aşıkkutlu muafa b. imran · 2020. 9. 1. · İmran ön ce halife mütevekkii-aiellah'ın...
TRANSCRIPT
yük çoğunluğu gerekli şartları taşıyan bir muaddilin tezkiyesini yeterli görmüştür.
Diğer taraftan büyük bir muhaddis grubunun bir kimseden rivayette bulunmasının o kimseyi ta'dll etmek anlamına geldiğini söyleyenler olduğu gibi (Şemsed
din es-Sehavl, ı. 296, 300) bir ravinin hadisinin ŞaJ:ıiJ:ıayn'da yer almasının ta' dil ifade ettiğini belirten ve bu iki eseri bir tür muaddil kabul edenler de vardır (İbn Dakikul'ld, s. 326-32 7) .
Usul alimleri , muaddilin tezkiye için kullanması gereken ifadeler hakkında farklı görüşler ileri sürmekle beraber bir ravinin adil ve şahitliğinin makbul olduğunu açıkça belirten herhangi bir lafız veya ifade ile tezkiye etmesi yeterli sayılmıştır (Hatlb, el-Kifaye, s. 86) Ancak bir ravinin adaletine hükmetmek için -adalet yönüyle güvenilir bir ravinin zabt yönüyle kusurlu olabileceği düşüncesiyle- ayrıca
rivayet ve şahitliğinin kabulüne engel bir halinin bulunmadığını gösteren "rıza ,
merii, raii" gibi bir tezkiye lafzını eklemeyi gerekli görmüşlerdir. Muaddillerin bir ravinin ta'dllinde kullandıkları bu genel sözlerden başka lafızlar da vardır. Ravinin adalet ve zabt derecesine göre farklılık gösteren bu lafızları ilk defa İbn Ebu Hatim dört dereceye ayırarak sınıflandırmış ( el-Cerf:ı ve 't- ta'dil, ll, 37). daha sonra bu taksim İbnü's-Salah eş-Şehrezurl, Zehebl, İbn Hacer ei-Askalanl, Şemseddin es-Sehavl ve Süyutl gibi alimler tarafından daha ayrıntılı biçimde ele alınmıştır.
Sahabe döneminden itibaren her nesilde ravilerin cerh ve ta'dlli konusunda görüşleri benimsenen birçok münekkit yetişmiş. onların bir kısmı bütün ravileri. bir kısmı ravilerin çoğunu, bir kısmı da gerekenleri tenkide tabi tutmuştur. Her biri yetkin birer muhaddis olan bu münekkidlerin adlarını bir araya getiren eserler yazılmıştır. Zeheb'i'nin Zikru men yu'temedü ~avlühCı fi'l-cerJ:ı ve't-ta'dil'i (Kahire ı404!1984). Taceddin es-Sübkl'nin Ka'ide fi'l-cerJ:ı ve't-ta'dil (Kahire 1404/ 1984) ve Ka 'ide fi'l -mü'erril)in'i (Kah i re 1404/ ı 984). Şemseddin es-Sehav'i'nin el-MütekellimCın fi'r-ricô.I'i (Kahire 1404/1984) ile el-İ'Iô.n bi't-tevbil) limen ~emme ehle 't-tô.ril)' i ( Beyrut 1407/ 1986) bunlar arasında sayılabilir.
BİBLİYOGRAFYA :
Usanü '1-'Arab, '"adi" md.; Buhar!, "Şehadat", 16; İbn Ebu Hatim, el-Cerf:ı ve't-ta'dil, ı, 6, 10; ll , 37; Hatlb. Taril]u Bagdad, VI, 189; VIII, 102, 387; Xl, 250; XII, 98-99; a.mlf., el-Kifaye (nşr. EbG Abdullah es-Sevraki- ibrahim Harndi el -
Medeni). Medine, ts. (el-Mektebetü'l-ilmiyye). s. 85, 86, 96, 97 , 98; Seyfeddin ei-Amidi. el-İf:ıkam fi uşüli'l-af:ıkam (nşr. ibrahim el-AcGz). Beyrut 1405/1985, ll, 316, 335; ibnü's-Salah, 'Ulümü '1-f:ıadiş, Kahire, ts. (Mektebetü'I-Mütenebbl). s. 52 , 193-194; İbn Dakikul'id. el-İ~tiraf:ı (nşr. Kahtan Abdurrahman ed-DCırl), Bağdad 1402/1982, s. 326-327, 331, 341-342; Zehebl, A'lamü 'n-nübela', XIII, 380; a.mlf., el-Mü~ı?a (nşr. Abdü lfettah EbG Gudde). Beyrut 1405/ 1985, s. 82; Sübki, el-~a'ide {i 'l-cerf:ı ve 't-ta'dil, Kahire 1404/1984, s. 29,.46, 47; Zeynüddin ellraki, el-El{iyye (nşr. Muhammed b. Hüseyin ellraki el-Hü seynl), Beyrut, ts . (Darü'l-kütübi'l-ilmiyye) , ı, 295; lll, 262-263; İbn Hacer ei-Askalan1. Nüzhetü'n-na?ar fi tavzif:ıi Nul]beti'l-{iker (nşr. ishakAzGz). İsmailiye 1409/ 1989, s. 66, 68; Şemseddin es-Sehavl, Fetf:ıu '1-mugiş, Beyrut 1403/1983, 1, 293, 294, 296, 300; lll , 349; SüyCıti. Tedribü 'r-ravi (nşr. Abdülvehhab Abdüllatif). Beyrut 1399/1979, ı, 308; Ali el-Karl. Şerf:ıu Şerf:ıi Nul]beti'l-fiker(nşr. Muhammed Nizar Temlm - Heysem Nizar Temlm). Beyrut, ts. (Darü 'I-Erkam). s. 732; Leknevi. er-Ref' ve't-tekmil, s. 16-17,67-69, 111-112, 116; Tecrid Tercemesi, Mukaddime, 1, 363, 368, 390; Talat Koçyiğit, Hadis Jstılahları, Ankara 1980, s. 235-236; Emin Aşıkkutıu. Hadiste Rica/ Tenkidi, istanbul 1997, s. 68-74, 95.
~ EMiN AşıKKUTLU
MUAFA b. iMRAN (wfp w; ..J~Wf)
EbCı Mes'Cıd ei-Muafa b. İmran b. Muhammed ei-Ezdl ei-Fehmi ei-Mevsıli
(ö. 185/801)
Hadis hafızı. L _j
120 (738) yılından sonra doğdu. Hocası Süfyan es-Sevr'i'nin kendisine taktığı "Yakütetü'l-ulema"lakabıyla tanınmıştır. Beş
oğlundan Ali, Abdülkebir ve Ahmed de sika ravilerdir. Diğer iki oğlu Musul'da meydana gelen vakada Haricller tarafından öldürülmüştür. Kardeşi Halid b. İmran önce Halife Mütevekkii-Aiellah'ın sarayında çalışmış. daha sonra Mütevekkii-Aiellah'ın ölümüne kadar Musul valiliğinde bulunmuştur. Bir diğer kardeşi Süleyman b. İmran da yine Musul'da idarecilik yapmıştır.
Tebeu't-tabilnden olan Muafa b. İmran Ebu Hanife, Mis'ar b. Kidam, Malik b. Enes. İbn Cüreyc, Süfyan es-Sevrl, Evzai gibi muhaddislerden hadis öğrenmiş; kendisinden Bakıyye b. Velid , Abdullah b. Mübarek, Musa b. A'yen. Vekl' b. Cerrah, Bişr ei-Hafi rivayette bulunmuştur. Yahya b. Main. Ebu Hatim er-Razı ve Ebü'I-Hasan ei-İcll gibi münekkitler Muafa'nın sika kabul edildiğini belirtmiş, Süfyan es-Sevr! de Muafa'yı takdir edenlerin sünnet ehli. onu kusurlu bulanların bid-
MUAFA b. iM RAN
'at ehli olduğunu söylemiştir. Cerh ve ta'dllde görüşüne itibar edilen Muafa, Hatlb ei-Bağdad'i'nin belirttiğine göre hadis öğrenmek için muhtelif beldelere seyahatler yapmış, uzun süre Süfyan es-Sevri ile birlikte olmuş. hadis. fıkıh ve edebiyat konularında ondan çok faydalanmış ve hocasının el-Cô.mi'u 'ş-şagir'ini rivayet edenler arasında yer almıştır (ibnü'nNedlm, s. 314 ). Mu ata b. İ m ran 185 (801)
yılında Musul'da vefat etti ; cenazesini Musul Valisi ömer b. Heysem kıldırdı. Bu tarih 184 (800) ve 186 (802) olarak da zikredilmiştir. Defnedildiği kabristan Muafa b. İmran Kabristanı. hadis okuttuğu cami de Muafa b. İmran Camii diye anılmıştır.
Muafa güzel konuşur, zahidane yaşardı. Varlıklı bir aileden geldiği için oldukça zengindi. Malını hayır için sarfeder. dost ve arkadaşlarına yardımda bulunur. kendisi de kıt kanaat geçinmeyi severdi. Hadis ilmiyle meşgul olmayı her şeyden değerli görürdü. Hariciler iki oğlunu Musur vak'asında öldürüp malını talan ettiği zaman herhangi bir tepki göstermemiştir.
Rivayetleri Buharl'nin el-Cô.mi'u 'ş-şaJ:ıiJ:ı'i, Ebu Davud ve N esai'nin es-Sünen'leri, ayrıca İbn Huzeyme'nin eş-ŞaJ:ıiJ:ı'i, Darekutnl'nin es-Sünen'i, Nesal'nin esSünenü 'J-kübrd'sı . Taberanl'nin üç Mu'cem'i, Ebu Ya'la ei-Mevsıli'nin el-Mu'cem'i ve Beyhaki'nin Şu'abü'l-imô.n'ında yer almıştır.
Hatlb ei-Bağdadl Muafa'nın sünen. zühd, edep ve fiten konularında kitap yazdığından (İbnü'l-Cevzl, IV, ı 81 ), Zehebi de kendisine ulaşan all isnadlarından ve rivayet icazetine sahip olduğu küçük bir müsnedinden söz eder. Ayrıca vefatından önce çocuklarına birkaç varaktan ibaret bir vasiyet bıraktığı belirtilmiştir. İlk tabakat kitabının kim tarafından yazıldığıyla ilgili tartışmalarda Muafa'dan da söz edilmiş. bazı tarih ve tabakat kitaplarındaki bilgilerden hareketle Tô.ril)u'l-Mevşıl adlı çalışmasıyla bu sahada ilk eseri onun kaleme aldığı söylenmiştir (Sezgin, 1, 348). Muafa'nın böyle bir çalışmasının bulunmadığını ileri sürenler ise Yeiid b. Muhammed ei-Ezdl'nin Tô.ril)u 'lMevşıl'inde Muafa'nın hayatına genişçe
yer verildiği için eserin yanlışlıkla ona nisbet edildiğini belirtmiştir. Ancak İbn Hacer'in ondan yaptığı iktibaslar dikkate alındığında (Fetf:ıu 'i-bari, X. 286; el-İşabe, VIII, 250) bu görüşün isabetli olmadığı anlaşılmaktadır.
305
MUAFA b. iM RAN
BİBLİYOGRAFYA :
İbn Sa'd, et-Taba~at, VII, 487 ; Buhari. etTaril:ıu'l-kebir (nşr. Seyyid Haşim en-Nedvl). Beyrut, ts . (Darti 'l-hkr) . VI, 72; Vlll, 13; İbn Ebü Hatim; el-Cerl;ı ve't-ta'dfl, VIII , 368, 399; İbn Hibban, eş-Şi~at, VII, 529 ; İbnü'n-Nedim, el-Fihrist, s. 314 ; Hatib, Taril:ıu Bagdad, xııı, 226·229; Baci, et-Ta'dfl ve't-tecril;ı li-men l].arrece lehü'l-Bul].ari fi'l-Cami'i'ş-şaf:ıif:ı (nşr. EbG Lübabe Hüseyin). Riyad 1406/ 1986, ll, 761-762; İbnü'I-Cevzi, Şıfatü 'ş-şa{ve, IV, 180-181 ; Mizzi. Teh?ibü 'l-Kemal, xxvııı , 147-155; Zehebi, A'lamü 'n-nübela', IX, 80-86; XXI, 302; a.mlf .. Te?kiretü 'l-f:ıuffa?, 1, 287-288; İbn Hacer, Fetl;ıu ' lbari(Hatib), VII, 104; X, 286; a.mlf., el-işabe (Bicavl), VIII, 250; Sezgin, GAS, I, 348; Fr. Rosenthal. A History of Muslim Historiography, Leiden 1968, s. 133; M. J. L. Young, "Arabic Biographical Writing", Religion, Learning and Science in the 'Abbasid Period (ed. M. J. L. Young v.dğr.). Cambridge 1990, s. 170; C. F. Robinson, "alMu 'afa b. 'Imran and the Beginnings of the Tabaqat Literature", JAOS, CXVI/1 ( 1996). s. 114-120. Iii İBRAHiM HATİBOGLU
MUAFA b. İSMAiL . ( ~l..o...ı! 0-! ._JWı.Jf)
Ebu Muhammed Cemalüddin el-Muafa b. İsmail b. Hüseyn el-Mevsıli
(ö. 630/1233)
olan kısmını Süleyman Hamid Kemara yüksek lisans tezi (Riyad 1405/1985). 203. ayetinden 266. ayetine kadar olan bölümünü Filve Nasır Hamd er-Raşid (Riyad 1416/ 1996) ve Al- i İmran suresinin 26 . ayetinden surenin sonuna kadar olan kısmını Hissa Abdullah Muhammed el-Mansur (Riyad 1417/1997) doktora tezi olarak tahkik etmiştir. Eyyüp Sabri Fani, Mu ata b. İsmail ve tefsiriyle ilgili bir doktora tezi hazırlamıştır (bk. bi bl.) . 2. el-Mucez. Giriş bölümünden Nihayetü 'I-beyan 'ın bir muhtasarı olduğu anlaşılan eserin bir nüshası Süleymaniye Kütüphanesi'nde bulunmaktadır ( Kılıçali Paşa , nr. 79) . 3.
Ünsü (Enisü)'l-mün]fatı'in li- 'ibadeti rabbi'l- 'alemin. Eserin birinci bölümünde Kur'an'ın faziletine, taharet ve ahkamı ile namaza ait hususlara dair 300 hadis nakledilmiş, ikinci bölümde 300 kıssa anlatılmış, üçüncü bölümde birtakım şiir ve kasidelere yer verilmiştir (N uruosmaniye Ktp., nr. 774; Süleymaniye Ktp ., Reşid Efendi, nr. 527, Ayasofya, nr. 1668, 1671,
L Tefsir, fıkıh ve hadis alimi.
_j Muafa b. Ismiiii'in Nihiiyetü'l-beyiin fi te{sfri'l-Kur'iin
adlı eserinin lik sayfası (Nuruosmaniye Ktp. , nr. 460) 551 (1156) yılında Musul'da doğdu . İb
nü'l-Hadevs diye de tanınır. İbn Muhacir ve İmad b. Yusuf'tan fıkıh, Ebü'r-Reb'i' Süleyman b. Hamis ve Müslim b. Ali esSinci'den hadis tahsil etti. Şafii mezhebinin önemli fakihleri arasında yer aldı . Daha sonra fıkıh okuttu ; fetva verdi. Bağdat'a giderek hadis rivayetinde bulundu. Ebu Abdullah Zekiyyüddin Muhammed b. Yunus el-Birzall, İbnü'l-Hacib ve İbnü'lAdim Abdurrahman b. Cemal gibi şahsiyetler kendisinden hadis rivayet ettiler. Muafa b. İsmail Musul'da öldü.
Eserleri. 1. Nihayetü'l-beyan ii teisiri'l-l).ur'an . Daha çok rivayet tefsiri sahasında yazılan tefsirlerdeki bilgileri özetleyip bir araya getirmek suretiyle telif edilen hacim li bir eser olup tam bir nüshası N uruosmaniye Kütüphanesi'nde bulunmaktadır (nr. 460). Diğer nüshaları
parçalar halinde Süleymaniye (Esad Efendi, nr. 165; Fatih , nr. 398; Hekimoğl u Ali Paşa , nr. 691) ve Köprülü (nr. 65) kütüphanelerinde kayıtlıdır. Ömer Nasuhi Bilmen, tefsirin Süleymaniye Kütüphanesindeki bir nüshasını (Fatih , nr. 398) yanlış
lıkla Ebu İshak es-Sa'lebi'ye nisbet eder (Büyük Tefsir Tarihi, I, 407) . Kitabın baş
tan Bakara suresinin 60. ayetine kadar
306
Hacı Mahmud Efendi, nr. 1743/2, Nafiz Paşa, 142, Hasan Hüsnü Paşa, nr. 625, Pertevniyal Sultan, nr. 35). Kaynaklarda müellifin el-Kamil ii'l-fı]f.h ve AJ:ıda]f.u'lal].bar ii al].bari'l-ebrar adlı eserleri de zikredilmektedir.
BİBLİYOGRAFYA :
Safedi, e1-Va{f,XXV, 717-718;Sübki, Taba~at, V, 156-157; İsnevi, Taba~atü'ş-Şafi'iyye, ll, 450-451; DavGdi, Taba~atü '1-müfessirin, U, 322; Keşfü '?-?unan, ll , 1947; İbnüi-İmad , Şe?erat, V, 143; Brockelmann. GAL, 1, 440; Suppl., I, 610; Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük Tefsir Tarihi, İstanbul1973-74, 1, 407; ll, 502-503; Zirikli, ei-A'Iam (Fethullah). Vll, 259; Bessam Abdülvehhilb eiCabi, el-Mu'cernü'l-a'lam, Umasol 1407/ 1987, s. 150; Süleyman Mollaibrahimoğlu, Süleymaniye Kütüphanesi'nde Bulunan Yazma Tefsirler, İstanbul 2002, s. 135-136; Eyyüp Sabri Fani, Mua{a b. /smail el-Mevsılf ve Tefsirindeki Metodu (doktora tezi, 2002). Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 36-46.
li! EYYüP SABRİ FANİ
ı MUAFA en-NEHREVANi
-,
(.si,_,~, ._JWı.Jf )
Ebü'l-Ferec el-Muafa b. Zekeriyya b. Yahya en-Nehrevani el-Ceriri
(ö. 390/ 1000)
Edip, kıraat,
L tefsir ve hadis alimi, fakih.
_j
7 Receb 305 (24 Aralık 917) tarihinde dünyaya geldi. Genellikle tercih edilen bu tarih yanında 303 (915-16) yılında doğduğu kendisinden nakledilmiştir. Irak'ta Dicle'nin doğusunda Bağdat ile Vasıt arasındaki Nehrevan'dan olmakla birlikte doğum yeri bilinmemektedir. Ulemadan olan babası gibi İbn Tarara lakabıyla anılır. Bu lakap bazı kaynaklarda İbn Tarare ve İbn Tarar şeklinde de geçer ki Zebid'i Tarar'ın onun dedesi olduğunu belirtir. el-Celisü'ş-şaliJ:ı adlı eserinde verdiği bilgiden (I, 233), 314'te (926) hadis öğrenimi gördüğü, 316 (928) yılında İbn Ebu Davud ve Ebu Muhammed İbn Said el-Haşimi, bir yıl sonra da Ebü'l-Kasım el-Begavive başka hocalardan, ayrıca Yahya b. Muhammed el-Mehamili, İbn Ukde, Muhammed b. Hemmam el-İskafi gibi Bağdatlı diğer alimlerden ders okuduğu göz önüne alınınca on yaşlarında bu şehirde yaşadığı, tahsil için 316 (928) ve 319 (931) yıllarında Nehrevan'da (el-Celisü'ş-şalil:ı, ll , 454;
IV, 41), 323'te (935) Samerra'da (a.g.e., 1, 137; ll, 453; IV, 39), ayrıca Basra'da (a.g.e., ll , 96, 129) bulunduğu ve 335'113 (946)
Hulvan'a gittiği (a.g .e., Il, 222) anlaşıl
maktadır. Hac için Hicaz'a seyahati (a.g.e.,