gÖrsel-İŞİtsel arŞİvler ve tÜrkİye’dekİ...
Post on 15-Jan-2020
12 Views
Preview:
TRANSCRIPT
T.C.MARMARA ÜNİVERSİTESİ
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜBİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ ANABİLİM DALI
GÖRSEL-İŞİTSEL ARŞİVLERVE
TÜRKİYE’DEKİ DURUM
YÜKSEK LİSANS TEZİ
EMRAH ERDOĞAN
İSTANBUL 2005
T.C.MARMARA ÜNİVERSİTESİ
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜBİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ ANABİLİM DALI
GÖRSEL-İŞİTSEL ARŞİVLERVE
TÜRKİYE’DEKİ DURUM
YÜKSEK LİSANS TEZİ
EMRAH ERDOĞAN
TEZ DANIŞMANI : DOÇ.DR.OĞUZ İCİMSOY
İSTANBUL 2005
VII
ÖNSÖZ
Arşivcilik bilincinin ortaya çıkması yazının icadına kadar dayanmaktadır. İnsanoğlu
faaliyetlerini yazıya dökmeye başladıktan sonra ürettiği materyallerin gelecek kuşaklara
aktarılması gerekliliğini düşünerek saklamaya karar vermiştir. Bu saklama düşüncesi ile
arşivcilik biliminin temelleri atılmıştır. Yazı yazmak için kil tabletlerden, deriden ve hatta
bitki yapraklarından yararlanılmıştır. Kağıdın icat edilmesi ile büyük aşamalar kaydedilmiştir.
Zaman içinde yazının yanında farklı özelliklere sahip malzemeler de arşiv malzemesi olarak
kabul edilmiştir. Fotoğrafın icadından sonra, yaşanan olayları görsel ve işitsel olarak yansıtan
filmin icadı insanoğlunun en büyük başarılarından biridir. İlk başlarda eğlence olarak görülen
film gösterimleri günümüzde dünyanın en büyük ticari sektörlerinden biri haline gelmiştir.
Yazılı basından daha etkili olan görsel basın 21. yüzyılda toplumları etkileyen en önemli
güçlerden biri olmuştur.
Teknolojinin gelişmesi sonucunda görsel-işitsel materyaller arşiv malzemeleri
içersinde özel bir yere sahip olmaya başlamıştır. Kimyasal yapıları ve teknik özellikleri
nedeniyle görsel-işitsel materyallerin korunması, restorasyonu ve kullanımı uzmanlık
gerektirmektedir. Görsel- işitsel kayıt için filmlerden bantlara ve disklere kadar çok farklı
özelliklere sahip malzemeler kullanılmıştır. Analog kayıt ortamlarından dijital kayıt sistemine
geçilmiş olup her geçen gün daha kaliteli görüntü elde edilebilmesi için çalışmalar
yapılmaktadır. Bütün bu gelişmelerin takip edilmesi ve zamana ayak uydurulması ancak
konuyla ilgili geniş çaplı bilgi birikimi ile ciddi çalışmalar sonucunda gerçekleşebilir.
Bu çalışmada geçmişten günümüze görsel-işitsel arşiv malzemesi olarak kullanılan
materyallerin teknik özellikleri incelenerek gelişimleri ortaya koyulmaya çalışılmış, ilk
görüntü kaydının ardından gelişen kayıt formatlarındaki değişiklikler kronolojik bir sırayla ele
alınmıştır. Çalışmamızda daha önce konu ile alakalı çeşitli üniversitelerde yapılan tezler de
incelenmiş ve yararlanılmıştır. Şenol Er tarafından 1992 yılında Mimar Sinan Üniversitesi
Sinema-TV Enstütüsünde hazırlanan “Filmlerde Restorasyon ve Koruma” adlı Sanatta
Yeterlilik Tezi, Emine Soykan tarafından 1998 yılında İstanbul Üniversitesi Arşivcilik
bölümünde hazırlanan “Sesli-Görüntülü Belgeler ve Televizyon Arşivleri” adlı yüksek lisans
tezi, Cevdet Yıldız tarafından 2000 yılında İstanbul Üniversitesi Radyo-TV ve Sinema
Bölümünde hazırlanan “Televizyonlarda Görüntü Arşivleri” adlı yüksek lisans tezi, Hilal
Özkan tarafından 2001 yılında Mimar Sinan Üniversitesi Sinema TV Bölümünde hazırlanan
“Türkiye’de Film Arşivciliği Sorunları ve Arşivciliğin Türk Sinema-Televizyonuna Etkileri”
VIII
adlı yüksek lisans tezi ve Çağrı İnceoğlu tarafından 2001 yılında Yeditepe Üniversitesi
Sinema-TV Bölümünde yapılan “Bir Kültür Kurumu olarak Sinematekler” adlı yüksek lisans
tezlerinden yararlanılmıştır. Bizim hazırlamış olduğumuz çalışmayı bu tezlerden ayıran nokta
görsel-işitsel malzemenin teknik özelliklerindeki gelişimin kronolojik sıra ile ele alınması,
teknolojisi eskimiş türdeki malzemelerin hangi ortama aktarılmasının daha uygun olacağı
sorularına yanıt aranmasıdır.
Çalışmanın ikinci ana konusu olarak da Görsel-İşitsel Arşivlerin Türkiye’deki durumu
ele alınmıştır. Bu çalışma çerçevesinde yurtdışı kurumlar, arşiv örgütleri ele alınmıştır.
Türkiye’de elinde görsel-işitsel malzeme bulunan resmi ve özel kurumlar bizzat araştırılmış,
özel televizyonlarla ilgili olarak daha önce yapılan araştırmaların referans olacağı düşünülerek
çok derine inilmemiştir. Bu kurumların yalnızca genel durumları irdelenmiştir.
Görsel-işitsel materyallerin teknolojiye olan bağları nedeniyle yaşanan hızlı format
değişimleri bu konuda çalışan arşivcilerin teknolojik gelişmeleri yakından takip etmelerini
zorunlu kılmaktadır. Görsel-işitsel arşivcilerin, klasik arşivcilerden farklı olarak bir anlamda,
“teknik eleman” özelliğine sahip olmaları gerçeği kaçınılmazdır.
Yapmış olduğumuz bu çalışma ile görsel-işitsel arşivlerde çalışmayı düşünen kişilere,
teknolojik kronoloji ile muhtemelen karşılaşacağı malzemelerin teknik özellikleri hakkında
bilgi verilmiş ve ülkemizde elinde görsel-işitsel malzemeler bulunan resmi-özel kurumlar
hakkında bilgi sunulmuştur. Bu bağlamda, Türkiye’deki var olan görsel-işitsel arşivlerin
arşivcilik teknikleri ve uygulamaları açısından ele alınmalarının farklı bir tezin kapsamı içine
gireceği gerçeği incelemelerimiz sırasında karşımıza çıkmıştır.
Çalışmalarım sırasında tez danışmanım olarak yardımlarını esirgemeyen
Doç.Dr.Oğuz İCİMSOY’a, TRT dijital arşiv çalışmaları ile ilgili geniş çaplı bilgi veren
sorumlu Mühendis Koray AKKAYA’ya, Kültür Bakanlığı ilgili araştırmamda bana yardımcı
olan Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü Arşiv Şube Müdürü Şuayip KANAT’a, özel
televizyon arşivleri ilgili araştırmamda desteklerinden dolayı NTV arşiv müdürü Cüneyt
ALTUNÇ’a, basılı kaynaklara ulaşmamda yardımcı olan Mimar Sinan Üniversitesi Güzel
Sanatlar Fakültesi Sinema-TV Enstitüsü kütüphanesi çalışanlarına ve lisans eğitimimden
itibaren beni bu konuda destekleyen sayın hocam Tülin AREN’e teşekkürü bir borç bilirim.
III
KISALTMALAR
a.g.e. : Adı geçen esera.g.d.n. : Adı geçen ders notlarıa.g.m. : Adı geçen makalea.g.t. : Adı geçen teza.g.w.s. : Adı geçen web sitesiAKM : Atatürk Kültür MerkeziALB : İsveç Milli ArşiviAVI : Audio Video InterleavedBBC : British Brodcasting CorporationBEM : Bilgi Erişim MerkeziCBC : Canadian Brodcasting CorporationCCD : Charge Coupled DeviceCD : Compact DiskDCT : Discrete Cosine TransformDLT : Digital Linear TapeDRA : Deutsches RundfunkarchivDTF : Digital Tape FormatDV : Digital VideoDVC : Digital Video CassetteDVD : Digital Versatile Disc veya Digital Video DiscEBU : European Brodcasting UnionFIAF : International Federation of Film ArchivesFIAT : International Federation of Television ArchivesHDD : Harddisk DriveJVC : Japan Victor CompanyLTO : Linear Tape-Open TechnologyME : Metal EvaporatedMEB : Milli Eğitim BakanlığıMOSD : Merkez Ordu Sinema DairesiMOV : MovieMPEG : Motion Picture Experts GroupMRC : Magneto Resistive Cluster HeadsMSÜ : Mimar Sinan ÜniversitesiNARS : National Archives and Records ServicePAC : Kanada Milli Film ve Televizyon ve Ses Kamu ArşiviPET : Poly Ethylen TerephthalateRA : Real AudioRV : Real VideoSMPTE : Society of Motion Picture and Television EngineersSP : Superior PerformaceTBMM : Türkiye Büyük Millet MeclisiTRT : Türkiye Radyo Televizyon KurumuTSK : Türk Silahlı KuvvetleriVHS : Video Home SystemVTR : Video Tape RecorderYÖK : Yüksek Öğretim Kurumu
IV
RESİM LİSTESİ
Resim 1 : Kinetoscope ......................................................................................................... 6Resim 2 : İyi durumdaki bir film rulosu ve koruma kutusu ................................................ 25Resim 3 : Ampex firmasının kurucusu Alexander M.Poniatoff VR-1000 cihazıyla ........... 31
görülüyor.Resim 4 : 1 inç bant okuyucu cihazının genel görünüşü ..................................................... 32Resim 5 : 1 inç bandın okuyucu cihaza sarılım tertibatı ...................................................... 32Resim 6 : MicroMV kaset büyüklüğü ................................................................................. 44Resim 7 : Betacam kasetlerin saklandığı “hareketli kompakt raf”sistemine sahip
modern bir arşiv deposu ...................................................................................... 50Resim 8 : 1 inç bantların saklandığı sabit raf düzenli klasik bir arşiv deposu ..................... 50Resim 9 : 30.5 cm çapındaki “Laser Disk” ve “Laser Disk Okuyucu” ............................... 56Resim 10 : Film şeridinden video kasete aktarım cihazı ....................................................... 68Resim 11 : Video kaset çoklu çoğaltma cihazı ...................................................................... 68Resim 12 : Video kaset ortamından CD ortamına VCD/SVCD ve DVD formatında
aktarım cihazı (Datavideo Recorder VDR 3000) ................................................ 68
V
ŞEKİLLER LİSTESİ
Şekil 1 : Siyah-Beyaz ve Renkli Filmlerin Yapısı .............................................................. 10Şekil 2 : 2 inç bant enine görüntü taraması ........................................................................ 31Şekil 3 : U-Matic kasetlerin bantlarının kayıt yüzey şekli ................................................. 34Şekil 4 : U yüklemesi sistemlerde bant sarılım durumu ..................................................... 34Şekil 5 : V 2000 kaset çalışma düzeni ................................................................................ 36Şekil 6 : Betacam çalışma düzeni ....................................................................................... 37Şekil 7 : VHS, 8 mm ve MiniDV video kasetlerin boyut ve bant kalınlıklarının
Karşılaştırması ...................................................................................................... 39Şekil 8 : Linear Kayıt ve Helikal Kayıt metotlarının karşılaştırılması ............................... 61
VI
TABLOLAR LİSTESİ
Tablo 1 : Video kaset formatlarının karşılaştırılması .......................................................... 45Tablo 2 : Video bantları saklama koşulları .......................................................................... 48Tablo 3 : MPEG standartlarının karşılaştırılması ................................................................ 54
İÇİNDEKİLER
ÖZET .............................................................................................................................. I
ABSTRACT .................................................................................................................... II
Kısaltmalar ....................................................................................................................... III
Resim Listesi ................................................................................................................... IV
Şekiller Listesi ................................................................................................................. V
Tablolar Listesi ................................................................................................................ VI
ÖNSÖZ ............................................................................................................................ VII
1.GİRİŞ
1.1.Görsel-İşitsel Arşivlerin Genel Arşivcilik Anlayışı İçersindeki Yeri .................. 1
1.2. Görsel-İşitsel Materyalin Tarihçesi .............................................................. 2
2.GÖRSEL İŞİTSEL MALZEMELERİN TEKNOLOJİK AÇIDAN İNCELENMELERİ
2.1. Filmler ............................................................................................................. 8
2.1.1. Antihalo tabakası .................................................................................. 10
2.1.2. Film Tabanları ..................................................................................... 11
2.1.2.1. Nitrat Tabanlı Filmler ........................................................................ 11
Nitrat Tabanlı Filmlerin Koruma Koşulları ...................................... 12
2.1.2.2. Asetat Tabanlı Filmler ....................................................................... 15
2.1.2.3. Polyester Tabanlı Filmler .................................................................. 17
2.1.3. Emülsiyon Tabakası ............................................................................. 19
2.1.3.1. Siyah-Beyaz Emülsiyon Tabakası .................................................... 19
2.1.3.2. Renkli Emülsiyon Tabakası .............................................................. 20
2.1.3.3. Manyetik Kayıt Yapılan Emülsiyon Tabakası .................................. 21
2.1.4. Filmlerin Bozulmasına Neden Olan Faktörler ..................................... 22
2.1.4.1. Fiziksel Etkenler ........................................................................ 22
2.1.4.2. Kimyasal Etkenler ..................................................................... 26
2.2. Video Bantlar ...................................................................................................... 29
Video Bantların Yapıları ................................................................................ 30
2.2.1. Video Bant Çeşitleri ......................................................................................... 31
2.2.1.1. İki İnç Video Bantlar ......................................................................... 31
2.2.1.2. Bir İnç Video Bantlar ........................................................................ 32
2.2.1.3. U-Matic Kasetler ............................................................................... 33
2.2.1.4. Betamax Kasetler .............................................................................. 34
2.2.1.5. VHS Kasetler .................................................................................... 34
2.2.1.6. Video 2000 ........................................................................................ 36
2.2.1.7. Betacam Kasetler ............................................................................... 37
2.2.1.8. M II ................................................................................................... 38
2.2.1.9. Video 8 (8 mm) ................................................................................. 38
2.2.1.10. Hi-8 ................................................................................................. 38
2.2.2. Analog Sistemden Dijital (sayısal) Sistemlere Geçiş ...................................... 40
2.2.3. Dijital Kayıt Formatları ............................................................................. 42
2.2.3.1. D1 ...................................................................................................... 42
2.2.3.2. D2 ...................................................................................................... 42
2.2.3.3. D3 ...................................................................................................... 42
2.2.3.4. Dijital Betacam .................................................................................. 43
2.2.3.5. Dijital 8 .............................................................................................. 43
2.2.3.6. Mini DV ............................................................................................ 44
2.2.3.7. MicroMV .......................................................................................... 44
2.2.4. Video Bantların Bozulmasına Neden Olan Faktörler .................................... 46
2.2.4.1. Silinme Riski .................................................................................... 46
2.2.4.2. Fiziksel Baskı Etkileşimleri .............................................................. 46
2.2.4.3. Gerilmeler yüzünden meydana gelen De-Manyetizasyon ................ 46
2.2.4.4. Yüksek ısıdan Kaynaklanan De-Manyetizasyon .............................. 47
2.2.4.5. Nem ................................................................................................... 47
2.2.4.6. Çevredeki Kirler ................................................................................ 47
2.2.5. Video Bantları Saklama Koşulları ................................................................... 48
2.2.6. Video Bantları Koruma Koşulları .................................................................... 49
2.2.7. Bant Temizliği ................................................................................................. 50
2.3. Teknolojik Gelişmeler Sonucunda Oluşturulan Görüntü Formatları ...................... 51
2.3.1. AVI ................................................................................................................... 51
2.3.2. MOV ................................................................................................................ 51
2.3.3. RA .................................................................................................................... 51
2.3.4. MPEG .............................................................................................................. 52
2.4. Teknolojik Gelişmeler Sonucunda Oluşturulan Görüntü Formatlarının Kayıt Ortamları ......................................................................................................... 55
2.4.1. Laser Disk ........................................................................................................ 55
2.4.2. CD .................................................................................................................... 56
2.4.3. DVD ................................................................................................................. 57
2.4.4. BLUE-RAY ........................................................................................................ 58
2.4.5. Dijital Teyp Kütüphaneleri ............................................................................... 59
2.4.5.1. DTF Tape .......................................................................................... 60
2.4.5.2. DLT Tape .......................................................................................... 60
2.4.5.3. LTO ................................................................................................... 61
2.4.6. Harddisk Saklama Üniteleri ............................................................................. 62
2.5. Görsel-İşitsel Materyalin Arşivleme Formatlarının Değiştirilmesi .......................... 63
3. DÜNYA’DA GÖRSEL-İŞİTSEL ARŞİVLER
3.1. Çeşitli Ülkelerdeki Görsel-İşitsel Arşiv Kuruluşları ................................................. 68
3.1.1. Danimarka ........................................................................................................ 683.1.2. Fransa ............................................................................................................... 693.1.3. İsveç ................................................................................................................. 703.1.4. İspanya ............................................................................................................. 703.1.5. İngiltere ............................................................................................................ 703.1.6. Kanada .............................................................................................................. 713.1.7. Almanya ........................................................................................................... 723.1.8. A.B.D. .............................................................................................................. 723.1.9. Asya Ülkelerindeki Uygulamalar ..................................................................... 73
4. ULUSLAR ARASI GÖRSEL İŞİTSEL ARŞİV ORGANİZASYONLARI
4.1. FIAF (Federation İnternationale des Archives du Film) ........................................... 75
4.2. FIAT / IFTA (Fedaration Internationale Des Archives De Television ..................... 77/ International Federation Of Television Archives)
5. TÜRKİYE’DEKİ DURUM
5.1. TRT .......................................................................................................................... 80
5.2. Kültür Bakanlığı ........................................................................................................ 84
5.3. Milli Eğitim Bakanlığı .............................................................................................. 86
5.4. Mimar Sinan Üniversitesi Sinema TV Enstitüsü ...................................................... 87
5.5. TSK Foto-Film Merkezi ........................................................................................... 89
5.6. Özel Kurumlardaki Durum ....................................................................................... 91
6. SONUÇ .............................................................................................................................. 93
EKLER ................................................................................................................................... 98
EK-1 Sözlük ..................................................................................................................... 98
EK-2 Kişisel Görüşmelerde ve Yerinde İnceleme Çalışmaları Sırasında Kullanılan Anket Soruları ........................................................................................................ 100
KAYNAKÇA ......................................................................................................................... 101
I
ÖZET
Görsel-işitsel arşiv malzemesi olan filmler (8mm, 16 mm, 35 mm, 70 mm), manyetikbantlar (1 inç, 2 inç), video kasetler (VHS, Betamax, Betacam, 8 mm,HI-8, Dijital 8, Mini DVvs.), lazer diskler (CD, DVD, Blue-Ray) 20 yy. içinde büyük gelişme kaydederek günümüzekadar gelmişlerdir. Arşivcilik biliminde özel bir yere sahip olan bu malzemeler kendibaşlarına kullanılamadıkları için çeşitli cihazlara ihtiyaç duymaktadırlar. Kimyasal yapılarınıngetirmiş olduğu hassasiyet nedeniyle de çok çabuk kullanım dışı kalabilmektedirler veteknolojik gelişmelere doğrudan bağlantılı oldukları için de kayıt formatlarının güncellenmesisorunlarını beraberlerinde getirmektedirler. Ayrıca kullanıcılar, üründen yararlanırken telifhakları sorunlarıyla da karşılaşılmaktadır.
Dünyadaki birçok ülke, görsel-işitsel malzemenin koruma ve kullandırılması ile ilgilisorunlarını milli bir mevzuat dahilinde çözümleme yoluna gitmiştir. Gelecek kuşaklaraaktarılmak üzere ulusal görsel-işitsel arşivler kurularak ülke içinde üretilen tüm malzemelertoplanmakta ve arşivlenmektedir. FIAF ve FIAT gibi uluslar arası organizasyonlar aracılığıylabilgi alışverişleri yapılmakta ve sorunlara çözüm aranmaktadır.
Türkiye’de ise bir ulusal görsel-işitsel arşiv bulunmamaktadır. Resmi ve özel kurumlarile TV kanalları (TRT ve özel TV kuruluşları) ellerinde bulunan görsel-işitsel malzemeleriimkanları dahilinde düzenlemişlerdir. Dünyadaki örnekleriyle karşılaştırıldığı zaman FIATüyesi TRT ve FIAF üyesi MSÜ Sinema TV Enstitüsü Arşivi haricindeki kurumlarındurumları istenen seviyede değildir.
II
ABSTRACT
Films (8 mm, 16 mm, 35 mm, 70 mm), magnetic bands (1 inch, 2 inches), videocasettes (VHS, Betamax, Betacam, 8 mm, HI-8, Digital 8, Mini DV etc.), laser discs (CD,DVD, Blue-Ray) which are audio visual archives materials have shown a great developmentin 20th century and they are now very much in our daily lives. These materials which havespecial places in archives dicipline are used with technical equipments. Due to theirsensitiveness as chemical products they become easily fragile and may have some problemslike difficulty in updating record formats as that directly depend on technologicaldevelopments. Users also have reconciliation rights problems while they are using thesematerials.
Many countries in the world solved such problems with their national laws. In thesecountries, all national audio visual archives materials produced within the country are beingcollected and kept within archival standards to transfer them to the new generation.Information are provided and solutions are found by international organizations like FIAF andFIAT.
There is not any central audio visual archives in Turkey. Private and officialinstitutions and TV channels (TRT and private TV channels) have their own audio visualarchives, however, when we compare them with the examples in the world, the conditions ofthese institutions are below the required level except TRT-member of FIAT, MSU CinemaTV Institute Archives member of FIAF.
1
1. GİRİŞ
1.1. Görsel-İşitsel Arşivlerin Genel Arşivcilik Anlayışı İçerisindeki Yeri
Yunanca’daki arkheion ve Latince’deki archivum’dan gelen arşiv terimi; resmi daire,
belediye sarayı anlamlarına gelmektedir. Dolayısıyla bu terim, belli bir yönetim dairesine ait
bitmiş resmi evrakın, düzenli bir şekilde bir araya toplanması ve bu yazılı belgelerin saklanıp,
korunduğu yer anlamlarında da kullanılmıştır.1
Arşiv malzemesi; kurum, daire ve kuruluşların gördükleri hizmetler neticesi meydana
gelen (toplanan, biriken) ve saklanması tarihi, hukuki, idari ve çeşitli bakımlardan herhangi bir
konuyu aydınlatmaya, bir takım hakları belgelemeye ve korumaya yarayan her türlü yazılı
evrek, defter, resim, plan, harita, film, fotokopi, plak, ses bandı ve benzeri belge ve materyalin
bütünüdür.2
Teknolojik gelişmeler neticesinde klasik arşiv belgelerinin yanına yeni belge türleri
eklenmiştir. Yeni eklenen belge türleri arasında bizim çalışmamıza konu olan “Görsel-İşitsel
Materyal” olarak tanımlanan belgeler de yer almaktadır. Çalışmamızda, “Görsel-İşitsel
Materyal” olarak hareketli görüntüye sahip malzemeler konu edilmiştir.
Görsel-İşitsel belgeler çeşitli teknik ve kimyasal yapıya sahip malzemelerden
oluşmaktadır. Görsel-İşitsel malzemeler; film şeritleri ( 8 mm, 9.5 mm, 16 mm, 35 mm, 70
mm.), manyetik bantlar (1 inç, 2 inç), video kasetler (U-Matic, VHS, SVHS, Betacam,
Betamax, 8, Hi8, Digital 8, Mini DV, Mikro MV), lazer diskler, CD, DVD, Blu-Ray ve AOD
adında değişik formatlarda bulunmaktadırlar.
Görsel-İşitsel Arşivlerin “Arşivcilik Terimleri Sözlüğündeki” tanımı ise; “Formatına
bakılmaksızın sesli ve görüntülü her türlü evraklar/arşivler ile bunlarla ilgili metinsel
evraklar”3 şeklindedir.
1 İsmet Binark, Arşiv ve Arşivcilik Bilgileri, Ankara, 1980, s.32 a.g.e., s. 63 B.Kemal Ataman, Arşivcilik Terimleri Sözlüğü, İstanbul, 1995, s.46
2
Arşiv belgesi bir kişinin, kurumun veya bir milletin geçmişine tanıklık eden ve tarihini
oluşturan malzemedir. Bu malzemeler kâğıt üzerinde kayıtlı yazı olabildikleri gibi çeşitli
türdeki materyale kayıtlı ses, hareketli veya hareketsiz görüntü şeklinde de olmaktadır. Görsel-
İşitsel Arşivler olarak adlandırılan ses ve hareketli görüntülerin birlikte kullanıldığı
malzemeler, tarihin canlı tanıkları olma fonksiyonunu üstlenmektedir. “Bir fotoğraf bin
kelimeye bedeldir” sözünde de belirtildiği gibi, yazılı belgelerin tarihin bilinmesi açısından
önemi tartışılamazsa da, görsel-işitsel belgelerin üstlenmiş olduğu belgesel değer çok daha
yüksektir.
Görsel-İşitsel arşiv belgeleri üzerlerinde kayıtlı bulundukları malzemelerin teknik ve
kimyasal yapıları nedeniyle de ayrı bir öneme haizdir. Koruma, saklama ve kullanma koşulları
farklılıklar göstermekte ve bunun doğrultusunda birçok cihaza ihtiyaç duyulmasının yanında
bu malzeme ile çalışan arşivcilerin de geniş bir teknik bilgiye sahip olmaları gerekmektedir.
Görsel-İşitsel arşivler bütün bu nedenlerden dolayı klasik arşivcilikten farklı olarak genel
arşivcilik nosyonu içersinde özel bir yere sahiptirler.
1.2. Görsel-İşitsel Materyalin Tarihçesi
Görüntü kaydının tarihçesi M.Ö. 5 yy.’da Çinli bilginlerce ve M.S. 10 yy.da Arap bilgin
Alhazen’ın (Abu Ali Hasan İbn al-Haitham) çalışmalarına kadar dayanmaktadır. 16 yy.
başlarında ise Leonardo da Vinci kendinden önce yapılan deney ve çalışmaları bir araya
getirerek 1513 tarihinde “Kamera Obscura” nın prensiplerini açıklamıştır.
“Kamera Obscura” ya 1550 yılında Giroloma Cordano bir lens ilave edip daha fazla
ışık odaklanmasını, 1568’de Daietté Barbaro diyafram ve bikonveks mercek ilavesiyle
görüntünün daha net olmasını ve 1585’de Giovanni Batista Beneditti 45 derecelik ayna
yerleştirerek düz bir görüntünün elde edilmesini sağlamıştır. 17 yy. sonlarına doğru “Kamera
Obscura” optik olarak iyice gelişmiş ve görüntü alıcısı olarak kullanılmaya hazır hale
gelmiştir.4
4 Şenol Er, “Filmlerde Restorasyon ve Koruma”, M.S.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayınlanmamış Sanatta Yeterlilik Tezi), İstanbul, 1992, s. 3
3
17 yy.’ın ortalarında Hollanda’da mucitler, resmedilmiş imgeleri mercek yardımıyla bir
duvara yansıtmak için ışık kaynağı olarak güneş ışığını –geceleri bir lambayı- kullandılar.
1798’de Paris’te Etienne Gaspar Roberson adında bir Belçikalı yarı geçirgen bir perdenin
arkasında bir tekerleğin üzerine monte edilmiş fener ile gösteri yapmıştır. Feneri hareket
ettirerek ve merceğin netliğiyle oynayarak çeşitli şekilleri taklit etmiştir. Bunun adı “Magic
Lantern” (Büyülü Fener)’ di. 5
Işığa duyarlı maddelerin bulunması konusunda en esaslı çalışmaları Nicéphore Niepce
(1765-1833) yapmış ve Dünya’da ilk fotoğrafı çeken şahıs olmuştur. Niepce, 1826 yılında
kamera obscura ile bir fotoğraf çekmiş, resmi elde etmek için de kurşun kalay karışımı bir
levha kullanmış ve bunun üzerini ışığa karşı hassas kimyevi bir madde ile kaplamıştı. Bu
fotoğraf, ABD Teksas Üniversitesi Gernsheim Koleksiyonunda bulunmaktadır. 6
1839’da Fransız Louis Jaques Mandé Daguerre kendi adıyla anılan “daquerreotip”
işlemini bulmuştur. Bu işlemde, kalay-kurşun karışımı levhaların yerine, iyot buharından
geçirilmiş gümüş kaplamalı bakır levhalar kullanılmış ve bu bakır levhaların üzerine fotoğrafik
bir görüntü elde edilmiştir.7
William Fox Talbot 1839 yılında negatifi bulmuş, kâğıt negatiflerini saydam hale
getirmek için mum ya da yağlı kâğıt kullanmıştır. 1851 yılında Scott Archer tarafından bulunan
“Islak Collodion” sistemi cam yüzeyler üzerine pozlama imkanı sağlamıştır. Bu çalışmalar
neticesinde 1861 yılında ilk defa renkli resim çekilmiş, 1871’den itibaren cam üzerine
emülsiyon kaplanmış ve kurutulmuş negatifler kullanılmaya başlanmıştır.8
1830’larda fotoğrafın gelişiminden sonra zaman içinde mucitler sadece tek bir
görüntüyü yakalamanın değil, bir hareketi kaydetmeye yetecek hızda fotoğraf çekmenin
yollarını arıyorlardı. Bu çalışmalar 1870’lerde dört nala koşan bir atın dört ayağının aynı anda
yerden kesilip kesilmediğini anlamaya çalışan California valisi Leland Stanford tarafından
desteklendi. Sorunu halletmek için İngiliz doğa fotoğrafçısı Muybridge’i tuttu. Muybridge’nin
ünlü deneyi 1872’de başladı, 1878’de bir dizi fotoğrafla sonuçlandı. Gerçekten bir atın dört
5 Hilal Özkan, “Türkiye’de Film Arşivciliği Sorunları ve Arşivciliğin Türk Sinema-Televizyonuna Etkileri” M.S.Ü Sos.Bil.Enstitüsü (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul, 2001, s. 7-86 Bülent Erutku, “Daguerreotype”, Fotoğraf Dergisi, Sayı: 36 (Nisan-Mayıs 2001), s. 1287 Emine Soykan, “Sesli-Görüntülü Belgeler ve Televizyon Arşivleri”, İ.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul, 1998, s.88 Er, a.g.t., s. 4
4
ayağının da yerden kesildiği bir an vardı. Koşu yolu üstüne bir sıra halinde on iki fotoğraf
makinesi yerleştirildi; yolun karşı tarafına ipler gerdi ve her birini makinelerin örtücülerine
tutturdu. Atlar koşarken ayakları ipleri kopararak makinelerin çalışmasını sağladı. Sonuçta bir
atın devinimini gösteren on iki adet fotoğraf ortaya çıktı. Bir yıl içinde sistemi zaman kontrollü
yirmi dört makine kullanarak genişletti. 9
Muybridge’nin çalışmalarından etkilenen Jules Marey, 1882’de “Fotoğrafik Tüfek”
(Photographic Gun) adındaki aracını geliştirmiştir. Bu araç kuşların uçuşunu yakalamada
başarılı olmamakla birlikte on iki adet görüntüyle sınırlıydı. Marey, bilimsel çalışmalar için
daha fazla sayıda görüntüyü birbirinin üzerine bindirerek, hareketin tek bir karede fotoğrafını
alabilen portatif bir kamera yaptı. 10
Fotoğraf alanında en önemli gelişmeler, Amerikalı mucit ve işadamı, George Eastman
tarafından gerçekleştirildi. 1885 yılında, William H. Walker’la birlikte yeni bir çeşit kayıt
malzemesi geliştirdi; bir makaranın üzerine jelatin emülsiyonla kaplanmış, “film” adı verilen
hassaslaştırılmış bir kağıt. 1888’de Eastman, içinde bir film rulosu içeren kutu fotoğraf
makinesini “Kodak” adıyla tanıttı.11 Daha sonra Kodak firması önce kâğıt üzerine pozlama
yapılabilen rulo sistemini geliştirdi ve son olarak 1889 yılında kâğıt taban yerine selüloit
kullanılmaya başlanınca günümüzde kullanılan sinema filmlerinin temeli atılmış oldu. (Bu
tarihte saptanan 35 mm’lik sinema filminin formatı 1917’de “Society of Motion Picture
Engineers of America” tarafından uluslar arası standart olarak saptanmış ve daha sonra üretilen
formatların yanında profesyonel sinemanın en yaygın kullanılan görüntü kayıt malzemesi
olmuştur.)12
Jules Marey, selüloit bazlı filmi “kronofotografik” makinesinde kullanmak için aldı.
Filmin dönmesini sağlayacak ve pozlama sırasında sabit durdurarak sistematik olarak işleyecek
bir mekanizma buldu. Bu dönemlerde hareketli görüntülerle ilgili çalışmaları yakından takip
eden Thomas Alva Edison, Jules Marey’i 1889’da ziyaret ederek dönen film mekanizmasını
görmesinden sonra çalışmalarını pratiğe dökmeye karar vermesiyle gelişmeler hız kazanmıştır.
9 Özkan, a.g.t., s. 910 a.g.t., s. 1011 Özkan, a.g.t., s.912 Er, a.g.t., s. 4
5
Edison’un dönüşünden sonra rulo film hemen Eastman’dan temin edildi. Edison
1889’da film üzerinde “perforasyon” tabir edilen delikler açarak patentini almıştır. 1891’de
Edison’un İngiliz çalışanı William Kennedy Laurie Dickson, “Kinematograf” denilen hareketli
görüntü kamerası ve çekimleri izlemeye yarayan makineyi, “Kinetoscope”u yaptı. Dickson’un
çok önemli başarısı dişli bir mekanizmaydı. Selüloit rulonun kenarlarına sırayla delikler
açılmıştı ve elektrik motoruyla hareket ettirilen dişli bir tekerlek filmi yürütüyordu.13
Edison ve Dickson birlikte yaptığı çalışmaları ilk kez 20 Mayıs 1891 tarihinde Kadınlar
Federasyonu Kulübü’nde halka sundular. Kadınlar Federasyonu Kulübü’nün 147 üyesi, o gün
Bayan Edison’un konuğu olmuşlardı. Bayan Edison, onları kocasının çalışma salonuna götürdü
ve orada kendilerine yeni “kinetoscope”u tanıttı. “The Sun” gazetesi, olayla ilgili şunları yazdı:
“Şaşkınlıklarına rağmen memnuniyetleri de yüzlerinden anlaşılan kulüp
üyesi hanımefendiler, yerde bir kutu gördüler. Kutunun yanında bazı
makaralar ve kayışlar vardı ve bir adam onları çalıştırmak için uğraşıyordu.
Kutunun tepesinde de üç santimetre çapında bir delik vardı. Delikten
baktıklarında bir adam gördüler. Bu o zaman kadar gördükleri en güzel
resimdi. Resimdeki adam eğildi, gülümsedi ve şapkasını çıkararak
kendilerini selamladı. Üstelik tüm hareketleri kusursuzdu.”14
1891’in Mayıs ayında Edison’un Laboratuarları’nda çekilen “Dickson Greeting”,
şapkasını çıkararak selam veren William K.L. Dickson’ın görüntüsü, Mayıs-Haziran 1891
kayıtlı “Newark Athlete” genç bir sporcunun lobutlarla çalışması, yine Mayıs-Haziran 1891
tarihli “Men Boxing” iki boksörün maçının görüntüleri hareketli görüntü tarihinin ilk
örnekleridir. Kinematograf ve Kinetoscope adlı makinelerin ve bu makinelerle çekilen
filmlerin geniş kitlelerle asıl buluşması 9 Mayıs 1893 tarihinde Brooklyn Sanat ve Bilimler
Enstitüsü’nde gerçekleşmiştir. 15
13 Özkan, a.g.t., s. 1114 İstanbul Üniversitesi, 100. Yılında Bir Sinema Klasiği, İstanbul, 1995, s. 1615 Uğur Kutay, “Sinemada İlk’ler”, Belgesel Sinema, Sayı: 1 (Güz 2002), s. 96
6
Resim 1 : Kinetoscope
“Kinetoscope”(Resim 1) perdeye aktarılan bir projeksiyon değildi. Geçen film şeridi dolap
şeklindeki bir aletin üzerindeki delikten bakılarak seyrediliyordu. 14 Nisan 1894 günü, New
York’ ta bir salonda beşerlik iki sıra halinde dizilen “Kinetoscope” lar izleyicilerin karşısına
çıkartılmıştı. 25 sent ödeyen her seyirci beş film izleyebiliyordu.
Bütün filmleri izlemek isteyenlerden iki misli ücret alınıyordu. İlk
gün 120 dolar hasılat toplandı. Bu da, sinema tarihinde ilk günkü
seyirci sayısının 500 olduğunu gösterir. İlk film kataloğu da, 1894
yılında Edison şirketince yayınlandı. Bu katalogda hepsi Edison
firmasının yapımı olan 52 filmin tanıtımı yapılıyordu. Film
fiyatları ise 10 dolar (Şahane Kadın) ile 100 dolar (5 rauntluk bir
boks maçı) arasında değişiyordu.16 Edison bir projeksiyon
makinesinin yapımı ile ilgilenmemiş Kinetoscope’ tan kazandığı
para ve ün onu daha farklı bir alet yapımı için zorlamamıştı.
Projeksiyon yapımı için uzun yıllardır yapılan araştırmalar Lumieré kardeşlerin 28
Aralık 1895 tarihinde Paris’te “Trenin Gara Girişi” adlı gösteriyi yapması ile sonuçlanmıştır.
Bu tarih, günümüz sinemasının başlangıcı olarak kabul edilmektedir.
Auguste ve Louis Lumieré kardeşler, Edison’un çalışmalarından haberdar olup,
“Cinématographe” (Sinematograf) adında hafif, filme elle hareket verilen bir kamera
geliştirdiler. Bu araç görüntüyü kaydetmekle kalmıyor, aynı zamanda büyülü feneri andıran bir
yöntemle ve ek bir araçla görüntüyü perde üzerine yansıtabiliyordu.
Sinema insanın fizyolojik bir zaafından yararlanır. Saniyenin yaklaşık 1/25’inden kısa
sürelerdeki görüntüleri insan beyni algılamaz. Bu nedenle bir saniyede 25 değişik görüntü
gösterilirse insan bu görüntüleri hareket ediyormuş gibi algılar. Bu insani zaaf üzerine sinema
hareketli görüntü tekniği (kinetik [hareket] – kino - cine) olarak ortaya çıktı.
Almanya, İngiltere ve ABD’deki mucitler hemen arkalarından geldiler. Berlin’de Emil
ve Max Skladanowsky kardeşler “Bioscop” ile filmleri yansıttılar. Londra’da Birt Acres’in
16 İstanbul Üniversitesi, 100. Yılında Bir Sinema Klasiği, İstanbul, 1995, s. 16
7
“Kineopticon” yansıtıcısı Ocak 1896’da filmler gösterdi. Charles Francis Jenkins ve Thomas
Armat tarafından ilk Amerikan projeksiyonu geliştirildi.17
19. yy.’ın sonlarında ortaya çıkan hareketli görüntü çalışmaları 20. yy. boyunca
teknolojik ilerlemeler neticesinde çok çeşitli kayıt formatlarına yayılmış ve çok büyük bir
endüstri halini almıştır. İlk başlarda insanların eğlenceleri ve hoş vakit geçirmeleri için yapılan
uğraşların ötesinde günümüzde iletişimin, sanatın, ekonominin, siyasetin, tarihin ve arşivciliğin
ayrılmaz bir parçası olma özelliğini kazanmıştır.
17 Özkan, a.g.t., s. 12
8
2. GÖRSEL-İŞİTSEL MALZEMELERİN TEKNOLOJİK AÇIDAN İNCELENMELERİ
2.1. Filmler 18 19 20
Film, elastik bir taban üzerine ışığa duyarlı bir tabaka (emülsiyon) kaplanmış, kamera,
baskı ve gösterim cihazlarının hareket mekanizmaları üzerinde düzenli hareket etmesi için
kenarına farklı standartlarda delikler açılmış, saydam, esnek, bükülebilir görüntü kayıt
malzemesidir.
Yapısal olarak elastik bir görünümü olan filmin doğru saklandığı ve doğru işlem
gördüğü sürece fiziksel boyutları kesinlikle değişmez. Çeşitli makinelerin hareket sistemleri
üzerinde zamanla aşındırıcı bir etki gösterebilen film malzemesi son derece hassas bir yapıya
sahiptir. Isı ile deforme olur ve güneş ışığı altında kalırsa bozulur, düşük nem derecelerinde
kırılganlaşır ve pul pul dökülür. Yüksek nemli ortamlarda da üzerinde mantar türünde
mikroorganizmalar üreyebilir.
Sinema filmi; fiziksel boyutuna, ışığın rengine ve şiddetine olan duyarlılığına, taban
cinsine ve kullanım amaçlarına göre farklı şekillerde sınıflandırılabilir. Sinemanın teknik
tarihçesi içinde standartlaşmamış bir çok film çeşidinin dışında günümüzde en fazla bilinen
film boyutları (filmin yatay olarak genişliğini milimetre olarak belirtir) 8mm, 9,5mm,
16mm, 35 mm, 70mm (negatifte 65mm)' dir.
Taban cinsine göre filmler üç ayrı grupta toplanmaktadır:
* Nitrat Taban,
* Asetat Taban,
* Polyester Taban.
18 Er, a.g.t., s. 1819 Tülin Aren, İstanbul Üniversitesi Arşivcilik Bölümü Basılmamış Ders Notları, 1996-199720 Nijat Özön, “Sinema, Televizyon, Video, Bilgisayarlı Sinema Sözlüğü”, İstanbul, 2000, s.280
9
Işığın dalgaboylarına olan duyarlılıkları açısından ise filmler Ortokromatik ve
Pankromatik olmak üzere başlıca iki gurupta toplanır. Siyah beyaz ya da renkli özel amaçlar
dışında kullanılmayan bütün negatif filmler pankromatiktir. Çünkü pankromatik filmler
spektrumdaki bütün renklere karşı duyarlıdır ve insan gözü tarafından görülen bütün cisimleri
kaydederler. Ancak optik ses kaydı ya da pozitif kopya baskısı için kullanılan siyah beyaz
pozitif filmler ortokromatiktir ve ışığın yalnızca mavi ve çok az yeşil dalgaboyuna karşı
duyarlı, kırmızı dalgaboyuna duyarsızdır. Bu tür filmlerle çalışılırken karanlık odalarda
kırmızı ışık kullanılabilmesinin nedeni de budur. Işık miktarına olan duyarlılıkları açısından
da filmler yüksek hızlı ya da düşük hızlı olarak farklı isimler alırlar.
Filmlerin yapısı incelendiğinde, görüntünün kaydedildiği ışığa duyarlı emülsiyon
tabakası, emülsiyon tabakasını taşıyan taban, her iki tabakayı ayıran ve aynı zamanda yapıştıran
bir ara tabaka ve emülsiyonun korunması için en üstte koruyucu jelatin tabakası olduğu
görünür. Siyah beyaz filmlerde tek kat olan emülsiyon tabakası, renkli filmlerde mavi, yeşil
ve kırmızıya duyarlı üç ayrı katman halindedir. Bu katmanlar arasında da ayırıcı tabakalar
bulunmaktadır.
Taban, emülsiyon ve ara tabakaların dışında filmin yapısındaki diğer bir katman ise
Anti Halojen tabakadır. Gerek renkli, gerek siyah-beyaz filmlerin türü nitrat, asetat ya da
polyester tabanlı olsun görüntü kaydedilen tüm sinema filmlerinde bulunan antihalo tabakas ı
film üretimi sırasında taşıyıcı görev yapan film tabanının altında ayrı bir katman olarak
bulunur. Amacı emülsiyondan geçerek gelen ışınların tabandan yansıyıp geri dönerek ikinci
pozlama yapmasını engellemektir. Siyah-Beyaz ve Renkli filmlerin yapısı Şekil-1’de
görülebilir.
10
Koruyucu tabaka
Taban
Işığa duyarlı gümüşbromürden oluşanemülsiyon tabakası
Ara tabaka
Antihalo
Siyah – Beyaz Filmin Yapısı
Üç RenkEmülsiyonTabakası
Taban
Koruyucu tabaka
Antihalo
Renkli Filmin Yapısı
Şekil-1 : Siyah-Beyaz ve Renkli Filmlerin Yapısı
2.1.1. Antihalo Tabakası21
Bir ışık kaynağından gelen ışınlar film üzerine odaklandığında emülsiyon içindeki ışığa
duyarlı maddeleri etkileyip geçerken kırılmaya uğrarlar. Düzensiz olarak kırılan emülsiyon
içinde ilerleyip diğer tabakalara ulaştıklarında bir kısmı yansıyarak geri döner, bir kısmı da bir alt
tabakaya geçer. Geri dönüp emülsiyonu yeniden pozlayan ışınları yok edebilmek için antihalo
tabakası kullanılarak ışınların emilerek yansıması engellenir.
Sinema filmleri çok ince olduğundan yansıma fazla olmadığı halde antihalo tabakası
kullanılmaktadır. Günümüzde siyah-beyaz negatif filmlerde yansıma etkisini en aza indirecek gri
bir tabaka bulunmaktadır. Renkli negatif filmlerde ise antihalo tabakası siyaht ır ve filmin
üretimi sırasında sürülen bu tabaka negatif yıkamanın ilk basamağında yumuşatılarak film
üzerinden sprey ve fırçalama yöntemiyle tamamen alınır.
Antihalo tabakası, taban ve emülsiyon arasında bulunan ve renkli yıkama işlemi
yapılırken renk banyosunda kimyasal olarak filmden ayrılan kamera negatifleri vardır. Fakat
renk banyosuna zarar vermesi ve film üzerinde lekeler bırakması gibi olumsuz etkileri
nedeniyle günümüzde üretilen filmlerde bu tabaka filmin en arkasındadır.
21 Er, a.g.t., s. 19
11
Renkli pozitif filmlerde de antihalo tabakası tıpkı negatifte olduğu gibi yumuşatılır
ve suyla atılır.
2.1.2. Film Tabanları
2.1.2.1 Nitrat Tabanlı Filmler 22
1950’lerin başlarına kadar 35 mm sinema filmleri ister siyah-beyaz isterse renkli
olsun neredeyse tamamı nitrat kökenli veya destekli imal edilmiştir.
Nitrat film tabanı üretimi sırasında selüloz esterlerle nitrik asit kullanılmıştır. Selüloz
esterlerle nitrik asitin reaksiyonundan elde edilen nitro-selüloza kırılganlığı yok etmek ve
esneklik vermek amacıyla organik plastikler ilave edilmiştir. Bu yöntemle elde edilen nitrat
tabanlı filmlerin yapısındaki nitrojen bileşikleri kimyasal özellikleri nedeniyle dayanıklı
olmayıp sürekli başka elementlerle reaksiyona girecek yapıya sahiptir. Reaksiyonlar sonucu
ayrışan nitrat bileşikleri filmin tamamen bozulmasına yol açmaktadır.
Nitro-selüloz filmler uzun süre kullanılabildiği ve çok iyi optik kaliteleri olduğu halde
nitro-selülozun en iyi muhafaza şartları altında dahi zamanla kaçınılmaz olarak dağılan,
zayıflayan bir yapıya sahip olması bunların saklanmasında güçlükler doğurmuştur. Bozulma
sonucunda nitrat tabanlı filmler kendi kendine alev alacak kadar tehlikelidirler. Bu nedenle nitrat
tabanlı filmlere yanar tabanlı da denir.
Tüm olumsuzluklarına rağmen keskin ve net bir görüntü verdiği için nitrat
tabanlı filmler, asetat tabanlı filmler bulunduktan sonra bile uzun yıllar kullanılmıştır.
Ancak birçok sinema salonu ve laboratuarlarda çıkan yangınlardan sonra nitrat tabanlı
film kullanımı tamamen terk edilmiştir.
Nitrat tabanlı filmler bozulma sırasında nitrojendioksit gazı çıkartır.
Nitrojendioksit havadaki nem ile birleşerek nitrik asit oluşturur ve bu asit emülsiyonu
bozarak yok eder. Bozulma aşamasında meydana gelen zararlı gazlardan aynı odada ya da
22 Er, a.g.t., s. 21
12
çevrede bulunan bütün film tipleri de etkileneceğinden nitrat tabanlı filmleri arşivlerde
farklı bir bölümde hatta mümkünse ayrı bir binada saklamak en doğru yöntemdir.
Nitrat Tabanlı Filmleri Koruma Koşulları :
Nitrat film mükemmel saklama şartlarında muhafaza edilse bile bozulmaktadır. Bu
yüzden bu filmlerin muhafazası kütüphaneler ve arşivler için ciddi bir problemdir. Nitrat
filmler yanıcı oldukları için 40o derecede bile tutuşabilmektedir.
Ne kadar iyi koşullarda saklanırlarsa saklansınlar nitrat tabanlı filmler kimyasal yapıları
gereği kendi kendilerini bozarlar. Uygun nem ve ısıda saklamak nitrat tabanlı filmin bozulmasını
yavaşlatabilir ama durduramaz23.
Selüloz-nitrat beş aşamada bozulur:24
1- Parlak şekiller (gümüş görüntü) solmaya başlar, ışığa duyarlı yüzey
(emülsiyon) kehribar rengi veya kahverengi olur ve asidik bir koku ortaya çıkar.
2- Işığa duyarlı kısım yapışkan bir hale gelir. Negatifler birbirine veya
taşıyıcılarına yapışma eğilimi gösterirler. Asidik koku daha kuvvetlenir.
3- Film bazı parçalarında yumuşak hale gelir, kabarcıklar ve hava balonları
oluşur, koku kuvvetlenir ve kötüleşir.
4- Rulo halindeki film birbirine yapışarak katı bir yığın haline gelir. Sıklıkla da
yapışkan bir köpük ile sarılır.
5- Bu film yığını bir süre sonra barut gibi kahverengi bir toz haline gelir ve rahatsız
edici bir koku çıkarır.
23 Er, a.g.t. s. 5724 John Depew, A Library Media and Archival Preservation Handbook, California- USA, s.225
13
Nitrat filmden kopyalama yapmak için birçok seçenek vardır 25:
1- Büyük yapıdaki orijinal negatiften ortak baskı yapabilmek için küçük negatifi
genişleterek standart büyüklüğe getirilmelidir. Baskılar mümkün olan en uzun
dayanıklılık için fiber kökenli fotoğraf kâğıdına yapılmalıdır.
2- Negatif nitrat film direkt olarak baskı yapılacak negatif üzerine koyulup ışık
verilir. Eğer doğru yapılabilirse, bu işlem, detaylarında çok az eksiği olan
yüksek kaliteli negatifler çıkartacak ve kullanılabilecek durağan bir negatif
üretecektir.
3- İnterpozitif bir kopya negatifi yapılmalıdır. Nitrat negatif kopyalarının
yapılacağı filmin üzerine konularak ışık verilmelidir. Bu işlem pozitif bir
görüntü ve interpozitifin ortaya çıkmasını sağlar. Interpozitif, kontak baskı
yöntemiyle kopya negatifler çıkarılmasını sağlar. Bu yüzden interpozitif
istenildiği kadar negatifler kopyalanmasında kullanılabilecek arşivsel bir kopya
olabilir.
4- Mikrofilm ve video diskler tamamlanmış bir kopyalar koleksiyonu oluşturulmasını
sağlayabilir. Fakat bu iki yol da yüksek kalitede arşivsel kopyaların yapılmasına yetmez.
Nitrat negatifler saklanırken koleksiyondaki diğer negatiflerden ayrılmalıdır.
Bozulmayı önlemek için de nitrat negatifler hava giriş-çıkışının mümkün olmadığı alanlarda
ve nemliliğin %25, sıcaklığın ise -5 °C' den fazla olmadığı soğuk ortamlarda saklanmalıdır.
Nitratın doğal olan bozulması donma derecelerinde neredeyse tamamen durmaktadır.
Hiçbir şartta %50-60 oranındaki nemi ve 6 °C ısıyı aşmamalıdır. Saklamanın yapıldığı teneke
kutular hava geçirmeyen cinsten olmalıdır. Bu kutuların altında açılmış delikler bulunmalıdır.
Çünkü havadan ağır olan nitrat gazları bu deliklerden çıkabilmelidir .
25 a.g.e., s.15
14
Oldukça yanıcı olduğundan nitrat filmlerin muhafazası problemlere yol açmakta ve
arşivler, kütüphaneler ve müzeler için birer tehlike unsuru haline gelmektedir. Bu yüzden
zamanla bu filmleri daha güvenli filmler üzerine kopyalayıp nitrat stoklar eritilmelidir26.
Nitrat filmler için ideal koruma ısısı birçok ülkede yapılan araştırmaya göre 2 °C' dir.
Bu derecenin altı ve üstü için 2 °C' lik bir tolerans tanınmıştır. Ortamın neminin ise %40-60
arasında olması gerekmektedir27 .
Nitrat film koruma odalarında filmin yapısından kaynaklanan gazların sürekli olarak
temizlenmesi gerekmektedir. Bu gazlar odanın içinde toplandığında diğer filmlere de zarar
verirler. Bazı arşivlerde nitrat film saklanan bölümlere bacalar ve pencereler yerleştirilerek
oda içindeki hava sirkülasyonu sağlanmıştır. Fakat özellikle de tropikal ve nemli
iklimlerde bu tür bir uygulama atmosferdeki zararlı gaz ve tozlara açık olduğundan zararlıdır.
Nitrat film koruma odalarına bağlanacak bağımsız bir klima sistemi hem ortamdaki nem ve
ısıyı sabit tutar ve oda içindeki zararlı gazları emerek dışarı atar. Pahalı olmasına rağmen en
güvenilir ve zararsız yoldur.
Nitrat film koruma odalarındaki bütün duvarlar yangına karşı izole edilmelidir. Olası
bir yangında tüm materyalin aynı anda yok olmaması için bir odada en fazla 500-1000 kutu
arasında film saklanmalıdır. Kutular içinde saklanacak nitrat filmleri raflara yerleştirirken
kutular arasına alev geçirmeyen izolasyon maddesi koymak gerekmektedir. Nitrat film koruma
odalarının tavan veya duvarlarında içeriden dışarıya doğru açılan pencereler olmalıdır. Bu
sayede içinde oluşan basınç dışarıya atılabilir. Ayrıca her odada ve binanın çeşitli yerlerinde
tehlike anında kaçabilmek için yangın çıkış kapıları bulunmalıdır. Hatta bu kapılar yangın
alarm sistemine bağlı otomatik kapılar olursa yangın başladığı anda olay mahallini terk etmek
mümkün olacaktır28.
Nitrat filmin korunması sırasında kutuların içine hiçbir şekilde naylon torba konmamalı
ve kenarları bantlanmamalıdır. Nitrat filmden gelen gazların kutuda birikmesi filmi çok daha
26 Soykan, a.g.t. s.2727 Er, a.g.t. s.6828 a.g.t. s.73
15
çabuk bozacağından, çıkan gazlar kutulardan sızmalı ve nitrat film saklama odalarındaki
kuvvetli hava akımıyla dışarı atılmalıdır.29
2.1.2.2. Asetat Tabanlı Filmler
Nitrat filmlerin yanıcı özellikleri nedeniyle fotoğrafik madde üreticileri tatmin edici ve
güvenli yeni bir film bulma çabasına girmişlerdir. İlk güvenli selüloz-asetat film 1901' de
rapor edilse bile bu film 16 mm.'lik amatör sinema filmleri için gerekli hale geldiği 1923
yılından evvel geniş bir kullanıma sahip olamamıştır30.
Asetat tabanlı film üretimi sırasında selüloz esterleriyle birlikte reaksiyona girmek
üzere nitrik asit yerine asetik asit kullanılır. Reaksiyon sonunda da asetik- selüloz ya da
selüloz- asetat meydana gelir. Farklı kimyasal yöntemlerle elde edilebilen asetat tabanlar ilk
yıllarda monoasetil- selüloz, diasetilselüloz, asetil büterat ya da asetil propinat yapısındadır.
Günümüzde kullanılmakta olan asetat taban triasetil-selülozdur. Bütün asetat taban tipleri
kimyasal yapılarının farklılığı dışında hem fiziksel görünüm olarak hem de saklama koşulları
açısından farklılık göstermezler 31.
1950'lerin başlarından beri 8 mm, 16 mm, 70 mm tüm manyetik filmler ve 35 mm'lik
filmler asetat kullanılmış filmlerden yapılmıştır. 1950'li yıllara kadar video ve perfore
manyetik ses kayıt bantlarında kullanılan asetat taban ince olup ısı ya da nem
değişikliklerinden çabuk etkilenmekteydi. Sonuçta esnekliğini kaybedecek kırılgan bir hal
almakta ve emülsiyon tabakasından ayrılarak kayıtlı bulunan elektronik görüntünün ya da
sesin kaybedilmesine neden olmaktaydı 32.
Asetat taban 1950’li yıllara kadar perfore manyetik ses kayıt bantlarında da kullanıldı.
Bu alanda kullanılan asetat taban inceydi ve ısı - nem değişikliklerinden çok çabuk
etkileniyordu. Sonuçta esnekliğini kaybederek kırılgan bir hal alıyor ve emülsiyon
tabakasından ayrılarak kayıtlı bulunan elektronik görüntünün ya da sesin kaybedilmesine yol
29 a.g.t. s.8730 Soykan, a.g.t. s.2831 Er, a.g.t. s.2232 Soykan, a.g.t. s.28
16
açıyordu. Polyester tabanın video bant ve perfore manyetik teknolojisinde kullanılmaya
başlamasıyla asetat tabanın bu amaçlarla kullanımı sona erdi33.
Asetat Tabanlı Filmlerin Koruma Koşulları :
Asetat taban nitrat taban gibi parlayıcı bir özelliğe sahip değildir. Asetat tabanlı
filmler için en büyük tehlike saklandıkları ortamlarda nem oranının yükselmesidir. Nem
oranının yükselmesiyle birlikte kimyasal yapısındaki "asetil-selüloz" "asetik asite" dönüşmeye
başlar. Asetik asit organik bir yapıya sahiptir ve sirke kokusundadır. Reaksiyon başladıktan
sonra filmden sirke kokusunu andıran bir koku yayılmaya başlar. "Vinegar Syndrom" (Sirke
Sendromu) adını alan reaksiyon oto katalitik reaksiyondur ve başladıktan sonra kendi
enerjisini üreterek zincirleme devam eder. Sonunda tabanda oluşmaya başlayan asit, filmin,
görüntüyü oluşturan emülsiyon tabakasını etkileyip bozulmasına, filmin kullanılmaz hale
gelmesine neden olur.34
Nitrat film gibi bozulma problemi olmayan asetat filmler daha yüksek ısılarda
korunabilir. Asetat filmler için ideal koruma ısısı maksimum 12 oC ( + 2 oC )’ dir.35 Nem oranı
ise %25-30 olmalıdır.36
Asetat filmler zararlı gaz üretmedikleri için nitrat tabanlı filmler kadar yoğun bir hava
dolaşımı içinde saklanmalarına gerek yoktur. Asetat filmler için ısı ve nem koşulları gerekli
değerlerde olduğu sürece odaları tozdan arındırılmış normal bir sistem ile havalandırmak
yeterlidir.37
Asetat filmleri tehdit eden "sirke sendromu"ndan korunmak adına aşırı düşük nem
dereceli ortamların da filme kırılgan bir yapı kazandırıp kullanılmaz hale getireceği
unutulmamalıdır. Ortam ısısı ve nemi, yapılacak test ve araştırmalardan sonra sabitlenmelidir.
Sirke sendromunu erken teşhis edebilmek için A-D (Asit Dedektör) sistemi kullanılabilir.
A-D sistemi arşivler için pratik bir çözümdür. Buna göre asit dedektörleri kutuların kenarına
33 Şenol Er, “Arşivin Tozlu Rafları”, Klaket , Sayı: 7, 1997, s.2934 a.g.m., s.2935 Er, a.g.t., s.6836 Soykan, a.g.t. s.3137 Er, a.g.t., s.71
17
monte edilmekte ve kutu içindeki reaksiyona göre renk değişmekte böylece görsel bir kontrol
ile sirke sendromu başlayan filmi tespit etmek kolaylaşmaktadır.38
Nitrat film koruma odalarının en fazla 1000 kutu alabilecek şekilde dizayn edilme
zorunluluğu asetat tabanlı filmler için geçerli değildir. Arşiv olanaklarına göre uygun ısı ve
nem koşulları sağlandığı sürece istenen büyüklükte arşiv odaları kullanılabilir. Çünkü asetat
tabanlı filmlerin kendi kendine alev alma özellikleri yoktur.39
Arşivlerde saklanan asetat tabanlı filmlerin negatiflerinin ve pozitif kopyaların
olabilecek bir yangında tamamen yok olmaması için ayrı ayrı mekanlarda saklanması garantili
bir yöntemdir. Ayrıca filmlerden basılan negatif ve master pozitiflerin de orijinallerinden ayrı
olarak saklanması doğru olacaktır.40
Asetat filmin hava ile teması yumuşatıcı maddelerin buharlaşıp filmin kırılgan hale
gelmesine yol açar. Bu etki göz önüne alındığında asetat tabanlı filmleri naylon torbalar içinde
kutulara yerleştirip kenarlarını hava almayacak şekilde bantlamak faydalıdır. Ancak filmi bu
şekilde izole edebilmek için gerekli ısı ve nem koşullarının sabit tutulduğu bir ortam gereklidir.
Eğer ısı ve nem dalgalanmaları oluyorsa kutuların içinde su birikmesi ve ıslaklık olmaya başlar
ki bu da çok tehlikelidir. Isı ve nemin sabit tutulamadığı ortamlarda filmleri olduğu gibi temiz
kutularda saklamak daha iyidir.41
2.1.2.3. Polyester Tabanlı Filmler
Poly Ethylen Terephthalate bilinen adıyla PET ya da polyester 1950’li yılların sonuna
doğru kullanılmaya başlanmıştır. Asetat tabanlı film kullanımından polyester tabanlıya geçiş
oldukça yavaş olmuştur ve günümüzde video bantları, bilgisayar diskleri ya da perfore
manyetik bantlar dışında, film sanayiinde kullanımın yaygınlaşması 1990’lı yılların sonunu
bulmuştur. Polyester tabanlı filmler, asetat tabanlı filmlere göre daha incedir. Yapıları gereği
38 Soykan, a.g.t. s.3139 Er, a.g.t., s.7440 a.g.t., s.7441 a.g.t. s.87
18
bir zorlamayla karşılaştıklarında bükülüp esneyebilirler. Polyester, "plastik hafızası" adı
verilen kimyasal yapısı nedeniyle, yapısı bozulduğunda, tekrar ilk haline dönmeyi
deneyecektir. Yani bir polyester tabanlı film ya da bandı çekersek deforme olur ancak
bıraktığınızda tekrar toparlanmaya çalışır. Ama bu toparlanma, hiçbir zaman ilk hali gibi
olmayacağından özellikle manyetik kayıtlarda bozulmalar meydana gelecektir.42
Polyesterin filmlerde taban olarak kullanılmasının en önemli sebepleri ise; polyesterin
dayanıklılığı, kuvveti, bükülebilirliği, şeffaflığı, yırtılmaya ve yanmaya karşı olan
dayanıklılığıdır. Polyester filmler nitrat ve asetat tabanlı filmler gibi birtakım zorunlu
özelliklere sahiptir. Örneğin bunlar tamamıyla şeffaf ve elastiktir. Üstelik, polyester
filmler daha fazla gerilme kuvvetine sahiptir, sıcaklık ve nemlilik değişikliklerinden
diğerleri kadar kolay etkilenmez ve zararlı gazlar çıkarmazlar.43
Polyester ısı ve neme karşı asetat ve nitrat tabana göre daha dayanıklıdır. Ancak
polyester bir polymerik materyaldir ve bütün polymerik materyallerin temel problemi
asitlerin yol açtığı kimyasal bozulmalardır. Bu bozulma bir kez başladığında, reaksiyon
zincirleme olarak devam eder ve durdurulamaz. Bozulmaya neden olacak asitler, polyester
üretimi sırasında kullanılacak maddelerin saf olmamasından kaynaklanabildiği gibi, kirli
havadan da gelebilir.44
Polyester filmin ışığa duyarlı yüzeyi öncelikle hayvan jelatininden oluşmaktadır.
İyi depolama şartları altında jelatin durağandır. Fakat kolaylıkla nem kapabilir. Bu da özellikle
sıcak şartlarda filmin kabarmasına ve yapışkan hale gelmesine yol açar. % 60 nemlilik ve
21 oC’ nin altı veya üstü sıcaklıklar gibi kabul edilebilir şartlarda küf ve bozulma jelatin
kısmının üzerinde olur. Filmin ışığa duyarlı tabakası üzerindeki mantarlaşma daha çok beyaz,
yeşilimsi veya gri bir yüzey şeklinde olur. Mantar küf bu tabakanın içerisinde ilerler. Eğer
küf unumsu bir hale gelirse sonunda renkler değişir ve ışığa duyarlı tabakanın tümü harap
olur.45
42 Er, a.g.m., s.2943 Soykan, a.g.t. s.3244 Er, a.g.t., s.2345 Soykan, a.g.t. s.33
19
Polyester filmin saklanmasında dikkate alınacak nemlilik ve sıcaklık değerleri üzerinde
tam bir anlaşma sağlanamamış olsa bile %30-50 'lik bir nemlilik ve 19° C ile 22° C arası
bir sıcaklık çoğunlukla tavsiye edilmiştir. Sıcaklıkta düşük olan tercih edilmelidir. Fakat
nemlilikte %30 RH altı tehlikelidir. %20 RH veya daha düşük nemli l ikt e sak lana n
f i lmler gevrek le şmekte ve kırılganlaşmaktadır.46
Polyester tabanlı siyah-beyaz filmler için en uygun koruma sıcaklığı 12 oC ( + 5oC ),
renkli polyester filmler için ise –2oC ( + 2oC )’ dir.
2.1.3. Emülsiyon Tabakası
Sinema filmlerinde görüntünün, manyetik bantlarda ise sesin kaydedildiği tabaka
emülsiyondur. Görüntünün optik olarak kaydedildiği emülsiyon tabakası ışığa duyarlı
maddelerden meydana gelir. Manyetik ses ya da elektronik görüntü kaydedilebilen emülsiyonda
ise, manyetik alanların etkisiyle dizilişleri değişen, demir ya da krom oksitler bulunur.47
Filmlerde emülsiyon tabakası kullanım amacına göre bir ya da bir kaç kat olabilir.
Emülsiyon katlarını ve filmin diğer katmanlarını ayıran ana tabakalar jelatin türevleridir,
jelatin organik bir malzemedir ve doğru koşullarda saklandığında neme karşı dayanıklıdır.
Ancak ortam fazla nemlenirse, jelatin yapısına daha fazla nem toplayarak yapışkan bir hale
gelebilir.48 Yakın zamana kadar %60 olarak belirlenen maksimum nem oranı, son
araştırmalar neticesinde %40 olarak kabul edilmiştir.
2.1.3.1. Siyah-Beyaz Emülsiyon Tabakası
Siyah-beyaz emülsiyonun içinde kimyasal yapıları nedeniyle ışığa karşı duyarlı olan
gümüş halojenürler bulunmaktadır. Işığa duyarlı gümüş halojenürler, jelatin içinde
karıştırılarak film tabanı üzerine bir başka jelatin ara tabaka ile yapıştırılırlar ve emülsiyonu
46 Soykan, a.g.t. s.3447 Er, a.g.m., s.2948 a.g.m., s.29
20
meydana getirirler. Emülsiyon tabakasının en üstünde koruyucu olarak bir jelatin tabakası
daha bulunur.49
Işığa duyarlı madde, ışık karşısında kimyasal reaksiyon göstererek yapı değiştiren madde
anlamına gelir. Gümüş tuzları da ışığa duyarlı maddelerdir. Çünkü gümüş tuzları ışık
gördüklerinde kararır. Fotoğrafik emülsiyon için kullanılan gümüş tuzları; “gümüş klorür”,
“gümüş bromür” ve “gümüş iyodür”dür. Klor, brom ve iyot aynı kimyasal gruba dahildir.
Halojenler grubuna dahil olan bu maddelerin, gümüşle yaptığı bileşiklere “Gümüş Halojenür” ler
adı verilir. Gümüş halojenürler birbirlerine çok yakın kimyasal yapıya sahiptirler.50
Emülsiyon içindeki ışığa duyarlı gümüş halojenür kristallerine “gren” denir. Gümüş
halojenür elde edilirken jelatinin karıştırılmasına ya da ısıtılmasına bağlı olarak istenilen boyutta
gren elde edilebilir. Daha uzun karıştırma sonucunda daha büyük gren elde edilir ve emülsiyon
içindeki gren boyutu ne kadar büyük ise filmin ışığa duyarlılığı o kadar artmış olur.51
Büyük rulolar halinde bir ya da birkaç kez tabaka tabaka dökülen emülsiyon
soğutularak kurutulur ve bobinlere sarılır. Hazırlanan emülsiyon film tabanı üzerine jelatin ara
tabaka ile yapıştırılır ve rulolar halinde hazırlanan film formatına göre kesilerek perforasyon
adı verilen delikler açılır. Fabrikaların standartlarına göre belli metrajlarda kesilen filmler
kutulanır ve pozlamaya hazır hale getirilir.52
2.1.3.2. Renkli Emülsiyon Tabakası
Siyah-beyaz emülsiyon tabakasında olduğu gibi renkli filmlerin emülsiyon tabakasında da
ışığa duyarlı gümüş halojenürler vardır. Renkli filmlerin emülsiyon tabakası, sinemada üç ana renk
olarak kabul edilen mavi, yeşil ve kırmızı' yı ayrı ayrı kaydetmek amacıyla üç katlıdır. Ayrıca renkli
filmlerin oluşturduğu görüntü, emülsiyon tabakasındaki renk kuplörlerinin renkli yıkama
sırasında, banyodaki kimyasal maddelerle birleşerek oluşturduğu boya katmanlarından
meydana gelir. Bu sebeplerden dolayı renkli filmlerin emülsiyon tabakasının yapısı daha
karmaşıktır.
49 a.g.m., s.2950 a.g.m., s.3051 Er, a.g.t., s.2452 a.g.t., s.25
21
Renkli filmlerin en büyük problemi cisimlerin renklerini gerçeğe en yakın
kaydedebilmektir. Renkli kamera negatifinde emülsiyon tabakalarına istenmeyen
emilmelere karşı koruyucu renk kuplörleri yerleştirilmiştir. Renkli filmlerin görüntüyü
oluşturmak için bünyelerinde barındırdıkları renk kuplörleri organik maddelerdir. Bu
maddeler yıkama sırasında, renkli banyolar içindeki aktif maddelerle birleşerek “boya
görüntü” yü oluştururlar.53 Bu kuplörler yıkama aşamasından sonra film üzerinde kalarak
negatiflere kendine has bir taban rengi kazandırmaktadır. Negatiflerin pozlanması
aşamasında ve pozitif filme baskısı sırasında renk dengesini kurmak için gereken bu sisteme
renk maskesi adı verilmektedir.54
2.1.3.3. Manyetik Kayıt Yapılan Emülsiyon Tabakası
Manyetik ses kaydı; akustik ortamda hareket eden ses dalgalarının elektriksel enerjiye
dönüştürülmesi ve bu enerji sayesinde oluşturulan manyetik alanların manyetize olabilen
bantlar üzerine kaydedilip daha sonra da okunabilmesi esasına dayanmaktadır. Ses
dalgaları mikrofonlar sayesinde elektriksel enerjiye dönüştürülür, bu enerji kayıt aletlerinin
kayıt kafalarında manyetik alanlar oluştururlar ve bu alanlar bantlar üzerinde bulunan
demiroksit ya da kromoksit zerreciklerini belli bir düzende sıraya sokarak manyetik
kaydı meydana getirirler.55
Sinema alanında kullanılan manyetik bantlar 6.3 mm, 12.6 mm ve 25.4 mm olabilir.
6.3 mm sinemada dar bant olarak adlandırılır ve sesli çekimlerde kullanılır. Perfore
manyetik adı verilen manyetik bantlar ise 16, 17.5 ve 35 mm formatlarındadır. Bu bantlar
mixaj ve seslendirmede kullanıldığı gibi bir filmin seslerinin ayrı bir bant üzerinde bulunduğu
durumlarda da kullanılmaktadır. Filmin görüntüsünün yanında optik ses boşluğuna döşenmiş
manyetik bant üzerine sesler kaydedilirse buna kombine manyetik (COMMAG), eğer ses ayrı
bir manyetik bantta ise separe manyetik (SEPMAG) adı verilir.56
Hangi türde olursa olsun manyetik bantların emülsiyon yapılarında bulunan organik
vernik içindeki demir yada krom oksitler taşıdıkları kaydı korumak için deformasyona uğramadan
53 Er, a.g.m., s.3054 Soykan, a.g.t. s.3455 a.g.t. s.3556 Er, a.g.t., s.28
22
saklanmak zorundadır. Manyetik bandın tabanı ile emülsiyonu yapıştıran madde hava şartları
sebebiyle yapıştırıcı özelliğini kaybedebilir. Bu durumda ayrılan emülsiyon kaydın yok olmasına
neden olur. Emülsiyon manyetize olma özelliğini kayıt işlemi bittikten sonra da sürdürür. Yani
kaydedilmiş bir manyetik bant başka bir manyetik alandan kolayca etkilenip bozulabilir.57
2.1.4. Filmlerin Bozulmasına Neden Olan Faktörler
2.1.4.1. Fiziksel Etkenler
Isı
Gerek pozlanmış ve yıkanmış gerekse pozlanmamış filmler belli ısılarda saklanmak
zorundadır. Pozlanmamış renkli filmler için koruma ısısı 10° C, siyah-beyaz filmler için 13-15°
C dir. Bu ısıdan daha yüksek ısılarda saklanan pozlanmamış filmlerin emülsiyonlarında
kimyasal reaksiyonlar meydana gelerek filmlerin bozulmasına yol açar. Yeni üretilen bir filmi
mümkün olduğu kadar çabuk pozlamak ve yıkamak en doğru sonucu verecektir.58
Uygun depolama için çevre şartlarının düzenli olarak kontrol edilmesi ve uygun arşiv
kutularının kullanılması gerekir. Çoğu siyah-beyaz filmler, ses kayıtları ve video kasetler için
en uygun ısı 18-20° C ve uygun nem %40-50 dir. Isı ve nem derecelerini sabit bir seviyede
tutmak çok önemlidir. Nitrat ve renkli filmler için bu değerler daha düşüktür. Isı 2° C ve
nem %30 civarında olmalıdır. Düşük ısılar bozulmayı, özellikle renkli filmlerin
solmasını geciktirir.59
57 Soykan, a.g.t. s.3658 Er, a.g.t., s.4659 Soykan, a.g.t. s.37
23
Nem
Filmlerin bozulmasındaki en önemli faktörlerin başında ortamdaki nem gelir. Filmlere
kıvrılabilir bir yapıya sahip olabilmeleri için imalatları sırasında kullanılan jelatinin içine
nemlendirici maddeler ilave edilmiştir. Nem oranlarının aşırı düşük olduğu durumlarda
emülsiyon ve taban içinde bulunan esneklik sağlayıcı maddeler buharlaşır. Buharlaşma
sonucunda film esnekliğini kaybederek kırılgan bir hale gelir ve ne projeksiyon makinelerine
ne de yeni bir kopya çıkartabilmek için baskı makinelerine takılabilir. Bu arızaya "kırılganlık"
(Britleness) adı verilir.60
Düşük nem ortamının yol açtığı bir diğer problem de film boyutlarının değişmesidir.
Filmin çekmesi (Shrinkage) adı verilen bu arızada filmin perforasyon aralarındaki uzaklık
değişir. Çok az bir değişmede bile film baskı ya da projeksiyon makinesine takıldığında
parçalanır. Nem oranı düştüğünde taban ile emülsiyon arasındaki yapıştırıcı tabaka görev
yapamaz hale gelebilir. Bu durumda emülsiyon ile taban birbirinden ayrılarak kaydın yok
olmasına neden olur. Nemin düşük oranda olması kadar yüksek oranda olması da filme zarar verir.
Şöyle ki; yüksek nemli ortamlarda özellikle manyetik bantlar üzerinde mikroorganizmalar
üremeye ve yayılmaya başlar. Bu organizmalar kısa sürede bütün filme yayılarak ürerler ve
arşivdeki kayıtları tehlikeye sokarlar.61
Işık
Projeksiyon makinelerinin ve telesine cihazlar ının kuvvetli ışıkları filmin üzerindeki
nemin kaybolmasında önemli bir faktördür. Bu ışık kaynaklarından gelen ısı film üzerindeki
nemin yok olmasına neden olur. Bu durumda filme normal nemi kazandırabilmek için film ya
%40- %60 nem bulunan bir ortamda saatte 600 m'yi geçmeyecek bir hızla sarılmalı ya da
sürekli kontrol altında tutulan nemlendirme kaplar ında normal nemini kazanıncaya
kadar beklet ilmelidir. 62
60 Er, a.g.t., s.4761 Soykan, a.g.t. s.3862 a.g.t. s.39
24
Toz
Filmlerin üzerine projeksiyon makinelerinde kullanılırken veya laboratuar işlemleri
esnasında ortamda bulunan toz zerrecikleri gelip yapışarak filmin kirlenmesine neden olurlar.
Toz zerrecikleri yapıştıkları bandın üstünde çeşitli mikroorganizmaların üreyip yaşaması için
uygun bir ortam oluştururlar. Bant üstünde biriken tozlar okuma kafalarının bozulmasına sebep
vermenin yanında alınacak ses ve görüntünün de sağlıklı olmasını engellemekte, bantların
çizilmesine neden olmaktadırlar. Bu nedenlerden dolayı bantlar tozdan mümkün olduğunca
arındırılmış ortamlarda kullanılmalı ve saklanmalıdır.
Parmak İzleri
Filmlere çıplak elle dokunmak, el üzerindeki yağ ve yağda bulunan asitler nedeniyle
zararlıdır. İnsan elinden film üzerine parmak izleri yoluyla geçen asitler emülsiyon tabakasına
zarar verirler. Bu zararlı etki zaman içinde kendini belli eder. Bu nedenlerden dolayı filmlere
mutlaka toz bırakmayan pamuklu eldivenlerle dokunmak en doğru işlemdir.
Kirli Bobinler, Makine Parçaları, Kutular
Filmlerin üzerine sar ıldığı bobinlerin temiz olmaması filmlerin de kirlenmesine yol
açar. Taşıma ya da kötü kullanım nedeniyle bozulan bobinler filme de zarar verirler. Metal
bobinlerin üzerinde biriken pas, film emülsiyonu için tehlikelidir. Baskı, yıkama,
projeksiyon makinelerinin makaraları, dişli tamburları aşınmışsa filme zarar verebilir.63
Film kutularındaki paslar zamanla filmin bozulmasına neden olurlar.
Filmlerin saklandıkları kutular ve sarılı oldukları bobinler sürekli olarak kontrol
altında tutulmalı, paslanma veya deforme olma gibi durumlarda yenileriyle
değiştirilmelidirler.
63 Er, a.g.t., s.52
25
Statik Elektrik
Arşivlerde bulunan film, manyetik bant, video bant gibi bütün materyaller birer
polymer yani plastik türevli olduğundan statik elektrikle yüklenme özelliğine sahiptirler. Bir
film sarma masasında sarıldığında ya da bir makinede ilerlediğinde üzerinde sürtünme
sebebiyle statik elektrik yükü oluşur.
Bu elektrik yükü çevredeki bütün toz ve yabancı maddelerin film üzerine
birikmesine neden olur. Statik elektrik yüklenmesine karşı alınacak en iyi önlem bütün
makinelerde filmin toplandığı bölümü topraklamaktır.64
Su ile Islanma65
Islanan bir film öncelikle ıslak bırakılmalıdır. Çünkü film kurursa temizlenmesi
için sarılamayacak derecede yapışmış olur. Islak ya da üzerine kirli artıklar bulaşmış bir
filmi temizlemek için 18oC’ de hazırlanan bir solüsyon kullanılabilir.
1 litrelik solüsyonun içinde, 800 ml su, 6gr kalgon, 7gr sodyum bisülfit, 15gr
borax, 195gr sodyum sülfat, 20 ml formalin bulunmalıdır.
64 Soykan, a.g.t. s.4165 Er, a.g.t., s.56
Resim 2 : İyi durumdaki bir film rulosu ve koruma kutusu
26
Islak film solüsyonun içine tamamen daldırılır. Film solüsyonun içine tamamen
daldırılarak emülsiyonunun tamamının yumuşatılması ve şişirilmesi gereklidir. Daha
sonra film suyun altına tutularak tozlarından temizlenir. Toz ve çamur temizlendikten
sonra film yavaş ve dikkatlice geri sarılarak akar suyun altında yıkanır.
Film akar su altında temizlenirken boşta kalan kısmı sulandırılmış Photo-Flo
solüsyonu dolu bir kabın içine daldırılır. Photo-Flo solüsyonu film üzerinde
oluşabilecek benekleri ve zerrecikleri önlemek amacıyla kullanılır.
Film Photo-Flo solüsyonundan çıkartılıp kurutulacağı alana getirilir ve burada
imkanlar dahilinde havada tutularak ve hiçbir yere değmeden askıya alınır. Kurutma
işlemi mümkün olduğunca tozdan arındırılmış bir ortamda yapılmalıdır. Film
kuruduğunda tekrar sarılmalı ve film temizleyici bir solvent ile temizlenmeli ve
mümkünse özel bir yağ maddesi ile nemlendirilmelidir.
2.1.4.2. Kimyasal Etkenler
Fiksaj ve Fiksaj Sonrası Su ile Temizleme
Siyah-beyaz ve renkli film yıkanırken üzerindeki gizli görüntünün tamamen açığa
çıkabilmesi ve saptanması fiksaj banyosundaki işlemin doğru olmasına bağlıdır. Pozlanmış
gümüş bromürlerin ise film üzerinden atılmaları gerekir. Film fiksaj banyosuna girdikten
sonra sodyum ya da amonyum tiosülfat emülsiyondaki pozlanmamış gümüşbromür ile
reaksiyona girerek gümüş ve bromürü ayırırlar ve bromürden ayrılan gümüş tiosülfat ile
birleşerek gümüş tiosülfatı oluşturur. Gümüş-tiosülfat bir tuz olduğundan suda çözülebilir. Suda
çözülebilir hale gelen gümüş bir sonraki aşamada filmin su ile yıkanması sırasında film
üzerinden atılır. Fiksaj banyosu işlemi doğru yapılmayacak kadar zayıf ise film üzerinden
tamamen alınamayan gümüş emilsyonu ve görüntüyü bozar. Gümüş tuzlarının film üzerinden
tamamen temizlenmemesi durumunda da emülsiyon içinde, reaksiyon yaparak filmin
bozulmasına neden olur.66
66 Soykan, a.g.t. s.41
27
Nitrat Gazlarının Neden Olduğu Ağarmalar
Nitrat filmin bozulması sırasında oluşan nitrojendioksit (NO2) gerek asetat gerekse
polyester siyah-beyaz ya da renkli bütün filmlerin öncelikle emülsiyon tabakasına etki edip
solmasına daha sonra jelatine etki ederek ayrışarak yapışkan hale gelmesine neden olurlar.
Daha ileriki safhada asetat ve polyester tabanlı filmlerin tabanına etki ederek filmleri yok
ederler.67
Atmosferdeki Asit Gazlarının Neden Olduğu Ağarmalar
Kirli hava koşullarında rastlanan hidrojensülfür, nitrojenasit ve sülfürdioksit gazları
filmler için oldukça zararlıdır. Bu zararlı gazlar film tabakalarına etki ederek
bozulmalar ına yol açarlar. Günümüzde hava kirliliği şehir merkezlerinde had safhaya
ulaştığından bu tür materyallerin şehirden uzak yerlerde depolanmaları ve özel
havalandırma sistemleri kullanılması pahalı olmasına karşın en garantili yoldur.68
Kağıt Malzemelerden Gelen Zararlar
Film arşivlerinde, filmler ile alakalı afişler, senaryolar, gazete, dergi ve çalışma notları
gibi çeşitli kağıt malzemelerde saklanmaktadır. Kağıt malzemeler zamanla yapılarında
barındıkları bazı zararlı gazları atmosfere yayabilmektedirler. Özellikle gazete ve dergiler gibi
yoğun matbaa boya malzemesi kullanılarak üretilen belgeler zamanla filmler için zararlı
olabilecek gazlar çıkartabilmektedirler. Bu tür kağıt malzemeler film depolarından ayrı
odalarda ısı ve nem kontrolü altında tutularak saklanmalıdırlar.
67 Er, a.g.t., s.6268 Soykan, a.g.t. s.42
28
2.1.4.3. Mikrobakterilerin Neden Olduğu Bozulmalar
Film koruma ortamının fazla nemli olması atmosferdeki gazların ve tozların etkisiyle
kendilerine üreme ortamı bulan bakteriler öncelikle manyetik bantlar için tehlikelidir. Bunlar
emülsiyona yerleşerek zamanla görüntüyü bozar ve sonunda da emülsiyonu yok ederler.69
Film arşivlerinde en çok rastlanan bakteri tipi Latince adı “Fungus” olan bir mantar
çeşididir. Tozlu ortamlarda bulunan fungus nemin fazlalaşmasıyla hızla ürer ve film üzerinde
beyaz ya da gri renkte koloniler oluşturur. İlk aşamalarda görüntünün rengi farklılaşır, siyah-
beyaz filmlerde bir grileşme görünür ve son aşamada emülsiyon tamamen yok olur.70
Arşivlerde fungus ile mücadele edebilmek için öncelikle fungus kümelerinin bulunduğu
filmleri temizlemek ve izole etmek gereklidir.
69 a.g.t., s.6270 Er, a.g.t., s.66
29
2.2. Video Bantlar71
Görsel-İşitsel kayıt malzemesi olarak filmlerden sonra ortaya çıkan video bantlar
günümüzde amatör ve profesyonel çalışmalarda en çok kullanılan ve en pratik materyal olarak
göze çarpmaktadırlar. Dünyada ilk video bant üreticisi olan Ampex firmasının ardından
Japonya'da üç büyük üretici Sony, JVC ve Matsushita (Panasonic) video kaset formatları
geliştirilmesi konusunda büyük buluşlar yapmışlardır. Sony profesyonel U-matic formata
benzeyen bir modelle yani Betamax formatı ile, JVC ve Panasonic'de VHS format ile
piyasaya çıkmışlardır. 1970'li yıllarda mikro çip teknolojisinin gelişimi yavaş olduğu için
sistemler hantal ve ağırdı. Kamera bölümü ve kayıt sistemi birbirinden bağımsız, enerjileri
kısıtlı ve resim kaliteleri çok düşüktü. Betamax en fazla 270 yatay çizgi tararken VHS 240-
250 çizgiden oluşuyordu. Bu tarama sayısı günümüzün dijital sistemlerine oranla yarı yarıya
azdır. Buna paralel olarak kamera çözünürlükleri de düşük ve CCD (Charge Coupled Device)
yerine Trinicon, Newvicon, Saticon sistemlerinde görüntü tüpleri kullanıyordu. Bu tüpler
parlak ve az ışıkta lekelenmeler ve renk kargaşası yaratıyordu. Daha sonra sistemler biraz
daha küçülme gösterdi. İlk olarak JVC ve Panasonic VHS Compact diye bir küçük kaset
sistemi çıkardı. Bant formatı VHS ile aynı olduğundan adaptörle bu küçük kasetler VHS
videolarda da oynatılabiliyordu. Kaset ufak olduğu için tabi ki mekanizma da aynı oranda
küçülmekte ve hafiflemekteydi. Birbirinden ayrı olan kamera ve kaset bölümleri bu nedenden
dolayı birleştirildiler ve kaset bölümü ile kameralar bir bütün oldu. Kısa bir süre sonra Sony
bambaşka bir formatla; Video 8 ile piyasaya çıktı. Bu yepyeni bir sistemdi ve bant daha dar
(8mm), kaset ise müzik kasetleri boyutundaydı ve daha fazla kayıt imkanına sahiptiler.
Bu sistemlerin görüntü kalitesinde önemli bir ilerleme yoktu. Video 8 en son sistem
olmasına karşın yine 270 çizgi tarama ile Betamax' la aynıydı. Sadece CCD görüntü cipleri ile
renk ve detay biraz daha belirgin olmuştu. Kamera bölümleri görüntü tüplerinden dolayı da
çok hantallaşıyordu. CCD'ler bir anda tüplerden 10 kat daha ufalmışlardı.
1988'de JVC mevcut VHS sistemi kullanarak resim başına 400 çizgi bulan süper
VHS’ yi üretti. Görüntü kalitesi büyük oranda yükselmişti.
71 http://www.denizmagazin.com.tr/arsiv/arsiv/aralik03/haberler/5.htm [25.12.2003]
30
1990 yılında Sony video 8'leri geliştirerek Hi8 formatını çıkardı. Bu da yine 400 çizgi
taraması ile çok kaliteli video görüntüleri oluşturuyordu.
1990'lı yılların ortalarına gelindiğinde elektronik ve bilgisayar teknoloji büyük
buluşlara şahit oldu. Sistemler daha da küçülmeye başlamış resim ve ses kalitesi daha
gelişmiştir. Bu Analog sistemden dijitale geçiş olarak kendini gösterdi.
Bilgisayar teknolojisinin gelişmesine paralel olarak ortaya çıkan Laser Disk, CD,
DVD, Blue-Ray gibi ses-görüntü kayıt malzemelerinin ortaya çıkmasına rağmen arşivleme
teknikleri açısından dijital bant kütüphanelerinde kullanılan dijital video bantlar halen en
kaliteli çözüm olarak kullanılmaktadır.
Video Bantların Yapıları
Formatlarına göre kalınlıkları 13 ile 36 mikrometre arasında değişen video bantların
yapısı incelendiğinde temel olarak dört ayrı katmandan oluştuğu görülmektedir.
En üstte elektromanyetik kaydın yapıldığı, içerisinde Demiroksit: Fe2O3 ya da
Kromdioksit: CrO2 bulunan manyetik tabaka bulunmaktadır. Bu tabaka üzerine
elektromanyetik sinyallere dönüştürülen ses ya da görüntü bilgileri temelde bir mıknatıs olan
kayıt kafasının önünden geçerken elektronik potansiyel farklarının oluşturduğu manyetik
haritacıklar şeklinde kaydedilir. Ses ya da görüntü sinyallerinin oluşturduğu elektronik akım
farklarına göre farklı şekillerde yüklenen mıknatıs (kayıt kafası) önünden geçmekte olan
manyetik tabakayı (bant) etkiler ve manyetik tabaka içinde düzensiz olarak dağılmış olan
demiroksit ya da kromdioksit zerreciklerinin belli bir düzende dizilmesini sağlar. Belli
düzende dizilen zerrecikler elektronik kaydı oluşturur. Bu zerrecikler daha sonra okunmak
üzere teyplere takıldıklarında temel yapıları yine bir mıknatıs olan okuma kafaları önünden
geçerken zerreciklerin konumları ve diziliş şekillerini algılayan ve bu farklara göre
elektromanyetik akımlar üreten devrelere giden sinyaller ve şifre çözücüler ile görüntü ve ses
sinyalleri oluşturulur.72
72 Şenol Er, “Arşivin Tozlu Rafları”, Klaket, Sayı: 10, s.24
31
Manyetik kayıt tabakasının altında bu tabakayı taşıyıcı tabakaya bağlayan yapıştırıcı
ara tabaka bulunur. Daha sonra taşıyıcı görevi gören taban ve altında da koruyucu niteliği olan
sırt kaplaması vardır.
2.2.1. Video Bant Çeşitleri
2.2.1.1. İki İnç (2 Inch) Video Bantlar
1956 yılında Ampex firması tarafından TV görüntü sinyalleri ilk olarak kendi ekseni
etrafında dönen 2 inç (50.8 mm) genişliğindeki bant şeridi üstüne kayıt edilmiştir. VR-1000
model kodlu bu cihaz sayesinde görüntü kaydı bantlar üstüne yapılmaya
başlanmıştır.(Bkz.Resim 3) 73
2 inç bantlar sabit kare görüntüsü verememekte ve montaj işlemleri çok zor
olmaktadır. Bant şeridi üstünde kayıt ve okuma kafası enine tarama yapmaktadır. Bu nedenle
zamanla bant üstünde yırtılmalar yaşanmaktadır.74 Bir makara üstünde en uzun süreli kayıt
imkanını 120 dakikaya kadar vermektedir. 2 inç bantlar 70’li yıllara kadar aktif olarak
kullanılmıştır.
50.8 mm (2 inç)
73 http://www.ampexdata.com/Company/History/history.html [20.02.2004]74 Hamdi Asil, Kişisel Görüşme, 15 Nisan 2004.
RESİM 3 : Ampex firmasınınkurucusu Alexander M. PoniatoffVR-1000 cihazıyla görülüyor.
Şekil 2 : 2 inç Bant enine görüntü taraması
32
2.2.1.2. Bir İnç (1 Inch) Video Bantlar
1964 yılında 2 inç banda göre daha kullanışlı ve kaliteli bir format olarak piyasaya
çıkan 1 inç (25.4 mm) genişliğindeki video bant formatıdır. 1968 yılında renkli kayıt
yapılabilen versiyonları kullanılmaya başlanmıştır.
1 inç bantlar, video bantların kaset formu içinde kullanılmaya başlamasından önceki
son makaralı video bant çeşididir. Görüntü kalitesi ve montaj işlemleri açısından tercih edilen
bir format olmuştur. 1970-1990 yılları arasında aktif olarak kullanılan 1 inç bantlar, arşivleme
amacına yönelik yeterli kaliteye sahiptirler.
1 inç bantlar günümüzde artık çok az kullanılan özel cihazlar aracılığıyla
okunmaktadırlar. (Bkz. Resim 4-5)
Resim 4 :1 inç bant okuyucu
cihazının genel görünüşü
Resim 5 :1 inç bandın okuyucu cihaza sarılım
tertibatı
33
2.2.1.3. U-Matıc Kasetler 75 76
1969 yılının Kasım ayında Sony firması tarafından piyasaya sürülen ilk video kaset
formatıdır. U-matic’den önce bütün video aygıtları makaralar üzerinde bulunan bantlarla
çalışıyordu. Bu bantların verici makaradan alıcı makaraya geçmeleri için, uçları kafaların
olduğu bölümden geçirilip öbür makaranın göbeğine sıkıştırılmaktaydı. U-Matic sayesinde
bantlar kutu içinde okuyuculara kolayca takılıp çıkarılmakta ve 1 inç veya 2 inç bantlara göre
daha az yer tutmaktadır. U-Matic kasetler ¾ inç (19.05 mm) bant genişliğine sahiptir.
Bu sistemde video kaset video okuyucuya takılırken bantın geçiş düzeneğine
yerleştiğindeki aldığı U şeklindeki biçimden dolayı bu adı almıştır.
“U yüklemesi” adı verilen bu sistemde kaset okuyucu cihaza takıldığında kasetin
içindeki bandın bir bölümü hemen gerilir. Kılavuz makaralarındaki döndürme çubukları bu
parçayı çekip alır ve kasnağa verir. Bu sırada bant u biçimini aldığı için U yüklemesi olarak
adlandırılır.
U-matic kasetlerin ilk örnekleri 250 çizgi tarama özelliklerine sahiptiler. Günümüzde
kullanılan U-matic SP (Superior Performace) formatta görüntü kalitesi 330 çizgi tarama
seviyesine çıkartılmıştır.
U-matic kasetler genellikle yarı profesyonel çalışmalarda kullanılmaktadır. Görüntü ve
sesin daha ucuza sağlanması istenen alanlarda genellikle iki amaçla kullanılmaktadır.
Aktüalitede röportaj yapmak ve bazı programlarda paralel kullanım amacıyla
yararlanılmaktadır. Ülkemizde pek fazla kullanılmayan bir kaset türüdür.
75 http://umatic.palsite.com/format.html [12.03.2004]76 http://graphics.csail.mit.edu/~tbuehler/video/formats.html [12.03.2004]
34
Şekil 3 :
U-Matic kaset bantlarının kayıt yüzey şekli
2.2.1.4. Betamax Kasetler 77
Japonya’da 1975’te Sony firması tarafından ev videosu alanında çıkardığı video kaset
formatıdır. Betamax kasetlerde ½ inç (12.7 mm) genişliğinde bant kullanılmaktadır.
Böylelikle kasetin boyutu küçülmüş ve kullanım kolaylığı sağlanmıştır.
Bütün dünyada en yaygın ilk ev videosu olan Betacam sistemlerde yükleme, U
yüklemesi şeklinde yapılmaktadır.
2.2.1.5. VHS Kasetler 78 79 80
VHS (Video Home System) Japon JVC (Japan Victor Company) firmasının
gerçekleştirdiği video kaset formatıdır. Betamax’ın piyasaya çıkışından birkaç ay sonra
üzerinde çalışıldığı açıklanmış ve 1975 yılında piyasaya sürülmüştür. VHS sistemi, U-Matic
ve Betamax’ ta kullanılan “U yüklemesi” yerine “M yüklemesi” tekniğini getirmiştir.
M yüklemesi tekniğinde video kaset okuyucu cihaza takılırken makara kilitleri açılır
ve iki kılavuz makara, bandın bir bölümünü çekip alır, bu sırada bant M biçimini alır.
77 Nijat Özön, Sinema, Televizyon, Video, Bilgisayarlı Sinema Sözlüğü, İstanbul, 2000, s. 100.78 a.g.e. s. 75079 http://www.geocities.com/videokameralar/glossary.htm [25.03.2004]80 http://www.aiv-video.com/tvs.htm#3 [28.03.2004]
Şekil 4 :U yüklemesi sistemlerde
bant sarılım durumu
35
VHS sisteminin saptama hızı Betamax’tan yavaştır (saniyede 18.5 cm), dolayısıyla
görüntü niteliği daha düşüktür, buna karşılık ses niteliği daha yüksektir. VHS kasetler
Betamax kasetlerden daha büyüktür. VHS kasetlerde 12,65 mm genişliğinde bant kullanılır ve
240 dakikaya kadar görüntü saklayabilmektedirler. 240-270 çizgi çözünülürlükte
çalışmaktadır.
VHS sisteminde kasetin içindeki bant yalnızca saptama ve okuma sırasında kafalara
sürtünür, hızlı öne ve geriye sarma sırasındaysa bant kafadan ayrılarak doğrudan doğruya alıcı
ve verici makaralara sarılır. Bu sayede bandın çabuk yıpranması önlenmiş olur.
Betamax’ın VHS’den önce piyasaya çıkmasına ve yayılmasına rağmen VHS hızla
gelişip öne geçmiş ve özellikle amatör görüntü sistemlerinde lider olmuştur.
Standart VHS kasetlerin ardından kameralarda da kullanımı kolaylaştırmak için daha
küçük boyda üretilen “VHS-Compact” modeli piyasaya çıkartılmıştır.
VHS-Compact : kasetlerin yaklaşık büyüklüğü iki deste oyun kartı kadardır ve yine
bu küçüklüğü nedeniyle standart hızda 40 dakikaya, ağır hızda 2 saate kadar kayıt yapabilir.
Standart hızlı kayıt yapılmış bir kayıtla maksimum görüntü randımanı almak mümkündür.
VHS-C, standart VHS ile ayni elektronik formatı kullanır. Görüntü kalitesi ve dikey
çözünürlük 240-270 çizgiden oluşur.
Super VHS : 1988 yılında JVC tarafından piyasaya çıkarılan Super VHS kasetler
standart VHS kasetlerden daha keskin (daha yüksek çözünürlük) görüntü kalitesi sunmaktadır.
Boyut olarak standart VHS’lerden bir farkları olmayan Super VHS kasetlerde 400 çizgilik bir
çözünürlük desteklenmektedir.
Super VHS-Compact : 1990’lı yılların başında piyasaya çıkan bu kasetler, Standart
VHS-Compact modelin 400 çizgilik çözünülürlük sunan versiyonudur.
36
2.2.1.6. Video 2000 (V2000) 81 82
Philips ile Grundig firmalarının ortak çalışmaları sonucunda 1979 yılında piyasaya
çıkan “Video 2000” adındaki görüntü kayıt formatı.
Video 2000 kasetlerinde Betamax ve VHS gibi 12,65 mm genişliğindeki bant
kullanılmaktadır. “Video Compact Cassette” olarak da adlandırılan bu kasetlerin boyutları
VHS kaetlerin boyutlarına çok yakındırlar.
Video 2000 sisteminde bant üstünde iki video yolu taşınmaktadır. Böylelikle tıpkı ses
kasetlerinde olduğu gibi, kaset ilk yol kullanıldıktan sonra çevrilerek ikinci yol da kullanılır.
Bu sayede gösterim süresi bir kat daha artar. Bir yol dört saat olmak üzere sekiz saate kadar
görüntü kaydı yapılabilir.
Video 2000 sisteminde esnek bir kafa yardımıyla, birden çok video yolu bulunan
bantlarda her yolu ayrı ayrı izleyen ve kafanın eksiksiz okumasını sağlayan “Devingen Yol
İzleme” tekniği kullanılmaktadır. Bu yöntemin temeli esnek kafanın, okumakta olduğu video
yolunu şaşmaz biçimde izlemek üzere konumunu değiştirmesine dayanır. Bu sistem video
yollarının daha dar olmasını, aynı kuşakta iki video yolunun yer almasını, dondurulmuş resim,
yavaşlatılmış görüntü, resim aramanın daha düzgün ve titremesiz verilmesini de sağlar.
81 http://v2000.palsite.com/format.html [20.12.2003]82 Özön, s. 756
Şekil 5 :V2000 Kaset çalışma düzeni
37
2.2.1.7. Betacam 83 84 85 86
1980 yılında SONY firması tarafından geliştirilen 12.7 mm bant genişliğine sahip
video kaset formatıdır.
Betacam, parlaklığı, renklilikten ayrı olarak saptar ve iki ses oluğu vardır. Alıcıda
ayrıca zaman ölçümleme yeteneği de yer alır.
1987 yılında SONY Betacam SP (Superior Performance) versiyonu piyasaya
çıkarmıştır. Betacam kasetler SP versiyonu ile stüdyo ve stüdyo dışı profesyonel
kullanımlarda 1 inç bandın yerini almıştır. SP modellerde dört ses oluğu bulunmakta ve daha
uzun görüntü kaydetme imkanı sunulmaktadır.
SONY firması 1993 yılında Dijital Betacam formatını piyasaya sürmüştür. 2002
yılında ise analog Betacam kasetlerin üretimini durduran firma yaklaşık 20 yıl boyunca
profesyonel televizyonculuk alanında önemli bir yer edinmiştir.
83 http://betacam.palsite.com/format.html [25.04.2004]84 Özön, s. 10085 http://www.aiv-video.com/tvs.htm3 [15.05.2004]86 http://www.experimentaltvcenter.org/history/preservation/preservation_level1.php3?id=2&id2=7&id3=12 [20.06.2004]
Şekil 6 :Betacam Çalışma Düzeni
38
2.2.1.8. M II 87
Panasonic firması tarafından piyasaya çıkarılan 12.7 mm bant genişliğine sahip video
kaset formatıdır. Betacam kasetlerin başlıca rakibi olan MII kasetlerin çalıştığı cihazların
günümüzde bulunması zordur.
2.2.1.9. Video 8 (8 mm) 88 89
1982 yılında SONY tarafından piyasaya sürülen 270 çizgi çözünülürlük sağlayan
küçük ve hafif görüntü formatıdır. Teyp sadece 8 milimetre genişliğinde ve kaset hacmi VHS-
C kasetler kadardır. VHS-C teyplerin tersine, 8mm teypler VHS videolarda gösterilemez. 8
mm teypleri izleyebilmek için ya 8 mm video kaset yuvası kullanmak ya da kamerayı
doğrudan TV ye bağlamak gereklidir.
2.2.1.10. HI-8 90 91 92
1990 yılında SONY firmasınca üretimine başlanan, 8 mm kaset formatının gelişmiş
versiyonudur. Hi-8 bantlar küçük boyutlu ve hafiftir; normal özellikteki 8 mm’lik bantlara
oranla daha kaliteli kayıt yaptıkları için, yaygın olarak etkileşimli multimedya veya
hipermedya programların yapımında görüntü kaydetme ya da görüntü yakalamada kullanılır.
Ancak sınırlı olan fiziksel genişlikleri nedeniyle video kurgulama aşamasında yinelenen
kopyalamalar sonucu görüntü bozulması (resim kesilmesi) sorunuyla karşılaşılabilir.
Hi-8’in bileşenlerinin küçük, kutucuğunun daha uzun süreli oluşu, mıknatıslı
kuşağının daha geniş kurgu olanakları sağlaması başlıca özellikleridir. Super VHS-C gibi, bu
kasetlerde yaklaşık 400 çizgilik bir çözünürlük sağlanabilmektedir.
87 Özön, s. 45988 a.g.e. s. 61089 http://www.geocities.com/videokameralar/glossary.htm [25.03.2004]90 Özön, s. 35391 http://www.geocities.com/videokameralar/glossary.htm [25.03.2004]92 Bob Cotton ve Richard Oliver, Siberuzay Sözlüğü, İstanbul :Yapı Kredi Yayınları, 1997, s.92
39
Bir Hi-8 video kameradan en yüksek görüntü kalitesi üretebilmek için Hi8 Metal
Evaporated (ME) teyp ile kullanılmalıdır. Hi-8 kasetleri çalabilmek için Hi8 video teyp
yuvasına veya kameranın direk olarak TV ye bağlanması gereklidir.
Şekil 7 :VHS, 8mm ve Mini DV video kasetlerin boyut ve bant kalınlıklarının karşılaştırılması
40
2.2.2. Analog Sistemden Digital (Sayısal) Sistemlere Geçiş 93
Günümüze kadar video teypler görüntü ve sesin sürekli değişen elektronik sinyallerin
kaydedildiği, analog sistemle çalışırdı. Karanlık görüntünün en küçük sinyal dalga, parlak
görüntünün en yüksek dalga, gri görüntülerin karanlık ve parlak arasında bir yerlerde
oluşturduğu sinyal dalgasının bulunduğu sürekli bir çizgiden meydana gelen bir sistemdi.
Analog sistemlerin dezavantajı görüntü ve ses dalgalarında oluşabilen karışıklıklar ve
gürültü dalgalarıdır.
Aralarında Sony, Philips, Panasonic, JVC gibi görüntü ve ses kayıt ve çalıştırma
cihazları pazarında etkin 10 firma bir konsorsiyum oluşturup son kullanıcılara yönelik bir
standart üzerinde anlaştılar. İlk olarak “Digital Video Cassette-DVC” olarak adlandırılan bu
standart günümüzde “Digital Video-DV” (Sayısal Görüntü) olarak bilinmektedir.
Bu standardın oluşturulmasındaki amaç tüketici pazarına yönelik görüntü kayıt ve
işleme cihazlarında ortak bir formatı belirleyerek farklı üreticilerin donanım ve yazılımları
arasında doğabilecek uyumsuzlukları ortadan kaldırmak ve standart bir kalite düzeyini
yakalamaktır. Bu standart ile 6.35 mm’lik metal katkılı kasetleri kullanarak oldukça yüksek
kalitede sayısal görüntünün kayıt edilebilmesi amaçlanmaktadır.
Analog sistemlerde kayıt etmek istenen görüntünün bire bir kopyası kayıt yapılacak
ortama aktarılır. Sayısal yöntemde ise kayıt edilmek istenen görüntünün bilgisi matematiksel
bir değere dönüştürülmesi ve bu değerin bir elektronik sinyal olarak taşınması ve kayıt
yapılacak ortama yazılması ile gerçekleşir.
Analog sistemde oluşturulan bir görüntünün kopya sayısı arttıkça görüntü ve ses
kayıpları olmaktadır. Sayısal sistemlerde ise görüntü ve sesler elektronik sinyaller haline
dönüştürüldükleri için istendiği kadar yapılan çoğaltma ve kopyalamalardan bozulmalara
uğramamaktadırlar.
93 http://www.hwstation.com/dv.htm [25.03.2004]
41
DV standardı bu sayısallaştırma işini kaynak görüntünün belirli bir oranda
örneklenmesi yoluyla yapılmasını sağlamaktadır. “Peki neden görüntünün tamamı
sayısallaştırılmıyor da örnekleme metodu kullanılıyor?”. Bunun nedeni günümüz
donanımlarının görüntünün tamamını yeterli hız ve kalitede sayısallaştırmaya elvermemesidir.
Üreticiler kaynak görüntüden çok az bir kayba razı olarak sayısallaştırma işini ancak
örnekleme yoluyla sağlayabilmişlerdir.
Her görüntü karesinde taranan satır 720 piksel genişliğinde olacak şekilde
oluşturulmaktadır. Yani kameranın vizöründen baktığınızda gördüğünüz şekle ait bilgi 720
piksel genişliğine uyacak şekilde indirgeniyor. Kaynak görüntünün renk bilgisi ise NTSC
formatının 525 satırı için 4:1:1 oranında, PAL formatının 625 satırı için 4:2:0 oranında
indirgeniyor. Daha sonra örneklenmiş bu görüntü “Discrete Cosine Transform-DCT”
yöntemiyle sıkıştırılıyor. DV’de kullanılan DCT yönteminde her karenin sıkıştırılmasında
sayma tablosu adı verilen bir alt yöntem de kullanıldığı için, nominal 5:1 sıkıştırmada daha
kaliteli sonuç alınıyor. DV her görüntü karesini kendi içinde sıkıştıran bir yöntemdir.
Sıkıştırılacak görüntü karesi kendisinden önceki veya sonraki kareden bağımsız bir şekilde
sıkıştırılıyor. Ancak iki ara taramalı bir karede taranan alanlar arasında küçük farklılıklar
varsa bu alanlar birlikte sıkıştırılıyor ve bu yöntemin adına da etkin alanlar arası sıkıştırma
yöntemi deniliyor.
DV formatında görüntü bilgisi yaklaşık olarak saniyede 25 megabit olarak akmaktadır.
Bu bilgiye ses, zaman bilgisi (time code), iz (track) bilgisi ve hata kontrol kodları da
eklenmekte ve aktarılacak bilginin büyüklüğü yaklaşık olarak saniyede 36 megabit’i
bulmaktadır.
Dijital teknolojinin getirdiği renk ve detay zenginliği sayesinde titremeler, karlanmalar
yok edilmiştir. Resim başına tarama sayısı 500-540 olarak çok üst düzeye çıkmıştır. Kamera
CCD leri de buna paralel olarak pixel sayılarını yüzbinlerden milyonlara kadar çıkarmıştır.
Sinyallerdeki karışıklıklar, analog sistemlerdeki renklerin karışmalarına veya
bulanıklığa neden olmaktadır. Renkler çizgilerin dışına taşmış gibidir. Bu sinyal
karışıklıklarının olmadığı digital teknolojide renkler daha keskin yani, asılları gibidir.
42
DV standardı, 16-bit ve 12-bit mod’unda çok yüksek ses kalitesine sahip kayıtlar
yapılmasına izin verir.
2.2.3. Dijital Kayıt Formatları
2.2.3.1. D 1 94
19 mm bant genişliğinde sayısal görüntü formatıdır. Bu sistemde görüntü kodları üç
ayrı şifreleme kullanılarak saptanır. Böylelikle saptama ve okumada kaynak kodlar çok doğru
yansıtılır. Bu özelliklerinden dolayı efektlerde ve grafiksel görüntülerde tercih edilen bir
format olmuştur. Ancak gerek kurguda gerekse çoğaltımda özel elektronik araç ve gereç
gerektirir.
2.2.3.2. D2 95
19 mm bant genişliğine sahip olan D2 kaset formatında renkle ilgili bilgiler tek
şifreleme sistemi kullanarak sakladığı için D1 kasetlere göre daha ucuz bir formattır. D2
kurguda, çoğaltımda ve yayında en çok tercih edilen kaset formatlarından biridir. Çok sayıda
kopyalama işlemleri sonucunda görüntü kaybına uğramaması tercih nedenlerinden biri
olmuştur.
2.2.3.3. D3 96
Panasonic firması tarafından geliştirilen 12.5 mm bant genişliğine sahip D1 ve D2
kaset türlerine rakip olarak üretilmiş sayısal görüntü formatıdır. Dört ses oluğuna sahip olması
ve görüntü kalitesinin yüksek olması ve maliyetinin düşük olması nedeniyle tercih edilen bir
görüntü fomatı olmasını sağlamıştır.
94 Özön, s. 17495 a.g.e. s. 174, 17596 a.g.e. s. 175
43
2.2.3.4. Dijital Betacam 97
12.7 mm bant genişliğine sahip olan Dijital Betacam kasetler arşiv kalitesindeki
formatlar arasında en yaygın kullanılanıdır. 16:9 ve 4:3 çerçeve oranlı kayıtlarda
kullanılmaktadırlar. 1 tam kare için 12 ayrı görüntü izi (Audio + video+Referans sinyali)
kullanılan kasetlerde, bant üzerine sabit kafalar ile kayıt edilmiş olan işaret izi “cue track”,
kontrol izi “control track” ve zaman kodu dışında tüm ses ve zamanlama sinyalleri görüntü
izi içerisine kaydedilir. 2:1 sıkıştırma oranı ile 90 Mbps de kayıt yapar. DCT tabanlı (BRR
Bit Rate Reduction) indirgeme yapar. Sıkıştırma işlemini her karede kendi içinde yaptığı için
kurgu anında kare hassasiyetli işlemler yapılabilmektedir. Komponent çıkışı analog ve SDI
olarak 4 kanal ses ile tek bir koaksiyel kablodan iletilir.
2.2.3.5. Digital 8 98 99
DV konsorsiyumunun kurucu üyelerinden Sony, hem daha yaygın ve ucuz olarak
bulunan 8 mm bant genişliğine sahip kasetlere DV formatında kayıt yapılmasını sağlayan,
hem de eski kasetlere (8 mm ve Hi-8) yapılmış kayıtların DV formatını tanıyan NLE
uygulamalarda işlenebilmesi amacıyla bu ara formatı ilan etmiştir. Digital 8, teknik açıdan
bakıldığında DV formatının bütün özelliklerine sahiptir.
Fakat bu kameralar mini DV' lerden biraz daha büyüktür ve ancak yine de 500 çizgi
civarında görüntü vermektedirler Ama genelde DV kameralarda daha kaliteli lensler ve/veya
CCD çipleri kullanıldığı için kayıt kalitelerinde farklılıklar olabilmektedir. Sony bu formatı
sadece kendi ürettiği kameralarda kullanmaktaydı fakat, 2000 yılında Hitachi’ye de bu
formatı lisanslamıştır ve Hitachi’nin bazı kameralarında da bu format kullanılmaktadır.
97 TRT, Sayısal Arşiv Sistemi Raporu, Ankara: 2002, s. 1598 http://www.hwstation.com/dv.htm99 http://www.microsoft.com/turkiye/windowsxp/moviemaker/getstarted/selectcamera.asp#vsf
44
2.2.3.6. Mini DV 100
MiniDV kasetler 6,35 mm bant genişliğinde ve boyut olarak da 8 mm kasetlerden yarı
yarıya daha küçüktür. Mini DV kasetlere 500 yatay çizgi çözünülürlükte görüntü kaydı
yapılabilmektedir.
MiniDV teknolojisi sinyali doğrudan dijital biçimde depoladığından, diğer amatör tipi
kameralarda çok sık karşılaşılan kalite sorunlarına ve video gürültüsüne yol açmadan,
profesyonel kalitede video kaydı üretir. Üstelik dijital video teypler kopyalanarak
çoğaltıldığında çok az kalite kaybı olur.
MiniDV kameraların çoğu, FireWire adıyla da bilinen ve kamerayla bilgisayar
arasında dijital video ve ses alışverişini sağlayan IEEE 1394 bağlantılarını destekler.
Digital Video teknolojisi normal bir TV yayınından 50% daha fazla detay ve minyatür
teypleri ise CD kalitesinde ses kaydı kalitesi sağlar.
2.2.3.7. MicroMV 101
Sony ufaltma işlemini biraz daha ileri boyuta taşıyıp yine digital bir format olan
MicroMV adlı video kasetleri üretmiştir. Bu sistem Mini DV' lerden %70 daha küçük kaset
olarak karşımıza çıkmaktadır. Buna paralel mekanizma da küçüldüğünden bu kameralar
neredeyse avuç içinde saklanabilmektedir. 60 dakikalık yüksek çözünürlükle dijital video
olarak ve yaklaşık 500 satır yatay çözünülürlükte çalışmaktadırlar.
100 http://www.geocities.com/videokameralar/temel.htm [24.04.2004]101 Er, “Arşivin Tozlu Rafları”, Klaket, Sayı: 10, s.25, 26, 27
Resim 6: Micro MV kaset büyüklüğü
45
Format Mini DVDigital
8VHS-C
SVHS-
C8mm Hi8 VHS
Teknoloji Digital Digital Analog Analog Analog Analog Analog
Çözünürlük 500 500240-
270400 240-270 400 240-270
Max Kayıt
Süresi(*)2 Saat. 1 Saat. 40 Dak. 40 Dak. 2 Saat. 2 Saat. 2 Saat.
VCR da İzlenme
İmkanıYok Yok Yok Yok
Özel kaset
yuvası ile
Özel kaset
yuvası ileEvet
Bilgisayara
Bağlama İmkanıVar Bazı Bazı Yok Yok Yok Yok
Hi-fi Audio Evet Bazı Bazı Bazı
All HiFi
Mono/ Some
Stereo
All HiFi
Mono/ Some
Stereo
Bazı
(*) Standart Hızda
(SP)
Tablo 1 :
Video Kaset Formatlarının Karşılaştırılması
46
2.2.4. Video Bantların Bozulmasına Neden Olan Faktörler102
2.2.4.1. Silinme Riski
Görüntü ve ses sinyallerinin kaydı sırasında, sinyal bilgilerinin elektromanyetik alanlar
olarak bant üzerine kaydedildiği için, bu alanların daha güçlü bir manyetik alan tarafından
bozulma riski ortaya çıkmaktadır. Bir bant üzerine kayıt yapabilmek için, üretilen bantların
üzerindeki manyetik tabakanın etkilenme alan katsayısının en az üç katı kadar
manyetizasyona ihtiyaç vardır. Aynı durum kayıt yapılmış arşiv bantlarının silinmesi için de
geçerlidir. Ancak buradaki risk yalnızca kaydın tamamen silinmesi değildir. Yani manyetik
etkilenme alanı üç katı olmasa bile, belli bir etkileşim olduğunda orjinal kaydın bozulma riski
bulunmaktadır. Havaalanları veya özel olarak korunan binalarda kontrol amacıyla kullanılan
X- ışınlı tarayıcıların video bantlara herhangi bir zararı yoktur. Ancak bazı firmaların özellikle
yolcu kontrolü sırasında kullandıkları metal detektörlerindeki manyetik alan oranı yüksek
olduğunda belli bir oranda etkilenme görülebilir.
2.2.4.2. Fiziksel Baskı Etkileşimleri
Video bantların özellikle ses kaydedilen bölgelerinde ya da ses kayıtlarında görünen
ve üst üste sarılan katmanlardaki manyetik alanların birbirini etkilemesidir. Özellikle farklı
frekanslardaki manyetizasyonlardan oluşan ses kayıtlarında sessiz geçen bölümlerin hemen
ardında ya da önünde bulunan sesli bir bölümdeki manyetik alan sarım durumuna da bağlı
olarak diğer bölgeleri zaman içinde etkiler ve oralarda istenmeyen sesler ve parazit sinyaller
oluşmasına neden olurlar. Uzun yıllar saklanan eski bir ses kaseti dinlediğinde bazen arka
yüzdeki kayıtlar da duyulur gibi olur. İşte bu etki fiziksel baskı etkileşiminden oluşan
manyetik bir etkidir ve bazı kaynaklarda "Hayalet Etkisi" olarak da adlandırılmaktadır.
2.2.4.3. Gerilmeler yüzünden meydana gelen de-manyetizasyonlar
Doğru ve standart bir kayıt yapabilmek ve bu kaydı okuyabilmek yalnızca sinyallerin
doğru kontrol edilmesiyle, kameraların ya da mikrofonların kaliteli olmasıyla mümkün
değildir. Doğru ve standart bir kayıt / okuma yapabilmek için aynı zamanda mekanik
102 Er, a.g.m., s.24
47
faktörlerin de çok doğru ayarlanmış olması gerekmektedir. Cihazların hareket
mekanizmalarındaki tansiyon ayarlarının fazla gergin olması sonucunda kayıt ve okuma
kafalarındaki manyetizasyonun bant üzerine doğru aktarılamaması sonucu işlemlerin hatalı
yapılması ile karşılaşılır. Bu durum aynı zamanda bantlara da zarar vereceği için kayıtların
saklanma sürelerini olumsuz yönde etkiler. Video bantların teybin içinde "pause" donuk kare
durumunda kalacağı maksimum süreler kısıtlıdır. Uzun süre germeden dolayı bant üzerinde
fiziksel hasarlar meydana gelebilir. Birçok teypde unutulması ya da hatalı kullanılması
durumunda banda zarar verilmesini engellemek amacıyla video teyplerin "pause" konumumda
durma süreleri elektronik olarak ayarlanmıştır. Süre aşıldığında teypler bandı kendi
kendilerine serbest bırakırlar.
2.2.4.4. Yüksek Isıdan Kaynaklanan de-manyetizasyon
Yapıları gereği manyetik demir oksitler ve krom oksitler yüksek ısılarda kendi
kendilerini de-manyetize ederler. Manyetik tabaka içindeki oksit bileşikleri bandın yapısı ve
kalitesiyle de bağlantılı olarak 130°C ile 400°C derece arasında kendi kendilerini de-
manyetize ederek silinebilirler.
2.2.4.5. Nem
Filmlerde olduğu gibi video bantlarda da çok düşük nem dereceleri taşıyıcı görevi
gören tabaka ile manyetik tabaka arasındaki yapıştırıcı katmanı yok ederek bandın önce
pudralaşmasına ve daha sonra pul pul dökülmesine neden olur. Yüksek nem derecelerinde
bantlar üzerinde her türlü zararlı etkiyi yapabilecek bakterilerin üreme riski artar. Çok yüksek
nem derecelerinde ise bantların polyester tabanı ortamdaki nemi bünyesine alır ve bandın
yapışarak sarılamaz hale gelmesine neden olur.
2.2.4.6. Çevredeki Kirler
Video bantlar mikrometrik incelikleri nedeniyle çevredeki toz ve kirlerden çok fazla
etkilenirler. İnsan saç telinden bile daha ince olan taşıyıcı tabaka parmak izi, toz zerrecikleri,
duman partikülü gibi dış etkenlerden fazlasıyla etkilenmekte ve bandın ömrü çok
kısalmaktadır. Bu nedenlerden video kasetlerin saklandığı arşiv ortamlarının temizliğinin
önemi çok büyüktür.
48
2.2.5. Video Bantları Saklama Koşulları 103
Video batları saklama koşulları için konu ile ilgili tüm standart araştırmaları yapan iki
önemli kuruluşun teknik bültenlerinde belirtilen değerler aşağıdaki tabloda verilmiştir.
KURUM EBU SMPTE
REFERANS Tech.3202 RP 103
ISIÇalışma Odası ve Arşiv İçin:
15 0C – 27 0C
Çalışma Odası İçin : 20 0C – 25 0C
Arşiv İçin : 21 0C +/- 2 0C
RELATİF
NEM% 40 - % 60 RH % 50 RH, +/- % 20
Tablo 2 :
Video Bantları Saklama Koşulları
( EBU : European Broadcasting Union )
( SMPTE : Society of Motion Picture and Television Engineers )
103 Er, a.g.m., s.27
49
2.2.6. Video Bantları Koruma Koşulları 104
Video bantlar, kimyasal yapıları gereği hassas bir yapıya sahip oldukları için gereken
koruma koşulları altında saklanmalarına dikkat edilmelidir. Koruma koşullarında dikkat
edilmesi gereken hususlar şunlardır ;
1. Video bantlar mümkün olduğu kadar tozdan ve güneş ışığından arındırılmış, ısı ve
nem kontrolü olan ve manyetik alanlardan uzakta bulunan arşiv depolarında saklanmalıdırlar.
2. Uzun süre kullanılmadan uygun koşullardaki depoda saklanan bantlar işlem için
çıkarıldıklarında bir süre yeni ortama alışabilmeleri için bekletilmeli ve daha sonra
kullanılmalıdır.
3. Bantlar en fazla 2 yılda bir özel sarıcı/temizleyici cihazlar vasıtasıyla sarılmalı ve
temizlenmelidir. Bu süre iklim şartlarına göre daha kısa zaman zarflarında
gerçekleştirilmelidir.
4. Görüntü ve ses kaydının uzun yıllar saklanması isteniyorsa kaliteli bir kaset formatı
seçilmelidir.
5. Görüntü ve ses kaydı mümkün olduğu sürece hiç kullanılmamış kasetler üzerine
yapılmalıdır. Ekonomik nedenlerden dolayı daha önce kullanılmış bant kullanılacaksa en
azından bandın özel silme makineleri ile silinmiş ve kontrol makineleri ile kontrol edilmiş
olması gerekmektedir.
6. Daha önce yapılmış olan görüntü ve ses kaydı üzerine bir takım işlemler yapılacak
veya araştırmacıların kullanımına sunulacaksa mutlaka daha düşük ve ucuz bir format üstüne
kopyası alınarak işlemlerde kullandırılmalıdır.
104 Şenol Er, “Video Bantları Saklamak İçin Önemli Bir Hatırlatma”, Klaket, Sayı: 13, s.29
50
2.2.7. Bant Temizliği 105
Bir bant iyi kullanılırsa yıllarca dayanabilir, aynı görüntüler yüzlerce kez izlenebilir.
Bu konuda unutulmaması gereken konu, video aygıtı ile kasetin çok iyi durumda olmasıdır.
Yıpranmış eski bir bandın kullanım süresi kısa olacağı gibi kafası ve öteki aksamları eskimiş
ve yıpranmış durumdaki cihazlarda bandın ömrünü kısaltırlar.
Bant temizleme işlemleri düzenli olarak “Bant Temizleme Makineleri” ile
yapılmalıdır.
105 Cevdet Yıldız, “Televizyonlarda Görüntü Arşivleri”, İ.Ü. Radyo-TV ve Sinema Bölümü (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul, 2000, s.138
Resim 7 :Betacam kasetlerin saklandığı“hareketli kompakt raf” sisteminesahip modern bir arşiv deposu
Resim 8 :1 inç bantların saklandığı sabit rafdüzenli klasik bir arşiv deposu
51
2.3. Teknolojik Gelişmeler Sonucunda Oluşturulan Görüntü Formatları
2.3.1. AVI (Audio Video Interleaved) 106
AVI bilgisayarlarda görüntü ve ses kayıtlarının saklanmasına yarayan bir dosya
formatıdır. Bu formatın yaratıcısı Microsoft olduğu için günümüzde hemen hemen bütün
bilgisayarlarda bu formatla yaratılmış dosyaları çalıştırmak mümkündür.
Standart AVI (ya da AVI 1.0) dosyaları 32 bitlik paketler halindeki bilgilerden oluşan
dosyalardır. Bir AVI 1.0 standardındaki dosyanın olabileceği maksimum büyüklük 2 GB’tır.
2.3.2. MOV (Movie) 107
Quicktime yazılımının yaratıcıları tarafından Apple için geliştirilen MOV (Movie)
bilgisayarlarda en çok kullanılan hareketli görüntü formatlarından biridir. Pek çok platformda
bu format desteklenir.
2.3.3. RA (Real Audio)/ RV (Real Video) 108
Real Audio, Real Network tarafından geliştirilen ve internet üzerinde sürekli ses
iletimini sağlayan teknolojidir. Real Audio formatı özellikle internet üzerinde canlı yayın
yapan radyo sitelerinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Real Audio 1995 yılından beri
varolan bir format olması nedeniyle İnternet üzerinde ses/müzik iletimi kullanımında çok
yaygındır. 1997 yılından itibaren aynı şirket, internet üzerinden gerçek zamanlı sesli görüntü
iletimi için de “Real Video” formatını çıkarmıştır. Aynı yıl Real Media adıyla programın yeni
(v5.0) sürümü piyasaya çıkartılmıştır. Bu sürümle birlikte, Macromedia’nın Flash 2.0
animasyon formatı, Real Flash adıyla Real Audio ve Real Video ile birlikte bütünleşik olarak
kullanıma sunulmuştur.
106 http://www.pclabs.gen.tr/kb [24.05.2004]107 Levent Ertürk, “Sayısallaştırma ve Dosya Formatları”, T.C. Milli Eğitim Bakanlığı Bilgiye Erişim Merkezi Uygulamaları Hizmetiçi Eğitim Kursu Basılmamış Ders Notu, Ankara 2003, s.12108 a.g.d.n., s.11
52
2.3.4. MPEG (Motion Picture Experts Group) 109 110 111
Bilgisayarlı ortamlar için kullanılan en önemli video standardıdır. Bu standart video
görüntülerini PC’de tam ekran boyutunda oynatmayı sağlar. MPEG, görsel ve işitsel verinin
etkin bir şekilde aktarılması için çeşitli algoritmik altyapıların belirlendiği bir standarttır.
MPEG gibi standartlar sayesinde Raw* olarak çok büyük boyutlar tutan veri makul kayıplarla
kabullenilebilir boyutlara indirgenir. Hemen her video ve ses standardı kayıplarla çalışır.
MPEG'in başarısı ise kullanıcıya, arzulanan minimum kayıp + minimum dosya boyutunu
sunabilmesindedir.
352 x 240 (Video Cd) boyutunda, Yüksek Renk derinliğinde (24 bit) bir raw resim
dosyasının ufak ek bilgiler hariç boyutu şu şekilde olacaktır:
352 x 240 x 3 = 253,440 byte. (her bayt 8 bit veri saklar.)
Gözün kabulleneceği, 24 kare/saniye hızında 10 saniyelik bir animasyon ise:
253,440 x 24 x 10 = 58 megabaytlık bir dosya oluşturacaktır.
Bu oranla 70 dakikalık bir video 172 kilobayt/saniyelik sıkıştırılmamış stereo ses ile
birlikte toplam 25 Gigabayt tutacaktır.
MPEG, gözle görülmeyen ya da zor görünen bir şekilde video görüntüsünü "bozarak",
58 megabaytlık bu dosyayı Mpeg-1 formatında 2,51 megabayt, Mpeg-4 - DivX ;) formatında
ise 1,67 megabaytlık bir boyuta indirir. 44.100 Hz 16 bit stereo 172 kilobayt/s tutan sesi ise
MP3 formatı 16 kilobayt/s'ye düşürebilmektedir.
MPEG diğer bütün "kayba dayalı" video sıkıştırma algoritmalarında olduğu gibi akan
görüntüde değişen alanların değişmeyen alanlardan daha az olduğu mantığına göre çalışır.
109 http://www.biltek.ieee.metu.edu.tr/sayi/subat01/mpeg4.htm [25.05.2004]110 Özön, s.480111 Erdem Peremeci, “DVD-Video’lar Hakkında Herşey”, PC Extra Dergisi, Sayı: 4, 2003, s. 74-76, 90-93
53
Sabit görüntülerde, yani resim dosyalarında kayba dayalı sıkıştırmayı en iyi JPEG
(.jpg) formatının başardığı bir gerçektir. Ancak bütün kareleri JPEG olarak sıkıştırıp bu diziyi
yine bir nevi "raw" video dosyası olarak kaydetmek, istenen kalite & dosya boyutunu
veremeyecektir.
MPEG'in hedefi "insan" gözüdür. MPEG, "göz" dikkatsizliklerinden yararlanarak
veriyi kolay kolay farkedilemeyecek şekilde bozarak sıkıştırır. Bunun basit bir örneği hareket
halindeyken bir video dosyası durdurulduğunda, gölgeli ve bozuk görüntüler elde edilmesidir.
MPEG-1(VCD), atası sayılan H.261 algoritmasından farklı olarak iki tip "geçiş"
karesi (P & B) kullanmıştır. Bir adet de referans karesi (I) ile MPEG-1 bitstream'i üç tip kare
içerir: I,P ve B. I kareleri temelde JPEG karelerdir.
MPEG-2(DVD), MPEG-1'den çok uzak olmamakla birlikte hedef kitlesinin
eğlencelik video uygulamaları olması (DVD) ve daha geniş bir hat genişliği olanağı
bulunması sayesinde kayıpları daha aza indirmiştir.
MPEG-2 ortalama çözünürlüğü 720x480'dir. 5 ayrı kanaldan "surround" ses de
verebilen MPEG-2 bu lüksü DVD'ler gibi geniş hat genişliği ve kaynak dosya boyutuyla
yakalamıştır.
MPEG-3, MPEG-3 standartları zamanla MPEG-2'ye entegre olmuş, MPEG-3
silinmiştir.
MPEG-4, öncekilerden farklı olarak, çok farklı boyutlarda ve çok farklı hat
genişliklerine göre görüntü verebilmektedir. Geniş MPEG-2 veriler MPEG-4 ile 11:1 gibi
oranlarda küçültülebilmektedir. MPEG-4 video 5 kilobit/s'den 10 megabit/s'ye kadar destek
verir. En önemli özelliği kendisine ayrılan hat genişliğinin MPEG-1 ya da MPEG-2 gibi
daima tümünü değil de ihtiyacı olduğu kadarını kullanabilmesidir. "Variable Bitrate" denilen
bu özellik, ancak raw verinin karışık olduğu durumlarda izin verilen genişliğinin hemen
hepsini kullanmasını sağladığı için MPEG-4'ü tutumlu bir standart olarak bilinmesini
sağlamıştır.
54
MPEG-1
(VCD)
MPEG-2
(DVD)
MPEG-4
(DIVX)
Çıkış tarihi 1992 1995 1999
Max. Video
Çözünürlüğü
352 x 288 1920 x 1152 720 x 576
Varsayılan Video
Çözünürlüğü (PAL)
352 x 288 720 x 576 720 x 576
Varsayılan Video
Çözünürlüğü (NTSC)
352 x 288 640 x 480 640 x 480
Max. Ses frekansı 48 kHz 96 kHz 96 kHz
Max. Ses kanal sayısı 2 8 8
Max. Bitrate 3 Mbit/s 80 Mbit/s 5 - 10 Mbit/sec.
Kullanılan ortalama
bitrate
1380 kbit/s
(352 x 288)
6500 kbit/s
(720 x 576)
880 kbit/s
(720 x 576)
Kare / saniye (PAL) 25 25 25
Kare / saniye (NTSC) 30 30 30
Video kalitesi Tatminkar Çok iyi İyi ile çok iyi arası
Tablo 3 :
MPEG Standartlarının Karşılaştırılması
MPEG-4 ( DIVX )'in amacı fazla kalite kaybı olmadan DVD kalitesindeki görüntüyü,
Video Cd boyutunda sağlamaktır. DIVX formatındaki filmleri izlemek ve DIVX formatında
dosyalar hazırlamak için DIVXCodec'i yüklemek yeterlidir. DIVX formatındaki dosyalar
Windows Media Player veya diğer DIVX oynatıcı programlar ile izlenebilir.
DIVX çok esnek bir yapıya sahiptir. Ses ve görüntü için birçok farklı bitrate (veri
miktarı) değerine izin verir. DIVX, Mp3 ses formatı sayesinde CD kalitesinde sese, düşük
dosya boyutunda imkan sağlar. Son dönemde çıkan DIVX’lerde, Video sıkıştırma
konusundaki Dolby Digital 5.1 (AC3) ses kodlaması da kullanılmaya başlanmış ve DIVX ile
DVD arasındaki farklar minimuma indirilmiştir.
55
Video sıkıştırma başarısıyla 2 CD’lik bir Video CD filmi tek CD’ye, bir DVD filmi ise
2 CD’ ye sıkıştırılabilir. DIVX’lerde, ayrıca altyazı avantajı da vardır, altyazılar tümleşik ve
ayrık olarak ikiye ayrılır. Genelde tercih edilen ayrık altyazılardır. Ayrık altyazı, aynı DVD
mantığıyla, filmden ayrı bir şekilde görünen altyazıdır, bu altyazıyı kaldırılabilir veya
değiştirilebilir ama tümleşik olan altyazı sabit kalır.
2.4. Teknolojik Gelişmeler Sonucunda Oluşturulan Görüntü Formatlarının
Kayıt Ortamları
2.4.1. Laser Disk 112 113
1978 yılında Hollanda’daki Philips firmasınca geliştirilen 30.5 cm çapında plastik disk
üzerine laser ışınıyla kayıt yapılan ve okunabilen materyaldir. 2 saatlik ses-görüntü kaydı
yapılabilen Laser Diskler yüksek fiyatları nedeniyle geniş kullanıcı kitlelerine
yaygınlaşamamıştır. DVD piyasaya çıkıncaya dek Amerika ve Japonya’da birçok konulu film
laser disklere kaydedilerek piyasaya çıkarılmıştır. Laser Diskler daha sonraki değişik
etkileşimli video uygulamalarına öncü olmuştur. 12 cm çapındaki CD’lerin geliştirilmesinin
yolunu açmıştır.
112 Nijat Özön, s. 457113 Cotton ve Oliver, a.g.e. s.208
Resim 9 :30.5 cm çapındaki Laser Disk ve Laser Disk Okuyucu
56
2.4.2. CD 114 115
CD teknolojisi, plak ve kasetlerdeki "playing- (okuma)" olayı sırasında meydana gelen
sürtünmeleri ve arka plan sesleri yok etmek için tasarlanmışlardır. Plak ve kaset gibi çift
taraflı olarak kullanılmazlar. 12 inch'lik standart bir CD yaklaşık 80 dakikalık (700 MB)
dijital bilgiyi barındırabilir.
Bireysel yazılan CD’lerin kayıt yüzeyi sırsızdır ve kolayca çizilerek bozulabilir.
Fabrika üretimi sırlı CD'lerin çizilerek bozulmaları daha zordur.
CD'deki kayıt sadece bir tek yüzündedir. Dijital bilgi, CD'nin üzerindeki yazıların
bulunduğu yüzeyin hemen altındadır. Alttaki şeffaf kısım sadece CD playerin incecik laser
kaynağından çıkan ışını geçirmeye yarar. Işın şeffaf tabakadan geçer ve yukarıdaki tabakadan
yansıtılır. Alttaki saydam kaplama müziğin yazılı olduğu kısmın hemen altında bulunan dijital
bilgiyi korumak amacıyla yapılmıştır. Alttaki bu saydam kaplamanın çizilmesi CD playerin
okumasına engel olmaz. Bu yüzden CD player'ler plaklar ve kasetler gibi kısa ömürlü
değillerdir. İlk üretildiği günkü çalınma kalitesiyle bir milyarıncı çalınma kalitesi arasında her
hangi bir ses kalitesi farkı yoktur çünkü bilgi laser ışını ile dijital olarak yorumlanır. CD
playerin yaptığı mekanik bir okuma değil, 1'ler ve 0'lardan oluşmuş dijital bilgiyi CD'nin
yüzeyinden alıp, playerin içindeki mikroişlemciye göndermekten ibarettir.
CD'nin alttaki parlak yüzeyine yakından bakıldığında, mikron mertebesinde,
milimetrenin binde biri boyutunda çukurlar görülür. Bu çukurlar plaktaki gibi en dıştan en içe
doğru okunmaz. Tam tersine, en içten en dışa doğru okunur.
114 http://www.bluepoint.egenet.net [20.05.2004]115 http://www.pclabs.gen.tr [20.05.2004]
57
2.4.3. DVD 116 117 118 119 120 121
Digital Versatile Disk veya Digital Video Disk olarak adlandırılan çok amaçlı yeni
optik-disk teknolojisi 1996 yılında doğmuştur. Teknik özellikleri ve yetenekleri, alışılmış disk
yapısına kıyasla gerçekten devrim sayılabilecek niteliktedir. Standart CD'ler ile aynı boyutta
olan DVD diskler en az 4.7 GB (gigabyte) en çok da 17 GB kapasitesi ile günümüzde yaygın
kullanılan diğer ortamlara kıyasla çok büyük bir data alanıdır.
DVD diskler, standart disklerin 25 katı depolama kapasitesi ve 10 katı daha hızlı
erişim ve data aktarma süresi ile, hergün daha fazlasına gereksinim duyulan data alanı ve hız
sorunlarına büyük ölçüde çözüm olmuştur. DVD'nin fiziksel olarak CD'den en önemli farkı,
datanın disk üzerindeki yerleşiminde ortaya çıkmaktadır. Standart CD'lerde dataların
oluşturduğu çukurların en küçüğü 0.834 mikron iken DVD'de bu boyut 0.4 mikrona inmiştir.
CD üzerindeki spiral iz, 1.6 mikron aralıklarla yer alırken DVD üzerinde 0.74 mikron mesafe
vardır. Böylece aynı boyutta CD, 7 kat daha fazla bilgi taşıyabilmektedir.
Normal 1 hızlı CD-ROM ile saniyede 150 Kb bilgi okunabilir. 40 hızlı bir CD-ROM
ile 40x150=6000 Kb bilgi transfer edilebilir. 1 hızlı bir DVD ise 20 hızlı bir CD-ROM ile
yaklaşık aynı miktarda yani 20x150=3000 Kb bilgi taşır.
DVD 540 satırlık bir çözünürlük sunar ve değişik görüntü formatları içinde seyir
alternatifleri de verir:
Windscreen format 20:99
Letterbox format 16:9
Panned format 4:3 (klasik televizyonların formatı)
116 http://www.htdergi.net/h&t/default.asp?PG=533 [22.05.2004]117 http://www.netyorum.com/bolum/teknoloji.htm [22.05.2004]118 http://www.dvdim.com/faq.htm [22.05.2004]119 http://www.dvd.com [22.05.2004]120 http://www.bluepoint.egenet.net [23.05.2004]121 Yıldız, a.g.t., s.23
58
DVD Türleri; 122
Genelde standart bir DVD-Video, DVD-5 türündedir.
* DVD-5: Tek yüzlü, tek katmanlı DVD'ler. 4.7 GB veri barındırırlar.
* DVD-9: Tek yüzlü, çift katmanlı DVD'ler. 8.5 GB veri barındırırlar
* DVD-10: Çift yüzlü, tek katmanlı DVD'ler. 4.7 x 2 = 9.4 GB veri barındırırlar. (DVD-
9'dan farkı diğer 4.7 GB alana erişmek için genelde DVD'yi ters çevirmek zorunda
olunmasıdır).
* DVD-14: Bir yüzde çift katman, diğer yüzde tek katman bulunduran DVD'ler. Özel amaçlı
kullanılırlar. 4.7 x 3 = 14.1 GB veri barındırırlar
* DVD-l8: Çift yüzlü, çift katmanlı DVD'ler. 17 GB veri barındırabilirler.
2.4.4. BLUE-RAY (MAVİ LAZER DİSKLER) 123 124
CD ve DVD'ler kırmızı lazer kullanarak disk üzerindeki veriyi okuyan ve yazan
teknolojilerdir. İkisi arasındaki fark ise birinin diğerine göre daha 'ince uçlu' bir lazer
kullanmasından kaynaklanmaktadır. Sonuçta lazer de ışığın bir formu ve tıpkı büyüteçlerde
olduğu gibi bir mercekten geçerek istenilen küçüklükte bir nokta elde edilebilir. Ancak
istenilen şey, bu mercekten geçen lazerin disk yüzeyindeki çukur ve düzlüklerden yansıyarak
geri dönmesi. Bu yolla da, döndüğü yerde de disk yüzeyindeki şeklin çukur mu yoksa düzlük
mü olduğunun anlaşılması.
Üreticilerin elindeki mühendislik teknikleri Mavi-Lazer keşfedilene kadar belli
kriterlerle sınırlıydı. DVD'lerde çukur genişliği en az 0,4 mikrometre (bir milimetrenin
40.000'de biri) olabiliyor. Çukur ve düzlüklerin yer aldığı ('track' adı verilen) halkaların
birbirlerinden uzaklığı ise DVD'lerde en az 0,74 mikrometre olabiliyordu.
122 Peremeci, s.76123 http://www.htdergi.net/h&t/default.asp?PG=923 [28.05.2004]124 http://www.htdergi.net/h&t/default.asp?PG=1061 [28.05.2004]
59
Mavi-Lazer sayesinde bu rakamlar 0,14 ve 0,32 mikrometre seviyesinde inmiş oldu.
Bunu sağlayan ise Mavi-Lazer'in kırmızının %19'u kadar bir çapa sahip olabilen noktacığı.
Mavi-Lazer diskler özel koruma kabının içinde saklanmaktadırlar. Bunun sebebi ise CD ve
DVD'lere oranla çok daha hassas bir yapıya sahip olmalarıdır.
Bir CD'ye maksimum 750MB bilgi depolayabiliyoruz. DVD'ler içinse bu kapasite en
çok (yaklaşık olarak) 10GB'a denk geliyor. Mavi-Lazer disk teknolojisi ise bu rakamı beşle
çarpıp 50GB'a çıkartıyor. Özellikle Amerika'da yayıncıların üzerinde durdukları HDTV
(yüksek kalitede geniş-ekran dijital yayın formatı) konusunda da çözümler sunan Mavi-
Lazer’li cihazların yaygınlaşmasının bu yolla da hız kazanması beklenmektedir.
2.4.5. Dijital Teyp Kütüphaneleri 125 126
Bu kütüphaneler içinde materyalin saklandığı bir teyp alanı, bir teyp saklama formatı
ve teyp sürücüleri yer almaktadır.
Günümüzde gelişen teknoloji neticesinde Dijital Tape kasetlerinin saklama
kapasiteleri 2.4 TB (SDLT 2400) seviyelerine kadar gelmiştir.
Çeşitli Teyp kütüphanelerince kullanılan teyp formatları aşağıda sıralanmıştır:
§ DTF (Digital Tape Format)
§ DLT (Digital Linear Tape)
§ LTO (Linear Tape-Open technology)
Teyp teknolojilerinde günümüzde temel olarak iki saklama metodu bulunmaktadır.
1- ) Lineer Kayıt Metodu : Bu metotta manyetik teyp belirli pozisyonlara sabitlenen
çok sayıda manyetik kafa üzerinde hareket etmektedir. Her kafa, bandın uzunluğu
boyunca sinyalin bir kanalını kayıt etmektedir. Performans ancak kafa sayısının artırılması
ve dolayısıyla aynı anda kaydedilen kanal sayısının artmasıyla mümkündür. Bir diğer
yöntem ise teyp hızının artırılmasıdır.
125 TRT, “Sayısal Arşiv Sistemi Basılmamış Raporu”, Ankara: 2002, s.20-25126 http://www.ampexdata.com/Products/Mass_Storage.htm [02.06.2004]
60
Şekil 8 :Linear Kayıt ve Helikal Kayıt Metodlarının Karşılaştırılması
2-) Helikal Kayıt Metodu: Bu metotta ise manyetik teyp yüksek hızda dönen bir
davul(drum) üzerine monte edilen az sayıda manyetik kafa üzerinde hareket etmektedir.
Dönen bu kafalar bandın eni üzerinde belirli bir paralel açıda iz kümesi oluşturarak kayıt
yapmaktadır.
2.4.5.1. DTF Tape formatı:
DTF (Digital Tape Format) ½” manyetik bant üzerine kayıt yapmak üzere yüksek
performanslı veri saklama uygulamaları için Sony tarafından geliştirilen özel bir formattır.
DTF helikal kayıt metodunu kullanmaktadır. Sony firması DTF teknolojisinden DTF-1,
DTF-2, DTF-3 ve DTF-4 formatlarını ve bant sürücülerini üretmiştir. DTF iki makaralı bant
kartuşu kullanmaktadır.
2.4.5.2. DLT TAPE Sürücüler
DLT (Digital Linear Tape) formatı Quantum tarafından geliştirilmiştir. Bu format da
Lineer kayıt metodunu kullanmakta ve aynı anda birden fazla kanal kaydedilmektedir. Mesela
DLT-4000 de iki kanal, DLT-7000 ve 8000 de dört kanal ve Super DLT de ise sekiz kanal
61
kayıt aynı anda yapılabilmektedir. DLT tape sürücüleri tek makaralı kartuşlar
kullanmaktadırlar.
Süper DLT bant teknolojisi ise DLT’yi temel almaktadır. Süper DLT bantlarda küçük
manyetik dirençli kafaların oluşturduğu MRC (Magneto Resistive Cluster Heads) sayesinde
veri transfer hızı geleneksel DLT bantlara göre artırılmıştır. Süper DLT sistemi için ne
manyetik servo yazımı ne de ön formatlama gereklidir. Super DLT tapelerde gerek kartuş
ömrünü uzatan bir yapı gerekse saklama ortamının kalın bir duvar ile çevrelendiği yeni
kartuşlar bulunmaktadır.
2.4.5.3. LTO (Linear Tape-Open ) Teknolojisi
LTO teknolojisi Seagate, IBM ve Hewlett-Paccard firmalarının ortak çalışmaları
sonucu ortaya çıkmış açık bir bant formatıdır. Bu format çok sayıda 30’u aşkın üretici firma
tarafından kabul görmüştür.
LTO platformu Ultrium LTO ve Accelis LTO olmak üzere iki formattan oluşmaktadır.
Ultrium bant formatı LTO teknolojisinden yüksek kapasite, performans ve
güvenirliğin ön koşul olduğu sistemler için geliştirilmiştir. Kapasiteyi mümkün olduğunca
artırmak için tek makaralı kartuş kullanılmaktadır. Yedekleme, saklama ve arşiv uygulamaları
için idealdir.
Accelis bant formatında ise bant erişim hızını artırmak için bandı ortasından yükleyen
iki makaralı kartuş sistemini kullanmaktadır. Bu sayede veriye erişim hızı 10 saniyenin altına
indirilmiştir. Bu özelliğinden dolayı otomasyonlu sistemlerde tercih edilebilmektedir. Erişim
hızı artırılırken veri kapasitesi Ultrium’a göre azaltılmıştır.
LTO tapeler üzerinde LTO-CM (Cartidge Memory) adı verilen 4KBlık hafıza
modülleri bulunmaktadır. Kartuş üzerine tutturulan bu modüllerde verilerle ve kartuşla ilgili
bilgiler saklanmaktadır. Bu sayede tape sürücü tablosu ya da bir alt klasör okunmadan bant
üzerindeki kaydın nerede olduğu bulunmaktadır.
62
2.4.6. Harddisk (HDD) Saklama Üniteleri 127 128 129 130
Bilgisayarların sabit diskleri de (HDD) görsel-işitsel materyallerin saklanmasına
imkan tanıyan ünitelerden biridir. Yüksek kapasiteli işlemcileri olan SERVER (Ana
bilgisayar)’lara adapte edilen SCSI HDD’lerin her geçen gün veri saklama kapasiteleri
genişlemektedir.
HDD’lerin okuma-yazma kafaları manyetik yüzeye "değmez." Birkaç mikron
seviyesindeki bir uzaklıktan okuma veya yazma olayı yapılır. Dakikadaki dönme hızı ilk
modellerde 3600 iken gelişen teknoloji ile 5400-7200 ve daha yüksek devir hızlarına
çıkmıştır. Bu yüksek hız yüzünden çok hafif okuma-yazma kafaları oluşan "hava yastığı
üzerinde" asılı kalırlar. Tüm okuma-yazma işlemleri "dokunmadan" olur. Ancak bilgisayar
kapandığında okuma-yazma kafaları "landing zone" denen bölgeye inişe geçerler (otomatik
park). Sıvı içinde, özel bir gaz içinde dönmek üzere tasarlanmış, prototip nitelikte çok yüksek
kapasitede harddiskler yapılmaktadır. 500 GB'lık, 1 Terrabyte'lık ve daha büyük harddiskler
yapılmıştır ve test edilmektedir.
HDD’ler diğer görsel-işitsel malzeme saklama ünitelerine göre maliyet olarak çok
yüksek kalmaktadırlar. Bu nedenle günümüzde bir kurumun elinde bulunan bütün görsel-
işitsel materyali HDD üstünde saklamak istemesi çok maliyetli olmaktadır.
TV kuruluşları gibi anlık görüntülere ihtiyaç duyulan veya internet üstünden belirli
kapasitedeki görüntüleri yayınlama düşüncesinde olan kuruluşlar tarafından tercih
edilebilirler.
Günümüz şartlarında en ekonomik olan görüntülerin, belirli kesitlerinin veya görüntü
kalitesi düşük ön izleme versiyonlarının HDD üstünde saklanmasıdır.
127 Yıldız, a.g.t., s.26128 Cotton ve Oliver, a.g.e., s.90129 TRT, “Sayısal Arşiv Sistemi Basılmamış Raporu”, Ankara: 2002, s.15130 http://www.biltek.ieee.metu.edu.tr [10.06.2004]
63
2.5. Görsel-İşitsel Materyalin Arşivleme Formatlarının Değiştirilmesi
Görsel-İşitsel Materyalin arşivlenmesinde kullanılan mevcut formatlar uygun saklama
koşulları yaratılsa bile zaman içinde yıpranmaktadırlar. Bunun sonucunda elde bulunan
görüntü ve seslerde kayıplar oluşmakta hatta kullanım dışı kalabilmektedirler. Ayrıca gelişen
teknoloji nedeniyle eski malzemelerin kullanıldıkları cihazlar demode olmaktadır. Görsel-
İşitsel arşiv malzemesini klasik arşiv malzemelerinden ayıran en önemli özelliklerden biri
olan bir cihaz yardımı olmadan kullanılamaması faktörü, bu cihazlarında arşiv malzemesinin
anlam kazanması açısından ayrılmaz bir unsuru olmaktadır .
Görsel-İşitsel arşivleme formatlarının değiştirilmesine neden olan başlıca faktörleri
şöyle sıralayabiliriz;
1- Zaman içinde yaşanan yıpranmalar sonucunda oluşan ses ve görüntü kayıpları,
2- Arşiv malzemesinin kullanılmasına aracılık eden cihazların arıza yapması ve
çalışır durumdaki örneklerinin azalması,
3- Görsel-İşitsel arşiv malzemelerin kullanıldıkları eski model cihazların teknik
destek, yedek parça ve tamir imkanlarının zaman içinde ortadan kalkması,
4- Bu cihazların kullanımını bilen, tecrübeli eleman ihtiyacının artması,
5- Görsel-İşitsel Arşiv malzemesinin restorasyon işlemlerinin çok zahmetli ve pahalı
olması
6- Yeni teknoloji ürünü olan arşivleme formatlarının boyutlarındaki küçülmeler
neticesinde büyük ölçüde yer kazanılması,
7- Halen kullanılmakta olan birçok yeni formatın kimyasal ömrünün tam olarak
bilinmemesi,
64
8- Her kurumun ekonomik nedenlerden dolayı elinde bulundurduğu değişik
özellikteki mevcut malzemelere uygun saklama ortamını yaratamaması,
9- Bilimsel veya ticari çalışmalarda kullanılmak istenen görüntülerin daha ucuz ve
kullanımı kolay ortama aktarılmasının ihtiyacı,
10- Özellikle TV kuruluşlarının farklı ortam üzerine kayıtlı görüntüleri kullanım
kolaylığı ve ekonomik olması için tek bir format üzerinde toplayarak standart
yaratmak istemesi,
Yukarda sıralanan durumlardan dolayı gerek bir milli görsel-işitsel arşiv veya kurum
gerekse TV kuruluşları ellerinde bulunan görüntülerin yok olmaması için zaman içinde format
değişimi işlemine başvurabilirler.
Format değişikliği işlemine karar vermeden önce elde bulunan malzemelerin
durumunun, arşivin çalışma yoğunluğunun ve finanssal imkanların iyice fizibilite edilerek
karar verilmesi gereklidir. Gereksiz ve yanlış seçim yapılarak gerçekleştirilecek işlemler
zaman içinde yarardan çok zarar getirebilir.
Değişiklik işlemine karar veren görsel-işitsel materyalin sahibi, milli arşiv veya resmi
bir kurumun arşivi ise seçilecek formatın ekonomik olmasından ziyade kaliteli ve uzun
ömürlü olmasının tercih edilmesi gereklidir. Çalışma bir TV kuruluşunun veya özel bir
kurumun elindeki malzemeler için yapılacaksa ticari kaygılar ister istemez daha çok ön plana
çıkacaktır.
Günümüzde görsel-işitsel materyalin kaydedildiği birçok kimyasal özelliğe sahip
format vardır. Bu formatlar içersinde Polimerik materyaller öne çıkmaktadır (Video bantlar,
Laser Disk, CD, DVD).
Polimerler organik yapılı kimyasallardır. Küçük organik moleküllerin uzun bağ
zincirleri ile bir araya gelmesi ile oluşan polimer gurupları ortamın koşulları doğrultusunda
bağ yapılarındaki maddelerde meydana gelen bozulmalar sonucu kimyasal deformasyona
uğrarlar. Bunun sonucunda ortaya çıkan alkol ya da asit bileşikleri tüm kimyasal yapıyı yok
edecek derecede zararlı olabilirler.
65
Peki gerçek çözüm nedir ?
- Filmlerin 1 inç bantlara veya video kasetlere,
- 2 inç ve 1 inç bantların video kasetlere,
- video kasetlerin CD ya da DVD ortamlarına aktarılması, ya da
- bütün görsel-işitsel materyalin yüksek kapasitedeki sabit disklere (HDD) veya
- Dijital Teyp Kütüphanelerine aktarılması mıdır ?
Günümüzde kullanımı iyice azalan 2 inç ve 1 inç bantlar ilk üretildikleri 1960’lı
yıllardan 2000’li yıllara kadar fazla bozulmadan gelebilmişlerdir. 2 inç bantların ilk
örneklerinden uygun saklama koşulları yaratılmayanların sırt kaplamalarında dökülmeler
yaşanmaktadır.
Yaşanan tecrübeler göstermiştir ki 1 inç bantların saklama ömürleri 2 inç bantlara göre
daha uzundur. Fakat 1 inç bantlarda gelecek 10-15 yıl içinde kimyasal bozulmalara maruz
kalacaktır.
Video kasetlerin görüntü özelliklerini kaybetmeden saklanma süreleri kesin olarak
belirlenmiş olmasa da ortalama olarak 20-30 yıl olarak kabul edilmektedir.
Diğer malzemelere göre çok yeni olan CD veya DVD gibi malzemelerin ömürleri
konusunda birçok varsayım yapılmaktadır. İlk üretildikleri yıllarda en az 100 yıl bozulmadan
saklama ömrü olduğu iddia edilen bu malzemelerin yakın zamanda bu sürenin pek gerçekçi
olmadığını ispatlayan deneyimler yaşanmıştır. CD ve DVD’lerin katmanları arasında oluşan
kimyasal bozulmalar neticesinde üzerlerinde barındırdıkları görsel-işitsel veya diğer verilerin
ulaşılamaz duruma geldikleri saptanmıştır. Çoğunlukla kalitesiz üretilen örneklerde yaşanan
bu durumun zaman içersinde diğerlerinde de yaşanmayacağını şu anda hiçbir kişi veya kurum
garanti edememektedir. Bu durumlar; film veya video bant ortamında saklanan görsel-işitsel
materyalin geleceğini güvence altına almak için düşünülen CD veya DVD’lere şüphe ile
bakmaya neden olmuştur.
66
Sabit bilgisayar disklerine (HDD) görüntü ve seslerin tamamının aktarılması çok
yüksek maliyetler gerektirdiği için tercih edilmemektedirler.
Günümüz şartlarında Dijital Teyp Kütüphaneleri görsel-işitsel materyallerin
aktarılması için en uygun seçeneklerden biri olarak gözükmektedir. Fakat bu teyplerin çok
yeni malzeme olmaları nedeniyle saklama ömürleri konusunda kesin bir bilgi yoktur. Ancak
elde bulunan 2 inç veya 1 inç bantlar, video kasetler ve CD, DVD’lere göre en yeni
teknolojiye sahip olmaları, bilgisayarlı bir sistem üzerinde oldukları için ulaşım ve kullanım
kolaylıkları nedeniyle tercih nedeni olmaktadırlar.
Arşivcilik anlayışı içinde orijinal örnek her zaman tercih sebebi olmuştur. Fakat
görsel-işitsel arşiv malzemeleri için her zaman orijinal örneklere veya kayıt ortamlarına
ulaşmak mümkün olmamaktadır. Kayıt ortamlarının kimyasal yapıları nedeniyle zamanla
bozulmalar, hatta yok olmalar gerçekleşmektedir. Bu nedenle görsel-işitsel arşiv
malzemesinin zamanın etkilerinden en az etkilenmelerini sağlamak için gerekirse kayıt
ortamının değişikliğine gidilmelidir. Fakat hangi ortama aktarım yapılırsa yapılsın belirli bir
teknolojik ve kimyasal ömrünün olduğu unutulmamalıdır. Bu durumu göz önüne alarak
görsel-işitsel arşivciler teknolojik gelişmeleri yakından takip etmeli, ellerindeki teknik ve
ekonomik şartlar içersinde arşivleri için en uygun kayıt ortamını seçmelidirler.
67
Arşivleme Formatı Değişikliği ve Çoğaltma İşlemlerinde Kullanılan
Cihazlardan Örnekler
Resim 10 :Film Şeridinden Video Kasete Aktarım Cihazı
Resim 11 : Video Kaset Çoklu Çoğaltma Cihazı
Resim 12 :Video Kaset Ortamından CD ortamına
VCD/SVCD ve DVD formatında aktarım cihazı(Datavideo Recorder VDR 3000)
68
3. DÜNYA’ DA GÖRSEL-İŞİTSEL ARŞİVLER
3.1.Çeşitli Ülkelerdeki Görsel-İşitsel Arşiv Kuruluşları :131
Görsel-İşitsel materyallerin organizasyonunda en önemli problem bunların nerede ve
nasıl toplanacağıdır. Hemen hemen bütün Dünya arşivcileri görsel-işitsel belgelerin "arşiv"
çatısı altında toplanması gerektiğine dair fikir birliği halindedirler. Mesele; görsel-işitsel
materyalin, klasik belgelerin de bulunduğu kamu arşivi içinde ve bu belgelerle birlikte mi
yoksa ayrı bir kuruluş halindeki başka bir arşivde mi saklanması gerektiğidir. Dünyanın çeşitli
yerlerinden arşivcilerin katıldığı 1988'de, Paris'te yapılan Uluslararası Arşiv Kongre'sinde
gerçekleştirilen ankette, arşivcilerin bir kısmı görsel-işitsel belgelerin özelliklerine göre
dizayn edilmiş ayrı bir depoda saklanması gerektiğini savunurken büyük bir çoğunluğu bu
yeni materyallerin kamu arşivlerinde açılacak ayrı bir bölümde korunması gerektiğini
vurgulamışlardır. Bunun nedenini açıklarken de fonların bütünlüğü arşive devir prosedürü
seçme kriterleri ve kamuya açma işlemlerinin burada daha iyi yapılabileceğini ifade
etmişlerdir. Diğer düşünceyi savunanlarda yani özel geliştirilmiş bir arşiv kurumunun çatısı
altında toplanması daha doğrudur diyenler ise; koruma problemleri, yetişmiş personel,
parasal sıkıntıların böyle bir düzen içinde aşılabileceğini savunmuşlardır.
Dünya’da film arşivlerini ilk kuran ülkeler arasında, Danimarka, Almanya, Amerika
Birleşik Devletleri, Fransa ve İngiltere sayılabilir. Bu ülkeleri kısaca inceleyelim ;
3.1.1. Danimarka 132
Dünyada ilk film arşivi Danimarka’da açılmıştır. “Danish Statens Ark For Mistoriske
Film Og Stemmer” adlı bu arşivin fikir babası, Kopenhag’ da yayınlanan Politiken gazetesi
elemanlarından Anker Kirkeby’dir. Kirkeby, o güne dek çekilen filmlerin, ileride sinema
tarihçileri için birer hazine niteliği taşıyacağını düşünerek konuyu No disk Fim yetkililerinden
Ole Olsen’a açmış, Olsen de bu fikri benimseyince, arşiv kurulmuştur. Kuruluştan sonraki üç
yıl içinde, belirli bir düzen içinde Danimarkalı sanatçı, yazar, bilimadamı, politikacı vs. gibi
131 Tülin Aren, İstanbul Üniversitesi Arşivcilik Bölümü Basılmamış Ders Notları, 1996-1997132 İstanbul Üniversitesi, 100. Yılında Bir Sinema Klasiği, İstanbul 1995, s. 19
69
kişilerin filmleri çekilerek arşive konulmuştur. Ayrıca, eski Kopenhag’dan da görüntüler
saptanmış, Arşiv, 9 Nisan 1923’te Kopenhag Kraliyet Kitaplığı’nda resmen faaliyete
geçmiştir.
3.1.2. Fransa 133 134
Fransa, İsveç ve İspanya gibi ülkelerin yeraldığı grupta, işitsel-görsel arşivler tek bir
kurumun yönetimi altında toplanmıştır.
Fransa'da, saklama konusunda çalışmalar Fransız sinemateğinin kurulmasıyla
başlamıştır. Fransa'da ticari amaçlı İşitsel-görsel belgelerin derleme kapsamına alınması için
ilk kanun 1943'de kabul edilmiş fakat kanunca öngörülen yönetmelik 1977'de çıkmıştır. Bu
yeni mevzuata göre Fransa içinde satılan-dağıtılan, kiralanan 35mm'lik uzun metrajlı
filmlerin dışında kalan ticari amaçlı yapımların bir nüshasının kurulan arşiv deposuna
gönderilmesi mecburidir. Bu arşivin yönetimi de Milli Kütüphaneye verilmiştir. 1974 yılında ise
Fransız Radyo-Televizyon arşivlerinin yönetimi için Özerk bir devlet kuruluşu olan “INA”
kurulmuştur. INA, Radyo-TV arşivlerinin yönetiminin yanı sıra bu kuruluşlar ın mal
varlığını ve yayın hizmet ler ini idare etmek ve değerlendirmektedir.
Fransa'da, 3 kamu kuruluşu derleme deposu niteliğinde olup hareketli-
görüntülü (moving images) belgeleri toplamaktır. Bu üç depo belirli bir protokol
çerçevesinde birbirleriyle koordineli olarak çalışmaktadır ve ellerinde yaklaşık olarak
350.000 adet görsel-işitsel kayıt bulunmaktadır.
Fransız Milli Arşivi ise; kamu kesiminden ve bunun dışında bazı özel
kuruluşlardan kendisine organik yolla gelen belgeleri zaten kabul etmektedir. Ayr ıca
1979'da çıkan yeni arşiv kanunuyla üzerinde kayıtlı olduğu materyal ne olursa olsun tüm
arşivlik malzemenin de sahibidir. Karşılıklı anlaşmalarla da bu malzemenin kendisine ait
olanlarını da bugün için derleme depolarına bırakmaktadır. Eğer gerekli görürse el koyma
hakkına sahiptir.
133 Aren, a.g.d.n.134 http://www.ina.fr/archives/fonds/cine_presse.en.html [18.10.2004]
70
3.1.3. İsveç 135
İsveç'te ise 1961'de Kraliyet Kütüphanesi sorumluluğunda editörlerin sorumlu
tutulduğu bir derleme deposu kurulmuştur. Bu depo kapsamının çalışmalar için yeterli
gelmemesi üzerine 1978'de kayıtlı hareketli-görüntülere ait İsveç Milli Arşivi kurulmuştur
(ALB). Buna göre; milli ve belgesel nitelikli radyo ve televizyonların bütün yayınları yayın
tarihinden itibaren 6 ay içinde ALB'ye devredilmekte ve yine ALB tarafından 16-
35mm'lik olup İsveç'te dağıtım hakkı almış tüm filmlerin bir nüshası video kasete alıp
saklanmaktadır.
3.1.4. İspanya 136
İspanya'da da bu arşivler, İspanyol Sinema Enstitüsü ve Televizyon ve Radyo Milli
Arşivi arasında paylaştırılmıştır. İspanyol Sinema Enstitüsü, 1985'de derleme deposu
olmuştur. Bu sebeple İspanya içinde üretilen ve İspanya içinde satın alınan tüm filmlerin
birer kopyasını ve bütçesi ölçüsünde önemli gördüğü diğer sinema yapıtlarını da almaktadır.
1983'de de Televizyon ve Radyo Milli Arşivi kurulmuştur. Arşive, Televizyon
ve Radyo kurumlarının arşivlerinin saklanması yanında dokümanter tüm fonların saklanması
yönetimi de verilmiştir. Arşiv ilgili kurumların yararlanmasını sağlamakta ve ileriye dönük
devamlı saklanacak materyali seçmektedir. Ayrıca eğitim, kültür ve bilgi programlarını
üretmektedir.
3.1.5. İngiltere 137 138
İngiltere'de arşiv belgelerinin saklanması, değerlendirilmesi ve yayın hakkı İngiliz
televizyon kuruluşu BBC (British Brodcasting Corporation)'ye verilmiştir. 1936'dan beri
yayın yapan BBC, dahili araştırma yapmak, yeniden kullanmak, yeni yayınların üretilmesine
imkan sağlamak, dışarıya satarak para kazanmak için kendi arşivini tutmaktadır.
135 a.g.d.n.136 a.g.d.n.137 a.g.d.n.138 http://www.bbcresearchcentral.com/archives.html [10.11.2004]
71
İngiltere'de de National Film Archives, 1935'de İngiliz sinema değerlerini korumak
için kurulmuştur. 1956 yılından itibaren de televizyon programlarını da almaya başlamıştır.
Adı da National Film and Television olarak değiştirilmiştir. 1960 yılına kadar BBC'nin
seçtiği programları satın alarak saklamaktayken bu tarihten sonra BBC seçtiği belgeleri parasız
devretmeye başlamıştır. Bu belgelerin dışında kalanlar içinde arşiv kendi seçtiği belgeleri yine
para i le satın almaya devam etmektedir. Bu arşivden yapımcı, televizyoncu,
araştırmacı ve materyalin kopya nüshasını kullanarak yararlanmakta ama gösteri için
kullanamamaktadırlar. Malzeme kopya nüshadan kullandırılır. Milli Film ve Televizyon
Arşivinin elindekiler hariç BBC'nin diğer fonları araştırmaya kapalıdır. BBC 2003 yılından
itibaren görsel-işitsel arşiv kayıtlarının büyük bölümünü dijital ortama aktarmış ve internet
üzerinden de ulaşım imkanını vermiştir.
3.1.6. Kanada 139 140 141
Kanada'da, Canadian Brodcasting Corporation (CBC), 1936 yılında radyo
televizyon yayınlarının güvenlik altına alınması amacı ile kurulmuştur
1959'a kadar tüm yayınları sesli olarak saklamıştır. Bu tarihten sonra görüntülü yayınları
da arşivlemeye başlamıştır. Fakat düzenli bir arşivleme şeklinde olamamıştır.
PAC (Kanada Milli Film ve Televizyon ve Ses Kamu Arşivi) 1976'da görüntülü
yayınları toplamak ve korumak üzere kurulmuştur: Sesli kayıtları (sözlü tarih ve radyo yayını)
koruma, 1950 öncesi nitrat devrinden günümüze ulaşabilmiş filmlerin tanımlanması ve
düzenlenmesi projesini koordine edip yavanlaştırmayı hedeflemiştir. PAC, tarihi ve
kültürel mirası korumak maksadı ile ülkede üretilen bütün filmleri arşivlemektedir. Arşivde
71 000 saat uzun ve kısa metrajlı film, 270 000 saat video kaydı bulunmaktadır.
139 a.g.d.n.140 http://www.cbc.ca/archives [12.11.2004]141 http://www.collectionscanada.ca/archivists/index-e.html [3.12.2004]
72
3.1.7. Almanya 142 143
Görsel-işitsel arşiv hizmetlerinin çeşitli televizyon kurumlan tarafından işbirliği
halinde verildiği ülkelerin tipik örneği Almanya'dır. Almanya'da eyaletlerdeki her radyo ve
televizyon istasyonu değerlendirme politikalarında ve koruma takvimlerinde koordinasyona
sahip olsalar bile kendi arşivlerini kendi kuruluşlarında muhafaza etmektedirler. Arşivlerin bu
yapısı Almanya'da arşivler arasında iletişimin sağlanması ve malzemenin işlenmesi konusunda
işbirliğini gerekli kılmıştır. Bunun için de Radyo Televizyon Arşiv Dokümantasyonu
Komisyonu kurulmuştur. Bu komisyon, belgelerin seçimi, içeriğinin analizi, biçimsel
tanımlama için direktiflerini, örnekleriyle birlikte hiçbir tereddüde imkan bırakmayacak
şekilde ortaya koymuştur. Almanya Radyo ve Televizyonları ellerindeki malzemenin ortak
kullanımını da sağlamak için Frankfurt'ta bulunan radyo arşivi DRA bünyesinde enformatik
araçların da kullanıldığı bir dokümantasyon merkezini 1985'de kurmuştur. Bütün istasyonlar
ellerinde sakladıkları malzemeye ait tüm bilgileri (programlara ait katalog fişleri, program
dosyaları, kupürler ve program yönetimine ait bilgiler) bu merkeze aktarmaktadır. 30.000
adedin üzerinde 16-35 mm formatında film ve yaklaşık 70.000 adet video kaset arşivine sahip
DRA bu bilgileri ayıklamakta, düzenlemekte ve kataloglayarak kullandırmaktadır. Bu belge
ve bilgileri koruyacağına dair aktarıcı kurumlarla anlaşma yapmıştır. Almanya'da ayrıca
derleme kanunu çerçevesindeki yayınlar da toplanmaktadır.
3.1.8. ABD 144
ABD'de, National Archives and Records Service (NARS) devlet filmlerine koruma
görevini aşağı yukarı, 1934'de kurulmasından bu yana yürütmektedir. Aynı zamanda NARS
kendisinin materyal edinme politikalarını, ABD tarihi ile ilgili tüm görüntülü yayınları
(televizyondan film üreticilerine kadar) toplayabilmek için genişletmiştir. ABD'de telif hakkı
işitsel-görsel malzeme konusunda da detayları ile uygulanmaktadır. Buna tabi olan eserlerin
birer nüshaları hakların korunması amacıyla bir derleme deposu olan kongre kütüphanesine
gönderilmekte ve burada da sürekli korunmaktadır. Bu eserler film, tv, radyo programlar ı
142 a.g.d.n.143 http://www.dra.de/wiesbaden.htm [29.09.2004]144 a.g.d.n.
73
olabileceği gibi diğer sesli kayıtlarda olabilir. Kongre Kütüphanesi materyalleri korur ve
yasal haklar içinde araştırmacıların hizmetine sunar.
ABD'de "ulusal" görüntülü yayın arşivini oluşturan ağ oldukça komplekstir ve diğer
devlet birimlerindeki özel koleksiyonları da içerir. (Örneğin, Smithsonian Institu'te
etnografik ve antropolojik filmler ve National Aeronautics ve Space Agency'de de uzay
fllmleri). Bunlardan başka özel ve kâr amaçlı olmayan kuruluşların önemli kolleksiyonlar ı
örneğin, Modern Sanat Müzesi'nin film bölümü (sinema filmleri, belgeseller, sanat
filmleri ve video sanatı) George Eastman House'daki Film Bölümü (sinema film ve
belgeselleri) California Universty'nin Film ve Televizyon Arşivleri (sinema filmleri ve
televizyon yayıncılığının tüm yönleri), Yayıncılık Müzesi (özellikle radyo ve tv yayınları)
Vanderbilt Haber Filmleri Arşivleri (özellikle geniş ağa sahip tv haber yayınları) ve
diğerleri de reklamlara, politik kampanya reklamlarına, endüstriyel ve sponsor olunmuş
filmler, korku ve fantazi filmlerine ayrılmıştır.
3.1.9. Asya ülkelerdeki uygulamalar 145
Son grupta yer alan ülkeler kalkınmakta olan ülkelerdir. Bu ülkelerde genel olarak
yalnızca görsel-işitsel arşiv malzemesinin korunması ve yayım sağlanmaktadır. Diğer
arşiv hizmetleri için gerekli imkanlar ve siyasi bilinçlenme maalesef yoktur.
Hong-Kong, İran, Pakistan ve Hindistan gibi ülkelerde televizyon kurumu görsel-
işitsel arşiv malzemesinin korunmasını sağlamaktadır. TV kurumları yalnızca kendi
malzemelerini korumakta filmler ise film arşivinde yer almaktadır.
Malezya, Tayland gibi ülkelerde milli arşiv teşkilatı görüntülü ve sesli kayıtları
toplamaya başlamış, televizyon ve radyo kurumları ile işbirliği programları gerçekleştirilmiştir.
Malezya'da “Malezya Devlet Arşivleri”ndeki görüntülü yayın muhafaza
programının gelişmesi bölgedeki diğer ülkelerin durumunun aynısıdır. Film ve televizyonda
öncelik gerçeklere dayanan devlet yapımları veya devletin sponsorluğunu yaptığı kurgu
145 a.g.d.n.
74
olmayan yapımlara verilmiştir. Bu ülkelerin dışında daha pek çok ülkede görsel-işitsel
materyaller tam anlamıyla korunamamaktadır.
75
4. ULUSLARARASI GÖRSEL-İŞİTSEL ARŞİV ORGANİZASYONLARI
4.1. FIAF (Federation Internationale des Archives du Film) “Uluslararası Film
Arşivleri Federasyonu”
Tam adı “Federation Internationale des Archives du Film” olan FIAF 1938 yılında
kurulmuş, dünyadaki film arşivleri arasında iletişimi ve bilgi alışverişini sağlamak, sinema
sanatını ve kültürünü genişletmeyi amaçlayan uluslararası bir federasyondur. 146
FIAF, 1938 yılında Cinematheque Française'nin kurucuları Henri Langlois, George
Franju ve arkadaşları Olwen Vaughan ile Iris Barry tarafından, diğer sinemateklerle işbirliği
yaparak, koleksiyonlardan karşılıklı faydalanılması amacıyla kuruldu. FIAF'ın kurumsal üç
kurucu üyesi vardı:
* Cinematheque Française,
* The Museum of Modern Art'ın Film Arşivi (MoMA) ve
* Brit ish Film Inst itute (BFI).
Hemen ard ından Almanya'daki Reichsfılmarchiv' in katılmasıyla başlangıç
olarak dört üye ile faaliyete geçti. Federasyonun merkezi Paris olarak belirlendi. İkinci
Dünya Savaşı bu gelişmeyi durdurdu; fakat savaştan sonra Paris, New York, Londra'daki
arşivler ve Gosfilmofond (Moskova) tarafından FIAF 1946'da yeniden kuruldu. Fransa'da
kayıtlı olan federasyonun yönetim merkezi Belçika'da dır.147
Üyelerin çoğunluğunun Avrupa ve Kuzey Amerika'da bulunmasının yanında,
diğer kıtalar da temsil edilmektedir. Mevcut üyelerin çoğunluğu, kar amacı gütmeyen
devlet arşivleri, bağımsız kuruluşlar, sinematekler, müzeler ya da üniversitelerin
ilgili bölümleridir. FIAF ayrıca, doğrudan film koruma ile olmasa bile, film koruma ile
ilgili diğer alanlarda da faaliyet gösteren, federasyonun hedeflerini destekleyen, diğer
146 Er, a.g.t., s. 10147 Çağrı İnceoğlu, “Bir Kültür Kurumu olarak Sinematekler”, Yeditepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul 2001, s. 20
76
ticari olmayan kurumları da kabul eder. Eğer bu kurumlar, tam üyelik için uygun
bulunmazlarsa federasyona başka bir statüyle katılırlar.148
FIAF’a Türkiye’den sadece Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi
Sinema-TV Enstitüsü üyedir. Enstitünün elinde bulunan ve ”Türk Film Arşivi” olarak
nitelendirilen arşiv görsel-işitsel arşivler konusunda Türkiye’de bulunan en zengin arşivlerden
biridir.
FIAF’ ın amaçları şu şekilde sıralanmaktadır:
1- Film arşiv çalışmasının her alanında film koruma ve uygulama standartları için
mesleki etik kuralları oluşturmak.
2- Hareketli görüntü arşivlerinin bulunmadığı ülkelerde, bu amaca yönelik arşiv
kurulmasına yardımcı olmak.
3- Film arşivlerinin çalışmasını düzenleyen yasal şartları geliştirmenin yollarını
bulmak.
4- Hem ulusal hem de uluslararası düzeyde film kültürünü ilerletmek, tarihi
araştırmaları kolaylaştırmak
5- Koruma ve diğer arşivleme tekniklerinde eğitim ve uzmanlığı teşvik etmek,
desteklemek.
6- Çalışma ve araştırma amaçlı olarak koleksiyonlardaki malzemeye daha
geniş bir topluluğun kesintisiz erişimini sağlamak.
7- Sinema ile ilgili bilgi ve belgenin toplanması ve korunmasını teşvik etmek.
8- Üyeler arasında işbirliğini geliştirmek ve filmlerin, belgelerin uluslararası
dolaşımını sağlamak.149
148 a.g.t., s. 21149 www.fiafnet.org [15.12.2003]
77
Üyeler üç şartı kesin olarak karşılamak zorundalar. Özerklik, ulusal düzeyde
faaliyet ve filmleri ticari çıkar amaçlı kullanmamak. Üye kuruluşlar, yalnızca
faaliyetlerinin
masraflarını azaltmaya yönelik olarak, sağladıkları hizmetler için uygun bir ücret talep
edebilirler,
FIAF, üye kategorisindeki kurumların faaliyetlerinin ortak hedefini şu şekilde belirtir:
* koleksiyon
* kataloglama
* koruma
* filmlerin ve ilgili dokümanların restorasyonu.
Bunun yanında federasyon, üyelerini, kültürel boyutlar ını gerçek anlamda
geliştirmeye yarayacak faaliyetlere de teşvik etmektedir. Gösteri amaçlı kopyalarla film
programları düzenlemek, sinema kütüphanesi, yayınlar, sinema ile ilgili müze parçalarını
toplama ve sergilemek, bu özellikler arasındadır.150
5.2. FIAT / IFTA (Federation Internationale Des Archives De Television /
International Federation Of Television Archives)
FIAT 1977 yılında Roma’da, Alman ARD, İngiliz BBC, Fransız INA ve İtalyan RAI
televizyon kuruluşları tarafından kurulmuştur. 70 ülkeden 180 üyesi bulunan FIAT dünyadaki
en önemli televizyon arşivlerini birleştiren profesyonel bir organizasyondur.151
FIAT’ın misyonu televizyon kuruluşlarında profesyonel anlamda bir arşiv kurmaktır.
İster devlet ister özel sektöre ait bir televizyon kuruluşu olsun, elinde bulunan multimedya her
150 İnceoğlu, a.g.t., s. 23151 www.fiatifta.org [15.12.2003]
78
türlü malzeme, görsel-işitsel materyaller, kitap koleksiyonu, ses kayıtları, fotoğraflar ve bu
malzemelerle ilişkili yazılı belgelerin yer aldığı geniş bir arşiv teşkil etmektir. 152
FIAT / IFTA amaçları şu şekilde sıralanmaktadır: 153
1- Üyeler arasında birliktelik sağlamak, bilgili ve deneyimli değiş tokuş imkanları
oluşturmak.
2- Görsel-işitsel arşivlerin, çalışma şartlarını yükseltmek ve yeni gelişmelerin
kullanılmasını sağlamak,
3- Görsel-işitsel arşivlerin yönetiminde uluslararası standartları belirlemek ve çeşitli
konularda bulunan çözüm yollarını duyurmak
4- Televizyon arşivciliği sahasındaki profesyonel standartları yükseltmek ve en iyi
uygulamaları gerçekleştirmek,
5- Ulusal ve bölgesel kurumların arşivlerinin gelişmesine destek olmak
6- Görsel-işitsel arşivlerin çağdaş kültür ve tarihin oluşumundaki öneminin yönetici ve
kullanıcılar tarafından anlaşılmasını sağlamak, bu amaçla görsel-işitsel arşivlerin kullanımı ve
korumasına yönelik finansal desteğin arttırılmasına dikkat çekmek.
FIAT / IFTA yerel ve bölgesel toplantıların yanı sıra uluslararası konferans ve
seminerler düzenleyerek televizyon arşivlerinin sorunları hakkında üye kuruluşların bilgi
alışverişi yapmasını ayrıca yeni teknik ve uygulamalar hakkında bilgi sahibi olmalarını
sağlamaktadır.
FIAT/ IFTA üyeleri arasında Türkiye’den TRT bulunmaktadır. TRT, her yıl
düzenlenen ve gelenek haline gelen uluslararası yıllık konferanslara 2002 yılında Antalya’da
ev sahipliği yapmıştır.
152 a.g.w.s. [15.12.2003]153 a.g.w.s. [15.12.2003]
79
1998’den beri yapılan yıllık konferansların ev sahibi üye kuruluşlar ve yapıldıkları şehirler. 154
YIL ŞEHİR Ev sahibi Üye Kuruluş
1998 – Firenze RAI
1999 - Santiago de Chile TNC
2000 – Viyana ORF
2001 – Londra BFI and BBC
2002 – Antalya TRT
2003 – Brüksel RTBF and VRT
Yapılan bölgesel seminerlerin bölgesi, şehri ve ev sahibi kuruluşlar ise; 155
YIL BÖLGE ŞEHİR Ev sahibi Üye Kuruluş
2001 – Doğu Avrupa Moskova Gosteleradiofond
2001 - Latin Amerika Meksika City Radio Educacion
2002 – Afrika Tunus ERTT
2003 – Meksika Meksika City Radio Educacion and Conaculta
2003 – Orta Amerika Jamaika National Library of Jamaica
2004 – Avrupa Paris INA
Ayrıca her dört yılda bir üyeler arasında ortak teknik sempozyumlar yapılmaktadır.
2000 yılında Paris’de düzenlenen en son sempozyumda görsel-işitsel materyalin önemli
sorunlarından biri olan “sirke sendromu” tartışılmıştır.
15-19 Ekim 2004 tarihleri arasında Paris’te düzenlenen seminerlerde ise “Fransa’daki
görsel-işitsel mirasın korunması ve dünyadaki uygulamalarla karşılaştırılması” konuları ele
alınmıştır.156
154 a.g.w.s. [15.12.2003]155 a.g.w.s. [15.12.2003]156 a.g.w.s. [10.11.2004]
80
5. TÜRKİYE’DEKİ DURUM
5.1. TRT (Türkiye Radyo Televizyon Kurumu) 157 158 159 160 161
30 Ocak 1969 yılında yayına başlayan Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu (TRT)
Türkiye’nin tek kamu yayın kuruluşudur. TRT 1, TRT 2, TRT 3, TRT 4, TRT INT ve TRT
GAP olmak üzere ulusal yayın yapan 6 ayrı TV kanalı bulunan kurumun elinde Türkiye’nin
en zengin TV arşivi mevcuttur. Kurumun Ankara’da bulunan genel müdürlüğü bünyesinde
bulunan arşivde yaklaşık 100.000 adet görsel-işitsel materyal bulunmaktadır. İstanbul’da
bulunan TRT 2 bünyesinde ise 40.000 adedin üzerinde 1” bant ve kaset bulunmaktadır.
TRT Televizyon arşivleri şu an büyük çoğunluğuyla analog (1”, 2”, U-Matic,
Betacam SP, 16-35mm film) ve çok küçük oranda sayısal (D3 bant) materyallerden
oluşmaktadır. Arşiv Müdürlüğünde arşivcilik eğitimi almış hiçbir personel çalışmamaktadır.
Kurum içinde zaman içinde farklı görevler yapan 8 personelden bazısı geçici olarak arşivde
görevlendirilmiştir.
Mevcut arşiv materyallerine ait bir veri tabanı programında, materyal numaraları,
isimleri, süreleri gibi sadece metin tabanlı bilgilerle aranılan veriye ulaşım sağlanmaya
çalışılmaktadır. Ancak gerek bilgi akışındaki aksamalar, gerekse materyallerin detaylı içerik
çözümlemelerinin yapılmamış olması istenilen verilere ulaşımda büyük aksaklıklar, zaman
kaybı ve dolayısıyla maddi kayıplara yol açabilmektedir.
Uluslararası Televizyon Arşivleri Federasyonu (FIAT) üyesi olan tek Türk TV
kuruluşu TRT dir. FIAT tarafından gerçekleştirilen organizasyonları yakından takip eden
TRT, federasyonun 2002 yılında yapılan konferansına ev sahipliği de yapmıştır. FIAT üyesi
olmanın getirmiş olduğu avantaj sayesinde arşivcilik çalışmaları açısından çağdaş
uygulamalara yönelik projeler geliştirilmiştir. “Arşiv 2000” adlı proje kapsamında TRT
arşivlerinin son teknolojiye uygun olarak yapılandırılması planlanmıştır.
157 TRT, “Sayısal Arşiv Sistemi Raporu”, Ankara: 2002158 M.Koray AKKAYA,Kişisel Görüşme, 15.04.2004159 TRT Genel Müdürlüğü Arşivinde yapılan incelemeler, Ankara 2004160 TRT 2 İstanbul Televizyonu Arşivinde yapılan incelemeler, İstanbul 2004161 Ali Nihat Yazıcı, “TRT Arşivi (TRT Arşiv 2000 Projesi)”, Arşiv Araştırmaları Dergisi, Sayı:3, 2001, s.104
81
Bu kapsamda TRT, elinde bulunan görsel-işitsel materyalin etkin bir şekilde
kullanılabilmesi ve çağın teknolojik gelişmelerine ayak uydurulabilmesi amacıyla arşivin
sayısal ortama aktarılması projesi geliştirilmiştir.
2002 yılında hazırlanan TRT Sayısal Arşiv Sistemi Raporunda belirtilen Projeler ile ilgili
gerçekleştirilmesi düşünülen hedefler şöyle özetlenebilir:
· Arama, bulma ve malzeme ödünç alma ile izleme sürelerinin azaltılması,
· Yüksek kalitede sistemde tutulacak materyal ile TRT’nin tüm sayısal sisteminin
temelinin atılması,
· Özellikle internet ve diğer gelişen haberleşme kanalları yardımıyla TRT arşivlerine
dünyanın her yerinden erişimin sağlanması,
· Kaba kurgu yapabilme imkanı ile arşiv bantlarının tamamının değil, sadece istenilen
bölümlerinin kopyalanarak, arşiv materyalinin arşiv dışına çıkışının engellenmesi,
· TRT bünyesinde üretilen ve/veya yayın hakları TRT’de bulunan tüm yayın
materyallerinin sayısal olarak işaretlenerek (watermark), dışarıya amatör ya da profesyonel
amaçla satılan yayınların mali ve hukuki kontrollerinin sağlanması,
· Uluslararası standartlara erişilerek, özellikle Avrupa ülkelerinin arşivleri (BBC, RAI,
SWR, vb.) ile sayısal platformda arşiv materyal değişiminin sağlanabilmesi,
· Kurum dışından arşiv materyalleri hakkında sayısal ortamda (internet) arama ve
sorgulama yapılmasının mümkün kılınarak arşiv materyallerinin satışı.
· Mevcut yayın materyalinin tümünün arşiv kalitesinde sayısal ortama aktarılmasından
sonra arşiv sistemine entegre edilmiş sayısal kurgu üniteleri ve yayın otomasyon sistemi ile
programların sayısal kurgu setlerinde hazırlanıp yayına verilebilmesi, böylelikle kaset
dolaşımının tamamen ortadan kalkabilmesi.
TRT arşivleri sayısal ortama geçtikten sonra, kalite olarak yapım ve yayın
süreçlerinde, doğrudan kullanılamayacak olan materyalin, bilgisayar desteği ile kalitesinin
iyileştirilerek daha sağlıklı bir formata aktarılması, çok daha kolay, düzenli ve sistematik bir
biçimde gerçekleştirilebilecektir.
82
· Sisteme veriler VTR, uydu linkleri, kurgu üniteleri, Haber Video Server, Devamlılık
Video Server, gibi farklı platformlardan gelecek ve TRT içerisinde kurulup geliştirilmesi
düşünülen Radyo Server gibi diğer sayısal yapılarla entegre olabilecektir. Sistem sayısal
altyapı olarak, dünya standartlarında gelişmeye ve genişlemeye uygun olacaktır.
· Veriler (Yayın Materyalleri), sayısal kodlama ünitesinde, arşiv kalitesi ve önizleme
kalitesi (MPEG-1) olarak kodlanabilecektir. Bu birimde sisteme giren tüm yayınlar otomatik
olarak önizleme kalitesinde kodlanacak, ancak arşiv kalitesinde saklanacak veriler için
öncelik mevcut TRT arşivlerinden yapılan seçmelere verilecektir.
· Veriler bir ‘Storage Manager’ (Depolama Yöneticisi) tarafından, depolama alan ağı
üzerinde ilgili saklama ünitelerine kaydedilecek ve gerektiğinde geri çağrılacaktır. Verinin
sunulması, istenilen format ve platforma bağlı olarak ;
- Keyframe Server,
- High Res. Server
- Low Res. Server
- Metadata
- Server,
- Content Management Server (İçerik yönetimi)
ve ihtiyaca göre daha sonra tanımlanabilecek sunucular (server) aracılığıyla gerçekleşecektir.
· Depolama alan ağı her yönde genişlemeye imkan veren SAN Sistemi olacak ve Fiber
Switch ile bağlanacak, dolayısıyla yüksek hızlı veri iletimi, yedekleme gibi işlemler
kolaylaşacaktır.
· Sistemde, anahtar kare, timecode gibi veriler otomatik oluşturulacaktır.
· Arşiv bilgileri ihtiyaca göre değişik formatlara dönüştürülerek, farklı saklama
ortamlarında kullanıcılara sunulabilecektir.
83
Arşiv materyallerinin sorgulanması, güvenlik ve hukuki sorunlar aşıldıktan sonra
İnternet üzerinden yapılabilecek ve tüm dünyaya açılabilecektir.
TRT Sayısal Arşiv Sistemi Raporunda etraflıca anlatılan bu sistem sayesinde TRT
kurumunun elinde bulunan Görsel-İşitsel materyaller sayısal ortama aktarılarak bir anlamda
koruma altına alınacaktır. Bu sistemin esas amacı olan arşive aktif ve global kullanıma
yönelik olarak işlev kazandırılması sağlanacaktır.
84
5.2. Kültür Bakanlığı 162 163
Kültür Bakanlığı çatısı altında 1982 yılında esas faaliyetine geçen Sinema Dairesi
Başkanlığı bünyesindeki Arşiv Şubesi Müdürlüğü Basın-Yayın Genel Müdürlüğünden
devralınan 8000 adet filmin tasniflerine başlamış, bunun yanında yurtiçi ve yurtdışında
yapılacak kültürel faaliyetler için film satın alınmasına geçilmiş ve faaliyet yapılacak yerlere
gönderme görevini üstlenmiştir. 1984 Yılı sonlarında çıkarılan Bakanlık Teşkilat
Yasasıyla Sinema Dairesi Başkanlığı, Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü bünyesine alınmış
görevlerini bu Genel Müdürlük içinde yürütmeye devam etmiştir. 1986 Yılı Ekim ayı
içerisinde, daha önceleri Emniyet Genel Müdürlüğünce yürütülen Film Sansürü çalışmaları,
TBMM 'den çıkarılan 3257 sayılı Sinema, Video ve Müzik Eserleri Kanunu ile Bakanlık
bünyesine verilmiştir.
11 Kasım 1989 tarihinde çıkan bir kanunla 3257 sayılı kanunu içine alan Telif Hakları
ve Sinema Genel Müdürlüğü oluşmuş bu Genel Müdürlük içinde Fikir Sanat Eserleri ve
Sinema ve Müzik Eserleri Dairesi gibi Başkanlıklar oluşmuştur. Bu oluşumdan sonra Kayıt
Tescili yapılan tüm eserlerin dosyaları i le Video ve Müzik bantları Arşiv Şube
Müdürlüğüne geçmiştir. Belirtilen tarihe kadar kayıt tescili yapılan ve eser işletme belgesine
bağlanan materyallerin tasnif işlemlerine 1989 Kasım ayından 1992 Ocak ayına kadar
Strasbourg Cad. 28 no' lu binanın zemin katında tahsis edilen bölümde, 1992 Şubat
ayından itibaren ise AKM bünyesinde oluşturulan sıcaklık ve nem kontrolü olmayan
depolarda saklanmaktadır.
Arşiv Şubesi, 2004 Ocak ayına kadar 25.307 Sinema, Video, CD-Rom ve Laser
Disc görsel eserin, 55.505 Müzik (Ses-CD) Eserinin tasnifleri yapılarak özel olarak
oluşturulmuş çelik raylı (compact) raf sistemlerine yıllar itibariyle yerleştirilmiş
bulunmaktadır.
Ayrıca; Basın-Yayın Genel Müdürlüğünden 1979 yılında devredilen 7.000 kutu
16-35 mm.lik belgesel filmin pozitif kopyalarını oluşturan 562 adet 692 kopya 1.100
kısımdan oluşan 35 mm.lik belgesel filmin, 130 adet kopya ve 150 kutudan oluşan
16 mm.lik belgesel filmin tasnifleri yapılmış bilgi formları çıkarılmış ve bilgisayara
162 T.C. Kültür Bakanlığı Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü Sinema ve Müzik Eserleri Daire Başkanlığı Arşiv Şube Müdürlüğü Tarihçesi, (Çoğaltma nüsha), Ankara 2004163 Şuayip KANAT, Kişisel Görüşme, 16.04.2004
85
işlenmiştir. Arşivde bulunan materyaller Access veritabanında hazırlanmış bir programa
yüklenmiştir. Yakın zamanda İnternet üstünden de arşiv bilgilerine ulaşmak mümkün
olacaktır.
Bunun yanı sıra; Kültür Bakanlığının yurtiçi ve yurtdışı kültürel faaliyetlerinde
kullanılmak amacıyla alt yazılı film kopyalarının alımına, Türk Sinemasını canlandırmak
üzere film yaptırılması sonucunda şartname gereğince alman dramatik ve belgesel filmleri
arşive almaya, bunların tasnifi ile yerleşimi ve çeşitli faaliyetlere göndermeyi Arşiv Şubesi
Müdürlüğü üstlenmiştir.
Arşivde 1982 yılından 01 Ocak 2004 tarihine kadar 579 adet Türkçe ve alt yazılı
kopya satın veya hibe alınmış, 77 adet de dramatik film yaptırılmıştır. Toplam 656 kopya
bulunmaktadır.
1983 Yılından bu yana 35 mm., U-Matic veya Betacam olarak 207 adet Belgesel-
Dramatik Belgesel ile 40 adet çizgi film yaptırılarak arşive alınmıştır.
Toplam olarak, devredilen satın alınan yaptırılan ve hibe yoluyla arşive giren yaklaşık
10.000 adetlik 35 mm-16 mm, U-Matic ve Betacam SP video bantlık bir arşiv bulunmaktadır.
Arşivin elinde bulunan 2.288 adet Nitrat tabanlı film koruma amacı ve güvenli kayıt
ortamlarına aktarılması amacı ile MSÜ Sinema TV Enstitüsüne gönderilmiştir.
Arşiv Şb.Md.'lüğü; yurt içinden Film Haftası, Gösteri ve Şenlikler için gelen talepleri
karşılamak, Sinema makinesi, film, perde, sinevizyon cihazı gibi malzemeler temin etmek,
teknisyen görevlendirmek, yurtdışına tanıtımlarda kullanılmak üzere film göndermek gibi
görevleri de yürütmektedir.
Arşivde bulunan malzemeler araştırmacıların kullanımına açık olup telif hakları
Kültür Bakanlığına ait olan görüntülerden ticari olarak da yararlandırılmaktadır.
86
5.3. Milli Eğitim Bakanlığı 164 165 166
T.C. Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü
bünyesinde kurulan Bilgiye Erişim Merkezi (BEM)’nde farklı formatlardaki bilgi kaynakları
düzenlenmiştir. 10 Temmuz 2001 tarihinde faaliyete geçen merkezde, 13.000 kitap, 1.500
video kaset, 1.500 kadar film, 150 saydam, 135 adet ses kaseti, 90 adet CD-DVD-VCD, 100
kadar afişten oluşan koleksiyon araştırmacıların hizmetine sunulmuştur.
Merkezde, aynı anda üç kullanıcıya video/ TV izleyebilme, bir kullanıcıya video disk
okuyucu, bir kullanıcıya DVD okuyucu, iki kullanıcıya müzik seti, iki kullanıcıya da çoklu
ortam bilgisayarını kullanma olanağı yaratılmıştır. Bunun yanı sıra kurum Intranet'i üzerinde
100'ün üzerinde CD-DVD-VCD'ye erişim sağlanmaktadır.
Kurum bünyesinde yer alan 40.000 adet fotoğraf, 2.500 film ve 1.300 adet video
programı, 150 adet ses kaydının sayısallaştırılmasını içeren sayısal kütüphane projelerinin
tamamlanmasından sonra bu materyallere BEM aracılığıyla erişmek olanaklı olacaktır.
BEM, MEB çalışanlarının yanı sıra tüm araştırmacıların kullanımına açık olup, hafta
içi 8.30-16.30 saatleri arasında "yerinde" hizmet vermektedir. Ödünç verme hizmeti Ocak
2003 itibariyle başlamıştır. Kitap, CD ve video kasetleri kapsayan ödünç verme hizmeti
sadece Eğitim Teknolojileri personeline verilmektedir. Kurum personeli üye olarak bu
hizmetten yararlanabilmekte, kurum dışı kullanıcılara ödünç verme hizmeti verilmemektedir.
Türkiye’de faaliyete geçen ilk televizyon stüdyolarının bulunduğu binalarda
çalışmalarını sürdüren Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğünün elinde bulunan görsel-işitsel
materyal için özel bir koruma ve saklama imkanı sağlanmamıştır. Yaklaşık 2.500 adet 8 mm,
16 mm, 35 mm ebatlarındaki filmler kitaplarla aynı ortamda saklanmaktadırlar.
164 http://www.meb.gov.tr [15.06.2004]165 M.Emin Küçük, T.C. Milli Eğitim Bakanlığı Bilgiye Erişim Merkezi Uygulamaları Hizmetiçi Eğitim Kursu Basılmamış Ders Notları, Ankara 2003166 T.C. Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü Bilgiye Erişim Merkezi’nde 17.04.2004 tarihinde yapılan inceleme çalışmaları, Ankara 2004
87
5.4. Mimar Sinan Üniversitesi Sinema Tv Enstitüsü 167 168 169
(Türk Film Arşivi)
Kurumun temeli, Prof.Sami Şekeroğlu'nun 1962'de İstanbul Devlet Güzel Sanatlar
Akademisi öğrencisi iken kurduğu Türkiye'nin ilk sinema kulübü olan Kulüp Sinema 7'ye
dayanır. Kulüp Sinema 7, Prof.Sami Şekeroğlu'na destek veren bazı Akademi öğrenci ve
öğretim üyeleri ile Türk sinemacılarından bir grubun da katkılarıyla kısa zamanda gelişmiştir.
Kulüp Sinema 7'nin adı 1967'de Türk Film Arşivi'ne, 1969'da Devlet Güzel Sanatlar
Akademisi Film Arşivi'ne, 1975'de ise bir Bilim-Sanat-Kültür Kurumu olarak Sinema-Tv
Enstitüsü' ne dönüşmüştür.
Böyle bir Kurum oluşturulurken amaç, sinemamızın ulusal karakterini koruyarak yeni,
doğru ve bilimsel bir bakış getirecek sanat ve bilim adamını yetiştirmektir. Bu çalışmaları
yapabilmek, çağdaş teknolojik bir alt yapı oluşturmak için; Amerika ve Avrupa'daki sinema
merkezlerinde, okullarda, film arşivlerinde, stüdyolarda araştırma-incelemeler yapıldı ve
Hollywood standartlarında Türkiye şartlarına uygun bir yapı oluşturulmuş, bir yandan
yurtdışından gerekli araç-gereçler getirtilirken diğer yandan film koruma odaları, laboratuarı,
kütüphanesi, sinema ve sergi salonları, dershaneleri içinde barındıran bir bina inşa edilmiş ve
1975'de Sinema-Tv Enstitüsü yeni binasına taşınmıştır.
Türk Film Arşivi kurucusu Prof. Sami Şekeroğlu 1974 yılında; Metin Erksan, Lütfü
Ö.Akad, İlhan Arakon ve Halit Refiğ gibi profesyonel sinemacıları toplayarak açtığı ilk
sinema kursları ile sinema eğitimi konusundaki çalışmaları da başlatmış oldu. Aynı yıl,
İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Dekoratif Sanatlar Bölümünün Sahne ve Görüntü
Sanatları, Grafik Sanatları, İç Mimarlık ve Endüstri Tasarımı kürsülerinde 'Sinema' dersi
resmen programa alındı. Prof. Sami Şekeroğlu ülkemizin ilk sinema öğretim görevlisi oldu.
1976 yılında bağımsız bir programla üniversite düzeyinde Sinema-Televizyon eğitimi
başladı. "Eğitim İçinde Üretim, Üretim İçinde Eğitim" ilkesi benimsendi. Eğitim kadrosu ise
Türk Sinemasında yıllarca ürün vermiş ustalardan oluşturuldu. Böylelikle öğrenciler, bir
167 Soykan, a.g.t. s.94168 Özkan, a.g.t., s. 49-55169 Mimar Sinan Üniversitesi Sinema-TV Enstitüsünde yapılan inceleme çalışmaları, Kasım 2003
88
yandan Kurumun sahip olduğu modern teknoloji içinde Dünya standartlarında çalışmalar
yaparken diğer yandan deneyimli atölye hocaları denetiminde filmler yapmaya başlamışlardır.
1982'de YÖK Kanunu ile yeniden teşkilatlanarak araştırma, inceleme, arşivleme ve
yayın yapan bir sanat ve bilim kurumu olan Sinema-Tv Merkezi ile Güzel Sanatlar Fakültesi
içinde bu alanda eğitim-öğretim yapan Sinema-Tv Bölümü adı altında birbirlerine organik
olarak bağlı iki bağımsız bölüm haline gelmiştir.
Türk sinemasına ait orijinallerle dünya sinema klasiklerinin önemli örneklerinin
korunduğu, her türlü koruma şartlarına sahip modern arşivdeki film sayısı bugün 6000'in
üzerindedir. Arşivde, filmlerin yanı sıra 40.000 fotoğraf, orijinal senaryolar, afişler, kupür
dosyaları, sinema ile ilgili her türlü bilgi ve belge saklanmaktadır. Araştırmacı, yazar ve
öğrencilere açık olan video kütüphanesinde 4000'in üzerinde 1 inç, Betacam, U-Matic ve
VHS formatta görsel-işitsel malzeme bulunmaktadır.
89
5.5. T.S.K. Foto-Film Merkezi 170
Genelkurmay Başkanlığı Genel Sekreterliğine bağlı olan Türk Silahlı Kuvvetleri Foto-
Film Merkezi 1915 yılında Harbiye Nazırı Enver Paşa’nın Almanya’da yaptığı incelemeler
sonucundaki girişimleri neticesinde “Merkez Ordu Sinema Dairesi” (MOSD) adı ile
kurulmuştur.
MOSD kurulduktan sonra başına Pathe film makineleri temsilcisi olan Sigmund
WEINBERG getirilmiştir. Yardımcılığına ise o sırada yedek subay olan Fuat UZKINAY
atanmıştır. Cemil FİLMER ve Mazhar YALAY’ın katılımlarıyla kadrosu genişletilmiştir.
MOSD, filmlerini İstanbul Beyazıt’ta bulunan ahşap binasında saklıyordu.
MOSD, Osmanlı Devleti’nin 1.Dünya Savaşı sırasındaki durumu ve Kurtuluş Savaşı
yılları hakkında çok önemli belge niteliği taşıyan birçok film çekmiş ya da çektirmiştir. Bu
dönemde, Çanakkale (1915), Galiçya harekatı (1916), Alman ve Avusturya İmparatorluğunda
görevli generallerin ziyaretleri (1917), Sultan Vahdettin’in Kılıç Kuşanma Merasimi (1918)
vb. gibi belgesel nitelikte filmler çekilmiştir.
Birinci Dünya Savaşında Osmanlı Devletinin yenilmesi sonucunda imzalanan
Mondros Mütarekesinin ardından işgallerin başlaması nedeniyle MOSD elinde bulunan tüm
malzeme Kasım 1919’da Malül Gaziler Cemiyeti’ne devredilmiştir. Fuat UZKINAY bu
dönemde dernekte MOSD ile ilgili görevine devam etmiş ve “Binnaz”, “Mürebbiye” adlı
filmler çekilmiştir.
Malül Gaziler Cemiyeti’nin elinde bulunan filmler, 23 Nisan 1920 tarihinde T.B.M.M.
kurulmasından sonra oluşturulan “Büyük Millet Meclisi Ordu Foto Film Çekme Merkezi”ne
devredilmiş ve başına Fuat UZKINAY getirilmiştir. Bu gelişmelerden sonra Merkez belgesel
nitelikte film çekme çalışmalarına devam etmiştir. Atatürk’ün yurt gezileri, Meclis
konuşmaları, CHP kurultayları, milli bayram törenleri filme alınmıştır.
170 Özkan, a.g.t., s. 30-35
90
Atatürk, kurtuluş savaşının ve cumhuriyetin kuruluş yıllarının gelecek kuşaklara
aktarma konusunda film çekimine önem vermiş ve ilk kurtuluş savaşı filmi olan “Ateşten
Gömlek” adlı filmin çekilmesine destek olmuştur.
Günümüzde, Türk Silahlı Kuvvetleri Genel Kurmay Başkanlığı Genel Sekreterliğine
bağlı olarak çalışmaktadır. Türk Silahlı Kuvvetlerinin çeşitli faaliyetleri sonucunda hazırlanan
fotoğraf ve filmlerin saklandığı TSK Foto Film Merkezi, görsel-işitsel arşivcilik çalışmaları
açısından ülkemizdeki en eski arşiv olup, çağımızın getirdiği en yeni teknolojik imkanlar ile
faaliyetlerini yürütmektedir.
Türkiye’nin ilk görsel-işitsel materyal arşivi özelliğine sahip kurumun elinde
günümüzde çok sayıda fotoğraf, film ve kasedin bulunduğu çok geniş bir arşiv mevcuttur.
Osmanlı İmparatorluğu döneminden itibaren çekilen fotoğraflar, 8mm, 16 mm, 35 mm
genişliğinde Nitrat, Asetat ve polyester tabanlı filmler ile U-Matic, VHS, Betacam ve Dijital
Betacam kasetlerden oluşan arşiv yangın ve doğal afetlere dayanıklı özel olarak inşa edilmiş
depolarda muhafaza edilmektedirler.
Nitrat tabanlı filmler, koruma altına alınması ve güvenli malzeme üstüne aktarılması
için Mimar Sinan Üniversitesi Sinema TV Enstitüsüne gönderilmiştir. Asetat ve polyester
tabanlı filmler ısı, nem ve toz kontrollü depolarda uygun saklama koşulları altında
bulundurulmaktadırlar.
TSK Foto-Film Merkezinin elinde bulunan görsel-işitsel materyale ait yazılı
belgelerde ayrı olarak tasnif edilmiş şekilde saklanmaktadırlar. Arşivde bulunan bütün
materyaller kullanım amacına uygun şekilde tasnif planı çerçevesinde düzenlenmiştir. Arşivin
çalışma prensipleri ve kullanım koşulları talimatlarla belirlenmiştir. Bu yönleri ile
ülkemizdeki en düzenli görsel-işitsel arşiv olarak hizmet etmektedir.
Teknolojinin en son imkanları kullanılarak çalışılan arşivden yararlanmak için
Genelkurmay Başkanlığı Genel Sekreterliğinden özel izin alınması gerekmektedir.
91
5.6. Özel Kurumlardaki Durum 171
Türkiye’de adı geçen kurumların dışında birçok özel kuruluşun elinde de görsel-işitsel
arşiv malzemesi bulunmaktadır. Sivil toplum kuruluşları dernek, vakıf, siyasi parti, banka,
holding, film şirketleri, turizm, özel televizyonlar vb. gibi çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren
birçok kuruluşun elinde kendi yapımları veya çeşitli şekillerde elde ettikleri görsel-işitsel
malzeme bulunmaktadır. Fakat bu kurumların çok büyük kısmında görsel-işitsel materyal
uygun saklama koşullarına sahip değildir. Sadece depolama mantığıyla muhafaza edilmekte,
malzeme kendi yapısı içinde bozulana kadar elde tutulmakta ve ihtiyaç duyulduğunda
kullanılmaktadır. Tarih ve arşivcilik bilinci gelişmiş çok az sayıda kurum bu materyale
gereken özeni göstererek saklamaktadır.
Bu kurumlar içersinde özel televizyon kuruluşları özel bir yer teşkil etmektedir. Temel
işlevi görsel-işitsel malzeme üretmek olan bu kuruluşların elinde geniş bir görsel-işitsel arşiv
materyali bulunmaktadır. Özel televizyon kurumları Türkiye’de ilk olarak 1990 yılında
“Magic Box Star1” kanalının kurulmasıyla yayın yapmaya başlamışlardır. Günümüzde ulusal
veya bölgesel yayın yapan çok sayıda özel televizyon kanalı bulunmaktadır. Bölgesel yayın
yapan kanalların mali yetersizlikleri nedeniyle örnek gösterilebilecek bir arşive sahip olmaları
pek mümkün olamamaktadır. Fakat ulusal yayın yapan geniş mali imkanlara sahip kanalların
arşivlerine gereken önemi vermeleri beklenmektedir.
İnter Star, Show TV, Kanal D, ATV, HBB, Flash TV, TGRT, NTV, CNN Türk vs.
ulusal yayın yapan özel kanalların ellerinde zamanla dış kaynaklı ve kendi yapımları olan
geniş çaplı bir görsel-işitsel arşiv koleksiyonu oluşmuştur.
Özel kanalların arşivlerinin idari yapısı incelendiğinde çoğunlukla, “haber arşivi” ve
“program arşivi” olarak iki birim şeklinde faaliyet gösterdikleri tespit edilmektedir. Haber
arşivleri, kanalın haber merkezi tarafından çekilen görüntüler ile dış kaynaklı ve yayın hakları
satın alınmış görüntülerden oluşmaktadır. Bazı kanallarda haber arşivi içinde spor arşivi adı
altında bir alt kategoride yer almaktadır.
171 NTV, CNN Türk, TV 8, Sky Türk TV’de yapılan inceleme çalışmaları, İstanbul 2004
92
Program arşivlerinde ise kanalda yayınlanan belgesel, magazin, eğitim-kültür, müzik,
sürekli senaryolu televizyon yapımları (dizi film), yayın hakları satın alınmış sinema filmleri
ve diğer konulardaki bütün görüntüler saklanmaktadır.
Ulusal yayın yapan özel televizyon kanallarının arşivleri genel anlamda modern
arşivcilik teknik ve uygulamalarından uzaktır. Bu arşivlerin ellerinde bulunan video bant
formatındaki malzemeler (analog ve dijital) görsel-işitsel arşivcilik tekniklerinden uzak ve
konusunda uzman olmayan kişilerin idaresindedir. Hiçbir özel televizyon kanalının arşiv
biriminin çalışmalarını düzenleyen, görev ve sorumluluklarını belirleyen mevzuat veya
yönetmeliği yoktur.
Son yıllara kadar arşivler için mali yük getirecek herhangi bir yatırımdan kaçınılmış,
günlük çözümlerle idare edilmesine çalışılmıştır. Fakat yıllar geçtikçe arşivlerin hacmindeki
büyüme nedeniyle çeşitli sorunlarla karşılaşan kanal yönetimleri duruma daha bilimsel
yaklaşmaya başlamışlardır. Arşivlerdeki malzemenin etkin kullanılabilmesi için arşiv
yazılımları geliştirilmiş, eleman seçiminde arşivcilik eğitimi alan kişilerin tercih edilmesine
özen gösterilmeye başlanmıştır. Ancak bütün bu gelişmelere rağmen birçok ulusal yayın
yapan özel kanalın arşivi istenilen düzeye gelmemiştir.
93
6. SONUÇ
Günümüzde teknolojik gelişmeler çok hızlı yaşanmaktadır. Arşivcilik mesleğinde ise
bu gelişmelerden en çok etkilenen alanlardan biri de, görsel-işitsel malzemelerle ilgili
alanlardır. Görsel-işitsel arşivlerin malzemesi (film, videobant, CD, DVD vs.) ve bu
malzemelerin kullanıldığı cihazlar karmaşık yapıya sahiptir. Kayıt formatlarındaki değişme ve
gelişmelere paralel olarak kullanıldıkları cihazlarda değişime uğramaktadır. En iyi görüntü ve
ses kaydına ulaşılabilmek amacıyla yapılan bu çalışmalar, görsel-işitsel arşivcilerin de geniş
çaplı teknik bilgiye sahip olmalarını gerektirmektedir.
Teknolojinin ilerlemesi neticesinde görüntü kalitesi artmaktadır. Fakat kaydedildikleri
malzemelerin ömürleri konusunda tam anlamıyla güvenilir bir malzeme türü halen
geliştirilememiştir. Yanıcı özellikli Nitrat tabanlı filmlerin kullanılması 1950’li yıllarda
durdurulmuştur. Asetat veya polyester tabanlı filmler halen kullanılmaktadır. Uygun saklama
koşulları yaratılırsa uzun yıllar bozulmadan saklanabildiklerini ispatlamışlardır. Fakat
arşivcilik açısından kesin çözüm olmaktan uzaktırlar. Video bantlar da ortalama 20-30 yıl gibi
bir süre içinde bozulmaya başlamaktadırlar. En yeni kayıt malzemesi olan CD ve DVD’ler
için kesin bir şey söylemek için daha çok erkendir. İlk olarak piyasaya çıktığı zaman 100 yıl
gibi bir ömür biçilen bu malzeme türünün yakın zamanda daha kısa sürede bozulabileceği
saptanmıştır. Polymerik bir malzeme olmaları nedeniyle de pek fazla güvenilir oldukları
söylenemez. Görsel-işitsel üretimlerin hangi tür malzeme üstüne kaydedilerek veya
aktarılarak saklanacağı konusu daha uzun yıllar tartışılacaktır. Bu tür malzemenin kendi
başına kullanılır olmaması nedeniyle aracı cihazlarında gerekliliğini şart koşmaktadır.
Görsel-işitsel arşivcilerin yapması gereken ise, günün şartları doğrultusunda kullanılan
en yeni teknolojiyi takip etmek ve kontrolü altında bulunan görsel-işitsel materyalin gerektiği
zaman güncel bir formata en az kayıpla aktarmaktır. Çünkü görsel-işitsel malzemeler
teknolojinin ortaya çıkardığı bir olgudur ve gelişen teknolojiye bağımlıdırlar.
19. yüzyıl sonlarında ortaya çıkan ve 20. yüzyılda büyük gelişmeler kaydeden ve
bilgisayar teknolojisi ile bütünleşen görsel-işitsel ürünler dünya ekonomisi içinde büyük önem
arz etmektedir. Televizyonların insan hayatına girmesinden sonra yaşanan gelişmeler ses-
görüntü üstüne kurulu sektörün dünyadaki en etkili yapılanmalardan biri haline gelmesini
94
sağlamıştır. Bugün yeryüzünün hemen her noktasına uydu teknolojisi sayesinde televizyon
dalgaları ile görsel-işitsel yayın yapılmaktadır.
İnsanların duygu, düşünce ve tercihlerini en çok etkileyen, bilgi, görgü ve kültürüne
büyük ölçüde katkıda bulunan kitle iletişim aracı haline gelen görsel-işitsel sektörün ürünleri
ilk kullanımlarının ardından arşivin malzemesi olmaktadırlar. Kültürel bir hazine haline gelen
yapımlar birçok ülkede kanunlar tarafından düzenlenen koşullar içinde saklanmaktadır.
Gelişmiş birçok ülkede görsel-işitsel materyalin toplanarak saklandığı milli arşivler
kurulmuştur.
Arşivcilik biliminin ilgi alanına giren yazılı belgeler, fotoğraflar vs. materyalin
yanında görsel-işitsel malzemeler adeta tarihin canlı tanıklarıdır. Bunun farkına varan
toplumlar bu materyallerin gelecek kuşaklara aktarılabilmesini sağlamak amacıyla ciddi
planlamalar yapmışlardır. Görsel-işitsel malzemeler kültürel bir hazine olmanın yanında çok
büyük bir endüstri haline gelmiştir. Sinema filmleri, haber görüntüleri gibi görsel-işitsel
malzemeler günümüzde sahiplerine çok yüksek parasal değerler kazandırmaktadırlar. Bu
noktada “telif hakları” konusu büyük önem kazanmaktadır. Mali getirisi çok yüksek olan bu
sektörde izinsiz kullanım, kopyalama veya fikir çalma gibi suçlar ortaya çıkmaktadır. Görsel-
işitsel malzemelerin saklanması ve kullanıma açılması işlemlerinin can alıcı noktalarından
birini oluşturmaktadır.
Bu kadar değerli olan bu malzeme türüne ise ülkemizde gereken değer
verilmemektedir. Ülke sinemamızın başyapıtları güncelliklerini yitirdikten sonra yıllarca bir
kenara atılıp depolarda yok olmaya bırakılmıştır. Görsel-işitsel malzemelerin saklanmasına
bakış açısı depolama mantığından öteye gitmemiştir.
Peki günümüzde görsel-işitsel arşivlere gereken önem veriliyor mu ?
Bu soruya vereceğimiz cevap pek iç açıcı olmamaktadır. Devlet kurumları dışında özel
sektör kuruluşları halen bu konunun önemini kavrayabilmiş değildir. Özel TV kanalları
ellerinde bulunan görsel malzemeyi depolama mantığı içersinde saklamaktadır. Bu
kurumların çok azında düzgün ve bilinçli düzenlenmiş bir arşiv mevcuttur. Arşiv birimlerinde
ise konu ile ilgili eğitim almamış kişiler çalıştırılmaktadır.
95
Devlet televizyonu olan TRT son yıllarda arşivcilik konusunda büyük mesafeler
katetmiştir. FIAT üyesi olan TRT görsel-işitsel arşivcilik konusundaki gelişmeleri son yıllarda
yakından takip etmeye başlamıştır. Fakat görsel-işitsel arşivcilik konusunda yetişmiş ve
arşivcilik eğitimi almış personel sıkıntısı yaşanmaktadır. Arşivci kariyer kadrosunun
oluşturulması çalışmaları sonuçlandırılır ve bu konuda eleman tahsisi yapılırsa görsel-işitsel
arşivcilik mesleğinin Türkiye’deki konumu açısından büyük yarar sağlayacağı
değerlendirilmektedir. 2000 yılların başında “TRT Sayısal Arşiv Projesi” başlatılarak modern
bir arşiv oluşturulması sürecine girilmiştir. Elinde çok büyük miktarda görsel-işitsel arşiv
bulunan TRT son 35 yılın canlı tanığı gibidir.
T.S.K. her konuda göstermiş olduğu hassasiyeti bu konuda da göstermiştir.
Teknolojinin en son yeniliklerini kullanma prensibi çerçevesinde elinde bulunan görsel-işitsel
malzemelerin korunması ve saklanması konusunda ülkemizde örnek gösterilecek çalışmalar
yapılmıştır. T.S.K. Foto-Film Merkezi, çalışmaları ve yönetimi ile Türkiye’deki resmi ve özel
kurumların örnek alması gereken bir görsel-işitsel arşivdir.
Kültür Bakanlığı, ilgili mevzuatlar gereği kendisinde toplanan çok büyük bir görsel-
işitsel malzeme kaynağına sahiptir. Fakat arşive verilen önemin azlığı nedeniyle unutulmuş ve
hatta hiç bilinmemektedir. Arşiv müdürü ve çalışanların kişisel gayretleriyle yapılmaya
çalışılanlar takdir edilecek bir durumdur. Maddi kaynak eksikliği ve yetersiz koşullar arşivin
bilimsellikten uzak kalmasına neden olmuştur.
Milli Eğitim Bakanlığının elinde bulunan görsel-işitsel arşivlerin geleceği parlak
gözükmektedir. Şu anda Bilgiye Erişim Merkezinin elinde bulunan çok sayıdaki film,
araştırmalarımıza göre bu konu ile ilgili kurulacak bir birim tarafından elden geçirilerek
koruma altına alınacaktır.
Mimar Sinan Üniversitesi Sinema TV Enstitüsünün elinde bulunan ve “Türk Film
Arşivi” olarak adlandırılabilecek arşiv, ülkemizde FIAF üyesi olan tek kurumdur. Görsel-
işitsel arşivciliğin tam anlamıyla yapıldığı ve eğitim amaçlı olarak kullanılan, gereken bütün
özelliklerin yer aldığı dünya standartlarında bir arşivdir.
96
Milli arşiv mevzuatında ülke içinde üretilen görsel-işitsel malzemelerin belli bir süre
sonra devlet arşivine devredilmesi konusunda bir yaptırım ve uygulama yapılmamaktadır.
Fakat “telif hakları” yasası gereğince ülkede üretilen bütün senaryolu bütün yapımlar ve
yurtdışından ticari amaçla ülkemize getirilen yapımların birer kopyası Kültür Bakanlığına
gönderilmektedir.
Günümüzde bir ülkenin tarihine tanıklık eden ve gelecekte tarihsel belge niteliği
taşıyabilecek özellikteki sayısız görsel-işitsel materyal zaman içinde çeşitli nedenlerle yok
olma tehlikesi altındadır. Ülkemizde resmi olarak son on yıldır faaliyet gösteren özel
televizyonlar gelecekte bir döneme tanıklık edecek olan ürünlerini bilinçli bir şekilde
saklamazlarsa zaten çok hassas olan bu malzemeler kısa zamanda kullanılmaz duruma
geleceklerdir.
Türkiye’nin tarihsel, sosyal veya kültürel değerleri ile doğrudan ilişkili olan bütün
senaryolu veya senaryosuz görsel-işitsel materyal kanunlarla belirlenen bir şekilde incelenip
ulusal arşive kazandırılmalıdır. Devlet arşivlerinde kurulacak bir bölüm veya bu amaçla
yeniden yapılandırılacak bir milli görsel-işitsel arşiv kurulması düşünülmelidir. Bu arşiv
konusunda uzman arşivciler vasıtasıyla özel televizyonların ürettikleri görüntüler de dahil
olmak üzere ülke içersinde üretilen veya yabancı ülkelerden ülkemize sokulan bütün görsel-
işitsel materyali devamlı olarak takip edip incelemelidir. Tarihsel, sosyal veya kültürel
anlamda değer taşıdığına karar verilen bütün yapımlar milli arşive kazandırılmalıdır. Bu
işlemler sonucunda materyali üreten şahıs veya kurumların maddi ve manevi kayba
uğramalarını önlemek için gereken tedbirler alınmalı ve kanunlarla sabitlenmelidir. Bütün bu
işlemleri bilimsel olarak yürütebilecek bilgi ve beceriye sahip arşivcilerin yetiştirilmesine
özen gösterilmelidir.
Görsel- işitsel malzemeler kimyasal yapıları ve kullanımları için gereken cihazlar
nedeniyle arşiv malzemeleri içersinde belki de en çok ilgiye ihtiyacı olan türdür. Teknolojik
gelişmelerden direkt etkilenen sürekli bir değişim içersinde olan bu malzemeleri kullanmak,
restorasyonunu yapmak ve saklamak teknik bilgi ve beceri istemektedir.
Milli bir görsel-işitsel arşivin kurulması ve ülkede görsel-işitsel arşivcilik mantığının
kurulması ancak bu konuda iyi eğitim almış arşivciler sayesinde olabilir. Arşivcilik biliminin
97
en hassas faaliyet alanlarından biri olan görsel-işitsel arşivcilik teknik bilgi gerektirmektedir.
Bu alandaki eksikliklerin giderilmesi ve eğitim seviyesi yükseltilerek kalifiye elemanların
(görsel-işitsel arşivci) yetiştirilmesi, ülkemizdeki arşivcilik çalışma alanlarının genişlemesine
de yardımcı olacaktır.
101
KAYNAKÇA
KİTAP VE MAKALELER
Ataman, B.Kemal, Arşivcilik Terimleri Sözlüğü, Librairie de Pera Beyoğlu Kitapçılık, İstanbul
1995
Binark, İsmet, Arşiv ve Arşivcilik Bilgileri, Başbakanlık Basımevi, Ankara 1980
COTTON, Bob ve OLIVER, Richard, Siberuzay Sözlüğü, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 1997
Depew, John, A Library Media and Archival Preservation Handbook, ABC-CUD INC., Santa
Barbara, California- USA
Er, Şenol, Arşivin Tozlu Rafları, Klaket , Sayı: 7-10-13
Erutku, Bülent, “Daguerreotype”, Fotoğraf Dergisi, Sayı: 36
İstanbul Üniversitesi, “Sinemada İlkler”, 100. Yılında Bir Sinema Klasiği, İstanbul Üniversitesi
Basımevi ve Film Merkezi, İstanbul 1995
Kutay, Uğur, “Sinemada İlk’ler”, Belgesel Sinema, Güz 2002, Sayı 1
Özön, Nijat, Sinema, Televizyon, Video, Bilgisayarlı Sinema Sözlüğü, Kabalcı Yayınları
İstanbul 2000
Peremeci, Erdem, “DVD-Video’lar Hakkında Herşey”, PC Extra Dergisi, Sayı:4, 2003
Yazıcı, Ali Nihat, “TRT Arşivi (TRT Arşiv 2000 Projesi)”, Arşiv Araştırmaları Dergisi, Sayı: 3,
İstanbul 2001
102
BASILMAMIŞ TEZ, RAPOR VE DERS NOTLARI
Aren, Tülin, İstanbul Üniversitesi Arşivcilik Bölümü Basılmamış Ders Notları, 1996-1997
Ertürk, Levent, Sayısallaştırma ve Dosya Formatları, T.C. Milli Eğitim Bakanlığı Bilgiye Erişim
Merkezi Uygulamaları Hizmetiçi Eğitim Kursu Basılmamış Ders Notu, Ankara 2003
Er, Şenol, Filmlerde Restorasyon ve Koruma, M.S.Ü. Sanatta Yeterlilik Tezi, İstanbul 1992
İnceoğlu , Çağrı, Bir Kültür Kurumu olarak Sinematekler, Yeditepe Ün. Y.L. Tezi,
İstanbul 2001
Küçük, M. Emin, T.C. Milli Eğitim Bakanlığı Bilgiye Erişim Merkezi Uygulamaları Hizmetiçi
Eğitim Kursu Basılmamış Ders Notları, Ankara 2003
Özkan, Hilal, Türkiye’de Film Arşivciliği Sorunları ve Arşivciliğin Türk Sinema-
Televizyonuna Etkileri, M.S.Ü Sos.Bil.Ens. Sinema TV Bölümü Y.L. Tezi, İstanbul 2001
Soykan, Emine, Sesli-Görüntülü Belgeler ve Televizyon Arşivleri, İ.Ü. Arşivcilik Bölümü
Y.L. Tezi, İstanbul 1998
T.C. Kültür Bakanlığı Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü Sinema ve Müzik Eserleri Daire
Başkanlığı Arşiv Şube Müdürlüğü Tarihçesi, (Çoğaltma nüsha), Ankara 2004
TRT Sayısal Arşiv Sistemi Raporu, Ankara 2002
Yıldız, Cevdet, Televizyonlarda Görüntü Arşivleri, İ.Ü. Radyo-TV ve Sinema Bölümü Y.L.
Tezi, İstanbul 2000
103
KİŞİSEL GÖRÜŞMELER VE YERİNDE İNCELEME ÇALIŞMALARI
Akkaya, M. Koray, TRT Sayısal Arşiv Sistemi Sorumlu Mühendisi ile kişisel görüşme,
15 Nisan 2004
Asil, Hamdi, 30 yıllık TRT Arşiv memuru ile kişisel görüşme, 15 Nisan 2004
Kanat, Şuayip, T.C. Kültür Bakanlığı Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü Sinema ve Müzik
Eserleri Daire Başkanlığı Arşiv Şube Müdürü ile kişisel görüşme, 16 Nisan 2004
Mimar Sinan Üniversitesi Sinema-TV Enstitüsünde yapılan inceleme çalışmaları, Kasım 2003
NTV, CNN Türk, TV 8, Sky Türk TV’de yapılan inceleme çalışmaları, İstanbul 2004
T.C. Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü Bilgiye Erişim Merkezi’nde
yapılan inceleme çalışmaları, Ankara 2004
TRT Genel Müdürlüğü Arşivinde yapılan incelemeler, Ankara 2004
TRT 2 İstanbul Televizyonu Arşivinde yapılan incelemeler, İstanbul 2004
104
WEB SİTELERİ
http://www.aiv-video.com
http://www.ampexdata.com
http://www.bbcresearchcentral.com
http://www.betacam.palsite.com
http://www.biltek.ieee.metu.edu.tr
http://www.bluepoint.egenet.net
http://www.cbc.ca
http://www.denizmagazin.com.tr
http://www.dra.de
http://www.dvd.com
http://www.dvdim.com
http://www.experimentaltvcenter.org
http://www.fiafnet.org
http://www.fiatifta.org
http://www.geocities.com
105
http://www.graphics.csail.mit.edu
http://www.htdergi.net
http://www.hwstation.com
http://www.ina.fr
http://www.meb.gov.tr
http://www.microsoft.com
http://www.netyorum.com
http://www.pclabs.gen.tr
http://www.umatic.palsite.com
http://www.v2000.palsite.com
top related