alicinki.com – kamu yararına paylaşım · mini buzul çağı geliyor mu? 50.... ankara,...

84

Upload: others

Post on 25-Sep-2020

2 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66
Page 2: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66
Page 3: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66
Page 4: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

6 ..... Balkanların mutluluğu bizim mutluluğumuzdur

7 ..... Bahreyn Türkiye'den inşaat sektöründe işbirliği istiyor

8 ..... Tapuda para karşılığı iş yapma dönemini sona erdirdik

44 .... Mini buzul çağı geliyor mu?

50 .... Ankara, lezzetin gizli adresi

52 .... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz

66 .... Mevlâna şehri Konya

72 .... Tuz Gölü’nün büyülü atmosferi

4 ÇEVRE KONUSUNA AVRUPA’DAN ÇOK DAHA DUYARLIYIZ

22 ULUSAL COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMİ KURULUYOR

58 GERÇEĞİN DESTANLA BULUŞTUĞU YER: ÇANAKKALE

26 KALKINMA İÇİN ATIK İSRAFINA SON 34 ENERJİ TASARRUFU İÇİN

YEŞİL BİNALAR GELİYOR

46 YEŞİL EKONOMİ İSTİHDAM DOSTU

10 KENTSEL DÖNÜŞÜM YASASI NELER GETİRİYOR?

38 ORTA DOĞU’NUN YEDİ ÇEVRE HARİKASI

İçinde

kiler

ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK

2 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n MART 2012

Page 5: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

Çevre ve Şehircilik Dergisi’nin üçüncü sayısıyla karşınızdayız. Hayatımızın hemen her alanında karşılık bulan bu iki önemli başlıkla ilgili pekçok haber, bilgi ve dosya yer alıyor bu sayımızda.

Kentsel dönüşümle ilgili önemli düzenlemeler içeren yasa artık Meclis’te. Bu sayımızda sözkonusu yasanın kapsama alanını, neler getirdiğini ve hangi dü-zenlemelerin yapıldığını inceleyen geniş bir dosya yer alıyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Bedeli ne olursa olsun” talimatıyla başlattığı süreç, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın kapsamlı çalışmasıyla yasa haline geliyor.

Yasanın temel amacı, afet riskli alanların dönüşümü, riskli yapıların yıkılması ve böylece ülke genelinde güvenli ve yaşanabilir alanların oluşturulması. Hepi-mizin geleceğini yakından ilgilendiren bu yasayla ilgili dosyamızı ilgiyle okuyaca-ğınızı umud ediyoruz.

Bu sayımızdaki bir diğer ana konu, Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemi çalışmaları. 2003 yılında e-dönüşüm Türkiye Projesi kapsamında başlatılan çalışma, 2006-2010 döneminde stratejik plana girdi ve ilk yasal düzenlemesi 2009 yılında ya-pıldı.Dünyada hemen her ciddi ülkenin büyük kaynaklar ayırdığı projeyle ilgili gelinen aşama gerçekten heyecan verici.

Geri Kazanım Sanayicileri Derneği Genel Başkanı İbrahim Engin’le “atık is-rafı” üzerine yapılan söyleşi, bu sayımızda yer alan bir başka önemli başlığı oluş-turuyor.

Beyhan Aslan tarafından hazırlanan “Anayasa’da Çevre” başlıklı maka-le, enerji tasarrufunda önemli yeri olan “Yeşil Bina”lar hakkındaki dosyamız, “Ortadoğu’nun 7 Çevre Harikası” adlı görsel şölen, Necati Yılmaz’ın yazdığı “Ye-şil Ekonomi, Verimlilik ve İstihdam Dostu” başlıklı çalışma, bu sayıda yer alan ilgi çekici başlıklardan sadece birkaçı.

Bu sayıda Kadim Şehirler köşemizin konuğu şehitler diyarı Çanakkale. Tari-hin en büyük destanlarından olan Çanakkale Zaferi’nin yıldönümünde hayli an-lamlı bir çalışma olarak okuyacağınızı umud ediyoruz.

“Şehir Yüzlü İnsanlar” köşemizin bu ayki konuğu Hz. Mevlâna ve elbette onunla bütünleşen Konya. Ümit Kaçar’ın kaleminden keyifle okuyacaksınız.

Çevre ve şehircilik alanındaki yeni haberler, dosyalar ve çalışmalarlabir son-raki sayımızda tekrar karşınızda olmayı umut ediyoruz.

Saygılarımızla...

KenTsel DönüŞüM YAsAsı Meclis’Te

DB Yapım Ajans adına Sahibi ve

Sorumlu Yazı İşleri MüdürüŞenol Selçuk Turan

Yayın KoordinatörüNecati Eren

Yayın KuruluÜmit Kaçar

Ali İhsan KıraçYakup Türkmen

Sezgin Demircioğlu Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar

Haber MerkeziCansu Kurukahvecioğlu

Fatma Yıldırım

TasarımDB Yapım

FotoğraflarSelahattin Aydınlı

Sıtkı İlanbey

BaskıFersa Ofset Baskı TesisleriOstim 36. Sokak No: 5/C-D

Yenimahalle, AnkaraTel : 0 312 386 17 00

Faks : 0 312 386 17 04

Yönetim YeriAşağı Öveçler Mahallesi 1333 Sokak No: 17/12

Çankaya, AnkaraTel : 0 312 472 47 45

Faks : 0 312 472 47 46

TürüYaygın Süreli

MART 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 3

Page 6: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

Avrupa Birliği Delegasyonu Türkiye Daimi Temsilcisi Büyükelçi Jean Mau-rice Ripert ile Çevre Müsteşarı Hanier Menendez’i makamında kabul eden Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Türkiye’nin müzakereler ko-nusunda üzerine düşen her şeyi yerine getirdiğini ancak AB’den kaynaklanan nedenlerle müzakerelerin son derece yavaş ilerlediğini söyledi.

Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne katılımı-nın taraflara sağlayacağı faydalara dikkat çeken Bakan Bayraktar, ekonomik kriz sürencinin etkilerinin azaltılmasında Tür-kiye ile AB’nin ortak fayda çerçevesinde işbirliği yapması gerektiğini ifade etti.

2023’E KADAR ÇEVREYE 60 MİLYAR EUROTürkiye’nin AB çevre müktesebatına

uyumu kapsamında çevre faslının ha-len devam ettiğini hatırlatan Bayraktar, “Çevre hem çok önemli hem de zor bir konudur. 2023 yılına kadar yaklaşık 60 milyar Euro’luk bir bütçe gerektir-mektedir” dedi.

Vatandaşlara daha sağlıklı, dengeli ve sürdürülebilir bir çevrede yaşama ve gelecek nesillere daha iyi bir ülke bırakma doğrultusundaki çalışmaları-nın aralıksız sürdüğünü belirten Bakan Bayraktar, “AB müzakereleri sürecinde ülkemizden kaynaklanmayan yavaşla-maların ortadan kalkmasını temenni ediyorum” diye konuştu.

TÜRKİYE İLE AB AYNI KADERİ PAYLAŞIYORTürkiye ile AB’nin ortak bir kaderi

paylaştıklarına olan inancını dile geti-ren Büyükelçi Jean Maurice Ripert ise, “İnanıyorum ki siz de yakın bir zaman içinde AB’nin bir parçası olabileceksi-niz” dedi.

Türkiye’nin çevre konusundaki çalış-malarını son derece etkili bulduklarını

kaydeden Büyükelçi Ripert, AB-Türkiye müzakerelerinde çevre faslının önemine işaret ederek, “Atık su yönetimi, içme suyu, çevrenin korunması, bio-çeşitlilik, enerji çeşitliliğinin artırılması konula-rında çalışmalıyız” şeklinde konuştu.

BÜKREŞ SÖZLEŞMESİ İÇİN YARDIM İSTEDİKaradeniz’in kirliliğe karşı korun-

masını amaçlayan Bükreş Sözleşmesi’ne Türkiye’nin taraf olduğunu hatırlatan Ripert, “AB olarak biz de bu sözleşme-ye taraf olmak istiyoruz. Bu konuda

Türkiye’nin desteğini bekliyoruz” dedi.AB’nin çevre alanında tahsis edilen

hibe niteliğindeki yardımlarının yöne-timi amacıyla faaliyet gösteren IPA’ya önem verdiklerini belirten Ripert, 2014-

2020 yılları için IPA’nın farklı bir maliye politikası uygulayacağını söyledi.

ÇEVRE DUYARLILIĞIMIZ AVRUPA’DAN YÜKSEKTürkiye’nin IPA kanalıyla yaptığı

yatırımların, çevre konusunda yapılan toplam yatırımların sadece binde 5’ini oluşturduğunu hatırlatan Bakan Bayrak-tar, Avrupa’nın sanayileşme sürecinde çevreye karşı gösterdiği duyarlılıktan, Türkiye’nin 100 kat daha duyarlı dav-randığını vurguladı.

Bayraktar, “Türkiye’nin Fransa'da

olduğu gibi, çamur akan nehirleri yok. Nehirleri, denizleri, temiz. AB mükte-sebatına uygun olarak sanayileşmeye çalışıyoruz ve çevreyi korumak için bü-yük paralar harcıyoruz” dedi.

"Çevre konusunda Avrupa'dan çok daha duyarlıyız"

BÜYÜK PARALAR HARCIYORUZTürkiye’nin AB’ye uyum sürecindeki çevre faslına büyük önem verdiğini belirten Bakan Bayraktar, “AB müktesebatına uygun olarak sanayileşmeye çalışıyoruz ve çevreyi korumak için büyük paralar harcıyoruz” dedi.

ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK HABER

4 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n MART 2012

Page 7: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

21x29,5.pdf 1 20.02.2012 19:12

Page 8: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK)/Türk-Makedonya İş Konseyi ev sahipliğinde düzenlenen çalışma yemeğine katılan Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, burada yap-tığı konuşmada, “Türkiye olarak tüm Balkanların mutluluğu bizim mutlulu-ğumuzdur. Balkanlardaki tüm devlet-lerin barış, kardeşlik içinde yaşaması Türkiye’yi mutlu eder” dedi.

İŞBİRLİĞİ BÜYÜK BOYUTLARA TAŞINACAKMakedonya ile Türkiye arasın-

daki ekonomik ilişkilerin istenilen seviyede olmadığına işaret eden Ba-kan Bayraktar, “İki ülke arasındaki ekonomik ve ticari ilişkileri çok daha ileriye taşımak durumundayız” ifade-sini kullandı. Bayraktar, Türkiye ile Makedonya’nın tarım, konut, enerji,

altyapı gibi pek çok alanda yaptığı işbirliklerinin ilerleyen dönemde çok daha büyük boyutlara taşınacağına olan inancını dile getirdi.

SERBEST TİCARET ANLAŞMASI ÖNEMLİYDİSadece ekonomik değil her açı-

dan Türkiye ile çok iyi ilişkilere sahip olduklarının altını çizen Makedonya

Başbakanı Nikola Gruevski, iki ülkenin ekonomik ilişkiler açısından büyük po-tansiyel taşıdığını söyledi.

2010 yılında iki ülke arasındaki ti-caret hacminin 311 milyon dolar olarak gerçekleştiğini, 2011 yılında bu rakamın 380 milyon dolara yükseldiğini belirten Gruevski, “Burada önemle vurgulamak istediğim konu, serbest ticaret anlaş-masının imzalanmasıdır. Bu anlaşmaya

ilişkin çalışmalar benim liderliğimde gerçekleşti” dedi.

MAKEDONYA, AB’YE AÇILAN KAPIDIRTürk iş dünyasını Makedonya’da

yatırım yapmaya çağıran Gruevski, “Makedonya’da yatırım yapan kişiler bunu aslında 650 milyon tüketiciye ulaştıracaktır. Çünkü Makedonya ile AB arasında serbest ticaret anlaşmala-rı, diğer Balkan ülkeleriyle anlaşmaları vardır” diye konuştu.

MAKEDONYA TAM BİR YATIRIM CENNETİMakedonya’nın yatırım yapmak

için çok iyi bir ülke olduğunu belirten Gruevski, şu ifadeleri kullandı: “Yatırım konusunda tüm Doğu ve Güney Doğu Avrupa ülkelerinden öndeyiz. AB ülke-lerinden 19’unun önündeyiz. Sadece 8 AB ülkesi, bizden daha üst sıralarda yer almaktadır. Makedonya hükümeti, özellikle yabancı şirketleri çekmek için iş imkânlarının iyileştirilmesi yönünde çok büyük çaba sarf ediyor.”

TÜRK İŞ DÜNYASI BALKANLARA DESTEĞE HAZIRDEİK İcra Kurulu Başkanı Rona Yırcalı

da Türkiye için Balkanlar bölgesinin özel bir önem kazandığını, Balkanların kalıcı istikrar ve kalıcı barışa kavuşamadan Tür-kiye’nin istikrar içinde yaşamasının belki de mümkün olmayacağını, bundan dolayı Türk iş dünyası olarak her türlü desteği vermeye hazır olduklarını vurguladı.

2000 yılında yürürlüğe giren ser-best ticaret anlaşmasından sonra ivme kazanan ekonomik ilişkilerde önemli mesafeler katedildiğini belirten Yırca-lı, Makedonya’da 100 civarında Türk şirketinin 180 milyon dolar olan yatırım-larının yakın zamanda 500 milyon do-lara ulaşmasını beklediklerini ifade etti.

"Balkanların mutluluğu bizim mutluluğumuzdur"

BARIŞ TÜRKİYE'Yİ MUTLU EDERTürkiye ile Makedonya arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin daha üst seviyelere çıkarılması gerektiğini belirten Bakan Bayraktar, “Balkanlardaki tüm devletlerin barış, kardeşlik içinde yaşaması Türkiye’yi mutlu eder” dedi.

ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK HABER

6 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n MART 2012

Page 9: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

Bahreyn İskân Bakanı Basim Bin Ya-kup El Hamer ve beraberindeki heyeti kabul eden Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Türkiye’nin inşaat sek-törü ve inşaat malzemesi alanında dünya-nın en ileri ülkelerini geçtiğini ifade etti.

Türkiye’nin inşaat sektöründeki tec-rübesini Bahreyn ile daha ileri düzeye taşımak istediklerini belirten Bakan Bayraktar, “Bahreyn ile hem coğrafi yakınlığımız, hem de kültürel birlik-teliğimiz var. Ama iş potansiyelimiz olması gerektiği gibi değil. Ticari iliş-

kilerimizi ileri düzeylere taşırsak, her iki ülkenin gelişmesine çok daha büyük katkı sağlayacağımızı görüyoruz” dedi.

MEKANSAL PLANLAMA DESTEĞİBahreyn’in son 9 yılda istikrarlı bir

kalkınma ve gelişme kaydettiğini dile getiren Bakan Bayraktar, her iki ülke-nin özel sektörü arasındaki ilişkilerin güçlenmesine destek vereceklerini söy-ledi. Bakan Bayraktar, iki ülke arasında imzalanacak bir protokolle Türkiye’nin mekânsal planlama konusundaki tec-

rübelerini Bahreyn ile paylaşmak iste-diklerini söyledi.

6 MİLYAR DOLARLIK KONUTBayraktar’ın bu isteğini memnuni-

yetle karşılayan konuk Bakan El Ha-mer, gelecek 10 yıl içinde Bahreyn’de 6 milyar dolarlık sosyal konut yapmayı düşündüklerini, bu konuda Türkiye’nin deneyimlerinden yararlanmak istedik-lerini dile getirdi. El Hamer, özellikle inşaat sektöründe işbirliğini artırmak istediklerini vurguladı.

Bahreyn Türkiye'den inşaat sektöründe işbirliği istiyor

Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, depre-me yönelik çalışmalar kapsamında riskli binaların tespiti için Almanya’dan getirilen röntgen cihazının test aşa-masında olduğunu, işlemin sağlıklı sonuçlanması duru-munda seri alımı için çalışmalara başlanacağını bildirdi.

Röntgen cihazlarının seri alımı durumunda, yerel yönetimlerin cihazın kullanımına dair eğitim ihtiyacının karşılanmasına yönelik çalışma yapılacağını belirten Bay-raktar, “Bakanlığımız Merkez Laboratuvarı’nda mevcut binaların beton kalitesini ölçmek ve değerlendirmek için Avrupa’da kullanılan ölçüm cihazları, ilgili mevzuat ve kullanılan deney metotları ile ilgili araştırmalar devam etmektedir” dedi.

Van için bina röntgen cihazı

MART 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 7

Page 10: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

İstanbul Anadolu yakasında yenile-nen Ataşehir, Ümraniye, Kadıköy, Üskü-dar, Pendik ve Tuzla Tapu ve Kadastro Müdürlükleri toplu açılış törenine katı-lan Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, burada yaptığı konuşmada, tapuda önemli adımlar attıklarını söyledi.

Ülke genelinde 957 tapu müdürlü-ğü bulunduğunu, bunlardan yaklaşık 600’ünü bilgisayar ortamına taşıdıkla-rını belirten Bakan Bayraktar, vatandaş odaklı ve hizmet eksenli bir anlayışla çalıştıklarını, para karşılığı iş yapma döneminin sona erdiğini söyledi.

Yılda 20 milyon in-sana hizmet veren tapu dairelerinin yüzde 60’ına kamera yerleştirdiklerini belirten Bayraktar, tapu

işlemlerinin artık kapalı kapılar ardında yapılmadığını sözlerine ekledi.

2B’DEN GELECEK PARA ORMANA YATIRILACAKOrman özelliğini yitirmiş, “2B” ara-

zisi olarak bilinen Hazine arazilerinin satışını öngören kanun tasarısına da değinen Bakan Bayraktar, “Bu yasayı, ormanları çoğaltmak için çıkartıyoruz” dedi. 2B uygulamasını, “orman vasfını tamamen kaybetmiş arazilerin kullanı-cılarına bedelinin biraz altında satıl-ması” olarak tarif eden Bayraktar, bu satışlardan elde edilen gelirlerle yeni ormanlar yapılacağını söyledi.

Bu hususun yasaya da konulduğunu belirten Bayraktar, “Çıkacak olan 2B yasasında, 2B’den alınacak paralarla yeni orman üretme, yeni ağaçlandırma yapma, Türkiye’nin afet dönüşümünü sağlama ve şehirlerimizi güzelleştirme noktasında adımlar atacağız” diye ko-nuştu.

"Tapuda para karşılığı iş yapma dönemini sona erdirdik"

ODTÜ Öğretim Görevlisi Dr. Hakan Gürsu başkanlığındaki ekip, katlanıp kaldırılabilme özelliğiy-le teknelerin marina bağımlılığını ortadan kaldıran “Foscat32” isimli katamaran tasarımlarıyla ABD'nin Çevre Oskarları olarak kabul edilen “Green Dot” yarışmasında en iyi ikinci tasarım ödülünü aldı. Aynı

ekibin geliştirdiği suyunu arıtan, elektriğini üreten, güneşle ısınan ve evlerin belediyelerle bağlan-tılarını en aza indiren Sera Villa tasarımı da ödüle layık görüldü. Dr. Gürsu, “Dünya sorunlarına çö-zümler ürettiğimiz projelerle 11 Çevre Oskarını elinde bulunduran tek ekibiz” dedi.

ODTÜ’nün "Katlanan Tekne” tasarımıABD'nin Çevre Oskarları ikincisi oldu

DAİRELERİN YÜZDE 60'INA KAMERAYılda 20 milyon insana hizmet veren tapu dairelerinin yüzde 60’ına kamera yerleştirdikle-rini belirten Bayraktar, para karşılığı iş yapma dönemini tarihe gömdüklerini söyledi.

ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK HABER

8 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n MART 2012

Page 11: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66
Page 12: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

AfET RİSKİ ALTINDAKİ ALANLARIN DÖNÜŞTÜRÜLMESİ HAKKINDA KANUN TASARISI MECLİS’TE

KENTSEL DÖNÜŞÜM YASASI NELER GETİRİYOR?

Dünya nüfusu sürekli artıyor. 1800’de 990 milyon olan dünya nü-fusu, 1900’de 1 milyara, 1960’ta 3,3 milyara yükseldi. Bugün bu rakamın 7 milyarı bulduğu tahmin edilmektedir. Dünya nüfusunun yarıdan fazlası halen kentlerde yaşamaktadır. 2050 yılına ka-dar kentli nüfusun 6 milyara ulaşacağı tahmin edilmektedir.

KENTLEŞME MEZOPOTAMYA’DA BAŞLADIKentleşme için temel faktör nüfus

artışı olmakla birlikte, kentleşmeyi ta-nımlarken toplumun ekonomik ve top-lumsal yapısındaki değişimlere de yer vermek gerekmektedir.

Günümüzden 5 bin yılı aşkın bir süre önce Mezopotamya'da ortaya çı-kan kentleşme, en basit anlamda "kent sayısının ve kentlerde yaşayan nüfusun artması" olarak tanımlayabileceğimiz demografik, ekonomik ve sosyo-kültürel bir değişmeyi ifade etmekte olup, hızla büyüyen ve kaçınılmaz bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır.

KENTLER SANAYİ DEVRİMİ İLE GÜÇLENDİDünya nüfusu, sanayi devrimine

kadar oldukça yavaş artmıştır. Sanayi devrimiyle birlikte kentlerin gelişme-si olağanüstü bir güç kazanmış ve bu dönemden sonra artan dünya nüfusu,

giderek kentsel alanlarda toplanmış-tır. Kentleşme, 18. yüzyıl sonlarından itibaren bugünün gelişmiş ülkelerinde, sanayi sektörünün gelişimine paralel olarak yaşanmaya başlanmıştır.

Kentleşme hareketinin dünya gene-line yayılması ise II. Dünya Savaşından sonra gerçekleşmiştir. 1800 yılında 15 milyon olan kentli nüfus, 1980’lerde 800 milyona yükselmiş bulunmaktadır.

2000’li yılların başında ise yeryü-zünde 3,2 milyar kişinin kentlerde ya-şadığı tahmin edilmektedir. Birleşmiş Milletler’in tahminlerine göre, 1980’ler-de sayıları 35 olan 5 milyondan kalaba-lık kentlerin sayısı, 21. yüzyılın başında 60’ı geçmiştir.

Mekânsal PlanlaMa Genel Müdürlüğü

KAPAK KENTSEL DÖNÜŞÜM

10 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n MART 2012

Page 13: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

TÜRKİYE 84 YILDA YÜZDE 500 BÜYÜDÜÜlkemiz nüfusu ise 1927 yılından

beri artışını kesintisiz sürdürmektedir. 1927 yılında 13 milyon civarında olan ülkemiz nüfusu, 2011 sonu itibari ile 74 milyonu geçmiştir. Cumhuriyet dö-nemindeki ilk ve son sayımlar arasın-da geçen 85 yıllık süre içerisinde, ülke nüfusu yüzde 500’den fazla bir oranda büyümüştür.

Ülkemizde özellikle 1950 sonrası görülmeye başlayan; hızlı nüfus artışı, tarımda makineleşme, kentsel alanların görece çekici etkisi beraberinde, göç ol-gusunu getirmiştir. Böylece Türkiye’nin artan nüfusu, özellikle 1950 sonrasında kentsel alanlarda toplanmaya başlamıştır.

1927 yılında toplam nüfusun sadece yüzde 24,2’si kentsel alanlarda yaşar-ken, bu oran 1950 yılında yüzde 25’e, 1980 yılında yüzde 43,9’a ve 2011 yılın-da yüzde 76,8’ye yükselmiştir. Böylece Ülkemiz kent nüfusu ve kentsel nüfus

artış hızı ile dünyanın önde gelen ül-keleri arasına katılmıştır.

GERİ KALMIŞ ÜLKELER ÇARPIK KENTLEŞİYORNüfus artışı ve sanayileşme sonucu

ortaya çıkan kentleşme olgusu, çok sa-yıda sorunu da beraberinde getirmiştir. Kentleşme hareketlerinde dikkati çe-ken önemli hususlardan birisi, çarpık kentleşmenin daha çok gelişmekte olan ülkeler açısından sorunlu olduğudur.

Gerçekten de gelişmekte olan ül-kelerle gelişmiş ülkelerin kentleşme özellikleri farklılıklar göstermektedir. Gelişmiş ülkelerde kentleşme ile sa-nayileşme bir arada yürüyen bir süreç iken, gelişmekte olan ülkelerde yaşanan "demografik anlamda" kentleşmedir.

Bu sebeple, az gelişmiş ve gelişmek-te olan ülkelerin kentleşmesi, "hızlı", "çarpık", "aşırı", "dengesiz" ve "tekyön-lü" kentleşme olarak tariflenmektedir.Bu gelişmelere Asya, Afrika ve Latin

Amerika kentleri ile birlikte Türkiye’de de rastlanılmaktadır.

Bugün özellikle dünyada gelişmekte olan birçok ülkede (Brezilya, Çin, Hin-distan ve birçok Güney Amerika, Asya ve Afrika ülkeleri) kentleşme sorunları yaşanmakta ve kentsel dönüşüm bu ülke-lerin gündeminde önemli yer tutmaktadır.

BREZİLYA’DAN KENTSEL DÖNÜŞÜME 570 MİLYAR DOLARBu konuların çözümü için hükümet-

ler ciddi şekilde kafa yormaktadırlar. Örneğin, Brezilya’da bin 700 gecekon-du bölgesinden acil olan 200 bölgenin dönüştürülmesi için devlet 570 milyar dolar bütçe ayırmayı planlamakta, diğer yandan, Çin’de 10 milyon acil konut ihtiyacı ve Hindistan’da da 10 milyon çok acil konut ihtiyacı olduğu bilinmek-tedir. Aynı şekilde, Afrika’da, Güney Amerika’da, Ortadoğu’da ve Asya’da da sosyal konut ihtiyacı ve gecekondu dönüşüm sorunları bulunmaktadır.

BEDELİ NE OLURSA OLSUNBaşbakan Erdoğan'ın "Bedeli ne olursa olsun" diyerek başlatılması talimatını verdiği "Kentsel Dönüşüm" ile ilgili kanun tasarısı, afet riskli alanların dönüşümünü ve riskli yapıların yıkımını sağlayarak ülke genelinde güvenli ve yaşanılabilir alanlar oluşturmayı amaçlıyor.

MART 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 11

Page 14: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

ÇARPIK KENTLEŞMENİN SOSYAL fATURASI ÇOK AĞIRÜlkemizde de dünyanın yaşadığı

benzer sorunlar ortaya çıkmış, kent-lerimize olan yoğun nüfus baskısının oluşturduğu gecekondulaşma ve kaçak yapılaşma; kentlerimizin sağlıklı bü-yümesini ve gelişmesini önlemiş, olası bir afet durumunda can ve mal kaybı riskini arttırmış, doğal çevrenin tahrip olmasına yol açmış ve yoksulluğu bes-leyen bir yapı oluşturmuştur.

Bu süreçte kentsel sorunlara çare bulmak amacıyla geliştirilen politikalar da yetersiz kalmıştır.

KANUN TASARISININ HAZIRLANMA GEREKÇELERİCumhuriyet döneminde başlayan

"modern, bilinçli, sistemli ve gayretli" olarak ifade edilebilecek kentleşme hareketlerinin, 1950’lere gelindiğinde yoğun göçlerle birlikte hızlanması ve mevcut kentsel donanımların bu hızı yakalamada son derece geri kalması, kuşkusuz ülkemizde sağlıksız kentleş-menin ilk tohumlarını atmıştır.

Ülkemizde 1950’li yıllardan sonra yaşanan hızlı ve denetimsiz kentleşme ve yapılaşma süreci, kentlerimizin doğal afetler ve insan kaynaklı tehlikelere kar-şı dirençsiz ve savunmasız bir biçimde büyümesine neden olmuştur.

TUTARLI VE ETKİN POLİTİKA GELİŞTİRİLEMEDİKırsal alandan kentlere hızlı göç

sonrasında yaşanan hızlı nüfus artışı sonucunda, göçle gelen kitlelerin barın-ma sorunlarını çözecek, onları güvenli, sağlıklı, her türlü teknik ve sosyal altya-pısı tamamlanmış yaşam çevrelerinde iskân edecek tutarlı ve etkin politikalar geliştirilmemiştir.

Bu süreçte; kentler, plansız geliş-meleri yanında hem doğal, tarihi ve kültürel çevreyi, hem de afet risklerini göz ardı ederek büyümüşlerdir. Bu sü-recin sonunda günümüzde, düzensiz,

sağlıksız, afet riski bakımından güvenli olmayan, can ve mal güvenliği açısından risk taşıyan, kentsel teknik ve sosyal altyapıdan yoksun ve imar mevzuatı-na aykırı, kentsel alanlar ve yapı stoğu ortaya çıkmıştır.

AfET RİSKLERİNİ ARTIRAN fAKTÖRLERAfet riskleri, kentlerin yalnızca teh-

like kaynaklarına yakınlıklarından kay-naklanmamaktadır. Yapı sağlamlığının yanında yerleşim düzeni ve dokusu, alt-yapı ve sosyal donatı, açık alan yeter-sizlikleri, tehlikeli kullanımlar, bir afet sonrasında hemen kullanılması gereken hastane, okul, spor salonları, itfaiye, haberleşme sistemleri, afet yönetim mer-kezleri gibi kritik tesislerin mekânsal dağılımı ve bir sistem oluşturmaması, özel tehlikelere konu alanların iskân edilmiş olması gibi çok sayıda fiziki, sosyal, çevresel ve toplumsal etkenler de afetler konusunda etkili olmaktadır.

KENTSEL DÖNÜŞÜM GEREKTİREN DURUMLARKentler, gerek kentsel gelişim süreci-

ne özgü sanayileşme, göç gibi nedenlerle gerekse savaş, afetler gibi olağandışı nedenlerle dönüşüme uğramaktadırlar. Kentsel dönüşüme konu olan alanlar, köhneleşmiş ve çöküntü alanları, cazi-besini yitirmiş alanlar, sağlıksız ve ka-çak yapılar ve gecekondu alanlarıdır. Olağandışı kent yenileme nedenleri açı-sından bakıldığında, ülkemizde kentsel dönüşüm ihtiyacı depremler başta olmak üzere yangın ve sel gibi afetler ve afet riskleri nedeniyle ortaya çıkmaktadır.

KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN GEREKLİLİĞİ ORTAK KARARKentsel dönüşüm, 1999 Marmara

ve Düzce depremleri başta olmak üze-re, yaşanan diğer önemli depremler ve son olarak da 2011 yılında meydana gelen Simav ve Van depremlerinde yaşanan yıkımlar ve kayıplarla daha da görünür hale gelen "kentleşme ve yerleşme sorunları" nedeniyle en çok konuşulan ve tartışılan konulardan biri haline gelmiştir.

Kentsel dönüşüm yalnızca deprem

açısından riskli alanlar için düşünülemez; ancak kentlerinin büyük bir kısmının imar mevzuatına aykırı yapılaştığı

Türkiye’de deprem riski bulunan alanlardan

başlanılması uygundur.

SAVUNMASIZ KENTLERHızlı ve denetimsiz kentleşme ve yapılaşma süreci, kentlerimizin doğal afetler ve insan kaynaklı tehlikelere karşı dirençsiz ve savunmasız bir biçimde büyümesine neden olmuştur.

KAPAK KENTSEL DÖNÜŞÜM

12 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n MART 2012

Page 15: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

Yaşanan bu depremler ile ortaya çı-kan can kayıpları ve ağır hasarlı veya yıkı-lan binaların sayısı, ülkemizdeki mevcut yapı stoğunun önemli bir kısmının risk altında olduğunu göstermiştir. Deprem baskısının bir sonucu olarak kentsel dö-nüşümün bir zorunluluk olduğu konu-sunda, ilgili çevreler ve özellikle yerel ve merkezi idareler hemfikir olmuşlardır.

KENTLERİN BÜYÜK KISMI İMARA AYKIRI YAPILAŞMIŞKuşkusuz, dönüşümü yalnızca dep-

rem açısından riskli alanlar için düşün-mek çok da doğru bir yaklaşım değildir. Ancak yine de öncelikler adına konu ele alınarak yapılan bir etaplamada, kentle-rinin büyük bir kısmının imar mevzua-tına aykırı yapılaştığı Türkiye’de bu tür alanların dönüşümünü ilk sıraya koymak ve bu alanların önceden olduğu şekliy-le değil, bir dönüşüme tabi tutulmak suretiyle yeniden oluşumlarını temin etmek gerekmektedir.

SAĞLIKLI KONUTLAR ANAYASAL GÖREVBilindiği gibi, Anayasamızın 56.

maddesi; herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip ol-duğu ve çevreyi geliştirmenin devletin ve vatandaşların ödevi olduğu hükmüne; 57. Maddesi ise devletin şehirlerin özel-liklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri almakla yükümlü olduğu hükmüne amirdir. Bu kapsamda Anayasamızda öngörüldüğü üzere ilgili mevzuatça Bakanlığımıza verilmiş olan görev, yetki ve sorumluluklar kapsamında Bakanlığımız sürdürülebilir çevre ve ya-

şam kalitesi yüksek yerleşmeler hedefine ulaşmak için çalışmalarına başlamıştır.

KENTSEL TASARIM VE İMAR PLANI ÇALIŞMALARIGerek İstanbul’un Marmara deprem

kuşağında olmasının getirdiği deprem riski gerekse bölgelerdeki çarpık kentleş-me vb. diğer sorunlar nedeniyle, Sultan-beyli ve Ümraniye ilçelerinde bir kısım alanlarda Bakanlar Kurulu’nun 6 Ekim 2011 tarih ve 2011/2266 sayılı kararı ve 07.01.2012 tarih ve 2012/2641 sayılı kararı uyarınca yürütülecek iyileştirme, yenileme ve dönüşüm uygulamaları ile İstanbul Uluslararası Strateji Belgesinin

Kentsel dönüşüme konu olan alanlar, köhneleşmiş ve çöküntü alanları, cazibesini yitirmiş alanlar,

sağlıksız ve kaçak yapılar ve gecekondu alanlarıdır.

KENTSEL DÖNÜŞÜM İÇİN ULUSAL FİKİR BİRLİĞİ1999 Marmara ve Düzce, 2011 Simav ve Van depremlerinde yaşanan yıkımlar ve kayıplarla daha da görünür hale gelen kentleşme ve yerleşme sorunlarının "kentsel dönüşüm" ile çözülmesi konusunda ulusal ölçekte fikir birliği oluşmuştur.

MART 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 13

Page 16: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

Kabulüne Dair Yüksek Planlama Kurulu Kararı kapsamında, İstanbul’un ulus-lararası bir finans merkezi olması için İstanbul İli, Ataşehir İlçesi sınırları içe-risinde bulunan bir kısım alanın "fizik-sel altyapısının iyileştirilmesi başlıklı bölümünde belirtilen kriterlere uygun hale getirilmesine dair Bakanlar Kuru-lunun 22.08.2011 tarih ve 2011/2163 sayılı kararı uyarınca yürütülecek mas-ter plan, kentsel tasarım ve imar planı çalışmalarına başlanılmış olup, gerekli çalışmalar devam etmektedir.

VALİLİKLER AfET RİSKİ OLAN BÖLGELERİ BELİRLİYORDiğer taraftan Çevre ve Şehircilik

Bakanlığı olarak, zarar azaltma önce-likli kentsel dönüşüm çalışmalarında mahalli idarelerle birlikte hızlı ve etkili projelendirme ve uygulamaların ger-çekleştirilmesi hedeflenmektedir. Bu kapsamda Bakanlığımız uzmanlarınca, ülkemizin birçok kentinde muhtemel kentsel dönüşüm projelerine dair ye-rinde inceleme yapılmakta, Belediye ve diğer kurum ve kuruluşlar ile birlikte koordineli olarak çalışmalar yürütül-mekte ve teknik destek sağlanmaktadır.

Diğer taraftan Bakanlığımızca 81 il Valiliğine yazı yazılmış ve öncelikle afetlerden azami zarar görebilecek alan

ve bölgelerinin araştırılarak bu alan-lardan kentsel dönüşüm alanı olarak belirlenebilecek bölgelerin tespit edil-mesi, bu alanlara ilişkin gerekli bilgi ve belgelerin Bakanlığımıza iletilmesi istenilmiş olup, bu kapsamda tespit ve talepler Bakanlığımıza gönderilmeye devam etmektedir.

ZARAR AZALTMA ÖNCELİKLİ ÇALIŞMALARBu kapsamda fiziki mekânın gü-

venli, nitelikli ve yaşanabilir kılınması için afet riski taşıyan alanların, fiziki, sosyal ve ekonomik köhneme alanla-rının, korunması gerekli doğal, tarihi ve kültürel çevre alanlarının toplum yararı esas alınarak dönüşüm plan ve projeleri kapsamında tasfiye, yenileme ve iyileştirmeye tabi tutulması büyük önem arz etmektedir.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olarak, ülkemizde, başta deprem olmak üzere afet riskinin yüksek olmasına karşın yapı

stoğumuzun büyük bir kısmının güven-siz ve imar mevzuatına aykırı olması, kaçak yapılaşmanın çok fazla olması nedenleriyle afetler oluşmadan önce gerekli tedbirlerin alınmasına yönelik çıkarılacak bir mevzuat ile zarar azaltma öncelikli kentsel dönüşüm çalışmaların-da mahalli idarelerle birlikte hızlı ve etkili projelendirme ve uygulamaların gerçekleştirilmesi hedeflenmektedir.

UYGULAMADA YAŞANAN SORUNLARKentsel dönüşüme ilişkin düzenleme

ve uygulamalar uzun süre, mevcut mev-zuat ve yasal düzenlemeler çerçevesinde yürütülmüştür. Bu düzenlemelerin bir kısmından mevzuatın özü nedeniyle, bir kısmından da uygulamada yaşanan sorunlar nedeniyle istenen sonuç alına-mamaktadır. Bu yasal düzenlemelerin önemli olanları şunlardır:

775 SAYILI GECEKONDU KANUNU1966 yılında çıkartılan 775 sayılı

Gecekondu Kanunu ile ıslah edilebilecek gecekonduların ve gecekondu yerleş-melerinin iyileştirilmesi, tasfiyesi ve en

önemlisi yeni gecekondu yapımını önle-yici tedbirlerin getirilmesi amaçlanmış-tır. Ancak ıslah etme ve önleme çabaları yetersiz kalmıştır. Başlangıçta yalnızca konutları içeren düzenleme ve afların kapsamı çıkarılan yeni yasalarla sanayi ve ticari yapılarını da kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Bu düzenlemeler, kaçak yapılaşmanın Hazine, belediye, vakıf ve benzeri kamu arsa ve arazilerine yönel-mesini adeta teşvik etmiş, bu alanlar spekülatörlerin yağmasına uğramıştır. Gecekondulaşma kentsel yaşamı da dö-nüştürmüş, kentlerde kentlileşememiş nüfus sorunu ortaya çıkmıştır.

Gelişmiş ülkelerde kentleşme ile sanayileşme bir arada yürüyen bir süreç iken, gelişmekte olan

ülkelerde kentleşme "demografik yığılma" olarak karşımıza çıkıyor.

6 MİLYAR KENT NÜFUSU7 milyarı bulan dünya nüfusunun yarıdan fazlası kentlerde yaşıyor. Kentli nüfus sayısının 2050 yılına kadar 6 milyara ulaşacağı tahmin ediliyor.

KAPAK KENTSEL DÖNÜŞÜM

14 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n MART 2012

Page 17: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

Diğer taraftan bu Kanunda yapılan bazı değişiklikler sonucunda gecekon-ducular, arsa ya da konutunu satarak ya da kat karşılığı vererek rant sağlamış-lar ve yeni gecekondu yapmaya devam etmişlerdir.

İMAR KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mev-

zuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun. 24.02.1984 tarihinde yürürlüğe giren bu Kanun kapsamında yapılan ıs-lah imar planları ile kentin sorunlu böl-geleri iyileştirilmeye çalışılmış, ancak bu tür yerleşimler düzenli ve yeterli kentsel standartlara hiçbir zaman ulaşamamış-tır. 2981 sayılı Kanun imar mevzuatına aykırı yapılarla gecekonduları kapsa-makta olup, gecekondu bölgelerinde ve çöküntü haline gelmiş alanlardaki sorunların çözümü için sorun teşkil eden yapıları sadece yıkmak veya dar gelirlilerin arsa edinmelerini sağlamak olmak üzere iki yol benimsenmiştir. Bu düzenleme ve uygulamalar, maalesef sağlıksız ve/veya ruhsatsız yapılaşmayı önleyici veya mevcut olanları iyileştirici olmamış, tam tersine birer imar affına dönüşmüştür. Dahası günümüzde afet riskli alanlar genellikle bu tür alanlar-dan oluşmaktadır.

3194 SAYILI İMAR KANUNUGenel anlamda kentsel gelişmeye

yön veren temel yasa 3194 sayılı İmar Kanunudur. Bu Kanun, yerleşme yerleri ile bu yerlerdeki yapılaşmaların; plan, fen, sağlık ve çevre şartlarına uygun teşekkülünü sağlamak amacıyla dü-zenlenmiş olup, kentleşme açısından önemli bir kanundur. 1/1000 ölçeğe kadar inen arazi kullanım planlarının hazırlanması için gerekli yetkileri sağ-lamaktadır. Ancak, bu Kanun kentsel dönüşüm/yenileme alanlarının tanım-lanması için kriterleri içermemektedir.

Diğer taraftan Kanunun 39’uncu maddesi ile sadece yıkık veya yıkılacak derecede tehlikeli yapılara ilişkin ilgi-li idarelerce yapılması gerekli işlemler belirlenmiştir. Afet öncesi veya sonrası

yapılacak işlemlere ilişkin herhangi bir hüküm bulunmamaktadır.

YIPRANAN TARİHİ VARLIKLARIN YENİLENMESİ5366 sayılı Yıpranan Tarihi ve Kül-

türel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanun. 16.06.2005 tarihin-de yürürlüğe girmiştir. Kanunun amaç maddesinde doğal afetlere karşı tedbir-ler alınmasına yönelik hüküm bulunma-sına karşın, Kanun yenileme alanlarını yalnızca "SİT alanı olarak tescil ve ilan edilen bölgeler ile bu bölgelere ait ko-ruma alanları" ile sınırlamıştır.

Söz konusu Kanun, kentsel yenileme uygulamalarını yürütmede önemli bir yasal araç olarak yürürlüğe girmiştir. Çerçeve kanun niteliği taşıyan, uygu-lamayı yönetmeliğe bırakan bu Kanun, beraberinde de birtakım sorunlar ge-tirmiştir.

Bütüncül bir planlama anlayışından kopuk oluşu, parçacı/noktasal çözümleri teşvik edişi, "kentsel yenilenme alanı" ilanının bilimsel kriterlere dayanmayı-şı ve kolaylıkla istismar edilmeye açık oluşu, uygulama için gerekli araçları tanımlamaması bu sakıncalar arasında sıralanmaktadır.

5543 SAYILI İSKÂN KANUNU19.09.2006 tarihinde yürürlüğe gi-

ren 5543 sayılı İskân Kanunu ile devletin büyük projelerini gerçekleştirmek için yeni yerleşim alanları oluşturulması he-deflenmiştir. Ancak afetten dolayı zarar görebilecek yapılar için bir düzenleme bulunmamaktadır.

2985 SAYILI TOPLU KONUT KANUNUKonut ihtiyacının karşılanması, ko-

nut piyasasının düzenlenmesi, devle-tin yapacağı destekler için Toplu Konut Fonu'nun meydana getirilmesi ve kul-lanılması amacıyla 1984 yılında 2985

sayılı Toplu Konut Kanunu çıkarılmış, Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı İdaresi Başkanlığı kurulmuş, daha sonrasında İdare’nin görev ve yetkileri genişletilerek bugünkü şeklini almıştır.

TOKİ, 2985 sayılı Toplu Konut Kanunu’nun Ek 7. maddesi uyarınca gecekondu bölgelerinin tasfiyesine veya iyileştirilerek yeniden kazanımına yöne-lik olarak gecekondu dönüşüm projeleri geliştirebilmekte, inşaat uygulamaları ve finansman düzenlemeleri yapabilmek-tedir. Her ne kadar söz konusu mad-dede İdarenin depremle ilgili dönüşüm projeleri de gerçekleştirebileceği belir-

SAĞLIKLI BİR ÇEVRE ANAYASAL HAKAnayasanın 56’ncı maddesine göre herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. 57’nci madde ise konut ihtiyacının şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde karşılanmasını düzenlemektedir.

MART 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 15

Page 18: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

tilmiş olsa da, burada İdareye seçmeli bir serbesti tanınmıştır. Bu kapsamda bu Kanun, kapsamlı dönüşüm uygula-maları gerçekleştirilmesinde yetersiz kalmaktadır.

5393 SAYILI BELEDİYE KANUNUBelediyelere kentsel dönüşüm alanı

ilan etme ve projeleri uygulamaya yö-nelik yetkiler 5393 sayılı Kanunun 73. Maddesi ile verilmiş olup, bu maddenin son şekli 17.06.2010 yılında yürürlüğe girmiştir.

5393 sayılı Belediye Kanunu, Beledi-ye Meclislerine dönüşüm alanı saptama

ve ilan etme yetkisi vermiş, ancak sınır saptama ve ilan etmenin hangi fiziksel, sosyal, ekonomik ve idari kriterlere göre yapılacağını tanımlamamıştır. Kanuna göre bir yerin kentsel dönüşüm ve geli-şim proje alanı olarak ilân edilebilmesi için; yalnızca o yerin belediye veya mü-cavir alan sınırları içerisinde bulunması ve en az 50 bin metrekare olması şartı bulunmaktadır.

Diğer taraftan siyasi kaygılardan ötürü bu maddenin uygulanmasında sorunlar yaşanmakta olup, Belediyelerce yürütülen dönüşüm projeleri tam olarak amacına ulaşmamaktadır.

AfET TEDBİRLERİ VE YAPILACAK YARDIMLAR7269 Sayılı Umumi Hayata Müessir

Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun. Afet mevzuatının temel çerçevesi, 1959 yı-lında yürürlüğe giren 7269 sayılı Kanun ile daha çok kırsal bölgelerde meydana gelen doğal afetlerde afet sonrası acil müdahale, yardım, geçici barınma ve kalıcı konut sorunlarını çözmek için tasarlanmıştır. Deprem vb. afetler ön-cesinde, bu risklere hazırlanmak an-lamında risklerin azaltılmasına yöne-lik hükümleri içermemektedir. Diğer yandan afet sonrası müdahale yetkisi tamamen merkezi hükümet tarafından üstlenilmekte, yerel idarelerin rolü sa-dece merkezi organlara lojistik destek sağlama ile sınırlı kalmaktadır.

AfET MEVZUATI RİSK KAVRAMINI GÖZARDI EDİYORArtık nüfusunun üçte ikiden fazlası

kentlerde barınan Türkiye’nin kentle-rinde son yıllarda meydana gelen dep-remlerde, afet mevzuatının zararların azaltılması konusunda son derece yeter-siz kaldığı tüm kesimlerce anlaşılmış-tır. Afet sonrası afet bölgesinde yaşamı normale döndürmeyi amaçlayan, iyi niyetli, ancak afetin zararlarının nasıl azaltılacağını hiç hesaba katmayan, risk kavramını tümüyle göz ardı eden afet mevzuatı, gittikçe artan kentsel deprem zararları karşısında kaynak yaratma sıkıntısına düşmüş, Türkiye 1992 Erzincan depreminden sonra afet mevzuatını ayakta tutabilmek için borç-lanmaya başlamıştır.

TASARIDA NELER ÖNGÖRÜLÜYOR?Kentsel dönüşüme ilişkin mevzuat-

ta boşluklar ve eksiklikler bulunmakta olup, bu düzenlemelerin bir kısmından mevzuatın özü nedeniyle, bir kısmından da uygulamada yaşanan sorunlar nede-niyle istenen sonuç alınamamaktadır. Çok yönlü, kapsamlı politika, teknik yöntemlerden, kurumsal ve finansal yapıdan ziyade, yönetim sistemi içinde farklı birimlerin, sorunlar ortaya çıktıkça

YOĞUN GÖÇ VE SAĞLIKSIZ KENTLEŞMECumhuriyet'le birlikte başlayan “modern, bilinçli, sistemli ve gayretli” kentleşme hareketinin yerini, 1950’lerden sonra yaşanan yoğun göçler nedeniyle sağlıksız kentleşme almıştır.

KAPAK KENTSEL DÖNÜŞÜM

16 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n MART 2012

Page 19: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

geliştirmeye çalıştıkları, birbirlerinden kopuk, geçici düzenlemeler ve uygula-malar söz konusu olmuştur.

Çok sayıda yasa ve kurum söz ko-nusudur ve bugün hala kamu "Kentsel Dönüşüm Yasası" beklentisi içindedir. Diğer taraftan mevcut mevzuat düzen-lemelerinin "finansman boyutunun zayıf olması ve yaptırım gücünün olmaması" nedenleriyle de yeni bir düzenlemeye ihtiyaç duyulmuştur. Bu vb. nedenlerle, "Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştü-rülmesi Hakkında Kanun Tasarısı" ha-zırlanmış olup, yasalaşması için gerekli çalışmalar yürütülmektedir.

TEMEL AMAÇ GÜVENLİ, YAŞANABİLİR ALANLAR OLUŞTURMAKKanun tasarısının temel amacı; afet

riskli alanların dönüşümünü ve riskli yapıların yıkımını sağlayarak ülke gene-linde güvenli ve yaşanılabilir alanların oluşturulmasıdır. Bu Kanun Tasarısıyla, olası afet risklerine, kentsel standartların oluşturulmasına ve sosyal ve ekonomik koşullara ilişkin bir takım önlemlerin alınması hedeflenmektedir.

Tasarıda, "Riskli Alan, Rezerv Yapı Alanı ve Riskli Yapı" tanımı yapılarak Bakanlık, TOKİ ve mahalli idarelerce bu alan ve yapılara ilişkin Kanunun amacını gerçekleştirmek üzere yetki ve görevler ile uygulamaların gerçekleştirilmesine yönelik araçlar belirlenmiştir.

Kanun kapsamında kullanılmak üze-re çeşitli mali kaynaklar ve uygulamaları

hızlı ve etkili bir şekilde hayata geçir-mek üzere araçlar tanımlanmıştır. Söz konusu araçlar şunlardır:

RİSKLİ ALANLAR, REZERV YAPI ALANLARI VE RİSKLİ YAPILARRiskli alanların, Zemin yapısı veya

üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan, Bakanlık veya İdare tarafından Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının görüşü de alınarak belirlenen ve Bakan-lığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca kararlaştırılacağı,

Rezerv yapı alanının, Bu Kanun uyarınca gerçekleştirilecek uygulama-larda yeni yerleşim alanı olarak kulla-nılmak üzere, TOKİ’nin veya İdarenin talebine bağlı olarak veya re’sen, Mali-ye Bakanlığı'nın uygun görüşü alınarak Bakanlıkça belirleneceği,

Riskli yapıların, riskli alan içinde veya dışında olup ekonomik ömrünü tamamlamış olan ya da yıkılma veya ağır hasar görme riski taşıdığı ilmî ve teknik verilere dayanılarak tespit edileceği,

Riskli yapıların, Bakanlıkça hazırla-nacak yönetmelikte belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde masrafları kendi-lerine ait olmak üzere, öncelikle yapı malikleri veya kanunî temsilcileri ta-rafından, Bakanlıkça lisanslandırılan kurum ve kuruluşlara, Bakanlıkça süre verilmesi ve verilen süre içerisinde tes-pitler yapılmadığı takdirde Bakanlıkça veya İdare’ce yapılacağı veya yaptırı-lacağı;

ÜLKEMİZDEKİ DERPEM GERÇEĞİ

Türkiye’de deprem doğuran, yakla-şık 15 bin km’si ana aks olmak üzere, toplam 24 bin 500 km. uzunluğunda canlı fay vardır.

Ülkemizdeki deprem kuşağına baktı-ğımızda ekonomik anlamda gelişmiş illerimizin bu alanlarda olduğu görül-mektedir.

1903 yılından günümüze, toprakları-mızda hasar doğuran 130 depremde (yılda ortalama 1 depremden fazla) 100 bin can kaybı ve yaklaşık 2 milyon ev kaybettik.

Ülke zenginliğimizin yüzde 90’ı ciddi deprem riski altındadır. (60 milyon in-sanımız, 12 milyon konut, 400 Milyar Dolarlık altyapı ve makine parkı)

Son yüzyıl içinde depremlerde ortala-ma her yıl milli gelirimizin yüzde 1’ini kaybettik.

1939 yılında meydana gelen Erzincan depreminde 60 saniye içinde 33 bin yurttaşımızı kaybettik.

1999 yılında meydana gelen Gölcük ve Düzce depremlerinde milli gelirimi-zin yüzde 10-15’i birkaç dakika içinde kayboldu.

Olası İstanbul depreminin sonuçları: Üretim kaybı, ekonomik büyümede duraksama, ekonomik, sosyal ve si-yasi kaos, salgın hastalıklar, otorite boşluğu.

Ağır hasarlı : 20 - 50 bin binaCan kaybı : 20 - 50 bin kişiFiziksel hasar : 100 milyar DolarEvsizler : 1 - 2 milyonİşsizler : 0,5 -1,5 milyon

Son yaşanan Van Depremlerinde yı-kılan ve/veya ağır hasar gören konut sayısının yaklaşık 30 bin olacağı tahmin edilmektedir.

MART 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 17

Page 20: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

TAHSİS VE DEVİR İŞLEMLERİKanun kapsamındaki uygula-

malarda kullanılmak üzere, hazine arazilerinin,Hazine arazileri dışındaki kamu kurumlarına ait arazilerin veya kamu kurum ve kuruluşlarına tahsisli arazilerin gerektiğinde ilgili kurum ve kurum ve kuruluşlarının görüşleri alına-rak Bakanlığa tahsisi ya da TOKİ veya İdarelere bedelsiz devrinin sağlanacağı;

TASARRUfLARIN KISITLANMASIRiskli alanlarda, riskli yapıların

bulunduğu arazilerde ve rezerv yapı alanlarında uygulama tamamlanınca-ya kadar her türlü imar ve yapılaşma işlemlerinin geçici olarak durdurulacağı, riskli yapılara elektrik, su ve doğalgaz hizmetinin verilmeyeceği,

Bu kanun kapsamında uygulama-larda kullanılmak üzere tahsis ve dev-re konu Hazine arazilerinin satışının, kiralanmasının ve başka amaçla tahsis işlemlerinin yapılmayacağı;

TAHLİYE, YIKIM VE ANLAŞMA ESASIRiskli yapıların yıkımı ve diğer uy-

gulamalarda öncelikli olarak malikler ile anlaşma yoluna gidileceği,

Yıkım ve tahliye işleminin duruma göre yapı sahibi, Mülki Amirler ya da Bakanlık eliyle gerçekleştirileceği;

UYGULAMA İŞLEMLERİÜzerindeki bina yıkılarak arsa hâline

gelen taşınmazlarda yapılacak uygulama-lara ilişkin paydaşların en az 2/3 çoğunlu-ğu ile karar verileceği ve 2/3 çoğunluğun kararına katılmayanların paylarının diğer paydaşlara satılacağı veya rayiç bedeli de Bakanlık’ça ödenmek kaydı ile tapu-da Hazine adına re’sen tescil edileceği,

Paydaşların 2/3’ü arasında anlaş-ma sağlanamaz ise; kamulaştırma ya da acele kamulaştırma yapılacağı,

Anlaşma ile tahliye edilen, yıktırılan veya kamulaştırılan yapı maliklerine veya hak sahibi olanlara konut, işyeri, arsa veya dönüşüm gelirlerinden kre-di verilebileceği, iş ve işlemleri hüküm altına alınmıştır.

TÜRKİYE KENTSEL DÖNÜŞÜME HAZIRÖzellikle son dönemdeki gelişmeler

sonrası kentsel dönüşüm hususunda va-tandaşların da hassasiyetleri, talepleri ve devlete güvenleri artmış, büyük bir beklenti oluşmuştur. Valilikler ve Be-lediyelerden gelen taleplerin yanı sıra, yaşadıkları alanlarda kentsel dönüşüm uygulamaları gerçekleştirilmesi ve riskli yapıların bertarafı yönünde vatandaşlar tarafından da münferit birçok dilekçe ve başvuru Bakanlığımıza iletilmekte-dir. Tüm bu hususlar Türkiye’nin kentsel dönüşüm için hazır olduğunu göster-mektedir.

KENTSEL DÖNÜŞÜM İÇİN ULUSAL İŞBİRLİĞİ ŞARTKentsel dönüşüm bir zarurettir. An-

cak zaruret olduğu kadar da kurumla-rın tek başına altından kalkamayacağı gerçekleştirilmesi çok zor bir iştir. Bu süreçte ilgili bütün kurum ve kuruluşla-rın, merkezi ve mahalli idarelerin, sivil toplum kuruluşlarının ve tüm paydaşla-rın birlikte hareket etmesi büyük önem taşımaktadır.

Bugün bu konunun, ülkemizin ön-celikli ve önemli gündemlerinden biri olarak ele alınması ve Devlet politikası haline getirilmesi için, dünya örnek-lerinde olduğu gibi devlet-hükümet, mahalli idareler, sivil toplum kuruluş-larının yanı sıra, üniversiteler ve uy-gulama birimleri ile işbirliği yapılması gerekmektedir.

KOORDİNATÖR KURUM İHTİYACIKentsel dönüşüm projelerini daha

hızlı bir şekilde hayata geçirebilmek için ilave düzenlemelere ve koordi-natör kurumun belirlenmesine ihtiyaç

duyulmaktadır. Ancak bu şekilde ya-şanabilirlikten uzak, köhnemiş, can ve mal emniyeti bakımından riskli, görüntü itibarı ile de çirkin olan yapılaşmalar ortadan kaldırılabilecek, estetik yapılar elde edilebilecek ve halkın daha sıhhatli ve emniyetli şartlar altında ikametleri de temin edilecektir. Böylece Anaya-sa’daki "sosyal hukuk devleti" ilkesinin hayata geçirilmesi için önemli bir adım da atılmış olacaktır.

DÜNYA'DA KENTSEL DÖNÜŞÜME BÜYÜK BÜTÇEÇin ve Hindistan’da 10’ar milyon acil konut ihtiyacı olduğu biliniyor. Brezilya’da 1700 gecekondu bölgesinden acil olan 200 bölgenin dönüştürülmesi için 570 milyar dolarlık bütçe ayrılıyor.

KAPAK KENTSEL DÖNÜŞÜM

18 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n MART 2012

Page 21: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66
Page 22: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

ULUSAL COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMİ KURULUYOR

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı coğrafi BilGi sisteMleri Genel Müdürlüğü

UyGUlaMa ve koordinasyon dairesi BaŞkanlığı

UlUsAl coğrAfi BilGi sisTeMi KUrMA çAlıŞMAlArı 2003 YılınDA e-DönüŞüM TürKiYe Projesi KAPsAMınDA BAŞlATılMıŞ, 2006-2010 sTrATejiK PlAnınA GirMiŞ, ilK YAsAl DüzenleMe 2009’DA YAPılMıŞTır.

Günü-müz dünyasın-da, bilgi en hızlı artan ve en çok tüketilen olgular-dan biridir. Hal Varian ve Peter Lyman tarafından yapılan bir araştır-mada 2000 yılında küresel düzeyde üretilen toplam yeni bilginin bin 500 terabayt olduğu ve bunun yıllık yüzde 66 oranında bir büyüme ile 2003 yılında 3 bin 500 terabayta ulaştığı tah-min edilmiştir. Kuşkusuz bu artış, gelişen teknolojiye paralel olarak sürekli artan bir hızla büyümektedir. Coğrafi bilginin üretilen bilgi içindeki payı ise olduk-ça büyüktür. Yeryüzündeki bilgilerin yaklaşık yüzde 80’i mekânsal bilgidir (TKGM, 2005; GEO).Coğrafi bilgi, doğrudan veya dolaylı olarak belirli bir konum ya da coğrafi alanla ilgili veriden elde edilen bilgi olarak tanımlanabilir. Coğrafi bilgi, "nerede" bilgisi ile anlaşıl-mayı, kullanılmayı ve analizi kolaylaştırmak yanında aynı mekâna ait farklı zaman noktalarında elde edildiğinde hem alındıkları zaman noktalarına hem de bu noktalar arasındaki sürece dair bilginin de nakledilmesini sağlar.

MİLYARLARCA DOLAR HARCANIYORDünyadaki binlerce kurum ve kuruluş (kamu sek-törü, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve üniversiteler), coğrafi bilgininin üretimi ve kullanımı için her yıl milyarlarca dolar harcamaktadır (FGDC, 1997; Gro-ot ve McLaughlin, 2000).

TEKNOLOJİ ULUSAL CBS

20 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n MART 2012

Page 23: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

Veri yönetimi ve ağ teknolojilerin-deki gelişmelere paralel olarak, yüksek maliyetlerle üretilen coğrafi bilginin bir sistem dâhilinde paylaşımının sağlanma-sı için mekânsal veri altyapısı oluşturma çalışmaları başlamıştır.

ULUSAL COĞRAfİ BİLGİ SİSTEMİUlusal Coğrafi Bilgi Sistemi, öz bir

ifade ile, mekansal veriye erişimi müm-kün kılmak veya erişimi kolaylaştırmak amacıyla yapılan teknolojik, politik ve kurumsal düzenlemelerin bütünüdür. Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemi veya aynı anlamda kullanılan Ulusal Mekansal Veri Altyapısı, daha geniş bir tanımla; dağıtık bir mimari ile tutulan mekansal verilerin, kurumlar, kuruluşlar, tekno-loji, insan ve ekonomik kaynakların oluşturduğu bütün içinde, web ser-visleri ile değişiminin, paylaşımının, erişilebilirliğinin ve kullanımının ko-ordinasyonunu ve kolaylaştırılmasını amaçlayan altyapıdır (Groot ve Mcla-ughlin 2000).

İLK ÇALIŞMALAR ABD’DE BAŞLADIUlusal Mekânsal Veri Altyapısı ilk

olarak Amerika Birleşik Devletleri'nde, 13 Nisan 1994 yılında yayımlanan Fe-deral Kayıt ile açık bir şekilde tanımlan-mıştır. Bunu takip eden yıllarda, farklı ülkeler, Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemini kurma çalışmalarına başlamış ve 2007 yılında Avrupa Birliği tarafından yayım-lanan 2007/2/EC numaralı INSPIRE (Avrupa Mekânsal Veri Altyapısı) Direk-tifi ile coğrafi bilginin kıtasal düzeyde paylaşılabilmesi hedeflenmiştir.

AVRUPA’DAKİ ÇALIŞMALAR1999 yılında Avrupa Birliği Me-

kansal Gelişme Perspektifi adında hü-kümetler arası bir belge yayınlayarak (European Spatial Development Pers-

pective, ESDP), genişleyen Avrupa’nın global ekonomideki yeri hedef olarak belirlenmiştir. AB, ESDP ile içe dönük bölgesel planlama politikalarının yeri-ne, global rekabetin mekansal strateji-lerini ikame eden araçlar geliştirmeyi hedeflemiş ve bunun uygulanabilmesi için Avrupa düzeyinde her üye devlet-te üretilen verinin ortak bir istatistiki bilgiye dönüştürülmesini bir gereklilik olarak belirlemiştir.

INSPIRE DİREKTİfİBu doğrultuda çıkarılan INSPIRE

Direktifi, su kaynakları yönetimi, acil

durum yönetimi, afet yönetimi, ta-rımsal faaliyetlerin organizasyonu ve yönetimi, yatırım alanlarının tespiti, kentleşmenin izlenmesi gibi birçok stra-tejik uygulamayı gerçekleştirebilmek amacıyla farklı kurumlar tarafından üretilen coğrafi verilerin tek bir yapı içinde kullanıma sunulmasını ve pay-

laşımını amaçlamaktadır.INSPIRE Direktifi’ne göre Ulusal

Coğrafi Bilgi Sistemi bileşenleri meta-veri; mekânsal veri setleri ve mekânsal veri servisleri; network servisleri ve tek-nolojileri; paylaşım, erişim ve kullanıma ilişkin düzenlemeler ile koordinasyon ve izleme mekanizmalarından oluş-maktadır.

INSPIRE ile belirlenen standart ve politikalar, AB uyum programı çerçe-vesinde, Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemi Altyapısının oluşturulması için temel olarak alınmaktadır.

Ulusal coğrafi Bilgi sistemi, öz bir ifade ile, mekansal veriye erişimi mümkün kılmak veya erişimi kolaylaştırmak amacıyla yapılan teknolojik, politik ve

kurumsal düzenlemelerin bütünüdür.

ÖNEMLİ BİR KARAR DESTEK ARACICBS ve KBS, çarpık kentleşmenin neden olduğu sosyal, ekonomik ve ekolojik problemlerin belirlenmesi, analiz edilmesi ve çözümlenmesi için kent bilgisinin yönetilmesinde, mekansal planlama ve kentsel dönüşüm süreçlerinin iyileştirilmesinde ve uygulamaların hızlanmasında önemli bir karar destek aracıdır.

MART 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 21

Page 24: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

TÜRKİYE’DEKİ ÇALIŞMALARÜlkemizde Ulusal Coğrafi Bilgi Sis-

temi kurma çalışmaları 2003 yılında Başbakanlık tarafından yayınlanan 2003/48 sayılı Genelge ile yürütülme-ye başlanan e-Dönüşüm Türkiye Projesi Kısa Dönem Eylem Planı kapsamında başlatılmıştır. Eylem Planı'nda yer alan “Türkiye Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemi Oluşturulabilmesi İçin Bir Ön Çalışma Yapılması” konulu 47 numaralı eylem Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün (TKGM) sorumluluğunda gerçekleştirilmiştir.

2005 yılında Devlet Planlama Teşkilatı’nın koordinasyonunda 2005/5 sayılı Yüksek Planlama Kurulu Kararı ile e-Dönüşüm Türkiye Projesi 2005 Eylem Planı yayınlanmıştır. Bu eylem planında yer alan “Türkiye Ulusal Coğ-rafi Bilgi Sistemi Oluşturmaya Yönelik Altyapı Hazırlık Çalışmaları” konulu 36 numaralı eylemin yürütülmesi görevi TKGM'ye verilmiştir. Bu kapsamda ya-pılan çalışmaların neticesinde Türkiye Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemi Politika ve Strateji Dokümanı hazırlanmıştır.

CBS ÇALIŞMALARI 2006’DA BAŞLADI2006-2010 Bilgi Toplumu Strateji-

si Eylem Planının "Kamu Yönetiminde

Modernizasyon" teması altında yer alan 75 numaralı “Coğrafi Bilgi Sistemi Alt-yapısı Kurulumu” eylemi ile Türkiye’de coğrafi veri altyapısı kurulumuna yö-nelik uygulama çalışmaları başlatılmış-tır. 75 numaralı eylem, kamu kurum ve kuruluşlarının sorumlusu oldukları coğrafi bilgileri ortak altyapı üzerinden kullanıcılara sunmaları amacıyla bir por-talın oluşturulması ve coğrafi verilere ilişkin içerik ve değişim standartlarının belirlenmesi konularını kapsamaktadır. TKGM sorumluluğunda yürütülen ey-lem sonucunda, Coğrafi Bilgi Sistemi Altyapısı Kurulumu Fizibilite Etüdü ha-zırlanmıştır. Hazırlanan rapor, 14 Ocak 2011 tarihinde mülga Devlet Planlama Teşkilatı'na sunulmuştur.

coğrafi bilginin üretilen bilgi içindeki

payı oldukça büyüktür; yeryüzündeki bilgilerin

yaklaşık yüzde 80’i mekânsal bilgidir.

INSPIRE DİREKTİFİINSPIRE Direktifi su kaynakları yönetimi, acil durum yönetimi, afet yönetimi, tarımsal faaliyetlerin organizasyonu ve yönetimi, yatırım alanlarının tespiti, kentleşmenin izlenmesi gibi birçok stratejik uygulamayı gerçekleştirebilmek amacıyla farklı kurumlar tarafından üretilen coğrafi verilerin tek bir yapı içinde kullanıma sunulmasını ve paylaşımını amaçlamaktadır.

TEKNOLOJİ ULUSAL CBS

22 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n MART 2012

Page 25: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

İLK YASAL DÜZENLEME 2009’DA09.12.2009 tarihinde mülga Ba-

yındırlık ve İskân Bakanlığı'nın Gö-revleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'de yapılan değişiklik ile “Türkiye Coğrafi Bilgi Sisteminin Oluş-turulmasına, iyileştirilmesine ve işle-tilmesine dair iş ve işlemleri yapmak, yaptırmak, yaygın olarak kullanılmasını teşvik etmek” görevi verilmiş ve Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemi oluşturulması ile ilgili ilk yasal düzenleme yapılmıştır.

Bu göreve dayalı olarak 2011-2013 dönemini kapsayan Orta Vadeli Prog-ramda, «e-Devlet Uygulamalarının Yaygınlaştırılması ve Etkinleştirilmesi» hedefi kapsamında, 2011 yılı Yatırım

Programı'nda 268 numaralı tedbir ve 2012 yılı Yatırım Programında 289 nu-maralı tedbir ile «Ulusal düzeyde coğ-rafi bilginin sunumunu ve paylaşımını sağlamak üzere bir portal kurulacak; veri içerik ve değişim standartları belir-lenecektir» alt hedefi tespit olunmuştur.

Bakanlığımızca, “Ulusal Coğrafi Bil-gi Sistemi Altyapısı Kurulumu Projesi” kapsamında belirlenen hedefleri ger-çekleştirmek üzere çalışmalara devam edilmektedir.

ULUSAL CBS NELER SAĞLIYOR?Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemi, farklı

kurum ve kuruluşlar tarafından üretilen coğrafi verinin bir araya getirilmesini, farklı kullanıcılara ve uygulamalara paylaştırılmasını, ulaşılabilir verinin keşfini ve kullanım amacına uygunluğu-nun değerlendirilmesini sağlamaktadır. Bunları sağlayabilmek için beş önemli alanda uygulama esasının belirlenmesi ve düzenleme yapılması gerekmektedir:

- Metaveri; - Belirlenecek olan temalardaki coğ-

rafi veri ve servislerin birlikte çalışabi-lirliği ve uyumlaştırılması;

- Ağ servisleri ve teknolojileri; - Coğrafi veri ve servislerin paylaşımı

ile ilgili önlemler; - Koordinasyon ve izleme önlemleri.

ETKİN YÖNETİM VE KALİTELİ HİZMETİN ANAHTARI: CBS

Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemi alt-yapısının oluşturulması, Dokuzun-cu Kalkınma Planı'nda belirlenen Bilgi ve İletişim Teknolojilerinin Yaygınlaştırılması, e-Devlet Uygu-lamalarının Yaygınlaştırılması ve Etkinleştirilmesi, Kamu Hizmetle-rinde Kalite ve Etkinliğin Artırılma-sı, Çevrenin Korunması ve Kentsel Altyapının Geliştirilmesi, Enerji ve Ulaştırma Altyapısının Geliştirilme-si ile Bölgesel Gelişme Politikasının Merkezi Düzeyde Etkinleştirilmesi hedeflerine hizmet etmektedir.

Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemi alt-yapısının kurulması ile elde edile-cek faydalar şöyle özetlenebilir:

- Birlikte çalışabilir coğrafi veri standartları belirlenerek e-devlet uygulamalarının yaygınlaşması sağlanacak ve vatandaşa verilen hizmetin niteliği ve niceliği arttı-rılacak,

- Veri paylaşımı sağlanarak mükerrer veri üretiminin önlen-mesi neticesinde kaynak israfının önüne geçilecek,

- Doğru ve güncel coğrafi bilgi-ye erişim sağlanması ile karar des-tek süreçleri iyileşecek ve kamuda etkin yönetime hizmet edilecek,

- Veriye hızlı ve kolay erişim sağlanarak yatırım süreçleri iyi-leşecektir.

Veri yönetimi ve ağ teknolojilerindeki

gelişmelere paralel olarak, yüksek

maliyetlerle üretilen coğrafi bilginin bir sistem dâhilinde

paylaşımının sağlanması için

mekânsal veri altyapısı oluşturma çalışmaları

başlamıştır.

MART 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 23

Page 26: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

ULUSAL CBS’NİN HEDEfLERİUlusal Coğrafi Bilgi Sistemi Alt-

yapısı Kurulumu Projesi’yle, Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemi kapsamındaki coğrafi veri temaları ile bunlara ait tanım ve kapsam, Avrupa Mekânsal Veri Altyapısı (INSPIRE) Direktifi ve uygulama esasları da dikkate alınarak belirlenmektedir.

Kurum ve kuruluşlarca üretilen coğrafi verilerin birlikte çalışabilirlik esasları dahilinde paylaşılabilmesi için; referans model, uygulama şeması ve detay kataloglama kuralları, koordinat referansı ve birim tanımlama, tanımla-yıcı yönetimi, kayıt yönetimi, metave-ri, veri transferi ve veriler arasındaki tutarlılık gibi bileşenleri içeren jenerik kavramsal model tanımlanmakta ve

buna dayalı olarak uygulama şemaları oluşturulmakta ve veri tanımlama do-kümanları hazırlanmaktadır.

KENT BİLGİ SİSTEMLERİNE STANDARTUlusal Coğrafi Bilgi Sistemi kuru-

lumu gerçekleştiriminin yerel yönetim odaklı olarak sağlanması için; Bakanlığı-mızca “Kent Bilgi Sistemi Standartlarının Belirlenmesi Projesi” yürütülmektedir. Bilindiği üzere kent bilgisi kentliye hiz-met eden altyapı, çevre, inşaat, ulaştır-ma, enerji, turizm, tarım, haberleşme, güvenlik ve diğer tüm sektörlerce üre-tilen ya da kullanılan bilgilerin bütü-nünden oluşmakta ve bu geniş veri ve bilgi yelpazesi ise Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemi’nin kapsamını oluşturmaktadır.

ÖNEMLİ BİR KARAR DESTEK ARACI: KBSCoğrafi Bilgi Sistemleri ve onun kent

bazına indirgenmiş şekli olan Kent Bilgi Sistemleri (KBS), çarpık kentleşme ve şehirlerin hızlı büyümesinin neden oldu-ğu ve giderek artan sosyal, ekonomik ve ekolojik problemlerin belirlenmesi, analiz edilmesi ve çözümlenmesi için kent bil-gisinin yönetilmesinde, mekansal plan-lama ve kentsel dönüşüm süreçlerinin iyileştirilmesinde ve yapılacak uygula-malarda hız kazanılmasında önemli bir karar destek aracıdır.

Proje kapsamında Kent Bilgi Sistemi standartlarının oluşturulmasına yönelik olarak mevzuat, kurumsal altyapı, veri/kullanıcı gereksinimi ve uluslararası stan-dartların analizi ile kavramsal veri modeli tasarımı, mekânsal veri standartlarının belirlenmesi, KBS veri değişim formatının geliştirilmesi ve idari ve mali modelleme çalışmaları yapılmaktadır.

KAYNAKÇAFGDC, (1997), "Framework, Introduction and Guide", Book of Federal Geographic Data Committee, Washington.GEO, Oregon Geospatial Enterprise Office, http://gis.oregon.gov/.Groot, R. and McLaughlin, J. (2000), "Geospatial Data Infrastructure: Concepts, Cases and Good Practice", Oxford University Press, New York, USA.TKGM, (2005), "Türkiye Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemi Oluşturulabilmesi İçin Ön Çalışma Raporu".TKGM, (2006), "Türkiye Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemi Oluşturmaya Yönelik Altyapı Hazırlık Çalışmaları Raporu".TKGM, (2010), "Coğrafi Bilgi Sistemi Altyapısı Kurulumu Fizibilite Etüdü Raporu"Varian, H. and Lyman, P., (2003), http://www2.sims.berkeley.edu/research/projects/how-much-info-2003/printable_report.pdf.

STANDARTLAR BELİRLENİYORUlusal Coğrafi Bilgi Sistemi kurulumunun yerel yönetim odaklı olarak sağlanması için, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca “Kent Bilgi Sistemi Standartlarının Belirlenmesi Projesi” yürütülmektedir.

TEKNOLOJİ ULUSAL CBS

24 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n MART 2012

Page 27: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66
Page 28: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

DERNEK BÜNYESİNDEKİ SEKTÖRLERDernek bünyesinde, madeni

atık yağ ve bitkisel atık yağ geri dönüşümü, elektrik ve elektronik atıkların geri dönüşümü, kablo geri dönüşümü, metal geri dönüşümü, atık pil ve akümülatörlerin geri dö-nüşümü, endüstriyel ambalajların geri dönüşümünü yapan firmalar bulundu-ğunu belirten Engin, bu dalların dernek yönetiminde de temsil edildiğini söyledi.

YEŞİL KAMERA KISA fİLM YARIŞMASIGEKSANDER’in de aralarında yer bulun-

duğu 13 sivil toplum kuruluşunun 5 Hazi-ran 2009 Dünya Çevre Gününde İstanbul’da

Geri Kazanım Sanayicileri Derneği (GEKSANDER) Genel Başkanı İbrahim Engin, derneğin Çevre ve Orman Ba-kanlığı tarafından lisanslandırılmış geri kazanım-dönüşüm sektörünü temsil eden firmalar öncülüğünde 14 Nisan 2009 ta-rihinde Ankara’ da kurulduğunu söyledi.

KURUMSALLAŞMAK ÖNCELİKLİ HEDEfSektörün kurumsallaşmasını sağla-

mak için çalıştıklarını kaydeden Engin, amaçlarını, "geri dönüşüm sektöründe faaliyet gösteren yerel ölçekli şirketlerin ortak kazanımlarının sağlanması, şirket-lere küresel bir geniş görüşlülük kazan-dırmak, sektör içerisinde ortak paydalar oluşturarak birlikte çevresel ve bilimsel bir yapı kazanılması" şeklinde özetledi.

GeKsAnDer Genel BAŞKAnı iBrAhiM enGin’e Göre, KAlKınMA çABAsınDAKi ülKelerin DoğAl KAYnAKlArınDAn MAKsiMUM fAYDAlAnABilMeleri için ATıK isrAfınA son VerMeleri GereKiYor.

"KALKINMA İÇİN ATIK İSRAFINA SON VERMEK ŞART"

GERİ DÖNÜŞÜM ATIK YAĞLAR

26 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n MART 2012

Page 29: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

bir araya gelerek "Atıkları Kaynağında Toplama Platformu"na katıldıklarını ha-tırlatan Engin, destek verdikleri sosyal so-rumluluk projelerine dair şunları anlattı:

"Atıkların geri dönüştürülerek eko-nomiye yeniden kazanılması konusunda kamuoyundaki bilincin gelişmesine katkı sağlamak amacıyla, Recycling INDUSTRY Dergisi’nin, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın des-teği, TÜÇEV’ in katkılarıyla düzenlediği Yeşil Kamera Üniversiteler Arası Geri Dö-nüşüm ve Çevre Kısa Film Yarışması’na katkı ve destek sağlıyoruz."

ÇEVRE YÖNETİMİ ÇALIŞTAYIÇevre ve Orman Bakanlığı öncülü-

ğünde TÜÇEV ile birlikte 27–28 Ma-yıs 2010 tarihinde Sapanca’da düzen-lenen "AB Sürecinde Çevre Yönetimi Çalıştayı"na katılarak sektördeki bek-lentileri dile getirdiklerini kaydeden Engin, TAIEX RTP tarafından 20–21 Ekim 2010 tarihinde Eskişehir’de ger-çekleştirilen "Atık Yağ Mevzuat ve Uy-gulamaları" konulu seminere katılarak sunum yaptıklarını ifade etti.

II. ULUSAL ATIK MADENİ YAĞ ÇALIŞTAYITÜBİTAK tarafından 24 Şubat 2011

tarihinde Ankara’da gerçekleştirilen "II. Ulusal Atık Madeni Yağ Çalıştayı"nda Türkiye’de madeni yağ sektörü, atık yağların toplanması ve taşınması, geri kazanımı ve bertaraf edilmesine ilişkin konuların dile getirildiğini hatırlatan GEKSANDER Genel Başkanı Engin, "Atık Kod Listesi’ndeki 20 ana başlık-ta yer alan atıklardan birçoğunun geri kazanımı/dönüşümü yapılabilmektedir. Derneğimiz bütün bu alanların düzen-lenmesi ile ilgili yapılan faaliyetlerin içerisinde yer almaktadır" şeklinde konuştu.

DERNEĞİN MİSYONUFaaliyetler sırasında bakanlıklar, be-

lediyeler, enstitüler, üniversiteler, STK, diğer kurum ve kuruluşlar ile birlikte hareket ettiklerinin altını çizen Engin, derneğin misyonunu şöyle özetledi:

"Derneğimiz atık madeni yağların, toplanması, taşınması, depolanması ve geri kazanımı ile birlikte insan ve

çevre sağlığının korunması konusunda önlemlerin alınması yönünde gerekli çalışmaları yapmak ve sürdürebilirliği amacını ilke edinerek faaliyetlerini de-vam ettirmektir."

ATIK YÖNETİMİNDE ÖNCELİK SIRASIGenel Atık Yönetimi’nde öncelik sıra-

sının, 1) Önleme, 2) Kaynakta Azaltma, 3) Yeniden Kullanım, 4) Geri Kazanım/Geri Dönüşüm, 5) Ön İşlem (Yakma Dâhil), 6) Bertaraf şeklinde sıralandığını hatırlatan Engin, sektörün eğitilmesinde büyük katkıları bulunan Çevre ve Şe-hircilik Bakanlığı, Orman ve Şu İşleri Bakanlığı ve TÜBİTAK Marmara Araş-tırma Merkezi’ne teşekkür etti.

ATIK YAĞ NASIL OLUŞUR?Sanayileşerek kalkınmış ülkelerde

olduğu gibi, Türkiye’de de madeni yağ kullanım oranının yıldan yıla arttığına işaret eden GEKSANDER Genel Baş-kanı İbrahim Engin, ömrünü doldu-rarak kullanım özelliklerini kaybeden veya değişik nedenlerle kullanılmayan yağların "atık yağ" olarak adlandırıl-dığını söyledi.

Madeni veya sentetik yağların yağlama amacıyla belli bir süre kul-lanım sonucunda kimyasal ve fiziksel

olarak kirleneceğine dikkati çeken Engin, şunları söyledi:

"Yağ, içindeki katkı maddelerinin kırılması, normal kullanım esnasında kir, metal sürtünmeleri, su veya kim-yasallarla karışarak kirlenir ve rengi koyulaşarak kullanılamaz duruma ge-lir. Yağ zamanla uzun kullanımdan dolayı iyi performans göstermez. Dolayısıyla motorun daha iyi iş ya-pabilmesi için kullanılmış yağ, yeni yağla değiştirilir."

GEKSANDER Genel Başkanı İbrahim Engin

Bitkisel atık yağ, sanayiden çıkan atık yağ, demir, çelik, bakır, kurşun, kâğıt, plastik, kauçuk, cam,

elektronik atıkların geri kazanılması, doğal kaynakların tükenmesini en azından geciktiriyor.

MART 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 27

Page 30: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

GERİ DÖNÜŞÜM NEDİR?Geri dönüşümü, "yeniden değerlen-

dirilme imkânı olan atıkların çeşitli fi-ziksel ve kimyasal işlemlerden geçiri-lip ikincil hammaddeye dönüştürülerek tekrar üretim sürecine dâhil edilmesi" şeklinde tarif eden Engin, "Diğer bir ifa-deyle geri dönüşüm, herhangi bir şe-kilde kullanılarak kullanım dışı kalan atık malzemelerin çeşitli geri dönüşüm yöntemleri ile ham veya mamul madde olarak tekrar imalat süreçlerine kazan-dırılmasıdır" dedi.

KAYNAKLAR SINIRSIZ DEĞİLKaynakların sonsuz olmadığının, dik-

katlice kullanılmadığı takdirde doğal kaynakların bir gün tükeneceğinin akıl-dan çıkarılmamasını isteyen Engin, "Bu durumun farkına varan ülke ve üreticiler kaynak israfını önlemek ve ortaya çıka-bilecek enerji krizleri ile baş edebilmek için atıkların geri kazanılması ve tekrar kullanılması için çeşitli yöntemler ara-mış ve geliştirmişlerdir" diye konuştu.

ATIK İSRAfINA SONKalkınma çabasında olan ve ekono-

mik zorluklarla karşı karşıya bulunan gelişmekte olan ülkelerin doğal kaynak-larından uzun vadede ve maksimum şe-kilde faydalanabilmeleri için atık israfına son vermeleri gerektiğine dikkati çeken GEKSANDER Başkanı, "Geri dönüşümde amaç; kaynakların gereksiz kullanılma-sını önlemek ve atıkların kaynağında ay-

rıştırılması ile birlikte atık çöp miktarının azaltılması olarak düşünülmelidir" dedi.

GERİ DÖNÜŞÜM ÇOK ÖNEMLİ"Bitkisel atık yağ, sanayiden çıkan

atık yağ, demir, çelik, bakır, kurşun, kâğıt, plastik, kauçuk, cam, elektronik atıklar gibi maddelerin geri kazanılması ve tekrar kullanılması, doğal kaynakların tükenmesini en azından geciktirecektir" diyen Engin, şöyle devam etti:

"Bu durum; ülkelerin ihtiyaçlarını karşılayabilmek için ithal edilen hurda malzemeye ödenen döviz miktarını da azaltacak, kullanılan enerjiden büyük ölçüde tasarruf sağlayacaktır. Örneğin kullanılmış kâğıdın tekrar kâğıt imala-tında kullanılması, hava kirliliğini yüzde 74–94, su kirliliğini yüzde 35, su kulla-nımını yüzde 45 azaltmaktadır. Bir ton atık kâğıdın kâğıt hamuruna katılmasıyla 8 ağacın kesilmesi önlenebilmektedir."

ÜLKE EKONOMİSİNE DEVASA KATKI

Türkiye ekonomisi açısından bakılacak olursa: Bir varil yakla-şık 210 litre ham petrolden 3 litre baz yağ elde edilirken, aynı miktar baz yağı 4.75 litre atık motor ya-ğından elde etmek mümkündür. Ülkemizin baz madeni yağının çoğunu ithal eden bir ülke oldu-ğunu düşünülürse, rafinasyon ve rejenerasyonun ülke ekonomisine katkısının devasa boyutu hesap-lanabilir.

Nitekim Ocak-Ağustos 2011 döneminde toplanan atık mo-tor yağının, yüzde 9’u hammad-de olarak geri kazanılmak üzere lisanslı rafinasyon rejenerasyon tesislerinde, yüzde 80’i ener-ji olarak geri kazanılmak üzere çimento, kireç veya demir çelik fabrikalarında, yüzde 11’i tehli-keli atık olarak bertaraf tesisinde değerlendirilmiştir.

Bitkisel atık yağ, sanayiden çıkan atık yağ, demir, çelik, bakır, kurşun, kâğıt, plastik, kauçuk, cam, elektronik

atıkların geri kazanılması, doğal kaynakların tükenmesini en azından geciktiriyor.

GERİ DÖNÜŞÜM ATIK YAĞLAR

28 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n MART 2012

Page 31: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

TTNET FİBERNET Paketleri ile 100 Mbps’ye kadar hızlı internet erişimi sağlanabilmektedir. TTNET FİBERNET Paketleri altyapının uygun olduğu yerlerde verilebilmektedir. Hizmetten yararlanabilmek için uygun cihaz gerekmektedir. TTNET FİBERNET tarife paketleri ve hizmet detayları hakkında ayrıntılı ve güncel bilgi www.ttnet.com.tr’de.

Fiber hızlı TTNET FİBERNET, yani hızlıdan da hızlı internet evinize geliyor. HD kalitedeki filmler dakikalar içinde iniyor. İnternette beklemeler sona eriyor. Gençler hayal ettikleri hızda oyun oynuyor! TTNET FİBERNET’le tanışmak için, sizi de bir TTNET Satış Noktası’na bekliyoruz! TTNET’le her şey mümkün!

www.ttnet.com.tr l 444 0 375

fibernet 21X29.5.indd 1 3/5/12 4:53 PM

Page 32: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

1. Dünyadaki tüm şehirler, dünya üzerinde yak-laşık yüzde 2’lik bir alan işgal ediyor. Acaba dünyadaki sera gazı emisyonlarının yüzde kaçı şehirlerden salgılanıyor?A) Yüzde 10 B) Yüzde 20C) Yüzde 50 D) Yüzde 70

2. Büyük şehirlerde kişi başına salınan sera gazı emisyonu miktarı, ülke ortalamasına kıyasla daha azdır. Ancak aşağıdaki şehirlerden hangisinde kişi başına salınan emisyon ülke ortalamasından fazladır?A) İstanbul B) New YorkC) Londra D) Pekin

3. Marmaray Projesi hayata geçirildikten sonra, projenin gerçekleştirilmediği durum ile kıyasla-nınca, projenin kaç yıllık işletme dönemi boyun-ca, yıllık ortalama 115,000 ton/yıl düzeyinde sera gazı emisyonu giderilecektir?A) 10 yıl B) 25 yılC) 50 yıl D) 75 yıl

4. Aşağıdakilerden hangisi dışa enerji bağımlığı yüksek olan Kore’nin toplu konutlarda kullan-dığı enerji tasarruf yöntemlerinden biridir?A) Binaların birbirlerine yakın bir şekilde inşa edilmesiB) Binalardaki yapılarda yansıtıcı camların kul-lanılmasıC) Binaların güneye bakacak şekilde inşa edil-mesiD) Binaların birbirlerine uzak bir şekilde inşa edilmesi

5. Aşağıdaki şehirlerden hangisinde çalışan kesim arasında toplu taşıma kullanım oranı en yük-sektir?A) Amsterdam B) HonoluluC) Zürih D) Tokyo

6. Kentsel dönüşüm projelerini ve bu işlemler son-rası ortaya çıkan büyük ölçekli atıkların yöne-timi düşünüldüğünde, atık malzemelerinin ne kadarını geri kazanmak mümkündür?A) %30 B) %50C) %70 D) %90

ÇEVRE VE ŞEHİR TESTİ7. Isı adası, birbirine yakın çok sayıda ısı kaynağının

kentsel alanlarda ısının artmasına neden olarak bu alanlarla etrafları arasında gece ısısı yönünden farklılık yaratan ve dolayısıyla sıcak havayı ve kirleticileri tutan bir sis kubbesi oluşumuna yol açan olumsuz duruma denir. Kentlerde oluşan ısı adasının küresel ısınmaya etkisi nedir?A) Fosil yakıt emisyonlarından daha şiddetli

bir etkisi vardırB) Fosil yakıt emisyonları ile aynı seviyede bir

etkisi vardırC) Fosil yakıt emisyonlarından daha az bir

etkisi vardırD) Küresel ısınmaya herhangi bir etkisi yoktur

8. Hollanda’nın Roterdam şehri 2011 yılında 100 küresel şehir arasında gerçekleştirilen bir araştır-maya göre kişi başına en çok sera gazı salgılayan şehir seçilerek listede en üst sıraya yerleşmiştir. Şehirdeki yüksek sera gazı emisyonun sebebi ne-dir?A) Şehrin bir liman kenti olmasıB) Nüfusunun yüksek olmasıC) Genç nüfusun yüksek olmasıD) Soğuk bir şehir olması

9. Sağlıklı ve sürdürülebilir bir atık yönetim siste-mi, geri kazanılabilir atıkların çöp ile karışmadan kaynağında ayrı toplanması ve organize bir yapı içerisinde geri kazanım sürecinin gerçekleştiril-mesini gerektirmektedir. Geri kazanım çalışması ile aşağıdakilerden hangisi mümkün olmaktadır?A) Doğal kaynakların korunmasıB) Sera gazı emisyonlarının azaltılmasıC) Katı atık miktarının artmasıD) Küresel ısınmanın önlenmesi

10. Bir zamanlar insanların yanından geçerken ko-kudan rahatsız oldukları, kapanması için önün-de eylemlerin yapıldığı Mamak Çöplüğü, hangi yöntemin kullanılmasıyla artık yılda 500 bin ton karbondioksit eşdeğeri emisyon gerçekleştiren bir yer haline gelmiştir?A) Çöplüğün başka bir yere taşınmasıB) Entegre Katı Atık tesisinin kurulmasıC) KompostlaştırmaD) Çöplerin yakılması

BİLİNÇ DUYARLILIK TESTİ

30 n ÇEVRE ve ŞEHİR n MART 2012

Page 33: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

CEVAP 1Birleşmiş Milletlerin yaptığı bir araş-

tırmaya göre şehirlerden salgılanan sera gazı emisyonu toplam sera gazının yak-laşık yüzde 70’ini oluşturuyor.

CEVAP 2Toplu taşıma, nüfus yoğunluğu ve

dar yaşama alanları sebebiyle şehirler-den kişi başına salınan sera gazı emis-yonu, ülke ortalamasından altındadır. Ancak Pekin’deki kişi başına salınan sera gazı emisyonu, tüm Çin’e kıyasla daha fazladır. Bunun nedeni ise ülkenin geri kalanının çoğunun başkente kıyasla daha az gelişmiş olmasıdır.

CEVAP 3Marmaray Projesinin gerçekleştir-

mediği takdirde ortaya çıkacak olan durumla, projenin gerçekleştirilmesi karşılaştırıldığında, projenin bir sonucu olarak hava kirliliğinde oluşacak olan azalmanın yaklaşık olarak sera gaz-larının miktarında -başta CO2 olmak üzere- ilk 25 yıllık işletim dönemi bo-yunca, yıllık ortalama olarak yaklaşık 115 bin ton/yıl düzeyinde olacağı tah-min edilmektedir.

CEVAP 4Enerji tasarrufu için alınacak ön-

lemlerden bir tanesi ısınmayı arttırmak

için binaları güneye bakacak şekilde inşa etmektir.

CEVAP 5Şehrin kısıtlı coğrafyası ve merke-

zi istihdam alanı sayesinde Honulu’da uygulanan otobüs sistemi ile yaklaşık çalışan kesimin yüzde 97’si toplu taşıma ile yolculuk etmektedir.

CEVAP 6Bina yapımı ve inşaat atığının tüm

fraksiyonları göz önünde tutulursa atık malzemelerin yüzde 90’nını geri kazan-mak mümkündür. Hali hazırda inşaat atıklarının sadece küçük bir kısım geri kazanılmaktadır.

CEVAP 72011 yılında Stanford Üniversite-

sinde gerçekleştirilen bir araştırmaya göre ısı adaları Sanayi Devriminden bu yana küresel ısınmanın yüzde 2 ve yüzde 4’lük bir kısmına etki etmekte-dir. Fosil yakıtlar ise toplam küresel ısınmanın yüzde 79’luk kısmını etki-lemektedir.

CEVAP 8Avrupa’nın en büyük liman kenti

olan Roterdam, aynı zamanda petrol ürünlerinin ticaret merkezi ve büyük gemilerin yakıt alma yeridir. Benzer

nüfuslu ve iklimli şehirlere kıyasla Roterdam’daki kişi başına düşen sera gazı emisyonu bu nedenden dolayı kat ve kat fazladır.

CEVAP 9Geri kazanım çalışması ile doğal kay-

nakların korunması, kaynak israfının önlenmesi ve bertaraf edilmesi gereken katı atık miktarının azaltılması müm-kün olmaktadır. Ayrıca, hem depolama alanına giden atık miktarı azaltılabile-cek, hem de değerlendirilebilir atıklar hammadde olarak ekonomiye kazan-dırılabilecektir.

CEVAP 10Mamak’ı bu hale getiren Entegre

Katı Atık tesisinin kurulmasıdır. Birin-ci safhada çöp sahası rehabilite edilir ve çöp gömülür. Daha sonra borulama yapılarak gaz çıkartılır. Aynı safhanın içinde o çıkan gazdan enerji üretilebi-lir ve aynı anda çöp ayrıştırma istas-yonlarında geri dönüşümlü ve organik malzemeleri ayıklanır.

Organik maddeler fermantasyon yöntemiyle metan gazına, enerjiye ve gübreye çevrilir. İkinci safhada kompo-zit üretim ve ilave fermantasyon yapılır. Üçüncü safha ise geri kalan çöp termal yöntemle tekrar enerjiye ve gübreye çevrilir.

MART 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİR n 31

Page 34: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

Siyasi partilerimiz seçimler öncesi, 1982 Anayasasının ihtiyaçlara cevap vermediği, ihtilal ürünü olan bu anaya-sadan kurtulmak gerektiği konusunda halkımıza görüşlerini arz ettiler. Geniş halk kitleleri, sivil toplum örgütleri üni-versiteler, kamu ve özel sektör temsil-cileri, aydınlar da aynı düşünceyi pay-laştılar. Seçim sonrası oluşan T.B.M.M, bütün toplumu kucaklayan, çağdaş, yeni bir anayasanın yapımı için; Türkiye Bü-yük Millet Meclisi’nde grubu bulunan siyasi partilerimizin eşit üye ile temsil edildiği, oybirliği ile kararların alına-

bildiği Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nu oluşturdular.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Cemil Çiçek ile birlikte, İzlaşma Komisyonu; her vesile ile yayınladıkları mesajlarında, toplumun her kesimine hitap ederek, Anayasa ile ilgili görüş ve önerilere açık olduklarını, bu konuda gö-rüşleri ve önerileri olanların elektronik ortamda iletişim kurarak ya da bizzat başvurarak iletebileceklerini açıkça ilan ettiler. Umarız, muhataplar çağrıyı dik-kate almışlar, katkıda bulunmuşlardır ya da bulunacaklardır.

Tüketici ve Çevre Eğitim Vakfı olarak; vakfımızın amacını oluşturan tüketici hakları ve çevreye ilişkin ko-nuların, Anayasal teminat altına alın-ması temennimizdir. Tüketici Hak ve Sorumlulukları kapsamına; sağlıklı bir çevrede yaşama hakkının yanında, sağ-lıklı çevrenin oluşumuna katkıda bulun-mak, yani çevreyi ve doğal kaynakları korumak sorumluluğu da girmektedir.

1982 Anayasamızın "Sağlık hizmet-leri ve çevrenin korunması başlığı al-tında düzenlenen 56. Maddesi sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını ve çevrenin

Anayasa'da çevre

av. Beyhan aslanTüKeTici Ve çeVre eğiTiM VAKfı YöneTiM KUrUlU BAŞKAnı 21. DöneM Denizli MilleTVeKili

ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK HUKUK

32 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n MART 2012

Page 35: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

korunması ile sağlıklı çevrenin oluşma-sında bireylere ve devlete görev yükle-miştir. Mevcut Anayasamızda anayasal teminat mevcuttur. Anayasamızda var olan mevcut metinle yetinmeyip, çevre daha ileri boyutta yeni anayasamızda yer almalıdır. Çevreyle ilgili daha ileri bir düzenlemeye ihtiyaç vardır. Anaya-saların kısa ve öz metinler olduğunun bilincindeyiz. Kısa, öz, anlaşılır cümle-lerle anayasa içeriğinde çevre konusu daha kapsamlı olarak teminat altına alınmalıdır. "Çevrenin anayasalarda yer almasına gerek yoktur. Anayasalar kısa ve öz metinlerdir. Çevreye ilişkin konular kanunlarla düzenlenmelidir" görüşüne katılmıyoruz. Yeni Anayasa tartışmalarında önem verilen bir başlık olması temennimizdir.

Çevrenin Anayasal düzeyde korun-ması; yasama organını çevrenin korun-ması, kirliliğin önlenmesi, kirletenin so-rumluluğu konularında hukuki ve cezai yaptırımlarla ilgili kanunları çıkarma zorunluluğu altına sokacaktır. Yargı; çevresel konularda karar verirken gü-cünü Anayasadan alacaktır. Yürütme; çevreye karşı daha duyarlı olacak, idari yaptırımları tavizsiz uygulayacaktır.

Anayasal teminat altına alınmasını istediğimiz bize göre hayati kabul ettiğimiz çevresel konular nelerdir?

-Sağlıklı bir çevrede yaşamak sa-dece insanın değil doğadaki bütün canlıların hakkıdır. Yeni Anayasamız; diğer canlılar, bitkiler ve hayvanların yaşam alanlarını korumalı, çeşitliliğini ve sürdürülebilirliğini teminat altına almalıdır. İnsan dışı canlılar Allah’ın insana emaneti olup bu konuda görev insanoğluna yüklenecektir.

-Doğal kaynakların korunmasında, gelecek nesilleri düşünerek yönetilme-sinde, ekolojik dengenin gözetilmesi, bireylerin ve devletin görev alanı içinde olup, çevre duyarlılığının gelişmesi için eğitim ve öğretim görevi sivil toplum ve devlete yüklenmesi anayasal teminata bağlanmalıdır.

İnsanın mutluluk ve refahı için vaz-geçilmez "sürdürülebilir kalkınma" ile yaşamın vazgeçilmesi “sürdürülebilir

çevre” kavramları yeni Anayasada den-geli biçimde yer almalıdır. Çevreyle ba-rışık bir kalkınma modeli benimsenmeli-dir, ekonomi ile ekoloji dengelenmelidir.

Çevre hak ve hukukunun karakte-ri, sadece yaşayanlar için değil, henüz doğmamış gelecek nesillerin de hak ve hukukunu korumaktır. Nesiller arası adalete vurgu yapılmalıdır.

Çevre; sınır tanımayan sınır aşan bir kavram olarak bütün insanlığın ortak varlığı olduğu gibi; korunup kollanması da insanlığın ortak sorumluluğundadır. Usulüne göre imzalanıp, TBMM tarafın-dan kabul edilip yürürlüğe giren çevreye ilişkin uluslar arası metinler üst hukuk normları olup, yeni Anayasamız yanında insanımıza güç verecektir.

Bahsettiğim çevresel konuların yeni Anayasamızda yer almasının nasıl for-müle edileceği konusu, Anayasayı ya-pan iradenin işi ve kabulü olacaktır. Tüketici ve Çevre Eğitim Vakfı olarak; formüle edilmiş yeni Anayasada madde taslağını Anayasa Uzlaşma Komisyonu, Türkiye Büyük Millet Meclisi Anayasa Komisyonu yetkililerine takdim etme sorumluluğunun bilincindeyiz.

Sağlıklı bir çevrede yaşamak sadece insanın değil doğadaki bütün canlıların hakkıdır. Yeni Anayasamız; diğer canlılar, bitkiler ve hayvanların yaşam alanlarını korumalı, çeşitliliğini ve sürdürülebilirliğini teminat altına almalıdır.

MART 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 33

Page 36: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

Çevre Dostu Binalar Derneği’nin düzenlediği Uluslararası Yeşil Binalar Zirvesi’nin açılışına katılan Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, burada yaptığı konuşmada, dünya ge-nelinde şehirleşmenin giderek arttığını, Türkiye’de de nüfusun yüzde 78’inin şehirlerde yaşadığını söyledi. Karbon salınımının, sera etkisinin azaltılmasının

önemine işaret eden Bakan Bayraktar, "Bizim ülkemizde binalar yüzde 38-40 oranında enerjiyi emiyor.

Ülkemizde fosil yakıtlara ödediğimiz para 55 milyar dolar. Türkiye’nin şöy-le bir avantajı, sorumluluğu var; yeşil binalar üreterek, yalıtımı çok daha iyi yaparak yüzde 50’ye varan bir enerji tasarrufu sağlayabiliriz. Yeni yapılan

binalarda eskiye göre enerji tasarrufu yüzde 20 ile yüzde 80 arasında artı-yor" dedi.

YEŞİL BİNA ENERJİ TASARRUfU SERTİfİKASIBakan Bayraktar, "Yeşil binaların ya-

pımı ve doğa dostu malzemelerin üretil-mesi konusunda teşvikler gelecek. Hem

ENERJİ TASARRUFU İÇİN

YEŞİL BİNALAR GELİYORUlUslArArAsı YeŞil BinAlAr zirVesi’nin AçılıŞınDA KonUŞAn çeVre Ve ŞehirciliK BAKAnı BAYrAKTAr, “YeŞil BinAlAr üreTereK, YAlıTıMı DAhA iYi YAPArAK YüzDe 50’Ye VArAn enerji TAsArrUfU sAğlAYABiliriz” DeDi.

Türkiye’deki binaların yüzde 38-40 oranında enerjiyi emdiğine

dikkat çeken Bayraktar, yeni yapılan binalardaki enerji tasarrufunun eskiye göre yüzde 20 ile yüzde 80 arasında

arttığını söyledi.

ŞEHİRCİLİK YEŞİL BİNALAR

34 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n MART 2012

Page 37: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

vergi yönünden, hem kredi yönünden, diğer yönlerden bir takım kolaylıklar, bir takım teşvikleri de etap etap geti-riyoruz" diye konuştu.

2012 yılı başından itibaren yeşil bina enerji tasarrufu sertifikası vermeye baş-ladıklarını hatırlatan Bayraktar, yaklaşık 10 bin binaya bu sertifikayı verdikleri-ni, bunun artması gerektiğini kaydetti.

Erdoğan Bayraktar, "8-10 milyon arasında ülkemizde bina var. Bunların yaklaşık 2,5 milyonu yeni bina, kalanı da eski bina. Eski bina enerjiyi savuru-yor, yalıtımı çok kötü. Binalarda enerji tasarrufu önemli" diye konuştu.

ENERJİYİ ÜRETMEK KADAR TÜKETMEK DE ÖNEMLİEnerjiyi üretmek, temin etmek kadar

enerjiyi savurmamanın, karbondiok-

sit salınımını azaltmanın da o derece önemli olduğunu vurgulayan Bakan Bayraktar, karbondioksit salınımının artmasında sadece günah keçisinin ko-nutlar olmadığını, sanayinin, teknoloji-nin, atıkların, enerjiyi kötü kullanmanın da burada etkili olduğunu kaydetti.

Bayraktar, "19. yüzyılın başından itibaren 1970 yılına kadar başta Avrupa, Amerika ve Uzak Doğu’da karbondioksit salınımı çok yoğundu, şimdi insanlık başını iki elinin arasına koydu, çok ciddi şekilde düşünüyor, ciddi tedbirler almak için çalışmalar yapıyor" dedi.

Türkiye’nin de bunların hepsine büyük oranda uymaya çalıştığını ifade eden Çevre ve Şehircilik Bakanı, Türk insanının bu konuda sorumluluğunu büyük ölçüde yerine getirme noktasında olduğunu vurguladı.

19 MİLYON KONUTUN 14 MİLYONU ESKİTürkiye’de yaklaşık 19 milyon konut

stoku bulunduğunu, bunun 14 milyonu-nun eski olduğunu, bunların da enerji-yi savuran, yapım tarzları bakımından uygun olmayan, depreme dayanıklılık bakımından istenilen ölçüde dizayn edilmediğini söyleyen Bakan Bayrak-tar, "Fakat 1999’dan itibaren adım adım yönetmeliklerle, tüzüklerle, yeni tekno-lojilerle yapım usullerini geliştiriyoruz. Biz Türkiye Cumhuriyeti’nin özel sektö-rü devlet sektörü olarak iddia ediyoruz ve çok net ifade ediyorum, dünyanın en ileri ülkelerinde üretilen çevre dostu inşaat malzemeleri Türkiye’de de üreti-liyor. Şu anda her bakımdan dünyada ilk 5’in içerisindeyiz kim ne derse desin" şeklinde konuştu.

2012 yılı başından itibaren yeşil bina enerji tasarrufu sertifikası vermeye başladıklarını hatırlatan Bakan Bayraktar, yaklaşık 10 bin binaya bu sertifikayı

verdiklerini, bunun artması gerektiğini kaydetti.

MART 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 35

Page 38: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

170 NOKTADA KENTSEL DÖNÜŞÜM YAPILIYORHükümetin planlı kentleşme ve

konut üretimi programı kapsamında TOKİ’nin bir taraftan konut ürettiğini bir diğer taraftan da şu anda Türkiye’nin 170 noktasında kentsel dönüşüm yap-tığını belirten Bayraktar, kentsel dönü-şümün çok zor bir iş olduğunu, bura-da açık gözlerin, gettolaşmış grupların, menfaat gruplarının piyasaya çıkabi-leceğine, siyasi baskılar olabileceğine işaret etti.

KENTSEL DÖNÜŞÜM DAHA DA YAYGINLAŞACAKKentsel dönüşümü, afet riski altında-

ki alanların dönüştürülmesi kapsamıyla bütünleştirerek Türkiye’de daha da yay-gınlaştıracaklarını kaydeden Erdoğan Bayraktar, şunları kaydetti:

"Bugüne kadar Erzincan’da, Kars'ta, Ankara’da, İstanbul’da Küçükçek-mece’de, Türkiye’nin birçok yerinde Diyarbakır’da, İzmir’de kentsel dönü-şümler yaptık. Şimdi tüm Türkiye’de, yoğun nüfusu olan ve deprem aksı üze-

rinde bulunan şehirlerden başlamak üze-re kentleri dönüştürmeye başlayacağız. Türkiye’de ana deprem aksı 15 bin ki-lometre, Afyon’a giden, İzmir’e giden kanatlarla birlikte Türkiye 24 bin 500 kilometrelik bir deprem aksı üzerine oturuyor. Marmara Bölgesi’nden başla-mak üzere doğuya doğru önemli olan vilayetlerimizde becerisi olan belediye başkanlarımızla beraber hareket ederek afet riski altındaki alanların dönüştü-rülmesini başlatacağız. Hükümet olarak kararlıyız, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olarak kararlıyız. Tüm bakan arkadaşla-rımız olarak, başta Başbakanımız olarak bu işe çok net bir şekilde kararlıyız."

YENİ BİNALAR ENERJİYİ TASARRUf EDECEKYapılan işin salt bir kentsel dönü-

şüm, salt afet riski altındaki binaların dönüştürülmesi olmadığını, bundan sonra çevre dostu, yeşil, enerjiyi savur-mayan, tasarruf eden binalar olacağını belirten Bakan Bayraktar, bunun ikinci adımı olarak artık dünyanın yaptığı gibi fosil kaynaklı enerji yerine dönüşebilir, çevre dostu enerjilerden istifade edile-ceğini vurguladı.

Bakan Bayraktar, 2023 yılına kadar Türkiye’de harcanan enerjinin yüzde 23’ünü güneş, rüzgâr enerjisi gibi ye-nilenebilir enerjilerden ve yağmur atık suların tasarruflarından sağlamanın he-deflendiğini belirtti.

TAPU, AfET ALANLARI VE 2B KANUNLARI MECLİS’TEBayraktar, açılışın ardından, gazete-

cilerin sorularını yanıtlarken, TBMM’de kendilerini ilgilendiren 3 yasa oldu-ğunu söyledi. Bunların birinin Tapu Kanunu’nda yapılması gereken değişik-lik olduğunu belirten Bakan Bayraktar, şunları kaydetti:

"Yani mütekabiliyet şartı aranmak-sızın, Türkiye’nin stratejik konumu dikkate alınarak, Türkiye’deki askeri alanlar, özel alanlar ve tarihi bakımdan öneme haiz alanlara dikkat etmek su-retiyle, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, öz güveni artmış ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de mütekabiliyet şartı arama-

Kentsel dönüşümü, afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi kapsamıyla bütünleştirerek daha

da yaygınlaştıracaklarını kaydeden Bayraktar, “hükümet olarak, Bakanlık olarak kararlıyız” dedi.

ŞEHİRCİLİK YEŞİL BİNALAR

36 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n MART 2012

Page 39: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

dan gayrimenkul satışını rahatlatmak için bir yasamız var. Diğer yasamız da, Afet Riski Altındaki Alanların Dönüş-türülmesi Yasası'dır. Bu zaten kentsel dönüşüm yasalarıyla 770 sayılı yasadan 2981-85 sayılı yasalara varıncaya kadar Büyükşehir Belediyesi Kanunu’na varın-caya kadar, bütün bu yasalarla entegre olacak şekilde ama biraz daha kentsel

dönüşümü, afet dönüşümü, deprem dö-nüşümü, depreme dayanıksız binaların dönüşümünü kolaylaştırıcı özellikleri içeren bir yasa da şu anda Meclis’te.

Bir diğeri de Orman ve Su İşleri Ba-kanlığı tarafından dizayn edilen 2B diye adlandırılan, orman vasfını kaybetmiş alanların kullanıcılarına, olmazsa üçün-cü şahıslara satılmasını kolaylaştıran

ve buradan çok ciddi kaynak beklenen yasadır. İnşallah önümüzdeki en kısa sürede bu 3 yasayı da Meclis’ten geçir-mek suretiyle kanunlaştıracağız."

VAN’A 40 BİN KONUT 4-5 MİLYAR TL’YE MAL OLACAKMaliye Bakanı Mehmet Şimşek’in,

Van’da 40 bin kalıcı konutun faturasının 4-5 milyar lira civarında olacağı yönün-deki sözlerinin anımsatılması üzerine de Bayraktar, şunları söyledi:

"O civarda. Adeta yeni bir Van üre-tilecek. Doğudaki bir merkez vilayeti-miz, marka şehrimiz olma noktasında çok ciddi yatırım yapacağız Van’a. Salt konut değil kamu binaları, eğitim tesis-leri, sağlık tesisleri, ulaşım yolları, yeni yaşam alanlarının üretilmesi, Van’ın su temini ve teknik altyapısının yenilenmesi noktasında çok ciddi çalışma yapıyoruz. Modern hayatın gerektirdiği donatılar, kentsel tasarım ne ise o noktada Van’da çalışmalarımız devam ediyor. Planlama-da belli bir noktaya geldik. Bunu oradaki yerel dinamiklerle beraber yürütüyoruz."

ZİRVEYE BÜYÜK KATILIMUluslararası Yeşil Binalar Zirvesi’ne Bakan Erdoğan Bayraktar’ın yanı sıra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı Vedat Akgiray, TOKİ Başkanı Ahmet Haluk Karabel, Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği Başkanı Haluk Sur, Dünya Yeşil Binalar Konseyi ve US GBC Başkanı Rick Fedrizzi ile yerli ve yabancı sektörün önde gelen temsilcileri katıldı.

Türkiye’nin enerji vizyonuna da dikkati çeken Bakan Bayraktar, 2023 yılına kadar ülkede harcanan enerjinin yüzde 23’ünün güneş ve rüzgâr enerjisi gibi

yenilenebilir kaynaklardan sağlanacağını söyledi.

MART 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 37

Page 40: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

ORTA DOĞU’NUN YEDİ ÇEVRE HARİKASI

Çevre söz konusu olduğu zaman belki de Orta Doğu akla gelen ilk bölgelerden biri değil; ancak daha yakından baktığımızda bölgenin yeryüzünde bulunan en harika sür-dürülebilir projelere ev sahipliği yaptığını görüyoruz.

Dünyada sürdürülebilirlik açısından eşi benzeri bulun-mayan havaalanı, banka ve stadyum gibi birçok örneğin yer aldığı bu bölgedeki yapıların en önemli özelliği, yapılardaki

dayanıklılık ile ilgi çekici ve sürdürülebilir bir mimarinin tüm özelliklerinin kullanılması olarak açıklanabilir.

Tarihsel süreç içinde, ikliminin, coğrafyasının ve kül-türünün etkileriyle yaratmaya başladığı uzun, zengin ve sürdürülebilir mimari yapılarıyla artık dünyaya enerji ve kaynak kullanımında örnek olacak Orta Doğu’nun 7 çevre harikasını sizler için inceledik.

Masdar Şehri, Orta Doğu’nun en bilindik projele-rinden biridir. Abu Dabi yakınlarında çölde inşasına başlanan Masdar Şehri’ni ileride ayrıcalıklı yapacak

olan özelliği, yalnızca güneş enerjisinden yararlanılması olacak ve bu sayede 2016 yılında tamamlanacak kentte yüzde 75 elektrik, yüzde 60 su tasarrufu sağlanacak.

Şehirde yaşayacak 50 bin kişinin enerji ihtiyacı, güneş enerjisi dâhil sırf yenilenebilir kaynaklardan sağlanacak ve şehir, atmosfere hiç karbon gazı salmayacak. Denize yakın bir bölgeye inşa edilecek olan şehir, çöl rüzgârları ile Abu Dabi Havaalanı'nın gürültüsünden yüksek bir çevre duvarıyla korunacak.

Şehir, yenilenebilir ve alternatif enerji teknolojileri ve çözümlerinin geliştirilmesini, ticarileştirilmesini ve uygulanmasını hızlandırmayı amaçlayan Abu Dabi'nin çok boyutlu bir girişimi. Şehirde yalnızca güneş enerjisi kullanılacağı için 25 yılda 2 milyar dolarlık petrol eşde-ğerinde enerji tasarrufu yapılacak.

MASDAR: DÜNYANIN İLK SIfIR KARBON EMİSYONLU ŞEHRİ1

aydın derin

ŞEHİRCİLİK GELECEĞİN BİNALARI

38 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n MART 2012

Page 41: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

Yeşil çatılar sayesinde yerleşimler ve hatta dünya çapında çevre üzerinde pozitif etkiler yaratılabilir. Abu Dabi’nin tarihi Aldar Mer-kez Çarşısı da son dönemde bu kapsamda ele alınmış yerlerden biri. Tarihi çarşı, alçak yüksekliği, ekolojik dükkanları, otelleri, ofisleri ve lokantalarıyla kent halkına hem modern ve lüks ürünler sunan aynı zamanda yöresel mutfağı ve el yapımı ürünleriyle eski zaman-lardan esintiler getiren bir yer.

Kentin simgesi haline gelen Aldar Merkez Çarşısı, ufak balkonlar, geçitler, avlular ve üç devasa kule ile süslü. İki sokak genişliğindeki yapı, sürgülü duvar ve çatıya sahip. Bu özelliği

binanın enerji ma-liyetini düşürürken aynı zamanda orta-ma doğal havalan-dırma ve aydınlan-ma sağlıyor. Çatıda yer alan bahçeler ise çöl şehrini sa-kin bir vahaya dö-nüştürerek etkile-yici bir kamu parkı oluşturuyor.

Beton çerçevesi, kemeraltı girişi ve modüler bir ızga-ra üzerine işlenmiş girintileriyle dikkat çeken bina, yapısı itibariyle yüksek enerji verimliliği sağlıyor. Isıyı düşürmek amacıyla tasarlanmış paslanmaz çelik yüzeyli demir ızgaralar ise havalandırmaya olan ihtiyacı azaltıyor. Yapıda dikkat çeken başka bir unsur ise binanın temelinde kaynağı Fas’ta bulunan siyah granit ve gri kireç taşı hammaddelerinin kullanılması.

Osmanlı mimarisinin sembolü olan kubbe, içinde Fas Dış Ticaret Bankası’nın üç şubesini bulunduruyor. Binadaki "Yeryüzü Tüpü" adı verilen elekt-riksiz soğutma sistemi sayesinde bina içerisine monte edilmiş boş bir boru sistemi ile temiz hava kullanılarak doğal bir soğutma sağlanıyor. Bu sistem Afrika’da bir ilk olsa da dünya genelinde örnekleri görülebilir.

ABU DABİ’NİN YEŞİL ÇATILI ÇARŞISI

fAS’IN BÜYÜLEYİCİ KUBBELİ BANKASI

2

3

MART 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 39

Page 42: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

100 metrelik bir kubbe yapı-sıyla bu hayret verici tasarım be-yaz mermerden yapılmıştır. Işık, kubbenin camlarından süzülerek binanın ısınmasını sağlıyor, böy-lece enerji verimliliğini artırıyor. Ayrıca su kenarında inşa edilmesi sayesinde bina geceleri çarpıcı bir şekilde parlıyor.

"Çölün çiçeği" ismiyle de anılan bi-nanın temelinde yatan sürdürülebilirlik mantığı ve enerji verimliliği bu projenin Estidama Girişimi yani ülkenin sürdü-rebilirlik tasarım programı kapsamında 5’inci sırayı alması bekleniyor.

Eski bir taş ocağına inşa edilecek stadyumun şekli bir mi-nerali andıracak şekilde tasarlanıyor. 2013 yılında tamam-lanması beklenen 80 bin kişilik bu stadyumun özelliği, uygun değerde güneş alabilmesi için özel olarak tasarlanan, tepesinde kafes benzeri büyük bir delik bulundurması. Ayrıca bu yapı-nın başka bir işlevselliği de havalandırmanın doğal yollardan sağlanması olacak.

Fas Milli Futbol Takımı 2013 yılında yeni bir stadyuma kavuşacak. 100 hektarlık alana inşa edilecek stadyumu diğerlerinden farklı kılan en büyük özelliği ise sıcak günlerde ısının geçmesini önleyen beton gölgelikleri olacak. Böylece seyir-ciler maçları artık onlara adeta çölde bir vaha hissi yaşatacak bir stadyumda seyredecekler.

ABU DABİ’NİN KAfES KUBBELİ MECLİS BİNASI

fAS’IN BÜYÜK KASABLANKA STADYUMU

4

5

ŞEHİRCİLİK GELECEĞİN BİNALARI

40 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n MART 2012

Page 43: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

Yakın bir zaman içerisinde Kuveyt'e uçmayı düşünüyorsanız, havaalanına indiğinizde yeşil mimarinin güzelliklerini görme fırsatı yakalayabilirsiniz.

Havaalanı, emsallerinden hem teknolojik, hem de daha çevreci olacak şekilde tasarlanıyor. Tüm terminallerinin çatısına döşe-necek güneş panelleri ile, dünyanın ilk LEED (Enerji ve Çevresel Tasarımda Liderlik) Altın Sertifikası'na sahip havaalanı olacak.

İnşa edilecek 3 adet terminalin ka-nadı andıran yapısı şık bir görünüm sağlarken, her bir kanadın uzunluğu 1,2 kilometre olacak. Kuveyt Havaalanı güneş ışığından da maksimum verim sağlayacak şekilde tasarlanıyor.

Dünyanın en sıcak yerlerinden biri olan Arabistan Çölü’nde yer alacak yapı-

da beton sütunlar kullanılacak, böylece içeriyi hem soğutacak hem de dışarıdaki sıcaklıktan koruyacak.

Çölün ortasında inşaatına başlanan yapının yılda 13 milyon yolcuya ev sa-hipliği yapması planlanıyor. Ancak bu tasarım yolcu sayısının gelecekte 50 mil-yona ulaşacağı varsayılarak inşa ediliyor.

KUVEYT ULUSLARARASI HAVAALANI6

MART 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 41

Page 44: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

Dünyanın en zengin ülkelerin-den biri olan Katar Emirliği, üstün tasarımı ve teknolojisi ile adından söz ettiren stadyumlarıyla 2022 Dünya Kupası finallerine hazır-lanıyor. Avustralya, Japonya, Gü-ney Kore ve ABD’nin de aralarında olduğu adaylar arasından seçilen Katar, dünya kupasına ev sahipliği yapacak olan ilk Orta Doğu ülkesi. Zengin petrol ve gaz rezervleri-ne sahip olmasıyla yüksek yaşam

standartlarını yakalayan Katar, 5’i henüz proje aşamasındaki stad-yumlar için 4 milyar dolarlık bir bütçe ayırdı.

Kumla örtülü, sıcak ve kuru bir iklime sahip olan ülkede, fi-nallerin nasıl oynanacağı sorusu defalarca akıllara gelmesine rağ-men, futbolseverlere sıcaklığı 20’li derecelerde tutarak maç izleme imkânı verebilmek için özel sis-temler geliştirildi.

Karşılaşmaların oynanmadı-ğı zamanlarda güneş panellerinin suyu ısıtması ve soğutma sistemi-nin de buza dönüştürmesiyle açık havada soğutma işlemi gerçekleş-miş olacak. Stadyumların açılır kapanır tavanları serin havanın dışarı sızmasını engellerken, gü-neş panelleri, ışıklandırma, skor tabloları ve geri kalan her şeyin gücünü şebekeye aktarılmış elekt-rikten almasını sağlayacak.

KATAR’IN 2022 DÜNYA KUPASI STADYUMLARI7

zengin petrol ve gaz rezervlerine sahip olmasıyla yüksek yaşam standartlarını yakalayan Katar,

5’i henüz proje aşamasındaki stadyumlar için 4 milyar dolarlık bir bütçe ayırdı.

42 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n MART 2012

ŞEHİRCİLİK GELECEĞİN BİNALARI

Page 45: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

next_CEVRE_21x29.5.pdf 1 3/1/12 3:24 PM

Page 46: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

MİNİ BUzUL ÇAĞI GELİYOR MU?

AŞırı soğUKlAr DünYAYı DonDUrUrKen önüMüzDeKi 15 Yılın GüneŞ fAAliYeTi neDeniYle DAhA DA soğUK GeçMesi BeKleniYor.

sert kış şartları pek çok ülkede etkili olmaya de-vam ediyor. Son yılların en soğuk kışını yaşayan Almanya'da sıcaklıklar sıfırın altında 30 derece-ye kadar indi. Japonya'da bir kayak merkezinin ekipman deposunun çatısı yağan karın ağırlığı-

na dayanamayarak çöktü.Libya'nın bazı kesimlerinde de kar yağışı görüldü. Yaz

mevsimini yaşayan Avustralya ise sel ile mücadele etmeye çalışıyor. Venedik lagünü aşırı soğuklar yüzünden buz tut-tu. Ukrayna'nın Kırım bölgesinde, bazı şehirler arasındaki karayolu bağlantısı koptu. Bulgaristan’da şiddetli rüzgârlar nedeniyle Varna Limanı kapatıldı.

İNGİLİZLER’E GÖRE MİNİ BUZUL ÇAĞI GELİYORYaşanan bu olağan dışı olaylar bilim dünyasını harekete

geçirdi. Bu raporlardan en ilginci bu aybaşında yayınlandı. İngiliz Meteoroloji Dairesi’yle East Anglia Üniversitesi’nin, yayımladığı ortak araştırmaya göre, küresel ısınmanın yerini artık, "mini buzul çağı" alıyor. 30 bin ayrı meteoroloji ölçüm istasyonundan gelen verilere dayanarak gerçekleştirilen ça-lışmada, dünyada hava sıcaklıklarının yükselmesinin, 1998 yılında durduğu bulgusuna ulaşıldı. Dahası, önümüzdeki 15 yılın, güneş faaliyeti nedeniyle daha da soğuk geçmesi bekleniyor.

İKLİM MİNİ BUZUL ÇAĞI

44 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n MART 2012

Page 47: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

GÜNEŞİN fAALİYETLERİNDE AZALMA VARİngiliz bilim adamları, güneşin faali-

yetlerinde olağandışı bir yavaşlama tespit ettiklerini ve bu durumun on yıllarca sü-rebileceğini açıkladı. Güneşin üzerindeki lekelerde belirgin bir azalma ve kutup-larına yakın bölgelerdeki faaliyetlerinde yavaşlama gözlemlediklerini belirterek "Bunlar, yıldızımızın uzun bir sükûnet dönemine girdiğinin işaretleri" dediler.

Bilim adamları, güneşte olağandışı gelişmeler yaşandığına dikkat çekerek, 2020 yılında gerçekleşmesi beklenen bir sonraki güneş döngüsünün olması gerekenden daha geç yaşanabileceği uyarısında bulundular. Özellikle güneşin faaliyetlerin en yoğun olduğu 20. yüzyıl-daki değerler ile karşılaştırıldığında, bu etki 2100 yılına kadar giderek azalıyor.

NASA’YA GÖRE DÜNYA SOĞUMUYORAncak ABD Ulusal Havacılık ve

Uzay Dairesi’nde (NASA) görevli bilim adamlarının araştırması olayın başka bir boyutunu ortaya çıkarıyor. Bilim adamlarının yayınladığı araştırmaya göre bu yavaşlamanın sürekli artmakta olan küresel sıcaklıklara etkisi tahmin edilenden çok daha az.

Analizlere baktığımızda 2100 yılı-na kadar küresel sıcaklıklarda sadece 0.08 0C’lik bir azalma görünüyor, bunun nedeni de atmosferde artan sera gazı emisyonlarının etkisi. Eklemekte fayda var, şu an hesaplanan değerlere göre 2100 yılında sera gazı emisyonlarının küresel sıcaklıkları 2.5 0C arttırması tahmin ediliyor.

450 YIL ÖNCEKİ MİNİ BUZ ÇAĞIGüneşin faaliyetleri, 1645 ve 1715

yılları arasında gerçekleşen ve tari-he "Maunder Minimum" olarak geçen benzer bir olaydaki seviyeye düşse bile 2100 yılında sıcaklıklardaki azalmanın

0.13 0C olması bekleniyor. O dönemde yaşanan "Mini Buz Çağı"nda Avrupa’da-ki su kanalları buz kesmiş, Alplerdeki buzullar, dağ yamaçlarındaki köylere kadar uzanmıştı.

YETERİNCE SERA GAZI YAYDIKNASA Güneş Dinamikleri Gözleme-

vi’nde (SDO) görevli olan Dean Pesnell, "Güneşteki faaliyetin iklimle ilgili oldu-ğuna dair bazı bulgular var, ancak bunu teyit edemiyoruz… Güneşin faaliyetini en düşük seviyeye indirmesi halinde bu-zul çağı başlayacağını zannetmiyorum. Atmosfere gereğinden fazla karbondi-oksit, metan ve sera gazı yaydık" dedi.

HAVA SICAKLIĞI 1998’DE ZİRVE YAPTIHava sıcaklıkları 1998 yılında küre-

sel ölçekte en yüksek değerlerine ulaştı. Sonraki senelerde derecelerdeki yük-sekliler 1998 yılının değerlerine ulaş-madığı için çoğu bilim adamı bu yılda küresel ısınmanın durduğu iddiasında bulundu. 2011 yılının başında Dünya Meteoroloji Örgütü, 2010 yılının 1998 ve 2005 ile birlikte yaşanmış en sıcak yıl olduğunu açıklasa da, küresel ortalama sıcaklıkların her sene giderek artması beklenmeyen bir durum.

ASIL TEHLİKE TROPİK ORMANLARDAŞu ana kadar güneşin faaliyetleri

ve sera gazı emisyonlarının etkisi hak-kında yapılan somut bir model veya araştırma yok. Ya da dünyanın tam anlamıyla ısındığı ve soğuduğu daha kanıtlanamamış bir durum. Tek bili-nen güneşin faaliyetlerinin 20. yüzyıl seviyesinde olmasının sadece yüzde 8’lik bir ihtimal olduğu.

Ancak iklim değişikliği ve sera gazı emisyonları konusunda İngiliz Mete-oroloji Dairesi’nin araştırmasında çok dikkat çeken bir kısım var: Araştırmada belirtildiği üzere tropik ormanlarının iklim değişikliği nedeni ile kuraklığa uğraması, artan sera gazı emisyon-larının buzulları eritmesinden daha çok risk taşıyor.

Güneşte olağandışı gelişmeler yaşandığına dikkat çeken bilim adamları, 2020 yılında gerçekleşmesi beklenen bir sonraki güneş döngüsünün daha geç

yaşanabileceği uyarısında bulunuyor.

MART 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 45

Page 48: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

YEŞİL EKONOMİ VERİMLİLİK VE İSTİHDAM DOSTU

necati yılMaZ

çeVre DosTU, VeriMli Ve reKABeTe DAYAnAn eKonoMiK ArAçlArı KAPsAYAn YeŞil eKonoMi, enerjiYi Ve DoğAl KAYnAKlArı KorUYor,

Kirliliği Ve ATıKlArı AzAlTıYor, isTihDAMı ArTırıYor.

GÜNDEM YEŞİL EKONOMİ

46 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n MART 2012

Page 49: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

seKTör TAnıMı

Enerji Üretimi

- Yenilenebilir enerji üretimi - Yenilenebilirenerjikonusundaaraştırmavegeliştirme- Yenilenebilirenerjikonusundadanışmanlıkhizmetleri- Ekipman,kontrolveyazılımlarısağlamak

EnerjiVerimliliği

- Enerjiverimliliğikonusundadanışmanlıkvemühendislikhizmetleri

- Enerjiverimliliğiyüksekürünlerüretmek- Enerjiverimliliğiüzerinearaştırmalar- Alternatifenerjiuygulamaları- Enerjiverimliliğiniölçmek

TemizUlaşım- Alternatifyakıtçalışmaları- Motorluaraçlariçinekipmanüretimi

Enerji Depolama- Gelişmişpilüretimi- Yakıtpilleri- Pilparçalarıveaksesuarlarıüretmek

HavaKalitesi- Emisyondenetimivekontrolü- Çevreseliyileştirme- Danışmanlık

GeriDönüştürmeveAtık

- Danışmanlıkhizmetleri- Geridönüştürme

SuveAtıksu

- Suverimliliği- AraştırmaveGeliştirme- Suarıtmasistemleri- Pompateknolojilerigeliştirmek- Danışmanlıkhizmetleri

TarımsalDestek- Sürdürülebiliraraziyönetimi- Sürdürülebilirbalıkyetiştiriciliği- Sürdürülebilirtarımürünleri

AraştırmaveGeliştirme

- Yenilebilirenerji,alternatifyakıtveulaşımalanlarındayeniteknolojilerinaraştırılması

KurumsalHizmetler

- Çevrehukuku- Yeşilekonomialanındakiürünleripazarlamavehalklailişkiler- Yeşilmeslekgruplarınınistihdamı- Yeşilişalanları

FinansveYatırım- Emisyonticareti- Projelerinfinanslanması- Risksermayesi

GeliştirilmişGereçler- Biyoplastik- Enerjiverimliliğiniarttırmakiçinyenigereçler

YeşilBinalar

- Tasarlamaveinşaat- İnşaatmalzemeleri- Yeşilemlakçılık- Yerleşimyerlerininyönetimi

TemizÜretim- Gelişmişpaketleme- Prosesyönetimivedanışmanlığı- Endüstriyelalantemizliği

EnerjiAltyapısı- Kablovegereçlerintemini- Danışmanlıkhizmetleri

Kaliforniya merkezli Next 10 düşünce kuru-luşunun hazırladığı "Yeşilin Başka Tonları" isimli araştırma raporuna göre, eyalette 2008 Ekonomik Krizi sonrasında en az istihdam kaybı yeşil meslek gruplarında yaşandı. Kali-

forniya eyaletindeki ve ülkenin geri kalanındaki istihdam oranlarının karşılaştırıldığı araştırma raporunda yeşil ekonomi alanında hizmet veren sektörlerin istihdam kay-bında farkedilebilir bir direnç gösterdiği gözlemlendi.

Eyaletin genelinde Ocak 2009-Ocak 2010 arasında yaşanan ortalama iş güçü kaybı %7 seviyesindeyken, yeşil ekonomi alanında hizmet veren sektörlerde bu seviye %3 oranında görüldü. 1995-2010 dönemleri ele alındığında ise eyaletin toplam ekonomisinin %12 seviyesinde büyüdüğü gözlemlendi. Yeşil ekonomi kapsamında faaliyet gösteren sektörlerde ise %53 oranında bir büyümeye şahit olundu. Başka bir deyişle ülke çapındaki ekonomik durgunluk sonrası yeşil istihdam verileri 2008 yılındaki seviyeye gerilerken, eyaletin toplam istihdam verileri 2001 seviyesine döndü.

ARTAN ENERJİ İHTİYACI KRİZİ TETİKLİYOR2007 yılının son çeyreğinde küresel ekonomi ciddi bir

düşüş dönemine girdi. 2000'li yıllar boyunca başta petrol olmak üzere bütün ticari mallar, doğal kaynaklar ve tarım ürünleri fiyatlarında büyük bir yükseliş gözlendi. Çin ve Hindistan gibi yüksek nüfuslu ülkelerde gözlenen ekonomik büyüme bu sınırlı kaynaklara olan talebi arttırdı ve fiyatların yükselmesine neden oldu.

2008 yılında gıda fiyatları tarihin en yüksek düzeylerine ulaştı. Altın ve petrol gibi değerli maddeler de tarihinin en yüksek değerini kazanırken, ABD dolarının değeri hemen hemen bütün diğer para birimleri karşısında önemli ölçüde düştü.

Her ne kadar dünya ekonomisindeki durgunluğun 2009 yılında son bulduğu söylense de, krizin etkilerinin tam anla-mıyla geçtiğini söylemek yanlış olur. Dünyanın nüfusu art-tıkça, sınırlı kaynaklara olan talep de artmaya devam ediyor.

YEŞİL EKONOMİNİN GELİŞMEKTE OLAN SEKTÖRLERİYeşil ekonomi, Kaliforniya'da varlığını ağırlıklı olarak 15 sek-törde sürdürmektedir. Bu sektörlerde, ekonomide yaşanan durgunluğa rağmen Ocak 2009 - Ocak 2010 arasında istih-dam artışı görülmüştür.

n GELİŞMEKTE OLAN 15 SEKTÖR

3 0

3 5

4 0

2 0

2 5

0

1 5

5 0

4 5

1992 1997 2002 2007

İMALAT SEKTÖRÜNDE ELEKTRİK VERİMLİLİĞİTOPLAM ELEKTRİK TÜKETİMİNE GÖRE İMALAT GSYH

İMALAT SEKTÖRÜNDEKİ TOPLAM ELEKTRİK TÜKETİMİNE GÖRE GSYH

MART 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 47

Page 50: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

EKONOMİK KRİZ, İKLİM KRİZİNİ DE TETİKLİYORKötü giden tek şeyin dünya ekono-

misi olduğu söylenemez. İklim deği-şikliğinin de etkileri giderek artıyor ve sonuçları doğrudan olmasa da dolaylı olarak hissediliyor. Hava olayları de-ğişiyor, yaşanan doğal afetler artıyor, tarımsal üretim aksıyor ve su kaynakları giderek azalıyor.

Ekonomik kriz, iklim krizini de te-tikliyor. İşletmelere, hane halklarına ve kamu sektörüne temiz enerji, enerji verimliliği, çevrenin olumsuz etkileri-nin azaltılması ve doğal kaynakların korunması yönünde yatırım yapmala-rı için ayrılan sermaye, kriz yüzünden her geçen gün azalıyor.

KALİfORNİYA'NIN fARKI YEŞİL EKONOMİAncak krizden en çok etkilenen ülke-

lerin başında gelen ABD'nin Kaliforniya eyaletinde durum biraz daha farklı gö-

rünüyor. Ülkedeki ekonomik durgunlu-ğa rağmen, eyalette enerji verimliliği, ekonomik büyüme ve canlanma göze çarpıyor.

Kuşkusuz bunun sebeplerinden biri Kaliforniya'nın ileriyi gören ve yeşil eko-nomiyi destekleyen kamu politikasıydı. Diğer eyaletlere kıyasla Kaliforniya'da son dönemde temiz enerji ve enerji ve-rimliliği teknolojisi yatırımlarına hatırı sayılır bir destek vardı. Böylece Kali-forniya, gelişmekte olan küresel yeşil ekonominin merkezi haline geldi. Her ne kadar kriz, yeşil ekonomiye sırtını dönse de, yeşil ekonomi krizin aşılması noktasında ekonomiye elini uzatmayı bildi.

YEŞİL EKONOMİ VERİMLİLİĞİ ARTIRIYORRaporda, gelişmekte olan yeşil eko-

nomi ikiye ayrılıyor. Mevcut sanayisini değiştirmektense, verimliliği sürmekte olan yöntemi değiştirerek sağlamaya çalışan grup "Uyarlanabilir Yeşil Ekono-mi" kapsamında ele alınıyor. Bu grup-ta yer alan işletmeler, hanehalkları ve kamu sektörü elemanları, sürdürülebi-

ekonomik kriz, iklim krizini de tetikliyor. Temiz enerji, enerji verimliliği, çevrenin olumsuz etkilerinin

azaltılması ve doğal kaynakların

korunması yönünde yatırım yapılması için ayrılan sermaye, kriz yüzünden her geçen

gün azalıyor.

19951996

19971998

19992000

20012002

20032004

20052006

20072008

20092010

1 0 0 , 0 0 0

1 5 0 , 0 0 0

5 0 , 0 0 0

0

2 0 0 , 0 0 0

H A V A K A L İ T E S İ

E N E R J İ Ü R E T İ M İ

E N E R J İ V E R İ M L İ L İ Ğ İ

G E R İ D Ö N Ü Ş T Ü R M E v eA T I K

SU ve ATIKSU

E N E R J İ D E P O L A M A

Y E Ş İ L B İ N A L A R

F İ N A N S v e Y A T I R I M

A R A Ş T I R M A v e G E L İ Ş T İ R M E

E N E R J İ A L T Y A P I S I

T E M İ Z U L A Ş I M

T A R I M S A L D E S T E K

G E L İ Ş T İ R İ L M İ Ş G E R E Ç L E R

T E M İ Z Ü R E T İ MK U R U M S A L H İ Z M E T L E R

+%4

09-10

+%14

+%1

+1%

SEKTÖRLERE GÖRE YEŞİL İSTİHDAM / KALİFORNİYA

İSTİHDAM

GÜNDEM YEŞİL EKONOMİ

48 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n MART 2012

Page 51: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

lirliği sağlamak ve giderleri azaltmak için mevcut sistemlerindeki yöntemleri tekrar ele alıyor sonrası için yatırımlar yaparak değiştiriyor.

Diğer grup ise "Ana Yeşil Ekonomi" olarak adlandırılan, daha çevre dostu, verimli ve rekabete dayanan ekonomik araçları kapsıyor. Ana Yeşil Ekonomi grubuna giren işletmelerin sağladığı ürünler ve hizmetler, karbon bazlı ener-ji kaynaklarına alternatifler sunuyor, enerjiyi ve doğal kaynakları koruyor, kirliliği ve atıkları azaltıyor.

"Uyarlanabilir Yeşil Ekonomi" daha geniş bir kesime hitap ederken, "Ana Ye-şil Ekonomi" daha teknolojiye dayalı ve sınırlı bir alanda görülüyor. Ancak "Ana Yeşil Ekonomi" doğrudan çözüm odak-lı olduğundan çevre ve enerjiye olan etkileri de bir o kadar verimli oluyor.

ENERJİ VERİMLİLİĞİ ARTTIKÇA ÜRETİM DE ARTIYOREnerji verimliği arttıkça, daha az

tüketilerek daha çok üretim sağlana-

biliyor. Bu tüm sektörler için geçerli. Bir işletmenin üretimde harcadığı enerji ve nakit miktarı düştükçe, elde edilen fayda işletmenin büyütülmesinde kul-lanılabiliyor.

Ekonomi açısından enerji verimlili-ği, toplam enerji tüketiminin gayri safi yurt içi hasılaya (GSYİH) bölünmesi ile ölçülebilir. Enerji verimliliğinin artma-sı her tüketilen enerji birimi için daha fazla GSYİH'ye eşdeğer.

Rapora göre, Kaliforniya enerji ba-kımından ülkenin geri kalanından yüz-de 64 daha verimli. 1990 yılından beri enerji verimliliği Kaliforniya'da yüzde 37 ve ülkenin geri kalanında ise yüzde 35 seviyesinde artıyor.

KALİfORNİYA'NIN ELEKTRİK VERİMLİLİĞİ fARK ATIYORÖzellikle GSYİH'ye göre imalat sa-

nayisindeki elektrik tüketimi ele alın-dığında, Kaliforniya'nın ülkenin ortala-masına kıyasla elektiriği daha verimli kullandığı görülüyor.

YEŞİL EKONOMİ ve BÖLÜMLERİn ANA YEŞİL EKONOMİ

n UYARLANABİLİR YEŞİL EKONOMİ

n EKONOMİNİN GERİ KALANI

İşletmelerin sağladığı ürünler ve hizmetler bağlamında; karbon bazlı enerji kaynaklarına alternatifler su-narlar, enerjiyi ve doğal kaynakları korurlar, kirliliği ve atıkları azaltırlar.

İşletmeler bazında; sürdürülebi-lirlik ilkesiyle hareket ederler, yön-temler ve ürünler, kaynak verimliliğini arttırma ve olumsuz çevre etkilerini azaltmaya yönelik değişir, tedarik zin-ciri boyunca bu dönüşüm sürer. Hane halkları ve kamu sektörü bağlamın-da; tüketim alışkanlıklarını değiştirir, kaynak verimliğini artırır.

İşletmeler, hane halkları, kamu sektörü aynı şekilde değişiklik yap-madan devam ederler.

Kaliforniya'nın imalat sanayisinde kullandığı elektrik verimliliği 1992'den 2007'ye yüzde 21 oranında artmış. 2002 ile 2007 arasında ise ülkenin geri ka-lanında elektrik verimliliği yüzde 10 azalırken, Kaliforniya'da yüzde 13 ora-nında artıyor.

Başka bir deyişle, Kaliforniya'nın imalat sanayisi, elektriğe harcadığı her dolar için toplam üretimden yaklaşık 44 dolar kazanıyor. Bu da ülkenin geri kalanındaki imalaat sanayisinin kazandı-ğından 13 dolar fazlaya tekabül ediyor.

MART 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 49

Page 52: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

Baba memleketim değil, lakin doğ-ma büyüme Ankaralıyım. Çocukluğu-mun şehrinde hava kirliliği vardı, su-lar akmaz, çöpler toplanmazdı. Kışları kömür, yazları sırılsıklam ter kokardı. Lakin bir büyüsü var bu tuhaf şehrin, yıllar oldu hala Ankara’dayım.

Dergideki dostlarım beni dolduruşa getirip “Abi sen ağzının tadını bilirsin, bizim gurmemiz sensin” deyince, Şehri Lezzet sayfasının ilk konuğu Ankara olsun istedim. Bir vefa borcu gibiydi benim için.

En çok sekiz ya da dokuz yaşın-dayım. Cumaları Ayvalı’dan dolmuşla Ulus’a, oradan doğru Hacı Bayram’a. Dedesinin ellerine sımsıkı yapışmış çocuğun aklından geçen tek bir şey

var. Cuma nama-zı çıkışında Hacı Bayram’ın meş-

hur dö -

nerinden tatmak. Küçüçük salaş bir mekanda gözünü birkaç metre ötedeki muhteşem manzaraya dikip öylece yut-kunmak. Sanki saatler sürer o incecik etlerin alimünyum tabakların üzerine düşüp soğan eşliğinde masaya gelmesi. Öyle bir sabırsızlık.

O güzelim manzarayı şöyle bir yu-mulup hızla mideye indirmek işten de-ğil. Lakin yanınızda İstanbul beyefendisi bir büyükbaba olunca, işin içine bir de hutbeden akılda kalanlar bölümü ek-lenince, görseniz pek bir nazik çocuk sanılacak bir edayla oturulur masada. Meşrubatını şişeden içenlere iyi davra-nılan bir yerde, ısrarla bardak isteyen büyükbabamı nasıl da garip bulurdum o zamanlar!

Yıllar geçti, bazen dostlarla, bazen bir başıma yolum düştü o muhteşem lezzet adresine. Ankara başka bir şehir olsa da zaman içinde, o tadı bilenle-rin asla vazgeçmediği bir adresti Nazım Usta’nın mekanı. Bir lezzet sohbetinde

tadınızı daha fazla kaçırmayayım; ama büyükbabamı, beni yetişti-

rip büyüten o bilge adamı, kahramanımı kaybettik-

ten sonra bir daha gi-

remedim oraya. Nazım Usta kimbilir kaç dükkan değiştirdi Hacı Bayram’da, ama gidemedim işte.

DÖNER’İN HASI ANKARA’DA YENİR O KADAR!Bakalım Şehri Lezzet’in Ankara yol-

culuğu bir yazıya sığacak mı, hiç san-mam. Madem çocukluktan yola çıkıp dönerde karar kıldık, oradan devam edelim.

Memleketin dört bir yanını merak ve meslek saikiyle dolaşmış bir adam olarak derim ki, eğer Ankara’da yaşı-yorsanız, mesela döner yemek için hiç başka memleketlere yorulmanıza hacet yok. Dönerin en güzelini yersiniz bu şehirde, hem de bir değil birkaç adreste.

Önce bir iki amatör gurme ipucu: Harbi ve hakiki Ankara dönerinde ete kıvamında kuyruk yağı katılır, varlığını hissetmekle hissetmemek arasında kala-cağınız bir miktarda. Tuzu azsa tadsız, fazlaysa zehir olur. Ustalık tuzdan belli olur desek yeridir.

Etin seçilmesi başka bir hikaye. Etin kalitesi düştükçe sanki günah işlemiş bir kalp gibi kararır gider döner. Erbabı, etin tüm sinirlerini tek tek alır, kendi

ANKARA, LEzzETİN GİzLİ ADRESİ

nasUhi GünGÖr

Memleketin dört bir yanını merak ve meslek saikiyle dolaşmış bir adam olarak derim ki, eğer Ankara’da yaşıyorsanız, mesela döner yemek için hiç başka memleketlere yorulmanıza hacet yok. Dönerin en güzelini yersiniz bu şehirde, hem de bir değil birkaç adreste.

ŞEHR-İ LEZZET ANKARA

50 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n MART 2012

Page 53: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

yöntemince bir gece önceden terbiye eder. Soğan suyuyla olanı makbülüdür, en azından benim için.

İşte size bu kıvamda döner yiyece-ğiniz bir iki adres daha. İlki Güvenlik caddesinin ortasındaki Mutlu Kebap. Dört küçük masanın zor sığdı-ğı dükkanda, şansınız varsa, öğle saatlerinde döner bulursunuz. Onu buldunuz di-yelim de, yer bu-lur musunuz, işte o biraz şüpheli. Yaz kış farketmez, caddenin üzerinde sıra bekleyen lüks arabaları, şık giyim-li hanımları hayretle izlersiniz.

Söz açılmışken, Mutlu’da lezzet yolculuğunun amirali döner olsa da, özellikle yaz aylarında musakka yeme-den ayrılanları dövseler yeridir! O nasıl muhteşem bir lezzettir ki, masadan kal-kan herkes “Şöyle bir musakka yapan bir hanım bulsam, hemen evlenirim” deyiverir! Bitmedi, tas kebabı ve köf-tesini de bir başka seferde listeye alın. Pişman olmazsınız.

Hoşdere caddesinden Atakule’ye doğru çıkıyorsunuz. Atakule’ye gelme-den önce, caddenin bitiminde sağda, sessiz sakin ve yine küçük bir mekan: Çankaya Lokantası.

En fazla saat 11 ila 14 arasında dö-ner bulursunuz, bulunca da bana dua edersiniz. O kadar söyleyeyim. İştahınız yerindeyse kuru fasulye pilav ya da ar-navut ciğeri de yiyebilirsiniz. Sıra bek-leyenlerin psikolojik baskısından kurtu-

labilmek için lezzete odaklanmanız yeter de artar bile!

GECE VAKTİ ACIKIP YOLLARA DÜŞSEK!

Ramazan ayların-da dostlarım benden uzak durur, özellikle oruç saatlerinde. Ne

çekilmez bir adam olurum bir bilseniz. İf-

tara birkaç saat kala aklı-ma bin türlü mekan, ye-

mek ve de lezzet düşünce kaçışır giderler etrafımdan.

Akla lezzet düşürüp yoldan çıkar-makla ilgili marifetimin en güzel öykü-leri, soğuk bir gece vakti “Bir çorba mı içsek” cümlesiyle başlar. Sihirli sözcük ağzımdan çıkmıştır bir kere. Geriye yol arkadaşı bulmak kalır ki, en kolayı-dır. Lezzet dünyamın biricik varisi oğ-lum, hazır kıta beklemekte-dir. “Baba bir Rumeli yapalım mı?” diye çoktan kapıya yönelmiştir.

Ankara’da yaşayanlar için Rumeli’ye uzanmak an meselesidir. Haftanın yedi günü 24 saat açık Rumeli İşkembecisi emre amadedir. İster Kızılay’da, ister-seniz Bestekar sokakta. Benim tercihim Bestekar sokak. Özel bir nedeni yok. Ama çocuklarımız orada büyüdü de-sek yeridir.

65 yılı aşan bir gelenektir Rumeli. Allah ömür versin, önce Hamdi Am-canın, sonra çocuklarının kaliteden asla taviz vermeden devam ettirdiği bir gelenek.

İşkembe çorbasını, elbette bütün tü-revleriyle, tuzlama, şırdan, damardan içebileceğiniz sıcacık bir mekan. Yahut dil-paça, kelle-paça ile başlayabilirsiniz. Mevsimine göre ıspanaktan musakkaya, tas kebabından işkembeli nohuta kadar bin türlü lezzet. Her malzemesi, etinden sebzesine, zeytinyağından ekmeğine kadar özenle seçilmiş bir adres: Rumeli.

İşte gördünüz mü, Ankara’daki lez-zet yolculuğunun daha başında yerimiz bitti. İstanbulluları kızdıracak kadar güzel balık lokantalarından, Bursa’yı kıskandıracak iskender kebabından, özellikle de Uludağ’dan söz etmeye fırsat kalmadı. Şehrin dört bir yanına gizlenmiş baştan çıkarıcı kebapçıları, oto sanayide birbiri ardına sıralanan köftecileri, hele pidenin zirvesi Ye-An’ı anmaya umarız bir daha fırsat buluruz.

Gelecek ay bir başka lezzet şehrin-de buluşmak üzere ve soluğu çoktan mutfakta aldığınıza göre;

Afiyet olsun!

MART 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 51

Page 54: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

ŞEHİRLER İNŞA EDEN YÜKSEK BİR MEDENİYETE SAHİBİz

TürK Şehirciliği TürK MeDeniYeTinin çoK öneMli Bir TezAhürüDür. Şehirler inŞA eDen YüKseK Bir MeDeniYeTe sAhiP olDUğUMUzU

BilMeliYiz Ve GösTerMeliYiz.

Prof. dr. halil inalcık

TARİH OSMANLI'DA ŞEHİRCİLİK

52 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n MART 2012

Page 55: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

Şehir tarihi benim 50 yıldan beri uğraştığım bir konudur. O günlerde, Bursa’da Çelebi Mehmed Külliyesi’nin önemli bir parçası olan müzede şer’iye sicilleri üzerinde ça-lışmaya başladım. O zaman bu si-ciller (sonradan bu sicillerin 250 cilt üzerinde olduğunu öğrendik) müzenin bir köşesinde, toz toprak içerisinde duruyordu. Ben Bursa ta-rihi üzerine çalışıyordum. O siciller üzerine çalışmaya başladım. Gördük ki Bursa şehrinin insanları, binaları, her şeyi bu sicillerin içerindedir.

Kadıların tuttuğu siciller şehir tarihçiliğinin ana kaynağıdır ve hemen hemen her kadının vazife gördüğü şehirde bu sicillerden yüz-lercesi bu güne kadar gelmiş, fakat yüzlercesi de tahrif edilmiştir. Bursa sicillerinin bu perişan durumu kar-şısında, buradan yazdığım ilk ma-kale Ömer Lütfü Barkan’ın İktisat Fakültesi Mecmuası’nda yayınlanan Bursa’nın sosyal yapısı üzerinde yap-tığım araştırmadır. Bursa kadısının defterinde tereke defterleri vardır.

Tereke defteri nedir: Birisi ve-fat ettiği zaman onun mirasçıları, herkes değil, bir niza konusu ise miras, isteyenler kadıya müracaat eder. Kadı ölenin bütün mallarını raice göre kıymetlendirir. Yani esir-ler, köleler dahi oraya kaydediler. Uzun listeler halinde bunlar değer-lendirilir ve yekûndan sonra miras-çılar arasında kadı bunları pay eder. Tabii bu işlem karşılığında bir resim alır kadı. Bu siciller Fatih devrine kadar iniyor.

ŞEHİR TARİHİNİN ANA KAYNAĞI KADI SİCİLLERİDİRBu terekelerin 400 tanesini

inceledim ve miras miktarına ve bırakılan malların, terekenin ma-hiyetine göre bir tasnif yaptım. Mi-ras miktarı, Bursa’nın o günlerde-ki sosyal sınıflarını belirlemek için temel ölçü idi. Orada 10.000 akça altında miras bırakmış olan kişileri fakir kabul ettim. 10.000-50.000 arasındakileri orta sınıf olarak kabul ettim. 50.000 akça üzerinde miras bırakanları zengin sınıf olarak ka-bul ettim. Bu suretle yüzde 88’inin 10.000 akça altında miras bıraktık-larını tespit ettim. Bunları fakir ola-rak kabul ettim. Yani Bursa şehrinin sosyal yapısını bu suretle fakirler, orta sınıf ve zenginler olarak tas-nife muvaffak oldum. Bahse konu yazı İktisat Fakültesi Mecmuası’nda basılmıştır. Aynı zamanda o sicil-lerin şehir tarihi için ana kaynak olduğunu size hatırlatmak istiyo-rum. O zamandan beri bu siciller üzerinde yüzlerce çalışma, tezler yapıldı. Ama o zamanlar Bursa si-cilleri malum değildi. Demek ki kadı sicilleri şehir tarihi araştırmalarının ana kaynağıdır.

OSMANLI HER ŞEYİ DETAYLI ŞEKİLDE KAYDEDİYORBakınız başka bir misal vereyim

bu konuda. Sicillerde bir kayıt gö-rüyorum. Bir Ermeni Ankara’dan büyük sof kumaşı stokları ile gel-miş. Gelir gelmez indiği handa yer-leşmiş. Tabii gelir gelmez yaptığı

işlerden birisi kendisine Bursa’da bir kemha elbise yaptırmak. Fakat bu zat ölmüş. Öldüğü için de tere-kesi sicile geçiyor. Terekesi içinde müzik aletleri var, demek ki zevk sahibi bir insan, seyahati esnasında da kendisini bu zevkten de mahrum etmemek için müzik aletleri ve cari-yeler var. Tasavvur edin, bir Ermeni tüccarı Ankara’dan Bursa’ya geliyor. Büyük sof stoklarıyla… O zaman, Ankara’da sof ticareti daha çok Er-menilerin elindeydi. Ankara’nın Hacı Bayram-ı Veli’si, Türk olsun Ermeni olsun oradaki işçilerin kaderine ilgi duyar, onun için emek sahiplerinin ilk velisidir. Kendi emeği ile çalışma-yanı kendi müritleri arasına almazdı Hacı Bayram-ı Veli.

Başka kaynaklardan öğreniyo-ruz: İtalya’dan zengin bir prensin hanımı Bursa’daki Floransalı bir tüccardan kendisi için sof alıp gön-dermesini istiyor. Yani bir sicilden, bir terekeden neler öğrenebiliyoruz. Evet, şehir tarihinin kaynakları yal-nız siciller değildir fakat ana kaynağı sicillerdir hiç şüphesiz.

OSMANLI TÜRK ŞEHİRLERİ VAKIfLARLA İNŞA EDİLİRBizim şehir tarihçiliğinde bir şeh-

rin inşasında çok medeni, Batı’da bile misalini görmediğimiz çok önemli bir müessese buluyoruz. Bütün Osmanlı –Türk şehirleri va-kıflarla inşa edilir. İstanbul harap

Osmanlılar şehirleri tahrip etmek değil,

geliştirmek için fethederlerdi. İstanbul ele geçirildikten sonra vakıflarla yeniden inşa edilmiştir. Harap bir Bizans’tan yeni bir

Türk İslam şehri inşa edilmiştir.

MART 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 53

Page 56: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

mak, yani dışarı ile olan temaslarını tamamen kontrol etmek suretiyle şehrin kendiliğinden teslimi sağ-lanmıştır.

OSMANLI ŞEHRİ HARAP BİR ŞEKİLDE ALMAK İSTEMEZYine İznik 1301’de Osman Gazi

tarafından muhasara edildi. O da iki kule yaptı. Birisi Draz Ali Kulesidir. Bugün Bursa civarında bir köydür. Başka bir kule de Karatigin vadisin-de yaptı. Bu iki kule şehri otuz sene dışarı ile temastan ayırdı. Bu tecrit 30 yıl sürdü. Şehir 1331’de Orhan’a teslim oldu. Aynı fetih metodunu biz bütün batı Anadolu şehirlerinde, Birgi’de, Efesus’ta ve diğerlerinde görüyoruz. Yani Osmanlı şehri ha-rap bir şekilde almak istemez. İs-tanbul muhasarasında Fatih şehri kahren, (zorla, cebirle) fethetmek kaygısında değildi, teslim almak istiyordu.

ŞEHİR TAHRİP OLMASIN DİYE TESLİM OL ÇAĞRISI YAPILIRŞehri muhasara ettiğiniz zaman

şehrin teslim edilmesi için üç defa teslim olma teklifi yapılır. İstanbul muhasarasında da Fatih ileride pa-yitaht edeceği şehri harap bir şekil-de devralmak istediği için üç kere imparatora elçi gönderdi, teslim teklifinde bulundu. Fakat impara-tor “Elimde değil, Cenevizliler ve Venedikliler şehri teslim etmek iste-miyor” diyor. Çünkü esas savunma askerleri Venediklilerden oluşuyor. Rumlar da istemiyor.

Selanik’te aynı şeyi görüyoruz. Çandarlı Halil Paşa üç sene şeh-ri abluka ettikten sonra 1381’de teslim aldı. İstanbul’a dönersek üç kere red cevabı karşısında Fatih son taarruzun yapılmasını emretti. Kah-ren alınan bir şehrin nüfusu ordu tarafından ganimet olarak esir edi-lir. Bu İslami bir kuraldır. Taşınır malları yağma edilir. Ordu yüz bin

kişi. Bu ordu İstanbul’a akınca orayı alt-üst etti. Bir kaynağımız diyor ki, İstanbul halkı olduğu gibi çadırlar-daydı. Nüfus kalmadı. Kiliselerdeki bütün kıymetli eşya yağma edildi. Mukavemet eden herkes öldürüldü. Bu harap şehrin portresini yakında 700 sayfalık bir kitap olarak neş-rediyorum.

fATİH 2 YIL İÇİNDE İSTANBUL’U TAHRİR ETTİRDEFatih Sultan Mehmed bu harap

şehri aldıktan sonra 1455’te, fetih-ten 2 sene kadar sonra bütün bina-ları ve içindekileri tahrir ettirdi. Bu tahriri yapan meşhur tarihçi Tursun Bey’dir, Beylerbeyi Hamza Bey’in oğlu. Arşivden bu kıymetli vesikayı birisi yürütmüş, öyle anlaşılıyor. Burada Galata’da, Galata teslim ol-duğu için bir anlaşma yapıldı. Bu usuldendir. Teslim olacak şehir ile bir ahitname yapılır. Ahitname bir nevi anayasa gibidir. Dini yeminle verilen taahhüt. Eğer teslim olursa şehir ahalisinin malları, canları ve tapınakları güvence altında olacak. Bunu hükümdar dini bir yeminle tasdik eder artık bozulamaz. Ora-daki Hıristiyan halk hükümdarın bu taahhüdüne güvenerek teslim olur, ahitnameyle. Bu bir Osmanlı fetih metodudur. Birçok Rumeli şehirleri böyle alınmıştır. Selanik, Üsküp… Osmanlılar şehirleri tahrip etmek değil, onları aynen almak, onlara bir anayasa vermek ve geliştirmek için fethederlerdi.

İSTANBUL’UN İHYASI İÇİN TÜRKLERE YAPILAN ÇAĞRIİstanbul misali hakkında bahset-

tiğim vesika, 104 sayfalık bir def-ter ve maalesef Ayasofya bölgesi kayıp. Birisi önemli görüp almış onu. Fakat diğer mahalleleri var. Tursun Bey mahalle mahalle ge-zerek tahrir etmiş. Galata’nın tah-rip edilmemiş binaları, insanları,

bir şehir olarak ele geçirildikten sonra vakıflarla yeniden inşa edil-miştir. Vakıf, imaret sistemidir. İma-ret sisteminin şehircilikte önemini ilk kez Osman Ergin Bey yazdı. Sonra Barkan’ın İktisat Fakültesi Mecmuası’nda konu üzerine uzun bir yazısı çıkmıştır: “İmaret Siste-minin Şehirlerin Teşekkülündeki Önemi.” Türklerin bir şehri yeniden inşa etme yolundaki faaliyetlerinin temelini ve sistematiğini biz imaret sisteminde buluyoruz.

OSMANLI’NIN fETİHLERDE KULLANDIĞI ÖZEL METODİmaret sistemi nedir? Evvela

özellikle İstanbul’dan bahsediyoruz. Yalnız İstanbul için değil, Osmanlı Devleti’nin fethettiği şehirleri almak-ta kullandığı özel bir metod vardır. Yalnız Osmanlılar değil, Selçuklular ve diğer beyliklerde de bunu gö-rüyoruz, bir şehri tahrip etmeden, nüfusuyla ve binalarıyla aynen ele geçirme kaygısı vardır. Top kulla-nımı yayılmadan önce Osmanlıların bir şehri fethinde daima şu metodu kullandıklarını biliyoruz: Osmanlı ordusu Bursa’yı Osman Gazi zama-nında 101’de muhasara etti. Muha-sara sırasında iki kule yapıldı birisi tepede birisi aşağıda. Aktimur Kulesi ve Balabancık Kulesi. 1301’de ab-luka altına alınan şehir ancak 1326 Nisan’ında teslim oldu. Bu 25-26 senelik süre zarfında şehri aç bırak-

Vaktiyle 500 bin nüfusa sahip olan,

fetih öncesinde nüfusu 30 bine kadar düşen

İstanbul’un 15-20 sene içerisinde 60.000-

70.000 nüfuslu gelişen bir şehir

haline gelmesini vakıf sistemine borçluyuz.

TARİH OSMANLI'DA ŞEHİRCİLİK

54 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n MART 2012

Page 57: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

Bizim şehir tarihçiliğinde bir şehrin inşasında çok medeni bir müessese

buluyoruz. Bütün Osmanlı Türk şehirleri vakıflarla inşa edilir.

MART 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 55

Page 58: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

kiliseleri her şeyi bu defterde bellidir. Fakat İstanbul tarafında hiç nüfus yok. Kiliseler harap olmuş, Kariye Kilisesi, St. Teodosia (Gülcamii) mesela… Ve nü-fus olmadığı için de harabeye gitmekte. Öyle harap bir şehirle karşı karşıyayız. Fatih şehri ihya etmek için ilan ediyor: Rumeli’den ve Anadolu’dan gelen her Türk’e, her Müslüman’a şehirde eline geçirdiği binayı, saray olsun, ev olsun, kilise olsun, vaat ediyor. Bunun üze-rine bu iki bölgeden insanlar geliyor. Vesika o kadar teferruatlı ki Aydın’dan, Bursa’dan Altıparmak Mahallesi’nden kim gelmiş görebiliyorsunuz.

fATİH’İN HEDEfİ İSTANBUL’U TÜRK ŞEHRİ YAPMAKGelen Türk nüfusu gösteriyor ki

Fatih’in maksadı şehri alır almaz bir Türk şehri olarak ihya etmektir. Fakat gelen halk bakıyor ki pazar yok, geçim imkânı yok. Bunların çoğu bırakıp kaçı-yor. Şehir yine harap… Bunun üzerine Fatih Rumeli’deki şehirlerdeki Yahu-dileri sürgün usulüyle zorla İstanbul’a

getiriyor ve vergilerden muaf tutarak, avarızdan, belli yerlere yerleştiriyor. Fener’e, Balat’a, Samatya’ya… Şehri ihya etmek için imaret sistemine baş-vuruyor. Çünkü halk gelip yerleşmiyor, şehir eski halini alamıyor.

İMARET SİSTEMİNİN ESASI VAKIfLARDIRZaten Bizans’ın son zamanlarında

şehir felaket bir durumda… Fetihten önce bir İspanyol sefirin İstanbul tas-virleri var. Vaktiyle beş yüz bin nüfusa sahip Bizans şehrinin nüfusu otuz bine düşmüş. Halk manastırlar etrafında du-varların içinde. Şehrin içinde sürüler dolaşıyor, tarlalar var. Yani zaten şe-hir harap bir vaziyette… Fakat imaret sistemi sayesinde Fatih kapanları –ka-pan ithal edilen malların tartılıp ithal mallardan resmi alındıktan sonra sa-tılmaya başlandığı büyük pazarlardır. Unkapanı, Balkapanı, Yağkapanı gibi- ve şehrin ortasında da büyük çarşıyı yapı-yor. Bugün Kapalı Çarşı dediğimiz yeri yapıyor. Biz bu inşa faaliyetini, şehrin

15-20 sene içerisinde 60.000-70.000 nü-fuslu gelişen bir şehir haline gelmesini vakıf sistemine borçluyuz. Yani imaret sisteminin esası da vakıflardır.

AYASOfYA’NIN İMARI İÇİN 13 BİN ALTINLIK VAKIfOrada bir noktaya işaret edeyim,

Batılı Hıristiyan müelliflerin hiç kale almadıkları bir hakikat… Ayasofya’nın şehir fethedilmeden bir iki sene önce kubbesi çökmüştü. Fatih Ayasofya’ya girdiği zaman kiliseyi şehrin camii ke-biri olarak ilan etti, sonra buraya bir-çok vakıflar kurdu. Mesela İstanbul’un bütün cizye geliri Ayasofya Camii’ne bırakılıyor. Ayasofya’nın tamiri, can-lanması, muhafazası için on üç bin al-tınlık vakıf yapılmıştır. Bir Ayasofya mimarı tayin edilmiştir. Bu önlemler alınmasıydı bugün Ayasofya’nın yerin-de yeller esiyor olacaktı. Bugün Batılı muharrirler “Bu eski Hıristiyan kili-sesidir, bizim olacak tekrar” diyorlar. Münih’teki bir Bizans Kongresi’nde müşahede ettim. Bavyera Kardinali

Ayasofya’nın tamiri, canlanması, muhafazası için 13 bin altınlık vakıf yapılmıştır. Bir Ayasofya mimarı tayin edilmiştir. Bu önlemler alınmasıydı bugün Ayasofya’nın

yerinde yeller esiyor olacaktı.

TARİH OSMANLI'DA ŞEHİRCİLİK

56 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n MART 2012

Page 59: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

vardır orada. Bizantinistler önünde kalkıp “İstanbul Ayasofya kubbesin-deki yıldız daima parlayacaktır” dediği zaman oradaki Bizantinistler kalktı ve beş dakika ayakta alkışladı.

CAMİ OLAN KİLİSELER NASIL AYAKTA KALDILAR?Onların kalbinde hala Ayasofya var-

dır. Eğer biz senede 13.000 altın vakfe-dip, ona özel bir mimar tayin etmemiş olsaydık bugün Ayasofya olmayacaktı. Büyük Sinan duvarları desteklemek için payendeler yaptı. Hıristiyan müellifler yakınırlar. Kiliseleri Türkler harap ettiler derler. Bu kiliseler 20-30 tane kadar, ben bu defterden bütün bu kiliseleri tespit ettim. İngilizce yazdım bu kitabı ki dostlarımız, Hıristiyan dostlarımız okusunlar diye. Özellikle kiliselerin 16. Asırda yavaş yavaş camiye çevrildik-lerini görüyoruz. St. Teodosia Kilisesi Gülcamii oldu, Kariye Kilisesi de ca-miye çevrildi.

Bu camiler batıda araştırma konusu olmuştur. Her birisi için cilt cilt kitap ya-zılmıştır. Diyorlar ki “Türkler Bizans’ın bu sanat abidelerini ele geçirdiler ve camiye çevirdiler.” Fakat şunu kaydet-mezler, kiliselerin camiye çevrilmeleri şu şekilde olmuştur: Orada Rum halkı bu kiliseyi kullanıyor fakat zamanla kilise etrafında İslam yerleşmesi bir ekseriyet halini aldığı zaman bir ca-miye ihtiyaçları oluyor. Camiye çevrilir çevrilmez o kiliseye vakıflar ihdas edi-liyor. Bu vakıflar sayesinde bütün bu kiliseler bugüne kadar gelmiştir. Eğer vakıf desteği olmasaydı bu kiliselerin hiç birisi kalmazdı. Bugün Kariye Camii’ni biliyorsanız, oradaki mozaikler, İtalyan Rönesans’ının kaynağı sayılmaktadır ve ayaktadır. Bu sanat eserleri, cami-ye çevrildikten sonra büyük vakıflarla gönümüze kadar gelmiştir.

İSTANBUL 20 YILDA TÜRK-İSLAM ŞEHRİ OLDUBugün vakıflar idaresi bu bahsetti-

ğimiz eserleri tamir etmek için büyük masraflara girmektedir. Demek istiyo-rum ki batılı yazarlara bakarsanız biz İstanbul’u tahrif etmişiz, kiliseleri se-

bepsiz yere camiye çevirmişiz. Batının tarihçiliğine katiyen inanmayınız. Benim fakülte sıralarından beri güttüğüm he-def Osmanlı’nın medeni tarafını ortaya koymaktır. Osmanlı şehirciliği, imaret sistemi sayesinde İstanbul’u yeniden inşa etmiştir.

1472’de Fatih yeni bir vakıf tahriri yaptırdı. 1472 vakfiyesini yakında çıka-rıyoruz. Ahmet Beyatlı’nın çalışması ile Tarih Kurumu’na teslim ettik. 1472’ye gelindiğinde İstanbul artık gelişmiş bir Türk şehri. Demek istiyorum ki, harap bir Bizans’tan yeni bir Türk İslam şehri inşa ettik. Bu inşada imaret sistemi baş-rolü oynamıştır. Nasıl? 1459’da Fatih vüzerasını huzuruna çağırdı. “Her biri-niz İstanbul’da seçtiğiniz bir bölgede bir külliye, bir imaret yapacaksınız” dedi. Mahmud Paşa büyük çarşı etrafındaki arazide kendi külliyesini yaptı. Camii var, mahkeme de oradaydı. Hanlar yaptı.

fATİH HER VEZİRE BİR İMARET İNŞA ETTİRDİKülliye tabiri yanlıştır aslında, son-

radan uydurulmuş bir tabirdir, aslı ima-rettir. İmaret içinde evvela bir tapınak yani camii yapılıyor. Camiye ek olarak medrese. Medreseden başka yolculara, fukaraya hizmet etmek üzere bir ima-ret… Bugün Eyüp’e giderseniz oradaki imaret hala çalışmaktadır. Yani sosyal bir hizmet görmektedir bu imaret. Mektep, kütüphane, gelen yolcuların develerini çektikleri develikler. Bu ve-zirlerden her birisi bir imaret inşa et-tiler. Vakıflar kurdular, bu külliyeleri idame etmek için.

VAKIf SİSTEMİ İMARET SİSTEMİNİN TEMELİDİRVakıf müessesesi de şehirciliğimizde

ana müesseselerdendir. Çünkü bir ima-ret inşa ettiğinizde onun devam etmesi için bir gelir kaynağı ihdas edeceksiniz. Vakıf sistemi de imaret sisteminin te-melidir. Dükkânlar vakfa gelir sağlar. Hamamlar ve benzeri yapılar başka, hayır için yapılan binalar başkadır ve ikisi birbirini tamamlar. Gedik Ah-med Mahallesi’ni bilirsiniz İstanbul’da. Fatih’in veziri Gedik Ahmed burada bir imaret yaptığında zamanla orada bir İs-lam mahallesi teşekkül etti. Davut Paşa da bir külliye yaptı ve orada da mahal-leler kuruldu. II. Bayezid zamanında 12 adet nahiye ve her bir nahiyenin merkezinde böyle bir imaret ortaya çıktı.

ŞEHİRLER İNŞA EDEN YÜKSEK BİR MEDENİYETÖzetle şunu bilmek lazımdır ki,

Türk şehirciliği Türk medeniyetinin çok önemli bir tezahürüdür. Türk şe-hirciliğini şer’iye sicillerimizi, vakfiye defterlerini inceleyerek layıkıyla ortaya koymak mümkündür. Bugün görüyorum üniversitelerde yüzlerce tez ortaya ko-nuluyor. Çok seviniyorum, bu seviyeye geldik. Dünyada özellikle bizi tanımak istemeyen Batı karşısında medeni, şe-hirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahip olduğumuzu bilmeliyiz ve gös-termeliyiz.

(*) Bu yazı, Prof. Dr. Halil İnalcık’ın, Tür-kiye Yazarlar Birliği tarafından düzenlenen 1. Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi’nin açılışında yaptığı konuşmanın metninden oluş-maktadır.

MART 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 57

Page 60: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

Her şehrin kendine ait bir dili ve üslubu vardır. Hele hele söz konusu ka-dim şehirler ise, iç içe geçmiş anlam-lar barındıran bir üslupla muhatapsınız demektir.

Zaten üslubunu oluşturamamış şe-hirler "ölü şehirler" kategorisine girer; üslup, yaşama cehdidir. Yani dünden bugüne yaşayagelme becerisinin ve ileri doğru yaşaya gitmek cehdinin ifadesidir.

Sonsuzluğun sarkacı o şehirler üze-rinde salınıp durmaktadır. Bu sarkaç bazen ahenkle salınır, bazen de kıyamet suruna nispet edercesine esen fırtınanın etkisiyle bütün yeryüzünü sallandırır.

hasan hüseyin ÖZ

MUhTeŞeM Bir MAzinin GizeMli sırlArını çAğlAr üsTünDen BUGünlere fısılDAYAn çAnAKKAle'nin hiKâYesi, sADe Bir Şehrin Değil, AYnı

zAMAnDA BüYüK zAferlerin Ve BüYüK heziMeTlerin De hiKâYesiDir.

GERÇEĞİN DESTANLA BULUŞTUĞU YER

Ç a n a k k a l e

58 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n MART 2012

KADİM ŞEHİRLER ÇANAKKALE

Page 61: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

kemiğe büründürülmesinden ibarettir. Kelamın gücünün yetersiz kalacağı ma-lum! Lakin o sarkacın estirdiği fırtınalar bizim kelamımıza da güç vereceği umu-duyla yolculuğa çıkmak zorundayım...

KADİM TOPRAKLARIN GENÇ ŞEHRİAslında Çanakkale, şehir merkezi iti-

bariyle daha geç dönemlere aittir. Evliya Çelebi, "Kurucusu Valide Sultan olduğun-dan adına Sultaniye denmiştir" diyerek, şehrin kuruluşunu Osmanlı dönemine dayandırır. Nitekim Osmanlı döneminde şehrin ismi Kale-i Sultaniye idi. Şehre adını veren kalenin Fatih Sultan Mehmet döneminde kurulduğu biliniyor.

Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nde bu kale ile ilgili şunları söylemektedir:

"Bu kaleyi evvela Fatih Sultan Meh-met Han İstanbul'u fethetmeden önce yaptırıp, İstanbul Rumlarına gidecek zahire yardımını, bu boğazdan kesip, Akdenizlileri İstanbul'a yardım ettirme-di. Bundan sonra Fatih, Karadeniz boğa-zının iki tarafında dahi kaleler yaptırıp, düşmanı bütün bütün sıkıntıya soktu. Bu kalenin inşasına tarih: Lillezine bihi izzi liküfri bihi noksan, Tarihi mebani-hi «bünyan-i Mehmet Han» Sene 856. Fatih, İstanbul'u fethettikten sonra, bu kaleleri daha çok mamur ederek, Donanmay-ı Hümayunu Mora seferine gönderdi."

Çanakkale işte surun nispetine mu-hatap rüzgârın salladığı sarkacın mer-kezlerinden biridir. Onun kaderi boğazın sert esintilerinde yoğrulmuştur.

Kader diyorum, çünkü üzerinde bu-lunduğu yarımada strateji kelimesinin ete kemiğe bürünmüş halidir.

Onun sarkacı bu yüzden ahenkten çok zorluğun muhatabıdır.

Ve Çanakkale, bu kıyamet sarkacının tecelligâhı olmasına sebep olan stratejik önemi dolayısıyla, hakkında yazılacak olan gerek haber, gerek gezi, gerekse de tanıtım yazısı olsun hep bu stratejinin kokusunu üzerinde taşıyacaktır.

Bu yazı Çanakkale'nin bana fısılda-dıklarını kelamın gücü nispetinde ete

Ve tarih 1915'te bir kere daha Çanakkale'de düğümlenir… Fakat bu düğümleniş geçmiştekilerin bütün hikâyesini içinde

eritip bir varoluş cehdine dönüştürmüştür. Eğer burada savaş kaybedilecek olursa, ne Truva'nın esatiri kalacaktır, ne de Osmanlı'nın insanlık ideali… Çanakkale şehri

bu hikâyeyi bir kere daha anlatır insanlığa…

MART 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 59

Page 62: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

Günümüzde de iyi durumda olan ve Askeri Deniz Müzesi ile birlikte görülebi-len kalenin ve boğazın savunulmasında görevli asker ve idareci sivil memur müs-lümanlar ilk olarak Fatih Camii civarın-daki Cami-i Kebir Mahallesini kurarlar. Aynı dönemde kalenin yapımında çalışan Romanlar da Çay Mahallesini oluşturur-lar. Bu yönüyle bakıldığı zaman Evliya Çelebi'nin dediği gibi İstanbul'un fethinin ilk anahtarı Kale-i Sultaniye olur.

Bu iki mahallenin oluşumundan son-ra yoğun olarak denizcilik ile uğraşan Rumlar çevreden şehre gelerek Cami-i Kebir Mahallesinin kuzey yönünde Rum Mahallesi kurarlar.

ESATİRLE GERÇEK İÇ İÇE BİR ŞEHİRFakat Çanakkale bunun ötesinde-

dir. Yukarıda "Çanakkale zorluğa mu-hataptır" dedik... Dört büyük olay bu muhataplığı gösterir gibidir: Truva sa-vaşı, Biga Çayı etrafında cereyan eden

İskender-Pers savaşı, Osmanlı'nın cihan devleti olma yolunda attığı büyük adı-mın geçiş güzergâhı olması ve nihayet bütün dünyanın kaderinin düğümlendiği 1915 Çanakkale Savunması...

Bu yüzden Çanakkale'nin üslubu, esatirle-gerçekliğin iç içe geçmişliğin-de gizlidir.

Üzerinde bulunduğu yarımadanın konumu, gerçeği ve esatiri bir potada eritip, Homeros'un mitolojik İlyadası'nın önemli bir bölümünü yazdırırken, ondan üç bin yıl sonra Mehmet Akif Ersoy'a hakikatlerin gönle düşmesinden mül-hem gerçeklerin hikâyesi olan Çanakkale Destanı'nı kaleme aldırır.

Bir yanda Truva savaşının on yıl-lık mitolojik direniş hikâyesi, bir yan-da düvel-i muazzamaya karşı verilen varoluş savaşı; varlığın düğümlenişi...

Bir yanda dönemin dünya sistemini etkileyen İskender-Pers savaşı, bir yanda da gelecek dünyanın 600 yıllık gidişatını belirleyecek Osmanlılar'ın karşıya geçişi.

1889 yılında II. Aldülhamid'in padişahlığı sırasında Çanakkale'nin önde gelen Yahudi ailelerinden birine mensup İlya Halyo tarafından inşa edilmiştir. Kesinliği olmayan bir başka görüşe göre ise, Evliya Çelebi ünlü Seyahatnamesi'nde çarşıdan söz etmiş, dolayısıyla

da çarşının varlığı daha eskiye dayandırıldığı için İlya Halyo'nun bu çarşıyı inşa ettirmediği, sadece onartıp kullanıma açtığı da öne sürülmektedir.

Çarşı 1915 Mart'ında

Gelibolu çıkartması sırasında bombardıman ve yangınlarla tahrip olmuştur. 1918 - 1921 yılları arasında İngiltere'nin Çanakkale'yi işgali sırasında İngilizler, Aynalı Çarşı'yı atları için "ahır" olarak kullanmıştır. Aynalı Çarşı 1921 yılından sonra bir dönem giriş kapısı dışında büyük oranda yıkık bir yapı olarak kalmış ve çarşı olarak kullanılmamıştır.

Çarşı içinde eskiden atlar için koşum ve süs eşyası yapan dükkanlar yer alıyordu. "Ayna" denilen "at gözlükleri"nin çarşıda satılmasından dolayı bir tür benzetme olarak "Aynalı Çarşı" adının kullanıldığı rivayet edilmektedir.

AYNALI ÇARŞI

60 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n MART 2012

KADİM ŞEHİRLER ÇANAKKALE

Page 63: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

KENDİNİ TARİHTE GİZLEYEN ŞEHİR...Kaç şehir dünyayı bu kadar derinden

etkileyebilir? Ya da dünyanın kaderini bu kadar düğümleyen kaç bölge vardır?

O yüzden Çanakkale'nin hikâyesi salt bir şehir hikâyesi değildir. Onun hikâyesi, kaderin de hikâyesidir.

Tüm mütevazılığı ile bu muhteşem geçmişin sırrını üfler yeryüzümüze Ça-nakkale...

Onu bir hissedişle yazabilirsiniz belki bu yüzden... Belki bir feryattır bu his-sediş, belki de düğüm düğüm çığlık...

Onun tarihi kronolojik sıraya uymaz.Bir bakarsınız aynı manzara, bir ba-

karsınız birbiriyle hiç alakası olmaya bir görüntüler topluluğu. Nereden yaka-lamalı, hangi cümleyi hangi kelimeyle devam etmeli?

Kaz dağlarından başlayıp boğazda biten bölgenin hikâyesi, hep bu iç içe geçmişliğin oluşturduğu anaforda kâh ahenkli bir meltemle, kâh tarihin ağır-lığıyla yüreğinizi yerinden çıkaracak gibi olan bir kasırgayla karşınıza çıkar.

Tarihi yapan bu çelişkiler değil midir zaten? Bir sarmal gibi bütün dünyayı saran çelişkiler...

Bu yüzden kronoloji yetmez sizin Çanakkale'yi yazmanıza devam etme-niz için...

O daha komplike bir yolculuğa ça-ğırır sizi... Kâh günümüzdesinizdir kâh binlerce yıl öncesinde...

Kâh yarımadadasınızdır kâh onbinler-ce kilometre ötedeki Yeni Zelanda'da...

Onu yazmaya devam etmek için bu atlamalara rıza göstermek zorundasınız-dır. Fakat yazının bir mihengi olmalı. Bana göre o mihenk de Çanakkale'yi esatirden gerçeğe doğru yoğuran Osma-noğulları'nın onunla yaşadıkları hikâye...

TARİH YAPMAK İÇİN YAPILAN GEÇİŞLERÇanakkale'yi anlamak için belki de

bugüne en yakın tarihten başlamak ge-rek. Fakat bugünün kolay anlaşılacağını kim söyleyebilir ki size... Varoluş için kendini fedaya göze alış kelimelerin kaldırabileceği bir yük müdür?

Onun için seferlerin peşine takılıp kelimeleri koşturmak daha kolay geliyor bana. Çünkü kelimelerin de varoluş için kendilerini feda etmesi için de seferler peşinde koşup olgunlaşması gerekiyor, o yükü kaldırmaları için.

Geçişler ve seferler geldiğimiz durakta yeni başlangıç noktamız ol-sun. Onun için de en yakın tarihi yani Osmanlılar'ın Rumeli'ye geçiş güzergâhından, kâh Osmanoğulları-nın Rumeli'ye geçişini, kâh İskender'in Anadolu'ya geçişini, zaman içinde gidip gelerek seyredelim.

KALE-İ SULTANİYEÇanakkale, şehir merkezi itibariyle daha geç dönemlere aittir. Evliya Çelebi, "kurucusu Valide Sultan olduğundan adına Sultaniye denmiştir" diyerek, şehrin kuruluşunu Osmanlı dönemine dayandırır. Nitekim Osmanlı döneminde şehrin ismi Kale-i Sultaniye idi. Şehre adını veren kalenin Fatih Sultan Mehmet döneminde kurulduğu biliniyor.

sonsuzluğun sarkacı o şehirler üzerinde salınıp durmaktadır. Bu sarkaç bazen ahenkle salınır, bazen de kıyamet suruna nispet edercesine esen fırtınanın etkisiyle bütün yeryüzünü sallandırır. çanakkale işte surun nispetine muhatap rüzgârın salladığı sarkacın merkezlerinden biridir. onun kaderi boğazın sert esintilerinde yoğrulmuştur.

MART 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 61

Page 64: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

Çanakkale bölgesinin Osmanlı için asıl önemli yanı Rumeli'ye geçişte yap-tığı ev sahipliğinden kaynaklanır. Zira Osmanoğulları 1353'te Orhan Gazi ta-rafından bölgenin alınmasından önce de Anadolu'dan Rumeli'ye Çanakkale Boğazı'ndan geçerler.

Rumeli'nin vatanlaşmasının İstan-bul'un fethinin ilk adımı bu seferde gizlidir. Bu yüzden kilit bir şehirdir Çanakkale.

Kilidi oluşturmak için sefer Büyük İskender'in yönünün tam zıddına doğru yoğunlaşır.

Tarih kitapları bu seferi bir gece vakti, Süleyman Paşa'nın liderliğinde dualarla gerçekleştirildiğini yazmakta-dır. Hangi ruh hangi cehdi beslemiştir bu dualarda? Ve o zamanki merkez Biga bu büyük oluşu hangi gözlerle seyretmiştir?

Çaka Bey'in Türk denizciliğinin to-humlarını attığı bu şehir yüzyıllar süre-cek Batı seferlerinin de nüvesini oluş-turacak geçiş hangi âlemin kapılarını açmıştır acaba bu topraklarda?

Bin 700 yıl önceki Perslilerle-Ma-kedonyalı İskender'in savaşında kızı-la boyanmış Biga Çayı, yeni fatihlerin hikâyesini nasıl anlatırdı? İskender'in seferiyle, Osmanoğulları'nın mütevazı geçişini karşılaştırmış mıdır acaba?

İSKENDER'İN İLK BÜYÜK ZAfERİOsmanoğulları'nın mütevazı geçi-

şinden tam bin 700 yıl önce başka bir geçişe şahitlik eder yarımada... Bu geçiş de aslında İskender'in düşmanına nis-petle mütevazı bir geçiştir... Fatih Sul-tan Mehmet'in hocası Molla Gürani'nin

hikâyesini anlatmaktan hoşlandığı Bü-yük İskender'in bu mütevazı geçişi, ya-rımadanın dünya sistemini değiştirmek adına rahim görevi gördüğüne bir kere daha şahit eder bizi.

Tarih kitaplarında büyük sıfatıyla anılacak İskender ile müstebit Pers kralı Darius'un amansız savaşının rahmi...

Batılıların kendilerine ideoloji dev-şirdikleri bu savaş, aslında Çanakale'nin mütevazılığında daha farklı terennüm edilir.

Bu savaş tarih kitaplarında şöyle tasvir edilir:

"35 bin Makedonyalı ve 7 bin 600 yunanlıdan oluşan ordusuyla karşıya geçti. Teknesi karşı kıyıya yaklaşınca mızrağını karaya doğru fırlattı. Mızrak yere saplandı. İskender karaya çıkın-ca mızrağını yerden çıkararak bütün Asya'nın Makedon mızrağıyla fethedi-leceğini ilan etti.

Büyük Pers ordusunun başında Kral Darius III vardı ve İskender'in ordusunu yok etmek üzere bütün askerlerini top-lamıştı. İki ordu Truva harabeleri ya-kınındaki Biga Çayı'nda karşılaştı. Çayı geçerek Perslerin direkt üstüne yürümek isteyen İskender'e komutanları karşı çıktı.

İskender ise "Buraya gelmek için koca Çanakkale boğazını geçmişken, önümüzdeki bu sığ çay mı bizi durdura-

zaman zaman büyük savaşlarda Truva'nın gerçek hikâyesini ifşa eder; homeros'un pagan tasavvurlarının ötesinde bir hakikati bağırır dünyaya: Bir düğümdür Truva… öyle bir düğüm ki, insanlığa onuru anlatacak kadar bir zaman diliminde

bütün gücüyle direnir.

62 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n MART 2012

KADİM ŞEHİRLER ÇANAKKALE

Page 65: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

cak. Bu çay karşısında gerilersek Çanakkale Boğazı utancıdan kızarır" deyince bütün ordu karşıya geçer ve Pers ordusunu bozguna uğratır."

VE TRUVA...Kelimeleri, bu büyük savaştan bir üç yıl öncesine koşturalım tekrar

ve Truva savaşının on yıllık direniş hikâyesini bölgenin şahitliğinde yazmaya çalışalım...

Homeros'un Odesa ve İlyada'sında son bir ayını tasvir ettiği bu büyük direniş, bölgenin mitolojik diliyle kulağımıza üfleniyor.

Savaş Homeros'a göre "Truva'lı Paris'in Sparta Kralı Menelaus'un karısı Helen'i kaçırması sonucunda Yunanlıların Anadolu'daki Truva kentine saldırması" sonucu çıkar.

On yıl sürer ve nihayet Yunanlılar'ın Truva atının içine gizlediği askerlerin kaleye girerek bir gece vakti kale sakinlerine verdiği bas-kınla nihayetlenir...

Esatirle gerçeğin iç içe geçtiği bu savaş, Çanakkale'nin otuz kilomet-re dışındaki kalıntılar bulunduğu zaman gerçek bir mahiyet kazanır.

Fakat Homeros'un dilinden mitolojik bir mahiyetle de olsa, yüz yıllardır bu savaş dilden dile dolaşır, Truvalılar'ın direnişi ve bir hileyle yenilmelerinin hikâyesi özellikle batılı toplumların kimlik arayışlarına eşlik eder.

Çanakkale ise bu savaşı bütün sırrıyla kendi içinde saklar yüzyıl-lardır. Zaman zaman büyük savaşlarda Truva'nın gerçek hikâyesini ifşa eder; Homeros'un pagan tasavvurlarının ötesinde bir hakikati bağırır dünyaya:

"Bir düğümdür Truva... öyle bir düğüm ki, insanlığa onuru anla-tacak kadar bir zaman diliminde bütün gücüyle direnir. İnsanın onur denilen nesneyle ilişkisinin kopmasının varlık nedeninden uzaklaşmak anlamı olduğunu anlatana kadar uğraşır. Kalıntıların ötesinde bir ruh bırakıp, sonunda her şeyin bir sonu olduğunu ve onurun hile karşı-sında inançtan başka silahı olmadığını söyleyerek, yavaşça çözülür."

ATATÜRK VE ÇANAKKALEAtatürk'ün Çanakkale'ye ilk gelişi, bilindiği gibi, Kurtuluş Savaşı'ndan öncedir. 20 Ocak 1915'te, Tekirdağ Bölgesi'nde yeni kurulmakta olan 19. Tümen Komutanlığı'na tayin edildi. Atatürk, kısa sürede bu tümeni kurmuş, 25 Şubat 1915'te, savaşlara katılmak üzere Eceabat'a gelmiş, burada ikmal yaptıktan sonra 18 Nisan 1915'te Bigalı Köyü'ne gelerek bir köy evini karargâh yapmıştı.

Bir hafta sonra savaş başlamış, Atatürk, Conkbayırı ve Arıburnu'nda üstün düşman kuvvetlerine karşı, taarruz ve savunma savaşları yaparak, kahramanlığı, cesareti ve kazandığı zaferlerle bütün dünyanın dikkatlerini üzerine toplamış, 1 Haziran 1915'te albaylığa yükseltilmişti.

8 Ağustos 1915'te Anafartalar Grubu Komutanlığı'na getirildikten hemen sonra Conkbayırı'nda düşmanı denize dökmüş, Çanakkale'yi bir kere daha kurtarmıştı. Çanakkale Zaferi'nden sonra, bir kahraman olarak 10 Aralık 1915'te İstanbul'a döndü.

Atatürk'ün Cumhuriyetin ilanından sonra, Cumhurbaşkanı olarak Çanakkale'ye gelişleri, 1 Eylül 1928 tarihine rastlar. Atatürk, Çanakkale'ye 14 Temmuz 1933 Cuma günü bir daha gelmişti. Vali, Belediye Başkanı ve Çanakkale ileri gelenleri ile bir süre görüştükten sonra, o akşam Yalova'ya hareket etti. Atatürk, 14 Nisan 1934 günü saat 19.00'da Çanakkale'ye tekrar geldi.

Son olarak Atatürk, İran Şahı Rıza Pehlevi ile birlikte yurt gezisine çıkmışlardı. 25 Haziran 1934 sabahı otomobillerle Biga üzerinden Çanakkale'ye hareket ettiler. Saat 15.50'de Çanakkale'ye ulaştılar. Atatürk, burada Rıza şah Pehlevi'ye Çanakkale Savaşları konusunda bilgi verdi.

MART 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 63

Page 66: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

KADER ANI: 1915Bu kadar uzun yolculukta kelimeler

olgunlaştı mı bilmiyorum... Fakat bir hayli yorulduğu da ortada!

Truva'dan 3 bin yıl sonrasına yol-culuk yapacak hali kalmadı... Lakin Çanakkale "onur" kelimesini kulakla-rıma bir kere daha fısıldadı. "Onurun yorgunluğu olmaz" dedi. Ve ekledi: "Onurun gerçek hikâyesi 1915'te yazıldı ve dahi ben onurun kemal noktasına o savaşla ulaştım."

Truva'dan üç bin yıl sonra...Dehşetengiz bir anafor... Müstebit

güçler, mazlumların son umudunu kır-

mak için Çanakkale topraklarının önüne gelirler...

Ağır silahları ve dünyanın dört bir yanından devşirdikleri kalabalık güçle-rine çok güvenmektedirler... Son umut da kırıldı mı, kendi sistemleri ebediyen yaşayacaktır...

Karşılarında son iki yüz yıldır cep-heden cepheye onuru taşımış insanlar vardır.

Çanakkale son sığınaktır. Eğer bu-rada savaş kaybedilirse insan denilen varlığın bütün umudu kaybolacaktır...

Ve tarih bir kere daha Çanakkale'de düğümlenir... Fakat bu düğümleniş geç-

miştekilerin bütün hikâyesini içinde eritip bir varoluş cehdine dönüştürmüştür.

Eğer burada savaş kaybedilecek olur-sa ne Truva'nın esatiri kalacaktır, ne de Osmanlı'nın insanlık ideali... Kısacası in-sanın insan kalma mücadelesi kaybedile-cektir. Varoluş için kendini feda etmenin zamanıdır artık... Çanakkale bu feda edişe bütün gücüyle katılacak, var kal-mak için o da kendini feda edecektir...

Bir kere daha insanlığın kalbi olmuş-tur Çanakkale... Boğaz'ın sert esintinin salındırdığı sarkaç bütün dünyayı sal-lamaktadır...

Mehmet Akif Hicaz'dan bu fırtınayla "Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı/ Be-riden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı" di-zelerini yazar...

Ve bu fırtına sonrasında umudu ta-zelenmiştir insanlığın... Çanakkale bu umudu hala yaşatmaktadır mütevazı bir şekilde... Hep umudun ve onurun hikâyesini yaşamış kent, geleceğe doğru bu hikâyeyi anlatmaya devam etmektedir.

(*) Fotoğraf arşivlerini bizlere açan 18 Mart Üniversitesi, Çanakkale Belediyesi ve Çanakkale Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'ne teşekkürle-rimizi sunarız.

üzerinde bulunduğu yarımadanın konumu, gerçeği ve esatiri bir potada eritip, homeros'un mitolojik ilyadası'nın önemli bir bölümünü yazdırırken, ondan üç bin yıl sonra Mehmet Akif ersoy'a hakikatlerin gönle düşmesinden

mülhem gerçeklerin hikâyesi olan çanakkale Destanı'nı yazdırır.

64 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n MART 2012

KADİM ŞEHİRLER ÇANAKKALE

Page 67: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66
Page 68: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

MEVLÂNA ŞEHRİ KONYA

üMit kaÇarçeVre Ve ŞehirciliK BAKAnlığı

eğiTiM Ve YAYın DAiresi BAŞKAnı

Şehir Yüzlü insAnlAr ArAsınDA BelKi De en KArAKTerisTiK olAnı KonYA-MeVlânA TerKiBiDir. KonYA’nın TüM özelliKleri BU isiM

eTrAfınDA seMA YAPAr GiBiDir. KonYA, Diğer TüM VAsıflArınDAn önce Bir “MeVlânA Şehri”Dir.

66 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n MART 2012

ŞEHİR YÜZLÜ İNSANLAR MEvLâNA

Page 69: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

Sevgi, barış, hoşgörü ve kardeşliğin sembolü olan Mevlâna, tüm insanlığın gözünü kamaştıran parlak bir güneş gibidir.

Uçsuz bucaksız Konya ovasındaki güneba-kanları andıran hak âşıkları, yönlerini döndükle-ri Mevlâna’dan gözlerini alamazlar, durmaksızın aşk ile sema ederler büyük velinin etrafında…

Mevlâna’nın gözüyse Şems’ten başkasını gör-mez… Şems Mevlâna’sız, Mevlâna Şems’siz dü-şünülemez… Mevlâna’sız Konya ise hayal dahi edilemez…

Mevlâna, “şehir yüzlü insanlar” arasında bel-ki de en karakteristik olanıdır. Konya’nın tüm özellikleri Mevlâna isminde şiirsel bir görüntüye bürünmüş gibidir. Konya, diğer vasıflarının yanı sıra ve fakat hepsinden daha önce bir “Mevlâna Şehri”dir…

HORASAN’IN BELH ŞEHRİNDE DOĞDU30 Eylül 1207 tarihinde bugün Afganistan sı-

nırları içerisinde yer alan Horasan yöresinde, Belh şehrinde doğan Mevlâna'nın babası Belh şehri-nin ileri gelenlerinden olup sağlığında "Bilginle-rin Sultanı" unvanını almış olan Hüseyin Hatibî oğlu Bahaeddin Veled'dir. Annesi ise Belh Emiri Rükneddin'in kızı Mümine Hatun'dur.

Sultânü'l-Ulemâ Bahaeddin Veled, bazı siyasi olaylar ve yaklaşmakta olan Moğol istilası nede-niyle 1212 veya 1213 yıllarında aile fertleri ve yakın dostları ile birlikte Belh'ten ayrılır.

fERİDÜDDİN ATTAR İLE KARŞILAŞMASultânü'l-Ulemâ'nın ilk durağı Nişâbur olur.

Burada tanınmış Mutasavvıf Ferîdüddin Attar ile karşılaşır. Mevlâna küçük yaşına rağmen Ferîdüddin Attar'ın ilgisini çeker ve takdirlerini kazanır. Sultânü'l-Ulemâ Nişâbur'dan Bağdat'a ve daha sonra Kûfe yolu ile Kâbe'ye hareket eder.

Ölümü "Allah’a kavuşmak" olarak gören, ölüm gününü "gelin gecesi" manasına

gelen "Şeb-i Arûs" diye nitelendiren Mevlâna, "Ölümümüzden sonra

mezarımızı yerde aramayınız! Bizim mezarımız âriflerin gönüllerindedir" diyordu. 2007 Mevlâna Yılı gösterdi ki, O, bütün insanlığın gönüllerinde

kendisine emsalsiz bir yer edindi.

MART 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 67

Page 70: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

Hac farizasını yerine getirdikten sonra dönüşte Şam'a uğrar. Şam'dan sonra Malatya, Erzincan, Sivas, Kayseri, Niğde yolu ile Lârende'ye (Karaman) gelir. Karaman'da Subaşı Emir Musa'nın yaptırdığı medreseye yerleşir ve burada 7 yıl kalır.

1225 yılında Şerefeddin Lala'nın kızı Gevher Hatun ile Karaman'da evlenen Mevlâna’nın bu evlilikten Sultan Veled ve Alâeddin Çe-lebi adında iki oğlu olur. Yıllar sonra Gevher Hatun' u kaybeden Mevlâna, bir çocuklu dul bir hanım olan Kerra Hatun ile ikinci ev-liliğini yapar. Mevlâna'nın bu evlilikten de Muzaffereddin ve Emir Alim Çelebi adlı iki oğlu ve Melike Hatun adlı bir kızı dünyaya gelir.

KONYA’NIN EN PARLAK DÖNEMİBu yıllarda Anadolu'nun büyük bir kısmını egemenliği altına

almış olan Selçuklu Devleti’nin başkenti olan Konya sanat eserleri ile donatılmış, ilim adamları ve sanatkârlarla dolup taşmaktadır. Selçuklu Devleti en parlak devrini yaşamaktadır. Devletin hüküm-darı olan Alâeddin Keykubad, Sultânü'l-Ulemâ Bahaeddin Veled'i Karaman'dan Konya'ya davet ederek başkente yerleşmesini ister.

Sultanın davetini kabul eden Bahaeddin Veled, 3 Mayıs 1228 tarihinde ailesi ve dostları ile birlikte Konya'ya ulaşır. Sultan Alâeddin tarafından muhteşem bir törenle karşılanır ve ona ikametgâh olarak Altunapa (İplikçi) Medresesi tahsis edilir.

2007 DÜNYA MevlâNA YIlI

Birleşmiş Milletler eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü olan UNeSCO, Mevlâna Celaleddin-i Rumi’nin 800’üncü doğum yılı olması dolayısıyla 2007 yılını bütün dünyada “Mevlâna Yılı” olarak ilan etti.

UNeSCO tarafından görkemli bir şekilde kutlanan 2007 Mevlâna Yılı çerçevesinde 25 ülkede yaklaşık 100 program düzenlendi. İstanbul ve Konya’da Uluslararası Mevlâna Sempozyumu ve Konya'da Uluslararası Gençlik Buluşması gerçekleştirilirken, mistik müzik festivaline 19 ülkeden müzisyenler katıldı. Şeb-İ Arus Haftasında 85 bin kişi sema töreni izledi. Dünyanın en önemli kültür şehir-lerinden 18’inde konferanslar ve sema gösterileri düzenlendi.

Türkiye'nin girişimi ve İran ile Afganistan'ın da katılımıyla UNeSCO’nun Paris’teki merkezinde 7 eylül 2007 günü yapılan anma toplantısın-da konuşan UNeSCO Genel Müdürü Koichiro Matsuura, Mevlâna'nın barış, hoşgörü ve sevgi felsefesinin, sınır, dil ve kültür farklılığı tanıma-

dığını belirtti. Matsuura, kültürlerarası diya-

log ve kalıcı barış için Mevlâna felse-fesinin bugün her

geçen günden daha fazla önem kazan-dığını söyledi.

Uçsuz bucaksız Konya ovasındaki günebakanları andıran hak âşıkları, yönlerini döndükleri Mevlâna’dan

gözlerini alamazlar, durmaksızın aşk ile sema ederler büyük velinin etrafında…

68 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n MART 2012

ŞEHİR YÜZLÜ İNSANLAR MEvLâNA

Page 71: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

BABASI VEfAT EDİNCE MEVLÂNA SAHNE ALIYORSultânü'l-Ulemâ, 12 Ocak 1231 yılında vefat edince, kendisine mezar yeri

olarak Selçuklu Sarayı'nın Gül Bahçesi seçilir ve günümüzde müze olarak kullanılan Mevlâna Dergâhı'nın bugünkü yerine defnedilir.

Sultânü'l-Ulemâ’nın vefatı üzerine, O’nun talebeleri ve müridleri Mevlâna'nın çevresinde toplanırlar. Büyük âlim olarak yetişen Mevlâna’nın yaşadığı İplikçi Medresesi kendisini dinlemeye gelenlerle dolup taşmaktadır.

ŞEMS-İ TEBRİZİ İLE KARŞILAŞMA15 Kasım 1244 tarihinde Şems-i Tebrizî ile karşılaşan Mevlâna, Şems'te

"mutlak kemâlin varlığını" cemalinde de "Tanrı nurlarını" görür. Ancak be-raberlikleri uzun sürmez. Şems aniden ölür. Şems'in vefatıyla birlikte uzun yıllar inzivaya çekilen Mevlâna, 17 Aralık 1273 Pazar günü Hakk'ın rahme-tine kavuştu.

ÖLÜM DEĞİL ŞEB-İ ARUS (GELİN GECESİ)Ölüm gününü “yeniden doğuş günü” olarak kabul eden Mevlâna, öldüğü

zaman sevdiğine, yani Allah'ına kavuşacağına inanıyordu. Bu nedenle ölüm gününe “düğün günü” veya “gelin gecesi” manasına gelen "Şeb-i Arûs" diyen Mevlâna, ardından gözyaşı dökenlere şu vasiyeti bırakıyordu: “Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız! Bizim mezarımız âriflerin gönüllerindedir.”

Mevlâna’nın vasiyet gibi sözü fazlasıyla doğrulandı. O, sadece “ariflerin gönüllerinde” değil, 2007 Mevlâna Yılı gösterdi ki, bütün insanlığın gönül-lerinde kendisine emsalsiz bir yer edindi.

Belh’te başlayan hayat yolculuğuna Konya’da veda eden Mevlâna Celaddin-i Rumi, Konya’da her yıl düzenlenen Şeb-i Arus törenlerinde onbinlerci kişiyi buluşturmaktadır.

MeSNevİ'DeN SeÇMeleRa Mademki kendinde bir dert veya pişmanlık

hissediyorsun; bu, Allah’ın sana olan yar-dımının ve sevgisinin bir delilidir.

a Sen değerinle ve düşüncenle, iki âleme de bedelsin, ama ne yapayım ki kendi değe-rini bilmiyorsun.

a Bazı insanlar vardır ki selam verirler ve selamlarından is kokusu gelir. Bazıları da vardır ki selam verirler ve onların se-lamından misk kokusu gelir.

a Denizin kenarına kadar, ayakların izi vardır. Ama denize girdikten sonra ne iz kalır, ne işaret.

a Kanaatten hiç kimse ölmedi, hırsla da hiç kimse padişah olmadı.

a Sen bizim suretimize değil, siretimize bak.

a Bizim sözlerimizin hepsi nakit, başka-larınınki nakildir. Nakil, nakdin fer’idir.

a Ömründen nasibin, kendini Sevgiliden mesut bulduğun andan ibarettir.

a Sözünü öyle bir izah et ki havas da avam da istifade etsin. Herkesin aklının ereceği, fikrinin anlayacağı bir tarzda anlat. Söz söyleyen kemal sahibi olursa, (mağfiret ve hakikat) sofrasını yaydı mı, o sofrada her türlü aş bulunur. Hiçbir misafir aç kalmaz, herkes o sofrada kendi gıdasını bulur.

a Doğruluk Musa’nın asası gibidir. eğrilik ise sihirbazın sihrine benzer. Doğruluk ortaya çıkınca onların hepsini yutar.

a Ümit, güvenlik yolunun başıdır. Yolda yürümesen de daima yolun başını gözet.

a Gönlü ışık yakmayı, aydınlanmayı öğrenen kişiyi, güneş bile yakamaz. Gündüz gibi ışıyıp durmayı istiyorsan, geceye benzeyen benliğini yakıver.

a Yeşilliklerden, çiçeklerden meydana gelen bahçe geçici, fakat akıldan meydana gelen gül bahçesi hep yeşil ve güzeldir.

a Nice kişiler vardır ki dizimin dibindedir-ler, ama benim için sanki Yemen’dedirler. Yemen’de olan niceleri de vardır ki sanki dizimin dibindedirler.

a Bir mum diğerini tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez.

Mevlâna’nın gözü Şems’ten başkasını görmez… Şems Mevlâna’sız, Mevlâna Şems’siz düşünülemez…

Mevlâna’sız Konya ise hayal dahi edilemez…

MART 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 69

Page 72: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

Fransa Kralı Birinci Fransuva, Avru-pa’daki en büyük rakibi Şarlken karşın-da 1519’daki imparatorluk seçimlerinde Kutsal Roma-Cermen tacını, 1525’deki Pavia Savaşı’nda da özgürlüğünü kay-betti. Hristiyan âlemine 1519’da impa-rator seçilebilmek amacıyla üç yıl içinde Haçlı ordularının başına geçip bütün Avrupa’yı ve İstanbul’u Türkler’den kur-taracağını vadeden Kral Fransuva’nın annesi Osmanlı İmparatorluğu’ndan yardım istemek zorunda kaldı.

Kanunî, 1526 Ocak’ında Kral Fransuva’ya gönderdiği nâme-i hümâyununda kendi haşmetini belirtip, imparatorluğunun vilayetlerini tek tek sayarken Fransa’yı sıradan bir vilayet, kralı-nı da hiç ünvan zikret-meden sıradan bir hükümdar olarak nitelendiriyordu:

“Şanı yüce Allah’ın -sözü ve kudreti yüce olsun- yardımı, peygamberlik göğünün gü -neşi, kerem ve cömertlik burcu-nun yıldızı, nebi-ler zümresinin re-isi, kemâl sahipleri fırkasının önde gideni, bereketi bol olan Muham-med Mustafa -Allah’ın selâmı üzerine olsun- ve dört sevgilisinin ki, Ebubekir, Ömer, Osman ve Ali’dir, Allah onların cümlesinden razı olsun. Onla-rın mukaddes ruhlarını yoldaş eylesin.

Ben ki sultanlar sultanı, hakanlar hakanı, hükümdarlara taç veren Allah’ın

yeryüzündeki gölgesi Akdeniz’in ve Karadeniz’in ve Rumeli’nin ve Anadolu’nun ve Karaman’ın ve Rum’un (Sivas ve civarı) ve Dulkadir Vilayeti’nin (Maraş ve civarı) ve Diyarıbekr’in ve Kürdistan ve Azerbaycan’ın ve Acem’in ve Şam’ın ve Halep’in ve Mısır’ın ve Mekke’nin ve Medine’nin ve Kudüs’ün ve bütün Arap diyarının ve Yemen’in ve şerefli babalarım ve yüce ataları-mın kahredici kuvvetleriyle fethettik-leri, büyüklüğün sığınağı olan zatımın ateş yağdıran ve zafer nakşeden kılıcıyla fetheylediğim nice memleketlerin sulta-nı ve padişahı Sultan Bâyezid Han oğlu

Sultan Selim Han oğlu Sultan Süleyman Han’ım. Sen ki

Fransa vilayetinin Kralı Fransuva’sın:

Hükümdarların sığındığı kapıma elçiniz Frangipan ile mektup ve sözlü olarak da bir takım haber göndermişsiniz. Ülkenizi düşman istila ettiğini, şu anda hapiste ol-

duğunuzu bildi-rip, kurtuluşunuz

konusunda bizden yardım talep etmiş-

siniz. Daha başka ne söylediyseniz herşey benim

âlemin karargâhı olan tahtımın ayaklarına arz olunmuştur. Her şeyden ayrıntılı olarak haberdar oldum. Şimdi, hükümdarların yenilmesi ve haps olun-ması hayret edilecek bir şey değildir. Gönlünüzü hoş tutup üzülmeyesiniz. Bu durumda bizim şerefli babalarımız

ve yüce atalarımız –Allah kabirlerini nurlandırsın- daima düşmanı defetmek ve ülkeler fethetmek için seferden geri kalmamışlardır. Biz de onların yolundan gidip, her zaman memleketler, sarp ve korunmuş kaleleri fetheylemekteyiz. Gece gündüz daima atımız eyerlenmiş ve kılı-cımız kuşanılmıştır. Yüce Allah hayırlar nasip edip, iradesi ne ise yerine gelsin. Bundan başka durumlar ve haberlerin, gönderdiğiniz adamınızdan sorulmuş olduğu malumunuz olsun. Böyle biliniz.

1526 Ocak ayının ortalarında, salta-nat mekânı, büyük ve korunmuş şehir İstanbul’da yazıldı”.

Fransa’nın yardım isteyen mektubunu getiren elçi Almanlar’ı doğudan sıkışması için Kanunî’yi Macaristan üzerine bir sefer açması için teşvik etmekle de görevlen-dirilmişti. Osmanlılar Macaristan’ı fethe-debilirlerse Fransa üzerindeki Habsburg baskısı azalacaktı. Macaristan Kralı İkinci Layoş, Kutsal Roma-Cermen İmparatoru Şarlken ile Avusturya Kralı Ferdinand’ın kızkardeşleri Anna ile evliydi.

Osmanlı yönetimi bu gelişmelerle birlikte Macaristan seferini gündeme aldı. Bu arada Şarlken, Fransızlar’la anlaşarak Birinci Fransuva’yı serbest bıraktı. Ancak Osmanlı yönetimi Maca-ristan seferinden vazgeçmedi. Kanunî, Macaristan’a sefer yaparak Şarlken’e bir mesaj vermek istiyordu.

Şarlken’e karşı İngiltere, Fransa, Pa-palık, Venedik ve Milano arasında bir ittifak kurulmuştu. Macar Kralı Layoş, bu yüzden Habsburglardan Osmanlı tehdidine karşı aradığı desteği bulama-dı. Osmanlı ordusu 1526 Nisanı’nda yola çıktı. Sürekli yağan yağmurlarla ve sellerle boğuşarak Macaristan’a iler-ledi. Petervaradin, İlok, Ösek kaleleri

Kanunî'nin fransa Kralı fransuva'ya nâme-i hümâyunu

erhan afyoncU (*)

70 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n MART 2012

TARİH KANUNÎ’NİN NâME-İ HÜMâYUNU

Page 73: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

ard arda ele geçirildi. Osmanlı ordusunun hedefi Macaristan’ın başkenti Budin’di. Türk ordusuyla savaşmaktan başka çaresi bulunmayan Macar Kralı, Osmanlı ordusunu 29 Ağustos 1526’da Mohaç’ta karşıladı. Ancak Macarlar tarihlerinin en ağır mağlubiyetlerinden birini aldılar. Mohaç Savaşı’nda Macar Krallığı tarihe karıştı. Kanunî, Macarlar’ı safdışı bıra-karak doğrudan doğruya Kutsal Roma-Cermen İmparatorluğu’nun Alman kanadını baskı altına aldı. Macaristan Habsburglar ile Osmanlılar arasında 150 yıldan fazla sürecek bir savaş alanı haline geldi.

Fransuva, İmparator Şarlken’le bir anlaşma imzalayarak esaretten kurtulmuştu. Ancak 1528’de Şarlken karşısında bir kez daha kötü duruma düşüp Kanunî Sultan Süleyman’dan yardım istedi. Avusturyalılar’ın da Budin’e saldırmaları üzerine Osmanlılar 1529’da yeniden harekete geçti-ler. Kanunî’nin hedefi bu sefer Viyana’ydı. Osmanlı Sultanı, hem bu yeni hedefi ele geçirecek hem de Avusturya’nın Macaristan tehdidini ortadan kaldıracaktı. Viyana, Avusturya’nın başkenti olduğundan Ferdinand burayı müdafaa etmek için savaşmak zorundaydı. Türk ordusunun Avusturya’ya girmesi Şarlken’in baskısı altındaki Fransa’ya da rahat bir nefes aldıracaktı. Ancak aşırı yağan yağmurlar yüzünden Viyana fethedilemedi.

Osmanlı İmparatorluğu’nun Modern Avrupa’nın şekillenmesinde önemli tesiri vardır. Kanunî zamanında doğu sınırlarının fazla tehdit almaması ve Avrupa’da gelişen şartlar sebebiyle asıl hedef batı olmuştu. Bu dönemde Habsburg İmparatorluğu akrabalık bağlarıyla Avrupa’nın önemli bir kısmında hakimiyet kurmuştu. İtalya, İspanya, Avusturya, Almanya, Macaristan gibi ülkeler dolaylı veya direkt olarak Habsburg İmparatorluğu’na bağlıydılar. Habsburglar’ın önünde direnen tek güç Fransa idi. Osmanlılar’ın Avrupa’daki bu mücadeleye karışmaları siyasi dengenin yeniden kurulmasını sağladı. Fransa, Osmanlılar’ın, Habsburglar’a karşı mücadeleye girmesiyle hayat hakkı bulabildi.

(*) Doç. Dr., Marmara Üniversitesi-Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi

MART 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 71

Page 74: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

TUz GÖLÜ’NÜN BÜYÜLÜ ATMOSFERİ

öneMli BiTKi Ve KUŞ AlAnı, sUlAK AlAn, Birinci Derece DoğAl siT Ve özel çeVre KorUMA AlAnı olAn TUz Gölü, TUzlUlUK BAKıMınDAn lUT

Gölü’nDen sonrA DünYADA iKinci sırADADır.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı taBiat varlıklarını korUMa Genel Müdürlüğü

Tuz Gölü'nün oluşumu İç Anadolu çukurunun şekillen-mesiyle yakından ilişkilidir. Karadeniz Dağları ve Toroslar Paleosenden itibaren yükselip İç Anadolu çukurunu oluştur-maya başlamışlardır. Miyosen ile Pliosen aralığında (24 ile 5 milyon yıl öncesi) denizin İç Anadolu çukuruna ilerleme-siyle bugünkü Tuz Gölünü oluşturacak ilk jeolojik oluşum başlamıştır.

Tuz Gölünü de içinde barından İç Anadolu iç denizi ge-rilemesini günümüze kadar sürdürmüş, böylelikle Tuz Gölü günümüzdeki şeklini almıştır. Dolayısıyla Tuz Gölü etrafın-daki özellikle karasal fauna elemanlarının şekillenişinde bu

süreç ve buna bağlı olarak gelişen vejetasyon yapısının göz önüne alınması gerekir.

Alanın bu geç jeolojik formasyonu, yani iç denizin çe-kilmesi birçok karasal türün sekonder olarak İç Anadolu’ya yerleşmesine neden olmuştur. Tuz Gölü Özel Çevre Koru-ma Bölgesi idari olarak Ankara, Konya ve Aksaray illeri sınırları içindedir.

Tuz Gölü, İç Anadolu Bölgesi’nde, doğudan Kızılırmak masifi, güneyden obruk, batıdan Cihanbeyli ve kuzeyden Haymana platolarıyla çevrili çukur alanın kuzeydoğusundaki en alçak bölümünde yer almaktadır.

72 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n MART 2012

ÇEVRE TUZ GÖLÜ

Page 75: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

TÜRKİYE’NİN EN SIĞ GÖLLERİNDENKonya kapalı havzasında yer alan

Tuz Gölü, jeolojik olarak tektonik köken-lidir. Türkiye’nin en sığ göllerindendir, derinliği birçok yerde 0,5 metreden azdır. Türkiye’nin en az yağış alan yeri olduğu için akarsu bakımından çok fa-kirdir.

Peçenek Suyu, DSİ Konya drenaj kanalı, İnsuyu ve Uluırmak önem-li akarsularıdır. Ancak bu suların bir kısmı yazın kurumaktadır. Bu neden-le yazın kuruyan bölgelerde yaklaşık 30 cm tuz tabakası oluşmaktadır. Bu tuzluluktan kaynaklanan su yoğunluğu 1–22,5 cm3/gr, tuz oranı yüzde 32,4’tür. Dünyada Lut Gölü’nden sonra tuzluluk bakımından ikinci sırada gelmektedir.

KUŞ VARLIĞI İÇİN UYGUN BÖLGETuz Gölü Özel Çevre Koruma (ÖÇK)

Bölgesi içindeki Tuz Gölü ve yakının-daki birbirleriyle ilişkili küçük göller olan Akgöl, Bolluk Gölü, Düden Gölü, Eşmekaya Gölü, Köpek Gölü ve Tersa-kan Gölü kuş varlığı açısından Türki-ye’deki önemli sulak alanlardan birisidir. Uluslararası kriterlere göre, uluslararası öneme sahip 81 sulak alandan A sınıfı sulak alan kategorisinde olan 18 sulak alan içerisinde yer alır.

KUŞ TÜRÜ BAKIMINDAN ZENGİNBölge barındırdığı kuş türlerince

zengin bir alandır. Özellikle kışın ya-ğışlarla birlikte artan su miktarı pek çok sucul kuş türüne geniş yaşam alanı

sunmaktadır. Ördekler, patkalar, kazlar vb türler bölgede çok sayıda bulunup beslenebilmektedir.

Bölgede kuluçkaya yatan ve bölge-deki sayıları önemli miktarlara ulaşan kuş türlerinden bazıları şunlardır; Angıt (Tadorna ferruginea), Suna (Tadorna Tadorna), Bataklık Kırlangıcı (Glareola Prantincola), Kılıçgaga (Recurvirostra Avocetta) ve Flamingo (Phoenicopte-rus Ruber).

20 MEMELİ TÜRÜ YAŞIYORTuz Gölü ÖÇK bölgesinde Eulypotyp-

hla (Kirpiler ve sivriburunlu fareler), Chiroptera (Yarasalar), Lagomorpha

(Tavşanlar), Rodentia (Kemirgenler), Carnivora (Yırtıcılar) takımlarına ait 20 memeli türü saptanmıştır. ÖÇK alanın-daki memeli hayvan türleri geniş yayı-lımlı türler olup lokal endemik bir tür bulunmamaktadır.

Bölgede bulunan memeli türlerin-den IUCN’e göre 1 tür NT ve 1 tür VU kategorisinde yer almaktadır. Tuz Gölü ÖÇK alanı Türkiye için endemik olan İç Anadolu Tarla Faresi’nin de (Microtus Anatolicus) yayılış alanı içindedir.

Bölgede yaygın bir dağılışa sahip olan Gelengi (Tarla Sincabı) Spermop-hilus Xanthoprymnus alanın anahtar türlerindendir. Bu tür gündüz aktif olup (diurnal) bölgedeki pek çok gündüz yır-tıcısı (kuş ve memeli hayvan) için besin kaynağı durumundadır.

85 KUŞ TÜRÜ TESPİT EDİLDİTuz Gölü ÖÇK kuş varlığı açısından

Türkiye’deki önemli sulak alanlarımız-dan birisidir. Uluslararası kriterlere göre A sınıfı sulak alan kategorisindedir. Özellikle Angıt, Flamingo ve Kılıçgaga başta olmak üzere pek çok kuş türü-nün çok sayıdaki bireyine ev sahipliği yapmaktadır.

ARTEMIA SALINA CENNETİTuz Gölü, dünya kültür balıkçılığında en yaygın olarak kullanılan canlı yem

olan Artemia’yı doğal olarak stok halinde bulunduran son derece önemli bir konumdadır. Tuz Gölü’nde konaklayan ve kuluçkaya yatan kuşların özellikle de Flamingoların beslenmesinde Artemia çok önemli bir yere sahiptir. Bu nedenle Artemia Salina ülkemiz biyolojik çeşitliliğinin korunması ve birçok kuş türünün neslinin devam etmesi açısından oldukça önemli bir canlıdır. Ayrıca Artemia Sa-lina bulunduğu sucul ortamda enerji geçişinde görev aldığı için besin zincirinde de önemli bir konuma sahiptir.

Tuz Gölü, uluslararası kriterlere göre, uluslararası öneme sahip 81 sulak alandan A sınıfı sulak alan kategorisinde olan 18 sulak alan içerisinde yer almaktadır.

MART 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 73

Page 76: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

Bölgede saptanan 85 kuş türü Ci-coniiformes (Leyleksiler), Anseriformes (Kazsılar), Falconiformes (Gündüz Yır-tıcıları), Gruiformes (Yelveler, Turnalar ve Bataklık Kuşları), Charadriiformes (Yağmur Kuşları), Columbiformes (Gü-vercinler), Cuculiformes (Gugukkuş-ları), Strigiformes (Gece Yırtıcıları), Caprimulgiformes (Çobanaldatanlar), Apodiformes (Ebabiller), Coraciiformes (Gökkuzgunları) ve Passeriformes (Ötü-cü Kuşlar) ordolarına dâhildir.

fLAMİNGO, LEYLEK, KIZIL ŞAHİNAlanda bulunan kuş türleri çoğun-

lukla sucul ve step habitata uyum sağ-lamış olan yerli, yaz göçmeni ve kış göçmeni türlerdir. Bunlardan yaz göç-meni olanlar alanda sayıca üstün olan gruptur. Bundan sonra sırasıyla yerli ve kış göçmeni olan türler gelmektedir.

Gölün doğu kısmında Akleylek ve Karaleyleklere bol rastlanmıştır. Bunun nedeni bu bölgede yoğun bulunan tar-la faresi olabilir. Tamamen kuru halde olan Eşmekaya sazlığında az sayıda kuş türü kaydedilmiştir.

Çayır Delicesi (Circus Pygargus) ve Gökçe Delice (Circus Cyaneus) ve ayrıca

bölgede yaygın olan Kızıl Şahin (Buteo Rufinus) bu sazlık alan üzerinde uçuşta ve avlanırken kaydedilmiştir. Bölgedeki kuş türlerinden Bataklık Kırlangıcı (Gla-reola Pratincola) alanda yuvalanan ve sıklıkla rastlanan bir türdür.

TUZ GÖLÜ’NÜN fLORASISahip olduğu biyolojik çeşitlilik

değerleri yanı sıra Önemli Bitki Alanı, Önemli Kuş Alanı, 1. Derce Doğal SİT

Alanı ve Özel Çevre Koruma Alanı olan Tuz Gölü, aynı zamanda Ramsar Kri-terleri bakımından uluslararası öneme sahip bir sulak alandır.

Genellikle tuzlu göllerin etrafında-ki kuşaklarda oluşan, Anadolu’nun iç kısımlarındaki önemli karasal tuzculla-rın çoğu Konya kapalı havzasında oluş-muştur. Bu havzada Bolluk ve Tersakan göllerini de içine alan Tuz Gölü; Konya, Aslım bataklığı; Aksaray, Eşmekaya ve Sultanhanı sazlıkları; Karapınar, Sul-taniye sazlığı; Karaman, Ereğli Sazlığı önemli tuzlu tavalardır.

YÖRESEL ENDEMİKLER DİKKAT ÇEKİYORBirçok bitkinin yetişmesine imkan

vermeyen tuzlu topraklarda fizyolojik açıdan özelleşmiş ve ekolojik olarak adapte olabilmiş bitkiler yaşayabilir. Bunların birçoğunun yaprakları suk-kulent yapılı veya kalın kutikulludur. Kök hücreleri, tuzlu topraklardan suyu alabilecek yüksek osmotik basınç değe-rine sahiptir.

Tuzun fazlasını ya salgılarlar veya yapraklar üzerindeki küçük tüysü tor-bacıklarında depolarlar.

Halen tarıma uygun olmayan birçok yerde İran-Turan florasıyla sıkı ilişiği olan halofitik (tuzlu toprakları seven vejetasyon) İç Anadolu düzlüklerinde geniş alanlar kaplar.

Tuz Gölü ÖÇK bölgesinde saptanan sürüngen türleri Testudines ve Squamata olmak üzere 2 takıma ait olan türlerdir. Bu takımlardan Testudines kaplumbağa türle-rini içerir. Bölgede iki familyaya dâhil olan 2 kaplumbağa türü saptanmıştır. Bu türlerden Benekli Su Kaplumbağası (Emys Orbicularis) bir su kuyusundan taşan akıntı içeri-sinde kaydedilmiştir.

Bu tür, temiz (tatlı) su göstergesi olan bir türdür. Eskil ilçesinin kuzeyine doğru tatlı su kaynağı (ırmağın) bulun-madığı bir bölgeden bu türün kaydedilmesi çalışmanın en önemli bulgularından birini oluşturmuştur. Kaplumbağalar dışında kalan sürüngenleri içine alan Squamata takımı ise kertenkele ve yılan türlerini kapsamaktadır. IUCN’e göre sürüngen türlerinden 1 tür NT ve 1 tür de VU tehlike kategorisindedir.

İKİ KAPLUMBAĞA TÜRÜ VAR

Bölgede tespit edilen 85 kuş türünün çoğunluğu sucul ve step habitata uyum sağlamış olan yerli, yaz göçmeni ve kış göçmeni türlerdir.

74 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n MART 2012

ÇEVRE TUZ GÖLÜ

Page 77: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

Kızıl Şahin (Buteo rufinus)

Bölge, barındırdığı kuş türlerince zengin bir alandır. özellikle kışın yağışlarla birlikte artan su miktarı pek çok sucul kuş türüne geniş yaşam alanı sunmaktadır.

Tuz Gölü’nün Güneydoğusunda yer alan Bolluk-Tersakan Gölü-Eskil-Yeni-kent hattındaki tuzlu topraklar ile Sul-tanhanı Bataklıkları yöresel endemikler bakımından zengin ve korunması ön-celikli yerlerdendir.

TUZ GÖLÜ’NÜN fLORİSTİK ÖNEMİGenel olarak “Sulak Alanlar” ve

“Tuzlu Tavalar” floristik çeşitlilik açı-sından fakir olup dünyanın birçok ye-rinde rastlanabilen kozmopolit (geniş yayılışlı) türler çoğunluktadır.

Bu genel durumun aksine Tuz Gö-lü’nün güney kesimleri dünyadaki diğer tuzlu tavaların aksine endemizm ora-nı ve floristik çeşitlilik açısından çok zengindir.

Bu zenginliğin asıl sebebi dünyanın diğer tuzlu tavalarında da bolca bulunan NaCl’in yanı sıra lokal alanlarda sülfatca (NaSO4) zengin toprakları barındırıyor olmasıdır.

ÖNEMLİ BİR ENDEMİZM MERKEZİBu nedenle Tuz Gölü’nün güney

kesimleri ülkemizin önemli endemizm merkezlerinden birisidir.

Lokal monotipik endemik bir cins olan Kalidiopsis Wagenitzii bitkisinin yegane yayılış alanı Tuz Gölü’nün gü-ney kesimleridir.

Diğer bir monotipik cins olan Mic-rornemum Coralloides de bu alanda barınmaktadır. Cyathobasis Fruticulo-

sa ise bu alandaki 3. monotipik cinstir. Ülkemizde 16 monotipik cins olduğu düşünüldüğünde bunların 3 tanesinin bu alanda lokalize olması Tuz Gölü’nün floristik önemini göstermesi bakımın-dan önemlidir.

Gene ülkemizde yayılış gösteren 6 endemik Limonium türünün 5’i Tuz Gölü çevresindedir.

Tuz Gölü havzasının güney ve özel-likle güney batı kesiminde endemik tür-lerin yoğunlaştığı anlaşılmaktadır.

Tuz Gölü ÖÇK bölgesi içinde saptanan iki yaşamlılar Anura takımı içinde yer almaktadır. Anura takımı kuy-ruklu iki yaşamlıları (kurbağalar) içerir. Bölgede 2 famil-yaya dâhil olmak üzere üç kurbağa türü kaydedilmiştir: Bufo Bufo (Siğilli Kurbağa), Bufo Viridis (Pseudepidalea Viridis). Gece Kurbağası ve Rana Ridibunda (Peloph-ylax Ridibundus) Su Kurbağası. Semenderlerin dâhil olduğu Caudata takımına ait türlere rastlanmamıştır.

İKİ YAŞAMLILAR: SU KURBAĞASI

Su Kurbağası

MART 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 75

Page 78: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

serGi tarih nehri BorUsan Perili kÖŞk 14 ocak - 15 nisan

İspanyol 'yeni medya' sanatçısı Daniel Canogar'ın 'Tarih Nehri' isimli sergisi, atık malzemelerden oluşturduğu eserleriyle dünyamızın doğal kaynakları-nın yok olması tehdidine ve atıkların çevreye verdiği zarara dikkat çekiyor. Canogar'ın su temasını ele alan beş özgün yerleştir-mesinden oluşan sergide, kavramsal açıdan kültür-lerin oluşumunda önemli bir yeri bulunan suyun tükenişini ve boşa harcanmasından kaynaklanan sorunları ele alınırken, bir toplum ve yaşam kaynağı olarak su ile toplumsal bellek arasındaki ilişkiyi de araştırılıyor.

serGi seGMent #1a BorUsan Perili kÖŞk 21 aralık-15 nisan

"Helsinki Okulu" fotoğraf akımının önemli temsilcilerinden biri olarak değerlendirilen Ola Kolehmainen'in çarpıcı kompozisyon anlayışı ile bilgisayar temelli sanatta farklı deney ve üretimle-rin öncülerinden biri olarak kabul edilen Manfred Mohr'un dijital sanat alanında çığır açan eserleri Segment #1A'da sergilenmeye devam ediyor. Bo-rusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu'nda önemli yeri olan iki sanatçı; 'SPOT ON' adıyla anılan yeni bir sergileme modeli kullanıyor.

serGi MUtlUlUk faBrikaları feyZiye MektePleri vakfı -teŞvikiye 7 ŞUBat-17 Mart

VitrA Çağdaş Mimarlık Dizisinin ilk sergisi olan ‘Mutluluk Fabrikaları’nda 14 mimari ekibin araştır-ma ve yorumları, mekana yerleştirilen mobil kutuların içinde sergileniyor... 10 yıllık bir dönüşüm süreci-ni anlatan sergi, insanı ve mimariyi temele alan bir perspektiften teknoloji, si-yaset ve ekonomik gelişme-lerin bu iki öge üzerindeki etkilerine dikkat çekiliyor.Ticari binaları değil, ticari yapıları konu alan sergide,

kendi ticari yapılarımızı üreterek mutluluğumuza ve iç dünyala-rımıza ilişkin yeniden söz sahibi olabileceğimiz vurgulanıyor.

serGi van GoGh alıve antrePo 3, karakÖy

10 ŞUBat- 15 Mayıs

Dünyanın en büyük ressamlarından biri olarak kabul

edilen Van Gogh’un eserlerini bugüne kadar hiç dene-

yimlenmemiş yepyeni bir formatta sunan Van Gogh Alive

Dijital Sanat Sergisi sanatseverler ile buluşuyor.

Singapur’daki dünya prömiyerinin ardın-dan ilk kez Türk sanatseverlerle buluşan, geleneksel sanat ve modern teknolojinin sentezlendiği Van GoghAlive, dahi ressamın en ünlü eserlerini 3,000’in üzerinde dijital imaj ile çerçevenin

içinden çıkararak izleyicilerine klasik müze gezisinin çok

ötesinde bir deneyim yaşatıyor.

76 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n MART 2012

ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK KÜLTÜR-SANAT

Page 79: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

PROJE

A'DAN Z'YE İSTANBUL'U KEŞFETMEKİstanbul Bilgi Üniversitesi5 Mart- 14 MayısJaponya'dan Institute for Informati-on Design işbirliğiyle İstanbul Bilgi Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı Yüksek Lisans Programı tarafından "A'dan Z'ye İstanbul'u Keşfetmek" konulu, uluslar ve disiplinler arası iki aşamadan oluşan bir tasarım çalıştayı düzenleniyor.Çalıştay sırasında katılımcılar tasarım becerileri ve mesleki deneyimlerini arttırma fırsatı buluyor.

Bienal SON KERVANMercati di Traiano, Roma11 Martİtalyan başkentinde, bu yıl ilk kez ya-pılan İpekyolu Bienali kapsamında fotoğraf sanatçısı Arif Aşçı'nın, tarihi İpekyolu güzergahında kervanlarla ger-çekleştirdiği seyahate ait fotoğraflar sergileniyor.Seyahate hazırlık aşamasında en çok ünlü İtalyan gezgin Marko Polo'dan et-kilendiğini belirten Aşçı, 1996 yılında deve sırtında yola koyulduğu 'Çin'den Çanakkale'ye'' isimli seyahatini18 ayda tamamlamış… projenin bitiminden 15 yıl sonra Mercati di Traiano Müzesi'nde yayınlanan fotoğraflara ilgi oldukça yoğun.

23. ankara filM festivali 15-22 Mart

15–22 Mart 2012 tarihleri arasında, Dünya Kitle İletişimi Araştırma Vakfı tarafından, Kül-tür Bakanlığı desteği ile bu yıl 23. kez düzenlenecek olan Ankara Uluslararası Film Festivali, bu yılki ana temasını ‘Tektiplesme’ olarak belirledi.Tüm farklılıkların törpülendiği ve zihinlerin tektip yaşam tarzına alıştı-rıldığı bir dünyada yaşadığımız gerçeğinden yola çıkan Festival, dünyayı istila eden tektip yaşam tarzına, bireylerin birbirinin hemen aynı hedef-lere kilitlemesine ve bundan doğan büyük trajedilere vurgu yapmayı he-defliyor. Ayrıca festival, seyircisini küreselleşen kültürün dayattığı tektip yaşam tarzı ve bunun ardındaki nedenler üzerine düşünmeye çağırıyor.

Yarışma

YABAN HAYAT Fotoğraf YarışmasıSon Katılım Tarihi: 15 Mayıs 2012Türkiye'de yaşayan yaban hayvan türlerinin tabî yaşam alanların-da belgelenmesi, coğrafyamızın bu alandaki zenginliğinin tespit edilmesi, yaban hayatı hakkında bir farkındalığın oluşturularak, top-lumsal bilgilenme, ilgi ve duyarlılık seviyesinin arttırılmasına katkıda bulunma amacı taşıyan yarışmada profesyoneller ve amatörler iki ayrı kategoride yarışacak…Ülkemiz sınırları içerisinde yaşayan yabani hayvanlar konu alındı-ğı için evcilleştirilmiş ya da bir çeşit tutsaklık ortamında tutulan hayvanların yer aldığı fotoğraflar değerlendirmeye alınmayacaktır.

Usta Fırçaların Buluşması17 Şubat – 12 Mart

Derinlikler Sanat Merkezi, yeni yılın en önemli sanat etkinlik-lerinden birine imza atıyor. Her yıl geleneksel olarak düzenlediği “Usta Fırçalar’ın Buluşması” sergisi bu yıl Cumhuriyet dö-nemine damgasını vurmuş usta ressamların eserlerini bir araya getiriyor.Sanat severler bu sergiyle birlikte ilk kez Adnan Turani, Celal Tu-tant, Cemal Tollu, Cihat Özge-men, Elif Naci, Hüseyin Bilişik, İbrahim Balaban, İbrahim Çallı, Kemal Zeren, Mehmet Pesen, Muazzez Özduygu,Naile Akıncı, Neşet Günal, Nuri Abaç, Nuri İyem Ramiz Aydın, Sami Lim, Şadan Bezeyiş, Şeyho Bulut, Şe-ref Akdik ve Turgut Atalay gibi ustaların resimlerini bir arada görme imkanını yakalayacaklar.

MART 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 77

Page 80: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

!BUNLARI BİLMELİSİNİz

ÇÖPLER ÖLDÜRÜYORMaalesef hayvanların yüzde 23,5'u bizim attı-ğımız çöplerle ölüyorlar.

TEMİZLİK ZAMANIülkemizde herkes her gün yerden bir parça çöp toplasa günde 60 milyon parça çöp toplanmış olur.

ARABANIZI AZ KULLANINhaftada 2 gün arabanızı kullanmazsanız yılda 750 kg. kirli egzoz gazını havaya bırakmayı engellemiş olursunuz.

AMPÜLLERİ DEĞİŞTİRİNevde kullandığınız ampulleri tasarruflu ampuller ile değiştirin. Tasarruflu ampuller 10 kez daha uzun ömürlüdür ve yüzde 75 enerji tasarrufu sağlar.

ÇÖZÜM AĞAÇTAKüresel ısınmaya karşı en etkili tedbir fidan dikmektir, bir ağaç ömrü boyunca 1 ton karbondioksiti emer.

ÇÖPLER BALIKLARDAN FAZLABir yıl içinde denizlerden avlanan balıkların ağırlığının üç katı kadar atık, denizlere atılmaktadır.

DETERJANLAR SULARI

KİRLETİYORfosfat içeren

deterjanlar içme suyu kaynaklarına

karışarak suyu kullanılmaz hale

getirmektedir.

KULLANDIĞIMIZ YAKITLARDAN KÜL VE ZEHİRLİ GAZ GİBİ ATIKLAR AÇIĞA ÇIKAR. BACA VE EGZOZLARDAN ÇIKAN ZEHİRLİ GAZLARIN BİRLEŞMESİ SONUCU ASİT YAĞMURLARI OLUŞUR. ASİT YAĞMURLARI TEMAS ETTİĞİ BİTKİ ÖRTÜSÜNÜN YOK OLMASINA, İNSANLARDA DERİ VE AKCİĞER HASTALIKLARINA NEDEN OLUR. ÇEVRE KİRLİLİĞİNİ AZALTMAK İÇİN YÜKSEK KALORİLİ, KÜL VE ZEHİRLİ GAZ ÇIKIŞI AZ OLAN YAKITLAR KULLANILMALIDIR.

78 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n MART 2012

FARKINDALIK BİLİYOR MUSUNUZ?

Page 81: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

HAVA KİRLİLİĞİ ÖLDÜRÜYORDünyada her yıl hava kirliliğinden 3 milyon insan ölüyor.

KAÇIŞ YOKBazı sanayi

kuruluşlarının atık sularında bol miktarda bulunan zararlı kimyasallar,

bu suların döküldükleri nehir,

göl ve denizlerde bulunan canlılara,

bu canlılardan da insanlara geçmektedir.

56 SULAK ALANsulak alanlar, biyolojik çeşitlilik açısından dünyanın en verimli bölgeleridir ve ülkemizde uluslararası 56 adet sulak alan bulunmaktadır.

GÜNEŞE YATIRIM YAPINGelişmiş ülkelerde güneş ve rüzgar enerjisine yatırımlar yüzde 41 artmıştır. rüzgar ve güneş enerjileri “çevre dostu” enerjilerdir.

YAKITTAN TASARRUFApartmanınıza "ısı yalıtımı" veya "mantolama" yaptırarak yakıttan yüzde 40 oranında tasarruf sağlayabilirsiniz.

ATIKLARI AYIRINevsel katı atıkların yüzde 68'ini organik atıklar; geri kalanını kâğıt, karton, tekstil ve plastik oluşturmaktadır.

A+ TERCİH EDİNBeyaz eşyalarınızda

daha az enerji ve daha az su harcayan

ürünleri tercih edin. onları satın alırken

enerji performansının A veya A+ olmasına

mutlaka özen gösterin.

10 UÇAK YAPILABİLİRBir yılda tüketilen içecek kutularından geri dönüşümle 10 adet büyük yolcu uçağı üretilebilir.

MART 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 79

Page 82: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66
Page 83: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66
Page 84: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · Mini buzul çağı geliyor mu? 50.... Ankara, lezzetin gizli adresi 52.... Şehirler inşa eden yüksek bir medeniyete sahibiz 66

RK

İYE'

NİN

TEK

ÇEV

RE

VE

ŞEH

İRC

İLİK

DER

GİS

İÇ

EVR

E V

E ŞE

HİR

| S

AYI

2