1. din hizmetleri · semp zyu uisamveri.org/pdfdrg/d182237/2008/2008_arslanm.pdf · 2015. 9. 8. ·...
TRANSCRIPT
• • • 1. DIN HIZMETLERI
· SEMP ZYU U (3-4 KASIM 2007)
C iL T 2
Diyanet Işleri Başkanlığı Yayınları: 763 Ilmi Eserler: 124
• /. Din Hizmetleri Sempozyumu
• Editör: Dr. Mehmet BULUT
• Grafik-Tasarım: Cevdet DOGAN
• Baskı: Türkiye Diyanet Vakfı Yayın Matbaacılık ve Ticaret Işletmesi
Oslim Örnek Sanayi Sitesi 1. Cad. 358. Sk. No: 11 06370 Yenimahalle/ANKARA
• Kasım 2008, ANKARA
• 2008-06-y -0003-763
ISBN 978-975-19-4374-3 (tk. No) 978-975-19-4379-8 (2. c)
• © Diyanet Işleri Başkanlığı
• Iletişim Adresi
EskişehirYolu 9. Km. Çankaya/ANKARA Tel: 0312 295 72 94- Faks: 0312 284 72 88
21 O IL Din Hizmetleri Sempozyumu
Yaygın Halk inanışlan ve Din Hizmetleri
~ Doç. Dr. Mustafa ARSLAN*
Diyanet İşleri Başkanlığı'nca verilen yaygın din hizmetleri, çoğunlukla halk kesimine yönelik verilmektedir. Burada hedefkitlesi halktır. Biz tebliğimizde, din hizmetlerinin istenilen amaca hizmet verilebilmesi için, dini mesajın sahihliği yanında, "hedef kitlenin tanınması"nın önemine dikkat çekmek istiyoruz. İyi bir din hizmeti verilebilmesi için din görevlisinin hedefkitlesi arasında yaygın olan halk inançlarını, onların mahiyeti ve kökenieri ve psiko-sosyal işlevleri hakkında bilgilendirilmesi gereklidir. Bu sebeple halk arasındaki popüler dini inanışlar konusunda yapılan uygulamalı çalışmaların sonuçlarına değinilecek ve bu inanışların mahiyeti, toplumdaki işlevleri ve din hizmetlerinin yürütülmesinde bunların önceden bilinmesinin önemine işaret edilecektir.
Günümüz toplumları dünya ölçeğinde hızlı bir değişim ve dönüşüm sürecini yaşamaktadır. Küreselleşticici etkilerin itici gücüyle, bilgi ve iletişim toplumu gibi adlandırmalarla anılan bir süreçte toplumlar hızlı bir gelişim göstermektedir. Bu değişim sürecinden şüphesiz sadece modem toplumlar değil, geleneksel ve tradisyonel türden toplumlar da etkilenınektedir.
Küresel ve yerel ölçekteki bu değişimlerden, toplumsal bir kurum olarakdinin etkilenınemesi düşünülemez. Günümüzde toplumlarda görülen hızlı değişim süreci, din alanında da kendisini göstermektedir. Sosyal bilimlerdeki son değerlendirmeler, dinsel bir canlanmadan ve "kutsala dönüş" olgusundan sıklıkla bahsetmektedirler. (Naisbitt ve Abordene, 1990: 442; Bell, 2006: 65.) Ancak, kutsal olana yönelik ilginin "niteliğinde" de farklılaşmalar göriilmektedir. Din ve kutsala dönüş olgusundan söz edildiğinde, ilk bakışta sadece büyük diniere dönüş söz konusuymuş gibi anlaşılmaktadır. Halbuki yeni dinlere, mistik ve ezoterik eğilimlere, paranormal konulara göste-
• İnönü Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Öğretim üyesi.
ı '
Mübarek Gün ve Gecelerde Din Hizmetleri 1 211
rilen ilgideki artış, kutsal olana yönelik ilgideki "çeşitliliği" göstermektedir. Dindeki değişim, hem genel anlamda dini ve kutsal olana ilgide bir artış olarak, hem de geleneksel folk inanışlara, ezoterik kültlere, yeni dinf hareketlere ve parapsikolojik ve popüler dinf eğilimiere yöneliş olarak ortaya çıkmaktadır.
Dolayısıyla, modem dönemde dini formlarda gözlenen yeni durumla ilgili temel kabulleri kısaca şu şekilde netleştirebiliriz:
i) Günümüz toplumlarında genel olarak kutsala ve dine dönüşe ilgide, küresel ölçekte bir "artış" söz konusudur.
ii) Dindeki bu gelişim çoğulcu bir durum arz etmekte olup, geleneksel büyük dinlerin yanı sıra yeni dinleri, mistik, ezoterik ve ruhçu eğilimleri, popüler dini tezahürleri de içerisinde barındırmaktadır.
iii) Bu durum, kurumsal, büyük dinin yanında, ona paralel bir dini algılayış ve yaşayış tarzının; yani popüler dini tezahürlerin varlığını ve gelişimini sürdürdüğünü göstermektedir.
iv)Dolayısıyla, popüler dini tezahürler, sadece eskiden gelen geleneksel folk inanışlar olarak deği~ bunun yanı sıra modern bazı etkiler aracılığıyla da gelişimini sürdürmektedir. Başka bir deyişle popüler dini inançlar, hem geleneksel folk inanışlardan gelen damardan, hem de modem bazı etkilerden beslenerek günümüzde varlığını sürdürmektedir.
v) Popüler dini ternalara ilgideki bu artışın arkasında, postmodernizmin eski kültürlere ve geleneksel, yerel değerlere verdiği önemin etkisini, aşırı rasyonelleşmenin ve refahın getirdiği ruhsal açlıkları, sanayi sonrası yeni toplumsal düzendeki "kaygı" ve "risk" endişelerinin artan varlığı, Türkiye' deki hızlı nüfus artışı, göç ve sanayileşmenin doğurduğu sosyo-kültürel ve ekonomik sorunların insanları arayışa itmesi gibi açıklaması başka bir makalenin konusu olan sebeplerin olduğuna işaret etmek gereklidir (bk. Arslan, 2006).
Gerçektende günümüzde, hem geleneksel halk inanışları olarak hem de astroloji, fal, ruhçuluk, kehanetsel ve mistik konular gibi bir çok popüler dini konu, toplumda ve kitle iletişim araçlarında sürekli gündeme gelınekte ve etkisini giderek artırmaktadır. Büyüsel, mistik ve ezoterik niteliğe sahip bir çok popüler dinsel konu, basın ve kitle iletişim araçlarında gittikçe artan bir ilgiye sahip görünmektedirler. Günümüzde hemen her gazete ve dergide artık, bir burç ve astroloji sayfası ile karşılaşmaktayız. Mübarek gün ve aylarda kişilerin türbe ziyaretlerine akın akın katıldıklarını, üniversite sınav öncesi türbelerin dolup taştığını medyadan izlemekteyiz. Parapsişik ve kehanetsel konular dergi kapaklarında ve gazetelerin üst sütunlarında, haber ve tartışma programlarınınsa başat konuları arasında yerlerini almaktadır. Önceleri bu tip konular, şarlatanlık olarak gazetelerin iç sayfalarında ve haber programlarında polisiye olay olarak verilirken, günümüzde manşetlerde ve oldukça geniş bir şekilde işlenmektedir. Kehanetsel konular, kutsal kitabın şifreleri, birtakım türedi dini 1 ruhçu gruplar, kı-
212 1 1. Din Hizmetleri Sempozyumu
yarnet senaryolan benzeri konular önemli medya programlannda saatlerce yer alabilınekte; eskiden hurafe olarakküçümsenen bu inanç ve pratikler çok ciddi memleket meselesi gibi tartışılmakta, bunlann küçümsenmeyecek bir izlenme oranına da sahip olduklan anlaşılmaktadır. Aynca, edebiyat (örneğin Harry Potter vb.), TV ve sinema ürünleri (örneğin The Exorcist, Matrix gibi ünlü filmler; Sırlar dünyası, Kalp gözü, Sır kapısı, Sihirli annem, Gizli dosyalar gibi televizyon dizi ve programlan, kadın programlan) arasında büyüsel, mistik ve ruhçu ternalann sıkça kullanılmaya çalışıldığına, hatta bunlann bazı dinsel temalarla birleştirilerek verildiğine şahit olmaktayız. Popüler kültürle gelen ve hemen her şeyi iletişim araçlanyla tüketime yöneiten enfonnatik mantık, bu tarz inanışlan insaniann ilgi alanına sokabilınektedir. Buna paralel olarak doğu mistizmini ve reenkarnasyon temasını işleyen ruhçu derneklerin ve yayınevlerinin sayısında bir artış gözlendiği gibi, terapi amaçlı yoga ve merlitasyon merkezleri de yaygınlaşmaktadır.
Dolayısıyla popüler dindarlık konusu, sadece geçmişteki değil, günümüzdeki sosyo-dinsel gerçekliği anlama açısından da kavramsal bir öneme sahiptir. Bu sebeple, öncelikle popüler dindarlık kavranıına ve bu dindarlık tarzının Türk toplumundaki yaygınlığına değinmek, sonra da bu dindarlık tarzının Diyanet İşleri Başkanlığı'nca verilen din hizmetleri ile ilişkisini incelemek istiyoruz.
Halk Tabakasındaki Dini Tezahür Biçimi Olarak Popüler Dindarlık
Halk arasındaki anlamlı bir düzenliğe ve farklılığa sahip olan yaygın halk inançlan din bilimlerinde kuranısal açıdan değerlendirilmiş ve "popüler din/ dar lık" terimi adı altında ka~amlaştırılmıştır (bk Arslan, 2004a; V rijhof and Waardenburg, 1997; Long, 1987).
Din sosyolojisi ve dinler tarihi verilerine göre, "evrensel dinler" diğer büyük sosyal kurumlar gibi değişiklik ve farklılıklar göstermekte; din bilginlerinin tespit ettikleri ideal şekil ve kuramlara, geniş halk kitlelerinin kavrayış ve eğilimlerine göre, uygun bir şekil ve renk verilmektedir.1 Böylelikle, din bilginlerinin ya da eğitimli insaniann oluşturduklan "kitabi din/darlık" diye adlandırılan dini anlayış ya da dindarlık yanında, geniş halk tabakasında da bu tapakaya has bir dindarlık tarzı ortaya çıkmaktadır. "Popüler dindarlık" diye adlandırılabilecek olan bu dindarlık tarzı, gündelik hayat içerisinde gelişmektedir. Dinin ilke ve prensiplerinden daha çok uygulamalara, mistik, ruhçu ve olağandışı olgulara önem verme, kuralcılık, geleneksellik, derin teolojik konulara fazla yer vermeme bu tip dindarlığın genel karakteristik özelliklerindendir.
Popüler dini inanışlar, İslfuni kurallara uygun dini tezahürlerden aykırı olanlara kadar çok boyutlu bir yapıya sahip görünmektedir. İslfuni kurallann halk katındaki tezahürlerinden pagan inanışlara, eski Türk dinine ait inanışlardan mistik ve büyüsel
1 Dinin halk tabakasında aldığı farklı şekiliere değinen belli başlı çalışmalar için bk. W eber, 1966; Mensching, 1994; Vrijhofve Waardenburg, 1979; Gellner, 1981; Long, 1987.
Mübarek Gün ve Gecelerde Din Hizmetleri 1 213
uygulamalara ve geleneksel adet ve uygulamalara kadar çok çeşitli öğeleri içerisinde barındırmaktadır.
Popüler din, normatif değil deskriptif bir kavramlaştırmadır. Dolayısıyla, "popüler din" denildiğinde, dine uygun ya da aykırı gibi bir normatif yaklaşımı değil, dinin halk arasında belli yer etmiş unsurları söz konusu edilmek istenmektedir. Ancak genelde pupüler dini tezahürler söz konusu edildiğinde sadece sırf "sapma" inanışlar akla gelmektedir. Hatta konuyla ilgili akademik literatürde hiçbir yeri olmayan ''hak din" ile "halk dini" gibi benzetmelere de gidilmekte, toplumda farklı Müslümanlıkların, başka bir deyişle sosyo-kültürel yapıda "çeşitliliğin" varlığı göz ardı edilmektedir. Bunun sebebi konuya, deskriptif/betimleyici değil normatif ve teolojik yaklaşımdan kaynaklanmaktadır. Bu bile başlı başına bir tartışma gerektirse de, zaman azlığı sebebi ile konuyu erbabının bilgisine havale edip hemen geçiyorum. Ancak özellikle müslümanların dini tezahürlerinin "analiz" inde, "normatif yaklaşım" ın bizi kısır döngü içerisinde bırakacağını, bazı konularda deskriptif bir yaklaşımın gerekli hatta zorunlu olduğunu belirtmek isterim. Ayrıca, meseleyi hak dini-halk dini gibi normatif ve teolojik içerikte analizlerle ele almak, din antropolojisinde belli başlı konulardan olan "İslam toplumlarındaki kültürel çeşitlilik sorununu ve bunun din anlayışlarına etkisi" konusunu hiç dikkate almadığını görüyoruz. Bu konu çok önemlidir ve bu farklılıklar, müslümanlar arasında dindarlığın "dikey farklılaşmasını" doğurmaktadır. Bu konuda, meseleyi farklı açılardan analiz eden iki çalışmamıza bakılabilir (Arslan, 2005; Ayrıca Arslan, 2004a: 102-109). Ancak burada şu ince noktanın dikkate alınması gereklidir. Bir dini inancın İslam'a uygun olup olmadığı ya da hangi inancın İslami olduğu normatif ve teolojik bir meseledir. Bu konuda nörmatif yaklaşım gereklidir. Ancak, popüler din konusu sosyal bir olgudur ve toplumdaki dini tezahürlerle alakalıdır. Dolayısıyla sosyo-dini bir olgunun analizinde deskriptifbetimlemeler ve değerlendirmeler yapmak, söz konusu olgunun mahiyetini anlamak açısından önemlidir. Bu olgunundinin ilkeleri açİsından (doğru-yanlış) değerlendirilmesi sonraki bir olaydır ve bu durum teolojik ve normatif açılardan ayrıca analiz edilebilir. Ancak, ilk planda toplumdaki bir dini tezahürü olduğu gibi tespit edip analiz etmek gereklidir ve sosyal bilimler de bu yöntemi kııllanır.
. Halk tabakasındaki dini anlatırnın bir ifadesi olarak popüler din olgusunu anlamak için, "kültürel farklılaşmaya" dikkat etmek gerekmektedir. Çünkü popüler din sosyo-kültürel farklılaşmanın bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Şüphesiz din toplum içinde yaşanır ve hayatiyet bulur. Din, topluma ve o toplumun kültürüne birtakım etkilerde bulunduğu gibi kendisi de birtakım sosyo-kültürel etkeniere maruz kalabilir. Din ve toplum arasındaki karşılıklı bu etkileşimin bir sonucu olarak, mevcut toplumsal ve kültürel farklılaşma biçimleri farklı dindarlık tiplerinin ortaya çıkmasına neden olmakta, söz konusu ilişki içerisinde dinin belirgin bir takım sosyal tipleri/kategorileri oluşmaktadır. Toplumsal tabakalaşmaya paralel olarak ortaya çıkarı dini farklılaşmanın bir çeşidi olarak halk tabakasında da kendine has bir dindarlık
214 li. Din Hizmetleri Sempozyumu
tarzı ortaya çıkmaktadır (Arslan, 2004a; 2004c). Popüler dinin sosyo-kültürel farklılaşmanın sonucu olarak ortaya çıkması ve toplumda çok yaygın olarak bulunması, onun birtakım sosyal kanallarının da olduğunu akla getirmektedir. Sosyal bir kategori olarak popüler dindarlık, toplumda bazı iletişim kanallarına sahiptir. Bu toplumsal kanallar, popüler dini hem taşımakta ve_hem de etkileyerek onları biçimlendirmek:tedir. Bu kanallar ve toplumda gördüğü birtakım fonksiyonlar, popüler dinin modern dönemde de Türk toplumunda hayatiyetini güçlü bir şekilde sürdürmesini sağlamaktadır (bk Arslan, 2004a).
Dolayısıyla bu dindarlık tarzı, düşünce ya da duygu temelli yatay bir ayrım değildir. Değindiğimiz gibi din sosyolojisi ve din antropolojisi çalışmalarına bakıldığında bu ayrımların "sosyal tabakalaşmanın" ürünü olarak (halk kültürü, yüksek kültür vb.) ortaya çıktığı görülecektir. Buna W eber, Ernest Gellner, Halil İnalcık ve Sabri Ülgener de değinmiştir. Yine bizden başka, Mustafa Aydın "Alt Tabakalarda İslamı Anlayış Farklılıkları, Konya 1987" adlı tezinde bunu detaylarıyla ele alınıştır. Ayrıca Şerif
Mardin, Osmanlı'daki Saray (yüksek kültür) ve halk (folk kültür) arasındaki temel ikili yapının dinde de görilidüğüne birçok çalışmasında değinir ve Osmanlı klasik dönemindeki (XVI. yy.) sosyal entegrasyon probleminin ve halk-Saray arasındaki sorunların analizinde "Merkez-Çevre" ve "Folk ve Resmi Din" dikotomisini kulların. Literatürü çok uzatmayacağım. Bu dindarlık tarzı aksine, "sosyo-kültürel tabakalaşmaya paralel olarak ortaya çıkmaktadır." Bu sebeple kimi sosyal bilimciler bütün kültür ve dinlerde görülen bu dindarlık tarzını (örneğin, Ülgener, W eber, Mensching vb.) "kitle dindarlığı" olarak da adlandırmaktadırlar. Sosyal bilimlerde bu konu, "sosyal tabakalaşmanm dini anlayışa etkisi" bağlamında çokça ele alınmaktadır. Toplumdaki "yüksek kültür ve halk kültürü" temelli iki ayrıma paralel olarak da iki dini anlayış ve dindarlık tarzı ortaya çıkmaktadır. Ancak bu iki dindarlık tarzı arasındaki ayrım mutlak alınayıp iki dindar~ tarzı birbirinden tamamen soyutlanmış değildir, dini tabakalaşmalar arasında iletişim mevcuttur. İkisi arasındaki iletişim ve etkileşim özellikle İslam toplumlarında yaygındır.
Burada işaret edilınesi gereken diğer bir nokta, halk dindarlığı ya da popüler dindarlık denilen olgunun Türk halkının dini hayatını anlamada büyük bir öneme sahip olduğudur.2 •
Türk Toplumunda Yaygın Bir Dindarlık Tarzı Olarak Popüler Dindarlık
Türk toplumunun çok yönlü ve dinamik olan dini yaşantısı içerisinde, özellikle halk kitlesi arasında yaygın bir dindarlık tarzı olarak popüler dindarlık, farklı biçim ve şekiller altında mevcudiyetini devam ettirmektedir. Şehir merkezlerinde dini bir öğrenim görmüş din bilginlerinden toplumun orta ve alt tabakalarına ve kırsal alana gidildikçe, daha çok sözlü kültüre dayalı yerel adetler, mistik ve büyüsel öğelerle İslami
2 Babinger ve Köprülü, 1996: 70; Güoay ve Güngör, 1998 : 378.
Mübarek Gün ve Gecelerde Din Hizmetleri 1 215
öğelerin iç içe girdiği popüler dinsel söylem güçlü bir şekilde egemendir ve halkın yaşam tarzı ve kültürü ile işlevsel biçimde bütünleşmiş bir durum arz etmektedir.
Bu dindarlık tarzının Anadolu' da etkili olmasının eski Türklerin dini yapısıyla da alakası vardır. Çünkü eski Türklerde özellikle halkın dini yaşantısında mistik ve büyüsel formlar belirgin biçimde ön planda idi. Bu durum, Türklerin sonraki inançlarında etkisini sürdürnıüştür. Eski Türk dinindeki "mistik karakter" ve "halk-yönetici kesim dindarlıgr" ayrımı nitelikleri, Türklerin İslfun.iyet' e girmelerinden sonra da devam etmiştir. Başka bir deyişle, Türklerin eski ilksel inanışlarının bugünkü inanç ve tutumlarımıza etkisi çeşitli şekillerde devam etmektedir.3
Dolayısıyla bu dindarlık tarzının, Türkiye' deki dini hayatı anlamada büyük bir yeri ve önemi bulunmaktadır (Babinger ve Köprülü, 1996; Günay Güngör, 1998; İnalcık, 1992). Bu sebepledir ki, Türkiye'de halk inançları kendi içinde anlamlı bir tür olarak hayatiyetini sürdürnıekte ve halk katında birtakun fonksiyonlar da icra etmektedir (Mardin, 1993). Örneğin o, kültürün kişilik yaratıcı katında yeni bir anlam yaratmakta, ayrıca halkın bilgisini şekillendirici bir süreç içerisinde, semboller aracılığıyla insanlarda bir tür dünya görüşü oluşturma fonksiyonunu da yerine getirmektedir. Ancak Anadolu' da popüler dininin yaygınlığı ve halk arasında büyük fonksiyonlar gördüğü gerçeği genelde hep i.nkar edile gelmiş, sadece hurafelerden bahsedilnıiştir. Tüm bunlardan anlaşılacağı üzere, popüler dindarlık, Türk toplumunun dini hayatı açısından önenıli bir olgu olarak ortaya çıkmaktadır.
Günümüzde yapılan ampirik araştırmalar bu inanışların hem halk hem de üniversite gençliği üzerindeki etkisini göstermesi açısından önenılidir. Bizim kırsalda (Arslan, 1997), şehirde (Arslan, 2004a) ve üniversite öğrencileri (Arslan, 2007) üzerine yaptığımız üç ayrı istatistiksel çalışma, popüler dini inanışların giinümüzde etkisini hala devam ettirdiğini göstermektedir.
3 Türklerin dini tarihinin başlangıç evrelerinde karmaşık bir dini-kültürel yapı hakimdir. Zamanla Türklerin hayatında dini-büyüsel bir alt sistem olarak yer etmeyi başarmalda birlikte Şamanizm'in onların dini hayatının tamamını kucakladığını söylemek yanlıştır. Bunun yarunda Tek Tannya ya da Gök Tann inancına dayalı bir tür monoteizmin, esası tabiata tapınmada toplanan bir Natürizm ve Atalar Kültü ile birleşik bir halde bulunduğunu gözlemlemekteyiz. Temelde mistik bir "vecd" (ekstaz) sisteminden ibaret olan bu dini-büyüsel form zamanla sistemleşmiş, X. yüzyıldan itibaren de belirgin bir hal almıştır. Bazı araştırmacılar, eski Türklerin dinindeki bu "dini-büyüsel alt sistem" gelişimini, Türk toplumunun sosyo-kültürel gelişim ve değişimi ile ilişkilendirerek iki yönlü bir gelişirnin yansıması olarak algılamaktadırlar. Buna göre, kabile düzenine bağlı bir toplumsal yapı Türklerin arasında bir tür "popüler din ve dindarlık" şeklini alan ve Şamanizm adı altında bilinen fonnun gelişmesine imlcln venniştir. Böylelikle bu süreçler, Türk din tarihi içerisinde, kökü aynı dini kültür mirasına dayalı bir farklılaşmaya da imlcln vermiş, böylece avamın dindarlığı ile yönetici ve Aristokratlannki birbirinden az-çok aynimıştır (Günay ve Güngör, 1998: 475-6). Özetle geleneksel olarak: i) Eski Türk dini "mistik" bir dindir ve Türk dindarlığı bu "mistik" özelliğini her zaman kotuınaya devam etmiştir. ii) "HalkAristokrat ve yönetici dindarlığı" diye ikili bir farklılaşma görülmektedir.
216 lı. Din Hizmetleri Sempozyumu
Din Hizmetleri ve Popüler Dini inanışlar
Popüler dini inanışların konumuz açısından önemi, din hizmetlerinin muhatap kitlesinin halk olmasıdır. Diyanet İşleri Başkanlığı'nca verilen yaygın din hizmetleri, çoğunlukla halk kesimine yönelik verilmektedir. Burada hedef kitlesi halktır. Diyanet teşkilatında topluma yaygın din hizmeti~veren görevliler, çoğunlukla halk kesimi ile karşı karşıya kalmakta ve dolayısıyla halk arasındaki yaygın olan farklı inanışlarla da karşılaşmaktadır lar.
Din hizmetlerini düzenleme ve yürütme ile yükümlü anayasal bir kuruluş olan Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yapılanması merkez, taşra ve yurt dışı teşkilatları biçiminde; görev ve fonksiyonlarını ise ''halkı din konusunda aydınlatma, ibadetle ilgili işleri düzenleme, yaygın din eğitimi hizmeti verme vb." gibi çok geniş bir alanı içine alacakşekilde düzenlenmiştir (Fığlalı, 1991; Kayadibi, 2001: 37-54).
Burada konumuzia alakah olarak bizi ilgilendiren husus, Başkanlığın "topluma din hizmeti verme ve halkı din konusunda aydınlatma" görevi ve bu amaçla (özellikle taşra teşkilatında) yürütülen hizmetleridir. Diyanet hizmetlerinde görev yapanların (müftü, vaiz, imam ve müezzin) büyük çoğunluğu halka yönelik din hizmeti vermektedir. Bu görevliler, toplumun dini anlayış ve yaşantılarının şekillenmesinde öneınli işlevler görmekte, dini ibadetlerin ifasında ve temel dini bilgilerin öğretilmesinde halka rehberlik görevi yapmaktadırlar. Dolayısıyla ister vaiz-müftü gibi üst birimde, ister imam-müezzin gibi alt birimlerde olsunlar, din hizmetlerinde görev alan insanların eksenyetinin muhatabı halk kitlesidir. Bu sebeple, Diyanet hizmetlerinde görev alacak görevlilerin yetiştirilmesine, hizmetli sınıfın sahip olması gereken nitelikli bilgi ve yetenek düzeyi yanında; hizmet verilecek hedef kitle olan halk kesimi açısından da yaklaşılması gerekmektedir.
Halka yönelik din hizmeti veren görevliler, sürekli halkla muhatap olmaları sebebi ile onların değişik sorunları ile ve halk arasında yaygın olan inanışlar ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu, din hizmetlerinin sağlıklı verilebilmesi için konumuzia alakah değerlendirilmesi gerek~n bir durum ortaya çıkarmıştır.
Bunu üç başlık altında ele alabiliriz.
1. Halkla iç içe olarak din hizmeti veren din görevlilerinin halk katındaki popüler dini inançlar karşısındaki durumlan.
Diyanet teşkilatma bağlı olan imamlann, halkın dini anlayış ve yaşantılarının şekillenmesinde öneınli işlevleri olmakta, bu görevliler dini uygulamalann yerine getirilmesinde ve temel bazı bilgilerin öğretilmesinde halka rehberlik görevi yapmaktadırlar. Ancak halkla iç içe olmalan sebebiyle halk arasındaki yaygın inanışlardan etkilendikleri de görülmektedir. Resmi din eğitimi alınış, modem bir eğitimden geçmiş ve resmi bir dini teşkilata (Diyanet) bağlı din görevlilerinin, halk dindarlığına karşı mesafeli bir ko~umda olmaları beklenir.
Mübarek Gün ve Gecelerde Din Hizmetleri 1 217
Ancak, bizim taşrada görevli bir grup din görevlisi üzerine yaptığımız uygulamalı istatistiksel bir araştırmada, resmi din görevlilerinin geleneksel halk dindarlığı tutumlan hayli yüksek çıkrmştır (bk. Arslan, 2004 b). Bu çalışmada, daha önce halk kesimi
ne uygulanıp geçerlik ve güvenirlik düzeyi yüksek bulunarak oluşturulan halk dindarlığı ölçeği, taşrada görev yapan bir grup din görevlisine (n= 69) de uygulanmıştır. Sonuçta, din görevlilerinin % 88.7 gibi büyük bir çoğunluğunun halk dindarlığı düzeyi istatisti.R:sel olarak yüksek bulunmuştur. Bu araştırınamızda din görevlileri, okunmuş nesnelerin (su vb.) hastalıklara şifa olacağına (%74); kem gözlü insaniann nazarının dokunacağına (%83); Hızır, dede gibi manevi varlıklann görülebileceğine (%63); mü
barek günlerde ruhiann gelınesi için buhur yakılabileceğine (%45); türbe ziyaretinde dilekierin kabul olacağına (%40); kutsal ağaç inancına (%30); kaza ve belalara karşı muska taşınabileceğine (%16) oranında inanılınaktadır. Buna göre, halk arasında yaygın olan popüler dini inanışiann imamlar arasında da yaygın olduğu anlaşılınak
tadır.
Bu sonuçlar, aynı çevrede halk üzerine yapılan araştırmadaki popüler dindarlık tutum düzeyleriyle aynı paraleldedir (bk. Arslan, 1997). Şüphesiz bu beklenilen bir
sonuç değildir. Örneğin, Japonya'da Prof. Kaneka'nun (1990) halk ve Japon din görevlilerine uyguladığı Japon halk dindarlığı ölçeğinin sonucunda, halkın yüksek, din
görevlilerinin ise düşük halk dindarlığı tutum düzeyine sahip olduğu görülmüştür. Anlaşılan araştırma konusu yapılan din görevlileri, sürekli muhatap olduklan ve iç içe yaşadıklan halk kitlesine ait inanış ve uygulamalardan etkilenınişlerdir. Şüphesiz bun
da, araştırınanın taşrada yapılınasının yanı sıra, din görevlilerinin nitelikli bir din eğitimi almamalan, din görevlilerinin büyük çoğunluğunun yüksek din eğitimi al
mamış olınalan4 ve halk inançlan hakkında analitik bir bilgiye sahip alınamalan gibi sebepler rol oynamaktadır.
Konumuz açısından meseleye yaklaşacak olursak, din görevlileri halkla iç içe bir hizmet yürütmeleri sebebi ile halk inanışlan ile çokça yüz yüze gelınektedirler. Bu
durum onlann, hem birtakım soru ve sorunlarla karşılaşmalan hem de bu inanışlardan etkilenmeleri gibi bir sonuç doğurmaktadır.
Bu durum kanaatiınizce, nitelikli din eğitimi eksikliğinin yanı sıra, halk inançlan hakkında analitik bir bilgiye sahip olınamalannın da bir sonucu olup, din hizmetleri
nin mahiyeti konusunda da düşündürücü sorular akla getirmektedir.
2. Din görevlileri, temsil ettikleri dinin temel kaynaklanna ( dinl mesaj) vakıf olma yanında, hedefkitle olan halkın inanç yapısını, idrak dünyasını bilmelidir.
Din hizmetleri bir anlamda, din görevlisi (gönderid 1 kaynak) ile toplum (hedef 1 alıcı) arasındaki iletişimin adıdır. İletişim bilimine göre, etkili iletişiinin önemli öğele
ri, "gönderid 1 kaynak, mesaj ve alıcı 1 hedef' olarak sıralanmaktadır (Eroğlu, 1996).
4 Bu konuda bk. Yazıcıoğlu, 2001: lll; Buyrukçu, 1995; Bilen, 2001; Akşit, 1993.
218 1 1. Din HizmeUeri Sempozyumu
Dini İletişim Süreci
Gönderici /Kaynak
(Din görevlisi)
Mesaj
(Dini ilkeler)
Alıcı /Hedef
(Halk)
Etkili bir iletişimin, dolayısıyla da bir tutum değişikliğinin olması, bu üç iletişim öğesinin her birinin işlevlerinin bilinmesi ve bu doğrultuda davranılması ile mümkündür. Örneğin, sadece "mesaj" ya da "gönderici" öğelerinin iletişim sürecindeki işlevlerinin bilinmesi, sağlıklı bir iletişimi, dolayısıyla tutum oluşturma ya da değiştirmeyi sağlamamaktadır. Hedef ya da alıcının iletişim sürecindeki yapısal işlevine de dikkat edilmesi gerekir. Örneğin, insanlar genelde önceden sahip oldukları dini tutumlarını korurlar. Seçici biçimde önceki dini tutumları, hassasiyetleri doğrultusunda iletişimi ve çevreyi algılarlar (Şerif ve Şerif, 1996: 560). Dolayısıyla, iletişim sürecinin başarılı olabilmesi, başka bir deyişle mesajın hedefine ulaşahilmesi büyük ölçüde göndericinin, karşıdaki alıcının bllgi ve tecrübe alanına giren sembolleri kullanma, algılayabileceği nitelikte mesaj gönderme ve bu mesajı formüle ederken kullanacağı kelimeleri ve bedensel işaretleri alıcının anlayabileceği ve çözebUeceği şekilde seçme yetenek, bilgi ve becerisine bağlıdır (Eroğlu, 1996: 212).
Görülduğü gibi, dini iletişiinin gerçekleşebilmesi (istenilen nitelikte bir dini tutum oluşumu ya da değişimine ulaşabilme), gönderici yani din hizmetiisinin mesajı sunarken alıcı hedefkitlenin dini algı ve idrak dünyasını, kendine has dini davranış tarzını ve bu konudaki beklentilerini bilmesi ve ona göre davranması ile mümkündür. Bu sebeple topluma din hizmeti veren din görevlisi, hedef kitlesi olan halkın kendine has inanışları hakkında analitik bir bilgi sahibi olması gereklidir.
3. Halka din hizmeti veren din görevlileri, toplumda yaygın olan halk inançlarının mahiyeti konusunda da sosyolojik ve psikolojik yönleriyle bilgi sahibi olmalıdırlar. Karşıdaki hedef kitlenin dini özelliklerinin en ince ayrıntısına kadar bilinmesi, hem toplumun dini hayatını tanıma, hem de sağlıklı bir din hizmeti verme açısından önem arz e tın ektedir.
Günümüzde hala, halk arasındaki yaygın inanışlarının, ilahiyatçı ve resmi kururnlar tarafından olumsuz biçimde ve "bid'at ve hurafe, batıl inanışlar, yanlış uygulamalar" gibi normatif değer yargıları etrafında değerlendirildiğini görmekteyiz. Şüphesiz bir dinin kendi içinden bakarak aykırı inanışları bu şekilde değerlendirmesi mümkün hatta bazen gereklidir. Ancak, bu nitelendirmeler ilahiyat açısından işlevsel olsa da, halk arasındaki kompleks nitelikteki popüler dini inanışları tanımak ve analiz etınek için yeterli değildir. Halk arasındaki yaygın bir dindarlık tarzı olarak popüler dindarlık, görüldüğünden daha geniş ve kapsamlı bir konudur. Popüler dindarlık kendisinde, İslam'ın temel inanış ve uygulamalarını, Anadolu'nun eski kültürlerine ve eski Türk kültürüne ait inanışları ve tasavvufi-rnistik inanış ve uygulamaların bir çoğıınu
Mübarek Gün ve Gecelerde Din Hizmetleri 1219
senkretik tarzda içerisinde barındırmaktadır. Bu haliyle o, kompleks bir olgu olarak karşllDlZdadır. Bu sebeple halk tabakasındaki yaygın dini inanış ve uygulamalar, modem dinbilimlerinin (din sosyolojisi, dinler tarihi ve din fenomenolojisi) bilimsel kavramlarıyla ele alınması gerekmektedir.
ilahiyat gibi normatifbir bakış açısı yerine dine, deskriptif ve anlayıcı bakış açısıyla yaklaşan (Günay, 2003; Tümer, 1989) dinbilimi, ilahiyattan farklı olarak birtakım normlar~ değil, doğrudan yaşanan dine, onun tarihsel, bireysel ve toplumsal tezahürlerine odaklanır.5 Halk arasındaki popüler dini inanışlar dinbilimlerinin en eski ve klasik konusu olagelmiştir. Dinbilimleri bakış açısından hareketle ve "halk inançları, kutsalın tecrübesi ve yaşanan din" kavramlarıyla toplumun kendine has dini yaşantısı bütün yönleriyle ve doğru olarak analiz edilebilir.
Meseleyi konumuz açısından değerlendirecek olursak, modem din bilimlerinin bu yaklaşımı, din görevlisinin hizmet alanını ifade eden hedef kitlenin anlaşılmasında da kullanılmalı, hazırlanacak eğitim programlarıyla ilahiyatçıların, din ve dindarlık konusundaki bu yaklaşımı elde etmeleri sağlanmalıdır.
Sonuç ve Öneriler
Din hizmeti, kaynak kişi olan din görevlisinden, hedef kitle olan alıcıya mesajın sunulması anlamında pedagojik bir iletişim sürecidir. Topluma din hizmeti veren din görevlilerinin, hedef kitleye yönelik sağlıklı bir hizmet verebilmeleri için, iletişimin yukarıda değinilen öğelerine dikkat edilmelidir. Bu sebeple din görevlileri, hem sağlıklı bir din anlayışına; yani sahih bir mesaja sahip olacak şekilde, hem de hizmet verecekleri hedef kitlenin dinsel, psikolojik ve sosyo-kültürel niteliğini tanıma bilgi ve becerisine sahip olacak şekilde yetiştirilmelidir.
Halk inanışlan yüzyıllardır süregelen kalıcı inanışlardır. Hatta günümüzde geleneksel olarak varlıklarını sürdürmeleri bir yana, iletişim araçları ile birlikte modem formlar altında da etkilerini göstermektedirler. Popüler kültürle yaygınlaşan iletişim araçlarının, geleneksel sözlü kültürün öğeleri ile uyum içerisinde olduğu görülmektedir. Bu sebeple sosyologlar, görüntülü iletişim çağına ikinci sözlü kültür çağı adını vermektedirler (Ong, 1995). Popüler halk inanışları, geleneksel ve modem formlar altında halk arasında yaygınlığını devam ettirmektedir. "Bid'at, hurafe, batıl" gibi yargılarla ne kadar üzerine gidilirse gidilsin, bu inanışların halk arasından tamamen yok edilerneyeceği görülmektedir. Öyleyse din görevlisi, halk arasında yaygın olan popüler inanış ve uygulamalardan her yönüyle haberdar olmalıdır. Bu inanışiara değer yargılarından uzak, tarihsel kökeni ve günümüzdeki farklı rol ve işlevleri bilinerek yaklaşılırsa, daha etkili din hizmeti verilebilir kanaatindeyiz. Bu sebeple, din hizmetiisi olacak elemanların yetiştirilmesine yönelik programlarda, bu inanışların mahiyetirıi anlatan derslere yer verilmelidir. Gerek ilahiyat ders programlarında gerekse Diyanetin meslek içi kurslarında buna yönelik derslere yer verilmelidir.
5 Bu konuda geniş bilgi için bk. Waardenburg, 1979.
220 jı. Din Hizmetleri Sempozyumu .
Türk toplumundaki halkın kendine has din anlayışını ve popüler inanışları anlamak için dinbilimlerinin yaklaşımından faydalanılmalıdır. Dinbilimleri (din sosyolojisi, dinler tarihi) dersleri, teorik konuların yanı sıra, toplumumuzun dini kültürünün çeşitli yönlerini anlamaya yönelik olarak okutulmalıdır. Örneğin, halk arasındaki yaygın inanışların dinler tarihindeki yerini, bu inanışların oluşumundaki sosyolojik ve psikolojik arka plam anlamaya yönelik bir uygulama, hem din görevlilerinin hizmet edecekleri muhatap kitlenin dini kültürünü anlamasını, hem de din bilimlerinin ak
tarmacılıktan kurtularak işlevselleşmesini mümkün kılacaktır. Bu sebeple, popüler dini inanışlar işlenirken, "falan yerde şu, şu inanışlar var" gibi derlemeci bir konu işleme "değil"; bu inanışların mahiyeti, mevcudiyetinin tarihsel ve psiko-sosyal sebep
leri, halk katındaki işlevleri, asırlardır sürekliliğini nasıl koruduğu, halkın gündelik dini kültürünün dinbilimsel açıdan analizi gibi konularla dersler işlenmelidir. Değilse, kişüere sadece bazı yörelere ait inanışlar öğretilecektir ki, bu bizi çok yanlış bir hedefe götürecektir.
Dini eğitimle genelde kişi normatif bir nosyon kazanmaktadır. Bu doğaldır. Ancak, toplumdaki yaşanan dini tezahilileri değerlendirebümek için deskriptif 1 betimsel ve anlamacı bir kavrayış nosyonu edinmek gereklidir. Dinbilimleri yaşanan dini inceler. Toplumda yaşanandinin tarihsel, bireysel ve toplumsal yönlerini, sadece teolojik
terimleri e ve normatif bakış açısıyla anlayamayız. Çünkü, dinin bireysel ve toplumsal hayattaki tezahürleri, başka bir deyişle dini tecrübenin nesnelleşmesi, bireysel ya da toplumsal bir olguya işaret etmektedir. Bu da ancak normatif değil deskriptifve ania
yıcı bakış açısıyla anlaşılabüir. Kutsalla kurulan ilişkiyi ifade eden dinin kişisel ve toplumsal alandaki tezahürlerine fenomenolojik yolla yaklaşılmalı ve din görevlilerinin,
bu bakış açısını toplumun dini kültürünü anlamada kullanmaları sağlanmalıdır.
Bibliyografya Akşit B. (1993) "Türkiye'de İslfu:ni Eğitim: Osmanlının Son Dönemlerinde Medrese Re
formu ve Cumhuriyette İHL Okulları", Çağdaş Türkiye'de İslam, (ed. R Tapper), Sarmal Yayınları, İstanbul: 99-119.
Arslan, M. (1997) Anadolu'nun Bir Taşra İlçesindeki İnsanlann Dindarlık Boyutlan Üzerine Sosyolojik Bir Araştırma: İs~ilip Örneği, O Mü SBE Yüksek Lisans Tezi, Samsun.
Arslan, M. (2003) "Türk Toplumunda Geleneksel Dini Yaşam ve Halk!nançları", Değerler Eğitimi Dergisi, 1 (2), 23-46.
Arslan, M. (2004a) Türk Popüler Dindarlığı. Dem Yayınları, İstanbul. Arslan, M. (2004b) "Din Görevlilerinin Tutumlannda Halk İnançları Unsurları: Uygula
malı Bir Araştırma", Tabula Rasa, 10: 183-201. Arslan, M. (2004c) "Kültürel Bağlamda Din". Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, 4
(1): 189-205. Arslan, M. (2006) "Değişinı Sürecinde Yeni Dindarlık Formları: Yeni Çağ İnanışiarı Örne
ği". Değerler Eğitimi Dergisi. 4 (ll): 7-24. Arslan, M. (2007) Gençlerde Normal Ötesi İnanışlar, N ehir Yayınları, Malatya. Babinger, F. ye Köprülü, F. (1996) Anadolu'da İslamiyet (Çev. R Hulusi), !nsan Yayınları,
Mübarek Gün ve Gecelerde Din Hizmetleri 1221
İstanbUl. Beli, D. (2006) "Kutsalın dönüşü". Laik ama Kutsal. (Çev. A. Köse). Etkileşim Yayınlan,
İstanbul.
Bilen, M. (2001) "Cami İmamlannın Hadis Bilgilerinin Mahiyeti Üzerine Tecrübi Bir Araştırma" İstamiyat, IV, S. 1: 86-8.
Buyrukçl!, R (1995) Din Görevlisinin Mesleğini Temsil Gücü, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınlan, Ankara.
Eroğlu, F. (1996) Davranış Bilimleri, Beta Basım Yayınlan, İstanbul. Fığlalı, E. Ruhi (1991) "Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Eğitim ve Yayın Hedefleri", Din Öğre
timi ve Din Hizmetleri Semineri, Diyanet İşleri Başkanlığı Y ayınlan, Ankara. G. Tümer, (1989) "Batı' da Dinbilimleri Kavramı ve Dinler Tarihi Çalışmalarında Metodo
loji", Günümüz Dinbilimleri Araştırmalan ve Problemleri Sempozyumu. Gellner, E. (1981) Muslim Sodety, Cambridge Un. Press, Cambridge. Günay, Ü. (2003) "Dinbilimlerinin Teorik ve Metodolajik Sorunlan", Bilimname, 1: 109-
151.
Günay, Ü. ve Güngör, H. (1998) Türk Din Tarihi (2. Baslo), Laçin Yayınlan, Kayseri. İnalcık, H. (1992) "Osmanlı İmparatorluğıı'nda İslam", Çev. M. Özel, Dergah, S. 30.·
Kaneko, S. (1990) "Dimensions ofReligiosity among Believers in Japanese Folk Religion",
Journal for the Scientific Study of Religion, 29/1: 1-18. Kayadibi, F. (2001) "Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Yaygın Din Eğitimindeki Yeri ve Fonk
siyonu", Din Eğitimi Araştırmalan Dergisi, s. 8, 37-54. Long, C. H. (1987) "Popular Religion", The Encyclopedia ofReligion, (ed.) M. Eliade C. ll,
Macmillan, NewYork 442-451.
Mensching, G. (1994) Dini Sosyoloji, (Çev. M. Aydın), Tekin Kitabevi, Konya.
Naisbitt, J. ve Abordene, P. (1990) Megatremis 2000 Büyük Yönelimler. (Çev. E. Güven) Form Yayınlan: İstanbul.
Ong, W.J. (1995) Sözlü ve Yazılı Kültür, (Çev. S. P. Banon), Metis Yayınlan, İstanbul. Şerif, M. ve Şerif, C.W. (1996) Sosyal Psikolojiye Giriş II, Çev. M. Atakan & A. Yavuz, Sos
yal Y ayınlan, İstanbul.
Şerif, M. (1993) Din ve İdeoloji, lietişim Yayınlan, 6. Baslo, İstanbul.
VrijhofP. H. ve Waardenburg J. (eds), (1979) "Official and Popular Religion: Analysis of a Theme for Religious Studies", The Hague, Mouton Publishers, New York.
Waardenburg, J. D. J. (1979) "Official and Popular Religion As a Problem in İslfu.nic Studies", Official and PopuZar Religion: Analysis of a Theme for Religious Studies, P. H. Vrijhof and J. Waardenburg (eds), The Hague, Mouton Publishers, New York. (Türkçesi, J. D. J. Waardenburg "İslfu.ni Araştırmalarda Bir Problem Olarak Resmi ve Popüler İslam" Çev. M. Arslan, Tabula Rasa, Sayı 7: 137-160).
W eber, M. (1966) The Sadology ofReligion, Social Science Paperbacks, London.
Yazıcıoğlu, M. Sait (1995) "Diyanetin Bugünü ve Geleceği", Soruşturma, İslamiyat IV, S. 1: lll.