletişim vasıtasıdır. İnsanlar, duygu, düşünce ve hayallerini
başkalarına aktarmak, uzaktakilere duyurmak, gelecek nesillere ulaştırmak
isterler. Bunun için de yazıya başvururlar. Yazma konuşmadan farklı olarak
anlama ve anlatma becerilerini geliştirir. Her konuşan, söylediklerini doğru
bir şekilde yazamaz.
Yazma, insanın doğası gereği kendini dışa vurduğu davranışlardan
birisidir. Duygu, düşünce, görüş ve hayallerin sözle ifade edilmesi yeterli
değildir. Dil gelişiminde yazı da çok önemlidir. Yazma, insanın günlük
çalışmalarında olduğu kadar meslekteki bilgilerini başkalarına aktarmak
açısından da bir ihtiyaçtır (Özbay, 2007:115).
Yazılı anlatım, sözlü anlatımdan farklıdır. Konuşmanın konusu ve
şekli dinleyicinin gösterdiği tepkilere göre değiştirilebilir. Buna karşın yazıda
her şeyin önceden hesaplanması; yazıyı okuyacak kişilerin düşünce ve
4
duyguları doğru bir şekilde anlamasını sağlayıcı önlemlerin de alınması
gereklidir. Ayrıca yazılı anlatımın kesin kuralları vardır. Yazı yazarken
düşüncelerin bu kurallara uygun cümleler hâline getirilmesi gerekir
(Temizkan, 2003:5).
Yazılı anlatım etkinliğinde ödevlerin büyük önemi vardır. Yazılı
anlatım üzerinde çalışan kişiler, ödevleri sınıfta yapılan çalışmaların devamı
veya tekrarı olarak düşünürler. Bununla birlikte değerlendirilmeyen ödevler
bir süre sonra öğrenci tarafından önemsenmez ve aksatılır. Ödevin verimli
olması veya öğrenci tarafından aksatılması öğretmene bağlıdır. Ayrıca ödev
verilirken öğrencinin bilgi ve yaşantı seviyesi göz önünde tutulmalı, bilgi
kaynaklarına ulaşabilme imkânları araştırılmalı, öğrenciden yerine
getiremeyeceği ödevleri yapması istenmemelidir. Türkçe öğretmenleri
yazma çalışmalarının başarıya ulaşabilmesi için öğrencilerde yazma isteği
uyandırmalıdırlar. Çünkü öğrencilerin çoğu yazma isteği duymamaktadır. Bu
durum, çocukların kendilerine güvensizliklerinden kaynaklanmaktadır.
Özbay (2007:120)’a göre, öğretmen, normal yetenekli bir öğrencinin duygu
ve düşüncelerini yazıyla yeterince açık ve etkili olarak anlatma becerisini
kazanabileceğine inanmalı ve bu inancı öğrencilere de aşılamalıdır.
Türkçe Dersi Öğretim Programına göre dil bilgisi temel dil
becerilerinin öğretimine destek olan bir araçtır. Çeçen (2007:9)’e göre, dil
bilgisi öğretiminin en önemli amacı öğrencilerin, ana dillerini kusursuz bir
biçimde öğrenmeleridir. Dil bilgisi sayesinde öğrenciler, dilin ifade gücünü
keşfeder, kurallar vasıtasıyla dilden hedeflenen amaçları gerçekleştirme
yolunda önemli bir adım atmış olurlar. Ayrıca dil bilgisiyle öğrenci, anlatımını
doğru yapıp yapmadığını test etme fırsatı elde etmiş olur. Dil bilgisi
eğitiminin yazılı anlatım kusurlarını azaltmakta önemli bir etken olduğu ve iyi
bir konuşmacı olmaya katkı sağladığı da bir gerçektir.
Dil bilgisi öğretimi tanım ezberleme, biçimsel çekim örnekleriyle
alıştırma yapma düzeyinde kalırsa elbette işe yaramaz (Kocaman,
1990:862). Ana dilimizi iyi kullanabilmek için, her şeyden önce dilin
kurallarını iyi bilmek gerekir. Ancak dil bilgisi kurallarının ezberlenmesi
engellenmeli, bunun için de öğrencilere dili kullanırken sürekli örneklerle iç
5
içe olunduğunu görme alışkanlığı kazandırılmalıdır. Dil bilgisi öğretimi
sırasında tümevarım yönteminin de tercih edilmesi buna katkı sağlayacaktır.
Özbay (2007:151)’a göre, öğretmen önce, öğreteceği sorunu saptar. Bu
sorun üzerinde örnekler bulur. Örnekler konuşmalardan, okuma
parçalarından, dil bilgisi kitaplarından alınabilir. Bunları öğrencilere inceletir,
benzerliklere dikkat çeker. Benzerlikler, bir kural olarak öğrencilerle birlikte
saptanır. Böylece öğretim, gözleme dayanan bir tümevarım yöntemi izlemiş
olur.
Türkçe dersinde öğrencilerin anlama (dinleme ve okuma), anlatma
(konuşma ve yazma) becerileri ve konu alanı olan dil bilgisi kuralları çeşitli
yöntem - teknik ve araç - gereçlerle kazandırılmalıdır. Öğrencilerin sözü
edilen bilgi ve becerileri kazanıp kazanmadıklarını anlamak için de çeşitli
ölçme araçları kullanılarak değerlendirme yapılmalıdır.
Bütün bunlar yapılırken öğretmenlerin çeşitli sorunlarla karşılaştıkları
bir gerçektir. Önemli olan bu sorunları en aza indirmeyi başarabilmektir.
Buna bağlı olarak araştırmanın problem cümlesi aşağıdaki şekilde ifade
edilmiştir.
1.1.1.Problem Cümlesi
Orta dereceli okulların 6, 7, 8. sınıflarında okuyan öğrencilere Türkçe
öğretiminde kazandırılması hedeflenen beceriler ile öğretim uygulamalarına
ilişkin Türkçe öğretmenlerinin görüşleri nedir?
1.1.2 Alt Problemler
1. Türkçe öğretmenlerinin Türkçe dersi öğretim programında okuma,
yazma, konuşma, dinleme, dil bilgisi alanlarında kullanılması önerilen
yöntem ve teknikleri kullanım sıklığı nedir?
2. Türkçe öğretmenlerinin görev yaptıkları okullarda temel beceriler ile
dil bilgisi eğitiminde kullanabilecekleri yardımcı araç-gereçlerden hangileri
bulunmaktadır ve bu araçları kullanım sıklığı nedir?
3. Türkçe öğretmenleri okuma, yazma, konuşma, dinleme, dil bilgisi
bölümlerine ne kadar ağırlık vermektedirler ve çalışma kitabındaki bu
alanlarla ilgili etkinlikler hakkında onların görüşleri nedir?
6
4. Türkçe öğretmenlerinin okuma, yazma, konuşma, dinleme ve dil
bilgisine yönelik ölçme-değerlendirme ile ilgili görüşleri ve karşılaştıkları
sorunlar nelerdir?
5. Türkçe öğretmenlerinin ders kitaplarındaki metinlerin uzunlukları ile
ilgili düşünceleri nelerdir?
6. Türkçe öğretmenlerinin ders kitabının dışında öğrencilerin okuma ve
dinleme becerilerini geliştirebilmek için sınıfa örnek okuma metni getirip
getirmeme durumu nedir?
7. Türkçe öğretmenlerinin öğrencilerin yazmaya başlamadan önce
yazacakları yazının türüne yakın metinleri okutup okutmama durumu nedir?
8. Öğretmenlere göre, öğrencileri ders kitabı dışındaki kaynakları
okumaya sevk eden faktörler nelerdir?
9. Öğretmenler, yazılı anlatım çalışmalarında okuma becerisinden nasıl
yararlanmaktadırlar?
10. “Öğrencilere okumalarını önerdiğim kitap, yazı vb. araçların
denetimini yapmam onların gelişimine katkı sağlıyor” görüşüyle ilgili
öğretmenlerin düşünceleri nelerdir?
11. Türkçe öğretmenleri yazılı anlatım etkiliğini en çok nasıl
kullanmaktadırlar?
12. “Yazılı anlatım sözlü anlatıma göre daha sistemli ve analitik olmayı
öngörür.” görüşüyle ilgili öğretmenlerin düşünceleri nedir?
13. Türkçe öğretmenleri yazılı anlatım çalışmalarını değerlendirirken dış
ve iç yapı açısından nelere dikkat etmektedirler?
14. Türkçe öğretmenlerine göre, öğrencilerin konuşma eğitiminde
gözlenen olumsuz davranışları nelerden kaynaklanmaktadır?
15. Türkçe öğretmenlerine göre, öğrenciler konuşma etkinliklerde ne
derece söz almaktadırlar ve öğretmenler, yaptıkları konuşmalar açısından
öğrencilerin birbirlerini değerlendirmelerine hangi sıklıkla imkân
sağlamaktadırlar?
16. Türkçe öğretmenlerinin konuşma eğitiminde telaffuz, vurgu ve
tonlama çalışmalarıyla ilgili düşünceleri nelerdir?
17. Türkçe öğretmenlerinin dinleme eğitimine ilişkin görüşleri nelerdir?
18. Türkçe öğretmenleri yazılı ve sözlü anlatım çalışmalarında dinleme
becerisini nasıl kullanmaktadırlar?
7
19. “Dil bilgisi öğretimi yazılı anlatım kusurlarını azaltmakta önemli bir
etkendir ve iyi bir konuşmacı olmaya katkı sağlar” yargısıyla ilgili olarak
Türkçe öğretmenlerinin düşünceleri nelerdir?
20. “Dil bilgisi öğretiminde tümevarım yöntemi (örnekten tanıma varma)
tercih edilmelidir.” yargısıyla ilgili Türkçe öğretmenlerinin düşünceleri
nelerdir?
21. Türkçe öğretmenlerine göre, öğrenciler dil bilgisi konularını
öğrenirken hangi oranda sorun yaşamaktadırlar?
1.2. Araştırmanın Amacı
Başarılı bir Türkçe öğretimi, anlama becerileri olan okuma ve
dinleme; anlatma becerileri olan konuşma ve yazma ile dil bilgisinin
öğretilmesine bağlıdır. Türkçenin korunması, kuralına uygun kullanılarak
geleceğe taşınması doğru ve kalıcı bir öğretim ile mümkün olmaktadır.
Yapılan çalışma, Türkçe öğretmenlerinin 6, 7, 8. sınıflarda öğretim
uygulamalarına ilişkin görüşlerini tespit etmek, karşılaştıkları güçlükleri
ortaya koymak ve sorunlara çözüm önerileri sunmayı amaçlamaktadır.
1.3. Araştırmanın Önemi
2006-2007 öğretim yılından itibaren KKTC’de, Türkiye’ye paralel
olarak uygulanmakta olan Türkçe Dersi Öğretim Programı, temel dil
becerileri ile dil bilgisi öğrenme alanından, kazanımlar doğrultusunda
hazırlanan etkinliklerden ve ölçme-değerlendirme bölümlerinden
oluşmaktadır.
Türkçe Dersi Öğretim Programı’yla dinlediklerini, izlediklerini ve
okuduklarını anlayan; duygu, düşünce ve hayallerini anlatan; eleştirel ve
yaratıcı düşünen, sorumluluk üstlenen, girişimci, çevresiyle uyumlu, olay,
durum ve bilgileri kendi birikimlerinden hareketle araştırma, sorgulama,
eleştirme ve yorumlamayı alışkanlık hâline getiren, estetik zevk kazanmış
8
ve millî değerlere duyarlı bireyler yetiştirilmesi amaçlanmıştır (Türkçe Dersi
Öğretim Programı ve Kılavuzu, 2006:3).
Bu araştırmadaki anket soruları programın yapısına uygun olarak
hazırlanmıştır. Araştırmada okuma, yazma, konuşma, dinleme, dil bilgisi
alanları ile ilgili ayrı bölümler oluşturulmuş, öğretmenlerin görüşlerine
başvurulmuştur. Öğretmenlerden karşılaştıkları sorunları belirtmeleri
istenmiş ve çözüm önerileri sunulmuştur. Temel dil becerileri ile dil bilgisi
becerisinin öğrencilere kazandırılmasında en büyük rolü üstlenen
öğretmenlerin çeşitli etkinlikler için hangi uygulamalarda bulunduklarını ve
bu uygulamaların istenen sonuçlara ulaşmada ne derece etkili olduğunu
ortaya çıkarmak oldukça önemlidir. Özellikle de her alan için belirlenen
ölçme-değerlendirme araçlarının kullanımı ile ölçme-değerlendirme
yapılırken karşılaşılan sorunların çözümüne ilişkin fikirler ileri sürülmesi
araştırmanın önemini artırmıştır.
Araştırma, öğretmen görüşlerine göre KKTC ortaokullarında Türkçe
öğretiminin değerlendirilmesi bakımından önemlidir. Çalışma ayrıca Türkçe
öğretmenlerinin programla ilgili görüşlerini de ortaya çıkarmıştır. Programın
uygulayıcısı olan ve programın işlerliğini en doğru şekilde gözlemleyen
öğretmenlerin program konusunda görüşlerinin ne olduğu; programın
kendilerinin beklentilerine, ihtiyaçlarına ne derecede karşılık verdiği de
ortaya çıkmış olmaktadır. Dolayısıyla bu araştırmada, öğretmenlerin
görüşlerine dayanılarak değerlendirme yapılmış, önerilerde bulunulmuştur.
Bu yönüyle araştırmanın, 2009 yılında KKTC’de yayımlanan yeni Türkçe
programının geliştirilmesine ve bu doğrultuda okutulacak kitapların
hazırlanması aşamasında veri kaynağı olacağı umulmaktadır.
Araştırmada öğretmenlerin temel dil becerileri ile dil bilgisi
alanlarında kullanılması önerilen yöntem ve teknikleri, araç-gereçleri ve
ölçme araçlarını kullanım sıklığı sonuçlarına da yer verilmiştir. Araştırma
için hazırlanan ankette programa ilişkin olanlar dışında sorular da
sorulmuştur. Bu sorularla da öğretmenlerin öğretim uygulamalarına ilişkin
çeşitli görüşleri alınmıştır.
9
Öğretmenlerin Türkçe dersini işlerken temel dil becerileri ile dil
bilgisi alanlarına ne kadar ağırlık verdikleri de önemlidir. Yine her alan için
öğrenci çalışma kitabındaki etkinlikler hakkında öğretmenlerin görüşlerinin
neler olduğu öğrenilmiştir.
Çalışma, KKTC’de bu konuda yapılan ilk çalışma olması
bakımından önemlidir. Araştırma sonuçlarından Türkçe öğretmenlerinin
faydalanacağına inanılmaktadır. Ayrıca çalışmanın, bu alanda daha sonra
yapılacak olan çalışmalara da kaynak olacağı umulmaktadır.
1.4. Sayıltılar
1. Öğretmenlerin Türkçe öğretimi ile ilgili görüşlerini ortaya çıkarmak
için oluşturulan anketin hazırlanmasında başvurulan uzman görüşleri
yeterlidir.
2. Öğretmenler anket sorularını samimi ve doğru bir şekilde
yanıtlamışlardır. Anket, öğretmenlerin Türkçe öğretimi ile ilgili görüşlerini
ortaya çıkarmada yeterlidir.
1.5. Sınırlılıklar
1. Bu araştırma, 2009-2010 öğretim yılının Mart ve Nisan aylarında
KKTC ortaokullarında ve orta bölümü olan liselerde Türkçe dersine giren
142 öğretmenden 106’sının anket sorularına cevap vermesiyle
gerçekleştirilmiştir.
2. Araştırma Milli Eğitim Bakanlığına bağlı devlet okullarında görev
yapan ve Türkçe dersi veren öğretmenlerle sınırlıdır.
3. Araştırmanın konusu Türkçe öğretiminin bugünkü durumu, derslerde
kullanılan yöntem-teknik, araç-gereç ve ölçme araçlarıyla sınırlı tutulmuştur.
4. Araştırma 6, 7, 8. sınıflarda Türkçe dersi veren öğretmenlerin kişisel
ve mesleki bilgileri, öğretim uygulamalarına ilişkin görüşlerinin tespiti,
karşılaştıkları güçlüklerin ortaya konması ile sınırlıdır.
10
1.6. Tanımlar
Ana Dili: Ana dili, başlangıçta anneden ve yakın aile çevresinden, daha
sonra da ilişkili bulunulan çevrelerden öğrenilen, insanın bilinçaltına inen ve
bireyin bir toplumla en güçlü bağlarını oluşturan dildir (Aksan,1975: 423 -
434).
Eğitim: Eğitim, çevre ayarlaması yoluyla kişinin davranışlarını istendik
yönde değiştirme ve değerlendirme sürecidir (Sönmez, 2002: 33).
Öğretim: Öğrenmenin gerçekleşmesi ve bireyde istenen davranışların
gelişmesi için uygulanan örgün süreçlerin tümüdür (Oğuzkan, 1991: 168).
Program: Program, eğitim ve öğretimin içeriği, araçları, amaçları ve nasıl
düzenleneceğini kapsayan bir bütündür (Özbay, 2008:13).
Türkçe Dersi Öğretim Programı: Türkçe dersine yönelik olarak bireyin
okulda ya da okul dışında kazanması uygun görülen amaç ve kazanımları,
içeriği ve bu dersin öğretimiyle ilgili bütün etkinlikleri kapsayan yaşantılar
düzeneğidir (Öztürk, 2008: 17).
Yöntem - Teknik: Yöntem, bir amaca ulaşmak için izlenen en kısa yoldur
(Özbay, 2008: 22).Eğitim-öğretim faaliyetlerinde kullanılan yöntemin, kişiler,
yer, zaman, fiziksel şartlar, araç ve gereçlere bağlı olarak uygulanış şekline
teknik denir (Özbay, 2008: 23).
Araç - Gereç: Eğitimde araç, öğretmenin etkili bir öğretme sağlayabilmesi
için özel olarak hazırlanmış öğrenme-öğretme yardımcılarıdır. Eğitimde
gereç terimi daha çok basılı ve yazılı öğrenme-öğretme materyalleri
anlamında kullanılmaktadır (Özbay, 2008: 24).
Ölçme - Değerlendirme: Belli bir nesnenin ya da nesnelerin belli bir özelliği
sahip olup olmadığının, sahipse sahip oluş derecesinin gözlenip gözlem
sonuçlarının sembollerle ve özellikle sayı sembolleriyle ifade edilmesidir
(Tekin, 2003: 31). Değerlendirme, ölçme sonuçlarının, aynı alana ait bir
kriter ile kıyaslanarak bir değer yargısına ve oradan da bir karara ulaşma
sürecidir (Yılmaz, 2002: 21).
11
1.7. Kısaltmalar
A.B.D.: Ana Bilim Dalı
C.: cilt
etc. et cetera
KKTC: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
MEB: Milli Eğitim Bakanlığı
s.: sayfa
S.: sayı
SPSS: Statistical Package for the Social Sciences
T.C.: Türkiye Cumhuriyeti
TRNC: Turkish Republic of Northern Cyprus
vb.: ve benzeri
vd.: ve diğerleri
vs.: vesaire
YDÜ: Yakın Doğu Üniversitesi
12
2. BÖLÜM
KURAMSAL ÇERÇEVE
2.1. Dil ve Önemi
İnsanın, doğadaki canlı varlıklar arasındaki yeri önemlidir. İnsanı
canlı varlıklar içinde özel kılan en değerli varlık da dildir. Dil insanların
sağlıklı iletişim kurabilmelerini sağlamaktadır. Bu işlevi yerine getiren dilin
birçok tanımı yapılmıştır.
Dil insanlar arasında anlaşmayı sağlayan tabiî bir vasıta, kendisine
mahsus kanunları olan ve ancak bu kanunlar çerçevesinde gelişen canlı bir
varlık, temeli bilinmeyen zamanlarda atılmış bir gizli antlaşmalar sistemi,
seslerden örülmüş içtimaî bir müessesedir (Ergin, 2000:3). Dil sahip olduğu
kurallar ve yasalar bütünü içinde canlılığını sürdüren bir varlıktır. Dilin canlı
varlık olarak değerlendirilmesinin nedeni, kendi alt dizgeleriyle doğanın bir
parçası oluşu ve doğadakine benzer biçimde, sürekli değişim ve gelişim
içinde bulunmasıdır (Eker, 2006:10).
Demir ve Yılmaz (2003:16-17)’a göre, dil öncelikle sözlü olarak
gerçekleşir. Sözlü dile öncelik verilmesinin birkaç nedeni vardır. İnsan önce
sözlü dili edinir; yazı çok daha sonra kazanılan bir beceridir. Yazılmayan
dillerin konuşurları veya okul öncesi çocuklar gibi okur yazar olmayan
insanlar da ana dillerini doğru biçimde kullanabilir. Diller sonraki nesillere
sözlü biçimiyle aktarılagelmiştir. Gerçekten de yazının olmadığı zamanlarda
veya günümüzde okur yazar olmayan insanlarda dili sonraki kuşaklara
taşımanın yegâne yolu sözlü aktarmadır. Dil ayrıca değişkendir; bütün doğal
diller çeşitli nedenlerle bağlı olarak sürekli bir değişim içindedir. Türkçe
bütün doğal diller gibi sürekli biçimde değişmekte, gelişmektedir. Türkçenin
bilinen ilk metinleri bugün ancak belli bir eğitim sonucu anlaşılacak
durumdadır.
Türkçe Dersi Öğretim Programı ve Kılavuzunda (2006:2) dil ile ilgili
şu açıklamalara yer verilmiştir. “Dil edinimi ve eğitimi belli bir süreç içinde
13
gelişir. Bireylerin öğrenmeye ve öğrendiklerini birleştirmeye olan doğal
eğilimi, uygun yöntem ve teknikler kullanıldığında geliştirilebilir. İnsanın
kendisini ve çevresindeki olayları anlamaya çalışırken kurduğu düşünce
dünyası, kavramlar ve kavramlar arasındaki ilişkilerle biçimlenir. İnsan,
kavramların bir dil bütünlüğü içinde kazandıkları değerlerle birlikte
sosyalleşir ve dil yardımıyla öğrenme, öğrendiklerini uygulama, yorumlama
gibi birtakım düşünme ve ifade etme faaliyetlerinde bulunur.”
Canlı bir varlık ve bir düşünce aracı olan dili doğru kullanmak
önemlidir. Dilin kurallarını iyi bilmek ve dilin zaman içinde gösterdiği
değişikliklere ayak uydurmak gerekmektedir. Ancak bu şekilde duygu,
düşünce ve istekler daha kolay bir şekilde ifade edilebilir.
2.2. Toplumsal Kimliğin Temel Değerlerinden Biri Olan Dil
Toplumların kimlik sahibi olmasını sağlayan en önemli unsur dildir.
Her toplumun kendi bireyleri arasında iletişim kurmaları dil ile
sağlanmaktadır. Dil olmadan toplumsal birlik düşünülemez.
Bir toplumu öteki toplumlardan ayıran özellikler incelenirken toplum
yapısı üzerinde durulur. Toplum yapısı bir dizi toplumsal kurum arasındaki
ilişki ve etkileşimlerden oluşur. Aile, çocuk bakımı, gelenekler, sağlık ve
beslenme, giyim kuşam, barınma, yerleşme, çevre, eğitim, bilim, teknik,
ekonomi, devlet, din, sanat, iletişim, dil gibi toplumsal kurumlarda gözlenir.
Toplumsal insanbilimci Dr. Bozkurt Güvenç’e göre dil, toplumsal değişkenler
arasındaki etkileşimi ve bağımlılığı sağlayan araç ve ortamdır. İnsanı içine
alan ya da almayan bütün yaklaşımlarda dilden daha çok kullanılan bir
başka değişken göstermek zordur (Köksal, 2000: 69-70).
Dil öğretimi, öğrencilerin, dilin farklı bağlamlarda aldığı görünümleri,
kavramları, dil aracılığıyla kendilerini ifade edebilmelerini, değişik bilgi
kaynaklarına ulaşarak duygu, düşünce ve hayal dünyalarını
zenginleştirmelerini sağlayarak, öğrencilerin toplumsal bir kimliğe sahip
olabilmelerini hedeflemektedir.
14
2.3. Ana Dili - Türkçe
Ana dili, başlangıçta anneden, daha sonra da toplum içerisinde
öğrenilen ve bireyin bir toplumla en güçlü bağlarını oluşturan dildir. Aksan
(1975:427-430)’a göre, büyümekte olan çocuk kendisini, kuşaktan kuşağa
aktarılarak çevresindekilere kadar gelen bir toplumsal kurumun, ana dilinin
içinde bulur. Bu dil hem ses yönü, hem de zihinde, evreni belli bir biçime
sokan bir düşünce dizgesi, değişik bir anlama ve anlatma yolu olarak başka
toplumların dilinden genellikle ayrıdır. Çocuk dili öğrenmeye başlarken ana
dilinin belli nitelikleri olan seslerinden, vurgu, ton özelliklerinden oluşan ses
dizgesini kapar. Bir dilin belli bir varlığı, bir davranışı, bir durumu, bir olayı
dile getirişi, o dili konuşan toplumun evrene bakış biçimini göstermekte, o
toplumun pek çok yönüne ışık tutmaktadır. Dolayısıyla ana dili, bir yandan
da toplumun evrene açılan penceresi olmaktadır.
Özbay (2003:3)’a göre, dünya, zihnimizde ana dilimize göre
biçimlenir. Biz çevremize ana dilimizin penceresinden bakar; varlıkları,
olayları, durumları hep onun anlama ve anlatma yolundan giderek kavrayıp
dile getiririz. Düşünce ve duyguların paylaşılmasında da ana dili çok yönlü
ve dolayısıyla vazgeçilmez bir iletişim aracıdır. İnsanlar arasındaki her türlü
bilgi ve duygu aktarımı ana dili ile gerçekleşmektedir.
Ana dilini iyi bilme ve düzgün kullanma başarılı olabilmek için çok
önemlidir. Bu da ana dili öğretimine ne kadar değer verilmesi gerektiğini
göstermektedir. Çocuklara ve gençlere ana dilimizi gereği gibi öğretebilmek
ve yeterli bir şekilde kullanma becerisi kazandırmak gerekmektedir.
2.4. Ana Dili ve Kültür
Kültür, bir milletin tarih boyunca ortaya koyduğu eserlerdir. Dil de
kültürün bir parçasıdır. Yıldız vd (2006:15)’e göre, dil, kültürel bir kurum
olduğu ve milletin kültürel düzeyi geliştirildiği zaman insan, kültürel
değerlerini, en önemlisi kendi kişiliğini bulur.
15
Bir dilin söz varlığının incelenmesi o dili konuşan toplumun ‘maddi ve
manevi kültür’ü üzerinde bize en inandırıcı tanıkları getirir. O ulusun yaşayış
biçimi, inançları, gelenekleri, toplumda önem verilen kavramlar ve tarih
boyunca ortaya çıkan çeşitli değişmeler, giderek o toplumun birçok
nitelikleri, söz varlığında kendini belli eder. Hatta üzerinde hiçbir bilgimiz
olmayan, görmediğimiz, tanımadığımız bir ülkenin dilini kitaplardan ya da bir
kimseden, iyi öğrenme olanağımızın bulunduğunu varsayarsak, yalnızca dil
aracıyla, o ülkede yaşayan ulusun kültürünü ana çizgileriyle inceleyip
öğrenebileceğimizi söyleyebiliriz (Aksan, 1975:430).
Dil kültürün aynasıdır. Bir toplumun kültürü de ancak ana dili
kullanılarak gelecek nesillere aktarılabilir. Ana dili kullanılarak ortaya
konulan eserler vasıtasıyla toplumun kültürü de zenginleştirilmiş olur.
2.5. Ana Dili Öğretimi
Ana dili öğretimi, çocuğun doğduğu andan itibaren başlar. Daha
sonra okulda planlı bir şekilde öğretmenler tarafından yapılır. Yıldız vd
(2006:46)’e göre, ana dili öğretimi, bir ulusun, kendi çocuklarına ilk önce
ailede daha sonraları ise eğitim kurumlarında, dillerini kullandırabilme
düşüncesiyle yapılır. Ana dili öğretimi hedeflenirken izlenecek yol ve sistem
önemlidir. Sandıkçı (2006:7-8)’ya göre de ana dili yaşanılan çevrenin
ürünüdür. Çocuk, hayatını devam ettirdiği çevreyi ana dili vasıtasıyla algılar.
Böylece dili ve kültür dünyası gelişir. Ana dili eğitimi, okullarda belli bir plan
ve program dahilinde yapılmaktadır.
Sekiz yıllık ilköğretim sürecinde Türkçe öğretiminden beklenen,
öğrencinin okuma, dinleme, konuşma ve yazma becerilerini dilin kurallarına
uygun olarak geliştirmesidir. Bir sonraki aşamayı oluşturan ortaöğretim ise,
Türkçenin imkânları çerçevesinde, tarihi süreçte oluşan edebi dilin
gelişimini, özelliklerini ve ürünlerini öğretmeyi hedefler bu açıdan
bakıldığında ilköğretimin 6, 7 ve 8. sınıfları bir geçiş dönemi özelliği gösterir.
Öğrenci bu dönemde, 1-5. sınıflarda öğrendiklerini, seviyesine uygun Türk
16
ve dünya edebiyatının seçkin örnekleriyle geliştirir ve kendi anlam dünyasını
yapılandırmaya başlar (MEB, 2006:2).
Ana dili öğretimi tüm diğer derslerin temelini oluşturmaktadır. Kendi
dilinde hedeflenen şekilde konuşamayan, okuyamayan veya yazamayan bir
bireyin diğer derslerde güçlükler yaşaması kaçınılmazdır. Birey kendi dilinde
yetkinliğe ulaştıkça, düşünen, üreten, tartışan, sorgulayan, problem çözen
ve karar verebilen bir kişiliğe sahip olabilecektir. Türkçe öğretiminde dört
temel dil becerisini etkin bir anlayışla geliştirmeye çalışarak öğrencilerin bilgi
çağına uygun özellikler taşıması sağlanabilecektir. Dil öğretimi bir bilgi dersi
olmaktan çok, bir beceri kazandırma dersi olarak düşünülmelidir. Bu
nedenle, öğrenme-öğretme sürecinde öğrencilerin etkin katılımının
sağlanması ve uygulamaya yönelik etkinliklerin kullanılması son derece
önemlidir (Güneyli, 2007:54).
Ana dili öğretiminin en önemli amacı insanın sözlü ve yazılı olarak
kendini ifade edebilmesini ve sağlıklı, düzgün bir şekilde iletişim
kurabilmesini sağlamaktır. İnsan edindiği dil becerileri ile toplumda önemli
bir yere sahip olabilir ve kültürünü de gelecek kuşaklara aktarabilir.
2.6. Ana Dili Öğretiminde Türkçe Öğretmeninin Rolü
Öğretmenlik sürekli gelişme hâlinde olan bir uzmanlık mesleğidir.
Bazı eğitimbilimciler ise öğretmenlik mesleğini, öğretmenin sorumluluk ve
rolleriyle açıklamaya çalışmışlardır. Bu tanımlarda öğretmen eğitim ve
deneyimleri nedeniyle, onunla iletişim kuran kişi ya da öğrencinin zihinsel,
duyuşsal ve psikomotor gelişimine katkıda bulunan kişi olarak
betimlenmektedir ( Demirel ve Kaya, 2004:247).
Tanımlamada da görüldüğü üzere, öğretmenlik çok yönlü bir
meslektir. Bir öğretmenin birçok görevi vardır. Öğretme - öğrenme
sürecinde en önemli görevi öğrenme yaşantıları düzenleyerek öğrenmeyi
sağlamaktır. Demirel ve Kaya (2004:251)’ya göre, araştırmalar etkili bir
öğretmenin öğretim sırasında şu işlemleri gerçekleştirmesi gerektiğini
göstermektedir.
17
• Derse bir önceki öğrenmeleri ve önkoşul bilgileri özetleyerek
başlama.
• Hedefleri öğrencilere duyurma.
• Yeni materyali küçük adımlarla ve her adımdan sonra uygulama
yaptırarak sunma.
• Ayrıntılı açıklama yapma.
• Çok sayıda soru sorma ve öğrencilerin kavrama düzeylerini kontrol
etme.
• İlk uygulamalarda öğrenciye rehberlik etme.
• Öğrencilere sistematik dönüt-düzeltme sağlama.
• Öğrencilere sınıfta yapacakları alıştırmalar verme ve bunları kontrol
etme.
Ana dili öğretiminin verimli olabilmesi için bir Türkçe öğretmeninin
yukarıda sayılan maddeleri uygulaması gerekir. Ana dili öğretimi yapılırken
izlenecek yol ve sistem önemlidir. Yıldız vd. (2006:54)’e göre, ana dili dersi,
öğrencilere bugün ve bir yetişkin olarak gelecekte, dil kullanımı açısından
her türlü beklentiye karşılık verebilecek becerileri kazandırmalıdır.” (Yıldız
vd., 2006: 54)
Türkçe öğretmeni derse girdiğinde bir önceki dersin özetini yapmalı
ve yeni işleyeceği konunun hedeflerini öğrencilere duyurmalıdır. Böylelikle
öğrenciler o gün işleyecekleri bir okuma parçasının ya da bir dil bilgisi
konusunun kendilerine neler kazandıracağını bilirler. Öğretmen dersi adım
adım işlemeli öğrencilerin uygulama yapmasına fırsat vermelidir. Özellikle
dil bilgisi derslerinde uygulamanın önemi oldukça büyüktür. Bir Türkçe
öğretmeni aynı zamanda işlediği okuma parçası ya da dil bilgisi konusuyla
ilgili olarak öğrencilere bol bol soru sormalı, konuşmalarını sağlamalıdır.
Böylelikle öğrencilerin konuşma becerilerinin gelişimine de katkıda
bulunmuş olur. Ayrıca yazılı olarak çeşitli alıştırmalar yaptırarak da yazılı
anlatım becerilerinin gelişmesini sağlamış olur. Tüm bunları daha sonra
kontrol etmeli, hangi konuların anlaşılmadığını tespit etmeli, o konular
üzerinde yeniden durmalıdır.
Türkçe öğretmenlerinin yukarıda anlatılanlar dışında başka görevleri
de vardır. Levent (1973:5-6)’e göre, öğrenciye dilin kurallarını öğreten, onu,
18
bir şeyler okumaya sevk eden bu suretle onun tam bir dil kültürünü almasını
sağlayan, muhakkak ki öğretmendir. Levent, bu gerçekleri göz önünde
tutarak, öğretmenlerin öğretim yaparken şu hususlara dikkat etmeleri
gerektiğini belirtmiştir:
1. Öğrencilerin konuşur veya okurken kelimeleri tam ve düzgün
telâffuz etmelerini sağlama,
2. Öğrenciye, boş vakitlerini bir şeyler okumakla değerlendirmesi
gerektiğini benimsetme,
3. Yazılı veya sözlü yoklamalarda, öğrencinin anlatım gücünün
en önemli etkenlerden olduğuna dikkati çekme,
4. Okul içi faaliyetlerde çeşitli amaçlarla öğrencileri daha çok
konuşturma,
5. Kültür-Edebiyat kollarının uygun görüp okula satın alacağı
gazete ve dergileri öğrencilerin okumasını sağlama.
Türkçe eğitim ve öğretiminin verimli olabilmesi için Öz (2001:35-36),
bir öğretmene ne gibi görevler düştüğünü şu şekilde dile getirmiştir:
Öğretmen,
1. Sürekli olarak okuyup incelemeler yapmalı, meslekî toplantı ve
çalışmalara katılmalıdır.
2. Meslekî alanda gelişen yeni metotları izlemeli, denemeli,
uygun gördüklerini uygulamalıdır.
3. Çalışmalar sırasında, yerine göre bir lider, bazen konuyu
geliştiren bir üye, bazen de bir dinleyici olmalıdır.
4. Derslerde gerekli araçları bulundurmaya gayret etmeli ve
bunlardan mümkün olanları çevrenin basit gereçlerinden yararlanarak
öğrencileriyle birlikte hazırlamalıdır.
5. Gezi yerlerine önce kendisi giderek, deneyleri önce kendisi
yaparak, kaynak kitapları önce kendisi okuyarak, kaynak kişilerle önce
kendisi konuşarak, diya ve film şeritlerini önce kendisi görerek muhtemel
güçlükleri gidermeye çalışmalıdır.
6. Kitap ve dergilerdeki bir yazıyı aynen kopya etmek veya
sınıftaki çalışmaları tekrar tekrar yazmak gibi sıkıcı ve faydasız ödevler
yerine gözlem, deneme ve seviyeye uygun araştırma çalışmaları ve zevkli,
dinlendirici okuma ödevleri vermelidir.
19
7. Zaman zaman öğrencilerin defter ve dosyalarını toplayarak
yanlışları işaret etmeli ve ortak yanlışlar üzerinde sınıfça durulmasına önem
vermelidir.
Türkçe dersinin amaçlarına ulaşabilmesi için öğretmenin bilgi ve
çabası başta gelir. Öğretmen, öğrencilerine yakından rehberlik ettiği ve her
öğrenciyi daha ileri seviyelere götürmek üzere yardımcı olduğu ölçüde,
amaca ulaşmak mümkün olabilir (Öz, 2001:280).
Ailede başlayan dil öğrenimi okulda sistemli bir şekilde devam
etmektedir. Dilin kurallarıyla öğrenimi ise okullarda başlamaktadır. Bu
sebeple de tüm öğretmenlere, özellikle de Türkçe öğretmenlerine büyük
görevler düşmektedir.
2.7. KKTC’de Türkçe Öğretmenlerinin Yetiştirilmesi
Ana dili eğitimi, bilgi vermekten çok beceri kazandırmayı
amaçlamaktadır. O hâlde bu eğitimi yaptıran kişilerin de söz konusu
becerilere sahip olması gerekir. Çocukların eğitimleri boyunca öğrenmelerini
kolaylaştıracak, başkalarıyla sağlıklı iletişim kurabilmeleri için temel dil
becerilerini amaçlanan düzeyde kazandıracak olan etkili bir Türkçe öğretimi,
öğretmenlerin gerekli bilgi ve becerilerle donatılmış olmasına bağlıdır.
Öğretmenlerin ayrıca mesleğe karşı tutumları yanında, ilgileri, yetenekleri
ve kişilik özellikleri de önemlidir.
Kıbrıs’ta eskiden orta dereceli okullarda ders verebilecek öğretmen
yetiştirilmiyordu. Nesim’in Batmayan Eğitim Güneşlerimiz (1987:27), isimli
kitabında öğretmenlerin yetiştirilmesi konusuyla ilgili olarak şu bilgiler yer
almaktadır:
1920 Maarif Kanunu’na kadar öğretmen olacaklarda aranan nitelikler
pek belirlenmiş değildi. Her köy ödeyebilme gücüne göre bir öğretmenle
anlaşır ve öğretmenden sadece öğretmen olarak değil, imam, mevlitçi,
cenazeleri kaldıran hoca olarak da yaralanılırdı. Bu nedenle çoğu öğretmen
lise mezunu değildi, hatta medrese mezunları bu gibi işleri daha iyi
20
becerebildiklerinden ve daha düşük ücretle çalışmayı kabul ettiklerinden
daha çok tercih ediliyordu.
Öğretmenler arasında hiçbir ehliyeti olmayanlar; medreselerden ve
İdadi’den ayrılanlar, çoğunlukta idiler.
Kıbrıs Türk Eğitiminde gerçek anlamda bir patlamanın olmasında,
1912 ile 1925 yılları arasında, 12 yıl İdadi’de müdürlük yapmış olan
Mütçeba Öktem Beyin büyük katkısı vardır. Okulu “28 talebe ile
almıştım.1925’te 235 talebe ile bıraktım” diyen Mütçeba Bey sayesinde ve
1920 yasasının da etkisiyle okullar; ehliyetli öğretmenlere devredilmiştir.
Ehliyet ve diploması olmayan öğretmenlerin görevlerine son verilmiş; ancak
öğretmen ihtiyacı göz önünde bulundurularak iki yıl içinde gerekli sınavı
geçenlere “Muvakkat Muallimlik” yapma belgesi verilmiştir. 1937’den sonra
lise diploması da yetersiz sayılarak Öğretmen Koleji eğitimi zorunlu
kılınmıştır.
Cumhuriyetimizin 50.Yılında Kıbrıs Türk Maarifi (1974:18) isimli
kitapta öğretmen kolejinin tanımı şöyle verilmektedir: “1937 yılında kurulan
Öğretmen Koleji, 1958 Haziranına kadar toplumlar arası statüyü haiz bir
kurum olarak Ada Türklüğüne yüzlerce öğretmen kazandıran lise üstü bir
eğitim ve öğretim kurumudur. 1955 Nisanında başlayan EOKA
hareketlerinin Türkler aleyhine yönelmesiyle, Rum kesiminde yer alan ve
Türk-Rum öğretmen adaylarının birlikte eğitildiği bu kuruma Türklerin
devamı imkânsız görülmüş ve yetkililer tarafından 1958-1959 ders yılı
başından itibaren, sadece Türk toplumuna hizmet edecek “Türk Öğretmen
Koleji”, Lefkoşa’nın Türk kesiminde faaliyete geçirilmiştir.
Günümüzde de varlığını sürdüren Öğretmen Koleji sadece ilkokullara
öğretmen yetiştirmekteydi. Zaten orta dereceli okul da o dönemlerde pek
yoktu. İngiliz Yönetimi orta dereceli Türk okullarının açılmasından
kaçınıyordu. 1943 yılına kadar orta dereceli okul olarak sadece Lefkoşa’da
Lefkoşa İslam Lisesi ve Viktorya Kız Okulu bulunuyordu. 1943’te
Limasol’da, 1944’te de Baf’ta ve Mağusa’da 3 yeni ortaokul daha açılmıştı.
Bu okullar tamamıyla ilkokul öğretmenleri ile idare ediliyor ve başlangıçta
yeterli öğrenci bulunamıyordu. Ancak birkaç yıl içinde öğrenci sayısında
21
büyük patlamanın olması sonucu yeni ortaokullar ve liseler açılmıştı. Bu
yeni okullar T.C. tarafından finanse ediliyor, öğretmenleri Türkiye’den
geliyor ve bağımsız komisyonlarca yönetiliyorlardı.
“Batmayan Eğitim Güneşlerimiz” adlı çalışmaya göre ilk kez 1948-
1949 öğretim yılı başında Maarif Müdürlüğü tarafından temel dersler için
Türkiye’den 3 öğretmen istenmiş ve Kıbrıs Türk Kültür Derneği’nin
çabalarıyla bu öğretmenler gönderilmişti. Öğretmenler arasında Edebiyat
öğretmeni Naim Buluç da vardı. Naim Buluç’un bir özelliği de Kıbrıs’ta ilk
defa Kıbrıs Türk folkloru üzerinde araştırma yapan kişi olmasıdır. 1950-51
ders yılı başında Türkiye’den Kıbrıs’a Türkçe öğretmeni olarak İbrahim Zeki
Burdurlu ve Mehmet Durulgan gönderilmiştir.
Kıbrıs’taki ortaokul ve liselerde gereksinim duyulan öğretmen açığını
gidermek amacıyla öğretmen olarak yetiştirilmek üzere Türkiye’ye öğrenci
gönderilmeye de başlanmıştır.
Bir taraftan Lise ve Viktorya Mezunlar Birliğinin çabaları diğer taraftan
da Kıbrıs Türk Derneği’nin T.C.’den sağladığı burslarla öğretmen
yetiştirilmek için Kız ve Erkek Teknik okulları ile Gazi Eğitim Enstitüsüne
öğrenci gönderilmiştir.
Kıbrıs’tan Türkiye’ye Türkçe öğretmeni olmaları için gönderilen ilk
öğrenciler Gazi Eğitim Enstitüsü’nden mezun olmuşlardır.
1951-52 öğretim yılında Yavuz Konnolu isimli kişinin girişimleri
sayesinde Gazi Eğitim’e gönderilenler arasında bulunan Türkçe-Edebiyat
öğretmeni Aydın Sami kendi devrindeki öğretmenlerin üç sınıfa ayrıldığını
dile getirmiştir. 1- Pedagojisi olan öğretmenler, 2- Üniversite mezunu,
pedagojisi olmayan öğretmenler, 3-Yüksek meslek okulundan mezun olan
öğretmenler.
Günümüzde Kıbrıs’ta tek gölge oyunu sanatçısı olan ve aynı
zamanda da emekli bir Türkçe öğretmeni olan Mehmet Ertuğ da kendisinin
Türkçe öğretmeninin Ahmet Tansel olduğunu dile getirmiştir.
22
“Batmayan Eğitim Güneşlerimiz” isimli çalışmaya göre Ahmet Tansel
1950-51 öğretim yılında Dr. F. Küçük’ün Mezunlar Birliği adına Kıbrıs Türk
Kültür Derneğine verdiği bir mektupla Gazi Eğitim’e kaydolanlar arasında
yer almıştır. Yine Mehmet Ertuğ’dan alınan bilgilere göre, Türkiye’den gelen
İbrahim Zeki Burdurlu Kıbrıs Türk Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yapmış,
Çığır Dergisini ve Namık Kemal Dergisini yayına kazandırmıştır. Mehmet
Ertuğ’un Türkçe öğretmenleri arasında Hasan Tahsin de yer almıştır.
Ertuğ’dan alınan bilgiye göre Hasan Tahsin Türkiye’ye okumak için
gitmemiş, Öğretmen Kolejini tamamlamış ve ilkokul öğretmeni olmuştur. O
zamanlar başarılı ilkokul öğretmenleri terfi ettirilir, ortaokul öğretmeni olarak
görev yapabilmeleri sağlanırdı.
Mehmet Ertuğ kendi öğrencilik yılları ile ilgili şunları dile getirmiştir:
“1959 yılında biz Kıbrıslı öğrenciler burslu olarak Gazi Eğitim Ensititüsü’ne
(Türkçe-Edebiyat Bölümü) gittik. O zamanlar Türkçe öğretmenleri sadece
Gazi Eğitim’de yetişiyordu. Sınıfta 19 Kıbrıslı öğrenci vardı. Bunlar arasında
Aysan Gazioğlu, Turgut Sıtkı, Suna Aytaçoğlu, Fikret Demirağ yer
almaktadır.”
Günümüzde KKTC’deki Türkçe öğretmenleri ile Türk Dili ve Edebiyatı
öğretmenleri ya Türkiye’deki üniversitelerden ya da KKTC üniversitelerinden
yetişmektedir. Türkiye’ye giden adaylar ilgili bölümlere üniversite sınavına
göre yerleştirilmektedir. Pehlivan (2003:75)’a göre KKTC üniversitelerinden
yetişen öğretmenler eğitim fakültelerinin Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenliği
bölümlerinden ya da fen-edebiyat fakültelerinin Türk Dili ve Edebiyatı
bölümlerinden yetişmekteydi. 2002-2003 öğretim yılından itibaren
üniversitelerin Türkçe öğretmenliği bölümleri de açılmıştır. Türk Dili ve
Edebiyatı bölümlerinden mezun olanlar, Alan Öğretmenliği Sertifika
Programı (pedagoji sertifikası) ya da Alan Öğretmenliği Tezsiz Yüksek
Lisans Programı’ndan mezun olmak suretiyle öğretmenlik yapmaktadır.
Öğretmenler Yasası (1985,Md.26)’nda ise;
“1. Genel, mesleki ve teknik ortaöğretim okullarına öğretmen
olabilmek için; uygun konularda bir üniversiteyi bitirip pedagoji sertifikasına
sahip olmak,
23
2. Ortaöğretim kurumlarında öğretmenlik yapma niteliğini kazandıran
bir yükseköğretim kurumundan mezun olmak…” ön koşulu aranmaktadır.
İlgili yasalar incelendiğinde KKTC’de Türkçe/Türk dili ve edebiyatı
öğretmeni olabilmek için bir Türk dili ve edebiyatı bölümünden mezun olup
pedagoji sertifikasına sahip olmanın yeterli olduğu görülmektedir.
2008 yılına kadar öğretmen alımı için yapılan sınavlarda sadece Türk
dili ve edebiyatı kadroları açılmakta, sınavı kazanan öğretmenler de hem
Türkçe öğretmeni hem de Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni olarak göreve
alınmaktaydılar. 2008 yılından itibaren Türkçe öğretmenliği için ayrı kadrolar
açılmış ve sınavı da ayrı yapılmaya başlanmıştır.
2.8. Türkçe Dersi Öğretim Programı
2.8.1. Programdaki Temel Yaklaşım
Türkçe Dersi Öğretim Programı’nda öğrencilerin kazanımlar ve
etkinlikler yoluyla dinleme/izleme, konuşma, okuma, yazma becerilerini
geliştirmeleri, dilimizin imkân ve zenginliklerinin farkına vararak Türkçeyi
doğru, güzel ve etkili kullanmaları hedeflenmektedir.
2.8.2. Programın Yapısı
Türkçe Dersi Öğretim Programı, “genel amaçlar, temel beceriler,
temel dil becerileri ile dil bilgisi ve bu becerilere yönelik belirlenmiş
kazanımlar, etkinlik örnekleri ile açıklamalar”dan oluşmaktadır.
2.8.2.1. Genel Amaçlar
Türkçe Dersi Öğretim Programı ile Türk Milli Eğitiminin genel
amaçları ve temel ilkelerine uygun olarak öğrencilerin;
1. Dilimizin, millî birlik ve bütünlüğümüzün temel unsurlarından biri
olduğunu benimsemeleri,
2. Duygu, düşüce ve hayallerini sözlü ve yazılı olarak etkili ve anlaşılır
biçimde ifade etmeleri,
24
3. Türkçeyi, konuşma ve yazma kurallarına uygun olarak bilinçli, doğru
ve özenli kullanmaları,
4. Anlama, sıralama, ilişki kurma, sınıflama, sorgulama, eleştirme,
tahmin etme, analiz-sentez yapma, yorumlama ve değerlendirme
becerilerini geliştirmeleri,
5. Seviyesine uygun eserleri okuma; bilim, kültür ve sanat etkinliklerini
seçme, dinleme, izleme alışkanlığı ve zevki kazanmaları,
6. Okuduğu, dinlediği ve izlediğinden hareketle, söz varlığını
zenginleştirerek dil zevki ve bilincine ulaşmaları; duygu, düşünce ve
hayal dünyalarını geliştirmeleri,
7. Yapıcı, yaratıcı, akılcı, eleştirel ve doğru düşünme yollarını
öğrenmeleri, bunları bir alışkanlık hâline getirmeleri,
8. Bilgiye ulaşmada kitle iletişim araçlarından yararlanmaları, bu
araçlardan gelen mesajlara karşı eleştirel bakış açısı kazanmaları ve
seçici olmaları,
9. Türk ve dünya kültür ve sanatına ait eserler aracılığıyla millî ve
evrensel değerleri tanımaları,
10. Hoşgörülü, insan haklarına saygılı, yurt ve dünya sorunlarına duyarlı
olmaları ve çözümler üretmeleri,
11. Millî, manevî ve ahlakî değerlere önem vermeleri ve bu değerlerle
ilgili duygu ve düşüncelerini güçlendirmeleri amaçlanmaktadır.
2.8.2.2. Temel Beceriler
Temel beceriler, öğrencilerin dil becerilerindeki gelişimleriyle
bağlantılı, yatay olarak bir yılın sonunda, dikey olarak da sekizinci sınıfın
sonunda kazanacakları ve hayat boyu kullanacakları temel becerilerdir.
Programla ulaşılması beklenen temel beceriler şunlardır: Türkçeyi doğru,
güzel ve etkili kullanma, eleştirel düşünme, yaratıcı düşünme, iletişim
kurma, problem çözme, araştırma, karar verme, bilgi teknolojilerini
kullanma, girişimcilik.
25
2.8.2.3. Temel Dil Becerileri
Türkçe Dersi Öğretim Programı, “okuma, dinleme/izleme, konuşma,
yazma, temel dil becerileri” ile dil bilgisinden oluşmaktadır.
2.8.2.3.1. Dinleme/İzleme
Dinleme/izleme, iletişim kurmanın ve öğrenmenin temel yollarından
biri olup verilen iletiyi doğru bir şekilde anlama, yorumlama ve
değerlendirme becerisidir. Programda dinleme/izleme becerisi; öğrencilerin
iyi bir dinleyici/izleyici olabilmesine yönelik olarak hazırlanmış düzeye uygun
kazanımlar ile bu kazanımları hayata geçirmeye yönelik etkinliklerden
oluşmaktadır. Programın bu bölümünde “dinleme/izleme kurallarını
uygulama, anlama ve çözümleme, değerlendirme, söz varlığını
zenginleştirme, etkili dinleme/izleme alışkanlığı kazanma” amaçları yer
almaktadır.
2.8.2.3.2. Konuşma
Konuşma; bireyin sosyal hayatında iletişim kurmasını, bilgi ve
birikimlerini paylaşmasını, duygu, düşünce, hayal ve gözlemlerini ifade
etmesini sağlayan en etkili araçtır. Türkçe Öğretim Programı’nda, konuşma
becerisine yönelik olarak, “konuşma kurallarını uygulama, sesini ve beden
dilini etkili kullanma, hazırlıklı konuşmalar yapma, kendi konuşmasını
değerlendirme, kendini sözlü olarak ifade etme alışkanlığı kazanma”
amaçlarına yönelik kazanımlara yer verilmiştir.
2.8.2.3.3. Okuma
Okuma, ses organları ve göz yoluyla algılanan işaret ve sembollerin
beyin tarafından yorumlanarak değerlendirilmesi ve anlamlandırılması
sürecidir. Okuma becerisi, öğrencinin farklı kaynaklara ulaşarak yeni bilgi,
olay, durum ve deneyimlerle karşılaşmasını sağlar. Programda okuma
becerisiyle, öğrencilerin günlük hayatlarında karşılaştıkları yazılı metinleri
doğru, akıcı bir biçimde ve uygun yöntemleri kullanarak okuyabilmeleri,
okuduklarını değerlendirip eleştirel bir bakış açısıyla yorumlayabilmeleri
amaçlanmıştır. Programda, okuma becerisini geliştirmek amacıyla çeşitli
26
etkinliklere yer verilmiştir. Etkinliklerde kullanılacak metinlerin, Türkçeyi
bütün zenginlikleriyle ve doğru bir şekilde yansıtması ayrı bir önem
taşımaktadır. Programda yer alan okuma becerisinde; okuma kuralları,
okunan metinlerin anlaşılması ve çözümlenmesi, anlamlandırılması, okunan
metinlerin değerlendirilmesi ve okumanın bir alışkanlık hâline
dönüştürülmesine yönelik olarak çeşitli kazanım ve etkinliklere yer
verilmiştir.
2.8.2.3.4. Yazma
Yazılı anlatım, bireyin kendini doğru ve amacına uygun olarak ifade
etmesinde ve iletişim kurmasında en etkili araçlardan biridir. Türkçe Öğretim
Programı’nda yazma becerisinin geliştirilmesiyle; öğrencilerin duygu,
düşünce, hayal, tasarı ve izlenimlerini dilin imkânlarından yararlanarak ve
yazılı anlatım kurallarına uygun şekilde anlatmaları, yazmayı kendini ifade
etmede bir alışkanlığa dönüştürmeleri ve yazma yeteneği olanların bu
becerilerini geliştirmeleri amaçlanmaktadır. Programda yazmayla ilgili olarak
“ yazma kurallarını uygulama, planlı yazma, farklı türlerde metinler yazma,
kendi yazdıklarını değerlendirme, kendini yazılı olarak ifade etme alışkanlığı
kazanma, yazım ve noktalama kurallarını kavrama ve uygulama” ile ilgili
amaçlara yönelik kazanımlar yer almaktadır.
2.8.2.3.5. Dil Bilgisi Dil bilgisi; bir dilin dinleme/izleme, konuşma, okuma, yazma temel
becerilerini destekleyen kurallar bütünüdür. Dil bilgisi öğretimi kuramsal
bilgilere değil, uygulamaya dayanmalıdır. Bundan dolayı dil bilgilerinin
öğretiminde, kuralların verilmesinin yanında, bu kuralların kelime, cümle ve
metin düzeyindeki uygulamaları amaçlanmıştır. Dil bilgisinde kolaydan zora
ilerleyen bir sıra izlenmiş olup konuların birbiriyle olan ilişkileri gözetilmiştir.
2.8.2.4. Kazanımlar
Kazanımlar; öğretim sürecinde öğrencilerin edinecekleri bilgi, beceri
ve alışkanlıkları kapsamaktadır. Dil bilgisi ve yazım ve noktalama ile ilgili
kazanımlar, öğrencilerin gelişim düzeyine göre altıncı sınıftan sekizinci
sınıfa doğru aşamalı olarak verilmiştir.
27
2.8.2.5. Etkinlikler
Türkçe Dersi Öğretim Programı’nda yer alan kazanımların hayata
geçirilmesi ve hedeflenen bilgi, beceri, tutum ve alışkanlıkların
kazandırılması için çeşitli etkinlik örneklerine yer verilmiştir. Programdaki
etkinlikler, öğrenci merkezli ve öğrenme sürecinde öğrencinin etkin bir rol
üstlenmesini sağlayacak şekilde hazırlanmıştır.
2.8.2.6. Açıklamalar
Önemli görülen noktalar “[!]” uyarı sembolü kullanılarak belirtilmiştir.
Ölçme ve değerlendirme ise “ ” sembolü ile gösterilmiştir.
2.8.2.7. Ara Disiplinler
Sağlık Kültürü, Girişimcilik, İnsan Hakları ve Vatandaşlık, Kariyer
Bilinci Geliştirme, Özel Eğitim, Rehberlik ve Psikolojik Danışma, Spor
Kültürü ve Olimpik Eğitim, Afetten Korunma ve Güvenli Yaşam alanlarından
oluşur. Programda yer alan ara disiplin kazanımlarının Türkçe dersinde
işlenecek tema/metinlerle ilişkilendirilmesi esastır.
2.8.2.8. Atatürkçülük
Her sınıfta Atatürkçülükle ilgili zorunlu bir temaya yer verilmesi
planlanmıştır.
2.8.3. Öğrenme ve Öğretme Süreci
Türkçe Dersi Öğretim Programı, öğrencinin birikim, beceri ve
gelişimlerini göz önünde bulunduran ve öğrenciyi merkeze alan bir
yaklaşımla hazırlanmış olup, bütün kazanım ve etkinlikler bu açıdan ele
alınmıştır. Bu nedenle programda, öğrenme etkinlikleri bir bütünlük içinde
değerlendirilmiş, öğrencinin katılımını gerektiren uygulamalara yer
verilmiştir. Bu uygulamalar; bireysel farklılıklara duyarlı, bağımsız veya grup
içinde öğrenmeyi özendiren, öğretim etkinliklerini okul dışına da taşıyan bir
nitelik göstermektedir.
Öğrenme-öğretme sürecinde, öğrencilerin etkinliklere istekle
katılmaları, ilgi ve dikkatlerini canlı tutmaları, kendilerini tarafsız gözle
28
değerlendirebilmeleri ancak öğrendiklerini hayata aktarabilmeleriyle
mümkün olacaktır. Bu nedenle bütün öğretim süreçlerinin hayata dönük
olması amaçlanmış, değerlendirmede tutum ve davranışlardaki gelişmeler
de dikkate alınmıştır.
2.9. Türkçe Öğretiminde Kullanılan Yöntem ve Teknikler
2.9.1. Okuma Alanı Yöntem ve Teknikleri
2.9.1.1. Sessiz Okuma
Ses organlarından yararlanmadan, parmak, baş ve gövde hareketleri
yapmadan, gözle anlamaya yönelik okuma türüdür.
Sessiz okumada amaç, öğrencilerin akıcı ve hızlı okumalarını
sağlamaktır.
Öğrenciler, sınıfta okunacak olan herhangi bir metni veya kendi
istedikleri bir kitabı öğretmenin belirlediği bir sürede okurlar. Bütün sınıf
sessiz okuma sürecine katılırken öğretmen de sessiz okuyarak öğrencilere
örnek olur. Bu süreçte öğrencilerin başkalarını rahatsız etmeden
okumalarına dikkat edilir (Özbay, 2007:20).
2.9.1.2. Sesli Okuma
Sesli okuma, gözle algılanıp zihinle kavranan sözcük ya da sözcük
kümelerinin konuşma organlarının yardımı ile söylenmesidir.
Özbay (2007:18)’a göre, sesli okumada amaç, öğrencilerin okunan
metinde geçen kelimelerin nasıl telaffuz edildiğini ve hangi bağlamda
kullanıldığını anlamalarını sağlamaktır. Sesli okuma, öğrencilerin okuma
seviyesini belirlemeye yardımcı olurken dinleyenlerin zihinsel faaliyetlerinin
gelişmesine de katkı sağlar. Öğrencilerin düzgün konuşma yeteneğini
geliştirir. Sesli ve güzel okuma, dinleyicilerin konuya ilgi duymasını sağlar
ve okuma zevki uyandırır.
29
Sesli okuma farklı şekillerde yapılabilir. Birinci yol, öğretmenin açık
ve anlaşılır bir biçimde, herkesin duyacağı bir ses tonuyla örnek okuma
yaptıktan sonra öğrencilere metni kavramaya yönelik sorular sorması ve
etkinlikler yaptırmasıdır. İkinci yol, öğretmenin örnek okumasından sonra bir
öğrencinin sesli okumasıdır. Üçüncü yol ise yine öğretmenin örnek
okumasından sonra öğrencilerin gruplara ayrılarak her gruptan bir öğrenci
veya grubun tamamının sesli olarak okumasıdır (Özbay, 2007:18).
2.9.1.3. Göz Atarak Okuma
Amaç, konunun ayrıntılara girilmeden kavranmasıdır.
Metnin içeriğini anlamak ve istenen bilgiye ulaşmak için önce metnin
başlığına bakılır; uzunluğu ve biçimi incelenerek metin şekil bakımından
değerlendirilir (Yıldız vd.,2006:132).
Okuma öncesi göz gezdirme, okumanın diğer aşamalarında da
kullanıldığı için oldukça önemli bir stratejidir. Çünkü bu strateji okuyucunun
amaç oluşturmasına, ön bilgilerini okuma ortamına aktarmasına,
anlaşılmayan noktaları açıklığa kavuşturmasına ve özet yapmasına katkı
sağlamaktadır (Akyol, 2006:30).
2.9.1.4. Özetleyerek Okuma
Amaç, konunun ana hatlarının kavranmasını sağlamaktır.
Metni okumaya başlamadan önce tahtaya, “Metinde geçen şahıs ve
varlıklar kimlerdir?”, “Olaylar nerede ve ne zaman geçmektedir?”, “Metnin
giriş ve sonuç bölümlerinde ne tür değişiklikler olmuştur?” gibi sorular
yazılır. Öğrencilerden metni dinlerken veya okurken bu soruların cevaplarını
bulmaya çalışmaları istenir. Okuma süreci zaman zaman kesintiye
uğratılarak öğrencilere okunan bölümün özetini çıkarmaları için süre verilir
(Yıldız vd., 2006:132).
2.9.1.5. Not Alarak Okuma
Amaç, öğrencileri okuma sürecinde etkin kılmak, onların önemli bilgi,
düşünce ve olayları hatırlamalarını sağlamaktır.
30
Sesli ve sessiz okuma sırasında öğrencilerden okuma amaçlarına
göre not almaları istenir. Bunun için öğrencilere farklı çalışma kâğıtları
verilebilir. Sesli okuma öncesinde öğrencilere, metnin türü ve konusu
hakkında bilgi verilerek not alma sırasında dikkat etmeleri gereken
noktalara değinilir (Yıldız vd., 2006:132-133).
2.9.1.6. İşaretleyerek Okuma
Amaç, konuyu anlamaya yardımcı olacak anahtar kelime ve
kavramlar ile önemli görülen yerlerin belirlenmesidir.
Bu yöntemde not alma yönteminden farklı olarak öğrenciler, önemli
gördükleri yerleri metin üzerinde işaretler (Yıldız vd., 2006:133).
2.9.1.7. Tahmin Ederek Okuma
Amaç, öğrencileri okuma sürecinde etkin kılmak için metinde geçen
duygu, düşünce ve olaylarla ilgili merak uyandırmaktır.
Tahmin ederek okuma çeşitli yollarla yapılabilir: 1-Okuma süreci
kesintiye uğratılır. Öğrencilerden “metinde gelişen ve gelişebilecek olayları”
iki ayrı sütuna listelemeleri istenir. 2-Öğretmen metni sesli okur.
Öğrencilerde merak uyandıran ifadeler ve bunlarla ilgili sorular tahtaya
yazılır. 3- Öğretmen, öğrencilerden metni okumaya başlamadan önce,
metnin başlığı ve görsel unsurlardan hareketle metnin içeriğine yönelik
tahminlerde bulunmalarını ister (Yıldız vd., 2006:133).
İyi okuyucular sürekli tahminler yapmaktadırlar. Bu okuyucular için
okuma bir anlamda tahminler yapma ve tahminlerin doğru veya yanlışlığını
kontrol etmedir.
2.9.1.8. Soru Sorarak Okuma
Amaç, okuma öncesinde ve sürecinde öğrencilere sorular
hazırlatılarak metin üzerinde düşünmelerini ve metni anlamalarını
sağlamaktır.
Bu yöntemin uygulanması iki şekilde gerçekleştirilir:
31
1. Metin sesli veya sessiz okunduktan sonra öğrenciler, okuma
sürecinde zihinlerinde oluşan soruları yazarlar.
2. Öğrenciler metni okumadan önce ve okuma sırasında metnin başlığı
ve görsel unsurlarıyla ilgili zihinlerde oluşan soruları tahtaya yazarlar
(MEB, 2006:67).
2.9.1.9. Söz Korosu
Amaç, öğrencilerin okuma ve birlikte çalışma becerilerinin
geliştirilmesidir.
Bir şiir veya düz yazı bölümlere ayrılarak bir grup öğrenci tarafından
birlikte okunur. Öğrenciler gruplara ayrılır. Metnin, öğretmen tarafından
okunarak anlaşılması sağlanır (Türkçe Dersi Öğretim Programı ve Kılavuzu,
2006:67).
2.9.1.10. Okuma Tiyatrosu
Amaç, öğrencilerin metnin yapısını, dilini ve metinde yer alan şahıs
ve varlık kadrosunun özelliklerini anlamalarını sağlamaktır.
Bu yöntemde, metin okunduktan sonra diyaloglara dönüştürülerek
tiyatro metni hâline getirilir (MEB, 2006:67).
2.9.1.11. Ezberleme
Amaç, öğrencilerin hafızalarını güçlendirmek, kültürel ve edebi
değere sahip metinlerdeki cümle yapılarını ve söz varlığını kavrayarak
Türkçeyi doğru, güzel ve etkili kullanmalarını sağlamaktır.
Bu yöntemde öğrencilerin seviyelerine, ilgi ve ihtiyaçlarına yönelik
olarak belirlenen metinler (şiirler, kısa düz yazılar, güzel sözler vb.) belirli bir
süre içinde öğrenciler tarafından ezberlenir (Yıldız vd., 2006:135).
Ezberleme, öğrencilerde birtakım anlatım kalıplarını zihinde
bulundurma, kalabalık karşısında heyecana kapılmadan bir parçayı
okuyabilme alışkanlığı ve güven duygusu kazanma bakımlarından da
önemlidir.
32
2.9.1.12. Metinlerle İlişkilendirme
Amaç, öğrencilerin, okudukları metinle diğer metinler arasında ilişki
kurmasını sağlayarak düşünme becerilerini geliştirmektir.
Bu yöntemde, metin okunduktan sonra öğrencilere, daha önce
okudukları diğer metinlerle ne gibi benzerliklerinin olduğu sorulur (Özbay,
2007:26).
2.9.1.13. Tartışarak Okuma
Amaç, öğrencilerin, metinde işlenen konuyla ilgili bilgi, duygu ve
düşüncelerini başkalarıyla paylaşmalarını ve onların bilgi ve görüşlerinden
yararlanarak farklı bakış açıları kazanmalarını sağlamaktır.
Tartışma sınıfça veya küçük gruplar hâlinde yapılabilir. Tartışma
sonunda varılan ortak düşünceler not edilerek metin biçiminde sunulur.
Bütün öğrencilerin tartışmaya katılması ve birbirlerinin düşüncelerine saygı
duyması sağlanır (Özbay, 2007:27).
2.9.1.14. Eleştirel Okuma
Amaç, öğrencilere okudukları hakkında soru sorma alışkanlığı
kazandırarak konu hakkında düşünmelerini sağlamak; konuyu olumlu ve
olumsuz yanlarıyla ve tarafsız bir bakış açısıyla değerlendirerek kendi
doğrularını buldurmaktır.
Metin okunurken öğrenciler, katılıp katılmadıkları yerleri belirler ve
zihinlerinde oluşan sorulara cevap ararlar. Duygu, düşünce ve olaylar
arasında neden-sonuç ilişkisi kurmaya çalışırlar. Kişisel deneyimlerinden
hareketle okuduklarını anlamlandırırlar (Türkçe Dersi Öğretim Programı ve
Kılavuzu, 2006:68).
33
2.9.2. Yazma Alanı Yöntem ve Teknikleri
2.9.2.1. Not Alma
Amaç, öğrencilerin okunan veya dinlenilenlerin önemli noktalarını
seçebilmesini, bilgi ve düşüncelerini sınırlandırabilmesini ve sistemli
çalışma becerisini kazanmalarını sağlayarak zaman kaybını önlemektir
(Özbay, 2007:128).
Öğrenci bir metni dinlerken önemli hususları not eder. Bu çalışma
yapılırken öğrencilere kısaltmalar konusunda da bilgi verilmelidir. Not
aldıktan sonra bu notların daha düzgün bir şekilde yazılması çalışmalarına
da yer verilmelidir (Demirel ve Şahinel, 2006:115).
2.9.2.2. Özet Çıkarma
Amaç, öğrencilerin anladıklarını kısa ve öz bir şekilde anlatma
becerilerini geliştirmek, onlara bilinçli ve düzenli çalışma alışkanlığı
kazandırmaktır (Yıldız vd., 2006:242).
Özet çıkarmanın başarılı olması için öğrencilerin okunan yazının ana
hatlarını, yani planını kavramaları gerekir. Özette ayrıntılara yer verilmez,
sadece bu ana hatlar üzerinde durulur. Şüphesiz ayrıntıları atma sırasında
konunun anlaşılmaz hâle gelmemesine de dikkat edilmelidir (Öz, 2001:247).
Öğretmenin rehberliğinde sınıf ortamında yapılan birkaç özet
çalışması sonrasında öğrencilere çeşitli metinler verilerek özet çıkarmaları
istenir (Özbay, 2007:128).
2.9.2.3. Boşluk Doldurma
Amaç, öğrencilerin okuduklarını, dinlediklerini/izlediklerini anlamaları
ve anladıklarını, konunun/metnin bağlamına uygun olarak anlatma
becerilerini geliştirmektir.
Öğrencilerin okuduklarına, dinlediklerine/izlediklerine yönelik olarak
hazırlanan metinler, cümleler hâlinde boşluklar bırakılarak öğrencilere
dağıtılır. Öğrenciler boşlukları metnin bağlamına uygun ifadelerle doldurur
(Özbay, 2007:128).
34
2.9.2.4. Kelime ve Kavram Havuzundan Seçerek Yazma
Amaç, öğrencilerin öğrendikleri kelime, kavram, atasözü ve deyimleri
anlatımlarında kullanmalarını sağlayarak kalıcı kılmak ve böylece söz
varlıklarını zenginleştirmektir.
Öğretmen tarafından kelime, kavram, atasözü ve deyimlerden oluşan
bir havuz oluşturulur. Bunlar kâğıda ya da tahtaya yazılarak öğrencilere
verilir. Öğrenciler belirledikleri yazma konusuna veya yazacaklarının ana
fikrine bağlı olarak bu kelime, kavram, atasözü ve deyimlerden uygun
olanlarını seçerek yazılarında kullanırlar (Yıldız vd., 2006:243).
2.9.2.5. Serbest Yazma
Amaç, öğrencilerin herhangi bir konudaki duygu, düşünce ve
hayallerini yazmalarını sağlayarak ifade güçlerini ve yazılı anlatım
yeteneklerini geliştirmektir (Özbay, 2007:129).
Serbest yazma çalışmalarıyla öğrencilerden duygu ve düşüncelerini
kendi üslûplarına göre ve yazım kurallarına dikkat ederek yazmaları istenir.
Genellikle iki ya da daha çok konuda verilen başlıklardan biri seçilip bir
kompozisyon yazılması istenir (Demirel ve Şahinel, 2006:115).
Serbest yazı çalışmalarında öğrencilere genel kurallar hatırlatılmalı,
seçtikleri herhangi bir konuyu anlatırken bu çerçeveyi mümkün olduğunca
aşmamaları sağlanmalıdır (Yıldız, 2006:218).
2.9.2.6. Kontrollü Yazma
Amaç, kelimelerin, cümle yapıları ve ifade kalıplarının Türkçenin
kurallarına uygun şekilde yazılmasıdır.
Şu şekillerde uygulanır: 1. Öğrencilere örnek bir metin verilir.
Öğrenciler metinde geçen anahtar kelimeleri de kullanarak yeni bir metin
oluştururlar. 2. Bir paragrafı oluşturan cümlelerin yerleri değiştirilir.
Öğrenciler, duygu ve düşüncenin akışına göre cümleleri mantıklı bir sıraya
koyarak paragrafı yeniden oluştururlar. 3. Belirli bir konuda, öğretmen veya
35
öğrenciler tarafından hazırlanan sorulara verilen cevaplar bütünlük içinde
ele alınarak birkaç paragraflık metin oluşturulur (MEB, 2006:70).
2.9.2.7. Güdümlü Yazma
Amaç, öğrencilerin bir konu hakkındaki, bilgilerini, duygularını ve
düşüncelerini etkili bir şekilde anlatma becerilerini geliştirmektir (Yıldız vd.,
2006:243).
Güdümlü yazma çalışmalarıyla öğrencilerden öğrendikleri sözcükleri
ve cümle yapılarını kontrollü bir şekilde kullanmaları ve anlamlı bir paragraf
oluşturmaları istenir (Demirel ve Şahinel, 2006:114).
Öğretmen tarafından belli bir konu hakkında öğrenciler bilgilendirilir.
Konu çeşitli yönleriyle sınıf ortamında tartışılıp değerlendirilir. Öğrenciler
konu hakkında edindikleri bilgiler ışığında duygu ve düşüncelerini yazılı
olarak ifade ederler (Özbay, 2007:130).
2.9.2.8. Yaratıcı Yazma
Amaç, öğrencilerin yazma yeteneklerini ve yaratıcılıklarını
geliştirmektir.
Bu yöntemde konuyu ve yazılı anlatım türünü öğretmen verebileceği
gibi öğrenciler de istedikleri konuyu seçerek yazma çalışması yapabilirler.
Öğrenciler yaşadıklarından, düşündüklerinden ve hayal ettiklerinden
hareketle yazarlar (Yıldız vd., 2006:244).
2.9.2.9. Metin Tamamlama
Amaç, öğrencilerin okuduklarından hareketle duygu, düşünce ve
hayal dünyalarını zenginleştirmek, onları etkin duruma getirerek yorum
yapma ve fikir yürütme becerilerini geliştirmektir.
Öğrencilere olay veya düşünce ağırlıklı herhangi bir metnin
bölümlerinden birkaçı verilir. Öğrencilerden, okuduklarından hareketle
duygu, düşünce veya olayların gelişimine yönelik fikirlerini yazmaları istenir
(MEB, 2006:70).
36
2.9.2.10. Tahminde Bulunma
Amaç, öğrencilerin okuduklarından hareketle duygu, düşünce ve
hayal dünyalarını zenginleştirmek, onları etkin duruma getirerek yorum
yapma ve fikir yürütme becerilerini geliştirmektir.
Bu yöntemle öğrenciler okuduklarının, dinlediklerinin, izlediklerinin
öncesi, başlangıcı, gelişimi ve sonucuna yönelik tahminlerde bulunarak
yazma çalışmaları yaparlar (Yıldız vd., 2006:244).
2.9.2.11. Bir Metni Kendi Kelimeleriyle Yeniden Oluşturma
Amaç, öğrencilerin kendilerine özgü ifade şekillerini ve üslûplarını
geliştirmektir.
Öğrencilere düşünceye veya olaya dayalı bir metin verilerek
okutulur/dinletilir. Metindeki düşünce ve olayları kavrayan öğrenciler “Ben
olsaydım nasıl yazardım?” düşüncesinden hareketle metni kendi ifadeleriyle
yeniden kurgularlar (Yıldız vd., 2006:244-245).
2.9.2.12. Bir Metinden Hareketle Yeni Bir Metin Oluşturma
Amaç, öğrencilerin hangi türde yazmaya yatkın olduklarını
belirleyerek yaratıcılıklarını o yönde geliştirmektir.
Öğrencilere herhangi bir türde bir metin verilerek okutulur/dinletilir.
Öğrenciler okuduklarını metinden hareketle, metinde ele alınan duygu,
düşünce, hayal veya olayları geliştirerek ve yaratıcılıklarını kullanarak farklı
bir türde metin oluştururlar (Özbay, 2007:131).
2.9.2.13. Duyulardan Hareketle Yazma
Amaç, öğrencilerin algılama güçlerini ve dikkatlerini geliştirmektir.
Duyuların birini veya birkaçını harekete geçirecek etkinlikler yapılır.
Örneğin, öğrencilere müzik dinletilerek bunun kendilerinde uyandırdığı
duygu ve düşünceleri yazmaları istenir (Özbay, 2007:131).
37
2.9.2.14. Grup Olarak Yazma
Amaç, öğrencilerin çevreleriyle iletişim kurmalarını, iş birliği
yapmalarını ve birbirleriyle etkileşimde bulunarak grup bilinci kazanmalarını
sağlamak, böylece kişisel gelişimlerine yardımcı olmaktır.
Sınıf küçük gruplara ayrılarak her gruba farklı yazma konuları verilir.
Grup üyeleri konunun belli bir yönünü ele alarak yazar (Yıldız vd.,
2006:245).
2.9.2.15. Eleştirel Yazma
Amaç, öğrencilerin olay ve durumlara tarafsız bakma, yorum yapma,
fikir ve çözüm üretme becerilerini geliştirmektir.
Herhangi bir olay, durum ve düşünce, sınıfın gündemine alınarak
tartışılır. Öğrenciler, konu hakkındaki düşüncelerini olumlu olumsuz
yönleriyle ve tarafsız bir yaklaşımla anlatırlar (Yıldız vd., 2006:245).
Bir şiir, hikâye veya makale hakkında öğrencilerin görüşlerini
yazmaları istenebilir. Öz (2001:250)’e göre, öğrenciler, yazıları beğenip
beğenmediklerini, hangi fikirleri uygun bulduklarını, yazarların hangi
fikirlerine katılmadıklarını, yazının nerelerinin güzel, hangi kısımlarının güzel
olmadığını belirtirler.
2.9.3. Konuşma Alanı Yöntem ve Teknikleri
2.9.3.1. İkna Etme
Amaç, bir konu hakkındaki fikirlerin dinleyiciler tarafından kabul
edilmesini ve benimsenmesini sağlamaktır.
Bu yöntemin sınıf ortamında uygulanmasında seçilen öğrenciler ya
da gruplar konu hakkında farklı fikirleri savunarak karşısındakileri
savundukları fikirler konusunda ikna etmeye çalışırlar (Özbay, 2007:109).
38
2.9.3.2. Eleştirel Konuşma
Amaç, belirli bir konuyu olumlu ve olumsuz yanlarıyla ve tarafsız bir
bakış açısıyla değerlendirerek yorum yapma, fikir ve çözüm üretme
becerilerini geliştirmektir.
Konuşmacı, seçip sınırlandırmış olduğu konu ile ilgili konuşmasını
hiçbir eksik kalmayacak şekilde dinleyicilerin bilgisine sunar (Özbay,
2007:110).
2.9.3.3. Katılımlı Konuşma
Amaç, dinleyicileri konuşma sürecine katarak konunun anlaşılmasını
kolaylaştırmak ve konuya farklı bakış açıları getirmektir.
Bu yöntemde dinleyicileri konuşma sürecine katmak amacıyla
konuşma yer yer kesintiye uğratılarak dinleyicilerin duygu, düşünce ve
sorularını iletmeleri sağlanır (Özbay, 2007:110).
2.9.3.4. Tartışma
Amaç, öğrencilerin bir konu üzerinde olumlu veya olumsuz fikirler
yürüterek benimsedikleri fikirleri savunma becerisini geliştirmektir.
Bu yöntemde tartışılacak konu öğrenciler tarafından seçilir ve
konuyla ilgili gerekli kaynaklar taranarak elde edilen bilgi ve görüşler
düzenlenir (Özbay, 2007:110).
Saptanan güncel bir sorunun ilkelere uygun olarak sınıfça tartışılması
çalışmaları yapılabilir. Demirel ve Şahinel (2006:109)’e göre, sınıf içinde ya
da sınıflar arasında belli konularla ilgili münazaraların düzenlenip
öğrencilerin ana dili etkili olarak kullanımları sağlanabilir.
2.9.3.5. Kendisini Karşısındakinin Yerine Koyarak Konuşma (Empati Kurma)
Amaç, konuşmada, karşısındakinin değer yargılarını, duygu ve
düşüncelerini anladığını hissettirerek etkili bir iletişim kurmaktır.
39
Bu yöntemde, bir sorunu çözmek, doğruyu aramak veya
karşısındakinin sevinçlerine ve sıkıntılarına ortak olmak gibi olumlu iletişim
becerilerini geliştirmek için konuşma ortamı oluşturulur (Türkçe Dersi
Öğretim Programı ve Kılavuzu, 2006:64).
2.9.3.6. Kelime ve Kavram Havuzundan Seçerek Konuşma
Amaç, öğrencilerin öğrendikleri kelime, kavram, atasözü ve deyimleri
anlatımlarında kullanmalarını sağlayarak söz varlıklarını ve ifade güçlerini
zenginleştirmektir.
Öğretmen tarafından kelime ve kavramların yer aldığı bir havuz
oluşturulur. Öğrenciler konuşma konularına bağlı olarak bu havuzdan
seçtikleri kelime ve kavramları kullanarak bir konuşma yaparlar (Türkçe
Dersi Öğretim Programı ve Kılavuzu, 2006:64).
2.9.3.7. Yaratıcı Konuşma
Amaç, öğrencilerin konuşma yeteneklerini ve yaratıcılıklarını
geliştirmektir.
Öğrencilere bir konu verilir. Her öğrenci bir önceki arkadaşının
konuyla ilgili söylediklerinden hareketle konuşarak konuya farklı bir bakış
açısı getirir (Özbay, 2007:112).
2.9.3.8. Hafızada Tutma Tekniği
Amaç, konuşmanın kesintiye uğratılmadan kurallarına uygun olarak
yapılmasını sağlamaktır.
Konuşmanın içeriği düşünce sıralamasına göre düzenlenir. Cümleler
düşünce gruplarına göre sınıflandırılır ve oluşturulan kelime listeleri bir
kâğıda yazılır. Hayal gücü, benzetme, abartma, mizah vb.den yararlanılarak
seçilen kelimelerle küçük bir hikâye oluşturulur (Özbay, 2007:113).
40
2.9.4. Dinleme Alanı Yöntem ve Teknikleri
2.9.4.1. Katılımlı Dinleme
Amaç, dinleme sürecinde zihinde oluşan soruların konuşmacıya
iletilerek dinlenilenlerin daha iyi kavranmasıdır.
Dinleme sırasında başka bir işle uğraşmamak ve konuşmacı ile göz
teması kurmak gereklidir. Konuşmacıdan anlatılanlara açıklık getirmesini
istemek, konuşmacının sözlerini ve duygularını geri yansıtmak, fikir ve
duygularını özetlemek bu uygulamada yapılacaklardandır (MEB, 2006:61).
Katılımlı dinlemenin en önemli özelliği, kapalı anlamları ortaya
çıkarmada kullanılmasıdır. İnsanlar duygu ve düşüncelerini, problemlerini,
genellikle sembol diliyle ifade edebilirler. Yani söylemek istediklerini açık
açık ifade edemezler. Katılımlı dinleme, bu simgeleri, çözmede önemli bir
özelliğe sahiptir. Sorular aracılığıyla bunlar çözülür (Yıldız vd., 2006:183).
2.9.4.2. Katılımsız Dinleme/İzleme
Amaç, dinleme/izleme sürecinde öğrencilerin dinledikleri üzerinde
düşünmelerini sağlayarak zihinsel faaliyetlerini etkin kılmaktır.
Dinlenilen metnin bir süreçten mi bahsettiği, yoksa bir açıklama mı
getirdiği belirlenir. Metnin türüne ve metinden elde etmek istenilenlere
uygun olarak zihinde “Kim, ne, nereye, ne zaman, nasıl?” gibi sorulara
cevap bulmaları için öğrenciler yönlendirilir (Özbay, 2007:72).
2.9.4.3. Not Alarak Dinleme/İzleme
Amaç, dinlenenlerin/izlenenlerin daha kolay anlaşılmasını ve
hatırlanmasını sağlamaktır.
Öğrencilerden dinleme/izleme amaçlarına göre notlar almaları istenir
(Özbay, 2007:72).
Akyol (2006:12)’a göre, önemli olan öğrencinin sadece dinlediğinden
edindiklerini kısa kısa yazması değil aynı zamanda yazdıkları üzerinde de
41
düşünmesidir. Not alma ve not üretme birlikte yürütülmelidir. Not üretme,
dinlerken yazdıkları hakkında sorular ve yeni düşünceler üretmedir.
2.9.4.4. Kendini Konuşanın Yerine Koyarak Dinleme/İzleme (Empati Kurma)
Amaç, dinleyicinin, kendisini konuşmacının yerine koyarak onun
neler hissettiğini, sözlerinin hangi deneyimleri yansıttığını, kendini ve
dünyayı nasıl algıladığını anlamaktır.
Öğrencilerden konuşmacının veya dinlediklerindeki varlık ve
şahıslardan birinin yerine kendilerini koyarak olayları, duygu ve düşünceleri
anlamaları istenir (MEB, 2006:61).
Empatik dinleyici, dünyayı konuşanın gördüğü gibi görebilir; olaylara
konuşanın bakış açısından bakabilir, neler hissettiklerini anlayabilir. Empatik
dinlemede, konuşanla aynı düşüncede olmak gibi bir şart yoktur. Konuşanı,
derinlemesine, hissî ve fikrî açılardan anlamaya çalışmaktır (Yıldız vd.,
2006:186).
2.9.4.5. Yaratıcı Dinleme/İzleme
Amaç, öğrencilerin dinlediklerini/izlediklerini yorumlaması ve
bunlardan yeni fikirler üretmesidir.
Bu yöntem iki şekilde uygulanabilir:
1. Katılımsız dinleme/izleme yapılarak konuşmacının sözlerinden yeni
düşünce ve hayaller üretilir.
2. Katılımlı dinleme/izleme yapılarak konuşmacının sözlerinden üretilen
düşünce ve hayaller ifade edilir. Konuşmacının daha rahat ve yaratıcı
düşünmesini sağlamak için yönlendirici sorular sorulur veya cesaret
verici sözler söylenir (Özbay, 2007:73).
2.9.4.6. Seçici Dinleme/İzleme
Amaç, dinlenenlerin/izlenenlerin içinden ilgi ve ihtiyaca yönelik
olanların seçilerek dinlenmesidir.
42
Seçici dinleme/izleme aşağıdaki şekillerde uygulanabilir:
1. Önceden hazırlanmış sorular dağıtılarak öğrencilerden bunların
cevaplarını bulmaya yönelik olarak dinlemeleri/izlemeleri istenir.
2. Dinleme/izleme amacına veya ilgi alanına yönelik olarak
dinlenenlerden/izlenenlerden bir veya birkaç bölüm/konu seçilerek
yalnızca bu kısımlar dikkatle dinlenir/izlenir (MEB, 2006:62).
Anlatılan her şeyin takip edilemeyeceği, edilse bile hepsinin
dinleyicinin işine yaramayabileceği düşünülürse seçerek dinlemede yarar
vardır. Düşüncelerin %80’inin konuşmanın %20’sinde söylendiğine göre iyi
bir dinleyici konuşmadaki %20’lik kısmı seçebilmelidir (Akyol, 2006:20).
2.9.4.7. Eleştirel Dinleme/İzleme
Amaç, öğrencilere dinledikleri/izledikleri hakkında soru sorma
alışkanlığı kazandırarak konu hakkında düşünmelerini; konuyu olumlu ve
olumsuz yanlarıyla, tarafsız bir bakış açısıyla değerlendirmelerini
sağlayarak kendi doğrularını buldurmaktır (MEB, 2006:62).
Eleştirel dinlemede dinleyici çok hızlı olmalıdır. Dinlenilenlerin
çözümlemesini yapmalı, bilgileriyle karşılaştırmalı, örtüşen-örtüşmeyen
tarafları ayrıştırmalıdır. Böylece dinleyici, dinlediklerini kendi kendisine
kontrol etmiş olur. Bu kontrolden sonra konuşucunun anlattıklarını
yorumlamalı ve kontrol etmelidir (Yıldız,2006:185).
Sunulan bilginin konuşmacının kişisel duygu ve düşüncelerini mi
yansıttığı, yoksa bilimsel verilere ve gözlemlere mi dayandığı hızlı bir
şekilde analiz edilmelidir. Bunun için öğrencilerin konuya yönelik olarak
aşağıdaki soruları sorma becerisini kazanmış olmaları gerekmektedir.
1. Konuşmacının amacı nedir?
2. Konuşmacı konuyla ilgili yeterli bilgi ve birikime sahip mi?
3. Verilen bilgiler güncel ve geçerli midir?
4. Konu tarafsız bir bakış açısıyla mı ele alınıyor? Eleştiriler doğru mu?
5. Alternatif çözüm önerileri sunuluyor mu?
6. Çözüm önerileri bilimsel mi? (MEB, 2006:62).
43
2.9.5. Dil Bilgisi Alanı Yöntem ve Teknikleri
2.9.5.1. Anlatma
Amaç, kalabalık sınıflara bilgi vermek, öğrencileri ikna etmek,
eğlendirmek ve konulara açıklık getirmektir.
Bu yöntem sadece yalnız başına değil, tüm tekniklerin uygulanması
aşamasında, derse dikkati çekmede, öğrencileri güdülemede, konular
arasında geçişler yapmada konunun önemli noktalarını ifade etmede ve
özet etkinliklerinde kullanılabilir. Yıldız vd. (2006:296)’ne göre, bu yöntem
seçildiğinde söz uzatılmamalı, konuyla ilgili terimler seçilmeli, ses özenli
kullanılmalı, dikkatin dağıldığı noktalarda espri yapılabilmeli ve sürükleyici
bir anlatım ortaya konmalıdır.
2.9.5.2. Soru - Cevap
Amaç, önceden hazırlanmış soruların sınıfta öğrenciler tarafından
cevaplanması ve açıklanmasını sağlamaktır.
Bu yöntem, öğrencilerde derse karşı ilgiyi artırır; topluca düşünme
alışkanlığını kazandırır; görgü kurallarına uygun dinleme, konuşma ve
tartışma becerilerini geliştirir. Yalnız, bu yöntemin uygulamada geleneksel
soru-yanıt yöntemine, yani öğrencilerin önceden belirlenmiş sorulara
kalıplaşmış yanıtlar vermelerine yol açan bir yönteme dönüşmesine engel
olunmalıdır.
2.9.5.3. Tümevarım
Amaç, öğrencilere özel durumlardan yola çıkarak genel bir sonuca
ulaşma, araştırma ve tartışma alışkanlığı kazandırmaktır.
Bir okuma parçası içinde varlıkların söz gelimi adlarını bildiren
sözcüklere öğrencilerin dikkatlerinin çekilmesi, sonunda bu sözcüklerin
işlevleri üzerinde öğrencilerin bir genelleme yaparak adın tanımını sezmeye
başlamaları, bu yöntemin kullanılışına bir örnek olarak gösterilebilir.
44
2.9.5.4. Tümdengelim
Amaç, öğrencilere, birtakım yasa, ilke ya da kurallardan hareket
ederek özel bir olayı, durumu ya da örnekleri inceleme ve açıklama
alışkanlığı kazandırmaktır.
Özbay (2007:132)’a göre, herhangi bir konu hakkında genel bir yargı
verilir. Bu yargı sınıf ortamında tartışılır. Oluşturulan gruplar veya seçilen
öğrenciler, konunun özel bir yönünü genel yargıya uygunluğu yönünden
değerlendirirler. Gerekli araştırmayı yaparak ulaştıkları sonucu yazılı hâle
getirirler. Araştırma sonuçlarını ve değerlendirmelerini sınıfla paylaşırlar.
2.9.5.5. Uygulama
Amaç, yapılan uygulamalarla öğrencilere dil bilgisi kurallarını
sezdirmektir.
Sever vd. (2006:27)’ne göre, Türkçe öğretiminde belirlenen
amaçlara, anlama ve anlatma etkinlikleriyle erişilmeye çalışılır; ancak bu
etkinliklerin “yazım”, “noktalama”, “sözcük bilgisi”, “cümle bilgisi” ve “doğru
söyleyiş” gibi bilgi ve beceri kazandırmaya yönelik uygulamalarla
desteklenmesi gerekir.
2.9.5.6. Örnekleme
Amaç, işlenecek dil bilgisi konusu için en uygun örneği bulma ya da
öğrencinin bulmasını sağlamadır.
Öz (2001:266)’e göre, uygun sorularla, tahtaya yazılan cümledeki
örnek, bunun kullanılışı, cümledeki anlam özelliği buldurulur. Sezilen özellik
kurala bağlatılır. Öğrenciler kendileri yeni örnekler bulurlar. Bu örnekler
ellerinin altındaki bir parçadan buldurulacaksa çalışma sırasında sessiz
okumadan yararlanılır.
2.9.5.7. Okuma
Amaç, okunan parçalar üzerinden dil bilgisi konularının
sezdirilmesidir.
45
Öz (2001:267)’e göre, parça üç beş defa okunduktan ve üzerinde
yeteri kadar durulduktan sonra, dil bilgisinin o zamana kadar üzerinde
çalışılmış veya üzerinde hiç durulmamış bir konusunu açıklamaya elverişli
örneğe veya örneklere öğrencilerin dikkatleri çekilir.
2.9.5.8. Araştırma
Amaç, doğru ve anlamlı sorular sorarak problemi fark etme ve
kavrama, problemi çözmek amacıyla neyin, nasıl yapılması gerektiği ile ilgili
araştırma planlaması yapma, sonuçları tahmin etme, çıkabilecek sorunları
göz önüne alma, sonucu test etme ve fikirleri geliştirmedir.
Dil bilgisi öğretimi yapılırken öğrencilerin dil bilgisi konularıyla ilgili
araştırma yapmaları istenebilir. Belirlenen dil bilgisi konuları okunan
parçaları üzerinde araştırılabilir. Sever vd.(2006:27)’ne göre, kavramayı
güçlendirmek için dil çalışmalarında her türlü dilsel ve görsel malzemeden
yararlanılmalıdır. Dil bilgisi öğretiminde öğrenciye, metnin, sanatçının duygu
ve düşüncelerini yansıtan bir araç olduğu gerçeğinden hareketle, bu aracın
yapısını, özelliklerini, inceliklerini bilmenin onu iyi kullanmak için gerekli
olduğu sezdirilmeli, dilin yapısı, özellikleri ve gücü bu anlayış içinde
kavratılmalıdır.
2.10. Türkçe Öğretiminde Kullanılan Araç ve Gereçler
Eğitimde araç ve gereçler kazanımlara daha kısa zamanda ulaşmayı
ve öğrenmenin kalıcı izli olmasını sağlama açısından çok önemli
görülmektedir. Öğretmenlerin bu amaçla çeşitli öğretim materyallerinden
yararlanmaları ve sınıf içinde çoklu ortam oluşturmaları gerekmektedir
(Demirel ve Şahinel, 2006:56).
Bir öğretim programı dört öğeden oluşmaktadır. Bunlar sırasıyla;
hedef ve davranışlar, içerik, öğrenme - öğretme etkinlikleri ve
değerlendirmedir. Öğrenme - öğretme etkinlikleri programın uygulanma
aşamasında çok önem taşımaktadır. Öğretimde kullanılacak yöntem ve
tekniklerin belirlenmesiyle birlikte, öğrenme-öğretme aktivitelerinde önemli
bir konu da öğretimde materyal kullanımıdır. Öğretim etkinlikleri
46
planlanırken, öğretimi daha da somutlaştırmak, öğrencilerin derse karşı
ilgisini artırmak, verilen konuyu basitleştirebilmek için mutlaka bazı öğretim
materyallerinin kullanımına yer verilmelidir (Tan, 2006:162).
Öğretim sürecinde uygun bir şekilde materyal veya araç-gereç
kullanımı sağlandığında aşağıdaki faydaların sağlanması mümkündür:
1. Öğretilecek içerik öğrenciler için daha somut hale gelir.
2. Öğrencilerde daha kalıcı öğrenmeler oluşur.
3. Öğrencilerin derse dikkat vermeleri daha kolay olur.
4. Öğrencilerin öğrenme güdüsü artar.
5. Öğretim sürecinde öğrencinin daha çok duyu organını kullanması
yoluyla öğreneme sürecinin daha etkili olması sağlanır.
6. Öğretmenin işini kolaylaştırır (Tan, 2006:164).
Türkçe öğretiminin etkili bir biçimde yürütülebilmesi için araç-
gereçlerden faydalanmak gerekir. Ancak bu şekilde, belirlenen hedeflere
kolayca ulaşılabilir.
2.10.1. Yazılı veya Basılı Araç ve Gereçler
2.10.1.1. Öğretmen Kılavuz Kitabı
İlgili öğretim programlarında yer alan hedef ve açıklamalar
doğrultusunda ders kitabının daha etkili kullanımını sağlayacak çeşitli örnek,
alıştırma, okuma kaynakları ve diğer etkinlikleri kapsayan, öğretmenlerin
yararlanması için hazırlanan eserlerdir (Özbay, 2008:171).
2.10.1.2. Ders Kitabı
Ders kitapları, belli bir dersin öğretim programına uygun olarak
hazırlanmış temel öğretim materyallerindendir. Öğrencilerin elinde
bulunması gereken çok önemli bir basılı materyaldir (Tan, 2006:166).
Derste kullanılacak kitaptaki bilgilerin bilimsel ve güncel olması gerekir.
Ayrıca öğrencilere sağlayacağı faydanın en üst düzeyde olabilmesi için ders
kitabı, bireysel öğrenme tekniklerine uygun olmalıdır.
47
Türkçe öğretiminin vazgeçilmez ve en temel materyali ders
kitaplarıdır. Ders kitapları, metinler ve bunları destekleyen resim, fotoğraf,
karikatür gibi görsellerden oluşmaktadır. Kitapta metin işlenişleri yer almaz.
2.10.1.3. Öğrenci Çalışma Kitabı
İlgili öğretim programlarında yer alan amaç ve açıklamalar
doğrultusunda dersin öğrenilmesini kolaylaştıracak ve öğrencilerin
yeteneklerinin geliştirilmesine yardımcı olacak çeşitli örnek, alıştırma,
okuma kaynakları ve diğer etkinlikleri kapsayan, eser ile üniteleri görsel ve
işitsel yönden destekleyen CD, DVD, VCD gibi ek materyalleri kapsar
(Özbay, 2008:171).
2.10.1.4. Çalışma Kâğıtları
Çalışma kâğıtları etkinliklere yönelik hazırlanan kâğıtlardır.
Öğrencilerin hem kendilerini değerlendirmeleri hem de öğretmenin
öğrencileri değerlendirmeleri amacıyla kullanılırlar.
2.10.1.5. Gazete ve Dergiler
Gazeteler okul ve sınıf gazeteleri olmak üzere iki çeşittir.
Sınıf gazeteleri öğrenci etkinlikleri için hazırlanmış özel bir panoda
yayımlanır. Onun için bu tür gazetelere “duvar gazetesi” de denilmektedir.
Gazetede, öğrencilerin, türlü konulardaki yahut belirlenmiş özel bir konu
hakkındaki duygu, düşünce, hayal ya da tasarılarını anlatan şiir, yazı ve
resimleri bulunur. Sınıf gazeteleri öğrencilerin bireysel görüşlerini ve
yaşantılarını ortaya koymalarını sağlar. Okul duvar gazeteleri, sınıf
gazetelerine nazaran daha kapsamlı olarak düzenlenir. Sınıf gazetelerinden
daha kapsamlı olan okul gazeteleri, Türkçe öğretmenlerinin kılavuzluğunda
hazırlanır. Okul gazetesinde yayınlanan yazılar, öğretmenlerin öğrencilerin
bilgi seviyeleri ve yazılı anlatım düzeyleri hakkında fikir sahibi olmalarını
sağlar (Özbay, 2008:184-185).
Çocuk dergileri de öğrencilerin dil gelişimine önemli katkılar sağlayan
yayınlardır. Dergilerdeki bulmacalar, bilmeceler ve eğlendirici çalışmalar
48
vasıtasıyla, okulda sistemli ve kontrollü olarak kazandırılan bilgi ve
beceriler, öğrenci tarafından daha serbest bir ortamda pekiştirilmiş ve
kullanılmış olur (Özbay, 2008:182).
2.10.1.6. Ders Kitabı Dışındaki Okuma Kitapları
Okuma kitapları, çocukların okuma ve anlama yeteneklerini
geliştirmek üzere hazırlanmış kitaplardır. Çocuğun zihinsel, duygusal,
ruhsal ve kültürel gelişiminin desteklenmesinde, dil becerilerinin
geliştirilmesinde ve ona kişilik kazandırılmasında bu kitaplar oldukça
etkilidir.
2.10.1.7. Yardımcı Dil Bilgisi Kitapları
Türkçe kitaplarında dil bilgisi bölümlerinin kapsamı geniş değildir. Bu
nedenle dil bilgisi bölümlerini destekleyici yardımcı kitapların kullanılmasına
ihtiyaç vardır. Çocukların ailede ve çevrede başlayıp okulda devam eden dil
edinimlerini geliştirmek için Türkçe dil bilgisi öğretiminin araçlarını
zenginleştirmek gerekir. Bunun gerçekleştirilebilmesi, programla ilgili olduğu
kadar dil bilgisi kaynaklarının öğrencilerin temel dil becerilerini destekleyici
etkinlikler içermesine de bağlıdır. Türkçe dersi kitaplarının dil bilgisi
bölümleriyle yardımcı kaynak olarak kullanılacak dil bilgisi kitaplarının,
öğrencilerin çeşitli öğrenme etkinlikleri gerçekleştirmelerine fırsat vermeli,
öğrenci merkezli bir ders ortamının gerçekleşmesine katkı sağlamalıdır.
2.10.1.8. Türkçe Sözlük
Türkçe derslerinde, özellikle metin inceleme çalışmaları sırasında
öğrencilerin en çok faydalandıkları başvuru aracı Türkçe sözlüktür.
Öğrenciler bilmedikleri kelimelerin anlamlarını öğrenmek için sözlüğe
bakabilirler. Sözlük kullanma alışkanlığı kazanan öğrencinin kelime hazinesi
zenginleşir, ufku genişler ve ifade edebilme yeteneği gelişir. Böylece
öğrencinin çevresiyle sağlıklı ve etkili bir iletişim kurması gerçekleşir.
49
2.10.1.9. Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü
Sözcüklerin ve terimlerin yanı sıra atasözlerimiz ve deyimlerimiz,
Türkçenin söz varlığını oluşturan önemli öğelerdendir. Atasözleri; uzun
deneme ve gözlemlere dayanılarak söylenmiş ve halka mal olmuş, öğüt
verici nitelikteki sözlerdir. Deyimler ise genellikle gerçek anlamından az çok
ayrı, ilgi çekici bir anlam taşıyan kalıplaşmış söz öbekleridir. Atasözlerimiz
ve deyimlerimiz hayata bakışımızın, değerlerimizin, geleneklerimizin,
inançlarımızın söze dönüşmüş biçimleridir. Her atasözü, her deyim aslında
bir kültür değerimizdir (Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü, 2010).
Binlerce yıllık tarihimiz içerisinde atalarımızın dilimizin söz varlığına
kazandırdığı bu kültür değerlerini atasözleri ve deyimler sözlüğünde
bulabiliriz. Ayrıca yazılı anlatımlarda, anlatılan konuyu desteklemek
amacıyla da atasözleri ve deyimler sözlüğünden yararlanılabilir.
2.10.1.10. Yazım Kılavuzu
Dil becerisi bir bakıma kelimelerin doğru telâffuz ve yazılışlarını
öğrenmeye dayanır. Bu beceriyi kazanmada bize yardımcı olacak
kaynaklardan birisi de hiç şüphesiz yazım kılavuzudur. Öğrenci bir yandan
yazım kurallarını öğrenirken diğer yandan Türkçe sözlük ve yazım
kılavuzundan etkili bir biçimde yararlanma yollarını bulacaktır. Yazım
kılavuzu doğru kullanılırsa öğrencilerin ağız özelliklerine göre konuşup
yazmalarını engellemede faydalı olacaktır. Ayrıca öğrenciler, yazımında
tereddüt ettikleri kelimeler için de yazım kılavuzundan yararlanmaya
alıştırılmalıdır (Özbay, 2008:180).
Yazımda istikrara kavuşmak, bütün toplumun uzlaşmasına ve
herkesin yazımda titizlik göstermesine bağlıdır. Özellikle basın yayın
organlarında yazım kurallarına uyulmalıdır. Okullarda da yazım kurallarının
titizlikle öğretilmesi ve konunun öneminin öğrencilere benimsetilmesi
gerekmektedir.
50
2.10.2. Görsel Araçlar
Dil becerilerinin geliştirilmesinde görme duyusunun önemli bir yeri
vardır. Bu sebeple, Türkçe öğretmeni gerek ders, gerekse ders dışı
faaliyetlerinde, öğrencilerin görme duyularına hitap eden materyalleri de
kullanmalıdır. Görsel araçlar, anlatımında zorluk çekilen konuların
açıklanmasında ve anlaşılmasında kullanılır ve birçok konunun öğretimini
kolaylaştırır (Özbay, 2008:186).
Görsel araçların kullanımı sınıf içi başarıyı artırmaktadır. Çünkü
öğrencilerin bireysel niteliklerine uygun çok sayıda örnek, görsel araçlar
sayesinde verilmektedir.
2.10.2.1. Fotoğraf, Resim, Karikatür gibi Görseller
Bu araçları kullanarak öğrencilerin dil becerilerini geliştirmek
mümkündür. Özellikle anlama, konuşma ve yazma becerilerinin
geliştirilmesinde resimlerden faydalanılabilir. Bunlar kullanılarak öğrencilerin
hayal güçleri geliştirilebilir, konuşmalarındaki ve yazılarındaki hatalı ve eksik
yönler belirlenerek düzeltilebilir.
2.10.2.2. Tepegöz
Bu aracın en önemli iki özelliğinden biri, normal ışıkta
kullanılabilmesi, diğeri ise bu aracı kullanırken öğretmenin yüzünün sınıfa
dönük olmasıdır (Özbay, 2008:188-189).
Öğretmen bir metni tepegöz yardımıyla yansıtarak kullanabilir. Metinle
ilgili soruları da yansıtabilir. Böylelikle soruların tahtaya yazılmasına gerek
kalmaz. Çeşitli resimler de yansıtılarak öğrencilerin bunlar hakkında
konuşmaları istenebilir, böylece konuların anlaşılmayan kısımları
somutlaştırılır.
2.10.3. İşitsel Araçlar
Eğitim ve öğretim faaliyetlerinin tam ve etkili olarak gerçekleşebilmesi
için kulağa hitap eden araçlardan da yararlanılması gerekir. Bunlar arasında
radyo, teyp, CD, MP3 vb. yer almaktadır. Bu araçlarla yapılacak
51
uygulamalar, öğrencinin doğru telaffuz, vurgu ve tonlama ile konuşma
kurallarını öğrenmesinde katkı sağlayıcı olacaktır. Özellikle şiir metinleri
dinletilerek, şiirlerin nasıl okunması gerektiği hakkında fikir sahibi olmaları
sağlanabilir.
2.10.4. Görsel - İşitsel Araçlar
Görsel - işitsel araçlar, Türkçe öğretiminin genel amaçlarında yer
alan; öğrencilere, görüp izlediklerini, dinlediklerini, okuduklarını tam ve
doğru anlama gücü kazandırmak; onlara, görüp izlediklerini, dinlediklerini,
okuduklarını, düşündüklerini, tasarladıklarını söz ya da yazı ile doğru ve
amaca uygun olarak anlatma beceri ve alışkanlığını kazandırma,
amaçlarına uygun olarak kullanabilme özelliğine sahiptir (Özbay, 2008:190).
Türkçe öğretiminde öğrencilerin görme ve işitme duyularını
kullanmaları, öğrenmelerini kolaylaştırır ve eğitim - öğretim etkinliklerinin
daha verimli olmasını sağlar. Hem göze, hem de kulağa hitap eden araçlar
arasında video, televizyon, bilgisayar, akıllı tahta, projeksiyon
bulunmaktadır. Bunlardan en önemlileri aşağıda açıklanmıştır.
2.10.4.1. Bilgisayar
Bilgisayar hem öğrencilerin hem de öğretmenlerin kullanabileceği
önemli bir araçtır. Öğrenciler, ödevlerini ve projelerini bilgisayarla
hazırlayabilir, saklayabilir ve gerektiğinde yeniden eklemeler yapabilir, resim
ve grafiklerle ödevlerini destekleyebilirler. Öğretmenler ise bilgisayarda soru
bankaları hazırlayabilir, ihtiyaç duydukları bir anda bu sorulardan seçme
yaparak, tekrar yazmak zorunda kalmadan sınav ya da uygulama
çalışmaları yapabilirler.
Tan (2006:169)’a göre, internet aracılığıyla bilgisayar üzerinde tek
veya çift yönlü bir etkileşimde bulunmak mümkündür. Yine internet aracılığı
ile dünyadaki birçok kütüphaneye veya veri tabanına kolayca ulaşabilme
olanağı söz konusudur. İnternet dışında bir de her ders ve sınıf düzeyi için
hazırlanmış olan ders yazılım programları mevcuttur. Dersin hedef ve
davranışlarına uygun destekleyici yazılımlar, hatta tüm öğretim programını
bizzat öğreten bilgisayar yazılım programları mevcuttur. Öğrenci bilgisayar
52
yazılım programlarıyla çalıştığı zaman istediği kadar tekrar yapma ve
istediği zaman çalışma olanağına da sahiptir. Bu nedenlerden dolayı gerek
sınıf ortamında gerekse sınıf dışı etkinliklerde öğrencilere bilgisayar yazılım
programlarıyla çalışma olanağı sağlanmalı ve bu tür çalışmalar için
öğrencilere gerek duyduğu temel beceriler mutlaka kazandırılmalıdır.
2.10.4.2. Projeksiyon Projeksiyon, resimleri, yazıları ve filmleri duvar gibi bir yüzey üzerine
aksettirmek için kullanılan bir makinedir.
2.10.4.3. Akıllı Tahta
Bilgisayara bağlanan USB (Universal Serial Bus) kablosu ve
projeksiyon cihazı yardımı ile kullanılan bir tahtadır. Akıllı tahta üzerinde
elektronik kalemi ile yapılacak her işlem eş zamanlı olarak bilgisayara
iletilebilir ve tüm veriler kaydedilebilir. Elektronik kalem, akıllı tahta üzerinde
fare gibi hareket ederek her türlü dosya ve sunumlara kolayca ulaşılmasını
sağlar.
Akıllı tahta, öğrencilerin yaparak, yaşayarak öğrenmelerini
gerçekleştiren önemli bir teknolojik araçtır.
2.10.5. Canlı Kaynaklar
Canlı kaynakların, Türkçe öğretiminde özellikle de dinleme ve
konuşma eğitiminde önemi büyüktür. Kaynak kişiler ve uzmanlar, herhangi
bir konu üzerinde konuşurlarken öğrenciler dinlemeyi, soru sormayı, onlarla
bir konuda tartışmayı öğrenirler.
2.11. Türkçe Öğretiminde Ölçme ve Değerlendirme
Ölçme, öğretim etkinliklerinin sayısal verilerle ifadesi, değerlendirme
ise bu sayısal ifadelerin belli ölçütlere göre yorumlanmasıdır. Bu yorumlama
işleminde kazanımlarla ifade edilen hedefler temel alınmaktadır. Öğrenme -
öğretme sürecinin ayrılmaz bir parçası olan ölçmede, elde edilen verilerin
53
objektif bir şekilde yorumlanması büyük bir önem taşımaktadır.
Kazanımların değerlendirilmesine yönelik olarak kullanılan ölçme ve
değerlendirme yöntemlerinin doğru, tutarlı, geçerli ve sonraki öğrenme
süreçlerini de olumlu yönde etkileyen bir nitelikte olması gerekir. Ölçme ve
bu ölçümlerin yorumlanması, bireylerin kendi bilgi ve becerilerini
değerlendirmelerini sağlayacaktır (Özbay, 2007:155).
Türkçe dersinde ölçme ve değerlendirme; farklı amaçlarla, farklı
zamanlarda ve farklı ölçme araçları kullanılarak yapılabilir. Öğretmenler
eğitim öğretimin başlangıcında, sürecinde ve çıkışında çeşitli ölçme
araçlarını kullanabilir ve öğrencilerin kullanmasını da sağlayabilir.
Öğrencilerin değerlendirme sürecine katılmasıyla da ölçülen özellikle ilgili
farklı kaynaklardan bilgi edinilmiş olur (MEB, 2006:225).
2.11.1. Ölçme - Değerlendirme Araç ve Yöntemleri
2.11.1.1. Gözlem ve Gözlem Formu
Gözlemler, öğrenciler hakkında doğru ve çabuk bilgi edinilmesini
sağlar (Özbay, 2007:164). Gözlem yaparken, öğrencilerin bilgi düzeyleri,
okuma, yazma, konuşma, problem çözme yetenekleri ve eleştirel düşünme
becerileri gibi temel becerilerin gözlenmesi çok önemlidir. Bunun yanı sıra,
öğretmen ve öğrencilerin amaçları, sosyal ilişkileri, okul alışkanlıkları ve
yaşam tarzları da gözlem yaparken dikkate alınmalıdır (Demirel ve Şahinel,
2006:147).
Gözlem formları; öğrencilerin ders içerisindeki durumları,
gösterdikleri performansları, çalışma kâğıtlarına verdikleri tepkileri vb.
durumlar dikkate alınarak doldurulabilir. Öğretmenin doldurmuş olduğu
gözlem formu ile öğrencilerin kazanımları ne derece elde ettiklerini ve sınıf
genelinde kazanımların ne kadarının kazanıldığı görülebilir (MEB,
2006:232).
Gözlem formu için konulacak ölçütler tüm öğrenciler için aynı
olmalıdır. Öğrenciler değişik durumlarda ve farklı zamanlarda birkaç defa
gözlenmelidir (Demirel ve Şahinel, 2006:147).
54
2.11.1.2. Kontrol Listeleri
Öğrencinin bir zaman diliminde yaptığı çalışmalarıyla ilgili olarak
performansının ortaya çıkarılması amacıyla kaydının tutulmasıdır. Kayıtlar
iki kategorili (doğru/yanlış; evet/hayır; var/yok; yapıldı/yapılmadı;
görüldü/görülmedi vb.) olarak tutulmalıdır (Demirel ve Şahinel, 2006:147).
Kontrol listeleri Türkçe dersinde, öğrencilerin performanslarını
ölçmek amacıyla sınıf içi ve dışında her zaman kullanılabilir. Kontrol
listelerinin kullanılması kolay olduğu için öğrencilerin kendilerini ve
akranlarını değerlendirmeleri amacıyla da uygulanabilir (MEB, 2006:232).
2.11.1.3. Kısa Cevaplı Maddeler
Kimi başvuru kaynaklarında “kısa cevaplı testler” veya “kısa cevaplı
sorular” biçiminde anılan kısa cevaplı maddeler, yazılı yoklamalara
alternatif olan sınav türlerinden biridir. Bu tip yoklamalarda cevabın bir
kelime, rakam veya kısa bir cümle olması gerekmektedir.
Türkçe Dersi Öğretim Programı ve Kılavuzu (2006), kısa cevaplı
testleri, öğrencilerin bir konuya ilişkin salt bilgi basamağındaki bilgilerini
ölçmek amacıyla kullanılmasını öngörmektedir. Buna göre öğrencilere
“Kim?, Ne?, Ne zaman?, Neler?” gibi sorular bu amaçla sorularak cevaplar
istenmesi beklenmektedir. Bu cevaplar cümle tamamlama, tanımlama, kısa
açıklamalar ya da tablo/grafik ile açıklamalar şeklinde olabilmektedir.
Özbay (2007:159)’a göre, kısa cevaplı testlerle çok geniş bir konu
taranarak fazla soru sorulması mümkündür. Böylece az zamanda çok soru
ile değerlendirme yapılabilir.
2.11.1.4. Çoktan Seçmeli Maddeler
Kimi başvuru kaynaklarında “çoktan seçmeli testler” veya “çoktan
seçmeli sorular” biçiminde anılan çoktan seçmeli maddeler, bir soru kökü ve
bunu izleyen bir seri olası cevaplardan oluşur. Bu çeşit bir soruyu
cevaplandıracak bir öğrenci, verilen açıklama ve soru köküne göre en
uygun veya doğru cevabı seçer. Soru kök, genellikle soru şeklinde ifade
55
edilir. Çoktan seçmeli testler, maddelerin birleşmesinden oluşur. Madde, bir
testin puanlanabilen en küçük birimidir (MEB, 2006:227).
Çoktan seçmeli testler objektif testler arasında en çok kullanılanıdır.
Kısa cevaplı, doğru-yanlış, eşleştirmeli testlerle ölçülebilen tüm
davranışların çoktan seçmeli testlerle etkili bir şekilde ölçülmesi mümkündür
(Tan, 2006:442).
2.11.1.5. Eşleştirme Maddeleri
Kimi başvuru kaynaklarında “eşleştirmeli testler” veya “eşleştirmeli
sorular” biçiminde anılan eşleştirme maddeleri bir sütundaki soruların diğer
sütundaki cevaplarla, bir kavramın ilişkili olduğu diğer kavram ya da
kavramlarla vb. eşleştirilmesi ile yapılandırılır. Kavramların, prensiplerin
öğrenciler tarafından anlaşılıp anlaşılmadığının ölçülmesinde etkilidir.
Genellikle eşit olmayan sayıda madde ve seçenek oluşturulmalıdır. Aksi
takdirde öğrenciler tahmin etme eğilimi göstermekte ve tüm maddelerle
seçenekleri birbirleriyle eşleştirmeye çalışmaktadırlar (MEB, 2006:229).
2.11.1.6. Doğru / Yanlış Maddeleri
Doğru / yanlış maddeleri, kimi başvuru kaynaklarında “doğru / yanlış
testleri” veya “doğru / yanlış soruları” biçiminde anılmaktadır.
Doğru / yanlış testleri bir kısmı doğru bir kısmı yanlış hüküm ifade
eden maddelerden meydana gelir (Özbay, 2007:159).
Bu tip soruları/testleri tercih etmemek gerekir. Tan (2006:429)’a göre,
doğru-yanlış tipi test maddesi yazmak çok kolay görülmesine rağmen,
güvenirliği ve geçerliği yüksek bir doğru-yanlış tipi test maddesi yazmak
oldukça zordur. Çünkü doğru yanlış test maddelerinin; doğruluğu veya
yanlışlığı tartışma konusu olmamalı, yani kesin olmalıdır. İstisnaların çok
olduğu bir bilim dalında, bu ilkeyi sağlamak için çok titiz olunması
gerekmektedir.
Bu tür testlere fazla güvenmemek de gerekir. Özbay (2007:159)’a
göre, bu tür testlerde sadece iki tercih olduğundan, bilgisiz bir cevaplayıcı,
56
tahmin yoluyla doğru cevabı bulabilir. Bu durumda doğru cevabın bulunma
olasılığı %50’dir.
2.11.1.7. Açık Uçlu Sorular
Türkçe dersinde öğrencilerin başarılarını değerlendirmek amacıyla
öğretmenler tarafından klasik sınavlarda yaygın olarak kullanılan bir madde
türüdür (MEB, 2006:230).
Bu tip sorularda cevabın içeriği, niteliği ve uzunluğu açısından
cevaplayıcı serbest bırakılır. Açık uçlu sorular; yaratıcı ve eleştirel
düşünme, problem çözme, karar verme, analiz, sentez ve değerlendirme
becerilerinin ölçülmesinde kullanılabilir (Özbay, 2007:166).
2.11.1.8. Sözlü Yoklamalar (Sınavlar)
Öğrencilerin sözlü anlatım becerilerini ölçmek için kullanılan bir
sınavdır. Daha çok dinleme ve konuşma ağırlıklıdır. Sözlü anlatım,
öğrenciye mantıklı düşünme alışkanlığı vermesinin yanı sıra, duygu ve
düşüncelerini doğru ve düzgün anlatma alışkanlığı kazandırır.
Tan (2006:413)’a göre, sözlü sınavlar, bazen, çok kalabalık gruplarla
ilgili uygulamalarda soruların yazılı olarak verilip cevabın sözlü olarak
alınması şeklinde de uygulanabilir.
2.11.1.9. Yazılı Yoklamalar (Sınavlar)
Yazılı yoklama; öğrencilere birkaç soru yazdırılıp veya yazılı verilip
bunlara belli bir sürede yazılı cevap istenmesi suretiyle yapılan bir sınav
türüdür (Tan, 2006:402).
Yazılı sınavlarda, öğrencilere belli bir konuyla ilgili olarak bildikleri,
düşündükleri, tasarladıkları arasında bağlantılar kurma ve bunu yazılı olarak
ifade etme esastır. Öğrencilerin duyduklarını, düşündüklerini,
tasarladıklarını, görüp izlediklerini yazılı olarak anlatma gücünü kazanıp
kazanmadıkları da yazılı sınavlar ile anlaşılabilir.
57
2.11.1.10. Öz Değerlendirme
Öğrencinin kendisini değerlendirmesi öz değerlendirmedir (Demirel
ve Şahinel, 2006:146). Öz değerlendirme uygulamaları ile öğrencilere
çalışmaları hakkında dönütler verilmekte, eleştiri yapma becerisi
kazanmalarına yardımcı olunmaktadır. Türkçe dersinde, öğrencilerin
kendilerini değerlendirmesi amacıyla, çeşitli öz değerlendirme formları
kullanılabilir. Bunlar kontrol listeleri, açık uçlu sorular ve dereceli puanlama
anahtarları olabilir. Türkçe dersinde öğrencilerden öz değerlendirme
sırasında istenen; katıldıkları etkinliklere, işlenen metin ve temalara,
performans ödevlerine ilişkin kendilerine soru sorarak güçlü ve zayıf
yönlerini belirlemeleridir (MEB, 2006:231).
2.11.1.11. Grup Öz Değerlendirme
Öğrencilerin hem arkadaşlarını, hem de ait oldukları grubu çeşitli
davranışların ve kazanımların gerçekleşme derecesi açısından
değerlendirmeleridir. Grup öz değerlendirme, öğrencilerin eleştirel
düşünme becerilerinin gelişmesine yardımcı olur. Bu değerlendirme türünde
not verilmemektedir.
2.11.1.12. Akran Değerlendirme
Öğrencilerin birbirlerinin yaptıkları ödev, araştırma, proje vb.
çalışmaları değerlendirmesine akran değerlendirme denir. Değerlendirme
sürecinde öğrencilere değerlendirme ölçütleri verilerek yanlı davranmaları
önlenmelidir. Bu tür değerlendirmede amaç değerlendirmeyi yapan
öğrencinin eleştirel düşünme becerilerini geliştirerek arkadaşlarının
yaptıkları çalışmadaki yeterliklerini saptamaktır. Amaç not vermek değil,
etkili öğrenme olmalıdır (Demirel ve Şahinel, 2006:147).
2.11.1.13. Okuma Gelişim Dosyası
Öğrencilere okuma alışkanlığının kazandırılması ve okuma
becerisinin geliştirilmesi için gereken bilgilerin bulunduğu dosyadır.
İlköğretim Türkçe 6 Öğretmen Kılavuz Kitabı (2007:305)’na göre, öğretmen,
öğrenciler tarafından doldurulacak okuma gelişim dosyasını dönem
58
sonlarında değerlendirir. (Öğrencilerin okuma alışkanlığı, okunan kitapların
türü, okuma süresi vb.). Okuma gelişim dosyasında; öğrencinin kimlik
bilgisi, öğrencinin seviyesini gösteren bilgi formu, öğretmen değerlendirme
formları, öğrenci değerlendirme formları, okunan her kitabı tanıtıcı bilgi,
okunan her kitapla ilgili duygu ve düşünceler yer almalıdır.
2.11.1.14. Öğrenci Ürün Dosyası
Öğrenci ürün dosyası, öğrencilerin bir veya birkaç alandaki
çalışmalarını gösteren bir çalışma dosyasıdır. Öğrenci ürün dosyası, veli ve
öğretmenlerin, öğrencinin gelişimini izleyebilmesine imkân verir. Sınıf içi
etkinliklerin bir araya getirilmesiyle oluşan öğrenci ürün dosyası, aynı
zamanda hem öğretmen hem öğrenci için bir değerlendirme yöntemidir.
Öğrencilerin dönem veya yıl boyunca yaptıkları çalışmaların belli
standartlara göre organize edilmiş bir koleksiyonu olan öğrenci ürün
dosyası, öğrencinin bir veya birden fazla konu alanında yaptığı çalışmaların
sistematik, amaçlı ve anlamlı bir koleksiyonu olarak tanımlanabilir. Kullanım
amacına göre içeriği de değişen öğrenci ürün dosyası sergileme, çalışma
ve değerlendirme amaçlı kullanılabilir. Değerlendirme amaçlı öğrenci ürün
dosyasında tüm maddeler puanlanır, sıralanır ve değerlendirilir. Bu dosyada
öğrenciler tarafından tasarlanıp yapılan ödevler, araştırmalar, fotoğraflar,
resimler, ses kayıtları, grup ödevleri ve projeler, öğretmen anekdotları,
kelime geliştirme çalışmaları, öğrencilerin mektupları, öğretmen kontrol
listeleri, öğrencilerin zorlandıkları ve tekrar yapmak istedikleri ödevler, özel
ödevlerin içinden seçtikleri örnekler, değerlendirme kâğıtları, kitap okuma
listeleri gibi çalışmalar yer alır.
2.11.1.15. Performans Değerlendirme ve Performans Ödevi
Performans değerlendirme, öğrencilerin bireysel özellikleri dikkate
alınarak, bunları uygulamaya dönüştürmelerini sağlayacak durum ve
ödevler olarak tanımlanabilir (Özbay, 2007:166-167). Performans ödevi;
öğrencilerin üst düzey zihinsel becerilerini ölçmek amacıyla kullanılmaktadır
(MEB, 2006:235).
59
Performans değerlendirmede bireylerin bireysel farklılıkları göz
önünde bulundurulmalıdır. Öğrencilerin performansını değerlendirmek
amacıyla öğrencilerin gerçek yaşamla ilişki kurarak bilgi ve becerilerini
uygulamaya koyması beklenir. Performans değerlendirme hem bilişsel
öğrenmeleri hem de akademik alanlardaki tutumları ile sosyal becerilerini
gözlemlemede kullanılabilir (Demirel ve Şahinel, 2006:146).
2.11.1.16. Dereceli Puanlama Anahtarı
Dereceli puanlama anahtarı, performansı tanımlayan ölçütleri içeren
puanlama rehberidir. Herhangi bir çalışmanın puanlanması için geliştirilmiş
ölçütleri içeren bir araçtır (Özbay, 2007:168).
Öğrenci ve öğretmen için yeterliliklerinin açıkça tanımlamak amacıyla
dereceli puanlama ölçeği kullanılır. Dereceli puanlama anahtarı öğretmenin
puanlamaya harcayacağı zamanın azalmasına katkı sağlar, çalışmaları
değerlendirmesini kolaylaştırır. Aynı zamanda öğrencinin de kendi
performansını değerlendireceği ölçütler de sağlar (Demirel ve Şahinel,
2006:147).
2.11.1.17. Proje Ödevi ve Proje Değerlendirme
Proje, öğrencilerin gerçek yaşama benzer işler üzerinde, özgün bir
ürün ortaya koymak amacıyla yaptıkları bağımsız konu araştırmaları ve
etkinliklerdir (MEB, 2006:235).
Proje değerlendirme, öğretmenin rehberliğinde öğrencinin bireysel ve
gruplar hâlinde yaptığı çalışmalardır. Proje ödevlerini öğrenci istediği
konuda seçebilir. Seçtiği konuda öğrenci yeni bilgilere ulaşma, inceleme,
araştırma, yorum yapma ve kendi özgün düşüncesini oluşturma amacıyla
çalışır. Öğretmen çalışmanın aşamalarını kontrol etmelidir. Yönergeler ve
puanlama ölçütleri önceden belirlenmelidir (Demirel ve Şahinel, 2006:146).
2.11.1.18. Çalışma Kâğıtları
Etkinliklere yönelik hazırlanan çalışma kâğıtları değerlendirme
amacıyla kullanılır.
60
Çalışma kâğıtlarının incelenen konuya anlamlı bir katkıda
bulunabilecek biçimde hazırlanmasına dikkat edilmelidir.
2.11.1.19. Kavram Haritaları
Kavram haritaları, bir temel kavram etrafında bu temel kavramla
ilişkili diğer kavramları ve bunların birbiriyle olan ilişkilerini gösteren grafiksel
yapılardır (Özbay, 2007:168).
Ezber yerine anlamlı öğrenmeyi gerçekleştiren kavram haritaları
düşünmenin örgütlenmesini sağlamaktadır. Bu haritalar bir konunun
öğretiminde, öğrenmeyi kolaylaştırmada, öğrenme sürecini kontrol etmede
ve kavram yanılgılarını ortaya çıkarmada ve değerlendirme yapmada
kullanılabilir.
61
3. BÖLÜM
YÖNTEM
Bu bölümde, araştırmanın modeli, evren ve örneklem, verilerin
toplanması, uygulama ve verilerin analizi açıklanmıştır.
3.1. Araştırmanın Modeli
Araştırma genel tarama modelinde yapılmıştır. Çalışma betimsel bir
çalışmadır. Her sorunun frekansları ve yüzdeleri hesaplanarak
yorumlanmıştır.
Fraenbel ve Walten’e göre bir konuya ya da olaya ilişkin görüşlerin
ya da ilgi, beceri, yetenek, tutum vb. özelliklerin belirlendiği genellikle diğer
araştırmalara göre daha büyük örneklemler üzerinde yapılan araştırmalara
tarama araştırmaları denir. Tarama araştırmaları, geniş kitlelerin görüşlerini
özelliklerini betimlemeyi hedefleyen araştırmalardır. Tarama araştırmaları
birçok şekilde sınıflandırılabilmektedir. Karasar, tarama modellerini genel
tarama modelleri ile örnek olay taramaları olarak ikiye ayırmaktadır. Genel
tarama modelleri sadece bir değişkenin incelendiği ya da değişkenlerin tek
tek incelendiği tekil tarama modelleri ile iki ya da daha çok sayıda
değişkenin aralarındaki ilişkilerin de belirlenmek üzere incelendiği ilişkisel
tarama modelleridir ( Büyüköztürk vd.,2008:177).
3.2. Araştırmanın Evreni
Bu araştırmanın evrenini KKTC’deki devlet okullarının 6, 7 ve 8.
sınıflarında Türkçe dersi veren142 öğretmen oluşturmuştur.
3.3. Araştırmanın Örneklemi
Uygulanan çalışmada evreni oluşturan, Türkçe dersi veren 142
öğretmenden 106’sı ( %75 ) ölçeği doldurmuştur.
62
3.4. Verilerin Toplanması
Betimsel nitelikteki bu çalışmada, araştırma kapsamına alınan 6, 7 ve
8. sınıflarda Türkçe dersi veren öğretmenlere yönelik bir anket
hazırlanmıştır. Anket sorularının geçerliliği için üç uzman görüşü alınmıştır.
Anketin beşinci bölümü olan “Dinleme” bölümünün 7. sorusu için bir tutum
ölçeği hazırlanmıştır. Güvenirlik katsayısı hesabı için ise Cronbach Alfa
değeri hesaplanmış ve α=0,89 olan değer güvenilir kabul edilmiştir. 7. soru
için bağımsız değişkenler olarak Türkçe öğretmenlerinin cinsiyetleri, yaşları,
mezun oldukları okul türleri, mezun oldukları bölümler, okuldaki istihdam
şekilleri, mesleki hizmet süreleri, görev yapmakta oldukları okuldaki Türkçe
öğretmeni sayısı, haftalık ders saatleri, girdikleri sınıflardaki öğrenci
sayıları, eğitsel kolları, hizmet içi eğitim alıp almadıkları ve herhangi bir
dergiyi takip edip etmedikleri kabul edilmiştir. Araştırmanın bağımlı
değişkenini ise “Dinleme” bölümündeki 7.soru oluşturmuştur.
Beşinci bölüm olan “Dinleme” bölümünün 7. sorusundaki maddeler
Likert tipi ölçeğe göre düzenlenmiştir. Ölçek “Tamamen katılıyorum”,
“katılıyorum” , “kararsızım”, “katılmıyorum” ve “kesinlikle katılmıyorum”
şeklinde derecelendirilmiştir. Anketin diğer soruları için ise çoktan seçmeli
maddeler tercih edilmiştir.
Veri toplamak amacıyla anketin uygulanabilmesi için Milli Eğitim
Bakanlığı Ortaöğretim Dairesinden uygulama izni alınmıştır (Ek 1). 2009-
2010 öğretim yılı II. döneminde evrendeki okullara gidilerek anketler
uygulanmıştır. Ölçme aracının hedeflerinin iyi anlaşılabilmesi için okul
yöneticilerine ve öğretmenlere açıklamalarda bulunulmuştur.
3.5. Verilerin Analizi
Anketler çözümlenmeye başlanmadan önce gözden geçirilmiş ve
tümünün de yönergeye uygun olarak doldurulduğu belirlenmiştir. Anketler
bilgisayar ortamında SPSS 17.0 for Windows istatistik programı kullanılarak
çözümlenmiştir.
63
Dinleme bölümündeki 7. sorunun çözümlenmesi sırasında iki grup
karşılaştırılması durumunda t-testi, grup sayısının ikiden fazla olduğu
durumlarda ise tek boyutlu varyans ( One - Way ANOVA) analizinden
yararlanılmıştır. Varyans analizinden “F” değerlerinin anlamlı çıkması
durumunda, farkın kaynağını bulmak için en küçük önemli farklar tekniği
Tukey testinden yararlanılmıştır. Grupların karşılaştırılmasında anlamlılık
düzeyi 0.05 olarak alınmıştır. Verilerin yorumlanmasında veri toplama
aracındaki her maddeye ilişkin verilen değerler, o maddenin gerçekleşme
düzeyinin göstergesi olarak kabul edilmiştir. Ortalamaların
yorumlanmasında ölçeğin seçenekleri, verilen puan ve puan aralıkları
aşağıda sunulmuştur:
Verilerin Çözümlenmesi Amacıyla Kullanılan Derecelendirme Ölçeği
Verilen Puan Seçenek Puan Aralığı
1 Hiç katılmıyorum. 1.00-1.79
2 Katılmıyorum. 1.80-2.59
3 Kararsızım. 2.60-3.39
4 Katılıyorum. 3.40-4.19
5 Tamamen katılıyorum. 4.20-5.00
64
4. BÖLÜM
BULGULAR VE YORUMLAR
Aşağıda verilen tablolarda tüm öğretmenlerin her soruya cevap
verme durumları %100’e tamamlanmıştır.
4.1. Türkçe Öğretmenlerinin Kişisel ve Mesleki Bilgileri
Tablo 4.1.1. Öğretmenlerin Cinsiyete Göre Dağılımı
f %
Bayan 88 83.01
Erkek 18 16.98
Toplam 106 100
Araştırmaya katılan 106 Türkçe öğretmeninin 88’inin (%83.01) bayan
ve 18’inin (%16.98) ise erkek olduğu tespit edilmiştir.
Tablo 4.1.2. Öğretmenlerin Yaşlarına Göre Dağılımı
f %
25’in altı 3 2.83
25-29 34 32.07
30-39 63 59.43
40-49 5 4.71
50+ 1 0.94
Toplam 106 100
Öğretmenlerin yaşlarına göre dağılımına bakıldığında ise 25’in
altında bulunan katılımcıların sayısı 3, oranı %2.83, 25-29 yaş aralığında
katılımcıların sayısı 34, oranı %32.07, 30-39 yaş aralığındaki katılımcı
sayısı 63, oranı %59.43 ve 40-49 yaş aralığında katılımcı sayısı 5, oranı
%4.71’dir. Yaşı 50’nin üzerinde olanların sayısı ise 1, oranı 0.94’tür.
65
Tablo 4.1.3. Türkçe Öğretmenlerinin En Son Bitirdikleri Okul Türlerine Göre
Dağılımı
f %
Lisans 70 66.03
Yüksek Lisans 35 33.01
Doktora 1 0.94
Toplam 106 100
Öğretmenlerin en son bitirdikleri okul türlerine göre 70’i (%66.03)
lisans, 35’i (%33.01) yüksek lisans ve 1’ i (%0.94) ise doktora programından
mezun olmuştur.
Tablo 4.1.4. Öğretmenlerin Mezun Oldukları Bölümlere Göre Dağılımı
f %
Türkçe Öğretmenliği 5 4.71
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği 28 26.41
Türk Dili ve Edebiyatı 73 68.86
Toplam 106 100
Tablo 4.1.4’te görüldüğü üzere anket yapılan öğretmenlerin 5’i
(%4.71) Türkçe öğretmenliğinden, 28’i (%26.41) Türk Dili ve Edebiyatı
öğretmenliğinden, 73’ü (%68.86) Türk Dili Edebiyatı Bölümü’nden mezun
olmuştur.
Buna bağlı olarak öğretmenlerin yaşlarıyla ilgili tablo (Tablo 4.1.2)
incelendiğinde %59.43’lük bir oranın 30-39 yaş aralığında olduğu
görülmektedir. Öğretmenlerin çoğunlukla KKTC’deki bir üniversiteden
mezun oldukları düşünülürse, mezun oldukları dönemde KKTC’de Türk Dili
ve Edebiyatı Öğretmenliği ve Türkçe Öğretmenliği bölümlerinin bulunmayışı
bu durumu açıklayabilir.
66
Tablo 4.1.5. Öğretmenlerin Çalışmakta Oldukları Başka Okul Olup
Olmamasına Göre Dağılımı
f %
Evet 2 1.88
Hayır 104 98.11
Toplam 106 100
Tabloya bakıldığında anket yapılan 106 öğretmenden sadece 2’sinin
başka okulda da görev yaptığı görülmektedir. “Evet” seçeneğini işaretleyen
öğretmenler bir sonraki soruya da 2 okulda görev yaptıklarını yazmışlardır.
Bir öğretmen ancak bir okuldaki ders sayısı az ise başka okulda da
görevlendirilebilir. Ders sayısının az olması ise Türkçe-Edebiyat dersinin az
olduğu meslek liselerinde ya da öğrenci sayısının az olduğu okullarda görev
yaptıklarını göstermektedir.
Tablo 4.1.6. Öğretmenlerin Okuldaki İstihdam Şekillerine Göre Dağılımı
f %
Kadrolu 99 93.39
Bir öğretim yılı veya daha kısa süreli
sözleşmeli 4 3.77
Geçici 3 2.83
Toplam 106 100
Tablo 4.1.6 incelendiğinde ankete katılan öğretmenlerin %93.39’luk
gibi büyük bir çoğunluğunun kadrolu olarak görev yaptıkları görülmektedir.
Buna karşılık öğretmenlerin yaklaşık %6’sının bulundukları okulda
sözleşmeli ya da geçici olarak çalıştıkları tespit edilmiştir.
67
Tablo 4.1.7. Öğretmenlerin Hizmet Sürelerine Göre Dağılımı
f %
Bir yıldan az 7 6.60
1-2 5 4.71
3-5 19 17.92
6-10 42 39.62
11-15 28 26.41
16-20 4 3.77
20 yıldan fazla 1 0.94
Toplam 106 100
Tablo 4.1.7’de de görüldüğü üzere bir yıldan az öğretmenlik
yapanların sayısı 7 (%6.60), 1-2 yıldır öğretmenlik yapanların sayısı 5
(%4.71), 3-5 yıldır öğretmenlik yapanların sayısı 19 (%17.92), 6-10 yıldır
öğretmenlik yapanların sayısı 42 (%39.62), 11-15 yıldır öğretmenlik
yapanların sayısı 28 (%26.41), 16-20 yıldır öğretmenlik yapanların sayısı 4
(%3.77), 20 yıldan fazla öğretmenlik yapanların sayısı ise 1 (%0.94)’ dir.
Tablo 4.1.8. Öğretmenlerin Görev Yaptıkları Okullardaki Türkçe Öğretmeni
Sayısı
f %
1 4 3.77
2-3 6 5.66
4-6 13 12.26
7-9 65 61.32
9’dan fazla 18 16.98
Toplam 106 100
Yukarıdaki tabloda görüldüğü gibi, öğretmenlerin %3.77’si çalıştıkları
okulda tek Türkçe öğretmeni olarak görev yapmaktadırlar. %5.66’sı
çalıştıkları okulda 2 ya da 3 öğretmendirler. Çalıştıkları okulda 4 veya 6
öğretmen olduklarını ifade edenlerin oranı %12.26’dır. Öğretmenlerin
%61.32’si çalıştıkları okulda 7-9 öğretmen olduklarını belirtirken, %16.98’lik
68
bir oran ise bulundukları okulda 9’dan fazla öğretmen olduklarını dile
getirmiştirler.
Bir eğitim ortamının daha verimli olabilmesi için bilgi alış verişi,
etkileşim, yardımlaşma ve iş bölümü gerekmektedir. Tablo incelendiğinde
de bu durumun %96’lık gibi büyük çoğunlukla gerçekleştiği görülmektedir.
Tablo 4.1.9. Öğretmenlerin İdari Görev Durumuna Göre Dağılımı
f %
Okul müdürü 0 0
Müdür yardımcısı 0 0
İdari görevi olmayan 106 100
Toplam 106 100
Tabloda da görüldüğü gibi KKTC ortaokullarında Türkçe dersine
giren öğretmenler idari görev yapmamaktadırlar. Okullardaki öğretmen
sayıları dikkate alınırsa, özellikle de okullarda %77’lik bir oranda 7’den fazla
öğretmen olduğu düşünülürse idari göreve geçen bir öğretmenin derslere
girmediğini, onun yerine başka bir öğretmenin o okulda göreve başladığını,
dolayısıyla da o okulda öğretmen sayısının arttığı söylenebilir.
Öğretmenlerin idari görev yapmamaları da Türkçe öğretimi açısından daha
verimli olmalarını ve asıl mesleklerine daha çok zaman ayırmalarını
sağlamaktadır.
Tablo 4.1.10. Öğretmenlerin Bulundukları Okullardaki Haftalık Ders Saatlerine
Göre Dağılımı
f %
1-10 0 0
11-15 23 21.69
16-20 82 77.35
20’den fazla 1 0.94
Toplam 106 100
Öğretmenlerin haftalık ders saatleri tablo 4.1.10’da gösterilmiştir.
Buna göre Türkçe öğretmenlerinin %21.69’u haftada 11 ilâ 15 saat derse
girmektedir. 16 ilâ 20 saat arasında ders verenlerin oranı %77.35, 20’den
69
fazla derse girenlerin sayısı ise %0.94’tür. Öğretmenler yasasına göre bir
öğretmenin haftada en fazla 20 saate girebileceği düşünüldüğünde 16 ile 20
saat arasında derse giren öğretmenlerin sayıca fazla olması normaldir. Bu
sayı öğretmenlerin verimli olmalarında engel değildir. Haftalık ders saati 11
ile 15 arasında olanların oranının da %21.69 olması da o öğretmenlerin
diğerlerine göre daha kıdemli olduklarını göstermektedir.
Tablo 4.1.11. Öğretmenlerin Girdikleri Sınıflardaki Öğrenci Sayısı Dağılımı
f %
25’ ten az 12 11.32
25-35 88 83.01
36-45 6 5.66
Toplam 106 100
Tablo 4.1.11 incelendiğinde, Türkçe öğretmenlerinin 88’i (%83.01)
sınıflarındaki öğrenci sayısının 25 ilâ 35 arasında olduğunu belirtmiştir. 25-
35 kişilik sınıflar, özellikle dil öğretimi açısından uygun değildir. Çünkü
Türkçe dersi bilgi değil, beceri dersidir. Beceri dersleri daha çok uygulama
gerektirmektedir. Uygulama esnasında da öğretmenin daha fazla öğrenciyle
ilgilenmesi gerekir. Bu sebeple, dersliklerdeki öğrenci sayılarının
azaltılması için gerekenler yapılmalıdır.
Tablo 4.1.12. Öğretmenlerin Görev Aldıkları Eğitsel Kollar
f %
Dergi - Yayın Kolu 18 16.98
Kültür - Edebiyat 49 46.22
Milli Günler 9 8.49
Tiyatro - Müsamere 19 17.92
Kütüphane 6 5.66
Bilgi Yarışması 3 2.83
İzcilik 1 0.94
Tarım 1 0.94
Toplam 106 100
70
Tabloda da görüldüğü üzere öğretmenlerin hepsi eğitsel kollarda yer
almaktadırlar. Ankete katılan öğretmenlerin %46.22’si kültür - edebiyat,
%17.92’si tiyatro - müsamere, %16.98’zi dergi - yayın kolu, %8.49’u milli
günler, %5.66’sı ise kütüphane kolunda yer almaktadır. Görev alınan
kolların büyük bir kısmı branşa uygundur. Ancak kendi branşına uygun
olmayan kolları tercih eden öğretmenler de vardır. Tablo 4.1.12’de
görüleceği gibi öğretmenlerin %2.83’ü bilgi yarışması kolunda, %0.94’ü
izcilik kolunda, %0.94’ü ise tarım kolundadır. Bu öğretmenlerin kendi
branşlarının dışında kollara katılmaları kendi branşlarına yeterince zaman
ayıramamalarına, dolayısıyla da Türkçe öğretiminin olumsuz yönde
etkilenmesine sebep olabilir.
Tablo 4.1.13. Öğretmenlerin Hizmet İçi Eğitim Seminer ve Kurslarına Katılma
Durumuna Göre Dağılımı
f %
Hiç 7 6.60
Bir kez 11 10.37
İki kez 13 12.26
Üç kez 6 5.66
Dört ve daha fazla 69 65.09
Toplam 106 100
Tablo 4.1.13’e göre öğretmenlerin sadece %6.60’ının hiçbir kurs ve
seminere katılmadığı görülmektedir. Türkçe öğretimi gibi, her zaman yeni
gelişmelerin yaşandığı, yeni tekniklerin bulunduğu, sürekli araştırmaların
yapıldığı bir alanda, öğretmenlerin %65.09’unun bu gelişmeleri bütünüyle
takip etmesi olumludur. Öğretmenlerin yaklaşık %93’ünün bu gelişmeleri
takip ediyor olmaları dış görünüş açısından geleceğe dair umut verici
gözükmektedir.
71
Tablo 4.1.14. Öğretmenlerin Hizmet İçi Eğitim Seminer ve Kurslarına Katılma
İhtiyaçlarına Göre Dağılımı
f %
Evet 16 15.09
Hayır 90 84.90
Toplam 106 100
Ankete katılan öğretmenlerin %15.09’u kurs ve seminerlere katılma
ihtiyacı duyduğunu, %84.90’ı ise kurs ve seminerlere katılma ihtiyacı
duymadığını belirtmiştir. Bu durum “hizmet içi eğitim seminer ve kurslarına
katılma durumunuz” sorusuna “katıldım” yönünde cevap vermiş
olduklarından kaynaklanıyor olabilir. Ancak bir önceki soruda öğretmenlerin
%93’ü hizmet içi eğitim seminer ve kurslarına katılırken bu soruda seminer
ve kurslara katılma ihtiyacı duymayanların oranının %84.90 olması sıkıntı
kaynağıdır.
Öğretmenlerin bir kısmı bir önceki soruda “katıldım” seçeneklerinden
birini işaretledikleri hâlde bu soruda “evet” seçeneğini işaretlemişlerdir ki, bu
da öğretmenlerin gelişmelere ve yeniliklere açık olduklarını göstermektedir.
Tablo 4.1.15. Öğretmenlerin Dergi Takip Edip Etmeme Durumuna Göre
Dağılımı
f %
Resmi bir dergi 9 8.49
Özel bir dergi 40 37.73
İki adet dergi 14 13.20
İkiden fazla dergi 9 8.49
Hiçbir dergi 26 24.52
Başka 8 7.54
Toplam 106 100
Tablo 4.1.15’te görüldüğü üzere Türkçe öğretmenlerinin %8.49’u
resmi bir dergiyi, %37.73’ü özel bir dergiyi, %13.20’si iki adet dergiyi,
%8.49’u ikiden fazla dergiyi takip etmektedir. %24.52’si ise hiçbir dergiyi
takip etmemektedir.
72
Görülüyor ki, öğretmenlerin büyük bir kısmının özel bir dergiyi takip
etmeleri okumaya önem verdiklerini göstermektedir. Ancak %24.52’lik bir
oranda öğretmenin hiçbir dergiyi takip etmiyor olması kaygı vericidir.
Öğretmenlerin %7.54’ü ise aşağıdaki görüşleri ileri sürmüştür:
a) Sürekli olmamakla beraber edebi dergileri okuyorum.
b) Birkaç dergiyi ara sıra okuyorum.
c) Dergiler istikrarlı olmadığı için farklı sanat dallarını barındıran dergiler
okuyorum. Özellikle de “Sanat” dergisi.
d) Ara sıra okuyorum.
e) İlgimi çeken dergileri ara sıra okuyorum.
Öğretmenlerin 2’si de “başka” seçeneğini işaretlediği hâlde görüş
bildirmemiştir.
4.2. Okuma Becerisine İlişkin Öğretmen Görüşleri
Tablo 4.2.1. Öğretmenlerin Okuma Alanı ile İlgili Olarak Yöntem ve Teknikleri
Kullanım Sıklığı
Her zaman Sık sık Bazen Nadiren Hiç Toplam
f % f % f % f % f % f %
Sessiz okuma 12 11.3 21 19.8 52 49.1 16 15.1 5 4.7 106 100
Sesli okuma 75 79.8 25 23.6 5 4.7 1 0.9 0 0 106 100
Göz atarak okuma 3 2.8 13 12.3 45 42.5 23 21.7 22 20.8 106 100
Özetleyerek okuma 11 10.4 31 29.2 45 42.5 10 6.4 9 8.5 106 100
Not alarak okuma 8 7.5 25 23.6 44 41.5 18 17.0 11 10.4 106 100
İşaretleyerek okuma 12 11.3 22 20.8 36 34.0 23 21.7 13 12.3 106 100
Tahmin ederek
okuma 3 2.8 16 15.1 45 42.5 22 20.8 20 18.9 106 100
Soru sorarak okuma 22 20.8 46 43.4 19 17.9 8 7.5 11 10.4 106 100
Söz korosu 0 0 10 9.4 37 34.9 30 28.3 29 27.4 106 100
Okuma tiyatrosu 1 0.9 13 12.3 50 47.2 23 21.7 19 17.9 106 100
Ezberleme 0 0 8 7.5 24 22.6 38 35.8 36 34.0 106 100
Metinlerle
ilişkilendirme 33 31.1 42 39.6 23 21.7 6 5.7 2 1.9 106 100
Tartışarak okuma 31 29.2 39 36.8 26 24.5 6 5.7 4 3.8 106 100
Eleştirel okuma 18 17.0 31 29.2 36 34.0 15 14.2 6 5.7 106 100
73
Tablo incelendiğinde öğretmenlerin, “sessiz okuma” yöntemine ilişkin
görüşlerinde yığılmanın % 49.1 oranında “bazen” seçeneğinde olduğu,
bunu % 19.8 ile çoğunlukla “sık sık” seçeneğinin izlediği görülmektedir. Bu
sonuca göre, öğrencilere sessiz okumanın her zaman yaptırılmadığı ortaya
çıkmaktadır. Oysaki, öğrencinin anlamını bilmediği kelimeler üzerinde
düşünmesi ve telaffuzu zor olan kelimeleri önceden görebilmesi için sessiz
okumanın her zaman yaptırılması gerekmektedir. Levent (1969:8)’e göre,
hayatta en çok yer alan okuma şekli sessiz okumadır. Sessiz okuma
öğrenciyi kendi kendine çalışmaya alıştırır, zaman ve enerjiden tasarrufu
temin eder. Kiryaku (1949:1)’ya göre ise de sessiz okumada anlayıştaki
doğruluk ve okumadaki hız çok önemlidir. Fakat öğrencinin her iki bakımdan
da beceri kazanmasına gayret edilmelidir.
Tabloya göre öğretmenlerin %79.8’i “sesli okuma”yı “her zaman”,
%23.6’sı ise “sık sık” kullandıklarını ifade ederek sesli okumaya ne kadar
önem verdiklerini göstermişlerdir.
“Göz atarak okuma” yöntemi ile “özetleyerek okuma” yöntemlerine
ilişkin görüşlerde yığılmanın %42.5 oranı ile “bazen” seçeneğinde olduğu
görülmektedir. Tabloya bakıldığında özetleyerek okumanın göz atarak
okumaya nazaran daha çok tercih edildiği görülmektedir. Özetleyerek
okuma maddesinde “sık sık” seçeneğini işaretleyenlerin oranı %29.2, göz
atarak okumada ise “nadiren” seçeneğini işaretleyenlerin oranı ise
%21.7’dir. Özetleyerek okuma metnin daha iyi anlaşılmasını sağladığı için
göz atarak okumadan daha önemlidir. Tablodaki sonuç da bu görüşü
desteklemektedir.
“Not alarak okuma”, “işaretleyerek okuma” ve “tahmin ederek okuma”
maddelerinde de yığılmanın “bazen” seçeneğinde olduğu görülmektedir.
Ankete katılan öğretmenlerin %41.5’i “bazen”, % 23.6’sı ise “sık sık”
seçeneğini işaretlemiştir. “İşaretleyerek okuma” maddesinde ise % 34.0’ı
“bazen” seçeneğini işaretlerken, %21.7’si “nadiren” seçeneğini
işaretlemiştir. “Tahmin ederek okuma” maddesinde de % 42.5’i “bazen”
seçeneğini işaretlerken %20.8’i “nadiren” seçeneğini işaretlemiştir.
74
Görülüyor ki not alarak okuma yöntemine diğer iki yöntemden daha çok
önem verilmektedir.
Tablo incelendiğinde “soru sorarak okuma” yöntemini öğretmenlerin
önemsediği ortaya çıkmaktadır. Bu maddede öğretmenlerin %43.4’ü “sık
sık” seçeneğini işaretlerken %20.8’i “her zaman” seçeneğini
işaretlemişlerdir. Öğrencilere her zaman okudukları metinle ilgili hazır soru
vermek yerine onları da soru yazmaya teşvik etmek gerekir. Tablodaki
sonuca göre de öğretmenlerin büyük bir çoğunluğunun bunu yaptığı
görülmektedir.
“Söz korosu” maddesinde öğretmenlerin %34.9’u “sık sık” seçeneğini
işaretlerken, %28.3’ü “bazen” seçeneğini işaretlemiştir. “Okuma tiyatrosu”
maddesinde ise öğretmenlerin %47.2’si “bazen” seçeneğini işaretlerken,
%21.7’si “nadiren” seçeneğini işaretlemiştir. Bu yöntemleri her metinde
kullanmak mümkün olmadığından böyle bir sonuç çıkmış olabilir. Bu
yöntemlerin kullanılabileceği metin sayısını artırmak öğretmenlerin bu
yöntemleri daha çok kullanmalarını sağlayabilir.
“Ezberleme” yöntemini öğretmenlerin %35.8’i “nadiren” kullanırken,
%34’ü “hiç” kullanmamaktadır. Oysaki öğrencilerin hafızalarını
güçlendirmek, kelime hazinelerinin zenginleşmesini sağlamak ve Türkçeyi
doğru, güzel ve etkili kullanmalarını sağlamak için bu yöntemin her zaman
kullanılması gerekmektedir. Kiryaku (1949:2)’ya göre, ezber dersi temiz
telâffuz, dürüst okuma, kelime hazinesini zenginleştirme, vezin ve güzelliği
takdir, hafıza ve muhayyileyi kuvvetlendirme hususunda çocuğa yardım
eder.
“Metinlerle ilişkilendirme” maddesinde de öğretmenlerin %39.6’sı “sık
sık” seçeneğini işaretlerken, %31.1’i “her zaman” seçeneğini işaretlemiştir.
“Tartışarak okuma” maddesinde de görüşlerin %36.8 ile “sık sık”
seçeneğinde ve %29.2 ile “her zaman” seçeneğinde yoğunlaştığı
görülmektedir. “Eleştirel okuma”nın ise, bu iki yönteme göre daha az tercih
edildiği tespit edilmiştir. Öğretmenlerin %34’ü bu yöntemi “bazen”
kullanırken, %29.2’si “sık sık” kullanmaktadır. Bu yöntemlerin her zaman
75
kullanılmamasının sebebi sürenin yeterli olmamasından ya da sınıfların
kalabalık olmasından kaynaklanabilir.
Tablonun geneline bakıldığında ankete katılan öğretmenlerin
öncelikle sesli okumayı tercih ettikleri görülmektedir. Metinlerle
ilişkilendirme, tartışarak okuma da ikinci sıradadır. Diğer yöntemlerin,
özelikle de söz korosu, okuma tiyatrosu ve ezberleme yöntemlerinin ise
neredeyse kullanılmadığı görülmüştür.
Tablo 4.2.2. Öğretmenlerin Okuma Alanı ile İlgili Olarak Araç – Gereçleri
Kullanım Sıklığı
Her
zaman Sık sık Bazen Nadiren Hiç Toplam
f % f % f % f % f % f %
Öğretmen kılavuz
kitabı 87 82.1 11 10.4 7 6.6 1 0.9 0 0 106 100
Ders kitabı 98 92.5 8 7.5 0 0 0 0 0 0 106 100
Öğrenci çalışma
kitabı 88 83.0 16 15.1 1 0.9 0 0 1 0.9 106 100
Çalışma kâğıtları 45 42.5 41 38.7 20 18.9 0 0 0 0 106 100
Gazete ve dergiler 3 2.8 29 27.4 65 61.3 9 8.5 0 0 106 100
Ders kitabı dışındaki
okuma kitapları 19 17.9 31 29.2 46 43.4 10 9.4 0 0 106 100
Türkçe sözlük 72 67.9 22 20.8 10 9.4 2 1.9 0 0 106 100
Atasözleri ve deyimler
sözlüğü 61 57.5 26 24.5 17 16.0 2 1.9 0 0 106 100
Yazım kılavuzu 58 54.7 28 26.4 18 17.0 2 1.9 0 0 106 100
Fotoğraf, resim,
karikatür gibi görseller 9 8.5 35 33.0 51 48.1 10 9.4 1 0.9 106 100
Görsel araçlar
(televizyon, DVD,
VCD vb.)
2 1.9 18 17.0 49 46.2 25 23.6 12 11.3 106 100
İşitsel araçlar (teyp,
CD vb.) 4 3.8 22 20.8 53 50.0 21 19.8 6 5.7 106 100
Bilgisayar 2 1.9 13 12.3 36 34.0 27 25.5 28 26.4 106 100
Projeksiyon 0 0 3 2.8 20 18.9 20 18.9 63 59.4 106 100
Tepegöz 0 0 3 2.8 11 10.4 17 16.0 75 70.8 106 100
Akıllı tahta 0 0 2 1.9 16 15.1 21 19.8 67 63.2 106 100
Okuma alanına yönelik araç - gereçlerin kullanım sıklığı ile ilgili tablo
4.2.2’ye bakıldığında öğretmenlerin görüşleri, “öğretmen kılavuz kitabı”,
76
“ders kitabı” ve “öğrenci çalışma kitabı” maddelerinde “her zaman”
seçeneğinde yoğunlaşmıştır. Kılavuz kitabını öğretmenlerin %82.1, ders
kitabını %92.5’i, çalışma kitabını ise %83’ü “her zaman” kullanmaktadır.
Dolayısıyla bu üç araç öğretmenler tarafından en çok kullanılan araçlardır.
Tablodaki “çalışma kâğıtları” maddesinde öğretmenlerin görüşleri
“her zaman” ve “sık sık” seçeneklerinde yoğunlaşmıştır. Öğretmenlerin
%42.5’i “her zaman”, %38.7’si ise “sık sık” çalışma kâğıtlarını
kullanmaktadır.
“Gazete ve dergiler” maddesinde, öğretmenlerin 61.3’ü gibi büyük bir
çoğunluğu “bazen” seçeneğini işaretlerken, “ders kitabı dışında okuma
kitapları”nı kullanan öğretmenlerin görüşleri de %43.4 ile “bazen”
seçeneğinde yoğunlaşmıştır.
“Türkçe sözlük”, “atasözleri” ve “deyimler sözlüğü” ile “yazım
kılavuzu”nu öğretmenlerin büyük çoğunluğunun kullandığı görülmektedir.
Türkçe sözlük için öğretmenlerin %67.9’u, atasözleri ve deyimler sözlüğü
için öğretmenlerin %57.5’i, yazım kılavuzu için de öğretmenlerin 54.7’si “her
zaman” seçeneğini işaretlemiştir. Sözlük ve yazım kılavuzu kullanmanın
önemi bir kez daha ortaya çıkmıştır.
“Fotoğraf, resim, karikatür gibi görseller”, “görsel araçlar”, “işitsel
araçlar” maddelerinde de öğretmen görüşleri “bazen” seçeneğinde
yoğunlaşmıştır. “Fotoğraf, resim, karikatür gibi görseller” maddesinde
öğretmenlerin %48.1’i, “görsel araçlar” maddesinde öğretmenlerin %46.2’si,
“işitsel araçlar” maddesinde ise öğretmenlerin %50’si “bazen” seçeneğini
işaretlemiştir. Bir sonraki tabloya bakıldığında öğretmenlerin %49.05’i
okullarında okuma alanında kullanabilecekleri hem görsel - işitsel hem de
basılı kaynaklar bulunduğunu dile getirmişlerdir. Dolayısıyla öğretmenlerin
okullarında gerekli araç - gereç bulunduğu hâlde bunları “her zaman”
kullanmamaları düşündürücüdür.
Öğrenciler bazı şeyleri yaparak - yaşayarak, görerek daha iyi
öğrenmektedirler. Tablo 4.2.2’ye bakıldığında öğretmenlerin %34’ü
“bilgisayar”ı “bazen” kullanırken, “projeksiyon”, “tepegöz” ve “akıllı tahta”yı
77
öğretmenlerin büyük bir çoğunluğu “hiç” kullanmamaktadır. “Projeksiyon”
maddesinde öğretmenlerin %59.4’ü, “tepegöz” maddesinde öğretmenlerin
70.8’i, “akıllı tahta” maddesinde ise öğretmenlerin %63.2’si “hiç” seçeneğini
işaretlemiştir.
Tablo 4.2.3. Öğretmen Görüşlerine Göre Okulda, Okuma Alanı ile İlgili Araç –
Gereçlerin Bulunma Durumu
f %
Görsel - işitsel araçlar 37 34.90
Basılı kaynaklar 14 13.20
Hem görsel – işitsel, hem de basılı kaynaklar 52 49.05
Hiçbiri 3 2.83
Toplam 106 100
Tablo 4.2.3 Türkçe öğretmenlerinin görev yaptıkları okulda okuma
eğitiminde kullanabilecekleri yardımcı ders araçlarının bulunma durumunu
göstermektedir. Görev yaptıkları okulda görsel-işitsel araçların bulunduğunu
belirten öğretmenlerin oranı %34.90’dır. Basılı kaynakların bulunduğunu
belirten öğretmenlerin oranı ise %13.20’dir. Hem görsel – işitsel, hem de
basılı kaynakların bulunduğunu belirtenlerin oranı ise %49.05’dir.
Öğretmenlerin %2.83’ü okullarında maalesef hiçbir yardımcı ders aracının
bulunmadığını belirtmiştir.
78
Tablo 4.2.4. Öğretmen Görüşlerine Göre Türkçe Dersinde Okuma Bölümüne
Yer Verme Durumu
f %
Çok fazla 36 39.96
Fazla 60 56.60
Kısmen 10 9.43
Az 0 0
Çok az 0 0
Toplam 106 100
Tabloda görüldüğü üzere öğretmenlerin %56.60’ı okuma bölümüne
“fazla”, %39.96’sı “çok fazla”, %9.43’ü ise “kısmen” yer vermektedir.
Tablo 4.2.5. Öğretmenlerin, “Çalışma Kitabında Okuma Alanına Yönelik
Hazırlanan Etkinlikler Öğrencilerin İlgisini Çekecek
Niteliktedir.” Görüşüne Katılıp Katılmama Durumu
f %
Tamamen katılıyorum. 12 11.32
Katılıyorum. 64 60.37
Kararsızım. 12 11.32
Katılmıyorum. 18 16.98
Kesinlikle katılmıyorum. 0 0
Toplam 106 100
“Çalışma kitabındaki okuma alanına yönelik hazırlanan etkinlikler
öğrencilerin ilgisini çekecek niteliktedir.” görüşüne ilişkin öğretmenlerin
%60.37’si “katılıyorum” seçeneğini işaretlerken, %11.32’si “tamamen
katılıyorum” seçeneğini işaretlemiştir. %16.98’i bu görüşe katılmazken,
%11.32’si kararsız kalmıştır. Görülüyor ki, öğretmenlerin çoğunluğu okuma
alanına yönelik hazırlanan etkinliklerin yeterli olduğunu ve öğrencilerin
ilgisini çekecek nitelikte olduğunu düşünmektedirler.
79
Tablo 4.2.6. Öğretmen Görüşlerine Göre Ders Kitabındaki Metinlerin
İşlenecek Süreye Uygun Olup Olmama Durumu
f %
Her zaman 8 7.54
Genellikle 42 39.62
Bazen 35 33.01
Çok az 17 16.03
Hiç 4 3.77
Toplam 106 100
“Türkçe ders kitabındaki metinler, işlenecek süreye uygun uzunlukta
mıdır?” sorusuna öğretmenlerin %39.62’si “genellikle”, %33.01’i “bazen”
cevaplarını vermişlerdir. Öğretmenlerin %16.03’ü “çok az”, %7.54’ü “her
zaman” uygun olduğunu söylerken, %3.77’si “hiç” uygun olmadığını dile
getirmiştir. Tablodan çıkan sonuca göre, öğretmenler metinlerin
uzunluklarından genellikle memnundurlar. Ancak metinlerin süreye, “bazen”
uygun olduğunu söyleyen öğretmenlerin sayısı da oldukça fazladır. Bu
durumda bazı metinlerde düzenlemeler yapılması, kitaplara işlenecek
süreye uygun olabilecek yeni metinler konulması gerekmektedir.
Tablo 4.2.7. Öğretmenlerin Sınıfa Örnek Okuma Metni Getirip Getirmeme
Durumu
f %
Her zaman 6 5.66
Genellikle 27 25.4
Bazen 58 54.71
Çok az 11 10.37
Hiç 4 3.77
Toplam 106 100
“Türkçe dersi öğretim programı doğrultusunda belirlenen temalarla
ilgili olarak ders kitabında yer alanların dışında sınıfınıza örnek okuma
metni getiriyor musunuz?” sorusuna öğretmenlerin verdiği cevaplardan
şaşırtıcı bir sonuç ortaya çıkmıştır. Öğretmenlerin %54.71’i sınıfa “bazen”
metin getirdiklerini söylerken, %25.4’ü “genellikle”, %10.37’si “çok az”,
80
%5.66’sı “her zaman” getirdiğini belirtmiştir. %3.77’si ise maalesef sınıfa
örnek okuma metni getirmediğini söylemiştir.
Tablo 4.2.8. Öğretmenlerin, Öğrencilere Yazmaya Başlamadan Önce
Yazacakları Yazının Türüne Yakın Metinler Okutup Okutmama
Durumu
f %
Her zaman 28 26.41
Genellikle 34 32.07
Bazen 31 29.24
Çok az 6 5.66
Hiç 7 6.60
Toplam 106 100
Öğretmenler genellikle öğrencilerine yazmaya başlamadan önce
yazacakları yazının türüne yakın metinler okutmaktadırlar. “Genellikle”
seçeneğini işaretleyenlerin oranı %32.07’dir. “Bazen” seçeneğini
işaretleyenlerin oranı %29.24, “her zaman” seçeneğini işaretleyenlerin oranı
%26.41, “çok az” seçeneğini işaretleyenlerin oranı %5.66 ve “hiç”
seçeneğini işaretleyenlerin oranı ise 6.60’tır. Bir önceki soruda
öğretmenlerin çoğunluğu “bazen” sınıfa örnek okuma metni getirdiklerini dile
getirmişlerdi. Bu soruda “genellikle” seçeneğini işaretleyenlerin sayısının
“bazen” seçeneğini işaretleyenlerden daha fazla olması sevindirici bir
durumudur.
81
Tablo 4.2.9. Öğretmenlere Göre Öğrencileri Ders Kitabı Dışındaki Kaynakları
Okumaya Sevk Eden Faktörlerin Sıralaması
1.sıra 2.sıra 3.sıra 4.sıra 5.sıra Toplam
f % f % f % f % f % f %
Ödev yapma mecburiyeti 76 71.69 11 10.37 8 7.54 4 3.77 7 6.60 106 100
Serbest zamanların değerlendirilmesi
7 6.60 26 24.52 28 26.41 29 27.35 16 15.09 106 100
Kitap reklamlarının etkisi
3 2.83 8 7.54 37 34.90 34 32.07 24 22.64 106 100
Öğretmenlerin ve diğer güvenilir kişilerin tavsiyeleri
18 16.98 49 46.22 21 19.81 12 11.32 6 5.66 106 100
Günlük hayatın problemlerinden uzaklaşma isteği
3 2.83 13 12.26 12 11.32 26 24.52 52 49.05 106 100
Bu soruda öğretmenlerden yukarıdaki tabloda belirtilen maddeleri
kendilerine göre en önemli olandan başlayarak sıralamaları istenmiştir.
Tablodan da görüleceği üzere, öğrencilerin ders kitabı dışındaki eserleri
okumalarının en önemli sebebi “ödev yapma mecburiyeti”dir. Bu, öğrenciler
açısından üzücü bir durumdur.
Öğrencilerin kitap okumalarının ikinci sebebi de “öğretmenlerin ve
diğer güvenilir kişilerin tavsiyeleri”dir. Öğrenciler büyüklerin tavsiyelerini
yerine getirdiklerine göre, okuyabilecekleri kitapları onlara tanıtmak
gerekmektedir. Yalçın ve Aytaş (2005:50)’a göre, çocuk kitapları okullardaki
programları destekleyici olmalıdır. Çocuklara yönelik hazırlanan eserlerin,
eğitim sürecine katkı sağlayıcı nitelikte olması gerekmektedir.
KKTC’de kitapların reklamları çok az yapılmaktadır. Buna rağmen
öğrencilerin bir kısmı bu reklamlardan etkilenip kitap okumaktadırlar.
Serbest zamanını değerlendirmek ya da günlük hayatın problemlerinden
uzaklaşmak için kitap okuyan öğrencilerin sayısı ise oldukça azdır.
82
Tablo 4.2.10. Öğretmenlerin, Okuma Etkinliğinden, Yazılı Anlatım
Çalışmalarında Yararlanma Durumu
f %
Düzenli olarak kitap okutup özetlerini yazdırıyorum. 28 26.41
Sürekli ve düzenli olarak makale, deneme vb.
türlerde yazılar okutarak bunların ana düşüncelerini
birer paragraf hâlinde yazmalarını istiyorum.
21 19.81
Dönem içinde belli sayıda kitap tahlil etmelerini ve
bunları yazılı olarak birbirleriyle karşılaştırmalarını
istiyorum.
48 45.28
Sınıfa getirdiğim yazıları ben okurken not aldırıyor,
bu notları cümle ve paragraflara dönüştürmelerini
sağlıyorum.
9 8.49
Toplam 106 100
Yazılı anlatım çalışmalarında okuma etkinliğinden de sık sık
yararlanılması gerekir. Tabloya bakıldığında öğretmenlerin %45.28’i
öğrencilerinden dönem içinde belli sayıda kitap tahlil etmelerini ve bunları
birbirleriyle karşılaştırmalarını isterken, %26.41’i düzenli olarak kitap okutup
özetlerini yazdırdığını ifade etmiştir. Çeşitli yazıları okutup bunların ana
fikirlerini isteyen öğretmenlerin oranı ise %19.81’dir. Sınıfa getirdiği yazılarla
ilgili öğrencilerin not almasını isteyen öğretmenlerin oranı ise %8.49’dur.
Görülüyor ki, öğretmenlerin büyük bir çoğunluğu öğrencilerinin kitap
okumalarına büyük önem vermekte ve denetimini de her zaman
yapmaktadırlar. Çünkü yaptıkları denetimlerin onları geliştirdiğine
inanmaktadırlar.
Demiray (1970:13)’a göre, okumaya, sadece bilgi ile ilgili konuları
yazabilmek maksadıyla başvurulmaz. Kafamızı daima uyanık, işlek bir
hâlde bulundurmak için de okuma zevkini kazanmış bulunmalıyız. Tanınmış
yerli ve yabancı yazarların seviyemize uygun en değerli eserlerini okumak,
gene seviyemize uygun bilgi kitaplarından faydalanmak en doğru yoldur.
Herhangi bir eser vakit öldürmek için değil, faydalanmak maksadıyla
okunmalıdır.
83
Demiray’ın bu görüşlerinin gerçekleşmesi için öğretmenlere büyük
görevler düşmektedir.
Tablo 4.2.11. Öğretmenlerin, “Öğrencilere Okumalarını Önerdiğim Kitap, Yazı
vb. Araçların Denetimini Yapmam Onların Gelişimine Katkı
Sağlıyor.” Görüşüne Katılıp Katılmama Durumu
f %
Tamamen katılıyorum. 57 53.77
Katılıyorum. 41 38.67
Kararsızım. 7 6.60
Katılmıyorum. 0 0
Kesinlikle katılmıyorum. 1 0.94
Toplam 106 100
Tablo 4.2.11’de öğretmenlerin %53.77’i gibi büyük çoğunlu yukarıda
belirtilen görüşe tamamen katılmaktadır. Öğretmenlerin %38.67’si
“katılıyorum” seçeneğini işaretlerken, %6.60’ı kararsız kalmıştır. %0.94’ü bu
görüşe kesinlikle katılmazken, “katılmıyorum” seçeneğini işaretleyen
olmamıştır. Görüldüğü üzere ankete katılan öğretmenler öğrencilerine
okumaları için kitap, yazı vb. şeyler önermekte ve bunların denetimini de
her zaman yapmaktadırlar. Bunu yapmakla da öğrencilerinin geliştiklerine
büyük ölçüde inanmaktadırlar.
84
Tablo 4.2.12. Öğretmen Görüşlerine Göre Öğrencilerin Okuma Becerileri
Ölçülürken ve Değerlendirilirken Karşılaşılan Durumlar
Öğretmenlerin verdikleri cevaplardan, öğrencilerin okuma becerileri
ölçülürken ve değerlendirilirken karşılaşılan sorunlar bulunduğu
görülmektedir.
Çok fazla Fazla Kısmen Az Çok az Toplam
f % f % f % f % f % f %
Sınıfların kalabalık olması 24 22.6 30 28.3 40 37.7 5 4.7 7 6.6 106 100
Araç - gereç eksikliği 4 3.8 15 14.2 40 37.7 29 27.4 18 17.0 106 100
Öğrencilerin seviye farklılığı 21 19.8 33 31.1 33 31.1 8 7.5 11 10.4 106 100
Tabloya göre “sınıfların kalabalık olması” ile ilgili olarak öğretmenlerin
%37.7’si “kısmen”, %28.3’ü “fazla” sorun yaşamaktadırlar.
“Araç - gereç eksikliği” nedeniyle öğretmenlerin %37.7’si “kısmen”
sorun yaşarken, %27.4’ü “az” sorun yaşamaktadır. Öğretmenlerin görev
yaptıkları okullarda araç - gereçlerin bulunma durumunu gösteren tablo
incelendiğinde öğretmenlerin çoğunluğu okullarında hem görsel - işitsel
hem de basılı kaynakların bulunduğunu dile getirdikleri için bu sonucun
çıkması şaşırtıcı değildir.
“Öğrencilerin seviye farklılığı” nedeniyle öğretmenlerin %31.1’i
“kısmen” sorun yaşarken, %31.1’i “fazla” sorun yaşamaktadır.
Öğretmenlerin %19.8’i ise “çok fazla” sorun yaşamaktadır.
Tablonun geneline bakıldığında öğretmenlerin öğrencilerinin okuma
becerilerini ölçerken çok fazla sorunla karşılaşmadıkları sonucu ortaya
çıkmaktadır. Bir sonraki tablo incelendiğinde görülecektir ki öğretmenler
ölçme araç - gereçlerini kısmen kullanmaktadırlar. Dolayısıyla ölçme -
değerlendirme yaparken sorun yaşamamaları normaldir.
85
Tablo 4.2.13. Öğretmen Görüşlerine Göre Okuma Alanının
Değerlendirilmesinde Ölçme Araçlarının Kullanım Sıklığı
Çok fazla Fazla Kısmen Az Çok az Toplam
f % f % f % f % f % f %
Okuma becerisini gözlem formu
11 10.4 29 27.4 39 36.8 14 13.2 13 12.3 106 100
Okuma becerisini kontrol listesi
16 15.1 36 34.0 32 30.2 15 14.2 7 6.6 106 100
Kısa cevaplı maddeler 25 23.6 41 38.7 33 31.1 4 3.8 3 2.8 106 100
Çoktan seçmeli maddeler
13 12.3 29 27.4 41 38.7 17 16.0 6 5.7 106 100
Eşleştirmeli maddeler 14 13.2 27 25.5 45 42.5 14 13.2 6 5.7 106 100
Doğru/Yanlış maddeleri
16 15.1 33 31.1 45 42.5 10 9.4 2 1.9 106 100
Açık uçlu sorular 36 34.0 37 34.9 25 23.6 4 3.8 4 3.8 106 100
Sözlü sınavlar 23 21.7 36 34.0 33 31.1 11 10.4 3 2.8 106 100
Yazılı sınavlar 35 33.0 43 40.6 20 18.9 5 4.7 3 2.8 106 100
Öz değerlendirme formu
6 5.7 23 21.7 40 37.7 23 21.7 14 13.2 106 100
Grup öz değerlendirme formu
5 4.7 10 9.4 47 18.9 24 22.6 20 18.9 106 100
Akran değerlendirme formu
3 2.8 8 7.5 40 37.7 30 28.3 25 23.6 106 100
Okuma gelişim dosyası 7 6.6 21 19.8 43 40.6 17 16.0 18 17.0 106 100
Öğrenci ürün dosyaları 23 21.7 22 20.8 40 37.7 8 7.5 13 12.3 106 100
Performans ödevleri 31 29.2 43 40.6 16 15.1 9 8.5 7 6.6 106 100
Dereceli puanlama anahtarı
11 10.4 22 20.8 37 34.9 19 17.9 17 16.0 106 100
Proje ödevleri 34 32.0 40 37.7 22 20.8 6 5.7 4 3.8 106 100
Çalışma kâğıtları 45 42.5 33 31.1 23 21.7 2 1.9 3 2.8 106 100
Okuma alanının ölçülüp değerlendirilmesi öğrencilerin gelişimi için
çok önemlidir. Tabloya bakıldığında öğretmenlerin en çok kullandıkları
ölçme araçları, “açık uçlu sorular”, “yazılı sınavlar”, “performans ödevleri”,
“proje ödevleri” ve “çalışma kâğıtları”dır. Öğretmenlerin bu araçları kullanma
oranları “çok fazla” ve “fazla” seçeneklerinde yoğunlaşmaktadır. “Çalışma
kâğıtları”nı kullanan öğretmenlerin %42.5’i “çok fazla”, %31’i ise “fazla”
seçeneğini işaretlemiştir. “Açık uçlu sorular” maddesinde öğretmenlerin
%34.9’u “fazla” seçeneğini tercih ederken, %34’ü “çok fazla” seçeneğinde
yoğunlaşmıştır.
86
“Yazılı sınavlar” maddesinde de öğretmenlerin %33’ü “çok fazla”,
%40.6’sı “fazla” seçeneğini tercih etmiştir. Yazılı sınavlara önem verildiği
kadar sözlü sınavlara da önem verilmesi gerekirken, bu ölçme aracını
öğretmenlerin %34’ü “fazla” kullanırken, %31.1’i “kısmen” kullanmaktadır.
Öğrencinin okuduğunu doğru anlayıp yazabilmesi kadar kelimeleri doğru
telâffuz edebilmesi de önemlidir.
Öğrencilerin okumadaki gelişimlerini görebilmek için proje ödevleri ve
performans ödevleri de vermek de gerekir. Tabloda da görüleceği üzere,
“proje ödevleri”ni öğretmenlerin %37.7’si “çok fazla” kullanırken, %32’si
“fazla” kullanmaktadır. “Performans ödevleri” için de öğretmenlerin %40.6’sı
“fazla”, %29.2’si “çok fazla” seçenekleri tercih edilmiştir.
Tablo 4.2.13’de, “okuma becerisini gözlem formu” maddesinde
öğretmen görüşleri “kısmen” seçeneğinde yoğunlaşmıştır. Öğretmenlerin
%36.8’i “kısmen” seçeneğini işaretlerken, %27.4’ü “fazla” seçeneğini
işaretlemiştir. “Okuma becerisini kontrol listesi” maddesinde de yoğunluk
“fazla” ve “kısmen” seçeneklerinde toplanmıştır. Öğretmenlerin %34’ü
“fazla”, %30.2’si “kısmen” seçeneğini işaretlemiştir.
“Kısa cevaplı maddeleri” öğretmenlerin %38.7’si “fazla” kullanırken,
“çoktan seçmeli maddeleri” öğretmenlerin %38.7’si, “eşleştirmeli maddeleri”
öğretmenlerin %42.5’i, “doğru-yanlış maddeleri”ni öğretmenlerin %42.5’i
“kısmen” kullanmaktadır. Görülüyor ki, kısa cevaplı maddelere daha çok
önem verilmektedir.
6, 7, 8. sınıf öğrencilerinin okudukları kitapları algılama ve
değerlendirme seviyeleri ilk beş yıla göre daha üst düzeydedir. Bu açıdan
onların kendilerini ve birbirlerini değerlendirmelerine fırsat tanımak gerekir.
Tabloya bakıldığında öğretmenlerin bu araçlara pek önem vermedikleri
görülmektedir. “Öz değerlendirme formu”nu öğretmenlerin %37.7’si, “grup
öz değerlendirme formu”nu %44.3’ü, “akran değerlendirme formu”nu da
%37.7’si “kısmen” kullanmaktadır. Öğrencilerin doldurdukları değerlendirme
formları, grup tartışmaları ve öğretmenin rehberliği, öğrencilerin kendilerini
değerlendirmelerine ve ileriye yönelik hedeflerini belirlemelerine yardımcı
olur.
87
Okuma becerisinin ölçülmesinde velilerle iş birliği yapmak da gerekir.
Bu açıdan bakıldığında okuma gelişim dosyaları ve öğrenci ürün dosyaları
önemlidir. Ancak öğretmenlerin bu araçlara da önem vermedikleri tabloda
görülmektedir. “Okuma gelişim dosyası”nı öğretmenlerin %40.6’sı, “öğrenci
ürün dosyaları”nı da %37.7’si “kısmen” kullanmaktadır.
Öğretmenlerin değerlendirme yaparken puanlama anahtarı da
kullanmaları gerekir. Ancak “dereceli puanlama anahtarı”nı öğretmenlerin
%34.9’u “kısmen” kullanmaktadır.
4.3. Yazma Becerisine İlişkin Öğretmen Görüşleri
Tablo 4.3.1. Öğretmenlerin Yazma Alanı İlgili Olarak Yöntem ve Teknikleri Kullanım Sıklığı
Her
zaman Sık sık Bazen Nadiren Hiç Toplam
f % f % f % f % f % f %
Not alma 60 56.6 38 35.8 8 7.5 0 0 0 0 106 100
Özet çıkarma 32 30.2 58 54.7 14 13.2 2 1.9 0 0 106 100
Boşluk doldurma 15 14.2 52 49.1 35 33.0 2 1.9 2 1.9 106 100
Kelime ve kavram
havuzundan seçerek
yazma
29 27.4 46 43.4 28 26.4 2 1.9 1 0.9 106 100
Serbest yazma 21 19.8 44 41.5 35 33.0 5 4.7 1 0.9 106 100
Kontrollü yazma 21 19.8 47 44.3 30 28.3 7 6.6 1 0.9 106 100
Güdümlü yazma 11 10.4 43 40.6 37 34.9 12 11.3 3 2.8 106 100
Yaratıcı yazma 28 26.4 42 39.6 30 28.3 4 3.8 2 1.9 106 100
Metin tamamlama 26 24.5 44 41.5 27 25.5 8 7.5 1 0.9 106 100
Tahminde bulunma 17 16.0 39 36.8 42 39.6 2 1.9 6 5.7 106 100
Bir metni kendi
kelimeleriyle yeniden
oluşturma
12 11.3 40 37.7 36 34.0 13 12.3 5 4.7 106 100
Bir metinden hareketle
yeni bir metin
oluşturma
11 10.4 38 35.8 39 36.8 13 12.3 5 4.7 106 100
Duyulardan hareketle
yazma 9 8.5 44 41.5 35 33.0 14 13.2 4 3.8 106 100
Grup olarak yazma 3 2.8 19 17.9 29 27.4 41 38.7 14 13.2 106 100
Eleştirel yazma 5 4.7 26 24.5 31 29.2 32 30.2 12 11.3 106 100
88
Tablo 4.3.1 incelendiğinde öğretmenlerin, “not alma” yöntemine
ilişkin görüşlerinde yığılmanın %56.6 ile “her zaman” seçeneğinde olduğu,
bunu %35.8 ile çoğunlukla “sık sık” seçeneğinin izlediği görülmektedir. Not
alma, öğretmenlerin en fazla önem verdikleri yöntemdir. Bu yöntemle
öğrencilerin okuduklarında ve dinlediklerinde önemli noktaları seçebilme
alışkanlığı kazanmaları amaçlanmaktadır.
İkinci madde olan “özet çıkarma” maddesinde de yoğunluk %54.7 ile
“sık sık” seçeneğinde toplanmıştır. İkinci olarak yoğunluk ise %30.2 ile “her
zaman” seçeneğindedir. Çıkan sonuca göre öğretmenlerin özet çıkarmaya
da önem verdikleri görülmektedir. Özellikle öğrencilere kompozisyon
yazmaya başlamadan önce özet çıkarmaları gerektiği öğretilmelidir. Altay
(1973:4)’a göre, özet, yazacağınız kompozisyonun planını zihninizde
bulundurmanıza yardımcı olacaktır. Tartışmak, yorumlamak istediğiniz her
düşüncenin tanzimine yarayacak ve yazınızın mantikî gelişme tarzını
gösterecektir.
Tabloda “boşluk doldurma” maddesinde öğretmenlerin %49.1’i “sık
sık” seçeneğini işaretlerken, %33’ü “bazen” seçeneğini işaretlemiştir.
“Bazen” seçeneğini işaretleyenlerin sadece Türkçe çalışma kitabındaki
boşluk doldurma çalışmalarını yaptırdıkları düşünülebilir. Halbuki
öğrencilere fotokopi hâlinde farklı metinler de dağıtılıp boşluk bırakılan
yerleri doldurmaları istenirse Türkçe öğretimi daha verimli olacaktır.
“Kelime ve kavram havuzundan seçerek yazma” yöntemini
öğretmenlerin %43.4’ü “sık sık”, %27.4’ü ise “her zaman” kullanmaktadır.
Öğretmenlerin bu yöntemi “sık sık” kullanmaları önemlidir. Böylece
öğrenciler kelime, kavram, atasözü ve deyimlerin anlamlarını daha iyi
öğreneceklerdir.
“Serbest yazma”, “kontrollü yazma”, “güdümlü yazma”, “yaratıcı
yazma” maddelerinde öğretmenlerin görüşleri “sık sık” ve “bazen”
seçeneğinde yoğunlaşmıştır. “Serbest yazma”da öğretmenlerin %41.5 “sık
sık”, %33’ü “bazen” seçeneğini işaretlemiştir. “Kontrollü yazma”da
öğretmenlerin %44.3’ü “sık sık”, %28.3’ü “bazen” seçeneğini tercih etmiştir.
“Güdümlü yazma”da öğretmenlerin görüşleri %40.6 oranında “sık sık” ve
89
%34.9 oranında “bazen” seçeneklerinde yoğunlaşmıştır. “Yaratıcı yazma”
maddesinde ise öğretmenlerin %39.6’sı “sık sık” seçeneğini işaretlerken,
%28.3’ü “bazen” seçeneğini işaretlemiştir.
“Metin tamamlama” maddesinde de, yoğunluk “sık sık” ve “bazen”
seçeneklerinde toplanmaktadır. Öğretmenlerin %41.5’i “sık sık” bu yöntemi
kullanırken, %25.5’i “bazen” kullanmaktadır. “Tahminde bulunma” yöntemi
için öğretmenlerin %39.6’sı “bazen” seçeneğini tercih ederken, %36.8’i “sık
sık” seçeneğini tercih etmiştir. Bu yöntemler sadece Türkçe çalışma
kitabındaki etkinliklerde kullanılmamalı öğrencilere bu yöntemleri
kullanabilecekleri fotokopiler hazırlanıp verilmelidir.
“Bir metni kendi kelimeleriyle yeniden oluşturma” maddesine
bakıldığında görülüyor ki, öğretmenlerin %37.7’si bu yöntemi “sık sık”
kullanırken, %34’ü “bazen” kullanmaktadır. “Bir metinden hareketle yeni bir
metin oluşturma” yöntemini de öğretmenlerin %36.8’i “bazen”, %35.8’i ise
“sık sık” kullanmaktadır. Bu yöntemin kullanıldığı etkinlikler Türkçe çalışma
kitabında diğerine oranla daha fazla olmasına rağmen öğretmen
görüşlerinin “bazen” seçeneğinde yoğunlaşması şaşırtıcıdır.
Tabloya bakıldığında “duyulardan hareketle yazma” yöntemini
kullanan öğretmenlerin görüşleri %41.5 oranında “sık sık” seçeneğinde ve
%33 oranında “bazen” seçeneğinde yoğunlaşmıştır. Öğretmenlerin görüşleri
bir sonraki sorunun görsel ve işitsel araçlar maddelerinde “bazen”
seçeneğinde yoğunlaşırken bu sorunun “duyulardan hareketle yazma”
maddesinde öğretmenlerin daha çok “sık sık” seçeneğini tercih etmeleri
düşündürücüdür. Gerçekte yöntemin kendisi %41.5 oranında “sık sık”
kullanılıyorsa, bu yöntemin aracının da aynı sıklıkta kullanılması beklenir.
“Grup olarak yazma” ve “eleştirel yazma” maddelerinde de yoğunluk
“nadiren” seçeneğindedir. “Grup olarak yazma”da öğretmenlerin %38.7’si
“nadiren” seçeneğini tercih ederken, %27.4’ü “bazen” seçeneğini
işaretlemiştir. “Eleştirel yazma”da da öğretmenlerin %30.2’si “nadiren”
seçeneğini tercih ederken, % 29.2’si “bazen” seçeneğini tercih etmiştir.
90
Görülüyor ki, öğretmenler “not alma” yöntemini “her zaman”, “grup
olarak yazma” ve “eleştirel yazma”yı “nadiren”, diğer yöntem ve teknikleri de
“sık sık” kullanmaktadırlar.
Tablo 4.3.2. Öğretmenlerin Yazma Alanı ile İlgili Olarak Araç – Gereçleri
Kullanım Sıklığı
Her
zaman Sık sık Bazen Nadiren Hiç Toplam
f % f % f % f % f % f %
Öğretmen kılavuz
kitabı 85 80.2 14 13.2 7 6.6 0 0 0 0 106 100
Öğrenci çalışma
kitabı 82 77.4 19 17.9 5 4.7 0 0 0 0 106 100
Çalışma kâğıtları 58 54.7 21 19.8 26 24.5 1 0.9 0 0 106 100
Gazete ve dergiler 10 9.4 28 26.4 59 55.7 9 8.5 0 0 106 100
Ders kitabı dışındaki
okuma kitapları 24 22.6 36 34.0 36 34.0 9 8.5 1 0.9 106 100
Türkçe sözlük 68 64.2 20 18.9 14 13.2 4 3.8 0 0 106 100
Atasözleri ve
deyimler sözlüğü 64 60.4 16 15.1 22 20.8 4 3.8 0 0 106 100
Yazım kılavuzu 60 56.6 22 20.8 19 17.9 5 4.7 0 0 106 100
Fotoğraf, resim,
karikatür gibi
görseller
13 12.3 26 24.5 55 51.9 12 11.3 0 0 106 100
Görsel araçlar
(televizyon, DVD,
VCD vb.)
3 2.8 18 17.0 47 44.3 27 25.5 11 10.4 106 100
İşitsel araçlar (teyp,
CD vb.) 5 4.7 22 20.8 45 42.5 23 21.7 11 10.4 106 100
Bilgisayar 4 3.8 16 15.1 36 34.0 21 19.8 29 27.4 106 100
Projeksiyon 0 0 6 5.7 20 18.9 16 15.1 64 60.4 106 100
Tepegöz 0 0 4 3.8 13 12.3 21 19.8 68 64.2 106 100
Akıllı tahta 0 0 2 1.9 17 16.0 22 20.8 65 61.3 106 100
91
Tablo 4.3.2’de, “öğretmen kılavuz kitabı”nı, öğretmenlerin %80.2 gibi
büyük bir çoğunluğunun “her zaman” kullandığı görülmektedir. Kılavuz
kitabını kullanmayan öğretmen ise yoktur. Bu sonuçtan kılavuz kitabının
öğretmenler için ne kadar önemli olduğu anlaşılmaktadır.
Derslerinde öğrenci çalışma kitabını, çalışma kâğıtlarını ve gazete ya
da dergileri kullanmayan öğretmen de yoktur. Yazma alanı için
öğretmenlerin %77.4’ü “çalışma kitabı”nı “her zaman” kullanmaktadır.
“Çalışma kâğıtları”nı ise öğretmenlerin %54.7’si “her zaman” kullanırken,
%24.5’i “bazen” kullanmaktadır. Öğrencilerin sadece çalışma kitabına bağlı
kalması doğru değildir. Onlara kendi duygu ve düşüncelerini ifade
edebilecekleri ödevler de verilmelidir.
Tablonun “gazete ve dergiler” maddesinde öğretmenlerin cevapları
%55.7 ile “bazen” seçeneğinde yoğunlaşmıştır. Bu seçeneği 26.4 ile “sık
sık” seçeneği izlemektedir.
Türkçe öğretiminin amacına ulaşabilmesi, özellikle de yazma
eğitiminin başarılı olabilmesi için kılavuz kitabı ve öğrenci çalışma kitabı
elbette yetmez. Bu kitaplar öğrencinin duygu ve düşüncelerini
açıklayabilmesi için yalnızca bir araçtır. Bunların yanında ders kitabı
dışındaki okuma kitapları, sözlükler, kılavuzlar vb. kitaplar Türkçe öğretimi
için önemlidir. Bu çerçevede tabloya bakıldığında, “ders kitabı dışında
okuma kitapları” maddesinde öğretmenlerin %34’ü “sık sık”, %34’ü ise
“bazen” seçeneğini işaretlemiştir. Sözlüklere ve yazım kılavuzlarına ise
öğretmenlerin çok önem verdikleri görülmektedir ki, bu da sevindirici bir
durumdur. Türkçe sözlüğü öğretmenlerin %64.2’si, atasözleri ve deyimler
sözlüğünü %60.4’ü, yazım kılavuzunu ise %56.6’sı “her zaman”
kullanmaktadır.
Tabloda görüldüğü üzere “fotoğraf, resim, karikatür gibi görseller”i
öğretmenlerin % 51.9’u “bazen” kullanırken, %24.5’i “sık sık”
kullanmaktadır. “Görsel ve işitsel araçlar” maddelerinde de yoğunluk
“bazen” ve “nadiren” seçeneklerindedir. Görsel araçları öğretmenlerin
%44.3’ü bazen kullanırken, %25.5’i “nadiren” kullanmaktadır. İşitsel araçları
ise, öğretmenlerin %42.5’i “bazen” kullanırken, %21.7’si “nadiren”
92
kullanmaktadır. Bu araçları kullanmayan öğretmenlerin olması
düşündürücüdür. Eğitim teknolojisi içerisinde değerlendirilen ve öğrenmeyi
daha kolay, daha kalıcı hale getiren görsel - işitsel kaynakların
kullanılmaması, eğitim sistemimizde ders araçlarından henüz yeterince
faydalanılmadığının açık bir göstergesidir.
“Bilgisayar” maddesinde, öğretmenlerin %34’ü “bazen” seçeneğini
işaretlerken, %27.4’ü “hiç” seçeneğini işaretlemiştir. “Hiç” seçeneğini
işaretleyen öğretmenlerin fazla olması olumsuz bir durumdur. “Projeksiyon”,
“tepegöz” ve “akıllı tahta” maddelerinde de cevapların “hiç” seçeneğinde
yoğunlaşması öğretmenlerin bu araçlara önem vermediklerinin bir
göstergesidir. “Projeksiyon” maddesinde öğretmenlerin %60.4’ü, “tepegöz”
maddesinde öğretmenlerin %64.2’si, “akıllı tahta” maddesinde de
öğretmenlerin %61.3’ü “hiç” seçeneğini işaretlemiştir.
Tablo 4.3.3. Öğretmen Görüşlerine Göre Okulda, Yazma Alanı ile İlgili Araç –
Gereçlerin Bulunma Durumu
f %
Görsel - işitsel araçlar 32 30.18
Basılı kaynaklar 22 20.75
Hem görsel – işitsel, hem de basılı kaynaklar 48 45.28
Hiçbiri 4 3.77
Toplam 106 100
Tablo 4.3.3 Türkçe öğretmenlerinin görev yaptıkları okulda yazma
eğitiminde kullanabilecekleri yardımcı ders araçlarının bulunma durumunu
göstermektedir. Görev yaptıkları okulda görsel - işitsel araçların
bulunduğunu belirten öğretmenlerin oranı %30.18’dir. Basılı kaynakların
bulunduğunu belirten öğretmenlerin oranı ise %20.75’dir. Hem görsel –
işitsel, hem de basılı kaynakların bulunduğunu belirtenlerin oranı ise
%45.28’dir. Öğretmenlerin %3.77’si okullarında maalesef hiçbir yardımcı
ders aracının bulunmadığını belirtmiştir.
93
Okullarında hem görsel - işitsel hem de basılı kaynaklar bulunduğu
hâlde öğretmenlerin bunları pek kullanmadıkları bir önceki tabloda
görülmektedir.
Tablo 4.3.4. Öğretmen Görüşlerine Göre Türkçe Dersinde Yazma Bölümüne
Yer Verme Durumu
f %
Çok fazla 38 35.84
Fazla 55 51.88
Kısmen 13 12.26
Az 0 0
Çok az 0 0
Toplam 106 100
Tabloda görüldüğü üzere öğretmenlerin %51.88’i yazma bölümüne
“fazla”, %35.84’ü “çok fazla” yer vermektedirler. Öğretmenlerin %12.26’sı
ise “kısmen” yer vermektedir.
Tablo 4.3.5. Öğretmenlerin, “Çalışma Kitabında Yazma Alanına Yönelik
Hazırlanan Etkinlikler Öğrencilerin İlgisini Çekecek
Niteliktedir.” Görüşüne Katılıp Katılmama Durumu
f %
Tamamen katılıyorum. 16 15.09
Katılıyorum. 61 57.54
Kararsızım. 15 14.15
Katılmıyorum. 13 12.26
Kesinlikle katılmıyorum. 1 0.94
Toplam 106 100
“Çalışma kitabında yazma alanına yönelik hazırlanan etkinlikler
öğrencilerin ilgisini çekecek niteliktedir.” görüşü için öğretmenlerin %57.54’ü
“katılıyorum” seçeneğini işaretlerken %15.09’u “tamamen katılıyorum”
seçeneğini işaretlemiştir. %12.26’sı bu görüşe katılmazken, %14.15’si
kararsız kalmıştır. Görülüyor ki, öğretmenlerin çoğunluğu yazma alanına
94
yönelik hazırlanan etkinliklerin yeterli olduğunu ve öğrencilerin ilgisini
çekecek nitelikte olduğunu düşünmektedirler.
Tablo 4.3.6. Öğretmenlerin Yazılı Anlatım Etkinliğini Kullanma Durumu
f %
Öğrenciye gördüğünü, okuduğunu, düşündüğünü yazıyla
doğru şekilde ifade etme becerisini kazandırmak 80 75.47
Öğrenciye dil bilgisinin temel kurallarını yazı içinde
sezdirebilmek 9 8.49
Yazı içindeki planı kavratarak bütün hayatta planlı olmaya
yöneltebilmek 1 0.94
Öğrencinin yaratma gücünü geliştirebilmek 16 15.09
Toplam 106 100
Tabloya göre, “öğrenciye gördüğünü, okuduğunu, düşündüğünü
yazıyla doğru bir şekilde ifade etme becerisini kazandırmak” seçeneğini
işaretleyen öğretmenlerin oranı %75.47’dir. “Öğrencinin yaratma gücünü
geliştirebilmek” öğretmenlere göre ikinci sıradadır. Öğretmenlerin %15.09’u
bu seçeneği işaretlemiştir. Öğretmenlerin %8.49’u “öğrenciye dil bilgisinin
temel kurallarını yazı içinde sezdirebilmek” seçeneğini işaretlerken,
öğretmenlerin %0.94’ü “yazı içindeki planı kavratarak bütün hayatta planlı
olmaya yöneltebilmek” seçeneğini işaretlemiştir. Görülüyor ki, öğretmenler
öğrencilerinin düzgün cümle kurabilmesine plandan daha çok önem
vermektedirler.
95
Tablo 4.3.7. Öğretmenlerin, “Yazılı Anlatım Sözlü Anlatıma Göre Daha
Sistemli ve Daha Analitik Olmayı Öngörür.” Düşüncesine
Katılıp Katılmama Durumu
f %
Tamamen katılıyorum. 27 25.47
Katılıyorum. 70 66.03
Kararsızım. 5 4.71
Katılmıyorum. 4 3.77
Kesinlikle katılmıyorum. 0 0
Toplam 106 100
Tablo 4.3.6’da, yazı içindeki planı öğretmenlerin %1’inin önemsediği
sonucu ortaya çıkarken, bu soruda yazı içindeki planın önemli olduğunu
düşünen öğretmenlerin oranı %100’e yakın olması çelişki yaratmıştır.
Öğretmenlerin %4.71’i ise yukarıdaki görüş için kararsız kalırken, %3.77’si
görüşe katılmamaktadır.
Tablo 4.3.8. Yazılı Anlatım Çalışmaları Değerlendirilirken Dış Yapıda Dikkat
Edilenler
f %
Kâğıt üzerinde sağ, sol, alt ve üst bölümlerden
bırakılması gereken boşluklara 23 21.69
Paragraf başlarının biraz içeriden başlatılması
gerektiğine 6 5.66
Paragraf başlarının aynı hizada olması gerektiğine 10 9.43
Doğru ve okunaklı bir yazıyla yazılması gerektiğine 64 60.37
İsim, soy isim, sınıf, numara ve tarih yazılması
gerektiğine 3 2.83
Toplam 106 100
Tabloya göre, öğretmenlerin %60.37’si doğru ve okunaklı bir yazı
yazılması gerektiğini düşünmektedir. Öğretmenlerin %21.69’u kâğıt
üzerindeki boşluklara, % 9.43’ü paragraf başlarının aynı hizada olmasına,
%5.66’sı paragrafların biraz içeriden başlaması gerektiğine dikkat
96
etmektedir. İsim, soy isim, sınıf, numara ve tarihe dikkat eden öğretmenlerin
sayısı ise çok azdır.
Tablo 4.3.9. Yazılı Anlatım Çalışmaları Değerlendirilirken İçerik Açısından
Dikkat Edilenler
f %
Konuyu anlamış olmalarına 55 51.88
Konuyu yeteri kadar sınırlayabilmelerine 3 2.83
Ana fikrin ve yardımcı fikirlerin açıkça belirlenmiş
olmasına 37 34.90
Düşüncelerin akla uygun bir sıraya konulmuş
olmasına 10 9.43
Konuya uygun kısa, ilginç bir başlık bulmuş
olmalarına 1 0.94
Toplam 106 100
İçerik açısından da öğretmenlerin %51.88’i öğrencilerin konuyu
anlamış olmalarına, %2.83’ü konuyu yeteri kadar sınırlayabilmelerine,
%34.90’ı ana fikrin ve yardımcı fikirlerin açıkça belirlenmiş olmasına,
%9.43’ü düşüncelerin akla uygun bir sıraya konulmuş olmasına, %0.94’ü
ise konuya uygun, kısa ve ilginç bir başlık bulmalarına dikkat ettiğini ifade
etmiştir.
Tablo 4.3.6, tablo 4.3.7 ve tablo 4.3.8’de de görüldüğü üzere
öğretmenler, öğrencilerinin konuyu anlayıp düşüncelerini doğru ve okunaklı
bir yazıyla yazmalarına daha çok önem vermektedirler. Öğretmenler
öğrencilerin yazdıkları yazılardaki başlıklara pek dikkat etmemektedirler.
97
Tablo 4.3.10. Öğretmen Görüşlerine Göre Öğrencilerin Yazma Becerileri
Ölçülürken ve Değerlendirilirken Karşılaşılan Durumlar
Öğretmenlerin verdikleri cevaplardan öğrencilerin yazma becerileri
ölçülürken ve değerlendirilirken karşılaşılan sorunlar bulunduğu
görülmektedir.
Çok fazla Fazla Kısmen Az Çok az Toplam
f % f % f % f % f % f %
Sınıfların kalabalık
olması 27 25.5 34 32.1 27 25.5 9 8.5 9 8.5 106 100
Araç - gereç
eksikliği 5 4.7 12 11.3 40 37.7 28 26.4 21 19.8 106 100
Öğrencilerin
seviye farklılığı 15 14.2 34 32.1 34 32.1 12 11.3 11 10.4 106 100
Tabloya göre “sınıfların kalabalık olması” ile ilgili olarak öğretmenlerin
%32.1’i “fazla” sorun yaşamaktadır.
“Araç - gereç eksikliği” nedeniyle öğretmenlerin 37.7’si “kısmen”
sorun yaşarken, %26.4’ü “az” sorun yaşamaktadır. Okullarında araç -
gereçlerin bulunma durumunu gösteren tablo incelendiğinde öğretmenlerin
çoğunluğu okullarında hem görsel – işitsel, hem de basılı kaynakların
bulunduğunu dile getirdikleri için bu sonucun çıkması şaşırtıcı değildir.
“Öğrencilerin seviye farklılığı” nedeniyle sorun yaşayan öğretmenlerin
görüşleri “fazla” ve “kısmen” seçeneklerinde yoğunlaşmıştır. Öğretmenlerin
%32.1’i “fazla” ve %32.1’i “kısmen” seçeneğini işaretlemiştir.
Tablonun geneline bakıldığında öğretmenlerin öğrencilerinin yazma
becerilerini ölçerken kısmen sorun yaşadıkları ortaya çıkmaktadır.
98
Tablo 4.3.11. Öğretmen Görüşlerine Göre Yazma Alanının
Değerlendirilmesinde Ölçme Araçlarının Kullanım Sıklığı
Çok fazla Fazla Kısmen Az Çok az Toplam
f % f % f % f % f % f %
Kısa cevaplı
sorular 42 39.6 33 31.1 22 20.8 6 5.7 3 2.8 106 100
Ürün dosyası 24 22.6 23 21.7 43 40.6 7 6.6 9 8.5 106 100
Çoktan seçmeli
sorular 21 19.8 29 27.4 30 28.3 16 15.1 10 9.4 106 100
Doğru/yanlış
soruları 23 21.7 31 29.2 28 26.4 17 16.0 7 6.6 106 100
Açık uçlu sorular 32 30.2 33 31.1 26 24.5 8 7.5 7 6.6 106 100
Eşleştirmeli
sorular 20 18.9 30 28.3 38 35.8 12 11.3 6 5.7 106 100
Proje ödevleri 23 21.7 42 39.6 25 23.6 9 8.5 7 6.6 106 100
Kavram haritaları 4 3.8 12 11.3 42 39.6 27 25.5 21 19.8 106 100
Akran
değerlendirme 3 2.8 6 5.7 40 37.7 35 33.0 22 20.8 106 100
Öz değerlendirme 5 4.7 17 16.0 42 39.6 26 24.5 16 15.1 106 100
Grup öz
değerlendirme 2 1.9 8 7.5 36 34.0 34 32.1 26 24.5 106 100
Performans
değerlendirme 11 10.4 25 23.6 36 34.0 16 15.1 18 17.0 106 100
Tablo 4.3.11’de öğretmenlerin %39.6’sının “kısa cevaplı maddeler”i
“çok fazla”, %31.1’inin ise “fazla” kullandıkları görülmektedir.
“Ürün dosyası”nı öğretmenlerin çoğunluğu “kısmen” kullanmaktadır.
Bu madde için öğretmenlerin %40.6’sı “kısmen” seçeneğini işaretlerken,
%22.6’sı “çok fazla” seçeneğini işaretlemiştir. Ürün dosyaları öğrencilerde
sorumluluk bilincinin gelişmesine yardımcı olur. Bu ölçme aracının her
zaman kullanılması gerekir.
“Çoktan seçmeli sorular” maddesinde öğretmenlerin verdiği cevaplar
“kısmen” seçeneğinde yoğunlaşmıştır. Öğretmenlerin %28.3’ü “kısmen”
seçeneğini işaretlerken, %27.4’ü “fazla” seçeneğini işaretlemiştir. Bu
maddeden de öğretmenlerin çalışma kitabında her tema sonunda yer alan
çoktan seçmeli soruları pek yaptırmadıkları sonucu çıkarılabilir.
99
Tabloda da görüldüğü üzere “doğru/yanlış soruları” ve “açık uçlu
sorular” maddelerinde, öğretmenlerin verdiği cevapların “fazla” seçeneğinde
yoğunlaştığı görülmektedir. “Doğru/yanlış soruları” maddesinde
öğretmenlerin %29.2’si “fazla” seçeneğini, %26.4’ü ise “kısmen” seçeneğini
işaretlemiştir. “Açık uçlu sorular” maddesinde ise öğretmenlerin %31.1’i
“fazla”, %30.2’si “çok fazla” seçeneğini tercih etmiştir. Bu da gösteriyor ki,
açık uçlu sorulara doğru yanlış sorularından daha çok önem verilmektedir.
“Eşleştirmeli sorular”ı kullanan öğretmenler azdır. Öğretmenlerin
%35.8’i bu soru çeşidini “kısmen” kullanırken, %28.3’ü “fazla”
kullanmaktadır. Eşleştirmeli soruları kullanan öğretmenlerin az sayıda
olması, öğrenci çalışma kitabında eşleştirmeli soruların pek olmamasından
kaynaklanıyor olabilir.
Öğretmenlerin %39.6’sı öğrencilerine “proje ödevi” “fazla” verirken,
%23.6’sı “kısmen” vermektedir.
“Kavram haritaları”, “akran değerlendirme”, “öz değerlendirme”, “grup
öz değerlendirme” ve “performans değerlendirme” maddelerinde de
yoğunluk “kısmen” seçeneğindedir. “Kavram haritalarını”, öğretmenlerin
%39.6’sı, “akran değerlendirme”yi öğretmenlerin %37.7’si, “öz
değerlendirme”yi öğretmenlerin %39.6’sı, “grup öz değerlendirme”yi
öğretmenlerin %34’ü ve “performans değerlendirme”yi de öğretmenlerin
%34’ü “kısmen” kullanmaktadır.
100
4.4. Konuşma Becerisine İlişkin Öğretmen Görüşleri
Tablo 4.4.1. Öğretmenlerin Konuşma Alanı ile İlgili Olarak Yöntem ve
Teknikleri Kullanım Sıklığı
Her
zaman Sık sık Bazen Nadiren Hiç Toplam
f % f % f % f % f % f %
İkna etme 36 34.0 41 38.7 21 19.8 6 5.7 2 1.9 106 100
Eleştirel konuşma 14 13.2 42 39.6 43 40.6 7 6.6 0 0 106 100
Katılımlı konuşma 45 42.5 53 50.0 7 6.6 1 0.9 0 0 106 100
Tartışma 31 29.2 49 46.2 22 20.8 4 3.8 0 0 106 100
Empati kurma 25 23.6 46 43.4 26 24.5 9 8.5 0 0 106 100
Kelime ve kavram
havuzundan seçerek
konuşma
25 23.6 33 31.1 38 35.8 9 8.5 1 0.9 106 100
Yaratıcı konuşma 31 29.2 38 35.7 34 32.1 2 1.9 1 0.9 106 100
Hafızada tutma tekniği 14 13.2 30 28.3 46 43.4 8 7.5 8 7.5 106 100
Tablo 4.4.1’e bakıldığında “ikna etme” yöntemini öğretmenlerin
%38.7’sinin “sık sık”, %34’ünün ise “her zaman” kullandığı görülmektedir.
Bu yöntemin kullanılabilmesi için münazaralar yapılabilir. Demirel ve
Şahinel (2006:109)’e göre, sınıf içinde ya da sınıflar arasında belli
konularda münazaraların düzenlenip öğrencilerin ana dili etkili olarak
kullanımları sağlanabilir. Ayrıca, panel, açık oturum, forum gibi daha çok
öğrencinin katılacağı öğretim tekniklerine de yer verilmesi yararlıdır.
Öğrencilere eleştiri yapabilme becerisi kazandıran “eleştirel
konuşma” yöntemini öğretmenlerin %40.6’sı “bazen”, %39.6’sı “sık sık”
kullanmaktadır. “Eleştirel konuşma”, “katılımlı konuşma”, “tartışma”,
“kendisini karşısındakinin yerine koyarak konuşma” yöntemlerini
kullanmayan öğretmen yoktur. “Katılımlı konuşma” yöntemini öğretmenlerin
%50’si “sık sık”, %42.5’i ise “her zaman” kullanmaktadır. “Tartışma”
yönteminde de yoğunluk “sık sık” ve “her zaman” seçeneklerindedir.
Öğretmenlerin %46.2’si “sık sık”, %29.2’si ise “her zaman” seçeneğini
işaretlemiştir. “Kendisini karşısındakinin yerine koyarak konuşma” yöntemini
ise öğretmenlerin %43.4’ü “sık sık” kullanırken, %24.5’i “bazen”
101
kullanmaktadır. Görülüyor ki, öğretmenler bu yöntemleri “sık sık”
kullanmaktadırlar.
“Kelime ve kavram havuzundan seçerek konuşma” maddesinde de
öğretmenlerin %35.8’i “bazen” seçeneğini işaretlerken, %31.1’i “sık sık”
seçeneğini işaretlemiştir. Aynı yöntem yazma alanı için de kullanılan bir
yöntemdir. Öğretmenlerin yazma alanı için bu yöntemi “sık sık” kullanmaları
yazmaya daha çok önem verdiklerini göstermektedir.
“Yaratıcı konuşma” maddesinde de öğretmenlerin %35.8’i “sık sık”,
%32.1’i ise “bazen” seçeneğini işaretlemiştir. “Hafızada tutma tekniği”ni ise
öğretmenlerin %43.4’ü “bazen” kullanırken, %28.3’ü “sık sık”
kullanmaktadır.
Konuşma, bütün öğrenme alanları ve çocuğun kendisini ifade
edebilmesi açısından önemli bir dil becerisidir ( Akyol, 2006:20). Tabloda da
görüldüğü üzere öğretmenler Türkçe programında konuşma alanında
kullanılması önerilen yöntem ve teknikleri “sık sık” kullanmaktadırlar.
102
Tablo 4.4.2. Öğretmenlerin Konuşma Alanı ile İlgili Olarak Araç – Gereçleri
Kullanım Sıklığı
Her zaman Sık sık Bazen Nadiren Hiç Toplam
f % f % f % f % f % f %
Öğretmen kılavuz
kitabı 67 63.2 20 18.9 17 16.0 1 0.9 1 0.9 106 100
Öğrenci çalışma
kitabı 67 63.2 22 20.8 14 13.2 2 1.9 1 0.9 106 100
Çalışma kâğıtları 44 41.5 23 21.7 31 29.2 5 4.7 3 2.8 106 100
Gazete ve dergiler 15 14.2 35 33.0 48 45.3 6 5.7 2 1.9 106 100
Ders kitabı
dışındaki okuma
kitapları
26 24.5 36 34.0 38 35.8 5 4.7 1 0.9 106 100
Türkçe sözlük 50 47.2 19 17.9 29 27.4 7 6.6 1 0.9 106 100
Atasözleri ve
deyimler sözlüğü 47 44.3 20 18.9 31 29.2 7 6.6 1 0.9 106 100
Yazım kılavuzu 42 39.6 16 15.1 37 34.9 9 8.5 2 1.9 106 100
Fotoğraf, resim,
karikatür gibi
görseller
15 14.2 29 27.4 46 43.4 14 13.2 2 1.9 106 100
Görsel araçlar
(televizyon, DVD,
VCD vb.)
7 6.6 15 14.2 49 46.2 26 24.5 9 8.5 106 100
İşitsel araçlar
(teyp, CD vb.) 7 6.6 20 18.9 47 44.3 18 17.0 14 13.2 106 100
Bilgisayar 4 3.8 8 7.5 37 34.9 25 23.6 32 30.2 106 100
Projeksiyon 1 0.9 3 2.8 20 18.9 21 19.8 61 57.5 106 100
Tepegöz 1 0.9 4 3.8 15 14.2 24 22.6 62 58.5 106 100
Akıllı tahta 1 0.9 2 1.9 13 12.3 28 26.4 62 58.5 106 100
Canlı kaynaklar 2 1.9 3 2.8 29 27.4 27 25.5 45 42.5 106 100
Tablo 4.4.2 incelendiğinde, Türkçe öğretmenlerinin, derslerinde
öncelikli olarak kılavuz kitabı ve çalışma kitabından faydalandıkları
görülmektedir. Bu da gösteriyor ki, öğretmenler kılavuz kitabında verilen
konuşma konuları dışında başka konuları öğrencilerine vermemektedirler.
Tablo 4.4.2’de de görüldüğü gibi öğretmenlerin %63.2’si “kılavuz
kitabı”nı, %63.2’si “çalışma kitabı”nı “her zaman” kullanmaktadır. “Çalışma
kâğıtları”nı kullanan öğretmenlerin cevapları da %41.5 ile “her zaman”
seçeneğinde yoğunlaşmıştır. Öğretmenlerin %21.7’si de “sık sık” seçeneğini
işaretlemiştir.
103
“Gazete ve dergiler” ile “ders kitabı dışındaki okuma kitapları”
maddelerinde öğretmenlerin cevapları “bazen” ve “sık sık” seçeneklerinde
yoğunlaşmaktadır. “Gazete ve dergiler” maddesinde öğretmenlerin %45.3’ü
“bazen”, %33’ü ise “sık sık” seçeneklerini işaretlemiştir. “Ders kitabı
dışındaki okuma kitapları” maddesinde ise öğretmenlerin %35.8’i “bazen”
seçeneğini işaretlerken, %34’ü “sık sık” seçeneğini işaretlemiştir.
Konuşma eğitiminde öğrencilerin kelimelerin yazılışlarını ve
anlamlarını bilmeleri önemlidir. Tabloya bakıldığında öğretmenlerin bunun
bilincinde olduğu görülmektedir. Türkçe sözlüğü öğretmenlerin %47.2’si,
atasözleri ve deyimler sözlüğünü öğretmenlerin %44.3’ü, yazım kılavuzunu
ise öğretmenlerin %39.6’sı “her zaman” kullanmaktadır.
Tabloya bakıldığında öğretmenlerin “görsel - işitsel araçlar”ı “bazen”
kullandıkları, hatta “hiç” kullanmadıkları görülmektedir. “Fotoğraf, resim,
karikatür gibi görseller” maddesinde öğretmenlerin %43.4’ü, “görsel araçlar”
maddesinde %46.2’si, “işitsel araçlar” maddesinde %44.3’ü, “bilgisayar”
maddesinde de %34.9’u “bazen” seçeneğini işaretlemiştir.
Tablonun son dört maddesinde de yoğunluk “hiç” seçeneğinde
toplanmıştır. “Projeksiyon”u öğretmenlerin %57.5’i, “tepegöz”ü %58.5’i,
“akıllı tahta”yı %58.5’i, “canlı kaynaklar”ı ise %42.5’i “hiç” kullanmamaktadır.
Tablo 4.4.3. Öğretmen Görüşlerine Göre Okulda, Konuşma Alanı ile İlgili
Araç – Gereçlerin Bulunma Durumu
f %
Görsel - işitsel araçlar 37 34.90
Basılı kaynaklar 16 15.09
Hem görsel – işitsel, hem de basılı kaynaklar 49 46.22
Hiçbiri 4 3.77
Toplam 106 100
Tablo 4.4.3, Türkçe öğretmenlerinin görev yaptıkları okulda konuşma
eğitiminde kullanabilecekleri yardımcı ders araç – gereçlerinin bulunma
durumunu göstermektedir. Görev yaptıkları okulda görsel - işitsel araçların
bulunduğunu belirten öğretmenlerin oranı %34.90’dır. Basılı kaynakların
104
bulunduğunu belirten öğretmenlerin oranı ise %15.09’dur. Hem görsel –
işitsel, hem de basılı kaynakların bulunduğunu belirtenlerin oranı ise
%46.22’dir. Öğretmenlerin %3.77’si okullarında maalesef hiçbir yardımcı
ders aracının bulunmadığını belirtmiştir.
Tablo 4.4.4. Öğretmen Görüşlerine Göre Türkçe Dersinde Konuşma
Bölümüne Yer Verme Durumu
f %
Çok fazla 32 30.18
Fazla 54 50.94
Kısmen 18 16.98
Az 2 1.88
Çok az 0 0
Toplam 106 100
Tabloda da görüldüğü üzere öğretmenlerin %30.18’i “çok fazla”,
%50.94’ü konuşma bölümüne “fazla” yer vermektedir. Öğretmenlerin
%16.98’i ise bu bölüme, “kısmen” yer verirken, %1.88’i “az” yer vermektedir.
Tablo 4.4.5. Öğretmenlerin, “Çalışma Kitabında Konuşma Alanına Yönelik
Hazırlanan Etkinlikler Öğrencilerin İlgisini Çekecek Niteliktedir.”
Görüşüne Katılıp Katılmama Durumu
f %
Tamamen katılıyorum. 15 14.15
Katılıyorum. 51 48.11
Kararsızım. 25 23.58
Katılmıyorum. 14 13.20
Kesinlikle katılmıyorum. 1 0.94
Toplam 106 100
“Çalışma kitabındaki konuşma alanına yönelik hazırlanan etkinlikler
öğrencilerin ilgisini çekecek niteliktedir.” görüşü için öğretmenlerin %48.11’i
“katılıyorum” seçeneğini işaretlerken, %14.15’i “tamamen katılıyorum”
seçeneğini işaretlemiştir. %13.20’si bu görüşe katılmazken, %23.58’i
105
kararsız kalmıştır. Görülüyor ki, öğretmenlerin çoğunluğu konuşma alanına
yönelik hazırlanan etkinliklerin yeterli olduğunu ve öğrencilerin ilgisini
çekecek nitelikte olduğunu düşünmektedirler. Ancak öğretmenlerin
%23.58’lik oranının bu görüş için kararsız kalması düşündürücüdür.
Tablo 4.4.6. Öğretmenlere Göre Öğrencilerin Konuşma Eğitiminde
Gözlenebilen Olumsuz Davranışlar En Çok Hangisinden
Kaynaklanmaktadır?
f %
Aile 46 43.39
Komşu ve akrabaları 0 0
Basın - yayın organları 9 8.49
Arkadaş grupları 38 35.84
Sokak 3 2.83
İnternet 10 9.43
Toplam 106 100
Öğrencilerin konuşma eğitiminde gözlenebilen olumsuz
davranışlarının nerelerden kaynaklandığı ile ilgili tablo 4.4.6 incelendiğinde
öğretmenlerin %43.39’u olumsuz davranışların, aileden, %8.49’u basın
yayın organlarından, %35.84’ü arkadaş gruplarından, %2.83’ü sokaktan,
%9.43 ‘ü ise internetten kaynaklandığını belirtmiştir. “Komşu ve akrabalar”
seçeneğini işaretleyen olmamıştır.
Aile çocuğun ilk temel sosyal davranışları öğrendiği kurumdur. Anne
ve babanın çocuğa karşı davranış ve tutumlarının çocuğun davranışları
üzerinde çok önemli etkisi vardır (Erden, 2003:49). Yapılan araştırmada
öğrencilerin konuşmalarındaki olumsuzlukların en çok aileden
kaynaklandığı sonucu çıkmıştır. Bu da aile eğitiminin öğrenciler için çok
önemli olduğunu göstermektedir. Ayrıca öğretmen - aile iletişiminin göz ardı
edilmeyecek ve aksatılmayacak bir husus olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu
sebeple, söz konusu iletişimin öneminin yeterince kavratılması için
tedbirlerin alınması gerekmektedir.
106
Öğretmenlerin önemli gördükleri diğer bir unsur da arkadaş
gruplarıdır. Arkadaş çevresi de öğrencinin konuşma üslup ve tarzına etki
eden önemli bir unsurdur.
Türkçe öğretmenleri, interneti, basın - yayın organlarını ve sokağı
öncelikli unsur olarak görmemişlerdir.
Tablo 4.4.7. Öğretmenlere Göre Öğrencilerin Türkçe Dersinde Söz Alma
Durumu
f %
Her zaman 60 56.60
Kısmen 40 37.73
Çok az 5 4.71
Az 1 0.94
Hiç 0 0
Toplam 106 100
“Öğrencileriniz Türkçe dersindeki etkinliklerde ne derece söz
alıyorlar?” sorusu için öğretmenlerin %56.60’ı “her zaman” seçeneğini
işaretlerken, %37.73’ü “kısmen” seçeneğini işaretlemiştir. %4.71’i “çok az”
seçeneğini, %0.94’ü de “az” seçeneğini işaretlemiştir. “Hiç” seçeneğini
işaretleyen öğretmen ise yoktur. Görülüyor ki, öğretmenlerin neredeyse
tamamı öğrencilerinin Türkçe etkinlilerinde söz aldıklarını dile getirmişlerdir.
Tablo 4.4.8. Öğretmenlerin, Öğrencilerin Birbirlerinin Yaptıkları Konuşmaları
Değerlendirmelerine İmkân Sağlama Durumu
f %
Her zaman 39 36.79
Kısmen 53 50.0
Çok az 7 6.60
Az 7 6.60
Hiç 0 0
Toplam 106 100
Tabloda da görüldüğü üzere öğretmenlerin %36.79’u öğrencilerin
birbirlerinin konuşmalarını değerlendirmelerine “her zaman” imkân
107
sağlarken, % 50’si “kısmen”, %6.60’ı “çok az”, %6.60’ı da “az” “imkân”
sağlamaktadır. Bir önceki tabloda (tablo 4.4.7) da görüleceği üzere
öğrenciler konuşma etkinliklerinde her zaman söz aldıklarına göre, onların
birbirlerinin konuşmalarını değerlendirmelerine de “her zaman” imkân
sağlanmalıdır.
Tablo 4.4.9. Öğretmenlerin, Konuşma Eğitiminde Telaffuz Çalışmalarına Yer
Verme Durumu
f %
Her zaman 57 53.77
Kısmen 44 41.50
Çok az 0 0
Az 5 4.71
Hiç 0 0
Toplam 106 100
Tablo 4.4.9. incelendiğinde öğretmenlerin %53.77’sinin telaffuz
çalışmalarına “her zaman” yer verdiği, %44.50’sinin “kısmen”, %4.71’inin ise
“az” yer verdiği görülmektedir. Konuşma eğitiminde doğru telaffuzun önemi
büyüktür. Tabloya bakıldığında öğretmenlerin bunu yeterince kavradıkları
ortaya çıkmaktadır.
Tablo 4.4.10. Öğretmenlere Göre Konuşma Eğitiminde Vurgu ve Tonlama
Çalışmalarının Yeterli Olup Olmama Durumu
f %
Kitapta şiir metinleri az olduğundan yetersizdir. 40 37.73
Okumada da vurgu ve tonlama yaptırdığımız için yeterlidir. 43 40.56
Konuşma bölümü vurgu ve tonlama için yeterlidir. 8 7.54
Vurgu ve tonlama çalışmalarına fırsat bulamıyorum. 15 14.15
Toplam 106 100
Tablo 4.4.10’a göre, konuşmada vurgu ve tonlama çok önemli
unsurlar olmasına rağmen öğretmenlerin sadece %40.56’sı okumadaki
vurgu ve tonlama çalışmalarını yeterli görmektedir. %37.73’ü vurgu ve
tonlama çalışmalarının yetersizliğini ders kitabındaki şiir metinlerinin az
108
olmasına bağlamıştır. Bu sonuca göre de ders kitabının önemi bir kez daha
anlaşılmıştır. Öğretmenlerin %7.54’ü ders kitaplarındaki konuşma
bölümünün vurgu ve tonlama çalışmaları için yeterli olduğunu belirtirken,
%14.15’i bu çalışmalar için fırsat bulamadığını belirtmiştir. Bu durum
öğretmenlerin okuma ve yazma bölümlerine daha çok zaman ayırıyor
olmalarından kaynaklanıyor olabilir.
Tablo 4.4.11. Öğretmen Görüşlerine Göre Öğrencilerin Konuşma Becerileri
Ölçülürken ve Değerlendirilirken Karşılaşılan Durumlar
Öğretmenlerin verdikleri cevaplardan öğrencilerin konuşma becerileri
ölçülürken ve değerlendirilirken karşılaşılan sorunlar bulunduğu
görülmektedir.
Çok fazla Fazla Kısmen Az Çok az Toplam
f % f % f % f % f % f %
Sınıfların kalabalık
olması 28 26.4 36 33.9 22 20.8 13 12.3 7 6.6 106 100
Araç - gereç
eksikliği 6 5.7 21 19.8 33 31.1 26 24.5 20 18.9 106 100
Öğrencilerin
seviye farklılığı 18 17.0 32 30.2 34 32.1 12 11.3 10 9.4 106 100
Tabloya göre “sınıfların kalabalık olması” ile ilgili olarak öğretmenlerin
%33.9’u “fazla”, %26.4’ü ise “çok fazla” sorun yaşamaktadırlar.
“Araç - gereç eksikliği” nedeniyle öğretmenlerin %24.5’i “az”, %31.1’i
ise “kısmen” sorun yaşamaktadır. Okullarında araç - gereçlerin bulunma
durumunu gösteren tablo incelendiğinde öğretmenlerin çoğunluğu
okullarında hem görsel – işitsel, hem de basılı kaynakların bulunduğunu dile
getirdikleri için bu sonucun çıkmış olması şaşırtıcı değildir.
“Öğrencilerin seviye farklılığı” nedeniyle öğretmenlerin %32.1’i
“kısmen” sorun yaşarken, %30.2’si “fazla” sorun yaşamaktadır. Seviye
farklılığının çıkması sınıfların kalabalık olmasından kaynaklanmaktadır.
Nitekim ölçme - değerlendirmede sorun yaşanmasının nedeni tabloda da
görüldüğü üzere büyük bir çoğunlukla sınıfların kalabalık olmasından
kaynaklanmaktadır.
109
Tablo 4.4.12. Öğretmen Görüşlerine Göre Konuşma Alanının
Değerlendirilmesinde Ölçme Araçlarının Kullanım Sıklığı
Çok fazla Fazla Kısmen Az Çok az Toplam
f % f % f % f % f % f %
Akran
değerlendirme 6 5.7 19 17.9 50 47.2 20 18.9 11 10.4 106 100
Öz
değerlendirme 10 9.4 27 25.5 43 40.6 17 16.0 9 8.5 106 100
Grup öz
değerlendirme 3 2.8 15 14.2 48 45.3 30 28.3 10 9.4 106 100
Performans
değerlendirme 19 17.9 28 26.4 36 34.0 21 19.8 2 1.9 106 100
Öğretmenlerin ölçme - değerlendirme yaparken sınıfların kalabalık
olması nedeniyle “fazla”, araç - gereç eksikliği ve seviye farklılığı nedeniyle
“kısmen” sorun yaşadıkları bir önceki tabloda görülmektedir. Tablo
4.4.12’de ise öğretmenlerin konuşma alanı için belirlenen ölçme araçlarını
kısmen kullandıkları görülmektedir. Öğretmenler, belki de eğitim sürecinde
yaşadıkları sorunlardan dolayı ölçme araçlarını pek kullanmamaktadırlar.
“Akran değerlendirme” maddesinde öğretmenlerin %47.2’si, “öz
değerlendirme” maddesinde öğretmenlerin %40.6’sı, “grup öz
değerlendirme” maddesinde öğretmenlerin %45.3’ü, “performans
değerlendirme” maddesinde ise öğretmenlerin %34’ü “kısmen” seçeneğini
işaretlemiştir.
Konuşma bölümünün diğer tablolarına bakıldığında öğretmenlerin
derslerinde konuşma eğitimine yer verdikleri görülmektedir. Ancak bu son
tabloda öğretmenlerin konuşma eğitiminin ölçülüp değerlendirilmesine pek
önem vermedikleri söylenebilir.
110
4.5. Dinleme Becerisine İlişkin Öğretmen Görüşleri
Tablo 4.5.1. Öğretmenlerin Dinleme Alanı ile İlgili Olarak Yöntem ve
Teknikleri Kullanım Sıklığı
Her zaman Sık sık Bazen Nadiren Hiç Toplam
f % f % f % f % f % f %
Katılımlı
dinleme 51 48.1 27 25.5 25 23.6 2 1.9 1 0.9 106 100
Katılımsız
dinleme 12 11.3 18 17.0 38 35.8 23 21.7 15 14.2 106 100
Not alarak
dinleme 19 17.9 43 40.6 35 33.0 8 7.5 1 0.9 106 100
Empati kurma 20 18.9 24 22.6 45 42.5 12 11.3 5 4.7 106 100
Yaratıcı
dinleme 14 13.2 33 31.1 37 34.9 16 15.1 6 5.7 106 100
Seçici
dinleme 12 11.3 22 20.8 46 43.4 18 17.0 8 7.5 106 100
Eleştirel
dinleme 12 11.3 23 21.7 52 49.1 14 13.2 5 4.7 106 100
Tablo 4.5.1’in “katılımlı dinleme” maddesinde öğretmenlerin %48.1’i
“her zaman” seçeneğini işaretlerken, %25.5’i “sık sık” seçeneğini
işaretlemiştir. Katılımlı dinlemede konuşma becerisinin de kullanılıyor
olması bu yöntemin önemini artırmaktadır. Katılımlı dinleme, kapalı
anlamları ortaya çıkarmada da kullanılmaktadır. Kapalı ifadeler sorular
aracılığıyla çözülmektedir.
Tabloda da görüldüğü üzere öğretmenler katılımlı dinleme yöntemine
katılımsız dinleme yönteminden daha çok önem vermektedirler.
Öğretmenlerin %35.8’i “katılımsız dinleme” yöntemini “bazen” kullanırken,
%21.7’si “nadiren” kullanmaktadır. Öğrencilerin zihinsel faaliyetlerini
geliştirmek için bu yöntemin daha fazla kullanılması gerekir.
“Not alarak dinleme” yöntemini öğretmenlerin %40.6’sı “sık sık”
kullanırken, %33’ü “bazen” kullanmaktadırlar.
111
Empati, bir insanın kendisini karşısındaki insanın yerine koyarak
onun duygu ve düşüncelerini doğru olarak anlamasına yardımcı olacak
özelliklerden yararlanmaktır. Empatik dinleyici, dünyayı konuşanın gördüğü
gibi görebilir; olaylara konuşanın bakış açısından bakabilir, neler
hissettiklerini anlayabilir (Yıldız vd., 2006:186). Tüm bu özelliklerine rağmen
“kendini konuşanın yerine koyarak dinleme” yöntemini öğretmenlerin
%42.5’i “bazen” kullanırken, %22.6’sı “sık sık” kullanmaktadır. Aynı yöntem
konuşmada da kullanılmaktadır. Öğretmenlerin bu yöntemi konuşmada “sık
sık” kullanırken dinlemede “bazen” kullanıyor olmaları düşündürücüdür.
“Yaratıcı dinleme”, “seçici dinleme” ve “eleştirel dinleme”
maddelerinde de yoğunluk “bazen” ve “sık sık” seçeneklerinde
yoğunlaşmaktadır. “Yaratıcı dinleme”de öğretmenlerin %34.9’u “bazen”,
%31.1’i “sık sık” seçeneğini işaretlemiştir. “Seçici dinleme”de öğretmenlerin
%43.4’ü “bazen”, %20.8’i “sık sık” seçeneğini tercih etmiştir. “Eleştirel
dinleme” maddesinde ise öğretmenlerin %49.1’i “bazen” seçeneğinde
yoğunlaşırken, %21.7’si “sık sık” seçeneğini işaretlemiştir.
Görülüyor ki, öğretmenler bu yöntemlerden en fazla katılımlı
dinlemeyi kullanmaktadırlar.
112
Tablo 4.5.2. Öğretmenlerin Dinleme Alanı ile ilgili Olarak Araç – Gereçleri
Kullanım Sıklığı
Her zaman Sık sık Bazen Nadiren Hiç Toplam
f % f % f % f % f % f %
Öğretmen kılavuz
kitabı 73 68.9 17 16.0 14 13.2 0 0 2 1.9 106 100
Öğrenci çalışma
kitabı 69 65.1 25 23.6 10 9.4 0 0 2 1.9 106 100
Çalışma kâğıtları 45 42.5 24 22.6 27 25.5 7 6.6 3 2.8 106 100
Gazete ve
dergiler 11 10.4 24 22.6 60 56.6 8 7.5 3 2.8 106 100
Ders kitabı
dışındaki okuma
kitapları
15 14.2 25 23.6 53 50.0 9 8.5 4 3.8 106 100
Türkçe sözlük 55 51.9 13 12.3 29 27.4 5 4.7 4 3.8 106 100
Atasözleri ve
deyimler sözlüğü 51 48.1 17 16.0 30 28.3 4 3.8 4 3.8 106 100
Yazım kılavuzu 45 42.5 14 13.2 34 32.1 9 8.5 4 3.8 106 100
Fotoğraf, resim,
karikatür gibi
görseller
17 16.0 15 14.2 57 53.8 13 12.3 4 3.8 106 100
Görsel araçlar
(televizyon, DVD,
VCD vb.)
16 15.1 17 16.0 38 35.8 19 17.9 16 15.1 106 100
İşitsel araçlar
(teyp, CD vb.) 22 20.8 28 26.4 34 32.1 12 11.3 10 9.4 106 100
Bilgisayar 5 4.7 10 9.4 30 28.3 22 20.8 39 36.8 106 100
Projeksiyon 0 0 5 4.7 18 17.0 19 17.9 64 60.4 106 100
Tepegöz 1 0.9 2 1.9 14 13.2 20 18.9 69 65.1 106 100
Akıllı tahta 2 1.9 3 2.8 15 14.2 23 21.7 63 59.4 106 100
Canlı kaynaklar 7 6.6 4 3.8 17 16.0 25 23.6 53 50.0 106 100
Tablo 4.5.2’de görüldüğü gibi dinleme eğitiminde öğretmenler en çok
kılavuz kitabını ve öğrenci çalışma kitabını kullanmaktadır. Tablo 4.5.6’da
113
da görülmüştür ki öğretmen kitabında yer alan dinleme metinlerinin dışında
sınıfa örnek metin getiren öğretmen azdır.
“Öğretmen kılavuz kitabı”nı öğretmenlerin %68.9’u, “çalışma kitabı”nı
ise %65.1’i “her zaman” kullanmaktadır.
“Çalışma kâğıtları”nı kullanan öğretmenlerin cevapları “her zaman”
seçeneğinde yoğunlaşmıştır. “Çalışma kâğıtları”nı, öğretmenlerin %42.5’i
“her zaman”, %25.5’i ise “bazen” kullanmaktadır.
“Gazete ve dergiler”, “ders kitabı dışında okuma kitapları”
maddelerinde de yoğunluk “bazen” seçeneğindedir. “Gazete ve dergiler”
maddesinde öğretmenlerin %56.6’sı, “ders kitabı dışındaki okuma kitapları”
maddesinde de öğretmenlerin %50’si “bazen” seçeneğini işaretlemiştir.
Okuma, yazma, konuşma, dil bilgisi eğitiminde olduğu gibi dinleme
eğitiminde de sözlüklerin ve yazım kılavuzunun önemi çok büyüktür. Bir
öğrencinin daha iyi okuyabilmesi, yazabilmesi ve konuşabilmesi, kendini
daha iyi ifade edebilmesi için duyduğu bir kelimenin anlamını ve nasıl
yazıldığını bilmesi gerekir. Görülüyor ki, ankete katılan öğretmenlerin büyük
bir çoğunluğu sözlüklere ve yazım kılavuzuna büyük önem vermektedir.
Türkçe sözlüğü öğretmenlerin %51.9’u, atasözleri ve deyimler sözlüğünü
%48.1’i, yazım kılavuzunu ise %42.5’i “her zaman” kullanmaktadır.
“Fotoğraf, resim, karikatür gibi görseller”i öğretmenlerin %53.8’i,
“görsel araçlar”ı %35.8’i, “işitsel araçlar”ı ise %32.1’i “bazen”
kullanmaktadır. Okullarında bu araçlar bulunduğu hâlde öğretmenlerin
bunları “bazen” kullanmaları düşündürücüdür.
Tablodaki son beş maddede yoğunluk “hiç” seçeneğindedir.
“Bilgisayar”ı öğretmenlerin %36.8’i, “projeksiyon”u öğretmenlerin %60.4’ü,
“tepegöz”ü öğretmenlerin %65.1’i, “akıllı tahta”yı öğretmenlerin %59.4’ü
hiçbir zaman kullanmadığını ifade etmiştir. Derslerinde “canlı kaynaklar”ı
“hiç” kullanmayan öğretmenlerin oranı ise %50’dir.
114
Tablo 4.5.3. Öğretmen Görüşlerine Göre Okulda, Dinleme Alanı ile İlgili Araç
– Gereçlerin Bulunma Durumu
f %
Görsel - işitsel araçlar 51 48.11
Basılı kaynaklar 8 7.54
Hem görsel – işitsel, hem de basılı kaynaklar 46 43.39
Hiçbiri 1 0.94
Toplam 106 100
Tablo 4.5.3, Türkçe öğretmenlerinin görev yaptıkları okulda dinleme
eğitiminde kullanabilecekleri yardımcı ders araçlarının bulunma durumunu
göstermektedir. Görev yaptıkları okulda görsel - işitsel araçların
bulunduğunu belirten öğretmenlerin oranı %48.11’dir. Basılı kaynakların
bulunduğunu belirten öğretmenlerin oranı ise %7.54’tür. Hem görsel –
işitsel, hem de basılı kaynakların bulunduğunu belirtenlerin oranı ise
%43.39’dur. Maalesef öğretmenlerin %0.94’ü okullarında hiçbir yardımcı
ders aracının bulunmadığını belirtmiştir.
Tablo 4.5.4. Öğretmen Görüşlerine Göre Türkçe Dersinde Dinleme Bölümüne
Yer Verme Durumu
f %
Çok fazla 12 11.32
Fazla 40 37.73
Kısmen 48 45.28
Az 5 4.71
Çok az 1 0.94
Toplam 106 100
Tabloda görüldüğü üzere dinleme bölümüne, öğretmenlerin
%11.32’si “çok fazla”, %37.73’ü ise “fazla” yer vermektedir. Öğretmen
görüşleri “kısmen” seçeneğinde yoğunlaşmıştır. Öğretmenlerin %45.28’i
dinleme bölümüne “kısmen” yer verirken, %4.71 “az”, %0.94’ü ise “çok az”
yer vermektedir. Görüldüğü üzere öğretmenler, öğretmen kılavuz kitabında
yer alan dinleme metinlerine pek önem vermemektedirler.
115
Tablo 4.5.5. Öğretmenlerin, “Çalışma Kitabında Dinleme Alanına Yönelik
Hazırlanan Etkinlikler Öğrencilerin İlgisini Çekecek
Niteliktedir.” Görüşüne Katılıp Katılmama Durumu
f %
Tamamen katılıyorum. 10 9.43
Katılıyorum. 63 59.43
Kararsızım. 21 19.81
Katılmıyorum. 11 10.37
Kesinlikle katılmıyorum. 1 0.9
Toplam 106 100
“Çalışma kitabında dinleme alanına yönelik hazırlanan etkinlikler
öğrencilerin ilgisini çekecek niteliktedir.” görüşü için öğretmenlerin %59.43’ü
“katılıyorum” seçeneğini işaretlerken, %9.43’ü “tamamen katılıyorum”
seçeneğini işaretlemiştir. %10.37’si bu görüşe katılmazken, %19.81’i
kararsız kalmıştır. Görülüyor ki, öğretmenlerin çoğunluğu dinleme alanına
yönelik hazırlanan etkinliklerin yeterli ve öğrencilerin ilgisini çekecek nitelikte
olduğunu düşünmektedirler.
Tablo 4.5.6. Öğretmenlerin, Öğrencilerin Dinleme Becerilerini Geliştirmek İçin
Öğretmen Kitabının Dışında Başka Metin Kullanıp Kullanmama
Durumu
f %
Her zaman 9 8.49
Genellikle 30 28.30
Bazen 48 45.28
Çok az 13 12.26
Hiç 6 5.66
Toplam 106 100
“Öğrencilerinizin dinleme becerilerini geliştirmek için öğretmen
kitabında yer alan metinlerin dışında başka metinler kullanıyor musunuz?”
sorusunda öğretmenlerin %45.28’i “bazen”, %28.30’u “genellikle”, %12.26’sı
“çok az”, %8.49’u “her zaman” ve %5.66’sı “hiç” seçeneğini işaretlemiştir.
Görülüyor ki, öğretmenlerin görüşleri “bazen” seçeneğinde yoğunlaşmıştır.
116
Diğer tablolar incelendiğinde öğretmenlerin, öğretmen kılavuz kitabındaki
dinleme metinlerini her zaman kullanmadıkları görülecektir. Dolayısıyla
tablo 4.5.6’da çıkan sonuç şaşırtıcı değildir.
Tablo 4.5.7. Öğretmenlerin, Dinleme Eğitimine İlişkin Görüşleri
Dinleme
Eğitimi
Tamamen
katılıyorum Katılıyorum Kararsızım Katılmıyorum
Kesinlikle
katılmıyorum Toplam χ SS
f % f % f % f % f % f %
İyi bir
okuyucu
olmaya
hazırlar.
36 34 57 47.2 16 15.1 3 2.8 1 0.9 106 100 4.10 0.83
İyi bir
konuşmacı
olmaya
hazırlar.
36 34 46 43.4 19 17.9 3 2.8 2 1.9 106 100 4.05 0.90
Eleştirel
bakmayı
öğretir.
39 36.8 45 42.5 20 18.9 2 1.9 0 0 106 100 4.14 0.79
Sağlıklı
iletişimi
artırır.
50 47.2 41 38.7 14 13.2 1 0.9 0 0 106 100 4.32 0.74
Toplam 4.15
Tablo 4.5.7 incelendiğinde “Dinleme eğitimi, iyi bir okuyucu olmaya
hazırlar.” maddesine ilişkin öğretmen görüşlerinde yığılmanın %47.2 ile
“katılıyorum” seçeneğinde olduğu, bunu %34 ile çoğunlukla “tamamen
katılıyorum” seçeneğinin izlediği görülmektedir.
“Dinleme eğitimi, iyi bir konuşmacı olmaya hazırlar.” maddesine
ilişkin öğretmen görüşlerinde yığılmanın %43.4 ile “katılıyorum”
seçeneğinde olduğu, bunu %34 ile “tamamen katılıyorum” seçeneğinin
izlediği görülmektedir. Tablodan da anlaşılacağı üzere öğretmenler dinleme
eğitiminin hem iyi bir konuşmacı hem de iyi bir okuyucu olmayı sağladığı
görüşündedirler.
117
Tabloda da görüldüğü gibi “Dinleme eğitimi, eleştirel bakmayı
öğretir.” görüşünde öğretmenlerin %42.5 ‘i katılıyorum derken %36.8’i
tamamen katılıyorum demiştir.
“Dinleme eğitimi, sağlıklı iletişimi artırır.” maddesinde de
öğretmenlerin %47.2’si “tamamen katılıyorum” seçeneğini işaretlerken,
%38.7’si ise “katılıyorum” seçeneğini işaretlemiştir.
Tablodaki “Dinleme eğitimi, sağlıklı iletişimi artırır.” maddesi,
gerçekleşme düzeyi en yüksek ( = 4.32) özellik olarak belirlenmiştir. Bunu
4.14 ile “Dinleme eğitimi, eleştirel bakmayı öğretir.” maddesi, 4.10 ile
“Dinleme eğitimi, iyi bir okuyucu olmaya hazırlar.” maddesi ve 4.05 ile
“Dinleme eğitimi iyi bir konuşmacı olmaya hazırlar” maddesi izlemektedir.
Tabloya göre öğretmenlerin dinleme eğitimine ilişkin tutumlarının
ortalaması 4.15 (katılıyorum) ile yüksek derecede olumlu olduğu
söylenebilir.
Tablo 4.5.7.1. Bayan ve Erkek Türkçe Öğretmenlerinin Dinleme Eğitimine
İlişkin Tutumları
Cinsiyet n ortalama S sd t p
Bayan 88 16,6 2,9 104 0,27 0,79
Erkek 18 16,8 2,2
Bayan ve erkek Türkçe öğretmenlerinin dinleme eğitimine ilişkin
tutumları arasında anlamlı bir farklılığın olup olmadığını ortaya çıkarmak
üzere t- testi yapılmıştır.
Tablodan da görülebileceği gibi bayan Türkçe öğretmenleri ile erkek
Türkçe öğretmenlerinin dinleme eğitimine ilişkin görüşleri arasında anlamlı
bir farklılık bulunmamaktadır.
118
Tablo 4.5.7.2. Öğretmenlerin Yaş Dağılımı Değişkenine Göre Dinleme
Eğitimine İlişkin Tutumları
Varyansın
Kaynağı
Kareler
Toplamı sd
Kareler
ortalaması F p
Gruplar arası 33,6 4 2291 1,08 0,37
Gruplar içi 785,4 101 85
Toplam 819,1 105
Türkçe öğretmenlerinin yaş dağılımı değişkenine göre dinleme
eğitimine ilişkin tutumları arasında anlamlı bir farklılığın olup olmadığını
ortaya çıkarmak üzere ANOVA testi yapılmıştır.
Tablodan da görülebileceği gibi Türkçe öğretmenlerinin yaş
değişkenine göre dinleme eğitimine ilişkin görüşleri arasında anlamlı bir
farklılık bulunmamaktadır.
Tablo 4.5.7.3. Öğretmenlerin En Son Bitirdikleri Okul Türü Değişkenine Göre
Dinleme Eğitimine İlişkin Tutumları
Mezun olunan
okul türü n ortalama S sd t p
Lisans 64 16,1 2,85 98 2,59 0,01
Y.Lisans veya
Doktora 36 17,5 2,48
Türkçe öğretmenlerinin en son bitirdikleri okul türü değişkenine göre
dinleme eğitimine ilişkin tutumları arasında anlamlı bir farklılığın olup
olmadığını ortaya çıkarmak üzere t-testi yapılmıştır ve bir farklılığın olduğu,
bu farkın yüksek lisans veya doktora yapanlar lehine olduğu görülmüştür.
119
Tablo 4.5.7.4. Öğretmenlerin Bitirdikleri Bölüm Türü Değişkenine Göre
Dinleme Eğitimine İlişkin Tutumları
Varyansın
Kaynağı
Kareler
Toplamı sd
Kareler
Otalaması F p
Gruplar arası 3,2 2 1,6 0,2 0,82
Gruplar içi 815,9 103 7,9
Toplam 819,1 105
Türkçe öğretmenlerinin bitirdikleri bölüm türü değişkenine göre
dinleme eğitimine ilişkin tutumları arasında anlamlı bir farklılığın olup
olmadığını ortaya çıkarmak üzere ANOVA testi yapılmış ve bir farklılığın
olmadığı görülmüştür.
Tablo 4.5.7.5. Öğretmenlerin Bulundukları Okuldaki İstihdam Şekilleri
Değişkenine Göre Dinleme Eğitimine İlişkin Tutumları
Varyansın
Kaynağı
Kareler
Toplamı sd
Kareler
Ortalaması F p
Gruplar arası 1,8 2 0,91 0,11 0,89
Gruplar içi 795 100 7,95
Toplam 797 102
Türkçe öğretmenlerinin bulundukları okuldaki istihdam şekilleri
değişkenine göre dinleme eğitimine ilişkin tutumları arasında anlamlı bir
farklılığın olup olmadığını ortaya çıkarmak üzere ANOVA testi yapılmış ve
bir farklılığın olmadığı görülmüştür.
Tablo 4.5.7.6. Öğretmenlerin Hizmet Süreleri Değişkenine Göre Dinleme
Eğitimine İlişkin Tutumları
Varyansın
Kaynağı
Kareler
Toplamı sd
Kareler
Ortalaması F p
Gruplar arası 54 6 9,0 1,16 0,33
Gruplar içi 765 99 7,7
Toplam 819 105
120
Türkçe öğretmenlerinin hizmet süreleri değişkenine göre dinleme
eğitimine ilişkin tutumları arasında anlamlı bir farklılığın olup olmadığını
ortaya çıkarmak üzere ANOVA testi yapılmış ve bir farklılığın olmadığı tespit
edilmiştir.
Tablo 4.5.7.7. Öğretmenlerin Görev Yaptıkları Okullardaki Türkçe Öğretmeni
Sayısı Değişkenine Göre Dinleme Eğitimine İlişkin Tutumları
Varyansın
Kaynağı
Kareler
Toplamı sd
Kareler
Ortalaması F p
Gruplar arası 20,3 4 5,0 0,64 0,64
Gruplar içi 796,9 100 7,9
Toplam 817 104
Türkçe öğretmenlerinin görev yaptıkları okullardaki Türkçe öğretmeni
sayısı değişkenine göre dinleme eğitimine ilişkin tutumları arasında anlamlı
bir farklılığın olup olmadığını ortaya çıkarmak üzere ANOVA testi yapılmış
ve bir farklılığın olmadığı tespit edilmiştir.
Tablo 4.5.7.8. Öğretmenlerin Haftalık Ders Saatleri Değişkenine Göre Dinleme
Eğitimine İlişkin Tutumları
Varyansın
Kaynağı
Kareler
Toplamı sd
Kareler
Ortalaması F p
Gruplar arası 5,8 2 2,9 0,36 0,69
Gruplar içi 813 102 7,9
Toplam 819 104
Türkçe öğretmenlerinin haftalık ders saatleri değişkenine göre
dinleme eğitimine ilişkin tutumları arasında anlamlı bir farklılığın olup
olmadığını ortaya çıkarmak üzere ANOVA testi yapılmış ve bir farklılığın
olmadığı ortaya çıkarılmıştır.
121
Tablo 4.5.7.9. Öğretmenlerin Sınıflarında Bulunan Öğrenci Sayıları
Değişkenine Göre Dinleme Eğitimine İlişkin Tutumları
Varyansın
Kaynağı
Kareler
Toplamı sd
Kareler
Ortalaması F p
Gruplar arası 15,7 3 5,2 0,66 0,58
Gruplar içi 790 100 7,9
Toplam 805 103
Türkçe öğretmenlerinin sınıflarında bulunan öğrenci sayıları
değişkenine göre dinleme eğitimine ilişkin tutumları arasında anlamlı bir
farklılığın olup olmadığını ortaya çıkarmak üzere ANOVA testi yapılmış ve
bir farklılığın olmadığı görülmüştür.
Tablo 4.5.7.10. Öğretmenlerin Görev Aldıkları Eğitsel Faaliyet Değişkenine
Göre Dinleme Eğitimine İlişkin Tutumları
Varyansın
Kaynağı
Kareler
Toplamı sd
Kareler
Ortalaması F p
Gruplar arası 33,8 7 4,83 0,603 0,753
Gruplar içi 785,3 98 8,0
Toplam 819,1 105
Türkçe öğretmenlerinin görev aldıkları eğitsel faaliyet değişkenine
göre dinleme eğitimine ilişkin tutumları arasında anlamlı bir farklılığın olup
olmadığını ortaya çıkarmak üzere ANOVA testi yapılmıştır.
Tablodan da görülebileceği gibi Türkçe öğretmenlerinin görev
aldıkları eğitsel faaliyet değişkenine göre dinleme eğitimine ilişkin görüşleri
arasında anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır.
122
Tablo 4.5.7.11. Öğretmenlerin Hizmet İçi Eğitim Seminer ve Kurslarına
Katılma Durumu Değişkenine Göre Dinleme Eğitimine İlişkin
Tutumları
Varyansın
Kaynağı
Kareler
Toplamı sd
Kareler
ortalaması F p
Gruplar arası 26,8 4 6,69 0,86 0,49
Gruplar içi 779 100 7,79
Toplam 805,9 104
Türkçe öğretmenlerinin hizmet içi eğitim seminer ve kurslarına
katılma durumu değişkenine göre dinleme eğitimine ilişkin tutumları
arasında anlamlı bir farklılığın olup olmadığını ortaya çıkarmak üzere
ANOVA testi yapılmış ve bir farklılığın olmadığı tespit edilmiştir.
Tablo 4.5.7.12. Öğretmenlerin Hizmet İçi Eğitim Seminer ve Kurslarına
Katılma İhtiyaçları Değişkenine Göre Dinleme Eğitimine
İlişkin Tutumları
Varyansın
Kaynağı
Kareler
Toplamı sd
Kareler
Ortalaması F p
Gruplar arası 7,8 1 7,8 1,20 0,28
Gruplar içi 256 39 6,6
Toplam 263 40
Türkçe öğretmenlerinin hizmet içi eğitim seminer ve kurslarına
katılma ihtiyaçları değişkenine göre dinleme eğitimine ilişkin tutumları
arasında anlamlı bir farklılığın olup olmadığını ortaya çıkarmak üzere
ANOVA testi yapılmıştır. Sonuçta anlamlı bir farklılığın olmadığı
görülmüştür.
123
Tablo 4.5.7.13. Öğretmenlerin Dergi veya Kitap Takip Etme Değişkenine Göre
Dinleme Eğitimine İlişkin Tutumları
Varyansın
Kaynağı
Kareler
Toplamı sd
Kareler
ortalaması F p
Gruplar arası 28,2 5 5,65 0,72 0,61
Gruplar içi 777 99 7,86
Toplam 806 104
Türkçe öğretmenlerinin dergi veya kitap takip etme değişkenine göre
dinleme eğitimine ilişkin tutumları arasında anlamlı bir farklılığın olup
olmadığını ortaya çıkarmak üzere ANOVA testi yapılmış ve bir farklılığın
olmadığı görülmüştür.
Tablo 4.5.8. Öğretmenlerin Yazılı Anlatım Çalışmalarında, Dinleme Becerisini
Kullanma Durumu
f %
Dinlemiş oldukları bir masal veya hikâyeyi yazılı olarak
özetlemelerini istiyorum. 82 77.35
Dinledikleri ve beğendikleri bir müzik parçası, bir şiir üzerine
yazı yazmalarını istiyorum. 10 9.43
Dinledikleri radyo veya televizyon haberlerinden özetler
yazmalarını istiyorum. 7 6.60
Dinledikleri dersi yazılı olarak eleştirmelerini istiyorum. 7 6.60
Toplam 106 100
Yazılı anlatım çalışmalarında dinleme becerisinin de kullanılması
gerekmektedir. Tablo 4.5.8’e bakıldığında öğretmenlerin %77.35’i gibi
büyük bir çoğunluğunun öğrencilerden dinlemiş oldukları bir masal ve
hikâyeyi özetlemelerini istediği görülmektedir. Öğretmenlerin %9.43’ü
öğrencilerden dinledikleri bir müzik parçası ve şiir üzerine yazı yazmalarını
istemektedir. Okullarında görsel - işitsel araçlar bulunduğu hâlde
öğretmenlerin bu araçları bazen kullandıkları göz önünde bulundurulursa bu
maddede sonucun düşük çıkması hiç de şaşırtıcı değildir. Dinledikleri radyo
ve televizyon haberlerinden özet yazmalarını isteyen öğretmenlerin ve
124
dinledikleri dersi yazılı olarak eleştirmelerini isteyen öğretmenlerin oranı ise
6.60’tır.
Tablo 4.5.9. Öğretmenlerin Sözlü Anlatım Çalışmalarında, Dinleme Becerisini
Kullanma Durumu
f %
Dinlemiş oldukları bir masal veya hikâyeyi sözlü olarak
özetlemelerini istiyorum. 51 48.11
Dinlemiş oldukları bir masal veya bir hikâyenin ana fikrini
söylemelerini istiyorum. 36 33.96
Dinlemiş oldukları bir şiirin ana duygusunu söylemelerini
istiyorum. 9 8.49
Dinlemiş olduklarına ilişkin sorular oluşturmalarını istiyorum. 10 9.43
Toplam 106 100
Sözlü anlatım çalışmalarında dinleme becerisinin de kullanılması
gerekmektedir. Bir öğrencinin sözlü anlatım becerisinin gelişmesi için
dikkatli dinlemeyi ve dinlediği üzerinde düşünebilmeyi öğrenmesi gerekir.
Tablo 4.5.9’a göre, öğretmenlerin %48.11’i öğrencilerinden dinlemiş
oldukları bir masal veya hikâyeyi özetlemelerini isterken, %33.96’sı
öğrencilerinden dinlemiş oldukları bir masal veya hikâyenin sadece ana
fikrini söylemelerini istemektedir. Tablo 4.5.8’e bakıldığında öğretmenlerin
bir masal veya hikâyenin özetine daha çok önem verdikleri görülecektir.
Öğrencilerin dinlemiş oldukları bir şiirin ana duygusunu söylemelerini
isteyen öğretmenlerin oranı %8.49’dur. Bu sonuca ve başka tablolardan
çıkan sonuçlara bakıldığında öğretmenlerin şiire pek önem vermedikleri
söylenebilir.
Öğrencilerin dinlediklerine ilişkin soru yazmayı da öğrenmeleri
gerekmektedir. Ancak bu seçeneği işaretleyen öğretmenlerin oranı
%9.43’tür.
125
Tablo 4.5.10. Öğretmen Görüşlerine Göre Öğrencilerin Dinleme Becerileri
Ölçülürken ve Değerlendirilirken Karşılaşılan Durumlar
Öğretmenlerin verdikleri cevaplardan öğrencilerin dinleme becerileri
ölçülürken ve değerlendirilirken karşılaşılan sorunlar bulunduğu
görülmektedir.
Çok fazla Fazla Kısmen Az Çok az Toplam
f % f % f % f % f % f %
Sınıfların
kalabalık olması 22 20.8 39 36.8 27 25.5 8 7.5 10 9.4 106 100
Araç - gereç
eksikliği 5 4.7 18 17.0 45 42.5 18 17.0 20 18.9 106 100
Öğrencilerin
seviye farklılığı 20 18.9 29 27.4 35 33.0 13 12.3 9 8.5 106 100
Tabloya göre “sınıfların kalabalık olması” ile ilgili olarak öğretmenlerin
%36.8’i “fazla”, % 25.5’i ise “kısmen” sorun yaşamaktadırlar.
“Araç - gereç eksikliği” nedeniyle ölçme ve değerlendirmede
öğretmenlerin %42.5 gibi büyük çoğunluğu “kısmen” sorun yaşamaktadır.
Okullarında araç - gereçlerin bulunma durumunu gösteren tablo
incelendiğinde öğretmenlerin çoğunluğu okullarında görsel - işitsel araçların
bulunduğunu dile getirdikleri için bu sonucun çıkması şaşırtıcı değildir.
“Öğrencilerin seviye farklılığı” nedeniyle öğretmenlerin %33’ü
“kısmen” sorun yaşarken, %27.4’ü “fazla” sorun yaşamaktadır. Seviye
farklılığının çıkması sınıfların kalabalık olmasından kaynaklanmaktadır.
Nitekim ölçme ve değerlendirmede sorun yaşanmasının nedeni tabloda da
görüldüğü üzere çoğunlukla sınıfların kalabalık olmasından
kaynaklanmaktadır.
126
Tablo 4.5.11. Öğretmen Görüşlerine Göre Dinleme Alanının
Değerlendirilmesinde Ölçme Araçlarının Kullanım Sıklığı
Çok fazla Fazla Kısmen Az Çok az Toplam
f % f % f % f % f % f %
Akran
değerlendirme 10 9.4 17 16.0 48 45.3 21 19.8 10 9.4 106 100
Öz
değerlendirme 13 12.3 25 23.6 43 40.6 14 13.2 11 10.4 106 100
Grup öz
değerlendirme 9 8.5 20 18.9 50 47.2 14 13.2 13 12.3 106 100
Performans
değerlendirme 24 22.6 26 24.5 36 34.0 10 9.4 10 9.4 106 100
Konuşma bölümünde olduğu gibi dinleme bölümünde de öğretmenler
öğrencilerin dinleme becerilerini ölçerken ve değerlendirirken, sınıfların
kalabalık olmasından “fazla”, araç - gereç eksikliği ve öğrencilerin seviye
farklılığı nedeniyle “kısmen” sorun yaşamaktadırlar. Tablo 4.5.10’da da
öğretmenlerin verdikleri cevaplar “kısmen” seçeneğinde yoğunlaşmıştır. 1.
maddede öğretmenlerin %45.3’ü, 2. maddede %40.6’sı, 3. maddede
%47.2’si, 4. maddede de %34’ü “kısmen” seçeneğini işaretlemiştir.
Dinleme bölümüne ait diğer tablolara bakıldığında öğretmenlerin
dinleme eğitimine kısmen yer verdikleri görülmektedir ki bu durum
olumsuzdur. Çünkü dinlemeyi öğrenemeyen bir öğrenci okumayı da,
yazmayı da, konuşmayı da tam olarak öğrenemez.
Türkçe dersinde dinleme eğitimine yer verilmeli, öğrencilerin dinleme
becerileri ölçülmeli, kendilerini ve arkadaşlarını değerlendirmelerine imkân
sağlanmalıdır. Ayrıca öğrencilere performans ödevleri de verilmelidir.
127
4.6. Dil Bilgisine İlişkin Öğretmen Görüşleri
Tablo 4.6.1. Öğretmenlerin Dil Bilgisi Alanı ile İlgili Olarak Yöntem ve
Teknikleri Kullanım Sıklığı
Her zaman Sık sık Bazen Nadiren Hiç Toplam
f % f % f % f % f % f %
Anlatma 84 79.2 16 15.1 6 5.7 0 0 0 0 106 100
Soru - Cevap 69 65.1 30 28.3 6 5.7 0 0 1 0.9 106 100
Tümevarım 46 43.4 39 36.8 18 17.0 3 2.8 0 0 106 100
Tümdengelim 43 40.6 32 30.2 26 24.5 5 4.7 0 0 106 100
Uygulama 76 71.7 22 20.8 8 7.5 0 0 0 0 106 100
Örnekleme 76 71.7 20 18.9 9 8.5 1 0.9 0 0 106 100
Okuma 36 34.0 29 27.4 29 27.4 9 8.5 3 2.8 106 100
Araştırma 43 40.6 19 17.9 34 32.1 7 6.6 3 2.8 106 100
Dil bilgisi derslerinin amacı teorik bilgi vermek değil, öğrencilerin
Türkçedeki anlama ve anlatma güçlüklerinin giderilmesine yardımcı olmak,
onlara uygulama gücü kazandırmaktır. Bu sebeple, dil bilgisi derslerinde
öğretilen bilgilerin mutlaka uygulanmasına çalışılmalıdır. Barın ve Demir
(2006:227)’e göre, dil bilgisi öğretiminde yöntem ve teknik belirlenirken
öğrenci merkezli bir eğitim amaçlanmalıdır. Öğrenci merkezli eğitimde
öğretilenlerle ilgili bir problem ortaya konur. Öğrenciler, konuyla ilgili
durumları inceleyerek ve üzerinde tartışarak düşünceler üretir. Öğretmenin
rehber olduğu bu ortamlarda öğrenciler, kendi fikirlerini ortaya koyarlar.
Karşıt fikirler gündeme geldiğinde öğrencide kendi eksikliğini tamamlamak
için daha fazla bilgi edinme ve sorulara mantıklı cevaplar arama hevesi
uyanır.
Tablo 4.6.1 incelendiğinde uygulamaya önem verildiği görülmektedir.
Öğretmenlerin %71.7’si “her zaman” bu yöntemi kullandıklarını belirtmiştir.
Dil bilgisinde uygulama yapmak gereklidir. Levent (1969:9)’e göre, ilkokulda
olduğu gibi ortaokul dil bilgisi de “öğrenilmek” için değil “kullanılmak ve
uygulanmak” için verilmektedir. Bu sebeple öğrencilerin dil bilgisi konularını
ezberlemelerine değil, bunları öğrenip kullanmalarına, öğrendiklerini
devamlı olarak kullanıp kullanmadıklarına ve unutup unutmadıklarına dikkat
edilmelidir.
128
Öğretmenlerin %71.7’si de “örnekleme” maddesi için “her zaman”
seçeneğini işaretlemiştir. “Uygulama” ve “örnekleme” maddeleri
öğretmenlerin tercihlerinde ikinci sırada yer almaktadır. Birinci sırada ise
öğretmenlerin %79.2 gibi büyük bir çoğunlukla tercih ettikleri “anlatma”
yöntemi yer almaktadır. Tabloda da görüleceği üzere öğretmenlerin
sınıfların kalabalık olmasından, araç - gereç eksikliğinden ve öğrencilerin
seviye farklılığından dolayı çok fazla sorun yaşamamalarına rağmen en
fazla “anlatma” yöntemini tercih etmeleri düşündürücüdür.
Öğretmenler “soru – cevap” yöntemine de önem vermektedirler.
Öğretmenlerin %65.1’i “her zaman”, %28.3’ü ise bu yöntemi “sık sık”
kullandığını dile getirmiştir.
Tablo incelendiğinde görülecektir ki “tümevarım” ve “tümdengelim”
yöntemlerini kullanan öğretmenlerin oranı da hemen hemen aynıdır.
“Tümevarım” yöntemi için öğretmenlerin %43.4’ü “her zaman” seçeneğini
tercih ederken, %36.8’i “sık sık” seçeneğini tercih etmiştir. “Tümdengelim”
yöntemi için de öğretmenlerin %40.6’sı “her zaman”, %30.2’si ise “sık sık”
seçeneğini işaretlemiştir.
“Okuma” maddesinde de yoğunluk %34 ile “her zaman”
seçeneğindedir.
“Araştırma” maddesine bakıldığında ise öğretmenlerin %40.6’sının
“her zaman” seçeneğini, %32.1’inin ise “bazen” seçeneğini tercih ettiği
görülmektedir.
“Anlatma”, “tümevarım”, “tümdengelim,” “uygulama” ve “örnekleme”
yöntemlerini kullanmayan öğretmenin olmaması olumlu bir sonuçtur.
129
Tablo 4.6.2. Öğretmenlerin Dil Bilgisi Alanı ile İlgili Olarak Araç – Gereçleri
Kullanım Sıklığı
Her zaman Sık sık Bazen Nadiren Hiç Toplam
f % f % f % f % f % f %
Öğretmen
kılavuz kitabı 69 65.1 13 12.3 17 16.0 2 1.9 5 4.7 106 100
Öğrenci
çalışma kitabı 80 75.5 15 14.2 8 7.5 2 1.9 1 0.9 106 100
Yardımcı dil
bilgisi kitapları 78 73.6 18 17.0 9 8.5 0 0 1 0.9 106 100
Çalışma
kâğıtları 56 52.8 21 19.8 24 22.6 3 2.8 2 1.9 106 100
Gazete ve
dergiler 7 6.6 6 5.7 50 47.2 26 24.5 17 16.0 106 100
Ders kitabı
dışındaki
okuma kitapları
17 16.0 22 20.8 45 42.5 13 12.3 9 8.5 106 100
Türkçe sözlük 38 35.8 23 21.7 29 27.4 11 10.4 5 4.7 106 100
Atasözleri ve
deyimler
sözlüğü
34 32.1 23 21.7 25 23.6 16 15.1 8 7.5 106 100
Yazım kılavuzu 38 35.8 21 19.8 26 24.5 16 15.1 5 4.7 106 100
Fotoğraf, resim,
karikatür gibi
görseller
7 6.6 9 8.5 30 28.3 35 33.0 25 23.6 106 100
Görsel araçlar
(televizyon,
DVD, VCD vb.)
5 4.7 3 2.8 18 17.0 36 34.0 44 41.5 106 100
İşitsel araçlar
(teyp, CD vb.) 3 2.8 6 5.7 17 16.0 30 28.3 50 47.2 106 100
Bilgisayar 1 0.9 6 5.7 22 20.8 24 22.6 53 50.0 106 100
Projeksiyon 0 0 2 1.9 14 13.2 18 17.0 72 67.9 106 100
Tepegöz 0 0 4 3.8 10 9.4 18 17.0 74 69.8 106 100
Akıllı tahta 0 0 2 1.9 16 15.1 20 18.9 68 64.2 106 100
Tablo 4.6.2’de de görüldüğü üzere öğretmenler dil bilgisi öğretiminde
en fazla çalışma kitabını kullanmaktadırlar. “Öğretmen kılavuz kitabı”nı,
öğretmenlerin %65.1’i, “çalışma kitabı”nı öğretmenlerin %75.5’i, “yardımcı
dil bilgisi kitapları”nı da öğretmenlerin %73.6’sı “her zaman” kullanmaktadır.
Bu da gösteriyor ki öğretmenler dil bilgisi derslerinde uygulamaya daha çok
önem vermektedirler ki bu da olumlu bir sonuçtur.
130
“Çalışma kâğıtları” maddesinde de yoğunluk “her zaman”
seçeneğinde toplanmıştır. Öğretmenler uygulamaya önem verdiklerini bu
maddede de göstermişlerdir.
“Gazete ve dergiler” maddesinde öğretmenlerin %47.2’si, “ders kitabı
dışındaki okuma kitapları” maddesinde de öğretmenlerin %42.5’i “bazen”
seçeneğini işaretlemiştir.
Diğer bölümlerde olduğu gibi dil bilgisi bölümünde de öğretmenlerin
sözlüklere, yazım kılavuzuna önem verdikleri görülmektedir. Türkçe sözlüğü
öğretmenlerin %35.8’i “her zaman” kullanırken, %27.4’ü “bazen”
kullanmaktadır. “Atasözleri ve deyimler sözlüğü” maddesinde öğretmenlerin
%32.1’i “her zaman” seçeneğini tercih ederken, %23.6’sı “bazen”
seçeneğini tercih etmiştir. “Yazım kılavuzu” maddesinde ise öğretmenlerin
%35.8’i “her zaman” seçeneğini işaretlerken, %24.5’i “bazen” seçeneğini
işaretlemiştir.
“Fotoğraf, resim, karikatür gibi görseller”i öğretmenlerin %33’ü
“nadiren” kullanırken, %28.3’ü “bazen” kullanmaktadır.
Tablo 4.6.3’te de görülecektir ki öğretmenlerin çoğunluğu okullarında
hem görsel - işitsel hem de basılı kaynakların olduğunu belirtmişlerdir.
Ancak bu tabloda görülüyor ki, öğretmenlerin büyük bir kısmı bu araç -
gereçler okullarında olduğu hâlde, bunları kullanmamaktadırlar. Araç -
gereçler öğrencilerin konuları daha kolay anlamalarını sağlayacağından,
öğretmenleri araç – gereçleri kullanmaları için teşvik etmek gerekir.
Tablo 4.6.2’ye bakıldığında “görsel araçlar”ı öğretmenlerin %41.5’i,
“işitsel araçlar”ı %47.2’si, “bilgisayar”ı %50’si, “projeksiyon”u %67.9’u,
“tepegöz”ü %69.8’i, “akıllı tahta”yı ise %64.2’si “hiç” kullanmadığı
görülmektedir.
131
Tablo 4.6.3. Öğretmen Görüşlerine Göre Okulda, Dil Bilgisi Alanı ile İlgili
Araç – Gereçlerin Bulunma Durumu
f %
Görsel - işitsel araçlar 27 25.47
Basılı kaynaklar 31 29.24
Hem görsel – işitsel, hem de basılı kaynaklar 42 39.62
Hiçbiri 6 5.66
Toplam 106 100
Tablo 4.6.3, Türkçe öğretmenlerinin görev yaptıkları okulda dil bilgisi
eğitiminde kullanabilecekleri yardımcı ders araç-gereçlerinin bulunma
durumunu göstermektedir. Görev yaptıkları okulda görsel-işitsel araçların
bulunduğunu belirten öğretmenlerin oranı %25.47’dir. Basılı kaynakların
bulunduğunu belirten öğretmenlerin oranı da %29.24’tür. Hem görsel-işitsel,
hem de basılı kaynakların bulunduğunu belirtenlerin oranı ise %39.62’dir.
Öğretmenlerin %5.66’sı okullarında maalesef hiçbir yardımcı ders araç -
gerecinin bulunmadığını belirtmiştir. Öğretmenlerin büyük bir çoğunluğu
okullarında gerekli araç - gereçlerin bulunduğunu belirtirken diğerlerine
oranla anlatma yöntemini daha çok tercih etmeleri düşündürücüdür.
Tablo 4.6.4. Öğretmen Görüşlerine Göre Türkçe Dersinde Dil Bilgisi
Bölümüne Yer Verme Durumu
F %
Çok fazla 51 48.11
Fazla 44 41.50
Kısmen 11 10.37
Az 0 0
Çok az 0 0
Toplam 106 100
Tablo 4.6.4’te de görüldüğü üzere öğretmenlerin %48.11’i “çok fazla”,
%41.50’si ise dil bilgisi bölümüne “fazla” yer vermektedir. Öğretmenlerin
%10.37’si dil bilgisi bölümüne “kısmen” yer verirken, bu bölüme yer
vermeyen öğretmen yoktur. Bu durum öğretmenlerin dil bilgisi bölümüne ne
132
kadar önem verdiklerinin bir göstergesidir. Türkçe öğretmenleri dil bilgisine,
okuma, yazma, konuşma ve dinlemeden daha çok önem vermektedirler.
Tablo 4.6.5. Öğretmenlerin, “Çalışma Kitabında Dil Bilgisi Alanına Yönelik
Hazırlanan Etkinlikler Öğrencilerin İlgisini Çekecek Niteliktedir.”
Görüşüne Katılıp Katılmama Durumu
“Çalışma kitabında dil bilgisi alanına yönelik hazırlanan etkinlikler
öğrencilerin ilgisini çekecek niteliktedir.” görüşüyle ilgili olarak öğretmenlerin
%54.71’i “katılıyorum” seçeneğini işaretlerken %16.98’i “tamamen
katılıyorum” seçeneğini işaretlemiştir. %14.15’i bu görüşe katılmazken
%11.32’si kararsız kalmıştır. Görülüyor ki, öğretmenlerin çoğunluğu dil
bilgisi alanına yönelik hazırlanan etkinliklerin yeterli ve öğrencilerin ilgisini
çekecek nitelikte olduğunu düşünmektedir.
Tablo 4.6.6. Öğretmenlerin, “Dil Bilgisi Öğretimi Yazılı Anlatım Kusurlarını
Azaltmakta Önemli Bir Etkendir.” Görüşüne Katılıp Katılmama
Durumu
f %
Tamamen katılıyorum. 49 46.22
Katılıyorum. 47 44.33
Kararsızım. 8 7.54
Katılmıyorum. 2 1.88
Kesinlikle katılmıyorum. 0 0
Toplam 106 100
f %
Tamamen katılıyorum. 18 16.98
Katılıyorum. 58 54.71
Kararsızım. 12 11.32
Katılmıyorum. 15 14.15
Kesinlikle katılmıyorum. 3 2.83
Toplam 106 100
133
“Dil bilgisi öğretimi yazılı anlatım kusurlarını azaltmakta önemli bir
etkendir.” görüşüne öğretmenlerin %46.22’si tamamen katılmaktadır.
Öğretmenlerin %44.33’ü “katılıyorum” seçeneğini işaretlerken, %7.54’ü
“kararsız” kalmıştır.
Öğrencilerin dil bilgisi kurallarını tam olarak bilmemeleri yazılı
anlatımlarında sorun yaşamalarına neden olmaktadır. Bu sebeple
öğretmenler, tabloda da görüldüğü üzere dil bilgisi öğretimine büyük önem
vermektedirler.
Tablo 4.6.7. Öğretmenlerin, “Dil Bilgisi Eğitimi İyi Bir Konuşmacı Olmaya
Katkı Sağlar.” Görüşüne Katılıp Katılmama Durumu
f %
Tamamen katılıyorum. 30 28.30
Katılıyorum. 53 50.0
Kararsızım. 15 14.15
Katılmıyorum. 7 6.60
Kesinlikle katılmıyorum. 1 0.94
Toplam 106 100
Dil bilgisi eğitimi sadece yazılı anlatım kusurlarını azaltmakla kalmaz
aynı zamanda iyi bir konuşmacı olmayı da sağlar. Tablo 4.6.7’de de
görüldüğü üzere öğretmenlerin %80’e yakını bu görüşe katılmaktadır.
Öğretmenlerin %28.30’u “tamamen katılıyorum” seçeneğini işaretlerken
%50’si “katılıyorum” seçeneğini işaretlemiştir.
Bu görüşe katılmayan öğretmenler de vardır. Öğretmenlerin %6.60’ı
“katılmıyorum” seçeneğini işaretlerken %0.94’ü “kesinlikle katılmıyorum”
seçeneğini işaretlemiştir.
Öğretmenlerin %14.15’i, bu görüş için “kararsız” kalmıştır.
Öğretmenlerin bu görüş için kararsız kalmaları konuşma eğitimine pek
önem vermediklerini göstermektedir.
134
Tablo 4.6.8. Öğretmenlerin, “Dil Bilgisi Öğretiminde Tümevarım Yöntemi
Tercih Edilmelidir.” Görüşüne Katılıp Katılmama Durumu
f %
Tamamen katılıyorum. 25 23.58
Katılıyorum. 57 53.77
Kararsızım. 14 13.20
Katılmıyorum. 8 7.54
Kesinlikle katılmıyorum. 2 1.88
Toplam 106 100
Dil bilgisi kuralları sözden ve yazıdan ayrı, hazır sonuçlar olarak
öğretilemez, böyle bir öğretim, dil kurallarını ezberlemeye alıştırıp,
uygulama gücü kazandırmaz. Öğretmen önce, öğreteceği sorunu saptar. Bu
sorun üzerinde örnekler bulur. Örnekler konuşmalardan, okuma
parçalarından alınabilir. Bunları öğrencilerle birlikte inceletir, benzerliklere
dikkat çeker. Benzerlikler, bir kural olarak öğrencilerle birlikte saptanır.
Böylece öğretim, gözleme dayanan bir tümevarım yöntemi izlemiş olur.
Kural çıkarma öğrencilerin eski bilgilerine dayandırılmalı, başka deyişle,
bilinenden bilinmeyene gidilmelidir (Demirel ve Şahinel, 2006:127 - 128).
“Dil bilgisi öğretiminde tümevarım (örneklerden tanıma varma)
yöntemi tercih edilmelidir.” görüşüyle ilgili düşünceniz nedir?” sorusuna
öğretmenlerin büyük bir çoğunluğu (%53.77’si) “katılıyorum” cevabını
vermiştir. Öğretmenlerin %23.58’i ise “tamamen katılıyorum” cevabını
verirken, %13.20’si “kararsız” kalmıştır. Öğretmenlerin %7.54’ü
“katılmıyorum” seçeneğini işaretlerken, %1.88’i “kesinlikle katılmıyorum”
seçeneğini işaretlemiştir.
Tablo 4.6.1’e bakıldığında, öğretmenlerin anlatma, uygulama ve
örnekleme yöntemlerini tümevarım yönteminden daha çok tercih ettikleri
görülmüştür. Bu soruda ise tümevarım yöntemini tercih edenlerin sayısının
oldukça yüksek çıkması düşündürücüdür.
135
Tablo 4.6.9. Öğretmenlerin, “Dil Bilgisi Kurallarının Ezberlenmesini
Engellemek İçin Dili Kullanırken Sürekli Örneklerle İç İçe
Olduğumuzu Görme Alışkanlığı Kazandırmaya Çalışmalıyız.”
Görüşüne Katılıp Katılmama Durumu
f %
Tamamen katılıyorum. 48 45.28
Katılıyorum. 48 45.28
Kararsızım. 10 9.43
Katılmıyorum. 0 0
Kesinlikle katılmıyorum. 0 0
Toplam 106 100
Dil bilgisi öğretiminde örnekler çok önemlidir. Dil bilgisi konuları
öğretilirken tümevarım yöntemi tercih edilirse öğrenci örnekler aracılığıyla
dil bilgisi kurallarını daha iyi öğrenecek ve ezberden de kurtulacaktır.
Dolayısıyla da öğrencilere, dil bilgisi kurallarının ezberlenmesini engellemek
için dili kullanırken sürekli örneklerle iç içe olduğumuzu görme alışkanlığı
kazandırmaya çalışılmalıdır.
Ankete katılan öğretmenlerden bu görüşe katılmayan yoktur.
Öğretmenlerin %9.43’ü “kararsız” kalırken, “katılıyorum” ve “tamamen
katılıyorum” seçeneğini işaretleyen öğretmenlerin oranları %45.28 ile
aynıdır. Öğretmenlerin neredeyse tamamının bu görüşe katılmaları bu soru
için olumlu bir sonuç çıktığını göstermektedir.
136
Tablo 4.6.10. Öğretmenlere Göre Dil Bilgisi Konularında Öğrencilerin
Problem Yaşama Durumları
Çok fazla Fazla Kısmen Az Çok az Toplam
f % f % f % f % f % f %
Ünlü uyumu
kuralları 14 13.2 13 12.3 34 32.1 26 24.5 19 17.9 106 100
Ünsüzlerle ilgili
kurallar 11 10.4 15 14.2 43 40.6 19 17.9 18 17.0 106 100
Kaynaştırma
harfleri 6 5.7 11 10.4 33 31.1 30 28.3 26 24.5 106 100
İmla ve
noktalama 26 24.5 36 34.0 27 25.5 12 11.3 5 4.7 106 100
Kelime türleri 17 16.0 28 26.4 45 42.5 11 10.4 5 4.7 106 100
Tamlama
çeşitleri 16 15.1 30 28.3 38 35.8 15 14.2 7 6.6 106 100
Kelime grupları 9 8.5 30 28.3 46 43.4 14 13.2 7 6.6 106 100
Atasözü ve
deyimler 7 6.6 14 13.2 37 34.9 33 31.1 15 14.2 106 100
Kip ekleri 15 14.2 26 24.5 39 36.8 20 18.9 6 5.7 106 100
Fiilimsiler 28 26.4 32 30.2 30 28.3 13 12.3 3 2.8 106 100
Fiil çatıları 42 39.6 36 34.0 15 14.2 8 7.5 5 4.7 106 100
Cümlenin
öğeleri 9 8.5 27 25.5 54 50.9 7 6.6 9 8.5 106 100
Birleşik cümleler 27 25.5 32 30.2 27 25.5 14 13.2 6 5.7 106 100
Anlam ilişkileri 14 13.2 24 22.6 38 35.8 17 16.0 13 12.3 106 100
Tabloda da görüldüğü üzere öğretmenlere göre öğrencilerin
öğrenmekte en çok zorlandıkları konu, “fiil çatıları”dır. Öğretmenlerin
%39.6’sı öğrencilerinin bu konuda “çok fazla” sorun yaşadığını dile
getirirken, %34’ü “fazla” sorun yaşadıklarını belirtmiştir.
“Ünlü uyumu kuralları”, “ünsüzlerle ilgili kurallar”, “kaynaştırma
harfleri” konularında da öğretmenlerin görüşleri “kısmen” seçeneğinde
yoğunlaşmıştır. “Ünlü uyumu kuralları” için öğretmenlerin %32.1’i “kısmen”,
%24.5’i “az” seçeneğini işaretlemiştir. “Ünsüzlerle ilgili kurallar” maddesi için
137
öğretmenlerin %40.6’sı “kısmen”, %17.9’u “az” seçeneğini işaretlemiştir.
“Kaynaştırma harfleri” maddesinde de öğretmenlerin %31.1’i “kısmen”, %
28.3’ü “az” seçeneğini tercih etmiştir. Görülüyor ki, öğretmenler
öğrencilerinin bu konuları iyi anladıklarını düşünmektedirler.
“İmlâ ve noktalama” maddesine bakıldığında öğretmenlerin
%34’ünün “fazla”, %25.5’inin ise “kısmen” seçeneğini işaretlediği
görülmektedir. “Kelime türleri”nde de yoğunluğun “kısmen” ve “fazla”
seçeneklerinde yoğunlaştığı görülmektedir. Öğretmenlerin %42.5’i
öğrencilerinin “kısmen”, %26.4 ise “fazla” sorun yaşadığını belirtmiştir.
Öğrenciler tamlama çeşitleri ve kelime gruplarını öğrenirken “kısmen”
sorun yaşamaktadırlar. “Tamlama çeşitleri” maddesinde öğretmenlerin
%35.8’i “kısmen”, %28.3’ü “fazla” seçeneğini işaretlemiştir. “Kelime grupları”
maddesinde ise öğretmenlerin %43.4’ü “kısmen”, %28.3’ü “fazla”
seçeneğini işaretlemiştir.
“Atasözü ve deyimler sözlüğü” maddesinde öğretmenlerin %34.9’u
“kısmen”, %31.1’i “az” seçeneğini işaretlemiştir. Araç - gereçleri kullanım
sıklığını belirten tabloda öğretmenlerin çoğunluğu atasözü ve deyimler
sözlüğünü “her zaman” kullandıklarını belirtmişlerdir. Bu sözlükler her
zaman kullanıldığına göre öğrencilerin atasözleri ve deyimleri öğrenirken hiç
sorun yaşamamaları gerekmektedir. Ancak tablo 4.6.10’da görülüyor ki,
öğrenciler bunları öğrenirken “kısmen” sorun yaşamaktadırlar.
Tablodaki “kip ekleri” maddesi için öğretmenlerin %36.8’i
öğrencilerinin “kısmen”, %24.5’i ise “fazla” sorun yaşadıklarını belirtmiştir.
“Fiilimsiler” konusunda öğretmenlerin %30.2’si öğrencilerinin “fazla”,
%28.3’ü ise “kısmen” sorun yaşadığını düşünmektedir.
“Cümlenin ögeleri” maddesinde de öğretmenlerin %50.9 gibi büyük
bir çoğunluğu “kısmen” seçeneğini işaretlemiştir. Öğretmenlerin %25.5’i ise
“fazla” seçeneğini işaretlemiştir.
138
“Birleşik cümleler” maddesi için öğretmenlerin %30.2’si öğrencilerinin
“fazla” sorun yaşadığını dile getirirken, %25.5’i “çok fazla”, %25.5’i ise
“kısmen” sorun yaşadığını dile getirmiştir.
“Anlam ilişkileri” maddesinde de yoğunluk “kısmen” ve “fazla”
seçeneklerinde yoğunlaşmaktadır. Öğretmenlerin %35.8’i “kısmen”,
%22.6’sı “fazla” seçeneğini işaretlemiştir.
Tablo 4.6.10’da da görüldüğü üzere öğrenciler en çok fiil çatılarını,
daha sonra da imlâ, noktalama ve birleşik cümle konularını öğrenmekte
zorlanmaktadırlar. Özellikle fiil çatılarını kullanırken yapılan anlatım
bozuklukları öğrencilerin en çok yaptıkları hatalardır. Öğrenciler birleşik
cümle kurmada da çok sık hata yapmaktadırlar. Onlar, konuşmalarında çok
fazla birleşik cümle kullanmamaktadırlar. Kullandıkları birleşik cümleler de
genellikle yanlış olmaktadır. Öğrencilerin anlamakta en çok zorlandıkları
cümlelerin birleşik yapıdaki cümleler olması, bu konuları öğrenmekte sıkıntı
çektiklerinin diğer bir göstergesidir.
Bu veriler doğrultusunda, öğrencilerin öğrenmekte zorlandıkları
konuları uygulamakta da zorlandıkları söylenebilir. Öğrencilerin bazı
konuları anlamakta zorlanmalarının nedeni öğretmenlerin dersi anlatırken
kullandıkları yöntem ve tekniklerden ya da araç - gereçlerden de
kaynaklanıyor olabilir.
139
Tablo 4.6.11. Öğretmen Görüşlerine Göre Öğrencilerin Dil Bilgisi Becerileri
Ölçülürken ve Değerlendirilirken Karşılaşılan Durumlar
Öğretmenlerin verdikleri cevaplardan öğrencilerin dil bilgisi becerileri
ölçülürken ve değerlendirilirken karşılaşılan sorunlar bulunduğu
görülmektedir.
Çok fazla Fazla Kısmen Az Çok az Toplam
f % f % f % f % f % f %
Sınıfların
kalabalık olması 22 20.8 22 20.8 44 41.5 10 9.4 8 7.5 106 100
Araç - gereç
eksikliği 5 4.7 12 11.3 40 37.7 23 21.7 26 24.5 106 100
Öğrencilerin
seviye farklılığı 16 15.1 31 29.2 34 32.1 14 13.2 11 10.4 106 100
Tabloya göre “sınıfların kalabalık olması” ile ilgili olarak öğretmenlerin
%41.5 gibi büyük bir çoğunluğu “kısmen” sorun yaşamaktadır.
Öğretmenlerin %20.8’i “çok fazla” ve %20.8’i “fazla” sorun yaşamaktadır.
“Araç - gereç eksikliği” nedeniyle öğretmenlerin %37.7’si “kısmen”
sorun yaşamaktadır. Öğretmenlerin %21.7’si ise “az” sorun yaşadığını dile
getirmiştir. Okullarda araç - gereçlerin bulunma durumunu gösteren tablo
(tablo 4.6.3) incelendiğinde öğretmenlerin çoğunluğu okullarında görsel -
işitsel araçların bulunduğunu dile getirdikleri için bu sonucun çıkması
şaşırtıcı değildir.
“Öğrencilerin seviye farklılığı” nedeniyle öğretmenlerin %32.1’i
“kısmen” sorun yaşarken, %29.2’si “fazla” sorun yaşamaktadır. Seviye
farklılığının çıkması sınıfların kalabalık olmasından kaynaklanmaktadır.
140
Tablo 4.6.12. Öğretmen Görüşlerine Göre Dil Bilgisi Alanının
Değerlendirilmesinde Ölçme Araçlarının Kullanım Sıklığı
Çok fazla Fazla Kısmen Az Çok az Toplam
f % f % f % f % f % f %
Kısa cevaplı
sorular 53 50.0 31 29.2 18 17.0 2 1.9 2 1.9 106 100
Ürün dosyası 19 17.9 15 14.2 52 49.1 10 9.4 10 9.4 106 100
Çoktan seçmeli
sorular 34 32.1 30 28.3 28 26.4 11 10.4 3 2.8 106 100
Doğru/yanlış
soruları 27 25.5 32 30.2 40 37.7 4 3.8 3 2.8 106 100
Açık uçlu sorular 31 29.2 28 26.4 31 29.2 7 6.6 9 8.5 106 100
Eşleştirmeli
sorular 19 17.9 28 26.4 38 35.8 13 12.3 8 7.5 106 100
Proje ödevleri 16 15.1 23 21.7 34 32.1 19 17.9 14 13.2 106 100
Kavram
haritaları 6 5.7 17 16.0 33 31.1 29 27.4 21 19.8 106 100
Akran
değerlendirme 5 4.7 10 9.4 31 29.2 27 25.5 33 31.1 106 100
Öz
değerlendirme 9 8.5 16 15.1 28 26.4 26 24.5 27 25.5 106 100
Grup öz
değerlendirme 4 3.8 12 11.3 31 29.2 27 25.5 32 30.2 106 100
Performans
değerlendirme 17 16.0 23 21.7 25 23.6 18 17.0 23 21.7 106 100
Diğer tablolarda da görüldüğü üzere öğretmenler dil bilgisine diğer
bölümlerden daha çok önem vermektedirler. Öğrencilerinin dil bilgisi
becerilerini ölçerken ve değerlendirirken pek sorun yaşanmamaktadır. Böyle
bir durumda ölçme araçlarının daha çok kullanılması gerekirken tablo
4.6.12’de de görüldüğü üzere “kısa cevaplı sorular” ve “çoktan seçmeli
sorular” hariç diğerleri ya “kısmen” kullanılmakta ya da “çok az”
kullanılmaktadır.
Öğretmenlerin %50’si “kısa cevaplı sorular”ı dil bilgisi derslerinde
“çok fazla” kullanırken, %29.2’si “fazla” kullanmaktadır.
141
“Ürün dosyası” maddesinde yoğunluk %49.1 oranı ile “kısmen”
seçeneğinde toplanmıştır.
“Çoktan seçmeli sorular”ı öğretmenlerin %32.1’i “çok fazla”, %28.3’ü
ise “fazla” kullanmaktadır.
“Doğru/yanlış soruları”nı öğretmenlerin %37.7’si, “açık uçlu sorular”ı
%29.2’si, “eşleştirmeli sorular”ı %35.8’i, “proje ödevleri”ni %32.1’i, “kavram
haritaları”nı ise %31.1’i “kısmen” kullanmaktadır. Öğrencilere kavram
haritası çalışması yaptırılarak ve proje ödevleri verilerek öğrencilerin dil
bilgisi konularını daha kolay öğrenmeleri sağlanabilir.
Dil bilgisi öğretiminde bir öğrencinin arkadaşının yaptığı çalışmayı
değerlendirmesi de önemlidir. Ancak tablodan da görüleceği gibi
öğretmenlerin %31.1’i bunu “çok az” kullanırken, %29.2’si “kısmen”
kullanmaktadır.
Dil bilgisi öğretiminde bir öğrencinin kendi yaptığını
değerlendirebilmesi, grup hâlinde değerlendirmelerin yapılabilmesi ve
öğretmenlerin öğrencilerin yaptıklarını değerlendirmesi de önemlidir.
Eksikliklerin neler olduğunu anlayabilmek ve üzerinde daha çok durabilmek
için bunların yapılması gerekmektedir. Ancak öğretmenlerin %26.4’ü “öz
değerlendirme”yi “kısmen” yaptırırken, %25.5’i “çok az” yaptırmaktadır.
“Grup öz değerlendirme” için öğretmenlerin %30.2’si “çok az” seçeneğini
tercih ederken, %29.2’si “kısmen” seçeneğini tercih etmiştir. “Performans
değerlendirme” için de öğretmenlerin %23.6’sı “kısmen”, %21.7’si “fazla”,
%21.7’si de “çok az” seçeneklerini işaretlemiştir.
142
5. BÖLÜM
SONUÇ VE ÖNERİLER
Bu bölümde, araştırmada elde edilen verilerden yola çıkarak ulaşılan
sonuçlar ve bu sonuçlara yönelik öneriler dile getirilmiştir.
5.1. Sonuçlar KKTC’de devlet okullarında görev yapan 106 Türkçe öğretmeninin
doldurduğu anketlerin analizinden çıkan sonuçları şöyle özetlemek
mümkündür:
1. Türkçe Dersi Öğretim Programı’nda okuma alanına yönelik önerilen
yöntem ve tekniklerden “sesli okuma”yı, öğretmenler “her zaman” tercih
etmektedirler. “Soru sorarak okuma”, “söz korosu”, “metinlerle ilişkilendirme”
ve “tartışarak okuma” yöntemlerini öğretmenlerin çoğunluğu “sık sık”
kullanırken, “sessiz okuma”, “göz atarak okuma”, “özetleyerek okuma”, “not
alarak okuma”, “işaretleyerek okuma”, “tahmin ederek okuma”, “okuma
tiyatrosu” ve “eleştirel okuma”yı öğretmenlerin çoğunluğu “bazen”,
“ezberleme” yöntemini ise “nadiren” kullanmaktadırlar.
2. Türkçe Dersi Öğretim Programı’nda yazma alanına yönelik önerilen
yöntem ve tekniklere Türkçe öğretmenlerinin büyük önem verdikleri
araştırma sonucunda kanıtlanmıştır. Öğretmenlerin çoğunluğu “not alma”
yöntemini “her zaman” kullanırken, “özet çıkarma”, “boşluk doldurma”,
“kelime ve kavram havuzundan seçerek yazma”, “serbest yazma”, “kontrollü
yazma”, “güdümlü yazma”, “yaratıcı yazma”, “metin tamamlama”, “bir metni
kendi kelimeleriyle yeniden oluşturma”, “duyulardan hareketle yazma”
yöntemlerini öğretmenlerin çoğunluğu “sık sık” kullanmaktadırlar.
“Tahminde bulunma”, “bir metinden hareketle yeni bir metin oluşturma”
yöntemlerini de öğretmenlerin çoğunluğu “bazen” tercih ederken, “grup
olarak yazma” ve “eleştirel yazma” yöntemlerini “nadiren” tercih
etmektedirler.
3. Türkçe Dersi Öğretim Programı’nda konuşma alanına yönelik
önerilen yöntem ve tekniklerden “eleştirel konuşma” yöntemi, “kelime ve
kavram havuzundan seçerek konuşma” ve “hafızada tutma” tekniği için
143
öğretmenlerin çoğunluğu “bazen” seçeneğini tercih etmiştir. “İkna etme”,
“katılımlı konuşma”, “tartışma”, “kendini konuşanın yerine koyarak
konuşma” ve “yaratıcı konuşma” yöntemlerini ise öğretmenlerin çoğunluğu
“sık sık” kullanmaktadır.
4. Türkçe Dersi Öğretim Programı’nda dinleme alanına yönelik önerilen
yöntem ve tekniklerden “katılımlı dinleme”yi öğretmenlerin çoğunluğu “her
zaman”, “not alarak dinleme”yi “sık sık” kullanırken, “katılımsız dinleme”yi,
“kendini konuşanın yerine koyarak dinleme”yi, “yaratıcı dinleme”yi, “seçici
dinleme”yi ve “eleştirel dinleme”yi öğretmenlerin çoğunluğu “bazen”
kullanmaktadırlar.
5. Türkçe Dersi Öğretim Programı’nda dil bilgisi alanına yönelik önerilen
yöntem ve teknikleri öğretmenlerin büyük bir çoğunluğu “her zaman” tercih
etmektedir.
6. Öğretmenlerin derslerdeki araç - gereçleri kullanım sıklığına
bakıldığında neredeyse bütün alanlar için aynı sonuçların çıktığı
görülmektedir. “Öğretmen kılavuz kitabı”, “öğrenci çalışma kitabı” ve
“çalışma kâğıtları”; okuma, yazma, konuşma, dinleme ve dil bilgisi
alanlarında öğretmenlerin büyük çoğunluğu tarafından “her zaman”
kullanılmaktadır. “Ders kitabı” ise okuma alanında “her zaman” tercih
edilmektedir.
Öğretmenlerin çoğunluğu “gazete ve dergiler”i birer materyal olarak
okuma, yazma, konuşma ve dil bilgisi alanlarında “bazen” kullanırken,
dinleme alanında “sık sık” kullanmaktadır. “Ders kitabı dışındaki okuma
kitapları”nı ise öğretmenlerin çoğunluğu okuma, konuşma ve dil bilgisinde
“bazen” kullanırken, dinleme alanında “sık sık” kullanmaktadır. Yazma
alanında ise “bazen” ve “sık sık” seçeneklerini işaretleyen öğretmenlerin
oranı %34’tür.
“Türkçe sözlük, atasözleri ve deyimler sözlüğü ile yazım kılavuzu”nu
öğretmenlerin büyük çoğunluğu bütün alanlarda “her zaman” tercih
etmektedir.
“Fotoğraf, resim, karikatür gibi görseller”, “görsel araçlar”, “işitsel
araçlar” ve “bilgisayar”; okuma, yazma ve konuşma alanlarında “bazen”
144
kullanılmaktadır. Dinleme alanında “fotoğraf, resim, karikatür gibi görseller”,
“görsel araçlar” ve “işitsel araçlar” “bazen” kullanılırken, “bilgisayar” “hiç”
kullanılmamaktadır. Dil bilgisi alanında ise “bilgisayar”, “görsel ve işitsel
araçlar” öğretmenlerin çoğunluğu tarafından “hiç” tercih edilmezken,
“fotoğraf, resim, karikatür gibi görseller” “nadiren” tercih edilmektedir.
“Projeksiyon”, “tepegöz”, “akıllı tahta” öğretmenlerin büyük çoğunluğu
tarafından bütün alanlarda, “canlı kaynaklar” ise anket sonuçlarına göre
konuşma ve dinleme alanlarında “hiç” kullanılmamaktadır.
7. Türkçe öğretmenleri görev yaptıkları okullarda okuma, yazma,
konuşma ve dil bilgisi eğitiminde kullanabilecekleri araç - gereçlerden hem
görsel – işitsel, hem de basılı kaynakların bulunduğunu dile getirirken,
dinleme eğitimi için okullarında görsel - işitsel araçların bulunduğunu
belirtmişlerdir.
8. Yapılan anket sonucunda, Türkçe dersini işlerken öğretmenlerin
çoğunluğu dil bilgisine “çok fazla”, okuma, yazma ve konuşmaya “fazla”,
dinlemeye ise “kısmen” yer verdikleri tespit edilmiştir. Bu da gösteriyor ki
öğretmenler dinleme eğitimini pek önemsememektedirler.
9. “Türkçe çalışma kitabında okuma, yazma, konuşma, dinleme ve dil
bilgisine yönelik hazırlanan etkinlikler öğrencilerin ilgisini çekecek
niteliktedir.” görüşü için öğretmenlerin büyük bir çoğunluğu “katılıyorum”
seçeneğini işaretlemiştir.
10. “Türkçe ders kitabındaki metinler, işlenecek süreye uygun uzunlukta
mıdır?” sorusuna öğretmenlerin çoğunluğu “genellikle” cevabını vermiştir.
11. Araştırmaya katılan öğretmenler, öğrencilerin okuma ve dinleme
becerilerini geliştirmek için ders kitabında yer alan metinlerin dışında
“bazen” sınıfa başka metinler de getirdiklerini belirtmişlerdir.
Yazma ile ilgili etkinlikler yaptırılmadan önce, genellikle yazılacak yazının
türüne yakın metinlerin okutulduğu da dile getirilmiştir.
12. Ankete katılan öğretmenler, öğrencileri ders kitabı dışında okumaya
sevk eden faktörlerin başında ödev yapma mecburiyeti geldiğini belirtirken,
ikinci sırada ise öğretmenlerin ve diğer güvenilir kişilerin tavsiyeleri
olduğunu söylemişlerdir.
145
13. Araştırma sonucunda öğretmenlerin çoğunluğu, “Okuma
etkinliğinden, yazılı anlatım çalışmalarında en sık nasıl yararlanırsınız?”
sorusuna, “Dönem içinde belli sayıda kitap tahlil etmelerini istiyorum.”
cevabını vermişlerdir. “Öğrencilere okumalarını önerdiğim kitap, yazı vb.
araçların denetimini yapmam onların gelişimine katkı sağlıyor.” görüşü için
de öğretmenlerin büyük bir çoğunluğu “tamamen katılıyorum” seçeneğini
işaretlemiştir.
14. Öğretmenler yazılı anlatım etkinliğini en çok öğrenciye gördüğünü,
okuduğunu, düşündüğünü yazıyla doğru bir şekilde ifade etme becerisini
kazandırmak için kullanmaktadırlar.
15. Yazılı anlatım çalışmaları değerlendirilirken dış yapıda en çok doğru
ve okunaklı bir yazı yazılıp yazılmadığına, içerik açısından ise en çok
öğrencilerin konuyu anlamış olmalarına dikkat edilmektedir.
16. “Yazılı anlatım sözlü anlatıma göre daha sistemli ve analitik olmayı
öngörür.” görüşüne öğretmenlerin büyük bir çoğunluğu katılmaktadır.
17. Öğretmenlere göre öğrencilerin konuşma eğitiminde gözlenebilen
olumsuz davranışlar en çok aileden kaynaklanmaktadır.
18. Konuşma eğitiminde “telâffuz” çalışmalarına öğretmenlerin
çoğunluğu “her zaman” yer verdiğini dile getirmiştir.
19. Öğretmenlerin çoğunluğu, okumada vurgu ve tonlama çalışmaları
yaptırmaktadırlar. Öğretmenlerin bir kısmı da ders kitaplarında şiir
metinlerinin az olmasından dolayı vurgu ve tonlama çalışmalarının yetersiz
olduğunu düşünmektedirler.
20. Öğretmenler, öğrencilerinin Türkçe dersinde “her zaman” söz
aldıklarını dile getirirken, konuşma etkinliği yaptıkları zaman öğrencilerinin
birbirlerinin konuşmalarını değerlendirmelerine “kısmen” imkân
sağlamaktadırlar.
21. Türkçe öğretmenlerinin büyük çoğunluğu dinleme eğitiminin öğrenciyi
iyi bir okuyucu, iyi bir konuşmacı olmaya hazırladığını ve öğrenciye eleştirel
bakmayı öğrettiğini düşünmekte, ancak dinleme eğitiminin sağlıklı iletişimi
artırdığına daha çok inanmaktadırlar.
Dinleme eğitimine ilişkin yapılan tutum ölçeğine göre de Türkçe
öğretmenlerinin cinsiyet, yaş, mezun oldukları bölüm, istihdam şekli,
146
öğretmenlikteki süre, okuldaki Türkçe öğretmeni sayısı haftalık ders saati,
öğrenci sayısı, görev alınan eğitsel kollar, hizmet içi eğitim, kurs ve
seminerlere katılma durumu, hizmet içi eğitim, kurs ve seminerlere katılma
ihtiyacı ve herhangi bir dergiyi takip edip etme değişkenlerine göre dinleme
eğitimine ilişkin tutumları arasında anlamlı bir farklılığın olmadığı tespit
edilmiştir. Ancak öğretmenlerin mezun oldukları okul türü değişkenine
bakıldığında yüksek lisans veya doktora yapanların dinleme eğitimine daha
çok önem verdikleri görülmektedir.
22. Anket sonucunda öğretmenlerin çoğunluğu hem yazılı, hem de sözlü
anlatım çalışmalarında dinleme becerisini kullanabilmek için öğrencilerden,
dinledikleri bir masal veya hikâyeyi yazılı veya sözlü olarak özetlemelerini
istemektedirler. Buna göre öğretmenlerin özete önem verdikleri sonucu
ortaya çıkmaktadır.
23. “Dil bilgisi öğretimi yazılı anlatım kusurlarını azaltmakta önemli bir
etkendir.” görüşüne öğretmenlerin büyük çoğunluğu tamamen katılmaktadır.
“Dil bilgisi eğitimi iyi bir konuşmacı olmaya katkı sağlar.” görüşü için ise
öğretmenlerin büyük çoğunluğu “katılıyorum” seçeneğini işaretlemiştir.
24. “Dil bilgisi öğretiminde tümevarım yöntemi tercih edilmelidir.”
görüşüne öğretmenlerin büyük bir çoğunluğu katılmaktadır. “Dil bilgisi
kurallarının ezberlenmesini engellemek için dili kullanırken sürekli örneklerle
iç içe olduğumuzu görme alışkanlığı kazandırmaya çalışmalıyız.” görüşüyle
ilgili olarak da öğretmenlerin verdiği cevaplar %48 ile “tamamen katılıyorum”
ve yine %48 ile “katılıyorum” seçeneklerinde yoğunlaşmıştır.
25. Anketi dolduran öğretmenler öğrencilerinin dil bilgisi konularını
öğrenirken “fiil çatıları”nda “çok fazla”, “birleşik cümleler”de “fazla”, diğer
konularda ise “kısmen” sorun yaşadıklarını dile getirmişlerdir.
26. Sınıfların kalabalık olması nedeniyle ölçme - değerlendirmede okuma
ve dil bilgisi alanları için öğretmenler “kısmen” sorun yaşarken, yazma,
konuşma ve dinleme alanlarında “fazla” sorun yaşamaktadırlar. Araç - gereç
eksikliği nedeniyle öğretmenler “kısmen” sorun yaşadıklarını dile
getirmişlerdir. Öğrencilerin seviye farklılığı nedeniyle ölçme -
değerlendirmede konuşma, dinleme ve dil bilgisi alanlarında “kısmen” sorun
147
yaşanmaktadır. Okuma ve yazma alanlarında ise “fazla” ve “kısmen” sorun
yaşandığını söyleyen öğretmenlerin sayıları eşittir.
27. Ölçme - değerlendirme yaparken öğretmenlerin çoğunluğunun ölçme
ve değerlendirme araç - gereçlerini “kısmen” kullandıkları sonucu ortaya
çıkmıştır. “Akran değerlendirme”; okuma, yazma, konuşma, dinleme
alanlarında “kısmen” kullanılırken, dil bilgisi alanında “çok az”
kullanılmaktadır. “Öz değerlendirme”; okuma, yazma, konuşma, dinleme ve
dil bilgisi alanlarında “kısmen” tercih edilmektedir. “Grup öz değerlendirme”;
okuma, yazma, konuşma ve dinleme alanları için “kısmen” kullanılırken, dil
bilgisi alanı için “çok az” kullanılmaktadır. “Performans değerlendirme” ise
okuma alanında fazla, diğer alanlarda ise kısmen tercih edilmektedir.
“Kısa cevaplı testler/sorular/maddeler”, yazma ve dil bilgisi alanında
“çok fazla” kullanılırken, okuma alanında “fazla” kullanılmaktadır. “Öğrenci
ürün dosyası” okuma, yazma ve dil bilgisi alanlarında “kısmen”
kullanılmaktadır. “Çoktan seçmeli sorular” okuma ve yazmada “kısmen”
kullanılırken, dil bilgisinde “çok fazla” kullanılmaktadır. Diğer ölçme ve
değerlendirme araç - gereçleri için de öğretmenlerin görüşleri “fazla” ve
“kısmen” seçeneklerinde yoğunlaşmıştır. “Çalışma kâğıtları”nı ise okuma
alanında öğretmenlerin “çok fazla” kullandıkları sonucu ortaya çıkmıştır. Bu
ölçme araç - gereçlerini kullanmayan öğretmen de yoktur.
5.2. Öneriler
İlköğretim ikinci kademedeki Türkçe öğretiminin durumunu tespit
etmeyi amaçlayan bu çalışmanın bulgularına dayanarak belirlenen öneriler
şöyle sıralanabilir:
1. Öğretmenlerin sesli okumayı kullandıkları kadar sessiz okumayı
kullanmaları da gerekir. Öğrencilerin hem okulda, hem okul dışında sessiz
okumalarına bol bol fırsat ve imkân verilmelidir. Türkçe öğretiminde ezberin
de önemi büyüktür. Öğretmenlerin sınıfa şiir metinleri getirip öğrencilere
ezberletmeleri gerekmektedir. Yapılan araştırmada öğretmenlerin ders
kitabı dışındaki başka metinleri pek kullanmadıkları düşünülürse, kitaptaki
148
şiirlerin sayısının artırılması gerekir. Böylelikle öğretmenlerin ezber
yaptırmalarına da fırsat tanınmış olur.
Türkçe Öğretim Programı’nda okuma alanında kullanılması
öngörülen diğer yöntemlerin de öğretmenler tarafından daha sık
kullanılmasını sağlamak için sınıflardaki öğrenci sayısı azaltılabilir. Çünkü
sınıfların kalabalık olması öğretmenlerin istedikleri yöntemleri kullanmalarını
engellemektedir. Yapılan araştırmayla da bu durum kanıtlanmıştır.
2. Türkçe dersi çok yönlü bir derstir. Bu bakımdan, bu dersle ilgili
çalışmalar sırasında birden çok değişik yöntem ve tekniğe başvurulması
hem doğal, hem de zorunludur. Türkçe öğretiminin temel amaçlarından biri
de öğrencilerin yazılı anlatım becerilerini geliştirmek olduğuna göre yazma
ile ilgili yöntem ve tekniklere önem vermek gerekir. Araştırmada elde edilen
sonuçlara göre öğretmenlerin çoğunluğu yazma alanı için önerilen yöntem
ve teknikleri kullanmaktadırlar. Not alma yöntemini öğretmenlerin çoğunluğu
her zaman kullanmaktadır. Not alma yöntemi bir taraftan öğrencinin yazılı
anlatım becerilerini geliştirirken bir taraftan da dersi dikkatlice
dinleyememesine neden olmaktadır. Bu yöntem şu şekilde kullanılırsa
faydalı olacaktır: Öğrenciler öğretmenin anlattıklarını dikkatle dinlemeli,
daha sonra gerekli bilgileri not almalıdırlar. Ancak öğrencilerin
öğretmenlerini dinlerken kısa notlar almalarında bir sakınca yoktur. Zira bu
durum öğrencilerin anlatılanları dinlemelerine engel teşkil etmeyecektir.
Öğretmenlerin ders kitabına önem verdikleri düşünülürse sadece
ders kitabındaki metinlerin özetlerini öğrencilerinden istedikleri söylenebilir.
Oysa ders kitabı dışında da metinlerin hatta kitapların özetleri de
öğrencilerden istenmelidir. Ders süresinin de az olduğu düşünüldüğünde bu
tip bir çalışmanın ödev olarak verilmesi daha uygun olacaktır. Kompozisyon
yazarken de öğrencilerin öncelikle yazacakları konuya ilişkin bir özet
çıkarmaları gerekmektedir. Seyredilen düzeye uygun bir filme ya da oyuna
ilişkin izlenimlerin ilkelere uygun biçimde yazıyla özetlenmesi istenebilir.
Aynı çalışma boşluk doldurma yöntemi için de yapılabilir. Ayrıca dinlenen bir
müzik parçası için de boşluk doldurma çalışması yaptırılabilir. Yine
dinlenilen klasik bir müzik parçasından sonra oluşan duygu ve
düşüncelerden hareketle şiir-öykü oluşturma çalışmaları da yapılarak bir
149
metinden hareketle yeni bir metin oluşturma yöntemi de kullanılabilir. Aynı
çalışma, tahminde bulunma yöntemi için de yapılabilir. Öğrencilerden başını
dinledikleri bir müzik parçasının devamını tahmin edip yazmaları istenebilir.
Böylelikle görsel - işitsel araçlar da kullanılmış olur. Duyulardan hareketle
yazma yönteminde de görsel - işitsel araçların kullanılması gerekir.
Grup olarak yazma yöntemi de sınıfta uygulanması gereken bir
yöntemdir. Öğretmenlerin çoğunluğunun bu yöntemi nadiren kullandıkları
araştırma sonucunda ortaya çıkmıştır. Sınıfların kalabalık olması bu
yöntemin yapılmasını engelliyor olabilir. Sınıflardaki öğrenci sayısının
azaltılması hem bu yöntemin hem de diğer yöntemlerin daha sık
kullanılmasını sağlayacaktır.
Diğer yöntem ve teknikler için de hem sınıfların kalabalık olması,
hem öğrencilerin seviye farklılığı, hem de süre yetersizliği nedeniyle evde
ödev olarak verilmesi uygun olacaktır. Öğretmenlerin verdikleri ödevleri
kontrol edip, yanlışları düzelterek öğrencilere geri vermesi öğrenciler
açısından çok önemlidir. Yazma alanına yönelik çalışma kitabında yer alan
bazı etkinlikleri de öğrencilerin defterlerine ya da kağıda yazmaları
öğretmenin ödevleri daha kolay kontrol etmesini sağlayacaktır.
Öğretmenlerin yazma alanına yönelik önerilen yöntem ve teknikleri
daha sık kullanmalarını sağlamanın bir yolu da haftalık ders saatini
artırmaktır.
3. Sınıf içi konuşmaların temel amacı çocukların dili fonksiyonel bir
şekilde kullanmalarını, kişilerarası iletişim becerilerini en üst düzeye
çıkarmalarını sağlamaktır. Yapılan araştırmaya göre Türkçe öğretmenlerin
çoğunluğu konuşma yöntem ve tekniklerini sık sık kullanmaktadırlar.
Özellikle katılımlı konuşmaya büyük önem vermektedirler. Katılımlı
konuşma yönteminde dinleyicileri de konuşma sürecine katarak konunun
daha iyi anlaşılmasını sağlamak gerekir. Böylelikle konuya farklı bakış
açıları da getirilmiş olur.
İkna etme yönteminde de önemli olan öğrencinin konuşmasını
kanıtlara dayanarak yapmasıdır. Öğrenci bu konuşma yöntemini de
kullanarak araştırma yapabilme becerisi kazanmış olur. Tartışma yöntemi
150
de ikna etme yöntemiyle birlikte kullanılmalıdır. Öğrenciler bir konu
hakkında fikirlerini ileri sürerken karşısındakileri ikna etmeye çalışmalıdır.
Bunun için de münazaralar yapılmalıdır.
Öğrencilerin yorum yapabilme ve empati kurabilme becerisine sahip
olabilmelerini sağlamak için öğretmenlerin derslerinde eleştirel konuşma ve
kendisini karşısındakinin yerine koyarak konuşma yöntemlerini daha sık
kullanmaları gerekmektedir.
Kelime ve kavram havuzundan seçerek konuşma yöntemini ise
yapılan araştırmaya göre öğretmenlerin çoğunluğu bazen kullanmaktadır.
Aynı yöntemi yazma alanında kullanan öğretmenlerin sayısı daha fazladır.
Öğrencilere yazma çalışması yaptırıldıktan sonra yazdıklarına ilişkin
konuşmaları da sağlanmalıdır.
Öğrencilerin yaratıcılıklarını geliştirmek için yaratıcı konuşma,
hafızalarını güçlendirmek için de hafızada tutma tekniği kullanılmalıdır.
Araştırmaya göre hafızada tutma tekniği bazen kullanıldığı hâlde yaratıcı
konuşma sık sık kullanılmaktadır. Öğretmenlerin yaratıcı dinlemeyi, yaratıcı
konuşmadan daha az kullanmaları konuşmaya dinlemeden daha çok önem
verdiklerini göstermektedir.
4. Araştırma sonucunda öğretmenlerin en fazla katılımlı dinlemeye
önem verdikleri görülmektedir. Not alma yöntemini öğretmenlerin çoğunluğu
yazma alanında her zaman kullandıklarını dile getirmişlerdir. Dinleme
alanında ise sık sık kullanmaktadırlar. Bu yöntem kullanılırken dikkat
edilmesi gereken bir şey, öğrencilerin anlatılanlara dikkatlerini
yoğunlaştırabilmeleri için kısa kısa notlar almaları gerektiğidir. Uzun
açıklamalar yapılacaksa anlatılanlar bittikten sonra not alınmalıdır. Bu
şekilde yapıldığı takdirde yöntem daha verimli kullanılmış olur.
Bir öğrencinin dinlediklerini yorumlaması, yeni fikirler üretmesi,
dinlediklerinin içinden ilgisine ve ihtiyacına yönelik olanları seçebilmesi ve
dinledikleriyle ilgili olarak olumlu ve olumsuz eleştiriler yapması, öğrencinin
dinleme becerisini geliştirebilmesi açısından çok önemlidir. Bu nedenle
yaratıcı dinleme, seçici dinleme ve eleştirel dinleme yöntemlerinin de
öğretmenler tarafından daha sık kullanılması gerekmektedir.
151
5. Dil bilgisi dersi uygulamalarında şu üç aşamanın dikkate alınması
gerekir.
• Öğrenciye kuralın örneklerle, cümlelerle ve metinle sezdirilmesi,
• Kuralı sezen öğrenciye kural ve tanım hakkında bilgi verilmesi,
• Kuralı öğrenen öğrencinin, öğrendiklerini beceriye
dönüştürmesinin sağlanması esastır.
Geleneksel olarak, dil bilgisi öğretiminde bu üç aşamadan sadece
ikincisi ele alınmakta ve öğretim buna göre yapılmaktadır. Yapılan
araştırmada da öğretmenlerin en çok anlatma yöntemini tercih ettikleri tespit
edilmiştir. Bu da öğrencilerin dil bilgisi konularını öğrendikleri hâlde beceriye
dönüştürememelerine sebep olmaktadır. Oysa dil bilgisi öğretiminde bu, en
kolay aşamadır. Çocuk bunları kitaplardan da öğrenebilir. Diğer aşamaların
gerçekleşmesi ve öğrenilenlerin beceriye dönüşmesi için öğretmenin
rehberliğine ihtiyaç vardır. Öğretmenlerin meslekî becerileri de burada
başlamaktadır.
Dil bilgisi öğretiminde soru - cevap yöntemi hem sözlü, hem de yazılı
olarak kullanılmalıdır. Öğrenciye soru sorulduğunda düşünmesi için zaman
tanınmalı, soruya kendi kelimelerini kullanarak cevap vermesi
sağlanmalıdır.
Dil bilgisinde işlenen konu ne olursa olsun, hareket noktası mutlaka
cümle olmalıdır. Dil özellikleri öğrenciye buldurulmalı; oradan da tanıma
ulaşılmalı, tanımlar mümkün olduğunca öğrenciye yaptırılmalıdır.
Tümevarım yöntemi denilen bu yöntem, gözleme, deneye ve araştırmaya
dayandığı için öğrencilerde ezbercilik yerine bilimsel düşünme alışkanlığının
gelişmesine katkıda bulunacaktır.
Tümdengelim yöntemi daha çok öğretmen merkezli bir yöntem
olduğu için dil bilgisi öğretiminde her zaman tercih edilmemelidir. Bu yöntem
kullanıldığı zaman da bilinenden bilinmeyene gidilerek öğrencilerin
anlatılanları daha kolay anlamaları sağlanmalıdır.
Öğrencilere uygulama yaptırmadan önce konuyla ilgili bol bol örnek
vermek gerekir. Bu örnekler verilirken okuma parçalarından da
yararlanılabilir. Böylelikle birden fazla yöntem de kullanılmış olur. Bir parça
152
okunurken dil bilgisi konuları üzerinde durulabilir. Okuma parçaları üzerinde
yapılacak dil bilgisi çalışmaları parçanın doğru okunmasına, iyi
anlaşılmasına, öğrencilerin konuşma ve yazmalarına yardımcı olduğu
ölçüde yarar sağlayacaktır.
Öğrencilere dil bilgisi konularıyla ilgili araştırma ödevleri de
verilmelidir. Böylelikle öğrenilenler daha da pekiştirilmiş olacaktır.
6. KKTC’de Türkçe öğretmenlerinin en fazla öğretmen kılavuz kitabı,
çalışma ve ders kitaplarını kullandıkları sonucu ortaya çıkmıştır. KKTC’de
yeni kitaplar hazırlanacaksa bu sonuç düşünülerek hareket edilmeli,
kitapların günlük hayattan uzak örnekler bulundurmamasına özen
gösterilmeli ve kitaplar sürekli güncelleştirilmelidir. Hedef kitleye ait özellikler
ve ilgi alanları dikkate alınmak suretiyle hazırlanacak Türkçe kitaplarında
konuların işlenişinde öğrenciye gözlem yapma, inceleme ve araştırma
etkinliklerinde bulunabilme imkânını sağlayacak bir yapı oluşturulması
sonucu, öğrencinin kitapta kendinden bir şeyler bularak bilgi üretimine
yönelmesi sağlanabilir. Öğretmenlerin sadece bu kitaplara bağlı kalmaları
da doğru değildir. Bu, öğretmenleri hazırcılığa iter. Öğretmenlerin ders
kitapları dışında başka kitaplar da kullanmaları gerekmektedir. Ayrıca
Türkçe sözlük ve yazım kılavuzunun kullanımına da önem verilmeli, bu
basılı kaynakların kelime hazinesinin gelişimine katkı sağladığı
unutulmamalıdır.
Öğretmenlerin basılı kaynaklara önem verdikleri kadar görsel ve
işitsel araçlara da önem vermeleri gerekmektedir. Çünkü basılı kaynaklar
öğrencilerde okuma zevkinin kazandırılmasına katkı sağlarken, görsel ve
işitsel araçlar konuşma, yazma ve dinleme becerilerinin kazandırılmasını
sağlar.
Okullarda okul ve sınıf gazeteleri ve dergiler de çıkartılmalıdır. Bu
gazeteler ve dergilerde öğrencilerin masal, hikâye, şiir, fıkra, deneme,
derleme gibi değişik türdeki yazılarına yer verilmeli; öğretmen sadece
danışmanlık görevini üstlenmelidir.
Canlı kaynaklar da konuşma ve dinleme becerilerinin gelişmesini
sağlamaktadır. Araştırmaya göre öğretmenler canlı kaynaklardan
yararlanmamaktadırlar. Canlı kaynaklardan yararlanmak için okula şair ve
153
yazarlar davet edilerek öğrencilerin onlarla konuşması sağlanabilir.
Konuşmalar, sohbetler yapmak amacıyla şair ve yazarların evlerine,
yazdıkları gazete ve dergilere, bulundukları araştırma merkezlerine
öğrencilerin ziyaretler gerçekleştirmeleri sağlanabilir.
Türkçe eğitiminin amacına ulaşabilmesi için yapılacak etkinliklerde
okuma, yazma, konuşma, dinleme ve dil bilgisi ile ilgili bölümlerde araç ve
gereçlerden faydalanılması öğrenmeyi kalıcı hale getirir.
7. Öğretmenler, okullarında görsel - işitsel araçlar ile basılı kaynaklar
bulunduğu hâlde görsel - işitsel araçları pek kullanmamaktadırlar.
Öğretmenlerin görsel - işitsel araçları kullanmalarını sağlamak için okullarda
gerekli ortamlar oluşturulmalı, sınıflardaki öğrenci sayıları azaltılmalıdır.
Ayrıca öğretmenler için bu araç - gereçlerin kullanımına yönelik çeşitli kurs
ve seminerler düzenlenmeli, öğretmenler teşvik edilmelidir.
8. KKTC’de, Türkçe dersinde öğretmenler dil bilgisine, okuma,
konuşma, yazma ve dinlemeden daha çok önem vermektedirler. Dil bilgisi
doğru düşünme, doğru konuşma ve yazmaya yardımcı bir çalışma alanı
olduğu için böyle bir sonuç çıkmış olabilir. Ana dili öğretiminde amaçlara
anlama ve anlatma etkinlikleriyle ulaşılırken; bu etkinlikler yazım, noktalama
ve dil bilgisi çalışmalarıyla beslenir, bütünleşir.
Öğretmenlerin diğer bölümlere de yer vermelerini sağlamak için
Türkçe dersinin saatleri artırılabilir. Böylelikle bütün alanlara aynı ölçüde yer
verilmiş olur.
9. Yapılan araştırma sonucunda öğretmenlerin büyük bir çoğunluğu
bütün alanlara yönelik hazırlanan etkinliklerin öğrencilerin ilgisini çekecek
nitelikte olduğunu düşünmektedirler. Öğretmenlerin derslerinde temel dil
becerileri ile dil bilgisine yer verme durumlarına bakıldığında en fazla dil
bilgisine yer verdikleri görülmüştür. Bu sonuçtan hareketle çalışma
kitabında dil bilgisine yönelik etkinliklerin sayısını artırmak gerektiği
söylenebilir.
10. Ders kitabı öğrencilerin sadece okuma etkinliklerinde kullanacakları
metinlerin yer aldığı kitaptır. Araştırmaya katılan öğretmenler bu metinlerin
her zaman işlenecek süreye uygun olmadığını düşünmektedirler.
154
Uzun metinlerin okunması bazen bir dersten fazla zaman
alabilmektedir. Oysa bir metinle ilgili okuma çalışmasının bir derste
tamamlanıp, metnin konusu ve ana fikri üzerinde de öğrenciler
konuşturulmalı, metinle ilgili diğer etkinlikler başka derse bırakılabilmelidir.
Sınıfların kalabalık oluşu ve seviye farklılığı da düşünüldüğünde uzun
metinleri okuma çalışması yapılırken öğrencinin dikkati dağılacağı için
problem yaşanması kaçınılmazdır. Bütün bunlar düşünüldüğünde, müfredat
gereği seçilmiş olsa da uzun metinler yerine daha kısa metinlerin alınması
tartışılmalıdır.
11. Öğretmenlerin ders kitabında yer alan metinlerin dışında başka
metinleri her zaman kullanmaları gerekmektedir. Özellikle de yazma ödevi
verdikleri zaman öğrencilere örnek teşkil etmesi bakımından yazacakları
yazının türüne benzer yazıları okutmaları gerekmektedir. Metinler
konusunda ders kitabının dışına çıkılması öğrencilerin okuma zayıflığının
giderilmesini sağladığı gibi, ezberin de önüne geçilmesine yardımcı olur.
Ayrıca öğrencilerin metinlerde geçen bilinmeyen sözcükleri sözlükten
bularak, sözcük hazinelerinin de gelişmesini sağlar. Türkçe dersine günde
40 dakika süre ayrıldığı düşünülürse bu tür metinler ev ödevi olarak da
verilebilir. Okuma metinleri açısından sadece kelime çalışması değil soru
çalışması ve daha farklı etkinlikler de yapılabilir.
12. Öğrencilerin okumasını sağlamak için ödev vermek yeterli olmaz.
Nitekim araştırmaya göre öğrenciler ancak ödev verildiği zaman kitap
okumaktadırlar. Öğretmenlerin yapması gereken öğrencilerin seviyelerine
uygun kitapları sınıfa getirip tanıtmaktır. Böylelikle öğrencide okuma hevesi
uyanacaktır.
Öğrenciler serbest zamanlarını değerlendirmek ve günlük hayatın
problemlerinden uzaklaşmak için de kitap okumalıdırlar. Ancak faydalı
kitaplar seçebilmeleri için öğretmenlerin ya da güvenilir kişilerin
tavsiyelerine başvurmalıdırlar. Dil becerileri içerisinde yer alan okuma,
konuşma, yazma ve dinleme becerileri erken yaşta gelişir. Öğretmenlerin de
kitap seçerken, seçtikleri eserlerde bu becerilerin gelişip gelişmediğine
dikkat etmeleri gerekir.
155
KKTC’de yeni çıkan kitapların reklamları pek fazla yapılmıyor.
Çocuklara yönelik çıkan kitaplar için okullara gidilip tanıtım yapılabilir ya da
çocuklar için imza günleri, söyleşiler düzenlenebilir. Böylelikle öğrencilerin
dikkatleri çekilmiş, okumaya karşı ilgileri de artırılmış olur.
13. Öğrencilere okutulan bir kitabın ya da bir yazının özetini çıkarmak,
ana fikirlerini yazdırmak ve okunanlarla ilgili notlar aldırmak kitap tahlili
yaptırmaktan daha kolaydır. Öğrencilerin kitap tahlil etmelerini sağlamak
onların daha çok gelişmesine yardımcı olur. Özellikle de öğretmenin
bunların denetimini yapması öğrenciyi daha da geliştirecektir. Yapılan
araştırmaya göre de öğretmenler öğrencilerinin kitap okumalarıyla ilgili
olarak sürekli denetim yapmakta ve yaptıkları bu denetimin de öğrencilerin
gelişimine katkı sağladığına inanmaktadırlar.
Öğretmenlerin öğrencilerinden kitap okuma listesi oluşturmalarını da
istemeleri gerekmektedir. Öğretmenler öğrencilerinin okudukları kitapları
kontrol ederken öğretmen kitabında yer alan kitap okuma balonu,
hikâye/roman okuma formu, “düşünce kitabı” okuma formu, şiir kitabı
okuma formu gibi formları da öğrencilerin kullanmalarını sağlamalıdır.
Ayrıca öğrencilerin bu formları kullanarak tahlil ettikleri kitapları
karşılaştırmaları da istenebilir.
14. Öğrencinin gördüğünü, okuduğunu, düşündüğünü yazabilmesi çok
önemlidir. Ortaokul öğrencilerine yazma çalışması yaptırılırken öncelikle
öğrencilerin yakından gördükleri, gözlemledikleri ve kendi hayatlarıyla ilgili
konulardan başlanmalı, daha sonra dış dünyaya açılan konulara yer
verilmelidir.
Yazı içinde dil bilgisi kurallarını sezdirebilmek de önemlidir. Öğrenci
derste karşılaştığı metinde hangi dil bilgisi kurallarının uygulandığını görmeli
ve metni bu açıdan çözümlemelidir.
15. Yazılı anlatım çalışmalarında doğru ve okunaklı bir yazıya ve
konunun anlaşılmış olmasına dikkat edildiği kadar yazının planlı yazılıp
yazılmadığına da bakmak gerekir. Hatta yazılı anlatım çalışmalarında yazı
planının öğrenciler tarafından uygulamaya geçirildiği tespit edilinceye kadar
konu ile birlikte plan da verilmelidir.
156
16. Yazı yazarken planlı ve sistemli olma becerisini kazanan bir öğrenci
bütün hayatında da planlı ve sitemli olmayı başarır. Öğretmenlerin derslerde
planın önemini vurgulamaları, hatta derse getirdikleri metinlerin planları
üzerinde öğrencilerle birlikte çalışmaları gerekmektedir.
17. Türkçe derslerinde öğrencilerin konuşmalarında gözlenen
olumsuzlukların aileden kaynaklandığı kanaati söz konusudur. Aile içinde
geçen konuşmalar çocuğun konuşmalarını da etkilemektedir. Dolayısıyla
konuşma eğitimi okul ve Türkçe dersleri ile sınırlı kalmamalıdır. Ailelerle
sürekli iletişim içinde olunmalıdır.
Özellikle ergenlik döneminde, akran gruplarının, öğrencilerin
davranışları ve konuşmaları üzerinde çok önemli etkisi vardır. Çocuk bu
dönemde ailenin kontrolünden çıkarak akran gruplarına yönelir ve grupların
davranışlarının, konuşmalarının etkisinde kalır. Bu durumda öğretmenlere
ve ailelere büyük görevler düşmektedir. Öğrenciler, olumsuz davranış
sergileyen ve konuşmasında sorun olan akran gruplarından
uzaklaştırılmaya çalışılmalıdır.
Öğrencilerin konuşmalarında görülen bazı olumsuz davranışların
oluşmasında basın - yayın organlarıyla internetin de büyük etkisi vardır.
Devletin ilgili kurumları bu olumsuzlukları gidermeli, basın - yayın
organlarını çok iyi denetlemeli; özellikle eğitici, konuşma becerisini geliştirici
ve milli kültürümüze uygun programlar hazırlatmalıdır. İnternetin amaçsız
veya yanlış kullanımının azaltılması için de öğrencilere sadece interneti
kullanarak yapacakları ödevler verilmemelidir.
18. Telâffuz çalışmaları sırasında okuma çalışması yapılmalı, okuma
parçalarında geçen telâffuzu zor kelimeler üzerinde durulmalıdır. Telaffuz
çalışması yaptırılırken tekerlemelerden de yararlanılmalıdır.
19. Konuşma eğitiminde vurgu ve tonlamanın ne olduğunu tam olarak
öğrenebilmeleri için sadece okuma metinlerini kullanmak yeterli değildir. Şiir
okuma çalışmaları da yapmak gerekir. Ankete katılan öğretmenler sınıfa,
ders kitabı dışında başka metin pek getirmediklerine göre ders
kitaplarındaki şiirlerin sayısını artırmak daha uygun olacaktır.
20. Öğrencilerin konuşma becerilerinin gelişmesini sağlamak için bol bol
konuşma etkinlikleri yapılmalıdır. Öğrencilerin birbirlerinin yaptıkları
157
konuşmaları ve kendi yaptıkları konuşmaları değerlendirmelerine de imkân
sağlanmalıdır. Bunun için de öğrenci çalışma kitabında bulunan formlar
kullanılmalıdır.
21. Öğrencilerin iyi bir konuşmacı, iyi bir okuyucu olmalarını, eleştirel
bakabilmelerini ve sağlıklı iletişim kurabilmelerini sağlamak için
öğretmenlere büyük görevler düşmektedir. Öğretmen öğrencilere bir parça
okutacağında öncelikle kendisi okumalı daha sonra öğrencilere okutmalıdır.
Öğrenciler öğretmenin okuduğunu dinlerler ve düzgün okumayı, kelimelerin
doğru telaffuzlarını öğrenirler. Kelimelerin doğru telaffuzunu öğrenerek de
öğrenciler iyi birer konuşmacı olabilirler.
Öğrencilere, derslerde dinlediklerine ilişkin soru sormaları ve açıklama
yapmaları için de fırsat tanınmalıdır. Grup konuşmalarına ve tartışmalarına
katılmaları sağlanarak da öğrencilerin sağlıklı iletişim kurmaları ve eleştirel
bakmayı öğrenmeleri sağlanmış olur.
Ankete katılan Türkçe öğretmenlerinin kişisel bilgiler değişkenine
göre dinleme eğitimine ilişkin tutumları arasında, mezun oldukları okul türü
hariç, anlamlı bir farklılığın ortaya çıkmadığı görülmektedir. Yüksek lisans
veya doktora yapan öğretmenler dinleme eğitimine daha çok önem
verdiklerine göre lisans bölümlerinde dinleme eğitimine daha çok önem
verilmelidir. Dinleme eğitimine ilişkin olarak, öğretmenlere yönelik hizmet içi
eğitim ve kurslar düzenlenmeli; öğretmenlerin dinleme eğitimini
gerçekleştirmeleri teşvik edilmelidir. Ayrıca haftalık ders saatleri de
azaltılarak, öğretmenlerin dinleme eğitimi için gerekli materyalleri
hazırlamalarına fırsat tanınmalıdır. Etkili bir dinleme eğitiminin
gerçekleşmesi için de sınıflardaki öğrenci sayıları azaltılmalı, eğitsel kolların
da öğrencilere dinleme zevk ve alışkanlığı kazandırma bakımından önemli
olduğu unutulmamalıdır.
22. Türkçe dersinin etkinlik alanlarından olan okuma, dinleme, konuşma
ve yazma faaliyetleri birbirinden ayrı olarak düşünülmemelidir. Öğretmen
okuma ve dinleme becerilerini kazandırmadan konuşma ve yazma
becerilerini de kazandıramayacağının bilincinde olmalıdır. Öğretmenler
öğrencilerinden sadece dinlettiklerinin sözlü veya yazılı olarak özetini
istememeli, dinlettiklerinin ana fikrini ya da ana duygusunu yazmalarını,
158
söylemelerini de istemelidirler. Ayrıca dinlenenlerle ilgili öğrencilerin sorular
oluşturmaları da sağlanmalıdır. Öğrencilere dinletmek için sadece masal
veya hikâye tercih edilmemeli, şiir ya da şarkı sözleri de kullanılmalıdır.
Bunun için öğretmenlerin çeşitli araç - gereçleri kullanmaları da
gerekmektedir.
23. Dil bilgisi eğitimi doğru konuşmayı ve doğru yazmayı sağlar. Dil
bilgisi gözlemleri, alıştırmaları yapay örnekler üzerinde yaptırılmamalıdır.
Seçkin yazarların eserlerinden alınan parçalar, konuşmalarda geçen sözler
incelenecek örnekleri oluşturmalıdır. Çocukların ilgilendiği konulara ilişkin,
daha iyisi kendilerinin yazdıkları yazıların cümleleri üzerinde alıştırmalar çok
daha etkili olacaktır.
24. Başarılı bir dil bilgisi öğretimi tümevarım yöntemiyle gerçekleşir. Bu
sebeple öğretmenler, öğrencilerine gündelik hayatta örneklerle iç içe
yaşadığımızı, çok zengin bir malzeme ile pek çok örnekten yola çıkarak
kuralları görmenin mümkün olduğunu göstermelidir.
25. Öğrencilerin dil bilgisi konularını öğrenirken problem yaşamamalarını
sağlamak için öğrencilere kural ezberletmek yerine sürekli örnekler
çözdürülmeli, konuyu anlatırken de tümevarım yöntemi tercih edilmelidir.
Ayrıca ilköğretim 6, 7, 8. sınıf öğrencilerinin liseye geçecekleri bir dönem
olma özelliğinin yanında temel zorunlu eğitimin son aşaması olma özelliği
de düşünülmelidir. Dolayısıyla öğrencilerin bilhassa ihtiyaç duyduğu konular
hangileri ise o konulara öncelik ve ağırlık verilmelidir.
26. Türkçe derslerinde hedeflerin gerçekleşip gerçekleşmediğini anlamak
için öğrenci becerileri ile davranışlarının ölçülmesi ve değerlendirilmesi
gerekir. Yapılan anket sonuçlarına göre öğretmenlerin, bu konuda bazı
sorunlarla karşılaştıkları ortaya çıkmıştır. En fazla sorun sınıfların kalabalık
olmasından kaynaklanmaktadır. Bu soruna ancak sınıfların sayıları
azaltılarak çözüm bulunabilir. Öğrenciler arasındaki seviye farklılığından
kaynaklanan sorunları gidermek için de ölçme - değerlendirme yaparken ne
çok zor sorular ne de çok kolay sorular sorulmalıdır. Böylelikle düşük
seviyedeki öğrenciler de yüksek seviyedeki öğrenciler de düşünülmüş
olacaktır.
27. Ölçme - değerlendirme yaparken performans değerlendirmeye önem
vermek gerekir. Çünkü performans değerlendirmeyle öğrenciler, sınav
159
saatleriyle sınırlandırılmaksızın geniş bir zaman diliminde çalışma ve tekrar
etme, oluşturulan ölçütlere göre yeterlik derecelerini ortaya koyma imkânına
sahip olurlar. Öğrencilere performans ödeviyle ilgili dereceli puanlama
anahtarının da bir örneğinin verilmesi gerekir. Böylece değerlendirme
sürecinde kendilerinden ne beklendiğini bilerek çalışmalarını ona göre
yönlendirirler. Dereceli puanlama anahtarı, öğrencinin başarısı için bir yol
haritası işlevini görür.
Türkçe öğretiminde okuma, yazma, konuşma, dinleme ve dil bilgisine
yönelik davranışların ölçülmesi bakımından yazılı ve sözlü sınavlar diğer
ölçme-değerlendirme araç-gereçlerine göre daha faydalıdır. Bunun dışında
kalan yöntemlerle Türkçe öğretimindeki birçok özelliğin ölçülmesi mümkün
değildir. Ankete göre dil bilgisinde çoktan seçmeli sorular çok fazla
kullanılmaktadır. Dil bilgisi öğretiminde proje ödevlerinin ve kavram
haritalarının tercih edilmesi de öğretimi daha kalıcı hale getirecektir.
160
KAYNAKÇA
Aksan, Doğan (1975). Anadili. Türk Dili Dergisi. C. 31, S.285, s.423-434.
Akyol, Hayati (2006). Türkçe Öğretim Yöntemleri (1. baskı), Ankara: Kök Yayıncılık.
Altay, Hasan Şefik (1973). Türkçe Kursu, Kıbrıs Türk Maarif Müdürlüğü Hizmet İçi Eğitim Kursları, Lefkoşa.
Arhan, Serdar (2007). Öğretmen Görüşlerine Göre İlköğretim Okulları İkinci
Kademede Konuşma Eğitimi. Yayımlanmamış yüksek lisans tezi, Gazi
Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü. Web: http://www.tdkterim.gov.tr/atasoz/
adresinden 26 Temmuz 2010’da alınmıştır.
Barın, Erol ve Celal Demir (2006). Türk Dil Bilgisi – 1. Ankara: Öncü Kitap.
Baymur, Fuat (1946). Türkçe Öğretimi (Birinci ve İkinci Kitap), İstanbul:
Kenan Matbaası.
(1950),1949 Yazında Öğretmenler İçin Tertip Edilen Kurslarda Verilen
Konferansların Özetleri, Lefkoşa: Hükümet Matbaası.
Büyüköztürk, Şener, Ebru Kılıç Çakmak, Özcan Erken Akgün, Şirin
Karadeniz ve Funda Demirel (2008). Bilimsel Araştırma Yöntemleri
(1.baskı), Ankara: Pegem A Yayınları.
Büyük Türkçe Sözlük. Web: http//tdkterim.gov.tr/bts/ adresinden 26
Temmuz 2010’da alınmıştır.
Cumhuriyetimizin 50.yılında Kıbrıs Türk Maarifi, Lefkoşa, 1974.
Çeçen, Mehmet Akif (2007). Metne Dayalı Dil Bilgisi Öğretimi.
Yayımlanmamış doktora tezi, Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri
Enstitüsü, Ankara.
Demir, Nurettin ve Emine Yılmaz (2003), Türk Dili El Kitabı (1.baskı),
Ankara: Grafiker Yayınları
161
Demiray, Kemal (1970). Türkçe Ödevlerimi Nasıl Yazayım?, İstanbul:
İnkılâp ve Aka Kitabevleri.
Demirel, Özcan ve Melek Şahinel (2006). Türkçe Öğretimi (7.baskı),
Ankara: Pegem A Yayıncılık.
Demirel, Özcan ve Zeki Kaya (2004). Öğretmenlik Mesleğine Giriş
(5.baskı), Ankara: Pegem A Yayıncılık.
Eker, Süer (2006). Çağdaş Türk Dili (4.baskı), Ankara: Grafiker Yayınları.
Erden, Münire (2003). Sınıf Yönetimi (2.baskı), İstanbul: Alkım Yayınevi.
Ergin, Muharrem (2001). Türk Dil Bilgisi, İstanbul: Bayrak Basım.
Güneyli, Ahmet (2007). Silberman’ın Öğrenme Yaklaşımını Temel Alarak
Türkçe Öğretiminin Planlanması, Dil Dergisi, sayı 136, 41-55.
(2007), İlköğretim Türkçe 6 Öğretmen Kılavuz Kitabı (2.baskı), Ankara: Millî
Eğitim Bakanlığı Yayınları.
İlköğretim Türkçe Dersi Öğretim Programı ve Kılavuzu (6, 7, 8. sınıflar)
(2006). Ankara: Millî Eğitim Bakanlığı Yayınları.
Kantemir, Enise (1995). Yazılı ve Sözlü Anlatım, Ankara: Engin Yay.
Kocaman, Ahmet (1990). Ana Dili Öğretimi Yabancı Dille Öğretim ve Ötesi,
Çağdaş Türk Dili, Ankara: sayı 30-31, ss. 861-865.
Köksal, Aydın (2000). Yabancı Dille Öğretim, Ankara: Özen Matbaası.
Levent, Numan Ali (1969). Ortaokulda Türkçe, Lefkoşa: Işık Yayınları.
Levent, Numan Ali (1973). Türkçe Kursu, Kıbrıs Türk Maarif Müdürlüğü
Hizmet İçi Eğitim Kursları, Lefkoşa.
Nesim, Ali (1987). Batmayan Eğitim Güneşlerimiz, Lefkoşa: KKTC Milli
Eğitim ve Kültür Bakanlığı Yayınları.
162
Oğuzkan, Ferhan (1991). Eğitim Terimleri Sözlüğü, Ankara: Türk Dil
Kurumu Yayınları
Öğretmenler Yasası (1985). Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası Yayınları.
Öz, M. Feyzi (2001). Uygulamalı Türkçe Öğretimi, Ankara: Anı Yayıncılık.
Özbay, Murat (2003). Öğretmen Görüşlerine Göre İlköğretim Okullarında
Türkçe Öğretimi (1. baskı), Ankara: Gölge Ofset Matbaacılık.
Özbay, Murat (2007). Türkçe Özel Öğretim Yöntemleri II (2.baskı), Ankara:
Öncü Basımevi.
Özbay, Murat (2008). Türkçe Özel Öğretim Yöntemleri I (2.baskı), Ankara:
Öncü Basımevi.
Özbay, Murat (2009). Dinleme Eğitimi (1.baskı), Ankara: Öncü Basımevi.
Öztürk, Başak Karakoç (2008). İlköğretim Altıncı Sınıf Türkçe Dersi Öğretim
Programı Okuma Alanının Öğretmen Görüşlerine Göre
Değerlendirilmesi. Yayımlanmamış yüksek lisans tezi, Çukurova
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Adana.
Pehlivan, Ahmet (2003). Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Türkçe/Türk
Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Yetiştirmede Aranan Ölçütler, Dil Dergisi,
(119);72-78. Web: http://uvt.ulakbim.gov.tr adresinden 21 Mayıs
2010’da alınmıştır.
Sandıkçı, Cafer (2006). Öğretmenlerin İlköğretim Altı, Yedi ve Sekizinci
Sınıf Türkçe Dersi Öğretimi Uygulamalarıyla İlgili Görüşleri.
Yayımlanmamış yüksek lisans tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Konya.
Sever, Sedat (2004). Türkçe Öğretimi ve Tam Öğrenme (4.baskı), Ankara:
Anı Yayıncılık.
Sever, Sedat, Zekeriya Kaya ve Canan Aslan (2006). Etkinliklerle Türkçe
Öğretimi, İstanbul: Morpa Yayınları.
163
Sönmez, Veysel (2002). Eğitim Felsefesi (6.baskı), Ankara: Anı Yayıncılık
Tan, Şeref (2006). Öğretimi Planlama ve Değerlendirme (10.baskı), Ankara:
Pegem A Yayınları.
Tekin, H. (2003). Eğitimde Ölçme ve Değerlendirme, Ankara: Yargı
Yayınları.
Tekşan, Keziban (2001). Yazılı Anlatım Geliştirmede Ön Hazırlığın Etkisi.
Yayımlanmamış doktora tezi, Çanakkale On Sekiz Mart Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Çanakkale.
Temizkan, Mehmet (2003). Yazılı Anlatım Etkinliği Çerçevesinde Türkçe
Öğretmenlerinin Çalışmalarına İlişkin Bir Değerlendirme.
Yayımlanmamış yüksek lisans tezi, M.K.Ü Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Hatay.
Yalçın, Alemdar ve Gıyasettin Aytaş (2005). Çocuk Edebiyatı (3.baskı),
Ankara: Akçağ Yayınları.
Yıldız, Cemal, Alparslan Okur, Gökhan Arı ve Yakup Yılmaz (2006). Türkçe
Öğretimi (1.baskı), Ankara: Pegem A Yayıncılık.
Yılmaz, H. (2002). Eğitimde Ölçme ve Değerlendirme, Konya: Çizgi
Kitabevi.
164
EK 1. ARAŞTIRMA İZNİ
165
EK 2. ANKET
Değerli meslektaşım, Bu anket KKTC’deki Türkçe öğretmenlerinin 6, 7, 8. sınıflarda öğretim
uygulamalarına ilişkin görüşlerini tespit etmek, karşılaştıkları güçlükleri ortaya koymak ve sorunlarına çözüm önerileri sunmak amacıyla Yakın Doğu Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Türkçe Eğitimi Ana Bilim Dalında yapılan yüksek lisans tezi ile ilgilidir
Vereceğiniz bilgiler, yalnız yüksek lisans tez çalışması için kullanılacak ve kesinlikle gizli tutulacaktır.
Anket altı bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde kişisel bilgiler istenmektedir. Diğer bölümlerde ise okuma, konuşma, yazma ve dinleme becerileri ile dil bilgisine yönelik sorular bulunmaktadır.
Vereceğiniz samimi ve gerçeklere dayalı cevaplarınız Türkçe öğretiminin daha da gelişmesini sağlayacaktır.
Yardım ve katkılarınız için şimdiden teşekkür ederim.
Gaye Dede Türkçe – Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni
YDÜ Eğitim Bilimleri Enstitüsü Türkçe Eğitimi A.B.D. Yüksek Lisans Öğrencisi
166
BİRİNCİ BÖLÜM
KİŞİSEL BİLGİLER
1. Cinsiyetiniz: a) Bayan b) Erkek
2. Yaşınız: a) 25’in altında b) 25 - 29 c) 30 - 39 d) 40 – 49 e) 50+
3. Mezun olduğunuz okul türü: a) Lisans b) Yüksek lisans c) Doktora d) Başka ( belirtiniz)……………..
4. Mezun olduğunuz bölüm ya da ana bilim dalınız? a) Türkçe Öğretmenliği b) Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği c) Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü d) Diğer ( belirtiniz )…………….
5. Bu okul dışında 6, 7 veya 8.sınıf öğretmeni olarak çalışmakta olduğunuz başka okul var mı? a) Evet b) Hayır ( Lütfen 7. soruya geçiniz.)
6. Bir önceki soruya cevabınız “evet” ise, lütfen bu okul dışında kaç okulun 6, 7 veya 8. sınıflarında derse girdiğinizi belirtiniz. Lütfen rakamla yazınız. …....okul
7. Bu okulda öğretmen olarak istihdam şekliniz nedir? a) Kadrolu b) Bir öğretim yılı veya daha kısa süreli sözleşme c) Geçici
8. Kaç yıldır öğretmenlik yapıyorsunuz? Mümkünse verdiğiniz uzun süreli araları meslekte geçirdiğiniz yıl sayısına dahil
etmeyiniz. ( ücretsiz izinler vb.) a) Bir yıldan az b) 1-2 yıl c) 3-5 yıl d) 6-10 yıl e) 11-15 yıl f) 16-20 yıl g) 20 yıldan fazla
9. Görev yapmakta olduğunuz okuldaki Türkçe öğretmeni sayısı: a) Türkçe öğretmeni olarak tek kişiyim. b) 2-3 öğretmeniz c) 4-6 öğretmeniz d) 7-9 öğretmeniz e) 9’dan fazla öğretmeniz
10. Halen idari görev yapıp yapmama durumunuz: a) Okul müdürlüğü b) Müdür yardımcılığı c) Hiç idari görevim olmadı. d) Başka ( belirtiniz)……………..
11. Bu öğretim yılındaki haftalık ders saatiniz: a) 1-10 b) 11-15 c) 16-20 d) 20’den fazla
167
12. Bu öğretim yılında girdiğiniz sınıflardaki öğrenci sayısı: a) 25’ten az b) 25-35 arasında c) 36-45 arasında
13. Görev aldığınız eğitsel kollar: ………………… …………………..
14. Hizmet içi eğitim seminer ve kurslarına katılma durumunuz: a) Hiç katılmadım b) Bir kez katıldım c) İki kez katıldım d) Üç kez katıldım e) Dört ve daha fazla katıldım
15. Katılmadıysanız, hizmet içi eğitim seminer ve kurslarına katılma ihtiyacı duyuyor musunuz? a) Evet b) Hayır
16. Dil, edebiyat, kültür, eğitim konulu herhangi bir dergiyi takip ediyor musunuz? a) Resmi bir dergiyi sürekli okuyorum. b) Özel bir dergiyi sürekli okuyorum c) İki adet dergiyi sürekli okuyorum d) İkiden fazla dergiyi sürekli olarak okuyorum. e) Hiçbir dergiyi takip etmiyorum. f) Başka (belirtiniz)……………..
168
İKİNCİ BÖLÜM OKUMA
1. Türkçe dersi öğretim programında okuma alanında kullanılması önerilen aşağıdaki
yöntem ve teknikleri kullanım sıklığınızı belirtiniz. Her zaman Sık sık Bazen Nadiren Hiç Sessiz okuma Sesli okuma Göz atarak okuma Özetleyerek okuma Not alarak okuma İşaretleyerek okuma Tahmin ederek okuma Soru sorarak okuma Söz korosu Okuma tiyatrosu Ezberleme Metinlerle ilişkilendirme
Tartışarak okuma Eleştirel okuma
2. Okuma alanına yönelik olarak aşağıda belirtilen araç ve gereçleri kullanım sıklığınızı
belirtiniz. Her zaman Sık sık Bazen Nadiren Hiç
Öğretmen kılavuz kitabı Ders kitabı Öğrenci çalışma kitabı Çalışma kâğıtları Gazete ve dergiler Ders kitabı dışındaki okuma kitapları
Türkçe sözlük Atasözleri ve deyimler sözlüğü Yazım kılavuzu Fotoğraf, resim, karikatür gibi görseller
Görsel araçlar ( televizyon, DVD, VCD vb.)
İşitsel araçlar ( teyp, CD vb.) Bilgisayar Projeksiyon Tepegöz Akıllı tahta
3. Görev yaptığınız okulda okuma eğitiminde kullanabileceğiniz yardımcı
araç-gereçlerden hangileri bulunmaktadır? a) Görsel-işitsel araçlar (teyp, TV, video, tepegöz, projeksiyon, bilgisayar, akıllı tahta
vb.) b) Basılı kaynaklar (kütüphanede: kitap, dergi, imla kılavuzu vb.) c) Hem görsel-işitsel hem de basılı kaynaklar d) Hiçbiri 4. Türkçe dersini işlerken okuma bölümüne ne kadar ağırlık veriyorsunuz? a) Çok fazla b) Fazla c) Kısmen d) Az e) Çok az
169
5. “Türkçe çalışma kitabında okuma alanına yönelik hazırlanan etkinlikler öğrencilerin ilgisini çekecek niteliktedir.” görüşüyle ilgili düşünceniz nedir?
a) Tamamen katılıyorum b) Katılıyorum c) Kararsızım d) Katılmıyorum e) Kesinlikle katılmıyorum
6. Türkçe ders kitabındaki metinler, işlenecek süreye uygun uzunlukta mıdır? a) Hiç b) Çok az c) Bazen d) Genellikle e) Her zaman
7. Türkçe dersi öğretim programı doğrultusunda belirlenen temalarla ilgili olarak ders
kitabında yer alanların dışında sınıfınıza örnek okuma metni getiriyor musunuz? a) Hiç b) Çok az c) Bazen d) Genellikle e) Her zaman
8. Öğrencilerinize yazmaya başlamadan önce yazacakları yazının türüne yakın metinleri okutuyor musunuz? ( Anı yazacaklarsa anı yazısı, gezilerini anlatacaklarsa gezi yazısı, araştırmalarını anlatacaklarsa araştırma yazısı gibi…)
a) Hiç b) Çok az c) Bazen d) Genellikle e) Her zaman 9. Size göre, öğrencileri ders kitabı dışındaki kaynakları okumaya sevk eden faktörler
nelerdir? (Size göre en önemli olandan başlayarak 1, 2, 3, 4, 5 şeklinde sıralayınız.)
a) Ödev yapma mecburiyeti ( ) b) Serbest zamanların değerlendirilmesi ( ) c) Kitap reklamlarının etkisi ( ) d) Öğretmenlerin ve diğer güvenilir kişilerin tavsiyeleri ( ) e) Günlük hayatın problemlerinden uzaklaşma isteği ( ) 10. Okuma etkinliğinden, yazılı anlatım çalışmalarında, aşağıdaki yaklaşımların
hangisinden en sık yararlanırsınız? a) Düzenli olarak kitap okutarak özetlerini yazdırıyorum. b) Sürekli ve düzenli olarak makale, deneme vb. türlerde yazılar okutarak bunların ana
düşüncelerini birer paragraf hâlinde yazmalarını istiyorum. c) Dönem içinde belli sayıda kitap tahlil etmelerini ve bunları yazılı olarak birbirleriyle
karşılaştırmalarını istiyorum. d) Sınıfa getirdiğim yazıları ben okurken not aldırıyor, bu notları cümle ve paragraflara
dönüştürmelerini sağlıyorum.
11. “Öğrencilere okumalarını önerdiğim kitap, yazı vb. araçların denetimini yapmam onların gelişimine katkı sağlıyor.”görüşüyle ilgili düşünceniz nedir?
a) Tamamen katılıyorum b) Katılıyorum c) Kararsızım d) Katılmıyorum e) Kesinlikle katılmıyorum
12.Öğrencilerin okuma becerilerini ölçerken ve değerlendirirken aşağıdakilerle karşılaşma durumunuz nedir?
Çok fazla Fazla Kısmen Az Çok az
Sınıfların kalabalık olması nedeniyle ölçme ve değerlendirmede sorun yaşarım.
Araç, gereç eksikliği nedeniyle ölçme ve değerlendirmede sorun yaşarım.
Öğrencilerin seviye farklılığının olması nedeniyle ölçme ve değerlendirmede sorun yaşarım.
170
13. Okuma alanının değerlendirilmesinde aşağıda belirtilen ölçme araçlarını kullanım sıklığınızı belirtiniz. Çok fazla Fazla Kısmen Az Çok az Okuma becerisini gözlem formu Okuma becerisini kontrol listesi Kısa cevaplı maddeler Çoktan seçmeli maddeler Eşleştirme maddeleri Doğru/Yanlış maddeleri Açık uçlu sorular Sözlü sınavlar Yazılı sınavlar Öz değerlendirme formu Grup öz değerlendirme formu Akran değerlendirme formu Okuma gelişim dosyası Öğrenci ürün dosyaları Performans ödevleri Dereceli puanlama anahtarı Proje ödevleri Çalışma kâğıtları
171
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM YAZMA
1. Türkçe dersi öğretim programında yazma alanında kullanılması önerilen aşağıdaki
yöntem ve teknikleri kullanım sıklığınızı belirtiniz. Her
zaman Sık sık Bazen Nadiren Hiç
Not alma Özet çıkarma Boşluk doldurma Kelime ve kavram havuzundan seçerek yazma
Serbest yazma Kontrollü yazma Güdümlü yazma Yaratıcı yazma Metin tamamlama Tahminde bulunma Bir metni kendi kelimeleriyle yeniden oluşturma
Bir metinden hareketle yeni bir metin oluşturma
Duyulardan hareketle yazma Grup olarak yazma Eleştirel yazma
2. Yazma alanına yönelik olarak aşağıda belirtilen araç ve gereçleri kullanım sıklığınızı belirtiniz. Her
zaman Sık sık Bazen Nadiren Hiç
Öğretmen kılavuz kitabı Öğrenci çalışma kitabı Çalışma kâğıtları Gazete ve dergiler Ders kitabı dışındaki okuma kitapları
Türkçe sözlük Atasözleri ve deyimler sözlüğü Yazım kılavuzu Fotoğraf, resim, karikatür gibi görseller
Görsel araçlar ( televizyon, DVD, VCD vb. )
İşitsel araçlar ( teyp, CD vb.) Bilgisayar Projeksiyon Tepegöz Akıllı tahta
3. Görev yaptığınız okulda yazma eğitiminde kullanabileceğiniz yardımcı araç-gereçlerden hangileri bulunmaktadır?
a) Görsel-işitsel araçlar (teyp, TV, video, tepegöz, projeksiyon, bilgisayar, akıllı tahta vb.)
b) Basılı kaynaklar (kütüphanede: kitap, dergi, imla kılavuzu vb.) c) Hem görsel-işitsel hem de basılı kaynaklar d) Hiçbiri
172
4. Türkçe dersini işlerken yazma bölümüne ne kadar ağırlık veriyorsunuz? a)Çok fazla b) Fazla c) Kısmen d) Az e) Çok az
5. “Türkçe çalışma kitabında yazma alanına yönelik hazırlanan etkinlikler öğrencilerin
ilgisini çekecek niteliktedir.” görüşüyle ilgili düşünceniz nedir? a) Tamamen katılıyorum b) Katılıyorum c) Kararsızım d) Katılmıyorum e) Kesinlikle katılmıyorum 6. Yazılı anlatım etkinliğini aşağıdakilerden hangisi için en çok kullanıyorsunuz?
a) Öğrenciye gördüğünü, okuduğunu, düşündüğünü yazıyla doğru bir şeklide ifade etme becerisini kazandırmak
b) Öğrenciye dil bilgisinin temel kurallarını yazı içinde sezdirebilmek c) Yazı içindeki planı kavratarak bütün hayatta planlı olmaya yöneltebilmek d) Öğrencinin yaratma gücünü geliştirebilmek
7. “Yazılı anlatım sözlü anlatıma göre daha sistemli ve analitik olmayı öngörür.” görüşüyle ilgili düşünceniz nedir?
a) Tamamen katılıyorum b) Katılıyorum c) Kararsızım d) Katılmıyorum e) Kesinlikle katılmıyorum 8. Yazılı anlatım çalışmalarını değerlendirirken dış yapıda en çok neye dikkat
ediyorsunuz? a) Kâğıt üzerinde sağ, sol, alt ve üst bölümlerden bırakılması gereken boşluklara b) Paragraf başlarının biraz içeriden başlatılması gerektiğine c) Paragraf başlarının aynı hizada olması gerektiğine d) Doğru ve okunaklı bir yazıyla yazılması gerektiğine e) İsim, soy isim, sınıf, numara ve tarih yazılması gerektiğine
9. Yazılı anlatım çalışmalarını değerlendirirken içerik açısından en fazla neye dikkat ediyorsunuz?
a) Konuyu anlamış olmalarına b) Konuyu yeteri kadar sınırlayabilmelerine c) Ana fikrin ve yardımcı fikirlerin açıkça belirlenmiş olmasına d) Düşüncelerin akla uygun bir sıraya konulmuş olmasına e) Konuya uygun kısa, ilginç bir başlık bulmuş olmalarına
10. Öğrencilerin yazma becerilerini ölçerken ve değerlendirirken aşağıdakilerle
karşılaşma durumunuz nedir? Çok fazla Fazla Kısmen Az Çok az Sınıfların kalabalık olması nedeniyle ölçme ve değerlendirmede sorun yaşarım.
Araç, gereç eksikliği nedeniyle ölçme ve değerlendirmede sorun yaşarım
Öğrencilerin seviye farklılığı nedeniyle ölçme ve değerlendirmede sorun yaşarım.
173
11. Yazma alanının değerlendirilmesinde aşağıda belirtilen ölçme araçlarını kullanım sıklığınızı belirtiniz.
Çok fazla Fazla Kısmen Az Çok az Kısa cevaplı sorular Ürün dosyası Çoktan seçmeli sorular Doğru yanlış soruları Açık uçlu sorular Eşleştirmeli sorular Proje ödevleri Kavram haritaları Akran değerlendirme Öz değerlendirme Grup öz değerlendirme Performans değerlendirme
174
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM KONUŞMA
1. Türkçe dersi öğretim programında konuşma alanında kullanılması önerilen
aşağıdaki yöntem ve teknikleri kullanım sıklığınızı belirtiniz. Her
zaman Sık sık
Bazen Nadiren Hiç
İkna etme Eleştirel konuşma Katılımlı konuşma Tartışma Kendisini karşısındakinin yerine koyarak konuşma ( empati kurma)
Kelime ve kavram havuzundan seçerek konuşma
Yaratıcı konuşma Hafızada tutma tekniği
2. Konuşma alanına yönelik olarak aşağıda belirtilen araç ve gereçleri kullanım sıklığınızı belirtiniz. Her
zaman Sık sık
Bazen Nadiren Hiç
Öğretmen kılavuz kitabı Öğrenci çalışma kitabı Çalışma kâğıtları Gazete ve dergiler Ders kitabı dışındaki okuma kitapları
Türkçe sözlük Atasözleri ve deyimler sözlüğü Yazım kılavuzu Fotoğraf, resim, karikatür gibi görseller
Görsel araçlar ( televizyon, DVD, VCD vb.)
İşitsel araçlar ( teyp,CD vb.) Bilgisayar Projeksiyon Tepegöz Akıllı tahta Canlı kaynaklar
3. Görev yaptığınız okulda konuşma eğitiminde kullanabileceğiniz yardımcı araç-gereçlerden hangileri bulunmaktadır? a) Görsel-işitsel araçlar (teyp, TV, video, tepegöz, projeksiyon, bilgisayar, akıllı tahta
vb.) b) Basılı kaynaklar (kütüphanede: kitap, dergi, imla kılavuzu vb.) c) Hem görsel-işitsel hem de basılı kaynaklar d) Hiçbiri
4. Türkçe dersini işlerken konuşma bölümüne ne kadar ağırlık veriyorsunuz? a) Çok fazla b) Fazla c) Kısmen d) Az e) Çok az
175
5. “Türkçe çalışma kitabında konuşma alanına yönelik hazırlanan etkinlikler öğrencilerin ilgisini çekecek niteliktedir” görüşüyle ilgili düşünceniz nedir?
a) Tamamen katılıyorum b) Katılıyorum c) Kararsızım d) Katılmıyorum e) Kesinlikle katılmıyorum
6. Size göre öğrencilerin konuşma eğitiminde gözlenebilen olumsuz davranışlar en çok hangisinden kaynaklanmaktadır?
a) Aile b) Komşu ve akrabaları c) Basın-yayın organları d) Arkadaş grupları e) Sokak f) İnternet
7. Öğrencileriniz Türkçe dersindeki etkinliklerde söz alıyorlar mı? a)Her zaman b) Kısmen c) Çok az d) Az e) Hiç
8. Öğrencilerin birbirlerinin yaptıkları konuşmaları değerlendirmelerine ne sıklıkla imkân sağlıyorsunuz?
a)Her zaman b) Kısmen c) Çok az d) Az e) Hiç
9. Konuşma eğitiminde “telaffuz” çalışmalarına yer verme durumunuz nedir? a)Her zaman b) Kısmen c) Çok az d) Az e) Hiç
10. Konuşma eğitiminde “vurgu ve tonlama” çalışmaları yeterli midir? a) Kitapta şiir metinleri az olduğundan yetersizdir. b) Okumada da vurgu ve tonlama yaptırdığımız için yeterlidir. c) Konuşma bolumu vurgu ve tonlama için yeterlidir. d) Vurgu ve tonlama çalışmalarına fırsat bulamıyorum. 11. Öğrencilerin konuşma becerilerini ölçerken ve değerlendirirken aşağıdakilerle
karşılaşma durumunuz nedir?. Çok
fazla Fazla Kısmen Az Çok
az Sınıfların kalabalık olması nedeniyle ölçme ve değerlendirmede sorun yaşarım.
Araç, gereç eksikliği nedeniyle ölçme ve değerlendirmede sorun yaşarım.
Öğrencilerin seviye farklılığı nedeniyle ölçme ve değerlendirmede sorun yaşarım
12.Konuşma alanının değerlendirilmesinde aşağıda belirtilen ölçme araçlarını kullanım sıklığınızı belirtiniz.
Çok fazla Fazla
Kısmen Az Çok az
Akran değerlendirme Öz değerlendirme Grup öz değerlendirme Performans değerlendirme
176
BEŞİNCİ BÖLÜM DİNLEME
1. Türkçe dersi öğretim programında dinleme alanında kullanılması önerilen
aşağıdaki yöntem ve teknikleri kullanım sıklığınızı belirtiniz. Her
zaman Sık sık Bazen Nadiren Hiç
Katılımlı dinleme Katılımsız dinleme Not alarak dinleme Kendini konuşanın yerine koyarak dinleme (empati kurma)
Yaratıcı dinleme Seçici dinleme Eleştirel dinleme
2. Dinleme alanına yönelik olarak aşağıda belirtilen araç ve gereçleri kullanım sıklığınızı belirtiniz. Her
zaman Sık sık Bazen Nadiren Hiç
Öğretmen kılavuz kitabı Öğrenci çalışma kitabı Çalışma kâğıtları Gazete ve dergiler Ders kitabı dışındaki okuma kitapları Türkçe sözlük Atasözleri ve deyimler sözlüğü Yazım kılavuzu Fotoğraf, resim, karikatür gibi görseller Görsel araçlar ( televizyon, DVD, VCD vb.)
İşitsel araçlar ( teyp,CD vb.) Bilgisayar Projeksiyon Tepegöz Akıllı tahta Canlı kaynaklar
3. Görev yaptığınız okulda dinleme eğitiminde kullanabileceğiniz yardımcı araç-gereçlerden hangileri bulunmaktadır? a) Görsel-işitsel araçlar (teyp, TV, video, tepegöz, projeksiyon, bilgisayar, akıllı tahta vb.) b) Basılı kaynaklar (kütüphanede: kitap, dergi, imla kılavuzu vb.) c) Hem görsel-işitsel hem de basılı kaynaklar d) Hiçbiri
4. Türkçe dersini işlerken dinleme bölümüne ne kadar ağırlık veriyorsunuz? a) Çok fazla b) Fazla c) Kısmen d) Az e) Çok az
5. “Türkçe çalışma kitabında dinleme alanına yönelik hazırlanan etkinlikler öğrencilerin ilgisini çekecek niteliktedir.” görüşüyle ilgili düşünceniz nedir?
a) Tamamen katılıyorum b) Katılıyorum c) Kararsızım d) Katılmıyorum e) Kesinlikle katılmıyorum
177
6. Öğrencilerinizin dinleme becerilerini geliştirmek için öğretmen kitabında yer alan metinlerin dışında başka metinler kullanıyor musunuz?
a) Hiç b) Çok az c) Bazen d ) Genellikle e) Her zaman 7. Dinleme eğitimi,
Tamamen katılıyorum
Katılıyorum Kararsızım Katılmıyorum Kesinlikle katılmıyorum
İyi bir okuyucu olmaya hazırlar.
İyi bir konuşmacı olmaya hazırlar.
Eleştirel bakmayı öğretir.
Sağlıklı iletişimi artırır.
8. Yazılı anlatım çalışmalarında dinleme becerisi açısından en çok aşağıdakilerden
hangisini kullanıyorsunuz? a) Dinlemiş oldukları bir masal veya hikâyeyi yazılı olarak özetlemelerini istiyorum. b) Dinledikleri ve beğendikleri bir müzik parçası, bir şiir üzerine yazı yazmalarını
istiyorum. c) Dinledikleri radyo veya televizyon haberlerinden özetler yazmalarını istiyorum. d) Dinledikleri dersi yazılı olarak eleştirmelerini istiyorum.
9. Sözlü anlatım çalışmalarında, dinleme becerileri açısından en çok aşağıdakilerden
hangisini kullanıyorsunuz? a) Dinlemiş oldukları bir masal veya hikâyeyi sözlü olarak özetlemelerini istiyorum. b) Dinlemiş oldukları bir masal veya bir hikâyenin ana fikrini söylemelerini istiyorum. c) Dinlemiş oldukları bir şiirin ana duygusunu söylemelerini istiyorum d) Dinlemiş olduklarına ilişkin sorular oluşturmalarını istiyorum.
10. Öğrencilerin dinleme becerilerini ölçerken ve değerlendirirken aşağıdakilerle karşılaşma durumunuz nedir? Çok fazla Fazla Kısmen Az Çok az Sınıfların kalabalık olması nedeniyle ölçme değerlendirmede sorun yaşarım.
Araç, gereç eksikliği nedeniyle ölçme ve değerlendirmede sorun yaşarım.
Öğrencilerin seviye farklılığının olması nedeniyle ölçme ve değerlendirmede sorun yaşarım.
178
11. Dinleme alanının değerlendirilmesinde aşağıda belirtilen ölçme araçlarını kullanım sıklığınızı belirtiniz.
Çok fazla Fazla Kısmen Az Çok az Akran değerlendirme Öz değerlendirme Grup öz değerlendirme Performans değerlendirme
179
ALTINCI BÖLÜM DİL BİLGİSİ
1. Dil bilgisi öğretiminde aşağıdaki yöntem ve teknikleri kullanım sıklığınızı belirtiniz.
Her zaman
Sık sık Bazen Nadiren Hiç
Anlatma Soru-Cevap Tüme varım Tümden gelim Uygulama Örnekleme Okuma Araştırma
2. Dil bilgisi alanına yönelik olarak aşağıda belirtilen araç ve gereçleri kullanım sıklığınızı
belirtiniz. Her
zaman Sık sık Bazen Nadiren Hiç
Öğretmen kılavuz kitabı Öğrenci çalışma kitabı Yardımcı dil bilgisi kitapları Çalışma kâğıtları Gazete ve dergiler Ders kitabı dışındaki okuma kitapları
Türkçe sözlük Atasözleri ve deyimler sözlüğü Yazım kılavuzu Fotoğraf, resim, karikatür gibi görseller
Görsel araçlar ( televizyon, DVD, VCD vb.)
İşitsel araçlar ( teyp,CD vb.) Bilgisayar Projeksiyon Tepegöz Akıllı tahta
3. Görev yaptığınız okulda dil bilgisi eğitiminde kullanabileceğiniz yardımcı araç-gereçlerden hangileri bulunmaktadır? a) Görsel-işitsel araçlar (teyp, TV, video, tepegöz, projeksiyon, bilgisayar, akıllı tahta vb.) b) Basılı kaynaklar (kütüphanede: kitap, dergi, imla kılavuzu vb.) c) Hem görsel-işitsel hem de basılı kaynaklar d) Hiçbiri
4. Türkçe dersini işlerken dil bilgisi bölümüne ne kadar ağırlık veriyorsunuz? a) Çok fazla b) Fazla c) Kısmen d) Az e) Çok az 5. “Türkçe çalışma kitabında dil bilgisi alanına yönelik hazırlanan etkinlikler öğrencilerin
ilgisini çekecek niteliktedir.” görüşüyle ilgili düşünceniz nedir? a) Tamamen katılıyorum b) Katılıyorum c) Kararsızım d) Katılmıyorum e) Kesinlikle katılmıyorum
180
6. “Dil bilgisi öğretimi yazılı anlatım kusurlarını azaltmakta önemli bir etkendir.” görüşüyle ilgili düşünceniz nedir?
a) Tamamen katılıyorum b) Katılıyorum c) Kararsızım d) Katılmıyorum e) Kesinlikle katılmıyorum
7. “Dil bilgisi eğitimi iyi bir konuşmacı olmaya katkı sağlar.”görüşüyle ilgili düşünceniz
nedir? a)Tamamen katılıyorum b) Katılıyorum c) Kararsızım d) Katılmıyorum e) Kesinlikle katılmıyorum
8. “Dil bilgisi öğretiminde tüme varım yöntemi ( örneklerden tanıma varma) tercih edilmelidir.” görüşüyle ilgili düşünceniz nedir?
a) Tamamen katılıyorum b) Katılıyorum c) Kararsızım d) Katılmıyorum e) Kesinlikle katılmıyorum
9. “Dil bilgisi kurallarının ezberlenmesini engellemek için dili kullanırken sürekli
örneklerle iç içe olduğumuzu görme alışkanlığı kazandırmaya çalışmalıyız.” görüşüyle ilgili düşünceniz nedir?
a) Tamamen katılıyorum b) Katılıyorum c) Kararsızım d) Katılmıyorum e) Kesinlikle katılmıyorum
10. Aşağıda verilen dil bilgisi konularını öğretirken öğrenciler ne oranda problem yaşıyorlar?
Konular Çok fazla Fazla Kısmen Az Çok az Ünlü uyumu kuralları Ünsüzlerle ilgili kurallar Kaynaştırma harfleri İmla ve noktalama Kelime türleri Tamlama çeşitleri Kelime grupları Atasözü ve deyimler Kip ekleri Fiilimsiler Fiil çatıları Cümlenin öğeleri Birleşik cümleler Anlam ilişkileri
11. Öğrencilerin dil bilgisi becerilerini ölçerken ve değerlendirirken aşağıdakilerle karşılaşma durumunuz.
Çok fazla Fazla Kısmen Az Çok az Sınıfların kalabalık olması nedeniyle ölçme ve değerlendirmede sorun yaşarım.
Araç, gereç eksikliği nedeniyle ölçme ve değerlendirmede sorun yaşarım.
Öğrencilerin seviye farklılığı nedeniyle ölçme ve değerlendirmede sorun yaşarım.
181
12. Dil bilgisi alanının değerlendirilmesinde aşağıda belirtilen ölçme araçlarını kullanım sıklığınızı belirtiniz.
Çok fazla Fazla Kısmen Az Çok azKısa cevaplı sorular Ürün dosyası Çoktan seçmeli sorular Doğru yanlış soruları Açık uçlu sorular Eşleştirmeli sorular Proje ödevleri Kavram haritaları Akran değerlendirme Öz değerlendirme Grup öz değerlendirme Performans değerlendirme
182
EK 3. ANKET UYGULANAN OKULLARIN LİSTESİ
Ortaokullar Öğretmen Yeri
Sayısı
1. Atleks Sanverler Ortaokulu 4 Lefkoşa
2. Bayraktar Türk Maarif Koleji 9 Lefkoşa
3. Bayraktar Ortaokulu 9 Lefkoşa
4. Demokrasi Ortaokulu 5 Lefkoşa
5. Şehit Hüseyin Ruso Ortaokulu 10 Lefkoşa
6. Beyarmudu Ortaokulu 1 Beyarmudu
7. Canbulat Özgürlük Ortaokulu 8 Mağusa
8. Çanakkale Ortaokulu 8 Mağusa
9. Şehit Zeka Çorba Ortaokulu 2 Gönendere
10. Mehmetçik Ortaokulu 4 Mehmetçik
11. Dipkarpaz Recep Tayyip Erdoğan Ortaokulu 2 Dipkarpaz
12. Esentepe Ortaokulu 1 Esentepe
13. Oğuz Veli Ortaokulu 7 Girne
14. Şehit Turgut Ortaokulu 9 Güzelyurt
183
Orta Bölümü Olan Liseler Orta Bölümde Yeri Türkçe Dersi Veren Öğretmenlerin Sayısı
1. Türk Maarif Koleji 4 Lefkoşa
2. Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi 1 Lefkoşa
3. Değirmenlik Lisesi 7 Değirmenlik
4. Polatpaşa Lisesi 4 Akdoğan
5. Gazi Mağusa Türk Maarif Koleji 5 Mağusa
6. Bekirpaşa Lisesi 7 İskele
7. Cumhuriyet Lisesi 7 Geçitkale
8. Erenköy Lisesi 6 Erenköy
9. Anafartalar Lisesi 4 Girne
10. 19 Mayıs Türk Maarif Koleji 4 Girne
11. Lapta Yavuzlar Lisesi 9 Lapta
12. Güzelyurt Türk Maarif Koleji 2 Güzelyurt
13. Lefke Gazi Lisesi 3 Lefke
Toplam : 27 okul 142 öğretmen