7’de. fırat...

12
irvenin açılışında konuşan Fırat Üni versitesi Rek- törü Prof. Dr. Kut- beddi n Demi rdağ , geçen yıl Fırat Üni versite- sinde savunma sanayii ile kapsamlı bir etkinlik gerçek- leştirdiklerini belirterek, bu etkinlik kapsamında, Milli Savunma Bakanlığı, Sa- vunma Sanayii Başkanlığı ve savunma sanayii havacı- lık şirketleri ile Fırat Üni ver- sitesi arasında protokol imzalanarak önemli birlik- leri için ortak hareket etme kararı aldıklarını söyledi. Atatürk Kültür Merke- zinde düzenlenen zirveye, Fırat Üni versitesi Rektörü Prof. Dr. Kutbeddin Demir- dağ , Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Mehmet Cebeci, Prof. Dr. Hal il Hasar, Prof. Dr. Sadettin Tanyıldızı, Tekno- loji Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bahar Demirel, fakülte dekanları, öğretim üyeleri, öğrenciler ve çok sayıda da- vetli katıldı. 6’DA. FIRAT ÜN İ VERS İ TES İ İ LET İŞİ M FAKÜLTES İ UYGULAMA GAZETES İ fırat haber Ş UBAT / 2019 SAYI:307 www.firat.edu.tr Sa ğlık Hi zmetleri MYO Müdürü Prof. Dr. Murat Ögetürk i le söyleşi gerçek- leştirdik. Prof. Dr. Ögetürk, yardımcı sağlık personeli yettirilen meslek yüksek okulu ile ilgili merak edilen konuları anlattı. 7’DE. Fırat Üniversitesi savunma sanayii zirvesine ev sahipli ğ i yaptı Z Prof. Dr. Yavuz Selvi: “Uyku bozukluğu olan herkesin uyanıklık bozukluğu da vardır. Uykuda verimli iseniz uyanık- lıkta da verimli olursunuz.’’ 2’DE. Uyku evresinin detayları FÜ Sa ğ lık Hizmetleri MYO’ya yo ğ un ilgi var Elazığ FÜ Hayvan Hastanesi Baş - hekimi Prof. Dr. Ali Mükremin Apaydın, Hayvan Hastanesini bölge için büyük bir şans olarak gördüğünü söyledi . Prof. Dr. Apay- dın, Fırat Haber gazetesi muhabi r i - ni n sorularını cevaplandırdı. 5’TE. Türkiye’nin ilk hayvan hastanesi Fırat Üniversitesinde Fırat Üni versi tesi , Teknoloj i Ar-Ge ve Gi rişi mci l i k Topluluğu tarafından düzenlenen " 3’üncü Mi ll i Savunma Sanayii ve Alt Si stemler Teknoloj i leri Zi rvesi " Fırat Üni versi tesi nde yapıldı.

Upload: others

Post on 18-Jan-2020

10 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

irvenin açılışındakonuşan FıratÜniversitesi Rek-törü Prof. Dr. Kut-beddin Demirdağ,

geçen yıl Fırat Üniversite-sinde savunma sanayii ilekapsamlı bir etkinlik gerçek-leştirdiklerini belirterek, buetkinlik kapsamında, MilliSavunma Bakanlığı, Sa-vunma Sanayii Başkanlığıve savunma sanayii havacı-lık şirketleri ile Fırat Üniver-sitesi arasında protokolimzalanarak önemli işbirlik-

leri için ortak hareket etmekararı aldıklarını söyledi.

Atatürk Kültür Merke-zinde düzenlenen zirveye,Fırat Üniversitesi RektörüProf. Dr. Kutbeddin Demir-dağ, Rektör YardımcılarıProf. Dr. Mehmet Cebeci,Prof. Dr. Halil Hasar, Prof. Dr.Sadettin Tanyıldızı, Tekno-loji Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Bahar Demirel, fakültedekanları, öğretim üyeleri,öğrenciler ve çok sayıda da-vetli katıldı. 6’DA.

F I R A T Ü N İ V E R S İ T E S İ İ L E T İ Ş İ M F A K Ü L T E S İ U Y G U L A M A G A Z E T E S İ

fırat haberŞ U B A T / 2 0 1 9 S A Y I : 3 0 7

www.firat.edu.tr

Sağlık Hizmetleri MYO Müdürü Prof.Dr. Murat Ögetürk ile söyleşi gerçek-leştirdik. Prof. Dr. Ögetürk, yardımcısağlık personeli yetiştirilen meslekyüksek okulu ile ilgili merak edilenkonuları anlattı. 7’DE.

Fırat Üniversitesi savunma sanayiizirvesine ev sahipliği yaptı

Z

Prof. Dr. Yavuz Selvi: “Uykubozukluğu olan herkesinuyanıklık bozukluğu da vardır.Uykuda verimli iseniz uyanık-lıkta da verimli olursunuz.’’ 2’DE.

Uyku evresinin detayları

FÜ Sağlık Hizmetleri MYO’ya yoğun ilgi var

Elazığ FÜ Hayvan Hastanesi Baş-hekimi Prof. Dr. Ali MükreminApaydın, Hayvan Hastanesinibölge için büyük bir şans olarakgördüğünü söyledi. Prof. Dr. Apay-dın, Fırat Haber gazetesi muhabiri-nin sorularını cevaplandırdı. 5’TE.

Türkiye’nin ilk hayvan hastanesi Fırat Üniversitesinde

Fırat Üniversitesi, Teknoloji Ar-Ge veGirişimcilik Topluluğu tarafındandüzenlenen " 3’üncü Milli SavunmaSanayii ve Alt Sistemler TeknolojileriZirvesi" Fırat Üniversitesinde yapıldı.

Sağlık2 Fırat Haber - Şubat 2019

Konya Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yavuz Selvi Fırat Üniversitesinde konferans verdi.

ırat Üniversitesi, Sinir veBilim Öğrenci Topluluğutarafından Tıp FakültesiKonferans Salonunda

“Uyku Fonksiyonları ve Uyku Bo-zuklukları” konulu konferans dü-zenlendi. Konya SelçukÜniversitesi Tıp Fakültesi DahiliTıp Bilimleri Bölümü Ruh Sağlığıve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Baş-kanı Prof. Dr. Yavuz Selvi konfe-ransa konuşmacı olarak katıldı.Prof. Dr. Yavuz Selvi “Konferansabeni davet eden çok kıymetli FıratÜniversitesi Rektörlüğüne, Tıp Fa-kültesi Dekanlığına ve Sinir Bilimaraştırma grubunun çok kıymetliüyelerine ve bu üyelerin danışmanhocalarına tek tek teşekkür ediyo-rum.” diyerek sözlerine devam etti.Biyolojik ritim, sağlıklı uyku, uya-nıklık ve rüyalarla ilgili konuşaca-ğını ifade eden Prof. Dr. Selvi:“Uyku ve uyanıklık gerçekten çokönemli bir konu. Aşağı yukarı 75yıl yaşadığımızı düşünürsek bu 75yılın 3’te birini uyursak 25 yıl, bazıçalışmalara göre 27 yıla yakın uyu-yoruz. Bin 700’lü yıllarda hekimCarl von Linne bir çalışma yapı-yor. Çiçekleri var; her birinin farklısaatlerde açtığını görüyor ve bubir saat yapıyor. Bu saate göre herçiçeğin açılış saati farklı, kapanışsaati farklı. İşte biyolojik ritim deböyle başlıyor. Her şeyin bir dön-güsü var. Biyolojik ritim yaşayantüm organizmaların bir ritmininolduğunu gösteriyor. Uykuda veuyanıklıkta öyle değişimler oluyorki biz zannediyoruz uyurken olanbir şey uyurken kalır. Uykuda olanpek çok şey uyanıklığı da etkiler.

Uyku bozukluğu olan herkesinuyanıklık bozukluğu da vardır. Uy-kuda verimli iseniz uyanıklıkta daverimli olursunuz. İşte ritim denenşey budur.” dedi.

Prof. Dr. Selvi konferansta birdiğer konu başlığı olan uyku evre-leri ve uykuya geçiş hakkında bilgiverdi.

“Uyku ve uyanıklık döngüsübizim ritmimiz. Uyuma veuyanma saatimiz de buna göre şe-killeniyor. Bazı insanlar erkendenuyurken bazıları yatağın içinde birsağa bir sola dönüyor uyuyamıyor,gözüne uyku girmiyor. Acabaneden uyuyoruz? Veya neden uyu-yamıyoruz? Bu yüzyıllar boyu dü-şünülen araştırılan bir konu. Uykualanında son 50-60 yılda elde etti-ğimiz bilgiler dünyanın başındansonuna kadar elde ettiğimiz bilgi-lerden daha fazla. Uyku ile ilgiliolarak 60 yılda çok ilerledik.

Alman psikiyatrist Hans Ber-ger 1928’de EEG’yi (Yunanca’dabeyin elektriğinin resmi anlamınagelen, elektroenselafografi’nin kıs-altılmış şeklidir.) buldu. 1953’deuykunun evreleri keşfedildi vesonra uyku ile araştırmalar biyolo-jik temellere dayandırılmaya baş-landı.

Daha önce uyku biyolojik te-melli değildi. Uyku pasif birdönem olarak biliniyordu.EEG’nin bulunması, polisomno-grafi ve ardından görüntülemeyöntemleri uykuda beynin harılharıl çalıştığını gösterdi. 1907’deFransız bilim insanı Pierre ve birJapon bilim insanı ayrı zaman-larda birbirlerinden habersiz uy-

kunun amacını araştırırken bazıköpekleri uykusuz bırakıyorlar.Sonra o uykusuz bıraktıkları kö-peklerden beyin omurilik sıvısı alı-yorlar ve normal köpeklere enjekte

ediyorlar. Köpeklerin bir kısmınınuyuduğunu gösteriyorlar.

Hipnoz toksit teorisini üreti-yorlar. İnsan uykusuz kaldığındada köpek uykusuz kaldığında da

bir madde birikir ve bu madde uy-kuya geçişi sağlar. Bir başka bilgi1959 yılında New York’da PeterTripp adında bir radyo DJ’yi var.Bu kişi uykusuzluk rekoru kıraca-ğım; bu esnada yaptığımız bütünreklam gelirlerini bağışlayacağımder ve 200 saat uykusuz kalmayıbaşarır. Tripp’in radyoda sürdür-düğü bu uyumama programı, din-leyenlerin yanı sıra biliminsanlarının da ilgisini çeker. Uy-kusuzluk hali Tripp’te hiç kimse-nin beklemediği kadar değişikliğeyol açar. Neşeli hali gittikçe kay-bolmaya başlar. Rekorun sonunageldiğinde ise halüsinasyon gör-meye, paranoyak davranışlar ser-gilemeye başlamıştır. 201 saatinsonunda uyumaya giden Tripp’inuykusuz hali bilim insanları tara-fından incelenmeye başlandı. ZiraTripp’in bu uykusuzluk halindensonra, ilerleyen günlerde hayatı ta-mamen değişmişti. Evliliği bitti,radyodaki işini kaybetti. Uykusuz-luğun kişide değişken ruh hali,depresyon, sinirlilik ve gerginliğeyol açtığı tespit edildi. Uykusuzlukhem fiziksel hem de ruhsal sağlığıtehdit eden en büyük sorun halinegelmiştir. Uykusuz kalmak, vücu-dun savunma sistemine hasarverir. Psikolojik sorunlara kadarpek çok sorun uykusuzlukla bir-likte alevlenebiliyor. Uykusuzluk;aynı zamanda yorgunluk, halsizlik,isteksizlik, sinirlilik yapabiliyor.

1953 yılında Cleemann uykuaraştırmalarının tarihini değiştiri-yor. Cleemann uyku biliminin ba-bası olarak bilinir. Asistanıylaberaber laboratuvarda uyku dalga-

ları hakkında araştırma yaparkenbir şey fark ediyorlar. Hasta veyakişi uykuya dalıyor ve beyni dalgaüretmeye başlıyor: Evre 1, 2, 3 ram.Ram dediğimiz hızlı göz hareket-leri dönemi rüya gördüğümüzdönem. Bakıyorlar ki 90 dakikadabir bu tekrar ediyor ve bu ram dö-neminde göz hareketlerinin ol-duğu, rüya gördüğümüz ve bütünkaslarımızın felç olduğu dönemdeuyanıklığa benzer dalgalar oldu-ğunu görüyorlar. Neredeyse beyinuyanıklıktaki gibi aktif bir şekildeçalışıyor ve ondan sonra artıkuyku biliminde ilerlemeler oluyor.Uyku pasif bir dönem değil. Uykuaktif bir dönem, tamamen bilinç-sizlik değil, farklı bir bilinç du-rumu vardır diyorlar.”

Prof. Dr. Selvi bir diğer konubaşlığı ‘Restorasyon Teorisi’ hak-kında da bilgi aktardı.

“Restorasyon teorisinde diyorki: Uyku senin dinlenme aracındır;ama dinlenirken vücut dokuları,kas iskelet sistemi, hareket sistemive aynı zamanda pek çok sistemkendini yenilemeye başlar. Bir ta-mirat ve yenilenme sürecidir. Sa-vunma sisteminin yenidendüzenlenmesini sağlar. Uykununiçinde bulunan iki farklı dönem-den birisi fiziksel yenilenmeyi sağ-larken, diğeri zihinseldüzenlemeleri sağlar. Öyle ki zi-hinsel düzenlemeyi sağlayan uykudönemi, uyanıklığa yakın bir zi-hinsel beyin faaliyeti ile hafızayı,öğrenmeyi kolaylaştıran sistem-leri aktive eder, onların sağlıklı bi-çimde çalışmasını sağlar.”

F

Uyku fonksiyonları ve uyku bozuklukları

Fotoğr

af:F

eyza

Nur

Dik

ici

Prof. Dr. Yavuz Selvi: Uykuda ve uyanıklıkta öyle değişimler oluyor

ki biz zannediyoruz ki uyurken olan bir şeyuyurken kalır. Uykuda olan pek çok şey uyanık-

lığı da etkiler. Uyku bozukluğu olan herkesinuyanıklık bozukluğu da vardır. Uykuda verimli

iseniz uyanıklıkta da verimli olursunuz. İşteritim denen şey budur.”

A. Baki Ünal - Fırat Haber

EditörArş. Gör. Hatice ERTÜRK

Editör YardımcısıDr. Öğr. Üyesi Neslihan GÖKER

RedaksiyonArş. Gör. Dr. Emrah ARĞIN

Sayfa TasarımıArş. Gör. Erhan KILIÇ

Öğr. Gör. Recep BAĞCIArş. Gör. Dr. Elvan TEKİN

MuhabirlerA. Baki ÜNAL

Büşra EROZAN

Adres:Fırat Üniversitesiİletişim Fakültesi

Kesikköprü Kampüsü / Elazığ

Tel: (0424) 236 26 60Web: iletisim.firat.edu.tr

Baskı: Fırat Üniversitesi MatbaasıSayı: 307

fırat haber

Fırat Üniversitesi Adına SahibiRektör

Prof. Dr. Kutbeddin DEMİRDAĞ

Genel Yayın YönetmeniProf. Dr. Aydın ÇELİK

Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu)Doç. Dr. A. Fulya ŞEN

Yayın KuruluProf. Dr. Mehmet CEBECİ

Prof. Dr. Aydın ÇELİKDoç. Dr. Nural İMİK TANYILDIZI

Doç. Dr. Göksel GÖKERDr. Öğr. Üyesi Feridun NİZAM

Dr. Öğr. Üyesi Tamer KAVURANDr. Öğr. Üyesi Gülda ÇETİNDAĞ SÜME

Üniversite3Fırat Haber - Şubat 2019

ir dizi incelemelerde bu-lunmak üzere Elazığ’agelen Sanayi ve TeknolojiBakanı Mustafa Varank,

Fırat Teknokent’i ziyaret etti. Bu-rada Fırat Üniversitesi RektörüProf. Dr. Kutbeddin Demirdağ,

Teknokent Genel Müdürü Prof. Dr.Erhan Akın, Genel Müdür Yardım-cısı Doç. Dr. Galip Aydın ve öğre-tim üyeleri tarafından karşılananBakan Varank, Fırat Üniversitesiöğretim üyeleri ile Teknokent’tebulunan firmalar tarafından hazır-

lanan proje sergisini gezdi. Teknokent’te düzenlenen top-

lantıda Rektör Prof. Dr. Demirdağ,Bakan Varank’a üniversite ile ilgilikısa bilgiler verdi. Toplantı so-nunda Prof. Dr. Demirdağ, BakanVarank’a günün anısına el doku-

ması halı hediye etti. Bakan Va-rank’a, Elazığ Milletvekilleri MetinBulut, Zülfü Tolga Ağar, SerminBalık, Elazığ Valisi Çetin OktayKaldırım, Belediye Başkanı Müca-hit Yanılmaz ve protokol üyelerieşlik etti.

B

Rektör Demirdağ: “Hocalı Katliamı’nın 27’inci

yılını hüzünle anıyoruz”

Fırat Üniversitesi Rek-törü Prof. Dr. Kutbeddin

Demirdağ, Hocalı Kat-liamı’nın 27’inci yıl dönümünedeniyle bir mesaj yayım-ladı. Rektör Prof. Dr. Demir-dağ mesajında şunları ifadeetti: “Azerbaycan’ın YukarıKarabağ bölgesinde, yüz-lerce sivilin hayatını kaybet-tiği Hocalı Katliamı’nınüzerinden 27 yıl geçti. 26Şubat 1992’de Hocalı’ya ula-şan Ermeni kuvvetleri tara-fından 83 çocuk, 106 kadınve 70’den fazla yaşlı dahilolmak üzere toplam 613Azerbaycan vatandaşı katle-dildi. Katliamın acısı, üzerin-den yıllar geçmesinerağmen tazeliğini koruyor.Hocalı’da yaşananlar insan-

lık tarihine sürülmüş karabir lekedir. Pek çok ülke ta-rafından soykırım olarak ni-telendirilen, insanlık suçuolan Hocalı Katliamı’nınüzerinden 27 yıl geçmiş;fakat katliamı yapanlar, on-lara yardım ve yataklıkedenler cezasız kalmıştır.Adalet yerini bulmalıdır.Azerbaycan topraklarınınyüzde 20’sini oluşturan Ka-rabağ’da Ermeni işgalineson verilmelidir. Fırat Üni-versitesi olarak, Hocalı Kat-liamı’nın 27’inci yılındasaldırıda parmağı olan tümgüçleri şiddetle lanetliyoruz.Hayatını kaybedenlere Al-lah’tan rahmet diliyor, Azer-baycanlı kardeşlerimizetaziyelerimizi sunuyoruz.”

Sanayi ve Teknoloji Bakanı MustafaVarank, Fırat Teknokent’i ziyaret etti

Öğretim üyelerininTÜBİTAK başarısı

Fırat Üniversitesi öğre-tim üyeleri tarafından

sunulan üç adet TÜBİTAK1001 araştırma projesi kabuledildi. TÜBİTAK tarafından2018 yılı ikinci dönemindeilk defa yapılan uygula-mada, panel sonuçlarınagöre kabul edilme potansi-yeli yüksek olan TÜBİTAK1001 projeleri yeniden de-ğerlendirildi. Fırat Üniversi-tesi öğretim üyeleritarafından sunulan üç proje,Türkiye genelinde başarılıbulunan 101 proje arasınagirme başarısını gösterdi.

Yapılan değerlendirme-ler sonucunda başarılı bulu-nan Fırat ÜniversitesiTeknoloji Fakültesi MakineMühendisliği Bölümü Öğ-retim Üyesi Prof. Dr. HakanFehmi Öztop, Su ÜrünleriFakültesi Su Ürünleri Yetiş-tiriciliği Bölümü Öğretim

Üyesi Prof. Dr. Kenan Köp-rücü ve Teknoloji Fakültesiİnşaat Mühendisliği Bö-lümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Harun Tanyıldızı yürü-tücülüğünde sunulan proje-ler ile Veteriner FakültesiÖğretim Üyesi Prof. Dr.Münur Aktaş tarafından ilkdeğerlendirmede kabul edi-len projeyle birlikte 2018 yılıikinci döneminde Fırat Üni-versitesi akademisyenleritarafından sunulan toplamdört projenin kabul edildiğiaçıklandı.

Yaklaşık 2 milyon TLBaşarılı bulunan dört

proje ile yaklaşık 2.000.000TL bütçenin Fırat Üniversi-tesine aktarılacağı bildirildi.Fırat Üniversitesi RektörüProf. Dr. Kutbeddin Demir-dağ, proje yürütücüleribaşta olmak üzere proje eki-bini tebrik ettiğini ifade etti.

Futbol takımından Rektör Demirdağ’a ziyaretırat Üniversitesi RektörüProf. Dr. Kutbeddin De-mirdağ, 10-14 Aralık 2018tarihinde Antalya’da dü-

zenlenen “Üniversiteler Futbol 2.Lig Grup Birinciliği Müsabaka-ları”nda 32 üniversite takımı ara-sında birinci olan FıratÜniversitesi Erkek Futbol Ta-kımı’nı kabul etti. Rektörlük maka-mında gerçekleşen ziyarete, FıratÜniversitesi Spor Bilimleri Fakül-tesi Dekanı Prof. Dr. Yüksel Sa-vucu, Teknik Direktör BurakApaydın, Spor Şube Müdürü Öğ-retim Görevlisi Ercan Sönmez, tek-nik heyet ve futbol takımı katıldı.Rektör Prof. Dr. Kutbeddin Demir-dağ, antrenörler, öğretim eleman-ları ve öğrencileri, Futbol 2. LigGrup Birinciliği Müsabakalarındagöstermiş olduğu başarılarındandolayı kutladığını belirtti.

F

Üniversite4 Fırat Haber - Şubat 2019

Öğretim üyesi, araçları yan olarak park etme sistemi geliştirdi

ırat Üniversitesi Mühen-dislik Fakültesi ÖğretimÜyesi Doç. Dr. Haşim Pıh-tılı, gidiş istikametine göre

yan park eden bir sistem geliştirdi.Fırat Üniversitesi Rektör Yardım-cıları Prof. Dr. Mehmet Cebeci,Prof. Dr. Halil Hasar ile Mühendis-lik Fakültesi Dekanı Prof. Dr.Ahmet Özer çalışmayı yerinde in-celedi. Makine Mühendisliği Bö-lümü Öğretim Üyesi Doç. Dr.Haşim Pıhtılı, bu çalışmanın 2005yılında geliştirdiği bir proje oldu-ğunu belirterek, projenin patentinialdıklarını aktardı.

Park etme süresi kısalacakDoç. Dr. Pıhtılı “Hazırladığım

proje ile artan otomobil sayılarıylabirlikte park alanlarının azalma-sından kaynaklanan sıkıntılar vepark etme sırasında oluşan prob-lemlerin ortadan kaldırılmasını

amaçladım. Bu projeyle hemyüzde 25’lik bir alandan kazanıyo-ruz hem de kısa sürede park ede-biliyoruz. Araç boyu mesafesiolduğu sürece her yere yan olarakpark edebiliyoruz. Ayrıca, projeyan park etmenin yanı sıra, lastikdeğiştirme ve zincir takma sorun-larına da çözüm geliştirerek krikokullanımını ortadan kaldırıyor. Sü-rücüler için park etmek zaman ala-biliyor; park sırasında bazenhasarlar meydana gelebiliyor. Buhasarlarda milli ekonomiye ger-çekten büyük bir zarar veriyor.Çok kısa bir sürede kontak kapa-tarak yakıt harcamadan bir araçboyu mesafeye aracımızı hasarsız,kazasız bir şekilde park edebiliyo-ruz. Zamandan, yakıttan tasarrufedip kısa sürede aracımızı parkederek alanı da artırmış oluyoruz.”dedi.

Öğretim Üyesi Doç. Dr. Haşim Pıhtılı,günlük yaşamda karşılaşılan araç parketme sırasında oluşan problemleri çöz-mek için yan olarak park etme sistemigeliştirdi.

F

Fırat Üniversitesi Rektörlüğüile Elazığ İŞKUR İl Müdür-

lüğü arasında “Mesleki EğitimKursları Açılması” konusunda iş-birliği protokolü imzalandı. Rek-törlük makamında düzenlenenprotokol imza törenine, Fırat Üni-versitesi Rektörü Prof. Dr. Kutbed-din Demirdağ, İŞKUR İl MüdürüAbdullah Balcı, Rektör YardımcısıProf. Dr. Mehmet Cebeci ile İkti-sadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğ-retim Üyesi Prof. Dr. Kenan Pekerkatıldı. Protokol imza törenindekonuşan İŞKUR İl Müdürü Abdul-lah Balcı, düzenleyecekleri meslekieğitim kurslarıyla öğrencilerin iş

arama becerilerini geliştirmelerinive okul sonrası işe yerleştirilmele-rini kolaylaştırmak amacıyla buprojeleri gerçekleştirdiklerini söy-ledi. Mesleki eğitimi geliştirmekadına yapılan işbirliği protokolünüimzalamaktan mutluluk duydu-ğunu ifade eden Rektör Prof. Dr.Kutbeddin Demirdağ, üniversiteolarak bütün paydaş kuruluşlarlaolduğu gibi İŞKUR İl Müdürlüğüile de sıkı bir çalışma içerisinde ol-duklarını kaydetti. Konuşmalarınardından ‘Mesleki Eğitim KurslarıAçılması İşbirliği Protokolü’, Rek-tör Prof. Dr. Demirdağ ile İŞKUR İlMüdürü Balcı arasında imzalandı.

İŞKUR İl Müdürlüğü ileortak mesleki eğitimkursları açılıyor

Türkiye’den 37 üniversitenin temsilcilerinin katıldığı fuarda Fırat Üniversitesinin tanıtım standına öğrenciler yoğun ilgi gösterdi. ırat Üniversitesi, Şanlıurfaİl Milli Eğitim Müdürlüğütarafından düzenlenen“10. Kariyer ve Eğitim

Fuarı”na katıldı. Türkiye’den 37üniversitenin ve yurtdışındaki üni-versitelerin temsilcilerinin katıl-dığı fuarı, lise 11’inci ve 12’inci sınıföğrencileri ile velileri ziyaret etti.Fuarda, Fırat Üniversitesinin tanı-tım standına öğrenciler yoğun ilgigösterdi. Stant yetkilileri tarafın-dan öğrencilere Fırat Üniversitesihakkında detaylı bilgiler verildi.Ayrıca fuarda, Fırat ÜniversitesiTanıtım, Basın-Yayın ve Halklaİlişkiler birimi tarafından hazırla-nan tanıtım materyalleri, standı zi-yaret eden öğrencilere vedavetlilere hediye edildi. Fırat Üni-versitesini 10. Kariyer ve EğitimFuarı’nda; Basın-Yayın ve Halklaİlişkiler biriminden Zuhal Gök ileZeynep Pirinç temsil ettiler. FıratÜniversitesi Basın-Yayın ve Halklaİlişkiler Müdürü Doç. Dr. İlhanOğuz Akdemir, bu tür fuarlarınüniversitenin tanıtımı açısındanönemli olduğunu vurgulayarak,Fırat Üniversitesi olarak yurtiçi veyurtdışında düzenlenen fuarlarakatıldıklarını söyledi. Fuarı yakla-şık 25 bin kişi ziyaret etti.

FFırat Üniversitesi, ‘‘10. Kariyer ve Eğitim Fuarı’’na katıldı

Üniversite5Fırat Haber - Şubat 2019

“Türkiye’deki ilk Hayvan Hastanesi olma ayrıcalığına sahibiz”

ncelikle sizi tanıyabi-lir miyiz? Kendiniz-den biraz bahsedermisiniz?

Fırat Üniversitesi VeterinerlikFakültesi Doğum ve JinekolojiAna Bilim Dalı öğretim üyesiyim.Aynı zamanda Fırat ÜniversitesiHayvan Hastanesi Başhekimliğigörevini de yürütmekteyim. Yak-laşık 41 yıldır veteriner hekimim.1987 yılından beri Fırat Üniversi-tesi Veterinerlik Fakültesindegörev yapmaktayım.

Hayvan Hastanesi hakkındabilgi alabilir miyiz?

Fırat Üniversitesi Hayvan Has-tanesi klinik olarak 1970 yılındanberi, yani Veterinerlik Fakültesininkuruluşundan beri Elazığ ve çev-resinde hayvan hastalıklarını teş-his ve tedavi konusunda faaliyetgösteriyor. Sadece hayvanları te-davi etmekle kalmıyor, Veteriner-lik Fakültesi öğrencilerineuygulamalı eğitim verip, dahahekim olmadan mesleki hayatla-rında tecrübe kazanmaları için birolanak sağlıyor. 1998 yılına kadarFırat Üniversitesi Veterinerlik Fa-kültesi merkez kampüsü bünye-sinde klinik olarak görevyapmaktaydık. Yaklaşık 10 yıl öncebu kliniklerimiz resmi olarak Hay-van Hastanesine dönüştürüldü.Bu Hayvan Hastanesi Türkiye’dekurulan ilk Hayvan Hastanesidir.Hayvan Hastanesi Başhekimliği,Veterinerlik Fakültesine bağlı ola-rak görev yapmaktadır. Burada öğ-rencilerimizi gruplara ayırarakfarklı alanlarda, kliniklerde, ameli-yathanelerde görevlendirilerekmesleklerine hazırlıyoruz. Bu eği-timleri her gün devam ettirerekhem hayvanların tedavilerini eniyi şekilde yapıyoruz hem de vete-riner hekimler yetiştiriyoruz.

Hastanemize çevre iller olanMalatya, Kahramanmaraş, Adıya-man, Tunceli, Diyarbakır, Mardin,Batman, Muş ve Bingöl’den hastahayvanlar getiriliyor. Aslındaçevre illerde bulunan veteriner he-kimlerin bir üst kuruluşu olarakgörev yapıyoruz. Onlar içinden çı-

kamadıkları, tedavi etmekte zor-landıkları vakaları bize sevk edi-yorlar ve biz tedavi ediyoruz. Biraraştırma hastanesi niteliğinde ça-lışıyoruz diyebilirim. Aynı za-manda bölgedeki yabanhayvanlarını tedavi eden tek kuru-luşuz.

Sokak hayvanlarının, sahibiolmayan hayvanların tedavimasrafları nasıl karşılanıyor?

Burada bir döner sermayemizvar. Sahipli olan hayvanların te-davi veya ameliyat ücretlerini çokdüşük miktarda almaktayız. Amamasrafları hayvan sahipleri kendi-leri karşılamakta. Ameliyat ve ilaçücretlerinden bahsediyorum. So-kak hayvanlarında da çevredekibelediyeler özellikle Elazığ Beledi-yesi veya resmi kurumlarla proto-kol anlaşmalarımız var. Muayeneve tedavi ücreti alınmıyor. Sokakhayvanları tedavi edildiğindebütün masraflarını belediye karşı-lıyor. İlaç ve ameliyat masrafları dabuna dâhil. Tedavisi biten sokakhayvanlarını da alıştıkları, kendidoğal ortamlarına bırakıyorlar. Bi-liyorsunuzdur ki çevremizde bir-çok yerde hayvan barındırmaalanları oluşturuldu. Hayvanlarkendi doğal ortamlarında rahatçayaşayabiliyorlar.

Burada kedi ve köpekler içineğitim veriliyor mu?

Hayvan eğitimi ayrı bir konu.Hastanemiz bünyesinde bunuyapmıyoruz. Zaten hayvanlar özel-likle köpekler sahipleriyle birlikteeğitim alır. Başkasına itaat etme-sin diye bu şekilde olmak zorunda-dır. Dediğim gibi biz daha çokhekim eğitiyoruz. Ama hayvanpsikolojisiyle ilgili sahiplerine bil-gilendirme yapıyoruz.

Yaralı sokak hayvanları size

nasıl getiriliyor? Yaralı hayvanları belediyenin

ilgili birimleri alıp bize getiriyor.Nöbetçi hekimlerimiz de var. Hay-vanın sorunu neyse o alanda uz-manlaşmış hekim çağırılır,tedavisi bu şekilde sağlanır.

Sokak hayvanları için sahip-lendirme çalışmalarınız var mı?

Bu konuda belediyenin barı-nağı ve bizim kulüp şeklinde çalı-şan hayvan sever öğrencilerimizvar. Daha çok onlar üstleniyor sa-hiplendirme konusunu. Biz hay-vanları tedavi ediyoruz; sonra-sında gerek öğrencilerimiz duyu-rular yaparak sahiplendirme yapı-yor gerekse belediye barınağı bukonuda bize yardımcı oluyor.

“Çok sayıda hayvanı tedavi ettik”

Hastanenizde tedavisi devameden hayvanlar için yeterli ala-nınız var mı?

Var. Ancak şuanda mevcut ta-leplere yetiyor; ilerisi için yetme-yebilir. Bu düşünceyle yerleş-kemizin alanını büyütmeye yöne-lik çalışmalarımız, planlarımız var.Şimdiye kadar çok sayıda hayvanıtedavi ettik.

Hastanenize en sık gelen va-kalar nelerdir?

Büyükbaş hayvan olarak düşü-nürsek, doğum için gelen çokfazla hastamız oluyor. İnek, sığır,

keçi gibi dişilerin doğumları bu-rada yapılıyor. Küçükbaş olarakdüşünürsek trafik kazasında yara-lanan hayvanlar, kedi ve köpekler,duyarlı vatandaşlar tarafındanbize getiriliyor. Buzağı ishalleri deson zamanlarda çok yaygın. Çokfazla buzağı kaybı oluyor.

Hastalık yönünden karşılaş-tığınız zor vakalar oldu mu?

Hastalık yönünden rastlanan,bizim çözemediğimiz çok fazlavaka yok. Kedilerde yüksektendüşmenin tedavisi bizim için deoldukça zor. Çünkü felç kalma,sakat kalma gibi durumlar söz ko-nusu. Tabi ki elimizden gelen ça-bayı gösteriyoruz.

Pirelerin ya da parazitlerinhayvanlara verdiği zararlardanbahseder misiniz?

Pireler veya başka parazitlerhastalık yayma ve kan emme ko-nusunda hayvanlara da başka can-lılara da zarar verirler. Pirelerköpekleri uyuz yapabilir. Bu ko-

nuda bizler belediyenin aracılı-ğıyla elimizden geleni yapıyoruz.

Hayvan istismarı ve şiddethakkında ne düşünüyorsunuz?

Bunlar bizim hekim olarak,hayvan sever insanlar olarak aslakabul edeceğimiz şeyler değil. İs-tediğimiz şey insanların evcil hay-vanlara hatta diğer hayvanlarakarşı duyarlı olmaları. Kliniği-mizde şuanda kanadı kırık birşahin var. Bir şahinin kanadı niyekırılır? Avlamak istemişler. Hay-vanları kendi doğalarında rahat bı-rakmak zorundayız. Köpeğe bileşiddet uyguladıklarını biliyoruz.Vücudunda kurşun yarası olan kö-peği tedavi ettiğimi hatırlıyorum.Bu çok üzücü bir durum. Ancakson zamanlarda insanlar oldukçaduyarlı. Hayvanlara artık daha çoksevgiyle yaklaşılıyor. Hayvanlarasevgi gösteren insan, insanları dasever. Hayvan sever biri diğer in-sanlara oranla daha az agresiftir.Yani hayvan sever insanlar şiddetemeyil etmezler.

Hayvanlara uygulanan şid-det ve istismar konusunda cezaiyaptırımlar uygulanıyor. Sizcebunlar yeterince caydırıcı mı?

Ceza ne kadar fazla olursaolsun bu konuda bilinçli olmaklazım. Şiddetin ve istismarın kalk-ması için toplumun bilinçlenmesi,duyarlılaşması gerekir. Ceza vardiye suç ortadan kalkmaz. Şu andauygulanan Hayvan Hakları Ka-nunu yeterli ama dediğim gibi ye-terince caydırıcı olması içintoplumsal bilinç gerekli.

Son olarak eklemek istediği-niz bir şey var mı?

Özellikle Elazığ’da tam teşek-küllü bir Hayvan Hastanesi oldu-ğunu herkesin bilmesini istiyoruz.Burada ne kadar titizlikle çalıştığı-mızı bilmelerini istiyoruz. ÇünküTürkiye’deki ilk Hayvan Hastanesiolma ayrıcalığına sahibiz. Çevre-mizdeki hayvanlar sahipsiz değil-dir. Hastanemizi bu bölge içinbüyük bir şans olarak görüyoruz.İmkânlarımız da diğer illerden,diğer hayvan kliniklerinden dahaiyi.

Ö Elazığ Fırat Üniversitesi Hayvan Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. AliMükremin Apaydın, Hayvan Hastanesini bölgedeki hayvanlar için şansolarak gördüğünü söyledi. Prof. Dr. Apaydın, Fırat Haber gazetesi mu-habirinin sorularını cevaplandırdı.

Feyza Nur Dikici - Fırat Haber

Manşet6 Fırat Haber - Şubat 2019

Milli Savunma Sanayii ve Alt Sistemler Teknolojileri Zirvesi

ırat Üniversitesi TeknolojiAr-Ge ve Girişimcilik Top-luluğu tarafından düzenle-nen “Milli Savunma

Sanayii ve Alt Sistemler Teknolo-jileri Zirvesi” Atatürk Kültür Mer-kezinde yapıldı.

Zirveye konuşmacı olarak ka-tılan Savunma Sanayii BaşkanlığıHelikopter Daire Başkanlığı Heli-kopter Geliştirme Projeleri Mü-dürü Ercan Ertekin, SavunmaSanayii Başkanlığı Alt SistemlerBaşkanlığı Uzman YardımcısıEmre Dönüş, Türk Havacılık veUzay Sanayiden Onur Dağ, ASEL-SAN'dan uzman Nuran Aydoğan,ASPİLSAN Enerji ve Ticaret Ano-nim Şirketi Müdürü Ahmet Altı-nay, FNSS Savunma SistemleriMüdürü Haldun Orgun, BAYKARMakine’den Tayyar Süngü ve ME-TEKSAN Savunma Sanayi Şirke-tinden Serhat İnan tarafındansunumlar yapıldı.

Zirvenin açılışında konuşanFırat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.Kutbeddin Demirdağ, geçen yılFırat Üniversitesinde savunma sa-nayi ile ilgili kapsamlı bir etkinlikgerçekleştirdiklerini belirterek,Milli Savunma Bakanlığı, Sa-vunma Sanayii Başkanlığı ve sa-vunma sanayi havacılık şirketleriile FÜ arasında protokol imzalana-rak önemli işbirlikleri için ortakhareket etme kararı alındığını söy-ledi.

Teknoloji Fakültesi Dekanı veTeknoloji Ar-Ge Öğrenci Toplu-luğu Danışmanı Prof. Dr. BaharDemirel ise, 3’üncüsünü düzenle-dikleri Milli Savunma Sanayii veAlt Sistemler Teknolojileri Zirve-sine katılımlarından dolayı katı-lımcılara teşekkür etti.

ASELSAN’dan Uzman NuranAydoğan “23 yıl önce Makine Mü-hendisliği bölümünden mezunoldum. 21 yıldır ASELSAN’daprogram müdürü olarak görev ya-pıyorum. ASELSAN’ın anlamı as-keri, elektronik, sanayi. Bizimmisyonumuz, Türk savunma sana-yinin ihtiyaç duyacağı tüm elek-tronik sistemleri en üst seviyede,en son tasarımla Türk Savunma

Sanayinin hizmetine sunmaktır.1974 yılında Kıbrıs Barış Hare-katı’nda yaşadığımız ambargo1975 yılında ASELSAN’ın kurul-masına vesile oldu. 2010 yılındakendi özgün ürünlerimizi tasarla-maya ve üretmeye başladık.” ifade-lerini kullandı.

ASPİLSAN Enerji ve TicaretAnonim Şirketi Müdürü AhmetAltınay “ASPİLSAN Kayseri’deyerleşik bir firma. Türk SilahlıKuvvetlerini Güçlendirme Vak-fı’nın 6 firmasından bir tanesi.Kayseri’de bulunmasının nedeni;1981 yılında, Kıbrıs Barış Hare-kâtı’nda bazı telsiz bataryalarınınyurt dışından tedarik edilememesiile yaşanılan sıkıntılar nedeniyleKayserili iş adamlarının bağışla-rıyla kurulmuş bir şirket olmasıdır.Dolayısıyla ASPİLSAN için Kay-seri Sanayi Odası’nın desteği ile1981 yılında Kayseri’de kurulmakararı alınıyor ve 1984 yılında faa-liyete geçiyor. Gerekli sunumageçmeden önce söylenmesi gere-ken birkaç şey var. ASELSAN plat-form sistem üzerine çalışan,faaliyet gösteren bir kurumkenbizler daha çok alt sistem ve bile-şen bazında faaliyet gösteren birkurumuz.” dedi. Altınay şöyledevam etti: “Tarih bazı durum-larda tekerrür ediyor. Bazen ülkeceyaşadığımız bazı sıkıntılardan do-layı yurt dışına bağlılığı kritik gör-düğümüz noktalarda kesmekzorundayız. Teknolojiyi geliştir-mek zorundayız. Yerli üretim işinegirdiğimizde önceliğimiz telsiz ba-taryalarıydı. O zamanlar nikel kad-miyum teknolojisi daha yaygınkullanılıyordu. Lityum daha kulla-nılmıyordu. Dolayısıyla nikel kad-miyumla ilgili çalışmalarımızısadece batarya, palet, modüllemenoktasında geliştirdik. Savunmasanayisinde sertifikasyon çokönemli. Askeri sertifikasyon çalış-malarından sonra, operasyonları-mızı uçak aküsü üzerineyoğunlaştırdık. Türkiye’de tek ol-

makla beraber dünyada beş taneakü üretici firmalarından bir tane-siyiz. İlk uçak akümüzü 1993 yı-lında F16 üzerine tamamladık.Ardından bir takım sertifikasyonişlerinden sonra temel bileşenler-den olan pil hücreleri üretimi de ozamanın devlerinden teknolojitransfer ederek, Türkiye’de ilk si-lindirik pil üretimi gerçekleştirili-yor. O dev şirket 1996 yılına kadarelektronik üretimini bırakıyor vebiz de pil üretimini bırakmak du-rumunda kalıyoruz. Lityum konu-suna gelince, batarya paletilityumdan daha önemli bir konu.Batarya yapım sistemlerinin gü-venliği konusunda. Dolayısıyla2010 yıllarında bu konuya birazdaha ağırlık veriyoruz ama asıl iliş-kimiz 2015 yılından sonra başlıyor.Çünkü ticari olarak pek çok uygu-lama, ürünün üretilmesi ve tasar-lanması demek. Biz ETS tasarımıile 2016’da sivillerle ilgili tasarımyapmaya başlıyoruz. Kısaca önce-likle dışa bağımlılığı azaltmak is-tiyoruz. Özellikle temel bileşenkonusunda kimseye bağımlıolmak istemiyoruz. Bizi asıl kardeşfirmalardan ayıran konu malze-meye yönelik çalışmak istememiz.Biz malzemeye dayalı bir elektro-kimya şirketiyiz. Bu alanda mü-kemmeliyetçilik gibi amaçlarımızvar. Alt sistemler konusunu askerkonusunda düşünecek olursak; as-kerlerin gece görüş sistemlerinin,haberleşme ve pek çok elektriklicihazın bir şekilde elektriklenmesigerekiyor ve bunların kolay taşına-bilir olması gerekiyor. Teknolojiyikullanarak bizler bunu Ar-Ge ça-lışması sayesinde yapıyoruz. Ar-Ge oldukça maliyetli bir iş.Talepler düzensiz. Bir sene istenenbir ürün veya bir alt bileşen beşsene boyunca istenmeyebiliyor yada altı-yedi sene sonra bir andaacil olarak istenebiliyor. Değişenve gelişen tehditler de yeni tekno-lojinin kullanılmasını gerektiriyor.İnovasyon en belirleyici unsurlar-

dan bir tanesi. Bunun dışındaakıllı mühimmatlar konusunda dason zamanlarda çok fazla çalışmayapılıyor.”

FNSS Savunma SistemleriMüdürü Haldun Orgun sunu-munda şunları ifade etti: “1985 yı-lında Milli Savunma Sanayikuruldu ve 1990 yılında faaliyetebaşladı. FNSS Savunma Sistemleritam o dönemde kuruldu. KaraKuvvetleri Komutanlığından gelipzırhlı araçlara, envanterlere ihti-yaçları olduğunu söylediler. Yurtdışından tedarik etmek yerineyerli üretim ön plana çıkarıldı.Sonuç olarak gerekli yerlerle gö-rüşüldü ve sonunda FNSS ku-ruldu. 1997 yılında Türkiye’nin ilksavunma sistem ihracatı gerçek-leştirildi. Birleşik Arap Emirlikle-rine 137 tane araç sattık.”

Orgun, stajyer programları vebaşvuruları hakkında da öğrenci-leri bilgilendirdi.

METEKSAN Savunma SanayiŞirketinden Serhat İnan, yeni as-keri ve teknolojik gelişmelerdenbahsederek METEKSAN Sa-vunma Sanayi olarak yaptıklarıaraçların bazılarını sunum eşli-ğinde tanıttı.

BAYKAR’ın ürettiği sistemle-rin muharebe sahasında kendinikanıtladığını vurgulayan BAYKARMakine’den Tayyar Süngü “Okadar zor şartlarda bir sisteminkendini kanıtlaması kolay değil.Onun için rahatlıkla bizim sistem-lerimiz kendini kanıtladı diyoruz.Özellikle havacılık alanında bilgibiriktirmek zor ve zamana ihtiyaçoluyor. Ancak zaman içerisindeyaşadığınız tecrübelerle bu bilgiyibiriktiriyorsunuz. Başkasına muh-taç olmadan yerli ve milli üretimyapan bir kuruluşuz. 2003 yılındaAr-Ge çalışmalarına başladık.2016’da bu süreç ilk silahlıİHA’nın operasyonel anlamda ku-ruluşuna kadar devam ediyor. Bubaşarıdaki temel düşünce başkala-rına, bir başka ülkeye muhtaç ol-

madan bir şeyler başarabilmek ve‘eğer biz yapamazsak ne olur?’ so-rusunu kendimize sorabilmektir.’’dedi.

Türk Silahlı Kuvvetleri ve ulu-sal savunma sanayi kuruluşlarınınbelirlediği gereksinimleri karşıla-mak amacıyla, gerektiğinde yurtiçi ve yurt dışı kuruluşlarla işbir-liği yaparak araştırma, geliştirmeçalışmaları yapmak üzere TÜBİ-TAK-SAGE’nin kurulduğunu ifadeeden İş Geliştirme ve Strateji Bi-rimi Baş Uzmanı AraştırmacıOzan Korkmaz konuşmasındaşunları aktardı: “Her şeyden önceSAGE, TÜBİTAK’a bağlı bir ens-titü. TÜBİTAK-SAGE 1972 yılındakurulan bir enstitü. Aslında çok kı-sıtlı imkanlarla ve düşük personelsayısıyla şehir merkezinde kurulu-yor. Ama temel amacı milli sa-vunma için milli Ar-Ge olarakkarşımıza çıkıyor. 1993 yılındaşehir merkezindeki yerleşkemiz30 kilometre uzaklıktaki bir kam-püse taşınıyor. Taşınma süresin-den itibaren alt sistem seviye-sindeki bilgi birikimini kullanarakkendisini Toros’la taçlandırmışoluyor 2000 yılında. Toros bizimilk sistem ürünümüz. Topçu RoketSistemi olarak geçiyor. Ürünleri-mizin çoğu hatta neredeyse hepsiTürk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaç-larını karşılamak için yapılıyor.Birçok mühimmatımız üretimde.Temel olarak teknolojiyi geliş-tirme sürecinde yer alıyoruz. Bun-dan sonra savunma sanayiiçerisindeki diğer kuruluşlarla işbirliği yaparak ürünlerimizin seriüretimlerini gerçekleştiriyoruz.Aynı zamanda seri üretimine geç-tiğimiz projelerin savaş alanla-rında ve operasyonlarda kullanıl-dığını öğreniyoruz. Buradakitemel amacımız Türkiye’nin100’üncü yılından önce, 2023 yılın-dan önce her anlamda ilk sayılabi-lecek mühimmat sistemleriniTürk Silahlı Kuvvetlerinin envan-terine kazandırmaktır.”

Ulusal roket ve füze araştırmaüretim programlarına önderlikyapmak üzere kurulmuş, füze veroket sistemleri konusunda Türki-

ye’deki en yetkin kurum olan RO-KETSAN hakkında bilgi vererekkonuşmasına başlayan Avrupa Pa-zarlama Lideri Berkay Görgülüşunlara değindi: “ROKETSAN1988 yılında, Ankara’da SavunmaSanayi İcra Komitesinin kararıylakuruldu. 1990’lı yıllarda öncelikletopçu roket ve füzelerin seri üre-timi yapılmaya başlandı. Dahasonra 2000’li yıllarla beraberbizim hassas füze sistemleri dedi-ğimiz bazı sistemlerin tasarımı veüretimi gerçekleştirildi. Günü-müzde ise daha çok teknolojik fü-zelerin seri üretimlerini gerçek-leşiyoruz. ROKETSAN bir anonimşirket. Biz özel bir şirket olarak ha-reket ediyoruz ancak şirket hisse-lerini yüzde 55’i Türk savunmakuvvetlerinin vakfına ait. Bununyanı sıra yüzde 15’i ASELSAN gibişirketlere ait. Dolayısıyla yüzde 75gibi bir miktarı Türk Silahlı Kuv-vetlerinin vakfına ait oluyor. Vak-fın mütevelli heyeti başkanlığınıSayın Cumhurbaşkanı yapıyor.Anonim bir şirket olsak da RO-KETSAN bizim milli değerimiz.İki ana tesiste hizmet veriyoruz.Yaklaşık 129 binamız var. Bu iki te-sisimiz dışında iki adet tasarım ofi-simiz mevcut.” Ardından ödül alanbazı roket ve füzelerin video gös-terimi yapıldı.

Zirveye, Fırat Üniversitesi Rek-törü Prof. Dr. Kutbeddin Demir-dağ, Rektör Yardımcıları Prof. Dr.Mehmet Cebeci, Prof. Dr. HalilHasar, Prof. Dr. Sadettin Tanyıldızı,Teknoloji Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Bahar Demirel, fakülte dekan-ları, öğretim üyeleri, öğrenciler veçok sayıda davetli katıldı.

Programda Fırat ÜniversitesiRektörü Prof. Dr. Kutbettin Demir-dağ’a desteklerinden ötürü Sa-vunma Sanayi Başkanlığı adınaUzman Emre Dönüş’ün elindenplaket takdim edildi.

Programda ayrıca, SavunmaSanayi Başkanlığı HelikopterDaire Başkanlığı Helikopter Geliş-tirme Projeleri Müdürü Ercan Er-tekin, Fırat Üniversitesi RektörüProf. Dr. Kutbeddin Demirdağ’aşilt takdim etti.

F FÜ’de düzenlenen zirvede Savunma Sanayii Başkanlığı ve savunma sana-yinin önde gelen firma yetkilileri tarafından katılımcılara bilgiler aktarıldı.

Feyza Nur Dikici - Fırat Haber

Manşet7Fırat Haber - Şubat 2019

Fotoğr

af:A

. Bak

i Üna

l

Sağlık Hizmetleri MYO’da yardımcı sağlık personeli yetiştiriliyor

ncelikle kendinizdenbahseder misiniz?

Prof. Dr. MuratÖgetürk. Tıp Fakültesi

Anatomi Ana Bilim Dalında öğre-tim üyesiyim. Aynı zamanda yak-laşık bir buçuk senedir SağlıkHizmetleri Meslek Yüksek OkuluMüdürlüğü görevinde bulunuyo-rum. Biraz eğitimimden bahsede-yim. Fırat Üniversitesi TıpFakültesi mezunuyum. Uzmanlı-ğımı da yine bu üniversitede yap-tım. Kısa bir süre sahada hekimlikyaptım; ardından Anatomi AnaBilim Dalında uzmanlığımı yap-tım; bitirdikten sonra aynı anabilim dalında öğretim üyesioldum. Yaklaşık yedi yıldan beriProfesör unvanıyla öğretim üye-liği görevime devam ediyorum.

Sağlık Hizmetleri MeslekYüksek Okulunun amacı, hedefinedir?

Sağlık Hizmetleri Meslek Yük-sek Okulu (MYO) adından da an-laşılacağı gibi sağlık üzerinehekim dışı hizmetlerde çalışacakyardımcı sağlık personeli yetiştir-mektedir. Mesela ‘Tıbbi Görüntü-leme’ programımızda teknikeryetiştiriyoruz. Tıbbi görüntüle-mede, sağlıkta tanı için görüntü-leme yapan cihazlar var. Bunlar;tomografi, MR, röntgen ve birçokcihaz bulunuyor. Amaç, bunlarıkullanabilecek ve yorum yapacakradyolog arkadaşlarımıza destekçıkacak teknikerleri yetiştirmek.Anestezi programımız mevcut.Anesteziyi herkes bilir. Ameliyat-larda hastayı uyutma işlemidir. Buişi de yapacak olan personel yetiş-tiriyoruz. Anestezi uzmanları,hekim uzmanlar hastaların tü-müne yetişemiyor. Onlara destekolacak, sağ kolu olacak personel-lere ihtiyaç duyuyorlar.

Sağlık Hizmetleri MYO’dayeterli sayıda laboratuvar varmı?

Laboratuvarımız var ama arzu-lanan sayıda değil. Bizim asıl ihti-yacımız temel sağlık bilimialanlarında kullanabileceğimiz la-

boratuvar olmalı. Onun dışındakimesleki alan laboratuvarlarına ih-tiyacımız yok. Neden derseniz,zaten öğrencilerimiz zamanlarınınçoğunu hastanede, hastanedeki la-boratuvarlarda ya da uygulamaalanlarında geçiriyorlar. O yüzdenöyle büyük laboratuvarlara ihtiya-cımız yok yine de ihtiyacımız dâ-hilinde hastanelerden destekalabiliyoruz. Yani eğitimde aksa-maya sebep olan bir durum ger-çekleşmiyor. Her MYO gibi biz delaboratuvarlarımızın sayısını artır-mak istiyoruz ve bu konuyla ala-kalı projelerimiz, çalışmalarımızmevcut.

Hangi programlar var?Tek tek sayacak olursak; Anes-

tezi Teknikerliği, Otopsi Tekniker-liği, Fizyoterapi, TıbbiGörüntüleme Teknikerliği, TıbbiLaboratuvar Teknikerliği ve TıbbiDokümantasyon ve Sekreterlikprogramlarımız mevcut. Bunların‘tıbbi’ ile başlayanların ikinci öğre-timi de var.

Yeni programlar açılması dü-şünülüyor mu?

Mutlaka. Bizim, sağlık hizmet-lerinde, ülkemizin sağlık alanındaihtiyaç duyduğu her türlü perso-neli ve teknikeri yetiştirmek herzaman hedefimizdir. Ama tabikendi kapasitemizi göz önündebulundurmak zorundayız. Meselayakın bir tarihte Fırat ÜniversitesiDiş Hekimliği Fakültesi açıldı.Onun avantajını kullanarak dişsağlığı ve ağız sağlığıyla alakalıbirkaç program hedefliyoruz. Amaonun için Diş Hekimliği Fakülte-sinin biraz daha kurumsallaşma-sını ve hastane imkânlarının birazdaha büyümesini bekliyoruz.Çünkü biz öğrenci aldığımızdaoranın yükü artar. O yükü şimdiliksırtlamalarını istemiyoruz.

Biraz daha olgunlaştığındaOrtez, Protez programı veya Dişve Ağız Sağlığı Teknikerliği prog-ramı üniversitemiz ve Elazığ içinbüyük bir kazanç olacaktır.

Sağlık Hizmetlerindenmezun olan öğrencilerin meslekihayatında yaşayabileceği sorun-lar neler olabilir?

Aslında idealist öğrencilerimizçok büyük sıkıntı yaşamıyorlar.Zaten sağlık alanında ara elemanihtiyacı fazla ama şöyle bir sıkıntıolabilir; plansız ilerleyen bir takımprogramlar var ülkede. Yani istih-dam imkânı planlanmamış, birdönem çok ihtiyaç duyulan prog-ramlar var. Mesela Fizyoterapiprogramımız beş-on yıl öncesinekadar çok kıymetli bir programdı.Ancak bu ihtiyaç o kadar yoğunhissedildi ki tüm ülkede, bütündevlet üniversiteleri, sağlıkla ala-kalı neredeyse bütün özel üniver-siteler bu programı yoğun birşekilde açmaya başladılar ve gü-nümüzde verilen mezun sayısı birmiktar fazla gelmeye başladı. Busebeple Fizyoterapi mezunlarımız

iş bulmak için bir süre beklemekzorunda kaldı. Bölümün ülke ge-nelinde hem iki yıllığı hem dörtyıllığı olduğu için ihtiyacın üze-rinde mezun vermeye başladı. Busorunları bildiğimiz için ülkeninihtiyacına uygun bölümler veprogramlar açmayı planlıyoruz.

Öğrenciler neden bu bölüm-leri tercih etmeli?

“Çünkü Fırat Üniversitesiköklü bir üniversite. Gerek Elazığ,gerekse üniversitemiz sağlık ala-nında oldukça ilerledi. Üniversite-mizde Tıp Fakültesi, DişHekimliği Fakültesi var. İlerde Ec-zacılık Fakültesinin açılması plan-lanıyor. Bunlarla birlikte Elazığhastaneler bakımından da sağlıkalanında oldukça iyi durumda.Hastaneler ve klinikler şimdi şehirhastanesi olarak bütünleşti. Oku-lumuz için düşünürsek diğer Sağ-lık Hizmetleri Meslek YüksekOkullarında olmayan akademikkadroya sahibiz. Şuanda okulu-muzda üç profesör, iki doçent,sekiz doktor öğretim üyesi kad-rolu olarak görev yapmakta ve

yanı başımızda Tıp Fakültesinindeğerli hocaları ders anlatıyor, uy-gulamalı eğitim veriyor. Yani FıratÜniversitesinde iyi bir eğitim alır-lar. Bu şansı belki üç büyük şe-hirde yakalayabilirler; tabi bir deFırat’ta yakalayabilirler. Bu kali-tede eğitimi yakalamanın adresiburası.” diye konuştu. Söyleşiyekatılan Müdür yardımcılarındanDoç. Dr. Funda Gülcü Bulmuş iseşunları söyledi: “Konum itibariylebirçok şehirde Sağlık HizmetleriMYO ilçelerde veya şehir merke-zine uzak yerlerde. Dolayısıylahastane imkânlarından bile yete-rince faydalanamıyorlar. AmaFırat Üniversitesinde Sağlık Hiz-metleri MYO konum olarak şehirmerkezinde, kampüs bir bütün ha-linde, Tıp Fakültesine çok yakın,hocamın da dediği gibi öğrencile-rimiz oradaki bütün laboratuvar,ameliyathane gibi bütün imkân-lardan faydalanabilir, akademikanlamda destek görebilir. Dola-sıyla her anlamda avantajlı.”

Prof. Dr. Murat Ögetürk ile söy-leşimiz şu şekilde devam etti:

Programların avantajların-dan ve dezavantajlarından birazbahseder misiniz?

Ülkemizde sağlık personeliveya yardımcı sağlık personeli ih-tiyacı bitmez fakat burada hata

yapmamak gerekiyor. Plansız ha-reket etmemeli. Sağlık alanındaçok fazla sayıda mezun verip demezunları işsiz bırakmamak lazım.Çünkü sağlık eğitimi dünyanın enpahalı eğitimidir. O kadar yatırımyapılan bir alanda istihdam fazlası,ihtiyaç fazlası mezunun olmamasıgerekir. Tek korktuğumuz noktabazı alanlarda çok fazla mezunvermek. Çünkü bugün fazla talepgören bir alanı, programı ülke ge-nelinde ne kadar çok fazla üniver-site açarsa -özellikle özelüniversiteler rahatlıkla açabil-mekte- mezun sayısı da o kadarartar ve ihtiyacın dışına çıkılmışolur. Personel ihtiyacı giderilirama işsizlik oranı da artmış olur.Bu durumda yetkililerin, özellikleYÖK sorumlularının bir çalışmayapması gerektiğini, kontenjan kı-sıtlaması getirmeleri gerektiğinidüşünüyoruz. Sağlık HizmetleriMYO’nun hatta sağlık sektörünündezavantajları bu yönde.

Avantaj olarak iş bulma im-kanı diğer bölümlere oranla ol-dukça kolay. Hem kamuda hemözel sektörde sağlık alanı oldukçarağbet görüyor. Bu arada herkesinbildiği gibi en az kamu yani devlethastaneleri kadar özel hastanelerde mevcut. Hal böyle olunca me-zunlarımız rahatlıkla iş bulabil-mektedirler. Sağlık hizmetleriihtiyacı fazla o yüzden bizim avan-tajımız bu.

Son olarak söylemek istedi-ğiniz bir şey var mı?

Okul binamız ihtiyacımızı gö-rüyor. Öğrencilerimiz Fırat Üni-versitesi gibi nadide bir kampüsterahatça geziyor. Doğayla iç içe biröğrenim hayatı söz konusu.Konum olarak da oldukça iyi biryerde olduğu için fazlaca rağbetgören bir okul. Huzur üniversitesiolarak nitelendirebilirim. Bizleryani Sağlık Hizmetleri MYO ola-rak en büyük desteği Tıp Fakülte-sinden almaktayız. Program-larımızın asıl mesleki anlamda ye-tiştiricileri onlar oluyor. Yani bizdeokuyan öğrenciler Tıp Fakültesiöğretim üyelerinden ders alıyor.

Ö Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu Müdürü Prof. Dr. Murat Ögetürkile söyleşi gerçekleştirdik. Müdür Yardımcıları Doç. Dr. Funda Gülcü Bul-muş ve Doç. Dr. Mehtap Özçelik de bizlerle beraber oldu. Merak edilen-leri sizler için öğrendik.

Feyza Nur Dikici - Fırat Haber

Üniversite8 Fırat Haber - Şubat 2019

“Üniversiteler Spor Ligi Voleybol Grup Birinciliği Müsabakaları” üniversitemizde yapıldı.

Fırat Üniversitesinde “Algı Uyumları Dijital Savaş ve Kariyer Yönlendirme” konferansı

niversiteler Spor LigiVoleybol Grup Birinci-liği Müsabakaları baş-ladı. Fırat Üniversitesi,

müsabakalara ev sahipliği yaptı.Türkiye Üniversite Sporları Fede-rasyonu tarafından desteklenen“Üniversiteler Spor Ligi VoleybolGrup Birinciliği Müsabakaları”Fırat Üniversitesinin ev sahipli-ğinde Elazığ’da yapıldı. Toplamsekiz üniversiteden bayan veerkek takımları olmak üzere 120sporcunun katıldığı müsabakala-rın açılış töreni Fırat ÜniversitesiÇok Amaçlı Kapalı Spor Salo-nu’nda yapıldı. Müsabakalara,Fırat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.Kutbeddin Demirdağ, Spor Bilim-leri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yük-sel Savucu, Üniversite SporlarıFederasyonu Yönetim KuruluÜyesi ve Dekan Yardımcısı Dr.Öğretim Üyesi Mustafa Karadağ,Dekan Yardımcısı Doç. Dr. ÇetinTan, Sağlık Kültür ve Spor DaireBaşkanı Cihan Çakıcı, öğretimüyeleri, öğrenciler ve sporcular ka-tıldı.

Müsabakaların açılış seremo-nisinde konuşan Rektör Prof. Dr.Kutbeddin Demirdağ, sporun in-sanları sosyalleştiren önemli birolgu olduğunu vurgulayarak şun-ları söyledi: “Türkiye ÜniversiteSporları Federasyonu’nun düzen-lemiş olduğu bu etkinlikler üniver-siteler arasındaki iletişim vesosyal bağların güçlenmesinekatkı sağlamaktadır. Grup müsa-bakalarına katılan üniversitelerindeğerli idareci, antrenör, sporcu ve

öğrencilerini, Elazığ’da üniversi-temizde misafir etmekten mutlu-luk duyuyorum.” Programda Spor

Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr.Yüksel Savucu ile Üniversite Spor-ları Federasyonu Yönetim Kurulu

Üyesi ve Dekan Yardımcısı Dr.Öğretim Üyesi Mustafa Karadağda birer konuşma yaparak sporcu-

lara başarılar dilediler. Konuşma-ların ardından spor müsabakalarıstart aldı. Müsabakalara Fırat, Gü-

müşhane, Cumhuriyet, Muş Alp-arslan, Giresun, Siirt, Bayburt veAtatürk Üniversiteleri katıldı.

Ü

rogram yapımcısı Abdur-rahman Uzun, konuşması-nın başında kısaca kendinitanıttı. 1981 Rize doğumlu

olduğunu, ikinci üniversiteyi 29yaşında bitirdiğini belirtti. Kut’ülAmâre’yi daha geçen sene öğren-diğine değinen AbdurrahmanUzun: “Bir ülkede 23 yıl öğrenimalıyorsunuz ama kendi tarihinizdeolan bir olayı daha bir sene önceöğreniyorsunuz. Çünkü birileribize bizim olanı anlatmadı. Bir Af-rika atasözü der ki: ‘Eğer aslanlarınhikâyeleri anlatılmazsa, insanlaravcı yalanlarını dinler.’ Bize 80-90yıl boyunca bu topraklarda avcıyalanlarını anlattılar. Biz aslanlarınhikâyelerini anlatmazsak diğerlerigibi avcı yalanlarıyla avunuruz. 14aydır farklı yerlerde düzenlenenkonferanslarda konuşmalar yapı-yorum. Katıldığım 174’üncü konfe-rans ve ben gittiğim her yerdeoğluma anlatacak hikâyeler birik-tiriyorum. Bunu bütün genç kar-deşlerime tavsiye ediyorum.

İleride ailelerine anlatacak hikâye-ler biriktirsinler.” dedi.

“Dijital algı operasyonları yürüterek huzursuzluğa neden olabiliyorlar”

Uzun, giriş konuşması sonra-sında konferansın konusu olan‘Algı ve Dijital Savaşlar’ hakkındaşu değerlendirmelerde bulundu:

“Soğuk savaş, saldırmaktan ka-çınan devletlerin birbirine güçgösterisinde bulunmak için kısıt-lamalara başvurmasıdır. Gerek po-litika, gerek ekonomik olarakkısıtlama yapan ülkeler günü-müzde bunlarla birlikte psikolojiksavaş ile dijital algı operasyonuyürüterek ülke içinde huzursuz-luğa neden olabiliyorlar. Bu huzur-suzluğa engel olmak içinpsikolojik harbi bilmemiz gerekir.Eğer bilmezsek dünyanın en geliş-miş silahları elimizde olsa bile ka-zanamayız.” ifadelerini kullananAbdurrahman Uzun konuşması-

nın devamında “Yıllarca bize Sul-tan Abdülhamid’in vatan haini ol-duğu öğretilmişken tarihsel birfilmle aslında Abdülhamid’in va-tansever ve ayrıca çok zeki bir ka-rakter olduğunu anladık. Bir filmgünümüz babalarına ‘keşke benimçocuğum da Abdülhamid kadarzeki olsaydı.’ dedirtebildi.” görüş-lerini dile getirdi. Uzun, dijital algıve teknolojinin hâkim olduğu gü-nümüzde, medyada yaşanan algıoperasyonlarını bu ve benzeri ör-neklerle açıkladı.

Konferans sonrasında muhabi-rimizin yönelttiği “İletişim Fakül-tesi öğrencilerine medyada algıoperasyonları konusunda önerile-riniz nelerdir?” sorusuna cevabı,özellikle İletişim Fakültesi öğren-cilerinin algıyı yönetmek ve algıoperasyonlarını önlemek için kül-türel değerlerden asla taviz verme-mesi gerektiğini, kişinin olmasıgerektiği gibi değil de olduğu gibidavranması gerektiği şeklindeoldu.

P Fırat Üniversitesinde “Algı Uyumları Dijital Savaş ve Kariyer Yönlendirme” konulubir konferans düzenlendi. Atatürk Kültür Merkezinde gerçekleştirilen konferansa, ko-nuşmacı olarak araştırmacı yazar ve program yapımcısı Abdurrahman Uzun katıldı.

Fırat Üniversitesi, spor müsabakalarına ev sahipliği yaptı

Feyza Nur Dikici - Fırat Haber

Şehir9Fırat Haber - Şubat 2019

Harput’un eteklerinde kurulmuş ve türkülere konu olan Hüseynik,nadir yerleşkelerden biri. Eski adıyla Hüseynik, yeni adıyla Ulukentolan yerleşim yeri, geçmişten getirdiği sokak kültürünü, kerpiç ve

topraktan yapılmış evleriyle hala bünyesinde barındıran tarihi yaşa-tıyor. Hüseynik, eski zamanlarda Müslümanların ve Ermenilerin be-raber yaşadığı Elazığ’ın en eski yerleşim yerlerinden biridir.

arihten izler taşıyan Hü-seynik, geçmişten günü-müze belli başlı yapılarıda taşımıştır. Bu yapılar

arasında eski bir kilise ve değir-men bulunuyor. Fakat kilisedengeriye birkaç taştan başka bir şeykalmamıştır. Kilisenin 100 metreaşağısında bulunan değirmendenise kalıntılar görmek mümkün.Hüseynik’in köklü bir tarihe ev sa-hipliği yaptığını belirten Ulukent(Hüseynik) mahalle muhtarıAyhan Atlan (49), “Ulukent mahal-lesi, 1982’den önce merkeze bağlıHüseynik köyüydü. 1982’densonra belediyenin 38 mahallesin-den biri oldu. Hüseynik, Har-put’un en büyük köylerinden biriolup Müslümanların, gayrimüs-limlerin ve Ermenilerin beraberyaşadığı bir yerleşim alanıydı.İçinde çarşıların, hamamların,medresenin, kilisenin ve bakırcıçarşısının bulunduğu büyük birköydü. Ancak şimdilerde o yapıla-rın sadece kalıntıları kalmış du-rumda. Bundan 25 yıl öncesinekadar Harput ve Hüseynik’i gör-mek için yurtdışından turlar dü-zenlenirdi. 1970’lerde TürkanŞoray’ın Cemo adlı filminin bu-rada çekildiği biliniyor. Hüseynik’ikonu alan ve çeşitli sanatçılar ta-rafından söylenen ‘Hüseynik’tençıktım şeher yoluna’ adlı türkü var.Tarihinin Harput’a eş değer ol-duğu söyleniyor.” diye konuştu.

Tarihi yapıların yanı sıra Hü-seynik Köyü’nde film çekilmiş veHüseynik’i konu alan bir de türküyazılmıştır. Özellikle Türk sinema-

sının zirvede olduğu 1970’li yıl-larda Elazığ’da birçok film çekil-miştir. Bu filmlerden biri deTürkan Şoray’ın başrolünde oyna-dığı Hüseynik’te çekimi yapılanCemo filmidir.

Cemo filmi, iki gencin aşk hika-yesini konu edinir. Meşhur bir çanustası olan Memo, dere kenarındarastladığı değirmencinin kızı Ce-mo’ya aşık olur. Değirmenciyegidip kızıyla evlenmek istediğinisöyler. Değirmenci, kızı ile evlen-mek isteyen kişinin kızını dövüşteyenmesi gerektiğini söyler. Memo,genç kadını yenip onunla evlen-meye hak kazanır. Ancak Cemo’yukendine isteyen Solikoğlu gençle-rin peşini bırakmaz…

Hüseynik türküsünün hikayesi

Türkünün rivayet edilen öy-küsü şöyledir: ‘‘Harput’ta telgraf-hane müdürü olan Akif Bey,Hüseynik’te kardeşi Ati Hanım ileberaber yaşamaktadır. Her sabahSaray yolu ile Harput’a çıkar, ak-şamları ise kalenin alt tarafındanDeliktaş yolundan geri döner. Tür-küde adı geçen Lütfü, telgrafha-nede çalışır ve Akif’in sevdiğidostudur. Akif Hüseynik’ten şehre(Harput’a) çıkarken hiç beklenme-dik bir zamanda kalp krizi geçirirve ölür. Ölümünü duyunca şehirhalkı günlerce arkasından yastutar.’’ Ölümünden sonra Saçlı-zade Hacı Vehbi Efendi, Hüseyniktürküsünü yazar.

TBüşra Erozan - Fırat Haber

Fotoğr

af:A

zad

Teki

n

Hüseynik Türküsü Hüseynik'ten çıktım şeher yoluna Can ağrısı tesir etti koluma Yaradanım merhamet et kulunaYazık oldu yazık şu genç ömrüme Bilmem şu feleğin bana cevri neTelgrafın direkleri sayılmaz Ati Hanım baygın düşmüş ayılmaz Böyle canlar teneşire konulmazYazık oldu yazık şu genç ömrüme Bilmem şu feleğin bana cevri neLütfü gelsin telgrafın başına Bir tel versin Musul'da kardaşıma Bu gençlikte neler geldi başıma

Elazığ tarihinin saklı köyü: Hüseynik

Kültür ve Sanat10 Fırat Haber - Şubat 2019

“Prof. Dr. Fuat Sezgin Yılı Anma Sergisi” açıldıumhurbaşkanı RecepTayyip Erdoğan’ın 6Eylül 2018 tarihinde ilanettiği “2019 Prof. Dr.

Fuat Sezgin Yılı” etkinlikleri kap-samında, Fırat Üniversitesinde“Prof. Dr. Fuat Sezgin Yılı AnmaSergisi” açıldı. Atatürk KültürMerkezinde düzenlenen sergi açı-lışına, Fırat Üniversitesi RektörüProf. Dr. Kutbeddin Demirdağ,Milli Eğitim Müdürü Feyzi Gür-türk, Rektör Yardımcıları Prof. Dr.Mehmet Cebeci, Prof. Dr. HalilHasar, Prof. Dr. Sadettin Tanyıl-dızı, Fırat Üniversitesi 2019 Prof.Dr. Fuat Sezgin Yılı Etkinlik Koor-dinatörü ve İletişim Fakültesi De-kanı Prof. Dr. Aydın Çelik, TıpFakültesi Dekanı Prof. Dr. AhmetKazez, öğretim üyeleri, öğrencilerve davetliler katıldı. Sergi açılışıöncesi bir açıklama yapan RektörProf. Dr. Kutbeddin Demirdağ,“2019 Prof. Dr. Fuat Sezgin Yılı” et-kinlikleri kapsamında birçok üni-versitede olduğu gibi FıratÜniversitesinde de çeşitli bilimselve kültürel etkinlikler düzenleye-ceklerini belirterek, ilk etkinlik ola-rak Prof. Dr. Fuat Sezgin’i anmasergisi açtıklarını söyledi. Gençle-rin ve herkesin, Prof. Dr. Fuat Sez-gin’in yaptığı çalışmaları rolmodel alması gerektiğini belirtenProf. Dr. Demirdağ, Prof. Dr. FuatSezgin hocayı minnetle ve rah-metle andıklarını sözlerine ekledi.İki gün süren “2019 Prof. Dr. FuatSezgin Yılı Anma Sergisi” yoğunilgi gördü.

C

Prof. Dr. Fuat Sezgin kimdir? Hayatı, akademik çalışmaları, eserleri...rof. Dr. Fuat Sezgin, 24Ekim 1924 tarihinde Bit-lis’te doğdu. Ortaokulu veliseyi Erzurum’da bitirip

1943’te İstanbul’da eğitiminedevam etti. İslam tarihi, bilim veteknoloji alanında İstanbul Üni-versitesi Edebiyat Fakültesi Şarki-yat Enstitüsünün İslami Bilimlerve Orientalistik bölümünde görevyapan, Alman Hellmut Ritter'inyanında öğrenim gördü. Prof. Dr.Fuat Sezgin, hocasının yönlendir-mesiyle, 9’uncu ve 13’üncü yüzyıl-lar arasındaki Endülüs ve AbbasiDevletleri’nde görev yapan biliminsanlarının önemli katkılarını in-celeme alanına yöneldi. Arap Dilive Edebiyatı’nda ‘Buhari'nin Kay-nakları’ isimli doktora tezini bi-tirdi. Bu teziyle, hadis kaynağıolarak İslam kültüründe önemlibir yere sahip olan Buhari'nin, bi-linenin aksine sözlü kaynaklaradeğil, yazılı kaynaklara dayandığıtezini ortaya attı. Bu yazılı kaynak-ların, İslam'ın erken dönemine;hatta 7’inci yüzyıla kadar geri git-tiğini ortaya koydu. Söz konusutez, Avrupa merkezli oryantalistçevrelerde hala tartışma konusu-dur.

Prof. Dr. Fuat Sezgin'in, "Buha-ri'nin Kaynakları Hakkında Araş-tırmalar" adındaki takdim tezi1956'da yayımlandı. Sezgin, 1961yılında Türkiye’den ayrılmak zo-runda kaldı. Aynı yıl Almanya'yagitti. Almanya'nın Frankfurt ken-tinde bulunan Johann WolfgangGoethe Üniversitesinde ilk za-manlarda misafir doçent unvanıile ders vermeye başladı. Cabir BinHayyan konusunda 1965'te yaz-dığı ikinci doktora tezini FrankfurtÜniversitesi Institut für Gesc-hichte der Naturwissenschaften'asundu. 1966 yılında profesör oldu.Bilimsel çalışmalarının ağırlıknoktası, "Arap-İslam Kültürü"nün,tabii bilimler tarihi alanıdır. Sez-gin, aynı yıl Ursula Sezgin ile ev-lendi.

Bugüne kadar alanında yazılanen kapsamlı eser olan Arap-İslamBilim Tarihi'nin ilk cildini, 1967'detamamlayan Sezgin, 17 ciltten olu-

şan eserin 18’inci cildini yazıyordu.Suudi Arabistan Kral Faysal

Vakfı’nın İslami Bilimler Ödülü'nü1978’de alan ilk isimdi.

1982 yılında Johann WolfgangGoethe Üniversitesinde Arap-İslam Bilimleri Tarihi Enstitüsünükuran Prof. Dr. Fuat Sezgin, üni-versite bünyesinde enstitüye aitmüze açtı.

Latince, Süryanice, İbranice,Arapça ve Almanca da dahil 27

dili çok iyi derecede biliyordu.İstanbul İslam Bilim ve Tekno-

loji Müzesi'nin faaliyetlerini des-teklemek amacıyla 2010'da Prof.Dr. Fuat Sezgin İslam Bilim TarihiAraştırmaları Vakfı kuruldu.

Fatih Sultan Mehmet VakıfÜniversitesi bünyesinde kurulanProf. Dr. Fuat Sezgin İslam BilimTarihi Enstitüsü ise 2013 yılındafaaliyetlerine başladı.

Prof. Dr. Fuat Sezgin, hayatı bo-yunca Kahire Arap Dili Akade-misi, Şam Arap Dili Akademisi,Fas Rabat Kraliyet Akademisi,Bağdat Arap Dili Akademisi, Tür-kiye Bilimler Akademisi şeref üye-liği olmak üzere çok sayıda önemli

ödül ve nişana layık görüldü.Ayrıca Erzurum Atatürk Üni-

versitesi, Isparta Süleyman Demi-rel Üniversitesi, Kayseri ErciyesÜniversitesi ve İstanbul Üniversi-tesi tarafından Prof. Dr. Sezgin’efahri doktora unvanı verildi.Frankfurt am Main Goethe Pla-keti, Almanya Birinci Derece Fe-deral Hizmet Madalyası, AlmanyaÜstün Hizmet Madalyası, İran İs-lami Bilimler Kitap Ödülü, Hessen

Kültür Ödülü ve Cumhurbaşkan-lığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülüsahibidir.

Prof. Dr. Fuat Sezgin'in öncülü-ğünde kurulan İstanbul İslamBilim ve Teknoloji Tarihi Müzeside üstün nitelikli eser ve ortayakonan özgün çalışmalardan dolayıkurum statüsünde Kültür ve Tu-rizm Bakanlığı 2016 Özel Ödü-lü'ne layık görüldü.

Sezgin, 30 Haziran 2018 tari-hinde tedavi gördüğü hastanede94 yaşında vefat etti. İstanbul Gül-hane Parkı içerisinde yer alanİslam Bilim ve Teknoloji TarihiMüzesi önünde yer alan bölümedefnedildi.

P

Adile Doğan - Fırat Haber

Uçurtma Avcısı...üyük ses getiren KhaledHosseini kitabı... Bir insa-nın diğerini ne kadar se-vebileceğinin su gibi

akıp giden sürükleyici öyküsü…Uçurtma Avcısı özgün adı ile

The Kite Runner olan kitap, Afga-nistan doğumlu yazar Halit Hü-seyni (Khaled Hosseini)tarafından 2003 yılında İngilizceolarak kaleme alındı. Bu romanınokuyucular tarafından beğenigörmesi, yazarın ünlü yazarlardanbiri haline gelmesini sağladı. Ya-zarın, ele aldığı konuyu işleyiş bi-çimi ve betimleme yeteneği onungeniş kitlelerin dikkatini çekme-sinde etkili oldu. Bir çok ülkedebeğenilmesinin ardından beyazperdede yerini alan Uçurtma Av-cısı, yönetmen Marc Forster tara-fından 3 Mart 2008 yılındaçekildi. Kitabın birçok duyguyugüzel bir şekilde harmanladığınıve insanlık dersi verdiğini söyle-yebiliriz.

Afganistan’da yaşamlarınısürdüren Emir ve Hasan, aynıevde yaşayan aynı sütanneyi pay-laşmış iki çocuğun dünyaları ara-sındaki büyük uçurumunhikayesidir. Emir, annesini do-ğumu sırasında kaybetmiş vebunun sorumlusu olarak görül-mektedir. Bu nedenle de baba-sıyla arasında hep mesafe olan birçocuktur. Babası ünlü ve zenginayrıca çevresi tarafından saygıduyulan biridir. Hasan ise onun

hizmetinde çalışan ve bulunduğuçevrede hoş karşılanmayan birgruba mensuptur. Emir’in enyakın arkadaşı evlerinde çalışankahyalarının oğlu Hasan’dır. Hembulundukları mevki hem de ya-şama biçimi olarak birbirlerinezıt olan Emir ve Hasan uçurtmayarışına katılmaya karar verirler.İki arkadaş katıldıkları yarışmadaberaber aynı uçurtmanın kazan-ması için mücadele verir. Hasan,Emir’e yarışı kazanacaklarına dairsöz verir. Yarışın sonlarına doğruiki uçurtma devam etmektedir.Hasan, Emir’e duyduğu sadakatve sevgiden dolayı yarışı kazan-mak için mücadeleden vazgeç-mez. Yarış sırasında verdiği sözütutup Emir’i sevindirmek uğrunabaşına çok trajedik bir olay gelir.Emir, Hasan’ın başına gelenlereşahit olur. Engelleyebileceğihalde görmezden gelir ancakHasan o kötü olay sırasındaEmir’in orada olup kayıtsız kaldı-ğını görür. Emir, ona destekolmak yerine oradan kaçar ve Ha-san’ı kaderi ile baş başa bırakır.Hasan, hayatı boyunca hiç unuta-mayacağı bir şiddete maruz kalırve Emir bunu sadece uzaktan iz-lemekle yetinir. Emir bu olanlar-dan sonra büyük utanç duyar vebir daha Hasan’ın yüzüne baka-maz. Emir, artık Hasan’ı evlerindeistemediğini babasına açıklarfakat hiç beklemediği şekilde serttepki alır. Emir, Hasan’ı evden

göndermeye kararlıdır. Emir, Ha-san’a tuzak kurarak onu hırsız-lıkla suçlayıp babasının işindenayrılmasına sebep olur. Her nekadar Emir’in babası bu olayı gör-mezden gelip Hasan’ı affetse deHasan’ın babası bu utanca daya-namaz ve oğlunu alıp bölgeyi terkder. Böylece, biri kardeş gibi çokseven, uğruna herşeyi yapan feda-kar, sadık diğeri ise korkak, çı-karcı, kıskanç, sevgiyi anlamayanve değer vermeyen bu iki çocu-ğun yolları ayrılır. Çocukların bir-birleriyle kesişen yaşamları vekaderleri aslında çevrelerinde ya-şanan trajediyi yansıtmaktadır.Sovyetler işgali sırasında Emir vebabası ülkeyi terk ederek Kalifor-niya’ya gider. Emir yaşadığı yer-den uzaklaşınca geçmişindenkaçabileceğini düşünür ama hiçde düşündüğü gibi olmaz. Arka-sında bıraktığı Hasan’ın hatıra-sından kopamaz. Aradan yıllargeçer ve büyümüş olan Emir, Af-ganistan’dan bir telefon alır. Ara-yan kişi Hasan’ın başınıntehlikede olduğunu ve yardımaihtiyacı olduğunu belirtir. Emir,yıllar önce yaptığı gibi sırtınıdönüp Hasan’ı terk mi edecek?Yoksa geçmişte yaptıklarındanduyduğu pişmanlık, hatasını te-lafi etmesini mi sağlayacak?

Kitapta arkadaşlık, ihanet vesadakatin bedeli, babalar ve oğul-ları; sevgiler, fedakarlıklar ve ya-lanlar gözler önüne seriliyor.

BAdile Doğan - Fırat Haber

Şehrin en güzelgün batımı

destinasyonu...Doğada kadrajımArş. Gör. Erhan Kılıç - FÜ İletişim Fak.

Şehir11Fırat Haber - Şubat 2019

Elazığ Cip Mesire Alanı

Elazığ Cip Mesire Alanı

F I R A T Ü N İ V E R S İ T E S İ İ L E T İ Ş İ M F A K Ü L T E S İ U Y G U L A M A G A Z E T E S İ ŞUBAT / 2019 SAYI: 307

fırat haberwww.firat.edu.tr

Fotoğraf, Sanat ve Şehir...Dr. Öğr. Üyesi Sinan Altundağ - FÜ İletişim Fak.

Elazığ Cip Mesire Alanı