allah niçin görülemez ve elle tutulamaz?ınları.com/arsiv/0909dergi.pdfallah'ýn...

51
EYLÜL 2009 Sayý: 489 Fiyat: 3.5 TL .Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz? .Her Baktýðýmýz Yerde O’nu Görüyoruz .Gerçek Yolu, Türkü Dolu

Upload: others

Post on 10-Sep-2020

2 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz?ınları.com/arsiv/0909Dergi.pdfAllah'ýn varlýðýný iki kere iki dört eder katiyeti içinde gösteremiyorsu-nuz. Allah'ýn bir þekli,

EYLÜL 2009 Sayý: 489 Fiyat: 3.5 TL

.Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz?.Her Baktýðýmýz Yerde O’nu Görüyoruz.Gerçek Yolu, Türkü Dolu

Page 2: Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz?ınları.com/arsiv/0909Dergi.pdfAllah'ýn varlýðýný iki kere iki dört eder katiyeti içinde gösteremiyorsu-nuz. Allah'ýn bir þekli,

ÝÇÝNDEKÝLER

Aylýk Kültürel ve Siyasi Dergi

Onur Baþkaný:Dr. Refet Kayserilioðlu

Sevgi Yayýnlarý Tic.Ltd.Þti. adýnaSahibi ve Genel Yayýn Müdürü:

Ayþegül Kayserilioðlu

Yazý Ýþleri Müdürü:Özenç Kayserilioðlu

Yayýn Kurulu:Güngör ÖzyiðitNelda BayraktarHale Ürkmezgil

Haberleþme Sorumlusu veOkur/Abone Ýliþkileri:

Kazým Erdemoðlu0212 252 85 850542 676 83 47

Faks: 0212 249 18 28P.K: 471 Beyoðlu/Ýstanbul

Yönetim Yeri:Oba Sok. Silla Ap. No: 7/1

Cihangir/ÝstanbulBaský:

Inkýlap Kitabevi San. Tic. A.Þ.Çobançeþme Mah. Sanayi Cad.

Altay Sok. No:8 Yenibosna/Ýstanbul

Fiyatý: 3.5 TLYýllýk Abone: 40 TL

Yurt Dýþý: 50 TL

Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz? ................................... 2Dr. Refet Kayserilioðlu

Her Baktýðýmýz Yerde O’nu Görüyoruz ................................... 5Ahmet Kayserilioðlu

Gerçek Yolu, Türkü Dolu ................... 13Güngör Özyiðit

Tonguç Hakkýnda - 2 ........................ 14Yalçýn Kaya

Astral Seyahat Ortamlarý .................. 24 (Astral Seyahatler)Zuhal Voigt

Melike Demirað ile Söyleþi ................ 32Ayþegül Çelikkol

Kutular Ýçinde YaþamanýnDayanýlmaz Aðýrlýðý(Eski Günýþýðýnýn Son Saatleri) ................ 38Thom Hartman/Arýn Ýnan

Ufo Kongresinden Ýzlenimler III ......... 43Rengin Özer

Zihninize Fisiksel Bir AvantajSaðlayýn ........................................... 46Çeviri: Nelda Bayraktar

Cilt: 41 Sayý:489 Eylül 2009

Page 3: Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz?ınları.com/arsiv/0909Dergi.pdfAllah'ýn varlýðýný iki kere iki dört eder katiyeti içinde gösteremiyorsu-nuz. Allah'ýn bir þekli,

1

Sevgili DostlarAlmadan vermek yalnýz Bizleri Sevgisinden Vareeden’in iþi ola-

bilir. Tam olarak nasýl bir durum olduðunu algýlayamasak da, ver-mekle O’ndan hiçbir þey eksilmeyeceðini, verdiðini geri almayaihtiyacý olmadýðýný bilgi olarak biliyoruz. Bizler için ise vermek,güzeli vermeyi biliyorsak kendimizi tam ve tatmin olmuþ hisset-memizin bir yoludur. Kendimize beklediðimiz gibi, kendimize ala-bileceðimiz gibi vermek ve bunu yaparken tamam olmak, ismi vecismi insan olan varlýðýn en güzel yapabileceði iþlerden biridir.Ýstismar edilmekten korkmadan, iyiliðin güneþ gibi yakýcý olduðunugöz önüne alarak, gerçek sevgiyle verilen her þey, bizi olduðumuzhalden baþka hale büründürecek yolun yapýtaþlarýdýrlar.

Sevgili Dostlar, bütün iliþkilerin fiyatlandýrýldýðý, dostluklarýnkarþýlýklý alýþ veriþ dengesine dikkatle oturtulduðu dünyevi yaþamgerçeklerini hiçbir zaman tamamen kötü ve hakir göremeyiz bizler.Ýnsanlar çok acýlý tecrübelerden geçerek ayakta ve diri kalmanýnyollarýný öðrenmenin sonucunda çýkarmýþlardýr o bilgileri. Doðruya da yanlýþ, eksik ya da ilkel ne olursa olsun en azýndan saygýyýhak ediyor o bilgiler. Ama bizler insanýz, yeryüzünde O’nun halife-siyiz ya hani... Eðer geleceðimizi bu gözle görüyorsak ve böyleolmaya kararlý isek, O’nun önerileri, tavsiyeleri her sözün, hergörüþün önünde gelmelidir bizler için. Aklýmýzý hiçbir þekilde devredýþý býrakmadan (çünkü O böyle istiyor) yalnýz O’nun bizler içindilediklerini uygulamalýyýz. Gönülden vermek, planlý ve bilerekvermek, en ihtiyaç olaný vermek, en ihtiyacý olana vermek, rahatsýzetmeden vermek, beðenmediðimizi vermemek, karþýlýk beklememek.Hele O’nun yolunda vereceðine karþýlýk beklemek, þimdiden kayýp-ta olmak demek.

SEVGÝ DÜNYASI

En Derin Sevgilerimizle

SEVGÝ DÜNYASI

Page 4: Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz?ınları.com/arsiv/0909Dergi.pdfAllah'ýn varlýðýný iki kere iki dört eder katiyeti içinde gösteremiyorsu-nuz. Allah'ýn bir þekli,

2

Dr. Refet Kayserilioðlu

Allah NiçinGörülemez veElle Tutulamaz?

ÖZDEN ÝLE ERDEM KONUÞUYOR

Beþ duyumuzun dýþýndakiyeteneklerimizi kullanmaya ve onlarýgeliþtirmeye çalýþacaðýz.Daha önce de söylediðimgibi bunlar sezgi vetahayyül melekelerimizdir.Eðer Allah öyle görüptutabileceðimiz bir þeyolsaydý, hiçbir zaman varmý, yok mu diye buncamünakaþalara girmezdik.Ýþin zorluðu zaten buradangeliyor.

SEVGÝ DÜNYASI

Page 5: Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz?ınları.com/arsiv/0909Dergi.pdfAllah'ýn varlýðýný iki kere iki dört eder katiyeti içinde gösteremiyorsu-nuz. Allah'ýn bir þekli,

Erdem - Bugün sizebenim soracaðým sonsorularý sormadan öncebir okuyucumuzun ikiayrý mektupta sorduðusorularý soracaðým.Taylan Ökte ismini verenbu dostumuz diyor ki:

"Verdiðiniz cevaplardakâinattaki düzene ve sis-temlere bakarak Allah'ýnvarlýðýný mantýken kabuletmemiz gerektiðinisöylüyorsunuz. FakatAllah'ýn varlýðýný iki kereiki dört eder katiyetiiçinde gösteremiyorsu-nuz. Allah'ýn bir þekli,bir bedeni, bir yeri, vel-hasýl bizim anladýðýmýzmânâda hiçbir þeyi yoksaona da var diyemeyiz. Ohalde o bir hiçtir. Allah'avar diyebilmek için mut-laka bir imana mý ihtiyaçvardýr?"

Özden - Taylan dostu-muzun bir bakýma hakkývar. Gözle görülmeyenve elle tutulamayan birþey var olduðuna nasýlkani olacaðýz? Çünkü bizetrafýmýzdaki þeylerinvarlýðýný hep beþ duyuorganýmýzla anlamýþ vekabul etmiþizdir. Bununharicindeki þeylerin var-lýðýný kabul etmemiz zor-

dur. Zordur ama, imkân-sýz da deðildir. O zamanbeþ duyumuzun dýþýnda-ki yeteneklerimizi kul-lanmaya ve onlarýgeliþtirmeye çalýþacaðýz.Daha önce de söylediðimgibi bunlar sezgi vetahayyül melekeleri-mizdir. Eðer Allah öylegörüp tutabileceðimiz birþey olsaydý, hiçbir zamanvar mý, yok mu diyebunca münakaþalaragirmezdik. Ýþin zorluðuzaten buradan geliyor.

Erdem - Þimdi dostu-muz diyebilir ki, beþduyu organýmýzlabilemediðimiz þeyin,baþka melekeleringeliþmesi ile az da olsasezilebileceðini neredenbiliyorsunuz? Bunuduyularýmýzlabilemediðimize göre, varmý diye aramamýz ve buyolda baþka melekeleri-mizi geliþtirmeye kork-mamýz da imkânsýzdýr.

Özden - Geçen konuþ-mamýzda size insanda birTanrý arama duygusu'nundoðuþtan bulunduðunusöylemiþtim. En ilkelkabilelerin ve insanlarýnbile bir Tanrý peþinde

koþmalarý ve bir Tanrý'yýaramalarý, kudretlisandýklarý bir þeyi Tanrýolarak kabul edip onunyardým ve himayesinesýðýnmalarý bunundelilidir. Demek ki insankendinde yaratýlýþtanbulunan bu Tanrý aramaduygusunun itmesiyleyola çýkmakta, Tanrýsýnýaramaya koyulmaktadýr.Ýdraki geliþtikçe Tanrýdiye sarýldýðý fýrtýnanýn,güneþin veya þimþeðingerçek Tanrý olamaya-caðýný anlamakta, Tanrýyýdaha yükseklerde ara-maktadýr. Böylecetekâmüle orantýlý olarakTanrý anlayýþý ve Tanrýolarak baðlanýlan þeyinmahiyeti geliþmektedir.Esasýnda Tanrý aynýTanrýdýr. Hiç deðiþmedenayný durumda durmak-tadýr. Çünkü Tanrý içinbir tekâmül, bir ilerlemeveya gerileme düþünüle-mez. O ezeli (öncesiz) veebedi (sonsuz) olarak ay-ný mükemmeliyette aynýnoksansýz kudrettedir.

Erdem - Dostumuz,bir de diyor ki: "Allahmadem ki mükemmeldir,noksansýzdýr, her þeyihikmetle yaratmýþtýr. O

SEVGÝ DÜNYASI3

Page 6: Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz?ınları.com/arsiv/0909Dergi.pdfAllah'ýn varlýðýný iki kere iki dört eder katiyeti içinde gösteremiyorsu-nuz. Allah'ýn bir þekli,

halde ne diye dünyadabunca kötülükler vardýr?Mükemmel olanAllah'tan böyle kötü þey-leri yaratmak bek-lenebilir mi? Neden okötü insanlarý yolagetirememektedir?!.."

Özden - Ýnsanlarý yolagetirememek diye bir þeyyok. Onlarý serbestiradeleri içinde hürbýrakmak ve kendikendilerini düzeltmele-rine imkân hazýrlamakvardýr. Kötülük olan þeyegelince, kötülük nedir?Hoþumuza gitmeyen vebize acý veya sýkýntýveren þeylere kötü di-yoruz. Bu deyiþimizböylece tamamen sübjek-tif ve nispi oluyor.Ýnsanýn veya ruhumuzunumumi tekâmülüdüþünülünce en kötüdediðimiz þeylerin bazenbize büyük hamleleraldýrdýðýný görürüz. Bizetekâmül yaptýran þeyneden kötü olsun?

Ýþin esasý düþünülüncebir iyinin karþýsýnda birkötünün, bir güzelinkarþýsýnda bir çirkininbulunuþu bize kýyaslamaimkâný ve iyiye yönelmeimkâný hazýrladýðý için

çok deðerlidir. Ruhuntekâmülü yönündendüþününce iyi ne derecekýymetliyse, kötü de aynýderecede kýymetlidir.Ýyiyi deðerli, kötüyüdeðersiz sayýþýmýz bizimdünya olaylarýna dar biraçýdan bakýþýmýzdan ve oolaylarýn içindebulunuþumuzdan ilerigeliyor.

Erdem - Dostumuz birde diyor ki: Kuran'aAllah'ýn kelâmý diyoruz,Kuran'da da Allah: (Benþunu yaptým, bunu yap-tým) diyor. Yani Allahbayaðý insan gibikonuþuyor. Üstelik birtek dilde, Arapça olarakkonuþuyor. Öte yandanHýristiyanlar Ýsa'yý,Yahudiler Musa'yý, bazýcahil Müslümanlar daMuhammed'i ve Ali'yiAllah olarak tanýyorlar.Allah gerçekten insanabenzer bir þey midir?

Özden - Allah neinsana, ne de insan üstüvarlýklarýn hiç birisinebenzemez, hiçbir varlýkla(isterse en yüksek olsun)mukayese dahi edilemez.Söylediðim gibi insanýAllah'a benzetmek ve

Allah'ý da insan gibi san-mak, idrak noksanlýðýnýnve tekâmül geriliðininzaruri bir neticesidir.Realite (inanýlan gerçek-lerin tümü) yükseldikçeþahýs Allah'ý insana ben-zetme gafletinden kurtu-lur. Bunlardan daha ileribir merhale ruhuAllah'tan ayrýlan ve onakavuþacak bir parçaolarak görmek de geri birrealitedir. Bugünün enileri realitesi þudur: Allahhiçbir þeye benzemez,hiçbir þeyle de kýyaslana-maz. Þekli þemaili yok-tur, olamaz da. Çünküþekil, onu bir yöndenkýsýtlama olur. Oyaratandýr. Þekli de, þe-kilsizliði de halkedendir.Kendi yarattýðý þeylerlebaðlý olduðu düþünüle-mez.

Kuran'daki ifadeye veonun Arapça oluþunagelince: Her devrin ihti-yacý dikkate alýnarak odevrin insanlarýnýnanlayacaðý bir dille veidrak edeceði bir kýlýktabilgiler indirilir. Bunlardoðru bilgilerdir. Fakatkapalý semboller içindeverilmiþtir.

SEVGÝ DÜNYASI4

Page 7: Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz?ınları.com/arsiv/0909Dergi.pdfAllah'ýn varlýðýný iki kere iki dört eder katiyeti içinde gösteremiyorsu-nuz. Allah'ýn bir þekli,

5SEVGÝ DÜNYASI

Ahmet Kayserilioðlu, Psikolog

Her Baktýðýmýz YerdeO’nu Görüyoruz

O, gözünüzün gördüðü güzelliktir þüphesiz “Bizim Celselerimiz”

Page 8: Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz?ınları.com/arsiv/0909Dergi.pdfAllah'ýn varlýðýný iki kere iki dört eder katiyeti içinde gösteremiyorsu-nuz. Allah'ýn bir þekli,

SEVGÝ DÜNYASI6

KALBÝ RAHATLADI

1992 yýlý son aylarýnda 6 yaþýndakiküçük Burak'la (Akkurt) her hafta bu-luþup "Kur'aný Kerim'e Göre Peygam-berler" kitabýndan ilginç olaylar veyorumlarý üzerinde çok zevkli soh-betler yapýyoruz. Henüz okula gitmedi-ðinden, olaylarý hiç çarpýtmadan amaolabildiði kadar sadeleþtirerek anlatmagörevi tamamen benim üzerimde.Geçmiþte ilkokul çaðlarýmda iken,Ahmet Cevdet Paþa'nýn ünlü "KýsasýEnbiya"(Peygamberler Tarihi) kitabý odönemde sadece eski harflerle basýlýolduðundan, ayný görevi babam üstlen-miþ ve onun anlatýmý ile Âdem'den sonpeygambere kadar hepsini birlikteincelemiþtik. Deneyimliydim ve biranlamda da borç ödüyordum. Neyse...Burak'la geçmiþteki gülyüzlü resûlleri,nebîleri okuyup üzerinde söyleþileryapmýþ, son üç büyük dinin kurucu-larýnýn atasý, hem resûl hem de nebîolan Hz. Ýbrahim'i konuþmaya baþla-mýþtýk. Kur'aný Kerim'in Bakara Sûre-sinin 260. âyetinde onun, Yaradan'danölüleri nasýl dirilttiðini göstermesiniistediði anlatýlýr. Allah da: "Ýnanmýyormusun?" diye sormuþ, peygamberÝbrahim: "Ýnanýyorum ama gönlümünyatýþmasý için istiyorum" diye cevap-lamýþtý. Bunun üzerine 4 kuþ tutuponlarý kendisine alýþtýrmasýný, sonraonlarý kesip karýþtýrarak 4 ayrý tepeyeonlardan bir parça býrakmasýný ve evinedönünce de kuþlarý çaðýrmasýný isterYaradan. Bunlar yapýlýp, o kendinealýþtýrdýðý kuþlar yeniden canlanýpÝbrahim'e doðru kanat çýrpýnca, gönlü

tamamen yatýþmýþ, gülyüzlü peygam-ber görevine daha da büyük bir azimlesarýlmýþtý.

Burak'a 4 kuþ olayýný, gözünde can-landýrmasý için örnekler vere vereuzunca anlatmýþ, doðaldýr ki, Yaradan'-la ilk konuþmasýndan yani: "Ýnanýyo-rum ama gönlümün yatýþmasý içinistiyorum" bölümünden hiç söz etme-miþtim. Bu ince duyguyu nasýl anlaya-bilirdi ki?!.. Olayýn akýþý ve kuþlarýncanlanýp tekrar evlerine dönüþüBurak'taki heyecaný doruða vardýrmýþtý.Duygusunun en yoðunlaþtýðý bu anda,dayanamadým ve Yaradan'ýn ilk soru-sunu bu defa Burak'a yönelttim: "YaniBurak Hz. Ýbrahim inanmýyordu mu ki,bir de gözü ile görmek istedi?" Buarada da kuþlara boþuna ölüm acýsý tat-týrdý. Ne geçti yani eline?!.." diye onukýþkýrttým. Hiç ummadýðým cevabý benicoþkulu bir heyecana sürüklemiþti.Kendi kelimeleriyle ama ayný Hz.Ýbrahim'inki gibi idi yanýtý:

"Niye öyle söylüyorsun AhmetAðabey? Kalbi rahatladý!!!.."

Eskiden çocuklara maymunla insanarasýnda yer verilirken, modern psiko-lojide þimdi küçültülmüþ insan diyebakýlmasýna bir daha hak verdim. Helezamanýmýzýn Indigo çocuklarý bunu herdavranýþlarýnda defalarca kanýtlýyorlar.

EN ÖNEMLÝSÝ: BÝLÝMSEL KANITLAR

Gönüllerinin yatýþmasý için peygam-berlerin bile saðlam kanýtlar peþinedüþmelerinin kutsal metinlerde böyletekrar tekrar anlatýlmasý, hiç de boþuna

Page 9: Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz?ınları.com/arsiv/0909Dergi.pdfAllah'ýn varlýðýný iki kere iki dört eder katiyeti içinde gösteremiyorsu-nuz. Allah'ýn bir þekli,

7SEVGÝ DÜNYASI

deðil. Çevremize dikkatli gözlerle ba-kýp, aklýmýzý sonuna kadar çalýþtýrarak,düzenin kuruluþu ve iþlemesindeYaradan'ýn ve emrindeki Yüce ManeviVarlýklarýn etkilerini sezip, anlayýpinancýmýzý bu saðlam kanýtlar üzerinebina etmemiz istenmektedir bizlerden.Allah inançlarýyla ilgili týp profesörleri,felsefeciler ve din adamlarýyla yaptý-ðým söyleþilerde verdikleri bilimselkanýtlarý, geçen sayýlarýmýzda sizlerlepaylaþmýþtým. Sonra da her bir hayva-nýn kendine özgü olaðanüstü içgüdüdüzenekleri ve yapýlarýndaki yaþamamaçlarýna uygun deðiþikliklerdenuzunca söz etmiþtim. Yabani arýAmmophile'in üzerine yumurtlayacaðýtýrtýlý felç etmek için, 9 hareket merke-zine tam isabetle 9 iðne batýrmasý; balarýlarýnýn en az balmumu harcamakiçin altýgen peteklerini yüksek mate-matikçilerin hesaplarýna tam uygunolarak 70 derece 32 dakikalýk eðimdeeþkenar dörtgen perdelerle kapatmasýüzerinde sürekli derinliðine düþünme-liyiz. Tatlý su midyesinin arkasýnda,üremesine kolaylýk saðlamasý için,hiçbir canlýda olmayan bir sahte balýkdüzeneði oluþmasý darwinci biyologlarýbile hayranlýk içinde býrakmaktadýr.

Geçen sayýmýzda 15 milyar yýl önceevrenin tek bir zerreden Big Bang ileoluþturulmasýnýn ilk saniyelerindenitibaren maddenin yaþamý gerçek-leþtirme özelliðinde yaratýldýðýnýn delil-leri üzerinde durmuþtuk.

Patlamadan bir saniye sonrakigeniþleme hýzý, sadece yüz bin milyar-da bir oranýnda az olsaydý, evrenbugünkü büyüklüðüne varmadan kendi

içine çökecekti. Karbon-12'nin çekir-deðindeki enerji düzeyi, ön hesaplar-dakine tam tamýna uygun olmasaydý;yaþamýn, organik hayatýn temeli karbonve diðer elementler oluþamayacaktý.Doða kurallarýný çiðneme pahasýna su,0 derece ile 4 derece arasýnda gen-leþmesi gerekirken tersine davranýpbüzülmeseydi; yine kurallarý çiðne-yerek, katýlaþýp buz haline gelirkenyoðunluðu artmasý gerekirken tersinedavranýp hafiflemeseydi; okyanuslar vedenizler dipten itibaren donarak kutup-lardaki buz kitleleri haline gelecek,yaþamýn oluþmasý engellenecekti.

Maddenin yaþamý oluþtura-cak özelliklerde yaratýlmasýsayesinde, dünyada 3 milyaryýl önceki okyanuslarda ilkelçorba içinde, yaþamýn temeliolan proteinlerin ana bile-þeni aminoasitler otomatikolarak süratle her tarafý ala-bildiðine doldurmuþtur.

Maddenin yaþamý oluþturma özel-liðinden dolayýdýr ki, yeþil yapraklarGüneþ enerjisini kullanarak sudan veCO2 den hepimizin gýdasýný ve oksi-jenini saðlayabiliyorlar. Bu fotosentezolayý öyle iç içe düzenler ve enzimlersayesinde, hem de saniyenin kesir-lerinde meydana geliyor ki; taklitetmek için son derece hayati ihtiyaçduymamýza raðmen þu ana kadar yaný-na bile yaklaþabilmiþ deðiliz. Yinemaddenin yaþamýn oluþmasý ve sürdü-

Page 10: Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz?ınları.com/arsiv/0909Dergi.pdfAllah'ýn varlýðýný iki kere iki dört eder katiyeti içinde gösteremiyorsu-nuz. Allah'ýn bir þekli,

SEVGÝ DÜNYASI8

rülmesine uygun özelliklerde yaratýl-masý sayesinde su, 130 metre boyunda-ki aðaçlarýn tepesine bile çýkabilmekte-dir. Bunun gerçek mekanizmasýný dabilimsel olarak tam anlamýþ deðiliz.

Þunun altýný þiddetle çizmemiz lâzým.Allah'a inancýmýzý bilgilerimizdekieksikliðe, acizliðimize baðlýyor deðiliz.Bunlarý düzendeki büyük zekâ, hünerve ustalýðý bilimsel kanýtlarla ortayakoymak için aktarýyoruz. Aslýnda bil-gimiz arttýkça inancýmýz daha dapekiþiyor. Çünkü düzendeki ustalýðýndaha çok farkýna varýyoruz. Biyolojiprofesörü Dr. Russel Charles Eartestbunu çok güzel dile getirir:

“Madem ki bilim birçokþeyleri açýklamaktan acizdiröyleyse Allah'ýn varlýðýnýonaylamaktan baþka çýkaryolumuz yoktur mantýðýnýbütünüyle reddediyorum.Bütün bu gerçekler açýklan-sa, bir gün bilmediðimiz kar-makarýþýk noktalar ortadankalksa; biz bir canlý hücreyibütün detaylarýna kadaranlayabilme gücüne sahipolsak dahi onu yaratan veyoktan vareden çok büyük birgücün ve idarecinin sanatýnýaraþtýrýp anlamaya çalýþmak-tan öte bir þey yapamayýz.Ýþte baþýndan beri hücredeki

sitoplazmanýn hareketini sað-layan, her varlýða varlýðýnýngereðini belirterek o doðrul-tuda faaliyet yapmasýný dü-zenleyen bu yüce kuvvettir.”("Niçin Allah'a Ýnanýyoruz?" S. 157)

Þimdi dünyanýn baþlangýç yýllarýndaaminoasit oluþumunun laboratuarortamýnda deneyle kanýtlanmasý, uluaðaçlarda suyun yükseklere taþýnmasý,yapraklardaki fotosentez olaylarýnýbiraz daha yakýndan inceleyelim.

ÝLKEL ÇORBADAKÝ AMÝNOASÝTLER

Yaþamýn temeli olan proteinler 20farklý aminoasitin belli bir sýra izleye-rek deðiþik kümeleþmelerinden oluþur.Örneðin kanýmýzdaki hemoglobini elealalým. 574 aminoasitden oluþan buproteinde de 20 çeþit aminoasitin herbiri kendi sýrasýnda tekrarlanmaktadýr.Soydan gelen bir kan hastalýðýnda 573dizinin her biri uygun aminoasitlerdenoluþmasýna raðmen, sadece bir yerde 6.sýrada valin olmasý gerekirken,yan-lýþlýkla glutamik asit oluþmaktadýr.Sadece bu tek yerdeki yanlýþlýk bilevahim sonuçlar doðurur. Alyuvarlarbirbirine yapýþýr ve kýlcal damarlarýtýkar. Yani bu ufak bozulmanýn bileþakaya gelir yaný yok. Basit bir canlýhücresinde bile birbirinden farklý 200den fazla protein birbiriyle ahenkli birdüzende çalýþmaktadýr. Matematikçilerolasýlýk hesaplarý yaptýlar.

Dünyamýzdaki tüm atomlar aminoasit

Page 11: Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz?ınları.com/arsiv/0909Dergi.pdfAllah'ýn varlýðýný iki kere iki dört eder katiyeti içinde gösteremiyorsu-nuz. Allah'ýn bir þekli,

9SEVGÝ DÜNYASI

yapýmýnda kullanýlsalar ve þimdikindendaha hýzla birleþip ayrýlsalar ve bu heptekrarlansa, hemoglobin gibi bir tekproteinin dünyanýn 5 milyarlýk yaþýndatesadüfen oluþma olasýlýðý yok. 5 mil-yarýn yanýna 161 tane sýfýr koyarakelde edilecek hayal ötesi sayý kadar yýlgeçmeli ki istenen bir protein kendi-liðinden oluþabilsin. Bir de 200’denfazla proteini hesaba katarsak budüzenden aklýmýz duracak gibi olur.

Ýlkel çorbada aminoasitlerin oluþmasýile ilgili 1953 yýlýnda yapýlmýþ çokönemli laboratuar deneyi modern biyo-loji kitabýnda þöyle anlatýlmaktadýr:

"Hayat baþlamadan önce hangiorganik bileþiklerin ortaya çýktýðýsorusu önemlidir. Chicago Üniver-sitesinden Harold Urey bu soruyucevaplamaya çalýþmýþtýr. Urey önce,ilkel yerküresinin koþullarýna benzerkoþullarý yaratmayý düþünmüþtür.Urey'in öðrencilerinden biri olanStanley Miller hava geçirmez bir aygýtyapmýþ sonra bu aygýtýn içine metan,hidrojen ve amonyak gazlarý koymuþve bu ortamda çok yüksek enerjili elek-trik kývýlcýmlarý oluþturmuþtur. Aygýtýnalt tarafýnda bulunan baþka bir bölümekaynar su eklenerek bu sisteme ýsý vesu buharý verilmesi saðlanmýþtýr. Subuharý, sistem içinde dolaþýrken soðu-tucu bölmeden geçerek yoðunlaþmaktave yaðmur haline gelmektedir. Millerböylece, ilkel atmosferde bulunabilecekgazlarý, ýsýyý, yaðmuru ve þimþek çak-masý koþullarýný yapay olarak laboratu-arda yerine getirmiþtir. Mevcut gazlarýnaygýt içinde bir hafta kadar dolaþýmýnýsaðladýktan sonra alt bölümde biriken

sývýyý incelemiþtir. Deneyinbaþlangýcýnda renksiz olan sývýnýn,deneyin sonlarýna doðru kýrmýzý birrenk aldýðý gözlenmiþtir. Ayrýcakimyasal analizler de yapýlmýþ, birikensývý içinde deney baþlangýcýnda bulun-mayan birçok kimyasal bileþiðin varlýðýsaptanmýþtýr. Aygýt içindeki bazý gazmoleküllerinin atomlarý, ayrýþýpyeniden birleþerek daha karmaþýkmoleküller oluþturmuþlardýr. Birikensývýnýn kimyasal analizi yapýldýktansonra bu sývýnýn aminoasitler denilenbazý kimyasal bileþikleri kapsadýðýbulunmuþtur. Bu çok önemlidir, çünküaminoasitler bütün canlý hücrelerinyapýsýnda bulunan proteinlerin temelyapý birimleridir. Bünyesinde proteinbulundurmayan hiçbir canlý yoktur......Bu kanýtlar çok etkileyici olmaklaberaber hayatýn doðuþu üzerindekibütün sorularýn cevaplanmýþ olduðuyargýsýna varmamýz doðru deðildir....Organik bileþiklerden ilk canlýhücrelerin nasýl oluþtuðu sorusu baþtaolmak üzere cevaplanmasý gerekendaha bir çok soru vardýr."

Prof. Ali Demirsoy çok yarar-landýðým 900 sayfalýk "Kalýtým veEvrim" kitabýnýn 79. sayfasýnda; ilkelcanlýlar ile çok organize olmuþ geliþmiþhücreler arasýndaki evrimsel boþluktanþöyle söz etmektedir:

"Evrimde açýklanmasý en zorkademelerden biri de bu ilkel canlýlar-dan, nasýl organelli ve karmaþýkhücrelerin meydana geldiðini bilimselolarak açýklamaktýr. Esasýnda bu ikiform arasýnda gerçek bir geçiþ formuda bulunamamýþtýr. Tek hücreliler ve

Page 12: Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz?ınları.com/arsiv/0909Dergi.pdfAllah'ýn varlýðýný iki kere iki dört eder katiyeti içinde gösteremiyorsu-nuz. Allah'ýn bir þekli,

SEVGÝ DÜNYASI10

çok hücreliler bu karmaþýk yapýyýtümüyle taþýrlar; herhangi bir þekildedaha basit yapýlý organelleri olan ya dabunlardan birinin daha ilkel olduðu birgruba veya canlýya rastlanmamýþtýr.Yani organeller her haliyle geliþmiþtir.Basit ve ilkel formlarý yoktur. Sonzamanlardaki varsayým þudur:

Karmaþýk hücreler hiçbir zaman ilkelhücrelerden evrimsel süreç içerisindegeliþerek meydana gelmemiþtir. Birevrimsel sýçrama meydana gelmiþtir.Yani ilkel hücrelerden geçiþ formuolmaksýzýn geliþmiþ hücreler meydanagelmiþtir."

Açýkça görülüyor ki, insaný býrakýn,geliþmiþ tek hücrenin bile oluþmasýplan ve akýl sahibi eller iþe karýþmadanaçýklanamamaktadýr.

Aminoasitlerin proteinlerinhattâ DNA'larýn ilkel çorba-da oluþup hayatýn temelleriniatmalarýný anlayabilir vehattâ bunun maddenin yara-týlýþ özelliklerinin doðal birsonucu olduðu tezini rahatçaortaya koyabiliriz. Çünküüstün organizmalar ancak builkel yaþam unsurlarýnýn akýlve plan devreye girerek orga-nize edilmesi ile meydana ge-lebilirdi. Yüksek akla ve hü-nere sahip ruhsal varlýklarýnbilinçli etkilerle DNA'lardadeðiþiklikler yapa yapa tür-

den türe geçilmesi ve yaþa-mýn evrimleþmesi tezinin budurumda Darwin kuramý ilebir çeliþkisi olmayýp onutamamlamaktadýr.

Gelecek sayýlarýmýzda ruhsal âlemindünyamýz üzerindeki maddi etkilerininparapsikolojik kanýtlarý üzerinde uzun-ca duracaðýz. Onlar yaþamýngeliþmesinde görev yapabilecekkudretlerle bezenmiþ varlýklardýr.

Baþka bir alandan analojik bir örnek-le tezimizi destekleyelim. Ellerindeuygun yapý malzemeleri bol bol mev-cut olamadan hiçbir mimar mühendisbir eser ortaya koyamaz. Ama biliyoruzki, sadece malzemelerle deðil; plân,proje ve ustalýklarýn iþe karýþmasý ileabideler yükselebiliyor.

AÐAÇ, O BÝLÝNMEYEN

Bizler bugün ulu aðaçlarýn tepesinesuyun nasýl ulaþtýðýný hâlâ anlamýþdeðiliz. Bazý aðaçlar 130 metreye kadarbüyüyebildiði halde topraktan emdik-leri suyun aðacýn en tepesine kadar çýk-týðýný görmekteyiz. Okullarda bizeöðretilen kýlcal borularda suyun yük-selmesi teorisi bugün geçerliliðinikorumamaktadýr. Çünkü bu kapilerçekim suyu orta boydaki bir aðacýntepesine bile çýkaramamaktadýr. Kökbasýncý teorisi de yetersizdir. Bubasýnçla ancak 30 metreye kadar çýka-bildiði gibi, kök basýncýnýn olmadýðýmevsimlerde de sular aðaçta yük-selmektedir. Bunlar bizi yeni bir teori

Page 13: Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz?ınları.com/arsiv/0909Dergi.pdfAllah'ýn varlýðýný iki kere iki dört eder katiyeti içinde gösteremiyorsu-nuz. Allah'ýn bir þekli,

SEVGÝ DÜNYASI11

aramaya zorlamaktadýr. Modern biyolo-ji kitaplarýnda kohezyon - gerilimteorisinden bahsedilmektedir.

Bu teoriye göre köklerden aðacýntepesine kadar devamlý bir sütun ha-linde bulunan su, yapraklardaki çekimkuvveti sayesinde adetâ bir ipin yuka-rýya çekilmesi tarzýnda aðacýn tepesineçýkarýlmaktadýr. Gerçekten yapraklardaböyle bir çekim gücünün bulunduðu daanlaþýlmýþtýr bu gücün, suyun yapraktabuharlaþmasý nedeniyle oluþtuðu düþü-nülmüþtür. Ancak bir bitki buharlaþma-nýn mümkün olamayacaðý kadar nemledoyurulmuþ bir atmosfer içine konul-duðu ve hattâ yapraklar tamamen suyasokulduðu halde suyun yine yukarýdoðru çýktýðý deneyle anlaþýlmýþtýr.

(Bilim ve Teknik Dergisi Sayý:54 -"Aðaç O Bilinmeyen")

Evet yapraklarda bir çekim gücüvardýr ve bir ip gibi suyu köklerdenaðacýn tepesine çýkarmaktadýr.

Ama yapraklardaki bu çekimgücünün nedeni buharlaþma deðildir.Ne olduðu da bilinmemektedir. RehberVarlýk bu gerçeðin altýný þöyle çizmiþti:

"Siz yüksek çýnarýn üstünesuyun nasýl vardýðýný bilmi-yorsunuz. O Düzeni Kuran'aþükrediniz."

Belki de bugün bizim sýrrýna vara-madýðýmýz fotosentezde oluþan ener-jinin bir bölümü, yapraklarda ince birmekanizma ile bir çekim gücü halineçevrilerek suyun yukarý çekilmesisaðlanabilmektedir.

YAPRAK O BÝLÝNMEYEN

Okulda biyoloji derslerinde neredey-se bir cümlede anlatýlýveren ve yaþarkalmamýzýn temeli olan fotosentezolayýný, yüzyýllar süren araþtýrmalararaðmen hâlâ tam anlayabilmiþ deðiliz.Gerçekte dille anlatýmý ne kolay: Yeþilyapraklarý oluþturan hücrelerin sitop-lazmalarýndaki kloroplast organel-lerinde bulunan klorofil molekülününkatalizörlüðü sayesinde, güneþ ýþýðýn-dan yararlanarak karbondioksit ve susentezlenir, þeker ve oksijene dönüþ-türülür. Böylece hem gýdamýzý saðlarýzhem de o gýdalarý yakarak enerjiyeçevirecek olan soluduðumuz oksijeni.Söylenmesi ne kadar kolay deðil mi?!..

Taklit edebildiðimiz, benzerini yapa-bildiðimiz anda tüm enerji sorunumuzuçözeceðimiz; petrole, kömüre ihtiyaçduymadan her istediðimizi týpký yeþilyapraklar gibi Güneþten bedavadanelde edeceðimiz fotosentezi nedençözemedik bugüne kadar? Anlatýlmasýbu kadar kolay olan kimyasal reaksi-yonun meydana gelmesi için o kadardeðiþik enzimler katalizör olarak dev-reye giriyor ve zincirin her halkasýsaniyenin kesirlerinde o kadar hýzlýoluþuyor ki!.. Ve ayrýca henüzbilmediðimiz kimya ve atom fiziðikanunlarýnýn varolmasý gerektiðini desezinliyoruz. Biz bu durumdayýz amaçok þükür ki doða hiç beklememiþ.Dünyamýzda hücresel boyuttan baþla-yarak neredeyse 3 milyar yýldýr foto-sentezle yaþam sürüp gidiyor...

Olayýn karmaþýklýðýný ve bilgimizde-ki boþluklarý biraz daha yakýndan

Page 14: Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz?ınları.com/arsiv/0909Dergi.pdfAllah'ýn varlýðýný iki kere iki dört eder katiyeti içinde gösteremiyorsu-nuz. Allah'ýn bir þekli,

SEVGÝ DÜNYASI12

görmek için kitaplardan kýsa aktar-malar yapmak istiyorum. MEB ModernBiyoloji kitabýndan:

".....Böylece fotosentezin en az ikiçeþit reaksiyondan, kýsmenfotokimyasal ve kýsmen de enzimatikreaksiyondan meydana gelmiþ olduðukanýsýna varabiliriz.

Son 30 yýlda araþtýrýcýlar fotosentezdebir çok enzim reaksiyonlarýnýnolduðunu gösterdiler. Bu araþtýrýcýlarfotosentezin hýzýný etkileyen faktörüölçerek olayý açýklamaya doðru iyi biradým attýlar. Fakat onlar bu konudabilinenlerin ve bilinmesi gerekli olan-larýn yalnýz ipuçlarýný buldular..... Iþýkenerjisinin kimyasala nasýl dönüþtüðütam olarak bilinmemektedir. Bugünküteori, klorofil molekülündeki bir elek-tron tarafýndan bir birim ýþýk enerjisininsoðurulmasý fikrine dayanmaktadýr. Buenerji elektronu o derece uyarýr ki, klo-rofili býrakýr baþka bir moleküle geçer.Bir elektronu azaldýðýndan bu defa klo-rofil elektron alýcý durumuna girer.Verilen elektron yerine diðer bir elek-tron alýnýrken belirli reaksiyonlaraenerji verilir. Bu reaksiyonlar ensonunda karbonhidratlarý (þeker) mey-dana getirirler bu fikrin doðru olupolmadýðý bugünkü deneysel bilgilerlesöylenebilmiþ deðildir.....

Uzun yýllar fotosentezde açýða çýkanoksijenin karbondioksitten geldiðisanýldý, fakat oksijen 18 atomlarý kul-lanýlarak oluþturulan su kullanýldýðýndaaçýða çýkan oksijenin oksijen 18olmasý, oksijenin sudan elde edildiðinigöstermektedir. Suyun elektron vermek

üzere ne þekilde reaksiyona girdiðifotosentezin bugün için en az bilinenyönüdür."

D.O.Hall ve K.K. Rao'nun "Photo-synthesis" kitabýndan bir paragraf:

"Biz þimdiye kadar oksijen çýkýþýnýnzincirdeki ucu hakkýnda çok az þeysöyleyebiliyoruz. Zira biz, yapraklardasuyun oksijen ve hidrojen iyonlarýnanasýl ayrýþtýðý konusunda çok az þeybiliyoruz. Bilgimizdeki bu boþluk çokesef vericidir. Çünkü suyun iyonlarýnaayrýlmasýnýn fotosentezde çok önemli,baþlý baþýna bir rolü mevcuttur.Kimyasal olarak bu problemi çözmekde önemli, biyolojik olarak da. Çünküsoluduðumuz tüm oksijen kloroplast-lardaki bu reaksiyondan oluþmaktadýr."

Son olarak Prof. Dr Ali Demirsoy'uno çok deðerli eseri "Kalýtým ve Evrim"kitabýnýn 85. sayfasýndan insanlýðýngelecek yýllarda yaþar kalmasý içinfotosentezi mutlaka çözümlemesigerektiði konusundaki yüzde yüzkatýldýðým yargýsý:

"Bugün insanlarýn çoðalmahýzý ve organik maddelerinsunumu arasýndaki dengebozulmaktadýr. Eðer fotosen-tezin iþleyiþi tam açýklanýp,sanayide bu yolla, Güneþenerjisinden organik maddeelde edilemezse bir BESÝNKRÝZÝ ile karþýlaþacaðýmýzkesindir."

Page 15: Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz?ınları.com/arsiv/0909Dergi.pdfAllah'ýn varlýðýný iki kere iki dört eder katiyeti içinde gösteremiyorsu-nuz. Allah'ýn bir þekli,

GERÇEK YOLU TÜRKÜ DOLU

Dedi ki: Bil önce kendiniVe sonra nasýlsa seni Sevgisinden Vareden'iSev komþunu -hatýrla hani- kendin gibiVe bugün belki daha da ileriÇöz bunu en güzel bilmeceYaþamak eþit türkü söylemek bilerek sevince Dedi ki: Yücel elinin emeðince alnýnýn terince Ve sonra nasýlsa küçül büyüklüðün yaný sýraVe anla asýl iþ eþit kullukÖnce O'na ve sonra kullarýnaDedi ki: Ver ki alasýnVermek için yine insan kardeþlerineMutluluksa hizmet eþit zevk bir dene Dedi ki: Yüreðinle bakNe var ki hep güzel ve yerinceGör hele gerçek eþit din özü bilinceDedi ki: Ak berrak bir su gibiGönülden gönüle ve dinle kulak kulak Her solukta titreþen evreni, sevginin sesiniVe duy sonra nasýlGerçek yolu eþit türkü dolu

Güngör Özyiðit

Page 16: Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz?ınları.com/arsiv/0909Dergi.pdfAllah'ýn varlýðýný iki kere iki dört eder katiyeti içinde gösteremiyorsu-nuz. Allah'ýn bir þekli,

Tonguç Hakkýnda - 2 Yalçýn Kaya

Ýlköðretim Genel Müdürlüðü Dönemi

Tonguç 1934-1935 ders yýlýnda GaziEðitim Enstitüsü Müdürlüðü görevineatanýr. Yaptýðý çalýþmalar, asker kökenliyeni M. Eðitim Bakaný Saffet Arýkan'ýnda dikkatini çeker. Atatürk tarafýndanolaðanüstü yetkilerle göreve getirilenyeni bakan, eðitim iþlerinin çözümüiçin kendisine yardým edebilecek aydýn

eðitimcileri seçmeye çalýþmaktadýr.1935 yýlýnda Bakan Arýkan, Tonguç'ukýdem durumuna bakmaksýzýn Ýlköðre-tim Genel Müdürlüðü görevine atar. Buatamanýn bu yerde gözü olan baþkaeðitimcilerce hiç de hoþ karþýlan-madýðýný yýllar sonra öðrenir Tonguç.Ýsmail Hakký Tonguç bu görevi tam1940 yýlýna kadar vekâleten yürütecek-tir. Tonguç'un Ýstanbul Erkek Öðretmenokulundan öðretmeni olan, o günlerde

CUMHURÝYETÝN ÝLK YILLARINDA EÐÝTÝM - VIII

SEVGÝ DÜNYASI14

Page 17: Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz?ınları.com/arsiv/0909Dergi.pdfAllah'ýn varlýðýný iki kere iki dört eder katiyeti içinde gösteremiyorsu-nuz. Allah'ýn bir þekli,

SEVGÝ DÜNYASI15

Talim Terbiye Kurulu Baþkaný veBakanlýk Müsteþarý olan Ýhsan Sunguda bu göreve getirmeye karþýdýr amasesini çýkaramaz. Bakanlýðýn üst düzeyyöneticileri onun öðreniminin yeterliolmadýðý kanýsýndadýrlar.

Görüldüðü gibi Tonguç, sonralarýbazý araþtýrýcýlarýn yazdýklarýnýn aksineBakanlýðýn yüksek kademelerindekiyöneticilerden biri deðil, tam tersineonlarýn karþýlarýna aldýklarý bir kiþidir.CHP yöneticilerinin çoðunluðunun dabu atamadan hoþlanmadýklarý bellidir.Bu Genel Müdür parti yönünden güve-nilir bir kiþi deðildir. Bu kiþi partiyeyanaþarak milletvekillik peþinde koþ-mak gibi bir eðilim göstermemekte,üstelik yeri geldiðinde CHP yönetici-lerini de eleþtirmektedir.

Bunca eðitim uzmaný, eðitbilimcivarken meslektaþlarýnca "amatör biröðretmen" gözüyle deðerlendirilen bu"köylü Ýsmail Hakký"nýn böyle birgöreve atanmasý bazýlarýnca eleþtirikonusu yapýlacaktýr. Tüm bu olumsuz-luklara karþýn CHP'nin önde gelen-lerinden Nafi Atuf Kansu, CevatDursunoðlu, Hakký Behiç gibi adlarýniçinde yer aldýðý ilerici kesim BakanArýkan'a Tonguç'tan söz etmiþ olmalý kiyeni Bakan, Ýlköðretim GenelMüdürlüðü için yeteri kadar "oturaklý"olmasa da Tonguç'u bu göreveatamýþtýr. Tonguç'un Genel Müdürlüðeatanmasý konusuyla ilgili olarak FayKirby þöyle demektedir:

"...Tonguç'un tayinine karþý yükselenitirazlarýn, onun bu mevkiye lâyik veehil olmadýðý ve kayýrýldýðý yolundakidedikodularýn þiddetini, Arýkan'ýn

Bakan oluþundan bir ay sonra, âdetolmadýðý halde bir basýn toplantýsý yap-mak zorunda kalýþýndan anlayabili-riz...Tonguç, bu iþle en yakýndan ilgilidaireye mihaniki bir þekilde getirilmiþdeðil, hiç þüphe yok, Atatürk'ün bilgisive muvafakati (onayý) ile seçilip geti-rilmiþtir."

Tonguç, 1938 yýlý Aðustos sonunda,Ýlköðretim Genel Müdürü olarak 2 aysüreyle Bulgaristan, Macaristan,Yugoslavya, Avusturya ve son durakolarak da Almanya'ya inceleme gezisiyapar, bu gezisinde özellikle NaziAlmanyasý'ndaki Ýþ Hizmeti Örgütü ileilgilenir. Bu örgüt, gizli iþsizliðinönlenmesi, iþ gücünün harekete geçiril-mesi amacýyla kurulmuþ týpký askerlikhizmeti gibi her vatandaþa belli bir sürebedensel çalýþma yükümlülüðü getir-mektedir. Tonguç, Almanya'nýn yenidenyapýlanmasýnda önemli bir rol oynamýþbu örgütün üzerinde önemle durmuþtur.

Ýþ Hizmeti Örgütü tipik bir Naziörgütüdür ama Nazilerden önceSovyetler Birliði'nde, hattâ 1929ekonomik krizi döneminde F.Roosevelt'in baþkanlýðý sýrasýndaABD'nde de benzer biçimde CivilianConservation Corps adýyla kurulmuþörgütlere benzemektedir. Nazileri örnekyaparak Tonguç'un Köy EnstitüleriSistemini ortaya koyduðunu iddiaetmek yanýlgýlý olur. Özellikle, saðöðreti yandaþlarý olan yazarlar,araþtýrýcýlar onun Köy EnstitüleriSistemini Sovyetlerden esinlenerekyarattýðý konusu üzerinde fazlacadururlar. Tonguç; Ýngiltere, Fransa,Ýtalya, Almanya gibi ülkelerdeki eðitim

Page 18: Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz?ınları.com/arsiv/0909Dergi.pdfAllah'ýn varlýðýný iki kere iki dört eder katiyeti içinde gösteremiyorsu-nuz. Allah'ýn bir þekli,

SEVGÝ DÜNYASI16

örgütlerini, uygulanan eðitim dizgeleri-ni ayrýntýlý olarak Ýlköðretim Kavramýve Canlandýrýlacak Köy adlý kitaplarýn-da inceler.

Tonguç, bu Avrupa ülkelerininekonomik, kültürel koþullarýnýn ülke-miz koþullarýyla hiçbir benzerlik taþý-madýðýnýn ayýrdýmýndadýr. Bunlarý bire-bir kopya ederek ülkemize uygulamakdoðru sonuç vermeyecektir.

Genelde bazý eleþtiriciler KöyEnstitüleri Sisteminin tam bir Sovyeteðitim dizgesi kopyasý olduðunu önesürerler. Sovyet eðitim dizgesininanahtarý olan iþ aracýlýðýyla iþ içineðitim sloganý Sovyet buluþu deðil,Pestalozzi, Dewey, Kerschensteinergibi batýlý eðitimcilerin buluþudur.Tonguç'un ne Nazi Almanyasý ne dekomünist Rusya'daki eðitim dizgeleriniTürkiye için elveriþli görmediðiCanlandýrýlacak Köy adlý kitabýndakibazý satýrlardan anlaþýlmaktadýr.

Tonguç, anýlarýnda Köy Enstitüleri-nin kuruluþ yýllarýnda gittiði Tunceliköylerinden biriyle ilgili bir olayýanlatýr:

"Köyde okul açýlmýþ, çocuklarTürkçe öðrenmiþ, kitap okumayabaþlamýþlar. Cumhuriyet'in ilk ýþýklarýgitmiþtir oralara. Ama ana-babalarTürkçe bilmemekteler. Yaþlý bir köylüTonguç'a þöyle der:

-Bizi arayan soran mý vardý Bey? Þudaðlarýn ardýnda çobanlýk, hýrsýzlýk,eþkýyalýk yapar, geçinmeye çalýþýrdýk.Hayvandan farkýmýz yoktur... Çokþükür! Çocuklarýmýz okuyor. Onlarbizim çektiklerimizi çekmeyecek bunaseviniyoruz.

-Baba! Artýk siz kendi kendinizigüdeceksiniz. Bu yol daha iyi deðilmi? Yaþlý adam gülümser:

-Okuma-yazma olmadan böyle þeyolmaz. Cahil insanlar onu beceremez-ler, önce okumak gerek. Okuma yaz-mayla gözlerimizi açalým, körlüktenkurtulalým ki dediðini yapabilelim."

Doðulu-Güneydoðulu köylü bilgisizkalýnca daha doðrusu bilgisiz býrakýlýn-ca ne terörün önünü alabildik ne deaðalýk düzenini yýkabildik. Enstitülerikara çalarak yýkanlar günümüzünaçmazlarýnýn baþ sorumlularý deðil mi?

Tonguç'un Ýlköðretim GenelMüdürlüðü yaptýðý dönemdekiçalýþmalarýnýn ayrýntýlarýnýbirer birer saymak sayfalardoldurur. Onun görev anlayýþýnýbelirtmek bakýmýndan þu kadar-cýk bilgiyi vermek bile yeterli-dir: Görevli olduðu zaman dili-mi içerisinde Tonguç, 61 il, 305ilçe, 9150 köy görmüþtür. Üste-lik de o günün olumsuz koþul-larý içerisinde. Tonguç'un görevanlayýþýný bizlere açýklayan birbaþka mirasý da mektuplarýdýr.

Tonguç'un Mektuplarý

Milli Eðitim tarihimizin en önemlidönemi olan 1935-1946 arasýnda, üste-lik II. Dünya Savaþý'nýn tüm olumsuzkoþullarýna karþýn Köy Enstitüleri

Page 19: Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz?ınları.com/arsiv/0909Dergi.pdfAllah'ýn varlýðýný iki kere iki dört eder katiyeti içinde gösteremiyorsu-nuz. Allah'ýn bir þekli,

SEVGÝ DÜNYASI17

atýlýmý nasýl gerçekleþebildi? Bu soru-nun yanýtlarýný tüm ayrýntýlarýylaTonguç'un mektuplarýnda bulabiliriz.Tonguç gibi deðerli bir eðitimcibürokratik iþlemleri uzun olan resmiyazýþmalarý bir yana itmiþ "mektuplaþ-ma"yý bir yöntem olarak kullanmýþtýr.Ona göre mektup türü yazýþmalar, diðer"resmi yazýþmalar"ýn aksine insanlarýndüþüncelerini biribirlerine tüm çýplak-lýðý, içtenliðiyle iletmeye en elveriþliolanýdýr. Diðer yazýþma biçimleriyle buamaca kolayca ulaþýlamaz.

"Müsait þartlar hazýrlanmadýkça,insanlar candan kazanýlmadýkça, insan-lara karþý muhabbet ve samimiyetlehareket edilmedikçe deðil reform, gün-lük basit ve mütevazý iþler bile yapýla-maz." demektedir.

1935-1946 yýllarý arasýnda EnstitüMüdürlerine, arkadaþlarýna, öðretmen-lere, öðrencilere, Milli EðitimMüdürlerine, kimi valilere ve müfet-tiþlere yazdýðý mektuplardan 102 tanesiMektuplarla Köy Enstitüsü Yýllarý adýaltýnda bir kitapta toplanmýþtýr.Tonguç'un mektuplarýnda destansý bireðitim savaþýnýn coþkusunu bulmakolanaklý. Köy Enstitülü ozan MehmetBaþaran'a göre:

"Taþla, toprakla, aðaçla, makineyleçalýnan, halkýn derinliklerinden süzülüpdeðerlerle beslenen, çaðdaþ tekniklebiçimlenen bir senfonidir bu...Zamanzaman ortaya çýkan karamsarlýklar göz-leri yaksa bile hep uyanýk ve tetiktedirTonguç...Uç uca eklenen sigaralarý,koca gövdesiyle çaðdaþ bir Prometheusgibi ýþýk, cesaret, güven, dostluk, sevgidaðýtýr her yana...Bu usta yönetici, en

cýlýz sesleri bile deðerlendirmesini bilir.Senfoniyi icra ederken kimi zaman tümEnstitü Müdürlerine kimi zaman öðren-cilere seslenerek icranýn kusursu-zluðunu saðlamaya çalýþýr."

Tonguç, mektuplarýnda Ferit OðuzBayýr'a:

"Kardeþim, yapmacýk münevverleköye gidemeyiz. Onun için köyüharekete geçirebilecek, içinden elemanbulmak lâzýmdýr...Gerçek köyü taný-mak, ona göre eðitim biçimleri bulmak,bunlarý uygulayacak yeni insan tipiyaratmak... Ýdealizmle realizmden birhamur yapmak gerek." diye seslenir.

Yeni kurulacak okullarý klâsikeðitime benzetmemek için elindengeleni yapar. Bütün müdürlere yazdýðýmektuplarda çalýþmalarda tutulacakyolu açýklar:

"Enstitü, emeði deðerlendirerek arýkovaný gibi iþleyerek kendi balýný kendiyapacaktýr. Bisiklet, motosiklet kullan-ma iþini, bir musiki aletini çalmayý,þarký söylemeyi, milli oyunlar oyna-mayý bütün talebe ayný derecede bilme-lidir...Bütün güçlüklere raðmen kýz veerkek öðrenciler hayatýn her türlü iþine,eðlencesine veya ýstýraplarýnamüþtereken sevkolunmalýdýr. Bayaðýolan her þeyden kaçýnmak þartýyla kýzve erkek talebeye hayatý bütünüyleyaþatmamýz lâzýmdýr."

Klâsik eðitimin verdiði efendilikalýþkanlýklarýyla kýrýcý, bozguncudavrananlar, beceriksizliklerini yüksekeðitbilim uzmanlýðýyla örtmeye yelte-nen eðitimciler de çýkar ara sýra.Kýzmaksýzýn her birini ikna etmeyeçalýþýr, onlarý mektuplarla ikna etme

Page 20: Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz?ınları.com/arsiv/0909Dergi.pdfAllah'ýn varlýðýný iki kere iki dört eder katiyeti içinde gösteremiyorsu-nuz. Allah'ýn bir þekli,

SEVGÝ DÜNYASI18

yollarýný bile dener. II. DünyaSavaþý'nýn koþullarýyla Trakya sýnýrýnayakýn Kepirtepe Köy Enstitüsüboþaltýlýr, Hasanoðlan'a taþýnýr. Kiþibaþýna günde 150 gram ekmek ver-ilmektedir. Enstitü Müdürü öðrencilerinolumsuz koþullarýndan dert yanar haklýolarak. Tonguç, 1942 yýlýnda KepirtepeKöy Enstitüsü Müdürü Nejat Ýdil'eyazdýðý mektupta þöyle yazar:

"Elinizdeki talebeyi öyle birhale getireceksiniz ki bir günonlara maaþ verilmese, yanimemleket veremeyecek durumagelse, felâketler birbiri üstüneyýðýlsa, onlarý ateþler içindebýraksa yine onlar; maaþlarýnýnverildiði, ekmeklerin serbestsatýldýðý devirdeki haleti ruhiyegibi saðlam bir imanla iþlerinigörebilmelidirler. Köy Enstitüsütalebelerinin olgunluk imtihanýbu olmalýdýr. Biz onlarý bukadar çelik ruhlu ve iradeli birhale getiremezsek bekledikleri-mizin hepsi bu memlekette tenef-füs ettiðimiz hava dahi hepimiziçin haram olur."

Enstitü yapýlanmasý tüm ülkeyüzeyinde yaygýnlaþmaya baþlayýnca,takke düþer kel görünür. Okul yapýmiþlerini aksatan yöneticiler, köylerdeköyün sýrtýndan geçinenler, Enstitü-lerde çalýþma temposuna ayak uydura-

mayanlar tedirgin olurlar. Kimi yöreler-den Bakanlýða jurnal mektuplarý gel-meye baþlar. Açýk yüreklilikle mertlik-le, dürüstlükle iþ görmeyi seven Ton-guç, Þerif Tekben'e jurnalciler hakkýn-daki düþüncelerini bir mektupla iletir.

1946 yýlýnda baþlatýlan "ýslahat"çalýþmalarý Tonguç'u rahatsýz ederse deduygularýný gizlemeyi baþarýr, þöyleyazar Enstitülerden ayrýlmayý düþünenidarecilere: "Ýþlerinizi benim þahsýmaveya baþka bir þahsa baðlý görmeksizinprensiplerinize göre yürütmelisiniz.Bunu yapamayacak olursanýz zayýfdüþersiniz. En doðru yol, iþi sýkýtutarak ve iyi yaparak onu kendisinemüdafaa ettirmektir."

Köy Enstitülerinin her türlü sorun-larýný inceleyip araþtýrdýðýnýMektuplarla Köy Enstitüsü Yýllarý adlýyapýttan incelemek olanaklý. OðluEngin Tonguç tarafýndan hazýrlanmýþve bastýrýlmýþ olan kitapta 102 tanemektup yer alabilmiþ. Kimlerle mek-tuplaþmamýþ ki. Öðrencilerden, öðret-menlere, Enstitü Müdürlerindenvalilere kadar bir dolu kiþiylebürokrasinin kýrtasiye düzeninin dýþýnaçýkarak mektuplarla haberleþmiþtir.

Tonguç'un kiþiliðini, yöneticilik,önderlik yeteneklerinin en güzel açýkla-malarýný onun yazdýðý mektuplardaizleriz. Kitaptaki mektup örneklerivalilere, enstitü müdürlerine, yenimezun öðretmenlere, gazetecilere,yazarlara ve enstitü öðrencilerineyazýlmýþ olan yüzlerce mektup arasýn-dan seçilmiþ. Neredeyse tümü"kardeþim" hitabýyla baþlýyor, dostçayaklaþýmlarla sürdürülüyor ve kimsenin

Page 21: Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz?ınları.com/arsiv/0909Dergi.pdfAllah'ýn varlýðýný iki kere iki dört eder katiyeti içinde gösteremiyorsu-nuz. Allah'ýn bir þekli,

SEVGÝ DÜNYASI19

boþu boþuna sýrtý sývazlanmýyor, karþý-sýndakini bilgi birikimiyle inandýrmayaçalýþan bir üslup egemen mektuplarda.Her þeyi gerekçesiyle, ukalâlýk yap-madan, kýrmadan dosdoðru söylüyor.

Tonguç, kendisine mektup yazanherkese ne yapmýþ yapmýþ yanýt yol-lamýþ. Hastanede yatan ya da arkadaþý-na aþýk olmuþ, ilerde evleneceðiarkadaþýyla ayný köye atanmasýnýdileyen Köy Enstitüsü öðrencisindentutun da kendisine eleþtiriler, önerilergetiren meslektaþlarýna kadar her ke-simden kiþiye mektuplarýyla yanýt ver-miþ. Bir anlamda devlet bürokrasisinin"resmi yazý" yöntemiyle çözmeyeçalýþtýðý sorunlarý o daha sýcak bir yön-temle, mektupla çözmeye çalýþmýþ.

Bir gün Ýlköðretim Genel Müdürlüðümakamýna çaðýrdýðý Hasanoðlan Yük-sek Köy Enstitülü öðrencilere enstitü-lerden gelen mektuplarý okuyarakonlarýn bu konudaki düþüncelerinisorar. Örneðin Ortaklar Köy Enstitüsüöðrencilerinden gelen "Bize her sabahçorba veriyorlar, yiyemiyoruz, sabah-larý zeytin ekmek versinler. Saygýlarý-mýzla ellerinizden öperiz" biçimindekimektubu okuduktan sonra bu defaCilavuz Köy Enstitüsünden gelen birbaþka mektubu okur, mektup þöyledir:"Her sabah zeytin ekmek veriyorlar,sabahlarý çorba vermeleri için emir-lerinizi rica eder ellerinizden öperiz."

Öðrenciler bu mektuplarý dinlediktensonra kem küm ederek "Enstitü öðren-cilerinin her isteðinin karþýlanmasýnýnolanaksýz olduðundan, bu isteklerinayrýntý olduðunu" filan söylerler.Büyük eðitimci onlarýn düþüncelerini

paylaþmaz. Þöyle der: "Ýdareciler yan-lýþ yapmýþlar. Her yörenin belli birbeslenme alýþkanlýðý vardýr. Cilavuzluçocuklarýn zeytin çay alýþkanlýðý yok-tur. Onlara çorba verilmesi, bunakarþýlýk Ortaklar öðrencilerine zeytinçay verilmesi daha doðru olurdu. Ýþealýþkanlýklardan baþlamak gerek."

Anadolu çocuklarýna okuma yazmayanýnda iþ için uygulamalý eðitim yap-týrmak için yola çýkan bu deðerlieðitimci, býrakýn uygulamalý eðitimi,klâsik eðitim bile yaptýrýlmayýp,Enstitülerin yerine Kur'an Kurslarý,Ýmam-Hatip Okullarý açýldýðýný, tüm buokullarýn 800 sayýsýnýn üstüne çýktýðýnýgörseydi kahrýndan ölürdü, þimdi demezarýnda rahat ettiði söylenemez ya!

Tonguç'la ilgili bir öyküyü de oðluEngin Tonguç anlatýr:

"Yanýnda Pamukpýnar Köy EnstitüsüMüdür Þinasi Tamer, Hasanoðlan KöyEnstitüsü Tarýmbaþýsý Ýzzet Palamarolmak üzere inceleme gezisine çýkanTonguç, Ilgaz daðlarý eteklerinde birorman köyüne uðrar, hava yað-murludur. Yolun kenarýndaki okulugörünce cipi kenara çekerler ve okulagirerler. Hafta içi birgündür ve saat ikicivarýdýr. Okulda hiç bir öðrenciylekarþýlaþmazlar. Okulun yanýndakiöðretmen evinin kapýsýný çalarlar,kapýyý öðretmen açar. Okulu gezmekiçin izin isterler ama kendilerini detanýtmazlar. Okulun içi tam bir gölgibidir, çatýdan sular damlamaktadýr.

Öðretmen "Okulumuzun damý çatýsýakýyor, üç kez Çankýrý Milli EðitimMüdürlüðüne yazdým. Karþýlýk bilevermediler" der.

Page 22: Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz?ınları.com/arsiv/0909Dergi.pdfAllah'ýn varlýðýný iki kere iki dört eder katiyeti içinde gösteremiyorsu-nuz. Allah'ýn bir þekli,

SEVGÝ DÜNYASI20

Tonguç öðretmene:- "Peki, siz neden damý kendiniz

aktarmadýnýz" diye sorunca,- "Beyefendi, ben baþöðretmenim,

dam aktarýcýsý deðil!" yanýtýný alýr.Tonguç, dinler dinler, sonra okulun

çevresini dolaþmaya çýkar. Bir bakar kiduvarýn dibinde kiremitler. Hemenceketini çýkarýr, kollarýný sývar,kiremitlerle çatýyý bir güzel örter. Ýþibitirdikten sonra, öðretmene, "ÝsmailHakký Tonguç-Ýlköðretim Genel Mü-dürü" yazýlý kartýný verir ve þöyle der:

-Ben Ankara'dayým, çatý yine akarsabana yaz!"

Tonguç, biliyorum diyen insan ye-rine, yapýyorum diyebilen insaný herzaman yeðlemiþtir. Köy Enstitülerikurulup da iþ içinde eðitilen çocuklarköylere gönderilince okul çatýlarýnakmasý giderek duracaktýr. Ýsmail Hak-ký Tonguç o olumsuzluklarla dolu 40'lýyýllarda bir gün kolunda tasarýlarla il-gili dosyalar olduðu halde Meclis kori-dorlarýnda koþuþtururken toprak aðasýbirkaç milletvekili yolunu keserler:

-Yahu Ýsmail Bey, senin hiç iþin yokmu? diye sorarlar. O da koltuðundakidosyalarý gösterir. Yasa tasarýlarýnýiþaret eder:

-Benim iþim iþte bunlar der. Milletvekili toprak aðalarýndan biri

karþýlýk verir:-Bu kadar hergeleyi okutuyorsunuz,

bize kim uþaklýk edecek?

Tonguç Neden Babaydý?

Tonguç, lâfta baba deðil gerçek birbabaydý köy çocuklarý için. Iþýklar

içinde yatsýn! Tonguç Baba, Enstitüleri bitiren

öðrencilerin öðretmenlik yaþamlarýnýnbaþlarýnda evlenmelerini önermektedir:

"-Yaþam insanýn tek baþýnasýrtlanamayacaðý kadar aðýrdýr.Ayrýca bir ocaðýn, bir yuvanýnsahibi olmak, onu türlü çalýþ-malarla bezemek, çocuklarladonatmak baþka bir âleminiçine girmek, bu âlemin koþul-larýna katlanarak yaþamak,yaþamýn amaçlarýný saðlamakdemektir. Bu davranýþ belli biryürekliliði gerektirir. Evlenmek,pýsýrýk, korkak, kuruntulu insa-nýn harcý deðil, yiðidin kârýdýr.Onun için sizi gösterdiðiniz buyürekliliðinizden ve iyi niyetiniz-den ötürü kutlarým. Yeniyuvanýzda gönenmenizi dilerim.Darýsý diðer yiðitlerin baþýna."

Köy Enstitülerini bitiren öðrenciler-den baþarýlý olanlarýn Yüksek KöyEnstitüsüne gittiklerini, yüksek kýsmadevam etme arzusu taþýmayanlarýnköylerine giderek öðretmenlik göreviüstlendiklerini biliyoruz. Köylereatanan öðretmenler orada yalnýzolmadýklarýný, Tonguç Baba'larýnýnkendilerine her an yardýma hazýr olduk-larýný bilmenin huzuru içerisinde çalýþ-malar yaptýlar. Kulaklarýnda onun þusözleri kalmýþtý:

Page 23: Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz?ınları.com/arsiv/0909Dergi.pdfAllah'ýn varlýðýný iki kere iki dört eder katiyeti içinde gösteremiyorsu-nuz. Allah'ýn bir þekli,

SEVGÝ DÜNYASI21

"Cumhuriyetin göz bebeði gençler!Gerçekle karþý karþýya gelin, ondan hiçkorkmayýn, fanteziler peþinde koþarakenerjileri yok yere israf etmeyin, ta kiiçinize geniþlik ve ferahlýk gelsin! Birçok kýymetleri iþlenmeden duran butopraklarda mesut olmanýn sýrlarýnýbulun... Ýçinde bütün varlýklarý ve hayatimkânlarýný saklayan köye, halkadönün, bu tükenmez kaynaktan kuvvet,ilham ve fikir alýn, temele dayanýn, bumukaddes varlýðý teþkilatlandýrarak onadevletin bünyesinde hakiki yeriniverin!.."

Tonguç'un bu söylemine Beþikdüzüçýkýþlý Raþit Özdemir ile Düziçi çýkýþlýHasan Turan öðretmenler þöyle karþýlýkvereceklerdir:

"Biz eli nasýrlý, ayaðý çarýklý, topraðýnözünü týrnaklarýyla sökmesini bilen-lerin çocuklarýyýz. Biz kuru öðüde,ezbere dayalý bilgiye gülüp geçen,bilmezlikle, yolsuzlukla savaþmasýnýbilen kiþileriz. Biz açlýðý umur-samayan, azýðým su, ekmeðim aþ,yataðým yer, yastýðým taþ demesinibilen çocuklarýz."

Sirer'in Eðitim Bakaný olmasýnýnardýndan Tonguç Ýlköðretim GenelMüdürlüðü görevinden 21 Eylul1946'da ayrýlýr, yerine Yunus KâzýmKöni atanýr. Tonguç bu tarihten sonraTalim-Terbiye Kurulu üyesi olarakgörevini sürdürecektir. Bu görevdeykenÝlköðretim Kavramý adlý yapýtýnýnbaskýsýný gerçekleþtirir, 1947 yýlýnda iseCanlandýrýlacak Köy adlý yapýtýn ikincive geniþletilmiþ baskýsý yapýlýr. Tonguç,Talim-Terbiye Kurulu üyesi olarakSirer ve yandaþlarý tarafýndan ýslahat

adý altýnda yapýlan türlü çalýþmalaraelinden geldiðince engel olmaya çalýþýrama bunu baþarmasý olanaðý yoktur.Yapabileceði en uygun þey eðitimkonusunda kitaplar ve yazýlar yazmak,bir de köylerde görev yapmakta olanöðretmenlerle mektuplaþarak onlara yolgöstermek, direþken olmalarýný öðütle-mektir.

Sirer'in ardýndan Milli Eðitimin baþý-na geçen Tahsin Banguoðlu dönemindede çilesi bitmez. Talim-Terbiye'denAnkara Atatürk Lisesi Resim-Eliþiöðretmenliðine atanýr. Bu görevi de hiçyüksünmeden üstelik büyük bir hoþnut-luk içinde yapar. 1950 yýlýnýn ilk gün-lerinde, seçimlere bir-iki ay kalaKayseri Lisesi öðretmenliðine atanmasýkararý alýnýr. Bu arada hakkýndaFontamara adlý roman nedeniyle soruþ-turma açýlmýþtýr. M.E. BakanlýðýDisiplin Kurulu 5 Nisan 1950 tarih ve24 sayýlý kararla Tonguç'u suçlamayakalkýþýr. Aslýnda seçimlere çok azkalmýþtýr, böyle bir suçlamanýn yenikurulacak kabinenin Eðitim Bakaný veteþkilatý tarafýndan yapýlmasý gerekir.

Ama tezgâh baþka tezgâhtýr... Amaçseçimlerden önce davranmak, busayede partiye oy saðlamaktýr.

Tonguç'un disiplin kurulu kararýnakarþý olarak Danýþtay'a verdiði savun-ma tam anlamýyla bir ibret vesikasýdýr.Okuyucularýn bu dilekçenin tam metni-ni elde ederek okumalarýný salýk veri-rim. (Ýmece Dergisi Mayýs 1967)

Tonguç, savunma dilekçesinde ÝzzetPalamar öðretmene Ýtalyan yazarIgnazio Silone'nin yazdýðý Fontamaraadlý romaný hangi koþullarda imzala-

Page 24: Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz?ınları.com/arsiv/0909Dergi.pdfAllah'ýn varlýðýný iki kere iki dört eder katiyeti içinde gösteremiyorsu-nuz. Allah'ýn bir þekli,

SEVGÝ DÜNYASI22

yarak verdiðini, romanýnM.E.Bakanlýðý Talim TerbiyeKurulunca önerildiðini yazar. Palamaröðretmenin dolabýný kýrarak romanýçalan kiþinin Tahsin Banguoðlu,R.Þemsettin Sirer ve Emin Soysal'ýntuttuðu bir hýrsýz olduðunu da ekler.Kitabýn içinden geliþigüzel seçilmiþcümleler ile konu yaratýlýp Meclistetartýþma açýldýðýný, dil bilgini geçinenDoç. Tahsin Banguoðlu'nun bu eklemeve çarpýtmalarýn farkýnda olmamasýnýnesef verici olduðunu da ekler. O günedeðin Banguoðlu ve Sirer için uluortasöz söylemekten kaçýnan Tonguç,Danýþtay dilekçesinde tüm içindekinidöker:

"Reþat Þemsettin Sirer ile TahsinBanguoðlu yýllardanberi Milli EðitimBakaný olmak ihtirasý ile yanýp tutuþanharis, anormal derecede kitap ve fikirhürriyeti düþmaný politikacýlardýr."

Tonguç dilekçesinde Emin Soysal'ýnkendisine neden karþýt olduðunu daayrýntýlý olarak yazmaktadýr.

"Soysal, Ankara'da ÝlköðretimMüfettiþi iken 1937 yýlýnda Ýzmir'deaçýlan Kýzýlçullu Köy EnstitüsüMüdürlüðüne tayin edilmiþti. Bumüessesede 1942 yýlýna kadar çalýþtý.Ayný yýlýn Aðustos ayý içindeBakanlýkça yaptýrýlan denetleme sonun-da Disiplin Kurulu kararýyla Bursa KýzÖðretmen Okulu Müdürlüðüne tayinedildi. Teftiþ ve tahkikler devamederken bunlarýn durdurulmasý içinÝlköðretim Genel Müdürlüðüne defalar-ca müracaatlarda bulunarak, benimkendisini korumamý ve Ýzmir'de býrak-

týrmamý talep etti. Bu isteði yerinegetirilmediði ve evraklarý MemuruMuhakemat Kanunu uyarýnca VilayetÝdaresi heyetine sevk edildiði için banadüþmanlýk beslemekteydi. 1946 yýlýndaMaraþ milletvekili seçilince bu kutsivazifeyi þahsi, kinci emellerinitahakkuk ettirme hesabýna kullanmayabaþladý."

Acý olan, Kýzýlçullu Köy Enstitüsüeski müdürlerinden olan EminSoysal'ýn Enstitülerin deðiþtirilmesi,kapatýlmasý iþinde baþ rollerden biriniüstlenmesidir. Bu hýrslý kiþi 1946seçimlerinde baðýmsýz olarak Maraþmilletvekiliý seçilmiþti. Soysal, 24Aralýk 1946 günlü Meclis oturumunda-ki bütçe görüþmeleri sýrasýnda KöyEnstitülerinin ahlâksýzlýk, komünistlik,dinsizlik yuvasý olduðunu öne sürecek,sað kolu olan ýrkçý öðrencilerle iliþkikurarak Enstitülerde mektup açtýrarak,ihbarlar yaptýrarak kitap çaldýrarakyýkýcýlýða gerekli malzemeleri saðlaya-caktýr.

Ýktidara gelen DP'nin Milli EðitimBakaný Tevfik Ýleri döneminde abuksabuk gerekçelerle Bakanlýk emrinealýnýr. Bakanlýk ile Tonguç arasýndasüren dava yýllarca sürüncemedebýrakýlýr. Amaç, aldýðý maaþýn yarýsýnýneline geçmesini saðlayarak onu maddibakýmdan çökertmektir. Bunda dabaþarýlý olunur. Boþ vakitlerinigeçirdiði ve çok sevdiði Etlik'teki baðevini satmak zorunda kalacaktýr.

Bakanlýk emrine alýndýðý günlerde,adýnýn etrafýnda tam bir umacý çem-berinin oluþturulduðu o günlerde

Page 25: Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz?ınları.com/arsiv/0909Dergi.pdfAllah'ýn varlýðýný iki kere iki dört eder katiyeti içinde gösteremiyorsu-nuz. Allah'ýn bir þekli,

23SEVGÝ DÜNYASI

Tonguç dost özlemi çekmektedir.Yolda yürürken kendisiyle konuþma-mak için kaldýrým deðiþtirenlerin azolmadýðý günlerdi o günler.

Tüm güç koþullara karþýn1952 yýlýnda hazýrladýðý Öðret-men Ansiklopedisi ve PedagojiSözlüðü adlý yapýtýný hiçbiryayýnevi basmayý üstlenmedi.Kýsaltýlmýþ biçimiyle 1953 yýlýn-da "Bir Yayýnevi" tarafýndanbasýlan ÖðretmenlerAnsiklopedisi adlý kitabýn üze-rine yazar adý konulmadý.

10 Ocak 1953'de hizmet süresi30 yýlý aþmýþ olan Tonguç,Bakanlýða baþvurarak emeklilikiþleminin yapýlmasýný ister.Bakanlýk buna verdiði yanýtta"cezai bakýmdan yapýlmaktaolan soruþturma sonuçlan-madýðý için 5434 sayýlý kanunun39/b fýkrasýnýn 3. bendi uyarýn-ca iþlemin yapýlmasýna kanuniolarak imkan görülmemiþtir"diyecektir. Bakanlýk hem soruþ-turmayý bitirmiyor hem deemeklilik iþlemini yapmýyordu.Yasa uyarýnca bu günden sonraBakanlýk emrinde geçen 3 yýlboyunca aldýðý yarým maaþ dakesilecekti.

Memurin Kanununa göre Bakanlýkemrine alýnan kiþinin aylýðýnýn birbölümü veriliyor, o süre dolunca datamamý kesiliyordu. Amaçlarý onu iyiceyýpratarak açlýða tutsak etmektir.

16 Þubat 1954 tarihinde Danýþtay,zaman aþýmý ve af kapsamýna girmesinedeniyle dosyayý iþlemden kaldýrdý,böylece Tonguç emeklilik baþvurusu-nun üstünden tam 13 ay geçtiktensonra 27 Þubat 1954'te emekli olabildi.Hakkýndaki iþlemler 16 Þubat 1954 ta-rihinde iþlemden kaldýrýlmýþtý, 4 günsonra 20 Þubat 1954 günü de siyasiiktidarýn öngördüðü yeni bir yasaylaKöy Enstitülerinin adý ÝlköðretmenOkullarý olarak deðiþtirilecek ve KöyEnstitüsü sözcüðü eðitim tarihimizinyapraklarý arasýna katýlacaktýr.

Tonguç'un yaþam öyküsünüözetlerken bir eðitbilimsel yayýndansöz etmek gerekli. 1950'lerde hazýr-lanýp 1952'lerde yayýnlanan LEXÝKONPADAGOGÝK adlý ansiklopedinin3'üncü cilt, 455'inci sayfasý Tonguç'aayrýlmýþtýr. Bu ansiklopedi uluslararasýün yapmýþ 500 bilgin, eðitbilimci vebilim kurumu tarafýndan oluþturulmuþ-tur.

Köy Enstitülerinin kuruluþunugerçekleþtiren bu deðerli eðitimcimizinyaþam öyküsünü kýsa bir yazý içinesýðdýrmaya gönlümüz elvermediði içindergimizin bir sonraki sayýsýnda bukonuya gene dönecek, özellikle onuneðitim konusundaki düþüncelerininüzerinde duracaðýz...

Page 26: Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz?ınları.com/arsiv/0909Dergi.pdfAllah'ýn varlýðýný iki kere iki dört eder katiyeti içinde gösteremiyorsu-nuz. Allah'ýn bir þekli,

Çeviren ve Derleyen: Zuhal Voigt

Astral SeyahatOrtamlarý

A s t r a l S e y a h a t l e r

Yaþarken Bedeni Terkedip Dönmek

Page 27: Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz?ınları.com/arsiv/0909Dergi.pdfAllah'ýn varlýðýný iki kere iki dört eder katiyeti içinde gösteremiyorsu-nuz. Allah'ýn bir þekli,

25SEVGÝ DÜNYASI

Geçen sayýmýzda Amerikalý araþtýrmacýRobert A.Monroe'nun Beden DýþýDeneyimleri (OBE- Out of BodyExperience) konusu ile nasýlkarþýlaþtýðýný ve bu alandaki ilk tecrü-belerini anlatmýþtýk. Monroe, beþ duyu-muzla algýlayabildiðimiz maddi dünyaortamýnda yapýlan astral seyahatlere"Ortam I" adýný vermiþti. Monroe, bubölgede yapýlan astral seyahatlerin,maddi bedenden ayrýlarak ikinci bedenleyapýlan deneyimleri ispatlayabilmek içinfaydalý olduðunu da söylemiþti. Örneðin,astral bedenle ziyaret edilen kiþilerin oanda þahit olunan aktivitelerini, dahasonra kendilerinden sorarak onaylata-bilmek mümkün olmaktadýr.

Ancak Robert A. Monroe, maddibedenden ayrýlarak astral bedeni ilehareket halinde bulunan bir kiþinin doðalortamýnýn da, aslýnda maddi dünyamýzolmadýðýný keþfeder. Çünkü astralbedenin yapýsý ve algýlama olanaklarý,fiziki dünya kanunlarýna uymamaktadýr.Dünya üzerinde yapýlan astral seyahatdenemeleri daha ziyade "zorlama"olmaktadýr. Astral bedenin þartlarýna uyanbaþka bir ortam vardýr ve astral bedenlikiþinin yaptýðý seyahatler doðal olarakaslýnda bu ortama yönelir ki bu ortama daMonroe, "Ortam II" adýný veriyor.

ORTAM II

Monroe "Ortam II"yi þu sözlerle tarifediyor: " Ýkinci, yani astral bedendüþüncesine alýþabilmek rahatsýzlýk verenbir deneyim idiyse, Ortam II'yi kavraya-bilmek çok daha zor olacaktýr, çünkü bu

ortam, bizim "gerçek" olarak kabulettiðimiz her þeyle çeliþkiye düþmektedir.

"Ortam II, maddi olmayan bir âlemdirve tabi olduðu kanunlar, bizimtanýdýðýmýz madde kanunlarýyla ancakçok uzaktan ilintilidir. Sýnýrsýz veölçüsüzdür ve bizim sýnýrlý bilincimizinkavrama yeteneðinin dýþýnda kalýr. Bizimcennet veya cehennem gibi terimlerleaçýklamaya çalýþtýðýmýz olgular, OrtamII'nin ancak bir kýsmýný teþkil ederler.Ortam II, zekâ seviyeleri çok çeþitli olanve kendileriyle irtibat kurmak geneldemümkün olan sonsuz sayýda varlýklarýnyaþam ortamýdýr.

Burada, beþ duyumuzla algýladýðýmýzdünyanýn ölçülerince bir zaman mevcutdeðildir. Gelecek ve geçmiþ mevcutturama bu iki kavram "þimdi" ile birliktedir.

Buradaki en büyük kanun ve varoluþunasýl kaynaðý düþüncedir. Düþünce gücü,enerji meydana getiren en önemliyaratýcý güçtür. Maddeyi bir arayagetirip bir þekle sokan ve algýlama veiletiþim için yol bulan da odur. Kýsaca,burada her varlýk nasýl düþünüyorsa, biz-zat o düþüncenin ta kendisidir. "

Monroe bu söylediklerini, yýllarýný alanyüzlerce, binlerce deneyimleri sonucundatoplamýþ olduðu bilgilere dayandýrýyor.Yaptýðý astral seyahatlerde karþýlaþtýðýçeþitli varlýklardan edindiði bilgileri,þahit olduðu çeþitli yaþam biçimlerinden,gördüklerinden, duyduklarýndan çýkardýk-larýný, içine düþtüðü çeþitli durumlardanvardýðý sonuçlarý bir araya getirerek bubilgilere ulaþýyor. Böylece, bir pozitif bi-limci olarak, maddi dünya dýþýndaki âle-

Page 28: Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz?ınları.com/arsiv/0909Dergi.pdfAllah'ýn varlýðýný iki kere iki dört eder katiyeti içinde gösteremiyorsu-nuz. Allah'ýn bir þekli,

SEVGÝ DÜNYASI26

mi keþfediyor ve onu doðru olarak tarifediyor. Anlattýklarýndan anlaþýlýyor ki,"Ortam II" aslýnda öte dünya, maneviâlem, spatyom ve daha baþka bir sürüisim ve tarifle tanýmladýðýmýz kavram-larýn içinde yer aldýðý o uçsuz bucaksýzsonsuzluk. Monroe, maddi dünyanýndýþýnda, düþüncenin en büyük güç ve enbüyük kanun olduðunu da farkediyor.Düþündüðü yere doðrudan gidebildiðini,düþündüðü anda konuþma ve iletiþimingerçekleþtiðini, düþüncenin enerji üret-tiðini anlýyor.

Maddi dünyanýn dýþýnda, bizimalýþtýðýmýz zaman kavramýnýn dýþýnaçýkýldýðýný da tesbit ediyor. Sýrayadizilmiþ bir zaman kavramý yoktur orada,gelecek, geçmiþ ve þimdiki zaman aynýandadýr ve iç içedir.

Çok önemli bir þeyi daha tecrübeylefarkediyor. Bunu da þöyle ifade ediyor:"Birbirine benzeyen þeyler, birbiriniçeker" Yani, kiþi ya da varlýðýn kaderi,kendi içinde bulundurduðu sabit duygu-lar, düþünceler, eðilimlerle açýklanabilir.Yani baþka bir deyiþle, kiþi ya da varlýk-lar kendi kaderlerinin yapýmcýsýdýrlar,çünkü kendilerinde bulunan öðeler, ben-zer öðeleri, yaþayacaklarý olaylar þeklin-de kendine çekerler.

Bu prensip, astral seyahat yapanlarýnkarþýlaþacaklarý olaylar için de geçerli.Bu da, kiþinin hangi duygu ve bilgiseviyesinde ise, astral seyahati esnasýndaayný seviyedeki varlýklar ve olaylarlakarþýlaþmasýnýn muhtemel olduðuanlamýna da geliyor.

MANEVÎ ÂLEM ya da “ORTAM II” NEREDE?

Monroe, "Ortam II"nin nerede olduðusorusuna da yanýt arýyor ve þöyle devamediyor: "Bu konuda en kabul edilebilirtasavvur, içlerinden birinin de fizik dün-yamýz olduðu, çeþitli frekanslar üzerin-den çalýþan sonsuz sayýdaki dalgalardanoluþan, dalga titreþimlerinin bulunuyorolmasý. Týpký elektromanyetik spektrumiçindeki çeþitli dalga frekanslarýnýn aynýanda , ayný mekânda birbirlerini etki-lemeden bulunabilmesi gibi, "OrtamII"nin dünyasý veya dünyalarý da, bizimfiziki maddi dünyamýzýn ortamýna dahiledilmiþ haldeler. Ancak, bizim doðalduyularýmýz ve aletlerimiz, ender veolaðandýþý haller dýþýnda, bu titreþimlerialgýlayabilmekten tamamýyla aciz durum-dalar. Bu durumda "Ortam II"nin neredebulunduðu sorusu net bir cevap bulmuþoluyor: Ortam II burada, bizim de bulun-duðumuz yerdedir!"

Buraya kadar verilen bilgilerden anladý-ðýmýza göre, bir insan belli þartlar altýnda,çeþitli teknikler kullanarak veya doðru-dan kendisine verilmiþ bir yetenek saye-sinde, astral beden denilen ve süptil ele-mentlerden yapýlmýþ bir beden içinde,fiziki bedeninden ayrýlarak, fiziki kanun-larýn dýþýna çýkabiliyor ve astral bedenleçeþitli yerlere gidebiliyor. Bu yerler, fizi-ki dünyamýzda olabildiði gibi, çok dahakolay olarak da maddi dünya dýþýndakiortamlarda gerçekleþebiliyor. Madde dýþýortamlarda, yani "Ortam II" de yapýlacakdenemelerde nelerle karþýlaþabilineceðikonusunda, sözü Monroe'ya býrakalým:

Page 29: Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz?ınları.com/arsiv/0909Dergi.pdfAllah'ýn varlýðýný iki kere iki dört eder katiyeti içinde gösteremiyorsu-nuz. Allah'ýn bir þekli,

27SEVGÝ DÜNYASI

ÇIPLAK DUYGULAR, ENGELSÝZ DÜRTÜLER

"Ortam II" nin gerçeði, en derin arzularve hýrslar ile en kuvvetli korkulardanoluþuyor. Burada egoyu diðerlerindenayýran hiçbir utanma veya tereddüt,toplumun þartlamasýndan gelen hiçbirkoruyucu tabaka bulunmadýðýndan, birþeyi düþünmek demek, anýnda hareketegeçmek demek oluyor. Burada dürüstlükgeçerli. Astral beden içinde bile olsa,burayý ziyaret eden kiþi, medeniyetimiztarafýndan bastýrýlmýþ bütün hislerininbirden bütün gücüyle ortaya çýktýðýnýfarkediyor."

Bu demek oluyor ki, gerek "Ortam II"nin çeþitli sakinleri, gerekse orada astralbedeniyle bulunan ziyaretçi, o anda nasýldüþünüyor ve hissediyorsa, bu düþünceve hisleriyle adeta çýrýlçýplak ortada. Budurumda ziyaretçi hem orada karþýlaþtýðývarlýklarýn çýplak duygu ve düþüncelerinehedef olmak hem de kendi ayyuka çýkmýþduygularýyla baþ etmek gibi durumlarlakarþýlaþýyor. Öyle ki, bazen dizgin-lerinden boþalmýþ bu duygular dolayýsýy-la, ziyaretçinin aklý baþýnda bir þeydüþünmesi bile kabil olmuyor. "Ortam II"sakinleri de bazen öfkelerini ziyaretçidençýkarýyor, bazen yerine gelmemiþ arzu-larýný ziyaretçi ile gidermeðe kalkýþýyor-lar. Monroe'nin deneyimlerine göre, özel-likle yaþamda iken doyurulamamýþ olancinsel dürtüler, astral beden halinde veyaOrtam II'nin sakinleri arasýnda ana temahaline gelebiliyor. Bu takdirde, cinseldürtülerin kýþkýrttýðý Ortam II sakinleri,bu konudan baþka birþey düþünemez

halde bulunuyorlar. Monroe, bu durumuþöyle anlatýyor:

"Ortam II"nin özellikle fiziki dünyayafrekans açýsýndan en yakýn olan böl-geleri, hisleri yüzünden deliye dönmüþmeczuplarýn ya da en azýndan yarýdelilerin bulunduðu bölgeler. En azýndanbu çoðunlukla böyle. Bütün bunlarailaveten, bu frekanslarda, halen hayattaolup uykuda olduklarý için astral bedenledolaþanlara, uyuþturucu tesirinde olduðuiçin astral bedenle yolda olanlara, ayrýcaölerek öte âleme geçmiþ olan ama hâlâduygularýnýn etkisiyle bu bölgelerdekalanlara rastlamak mümkün. "

Monroe, seyahatlerinin baþlangýçlarýn-da, sürekli bu bölgelerde takýlýp kalýyorve birçok nahoþ olay yaþýyor. Çoðu kere,karþý koyamadýðý kendi cinsel dürtüsününnormal düþünmesini önlemesi yüzündengeri dönüyor, bazen herhangi bir sebep-ten kendisine kýzan ve onu herhangi birþeyden sorumlu tutan varlýklarla karþý-laþýp, çareyi tekrar fizik bedenine kaç-makta buluyor. Bazen bilmediði ve anla-madýðý herhangi bir sebepten onu yakala-maya çalýþan bazý gruplarýn içine düþüyorve acele tekrar fizik dünyaya dönüyor.Daha sonralarý bu frekansta fazla oyalan-mayýp, daha ileri frekanslara ve kendiistediði yerlere gitmeyi öðreniyor.

Monroe, kendi isteði dýþýnda baþlamýþolan astral hale geçebilme yeteneðinisonralarý yine kendi bulduðu tekniklerlegeliþtiriyor, geçiþ zamanýný kýsaltýyor vekolaylaþtýrýyor. Daha sonralarý kýsacadeðineceðimiz bu teknikleri kullanarak

Page 30: Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz?ınları.com/arsiv/0909Dergi.pdfAllah'ýn varlýðýný iki kere iki dört eder katiyeti içinde gösteremiyorsu-nuz. Allah'ýn bir þekli,

SEVGÝ DÜNYASI28

astral hale geçmeyi saðlamak mümkünolsa bile, öyle anlaþýlýyor ki "Ortam II"de astral bedenle seyahatler yapmak hiçkolay bir þey deðil. Bu olgu, her þeydenönce büyük cesaret, kendine güven,saðlam ve yerine oturmuþ bir kiþilik veruhsal yapý gerektirmektedir. ÇünküMonroe þöyle devam ediyor:

" Bu fiziki dünyaya yakýn bölge, hiçhoþ bir ikâmet yeri deðil. Bu bölge, dahaiyisini öðreninceye kadar, gidilen ve aitolunan seviye. Daha iyisini öðrene-meyenlere ne oluyor bilmiyorum. Belkihep orada kalýyorlar. Ýnsan, fizik beden-den ayrýlýp, astral bedene geçer geçmezkendisini, fizik dünyaya yakýn olan bufrekanstaki kesimde buluyor."

DÜNYAYI TERKEDENLERÝZÝYARET ve SARI BUKLELÝ DOKTOR

Dünyadan ayrýlýp manevi âleme gitmiþolanlarla görüþebilmek, bugüne kadargenelde bilindiði gibi ancak medyumlararacýlýðý ile gerçekleþtirilebilecek birdurum olarak açýklanýyordu. Robert A.Monroe ise geçirdiði deneyimlerde, budurumun astral bedenle yapýlan seya-hatlerde de gerçekleþtirilebildiðini gördü.Astral bedenli hale geçebilmiþ bir kimse,þayet verileri doðru olarak kullanabilirse,dünyadan ayrýlmýþ tanýdýklarý ile de görü-þebilmek, hiç deðilse onlarýn nasýl oldu-ðunu, ne yaptýklarýný öðrenebilmek þansý-na ulaþabiliyor. Aþaðýda okuyacaðýnýzbölümler, Monroe'nun bu konudaki bazýdenemelerini anlatýyor: "Dr. RichardGordon'u 1942'de, New York'ta tanýdým.Kendisi o zaman elli yaþlarýnda birdahiliyeciydi ve bizim aile doktorumuzoldu, ayný zamanda da en iyi yakýnarkadaþýmýz. Kýsa boylu, zayýf ve beyazsaçlý bir insandý. Fazla ortak yönlerimizolmamasýna raðmen çok iyi anlaþýyorduk.

1961 senesi ilkbaharýnda birlikteyediðimiz bir öðle yemeðinde, kendisiniyorgun ve dalgýn gördüm. Sorum üzerinekendisini pek iyi hissetmediðini söyledive hemen sonra her zamanki enerjikhaline büründü ve bir doktorun da bazenkendisini hasta hissedebileceðini ifadeederek iþi þakaya vurdu. Hemen arkasýn-dan da, eþi ile çoktandýr istediði Avrupagezisine çýkacaðýný bildirdi. Benim deeþimle birlikte geziye katýlmamý istiyor-du. Maalesef katýlamadým. Bir hafta

Page 31: Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz?ınları.com/arsiv/0909Dergi.pdfAllah'ýn varlýðýný iki kere iki dört eder katiyeti içinde gösteremiyorsu-nuz. Allah'ýn bir þekli,

29SEVGÝ DÜNYASI

sonra Dr. Gordon eþiyle birlikte Ýspanya'-ya gittiler. Kendilerinden önceleri birhaber almadýk ama tatilde iyi eðlendik-lerini düþünüyorduk. Altý hafta sonra ise,eþi beni arayarak tatili kesip geri döndük-lerini, çünkü Dr. Gordon'un hastalandý-ðýný ve o anda da aðrýlar içinde hastaha-nede yatmakta olduðunu bildirdi. Ýyileþti-rilemeyecek cinsten bir barsak kanserihastalýðý teþhisi konmuþtu kendisine.

Onu ziyaret etmek istedim ama eþindenbaþka kimseyle görüþtürmüyorlardý vezaten sürekli aðýr ilaçlarýn etkisi altýnday-dý. Yirmi seneye varan arkadaþlýðýmýzsýrasýnda, kendi astral deneyimlerimdenona hiç bahsetmemiþtim. Çünkü herzaman, tam bir pozitif bilimci olan Dr.Gordon'un benimle alay edeceðindenkorkmuþtum. Astral deneyimleriminbaþlangýcýndaki korkularým esnasýndabeni çeþitli muayenelerden geçirip,fiziken tamamen saðlýklý olduðumu tespiteden doktordu kendisi. Ama þimdi, onadeneyimlerimden bahsetmediðim içinpiþmanlýk duyuyordum. Neticede eþiylebirlikte, ona mektup yazmama kararverdik. Yazdýðým mektupta, ona astraldeneyimlerimi anlattým ve kendisinin debunu hasta yataðýnda denemesini salýkverdim. Amacým, onu fizik yaþamýndýþýndaki yaþama hazýrlamaktý. Eþi bana,Dr. Gordon'un mektubumu kendisinehergün tekrar tekrar okutup dinlediðinibildirdi.

Dr. Gordon'u yaþarken bir dahagöremedim. Bir kaç hafta sonra da bilin-cini kaybetti ve sonra bir daha kendinegelemeden öldü. Sonraki birkaç ay içinde

hep onu ziyaret etmeyi düþündüm. Amaönce bir zaman için rahat býrakýlmasýgerektiðine inanýyordum. Nihayet bir günisteðimi gerçekleþtirdim. Bir saat kadaruðraþtýktan sonra titreþimlere ulaþtým vefizik bedenimden ayrýldým. Bu aradasürekli Dr. Gordon'un adýný ve ona git-mek istediðimi sesleniyordum.

Bir zaman yukarý doðru süzüldüktensonra, çevremdeki hareketi ve havanýnhýþýrtýsýný algýladým, ayrýca soldirseðimde bir el hissediyordum. (Rehbervarlýklarýn yardýmý/Yazarýn notu) Sonrabirden durdum veya durduruldum.Geldiðim yerin herhangi bir hastaneolduðu gibi bir his alýyordum.Dirseðimdeki el beni açýk bir kapýyadoðru itti, kapýdan içerisi görünüyordu.Kulaðýma bir ses fýsýldadý: "Buradadurursanýz, bir dakika içinde Dr. Gordonsizi görecek." Olduðum yerde durup bek-lemeye baþladým. Açýk kapýdangördüðüm odada bir grup erkek, orta-larýnda duran yirmi iki yaþlarýnda sarýbukleli genç bir adamýn, enerjik jestlerleanlattýklarýný dinliyorlardý. Ýçlerindenhiçbirisi Dr. Gordon'a benzemiyordu.Bana uzunca gelen bir zaman beklediktensonra, dayanýlmaz bir sýcaklýk hissetmeyebaþladým. Daha fazla kalamayacaktým,bedenime dönmem gerekiyordu. Oradakiinsanlara Dr. Gordon'u sormayýdüþünürken, etrafýndakilere bir þeyleranlatan sarýþýn genç birden konuþmasýnýkesti ve baþýný çevirip gözlerini üzerimedikerek yoðun bir bakýþla beni süzdü.Daha sonra tekrar dönerek konuþmasýnadevam etti. Ben ise daha fazla Dr.Gordon'u bekleyemeyeceðimi düþünerek

Page 32: Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz?ınları.com/arsiv/0909Dergi.pdfAllah'ýn varlýðýný iki kere iki dört eder katiyeti içinde gösteremiyorsu-nuz. Allah'ýn bir þekli,

SEVGÝ DÜNYASI30

oradan ayrýldým ve biraz hayal kýrýklýðýile bedenime geri döndüm. Ertesi haftatekrar Dr. Gordon'u görmeyi denemeyidüþündüm. Gerekli alýþtýrmayý yaparaktam astral hale geçmiþ, Dr. Gordon'unadýný seslenmeye hazýrlanýrken,yanýbaþýmda bir ses biraz gergin bir þe-kilde þunlarý söyledi: "Neden tekrar onugörmek istiyorsunuz? Geçen hafta onugördünüz!"

O kadar þaþýrmýþtým ki, kendimi anýndatekrar fizik bedenimde buldum. Öncekihafta yazdýðým notlarý elime alýp tekrarokuyunca vaziyeti kavradým. O bir grupinsana bir þeyler anlatan sarý bukleli gençadam, Dr. Gordon'du ve tam banasöylendiði gibi, geldiðimden bir dakikasonra bana dönüp gözlerini bana dikmiþ,beni görmüþtü. Yalnýz ben, yetmiþyaþlarýnda beyaz ve seyrek saçlý bir Dr.Gordon beklediðimden durumu anla-mamýþtým. O ise anlaþýlan gençliðindekigörünümündeydi. Daha sonra eþine yap-týðým ziyarette, doktorun gençlik resim-lerini görmek istedim ve onun bana gös-terdiði resimler, yaptýðým astral seyahattebana dikkatle bakmýþ olan, yirmiyaþlarýndaki sarý bukleli genç adamý gös-teriyorlardý. ( Bu bölüm kýsaltýlaraknakledilmiþtir ve Monroe daha sonralarýDr. Gordon'la baþka seyahatlerinde detekrar karþýlaþýr/Yazarýn notu.)

ÖLMÜÞ BABAYLAKARÞILAÞMA

Sonraki deneyim, Monroe'nun kendibabasýyla ilgili. Monroe babasýný 1964yýlýnda 82 yaþýndayken kaybeder. Ölme-

den önce beyin kanamasý geçirip tama-men felçli hale gelen babasý, kýpýrdaya-maz ve konuþamaz. Oysa kendisi bir dilbilimcidir ve yaþamýný dil öðrenimineadamýþtýr. Ölümüne kadar geçen zaman-da bu durumdan çok azap çektiðini,Monroe onun gözlerindeki ifadelerdenanlar. Babasý konuþmaya çalýþmakta, amasadece inleyebilmekte ve söylediklerininanlaþýlmasý için gözleriyle adeta yalvar-maktadýr.

Ölümünden birkaç ay sonra Monroeonu ziyaret etmeye karar verir ve astralhale geçmek için alýþtýrmalarýný yaparak,tamamen babasýna konsantre olur.Fizikibedeninden ayrýldýktan sonra bir zamankaranlýkta hareket eder. Nihayet bir yerdedurur. Geldiði yerin bir hastane veya birdinlenme evi olduðu algýsýný alýr. Çeþitliodalardan birinde, kapýya arkasý dönükolarak bir pencereden bakan bir adamdurmaktadýr. Adam arkasýnadöndüðünde, onun hayretle kendisinebakan babasý olduðunu görür. Babasýsorar: "Sen ne yapýyorsun burada?"Gerisini Monroe'dan dinleyelim:

"Bunu týpký dünyanýn yarýsýný dolaþmýþve birden bir yerde, evde henüzvedalaþtýðý birine rastlamýþ bir insanedasýyla söylemiþti. Ben konuþamayacakkadar heyecanlý idim ve onu kucaklamakiçin can atýyordum. Babam kollarýnýuzattý ve beni koltuk altlarýmdan tutarak,çocukluðumda sýk sýk yaptýðý ve birçokbabanýn küçük oðluna yaptýðý gibi,baþýnýn üzerine kaldýrýp salladý. Sonrabeni yine bacaklarýmýn üstüne, yerebýraktý. Þimdi konuþabilecek durumday-

Page 33: Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz?ınları.com/arsiv/0909Dergi.pdfAllah'ýn varlýðýný iki kere iki dört eder katiyeti içinde gösteremiyorsu-nuz. Allah'ýn bir þekli,

31SEVGÝ DÜNYASI

dým. Kendisini nasýl hissettiðini sordum."Þimdi daha iyiyim. Aðrýlarým geçtiartýk" dedi.

O an sanki ona, unutmak istediði birþeyi hatýrlatmýþtým. Birden enerjisiazaldý. Yorgun görünüyordu ve yüzünüöte yana çevirdi. Ben ona bakmayadevam ederken, o sanki benim oradaolduðumu unutmuþ gibiydi. Daha zayýfgörünüyordu, fotoðraflardan kýyaslaya-bildiðim kadarýyla, elli yaþlarýnda ikenolduðu gibiydi.

Karþýlaþmamýzýn bittiðini hissediyor-dum. Bu an için daha fazlasý mümkündeðildi. Sessizce odadan çýktým vebildiðim metodlarý kullanarak fizikbedenime geri döndüm. Demek ki okonuþamadýðý ve derdini anlatamadýðýson zamanlarýndaki aðrýlarý o kadarkötüydü. Eðer öyleyse, o zamanlardakendi bedeni onun için ne korkunç birhapishane olmuþtu. Demek ki ölmesigerçekten bir kurtuluþtu."

Fizik dünyamýzdan ayrýlýp, varlýklarýnýbaþka dünyalarda devam ettirenler;yakýnlarýmýz, tanýdýklarýmýz,arkadaþlarýmýz, devam ettikleriyollarýnda çeþitli aktiviteler için-deler. Bazen, dünyadaki yaþam-larý kendilerinde derin olumsuzetkiler býrakmýþsa, yeniden enerjikazanmalarý için çeþitli tedaviler,dinlenme devreleri hatta uykudevreleri geçiriyorlar. Bunlaragerek yoksa, kendi ilgi alanlarýnagiren konular içinde çalýþmalarý-na, araþtýrmalarýna veya istedik-

leri biçimdeki yaþamlarýna devam ediyor-lar. Amerikalý araþtýrmacý hipnotizörMichael Newton'un kitaplarýnda anlattýðýgibi, dünya yaþamlarý arasýnda geçirilensüreçler hiçbir þekilde boþ deðil ve busüreçler içindeki varlýklar hiçbir þekilde,bir bulut üzerinde oturup, sürekli geçmiþhayatlarýný ve bu hayatlarda býraktýklarýyakýnlarýný düþünerek -tabiri caizse- vakitöldürmüyorlar.

Bu açýdan, fizik dünya ile diðer dünya-larýn sýnýrlarýnýn birbirinden kesinlikleayrýlmýþ olmasý ve dolayýsýyla, kalanlarlagidenlerin birbirleriyle temasýnýn norma-linde kesilmiþ olmasý, son derece maksa-da uygun bir prensip. Ama bu prensip,birbirini sevenlerin ve özleyenlerin birgün mutlaka buluþacaðý gerçeðini dehiçbir þekilde deðiþtirmiyor.

Robert A. Monroe'nun son dereceilginç deneyimlerini ve ulaþtýðý bilgilerigelecek sayýlarýmýzda incelemeye devamedeceðiz.

Kaynak: Robert A.Monroe"Der Mann mit dem Zwei Leben"

Page 34: Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz?ınları.com/arsiv/0909Dergi.pdfAllah'ýn varlýðýný iki kere iki dört eder katiyeti içinde gösteremiyorsu-nuz. Allah'ýn bir þekli,

Melike Demirað ile SöyleþiAyþegül Çelikkol

Page 35: Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz?ınları.com/arsiv/0909Dergi.pdfAllah'ýn varlýðýný iki kere iki dört eder katiyeti içinde gösteremiyorsu-nuz. Allah'ýn bir þekli,

33SEVGÝ DÜNYASI

Ayþegül Çelikkol: Uzun yýllardýrherkes tarafýndan bilinen ve hâlâ çoksevilen "Arkadaþ" þarkýsý ile gönüllereyerleþtiniz. Bildiðim kadarýylaöncesinde ayný isimle bir film çevirdi-niz. Filmin ve þarkýnýn hikâyesini siz-den dinleyebilir miyiz?

Melike Demirað: Biliyorsunuz arka-daþ filmini Yýlmaz Güney ile birlikteçevirdik. Benim için önemli bir dene-yimdi. Henüz çok gençtim ve çevirdi-ðim ilk film olmasýna raðmen, YýlmazGüney gibi büyük bir usta ile çalýþmakfilme ve bana çok þey kattý. Babam bufilmde rol almamý hiç istemedi. Çünkü,Yýlmaz Güney'in dünya görüþü kendi-sine uymuyordu. Benim de etkilenme-mi istemiyordu. Buna raðmen ben di-rettim ve amacýma ulaþtým. Biliyor-sunuz þarký filmden sonra geldi. Filminyapým aþamasýnda henüz þarký mevcutdeðildi. Daha sonralarý eþim olan ÞanarYurdatapan'a aittir söz ve müziði. Amasonralarý film ile özdeþleþen bu müzik,benim de hâlâ söylemekten keyifaldýðým bu þarký, Þanar ile olan ortakyolculuðumuzun iþareti gibiydi sanki.Daha sonralarý ayrýlmýþ olmamýza rað-men, dostluðumuz hiç bozulmadý. Hâlâçok sevdiðim, çok saygý duyduðum birinsandýr. Zaten Sezen'in de bir þarkýsýn-da söylediði gibi: "Ben hiç kimsedengeçemem, geçmem. Unutamam acý tatlýne varsa hazinemdir" misali ben deyaþamýmda yol arkadaþý olduðuminsanlarýn hiç birinden vazgeçmeyidüþünmedim. Onlarla zenginleþtim,onlarla kendimi buldum, hepsi benimiçin çok deðerli.

Ayþegül Çelikkol: Daha sonra evlili-ðe uzanan bu iliþkinin devamýnda yurt-dýþýnda yaþamaya baþladýnýz. O döne-min koþullarý mý bunu gerekli kýldý?

Melike Demirað: Hepinizin bildiðigibi ülkemizde karmaþýk bir süreçyaþanýyordu. Geliþmelerin hangi yöndeolacaðýný tahmin etmek zor deðildi.Özgürce konuþabilmek önemliydi.Buna raðmen gidiþimizin tek nedeninibuna baðlamak doðru olmaz. ÇünküÞanar'ýn çok daha önceden benim içinbelirlenmiþ konser projeleri doðrul-tusunda Almanya'da olmasý gerekiyor-du. Ayrýca biz bir aileydik. Eþimin,çocuðumun yanýnda olmak, aileyi birarada tutmak benim için önemliydi.

Ayþegül Çelikkol: Yurtdýþýnda on yýlkadar kaldýnýz sanýyorum. Nasýl geçtibu süreç, neler yaþadýnýz? Yaþadýklarý-nýzdan neler kazandýnýz?

Melike Demirað: 3-11 yýl Almanyada yaþadýk. 1991'de Türkiye'ye geldim.Benim için hem çok anlamlý hem dezor bir süreçti. Çünkü gençtim veÞanar kadar bilinçli ve birikimlideðildim. Buna raðmen hedeflerimdoðrultusunda yaþarken saðlam vetutarlý olmak durumundaydým. Elbettebunlar kolay olmadý. Anneciðim budevrede bana her zamanki gibi çokyakýndý. Haftada iki üç kez onbeþ-yirmisayfalýk mektuplar gönderirdi. Ýnanýrmýsýnýz, bu mektuplar çok þeyi kolay-laþtýrýrdý benim için. Elbette çoküzüldüðüm, sýkýldýðým zamanlardaoldu. O yýllarda kardeþimi ve babamý

Page 36: Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz?ınları.com/arsiv/0909Dergi.pdfAllah'ýn varlýðýný iki kere iki dört eder katiyeti içinde gösteremiyorsu-nuz. Allah'ýn bir þekli,

SEVGÝ DÜNYASI

kaybetmiþ olmak, benim onlardan u-zakta olmam beni çok yaraladý. Ýþte buyýllar karakterimin olgunlaþmasýndabana gerekli saðlamlýðý, gücü ve karar-larýmýn arkasýnda durmayý öðretti.

Ayþegül Çelikkol: Anneniz RüçhanÇamay bir dönemin en ünlü sessanatçýlarýndandý. Babanýz ise ünlüfilm yapýmcýsý Turgut Demirað idi,böyle olunca mesleki tercihiniz kendi-liðinden oluþtu diyebilir miyiz? Çünküsiz hem þarký söylediniz hem de oyun-culuk yaptýnýz.

Melike Demirað: Tabii ki. Ama benþarký söylemeye her zaman daha yakýndurdum. Þarký söylerken kendimi çokdaha iyi ifade ettiðimi sanýyorum."Arkadaþ"tan sonra "SÜRÜ" isimli birfilmde de yer aldým biliyorsunuz. Bufilmin de amacýna ulaþtýðýna, vermesigereken mesajý ilettiðine inanýyorum.Ancak arkasýnda durabileceðim yenibir senaryo ile henüz karþýlaþmadým.Þimdilerde de bazý oyunculuk tekliflerigeliyor. Ýçime sinen bir proje olursaneden deðerlendirmeyeyim? Þarkýsöylemeye devam ediyorum ve bundanbüyük bir mutluluk duyuyorum.

Ayþegül Çelikkol: Sizin, ruhsal vespiritüel konularla ilgili baðlantýlarýnýzve düþünceleriniz son zamanlarda tele-vizyon aracýlýðýyla kamuoyunda yeraldý. Sizin bu konular ile ilginizin yeniolmadýðýný, anneniz Rüçhan Çamay'ýnise, yapýlan bazý çalýþmalara katýldýðýnýbiliyoruz. Bu baðlamda kendinizi veyaþadýðýnýz evreleri nasýl tanýmlarsýnýz?

Melike Demirað, Türk pop müziði sanatçýsýve sinema oyuncusu.1956'da Ýstanbul'dadünyaya gelen Melike Demirað, caz sanatçýsýRüçhan Çamay ile ve film yapýmcýsý TurgutDemirað'ýn kýzýdýr. Üsküdar Türk Kýz Lisesi'nibitirdi. 1974 yýlýnda, yani henüz 18 yaþýn-dayken Yýlmaz Güney'in yönettiði Arkadaþ adlýfilmde Güney'le baþrolü paylaþtý. Filme deadýný veren Þanar Yurdatapan bestesi Arkadaþadlý þarkýyý seslendirdi. Arkadaþ, dönemin ensevilen þarkýlarýndandý. Sýrasýyla, Merhaba(1975), Hadi Caným Sen De (1975), AðlamakAyýp Deðil (1976), Ninni (1976), Pervane ileIþýk (1977) adlý þarkýlarýný yayýmladýðý 45'lik-lerle ünü arttý. Þanar Yurdatapan ile evlendi.1978 yýlýnda senaryosunu Yýlmaz Güney'inyazdýðý Sürü adlý filmde Tarýk Akan ile baþrolüpaylaþtý. 12 Eylül 1980'deki askeri darbedensonra yurtdýþýna çýktý ve 11 yýl Almanya'dayaþadý. Almanya'da iken Þanar Yurdatapan ilebirlikte yayýmladýðý Ýstanbul'da Olmak:Anadolu adlý albümle ve özellikle o albümdekiÝstanbul'da Olmak adlý þarkýyla dikkati çekti.Zeynep (1979) ve Can (1989) adýnda ikiçocuðu vardýr. 24 Aralýk 1991'de Türkiye'yedöndü. Þanar Yurdatapan'dan boþandýktansonra Orhan Çetin'le evlendi ve daha sonraondan da ayrýldý.

Diskografisi 45'likleriArkadaþ / Ýsimsiz Kahramanlar (1974) Hadi Caným Sen De / Merhaba (1975) Ninni / Aðlamak Ayýp Deðil (1975) Ne Olmuþ Sana / Pýþþýk (1976) Aþk Bestesi / Hani (1977) Elele / Niçin (1977) Ýnsanýz Biz / Vur Þu Sazýn Tellerine (1977)

AlbümleriMerhaba Arkadaþ (1977) Güneþ Yine Doðacak (1977) Yeter Artýk (1978) 79 Yýlýnda (1979) Demir Parmaklýklar Arkasýndaki Türkiye'den Özgürlük Þarkýlarý (1982) Ýstanbul'da Olmak: Anadolu (1989) Hariçten Gazel (Alýþamadým) (1991) Merhaba Arkadaþ (1992) Kim Kime Dum Duma (1993) Melike Demirað 94 Yýlýnda (1994) Ruhlar Þehri (1997) Geri Dönüþüm (2009)

Oynadýðý filmlerArkadaþ (1974) Sürü (1978)

Kaynak: Vikipedia

Page 37: Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz?ınları.com/arsiv/0909Dergi.pdfAllah'ýn varlýðýný iki kere iki dört eder katiyeti içinde gösteremiyorsu-nuz. Allah'ýn bir þekli,

35SEVGÝ DÜNYASI

Melike Demirað: Annemin ve ozamanlar duygusal yakýnlýk hissettiðimbir arkadaþýmýn aracýlýðýyla sizlerle veDoðru Yaþam bilgileri ile tanýþma fýr-satý buldum. Anneciðim, hâlâ bu bil-gilere baðlý olarak hizmet vermeyedevam ediyor, insan kardeþlerine yarar-lý olmaya çalýþýyor. O çok güzel bir ruhve çok güzel bir enerji. Tabii ki ondançok etkilendim. Henüz 15 yaþýnday-dým. Bu bilgileri zaman içerisindeözümsedim. Bu bilgiler ile güzel insanolma yolunda adým atmaktan mut-luyum. Dünyanýn ruhumuzun olgunlaþ-mak için bir yeri olduðuna, insanlýðýnkardeþliðine ve evrenin bütünlüðüneinanýyorum. Bu bilgilerin doðru olmaolasýlýðý bana çok yüksek geliyor.Ayrýca doðruymuþ yanlýþmýþ beni çokilgilendirmiyor. Çünkü iyilik, doðruluk,çalýþmak, bilgi ve sevgi öyle temelgerçekler ki, bu Beþ Basamaðý uygula-mak bile insan olma yolunda yeterlibir ölçüdür aslýnda.

Þimdilerde insanlar katýldýðým prog-ramlar dolayýsýyla beni bu yönümle detanýmaya baþladýlar. Bu durumu birazyadýrgadýlar. Oysa ben her zaman buy-dum. Hiçbir zaman Tanrý tanýmaz biriolmadýðým gibi, geçmiþ kendi sýfat-larýmdan hiçbir zaman vazgeçmedim.Sadece yanýna yenilerini ekledim.Ancak, bildiðiniz gibi sosyalizm, kapi-talizm, faþizm gibi izm'ler dönemidünyada devrini tamamladý. Þimdi yeniçareler var insanlýðýn gündeminde. Ben"insanizm" diyorum buna. Bu konudada uyanýk ve sorgulamaya yönelik birtavýr içersindeyim. Benim her konudaþüphelerim vardýr. Aklýmý ve yüreðimi

sürekli kontrol ederim. Ýþte geçmiþteyaþadýklarým bana ayaklarýmý yereböyle saðlam basmayý öðretti. Her þeybir bütün aslýnda. Ben kimlikleriminyanýna baþýndan beri var olup dazamaný gelmediði için ortaya çýkar-madýðým bu sýfatýmý da ekleyerekbütünlendim.

Ayþegül Çelikkol: Ýnsanlýðýn günde-mindeki yeni bilgilerden söz ettiniz azönce. Bu bilgiler deðiþimi nasýl saðla-yacak sizce?

Melike Demirað: Herkesin kendisiniele alarak kendi kiþisel geliþiminitamamlamasý yeterli olacaktýr. Bir kiþideðiþirse tüm dünya deðiþir. Bununiçin egolarýmýzdan, diðer insanlarýdýþlamaktan, onlarý baþkalarý gibigörmekten, yargýlamaktan, suçlamak-tan vazgeçmemiz gerekiyor öncelikle.

Bence dünya bir okul ve herkesyaþadýklarýndan bir þeyler öðreniyor.Birbirimize ve en önemlisi kendimizesevgi ve saygýyla yaklaþmak önemli,bu arada kendimize karþý da ayný tutu-mu benimsemeliyiz. Böyle olursak,pozitif enerji katlanarak büyüyecekolumlu düþünce ve eylemler olumlusonuçlarý getirecektir.

Son yýllarda okuduðum kiþiselgeliþim kitaplarý ile düþüncelerimdeoldukça büyük deðiþiklikler yaptým.Bir defa insanýn çok hür olduðu kendiseçimleri ve tercihleri doðrultusundayaþam çizgisini oluþturduðu düþüncesibeni özgür kýldý. Ýnsan bu sorumluluðuüzerine alýr yaþadýklarýnýn kendi seçim-leri ve düþünceleri paralelinde þekil-

Page 38: Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz?ınları.com/arsiv/0909Dergi.pdfAllah'ýn varlýðýný iki kere iki dört eder katiyeti içinde gösteremiyorsu-nuz. Allah'ýn bir þekli,

SEVGÝ DÜNYASI36

lendiðini bilirse tecrübelerinden çokdaha fazla faydalanacaktýr. Aklýmýz veyüreðimiz bizim elimize verilmiþ iþle-memiz ve geliþtirmemiz gereken ikiönemli güçtür. Bu gücü saðduyulu,kendimizin olduðu kadar karþýmýz-dakinin de hayrýný gözeterek kullan-malýyýz. Herkesin birbirini düþündüðüiyilik, doðruluk, çalýþmak, bilgi vesevgi esasýna dayalý böyle bir dünyasanýyorum deðiþimi saðlayacaktýr.

Þimdi bir torunum var biliyorsunuz.Bütün çocuklar gibi o kadar saf vetemiz ki. Böyle bir dünyaya doðmuþolabilseydi kötülüðü kimdenöðrenecekti. Otomatik olarak iyi vedoðru davranýþlara yönelecekti. Ýnsanýndoðasý iyiliðe programlý aslýnda.Çocuklarýmýz için iyi örnekler ile dolubir dünya oluþturmak bizlerin sorumlu-luðunda.

Ayþegül Çelikkol: Sizin toru-nunuzun olduðunu belki çok az kimsetahmin edebilir. Çünkü genç ve enerjidolusunuz. Formunuzu ve sahipolduðunuz pozitif enerjiyi nasýl koru-yorsunuz?

Melike Demirað: Teþekkür ediyo-rum. Bir defa çok yürüyorum.Yediklerime dikkat ediyorum. Bunlarbedenimle ilgili konular. Ayrýca yap-týðým iþi ve kendimi seviyorum. Çalýþ-mayý sadece insanýn belli bir iþlemeþgul olmasý olarak görmüyorum.Bence asýl çalýþma insanýn kendisineverdiði emek, insan olma yolundaverdiði uðraþlar olmalý. Ben kendiüzerimde çok çalýþýyorum. Egomdan,

ARKADAÞ

Bir kývýlcým düþer önce, büyür yavaþ yavaþBir bakarsýn volkan olmuþ, yanmýþsýn arkadaþDolduramaz boþluðunu ne ana ne gardaþBu en güzel, bu en sýcak duygudur arkadaþ

Ortak olmak her sevince, her derde, kedereVe yürümek ömür boyu, beraberce, el eleOlmasýn hiç o ta içten gülen gözlerde yaþBir gün gelip, ayrýlsak bile seninle arkadaþ(Yollarýmýz ayrýlsa bile seninle arkadaþ)

Evet arkadaþ;kim olduðumu, ne olduðumuNerden gelip, nereye gittiðimi sen öðrettin banaElimden tutup, karanlýktan aydýnlýða sen

çýkardýnBana yürümeyi öðrettin yenidenEl ele ve daima ileriyeBir gün.Bir gün birbirimizden ayrý düþsek bileBiliyorum, hiçbir zaman ayrý deðil yollarýmýzVe ayný yolda yürüdükçeGün gelir ellerimiz yine dostça birleþirAyrýlsak bile kopamayýz

Þanar Yurdatapan

Page 39: Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz?ınları.com/arsiv/0909Dergi.pdfAllah'ýn varlýðýný iki kere iki dört eder katiyeti içinde gösteremiyorsu-nuz. Allah'ýn bir þekli,

37SEVGÝ DÜNYASI

kurtulmaya uðraþýyorum. Olmazsaolmazlarým yok, çünkü hiçbir þeyvazgeçilmez deðil. Tutkularýmýz deðiltercihlerimiz olmalý her zaman. Bu bizeyaþamýmýzda seçme hakkýný ve özgür-lüðü getirir. Bu nedenle düþünceleriminolumlu, yapýcý olmasýna özen gösteri-yorum. Böyle olunca pozitif enerjileride üzerinize çektiðinizden bu iþinize vegörünüþünüze yansýyabiliyor.

Ayþegül Çelikkol: Gündeminizdehangi yeni projeler var? Þu anda neleryapýyorsunuz?

Þu anda Tayfun Talipoðlu ile birlikteyolculuk ile ilgili bir program yapýyo-ruz. Türkiye'nin çeþitli merkezlerindehalk ve insanýmýzla bütünleþen bir pro-gram olacak bu. Ýçinde þarkýlar, þiirler,hikayeler barýndýran keyifli bir prog-ram oluyor. Tayfun ile birlikte çalýþ-maktan son derece mutluyum. Biliyor-

sunuz birkaç ay önce yeni bir albümümçýktý. Onunla ilgili konser çalýþmalarý-mýz devam ediyor. Bu konserler beniinsanlarla yakýnlaþtýrýp kaynaþtýrdýðýiçin çok besliyor, mutlu ediyor. Üzerin-de düþündüðüm, hayata geçirmeyiplanladýðým baþka projelerim de var.

Ayþegül Çelikkol: Sizinle yaptýðýmýzbu sýcak sohbetimizin sonuna yak-laþýrken, bize ayýrdýðýnýz deðerli zamanve gösterdiðiniz yakýnlýk için teþekkürediyoruz. Okuyucularýmýza iletmekistediðiniz baþka bir mesajýnýz var mý?

Melike Demirað: Sevgi Dünyasýokuyucularý ile buluþmaktan son derecemutlu oldum. Sizin aracýlýðýnýzlakendimi her zaman çok yakýn hisset-tiðim dostlarýma kucak dolusu sevgile-rimi yolluyorum. Ve son söz olarak"sevginin gücüyle dünya barýþa kavuþa-caktýr" diyorum.

Page 40: Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz?ınları.com/arsiv/0909Dergi.pdfAllah'ýn varlýðýný iki kere iki dört eder katiyeti içinde gösteremiyorsu-nuz. Allah'ýn bir þekli,

Eski Gün Iþýðýnýn Son Saatleri Yazar: Thom Hartman Çeviren: Arýn Ýnan

Kutular Ýçinde YaþamanýnDayanýlmaz AðýrlýðýPsikologlar, insanlarýn izole biçimde yaþamalarýnýn, bedenve ruh saðlýklarý açýsýndan zararlý olduðunu söylemekte-dirler. Demek ki kendimizi iyi hissedebilmek için mutlakadiðer insanlarla etkileþim halinde olmamýz gerekmektedir.

Evimizde adý Flicker olan çok güzel bir diþikedimiz var. Kalýn gri tüyleri öylesine kabarýkki, ona bakan karþýsýnda minik bir aslanýndurduðunu zannedebilir. Ne yazýk ki Flickerbiraz tuhaf bir kedi. Onu bize veren kiþi,Flicker'ýn insanlardan çok korktuðunu, herinsaný kendisini öldürmeye gelen potansiyel

bir katil gibi algýladýðýný söylemiþti. Bununne kadar doðru olduðunu Flicker evimizegeldikten sonra iyice anladýk çünkü kedimizparanoid bir kedi olduðunu her vesileyle bizebelli etmeye devam ediyor. Örneðin dünonunla evin holünde karþýlaþtýðýmýzda banakorkudan faltaþý gibi açýlmýþ gözleriyle bak-

Page 41: Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz?ınları.com/arsiv/0909Dergi.pdfAllah'ýn varlýðýný iki kere iki dört eder katiyeti içinde gösteremiyorsu-nuz. Allah'ýn bir þekli,

SEVGÝ DÜNYASI39

týktan sonra, bir füze hýzýyla mutfaða doðrukoþtu. Ben de mutfaða doðru gittiðim içinonu mecburen takip ettim. Flicker bu kezkendisini almaya geldiðimden çok emindi.Mutfakta bir dakikalýðýna durdu ama benyürümeye hâlâ devam edince, gözlerindekipanik dolu bakýþlarla bu kez oturma odasýnadoðru hamle yaptý. Onu þefkatli bir sesleçaðýrmaya çalýþtým ama bizim paranoidkediye hiç bir yumuþak sözün sökmeyeceðiapaçýk ortadaydý. Oturma odasýnda onunlayeniden karþýlaþtýðýmda bu kez korkusundanhavaya sýçradý ve sonra da kendini ön kapýyaaçýlan hole attý.

Flicker'ýn kendine düþmanca bir dünyayaratmýþ olduðunu düþünüyorum. Sanýrýmonunla daha iyi anlaþabilmemiz ve içindekibu vahþiliðin biraz olsun yumuþamasý içinbiraz daha zamana ihtiyacý var.

Bir kaç hafta önce ulusal bir radyo showu-na katýlmak ve bu kitapta yer alan bazý konu-lar hakkýnda konuþma yapmak üzere davetalmýþtým. Programa Kansas'tan baðlananilginç bir dinleyici bana: "Hayvanlarýn vebitkilerin de bu gezegende yaþam haklarýnýnolduðunu mu söylemek istiyorsunuz?" diyesordu. Ona: "Evet. Tam olarak bunu söyle-mek istiyorum" deyince, bu kez: "Bu görüþsapýna kadar çevreci olanlarýn görüþü bunubiliyorsunuz deðil mi? Hani aðaçlara sarýlan otuhaf ve radikal insanlarýn!" dedi. Ona: "Evetbiliyorum. Peki sizin bu konudaki görüþ-leriniz nedir?" diye sorunca, bana: " Bilim veekonomiyi kullanarak bazý þeylere deðer ver-mek zorundayýz. Ancak ormanlarýn hepsinikorumalý ve kesmemeliyiz görüþüne katýlmý-yorum. Çünkü kesilecek orman vardýr,kesilmeyecek orman vardýr. Bazý türler bizim-le birlikte yaþayabilirler, örneðin inekler,köpekler ve geyikler.. ancak diðerleri içinkaygýlanmamýza gerek olmadýðýna inanýyo-rum" dedi. Kansas'lý dinleyicime bu kez:"Öyleyse, çizgiyi nerede çekiyorsunuz?Hangi türlerin korunmasý ve hangilerinin bizinsanlarýn rahatý için ortadan kaldýrýlmalarý

gerektiðine nasýl karar vereceksiniz?" diyesordum. "Faydalý olanlarý tutalým, bize yeter!"diye cevap veren adam þöyle devam etti:"Kimin benekli baykuþa veya sümüklü böcekavlayan bir yalýçapkýný kuþuna ihtiyacý var,Allah aþkýna? Hepimizin iþe, ekonomikgüvencelere, temiz sokaklara ve güvenliþehirlere daha fazla ihtiyacýmýz var. Çünkübunlar hepsinden de önemli."

Kansas'tan arayan bu adama, varsayýmýdoðru olsa bile (yani bu dünyanýn sadeceinsanlar için varolduðuna), yüzlerce türüdoðadan silmenin ve atmosferin kimyasýnýbozmanýn öngörülmeyen bazý kötü sonuçlardoðurabileceðini ve gezegenimizin böyleceyaþanmaz bir hale gelebileceðini anlatmayaçalýþtým. Aslýnda dünyada olan da buydu vebu konuda yazýlmýþ yüzlerce kitap veyüzlerce kanýt vardý.

Gezegendeki üstünlüðümüzü iddia edengörüþü bir kenara býrakýrsak Eski Kültürünvarolan her þeye deðer veren ve bu gezegendeyaþamanýn her bir varlýðýn en kutsal hakkýolduðuna inanan görüþünü benimsersek,üzerinde rahatça dolaþtýðýmýzý acýmasýzca veakýlsýzca kullanmaktan da vazgeçeriz diyedüþünüyorum.

Beni arayan Kansas'lý dinleyici, týpký ke-dimiz Flicker gibi, sadece tek bir dünyayýgörüyordu. Bu dinleyicinin dünyasýnda par-lak, renkli ve gerçek insanlar vardý ama diðerher canlý varlýk onun gözünde mat bir rengebürünmüþtü. Dünyadaki her þey bizim hizme-timize sunulmuþtur ve bize neyin canlýkalmasý ve neyin ölmesi gerektiðiyle ilgilibilgi ve güç verilmiþtir. Dünyayý tek bir türaðaç, buðday, sebze ve balýk kalana kadarçýplak býrakmak bizim menfaatimize olsaydý,dünyamýz da buna uygun yaratýlýrdý öyledeðil mi?.

Flicker'ýn dünyayý tek bir gözle görmesi,yani tüm insanlarý kendisine hücum edecekbir düþmanmýþ gibi algýlamasý gibi, Kansas'lýdinleyici de dünyada varolan her þeyin ken-disi için oraya konulduðuna inanýyordu. Ona,

Page 42: Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz?ınları.com/arsiv/0909Dergi.pdfAllah'ýn varlýðýný iki kere iki dört eder katiyeti içinde gösteremiyorsu-nuz. Allah'ýn bir þekli,

SEVGÝ DÜNYASI40

gezegenimizdeki her þeyin kendisi için devarolma hakkýna sahip olduðunusöylediðimde ise, arzu ettiði ekonomikgüvencenin, temiz sokaklarýn ve güvenliþehirlerin elinden alýnacaðýna (yani kafasýndakurduðu bir komplo teorisine) inanýyordu.Paranoyak insanlar, her düþüncenin kendinegöre bir anlam ifade ettiði ve birbirinigüçlendirdiði bir dünya yaratýrlar kendilerine.Üstelik de, bunu gayet ayrýntýlý bir þekildeyaparlar. Örneðin, köþe baþýndan onlarabakan adam bir CIA ajaný olabilir. Bu ajanonlarýn beyinlerine belki de bir verici yer-leþtirmiþtir. Adamýn göz temasý kurmamasýnýnnedeni, ajan olduðunu belli etmemek içindir.Arada bir bakmasý ise, vericinin farkýna varýpvarmadýklarýný kontrol etmek içindir. Ajanýnotobüse binme nedeni takip etmek içindir, v.s.

Buna benzer þekilde, dünya görüþümüzhangisi olursa olsun, haklý olduðumuzu kanýt-lamak için deliller bulmaya çalýþýrýz. Flickerinsanlarýn kendisini kovaladýðýna inanýyor vebaktýðý her yerde sadece bu delili görüyordu.Bunun gibi, çevrenizdeki her þeyin menfaa-tinize hizmet eden bir kaynak olduðunainanýrsanýz, bununla ilgili iþaretler bulmayaçalýþýrsýnýz her yerde.

Psikanalizin babasý sayýlan Sigmund Freud,ölmeden önce bu konuda bazý ilginç gözlem-lerde bulunmuþtu. Freud, medeniyetimizin"saðlýklý ego" diye tarif ettiði þeyin, aslýnda,yaþamýn ilk yýllarýnda çevresindeki dünya ileyakýn baðlar kurmaya alýþkýn olan ego-larýmýzýn yaþadýðý deneyimlerin küçülmüþ(çekmiþ) kalýntýsý olduðunu öne sürmüþtü.Günümüz psikologlarýnýn çoðu ise, bu"çekme-küçülme" sürecinin yarattýðýsonuçlardan birinin, yaþlarý 15-27 arasýndaolan Amerikalýlarýn intihar etme eyleminesürüklenmesi olduðunu söylemektedirler.

Çevremizdeki dünyayla baðýmýzýn kopmasý,diðer bir deyiþle kendimizi izole edilmiþkutulara hapsetmemiz bizim için yeni bir

deneyimdir. Dünyada þu an varlýklarýnýsürdüren kabileler için ise, bu çok yabancý birkavramdýr çünkü buralarda yaþayan insanlararasýnda intihar etme oraný ölçülemeyecekkadar düþüktür.

Kaliforniya Üniversitesi profesörlerindenHayward Theodore Roszak, insanlarla doðalhayat arasýndaki iliþkiyi tanýmlamak içinEkopsikoloji terimi kullanmaktadýr."Dünyanýn Sesi ve Ekopsikoloji" isimlikitabýnda Roszak, insanlarýn fiziksel, zihinselve spiritüel yönden çevreleriyle baðlarýnýkoparmalarý yüzünden çeþitli hastalýklarýnpatlak verdiðini söylemekte ve insanýn doðay-la olan baðýný yeniden kurmasýyla birliktebunun hem birey hem de toplum için nasýlgüçlü bir terapi süreci yaratabileceðinin altýnýçizmektedir.

Ýnsanýn doðayla olan baðýný koparmasý,yedi milenyum önce ilk medeniyetin kurul-masýndan itibaren uygarlaþmaya baþlamýþolan insanlarýn yaþadýklarý tecrübelerinçekirdeðinde zaten mevcut olan bir gerçektir.Bu, ilk kez Aristo tarafýndan kainatýn ve tabi-atýn insanlar onu bir kez anladýktan sonramaniple edebilecekleri küçük partiküllerin(yani atomlarýn) toplamýndan baþka bir þeyolmadýðýný söylemesiyle ortaya çýkmýþ, dahasonra tüm kainatýn dev bir makineden ibaretolduðu ve makineye benzeyen doðanýn, tesir-lerini en küçük kademeye kadar göndere-bildiði görüþünü ileri süren Dekart tarafýndandaha anlaþýlýr bir hale getirilmiþtir. Bu,levyelerin ve þalterlerin nerede olduðunubilebildiði taktirde, insanýn bu makineyi herzaman kontrol edebileceði anlamýna gelmek-tedir. Ýnsan doðal dünyadan kendini çekmiþve þehirler ve kasabalarla kendine yapay birdünya yaratmýþtýr. Zaman geçtikçe de geze-gende neyin doðru neyin yanlýþ olduðunakarar vermeye baþlamýþ, ihtiyaçlarýný karþýla-mak amacýyla da bazý þeyleri organize etmeyebaþlamýþtýr.

Page 43: Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz?ınları.com/arsiv/0909Dergi.pdfAllah'ýn varlýðýný iki kere iki dört eder katiyeti içinde gösteremiyorsu-nuz. Allah'ýn bir þekli,

SEVGÝ DÜNYASI41

Gezegenimizi kainatýn tam ortasýna yer-leþtirmiþ kendimizi ise en üst hiyerarþiseviyesine koymuþuz. Genç Kültüre ait dinlerve filozoflar yaratýlýþýn sadece insan içinolduðunu öne sürmüþler ve bunu savun-muþlardýr. Galie bile, dünyayý gözlemlemekiçin insan olmasaydý eðer, dünyanýn mevcu-diyetini sürdüremeyeceðini iddia etmiþti. Buben merkezci görüþten vazgeçtiðimizde ise,bu kez her hangi bir medeni toplumun diniinançlara sahip olan bireylerinin kainatýn spi-ritüel merkezinde bulunduðu görüþünü be-nimsedik.

Bunun sonucunda ise, insan eli tarafýndanyapýlmýþ olan þehirler medenileþmiþ, doðaldünya vahþileþmiþ ve insan sadece kendini vekendi kültürünü öven ve yücelten bir psikolo-ji geliþtirmiþ ve gerçek fiziksel dünya veonun olaðanüstü güçleri ve gizemleriyle olanirtibatýný koparmýþtýr.

Amerika'ya ayak basan ilk yabancýlaryakalayabildikleri her buffaloyu öldürdük-lerinde, Kýzýlderililer onlarýn bu acýmasýzlýk-larýný büyük bir þaþkýnlýk ve üzüntü içindeseyrediyorlardý. Yabancýlar nasýl olur da kýr-lardaki yaþamý sona erdirebilirlerdi? Nasýlolur da Yeryüzü Ananýn etini parçalara ayýra-bilirlerdi? Nasýl olur da gördükleri her aðacýkesecek kadar akýllarýný yitirmiþ olabilirlerdi?

Yabancýlar ise Kýzýlderililerin önlerindeduran buffalolarý nasýl olur da öldürmedikle-rine ve bu kadar deðerli bir kaynaðýnüzerinde nasýl olur da on bin yýldýr oturduk-larýna ve kullanmadýklarýna þaþýyorlardý.Onlara göre Kýzýlderililer doðanýn kendile-rine sunduðu bu bolluktan faydalanmasýnýbilmeyen yabani insanlardý.

Amerika'yý fethedenler için bu görüþ birsüre iþe yaradý. Çevresinde varolan her þeyisömüren görüþ, çevresindeki kaynaklartükenene kadar etkisini sürdürdü.

Arabalarýnýn kapýlarýný kilitlemeden veyacamlarýný kapamadan arabalarýný süremeyen

insanlarýn yaþadýklarý þehirler, dioksin veyaPCB atýklarýnýn gübre olarak kullanýldýðý çift-likler, kendi ellerimizle yarattýðýmýz budünyanýn çok az kiþi için iþe yarayacaðýnýgösteriyor. Hiyerarþik ve üstünlük kurmayaçalýþan sistemlerin bu þekilde sona ermesionlarýn doðalarýnda var olan bir özelliktirçünkü. Eski Kültürler on binlerce yýl ayaktakalmayý baþardýklarýndan dolayý yaþlýdýrlar.Genç Kültürler ise hâlâ deneyim geçirmeklemeþguldürler. Genç Kültürler psikolojik vespiritüel yönden hasta olan bir temelin üzeri-ne inþa edilmiþlerdir ki bu, Freud'un insanýndoðayla yakýn iliþkide olduðu eski ve güzelhayatlarýn çekmiþ ve küçülmüþ kalýntýsýdýr.Her geçen gün daha da kutularýn içine hapsol-makta ve bunun acýsýný giderek daha da aðýrbir þekilde çekmekteyiz.

Dünyayla Yeniden Ýrtibat Kurmak Neye Benziyor

Yine de içine hapsolduðumuz bu kutulardandýþarýya çýkmak ve dünyayla yeniden etki-leþime geçmek mümkündür. Son 25 yýldýryenilebilir vahþi bitkiler veya týbbi bitkilerleilgili bilgilerimi geniþletmek ve öðrendikleri-mi uygulamak amacýyla bir çok çalýþmaya veüniversitede verilen bir çok derse katýlmak-tayým. Bu amaçla ormanlara ve tarlalara birçok kez ziyaretler yaptým. Bu ziyaretleriminbirinde hocamýzýn topraða mýsýr unu serptiði-ni görünce þaþýrmýþ ve ona bunun nedeninisormuþtum. Bana: "Bir bitkiyi kökünden sök-tüðümde veya bir yapraðý kestiðimde, bitki-lerin ruhuna saygý duyduðumu ifade etmek vebize kendilerinden bir þeyler veren bitkilereben de bir þeyler sunmak için topraða birmiktar mýsýr unu serperim" demiþti.

Kolombiya Üniversitesi psikoloji profesör-lerinden Julian Jaynes tarih öncesi devirlerdeyaþayan insanlarýn, tanrýlarýn sesini iþite-bildiklerini iddia etmektedir. Jaynes'e göre bu

Page 44: Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz?ınları.com/arsiv/0909Dergi.pdfAllah'ýn varlýðýný iki kere iki dört eder katiyeti içinde gösteremiyorsu-nuz. Allah'ýn bir þekli,

SEVGÝ DÜNYASI42

insanlar tabiata baktýklarýnda, orada periler vekendileri gibi olmayan bir çok varlýklar göre-biliyorlardý.

Jaynes'in görüþüne göre o zamanki insan-larýn beyinlerinin her iki yarýsý da doðaylatam bir irtibat halindeydi, böylece beynin solyarýsýnda bulunan iþitsel bölgeler sað yarýsýn-da bulunan sanrýlarla ilgili bölgelerle doðru-dan bað kurabiliyorlardý. Halbuki bu bölgelermodern insanlarda sadece rüya görürken aktifolmaktadýr. Beynin her iki yarýsý arasýndadoðrudan kurulan bu baðdan dolayý bizimþimdi halüsinasyon dediðimiz olaylar eskiinsanlarýn günlük hayatlarýnýn normalparçalarý sayýlýyordu.

Jaynes'e göre Mezopotamya'nýn yükseliþive yazýlý dilin kullanýmý, beynin her iki yarýsýarasýndaki bu baðýn kýrýlmasýndan büyükölçüde sorumluydu. (Bazý AmerikanYerlilerinin binlerce yýl eskiye dayanan yazýlýbir dile sahip olduðunu, diðerlerinin ise lisan-larýný yazýlý bir hale getirmeye karþý dirençgösterdiklerini öðrenince çok þaþýrmýþtým.Örneðin Apaçi dili üç yüz yýl önce birmetodist misyoneri tarafýndan yazýlmýþ veþifreli biçimde kodlanmýþtý. Apaçi kabilesin-den birisi bana: "Bunu yapmak büyük birhataydý. Çünkü lisanýmýz yazýlamayacakkadar kutsaldýr bizim için" demiþti.)

Jaynes'in ortaya attýðý bu görüþ, tarihi kayýt-larla ve çaðdaþ nöroloji bilimiyle de bað kur-duðu için, oldukça inandýrýcý gözükmektedir.Jaynes'in perspektifi eðer doðru ise þimdikiinsanlarýn eðer isterlerse, ruhlar, enerjiler veseslerle dolu olan bir dünyada yenidenyaþayabileceklerini hayal edebiliriz. Eskiinsanlar okuma ve yazmayý öðrenerek mede-nileþtiklerinde, öte alemle olan baðlarýný dakoparmýþ oldular.

Bu konuda görüþ ileri süren bir baþka kiþiise "Tanrýlarýn Gýdasý" isimli kitabýn yazarýolan Terence McKenna'dýr. McKenna, eskikültürlerin, beyinlerinin her iki yarýlarýnýn bir-birleriyle irtibat halinde olabilmesi amacýylabazý bitkilerden faydalandýklarýný söylemekte-

dir. Yazara göre insanlar, tanrýlarýn yaþadýðýdünyanýn kapýsýný açmak için halüsinasyonyaratma özelliðine sahip olan bazý bitkilerikullanýyorlardý. Yazar daha ileri giderek,modern dünyanýn verimsiz, sert ve ýstýraplýyaþamýnýn, bir zamanlar insanlarýn normalhabitatlarýnda yetiþen bu bitkilerin þimdidevlet tarafýndan kontrol edilmesinden veyasaklanmasýndan kaynaklandýðýný söylemek-tedir. McKenna, bu bitkilerin kullanýmýninsanýn bilincinin doðumuna katalizörlük yap-týðýný söylemektedir. Ýnsanýn yaþadýðý budeneyim sonuçta mistik beyin/zihnin ortayaçýkmasýna hizmet etmiþ ve insana, ayný mistikveya kutsal deneyimleri bitkiler yerine kendi-sine dinler vasýtasýyla sunulan ilahi yasalarýngücü yoluyla yaþayabilme gücünübaðýþlamýþtýr.

Jaynes ve McKenna insan bilincinin tari-hine oldukça ýþýk tutmuþlardýr. McKenna butarz bitkileri kullanan kabileler içindeyaþamýþ ve onlarla çalýþmýþtýr. Jaynes ise tan-rýlarýn seslerini beyinlerinde duyduklarýnýsöyleyen geçmiþteki medeniyetlerin býraktýk-larý yazýlý kaynaklar üzerinde oldukça ayrýn-týlý çalýþmalar yapmýþtýr.

Shoshone Kýzýlderilileri kendilerine gýdaaradýklarýnda, yeryüzünün kendilerine anlat-mak istediði þeyi dinlerler, bunun için debitkilerin, hayvanlarýn ve gezegenin sesinekulak verirlerdi. Çünkü tabiat, o günkü rýzk-larýný nerede bulacaklarýný ve alacaklarý buhediye için karþýlýðýnda hangi seremoniyiuygulamalarý gerektiðini onlara söylerdi.

Beyinlerimiz ve kültürlerimiz þimdi içindeyaþadýðýmýz þartlarý yaratmýþtýr. Bunu gerçek-ten anlayabilmek, büyük bir içgörüyü; geze-genimizin ve çocuklarýmýzýn geleceðiniyeniden tanýmlamada ne gibi bir rolümüzünolduðunu fark etmek ise, büyük bir gücesahip olmayý gerektirmektedir.

Gelecek AY: "Genç Kültüre DairHikâyeler" baþlýklý konuyla yazýmýza devamedeceðiz.

Page 45: Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz?ınları.com/arsiv/0909Dergi.pdfAllah'ýn varlýðýný iki kere iki dört eder katiyeti içinde gösteremiyorsu-nuz. Allah'ýn bir þekli,

4. Uluslararasý UFO ve Yeniçað Kongresi’ndenÝzlenimler - IIIRengin Özer

Sevgili Okurlarýmýz,

Bu sayýda da, geçen ay da kýsaca anlatmaya çalýþtýðýmýz UFOaraþtýrmacýsý, gazeteci Jaime Maussan'ýn, 13-14 Haziran 2009tarihlerinde yapýlan "4.Uluslararasý UFO ve YeniçaðKongresi"ndeki konuþmasýndan söz edeceðiz.

Geçen sayýda Jaime'nin, reddedilemeyecek kanýtlarla,UFO'larýn varlýðýný ve dünyamýzý ziyaret ettiklerini bize göster-miþ olduðunu belirtmiþtik.

Jaime Maussan, sadece UFO'larýn deðil, dünya dýþý zekiyaþam formlarýnýn da var olduðunu ve dünyamýzý ziyaret etmiþve etmekte olduklarýný anlattý.

Page 46: Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz?ınları.com/arsiv/0909Dergi.pdfAllah'ýn varlýðýný iki kere iki dört eder katiyeti içinde gösteremiyorsu-nuz. Allah'ýn bir þekli,

SEVGÝ DÜNYASI44

Aslýnda bu varlýklar 1950'li yýllardanberi bilinmektedirler. Ýkinci Dünya Sava-þý ve özellikle insanlarýn nükleer gücüsavaþta kullanmak üzere silah halinegetirmeleri ve kullanmalarý üzerine UFOziyaretleri (muhtemelen uzun bir aradansonra ) sýklaþmýþ ve fark edilmiþti.

Jaime Maussan "Skywatcher" isimli birzincir kurduklarýný ve dünyanýn hertarafýndan kendilerine UFO ve daha azsayýda "Dünyadýþý Zeki Canlýlar"a aitfotoðraflarýn gönderildiðini anlattý.

Bize gösterdiði iki resimde, insansývarlýk (çok daha kýsa ve ufak olmaklaberaber kollar, bacaklar, kafa açýkçabelli) net olarak görüntülenmiþ. Farkedil-diðini anlayýnca arkasýný dönüp kaçýyor.

Çok þaþýrtýcý bir olayda New Mexico'dakapana yakalanan vekesinlikle dünya dýþý birvarlýk olduðu belli olanbir yaratýk. Canlýyakalanmýþ ancak ya-kalayanlar korkupboðarak öldümüþler.Daha sonra bu canlýnýnölü bedeni incelemeyapýlmak için laboratu-ara götürülmüþ.

Bütün ülkelerin kendi

hava sahalarýný çok yakýndan denetledik-leri muhakkaktýr. Dolayýsýyla devletler veözellikle ABD bu konuda detaylý bilgiyesahiptir. Bunlar muhtelif nedenlerle gizlitutuluyor. Ama iletiþimin son dereceyaygýnlaþtýðý ve geliþtiði bu zamanda,gizlilik ne kadar sürebilir ki? Bütüngizliliðe raðmen Rosswell'de birUFO'nun düþtüðü, aracý kullanan/kul-lananlarýn (belki de yaralý) olarak elegeçtiði ve büyük bir gizlilik perdesi altýn-da incelendiði herkes tarafýndan bilini-yor.

1989'da Kalahari çölüne UFO düþtü.Varlýklar canlý olarak çýkarýldý. Birisifilme çekmiþ, acý çektiði belli oluyorama sonra herhalde kalbi duruyor. Açýk-lama yok. 1996'da Brezilya'da bir UFOdüþtüðü ve aracýn ve canlýlarýn hemenkarantinaya alýnarak ABD'ye sevk edil-diði de biliniyor, akýbetleri bilinmiyor.

Bir de yine gizli incelemeler için kuru-lan 51. Bölge var. 51. Bölge, LasVegas'ýn 153 km. kuzeyinde, Groom DryLake yakýnýndadýr. En yakýn yerleþimbirimi, kuzey sýnýrýnda bulunan Rachelkasabasýdýr. 51. Bölgenin içinde bulun-duðu arazi 76 km. karedir, Lübnan'dan

Page 47: Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz?ınları.com/arsiv/0909Dergi.pdfAllah'ýn varlýðýný iki kere iki dört eder katiyeti içinde gösteremiyorsu-nuz. Allah'ýn bir þekli,

45SEVGÝ DÜNYASI

biraz daha büyüktür. Bubölgede çekilen fotoðraflar 51.Bölgenin yalnýzca birkaçhangar ve çeþitli küçükyapýlardan oluþtuðunu göstersede, bir çok insan, orada, yerinaltýnda çok önemli ve geniþ birkompleksin bulunduðunubilmektedir. (Haktan Akdoðanoraya gittiðini ancak 30km.den fazla yaklaþtýrýl-madýðýný bize anlatmýþtý)Günümüz teknolojisinin budenli geliþmesini orada incele-nen UFO ve "Dünya DýþýVarlýklara baðlayanlar çoktur.Bölgenin güneyinde yer alanve S4 Bölgesi olarak bilinenyerde, ele geçirilen uzaylýaraçlarýnýn tekrar iþlemdengeçirilerek test uçuþlarýnaçýkarýldýklarýna iliþkin çok ciddi kanýtlarvardýr.

Jaime'nin son konusu da "Ekin Çemberleri" idi.

Ýngiltere'de çiftçiler kuþaklardýr toprak-larýnda olan basit çemberleri hatýrlýyor.Ýngiliz basýný ilk çemberleri 1980'li yýl-larýn baþýnda bildirdi. 1990'larýn baþýndaekin çemberleri basit daire örnek-lerinden, büyük ve karmaþýk geometrikoluþumlar halini almasýyla, halkýn ilgi-sine ulaþtý. Gerçi dünyanýn baþka böl-gelerinde de görüldüðü oluyor amayoðun olarak Ýngiltere'de Stonehengecivarýnda görülüyorlar. Oluþumlarý ileilgili birçok teori olmasýna raðmen,hiçbiri nasýl yapýldýklarýný tatmin edicibir þekilde, tamamýyla açýklayamamýþdurumda.

Jaime geceler boyunca Ýngiltere'denöbet tuttuklarýný ama hiçbir þeygörmediklerini ve sabah tarlada sonderece muntazam þekillerlekarþýlaþýldýðýný anlattý.

Bunlarýn insanlarý bilgilendirmek için"Dünyadýþý Zeki Canlýlar" tarafýndanyapýldýklarýný, her birinin bir þey anlat-týðýný ve mesajý olduðuna inandýðýnýbelirtti. Örneðin bir tanesinin,21/12/2002'de gezegenlerin konumunugösterdiðini, her birinin sanki bilgisayar-da hazýrlanmýþ kadar detaylý vegeometrik olduðunu, bunun bir iletiþimbiçimi olduðunu ve bizi hazýrladýðýnýbelirtti. Sonuç olarak: "Bir gün'Dünyadýþý Zeki Canlýlarý' göreceðiz veevrenin hepimizin olduðunu, nasýliþlediðini ve bize düþen görevleri artýkanlayacaðýz" dedi.

Page 48: Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz?ınları.com/arsiv/0909Dergi.pdfAllah'ýn varlýðýný iki kere iki dört eder katiyeti içinde gösteremiyorsu-nuz. Allah'ýn bir þekli,

ZihninizeFiziksel BirAvantaj SaðlayýnLARRY DIANGI'nin "BÝR ADIM ÖNDE OLUN" isimli kitabýndan Çeviri: Nelda Bayraktar

Ne Düþündüðünüz Hakkýnda Düþünün

Hepimiz düþünce hayatlarýmýzla ilgili oldukçabenzer safhalardan geçeriz. Örneðin hemen hemenherkesin kendisini güçten düþüren ve enerjisinitüketen olumsuz düþünce yükleri vardýr. Sýradan birinsanýn her gün kendisiyle yaptýðý içsel konuþ-malarýn yaklaþýk olarak yüzde seksen yedisini zih-ninden geçen olumsuz nitelikteki düþünceler oluþ-turmaktadýr.

Ne yazýk ki, böyle bir insan düþüncelerininfarkýnda bile deðildir. Gerçekten de insanlarýn çoðune düþündüklerini bilmeden düþünmekte ve üstelikzihinlerinden geçen düþüncelerin büyük olasýlýklakendi düþünceleri olmadýðýnýn ayýrdýna bile vara-mamaktadýrlar.

Þimdi aranýzdan birisi bana: "Dur bir dakikaLarry. Þayet birisi bir þey hakkýnda düþünüyorsa,bu düþünce o kiþiye ait olmalýdýr, aksi taktirde okiþi, o þeyi düþünüyor olabilir mi?" diye sorabilir.

Evet, bu soruyu sormakta haklýsýnýz. Þimdiisterseniz, bir dakika durup bunu inceleyelim.Ýnsanlarýn düþünce hayatlarý için doðru ve faydalýolup-olmayacaðýný iyice kontrol etmedençevrelerinden aldýklarý fikirler ya da konseptlerlehayatlarýný sürdürmeleri mümkün olabilir mi mi?Elbet ki bu mümkün olabilir. Ýþte bundan dolayýzihinlerimizi gerçekten doðru olup olmadýklarýndan

bile emin olmadýðýmýz bir çok düþünceyle doldura-biliriz. Hele bunlarýn bizim açýmýzdan saðlýklý yada faydalý olup-olmadýklarýný sormak aklýmýza bilegelmeyebilir.

Ödünç aldýðý düþüncelerle yaþayan bir kiþi ken-disini bir sahtekâr gibi hissedebilir.Gerçektengüvenebileceðiniz düþünceler, doðru olduklarýnýbizzat kanýtlamýþ olduklarýnýzdýr. Henüz dene-mediðiniz düþüncelerin bu nedenle sizin için garan-tisi bulunmaz.

Buzdolabýndan bir kutu süt alýp bardaða boþaltýn-ca ortaya yayýlan kokudan onun bozulmuþolduðunu hemen anlar, aðzýmýza bile koymayýzdeðil mi? Týpký bunun gibi, zihnimize kabulettiðimiz düþüncelere de ayný seçicilikle yaklaþ-maya ihtiyacýmýz vardýr. Düþüncelerine her zamanözen gösteren bilinçli kiþiler, zararlý düþüncelerin,en ufak bir boþluktan bile içeriye sýzabileceklerinigayet iyi bilirler. Öyleyse düþüncelerimizi iyiceinceledikten sonra reddetmemiz ya da bizim içinsaðlýklý olmayacaklarýna karar verdiklerimizihemen elimine etmemiz gerekir. Hiç bir þeyiolduðu gibi kabullenmeyerek ve kabul ettiðimizdüþüncelerin doðruluðunu kanýtlayana kadar birazzahmet çekmeye razý olarak, kendi ellerimizleyarattýðýmýz engellerin büyüyüp de karþýmýzabüyük sorunlar olarak çýkmasýný önleyebiliriz.

Kimin Düþüncelerini Düþünüyorsunuz?

Düþüncelerimizin kalitesini sürekli olarak kon-trol etme iþlemi, kendimize aitmiþ gibi gözükendüþüncelerin aslýnda diðer insanlara ait düþüncelerolma ihtimalini inceden inceye hesap etmeyi degerektirir. Ýnsanlarýn kendilerine yabancý olandüþünceleri hiç düþünmeden kabul etmelerinin birnedeni, bunlarý kendi sesleriyle düþünüyorolmalarýndan kaynaklanýr.

Karþýmýza çýkan düþünceler üzerinde iyicedüþünmeden hareket ettiðimizde üzülen yine bizoluruz.

Kalitesini iyice kontrol etmeden sahiplendiðimizdüþüncelerin yaný sýra, "baþýboþ düþünceler"imiz devardýr. Bunlar "sahiplenmek" ya da "reddetmek"konusunda her hangi bir çaba göstermeye gerekduymadýðýmýz ve dolayýsýyla bizi bir çeþit belirsiz-lik ve kararsýzlýk halinde tutan düþüncelerdir.

Bu tarz askýdaki düþünceler insanýn iþlerinisürüncemede býrakma eðilimini beslerler. "Baþýboþ

SEVGÝ DÜNYASI46

Page 49: Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz?ınları.com/arsiv/0909Dergi.pdfAllah'ýn varlýðýný iki kere iki dört eder katiyeti içinde gösteremiyorsu-nuz. Allah'ýn bir þekli,

düþünceler"in kafamýzýn içinde dolaþmalarýna izinverdikçe her hangi bir karar verebilmek için tümgerçeklerin önümüze gelmesini beklemek zorun-daymýþýz gibi hissederiz kendimizi. Bu tarzdüþünceler tesadüf eseri bazen saðlýklý olabilirlerama bunlarýn zararlý yan etkilerinin neler olabile-ceklerini bilmeden zihnimizde yüzmelerine izinvermek riskli olabilir.

Hiç bir ilaç, bilinen yan etkileri derinliðinearaþtýrýlmadan ve deðerlendirilmeden halkýn genelkullanýmýna sunulmaz.

Bilimsel çalýþmalar, düþüncelerin, bebeklerhenüz annelerinin karnýndayken þekillenmeyebaþladýðýný göstermektedir. Hepimiz birer mucizeeseri bu dünyada bulunmaktayýz. Bir bebek,annesinin sýcak rahmine düþtükten bir kaç haftasonra dýþarýdan gelen sesleri iþitmeye baþlar.Konuþulan lisaný henüz tam anlamasa bile, bunlarýnolumlu ya da olumsuz olduklarýný tahmin edebilir.Dýþarýdan yüksek sesler veya heyecanlý konuþmalarduyduðunda minicik kalbi hýzla çarpmaya baþlar.Annesinin filtre görevi yapan karnýndan içeriyesýzan yatýþtýrýcý bir müziðin titreþimini duyduðundaise, kalbinin çarpmasý yavaþlar ve bebek kýsasürede yatýþýr. Böylesine korunmuþ bir atmosferiçersinde bebek dokuz ay yaþar. Sonrasýný ise he-pimiz çok iyi biliyoruz.

Þimdi hepimiz bir bebeðin tertemiz bir düþüncehayatýyla dünyaya geldiðini varsayabiliriz ama aynýbebek kendisine dýþarýdan empoze edilen izlenim-leri ve duygularý pekala sahiplenmiþ olabilir.

Bizim ilke bazlý doðru içsel konuþmalarýmýzla,yanlýþ ve olumsuz içsel konuþmalarýmýzý þekil-lendirmeye baþlayacak olan sonu gelmez mesajlarýabsorbe etme sürecimiz iþte böyle baþlar. Sonra dayeni düþünceleri bir sünger gibi emmeyebaþladýðýmýz ilk yýllarýmýz gelir.

Henüz küçük bir çocuk iken, birer otorite gibikabul ettiðimiz anne ve babalarýmýzýn her konudaher þeyi çok iyi bildiklerine, sadece bizim iyil-iðimizi düþündüklerine ve hiç yanlýþ yapmadýklarý-na inanýrýz.

Büyüdüðümüzde ve çocukluk yýllarýmýzý artýkgeride býraktýðýmýzda ise, anne ve babalarýmýzýnbize anlattýklarý ve gösterdikleri bazý þeyleringerçekten öyle olmadýklarýný görmeye baþlarýz.Çünkü karþýmýza otorite yerine koyduðumuz öyle-sine güvenilir kiþiler çýkar ki, ince eleyip sýk doku-madan onlara hemen inanma gereði duyarýz.

Ayný þey yetiþkinlik yýllarýmýzda da sürüp gider.Bir TV programýnda izlediðimiz bir haber ya daInternet üzerinden ulaþtýðýmýz herhangi bir bilgiveya istatistikî bir sonuç, bize adeta doðruymuþgibi empoze edilmeye çalýþýlýr.

Sonra, her þeyin bu kadar da basit olmamasýgerektiðini anlarýz. Ýþittiðimiz ya da gördüðümüzher sözcüðün mutlaka doðru olmasýgerekmediðinin, bunun yanlýþ düþünceler sýnýfýnasokulabileceðinin ve doðruluðunu kanýtlamýþolduðumuz güvenilir bir kaynaktan geldiðinde isehâlâ mantýklý olabileceðinin farkýna varýrýz. Doðrutemeller üzerine oturmamýþ olan düþüncelerin bizietkileme güçleri hiç olmasa elbet ki daha iyi olurduama aslýnda bizi etkileme gücü olan þeydüþüncelerimiz deðil, bizim onlara köklenmeleri,büyümeleri ve üremeleri için izin vermemizdir.

Oldukça soðuk ve rüzgârlý bir kýþ gününde üçküçük çocuk evlerinin oturma odasýnda oturuyor-lardý. Hava öylesine soðuktu ki pencerelerin per-vazlarý bile donmuþtu. Evin içinde yapabileceklerifazla bir þey yoktu. Anne ve babalarý þömineyi yak-mýþlardý. Dev alevlerle ve büyük çýtýrtýlarla yananodunlarýn yaydýðý ýsý, evin içinde hoþ bir atmosferyaratýyordu.

Sonunda çocuklar kendilerine güzel bir oyun bul-dular. Gözleri baðlý olduðu halde eline konulan nes-neyi en geç on saniye içersinde tarif etme ve adýnýbilme oyunuydu bu.

Birinci çocuðun eline verilen ilk obje bir kaðýtüzerine konulan aðýrlýk idi. Çocuk bunun neolduðunu hemen bildi. Ýkinci çocuðun eline ise birkarton parçasý verildi. Ýkinci çocuk da baþarýlý oldu.Derken sýra üçüncü çocuða geldi. Buzluktan birparça buz alan diðer çocuk, gözleri baðlanankardeþine þaka olsun diye: "Þömineden yanan birodun parçasý aldým ve þimdi avucunun içine koyu-yorum" diyerek buzu çocuðun avucunun içinekoydu.

Sonra ne oldu biliyor musunuz? Bir kaç dakikasonra çocuðun anne ve babasý avucundaki ikinciderece yanýktan dolayý onu bir hastaneyeyetiþtirmek zorunda kaldýlar.

Kardeþinin sözüne güvenen çocuðun zihni vebedeni, avucuna konulan nesnenin gerçekten yananbir odun parçasý olduðuna inanmýþ ve buna göretepki vermiþti.

Ayný çeþit fenomen olumlu bir sonuç da verebilir.Bir ailenin adlarý Michael ve Melissa olan iki tane

47SEVGÝ DÜNYASI

Page 50: Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz?ınları.com/arsiv/0909Dergi.pdfAllah'ýn varlýðýný iki kere iki dört eder katiyeti içinde gösteremiyorsu-nuz. Allah'ýn bir þekli,

çocuklarý vardý. Michael'ýn yaþýndan daha ileri olanbir zekâsý vardý. Çocuða yapýlan IQ testleri öylesineyüksek çýkmýþtý ki ailesi onun ikinci bir AlbertEinstein olmasýný bekliyordu.

Kýzlarý Melissa'nýn bu durum karþýsýnda aþaðýlýkkompleksine kapýlmasýný istemeyen aile, yaptýklarýsohbetlerde, Tanrýnýn kendilerine harika bir çocukverdiðinden söz ederken Michael'ýn adýný asla dilegetirmezlerdi. Bunun yerine: "Bizim olaðanüstüyüksek bir IQ seviyesine sahip olan yetenekli birçocuðumuz var" derlerdi. Anne ve babasýnýn busözlerini iþiten Melissa her nedense o þanslýçocuðun kendisi olduðuna inanýr ama erkekkardeþinin kendisini kötü hissetmemesi için hiç birþey söylemezdi.

Derken aradan yýllar geçti. Melissa baþarýlý biravukat oldu. Birbirleriyle mahkemelik olan iki þir-ketin davasýyla ilgilenen Melissa, o gün öðleyemeðini yemek üzere Adliye binasýndan çýkarkendaha önceden bölge savcýsý olarak çalýþtýðý ofisinyanýndan geçti. Yazmayý henüz bitirmiþ olduðu sonkitabý için yayýncý ona avans olarak 200.000 dolarödemiþti. Üç yeni buluþunun patentini almak içinuðraþýyordu. Öðle yemeðini yemek üzere annesininevine doðru arabasýný sürerken kendi kendine:"Hayat çok güzel" dedi. Bu yaþýna kadar baþardýðýbir çok iþten dolayý kendini daima mutlu ve tatminolmuþ hissettiðini düþünüyordu.

Annesinin güzel elleriyle yapmýþ olduðu lezzetliyemekleri yerken telefon çaldý. Annesi masadankalkarak telefonun baþýna gitti ve her zamankineþeli sesiyle: "Alo" dedi. Ahizenin diðer ucundakardeþi Michael vardý. Ýþ için baþvurduðu bir süper-market tarafýndan geri çevrildiði için üzüntülüydü.Bu süper markette önce en aþaðý iþlerden çalýþmayabaþlayacak sonra da satýþ memurluðuna kadar yük-selecekti.

Michael 46 yaþýna gelmiþti. Melissa ise ondanbir yaþ büyüktü. Michael'ýn annesi onu neþelendire-bilmek için: "Üzülme tatlým. Zaten o iþ seninseviyene göre deðildi. Senin ileri zekâlý bir çocukolduðunu öðrendiðimiz günden beri sýkýcý iþlerdeçalýþamayacaðýný gayet iyi biliyordum. Sen zekânave yeteneklerine uygun ve zevkle mücadele ede-bileceðin bir iþte çalýþmalýsýn" dedi.

Annesi ahizeyi yerine koyduktan sonra Melissa,inanmaz gözlerle annesine doðru bakarak: "Michaelile konuþtuklarýnýz doðru mu? Kardeþim gerçektenileri zekâlý bir çocuk mu?" diye sordu.

"Evet" diye cevap veren annesi þöyle devam etti:"Michael'ýn IQ'sunu o henüz küçük iken testettirdiðimizde inanýlmaz yüksek çýkmýþtý."

Duyduklarýndan þaþkýna dönen Melissa'nýn aðzýbir karýþ açýk kalmýþtý. Dakikalar süren sessizliktensonra zorlukla konuþabildiðinde þunlarý söyledi:"Ama anne, "üstün zekâlý harika bir çocuðumuz"var dediðiniz her seferde, benim hakkýmda konuþ-tuðunuzu zannederdim"

Bunun üzerine annesi kýkýrdayarak: "Hayýrtatlým. Sen her yönden normal bir çocuktun. Helebazý zamanlarda, yaþýtlarýnýn bilgi seviyesineyetiþebilmen için onlardan daha fazla çaba göster-men gerekmiþti" dedi.

Halbuki Melissa yýllardýr kendisinin her yöndenüstün bir yetenek olduðuna inanmýþ ve salt böyleolduðu için de kendisini tam anlamýyla gerçek-leþtirebilmiþti.

Ýþin aslý, hepimiz sahip olduðumuz özel yetenek-lerle bu dünyaya geliriz ama aramýzdan çok azýgerçek büyüklüklerini kavramalarýna yardým ede-cek olan doðru düþünceleri bir araya getirebilir.Ýnsanlar gerçekten ne kadar özel varlýklar olduk-larýný bilselerdi buna eþ deðerde eserler ortaya ko-yabilirlerdi.

Ancak aramýzda öyle insanlar da yaþamaktadýrki, bunlar, hayatlarýnda darbe üstüne darbe yedik-leri halde her seferinde daha da büyük ve þaþýrtýcýbaþarýlara imza atabilmektedirler.

Son tahlilde, en önemli olan þey, size hayatta neolduðu deðil; içsel konuþmalarýnýzýn neticesinde,baþýnýza gelen olaylara karþý ne çeþit bir tepki vere-ceðinizdir. Kalbinizi ve beyninizi üstün niteliklidüþüncelerle doldurduðunuz sürece pastanýn kre-masý gibi daima en üstte durursunuz.

SEVGÝ DÜNYASI48

Page 51: Allah Niçin Görülemez ve Elle Tutulamaz?ınları.com/arsiv/0909Dergi.pdfAllah'ýn varlýðýný iki kere iki dört eder katiyeti içinde gösteremiyorsu-nuz. Allah'ýn bir þekli,

DeðerliOkuyucularýmýzSevgi Dünyasý DergimizHaziran 2007 tarihindenbaþlamak üzere yalnýzcaabonelerimize ulaþmaktadýr. Bizlerle olmaya devam etmek istiyorsanýz,Oba Sok. Sýlla Ap. No: 7/1 Cihangir/Ýstanbul adresine mektuplaveya Haberleþme Sorumlusu ve Okur/Abone Ýliþkileri: Kazým Erdemoðlu’na (0212) 252 85 85 no’lu telefonla, (0212)249 18 28 no’lu faxla abone adresinizi bildirmenizi rica ederiz.En içten sevgilerimizleSevgi Dünyasý

Adý, Soyadý: .....................................................Adres: .....................................................Posta Kodu: .....................................................Ýlçe: .....................................................Ýl: .....................................................Tel: .....................................................Abone ücreti: Yurt içi (40 TL) ................

Yurt dýþý (50 TL) ................Posta Çeki No: 385999 (Sevgi Yayýnlarý)

“Lütfen Yeni Yýlda AboneliðiniziYenilemeyiUnutmayýnýz!..”