2 19 eylÜl 2010 / sayi 1278 sseeyyyyaahh ...olmazsa-yeniden-dene.com/cumhuriyet_soylesi.pdfmelih...

Post on 16-Jan-2020

3 Views

Category:

Documents

0 Downloads

Preview:

Click to see full reader

TRANSCRIPT

2

İİmmttiiyyaazz SSaahhiibbii:: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç GGeenneell YYaayyıınn YYöönneettmmeennii:: İbrahim Yıldız YYaayyıınn YYöönneettmmeennii:: Ayşe Yıldırım GGöörrsseell YYöönneettmmeenn:: Aynur Çolak SSoorruummlluu MMüüddüürr:: Miyase İlknur YYaayyıımmllaayyaann:: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ İİddaarree MMeerrkkeezzii:: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli / İstanbul (0212) 343 72 74 (20 hat) RReekkllaamm GGeenneell MMüüddüürrüü:: Özlem Ayden GGeenneell MMüüddüürr YYaarrddıımmccııssıı:: Nazende Pal RReekkllaamm KKoooorrddiinnaattöörrlleerrii:: Hakan Çankaya Neşe Yazıcı RReezzeerrvvaassyyoonn YYöönneettmmeennii:: Onur Tunalı (0212) 251 98 74 / 75 / 343 72 74 (554-555) BBaasskkıı:: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt / İstanbul Cumhuriyet gazetesinin parasızpazar ekidir. Yerel süreli yayın. ccuummddeerrggii@@ccuummhhuurriiyyeett..ccoomm..ttrr

SSeeyyyyaahh ggaazzeetteeccii yyoollllaarrddaaAlpman'ın yeni kitabı “Yollardan Sonra” küçük bir seyahatname

Kitabın sayfalarını çevirirken “Ne çok

gezmişsin” diyorum. Aslında “az bile

gezmişsin” demem lazım”. Bir an için

Nazım Alpman'ın “seyyah gazeteci”

olduğunu unutmuşum. Yeni yol

hikayelerini anlatıyor Nazım. Kitabın adı

“Yollardan Sonra”. Henüz sıcak kitap,

Goa Yayıncılık'tan baskıdan yeni

çıkmış. Küçük bir seyahatname. Her

sayfada başka bir yere yolculuk. Ağırlık

Anadolu olsa da Girit, Kırım, Batum,

Münih’e de yolunuz düşüyor bir insan

hikayesiyle. Nail Güreli'nin önsözde

yazdığı gibi birbirinden tatlı, zevkle,

rahatlıkla okunan 50 öyküyü ustalıkla

anlatıyor Nazım. Kitabın sonundaki

fotoğraflar daha çok çekiyor sizi

gezilen yerlerin içine. Fikret İlkiz'le

Serindere Kanyonu'nda, Şevval Sam'la

Batman Festivali'nde, Selanik'te

Çingene Mahallesi'nde, Kazancakis'in

mezarında, Ağrı Dağı’nda, Sohum

Askeri Havaalanı’nda…

HHEERR İİNNSSAANN AAYYRRII BBİİRR İİZZ“Her seyahat insanda ayrı bir iz

bırakıyor” diyor Nazım, “Tabii bu izlerintamamı insan yüzlerinden veyüreklerinden geçiyor. Aşçısınıtanımadığın bir yemek ne kadar lezzetliolursa olsun, kalıcı bir iz bırakabilir mi?”Öyle de yapıyor Nazım. Anılar, sözler,izlerle anlatıyor seyahatini. Çünkübaşka türlüsü güzelliklerin peşindeanlamsız bir koşuşturma yaşayanturistlerin ziyaretinden öteye gidemezonun için.

Kitabındaki yüzlerden biri deDusseldorf’taki İhsan Gedik. Türkiye’de15 yıl hapis yatan Gedik’in anlattığıyağmur hikayesi başka bir yolhikayesini anlatıyor aslında.

“Havalandırma saatinde yağmuryağması için adeta dua ederdik” diyorGedik. Neden mi? “Yağmurdaıslanmak içerdekiler için bir anlamdaözgürlüktür! O yağmur aynı anda hemmahpusları hem de cezaevindeolmayan insanları birlikte ıslatır. İsterhapiste ol, ister dışarıda fark etmez oan… Islanırsın! Yağmur altındaıslandıkça özgürleşirsin, seni ıslatanbuluta yükselirsin, üzerinde yalınayakkoşarsın.”

HHÜÜZZÜÜNN VVEE UUMMUUTTLLAA......Başka bir yolda bu kez Nazım.

Kaptan Cousteau’nun “Bu dünyada bircennet arıyorsanız, işte o cennetGökova’dır” dediği yerde. Gökova’nınÖren Beldesi’nde. Melih Cevdet AndayŞiir Günleri ve Kültür Şenliği’ndeyönetmen Yüksel Aksu ve yeni filmininbaşrol oyuncusu Turhan Özdemir’lebirlikte.

Oradan Girit'e uzanıyor yolu. LozanMübadilleri Vakfı'nın düzenlediği“Mübadil Buluşmaları” için bu keztarihe yolculuk yapıyor. Hüzün veumutla iz sürüyor Girit sokaklarında.

Yollar kesmiyor Nazım'ı. Bu kez AğrıDağı'na gözünü dikiyor. İz Tv içinyaptığı “Engelsizsiniz” programınınkahramanı Sinan Karahan da koltukdeğnekleriyle yanında. Rehberleri isebugüne dek zirveye tam 530 kez çıkanHalis Çeven.

Durmuyor Nazım. Beykozluhemşerisi Orhan Veli'nin kendisi içinsıklıkla ifade ettiği türden başka birkaçış programları yapıyor. Alıp başınıgidiyor, başka yerlere, başka hayatlaradokunmaya devam ediyor.

Bu gidişle Nazım'ın yol hikayelerinianlatan kitapları seriye dönüşecek.

Olmazsayeniden

dene 12 Eylül’ün her türlü işkencesine maruz kalmış isimlerdenbiri Erdal Aykaç. Cezaevinden, işkencelerden, idamdan

tünel kazarak kaçmış. 22 yıldır yurtdışında yaşıyor.Yaşadıklarını, yaşananları tarihe bir not düşmek adına

kitaplaştırdı. Okuru vahşetten korumaya çalıştığını söylüyor.Ama işkencelerin özeti bile 16 yaşındaki kızına “18 yaşından

küçükler bunları okumamalı” dedirtmeye yetmiş.

19Eylül 1988 tarihli gazetelerinmanşeti hemen hemen

aynıydı. “Yine tünel, yine firar” başlıklıhaberler “ikisi idamlık 18 siyasimahkumun Kırşehir Cezaevi'ndenkaçtığını” duyuruyordu. Bir süre sonra

kaçanların kimiöldürüldü, kimiyakalandı,kimiyse yurtdışınaçıkmayı başardı.Onlardan biri deErdal Aykaç'tı.

İlkokulçağlarındageleceğe dairplanlar yapıyorduAykaç. Ozamanlar dahaçok doktor, pilot

ya da babası gibi müzisyen olmayıistiyordu. Gençlik çağlarında ise faşistterörün yaygınlaşması nedeniyle o daherkes gibi geleceğe dönük hayal bilekuramaz olmuştu. Başka bir yaşam,başka bir dünyanın mümkün vegerçekleştirilebilir olduğunudüşünüyordu. Onun için de yaşananlarkarşısında sessiz kalmamaya kararvermişti. Erdal Aykaç, henüz 20 yaşınabile basmamış bir gençti Devrimci Yolsaflarında aktif mücadele içinde yeraldığında. Adana'da 1970'lerinsonunda faşistlerle girilen çatışmalardabirkaç kez yaralanmıştı. Aranıyordu.Sıkıyönetim ilan edilmişti.

BBİİLLİİNNÇÇ EENN DDEEĞĞEERRLLİİ VVAARRLLIIKKKimlik değiştirmesi, saklanması onu

yakalanmaktan kurtaramamıştı.Bundan sonra onun için 10 yıl sürecekbaşka bir mücadele başlayacaktı.Olmazsa yeniden deneyerek sürecekbir mücadele... Öyle de yaptı veyaşadıklarını, tanıklıklarını “OlmazsaYeniden Dene” adıyla kitaplaştırdı.Kan, ölüm, çatışma, ihanet, açlık grevi,cezaevi, işkence ve idamlarla dolu birdönemi anlatıyor Aykaç. Bütün bunlararağmen dostluk ve dayanışmayı,özgürlüğe ve eşitliğe dair yitirilmeyenumudu da...

“Yaşanılan sürecin bana kattığı çokönemli şeyler var” diyor, “Süreciörgütlü yaşamak zorlukları daha kolayaşmamı sağladı. Zorluklar daha birkatlanılır, yaşam daha bir yaşanılır oldu.Geleceğe dönük umudum yenidenyeşerdi. İnsanın uğruna mücadeleedeceği bir şeylerinin olması kişiyi birçok açıdan geliştiriyor. Bilinç insanınkazanacağı en değerli varlık olsagerek.”

Erdal Aykaç, bugün Almanya'dayaşıyor. Bu kitapla tarihe bir notdüşmek istediğini söylüyor. O dönemyaşamlarını ortaya koyan birçokinsanın bıraktığı izleri biraz dahapekiştirmek ve yeni izler ekletmekistiyor.

TTEESSAADDÜÜFFÜÜNN BBÖÖYYLLEESSİİAdana Cezaevi’nde bugün artık

herkesin bildiği inanılmaz işkenceleremaruz kaldı, arkadaşlarının ölümüneşahit oldu. 1980 ortasıydı, cezaevindenkaçmanın yollarını arıyorduarkadaşlarıyla birlikte. Plan yapılmış,bağlantılar kurulmuştu, tünelkazılacaktı. Kazdılar da. Kaçtılar, amadaha tünel kazma aşamasında ağır birbedel ödediler. Bir arkadaşları tüneldeelektriğe çarpılmış ve ölmüştü. Dışarıdaise başka bir felaket bekliyordu onları.12 Eylül darbesi olmuş, hareketalanları daha da daralmıştı. Uzun süredağlarda saklanmışlardı, sonra kimlikdeğiştirerek Gaziantep'e gitmişlerdi.Yeni adı Cuma B.'ydi Erdal Aykaç'ın.Bir yandan kimliğini saklıyor bir yandanmücadelesini sürdürüyordu. Ta ki rutinbir aramada “soruşturulmak” içingözaltına alınana kadar. Soruşturmayani işkence 37 gün sürdü. Sonundapolisleri ikna ettirmişti. O Cuma B.'ydive serbest bırakılacaktı. Tesadüfün bukadarına pes dedirtecek olay tamemniyetten çıkacakken başına geldi.Gerçek Cuma B. ehliyet işlemleri içinemniyetteydi. Bir polis memurumasanın üstünde duran iki nüfuscüzdanını görünce olan oldu. Hangisigerçek Cuma B.'ydi? Sorgu uzunsürdü. İkisi de işkence görüyordu. İkiside “gerçek Cuma B. benim” diyordu.Sonunda Cuma B.'nin babası emniyetegetirildi. Adam oğlunu teşhis etti.Aykaç, “Cuma'nın işkencedeyaşadıklarından dolayı üzgünüm” diyorbugün. “Sadece Cuma için değil bütünişkence görenlere, yaşamınınbaharında üzerlerinde hangi elbiseolursa olsun yitirdiğimiz gençlerimizede çok üzülüyorum” diyor ve ekliyor“Tanıma fırsatı bulamadığım bu insanlaumarım bir gün karşılaşırım. Cuma B.eğer bu satırları okuyor ise sevgi vesaygılarımı iletiyorum, umarım beniaffeder.”

AYŞEYILDIRIM

KKiimmlliiğğiinniinn aaççıığğaa ççııkkmmaassııyyllaa yyeenniiddeenncceezzaaeevvii yyoolluu ggöörrüünnddüü AAyykkaaçç''aa.. İİşşlleemmeeddiiğğiibbiirrççookk ssuuççttaann iiddaamm iisstteemmiiyyllee yyaarrggııllaannııyyoorrdduu..BBiirrkkaaçç cceezzaaeevvii ddoollaaşşttıı.. BBuu ssıırraaddaaaarrkkaaddaaşşllaarrıınnıınn iiddaamm eeddiilliişşlleerriinnee ddee ttaannııkk oolldduu..BBuunnllaarrddaann bbiirriissii ddee AAllii AAkkttaaşş’’ttıı.. TTaarriihh 2233 OOccaakk11998833.. GGeecceenniinn iilleerrlleeyyeenn ssaaaattlleerriinnddeehhüüccrreeddeenn hhüüccrreeyyee ssoohhbbeett eettttiikklleerrii ssıırraaddaaggeellmmiişşttii aasskkeerrlleerr AAllii AAkkttaaşş’’ıı aallmmaayyaa.. ““AAllii bbiirryyaannddaann bbeenniimmllee kkoonnuuşşuurrkkeenn ddiiğğeerr yyaannddaannbboonnccuukkttaann bbiirr kkuuşş öörrüüyyoorrdduu”” ddiiyyee aannllaattııyyoorr ooggeecceeyyii.. İİzziinn vveerriillmmeeddiiğğii iiççiinn ssaaddeeccee ggöözzlleerriiyylleevveeddaallaaşşmmıışşttıı ööllüümmee ggiiddeenn aarrkkaaddaaşşııyyllaa..DDuurruuşşmmaallaarr ddeevvaamm eeddeerrkkeenn bbuu kkeezz KKıırrşşeehhiirrCCeezzaaeevvii''nnee nnaakklleeddiillddii.. CCeezzaaeevvii ddeeğğiişşssee ddeeyyaaşşaannaannllaarr aayynnııyyddıı.. İİşşkkeenncceelleerr,, bbaasskkııllaarr,, aaççllııkkggrreevvlleerrii…… ÖÖzzggüürrllüükk iiççiinn tteekk yyooll vvaarrddıı;; kkaaççmmaakk..OOppeerraassyyoonnuunn aaddıı ““SSppaarrttaakküüss”” oolldduu.. KKöölleelleerriinn

öözzggüürrllüükk aayyaakkllaannmmaassıı ggiibbii......TTüünneell kkaazzmmaa iişşii aayyllaarr ssüürrddüü.. KKooşşuullllaarr nnee

oolluurrssaa oollssuunn,, eeğğlleenniiyyoorrllaarrddıı ddaa.. İİççeerriiyyee ggiizzlliicceessookkttuukkllaarrıı ffoottooğğrraaff mmaakkiinnaassııyyllaa,, eelllleerriinnddeeppuussuullaa ttüünneelliinn ggiirriişş bbööllüümmüü oollaann ttuuvvaalleettttaaşşıınnıınn bbaaşşıınnddaa,, ttüünneelliinn iiççiinnddee hhaattıırraa ffoottooğğrraaffııççeekkiiyyoorrllaarrddıı...... KKiittaappttaa bbuu ffoottooğğrraaffllaarraa ddaa yyeerrvveerriiyyoorr AAkkttaaşş.. ““TTüünneelliinn ffoottooğğrraaffllaannmmaassıı ffiikkrriiiinnssaannıınn eenn zzoorr kkooşşuullllaarr aallttıınnddaa bbiillee nneelleerriibbaaşşaarraabbiilleecceeğğiinniinn kkaannııttllaannmmaassıı aannllaammıınnııttaaşşııyyoorr.. DDaahhaa oo zzaammaannllaarr ffoottooğğrraaffllaarrddaann bbiirryyeerrlleerrddee yyaarraarrllaannmmaayyıı ddüüşşüünnddüükk.. KKiittaappttaayyaayyıınnllaannaannllaarrıınn ddıışşıınnddaa ddaahhaa bbiirr ççookk ppoozz vvaarr..BBuunnllaarrddaann hheerrhhaannggii bbiirr bbeellggeesseell yyaa ddaabbeennzzeerrii ççaallıışşmmaaddaa yyaarraarrllaannııllıırr,, bbuu ççaallıışşmmaannıınnggeelliirrii iinnssaann hhaakkllaarrıı aallaannıınnddaa ççaallıışşmmaa yyaappaannkkuurruulluuşşllaarraa aakkttaarrııllıırr ddiiyyee ddee ddüüşşüünnmmüüşşttüükk.. BBuuddüüşşüünnccee bbuu kkiittaapp iiççiinn ddee ggeeççeerrllii”” ddiiyyoorr..

Ölüme giden arkadaşagözleriyle veda etti

YYaazzmmaakk yyeenniiddeenn yyaaşşaammaakk ggiibbii

19 EYLÜL 2010 / SAYI 1278

Yıl 1988. Aykaç’a göre “bugüne dek kazılmışdünyanın en uzun tüneli”nden 18 kişi özgürlüğekaçıyor. Bir süre ayrı ayrı saklanıyorlar. Bazıları içinbu uzun sürmüyor; yakalanıp öldürülüyorlar.Aykaç için tek yol yurtdışına çıkmak. Çıkıyor da. O

günden beri Almanya'da yaşıyor. İşte bu 10 yıllıkmücadeleyi anlatıyor Aykaç kitabında. Birçok şeyiyazmanın yaşamaktan daha zor olduğunusöylüyor. “Yaşamak istemediğim bir çok şeyikaleme alırken yeniden yaşamak durumunda

kaldım. Biraz bu nedenle, biraz da insanlarınokurken yaşanılan vahşeti duyumsamamalarıiçin işkence gibi konuların çok az birbölümünü ve olabildiğince özetleyerekyazmaya çalıştım” diyor.

Aykaç yaşadıklarını kızı Direnç'e deanlatmıştı. Ama çok az bir bölümünü. Kitabıokuyunca ne hissetti Direnç? “Belli etmemeyeçalıştıysa da çok sarsıldığını fark ettim.Özellikle Ali Aktaş'ın idam gecesindeyaşananlardan çok etkilendi ve ‘Bunları 18yaşından küçükler okumamalı’ dedi. Sonra AliAktaş'ın idam gecesine kadar örmüş olduğuboncuktan kuşu sordu. ‘O da Ali Aktaş gibiözgürlüğe uçtu’ dedim.”

Kitapta C. Erdal Aykaç imzasını kullanmış.Okuyan herkesin sanacağı gibi Cuma'nın C'sideğil bu. “Cemil çok sevdiğim ve idam edilenarkadaşlarımdan birinin taşıması için birliktekararlaştırdığımız bir isimdi. Severektaşıyorum. Kitaptaki kısaltma bu anlamıtaşıyor.” Bugün yeniden başa dönse yine aynıyerden başlayacak kadar kararlı. Tabiiişkenceleri gönüllü olarak yaşamak istemiyor.Ancak, mücadelenin böylesi riskleri taşıdığınıda biliyor. İsteği ise uygun koşullar olduğundayaşarken yeniden memleketine gelmek.

Aykaç’ın Alan Yayın’dan çıkan kitabı ikincibaskısını yaptı bile.

Erdal Aykaç,Mayıs 1980AdanaCezaevi...

KırşehirCezaevi, tüneliçi kavşaknoktası

top related