4p dergisi

15
4P PAZARLAMA VE PERAKENDE ALANI YAYIMIDIR Süresiz yayımlanır Mart 2011 Sayı: 1 http://www.rizeticaretlisesi.k12.tr/

Upload: adem-tuerk

Post on 21-Mar-2016

213 views

Category:

Documents


0 download

DESCRIPTION

4P Dergisi

TRANSCRIPT

Page 1: 4P Dergisi

4P PAZARLAMA VE PERAKENDE ALANI YAYIMIDIR

Süresiz yayımlanır Mart 2011 Sayı: 1

http://www.rizeticaretlisesi.k12.tr/

Page 2: 4P Dergisi

Sayfa | 1

Merhaba Yeni başlangıçlar, yeni heyecanlar, yeni umutlar... Ekonomiye ve Pazarlamaya dair bir şeyler paylaşalım istedik, Çok uzun tutmak istemiyorum zira bu dergi öğrencilerimizin. Bizler için küçük; alanımız için ise büyük bir adım olması dileklerimle.

Pazarlama Alan Şefi

Mahmut ERBAŞ

Page 3: 4P Dergisi

Sayfa | 2

İÇİNDEKİLER: MARJİNAL FAYDA 3 ENFLASYON 4 MÜŞTERİ İLE İLETİŞİM 6 ARZ VE TALEP 8 TAM REKABET PİYASASI 10 DIŞ TİCARET İSTATİSTİKLERİ 14 Yayın Kurulu: Mahmut ERBAŞ - Yener Süslü

Page 4: 4P Dergisi

Sayfa | 3

MARJİNAL FAYDA Burak KOPUZ Marjinal Fayda Kuramı ilk defa Friedrich von Wieser'in adini verdiği iktisat kavramı marjinal fayda kavramı, tüketici kararlarını analitik bir şekilde formüle etmeye yaran matematiksel bir modelleme aracidir. doğa kanunu değildir. başka anlamlar yüklemeye hiç gerek yoktur (hokuspokusculuk vs. gibi). öte yandan marjinal fayda ancak fırsat maliyeti kavramıyla birlikte islendiğinde pratik bir anlam kazanır. Marjinal fayda, belirli bir zaman diliminde bir maldan bir birim daha fazla tüketildiğinde toplam faydada meydana getirdiği değişimdir. MUx = ∆ TUx / ∆ Qx MU = Marjinal fayda TU = Toplam fayda Q = Miktar Tüketilen Lahmacun Miktarı Toplam Fayda Marjinal fayda 0 0 - 1 20 20 2 34 14 3 43 9 4 47 4 5 47 0 6 42 -5

Şekilde görüldüğü gibi 5. birim’ den itibaren marjinal fayda düşmektedir. Bu seviyeden itibaren tüketicinin tüketmiş olduğu her bir birim mal artık fayda değil zarar getirecektir.

Page 5: 4P Dergisi

Sayfa | 4

ENFLASYON Tamer Yiğit KESKİN

Ülkemizde son 30 yıldır duyulan ekonomik terimlerden en bilineni, elbette ki enflasyondur. Bunun nedeni, enflasyonun mal ve hizmetlerin fiyatlarını arttırması ve bu durumun doğrudan topluma yansımasıdır. Bu yansıma yıllardır geniş halk katmanları tarafından benimsenen "hayat pahalılığı, bol sıfırlı banknotlar, paranın pul olması, faiz ve rant ekonomisi vs." gibi kavramları yaratmıştır. Bu yüzden enflasyonun, toplumumuzdaki neredeyse her bireyin bildiği ve üzerinde fikir yürüttüğü tek makroekonomik kavramımız olması çok doğaldır. Bu yüzdendir ki, enflasyonla olan uzun birlikteliğimiz, halkımızın olaylara çocuksu bakışı nedeniyle onu "enflasyon canavarı" simgesine dönüştürmekte ve bu şekilde somutlaştırmakta da gecikmemiştir. Ülkemizde geçmişte yaşanan enflasyon sürecini ekonomik terim olarak belirtirsek, enflasyonun kronikleşmesi ve bunun ileri bir süreci olan stagflasyon (ekonomik durgunluk içinde enflasyon )olarak adlandırabiliriz.

O zaman enflasyon kavramını, nedenlerini ve sonuçlarını kısaca inceleyelim, bu şekilde hem bu kavramı daha iyi anlayıp hem de sonuçlarını daha iyi görebiliriz.

Enflasyon, ekonomik kimi gelişmeler nedeniyle fiyat endeksinin sürekli yükselmesidir. Fiyat endeksi diyince aklımıza ilk gelen tabi ki, uzun yıllardır aşina olduğumuz TEFE (Toptan eşya fiyatları endeksi) ve TÜFE (Tüketici fiyat endeksi) rakamlarıdır. TEFE ve TÜFE’ nin açılımında da görüldüğü gibi, biri üretilmiş ve toptancıya sunulmuş eşya fiyatlarında oluşan değişimleri, diğeri ise en son aşama olan tüketiciye ulaşan mal ve hizmetlerle, temel gereksinmelerindeki (Gıda gibi) değişimleri gösterir. Bir de "çekirdek enflasyon" denilen bir başka endeks vardır, burada da özel imalat sanayi de oluşan üretim maliyetlerinin fiyat olarak değişimi söz konusudur.

Enflasyonun nedenleri:

1. Talep enflasyonu 2. Maliyet enflasyonu

Talep enflasyonu, değişik durumlarda oluşabilir. Örneğin bir ülkenin dış ticaret açığı ( yani ithalatının ihracatından fazla olması) ya da iç-dış borçlarının yükselmesi, para ihtiyacına yol açar. Bu ihtiyaç karşılıksız para basma durumunu doğurur. Karşılıksız para, merkez bankasının, ulusal para biriminin döviz kurlarına göre sabit ve eşdeğer olmasından vazgeçip, bol para basıp, piyasaya arz etmesidir. Bir şey nasıl bollaştığında değeri düşerse, ulusal paranın da değeri döviz karşısında bu nedenle düşer. Paranın değerinin düşmesi, aynı parayla daha az mal alınması (özellikle ithal mallar) durumunu yaratır ki, bu bir enflasyondur, yani malın değeri artmasa bile alım gücü düştüğü için mal değerlenmiş olur. Piyasa da çok fazla

Page 6: 4P Dergisi

Sayfa | 5

para arz edilmesi nedeniyle oluşan para bolluğu ise tüketicileri mal ve hizmet satın almaya yöneltir.

Buradan itibaren talep enflasyonu başlar. Mala olan talebe rağmen, ülke arzı talebi karşılayacak durumda değildir. Bir birim malı çok sayıda insan talep ettiği için malın fiyatı doğal olarak yükselir. Bu da enflasyonun bir başka aşamasıdır. Talebin yüksek olması, daha fazla üretim ve daha fazla arz demektir. Bunun için üretim sektörü, daha çok makine, daha çok yatırım malı, daha çok işgücü talebi yaratır. Bu durumda üreticinin işgücü, makine maliyetleri artar ve bu artış üretilen malın fiyatına doğrudan yansır ve o malın fiyatı yükselmeye başlar. Bu ise 2. tip enflasyon olan maliyet enflasyonu demektir.

Fiyatlarda oluşan artışlar ise para değerinin daha da düşmesine borçların ve açıkların daha da büyümesine yol açar. Görüldüğü bir kısır döngü ve zincirleme olarak birbirine eklenen olumsuz sonuçlar oluşur. Kısaca talep ve maliyet enflasyonları birbirinden bağımsız olarak ortaya çıkabilir ama sonuçlarıyla birbirlerini tetiklerler.

Tablo: 2006 ile 2011 yılları arası enflasyon oranları ( TÜFE bazında )

Page 7: 4P Dergisi

Sayfa | 6

MÜŞTERİ İLE İLETİŞİM Edanur BULUT Hep söylendiği gibi “Müşteri velinimetimizdir”. Giderek artan rekabet ortamında

memnun olmayan müşteri kolayca rakibi seçebilmektedir. Yeni bir müşteri elde etmenin maliyeti, mevcut müşteriyi elde tutmaktan yüksektir. Bu nedenle müşteri memnuniyetinin nasıl sağlanabileceği, müşteri itirazlarının nasıl ele alınabileceği, mevcut ya da yeni müşterilerle nasıl etkili iletişim kurulabileceği konularını kapsamaktadır Müşteri iletişimi konusunda akla gelebilecek bazı standartlar: Her müşteri nezaketle ve hemen karşılanır ve selamlanır:

Müşteriler kapıdan girdikleri anda doğru yerde ve doğru kişilerle karşı karşıya olduklarından emin olmak isterler. Değerli bir konuk gibi karşılanmayı ve selamlanmayı beklerler. Her müşteriye güler yüzle ve nezaketle yardım teklif edilir.

Satış elemanları her müşteriye değerli olduğu hissettirecek şekilde davranır. Onun ziyaretinden mutlu olduğunu beden dili ile belli eder, coşkulu bir şekilde nasıl yardımcı olabileceğini sorar. Çalan her telefon en kısa sürede açılır, müşteri selamlanır, firmanın ismi söylenir ve nasıl yardımcı olunacağı sorulur.

Bazı müşterilerin bir satış işletmesiyle ilk teması telefonda olabilir. İlk izlenimin olumlu olması için telefonda ses tonunun, nezaket ifade eden sözcüklerin ve yardımcı olma teklifinin önemi büyüktür. Bir telefonun üçten fazla çalmasına izin verilmez ve çok zorunlu olmadıkça müşteri telefonda bekletilmez. Müşteriyi telefonda bekletmek gerekiyorsa belirli kısa aralarla kendisine bilgi verilir ve beklediği için teşekkür edilir.

Çoğu müşteriler elde olmayan nedenlerden kaynaklanan gecikmelerden değil kendilerine bilgi verilmemesinden rahatsız olurlar. Müşteri istek ve ihtiyaçlarını anlamak için kendisine uygun sorular yöneltilir.

Her müşteri kendi istek ve ihtiyacının doğru anlaşılmasını bekler. Bu nedenle, kendisine sorular sorulmasını yadırgamaz, bundan rahatsız olmaz, ancak doğru ve anlamlı sorular sorulmasını bekler. Müşterinin konuşması, onun sözünü kesmeden, sonuna kadar ilgi ve dikkatle dinlenir.

Müşteriler konuşurken karşısındaki satıcının dikkatini vererek, sözünü kesmeyerek ve anlayarak dinlemesini beklerler. Gerekiyorsa notlar alınarak, hata ve unutmaların olmaması sağlanır.

Müşteriler, satıcının ilgi ve dikkat gösterdiğini onun notlar almasından anlarlar. Böylece, satıcının görüşmeyi doğru hatırlayacağını ve gerekenleri yapacağını düşünürler.

Page 8: 4P Dergisi

Sayfa | 7

Müşteri ile iletişimde göz teması sürdürülür, olumlu mesajlar veren beden dili kullanılır.

İletişimin etkinliği göz teması başta olmak üzere beden dili ile uygun mesajların verilmesine bağlıdır. Göz teması ile ilgi, açıklık, güvenilir olma ifadeleri taşıyan mesajlar verilir.

Müşteri ile konuşma sırasında kontrolün onda olduğunu hissettirecek "izninizle", "sizce de uygunsa" "müsaade ederseniz" şeklinde ifadeler kullanılır. Müşteriler, istediklerinde görüşmeyi kesebilecekleri ya da konuyu değiştirebilecekleri duygu ve düşüncesi içinde olmalıdırlar. Konuşma sırasında başka bir şeyle ilgilenilmeyerek tüm dikkatin o müşteriye verildiği belli edilir.

Müşteriler iletişim sürecinde satıcının başka şeylerle ilgilenmesinden, dikkatin bölünmesinden ve konunun dağılmasından hoşlanmazlar. Bir başka müşterinin mağazaya girmesi durumunda onun fark edildiği ve biraz sonra kendisi ile ilgilenileceği işaret edilir.

Bir müşteri görüşmesi sırasında bir başka müşterinin de mağazaya geldiğinin ve ilgi beklediğinin fark edilmesi durumunda eğer varsa diğer satıcı arkadaşlardan yardım istenir. Buna olanak yoksa, yeni müşteri yüz mimikleri ve jestlerle selamlanır, ilk müşteriden izin istenerek yeni gelen müşteriye biraz bekleyeceği ve kısa süre içinde kendisiyle ilgilenileceği söylenir. Daha sonra ilk müşterinin görüşmesi tamamlanır ve beklediği için teşekkür edilerek yeni müşteriye nasıl yardımcı olunacağı sorulur. Her müşteriye yaptığı alışveriş ve / veya ziyaret için teşekkür edilir.

Bir müşteri, alışveriş yapsın ya da yapmasın satış yerinden ayrılırken kendisinin karşılandığı gibi uğurlanmasını ve ziyareti için kendisine teşekkür edilmesini bekler.

Bunlar ve benzeri iletişim standartları tüm çalışanlarınız tarafından bilindiği, benimsendiği ve uygulandığı takdirde sizinle çalışmaktan coşku duyan, tekrar tekrar gelen, gelirken yanında dostlarını da getiren ve sizi sürekli başkalarına da tavsiye eden "dost" müşterileriniz olacaktır.

Page 9: 4P Dergisi

Sayfa | 8

ARZ VE TALEP Mümtaz BULUT

Bir malın üreticilerinin belirli piyasa fiyatları ile satmaya hazır oldukları mal miktarına "arz", malın tüketicilerinin belirli piyasa fiyatları ile o maldan almaya hazır oldukları miktarlara da " talep " denir.

Talebi etkileyen temel faktör de malın piyasa fiyatıdır. Ancak arzın tersine fiyatlar

düştükçe, tüketicilerin almaya hazır olduğu miktarlar artar. Dolayısıyla, piyasa fiyatı ile talep arasındaki alaka ters orantılıdır. Ancak diğer malların fiyatları, tüketicilerin tercihleri ile gelirin de talep üzerinde önemli etkisi vardır.

Bir mal piyasasında arz ve talebin esnek olup olmaması, başlıca üretici ve tüketicilerin

piyasa fiyatlarındaki değişmeye karşı, satmaya ve almaya hazır oldukları miktarlardaki değişmeyle alakalıdır. Esnek talep veya arz halinde, arz ve talep miktarları piyasa fiyatındaki en küçük bir değişme karşısında farklı hale gelir. Buna karşılık, esneksiz talep ve arz durumunda, fiyat ne kadar değişirse değişsin arz ve talep miktarlarında değişme yoktur.

Bir malın arz ve talebi bir başka ifade ile o maldan satılmaya hazır olunan miktarla, alınmaya hazır olunan miktarlar belirli bir piyasa fiyatında dengeye gelir. Bu fiyatın altındaki fiyatlar talep fazlası; üstündeki fiyatlar ise arz fazlasıdır. Talep fazlası durumunda arz yeterli olmayacak, tüketiciler istediği malı temin etmek için daha yüksek fiyatlarla aynı miktarda malı satın almaya hazır olacaklardır.

Arz fazlası olunca bu durumda üreticiler stokları önlemek için daha düşük fiyatlarda aynı miktar malı satmayı kabul edecekler, böylece fiyatlar düşecektir.

Bir ekonomide tek bir malın arz ve talebinin yanı sıra toplam arz ve talepten de söz

edilebilir. Toplam arz ve talep dengesi belirli bir fiyat seviyesinde sağlanır. Toplam arz fazlası işsizliğe, toplam talep fazlası ise enflasyona yol açar. Toplam arz talep dengesine " iktisadi istikrar " adı verilir.

Page 10: 4P Dergisi

Sayfa | 9

Arz ve Talep Eğrisi

Şekildeki grafikte;

D1-D2:talep düzeyini P1-P2:fiyat düzeyini Q1-Q2:miktar düzeyini göstermektedir. Talebin D1’ den D2’ye çıkması sonucunda, fiyat ve miktarın artmasını ve böylece (S) eğrinin sağlanmasıyla, pazarda yeni bir arz-talep denge noktasının oluşmasını göstermektedir. * İki eğrinin kesiştikleri nokta piyasa dengesidir.

Page 11: 4P Dergisi

Sayfa | 10

TAM REKABET PİYASASI Ceyda TOPALOĞLU

Bu piyasada alıcı ve satıcı sayısı fazladır. Alıcıların ve satıcıların fazla olduğu piyasalarda arz ve talebe göre fiyat kendiliğinden oluşur. Bu piyasalara mükemmel piyasalar da denebilir. Tam rekabet piyasasında alıcılar ve satıcılar her zaman eşit sayıda olmayabilir. Alıcıların çok, satıcıların ise az olduğu piyasalara oligopol, farklılaştırılmış bir malı satan çok sayıda firmanın olduğu piyasalara monopollü piyasalar denir. Alıcı ve satıcı sayısı zamanla kendiliğinden piyasa koşullarında dengesini bulacaktır.

Tekelci Rekabet Piyasaları (Monopol):

Bu piyasada üretici sayısı tek el olan veya bir kaç tane olan pazarlardır. Bu pazarlarda büyük firmaların sözü geçer. Ürettikleri ürün fiyatlarını kendilerine göre belirleyebilirler. Arz ve talep kanunu kuralları uygulanmaz. Ürünü üreten en fazla bir kaç firma vardır. Fiyat ve arz miktarı onların isteklerine göre değişebilir. Ülkemizde son yıllarda yaşanan ekonomik gelişmeler sayesinde bir çok üründe geçerli olan tekelci rekabet piyasası tam rekabet piyasasına dönüşmüştür.

Fiyatın Oluşumu: Fiyat oluşumunda üreticilerin üretim miktarı (arz), tüketicilerin tüketim istekleri (talep) devlet ve diğer ülkelerin aldığı kararlar etkili olmaktadır. Tarafların fiyat üzerine etkileri piyasa çeşitlerine göre değişir.

Tam Rekabet Piyasasında Fiyat Oluşumu: Ekonomilerin dengede gelişmesi için uygun olan piyasalar tam rekabet piyasalarıdır. Ülkeler tam rekabet piyasası koşullarının işletilmesinden yana politikalar izlerler.

Tam Rekabet Piyasasının Özellikleri:

- Alıcı ve satıcılar piyasa fiyatını etkileyemeyecek kadar çok sayıdadır. Her satıcının sattığı ve her alıcının satın aldığı miktarlar piyasanın toplam hacmine kıyasla o kadar küçüktür ki bunlardaki herhangi bir değişme piyasayı etkilemez.

- Homojenlik koşulu geçerliliğidir. Alıcılar, satıcılar ve özellikle alışverişe konu olan mallar birbirinin aynıdır özellikleri herkes tarafından bilinir.

- Piyasaya giriş-çıkış serbestisi vardır. Alıcı ve satıcıların piyasaya giriş çıkışlarını engelleyen hiçbir şey yoktur.

- Tam bilgi koşulu vardır. Piyasada olup bitenlerden herkes açıkça haberdar olmalıdır. - Tam rekabet piyasasında her malın tek fiyatı vardır ve piyasadaki alıcı ve satıcılar

karar alırken piyasadaki bu fiyatı veri kabul ederler.

Tekel Piyasasında Fiyat Oluşumu: Tekel piyasasında tek bir firmanın faaliyet göstermesi sebebi ile, piyasadaki mal miktarını belirlemede tekelci firma tek başına hareket eder. Tekelci firma fiyatı tespit ederse, arzı o fiyattaki talebe bağlı olarak oluşacaktır, yani başka bir ifade ile tekelci firma belirlediği fiyattan dilediği miktarda mal satamaz. Tüketicinin belirli bir fiyat seviyesine kadar fedakârlık edebileceği unutulmamalıdır. Her ürün için bir fiyat sınırı piyasalarda belirlenmiştir. Monopol piyasaların tam tersi özelliklere sahip olan piyasa. Bu piyasalarda firmaların birbirleriyle tam olarak rekabet içerisinde oldukları varsayılır, ancak gerçek hayatta hiçbir ekonomide gerçek anlamda var oldukları söylenemez.

Page 12: 4P Dergisi

Sayfa | 11

atomisite: (çok alıcı-çok satıcı) piyasayı bir alıcı ve bir satıcı belirleyemez. homojenite: çeşitli firmalarda üretilen aynı türde mallar benzer özelliklere sahiptirler. Böylece farklı fiyattan satılamazlar.

mobilite: mallar ve üretim faktörleri bir piyasadan başka bir piyasaya rahatlıkla geçebilmektedir.

serbestlik: piyasaya giriş-çıkışlar tamamen serbesttir.

Tam rekabet piyasaları gerçek hayatta pek karşılaşılamayacak varsayımsal piyasalardır; bunun nedeni sahip oldukları varsayımların son derece kısıtlayıcı olmasından kaynaklanmaktadır. Rekabetin varlığı piyasanın tam rekabet piyasası olarak adlandırılması için yeterli değildir.

Tam rekabet piyasalarının 3 temel özelliği aşağıdaki gibidir:

- Piyasada çok sayıda alıcı ve satıcı vardır.

- Çok sayıda satıcı tarafından piyasaya arz edilen mallar homojen / özdeş kabul edilir.

- Firmalar piyasaya serbestçe giriş çıkış yapabilirler. Piyasada faaliyet gösteren herhangi bir satıcının ya da alıcının tek başına piyasada fiyat oluşturma anlamında bir etkisi yoktur.

Her alıcı veya satıcı piyasadaki fiyatı bir veri olarak kabul eder ve piyasada alıcı ya da satıcı olarak bulunma kararını kendi özgün koşullarını (maliyet veya gelir) bu fiyat ışığında değerlendirerek karar verir.

Kısaca özetlenecek olursa, tam rekabet piyasasında faaliyet gösteren iktisadi karar birimleri piyasa fiyatını kabullenirler.

Tam Rekabet Piyasasında Firmanın Geliri:

Tam rekabet piyasasında faaliyet gösteren bir firmanın toplam geliri satılan mal miktarı ile satış fiyatının çarpımına eşittir :

TH = (P × Q)

Firmanın toplam hâsılatı satış miktarına bağlı olarak değişir. Satış miktarı arttıkça hâsılat sabit oranda(P kadar) yükselir.

Marjinal hâsılat son satılan maldan dolayı toplam hasılatta meydana gelen değişimi, diğer bir deyişle son satılan birimin toplam hasılata yaptığı katkıyı gösterir. Tam rekabet piyasasında faaliyet gösteren bir firma için marjinal hasılat satılan malın fiyatına eşittir. Dolayısıyla tam rekabet piyasalarında malın fiyatı, ortalama hasılat ve marjinal hasılat birbirine eşit olur. Fiyatın hiç bir iktisadi karar birimi tarafından değiştirilememesinin doğal sonucu budur.

Page 13: 4P Dergisi

Sayfa | 12

Tam Rekabet Piyasasında Firmanın Kar Maksimizasyonu

Tam rekabetçi firmanın temel amacı karını maksimum kılmaktır. Bu, firmanın toplam hasılat ile toplam maliyet arasındaki farkı maksimum kılacak üretim düzeyini belirlemesi anlamına gelir. Firmanın piyasa fiyatı üzerinde etkide bulunması mümkün olmadığına göre malın satış fiyatını belirleme şansı yoktur. Bu durumda kar maksimizasyonu için tek kontrol değişkeni maliyetlerdir. Firma maliyetlerini düşürebildiği ölçüde satış miktarını ve toplam karını artırabilir.

Herhangi bir piyasada firmanın kar maksimizasyonunu sağlayan üretim düzeyi marjinal maliyetin marjinal hasılata eşit olduğu noktada gerçekleşir. Bu genel kuralın ardında basit bir mantık yer almaktadır: marjinal hasılatın marjinal maliyete eşit olması demek tanım gereği son satılan malı üretmek için katlanılan maliyet ile söz konusu son birim maldan elde edilen gelirin birbirine eşit olması demektir. Bu durumda toplam kar o son birim malın üretilip satılmasından dolayı ne artar ne de azalır; dolayısıyla bu koşul sağlandığında karın tepe noktasına eriştiği kabul edilebilir.

Firmanın Uzun Dönemde Piyasaya Giriş Çıkış Kararı:

Firmanın uzun dönemde piyasada kalıp kalmayacağı konusu toplam maliyetlere göre kararlaştırılır. Eğer, toplam hasılat (ortalama hasılat) toplam maliyetin (ortalama maliyetin) altında kalıyorsa firma piyasadan çekilir. Bu durumda firma zarar ediyor demektir.

Uzun dönemde piyasadan çekilme kararı aşağıdaki üç koşulda verilebilir:

Firmanın sektöre girme / sektörde yatırım yapma kararı ise sektörde kar potansiyeli var ise verilir. Tam rekabet piyasasında iktisadi karar birimlerinin fiyatı etkileme ihtimali olmadığına göre bu karar firmanın sahip olduğu üretimin yapısına ve buna bağlı olarak ortaya çıkacak maliyetlere göre karar verilir.

Bu karar da piyasadan çekilme kararının simetriği olarak üç değişik koşula bağlıdır:

Firmanın uzun dönem arz eğrisi de aynı şekilde firmanın uzun dönem marjinal maliyet eğrisinin uzun dönem ortalama maliyet eğrisinin üzerinde kalan bölümünden oluşur. Burada, kısa dönem arz eğrisinin uzun dönemden farklı olarak ortalama değişken maliyet eğrisinden itibaren başladığını hatırlamak gerekir.

Tam Rekabet Piyasasında Arz

Tam rekabet piyasasında toplam arz tek tek firmaların arz ettikleri malların toplamından oluşur. Her fiyat için firmaların arz ettikleri miktarlar yatay olarak toplanarak söz konusu fiyat için piyasa arz miktarı belirlenir.

Kısa dönemde, tanım gereği piyasadaki firma sayısı sabit kalır. Bu koşul altında ve piyasa fiyatı veri kabul edildiğinde her firma kendi marjinal maliyeti ile fiyatı eşitleyecek kadar üretim gerçekleştirir. Bu firma dengesinden kaynaklanan bir koşuldur. Dolayısıyla piyasa arz eğrisi tek tek firmaların marjinal maliyet eğrilerini yansıtır.

Page 14: 4P Dergisi

Sayfa | 13

Uzun Dönemde Piyasa Arzı

- Firmaların piyasaya giriş çıkışları karın sıfır noktasındaki salınımına göre belirlenir. Kar sıfır değilse yeni firmaların piyasaya girmesi, kar sıfırın altında ise bazı firmaların piyasadan çekilmesi yoluyla sıfır kar noktasına doğru bir hareket gerçekleşir.

- Bu durumda uzun dönemde fiyat ortalama maliyet eğrisinin minimum noktasına eşit olur.

- Uzun dönemde piyasa arzı giriş çıkışların etkisi ile bu fiyattan yatay bir çizgi ile gösterilebilir. Arz miktarı söz konusu fiyattan piyasada ihtiyaç ne kadarsa o kadar satılır.

- Uzun dönemde giriş çıkışların etkisi ile, firmalar sıfır kar (normal kar) elde ederler. Normal üstü karlar veya zararlar giriş çıkışların etkisi ile ortadan kalkma eğilimi taşırlar.

- Firma giriş çıkışları fiyatların ortalama toplam maliyete eşitlenmesine kadar devam eder.

- Uzun dönem denge, firmaların maliyet yapılarına dolaylı olarak etkin ölçek / firma dengesi noktalarına bağlı olarak belirlenir.

Page 15: 4P Dergisi

Sayfa | 14

DIŞ TİCARET İSTATİSTİKLERİ Merve TÜRÜT

2011 Ocak ayında ithalat %44,3 arttı Türkiye İstatistik Kurumu ve Gümrük Müsteşarlığı işbirliği ile oluşturulan geçici dış ticaret verilerine göre; 2011 yılı Ocak ayında, 2010 yılının aynı ayına göre ihracat %22,1 artarak 9 561 milyon dolar, ithalat ise %44,3 artarak 16 873 milyon dolar olarak gerçekleşti. Aynı dönemde dış ticaret açığı 3 860 milyon dolardan, 7 312 milyon dolara ulaştı. Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre; 2011 yılı Ocak ayında, 2010 yılı Ocak ayına göre ihracat %22,1 artarken, ithalat %38,6 artış gösterdi. 2010 Ocak ayında %67 olan ihracatın ithalatı karşılama oranı, 2011 Ocak ayında %56,7’ye geriledi.

2010-2011 Ocak Ayı Dış Ticareti

7 831

11 691 9 561

16 873

4 000

8 000

12 000

16 000

20 000

24 000

Mil

yon

Do

lar

2010 201120102011

İhracat İthalat

En çok ihracat Almanya’ya 2010 Ocak ayında %50,3 olan Avrupa Birliği’nin (AB) ihracattaki payı, 2011 Ocak ayında %47,3’e geriledi. AB’ye yapılan ihracat, 2010 yılının aynı ayına göre %14,9 artarak 4 525 milyon dolar olarak gerçekleşti. 2011 Ocak ayında en fazla ihracat yapılan ülke Almanya oldu. Bu ülkeye yapılan ihracat 2010 Ocak ayına göre %19,4 artarak 990 milyon dolar olurken, Almanya’yı sırasıyla İtalya (629 milyon dolar), Irak (605 milyon dolar), İngiltere (563 milyon dolar) ve Fransa (521 milyon dolar) takip etti. İthalatta ise, Rusya Fedarasyonu ilk sırada yer aldı. Bu ülkeden yapılan ithalat %13,9 artarak 2 026 milyon dolar olarak gerçekleşti. Rusya Fedarasyonu’nu sırasıyla Çin (1 596 milyon dolar), Almanya (1 403 milyon dolar) ve ABD (1 246 milyon dolar) izledi.