1444 varna meydan muharebesİ - recep mesutrecepmesut.com/yazilar/varna2.pdf1 varna meydan...

14
1 VARNA MEYDAN MUHAREBESİ 10 KASIM 1444 Prof. Dr. Recep MESUT Osmanoğulları’nın ikinci Beyi olan Orhan Gazi’nin büyük oğlu Gazi Süleyman Paşa, Miladi 1353 (754 Hicrî) yılında Avrupa kıtasına kalıcı olarak yerleşmiş (Gelibolu yakınlarındaki Çimpe Kalesine) ve “Avrupa Fatihi” olarak tarihlerimize geçmiştir. Osmanlı tarihlerinde “Paşa” unvanıyla anılan ilk şahsiyettir ve onun şerefine bu topraklara da “Paşaeli” denmişti. Bolayır civarında doğan ile avlanırken attan düşerek hayatını kaybedince (1359), Avrupa fütuhatını kardeşi Şehzade Murat devam ettirmiş ve 1361 yılında Trakya’nın stratejik merkezi olan Edirne’yi ( Adrianopolis’i) ele geçirmiştir. Babasının ölümü üzerine, 1362’de 1. Murat [Hüdavendigâr] olarak tahta çıkmış ve Edirne’yi merkezi üs yapmış, sağ kol, orta kol ve sol kol şeklinde yayılarak Balkan Yarımadasında şanlı muharebeler kazanmıştır. Kendisinden sonra gelen Osmanlı hükümdarları da adım adım ilerleyerek Balkan topraklarının dışına, Orta ve Doğu Avrupa coğrafyalarına kadar uzanmışlardır. Fethedilen kaleler, şehirler ve beldeler dışında, Avrupa fütuhatında belirleyici olan “meydan muharebeleri”, topyekûn ordu birliklerinin karşılaştıkları ve kesin sonuçları olan büyük çarpışmalardır. Osmanlıya karşı Hıristiyan Avrupa ülkeleri, çoğunlukla aralarında ittifak ederek, Papa veya diğer din adamlarının kutsamasında, “haçlı zihniyetinde” gönüllü krallar, prensler ve şövalyeler çıkartmıştır. Osmanlı askeri gücünün üstünlüğüne delâlet eden 10 şanlı meydan zaferlerimiz şunlardır [bunları “fetih-öncesi”(5) ve “fetih-sonrası”(5) diye ikiye ayırabiliriz]: 1371 Sırp Sındığı (Çirmen) Zaferi 1. Murat Devri 1389 Birinci Kosova Meydan Muharebesi 1.Murat’ın şehadeti / 1. Bayezid 1396 Niğbolu Meydan Muharebesi, Bulgaristan 1. Bayezid Fetret Devri (gerileme ve parçalanma) 1444 Varna Meydan Muharebesi, Bulgaristan 2. Murat 1448 İkinci Kosova Meydan Muharebesi 2. Murat 1453 İstanbul’un Fethi 2. Mehmet 1476 Akdere (Valea Alba) Zaferi, Boğdan 2. Mehmet 1493 Kırbava (Adbina) Zaferi, Hırvatistan 2. Bayezid 1526 Mohaç Meydan Muharebesi, Macaristan 2. Süleyman (Kanunî) 1596 Haçova Meydan Muharebesi, Macaristan 3. Mehmet 1711 Prut Meydan Muharebesi, Boğdan 3. Ahmet Tabi ki, bu büyük zaferler yanında çok sayıda daha küçük çarpışmalar da kazanılmıştır. Unutulmamalıdır ki, galibiyetler yanında bazı mağlubiyetler de vardır ve bunların sayısı duraksama ve gerileme devirlerinde artmaktadır. Asya ve Afrika kıtalarında elde edilen zaferler bu makaleye dahil edilmemiştir. Yukarıda zikrettiğimiz zaferler arasında, vuku bulduğu yıl en kolay hafızada kalabilen Varna Savaşı’dır (1+4+4+4 şeklinde). Üstelik “Fetret Devrinde” yok olmanın kıyısına gelen devl etin gücünü toparladığını kanıtlayan ilk büyük meydan okuma’dır. İstanbul’un fethine kadar giden yükselişin de başlangıcıdır. Varna, Karadeniz kıyısında ve o zamanki başkent Edirne’ye sadece 300 km mesafededir. Savaşın cereyan ettiği 10 Kasım günü münasebetiyle Varna’da yenilmiş olan Hıristiyanlık âleminin bugünkü torunları (Bulgarlar, Macarlar, Polonyalılar), söz konusu savaş meydanında oluşturdukları anıt-parkta (Vladislav Varnençik Anıt-Parkı) hayatlarını kaybedenler için ayinler ve anma törenleri düzenlemektedir [Eskiden bunu Varşova Paktı dayanışması olarak

Upload: others

Post on 15-Sep-2020

12 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: 1444 VARNA MEYDAN MUHAREBESİ - Recep MESUTrecepmesut.com/yazilar/Varna2.pdf1 VARNA MEYDAN MUHAREBESİ 10 KASIM 1444 Prof. Dr. Recep MESUT Osmanoğulları’nın ikinci Beyi olan Orhan

1

VARNA MEYDAN MUHAREBESİ

10 KASIM 1444

Prof. Dr. Recep MESUT

Osmanoğulları’nın ikinci Beyi olan Orhan Gazi’nin büyük oğlu Gazi Süleyman Paşa, Miladi

1353 (754 Hicrî) yılında Avrupa kıtasına kalıcı olarak yerleşmiş (Gelibolu yakınlarındaki Çimpe

Kalesine) ve “Avrupa Fatihi” olarak tarihlerimize geçmiştir. Osmanlı tarihlerinde “Paşa” unvanıyla

anılan ilk şahsiyettir ve onun şerefine bu topraklara da “Paşaeli” denmişti. Bolayır civarında doğan

ile avlanırken attan düşerek hayatını kaybedince (1359), Avrupa fütuhatını kardeşi Şehzade Murat

devam ettirmiş ve 1361 yılında Trakya’nın stratejik merkezi olan Edirne’yi (Adrianopolis’i) ele

geçirmiştir. Babasının ölümü üzerine, 1362’de 1. Murat [Hüdavendigâr] olarak tahta çıkmış ve

Edirne’yi merkezi üs yapmış, sağ kol, orta kol ve sol kol şeklinde yayılarak Balkan Yarımadasında

şanlı muharebeler kazanmıştır. Kendisinden sonra gelen Osmanlı hükümdarları da adım adım

ilerleyerek Balkan topraklarının dışına, Orta ve Doğu Avrupa coğrafyalarına kadar uzanmışlardır.

Fethedilen kaleler, şehirler ve beldeler dışında, Avrupa fütuhatında belirleyici olan “meydan

muharebeleri”, topyekûn ordu birliklerinin karşılaştıkları ve kesin sonuçları olan büyük

çarpışmalardır. Osmanlıya karşı Hıristiyan Avrupa ülkeleri, çoğunlukla aralarında ittifak ederek,

Papa veya diğer din adamlarının kutsamasında, “haçlı zihniyetinde” gönüllü krallar, prensler ve

şövalyeler çıkartmıştır. Osmanlı askeri gücünün üstünlüğüne delâlet eden 10 şanlı meydan

zaferlerimiz şunlardır [bunları “fetih-öncesi”(5) ve “fetih-sonrası”(5) diye ikiye ayırabiliriz]:

1371 Sırp Sındığı (Çirmen) Zaferi 1. Murat Devri

1389 Birinci Kosova Meydan Muharebesi 1.Murat’ın şehadeti / 1. Bayezid

1396 Niğbolu Meydan Muharebesi, Bulgaristan 1. Bayezid

Fetret Devri (gerileme ve parçalanma)

1444 Varna Meydan Muharebesi, Bulgaristan 2. Murat

1448 İkinci Kosova Meydan Muharebesi 2. Murat

1453 İstanbul’un Fethi 2. Mehmet

1476 Akdere (Valea Alba) Zaferi, Boğdan 2. Mehmet

1493 Kırbava (Adbina) Zaferi, Hırvatistan 2. Bayezid

1526 Mohaç Meydan Muharebesi, Macaristan 2. Süleyman (Kanunî)

1596 Haçova Meydan Muharebesi, Macaristan 3. Mehmet

1711 Prut Meydan Muharebesi, Boğdan 3. Ahmet

Tabi ki, bu büyük zaferler yanında çok sayıda daha küçük çarpışmalar da kazanılmıştır.

Unutulmamalıdır ki, galibiyetler yanında bazı mağlubiyetler de vardır ve bunların sayısı duraksama

ve gerileme devirlerinde artmaktadır. Asya ve Afrika kıtalarında elde edilen zaferler bu makaleye

dahil edilmemiştir.

Yukarıda zikrettiğimiz zaferler arasında, vuku bulduğu yıl en kolay hafızada kalabilen Varna

Savaşı’dır (1+4+4+4 şeklinde). Üstelik “Fetret Devrinde” yok olmanın kıyısına gelen devletin

gücünü toparladığını kanıtlayan ilk büyük meydan okuma’dır. İstanbul’un fethine kadar giden

yükselişin de başlangıcıdır. Varna, Karadeniz kıyısında ve o zamanki başkent Edirne’ye sadece 300

km mesafededir. Savaşın cereyan ettiği 10 Kasım günü münasebetiyle Varna’da yenilmiş olan

Hıristiyanlık âleminin bugünkü torunları (Bulgarlar, Macarlar, Polonyalılar), söz konusu savaş

meydanında oluşturdukları anıt-parkta (Vladislav Varnençik Anıt-Parkı) hayatlarını kaybedenler için

ayinler ve anma törenleri düzenlemektedir [Eskiden bunu Varşova Paktı dayanışması olarak

Page 2: 1444 VARNA MEYDAN MUHAREBESİ - Recep MESUTrecepmesut.com/yazilar/Varna2.pdf1 VARNA MEYDAN MUHAREBESİ 10 KASIM 1444 Prof. Dr. Recep MESUT Osmanoğulları’nın ikinci Beyi olan Orhan

2

sunuyorlardı]. Esasen artık bu ülkelerle NATO’da müttefik olduğumuz için ve her zaman bizlere

Osmanlının torunları dediklerine göre, Türkiye’yi de bu anma törenlerine davet etmeleri gerekir

(Türk temsilciler Edirne’den olmalı, çünkü İstanbul ve Ankara’nın Varna Savaşına dahli yoktur).

Fetih sonrası Varna (1398-1444)

Osmanlıların Trakya topraklarına yerleşmesiyle Constantinopolis’in medet umduğu Katolik

Avrupa ile karayolu bağlantısı kesilmişti, fakat deniz yolunu kullanabiliyordu. Yardım istemek

niyetiyle 1366’da Akdeniz’den Roma’ya giden Bizans İmparatoru V. İoannes Palaeologos dönüşte

Macaristan’dan Tuna yolu ile Karadeniz kıyısına (Varna’ya), oradan da Constantinopolis’e ulaşmak

istedi. O yıllarda Katolik Macarların yönetiminde bulunan Vidin’e kadar geldi, fakat Tırnova’daki

Bulgar Çarı topraklarından geçiş izni vermeyince aylarca kurtarılmayı bekledi. Anne tarafından

akrabası olan Savoy Dükü Amadeo (“Yeşil Prens”) onu karşılamak için gemilerle Varna limanına

geldi, buradan Tırnova’ya gönderilen Çar’ı ikna heyeti sayesinde İmparator sonunda Varna’ya,

akabinde Karadeniz’den başkentine ulaştırıldı. Bu güzergâh Roma İmparatorluğu yıllarından bilinen

“Via Pontica” (Karadeniz Yolu) idi ve “Haemus” (yani Balkan Dağları) kuzeyinden, “Danubis”

(Tuna) nehrinin güneyinden geçiyordu.

Otuz yıl sonra, 1396 yılında yeni Macar kralı Sigismund da topladığı Haçlıları Tuna

kıyısından Varna’ya ulaştırmak, buradan da müttefiklerinin göndereceği donanma sayesinde

muhasara altındaki Constantinopolis’i kurtarmak niyetindeydi. Fakat daha Tuna kıyısındaki Nikopol

(Niğbolu) Kalesini ele geçirmeye çalışırken “yıldırım hızıyla” 1. Bayezid yetişti ve ünlü “Niğbolu

Zaferini” kazandı.

Yıldırım Bayezid’in 1402’de Ankara Savaşını kaybetmesinden ve esir düşmesinden sonra

başlayan “Fetret Devri”nde Anadolu kıyılarından deniz yolu ile, artık “Dobrice ülkesi” denen bu

topraklara sığınan taht müddeileri (Şehzade Musa Çelebi) veya isyankâr âlimler (Şeyh Bedreddin)

muhtemelen Varna iskelesini kullandılar. Fakat bu hususta kesin bir kayıt bulamadım. Ancak Varna

limanının daha Bulgar Krallığı ve Gagauz Beyliği yıllarında, İstanbul’dan Trabzon’a kadar Anadolu

sahilleri ile ticari ilişkileri belgelenmiş, Karvuna Despotlarının Karadeniz’de askeri donanma

dolaştırdıkları (hatta korsanlık yaptıkları) Bizans vesikalarında zikredilmeştir.

Amansız Türk düşmanı János Hunyadi (1407-1456)

Page 3: 1444 VARNA MEYDAN MUHAREBESİ - Recep MESUTrecepmesut.com/yazilar/Varna2.pdf1 VARNA MEYDAN MUHAREBESİ 10 KASIM 1444 Prof. Dr. Recep MESUT Osmanoğulları’nın ikinci Beyi olan Orhan

3

“Fetret Devri”nin bitmesinden sonra 2. Murat (hd. 1421-1451) yeniden yükseliş devrini

başlattı, ateşli silâhlarla donatılan Osmanlı ordusu yeni fetihlere girişti. Fakat 1438’den sonra

Macaristan’a bağlı Erdel (bugün Transilvanya) topraklarına gönderilen akıncılar tuzaklara

düşürüldüler ve korkunç kayıplarla geri püskürtüldüler. Bu bozgunların ardında hırslı ve becerikli

Erdelli komutan Yanoş Hunyadi’nin adı zikrediliyor, Hıristiyan dünyasının kahramanı ve umudu

ilân ediliyordu. Türkleri durdurabilecek yegâne askeri deha olarak gösteriliyordu.

1439 yılı sonunda Macaristan kralı 2. Albert (Habsburg) vefat etti ve ölümünden sonra

dünyaya gelen, bebek yaşta bir varis bıraktı (Ladislaus Posthumus). Bu Albert Viyana doğumlu ve

Alman asıllı olup, Kral Sigismund’un damadı idi, fakat iktidarda ancak bir yıl kalabilmişti. Macar

tahtı için veraset kavgası başladı, çünkü Osmanlı tehdidi karşısında güçlü bir kral yönetimine ihtiyaç

olduğunu herkes kabul ediyordu. Türklere karşı Haçlı seferi örgütlemek isteyen Papa Eugenius IV de

tartışmalara ağırlığını koydu ve Doğu Avrupa’daki iki büyük Katolik Devletinin (Polonya ve

Macaristan) tek hükümdar idaresinde birleşmesini sağladı. 1440 yılında Macar asilzâdeler Polonya

kralı 3. Władisław’a Macar tacını da teklif ettiler. Ne var ki, Litvanya asıllı Jagiellon sülalesinden

gelen 3. Vladislav henüz 16 yaşında idi ve babasının ölümü üzerine 1434 yılında 10 yaşında iken

Polonya tahtına çıkmıştı. Ölen kral 2. Albert’in eşi Elisabeth yandaşlar buldu, oğlunun haklarını

savundu ve iki yıl direndi. Ancak 1442’de 3. Władisław Jagiellon, Macaristan kralı 1. Ulászló olarak

güvenle tahta oturdu. Ordunun komutanlığına tecrübeli János Hunyadi getirildi ve Osmanlıya karşı

Haçlı seferine sürüldü (1443).

Polonya Kralı Władisław III = Macaristan Kralı Ulászló I

(31 Ekim 1424, Kraków – 10 Kasım 1444, Warna)

Jan Matejko’nun temsili resmi

Uzun Sefer (1443): Bundan önce Osmanlı Sultanı 2. Murat 1439’da Sırbistan başkenti

Semendire’yi (Smederevo) ele geçirmiş, bütün topraklarını ilhak etmiş ve Despot Curac Brankoviç

Macaristan’a sığınmıştı. Sırbistan’ı kurtarmak ve Osmanlıları cezalandırmak için Papa Eugenius

IV’ün ısrarlı teşvikleriyle 22 Temmuz 1443’te Offen (Budin)’den Haçlı Seferi başlatıdı. Osmanlının

azılı muhalifi Karamanoğlu İbrahim Bey de Haçlılarla ittifak etti ve Anadolu’da saldırdı. Sefere

Page 4: 1444 VARNA MEYDAN MUHAREBESİ - Recep MESUTrecepmesut.com/yazilar/Varna2.pdf1 VARNA MEYDAN MUHAREBESİ 10 KASIM 1444 Prof. Dr. Recep MESUT Osmanoğulları’nın ikinci Beyi olan Orhan

4

birleşik Macaristan-Polonya askerleri yanında Sırplar (Despot Curac Brankoviç), Ulahlar (Voyvoda

2. Vlad Drakula), Papa temsilcisi (Kardinal Giuliano Cesarini) ve çok sayıda Alman ve Fransız

şövalyesi katıldı, fakat toplanabilmek için çok zaman kaybettiler. Ancak Ekim ayında Tuna nehrini

geçerek Sırbistan topraklarını sorunsuz katettiler. 3 Kasım 1443’te Niş önlerinde Morava nehri

kenarında Rumeli Beylerbeyi Kasım Paşa’yı mağlup ettiler ve Niş, Pirot (Şehirköy) üzerinden

Sofya’ya ulaştılar [Romalıların “Via militaris” (Askeri yol) dedikleri klasik diyagonal güzergâhı

takip ediyorlardı]. Fakat Aralık ayı olmuştu ve erken gelen kış bastırmıştı. Edirne’ye varabilmek için

dağ geçitlerini aşmaları gerekiyordu. İhtiman yolundaki Karaboğaz ve Suçi Boğazını (Traian

Geçidini) Türkler tahkim etmişti. Daha kuzeyden, Balkan Dağı eteklerindeki İzladi (bugün Zlatitsa)

kasabasından Kozludere (Topolniçe) vadisini takip etmeye karar verdiler. İzladi Derbendi’nin

başındaki Türk birliklerini aştılar ve 24 Aralık’ta Trakya Ovasına çıktılar (Hıristiyanların Noel

gününde). Burada Yalvaç çarpışmasını da kazandılar. Edirne’ye 200 km düz yol kalmıştı, fakat

şiddetli kar fırtınası nedeniyle kalın kar tabakasında ağır zırhlı atlar ve şövalyeler saplanıp kalıyordu.

Erzakları da tükenmişti. Osmanlı başkentine bu kadar yaklaşmışken 5 Ocak 1444’te geri dönüşe

geçtiler. Çarpışmalar kazanmışlardı, fakat kesin sonuç alamadan döndüler. Avrupa Hıristiyanlık

âlemine bu “uzun sefer” (Long Campaign) büyük başarı olarak duyuruldu, çanlar çalındı ve

kiliselerde ayinler düzenlendi. Türklerin günleri sayılıydı, geldikleri gibi Asya’ya geri

döndürüleceklerdi.

Edirne-Segedin Antlaşması (12 Haziran- 12 Temmuz 1444): 1443 yılı bahar aylarında

Bursa yakınlarında atını sürerken kaza neticesinde 18 yaşındaki “ulu şehzâde” Alâaddin hayatını

kaybetmişti. Bu oğlunu çok seven ve veliaht olarak yetiştiren Sultan 2. Murat kahroldu, aylarca

süren derin bir depresyona girdi (vasiyeti üzerine sonradan Bursa’da oğlu Alâaddin ile bitişik

türbelerde yatarlar). O yıl Haçlılara karşı verilen savaşlarda ön cepheye koşmadı, Karamanoğlu ile

meşgul oldu. Edirne Sarayında bulunan Meryem Sultan (Despina Mara) Sırp Despotunun kızı idi.

Onun sayesinde Despot Curac arabulucu oldu ve barış teklifi Kral Vladislav’a ulaştırıldı. Üç kişilik

bir heyet Edirne’ye geldi (Mayıs 1444). Burada Osmanlı Devleti açısından toprak ve prestij kaybını

kabullenen son derece olumsuz antlaşmayı, 2. Murat 12 Haziran’da imzaladı ve mukabil heyet

Kralın da yeminle imzalaması için Macaristan’a gitti. Macar Ulusal Meclisi Segedin’de (bugün

Szeged) toplanmıştı. Uzun tereddütler sonrası (müttefiklerinin söz verdiği yardımlar gelmiyordu)

genç Kral Vladislav (Ulászló) 12 Temmuz 1444’te antlaşmayı imzaladı ve İncil üzerine yemin etti

[fakat Batılı tarihçiler bu gerçeği kabul etmiyorlar].

1443 ve 1444 Haçlı Seferlerinin Güzergâhları

Page 5: 1444 VARNA MEYDAN MUHAREBESİ - Recep MESUTrecepmesut.com/yazilar/Varna2.pdf1 VARNA MEYDAN MUHAREBESİ 10 KASIM 1444 Prof. Dr. Recep MESUT Osmanoğulları’nın ikinci Beyi olan Orhan

5

On yıllık barışı sağladığını düşünen 40-yaşındaki Sultan 2. Murat, Osmanlı tarihinin en

inanılmaz ve mantıksız hareketini yaparak, kendi isteği ile tahttan çekildi (fakat feragat etmedi),

hayatta kalan tek oğlu 12 yaşındaki Mehmed’i kaim-i makam olarak bıraktı ve Manisa’ya çekildi.

Bunu ilk öğrenen Bizans İmparatoru İoannes VIII Palaeologos, şaşkınlık ve sevinç içinde Batı

dünyasına haber yolladı. Tabi, Venedikliler ve Cenevizliler de haberi doğruladılar.

Sultan 2. Murat (d.1404-öl.1451)

Ressam Konstantin Kapıdağlı’nın temsili resmi

(Sultan 3. Selim dönemi, 18.yy sonu-19.yy başı)

Varna Haçlı Seferi 1444: Edirne-Segedin Antlaşmasından Papa memnun kalmamıştı ve

Türklerin tamamen Anadolu’ya geri püskürtülmesini istiyordu. İstanbul’daki Bizans İmparatoru da

bunu bekliyordu. Çok korktukları ve saygı duydukları Amourad (yani Sultan 2. Murat) beklenmedik

şekilde tahttan çekilmiş, Anadolu’ya gitmişti. Edirne’de 12-yaşında bir çocuk Osmanlı tahtında

oturuyordu. Papa’nın vekili Kardinal Sezarini (Giuliano Cesarini der Ältere, 1398-1444), gayrı-

Hıristiyanlara verilen yeminin geçerli olamayacağını söyleyerek Haçlı Seferinin devamında ısrarlı

oldu. Papalık, Burgundiya ve Venedik (hatta Dubrovnik bile) denizden donanma göndereceklerine

söz verdiler (bu donanma Boğazları bloke edecek ve Anadolu Eyaletinden asker geçirilmesine engel

olacaktı). Balkan dağ geçitlerinden ürkmüşlerdi. Bu kez dağların kuzeyinden (yani eski “Via

Pontica”) Karadeniz kıyısındaki Varna limanına ulaşıp, müttefiklerinin donanması sayesinde

İstanbul civarında Trakya topraklarına ayak basmayı umut ediyorlardı.

Sefer Eylül ayında Grosswardein (yani Varad, bugün Oradea, Romanya) ordugâhından

başladı, 22 Eylül 1444’te Tuna nehrinin sağ kıyısına geçerek Osmanlı topraklarında doğuya

ilerlediler. Sırbistan Despotu Curac Brankoviç katılmadı (o kendi ülkesini kurtarmıştı), fakat

Niğbolu’ya yaklaştıklarında Eflâk Beyi Vlad Drakula 4,000 kişilik ordusuyla dâhil oldu. Polonya-

Macaristan Kralı 3. Vladislav (20 yaşında) seferin üst yöneticisi sayılıyordu, fakat askeri sevk ve

idare yine tecrübeli Yanoş Hunyadi’nin (37 yaşında) komutasında idi. Papalık güçlerini Kardinal

Cesarini ile Bosna, Varad ve Erlau (Eger) Piskoposları yönetiyorlardı. Hırvatistan Banı Franco ve

Erdel Voyvodası Stephen Báthori de süvarileriyle gelmişlerdi. Varna’ya zamanında ulaşabilmek için

güçlü surları ve garnizonları olan Vidin (26 Eylül) ve Niğbolu (6 Ekim) kalelerini kuşatarak zaman

kaybetmek istemediler, fakat daha zayıf olan Rahova’yı (bugün Oryahovo) Türkler boşaltmıştı. Eski

Bulgar başkenti Tırnova’nın kuzeyinden (Niküp’ten) geçerken, Tırnova kalesini fethetmek için 500

asker gönderdiler, fakat bunlar başarısız oldular ve sadece 200 kişi geri dönebildi. 24 Ekim’de

Şumnu’ya (Şumen) taarruz ettiler, kaleyi savunan 50 Türk askeri üç gün umutsuzca karşı koydu,

teslim olmadılar ve topyekûn şehit oldular. Burada Kral bir hafta istirahat yaptı ve önlerindeki kale

Page 6: 1444 VARNA MEYDAN MUHAREBESİ - Recep MESUTrecepmesut.com/yazilar/Varna2.pdf1 VARNA MEYDAN MUHAREBESİ 10 KASIM 1444 Prof. Dr. Recep MESUT Osmanoğulları’nın ikinci Beyi olan Orhan

6

komutanlarına teslim olmaları için, tutsak Türk askerleri aracılığıyla mektuplar gönderdi [Varna,

Kavarna, Galata, Provadiya, Mahoracz [Kaspichan?)]. Bir birlik Kamçı suyunu takip etti ve bu

nehrin Karadeniz ağızındaki 28 küçük Türk teknesini yaktı. 7 Kasım’da Pravadı (Provadiya) ve 8

Kasım’da Petriç (bugün Razdelna) kalelerini de yakıp yıktılar, geçtikleri savunmasız köy ve

kasabaları talan ettiler, korkunç canavarlıkla her yerde Türkleri kılıçtan geçirdiler, hatta râfızî

saydıkları Ortodoks Bulgar ve Rum kiliselerini de soydular.

O yıllarda Osmanlı istihbaratı çok iyi organize olmuştu. Haçlıların hazırlıkları Eylül’de

Edirne’de biliniyordu. Durumun ciddiyetini kavrayan vezir-i âzam Çandarlı Halil Paşa, küçük sultan

2.Mehmed’i ikna etti ve babasını çağırmasını öğütledi. Geleceğin Fatih’i çaresiz ünlü mektubunu

babasına yazdı:

“…Baba, eğer sen padişah isen, gel ordunun başına geç. Eğer ben padişah isem, bunu

sana emrediyorum…”

Çok kısa sürede 2. Murat 30,000 Anadolu askerini seferber etti, fakat Haçlı donanması

gelmiş ve Gelibolu-Lapseki arasında nöbet tutuyordu. Şaşırtmak için kıyıda sürekli dolaşan küçük

birlikler bıraktı ve hızlı bir yürüyüşle İstanbul Boğazına vardı. Daha dedesi Yıldırım Bayezid’in

yaptırdığı Güzelce Hisar (Anadoluhisarı) güçlü toplarla donatılmıştı. Vezir-i âzam Halil Paşa da 800

askerle Edirne’den gelmiş, toplar getirmiş ve tam karşıdaki burunda (sonradan Fatih buraya

Rumelihisarı’nı inşa edecektir) mevzilenmişti. Ceneviz gemilerine her bir nefer için bir duka altın

(yani 30,000 duka altın!) ödeyerek askerleri, atları ve develeri Avrupa yakasına geçirdiler.

Sarayburnu açıklarında bekleyen Bizans ve bazı Haçlı gemileri engel olmak istedilerse de, iki

yakadan ateşlenen gülleler bunları yaklaştırmadı. Ekim ortalarında 2. Murat ve Anadolu ordusu

Edirne’ye varmıştı. Buradan 10,000 Rumeli askeri daha aldılar [küçük Sultan 2. Mehmet Edirne’de

kaldı] ve hızla Balkan geçitlerine yöneldiler. Niğbolu kale muhafızı Haçlıları takip ediyor ve her gün

ulak göndererek bulundukları yer hakkında Edirne’ye bilgi ulaştırıyordu. Balkan Dağlarını

Çalıkavak (Vırbitsa) Geçidinden geçen Osmanlı ordusu 4 Kasım’da Şumnu’ya vardı ve Haçlıların

izinden Varna sahrasına 9 Kasım akşamında ulaştı.

10 Kasım 1444: Varna Meydan Muharebesinin krokisi

Haçlı ordusu ise 9 Kasım sabahı Varna Kalesi önüne gelmiş, Varna, Galata, Macropolis

(bugünkü Evksinograd civarında) ve Kavarna kaleleri savaşmadan teslim olmuşlar, küçük Türk

Page 7: 1444 VARNA MEYDAN MUHAREBESİ - Recep MESUTrecepmesut.com/yazilar/Varna2.pdf1 VARNA MEYDAN MUHAREBESİ 10 KASIM 1444 Prof. Dr. Recep MESUT Osmanoğulları’nın ikinci Beyi olan Orhan

7

garnizonları da kaleleri terkedip kayıplara karışmıştı. Haçlılar Varna Kalesi önünde karargâh

kurmuşlar ve denizden gelecek donanmayı beklemeye başlamışlardı. Fakat havanın kararmasıyla

arkalarında Osmanlı ordusunun yaktığı sayısız kamp ateşlerinden çevrelendiklerini ve bu ovada

(“Varna sahrası”) savaşmak mecburiyetinde olduklarını şaşkınlıkla anladılar. Doğuda kalan

Karadenize ve Varna Kalesine sırtları dönük, batı yönden kuşatan Osmanlı ordusuna karşı

mevzilendiler. Kuzeyde 300-metrelik Dobruca Platosu yükseliyordu, güneyde ise Varna Gölü ve

bataklıklar yayılmıştı.

Haçlıların sağ kolunda Janos Hunyadi ve Macar asilzâdeler; ortada Kral Vladislav

komutasında seçkin kraliyet askerleri, onların arkasında Stephen Báthori güçleri (2,000 kişi); sol

kolda Kardinal Sezarini (Papa’nın Haçlı şövalyeleri), piskoposlar [Rafael Herczeg (Bosna

piskoposu); Simon Rozgony (Erlau piskoposu); John Dominis (Varad piskoposu); Francis Thallóczy

(Hırvatistan Banı)] ve Eflâk birlikleri konumlanmıştı. Toplam 20,000 savaşçı dense de, asilzâdelerin

ve şövalyelerin yanlarında çok sayıda taşıyıcı ve yardımcılarını da hesaba katmak gerekir.

Osmanlı ordusu geleneksel düzenini uygulamıştı: savaş Rumeli’de cereyan ettiği için sağ

kanatta Rumeli Beylerbeyi Davut Paşa ve acilen çağrılan Turahan Bey; sol kanatta Anadolu

Beylerbeyi Damat Karaca Paşa, merkezde Sultan 2. Murat, yüksekçe bir tepede karargâhını kurmuş,

yeniçeriler ve kapıkulu süvarileri tarafından çevrelenmişti. Bayrakların ve tuğların önünde, uzun bir

kargı ucuna da kral tarafından imzalanmış, fakat çiğnenmiş olan Edirne-Segedin Antlaşması

dalgalanıyordu. Merkez ile kanatlar arasında ise akıncılar ve azaplar bulunuyordu. Asker mevcudu

40,000 civarında idi. Hafif topları ve ateşli tüfekleri Türkler ilk defa bu muharebede kullandılar.

Varna, 1444

Ünlü Polonyalı ressam Jan Matejko’nun yağlı boya tablosu

Savaş 10 Kasım 1444 (28 Receb 848) Salı günü sabahı başladı ve çok kanlı şekilde kesintisiz

8 saat sürdü. Hıristiyanların Sen Marten yortu günü olduğu için Haçlılar uğurlu saydılar ve büyük

iştiyak ile saldırdılar. Hunyadi önderliğindeki ağır donanımlı Macar süvarisi Karaca Paşa

buyruğundaki yorgun Anadolu sipahilerini dağıttı ve geri sürdü. Bu muharebenin unutulmaz

şahsiyeti yiğit Karaca Paşa şehit düştü. Sol kanattaki haçlı şövalyeler de Rumeli sipahilerine bastırdı

ve geriletti. Heyecana kapılan genç kral Vladislav da Sultan Murad’ın bulunduğu tepeye saldırdı ve

Page 8: 1444 VARNA MEYDAN MUHAREBESİ - Recep MESUTrecepmesut.com/yazilar/Varna2.pdf1 VARNA MEYDAN MUHAREBESİ 10 KASIM 1444 Prof. Dr. Recep MESUT Osmanoğulları’nın ikinci Beyi olan Orhan

8

korumaları onu takip ettiler. Fakat yeniçeriler tarafından “hükümdarları ve babaları” etrafında

kurulan safları kıramadılar. Savaşın bu kritik anlarında Timurtaş (veya Rüstem) adlı bir yiğit kralın

atının ayağına bir balta vurarak atı ve kralı düşürdü. Kralın düştüğünü gören yayabaşı Koca Hızır

koştu, derhal kralın başını kesti ve bir mızrak ucuna takarak gösterip bağırmaya başladı. Düşmanın

maneviyatı bozuldu, kaçmağa başladılar ve çoğu maktül düştü. İkindi vakti geçiyordu ve Kasım

güneşi erken batıyordu. Karanlıktan yararlanan Hunyadi ve beraberindeki Macarlar ile Eflâk

askerleri kuzeydeki Dobruca platosuna tırmandılar ve Tuna kıyılarına doğru kaçtılar. Davut Paşa

dört-beş bin kişilik kuvvetle bunları Tuna’ya kadar kovaladı. Türkçe konuşan yerli Gagauzlar

Frenklerin kaçtığı bayıra “Franga Bayırı” dediler. Bugün de Franga Platosu (Frengen Plateau) diye

anılır, hatta Osmanlı yıllarında burada gelişen iki köye Büyük Franga köyü (Franga-i Büzürg, bugün

Kamenar) ve Küçük Franga köyü (Kârye-i Küçük Franga, bugün Yarebiçina) denmiştir.

Varna Meydan Muharebesi (10 Kasım 1444)

(Polonyalı orientalist ressam Stanisław Chlebowski, 1879, Budapeşte Müzesinde)

Ertesi gün, 11 Kasım sabahı, geri kalan Haçlılar, ne olduğunu anlamamış, Hunyadi ve

adamlarının kaçtıklarının farkında olmadan, ordugâhtaki arabalarının arkasında kümelenmişlerdi.

Osmanlı ordusu saldırdı ve hepsini kılıçtan geçirdi. Güneydeki bataklıklara sığınan Kardinal

Sezarini, Stephen Báthori ve piskoposlar da buralarda can verdiler. Kralın 250 araba tutan eşyası

zapt olundu. Savaş alanını gezen Sultan 2. Murat yanındaki nedimi Azep Bey’e düşman ölülerini

göstererek “Şaşılacak şey değil mi? Bunların içinde hiçbir görgülü ihtiyar yok, hepsi genç” dedi.

Azep Bey şu cevabı verdi:

“Eğer içlerinde yaşlı başlı, görgülü adamlar olsaydı kralı yeminini, verdiği sözü bozmaktan

menederler, bu savaşa sürüklemezlerdi” (O.N. Peremeci’ye göre)

Page 9: 1444 VARNA MEYDAN MUHAREBESİ - Recep MESUTrecepmesut.com/yazilar/Varna2.pdf1 VARNA MEYDAN MUHAREBESİ 10 KASIM 1444 Prof. Dr. Recep MESUT Osmanoğulları’nın ikinci Beyi olan Orhan

9

Sultan Murat katledilenin hakikaten kral olup olmadığını yakalanan esirlerden sormuş. Başı

gören esir ağlayarak kralın başı olduğunu söylemiş, diğer esirler de onu tasdik etmişler (Oruç Bey

tarihi). Kralın başı bozulmamak için bal içine konulup bir fetihnâme ile Bursa subaşısı Cebe Ali

Bey’e yollanmış ve Nilüfer suyunda yıkanarak yeni kesilmiş gibi olmuş ve teşhir edilmiştir (Neşrî;

Tac-üt-tevarih) [Uzunçarşılı’dan naklen].

Varna sahrasında Kral 3.Vladislav Varnençik’in ölümü

(Polonyalı ressam Stanisław Chlebowski, 1865-75, Kraków Ulusal Müzesinde)

Stanisław Chlebowski (1835-1884) isimli Polonyalı ressam İstanbul’da Sultan Abdülaziz’in

saray ressamı olarak 1865-1876 arası kalmış ve Osmanlı tarihi ile ilgili çok sayıda savaş tabloları

çizmiştir. Varna Savaşını tasvir ettiği iki tablosu da bugün Türkiye dışındadır (genç kralın

gövdesinden ayrılan ve mızrak ucuna dikilen başı gösterilmemiştir). Diğer bir Polonyalı çok ünlü

ressam Jan Matejko (1838-1893) da Varna Savaşı ile ilgili bir kompozisyon ile Kral 3. Vladislav’ın

temsili resmini yapmıştır.

“Crusade of Varna” (Varna Haçlı Seferi) Batılı tarihçiler tarafından birçok kez incelenmiş

ve yorumlanmıştır. Özellikle Polonya Kraliyet Tarihi’nin (Annals, or Chronicles of the Famous

Kingdom of Poland) yazarı ve Kral Vladislav III’ün sekreteri Jan Długosz (1415-1480) birinci elden

güvenli bilgiler aktarmıştır. Macar ve Vatikan arşivlerinde de bol kaynaklar vardır. Osmanlı tarih

yazıcıları da geri kalmamışlar ve Varna Muharebesine geniş yer ayırmışlardır. Fakat bizzat tanıklık

etmedikleri için (ikinci veya üçüncü elden dinlediklerini aktarmışlar) anlatımları çoğu kez birbiriyle

uyumlu değildir.

Varna Savaşı halk edebiyatımıza da konu olmuştur. Kırım Türklerinden Âşık Ömer’in

(17.yüzyılda yaşamış, öl. 1707, Gözleve, Kırım) “Varna’nın redifli şiiri” çok anlamlıdır:

“…Söylenir dillerde yüksek şanlı adı Varna’nın

Övgüye lâyıktır gönül alan diyarı Varna’nın

Koç yiğitler meskeni olduğunu ispat eder

Hâlâ kalesi yanında duran koç nişanı Varna’nın

Fethine sahip olunca ilkönce Sultan Murat

Yıktı kâfirleri içten, eyledi İslâm’ı şad

Page 10: 1444 VARNA MEYDAN MUHAREBESİ - Recep MESUTrecepmesut.com/yazilar/Varna2.pdf1 VARNA MEYDAN MUHAREBESİ 10 KASIM 1444 Prof. Dr. Recep MESUT Osmanoğulları’nın ikinci Beyi olan Orhan

10

Sinesini denize açmış benzersiz bir belde

Cennet bahçesinden nümûne çevre yanı Varna’nın…”

(Sadeleştirme değerli şair İsa Cebeci’ye aittir)

Cumhuriyet yıllarında Varna Meydan Savaşını tekrar ele alan ünlü milliyetçi düşünür ve

yazar Hüseyin Nihâl Atsız (1905-1975) olmuştur (1933-34 yıllarında Edirne Lisesinde Edebiyat

öğretmenliği yapmıştır). 1941 yılında Çınaraltı dergisinde ayrıntılı şekilde bu şanlı zaferimizi

anlatmıştır. Ona göre bu savaşta Sultan 2. Murat dâhiyane “kaz kanadı tabiyesi”, yani taktiği

uygulamıştır. Lâkin Osmanlı vak’anüvislere göre, kanatların bozulmasını ve geri çekilmesini gören

2. Murat telâşa kapılmış ve merkezdeki karargâhını terk etmek istemiş, fakat Dayı Karaca bey

kendisini durdurmuştur (Neşrî). Genç kralın tedbirsizce ileri atılması ve katledilmesiyle savaşın

kaderi belli olmuş, zafer Türklere gülmüştür.

Hüseyin Nihâl Atsız

(1905-1975)

Edirne tarihçisi Osman Nuri Peremeci (1874, Şumnu – 1945, Edirne) uzun yıllar Varna

Rüştiyesi’nde öğretmenlik ve müdürlük yapmıştı. 1942 yılında basılan “Tuna Boyu Tarihi” kitabında

şöyle yazmıştır: 1444 yılında Haçlılar Bulgarlara o kadar kötülükler ve hakaretler etmişlerdi ki, 1935

senesinde Varna’da yapılan anma merasimine Varna Metropoliti Simeon, Bulgar papazların bu âyine

iştirak etmelerini resmen men etmiştir [Bulgarlar Hıristiyanlığın Ortodoks mezhebinden olup,

Polonyalılar ve Macarlar Katolik mezhebinden sayılırlar].

Vladislav Varnençik efsanesi: Bu savaşın galibi Osmanlı Sultanı 2. Murat olmasına

rağmen, savaşta hayatını kaybeden bahtsız ve tecrübesiz genç Kral Władisław III = Ulászló I kendi

ülkesinde (Polonya’da) ve Hıristiyan âleminde çok popüler olmuş, kendisine “Varnençik”

(Varnense; Warneńczyk) lâkabı takılmış, din uğruna şehit sayılmış ve Kraków’daki Wawel Kraliyet

Katedralinde özel lâhit yaptırılmıştır. İçi boş bir anıt-mezar (“cenotaphe”) şeklindedir.

Genç yaşta, henüz evli olmayan (Jan Długosz’a göre homoseksüel eğilimleri olan) Kral

Vladislav’ın ölümüyle Polonya tahtı için üç yıl sürecek “interregnum” (fetret) dönemi başlamış ve

sonunda küçük kardeşi 4. Kazimir’in (IV Kazimierz Jagiellończyk, hd. 1447-1492) 45 yıl süren

parlak ve güçlü iktidarı ile devam etmiştir. Varna Haçlı Seferi hem Polonya, hem de Jagiellon

Hanedanı açısından isabetsiz bir girişim kabul edilmiş, genç kralın Papa temsilcileri tarafından

dolduruluşa getirildiği hakim bir görüştür. Ancak uzun vadede, bu haçlı seferi Polonya’ya Katolik

dünyasında büyük saygınlık kazandırmış, Kraków Başpiskoposu Zbigniew Oleśnicki (küçük Kralın

vasisi ve başdanışmanı) 1449’da Papa tarafından “kardinal” mertebesine yükseltilmiştir ki, 20.

yüzyılda Polonya kökenli bir Papa (II İoannes Paulus, 1978-2005) ile taçlanmıştır.

Page 11: 1444 VARNA MEYDAN MUHAREBESİ - Recep MESUTrecepmesut.com/yazilar/Varna2.pdf1 VARNA MEYDAN MUHAREBESİ 10 KASIM 1444 Prof. Dr. Recep MESUT Osmanoğulları’nın ikinci Beyi olan Orhan

11

Macaristan’da Ulászló I dönemi (1440-1444) başarısız bir serüven sayılmış, yabancı kökenli

tecrübesiz bir hükümdarın akıbeti üzerinde pek durulmamıştır. Zaten bu kralın Varna Savaşında

ölümüyle Macaristan-Polonya Birliği hemen son bulmuş ve Macar tahtına bir önceki hükümdarın 4-

yaşına gelmiş bulunan oğlu Ladislaus V Posthumus çıkarılmış, kral naibi de Janoş Hunyadi olmuştur

[Nitekin 4 yıl sonra Hunyadi tekrar Osmanlı Devletine saldırmış ve İkinci Kosova Meydan

Muharebesinde tekrar yenilmiştir].

Kraków’da Wawel Katedralinde Władisław III Warneńczyk’in bronz lâhit kapağı

Daha 1450 yılında Polonya’da iki Fransisken keşiş tarafından sıradışı bir hikâye fısıldanmaya

başlamış ve tanrısal mucize olarak katolik dünyasında yayılmış. Buna göre Varna Savaşında genç

Kral ölmemiş (Türkler tarafından öldürülen kendisine benzeyen başka bir savaşçı imiş), Tanrı’nın

inayetiyle savaş alanından kaçabilmiş ve Akdeniz yoluyla Malta’ya, sonra da Portekiz’e ait Madeira

Adasına yerleşmiş (bir ayağında altı parmağı olduğu için tanınabilmiş). Hatasından dolayı

cezalandırıldığını, krallık yapmak istemediğini ve Henrique Alemao adıyla inançlı bir katolik olarak

yaşamak istemiş. Portekiz kralları onun soylu geçmişini kabullenmişler ve asil bir aile kızıyla

evlendirmişler. Ve bu evlilikten dünyaya gelen Cristóvăo Colombo (İsp: Cristóbal Colón; İt:

Cristoforo Colombo; Lat: Christopher Columbus) yani Kristof Kolomb (1451-1506) Amerika

kıtasını keşfeden ünlü denizci olmuş.

Vladislav Varnençik Kristof Kolomb

Page 12: 1444 VARNA MEYDAN MUHAREBESİ - Recep MESUTrecepmesut.com/yazilar/Varna2.pdf1 VARNA MEYDAN MUHAREBESİ 10 KASIM 1444 Prof. Dr. Recep MESUT Osmanoğulları’nın ikinci Beyi olan Orhan

12

İtalyanların Cenova doğumlu dedikleri bu kâşif, İspanya’ya hizmet etmiş ve bugün mezarının

Sevilla Katedralinde olduğu iddia edilmektedir (gerçi sponsor ararken Sultan 2. Bayezid’e bile

başvurmuş, fakat karşılık bulmamış). Meğer bizim Varna sahrasında kellesini uçurduğumuzu

sandığımız Polonya Kralı’nın oğlu dünyanın en ünlü denizcisi ve kâşifi olmuş?

Olay hikâye ve efsane çerçevesinde kalmamış. 21. yüzyılda ABD’de tarih profesörlüğü

yapan Portekiz asıllı Manuel da Silva Rosa (d. 1967, Pico adası, Azores) 20-yıllık araştırmalarını bu

konuya hasretmiş. Aramış taramış ve Kristof Kolomb’un Vladislav Varnençik’in oğlu olduğunu

bilimsel olarak kanıtladığını iddia etmektedir. Sayısız baskı yapan ve çok satan kitapları vardır

(Columbus. The Untold Story, 2010).

Park-müze Vladislav Varnençik: Osmanlı genellikle kazandığı meydan muharebelerinin

sahasına herhangi bir anıt veya zafer takı dikmezdi (Birinci Kosova Savaşında şehit düşen Sultan 1.

Murat için yaptırılan türbe hariç). Varna sahrasında Osmanlı çok büyük zayiat vermiş (10,000

civarında), fakat bunların aziz hatırasına bir türbe veya namazgâh yapılmamış [Savaşın yiğit şehidi

Anadolu Beylerbeyi Damat Karaca Paşa’nın türbesi bugün Ankara’dadır; şehit düşen Gazi

Timurtaş’ın torunu Osman Bey’in ise Bursa’da]. Varna Meydan Muharebesi’nden sonra 434 yıl

daha (1444-1878) bu topraklara hakim olan Osmanlı Devleti söz konusu savaş alanına bir nirengi

taşı bile koymamıştır. Az sayıda okur-yazar tarih kitaplarından bu büyük zafer hakkında bilgi

edinebiliyordu, ama o bölgenin halkı şanlı geçmişinden bihaber idi. Benim dedem Varna Ovasının

ardında yer alan Acemler köyünde (bugün Aksakovo, Varna’ya 10 km) doğup büyümüş, Varna’da

çıraklık yaparken her hafta yürüyerek gidip gelmiş, mecburen tarihi savaş alanından geçmiş, fakat

burasının önemli bir yer olduğunu hiç anlamamıştı.

Varna’da Vladislav Varnençik Mozolesi

Ancak 1935 yılında Bulgaristan Çarlığı, 1918 yılında yeniden tarih sahnesine bağımsız devlet

olarak çıkan Polonya’ya iyi niyet nişanesi olarak, o zamanki Varna sınırlarının dışında (fakat şehir o

kadar büyüdü ki, şimdi şehrin içinde kalmıştır), denizden 7 km uzak ve gölden 3 km kuzeydeki bir

alanı, 1444 Savaşında Sultan 2. Murad’ın karargâhı, dolayısıyla Kral Vladislav’ın da öldüğü yer

olarak belirlemiş. Yüzey araştırmalarında burada çok sayıda silâh kalıntısı, ok ve mızrak uçları,

kalkan, miğfer, kılıç v.b. materyel bulunmuş. Kemikler bulunmamış, çünkü tahminlere göre ölen

Page 13: 1444 VARNA MEYDAN MUHAREBESİ - Recep MESUTrecepmesut.com/yazilar/Varna2.pdf1 VARNA MEYDAN MUHAREBESİ 10 KASIM 1444 Prof. Dr. Recep MESUT Osmanoğulları’nın ikinci Beyi olan Orhan

13

Hıristiyan askerlerin cesetleri, muhtemelen Kralın gövdesi de, Varna gölüne atılmış. On bin

Müslüman şehidin İslâmi kurallara göre nereye defnedildiklerini tarihçiler belirtmemişler. Ayrıca bu

mevkide iki yığılmış toprak yükseltisi (höyük) dümdüz ovaya hakim olduğu için Sultan Murad’ın

gözlem tepesi kanaatine varılmış. Zaten daha alçak olan höyüğün altında Traklar döneminden kalma

(M.Ö. 4. yy), fakat hırsızlar tarafından boşaltılmış bir mezar odası da varmış. Bu mezar odasını Kral

Vladislav için sembolik mozole haline getirmişler, Wawel Katedralindeki bronz lâhit heykelinin taş

replikasını koymuşlar ve adını yazmışlar. Ve çevresindeki 30 dekarlık alanı ağaçlandırıp park

yapmışlar. Daha büyük olan ikinci höyüğe “Sultan Murat Tepesi” denmiş ve şehir merkezindeki

büyük çeşmenin kitabesi (Sultan 2. Mahmut’un 1837 yılı ziyareti şerefine) buraya taşınmış.

Bulgaristan Halk Cumhuriyeti, Varşova Askeri Paktı üyesi iken, 1964’te Macarlara hitaben

askeri komutan Janós Hunyadi’nin de heykeli dikildi, Haçlı Seferine katılan diğer ulusların armalı

lahitleri ve bayraklarından tören alanı oluşturuldu (Park-Museum of Military Friendship). Ayrıca bir

müze binası inşa edildi, kalıcı ve geçici sergiler halka açıldı. 2004 yılında (artık Bulgaristan

demokrasiye geçmişti) müze bir daha köklü onarımdan geçti.

Parkın kuzeyindeki eski Paşalar köyünün adı “Vladislavovo” oldu (şimdi Varna kentinin bir

mahallesidir). Hava alanından şehir merkezine kadar uzanan ve Park-müzenin yanından geçen en

geniş caddeye “Vladislav Varnençik Caddesi” dendi. Varna şehri dünya çapında bir turistik

destinasyon olduğu için önemli ziyaretgâh olarak prospektüslerde gösterilmektedir. Macarlar,

Polonyalılar, Hırvatlar ve Romenler dışında ara sıra Türkler de uğramaktadırlar. Oysa ki en fazla

Türklerin iftihar edecekleri tarihi mekândır. Varna’yı ziyaret eden resmi heyetlerimizin ve devlet

adamlarımızın “Sultan Murat Tepesini” görmek istediklerini ne duydum, ne okudum.

Not: Bu yazı dizisi 10 Kasım 2017 tarihinden itibaren “Edirne Hudut Gazetesi”nde tefrika

edilmiştir.

Page 14: 1444 VARNA MEYDAN MUHAREBESİ - Recep MESUTrecepmesut.com/yazilar/Varna2.pdf1 VARNA MEYDAN MUHAREBESİ 10 KASIM 1444 Prof. Dr. Recep MESUT Osmanoğulları’nın ikinci Beyi olan Orhan

14