10. dÖnem - yayin.psikoterapi.com · bu ders notlarında beynin anatomisi, anne-çocuk...
TRANSCRIPT
i
BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ
10. DÖNEM
NİSAN DERS NOTLARI
Editör
Dr. Tahir ÖZAKKAŞ
Ahmet ÇORAK
ii
Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları: 130
Bütüncül Psikoterapi 10. Dönem Nisan 2012 Ders Notları
ISBN 978-605-5241-88-9
Copyright Psikoterapi Enstitüsü
Tüm hakları saklıdır. Yayıncının izni olmaksızın tümüyle veya kısmen yayımlanamaz, kısmen de olsa çoğaltılamaz ve elektronik ortamlarda
yayımlanamaz.
Birinci baskı: Mart 2014
Editör: Tahir Özakkaş
Yayıma hazırlayan: Sevgi Akkoyun & Menekşe Arık Katkıda Bulunanlar: Emin Komşal
Baskı: Acar Matbaacılık Prom. ve Yayın. San. ve Tic. Ltd. Şti. Litros Yolu Fatih Sanayi Sitesi No:12/243 Zeytinburnu - İstanbul
Tel: 0212 613 40 41
PSİKOTERAPİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM ARAŞTIRMA SAĞLIK
ORGANİZASYON VE DANIŞMANLIK LTD. ŞTİ.
Eğitim ve Kongre Merkezi: Fatih Sultan Mehmet Cad. No:285 Darıca-KOCAELİ
Tel : 0262 653 6699 Fax : 0262 653 5345
Merkez: Bağdat Caddesi No: 540/8 Bostancı-İSTANBUL / TÜRKİYE Tel : 0216 464 3119 Fax : 0216 464 3102
www.psikoterapi.com - www.psikoterapi.org - www.hipnoz.com
iii
SUNUŞ
nsanlık tarihi boyunca, her toplumda psikolojik rahatsızlıkları
tedavi etmeye yönelik girişimler olmuştur. Bu alanda yapılan
girişimler sonucu ortaya çıkan pek çok farklı ekolün savunucu-
ları, kendi ekollerini yüceltme ve diğer ekolleri küçümseyerek öte-
kileştirme yoluna gitmiştir. Ancak buna rağmen farklı yaklaşımlar-
dan bilgiler edinerek kuramını zenginleştirmeye ve bu alanda çalış-
malar yapmaya başlayan öncü terapistler, psikoterapide bütünleş-
meyi sağlayarak alandaki bölünmeleri büyük oranda azaltmıştır.
Bütüncül psikoterapi, hastanın bilişlerinin, davranışlarının, kişili-
ğinin ve duygusal süreçlerinin yeniden düzenlemesine yardımcı
olmak için pek çok farklı ekolden faydalanarak daha gerçekçi,
uyumlu ve esnek bir çalışma alanı sunar. Eğitimini verdiğimiz bü-
tüncül psikoterapi, zamanzaman eklektik ve asimilatif, genellikle
de entegratif ve ortak faktörler üzerine kurulmuş bütüncül bir yak-
laşımı içerir. Bireye, teori odaklı değil danışan odaklı bakmaya çalı-
şan bütüncül psikoterapiler, farklı yaklaşımların bileşenlerini bir
araya getirerek terapisti geniş bir vizyona ulaştırır.
Bu amaçtan yola çıkarak, çeşitli bilimsel etkinlik, araştırma, eğitim
ve yayın çalışmalarıyla, ülkemizde bütüncül psikoterapi uygulama-
larının gelişimine öncülük etmekten gurur duyuyoruz. Elinizdeki
bu ders notları, ruhsal bozuklukların tedavisinde tek bir psikotera-
pi yaklaşımına bağlı kalmaktansa elindeki veriyi kullanarak uygu-
lanabilecek en iyi tekniği ve teoriyi arayan bütüncül yaklaşımlı
terapistler yetiştirme adına verilen Bütüncül Psikoterapi Teorik
İ
iv
Eğitimi 10. Grubunun nisan ayı deşifrelerini sunmaktadır. Bu ders
notları, eğitim deşifresinin derlemesi olma özelliğiyle dünyada eşi
benzeri görülmemiş bir yayın niteliği de taşımaktadır.
Bu ders notlarında beynin anatomisi, anne-çocuk ilişkisinin nöro-
biyolojisi, sempatik ve parasempatik sistem, sinirsel ileti sistemi,
primer merkezler, primer ve sekonder duygular, duygulanımın
düzenlenmesi ve kişiliğin temelleri, sağ beyinden sağ beyine akta-
rımın terapide seansında ortaya çıkması ve sosyoduygusal gelişim
konuları ele alınmaktadır.
Bütüncül psikoterapiler de insanın ruhsal yapısının gelişiminde
olduğu gibi zamanla özerkleşecek, bireyselleşecek ve ayrışarak
psikoterapi ruhunu ayakta tutacaktır.
Psikoterapi uygulayıcıları için önemli olduğunu düşündüğümüz bu
eğitim ders notlarını, sizlerin ilgisine sunmaktan kıvanç duymakta-
yız. Keyifli okumalar dileriz…
Tahir ÖZAKKAŞ Psikoterapi Enstitüsü Başkanı
v
İ Ç İ N D E K İ L E R
NİSAN 2012 1. GÜN
1 BEYNİN ANATOMİSİ .............................................................................. 9
2 ANNE ÇOCUK İLİŞKİSİNİN NÖROBİYOLOJİSİ ........................................ 44
3 SEMPATİK VE PARASEMPATİK SİSTEM ............................................... 81
NİSAN 2012 2. GÜN
4 SİNİRSEL İLETİ SİSTEMİ ...................................................................... 133
5 PRİMER MERKEZLER.......................................................................... 179
6 PRİMER VE SEKONDER DUYGULAR ................................................... 233
7 PRİMER VE SEKONDER DUYGULAR ................................................... 275
NİSAN 2012 3. GÜN
8 DUYGULANIMIN DÜZENLENMESİ VE KİŞİLİĞİN TEMELLERİ ............... 321
9 SAĞ BEYİNDEN SAĞ BEYİNE AKTARIMIN TERAPİDE SEANSINDA ORTAYA ÇIKMASI .................................................................................. 362
10 GÖRSEL DENEYİMLER VE SOSYODUYGUSAL GELİŞİM ..................... 404
11 YANSITMALI ÖZDEŞİM .................................................................... 441
Nisan 2012
1. GÜN
1
BEYNİN ANATOMİSİ
ahir Özakkaş: Sınıf burada mı arkadaşlar. Hala uyuyor musu-
nuz? (Hoca görevli ile konuşuyor) Evet arkadaşlar. Ben amfi-
den baktığımda sınıfta 10–15 kişi vardı. Nasıl oluyor bu?
Kursiyer: Dersi anlamadıkları için kaçtılar.
Tahir Özakkaş: Psikologların Türkiye’de hasta bakma hakları yoktur.
Olmamalıdır da. Anatomi bilmeyen, fizyoloji bilmeyen ve farmokote-
rapi bilmeyen psikolog olmaz. Amerika’da insanlar psikoterapi yapı-
yorlarsa bu dersleri gördükleri için yapıyorlar. Türkiye’de sizleri lise
öğretmeni olarak yetiştiriyorlar. Adınıza psikolog diyorlar, ama bir
farmakolojik hastalıkla, organik hastalıkla, psişik hastalığı ayırt etme
beceriniz eksik. Sabah derste neler öğrendiniz.
Kursiyer K: Size kesinlikle katılıyorum. Psikolog olarak sadece ruhla
değil bedenle de ilgilenmemiz lazım. En çokta beyinle ilgilenmemiz la-
zım. Ancak tek kelimesini anlamadığım Latince kelimeler içerisinde
boğulduğum zaman benim için hiçbir anlam ifade etmedi. Kendi adıma
konuşuyorum.
Kursiyer B: Artı az evvel söylediğiniz ve şimdi başlayacağınız nörobiyo-
lojik yolakların gelişim sürecinde oluşur. Etkileşimde sağ beyinden sağ
beyine yapılır. Sabah sağ beyin yoktu hocam. Sağ beyine ihtiyaç var
hocam.
T
10 10. BPT NİSAN DERS NOTLARI
Kursiyer: Hocam bir duyuru yapabilir miyim?
Tahir Özakkaş: Aralarda yaparsan iyi olur. Evet, arkadaşlar, yapılan
çalışmalarda sağ beyinden sağ beyine iletişimin % 80 olduğu anlaşıl-
mıştır. Kursiyer B’nin “Eğitimimi duyuracaktım” dediğinde eğer bey-
niniz onun ne duyuracağını eğer interaktif bir şekilde beyniniz ses
tonundaki prozodiyi okuyabiliyorsa algılayabiliyor.
Şimdi biz bu gün bütün psikoterapilerin özü olan beynin sözü, ba-
kışı, beden postürünü nasıl kimyaya dönüştürüyor. Kimyadan tekrar
nasıl sese ve bakışa dönüştürüyor bununla ilgili mekanizmaları anlat-
maya çalışacağım. Bazı Amerikan kaynaklı filmlerde post modern
dönemde petrolün bittiği ve bir avuç petrol için bir birlerini öldürdük-
leri, şehirlerin nükleer felaketten mahvolduğu olayları anlatırlar. Bu
filmlerde çölde bir takım şehirler kurulur biliyorsunuz. Teneke şehir-
ler. Bu şehirlerde bir tane dev adam olur, gücü vardır. Fakat bir de
cüce olur. Cüceyi kafasında taşır.
Kursiyer: Mad Max
Tahir Özakkaş: Bakın arkadaşı-
nız gayet iyi bildi. Şimdi ikisi bir
bütün teşkil eder. Dev adam gü-
cüyle cesaretiyle sistemi ekarte
ederken sırtında taşıdığı cüce de
ona akıl verir.
Kursiyer: Master Blaster
Tahir Özakkaş: 1 Aynen.
Şimdi bu sistem bebek doğ-
duğunda aynı şekildedir. Bebeğin
bir bedeni vardır. Fakat bu bede-
ni yönetecek bir ruhu yoktur. O bedenin o ruhu kendisine alabilmesi
1 http://www.cultureblues.com/2011/06/bse-1985/master-blaster/
Beynin Anatomisi 11
bir akıl sahibi olabilmesi için bir zamana ve bir başkasına ihtiyaç var-
dır. İşte bu başkası çocuğun içindeki potansiyel tasarımları ve yetenek-
leri geliştirene kadar veren kişidir ki biz buna bakıcı ya da anne diyo-
ruz. Bir başka tabirle “nesne” diyoruz. Henüz çocuğun zihninde ol-
mayan bir takım yeti ve yetenekleri onun adına kullanan şeye biz ba-
kıcı nesne diyoruz. İşte bakıcı ile anne ile bebek arasında ilişkisel bir
şey olmakta. Bu ilişkisel şeyin ne olduğunu anlamaya çalışacağız. Şu
an aramızda karşılıklı olarak aramızda olmaya devam ediyor. Bir biri-
mizin annesi oluyoruz. Bir birimizin eksikliklerini ortadan kaldırıyo-
ruz. Bir birimizi regüle ediyoruz. İşte bu regülasyon sistemlerinin nö-
robiyolojik yolaklarını kavrar ve anlarsak uygulayacağımız psikoterapi
tekniklerinin gerçekten nereyi etkilediğini, neyi hedeflediğini, nereyi
değiştirdiğini bu değiştirdiğimiz şeyin gerçekten terapötik şey olup
olmadığını anlamamız ve kavramamız mümkündür.
Şimdi hastaya hoş geldiniz diyorsunuz. Güle güle diyorsunuz, bu-
nun terapötik bir etkisi var mı? Nasılsınız efendim diyorsunuz, bir
terapötik bir etkisi var mı? Hele derdini bir anlat dinleyeyim diyorsu-
nuz terapötik bir etkisi var mı? Sizin sırtınıza astığınız onlarca sertifi-
ka ve diplomanın terapötik etkisi var mı? Muayenehanenizin yada
ofisinizin masasının veya sandalyesinin giydiğiniz, ……, ……., marka
elbiselerin etkisi var mı onu görüyorsunuz. Şimdi bunların hepsini
incelediğinizde bir nesne ilişkileri dediğimiz yapı ortaya çıkıyor. O
zaman gelin bir bebeğin doğuşunu ki 8–9 aydır o bebeği büyütmeye
çalışıyoruz. Bu gün tekrar o bebeğe gidelim. Bebeğin iç dünyasına
gidelim, bebeğin merkezine gidelim. Bebeğin hafıza kayıtlarına gide-
lim olur mu? Bu bebek hepimizin içinde var. Fazla slayt göstermemeye
çalışacağım, birkaç tane resim göstermeye çalışacağım. Sıkışırsam
onlara bakacağım. Sonra birkaç tane tablo var onlar üzerinde çalışaca-
ğım.
Mümkün olduğu kadar Türkçe konuşacağım. Burada tabi Türkçe
konuşmak zor bir iş ancak Vamık hoca konuşuyor bizler konuşamıyo-
12 10. BPT NİSAN DERS NOTLARI
ruz. Gerçekten terapiyi Türkçeleştirebilmek veya ruhsal yapıyı Türkçe-
leştirebilmek çok büyük bir hazım gerektiren bir olay onun için Türk-
çe konuşmak çok zor. Bir takım kelimelerin arkasına sığınmak, kav-
ramların arkasında sığınmak kolay. İd, ego, süperego, savunma meka-
nizmaları, splitting falan demek havalı oluyor böyle. projective identi-
fication falan ama onu benim Ahmet ağanın Ayşe hanımın konuşacağı
dilden konuşmak her yiğidin her hanımın harcı değil. Biz burada onu
başarmaya ve sizlere de vermeye çalışıyoruz.
Bebek doğuyor. Annesinin karnındayken son üç ayda biz buna
üçüncü trimester diyoruz. Beynin yapılanması çok süratli bir şekilde
artıyor. İşte bu beynin
yapılanmasının arttığı
yer daha çok sağ be-
yin. Bu doğumdan
sonra da iki yıl boyun-
ca devam ediyor. İki
yıl sonrada sol beynin
aktifleşmesini görüyo-
ruz. Bir beyin sağ be-
yin olarak neden önce
büyür? Daha sonra sol
beyin neden ona eşlik
eder? İlk başta neden sağ beyinde nörobiyolojik olarak nöronlar ve
nöronların sinir hücreleri artar. Sinir hücrelerinin ucundaki dallanma-
lar bir birleriyle bağlantı kuran telefon tellerinin sayısı artar. O telefon
tellerini bağlantısındaki snaps dediğimi yapı miktarı artar.
Ben bunu bölgesel, ulusal ve uluslararası telefon ağlarına benzeti-
yorum. Şimdi Gebze bölgesindeki telefon hattını düşünün. Gebze
bölgesi bir nöron olsun. Gebze’nin Türk Telekom merkezi var oraya
gidelim. Fatih caddesi kamışlı sokak no: 7’de (Bu adres atmadır) orada
santrala girelim. Merkezi santraldan gelen fiber optik kablo Gebze
Beynin Anatomisi 13
bölgesine 10 bin tane 20 bin tane hat dağıtıyor. Bunlar dentritler.
(yandaki resme bakınız2) Dentritlerden bir tanesi geliyor bizim buraya
psikoterapi enstitüsünün 6699 numarasına geliyor. Biz buna özel bir
hup dediğimiz özel bir alet takıyoruz snapslarını meydana getiriyoruz.
Bir telefonun ucuna dâhili hub 50–60 tane dâhili telefon hattı bağla-
dık. Bunlar aracılığı ile hep dâhili hatta bir birimizle görüşüyoruz.
Hem de Gebze’ye bağlanıp diğer telefonlarla görüşüyoruz. Yâda çok
sıkışırsak bazen başbakanı, bazen cumhurbaşkanını kırmızı telefon-
dan arıyoruz. Yani alarm durumlarında diğer hatlarla bağlantı içerisi-
ne de giriyorum. Düşünün ki böyle milyonlarca ve milyarlarca Geb-
ze’nin ve buranın bulunduğu santral ağlarına sahip bir beyinden bah-
sediyoruz.
Bebek doğduğunda başlangıçta sağ beyinde ve sol beyinde bu sant-
rallar kurulmamıştı. Santralların kurulma potansiyeli var. Bir Türkiye
haritası yapın şehirleri ve ilçeleri yerleştirin fakir olmamız nedeniyle,
henüz gelişmemiş olmamız nedeniyle kasabalarda ve ilçelerde henüz
santrallar kurulmamış. Şu arsaların üzerine şu binalar kurulacak diye
binalar yapılmış, henüz içerisine teknolojik alet edevat koyacak para-
mız olmadığı için gerekli yöneticiler olmadığı için onları destekleyecek
anneler ve bakıcılar olmadığı için o santrallar boş duruyor. Eğer yöne-
tici yok ise o santrallar sonuna kadar boş kalacak.
Onunla ilgili memleketi ile ilgili yöneticiler varsa o santralların içe-
risine yavaş yavaş hatlar döşeniyor. İşte bebek doğduğunda anne kar-
nından gelen 5 duyu dediğimiz duyuyla üçüncü trimester da 7,8,9.
Aylarda beyne yöneticiler nöronal uyarıcılar geliyor. O uyarıya bağlı
olarak beyin yavaş yavaş nöronların ve dentritlerin sayısını arttırıyor.
Dentritlerin bir birleriyle sinaps ve bağlantılarını arttırıyor. Bu müthiş
bir hızla devam ediyor. Doğumdan sonra bu hız artarak devam ediyor.
Peki, bu dönemde ne oluyor. Bu dönemde özellikle iç organlarımız
dediğimiz iç sistemimiz ki onu onun ana belirleyicisi bizde iç sistemi-
2 http://www.bilimvesaglik.com/sinir-sistemi/sinir-hucresinin-noronun-yapisi-ve-gorevleri.html
14 10. BPT NİSAN DERS NOTLARI
mizden bizi haberdar eden serseri sinir ismini verdiğimiz. Tıpta bir
sinir var onun adı neydi? Serseri sinir, her yeri dolanan sinir bak bu
kadar doktor var Türkçesini bilmiyorlar görüyor musun?
SERSERİ SİNİR
Kursiyer Ç: Vagus
Tahir Özakkaş: Bravo. Latincesi vagustur, Türkçesi serseri sinir de-
mektir. Serseri sinir ismini almasının nedeni her sinirin belirli bir baş-
langıç ve bitişi vardır. Burada başlar burada biter.(hoca vücudunun
değişik kısımlarında başlangıç ve bitişleri gösteriyor) bu sinir bir yerde
başlıyor, vücudun dolanmadığı organı kalmıyor. Her yere gidiyor ve
ucu her yere bağlı. Öyle bir telefon hattı ki düşünki bütün sokaklarını
ve caddelerini dolanarak gidiyor.
Kursiyer: O kırmızı telefon demek.
Tahir Özakkaş: Kırmızı telefon her yere gidiyor. Şimdi bu vagus siniri
iç organlardan çocuğa bilgiler taşıyor. Kalp hızı, nefes darlığı bağırsak-
ların hareketi, endokrin sistem, kalsiyum, potasyum seviyeleri, açlık
kan şekeri, bunlarla ilgili habire beyne bilgi taşımayla ilgili kendisini
geliştiren ve bu konuda yeni telefon hatları açan ihtiyaç duyuldukça
beynin ve vücudun ki biliyorsunuz vücut ve beyin hem doğumdan
önce hem de doğumdan sonra gelişmeye devam ediyor. Geliştikçe yeni
bağlantı yolları kurarak beyni haberdar ediyor. Beyin dışarıdan ve
içeriden gelen fiziksel uyarılara bağlı olarak kendisini yenilemek için
homeostaz dediğimiz dengeye gelebilmek için bir sistemle donatılmış-
tır. Yani genetik olarak kan basıncımız, kan şekerimiz, nefes alma
ritmimiz, deri sıcaklığımız, iç organlarımızın hareketleri genetik ola-
rak kodlanmış şifrelerdedir. Bu şifreleri dengeye getirmeye çalışır. Bir
bebek açlık duyduğunda kan şekeri düşer. Kan şekeri düştüğünde
beyindeki ilgili nöronal devreler sisteme girer. Bu nöronal devrelerle
beraber açlığı dışarıya duyuracak ve açlığını yatıştıracak sistemleri
devreye sokar. Bu yoğun duygusal bir yaşantıdır.
Beynin Anatomisi 15
Bilim adamları beyin nedir diye araştırmaya başlamışlar. Davranış-
çılar çıktı, bilişselciler çıktı, dinamikçiler çıktı, varoluşçular çıktı, ileti-
şimciler çıktı, bütüncülcüler çıktı. Sonra geldikleri nokta nedir biliyor
musunuz? Beyin hayatta kalabilmek için hayatta kalmasını engelleyen
bir durumla karşı karşıya kaldığında duygusal bir patlama yaşıyor. Ya
sempatik patlama ya parasempatik patlama. Bu patlama öncelikli ola-
rak önemli organların tepkisine neden oluyor. Kalbiniz hızlanıyor,
bağırsaklarınız yavaşlıyor, gözleriniz fal taşı gibi açılıyor, ekmek bul-
mak, bal bulmak, anne memesini bulmak için alarm durumuna geçi-
yor. İşte bu şekilde açlık susuzluk gibi hayatı tehdit eden durumlarda
alarm haline geçen beyinin hafıza kaydı vücut hücrelerinde depolanı-
yor. Çocuk aç oldu anneyi bulamadı. Bu çocukta ne oluyor biliyor
musunuz? Kalp ritmi hızlanıyor. Bağırsak hareketleri artıyor, nefes
zorlaşıyor. Yani çocuğun ihtiyaçları yerine getirilmediğinde tepki veri-
yor. Bu bildiğiniz klasik insanoğlunun vücut tepkisidir. İşte bu tepki
bebeğin doğum anından itibaren vücuduna kodlanmış olan hafıza
kaydıdır. Vücuduna kodlanmış olan hafıza kaydı ömür boyu sürecek
olan benzer linklerin aktifleştiği yerlerdir. Şimdi kendimize dönelim,
interaktif bir şekilde vücudunuzda hissettiğiniz bir duyuma odaklanın
veya da özellikle sıkıntıya girdiğinizde o sıkıntıyı vücudunuzun nere-
sinde hissedersiniz?
Kursiyer: Mide.
Tahir Özakkaş: Başka.
Kursiyer: Göğüs,
Kursiyer: Kalp
Kursiyer: Baş.
Tahir Özakkaş: Kalp, baş,
Kursiyer: Boğaz.
Kursiyer: Şakaklar.
16 10. BPT NİSAN DERS NOTLARI
Tahir Özakkaş: Şakaklar.
Kursiyer: Ayak.
Tahir Özakkaş: Ayaklar, bacaklar
Kursiyer: Nefes.
Tahir Özakkaş: Nefes.
Kursiyer: Göz.
Tahir Özakkaş: Terleme, göz. Bunlar sizin genetik hafızanızla vücu-
dunuzun verdiği tepkilerdir. Bu ne demek? Bebeklik döneminde özel-
likle 0–2 yaş arasında annenizle kurduğunuz ilişkide anneniz sizin
açlığınızı, soğukluğunuzu, ağrınızı, hastalığınızı regüle edecek sistem-
de yardımcı olamadığında, geç kaldığınızda vücudunuzda o bölgede
hassasiyet imdat çığlığı vücudunuzun o bölgesine geliyor, hafıza kaydı
olarak oturuyor. Midenizde bir şey yok, bağırsaklarınızda bir şey yok,
başınızda bir şey yok, derinizde bir şey yok, nefesinizde bir şey yok,
fizyolojik olarak bir şey yok. Ama siz bir problemle karşı karşıya kaldı-
ğınızda vücudunuzun bir yerlerinde bir şey hissediyorsunuz. O his-
setme 0–2 yaş arasındaki annenizle kurmuş olduğunuz ilişkide henüz
sözün olmadığı, iç duygularınızı kelimeye dökecek kendilik tasarımla-
rınızın bulunmadığı bir dönemde beden hafızasına kayıtlanmış olan
ana sistemdir. Burası net mi arkadaşlar?
Kursiyerler evet dediler.
Tahir Özakkaş: Demek ki eğer siz en primitif duyguya inmek istiyor-
sanız öbürünün bedeninde organik olarak ne olduğunu yakalamak
zorundasınız. Eğer terapist olarak siz hastanızla ilişki kurduğunuzda
hastanızın sıkıntılı bir döneminde sizin vücudunuzda herhangi bir
sıkıntı hissederseniz. Mideniz bulanırsa, başınız dönerse, kalbiniz
çarparsa, nefesiniz daralırsa, bitkin ve yorgun bir kas hali hissederse-
niz, çarpıntı hissederseniz, açlık hissederseniz, ishal gibi bir durum
hissederseniz hastanın hafıza kayıtlarında kaldıramadığı anksiyeteyi
Beynin Anatomisi 17
yansıtmalı özdeşim suretiyle regüle edebileceğini düşündüğü terapis-
tine yansıtması annelik görevine sizi davet etmesidir. Eğer siz annelik
görevini alabilecek potansiyeldeyseniz, o duyguyu alıp kendiniz işlem-
ler ve onun üzerine yorumlayıcı analizini yaparsınız.
Geçen ay bir hastamızdan bahsetmiştim hatırlarsanız. Terapiyi bi-
tirme kararı aldığımız bir danışanımızdı. Herhâlde onu size seyrettir-
medim? (Kursiyerlerden hayır cevabı alındı). Onu bu ay seyrettirmeye
çalışacağım. 4 yıl civarında sürdürdüğümüz bir terapi süreci. Bu süre-
cin sonunda artık bir bitiş tarihi, terapinin bitmesi için bir teklifle
geldi. Ben de neden olmasın dedim. Terapiyi bitirme kararı aldık. Has-
tanın bana yoğun bir bağlanma içerisinde olduğunu bir güvenli nesne
olarak bağlandığını ve benimle regüle edemediği tüm duygusal yaşan-
tılarını regüle etmek ile ilgili bir çalışmaya geçtiğini biliyorum. Tam bu
esnada hasta dedi ki; “Benim ayrılma vaktim geldi. Bebeğin ay-
rışma ve bireyleşme zamanı geldi.” 4 yıl sonra. Peki, ayrılabilirsin
dedim. Anne dedi ki ayrılabilirsin. “Rahatım, ayrılabilirim, düşün-
düğüm hiçbir şey yok dedi.” Dedik ki, “6–8 seanslık bir görüşme
maratonu koyalım. Onun sonucunda da nisanın ilk haftası …
Tarihinde ayrılalım dedi.” Tamam dedim. 8 görüşmelik bir maraton
koyduk. Dedi ki “arada sırada ben size gelirim dedi.” Hayır dedim
terapi bittiği zaman benimle görüşemezsin. Biz hayatın belirli bir bö-
lümünde seninle yollarımız kesişti. Ben senin terapini yürüttüm, bu-
nun karşılığında paranı aldım. Sende burada sıkıntılarını benimle
paylaştın. Tedavini aldın ve burada seninle ilişkimiz bitecek. Artık bir
daha seninle görüşmeyeceğiz. Bu tamamen bir ayrılıktır. Sen bu ayrı-
lıkta kendi hayatına ve kendi yoluna devam edeceksin. Zamanın biri-
sinde bir motor ustasına arabanı gösterip te tamir ettirdiğin gibi hafıza
kayıtlarında bir terapistim vardı. Onunla çalıştık ve ben hayatıma
devam ediyorum diyeceksin. “Bir daha gelemem mi?” dedi. Hayır,
gelemezsin dedim. Terapiyi bitiriyoruz, bir daha gelmene gerek yok
anlatabildim mi? Acaba tekrar gelme isteğinin arkasında bu bağlantıyı
koparmamak duygusu olabilir mi dedim. Ben bu cümlenin arkasından
18 10. BPT NİSAN DERS NOTLARI
30 yıllık terapistlik hayatımda seansın ortasında büyük bir kriz geçir-
dim.
Kursiyer: Anjinal atak.
Tahir Özakkaş: Anjinal atak geçirdim. Önce baş dönmesi ile başladı,
gözüm karardı, yoğun bir öğürme refleksi geldi. Bir şok dalgasıyla
koltukta yapıştım kaldım. Terledim yerimden kalkamadım. Çocuk
panik içerisinde ölüyorum diye çok korktu. Tam bir ölüm anıydı anla-
tabildim mi? O çocuk ayrılma denilen şeyi tam bir ölüm olarak dene-
yimliyordu. Kendi ego kapasiteleri henüz kaldırabilecek potansiyele
erişemediğinden en ilkel duygu olan duyguyu en uygun, repertuvarı
en geniş olduğunu, en uygun olduğunu düşündüğü kişiye yükledi. Bu
sağ beyinden sağ beyine alınan bir mesajdır. Onun duygusunun sağ
beyinden sağ beyine bana transfer edilmesiydi. Bu nadiren olan bir
şeydir. Ben kendi hayatımda bu durumla iki sefer karşılaştım. Birincisi
daha önce anlatmıştım. Hatırlarsanız akut batun tablosuyla hastaneye
yatmıştım. Hiçbir şey çıkmamıştı. Orada da hastanın psikoza girmesi
karşındaki çaresizliği hissetmiştim ve kaçmıştım.
Kursiyer B: Hocam şiddetli olarak mı iki defa oldu? Yoksa zaman za-
man olmuştur herhâlde.
Tahir Özakkaş: Bu şekilde. Diğerlerini hissetmeyebilirim, kendinize
odaklanmadığınız için. Ağrılar sızılar, karşı aktarıma bakmadığınızda
ya bu gün başım ağrıyor falan dersiniz. Muhtemelen bunların bir kıs-
mı hastaların size yüklemelerinden kaynaklanan bir şeydir ama bu
şekilde radikal ve derin olarak iki sefer yaşadım. Şimdi burada ne oldu.
Burada nörobiyolojik olarak insanların bir birlerini virüs ve mikrop
bulaştırma gibi duygularını bulaştırırlar arkadaşlar. Bakın bu aklınızda
kalsın. En çok bulaşıcı olan mikrop insanların bir birlerine duygusal
yüklemeleridir. Felaketi de mutluluğu da aynı bir mikrop gibi bulaşır.
Çocukların kendilik tasarımlarının olgunlaşması annedeki iyi mikrop-
ların ve bağışıklık sistemlerinin çocuğa bulaştırılmasıdır. Çocuk kendi
içerisinde kaldıramadığı mikropları annenin kucağına atar. Ya da tera-
Beynin Anatomisi 19
pistin kucağına atar. Orada o mikrobun karşı antikorları vardır. Onu
koruyucu bağışıklık sistemleri vardır. Bunları yapılandırır ve çocuğa
tekrar verir. Bu gerçekten biyolojik olan bir şeydir. Söylediğim şey
sanal bir şey değil. Beş duyu ile çocuk, hasta ve ya danışan içindeki
duyguları terapiste bulaştırır. Terapist bu duygulara karşı antikorlara
sahipse o duyguları yönetir, regüle eder, düzenler ve düzenlenmiş
haliyle hap şeklinde danışanına, hastasına veya çocuğuna verir. İşte
bütün hikâyenin özü budur.
Yapılan çalışmalarda son aşamada anlaşılmıştır ki, tek kişilik terapi
diye bir şey yok. Terapiler interaktif ikilidir. Anne çocuğa bulaştırır,
çocuk anneye bulaştırır. Karşılıklı bulaştırma içerisindedir. İkinci ola-
rak kognisyonların ve davranışların çok yüzeysel etkileri vardır. Ana
etki duygusal alandaki patlamalardır. Duygusal alandaki patlamalara
önceliklidir. Açlık soğukluk, yaşamda kalmak gibi ağrı acı gibi bir ta-
kım ihtiyaçlar en temel ihtiyaçlardır. Bu ihtiyaçlar daha sonra bağlan-
ma dediğimiz ihtiyaçla birleşir. Çünkü bağlandığınız zaman bunları
gerçekleştirebilme potansiyeliniz söz konusudur. Bu duygusal patla-
manın bir tarafında bir tarafında nesne denilen şey var, bir tarafında
kendilik denilen şey var. Hâlbuki kendilik ve nesne aslında duygula-
nım patlamasının duygulanım yaşantısının iki ucundaki küçük anlam-
lardır. Kendiliğinizin anlamı da öbürünün anlamı da duygusal patla-
maya bağlı ortaya çıkan bir şeydir. O zaman ne oluyor? Bütün sistem-
ler geliyor duygusal olarak sizin içten gelen patlamalarınızı kontrol
edebilecek, yönetebilecek nöronal telefon hatlarınız var mı? Snapsla-
rınız var mı? Dentritleriniz var mı? Bunlar milyarlarca bir biriyle ha-
berleşen sistem içerisinde ahenkli bir şekil de çalışan orkestra haline
dönüşmüş mü? Bu hale dönüştüyse içinizde kendi kendinize duygula-
rınızı yönetebiliyorsunuz. Yönettiğiniz zamanda nesne ile kurduğunuz
ilişki sağlıklı dediğimiz kendi potansiyellerinizi hayata taşıyan bir ilişki
haline dönüşüyor. Buraya kadar söylediklerim anlaşıldı mı? Şimdi ben
şunu (Projeksiyon perdesini kastediyor) kapatayım şimdi.
20 10. BPT NİSAN DERS NOTLARI
Hoca tahtaya bir cin ali
şeklinde resim çiziyor. Şimdi
buna ne diyelim.
Kursiyer: Cin Ali.
Tahir Özakkaş3: Abbas.
Abbas yolcu. Abbasın içeri-
sinde bir serseri sinir var.
Beyne giden. Bu serseri sinir
vücuttan malzeme topluyor.
İşte bu serseri sinir beyine
bir regülasyon getiriyor.
Diyor ki, uzay olarak denge-
de dur. Kulaktaki ayar mer-
kezinde ki kanallarla denge-
yi ayarlıyor. Uzaklığı ayarlı-
yor, koku alıyor. Pis kokuyu,
temiz kokuyu algılıyor, içe-
riden bağırsaklardan gelen
hareketleri algılıyor. Açlığı
algılıyor, gerilimleri algılıyor.
Habire iç organlar ve vücu-
dumuzun dış yüzeyini kap-
layan deri sayesinde vücu-
dumuzla ilgili bilgi veriliyor.
Ne yaptık? Öncelikli olarak
bir insanın haberdar olması
gereken yeri bedenidir. Bu
bilgiler beyne geliyor. Şuraya
bir beyin yapalım. (Hoca tahtaya beyin çiziyor) Bu beyne bilgiler geldi
3 http://gtmlweb.com/728/beyin.html
Abbas
Beş
duyu
uyaranı
Beynin ön kısmı
Beynin arka
kısmı
Beynin Anatomisi 21
ve işlendi. İkinci olarak Abbas’ın diğer ifade ile cin Ali’nin dış dünya-
dan da bilgiler alması lazım.
Dış dünya ile neyle bağlantı kuruyordu. Beş duyumuzla bağlantı
kuruyordu, görme, işitme, koklama, dokunma ve duyma. Beş tane
dışarıdan gelen bilgi vardı. İşte bu cin Ali’ye dış dünyanın durumunu
değerlendirmeye yönelik olarak beş tane bilgi kaynağı var. Bunlarda
beş tane bilgi kaynağı elektriksel olarak potansiyel üreten nöronlar
vasıtasıyla beyine bilgi akışı sağlıyor. Şimdi beyin öyle bir noktadaki
vücuttan gelen bilgiler geliyor, dışarıdan da bilgileri geliyor. Bunun
ortasında beyin var. İşte bunun ortasındaki beynin her iki sistemi an-
laması, kavraması ve eşleştirmesi lazım. Yani vücudunuzun her zerre-
sinden anında haberdar olmanız lazım. Mideniz ne yaptı? Açmışınız,
tok musunuz, soğuk musunuz, sıcak mısınız, vücudunuzun her hangi
bir yerinde apse mi var. Kaslarınızda zedelenme mi var, kanama mı
var. Bunlarla ilgili bilgi sahibi olacaksınız. Ve vücut dünyada ilk var
oluş şekliniz. Henüz dışarıdan datalar alınmazken, beyin bu dataları
işleyebilecek kapasitede değilken.
Özellikle anne rahminin son üç ayında ve doğumdan sonra ilk iki
ay içerisinde vücut tamamen biyolojik hafızaya dayalıdır. Bunlar be-
yinde kodlanırlar. Bu kodlanma en temel hiyarşik kodlanmadır. Vücu-
dumuzun hafıza kayıtlarının kodlanması hiyerarşik bir sisteme daya-
nır. Bu şu demektir pramit sistemi En altta bedensel hafıza, bedensel
hafızanın beyindeki kodlanma yeri beynin en alt bölgesinden başlar.
Kişinin hiyerarşik yapılanması ve kalitesi arttıkça bölgeye telefon sant-
ralları kuruldukça (beyindeki yapı) gittikçe yukarıya doğru kayar. En
sonunda prefrontal kortekse4 gelir. Bir alttaki yapıyı bir üstteki yapı
kontrol edebilir hale gelir. Bebek doğduğunda sadece fizyolojik sis-
temleri genetik olarak getirmiş olduğu alt beyin tarafından regüle
beyin sapı tarafından regüle edilir. Kalp atımı, nefes alımı vesaire gi-
bi...
4 http://sizdebilinistedim.blogspot.com/2012/09/zeki-insann-farkllg-nedir.html
22 10. BPT NİSAN DERS NOTLARI
Bedensel hafıza kayıtları yapılırken aynı anda özellikle birinci ay ve
ikinci ayla beraber başlayan anne var burada. Anneyle Abbas arasında
Cin Ali arasında bir ilişki başlar. Annenin bakışları ve yüz ifadesi ve
çocuğun iç dünyasından
gelen duyguları karşılıklı bir
akıma dönüşür.
Kursiyer B: Hocam orada
dokunma duyusu ile beraber
ses tonu etkili değil midir?
Tahir Özakkaş: Kesinlikle.
Kursiyer: Hocam bahsetti-
ğiniz iletişim aynı zamanda sağ beyinden sağ beyine olabilir.
Tahir Özakkaş: Evet. Şimdi midesinde açlık hissetti. Bunu yukarıya
çıkarır beyin alır. Beyin bunu dışarıya mesaj olarak taşır. Sesteki ağla-
madaki tını olarak, yüzeyel sinirdeki yüz kaslarının duruş şekli olarak,
dudağı büzüş şekli olarak, vücudunun hareketinin senkronu ve fre-
kansı olarak. Bunlar özel kodlanmış genetik ben açım duygusunu taşı-
yan biyolojik kayıtlarınızdır. Bu kayıt gelir, annenin gözünden, anne-
nin kulağından, annenin kokusundan, hatta çocuğunu öperken anne-
nin tadından ve vücuduna dokunurken yüzey geriliminden çocuğun
derisinin yüzey geriliminden oradaki materyal birebir biyolojik olarak
kodlar deşifre edilir. Annenin iç dünyasına girer. Anne kendi içindeki
biyolojik ihtiyacını, midesini açlığını, tokluğunu getirir yukarı, çocuk-
tan gelen bilgiyi beyinde değerlendirir. Kendi ihtiyaçları ile çocuğu
ihtiyaçları arasındaki korelasyona ve önceliğe bakar. Bu öncelik siste-
mine göre hem kendi ihtiyaçlarını regüle edip bastırabilme yeteneği
hem de çocuğun ihtiyaçlarını karşılayabilecek onda olmayan potansi-
yelleri çocuğa vermek üzere otomatik bir şekilde dışarıyı değerlendirir
ve çocuğa cevap verir. Bu tam, tam, tam, tam (Hoca vurgu için keli-
meyi fazlaca tekrarlıyor) 30 mili saniyede oluşur. Bütün sistemin dön-
Beynin Anatomisi 23
güsünün tamamlanıp pozisyon alınması da yarım dakikadır. Yani 30
saniyedir.
Kursiyer: Bütün sistemin pozisyon almasını biraz açar mısınız?
Tahir Özakkaş: Açalım. Peki, bir ileri bir geri gideyim.
Şimdi bebekte duygu-
sal ihtiyaç patlaması orta-
ya çıkıyor. Bu açlık olabi-
lir, susuzluk olabilir, ağrı
olabilir veya anneye do-
kunma ihtiyacı olabilir.
Annenin sesini duyurma
ihtiyacı olabilir. Anneye
sarılma ihtiyacı olabilir. Bu ihtiyaç kalktığında çocukla duygusal bir
patlama olur. Bu duygusal patlama normal bireylerde (Hoca tahtaya
şekil çiziyor) şuraya manik kısım deyin şuraya depresif kısım deyin
veya buraya sempatik kısım deyin, buraya parasempatik kısım deyin.
1., 3. Ve 5’nci tepelerin aşarı uyarılması sonucuna coşku diyoruz. Aşa-
ğıdaki mavi tepelerin olduğu kısımlara da sönme diyoruz. Uyaranlar
sönümleniyor. Yani sönmeden kastım zihnin durgunluğu ve durağan-
lığıdır. Normal bir bireyde bu şöyle bir marjın içerisinde gider (Mavi
çizgiler). Bebekte ise bu kontrolsüz giden bu sistemin regüle edilmesi
şekli gösteriyor şu yapıların (Kırmızı tepe noktaları kast ediyor) şura-
lara (kesik mavi noktalara çekilmesi) annenin yapısıyla ilintilidir. Ço-
cuk 30 mili saniye içerisinde göz bebeğinden gönderilen enerji ve yüz-
deki yapı ve ses tonunda birlikte göz, yüz ve vücutta ufak kas oynama-
ları oluyor. Bu kas oynamalarını sağ beyinden sağ beyine iletişim yolu
ile empatik olan anne beyni anında algılıyor. Bu algılamada çocuğun
gelen coşkusal yükselmesini o sürat ve ritimle fazla gideceğini gören
anne çocuğun yüzüme bakıyor gözünü bir saniyeler içerisinde geri
çekiyor. Geri çekmesi çocukta parasempatik sisteme dönüşüyor.
24 10. BPT NİSAN DERS NOTLARI
Parasempatik sisteme dönüştüğünde sistem buralara geldiğinde
yine mili saniyeler içerisinde çok daha fazla düşeceğini hisseden anne
çocuğa milisaniyeler içerisinde tekrar bir göz teması yapıyor. Yapılan
mikro analizlerde anne ile bebek arasında çekilmiş olan DVD filmler-
de senkronu aynı zamanda pozitron emisyon tomografi ile yapılan
beyin çalışmalarında 30 mili saniye içerisinde senkron çocukla anne
arasındaki bakışların olduğunu bu bakışların bir sempatik sistemi
aktive etme, bir parasempatik sistemi aktive etme, bir sempatik siste-
mi aktive etme, bir parasempatik sistemi aktive etme gibi bir birinizle
kurmuş olduğunuz ilişkilerde bir senkronizasyon sağlama dönemini
ortaya çıkarıyor. İşte anne yarım dakika içerisinde çocuğu şu patlar
tarzdaki kontrol edilemeyen duygularını regüle ediyor. Yapıyor bu bir
dakika iki dakika sürüyor çocuk sonra tekrar patlama yaşıyor. Her
seferinde anne sayesinde bu iletişim regülasyonu sürdürüldükçe çocu-
ğun içerisindeki nöronal snapsların ve dentritlerin sayısı artmaya baş-
lıyor. Çocuğun dentritleri arttıkça diğer nöronların uzantılarıyla bağ-
lantı kurdukça yeni bağlantı noktalarındaki kimyasal fabrikalar kurul-
dukça artık şu patlamaların şiddeti ve ampitütü ve frekansı gittikçe
azalmaya başlıyor. Yani öbürünün bunları kontrol etmek için gaza
basma, frene çekme yerine gaz ve fren sistemi kendisine geçiyor.
Hemen hemen hepi-
niz ehliyet aldınız. Çift
gazlı ve çift frenli araba-
larda büyük bir ihtimalle
usta şoförlerle çalıştınız
diye düşünüyorum. Eğer
yanınızdaki sizi çalıştıran
usta şoför sizin caddede
giderken ani bir manevra
yapacağınızı hissederse
freni kaçıracağımızı dü-
şünürse ayağını frenin üzerinde hazır tutar. Siz farkında olmadan sizin
Beynin Anatomisi 25
adınıza frene basar. Siz cesaretsiz olduğunuz zaman da düz yolda
süratli artık arttıramadığınızda hafifçe gaza basar. Sizin süratinizi
temin eder. Bir müddet sonra siz iyisi onun yaptığı fonksiyonları kendi
üzerimize almışsınız. Bütün fonksiyonları siz yaptığınızı zannedersi-
niz. Aslında bütün hikâye orada ki usta şoförün sizi incitmeden ve sizi
kırmadan sizi çeşitli tehlikelere maruz bırakmadan bu araba kullan-
mayı size öğretmesidir. Sistem tamamen bundan ibarettir. Burası an-
laşıldı mı?
Kursiyerler evet dediler.
Tahir Özakkaş: Şimdi bu gözüm bakışları frene basma ve gaza basma
sistemini anlayabilmemiz için taraflar karşılıklı birbirlerini ikişerli
grup olun. Yüzlerimize bakın bir müddet sonra otomatik olarak biri-
nizin gözü kaçacak ve geri gelecek. Bu duygusal coşkudan kaynakla-
nan sempatik sistemin aktivasyonuna fren koyma ihtiyacıdır. Doğal
bir ihtiyaçtır. Hemen şimdi ikişerli grup olun ve yapmaya başlayın.
(Sınıftaki kursiyerler ikişerli grup oldular ve bir birlerinin yüzüne
bakmaya başladılar.) Şimdi birbirinize bakıyorsunuz. Bir müddet son-
ra gözlerimizi kaçırıyorsunuz bu sistem otomatik oluyor. Fark ettiniz.
Bu sağ beyinden sağ beyine oluşan sempatik ve parasempatik sistem
bu aktivasyonudur. Bakarken gülmeniz aktivasyona yine parasempatik
sistem aktivasyonu sistemi kaçırmak savunmasıdır. (sınıfta kursiyerler
bir taraftan konuşurken bir tarafta deneyimleme yapıyorlar.) Evet,
şimdi deneyimlerinizi alayım. Kursiyere mikrofon iletiliyor.
Kursiyer B: Bakışırken inatlaşma oluyor. Gözünü kaçıracak diye inat-
laşma oldu ve en sonunda ben kaçardım. Buradaki inatlaşmanın anne-
nin çocuğa bakarken ki inatlaşması olduğunu düşünmüyorum. Bunun
bizimle alakalı bir tarafı var galiba. Kendi içimizde yenmek ve yenilmek
duygusu oluştu. Gözleri yaşarmasına rağmen inatla baktı. 30 mili sani-
ye değil bayağı bir dakika oldu, yani.
Tahir Özakkaş: Evet, kursiyer B kaçırdım seni duyamadım. Bir daha
tekrarlar mısın?