ac manyetik alanlarin deneysel olarak olusturulan … · 2019. 5. 10. · n= selenoidin sarim...
TRANSCRIPT
T.C ÇUKUROVA ÜNIVERSITESI SAGLIK BILIMLERIENSTITÜSÜ BIYOFIZIK ANABILIM DALI
AC MANYETIK ALANLARIN DENEYSEL OLARAK
OLUSTURULAN DIYABETLI SIÇANLARIN DIYAFRAM
KASLARININ MEKANIK ÖZELLIKLERI ÜZERINE ETKILERININ
ARASTIRILMASI
DOKTORA TEZI
Ayse DEMIRKAZIK
TEZ DANISMANI
Prof. Dr. Ismail GÜNAY
ADANA-2005
T.C ÇUKUROVA ÜNIVERSITESI SAGLIK BILIMLERIENSTITÜSÜ BIYOFIZIK ANABILIM DALI
AC MANYETIK ALANLARIN DENEYSEL OLARAK
OLUSTURULAN DIYABETLI SIÇANLARIN DIYAFRAM
KASLARININ MEKANIK ÖZELLIKLERI ÜZERINE ETKILERININ
ARASTIRILMASI
DOKTORA TEZI
Ayse DEMIRKAZIK
TEZ DANISMANI
Prof. Dr. Ismail GÜNAY
Bu tez Çukurova Üniversitesi Bilimsel Arastirma Projeleri Birimi tarafindan SBE.2002.D16 nolu proje olarak desteklenmistir
ADANA-2005
iii
TESEKKÜR
Diyabetli diyafram kasi yapisinda ve fonksiyonunda meydana gelebilecek
degisikliklere kronik modülasyonlu manyetik alan terapisinin etkilerinin neler
oldugunun tartisildigi bu çalisma, Çukurova Üniversitesi Tibbi Bilimler Deneysel
Arastirma ve Uygulama Merkezi (TIPDAM) nden saglanan siçanlarla, Biyofizik
Anabilim Dali, Histoloji Anabilim Dali ve Biyokimya Anabilim Dali’nda
gerçeklestirildi.
Tez çalismasinin projelendirilmesinde, deneysel çalismalarin yapilmasinda,
bulgularin analiz ve degerlendirilmesinde, sonuçlarin tartisilmasinda, yorumlanmasinda
ve teze son seklinin verilmesinde hiçbir yardimini esirgemeyen hocam sayin Prof. Dr.
Ismail GÜNAY’ a çok tesekkür ederim.
Siçanlarda ilk deneysel diyabet grubu (siçan juguler veni kullanarak) olusturan
ve çalisma süresince yardimini ve destegini esirgemeyen sayin Prof. Dr. Ayse
DOGAN’a, ikinci grup deneysel diyabet olusturmamda (siçan kuyruk veninden)
yöntemin gösterilmesinde yardimini esirgemeyen Farmakoloji Anabilim Dali ögretim
üyesi sayin Prof. Dr. Fazilet Aksu’ya, modülasyonlu manyetik alan sisteminin
kurulmasinda, her türlü destek ve yardimlarindan dolayi Yrd. Doç. Dr. Mustafa EMRE’
ye, histolojik çalismalarin yapilmasinda ve sonuçlarin degerlendirilmesinde büyük
emegi geçen sayin Prof. Dr. Ufuk METE’ ye, biyokimyasal analizlerin yapilmasinda
yardimini esirgemeyen sayin Doç Dr. Abdullah TULI’ ye tesekkür ederim. Çalismalar
sirasinda ihtiyaç duydugumda yardimlarini esirgemeyen tüm Biyofizik Anabilim Dali
çalisanlarina tesekkür ederim.
Tüm tez çalismasi boyunca verdikleri destek için kizkardeslerim Vet. Hekim
Mehtap DEMIRKAZIK ve Dr. Reyhan DEMIRKAZIK’a, gösterdikleri sabir için
sevgili aileme tesekkürlerimi sunarim.
iv
IÇINDEKILER
Sayfa No
TESEKKÜR iii
IÇINDEKILER iv
SEKILLER DIZINI vii
ÇIZELGELER DIZINI ix
SIMGELER VE KISALTMALAR DIZINI x
ÖZET xi
ABSTRACT xii
1.GIRIS 1
2.GENEL BILGI 4
2.1 Diyabet nedir? Nasil Meydana Gelir? 4
2.1.1 Kaç tip diyabet vardir? Diyabet sikligi ne kadardir? 4
2.1.2. Diyabetin bulgulari nelerdir? 5
2.1.3 Sekerli Diyabette Yag Asidi Biyosentezi Bozukluklari 6
2.1.4 Insülin Karsiti Hormonlarin Fazlaligindan Kaynaklanan Lipogenez 6
Bozukluklari
2.1.5 Sekerli Diyabette Patolojik ve Ketogenez 9
2.1.6 Patolojik Lipoliz ve Ketogenez Süreçlerinin Fizyopatolojik 10
Temelleri
2.1.7 Diyabetin Hayvan Modellemesi 13
2.2 Manyetik Alan 16
2.2.1 Modülasyonlu Manyetik Alanin Biyolojik etkileri 17
2.3 Modülasyonlu manyetik alanin biyolojik etkileri 17
2.4 Iskelet kasinin uyarilmasi ve kasilmasi 18
2.5.1. Iskelet kasinin uyarilmasi 18
2.4 Diyafram Kasinin Özellikleri 24
2.5 Diyafram Kasinin Histolojik Karakteristigi 24
2.6. Diyabetli Hayvanlarin Diyafram Kaslarinin Özellikleri 25
v
2.6.1 Diyafram Kasinin Mekanik Özellikleri 25
2.7 Türev ve integral 25
2.8 Siçan Kan biyokimyasi 27
3. GEREÇ ve YÖNTEM 28
3.1 Denekler ve Deney Gruplari 29
3.2 Diyabetin Olusturulmasi 30
3.3 Diyabetik Hayvanlarin Bakimi 30
3.4. Manyetik Alan Kaynagi 31
3.5 Manyetik Alan Ölçme Aleti 32
3.6 Manyetik alan Uygulanmasi ve Sham Grubu 32
3.7 Diyafram Örneklerinin Alinmasi 32
3.8 Biyomekanik Kayit ve Gözlem Sistemi 33
3.9 Çözeltiler 33
3.10 Biyomekanik Parametrelerin ölçülmesi 34
3.11 Yorgunluk Modeli 36
3.12 Biyoelektrik kayit ve ölçüm sistemi 36
3.12.1 Diyabetin olusturulmasi 37
3.12.2 Preparatin Mikroelektrod kayit odasina yerlestirilmesi 38
3.13 Histolojik Çalismalar 40
3.13 Biyokimyasal Çalismalar 42
3.14 Istatistiksel Degerlendirme 43
4. BULGULAR 44
4.1. Agirlik Ölçümleri 45
4.2 Sarsi Kuvveti ve Kasilma-Gevseme Hizlari 48
4.3 Izometrik Sarsi ve Tetanik Kasilma Kuvvetleri arasindaki Iliski 55
4.4 Izometrik Kasilma ve Yari-gevseme Süreleri 56
4.5 Yorgunluk Öncesi Izometrik kasilmalarda Kuvvet-Frekans Iliskisi 56
4.6 Elektrofizyolojik ölçümler için 62
4.6.1 Dinlenim zar potansiyeli ve aksiyon potansiyeli parametreleri 62
4.6. Kan parametreleri 72
4.7. Serum-Kimyalari 73
4.8 Elektron Mikroskobik bulgular 77
vi
4.8.1 Kontrol (Sham) grubunun diyafram kaslari üzerine Elektron 77
Mikroskobik Incelenmesi
4.8.2 Manyetik Alan (KMA) grubunun diyafram kaslari üzerine Elektron 78
Mikroskobik Incelenmesi
4.8.3 Diyabet (D) grubunun diyafram kaslari üzerine Elektron Mikroskobik 80
Incelenmesi
4.8.4 D-Manyetik Alan grubunun diyafram kaslari üzerine Elektron 84
Mikroskobik Incelenmesi
5.TARTISMA 85
5.1 Diyabetin Olusturulmasi 86
5.2. Izometrik Kasilma Parametrelerine Diyabetin Etkisi 86
5.2.1 Diyabetin sarsi parametrelerine etkisi 86
5.2.2 Diyabet ve Yorgunluk 88
5.2.3 Diyabet ve Kuvvet-Frekans Iliskisi 90
5.3 Izometrik Kasilma Parametrelerine MMA’in Etkisi 91
5.3.1 Modülasyonlu Manyetik alanin sarsi parametreleri üzerine etkileri 91
5.3.2 Modülasyonlu manyetik alan ve yorgunluk 92
5.3.3 Modülasyonlu manyetik alan ve Kuvvet-Frekans Iliskisi 93
5.4 Diyabetin ve MMA nin Elektrofizyolojik ölçümlere etkisi 93
5.4.1 Diyabetin dinlenim zar potansiyeli ve aksiyon potansiyeli 93
parametreleri üzerine etkisi
5.4.2 MMA nin dinlenim zar potansiyeli aksiyon potansiyel parametreleri 93
üzerine etkisi
5.4 Diyabetin ve MMA’in Agirlik-Glikoz ve Serum Kimyalari üzerine Etkisi 95
6. SONUÇLAR ve ÖNERILER 99 7. KAYNAKLAR 100 8. ÖZGEÇMIS 105
vii
SEKILLER DIZINI
SayfaNo Sekil.2.A,B Ilk engel, insülinin yetersizligi sonucu, glikozun hücre içine 7 giremeyip glikoz-6-fosfat ‘in olusamamasidir (hekzokinaz enziminin
baskilanmasi). (2) Bu engel, glikolizi yavaslatarak asetil-KoA olusumunu azaltir. Sekil.2.3 Diyabetik glikoliz metabolizmasinin farkli noktalarindaki arizalara bagli olarak 8
gelisen lipogenez defektleri Sekil.2.4 Bir diyabetik hastadaki yag ve karaciger hücresi arasindaki 10
lipit alis -verisinde plazmadaki insülin/glükagon oranlarinin rolünü gösterensema. Glükagonun fazlaligi, lipolize sebep olarak serbest yag asitlerinin hepatositte keton cisimlerine dönüsüm oranlarini artirmaktadir.
Sekil.2.5 Insülin yetersizligi ile birlikte glükagon fazlaliginin sebep oldugu hizlanmis 11
ketogenez sürecinin moleküler açiklamasi. Bu iki hormonun belirtilen özellikleri,
gerçekte adipositteki lipolizi ve hepotositte yag asitlerinin β-oksidasyonunu; böylece,
ketogenez için gerekli substrat akimini hizlandirmaktadir.
Sekil.2.6 Alternatif güç kaynagi ve zaman rölesi kullanilarak selenoid içinde meydana getirilen 17 modülasyonlu manyetik alanin semasi ve manyetik alan siddetini hesaplamakta kullanilan denklem (i= selenoidden geçen akim siddeti, amp, L= Selenoidin uzunlugu, N= selenoidin sarim sayisi, R=selenoidin yariçapi)
Sekil.2.7 ELF in hücreler üzerindeki muhtemel etki mekanizmalari 20 Sekil 2.8 Motor sonplak görüntüsü 20 Sekil 2.9 Iskelet kasindaki T- tübülü ve SR 20 Sekil 2.10 Iskelet kasi kanal tipleri 21 Sekil 2.11 Aktin ve miyozin filamentleri 22 Sekil 2.13 Iskelet kasinin kasilmasi da kasilma ve gevseme olaylar dizgesi 23 Sekil 2.14 Iskelet kasi nin çesitli uyarilara verdigi sarsi tam olmayan tetanus ve tam 24 tetanus egrileri. Sekil 2.16 Türev integral gösterimi 27 Sekil 2.15 Siçan diyafram kasinin bölgelere ayrilmis gösterimi Sayilar 1-6 sirasiyla; 26 sag crural,sol crural, sag ve sol dorsal costal, sag ve sol ventral costal Sekil 3.1 Deney gruplari ve deneklerin dagilimlari görülüyor 29 Sekil 3.2 . Çalismaya alinan siçanlarin STZ verilmesi 30 Sekil 3.3 Siçanlarin modülasyonlu manyetik alana yerlesimi 31 Sekil 3.4 Manyetik alan ölçme aleti ve selenoid içi alan ölçümü 31 Sekil 3.5 . Biyomekanik parametreler ölçüm sistemi 32 Sekil 3.6 Biyomekanik parametrelerin kayitlama teknigi 33 Sekil 3.7 Izometrik sarsi parametreleri egrileri 33
viii
Sekil 3.8 Örnek bir sarsi egrisi ve altta, onun türevi 34 Sekil 3.9 Izole diyafram kas seritleri tek-100 Hz frekanslarinda uyarilarak, izometrik 34 Kasilma kuvvetleri elde edildi. Sekil 2.10 Uygulanan yorgunluk modelinin diagrami 35 Sekil 3.11 Siçanlarda deneysel diyabet olusturulurken yapilan islemler dizgesi 37 Sekil 3.12 Mikroelektrot kayit düzenegi. Mikroskop, mikromanipülatör, preamplifier 38 ve preparat odasi Faraday kafesi Sekil 3.13 Mikroelektrod kayit metodu diyagrami 39 Sekil 4.1 . Kontrol (K), KMA, D ve DMA grubunda bulunan siçanlarin haftalik agirlik 46 ortalama degerlerinin haftalara göre degismesi. Sekil4.2 Yorgunluk öncesi kontrol (K), manyetik alan uygulanmis kontrol (KMA), diyabet (D) 48 ve manyetik alan uygulanmis diyabetli (DMA) gruplara ait izometrik sarsi kasilma egrileri. Sekil 4.3 Yorgunluk öncesi (YÖ) ve sonrasi (YS) dört gruba ait siçan diyafram kasinin 49 izometrik sarsi kuvvetleri. Sekil 4.4 Yorgunluk öncesi (YÖ) ve sonrasi (YS) dört gruba ait siçan diyafram kasinin izometrik 50 kasilma ve gevseme hizlari. Sekil 4.5 Yorgunluk öncesinde, kasilma kuvvetinin manyetik alan etkisinde 51 diyabetli ve diyabetsiz gruplarda degisimi. etkilesmesi. Sekil 4.6 Yorgunluk sonrasinda, kasilma kuvvetinin manyetik alan etkisinde diyabetli ve 52 diyabetsiz gruplarda degisimi. Sekil 4.7 Dört farkli grupta izometrik sarsi kasilma kuvveti ve tetanik kasilma kuvvetinin degisimi55 Sekil 4.8 Yorgunluk öncesi dört farkli grupta, izometrik sarsi ve tetanik kasilma kuvvetleri 55 arasinda dogrusal bir iliski oldugu görülmektedir Sekil.4.9 Izometrik sarsi kasilma kuvveti ve tetanik kasilma kuvvetinin degisimi 56 Sekil.4.10 Yorgunluk öncesi ve sonrasi diyafram kasi kasilma süresi ve izometrik yari-gevseme 57 süreleri Sekil 4.11 Yorgunluk öncesinde, dört farkli grup diyafram kasinin izometrik kasilma 60 kuvvetlerinin uyarilma frekansi ile degismesi. Sekil 4.12Yorgunluk öncesinde dört farkli grup diyafram kasinin % kasilma kuvvetlerinin 60
uyarilma frekansi ile degismesi. Sekil 4.13 Dört gruba ait Izometrik tetanik kasilma kuvvetinin degisimi 61 Sekil 4. 14 Dört gruba ait dinlenim zar potansiyelleri 64 Sekil 4.15 Dinlenim zar potansiyelinin diyabet ve manyetik alan varliginda degisimi 64 Sekil 4.16 Depolarizasyon süresine her etki sonrasinda degisimi 66 Sekil 4.17 Dört gruba ait aksiyon potansiyeli depolarizasyon ve yari-repolarizasyon süreleri 66 Sekil 4.18 Yari repolarizasyon süresinin manyetik alan etkisinde diyabetli ve diyabetsiz 68 gruplarda Degisimi Sekil 4.19 Aksiyon potansiyel alaninin diyabet varken ya da yokken degerlerin nasil degistigi 70 Sekil 4.20 Dört gruba ait aksiyon potansiyeli alani 70 Sekil 4.21 Kontrol, Diyabet, Kontrol manyetik ve Diyabet manyetik alan gruplarina ait 71 depolarizasyon ve repolarizasyon Sekil 4. 22 Repolarizasyon hizinin manyetik alan etkisinde Diyabetli ve diyabetsiz 72 gruplar üzerine etkisi Sekil 4.23 K, KMA, D ve DMA gruplarinda bulunan siçanlarin glukoz total 77
ix
kolesterol ve trigliseridleri toplu halde grafikde görülmektedir Sekil 4.24 Kontrol ( sham) grubuna ait elektron mikroskobik kesit 78 Sekil 4.25 Kontrol grubu 79 Sekil 4.26Kontrol manyetik alan (KMA) 80 Sekil 4.27 Kontrol manyetik alan grubu (KMA) 81 Sekil 4.28 Diyabet (D) grubu 83 Sekil 4.30 Diyabet grubu (D) 84 Sekil 4.31 Diyabet grubu (D) 84 Sekil 4.32 D-manyetik alan (DMA) g rubuna ait elektron mikroskobik kesit görülmektedir 85 Sekil 4.32 D-manyetik alan (DMA) grubu 86
x
ÇIZELGELER DIZINI
Sayfa No Çizelge 2.1 Sekerli diyabette gözlemlenen lipogenez bozukluklarinin ana süreçleri 7
Çizelge 2.2 Sekerli diyabette gözlemlenen lipogenez bozukluklari ve olus bozukluklari 9 Çizelge 2.3 Farkli metabolik durumlarda Insülin/Glükagon Oranlari 12 Çizelge 2.4 Açlikta ve Sekerli Diyabette Keton cisimlerinin Üretimi, Kullanimi ve Itrahi 13 Çizelge 2.5 Iskelet kasinin kimyasal içerigi 13 Çizelge 3.1 Elektron mikroskobik doku takip yöntemi 28 Çizelge 4.1 Kontrol (K), KMA, D, DMA grubundaki siçanlarin 1 ay boyunca haftada bir kez 47
ölçülen agirliklarin ortalama degerleri ve standart hatalari Çizelge 4.2 Manyetik alan uygulanmis ve uygulanmamis kontrol grubu siçanlarin haftalik agirlik 49 Kazanç sonuçlarini gösterir sonuçlarini gösterir Çizelge 4.3 Manyetik alan uygulanmis ve uygulanmamis diyabetli siçanlarinhaftalik agirlik 49 kazanç Sonuçlari Çizelge 4.4 Yorgunluk öncesi ve sonrasinda dört farkli grubun diyafram kaslarinin 50 izometrik sarsi kasilma parametreleri Çizelge 4.5 Yorgunluk öncesi MA-D –yorgunluk etkilesme derecesini gösterir 52 Çizelge 4.6 Yorgunluk sonrasi MA-D-yorgunluk etkilesme derecesini gösteren 54 two-way ANOVA Sonuçlari Çizelge 4.7 Yorgunluk önseci MA -D-yorgunluk etkilesme derecesini gösteren 56 two-way ANOVA Sonuçlari Çizelge 4.8 Yorgunluk sonrasi MA-D-yorgunluk etkilesme derecesini gösteren 56 two-way ANOVA sonuçlari. Çizelge 4.9 Yorgunluk öncesi farkli gruplarin diyafram kaslarinin sarsi ve 57 tetanik kasilma (100 Hz) Kuvvetleri Çizelge 4.10 Yorgunluk öncesi ve sonrasi farkli gruplara ait diyafram kasinin izometrik 58 Kasilma ve yari-gevseme süreleri Çizelge 4.11 Yorgunluk öncesi ve sonrasinda kasilma süreleri üzerine diyabeti-manyetik alan 60 etkilesmelerini gösteren multifaktöriyel ANOVA sonuçlari. Çizelge 4.12 Yorgunluk öncesi ve sonrasinda yari-gevseme süreleri üzerine diyabet-manyetik alan60 etkilesmelerini gösteren multifaktöriyel ANOVA sonuçlari Çizelge 4.13 Yorgunluk öncesi dört farkli gruba ait diyafram kaslarinin frekansa bagli izometrik 62
kasilma kuvvetleri. Çizelge 4.14 Gruplar-frekans arasi ikili karsilastirma sonuçlari 64 Çizelge 4.15 Dört gruba ait dinlenim zar potansiyeli ve AP parametreleri 65
xi
Çizelge 4.16 MA-D etkilesmesini gösteren two-way ANOVA sonuçlari 66 Çizelge 4.17 MA-D etkilesmesini gösteren two-way ANOVA sonuçlari 67 Çizelge 4.18 MA-D etkilesmesini gösteren two-way ANOVA sonuçlari 67 Çizelge 4.19 MA-D etkilesmesini gösteren two-way ANOVA sonuçlari 69 Çizelge 4.20 Dört farkli grubun frenik-sinir diyafram kasi AP alani veAP depolarizasyon hizi ve 71 Çizelge 4.21 MA-D etkilesmesini gösteren two-way ANOVA sonuçlari 72
Repolarizasyon hizi Çizelge 4.22 Depolarizasyon hizi üzerine MA-D etkilesme derecesini gösteren two-way 73 ANOVA Sonuçlari Çizelge 4.23 Repolarizasyon hizi üzerine MA-D etkilesme derecesini gösteren two-way 74 ANOVA Sonuçlari Çizelge 4.24 K, KMA, D, DMA gruplarindaki siçanlarin plazma glukoz seviyeleri ortalama 75 degerleri ve standart hatalari (Glukoz;G) Çizelge 4.25 Dört farkli gruba ait siçan plazma glukoz seviyelerine MMA ve D nin 75 etkilerini gösteren Two way ANOVA sonuçlari Çizelge 4.14 K, KMA, D ve DMA grubundaki siçanla rin serum-kimyasal parametrelerin 76 (total kolesterol, HDL-kolesterol, LDL-kolesterol, trigliserit) ortalama degerleri ve standart hatalari Çizelge 4.27 Dört farkli gruba ait siçan plazma total kolesterol seviyelerine MMA ve D nin 77 etkilerini gösteren Two way ANOVA sonuçlari Çizelge 4.28 Dört grubun serum total kolesterol seviyelerinin ortalamalari arasindaki fark 77 Çizelge 4.29 Dört farkli gruba ait siçan plazma trigliserid seviyelerine MMA ve D nin 78 etkilerini gösteren Two way ANOVA sonuçlari Çizelge 4.30 Dört grubun serum total kolesterol seviyelerinin ortalamalari arasindaki fark 78
xii
ÖZET
AC Manyetik Alanlarin Deneysel Olarak Olusturulan Diyabetli Siçanlarin
Diyafram kaslarinin Mekanik Özellikleri Üzerine Etkilerinin Arastirilmasi
Diabetes mellitus, rölatif insülin sekresyonu yetersizligi nedeniyle
karbonhidrat, protein ve lipit metabolizmasindaki bozukluklariyla karakterizedir.
Diyabet prevelansi toplumda yüksek olan bir hastaliktir. Son yillarda
modülasyonlu manyetik alan uygulamalarinin özellikle tedavi amaçli çesitli
hastaliklar üzerinde etkilerinin arastirildigi bilinmektedir. Diyabetin iskelet
kasinin kontraktil ve elektriksel özelliklerini degistirdigi de bilinmektedir.
Diyafram kasi ise solunum fonksiyonu için eksen konumunda olan önemli bir
iskelet kasidir. Manyetik alanin diyabetik diyafram kasi üzerine etkileri ise
bilinmemektedir. Bundan dolayi, bu çalismada STZ ile olusturulan deneysel
diyabetli siçanlarin diyafram kasi striplerinin biyomekanik ve biyoelektriksel
parametrelerinde, biyokimyasal degerler ve morfolojik yapilarinda kronik
modülasyonlu manyetik alanin (MMA) olusturacagi etkiler incelendi.
Biyomekanik ve histolojik çalismalar için Wistar türü albino erkek siçanlar
kullanildi (N=100). Siçanlarin yarisi juguler venden 0,1 M soguk sitrat tampon
solüsyonu (pH =4,5) içinde çözülmüs streptozotosin (STZ) 45 mg/kg verilerek
olusturuldu. Diger yarisi ise ayni hacimde 0,1 M soguk sitrat tampon enjeksiyonu
yapildi. Diyabetli grubun yarisi 5.0 mT siddetinde, 50 Hz frekansli manyetik alan
olusturulan selenoid içinde her gün 165 dakika (30 dk çalisan 15 dk susan
pulslarla) birakildi. Saglikli (sitrat tampon enjekte edilmis) grubun yarisi da ayni
sekilde her gün ayni saatlerde 165 dk MMA a birakildi. Bir aylik süre sonrasinda
intrakardiak kan alinarak kan biyokimya degerleri, dekapite edildikten sonra
diyafram kasi striplerinden biyomekanik ölçümler ve diyafram kasi elektron
mikroskobu (EM) incelemeleri için histolojik özellikleri çalisildi. Biyomekanik
ölçümler, uygulanan yorgunluk modeli öncesinde ve sonrasinda kas kuvveti (Ps),
kasilma süresi (CT), yari gevseme süresi (½RT), kasilma hizi (+dP/dt) ve gevseme
hizi (-dP/dt) , kuvvet frekans iliskisi belirlendi.
Kasilma kuvveti ve kasilma hizi diyabet, manyetik alan ve diyabetli
manyetik alan gruplarinda anlamli olarak azalmistir (p<0.05). Yorgunluk öncesi
kasilma süresi ve yari-gevseme süresi kontrol grubuna göre diger gruplarla
xiii
karsilastirildiginda anlamli olarak uzamis oldugu saptandi (p<0.05). Yorgunluk
sonrasinda ise kasilma süresi diger gruplara ait kasilma sürelerine göre anlamli
bir sekilde uzarken (p<0.05) yari-gevseme süresinde anlamli degisiklik olmamistir
(p>0.05).
Elektofizyolojik degerlendirme için Wistar türü albino erkek siçanlar
kullanildi (N=27). Siçanlarin yarisi kuyruk veninden 0,1 M soguk sitrat tampon
solüsyonu (pH =4,5) içinde çözülmüs streptozotosin (STZ) 45 mg/kg verilerek
olusturulmustur. Diger yarisi ise ayni hacimde 0,1 M soguk sitrat tampon
enjeksiyonu yapilmistir. Daha sonra yukarda anlatilan kosullarda kontrol
manyetik alan (KMA) (N=7) ve diyabet manyetik alan (DMA) (N=7) MMA na bir
ay süreyle birakildi. Bu süre sonunda siçanlar dekapite edilerek frenik sinir-
diyafram kas preparati birlikte disekte edildi. Mikroelektrot kayit teknigi ile hücre
içi kayitlar elde edildi. Dinlenim zar potansiyeli, kas aksiyon potansiyeli kayitlandi.
Kas aksiyon potansiyeli egrisinden, genlik (mV), alan (mV.ms), depolarizasyon
süresi (ms), ½ repolarisazyon süresi (ms), depolarizasyon hizi (mV/ms) ve
repolarizasyon hizi (mV/ms) bilgileri analiz edildi.
Kas zar potansiyeli kontrol grubu ile diger gruplar karsilastirildiginda
anlamli olarak azalmistir (p<0.05). Kas aksiyon potansiyeli genliginde istatiksel
olarak anlamli bir fark saptanamadi p>0.05). Depolarizasyon süresi diyabet
grubunda anlamli bir artis olmadigi gibi diger gruplarda herhangi bir degisiklik
belirlenemedi. Aksiyon potansiyeli egrisi altinda kalan alani diyabet ve kontrol
manyetik alan gruplarinda anlamli olarak azaldi (p<0.05) diyabet manyetik alan
grubunda ise istatistiki fark bulunamadi (p>0.05). Depolarizasyon hizi sadece
DMA grubunda anlamli olarak arttarken, repolarizasyon hizi ise kontrole göre
diger üç grupta da anlamli olarak artmis oldugu tesbit edildi (p<0.05).
Sonuç olarak, MMA, diyabetli siçanlarda kilo kayiplarini dolayli olarak
azaltmistir, azalan diyafram kas kuvvetinde artma, artan kan glükoz degerinde
azalma saglamistir. Uygulanan yorgunluk modeli sonrasinda MMA nin etkisinin
olmadigi sonucuna varilmistir. Dinlenim zar potansiyeli diyabet ve manyetik alan
gruplarinda azalmistir. MMA, diyabetli grupta aksiyon potansiyelini kontrol
grubu degerlerine yaklastirmistir.
ANAHTAR KELIMELER: Modulasyonlu manyetik alan, diyabet, diyafram, siçan
xiv
ABSTRACT
The Effects Of Alternating Magnetic Field On The Biomechanic Parameters Of
Streptozotocin-Induced Diabetic Rat Diaphragma Muscles
Diabetes mellitus is characterise with the disorders in carbohydrate protein
and lipid metabolisms owing to the insufficient insulin secretion. Diabet is a disease
with a high prevelance in society. In recent years, it has been known that the
effects of magnetic field applications with modulation on various diseases have
been examined. It is also known that diabet changes the contractile and electrical
features of the skeletal muscle. On the other hand, the effects of the magnetic field
on the diabetic diaphragm muscle aren’t exactly known. For this reason, the
effects which the magnetic field with chronic modulation (MMA) would provide on
the morphological structures, biochemical parameters and on biomechanic and
bioelectrical parameters of diaphragm muscle strips of the experimental diabetic
rats which are induced through streptozotocin were examined.
For the biomechanical and histological studies, Wistar type albino rats were
used (N=100). Half of the rats were injected 45 mg/kg streptozotocin (STZ) solved
in 0,1 M cold sitrat buffer solution (pH=4,5) in the juguler veins. The other half
were injected 0,1 M cold sitrat buffer of the same volume mentioned. Half of the
diabetic group was left in selenoid within a magnetic field of 50 Hz frequency and
5.0 mT strenght for 165 min.long everyday. They were exposed to two through
non-stop pulses of 30 min, following 15 minute durations. Half of the healty group
,-injected sitrat buffer-,was exposed to the MMF at the same time every day.
Biomedical measurements of diaphragm muscle stripes after their being decapited,
and histological features of the diaphragm muscle fort he electron microscopic
studies (EM) were studied. Biemechanical measurements were recorded. Before
and after applied fatigue model, muscle force (Ps), contraction time (CT), half of
relaxion time (1/2RT), contaction rate (+dP/dt) and relaxation rate (-dP/dt), the
force and frequency relation were determined.
Contaction force and rate have significantly decreased in the groups of
diabetes, magnetic field and diabetic field (p<0,05). It was determined that
compared to the other groups, the contraction and half-relaxation time before the
fatigue in control group have longed significantly (p<0,05) furthermore, after the
xv
fatigue, there has been no significantly change in half-relaxation time while the
contaction time has prolonged compared to that of the other groups, significantly
(p<0,05).
For the electrophysiological evaluation Wistar type albino male rats were
used (N=27). The fourteen numbers of the rats were injected 45 mg/kg STZ solved
in 0,1 M cold sitrat buffer solution (pH=4,5) in tail vein of rats. Moreover the
thirteen numbers of rats were injected 0,1 M cold sitrat buffer in the volume
mentioned above. Later control magnetic field (CMF)(N=7) and diabetic magnetic
field (DMF) (N=7) were left in MMF for a month long in the mentioned conditions
above. At the end of this time, the rats were decapited and dissected phrenic nerve-
diaphragm muscle preparation. Intracellular records were taken by
microelectrode recording technique. Resting membran potential and muscle action
potential were recorded. Amplitude (mV), area (mV.ms), depolarization time (ms),
depolarization rate (mV/ms) and half repolarization time (ms) and repolarization
rate were analyzed with the muscle action potential curve.
Muscle resting membrane potential in control group compared to the other
groups, has decreased significantly (p<0.05). No significant difference in the
amplitude of action potential has been determined (p>0.05). Depolarization time
hasn’t increased significantly in diabetic group whe reas it hasn’t shown any
change in other groups. The field left under the action potential curve has
decreased in diabetic and control magnetic field groups significantly (p>0.05).
While depolarization rate has increased significantly only DMF group,
repolarization rate in other three groups has increased significantly, compared to
the control one (p<0,05).
As a result, MMA has increased weight loss in diabetic rats indirectly. It has
also prowded some increase in decreasing diaphgram muscle force and decrease in
increasing blood plasma glucose level. After the application the fatigue model, it
has been dedicated that MMF has no effect on diabetic muscle fatigue. Resting
membrane potential has decreased in diabetic and magnetic field groups, MMF
has caused the values of the action potential of the diabetic come closer to those of
the control group.
KEY WORDS: Modulation magnetic field, diabetes, diaphragm, rats
1
1. GIRIS
Diabetes mellitus, kan glikoz konsantrasyonunun yüksekligi ile
karakterize bir metabolik bozukluktur. Nedenlerine göre bir çok diyabet tipi olmakla
birlikte diyabet vakalarinin çok büyük bir kismini Tip 1 ve Tip 2 diyabet
olusturmaktadir. Tip 1 Diyabet, daha çok çocuklarda ve genç eriskinlerde görülür,
pankreasta bulunan ve insülin üreten beta hücrelerinin otoimmün bir süreç (vücudun
bagisiklik sisteminin kendi hücrelerini taniyamamasi) sonunda zedelenmesi ile meydana
gelmektedir. Çocukluk çaginda Tip 1 diyabet sikligi, ülkeler (bölgeler) arasinda farklilik
göstermekte ve her yil 15 yas altindaki 100.000 çocuktan 1-42’sinde diyabet
gelismektedir. Tip 2 Diyabet Siklikla eriskinlerde ve sisman (obez) kisilerde
görülmektedir. Tip 2 diyabetli hastalarda pankreas ya insülin üretemez, ya da pankreas
tarafindan üretilen insülin, insülin direnci nedeniyle kullanilamaz, bunun sonucunda
glikoz metabolizmasi bozulmaktadir. Çogunlukla eriskin nüfusta % 4-8 oraninda Tip 2
diyabet görülmektedir. Oldukça yaygin bir hastalik olup, terminal böbrek yetersizligi
olan olgularin %25’inde, bütün alt ekstremite amputasyonlarinin %50’ sinde sebep
diyabetes mellitus tur. Ayrica, yilda yaklasik 5000 yeni hasta ile körlüge en çok sebep
olan hastaliklardandir. Bunlara ek olarak, hastanede yatarak akut bakimi gerektiren
hastalarin % 10’ u diyabetik hastalardir1.
Diyabette pankreasin kritik rolü, yapilan bir arastirma da köpeklerde pankreasin
bütünüyle çikarilmasi sonrasinda hipergliseminin olusmasi ile anlasilmistir. Glikoz,
pankreasta bulunan langerhans adaciklarinin ß-hücrelerinden insülin salinimini stimüle
eder, insülin çesitli dokularda glikozun alimini ve depo edilmesini saglar. Insülinin bu
etkileri göz önüne alindiginda; eksikligi nedeniyle hiperglisemi ve fazlaliginda ise
hipoglisemi meydana gelmektedir. Diabetes mellitus, bütünüyle veya rölatif insülin
sekresyonu veya aksiyonun yetersizligi nedeniyle karbonhidrat, protein ve lipit
metabolizmasinda bozuklukla karakterizedir. Bu eksiklikler akut oldugu zaman
yorgunluk; poliüri, polidipsi gibi, kronik oldugu zaman ise retinopati, nöropati,
nefropati, periferal damar hastaliklari, kalp yetmezligi gibi hastalik
komplikasyonlarindan sorumlu tutulurlar.2
2
Diyabetin her bir alt grubu, fizyolojik ve patolojik degisiklikleri hayvan
modelleri üzerinde uygulanabilir, bu kompleks hastaligin daha iyi anlasilabilmesi ve
potansiyel tedavi yöntemlerinin önerilebilmesi için çok önemlidir. Örnegin, spesifik
etiolojiye ait faktörler ve/veya genetik geçmis seçilebilir ve deneysel diyabetin özel
tipleri üretmek için hayvan modelleri kullanilabilir, bu durum arastiricilara
biyokimyasal veya anatomiksel seçenekler için hazir ortam saglar. Bu yolla, hayvan
modelleri insan diyabetinde bulunan rahatsizliklari çalismak için kullanilir.3
Iskelet kaslarinin elektriksel ve kontraktil fonksiyonlari üzerine diyabetin
etkileri, kas lif tip dagilimina bagli olarak degismektedir. Genellikle diyabetes
mellitusun, iskelet kaslarinin elektriksel ve kontraktil fonksiyonlari üzerine etkileri,
extensor digitorum longus (EDL) ve soleus kas modelleri üstünde çalisilmistir. Üst
solunum yolu kaslari daha önce çalisilan kaslardan farkli lif tipi dagilimi
karakteristigine sahiptir, fakat bu kaslar üzerine diyabetin etkileri tam olarak
bilinmemektedir. Normal olarak, üst solunum yolu kaslarinin kasilip tipki sternohyoid,
diyafram da oldugu gibi gevseyerek üst solunum yolunu stabilize eder, bundan dolayi
kollapsi önler. Diyabette üst solunum yolu kas sisteminin zayiflamasi nedeniyle
kollapsin meydana geldigi, engelleyici uyku apnesi olarak bilinen hastalikla birlikte
düsünülmektedir. Diyafram solunum fonksiyonu için eksen konumunda olan önemli bir
iskelet kasidir. Bu nedenle diyaframin yorgunluga direnci, kontraktil parametreleri
üzerine streptozotocin (STZ) ile indüklenmis diyabetin uzun süreli olan etkileri henüz
belirlenmemistir. Ancak EDL ve soleus gibi iskelet kaslari üzerine diyebetin etkileri
çalisilmistir.4-8
Streptozotocin’in kimyasal yapisinda, onun sitotoksik hareketi baslattigi
düsünülen yüksek reaktif nitrozüri zincirli bir glikoz molekülü bulunur. Glikoz kismi
pankreatik ß-hücrelerine bu ajani yöneltir ve bu kisim membran reseptörüne
baglandiginda yapisal hasar yaratir. Deneysel diyabet çalismak isteyen arastiricilar ya
STZ ya da alloksan adi verilen baska bir kimyasal ajani tercih ederler3.
Manyetik alanin (MA) biyolojik sistemlere etkisi, farkli yöntem ve amaçlar ile
birkaç yüzyildir incelenen konular arasindadir. MA dogal olarak çevremizde bulunan ya
da elektrik akimlariyla olusturulabilen fiziksel bir kuvvettir. Arastirmalar biyolojik
3
sistemlerin manyetik alan tarafindan etkilendigini göstermektedir. MA in canlilari hangi
frekanslarda, hangi siddetlerde, nasil ve ne ölçüde etkiledigi ve olasi etki
mekanizmalari, üzerinde hala çalisilan tam olarak açik lanamamis konular arasindadir9-
13.
Manyetik alan ile canli sistemler arasindaki biyolojik etkilesim mekanizmasini
aydinlatmak üzere pek çok çalisma yapilmistir. Deneysel kanitlar MA’nin ilk hedef
olarak, hücre membranini etkiledigini, civciv beyninde ve diger çesitli doku formlarinda
hücre-yüzey baglanma yerlerinden Ca++ salinimini degistirdigini, ligand–reseptör
kompleksinin bagli kalma süresini ve hücre-yüzey reseptörlerinin dagilimini
degistirdigini, pankreatik hücrelerden insülin moleküllerinin salinimini, kolesterol ve
trigliserid, kan glikoz seviyesi ve serum biyokimyasini etkiledigini göstermistir.
Manyetik alanin kan glikozunu çok az arttirdigina, insülin salinimini azalttigina,
glukagonu arttirdigina, diyabetik hastalarin yara tedavilerinde kullanildigina dair
çalismalar vardir14,15.
Diyafram solunum fonksiyonu için eksen konumunda olan önemli bir iskelet
kasidir. Manyetik alanin diyabetik diyafram kasi üzerine etkileri ise bilinmemektedir.
Bundan dolayi, bu çalismada STZ ile olusturulan deneysel diyabetik siçanlarin diyafram
kasi striplerinin biyomekaniksel parametrelerinde, biyokimyasal ve morfolojik
yapilarinda kronik modülasyonlu (AC) manyetik alanin olusturacagi etkileri belirlemek
amaçlanmaktadir.
4
2. GENEL BILGI
2.1 Diyabet nedir? Nasil Meydana Gelir?
Diyabet, basta karbonhidratlar olmak üzere protein ve yag metabolizmasini
ilgilendiren bir metabolizma hastaligidir ve kendisini kan sekerinin sürekli yüksek
olmasi ile gösterir. Diyabet hastalarindaki temel metabolik bozukluk, kan yoluyla
tasinan glikozun hücrelerin içine girememesidir. Normal kosullarda besinlerden elde
edilen veya karacigerdeki depolardan kana salinan glikoz pankreas tarafindan salgilanan
insülin hormonunun yardimiyla hücre içine girer ve orada yakilarak enerjiye dönüsür.
Diyabet, hücrelerin üzerindeki glikoz kapisinin açilamamasi durumudur. Diyabet,
insülin hormonu yetersizligine ve/veya insülinin etkiledigi reseptörlerin bozukluguna
bagli gelismektedir.
Uzun süre önce hastalik bilgisi polidipsi (susama), poliüri (asiri idrara çikma),
kilo kaybi ve koma uyari semptomlari ile belirlenmistir Pankreasin kritik rolü
1800’lerin sonlarinda bir köpegin pankreasinin çikarilmasi sonrasinda
hiperinsülineminin gelismesiyle anlasilmistir.
Diyabet diger hastaliklarla karsilastirildiginda yüksek prevelansi olan bir
hastaliktir. Tam prevelansi belirlemek zordur çünkü diyabet için tanimlama ve teshis
kriterleri zamanla gelistirilmis ve epidemiyolojik çalismalarda farklilasmistir. Buna ek
olarak topluluk ve nüfus arasinda özellikle irksal ve yasa ait gruplar arasinda çok
çesitlilik vardir. Diyabet neredeyse toplumun bütünü için saglik bütçeleri üzerinde
büyük bir etkiye sahiptir.
2.1.1 Kaç tip diyabet vardir? Diyabet sikligi ne kadardir?
Nedenlerine göre bir çok diyabet tipi olmakla birlikte diyabet vakalarinin çok
büyük bir kismini Tip 1 ve Tip 2 diyabet vakalari olusturmaktadir.
Tip 1 Diyabet
Daha çok çocuklarda ve genç eriskinlerde görülür. Tip 1 diyabet, pankreasta bulunan ve
insülin üreten beta hücrelerinin otoimmün bir süreç (vücudun bagisiklik sisteminin
kendi hücrelerini taniyamamasi) sonunda zedelenmesi ile meydana
5
gelmektedir. Mutlak veya görece bir insülin yetersizligi oldugundan hastalar ömür boyu
insülin hormonunu disaridan (enjeksiyon yoluyla) almak zorundadirlar. Bu nedenle Tip
1 diyabet Insüline Bagimli Diyabet (Insulin Dependent Diabetes Mellitus=IDDM)
olarak da isimlendirilmektedir. Çocukluk çaginda Tip 1 diyabet sikligi ülkeler (bölgeler)
arasinda farklilik göstermekte ve her yil 15 yas altindaki 100.000 çocuktan 1-42’sinde
diyabet gelismektedir.
Tip 2 Diyabet
Siklikla eriskinlerde ve sisman kisilerde görülmektedir. Tip 2 diyabetli
hastalarda pankreas ya insülin üretemez, ya da pankreas tarafindan üretilen insülin,
insülin direnci nedeniyle kullanilamaz, bunun sonucunda glukoz metabolizmasi
bozulmaktadir. Tip 2 diyabetin kuvvetli bir genetik yatkinlik zemininde gelistigi
bilinmekle birlikte, genetik mekanizmalar tam olarak aydinlatilamamistir. Tip 2
diyabetliler hastaliklarinin baslangicinda ve siklikla çok uzun bir süre insülin ihtiyaci
olmaksizin yasamlarini sürdürebilmektedirler. Bu nedenle Tip 2 diyabet Insüline
Bagimli Olmayan Diyabet (Non-Insulin-Dependent Diabetes Mellitus= NIDDM) olarak
da isimlendirilmektedir. Genel olarak eriskin nüfusta %4-8 oraninda Tip 2 diyabet
görülmektedir1.
2.1.2. Diyabetin bulgulari nelerdir?
Diyabete bagli klinik bulgular vücuttaki karbonhidrat, protein ve yag
metabolizmasinin bozulmasina baglidir. Insülin eksikligi ve/veya insülin direnci
nedeniyle hücrelere giremeyen glukoz belli bir serum düzeyini (180 mg/dl) astiginda
idrarla atilmaya baslar. Böbreklerden atilan glukoz beraberinde sivi atilimini da arttirir
ve sonuçta çok ve sik idrar yapma (poliüri) olur. Vücut, poliüri ile olan sivi kaybini
karsilamak için çok su içme ihtiyaci duyar (polidipsi). Organizma, enerji kaynagi olarak
glikozu kullanamayinca bir taraftan istah artar diger taraftan yedek enerji depolari olan
yaglar ve proteinler yikilmaya baslar ve bunun sonucunda istah artmasina ragmen kilo
kaybi olur.
Dünya diyabetoloji klasiklerinde yag asidi sentezinin sekerli diyabette ileri
derecede azaldigina isaret eden pek çok makale yayimlanmistir. Lipogenez süreci,
enerjinin, yani trigliseritlerin depolanmasi olduguna göre, böyle bir metabolik
bozuklugun vücudun enerji ekonomisine çok ciddi etkileri olmasi kaçinilmazdir.
6
2.1.3 Sekerli Diyabette Yag Asidi Biyosentezi Bozukluklari
Sekerli diyabette lipogenez bozukluklarinin sonuçlari, en çarpici bir sekilde, ilk
defa Drury’nin deneyleri ile gösterilmistir. Lipogenez bozukluklarini iki grupta
incelemek gerekir. Bu bozukluklarin bir kismi insülin eksikliginden ileri gelmekte; bir
kismi ise insülin karsiti hormonlarin fazlaligindan kaynaklanmaktadir.
Hennig ve arkadaslari streptozotocin diyabetli deney hayvaninin kas dokusunda
pirüvat dehidrogenaz enzim kompleksi aktivitesinin ileri derecede azaldigini gösterdiler.
Sekerli diyabette glikoliz hizinin yavaslamasi Krebs Siklusu’nun da yavaslamasina yol
açacagi için, yeterince sitrat molekülü olusamamaktadir. Diyabetik organizmada gerek
glikolitik yol, gerek Krebs siklusu yavas islediginden hem pirüvat dehidrogenaz
kompleksinin hem de sitrat liyazin aktiviteleri düsecek, yag asidi biyosentezi için
gerekli ön maddeler yeterince olusamayacaktir. Bunun net sonucu lipit (trigliserit)
biyosentez hizinin düsmesi, hatta durmasidir.
2.1.4 Insülin Karsiti Hormonlarin Fazlaligindan Kaynaklanan Lipogenez
Bozukluklari
Yag asidi biyosentez hizi glükagon epinefrin gibi insülin karsiti hormonlar
tarafindan yavaslatilmaktadir. Insülin karsiti hormonlarin hemen hemen tümü, lipolizi
kamçilayarak, iç ortamin serbest yag asidi düzeyini yükseltirler. Yag asidi
biyosentezinin, son ürün olan uzun zincirli yag asitleri tarafindan baskilandiklari
hatirlanirsa , insülin karsiti hormonlarin lipoliz yolu ile de lipogenez hizini sinirladiklari
anlasilir. Iç ortamda (plazmada ve sitozolde) yogunlugu artan serbest yag asitlerinin
hangi mekanizma ile lipogenezi yavaslattigi sürekli arastirma konusu olmustur. Sekerli
diyabette bir yandan asiri ölçülerde salgilanan insülin karsiti hormonlar, diger yandan
insülin yetersizliginin sebep oldugu hizli lipolizin iç ortama verdigi zincirli serbest yag
asitleri (NEFA) lipogenez hizini yavaslatarak sonunda durdurmaktadir .
Çizelge 2.1 Sekerli Diyabette Gözlemlenen Lipogenez Bozukluklarinin Ana Süreçleri
1.Anaerob glikoliz yolundaki engeller (Sekil 2-A) 2 Krebs siklusu’ndaki arizalar (Sekil 2-B) 3.Yetersiz NADPH üretimi (yavas isleyen Pentozfosfat söntü) (Sekil 2-3) 4.Lipogenez sürecindeki defektler (Sekil 2-3).
7
Sekerli diyabetteki lipogenez bozukluklarinin glikoliz, Krebs siklusu ve
lipogenez süreçlerindeki çok sayidaki engellerden kaynaklandigini ve bu engellerin
temelinde insülin yetersizligi ile insülin karsiti hormonlarin özellikle glukagon
fazlaliginin rol aldigini söylemeliyiz (Çizelge 2.1 ve Sekil 2.A ve B).
Birinci engel, Sekil 2 A’ da görüldügü gibi insülin yetersizligi sonucu, glikozun
hücre içine giremeyip glükoz-6-fosfat’in olusamamasidir (hekzokinaz enziminin
baskilanmasi). Bu engel, glikolizi yavaslatarak asetil-KoA olusumunu azaltir.
Ikinci engel, triyozfosfat’tan asetil-KoA olusumunu hizlandiran pirüvat
dehidrogenaz enzim kompleksinin insülin yetersizliginden kaynaklanan
inaktivasyonudur (Sekil 2A’daki 2. engel).
Üçüncü engel, hizi azalmis glikoliz nedeniyle Krebs siklusununda yavas
islemesi ve yeterince sitrat molekülünün olusamamasidir (Sekil 2B’deki 3. Engel).
(A) (B)
Sekil 2. (A) ilk engel, insülinin yetersizligi sonucu, glukozun hücre içine giremeyip glukoz-6-fosfat ‘in olusamamasidir (hekzokinaz enziminin baskilanmasi). (B) Bu engel, glikolizi yavaslatarak asetil-KoA olusumunu azaltir. (Büyükdevrim A.S, Demiroglu C. Diyabetik hastalarda Akut Metabolik Çöküntü Sendromu T. C. Kadir Has Üniversitesi Tip Fakültesi Yayinlari 1. Baski Istanbul 1999)
8
Dördüncü engel, esasen sinirli miktarda tesekkül eden sitratin asetil-KoA ya
dönüsümünü katalize eden sitrat liyaz enzim aktivitesinin, insülin enzim aktivitesinin,
insülin eksikligi nedeniyle azalmasi ve yeterince asetil-KoA üretilememesidir (Sekil 2.
B’deki 4. Engel).
Sekil 2. 3 Diyabetik glikoliz metabolizmasinin farkli noktalarindaki arizalara bagli olarak gelisen lipogenez defektleri (Büyükdevrim A.S, Demiroglu C. Diyabetik hastalarda Akut Metabolik Çöküntü Sendromu T. C. Kadir Has Üniversitesi Tip Fakültesi Yayinlari 1. Baski Istanbul 1999)
Çizelge 2.2 Sekerli Diyabette Lipogenez Bozuklulari ve Olus Mekanizmalari
I. Insülin yetersizliginden kaynaklanan bozukluklar
1. Glikoz hücre içinde glikoz 6 fosfat’ i olusturamaz. 2. Triyozfosfattan asetil-KoA olusumunu hizlandiran pirüvat dehidrogenaz enzim
kompleksi inaktif oldugundan yeterli asetil-KoA olusamaz. 3. Hizi azalmis glikoliz nedeniyle Krebs siklusu da yavas isler ve yeterince sitrat molekülü
olusamaz. 4. Sitratin asetil-KoA’ ya dönüsümünü kataliz eden sitrat liyaz enzim aktivitesi azalmistir
ve yeterince asetil-KoA üretilemez. 5. Malonil-KoA molekülünün uzun zincirli yag asidi seklinde uzamasini saglayan “dörtlü
biyokimyasal süreçler”deki indirgenme reaksiyonlari için gerekli bulunan NADPH yetersizdir. Çünkü, pentoz-fosfat söntü iyi islememekte ve kafi NADPH olusamamaktadir.
6. Üzerinde yag asidi biyosentezinin gerçeklestirildigi, mültipotent “yag asidi sentaz” enzimi düsük hizda çalismaktadir. II. Insülin karsiti hormonlarin fazlaligindan kaynaklananlar
7. Asetil-KoA’dan malonil-KoA' nin olusumunu katalize eden asetil-KoA karboksilaz enzim aktivitesi baskilanmistir.
8. Asiri lipoliz sonucu iç ortamda miktari fazlalasan uzun zincirli serbest yag asitleri (NEFA) de yag asidi biyosentezini baskilamaktadir.
9
Besinci engel, malonil-KoA molekülünün uzun zincirli yag asidi seklinde
uzamasini saglayan ‘dörtlü biyokimyasal süreçler’deki indirgenme reaksiyonlari için
gerekli bulunan NADPH in yetersizligidir; biraz önce belirtildigi gibi, insülin eksikligi
sonucu pentoz-fosfat söntü iyi islemedigi için NADPH yeterince olusamamaktadir
(Sekil 2.3 deki 9.Engel). Insülinin yag dokusunda pentoz-fosfat söntünü hizlandirdigi
gösterilmistir.
Altinci engel, asetil-KoA dan malonil-KoA nin olusumunu katalize eden asetil-
KoA karboksilaz enzim aktivitesinin insülin karsiti hormonlar (örnegin, glükagon ve
epinefrin) tarafindan baskilanmaktadir (Sekil 2.3 deki 6. Engel).
Yedinci engel, üzerinde yag asidi biyosentezinin gerçeklestirildigi, olaganüstü
ve multipotent görevli “yag asidi sentaz” enziminin insülinin azalmis bulundugu
ortamda çalisamamasidir (Sekil 2.3 deki 7. Engel).
Sekizinci engel, insülin karsiti hormonlarin sebep oldugu asiri lipoliz sonucu
sitozolde biriken uzun zincirli serbest yag asitlerinin bizatihi yag asidi biyosentezini
baskilamasidir (Sekil 2.3 deki 8. Engel)
Özetle; diyabetik bir organizmadaki lipogenez bozuklugu, insülin eksikligi ve
insülin karsiti hormonlarin asiri salgilanmalari sonucu, asetil-KoA nin yeterince
üretilememesi ve bu dengesizlikten ötürü, uzun zincirli yag asidine dönüsümünün
biyokimyasal ve enzimatik süreçlerinin çesitli kademelerde engellenmesidir.
2.1.5 Sekerli Diyabette Patolojik ve Ketogenez
Keton cisimlerinin asiri olusumu, büyük miktarlardaki yag asitlerinin karacigere
sevk edilmesi sonucudur. Serbest yag asitleri, keton cisimlerinin ön maddeleridir.
Fizyolojik kosullarda, örnegin belli bir süre aç kalindiginda yag asitleri adipöz dokudan
mobilize edilir ve karacigerde yikilarak (β oksidasyon) enerji olusturur. Buna karsilik,
günleri içine alan daha uzun süreli açlikta ve insülin yetersizliginde (akut
dekompansasyon göstermis olan sekerli diyabette), lipoliz süreci patolojik boyut
kazanir.
Karacigerde yag asitlerinin oksidasyonu sirasinda olusan asetil-KoA, Krebs
siklusunda tamamen kullanilamaz. Çünkü, bir yandan asetil-KoA molekülleri Krebs
siklusuna asiri ölçülerde arz edilirken diger yandan bu siklusun hizi azalmistir. Bu iki
olayin gelismesinde asil sebep insülin eksikligidir; daha önceki bahislerde açiklandigi
gibi, insülin eksikligi hem lipolizin artmasina yol açarak karacigere bol miktarda serbest
10
yag asidi akisina, dolayisiyle bol miktarda asetil-KoA olusumuna, hem de glikoz
kullanimini (glikoliz) azaltip glikoneogenezi hizlandirarak Krebs siklusuna daha az
sayida pirüvat (okzaloasetat) molekülünün ulasmasina sebep olur.
Patolojik lipolizin sebep oldugu asiri serbest yag asidi birikiminin hizlandirdigi
yag asidi β-oksidasyonu sonucu olusan büyük sayidaki asetil-KoA, esasen hizi azalmis
Krebs siklusunda kullanilamaz ve ikiser ikiser “kondanse“ olarak, yani birleserek,
“keton cismi” adini verdigimiz maddelere dönüsür.
Keton cisimleri “asetoasetat”, “β-hidroksibütirat” ve “aseton” dan ibarettir.
Keton cisimlerinin üçüncüsü aseton, asetoasetat’tan dekarboksilasyon yolu ile
olusmakta ve uçucu (volatil) özelligi nedeniyle hastanin soluk havasinda ve idrarinda,
kendine has çürük elma kokusu ile fark edilebilir.
Ilk ikisi birer ketoasit olan asetoasetat, β-hidroksibütirat, asiri miktarlarda
üretildiginde, vücut sivilarindaki yogunluklari artmakta ve bireyin hayatini tehdit eden
tehlikeli asit-baz dengesizligine (asidoz) yol açmaktadir.
2.1.6 Patolojik Lipoliz Ve Ketogenez Süreçlerinin Fizyopatolojik Temelleri
Insüline ihtiyaci
olan her diyabetikte ve
uzamis açlik esnasinda
gözlemlendigi gibi, iç
ortamdaki insülinin
mutlak yoklugu kisa
sürede bireyin yasamini
tehdit eden diyabetik
ketoasidoza sebep
olmaktadir. Bu
durumun dikkat çekici
ilk isareti, serbest yag
asitleri artisina eslik
eden agir hiperglisemidir; bu biyokimyasal tabloyu kisa bir süre sonra kanda
asetoasetik asit ve β-hidroksibütirik asit artisi izler. Nitekim, uzun süre aç birakilmis
Sekil 2.4 . Bir diyabetik hastadaki yag ve karaciger hücresi arasindaki lipit alis -verisinde plazmadaki insülin/glükagon oranlarinin rolünü gösteren sema. Glükagonun fazlaligi, lipolize sebep olarak serbest yag asitlerinin hepatositte keton cisimlerine dönüsüm oranlarini artirmaktadir (Büyükdevrim A.S, Demiroglu C. Diyabetik hastalarda Akut Metabolik Çöküntü Sendromu T. C. Kadir Has Üniversitesi Tip Fakültesi Yayinlari 1. Baski Istanbul 1999)
11
deney hayvanlarinin idrarinda trigliseridleri mobilize eden maddeyi (leri) izole etmek
basarildi ve böylece, lipoliz sürecinin önemi belgelenmis oldu. Her ne kadar ketozis
insülin yetersizligi ile baslamaktaysa da, bu bozukluk, glükagon katekolaminler ve
kortizol gibi “stres hormonlari”nin da asiri salgilanmalari ile siddetlenmektedir.
Ketogenezin hizlanmasinda olaylar söyle gelismektedir: Evvela, plazmada insülin
düzeyi alçalir ve bu sirada stress hormonlari patolojik düzeylere dogru yükselir. Bu
durum, insülin/glükagon oraninin düsmesine, adipoz dokudan trigliserid’lerin
mobilize edilerek asiri miktardaki yag asidlerinin (patolojik lipoliz) karacigere akin
etmesine yol açar (Çizelge 2.3 ve Sekil 2.4)
Çesitli fizyolojik ve patolojik durumlarda, molekül sayisi esas alinarak insülin/
glükagon orani hesaplandiginda
önemli farkliliklar saptandi.
Örnegin, dengeli beslenen saglikli
bireylerde bu oran 3.8 olarak
hesaplanmistir; açlikta bu oran 0.4 e
kadar alçalmakta ve karbonhidrat
kisitlanmasinda 1.8 e inmektedir. Bu
kosullarda, beyin dokusu hariç, hemen
bütün dokularda glikoz kullanimi en az
düzeylere dogru alçalmaktadir. Buna
karsilik glikoz infüzyonu uygulanarak
sürekli hiperglisemi olusturulan saglikli
bireylerde bu oranin 16.0 gibi çok
yüksek degerlere çiktigi
gözlemlenmektedir. Çizelge 2.3 de farkli
metabolik durumlarda insülin/glükagon
oranlari verilmistir.
Plazmada insülin düzeyinin azalip
glükagonun artmasi ile ortaya çikan bu
durum hepatosit membraninda adenozin
3′,5′-monofosfat (cAMP) düzeyinin
Sekil 2.5 . Insülin yetersizligi ile birlikte glükagon fazlaliginin sebep oldugu hizlanmis ketogenez sürecinin moleküler açiklamasi. Bu iki hormonun belirtilen özellikleri, gerçekte adipositteki lipolizi ve hepotositte yag asitlerinin β-oksidasyonunu; böylece, ketogenez için gerekli substrat akimini hizlandirmaktadir. (Büyükdevrim A.S, Demiroglu C. Diyabetik hastalarda Akut Metabolik Çöküntü Sendromu T. C. Kadir Has Üniversitesi Tip Fakültesi Yayinlari 1. Baski Istanbul 1999)
Çizelge2.3 Farkli metabolik durumlarda Insülin/Glükagon Oranlari
Metabolik durum I/G orani
Açlik hali
Düsük karbonhidtatli diyet
Dengeli ve yeterli beslenme
Glükoz infüzyonu
0,4
1,8
3,8
16,0
12
artisina sebep olmakta; böylece, malonil-KoA sentezi baskilanip karnitin
açiltrensferaz I aktivitesi artmaktadir. Bu degisim, aktive edilmis yag asitlerinin
büyük ölçülerde keton cisimlerine dönüsümünü hizlandirmaktadir (Sekil 2.5 ve
Çizelge2.3).
Tip 1 diyabette, insüline bagli pozitif feedback halkasi ortadan kalktigi için insülin
karsiti hormonlar hepatik keton üretimini azami miktarina çikaracak sekilde, plazma
serbest yag asidi düzeylerini fizyolojik sinirlarinin (0.4-0.7 mM/l) hemen hemen 3-5
kati yükselmektedir. Çizelge 2.4 deaçlikta ve sekerli diyabette keton cisimlerinin
durumu görülmektedir.
Insan plazmasinda iki
yakit maddesi dolasmaktadir;
bunlar glikoz ve yag asitleridir
ve hücre içinde, ayni sira ile
glikojen ve trigliserid seklinde
depo edilmislerdir. En büyük
glikojen deposu iskelet kas
dokusu olup kisiden kisiye
degismekle birlikte, 875 ile 1750 gr kadar oldugu hesaplanmistir. Oranlar Çizelge 2.5 de
yer almaktadir. Ancak kas glikojeni kendi hücresi disinda enerji kaynagi olarak
Çizelge 2.4 Açlikta ve sekerli diyabette keton cisimlerinin üretimi,kullanimi ve atilimi Üretim= Kullanim+Atilim Ketogenez Hizi (gr/gün) Kullanim (oksidasyon) hizi (gr/gün) Idrarla atilim (gr/gün) atilim Durum Karaciger Beyin Böbrek Kalp Kasi Iskelet Kasi Toplam Böbrek Kisa Açlik 115 20 ** 3-5*** 34 110 2.5 Uzun Açlik 130 40 31 3-5 14 110 14.0 Diyabet**** 131 30-40 20*** 3-5*** 5*** 50-70 24.0 **Tayin edilmemistir ***Tahmini degerler ****Yetersiz tedavi altindaki
Çizelge 2-5 Iskelet Kasinin Kimyasal Içerigi*
Proteinler Glikojen Kreatin fosfat ve serbest kreatin Adenozin fosfat’lar Diger fosfatli ürünler * Iskelet kasi vücut agirliginin yaklasik % 50 si kadardir
% 80 % 2.5- 5.0 % 2.0-3.0 % 1.0-1.0 % 1.0
13
kullanilamaz; çünkü, kas hücresi glukozun hücre disina çikisini saglayacak olan glukoz-
6-fosfataz enziminden yoksundur.
Glukoz-6-fosfataz enzimi hücre ile hücreler arasi ortam arasinda glikoz
hareketlerinin gerekli oldugu organlarda, örnegin karacigerde, ince barsak epitel
hücresinde ve böbrek tubulus epitel hücresinde mevcuttur. Bu kontrol mekanizmasini
kas içi akut enerji ihtiyacinin saglanmasinda bir savunma araci gibi kabul etmek
gerekir1,2,4-6.
2.2 Diyabetin Hayvan Modellemesi STZ [2-deoxy-2-(3-methyl-3-nitrosourea) 1- D - glucopyranose] '
Streptomyces achromogene' den üretilen genis spektrumlu bir antibiyotiktir. STZ ilk kez
bu organizmadan potansiyel antibiyotiklerin testi edilirken Upjohn laboratuarlari
tarafindan ortaya çikarilmistir. STZ nin kimyasal yapisi onun sitotoksik hareketi
baslattigi düsünülen yüksek reaktif nitrosourea zincirli bir glikoz molekülü içerir.
Glukoz parçasi (kismi) pankreatik ß-hücrelerine bu ajani yöneltir ve bu kisim membran
reseptörüne baglandiginda yapisal hasar yaratir.5 Deneysel diyabet çalismak isteyen
arastiricilar ya STZ ya da alloksan adi verilen baska bir kimyasal ajani da tercih
edebilirler.
Intraselüler seviyede üç büyük faktör sürekli ß-hücrelerinin ölümünden
sorumlu tutulurlar:
(1) Metilasyonun islevi
(2) Serbest radikal olusumu
(3) Nitrik oksid üretimi
Metilasyon: STZ nin sagliga zararli etkileri nitrouso kisminin
dekompozisyonundan biçim alan oldukça yüksek reaktif karbonium iyonlarinin ( +3CH )
üretiminden meydana gelir. +3CH iyonlari DNA da kirilmalara neden olur, bunu da
hücre tamir mekanizmasinin bir bölümü olarak nükleer enzim poli (ADP-riboz)
sentatazin aktivasyonunu etkileyerek yapar. Hücresel pridin nükleotidler gibi, özellikle
NAD+ nükleer enzimler için substrat olarak kullanilir, NAD+deki azalma 20 dakika
içinde olusur. Bu etkide beklenmedik ve irreversible NAD+ tükenmesi NAD+ ye bagimli
enerjinin ve protein sentezinin durmasina yol açar, en sonunda hücrelerin ölümü
gerçeklesir. Poli (ADP-riboz) sentatazin 3-aminobenzamid ve nikotinamid gibi ajanlarla
14
inhibisyonu NAD+ tüketilmesinden ß-hücrelerini korudugu bilinir ve STZ
uygulanmasindan sonra hücre ölür.
Serbest radikaller: STZ etkilerinde serbest radikallerin rolü de arastirilmistir.
Hidrojen peroksit STZ nin in vitro ve in vivo uygulamalari üzerine pankreatik
adaciklarda üretildigi gösterilmistir. Üstelik süperoksid dismutaz, bir serbest radikal
tüketicisi, STZ nin diyabetojenik özelliklerine karsi bazi koruma sagladigi
gösterilmistir. Oksidatif stresin STZ toksisitesinin belirleyiciliginde önemli bir rol
oynadigi sonucuna varilmistir.
Nitrik oksit : NO içerigi kullanilarak STZ´nin diyabetonejik etkisinin nasil
oldugunu açiklamak içinde mümkün olan bir mekanizma önerilmistir. STZ ´den NO
üretimine yol açan tam dogru bir metabolik proses net degildir fakat bu proses STZ nin
kendiliginden etkisini yitirmesini içerebilir. Mekanizma her ne olursa olsun STZ nin
üretimine yol açtigi NO ß-hücrelerine dogru sitotoksik oldugu büyük ölçüde
bilinmektedir.
Son zamanlarda, STZ nin hareket mekanizmasini açiklamak için
bütünlesmis bir hipotez önerilmistir. STZ, süperoksidin üretimi yoluyla peroksinitrit
üretir daha sonra bu NO ve hidroksil radikallere ayrilir, bundan dolayi ß-hücre DNA
sinin zarar görmesine ve hücrelerin apoptosizine yol açar. Mekanizma içerigi her ne
olursa olsun nüklear ve mitokondrial DNA, nüklear poli (ADP-riboz) sentetaz
kullanarak kesme-tamir islemi ile daha sonra tamir edilir. Gerçekten bu enzimin
aktivitesi, STZ enjeksiyonun 10 dakika içerisinde anlamli bir sekilde artar. Poli (ADP-
riboz) sentetaz DNA’yi tamir etmek için gerekli olan ADP-riboz ünitelerini üretmek
için bir substrat olarak NDA kullanir, bundan dolayi intrasellüler NAD seviyesi azalir
ve ya tükenir. Intrasellüler NAD konsantrasyonundaki azalma onun prekürsörlerinin
alimindaki azalmanin da bir sonucu olabilir.
Bunlara ek olarak ß-hücreleri üzerine STZ' nin etkileri, bu ajanin ayni
zamanda çoklu düsük dozlarinin diyabeti indüklemek için kullanilmistir. STZ' nin çoklu
düsük doz enjeksiyonundan sonra STZ toksisitesi nedeniyle adacik hücrelerinin
dejenerasyonu bir inflamator cevap baslattigi öne sürülmüstür, ki bu sekilde
mononükleer hücreler kan dolasimindan dokuya göç ederler, makrofajlarda
farklilasirlar. Bu hücreler ß-hücrelerini fagosit ederler, bu nedenle sitokimyasal
mediyatörler salinir. Sonuç olarak lemfositik infiltrasyon meydana gelir.
15
ß-hücreleri seçilerek yukarida anlatilan fetal olaylarin niçin meydana geldigini
açiklamak için birkaç mekanizma postule edilmistir. Bunlar (1) ß-hücre membranlari
için STZ’in yüksek afinitesi, (2) Özellikle oksidatif etkilesim için hassas ß-hücre
membranlarina yönelen tek SH gruplari, (3) Serbest radikaller için ß-hücrelerinin düsük
kapasitesi, ve (4) diger dokularla karsilastirildiginda adaciklar için düsük NAD+/DNA
orani3.
STZ ile indüklenmis diyabetin, iskelet ve kalp kasinin kontraktil
özellikleri morfolojisi ve biyokimyasi üzerine etkileri derindir: Amino asid transportu
azalir, Na+-K+-ATP az aktivitesi baskilanir, sarkolemaya ait pompa yogunlugu azalir,
Proteolizisinin arttirilmasi ile protein sentezinin azalmasina eslik eder. Ultrastrüktürel
seviyede ise, mitokondrial kristalar azalir, yavas oksidatif liflerde (SO) lipid birikir,
hizli glikolitik liflerdeki T tübül ve sarkoplazmik retikulum hasarlanir. Histokimyasal
çalismalar göstermistir ki; diyabet farkli lif tiplerini ve kasilabilir özellikleri farkli
etkilemektedir. Yavas kas olan soleusda kas gerimi ve yari gevseme zamani diyabetli
siçanlarda uzamistir. Oysaki hizli kasilabilen extonsor digitorum longus (EDL)
diyabetten etkilenmemistir fakat insülinle tedavi edilmis tetanik uyari ile uyarilmis
gerimde bir azalma vardir 4-6.
Bu çalismalara göre, siddetli diyabet sartlarinda soleus (SOL baskin olarak
yavas-sarsi) kasinin kasilma ve gevseme süreleri artmis fakat, kas sarsi genligini
etkilememistir ve extensor digitorum longus (EDL baskin olarak hizli-sarsi) kasinin
tetanik gerimi azalmistir temporal (zamansal) parametreler etkilenmemistir.
Diyabetli SOL ve EDL kaslarinin kontraktil aktivitelerinde ki degisiklikler bir
veya birkaç hücresel degisimler için ikincil olabilir. Bu hücresel degisimler lif tipine
iliskin durumlarda meydana geldigi gösterilmistir (örnegin; sarkolemmanin Ca+ u
kullanma yetenegi bozulur, EDL kasinin membran depolarizasyonu artar, intrasellüler
H+ veya ATP konsantrasyonu azalir). Hipoinsülineminin sonuçlari iskelet kasi üzerine
direkt yada indirekt pek çok etkisi mevcuttur. Kas kitlesi içindeki glikolitik enzimlerin
sayisi ve aktivitesi azalir ve pirüvat dehidrogenazin multifosforilasyonu prüvat
oksidasyonunu azaltir. Bazi çalismalar, intramüsküler metabolizmasinda, yüksek enerji
fosfat konsantrasyonunda ve intrasellüler pH’ da degisiklikler oldugunu bildirmislerdir.
Bu degisikliklerin siddeti kas lif kompozisyonuna bagli olabilir. Bunlara ek olarak
plazma membran kompozisyonunun degismesi nedeniyle transmembran substrat ve
16
iyonik akimlar dramatik bir biçimde degisebilir. Yapilan çalismalar glukoz
transportunun yüksek konsantrasyonundaki yag asidi ve keton cisimciklerinden
etkilendigini göstermistir.
Normal sartlar altinda, iskelet kasi laktat dolasimi için ana kaynaktir, kalp
kasinin tersine net laktat salinimindan anlasilir. Bununla birlikte diyabet ve obesite gibi
patolojik sartlar alinda laktat metabolizmasi degisir7,8,15-20.
2.2 Manyetik Alan
Orsted 1820 yilinda, içinden akim geçen telin etrafinda bir manyetik alan
olustugunu ve alan içine konmus bir pusulanin yön degistirdigini gözlemistir. Bir tel
çok sayida bükülerek adina kangal (coil) dedigimiz düzenekler olusturulur. Bu
düzenegin ortasindaki bosluga emir bir çekirdek konulursa, akimin manyetik alan
etkileri saptanir. Elektrik yüklü bir çubuk nasil çevresinde bir alan olusturuyorsa,
içinden akim geçen bir tel veya bir miknatis da çevresinde bir manyetik alan olusturur.
B manyetik alan siddetinin birimi SI birim sisteminde tesla (T) ve CGS birim
sisteminde gauss (G) tur. 1T=104 G tur.
B manyetik alan vektörü kendi alan çizgilerine su sekilde baglidir:
1. Manyetik alan çizgilerinin herhangi bir noktadaki tegetinin yönü, o
noktadaki manyetik alan vektörü B in yönünü verir.
2. Manyetik alan vektörünün büyüklügü birim kesitten geçen manyetik
alan çizgilerinin sayisi ile dogru orantilidir. Alan çizgilerinin sik
oldugu yerlerde B siddetli, seyrek oldugu yerlerde zayiftir.
Bir iletken üzerinden geçen elektrik akiminin iletken etrafinda olusturdugu
eletromanyetik alanin siddeti zamanla degisiyorsa AC (alternative current) manyetik
alan denir21.
Selenoidin Manyetik Alan Siddeti: Içinden i akimi geçen ve bir helis boyunca
sik olarak sarilmis düzenege selenoid denir (Sekil 2.6). Selenoidde olusan toplam
manyetik alan, sarimlarin tek tek olusturduklari manyetik alanlarin vektörel toplamina
esittir. Sarimlardan yeterince uzakta bulunan noktalardaki B manyetik alan selenoidin
eksenine paraleldir.
17
2.4 Modülasyonlu Manyetik Alanin Biyolojik etkileri
Degisken manyetik alana maruz kalan insanda, vücut içi moleküllerin elektriksel
olarak yüklü olmalari nedeniyle elektrik akimlarinin olustugu görülür (Sekil 2.7).
Örnegin; 3 T/s lik bir manyetik alan, insan basi çevresinde 30 µA/m2 lik bir akim
yogunlugu meydana getirir. Indüklenmis elektrik akim yogunlugu hücresel seviyede
etkilidir. Tüm vücut degisken manyetik alan etkisinde kaldiginda asagida belirtilen
sinirlar dahilinde vücutta bazi degisikliklerin oldugu bildirilmektedir.
A) 50/60 Hz’ de 0.5-5 mT üzerindeki manyetik alan veya 3 Hz’de 10-100 mT’lik
manyetik alanin vücut içinde olusturdugu 1-10 mA/m2 lik akim yogunlugu ikinci
derecede biyolojiksel etkiler meydana getirir.
B) 50/60 Hz’ de 0.5-5 mT üzerindeki manyetik alan veya 3 Hz’de 100-1000 mT’lik
manyetik alanin vücut içinde olusturdugu 10-100 mA/m2 lik akim yogunlugu,
görmeyi içeren dokular ve sinir sisteminde tedavi edici etkileri vardir. Ayrica
kemik kirigini yeniden daha hizli birlestirilmesinde rol oynar.
C) 50/60 Hz’ de 50-500 mT üzerindeki manyetik alan veya 3 Hz’de 1-10 T’lik
manyetik alanin vücut içinde olusturdugu 100-1000 mA/m2 lik akim yogunlugu,
uyarilabilir dokulari stimüle etmektedir.
D) 50/60 Hz’ de 500 mT dan büyük alan veya 3 Hz’de 10 T’lik manyetik alanin
vücut içinde olusturdugu 1000 mA/m2 lik akim, extrasistoller, ventriküler
fibrilasyon ve akut saglik riski meydana getirmektedir.
Sekil 2.6: Alternatif güç kaynagi ve zaman rölesi kullanilarak selenoid içinde
meydana getirilen modülasyonlu manyetik alanin semasi ve manyetik alan siddetini
hesaplamakta kullanilan denklem (i= selenoidden geçen akim siddeti, amp, L=
Selenoidin uzunlugu, N= selenoidin sarim sayisi, R=selenoidin yariçapi)
18
ELF alanlarin hücreler üzerinde muhtemel etki mekanizmalari Sekil 2.7 deki semada
gösterilmistir22-24.
2.5 Iskelet Kasinin uyarilmasi ve kasilmasi
2.5.1 Iskelet kasinin uyarilmasi: Iskelet kas lifleri omuriliginin ön boynuzunun
büyük motor nöronlarindan baslayan büyük miyelinli sinir lifleri ile inerve edilir. Her
sinir lifi normalde birkaç kez dallanir ve üç ile birkaç bin iskelet kas lifini uyarir. Sinir
ucu, kas lifiyle lifin ortasina yakin bir yerde, sinir kas-kavsagi denen bir baglanti yapar
ve aksiyon potansiyeli kas lifinin uçlarina dogru iki yönde yayilir. Sekil 2.8 büyük
miyelinli sinir lifi ile iskelet kas lifi arasindaki sinir-kas kavsagini göstermektedir. Sinir
lifi uç kisminda terminal dallara ayrilir ve kas lifinin içine dogru girer, fakat lifin
plazma membraninin disinda kalirlar. Bu yapinin tamamina motor son plak denir. Bu
yapi, kendisini etraftaki sivilardan ayiran bir veya daha fazla Schwann hücresi ile
çevrilmistir. Akson terminalinde bulunan çok sayida mitokondri baslica eksitatör bir
transmitter olan asetilkolinin sentezi için gerekli enerjiyi saglar. Asetilkolin kas lifini
uyarir. Asetilkolin sinir terminalinin sitoplazmasinda sentezlenir fakat hizla bir çok
küçük sinaptik veziküle absorbe edilir, bir son plak terminalinde normalde yaklasik
300000 adet vezikül vardir. Bazal laminanin matriksine tutunmus olan çok miktarda
asetilkolinasteraz enzimi asetilkolini yikar.
Sekil 2.7 ELF in hücreler üzerindeki muhtemel etki mekanizmalari (Tenforde T.S. and Kaune W.T. Interection of extremely low frequency electric and magnetic fields with humans. Healty Physics. 1987. 53:585-606)
19
Bir sinir uyarisi sinir-kas kavsagina ulastiginda, asetilkolin
nörotransmiterinin salinimini tetikler. Asetilkolin vezikülleri sinir membrani ile
kaynasir ve içerigini sinaptik araliga bosaltir. Asetilkolin molekülleri difüzyonla
sarkolemma da yerlesik olan asetilkolin reseptörlerine baglanirlar. Asetilkolin
reseptörleri 2 a 1ß 1?, 1d alt ünitelerinden olusur ve sarkolemmayi boydan boya geçer.
Asetilkolin moleküllerinin reseptörlerine baglandiginda sarkolemmanin Na+ ve K+ a
geçirgenligi artar ve impuls yani aksiyon potansiyel kas membraninda yayilmaya
baslar. Bu impuls sarkolemma ve devami niteliginde T tübülleri boyunca iletilir. Sekil
2. 9,10 da Sarkolemma devaminda T tübülü ve hemen yaninda sarkoplazmik
retikulumun yerlesimini gösteren diyagram görülmektedir. Impuls yani kas aksiyon
potansiyeli T tübülü boyunca ilerler,
Sekil 2.8. Motor son plagin görüntüsü. Bir akson terminali ile kas lifi membrani arasindaki birlesme noktasini göstermektedir. (G.A Thibodeau, K. T. Patton Anatomy and Physiology. St. Louis, USA: Ikinci Basim.)
20
dihidropiridin reseptörlerini diger bir ismiyle voltaj kapili kalsiyum kanallarinin
açilmasini ve konsantrasyon gradyenti ile içeri bir miktar Ca2+ iyonlarinin girmesini ve
bu durumun da sarkoplazmik retikulum da yerlesik durumda olan riyanodin
reseptörlerinden depo Ca2+ un salinmasini saglar. Sekil 2.11 de motor nöronda baslayan
aksiyon potansiyelin SR dan Ca2+ larinin salinimina dek geçen olaylar anlatilmistir.
Sekil 2.9 Iskelet kasinda T- tübülü ve sarkoplazmik Sekil 2.10. Iskelet kasinda riyanodin ve dihidro retikulum arasindaki isleyisi sematik gösterimi. pidin reseptörlerinin membran topolojisini gös- teren diyagram. (Sekil 2-9,10 R.D. Keynes F.R.S. and D.J. Aidley Nerve and Muscle . West Nyack, USA. Üçüncü Baski)
Sekil 2.11. Iskelet kasi liflerinde uyarilmadan sonra gelisen olaylari anlatan sematik
gösterim. (G.A Thibodeau, K. T. Patton Anatomy and Physiology. St. Louis, USA: Ikinci Basim.)
21
Iskelet kasinin kasilmasi:
Iskelet kasi birbirinden bagimsiz
kas liflerinden olusmaktadir. Birçok iskelet
kasi tendonlarda baslayip biter ve kas lifleri
iki tendon ucu arasinda birbirine paralel
olarak uzanir. Bu paralel uzanti sayesinde
kas liflerinin kasilmasi ile güçleri birbirine
eklenmis olur. Iskelet kasinin
kasilabilmesinde rol oynayan iki büyük
protein miyozin ve aktindir. Miyozin kalin
filamenttir yaklasik 11 nm, aktin ise daha
ince olup yaklasik 5 nm çapindadir. Iskelet
kasinin elektron mikroskopi görüntüsünde
aydinlik bölge I bandi ve karanlik bölge A bandi olarak adlandirilmistir. Bu bandlar
miyofibriller boyunca görülürler. I bandin ortasinda koyu bir çizgi Z çizgisi yer alir A
bandin ortasinda ise daha aydinlik olarak görülen H bölgesi bu da daha aydinlik bir
kusakla yarilir ki M çizgisi görülür. Iki Z çizgisi arasindaki ünite sarkomer diye
adlandirilir. Miyozin filamenti A bandi boyunca yer alir, aktin ise Z çizgisine yapisiktir
ve A bandina dogru uzanir. Aktin filamenti tropomiyozin ve troponin proteinlerini de
içerir.
Miyozin proteini agir ve kompleks bir proteindir, alti polipeptid zincirinden
yapilidir; ikisi uzun ve agir, dördü kisa ve hafifdir. Uzun olan polipeptidle r bir çift
sarmal olusturmak üzere birbiri etrafina spiral olarak sarilir. Bu zincirlerden her birinin
bir ucu kivrilarak miyozin basi denen globüler polipepdtid yapiyi meydana getirir.
Dolayisiyla, çift sarmal miyozin molekülünün bir ucunda yan yana uzanan iki serbest
bas vardir, sarmalin devam eden kismina kuyruk denir. Ikisi bir basa ait olmak üzere,
dört hafif zincirde miyozin basinin kisimlaridir. Bu hafif zincirler kas kasilmasi
sirasinda basin fonksiyonunu kontrol etmeye yardim eder. Miyozin basinin kas
kasilmasi için önemli olan diger bir özelligi ATPaz enzimi olarak fonksiyon görmesidir.
Bu özellik basin ATP yi yikmasini ve ATP nin yüksek enerjili fosfat baglarindan elde
edilen enerjiyi kasilma islemini enerjilendirmek için kullanmasini saglar.
Sekil 2. 12 Aktin ve miyozin
filamentleri. (G.A Thibodeau, K. T. Patton Anatomy and Physiology. St. Louis, USA: Ikinci Basim.)
22
Aktin filamenti üç protein komponentinden olusmustur; aktin, tropomiyozin ve
troponin. Aktin filamentinin belkemigi ip seklinde çift-sarmal F-aktin protein
molekülüdür. Iki iplik miyozin molekülündekine benzer sekilde sarmal yapar, fakat her
70 nm de tam bir dönüs yaptigi görülür. Çift F-aktin sarmalindaki ipliklerden her biri G-
aktin moleküllerinden olusmustur. Her G-aktin molekülüne bir ADP molekülü
tutunmustur. Çift sarmalin iki F-aktin ipligi üzerindeki aktif bölgeler, aktin flamenti
boyunca yaklasik her 2.7 nm de bir aktif bölge bulunacak sekilde yerlesmistir.
Tropomiyozin moleküller ise F-aktin iplikleri ile zayif bir sekilde birlesmis ve F-aktin
sarmalinin kenarlari etrafina spiral olarak sarilmistir. Dinlenim durumunda
tropomiyozin moleküllerinin aktin ipliklerinin aktif bölgelerini kapattigi, dolayisiyla
aktin ile miyozin arasinda kasilmaya neden olacak çekimi engeller. Bir diger aktinde yer
alan protein troponindir. Troponin tropomiyozin molekülünün bir ucuna tutunmustur.
Troponin üç alt birimden olusur bunlar; 1-troponin I aktin için, 2- troponin T
tropomiyozin için, 3- troponin C ise Ca2+ için kuvvetli afineteye sahiptir (Sekil 2.13).
Aktin filamenti
sarkoplazmik retikulumdan
salinan Ca2+ konsantrasyonu 10-
6 M a ulastiginda miyozin
filamentinin çapraz köprü
baslari aktin filamentinin aktif
bölgelerine çekilir ve böylece
aktin miyozin üzerinden
kaymis olur ve sarkomer boyu
kisalir buna kasilmanin
boyunca yürüme teorisi denir.
Sarkomer boyunun kisalmasi
sirasinda kas kuvveti olusur.
Ca2+ ‘ un serbestlemesinden
kisa bir süre sonra,
sarkoplazmik retikulumun
Sekil 2. 13 Iskelet kasinin kasilmasi da kasilma ve
gevseme olaylar dizgesi. (G.A Thibodeau, K. T. Patton Anatomy and Physiology. St. Louis, USA: Ikinci Basim.)
23
longitüdinal kisimlarinda aktif transport mekanizmasi, kalsiyumun tekrar retikulum
içinde toplanmasini saglar. Bu pompa Ca2+-Mg2+ ATPazidir. Kalsiyum iyonlari buradan
terminal sisternalara diffüze olur ve bir sonraki aksiyon potansiyeline kadar depolanir.
Ca2+ yogunlugu retikulum disinda yeterince azaldiktan sonra miyozin ile aktin
arasindaki kimyasal olay durur ve kas gevser. ATP burada hem kasilma hemde gevseme
için gerekli olan enerjiyi saglamaktadir. Sekil 2.14 de uyariya karsi kasin verdigi
yanitlar görülmektedir.
Tek bir aksiyon potansiyeli kisa
süreli bir kasilmayi takip eden gevsemeye
neden olur. Bu olaya kas sarsi denir. Tekrar
edilen uyarilmaya karsi kasta meydana
gelen ilk kasilmanin gevsemesi baslamadan
tekrarlanan uyarilar ilk kasilmaya
katilmayan diger kasilma elemanlarinin da
aktivasyonuna neden olarak önceden
meydana gelmis kasilmanin artmasina
neden olurlar. Bu olaya kasilmalarin
birikmesi (sumasyon) denir. Sumasyon
sirasinda meydana gelen kas gerimi kas
sarsisi sirasinda meydana gelen gerimden
daha fazladir. Uyarilarin hizli bir sekilde
tekrar edilmesinin sonucunda kasilma
elementlerinin aktivasyonu herhangi bir gevseme olmadan görülür ve sonunda sürekli
bir kasilma haline yol açar. Bu olaya tetanus (tetanik kasilma) adi verilir. Tam tetanus
sirasinda meydana gelen tetanik gerim tek bir kas sarsisi tarafindan getirilen gerimin
yaklasik 4 katidir 25-27.
Sekil 2. 14 Iskelet kasi nin çesitli
uyarilara verdigi sarsi tam olmayan tetanus ve tam tetanus egrileri. (G.A Thibodeau, K. T. Patton Anatomy and Physiology. St. Louis, USA: Ikinci Basim.)
24
2. 5. Diyafram Kasinin Özellikleri
Diyafram kasinin lif tip dagilimi yapilan histokimyasal çalismalarla
belirlenmistir. Tüm diyafram kasi % 40 tip I, %27 tip IIa, ve %34 tip IIb liflerini içerir.
2.6 Diyafram Kasinin Histolojik Karakteristigi
Tip I Lif (Yavas-oksidatif): Yavas kasilan bu lifler enerji gereksinmesini
oksidatif yol ile saglarlar. Çaplari küçüktür ve kirmizi renkli görülürler. Yavas miyozin
ATPaz izoenzim aktivitesine sahip olduklarindan kasilma ve gevseme hizlari da
yavastir. Sarkoplazmik retikulum sayilari tip 2 liflere göre daha azdir. Mitokondri sayisi
ve büyüklügü artmis olup sitrik asit siklusunda rol alan enzim miktarlari da fazladir.
Kas lifi basina düsen kapiller sayisinin fazla oldugu bu lifler, miyoglobin yönünden
zengindir. Bütün bu özellikleri nedeniyle oksidatif kapasiteleri yüksek liflerdir. Bu lifler
yorgunluga da dirençlidirler 28.
Tip II kas Lifleri(Hizli glikolitik)
Tip IIa kas lifi: Hizli kasilan bu liflerin çaplari büyüktür ve beyaz renkli
görülmektedir. Enerji gereksinmelerini anaerobik metabolizma ile karsilamalari nedeni
ile glikolitik yolla ilgili enzim sistemleri çok gelismistir. Hizli miyozin ATPaz izoenzim
aktivitesine sahiptirler. Sarkoplazmik retikulum sayilari ve kalsiyum pompalama
kapasiteleri çok yüksektir. Mitokondri sayilari, oksidatif enzim aktiviteleri, miyoglobin
içerigi ve kapiller yogunlugu düsüktür. Hizli ve kuvvetli kasilan bu lifler çabuk yorulma
egilimindedirler.
Tip IIb kas lifi: Hizli kasilan bu liflerin çaplari küçüktür ve zengin miyoglobin
içeriginden dolayi kirmizi renkli görünürler. Enerji gereksinmelerini oksidatif yolla
karsilamalari nedeni ile oksidatif kapasiteleri, mitokondri sayi ve büyüklügü kapiller
yogunlugu çok yüksektir. Ayni zamanda tip IIa liflerinde oldugu gibi sarkoplazmik
retikulum sayi ve kapasiteleri yüksektir. Miyozin ATPaz aktivitesi hizli olan bu liflerin
kasilma ve gevsemeleri de hizlidir. Yorgunluga gösterdikleri direnç açisindan
degerlendirildiklerinde tipI ve tipIIa arasinda yer alirlar 28.
25
2.6.1 Diyabetli Hayvanlarin Diyafram Kaslarinin Özellikleri
Diyabetik farelerin iskelet kaslarinda histokimyasal ve morfometrik analiz
çalismasinda tip 2a kas lifinde artis, tip 2b de azalma ve tip 1 kas lifinde de artis tesbit
edilmistir (Sekil2.15). Klueber ve
arkadaslari Tip 2a liflerinin tip 2b
liflerinden daha çabuk çevre kosullarina
adapte olabildiklerini ve tip 2b liflerinden
daha az dayanikli olduklarini
belirtmislerdir. Ayrica tip 2b lifleri daha
hizli bir biçimde tip 2a liflerinden atrofiye
ugradiklari yine ayni çalismada
belirtilmistir. Tip 1 liflerindeki artis ise
yine ayni çalismada tipki sinir kesilerinde
olan rejenerasyon ile açiklanmaktadir. Bu nedenle lif tiplerindeki bu degisiklikler
oksidatif kapasiteyi degistireceginden kasilma süresini de uzatacagini belirtmislerdir28.
2.6.2 Diyafram Kasinin Mekanik Özellikleri
Metzger ve arkadaslarinin yaptiklari bir çalismada siçan diyafram kasinin lif tip
dagilimi ve bu liflerin ait olduklari bölgelerden alinan stiplerde kasin izometrik
parametreleri çalisilmistir. Tip 1 lifi daha çok sag ventral costal bölgede, tip II a lifi
daha çok abdominal bölge sol dorsal costal da, tip II b lileri ise abdoninal taraf sag
crural bölgede daha çok bulunmaktadir. Bu bölgelerden vental-costal bölgeden alinan
stiplerin kas kuvvetleri diger bölgelerden alinanlara göre artmistir. Kasilma süreleri
degismezken gevseme süreleri uzamistir. Yine vental-costal bölgeden alinan stiplerin
kas kasilma hizlarinda ise diger bölgelerle karsilastirildiginda kasilma hizi ve gevseme
hizi artmistir 29-30.
2.7 Türev, Integral
Bazi durumlarda sinyalin zaman-voltaj degerleri yerine degisim hizlari (türev)
ve sinyal altindaki alan (integral) gibi büyüklükler gerekli olmakta ve bunlar sinyalin
kendisinden daha fazla bilgi tasimaktadir (Sekil 2.16). Örnegin sol ventrikül basinciyla
Sekil 2.15 Siçan diyafram kasinin bölgelere ayrilmis gösterimi Sayilar 1-6 sirasiyla; sag crural,sol crural, sag ve sol dorsal costal, sag ve sol ventral costal
26
(P) birlikte dP/dt’ sinin istenmesi P basinc inin degisim hizlari ve süreleri hakkinda daha
ayrintili bilgi getirmekte ve bu bilgiler kalp etkinligini tanimada ve teshiste yararli
olmaktadir.
2.7.1 Bir sinyalin türevi: Sürekli bir x(t)
sinyalin de t’ ye serbest degisken x’ e bagimli
degisken denir. Türev, degisim oraninin limit
degeridir ve bagimli degiskenin serbest
degiskene bagli degisim çabuklugunu gösterir.
Türev bir fonksiyonun bir nokta dolayinda
degisim çabuklugu veya zamansal degisim
hizi hakkinda bilgi tasidigindan, bir
fonksiyonun degisik noktalardaki türev
degerleri hesaplanarak bu fonksiyonun ansal
veya bölgesel artim veya azalim çabukluklari
hakkinda bilgi edinilebilir.
Bir egriyi türev egrisiyle birlikte incelemek,
egrinin yalnizca kendisinin incelenmesine
göre su üstünlükleri saglar;
i) Egrinin ansal veya bölgesel
degisim çabuklugu elde edilir.
ii) Zamansal degisim hizlarinin
sayisal karsilastirilmasi olanakli olur
iii) Egrinin maksimum ve minimum noktalari daha incelikle belirlenebilir.
2.7.2 Bir sinyalin integrali: Geometrik anlamda x(t) fonksiyonunun t ve t1 noktalari
arasindaki belirli integrali, altinda kalan alana karsilik gelir.
Fizik, kimya ve tipta birçok olgunun veya sinyalin türev degerleri dogrudan
ölçülebildigi ve bilindigi halde kendisi bilinmemektedir. Bu durumlarda, sinyal bilinen
türev degerinden integral alma islemi ile saptanabilir. Örnegin bir elektrik devresinde
elektrik akimi, elektrik yük miktarinin türevine esit oldugundan, ölçülen elektrik akim
Sekil 2.16 Üstteki asil egrinin türev ve integrallerini gösterimi. Günay I. Insan Extensor Digitorum Brevis kasindan kayitlanan uyarilmis kas aksiyon potansiyel egrilerinin Fourier frekans analizi, türev ve integral teknikleri ile incelenmesi (Doktora tezi). Ankara Üni. Ankara, 1981.
27
siddetinin integrali alinarak elektrik yük miktari elde edilebilir. Kas kasilmasiyla olusan
elektriksel etkinlik miktari, yani elektrik yükü, kas aksiyon potansiyellerinin integraliyle
orantilidir 31.
2.8 Diyabetik Siçan Kan biyokimyasi
Siçan serum glukoz degeri 50-135 g/dl, serum trigliserid 26-145 mg/dL, kolesterol
26-82 mg/dL dir. STZ ile indüklenmis siçanlarin glukoz degerleri 140 mg/dL den
480mg/dL ye total kolesterol degerleri 66.9 nmol/mg dan 87.4 nmol/mg ‘a trigliserid 60
mg% dan 93 mg% ye yükselmistir 32.
28
3. GEREÇ ve YÖNTEM
3.1 Denekler ve Deney Gruplari
Bu çalisma, Çukurova Üniversitesi Tip Fakültesi Biyofizik Anabilim Dali’nda
Subat 2001-Temmuz 2005 tarihleri arasinda yapilmistir. Deneyler Çukurova
Üniversitesi Tibbi Bilimler Deneysel Arastirma ve Uygulama Merkezi (TIPDAM) Etik
Kurulu Yönergesine uygun olarak gerçeklestirilmistir.
Çalismada baslangiç agirliklari 250-300 g arasinda degisen Wistar türü albino
erkek siçanlar kullanilmistir. Bu hayvanlar Çukurova Üniversitesi Tibbi Bilimler
Deneysel Arastirma ve Uygulama Merkezinden saglanmistir. Denekler arastirma
süresince çelik kafeslerde (50×34×17 cm), her kafeste en fazla 5 hayvan olacak sekilde
tutulmustur. Hayvanlar bu süre içinde istedikleri kadar su içip yem yiyebilmislerdir.
Barindirildiklari oda, 12 saat aydinlik 12 saat karanlik olacak sekilde ayarlanmistir.
Denekler önce diyabetli ve diyabetsiz olmak üzere ikiye ayrildi. Daha sonra,
diyabetsiz grup manyetik alan uygulanmamis kontrol (K) ve manyetik alan uygulanmis
(KMA) gruplar; diyabetli grup ta manyetik alan uygulanmamis (D) ve manyetik alan
uygulanmis (DMA) gruplar olarak yeniden ikiye bölünerek dört grup [Kontrol
(K;n=25), Kontrol-Manyetik Alan (KMA;n =25), Diyabet (D;n=25) ve Diyabet-
Manyetik Alan (DMA;n=25)] olusturuldu. Sekil 3.1’de görüldügü gibi, bu dört gruptan
her biri yine kendi içinde histoloji (n=5) ve kan-serum (n=20) gruplari olarak yeniden
ikiye ayrildi. Kan örnegi (5 ml) alindiktan sonra, dekapite edilen hayvanlarin, hizli bir
sekilde diyafram kasi preperatlari çikarildi ve biyomekanik kayitlarin alinmasina
geçildi33.
Sekil 3.1 Deney gruplari ve deneklerin dagilimlari görülüyor.
29
3.2 Diyabetin Olusturulmasi
Siçanlarda diyabet, 80+10 mg/kg ketamin/Xylazine anestezi kombinasyonu
altinda juguler venden 0,1 M soguk sitrat tampon solüsyonu (pH =4,5) içinde çözülmüs
streptozotosin (STZ) (S-0130 Sigma) 45 mg/kg verilerek olusturulmustur. Kontrol
grubundaki hayvanlara ise ayni hacimde 0,1 M soguk sitrat tampon enjeksiyonu
yapilmistir (Sekil 3.2 A,B,C). Enjeksiyondan sonra hayvanlar (100 W’lik tunsten telli
ampul takilmis) masa lambasi ile isitilan kafeslerde anesteziden çikincaya kadar gözlem
altinda tutulmustur. Izleyen günlerde günde bir kez kontrolden geçirilmislerdir. Tüm
hayvanlarin idrar glikoz düzeyleri streptozotosin enjeksiyonundan sonraki 48-72 saat
içinde idrar stripi kullanilarak (Glukotest–No:184047) test edilmistir. Diyabetik
gruptaki hayvanlarin idrar glukoz düzeylerinin artmadigi durumlarda, bu siçanlar deney
grubundan çikarilmistir. Denekler, enjeksiyonu izleyen dört haftalik dönemde
stabilizasyona alinmis ve izlenmistir.
3.3 Diyabetik Hayvanlarin Bakimi
Tüm deney süresince siçanlar her kafeste bes hayvan olacak sekilde
yerlestirilmislerdir. Her gün kafes temizligi yapilmistir. Haftada bir kez kilo takibi, abse
kontrolü ve genel durum degerlendirilmistir. Abse gelisen hayvanlarda eter anestezisi
altinda drenaj ve yara temizligi yapilmistir.
Hayvanlar devamli olarak %24 proteinli pelet yem ile beslendi. Bunun yani sira
haftada bir kez islatilmis, kuru ekmek de verildi. Baska ilave yem ve antibiyotik
A B C Sekil 3.2. Çalismaya alinan siçanlarin STZ verilerek diyabet, sadece sitrat tampon verilerek placebo (kontrol) gruplarinin olusturulmasina ait resimler görülmektedir.A: anestezik madde enjeksiyonu, B:sitrat tampon ve STZ enjeksiyonu, C: operasyon sonrasi siçan görülmektedir.
30
kullanilmadi. Sulari normal çesme suyu olup, sabah aksam olmak üzere günde iki kez
degistirildi. Çalisma süresince siçanlarin bulundugu odanin sicakligi 25±1 °C de ve nem
orani % 40-60 da tutuldu.
3.4. Manyetik Alan Kaynagi
Arastirmalarda alternatif manyetik alan olusturmak üzere alternatif akim
saglayan güç kaynagi ve bir adet selenoid kullanildi. Manyetik alani olusturan selenoid,
yalitkan bir madde olan fiber çatidan yapilmis olup, 400 mm boyunda 210 mm çapinda
ve silindir seklindedir. Bu silindir
üzerine 1,4 mm kalinliginda
yalitilmis bakir telden 1400 sarim
sarildi. Bu sekilde yapilan selenoid,
çikis voltaji degistirilebilen güç
kaynagina baglandi. Uygulamada,
yönleri kuzey-güney dogrultusunda
olan 5.0 mT siddetinde, 50 Hz
frekansli manyetik alan kullanildi.
Selenoid, içinde siçanlarin
bulundugu pleksiglas kutu ve
manyetik alan uygulama protokolü
Sekil 3.3’te sematik olarak
gösterilmistir.
3.5 Manyetik Alan Ölçme
Aleti
Manyetik alan PHYWE
Marka Digital Teslametre ile
axial Hall probe kullanilarak
ölçüldü (Sekil 3.4). Alet 10-5–2
T arasinda, DC ve AC
(50 Hz-5 kHz)
Sekil 3.3 Siçanlarin modülasyonlu manyetik alana yerlestirilmelerinin sematik olarak gösterilmistir. Altta 30 dakika uygulama ve 15 dakika susma süresiyle 135 dakika süresince siçanlarin etkisinde kaldiklari manyetik alanin biçimi gösterilmektedir.
Sekil 3.4 Manyetik alan ölçme aleti ve selenoid içi alan ölçümü
31
manyetik ölçümünde kullanilabilmektedir. Ölçek birimi 10-5 T = 10-2 mT = 0,1 G
oldugundan, manyetik alan uygulama yerindeki yerin manyetik alanini da ölçebildik ve
yaklasik 0,35 G olarak bulduk.
3.6 Manyetik alan Uygulanmasi ve Sham Grubu
Manyetik alan siddeti, PHYWE marka digital teslametre ile ölçüldü. Deney
hayvanlari, manyetik alan uygulanmak üzere, 3 mm kalinliginda seffaf pleksiglastan
yapilmis ve her biri 5 adet siçan barindirabilen özel kafeslere (400×170×130 mm)
yerlestirildiler. Her grup bir ay süreyle günde, ayni saatlerde 165 dakika boyunca
modülasyonlu manyetik alana maruz birakildi. Siçanlarin manyetik alana maruz
birakilmasi esnasinda selenoidin sicakligi sik sik ölçülerek 25±1 ºC de tutuldu.
Manyetik alan uygulanmayan grup, yani Sham veya Kontrol grubu, aralarinda 3
metre mesafe olup, topraklanmis metal bir ekranla birbirinden ayrilmis ayni odada,
manyetik alan uygulanmis siçanlar gibi, her gün ayni saatlerde, ayni sürelerde, ayni
pleksiglas kutuda, selonoid benzeri bir silindir içinde tutuldular.
3.7 Diyafram Örneklerinin Alinmasi
Kontrol (sham), manyetik alan uygulanmis kontrol, diyabetli ve manyetik alan
uygulanmis diyabetli gruplarini olusturan deney hayvanlarindan diyafram
preperatlarinin diseksiyonu, WLM Perry ve RA .Chapman tarafindan önerilen yöntemle
yapildi. Siçanlarin diyafram
kaslarinin ventral–kostal
bölgelerinden 0,053±0,006 g
agirliginda ve 1,7±0,1 cm
uzunlugunda kas seritleri
çikarildi33.
Deneylerde her bir
gruptan 7 siçan kullanildi ve
her bir siçan diyaframindan
üç serit elde edildi.
Sekil 3.5. Biyomekanik parametreler ölçüm sistemi
32
3.8 Biyomekanik Kayit ve Gözlem Sistemi
Diyafram kasinin uyarilmasi ve kasilmalarin kayitlanmasinda Hitachi marka
VC-6523 digital storage ossiloskop, Harvard marka 50-2153 model arastirma organ
banyosu, Harvard 6002 stimülatör ve May ST95PT stimülatör, Harvard Izometrik
Transducer Type D1 50 gram, Harvard Universal ossillograf ve Transducer interface
kullanildi. Kayit ve gözlem sisteminin fotografi Sekil 3.5 ve sematik diyagrami Sekil
3.6’da gösterilmistir.
Dijital storaj osiloskoba kayitlanmis egriler seri seri kablo (RS232C) ile
bilgisayara aktarildi ve Quick Basic’te hazirlanan (BISIP ver. 2.0) program ile analiz
edildi. Bütün kayitlar sayisal olarak elektronik ortamda saklandi34.
3.9 Çözeltiler
Deneyler sirasinda izole diyafram kaslarinin içinde barindirildigi Krebs çözeltisi
yaninda, kontrol grubu hayvanlara enjekte edilen Sitrat tamponu ve siçanlari diyabetli
hale getirmek için streptozotocin (STZ) kullanildi. Histoloji çalismalarinda kullanilan
çözeltiler ilgili bölümde anlatilmistir.
Kreb’s çözeltisi: NaCl: 118mM, KCl:4.69mM, MgSO4:0.6mM,
KH2PO4:1.17mM, Glikoz:11.1mM, NaHCO3:25.0mM, CaCl2 :2.5mM .
Sekil 3.6 Biyomekanik parametrelerin kayitlama teknigi
33
Kimyasal maddelerin hepsi Sigma ve Merck marka olup analar kalitededir.
Çözeltiler bidistile su ile hazirlandilar ve bütün çözeltiler % 95O2-%5 CO2 ile
gazlandirildi. Çözeltilerin pH’lari 7,4 olarak ayarlandi. pHlarin ayarlanmasinda yeterli
miktarlarda tris veya HCl kullanildi.
Sitrat tamponu: 0,1 M’lik sitrat tamponu, 0,1 M sitrik asit ile trisodyumsitrat
karistirilarak elde edilir. Karisimin pH 4,5’tur. Siçanlara enjekte edilmeden önce
karisim steril edildi.
Streptozotosin (STZ): Steril edilmis sitrat tamponu içinde çözülerek hazirlandi.
3.10 Biyomekanik Parametrelerin ölçülmesi
Arastirmada agirliklari 250-300 g arasinda degisen Wistar Albinos türü erkek
siçanlar kullanildi. Servikal dislokasyon ile öldürülen deney hayvanindan daha önce
tarif edilen yönteme göre diyafram
kas preparati hazirlandi. Preparat
platin elektrotlar arasina uygun
sekilde yerlestirildi ve banyo
sicakligi 28°C ta sabit tutulan ve
Krebs çözeltisi içeren izole organ
banyosuna asildi. Banyo sivisi
devamli %95O2-%5CO2 gaz karisimi
ile gazlandirildi. Kontrol, MA,
Diyabetli ve Diyabetlilerin manyetik
alana maruz birakilan gruplarina ait
diyafram kasi stripleri, banyo sivisi devamli %95 O2-%5 CO2 gaz karisimi ile
gazlandirildi. Uyariya verilen kas cevaplari izometrik kuvvet transduseri araciligi ile
dijital storage osiloskopta hafizaya alindi, oradan da seri kablo (RS232C) ile bilgisayara
aktarildi ve Quick Basic’te hazirlanan (BISIP ver. 2.0) program ile sarsi parametreleri
ve türev degerleri belirlendi34.
Sekil 3.7 Izometrik sarsi parametreleri egrileri
34
Her gruptaki diyafram stripleri önce
tek supramaksimal kare pulslarla direkt
uyarilarak izometrik sarsi kasilmalari
kaydedildi (Sekil 3.7). Bilgisayara
kayitlanan sarsi egrilerinden, BISIP
bilgisayar programi araciligi ile sarsi kasilma
kuvveti (Ps), kasilma süresi (CT) ve yari-
gevseme süresi (1/2RT) parametreleri
belirlendi.
Kayitlanan sarsi kasilma
kuvvetlerinin kasilma hizlari ve gevseme
hizlarinin sayisal degerleri bilgisayar
programi araciligi ile türevleri alinarak
belirlendi (Sekil 3.8). Türev egrisinden, ayni
zamanda kasilma ve gevseme hizlarinin
maksimum oldugu noktalar (zamanlar) da
belirlenebilmektedir.
Daha sonra 10, 20, 50 ve 100 Hz
frekansli puls trenleri olusturuldu. Bu trenler,
10 Hz frekansli 4 adet, 20 Hz frekansli 12 adet, 50 Hz frekansli 25 adet ve 100 Hz
frekansli 50 adet pulstan olusmaktadir. Her gruptaki kas seritleri sarsi kasilmasindan 2-3
dak. sonra 10 Hz frekansli puls treniyle uyarilarak izometrik birikim egrisi kayitlandi.
Daha sonra hemen yikanarak 20 Hz frekansli puls treniyle uyarildi ve ardindan yikandi.
Sekil 3.9 Izole diyafram kas seritleri tek-100 Hz frekanslarinda uyarilarak, izometrik kasilma kuvvetleri elde edildi.
Sekil 3.8 Örnek bir sarsi egrisi ve altta, onun türevi. Türev kasilma ve gevseme hizinin sayisal degerini ve zamanlarini belirlemekte kullanilmaktadir.
35
Benzer islemler 50 Hz ve 100 Hz frekansli puls trenleri için tekrarlandi (Sekil 3.9). Bu
protokol dört gruba ait kaslarin hepsine uygulandi.
3.11 Yorgunluk Modeli
Yorgunluk öncesinde diyafram kas seritlerinin sarsi, birikim ve tetanik yanitlari
kayitlandiktan sonra, 40 Hz frekansli 0.5 ms süreli, 8 s train durationlu ve 30 s train
peryotlu supramaksimal kare pulslarin uygulanmasiyla yorgunluk olusturuldu. Hemen
sonra kas seritleri tek pulsla uyarilarak yorgunluk sonrasi (YS) izometrik sarsi egrileri
kayitlandi ve daha sonra bilgisayar ekraninda belirtilen ölçümler yapildi.(Sekil 3.10).
Ayni protokol MA, Diyabet ve Diyabet+MA gruplarina da uygulandi.
3.12 Biyoelektrik Kayit ve Gözlem Sistemi
Çalismada baslangiç agirliklari 250-300 g arasinda degisen Wistar türü albino
erkek siçanlar kullanilmistir. Bu hayvanlar Çukurova Üniversitesi Tibbi Bilimler
Deneysel Arastirma ve Uygulama Merkezinden saglanmistir. Denekler arastirma
süresince çelik kafeslerde (50×34×17 cm), kontrol kafesinde 6 ancak diger üç grup için
en fazla 4 hayvan olacak sekilde tutulmustur. Hayvanlar bu süre içinde istedikleri kadar
su içip yem yiyebilmislerdir. Barindirildiklari oda, 12 saat aydinlik 12 saat karanlik
olacak sekilde ayarlanmistir.
Denekler önce diyabetli ve diyabetsiz olmak üzere ikiye ayrildi. Daha sonra,
diyabetsiz grup manyetik alan uygulanmamis kontrol (K, N=6) ve manyetik alan
uygulanmis (KMA,N=7) gruplar; diyabetli grup ta manyetik alan uygulanmamis (D,
N=7) ve manyetik alan uygulanmis (DMA N=7) gruplar olarak yeniden ikiye bölünerek
dört grup olusturuldu. Kan örnegi (5 ml) alindiktan sonra, dekapite edilen hayvanlarin,
Sekil 3. 10 Uygulanan yorgunluk modelinin diagrami
36
hizli bir sekilde frenik sinir-diyafram kasi preperatlari çikarildi ve intrasellüler kayit
alinmasina geçildi33.
3.12.1 Diyabetin Olusturulmasi
Siçanlar hafif eter anestezisi altinda kuyruk venden 0,1 M soguk sitrat tampon
solüsyonu (pH =4,5) içinde çözülmüs streptozotosin (STZ) (S-0130 Sigma) 45 mg/kg
verilerek toplam 14 adet siçandan diyabet gruplari olusturulmustur. Kontrol grubundaki
toplam 13 adet siçana ise ayni hacimde 0,1 M soguk sitrat tampon enjeksiyonu
yapilmistir (Sekil 3.2 A,B,C,D,E,F). Enjeksiyondan sonra hayvanlar kafeslere gözlem
altinda tutulmustur. Izleyen günlerde günde bir kez kontrolden geçirilmislerdir. Tüm
hayvanlarin idrar glikoz düzeyleri streptozotosin enjeksiyonundan sonraki 48-72 saat
içinde idrar stripi kullanilarak (Glukotest–No:184047) test edilmistir. Diyabetik
gruptaki hayvanlarin idrar glukoz düzeylerinin artmadigi durumlarda, bu siçanlar deney
grubundan çikarilmistir. Denekler, enjeksiyonu izleyen dört haftalik dönemde
stabilizasyona alinmis ve izlenmistir.
Manyetik alan Uygulanmasi ve Sham Grubu
Yukarida anlatilan sekilde olusturulan manyetik alan siddeti kullanildi. Deney
hayvanlari, manyetik alan uygulanmak üzere, 3 mm kalinliginda seffaf pleksiglastan
yapilmis ve her biri 5 adet siçan barindirabilen özel kafeslere (400×170×130 mm)
yerlestirildiler. Her grup bir ay süreyle günde, ayni saatlerde 165 dakika boyunca
modülasyonlu manyetik alana maruz birakildi. Siçanlarin manyetik alana maruz
birakilmasi esnasinda selenoidin sicakligi sik sik ölçülerek 25±1 ºC de tutuldu.
Manyetik alan uygulanmayan grup, yani Sham veya Kontrol grubu, aralarinda 3
metre mesafe olup, topraklanmis metal bir ekranla birbirinden ayrilmis ayni odada,
manyetik alan uygulanmis siçanlar gibi, her gün ayni saatlerde, ayni sürelerde, ayni
pleksiglas kutuda, selonoid benzeri bir silindir içinde tutuldular (Sekil 3.3ve 3.4).
Çözeltiler
Deneyler sirasinda izole diyafram kaslarinin içinde barindirildigi Krebs çözeltis i
yaninda, kontrol grubu hayvanlara enjekte edilen sitrat tamponu ve siçanlari diyabetli
hale getirmek için streptozotocin (STZ) kullanildi. Içerikler yukarida verildi.
37
3.12.2 Preparatin Mikroelektrot Kayit Odasina Yerlestirilmesi
Mikroelektrot çalismasinda agirliklari 230-300 gram arasinda degisen 6 kontrol
(sham), 7 diyabet (sham), 7 kontrol manyetik alan ve 7 diyabet manyetik alan gruplari
olmak üzere toplam 27 adet Wistar albinos türü siçan frenik sinir-diyafram kas preparati
kullanildi. Eter anastezisi ile uyutulan siçanlardan önce intrakardiyak kan alindi. Hemen
sonrasinda dekapitasyon ile öldürülen deney hayvanindan, daha önce tarif edilen
yönteme göre frenik sinir-diyafram kas preparati hizli bir sekilde çikartilarak içinde
Krebs solüsyonu bulunan petri kutusuna aktarildi. Preparat, 55x27 mm boyutunda
kesilmis bir plexiglas (preparat tablasi) parçasi üzerine parafin dökülerek hazirlanmis
parafin zemin üzerine konularak yanlardan ince çelik ignelerle tutturuldu. Bu sekilde
hazirlanan preparat, içinde 10 ml krebs çözeltisi bulundurabilen ve perfüzyon imkani
olan preparat odasina alindi. Preparatin bulundugu krebs çözeltisinin sicakligi 28 °C ,
pH’ si 7. 4 de tutuldu ve %95O2-%5 CO2 gaz karisimi ile sürekli oksijenlendirildi.
Krebs çözeltisi çalisma boyunca 2-3 ml/dak’lik bir hizla perfüze edildi.
Elektriksel Uyari ve Kayit Islemi: Preparat odasina alinan sinir-kas preparati
yukarda anlatilan ortamda 30 dakikalik dengelenme peryodundan sonra kayit islemine
geçildi. Sekil 3.12 de elektriksel uyari ve kayit islemi için gerekli deney düzenegi
görülüyor.
Mikroelektrotlar, dis çapi 1.2 mm, iç çapi 0.58 mm INTRAFIL marka borsilikat
flamentli kapiller cam tüplerden çekilerek yapildi. Çekilen mikroelektrotlarin uç dis
Sekil 3.11 Siçanlarda deneysel diyabet olusturulurken yapilan islemler dizgesi.
38
çaplari mikrometre bölmeli mikroskop altinda 0.5-0.6 µm olarak ölçüldü. Bu
mikroelektrotlar 3 M KCl (empedans 15-25 MO) ile dolduruldu. Doldurulmus
mikroelektrotlar 3 M KCl çözeltisi ile doldurulmus mikroelektrot holderina yerlestirildi.
Referans elektrot olarak Agar-jel elektrotu kullanildi. Nihon Kohden mikroelektrot
amplifikatörü (MEZ-7200) ve elektrofizyolojik gözlem sistemi ile ölçüldü, gözlendi ve
kayitlandi. Sinirler, Nihon-Kohden elektronik stimülatörü (SEN-3301) ve SS-102 J
izolatörü ile manuel tetiklenerek supramaksimal 0.2 ms süreli kare pulslarla uyarildi
(Sekil 3.12). Kayitlanan egriler Hitachi (VC-6045) dijital storage ossiloskop da
kayitlandi. Bilgisayara kayitlanan sarsi egrilerinden, BISIP bilgisayar programi araciligi
ile aksiyon potansiyel genlik (mV), depolarizasyon süresi (ms) ve yari-repolarizasyon
süresi (ms) parametreleri belirlendi. Ayrica egrinin integrali ve negatif ve pozitif
türevler de hesaplandi. Sekil 3.13 hücre içi kayit yönteminin diyagrami görülmektedir.
Sekil 3.12 . Mikroelektrot kayit düzenegi. Mikroskop, mikromanipülatör, preamplifier ve preparat odasi Faraday kafesi içinde bulunmaktadir.
39
3.13 Histolojik Çalismalar
Siçanlar, ketamin (80mg/kg), Xylazine (2.5 mg/kg) ile intraperitonal olarak
anestezi edildikten sonra torakotomi yapilarak kalp ortaya çikarildi. Perfüzyon için sol
atriuma mavi intraket ile girildi ve üretere kesi atilarak perfüzyon sirasinda, öncelikle
dolasimdaki kani bosaltmak amaciyla % 0.9’luk NaCl eriyigi ile yikandi. Böbrek
veninden berrak serum fizyolojik gelince, tekrar doku fiksasyonu için Karnovsky
solüsyonu ile 15 dakika boyunca perfüzyon edildi. Perfüzyon islemi bittikten sonra
diyafram eksize edilerek doku örnekleri alindi. Dokular elektron mikroskobik inceleme
için %5’lik gluteraldehit solüsyonu içine konularak takibe alindi.
Elektron Mikroskobik Doku Hazirlama Yöntemi
Milloning fosfat tamponu ile hazirlanmis %5’lik gluteraldehit tespit çözeltisi
içerisine alinan dokular, 1 saat sonra disçi mumu ile kaplanmis petri kutulari içerisinde
bistüri yardimi ile 1 mm3 büyüklügünde parçalara ayrilarak toplam 4 saat süre ile tespit
edildiler. Milloning fosfat tamponu ile çalkalanan bu dokular 1 gece bu tampon çözeltisi
Sekil 3.13 Mikroelektrod kayit metodu diyagrami.
40
içinde bekletildiler. 2. gün dokular % 1’lik Osmium tetroksit (OsO4) çözeltisi ile ikinci
kez tespit edildi ve tespit sonrasinda dokular Milloning fosfat tamponu ile 10’ar dakika
iki kez yikandi ve ikinci tespitten sonra derecesi giderek artan alkol serilerinden
geçirilerek dehidratasyon islemi yapildi (Çizelge 3.1).
Son % 100’lük alkol degisimine kadar solüsyonlar +4 °C de sakland i. Sonraki
islemler oda isisinda gerçeklestirildi.
Çizelge 3.1. Elektron mikroskobik doku takip yöntemi
Süre (dakika) Sicaklik (°C)
%50 Etil Alkol 15 +4
%70 Etil Alkol 15 +4
%86 Etil Alkol 15 +4
%96 Etil Alkol 15 +4
%100 Etil Alkol 10 +4
%100 Etil Alkol 10 +4
%100 Etil Alkol 10 Oda sicakliginda
Propilen Oksit 15 Oda sicakliginda
Propilen Oksit 15 Oda sicakliginda
Dehidratasyon isleminden sonra doku parçalari;
Bir kisim propilen oksit + bir kisim gömme materyali 30 dakika
Bir kisim propilen oksit + bir kisim gömme materyali 30 dakika
Olacak sekilde immerse edildi. Bu islemden sonra doku parçalari yeni hazirlanmis
gömme materyali içerisinde bir gece döndürücüde karistirildi.
Gömme materyali:
Araldite CY 212 20 ml
Sertlestirici HY 964 20 ml
Hizlandirici DY 064 0.6 ml
Plastiklestirici (Dibutul fitalat) 1.0 ml
41
Gömme materyali olarak kullanilan maddeler belirtilen ölçülerde cam kaba
aktarilarak 10-15 dakika karistiricida döndürüldü ve hava kabarciklari giderildikten
sonra kullanildi. Ertesi sabah doku parçalari, yeni hazirlanmis gömme materyali
kullanilarak 00 polietilen beem kapsüllere gömüldü ve 60 °C’deki etüvde 48 saat
süreyle polimerize edildi. Elde edilen bloklardan Reichart Ultracut S ultramikrotom ile
cam biçak kullanilarak alinan yari ince kesitler toluidin mavisi ile boyandi ve isik
mikroskobunda incelendi. Isik mikroskobik inceleme sonucu belirlenen bloklardan
alinan 500 Å kalinligindaki ince kesitler 300-500 gözenekli bakir gridlerde toplandi,
%70’lik etil alkolde doymus uranil asetat ve Reynolds’un kursun sitrat (lead sitrat)
solüsyonlari ile boyandi ve Zeiss E.M. 10 B elektron mikroskobu ile incelendi.
3.13 Biyokimyasal Çalismalar
Glukoz Ölçümü: Olympus AU5200 otoanalizöründe, enzimatik kolorimetrik
yöntem ile çalisildi.
Ölçüm prensibi: Glukoz oksidaz varliginda enzimatik oksidasyondan sonra
olusan hidrojen peroksit (H2O2); peroksidaz etkisi altinda fenol ve 4-aminofenazon ile
tepkimeye girerek belirleyici olarak kirmizi-menekse renkli kinonimin olusumuna yol
açar. Bu olusan renk, glukoz derisimi ile dogru orantilidir. Glukoz düzeyi asagidaki
tepkime ilkesine göre saptanir.
Total Kolesterol Ölçümü Total kolesterol ölçümü; Olympus AU5200 otoanalizöründe, CHOD-PAP
yöntemi (enzimatik kolorimetrik yöntem) ile çalisildi.
Glukoz oksidaz Glukoz+O2+H2O Glukonik asit+H2O2
Peroksidaz 2H2O2+ 4-aminofenazon+fenol kinonimin+4H2O
42
Ölçüm prensibi: Kolesterol, enzimatik hidroliz ve oksidasyondan sonra tespit edilir.
Belirleyici kinonimin, H2O2 ve 4-aminoantipirinden olusturulur. Tepkime, fenol ve
peroksidaz varliginda gerçeklesir.
HDL-Kolesterol Ölçümü HDL-K ölçümü, Olympus AU5200 otoanalizöründe yapildi.
Ölçüm prensibi: Ölçüm iki farkli tepkime basamagini içerir.
1. Kolesterol esteraz, kolesterol oksidaz ve sonuçta katalaz kullanilarak VLDL-K,
LDL-K ve silomikron ayristirilmasi.
2. Ayiraç2 deki deterjanlar kullanilarak HDL-K’in saliverilmesinden sonra HDL-K
özgül ölçümü
Kolesterol esteraz Kolesterol ester +H2O Kolesterol+yag asidi Kolesterol oksidaz Kolesterol+O2 Koleston-3-on+H2O2 Peroksidaz 2H2O+4-aminoantipirin+fenol Kinonimin+4H2O
Kolesterol esteraz Kolesterol ester +H2O Kolesterol+yag asidi
Kolesterol oksidaz Kolesterol+O2 Koleston-3-on+H2O2 Katalaz 2H2O2 2H2O+O2
Kolesterol esteraz Kolesterol ester +H2O Kolesterol+yag asidi
Kolesterol oksidaz Kolesterol+O2 Koleston-3-on+H2O2
Peroksidaz 2H2O2+4-AA+HDAOS Kinon pigmenti+4H2O
43
Üretilen kinonimin yogunlugu, 600 nm’de ölçüldügünde, kolesterol düzeyi ile dogru
orantilidir.
Trigliserit (TG)Ölçümü (GPO-PAP Metodu, Enzimatik Yöntem):
TG ölçümü, Olympus AU5200 otoanalizöründe, GPO-PAP yöntemi ile çalisildi.
Ölçüm prensibi: TG’ler lipazlarla enzimatik hidroliz sonrasi ölçülür. Belirleyici;
peroksidazin katalitik etkisi altinda H2O2, 4-aminoantipirin ve 4-klorofenolden
olusturulan kinonimindir.
LDL-Kolesterol Ölçümü Friedewald formülü ile hesaplandi.
LDL-K Total-kolesterol-HDL-K- TG 5
3.14 Istatistiksel Degerlendirme
Bütün degerler ortalama ± standart hata (SEM) olarak verildi. Gruplardaki veri
sayisi n = 13 tür. Her gruptaki veri dagilimin normal dagilima uyup uymadigi
Kolmogorov-Simirnov testi ile belirlendi. Degiskenlerimizi etkileyen faktör sayisi 3
veya 2 oldugundan, Univariate multifaktöriyel ANOVA veya 2-way ANOVA veya
Repeated measure of ANOVA testlerinden biri; gruplar arasi ikili karsilastirmalarda ise
Post-Hoc Tukey testi kullanildi.
Lipazlar Trigliseritler Gliserol+Yag asitleri
Gliserol kinaz Gliserol+ATP Gliserol-3-fosfat+ADP Gliserol-3-fosfat oksidaz Gliserol-3-fosfat+O2 Dihidroksiasetonfosfat+H2O2
Peroksidaz 2H2O2+4-aminoantipirin+4-klorfenol Kinonimin+HCl+ H2O
44
4. BULGULAR
Siçanlar önce deneysel diyabetli ve diyabetsiz olarak ikiye ayrildi. Daha sonra
her grup kendi içinde manyetik alan (MA) etkisinde kalan ve kalmayan olarak yine
ikiye ayrildi. Böylece kontrol (K), MA uygulanmis kontrol (KMA), diyabetli (D) ve
MA uygulanmis diyabetli (DMA) olmak üzere dört farkli grup siçan olusturuldu. Her
gruba ait siçanlarin 5’er adetinin diyafram kaslari üzerinde histolojik incelemeler
yapildi.
Deneyler Tibbi Bilimler Deneysel Arastirma ve Uygulama Merkezi
(TIBDAM)’nden temin edilen ve agirliklari 250-300 g arasinda bulunan erkek eriskin
siçanlar üzerinde yapildi. Bu siçanlarin yarisi streptozotocin (STZ) ile diyabetli hale
getir ildi. Diger yarisina ise cerrahi islemin etkilerini ortadan kaldirmak için, ayni cerrahi
islem ile sitrat tamponu verildi.
Toplam siçanlarin yarisini olusturan 25 adet diyabetli ve 25 adet diyabetsiz
siçanlara bir ay süreyle her gün ayni saatlerde 165 dakika boyunca, 5 mT siddetinde, 50
Hz frekansinda modülasyonlu manyetik alan uygulandi. Manyetik alan uygulanmayan
siçanlar ise, stres faktörünü ortadan kaldirmak için, bir ay boyunca ayni zamanlarda
ayni sürelerde manyetik alan uygulanmadan ayni kosullarda tutuldular.
Metin içinde SHAM veya KONTROL grubu olarak anilan grup, sitrat tamponu
verilmis, MA uygulanmamis fakat MA uygulanmis siçanlarla ayni kosullarda tutulmus
grubu ifade etmektedir.
Manyetik alan uygulanmis ve uygulanmamis diyabetli ve kontrol grubu siçan
diyafram kaslari, dogrudan supramaksimal büyüklükte tek pulslarla uyarilarak sarsi ve
100 Hz frekansli 50 pulstan olusan puls trenleri ile uyarilarak tetanik kasilma kuvvetleri
kayitlandi. Izometrik sarsi egrisinden sarsi kuvveti (Ps), kasilma süresi (CT), yari-
gevseme süresi (1/2RT) ve izometrik tetanik kasilma egrisinden izometrik tetanik
kasilma kuvveti (Pt) parametreleri elde edildi. Izometrik sarsi kasilma hizi (dP+/dt) ve
gevseme hizina (dP-/dt) ait bilgi, sarsi egrisinin türevi alinarak çikarildi.
Farkli uyari frekanslarinda diyafram kasinin kasilma kuvvetleri elde edilirken 0,
10, 20, 50 ve 100 Hz frekansli supramaksimal puls trenleri kullanildi. Uyari frekansi ile
kasilma kuvveti arasindaki iliski arastirildi.
45
Yukarida belirtilen uyarilma protokolüne yorgunluk modeli de eklendi.
Yorgunluk öncesi kayitlar alindiktan sonra, yorgunluk olusturmak için, organ
banyosuna yerlestirilmis izole kaslar 30 s süresince 40 Hz lik supramaksimal kare
pulslarla uyarildilar. Hemen sonra diyafram kasinin yo rgunluk sonrasi mekanik
parametrelerinin kayitlanmasina geçildi.
Manyetik alan uygulanmis ve uygulanmamis diyabetli ve kontrol grubu
siçanlarin kalplerinden alinan kanlardan glukoz, total kolesterol, HDL, LDL ve
trigliserit degerleri ölçüldü.
Yukarida belirtilen dört grup siçan diyafram kaslarinin ince yapilarinda ortaya
çikabilecek muhtemel histolojik degisimler, elektron mikroskobu altinda incelendi.
Diyafram kaslarinin kasilma parametreleri, histolojik yapilari ve siçanlarin kan
biyokimyasina ait elde edilmis veriler asagida Çizelgeler ve Sekiller halinde
sunulmaktadir.
4.1. Agirlik Ölçümleri
Kontrol (K), KMA, D ve DMA gruplarinda bulanan siçanlarin agirliklari haftada
bir kez ölçüldü. Kontrol ve KMA gruplarinda bulunan siçanlarin agirliklarinin, bir ay
sonunda, deney baslangicindaki ilk agirlik degerlerine göre sirasiyla % 14,9 ve % 17,12
arttigi belirlendi. Diyabet ve DMA gruplarinda bulanan siçanlarin agirliklarinda ise kilo
kaybinin sirasiyla % 21,9 ve % 10,3 oldugu görüldü. Kontrol ve KMA gruplarina ait
siçanlarin baslangiç agirliklari farklidir. Dört hafta boyunca MA uygulanmasi sirasinda,
gerek K gerekse KMA gruplarina ait siçanlarin ve DMA grubu siçanlarin son agirliklari
arasindaki fark, istatistiksel olarak anlamli bulunmustur (p<0.05) (Çizelge 4.1).
46
Çizelge 4.1 K, KMA, D, DMA grubundaki siçanlarin 1 ay boyunca haftada bir kez ölçülen agirliklarin ortalama degerleri ve standart hatalari.
Agirlik (g) Hafta
Gruplar
0 1 2 3 4 K
(N=20)
KMA
(N=20)
245 ± 5
267 ± 3
253 ± 5
278 ± 4
265 ± 5
285 ±4
275 ± 4
298 ± 3
287 ± 6
307 ± 4
D
(N=20)
287 ± 5* 267 ± 4* 253 ± 4* 239 ± 5* 224 ± 4*
DMA
(N=20)
289 ± 3* 284 ± 4* 274 ± 4* 267 ± 5* 259 ± 6*
*p<0.05 D ve DMA gruplarindaki siçanlarin agirliklarinin ortalamalari arasindaki farklar istatistiksel olarak anlamli bulundu.
Sekil 4.1. Kontrol (K), KMA, D ve DMA grubunda bulunan siçanlarin haftalik agirlik ortalama degerlerinin haftalara göre degismesi.
47
agirlik kazançlari orantili olarak artmistir. Sekil 4.1’deki egrilerden, MA’ nin eriskin
siçanlarin agirlik kazanci üzerine herhangi bir etkisinin olmadigini görülmektedir.
Diyabetli gruplarda ise, D ve DMA gruplarina ait siçanlarin baslangiç agirliklari ayni
oldugu halde, ilerleyen haftalarda DMA grubuna ait siçanlar, D grubuna ait siçanlara
göre daha az agirlik kaybetmislerdir.
Kontrol ve MMA etkisindeki gruplardaki haftalik agirlik kazançlari arasindaki
farklarin anlamli olup olmadigi, GLM-Repeated measure of ANOVA testi ile
karsilastirildi. Sonuçlar Çizelge 4.2 de verilmektedir.
Bu degerlere göre, kontrol ve KMA gruplarindaki siçanlarin haftalik agirlik kazançlari
arasinda anlamli farklar bulunmaktadir. Ayrica K ve KMA gruplari bir birinden farkli
iki gruptur, fakat manyetik alanin agirlik kazanci üzerine etkisi bulunmamaktadir. Ikili
karsilastirmalarda, bütün ikililerin ortalamalari arasindaki farklar anlamli p<0,05
bulundu.Diyabetli siçanlara manyetik alanin etkisi yine yukaridaki yöntemle arastirildi.
Çizelge 4.3’te verilen sonuçlara göre, hafta ve manyetik alanin ayri ayri agirlik
kayiplarini etkiledikleri ve manyetik alanin diyabetli siçanlarin agirlik kayip hizini
farkli haftalarda farkli miktarda etkiledigi göstermektedir. Sekil 4.1’deki egrilere
bakilirsa, manyetik alanin agirlik kaybini yavaslattigi görülür.
Haftalar arasi agirlik kayip hizlari, ikiserli karsilastirildi ve bütün ikililerin
ortalamalari arasindaki farklarin anlamli oldugu belirlendi.
Çizelge 4.2 Manyetik alan uygulanmis ve uygulanmamis kontrol grubu siçanlarin haftalik agirlik kazanç sonuçlarini gösteren istatistik sonuçlar. F p Yorum
Haftanin etkisi
Manyetik alanin etkisi
Hafta*manyetik alan etkilesimi
121,6
16,61
0,365
0,000
0,000
0,833
Var
Var
Yok
48
4.2 Sarsi Kuvveti ve Kasilma-Gevseme Hizlari
Yorgunluk öncesi (YÖ) ve sonrasinda (YS) dört gruba ait siçan diyafram
kaslarinin izometrik sarsi kasilma kuvvetleri ile kasilma ve gevseme hizlari Çizelge 4.4
ile Sekil 4.2 ve 3’te gösterilmektedir.
Çizelge 4.3 Manyetik alan uygulanmis ve uygulanmamis diyabetli siçanlarin haftalik agirlik kazanç sonuçlarini gösteren istatistik sonuçlar. F p Yorum
Haftanin etkisi
Manyetik alanin etkisi
Hafta*manyetik alan etkilesimi
69,3
16,999
8,4
0,000
0,000
0,000
Var
Var
Var
Çizelge 4.4 Yorgunluk öncesi ve sonrasi dört farkli grubun diyafram kaslarinin izometrik sarsi kasilma parametreleri. Degerler ort± SEM olarak verilmistir.
GRUPLAR Sarsi kuvveti
Ps (g/cm2) Kasilma hizi
(dP+/dt) Gevseme hizi
(dP-/dt) K (N=20) 1080,7±33.2 27,5±1,2 9,1±0,8 KMA (N=20) 947,7±12,5* 22,9±1,2* 7,5±0,8 D (N=20) 947,6±20,7* 19,1±1,2* 7,1±0,8*
Yorgunluk öncesi
DMA (N=20) 997,7±29,0* 21,6±0,8* 7,1±0,8
K (N=20) 868,7±11,2 24,1±1,2 8,3±0,6 KMA(N=20) 914,4±21,6* 22,9±1,2* 7,9±0,4 D (N=20) 860,4±18,3* 18,7±0,8* 7,9±0,4
Yorgunluk sonrasi
DMA (N=20) 872,8±11,2* 19,1±0,8* 7,9±0,4 * Kontrol grubuna (K) göre 0,05 düzeyinde anlamli (p<0,05)
49
Modülasyonlu
manyetik alan, K
grubunun diyafram
kaslarinin izometrik
sarsi kasilma
kuvvetlerini 1080,7
g/cm2 den 947,7
g/cm2 ye düsürerek,
%12,3 oraninda
azaltmaktadir.
Diyabetin de K grubu
kaslarinin izometrik
kasilma kuvvetlerini
ayni oranda azalttigi
Çizelge 4.4’den
görülmektedir. Bu azalmalar istatistiksel olarak anlamlidir (p<0,05). Modülasyonlu
manyetik alanin (MMA) D’li kaslara etkisi, normal kaslarin tersine, artirici yöndedir.
Modülasyonlu manyetik alan etkisiyle D’li kaslarin Ps’leri yaklasik %1,5 oraninda
artmaktadir (Çizelge 4.4), fakat artis istatistiksel olarak anlamsizdir (p>0,05).
Yorgunluk sonrasi K grubu kaslarin MMA etkisindeki kasilma kuvveti, YÖ’nin
tersine %5,3 oraninda artmaktadir. Bu artis istatistiksel olarak p<0,05 düzeyinde
anlamlidir. Modülasyonlu manyetik alanin D’li kaslara etkisi K grubundakiler gibi olup,
çok küçük artis istatistiksel olarak anlamsizdir (p>0,05).
Sekil4.2 Yorgunluk öncesi kontrol (K), manyetik alan uygulanmis kontrol (KMA), diyabet (D) ve manyetik alan uygulanmis diyabetli (DMA) gruplara ait izometrik sarsi kasilma egrileri.
50
Modülasyonlu manyetik alan, kasilma ve gevseme hizlarini, K ve D grubu
kaslarda ters olarak etkilemektedir: Kontrol grubunda azaltmakta, D grubunda ise
artirmaktadir. Kontrol grubu kaslarin YÖ ve YS’da kasilma hizlari arasinda anlamli fark
varken, YS’da bu fark ortadan kalkmaktadir, yani MMA kasilma hizini artirarak kasin
yorgunluga karsi direncini
artirmis olmaktadir.
Sekil 4.3 Yorgunluk öncesi (YÖ) ve sonrasi (YS) dört gruba ait siçan diyafram kasinin izometrik sarsi kuvvetleri. Degerler ortalama ± SEM olarak gösterildi. * Kontrol grubuna (K) göre 0,05 düzeyinde anlamli (p<0,05).
Sekil 4.4 Yorgunluk öncesi (YÖ) ve sonrasi (YS) dört gruba ait siçan diyafram kasinin izometrik kasilma ve gevseme hizlari. Degerler ortalama±SEM olarak gösterildi. * Kontrol grubuna (K) göre 0,05 düzeyinde anlamli (p<0,05)
51
Izometrik sarsi kasilma kuvvetine Manyetik alan-Diyabet-Yorgunlugun etkilerini
belirlemek için General Linear Model (GLM) multifaktöriyel analiz kullanildi. Analiz
sonucunda F=2,669 ve p=0,106 bulundu. Bu sonuca göre manyetik alan-diyabet-
yorgunluk arasinda bir etkilesme bulunmamaktadir, baska bir deyisle yorgunluk,
diyabet-manyetik alan etkilesmesini degistirmemektedir (p<0,05). Bu nedenle bundan
sonra yorgunluk öncesi ve sonrasinda diyabet-manyetik alan etkilesmeleri ayri-ayri iki-
yönlü ANOVA (2-way ANOVA) ile incelendi.
Yorgunluk öncesi diyabet-manyetik alan etkilesmelerine ait two-way ANOVA
sonuçlari Çizelge 4.5 ve Sekil 4.5’te verilmektedir. Bu sonuçlara göre tek basina
manyetik alan veya diyabet kas kasilma kuvvetini anlamli olarak degistirmektedir.
Manyetik alan kontrol grubunda kasilma kuvvetini anlamli miktarda azaltirken,
diyabetli grupta biraz artirmaktadir (Sekil 4.5A). Manyetik alan uygulanmamis
gruplarda diyabet etkisiyle kasilma kuvveti anlamli olarak azalirken, manyetik alan
uygulanmis gruplarda diyabet etkisiyle kasilma kuvveti biraz artmaktadir (Sekil 4.5B)
Ayrica manyetik alan-diyabet etkilesmesi anlamlidir (Çizelge 4.5, p=0,01), yani
manyetik alanin yorgunluk öncesinde diyabetli ve diyabetsiz gruplara ait siçan diyafram
kaslarini ayni oranlarda degil de, farkli oranlarda etkilemektedir (manyetik alan-diyabet
etkilesmesi additive degil, multiplicative’dir.)
Çizelge 4.5 Yorgunluk öncesi (YO) manyetik alan-Diyabet-yorgunluk etkilesme derecesini gösteren two-way ANOVA sonuçlari. Gruplar-arasi etkilesme-testleri Bagimli degisken: YÖ-KUVVET (Yorgunluk önces i izometrik sarsi kasilma kuvveti)
Kaynak Kareler toplami df
Kareler ortalama F
Anlamlilik düzeyi, p
YÖ-MANYETIK ALAN 0,333 1 0,333 7,299 0,010 YÖ-DIYABET 0,233 1 0,233 5,108 0,028 YÖ-MANYETIK ALAN * YÖ-DIYABET 0,333 1 0,333 7,299 0,010
52
Yorgunluk sonrasi diyabet-manyetik alan etkilesmelerine ait two-way ANOVA
sonuçlari Çizelge 4.6 ve Sekil 4.6’te verilmektedir. Bu sonuçlara göre, yorgunluk
sonrasinda, tek basina manyetik alan kas kasilma kuvvetini anlamli olarak degistirirken,
diyabet degistirmemektedir. Manyetik alan kontrol ve diyabetli gruplarda kasilma
kuvvetlerini farkli, fakat anlamli miktarlarda artirmaktadir (Sekil 4.6A). Manyetik alan
uygulanmamis gruplarda diyabet etkisiyle kasilma kuvveti anlamsiz olarak azalirken,
manyetik alan uygulanmis gruplarda diyabet etkisiyle kasilma kuvveti biraz, fakat
anlamsiz olarak artmaktadir (Sekil 4.6B)
( A ) ( B ) Sekil 4.5 Yorgunluk öncesinde, kasilma kuvvetinin manyetik alan etkisinde diyabetli ve diyabetsiz gruplarda degisimi. etkilesmesi.
Çizelge 4.6 Yorgunluk sonrasi (YS) manyetik alan-Diyabet-yorgunluk etkilesme derecesini gösteren two-way ANOVA sonuçlari. Gruplar-arasi etkilesme-testleri Bagimli degisken: YS-KUVVET (Yorgunluk sonrasi izometrik sarsi kasilma kuvveti)
Kaynak Kareler toplami df
Kareler ortalama F
Anlamlilik düzeyi, p
YS-MANYETIK ALAN 0,136 1 0,136 4,261 0,044 YS-DIYABET 0,000 1 0,000 ,015 0,902 YS-MANYETIK ALAN * YS-DIYABET 0,015 1 0,015 ,466 ,498
53
Ayrica manyetik alan-diyabet etkilesmesi anlamsizdir (Çizelge 4.6, p=0,498),
yani manyetik alan yorgunluk sonrasinda diyabetli ve diyabetsiz grup siçan diyafram
kaslarini
ayni oranlarda etkilemektedir (manyetik alan-diyabet etkilesmesi multiplicative degil,
additive’tir.)
Izometrik sarsi kasilma hizinda Manyetik alan-Diyabet-Yorgunluk
etkilesmesini belirlemek için GLM multifaktöriyel ANOVA kullanildi. Analiz
sonucunda F=0,014 ve p=0,918 bulundu. Bu sonuca göre manyetik alan-diyabet-
yorgunluk arasinda bir etkilesme bulunmamaktadir (p<0,05). Bu nedenle bundan sonra
yorgunluk öncesi ve sonrasinda diyabet-manyetik alan etkilesmeleri ayri-ayri incelendi.
Yorgunluk öncesi diyabet-manyetik alan etkilesmelerine ait two-way ANOVA
sonuçlari Çizelge 4.7’te verilmektedir. Bu sonuçlara göre diyabetsiz grup lar üzerinde
manyetik alanin etkisi varken, diyabetli gruplar üzerine manyetik alanin etkisi yoktur,
kasilma hizi degismemektedir. Manyetik alan uygulanmamis diyabetsiz grup kaslarinin
kasilma hizi, diyabetli grup kaslarinin kasilma hizindan anlamli olarak yüksektir.
( A ) ( B ) Sekil 4.6 Yorgunluk sonrasinda, kasilma kuvvetinin manyetik alan etkisinde diyabetli ve diyabetsiz gruplarda degisimi..
54
Ayrica manyetik alan-diyabet etkilesmesi anlamlidir (Çizelge 4.7, p=0,014),
yani manyetik alanin yorgunluk öncesinde diyabetli ve diyabetsiz gruplara ait siçan
diyafram kaslarinin kasilma hizlarini ayni oranlarda degil de, farkli oranlarda
etkilemektedir (manyetik alan-diyabet etkilesmesi additive degil, multiplicative’dir.)
Yorgunluk sonrasi diyabet-manyetik alan etkilesmelerine ait two-way ANOVA
sonuçlari Çizelge 4.8’de verilmektedir. Bu sonuçlara göre, yorgunluk sonrasinda, tek
basina manyetik alan ve diyabet kas kasilma hizlarini anlamli olarak
degistirmemektedir. Manyetik alan diyabetsiz gruplarda kasilma kuvvetini artirirken,
diyabetli gruplarda azaltmaktadir, fakat degisimler anlamsizdir (p>0,05). Benzer sekilde
manyetik alan uygulanmamis gruba ait diyafram kaslarinin kasilma hizlari diyabet
etkisiyle azalirken, manyetik alan uygulanmis grubun kaslarinin kasilma hizlari ise
artmaktadir, bu degisimlerde anlamsizdir (p>0,05).
Ayrica manyetik alan-diyabet etkilesmesi anlamlidir (Çizelge 4.8, p=0,011, yani
manyetik alan yorgunluk sonrasinda diyabetli ve diyabetsiz grup siçan diyafram
kaslarinin kasilma hizlarini farkli oranlarda etkilemektedir (manyetik alan-diyabet
etkilesmesi additive degil, multiplicative’tir.)
Çizelge 4.7 Yorgunluk öncesi (YO) manyetik alan-Diyabet-yorgunluk etkilesme derecesini gösteren two-way ANOVA sonuçlari. Gruplar-arasi etkilesme-testleri Bagimli degisken: YÖ-KASILMA HIZI (Yorgunluk öncesi izometrik sarsi kasilma hizi)
Kaynak Kareler toplami df
Kareler ortalama F
Anlamlilik düzeyi, p
YÖ-MANYETIK ALAN 9,169E-05 1 9,169E-05 ,656 0,422 YÖ-DIYABET 0,002 1 0,002 11,309 0,002 YÖ-MANYETIK ALAN * YÖ-DIYABET 0,001 1 0,001 6,574 ,014
55
Izometrik sarsi gevseme hizinda Manyetik alan-Diyabet-Yorgunluk
etkilesmesini belirlemek için, GLM multifaktöriyel ANOVA kullanildi. Analiz
sonucunda F=0,534 ve p=0,467 bulundu. Bu sonuca göre manyetik alan-diyabet-
yorgunluk arasinda bir etkilesme bulunmamaktadir (p<0,05). Bu nedenle bundan sonra
yorgunluk öncesi ve sonrasinda diyabet-manyetik alan etkilesmeleri ayri-ayri incelendi.
Yorgunluk öncesi diyabet-manyetik alan etkilesmelerine ait two-way ANOVA
sonuçlari, tek basina diyabetin ve manyetik alanin etkili olmadigini ve manyetik alan-
diyabet etkilesmesinin de bulunmadigini gösterdi.
Yorgunluk sonrasi diyabet-manyetik alan etkilesmelerine ait two-way ANOVA
sonuçlari, tek basina diyabetin ve manyetik alanin etkili olmadigini ve manyetik alan-
diyabet etkilesmesinin de bulunmadigini gösterdi.
4.3 Izometrik Sarsi ve Tetanik Kasilma Kuvvetleri arasindaki Iliski
Yorgunluk öncesi dört
farkli grupta (K, KMA, D, DMA)
izometrik sarsi ve tetanik kasilma
kuvvetlerine ait ortalama degerler
Çizelge 4.9 ve Sekil 4.7,8,9’da
verilmektedir. Sarsi ve tetanik
kasilma kuvvetleri arasinda
dogrusal bir iliskinin varligi Sekil
4.8’de görülmektedir. Manyetik
alan, diyabetli grup diyafram
Çizelge 4.8 Yorgunluk sonrasi (YS) manyetik alan-Diyabet-yorgunluk etkilesme derecesini gösteren two-way ANOVA sonuçlari. Gruplar-arasi etkilesme-testleri Bagimli degisken: YS-KASILMA HIZI (Yorgunluk sonrasi izometrik sarsi kasilma hizi)
Kaynak Kareler toplami df
Kareler ortalama F
Anlamlilik düzeyi, p
YS-MANYETIK ALAN 1,357E-06 1 1,357E-06 ,012 0,915 YS-DIYABET 0,000 1 0,000 2,653 0,110 YS-MANYETIK ALAN * YS-DIYABET 0,001 1 0,001 6,908 ,011
Çizelge 4.9 Yorgunluk öncesi farkli gruplarin diyafram kaslarinin sarsi ve tetanik kasilma (100 Hz) kuvvetleri. Degerler ort± SEM olarak verilmistir.
GRUPLAR 0 Hz
P (g/cm2) 100 Hz
P (g/cm2) K (N=20) 1080,7±33.2 5694,3±290,9 KMA (N=20) 947,7±12,5* 4198,0±124,7* D(N=20) 947,6±20,7* 3761,6±83,1* DMA (N=20) 997,7±29,0* 4447,4±124,7*
* Kontrol grubuna (K) göre 0,05 düzeyinde anlamli (p<0,05)
56
kaslarinin yalniz sarsi kasilma kuvvetlerini degil, ayni zamanda tetanik kasilma
kuvvetlerini de orantili olarak artirmaktadir.
4.4 Izometrik Kasilma ve Yari-gevseme Süreleri
Yorgunluk öncesi ve sonrasinda dört farkli grup diyafram kasinin izometrik sarsi
kasilma süreleri (CT) ile yari-gevseme süreleri (1/2RT) Çizelge 4.10 ve Sekil 4.10’da
görülmektedir. Izometrik kasilma süresi üzerine yorgunluk-manyetik alan-diyabet
Sekil 4.7 Dört farkli grupta izometrik sarsi kasilma kuvveti ve tetanik kasilma kuvvetinin degisimi. Ölçü noktalari her gruptaki ort±SEM’i göstermektedir. * Kontrol grubuna (K) göre 0,05 düzeyinde anlamli (p<0,05)
Sekil 4.8 Yorgunluk öncesi dört farkli grupta, izometrik sarsi ve tetanik kasilma kuvvetleri arasinda dogrusal bir iliski oldugu görülmektedir. Korelasyon katsayisi r2 = 0,943, dogrusal iliski denklemi ise y= -8216,7+12,8X’tir.
Sekil.4.9 Izometrik sarsi kasilma kuvveti ve tetanik kasilma kuvvetinin degisimi. Ölçü noktalari her gruptaki ort±SEM’i göstermektedir
57
etkilerine ait sonuçlar, multifaktöriyel analiz sonuçlarini gösteren Çizelge 4.11’de
verilmistir. Çizelge 4.11, yorgunluk-MA-D etkilesmesinin oldugunu göstermektedir
(F=10,324, p=0,002). Bu nedenle Yorgunluk öncesi ve sonrasinda kasilma süresine
manyetik alan-diyabet etkisi ayri ayri incelenemez.
Kasilma süresi: Yorgunluk sonrasinda K ve DMA gruplarina ait kaslarin kasilma
süreleri uzar iken, KMA ve D gruplarina ait kaslarin kasilma süreleri kisalmaktadir
(Sekil 4.8A). Yorgunluk öncesinde manyetik alan K grubuna ait kaslarin kasilma
sürelerini anlamli olarak uzatirken, D grubu kaslarin kasilma sürelerini
degistirmemektedir. Yorgunluk sonrasinda ise dört gruba ait kaslarin kasilma sürelerini
anlamli olarak uzatmaktadir.
Çizelge 4.10 Yorgunluk öncesi ve sonrasi farkli gruplara ait diyafram kasinin izometrik kasilma ve yari-gevseme süreleri. Degerler ort± SEM olarak verilmistir.
GRUPLAR Kasilma süresi
CT (ms) Yari-gevseme süresi
½ RT (ms) K (N=20) 74,0±1,6 75,2±1,8 KMA (N=20) 88,6±1,7* 90,2±2,0* D (N=20) 91,1±1,8* 91,5±1,9*
Yorgunluk öncesi
DMA (N=20) 90,9±1,6* 86,5±1,9*
K (N=20) 78,5±2,9 79,7±2,6 KMA (N=20) 84,9±2,2* 80,9±2,6 D (N=20) 87,6±2,1* 77,8±1,7†
Yorgunluk sonrasi
DMA (N=20) 97,1±1,4* 81,8±1,3* * Kontrol grubuna (K) göre 0,05 düzeyinde anlamli (p<0,05) † DMA grubuna göre 0,05 düzeyinde anlamli (p<0,05)
58
Diyabet, manyetik alan uygulanmamis kaslarin kasilma sürelerini YÖ ve YS’da
uzatirken, MA uygulanmis kasla rin YÖ kasilma sürelerini degistirmemekte, fakat YS,
MA uygulanmis kaslarin kasilma sürelerini anlamli olarak uzatmaktadir.
( A ) ( B ) Sekil.4.10 Yorgunluk öncesi ve sonrasi diyafram kasi kasilma süresi ve izometrik yari-gevseme süreleri. Degerler ort±SEM karsiliktir. * Kontrol grubuna (K) göre 0,05 düzeyinde anlamli (p<0,05)
Çizelge 4.11 Yorgunluk öncesi ve sonrasinda kasilma süreleri üzerine diyabeti-manyetik alan etkilesmelerini gösteren multifaktöriyel ANOVA sonuçlari.
Gruplar-arasi etkilesme-testleri Bagimli degisken: YÖ-KASILMA SÜRESI (Yorgunluk öncesi izometrik sarsi kasilma süresi)
Kaynak
Kareler toplami
df
Kareler toplami
F
Anlamlilik düzeyi,p
MANYETIK 1365,742 1 1365,742 29,675 ,000 DIYABET 2462,310 1 2462,310 53,502 ,000 YORGUNLUK 18,947 1 18,947 ,412 ,523 MANYETIK* DIYABET 203,154 1 203,154 4,414 ,039 MANYETIK* YORGUNLUK 2,742 1 2,742 ,060 ,808 DIYABET* YORGUNLUK 5,310 1 5,310 ,115 ,735 MANYETIK* DIYABET*YORGUNLUK
475,154 1 475,154 10,324 ,002
59
Yari-gevseme süresi: Izometrik yari-gevseme süresi üzerine yorgunluk-manyetik
alan-diyabet etkilerine ait sonuçlar, multifaktöriyel analiz sonuçlarini gösteren Çizelge
4.12’da verilmistir. Çizelge 4.12, yorgunluk-MA-D etkilesmesinin oldugunu
göstermektedir (F=19,219, p=0,000). Bu nedenle Yorgunluk öncesi ve sonrasinda yari-
gevseme süresine manyetik alan-diyabet etkisi ayri ayri incelenemez.
Yorgunluk sonrasinda yalniz K grubuna ait kaslarin yari-gevseme süreleri
anlamli uzar iken, KMA, D ve DMA gruplarina ait kaslarin yari-gevseme süreleri
anlamli olarak kisalmaktadir (Sekil 4.10 B). Yorgunluk öncesinde manyetik alan K
grubuna ait kaslarin yari-gevseme sürelerini anlamli olarak uzatirken, D grubu kaslarin
yari-gevseme sürelerini anlamli olarak kisaltmaktadir. Yorgunluk sonrasinda ise MA, K
grubuna ait kaslarin yari-gevseme sürelerini degistirmezken, D grubuna ait kaslarin yari-
gevseme sürelerini anlamli olarak uzatmaktadir.
Diyabet, manyetik alan uygulanmamis kaslarin yari-gevseme sürelerini YÖ
uzatirken, YS’da degistirmemektedir. MA uygulanmis kaslarin YÖ yari-gevseme
sürelerini kisaltmakta, fakat YS, MA uygulanmis kaslarin yar-gevseme sürelerini
anlamli olarak degistirmemektedir.
4.5 Yorgunluk Öncesi Izometrik kasilmalarda Kuvvet-Frekans Iliskisi
Yorgunluk öncesinde K, KMA, D ve DMA gruplarina ait diyafram kaslarinin
uyarilma frekansi ile izometrik kasilma kuvvetlerinin degisim sonuçlari, Çizelge 4.13
Sekil 4.11 ve 4.12 ’de % kasilma kuvveti verilmektedir. Uyari frekansinin artmasi ile
izometrik kasilma kuvvetlerinin arttigi, 50 Hz’den sonra artis hizinin yavaslayarak bir
Çizelge 4.12 Yorgunluk öncesi ve sonrasinda yari-gevseme süreleri üzerine diyabeti-manyetik alan etkilesmelerini gösteren multifaktöriyel ANOVA sonuçlari. Bagimli degisken: GEVSEME SÜRESI
Kaynak
Kareler toplami
df
Kareler toplami
F
Anlamlilik düzeyi,p
MANYETIK 384,615 1 384,615 8,104 ,005 DIYABET 210,615 1 210,615 4,438 ,038 YORGUNLUK 936,000 1 936,000 19,721 ,000 MANYETIK* DIYABET 432,154 1 432,154 9,105 ,003 MANYETIK* YORGUNLUK 30,154 1 30,154 6,654 ,427 DIYABET* YORGUNLUK 311,538 1 311,538 ,115 ,012 MANYETIK* DIYABET*YORGUNLUK
912,154 1 912,154 19,219 ,000
60
platoya ulastigi görülmektedir. Dört grubun sarsi kasilma kuvvetleri arasindaki farkin,
100 Hz’lik tetanik kasilmada daha da artmaktadir.
Çizelge 4.13 Yorgunluk öncesi dört farkli gruba ait diyafram kaslarinin frekansa bagli izometrik kasilma kuvvetleri. Degerler ort± SEM olarak verilmistir.
GRUPLAR 0 Hz
P (g/cm2) 10 Hz
P (g/cm2) 20 Hz
P (g/cm2) 50 Hz
P (g/cm2) 100 Hz
P (g/cm2) K (N=20)
1080,7±33.2
1450,6±70,6
2693,4±99,7
5694,3±124,7
5694,3±290,9
KMA (N=20)
947,7±12,5*
1446,0±45,7
2772,3±78,9
4031,7±83,1
4198,0±124,7*
D (N=20)
947,6±20,7*
1438,1±74,8
2369,2±83,1
3491,4±83,1
3761,6±83,1*
DMA (N=20)
997,7±29,0*
1284,3±54,1
2564,2±74,8
3907,1±83,1
4447,4±124,7*
* Kontrol grubuna (K) göre 0,05 düzeyinde anlamli (p<0,05)
Sekil 4.12 Yorgunluk öncesinde dört farkli grup diyafram kasinin % kasilma kuvvetlerinin uyarilma frekansi ile degismesi. (K=kontrol, D=diyabet, KMA=Kontrol manyetik alan ve DMA= diyabetik manyetik alan).
Sekil 4.11 Yorgunluk öncesinde, dört farkli grup diyafram kasinin izometrik kasilma kuvvetlerinin uyarilma frekansi ile degismesi. Ölçü noktalari ort ± SEM’i göstermektedir. * Kontrol grubuna (K) göre 0,05 düzeyinde anlamli (p<0,05)
61
Izometrik kasilma kuvvetinin
gruplara ve frekansa göre
degisimlerinin ve grup-frekans
etkilesimin olup olmadigi GLM-
Repeated measures of ANOVA ile
belirlendi. Bu sonuçlara göre:
1- Gruplar arasi etkilesim:
F=41,8 ; p= 0,000
2- Frekanslar arasi
(Denekler içi) etkilesim: F=1035,8
; p = 0,000
3- Gruplar x frekanslar etkilesimi: F= 17 ; p=0,000
bulundu. Bulunan degerler genel anlamda gruplarin bir birinden farkli oldugu, yani K
(1), KMA (2), D (3) ve DMA (4) gruplarina karsilik gelen egrilerinin birbirlerinden
farkli egriler oldugu; 0, 10, 20, 50 ve 100 Hz izometrik kasilma kuvvetlerinin
birbirlerinden farkli oldugu, ayrica etkilesim ise egrilerin birbirlerine paralel olmadigini
ifade etmektedir (Çizelge 4.14). Daha sonra Post-Hoc Tukey HSD testi ile ikili
karsilastirmalar yapildi.
Sekil 4.13 Dört gruba ait Izometrik tetanik kasilma kuvvetinin degisimi. Ölçü noktalari her gruptaki ort±SEM’i göstermektedir .
Çizelge 4.14 Gruplar-frekans arasi ikili karsilastirma sonuçlari.
Frekanslar Anlamsiz (p>0,05) Anlamli (p<0,05)
0 Hz 1-4, 2-3, 2-4, 3-4 anlamsiz Digerleri anlamli
10 Hz Tüm gruplar arasindaki farklar anlamsiz
-
20 Hz Digerleri anlamsiz 1-3, 2-3 anlamli
50 Hz 2-4 anlamsiz Digerleri anlamli
100 Hz 2-3, 2-4 anlamsiz Digerleri anlamli
62
Elektrofizyolojik ölçümler için;
Siçanlar önce deneysel diyabetli ve diyabetsiz olarak ikiye ayrildi. Daha sonra
her grup kendi içinde manyetik alan (MA) etkisinde kalan ve kalmayan olarak yine
ikiye ayrildi. Böylece kontrol (K), MA uygulanmis kontrol (KMA), diyabetli (D) ve
MA uygulanmis diyabetli (DMA) olmak üzere dört farkli grup siçan olusturuldu.
Elektrofizyolojik degerlendirme için Wistar türü albino erkek siçanlar kullanildi
(N=27). Siçanlarin 14 adeti kuyruk veninden 0,1 M soguk sitrat tampon solüsyonu (pH
=4,5) içinde çözülmüs streptozotosin (STZ) 45 mg/kg verilerek diyabet
olusturulmustur. Diger yarisi ise ayni hacimde 0,1 M soguk sitrat tampon enjeksiyonu
yapilmistir. Daha sonra yukarida anlatilan kosullarda kontrol manyetik alan (KMA)
(N=7) ve diyabet manyetik alan (DMA) (N=7) gruplari MMA na bir ay süreyle
birakildi. Bu süre sonunda siçanlar dekapite edilerek frenik sinir- diyafram kas preparati
birlikte dissekte edildi. Mikroelektrod kayit teknigi ile hücre içi kayitlar elde edildi.
Dinlenim zar potansiyeli, kas aksiyon potansiyeli kayitlandi. Kas aksiyon potansiyeli
egrisinden, genlik (mV), alan (mV.ms), depolarizasyon süresi (ms), ½ repolarisazyon
süresi (ms), depolarizasyon hizi (mV/ms) ve repolarizasyon hizi (mV/ms) bilgileri
analiz edildi.
Metin içinde SHAM veya KONTROL grubu olarak anilan grup, sitrat tamponu
verilmis, MA uygulanmamis fakat MA uygulanmis siçanlarla ayni kosullarda tutulmus
grubu ifade etmektedir.
Dinlenim zar potansiyeli ve Aksiyon potansiyeli parametreleri :
Dinlenim zar potansiyeli: Her dört gruba ait siçan frenik sinir-diyafram kasi
preparatindan kayitlanan dinlenim zar potansiyeli ve aksiyon potansiyeli parametreleri
Çizelge 4.15 de gösterilmektedir.
63
Diyabet ve modülasyonlu manyetik alan dinlenim zar potansiyelini 78,0 ± 0,5 mV dan
sirasiyla 73,0 ± 0,4 ve 73,0 ± 0,3 mV a azalttigi Çizelge 4.15 den görülmektedir. Bu
azalmalar istatistiki olarak anlamlidir (p<0,05).
Dinlenim zar potansiyeline Manyetik alan-diyabet etkilerini belirlemek için two-
way ANOVA kullanildi. Analiz sonucunda F=34,931 p= 0,000 bulundu. Bu sonuca
göre manyetik alan–diyabet etkilesmesi vardir (p<0.05). Analiz sonuçlari Çizelge 4. 16
ve Sekil 4. 14 de görülmektedir. Manyetik alan diyabetli ve diyabetsiz gruplar üzerinde
ayni etkiyi göstermemistir. Her ikisi de dinlenim zar potansiye lini azaltmislardir. Ancak
manyetik alan Diyabet manyetik alana göre dinlenim zar potansiyelini daha fazla
etkilemistir bu sonucu Sekil 4.15 de görülmektedir.
Çizelge 4.15 Dört gruba ait Dinlenim zar potansiyeli ve Aksiyon potansiyeli parametreleri görülmaktedir. Degerler ort ± SEM olarak verilmistir. Kontrol = sham (K), Diyabet = sham(D), Kontrol manyetik alan (KMA) ve Diyabet manyetik alan (DMA) olarak kisaltilmistir.
AKSIYON POTANSIYEL PARAMETRELERI
Gruplar
Dinlenim Membran Pot. (mV)
T-T Potansiyel (mV)
Depolarizasyon Süresi (ms)
Yari Repolarizasyon Süresi (ms)
K (N=6)
78,0 ± 0,5 82,0 ± 0,8 0,59 ± 0,01 0,71 ± 0,01
D (N=7)
73,0 ± 0,4* 80,0 ± 0,7 0,68 ± 0,01* 0,69 ± 0,01
KMA (N=7)
73,0 ± 0,3* 80,0 ± 0,6 0,61 ± 0,02 0,65 ± 0,01*
DMA (N=7)
73,0 ± 0,3* 79,0 ± 0,9 0,64 ±0,01* 0,75 ± 0,01
* Kontrol grubuna göre (K) 0,05 düzeyinde anlamli (p<0,05)
64
Aksiyon potansiyel genlik Manyetik alan-Diyabet etkilesmesini belirlemek için two-
way ANOVA kullanildi. Analiz sonucunda Çizelge 4.17 de görüldügü gibi F=,456 p=
0,500 bulundu. Bu sonuca göre manyetik alan–diyabet arasinda bir etkilesme
bulunmamaktadir (p>0,05). Bu sonuçlara göre hem diyabetin hem de manyetik alanin
dinlenim zar potansiyeli üzerine etkisi yoktur.
Çizelge4. 16 Manyetik alan- Diyabet etkilesme derecesini gösteren two-way ANOVA sonuçlari Gruplar-arasi-etkilesme-testleri
Bagimli degisken: ZAR POTANSIYELI Kaynak
Kareler toplami
fd
Kareler
ortalama
F
Anlamlilik düzeyi, p
DIYABET
1029,862 1 1029,862 50,796 ,000
MANYETIK
799,012 1 799,012 39,410 ,000
DIYABET * MANYETIK
708,207 1 708,207 34,931 ,000
Sekil. 4.15 Dinlenim zar potansiyelinin diyabet ve manyetik alan varliginda degisimi
Sekil 4. 14 Dört gruba ait dinlenim zar potansiyelleri Degerler ort ± SEM olarak gösterildi. * Kontrol grubuna (K) göre 0,05 düzeyinde anlamli (p<0,05)
65
Depolarizasyon süresine Manyetik alan-Diyabet etkilesmesini belirlemek için two way
ANOVA kullanildi. Analiz sonucunu Çizelge 4.18 de görüldügü gibi F= 6,996 p= 0,008
bulundu. Bu sonuca göre manyetik alan-diyabet etkilesmesi bulunmaktadir (p<0,05).
Bu etkilesmeye göre diyabetin depolarizasyon süresini uzattigi, ancak manyetik alanin
tek basina sonucu degistirmedigi görülmektedir. Sekil 4.16 ve 17 A da depolarizasyon
süresine diyabet ve manyetik alanin etkilerini gösteren grafikler yer almaktadir.
Çizelge 4. 17 Manyetik alan- diyabet etkilesmesini gösteren two-way ANOVA sonuçlari.
Gruplar-arasi etkilesme-testleri Bagimli degisken: AKSIYONPOTANSIYEL
Kaynak
Kareler toplami
df
Kareler ortalama
F
Anlamlilik düzeyi
DIYABET
39,471 1 39,471 ,538 ,464
MANYETIK
353,411 1 353,411 4,814 ,029
DIYABET * MANYETIK
33,470 1 33,470 ,456 ,500
Çizelge4. 18 Manyetik alan-diyabet etkilesme derecesini gösteren two-way ANOVA sonuçlari.
Gruplar-arasi etkilesme-testleri Bagimli degisken: DEPOLARIZASYON SÜRESI
Kaynak
Kareler toplami df
Kareler ortalama
F
Anlamlilik düzeyi, p
DIYABET
,446 1 ,446 30,269 ,000
MANYETIK
3,698E-02 1 3,698E-02 2,508 ,114
DIYABET * MANYETIK
,103 1 ,103 6,996 ,008
66
Sekil 4.16 da diyabet yokken yani
manyetik alan kontrol depolarizasyon
süresini uzatmis ancak istatistiki olarak
anlamli degildir. Diyabet ise kontrol
depolarizasyon süresini uzatmis yani,
manyetik alana göre daha fazla etkiledigi
görülmektedir. Sekil 4.17 de her dört gruba
ait depolarizasyon süreleri grafigi
görülmektedir.
Sekil 4.16 Depolarizasyon süresine her etki sonrasinda degisimi
(A) (B) Sekil.4.17 Dört gruba ait aksiyon potansiyeli depolarizasyon ve yari-repolarizasyon süreleri. Degerler ort ± SEM olarak gösterildi. * Kontrol grubuna (K) göre 0,05 düzeyinde anlamli (p<0,05)
67
Yari repolarizasyon süresi Manyetik alan-Diyabet etkilesmesini belirlemek için two-
way ANOVA analiz kullanildi. Analiz sonucunda F= 20,717 p= 0,000 bulundu. Bu
sonuca göre manyetik alan–diyabet etkilesmesi bulunmaktadir (p>0,05). Analiz
sonuçlari Çizelge 4.19 ve Sekil 4.17 B de verilmektedir. Bu sonuçlara göre diyabet,
kontrol yari-repolarizasyon süresini uzatmis, ancak manyetik alanin yari-repolarizasyon
süresi üzerine etkisi yoktur. Ancak her ikisi birden yari- repolarizyon süresini
uzatmislardir.
Sekil 4.18 de görülecegi gibi
manyetik alan uygulanmamis
gruplarda diyabet etkisiyle yari-
repolarizasyon süresi uzamistir.
Çizelge 4.19 Manyetik alan-diyabet etkilesme derecesini gösteren two-way ANOVA sonuçlari
Gruplar-arasi etkilesme-testleri Bagimli degisken: YARI-REPOLARIZASYON SÜRESI
Kaynak
Kareler toplami
df
Kareler ortalam
F
Anlamlilik Düzeyi,p
DIYABET
,200 1 ,200 9,081 ,003
MAN YETIK
5,903E-03 1 5,903E-03 ,268 ,605
DIYABET * MANYETIK
,457 1 ,457 20,717 ,000
Sekil. 4.18 Yari repolarizasyon süresinin manyetik alan etkisinde diyabetli ve diyabetsiz gruplarda degisimi
68
Aksiyon potans iyeli alan, depolarizasyon hizi ve repolarizasyon hizi: Her
dört gruba ait siçan frenik sinir-diyafram kasi preparatindan kayitlanan kas aksiyon
potansiyeli egrisinden integral alinarak egri altinda kalan alan belirlendi. Egrinin pozitif
ve negatif türevleri alinarak pozitif türevden depolarizasyon hizi, negatif türevden
repolarizasyon hizi parametreleri hesaplandi ve bu parametreler Çizelge 4.20 de
gösterilmektedir.
Diyabet ve modülasyonlu manyetik alan aksiyon potansiyel alanini 71,0 ± 0,8 mV dan
sirasiyla 60,0 ± 0,7 ve 56,0 ± 0,5 mV.ms a azalttigi Çizelge 4. 21 den görülmektedir.
Bu azalmalar istatistiki olarak anlamlidir (p<0,05).
Aksiyon potansiyel alanina Manyetik alan-diyabet etkilerini belirlemek için two-
way ANOVA kullanildi. Analiz sonucunda Çizelge 4. 21 de görüldügü üzere
F=196,938 p= 0,000 bulundu. Bu sonuca göre manyetik alan–diyabet etkilesmesi vardir.
Hem diyabet hem de manyetik alan aksiyon potansiyel alanini azalttilar. Manyetik alan
diyabetli grupta alani kontrol degerlerine yaklastiran bir etki göstermistir. Bu etki Sekil
4.19 ve 20 de görülmektedir. Sekil 4.19 da diyabet tek basina kontrol aksiyon potansiyel
alanini azaltirken manyetik alan diyabetli grupta aksiyon potansiyel alanini arttirdigi
izlenmektedir.
Çizelge 4. 20 Dört farkli grubun frenik sinir-diyafram kasi zar potansiyeli ve aksiyon potansiyel parametreleri . Degerler ort ± SEM olarak verilmistir. (K= Kontrol, D= diyabet, KMA=Kontrol manyetik alan ve DMA= diyabet manyetik alan)
GRUPLAR
AKSIYON POTANSIYEL ALAN (mV.ms)
DEPOLARIZASYON HIZI
(mV/ms)
REPOLARIZASYON HIZI
(mV/ms) K (Sham)
(N=6) 71,0 ± 0,8 536,7 ± 18,7 371,8 ± 14,0
D(Sham) (N=7)
60,0 ± 0,7* 518,2 ± 9,6 505,4 ± 13,5*
KMA (N=7)
56,0 ± 0,5* 517,4 ± 13,7 501,9 ± 16,4*
DMA (N=7)
64,9 ± 0,5* 538,5 ± 10,8 537,5 ± 12,9*
* Kontrol grubuna göre 0,05 düzeyinde anlamli (p<0,05)
69
Depolarizasyon hizi Manyetik alan-diyabet etkilerini belirlemek için two-way
ANOVA kullanildi. Analiz sonucunda Çizelge 4. 22 de görüldügü üzere F=,913 p=
0,340 bulundu. Bu sonuca göre manyetik alan–diyabet etkilesmesi yoktur. Hem diyabet
hem de manyetik alan aksiyon potansiyel alanini etkileyememislerdir.
Çizelge 4. 21 Manyetik alan-diyabet etkilesme derecesini gösteren two-way ANOVA sonuçlari.
Gruplar-arasi etkilesme-testleri Bagimli degisken: AKSIYON POTANSIYEL ALAN
Kaynak
Kareler toplami
df
Kareler ortalam
F
Anlamlilik düzeyi, p
DIYABET
289,428 1 289,428 4,663 ,31
MANYETIK 1928,141
1 1928,141 31,066 ,000
DIYABET * MANYETIK
8953,796 1 8953,796 144,264 ,000
Sekil 4.19 Aksiyon potansiyel alaninin diyabet varken ya da yokken degerlerin nasil degistigi gösterilmistir
Sekil 4.20 Dört gruba ait aksiyon potansiyeli alani Degerler ort ± SEM olarak gösterildi. * Kontrol grubuna (K) göre 0,05 düzeyinde anlamli (p<0,05)
70
Repolarizasyon hizi Manyetik alan-diyabet etkilerini belirlemek için two-way
ANOVA kullanildi. Analiz sonucunda Çizelge 4. 23 de görüldügü üzere F=12,85 p=
0,000 bulundu. Bu sonuca göre manyetik alan–diyabet etkilesmesi vardir (p<0.05). Hem
diyabet hem de manyetik alan tek baslarina kontrol repolarizasyon hizini arttirmislardir.
Bu etkiler Sekil 4 20 ve 21,22 de görülmektedir.
Çizelge.4 22 Depolarizasyon hizi üzerine Manyetik alan-diyabet etkilesme derecesini gösteren two-way ANOVA sonuçlari.
Gruplar-arasi etkilesme-testleri Bagimli degisken: DEPOLARIZASYON HIZI Kaynak Kareler
toplami
df Kareler ortalam
F
Anlamlilik düzeyi, p
DIYABET
6,379 1 6,379 ,000 ,987
MANYETIK
5963,963 1 5963,963 ,262 ,609
DIYABET * MANYETIK
20776,366 1 20776,366 ,913 ,340
Gruplar
K D KMA DMA
Dep
olar
izas
yon
hizi
(mV
/ms)
0
200
400
600
800
1000
Sekil 4.21 Kontrol, Diyabet, Kontrol manyetik ve Diyabet manyetik alan gruplarina ait depolarizasyon ve repolarizasyon hizlari. Degerler ort ± SEM olarak verilmistir. * Kontrol grubuna (K) göre 0,05
düzeyinde anlamli (p<0,05).
71
Çizelge4.23 Repolarizasyon hizi üzerine Manyetik alan-diyabet etkilesme derecesini gösterentwo-way ANOVA sonuçlari.
Gruplar-arasi etkilesme-testleri
Bagimli degisken: REPOLARIZASYON HIZI Kaynak
Kareler toplami
df
Kareler ortalama
F
Anlamlilikdüzeyi,p
DIYABET
917529,157 1 917529,157 36,623 ,000
MANYETIK
844226,137 1 8442226,137 33,698 ,000
DIYABET * MANYETIK
308213,553 1 308213,553 12,302 ,000
Sekil 4. 22 Repolarizasyon hizinin manyetik alan etkisinde. Diyabetli ve diyabetsiz gruplar üzerine etkisi görülmektedir.
72
4.6. Kan parametreleri
Bir ay sonunda K ve D gruplarinda
bulunan siçanlarin plazma glukoz seviyelerinin
ortalamalari KMA ve DMA gruplarindaki
siçanlarin plazma glukoz seviyelerinin
ortalamalari ile karsilastirildi. Kontrol
grubundaki siçanlarin plazma glukoz seviyesi
MMA etkisinde 233 ± 12 mg/dl den 171 ± 14
mg/dl ye, D grubundaki siçanlarin plazma
glukoz seviyesi de 622 ± 14 mg/dl den 564 ±35
mg/dl’ye düstügü gözlendi. Sonuçlar
istatistiksel olarak anlamlidir (p<0.05). Çizelge
4.24 de dört farkli grubun kan plazma glukoz
seviyelerine MMA nin ve diyabetin etkilerini
gösteren 2-way ANOVA sonuçlari görülmektedir.
Bu sonuçlara göre manyetik alan ve diyabet tek baslarina plazma kan glukoz
seviyelerini etkileyebilirken ikisi birlikte sonucu degistirememislerdir. Çizelge 4.25’den
diyabet ve manyetik alanin kontrol ve D gruplarindaki siçan kan plazma glukoz
seviyelerini
Çizelge 4.24 K, KMA, D, DMA gruplarindaki siçanlarin kan plazma glukoz seviyeleri ortalama degerleri ve standart hatalari (Kan plazma glukoz ;G).
Gruplar G (mg/dl)
K (N=20) 233 ± 12
KMA(N=20) 171 ± 14*
D (N=20) 622 ± 14
DMA (N=20) 564± 35*
K; kontrol, DMA; kontrol manyetik alan, D;diyabet, DMA; diyabet manyetik alan gruplarini göstermektedir. *p < 0.05 K ve D gruplarinda bulunan siçanlarin kan plazma glukoz seviyelerinin KMA ve DMA gruplarindaki siçanlarin kan plazma glukoz seviyeleri ile karsilastirilmasi.
Çizelge 4.25. Dört farkli gruba ait siçan kan plazma glukoz seviyelerine MMA ve diyabetin etkilerini gösteren 2-yönlü ANOVA sonuçlari (df = serbestlik derecesi, F= F istatistik degeri, p=anlamlilik düzeyi).
Gruplar arasi etkilesmelerin istatistigi Bagimli degisken: Kan Plazma Glukoz
KAYNAK df F p Yorum Manyetik Alan 1 17,477 ,000 Var
Diyabet 1 739,576 ,000 Var Manyetik Alan * Diyabet 1 ,027 ,869 Yok
73
degistirdigi, fakat diyabet-manyetik alan arasinda bir etkilesmenin olmadigi
görülmektedir. Baska bir deyisle, manyetik alan diyabetli ve diyabetsiz gruplarin kan
plazma glukoz sevilerini ayni oranda degistirmektedir. Sekil 4.23 de görülecegi gibi,
kontrol ve D gruplarinin kan plazma glukoz sevileri arasinda büyük farklar varken, MA
etkisiyle K ve D gruplarinin kan plazma glukoz seviyeleri ayni oranlarda düsmektedir.
Kontrol ve D gruplari ayri ayri post-Hoc Tukey HSD testi ile ikiserli
karsilastirildi. Ikiserli bütün gruplarinin ortalamalari arasinda anlamli farklar belirlendi.
4.7. Serum-Kimyalari
Bir ay sonunda K, KMA, D ve DMA gruplarinda bulunan siçanlardan kan alindi.
Serum total kolesterol, HDL-kolesterol, LDL kolesterol ve trigliserit degerleri mg/dl
cinsinden ölçüldü. Sirasiyla K ile KMA ve D ile DMA gruplarinda bulunan siçanlarin
serum total kolesterol degerlerinin 56.2±2.7 mg/dl’den 52.8±2.0’ye ve 67,0±5,2 mg/dl
den 55,7±1,5 mg/dl’ye düstügü görüldü. Benzer sekilde yukarida belirtilen gruplarda
trigliserit seviyeleri de düsmektedir (Çizelge 4.26)
Total kolesterol ve trigliserit seviyelerindeki bu azalmalar, istatistiksel olarak
anlamlidir (p<0.05).
Çizelge 4.26 K, KMA, D ve DMA grubundaki siçanlarin serum-kimyasal parametrelerin (total kolesterol, HDL-kolesterol, LDL-kolesterol, trigliserit) ortalama degerleri ve standart hatalari. Gruplar Total Kolesterol
(mg/dL) HDL-
Kolesterol (mg/dL)
Trigliserit (mg/dL)
LDL-Kolesterol (mg/dL)
K KMA D DMA
56.2±2.7
52.8±2.0*
67,0±5.2
55.7±1.5*
40.5±1.6
39.7±4.5
41.3±3.5
37.1±2.3
88.9±1.4
79±1.9*
105±1.7
78.5±8.9*
5.3±0.6
9.3±1.8
7±0.9
13.5±2.5
* p<0.05 K ve KMA, D ve DMA gruplarinin karsilastirilmasi.
74
Çizelge 4.27’den diyabet ve manyetik alanin kontrol ve D gruplarindaki siçan serum
total kolesterol seviyelerini degistirdigi, ayni zamanda diyabet-manyetik alan arasinda
bir etkilesmenin de oldugu görülmektedir. Baska bir deyisle, manyetik alan diyabetli ve
diyabetsiz gruplarin serum total kolesterol sevilerini farkli oranlarda degistirmektedir.
Sekil 4. 23 de görülecegi gibi, manyetik alan K grubunun serum total kolesterol
seviyelerini az degistirirken, D grubundakileri ise çok düsürmektedir. Baska bir deyisle
MA etkisiyle K ve D gruplarinin serum total kolesterol seviyeleri farkli oranlarda
düsmektedir.
Kontrol(1), KMA (2), D (3) ve
DMA (4) gruplari ikiserli olarak post-Hoc
Tukey HSD testi ile ikiserli karsilastirildi.
Sonuçlar Çizelge 4.30 da verildi:
Çizelge 4.27 Dört farkli gruba ait siçanlarin kan plazma total kolesterol seviyelerine MAMA ve diyabetin etkilerini gösteren 2-yönlü ANOVA sonuçlari (df = serbestlik derecesi, F= F istatistik degeri, p=anlamlilik düzeyi).
Gruplar arasi etkilesmelerin istatistigi Bagimli degisken: TOTAL KOLESTEROL
KAYNAK df F p Manyetik 1 17,822 ,000 Diyabet 1 6,886 ,013
Manyetik * Diyabet 1 11,067 ,002
Çizelge4.28 Dört grubun serum total kolestrol seviyelerinin ortalamalari arasindaki farkin anlamlilik düzeyleri
Gruplar p Yorum
1-2 1-3 1-4
0,921 0,002 0,621
- Anlamli -
2-3 2-4
0,000 0,954
Anlamli -
3-4 0,000 Anlamli
75
Çizelge 4.29’dan diyabet ve manyetik alanin K ve
D gruplarindaki siçan serum trigliserit
seviyelerini degistirdigi, fakat diyabet-manyetik
alan arasinda bir etkilesmenin olmadigi
görülmektedir. Baska bir deyisle, manyetik alan
diyabetli ve diyabetsiz gruplarin serum total
trigliserit seviyelerini yaklasik ayni oranlarda
düsürmektedir.
K(1), KMA (2), D (3) ve DMA (4)
gruplari ikiserli olarak post-Hoc Tukey HSD testi ile ikiserli karsilastirildi. Sonuçlar
Çizelge 4.30 da verildi.
Çizelge.4.29 Dört farkli gruba ait siçan plazma trigliserit seviyelerine MMA’nin ve diyabetin etkilerini gösteren 2-yönlü ANOVA sonuçlari (df = serbestlik derecesi, F= F istatistik degeri, p=anlamlilik düzeyi).
Gruplar arasi etkilesmelerin istatistigi Bagimli degisken: TRIGLISERIT
KAYNAK df F p Yorum Diyabet 1 5,849 ,021 Var
Manyetik Alan 1 6,358 ,017 Var
Manyetik Alan* Diyabet 1 ,325 ,573 Yok
Çizelge 4.30. Dört farkli gruba ait siçanlarin kan plazma trigliserit seviyelerinin ortalamalari arasindaki farkin anlamlilik düzeyleri
Gruplar p Yorum 1-2 1-3 1-4
0,512 0,190 1
- -i -
2-3 2-4
0,014 0,540
Var -
3-4 0,155 -
76
Sekil 4.23 K, KMA, D ve DMA gruplarinda bulunan siçanlarin glukoz total kolesterol ve trigliseridleri toplu halde grafikde görülmektedir. Degerler ortalama ± SEM olarak gösterilmistir. K; kontrol, DMA; kontrol manyetik alan, D;diyabet, DMA; diyabet manyetik alan gruplarini göstermektedir. *p < 0.05 K ve D gruplarinda bulunan siçanlarin plazma glukoz seviyelerinin KMA ve DMA gruplarindaki siçanlarin plazma glukoz seviyeleri ile karsilastirilmasi.
77
4.8 Elektron Mikroskobik bulgular
4.8.1 Kontrol (Sham) grubunun diyafram kaslari üzerine Elektron Mikroskobik
Incelenmesi
Kas dokusunun elektron mikroskobik incelenmesinde, kas liflerinin periferde yerlesim gösteren, normal yapida, oval sekilli çekirdeklere sahip olduklari görülmekteydi. Kas liflerinin sarkomer düzenlenmesinin normal oldugu izlenmekteydi. Miyofibriller arasinda yerlesim gösteren mitokondriyonlar ve sarkoplazmik retikulum sisternalari normal yapidaydi. Kas liflerini saran endomiyum ve bazal lamina ile kas lifleri arasinda uzanan kapiller damarlar normal histolojik görünüme sahiplerdi. Kontrol (Sham) grubuna ait elektron mikroskobik kesit Sekil 4.24 ve 25’ de görülmektedir.
Sekil 4.24 Kontrol ( sham) grubuna ait elektron mikroskobik kesit. Normal sarkomer düzenlenmesine sahip miyofibriller arasinda mitokondriyonlar (M) ve periferal yerlesimli hücre çekirdegi (Ç) izlenmektedir. X 13950.
78
4.8.2 Manyetik Alan (KMA) grubunun diyafram kaslari üzerine Elektron
Mikroskobik Incelenmesi
K-MANYETIK ALAN grubu: Bu grupta kas liflerinin çekirdek ve organelleri
normal yapidaydi. Sarkomerlerde ince ve kalin filamentlerin düzenlenmesi normal
olarak izlenmekteydi. Kas liflerini saran sarkolemma ve lifler arasindaki kapiller
damarlar normal yapida görülmekteydi KMA grubuna ait resim Sekil 4.26 ve 27 de
görülmektedir.
Sekil 4.25 Kontrol grubu. Miyofibriller arasinda mitokondriyonlar (M) ve glikojen Partikülleri (Gl) görülmektedir. X 10000.
79
Sekil 4. 26Kontrol manyetik alan (KMA). Miyofibriller arasinda hücre periferinde yerlesim gösteren mitokondriyonlar (M), hücre çekirdegi (Ç), kapillerler (Kap), Lipid damlaciklari (L). X 11362.
80
4.8.3 Diyabet (D) grubunun diyafram kaslari üzerine Elektron Mikroskobik
Incelenmesi
DIYABET grubundaki biyopsi materyallerinin elektron mikroskobisinde bazi
liflerde çekirdeklerin derin identasyonlar gösterdikleri izlenmekteydi. Kas liflerinde
sarkomer düzenlenmesi normal olarak izlenmekle birlikte bazi hücrelerde miyofibriller
arasinda yerlesen mitokondriyonlarda dejenerasyon ve vokuoler yapilarin varligi
görülmekteydi. Miyofibriller arasinda çok sayida, degisik büyüklükte lipid
Sekil 4.27 Kontrol manyetik alan grubu (KMA). Miyofibrilerde sarkomer düzenlenmesi ve miyofibriller arasindaki hücre organelleri normal olarak izlenmektedir. X 13950
81
damlaciklarinin bulundugu dikkati çekmekteydi. Sarkolemmada yer yer
düzensizlesme bulunmaktaydi. Diyabet grubuna ait elektron mikroskobik kesit Sekil
4.28, 29 ve 30 da görülmektedir.
Sekil 4.28 Diyabet (D) grubu. Miyofibriller arasinda dejenerasyon gösteren mitokondriyonlar (M) ve buna bagli olusan vakuoler yapilar (V) örülmektedir. X 20000.
82
Sekil 4.29 Diyabet grubu (D). . Irili ufakli lipid damlaciklari (L), hücre çekirdegi (Ç) ve kapillerler (Kap) izlenmektedir. X 13950.
Sekil 4. 30 Diyabet grubu (D). Düzensiz sinirli hücre çekirdegi (Ç) ve çok sayida, degisik büyüklükte Lipid damlaciklari (L) ve Kapillerler (Kap) izlenmektedir. X 9112.
83
4.8.3 D-Manyetik Alan grubunun diyafram kaslari üzerine Elektron Mikroskobik
Incelenmesi
D-MANYETIK ALAN grubuna ait mikrograflarda diyafram kasi liflerinin hücre zari
altinda yerlesim gösteren çekirdekleri normal yapidaydi. Miyofibriller arasinda ve hücre
periferinde yerlesim gösteren mitokondriyonlar ile miyofibrilleri saran sarkoplazmik
retikulum sisternalari normal yapida izlenmekteydi. Sarkomer düzenlenmesi normaldi
ve miyofibriller arasinda az sayida lipid damlaciklari bulunmaktaydi. Sarkolemma ve
kas lifleri arasinda izlenen kapiller yapilar normal histolojik görünümdeydi. D-manyetik
alan grubuna ait elektron mikroskobik kesitler Sekil 4-31 ve 32’de görülmektedir.
Sekil 4.31 D-manyetik alan (DMA) grubuna ait elektron mikroskobik kesit görülmektedir. Miyofibriller arasinda lipid damlaciklari (L), mitokondriyonlar (M) kapillerler (Kap) yapilar izlenmektedir. X 7087.
84
Sekil 4.32 D-Manyetik alan grubuna (DMA) ait elektron mikroskobik kesit. Normal Sarkomer düzenlenmesine sahip miyofibriller (M), hücre çekirdegi (Ç), mitokondriyonlar (M) görülmektedir. X7087.
85
TARTISMA
Diyafram, solunum fonksiyonu için eksen konumunda olan önemli bir iskelet
kasidir. Manyetik alanin diyabetik siçan diyafram kasi üzerine etkileri ise
bilinmemektedir. Bundan dolayi, bu çalismada, STZ ile olusturulan deneysel diyabetik
siçanlarin diyafram kasi seritlerinin biyomekaniksel parametrelerinde, biyokimyasal ve
morfolojik yapilarinda kronik modülasyonlu manyetik alanin (MMA) olusturacagi
etkileri belirlemek amaçlanmistir.
Diyabetes mellitus’ un iskelet kaslarinin kontraktil özelliklerini ve diyafram kasi
kontraktilitesini azalttigi bilinmektedir5. Ancak yapilan literatür taramasinda diyabetli
siçan diyafram kasi üzerine MMA’nin etkilerini belirleyen bir çalismaya
rastlanmamistir. MMA’nin diyafram biyomekanigini nasil etkiledigini belirlemek üzere
izometrik kasilma parametreleri kullanildi. Diyafram kasi dolayli olarak supramaksimal
elektriksel pulslarla uyarildi. Olusan izometrik kasilma egrilerinin analizinden, kasin
mekaniksel özellikleri hakkinda bilgi elde edildi. Yorgunlugun diyabetli ve diyabetsiz,
manyetik alan uygulanmis ve manyetik alan uygulanmamis gruplar üzerinde etkileri de
yine ayni parametreler kullanilarak, yani; siçan diyafram kasinin yorgunluk öncesi (YÖ)
ve sonrasindaki (YS) izometrik sarsi kasilma kuvvetleri, kasilma hizlari, gevseme
hizlari, tetanik kasilma kuvvetleri parametreleri kullanilarak belirlendi.
Kasi olusturan hizli ve yavas kasilan kas lifleri orani hakkindaki bilgi, sigmoid
seklindeki kuvvet-frekans egrisinden elde edilebilir. Kasta, hizli kasilan kas liflerinden
olusmus motor birim orani yüksekse, egri yüksek frekansa dogru bir kayma yapacaktir.
Bundan dolayi kuvvet-frekans egrisi kas kontraktil özelliklerini tanimlamak için
kullanilan diger bir parametredir 35-38. Bu amaçla farkli uyari frekanslarinda her bir
gruba ait diyafram kaslarinin kasilma kuvvetleri elde edilirken 0, 10, 20, 50 ve 100 Hz
frekansli supramaksimal puls trenleri kullanildi. Uyari frekansi ile kasilma kuvveti
arasindaki iliski arastirildi 39-40.
Yorgunluk çalismalarinda, uzun süreli in vitro çalismalarda daha az hipoksik
olabildigi ve ventilasyon zayifligindaki rolü iyi bilindigi için diyafram kasi tercih
edilmektedir. Yorgunluk öncesi ve sonrasinda, sarsi parametreleri ve frekansa bagli kas
cevaplari da degismektedir 41.
86
5.1 Diyabetin Olusturulmasi
Streptozotosinin pankreas ß hücrelerini harap eden özgün bir ajan oldugu ve bu
ajanin infüzyonundan 7-10 saat sonra pankreas hücrelerinde lezyon basladigi
bilinmektedir. Bu çalismada STZ enjeksiyonundan 24-48 saat sonra idrar glükoz
düzeyinin yükselmesi, bu ajanin pankreas hücrelerini harapladiginin bir göstergesidir.
Intravenöz (iv) olarak verilen 65 mg/kg STZ kan sekerini normalin 4 katina
çikarmaktadir. 45 mg/kg/iv STZ’nin olusturdugu diyabete ilimli, 65 mg/kg/iv nin
olusturdugu diyabete ise siddetli diyabet adi verilmektedir 3. Bu çalismada, diyabetli
gruplarin 4 hafta yasatilmasi göz önünde bulundurularak, STZ dozu 45 mg/kg/iv doz
olarak seçilmis ve istenilen ilimli diyabet tablosu yaratilmistir. Dolayisi ile insülin
takviyesine gerek olmadan, deney hayvanlari çalismaya alindiklari dönem içerisinde
ortaya çikan komplikasyonlara karsin canli tutulabilmislerdir. Ayrica deneklerde
diyabete bagli olarak meydana gelebilecek glikolizasyon ve periferal dolasim bozuklugu
gibi komplikasyonlarin gelismesi için, 4 haftalik sürenin yeterli oldugu belirtilmistir 42.
5.2. Izometrik Kasilma Parametrelerine Diyabetin Etkisi
5.2.1 Diyabetin sarsi parametrelerine etkisi Yorgunluk öncesi (YÖ) ve sonrasinda (YS) dört gruba ait siçan diyafram
kaslarinin izometrik sarsi kasilma kuvvetleri ile kasilma ve gevseme hizlari Çizelge 4.2
ile Sekil 4.2 ve 3’te gösterilmektedir.
Yorgunluk öncesi MMA uygulanmamis gruplardan diyabetli gruba ait siçanlarin
diyafram kaslarinin izometrik sarsi kasilma kuvveti, kontrol grubuna göre %12,3
oraninda azalmistir, yani 1080,7±33,2 g/cm2 den, 947,6±20,7 g/cm2 ye düsmüstür. Bu
sonuç literatür bilgilerimizle uyumludur. Diyabet farkli iskelet kaslarinin kasilma
kuvvetlerini ayni oranda etkilememektedir 5. Ayrica iskelet kaslarinin diyabetten
etkilenen kasilma parametreleri de degismektedir. Örnegin iskelet kaslarindan soleus
kasinda diyabetin kas kuvveti üzerine etkis i olmazken, extensor digitorum longus
kasinda sarsi kuvvetinde azalma oldugu belirtilmistir. Morfoloji- fonksiyon iliskisi
dikkate alindiginda soleus kasi yavas sarsi, yani oksidatif kapasitesi yüksek, tip I
liflerinden olusmus, tip II lifleri ile karsilastirildiginda artmis yag asidi oksidasyonu,
87
artmis trigliserid depolarina ve düsük glikolitik kapasiteye sahip bir kastir. Extensor
digitorum longus kasi ise hizli-sarsi, yani glikolitik, tip II liflere sahip bir kastir.
Diyabetik siçanlarda tip I peptid zincirlerinde çok küçük zayiflama (degisme) olurken,
hizli segiren liflerde degisim orani daha fazladir. Soleus kasi (%84 type I, %16 type IIa,
%0 type IIb), extensor digitorum longus (EDL) kasi ise (%3 type I, %57 type IIa, %40
type IIb) lif tip dagilimina sahiptirler. Tip IIa lifleri tip IIb liflerinden daha fazla
çevresel kosullara adapte olabilirler, oysaki tip IIb lifleri tip IIa liflerinden daha kolay
çevresel faktörlerden etkilenirler. Diyabetik kaslarin tip IIb liflerinin büyüklüklerinde
azalma olur. Denervasyondan sonra, Tip IIb lifleri, tip IIa liflerinden daha hizli atrofi
olurlar. Bu da kas boyunu direkt etkilemektedir. Diyabette hizli segiren lif tipine daha
fazla sahip iskelet kaslarindaki fizyolojik degisimler daha fazla olurken, daha yavas
segiren lif tipine sahip iskelet kaslarinda degisim çok daha az olmaktadir. Diyafram kasi
lif tip dagilimina dönecek olursak, tip I %40, tip IIa %27ve tip IIb %34 dür. Buradan da
görülecegi gibi, diyafram kasi, lif tipi dagilimlari birbirine yakin olan bir iskelet kasidir.
Diyabetik diyafram kaslarinin kontrol gruplari ile karsilastirildigi zaman meydana gelen
% 12,3 lük azalma, soleus kasindaki gibi çok az (anlamsiz) degil, EDL kasindaki kadar
da fazla (% 47.6) degildir 28,43.
Yorgunluk öncesinde K grubuna ait diyafram kasi izometrik sarsi kasilma süresi
74,0±1,6 ms iken, D grubuna ait kaslarin kasilma süresi 91,1±1,8 ms olarak
bulunmustur. Diyabetli gruplar kontrolle karsilastirildiginda kasilma süresinin uzamis oldugu
ve bu fakliligin yapilan istatistiksel degerlendirmede de anlamli oldugu tespit edilmistir
(p<0.05).
Yorgunluk öncesi K grubuna ait diyafram kaslarinin izometrik gevseme süresi
75,2±1,8 ms iken, D grubuna ait kaslarin gevseme süresi 91,5±1,9 ms olarak
bulunmustur. Diyabetli gruplar kontrolle karsilastirildiginda gevseme süresinin uzamis oldugu
ve bu fakliligin yapilan istatistiki degerlendirmede de anlamli oldugu tespit edilmistir (p<0.05).
Bizim sonuçlarimiz literatür bulgulari ile uyumludur. Yukarida verilen
bulgulardan da görüldügü üzere diyabet diyafram kasi kasilma ve gevseme sürelerini
uzatmistir. Lunteren ve Moyer’in STZ ile indüklenmis diyabetik siçanlarin aksiyon
potansiyelleri üzerine yapmis olduklari çalismada; depolarizasyon fazinin
etkilenmedigini çünkü aksiyon potansiyel genliginin (yükselme ve depolarizasyon
süresi) degismedigini, bundan dolayi da Na+ kanallarinda degisme olmadigini
88
belirtmislerdir. Diger taraftan diyabetik siçan diyafram kasi aksiyon potansiyeli
repolarizasyon fazi kisalmis, anlamli olarak aksiyon potansiyel alanini azaltmistir. Bu
da göstermektedir ki K+ kanal iletkenligi ve/veya K+ kanal sayisi artmis, K+ un daha
hizli hücre disina çikisi aksiyon potansiyelin repolarizasyon fazini kisaltmistir. Daha
hizli repolarizasyon aksiyon potansiyel alaninda azalma bu da Ca+2 saliniminda
azalmaya, kas kasilmasinda azalmaya ve kasilma sürelerini de degisiklige yol açacagini
ileri sürmüslerdir. Diyabetli kaslarda, gevseme süresi uzamasinin nedeni olarak SR
tarafindan Ca iyonlarinin alinma hizi azaldigi belirtilmistir. Diyabetik siçan
kalplerinden izole edilen SR fragmentlerinde, Ca alimi normal siçanlarinki ile
karsilastirildiginda çok düsüktür, ve Ca-Mg ATPaz aktivitesi de çok düsüktür. Diyabetli
iskelet kaslarinda SR tarafindan Ca aliminin baskilanmasi gevseme süresinin
uzamasinda belirleyici bir anahtar rol olabilir 44,45.
5.2.2 Diyabet ve Yorgunluk
40 Hz’lik yorgunluk uygulamasi K grubuna ait kas kasilma kuvvetini
1080,7±33,2 g/cm2 den 868,7±11,2 g/cm2 ye KMA grubuna ait kas kasilma kuvvetini
947,7±12,5 g/cm2 den 914,4±21,6 g/cm2 ye, D grubuna ait kas kasilma kuvvetini
947,6±20,7 g/cm2 den 860,4±18,3 g/cm2 ye ve DMA grubuna ait kas kasilma kuvvetini
997,7±29,0 g/cm2 den 872,8±11,2 g/cm2 ye düsürmüstür.
Iskelet kasi üzerine yapilan yorgunluk modeli çalismalarinda, 10-30 Hz lik
tekrarlayan elektriksel uyarilarin kullanildigi yorgunluk modeline düsük frekansli
yorgunluk modeli; bunun üzerindeki (>30 Hz) uyari frekansi kullanilarak yapilan
yorgunluk modeline ise yüksek frekansli yorgunluk modeli adi verilmektedir. 40 Hz
frekansli 0,5 ms süreli, 8 s train durationlu ve 30 s train periyotlu supramaksimal kare
pulslarin uygulanmasiyla olusturulan yorgunluk modelimiz, yüksek frekansli yorgunluk
modelidir. Iskelet kasi yorgunlugunda belirleyici faktörlerden birisi kas kasilma
kuvvetinde meydana gelen azalmadir. Bizim çalismamizda kas kasilma kuvveti
yorgunluk sonrasinda K grubunda %19,6, D grubunda ise %9,2 oraninda azalmaktadir.
Kas kuvvetinde azalmanin nedenleri pek çok faktöre baglanmaktadir. Kas kuvveti, aktif
çapraz köprülerinin sayisi hakkinda bilgi verir. Yorgunlukta çapraz-köprü sayilari
azaldigi, dolayisiyla kas kuvvetinde azalma gözlendigi bildirilmistir. Yorgunluk ta
iskelet kasinin sahip oldugu lif kompozisyonuna bagli olarak farkli etkiler
göstermektedir. Bunda lif tipinin sahip oldugu metabolik özellikler önem
89
kazanmaktadir. Tip IIa ve tip IIb lifleri çok sayida SR ve yüksek miyofibriller ATPaz
aktivitesine, tip I lifleri ise daha düsük sayida SR ve miyofibriller ATPaz aktivitesine
sahip liflerdir. Bunun yani sira tip IIa ve tip I lifleri çok sayida mitokondri içerirler bu
nedenle göreceli olarak tip IIb liflerine göre yorgunluga daha dirençli lifler olarak kabul
edilirler. Diyafram kasi lif tip dagilimi hatirlanacak olursa, tip I %40, tip IIa % 27ve tip
IIb %34 dür. Diyafram kasi %67 oraninda yorgunluga dirençli liflerden olusmustur.
Buna ragmen diyafram kasi kas kuvvetinde azalma bulunmustur. Diyafram kas
kuvvetindeki bu azalmanin muhtemel nedeni olarak da diyabetin ve modülasyonlu
manyetik alanin kas üzerinde morfolojik ve fizyolojik etkileri düsünülmektedir.
Kasilma kuvvetinde azalma, SR dan Ca+2 saliniminda azalmaya bagli olarak uyarilma-
kasilma çiftleniminin olusmasini da etkilediginden, kas kuvvetinde azalmaya etki eden
bir diger faktördür. Ayrica sarkolemma fonksiyonlarindaki degisikliklerde iskelet kasi
kas kuvvetindeki azalmadan sorumlu tutulmaktadirlar. Yapilan çalismalar K+ nun hücre
disina çikisi ve Na+-K+ pompasinin inhibisyonu (ya da K+ un hücre içinde kaybi ve Na+
un kazanci) hücre depolarizasyonuna neden olur, aksiyon potansiyel genligini azaltir.
Edward ve arkadaslari bunu hücre depolarizasyonu, ATP in tüketilmesi ve Ca+2 nin
birikmesine karsi hücreyi korumak için emniyetli bir mekanizma sagladigini iddia
etmektedirler. Ancak diyabette Na+-K+ pompa konsantrasyonu ve Na+-K+ ATPaz
aktivitesi azalmaktadir. Bu da yorgunluga ek bir etki yapmistir. Yorgunluk, intrasellüler
Ca+2 de artisi, Ca+2 hassasli proteazlari ve fosfolipazlari aktive edeceginden,
sarkolemma ve intrasellüler organellerin hasarina yol açabilir. Bizim bu çalismamizda
diyabetli gruplarin histolojik özelliklerinde de Sekil 4.14,15,16 da miyofibriller arasinda
yerlesen mitokondriyonlar da dejenerasyon ve vokuoler yapilarin varligi görülmekteydi.
Miyofibriller arasinda çok sayida, degisik büyüklükte lipid damlaciklarinin bulundugu
dikkati çekmekteydi. Sarkolemma da yer yer düzensizlesme bulunmaktaydi. Bu hücre
organellerindeki degisimler de kas kasilma kuvvetinin yorgunluk modeli
uygulamasindan sonra azalmasina katkida bulunmus olabilirler 46,47.
40 Hz’lik yorgunluk uygulamasi K grubuna ait kas kasilma süresi 74,0±1,6 ms
den 78,5±2,9 ye artmis, KMA grubuna ait kas kasilma süresi 88,6±1,7 ms den 84,9±2,2
ms ye D grubuna ait kas kasilma süresi 91,1±1,8 ms den 87,6±2,1 ms ye düsmüs ve
DMA grubuna ait kas kasilma süresi ise 90,9±1,6 ms den 97,1±1,4 ms ye uzamistir.
90
40 Hz’lik yorgunluk uygulamasi K grubuna ait kas gevseme süresi 75,2±1,8 ms
den 79,7±2,6 ye artmis, KMA grubuna ait kas gevseme süresi 90,2±2,0 ms den 80,9±2,6
ms ye D grubuna ait kas gevseme süresi 91,5±1,9 ms den 77,8±1,7 ms ye ve DMA
grubuna ait kas gevseme süresi ise 86,5±1,9 ms den 81,8±1,3 ms ye düsürmüstür.
Yorgunluga K+ nun ve hücre depolarizayonun katkisi da vardir. Yorgunlugun
literatürde kasilma süresini ve gevseme süresini uzattigi bilinir. Bu çalismada sadece
kontrol grubu üzerine uygulanan yorgunluk modeli kasilma sürelerini uzamasi yapilan
istatistiksel degerlendirmede anlamli olarak bulunmustur (p<0.05). Diger gruplarda
farkliliklar olmasina ragmen yorgunluk sadece kasilma sürelerini anlamli olarak
degistirmekte, fakat gevseme sürelerini anlamli olarak degistirmemektedir. Yorgunluk
ta, geçici (transient) Ca+2 (akisinin) uzamasi, kasilma sürelerinde uzamaya neden
olabilir. Diyabette keton cisimlerinin asiri olusumu ile birlikte dokulardaki kullaniminin
azalmasi, kanda birikmelerine (ketonomi) neden olur. Bunlar fizyolojik pH ortaminda
kolayca ayrisabilen organik asitler oldugu için es molekül sayisinda hidrojen iyonu
olusturarak vücudun tampon sisteminin hizla tükenmesine ve metabolik asidoza sebep
olurlar. Bu durum da diyabetli gruplarda transient Ca+2 nun uzamasina ve bunun da
muhtemelen kasilma sürelerinin uzamasina neden oldugu söylenebilir 2,45,46.
5.2.3 Diyabet ve Kuvvet-Frekans Iliskisi
Diyafram kas striplerinin kuvvet- frekans iliskisi 10, 20 50 ve 100 Hz de kasin
uyarilmasi ile degerlendirildi. Diyabetik kuvvet- frekans egrisinin, kontrol grubunun
kuvvet-frekans egrisine göre saga dogru kaydigi, yani yüksek frekansli uyarilarda
diyabetli kaslarin daha zayif kasildiklari görülmüstür. Kasta, hizli kasilan kas liflerinden
olusmus motor birim orani yüksekse, egri yüksek frekansa dogru bir kayma yapacaktir.
Yüksek frekanslara dogru gidildikçe kasilma kuvvetinin azalmasi uyarilma-kasilma
çiftlenimin de bozulmalarin olabildigi, çapraz köprü baglarinin bütünüyle kas
kasilmasina eslik edememesi fuzyonun olusamamasi nitekim kas sarsisinin (Ps) da
tetanik kuvvete (Pt) paralel seyretmesi (Sekil4.6) bunu desteklemektedir 33-41.
91
5.3 Izometrik Kasilma Parametrelerine MMA’in Etkisi
5.3.1 Modülasyonlu Manyetik alanin sarsi parametreleri üzerine etkileri
Modülasyonlu manyetik alan (5 mT siddetinde 50 Hz frekansinda) Çizelge 4.2
den de görülecegi üzere, kontrol (K) ve diyabetli (D) grup kaslarinin kasilma
kuvvetlerini degistirmektedir. Modülasyonlu manyetik alan, K grubunun diyafram
kaslarinin izometrik sarsi kasilma kuvvetlerini (Ps) %12,3 oraninda azaltmakta ve D’li
kaslarin Ps’leri ise yaklasik %1,5 oraninda artirmaktadir (Çizelge 4.2). Manyetik alan
etkisinde K daki Ps azalmasi istatistiksel olarak anlamli (p<0,05), fakat D deki Ps
artmasi istatistiksel olarak anlamsizdir (p>0,05). Yorgunluk sonrasi K grubu kaslarin
MMA etkisindeki kasilma kuvveti, YÖ’nin tersine %5,3 oraninda artmaktadir. Bu artis
istatistiksel olarak p<0,05 düzeyinde anlamlidir. Modülasyonlu manyetik alanin D’li
kaslara etkisi K grubundakiler gibi olup, çok küçük artis istatistiksel olarak anlamsizdir
(p>0,05).
Modülasyonlu manyetik alanin kas kuvvetini azaltici yönde etkisi muhtemelen;
MA uygulamasi sonrasinda diyafram kasina ait Ca+2ATPaz aktivitesinin artmasi ve
bunun ardindan Ca+2 un hizli bir sekilde sisternalara tasinmasi ve Ca+2 un kasilma
mekanizma için gerekli oldugu süre ortamda kalamamasi sonucunda kas kasilma
kuvvetinde azalmaya neden olmustur 47-52.
Modülasyonlu manyetik alan diyabetli gruplara uygulandiginda ise kas kasilma
kuvvetinde diyabetsiz gruplara nazaran azalma degil anlamli olmamasina ragmen artma
olmustur. Laitl-Kobierska ve arkadaslari siçanlari alternatif manyetik alana maruz
biraktiktan sonra siçan pankreasini hem yapisal hem de fonksiyonel degisimlerini
inceledikleri çalismalarinda; pankreas ß hücreleri çevresinde ‘aydinlanma’, granüllü
endoplazmik retikulumda uzama, ß hücreleri sitoplazmasinin veziküllendigi, Golgi
aparatinda genisleme, mitokondriler de sisme ve birçok farkli yogunlukta granüllere
rastlamislardir. Golgi aparatindaki genislemenin büyük bir ihtimalle proinsülin
formunun depo edildigini (proinsülin ise insüline transformu ile sitoplazmaya
tasindigini), granüller etrafindaki ‘aydinlanma’ nin ß hücrelerinin insülinin büyük
miktarda biriktirildigini gösterdigini belirtmislerdir. MA uygulamasi sonrasinda insülin
sekresyonu sonrasinda arta kalan çok sayida bos (elektronsuz) vesiküllerin varliginin da
insülinin bu veziküllerden salinmis oldugunun bir göstergesi olabilecegini ifade
92
etmislerdir. Insülin sekresyonunun arttigini kanitlamak için insülin kan konsantrasyonu
analizinde insülinin miktari anlamli olarak artmis oldugunu belirtmislerdir 53. Biz
pankreasin EM incelemesini, kanda insülin konsantrasyonunu belirlemedik, ancak
DMA diyafram kasi EM incelemesinde diyabetik diyafram kasindaki dejenerasyonlarin
nispeten azalmis oldugunu gözlemledik ve insülin sekresyonunun artmis olabilecegi
varsayimindan DMA grubuna ait diyafram kasi kasilma kuvvetinin artmis olabilecegi
muhtemel dahilindedir.
Manyetik alan uygulamasi bir baska çalismada insülin salinimi diyabetik
siçanlarda arttirmis olmasi ve bulgularimizdan kan glukoz düzeyinin azaltmis oldugunu
görmemiz MMA nin insülin sekresyonunu arttirdigi sonucuna bizi ulastirmaktadir 54,55.
Manyetik alana maruz birakilan siçan diyafram kasindan elde edilen sonuçlara
göre Na+-K+ ATPaz aktivitesi artmistir. Aktivitenin artmasinin muhtemel nedenleri
olarak pompanin kendisinin konformasyonel degisiklige ugramis olabilecegi bu nedenle
membranin her iki tarafindaki iyonik degisimlerin oldugu belirtilmistir. Enzim
aktiviteleri direkt olarak iyonik degisimlerden etkilenmektedir 50. Yine baska bir
çalismada pulslu manyetik alan ekstrasellüler K+ seviyesini arttirmis oysa Na+ seviyesi
ise azaltmistir. Artmis K+ seviyesi Na+-K+ ATPaz aktivitesini arttirmis olabilir 49-54. Bu
durum manyetik alan uygulanmis gruplarda kasilma sürelerini uzatmistir ancak
diyabetli gruplar üzerinde artislar anlamli degildir (p>0.05).
5.3.2 Modülasyonlu manyetik alan ve yorgunluk
Uyguladigimiz yorgunluk modeli manyetik alan uygulanmis gruplar üzerinde
kas kuvvetini nümerik olarak azaltmis ancak istatistiki degerlendirmede anlamli fark
bulunamamistir (p>0.05).
5.3.3 Modülasyonlu manyetik alan ve Kuvvet-Frekans Iliskisi
Diyafram kas striplerinin kuvvet-frekans egrisi 10, 20, 50 ve 100 Hz de kasin
uyarilmasi ile degerlendirildi. MMA kuvvet- frekans egrisinin kontrol grubu ile
karsilastirildiginda saga dogru kaydigi görüldü. Kasta, hizli kasilan kas liflerinden
olusmus motor birim orani yüksekse, egri yüksek frekansa dogru bir kayma yapacaktir.
Diyabet grubu egrisine göre ise sola kaydi. Ayrica egrinin egimi de daha diktir. Bu
sonuç da modülasyonlu manyetik alan diyabet grubu diyafram kasini daha fazla füzyona
ugratarak ya da çapraz köprü baglari etkilesimi daha fazla arttirdigini gösterir 36-39.
93
5.4 Diyabetin ve MMA nin Elektrofizyolojik Ölçümlere etkisi
Diyabetin ve MMA nin deney hayvanlarinda olusturdugu biyoelektriksel degisiklikler
tam anlami ile aydinlatilamamistir. Bu degisikliklerin temelinde yatan mekanizmalar
halen bilinmemekle birlikte literatür de çok az sayida çalisma mevcuttur.
Diyabetik diyafram kasi kasilma kuvveti üzerine MMA nin etkileri analiz
edilirken özellikle kasilma ve gevseme süreleri üzerine olan etkilerin iyon ve/veya iyon
kanallarinda meydana gelen degisikliklerle açiklanabilecegi sonucuna varildi. Ayrica
yapilan literatür çalismasinda diyabetik iskelet kasi elektrofizyolojik karakteristikleri
üzerine MMA’ nin etkilerini içeren bir çalismaya rastlanmamistir. Bu noktadan
hareketle; Kontrol (sham) (K), diyabet (sham) (D), kontrol manyetik alan (KMA) ve
diyabet manyetik alan (DMA) gruplari olmak üzere dört ayri grupta elektrofizyolojik
ölçümler gerçeklestirildi. Her bir siçandan frenik sinir-diyafram kas preparati dissekte
edilip, intrasellüler kayitla dinlenim zar potansiyeli ve aksiyon potansiyel (AP) egrisi
kayitlandi.
Diyabetin dinlenim zar potansiyeli ve aksiyon potansiyeli parametreleri
üzerine etkisi
K+ kanallari, diyafram kontraktil performansinin düzenlenmesinde önemli rol
oynarlar. Cl- kanallari ile birlikte dinlenim zar potansiyelini düzenlemede birlikte
hareket ederler. Zar uyarilabilirligini kontrol ederek kas aktivasyonu belirlerler. K+ ve
Cl- kanallari Na+ kanallari ile birlikte aksiyon potansiyelinin süresini ve genligini, bu
suretle sarkoplazmik retikulumdan Ca2+ salinma zamanini ve ortamda kalma süresini
dolayisiyla kas kuvveti üretimini belirlerler 28. Burada ki aksiyon potansiyel meydana
gelmesi sirasinda olusuma katilan elemanlarindan birinin veya birkaçinin eksikligi,
inaktivasyonu AP nin biçimini ve süresini etkileyecektir.
Diyabet ve modülasyonlu manyetik alan dinlenim zar potansiyelini 78,0 ± 0,5
mV dan sirasiyla 73,0 ± 0,4 ve 73,0 ± 0,3 mV a azalttigi Çizelge 4.13 den
görülmektedir. Bu azalmalar istatistiki olarak anlamlidir (p<0,05).
Yapilan bir çalismada, diyabetli diyafram kaslarinin kontrollerine göre dinlenim
zar potansiyelinin depolarize oldugu bildirilmistir. Muhtemel nedenin dolayli olarak
ölçülen K+ geçirgenliginin (gK) diyabetli kaslarda azalmasi sonucunda zar kontrollere
göre depolarize oldugu ileri sürülmüstür7. Klasik bilgilerimiz insülinin hücreye K+ un
94
girmesini sagladigi yönündedir. Insülin eksikliginde hücre disi K+ konsantrasyonu
düser. Insülin varliginda K+ un hücre içine göçünün nedeni hala bilinmektedir. Bununla
birlikte insülinin hücre zarindaki Na+-K+ ATPaz aktivitesini arttirdigindan hücre içine
daha fazla K+ pompalanir. Dolayisiyla olusturdugumuz orta siddette diyabet modelinde
insülin eksikligi nedeniyle K+ hücre içine giremediginden dinlenim zar potansiyeli
diyabetli gruplarda anlamli derecede azaldigi söylenebilir. Bir baska muhtemel neden
yapilan histojik çalismamizdaki diyafram EM bulgulari diyabetli gruptaki
sarkolemmada yer yer düzensizlesme oldugu yönündedir (Sekil 4.24,25,26). Bu
düzensizlesmelerin integral proteinleri veya Na+-K+ pompasinin yapisinda bozukluklara
neden oldugunu bilmiyoruz ancak böyle bir olasilik da pompa fonksiyonunu
engelleyecektir. Nitekim Kjeldsen ve arkadaslari, diyabetik diyafram kasinda Na+-K+
pompa konsantrasyonunun yaklasik % 40 kadar azaldigini ya da inaktive oldugunu
bildirmislerdir 29.
Eger zar depolarizasyonu orta siddette ise Na + kanallari inaktive olmayacagi ve
dolayisiyla aksiyon potansiyeli genligine etki etmedigi ancak siddetli bir depolarizasyon
gerçeklesirse mevcut Na+ kanallarinin inaktive olmasi nedeniyle, yeniden AP olusmasi
için zar refraktör periyodda olacagindan AP meydana gelmeyecegi ileri sürülmüstür44,45.
Ancak bizim bulgularimiza göre diyabetik diyafram kasi AP genligi kontrolle
karsilastirildiginda anlamli bir fark bulunamamistir (p>0.05).
Depolarizasyon süresi 0,59 ± 0,01 ms den D grubunda 0,68 ± 0,01 ms ye KMA
grubunda 0,61 ± 0,02 ms ve DMA grubunda 0,64 ± 0,01 ms ye uzamistir. Sadece
diyabetli gruplarda süre uzamasi anlamlidir (p<0.05). Manyetik alan uygulanan diyabet
grubu depolarizasyon süresi, diyabet grubuna göre depolarizasyon süresi kisalmistir.
Depolarizasyon süresi AP egrisinin yükselmeye basladigi nokta ile tepe noktasi arasinda
kalan süredir. Bu süreden sorumlu Na+ lari ve Na kanallaridir. Grossie’ nin bildirdigine
göre diyabetli kas sitoplazmasi hipertoniktir. Plazmanin hipertonik olmasi uzun sürede
T-tübüllerinde irreversble yapisal bozukluklara neden oldugu ve hipertonik plazmaya
sahip kasdan elde edilen AP sürelerinin uzadigini ifade etmistir20. Lunteren ve Moyer
ise diyabetli diyafram kaslarindan kaydettikleri AP depolarizasyon süresinin
degismedigini ifade etmislerdir. Bizim bulgularimizda sadece diyabetli grupta
depolarizasyon süresinin uzamasi zarda yapisal bozukluklarindan Na iyon kanallarinin
bir kismi etkilenmis olabilir.
95
Yari-repolarizasyon süresi hem diyabetli hem de manyetik alanli gruplarda
anlamli olarak degismemistir (p>0.05). Ancak diyabet repolarizasyon hizini diyabetli
gruplarda anlamli olarak degistirmistir (Çizelge 4.18). Lunteren ve Moyer’in yaptiklari
çalismada diyabet, diyafram kaslarinda AP repolarizasyon sürecini hizlandirmistir.
Arastiricilar diyabetin bu etkiyi saglarken ya yeni K kanallari üretmis oldugunu ya da
kanal iletkenligini arttirdigini ifade etmislerdir.
MMA nin dinlenim zar potansiyeli ve aksiyon parametreleri üzerine etkisi
Modülasyonlu manyetik alan, kontrol dinlenim zar potansiyelini 78,0 ± 0,5 mV
dan 73,0 ± 0,3 mV a ve diyabetli grupta ise herhangi bir degisiklik yapmamistir.
Kontrol grubu KMA grubu ile karsilastirildiginda istatistiki olarak anlamlidir (p<0.05).
Manyetik alan diyafram kasini depolarize etmektedir. Dinlenim zar potansiyelini
belirleyen en önemli etken hücre içi ([K]iç) ve hücre disi ([K]dis) potasyum iyon
konsantrasyonudur. Nitekim, literatür bulgulari manyetik alan içine konmus kas
dokularinda [K]iç/[K]dis oraninin küçüldügünü göstermektedir52. Bu çalismada K hücre
içi ve hücre disi konsantrasyonlar ölçülmeyip dinlenim zar potansiyeli ölçülmüstür.
Klasik bilgilerimiz [K]dis in düsmesi ile dinlenim zar potansiyelinin azalacagi
yönündedir. Daha önce yaptigimiz çalismada da MA diyafram kasi dinlenim zar
potansiyeli azaltmistir. Elektromanyetik alanlar dinlenim durumundaki uyarilabilir
hücre zarlarinda uyarilabilirligi arttirmaktadir. Uyarilabilirligin artmasi zarin depolarize
oldugunu gösterir. Nitekim in vivo insan ve siçan deneylerinde sinir uyarilabilirliginin
arttigina dair yayinlar bulunmaktadir 21,50-52.
Dinlenim zar potansiyelinin düsmesinin muhtemel bir baska nedeni Na+-K+ pompa
aktivitesi üzerine MA nin yapmis oldugu degisiklikler olabilir. Yapilan bir çalismada
statik MA diyafram kasi Na+-K+ ATPaz aktivitesini arttirmistir ve dinlenim zar
potansiyelini de azaltmistir. Pompa aktivitesinin artmis olmasi [K]dis in daha azalmasi
anlamina gelir ve zar depolarize degil hiperpolarize olur bu çeliskiyi potasyum sizinti
akiminin artmasi ve bilinmeyen baska bir mekanizma ile (zar lipid çift tabakasindan)
potasyumun normale göre daha fazla oranda hücre disina çikmasini bunun sonucunda
hücre içi ve hücre disi potasyum konsantrasyonun degisip dinlenim zar potansiyelini
depolarize ettigi ve bozulan bu dengenin daha aktif bir Na-K pompasi ile karsilanmakta
olabilecegi ifade edilmistir52.
96
MMA nin depolarizasyon süresi ve depolarizasyon hizi üzerinde anlamli degisiklikler
yapmamistir (p>0.05) (Çizelge 4.13).
MMA nin kontol grubu yari-repolarizasyon süresini KMA grubunda 0,71 ± 0,01
ms den 0,65 ± 0,01ms ye düsürmüstür. Bu fark istatistiki olarak anlamlidir. MMA
diyabetli grupta ise yari-repolarizasyon süresinde anlamli bir degisiklik yapmamistir
(p>0.05).
Aksiyon potansiyelinin repolarizasyon sürecinden K+ lari, K kanallari ve Na-K
pompasinin sorumlu oldugunu bilinmektedir. Aksiyon potansiyel meydana gelirken
degisen hücre zari kompozisyonunu yeniden bir sonraki AP olusumunu hazir hale
getirmek için gerekli olan repolarizasyon sürecinin kisalmasinda ya K kanal kinetiginin
degismesi ya da Na-K pompa aktivitesinin ya da konsantrasyonun artmis olmasi rol
oynayabilir. MA, Na-K ATPaz i arttirmis bu da yari repolarizasyon süresini
kisaltmistir46-49. Nitekim AP repolarizasyon hizina baktigimizda MMA kontrol
repolarizasyon hizini arttirmistir. AP egrisi altinda kalan alani da anlamli bir farklilikla
daraltmistir. Biz repolarizasyon sürecinin % 50 ni alarak yari-repolarizasyon süresini
degerlendirdik, daha sonra repolarizasyon hizi ise negatif türev alinarak hesaplandi.
Dogal olarak AP repolarizasyon süresinin tamami degerlendirilmedi ancak eldeki
bulgulardan çikarim yapilabilinir. Buradan çikarilan sonuç, MMA kanal ve pompa
üzerinden veya bilinmeyen baska bir konformasyonel degisimle zarda meydana gelen
depolarizasyonu daha çabuk denge konumuna getirmektedir. MMA diyabetli grupta ise
daralan aksiyon potansiyel egrisi altinda kalan alani kontrol degerlerine yaklastirmistir
(Çizelge 4.18). MMA diyabetli grupta kontrol degerlerini etkiledigi gibi degil tam tersi
etkide bulunmustur. MMA, kontrol repolarizasyon hizini arttirmis görünmekle birlikte
diyabetin etkisine katkida bulunmamistir. Çünkü repolarizasyon hizi diyabet grubundan
istatistiki olarak farkli degildir. Bu durumda hem diyabet hem de manyetik alan tek
baslarina diyafram kasi AP yi olusturan elemanlar üzerinde etkili olmuslardir, ancak
MMA diyabetin degistirdigi tabloyu bir nebzede olsa düzeltip kontrol degerlerine
yaklastirmistir. Gorczynska ve arkadaslari alternatif manyetik alana maruz kalan
siçanlarda kan glukoz seviyelerinin % 30 oraninda azaldigini ifade etmislerdir20. Ayrica
Laitl-Kobierska ve arkadaslari ise saglikli siçanlara uyguladiklari ELF MA sonrasinda
plazma insülin seviyesinin artmis olarak bulmuslardir53. Bu sonuçlar MMA diyabetli
97
siçan diyafram kasi zarinda da normal degerlere dönüstüren etki yapmis olmasi
muhtemel dahilindedir.
5.5 Diyabetin ve MMA’in Agirlik-Glikoz ve Serum Kimyalari üzerine Etkisi
Kontrol ve KMA gruplarinda bulunan siçanlarin agirliklarinin, bir ay sonunda,
deney baslangicindaki ilk agirlik degerlerine göre sirasiyla % 16,7 ve % 19,2 arttigi
belirlendi. Diyabet ve DMA gruplarinda bulanan siçanlarin agirliklarinda ise kilo
kaybinin sirasiyla % 22,2 ve % 10,9 oldugu görüldü. Dört hafta boyunca MA
uygulanmasi sirasinda, gerek K gerekse KMA gruplarina ait siçanlarin agirlik
kazançlari orantili olarak artmistir. Sekil 4.1’deki egrilerden, MA’ nin manyetik alan
uygulanmamis eriskin siçanlarin agirlik kazanci üzerine herhangi bir etkisinin
olmadigini görülmektedir. Diyabetli gruplarda ise, D ve DMA gruplarina ait siçanlarin
baslangiç agirliklari ayni oldugu halde, ilerleyen haftalarda DMA grubuna ait siçanlar,
D grubuna ait siçanlara göre daha az agirlik kaybetmislerdir. Diyabet ve DMA grubu
siçanlarin son agirliklari arasindaki fark, istatistiksel olarak anlamli bulunmustur
(p<0.05) (Çizelge 4.1).
Kontrol grubundaki siçanlarin plazma glukoz seviyesi MMA etkisinde
219.2±40.3 mg/dl den 207.9±47.8 mg/dl ye, D grubundaki siçanlarin plazma glukoz
seviyesi de 536.9±21.9 mg/dl den 531.3±80.6 mg/dl’ye düstügü gözlendi Sonuçlar
istatistiksel olarak anlamlidir (p<0.05).
Sirasiyla K ile KMA ve D ile DMA gruplarinda bulunan siçanlarin serum total
kolesterol degerlerinin 56.2±2.7 mg/dl’den 52.8±2.0’ye ve 67,0±5,2 mg/dl den 55,7±1,5
mg/dl’ye düstügü görüldü. Benzer sekilde yukarida belirtilen gruplarda trigliserit
seviyeleri de düsmektedir (Çizelge 4-13).
Total kolesterol ve trigliserit seviyelerindeki bu azalmalar, istatistiksel olarak
anlamlidir (p<0.05).
Modülasyonlu manyetik alanin diyabetli gruplarin agirlik, kan glükoz ve serum
kimyalari üzerindeki etkilerini hücre düzeyinde meydana gelen degisikliklerin islevsel
yansimalari ile açiklamak mümkün olabilir. DMA grubuna ait EM bulgularimiz
diyafram kasi liflerinin hücre zari altinda yerlesim gösteren çekirdekleri normal
yapidaydi (Sekil 4.15 ve 16) oysa diyabet grubunda çekirdekler de derin identasyonlar
ve bazi hücrelerde miyofibriller arasinda yerlesen mitokondriyonlar da dejenerasyon ve
98
vokuoler yapilarin varligi görülmekteydi DMA grubuna ait histolojik EM
mikrograflarina göre miyofibriller arasinda az sayida lipid damlaciklari bulunmaktaydi.
Sarkolemma ve kas lifleri arasinda izlenen kapiller yapilar normal histolojik
görünümdeydi. Yapisal olarak DMA grubu histolojik özellikleri kontrol grubuna daha
yakin bilgiler vermektedir. MMA nin pankreas ß hücrelerinden insülin sekresyonunu
stimüle ederek kanda yükselen glikoz konsantrasyonunu ve karbonhidrat
metabolizmasina islerlik kazandirmasiyla hücresel düzeyde de nispeten iyilestirme
meydana geldigi belirtilebilir Bu da agirlik, glukoz ve serum kimyasi sonuçlarimiza
yansimis oldugunu görüyoruz.
Streptozotosin ile indüklenmis diyabetli siçanlarda 4 haftalik kilo takipleri
sonrasinda baslangiç agirliklari dikkate alindiginda kilo kaybettikleri bildirilmektedir.
Bizim çalismamizda da K ya göre D gruplarinda 4 haftalik kilo takiplerinde kilo kaybi
oldugu gözlendi. Ancak manyetik alan uygulanmis diyabetli grupta kilo kaybi daha
azdir. Glukoz degerlerinde de manyetik alan diyabetli gruba göre daha az kan glukoz
düzeyini arttirmistir. Bu durum total kolesterol ve trigliserit degerlerinde de
korunmaktadir.
Modülasyonlu manyetik alanin kan glukoz düzeyine olan muhtemel etkileri
söyle açiklayabiliriz. 13.3 Hz ve 2,7x10-2 T lik manyetik alan insülin salinimini
arttirmis, kan glukoz seviyesini ise %30 oraninda azaltmistir 15. Manyetik alanin
kortizol seviyesini büyük miktarda arttirdigi kortizolün ise adrenalin ile sinerjetik olarak
glükoz metabolizmasi boyunca hareket ettigi bilinmektedir. Artmis kortizol sekresyonu
karacigerde glikojen birikimine yol açar. Manyetik alan uygulamasi sonrasinda kobay
ve siçan hepatositlerin de glikojen miktari kontolleri ile karsilastirildiginda %400
oraninda artmistir. Kan glukoz seviyesi böylelikle azalmis olabilir. MMA nin kan
glukoz seviyesini azalttigi yönünde baska bir mekanizma da; glukozun yapisinda
hidroksil gruplar tasidigi için hidrofilik karakterde olmasi nedeniyle hücre membranin
ise hidrofobik karakter tasidigindan glukozun membrana dogru hareket için bir bariyer
olusturur, insülinin rolü hücre içine glukozun hareketini kolaylastirmaktadir. Manyetik
alan tasima mekanizmalarini ve hücre membraninin fiziksel özelliklerini etkileyerek
insülinin bulunmadigi ya da az bulundugu ortamda insülinin rolünü üstlenerek glukozun
hücre içine tasinmasini kolaylastirmis olabilir 56-60.
99
6-SONUÇLAR ve ÖNERILER
50 Hz lik ve 5 mT lik MMA 4 hafta boyunca her gün 165 dakika süresince 30
dakika çalisip 15 dakika susarak kontrol veya diyabetli olan eriskin erkek siçanlar
üzerine uygulandi
Modülasyonlu manyetik alan saglikli siçanlarda kilo kaybina neden olmamistir
oysa diyabetli gruplarda vücut agirlik kaybini azaltmis ve kan sekerini anlamli olarak
düsürmüstür.
Modülasyonlu manyetik alan saglikli siçan diyafram kas kuvvetini azaltmistir
Diyabetli grup MMA ya maruz birakildiginda siçan diyafram kasi kasilma kuvvetinde
artma tespit edilmistir, yorgunluk uygulamasina direnç kazandirmistir.
Modülasyonlu manyetik alan diyabetli siçan diyafram kasi EM incelemelinde
miyofibriller arasinda ve hücre periferinde yerlesim gösteren mitokondriyonlar ile
miyofibrilleri saran sarkoplazmik retikulum sisternalari normallesmis, sarkomer
düzenlenmesi normal ve miyofibriller arasinda az sayida lipid damlaciklari bulunur hale
gelmistir. Sarkolemma ve kas lifleri arasinda izlenen kapiller yapilarin da normal
histolojik görünüme kavusmuslardir. MMA diyabetli siçan diyafram kasinda yapisal
olarakda iyilesme sagladigi görüldü.
Modülasyonlu manyetik alan ve diyabet her ikiside dinlenim zar potansiyellerini
depolarize ediyorlar zar kompozisyonunu göz önüne aldigimizda Na kanallari veya Na+
iyon dengesi üzerinden olmadigi ancak K kanallari özellikle voltaja duyarli potasyum
kanalari üzerinden veya K un dolayli yoldan Na-K pompasinin aktivitesini degistirerek
yapmis olmasi kuvvetle muhtemeldir. Kas zarinda meydana getirilen olasi bu degisimler
kas kasilma ve gevseme çiftlenimini, ortamda Ca+2 nun bulunma süresini etkiledigi
anlasiliyor. Böylelikle iskelet kasi kasilma kuvvetini veya sürelerini de etkilemis oluyor.
Diyabetli deneklerde modülasyonlu manyetik alan uygulamasi hastalik
tablosunu ortadan kaldirmamistir, ancak kötüye giden tabloyu durdurmus, istenilen
düzeyde olmasa da iyilesme yaptigi gözlenmistir.
Bununla birlikte, manyetik alanin diyabetli hayvanlar üzerindeki optimum
pozitif etkisinin belirlenebilmesi için, frekans, manyetik alan olusturmak üzere
kullanilan dalganin biçimi, siddet, süre ve uygulama biçimi degistirilerek yeni
çalismalara gerek duyulmaktadir.
100
KAYNAKLAR
1- Feingold K.F., Gavin L.A., Schambelan M., Schriock E., Sebastian A., Stern J.L Endokrin Hastaliklar Tuzcu M. Cecil Essentials of Medicine ‘3. Baski’ W.B. Saunders Company,Tokyo,1993.:513-521.
2. Büyükdevrim A.S., Demiroglu C. Diyabetik Hastalarda Akut Metabolik Çöküntü Sendromu 1.
Baski. T.C. Kadir Has Üniversitesi Tip Fakültesi Yayinlari, Istanbul., 1999. 3. Rodrigues B., Poucheret P., Battell M.L., and McNeill J.H.. Streptozocin-induced Diabetes:
Induction, Mechanism(s), and Dose Dependency., McNeill J.H., Experimental Models of Diabetes. First Ed.CRC Press LLC, Florida, 1999: 3-14.
4. Arner P. Insulin resistance in type 2 diabetes: role of fatty. Diabetes Metab Res Rev. 2002 18:
55-59. 5. Paulus S F. and Grossie J.: Skeletal muscle in alloxan diabetes a comparison of isometric
contractions in fast and slow muscle. Diabetes, 1983 32: 1053-1039. 6. Wahiberg G., Adamson U., and Svensson J. Pyridine nucleotides in glucose metabolism and
diabetes: a review. Diabetes Metab Res Rev. 2000 16:33-42. 7. Ganguly P. K., Mathur S., Gupta M.P., Beamish R. E. and Dhalla N.S.: Calcium pump
activity of sarcoplasmic reticulum in diabetic rat skeletal muscle. Am. J. Physiol. 1986 251(Endocrinol. Metab. 14) : E515-E523.
8. Challiss R.A.J, Vranic M. And Radda G.K: Bioenergetic changes during contraction and
recovery in diabetic rat skeletal muscle. Am. J. Physiol. 1989 256 (Endocrinol. Metab. 19): E129-E137.
9. Skotte J.H., and Hjoiiund H.I. Exposure of welders and other metal workers to ELF magnetic
field. Bioelectromagnetics. 1997 18: 470-477. 10. Dacha M., Accorsi A., Pierotti C., Vetrano F., Mantovani R., Guidi G., Conti R., and
Nicolini P. Studies on the possible biological effects of 50 Hz electrical and/or magnetic fields: evaluation of some glycolytic enzymesi glycolytic flux, energy and oxido-reductive potentials in human erytrocjtes exposed in vitro to power frequency fields. Bioelectromagnetics 1993 14:383-391.
11. Farndale R.W., Maroudas A. And Marsland T.P. Effects of low-amplitude pulsed magnetic
fields on cellular ion transport. Bioelectromagnetics 1987 8: 119-134. 12. Polk C. Biological effects of low level low frequency electric and magnetic fields. IEEE
Transactions on Education 1991 34 :243-249.
101
13. Repacholi M.H. and Greenebaum B. Interaction of static and extremely low frequency electric and magnetic fields with living sistems: health effects and researc needs. Bioelectromagnetic 1999 20: 133-160.
14. Bassett C.A. L. Beneficial effects of electromagnetic fields.Journal of Cellular Biochemistry
1993 51: 387-393. 15. Kost J., Wolfrum J., and Langer R. Magnetically enhanced insulin in diabetic rats. Journal of
Biomedical Materias Research 1987 21: 1367-1373. 16. Li C.M., Chiang H., Fu Y.D., Shao B.J., and Yao G.D. Effects of 50 Hz Magnetic Fields on
gap junctional intercellular communication. Bioelectromagnetics 1999 20:290-294. 17. Cameron N. E., Cotter M.A., and Robertson S. Changes in skeletal muscle contractile
properties in streptozotocin-induced diabetic rats and role of polyol pathway and hypoinsulinemia. Diabetes 1990 39: 460-465.
18. Kjeldsen K., Braendgaard H., Sidenius P., and Norgaard A. : Diabetes decreases Na+-K+
pump concentration in skeletal muscle, heart ventricular muscle, and peripheral nerves of rat. Diabetes 1987 36:842-848.
19. Ganguly P. K., Taira Y., Elimban V., Roy M., and Dhalla N. S. Altered contractile proteins in
skeletal muscle of diabetic rats. Am. J. Physiol. 1987 253 (Endocrinol. Metab. 16): E395-E400. 20. Grossie J. Contractile and electrical characteristics of extensor muscle from alloxan-diabetic
rats. .Diabetes 1982. 31: 194-202. 21. Demirkazik A. AC manyetik alanin siçanlarda biyomekanik ve hematolojik parametrelere
etkisinin arastirilmasi (Yüksek Lisans), Çukurova Üniversitesi. Adana Türkiye.1995. 22. Zecca L., Mantegazza C., Margonato V., Cerretelli P., et al. Biological effects of prolonged
exposure to ELF electromagnetic fields in rats: III. 50 Hz electomagnetic Fields. Bioelectromagnetics 1998 19:57-66.
23. Tenforde T.S. and Kaune W.T. Interaction of extremely low frequency electric and magnetic
fields with humans. Healty Physics.1987. 53:585-606. 24. Villa M., Mustarelli P. ,and Caprotti M. Biological effects of magnetic fields. Life Sciences.
1991 49: 85-92. 25. Keynes R.D and Aidley D.J. Nerve and muscle. Third edition. Cambridge Universty Pres. 2001
103-132. 26. Ganong W.F. Tibbi Fizyoloji , Uyarilabilir doku: kas, Çeviri. Türk Fizyolojik Bilimler
Dernegi 17. Baski, Baris Kitabevi Koca M. Pasa Cd. Cerrahpasa Tip Fakültesi Karsisi Park içi Cerrahpasa/Istanbul, 1996: 76-99.
102
27. Thibodeau G.A. , Patton K.T. Anatomy and Physiology Unit two-9 Physiology of the muscular system . Second Edition Mosby-Year Book,Inc. 11830 Westline Industrial Drive St. Louis, MO.63146, USA, 1992:223-248.
28. Metzger J.M., Scheidt K.B., and Fitts R.H. Histochemical and physiological characteristics of
the rat diaphragm. J. Appl. Physiol. 1985 53(4): 1085-1091. 29. Berne R M., Levy M N., Koeppen B M., Stanton B A. Principles of Physiology.International
student Ed. Wolfe Publishing Ltd., England, 1990. 30. Klueber K M., Feczko J. D., Schmidt G., and Watkins III J.B. Skeletal muscle in the diabetic
mouse: histochemical and morphometric analysis. The anatomical record 1989 225:41-45. 31. Günay I. Insan Extensor Digitorum Brevis kasindan kayitlanan uyarilmis kas aksiyon
potansiyel egrilerinin Fourier frekans analizi, türev ve integral teknikleri ile incelenmesi (Doktora tezi). Ankara Üni. Ankara, 1981.
32. Dogan A. Laboratuvar hayvanlarinin kullanimi ve bakiminda egitim ve uygulama kursu. Adana,
2001 11-21. 33. Perry WLM. Pharmacological Experiments on Isolated Preparations 1970 By Staff of the
Departmant of Pharmacology University of Edinburgh. Churchill-Livington. 34. Pelit A., ve Günay I. Biyolojik sinyallerin bilgisayar ile kayitlanmalari ve analizleri Ç.Ü. Tip
Fak. Dergis 2000 25:17-26. 35. Pereira L.O., and Lancha A.H. Jr. Effect of insulin and contraction up on glucose transport in
skeletal muscle. Biophysics and Molecular Biology 2004 84: 1-27. 36. Lewartowski B., and Pytkowski B. Cellular mechanism of the relationship between myocardial
force and frequency of contractions. Prog.Biophys. molec. Biol. 1987 50:97-120. 37. Macintosh B.R., and Willis J. C. Force-frequency relationship and potentiation in mammalian
skeletal muscle. J. Appl Physiol. 2000 88: 2088-2096. 38. Roszek B., Baan G.C., and Huijink P.A. Decreasing stimulation frequency-dependent lenght-
force characteristics of rat muscle. J. Appl Physiol 1994 77(5): 2115-2124. 39. Orizio C., Gobbo M., and Diemont B. Changes of the force-frequency relationship in human
tibialis anterior at fatigue. Electromyograpy Kinesiology.2004 14: 523-530. 40. Mcguire M., and Macdermott M. The influence of streptozotocin-induced diabetes and
antihyperglycaemic agent metmorfin on the contractile characteristics and the membrane potential of the rat diaphragm. 1998 83:481-487.
103
41. Powers S.K., Shanely R.A.,Coombes J.S., Koesterer T.J., Mckenzie M., Gammeren D.V., Cicale M. and Dodd S.L.Mechanical ventilation results in progressive contractile dysfunction in the diaphragm. J. Appl Physiol 2001 92:1851-1858.
42. Fortes Z B., Scivoletto R., and Garcia-Lewe J. Functional changes in the microcirculation of
Alloxan-induced diabetic rats. Gen. Pharmacol. 1989 20:615-620. 43. Song X.M., Kawano Y., Krook A. et al. Muscle fiber type-specific defects in insulin signal
transduction to glucose transport in diabetic GK rats Diabetes 1999 1-17. 44. Mcguire M., Dumbleton M., Macdermott M., and Bradford A. Contractile and electrical
properties of sternohyoid muscle in streptozotocin diabetic rats. Clinical and Experimental Pharmacology and Physiology200128:184-187.
45. Lunteren E. and Moyer M. Streptozotocin-diabetes alters action potentials in rat diaphragm.
Respiratory Physiology and Neurobiology 2003 135: 9-16. 46. Howell S. Compartmental analysis of Ca+2 kinetics in long-lasting diaphragm fatigue: loss of t-
tubular membrane Ca+2. J. Appl Physiol 1996 80(6).2009-2018. 47. Fitts R.H. Cellular mechanism of muscle fatigue Physiological Reviews 1994 74:49-81. 48. Demirkazik A., Pelit A., Günay I. Degisken manyetik alanin siçan diyafram kasinin
biyomekanik parametrelerine etkisi. Çukurova Üniversitesi Saglik Bilimleri Dergisi 2002 17:17-25.
49. Satow Y. Matsunami K., Kawashima T., Satake H. And Hude K. A strong constant
magnetic field affects muscle tension development in bullfrog neouromuscular preparations. Bioelectromagnetics. 2001 22:55-59.
50. Itegin (Emre) M. Günay I., Logoglu G. And Isbir T. Effects of static magnetic field on
specific adenosine-5’-triphosphatase activities and bioelectrical and biomechanical properties in the rat diaphragm muscle. Bioelectromagnetics.1995 16:147-151.
51. Itegin (Emre) M. Günay I., Logoglu G., et al. Effects of magnetic fields on biomechanical
responses and histological properties of rat phrenic nerve-hemidiaphragm preparation: contribution of ketamine to these effects Romanian J. Biophys.1994 4:33-42.
52. Itegin (Emre) M. And Günay I Influence of strong static magnetic field on bioelectrical
characteristics of rat hemidiaphragm muscle. Journal of Islamic Academy of Science 1992 5: 199-204.
53. Laitl-Kobierska A.L., Cleslar G., Sieron A. And Grzybek H. Influence of alternating
extremely low frequency ELF magnetig field on structure and function of pancreas in rats. Bioelectromagnetics .2002 23: 49-58.
104
54. Reiter R.J. Static and extremely low frequency electromagnetic field exposure: reported effects on the circadian production of melatonin. J Cell Biochem. 1993 5: 394-403.
55. Kato M., Honma K., Shigemitsu T., and Shiga Y. Effects of exposure to a circularly polarized
50-Hz magnetic field on plasma and pineal melatonin levels in rats. Bioelectromagnetics 1993: 14: 97-106.
56. Morris M.D., Kimball K.T. Aldrich T.E., and Easterly C.S. Statistical approach to combining
the results of similar experiments, with application to the hematological effects of extremely low frequency electric field exposures. Bioelectromagnetics. 1989 10:23-34.
57. Bellossi A., Pouvreau-Quilien V., Rocher C., and Ruelloux M. Effect of pulsed mahnetic
fields on triglyceride and cholesterol levels in plasma of rats. Panminerva Med. 1998 40: 276-279.
58. Gorczynska E., and Wegrzynowicz R. Glucose Homeostasis in rats exposed to magnetic fields.
Invest Radiol 1991 26:1095-1100. 59. Oroza M., Calcicedo L., Sanchez-Franco F., and Rivas L. Hormonal, hematological and
serum chemistry effects of weak pulsed electromagnetic fields on rats. Journal of Bioelectricity 1987 6(2) :139-151.
60. Fahim M.A., Hasan M.Y., and Alshuaib W.B. Early morphological remodeling of
neuromuscular junction in a murine model of diabetes. J. Appl Physiol 2000 89:2235-2240.
105
ÖZGEÇMIS
18 Mart 1967 yilinda Kütahya’ da dogdu. Orta ögrenimini Adana’da lise
egitimini Bandirma’ da tamamladi. 1984 yilinda Çukutova Üniversitesi Fen Fakültesi
Fizik bölümüne girdi ve dört yillik ögrenim sonrasinda Fizikçi ünvani ile mezun oldu.
1995 yilinda ayni üniversitenin Biyofizik Anabilim Dalinda master programinindan
mezun oldu. 1996 yilinda Cumhuriyet üniversitesi Fizyoloji Anabilim Dali’nda uzman
kadrosu ile akademik hayata basladi ve ayni yil Ç.Ü. saglik Bilimleri Enstitüsü
Biyofizik Anabilim Dali’nda doktora programina basladi halen ayni birimde arastirma
görevlisi kadrosunda görevine devam etmektedir.