aşıkkutlu muafa b. imran · 2020. 9. 1. · İmran ön ce halife mütevekkii-aiellah'ın...

2
yük gerekli bir muaddilin tezkiyesini yeterli taraftan büyük bir muhaddis gru- bunun bir kimseden rivayette bulunma- o kimseyi ta'dll etmek gel- söyleyenler gibi din es-Sehavl, 296, 300) bir ravinin ha- disinin yer ta' dil ifade belirten ve bu iki eseri bir tür muaddil kabul edenler de Dakikul'ld, s. 326- 32 7) . Usul alimleri, muaddilin tezkiye için gereken ifadeler ileri sürmekle beraber bir ravinin adil ve makbul oldu- belirten herhangi bir ve- ya ifade ile tezkiye etmesi yeterli (Hatlb, el-Kifaye, s. 86) Ancak bir ravinin adaletine hükmetmek için -adalet yönüyle güvenilir bir ravinin zabt yönüyle kusurlu rivayet ve kabulüne engel bir halinin gösteren merii, raii" gibi bir tezkiye ekleme- yi gerekli Muaddillerin bir ravinin ta'dllinde bu genel sözlerden da Ravi- nin adalet ve zabt derecesine göre fark- gösteren bu ilk defa Ebu Hatim dört dereceye ( ve 't- ta'dil, ll, 37). daha son- ra bu taksim Zehebl, Hacer ei-Askalanl, din es-Sehavl ve Süyutl gibi alimler tara- daha biçimde ele Sahabe döneminden itibaren her ne- silde ravilerin cerh ve ta'dlli konusunda benimsenen birçok münekkit bir bütün ravileri. bir ravilerin bir da gerekenleri tenkide tabi Her biri yetkin birer muhaddis olan bu mü- nekkidlerin bir araya getiren eserler Zeheb'i'nin Zikru men yu'temedü ve't-ta' - dil'i (Kahire Taceddin es-Süb- kl'nin Ka'ide ve't-ta'dil (Kahi- re 1404/ 1984) ve Ka 'ide fi'l -mü' erril)in'i (Kah i re 984). es-Seha- v'i'nin fi'r-ricô.I'i (Ka- hire 1404/1984) ile bi't-tevbil) li- men ehle 't-tô.ril)'i ( Beyrut 1407/ 1986) bunlar : Usanü '1-'Arab, '"adi" md.; Buhar!, 16; Ebu Hatim, ve't-ta'dil, 6, 10; ll, 37; Hatlb. Taril]u Bagdad, VI , 189; VIII, 102, 387; Xl, 250; XII, 98-99; a.mlf., el-Kifaye EbG Abdullah es-Sevraki- ibrahim Harndi el- Medeni). Medine, ts. (el-Mektebetü'l-ilmiyye). s. 85, 86, 96, 97 , 98; Seyfeddin ei-Amidi. kam fi ibrahim el-AcGz). Beyrut 1405/1985 , ll, 316, 335; ibnü's-Salah, 'Ulümü Kahire, ts. (Mektebetü'I-Müte- nebbl). s. 52 , 193-194; Dakikul'id. Kahtan Abdurrahman dad 1402/1982, s. 326-327, 331, 341-342; Ze- hebl, A'lamü 'n-nübela', XIII, 380; a.mlf., el-Mü- Abdülfettah EbG Gudde). Beyrut 1405/ 1985, s. 82; Sübki, ve 't-ta'dil, Kahire 1404/1984, s. 29,.46, 47; Zeynüddin el- lraki, el-El{iyye Muhammed b. Hüseyin el- lraki el-Hü seynl), Beyrut, ts. (Darü'l-kütübi'l-il- miyye) , 295; lll, 262-263; Hacer ei-Askala- n1. Nüzhetü'n-na?ar fi Nul]beti'l-{iker ishakAzGz). 1409/ 1989, s. 66, 68; es-Sehavl, Beyrut 1403/1983, 1, 293, 294, 296, 300; lll , 349; Sü- Tedribü 'r-ravi Abdülvehhab Abdülla- tif). Beyrut 1399/1979, 308; Ali el-Karl. Muhammed Nizar Temlm - Heysem Nizar Temlm). Beyrut, ts. (Da- 'I-Erkam). s. 732; Leknevi. er-Ref' ve't-tekmil, s. 16-17 ,6 7-69, 111-112, 116; Tecrid Terce - mesi, Mukaddime, 1, 363 , 368, 390; Talat Koç- Hadis Ankara 1980, s. 235- 236; Emin Hadiste Rica/ Tenkidi, is- tanbul 1997, s. 68-74 , 95 . EMiN MUAFA b. iMRAN (wfp w; ei-Muafa b. b. Muhammed ei- Ezdl ei-Fehmi (ö. 185/8 01) Hadis L _j 120 (738) sonra Süfyan es-Sevr'i'nin kendisine "Ya- Ali, Abdülkebir ve Ahmed de si- ka ravilerdir. iki Musul'da mey- dana gelen vakada Haricller Halid b. ön- ce Halife da daha sonra Mütevekkii-Aiel- ölümüne kadar Musul Bir Süleyman b. da yine Musul'da idarecilik yap- Tebeu't-tabilnden olan Muafa b. Ebu Hanife, Mis'ar b. Kidam, Malik b. Enes. Cüreyc, Süfyan es-Sevrl, Evzai gibi muhaddislerden hadis kendisinden b. Velid, Abdullah b. Mübarek, Musa b. A'yen. Vekl' b. Cer- rah, ei-Hafi rivayette Yahya b. Main. Ebu Hatim ve Ebü'I-Hasan gibi münekkitler Mua- sika kabul Süf- yan es-Sevr! de takdir edenlerin sünnet ehli. onu kusurlu bid- MUAFA b. iM RAN 'at ehli Cerh ve ta'- dllde itibar edilen Muafa, Ha- tlb göre hadis için muhtelif beldelere seya- hatler uzun süre Süfyan es-Sevri ile birlikte hadis. ve edebi- yat ondan çok ve el-Cô.mi'u riva- yet edenler yer (ibnü' n- Nedlm, s. 3 14 ). Mu ata b. m ran 185 (801) Musul'da vefat etti ; cenazesini Musul Valisi ömer b. Heysem Bu tarih 184 (800) ve 186 (802) olarak da zik- kabristan Mua- fa b. hadis cami de Muafa b. Camii diye Muafa güzel zahidane bir aileden için oldukça zengindi. için sarfeder. dost ve bulunur. ken- disi de kanaat geçinmeyi severdi. Ha- dis ilmiyle her de- görürdü. Hariciler iki Musur öldürüp talan zaman herhangi bir tepki tir. Rivayetleri Buharl'nin el-Cô.mi'u Ebu Davud ve Nesai'nin es-Sünen'- leri, Huzeyme'nin Darekutnl'nin es-Sünen'i, Nesal'nin es- Sünenü Taberanl'nin üç Mu'- cem'i, Ebu Ya'la el-Mu'- cem'i ve Beyhaki'nin da yer Hatlb sünen. zühd, edep ve fiten kitap IV, 81 ), Zehe- bi de kendisine all ve rivayet icazetine sahip küçük bir müsnedinden söz eder. vefa- önce birkaç varaktan ibaret bir vasiyet tabakat kim ya- ilgili Muafa'dan da söz tarih ve tabakat ki- bilgilerden hareketle Tô.ri- bu sahada ilk eseri onun kaleme (Sezgin, 1, 348). böyle bir ileri sürenler ise Yeiid b. Muhammed ei-Ezdl'nin Tô.ril)u 'l- yer için eserin ona nis- bet Ancak Ha- cer'in ondan iktibaslar dikkate 'i-bari, X. 286; VIII, 250) bu isabetli 305

Upload: others

Post on 28-Sep-2020

0 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: AşıKKUTLU MUAFA b. iMRAN · 2020. 9. 1. · İmran ön ce Halife Mütevekkii-Aiellah'ın sarayın da çalışmış. daha sonra Mütevekkii-Aiel lah'ın ölümüne kadar Musul valiliğinde

yük çoğunluğu gerekli şartları taşıyan bir muaddilin tezkiyesini yeterli görmüştür.

Diğer taraftan büyük bir muhaddis gru­bunun bir kimseden rivayette bulunma­sının o kimseyi ta'dll etmek anlamına gel­diğini söyleyenler olduğu gibi (Şemsed­

din es-Sehavl, ı. 296, 300) bir ravinin ha­disinin ŞaJ:ıiJ:ıayn'da yer almasının ta' dil ifade ettiğini belirten ve bu iki eseri bir tür muaddil kabul edenler de vardır (İbn Dakikul'ld, s. 326-32 7) .

Usul alimleri , muaddilin tezkiye için kullanması gereken ifadeler hakkında farklı görüşler ileri sürmekle beraber bir ravinin adil ve şahitliğinin makbul oldu­ğunu açıkça belirten herhangi bir lafız ve­ya ifade ile tezkiye etmesi yeterli sayıl­mıştır (Hatlb, el-Kifaye, s. 86) Ancak bir ravinin adaletine hükmetmek için -adalet yönüyle güvenilir bir ravinin zabt yönüyle kusurlu olabileceği düşüncesiyle- ayrıca

rivayet ve şahitliğinin kabulüne engel bir halinin bulunmadığını gösteren "rıza ,

merii, raii" gibi bir tezkiye lafzını ekleme­yi gerekli görmüşlerdir. Muaddillerin bir ravinin ta'dllinde kullandıkları bu genel sözlerden başka lafızlar da vardır. Ravi­nin adalet ve zabt derecesine göre fark­lılık gösteren bu lafızları ilk defa İbn Ebu Hatim dört dereceye ayırarak sınıflandır­mış ( el-Cerf:ı ve 't- ta'dil, ll, 37). daha son­ra bu taksim İbnü's-Salah eş-Şehrezurl, Zehebl, İbn Hacer ei-Askalanl, Şemsed­din es-Sehavl ve Süyutl gibi alimler tara­fından daha ayrıntılı biçimde ele alınmış­tır.

Sahabe döneminden itibaren her ne­silde ravilerin cerh ve ta'dlli konusunda görüşleri benimsenen birçok münekkit yetişmiş. onların bir kısmı bütün ravileri. bir kısmı ravilerin çoğunu, bir kısmı da gerekenleri tenkide tabi tutmuştur. Her biri yetkin birer muhaddis olan bu mü­nekkidlerin adlarını bir araya getiren eserler yazılmıştır. Zeheb'i'nin Zikru men yu'temedü ~avlühCı fi'l-cerJ:ı ve't-ta'­dil'i (Kahire ı404!1984). Taceddin es-Süb­kl'nin Ka'ide fi'l-cerJ:ı ve't-ta'dil (Kahi­re 1404/ 1984) ve Ka 'ide fi'l -mü'erril)in'i (Kah i re 1404/ ı 984). Şemseddin es-Seha­v'i'nin el-MütekellimCın fi'r-ricô.I'i (Ka­hire 1404/1984) ile el-İ'Iô.n bi't-tevbil) li­men ~emme ehle 't-tô.ril)' i ( Beyrut 1407/ 1986) bunlar arasında sayılabilir.

BİBLİYOGRAFYA :

Usanü '1-'Arab, '"adi" md.; Buhar!, "Şehadat", 16; İbn Ebu Hatim, el-Cerf:ı ve't-ta'dil, ı, 6, 10; ll , 37; Hatlb. Taril]u Bagdad, VI, 189; VIII, 102, 387; Xl, 250; XII, 98-99; a.mlf., el-Kifaye (nşr. EbG Abdullah es-Sevraki- ibrahim Harndi el -

Medeni). Medine, ts. (el-Mektebetü'l-ilmiyye). s. 85, 86, 96, 97 , 98; Seyfeddin ei-Amidi. el-İf:ı­kam fi uşüli'l-af:ıkam (nşr. ibrahim el-AcGz). Beyrut 1405/1985, ll, 316, 335; ibnü's-Salah, 'Ulümü '1-f:ıadiş, Kahire, ts. (Mektebetü'I-Müte­nebbl). s. 52 , 193-194; İbn Dakikul'id. el-İ~ti­raf:ı (nşr. Kahtan Abdurrahman ed-DCırl), Bağ­dad 1402/1982, s. 326-327, 331, 341-342; Ze­hebl, A'lamü 'n-nübela', XIII, 380; a.mlf., el-Mü­~ı?a (nşr. Abdü lfettah EbG Gudde). Beyrut 1405/ 1985, s. 82; Sübki, el-~a'ide {i 'l-cerf:ı ve 't-ta'dil, Kahire 1404/1984, s. 29,.46, 47; Zeynüddin el­lraki, el-El{iyye (nşr. Muhammed b. Hüseyin el­lraki el-Hü seynl), Beyrut, ts . (Darü'l-kütübi'l-il­miyye) , ı, 295; lll, 262-263; İbn Hacer ei-Askala­n1. Nüzhetü'n-na?ar fi tavzif:ıi Nul]beti'l-{iker (nşr. ishakAzGz). İsmailiye 1409/ 1989, s. 66, 68; Şemseddin es-Sehavl, Fetf:ıu '1-mugiş, Beyrut 1403/1983, 1, 293, 294, 296, 300; lll , 349; Sü­yCıti. Tedribü 'r-ravi (nşr. Abdülvehhab Abdülla­tif). Beyrut 1399/1979, ı, 308; Ali el-Karl. Şer­f:ıu Şerf:ıi Nul]beti'l-fiker(nşr. Muhammed Nizar Temlm - Heysem Nizar Temlm). Beyrut, ts. (Da­rü 'I-Erkam). s. 732; Leknevi. er-Ref' ve't-tekmil, s. 16-17,67-69, 111-112, 116; Tecrid Terce­mesi, Mukaddime, 1, 363, 368, 390; Talat Koç­yiğit, Hadis Jstılahları, Ankara 1980, s. 235-236; Emin Aşıkkutıu. Hadiste Rica/ Tenkidi, is­tanbul 1997, s. 68-74, 95.

~ EMiN AşıKKUTLU

MUAFA b. iMRAN (wfp w; ..J~Wf)

EbCı Mes'Cıd ei-Muafa b. İmran b. Muhammed ei-Ezdl ei-Fehmi ei-Mevsıli

(ö. 185/801)

Hadis hafızı. L _j

120 (738) yılından sonra doğdu. Hocası Süfyan es-Sevr'i'nin kendisine taktığı "Ya­kütetü'l-ulema"lakabıyla tanınmıştır. Beş

oğlundan Ali, Abdülkebir ve Ahmed de si­ka ravilerdir. Diğer iki oğlu Musul'da mey­dana gelen vakada Haricller tarafından öldürülmüştür. Kardeşi Halid b. İmran ön­ce Halife Mütevekkii-Aiellah'ın sarayın­da çalışmış. daha sonra Mütevekkii-Aiel­lah'ın ölümüne kadar Musul valiliğinde bulunmuştur. Bir diğer kardeşi Süleyman b. İmran da yine Musul'da idarecilik yap­mıştır.

Tebeu't-tabilnden olan Muafa b. İmran Ebu Hanife, Mis'ar b. Kidam, Malik b. Enes. İbn Cüreyc, Süfyan es-Sevrl, Evzai gibi muhaddislerden hadis öğrenmiş; kendisinden Bakıyye b. Velid , Abdullah b. Mübarek, Musa b. A'yen. Vekl' b. Cer­rah, Bişr ei-Hafi rivayette bulunmuştur. Yahya b. Main. Ebu Hatim er-Razı ve Ebü'I-Hasan ei-İcll gibi münekkitler Mua­fa'nın sika kabul edildiğini belirtmiş, Süf­yan es-Sevr! de Muafa'yı takdir edenlerin sünnet ehli. onu kusurlu bulanların bid-

MUAFA b. iM RAN

'at ehli olduğunu söylemiştir. Cerh ve ta'­dllde görüşüne itibar edilen Muafa, Ha­tlb ei-Bağdad'i'nin belirttiğine göre hadis öğrenmek için muhtelif beldelere seya­hatler yapmış, uzun süre Süfyan es-Sevri ile birlikte olmuş. hadis. fıkıh ve edebi­yat konularında ondan çok faydalanmış ve hocasının el-Cô.mi'u 'ş-şagir'ini riva­yet edenler arasında yer almıştır (ibnü'n­Nedlm, s. 314 ). Mu ata b. İ m ran 185 (801)

yılında Musul'da vefat etti ; cenazesini Musul Valisi ömer b. Heysem kıldırdı. Bu tarih 184 (800) ve 186 (802) olarak da zik­redilmiştir. Defnedildiği kabristan Mua­fa b. İmran Kabristanı. hadis okuttuğu cami de Muafa b. İmran Camii diye anıl­mıştır.

Muafa güzel konuşur, zahidane yaşar­dı. Varlıklı bir aileden geldiği için oldukça zengindi. Malını hayır için sarfeder. dost ve arkadaşlarına yardımda bulunur. ken­disi de kıt kanaat geçinmeyi severdi. Ha­dis ilmiyle meşgul olmayı her şeyden de­ğerli görürdü. Hariciler iki oğlunu Musur vak'asında öldürüp malını talan ettiği zaman herhangi bir tepki göstermemiş­tir.

Rivayetleri Buharl'nin el-Cô.mi'u 'ş-şa­J:ıiJ:ı'i, Ebu Davud ve N esai'nin es-Sünen'­leri, ayrıca İbn Huzeyme'nin eş-ŞaJ:ıiJ:ı'i, Darekutnl'nin es-Sünen'i, Nesal'nin es­Sünenü 'J-kübrd'sı . Taberanl'nin üç Mu'­cem'i, Ebu Ya'la ei-Mevsıli'nin el-Mu'­cem'i ve Beyhaki'nin Şu'abü'l-imô.n'ın­da yer almıştır.

Hatlb ei-Bağdadl Muafa'nın sünen. zühd, edep ve fiten konularında kitap yazdığından (İbnü'l-Cevzl, IV, ı 81 ), Zehe­bi de kendisine ulaşan all isnadlarından ve rivayet icazetine sahip olduğu küçük bir müsnedinden söz eder. Ayrıca vefa­tından önce çocuklarına birkaç varaktan ibaret bir vasiyet bıraktığı belirtilmiştir. İlk tabakat kitabının kim tarafından ya­zıldığıyla ilgili tartışmalarda Muafa'dan da söz edilmiş. bazı tarih ve tabakat ki­taplarındaki bilgilerden hareketle Tô.ri­l)u'l-Mevşıl adlı çalışmasıyla bu sahada ilk eseri onun kaleme aldığı söylenmiştir (Sezgin, 1, 348). Muafa'nın böyle bir çalış­masının bulunmadığını ileri sürenler ise Yeiid b. Muhammed ei-Ezdl'nin Tô.ril)u 'l­Mevşıl'inde Muafa'nın hayatına genişçe

yer verildiği için eserin yanlışlıkla ona nis­bet edildiğini belirtmiştir. Ancak İbn Ha­cer'in ondan yaptığı iktibaslar dikkate alındığında (Fetf:ıu 'i-bari, X. 286; el-İşabe, VIII, 250) bu görüşün isabetli olmadığı anlaşılmaktadır.

305

Page 2: AşıKKUTLU MUAFA b. iMRAN · 2020. 9. 1. · İmran ön ce Halife Mütevekkii-Aiellah'ın sarayın da çalışmış. daha sonra Mütevekkii-Aiel lah'ın ölümüne kadar Musul valiliğinde

MUAFA b. iM RAN

BİBLİYOGRAFYA :

İbn Sa'd, et-Taba~at, VII, 487 ; Buhari. et­Taril:ıu'l-kebir (nşr. Seyyid Haşim en-Ned­vl). Beyrut, ts . (Darti 'l-hkr) . VI, 72; Vlll, 13; İbn Ebü Hatim; el-Cerl;ı ve't-ta'dfl, VIII , 368, 399; İbn Hibban, eş-Şi~at, VII, 529 ; İbnü'n-Nedim, el-Fihrist, s. 314 ; Hatib, Taril:ıu Bagdad, xııı, 226·229; Baci, et-Ta'dfl ve't-tecril;ı li-men l].ar­rece lehü'l-Bul].ari fi'l-Cami'i'ş-şaf:ıif:ı (nşr. EbG Lübabe Hüseyin). Riyad 1406/ 1986, ll, 761-762; İbnü'I-Cevzi, Şıfatü 'ş-şa{ve, IV, 180-181 ; Mizzi. Teh?ibü 'l-Kemal, xxvııı , 147-155; Zehebi, A'la­mü 'n-nübela', IX, 80-86; XXI, 302; a.mlf .. Te?­kiretü 'l-f:ıuffa?, 1, 287-288; İbn Hacer, Fetl;ıu ' l­bari(Hatib), VII, 104; X, 286; a.mlf., el-işabe (Bi­cavl), VIII, 250; Sezgin, GAS, I, 348; Fr. Rosenthal. A History of Muslim Historiography, Leiden 1968, s. 133; M. J. L. Young, "Arabic Biographi­cal Writing", Religion, Learning and Science in the 'Abbasid Period (ed. M. J. L. Young v.dğr.). Cambridge 1990, s. 170; C. F. Robinson, "al­Mu 'afa b. 'Imran and the Beginnings of the Ta­baqat Literature", JAOS, CXVI/1 ( 1996). s. 114-120. Iii İBRAHiM HATİBOGLU

MUAFA b. İSMAiL . ( ~l..o...ı! 0-! ._JWı.Jf)

Ebu Muhammed Cemalüddin el-Muafa b. İsmail b. Hüseyn el-Mevsıli

(ö. 630/1233)

olan kısmını Süleyman Hamid Kemara yüksek lisans tezi (Riyad 1405/1985). 203. ayetinden 266. ayetine kadar olan bölü­münü Filve Nasır Hamd er-Raşid (Riyad 1416/ 1996) ve Al- i İmran suresinin 26 . ayetinden surenin sonuna kadar olan kıs­mını Hissa Abdullah Muhammed el-Man­sur (Riyad 1417/1997) doktora tezi olarak tahkik etmiştir. Eyyüp Sabri Fani, Mu ata b. İsmail ve tefsiriyle ilgili bir doktora tezi hazırlamıştır (bk. bi bl.) . 2. el-Mucez. Gi­riş bölümünden Nihayetü 'I-beyan 'ın bir muhtasarı olduğu anlaşılan eserin bir nüshası Süleymaniye Kütüphanesi'nde bulunmaktadır ( Kılıçali Paşa , nr. 79) . 3.

Ünsü (Enisü)'l-mün]fatı'in li- 'ibadeti rabbi'l- 'alemin. Eserin birinci bölümün­de Kur'an'ın faziletine, taharet ve ahka­mı ile namaza ait hususlara dair 300 ha­dis nakledilmiş, ikinci bölümde 300 kıssa anlatılmış, üçüncü bölümde birtakım şiir ve kasidelere yer verilmiştir (N uruosma­niye Ktp., nr. 774; Süleymaniye Ktp ., Re­şid Efendi, nr. 527, Ayasofya, nr. 1668, 1671,

L Tefsir, fıkıh ve hadis alimi.

_j Muafa b. Ismiiii'in Nihiiyetü'l-beyiin fi te{sfri'l-Kur'iin

adlı eserinin lik sayfası (Nuruosmaniye Ktp. , nr. 460) 551 (1156) yılında Musul'da doğdu . İb­

nü'l-Hadevs diye de tanınır. İbn Muhacir ve İmad b. Yusuf'tan fıkıh, Ebü'r-Reb'i' Süleyman b. Hamis ve Müslim b. Ali es­Sinci'den hadis tahsil etti. Şafii mezhebi­nin önemli fakihleri arasında yer aldı . Da­ha sonra fıkıh okuttu ; fetva verdi. Bağ­dat'a giderek hadis rivayetinde bulundu. Ebu Abdullah Zekiyyüddin Muhammed b. Yunus el-Birzall, İbnü'l-Hacib ve İbnü'l­Adim Abdurrahman b. Cemal gibi şahsi­yetler kendisinden hadis rivayet ettiler. Muafa b. İsmail Musul'da öldü.

Eserleri. 1. Nihayetü'l-beyan ii teisi­ri'l-l).ur'an . Daha çok rivayet tefsiri sa­hasında yazılan tefsirlerdeki bilgileri özetleyip bir araya getirmek suretiyle telif edilen hacim li bir eser olup tam bir nüshası N uruosmaniye Kütüphanesi'nde bulunmaktadır (nr. 460). Diğer nüshaları

parçalar halinde Süleymaniye (Esad Efen­di, nr. 165; Fatih , nr. 398; Hekimoğl u Ali Paşa , nr. 691) ve Köprülü (nr. 65) kütüp­hanelerinde kayıtlıdır. Ömer Nasuhi Bil­men, tefsirin Süleymaniye Kütüphanesin­deki bir nüshasını (Fatih , nr. 398) yanlış­

lıkla Ebu İshak es-Sa'lebi'ye nisbet eder (Büyük Tefsir Tarihi, I, 407) . Kitabın baş­

tan Bakara suresinin 60. ayetine kadar

306

Hacı Mahmud Efendi, nr. 1743/2, Nafiz Pa­şa, 142, Hasan Hüsnü Paşa, nr. 625, Per­tevniyal Sultan, nr. 35). Kaynaklarda mü­ellifin el-Kamil ii'l-fı]f.h ve AJ:ıda]f.u'l­al].bar ii al].bari'l-ebrar adlı eserleri de zikredilmektedir.

BİBLİYOGRAFYA :

Safedi, e1-Va{f,XXV, 717-718;Sübki, Taba~at, V, 156-157; İsnevi, Taba~atü'ş-Şafi'iyye, ll, 450-451; DavGdi, Taba~atü '1-müfessirin, U, 322; Keşfü '?-?unan, ll , 1947; İbnüi-İmad , Şe?erat, V, 143; Brockelmann. GAL, 1, 440; Suppl., I, 610; Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük Tefsir Tarihi, İstan­bul1973-74, 1, 407; ll, 502-503; Zirikli, ei-A'Iam (Fethullah). Vll, 259; Bessam Abdülvehhilb ei­Cabi, el-Mu'cernü'l-a'lam, Umasol 1407/ 1987, s. 150; Süleyman Mollaibrahimoğlu, Süleyma­niye Kütüphanesi'nde Bulunan Yazma Tefsir­ler, İstanbul 2002, s. 135-136; Eyyüp Sabri Fa­ni, Mua{a b. /smail el-Mevsılf ve Tefsirindeki Metodu (doktora tezi, 2002). Ondokuz Mayıs Üni­versitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 36-46.

li! EYYüP SABRİ FANİ

ı MUAFA en-NEHREVANi

-,

(.si,_,~, ._JWı.Jf )

Ebü'l-Ferec el-Muafa b. Zekeriyya b. Yahya en-Nehrevani el-Ceriri

(ö. 390/ 1000)

Edip, kıraat,

L tefsir ve hadis alimi, fakih.

_j

7 Receb 305 (24 Aralık 917) tarihinde dünyaya geldi. Genellikle tercih edilen bu tarih yanında 303 (915-16) yılında doğ­duğu kendisinden nakledilmiştir. Irak'ta Dicle'nin doğusunda Bağdat ile Vasıt ara­sındaki Nehrevan'dan olmakla birlikte do­ğum yeri bilinmemektedir. Ulemadan olan babası gibi İbn Tarara lakabıyla anılır. Bu lakap bazı kaynaklarda İbn Tarare ve İbn Tarar şeklinde de geçer ki Zebid'i Tarar'ın onun dedesi olduğunu belirtir. el-Celi­sü'ş-şaliJ:ı adlı eserinde verdiği bilgiden (I, 233), 314'te (926) hadis öğrenimi gör­düğü, 316 (928) yılında İbn Ebu Davud ve Ebu Muhammed İbn Said el-Haşimi, bir yıl sonra da Ebü'l-Kasım el-Begavive baş­ka hocalardan, ayrıca Yahya b. Muham­med el-Mehamili, İbn Ukde, Muhammed b. Hemmam el-İskafi gibi Bağdatlı diğer alimlerden ders okuduğu göz önüne alı­nınca on yaşlarında bu şehirde yaşadığı, tahsil için 316 (928) ve 319 (931) yılların­da Nehrevan'da (el-Celisü'ş-şalil:ı, ll , 454;

IV, 41), 323'te (935) Samerra'da (a.g.e., 1, 137; ll, 453; IV, 39), ayrıca Basra'da (a.g.e., ll , 96, 129) bulunduğu ve 335'113 (946)

Hulvan'a gittiği (a.g .e., Il, 222) anlaşıl­

maktadır. Hac için Hicaz'a seyahati (a.g.e.,