ogretmenlik mesleği
Post on 04-Jul-2015
608 Views
Preview:
TRANSCRIPT
ÖĞRETMENLİK MESLEĞİ
Emre Karaman
Sınıf Yönetimi
1
16 Mart 1848’de Darülmuallimin-i Rüşti (Rüştiye
Öğretmen Okulu) açıldı.
Bu olay öğretmenin öteki okullardan ayrı bir okulda
yetiştirilmesi gerektiğinin, Osmanlı Devleti’nce kabul
edilmesiydi.
2
1869 Genel Eğitim Tüzüğü’nün “… altmışüçüncü
maddesine göre, öğretmen okulundan mezun olanlar
… atanmalarında diğerlerine tercih edilecekti. …
Bu öğretmenliğin ... bir meslek olarak ilk kez …”
yasallaşmasıdır. (Binbaşoğlu, 1995, 13).
13 Mart 1924 tarihinde kabul edilen 439 sayılı Orta
Tedrisat Muallimleri Kanunu, birinci maddesinde
“Muallimlik Devlet’in umumi hizmetlerinden talim ve
terbiye vazifesini üzerine alan, müstakil sınıf ve
derecelere ayrılan bir meslektir.” tanımını getirmişti
3
Bu yasaya göre öğretmenlik, lise, ortaokul ve ilkokul
öğretmenliği olarak üç dereceye ayrılmıştı.
22 Mart 1926 tarihli ve 789 sayılı Maarif Teşkilatına
Dair Kanun’un onikinci maddesinde de “Maarif
hizmetinde aslolan muallimliktir.” denilmekteydi.
1973, Milli Eğitim Temel Kanunu’na göre
“Öğretmenlik, Devlet’in eğitim, öğretim ve bununla ilgili
yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas
(uzmanlık) mesleğidir.”
4
Ayrıca “Öğretmenler bu görevlerini Türk Milli Eğitiminin
amaçlarına ve temel ilkelerine uygun olarak ifa etmekle
(yapmakla) yükümlüdürler.”
1982 Onbirinci Milli Eğitim’Şurası’na göre
“Öğretmen, değişik sistemlerde, kuruluşlarda ve
düzeylerde, öğretme-öğrenme ortamını en etkili
biçimde oluşturarak eğitsel amaçları gerçekleştirmede
öğrencilere ve ana babalarına klavuzluk ve yardım
edecek nitelikte; genel kültürde, öğretmenlikte ve
öğreteceği bilimsel dalda, kurumsal alanda ve
uygulamada uzmanlaşmış kişidir.”
5
Milli Eğitim Temel Kanunu’na göre “Öğretmenlik
mesleğine hazırlık, genel kültür, özel alan eğitimi ve
pedagojik formasyon ile sağlanır.”
Yasaya göre “öğretmen adaylarında, genel kültür, özel
alan eğitimi ve pedagojik formasyon bakımından
aranacak nitelikler Milli Eğitim Bakanlığı’nca tespit
olunur.” Bu üç alan arasında denge kurmak için değişik
milli eğitim şuralarında, değişik oranlar önerilmiştir.
6
Milli Eğitim Temel Kanunu’na göre “Yukarıda belirtilen
nitelikleri kazanabilmeleri için, hangi öğretim
kademesinde olursa olsun, öğretmen adaylarının
yükseköğrenim görmelerinin sağlanması esastır. Bu
öğrenim lisans öncesi, lisans ve lisansüstü seviyelerde
yatay ve dikey geçişlere de imkan verecek biçimde
düzenlenir.”
1946’dan bu yana öğretmenliğin konu olarak ele
alındığı milli eğitim şuralarında öğretim basamağının
her düzeyinde öğretmenlik yapacakların
yükseköğrenim görmeleri önerilmiştir.7
Yükseköğretim Kanunu ile öğretmen yetiştiren bütün
okullar, üniversitelere devredilmiştir. Bundan böyle her
dereceli okul için öğretmen yetiştirme görevi
üniversitelerindir.
1983’te çıkarılan 2809 sayılı Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı hakkındaki kanun, üniversiteler içinde on altı
eğitim fakültesi ve yirmi dolayında eğitim yüksekokulu
kurmuştu.
8
1992’de çıkarılan 3837 sayılı kanun, 2809 sayılı
kanunun kurduğu eğitim yüksekokullarını eğitim
fakültelerine dönüştürdü ve ayrıca yeni eğitim
fakülteleri kurulmasına izin verdi. Böylece bütün
öğretim basamaklarına öğretmen
yetiştirme, yükseköğrenim düzeyine çıkarıldı.
Türkiye, 162 yıllık öğretmen yetiştirme deneyimine ve
geleneğine karşın, bu güne kadar öğretmen yetiştirme
alanındaki nitelik sorununu çözememiştir.
9
12 Eylül 1980 askeri dönemin hazırladığı ortamda
filizlenen liberal politikalar iktidar olunca, küresel
sermaye yerli işbirlikçiler bularak eğitimin
özelleştirilmesinde rol oynamaya başladılar.
Yeni liberal politikalar, devletin eğitim üzerindeki rolünü
her geçen gün sınırlandırmaya başlamış ve eğitim
bütçeleri kısılarak, kamu hizmeti olan eğitimin
etkisizleşmesine ve niteliğinin düşmesine yol açmıştır.
10
1995’te imzalanan GATT (Gümrük Tarifeleri ve Ticaret
Genel Anlaşması) antlaşmasıyla alan daha da
genişletilerek eğitim uluslar arası sermayenin
kullanımına sunulmaya başlanmıştır.
Öte yandan eğitimde özelleştirmeyi kolaylaştırıp
yaygınlaştıran taşımalı eğitim, sözleşmeli
öğretmen, geçici vekil öğretmen, öğretmenlikte kariyer
basamakları gibi uygulamalar Milli Eğitim Bakanlığı’nda
göstermelik kamu politikası olarak kendini
göstermektedir.
11
YÖK, sayısal olarak öğretmen gereksinmesini
karşılamak bahanesiyle, yeterli öğretim üyesi olup
olmadığına bakmadan çok sayıda eğitim fakültesi
açmış, öğretmen yetiştiren programların hem
kontenjanlarını arttırmış hem de ikinci öğretim
programlarının açılmasına izin vererek nitelikli
öğretmen yetiştirmekten uzaklaşmıştır.
12
13
Pek çok alanda atama bekleyen binlerce öğretmen
varken, Milli Eğitim Bakanlığı açık kadrolara öğretmen
ataması yapmamakta; ücretli öğretmen, sözleşmeli
öğretmen atayarak boş kadroları
doldurmakta, öğretmen ücretlerini dünyadaki
emsallerine göre çok düşük tutmakta, okullara yeterli
ödenek aktarmayarak kamu okullarında hizmetin
etkisiz ve kalitesiz olmasına neden olmaktadır.
14
Sonuçta yurttaşlar çocuklarını okutmak, yetiştirmek için
özel dershane ve okullara gitmeye zorlanmaktadır.
Eğitim, kamusal hizmet alanı olmaktan
çıkarılarak, alınan satılan bir meta durumuna
getirilmektedir. Öğretmen kendini bu oyunun parçası
olmaktan kurtaracak mesleki örgütlenmeden
yoksundur.
15
16
top related