8 - 16 ekim 2007 - sayı 120

16
'Terörist' diyerek sivilleri kurflunlad›lar Dersim'in Hozat ‹lçesi'nde okurlar›m›z Bülent Karatafl ile arkadafl› R›za Çiçek askerler tara- f›ndan "terörist" denilerek kurflunland›lar. Sald›r›da Bülent Karatafl yaflam›n› yitirirken, a¤›r yaralanan R›za Çiçek de Elaz›¤'da tedavi alt›na al›nd›. Yaklafl›k bir hafta yo¤un bak›m- da tutulan R›za Çiçek hakk›nda Elaz›¤ Sulh Ce- za Mahkemesi "örgüte üye olmak" ve "gü- venlik güçleriyle çat›flmaya girmek" iddias›y- la tutuklama karar› ç›kartt›. Bunun üzerine Çi- çek Elaz›¤'dan Amed'deki Dicle Üniversitesi Araflt›rma Hastanesi'ndeki tutuklu ko¤ufluna götürüldü. Çiçek'in avukat› Hüseyin Aygün, gazetemize yapt›¤› aç›klamada, tutuklama karar›ndan kendisinin de haberinin olmad›¤›- n›, Çiçek'in ifade vermedi¤ini, sadece ar›c› ol- du¤u için o bölgeye gitti¤ini, ma¤dur oldu¤u- nu söyledi¤ini belirtti. Hüseyin Aygün olay yerinde çat›flma oldu¤una dair herhangi bir bulgu olmamas›na, Çiçek ve Karatafl'›n yanla- r›nda çat›flmaya girebilecek her hangi bir araç olmamas›na ra¤men mahkemenin böy- le bir iddiayla tutuklama karar› vermesini elefltirdi. Politik bir kimli¤i olan ve daha önce birçok de- fa J‹TEM taraf›ndan tehdit edilen, evli ve iki çocuk babas› Bülent Karatafl'›n sald›r›da yafla- m›n› yitirmesi ve askerin iki sivil için "terö- rist" demesi Hozat'ta büyük tepki toplad›. Katledilen Karatafl için Hozat Belediye Baflka- n› Cevdet Konak, "tan›yoruz, her gün gördü- ¤ümüz biriydi" dedi. Konak, "Maddi durum- lar› iyi olmad›¤› için, k›fll›k odun ihtiyaçlar›n› karfl›lamak amac›yla bölgeye giden Bülent Karatafl ve R›za Çiçek'in Boydafl bölgesinde operasyona ç›kan askeri bir birlik taraf›ndan yarg›s›z bir flekilde infaz edilmesini nefretle k›n›yorum" dedi. Karatafl'›n Hozat'taki cenazesine kalabal›k bir kitle kat›l›rken, cenazede "Katil devlet hesap verecek" slogan› at›ld›. SAYFA 4 Uzun y›llar ‹ngiliz sömürüsünün alt›nda ezilen ve 1948 y›l›nda “ba¤›ms›zl›¤›n›” ilan eden “alt›n- lar ülkesi” Burma’da, 15 A¤ustos günü yöneti- min benzin fiyatlar›na zam yapmas› sonras› binlerce kifli sokaklara dökülmüfl ve zamlar› protesto etmiflti. Eylemlere önderlik ettikleri ve kat›ld›klar› gerekçesi ile 13 kiflinin tutuklanarak 20 y›la kadar hapisle cezaland›r›lmak istenmesi üzerine 28 A¤ustos günü rahipler de sokaklara ç›karak sessiz yürüyüfller düzenlemeye baflla- d›lar. Askerlerin rahiplerin de içinde bulundu¤u kitleye atefl açmas›n›n ard›ndan rahipler yöne- timin özür dilemesini istemiflti. SAYFA 15 Ulucanlar Hapishanesi'nde flehit düflen 10 devrimci, komünist tutsak, katledilifllerinin dokuzuncu y›ldönümünde ‹stanbul’da ve ‹zmir’de yap›lan eylemlerle an›ld›- . ‹stanbul’da TUYAB üyeleri Ümit Alt›ntafl’›n, ‹zmir’de de devrimci, demokrat kurum üyeleri Habip Gül’ün mezar› bafl›nda anma etkinli¤i düzenlediler. 26 Eylül 1999 tarihinde Anka- ra'daki Ulucanlar Hapishanesi'nde Türk devleti- nin yapt›¤› katliamda Mahir Emsalsiz, Önder Gençarslan, Abuzer Çat, Ahmet Savran, Habib Gül, Halil Türker, ‹smet Kavakl›o¤lu, Zafer K›rb›- y›k, Ümit Alt›ntafl, Aziz Dönmez flehit düflmüfl- lerdi. SAYFA 16 Burma’da eylemler sürüyor Ulucanlar flehitleri an›ld› 15 Günlük Siyasi Gazete Y›l: 6 Say›: 120 8-16 Ekim 2007 Fiyat›: 1 YTL www.halkingunlugu.org e-mail:[email protected] KAT‹L PATRON YEN‹DEN YARGILANSIN GÜNCEL GÜNCEL TUYAB: “‹NSANLIK DIfiI UYGULAMALARA SON VER‹LS‹N HRANT’IN ÖLDÜRÜLECE⁄‹N‹ HERKES B‹L‹YORDU F tipi hapishaneler aç›ld›¤› günden bu yana birçok ölüm olay› meydana gel- di. Bu hapishanelere karfl› verilen mü- cadelede 122 devrimci-komünist ya- flam›n› yitirdi. Yüzlerce kifli de kal›c› hastal›klar ve fiziksel tahribatlar edin- di. Türk devleti F tipine karfl› verilen mücadeleye ra¤men, hapishanelerin aç›ld›¤› 2000 y›l›ndan bugüne kadar hücre tipi bu hapishaneleri birer 'otel odas›'ym›fl gibi göstermeye devam ediyor. Devletin bu aldatmacas›na ra¤men hücre tipi hapishane sistemi- nin uygulamalar›n›n yaratt›¤› kötü so- nuçlar gittikçe art›yor. Hapishaneler- deki tecrit uygulamas› kald›r›lmad›¤› gibi, tutsaklar› kifliliksizlefltirme amac› ile tredman uygulamas› devam ettiri- liyor. Bu uygulamalar en çok adli tu- tuklular üzerinde etkili olmakta ve bu nedenle birçok olay meydana gel- mektedir. F tipi hapishanelerde tu- tuklu bulunan komünist ve devrimci tutsaklar ad›na yap›lan bir aç›klama ile tecrit-tredman uygulamas›na bir kez daha dikkat çekildi. SAYFA 5 Roma gibi dünyan›n imparatorlu¤u- na soyunan ABD’nin, gerek do¤ru- dan, gerekse de stratejik uflaklar› üzerinden dolayl› olarak kendisinin ç›karlar›n› tehdit eden Saddam Hü- seyin yönetimindeki Irak’ta gerçek- lefltirdi¤i iflgalin yeni bir evresine gi- rildi¤inin sinyalleri art›k güçlü bir fle- kilde duyulmaya bafllad›. Güllerle karfl›lamas›n› bekledikleri Irak halk›- n›n, direnen evlatlar›n›n kurflunlar›- na hedef olan ABD –ki bunu kendisi de biliyordu- flu s›ralar Irak’taki as- kerlerini çekip çekmemeyi tart›fl›- yor. Dahas› bir hamle mahiyetinde Irak’a birkaç ay evvel gönderilen 30 bin ek askerin Irak’tan çekilmesi ta- sar›s› onaylanarak yürürlü¤e girdi ve ABD Baflkan› Bush, çerçevesini net çizmemekle birlikte- Irak’taki asker- lerini çekeceklerini duyurdu. Yine ABD’nin “sad›k dostu” ‹ngiltere’nin Irak’ta bulunan 5 bin askerinin yar›- s›n› Kuveyt’te infla edece¤i bir aske- ri üsse çekmeyi planlad›¤›na dair tart›flma ve bilgiler ‹ngiliz bas›n›nda flu s›ralar s›k s›k haber malzemesi oluyor. SAYFA 10 Tecrit-tredman intihara sürüklüyor Irak’ta eski bir oyun: Böl-parçala-yönet Hozat'ta gazetemizin okurlar› olan Bülent Karatafl ile arkadafl› R›za Çiçek askerler taraf›ndan "terörist" denilerek kurflunland›. Sald›r›da evli ve iki çocuk babas› Bülent Karatafl yaflam›n› yitirirken, a¤›r yaralanan R›za Çi- çek de "güvenlik güçleriyle çat›flmaya girdi¤i" iddias›yla tutukland› Geçti¤imiz günlerde görülen Hrant Dink davas›n›n ikinci duruflmas› öncesinde bas›n- da genifl yer bulan katil zanl›s› Erhan Tun- cel'in Trabzon emniyetinde görev yapan Muhittin Zenit ile yapt›¤› çarp›c› telefon ko- nuflmas› devletin bu cinayette bafl aktör ol- du¤unu belgeliyor. 16 16 Bursa’da 29 Aral›k 2005 tarihinde iflyerinin kap›lar› patronun iste¤iyle kilitlenince ç›kan yang›nda ya- flamlar›n› yitiren befl kad›n için ‹stanbul ve Ada- na’da bir araya gelen kad›n örgütleri ve demokratik kurumlar, olaydan dolay› yarg›lanan fabrika patro- nuna verilen para cezas›n› protesto ederek, iflçi ka- d›nlar›n sorunlar›na dikkat çekti. 7 7 “Hapishanelerdeki insanl›k d›fl› uygula- malara son" yaz›l› pankart açarak bas›n aç›k- lamas› düzenleyen TUYAB üyeleri, F tipi ha- pishanelerinde haftal›k 10 saat bir araya gel- me hakk›n›n, ziyaretler ve sosyal aktivitelerin hapishane idareleri taraf›ndan çeflitli gerek- çelerle engellenmesini protesto etti. ABD’nin BOP’taki yeni yönelimleri ve AKP’ye biçilen roller Büyük Ortado¤u Projesi’nin önemli bir ad›m› olarak Irak’› iflgal eden ABD öncülü¤ündeki emper- yalizm, gelinen aflamada yeni politik ad›mlarla bölgedeki stratejik hedeflerini gerçeklefltirme ara- y›fl›nda. Son günlerde yo¤unlaflan diplomatik görüflmeler, ABD’de yap›lan BM toplant›s›nda ‹ran’a savrulan tehditler, yak›n zamanda yap›lacak Ortado¤u Bar›fl Görüflmeleri ve buna benzer bir di- zi görüflme, bahsi geçen yeni ad›mlar›n ön haz›rl›klar›n› oluflturmaktad›r. ‹srail’in Suriye’ye hava sald›r›s› ve bunun ‹ran ile ba¤›n›n kurulmas›, yine ABD’nin Irak’ta parçalanan bölgelerin idareleri- ni kukla yönetimlere devretmesini öngören söylemi ve bu yönlü haz›rl›klar› yak›n dönem gelifl- melerin izleyece¤i hatt› göstermektedir. SAYFA 3 BAfiYAZI YÖNEL‹M Kaz›m C‹HAN Devrim ve sosyalizmin güçlerini birlefltirelim Maoist komünistler aç›s›ndan parti, s›n›f ve halk›n birli¤i devrim için olmazsa olmaz stratejik silahlard›r. Cid- diyetle üzerinde durdu¤umuz bu mesele bugün ayn› ör- gütsel saflarda bulunmad›¤›m›z komünistler taraf›ndan ya da dost-devrimci güçler nezdinde yank› bulmuyor diye bunlardan asla vazgeçilemez. sf10 Genelkurmay yine Kürtleri hedef gösterdi Türk Genelkurmay Baflkan› Yaflar Bü- yükan›t’›n Harp Akademileri Komutanl›- ¤›’n›n e¤itim y›l› aç›l›fl konuflmas›n›n ar- d›ndan Kürt kurumlar›na yönelik art arda sald›r›lar düzenlendi. Yaflar Büyükan›t’›n 1 Ekim günü yapt›¤› ve aç›kça DTP’yi he- def alan konuflmas›n›n ard›ndan 3 Ekim günü Ankara’da DTP Genel Merkez bina- s›na silahl› sald›r› düzenlendi, Gündem Gazetesi’nin ‹stanbul Beyo¤lu’ndaki idare merkezine bomba ihbar› yap›ld›, Azadiya Welat Gazetesi’nin okuyuculara ulaflma- s›n› engellemek amac›yla bayilerden toplu olarak sat›n al›nd›¤› ortaya ç›kt› ve Dicle Haber Ajans›'n›n (D‹HA) resmi inter- net sitesi www.diclehaber.com’a sanal sald›r› gerçeklefltirildi. SAYFA 2 GÜNCEL 5 5

Upload: ahmet-hakan

Post on 14-Mar-2016

230 views

Category:

Documents


4 download

DESCRIPTION

2001-2010 yılları arasında yayınlanan, Devrimci Demokrasi gazetesi.

TRANSCRIPT

Page 1: 8 - 16 Ekim 2007 - Sayı 120

'Terörist' diyerek sivilleri kurflunlad›lar

Dersim'in Hozat ‹lçesi'nde okurlar›m›z BülentKaratafl ile arkadafl› R›za Çiçek askerler tara-f›ndan "terörist" denilerek kurflunland›lar.Sald›r›da Bülent Karatafl yaflam›n› yitirirken,a¤›r yaralanan R›za Çiçek de Elaz›¤'da tedavialt›na al›nd›. Yaklafl›k bir hafta yo¤un bak›m-da tutulan R›za Çiçek hakk›nda Elaz›¤ Sulh Ce-za Mahkemesi "örgüte üye olmak" ve "gü-venlik güçleriyle çat›flmaya girmek" iddias›y-la tutuklama karar› ç›kartt›. Bunun üzerine Çi-çek Elaz›¤'dan Amed'deki Dicle ÜniversitesiAraflt›rma Hastanesi'ndeki tutuklu ko¤uflunagötürüldü. Çiçek'in avukat› Hüseyin Aygün,gazetemize yapt›¤› aç›klamada, tutuklamakarar›ndan kendisinin de haberinin olmad›¤›-n›, Çiçek'in ifade vermedi¤ini, sadece ar›c› ol-du¤u için o bölgeye gitti¤ini, ma¤dur oldu¤u-nu söyledi¤ini belirtti. Hüseyin Aygün olayyerinde çat›flma oldu¤una dair herhangi birbulgu olmamas›na, Çiçek ve Karatafl'›n yanla-r›nda çat›flmaya girebilecek her hangi bir

araç olmamas›na ra¤men mahkemenin böy-le bir iddiayla tutuklama karar› vermesinielefltirdi.

Politik bir kimli¤i olan ve daha önce birçok de-fa J‹TEM taraf›ndan tehdit edilen, evli ve ikiçocuk babas› Bülent Karatafl'›n sald›r›da yafla-m›n› yitirmesi ve askerin iki sivil için "terö-rist" demesi Hozat'ta büyük tepki toplad›.Katledilen Karatafl için Hozat Belediye Baflka-n› Cevdet Konak, "tan›yoruz, her gün gördü-¤ümüz biriydi" dedi. Konak, "Maddi durum-lar› iyi olmad›¤› için, k›fll›k odun ihtiyaçlar›n›karfl›lamak amac›yla bölgeye giden BülentKaratafl ve R›za Çiçek'in Boydafl bölgesindeoperasyona ç›kan askeri bir birlik taraf›ndanyarg›s›z bir flekilde infaz edilmesini nefretlek›n›yorum" dedi.

Karatafl'›n Hozat'taki cenazesine kalabal›k birkitle kat›l›rken, cenazede "Katil devlet hesapverecek" slogan› at›ld›. SAYFA 4

Uzun y›llar ‹ngiliz sömürüsünün alt›nda ezilen

ve 1948 y›l›nda “ba¤›ms›zl›¤›n›” ilan eden “alt›n-

lar ülkesi” Burma’da, 15 A¤ustos günü yöneti-

min benzin fiyatlar›na zam yapmas› sonras›

binlerce kifli sokaklara dökülmüfl ve zamlar›

protesto etmiflti. Eylemlere önderlik ettikleri ve

kat›ld›klar› gerekçesi ile 13 kiflinin tutuklanarak

20 y›la kadar hapisle cezaland›r›lmak istenmesi

üzerine 28 A¤ustos günü rahipler de sokaklara

ç›karak sessiz yürüyüfller düzenlemeye baflla-

d›lar. Askerlerin rahiplerin de içinde bulundu¤u

kitleye atefl açmas›n›n ard›ndan rahipler yöne-

timin özür dilemesini istemiflti. SAYFA 15

Ulucanlar Hapishanesi'nde flehit düflen 10devrimci, komünist tutsak, katledilifllerinindokuzuncu y›ldönümünde ‹stanbul’da ve‹zmir’de yap›lan eylemlerle an›ld›-. ‹stanbul’da TUYAB üyeleri Ümit Alt›ntafl’›n,‹zmir’de de devrimci, demokrat kurum üyeleriHabip Gül’ün mezar› bafl›nda anma etkinli¤idüzenlediler. 26 Eylül 1999 tarihinde Anka-ra'daki Ulucanlar Hapishanesi'nde Türk devleti-nin yapt›¤› katliamda Mahir Emsalsiz, ÖnderGençarslan, Abuzer Çat, Ahmet Savran, HabibGül, Halil Türker, ‹smet Kavakl›o¤lu, Zafer K›rb›-y›k, Ümit Alt›ntafl, Aziz Dönmez flehit düflmüfl-lerdi. SAYFA 16

Burma’da eylemler sürüyor

Ulucanlar flehitleri an›ld›

15 Günlük Siyasi Gazete Y›l: 6 • Say›: 120 • 8-16 Ekim 2007 • Fiyat›: 1 YTL www.halkingunlugu.org e-mail:[email protected]

KAT‹L PATRON YEN‹DEN

YARGILANSINGÜNCEL GÜNCEL

TUYAB: “‹NSANLIK DIfiI

UYGULAMALARA SON VER‹LS‹N

HRANT’IN ÖLDÜRÜLECE⁄‹N‹HERKES B‹L‹YORDU

F tipi hapishaneler aç›ld›¤› günden buyana birçok ölüm olay› meydana gel-di. Bu hapishanelere karfl› verilen mü-cadelede 122 devrimci-komünist ya-flam›n› yitirdi. Yüzlerce kifli de kal›c›hastal›klar ve fiziksel tahribatlar edin-di. Türk devleti F tipine karfl› verilenmücadeleye ra¤men, hapishanelerinaç›ld›¤› 2000 y›l›ndan bugüne kadarhücre tipi bu hapishaneleri birer 'otelodas›'ym›fl gibi göstermeye devamediyor. Devletin bu aldatmacas›nara¤men hücre tipi hapishane sistemi-nin uygulamalar›n›n yaratt›¤› kötü so-

nuçlar gittikçe art›yor. Hapishaneler-

deki tecrit uygulamas› kald›r›lmad›¤›

gibi, tutsaklar› kifliliksizlefltirme amac›

ile tredman uygulamas› devam ettiri-

liyor. Bu uygulamalar en çok adli tu-

tuklular üzerinde etkili olmakta ve bu

nedenle birçok olay meydana gel-

mektedir. F tipi hapishanelerde tu-

tuklu bulunan komünist ve devrimci

tutsaklar ad›na yap›lan bir aç›klama

ile tecrit-tredman uygulamas›na bir

kez daha dikkat çekildi. SAYFA 5

Roma gibi dünyan›n imparatorlu¤u-na soyunan ABD’nin, gerek do¤ru-dan, gerekse de stratejik uflaklar›üzerinden dolayl› olarak kendisininç›karlar›n› tehdit eden Saddam Hü-seyin yönetimindeki Irak’ta gerçek-lefltirdi¤i iflgalin yeni bir evresine gi-rildi¤inin sinyalleri art›k güçlü bir fle-kilde duyulmaya bafllad›. Güllerlekarfl›lamas›n› bekledikleri Irak halk›-n›n, direnen evlatlar›n›n kurflunlar›-na hedef olan ABD –ki bunu kendiside biliyordu- flu s›ralar Irak’taki as-kerlerini çekip çekmemeyi tart›fl›-

yor. Dahas› bir hamle mahiyetindeIrak’a birkaç ay evvel gönderilen 30bin ek askerin Irak’tan çekilmesi ta-sar›s› onaylanarak yürürlü¤e girdi veABD Baflkan› Bush, çerçevesini netçizmemekle birlikte- Irak’taki asker-lerini çekeceklerini duyurdu. YineABD’nin “sad›k dostu” ‹ngiltere’ninIrak’ta bulunan 5 bin askerinin yar›-s›n› Kuveyt’te infla edece¤i bir aske-ri üsse çekmeyi planlad›¤›na dairtart›flma ve bilgiler ‹ngiliz bas›n›ndaflu s›ralar s›k s›k haber malzemesioluyor. SAYFA 10

Tecrit-tredman intihara sürüklüyor

Irak’ta eski bir oyun:Böl-parçala-yönet

Hozat'ta gazetemizin okurlar› olan Bülent Karatafl ile arkadafl› R›za Çiçekaskerler taraf›ndan "terörist" denilerek kurflunland›. Sald›r›da evli ve ikiçocuk babas› Bülent Karatafl yaflam›n› yitirirken, a¤›r yaralanan R›za Çi-çek de "güvenlik güçleriyle çat›flmaya girdi¤i" iddias›yla tutukland›

Geçti¤imiz günlerde görülen Hrant Dinkdavas›n›n ikinci duruflmas› öncesinde bas›n-da genifl yer bulan katil zanl›s› Erhan Tun-cel'in Trabzon emniyetinde görev yapanMuhittin Zenit ile yapt›¤› çarp›c› telefon ko-nuflmas› devletin bu cinayette bafl aktör ol-du¤unu belgeliyor.

11661166Bursa’da 29 Aral›k 2005 tarihinde iflyerinin kap›lar›patronun iste¤iyle kilitlenince ç›kan yang›nda ya-flamlar›n› yitiren befl kad›n için ‹stanbul ve Ada-na’da bir araya gelen kad›n örgütleri ve demokratikkurumlar, olaydan dolay› yarg›lanan fabrika patro-nuna verilen para cezas›n› protesto ederek, iflçi ka-d›nlar›n sorunlar›na dikkat çekti.

7777“Hapishanelerdeki insanl›k d›fl› uygula-

malara son" yaz›l› pankart açarak bas›n aç›k-lamas› düzenleyen TUYAB üyeleri, F tipi ha-pishanelerinde haftal›k 10 saat bir araya gel-me hakk›n›n, ziyaretler ve sosyal aktivitelerinhapishane idareleri taraf›ndan çeflitli gerek-çelerle engellenmesini protesto etti.

ABD’nin BOP’taki yeni yönelimleri ve AKP’ye biçilen rollerBüyük Ortado¤u Projesi’nin önemli bir ad›m› olarak Irak’› iflgal eden ABD öncülü¤ündeki emper-yalizm, gelinen aflamada yeni politik ad›mlarla bölgedeki stratejik hedeflerini gerçeklefltirme ara-y›fl›nda. Son günlerde yo¤unlaflan diplomatik görüflmeler, ABD’de yap›lan BM toplant›s›nda ‹ran’asavrulan tehditler, yak›n zamanda yap›lacak Ortado¤u Bar›fl Görüflmeleri ve buna benzer bir di-zi görüflme, bahsi geçen yeni ad›mlar›n ön haz›rl›klar›n› oluflturmaktad›r. ‹srail’in Suriye’ye havasald›r›s› ve bunun ‹ran ile ba¤›n›n kurulmas›, yine ABD’nin Irak’ta parçalanan bölgelerin idareleri-ni kukla yönetimlere devretmesini öngören söylemi ve bu yönlü haz›rl›klar› yak›n dönem gelifl-melerin izleyece¤i hatt› göstermektedir. SAYFA 3

BAfiY

AZI

YÖNEL‹MKaz›mC‹HAN

Devrim ve sosyalizmingüçlerini birlefltirelim

Maoist komünistler aç›s›ndan parti, s›n›f ve halk›nbirli¤i devrim için olmazsa olmaz stratejik silahlard›r. Cid-diyetle üzerinde durdu¤umuz bu mesele bugün ayn› ör-gütsel saflarda bulunmad›¤›m›z komünistler taraf›ndan yada dost-devrimci güçler nezdinde yank› bulmuyor diyebunlardan asla vazgeçilemez.

sf10

Genelkurmay yine Kürtleri hedef gösterdiTürk Genelkurmay Baflkan› Yaflar Bü-

yükan›t’›n Harp Akademileri Komutanl›-¤›’n›n e¤itim y›l› aç›l›fl konuflmas›n›n ar-d›ndan Kürt kurumlar›na yönelik art ardasald›r›lar düzenlendi. Yaflar Büyükan›t’›n1 Ekim günü yapt›¤› ve aç›kça DTP’yi he-

def alan konuflmas›n›n ard›ndan 3 Ekimgünü Ankara’da DTP Genel Merkez bina-s›na silahl› sald›r› düzenlendi, GündemGazetesi’nin ‹stanbul Beyo¤lu’ndaki idaremerkezine bomba ihbar› yap›ld›, AzadiyaWelat Gazetesi’nin okuyuculara ulaflma-

s›n› engellemek amac›yla bayilerden

toplu olarak sat›n al›nd›¤› ortaya ç›kt› ve

Dicle Haber Ajans›'n›n (D‹HA) resmi inter-

net sitesi www.diclehaber.com’a sanal

sald›r› gerçeklefltirildi. SAYFA 2

GÜNCEL

5555

Page 2: 8 - 16 Ekim 2007 - Sayı 120

8-16 Ekim 2007

DevrimciDemokrasi’den

YURT‹Ç‹ HESAP NO:

Ertafl ÖZTÜRK

Yap› Kredi Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: 0094208-6

‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: 1002 30000 1153314

YURTDIfiI HESAP NO:

Ertafl ÖZTÜRK

Yap› Kredi Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 3013710-9

‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 1002 301000 1107308

Emlak Bankas› ‹st. Atatürk Bulvar› fiubesi: (FRF) 00235699

Abonelik Süresi Yurtiçi Yurtd›fl›

6 AYLIK 12 YTL 35 EURO

1 YILLIK 24. YTL 70 EURO

2

ABONE OL - ABONE BULOKU - OKUT

GÜNCEL

Türk egemen s›n›flar› kendilerine yönelen ve yeniyi, de¤iflimi isteyenlerinkarfl›s›nda kendi sistemini korumak için sald›r›lar›n› sürdürüyor. Bütün ideolo-jik ayg›tlar›yla, kurum ve kurulufllar›yla geri ve yoz olan› dikte etmeye devamediyor. Halk kitlelerinin bilinçlerini dumura u¤rat›yor, birer köle haline getiri-yor. Ses ç›kartmayan, sorgulamayan, ‘ha’ deyince yürüyen, ‘ha’ deyince konu-flan, ‘ha’ deyince tepki veren ve en önemlisi de ‘ha’ deyince -özgür bir irade ilede¤il, yine egemenlerin istedi¤i bir flekilde- düflünen bir insan modeli yarat›l›-yor. Bu durum gerici sistemin kendi bekas› için müthifl elverifllidir.

Bugün en a¤›r koflullarda, en geri biçimde olmas›na ra¤men yine de en ra-hat bir flekilde sömürülebilen insan eme¤i, sistemin karn›n› giderek daha fazlafliflirmeye devam ediyor. Sistemdeki bu fliflkinlik, az›nl›k olan egemen s›n›flar›ngiderek artan zenginli¤ine, genifl kitlelerin ise giderek daha fazla sefalete do¤ruyol almalar›na sebep olmaktad›r. Bu tablo her ne kadar Türk egemen s›n›flar›-n›n ve onlar›n efendilerinin baflar›s› gibi görünse de, öte taraftan bu yönlü ge-liflme onlar› yenilgiye götürecek yolun da ta kendisidir. Yani alternatif olan›nyenilgisi, gerilemesi nas›l geçici, göreli ise egemen s›n›flar›n bu baflar›s›, ilerle-mesi de öyledir. Sistemdeki dengesizlik patlama noktas›na ulaflt›¤›nda bu kezde¤iflim, yaln›zca gerici sistemde egemen olanlar›n yer de¤ifltirmesinden iba-ret olmayacakt›r. Bu köklü bir de¤iflikli¤i gerektiren bir and›r ve dünya üzerin-de hakimiyet kurmufl olan gerici sistemin alternatifi olan sosyalist dönüflümünilk ad›m› olan Demokratik Halk Devrimi, gericili¤in üzerine yürüyen tarihselyürüyüflünü bu co¤rafyada da ad›mlayacakt›r. Bu elbette gerici egemen siste-min önüne geçemeyece¤i bir de¤iflim sürecidir ve sadece egemen s›n›flar›n ge-ciktirebilece¤i özelliktedir. Co¤rafyam›zda komünist ve devrimci hareketlerinyaflad›klar› gerileme, durgunluk süreci de Türk egemen s›n›flar›n›n bu geciktir-me çabas›n›n bir nebze sonucudur. Komünist ve devrimci hareketler, kitlele-rin çeliflkisini, eylemini kendi araçlar›yla ele alamam›fl, yönetememifl oldukla-r› için kitlelerden de yal›t›lm›fl durumdad›r, bu durum a¤›rl›kl› olarak bu hare-ketlerin iç çeliflkileriyle aç›klanabilecek bir durumdur, egemen s›n›flar›n sald›-r›lar› ile de¤il. Ancak kitlelerin çeliflkileri, yine kitlelerden yal›t›lm›fl oldu¤u hal-de onlara öncülük yapt›¤›n› iddia edenlere ra¤men orta yerde durmaktad›r. Eleal›nmay›, uygun araçlarla flekil verilmeyi beklemektedir.

Yürüttü¤ümüz Demokratik Halk ‹ktidar›, sosyalizm ve komünizm mücade-lemizin kimi önemli eksiklikleri olmas›na ra¤men üzerine yo¤unlaflt›¤›m›z çe-liflkiler egemenlerin korkular›n› büyütmeye yetmektedir. Türk egemen s›n›fla-r› olanca gücüyle genifl kitleleri bu çeliflkilere yönelmekten uzak tutmaya çaba-lamaktad›r, kitleleri en afla¤›l›k yöntemleriyle zehirlemektedirler. Bu korku,onlar›, kendilerine yönelen, as›l çeliflkilerine yönelen her harekete karfl› sald›r-gan olmaya, tahammülsüz olmaya götürüyor. Komünistlere, devrimcilere,Kürt ulusal hareketine, Ermeni sorununa e¤ilenlere nas›l bir kinle sald›rd›kla-r›n›n tan›¤› olduk. Kendi egemenlik sistemlerini korumak için sald›r›yorlar.

Emperyalist kapitalist sistemin en geri yans›malar›ndan olan Türk ege-menlik sistemi, gerici sald›r›lar›n› ne kadar gizlemek istese de, d›flar›ya karfl›utangaç bir edayla savunsa da (çünkü postmodern denilen yeni dünya düze-ni, esasta olan› de¤il, görüntüde olan›, yan›lsamal› olan› görmek, göstermek is-temektedir. Bu sebeple de Türk egemenlik sisteminin çürümüfl olan gerçek yü-zünü de¤il, onun göstermelik uygulamalar›n›n görülmesini istemektedirler, ay-yuka ç›kmas› engellenemeyen durumlar› da yine göstermelik olarak ay›pla-makta, k›namaktad›rlar. Türk egemenlik sistemi bugün bu sözde bask›n›n etki-siyle suni bir görüntü edinmifltir. Ör; AB reformlar›), Türkiye-Kuzey Kürdis-tan’daki sald›r›lar›na da h›z vermektedir. Y›llarca farkl› düflünene, farkl› oldu-¤unu savunanlara, “Ya sev, ya terk et” dediler, bugün de diyorlar, linçler ör-gütlüyorlar. Faili meçhuller, yak›p y›kmalar, yarg›s›z infazlar devam ediyor.

Dersim Hozat’ta katledilen gazetemizin okuru Bülent Karatafl, Mazgirt’tekatledilen okurumuz ‹mam Boztafl, Dersim merkez köylerinde katledilen Ha-san fiahin, Hrant Dink, Malatya’da katledilen üç genç, Trabzon’da öldürülen ra-hip, art arda meydana gelen linçler en son örneklerdir.

Bunlar›n hiçbiri bireysel tertipler de¤ildi. Bülent Karatafl’›n bireysel birdüflman› yoktu, ‹mam Boztafl’›n, Hasan fiahin’in, Hrant Dink’in de öyle. Gericisistem alçak yöntemleriyle sald›r›p katletti onlar›. Bülent Karatafl ve ‹mam Boz-tafl Yeni Demokrasi, sosyalizm ve komünizm mücadelesinde taraf olduklar›için hedefteydiler. Hasan fiahin, o¤lu Kürt ulusal hareketinin yöneticisi oldu¤uiçin hedefteydi, Hrant Dink Türk egemenlik sisteminin kuruluflundan bu yanasüregelen Ermeni sorununa e¤ildi¤i için, bunu sosyalist bir damarla elefltirdi¤iiçin hedefteydi. Trabzon’da öldürülen rahip ve Malatya’da kafalar› kesilen üçgenç, H›ristiyan olduklar› için, t›pk› ‹slam’da oldu¤u gibi onu yaymak istedikle-ri için hedefteydiler. Yani hepsi birer farkl›l›kt›, farkl›yd›lar. Öyleyse ya ayn›la-flacaklard›, yani ya seveceklerdi ya da terk edeceklerdi. Kendisine “ozan” de-nilen Arif fiirin’in y›llarca tekrar edilen, katliamlar›n ön cümlesi olan “Müslü-man mahallesinde salyangoz satt›rmay›z” cümlesini tekrar etmesi sadece bi-reysel bir sonuç de¤ildir. Bu sözdeki öz, Türk devletinin kendisidir, bunu Türkegemen s›n›flar› yaratm›flt›r. Mahalledeki herkesi Müslümanlaflt›ran, Türkleflti-ren, farkl› olan› katleden, ay›klayan, kovan, mahalle bask›s›n› yaratan Türkdevletinin varl›k gerekçesidir bu sözün özü.

Böylece zehirledikleri kitleleri Türk egemen s›n›flar› ve onlar›n efendileriemperyalistler en rahat bir biçimde sömürebilmektedirler. Ve böylece, farkl›olan› da sindirmektedirler, bask› alt›nda tutmaktad›rlar.

Ne Bülent Karatafl birkaç askerin milliyetçi duygular›n›n a¤›r basmas›ndandolay› katledildi, ne de Hrant Dink uyuflturucu içen bir gencin milliyetçi duy-gular›na kurban gitti. ‹kisi de sadece ve sadece farkl› olduklar› için, gerici dün-ya sisteminin ve onun uflaklar›n›n karfl›s›nda gerçe¤i, do¤ruyu savunduklar›için, Türk devletinin kokuflmufl egemenli¤ine son vermek için, bunun karfl›s›n-da yeniyi savunduklar› için katledildiler. Durum bundan ibarettir. ‹kisinin dekatili, köküne kadar çürümüfl burjuva feodal devlettir.

Bülent’i, Hrant’› sahiplenmek burjuva feodallere karfl› yeniyi sahiplen-mektir, özgürlü¤ü sahiplenmektir. Yeni Demokratik Cumhuriyet’i sahiplen-mektir. Hozat’ta halk bunu yapt›, Hrant’›n ard›ndan yüz binler bunu hayk›rd›

Türk Genelkurmay Baflkan› Yaflar Büyükan›t’›n

Harp Akademileri Komutanl›¤›’n›n e¤itim y›l› aç›l›fl

konuflmas›n›n ard›ndan Kürt kurumlar›na yönelik art

arda sald›r›lar düzenlendi.

Büyükan›t’›n 1 Ekim günü aç›kça DTP’yi hedef

alan konuflmas›n›n ard›ndan 3 Ekim günü Ankara’da

DTP Genel Merkez binas›na silahl› sald›r› düzenlendi,

Gündem Gazetesi’nin ‹stanbul Beyo¤lu’ndaki idare

merkezine bomba ihbar› yap›ld›, Azadiya Welat Gaze-

tesi’nin okuyuculara ulaflmas›n› engellemek amac›yla

bayilerden toplu olarak sat›n al›nd›¤› ortaya ç›kt› ve

Dicle Haber Ajans›'n›n (D‹HA) resmi internet sitesi

www.diclehaber.com’a sanal sald›r› gerçeklefltirildi.

Gündem Gazetesi'ne bomba ihbar›

3 Ekim günü sabah saatlerinde polisi arayan kimli-

¤i belirsiz bir kiflinin, Gündem Gazetesi'nin ‹stanbul

Beyo¤lu'ndaki idare merkezine bomba koydu¤unu ih-

bar etti¤i belirtildi. Beyo¤lu Emniyet Müdürlü¤ü'ne ya-

p›lan ihbar üzerine gazetenin bulundu¤u binada ve so-

kakta bomba araflt›rmas› yapan polis, binan›n girifl ç›-

k›fllar›n› kontrol alt›na ald›.

DTP Genel Merkezi’ne silahl› sald›r›

Sabah saatlerinde ‹stanbul’da yap›lan bomba ih-

bar› nedeniyle hareketli saatler yaflan›rken, Anka-

ra’da da Balgat semtinde bulunan DTP Genel Mer-

kezi’ne silahl› sald›r› düzenlendi. Genel merkez bi-

nas›n›n arka soka¤›ndan otomobille geçen bir veya

birkaç kifli, “Vatan hainleri” fleklinde ba¤›rd›ktan

sonra binaya do¤ru bir el atefl açt›. Silahtan ç›kan

kurflun genel merkeze komflu binan›n at›k su boru-

suna isabet etti. Sald›rganlar daha sonra olay yerin-

den kaçarken, aç›lan atefl sonucu kimsenin yara al-

mad›¤› bildirildi.

DTP: Sald›rganlar Genelkurmay’dan

cesaret ald›

Sald›r›n›n ard›ndan aç›klama yapan DTP Eflbaflkan

Yard›mc›s› Mustafa Sar›kaya, sald›rganlar›n Genelkur-

may Baflkan› Yaflar Büyükan›t’›n aç›klamalar›ndan ce-

saret ald›¤›n› söyledi. Sald›r›n›n son dönemlerde Ge-

nelkurmay, hükümet, muhalefet ve medyada DTP’ye

yönelik aç›klamalardan cesaret alan kiflilerce yap›ld›-

¤›n› düflündüklerini belirten Sar›kaya, parti görevlile-

rinden kimsenin sald›rganlar› görmedi¤ini ancak, aç›-

lan atefli ve “Vatan hainleri” fleklinde sesleri duyduk-

lar›n› söyledi.

D‹HA'n›n sitesine sanal sald›r›

Dicle Haber Ajans› (D‹HA)'n›n resmi internet site-

si www.diclehaber.com’a 3 Ekim günü sanal sald›r›

gerçeklefltirildi.

"Türk hackerler" ad›n› tafl›yan sanal sald›rgan, D‹-

HA sitesine, Genelkurmay Baflkan› Yaflar Büyüka-

n›t'›n iki gün önce Harp Akademileri Komutanl›¤›’n›n

e¤itim y›l› aç›l›fl konuflmas›nda dile getirdi¤i “Mevzu-

u Bahis Vatansa Gerisi Teferruatt›r” sözlerinin oldu¤u

bir yaz› ile Kürtlere yönelik tehditler içeren “Bu he-

sap sorulacak” bafll›kl› bir ses dosyas› koydu.

Azadiya Welat gazetesine ilginç toplama

Son günlerde PKK denetimindeki ‘Medya Savun-

ma Alanlar›’na gönderildikten sonra yakalanan J‹TEM

elemanlar›n›n itiraflar›n› yay›mlayan Azadiya Welat

Gazetesi'nin Diyarbak›r’da kimli¤i belirsiz kifliler tara-

f›ndan bayilerden para karfl›l›¤› toplu sat›n al›narak

okuyucuya ulaflmas›n›n engellenmek istendi¤i ortaya

ç›kt›. Bayilerden gelen flikayetler üzerine, Yeniflehir

bölgesindeki bayiler ile görüflen gazete yetkilileri ga-

zetenin sabah erken saatlerde özellikle Yeniflehir ve

Da¤kap› semtinde bulunan bayilerden topland›¤›n›

belirledi. Bunu yapanlar›n yay›mlanan haberlerin hal-

ka gitmesini istemeyen çevreler olabilece¤ini vurgu-

layan gazete yetkilileri, bu durumun takipçisi olacak-

lar›n› belirterek, okuyuculara gazetesine sahip ç›kma-

lar› için ça¤r›da bulundu.

Genelkurmay yine Kürtleri hedef gösterdiTürk Genelkurmay Baflkan› Büyükan›t’›n aç›kça DTP’yi hedef alan konuflmas›n›n ard›ndan DTP Genel Merkez binas›na silahl› sald›r› düzenlendi, Gündem Gazetesi’nin

idare merkezine bomba ihbar› yap›ld›, Azadiya Welat Gazetesi’nin okuyuculara ulaflmas›n› engellemek amac›yla bayilerden toplu olarak sat›n al›nd›¤› ortaya ç›kt›

Gazeteci Umur Hozatl›'n›n Ülke-

de Özgür Gündem Gazetesi'nde 11

Kas›m 2006 tarihinde yay›mlanan

‘G›c›k Adamlar’ bafll›kl› yaz›s›ndan

dolay› hakk›nda 301. maddeden aç›-

lan davada 5 ay hapis cezas› karar›

ç›kt›. ‹stanbul Beyo¤lu 2. Asliye Ceza

Mahkemesi’nde 27 Eylül günü görü-

len dava duruflmas›nda mahkeme he-

yeti, yaz›s›nda kulland›¤› “Türk Polis

Teflkilat›, polis mantalitesi içerisinde

çal›flmayan, masum ya da suçlu ayr›-

m› yapmadan etraf›na korku salmaya

çal›flan, görevini kiflisel ç›karlar üze-

rine kuran yaklafl›mlar› ile ün yapm›fl

bir teflkilatt›r” ifadeleri gerekçesiyle

Hozatl›’ya, “Türk Polis teflkilat› ve

yarg› sistemine alenen hakaret etmek

ve afla¤›lamak suçu”ndan 5 ay hapis

cezas› verdi.

Mahkemenin verdi¤i karara tepki

gösteren Umur Hozatl›, karar›n ülke-

nin halen demokratik ve özgür birey

anlay›fl›ndan ne kadar uzak oldu¤u-

nun göstergesi oldu¤unu belirterek,

“Polis teflkilat›n›n yanl›fllar›n› elefltir-

di¤im ve o yanl›fllar› yapanlara g›c›k

oldu¤umu ifade etti¤im için cezalan-

d›r›ld›m. Ancak bu ceza benim birey-

sel özgürlüklerimi engelleyemeye-

cek, düflüncelerimi yazmay› ve aç›k-

lamay›, yanl›fllar› elefltirmemi engel-

leyemeyecek” fleklinde konufltu.

Gazeteci Umur Hozatl›’ya 301’den ceza

Gündem Gazetesi’nin bir ay süreyle ya-

y›m›n›n durdurulmas›n›n ard›ndan Özgür

Halk Dergisi’nin de yay›m› bir ay süreyle

durduruldu. ‹stanbul 12. A¤›r Ceza Mahke-

mesi, 22 Eylül günü Özgür Halk Dergisi'nin

Eylül say›s›na toplatma karar› verdi. Dergide

yer alan “Oportünizme ve Liberalizme Karfl›

Yaflamda Devrimci Militan Ölçüleri Gerçek-

lefltir” bafll›kl› yaz›da PKK'nin propagandas›-

n›n yap›ld›¤›n› iddia eden mahkeme, dergi-

nin da¤›t›m ve sat›fl›n›n ve yay›m›n›n 1 ay sü-

reyle durdurulmas›na karar verdi.

Özgür Halk dergisi çal›flanlar›, mahke-

menin verdi¤i karar›n ard›ndan yapt›klar›

yaz›l› aç›klamada, verilen karar›n tamamen

'keyfi' oldu¤unu ve Terörle Mücadele Ya-

sas› (TMY) ile bask›lar›n daha da artt›¤›n›

duyurdu.

Özgür Halk Dergisi bir aykapat›ld›

Ça¤dafl Hukukçular Derne¤i (ÇHD) ‹z-

mir fiubesi ve Küresel Bar›fl ve Adalet Ko-

misyonu (BAK) üyeleri, Türk devletinin Irak

savafl›na kat›lmamas›na ra¤men ‹ncirlik üs-

sünü ABD birliklerine kulland›rarak savafla

destek verdi¤ini belirterek, üssün kapat›l-

mas› için Dan›fltay’a dava açt›.

ÇHD ‹zmir fiubesi ve Küresel BAK üyele-

ri, 24 Eylül günü ‹zmir Adliyesi önünde bir

araya gelerek ‹ncirlik üssünün kapat›lmas›

için Dan›fltay’a açt›klar› davaya iliflkin ortak

bas›n aç›klamas› düzenledi. Aç›klamada ko-

nuflan avukat Arif Ali Cang›, Türk devletinin

gizlilik damgas› tafl›yan Bakanlar Kurulu ka-

rar› ile ‹ncirlik üssünü ABD’nin Irak’taki sa-

vaflta kullanmas›na yeflil ›fl›k yakt›¤›n› söyle-

di. Üssün Afganistan ve Irak'taki savaflta tu-

tuklanan insanlar› Guantanamo iflkence üs-

süne götüren, ayn› zamanda içlerinde iflken-

ce uygulamas›n›n da yap›ld›¤› CIA uçaklar›-

na kulland›r›ld›¤›n›, ayr›ca üste 90 adet nük-

leer bafll›kl› bomba oldu¤unu belirten Can-

g›, “Bölgemizdeki sömürü ve k›y›ma daha

fazla ortak olmamak için yürürlükteki karar-

namenin geri al›nmas› iste¤inin reddedildi¤i

mahkeme karar›n›n yürütmesinin durdurul-

mas› ve iptali için ‹zmir ‹dare Mahkemesi

karar› ile Dan›fltay’a dava aç›yoruz. ‹ncirlik

Üssü'nün kapat›lmas›na kadar mücadelemiz

sürecektir” fleklinde konufltu.

‹ncirlik

üssü

kapat›ls›n

Bursa Tuncelililer Kültür ve

Dayan›flma Derne¤i üyeleri

Dersim ve bölge illerinde ope-

rasyonlar nedeniyle ç›kan or-

man yang›nlar›n› ve halk›n üze-

rinde estirilen devlet terörünü

k›nad›lar.

Ahmet Vefik Pafla Tiyatrosu

önünde yap›lan eylemde der-

nek baflkan› Celal Hanbayat'›n

evinin ve iflyerinin polis taraf›n-

dan keyfi nedenlerle bas›lmas›

ve Hanbayat'›n gözalt›na al›n-

mas› da protesto edildi.

Eyleme aralar›nda DHP'nin

de bulundu¤u demokratik kitle

örgütleri ve çeflitli yöre dernek-

leri de destekçi olarak kat›ld›.

Dersimliler'den protesto

Pir Sultan Abdal Kültür Derne¤i (PSAKD) Ma-

latya fiubesi birçok kurumun ve halk›n kat›ld›¤›

törenle aç›ld›.

29 Eylül tarihinde yap›lan törende aç›l›fl konufl-

mas›n› yapan Pir Sultan Abdal Kültür Derne¤i Genel

Sekreteri Kemal Büyükgül, "Pir Sultan Abdal Kültür

Dernekleri sadece Alevilerin de¤il, Malatya'da yafla-

yan bütün etnik ve dinsel kültürlerin derne¤i olacak.

Buras› bar›fl›n, kardeflli¤in, demokrasinin, hak arama

mücadelesinin, adaletin merkezi olacak" dedi. Bü-

yükgül, tüm insanlar›n kendi haklar›na sahip ç›kma-

s› gerekti¤ini vurgulad›¤› konuflmas›nda, aç›l›fl›n›

yapt›klar› derne¤e sadece Alevilerin de¤il, tüm in-

sanlar›n gelebilece¤ini belirtti. Büyükgül'ün konufl-

mas› kurdela kesiminin ard›ndan sona erdi.

PSAKD Malatya fiube Baflkan› Abbas U¤urlu'nun

da konuflma yapt›¤› tören Alevi deyiflleri ve semah

gösterisi ile sona erdi.

PSAKD 47. flubesini açt›

DÜZELTME: Gazetemizin 5-16 Eylül 2007 tarihli 118. say›s›n›n

11. sayfas›nda yay›mlanan, “Toprak anaya özgürlük” bafll›kl› yaz›

Sibel ÖZBUDUN taraf›ndan çevirilmifltir. Düzeltir, özür dileriz.

Page 3: 8 - 16 Ekim 2007 - Sayı 120

SINIF TAVRI‹smail UÇAR

8-16 Ekim 2007GÜNDEM 3

Kemalist ideolojide bütünsel varl›¤›n› yans›tan egemen s›n›fla-r›n ekonomik-siyasi-askeri-kültürel yap›lanmalar› ve bunun ku-rumsal-hukuksal çerçevesi, alaca¤› biçim, iç ve d›fl siyasal gelifl-melerin yaratt›¤› bask›lanmalar sonucunda, “kendini yenidenüretme” diyebilece¤imiz re-organizasyon sürecinde, çok aktörlübileflenlerin farkl› yaklafl›mlar›, konumlan›fllar› ile tart›fl›lmaktad›r.Bu re-organizasyon sürecinin esas mimar›n›n emperyalizm (esas-ta ABD) olmas› ülkemizin siyasi-ekonomik-askeri ba¤›ml›l›¤›n›n,hakim s›n›flar›n komprador karakterinin do¤al sonucudur. Böylebir yenilenmenin hangi ihtiyac›n ürünü oldu¤unu güncel anayasatart›flmalar› üzerinden geçen yaz›m›zda aç›klam›flt›k; emperyaliz-min dönemsel politik aç›l›m›n› karfl›layan ›l›ml› ‹slam ve re-orga-nize edilmifl ulus devlet modeli...

Bugüne geliflin k›sa dönemli tarihi arka plan›na bakt›¤›m›zdaemperyalizmin 1980’den öncesi bölgedeki politik hakimiyetininarac› olan “Yeflil Kuflak Projesi”nin yerini, devamc›s› olan “Il›ml›‹slam”a b›rakmas›n› görürüz. Emperyalizmin sald›r› politikalar›nakarfl› fiili direnifli örgütleyen, emperyalist yay›lmac›l›¤a direnen,ulusal hareketlerin öncülü¤ünü yapan “radikal ‹slamc›lar”, “cihat-ç›” hareketler olarak tan›mlanan, esasta tohumlar›n› “Yeflil KuflakProjesi”nin att›¤› hareketlerin etkisinin azalt›lmas›, bölge nüfusu-nun ezici ço¤unlu¤unu oluflturan Müslüman halklara “ça¤dafllafl-ma”, “demokratikleflme”, “bat› ile bütünleflme” ad› alt›nda emper-yalizme teslimiyetin “dini teorisi”ni yapacak, serbest piyasa eko-nomisini benimsemifl “modern-›l›ml› ‹slamc›”lara günün siyasetigere¤i ihtiyaç vard›r.

Bu yönelim, ülkemizde derinden fakat etkili biçimde ABD em-peryalizminin kontrolü ve yönlendiricili¤i ile Fethullah Gülenüzerinden uygulamaya konmufltur, konmaktad›r. Devletin kollukgüçlerinde, bürokrasisinde gün geçtikçe etki alan›n› artt›rm›fl, e¤i-tim kurumlar›, vak›flar, medya arac›l›¤›yla da kitle taban›n› genifl-letmifltir. Benzer durumun hükümet organlar›na yans›t›lmas› ise“Milli Görüfl” gelene¤inin AB ve ABD karfl›t› kanad›n›n “yani bu-günkü orta burjuvazinin sa¤ kanad›n› temsil eden Saadet Parti-si”nin tasfiyesiyle yarat›lan AKP ile tamamlanm›flt›r. Emperyalistpolitikalar›n tafleronlu¤unda sorunsuz ve y›pranmam›fl bir hükü-metle plan›n önemli bir aya¤› daha tamamlanm›flt›r. “Il›ml› ‹s-lam”›n mimarlar› aras›nda yer alan ve ünlü “tarihin sonu tezi” ilead›n› duyuran Francis Fukuyama’n›n “‹slam dünyas› için en iyimodel Türkiye’dir” söylemi bu önemli tespiti do¤rulamaktad›r.

Tarihsel arka plana sahip bu geliflmelerin bugünkü güncelyans›malar› “Türkiye, Malezya olacak m› olmayacak m›” sorusuy-la yap›sal alana iliflkin s›n›rlar›n› netlefltirme amac› güderken “ma-halle bask›s›” söylemiyle de bu yap›sal de¤iflime paralel gitmesigereken toplumun sosyo-kültürel durumuna, gündelik yaflamdakietki alan›na iflaret etmektedir. Burjuva medyada ‹slamc›lar ve li-beraller aras›nda oluflturulan ittifak olarak da tan›mlanan de¤iflimsürecinin esas aktörleri, kaptanl›¤›n› Cengiz Çandar’›n yapt›¤›“‹kinci Cumhuriyetçiler” tak›m›yla ideologlar›n› ve kalemflörlerinide belirlemifl görünüyor. Bütünlüklü olarak yap›lmaya çal›fl›lanve anayasa tart›flmalar›n›n arkas›nda yatan esas nokta emperya-lizme tam teslimiyettir.

Bu de¤iflim, gömlek de¤ifltirme sürecinin kendi içerisinde ba-z› y›k›m ve yeniden inflalar› tafl›mas›, o güne de¤in dokunulma-yan “k›rm›z› çizgiler”i ihlale teflebbüs etmesi ve bu teflebbüsün demevcut statükoyu ciddi anlamda sarsmas› ihtimalinin güçlü olma-s› sebebiyle “y›kanlar” ve “y›k›lanlar” aras›ndaki konum-mevzisavafl›m› artm›flt›r. Farkl› güç odaklar›n›n bu çat›flmal› durumuklasik anlamdaki “emperyalistler aras›ndaki klik dalafl›n›n ülke-mizdeki yans›mas›” genel do¤rusunun s›n›rlar›n› da yer yer afl-m›flt›r. Bu kamplaflmma baz› zamanlar de¤iflimciler-statükocular,laikler-anti laikler, darbeciler-fleriatç›lar, Kemalistler-‹slamc› libe-raller, ulusçular-ümmetçiler fleklinde tan›mlanan taraflar›n çat›fl-mal› durumlar›n›n üst düzeylere varmas›na neden oldu. E-muht›-ra ile doruk noktas›na varan genel seçimler ve cumhurbaflkanl›¤›seçiminin sonuçlar›yla görece durgunlaflan süreç, Anayasa tart›fl-malar› ile yeniden alevlendi. Bir taraf “demokrasi, özgürlük ça¤-dafllaflma” temel argümanlar› üzerinden emperyalizme tam tesli-miyetin yolunu döflerken, di¤er taraf ise “laiklik, ulusal ba¤›ms›z-l›k” temel söylemleri üzerinden mevcut gücünü muhafaza etmearay›fl›ndad›r.

Yar›-feodal, yar›-sömürge sosyo-ekonomik yap›ya sahip ülke-mizin di¤er bütün yar›-sömürgelerde oldu¤u gibi ekonomik vemali politikalar› do¤rudan emperyalist mali sermaye kurulufllar›taraf›ndan yönlendirilmektedir. Devletin ulusal ve uluslararas›alanda temel politikalar›n›n do¤rudan belirleyicisi emperyalizmbu yolla yar›-sömürge ülkelerin gün geçtikçe sömürgeleflmeyedo¤ru ilerlemesini amaçlamaktad›r. Bu durum ise görünürde siya-si ba¤›ms›zl›¤a sahip olan yar›-sömürge ülkelerde kurulu devlet-lerle aç›k iflgal durumundaki ülkelerde kurulu iktidar aras›ndakifark› gittikkçe azaltmaktad›r. Bu da Milli Demokratik Devrim’in çö-zece¤i milli çeliflmeyi, anti-emperyalizmden varl›k kazanan ba-¤›ms›zl›k mücadelesini daha da önemli hale getirmektir. AB em-peryalizmi ile üyelik sürecine iliflkin yürütülen müzakereler ve ç›-kart›lan uyum yasalar›, IMF ve DB ile imzalanan stand-by antlafl-malar›, kredi sözleflmeleri yabanc› sermayeye adeta yar›fl›rcas›nasat›lan, peflkefl çekilen K‹T’ler, stratejik uflakl›k vazifesini gördü¤üABD ile olan askeri-ekonomik antlaflmalar-iliflkiler ve özellikle sa-vafl hükümeti olarak ABD taraf›ndan atanan AKP hükümetinin yu-kar›da sayd›klar›m›z› dolu dizgin uygulamaya koymas› emperya-lizmin ülkemizde art›k bir “iç olgu” haline gelmekte oldu¤unu gös-termektedir. Bu da anti-emperyalist mücadele ve savafl›m›n dahada öne ç›kart›lmas›n› zorunlu k›lmakta, genifl halk kitleleri ile bu-luflma ve onlar› savaflt›rmada muazzam olanaklar sa¤lamatad›r.

Emperyalizmin ülkede içolgu haline gelmesi

üyük Ortado¤u Projesi’nin önemli bir ad›m› olarak

Irak’› iflgal eden ABD öncülü¤ündeki emperya-

lizm, gelinen aflamada yeni politik ad›mlarla bölge-

deki stratejik hedeflerini gerçeklefltirme aray›fl›n-

da. Son günlerde yo¤unlaflan diplomatik görüflme-

ler, ABD’de yap›lan BM toplant›s›nda ‹ran’a savru-

lan tehditler, yak›n zamanda yap›lacak Ortado¤u

Bar›fl Görüflmeleri ve buna benzer bir dizi görüfl-

me, bahsi egeçen yeni ad›mlar›n ön haz›rl›klar›n›

oluflturmaktad›r. ‹srail’in Suriye’ye hava sald›r›s› ve

bunun ‹ran ile ba¤›n›n kurulmas›, yine ABD’nin

Irak’ta parçalanan bölgelerin idarelerini kukla yö-

netimlere devretmesini öngören söylemi ve bu

yönlü haz›rl›klar› yak›n dönem geliflmelerin izleye-

ce¤i hatt› göstermektedir.

Her f›rsatta bölgedeki ‹ran’›n nüfuzundan ra-

hats›zl›¤›n› belirten baflta Suudi Arabistan ve Birle-

flik Arap Emirlikleri olmak üzere Körfez Ülkeleri,

ABD’nin ‹ran’a olas› askeri sald›r›s›n› perde arka-

s›ndan alk›fllamaktad›r. ‹ddia edildi¤i üzere Kör-

fez’de konumlanan ABD üsleri, bölge ülkelerinin

silahl› kuvvetleri ile ortak çal›flmalar ve tatbikatlar

yap›yor. ABD’deki Temsilciler Meclisi’nin ç›kard›-

¤› “‹ran Yapt›r›mlar›n› Etkinlefltirme Kanunu” ve

‹ran kolluk güçlerinin bir kanad›n› oluflturan Dev-

rim Muhaf›zlar›’n›n “terörist örgüt” kabul edilmesi

yönlü çal›flmalar bu plan çerçevesinde de¤erlendi-

rilmelidir. ABD emperyalizminin “bir damla kan,

bir damla petrol” fleklinde özetlenebilecek Ortado-

¤u sald›rganl›¤›nda yeni katliamlara gebe ad›mlar

ataca¤›n› söylemek mümkün.

Bir di¤er önemli geliflme de TC’nin Irak devle-

tiyle imzalad›¤› “Teröre Karfl› ‹flbirli¤i Antlaflma-

s›”. PKK’nin, kendisine ba¤l› tüm oluflumlar› ile

birlikte bir “terör örgütü” oldu¤unun kararlaflt›r›-

larak kayda geçirildi¤i antlaflma; taraflar›n, birbir-

lerinin güvenli¤ini, toprak bütünlü¤ünü, s›n›rlar›-

n›n dokunulmazl›¤›n› hedef alan “terör” eylemle-

rini ve bunlar›n haz›rl›klar›n› engelleme taahhüt-

lerini içeriyor. TC’nin, ABD’nin Irak’› iflgali ile

kaybetti¤i s›cak takip “hakk›”n›n yer almad›¤›

antlaflma metninde ‹çiflleri Bakan› Beflir Atalay’›n

“PKK’ye kar›fl s›n›r ötesi operasyon hakk›n› met-

ne yazal›m” teklifi de Irak heyeti taraf›ndan kabul

edilmedi. Sonuç olarak bölge devletlerinin ve

güçlerinin aras›ndaki ç›kar çat›flmalar› ve hassas

dengeler gere¤ince ABD emperyalizminin icazeti

ile imzalanm›fl bir antlaflmad›r.

Ordu ‘sessizli¤ini’

‘ordu deklarasyonu’yla bozdu

Kara Kuvvetleri Komutan› ‹lker Baflbu¤ 2007-

2008 e¤itim-ö¤retim y›l›n›n aç›l›fl› dolay›s›yla Kara

Harp Okulu’nda düzenlenen törende yapt›¤› aç›k-

lamada ordunun yak›n dönem “sessizli¤ini” boza-

rak geliflmeleri kendi cephelerinden bütünlüklü

bir flekilde de¤erlendirmifl oldu. “Ordunun dekla-

rasyonu” mahiyetindeki konuflmada TC’nin kuru-

luflundan bugüne de¤iflmeyen devletin temel felse-

fesini ve yönetim biçiminin ana karakterini belirle-

yen söylemler, üzerine vurgu yap›larak yinelendi.

Büyük Ortado¤u Projesi’nin önemli bir halkas›

olan Irak’taki geliflmeler ve özellikle Güney Kür-

distan’daki oluflum, PKK-“terör” konular›, AKP’nin

bilim kuruluna haz›rlatt›¤› Anayasa tasla¤› dolay›-

s›yla üzerinde çokça tart›fl›lan laiklik, ulus-üniter

devlet, konuflma metninin öne ç›kan bafll›klar›yd›.

TC’nin kuruluflundan bugüne yönetimde esas

belirleyici irade olan ve kendisini ulus devletin be-

kas› ile mükellef gören ordu, bu aç›klamas›n› “Tür-

kiye Cumhuriyeti’nin kurulufl felsefesinin temel

unsurlar›n› oluflturan ulus devlet, üniter devlet ve

laik devlete yönelik tehdit ve risklerin de¤erlendi-

rilmesi” olarak de¤erlendirmifltir. Bu söylem ha-

kim s›n›flar-güç odaklar› aras›ndaki gittikçe fliddet-

lenen ç›kar çat›flmas›n›n vard›¤› boyutu ve tarafla-

r›n mevzi savafl›m›nda, üzerinden yükseldikleri,

daha do¤rusu kalkan yaparak kulland›klar› temel

söylemleri göstermektedir.

Konuflmada geçen “PKK ve terörle savafl›n

strateji ve taktikleri” bafll›kl› analiz bölümünde

ordunun kendisine hareket alan› açma ve siyase-

tine zemin arama aray›fl›nda oldu¤u görülmekte-

dir. Irak’taki geliflmelerin Türkiye’nin gelece¤ini

tehdit edebilecek boyutlara ulaflt›¤›n›, Kuzey

Irak’taki Kürtlere tarihte hiç olmad›¤› kadar siya-

si-hukuki-askeri ve psikolojik güç kazand›rd›¤›n›,

bu durumun vatandafllar›n bir k›sm› üzerinde ye-

ni aidiyet modelini yaratt›¤›n› söyleyen Baflbu¤,

t›pk› Büyükan›t’›n “söyleyenlere de¤il, söyleten-

lere bak›n” aç›klamas›ndaki gibi üstü kapal›

olarak efendisine küskünlü¤ünü dile getirmekte,

ard›ndan “ABD’nin Irak için kal›c› bir çözüm ara-

y›fl›n›n Türk devletinin (siz bunu ordusuz oku-

yun) olamayaca¤›n›, zaman›n söz söyleme de¤il

eylem zaman›” oldu¤unu belirtmesi, flu an itibari

ile kenara itilmiflli¤in hezeyan›n› bar›nd›rmakta,

ayn› zamanda efendisine ba¤l›l›¤›n›-görev aflk›n›

ve sald›rgan ruh halini göstermektedir.

Anayasa tart›flmalar›yla k›z›flan

ç›kar çat›flmas› ve devlet bask›s›

Anayasa tasla¤›n›n haz›rlanmas› süreci ülke

gündemini bu merkezden beslenen tart›flmalarla

doldurmufltur. Laiklik, üniter devlet, vatandafll›k

tan›m›, anadilde e¤itim, türban bafll›klar› üzerinde

yo¤unlaflan tart›flmalar, “Türkiye Malezya olur

mu?”, “mahalle bask›s›” gibi söylemler daha anlafl›-

l›r, somut hale getirilmifltir. Burjuva-feodal medya

yeni Anayasa üzerinden gerçeklefltirilmeye çal›fl›-

lan baz› yap›sal de¤iflikliklerin zeminini infla etme-

ye yönelik manipülasyon faaliyetlerini yo¤unlaflt›r-

m›fl durumda. Farkl› çevrelerin haz›rlayaca¤› taslak

metinlerle tart›flmalar›n uzun bir süre daha devam

edece¤i aflikar. “De¤iflenin” s›n›rlar›n›n ne olabile-

ce¤ini, öze dokunamayaca¤›n›, zira bunun ülkenin

sosyo-ekonomik yap›s›n›n zorunlu bir sonucu ol-

du¤unu, yönetim biçiminde ve devletin temel ide-

olojik yap›s›nda keyfiyete ba¤l› farkl› seçeneklerin

uygulanabilirli¤inin olmad›¤›n› geçen yaz›m›zda

belirtmifltik. Bunu do¤rulayan aç›klama hakim s›-

n›flar cephesinin “her iflten sorumlu bakan” Cemil

Çiçek’in “Anayasa’n›n de¤ifltirilemez olan 1, 2 ve

3. maddelerini aynen ald›k, hiç de¤ifltirmedik. Ay-

r›ca bunlar›n de¤ifltirilemeyece¤i ile ilgili 4. mad-

deyi de muhafaza ettik. Bir de 174. maddedeki ‹n-

k›lap Kanunlar›’n› aynen ald›k. Biz diyoruz ki bun-

lar toplumun ortak noktalar›d›r, bunlar› tart›flmala-

r›n d›fl›nda b›rakal›m. Onun d›fl›nda özgürlükleri

daha fazla teminat alt›na alan, ülkenin yap›sal re-

formlar›na imkan veren, devletin kurumlar›n›n da-

ha ahenkli bir flekilde ifllemesini mümkün k›lacak

ça¤dafl bir anayasa yapal›m”. Söylenenler oldukça

aç›k; “toplumun ortak noktalar›” denilen fley, yani

ilk üç madde devletin temel kurulufl felsefesi, ha-

kim s›n›flar›n yönetim biçimi-ideolojik yap›lanma-

s› oldu¤u gibi korunacak, tart›flman›n d›fl›nda b›ra-

k›lacak, zira bunlar dokunulmazd›r. Bunun d›fl›nda

“ça¤dafllaflma, demokratikleflme, özgürlükler” ad›-

na yap›lmas› gereken yap›sal de¤ifliklikler ise em-

peryalizmin ve onun uflakl›¤›n› yapan komprador

burjuvazinin ve toprak a¤alar›n›n, dönemin özgül

de¤iflimleri gere¤i ortaya ç›kan ihtiyaçlar›d›r.

Rejim diye tabir edilen kurulu iktidar ayg›t› ve

bunu oluflturan temel ayaklar bütünlü¤ü, sistemin

de¤iflimi, birkaç akademisyenin iyi niyetine ya da

Anayasa konusundaki entellektüel birikimine hiç

mi hiç ba¤l› de¤ildir. Kant’›n hukuk alan›na iliflkin

ünlü önermesi bugün halen geçerlidir: “Hukukun

muhataplar› hukukun yaz›c›lar› olmal›d›r”. Halk›n

anayasas›n› sadece halk yazabilir, onun da tek yo-

lu “yaz›c›”n›n iradesine, yani iktidara sahip olmak-

tan geçer. Geçerlili¤inin ilelebet korunaca¤›n›n ya-

z›l› oldu¤u tarihi yasal metinler s›n›f savafl›mlar›

olan gerçek tarihte mücadelenin yükselmesi ile

birlikte raflarda tozlu birer ka¤›t parças› haline gel-

mifltir. Geçerlili¤ini hep koruyacak olan ve gelifl-

mesi önlenemez tek yasa iflte budur.

DTP’nin anayasa ç›k›fl›,

devletin Kürt ulusuna sald›r›s›

Yeni Anayasa tart›flmalar› bu eksende ilerler-

ken bir öneri de DTP’den geldi. AKP’nin haz›rlat-

t›¤› Anayasa tasla¤›n›n usül itibari ile toplumda

genel bir sahiplenme yaratmad›¤›n›, toplumun

her kesimini kucaklayan bir konsensüs oluflturul-

mas› gerekti¤ini aç›klayan DTP, de¤iflik partile-

rin, demokratik kitle örgütlerinin ve üniversitele-

rin görüfllerini alaca¤› “Demokratik Sivil Anayasa”

slogan› çerçevesinde bir Anayasa tasla¤› haz›rl›¤›-

na giriflti. AKP’nin anayasa de¤iflikli¤ine destek

verebilece¤ini aç›klayan DTP, kendi siyasetinin

merkezinde olan flu flartlar› öne sürmüfltü: ‘Farkl›

etnik ve kültürel kimliklerin, farkl›l›klar›n güven-

ce alt›na al›nmas› olan vatandafll›k tan›m›n›n yeni-

den yap›land›r›lmas›, resmi dil olan Türkçe’nin

yan› s›ra yasal dayana¤› Anayasa’da tan›mlanm›fl

olan anadilde e¤itim hakk›’. Yine, Avrupa ‹nsan

Haklar› Sözleflmesi’nin yeni Anayasa’n›n temeli

olmas› gerekti¤ini savunan DTP ise; kimlikleri,

dilleri, kültürleri kucaklayan, ‘ideolojik olmayan’

bir anayasay› savunmakta, bunu en iyi tan›mlaya-

cak ifadenin ise ‘Türkiye yurttafll›¤›’ olaca¤› bir

öneriyi sunmakad›r.

Türk hakim s›n›flar›n›n geleneksel imha-inkar

ve asimilasyon politikalar›n›n bugünün geliflmele-

ri ile alm›fl oldu¤u biçim, ‘tek millet’ ülküsü için-

de ‘kültürel zenginlik’ siyasi söylemidir. Ulusal

sorunun kültürel hak ve özgürlükler s›n›r›na hap-

sedilmesi, sorunun özüne temas etmeyen ve ulu-

sal hareketin sistem içi reformla tasfiyesi amac›-

n›n ifadesidir. Ulusal sorunun gerçek çözümü;

uluslara tam hak eflitli¤i, kendi kaderini tayin hak-

k› ve uluslara bölgesel özerklik hakk›n›n tan›nd›-

¤› bir sistemde olas›d›r. Ne hakim s›n›flar›n ver-

dikleri k›r›nt› haklar, ne de emperyalizmin icazet-

i ile onun ç›karlar›na hizmet eden ‘kazan›mlar’,

sorunun gerçek çözümü de¤ildir, olamaz. Ger-

çek çözüm halka dayanan Demakratik Halk ‹kti-

dar›’d›r, Yeni Demokratik Cumhuriyet’tir. De-

mokrasi, ülkemizde bir devrim sorunudur.

ABD’nin BOP’taki yeni yönelimleri ve AKP’ye biçilen rollerBüyük Ortado¤u Projesi’nin önemli bir ad›m› olarak Irak’› iflgal eden ABD öncülü¤ündeki emperyalizm, gelinen aflamada yeni politik

ad›mlarla bölgedeki stratejik hedeflerini gerçeklefltirme aray›fl›nda ve bu hedeflere ulaflmak için uflaklar›na da çeflitli görevler düflüyor

B

Page 4: 8 - 16 Ekim 2007 - Sayı 120

GÜNCEL4 8-16 Ekim 2007

Dersim'in Hozat ‹lçesi'nde yaflayan Bülent

Karatafl, arkadafl› R›za Çiçek ile k›fll›k ihtiyaçlar›-

n› karfl›lamak amac›yla gitti¤i Zogar Köyü civa-

r›nda gündüz saatlerinde askerler taraf›ndan aç›-

lan atefl sonucu yaflam›n› yitirdi. Askerlerin açt›-

¤› ateflte R›za Çiçek de a¤›r yaraland›. Çiçek Ela-

z›¤'da tedavi alt›na al›nd›.

Hozat'taki haber kaynaklar›m›zdan edindi¤i-

miz bilgiye göre, Bülent Karatafl ile R›za Çiçek

k›fll›k ihtiyaçlar› için odun ve bal toplamak ama-

c›yla 27 Eylül tarihinde birlikte motosikletle Ho-

zat'›n Zogar Köyü civarlar›na gittiler. Bu s›rada

operasyonda olan Türk ordusunun askerleri iki

arkadafl› görerek durduruyorlar. Genelkur-

may'›n yapt›¤› aç›klamada 'dur' ihtar› yap›ld›¤›

ve buna ra¤men Karatafl ile Çiçek'in kaçt›¤› ve

vurulduklar› belirtiliyor.

Oysa, olaydan yaral› olarak kurtulan R›za Çi-

çek'i Elaz›¤'da tedavi alt›na al›nd›¤› hastanede zi-

yaret eden CHP milletvekilleri yapt›klar› aç›kla-

mada flunlar› söylediler: "Medyadan ö¤rendi¤i-

miz kadar›yla bu iki genç insan›m›z›n 'dur' ihta-

r›na kaçarak yan›t verdikleri fleklinde ama bafl-

hekim ile yapt›¤›m›z görüflme de kurflunun ön-

den geldi¤i yönünde. Yani kaçan insan s›rt›ndan

vurulur, burada s›rt›ndan vurulmak yok. Kurflun

önden gelmifl".

Olayda yaflam›n› yitiren ve yak›nlar›n›n tes-

lim ald›¤› Bülent Karatafl'›n vücudunun ayak bi-

lekleri k›sm›nda ip izi oldu¤u ve parmak uçlar›-

n›n kopar›lm›fl oldu¤u görüldü.

Hozat'ta halk Karatafl'› sahiplendi

Askerlerin açt›¤› atefl sonucu yaflam›n› yiti-

ren Bülent Karatafl'›n naafl› yak›nlar› taraf›ndan

Elaz›¤'dan al›narak Hozat'a götürüldü.

Milletvekili fierafettin Halis ve ‹HD Dersim

fiubesi Baflkan› Av. Bar›fl Y›ld›r›m'›n konuflma

yapt›¤› cenaze evi önünde Hozat Belediye Bafl-

kan› Cevdet Konak da olayla ilgili yapt›¤› aç›kla-

mada, olayda yaralanan Ali R›za Çiçek ve yafla-

m›n› yitiren Bülent Karatafl'› tan›d›klar›n›, her

gün görüp konufltuklar›n› söyleyerek, "Bu va-

tandafllar›m›z bölgeye odun ve bal toplamaya

motosikletle gitmifller. Sivil olduklar› her halle-

rinden belli, yanlar›nda motosiklet var. Asker-

lerde her türlü teknoloji var, dürbünle görmele-

ri laz›md›, sivil olduklar› belliydi" dedi.

Hozat'ta Dersim Merkez'den ve ilçelerden

gelenlerin de kat›ld›¤› binlerce kiflilik bir tören-

le Bülent Karatafl u¤urland›. Karatafl'›n evinden

al›nan naafl› binlerce kiflinin kat›ld›¤› yürüyüflle

Hozat Mezarl›¤›'na götürüldü. Karatafl'›n resim-

lerini tafl›yan kitle, "Bülent Karatafl ölümsüz-

dür", "Analar›n öfkesi katilleri bo¤acak", "Der-

sim faflizme mezar olacak", "Katil devlet hesap

verecek", "Dersim onurdur, onuruna sahip ç›k"

sloganlar›yla yürüdü.

Sald›r›da a¤›r yaralanan

Çiçek tutukland›Zogar Köyü civar›nda 27 Eylül tarihinde u¤ra-

d›klar› sald›r›da a¤›r yaralanan ve Elaz›¤'da tedavi

alt›na al›nan R›za Çiçek yaklafl›k bir hafta boyun-

ca Elaz›¤ Araflt›rma Hastanesi'nde yo¤un bak›mda

tutulduktan sonra 5 Ekim günü yo¤un bak›mdan

ç›kart›larak Amed'deki Dicle Üniversitesi Araflt›r-

ma Hastanesi’nin tutuklu ko¤ufluna götürüldü.

Gazetemize aç›klama yapan Çiçek'in avuka-

t› Hüseyin Aygün, Çiçek hakk›nda Elaz›¤ Sulh

Ceza Mahkemesi'nin "örgüte üye olmak", "gü-

venlik güçleriyle çat›flmaya girmek" iddias›yla

tutuklama karar› verdi¤ini, fakat bundan avuka-

t› olarak kendisinin haberinin olmad›¤›n› söyle-

di. Olayla ilgili Tunceli A¤›r Ceza Mahkeme-

si'nin de gizlilik karar› oldu¤unu, bu karara iti-

raz ettiklerini ve henüz bir sonuç alamad›klar›

ifade eden Aygün, Elaz›¤ Sulh Ceza Mahkeme-

si'nin Çiçek'in güvenlik güçleriyle çat›flmaya gir-

di¤i yönündeki iddias›n› elefltirdi. Aygün, olay

yerinde çat›flmaya girildi¤ini gösteren bir bulgu,

Çiçek ve Karatafl'›n yanlar›nda çat›flmaya girebi-

lecekleri bir arac›n bulunmad›¤›n› belirtti.

Türk devleti terör estiriyor

Genelkurmay'›n "iki terörist etkisiz hale geti-

rildi" fleklinde duyurdu¤u haber Hozat'ta büyük

tepki yaratt›. Hozat'ta yaflayan, gazetemizin oku-

ru olan ve buradaki halk taraf›ndan sevilen Bü-

lent Karatafl'›n katledilmesine halk büyük tepki

gösterdi. 6 500 nüfuslu Hozat’ta Karatafl’›nce-

nazesine 5 000’in üzerinde kifli kat›ld›.

Askerlerin halktan insanlar olan Bülent Ka-

ratafl ve R›za Çiçek'i kurflunlamas›, daha sonra

da "teröristtiler" fleklinde yans›tmas›, burada ya-

flayan halk›n asl›nda nas›l bir tehlike ile karfl›

karfl›ya oldu¤unu da gösteriyor. Dersim'de,

Kürdistan illerinde halk Türk ordusunun bu

katliamc› yüzüyle karfl› karfl›ya kalmaya devam

ediyor. ‹nsans›zlaflt›r›lmak istenen, yak›l›p y›k›-

lan bu co¤rafyan›n insanlar›na uygulanan bask›

geçmifltekinden hiçbir fley kaybetmifl de¤il.

Türk egemen s›n›flar›n›n özellikle Kuzey Kür-

distan bölgesinde yaflayan halka yönelik sald›r›-

lar› gittikçe art›yor. Son süreçte sadece Der-

sim'de sivil halka yönelik birçok sald›r›, yarg›s›z

infaz, "faili meçhul" cinayet gerçekleflti. Çeflitli

tarihlerde J‹TEM taraf›ndan o¤lu PKK yönetici-

si olan Hasan fiahin ve okurumuz ‹mam Boztafl

katledilirken, Ovac›k ‹lçesi ve Mazgirt ‹lçe-

si'nde de sivil halk›n sald›r›ya u¤rad›¤› olaylar

meydana geldi. Türk ordusu "da¤dakini" katle-

derken, "afla¤›dakini" de es geçmiyor.

Türk ordusu yine sivillere saldırdıHozat'ta gazetemizin okurlar› olan Bülent Karatafl ile arkadafl› R›za Çiçek askerler taraf›ndan "terörist" denilerek kurflunland›. Sald›r›da evli ve iki çocuk babas› Bülent Karatafl yaflam›n›

yitirirken, a¤›r yaralanan R›za Çiçek de "güvenlik güçleriyle çat›flmaya girdi¤i" iddias›yla tutukland›. Halk, “terörist” denilen Karatafl’› sahiplenerek, “katil devlet hesap verecek” dedi

Dersim'in Hozat ‹lçesi'nde yap›lan yarg›s›z infaza ‹s-

tanbul'da da çeflitli kurumlar›n yapt›klar› eylemlerle

tepki verildi.

Gazetemizin okuru olan Bülent Karatafl ile arkadafl›

R›za Çiçek'in u¤rad›¤› sald›r›y› protesto etmek isteyen

Demokratik Haklar Platformu (DHP) üyeleri 29 Eylül gü-

nü Taksim'deki Galatasaray Postanesi önünde bas›n aç›k-

lamas› gerçeklefltirdi.

"Bülent Karatafl ölümsüzdür", "Katil devlet hesap vere-

cek" ve "Faflizme karfl› Halk Savafl›" fleklinde sloganlar atan

DHP üyelerine Partizan ile Odak üyeleri de destek verdiler.

Aç›klaman›n sonunda "Katil devlet hesap verecek" yaz›l›

dövizler tafl›yan DHP'lilerden birini gözalt›na almak isteyen

polis ile DHP'liler aras›nda arbede yafland›. ‹lkin sivil polis-

lerin gözalt›na almak istedi¤i DHP'lilere daha sonra çevik

kuvvet polisleri de sald›rd›. Polisin sald›r›s›nda 10 DHP

üyesi ve 1 Partizan üyesi gözalt›na al›nd›. Gözalt›na al›nan

DHP üyeleri karakolda ifadeleri al›nd›ktan sonra serbest b›-

rak›l›rken, Partizan üyesi Birsen Gülünay baflka bir dava-

dan ifade vermesi gerekçesiyle savc›l›¤a sevkedildi.

Demokratik Haklar Platformu'nun protesto eylemine

polisin sald›rmas›n›n ard›ndan Taksim Meydan›'nda da

DTP, ÖDP, SDP, EMEP, EHP, ESP, Odak, ‹flçi Mücadelesi,

Kald›raç, PSAKD ve Partizan üyeleri bas›n aç›klamas› yapa-

rak Dersim'deki yarg›s›z infaz› ve DHP'nin eylemine yap›-

lan sald›r›y› protesto ettiler.

Eyleme kat›lanlar "Gözalt›lar serbest b›rak›ls›n", "Eflitlik,

kardefllik, Kürt ulusuna özgürlük", "Askeri operasyonlar

durdurulsun" fleklinde sloganlar att›lar.

Hozat'ta Bülent Karatafl'›n asker-

ler taraf›ndan yarg›s›z infazla katle-

dilmesinin ard›ndan 2 Ekim günü

Hozat'›n tüm esnaflar› 51. ‹ç Güven-

lik Tugay Komutanl›¤›'nda toplant›-

ya ça¤r›ld›lar. Bülent Karatafl ile R›-

za Çiçek'in sald›r›ya u¤rad›¤› ope-

rasyonu da ayn› tugay komutanl›¤›-

na ba¤l› askerler yürütüyordu. "Te-

rörist" denilerek katledilen Bülent

Karatafl'›n Hozat'ta halk taraf›ndan

kitlesel bir flekilde sahiplenilmesi

ve olay›n kamuoyunda yer bulma-

s›yla bask› alt›nda kalan askerler

toplant›da 'hakl›' olduklar›n› 'ispat-

lamaya' çal›flt›. Edindi¤imiz bilgiye

göre askerler yaklafl›k 3 saat süren

toplant›da, "Olaydan 1 saat sonra

Bülent Karatafl'› bir tafl›n dibinde

gördük, müdahale edemedik. Erken

görmüfl olsayd›k R›za Çiçek gibi

ona da müdahale ederdik. Dur ihta-

r›na uymad›klar› için vuruldular,

yanlar›nda birileri daha vard›" flek-

linde ifadelerde bulundular.

Hozat'ta askerlerin iki sivile

yönelik sald›r›s›n› protesto eden

Tunceli Dernekleri Federasyonu

(TUDEF) 30 Eylül günü Tak-

sim'de bas›n aç›klamas› yapt›.

Aç›klamada Hozat'ta meyda-

na gelen olay k›nan›rken, TU-

DEF'e ve buna ba¤l› Dersim der-

neklerine yap›lan sald›r›lara da

de¤inildi. Aç›klamada TUDEF ge-

nel baflkan›na 301. maddeden

dava aç›ld›¤›, Dersim Kültür Der-

ne¤i'nin baflkan›n›n tutukland›¤›

ve Bursa Tuncelililer Derne¤i

baflkan›n›n ev ve iflyerinin bas›l-

d›¤› belirtildi.

İnfazı protesto eden DHP üyelerine polis saldırdı

Politik bir kimli¤i de olan okuru-

muz Karatafl'›n birçok defa J‹TEM ta-

raf›ndan tehdit edildi¤i, en son ismi-

nin Tuncay oldu¤unu söyleyen bir

J‹TEM üyesinin Karatafl'› telefonla

tehdit etti¤i ö¤renildi. Tuncay ismin-

deki flahs›n Karatafl'a, "Ben Tuncay,

tan›d›n m›? Size gelmifltim, ayran iç-

mifltim. Köye gelip seni gözalt›na

alanlar›n içindeydim. Bir ara gel çay›-

m› iç, sen gelmezsen ben yak›nda

gelecem senin çay›n› içecem" dedi¤i

ö¤renildi. Tuncay isimli flahs›n kas-

tetti¤i gözalt›na alma olay› 9-10 ay

önce gerçekleflmiflti. Bu tehdit üzeri-

ne Karatafl'›n babas› B›ra Karatafl sav-

c›l›¤a baflvuruda bulundu.

1999 y›l›nda tutuklanan Karatafl

için tahliye olduktan sonra gelen

tehditler nedeniyle babas› B›ra Ka-

ratafl daha önce de Elaz›¤ ‹HD'ye

baflvurmufl ve o¤lunun bafl›na gele-

ceklerden askeriyenin sorumlu ola-

ca¤›n› bildirmiflti.

Bülent JİTEM

tarafından

tehdit ediliyordu

Askerler ‘haklı’

olduklarını

‘ispatlamaya’ çalıştı

Malatya’da DHP, HÖC, ESP,

Partizan, TKP ve PSAKD kurum-

lar›n›n üyeleri Merkez Postanesi

önünde yapt›klar› eylemle Ho-

zat’ta meydana gelen yarg›s›z in-

faz› protesto ettiler.

Kurumlar›n ortak yapt›¤›

aç›klamada katledilen Bülent Ka-

ratafl için, “devrimcilerin dostu,

duyarl›, demokrat bir köylüydü”

denildi. Aç›klamada Bülent Kara-

tafl’›n vurulduktan sonra yerde

sürüklendi¤i ve Karatafl’a iflken-

ce yap›ld›¤› da belirtildi.

İnfaza Malatya’da protesto

Katliam protesto edildiBülent Karatafl'›n yarg›s›z in-

fazla katledilmesini protesto

eden DHP, ESP, HÖC, Kald›raç,

Köz, Partizan, ‹HD ve ‹zmir Tun-

celililer Kültür ve Dayan›flma

Derne¤i üyeleri 3 Ekim günü Ko-

nak eski Sümerbank önünde ba-

s›n aç›klamas› yapt›.

Kurumlar ad›na yap›lan aç›k-

lamada kolluk güçlerine tan›nan

genifl yetkilerin yol açt›¤› sonuç-

lar elefltirilirken Hozat'ta meyda-

na gelen yarg›s›z infaz› protesto

etmek için ‹stanbul'da protesto

eylemi yapan DHP üyelerine po-

lisin sald›rmas› da protesto edildi.

Hozat Belediye Baflkan› Cevdet Konak, Bülent

Karatafl'›n askerler taraf›ndan katledilmesini arafl-

t›rmaya gelen CHP'li heyet için bir aç›klama yap-

t›. Konak yapt›¤› aç›klamada bölgede yaflayan hal-

k›n can ve mal güvenli¤inin kalmad›¤›n› belirtti.

Cevdet Konak, Karatafl'›n olay›n› araflt›rmak

için gelen CHP'li milletvekillerine çarp›c› aç›kla-

malarda bulundu. Konak, bölgede bask›lar›n art-

t›¤›n›, her an sivil polislerce takip edildi¤ini ve

bölge halk›n›n da bu bask›larla karfl› karfl›ya kald›-

¤›n› aç›klad›.

Bülent Karatafl gibi bölgede yaflayan binler-

ce insan›n k›fll›k ihtiyaçlar›n› gidermek için yay-

lalara ç›kt›¤›n› belirten Konak, "Maddi durumla-

r› iyi olmad›¤› için k›fll›k odun ihtiyaçlar›n› kar-

fl›lamak için bölgeye giden Bülent Karatafl ve R›-

za Çiçek'in Boydafl bölgesinde operasyona ç›kan

askeri bir birlik taraf›ndan yarg›s›z bir flekilde in-

faz edilmesini nefretle k›n›yorum. Bölgemiz ve-

ya ilçemiz köylerinin %50'si 1994 y›l›nda boflal-

t›lm›fl durumda, flu an mevcut olan köylerimiz-

de iki bine yak›n köylümüz yaflam mücadelesi

vermektedir. Bülent Karatafl ve R›za Çiçek gibi

binlerce dostumuz ve hemflerimiz yaz›n kendi

köylerine hayvanlar›n› götürmek için yaylalar

oluflturmaktad›rlar" dedi.

Konak, "Yaylac›lar›m›z özellikle Alibo¤az ve

Dereköy bölgelerinde, Boydafl’a ba¤l› Samofli

mezralar›nda flu anda mevcutlar, yaflamlar›n› de-

vam ettirmektedirler. Yaylac›lar›m›z Ekim’in

15'ine kadar veya Ekim’in sonuna kadar bu böl-

gede kalmaktad›rlar. Bülent ve R›za gibi di¤er

hemflerilerimiz de kendilerine ait olan, kendi

köyleri meras› içerisinde mevcut olan ormanla-

r›n içerisinde k›fll›k yakacak ihtiyac› temin et-

mektedirler. Bugüne kadar Boydafl bölgesiyle il-

gili resmi kurumlardan yasakl› bölgedir diye bir

aç›klama yap›lmad›. Ben bir belediye baflkan›

olarak da bunu duymad›m ve diyorum ki kendi

bölgemde, kendi ilçemde güvenlik güçleri vatan-

dafl›n can ve mal güvenli¤ini sa¤lamak zorunda-

d›r. Fakat 27 Eylül'de yaflad›¤›m›z bu ac› olay bi-

ze flunu gösterdi: bölgemizde vatandafl›n can ve

mal güvenli¤i kalmam›flt›r" dedi.

Cevdet Konak'›n milletvekillerine yapt›¤› aç›k-

lamay› sivil polislerin de kamerayla takip etmesi

Dersim'de yaflanan bask›y› aç›kça gösterdi.

Cevdet Konak: Can güvenliğimiz kalmadı

TUDEF infaza tepki gösterdi

Hozat’taki yarg›s›z infaz› protesto etmek

için ‹stanbul’da bas›n aç›klamas› yapan

DHP üyelerine “katil devlet hesap vere-

cek” slogan› nedeniyle polis sald›rd›

Page 5: 8 - 16 Ekim 2007 - Sayı 120

8-16 Ekim 2007GÜNCEL 5

Tutuklu ve Hükümlü Yak›nlar› Birli¤i

(TUYAB) yapt›¤› yaz›l› aç›klamayla Tekirda¤

1 No'lu F Tipi Hapishanesi’nde bulunan tut-

saklar›n askerlerin sald›r›s›na maruz kald›¤›-

n› duyurdu.

TUYAB, 3 Ekim günü yapt›¤› yaz›l› aç›kla-

ma ile Tekirda¤ 1 No'lu F Tipi Hapishane-

si’nde 3 Ekim günü sabah saatlerinde asker-

lerin hücrelere girerek 5 litrelik plastik flifle-

leri almak istediklerini, tutsaklar›n vermek

istememesi üzerine askerlerin sald›r›s›na ma-

ruz kald›klar›n› duyurdu. Hapishanede tutuk-

lu bulunan Veli Özdemir adl› tutuklunun, ya-

k›n› Kader Özdemir’i arayarak bildirdi¤i sal-

d›r›da Ulvi Yalç›n ve Fevzi Aslan adl› tutsak-

lar›n darp edildi¤i ve revire ç›kart›ld›¤›n›n

belirtildi¤i aç›klamada, “Bu sald›r› hapishane

idaresinin her fleyi sald›r› için bahane göster-

di¤ini bir kez daha kan›tlad›” denildi. Sald›r›

ile ilgili olarak TTB, ‹HD, ÇHD, Baro, D‹SK

ve TMMOB gibi demokratik kurumlar›n du-

yarl› olmaya ça¤r›ld›¤› aç›klamada, “Bizler

içerde bulunan yak›nlar›m›z›n can güvenli¤i-

nin tehdit alt›nda oldu¤unu biliyoruz. Ve bu

nedenle tutsaklar›n disiplin cezalar› ile en-

gellenen baflta görüfl hakk› olmak üzere tüm

haklar›n›n derhal ve koflulsuz iadesini istiyo-

ruz” ifadelerine yer verildi.

Tekirdağ F

Tipi'nde

tutsaklara saldırı

F tipinde dayanışmaya disiplin cezası engeli

TUYAB; “İnsanlık dışı uygulamalara son verilsin”

Tutuklu ve Hükümlü Yak›nlar› Birli¤i (TUYAB)

üyeleri, hapishanelerde tecritin fliddetli bir flekilde

sürdü¤ünü aç›klayarak, tutuklu ve hükümlülere yöne-

lik insanl›k d›fl› uygulamalar› protesto etti.

‹stanbul Taksim'de “Hapishanelerdeki insanl›k d›fl›

uygulamalara son" yaz›l› pankart açarak bas›n aç›klama-

s› düzenleyen TUYAB üyeleri, F tipi hapishanelerinde

haftal›k 10 saat bir araya gelme hakk›n›n, ziyaretler ve

sosyal aktivitelerin hapishane idareleri taraf›ndan çeflit-

li gerekçelerle engellenmesini protesto etti.

Aç›klamada TUYAB ad›na konuflan Sevim Gülü-

nay, "Tutsaklar›n her hareket ve davran›fl› 'ceza'ya ge-

rekçe gösterilebilmektedir. Tutsaklar›n en temel insa-

ni ve yasalarca da güvence alt›na al›nan haklar› kulla-

namaz duruma getirilmek isteniyor. Bu cezalar sadece

a¤›r tecrit koflullar›ndaki tutsaklara ek bir tecrit ve ce-

za de¤il, aileleri için de bir cezaland›rma ve y›ld›rma

politikas›d›r" fleklinde konufltu. Hapishanelerde tutuk-

lu ve hükümlülerin 10 saatlik sohbet hakk›n›n perso-

nel yetersizli¤i gerekçesiyle 5 saate düflürüldü¤ünü

aç›klayan Gülünay, tutsa¤›n 3 arkadafl›yla görüfl hakk›-

n›n ise yeni yönetmelikteki 'Emniyet'in sak›ncal› bul-

du¤u kiflilerle tutuklu ve hükümlülerin görüfltürülme-

mesi' karar›yla keyfi bir flekilde gasp edildi¤ini söyledi.

TUYAB üyesi Sevim Kalman ise, yeni aç›lan K›r›k-

kale F Tipi Hapishanesi'ne yap›lan sevk s›ras›nda Sin-

can Hapishanesi'ndeki siyasi tutuklu ve hükümlülerin

slogan atarak sevk edilen tutsaklara destek verdi¤ini,

bu nedenle gardiyanlar›n 24. ve 25. ko¤ufllardaki Me-

sut Çeki, Alihan Algan, Cengiz Kahraman, Kenan Öz-

türk isimli mahkumlara sald›rd›¤›n› söyledi.

Tecrit ve iflkence ‹zmir'de protesto edildiF tipi hapishanelerindeki hak gasplar› ve sald›r›lar›

protesto eden ‹zmir DHP, ESP, BDSP, Partizan, ‹HD,

‹C‹, SDP ve Odak üyeleri 6 Ekim günü Konak Sümer-

bank önünde bas›n aç›klamas› yapt›.

Sincan ve K›r›klar F tipi hapishanelerinde meyda-

na gelen sald›r›lar› protesto eden grup, "Hapishaneler-

de bask›, sald›r› ve tecride son" yaz›l› pankart açt›.Ey-

lemde yap›lan aç›klamada Sincan F Tipi Hapishane-

si'nden 70 tutsa¤›n yeni aç›lan K›r›kkale F Tipi Hapis-

hanesi'ne sevkleri s›ras›nda tutsaklara kötü muamele

ve iflkence yap›ld›¤› belirtildi.Aç›klamada Zeki Ünlü

adl› adli tutuklunun da tecrit iflkencesine dayanamaya-

rak yaflam›na son verdi¤i belirtilirken, "Zeki'nin ölümü

haber dahi olmad›. Bu kaç›nc› ölüm, daha kaç kifli tec-

ride ve bask›lara son verilmesi için yaflam›n› feda et-

meli" denildi.‹zmir Buca'daki K›r›klar F Tipi Hapisha-

nesi'nde de jandarman›n tutsaklara sald›rd›¤› belirtilen

aç›klamada hapishanelerde yaflananlara karfl› duyarl›-

l›k ça¤r›s› yap›ld›.

Hapishanelerde Ceza ‹nfaz Kanunu (C‹K)'de yap›lan

de¤ifliklikle birlikte ilginç uygulamalara ve keyfi yasakla-

ra ara verilmeden devam ediliyor. Bu sefer ilginç yasak-

lar›n uyguland›¤› sahne K›r›klar 1 No’lu F Tipi Hapisha-

nesi'ne tafl›nd›. ‹flkence hücresi diye bilinen 'süngerli

oda'da kald›ktan sonra psikolojisi bozulan ve intihar et-

mek isteyen Serkan Dönmez adl› tutukluya yard›m et-

mek isteyen di¤er tutuklular intihar› engellediler ancak

hapishane idaresi kendi yönetimindeki hapishanede uy-

gulanan tecrit-tredman ve di¤er iflkence uygulamalar›n›n

yaratt›¤› tahribat› gizlemek için intihar› engelleyen tu-

tuklulara disiplin cezas› verdi.

K›r›klar 1 No'lu F tipi Hapishanesi'nde tutuklu bulu-

nan Devrim Türkmen ve Servet Demirpençe 2 Temmuz

tarihinde uzun süre bofl kalan A-33 No'lu yan hücreden

"yan tarafta kimse var m›" diyen bir ses duyuyorlar ve

karfl›l›k verdiklerinde yaklafl›k bir hafta boyunca 'sünger-

li oda' diye bilinen iflkence hücresinde tutulduktan son-

ra yeni getirilen Serkan Dönmez adl› tutukluyla tan›fl›yor-

lar. Sigara ve çay gönderdikleri Dönmez'in intihar etmek

istedi¤ini ö¤reniyorlar. Dönmez'e yard›m etmek isteyen

Devrim Türmen ve hücre arkadafl› arkadafl› Servet De-

mirpençe, Serkan Dönmez'e moral verecek flekilde not-

lar gönderiyorlar, yaln›z olmad›¤›n›, yard›mc› olacaklar›-

n› söylüyorlar. Hiç yüzünü bile görmedikleri Dönmez'in

psikolojik sorunlar› yüzünden intihar edece¤ini zaman

kaybetmeden gardiyanlara söylüyorlar. 3 Temmuz tari-

hinde Dönmez'in hücresine giden gardiyanlar onu inti-

har etmek üzereyken buluyorlar. Fakat ilginç uygulama

bundan sonra sahneye koyuluyor. Kurtarma operasyonu

s›ras›nda bulunan, Devrim Türkmen ve Servet Demir-

pençe'nin Dönmez'e moral vermek amac›yla gönderdi¤i

notlar hapishane yönetimince suçlu bulundu ve Devrim

Türkmen ile Servet Demirpençe “1 ay tüm etkinlikler-

den men cezas›” ald›.

Hapishane idaresi kendi suçunu örtbas etmek için

Serkan Dönmez'le dayan›flma göstererek intihar etmesi-

ni engelleyen di¤er tutuklulara disiplin cezas› veriyor. ‹n-

tihar olay›n› nedenleriyle soruflturmak yerine disiplin ce-

zas› ile durumu geçifltirmek istiyor. Böylelikle kendisinin

yapm›fl oldu¤u insanl›k d›fl› uygulamalar› gözden kaç›r›p,

tutuklular üzerinde de disiplin cezalar› ile bask› olufltu-

rulmak istenmektedir.

Devrim Türmen ve Servet Demirpençe yaflad›klar›

bu durumu "yavuz h›rs›z ev sahini bast›r›r" sözleriyle

anlat›yorlar.

tipi hapishaneler aç›ld›¤› günden bu yana birçok ölüm

olay› meydana geldi. Bu hapishanelere karfl› verilen mü-

cadelede 122 devrimci-komünist yaflam›n› yitirdi. Yüz-

lerce kifli de kal›c› hastal›klar ve fiziksel tahribatlar edin-

di. Türk devleti F tipine karfl› verilen mücadeleye ra¤-

men, hapishanelerin aç›ld›¤› 2000 y›l›ndan bugüne ka-

dar hücre tipi bu hapishaneleri birer 'otel odas›'ym›fl gi-

bi göstermeye devam ediyor. Devletin bu aldatmacas›na

ra¤men hücre tipi hapishane sisteminin uygulamalar›-

n›n yaratt›¤› kötü sonuçlar gittikçe art›yor. Hapishane-

lerdeki tecrit uygulamas› kald›r›lmad›¤› gibi, tutsaklar›

kifliliksizlefltirme amac› ile tredman uygulamas› devam

ettiriliyor. Bu uygulamalar en çok adli tutuklular üzerin-

de etkili olmakta ve bu nedenle birçok olay meydana

gelmektedir.

F tipi hapishanelerde tutuklu bulunan devrimci ve

komünist tutsaklar ad›na yap›lan bir aç›klama ile tecrit-

tredman uygulamas›na bir kez daha dikkat çekildi. Tut-

saklar›n yapt›¤› aç›klamada adli tutuklu Zeki Ünlü'nün

kald›¤› hücrede intihar etmesine de¤inilerek, sorumlu-

sunun devlet ve onun tecrit-tredman uygulamas› oldu-

¤una vurgu yap›ld›.

Tutsaklar›n yapt›¤› aç›klamay› k›saltarak yay›ml›yoruz:

"F tipi hapishanesi ülkemiz gündemine girdi¤inden

bu yana devrimci demokrat kamuoyu ve devrimci tut-

saklar taraf›ndan direniflle karfl›lanm›flt›r. Bunun temel

nedeni F tipi tecrit-tredman sisteminin insani de¤erlere

ayk›r› olmas›, ülkemizde uygulanmas›n›n as›l amac›n›n

devrimci tutsaklar› teslim almaya dönük olmas›d›r. Tec-

rit-tredman sistemi sosyal bir varl›k olan insan›n do¤as›-

na ayk›r›d›r. Bizler bunu daha önce birçok kez vurgula-

d›k. F tipi hapishanelerinde yaflad›¤›m›z sorunlar› bunun

bir ispat› olarak kamuoyuna duyurduk.

TC devletinin F tipi hapishaneleri yoluyla uygulama-

ya koydu¤u tecrit-tredman sistemiyle, "›slah etme" ad› al-

t›nda tutsaklar›n kiflilik de¤erlerine sald›r›lmakta, en kü-

çük insani talepleri yok say›lmakta, hak gasplar› ve key-

fi uygulamalar yoluyla, birbirinden yal›t›lm›fl olan tutsak-

lar için yaflam koflullar› daha da zorlaflt›r›lmaktad›r.

F tipi hapishaneler aç›ld›¤› günden bu yana bunca

karfl› koyuflumuza ve yaflanan onlarca soruna, olumsuz

prati¤e ra¤men, TC devleti tecrit-tredman sisteminde ›s-

rarc› olmufl, hukuksuz, gayrimeflru uygulamalar›n› Ceza

‹nfaz Kanunu (C‹K) ile sistematize ederek hukuki bir k›-

l›fa sokmufltur.

Devlet, tecrit politikas›yla baflaramad›¤› imha ve yok

etmeyi baflka yollarla denemekten geri durmuyor. Ha-

pishanelerde ölümcül rahats›zl›¤› olan, kal›c› psikolojik

sorunlar› olan siyasi tutsaklar› uygulama ve yaklafl›mla-

r›yla adeta ölüme terk etmektedir.

Ancak F tipi hapishanelerde bulunan adli mahkum-

lar tecrit-tredman sisteminden en a¤›r flekilde etkilenen

kesimdir. ‹nfaz rejimi, devrimci tutsaklar taraf›ndan ge-

lifltirilen karfl› mekanizmalarla bofla ç›kar›labildi¤i halde,

ayn› durum adli mahkumlar aç›s›ndan geçerli olmayabil-

mektedir. Bilindi¤i gibi F tipi hapishaneleri bugüne ka-

dar birçok intihar olay›na sahne olmufltur. Bu intiharlar

asl›nda F tipi hapishanelerin nas›l bir insan ö¤ütme me-

kanizmas› oldu¤unun da kan›t›d›r.

Yaflanan bu durumun son örne¤i Zeki Ünlü adl› adli

hükümlünün 15.09.2007 tarihinde bulundu¤u hücrenin

banyosunda kendisini asmas›yla yaflanm›flt›r. Uzun bir

süredir hapiste olan Zeki Ünlü, tecrit sisteminin yaratt›-

¤› psikolojik tahribat›n etkisiyle intihara yönelmifltir. Bu

durum sadece tecrit sisteminin kendi bafl›na sonucu de-

¤ildir. Hapishane idaresinin uygulamalar›, Zeki Ün-

lü'nün rahats›zl›¤› karfl›s›nda gösterdi¤i kay›ts›zl›k bu in-

tihar vakas›n› bir cinayet haline getirmifltir.

Psikolojik sorunlar yaflad›¤› hapishane idaresi tara-

f›ndan bilinen Zeki Ünlü, tedavi koflullar›n›n yarat›lmas›

yerine varolan sorunlar›n› derinlefltirecek uygulamalara

maruz kalm›flt›r. Hapishane atölyesinde çal›flan Zeki Ün-

lü'nün önce "disipline etme" anlay›fl› ile atölyeye ç›kma-

s› engellenmifltir. Tecrit sisteminden kaynakl›, sosyal

iliflkilerinin olmamas› Zeki Ünlü flahs›nda bu uygulama

ile daha da a¤›rlaflt›r›lm›flt›r. Yine bunun d›fl›nda baflka

disiplin cezalar› verilerek durumu daha da a¤›rlaflt›r›l-

m›flt›r. Ki bu cezalardan biri de hücre cezas›d›r. Zaten

tek kiflilik hücrede bulunan ve psikolojik sorunlar yafla-

d›¤› bilinen bir insan›n ayr›ca "hücre cezas›na" çarpt›r›l-

mas› tecrit-tredman sisteminin özüne dair fikir verir dü-

flüncesindeyiz.

Anlafl›laca¤› gibi idarenin sorumsuz, duyars›z davra-

n›fllar›, Zeki Ünlü'nün tecritten kaynakl› yaflad›¤› psiko-

lojik sorunlar› daha fazla tecrit uygulayarak "çözmeye"

çal›flmas›, sonuçta Zeki Ünlü'nün intihara sürüklenmesi-

ne yol açm›flt›r. Bu intihar›n sorumlusu, tecrit-tredman

sistemini bilinçli bir politika olarak dayatan TC devleti

ve yine uygulaman›n sorumlusu olan hapishane idaresi-

dir. Bir kez daha söylemek gerekirse söz konusu olan in-

tihar de¤il, devlet eliyle ifllenen bir cinayettir.

Bilinmelidir ki Zeki Ünlü'nün uzun senelerdir yaflad›-

¤› psikolojik çöküntü, insan›n do¤as›na uygun sosyallefl-

me olanaklar›n›n sa¤lanmas› durumunda hiç yaflanmaya-

bilir, bu durum bertaraf edilebilirdi. Yaln›zlaflmak, Zeki

Ünlü'yü yaflad›¤› sorunlar karfl›s›nda daha da güçsüz k›l-

m›flt›r. Oysa bu tersine çevrilebilirdi, fakat tecrit sistemi

buna engel olmufltur.

Biz bu olay vesilesiyle bir kez daha ilan ediyoruz ki,

tecrit ve tredman sistemi bir iflkence sistemidir. Temel

amac› mahkumlar›n kifliliksizlefltirilmesi, insani de¤erle-

rinin afl›nd›r›lmas›d›r. Bu sistem dün ve bugün oldu¤u

gibi gelecekte de sürdü¤ü müddetçe birçok mahku-

mun, özellikle adli mahkumlar›n can›na malolacakt›r. Bu

bilinmeli ve bunun önüne geçilmelidir. Temel çözüm

tecrit ve tredman sisteminin kald›r›lmas›d›r. Biz devrim-

ci tutsaklar›n mücadelesi bu hedefte sürecektir.

Tüm hapishanelerdeki devrimci ve komünist tutsak-

lar ad›na Hakk› Alpan, Ulvi Yalç›n, Hasan Polat, Aysel

Güldo¤an, M. Aytunç, Murat Karayel”.

F tipi hapishanelerdeki hukuksuzluk bitmek bilmiyor. K›r›klar F Tipi'ndeki uygulamalar sonucunda intihar etmek

isteyen Serkan Dönmez ile dayan›flma göstererek intihar› engelleyen tutuklular bu nedenle disiplin cezas› ald›lar

Tecrit-tredman intihara sürüklüyorHapishanelerde uygulanan tecrit-tredman uygulamas› adli tutuklular› intahara sürüklüyor. Adli tutuklu Zeki Ünlü kald›¤› hücrenin banyosun-

da kendini asarak intihar etti. Tutsaklar yapt›klar› aç›klamada devletin tecrit-tredman uygulamas›n› sorumlu tuttular

F

Page 6: 8 - 16 Ekim 2007 - Sayı 120

8-16 Ekim 2007 EMEK-HABER6

EME⁄‹N KÜRSÜSÜDursun BAfiTU⁄

Köklü kazan›mlar› sa¤laman›n önceli¤i, uzun zamana yay›lm›flmücadele gerçekli¤inden ve bu mücadelenin ideolojik-politik çiz-gisinden geçti¤ini bilmemize ra¤men, genel anlamda günü birlikvizyona hitap eden küçük burjuva anlay›fl›yla hareket edildi¤inisöylemek mümkündür. Eskiyi y›kmaya çal›fl›rken, yerine yenisinikoyamad›¤›m›zdan, yapt›klar›m›z günlük tepkilerin ötesine geçme-mektedir. Halbuki, s›n›f›n iktidar ihtiyac›n› giderecek ve bu ihtiyaç-lar do¤rultusunda kitleleri seferber edecek gücün kendisi, bugün-kü komünist hareketin kendisidir. Fakat gerek devrimci hareket,gerekse komünist hareket, s›n›f›n ihtiyaçlar›ndan ziyade kendi ör-gütsel ihtiyaçlar›n› ön plana ç›kararak, mevcut durumlar›n› idameettirmeyi öncelikli hale getirmifl durumdad›r. Bu durum kitleler-den kopmas›na ve daha fazla içine kapanarak günü kurtarmayado¤ru götürmektedir. Ülkemiz tarihine bak›ld›¤›nda 35 y›l› aflk›nbir süredir kesintisiz bir mücadelenin varl›¤›ndan bahsetmekmümkündür. Ancak bu mücadele seyri incelendi¤inde belli bir ç›-tan›n üzerine ç›k›lmad›¤› da görülmektedir. Kimi dönemler yafla-nan kitlesellikler olsa da, bu kitleselli¤i maddi güce kavuflturman›nalt yap›s› haz›rlanmad›¤›ndan, akabinde büyük da¤›lmalar›n veyakabullenemeyece¤imiz sonuçlar›n oluflmas›na neden olunmufltur.Kendi içerisinde sapmalar yaflayan bir örgütlenmenin kitlesellefl-menin boyutu ne olursa olsun, sonuç itibariyle gidece¤i yer ya sis-tem içidir ya da güçlü sald›r›lar karfl›s›nda da¤›l›p gitmektir. Bun-dan dolay› öncelikle ideolojik ve politik sa¤laml›¤› esas almam›zgerekmektedir. Bir hareketin örgütsel durumu, ideolojik-politik du-rumuna göre flekillenmedi¤inde, o örgütsel yap›da çözülmeler veda¤›lmalar bir tehlike olarak karfl›m›zda durmaktad›r. Nihayetinde12 Eylül'ün geliflim süreci de böyle olmufltur. Sivil faflistlerle geli-flen büyük çat›flmalar, kitleleri taraflaflt›rarak, k›sa sürede bir güçhaline gelinmifltir. Ancak bu gücün kendisi devrimci bilinci ve ka-rarl›l›¤› yeterince içsellefltirmedi¤inden, ordunun müdahalesi kar-fl›s›nda büyük parçalanmalara yol açm›flt›r. Özellikle de ideolojikpolitik sa¤laml›¤› olmayan birçok küçük burjuva örgütlerde yafla-nan da¤›lmalar, sistemin baflar›s›n› artt›r›p, toplumsal gerilemeyeyol açm›flt›r. Akabinde geliflen sürece bak›ld›¤›nda bu örgütlerinbüyük tasfiyeler yaflayarak yasallaflmalar› görülmektedir. Bu geli-flim sadece o hareketlerin örgütsel yap›lar›n› de¤ifltirmemifl, ayn›zamanda devrimci hareketin tümünü etkilemifltir. Devrimci hare-ketin ç›k›fl› 70'lerden al›p bugüne kadar incelendi¤inde ciddi de¤i-flimlerin yafland›¤›n›, bu de¤iflimlerin sadece nesnel koflullara ba¤-lanmas›n›n da do¤ru olmayaca¤›n› ifade etmek gerekir. E¤er somutkoflullara göre öngörülen politikan›n kendisi bu olmufl olsayd›, kit-lelerin ilgisiz kalmas› söz konusu olamazd›. Ancak bu politikalardaöznel durumun nesnel koflullarla olan ba¤› zay›flad›¤›ndan, nesneldurumun örgütsel yap›ya kendisini dayatmas› olarak alg›lamak da-ha do¤ru olur. Nesnel durumun düne göre daha iyi olmas›na ra¤-men, bizlerde yaflanan ideolojik, politik k›r›lmalar örgütsel dinami-¤in zay›flamas›na neden olmufltur. ABD'nin yan› bafl›m›zda, Irakhalk›na uygulad›¤› vahfletin haddi hesab› yokken, yine ezilen Kürtulusunun en demokratik haklar›na dahi en azg›n sald›r›lar yap›l›r-ken bizlerin bu önemli iki noktada sessizleflmesi, bir k›r›lmay› göz-ler önüne koyuyor. Siyasal alanda tüm bunlar yaflan›rken, ekono-mik alanda da yaflanan sömürü ve emekçilerin aleyhine ç›kar›lanyasalar bafl›n› al›p gitmektedir. Bizler nesnel durumun bu denliolumlu oldu¤u bir süreçte kitleleri harekete geçirip, gereken so-nuçlara gidemiyorsak, yar›n bu koflullar belli ölçülerde de¤iflti¤in-de, bugün almam›z gereken sonucun al›nmas› için daha fazla eforsarf etmemiz gerekmektedir. Faflizmin hüküm sürdü¤ü yerde nes-nel koflullar bizden yanad›r diyebiliriz. Ancak nesnel koflullar›ndura¤an olmad›¤›n›, öz ayn› olsa da, çeliflkilerin süreç içerisindebiçim de¤ifltirdi¤ini düflünmek zorunday›z.

Devrimci hareketin toplam› sistemin yap›s›n› de¤erlendirir-ken, çiçekli yollardan geçerek bu ülkede devrimin olmayaca¤›n›,ancak zorla al›nmas› gerekti¤ini belirtiyorsa, iflte bugünkü müca-delenin ona tezat geliflti¤ini söylemek mümkündür. Devrimci hare-ketin hiç bir tarihinde bu kadar köklü tasfiyenin geliflti¤i söylene-mez. Sistemin bir silindir gibi gelip geçti¤i dönemler dahi bu kadaretkili olmam›flt›r. Bugün geliflmekte olan reformizm, revizyonizmgün geçtikçe büyümektedir. S›n›f›n ihtiyaçlar›n› giderecek yeni ör-gütsel yap›lanmayla, uzun vadede iktidar› alacak politikalar›n dev-reye sokulmas› gerekir. Aksi taktirde sistemin boflluklar›ndan fay-dalanarak belli dönemler devrimci dalgay› yükseltmenin s›n›fa veezilen dünya halklar›na bir getirisinin olmayaca¤›n› belirtmek ge-rekir. Gerçek komünistlerin kalk›p örgütsel ç›karlar›n›, halk›n ç›-karlar›n›n önüne koyma gibi sapmalar› olamaz. Bu olsa olsa küçükburjuva devrimcilerinin ifli olabilir. Günü birlik vizyona oynayanve kendilerini yeni iktidar savunucular› olarak gören bu anlay›flla-r›n geçmifllerinde, nas›l zikzaklar çizdikleri görüldü. Bu kapsamda,öncelikle yap›lmas› gereken, ideolojik-politik belirlemelere s›k› s›-k›ya sar›larak, tali alanda geliflmekte olan mücadeleyi esas alanakayd›rarak, genifl kitlelerin önderlik ihtiyac› giderilmelidir. ‹ktidarakarfl› mücadele yürütülürken sadece y›kmaya çal›flmak olmamal›,yerine yenisini de infla edecek bir politikan›n oluflturulmas› gerek-mektedir. Kitlelerden kopuk, kitleler ad›na karar al›p vermektenuzak durularak, verilen mücadelenin halk›n mücadelesi oldu¤ukitlelere benimsetilmelidir. Bunlar yap›lmad›¤›nda geliflmekte olansald›r›lara karfl› kitlesel karfl› koyup, bu sald›r›lar›n toptan sona er-direcek yeni iktidar›n örgütlenmesi oldukça zor olacakt›r. Ya haya-t›n öznesi olup sorunlara müdahale edece¤iz, ya da sessizli¤imizikoruyup bize müdahale edecekler.

Müdahale edemedi¤in yerde,

müdahaleye u¤rars›n1958 y›l›ndan bu yana IMF ile sürdürü-

len ve “büyüme” amaçl› oldu¤u söylenen

antlaflmalar›n yaratt›¤› tek büyüme, IMF’ye

olan borç bilançosu oldu. 2007 y›l› May›s

ay› sonu itibari ile TC, IMF’ye olan 8.7 mil-

yar dolar borcu ile bu kurulufla en borçlu

ülke konumunda.

49 y›l içerisinde IMF ile 20 stand-by an-

laflmas› yapan devlet, 2000 y›l› sonras›nda

Papau Yeni Gine de dahil olmak üzere bir-

çok ülkenin IMF ile yollar›n› ay›rmas›na

karfl›n iliflkilerini devam ettirdi ve 7 y›l

içinde 3 stand-by antlaflmas› imzalad›.

1999 y›l›ndan May›s 2007’ye kadar

IMF’den toplam 43 milyar dolar borç alan

devlet, ülke gelirinin büyük bölümünü bu

borçlar›n ana paras› ile faizlerini ödemek

için ay›rmas›na karfl›n borçlar bir türlü bit-

mek bilmiyor. IMF’nin alacakl› oldu¤u 73

ülkeden al›nacak toplam ödeme 19.9 mil-

yar dolar ve bunun 10.2 milyar dolar›

TC’nin borcu. Bir baflka deyiflle IMF’nin

her 100 dolarl›k alaca¤›n›n 51 dolar› bizle-

rin ceplerinden ç›k›yor!

fiuan IMF ile yola devam eden ülke sa-

y›s› sadece 8 ve IMF bu 8 ülke için mevcut

anlaflmalar kapsam›nda 12 milyar dolar

borç vermeyi taahhüt etmifl bulunuyor.

Ayr›lan bu borç miktar›n›n 10.1 milyar do-

lar› TC için ayr›lm›fl bulunuyor. Ki bunun

6.6 milyar dolar› kullan›lm›fl durumda.

IMF ile olan iliflkiler d›fl borç gibi iç

borcun da büyük bir t›rman›fl göstermesi-

ne yol açt›. 1999 y›l› sonu itibari ile devle-

tin iç borç tutar› 42 milyar dolar iken, IMF

gözetiminde geçen yaklafl›k 7.5 y›l içinde

bu rakam 153 milyar dolar artarak 195.4

milyar dolara ulaflt›. Milli gelirin yüzde 121

oran›nda artt›¤› bu dönemde iç borçlar ise

yüzde 365.2 düzeyine ulaflt›.

Devletin 1999 y›l›nda toplam 103,1

milyar dolarl›k d›fl borcu bulunuyordu.

IMF ile program uygulanan dönemde d›fl

borç yüzde 107 oran›nda artarak 2007 y›l›-

n›n Mart ay› itibari ile 213.4 milyar dolara

kadar ç›kt›. Hazine'nin iç borçlar› ile kamu

ve özel sektörün d›fl borçlar›n›n toplam›n-

dan oluflan “genifl anlamda borçlar” ise bu

sürede 264 milyar dolar artarak 145 milyar

dolardan 409 milyar dolar gibi astronomik

bir rakama ulaflt›.

Yine 1999 y›l›ndan bu yana, ihracat ve

ithalatta ayn› anda art›fllar yafland›. Ancak

ithalat, ihracattan daha h›zl› artt›¤› için d›fl

ticaret a盤› yükseldi. Y›ll›k ihracat›n yüz-

de 212 oran›nda artarak 90 milyar dolara

yükseldi¤i bu dönemde y›ll›k ithalat, yüz-

de 265 oran›nda büyüyerek 144 milyar do-

lar› buldu. D›fl ticaret a盤› ise yüzde 410

oran›nda artarak 10.5 milyar dolardan 53

milyar dolara ç›kt›. Bu yüzden de 1999 y›-

l›nda 1.3 milyar dolar olan y›ll›k cari ifllem-

ler a盤› 2006 y›l›nda 32 milyar dolarla

Gayri Safi Milli Has›la'n›n yüzde 8'ine yak›n

bir büyüklük oluflturdu.

IMF'nin dayatt›¤› politikalar yüzünden

iflsiz kalanlara her geçen gün yenileri ekle-

nirken, s›cak paraya ve ithalata dayal› bü-

yüme modeli yüzünden istihdam yarat›l-

mad›. 3 Kas›m 2002 seçimlerinden sonra

kurulan AKP hükümeti de IMF’yle bafllat›-

lan ba¤›ml›l›¤a dayal› zorunlu yürüyüflü

sürdürerek, önceki stand-by anlaflmas›n›

devam ettirmenin yan› s›ra May›s 2008'e

kadar uygulanacak ayr› bir stand-by anlafl-

mas› daha imzalad›. Tüm bu borçlanmaya

dayal› politikalar sonucu, bugün devletin

toplam d›fl borç stoku (birikmifl d›fl borcu)

226 milyar 353 milyon dolar oldu.

Hazine borç ödeyecek

Hazine, Ekim ay›n›n ilk haftas›nda, top-

lam 2 milyar 16 milyon YTL iç borç ödeme-

si gerçeklefltirecek. Bu çerçevede Hazine, 3

Ekim Çarflamba günü, 1 milyar 952 milyon

YTL'si piyasaya ve 64 milyon YTL'si de ka-

mu kurumlar›na yap›lan sat›fllar›n geri öde-

mesi olmak üzere, toplam 2 milyar 16 mil-

yon YTL iç borç ödemesinde bulunacak.

Hazine, Ekim ay› toplam›nda ise 7 mil-

yar 273 milyon YTL'si piyasaya olmak üzere

toplam 8 milyar 990 milyon YTL iç borç

ödemesi yapacak.

D›fl borç için ise bu y›l›n son 3 ay›nda

4.6 milyar dolar ödeme yap›lacak. Söz ko-

nusu ödemelerin 3 milyar 34 milyon dolar›

Ekim, 744 milyon dolar› Kas›m, 806 milyon

dolar› da Aral›k ay›nda yap›lacak.

Önümüzdeki 4 y›ll›k süreçteki d›fl borç

ödeme projeksiyonlar›na bak›ld›¤›nda ise

2008 y›l›nda 14.4 milyar dolar, 2009 y›l›nda

12.4 milyar dolar, 2010 y›l›nda 10.9 milyar

dolar, 2011 y›l›nda ise 7 milyar dolar d›fl borç

ödemesi gerçeklefltirilecek! ‹flte iyi denilen

ekonominin yal›n ve gerçekçi bir tablosu!

IMF’ye ba¤lan içte d›flta borçlan

‹stanbul Kad›köy ‹skele Meyda-

n›’nda bir bas›n aç›klamas› yapan E¤i-

tim-Sen üyeleri, AKP’nin yüz binlerce

ö¤retmeni güvencesiz bir flekilde çal›fl-

t›rarak ucuz iflgücü yaratmay› amaçlad›-

¤›na iflaret ettiler.

E¤itim-Sen üyesi e¤itim emekçileri

29 Eylül günü yapt›klar› bas›n aç›kla-

mas›nda, kadrolu ö¤retmen a盤› ve sa-

y›lar› her sene artan iflsiz, ücretli ve

sözleflmeli ö¤retmenlerin içinde bulun-

duklar› kötü koflullara dikkat çekerek,

AKP hükümeti döneminde iflsiz, sözlefl-

meli ve ücretli ö¤retmen say›s›n›n 100

binlere ulaflt›¤›n› hat›rlatt›lar.

E¤itim emekçileri ad›na konuflan

E¤itim-Sen ‹stanbul fiubeleri sözcüsü

Hasan Toprak, "Bugüne kadar atanama-

d›¤› için 6 ö¤retmen aday› intihar etti.

Bu intiharlar› flimdiye kadar hep gör-

mezden geldiniz. Geçti¤imiz günlerde

tedavi göremedi¤i için baca¤›n› kaybe-

den Deniz Toprak ile birlikte yaflam

standard›n› düflürdü¤ünüz, açl›k s›n›r›-

n›n alt›na gömdü¤ünüz bütün ö¤ret-

menlerin vebali sizin üzerinizdedir" de-

di. Toprak, güvencesiz çal›flt›r›lan ö¤-

retmenler ve iflsiz ö¤retmenlerle birlik-

te taleplerini Milli E¤itim Bakanl›¤›'na

bir kez daha iletmek için 6 Ekim'de An-

kara'ya gideceklerini sözlerine ekledi.

E¤itimcilerdenAKP’ye tepki

‘Diyalog ya da eylem, biz ikisine de var›z’

IMF ile olan iliflkiler d›fl borç gibi iç borcun da büyük bir t›rman›fl göstermesine yol açt›. 1999 y›l› sonu itibari ile devletin iç borç tuta-

r› 42 milyar dolar iken, IMF gözetiminde geçen yaklafl›k 7.5 y›l içinde bu rakam 153 milyar dolar artarak 195.4 milyar dolara ulaflt›

Y›ll›k 24 bin tona yak›n üzüm ye-

tifltiren Elaz›¤l› üzüm üreticileri,

mahsullerini almayan fabrikay› pro-

testo ettiler.

29 Eylül günü Kayra Üzüm Fabri-

kas› önünde toplanan çok say›da

üzüm üreticisi, bir süre önce ABD’li

bir flirkete sat›lan fabrikan›n d›flar›dan

üzüm sat›n alarak kendilerini ma¤dur

etti¤ini belirterek duruma tepki gös-

terdiler. Yanlar›nda getirdikleri üzüm-

leri yere döküp ezen üreticiler, 67 y›l

boyunca fabrikan›n üzüm ihtiyac›n›

karfl›lad›klar›n›, ancak fabrikan›n

ABD’li flirkete sat›lmas›n›n ard›ndan

flirketin sürekli bir biçimde fiyatlar›

afla¤› çekti¤ini söylediler. “fiarap fabri-

kas› bizim üzümümüzü alm›yorsa bu-

rada ne ifli var” diyen üzüm üreticileri,

ma¤dur olduklar›n› ve ma¤duriyetleri-

nin giderilmesini istediler.

‹stanbul, 27-28 Eylül’de çocuk iflçili¤inin

meflrulaflt›r›ld›¤› bir konferansa ev sahipli¤i

yapt›. Türkiye ‹flveren Sendikalar› Konfederas-

yonu (T‹SK)’in çocuk iflçili¤inin “önlenmesi”

konusundaki deneyim ve görüfllerini paylaflt›¤›

Konferansa kat›lan kurulufllar, çocuk iflçili¤i-

nin önlenmesi temel meselesini has›r alt› ede-

rek, “çocuklar›n daha iyi koflullarda çal›flmas›”

gerekti¤ini savundular.

12 ülkeden patron örgütlerinin kat›ld›¤›

“Çocuk ‹flçili¤i ‹le Mücadelede Deneyimlerin

ve Al›nan Derslerin Paylafl›lmas› Konusunda

Bölgesel Konferans”a, ülkemizdeki 4 milyonu

aflk›n çocuk iflçinin 500 binini çal›flt›ran

T‹SK’in ev sahipli¤i yapmas›, Konferans’›n bir

orta oyunundan öte bir anlam ifade etmedi¤i-

nin de iflareti. Zira Türkiye ‹statistik Kurumu

(TÜ‹K)’in 2006 y›l› araflt›rma verilerine göre

–ki bu verilerin, devleti aklaman›n bir arac› ola-

rak kullan›lmalar›ndan ötürü gerçek tabloyu

büyük oranda “iyi” gösterdikleri de göz önün-

de bulundurulmal›d›r- ülkemizde 6-14 yafl s›n›-

r› aras›ndaki her dört çocuktan biri çal›flt›r›l›-

yor. Çal›flan bu çocuklar›n yüzde 45’inin baba-

lar› iflçi, yüzde 26’s› serbest meslekle u¤rafl›yor.

Yani çocuk iflçiyi yaratan faktörlerin bafl›nda ül-

kemizdeki yoksulluk geliyor ki, bu yoksullu-

¤un yarat›c›s› ise her geçen gün zengini daha

zengin, yoksulu daha da yoksul yapan, iflçinin

eme¤inin-al›nterinin bir avuç zengin taraf›ndan

gasp edilmesine dayanan bu sistemden baflka

bir fley de¤il! Bunu görmek için çok uza¤a git-

meye gerek yok. Anayasa’n›n 50. maddesinde

yer alan “çocuklar, çal›flma flartlar› bak›m›ndan

özel olarak korunurlar” fleklindeki ifade, devle-

tin çocuklar›n çal›flt›r›lmas›n› önlemek gibi bir

amac›n›n olmad›¤›n›, bilakis çocuklar› çal›flt›r-

mak istedi¤ini ayan beyan ortaya koyuyor. Yi-

ne emek örgütlerinin yo¤un tepkisine hedef ol-

mas›na karfl›n AKP hükümeti taraf›ndan ç›kart›-

lan ve çocuk iflçili¤ini meflrulaflt›ran-yasal bir

hale getiren 4857 say›l› ‹fl Kanunu da devletin

çocuk iflçili¤ine bak›fl›n›n somutlanm›fl biçimi-

dir. Söz konusu yasada, TC’nin ILO (Uluslar

aras› Çal›flma Örgütü) ile yapm›fl oldu¤u ve 18

yafl›na girmemifl olan herkesin çocuk say›larak

çal›flt›r›lmamas› gerekti¤i fleklindeki anlaflma

maddesi ihlal edilerek, 115 yafl›n› dolduranla-

r›n çal›flabileceklerine yer verilmifltir…

PETK‹M’de toplu sözleflme görüflmeleri-

nin t›kanmas› nedeniyle bir bas›n aç›klama-

s› yapan Petrol-‹fl üyesi iflçiler, Toplu sözlefl-

me sürecinin diyalo¤a kapanmas› halinde

eylemlerle bu sözleflmeyi imzalatacaklar›n›

duyurdular.

28 Eylül günü ifl b›rakarak PETK‹M A kap›-

s› önünde toplanan iflçiler ad›na bas›n aç›kla-

mas›n› okuyan Petrol-‹fl Genel Sekreteri ‹bra-

him Do¤angül, bir haftaya yak›n süre devam

eden Toplu ‹fl Sözleflmesi'nde Türk-‹fl ve hü-

kümet aras›nda yap›lan Çerçeve Protokolü d›-

fl›nda baflka ücret verilemeyece¤ini, bunun

hukuki zeminini bulamamas› nedeniyle gö-

rüflmelerin t›kand›¤›n› belirtti. Do¤angül,

Toplu ‹fl Sözleflmeleri'nin hukuki zeminin sen-

dika ve iflveren oldu¤unu ifade ederek, "Bu

sözleflmenin bizim iste¤imiz flekilde görüflme-

ler yolu ile bitmesi gerekiyor. E¤er diyalog ile

bitmezse Petkim iflçileri eylemlerle bu sözlefl-

meyi bitirecek" dedi.

T‹SK: Onlar çocuk de¤il, iflçiÜzüm üreticilerieylemde

AKP’nin özellefltirdi¤i TÜPRAfi’ta iflten

ç›kartma furyas› h›z kesmeksizin sürüyor.

Çeflitli dallarda zarar etti¤ini öne süren yö-

netim, 235 iflçiyi daha topun a¤z›na koydu.

Kauçuk üretiminde zarar etti¤ini iddia

eden flirket yönetimi, TÜPRAfi bünyesinde-

ki Stiren Butadien Kauçuk (SBR) ve Cis Po-

libütadien Kauçuk (CBR) ünitelerinde üre-

timi durdurdu¤unu aç›klad›. Üretimin dur-

durulmas›n›n ard›ndan 161 iflçi iflten ç›kar-

t›l›rken, 43 iflçi ise K›r›kkale ve Batman rafi-

nelerine gönderildi. Di¤er 31 iflçi ise iflten

ç›kart›lacaklar› tarihi bekliyor.

TÜPRAfi'ta161 kifli ifltenç›kart›ld›

Page 7: 8 - 16 Ekim 2007 - Sayı 120

8-16 Ekim 2007G Ü N C E L 7

Toplu ‹fl Sözleflmesi görüflmelerinde talepleri kabul edil-

meyen 81’i kad›n 82 iflçinin Novamed fabrikas›nda 26 Eylül

2006’da bafllatt›klar› grev bir y›l› geride b›rakt›.

Grevlerinin bir y›l› geride b›rakmas› nedeni ile Antalya

Serbest Bölge önünde eylem yapan grevdeki iflçiler, verdik-

leri mücadelenin sadece kendi haklar›n› almak için verilen

bir mücadele olmad›¤›n›, bütün iflçi s›n›f›n› ve kad›n iflçile-

rin haklar›n› savunan bir niteli¤e sahip oldu¤unu belirterek,

talepleri kabul edinlinceye de¤in direnifllerini sürdürecekle-

rini kaydettiler. Eyleme ‹stanbul, Ankara, ‹zmir, Adana, Es-

kiflehir’den gelen çeflitli kad›n örgütlerinin yan› s›ra Rusya,

‹spanya, Roma ve Belçika’dan gelen kad›n sendikac›lar da

destek verdi.

Antalya Serbest Bölgesi'nde bulunan Novamed fabrikas›n-

da çal›flan 82 iflçi, kad›n eme¤i ile kad›n bedeni sömürüsünün

dayat›lmas›na tepki göstererek Petrol-‹fl Sendikas› Mersin fiu-

besi’ne üye olmufltu. Sendikan›n, yeterli üye say›s›na ulaflarak

Novamed’de toplu sözleflme yetkisi almas›n›n ard›ndan patro-

nun, sendikayla toplu sözleflme masas›na oturmamas› üzerine

82 iflçi taleplerinin kabul edilmesi için greve bafllam›flt›.

ÖNCÜ KADIN

Rojda DEM‹R

Cumhurbaflkanl›¤› seçimi tart›flmalar›n›n tükendi¤i düflünülse de seçimler sonras›yeni cumhurbaflkan›n›n temsil etti¤i düflünülen anlay›fla yönelik kayg›lar›n belirleyicioldu¤u bir tart›flma süregidiyor.

Bu yönüyle AKP Hükümeti’nin 1980 Anayasas›’n›n daha demokratik bir içeri¤e ka-vuflturulmas› gerekti¤i düflüncesiyle haz›rlam›fl oldu¤u anayasa tasla¤› birçok tart›flma-y› fitilledi. Kifli hak ve özgürlükleri ile ilgili yürütülen tart›flmalar sonras› türban tart›flma-s› ön plana ç›kmaya-ç›kar›lmaya baflland›. Ne tesadüf ki tam da bu esnada “mahalle bas-k›s›” denilen bir kavram ortaya at›ld› ve türban›n serbest kalmas› halinde türbanl›lar›nsay›s›n›n yerleflim yerlerinde yo¤unlaflmas›n›n yarataca¤› bask› fleklinde tan›mland›.Bir taraftan da ‘Il›ml›’ ‹slam politikas›n›n hakim oldu¤u Malezya örne¤i üzerinden “Tür-kiye Malezya olur mu?” sorular›yla paralel ele al›nan bu mesele, flu anda bir kargafladurumu yaratm›fl bulunuyor.

Özünde dün cemaat denilen bugün de “mahalle bask›s›” ad›yla tart›fl›lan meseleCumhuriyet tarihinin bafllang›c›ndan bugüne hüküm süren Kemalist-faflist diktatörlü-¤ün “medenileflmek” ad› alt›nda egemenlerin ç›karlar›na hizmet edecek olan politikala-r› halka yukar›dan dayatarak kendi de¤erlerini kitlelere empoze etme çabas›ndan bafl-ka bir fley de¤ildir. Bugün birçok sorunun özünde “mahalle” ve s›radan insanlar›n be-lirleyici oldu¤u ön kabulüyle gerçeklefltirilen tart›flmalar çarp›k bir bilincin ürünüdür vemeselenin özünü gizlemektedir. Bugün bask› dedi¤imiz fley, yerellerde ve mahalleler-de üretilen bir durum olmad›¤› gibi mevcut bask›n›n da dinle s›n›rland›r›lamayaca¤›,Kemalistlerin ve milliyetçilerin de dahil oldu¤u pek çok farkl› dinamikleri oldu¤unu gör-mek gerekiyor. Bu yönüyle sorunun sadece türban ile tan›mlanmas› mevcut iktidar da-laflmalar›n›n bir sonucu olarak görülmelidir. Faflist diktatörlükle yönetilen Türkiye-Ku-zey Kürdistan’da egemenlerin ezilen y›¤›nlar›n gözlerini boyamak için yaratt›¤› sahtedemokrasi ve laiklik anlay›fl›n›n ve ona paralel yürüyen iktidar dalafllar›n›n hiçbir za-man var olmayan bir demokrasiyi kendi ç›karlar› do¤rultusunda tan›mlayarak demok-rasi havarileri kesildi¤i bir süreçte, egemenlerin kad›nlara vaat etti¤i fleylerin kad›n› öz-gürlefltirmeyece¤i, tam tersine ikinci s›n›f cinsli¤ini daha da derinlefltirece¤i aflikard›r.Tarihten bugüne genifl kad›n kitlelerinden kopuk elit bir kesim taraf›ndan da olsa, kad›-n›n eflitlik ve özgürlük taleplerini yükseltmeye çal›flan, kad›n hareketini seçme ve seçil-me hakk› "vererek" en bafl›ndan engelleyen, farkl› uluslardan, milliyetlerden ve etnikkökenden, farkl› dinlerden olanlar›n mücadelesini "flüpheli" ya da "terörist" ilan eden,milyonlarca ezilen emekçinin sorunlar›n› çözmeyi b›rakal›m derinlefltirerek devasa bo-yutlara tafl›ma pahas›na kendi ceplerini doldurmaya çal›flan düzene dayal› bir devletgerçekli¤i içerisinde demokrasi, de¤ifltirilen Anayasa ile hayat bulmaz, bulamaz. De-mokrasinin olmad›¤› koflullarda kad›n›n lehine geliflmelerin olmas› da oldukça zay›f birihtimal durumundad›r. Yeni anayasa tasla¤›ndaki kad›nlara yönelik baz› düzenlemeler-le bu sorun gözlerden saklanmaya çal›fl›l›rken, daha da vahim bir tablo çiziliyor. Türba-n›n üniversitelerde serbest b›rak›lmas›ndan seçmeli din dersine kadar birçok düzenle-meyi içeren yeni Anayasa Tasla¤›’nda, mevcut Anayasa’n›n "kanun önünde eflitlik" bafl-l›kl› 10. maddesinde yer alan; "Herkes, dil, ›rk, renk, cinsiyet, siyasi" düflünce, felsefi"inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayr›m gözetilmeksizin kanun önünde eflittir"ifadesi korunuyor ancak yeni bir hüküm ekleniyor. Buna göre taslakta, ‘kad›nlar, çocuk-lar ve yafll›lar lehine yap›lan yasal düzenlemelerin eflitli¤e ayk›r› olmayaca¤› hükmü’yer al›yor. Bu yeni düzenlemeyle kad›nlar›n lehine pozitif ayr›mc›l›k hükmünün taslak-ta yer ald›¤› söyleniyor... Yeni Anayasa’n›n kabul edilmesi durumunda, bu düzenlemey-le birlikte siyasi kotadan, kad›n çal›flanlar›n maafllar›ndan, istihdam›na kadar birçok ko-nuda düzenleme yap›labilece¤i öngörülüyor…

Kad›n sorununun çözümünün kotalar ve pozitif ayr›mc›l›k talepleri ile çözümlene-ce¤ini düflünmek bafll› bafl›na büyük bir yan›lsamad›r. Ancak bu yan›lsama ile birliktegözden kaç›r›lmamas› gereken önemli bir sorun daha bulunmaktad›r. Yeni anayasadakad›nlarla ilgili yeni düzenlemeleri pozitif ayr›mc›l›k olarak yorumlama hali de, kad›n›ikinci s›n›f olarak alg›lay›fl›n düzene tabi olan devlet mekanizmalar›nda içselleflti¤ininen temel göstergelerinden biri olmaktad›r. 82 Anayasas›’n›n 10.maddesine yap›lan birekleme ile yeni anayasada “kad›nlar›n korunmaya muhtaç olarak tan›mlanmas›” kad›n-lara yönelik olumlu bir ad›m de¤il, tam tersine eflitlik ilkesine dayanmayan ve kad›n›nedilgen kimli¤ini resmi anlamda meflrulaflt›ran erkek egemen anlay›fl› yans›tmaktad›r.

Çeflitli kad›n kurumlar› yeni anayasa de¤iflikliklerini de¤erlendirerek kad›nlara yö-nelik düzenlemelerin eflitlik ilkesine ayk›r› oldu¤unu dile getirdiler ve anayasan›n eskihalinin korunmas›n›, pozitif ayr›mc›l›k ile ilgili maddelerin de f›rsat eflitli¤inin önünüaçacak nitelikte olmas› gerekti¤ini ve bunun takipçileri olacaklar›n› ilan ettiler. Ezilenmilyonlarca kad›n›n sorununun Anayasa çerçevesinde do¤ru! ele al›nd›¤›nda her fleyçözümlenebilecekmifl gibi bir yan›lsama yarat›l›yor. Örne¤in; dinin bir devlet politikas›-na dönüfltürüldü¤ü ve ad›na “laiklik” denilerek devlet taraf›ndan bakanl›klar›n olufltu-ruldu¤u, okullar›n›n devlet eliyle aç›ld›¤› ve dinin kurumsallaflt›r›ld›¤› günümüzde tür-ban›n serbest olmas› ya da yasaklanmas› meselesi üzerinden kad›n›n özgürlük sorunutart›fl›lmaya çal›fl›l›yor. Oysa dinin kad›n üzerinde yaratm›fl oldu¤u bask›ya karfl› ç›k-makla türban meselesi üzerinden sorunu tart›flmak birbirinden çok farkl› yerlerde dur-maktad›r. Benzer bir durum kad›n›n lehine pozitif ayr›mc›l›k meselesine bak›flta da gö-rülmektedir. Demokrasi sorununu tart›flmadan kad›nlar›n lehine pozitif ayr›mc›l›k iste-menin, sorunu çözen de¤il sorunun üzerini örten bir politik duruflun göstergesi oldu¤ugörmezden gelinerek kad›nlar›n "politik" kimliklere sahip olmas›n›n önünün aç›laca¤›söyleniyor. Yine bu yolla istihdam sorununu 盤 gibi büyütme üzerine kurulu neo-libe-ral politikalar kesintisiz uygulanmaya devam ederken, çal›flan kad›nlar›n ve kad›nlar›nistihdam sorununun anayasal düzenlemelerle çözümlenebilece¤i öngörülüyor! Neo-li-beral politikalara h›z verilerek tüm kamusal alanlar›n özellefltirilerek iflsizli¤i, yoksullu-¤u derinlefltiren uygulamalar›n tüm h›z›yla sürdü¤ü koflullarda ordusundan hükümeti-ne, muhalefetine kadar herkesin bu durumun bir parças› oldu¤u düflünüldü¤ünde mev-cut Anayasa tart›flmalar›n›n oyunun bir parças› oldu¤u ortadad›r. Ancak daha da önem-lisi tüm bu yaflananlara yönelik kad›nlar›n yükselen mücadele dinamizminin kad›n so-rununu çözemeyecek k›s›r bir döngüde tüketilmesi, y›prat›lmas› ve ezilen kad›n kitlele-rinin sorunlar›na bütünlüklü bir bak›fltan ve mücadele prati¤inden h›zla kopuyor oluflu-dur.

Bugünkü devlet gerçekli¤i içerisinde demokrasi diye bir fley yoktur. Zira kelime an-lam›nda ço¤unlu¤un yönetimi anlam›na gelen demokrasi, ülkemiz özgülünde ancak ço-¤unlu¤un yönetimde olaca¤› Demokratik Halk ‹ktidar› ile ellerimize geçecektir, var ola-cakt›r. Bugün edilgenlefltirilen ezilen y›¤›nlar›n özneleflmesini amaçlayan bir iktidar mü-cadelesi, demokrasinin gerçeklefltirilmesinin yegane kofluludur. Milyonlarca emekçi ka-d›n› bu gerçeklikten koparan politikalar›n gösterdi¤ine de¤il özüne bakarak kendi mü-cadelemizi yükseltmek, tüm gücümüzü bu amaç için seferber etmek tek ç›kar yoldur.Ancak bafll› bafl›na bu zorunlulu¤u kavramak yetmiyor. Mücadele araçlar›n› do¤ru kav-ramak ve örgütlü mücadelenin kollar›n› mümkün oldu¤unca geniflleterek yaflam›n heralan›na yaymak ve özellikle genifl kad›n kitlerini mücadelede öznelefltirecek bir örgüt-sel iflleyifli esas k›lmak gerekmektedir. Bu yönüyle demokratik alanda mücadele yürü-ten Demokratik Kad›n Hareketi’nin tafl›d›¤› dinamizmi genifl kad›n kitleleriyle bulufltu-racak ad›mlar atmas› gerekmektedir.

Bask›n›n öznesi ya da nesnesi olmak

ursa’da 29 Aral›k 2005 tarihinde patronun kar

h›rs› yüzünden ölen 5 kad›n için ‹stanbul’da

bir araya gelen kad›nlar fabrika patronuna ve-

rilen para cezas›n› protesto ederek, iflçi kad›n-

lar›n sorunlar›na dikkat çekti.

Taksim Galatasaray Postanesi önünde top-

lanan Demokratik Kad›n Hareketi (DKH),

KESK, ‹mece Kad›n Kooperatifi, Amargi, SDP,

EHP, ÖDP ve Emekçi Kad›nlar Derne¤i üyesi

kad›nlar iflkollar›nda azg›nca sömürülen kad›n-

lar›n yaflad›¤› sorunlara dikkat çektiler. Grup

ad›na yap›lan aç›klamada, Bursa’daki Özay

Tekstil fabrikas›n›n patronunun ‘Tedbirsizlik

ve dikkatsizlik sonucu ölüme sebebiyet verme’

suçundan yarg›land›¤› davadan ald›¤› 10 y›l ha-

pis cezas›n›n paraya çevrilmesi k›nanarak, 5 ifl-

çi kad›n›n katili Lokman Özay’›n yeniden yar-

g›lanmas› istendi. Türkçe ve Kürtçe okunan

bas›n metninde ayr›ca sermayeden yana olan

mahkemelerin ne Bursa’da yanan genç iflçi ka-

d›nlar›, ne de Ceylanp›nar’da bo¤ulan, f›nd›k

toplamaya giderken ölen Kürt emekçi kad›nla-

r› umursad›¤›na de¤inildi.

Bas›n aç›klamas› “Yaflas›n kad›n dayan›fl-

mas›”, “Jin jiyan azadi”, “Emek, beden sömü-

rüsü son bulsun”, “Eflit ifle eflit ücret” slogan-

lar› ile sonland›r›ld›.

Karar Adana’da da protesto edildi

Bursa'da Özay Tekstil Fabrikas›'nda iki y›l

önce ç›kan yang›nda 5 kad›n iflçinin ölümüne

sebebiyet vermekle suçlanan fabrika sahibine

verilen 182 bin YTL'lik ceza, Adana'da da ka-

d›n kurumlar› taraf›ndan yap›lan eylemde

protesto edildi.

Özay Tekstil Fabrikas›'nda ç›kan yang›nda

‘çal›flmadan kaçmamalar›’ için patron taraf›n-

dan fabrikan›n kap›lar›n›n kilitlenmesi sonu-

cu, Ayfle Denizdalan (15), Sadife Düdüfl (18),

Gülden Çiçek (21), Necla Özveren (27) ve üç

ayl›k hamile Sevgi Sesli (31) hayat›n› kaybet-

miflti. Bursa 4. A¤›r Ceza Mahkemesi'nde iflye-

ri sahibi hakk›nda aç›lan dava geçti¤imiz gün-

lerde patrona verilen 182 bin YTL para ceza-

s› ile sonuçland›.

‘Katil patron yeniden yarg›lans›n’Bursa’da 29 Aral›k 2005 tarihinde patronun kar h›rs› yüzünden ölen 5 kad›n için ‹stanbul’da bir araya gelen kad›n örgütle-

ri ve demokratik kurumlar fabrika patronuna verilen para cezas›n› protesto ederek, iflçi kad›nlar›n sorunlar›na dikkat çekti

Novamed direnifli

bir y›l›

geride b›rakt›

Eylül ay›nda 4 kiflilik bir ailenin açl›k s›n›r›

656 YTL’ye ç›karken, yoksulluk s›n›r› da 2 bin

136 YTL’ye yükseldi.

Türk-‹fl taraf›ndan yap›lan araflt›rma, bu y›l›n

Eylül ay›nda açl›k s›n›r›n bir önceki y›l›n ayn› ay›-

na k›yasla 28 YTL, 4 kiflilik ailenin bir ayl›k g›da

harcamalar› için yapmas› gereken zorunlu harca-

ma miktar›n›n ise yüzde 4.5 oran›nda artt›¤›n›

gözler önüne serdi.

Açl›k s›n›r› 656

YTL’ye ç›kt›

B

Denizli’nin Ac›payam ilçesinde bulunan

maden oca¤›nda meydana gelen göçükte iki iflçi

öldü.‹ki iflçinin hayat›n› kaybetti¤i özel bir

flirkete ait olan krom maden oca¤›nda daha önce

de 4 ayr› göçü¤ün meydana geldi¤i ve 6 kiflinin

öldü¤ü ö¤renildi.

25 Eylül günü gerçekleflen göçükte yaflam›n›

yitiren iflçiler Murat Gün ile Hidayet Alak köy-

lerinde topra¤a verilirken, aileleri, ölümlerden

oca¤›n sahibini sorumlu tuttular.

Denizli’de göçük:

iki iflçi öldü

KESK Adana fiubeler Plat-

formu, 'Demokratik Anayasa'

talebiyle Ankara'da yap›lacak

merkezi miting öncesi 6

Ekim'de Adana'da yürüyüfl dü-

zenleyeceklerini belirterek,

yürüyüfle kat›l›m ça¤r›s› yapt›.

KESK Adana fiubeler Plat-

formu, toplu görüflmeler ve

gündemde olan yeni anayasa

tart›flmalar›na iliflkin E¤itim

Sen Adana fiubesi'nde bas›n

toplant›s› düzenledi. Toplan-

t›da konuflan KESK dönem

sözcüsü Sinan Tunç, hükü-

metle kamu emekçileri ara-

s›nda geçen 2007 toplu gö-

rüflmelerinin hüsranla so-

nuçland›¤›n› söyledi. Tunç,

özellefltirme ile tasfiye edi-

len sa¤l›k, e¤itim, sosyal gü-

venlik gibi kamu hizmetleri-

nin yeniden tesisi için müca-

deleye devam edeceklerini

belirterek, "Gerek sendikal

alanda gerekse yaflam›n di-

¤er alanlar›nda örgütlenme

özgürlü¤ünün önündeki en-

gelleri kald›ran demokratik

bir anayasa talebi ile Anka-

ra'da merkezi bir miting dü-

zenleyece¤iz" dedi.

Tunç, bu miting öncesi

Adana'da 6 Ekim'de Büyükfle-

hir Belediyesi önünden baflla-

yarak U¤ur Mumcu Meyda-

n›'na do¤ru yürüyüfl gerçek-

lefltireceklerini aç›klayarak,

yürüyüfle tüm duyarl› insanla-

r›n kat›lmas›n› istedi.

DKH’den “Eme¤imize

hayat verelim” etkinli¤i Tüm Bel-Sen’in 15 Tem-

muz’da iflten ç›kartt›¤› 5’i

Tez Koop-‹fl sendikas›na

üye 8 iflçinin yeniden ifle

al›nmalar›n› isteyen Tez

Koop-‹fl 2 No’lu fiube üye-

leri, Tüm Bel-Sen 1 ve 5

No’lu fiubeleri önünde

oturma eylemi yapt›.

27 Eylül günü Tüm Bel-

Sen önünde bir araya gelen

Tez Koop-‹fl üyeleri ve iflten

at›lan iflçiler ad›na konuflan

Tez Koop-‹fl sendikas› iflyeri

temsilcisi Sezgin Diler, iflçi-

lerin, ekonomik s›k›nt›lar

nedeni ile iflten ç›kart›ld›¤›

yönündeki söylemlerin ger-

çe¤i ifade etmedi¤ini belir-

terek, “Tüm Bel-Sen 1 ve 5

No’lu flubelerin ayl›k 20-30

milyar art›lar› var gösterili-

yor. Belediyelerden 800 mil-

yar alacaklar› var ve buna

ra¤men zarar gösteriyorlar”

fleklinde konufltu.

Diler’in ard›ndan konu-

flan Tez-Koop-‹fl Sendikas› 2

No’lu fiube Baflkan› Rabia

Özkaraca, Tüm Bel-Sen’in

uygulad›¤› yöntemlerin sen-

dikalar›n iflyerlerinde karfl›-

laflt›¤› ve mücadele etti¤i

yöntemler oldu¤una de¤i-

nerek, “Ayn› sorunun sendi-

kada yaflanmas› üzücüdür;

ama her nerede varsa bu tu-

tumlara karfl› kavga verilme-

si gereklidir. Tüm Bel-Sen

bir mücadele örgütü olmas›-

na ra¤men savundu¤u ilke-

lerle ba¤daflmayan kararlara

imza atm›flt›r” diye konufltu.

Tüm Bel-Sen üye ve yö-

neticilerinin de destek ver-

di¤i eylemde “At›lan iflçiler

geri al›ns›n”, “Dayatma de-

¤il demokratik Tüm Bel-

Sen” sloganlar› at›ld›.

Tüm Bel-Sen’e protesto

Demokratik Kad›n Hareketi (DKH), “Eme¤i-

mize Hayat Verelim” ad› alt›nda kermes etkinli¤i

düzenleyerek kad›n›n eme¤i karfl›s›ndaki yaban-

c›laflmas›na dikkat çekti.

‹stanbul’da DKH taraf›ndan Gazi Mahallesi

Heykel Park›’nda 15-16 Eylül tarihleri aras›nda

düzenlenen kermeste kad›nlar›n emekleri kar-

fl›s›ndaki yabanc›laflmas› konu al›n›rken, kad›n-

lar›n kendi ürettikleri ve ba¤›fl olarak ald›klar›

eflyalar›n cüzi bir miktarla sat›fl› yap›ld›.

Kermes etkinli¤inde müzik dinletisi, tiyatro

gösterimi ve kad›n sorunu üzerine sinevizyon

gösterimi yap›ld›.

KESK Ankara’ya yürüyor

Page 8: 8 - 16 Ekim 2007 - Sayı 120

8-16 Ekim 2007 PERSPEKT‹F8

1- Fedakarl›k de¤il, sorumluluk

ve sorumlulukla yerine getirilmifl görev

Devrimci çal›flmada bazen literatüre dönerek devrim-

ci camia içerisinde kullan›lan baz› kavramlar› incelemek

bir zorunluluktur. Zira, literatürdeki kimi kavramlar zihni-

mizi ele verdi¤i gibi, zihnimizi de kuflatmaya alabilmekte-

dir. Dolay›s›yla yanl›fl ve yersiz kullan›lan kavramlar› lite-

ratürden ay›klayarak kültürün biçimlenifline daha do¤ru

bir flekilde hizmet etmek durumunday›z. Bu yüzden ele

alaca¤›m›z konu aç›s›ndan düzeltilmesi ihtiyaç olan bir

kavramdan ya da kavray›fltan bafllamak istiyoruz. Nedir bu

kavram ve kavray›fl? Fedekarl›k.

Birçok devrimci militan ve kadro, sürdürülen devrim-

ci savafl içerisindeki kimi zorluklardan hareketle yapt›¤›

ifli ya da yap›lan ifli fedakarl›kla tan›mlayabilmekte ya da

halk›n bu flekilde tan›mlay›fl›na itiraz etmemektedir. Ve

bu yanl›fl kavray›fl do¤rultusundaki iç bar›fl›kl›k ve bu ba-

r›fl›kl›¤a paralel geliflen liberalizm, zaman içerisinde dev-

rimci militan ve kadroya kendi gerçekli¤inden ve kendi

varoluflundan uzak anlamlar yükleyerek devrimcili¤in ve

devrimci savafl›n yanl›fl bir zeminde kavranmas›na neden

olabilmektedir. Örne¤in devrimcili¤in ve devrimci sava-

fl›n toplumsal bir zorunluluk oldu¤undan uzaklaflarak,

adeta peygamberlerin ya da modern flovalyelerin adan-

m›fll›¤› ve bu adanm›fllar›n savafl› olarak yorumlanabilmek-

tedir ki, bu kavray›fl, halk›n zihninde oluflturdu¤u etki iti-

bariyle devrimcili¤in ve devrimci savafl›n kitleselleflmesi-

ne de engel oluflturabilmektedir. Çünkü, toplumsal zo-

runluluk gerçe¤inden uzaklafl›larak bu flekilde tarif edilen

ve alg›lanan devrimcilik, s›radan insanlar›n yapaca¤› bir

fley olarak kavranam›yor ve halk›n bir özne olarak devrim-

cileflmesinde zihinsel bir engel teflkil ediyor. Oysa top-

lumsal zorunluluklar›n sonucu olarak tarif edilen bir dev-

rimcilik, devrimci militan›n ve kadronun yapt›klar›n› da

fedakarl›k fleklinde de¤il, sorumluluk ve sorumlulukla ye-

rine getirilmifl bir görev olarak kabul eder. Bu yüzden ya-

flam›m›z› biçimlendirip, çal›flma tempomumuza yön verir-

ken ölçümüz fedakarl›k de¤il, sorumluluk ve sorumlulu¤a

sahip ç›k›flt›r ki, bu ikincisi de görevin yerine getirilmesi

üzerinden ölçülür. Dolay›s›yla devrimci çal›flmada, yaflam

tarz›m›z ve çal›flma tempomuz içerisinde fedakarl›k kavra-

m›na yer yoktur. Bir militan ölüyorsa ya da ölmesi gereki-

yorsa, fedakarl›¤›ndan de¤il, zorunluluklar› kavrama so-

rumlulu¤undan ötürü bunu yap›yordur; yoksul köylüler

içerisinde yar› aç yar› tok bir vaziyette silah elde dolafl›yor

ve yeni bir yaflam infla etmeye çal›fl›yorsa, fedakarl›¤›ndan

de¤il, zorunluluklar› kavrama sorumlulu¤undan ötürü bu-

nu yap›yordur; tüm görevleri aras›nda verilmifl bir görev

olarak parti yay›nlar›na makale yaz›yorsa, fedakarl›¤›ndan

de¤il, zorunluluklar› kavrama sorumlulu¤undan ötürü bu-

nu yap›yordur; eflinden, çocu¤undan ya da ebeveynlerin-

den ayr›larak profesyonel bir tarzda devrimcilik yap›yor-

sa, fedekarl›¤›ndan de¤il, zorunlulu¤u kavrama sorumlu-

lu¤undan ve bu sorumlulu¤un önüne ç›kard›¤› görevler-

den dolay› yap›yordur... Örnekleri ço¤altmak mümkün

ama gerek yok. Zira amac›m›z, örnek ço¤altmak de¤il, so-

runu kavramakt›r.

2- Zorunlulu¤u kavrama sorumlulu¤u

yaflam› biçimlendirmeyi koflullar

Evet, zorunlulu¤u kavrama sorumlulu¤u yaflam› bi-

çimlendirmeyi koflullar. Çünkü her kavranan zorunluluk

bir de¤iflim yaratmay›, bir dönüflüm yaratmay› koflullar ki,

bu, bireyin kendisinde bir de¤iflim ve dönüflüm yaratma-

s›yla mümkün olur. Örne¤in iflsiz birini, geçimi için ifl bul-

mas› gereken bir iflsizi düflünelim. ‹fl bulmak, bulundu¤u

pozisyon ve ihtiyaçlar› do¤rultusunda ortaya ç›kan bir zo-

runluluktur. Bu zorunluluk kavranm›flsa yap›lmas› gere-

ken yak›nmak de¤il, ifl aramakt›r. Yani bu zorunluluk, ifl

arama yönünde bir sorumluluk ve görev ç›karm›flt›r. Art›k

iflsiz zamanlar›n yaratt›¤› aylakl›kla gezinmeye ve kafl›nma-

ya hakk› yoktur. Bu hakk› kendinde buldu¤u taktirde, so-

rumluluk ve görev geriye itilmifl ve dolay›s›yla zorunluluk

eski yaflam al›flkanl›klar›na kurban edilmifl demektir. Oysa

zorunlulu¤un yaratt›¤› sorumlulu¤a ve göreve sahip ç›k›l-

m›fl ise, yak›nmaktan ve kafl›nmaktan ibaret olan dünkü

yaflam› geriye iterek, ifl ilanlar›na, ifl ilanlar›ndaki adresle-

re ve telefonlara bakan, bakma çabas›nda olan ve gününü

buna göre programlayan yeni bir yaflam öne ç›kar›lmak

durumundad›r. Ta ki, ifl ihtiyac›ndan do¤an zorunluluk, ifl

bularak dönüfltürülünceye dek. ‹fl bularak dönüfltürülen

zorunluluk, yeni bir zorunlulu¤u ve yeni bir yaflam içeri-

sinde yeni bir plan› koflullar. Bu, helezonik daireler fleklin-

de geliflip akar. O halde karfl›m›za flöyle bir soru ç›kar; bu

helezonik daireler fleklinde geliflip akan fleyler içerisinde

yaflam›m›za yön veren bir ilke, bir prensip olmayacak m›?

Elbette olacak ve bu ilke, bu prensip sadece ve sadece

devrimciliktir, devrimci düflünce ve bu düflünceye paralel

geliflen devrimci pratiktir. O halde devrimci hareket içeri-

sinde ne adanm›fl birer flovalye olaca¤›z ne de adanm›fl flo-

valyelerin etraf›nda dönen, varl›k ile yokluk aras›ndaki bir

hiç olaca¤›z.

3- Yaflam› hangi çerçevede

ve hangi tempoda biçimlendirece¤iz

E¤er devrim ve devrimcilik toplumsal bir zorunluluk

ise, yaflam›, devrimci savafl içerisinde devrimcilik yaparak

biçimlendirece¤iz. Bu ise ad› parti ya da örgüt olan bir tefl-

kilat içerisinde yaflamay› zorunlu k›lar. Dolay›s›yla yaflam›-

m›z bir örgüt içerisinde, bir örgütün s›n›rlar› içerisinde ve

s›n›f mücadelesinin ihtiyaçlar›na cevap olacak bir tempo-

da olmak durumundad›r. Örgütün mekanizmas›n› kilitle-

yen bir yaflam ve s›n›f mücadelesinin ihtiyaçlar›na cevap

olamayan bir tempo, çok aç›k, kendili¤indenci ve dolay›-

s›yla tasfiyeci bir yaflam ve edilgen bir tempodur. Dolay›-

s›yla kabul edilir bir durum de¤ildir. Devrimcilik ak›l oyu-

nu de¤ildir, zorunlulu¤un dönüfltürülmesi eylemidir. Bu

yüzden tempo, örgütün s›n›rlar›n› da zorlar, örgütün geli-

flimine de h›z verir bir tempo olmak durumundad›r ki, bu

durumda, yaflam da mazaret ve gerekçe kabul etmez bir

flekilde bu tempoya tabi olmak durumundad›r. Ak›l oyu-

nuna indirgenen devrimcilik, bolca yorum yap›p, bolca

proje üretebilir ama yap›lan yorumlar ve üretilen projeler

do¤rultusunda dönüflüme ortak olamaz. Ortakl›k sa¤laya-

mad›¤› gibi, bu dönüflüm çabas›nda ortaya ç›kan zaafiyet-

lere dair de fatura ç›karacak sorumlu üretir. Dolay›s›yla

yaflam›nda ve temposunda devrimci olamayan bu duruflu,

kendili¤indenci ve tasfiyeci olarak tan›mlamak durumun-

day›z. Ve bugün, esen sa¤ rüzgarlara ve tasfiyeci dalgaya

karfl› mücadele bir zorunluluk ise, bu zaafiyetlere karfl› da

mücadele ederek yaflam›m›zla ve tempomuzla yeniye da-

ir bir örnek ç›karmak durumunday›z ki, bu örnek, tek tek

kadrolarla s›n›rl› bir örnek de¤il, örgüt kültürü ile bir ör-

nek olmal›d›r.

4- Sonuç olarak; önce yaflam tarz›m›zda

ve çal›flma tempomuzda örnek olmal›y›z

Lenin, bir avuç kadro ile Rusya’n›n alt›n› üstüne geti-

rece¤ini söylüyordu. Bunu söylerken ham hayaller kurma-

d›¤›n› 1917’de alt üst olan Rusya ile gördük. Bunu neye

dayanarak söyledi Lenin? Sadece say›sal bir ifade olarak

m› söyledi, yoksa bu say›sal ifadeye yüklenmifl bir nitelik-

le mi? Aç›kt›r ki ikincisiyle. O halde bu ikincisi, nas›l bir

nitelikti.? Yapt›¤›n› fedakarl›k olarak addeden ya da h›m-

b›lca yorumlar› Marksizm olarak telakki eden bir kadro ni-

teli¤i miydi, yoksa, zorunluluklar› kavrayarak dönüfltürme

sorumlulu¤uyla hareket eden atak, çevik, zeki ve hata

yapmaktan sak›nmayacak ve korkmayacak kadar da cüret-

li ve tüm bu özelliklerinden dolay› da devrimci bir kadro

niteli¤i miydi? Aç›kt›r ki ikincisi. O halde ister devrimci ik-

tidar çizgisinde en modern örgüt olan partide de olsa, bu

partinin öncülü¤ünde halk içerisinde yer edinmifl bir kit-

le örgütünde de olsa, yaflam tarz›m›zla ve çal›flma tempo-

muzla ihtiyaca cevap verir bir örnek olmal›y›z ki, yeniye

dair fleyleri bir örgüt kültürü olarak halka sunabilelim. Bu

gerici sisteme ve devlete karfl› Kaypakkaya gibi diri olun-

mas› ve mücadele edilmesi gerekti¤ini söylüyor ama buna

uygun bir durufl sergileyemiyor isek, yaflam›n› ortaya ko-

yan bu önderin sorumluluklar›n› kavray›fl›na tezat bir fle-

kilde bir dersten kalmay› bile göze alam›yorsak, komünist

partisinin kadro ihtiyac›na cevap olma sorumlulu¤unu ne

kadar yerine getiriyoruzdur. Elbette ki, ayn› halk önderi-

nin derslerinde baflar›l› olma sorumlulu¤unu kavramak

gerekiyor ama bu halk önderlerinin, zorunluluk dayatt›-

¤›nda zorunlulu¤u dönüfltürme sorumlulu¤u ile özel bir

fedakarl›k yapmaks›z›n göreve sar›ld›klar›n› gözden ›rak

tutmamak gerekir. Farazi bir örnek verdik ama etraf›m›za

bakt›¤›m›zda fevri davran›fllar düzeyinde de olsa bu farazi-

leri somutlamak mümkün de¤il midir? Mümkündür. Ya

da örgütsel çal›flmalardan bir örnek verelim, tarih bu nok-

tada deneyimdir; yeri geldi¤inde etraf›ndaki hiçbir kadro-

yu be¤enmeyerek ‘yüzde yüz do¤ru’ de¤erlendirmeler ya-

parken, devrimci savafl için ihtiyaç olan kadro üretimi

do¤rultusunda varolan parti kitlesi ile kaynaflma çabas›

gösterilmez ise, bu, yaflam tarz› ve çal›flma temposu ola-

rak ne denli komünist bir tutum olabilir. E¤er devrimcilik

toplumsal çeliflkilerin yaratt›¤› bir zorunluluk ise, bu zo-

runlulu¤a karfl› sorumluluk tafl›maktan uzak hiçbir yaflam

tarz› ve çal›flma temposu komünist de¤ildir; tasfiyecidir.

Ve bugün gelinen aflamada, partinin ortaya koydu¤u gö-

revler ve bu görevlerin icras› için sundu¤u perspektifler

do¤rultusunda yaflam tarz› ve çal›flma temposundan hare-

ketle bir kadro de¤erlendirmesi yapmak durumunday›z

ki, bu, sadece ve sadece parti ile s›n›rl› kalmay› de¤il, tüm

parti örgütlerini ve tüm örgütlerin kadrolar›n› bir bütün

gözden geçirmeyi zorunlu k›lar. Bu zorunluluk do¤rultu-

sunda her kurum bünyesinde kapsaml› birer kadro de¤er-

lendirmesi yapmak ve bu de¤erlendirmeler do¤rultusun-

da kadrolar› yeniden biçimlendirirek örgütlere yön ver-

mek gibi bir görevle karfl› karfl›yay›z. Dönemin siyasal gö-

revleri omuzlan›rken, bu örgütsel görevler için de bugün-

den yar›na haz›rl›klar yap›lmak durumundad›r. Bu de¤er-

lendirmelerin hareket noktas›, yaflam tarz›m›z ve çal›flma

tempomuzdur. Haz›rlanarak sonuçlar ç›karmaya ve bu so-

nuçlar do¤rultusunda yaflam› ve tempoyu yeniden biçim-

lendirmeye çal›flal›m.

Büyük düflünmeli vebüyük kazanmal›y›z

Birçok devrimci militan

ve kadro, sürdürülen dev-

rimci savafl içerisindeki ki-

mi zorluklardan hareketle

yapt›¤› ifli ya da yap›lan ifli

fedakarl›kla tan›mlayabil-

mekte ya da halk›n bu fle-

kilde tan›mlay›fl›na itiraz

etmemektedir. Ve bu yanl›fl

kavray›fl do¤rultusundaki

iç bar›fl›kl›k ve bu bar›fl›kl›-

¤a paralel geliflen libera-

lizm, zaman içerisinde dev-

rimci militan ve kadroya

kendi gerçekli¤inden ve

kendi varoluflundan uzak

anlamlar yükleyerek dev-

rimcili¤in ve devrimci sava-

fl›n yanl›fl bir zeminde kav-

ranmas›na neden olabil-

mektedir. Örne¤in devrim-

cili¤in ve devrimci savafl›n

toplumsal bir zorunluluk

oldu¤undan uzaklaflarak,

adeta peygamberlerin ya

da modern flovalyelerin

adanm›fll›¤› ve bu adanm›fl-

lar›n savafl› olarak yorum-

lanabilmektedir ki, bu kav-

ray›fl, halk›n zihninde olufl-

turdu¤u etki itibariyle dev-

rimcili¤in ve devrimci sava-

fl›n kitleselleflmesine de en-

gel oluflturabilmektedir

Page 9: 8 - 16 Ekim 2007 - Sayı 120

8-16 Ekim 20079

GENÇ YORUM

Sinan ÇAKIRO⁄LU

Yazar›m›z›n yaz›s› elimize ulaflmad›¤›ndanyay›mlayam›yoruz

GENÇL‹K

Faruk KARAGÖZ

1- Türkiye’de türban›n kamu-

sal alanda ve üniversitelerde ser-

best b›rak›lmas› taraftar›y›m. Her

insan›n dinini özgürce yaflayabil-

mesi ve inanc›n›n gerektirdi¤i

fleyleri yerine getirmesine karfl›

de¤ilim. Benim bu konudaki

mantalitem inanca sayg›, düflün-

ceye özgürlüktür.

2- Laiklik ve anti-laiklik teme-

linde yaflanan çat›flmalar bana gö-

re bir rantt›r. Bir kesim dini kulla-

narak, din sömürüsü yaparak, di-

¤er kesim de sözde cumhuriyet-

çi, laik oldu¤unu gösterip halktan

rant sa¤lamakta. Her iki kesim de

olay› farkl› boyutlara tafl›y›p men-

faatlerinin gerektirdi¤i ifller yap›-

yor. Türban›n pek bir sorun do-

¤uraca¤›na inanm›yorum. Tek en-

diflem türban›n siyasi bask› olarak

kullan›l›p, halk aras›nda bir ku-

tuplaflma yaratmas›d›r.

Mustafa EREN

1- Türban›n serbest b›rak›lma-

s› gerekti¤ini düflünüyorum.

AKP’nin yapt›¤› çal›flma bence

güzel görünüyor.

2- Çat›flma olmas›n› istemem.

Çat›flmal› ortam›n ülkedeki birlik

ve beraberli¤i bozdu¤unu düflü-

nüyorum. Ben isterim ki nas›l

aç›k olan serbestse türbanl› olan

da serbest olsun. Türban serbest

b›rak›l›rsa hiçbir sorun ç›kmaz.

Büflra D..

1- Tabii ki serbest olmas›n› is-

tiyorum. Mesela seneye üniversi-

teyi kazand›¤›m zaman türbanl›

olarak üniversiteye girmeyi ben

de isterim. Yani AKP hükümeti-

nin çal›flmalar›n› destekliyorum.

Onlar›n türban konusunda yap-

t›klar› bana çok mant›kl› geliyor.

Türban›n art›k her yerde, özellik-

le üniversitelerde serbest olmas›

çok güzel olur.

2- Bu çat›flman›n kökeninin

ne oldu¤unu ben nerden bileyim.

Herhalde bir tak›m insanlar›n ç›-

kartt›klar› problemlerdir. Bizim

ülkemizin bafl›ndakiler de kapal›

ve kapal›l›¤› isteyen insanlar hal-

bu ki. Bizim ülkemizin d›fl›ndaki

bir fleylerden dolay› bu sorunlar

oluyor. Bizim d›fl›m›zdaki baz› ül-

kelerde, mesela Kazakistan’da in-

sanlar türbanla üniversiteye giri-

yorlar. Neden bizim ülkemizde

girilmiyor. Hiçbir sorun olmaz,

türban›n sorun olmas›n› zaten

ben anlayam›yorum. Türban niye

sorun olur, yani insanlar›n giydik-

leri bluz sorun olmazken türban

niye sorun olur. Özgür olmak

buysa e¤er biz hiç özgür de¤iliz.

Derya GÜLER

1- Bence türban serbest olur-

sa çok güzel olur. fiu anda tür-

ban takm›yorum. Türbanl› olma-

mam›n tek nedeni üniversitede

sorun olmas›. Ama e¤er öyle bir

yasa olursa ben de kapanmay›

düflünüyorum.

2- Bu çat›flman›n kayna¤›

Amerika. Biz Müslüman bir ülke-

yiz ama sözde öyle. Amerika ken-

di ç›karlar› do¤rultusunda, yani

Hristiyanl›¤› yaymak için böyle

olmas›n› istiyor. Müslüman kal-

mas›n istiyorlar. Müslüman ülke-

lerin de olmamas›n› istiyorlar, o

yüzden kullan›yorlar. E¤er türba-

n› kullanan olursa kamu alanlar›n-

da türban giyilmesi sorun olur.

Ama herkes dinini rahatça yafla-

mak isterse sorun olmaz, çok gü-

zel olur. Ben türban›n siyasallaflt›-

r›lmas›na karfl›y›m.

Bediha AKTAfiÇIO⁄LU

1- Bence türban›n serbestli¤i

anayasaya konulmamal›d›r. Çün-

kü bu laik bir uygulama de¤ildir.

Anayasaya bunun konmas› de-mek Atatürk ilke ve inkilaplar›-na uygun de¤ildir. Cumhuriyetin

en temel ilkelerinden biri laiklik-tir. Bu yap›lacak olursa halk

ayaklan›r.

2- Bunun arka plan›nda yatan

fley laikli¤in ortadan kald›r›larak

islami bir devlet kurma çabalar›-d›r. Tabii ki bu olamayacakt›r.

Devlet dairelerinde türban›n so-kulmas› yanl›fl bir durumdur ve

kötü sonuçlar do¤uracakt›r.

Ahmet TUFANLI

1- Türban kiflinin iste¤ine ba¤-l› bir fleydir. E¤er ki Türkiye özgür

bir devlet ise bence türban› da

okullarda serbest b›rakmal›d›r. Bu

kiflilerin bilece¤i birfleydir. ‹ste-

yen takar, isteyen takmaz. Bence

okullarda türban›n tak›lmas›n›n

kötü bir taraf› yoktur.

2- Bu tart›flma daha önceleri

de yap›lm›flt›. Kimileri buna laikli-

¤i bozar, kimileri ise bozmaz de-

di. Bence bozmaz. Devlet daire-

sinde türban takmak ne gibi bir

sorun yaratabilir ki?

Merve ‹K‹TELL‹

1- Bence üniversitelerde tür-

ban tak›lmamal› ve bu anayasa

taraf›ndan yasaklanmal›d›r. Bu,

e¤itime dinin kar›flt›r›lmas› de-

mektir ve üniversitelere zarar

vereceketir.

2- Bu tart›flmalar›n arkas›nda

yatan neden insanlar›n kafas›n›

kar›flt›rmakt›r. ‹ktdara gelen AKP

flimdi istedi¤i gibi yasa haz›rlaya-

cak ve istekleri do¤rultusunda

anayasa yapacak. Bu durum hiç

de iyi de¤ildir. Halk›n görüflü gö-

zard› ediliyor. Devlet dairelerinde

türban›n olmas› sak›ncal›d›r. Ora-

lar resmi kurumlard›r ve bu da la-

ikli¤e zarar verecektir. Bence

Türkiye modern bir ülkedir ve

modern bir ülkede böyle fleyler

olmamal›d›r.

SORULAR

1- AKP’nin haz›rlad›¤› Anayasa Tasla¤›’nda kamu alan›nda ve özellikle üniversitelerde türban›n serbest b›rak›lmas›na iliflkindüzenlemeler hakk›nda hakk›nda ne düflünüyorsunuz?

2- Türban sorununun, ‘laik ve anti-laiklerin’ çat›flmas› gibi gösterilmesi ve bu flekilde tart›fl›lmas›n›n arka plan›nda yatan ne-den nedir? Türban›n kamu alanlar›nda serbest b›rak›lmas› sizce ne gibi sonuçlar do¤urur?TÜRBAN MESELES‹

HALKIN GÖZÜYLE

Büflra D.Mustafa ERENFaruk KARAGÖZ Derya GÜLER

endilerine ‘Tecrit S›n›f› Ma¤durlar›’ ad›n› veren

bir grup liseli, liselerin 4 y›la ç›kar›lmas›ndan

sonra, s›n›fta kalan ö¤rencilerin kendi

okullar›ndan al›n›p okullardaki birleflik s›n›flara

gönderilmesi uygulamas›na karfl› ç›karak, kra-

vatlar›n› yakt›.

‹stanbul’da bulunan Kadir Has, Burak Bora,

Befliktafl, Atatürk ve Kabatafl Anadolu

liselerinden bir grup ö¤renci, 28 Eylül günü

gerçeklefltirdikleri eylemde s›n›fta kalan ö¤ren-

cilerin toplan›p ayn› s›n›fa konulmas›n›n tecrit

uygulamas› oldu¤unu belirterek, uygulaman›n

eflitsizlik yarataca¤›n› söylediler. ‘Tecrit

s›n›flar›na hay›r, e¤itim hakk›m›z› istiyoruz’

yaz›l› pankart açan ö¤renciler ad›na konuflan

Deniz Küçükbumin, tecrit s›n›flar›nda tembel

ö¤renci muamelesi gördüklerini, uygulaman›n

ö¤renciler aras›nda eflitsizlik yaratt›¤›n› ve

böylece e¤itim haklar›n›n engellendi¤ini

belirterek, “Bizler tecrit s›n›flar›nda okumaya

çal›flan ö¤renciler olarak bu s›n›flarda, s›n›fta

b›rak›lan arkadafllar›m›z›n sorumlu geçmesini ve

yeni tecrit s›n›flar›n›n aç›lmamas›n› Milli E¤itim

Bakanl›¤›'ndan talep ediyoruz. Taleplerimizin

karfl›lanmas› için okullar›m›zda imza toplayarak

mücadelemize devam edece¤iz” fleklinde

konufltu.

Aç›klaman›n ard›ndan boyunlar›ndaki kra-

vatlar› ç›kararak atefle veren ö¤renciler tecrit

s›n›flar›n› protesto ettiler.

Tecrit s›n›flar›na karfl› kravatlar›n› yakt›lar

Bediha AKTAfiÇIO⁄LU Ahmet TUFANLI

Üniversite ö¤rencilerinden katk› pay› ad› alt›nda al›nan

har(a)çlara yüzde befl oran›nda zam yap›ld›. En yüksek har(a)c›

508 YTL ile t›p fakültesi ö¤rencileri ödeyecek.

Üniversite ö¤rencilerinin 2007-2008 ö¤retim y›l›nda ödeye-

ce¤i har(a)çlara yap›lan yüzde befl oran›ndaki zam 25 Eylül’de

Resmi Gazete’de yay›mlanarak, 31 Temmuz 2007 tarihinden ge-

çerli olmak üzere yürürlü¤e girdi. Son zamla birlikte har(a)çlar

t›p fakültelerinde 508 YTL, difl hekimli¤i ve eczac›l›k fakültele-

rinde 424 YTL, veteriner fakültelerinde 331 YTL, t›bbi biyolojik

bilimler ve fizik tedavi ve rehabilitasyon programlar›, teknik e¤i-

tim fakülteleri 242 YTL, mühendislik, mimarl›k, mühendislik-mi-

marl›k, inflaat, makine, maden, elektrik-elektronik, kimya meta-

lürji, mühendislik ve teknik, uçak ve uzay bilimleri, ziraat ve or-

man fakülteleri 332 YTL, gemi inflaat ve deniz bilimleri, su ürün-

leri, denizcilik, tekstil teknik ve tasar›m, sanat ve tasar›m, güzel

sanatlar fakülteleri 272 YTL, fen, fen-edebiyat (fen program›),

Dil ve Tarih-Co¤rafya, ilahiyat, e¤itim, mesleki e¤itim, sa¤l›k e¤i-

tim, endüstriyel sanat e¤itim, ticaret- turizm e¤itimi, mesleki yay-

g›n e¤itim, e¤itim bilimleri, edebiyat, iletiflim bilimleri ve ileti-

flim fakülteleri 244 YTL, hukuk, iktisat, iflletme, siyasal bilgiler,

iktisadi ve idari bilimler 269 YTL oldu.

Yüksekokullar içinde de en fazla harç pay› devlet konservatua-

r›, sivil havac›l›k ve yabanc› diller yüksekokulu ö¤rencileri ödeye-

cek. Harç paylar› devlet konservatuarlar›nda 505 YTL'ye, sivil ha-

vac›l›k ve yabanc› diller yüksekokullar›nda 403 YTL'ye yükseltildi.

Üniversite har(a)çlar›yine artt›

K

‹nönü Üniversitesi kampüsünde bulunan Battalgazi, Yak›nca

ve Akçada¤ meslek yüksek okullar›, okullar›n aç›lmas›na birkaç

gün kala askeri k›fllaya tafl›nd›. Hiçbir tadilat yap›lmadan ve asker-

ler k›flladan boflalt›lmadan askeriyenin yatakhanesi ö¤rencilere

s›n›f yap›ld›. Yollar›n patika olmas›, tuvalet ve lavabolar›n kirli

olmas› ö¤rencileri zor bir yaflam sürmeye zorluyor. Askeri k›fllada

ders görmek istemeyen ö¤renciler, imza kampanyas› bafllatarak

kampüse dönülmesi talebinde bulundular. Ö¤renciler okula yeni

bafllayan ö¤rencilere okullar›n›n kampüste oldu¤u söylenerek

ö¤rencilerin kand›r›ld›¤›n› belirtiyorlar.

Sa¤l›k, beslenme, ulafl›m vb birçok sorunun oldu¤u k›fllada

yöneticiler sorunlar›n çözümü için hiçbir ad›m atm›yorlar.

Üniversite k›fllaya tafl›nd›

Eskiflehir Anadolu Üniversitesi ö¤rencileri 4 Ekim Per-

flembe günü Yunusemre Kampüsü'nde "Üniversitenize hofl

(mu) geldiniz" bafll›¤› alt›nda alternatif bir aç›l›fl flenli¤i düzen-

lediler.

Ünversite ö¤rencilerinin ÖSS ile üç saate s›¤d›rd›klar› ya-

flam planlar›n›n sistemin yaratmak istedi¤i insan modelini ha-

z›rlamakta ilk ad›m oldu¤u vurgulanan flenlikte, üniversite

ö¤renimi için verilen har(a)çlara, üniversitelerde sermayenin

istedi¤i üzere yap›lan özellefltirmelere, polis-idare-sermaye ifl-

birli¤ine dikkat çekildi.

Ö¤renciler, "Üniversitelerin bugünkü misyonu; düflünen,

sorgulayan ve araflt›ran insanlar yetifltirmek de¤il; araflt›ran,

düflünen, sorgulayan bir gençlik bu sistemin ç›karlar› için

tehlikelidir" diyerek, yarat›lmak istenen tek tip insan modeli-

ne karfl›, araflt›ran, sorgulayan bir insan yaratmak için müca-

dele ça¤r›s› yapt›lar.

DGH, SGD, SDG, Gençlik Derne¤i, Mücadele Birli¤i,

Odak, DPG ve ÖDP'li ö¤rencilerin düzenledi¤i flenlik halay-

larla sona erdi.

Anadolu

Üniversitesi'nde

alternatif aç›l›fl

flenli¤i

¤itim-Sen Üniversiteler fiubesi, AKP hükümetinin poli-

tikalar›n›n üniversiteleri piyasaya ba¤›ml› k›ld›¤›n› aç›k-

layarak hükümetin bu tavr›ndan vazgeçmesini istedi.

E¤itim-Sen ‹stanbul 6 No'lu Üniversiteler fiubesi,

üniversitelerin yeni ö¤retim y›l›nda yaflanan sorunlara

dikkat çekmek amac›yla bas›n aç›klamas› yapt›. ‹stan-

bul Üniversitesi ana kap›s› önünde bir araya gelen E¤i-

tim-Sen üyesi ö¤retmenler "Sefalet ücretine son" yaz›-

l› pankart açarak, "Kurtulufl yok tek bafl›na, ya hep be-

raber ya hiç birimiz" sloganlar›n› att›.

‹stanbul Üniversitesi araflt›rma görevlisi Eylem Öz-

demir grup ad›na aç›klama yaparak, üniversitelerin ya-

flad›¤› sorunlar›n büyük ço¤unlu¤unun maddi olanak-

s›zl›klardan ziyade yüksekö¤retime dair benimsenen

siyasal politikalar›n sonucu oldu¤unu söyledi.

Son anayasa tart›flmalar›nda üniversitelerin art›k

sermaye s›n›f›n›n farkl› fraksiyonlar› aras›ndaki k›yak-

ç› kavgas›n›n aktörü ve zemini haline geldi¤ine dikkat

çeken Özdemir, "Bu arada heder olan; bilimsel, özerk,

demokratik üniversiteler idealidir. Bu ideal kaybedilir-

se geriye kalan sadece meslek diplomas› veren kurum-

lar olacakt›r" dedi. Akademik ve idari kadroda görev

yapanlar›n yoksulluk s›n›r› civar›nda maafllarla çal›flt›-

¤›n› kaydeden Özdemir, "Akademik kadrolar›n özellik-

le alt basmaklar›nda bulunan araflt›rma görevlilerinin

gelirleri, b›rak›n bilimsel çal›flmalar›n› sürdürmeyi,

kendilerini geçindirmeye dahi elvermeyecek ölçüde

düflüktür" diye konufltu. Üniversitelerde sözleflmeli

çal›flma biçimlerinin yayg›nlaflt›¤›na de¤inen Özde-

mir, "Güvencesiz istihdam biçimleri nas›l ki baflka

alanlarda emekçileri disipline ederek iflverenlerin ina-

yetine b›rak›yorsa üniversitelerde de akademik kadro-

larda yükseltmelerin daha keyfi hale gelmesine, arafl-

t›rma görevlilerini kifliliksizlefltirerek hocalar›n›n kop-

yalar› haline gelmesine yol açmaktad›r" dedi. Bilim in-

sanlar›n›n geçinme kayg›s›ndan, hükümetlerin siyasi

tercihlerinden ve YÖK boyunduru¤undan özerkleflen

üniversitelerin gerçekten özerk üniversite olabilece¤i-

nin alt›n› çizen Özdemir, üniversite çal›flanlar›n›n, ö¤-

rencilerinin ve akademik kadrolar›n›n örgütlü müca-

delesi olmadan özerkli¤i kazanamayaca¤›n› söyledi.

E¤itim-Sen üniversite sorunlar›na dikkat çekti

E

Page 10: 8 - 16 Ekim 2007 - Sayı 120

8-16 Ekim 2007 DÜNYA10

YÖNEL‹M

Kaz›m C‹HAN

Devrim ve sosyalizmin güçlerini

birlefltirelimMaoist komünistler aç›s›ndan parti, s›n›f ve halk›n birli¤i devrim için

olmazsa olmaz stratejik silahlard›r. Ciddiyetle üzerinde durdu¤umuz bumesele bugün ayn› örgütsel saflarda bulunmad›¤›m›z komünistler taraf›n-dan ya da dost-devrimci güçler nezdinde yank› bulmuyor diye bunlardanasla vazgeçilemez. Çünkü bahsetti¤imiz birlik, devrim aç›s›ndan stratejikbir görevdir. Ve her dönem somut planlamalarla ele almay› gerektirir.Maoist öncünün bu konudaki yönelimi ›srarla takip edilmeli, devrim içinbirli¤in önemini görmeyen yanl›fl anlay›fllar içerisinde oportünist uzlafl-ma de¤il, Maoist birlik bayra¤› yükseltilmelidir. D›fl›m›zdaki komünistler,dost-devrimci s›n›flar ve onlar›n temsilcisi örgütlerle birlikten bahsetti¤i-mize göre ayr›l›klar da var demektir. Dolay›s›yla bunlar›n tart›fl›lmas› ge-reklidir. Ancak ayr›l›klar düflmana karfl› politik bir taarruz halinde, birliktemelimizin bilincinde, ayr›l›klar›m›z› da yads›madan birlikte yürümemi-zin hiçbir durumda engeli olamazlar. Defalarca söyledik; komünist parti-si devrim yapmaz, yapamaz. Tarihi yapan kitlelerdir. Komünist partisi kit-leleri seferber etmede bir öncü olarak devrimin silah›d›r.

Düflman› yenmek için güçlükleri alt etmek, Yeni Demokratik Cumhu-riyet, sosyalizm ve komünizme uzanmak için öncünün, s›n›f›n ve halk›nbirlefltirilerek harekete geçirilmesi son derece hayati bir görevdir. Bu ha-yati görevi kavrayamayan kapal› kap›c›l›k siyasetine keskin bir flekildekarfl› durulmal›d›r. Öncünün, s›n›f›n ve halk›n saflar›n›n cesaretle geniflle-tilmesi ama uygun olmayan tek bir rezaletle dahi birleflilmemesi mücade-le edilmesi zaruridir. Kimlerle, nerede nas›l birleflece¤imiz defalarca ifa-de edilmifltir. Komünist ideoloji, program ve genel siyasal çizgi temelindekomünistlerle birlik, öncünün s›n›f›yla birli¤i ve halk›n devrimci güçleri-nin birlefltirilmesi her bir somut dönemde, özgül planlamalar çerçevesin-de ele al›nmak durumundad›r. Birlik d›fl›m›zdaki komünistlerin, dost dev-rimci güçlerin iradelerini, örgütsel ba¤›ms›zl›klar›n› redederek kazan›la-maz. Birlik herkesin mutlak ayn›laflmas› de¤ildir. Bu ne olabilir, ne de bu-na gerek vard›r. Birlik ayr›lar›n ideolojik, siyasal farkl›l›klar›na sayg› du-yarak, dayatmayla de¤il, ulafl›lm›fl irade birli¤indeki bir sentezle kenetlen-mek meselesidir. D›fl›m›zdakilerin örgütsel ba¤›ms›zl›¤›n› redederek bir-likten sözetmek sadece bir aldatmaca olur. Bir birlik oyunu gösterisi olur.Ba¤›ms›zl›¤› kabul ederken düflmana karfl› mücadele de birlik temelininmevcudiyeti de flartt›r. Ve bu özenle korunmal›d›r. ‹deoloji, program, ge-nel siyasal çizgi bir süs de¤il, uygulanmas›, kuflan›lmas› gereken bir silah-t›r. Örne¤in, program›m›z, yeni demokratik devrimin dost, itici gücü s›n›f-lar›n›, onlar›n temsilcisi parti ve örgütleri tahlil ediyor, öncünün önünebunlar› birlefltirme görevi koyuyor. Öncünün halk›n birleflik cephesi ko-nusundaki görüflleri bellidir. Peki, bu bize bugünden halk›n birlefltirilme-si sorumlulu¤unu yüklemiyor mu? ‹flçiler, köylüler, küçük burjuvazi sa-dece Yeni Demokratik Devrim’in de¤il sosyalizmin de itici güçleridirler.Öncü do¤ru çizgisiyle önderlik görevini yerine getirerek bunlarla birliktesosyalizmi kuracakt›r. Peki, iflçiler, köylüler ve di¤er emekçi s›n›flar sos-yalizmin gücüdür deyip onlar›n ç›karlar›n› temsil eden devrimci örgütle-ri sosyalist görmemek mümkün mü? Böyle bir mant›k olamaz. Devrimisavunan, emekçilerin iktidar›ndan yana olan devrimci güçler siyasal ön-derlik çizgileri yanl›fl olsa bile nitelik olarak Yeni Demokratik Devrim vesosyalizmin güçleridirler. Yanl›fl çizgileri itibariyle bu hedefe götürmeyengerçeklikleri onlar› devrim ve sosyalizmin gücü olma niteli¤inden ç›kar-maz. Dolay›s›yla bu güçlerle devrim için birlik meselesi basit bir anlaflma,taktik bir eylem birli¤i meselesi de¤il stratejik bir görevdir. Bunlar yar›nkihalk iktidar›m›z›n ya da sosyalist devletin de müttefikleridirler. Bugün-den bunlarla birleflme meselesine s›rt dönen, dirsekleyen yar›n ne ya-par? Ne yapmaz ki... Bugün, farkl› fikirler yüzünden biribirlerine fliddet bi-le uygulamaktan çekinmeyen, birbirlerine düflmanlaflan, parti ve halk saf-lar›nda iki çizgi mücadelesini b›rakal›m, karalama, damgalama fliddetleezilmesi gereken bir mesele olarak ele alan pratiklerin nedeni devrim vekomünizm amac›na yabanc›laflma, emekçilerin iktidar bilincinden uzak-laflma, çete ideolojisine teslim olmakla alakal›d›r.

Program ve genel çizgiyi içsellefltirilmemifl sloganlar›n tekrar› biçi-minde ele almak asla kimseyi devrime götürmez. Grup ve çete ideolojisi-ne götürür. Bu gerici bencil düflünüfl tarz› gö¤üslenip süpürülüp at›lmal›-d›r. Halk saflar›nda hiçbir düflmanl›¤a hiçbir mazeret kabul edilmemeli-dir. Devrimci örgüttür, devrimcidir diye halk›n saflar›na burjuva pisli-¤inin bulaflt›r›lmas›na asla müsamaha edilmemelidir. Devrim için büyükbir birlik kültürü yaratmak, grupçulu¤u kuflatarak y›kmak zorunday›z.Birlik siyasetimiz devrimin bilimsel kavran›fl›na ulaflamam›fl grupçulukekseninde salvocu at›fllara hedef olabilir. Ve birlefltirmek istediklerimizbu siyasetimize dudak bükebilirler. Ancak siyasetimizden asla vazgeçme-meliyiz. Birlefltirmek istediklerimizin hepsini bir seferde birlefltiremeye-biliriz. Bu noktada da eflitsizlikler olacakt›r. Haz›r olanlarla sorumlulu¤uüstlenmek durumunday›z. Meseleyi genel bir söylemden ç›kar›p pratik-lefltirmek durumunday›z. Ertelemecili¤e son! Siz yar›n proletarya iktida-r›m›z›n müttefiklerisiniz dediklerimizle bugün kitle örgütlerinde dahi bir-leflemiyorsak bu söylemin bir de¤eri olabilir mi? Bugünden halk saflar›n-da iki çizgi mücadelesine tahammülsüz, fliddetçi kültürle bir anlaflma çiz-gisi halk için yar›n› kurabilir mi? Siyasi, askeri, yasal ve yasad›fl› her alan-da devrimci güçlerin birbirlerinin ba¤›ms›zl›¤›na sayg› temelinde düflma-na karfl›, düflman› alt etme ve kazanma azmi zemininde birleflebilmeleriiçin yeterince ortak bir irade var. Bunu engelleyen, eski toplumun, eskikültürün geleneksel siyaset tarz›d›r. Bencilliktir, kariyerizmdir. Bunu en-gelleyen düflman›n böl, yönet politikas›d›r. Bunlara meydan okuyacakm›y›z? Okumal›y›z. Devrimin görevleri d›fl›nda hiçbir örgütsel dayatmaortaya koymadan halk›n devrimci güçlerinin her alanda birlefltirilmesisorumlulu¤unu her bir kadro, militan, aktivist ve tüm Maoist kollektif üst-lenmek durumundad›r. Yanl›fl çizgilerle ideolojik mücadele görevini d›fl-layarak de¤il birlik ve mücadele perspektifiyle bu görev ele al›nmay› ge-rektirir. Devrimi yapacak da yönetecek olan da ezilenlerdir. Devrim az›n-l›k bir kahramanlar toplulu¤unun iyi tasarlanm›fl bir komplosu de¤il ezi-lenlerin iflidir. Öyleyse, bu iflin sahiplerini seferber etme sorumlulu¤unudaha derinden duymal›y›z. Çok aç›kça söyleyelim ki düzen içi aray›fllariçinde bulunmayan, ondan icazet almayan, siyasal iktidar›n devrimci zorile ele geçirilmesi perspektifine sahip olan, emekçi kitlelerin ç›karlar›n›savunan devrim ve sosyalizmden yana olan güçler sosyalizmin güçleri-dirler. Bunlarla sadece bu veya flu yürüyüfl için de¤il, siyasi ve ideolojikçizgimizi asla pazarl›k konusu yapmayan uzun vadeli birlikler ve bunahizmet edecek pratik ad›mlar için seferber olmak devrimin acil ihtiyac›-d›r. Birlik, mücadele, zafer! Devrimin gerekliliklerini anlarsak ve iktidarbilinciyle kuflan›rsak bunlar› anlamak da zor.

Bangladefl’in baflkenti Dhaka’daki binlerce tekstil iflçisinin 22 Eylül Cumartesi gününden bu yana de-

vam eden eylemleri, iflçilerin fabrikalar›n kap›s›na kilit vuruldu¤unu görmelerinin ard›ndan daha

da fliddetlendi. Bangladefl’te ülkenin en büyük serbest üretim bölgelerinden birisi olan Dhaka’da-

ki Telgaon Sanayi Bölgesi’ndeki binlerce tekstil iflçisi ücret art›fl› talebiyle sokaklara dökülmüfltü.

Gösterinin merkezinde, müflterileri aras›nda ABD Wal-Mart ve ‹ngiltre’deki Primark gibi flirketle-

rin bulundu¤u Nassa Grup isimli uluslararas› ucuz giysi fabrikas› iflçileri bulunuyor. Nassa fabrika-

s›nda iflveren iflçilere, geçen y›lki fliddetli iflçi eylemlerinin ard›ndan ayl›k 13 dolar asgari ücret öde-

meyi kabul etmiflti. Bangladefl sendikalar› iflverenlerin ço¤unlu¤unu kad›nlar›n oluflturdu¤u ucuz

emek sömürüsünü fliddetli eylemlerle protesto ederken, iflverenler maliyetleri düflük tutmak zo-

runda olduklar›n› öne sürerek, sömürülerini meflrulaflt›rmaya çal›fl›yorlar.

‹flgal, “kadife devrimler” için milyarlarca dolar› gözden

ç›kartan Bush yönetimi, ülkedeki dar gelirli ailelerin

çocuklar›na sa¤l›k sigortas› sa¤layacak olan bir yasay›

sessizce veto etti. Ülkedeki yoksul ailelerin çocuklar›-

n›n 5 y›ll›k sa¤l›k giderlerinin karfl›lanmas›n› öngören

sa¤l›k sigortas› önerisinin toplam maliyetinin 35 mil-

yar dolar oldu¤u ö¤renildi. Önümüzdeki y›l ordusu

için 460 milyar dolar ay›racak olan ABD, yoksul ço-

cuklar› kar getirmedikleri için görmüyor!

Bangladefl’te tekstil iflçilerinin direnefli büyüyor Savafla var, çocuklara yok

“Dünyan›n sözde ‘ç›karlar›n›n’ tehdit alt›nda ol-

mad›¤› bir köflesi olmam›flt›r. E¤er Roma’n›n ç›karla-

r› tehdit alt›nda de¤ilse, bir müttefikinin ç›karlar›

tehdit alt›ndad›r ve E¤er Roma’n›n bir müttefiki

yoksa; bir tane icat edilir. E¤er mümkün olan tüm

imkânlarla böylesi bir ‘ç›kar’ icat edilemezse, o za-

man ulusal onurun hakarete u¤rad›¤› iddia edilir.

[Roma’da] kavga her zaman meflruiyet zeminine bi-

na edilir. Roma her zaman niyeti bozuk komflular›n-

ca sald›r›ya u¤ram›flt›r… düflmanlar›n ve sald›rganl›-

¤›n mekân› haline gelmifl bütün yeryüzünü koru-

mak Roma’n›n tabii vazifesidir.” (Joseph Schumpe-

ter, Emperyalizm ve Toplumsal S›n›flar, 1919)

Roma gibi dünyan›n imparatorlu¤una soyunan

ABD’nin, gerek do¤rudan, gerekse de stratejik uflak-

lar› üzerinden dolayl› olarak kendisinin ç›karlar›n›

tehdit eden Saddam Hüseyin yönetimindeki Irak’ta

gerçeklefltirdi¤i iflgalin yeni bir evresine girildi¤inin

sinyalleri art›k güçlü bir flekilde duyulmaya bafllad›.

Güllerle karfl›lamas›n› bekledikleri Irak halk›n›n, di-

renen evlatlar›n›n kurflunlar›na hedef olan ABD –ki

bunu kendisi de biliyordu- flu s›ralar Irak’taki asker-

lerini çekip çekmemeyi tart›fl›yor. Dahas› bir hamle

mahiyetinde Irak’a birkaç ay evvel gönderilen 30

bin ek askerin Irak’tan çekilmesi tasar›s› onaylana-

rak yürürlü¤e girdi ve ABD Baflkan› Bush, çerçevesi-

ni net çizmemekle birlikte- Irak’taki askerlerini çe-

keceklerini duyurdu. Yine ABD’nin “sad›k dostu”

‹ngiltere’nin Irak’ta bulunan 5 bin askerinin yar›s›n›

Kuveyt’te infla edece¤i bir askeri üsse çekmeyi plan-

lad›¤›na dair tart›flma ve bilgiler ‹ngiliz bas›n›nda flu

s›ralar s›k s›k haber malzemesi oluyor. Gerek

ABD’nin Irak’taki temsilcilerinin, gerekse de ona ya-

k›n kurulufllar›n Irak, Irak’›n gelece¤i ve Ortado¤u

üzerine haz›rlad›klar› raporlarla da çekilme üzerine

bina edilmifl yeni sürecin yolu döfleniyor gibi görünü-

yor. Tüm bu geliflmeler ve ortaya at›lan tart›flmalar

Irak’tan çekilmenin ard›ndan ülkede yürürlü¤e soku-

lacak yeni emperyalist politikalar›n ne olaca¤› husu-

sunda bilinçlerde soru iflaretleri yarat›rken, sorulara

beklenen yan›t ABD Senatosu’ndan geldi. 27 Eylül gü-

nü toplanan ABD Senatosu, Irak’›n tek devlet çat›s› al-

t›nda gevflek bir federatif yap› içinde 3 parçaya ayr›l-

mas›n› öngören bir tasar›y› ezici ço¤unlukla kabul et-

ti¤ini duyurdu. 23’e karfl› 75 oyla kabul edilen tasar›-

da Irak’›n fiii, Sünni ve Kürt federatif bölgelerine ay-

r›lmas›n›, ancak petrol gelirlerinin –ki ABD’nin temel

ilgi odaklar›ndan biri- ABD denetimindeki merkezi

Irak yönetiminin –Ba¤dat yönetimi- denetiminde tu-

tulmas›n› öngörüyor. “Irak hükümetinin iste¤i ile ora-

day›z”, “Irak hükümeti isterse …” gibi aç›klamalar

Irak’taki yönetimin ve Irak devletinin ba¤›ms›z bir

devlet oldu¤u masal›n› dillere pelesenk edilen

ABD’nin onaylad›¤› bu tasar› dahi, Irak’›n emperyalist

ABD taraf›ndan flekillendirilen ve yönetilen bir sö-

mürge ülke oldu¤unu gösterir mahiyette… Elbette bu

var›lmas› gereken sonucun sadece ilk ad›m›. Bu var-

g›n›n ikinci en önemli ad›m›n› ise ABD’nin Irak’› iflga-

linin nedenleri oluflturuyor, ki, ilk varg›n›n bizleri gö-

türece¤i yer, ABD’nin Irak’› petrol ve Ortado¤u’nun

egemenli¤ini ele geçirme ve böylelikle dünya impara-

torlu¤unu sürdürme, ömrünü uzatma amaçl› iflgal et-

ti¤i olacakt›r. ‹flte bu da bizim ikinci ve temel varg›-

m›z olarak önümüzde durmaktad›r.

“Böl-parçala-yönet”: Klifle de¤il, emperyalist politikan›n gerçekli¤i

“Hiçbir fley zor de¤ildir, yaln›z onu ufak parçala-

ra bölmesini bilelim” (Henry Ford)

‹flgalin akabinde Irak’ta patlak veren direnifl son-

ras›nda ülkede bir biri ard›na gerçekleflen ve sivil

halk› hedef alan bombal› sald›r›lar, asl›nda Irak’ta

yarat›lacak üçlü bir yap›lanman›n ilk iflaretleri niteli-

¤indeydi. Zira bu sald›r›lar ile ülkedeki farkl› etnik

yap›lar birbirine karfl› k›flk›rt›l›yor ve ülkede etnik

yap›ya dayal› bir bölünmenin çok yönlü zemini ha-

z›rlan›yordu.

Tasar› ile birlikte bugüne dek gayr› resmi olarak

dillendirilen ve birçok kesim taraf›ndan tart›fl›lan

Bölünme ilk kez resmen tart›fl›l›r duruma geldi. Kufl-

kusuz ki bu bölünme ABD’nin Irak’› daha rahat yut-

mas›n› ve hakim olmas›n› sa¤layacak. Ve görünen o

ki, ABD’deki iki kanat aras›nda (neo-conlar ile “de-

mokrat”lar) süren mücadele sonras›nda biçimlene-

cek olan yeni ABD yönetiminin Irak’ta federatif bir

yap›lanmaya gidebilece¤ine dair “koku”lar ‹ngilte-

re’ye çoktan ulaflm›fl. Ki ‹ngiltere’nin, askerlerini

güvenli bir bölgeye çekme ve olas› geliflmelere göre

yeniden konumlanmas›na dönük “bekle-gör” eksen-

li ad›mlar› da buradan ileri geliyor. Ancak yaflanan

geliflmeler; ›rkç›l›¤› ile bilinen Nicolas Sarkozy’nin

cumhurbaflkan› olmas›n›n ard›ndan ABD ile yak›n

temasa geçen Fransa’n›n, ‹ngiltere’nin yarataca¤›

bofllu¤u dolduraca¤›na iflaret ediyor. Hat›rlanaca¤›

üzere Fransa y›llar sonra Güney Kürdistan (Kuzey

Irak) bölgesinde elçilik açaca¤›n› duyurmufl ve Fran-

sa D›fliflleri Bakan› Bernard Koucher Irakl› liderlerle

görüflmek üzere Irak’a gitmifl ve Irak’ta görev üst-

lenmeye haz›r olduklar› mesaj›n› vermiflti. Öte yan-

dan petrol için Irak’ta bulunduklar›n› itiraf etmifl bu-

lunan Avustralya, ABD Irak’tan çekilse dahi kendile-

rinin Irak’taki iflgalci varl›¤›n›n sürece¤ini Baflbakan

John Howard’›n a¤z›ndan resmen duyurdu.

Gerek ABD- Fransa-‹ngiltere ve gerekse de

Irak’taki fiii-Sünni-Kürt hareketleri cephesinde yafla-

nan geliflmeler ve Kuzey Irak Federe Kürt Yönetimi

Baflkan› Mesut Barzani’nin “Irak bundan böyle tek

bir ülke olamaz” sözleri, iflgalci güçlerin “çekilme”

hamlelerinin Irak’ta üç “esnek” federatif yap›lanma-

ya giderek, etnik çat›flmalar yaratarak buray› daha

rahat yutmalar›n›n bir ad›m› oldu¤una iflaret ediyor.

Irak’ta eski bir oyun: Böl-parçala-yönetABD’nin uzun süredir haz›rl›klar›n› yapt›¤›; Irak’›n tek devlet çat›s› alt›nda gevflek bir federatif yap› içinde 3 parçaya ay-

r›lmas›n› öngören tasar› Senato’da ezici ço¤unlukla kabul edildi. Buna göre Irak; fiii, Kürt ve Sünni bölgelerine ayr›lacak

Parlamenter politik partilerin monarfliyi (krall›k)

kald›rmak noktas›nda isteksiz davranmalar› ve ifli a¤›r-

dan alarak monarflinin oldu¤u bir ortamda seçimleri

gerçeklefltirmek istemeleri, öte yandan kral ve onun

yandafllar› ile dirsek temas›nda bulunarak NKP(M)’yi

egale etmeye dönük oyunlar› üzerine parlamentodan

çekilen Maoistlerin, monarflinin kald›r›lmas› talebi ile

bafllatt›klar› eylemler sürüyor.

Ülkenin do¤usunda, Madeshi Janadhikar Forum’u

taraf›ndan yap›lan genel grev ça¤r›s› ile bafllat›lan ifl

b›rakma eylemi, bölgede hayat› durdururken, Fo-

rum’u oluflturan örgütler grevin uzat›labilece¤ini du-

yurdular. Forum’un bilefleni olan az›nl›k milliyetler,

seçimlerden önce monarflinin kald›r›larak cumhuri-

yet rejiminin ilan edilmesini istediklerini belirtiyor.

Maoistlerin ça¤r›s› ile ö¤retmenlerin ülke genelin-

de bir gün boyunca ifl b›rakma eylemi yapmas› sonu-

cu okullar kapal› kald›. Cumhuriyetçi E¤itim Fo-

rumu’nun “Tebeflirlerimizi b›rakal›m” fliar› ile okullar-

da bafllatt›¤› greve ö¤rencilerin ezici kesimi de destek

verirken, ülke genelini etkisi alt›na alan okul eylemle-

rinin önümüzdeki günlerde farkl› biçimlerde sürdürü-

lece¤i duyuruldu. Okullardaki monarfli karfl›t› eylem-

lere aktif olarak kat›lan NKP(M) önderli¤indeki Genç

Komünistler Ligi (YCL) ülkenin birçok yerinde hükü-

met ve monarfli karfl›t› kitlesel eylemler düzenliyor.

NKP(M)’nin parlamentodan çekilmesinin hemen

ertesi günü baflkent Katmandu’da bafllatt›¤› kitlesel

eylemler serisi de büyüyerek devam ediyor. 30 Eylül

günü Katmandu’da bir araya gelen on binlerce kifli

hükümetten monarflinin kald›r›lmas›n› NKP(M) ile

birlikte hareket etmesini isteyerek, monarflinin kal-

d›r›lmas›n› istemeyenlerin de onunla birlikte y›k›la-

ca¤› mesaj› verdiler.

NKP(M) ile NKP(MLM) birleflti iddias›Nepal gazeteleri, Nepal Komünist Partisi (Maoist)

ve Nepal Komünist Partisi (MLM) aras›nda birlik gö-

rüflmelerinin bafllad›¤›n› duyurdular. Bu görüflmelerle

birlikte Nepal’deki politik geliflmelerin önümüzdeki

günlerde h›z kazanaca¤›n› belirten gazeteler, iki par-

tinin merkez komiteleri aras›ndaki görüflmenin Kat-

mandu’da, NKP(M) önderlerinden Prachanda, Dr. Ba-

buram Bhattarai, Mohan Vaidya (Kiran), Pokhrel ve

Anata’n›n kat›l›m› ile gerçekleflti¤ine yer verdiler.

NKP(MLM)’nin, partinin baflkan› Krishna Das Shrest-

ha ve Nand Kumar Prasain önderli¤inde kat›ld›klar›

toplant›da birlik karar› ald›klar›n› duyuran gazeteler,

iki partinin bu görüflmeleri ve birlik karar›n› Katman-

du’da düzenlenecek kitlesel bir miting ile aç›klamay›

tasarlad›klar›n› yazd›lar.

Maoistler monarfliyi kald›rmakta kararl›

Page 11: 8 - 16 Ekim 2007 - Sayı 120

8-16 Ekim 2007ÇEV‹R‹ 11

Ülkemiz medyas›, 1991 sonras› ekonomik “reformlar›-n›n” ço¤unluk aç›s›ndan yol açt›¤› korkunç ve y›k›c› sonuç-larla, yönetici gruplar›n dayand›klar› gerçek k›rsal-s›n›fsaltemelleri gizlemek ve inkar etmek için gösterdi¤i çabay›herhangi bir gerçek hakk›nda göstermiyor. Yine de gerçekbazen tek bir ayd›nlat›c› öyküyle birlikte a盤a ç›kabiliyor.Bu örneklerden birisi Hindistan Rezerv Bankas› (RBI) tara-f›ndan oluflturulan bir uzman teknik grubun k›rsal tefecili-¤in uygun bir yasa arac›l›¤›yla meflru hale getirilmesi hak-k›ndaki son önerisi oldu.

1947 sonras›n›n, köylü isyanlar›ndan çekinen ve bir dere-ce Marksist e¤itimden de geçmifl olan Kongre Partisi hakimi-yetindeki hükümetleri, tar›m sektörüne uygun kredi kaynak-lar›n›n sa¤lanmas›na yönelik baz› önlemler alm›fllard›.1960’lar›n sonlar›nda ise naksalit devrimci hareketinin ilkbaflta elde etti¤i baflar›, bir tehdit duygusuna yol açt› [Naksa-lit hareket: Hindistan Komünist hareketindeki Sovyet-Çin bö-lünmesi sonras›nda Bat› Bengal’deki Naksalbari köyündenbafllayarak ülkeye yay›lan çeflitli Maocu ak›mlar]

1970’de yap›lan banka ulusallaflt›rmalar›n›n ard›ndan,k›rsal alana yönelik bankac›l›k gelifltirildi ve yasama organ›,kooperatif bankalar›n› teflvik etmeye bafllad›. Tefecilerink›rsal borçlar içindeki pay› 1971 ile 1991 aras›nda h›zla yüzde36.1’den yüzde 17.5’e düfltü. Ama 1991’den itibaren neo-libe-ral ekonomik önlemlerin yürürlü¤e konulmas› ve Monsantotohum, ilaç ve gübre flirketi gibi ulus ötesi girdi flirketlerininsömürüsünün pekiflmesiyle birlikte, çiftçiler daha da güven-cesiz bir duruma düflürülüp kredilere daha da ba¤›ml› halegeldiler. Serbestlefltirmeyle birlikte bankac›l›k sektöründekikar odakl› rekabet yayg›nlaflt› ve maliyetlerin azalt›lmas›bankalar aç›s›ndan daha da büyük bir önem kazand›. Ban-kalar›n k›rdaki flubeleri bundan zarar gördüler: ifllem mali-yetleri yüksek, borçlar›n geri ödenme oranlar› düflüktü. Dik-kate al›nmas› gereken bir baflka nokta ise flu oldu: DünyaBankas› taraf›ndan yap›lan bir araflt›rma k›rdaki bankalardayolsuzlu¤un ayyuka ç›kt›¤›n› ve rüflvetin kredilerin yüzde20’sine ulaflt›¤›n› gösteriyordu. Ekonomiye neo-liberal “re-formlar›n” dayat›lmas› tefecinin köye muzaffer biçimde ge-ri dönüflüyle sonuçland›. Yak›n zaman önce yap›lan bir Hin-distan Borç ve Yat›r›m Araflt›rmas›na göre, tefecilerin k›rsalhanelerin toplam nakit borçlar› içindeki pay› 1991’deki yüz-

de 17.5’ten, yap›lan son araflt›rman›n tarihi olan 2002’de yüz-de 29.6’ya yükseldi. Bu e¤ilim devam ediyorsa ki devam et-ti¤ini düflünmek anlaml›d›r, bugün tefecilerin çiftçi hanelerüzerinde 1971’dekinden daha güçlü bir denetime sahip ol-duklar› söylenebilir.

Tefecinin ekonomi ve toplum içindeki rolü iyi bilinir.Burada baz› temel noktalar› vurgulamak istiyoruz ("Kar›n Fa-iz ve ‹flletme Kar› Olarak Bölünmesi. Faizci Sermaye" KapitalCilt III Bölüm V’den):

“Üretim araçlar›n›n da¤›n›k oldu¤u yerde tefecilik para-ya dayal› serveti merkezilefltirir. Üretim tarz›n› de¤ifltirmez,ama kendisini ona bir asalak gibi s›k› s›k›ya yap›flt›r›r veonu mahveder. Kan›n› emer, onu güçten düflürür ve yenidenüretimi daha da ac›nas› koflullar alt›nda sürüp gitmek zorun-da b›rak›r. ‹flte, üretim araçlar›n›n mülkiyetinin bizzat üre-ticiye ait olmas›n›n, ayn› zamanda politik statünün, yaniyurttafl›n ba¤›ms›zl›¤›n›n temelini oluflturdu¤u atik dünyada,tefecilere karfl› duyulan popüler nefret de buradan kaynak-lan›r”.

"Tefecilik kapitalizm öncesi üretimde yaln›zca, güçlü te-melleri ve ayn› biçim alt›nda sürüp giden yeniden üretimi-nin üzerine politik örgütlenmenin bina edildi¤i mülkiyet bi-çimlerini tahrip etti¤i ve çözülmeye u¤ratt›¤› ölçüde devrim-ci bir etkide bulunmufltur. Tefecilik, Asyatik koflullar alt›n-da, ekonomik çürüme ve politik yozlaflmadan baflka hiçbirfley üretmeksizin uzun süre devam edebilir.”

“Faizci sermaye, kifliler ya da s›n›flarla ba¤lant›l› olarak,ya da borçlanman›n kapitalist üretim tarz›na uygun biçimdegerçekleflmedi¤i ve gerçekleflemeyece¤i koflullarda; borçlan-man›n, rehinci dükkan›nda oldu¤u gibi kiflisel ihtiyaçtankaynakland›¤› koflullarda… ya da üreticinin, hala do¤rudanüretici, kendi üretim araçlar›n›n sahibi olan küçük çiftçi yada zanaatkar gibi kapitalist nitelikte olmayan üretici oldu¤ukoflullarda; nihayet, kapitalist üreticinin kendisinin, kendikendisini istihdam edenleri and›racak kadar küçük ölçektefaaliyet gösterdi¤i koflullarda, tefeci sermaye biçimine bürü-nür”.

Kapitalizm öncesi iliflkilerle feodal iliflkiler varl›klar›n›sürdürürler ve tefeci sermaye de ilk f›rsatta kendisini yeni-den a盤a ç›kart›r. Son RBI raporu Andhra Pradefl’te tefeci-lerin k›rsal borçlar içindeki pay›n›n bugün yüzde 53.4’e ulafl-t›¤›n› göstermektedir. Anhra Pradefl Hükümeti Çiftçi Refah›Komisyonu’nun seçilmifl köylerde yap›lan bir ankete dayal›raporuna göre, tüm tar›msal borçlar›n üçte birinin faizoranlar› yüzde 45’in üzerindedir. “Mikro finans” sahtekarl›-

¤›, medyan›n müsrifçe savurdu¤u övgülere karfl›n hiç bir ifleyaramamaktad›r. Geçen y›l Andhra Pradefl mikro finans sek-töründen borçlanan 20 kadar çiftçinin intihar etmifl olmas›gerçe¤inin gölgesi bütün bu övgülerin üzerini örtmektedir.Dört mikro finans kurumu da hükümet müfettiflleri taraf›n-dan yüzde 40’› aflan faiz oranlar› uygulad›klar› gerekçesiylemahkemeye verildiler.

Anayasa eyaletlere, borçlanmayla ilgili düzenlemeleryapma yetkisi vermektedir ve ayr›ca 1918 tarihli Tefecilik Ya-sas› ile 1978 Faiz Yasas› da Hindistan çap›nda yürürlüktedir.Bu zengin yasal düzenlemeler borçlar›n zorla geri ödetilme-sinde taciz yöntemlerinin kullan›lmas›n› yasaklamakta vek›rdaki tefecilerin kayda geçirilmesini ve faizlerin s›n›rland›-r›lmas›n› gerekli k›lmaktad›r. Ancak RBI raporu yasalar›n uy-gulanmad›¤›n›, tefeciler ve yetkili makamlarca görmezliktengelindi¤ini ve uygulanan cezalar›n da anlams›z derecede dü-flük oldu¤unu göstermektedir. RBI raporunda polisin dahaa¤›r ceza verilmesi için bask› yapt›¤› tek örnek Kerala’danal›nm›flt›r: “Polis tefeciler taraf›ndan uygulanan bask› taktik-leri nedeniyle yaflanan intihar vakalar›ndan endifle duymak-tad›r”. Tefecilerin yasal olarak zorunlu biçimde yap›lmas› ge-reken kay›t ve bildirimlerinin “kesintiye u¤rad›¤›” ve1980’lerden bu yana herhangi bir bilginin bulunmad›¤› Bi-har’daki durumsa daha tipiktir. Yayg›nlaflan çiftçi intiharlar›dalgas› eflli¤inde k›rsal Hindistan boyunca ortaya ç›kan yeniyasad›fl› tefeci hakimiyetinin damgas›n› tafl›yan bu senaryo-da, bafl›nda süper ünlü yüksek düzey bürokratlar›n bulundu-¤u RBI “uzman teknik grubu”, Bihar yaklafl›m›n› benimsemek-tedir. Yasalar tefecilere zahmet veriyorsa, o halde yasalarde¤ifltirilmelidir.

Bildik tozlu “piyasa” propagandas› bir kez daha önümüzesürülmektedir, ama bu kez zaman›m›z›n piyasa “reformu”kahraman› köy tefecisidir: “Çal›flma tarzlar›, borçlular›ylakurduklar› karfl›l›kl› kiflisel iliflkiler, gayr› resmi yaklafl›mlar›,acil finans olana¤› sunmalar› vs., onlar› köydeki en önemliborç vericiler haline getirmifltir. Borçlu-dostu ‘her zaman,her yerde, herhangi bir miktarda’ [borç verme] siyasetleri,köydeki konumlar›n› güçlendirmifl, böylece bankalar›n rolle-rini azaltm›flt›r. Borçlular›n ihtiyaçlar›na uygun say›s›z kifliyeözel ürün çeflitleri sunmaktad›rlar”. Ve baz› köy tefecileri de,t›pk› yak›n akrabalar› olan süper star yüksek riskli yat›r›mfonu yöneticileri gibi, yarat›c› ürünler gelifltirmek suretiylepiyasa iliflkilerinin içsel potansiyelini a盤a ç›kartt›lar; “Kar-nataka ve Rajastan’daki baz› ödünç vericiler, 100 günlük kre-di biçiminde yeni bir ürün devreye soktular. Buna göre,1,000 rupilik ana para, (önden) 120 rupilik bir faiz miktar› ke-

silerek ve sonraki 100 gün için günlük 10 rupi faizle borç ve-

riliyor. Toplanan faiz y›lda yüzde 44’e ulafl›yor”. Raporun var-

d›¤› sonuç kimseyi flafl›rtmamal›d›r: “’Piyasa gerçekli¤ini’ ih-

lal eden faiz oranlar›na s›n›r getiren yasalar iptal edilmeli ve

para ödünç verenlere kay›t olmalar› için teflvik edici ayr›ca-

l›klar sa¤lanmal›d›r”.

Tefeciler art›k “Akredite Kredi Tedarikçileri” haline gele-

ceklerdir. Bankalar ise bu duruma çiftçilere de¤il tefecilere

verecekleri kredilerle katk›da bulunacaklard›r. Do¤al olarak,

bu avanslara da daha sonra bankalar taraf›ndan verilen ön-

celikli sektör borçlar› muamelesi yap›lacakt›r. Çiftçilerin kre-

di talebinin 54 milyar rupi oldu¤u tahmin edilmektedir (2000

tarihli Hindistan Borç ve Yat›r›m Araflt›rmas›’na göre) ve bu

miktar, girdi maliyetlerindeki yükselmeyle birlikte sürekli

artmaktad›r. Küresel kapitalist mali sektörün s›n›rs›z kar açl›-

¤› noktas›ndan bak›ld›¤›nda, bu, yüksek bir getiri oran› olan

son derece karl› bir borç piyasas›d›r.

RBI’nin önerisi, Vijaya Bankas› Yönetim Kurulu Baflkan›

taraf›ndan sevinçle karfl›land›: “Para ödünç verenlerle yap›-

lacak her türlü anlaflma bankalar›n k›rdaki ve tar›mdaki

müflteriler gibi baz› nifl katmanlara ulaflma ifllem maliyetleri-

ni afla¤›ya çekecektir. Evet, k›rsal ekonomideki gelir düzeyi

artmaktad›r ve para ödünç verenler bunu bankalara kanali-

ze edebilirlerse, ifl dünyas› da orada olacakt›r”.

Burada Hindistan yöneticilerinin eski ve yeni yüzleri or-

taya ç›kmaya bafllamaktad›r. Köyde (ço¤unlukla ayn› kifli

olan) toprak sahibi ve tefeci, egemen partilerin dayand›kla-

r› taban› olufltururken, Chidambaram ve ortaklar› [Hindistan

maliye bakan›; ç.n.] Blackstone ve Citibank’taki patronlar›-

na hesap vermektedir.

Yine de, Hindistan’daki ço¤unluk aç›s›ndan yaflanan ger-

çeklik, derin köklere sahip feodal iliflkilerin yayg›n kapita-

lizm-öncesi kal›nt›lar› taraf›ndan koflullanm›fl olan marjinal

bir ekonomideki güvencesiz hayatt›r. Maliye bakan›n›n em-

peryal kapitalist piyasa ideolojisi flimdi k›rda esas olarak

köy tefecili¤i biçimine bürünmekte, bu durum da birçok

çiftçi aç›s›ndan intihar› bile tercih edilebilir bir seçenek ha-

line getirecek denli büyük bir sefalete neden olmaktad›r.

Burada önemli bir gerçek bir kez daha a盤a ç›k›yor: Emper-

yalizme karfl› verilecek mücadele k›rdaki devrimci dönü-

flümlerle kopmaz ba¤lara sahiptir.

www.sendika.org’tan al›nm›flt›r.

‹ran manfletlere geri döndü. Neredeyse her gün ABD hü-kümet yetkililerinin ‹ran’›n kabahatlerini anlatan ve altmetninde askeri seçene¤in çok yak›n oldu¤unu okuyabile-ce¤imiz aç›klamalar›n› iflitiyoruz. ABD hava ve deniz güçle-rinin sald›r›ya yo¤unlaflan haz›rl›klar›n› okuyoruz.. Blogos-fer böyle bir sald›r›y› protesto eden mesajlarla dolu. Sald›-r› gerçekleflmek üzere mi? Gerçekleflmesi “rasyonel” mi?

Rasyonellik kiflinin amaçlar›na göre de¤iflir. Öyleyse ilkolarak bu sald›r›y› planlayanlar›n ve bunun yan›nda iktidar-da olup da sald›r›ya karfl› ç›kanlar›n amaçlar›n›n neler ola-bilece¤ini inceleyelim ve gerçekleflmesi halinde sald›r›n›nmuhtemel sonuçlar›na bakal›m. Sald›r›n›n iki bafll›ca yanda-fl› var gibi görünüyor: Baflkan Yard›mc›s› Cheney ve arkadafl-lar›; halihaz›rdaki ‹srail hükümeti ve müttefikleri.

‹srailliler, ‹ran’›n nükleer silah elde etme yönünde h›z-la ilerledi¤ine ve bunun ‹srail devleti için muazzam bir teh-like teflkil etti¤ine inand›klar›n› saklam›yorlar. Birilerinin‹ran tesislerini bombalamas›n› diliyorlar.

Bunu kendilerinden ziyade Birleflik Devletler’in yapma-s›n› ye¤liyorlar. Bunun sebebi; Birleflik Devletler’in kendile-rininkinden daha fazla kullan›labilir hava gücü olmas› veböylesinin ‹srail’e politik olarak daha az zarar verecek ol-mas›d›r. Ne var ki, bunu Birleflik Devletler’in yapmamas› ha-linde kendilerinin yapaca¤›n› öne sürerek de göz da¤› veri-yorlar. ‹srail’in bak›fl aç›s›na göre bu, 1981’de Irak’ta gerçek-lefltirdikleri ve baflar› olarak gördükleri, Osirak nükleer te-sisinin bombalanmas›n›n bir tekrar› gibi olacak. Bu amaç ‹s-railliler için öyle önemli ki, son olarak kamuoyuna aç›kla-nanlardan, ‹srail’in Birleflik Devletler’i 2002-2003 y›l›ndaIrak’tan önce ‹ran’a sald›rmas› konusunda zorlad›¤›n› ö¤re-niyoruz.

Cheney’in amaçlar› muhtemelen farkl›yd›. Kendisi veyandafllar› ‹ran’a sald›r›n›n ‹srail’in 1981’deki sald›r›s› gibibaflar›l› olaca¤› konusunda kendilerine nispeten daha az gü-veniyor olmal›lar. Cheney’in amac› ‹ran’da ne oldu¤undanziyade Birleflik Devletler’de ne oldu¤uyla ilgili. Cheney muh-temelen ‹ran sald›r›s›n›n 2009’da Cumhuriyetçi beklentileriart›raca¤›n›, Birleflik Devletler içi militarizasyonu gelifltire-ce¤ini, baflkanl›k makam›n› güçlendirece¤ini ve sivil özgür-lükleri daha da zay›flataca¤›n› umuyor. Amaç bu ise, ‹ran’›ndahilindeki s›n›rl› ç›kar, konu d›fl› kal›yor.

Böyle bir sald›r›ya karfl› ç›kacak önemli güçler oldu¤uda ortada. ABD hükümeti içinde neo-con’lar art›k daha azvarl›k gösterebiliyor.

D›fliflleri Bakan› Condolezza Rice, Savunma Bakan› Ro-bert Gates ve Genelkurmay Baflkan› bunun kötü bir fikir ol-du¤u görüflünde. Önemli flirket liderlerinin de böyle düflün-mesi büyük olas›l›kt›r ve bu, Hazine Bakan› Henry Paul-son’un da muhtemelen karfl› ç›kmas› demektir. ‹ngilizler dedahil olmak üzere, Birleflik Devletler müttefikleri de askeriharekata karfl› görünüyorlar. Irakl› hükümetin de buna kar-fl› oldu¤u aç›k. Öyleyse Cheney ve ‹sraillilere herkes karfl›.

Muhaliflerin muhakemesi büyük ölçüde bir hava sald›r›-s›n›n sonuçlar›n›n ne olaca¤›na dayan›yor. ‹lk soru nas›l et-kin olabilece¤i. ‹ranl›lar›n Irak’a yap›lm›fl ‹srail hava sald›-r›s›ndan ders ald›klar› ortada.

Nükleer tesislerini çoklu görünecek flekilde da¤›tt›lar veyeralt›na yerlefltirdiler. Tesislerle ilgili ABD istihbarat› muh-temelen hayli s›n›rl› ve ABD uçaklar›n›n tüm tesislerin yeri-ni belirleyebilece¤i veya belirleyebildiklerinin tümünü yokedebilece¤i de kesin de¤il. Bunun yan›nda Birleflik Devletlerkara kuvveti gönderemezse iflte o zaman askeri bir hezimetyaflan›r fakat zaten gönderemez çünkü elinde yok.

‹kinci olarak, ‹ranl›lar da Irak’ta ya da Afganistan’da, yada her ikisinde bir flekilde askeri/politik karfl›l›k vermeyegirifleceklerdir ki bu da Birleflik Devletler için iyi olmaya-cak. Afganistan’da Birleflik Devletler ve ‹ran az çok birbiri-ne ba¤l›d›r ve Birleflik Devletler ‹ran’›n buradaki sessiz teyi-dini bozmas›n› istemez.

Üçüncü olarak, bunun Irak’taki etkisini detayl› olaraktahmin etmek ise zordur. Ne var ki, Birleflik Devletler’in za-ten zay›f bir konumda oldu¤u Irak’ta, El Maliki hükümetinibu konuda tav›r almaya zorlamas›n› sa¤layamayaca¤› kesin.Bu konuda zorlasa dahi bafll›ca fiii partilerin üstü kapal› ola-rak bile olsa ‹ran’› destekleyece¤i ortada.

Dördüncü olarak, di¤er büyük güçlerin tepkisi en iyi ih-timalle çekingen olur. Bat› Avrupa bunu belki aç›kça söylerfakat bombalamay› alk›fllamayaca¤› kesin. Rusya ve Çin isemuhtemelen bunu aç›klayacak. Ne var ki, birçok sözde ›l›m-l› Arap yönetimi ‹ran gücünden ürkebilir. Bir Müslüman ül-keye yap›lm›fl sald›rgan hareketi de alk›fllamaya güçlerininyetmesi muhtemel görünmüyor. Ciddi miktarda fiii az›nl›¤›noldu¤u ülkelerde ise hükümetlerin bast›rmakta zorlanaca¤›halk gösterileri ile karfl›lafl›lmas› tehlikesi do¤ar.

Son olarak, flu an Kuzey Kore ve Birleflik Devletler ara-s›ndaki diplomatik müzakereler ‹ran’a ABD bombard›ma-n›n›n ani bir sonucu olarak sallant›ya girebilir çünkü Ku-zey Kore’nin bafl›na gelmesinden en korktu¤u fley teyitedilmifl olur.

K›sacas› bu, diplomatik kargafla ve Ortado¤u’da dahada yay›lacak fliddet demektir. fiayet bu net bir askeri fay-da sa¤lamayacaksa ‹srail’in menfaati de asl›nda çok s›n›r-l› olacakt›r.

Bu flüphesiz ki ABD hükümetinin içindeki halihaz›rdakitart›flmalarda da söylenmektedir. ABD hükümeti içinde as-keri harekata karfl› olanlar›n tek zay›fl›¤›, harekat yerinetüm önerdiklerinin daha fazla diplomatik çaba gösterilmesive daha fazla ekonomik bask› yap›lmas›ndan ibaret oluflu-dur. Cheney hiç kuflkusuz bunun da ifle yaramayaca¤›n› sa-vunuyor. Muhtemelen de hakl›.

Bu nedenle Birleflik Devletler’in ‹ran’› bombalamas›“rasyonel” mi? ABD hükümeti aç›s›ndan neredeyse hiç de¤il,hatta ‹srail aç›s›ndan bile de¤il. Temel amaç Birleflik Devlet-ler içindeki politik atmosferi de¤ifltirmekse, bu “rasyonel”addedilebilir fakat bedeli büyük olacakt›r.

Dünyada bahsetti¤im tepkilerin en nihayetinde öngör-dü¤ümden daha sönük olaca¤›n› düflünmeleri nedeniyle,bombalaman›n Birleflik Devletler’in yan›na kâr kalaca¤›n›söyleyen birçok sol görüfllü yorumcu var. Baz›lar› (Cheneyve ‹sraillileri kastederek) çaresiz kiflilerin hareketlerininbenim burada ortaya koydu¤um sonuç analizleriyle k›s›tlan-mayaca¤›n› söylüyor. Belki… Fakat bana göre böyle “çare-siz” bir hareketin baflar›l› olmas› ihtimali s›f›r olmasa bilegerçekten çok düflük.

* Fernand Braudel Ekonomik Araflt›rma Merkezi direk-törü Amerikal› iktisatç›n›n bu yaz›s› www.sendika.org’dan

al›nm›flt›r.

ABD’nin ‹ran’a sald›r›s› gündemde mi?Immanuel Wallerstein*

Monthly Review

Günümüzün neo-liberal kahraman›: Köy tefecisi

Page 12: 8 - 16 Ekim 2007 - Sayı 120

8-16 Ekim 2007 KÜLTÜR SANAT12

Delal’in yüzü nas›l gülecek?

YÇKMEylül’üGrup Patikaile noktalad›

Yüz Çiçek Açs›n Kültür Merkezi (YÇKM)’nin Eylül

ay› etkinlikleri Grup Patika’n›n verdi¤i müzik dinleti si

ile sona erdi.

Gelece¤in ve yar›nlar›n giderek siliklefltirilmeye

çal›fl›lmas›na, do¤an›n, yeralt›, yerüstü zenginliklerin

tahrip edilmesine, insanl›¤›n gelifliminde önemli bir

yere sahip olan kültür-sanat›n, tüketim pazarlar› olufl-

turularak, burjuva-feodallerin elinde bir yozlaflt›rma

arac› olarak kullan›lmas›na dur diyebilmek, halk›n de-

¤erlerine sahip ç›kmak ve demokratik halk kültürünü

gelifltirmek için alternatif üretimler gerçeklefltirme

amac› ile faaliyetlerini yürüten YÇKM, Eylül ay› etkin-

liklerini 30 Eylül günü gerçeklefltirilen Grup Patika

konseriyle noktalad›. Eylül ay› boyunca ünlü yönet-

men Emir Kusturica’n›n ‘Çingeneler Zaman›’, ‘Kara

Kedi Ak Kedi’, ‘Yer alt›’ ve ‘Arizona Rüyas›’ adl› film-

lerinin gösterildi¤i YÇKM’de, 9 Eylül’de flair Mehmet

Çetin’in kat›l›m›yla fliir dinletisi ve söylefli, 16 Eylül’de

‘12 Eylül’den Günümüze’ konulu panel düzenlendi.

YÇKM’de 23 Eylül günü Tiyatro Simurg oyuncular›,

Sabahattin Ali, Onat Kutlar ve Hasan Hüseyin Kork-

mazgil’in de¤iflik metinlerinden oyunlaflt›r›lan, insa-

n›n de¤iflik toplumsal dönemler, olaylar ve durumlar

içindeki duruflunu ele alan ‘Yaz Ki Bahar Olsun’ oyu-

nunu sergilerken, Eylül ay› etkinlikleri Grup Pati-

ka’n›n 30 Eylül günü verdi¤i konserle sona erdi.

Akflam›n silueti çöktü¤ünde mahpusha-

neye ve sapsar› yüzüyle ölüm döfle¤indeki

ince yap›l› k›z›n ko¤ufluna geldi¤inde ka-

ranl›k, iflte o zaman, önceleri herkesi flafl›r-

tan, kimilerini güldüren, kimilerinde k›s-

kançl›k, kimilerinde haset, baz›lar›na kat›

aç›lmam›fl bir küfür gibi gelen, kimilerini

sinir küpüne bindiren garip mi garip, bir

yan›yla çocuksu, bir yan›yla do¤aüstü bir

coflkuya benzeyen, flirret çocuklar›n ak›l

s›r ermez huylar›n› and›ran, kutsal bir iba-

detle saçma bir oyun aras›na sal›ncak kur-

mufl küçük bir k›z›n etekleri gibi uçuflup

duran ayinsel bir olay yaflan›rd›. Yata¤›nda

k›p›rdanmaya bafllard› sar› benizli k›z; di-

diflken, inat abidesi yüzündeki alayc› gü-

lümsemesine ramak kalm›fl, bunu bilirdi

herkes; “difllerimi seviyorum” türküsünü

söyleme zaman›yd›...

“Difllerimi seviyorum.”

Kalayl›, k›rm›z›ms› bak›r bir tencere k›-

ç›na benzeyen üst dama¤›ma kama gibi

saplanm›fl e¤reti, s›r›tkan difllerimi... Ve

flimdi, “difllerimi seviyorum zaman›...”

Çelimsiz k›z›n ‘difllerimi seviyorum za-

man›’ geldi mi bir kere, susard› herkes. ‹ti-

raz ne mümkün?!..

Ne demek “Olmaz!..”

“Hay›r!” demek kimin haddine!..

‘Politik önderli¤in iradesi’ diye bir fley

mi iflitildi flu köfleden? Ak›l denen bir fley

var kardefllerim... Kimin haddine difllerini

seven k›z› durdurmaya kalk›flmak!. Ve ki-

min akl›ndan geçer karfl› ç›kmak?.. Tart›fl-

ma açmaktan m› söz ediyor birileri? Öyle

sessiz sinsi laf atmalarla olmaz, kendine gü-

venen buyursun ç›ks›n, hani, kimde bu ça-

tal yürek, kim cesaret edecek bu kadar se-

vimsiz bir rolü üstlenmeye?!.

“Difllerimi seviyorum zaman›” bu yol-

dafllar! Çocuk oyunca¤› de¤il...

“Difllerimi seviyorum zaman›”nda hep

kalkt› yata¤›ndan çal› gövdeli flirret k›z.

Önceleri yard›m almad› kimseden, do¤ru-

ca lavaboya... Zaman geçti, eridikçe eridi

difllerini seven k›z, bir deri bir kemik...

Sonralar› kolundan, koltu¤undan tutuldu

düflmesin diye... Daha sonralar› yata¤›n›n

baflucuna bir le¤en, elinde bir bardak suy-

la bir yoldafl› tepesinde... Difllerini seven

k›z naif mi naif, huysuz, dik kafal›n›n biri

ki, düflman bafl›na...

Ve sonra, tükendikçe tükendi kaslar

ölüm gibi bir oruçta. Çekip giden beden

enerjisine karfl› huflu içinde, serüven gibi

bir direnifl... Kimyas›na erdem kat›lm›fl ilaç-

lar içildi; iradeler k›r›ld›, iradeler beslendi,

iradeler bilendi, ameliyata al›nd› kelimeler;

neflterler vuruldu, içi d›fl›na ç›kart›ld› ide-

olojilerin, ve bütün efsaneden geriye insan

kald›, direnen ve elefltiren insan...

Fakat çelimsiz k›z›n sessiz bir inatla ölü-

me yatmay› elefltiren, yerden yere vuran

difl f›rçalama eylemi devam etti; taa ki gü-

nün birinde, yanm›fl, harabeye çevrilmifl

mahpus ko¤uflunun bir köflesinde, kapkara

demir ranzalar›n birinin köflesinde, yang›n-

dan kurtulmufl e¤ri bü¤rü plastik bir difl

macunu kutusu buldu jandarman›n biri...

* * *

Y›llar sonra, küçük bir gecekondu evi-

nin darac›k odas›nda, “K›z›m” diye söze

girdi yafll› adam›n biri, “Sen okumuflsun”

dedi, “Bilirsin belki, hele sen söyle, bir yol

göster bana, bir ak›l ver...”

Samimiyetle yard›m dileyen bir hali var-

d› adam›n, belli ki dert yanmaya, içini dök-

meye gelmiflti. Kendi kendine tak›nt› hali-

ne getirdi¤i ç›kmaz›ndan s›yr›lma iste¤i

aç›kça gün yüzündeydi. ‹çtenlik akan yu-

muflac›k sesiyle devam etti: “Ne yapay›m

ben flimdi? Bu Delal öldürecek beni. Yafll›

kalbim dayanm›yor art›k buna. Surat› bir

kar›fl eve geliyor. Hiç gülmüyor. Ne diyece-

¤im ben bu k›za? Ne söyleyece¤im? Bafl›ma

kald› iflte. Nas›l konuflaca¤›m ben bu ço-

cukla, nas›l yarenlik edece¤im, nas›l kaza-

naca¤›m gönlünü?”

Difllerini seven çipil suratl› k›z›n tam

karfl›s›ndaki sekiye oturmufltu adam. Daha

geliflinden belliydi çok konuflaca¤›. Dizi-

nin birini alt›na k›r›p devam etti: “Hani bir

fley demiyorum, geliyor, yeme¤ini yiyor,

taba¤› orada, ortal›k darmada¤›n, nefle di-

ye bir fley görmedim ben bu k›z›n surat›n-

da, öylece b›rak›p çekiliyor. Yüzünden

düflen bin parça! K›z›m ben flimdi ne diye-

yim sana, nedir bu bana çektirdi¤in? Bir

fley de diyemiyorum, incinir, korkuyo-

rum, kolay da de¤il, biliyorum. Ama yav-

rum benim bu çaresizli¤im kolay m›? Bir

o¤lumu verdim ben, babayi¤it ki nas›l...

Yi¤idimi verdim ben, bilmez de¤ilim, az

ac› çekmedik biz k›z›m. Bakma sen bu ha-

lime, neler gördük biz... Aha geçen y›l, bu

çocuklardan biri söz verdi bana, “Apê se-

ni götürecem Dersim’e” dedi. Onu bekli-

yordum, gidip bir o¤lumun gezdi¤i da¤la-

r› göreyim dedim. Bekledim, bekledim,

sonunda o çocuk da hapse girdi. Gidip bir

o¤lumun gezdi¤i yerleri görmek istiyorum

k›z›m. Hele da¤dayken, o s›rada, buraya

geldi¤inde bir akflam, ç›k›p eve gelmiflti.

Aha görsen ayaklar› böyle dizine kadar

kar, çamur içinde, fliflmifl, mosmor… Su

getirdi anas› le¤ende, ‘yok’ dedi, b›rakma-

d› anas›n› y›kas›n, ‘bir fley yok, benim gibi

yüzlercesi flimdi d›flar›da’, inat etti, y›kat-

mad› ayaklar›n›, ahhh o¤ul, o¤ul...

Ama Delal genç çocuk, ne diyeyim bil-

miyorum ki bu k›za, bu halde okul mu

okur bu çocuklar? Nas›l akl› dersine gider

bilmiyorum ki... ‘Yavrum bir fley söyle, be-

nimle konufl’ diyorum, ses etmiyor. Çaresiz

kald›m ben de k›z›m. Bir tek senin baban

m› girmifl hapse?!. Hele kardefli!.. O daha

küçük, anas› krefle götürüyor, getiriyor, ge-

lir gelmez da¤›t›yor ortal›¤›, ‘çocu¤um iki

dakika yerinde dur’ demeye kalm›yor, ‘ba-

na kar›flma büyükbaba’ diye ba¤›r›yor, ses

edemiyorum ben de. Delal’de ç›t yok. Öyle

bir köflede kös kös oturuyor, surat›ndan

düflen bin parça. Halbuki ak›ll› k›z, kalksa

iki dakika ilgilense kardefliyle, o da sakinle-

flecek, h›rç›nlaflmayacak bu kadar...”

* * *

Konufltukça konufltu adam. Kimi za-

man gözleri doldu, kimi zaman ba¤›r ça¤›r

öfkelendi. Sayg›yla karfl›s›nda oturuyordu

difllerini seven çaçaron k›z.

Neden sonra kalkt›.

“Difllerimi seviyorum zaman›” gelmifl

olmal›yd›.

Bir çay getirdi önce adama, “Apê sen

çay›n› iç, konuflurum ben Delal’le” diyerek

odadan ç›kt›. Elinde küçük bir paketle dön-

dü banyodan. “Bunu Delal’e ver” dedi, “Be-

nim hediyem oldu¤unu söyle, difllerini f›r-

çalamay› ihmal etmesin, üstelik benim ka-

dar çirkin de de¤il diflleri, güler güler, me-

rak etme sen!..”

YÜZ F‹K‹RMuzaffer Oruço¤lu

[email protected]

www.muzafferorucoglu.com

Do¤du¤um köy Büyük Zavot, Terekemeler,Gürcistan’dan kaç›p gelmeden önce, Ermenilerin,Kürtlerin, Türklerin, Kafkas göçmenlerinin ve Ma-lakanlar›n iç içe yaflad›¤› bir kültür mozaiki idi. Er-meniler, bir varm›fl bir yokmufla kar›flt›ktan sonrabizim kulak konumundaki Terekemeler, EkimDevrimi’nden kaç›p, Büyük Zavot köyünde Erme-ni’lerden boflalan evlere yerlefltiler. Köy, Tereke-meler, Kürtler, Kazak ve Gürcü kökenli baz› aile-lerden olufltu. Devrimden kaç›p gelen Terekeme-lerin bir bölümü, mand›ra ve inek a¤alar› olarakköyün en üst s›n›f›n› oluflturdular. Bu zengin köy-lülerin alt›nda, yine terekemelerden oluflan vesütlerini mand›ra sahiplerine satan orta halli köy-lüler yer al›yordu. Babam da bu s›n›fa dahildi. Or-ta halli köylülerin alt›nda, birkaç inek ve birkaçkoyuna sahip olan ve yine Terekemelerden, Kürt-lerden oluflan yoksul köylüler vard›. Bunlar›n al-t›nda da, zengin ve baz› orta halli köylülerin kap›-s›nda nöker(tutma) olarak çal›flt›rd›klar› en yok-sul Kürtler yer al›yordu. Çevre köylerden gelenve tümüyle Kürtlerden oluflan Nökerler, kap›s›n-da çal›flt›klar› zengin ve orta halli köylülere a¤aderlerdi. Kar›lar› ve çocuklar›yla birlikte bir y›ll›-¤›na kiralanan bu yoksul insanlar, ah›rlarda hay-vanlarla iç içe yaflarlard›. Bunlar›n çal›flma ve din-lenme saatleri belli de¤ildi. Hayvanlar› yemle-mek, ah›rlar› temizlemek, ot ve tezek tafl›mak ifli-ni erkek nökerler yaparlard›. Bunlar›n kar›lar›, ka-p›s›nda çal›flt›klar› zengin veya orta halli köylüle-rin evlerinde hizmetçilik yaparlard›. Nöker çocuk-lar›, k›z ise analar›na, erkek ise babalar›na yard›mederlerdi. Nökerler, zengin ve orta halli köylüler-le ayn› sofrada yemek yeme, çay içme haklar›nasahip de¤illerdi. Onlar›n yemekleri ayr› piflerdi.

‘A¤a’lar› bu¤day, onlar ise arpa ekme¤i yerlerdi.‘A¤a’lar, nöker çocuklar›n› okula göndermezlerdi.Nökerler de zaten aç›ktan böyle bir talepte bulun-mazlard›. ‘A¤a’lar, nökerlerini ve nökerlerinin ka-r›lar›n› dövme hakk›na sahiplerdi. Böyle bir du-rum, karakola intikal etmezdi. Bir ‘a¤a’ o¤lununveya k›z›n›n bir nöker o¤lu veya k›z›yla evlenme-si mümkün de¤ildi. Nökerler ancak, nökerlerle yada yoksul köylülerle evlenebilirlerdi.

Büyük Zavot, regarenk çiçek örtüsüyle ge-nifl otlaklar› olan bir köydü. Otlaklar›n bir bölü-mü y›lk› ya da yoz olarak adland›r›lan at, s›¤›r sü-rülerine ayr›lm›flt›. Büyük bir bölümü ise inek sü-rülerinindi. Hayvanlar›n dört befl ay sokulmad›k-lar› çay›rlar, k›fll›k ot için ayr›l›rd›. Ot biçimi za-man›, fiavflat’tan t›rpanlar›yla ›rgat kafileleri, gelir-di. Köy adeta lazlar›n istilas›na u¤rard›. ‘A¤a’lar,›rgatlar›, nökerler gibi ah›r ya da samanl›klardayat›r›rlard›. Irgat istilas› bir ay kadar sürerdi. Nö-kerlerin en çok çal›flt›klar› mevsim, ›rgatlar›n gel-di¤i biçim mevsimiydi. Ekin mevsiminde de çokçal›fl›rlard› nökerler. Dinlenme ve tatil haklar›nasahip de¤illerdi. ‘A¤a’lar›n en hofllanmad›klar›fley, nökerlerin bofl durmalar›yd›.

Büyük Zavot’un k›fllar› fliddetli geçerdi.“Nöker k›fllar›” derim ben bu k›fllara. Kar kal›nl›-¤› bir metreyi aflar, bazan da iki metreye yakla-fl›rd›. Peç dedi¤imiz teneke sobalarda tezek ya-karak ›s›n›rd›k. Ah›rlarda yaflayan nökerlerin flö-mineye benzer ocaklar› vard›. Ocaklar, kocaah›rlar› fazla ›s›tmazd›. Nöker aileleri, hayvanla-r›n ah›ra yayd›klar› s›cakl›ktan yararlan›rlard›.Huni biçiminde küçük teneke ç›ralarla ayd›nla-t›rlard› gecelerini. Hayvanlara bir ya da iki ö¤ünsu ve yem vermek, altlar›n› temizlemek, do¤ura-

mayanlar› do¤urtmak, süt sa¤mak, nökerlerin k›-fl›n yapt›klar› bafll›ca ifllerdi. Hayvanlar›n geviflsesleriyle cin ve peri masallar›n› dinleyerek, se-kilerin üzerinde topluca, iç içe uyurlard›. Bu, be-nim de sevdi¤im bir uyuma iklimiydi. NökerimizKürt Hüseyin, benim kirvemdi. S›k s›k ah›rdakievlerine gider, ocak bafl›nda sohbetlerine kat›l›r-d›m. Atlar›n yelelerini ören, geceyar›s› ah›rdadü¤ün yapan, genç delikanl›lar› ve k›zlar›, uyku-dayken d›flar› ça¤›r›p, uçurumlardan düflürencin sürülerinden sözederlerdi.

Büyük Zavot’ta Terekemeler, Bakü ve An-kara, Kürtler ise Erivan ve Kerkük radyosunudinlerlerdi. Terekemelerin de Erivan radyosun-dan yay›nlanan Kürt klamlar›n› ilgiyle dinledikle-rine çok tan›k olmuflumdur. Anam biraz Kürtçebilir ve bu dinleyicilerin bafl›nda gelirdi. Tereke-meler, Baku radyosunda, afl›k mahn›lar›n›, sey-gahlar›, mugamlar› can kula¤›yla dinlerlerken, s›-n›r›n ötesinde b›rakt›klar› yak›nlar›n› düflünerekhüzünlenirlerdi. Dü¤ünlere Afl›k ‹slam’› daveteder, toplu halde oturup, O’nun aflk menk›beleri-ni, mesellerini, mahn›lar›n› dinlerlerdi.

Köye bazan hamut dikmek için mala-kan(molokan) ustalar gelirdi. Rus kökenli Mala-kanlar, hiristiyanl›k içinde savafla karfl› olan, birmezhebin mensuplar›yd›. Silaha el sürmek, bü-yük bir günaht› onlar için. Bundan dolay› çarl›konlar› sapk›n bir mezhepin mensuplar› olarak gö-rüyor ve askere alm›yordu. At bak›m›, peynir vebira üretimi baflta olmak üzere, tar›mda oldukçaustalard›. Kars’›n iflgalinden sonra Çarl›k, Mala-kanlar› kafkaslardan sürüp, yeni iflgal bölgelerineyerlefltirdi. Kurtulufl savafl› y›llar› ve sonras›ndaise Malakanlara Bolflevizm öcüsünün yaratt›¤› bir

ruhla bak›ld› ve bask› alt›na al›narak, Kafkasyayasürgüne zorland›lar. Askere al›nacaklar›n› bildir-diler onlara. Yirmi bin Malakan Kars’› terkedip,Kafkasyaya göç etmek zorunda kald›.Çocukluky›llar›mda Malakan nüfusu oldukça azalm›fl, baz›-lar› da bask›dan kurtulmak için din de¤ifltirmekzorunda kalm›flt›. Köyümüze gelen son Malakan,haddinden fazla uzun boylu ve genifl omuzluydu.Kiremit k›z›l›na çalan, uzun bir sakal› vard›. Hiçkonuflmaz, sürekli çal›fl›rd›. 1962’de tüm Mala-kanlar, çekip Sovyetlere gittiler, hamut iflleri Te-rekemelere kald›.

Çocuklu¤um, Ekim Devrimi’nden kaç›fl›n,Ermeni ve Malakan sürgününün, Kore Savafl›’n›nve Dersim K›r›m›’na kat›lan Enni Day›’n›n öyküle-rini dinlemekle geçti. Babam baflta olmak üzeretüm Terekemeler, Büyük Zavot’ta hiç bir a¤ac›ntutunamayaca¤›n› konufltular 60 y›l. Amcam Hü-seyin, Onlar›n bu iddialar›n›n bofllu¤unu ispatla-mak için büyük bir cesaret gösterip a¤aç dikme-ye kalk›fl›nca alay konusu oldu. Dikilen a¤aç, neyaz›k ki k›fla dayanamay›p dondu ve köyde hiçbir a¤ac›n bitmeyece¤ine olan inanç bir kez dahapekiflmifl oldu. Y›llar önce, abimi Krefelt’te gör-meye gittim. “Köyde ne var, ne yok,” dedim.“Gözlerime inanamad›m,” diye söze bafllad›.“Komflu köyden bir ziraatç›, köyümüzdeki çay›nk›y›s›na kavak a¤açlar› dikmifl, a¤açlar köklenmiflve büyümüfller.” Ben de flafl›rd›m tabi. “Eee,” de-dim, “köylüler ne diyorlar bu duruma?” Gülüm-sedi, “Hiiç,” dedi, “bir fley demiyorlar. Kavaka¤açlar›n›n alt›nda oturup çaylar›n› içiyorlar, veflimdi de ‘bu köyde kavak a¤açlar›ndan baflkahiçbir a¤ac›n bitmeyece¤ini konufluyorlar.”

Büyük Zavot

Öm

er L

EVEN

TO⁄

LU

ÖY

Page 13: 8 - 16 Ekim 2007 - Sayı 120

8-16 Ekim 2007GÜNCEL 13

“YENİ ANAYASA”YA ESKİ(MEYEN) DERSLER! (I)

G‹R‹ZGÂH

“Ak›l haz›r de¤ilse, göz görmez.” 3

Hepimize Wittgenstein’›n, “Hiçbir fley gizli de¤ildir. Her

fley önümüzdedir. Her fley önümüzde, her fley aflikâr oldu¤u

için onu görmek zordur,” sözlerini an›msatan anayasa tart›flma-

lar› daha ilk ad›m›nda flimdiden, traji-komik bir görüntü arz et-

meye bafllad›...

Örne¤in bir AKP milletvekili “Anayasan›n de¤ifliklik s›n›r›-

n› askerlerin çizdi¤i”ni kabul ederek, “bundan fazlas›n›n müm-

kün olmad›¤›”n›n alt›n› çizerek, olaca¤›n yine de 1982 Anaya-

sas›’ndan “daha iyi olaca¤›”n› ifade etti...

Darbe destekli askeri vesayetin anayasas› olan 1982’yi yi-

ne askeri vesayetin anayasas› olan 1961’den ay›ran temel çizgi

nihayetinde nedir? Bunun üzerine düflünüldü mü?

1961 Anayasas› üzerine kopar›lan kocaman gürültüler ara-

s›nda bu sorunun yan›t›n› vermek gerekmiyor mu?

Evet, evet gerekiyor; ama ne? Ancak “güncel tart›flma-

lar”da 4 bu atlan›yor!

Bunun yerine “Birinci Cumhuriyet” karfl›s›nda “‹kinci

Cumhuriyet”i bile dillendirmekten geri ad›m atan burjuva libe-

ralleri, askeri vesayetle aralar›nda bir orta yol arayarak, “Bir bu-

çu¤uncu Cumhuriyet de var,” 5 diyorlar; hem de “Yeni anaya-

sa ‘anayalanlar’ üzerine mi kurulacak? ‘Anagerçekler’ üzerine

mi? Bütün mesele bu,” 6 gibi kocaman laflar ettiklerini de unu-

tarak! Ergun Özbudun’un, “Türkiye... yak›n zamanlarda gör-

medi¤i yo¤unlukta anayasa tart›flmalar›na tan›k oldu. Önümüz-

deki on y›llar›n siyasî tarihçileri, muhtemelen bu dönemi ‘ana-

yasa savafllar›’ dönemi olarak adland›rabileceklerdir,”7 diye ta-

rif etti¤i konjonktürden ç›kart›lmas› gereken ilk sonuç, güncel

anayasa tart›flmalar›n›n askeri vesayetle pazarl›¤a tabi oldu¤u-

dur... Gerçekten de “Hep ‘kurtar›c›’ olarak görülen anayasa,

yaklafl›k 150 y›ld›r kamuoyunun gündeminden düflmeyen”8

tart›flmalar eflyan›n özüne dair de¤ildir; ve asla da olmam›flt›r.

O hâlde burada önemli olan, anayasan›n özüne/ ifllevselli¤ine

mündemiç bir (tart›flmadan öte) elefltiri ile burjuva anayasa

karfl›s›ndaki alternatifimizin yani yeni bir cumhuriyet ve anaya-

sa konusunda ne dedi¤imizin (reel-politiker kayg›lar d›fl›nda)

ortaya konmas›d›r...

“ANAYASA MEVZUSU”NUN TEOR‹K

ARKA PLANI

“Düflünülmemifl olan her fley bir hiçten ibarettir.” 9

Hepimizin bilgi sahibi oldu¤undan flüphe duymad›¤›m›z

Marx, Engels ve Lenin’in ifade ettikleri yan›nda, Gramsci ile

D‹A’lar (Devletin ‹deolojik Ayg›tlar›) konusunda Althusser’in

dediklerini de unutmadan, “Devlet, kendi içinde toplumsal ifl-

bölümünü izler ve yeniden üretir; böylece devlet, zihni çal›fl-

man›n içinde ortaya ç›kan iktidar ve bilgi ba¤›nt›lar›n›n kopya-

s› hâline gelir” diyen Nicos Poulantzas’›n dediklerine “kabaca”

flunlar›n da eklenmesi gerekir. Marx’a göre, varl›klar›n›n top-

lumsal üretiminde, insanlar, aralar›nda kendi iradelerine ba¤l›

olmayan belirli iliflkiler kurarlar. Böylelikle Marx, Devlet biçim-

leri kadar hukuki iliflkilerin de ne kendi bafllar›na anlafl›labilir

ne de insan zihninin genel bir evriminin sonucu oldu¤unu ile-

ri sürmektedir. O, iktidar ve tahakküm iliflkilerinin de elbise gi-

bi, ayakkab› gibi, makine gibi üretilen bir iliflki, ba¤›nt›lar zin-

ciri oldu¤unu savunur. Her türden iktidar› oluflturan ba¤›nt›lar

zincirinin ne, örne¤in “zor”, “yetke”, “yetki”, “hukukilik” gibi

kavramlardan yola ç›k›larak ne de, örne¤in Hegelci anlay›flta,

“mutlak tinin devlette cisimleflmesi”nde oldu¤u gibi zihninin

genel bir evriminden veya insan do¤as› olarak adland›r›lan psi-

kolojik süreçlerden, örne¤in Hobbes’ta oldu¤u gibi “korku” ol-

gusundan hareketle anlafl›lmayaca¤›n› dile getirmektedir. ‹kti-

dar ve tahakküm iliflkilerinin köklerinin “sivil toplum”da, sivil

toplumun anatomisinin ise politik ekonomi içinde oldu¤unu

ileri sürdü. Dolay›s›yla, Marksizm’e göre, s›n›f mücadelelerinin

oluflturdu¤u “güç dengeleri” d›fl›nda bir iktidar tahayyülünün

içeri¤i soyut, soyut oldu¤u kadar da bofltur.

Üretim araçlar›na sahip olanlar ile üretim araçlar›na sahip

olmayanlar aras›ndaki iliflki, bir baflka ifadeyle, toplumun belli

bir s›n›f›n›n toplumsal varl›¤›n› üretmek için iflgücünü satmak

zorunda kalanlar ile iflgücünü sat›n alanlar aras›ndaki iliflki ka-

pitalist toplumda karakteristik bir iliflkidir. ‹nsan›n sahip oldu-

¤u güçler, olanaklar, kapasiteler toplumsal dolay›m içinde

oluflmufl araçlar olmaks›z›n yaln›zca bir potansiyeldir. ‹flgücü-

nü satarak toplumsal varl›¤›n› yeniden üretmek zorunda kalan

s›n›f ile iflgücünü sat›n alarak, bunu de¤erleyerek toplumsal

varl›¤›n› yeniden üreten s›n›f aras›ndaki iliflki serbest piyasa ko-

flullar›nda ne kadar adilane, ne kadar özgürce, ne kadar huku-

ki bir sözleflme içinde gerçeklefliyor olursa olsun, üretim araç-

lar›ndan yoksunluk, iflgücünü satanlar›n sahip oldu¤u olanak-

lar›, kapasiteleri, güçleri s›f›ra indirir. Üstelik, bu iliflki çifte ik-

tidarla sonuçlan›r. Bir yanda kapasiteleri, olanaklar› güçleri ha-

rekete geçirici araçlara sahip olman›n getirdi¤i avantaj yarat›c›

bir konum, di¤er yanda da bu avantaj›n iliflki içinde sa¤lad›¤›

ek avantaj çifte iktidar durumu yarat›r. Böylece, s›n›flardan bi-

ri di¤erine toplumsal varl›¤›n› sürdürebilmek için kendi güç,

kapasite ve olanaklar›n›n bir bölümünü devretmek zorunda

kal›r.

‹ktidar, hiçbir yasa taraf›ndan s›n›rland›r›lmak istenmeyen

stratejik bir konum olmas› dolay›s›yla her zaman diktatörlü¤e

dönüflme e¤ilimini içinde tafl›r. Tarih, belli bir yasa taraf›ndan

s›n›rland›r›lan iktidarlar›n egemenlik konumunun ya da güçler

dengesindeki konumunun tehlikeye girmesiyle, söz konusu

yasayla s›n›rlanman›n ka¤›t üzerinde kalm›fl sözde ba¤›tlar ol-

du¤unun ilan edilmesinin örnekleriyle doludur. Modern top-

lumlarda iktidar olgusuna iliflkin olarak Foucault, “hukuk, ikti-

dar›n gerçek biçimidir” saptamas›n› yaparken bu tarihsel arka

plan› dikkate almam›fl gibidir. Foucault’nun, Weberci kuram›

izledi¤i görülmektedir. Ancak, toplumun rasyonelleflmesini

Weber’de oldu¤u gibi bir bütün olarak ele almaktansa, özgül

rasyonellikleri bir dizi alanda, temel bir deneyime gönderme

yaparak incelemenin daha isabetli oldu¤unu savunur. Yine de

Foucault’nun, Weber’den aç›k etkiler tafl›yan, “hukuk sistemi,

fliddet uygulama biçimlerinden biridir” görüflünün tafl›d›¤›

do¤ruluk, ancak, hukukun “güçler dengesi” d›fl›nda stratejik

bir konum ifade etmedi¤i dikkate al›nd›¤›nda aç›k bir duruma

gelir. Çünkü, hukuk sistemlerinin, “meflrulu¤un” kendinden

menkul bir güç ifade etmesi düflünülemez. Bir hukuk sistemi

ne zaman bir devlet iktidar› ve devlet ayg›t›nca desteklenip ko-

runmuflsa iflleyen bir sistem durumuna gelmifltir. Bunun d›fl›n-

da, kendinden iflleyen bir hukuk yoktur. Marksizm’in devlet ik-

tidar› ve devlet ayg›tlar› üzerine yo¤un bir biçimde durmas›y-

la, gerçekten, iktidar ve tahakküm iliflkilerinin özgül alanlarda

ve temel toplumsal iliflki biçimlerindeki görünümleri dikkate

al›n›r duruma geldi. Gramsci’den bafllayarak özgül toplumsal

iliflkilerde iktidar ve tahakküm iliflkilerinin analizine yönelik

Marksist bir ilgi olufltu. Althusser imgesinde somutlaflan bu il-

ginin verimleri, onun “‹deoloji ve Devletin ‹deolojik Ayg›tlar›”

adl› k›sa çal›flmas›nda temel kuramsal önermeler biçiminde di-

le getirildi. Althusser, “‹deoloji ve Devletin ‹deolojik Ayg›tlar›”

çal›flmas›nda Marksizmin devlet iktidar› ve devlet ayg›tlar› ara-

s›nda çizdi¤i klasik ayr›ma devletin ideolojik ayg›tlar›n›n da da-

hil edilmesi gere¤ini ileri sürdü. ‹deolojik ayg›tlar, birbirinden

ayr› ve özelleflmifl kurumlar biçiminde, dolays›z olarak karfl›m›-

za ç›kar: Dini, ö¤retimsel, ailesel, hukuki, siyasi, sendikal, med-

ya ve kültürel ideolojik ayg›tlar gibi gerçekliklerdir bunlar. ‹de-

olojik ayg›tlar, görünüflte, bölük-pörçük olabilir. Ama bunlar›n

belli bir toplumsal formasyonda birli¤ini sa¤layan “egemen

ideolojidir”. Uyumsuz sesler ç›karan ideolojik ayg›tlar, egemen

ideoloji alt›nda bir uyum içine girer.

S›n›f egemenli¤i olarak devlet iktidar›n›n süreklili¤i de yal-

n›zca devlet ayg›tlar› yoluyla de¤il, ideolojik ayg›tlar üzerinde

hegemonya kurma gücüne ba¤l›d›r. ‹deolojik ayg›tlar üzerinde

hegemonya kuramayan s›n›flar, yönetme gücünü yani hem

devlet iktidar›n› hem de devlet ayg›tlar›n› harekete geçirme

güçlerini yitirirler. ‹ktidardaki s›n›f, devlet ayg›t›nda oldu¤u gi-

bi ideolojik ayg›tlar› yönetmelik ve emirlerle yönetemez. Bu

nedenle, gerek eski egemen s›n›flar gerekse ezilen s›n›flar ide-

olojik ayg›tlarda elde ettikleri mevziler dolay›s›yla seslerini du-

yurma olana¤›na sahiptirler. ‹deolojik ayg›tlar, s›n›f mücadele-

sinin “alan›”d›rlar. Bu alanda s›n›f mücadelesinin temel karak-

teristi¤i “ikna”, yani ideoloji kullanarak ifllemeleridir. Dolay›s›y-

la, “meflruluk” dayana¤›na yasland›r›lan her türlü toplumsal

iliflki prati¤i, özgül iliflkilerdeki iktidar iliflkileri bir ideolojik bi-

çim olarak karfl›m›za ç›kar. 10

Bu ba¤lamda “Anayasa nedir, neye yarar?” denirse...

ANAYASA NED‹R, NEYE YARAR?

“Delilik, ayn› fleyi tekrar tekrar yap›p farkl› sonuçlar bek-

lemektir.” 11

“Anayasa Nedir?” sorusuna Doç. Dr. Oktay Uygun, Arafl.

Gör. Emre Zebeko¤lu ile Arafl. Gör. Olgun Akbulut’un verdi¤i

yan›t fludur:

“Anayasa, devletin temel yap›s›n›, örgütleniflini, iflleyifl ku-

rallar›n› gösteren ve kiflilerin haklar›n› güvence alt›na alan üs-

tün hukuk kurallar›ndan oluflur. Ça¤dafl demokratik ülkelerde,

anayasalar iktidar›n s›n›rlanmas›, özgürlük, eflitlik ve adalet u¤-

runa verilen uzun mücadelelerle kazan›lm›fl haklar›n, temel

de¤erlerin ve ortak ideallerin somutlaflt›¤› belgelerdir.”

Söz konusu tan›m, “Bugün demokrasi, insan›n kurtuluflu-

nu sa¤layacak bir dünyan›n yarat›lmas›n›n aleti olmufltur,”12

türünden “genel demokrasi” yan›lg›lar›n›n bir parças›d›r; ve en

önemli fleyi yani anayasan›n iktidar›n bir enstrüman› oldu¤u

gerçe¤ini atlamaktad›r... Oysa anayasa -nihayetinde- bir iktidar

belgesidir; ve bu ba¤lamda Büyük Selçuklu veziri Nizamül-

mülk’ün ‘Siyasetname’si de (Türk ifli, yani devleti yüceltip kol-

layan!) bir tür “anayasa”d›r! 13 Her neyse...

“Genel geçer” söylenceye göre anayasa, devletin temel

kuruluflu ile kiflilerin hak ve özgürlüklerini düzenleyen ana, te-

mel kanundur. Ancak bir tan›ma göre anayasa vatandafla baz›

haklar ve özgürlükler veren de¤il, vatandafl›n hak ve özgürlük-

lerini kabul ettirdi¤i bir metindir. ‹lk anayasa olarak bilinen

Magna Carta Libertatum (Büyük Ferman), ‹ngiltere’de 1215 y›-

l›nda dönemin kral›ndan baronlar›n zorla elde etti¤i haklar›n

belgesidir. Kiflilerin temel hak ve özgürlüklerini düzenleyen

anayasalar›n en önemli yönü, s›n›fsal niteli¤idir. Bu temel yan

unutulmadan anayasalar›n kifliye hak veren mi yoksa kiflinin sa-

hip oldu¤u haklar› kabul eder nitelikte olup olmad›¤› da ayr›

bir önem tafl›r. 14 Ancak kilit önemdeki husus odur ki, “Ana-

yasalar esas olarak modern s›n›f mücadeleleri tarihinin bir ürü-

nüdürler. Daha tam ifadeyle, burjuvazinin pre-kapitalist s›n›fla-

ra karfl› verdi¤i mücadeleler sonucu ortaya ç›km›fllard›r. Burju-

vazi bu s›n›flara karfl› verdi¤i mücadelede ihtiyaç duydu¤u halk

y›¤›nlar›n›n deste¤ini alabilmek için kendi öz s›n›fsal ç›karlar›-

n› ideolojik bir örtüyle evrensel ç›karlar olarak sunmufltur. Bu

zaten s›n›f mücadelelerinde tüm sömürücü s›n›flar›n temel bir

özelli¤idir. Hiçbir egemen s›n›f ‘ben kendi s›n›fsal ç›karlar›m

için mücadele ediyorum’ demez. Bunun yerine ‘Tanr›n›n buy-

ru¤u bu’ der, ‘‹nsanlar hür do¤ar ve eflittirler’ der, ‘Do¤al hu-

kuk’ der, ‘Egemenlik milletindir’ der vs... Tümüyle s›n›flar ve

s›n›f mücadeleleri gerçe¤ine ba¤l› olarak hayata geldikleri hâl-

de anayasalar bafltan afla¤› ideolojik metinler olarak s›n›f ger-

çekli¤ini, s›n›f çeliflkilerini gizlemeye çal›fl›rlar. Toplum s›n›flar-

dan olufltu¤u ve toplumsal yaflam temelde bu gerçeklik üzerin-

de var oldu¤u hâlde anayasalarda s›n›flar de¤il ‘yurttafllar’ var-

d›r... [Oysa] Burjuva demokrasisinin ve anayasalar›n s›n›rlar›n›

belirleyen, soyut idealler ilkeler de¤il, somut s›n›f mücadelele-

ri olmufltur. Emekçi kitleler bast›rd›¤› ölçüde demokrasi ve öz-

gürlüklerin s›n›rlar› genifllemifl, aksi hâllerde daralm›flt›r.” 15

Özetle (ve hiç unutulmamas› gerekti¤i üzere), s›n›fsal özü-

ne uygun devlet egemenli¤inin hukuksal bir belgesine iliflkin

olarak, “Anayasa asgari koflulda ahlâki normlard›r... ahlâki

normlar›n›n yaz›l› hâle getirilmesi ve bu temel üzerinde herke-

sin bir arada yaflamas› ve birbirinin haklar›na sayg› duymas› il-

keleridir... Anayasa metni bir uygarl›k belgesidir... Anayasa ah-

lâki de¤erlerin üst yap›lanmas›d›r,”16 demek moralist bir sap-

t›rmad›r; ve en önemlisi de devletin ne oldu¤unun unutulup/

unutturulmas›d›r. Gerçekten de burjuva liberal görüfl aç›s›n-

dan devletin ifllevi; “toplumda ‘asayifli sa¤layan bir araç’ ve -

hangi s›n›ftan olursa olsun- bireyler aras›ndaki uyuflmazl›klar›

çözecek yans›z bir kifli, bir “hakem”dir. “Genel Yarar”›n do¤ur-

du¤u devlet “genel yarar”›n da temsilcisidir. Daha da öteye,

“ahlâk düflüncesi”nin, giderek “akl›n” bir verisidir. 17 Ve en

önemlisi güncel anayasa tart›flmalar› bu köklü yan›lg›y› (neo-li-

beral ve ulusal solcular›n katk›lar›yla da) büyütmektedir...

D‹PNOTLAR

1 John Lubbock.

2 Edibe Sözen, “Merkez Sa¤ ve Sol Biziz”, Tercüman, 3 A¤ustos 2007, s.9.

3 Emilie Serge.

4 Tart›flmalar için bkz: Murat Y›lmaz, “Anayasa’n›n Ruhu”, Yeni fiafak, 14 Temmuz 2007,

s.19; fiahin Alpay, “Özlenen Sivil ve Demokratik Anayasa”, Zaman, 8 Eylül 2007, s.21; Herkül Mi-las, “Vatandafl-Matandafl ve Anayasa”, Zaman, 28 A¤ustos 2007, s.20; Yavuz Atar, “Yeni Anayasa-da Hayati Maddeler Neler Olmal›d›r?”, Zaman, 4 Eylül 2007, s.22; Mümtaz Soysal, “Anayasa Tep-kisi: ‹ki”, Cumhuriyet, 5 Eylül 2007, s.2; Mümtaz Soysal, “Anayasa Tepkisi: Dört”, Cumhuriyet, 8

Eylül 2007, s.2; “Ad› Sivil Kendisi Gizli Taslak”, Cumhuriyet, 7 Eylül 2007, s.4; “Yeni Çat›flma Se-bebi Anayasa Olabilir”, Economist, 30 A¤ustos 2007; Kaz›m Kolcuo¤lu, “Anayasa Tart›flmalar›...”,

Cumhuriyet, 5 Eylül 2007, s.2; “AKP’li F›rat Anayasa Tasla¤› Hakk›nda Bilgi De¤il, ‹pucu Verdi”,

Radikal, 4 Eylül 2007, s.6; Murat Yetkin, “Anayasa AKP’nin mi, AK Parti’nin mi?”, Radikal, 4 Ey-lül 2007, s.6; ‹smet Berkan, Anayasadan Esas Beklenen”, Radikal, 8 Eylül 2007, s.3; Derya Sazak,

“Gizli Anayasa”, Milliyet, 8 Eylül 2007, s.22; Adnan Keskin-Tar›k Ifl›k, “Anayasa Türbana Kilitlen-di”, Radikal, 16 Eylül 2007, s.8; Haluk fiahin, “Yeni Anayasa Kimin Projesi?”, Radikal, 15 Eylül

2007, s.6; Murat Yetkin, “Anayasa, Reform ve Sorumluluklar”, Radikal, 14 Eylül 2007, s.6; Orhan

Erinç, “Tepki Anayasas›”, Cumhuriyet, 15 Eylül 2007, s.7; Vecdi Sayar, “Yeni Bir Anayasa”, Cum-huriyet, 14 Eylül 2007, s.15; “‹flte Anayasan›n Mimarlar›”, Milliyet, 2 Eylül 2007, s.18; Korkmaz

‹lkorur, “Anayasa Tart›flmalar›”, Radikal, 11 Eylül 2007, s.16; Murat K›fllal›-Emine Kaplan, “Laikli-¤e AKP Tan›m›”, Cumhuriyet, 8 Eylül 2007, s.8; Gökçer Tahincio¤lu, “Taslakta ‘Laiklik’ ve ‘Tari-kat’ Tart›flmas›”, Milliyet, 9 Eylül 2007, s.19; Ertu¤rul Özkök, “Bu Anayasa Sivil mi Oluyor”, Hür-riyet, 28 A¤ustos 2007, s.19; Necati Özgen, “Anayasa Tart›flmalar›...”, Cumhuriyet, 11 Eylül 2007,

s.2; Orhan Birgit, “Ne ‘Sivil’i, AKP Anayasas› Bu”, Cumhuriyet, 12 Eylül 2007, s.7; Adnan Keskin,

“‹flte Yeni Anayasan›n En Çok Tart›fl›lan 2 Maddesi”, Radikal, 9 Eylül 2007, s.8; Tennur Koyun-cuo¤lu, “Yeni Anayasada Kad›n Haklar›”, Radikal ‹ki, 16 Eylül 2007, s.1-8; ‹smet Berkan, “Yeni

Anayasa Ne Kadar Özgürlükçü?”, Radikal, 15 Eylül 2007, s.3; Haluk fiahin, “Yeni Anayasa F›rsat

m›, Tuzak m›?”, Radikal, 14 Eylül 2007, s.6; Ümit Kardafl, “Anayasay› Devlet De¤il Halk Be¤en-meli”, Akflam, 17 Eylül 2007, s.15; Ferai T›nç, “Anayasa ve Kad›nlar”, Hürriyet, 17 Eylül 2007,

s.22.

5 H. Gökhan Özgün, “Bir Buçu¤uncu Cumhuriyet de Var”, Radikal, 5 A¤ustos 2007, s.7.

6 H. Gökhan Özgün, “Türkiye Anayalanlar›”, Radikal, 14 Eylül 2007, s.7.

7 Ergun Özbudun, “Anayasa Savafllar›”, Zaman, 23 A¤ustos 2007, s.20.

8 Soner Yalç›n, “‹lk Anayasay› ‘‹slâmc› Liberaller’ Haz›rlad›”, Hürriyet, 5 A¤ustos 2007,

s.21.

9 H. Poincare.

10 Yaflar Günefl, “‹ktidar›n Neli¤ine Yönelik Baz› ‹lgiler”, Felsefe Yaz›n, No:4, Ocak-fiubat

2005, s.31-32.

11 Albert Einstein.

12 Cem Ero¤ul, Demokrat Parti Tarihi ve ‹deolojisi, ‹mge Yay., ‹kinci bask›, 1990, s.182.

13 Nizamülmülk, Siyasetname, Dergâh Yay., 1981.

14 Anayasa konusunda bkz: Yavuz Atar, Demokrasilerde Anayasa Yap›m›, Mimoza Yay.,

2000; Cem Ero¤ul, Anayasay› De¤ifltirme Sorunu (Bir Mukayeseli Hukuk ‹ncelemesi), AÜSBF

Yay., 1974; Suna Kili, Türk Anayasalar›, Tekin Yay., 1982; ‹brahim Özden Kabo¤lu, Anayasa Hu-kuku Dersleri (Genel Esaslar), Legal Yay., 2006; ‹brahim Özden Kabo¤lu, Anayasa Yarg›s› (Avru-pa Modeli ve Türkiye), ‹mge Kitapevi Yay., 2007; Ergun Özbudun, Demokrasiye Geçifl Sürecin-de Anayasa Yap›m›, Bilgi Yay., 1993; Server Tanilli, Devlet ve Demokrasi-Anayasa Hukukuna Gi-rifl, ‹ÜHF, 1981; Bülent Tanör, Osmanl›-Türk Anayasal Geliflmeleri, YKY., 2006; Bülent Tanör,

Siyasi Düflünce Hürriyeti ve 1961 Türk Anayasas›, Öncü Kitapevi, 1969; Bülent Tanör-Necmi

Yüzbafl›o¤lu, 1982 Anayasas›na Göre Türk Anayasa Hukuku, YKY., 2002; Erdo¤an Teziç, Ana-yasa Hukuku (Genel Esaslar), Beta Yay., 2003; Coflkun San, Anayasa De¤ifliklikleri ve Anaya-sa Geliflmeleri, AITIA., 1974; Mümtaz Soysal, Dinamik Anayasa Anlay›fl›, AÜSBF Yay., 1967;

Murat Sevinç, “Anayasa’n›n ‘Sosyal’ Niteli¤i”, Radikal ‹ki, 16 Eylül 2007, s.1-8.

15 Levent Toprak, “Anayasa Sorununa S›n›fsal Bak›fl”, Marksist Tutum, No:30, Eylül

2007, s.3-4-5.

16 Prof. Dr. ‹brahim Ortafl, (Çukurova Üniversitesi), “Anayasa Nedir? Ne De¤ildir? Ye-ni Bir Anayasaya Gereksinim Var m›?-1”, [email protected], 14 Eylül 2007 17:53:46.

17 Server Tanilli, Devlet ve Demokrasi, s.3.

Marx’a gö-re, varlıkla-rının top-lumsal üre-timinde, in-sanlar, ara-larında ken-di iradeleri-ne bağlı ol-mayan be-lirli ilişkilerkurarlar.BöylelikleMarx, Dev-let biçimlerikadar hu-kuki ilişkile-rin de nekendi başla-rına anlaşı-labilir ne deinsan zihni-nin genelbir evrimi-nin sonucuolduğunuileri sür-mektedir. O,iktidar vetahakkümilişkilerininde elbise gi-bi, ayakkabıgibi, makinegibi üretilenbir ilişki, ba-ğıntılar zin-ciri olduğu-nu savunur

“Ne gördüğümüz, büyük ölçüde ne için baktığımıza bağlıdır.” 1

Karşılıksız beklentilerin “sükut-u hayal”le nihayete ereceği, “nafile tar-tışma(sızlık) sonuç(suzluğu)u”ndan malûl anayasa meselesini en iyibetimleyen, Franz Kafka’nın, “Ev halkını koruyan Tanrı’ya inanmak-tan daha keyif verici ne olabilir?” vurgusudur...

1961-1982 anayasaları ile tahkim edilmiş askeri vesayete karşı tavıralan neo-liberal soldan, kendini “AKP merkez partisidir; merkez sağ ve

sol biziz,” 2 diye tarif etmeye kalkışan dincilerin liberal-muhafazakârlı-ğına uzanan yelpazede, “yeni/ sivil anayasa tanrı”sına inanmanın (ya-nıltıcı) “keyif vericiliğine” iman konusunda bizim diyeceklerimiz genelkanıların tam tersi, “münafıkça” şeyler olacak...

Bunun altını öncelikle ve özenle çizelim...

Evet, biz anayasa deyince; devletten söz edeceğiz... Demokrasinin sınıf-sal karakterinin altını çizeceğiz... “Sınıflar üstü”/ “genel” yalanlarınaprim vermeyeceğiz... Özgürlükle “liberal serbesti”nin aynı değil, tabantabana zıt şeyler olduğundan söz edeceğiz...

Varsınlar dediklerimizi “dinazor”, eski, “ortodoksluklar” olarak mah-kûm etmeye kalkışsınlar...

Biz gerçeklerin inatçı olduğundan hâlâ şüphe duymuyoruz...

S ‹ B E L Ö Z B U D U N T E M E L D E M ‹ R E R �

Page 14: 8 - 16 Ekim 2007 - Sayı 120

8-16 Ekim 2007 OKUR14

KONUK YAZAR

Ç. Ceyhan SUVAR‹

Dünya dev bir stadyum

hayat da bir derbi maç› m›?

Futbolun hayat›m›zda önemli, hatta pek çok insan için en önemli olay

olmaya bafllad›¤› son yirmi befl y›ldan beri taraftar olmak erkekli¤in flan›n-

dan say›l›yor. Tak›m tutmayan›n “erkek say›lmad›¤›” bir dünyada, insan sa-

dece taraf olmaya zorlanm›yor, ayn› zamanda bitaraf olan›n kendi rüfltün-

den flüphe duymas›na da yol aç›l›yor. Öyle ya, baflbakandan, genelkurmay

baflkan›na var›ncaya kadar her iktidar sahibinin mutlaka bir tak›m› var. Üs-

telik hayat›m›zdaki en karizmatik kifliler de art›k teknik direktörler. Babalar

üzülecek ama erkek çocuklar›n›n rol modelleri ve k›z çocuklar›n›n ilk aflk-

lar› olarak yerlerini teknik direktörler ve futbolculara kapt›rd›lar bile.

Buraya kadar “bunun nesi garip” denilip, “ne sa¤c› ne de solcu” olmak-

tansa (nedense tribünlerin milliyetçili¤e haz›r bir kitle sunmas› pek siyaset-

ten say›lmaz…) “sade” bir taraftar olmak masumane bir davran›fl olarak gös-

terilebilir. Ancak futbolun flekillendirdi¤i tam da bu “masum” tarafgirlik ne-

deniyle, sadece maçlara de¤il hayata ve olaylara da maç izler gibi bakar ol-

duk. Bilindi¤i gibi maç her zaman iki tak›m aras›nda yap›l›r ve sahada üçün-

cü bir tak›ma yer yoktur. Dolay›s›yla sahaya ç›kan iki tak›mdan birini, saha-

da tuttu¤umuz tak›m olmasa da, mutlaka tutma e¤ilimindeyiz. Ve bu ço¤un-

lukla sorgulanmadan ve bilinçsizce, yani benzetmek gerekirse “içgüdüsel”

olarak ve sadece taraf olman›n vermifl oldu¤u bir tatmin duygusuyla yap›l›r.

Benzer flekilde hem dünyada hem de Türkiye’de yaflanan olaylar› da, önce

iki seçene¤e/tak›ma indirip; bir projeksiyon gibi beynimizdeki stada yans›-

t›yor; ard›ndan da birini destekliyoruz. Söz gelimi; Amerikan karfl›t› olaca-

¤›z diye bir anda en az onun kadar tehlikeli ve eli kanl› olan Saddam yahut

Ahmedi Necat taraftar› oluveriyoruz. Öyle ya sahada Amerikan tak›m›n›n

karfl›s›nda ya Saddam’›n tak›m› ya da Ahmedi Necat’›n tak›m› var. Ve o ana

kadar son iki tak›m›n yapm›fl oldu¤u di¤er kötü maçlar (ilkinin flimdiki ra-

kibi Amerika’n›n bir mahlukat› oldu¤u ve kimyasal silahlar kullanarak ken-

di halk›n› katletti¤i, yine ikincisinin de halk›na y›llard›r zulmeden bir reji-

min lideri oldu¤u ve zengin petrol ve do¤algaz kaynaklar›na sahip oldu¤u

halde “nükleer enerji” üretmekteki ›srar› vb) bir anda unutuluveriyor. Oy-

sa hem Amerika’n›n hem de Ahmedi Necat ve Saddam’›n birlikte lanetlen-

di¤i üçüncü bir seçenek neden düflünülmüyor ya da üçüncü seçene¤i dü-

flünenler neden ço¤unlukla futbol tak›m› tutmayanlar oluyor?

Benzer flekilde iç politikada da hep ikili seçenekler aras›nda s›k›flt›r›lm›-

fl›z. Söz gelimi:

“Ya sevece¤iz ya da terk edece¤iz”, “ya AB yanl›s› olaca¤›z ya da ulusal-

c›/milliyetçi”, “ya laik olaca¤›z ya da irticac›”, “ya devlet yanl›s› olaca¤›z ya

da hain”, “ya sad›k/özde vatandafl olaca¤›z ya da sözde vatandafl” yani “ya

bizdensin ya da bir hiçsin”, seçim bize kalm›fl. Aflk hayat›m›z dahi bunun

üzerine kurulmam›fl m›? “Ya benimsin ya da kara topra¤›n” Üçüncü bir fl›k

m›? Akla bile gelmiyor. ‹sterseniz yukar›da sayd›¤›m iç politikaya ait bir iki-

lemi al›p mercek alt›na yat›ral›m, di¤er bir deyiflle üçüncü bir seçenek ›fl›-

¤›nda yeniden de¤erlendirelim. Örne¤in “laiklik ve irtica” tart›flmalar›-

na/maçlar›na bakal›m. Zira son günlerin favori ikilisi.

“‹rtica tak›m›”n›n cumhurbaflkanl›¤› ata¤›n› engellemek üzere “laik ta-

k›m›n” devreye soktu¤u 367 takti¤i, genel seçim ve yeniden cumhurbafl-

kanl›¤› rövanfl›, sonras›ndaki “sivil” anayasa çal›flmas› vs derken irticac›lar

%47’lik taraftar deste¤iyle flimdilik daha atak bir oyun sergiliyor görünüyor-

lar. Laik tak›m› ise fluana kadar sergiledi¤i kötü oyunu tribün deste¤ini ar-

t›rarak lehlerine çevirmek için, flayet irtica tak›m› lig sonunda flampiyon

olursa, önümüzdeki sezon “Malezyalaflaca¤›m›z” ve “mahallenin tacizi”ne

u¤rayaca¤›m›z fleklinde yeni taktiklerle ikinci devreye bafll›yor.

Ancak, bana sorarsan›z laikçi ve irticac› karfl›laflmas›ndan flike kokular›

geliyor. Laiklerin en fanatik taraftarlar› aras›nda üniformal› grubun baflta

geldi¤i bilinmekte. Ne hikmetse rakip olduklar› halde irticac› taraftarlar da

onlar›n “en güvenilir” taraftar oldu¤u konusunda flüphe duymamaktalar, ki

bunu s›k s›k iffla ediyorlar. Bunu centilmen bir taraftar davran›fl› ya da raki-

bini rehavete sokup flampiyon olmak için gelifltirdikleri bir taktik olarak de-

¤erlendirebiliriz. Ama tabii laikçi taraftar›n gözünde üniformal› grubun ye-

ri daha bir baflka, ülkedeki tüm tribünlerin en güzel yerlerini onlara ay›rm›fl-

lar. Bununla beraber üniformal› grubun her maç sonras› verecekleri demeç

ve e-muht›ralar hem taraftarlarca hem de köfle yazarlar›nca büyük bir heye-

canla takip edilmekte. Öyle ki, maç sonras› yorumlar›n›n vaz geçilmezleri

aras›na çoktan girdiler. Her pozisyonu en ince ayr›nt›s›na kadar masaya ya-

t›rmay›, bu sayede hatal› hakem kararlar›n› ve sportmenli¤e s›¤mayan hare-

ketleri kamuoyuna aç›klamay› kendilerine ifl edindiler son günlerde. Allah-

tan art›k sadece, ya da flimdilik sadece, pozisyonlar› yorumlamakla yetini-

yorlar, zira yak›n bir zamana kadar, en son 12 Eylül 1980’de, tak›mlar› kay-

betmeye yüz tutunca saha içerisine dal›p rakip futbolcu ve taraftar deme-

den hepsini darp ederlerdi.

Ama ilginç olan ve ne yaz›k ki, taraftarlar›n unuttu¤u bir fley var: fiimdi

rakip görünen irtica ve laik tak›mlar›n›n, 12 Eylül 1980’de ayn› kulüp çat›-

s› alt›nda oynad›klar› ve halk› (o zaman taraftarl›k bu kadar geliflmemiflti bu

sebeple halk deniyordu) futboldan so¤utmak isteyen komünistlerden koru-

mak için beraberce çok çaba sarf ettikleri futbol tarihimizin henüz tozlan-

mam›fl sayfalar›ndan okunabilir. fiimdi bafllar›na bela olan ve kalelerine ard›

ard›na goller ya¤d›ran irticac› futbolcular› palazlay›p, devletin tüm kurum-

lar›na, pardon kulüplerine transfer eden de laik tak›m›n o zamanki yöneti-

cileriydi. Öyle ki, o tarihten sonra kulüpler a¤z›na kadar “dini bütün” ba-

dem b›y›kl› memurlarla, yine pardon dilim hep sürçüyor, futbolcularla dol-

durulmufltu. Ama kimi köfle yazar›m›z ve spor yorumcular›m›z o zamanki

laik tak›m›n bafl›ndaki generallerin (flimdi teknik direktör deniyor) flimdiki-

lerinden farkl› olduklar›n› ve onlar›n özellikle ABD’li meslektafllar›n›n etki-

siyle hareket ettiklerini, oysa flimdi art›k her türlü d›fl “mihraktan” uzak ve

gerçekten sporu ve kendi taraftar›n› düflünen “özde” teknik direktörler ol-

duklar›n› iddia ediyorlar.

Sahi sizce bu karfl›laflman›n skoru kaç kaç olur? Spor yorumcular›m›z›n

da dedi¤i gibi “top yuvarlak ve doksan dakika bitmeden kazanan belli ol-

maz m›?” Ama ben yukar›da söylemifltim ve yine söylüyorum: Bu karfl›lafl-

madan “flike kokular›” geliyor, dolay›s›yla maç bol gollü bir beraberlikle bi-

ter ve her iki tak›m da ligde kalmay› baflar›r. Aman, bitaraf olanlar maç so-

nunda “maganda kurflunlar›”na dikkat, zira bütün maganda kurflunlar› evle-

rinin balkonlardaki bitaraflar› buluyor.

[email protected]

Gençlik faaliyetinin önemli bir parças› olan ö¤renci

gençlik içerisinde liseli gençlik günümüz koflullar›nda

ciddi bir potansiyele sahiptir.Gelinen aflamada devrim-

ci hareketin içinde bulundu¤u kitlelerle iliflkisinin zay›f

olmas› sorunu haliyle gençlik faaliyetini de etkilemekte-

dir.Özellikle üniversite ö¤rencileri bak›m›ndan geçmifl

örgütlülüklerine göre çok daha zay›f durumundad›r-

lar.Apolitik olarak liseli y›llar› geride b›rakan gençler

üniversiteye geldiklerinde ve hatta hayat›n›n geri kalan

k›sm›nda örgütlenmede ciddi sorunlar yaflamaktad›r.

Yaflam›n önemli ve hassas bir kesitini yaflayan liseli

gençlik,çocukluk döneminden yeni ç›km›fl,duygula-

r›,düflünceleri yeni yeni olgunlaflmaya bafllam›fl bir kifli-

lik yap›s›na sahiptir.

Yaflam›n bafllang›c›nda olan liseli gençlik,de¤iflim ve

geliflime aç›k,oldukça dinamik,atak, toplumsal çeliflkile-

ri önceden gören ve buna çözüm üretebilen güç ve

enerji potansiyeline sahiptir.

Fakat bu potansiyele sahip olan gençli¤in yaflam›n-

da tersi bir durum yaflan›yor.Gelecek günlere yap›s› ge-

re¤i umutla bakmas› gerekirken “gelece¤im pek parlak

de¤il, kayg›l›y›m,gelecek bana bir fley vaat etmiyor” söz-

lerini duymaktay›z.Elbette böyle bir e¤itim sisteminde,

böyle bir ülkede yaflamak gelece¤e dair çok fley vaat et-

meyece¤i bir gerçektir.Çünkü liseli gençli¤in önüne

konan üniversite s›navlar›,okullar aras›ndaki ay›r›m ve

dengesizlik, zorunlu din dersleri,anadilde e¤itim hakk›-

n›n olmay›fl›, kesintisiz uygulanmakta olan dayak ve kü-

für, dayat›lan çeteleflme ve uyuflturucu onlar› umutsuz-

lu¤a itmektedir.

Evet görüldü¤ü gibi her yönden sald›r› alt›nda bulu-

nan liseli gençlik gericiler için pek bir anlam ifade et-

memesine karfl›n biz yeni insan ve yeni bir dünya ama-

c›yla yola ç›kanlar için büyük bir öneme sahiptir.Genç-

li¤e dönük gerçekleflen bu sistematik sald›r›y› kitleler

önünde teflhir edip onlar› örgütlü mücadele içerisine

sokmal›y›z.Fakat sadece sistemi teflhir ederek onlar›n

örgütlenmesini beklememeliyiz. Sadece teflhir etmek

onlar› alternatifsizli¤e sürüklemektir. Bu da genel strate-

jimiz olan mücadelenin öznesi kitleleri çaresiz b›rak-

mak anlam›na gelmektedir. Yani sistemin sald›r›lar›n›n

amac›n› anlatt›ktan sonra onlara alternatif olarak olufl-

turdu¤umuz “yeni demokratik e¤itim program›” ekse-

ninde s›n›f mücadelesinin ve ülkemize uyarlan›fl› olan

halk savafl› yolunun birer parças› haline getirmeliyiz.

Dikkat edilmesi gereken bir husus bu kesimin bün-

yesinde küçük burjuva özelliklerin az›msanmayacak dü-

zeyde bulunmas›d›r. Yani tez canl›l›k, kararlar› çi¤ne-

me, kendisini hakl›, di¤er bütün kesimleri haks›z gör-

me, kendisinden farkl› düflünen bireyleri ve kurumlar›

hazmedememe gibi bir çok olumsuz tutum ve davran›fl-

lar. Bunlara karfl› zaman›nda ve yerinde müdahale edile-

rek bu bireyleri de¤ifltirebiliriz. Çünkü bu tür davran›fl-

lar bu kesimde daha kemikleflmemifltir.

Gençli¤in mücadele içerisine devrimci kat›l›m› an-

cak ve ancak do¤ru bir önderlik arac›¤›yla olur. Do¤ru

bir önderlikte do¤ru bir ideoloji,do¤ru siyaset,ve mer-

kezi yap›s›n› oturtmufl bir örgüte ba¤l›d›r. Bu bilinçle

örgütlü mücadele, özellikle gençlik mücadelesi için iyi

bir potansiyele sahip olan liselere dönük faaliyetlerimizi

daha da planl› ve programl› bir flekilde yürütmeliyiz. So-

run sürecin ihtiyac›na cevap olup do¤ru bir çal›flma tar-

z› ile baflar›ya ulaflmada ki ›srarl› tutumumuzdur…

Liseli gençlik faaliyeti üzerine...

aflam›n derinliklerinde gizli birçok fley a盤a ç›kmaya

bafllad›¤›nda, zenginliklerimiz ve farkl›l›klar›m›zda aç›-

¤a ç›kmaya bafll›yor. Yetenekler kazan›yor, yeni yete-

neklerle tan›fl›yoruz. Do¤ufltan gelmeyen bu yetenek-

ler yaflamda bir yerlerde gizli bir flekilde insan›n karfl›-

s›na ç›kmay› bekliyor. Bunun koflulunu yaratan, zemi-

nini haz›rlayan bireyler bu yetenekleri a盤a ç›karacak

gücüde kendinde görmeye bafll›yor. Hiç okumam›fl,

yazmam›fl, yaflam› tamamen farkl› geçirmifl bir insan

bir gün dinledi¤i bir müzikle tamamen farkl›laflmaya

bafllayabilir. Duydu¤u bu müzik t›n›s›yla müzi¤e ilgi

duymaya bafllar. Yeni yetenekler keflfederek, bunu en

üst seviyeye erifltirebilir. Bu tamamen yaflamdaki gizli-

li¤i, farkl›l›klar› keflfedebilmekle ilgilidir. Önemli olan

bunu keflfedebilmektir. Tabii her fley tesadüfü de¤il-

dir. Bunun zeminini haz›rlad›¤›n, maddi koflullar›n› ya-

ratt›¤›n oranda gerçekleflir.

Yaflam zenginliklerle doludur. Yeter ki biz bu zen-

ginlikleri görüp, bunlar› bünyemize tafl›may› bilelim.

Yeter ki yeteneklerimizi kavray›p daha üst seviyelere

tafl›yal›m. Bunun için çok genifl bir bak›fl aç›s›na sahip

olmal›y›z. Yaflama ancak çok boyutlu bakabilenler

onu anlayabilir, onun derinliklerindeki zenginlikleri

keflfedebilir. Bin bir tondaki renkleri ancak yaflam›n

içerisinde görebiliriz. Bunu baflarabilmemizin tek yolu

vard›r; o da at gözlüklerimizi ç›kartmak, önce beyni-

mizdeki duvarlar› y›kmak, bilincimizi ço¤alt›p ufku-

muzu geniflletmeliyiz. Ben olgusunu derinlemesine

kavramal›, ben duygusunun toplumsall›¤›n› hücreleri-

mizde hissedebilmeyi baflarmal›y›z. Ben olgusu top-

lumdan, toplumsall›ktan kopuk bir yaflam› sürmek de-

¤il tam tersine tabular›ndan ar›nm›fl, beynindeki du-

varlar› y›km›fl, sisteme karfl› kendi kafas›ndaki sistemi

parçalam›fl bendir. Yani toplumsall›kla iç içe olan bir

bendir. Bu insan›n bir türlü görmedi¤i, görmeyi iste-

medi¤i madalyonun öteki yüzüdür asl›nda. Maskeyi

düflürdü¤ümüzde karfl›m›za ç›kan bu tablo ne kadar da

sanc›l›d›r. Oysaki gerçek yaflam bu olgu ve sonuçlarla

doludur. Bu gerçe¤in ta kendisidir.

Yaflam›m›zda iki perde düflünelim. Önce tozpem-

be olan perdeyi görürüz. Bu perdede oynat›lan kukla-

lar tamamen hayallerle süslü bir yaflam gösterirler bi-

ze. Yani asl›nda a¤z›nda bal olan ama kuyru¤unda i¤-

nesini bar›nd›ran ar› misali. Bu yaflant› o kadar cezp

edicidir ki her fley mutluluk vericidir sanki. Fakat bir

süre sonra kendin de¤il baflkas› olmufl, kafandaki tüm

duvarlar ak›l almaz flekilde büyümüfltür. Art›k yapacak

bir fleyin kalmad›¤›n› ve yaflayan ölü oldu¤unu an›m-

sars›n. Birde siyah perde vard›r. Her fley bu perdede

gizlidir asl›nda. Açl›k, yoksulluk, ölüm, hüzün vs. vs.

bu perdede hayat›n gerçekleri vard›r. Elbette ki bu

gerçekli¤in içinde mutlulukta vard›r, umutta. Bu per-

deye dikkatli bakan biri ne yap›ld›¤›n› ve kendinin ne

yapmas› gerekti¤ini de anlamaya bafllar ve harekete

geçer. ‹flte o zaman sanc›l› k›vran›fl› hayat bulur ve

umuda dönüflür. Burada önemli olan da yaflamdaki ay-

r›nt›lar›, ayr›nt›larda gizli olan› yakalamakt›r.

Bütün bunlar› düflündü¤ümüzde, genifl bak›p, bak-

makla görmek, görmekle yapmak aras›ndaki fark› gör-

meye bafllad›¤›m›zda duvar y›k›l›r, zincirlerimizden

kurtulup özgürleflebiliriz. Yetenekleri keflfedebilir on-

lar› a盤a ç›karacak mutlulu¤a eriflebiliriz. ‹flte ben ol-

gusunun hayat buldu¤u can damar›.

Birey olmak bu sistemde bu kadar zor. Ama bu ka-

dar zor bu kadar sanc›l› iken sistem de¤iflip insan›n in-

sanca yaflayaca¤› bir düzen kuruldu¤unda bir o kadar

erdem ve güzelliklerle dolu olacakt›r. Çünkü bu yaflan-

t›da s›n›r, kal›plar, duvarlar, tabular, zincirler yoktur.

Bu yaflant›da sadece ve sadece paylaflmak, umut, öz-

gürlük ve insana dair ne kadar güzellik ve erdem varsa

onlar vard›r.

Birey olmak, benin, bireyin toplumsall›¤› budur.

Baflkada hiçbir fley de¤ildir.

Bireyin toplumsallığında nefes almak

Y

And olsun ki Bülent Yoldafl

Geldi¤inde vakit

Cellad›n diz çökenini dahi affetmeye-

ce¤iz

Ve and olsun ki karanl›¤›n sahipleri-

ni tahtlar›ndan alafla¤› edip

Saltanatlar›n› bafllar›na y›kaca¤›z

Ve o gün geldi¤inde ad›n› tarihin en

güzel yerine yazaca¤›z...

Hozat Demokratik Haklar Platformu

Bülent KARATAfi

Hapishanelerdeki MKP Dava Tutsaklar›

Bülent KARATAfi

Karatafl ailesine ve tüm yak›nlar›na baflsa¤l›¤› diliyor ve

Bülent Karatafl’› sayg›yla an›yoruz.

Bülent Karatafl ölümsüzdür!

Bülent Karatafl'›n katili komprador patron a¤a devletidir!

Kahrolsun katliamc› faflist cunta devleti!

Bülent Karatafl’›n an›s› önünde

sayg›yla e¤iliyor, Karatafl ailesine ve

tüm yak›nlar›na baflsa¤l›¤› diliyoruz.

Vurulmufl

Öylece yatar yerde

Kan k›z›l gelen ölüm

Korkar onun bedeninden

Yüzünde sonsuz bir gülümseme

Son kez yoldafllar›na bakarken...

Arkadafl›m›z Murat Dükel’in dedesi de¤erli amcam›z Veli Dükel’i

kaybettik. Ailesi ve yak›nlar›n›n bafl› sa¤ olsun.

‹zmir Demokratik Haklar Platformu

BAfiSA⁄LI⁄I

Page 15: 8 - 16 Ekim 2007 - Sayı 120

8-16 Ekim 2007GÜNCEL 15

MAYAArif B‹LG‹N

Seyr-i Seyyaremizin

Tan›kl›¤›nda-II

Birkaç on y›l önce herfleyi kapsayan tema devrim vekarfl›-devrimdi temas›yd›. fiiirde, nesirde, müzikte, felsefe-de, politikada, günlük yaflay›flta, üretimde, herfleyde. Çün-kü geçen yüzy›l›n bafl›nda üretim güçlerindeki geliflmele-rin dinamik gücü, üretim iliflkilerinin bütün kategorilerini,rejimleri, al›fl›lagelmifl iliflkileri, kültürleri ve kurumlar› dö-nüflüme zorluyordu; her fley kabuk çatlat›yor, bütün koza-lar patl›yor ve yepyeni bir hayat›n rengarenk umutlar› or-tal›¤a yay›l›yordu.

Kapitalizmin insanlar› kitleler haline birbirini bo¤azla-maya zorlayan iç çeliflkileri, onun art›k ömrünü doldurdu-¤una dair iflaretlerle doluydu. Kaptalizmin yayd›¤› karam-sarl›k bulutlar› Ekim Devrimi’nin patlamas›yla tuzla buz ol-du. Sovyet Devrimi’nden sonra yeryüzüne yay›lan umut vecanl›l›k daha önce insanl›k tarihinde hiç görülmemiflti. O nemuhteflem de¤iflmeydi öyle, o ne sevinçti, o ne özgüvendiöyle! O ana kadar hiç kaale al›nmam›fl dünyan›n yoksullar›,iflçileri, köylüleri, sömürge halklar›-parya milletleri, ulusalve dinsel az›nl›klar, özgürlük tutkunu ayd›nlar, gençler, ka-d›nlar öyle büyük bir heyecan ve umutla aya¤a kalkm›fl veöyle büyük bir enerji ile devrime sar›l›yorlard› ki, art›k on-lar›n karfl›s›nda hiçbir eski kurum ayakta duramazd›. Kapi-talizmin sovyet devrimini izleyen faflist kudurganl›¤› bununsonucuydu ve devrimin daha büyük bir güçle temerküzün-den baflka bir sonuç vermedi. Devrim Asya’n›n daha kala-bal›k halklar›na, Afrika ve Latin Amerika’ya da yay›ld›. ‹kin-ci Dünya Savafl›, yaln›zca faflist rejimlerin yerlebir olmas›anlam›na gelmez, ayn› zamanda kapitalist sistemle sosyalistsistemin denge durumuna geldi¤ini de ifade eder.

Birleflmifl Milletler örgütü ve yeni uluslararas› iliflki vekonsensüs bir anlamda bu dengeyi anlat›r. Kapitalist sis-tem, bütün önceki prekapitalist unsurlarla, krallarla, gericidiktatörlerle, dinci ve faflist gruplarla daha s›k› ittifak kura-rak dengeyi kendi lehine bozmaya çal›flt›; özellikle ba¤›ml›ülkelerdeki devrimci hareketleri bu ittifak sayesinde ve fa-flist diktatörlükler yoluyla bast›rd›. Ayn› zamanda teknik vemali avantajlar›n› kullanarak sosyalist kamap› ekonomik, si-yasi ve askeri albuka alt›na ald›. Sosyalist sistemin hemenhepisi yeni olan iç kuruluflu ve donan›m›nda ortaya ç›kansorunlara da on binlerce profesyonel ajan›n› kullanarakmüdahale ediyor ve içerden y›kmaya çal›fl›yordu. Do¤rusu,flimdilerde ABD emperyalistlerinin “III. Dünya Savafl›” diyetan›mlad›¤› bu sald›rganl›¤› sosyalist kurulufllar›n kendiütopyalar› ile çeliflen bir y›¤›n zaaf ve yetersizlikleriyle bir-leflince baflar›l› oldu.

“So¤uk savafl dönemi” diye adland›r›lan bu dönem, ka-pitalizmin ak›l almaz ahlaks›zl›¤› ve entrikac›l›¤› ile sosyalistsistemin baflar›s›zl›kla sonuçlanan bir y›¤›n deney ve iç çal-kant›lar›na tan›kl›k eder.

Sonuç olarak, denge kapitalizmin lehine bozuldu vesosyalist kurulufllar cepheden bir askeri sald›r›ya gerek kal-maks›z›n içten çökertildi. “So¤uk savafl” dönemi global ka-pitalist sald›r›ya dönüfltü. Denge döneminin biçimlendirdi¤ibütün uluslararas› iliflkiler bozuldu; ba¤›ml› ve yoksul ülke-ler emperyalist dev tekellerin vahflice at oynatt›¤›, her ba-k›mdan (ekonomisini, siyasal kuruluflunu, do¤as›n›) y›kt›¤›kendi yerel vilayetlerine dönüfltü. Dünya çap›nda emekçile-rin bütün haklar› ve kazan›mlar› tasfiyeye u¤rad›, temel in-san haklar› inan›lmaz bir h›zla yok olma sürecine girdi.

Ve tabii ki s›ra kullan›lanlara da geldi. fiimdi, bu sava-fl›n emperyalistlerin lehine sonuçlanmas›na uflakl›k edenyerel gerici ve faflist örgütler ciyak ciyak ba¤›r›yorlar: “Ha-y›r, bize bunu yapamazs›n, biz seninle arkadaflt›k, unuttunmu!...” “Aldat›lm›fl ve kullan›lm›fl” olman›n öfkesiyle kam-yon kamyon bomba patlat›yorlar, kuleleri, çarfl›lar› y›k›-yorlar, binlerce sivil insan› öldürüyorlar. Emperyalistlerde bunu bahane ederek ülkeleri iflgal ediyor yüz binleri öl-dürüyor, yeni ölüm araçlar›n› deniyorlar ve buna “Dör-düncü Savafl” diyorlar.

I. Savafl, II.Savafl, III.Savafl, IV.Savafl... savafl, savafl, savafl!...

Savaflla ayakta duran sistem, yaln›zca insanl›¤› kan vegözyafl› içinde b›rakm›yor, üstelik moral olarak da y›k›yorve ümitsizli¤e düflürüyor. Bunu flimdi bütün yal›nl›¤› ile gö-rebiliyoruz, ümitsiz terör hareketleri, yozlaflmalar, manevive maddi uyuflturucu müptelal›¤›, üretim ve yarat›m istek-sizli¤i ve oblomov miskinlik bütün yeryüzüne bulafl›c› birhastal›k gibi yay›l›yor... Herkes “k›yamet günü”nden sözediyor, yeni mehdiler, yar›-deli “peygamberler” türüyor.

Ne var ki her kötülü¤ün içinde bir iyilik de gizlenir ve okeflfedildi¤i an yeniden devrimler dönemi bafllar, milyonlaryeniden moral ve ümitle donan›rlar. fiimdi bütün güzel in-sanlar, bütün dürüst, sa¤l›kl› yürek ve beyinler bu s›rr›n pe-flinde... ‹nsanl›¤›m›z›n ve özgürlü¤ümüzün yeniden mükem-mel kuruluflu için sab›rla yol al›yorlar.

Uzun y›llar ‹ngiliz sömürüsünün alt›n-

da ezilen ve 1948 y›l›nda “ba¤›ms›zl›¤›n›”

ilan eden “alt›nlar ülkesi” Burma’n›n

(Myanmar) hayli zamand›r unutulan ismi,

bugünlerde Budist rahiplerin eylemleri ile

yeniden gündemde.

Asl›nda ülkedeki eylemler san›lan›n

aksine rahipler taraf›ndan bafllat›lmad›. 15

A¤ustos günü yönetimin benzin fiyatlar›-

na zam yapmas› sonras› binlerce kifli so-

kaklara dökülmüfl ve zamlar› protesto et-

miflti. Eylemlere önderlik ettikleri ve kat›l-

d›klar› gerekçesi ile 13 kiflinin tutuklana-

rak 20 y›la kadar hapisle cezaland›r›lmak

istenmesi üzerine 28 A¤ustos günü rahip-

ler de sokaklara ç›karak sessiz yürüyüfller

düzenlemeye bafllad›lar. Askerlerin rahip-

lerin de içinde bulundu¤u kitleye atefl aç-

mas›n›n ard›ndan rahipler yönetimin özür

dilemesini istemiflti. Ancak yönetimin bu

talebe olumsuz yan›t vererek iki rahibi tu-

tuklamas› üzerine rahipler de art›k gene-

rallerden sadaka kabul etmeyeceklerini

aç›klayarak yönetimi küçük düflürücü bir

karar alm›fllard›. Bu flekilde bafllayan ülke-

deki çalkant›, toplumun di¤er kesimleri-

nin de sürece dahil olmalar›n›n ard›ndan

çat›flmalara dönüflmüfl durumda. Haftalar-

d›r devam eden eylemlerde onlarca kifli

ölürken, çok say›da kifli de yaraland›, gö-

zalt›na al›nd›, tutukland›.

Eylemlerin ve çat›flmalar›n yay›larak

sürdü¤ü Burma, Asya’n›n önemli bir nok-

tas›nda yer al›yor. Hindistan, Çin, Tay-

land, Laos ve Bangladefl ile s›n›r› olan Bur-

ma, sahip oldu¤u zengin alt›n rezervi ne-

deni ile “alt›nlar ülkesi” olarak da bilini-

yor. Ülke ayr›ca zengin petrol ve do¤algaz

yataklar›na da sahip.

Burma ile s›k› ekonomik iflbirli¤ine sa-

hip olan Rusya, Çin ve Hindistan mevcut

yönetimi sahiplenerek BM dahil uluslar

aras› özneleri Burma’n›n iç ifllerine kar›fl-

mamalar› için uyar›rken, ABD ve AB ise

y›llard›r yapt›r›m ve ambargolar uygula-

d›klar› Burma’da rahiplerin bafllatt›klar›

eylemi destekliyor ve mevcut yönetimin

de¤iflmesi gerekti¤ini savunuyor.

Burma’da yönetim karfl›t› eylemler sürüyor

Burma’da haftalard›r devam eden ve onlarca kiflinin ölüdü¤ü, çok say›da kiflinin yaraland›¤›, gözalt›na

al›nd›¤› ve tutukland›¤› eylemlere kat›lanlar yönetimin istifa etmesini talep ediyor

Büyük ve ucuz bir iflgücü potansiyeli-

ne sahip olan M›s›r’da, devlet mülkiye-

tindeki tekstil fabrikalar›nda çal›flan 30

bin iflçi, fabrikalar› iflgal ederek ücretleri-

nin iyilefltirilmesini ve çal›flma koflullar›-

n›n düzeltilmesini istedi.

Günlerdir devam eden grevde, 24 Ey-

lül Pazartesi günü befl iflçi temsilcisinin

grev k›flk›rt›c›l›¤›, yasad›fl› toplanma ve

kamu mülküne zarar verme suçlar›ndan

gözalt›na al›nmalar›n›n ard›ndan iflçiler

eylemlerini daha da geniflletirken, M›s›r

devleti ise grevdeki iflçileri fliddet ve gö-

zalt›lar ile y›ld›rmaya çal›fl›yor. Gözalt›-

na al›nan iflçi temsilcilerinin serbest b›-

rak›lmas›n›, çal›flma koflullar› ile ücretle-

rinde iyilefltirmelere gidilmesini isteyen

iflçiler, talepleri kabul edilinceye de¤in

mücadelelerini sürdürmekte kararl› ol-

duklar›n› aç›klarken, ülkedeki onlarca

emek örgütü ve siyasi parti de iflçilerle

dayan›flma komitesi oluflturarak greve

aktif destek sunuyor.

‹flçilerin greve gittikleri Mahalla al-

Kubra bölgesindeki Misr Helwan Doku-

ma ve Giysi fiirketi geçen y›l da böylesi

bir greve sahne olmufl ve grev k›sa süre-

de ülkenin büyük bir bölümüne yay›l-

m›fl, direniflin büyümesi karfl›s›nda M›s›r

devleti geri ad›m atarak iflçilerin taleple-

rini kabul etmiflti.

‹srail devleti Filistinlilerin kan›n› dök-

meye devam ediyor. Gazze fieridi’ne yö-

nelik tehditler savuran ‹srail devleti, böl-

geye yapt›¤› askeri operasyonla onlarca

Filistinliyi öldürdü. ‹srail devletinin yapt›-

¤› askeri operasyonlarda ölen Filistinlile-

rin ço¤unu silahs›z insanlar›n oluflturdu-

¤u ö¤renildi.

Gazze fieridi’nin kuzeyinde kalan

Beyt Hanun kasabas›na giren ‹srail ordu-

sunun, bir eve atefl açmas› sonucu 4 Fi-

listinli sivilin yaflam›n› yitirdi¤i aç›klan-

d›. Gazze’de bir araca düzenlenen füze

sald›r›s›nda ise 5 kiflinin öldü¤ü aç›kla-

n›rken, ölen Filistinlilerin direniflçi ol-

du¤u belirtildi. Yap›lan baz› aç›klamalar-

da öldürülen direniflçilerin geçen y›l ‹s-

rail askerinin kaç›r›lmas›nda rol oyna-

yan “‹slam Ordusu” adl› örgüte üye ol-

duklar› savunuldu.

Bir yandan operasyonlar›n sürdüren

‹srail devleti di¤er taraftan tehditlerine

devam ediyor. ‹srail Savunma Bakan›

Ehud Barak ise, yak›nda Gazze fieridi’ne

genifl çapl› bir operasyon düzenleyebile-

ceklerini belirtti.

‹srail 57 Filistinli mahkumu b›rakt›‹srail Devleti Filistin özerk yönetimi-

ne deste¤ini belirtip ard›ndan 57 Filis-

tinli mahkumu serbest b›rakt›. Ha-

mas’›n Gazze fieridi’nde yönetime el

koymas›ndan sonra, Bat› fieria’da Filis-

tin Devlet Baflkan› Mahmud Abbas’a

deste¤ini artt›ran ‹srail devleti 57 Filis-

tinli mahkumu serbest b›rakarak sözde

iyi niyet gösterisinde bulundu. Sal›veri-

len tutuklular aras›nda ‹sraillilere karfl›

öldürme eyleminde bulunan tutsaklar›n

bulunmad›¤› ö¤renildi.

‹srail devlet baflkan› Ehud Olmert ve

Filistin devlet baflkan› Mahmud Abbas,

Maryland’da Kas›m ay›nda yap›lmas›

planlanan ABD destekli zirve öncesin-

de, bar›fla yönelik ortak bir aç›klama ha-

z›rlanmas› çabalar› do¤rultusunda bir

araya geldiler. Yap›lan görüflmelerde

bir sonuç ç›kmazken görüflmenin teme-

lini, ABD’nin savundu¤u ‹srail'in yan›

bafl›nda kukla bir Filistin devletinin sa¤-

lamlaflt›r›lmas› tart›flmalar›n›n olufltur-

du¤u düflünülüyor.

‘El Fetih ile Hamas gjzlice görüfltü’ iddias›Filistin Ulusal Birlik Hükümeti’nin

Baflbakan› ‹smail Haniye’nin dan›flmala-

r›ndan Ahmed Yusuf, Hamas ve El Fetih

aras›nda ba¤›ms›z siyasilerin de kat›ld›¤›

gizli diyalog görüflmelerinin bafllad›¤›n›

duyurdu. Bir iki ay içerisinde uzlaflma

sa¤lanabilece¤ini öne süren Yusuf, gö-

rüflmelerin sekteye u¤ramamas› için bas›-

na yans›t›lmad›¤›n› belirtirken, El Fetih’e

iliflkin ise “›l›ml›” aç›klamalarda bulundu

ve Mahmud Abbas’› anlayabildiklerini ve

Abbas’›n da Filistin ulusal birli¤ine önem

verdi¤ini söyledi.

Çat›flmalar›n

gölgesinde

gizli Hamas-

El Fetih

görüflmesi

M›s›r 30 bin iflçinin direnifli ile sallan›yor

BM, 20 Eylül günü, Afganistan’da

NATO öncülü¤ündeki çokuluslu

iflgal güçlerinin görev süresini bir y›l

uzatt›¤›n› duyurdu.

BM Güvenlik Konseyi’nde yap›lan ve

Rusya’n›n çekimser kald›¤› oylama-

da, Afganistan’daki Uluslararas›

Güvenlik Destek Gücü (ISAF)’›n

görev süresi Konsey’in di¤er 14

üyesinin oyuyla uzat›ld›. Karar

tasar›s›nda, “artan fliddet, Taliban, El

Kaide ve uyuflturucu ticareti” uzat-

maya gerekçe olarak gösterildi.

Konsey ayr›ca, Japonya hükümetine,

Hint Okyanusu'nda bekleyen ABD

ve di¤er ülkelerin askeri gemilerine

yak›t deste¤inde bulunma görevi

verdi.

BM

Afganistan’da

kalmakta

kararl›

YERYÜZÜNDE NELER OLUYOR?

Page 16: 8 - 16 Ekim 2007 - Sayı 120

ADANA : Dr. Ali Menteflo¤lu Cad. M. Rüfltü Ünald› ‹flhan› Kat:3 No:56 Kuruköprü-Seyhan/ADANA ‹ZM‹R : 853. Sok. Bilen ‹flhan› No: 27 Kat:8/802 Konak/‹zmir Tel-Fax: : (0232) 482 01 63KARTAL : ‹stasyon Cad. P›nar ‹flhan› Kat:2 Daire:38 KARTAL Tel-Fax: (0216) 389 65 63MERS‹N : Hastane Cad. 5111 Sok. Ekrem Örkün ‹flhan› No:71/8 Kat:3 ELAZI⁄ : ‹cadiye Mah. Yakup fievki Cad. No:8 Kat:1 Daire:1 Tel-Fax: (0424) 212 34 42MALATYA : Dabakhane mah. Boztepe Cad. Babacan ‹flhan› Kat:4 No:28 Tel: (0422) 323 06 97KONYA : Gazi Alemflah Mah. Tahirpafla Sok. No: 3 Daire: 102 Tel-Fax: : (0332) 351 59 55D‹YARBAKIR : ‹skender Pafla Mah. ‹nönü Cad. MA-GÜL ‹flhan› Kat:3 No: 109 Da¤kap›/Diyarbak›r Tel: (0412) 228 22 92AT‹NA : Spiro trikoupi 21 10683 eksarxia GREECE/Yunanistan e-mail: [email protected] TEMS‹LC‹L‹⁄‹ : Kaiser-Wilhelm Str. 275 47169 Duisburg/DEUTSCHLAND Tel: 0049 175 642 00 27- e-mail: [email protected]

KARDELEN BASIM-YAYIM REKLAM GÖSTER‹ ORGAN‹ZASYON L‹M‹TED fi‹RKET‹ • Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Hakan ERTEN

Yay›n Türü: Yayg›n Süreli * Yönetim Yeri: Katip Mustafa Çelebi Mah. Tel Sok. No:20 Daire:2 Beyo¤lu/‹stanbul Tel: (0212) 243 91 92

BBÜÜ

RROO

LLAA

RR

Teknik Haz›rl›k: Kardelen Yay›mc›l›k Adres: Mahmut fievket Pafla Mah. Sivas Sok. No:2 Kat:3 Okmeydan›/‹STANBUL Tel:(0212) 238 37 76 Faks:(0212) 238 37 96 • Bask›: Gün Matbaac›l›k Adres: Sefaköy Telsizler Mev. Akasya Sok. No:23/A Küçükçekmece/‹ST. Tel( 0212) 580 63 75• DA⁄ITIM: YAY-SAT

Hrant Dink’kin katledilmesinin ard›ndan ortayaç›kar›lan iliflkiler cinayetin gerçek azmettiricisinindevlet oldu¤unu aç›kça ortaya koyuyor. Geçti¤imizgünlerde görülen Hrant Dink davas›n›n ikinci du-ruflmas› öncesinde bas›nda genifl yer bulan katilzanl›s› Erhan Tuncel'in Trabzon emniyetinde görevyapan Muhittin Zenit ile yapt›¤› çarp›c› telefon ko-nuflmas› devletin bu cinayettte bafl aktör oldu¤u-nu belgeliyor. Dahas› cinayet san›klar›n› getirenarac›n üzerinde “Ya sev ya terk et” ç›kartmas›n›nolmas› da devletin tetikçilerine ne gibi görevler biç-ti¤ini ve nas›l misafir etti¤ini gösterirken, devletinkirli yüzünü gösteren insanlara ve kurumlara da bu

ç›kartmayla "ak›l› olun" mesajlar›n› iletiyor.

Dink’in katledilmesinden bizzat sorumlu olan

devlet, kendisini aklamak için kendi hukukunu bi-

le bir ç›rp›da de¤ifltirebiliyor. Kay›tl› delilleri yok

ediyor, devlet arflivinde olan evraklar› kaybediyor,

olanlar› da gizlilik gibi gerekçeler bularak, davan›n

seyrini uzatarak karanl›kta b›rakmak istiyor.

Devlet olaylar› gizleyedursun gerçekler tek

tek otaya ç›kmaya devam ediyor. Hrant’›n katle-

dilmesinin tetikçileri olan Ogün Samast, Yasin Ha-

yal ve Erhan Tuncel'in Türk devletiyle nas›l bir ilifl-

ki içerisinde olduklar› bir bir gün yüzüne ç›k›yor.

Türk devletinin kafatasç›lar› ‘yaramazl›klar›na’

devam ediyor. Hrant Dink cinayetinin san›klar›n›

getiren arac›n üzerinde “Ya sev ya terk et” amble-

minin olmas› ve katil zanl›s› Erhan Tuncel'in emni-

yette istihbarat polisi olarak görev yapan Muhittin

Zenit ile yapt›¤› çarp›c› telefon konuflmas› devletin

bu konuda neleri gizledi¤ini ve hizmetkarlar›na

nas›l davrand›¤›na ›fl›k tutar nitelikte.

‹stihbaratç›lar suçlu bulunamaz

Hrant Dink’in vuruldu¤u saatlerde cinayetin

tetikçilerinden Erhan Tuncel’i arayan polis memu-

ru Muhittin Zenit’in yapt›¤› telefon görüflmesi ka-

y›tlar›, aylar sonra ortaya ç›kt›.

Bas›na yans›yan konuflmalardan, polis me-

muru Zenit’in cinayet konusunda çok detayl› bil-

gi sahibi oldu¤u anlafl›l›yor. Polis memuru Zenit;

"Ne o¤lum, direkt kafaya s›km›fllar... Tek farkl›l›k,

kaçmayacakt› ama bu kaçt›" diyor. Konuflma s›-

ras›nda Zenit, Dink'e küfürler ediyor. "Kim yap-

t›ysa eline koluna sa¤l›k" diyen Tuncel ise, cina-

yetten haberdar olmad›¤›n› öne sürüyor.

Trabzon'da görevli polis memuru Zenit'in,

Dink cinayetinden yaklafl›k iki y›l önce Erhan Tun-

cel'i 'Mehmet Kurt' kod ad›n› vererek muhbir yap-

t›¤› ortaya ç›km›flt›. Ayr›ca Mc Donald's eyleminin

bombalar›n› haz›rlayan Erhan Tuncel'i muhbir ya-

pan Zenit, onu yarg›lanmaktan kurtarm›fl ve Dink

cinayetinden aylar önce Bayburt'a tayini ç›km›flt›.

Dink'in öldürülmesinden yaklafl›k bir buçuk

saat sonra Zenit’in, Erhan Tuncel'i cep telefonun-

dan arad›¤› tespit edilmiflti. Cinayetle ilgili Trabzon

Emniyet Müdürlü¤ü'nde yap›lan soruflturmada

‹çiflleri Bakanl›¤› müfettiflleri, ortaya ç›kan pek çok

ihmale karfl›n 'polislerin kusurunun olmad›¤›', 'gö-

revlerini yerine getirdikleri' yönünde devletin poli-

sini aklayan bir rapor haz›rlam›flt›. Polislerin suçun

önlenmesi için görevlerini yerine getirdi¤i anlat›lan

raporda, Erhan Tuncel'in Dink'in öldürülece¤i yö-

nünde 17 kez ihbar yapt›¤›na iliflkin haberlerin

gerçek olmad›¤› savunulmufltu. Bu raporda kusu-

ru olmad›¤› savunulan ve soruflturma izni verilme-

yen polislerden biri, Erhan Tuncel'le görüflme ya-

pan polis memuru Muhittin Zenit’ti.

Davada 8 san›¤›n tutukluluk

halleri sürecek

Davay› yürüten mahkeme heyeti, Ogün Sa-mast’›n da aralar›nda bulundu¤u 8 tutuklu san›-¤›n tutukluluk hallerinin devam›na karar verdi.Emniyet görevlisi Muhittin Zenit ise daha öncekisoruflturmada polisin kusuru bulunmad›¤› içinyarg›lanmayacak. Bu arada polisin iflledi¤i suçuörten mahkeme heyeti, Zenit ile Tuncel aras›nda-ki telefon görüflmelerine iliflkin tutana¤› yay›mla-yanlar hakk›nda gerekli ifllemin yap›lmas› için ‹s-tanbul Cumhuriyet Baflsavc›l›¤›'na yaz› yaz›lmas›-n› kararlaflt›rd›. Ayr›ca Ogün Samast duruflmadacinayeti Yasin Hayal’in tehditleri yüzünden iflledi-¤ini anlatt›.

‹stanbul 14. A¤›r Ceza Mahkemesi'ndeki görü-len duruflmada mahkeme heyeti baflkan› dosyayakonulmas› için gönderilen baz› evraklar› tutana¤ageçirdi.

Yasin Hayal'in Dink'e yönelik bir eylem yap›l-mas›n›n düflünüldü¤ü bilgisinin Erhan Tuncel tara-f›ndan 17 fiubat 2006 tarihinde istihbarat görevli-lerine bildirildi¤i, bunun ayn› gün Trabzon EmniyetMüdürlü¤ü taraf›ndan ‹stanbul Emniyet Müdürlü-¤ü ‹stihbarat fiube Müdürlü¤ü'ne ve Emniyet Ge-nel Müdürlü¤ü ‹stihbarat Dairesi Baflkanl›¤›'na ile-tildi¤i de dosyaya gelen evraklar aras›nda yer ald›.

Yine san›klar Coflkun ‹¤ci ve Yasin Hayal'in be-yanlar›nda cinayetle ilgisi oldu¤u belirtilen Trab-

zon jandarma istihbarat biriminde görevli ''Engin''kod adl› kiflinin de görevli uzman jandarma Veyselfi. oldu¤u, bu kiflinin Burdur Jandarma Komutanl›¤›emrinde çal›flt›¤› kaydedildi. Son olarak mahkemeheyeti, tutuklu san›klar Ogün Samast ile ErhanTuncel, Yasin Hayal, Zeynel Abidin Yavuz, ErsinYolcu, Ahmet ‹skender, Tuncay Uzundal ve Musta-fa Öztürk'ün tutukluluk hallerinin devam›na kararverdi. Yaklafl›k 12 saat süren duruflma, 11 fiubat2008 tarihine ertelendi.

Erhan Tuncel'in dava dosyas›

imha edilmifl

Mahkemenin Dink cinayetinin azmettiricilerin-den tutuklu san›k Erhan Tuncel'in dosyas›n› iste-meyi unuttu¤u ortaya ç›karken, Dink'in avukatlar›dosyan›n istenmesini talep edince de, "‹mha edil-di, devlet s›rr›" gerekçesiyle reddedildi¤i bildirildi.

Adliye önünde protesto

Duruflmadan önce Befliktafl Barbaros HayrettinPafla Meydan›’nda "Hepimiz Tan›¤›z, Adalet ‹stiyo-ruz", "Hepimiz Hrant’›z, hepimiz Ermeniyiz" yaz›l›pankart›n arkas›nda toplanan eylemciler gerçekle-rin ortaya ç›kar›lmas›n› istediler.

Hrant’›n öldürülece¤ini herkes biliyordu

Hrant Dink cinayetinin tetik-çisi Ogün Samast’› ‹stanbul Adli-yesi'ndeki duruflmaya getiren ha-pishane arac›n›n önünde yer alan"ya sev ya terk et" amblemi buülkede farkl› uluslara ve muhalif-lere, devletin nas›l bakt›¤›n› birkez daha gözler önüne serdi. Buslogan›n yer ald›¤› arac›n ait oldu-¤u Kocaeli F Tipi Yüksek Güven-likli Kapal› ‹nfaz Kurumu'nda Ala-attin Çak›c›, Sedat Peker, Sedatfiahin ve Erol Evcil gibi devletin fa-

flist tetikçilerinin olmas› ise devle-

tin bunlara nas›l, hangi koflullarda

hizmet verdi¤ine dair ipucu veri-

yor. Samast’› alk›fllar aras›nda

karfl›layan ve poz veren bu faflist

zihniyet, bu hizmetkarlar›na yat-

t›klar› yerlerde de verdikleri üs-

tün hizmetlerini unutmad›klar›n›

gösteriyor. Ve devlet kendisine

dönük muhalif hareketlere de bu

gösterisiyle "ak›ll› olun" mesajla-

r›n› iletiyor.

Ring arac›ndaki ç›kartma

Hrant Dink’in vurulmas›n›n ard›ndan telefonda görüflenpolis ve muhbiri, cinayetin ayr›nt›lar›n› konufluyorlard›

Ulucanlar Hapishanesi'nde flehit düflen 10 dev-rimci-komünist tutsak, katledilmelerinin y›ldönü-münde yap›lan eylemlerle an›ld›.

26 Eylül 1999 tarihinde Ankara'daki UlucanlarHapishanesi'nde Türk devletinin yapt›¤› katliamdaMahir Emsalsiz, Önder Gençarslan, Abuzer Çat, Ah-met Savran, Habib Gül, Halil Türker, ‹smet Kavakl›-

o¤lu, Zafer K›rb›y›k, Ümit Alt›ntafl, Aziz Dönmez fle-hit düflmüfllerdi.

TUYAB kitlesel anma töreni düzenledi

Tutuklu ve Hükümlü Yak›nlar› Birli¤i (TUYAB)Ulucanlar Hapishanesi'nde katledilen 10 devrimci-

komünisti anmak için ‹stanbul Kad›köy'deki Kara-caahmet Mezarl›¤›'nda kitlesel bir anma töreni dü-zenledi.

Karacaahmet Mezarl›¤›'nda toplanan kitle,"Ulucalar katliam›n› unutmad›k, unutturmayaca-¤›z", "Ulucanlar flehitleri ölümsüzdür" yaz›l› pan-kartlar açarak, ulucanlar flehitlerinin resimleriyle

yürüdü. "Devrim flehitleri ölümsüzdür", "Devrimciirade teslim al›namaz", "Ulucanlar flehitleri ölüm-süzdür", "Analar›n öfkesi katilleri bo¤acak", "Katildevlet hesap verecek" fleklinde sloganlar atan kit-le flehitlerden Ümit Alt›ntafl'›n mezar› bafl›nda top-land›. Karanfillerle süslenen Alt›ntafl'›n mezar›n›nbafl›nda yap›lan anma töreni tüm devrim flehitleriiçin yap›lan sayg› duruflu ile bafllad›. Sayg› duruflus›ras›nda coflkulu bir kat›l›mla "Günefli ‹çenlerinTürküsü" fliiri okundu.

TUYAB'›n Ulucanlar katilam› ile ilgili aç›klama-s›n›n okundu¤u törende, katliam›n tan›klar›ndanFiliz Gülkokuer ve Baflak Otlu birer konuflma yap-t›lar. Katliam›n tan›¤› Filiz Gülkokuer, "Bizler Ulu-canlar’da sadece siper yoldafllar› olmad›k, ayn› za-manda da yoldafllaflt›k" dedi. Gülkokuer, “2 Ey-lül’de bir ko¤ufl iflgal ettik. ‹nsanca yaflama hakk›-m›z› onlara göstermek istedik. Bu onlar için baha-ne de¤ildi asl›nda. Onlar bir dönemin baflbakan›olan Ecevit’in flahs›nda somutlanan flu sözleri söy-lüyorlard›, ‘cezaevlerini halletmeden ‹MF program-lar›n› uygulayamay›z’. Çünkü oradaki devrimcilerd›flar› ile ba¤lant›l›yd›. Oradaki devrimciler d›flar›da-ki iflçi ve emekçilerin öncüleriydi” dedi.

Grup Vardiya'n›n müzik dinletisi verdi¤i an-ma törenine HKM, Odak, PDD ve Köz kurumlar›da destek verdi.

Gülsuyu'nda flehitler için

meflaleli yürüyüfl

Ulucanlar flehitlerini anmak isteyen BDSP,Partizan, HÖC ve PDD üyeleri ‹stanbul'un Maltepe‹lçesi'ne ba¤l› Gülsuyu Mahallesi'nde yürüyüfl dü-zenlediler.

Gülsuyu Mahallesi Dinler Sokak'ta bir araya

gelen kurumlar›n üyeleri "Ulucanlar katliam›n›

unutmad›k unuttturmayaca¤›z" yaz›l› pankart

açarak meflaleler eflli¤inde Heykel Meydan›'na

yürüdü.

"Katil devlet hesap verecek", "Ulucanlar katli-

am›n›n hesab›n› soraca¤›z", "Devrim flehitleri

ölümsüzdür" fleklinde sloganlar›n at›ld›¤› eylemde

flehitlerin an›s›na sayg› duruflu yap›ld›. Eyleme

DHP, HKM, Köz ve Devrimci Komünistler de destek

verdi.

fiehitler için

‹zmir'de anma düzenlendi

Ulucanlar flehitlerinden Habib Gül'ün ‹zmir'in

Helvac› Köyü'nde bulunan mezar› bafl›nda da bir

anma etkinli¤i gerçeklefltirildi.

BDSP, ESP, Partizan, EHP, Kald›raç, Köz ve HKM

kurumlar›n›n düzenledi¤i anma etkinli¤i jandar-

man›n bask›s›na ra¤men gerçeklefltirildi. Mezar-

l›k giriflinde jandarma taraf›ndan her sene oldu-

¤u gibi arama dayatmas› yap›larak bask› uygu-

land›.

Arama uygulamas›n›n ard›ndan gidilen mezar

bafl›nda tüm devrim flehitleri an›s›na sayg› duruflu

yap›ld›. Ortak bir aç›klaman›n yap›ld›¤› anmada fli-

ir ve marfllar okundu.

Anman›n ard›ndan Habib Gül'ün ailesinin

köyde yemek vermek istemesi üzerine kitlenin

köye gitmesine jandarma engel oldu. Jandarma

aile üyelerinden birini tehdit ederek aile üzerin-

de bask› kurdu.

Ulucanlar flehitleri an›ld›

Devrimci sanatç› Y›lmaz Güney ölümsüzlü-¤ünün 23. y›l›nda birçok yerde oldu¤u gibi Al-manya'n›n baflkenti Berlin'de Yüz Çiçek Açs›nKültür Merkezi (YÇKM)'nin düzenledi¤i etkin-likle an›ld›.

Yerel ve mütevazi bir etkinlik fleklinde ör-gütlenen anma etkinli¤inde Y›lmaz Güney'indevrimci duruflu ve sanata yükledi¤i anlam

üzerine vurgular yap›ld›.Y›lmaz Güney flahs›nda baflta devrimci sa-

natç›lar olmak üzere tüm devrim flehitleri içinbir dakikal›k sayg› durufluyla bafllayan anmaetkinli¤inde Berlin Yüz Çiçek Açs›n Kültür Mer-kezi'nin haz›rlad›¤› metin okundu. Metninokunmas›n›n ard›ndan Berlin'de müzikal çal›fl-malar›n› sürdüren Cemalettin Y›lmaz, Cemal

K›l›nç ve ‹lhan Serhatl› söyledikleri halk türkü-leri ve marfllarla etkinli¤e renk katt›lar.

Y›lmaz Güney'in yaflam›ndan kesitlerin yerald›¤› sinevizyon gösterimi s›ras›nda ise hemhüzünlü hem de coflkulu anlar yafland›.

Son olarak Hamburg Demokratik HaklarDerne¤i'nde sanat çal›flmalar›n› sürdüren GrupDa¤lara Ezgi sahneye ç›karak söyledi¤i kavga

türküleri ve marfllarla kitleyi coflturdu.

Anma etkinli¤inin düzenlendi¤i salona

"Ölümsüzlü¤ünün 23. y›l›nda devrimci sanatç›

Y›lmaz Güney'i an›yoruz" ve "Halk›n sanatç›s›

halk›n savaflç›s›d›r" yaz›l› pankartlar as›lm›flt›.

Etkinli¤e K›z›l Bayrak gazetesinin Berlin'deki

okurlar› da mesaj gönderdiler.

Y›lmaz Güney,Berlin YÇKM’dean›ld›