adiyam·an Ünİversİtesİisamveri.org/pdfdrg/d125015/2010/2010_arslanm.pdf · 2018-07-25 ·...

14
ADIYAM · AN ULUSAL TÜRK SEMPOZYUMU 15-16 MAYIS 2009

Upload: others

Post on 23-Feb-2020

1 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: ADIYAM·AN ÜNİVERSİTESİisamveri.org/pdfdrg/D125015/2010/2010_ARSLANM.pdf · 2018-07-25 · Adıyaman Üniversitesi l 91 ı. Nur-ı Muhammedi Kavramı Öncelikle belirtmek gerekir

ADIYAM·AN ÜNİVERSİTESİ

ULUSAL ESKİ TÜRK EDEBİYATI SEMPOZYUMU

15-16 MAYIS 2009

• TÜBİTAK

Page 2: ADIYAM·AN ÜNİVERSİTESİisamveri.org/pdfdrg/D125015/2010/2010_ARSLANM.pdf · 2018-07-25 · Adıyaman Üniversitesi l 91 ı. Nur-ı Muhammedi Kavramı Öncelikle belirtmek gerekir

Adıyaman Üniversitesi Ulusal Eski Türk Edebiyatı Sempozyump 15-16 Mayıs 2009

ADIYAMAN ÜNİVERSİTESİ YAYIN NO: 3

Editörler : Doç. Dr. Süleyman ÇAI:,.DAK

Yrd. Doç. Dr. İbrahim Halil TUGLUK

Redaksiyon: Yrd. Doç. Dr. Bahir SELÇUK

Yrd. Doç. Dr. Cafer MUM

©

. ' Yrd. Doç:Dr. M. Fatih ALKAYIŞ

Yrd. Doç. Dr. Mustafa KARABULUT Arş. Gör. Abdulmuttalip İPEK

Bu kitabın basım, yayın, sabş haklan · Adıyaman Üniversitesi'ne aittir. Anılan kuruluşun izni alınmadan kitabıı;ı tümü ya da bölümleri mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik ya da başka yöntemlerle çoğalblamaz, basılamaz, dağıtılamaz.

ISBN

Tel Belgegeçer Web e-posta

: 978-605-60221-2-8

: +90 416 223 38 00 : +90 416 223 38 43 : www.adiyaman.edu.tr : [email protected]~1:1·tr

Kapak Tasanın : Anı Yayıncılık ve ~eklamcılık - Gamze ŞAHİN_~j Baskı Hazırlık : Anı Yayıncılık ve Reklamcılık (+90 312 425. 8150)

Baskı

Baskı Tarihi

: Sözkesen Matbaacılık (0312) 395 2110 12 MART 2010/ ANKARA

Page 3: ADIYAM·AN ÜNİVERSİTESİisamveri.org/pdfdrg/D125015/2010/2010_ARSLANM.pdf · 2018-07-25 · Adıyaman Üniversitesi l 91 ı. Nur-ı Muhammedi Kavramı Öncelikle belirtmek gerekir

TASAvvu'FTAKİ "NÜR-I MUHAMMEDİ" ANLAYIŞININ BİR ESKİ

TÜRK EDEBİYATI METNİ OLAN MUHAMMEDİYE'DEKİ

TEZAHÜRLERİ o

Must afa ARSLAN-'

1. Giriş

Dini-Tasavvufi öğeler, eski Türk edebiyab metinlerinde ilk dönemlerden itibaren etkisini hissettirmişlerdir. Bulunduğu dönemde yaygın bir etkiye sahip olan Tasavvufi düşünce, Man­zum ve mensur eserlerde sıkça kendisini göstermiştir. Konumuz olan Muhammediye adlı eser de bu çerçevede güzel bir örnek teşkil etmektedir.

Yazıcıoğlu Mehmed'e ait olan Muhnmmediye 15. yüzyılın dini mesnevileri arasında Mevlid kadar ünlü olan bir eserdir. Muhnmmediye edebi ve etkileyici üslubu yanında, İslami temel il­kelerle yüksek tasavvufi felsefeyi hal.kın anlayacağı tarzda ve sözlü kültür formatında man­zum olarak işlemesi sebebiyle halk arasında çok şöhret yapıruş, yüzyıllarca Türk hal.kının din anlayışını da e~emiştir. Başka bir deyişle Muhnmmediye, hem dini-mesnevi tarzında yazılan, hem de dini-tasavvufi fikirlerin halk katına aktarılarak kitlelere öğrenilmesini sağlayan otodidaktik bir eserdir. Bu anlamda Muhnmmediye tarzındaki eserler edebiyat açsından önemli olmakla birlikte; Medrese çevresindeki yüksek din eğitimi alan bilginlerin "kitabi Müslümanlı­ğı" ile halk kitlelerinin "popüler/hnlk Müslümanlığı" arasında iletişim sağlayan bir özelliğe sa­hiptir1 ve bu nedenle de "din sosyolojisi" açısından incelenmesi gereken bir eser hüviyetinde­dir. Başka bir deyişle konu, edebiyat, din-tasavvuf ve sosyoloji bilim disiplinlerinin kesişme noktasında bulunmaktadır.

Edebi metinlerde çok farklı konular ele alınmaktadır. Aşk, ölüm, tabiat, savaşlar, siyaset, din, önemli şahsiyetler vb. Ancak edebi eserlerde dikkat edilmesi gereken bir diğer husus, gö­rünürde işlenen konuların arka planı ya da ona kayı:ı.aklık eden dini-felsefi-tarih(vb. referans­lar meselesidir. Bir konu ele alınırken örneğin tasavvufi, dini, tarihi ya da mitolojik bir arka plana ya da bağlama oturtulmakta veyahut konunun işlenmesinde dini, felsefi, mitsel bir kav­ram ya da imge kullanılmaktadır. Sanatkarın edebi eserindeki bir mısra hatta bir sözcüğünü anlayabilmek için bazen bir mit ya da dini-tasavvufi kavraıru / terimi bilmemiz gerekir. Türk edebiyatında, bir edebi eserdeki örtük, tam an/aşılamayan terim ya dn kavramları hnkkıyla a_nlayabil­mek için mitolojik, dini ya dn felsefi eserleri incelemek gerektiğine dair çalışmalar da yapılmaktadır (Tekin, 1985). Bizim konumuz olan Muhamnıediye'de işlenen bazı konuların arkasında tasav­vufi-felsefi bir içeriğe sahip olan Nür-ı Muhnmmedi kavraıru yatmaktadır. Muhnmmediye'de an­laWan özellikle evrenin ve ilk insanın yaraWışı ve Nübüvvet konularının işlendiği giriş bölü­mündeki dizeleri anlamak için Nur-ı Muhnn:zmedi anlayışını incelemek gerekir.

• Doç. Dr. İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü Din Sosyolojisi Anabilim Dalı 1 "Kitabi ve Popüler İslam" kavramları konusunda bkz. Arslan 2004.

Page 4: ADIYAM·AN ÜNİVERSİTESİisamveri.org/pdfdrg/D125015/2010/2010_ARSLANM.pdf · 2018-07-25 · Adıyaman Üniversitesi l 91 ı. Nur-ı Muhammedi Kavramı Öncelikle belirtmek gerekir

90/ Wusal Eski Türk Edebiyatı Sempozyumu

Eski Türk edebiyatı eserlerinde özellikle Yunus Emre, Mevlana gibi ünlü şahsiyetler de Ta­savvuftaki Nur-ı Muhammedi anlayışını şiirlerine ycksıtmışlardır (Köprülü, 1976; Danışman, 1956). Ayrıca Anadolu' da halk arasında en yaygın dini eser olan Vesiletün' Necat (Mevlid) adlı eserde de konu işlenmektedir2. Ancak özellikle Muhammediye'de bu çokça işlendiği için bu eserdeki tasavvufi, özellikle Nur-ı Muhammedi anlayışı etkilerinin ele alınması gerekir. Bu hem Eski Türk Edebiyatı-Din ve Tasavvuf ilişkisi, hem de bu eserlerin din sosyolojisi açısından de­ğerlendirilmesi yönünden önemlidir. Biz daha önceki bir çalışmanuzda, halk arasında yaygın olan dini-edebi metinlerin. (Muhammediye, Ahmediye, Envarü'l Aşıkzn, Müzekki'n-Nüfus, Kara Davud vb.) din sosyolojisi açısından işlev ve rollerini çalışırken, özellikle Muhammediye'nin Ta-­savvuftaki Nur-ı Muhammedi anlayışını çokça işlediğini tespit etmiştik. Bu çalışmamızda Ta­savvuf ve Vahdet-i Vücut felsefesinde çok önemli bir yeri olan Nur-ı Muhammedi anlayışının Anadolu halkının asırlarca din anlayışına tesir eden Muhammediye' deki işlenişini ayrıntılı ör­

.heklerle ele almak istiyoruz.

2 Bkz. Vassaf 2006. Ünlü Vesiletü'n Necat'ta Nur-ı Muhammedi konulu dizelerden birkaç örnek:

Hak Teiil{I çiin yarattı Adem'i Kıldı Adem'le müzeıJIJen filemi Adımı' e kıldı feriştehler siicüd Hem ona çok kıldı ol lutf ıssı cUd Mustafa nilnmu alnında kodu Bil Habibim nı1ntdıır bıı nı1r dedi Kıldı ol nur onun alnında karar Kaldı onun ile nice n?zigar Sonra Havva alnına nakletti bil Durdu onda dalıt nice ay ıı yıl

Mustafa rnhunu evvel kıldı var Sevdi onu ol Kerim ıı Girdigar

Hem vesfle olduğiçin ol Rası1l Adem' in Hak tevbesin kıldı kabı1l Nfllı garktan bııldu finınçiin necat Dahi doğmadan göriindil mu'ciztit

Hem onıınla doldıı iilem cümle nur Onun için oldu cennrıt içre hur Bil Muhammeddir bu varlığa sebeb Celıd edip onun rıztism kıl taleb

Sı1reta gerçi Mııhammed son idi İlla ma'nftie kamudan ön idi

Şöyle vardı erdi ol nur aslına Erişince ol Mulııımmed alnına Geldi çiin ol rahmeten li'l-alenıtn Vardı nur onda karar etti hemin Ondan artık kimseye nakl etmedi Çünkil yerin buldu aı;nk gitmedi

Page 5: ADIYAM·AN ÜNİVERSİTESİisamveri.org/pdfdrg/D125015/2010/2010_ARSLANM.pdf · 2018-07-25 · Adıyaman Üniversitesi l 91 ı. Nur-ı Muhammedi Kavramı Öncelikle belirtmek gerekir

Adıyaman Üniversitesi l 91

ı. Nur-ı Muhammedi Kavramı

Öncelikle belirtmek gerekir ki, yaratılış- Hz. Muhammed ilişkisi Tasavvufi eserlerin belli başlı konuları arasında yer "almakta olup, konu tasavvuf-edebi metinlerde de ele alınnuşhr. Nur-ı Muhammedi ya da hakikat-ı Muhammedi3 anlayışının ilk olarak Sehl bn. Abdullah et­Tüsteri' de (ö. 238) ortay; çıktığında kaynaklarda bir ittifak var gibi görünür (bkz. Demirci, 1997: 179). Ancak Tüsteri Allah'ın Hz. Muhnnımed'i kendi nurundan yarattığını ileri sürmüş, an­cak hakikat-ı Muha,rrunediye kavramındjlll ve bunıID bir yaratma olarak kullanılmasından bahsetmemişti. Bu kavram üzerinde sonraları Hallac-ı Mansur da durmuş, en mükemmel ha­lini ise Abdulkerim el-Cili ve İbn-ül Arabi'nin eserlerinde almıştır. İbnü'l Arabi, Tusteri'nin "el-Hak mahlükun bih (yaratma aracı olan hak)" ve Fergani'nin "Ruh'ul A'~am" dediği şeye İbnü'l Arabi Nar-ı Muhammedi ya da hakikat-ı Muhammedi gibi adlar vermiştir (Türer, 1988: 217). İbnü'l Arabi'nin, Fusüs-ul Hikem'ini tamamen bu konuya ayırdığını söyleyebiliriz.

Hz. Peygamber'in nur olarak algılanışı ve ilk yaratılan nur olduğu konusunda bazı ayet ve hadislere dayarulmışhr. Tüsteri, Kur'aru kerim' deki" Allah tarafından bir nur ve apaçık bir ki­tap gelmiştir." (Maide, 15) ayetinden hareketle Hz. Peygamber'i bir nur olarak algılamış, Al­lah'ın, Hz. Muhammed'i kendi nurundan yarattığını, O'nun yaratma sebebi olduğunu ileri sürmüştür. Yine "Biz ilk olan sonuncularız (Buhari, Vudu, 67)", "Adem su ile çamur arasında iken ben peygamberdim (İbn-i Hanbel, IV, 127)", "Sen olmasaydın ben kainatı yaratmazdım (Hakim, Müstedr~k, II, 615)" hadisleri de bu bağlamda kullarulmaktadır.4

Ancak bu dinsel referanslandırmaya en şiddetli tepkinin İbn-i Teymiyye tarafından göste­rildiği bilirunektedir. İbn-i Teymiyye, seleften hiç kimsenin bu tarz bir iddiada bulunmadığuu ve söylenilen hadislerin de aslını olmadığına dair açıklamalarda bulunmuştur. Aliyyü'l Ka­ri'nin de benzer tarzda şiddetli eleştirileri olmuştur. Genel olarak zahir ulemasının eleştirisi, "rivayetlerin zayıf oluşu, selefin bu tarz yorumlara sahip olmayışı, bu fikrin Yeni Eflatuncu­luk'taki "Logos" veya İskenderiyeli Aziz Clemens'in peygamberlik konusundaki görüşleriyle ilgili olduğunu, bunun önce Şii muhitlere, oradan da tasavvufa geÇtiği" gibi noktalarda top­lanmaktadır (bkz. Türer, 1988: 227; Demirci, 1997: 180).

Nar-ı Muhammedi anlayışına göre, Allah önce Hz. Muhammed'in nurunu, bu nurdan da diğer varlıkları yaratmışhr. Hz. Adem' den başlayıp bÜtün peygamberlerde tecelli eden. bunu­run en·son Hz. Muhanl.med'de gerçek sahibiyle buluştuğu kabul edilir. Bu anlamda Hz. Mu­hammed'in iki ayrı "kişiliği" bulunmaktadır. Birisi evren yaratılmadan, ikincisi Mekke'de do­ğumu ile. Bu tarz bir peygamber tasavvurunun tarihsel gerçeklikle çok uyuşmadığı kolaylıkla görülebilir. Ayrıca bu anlayışta evren Hz. Peygamberin görünümünden ibarettir. Bütün yara­tıklar ondan sonra yaratılmışhr. Onun varlığı aynı zamanda İnsan-ı kfunili ifade etmektedir. O varlığın bütün hakikatlerini içerisinde toplamaktadır. Nur-ı Muhammedi ile haktan gelen fey­zin halka ulaşması mümkün olur. Onun hakikati aslında bütün varlıkların özünü teşkil etmek-

3 Nrır-ı Muhammedi kavramına eşdeğer olarak kullanılan diğer kavramlar kaynaklarda şu şekilde sıralanmak­tadır: ''Uluhiyyet, lahut, vahidiyyet, vahdet-i suf, vahdet-i hakiki, lilem-i vahdet, el-hak mahlukun bih, ehadiyyetü'l-cem, levh-i mahfuz, ümmü'l-kitab, levh-i kaza, asl-ı alem, adi, berzah, velayet-i mutlaka, felek-i sabitat, tecelli-i evvel, mahlak-ı evvel, zıllullah, ikab, vücud-ı evvel, madde-i evvel, akl-ı kül, nur-ı Muham­medi, hakikat-i Adem, insan-ı ezeli, mertebe-i insan-ı kamil, halife, ebü'l-ervah, ruhu'l-kuds, rı1h-ı azam, arşullah, kalem, kitap, akl-ı evvel, kabe kavseyn, medinetü'l-faztla". Demirci, 1997: 180. 4 Bu ve benzeri hadislerin sıhhat sorunları ve İslam ilahiyahndaki yankılan konusunda bkz. Goldziher, 1997.

Page 6: ADIYAM·AN ÜNİVERSİTESİisamveri.org/pdfdrg/D125015/2010/2010_ARSLANM.pdf · 2018-07-25 · Adıyaman Üniversitesi l 91 ı. Nur-ı Muhammedi Kavramı Öncelikle belirtmek gerekir

92/ Ulusal Eski Türk Edebiyatı Sempozyumu

tedir. Evren ve varlıklar gibi diğer peygamberler de Nur-ı Muhammed1'nin bir "görüntü-' . sü"dür. Görüntülerin peygamberliği ise geçicidir, zamanla kayıtlıdır. Her peygamber Nı1r-ı Muhammedi'nin bir sıfahrun tecellisidir. Hz. Muhammed'de ise bütün zah, isim ve sıfatları ile ortaya çıkmışhr (Türer, 1998: 218; Demirci, 1997: 180)

Vahdet-i Vücut anlayışı ile gelişen N!ir-ı Muhammedi anlayışına göre, "Vücud-Mutlak"ın belirginleştiği ilk mertebeye (tanyı;ün-i euvel) hakikat-ı Muhammedi adı verilir. Bu ilk mertebe varoluşun başlangıcıdır. "Vücud-Mutlak" hakikat-ı Muhammedi mertebesine tenezzill ehniş, her şeı; ondan sonra hnlk olmuştur. Tasavvufi terimle "zat-ı mutlakın la .taayyun mertebesinden yani. kendi zatındaki istiğrak halinden kendindeki özellikleri bilme mertebesine tenezzülünü" ifade eder (Demirci, 1997: 179). Tasavvufta tenezzülat-ı seb'a ve hazarat-ı hamse diye ifade edilen tecelli safhaları vardır. Bu anlamda Nur-ı Muhammedi tasavvuftaki yaratılış sistemirrin ikinci

.~afhasını ifade etmektedir. Burada eşyanın hakikati henüz bil.kuvve mevcuddur ve yine bu mertebede temeyyüz yoktur. Yani "tilim" (bilen), "malum" (bilinen) ve "ilim" (bilgi) birdir. Bu makama "ilk akıl", "ilk nur", "ilk gölge" olarak da isimlendirilir. Buna Hakikat-i Muhammediye isminin verilmesi, bu hakikatin muhtelif alemlerin hepsinde tafsil edilen şey­lerin toplu şekli olmasından dolayıdır (Kılıç, 1995: 227).

Görüldüğü gibi Nur-ı Muhnrnmedi kavramı Tasavvuf düşüncesinde evrenin ve bütün mah­lakatın ilk yaratılışı konusunu açıklamada kullanılan işlevsel bir kavram/teori olmaktadır. Bu nedenle Nur-ı Muhnmmedi kavramı, diğer kültürlerde ilk yaratılış konusunda geliştirilen kav­ramlarla da etkileşim halindedir. Kadim felsefede evrende ilk oluşan ve hiç değişmeyen yasa­ya "logos" denmektedir (Kartal, 2003: 264). İbn-i Arabi Logos'u (kelime) ilk akıl, akleden, bü­tün varlık arasında dolaşan bir kuvvet, yaratılışın ve alemin yönetiminin bir ilkesi olarak kul­lanmaktadır. Genel olarak bakıldığında felsefi metinlerde geçen ilk akıl, külli akıl, külll ruh gibi kavramlar tasavvuf erbabınca "Kelime ve Hakikat-ı Muhammediye" tabiriyle karşılandığı görülmektedir. Felsefede "ilk yaratılanın ne olduğu, evrenin nasıl yaratıldığı, Yüce Varlık'ın maddi evren ile ilk temas gibi açıklaması zor bir olayın beşeri dille açıklamada gereken kav­ramsal çerçeve ihtiyacı vb." nedenlerle oluşturulan "akıl, logos, akl-ı evvel, akl-ı külli, akl-ı meaş" gibi kavramlarla Hakikat-i Muhammediye kavramı birleştirilmiştir. Bir anlamda felsefe­nin temel uğraş alanlanndan olan bir konu din dili ile birleştirilerek anlaşılmaya çalışılmışhr.

Şüphesiz bu durum Tasavvufun genel gidişatında da gözlemlenebilen bir konu olmuştur. Tasavvuf tarihine bakıldığında özellikle Cüneyd-i Bağdadi' den sonra doğu mistisizminde ge­çen kavramlar İslami kavramlarla yeniden tanımlanmaya çalışılmışhr. Örneğin, perhiz yerine oruç, konsantre olmak yerine zikretme gibi. Burada tasavvuf disiplininin İslami kavramlarla oluşturulması, felsefi tanımlamalardan kurtulma çabası içerisine girilen bir döneme geçildiği dikkati çekmektedir. Mutasavvıflar Cüneyd çizgisine bağlı olarak, felsefe ve mistisizmde ge­çen ve kullanılan kavramları Kur'an'la sınırlama ve yeniden tanımlama uğraşına ·girmişlerdir.

Buna, nazari sorunlarla uğraşan ve "felsefi" olmakla suçlanan tasavvufa yeni bir yer bulma gayreti de denilebilir. Özellikle tasavvuftaki "ibahi akım"~ spekülasyonları ve mistik yöne­limler içinde tasavvufun yerinin ne olacağı gibi sorunlar da Sünni mutasavvıftan bu tarz çaba­ların içerisine itmiştir. Özellikle Cüneyd'le birlikte Sünni tasavvuf yavaş yavaş şekillenmiş, onun Kur'an'a uygun bir ilim dalı olduğu vurgusu ve tanımı yapılmaya, bu yönde çalışmalar yapılmaya çalışılmışhr. Bu bağlamda, özellikle İbn-i Arabi, önceki nazari tasavvufun uğraşhğı ve bu nedenle felsefi olmakla suçlandığı konuları Kur'an ve Peygamber kaynaklı bir biçimde ele almaya çalışrruşhr. Başka bir deyişle İbn-i Arabi, evrensel/felsefi olandan tasavvufu ayır-

Page 7: ADIYAM·AN ÜNİVERSİTESİisamveri.org/pdfdrg/D125015/2010/2010_ARSLANM.pdf · 2018-07-25 · Adıyaman Üniversitesi l 91 ı. Nur-ı Muhammedi Kavramı Öncelikle belirtmek gerekir

Adıyaman Üniversitesi I 93

mak için Kur' an· ve Peygamberi eksen almıştır. Bu anlamda felsefenin temel konusu olan "ev­renin oluşumu ve sürekliliği" meselesini İbn-i Arabi "Peygamber merkezli" .olarak çözümle­meye çalışmıştır. Evrenin oluşumunu Peygamberle, evrenin varlığını da peygamberin görü­nümü olarak ele almıştır. Bu anlamda Nilr-ı Muhnmmedi kavramı sadece felsefenin temel bir konusu ya da konularının İslami kavramlarla ele alınışının değil, aynı zamanda tasavvuf di-

. " siplininin felsefi niteliklerden arınıp, meseleleri Islami kavramlarla ele alına uğraşının da oda-ğında yer almaktadır. Nilr-ı Muhnmmedi kavramı, bütün kültürlerde evrenin oluşumu ve sü­rekliliğini bir üst ilke açısından açıklamada ihtiyaç duyulan bir kavram, bir "cevfuniü'l kelim" olarak öne çıkmaktadır. Nitekim Yunan'da Logos, Hıristiyanlıkta Mesih, İbrani kültüründe seçilmiş, Hint kültüründe.Mehdi kavramları buna örnek olarak verilebilir.

Ancak her ne kadar İbn-i Arabi felsefi konuları Kur' an ve Peygamber merkezli ele almaya çalışsa da, bu sefer teolojik açıdan bazı sıkıntıların ortaya çıkhğı görülmektedir. Çürıkü Tasav­vuf disiplinini felsefenin etkisinden kurtarmak için başvurulan bu yöntem, içerik konulan yi­ne temel~e felsefi sorunları oluşturduğu için (ki konu ontolojik ve kozmolojik meseleleri içer­mektedir) . dini kavramların taşıyamayacağı ya da üstlenemeyeceği konular bu kavramlara yüklenmekte ve ilahiyat açısından epistemolojik vb. sorunlarla yüz yüze kalınmaktadır. Ör:­neğin kelamın temel konuları "Tevhid, Nübüvvet ve Mead" olarak sıralanır. Nar-ı Muhnmmedi kavramı ilahiyatın bu üç temel alanından nübüvvetin konusu içerisine girmektedir. Nur-ı Mu­hnmmed~ kavramı çerçevesinde oluşan peygamber tasavvuruna göre, varlığın ilk tecelli ve ta­ayyün mertebesi "Nilr-ı Muhammedi"dir. Bu nur yaratılışın ilk nüvesini oluşturmakta olup hayatın kaynağıdır. Başka bir deyişle evrenin yarahlışı, ayrıca güneş ve ayın ışıkları, levh, arş, kürsi, sidre, semnvnt, Cennet, Cehennem gibi manevi varlıklar varoluşlarını Hz. Peygamber'in nurundan almaktadır. Bütün peygamberler de bu nuru taşımaktadırlar. Aynca buradaki pey­gamber tasavvuru, Siret km;naklannda anlatılan peı1gamber tasavvurundan çok farklı olup, tarihsel gerçeklerle ve sahih rivayetlerle uyuşmayan, Kur' an' da "beşer" olarak tanımlanan peygambe­rin idealize edilip beşer üstü bir varlık seviyesine çıkarıldığı görülmektedir.

2. Nur-ı Muhammedi Kavranumn Tas avvufi-Edebi Metinlerdeki Yansımaları

Tasavvuf özellikle Vahdet-i Vücud anlayışı ile oluşan Nur-ı Muhnmmedi anlayışı, sadece ta­savvufi eserlerle sınırlı kalmamış, halka yönelik yazılan dini-edebi metinlerde de yansımasını bulmuştur. Özellikle evren ve yaratılış ile diğer dini konuların Hz. Muhammed (sav) merkezli ele alınışı ve efsanevi, coşkusal tarzda konuların ele alınışı halk kitlesinin bu tarz eserlere olan ilgisini artırmıştır. Tasavvufi edebi eserlerde ifade edilen Nur-ı Muhammedi düşüncesi, doğru­dan, yaratılışın nedeni olarak gösterilen "aşka" bağlanmıştır. İmanın ileri seviyede bir yansı­ması olarak da görülen bu aşk, tasavvuf edebiyatının gelişmesine önemli katkı sağlamış, Türk edebiyatında özellikle Yunus Emre, Mevlana, Süleyman Çelebi, Hacı Bekt~ş-ı Veli, Gülşehri, Yazıcıoğlu Mehmed, Abdurrahman el-Askeri, Kaygusuz Abdal, Aziz MahmudHüdayi, İbra­him Hakkı gibi pek çok mutasavvıf şaire ilham kaynağı olmuştur.5

Bu eserler içinde Nur-1 Muhnmmedi anlayışının etkisi en fazla Muhammediye' de görülmek­tedir.

s Bu konuda bir değerlendirme için bkz. Çavuşoğlu, 2009.

Page 8: ADIYAM·AN ÜNİVERSİTESİisamveri.org/pdfdrg/D125015/2010/2010_ARSLANM.pdf · 2018-07-25 · Adıyaman Üniversitesi l 91 ı. Nur-ı Muhammedi Kavramı Öncelikle belirtmek gerekir

941 Ulusal Eski Türk Edebiyatı Sempozyumu

II. Eski Türk Edebi Metni Olan Muhammediye' de Nur-ı Muhammedi ( .

Anlayışının Tezahürleri

ı. Edebi Metin Olarak Muhammediye Muhammediye Yazıcıoğlu Mehmed en bilinen eseridir ve 15. yüzyılın dini mesnevileri ara­

sında Mevlid kadar ünlü olmuştur. 1449 yılında yazılıp II. Murad'a sunulan Muhammediye, 900 beyitten fazla olup, içinde farklı parçalar görülmekle birlikte temelde mesnevi tarzı yazıl­mışbr (Mengi, 200: 130). Muhammediye, evrenin yaratılışı ile b~şlayıp, cennet-cehennem, m~ lekler, peygamberler, Hz. Muharnmed'in hayatı, kıyamet, ahiret gibi konuları dini-tasavvufi zaviyeden ele almaktadır. Halka yönelik yazılnuş olması ve akıcılığı sebebiyle, Osmanlı dö­neminde toplumda şöhret bulmuş, halkın din anlayışını etkileyen eserlerin arasında yer almış-

:· br (Arpaguş, 2001). · Yazıcıoğlu Mehmed Muhammediye adlı eserini yazmaya, rüyasında Hz. Peygamberi gördü­

ğü ve kendisini anlatan bir eser yazmasını kendisinden istediği için başladığını belirtmiştir (Yazıcıoğlu Mehmed, 1996: II/4). Asırlarca Türk halkı arasında okunan en meşh\İr eser olan Muhammediye Hz. Peygamber'in hayatını temel konu olarak ele alsa da üç başlıkta toplanabi­lecek konuları içermektedir. Bunlar ''Yaratılış, Siyer, J(ıyamet-Ahiret" konularıdır. Kur'an ve Sünnet yanında eski geleneklere ve farklı yerel inanışlara, tarih dışı mitolojik şahıs ya da var­lıklara da eserde yer verilmiştir. Eserde tasavvufi etki çok belirgindir (Yazıcıoğlu Mehmed, 1996: I/89, 135, 150).

2. Muhammediye' deki Nur-ı Muhammedi Anlayışının Tezahürleri

Osmanlı döneminde Türk toplumunda en fazla yaygınlığa sahip eser olan Yazıcıoğlu Mehmed Bic~'ın Muhammediye adlı eserine tebliğ çerçevesinde değinmeye çalışacağız.

Muhammediye halk arasında yaygın olan eserlerdeki, dhu, destani ve efsanevi unsurları bir arada barındırma özell~ğine sahip ço~ şöhretli bir eserdir.

Muhanımediye'de Hz. Peygamber inancı coşkulu ve sınır tanımaz bir duygu seli içinde ele alınmakta olup, diğer bütün İslami inanç esasları bu inanç çevresinde işlenmektedir. Şüphesiz burada yukarıda değinildiği gibi, Vahdet-i Vücut ve Hakikat-ı Muhammediye felsefesinin et­kisi çok açıkhr. Hakikat-ı Muhammediye ve Nur-u Muhammedi inanışı çerçevesinde Hz. Mu­hammed'in hayatı alemin başlangıcından da öncesinde ele alınmaktadır. Önce Hz. Muham­med'in nuru yarablınış, bütün varlığın özünü oluşturan bu nurdan varlık hiyerarşisi belli ve uzun bir süre zarfında hayatiyet bulmuştur. Bu konuda Muhammediye' de çokça örnek bulun~­bilir. Bunlardan bir kaçını zikretmek istiyoruz (Not: Mısraların, Yazıcıoğlu Mehmed, 1996: II adlı esere ait sayfa numaraları verilmiştir):

Benim nurumu euvel kıldı icad Pes ondan sonra kıldı mülke bünyad

Ki elli binyıl .onu ön yarattı Semavat ile arzı son yarattı Dedi hem rohum euvel oldu mahlUk Dedi hem nkl-ı euvel geldi mahlUk (s. 11)

Page 9: ADIYAM·AN ÜNİVERSİTESİisamveri.org/pdfdrg/D125015/2010/2010_ARSLANM.pdf · 2018-07-25 · Adıyaman Üniversitesi l 91 ı. Nur-ı Muhammedi Kavramı Öncelikle belirtmek gerekir

Adıyaman Üniversitesi/ 95

Burada Yazıcioğlu Hz. Muhammed'in nurunun ilk yaratıldığını ve diğer varlıkların onun "nurundan", bazı dizelerde de "terinden" neşet ettiğini ifade etmektedir. Aşağıda da buna ve nurun yaratılışından sonraki safhalara dair birkaç örnek vermek istiyoruz. Bu mısralarda ya­ratılış mertebeleri, önce "nur" un yaratılışı, ardından ise diğer varlıkların yaratılışı çok açık bi-çimde dile getirilmektedir. .,

Bu sözün hasılı budur ki bu mecrnu-i mevcudat Onun nurundatr olmuştur eğer esbab veger ensab (s. 13)

Muhammed sırr-ı a'Iadıt ki kndr-i knabe kavseyn ol Muhammed nur-ı ecladır ki Hak sultiin-ı kevneı;n ol (s. 13)

Çü beş kez secde kıldı ol alii nur Pes onu kıldı Hak nurun aiti-nur

Nazar kıldı çü ona rahmetinden Hayadan terledi Hak hazretinden

Pes ol terden yarattı kiiyiniitı Ki arşdan Jerş~ cümle mümküniitı (s. 13)

Pes ol nurun şuii'zndan muhakkak Yarattı enbiyii ervahını Hak

Vucada geldi çün kim ondan erviih Görürler berk urur bir nur-ı vezzah

Onu görüp knmu imiin getirdi Hıık onu derdlere dermiin getirdi

Bunlardan sonra bir.nuriini kandil Yarattı şöyle kim vasf edemez dil

Pes ondan Mustafa'nın suretini Yarattı gör kemal-i kudretini

Yarattı ahsen-i surette onu Kodu knndfl içinde an ciinı

Ayağın durdu Hakka etti ta'zinı Dedi Al/ahu Ekber etti tahrfm

Taviif ettiler onu cümle erviih Dediler budurur ol nur-ı fettiih

Çü nur-ı nur-ı zat erdi zuhura

Page 10: ADIYAM·AN ÜNİVERSİTESİisamveri.org/pdfdrg/D125015/2010/2010_ARSLANM.pdf · 2018-07-25 · Adıyaman Üniversitesi l 91 ı. Nur-ı Muhammedi Kavramı Öncelikle belirtmek gerekir

,•

96/ Ulusal Eski Türk Edebiyah Sempozyumu

Buyurdu kim nnznr kılın bu nura

Naznr kıldı ona ervnh-ı insan Kimi kim gördü başın oldu sultan (s. 14)

Rivnyet etti rnvtler Alt' den Ki Hak Tanrının arslanı velfden

Yarattı Hak kemnl-i kudretinden Onun narunu nar-ı hazretinden

Yog idi arş u kürsi cennet ü nar Yog idi yir ü gök bu çarh-ı devvlir

Yog idi lilemin niim u nişnnı Yog idi A.dem'in adı ve sanı

Bunlardan ön yarath Hak onu bil Ki üç yüz bin yiginni dört bin yıl

Çün etti Hak onn bu feth-i biibı Yarattı sonra on iki hiciibı (s. 15)

Çün on iki hiciib oldu Hnk'ın rahmetleri doldu Gelip nar onları buldu knbul oldu T:nmu hliclit (s. 15)

Mustafa' dır roh-ı a'zam nar-ı nur-ı knyinlit Mustafa' dır vech-i Ekrem sırr-ı s-ır.f-ı beyyinat (s. 18)

Yazıcıoğlu, "nur"un yaratılışından sonra "ruh"un yaratılışını konu almaktadır.

Kim yarattı ruhu ondnn sonra Hak Ruhdn dediler sekiz türlü sebak

Ruhtan sonra ise Cennet ve gökyüzünün en kutsal tabakası olan "illiyyin", "levh" ve "kürsi" yaratılmıştır (s. 19-20).

Çün yarattı ruhu Rnabbul lilemin Onun ardınca yarath illiyyin

Bunlardan sonra Cennet ve Firdevs Cenneti ile sekiz Cennet tabakasının yaratılması safhası anlatılmaktadır.

Çün yarattı kürsiyi ondan yarattı cenneti Evveln Adn'i yarattı etti ona ibti'as

Page 11: ADIYAM·AN ÜNİVERSİTESİisamveri.org/pdfdrg/D125015/2010/2010_ARSLANM.pdf · 2018-07-25 · Adıyaman Üniversitesi l 91 ı. Nur-ı Muhammedi Kavramı Öncelikle belirtmek gerekir

Adıyaman Üniversitesi I 97

Alemlerin ili< oluşumu Hz. Muhammed ile ve onun için iken varlığın son safhası Cennet de Hz. Muhammed içindir.

Bunca Cennet o Habibullah içindir Bunca minnet ol Tabibullah içindir (s. 20)

" Yazıcıoğlu, yarahlan diğer Cennet nimetlerinden de bahsetmekte ve bunların tümünün Hz.

Muhammed için y!'lrahldığını ifade etme,ktedir. · Arş, Kürsi, Cennet ve· içindekilerin yarahlışırun Nur-ı Muhammedi merkezli tasvirinden son­

ra, göklerin ve yerin, dünyanın yaratılışı konusuna geçilmekte, burada da konu anlatıldıktan sonra bütün bu yaratmalann Hz. Muhammed (sav) için olduğuna işaret edi4nektedir.

Bu knmu tertib onunçün kim Muhammed Mustafa

Bütün alem ve yer yaratılışı tamamlanınca, "yeryüzünün nuru"ndan Hz. Muhammed'in cismi yaratılmıştır.

Kim ine yerler yüzüne Cebrail Ta getire yen;üzünün nurunu

Yarad ondan Muhammed cismini

Sonra Hz. Muharnmed'in cismi gök ve yerleri tavaf ettirilmiş, meleklere gösterilmiştir.

Bildiler cümle melekler Ahmed'i Kim bilinmezdi henüz Adem adı

Bundan sonra Canlı varlıkların ve ilk insan olan Hz. Adem'in yaratılışı konusu ele alın­maktadır. Hz. Adem yarahlınca Hz. Muharnmed'in nuru iki kaşı arasında parlamaya paşla­mışhr (s. 57-8). Adem ve Havva evlenme mehirleri için Hz. Muhammed'e üç kere salav.at ge­tirmişler (s. 63); Cennetten çıkarılınca Hz. Peygamberi vesile kılarak Allah'tan af dilemişler, Allah da onlara Hz. Muharnmed'i nereden bildiklerini sormuştur (71):

Doğmuş idi cephesinde Adem' in Berk ururdu nur-ı Fahr-i fllemin

Milnakis olmuş idi nur-ı cemdl Bu sebebden ol dedi sahib-kemdl

Dedi mehri ne dediler tnhiyyat Muhammed hazretine üç salavat

Dedi ol kim safiyı1indir Hnbibin Muhammed'dir knmu derde tabibin

Neden bildin dedi kimdir Muhammed Beı;an et onu de kimdir Muhammed

Page 12: ADIYAM·AN ÜNİVERSİTESİisamveri.org/pdfdrg/D125015/2010/2010_ARSLANM.pdf · 2018-07-25 · Adıyaman Üniversitesi l 91 ı. Nur-ı Muhammedi Kavramı Öncelikle belirtmek gerekir

98/ Ulusal Eski Türk Edebiyatı Sempozyumu

Muhammediye'de ifade edildiğine göre, Hz. Muhammed'in ruhu ruhlar alemindeki "ilk misak" da da geçmektedir. İlk "misak"ı Hz. Muh~ed'in ruhu yapmış, snnra diğer peygam­berlerin ruhları sözleşmeyi kabul etmişler, ardından da Hz. Muhammed'i muttakilerin imamı, peygamberlerin sonuncusu ve alemin nizamı olarak tavsif etmişlerdir (s. 88).

Eserde Hz. Muhammed bütün peygamberler tarafından ismen bilinmekte, onun ümmetin­den olmak için peygamberler tarafından dua edildiği zikredilmektedir. Örneğin, Hz. Adem Hz. Peygamberin kendisine gösterilmesi için dua etmekte ve onun ümmetinden sayılmak için Allah'a dua etmektedir.

Dedi Ya Rab beni eı1le Muhammed ümmetinden pes Duasın müstecab etti onu etmedi istihfaf (s. 96)

,. Diğer peygamberler için de benzer konuda mısraların eserde zikredildiğini görmekteyiz:

Zira İbrahim u Musa ona ümmet oldular Yoluna Davud u İsa koydu baş

Ne kadar kim enbiya ve nıürselin kim geldiler Cümle ihar eı;leıjip fazlına etti ittifak (s. 100)

Diğer peygamberler konusu ele alınırken onların Allah' a inanmaları yanında Hz. Mu­hammed' e inanmaları da iman ilkesi olarak onlardan istenmektedir. örneğin Hz. Adem, oğlu Şis'e (aslı Şit@ olmasına rağmen eserde bu şekilde geçmektedir) peygamberliği devrederken bunu istemektedir (s. 92) ve Şis'in alnında da Hz. Muhammed'in nuru görünmektedir ve Hz. Muhammed için bin şehir kurduğu beyan edilmektedir (s. 94):

Buyurdu Hak ki Şis'e et vasiyet Dedi Adem ona işit vasiyet

Getirsin dedi Allah bana iman Resulüm Ahmed'e hem itsin iz'an

Burada bir anakronizm olduğu açıkça görülmektedir. Henüz tarihen yaşamayan bir pey­gambere inanılması Hz. Şis'ten istenmektedir. Burada amaç tarihsel hakikatler değil, Hz. Pey­gamberin mutlak üstünlüğüne ilişkin bir örnekleme yapmakbr. Yukarıda verdiğimiz başka örnekte olduğu gibi Hz. İbrahim, Musa, Davud ve İsa peygamberler de ona ümmet yapılmak­tadır. Muhnmmediye'de Hz. Muhammed'in doğumu, gençliği, vefah ve Miraç olayı ile ilgili hem duygulu ve coşkulu ancak yer yer de temel dini metinleri ve tarihsel gerçekleri zorlayan bilgilere yer verilmektedir.

Yukarıda Muhammediye' de ele alınan konuların işleniş tarzına bakıldığında, dini inanç ve prensipler çerçevesinde konuların ele alınması yanında, konuların Nur-ı Muhammedi merkezli işlenişi dikkat çekmektedir. Burada "sözlü kültürün özelli.Jderinden "bütün olayların 'başkah­raman' a odaklı ele aluunası, zayıf tarihsellik ve yer yer efsanevi, mitolojik öğelere yer verme" gibi hususlar karşımıza çıkmaktadır.

Page 13: ADIYAM·AN ÜNİVERSİTESİisamveri.org/pdfdrg/D125015/2010/2010_ARSLANM.pdf · 2018-07-25 · Adıyaman Üniversitesi l 91 ı. Nur-ı Muhammedi Kavramı Öncelikle belirtmek gerekir

Adıyaman Üniversitesi/ 99

DEGERLENDİRME VE SONUÇ

Yüksek felsefi niteliğe sahip Nur-ı Muhammedi anlayışının Muhainmediye'nin ilk başların­da yoğun şekilde işlendiği görülmektedir. Bunun farklı açıdan değerlendirilmesi gereken so­nuçlan söz konusudur:

Birkaç açıdan değerlendirmede bulunulabilir. Q

i) Edebi Açıdan: Dini-tasavvufi-edebi bir metin· olarak Muhammediye' de yüksek düşünce ürünü olan ontolöjik ve kozmolojik konular, edebi bir form altında ve -bulunduğu döneme uygun olarak- sözlü kültüre sahip insanların anlayacağı tarzda ele alınmış ve kitlelerin istifa­desine sunulmuştur. Bu .nedenle bu ve benzeri eserleri anlamak için ilgili y,erdeki mitsel, mis­tik, dini vb. imge ve kavramların arka planını iyi bilmek gereklidir.

ii) Din Sosı;olojisi Açıdan: Bu özelliği Muhammediye'yi halk arasında çok şöhretli bir eser yapmış, böylelikle Muhammediye, Anadolu' da halk İslamının belli başlı kaynakları arasında yerini alrruşhr. Muhammediye'nin başlarında tasavvufun en önemli ve gizemli konusu olan Nur-ı Muhammedi kavramı işlenmektedir. İsmail Hakkı Bursevi'nin, Edirne'de hocası Osman Fazlı ile birlikte Fususu'I Hikemi gizli olarak okudukları nakledilir. Gizli gizli okudukları bu kitabı, yabancılar yani avam için "öldürücü bir zehir" gibi kabul ediyorlardı. Fusus'ta işlenilen en temel konu Nur-ı Muhammedi anlayışıdır. Tekkelerde gizli okunan bir konµ Muhammediye ile halk arasında yüzyıllarca okunmuş, 'tedris edilmiştir. Muhammediye'nin otodidaktik dini bir eser olduğu yani, halkın ev vb. toplantılarla din anlayışlarını belirlediği düşünülürse konu daha iyi anlaşılacakhr. Oldukça spesifik, siyer açısından tarihsel perspektifi zayif6· ve İslam ilahiyatçıları arasında tartışmalı ·olan bir konu, bu eser aracılığıyla eğitimsiz halk arasında yüzyıllarca okuna gelmiştir. Bunun ilahiyat açısından doğuracağı problemler bizim konumu­zu oluşturmuyor. Ancak, din sosyolojisi açısından önemli olan nokta, yüksek kültüre ait bir konu­nun, kitlelerin anlayacağı bir düzeyde işlenerek alt kültürün kullanımına sunulmasıdır? Bu anlamda Muhammediye halk İslamının bir kaynağı olarak karşımızda durmaktadır.

6 Hz. Peygamberin tarihsel perspektif yoksun şekilde ele alındığı çalışmalar ve doğurduğu sonuçların tarbşıl­dığı bir çalışma için bkz. Arslan 2009. 7 Dini kültürün alt ve üst kabnanlara bölünüşü ve din sosyolojisi açısından doğurduğu sonuçlar için bkz. Arslan, 2004.

Page 14: ADIYAM·AN ÜNİVERSİTESİisamveri.org/pdfdrg/D125015/2010/2010_ARSLANM.pdf · 2018-07-25 · Adıyaman Üniversitesi l 91 ı. Nur-ı Muhammedi Kavramı Öncelikle belirtmek gerekir

. .

100/ Ulusal Eski Türk Edebiyatı Sempozyumu

BİBLİYOGRAFYA

Arslan, M. (2004), Türk Popüler Dindarlığı, Dem Yayınları İstanbul.

Arslan, M. (2009), Kültür Coğrafyamızdtı Hz. Muhammed Wuslar arası Sempozyumu Mart 2009 Sa­knn;a, Basılmamış tebliğ.

Çavuşoğlu, Ali (2009), "Yarahlış-Hz. Muhammed İlişkisi Çerçevesinde Kullanılan "Nfu-ı.Mu­

hammed, Akl-ı Evvel" Kavramları ve Edebi, Tasavvufi Metinlerdeki Yansımaları",

Kültür Coğrafı;amızda Hz. Muhammed Wuslar arası Sempozyumu Mart 2009 Saknrya, Ba-. . sılmanuş tebliğ.

Danışman, N. (1956), Tasavvuf Şiirlerinden Düşündürücü Tercümeler,. AÜİFD, Ankara, 5(1-4), 76-

86 .

Demirci, Mehmet (1997), "Hakikat-ı Muhammediye" DİA, İstanbul, C. 15, 179-80.

Eliade, Mircea (1994), Ebedi Dönüş Mitosu, İmge Yayınlan, Ankara.

Goldziher, Ignaz (1997), 'Hadis'.te Yeni-Eflatunculuk ve Gnostik Unsurlar', (çev. Ömer Özsoy),

A.Ü.İ.F.D., XXXVI s. 405-421.

Kartal, Abdullah (2003), Abdülkerim Cflf-Hm;atı, Eserleri, Tasavvuf Felsefesi-, İnsan yayınları, İs­

tanbul.

Köprülü, M.F. (1976), Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, DİB Yayınları, Ankara.

Mahmut Erol Kılıç (1995), Mulıyiddtn İlmii'l-Arnbrde Varlık ve Mertebeleri (Vücud ve Meriitibıı'l­

Vüciid), Doktora Tezi, Marmara Üniversi_tesi Sosyal BilimJer Enstitüsü, İstanbul.

Mengi, Mine (2000) Eski Türk Edebiyatı Tarihi, Akçağ Yayınları, 6. Basım, Ankara.

Tekin, Gönül (1985), "Seyfelmuluk ve Bediülcemal Hikayesi'nde Eski Yakındoğu Kültüründen

Kalma Unsurlar Hakkında", ]ournnl ofTurkish Studies, s.277-300.

Vassaf H. (2006), Mevlid Şerhi Gül~ar-ı Aşk, (Haz. M.Tatlı, M. Yıldız, K. Üstüner), Dergah Ya­

yınları, İstanbul. Yazıcıoğlu Mehmed (1996), Muhammediye (Haz. Amil Çelebioğlu), I-II, :MEB Yay., İstanbul.

http://dergiler.ankara.edu.tr /dergiler /37 /781 /10031.pdf