~.3j- ly aneisamveri.org/pdfdrg/d00033/2003_hmos/2003_hmos_yildirimk.pdfmüstehcen unsurlar...
Post on 28-May-2020
3 Views
Preview:
TRANSCRIPT
•
lY ANE • • • ILMI DERGI
,•
PEYGAMBERiMiz HZ. MUHAMMED (SA V) -ÖZEL SAYI-
.'·
2. Baskı
ANKARA- 2003
~.3J-
HZ. PEYGAMBER VE ŞIIR ' -·
Kadri Yıldınm*
İSLAM ÖNCESi ARAP TOPLUMUNDA ŞİİR VE ŞAİRİN YERİ Şiir, Islam öncesi Arap toplumunda çok önemli bir yer işgal etmiştir. Şiir sana
tından tecrid edilerek ele alınırsa bu cem'iyet kaba, haşin ve basit bir topluluk halini alıp hemen hemen bütün cazibesini kaybeder) Bazı kaynaklardan Arapların Islam' dan önce şiire kutsal bir gözle baktıkları anlaşılmaktadır. Sanat değeri yüksek şiirleri kendilerine özgü ibadetlerde okumalarız,. meşhur şairlerinden el-Mütelemrnis (ö.m.569)' in bir beytini okumak istederken abdest almaları3, dinledikleri şiirlerden çok etkilendiklerinde secdeye varmaları4 ve şairlere başka milletierin peygamberlere baktıkları bir gözle bakmalarıs bu kudsiyetin birer göstergesi sayılmaktadır.
Bir kabllede bir şair yetiştiği zaman komşu kabileler gelip onu tebrik ederlerdi. Düğünlerde olduğu gibi yemekler pişirilir ve ziyafetler verilirdi. Bu arada kadırılar da koro halinde toplanarak çalgılar eşliğinde dans eder, sevinç gösterilerinde bulunurlardı. Büyük küçük herkes birbirini kutlardı. 6
Arapların şiir ve şair! ere verdiği bu değerin altında bazı nedenler yatmaktadır. Bu nedenlerden biri bugünkü medyanın üstlendiği görevin bir benzerinin o zamarılar şii; ve şairlerce yürütülmesidir. Her şair mensubu bulunduğu kabıtenin propagandasını yapar ve onu en parlak medhiyelerle överdi. Buna karşılık rakip ve düşman kab!-
• Yrd. Doç. Dr., Dicle Üniversitesi Ilahiyat Fakültesi Ö~retim Üyesi. 1 Nihat M. Çetin, Eski Arap Şiiri, Istanbul, 1973, s.l. 2lbn Tayfur, Muhammed, e/-Mensur ve'/-manzum, Beyrut, ts., s.39. 3 Adil el-Feıidi.t, eş-Şuarilu'l-cilhiliyyune'l·evilil, Beyrut, 1994, s.36. 4 el-Feıicat, a.g.e., s. 37. 5 Bkz. Nayif Ma'ruf, e/-Edebu'l-lslilmi fi ahdi'n·nübüvve ve hilafeti'r-rilşidin, Beyrut, 1410/1990, s.89. 6lbn Reşik, Ebu Ali Hasan, ei-Umde fi mehilsini'ş·şi'r ve ildilbihi ve nakdi~, HI, Beyrut, 1982, I, 63 ..
' ~~------'_,~ __ -_·\~--·-·----~~--
548 DIYANET ILMI DERGI • PEYGAMBERIMIZ HZ. MUHAMMED (ÖZEL SAYI)
Jelerin moralini bozan, halkı onlardan soğutan çok etkileyici hicivler söylerdi. Savaşlarda kabilesine cesaret verici hamasi şiirler terennüm eder, barış zamanında da nasıl bir siyaset takip edecekleri hususunda yol gösterirdi.7 Okuma ve yazmanın yok denilecek kadar az olduğu Arap toplumunda onların adetlerini, inançlarını, savaş ve barış dönemindeki uygulamalarını ve gösterdikleri kahramanlıklan sonraki nesillere aktarmada en etkin yolun şiir olması da bu sanata ayrı bir ehemmiyet kazandırmıştır. Zira Araplar sonraki nesillere ulaşmasını istedikleri en önemli mesajlarını ve maddi-manevi' değerlerini ustaca şifrlere yansıtmışlardır. Bundan dolayıdır ki şiire "Arapların Dıvanı" (kayıt defteri) denilmiştir.8
Arapların belagata verdikleri önem de bu arada unutulmamalıdır. Hayal güçleri oldukça gelişmiş çok hassas bir kavim olan Araplar üzerinde belagatlı sözlerin büyük te'siri olurdu. Şöyle ki, belagatlı bir sözün etkisinde kalarak ayaklanabiliyor, yine belagatlı bir sözün etkisiyle birden sakinleşebiliyorlardı.9 Arapların bu yönünü çok iyi değerlendiren şairler özellikle savaş ve çatışmalarda şiirler söylerken en belagatlı sözlere yer vermeyi ihmal etmemişlerdir. Böylece şairin bir tek sözü üzerine kıyasıya çarpışanlar olduğu gibi, onun bir tek sözü üzerine yıllardan beri birbirleriyle kanlı bıçaklı olanlar da bir anda sakinleşip barışabiliyorlardı.lO
lslam'a davet esnasında Hz. Peygamber'in şiir ve şi'ıir gerçeğini göz ardı etmemesi dikkat çekicidir. O hiçbir zaman bir sanat olarak şiire karşı çıkmamış, sadece şiir söyledi diye hiçbir şaire cephe almamıştır. Diğer sanat dalları gibi şiirin de iyi olanını tasvip etmiş, kötü olanına karşı da olumsuz tavır takınmıştır. Bu bağlamda "hikmet" içerikli şiirleri teşvik etmiş, müşriklerle yapılan savaşlarda şiiri de bir mücadele aracı olarak kullanmış, bu sanatı toplumun yararı için icra eden kimi şairlere dua etmiş, kimilerini de maddi' olarak ödüllendirmiştir. Buna karşılık şiirsel güç ve yeteneklerini zulüm ve şirkin devamından yana kullanan, masum insanların ahlaki' ve insani değerlerine saldıran, özellikle medih ve hiciv gibi etkili şiir türlerini kendi şahsi çıkarları için bir şantaj aracı haline getiren şairlere karşı da gerekli tedbirlere başvurmaktan çekinmemiştir. Biz burada bir makale çerçevesinde Hz. Peygamber'in şiir ve şairlerle ilgili görüş, tutum ve davranışlarını ve bunlarla ilgili tahlil ve yorumları bazı başlıklar altında incelemek istiyoruz.
HZ. PEYGAMBER'İN ŞİİRLE İLGİLİ GÖRÜŞLERİ Hz. Peygamber'in şiir hakkındaki görüşünün veciz bir ifadesini onun şu hadisin
de görmek mümkündür: "Şiir de (normal) söz gibidir; güzeli güzel, çirkini çirkin-
7 Ahmed Emin, e/-Mu/assa/ /f tilrfhi'/-edebi'I-Arabf, Beyrut, 1994, s. 49-50. 8 Bkz. el-Cubbilri, Yahya, eş-Şi'ru'/-cilhi/1: Hasilisuhu ve funQnuh, Beyrut, 1986, s. 129-130. 9 Bkz. Corci Zeydan, Isiilm Medeniyeti Tarihi, Tre: Zeki Megamiz, I-V, Istanbul, 1973, lll, 53-54.
10 Salih Suruç, Kainatın Efendisi Peygamberimizin Hayatı, I-Il, Istanbul, 1993, I, 122.
HZ. PEYGAMBER VE ŞIIR 549
dir. "ll Buna göre bir şiirin iyi veya çirkin sayılmasındaki ölçü, onu meydana getiren kelime ve cümlelerin içerik olarak taşıdıkları anlamdır. Eğer bir şiir topluma doğru yolu gösteriyorsa, maddi ve manevi problemlerinin çözümünde olumlu katkı sağlıyorsa elbette ki bunu makbul şiir kategorisinde düşünmek gerekir. Buna karşılık zalimlerin hizmetinde bir araç olarak kullanılan, Islam'ın yasakladığı kabile veya ırk taassubunu canlandırmada bir propaganda silahına dönüşen, iffetli kadınlara yönelik müstehcen unsurlar taşıyan veya ağır hakaretlere varan onur kırıcı hiciv örneklerini içeren şiiriere Hz. Peygamber'in iyi bir gözle bakması düşünülemez. Meseleye bu açıdan yaklaşıldığında sözün şiir veya nesir. olması fark etmez.l2
Rivayete, göre Hz. Peygamber'in ö,zel şairlerinden biri olan Ka'b b. Malik (ö.S0/670) bir gün kendisine, "Ey Allah'ın Resulü şiir hakkında ne düşünüyorsun?" diye sorunca şu cevabı almıştır: "Mü'min kılıcıyla olduğu kadar diliyle de mücadele eder. "13
HiKMET iÇERİKLi ŞİİRLERİ ZEVKLE DiNLEMESi VE BU TÜR ŞİİRLERİ TEŞVİK ETMESi
"Hikmet" içerikli şiiriere özel bir ilgi duyan Hz. Peygamber; "Şüphesiz şiirin bir kısmında hikmet vardır"l4 diyerek bu tür şiiriere dikkat çekmiştir. Müşriklerin dilinden çıksa bile hikmeti almamızı tavsiye eden Hz. Peygamber, kendisi bir müşrik şairin hikmetli şiirlerinden tam yüz beyit dinleyerek örnek bir davranış göstermiştir. Sahabeden Amr b. Şerid bu konuda şunları rivayet etmektedir: Bir gün Resfilullah'ın arkasında deveye binip yürürken bana şöyle dedi: "Ümeyye b. Ebu's-Salt'ın şiirlerinden ezbere bildiğin bir şeyler var mıdır?" Ben de kendisine "evet" diyerek bir beyit okudum. Fakat Allah'ın Resulü bununla yetinmeyerek; "daha fazla söyle" deyince kendisine bir beyit daha okudum ... Ancak o bununla da yetinmeyip; "daha fazla oku" deyince ben de kendisine tam yüz beyit okudum.ıs Hadiste geçen Üroeyye b. Ebu' s-Salt, cahiliye döneminde söylemiş olduğu hikmet içerikli şiirlerle meşhur olmuştur. Kendisi eski semavi kitapları okumuştur. Allah Hz. Peygamber' i gönderince ona karşı kıskançlık duygusuna kapılmış ve iman etmemiştir. lman etmemekle kalmayan Ümeyye, nazmettiği hicivlerle ona saldırmış; kendisine karşı müşriklere şiirleriyle destek olmuş ve iman etmeden ölmüştür. Buna rağmen şiirlerinde işlemiş ol-
ll es-Suyuti, Celalüddtn Abdurrahman b. Ebu Bekir, ei-Cilmiu's-sağfr, şerh: Abdurrauf el-Munavi, ı-vı, Beyrut, 1982, IV, 175. (Hadis no: 4939).
12 lbn Mace, Sünen, tercüme ve şerh: Haydar Hatipoğlu, Istanbul, 1983, IX, 549. 13 Buhari, Ebfı Abdiilah Muhammed b. !smail, e/-Edebu'/-Müfred, Tre. ve şerh: A. Fikri Yavuz, 1-11, Is
tanbul, 1981, II, 221. 14 Nasıl, Mansur Ali, et-Tcic el-Cami' li'/-usiil fi ahddfsi'r-Rasiil, Istanbul, 1981 V, 282. 15 Bkz. lbnu Abdirabbih, EbU Ömer Ahmed b. Muhammed, el-lkdu'/-fer'id, ı-vı, Beyrut, 1989, II,
107.
550 DIYANET ILMI DERGI • PEYGAMBERIMIZ HZ. MUHAMMED (ÖZEL SAYI)
duğu dünyanın yaratılışı, puta tapmanın anlamsızlığı, içki ve kumar gibi aile dağıtan kötü alışkanlıklardan uzak durmanın gereği gibi hikmet olgularına yer verdiği için, Hz. Peygamber fırsat buldukça onun bu tür şiirlerini zevkle dinlemiştir.16
Hz. Peygambeön zevkle dinlediği şiirler sadece erkek şairlere ait olanlar değildir. Islam öncesi ve sonrası çlönemini birden idrak etmiş "muhadram" kadın şairler den biri olan el-Hansa' (Tumadir bini Amr)'nın şiirleri de onu oldukça etkilemiştir. Hivayete göre Hz. Peygamber ara S!ra bu kadın şairi çağırıp kendisine şiir okumasını istemiş, söylenen şiirleri az bulunca da; "daha fazlasını isterim" diyerek memnuniyetini dile getirmiştir .ı 7
Bazı kaynaklarda Hz. Peygamber'in huzurunda şiir ve Kur'an'ın yan yana okunduğu kaydedilmektedir. Kur'an ile beraber şiirin de okunduğu bu tür meclislerden birine giren Hz. Ebu Bekir; "Kur'dn'/a beraber şiir de mi?" diyerek hayret ve tepkisini ortaya koyunca, Hz. Peygamber onu sakinleştirmek maksadıyla; "Evet, bazen bu (Kur' an), bazen de o (şiir)"ıs diyerek durumda bir anormalliğin olmadığına işaret etmiştir.
ŞAiRLERİ MÜKAFATLANDIRMASI, ONLAR İÇİN DUA ETMESi Hz. Peygamber'in şiirlerini beğendiği bazı şairlere ödüller verdiği, bazılarına da
özel dualarda bulunduğu rivayet edilmektedir. Örneğin daha önce şiirleriyle lslam'a ve Hz. Peygamber'e hakaretlerde bulunan Ka'b b. Zuheyr (ö.26/645), tevbe edip müslüman olmaya karar verdikten sonra Hz. Peygamber'in huzuruna gelerek yaklaşık 60 beyitlik bir medhiye okumuştur. Hz. Peygamber beğendiği ve çevresindeki müslümanlara da dinlemelerini emrettiği bu kasideye karşılık şaire sırtındaki hırkayı çıkarıp hediye etmiştir. en-Nabigatu'l-Ca'di (ö.S0/670) Hz. Peygamber' e sık sık hoşlandığı şiirleri söyleyen şairlerden biriydi. Yine bir gün kendisine bazı beyitler okurken Hz. Peygamber onun için şöyle dua etmiştir: "Allah senin ağzını bozmasm". Bir rivayete göre 130 sene yaşayan şairin bu duanın bereketiyle öldüğü son güne kadar hiçbir dişi düşmeden sağlam kalmışl9, başka bir rivayete göre de düşen her bir dişin yerine bir yenisi çıkmıştır.2o
ŞİİRİ BİR SAVUNMA VE MÜCADELE ARACI OLARAK KULLANMASI
İslam'ın ilk yıllannda müslümanlar ile müşrikler arasındaki mücadelede şiirin büyük etkisi olmuştur. Kureyş şairlerinin öncülüğünde bir araya gefen muhalif şairler bir
16 Bkz. Mahmud Es'ad, Tarih-i Din-i Islam, Dersaadet, 1329, ı, 531. 17 Bkz. el-Ba~dadi, Abdulkadir b. Ömer, Hizanetu'l-edeb ue /übbu lübdbi /isani'/-Arab, ı-N, Beyrut,
ts., ı, 208; Muhammed Ali Kutub, Nisdun haule'r-Rasul, lskenderiye, 1995, s. 209. 18 Bu hadis! e ilgili yorum için bkz. lbrahim Canan, Hadis Ansiklopedisi = Kütüb-i Sitte, ı-XVJll, Istan
bul, ts., (Ça~ Yayınlan), VII, 301. 19 Bkz. lbnu Abdirabbih, ei-lkdu'/-fer1d, V, 241. 20 el-Kureşl, Cemhere, s. 49.
HZ. PEYGAMBER VE ŞIIR 551
grup oluşturup Hz. Peygamber'i ve diğer müslümanları hicvetmekle kalmamış, onların hanımları ve kızları hakkında müstehcen şiirler bile söylemekten çekinmemişlerdir. Bu şiirler ağızdan ağıza dolaştırılarak müslümanların şahsiyetleri küçük düşürülmek isteniyordu. Bunlardan kısa zamanda etkisini gösteren hiciv şiirlerine aynı yöntemle cevap vermek için müslüman şairler Hz. Peygamber' e gelip izin istediler. Hz. Peygamber bu maksatla kendisine müracaat eden şairler arasında bir ön eleme yapmak için onları sırayla çağırıp nasıl bir dil kullanacaklarını bizzat duymak istedi. Önce özel şairlerinden Abdullah b. Revaha'yı dinledi. Abdullah'ın şiirlerini uygun görmeyen Hz. Peygamber ona şu iltifatta bulunup -kendisini nazik bir şekilde geri çevirdi: "Sen kerfm (hep iyiliği düşünen) birisin." Aslında Hz. Peygamber bu sözleriyle hicvin şiddetli bir .dil gerektirdiğini, dolayısıyla Abdullah gibi meselelere hep iyilik cephesinden bakan birisinin bu sanatı etkili bir şekilde icra edemeyeceğini ima etmiştir.zı Abdullah'tan sonra Ka'b b. Millik gelip hazırladığı hicivlerden bazı örnekler sundu. Fakat Hz. Peygamber onun da hicivlerini yeterli bulmayıp kendisini şu sözlerle uğurtadı: "Sen savaş tasvirleriyle ilgili şiirleri daha iyi becerirsin/'22 Sonunda sıra Hassan b. Sabit' e geldi. Kendisi Hz. Peygamber'in huzuruna en son çağınlmanın verdiği üzüntü içinde; "Nihayet parçalayıcı bir dili olan bu asianı çağırma zamanı geldi" diyerek dilini çıkarıp ağzının etrafında şöyle bir gezdirdikten sonra sözlerine şöyle devam etti: "Seni hak ile gönderen Allah'a yemin ederim ki onları deri yırtar gibi dilim/e yırtacağım. "23 Bu sözleri dinleyen Hz. Paygamber ilk kez rnüşrikleri hicvetmek için Hassan'ın şahsında tüm müslüman şairlere resmen izin vermiş oldu.24
Hz. Peygamber'in Hassan'a verdiği izinden sonra müşrikleri bu hicivlerden duydukları korku sardı. Bunun somut örneklerinden iki tanesine değinmek istiyoruz: Bunlardan biri lslam'a düşmanlığıyla bilinen Yahudi şair Ka'b b. Eşref ile ilgilidir. Mekke'ye giderek Bedir Savaşı'nda öldürülen müşriklerden dolayı müslümanlar aleyhinde söylediği şiirler büyük yankı uyandırmış ve müşrikleri oldukça efkilemişti. Bunun farkına varan Hz. Peygamber bir hicviye nazmetmesi için Hassan'a emir verdi. Hassan'ın hicivleri o kadar etkili oldu ki, hiç kimse Ka'b b. Eşrefi misafir etmek istemedi.25 Diğer örnek ise Ebu Süfyan ile ilgilidir. Ebu Süfyan kendi emanı altında bulunan Ebu Uzeyhir adında Y emerıli bir adamı öldüren Mekkeli bir kabile reisinin bu cinayetini görmezlikten gelmiş ve katilin cezalandınlması yönünde herhangi bir talep ve girişimde bulunmamıştır. Haber Medine'ye ulaştığında bu fırsatı değerlendirmek isteyen Hz. Peygamber Hassan b. Sabit'i çağırarak Ebu Süfyan'ı korkaklık ve ihanetle suçlayan bir hicvi-
21 Bkz. Nayif Ma'ruf, e/-Edebu'/-lslcimi, s. 148. 22 Ma'ruf, a.g.e., ay. 23 Ma'n1f, a.g.e., ay. 24 Bkz. Abdurrahman el-BerkOki, Şerhu Divani Hassan b. Sabit, Beyrut, 1990, s. 39-40. 25 Bkz. Bichr Fares, "Hiciv", DlA, V, 344.
552 DIYANET ILMI DERGI • PEYGAMBERIMIZ HZ. MUHAMMED (ÖZEL SAYI)
ye hazırlamasını ve maktulün akrabalarını onun intikamını almaya teşvik etmesini sağlayacak unsurlara yer vermesini istedi. Hassan'ın bu bağlamda hazırlayıp söylemiş olduğu hicviye o kadar etkili oldu ki, maktulün Yemen'deki akrabaları Yemen'de seyahat etmekte olan Mekkelilerden intikam almak için onların ticaret yollarını kapatıp ekonomik açıdan onlara büyük bir darbe vurdular. Hassan'ın hicivlerinin neden olduğu tahribat karşısında şaşkına dönen Ebu Süfyan kabilesini güçlükle yatıştırabildi.26
ŞİİRİN HİCİV, MEDİH, AŞK VE AGIT TÜRLERİ İÇİN YENİ ÖLÇÜLER TA YİN ETMESi
Hz. Peygamber'in hicve izin vermesini aslında bu şiir türünün o dönemde fert ve toplum üzerindeki etkisine bağlamak gerekir diye düşünüyoruz. Zira eğer hiciv Arabistan'da bu kadar te'sirli olmasaydı, Hz. Peygamber İslam'ın ruhuna pek uygun düşmeyen bu silahı kullanmaları için şairleri teşvik edecek dereceye gdmezdi.27 Hicvin bu olağan üstü etkisinden dolayıdır ki Hz. Peygamber Hassan'a izin verirken "Müşrikleri hicvet, zira bu hicivler onları gerçek okiardan daha fazla etkilemektedir"2B diyerek bu silahın önemine işaret etmiştir. Ancak onun verdiği bu izin gelişigüzel ve mutlak manada sınırsız bir izin değildir. Ortaya birtakım ölçü ve prensipler koymuştur ki bunlara özet olarak değinmekte fayda görüyoruz.
Kaynaklarda onun Hassan'a hiciv izni verirken bazı tavsiyelerde bulunduğu kaydedilmektedir. Şöyle ki, Kureyş kabilesinin içinden hicvedilmeyi hak etmeyen nice masum insanların olabileceğini, dolayısıyla suçlu suçsuz ayırımı yapılmadan bir kabilenin tümünü hicvetmenin Islam'ın ruhuyla bağdaşmayacağını düşünen Hz. Peygamber, onu dönernin en ünlü soybilimcilerinden biri olan Hz. Ebu Bekir'e gönderip kimi hicvedip kimi hicvetmeyeceğini ondan öğrenmesini emretrniştir. Bunun üzerine Hz. Ebu Bekir kendisine gelen Hassan b. Sabit' e; "falancayı hicvet ama filancayo dil uzatma" diyerek kimi hi~vedeceğini ve kimi hicvin dışında tutacağım teker teker isim vererek açıklamıştır. Bu bilgilerden sonra Hassan kendisine söylenen isimleri hicvetmeye başlayınca bu hicivleri dinleyen Kureyşliler "bu şiirler olsa olsa EbU Bekir'in e/i altından çıkmıştır" diyerek işin içinde Ebu Bekir'in olduğunu anlamakta gecikmediler.29
Hz. Peygamber'in koyduğu prensipler çerçevesinde haksızlığa U!~rayan bir kimse taşkınlık yapmadan hasmını hakettiği kadar hicvedebilir. Ama bunu yaparken hasmının bağlı olduğu kabilenin tümünü hedef alması ve topyekün bir karalamaya girişmesi asla meşru görülmemiştir. Hz. Peygamber'den farklı yollarla rivayet edilen şu iki ha-
26 Bkz. Hamidullah, /sldm Peygamberi, II, 1039-1040. 27 Fares, a.g.e., ay. 28 Hadiste ilgili farklılafız ve rivayetler için bkz. lbn Hacer, Fethu'l-bôrf bi şerhi Sahfhi'l-Buhdrf, I-XIII,
Kahire, 1986, X, 562-563. 29 Bkz. ei-Berkükf, a.g.e., s. 39-40.
HZ. PEYGAMBER VE ŞliR 553
dis bu olguyu açık bir şekilde gözler önüne sermektedir: "Suçu en büyük insan, bir kabilenin tümünü hicveden şairdir. "30 "Şüphesiz en büyük iftiracı, bir adamla hicivleşirken onun mensup olduğu kabilenin tümünü hedef alan kişidir. "31
Hz. Peygamber'in hicivle ilgili hassasiyetinin bir başka göstergesi de önce müşriklerin bu yola başvurmalarını şart koşarak müslümanlara ancak bundan sonra cevap hakkının tanınması gerektiği yönündeki talimatıdır. 32
Hz. Peygamber'in disiplin altına aldığı medih türünü icra eden şairler için "Medihte aşırı gidenlerin yüzüne toprak atınız"33 diyerek konuyla ilgili hassasiyetini ifade etmiştir. Her ne kadar kendisini İslami dava ve peygamberlik açısından metheden bazı şg,_irleri taltif etmişse de bunu lslam'a yararlı olduğu için yapmıştır. Kendisinin şahsi olarak methedilmek istemediğini onun şu sözlerinden rahatlıkla anlayabiliriz: "Hıristiyanların lsa hakkında yaptıkları gibi siz de benim hakkımda aşırı övgü/erde bulunmayın ız. "34
Aşk ve kadın unsurlarını içeren şiirleri de revizyona tabi tutan Hz. Peygamber, lslam öncesi şairlerin yaptığı gibi evli ve iffetli yabancı kadınlar hakkında söylenen aşk şiirlerini yasaklamış, bu tür şiirleri kişinin ancak kendi hanımı hakkında söyleyebileceğini ifade etmiştir. Örneğin İslam şairlerinden biri olan ve aşk ve kadın şiirleri hususunda bazı zaafları bulunan Malik b. Umeyr' e hitaben Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "Eğer bu konuda kendine hakim alamıyorsan kendi hanımın hakkında aşk şiirlerini söyleyebi/irsin. "35
Hz. Peygamber ağıt (mersiye) şiirlerine de yeni yaklaşırnlar getirerek bu şiir türünü lslam diniyle bağdaşmayan bazı unsurlardan arındırnuştır. Daha çok kadınların şöhret buldukları ağıt türünün revizyonu için işe önce kadınlardan başlamıştır. Rivayete göre müslüman olup kendisine biat etmeye gelen kadınlardan bir daha cahiliye dönemindeki gibi ağıt yakmayacaklarına dair söz almıştır.36 Aslında onun bu tür tedbirlere başvurmasını sadece dini yönden değil, toplumsal barışa katkı yönüyle de değerlendirmek gerekir. Zira başta kadınlar olmak üzere cahiliye döneminin ağıtçı şairleri bir yandan öldürülen kişinin meziyetlerini sayarken öte yandan sergiledikleri bazı davranışlarla onun intikamının alınması için kabilesine çağnda bulunurlardı. Bu uygulamalarla tamamen intikam ve kan davasını ileri boyutlara taşıyarak her türlü diyet ve barış girişimlerini sonuçsuz bırakan bu şairler yüzünden cenaze kaldırma merasimleri kabileler ara-
30 Buhan, e/-Edebu'/-müfred, II, 228. 31 lbn Mace, Ebu Abdiilah Muhammed b. Yezfd, Sünen-i /bni Mace, 1-X, Istanbul, 1983, IX, 553. 32 Bkz. lbn Hacer, Fethu'/-bilri, X, 563. 33 es-Suyfıt!, el-Camiu 's-saftir, I, 182, Hadis n. 234. 34 Buharf, Enbiya 44. 35 lbn Hacer, a.g.e., X, 565. 36 Bkz. Buharf, Cenaiz 664 (ez-Zubeydf muhtasarı ile).
554 D!YANET ILMi DERGI • PEYGAMBERIMIZ HZ. MUHAMMED (ÖZEL SAYI)
sında adeta bir güç gösterisi ve intikam alma mitingi haline gelirdi.37 Hz. Peygamber başta kadınlar olmak üzere ağıtı bir intikam ve kan davasını körükleme aracı olarak kullanan şairlere bunun bir cahiliye adeti olduğunu hatırlatmış, gerektiğinde intikam yerine alternatif olarak diyeti de kabul edebileceklerini veya affetme yetkilerini kullanabileceklerini ifade ederek banş ortamının sağlanmasına katkıda bulunmuştur.
ŞiiRIN KÖTÜLÜGÜNE İLİŞKİN BAZI SÖZLERİNİN TAHLILI Hz. Peygamber'in şiir ve -şairlere yönelik bazı kınayıcı hadislerine rastlamak
mümkündür. Bu tür hadislerin zahiri metin ve manalarma bakıldığında şiirin mutlak bir şekilde kınandığı görülüyorsa da, bunların söyleniş nedenlerini ve farklı rivayetler arasındaki bağlantıları dikkate alan alimler zahire göre hüküm vermenin yanıltıcı olacağını özellikle vurgulayarak bu hadisleri çeşitli şekillerde yorumlamışlardır. Biz burada Hz. Peygamber'in konuyla ilgili en çok tartışılan iki hadisini ve bu hadislerle ilgili yorum ve değerlendirmeleri ele almak istiyoruz:
1- "Kişinin (ya da içinizden birinin) içinin irin/e dolması onun için şiir/e dolmasından daha iyidir. "38 lik bakışta bu hadiste şiire yönelik tenkidin mutlak olduğu, dolayısıyla az veya çok oluşu, muhtevasının hayır veya şer oluşu gibi bir ayırımın yapılmadığı göze çarpmaktadır. Ancak alimler diğer bazı ri vayetiere ters düştüğü açık olan bu hadisle ilgili önemli bazı yorumlar yapmışlardır ki bu yorumlardan bazılanna değinmekteyarar görüyoruz.
Hz. Aişe (ö.58/678)'nin daha kendi zamanında EbO. Hüreyre'nin rivayet ettiği bu hadisle ilgili yapmış olduğu şu değerlendirme gerçekten üzerinde durulmaya değerdir: Hadiste sözü edilen şiirden amaç Hz. Peygamber'i hedef alan hicivlerdir. EbO. Hüreyre ise hadisin baş tarafını ezberlemiş fakat son kısmını ezberlememiştir. Müşrikler Hz. Peygamber'i hicvediyorlardı. Bunun üzerine Allah'ın ResO.lü şöyle buyurdu: "Kişinin (ya da içinizden birinin) içinin irin/e dolması onun için hicvedildiğim şiirler/e dolmasından daha iyidir." Fakat Ebu Hüreyre hadisin bir parçası olan "hicvedildiğim şiirler" kısmını ezberlememiştir.39 Mezkur hadisi yorumlayan alimlerden biri de ünlü şiir eleştirmeni lbn Reşlk'tir. Ona göre hadiste tenkid edilen şiirden maksat kişinin kalbine galebe çalan, onu Kur'an okumaktan ve farzları yerine getirmekten alıkoyan, dolayısıyla Allah'ı anmaktan uzaklaştıran şiirlerdir.40 Bu hadisin yer aldığı kaynaklardan biri olan es-SuyO.tl'ye ait "el-Cı1miu's-Sağlr"i şerh eden ünlü hadis alimi ei-Münavl ise Hz. Peygamber'in tenkid ettiği şiirin üç önemli türüne dikkat çekmektedir: Birincisi yabancı kadınlarla ilgili yasak aşk şiirleri. Ikincisi
37 Bkz. Süleyman Uludağ, "Ağıt", DlA, I, 470. 38 Bkz. es-Suyun, e/-Camiu's-sağır, V, 259, hadis no: 7218; Müslim, eş-Şi'r 2257. 39 Bu tespit için krş.lbn Hacer, Fethu'/-bdri, X, 565; Muhammed Sa' d Feşvan, ed-Dfn ve'l-ah/ak /i'ş-şi'r,
Kahire 1985 s. 116; cabizade, Ali Fehmi, Husnu's-sihabe /i eş'dri's-sahdbe, I-II, Derseadet, 1327, I, 15. 40 Bkz. lbn Reşı'K, e/-Umde, I, 31-32.
HZ. PEYGAMBER VE ŞIIR 555
haksız hicivleşmeler. Üçüncüsü de fahr (kişinin kendi nefsi veya kabilesiyle övündüğü şiirler) dır. Dolayısıyla hadiste kınanan, şiirin bu üç türüdür.41
2- "Şeytan ı yakalayın. :'42 Hz. Peygamber bu sözü şiir söyleyen bir şairi göstererek çevresindekilere hitaben söylemiştir. Bu hadis için de ilginç yorum ve tespitler yapılmıştır. lbn Hacer şair için şeytan tabirinin kullanılmasını üç nedenden birine bağlamaktadır: Şairin zararlı bir müşrik olması, şiirin kendisini Allah'tan uzaklaştıracak kadar etkisi altına alması, o an söylediği şiirlerin çirkin43 unsurlar taşıması. Münavi ise Hz. Peygamber'in bu şairin şiiri bir çıkar aracı olarak kullandığım, kendisine bahşiş verenleri överken vermeyenleri onur kıncı sözlerle hicvettiğini bildiği için böyle bir söz söylediğini ifade etmektedir.44 Benzer bir yorumu da Kurtubi yapmış ve sözlerini; "böyle bir şeHrin şiir/e elde ettiği kazanç meşru değil, onu dinlemek de uygun o/maz"45 diye noktalamıştır.
Mezkur hadiste Hz. Peygamber'in şaire şeytan demesiyle ilgili Nevevi'nin şu açıklaması ise aynı zamanda Islam'ın şiire bakışını da vedz bir şekilde ortaya koyması açısından zikredilmeye değerdir: Bazı alimler bu hadisi ileri sürerek şiiri mutlak surette rnekruh görmüşlerdir. Oysa çoğu müctehidler fahiş unsurlar taşımadığı sürece şiirin mübah olduğunu söylemişlerdir. Zira şiir de nihayet bir söz çeşididir. Sözün iyisi iyi, kötüsü de kötüdür. Doğru olan görüş de budur. Çünkü bizzat Hz. Peygamber şiir dinlemiş, başkasına okutmuş, müşriklerle mücadelede şiirden yararlanmıştır. Ayrıca sahabiler, halifeler ve daha nice faziletli imamlar da şiir söylemişlerdir. Bunlardan hiç kimse şiiri mutlak manada kötü görrn~miştir. Onların karşı çıktıkları şey şiirin kötüye kullanılmasıdır. Hadiste şaire şeytan denilmesi ise onun ya zararlı bir kafir olmasıyla, ya da söylediği şiirlerin çirkin unsurlar taşımasıyla yorumlanabilir.46
HZ. PEYGAMBER'iN ŞAiR OLMADIGI VE KENDİSiNE ŞİİR ÖGRETİLMEDiGİNE İLİŞKİN AYETLER VE YORUMLARI
Kuran-ı Kerim'de şiir kelimesi sadece bir yerde, şair kelimesi de biri çoğul (şuara) olmak ü:>:ere beş yerde zikredilmiştir. yorumlarından da anlaşılacağı gibi bu ayetlerden mutlu k manada şiir sanatına veya şairlere bir saldırı anlamını çıkarmak, Hz. Peygamb~r'in şair olmamasını ve kendisine şiir öğretilmemesini de yine bu bağlamda düşünmek son derece yanlıştır. Zira bu ayetlerle ilgili yapılan tefsir ve değerlendirmelerde varılan ortak sonuç şudur: Kur'an'daki üstün fesahat ve belağat karşısında
41 Bkz. el-Münav!, Feyzu'l-Kadir, V, 259. 42 Nasıl, et-Tae, V, 281. 43 Bkz. lbn Hacer, a.g.e., X, 565-566. 44 Bkz. el-Münav!, a.g.e., I, 529. 45 Bkz. ei-Kurtubf, EbU Alıdillah Muhammed b. Ahmed, e/-Cdmi' li ahkami'/-Kur'an, Kalıire, 1966, XIII, 150. 46Geniş bilgi için bkz. en-Nevevf, Ebfı Zekeriya Muhyidcl!n b. Şeref, Sahihu Müslim bi şerhi Imam en-
Nevevi, 1981 (baskı yeri yok), XV, 14-15.
'·.-.J
ı
1
1
556 DIYANET ILMI DERGI • PEYGAMBERIMIZ HZ. MUHAMMED (ÖZEL SAYI)
hayretler içerisinde kalan müşrikler ona bir isim bulma konusunda arayışlar içine girdiler. Kur'an için bazen şiir, bazen sihir, bazendekahin sözü şeklinde yakıştırmalarda bulundular. Bu kitabı getiren Hz. Peygamber' e de yerine göre şair, sihirbaz ve kahin dediler. Müşriklerin bu iddialarını reddetmek üzere Allah muhtelif ayetler indirerek Kur'an'ın şiir, Hz. Peygamber'in de şair olmadığını vurgulamıştır. Biz burada "Hz. Peygamber ve Şiir" konusundan ayrı düşünülemeyen bu ayetlerden iki tanesiyle ilgili önemli bazı yorum ve tahlilleri özet olarak ele almak istiyoruz.
"Biz ona şiir öğretmedik. ZGten bu ona yaraşmaz da. Onun söyledikleri ancak Allah'tan gelmiş bir öğüt ve apaçık bir Kur'ôn'dır."47
Bu ayet, kafider tarafından ortaya atılan "Muhammed bir şfıirdir, onun getirdiği kitap ta şiir kabilinden bazı sözlerdir" iddiasına bir cevap olarak nazil olmuştur.4B Bu ayetten şiirin kötü bir sanat olduğu için Hz. Peygamber' e yakıştırılmadığı gibi bir sonuç çıkarmanın yardışlığına dikkat çeken lbn Reşlk bu konuda özetle şu değerlendirmeyi yapmaktadır: Eğer Hz. Peygamber'e şiirin öğretilmemesi bu sanatın kötülüğüne dair bir işaret olarak kabul edilirse, ona okuma ve yazmanın öğretilmemesi de okuma ve yazmanın kötülüğüne dair bir delil olarak kabul etmek gerekecek ki böyle bir iddianın mümkün olmadığı ortadadır.49 Benzer bir yorumda bulunan ünlü müfessir Kurtubf'ye
1 . göre de Hz. Peygamber'in şiir bilmemesi peygamberlik cihetiyle onun için bir fazilet sayılırken başkaları için şiir kabiliyetinden mahrum olmak bir eksikliktir. Yazı, Hz. Peygamber'in yazı ve şiir bilmemesi Kur'an'ın kendi uydurması olduğu yönündeki şüpheleri bertafar etmek için bir delil teşkil etmektedir. Zira yazı ve şiir bilmeyen bir insanın böyle olağan üstü bir kitabı yazması mümkün değildir. Ayette şiir ve yazının kötülüğüne dair en ufak bir işaret yoktur.so Ayetin; "ve bu ona yaraşmaz da" kısmını "ve
1 1
'' 1
bu ona müyesser olamaz, istese de yapamaz" şeklinde tefsir ederder de vardır. Özel-i· likle Hz. Peygamber'in bazı beyitleri söylerken kimi kelimelerin yerlerini değiştirerek , . ' şiirin orijinal yapısını bozması, uzun okunınası gereken yerleri kısa, kısa okunınası ge-. "j reken yerleri de uzun okuması, bunun neticesinde okuduğu şiir örneklerinde vezin ve
•. ··•· · .. · ~~fi~enin bozulmasın~ yol açmas:, _istes~ ~e bu ?ii:l:ri .. şiir ~rallarına u~~n ola:a~ bir ,,~ türlu okuyamaması gıbı hususlar alımlerı ayetle ilgilı boyle bır yoruma suruklernıştir.sı ., \ "Şfıir/ere gelince onlara ancak sapıklar uyar. Onların her vadide başıboş do-/ laştıklarını ve gerçekte yapmadıkları şeyleri söylediklerini görmedin mi? Ancak , iman edip iyi işler yapanlar, Al/ah'ı çokça ananlar ve haksızlığa uğradıklarında 1
' 1 1
r
47 Yasin, 36/69. 48 Bkz. e!-Kurtubi, el-Cami', XV, 51. 49lbn Reşik, el-Umde, I, 20. 50 Bkz. el-Kurtubi, a.g.e., XV, 54. 51 Geniş bilgi için bk. Isınail Hakkı el-Bursevl, RQhu'l-beyan fi tefs1ri'I-Kur'ôn, I-IX, Istanbul, 1389,
VII, 430-431.
HZ. PEYGAMBER VE ŞtiR 557
kendilerini savunanlar müstesnadır. Zalimler nasıl bir inkı/apla devrileceklerini yakında bileceklerdir. "52
Rivayete göre; "Şair/ere ancak sapıklar uyar" mealincieki ilk ayet nazil olduğu zaman Hz. Peygamber'in özel şairlerinden bir grup onun huzuruna vararak; "EyA//ah'ın ResO.lü, Allah bu ayeti indirdiğinde şüphesiz bizim şair olduğumuzu biliyordu. Şimdi halimiz ne olacak?" diye üzüntülerini dile getirince Hz. Peygamber; "lman edip iyi işler yapanlar, Allah'ı çokça ananlar ve haksızlığa uğradıklarında kendilerini savunanlar hariç" ayetlerini okuyup "işte onlar sizlersiniz" şeklinde cevap vermiştir.53
Şiir ve şairlerle ilgili en çok yorumlanan .bu ayette bütün şairleri n hedef alınmadığını görmek mümkündür. Kınanan şairler daha çok şiiri kötüye kullananlardır. Bu şairlerden amaç Hz. Peygamber'i hicveden müşrik şairler olup, onlara uyan sapıklar da hicivlerini dinlemek ve bu hicivleri etrafa yaymak için çevrelerinde toplanan destekçilerdir. 54 Ay etin nüzill sebebiyle ilgili nakledilen şu rivayet de konuya ışık tutması açısından zikredilmeye değerdir. Biri Ensar'dan diğeri de başka bir kabileden olan iki şair karşılıklı birbirini hicvediyorlardı. Etrafiarında toplanan kimseler de iki gruba ayrılmışlardı. Bazıları Ensar' dan olan şairi destekierken bazıları da diğerini destekleyip ortamı kızıştırıyorlardı. Mezkilr ayet bu olayın çirkinliği üzerine nazil olmuştur. 55
Konuyla ilgili diğer ayetler de şunlardır:
"Ve o (Kur'an) bir şair sözü değildir. Ne de az iman ediyorsunuzf"56
"Yoksa onlar: O bir şairdir, onun zamanın .felaket/erine uğramasını bekliyoruz mu diyorlar. "57
"Mecnun bir şair için tanrı/arımızı bırakacak mıyız? derlerdi. "58
"Hayır, bunlar saçma sapan riiyalardır; bilakis onu kendisi uydurmuş, belki de o bir şairdir. "59
BİBLİYOGRAFYA
el-Bagdaclf, Abdulkadir b. Ömer, Hizanetu'/-edeb ve lübbu lubdbi lisani'l-Arab, 1-1\7, Beyrut, ts.
el-Bursevf, İsmail Hakkı, Ruhu'I-beyan fi tejsfri'/-Kur'an, 1-IX, Istanbul, 1389.
el-Berkilkf, Abdurrahman, Şerhu Dfvanı Hassan b. Sabit, Beyrut, 1410/1990.
52 eş-Şuara, 26/224-227. 53 el-Kurtub!, a.g.e., XIII, 153. 54 Bkz. Yusuf lsa, Hassan b. Sabit: Hayatuhu ve şi'ruhu, Beyrut, 1990, s. ll-12. 55 el-Kurtub!, a.g.e., XIII, 152. 56 el-Hakka, 69/41. 57 et-Tur, 52/30. 58 es-Saffat, 37/36. 59 el-Enbiya, 21/5.
558 D!YANET ILM! DERGI • PEYGAMBERIMIZ HZ. MUHAMMED (ÖZEL SAYI)
BIT (Do[tuştan Günümüze Büyük ls/am Tarihi), redaksiyon H. Dursun Yıldız, I-XIV, Istanbul, 1992.
el-Buhar!, EM Abdiilah Muhammed b.lsmfu1, Sahfh, I-VI, Istanbul, 1981.
--, e/-Edebu'l-müfred, tre. ve şerh: A. Fikri Yavuz, I-II, Istanbul, 1981.
Cabizade, Ali Fehmi, Husnu's-sihdbe fi eş'ari's-sahdbe, I-II, Dersaadet, 1327.
Canan, İbrahim, Hadis Ansiklopedisi = Kütüb-i Sitte, I-XVIII, Istanbul, ts., (Çag Yayınları)
el-Cubbfıri, Yahya, eş-Şi'ru'/-eahili: Hasaisuhu ve fünunuh, Beyrut, 1986.
Çetin, Nihat M. Eski Arap Şiiri, Istanbul, 1973.
DlA (Türkiye Diyanet Vakfı Islam An.sik/opedisi), Istanbul, 1988.
Emin, Ahmed, ei-Mufassal fi tarfhi'/-edebi'/-Arabi, Beyrut, 1994.
Fares, Bichr, "Hiciv", DlA, V, 473.
el-Ferlcat, Adil, eş-Şuarau '1-eahi/iyyiıne'/-evail, Beyrut, 1994.
Feşvan, Muhammed Sa' d, ed-Din ve'l-ah/ak fi'ş-şi'r, Kahire, 1405/1985.
lbnu Abdirabbih, Ebu Ömer Ahmed b. Muhammed, el-lkdu'/-ferid, I-VII, Beyrut, 1989.
lbnu'l-Eslr, lzzüddin Ebu'I-Hasan Ali b. Muhammed, el-Kamil fi't-tarih, I-XV, Dimaşk, 1318.
İbn Hacer, Şihabüddin Ebu'l-Fadl Ahmed b. Ali, Fethu'/-bdri bi şerhi Sahfhi'/-Buhôrf, 1-Xlll, Kahire, 1986.
lbn Maee, EM Abdiilah Muhammed b. Yezld, Sünen-i lbn-i Maee (tercüme ve şerh: Haydar Hatipog-lu), 1-X, Istanbul, 1983.
İbn Sa' d, EbU Abdiilah Muhammed, et-Tabakatu'l-kübra, Beyrut, ts., (Daru Sadr)
İbn Reşlk, Ebu Ali Hasan, e/-Umde fi mehdsini'ş-şi'r ve adabih ve nakdi h, I-II, Beyrut, 1982.
el-Kureşi, Ebu Zeyd Muhammed b. Ebu'l-Hattab, Cemheretu eş'ari'l-Arab, Beyrut, 1986,
el-Kurtubi, EbU Abdiilah Muhammed b. Ahmed, e/-Cami'li ahkami'l-Kur'an, I-XII, Kahire, 1966.
Kutubl, Muhammed Ali, Nisau havle'r-Resiıl, İskenderiye, 1415/1995.
Ma'ruf, Nayif, e/-Edebu'l-lslamf fi ahdi'n-nübüvve ve hilafeti'r-raşidfn, Beyrut, 1990.
el-Münavf, Abdurrauf, Feyzu'/-Kadfr Şerhu Camiu's-sagir, I-VI, Beyrut, 1982.
Nasıf, Mansur Ali, et-Tae el-cami' /il-usul fi ahddisi'r-Resul, 1-V, Istanbul, 1981.
Özek, Ali ve arkadaşları, Kur'an-ı Kerim ve Açıklamalı Meali, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara, 1993.
en-Nevevf, Ebu Zekeriya Muhyiddin Yahya b. Şeref, Sahfhu Müslim bi şerhi'l-lmam en-Nevevf, I-XI-II, 1410/1981 (Baskı yeri yok)
en-Nuveyri, Şihabuddin Ahmed b. Abdulvahhab, Nihllyetu'/-ereb ft fununi'l-edeb, 1-XXVIIT, Mısır, 1975.
Sırma, İhsan Süreyya, Medine Dönemi ve Cihdd, Erzurum, 1986.
Suruç, Salih, Kainatın Efendisi Peygamberimizin Hayatı, I-II, Istanbul, 1993.
es-SuyQti, Cela.Iüddin Abdurrahman b. Ebfı Bekr, e/-Camiu's-sa[tfr (şerh: el-Münavf), I-VI, Beyrut, 1982.
--, e/-Müzhir, 1-11, 3. bs., Kahire, ts.
Uludag, Süleyman, "Agıt", DlA.
Zeydan, Corci, Islam Medeniyeti Tarihi, tre: Zeki Megamiz, 1-V, Istanbul, 1973.
1
1
top related