george walker bush

Post on 12-Jan-2017

21 Views

Category:

News & Politics

0 Downloads

Preview:

Click to see full reader

TRANSCRIPT

Geroge Walker

Bush(D. 6 Temmuz 1946), Amerika Birleşik Devletleri'nin 43. başkanıydı. 20 Ocak 2001-20 Ocak 2009 tarihleri arasında

görevde kalmıştır.

ULUSALFÜZE

SAVUNMASI1

ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld, Pentagon'da düzenlediği basın toplantısında, Bush yönetiminin, Kuzey Kore, İran, Irak gibi ülkelerden gelecek tehditlere karşı ulusal füze savunma sisteminde kararlı olduğunu vurguladı. Rumsfeld, ''Ruslar, füze savunma sisteminin kendilerine karşı bir tehdit olmadığını anlamalı. Bu meseleyi halledebileceğimizi düşünüyorum'' dedi. Rusya ile ABD arasında 1972'de imzalanan Anti-Balistik Füze Antlaşması (ABM) konusunda Kongre'de yaptığı konuşmada, ''Tarih oldu'' diyen Rumsfeld, basın toplantısında da aynı görüşü yineledi.

Rusya, Çin ve Avrupa ülkelerinin birçoğu, nükleer silahlanma yarışını artıracağı ve ABM antlaşmasına aykırı olduğu gerekçesiyle ABD'nin projesine karşı çıkıyor. ABD'nin bir ulusal füze savunma sistemi kurabilmesi için, ABM anlaşmasında değişiklik yapılması gerekiyor. Rusya bu anlaşmaya yanaşmıyor.

Pennsylvania'da bulunan savunma ve havacılık şirketi Boeing'i ziyaret eden Bush, binlerce Boeing çalışanına, ABD için gece gündüz çalışarak kaliteli ürünler ortaya koydukları için övgüler yağdırdı.

Başkan Bush, Boeing mühendislerinin, ilk önleyici füze sistemini (enterseptör) Alaska'da bir filoya yüklediklerini kaydetti. Bu sistemle, ABD'yi hedef alacak bir düşman füzesinin, havada vurulması öngörülüyor. Bush, “ulusal kalkan” olarak da nitelediği sistemin, ilk önce ABD'nin eski Cumhuriyetçi Partili başkanı Ronald Reagan tarafından planlandığını hatırlattı.

TERÖRLEMÜCADELE2

Ülkesinin 11 Eylül saldırısından gerekli dersleri çıkararak terörizme karşı savaş açtığını belirten Bush sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu savaşı Amerika istemedi. Her Amerikalı bunun geçici bir savaş olmasını diliyor. Ama ne yazık ki geçici değil. Bu savaş, biz ya da teröristler galip çıkana kadar sürecek. Biz düşmanları yenmezsek, çocuklarımız nükleer silahlarla donanmış terörist devletler ve radikal diktatörler tarafından yönetilen bir Ortadoğu’yla karşı karşıya kalacak. Bu yüzyılın gidişatını ve bütün dünyada milyonların kaderini belirleyecek bir savaştayız.”

Irak ve Afganista’ın işgalini gerekli gören ve milyonlarca sivilin ölümüne yol açan Bush, Irak’ta kitle imha silahlarının bulunduğunu idda etmiş ancak hiçbir şey bulamadan geri dönmüştü.

Ortadoğu’daki barışın dünya istikrarı için çok önemli olduğunu belirten Bush, “Ortadoğu’da barışın sağlanması, dünya barışı için çok önemli. Başkan olduğumdan beri Ortadoğu’da barışın sağlanması için çalıştım’’ diyerek salonu kahkahaya boğdu. :D

2002

3 DOKTRİNİ

Bush Doktrini'nin dört ana hedefi vardır:• Nükleer silah kullanma ve “rejim değiştirme” dahil

olmak üzere ABD askeri gücünün “pre-emptive” (gerektiğinde “preventive”) saldırı kapsamında kullanılması.

• Herhangi bir antlaşma veya örgütün Washington’un kararlarını sınırlandırmasının reddi.

• Herhangi bir stratejik rakibin ortaya çıkışını engelleme.

• ABD’nin global çıkarları bağlamında, askeri ve ekonomik siyaset bağıntısının açık bir biçimde ortaya konulması.

17 Eylül 2002 tarihinde, Başkan Bush, ABD'nin yeni 'Ulusal Güvenlik Stratejisi'ni açıklamıştır. Stratejinin (sözde) amacı, dünyayı sadece daha güvenli değil, aynı zamanda daha iyi yapmaktı. Bu doktrin, 20.yy.ın büyük savaşının, “hürriyet” ve “totalitarizm” arasında olduğu ve bu savaşın “özgürlük, demokrasi ve serbest girişimin kuvvetlendirilmesine karar verilmesi” ile sona erdiği vurgulanırken, ABD’nin de “eşsiz askeri gücü” ile ‘’büyük ekonomik ve siyasal etki” gücünü kullanabilme yeteneğine sahip olduğunun altı çizilmektedir. Yani aslında özetle; bölgede Amerikan hegemonyasını reddeden ve ekonomilerini Amerikan’ın liderliğini üstlendiği kapitalist anlayışla veya prensiplerle yürütmek istemeyen yöneticilere karşı, 11 Eylül bahane edilerek savaş başlatılmıştı.

Bu savaş “pre-emptive” veya “preventive” yani Önleyici/Ön alıcı saldırı ilkesiyle ‘’sezgisel meşru müdafaa hakkı’’na dayandırılmıştı. Önleyici savaş ve önceden vurma stratejisinin temel mantığı, rakibi, bir saldırı düzenlemeden, harekete geçerek saldırı kapasitesini ortadan kaldırmayı amaçlamaktır. Özellikle kitle imha silahlarına sahip olan ve terörü desteklediği iddia edilen ülkelerin sahip oldukları bu kapasiteleriyle, ABD kendisine herhangi bir saldırı yapılacağını düşünmekte veya öyle idda etmekteydi.

AMERİKAN İSTİSNACILIĞI4

Bu kavram, tarihte birçok farklı kişi tarafından olumlu veya olumsuz anlamlarda ve farklı amaçlarla kullanılmıştır ancak temelde 2 anlamda kullanıldığı görebiliriz;

İlk olgu, ultra-liberal olarak nitelendirilen Amerikan siyasal sistemi ve ekonomik yapısının diğer ülkelerden daha farklı olmasıdır. Başkanlık sistemi, federal yapısı, 2 kamaralı Kongre’si, kendisine özgü siyasi gelenek ve akımlarıyla, Amerika Birleşik Devletleri, dünyadaki birçok ülkeden daha farklı bir çizgidedir.

Aslına bakılırsa, tüm dünya ülkeleri birbirlerinden farklı siyasal sistemlere sahiptirler. Dolayısıyla, bu terimle anlatılmak istenen istisnacılık (exceptionalism), bunun ötesinde bir anlama sahip olmalıdır.

İşte bu anlamı veren ikinci olgu ise, ABD’nin, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere diğer ülkelerden farklı ve onların geçmiş hatalarından ders alarak kurulmuş yeni bir siyasi sistem olması nedeniyle, Avrupalı kuzenlerinden daha ileride, daha liberal ve başarılı bir model oluşturması, bu nedenle de dünya siyasetinde öncü bir rol oynamaya hakkının olmasıdır. Yani bu ikinci ve daha yaygın kabul gören anlamıyla, istisnacılık, üstünlük anlamında bir nitelik de taşımaktadır.

TEKTARAFLILIK5

11 Eylül saldırılarının ardından “dünya ya bizden yana olacaktır, ya da bize karşı” diyen ABD Başkanı Bush,

doktrininin en belirgin yanı olan tek taraflılık prensibini ortaya koydu ve bu doğrultuda pek çok adım attı;

• ABM (Anti-Balistik Füze Anlaşması) ‘den çekildi. Zararlı gazların üretiminin azaltılmasını öngören Kyoto Sözleşmesi’ni imzalamadı.

• CTBT (Nükleer Deneme Yapma Yasağı) anlaşmasını senatonun onaylamamasını gerekçe göstererek kabul etmeyeceğini açıkladı. Çocuk hakları konvansiyonunu reddetti.

• Biyolojik silahların önlenmesini öngören konvansiyon sürecini baltaladı ve uygulanamaz hale getirdi.

• CWC (Kimyasal Silahlar Üretimini Sınırlandırma/Yasaklama) konvansiyonunun uygulanmasını, ulusal güvenliği ile bağdaşmadığı gerekçesiyle engelledi.

• Uluslararası Ceza Mahkemesi ile ilgili olarak tüm ülkelerin tepkisini çeken ayrıcalıklar dayattı ve Amerikalıların bu mahkemede yargılanmamasını ön şart olarak koydu.

• 2003 yılında BM Güvenlik Konseyi iradesine rağmen Irak’ın işgal edilmesi ise ABD tek taraflılığının en büyük adımı oldu.

Uluslararası kurum ve konvansiyonları tanımayan, kararlarını tek taraflı olarak alan devletlerle ilgili kullanılan “Haydut devlet” nitelemesi, bu yönüyle son derece haklı gözüküyor.

TEŞEKKÜRLER !

George Walker Bush - BahattinYILMAZ

top related