İstanbul Ünİversİtesİcdn.istanbul.edu.tr/filehandler2.ashx?f=turmes-2019.pdf3 muhasebe...
Post on 22-Jan-2020
3 Views
Preview:
TRANSCRIPT
1
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ
İŞLETME FAKÜLTESİ
MUHASEBE ENSTİTÜSÜ
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ
SEMPOZYUMU
KIRK YILIN MUHASEBESİ
ve
YENİ HAYALLERİMİZ
EDİTÖRLER:
Göksel Yücel
Fatih Yılmaz
Turgay Sakin
19-23 Nisan 2019
Richmond Pamukkale Thermal - Pamukkale / Denizli
2
ISBN: 978-605-07-0687-1
Baskı ve Cilt: MATSİS MATBAATevfikbey MahallesiDr. Ali Demir Caddesi NO:5134290 Sefaköy/İSTANBULTel: 0212 624 21 11Fax: 0212 624 21 17E-mail: info@matbaasistemleri.com
3
Muhasebe Enstitüsü Hakkında
İşletmecilik biliminin geliştirilmesi ve ülkemizin ihtiyaç duyduğu nitelikli
yöneticilerin yetiştirilmesi amacıyla 1968 yılında kurulmuş olan İstanbul
Üniversitesi İşletme Fakültesi bünyesinde yer alan Muhasebe Enstitüsü, 11
Aralık 1970 tarihinde faaliyete geçmiştir. Ülkemizde muhasebe sorunlarını
araştırmak, muhasebe eğitimini geliştirmek ve eğitim faaliyetinde bulunmak
amacıyla kurulan Muhasebe Enstitüsü, kuruluşunda olduğu gibi bugünde
ülkemizin bu alanda faaliyet gösteren tek enstitüsü olma niteliğini korumaktadır.
Daha ayrıntılı bilgilere aşağıdaki bağlantılardan ulaşılabilir.
http://muhasebe.istanbul.edu.tr
https://www.facebook.com/muhasebe.enstitusu
İstanbul, 2019
Muhasebe Enstitüsü Yayın No:80
4
i
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
SEMPOZYUM KURULLARI
MUHASEBE ENSTİTÜSÜ ONUR KURULU
Prof. Dr. Mustafa A. Aysan
Prof. Dr. Ersin Güredin
Prof. Dr. Fahir Bilginoğlu
Prof. Dr. Ahmet Yüksel
Prof. Dr. Alparslan Peker
Prof. Dr. Cengiz Erdamar
Prof. Dr. Yücel Ercan
Prof. Dr. Peyami Çarıkçıoğlu
BİLİM KURULU
Prof. Dr. Nalan Akdoğan
Prof. Dr. Habib Akdoğan
Prof. Dr. Dursun Arıkboğa
Prof. Dr. Ümmühan Aslan
Prof. Dr. Naim Ata Atabey
Prof. Dr. Ümit Ataman
Prof. Dr. Ercan Bayazıtlı
Prof. Dr. Kamil Büyükmirza
Prof. Dr. Ahmet Vecdi Can
Prof. Dr. Nuran Cömert
Prof. Dr. Fikret Çankaya
Prof. Dr. Ülkü Ergun
Prof. Dr. Ümit Gücenme Gençoğlu
Prof. Dr. Oktay Güvemli
Prof. Dr. Rüstem Hacırüstemoğlu
Prof. Dr. Zeynep Hatunoğlu
Prof. Dr. Cemal İbiş
Prof. Dr. Selahattin Karabınar
Prof. Dr. Reşat Karcıoğlu
Prof. Dr. Hasan Kaval
Prof. Dr. Ganite Kurt
Prof. Dr. Ömer Lalik
Prof. Dr. Saime Önce
Prof. Dr. Semra Öncü
Prof. Dr. Mehmet Özkan
Prof. Dr. Serdar Özkan
Prof. Dr. Halim Sözbilir
Prof. Dr. Haluk Sumer
Prof. Dr. Fevzi Sürmeli
Prof. Dr. Veyis Naci Tanış
Prof. Dr. Hasan Türedi
Prof. Dr. Selçuk Uslu
Prof. Dr. Şaban Uzay
Prof. Dr. Serhat Yanık
Prof. Dr. Süleyman Yükçü
DANIŞMA KURULU
Prof. Dr. Recep Pekdemir
Prof. Dr. F.Lerzan Kavut
Prof. Dr. M.Sema Ülker
Prof. Dr. Yakup Selvi
ii
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
MUHASEBE ENSTİTÜSÜ MÜDÜRÜ
Prof. Dr. Göksel Yücel
SEMPOZYUM BAŞKANI
Prof. Dr. Fatih Yılmaz
SEMPOZYUM KURULU
Doç.Dr. N. Nalan Yakar
Doç. Dr. Burcu Adiloğlu
Dr. Öğretim Üyesi Turgay Sakin
Dr. Havva Nur Çiftçi
Arş. Grv. Nevzat Güngör
Doç. Dr. A.Taylan Altıntaş
Doç. Dr. Özgür M. Esen
Dr. Öğretim Üyesi Emre Selçuk Sarı
Arş. Grv. Duygu Has
Arş. Grv. Ceren Dinçel
MUHASEBE ENSTİTÜSÜ ÖĞRETİM KADROSU
Prof. Dr. Göksel Yücel
Prof. Dr. M.Sema Ülker
Prof. Dr. Yakup Selvi
Prof. Dr. Nazlı Kepçe
Prof. Dr. Aslı Türel
Doç. Dr. Evren Dilek Şengür
Doç. Dr. A.Taylan Altıntaş
Doç. Dr. Özgür M. Esen
Doç. Dr. Melis Ercan
Dr. Öğr. Üyesi Emre Selçuk Sarı
Arş. Grv. Nevzat Güngör
Arş. Grv. Ceren Dinçel
Prof. Dr. Recep Pekdemir
Prof. Dr. F.Lerzan Kavut
Prof. Dr. Fatih Yılmaz
Prof. Dr. Kerem Sarıoğlu
Prof. Dr. Ahmet Türel
Doç. Dr. N.Nalan Yakar
Doç. Dr. Burcu Adiloğlu
Doç. Dr. Ayça Z. Süer
Dr. Öğr. Üyesi Turgay Sakin
Dr. Havva Nur Çiftçi
Arş. Grv. Duygu Has
Arş. Grv. Hande Kaygusuzoğlu
ORGANİZASYON SEKRETERYASI
iii
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ
SEMPOZYUMU
PROGRAMI
19-23 NİSAN 2019
19 NİSAN 2019 – CUMA
14:00 OTELE GİRİŞ VE KAYIT İŞLEMLERİ
20 NİSAN 2019 – CUMARTESİ
“KIRK YILIN MUHASEBESİ”
8:55-9:00 Hoşgeldiniz
Prof.Dr.Göksel YÜCEL, İÜİF Muhasebe Enstitüsü Müdürü
9:00- 9:40 SAYGI DURUŞU VE İSTİKLAL MARŞI
AÇILIŞ KONUŞMALARI
İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü
A.Masis YONTAN, TÜRMOB Genel Başkanı
Yücel AKDEMİR, İSMMMO Yönetim Kurulu Başkanı
Sabri TÜMER, İstanbul YMMO Oda Sekreteri
Himmet YAVAŞ, Denizli SMMMO Yönetim Kurulu Başkanı
Prof.Dr.Can ŞIMGA MUĞAN, MÖDAV Yönetim Kurulu
Başkanı
Prof.Dr.Ümit GÜCENME GENÇOĞLU, MUFAD Yönetim
Kurulu Başkanı
Prof.Dr.Recep PEKDEMİR, İstanbul Üniversitesi İşletme
Fakültesi Dekanı
Prof.Dr.Fatih YILMAZ, Sempozyum Başkanı
9:40-10:20 SEMPOZYUM SUNUŞ BİLDİRİSİ
Prof.Dr.Mustafa A. AYSAN
10:20-10:50 “DÜNÜMÜZ” ÖZEL OTURUMU
Prof.Dr.Ersin GÜREDİN ve Prof.Dr.Ömer LALİK
Oturum Başkanı: Prof.Dr.Peyami ÇARIKÇIOĞLU
10:50-11:05
iv
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
11:05-12:05 BİLDİRİ SUNUMLARI: “TÜRKİYE’DE MUHASEBENİN
VE MUHASEBE EĞİTİMİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ”
Oturum Başkanı: Prof.Dr.Münir ŞAKRAK
Muhasebe Meslek Örgütlenmesinin Türkiye’deki Tarihi ve TÜRMOB’un
Mesleki Eğitimdeki Yeri
Dr.Öğr.Üyesi Mehmet UTKU, Dr.Emin KURTCEBE
UFRS’nin Türkiye’deki Tarihsel Gelişimi ve UFRS’ye Geçişin Firmaların
Finansal Performansları Üzerindeki Etkileri
Dr.Öğr.Üyesi Yusuf KAYA, Dr.Öğr.Üyesi Mehmet UTKU
1979 – 2018 Yılları Arasında Türkiye Muhasebe Eğitimi Sempozyumlarında
Sunulan Bildirilerin Metodolojilerinin İncelenmesi
Prof.Dr.Seçkin GÖNEN, Mithat RASGEN
12:05-13:00 ÖĞLE YEMEĞİ
13:00-13:30 “Ortadoğu ve Batı Avrupa Muhasebe Kültür Dengeleri”
Prof.Dr.Oktay GÜVEMLİ
Oturum Başkanı: Prof.Dr.Rüstem HACIRÜSTEMOĞLU
13:30-14:30 BİLDİRİ SUNUMLARI: “TÜRKİYE’DE MUHASEBENİN
VE MUHASEBE EĞİTİMİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ”
Oturum Başkanı: Prof.Dr.Ercan BAYAZITLI
Ticaret Ortaokulları ve Ticaret Liselerinin Cumhuriyetin İlk Kırk Yılındaki
Gelişimi (1923 -1959)
Prof.Dr.Batuhan GÜVEMLİ, Öğr.Grv.Dr.Muhsin ASLAN
Ezerskiy'in Muhasebede Önerdiği Üçlü Kayıt Sistemi Üzerine Bir
Değerlendirme
Prof.Dr.Yıldız AYANOĞLU, Prof.Dr.S.Serap YANIK, Arş.Grv.Gulnur
SULTANKHANOVA
2013-2018 Yılları Arasında Türkiye’de Muhasebe Alanında Yapılan Lisansüstü
Tezlerin İncelenmesi
Arş.Grv.Elif Tuğba ŞAHİN, Öğr.Grv.Funda KARAASLANOĞLU
15:00-18:00 PAMUKKALE VE HİERAPOLİS GEZİSİ
18:00-19:00 SERBEST ZAMAN
19:00-21:00 AKŞAM YEMEĞİ
21:00 DOKSANLAR GECESİ
v
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
21 NİSAN 2019 – PAZAR
“BUGÜNÜMÜZ”
9:00- 9:30 “BUGÜNÜMÜZ” ÖZEL OTURUMU
Prof.Dr.Haluk SÜMER ve Prof.Dr.Metin SAĞMANLI
Oturum Başkanı: Prof.Dr.Cengiz ERDAMAR
9:30-10:30 BİLDİRİ SUNUMLARI: “TÜRKİYE’DE MUHASEBE
EĞİTİMİNİN MEVCUT DURUMU”
Oturum Başkanı: Prof.Dr.Cemal İBİŞ
Dijital Bir Dünyada Muhasebenin Dönüşümü ve Yeni Eğilimler: Bulut ve
Sosyal Medya
Doç.Dr.R. Şebnem YAŞAR
Muhasebe Eğitiminde Yetkinlik Arayışı: Uluslararası Eğitim Standartları ve
Türkiye’de Muhasebe Eğitimi
Dr.Öğr.Üyesi Burak ÖZDOĞAN, Arş.Grv.Batuhan F.
MOLLAOĞULLARI
Muhasebe Eğitim Sürecinde Gereksinimler
Dr.Öğr.Üyesi Birsel SABUNCU
10:30-10:45
10:45-11:30 “Maliyet Muhasebesi Eğitiminde Sınıf İçi Simülasyon”
Prof.Dr.Süleyman YÜKÇÜ
Oturum Başkanı: Prof.Dr.Ganite KURT
11:30-12:30 BİLDİRİ SUNUMLARI: “TÜRKİYE’DE MUHASEBE
EĞİTİMİNİN MEVCUT DURUMU”
Oturum Başkanı: Prof.Dr.Ahmet Vecdi CAN
Türkiye’deki Üniversitelerin Muhasebe Eğitimi Açısından İncelenmesi
Doç.Dr.Mustafa Gürol DURAK, Dr.Öğr.Üyesi Ece ACAR, Dr.Öğr.Grv.
Bengü YARDIMCI
Yönetim Muhasebesi Eğitiminde Standart Maliyet Yöntemi ve Doğrusal
Programlama İlişkisi
Öğr.Grv.Dr.Tolga YEŞİL
Lisans Düzeyinde Muhasebe Eğitimi Alan Öğrencilerin Öğrenme Stillerinin
Değerlendirilmesine Yönelik Bir Araştırma
Dr.Öğr.Üyesi Büşra TOSUNOĞLU, Doç.Dr.Selim CENGİZ, Zafer
ANADOLU
vi
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
12:30-13:30 ÖĞLE YEMEĞİ
13:30-15:00 BİLDİRİ SUNUMLARI: “TÜRKİYE’DE MUHASEBE
EĞİTİMİNİN MEVCUT DURUMU"
Oturum Başkanı: Prof.Dr.Selahattin KARABINAR
Fakültelerdeki İşletme Bölümlerinde Verilen Finansal Muhasebe Derslerinin
İçerik ve Kapsam Yönünden Değerlendirilmesi: Devlet ve Vakıf Üniversiteleri
Üzerine Bir Araştırma
Dr.Öğr.Üyesi Anıl GACAR
Türkiye’de Muhasebe Eğitimi: Lisans Müfredatlarının İncelenmesi
Dr.Öğr.Üyesi Büşra TOSUNOĞLU, Doç.Dr.Selim CENGİZ
Türkiye’de Muhasebe ve Muhasebe - Finansman Doktora Programlarındaki
Derslere Yönelik Mevcut Durum Analizi ve Bir Model Önerisi
Arş.Grv.Dr.Mustafa OĞUZ, Prof.Dr.Hüseyin AKAY
2019’da Türkiye’nin Muhasebe Eğitimi ve Uygulamalarındaki Konumu ve TR
33 Bölgesinde Bir Uygulama
Dr.Öğr.Üyesi İsmail AYDEMİR
15:00-15:30 “Hayatın Renkleri Fotoğraf Sunumu”
Prof.Dr. Fatih Coşkun ERTAŞ
15:30-15:45
15:45-17:00 BİLDİRİ SUNUMLARI: “TÜRKİYE’DE MUHASEBE
EĞİTİMİNİN MEVCUT DURUMU"
Oturum Başkanı: Prof.Dr.Ümmühan ASLAN
Proje Yönetiminde Yeni Bir Yaklaşım Olarak Bütçesiz Yönetim Örneği: Çevik
Model
Hüseyin YEŞİL, Prof.Dr.Figen ÖKER TÜRÜDÜOĞLU, Dr.Öğr.Üyesi
Hümeyra ADIGÜZEL
Muhasebe Eğitiminde Altı Şapka Düşünme Tekniğinin Kullanılması
Dr.Öğr.Üyesi Mehmet GÜNLÜK, Prof.Dr.Bilal DUMAN
Muhasebe Eğitimi Alan Lisans ve Önlisans Mezunlarının İşletmelerin
Beklentileri Açısından Değerlendirilmesi: Literatür Araştırması
Öğr.Grv.Dr.Tuğba DÖLEN, Prof.Dr.Aydın KARAPINAR
17:00-19:00 SERBEST ZAMAN
19:00-21:00 AKŞAM YEMEĞİ
vii
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
21:00 KIDEMLİ ÖĞRETİM ÜYELERİ İLE KAHVE SOHBETİ
Moderatör: Prof.Dr.Ahmet Hayri DURMUŞ
Prof.Dr.Mustafa A. AYSAN
Prof.Fikret ÖCAL
Prof.Dr.Ümit ATAMAN
Prof.Dr.Tuna TANER
Prof.Dr.Fevzi SÜRMELİ
Prof.Dr.Vural AKARÇAY
Prof.Dr.Nalan AKDOĞAN
22 NİSAN 2019 – PAZARTESİ
“HAYALLERİMİZ”
9:00- 9:30 “GELECEĞİMİZ” ÖZEL OTURUMU
ARAŞTIRMA GÖREVLİLERİ PANELİ
Nevzat GÜNGÖR, Destan Halit AKBULUT, Dr.Sinem ATEŞ
Oturum Başkanı: Prof.Dr.Ahmet YÜKSEL
9:30-11:30 BİLDİRİ SUNUMLARI: “TÜRKİYE’DE MUHASEBENİN
VE MUHASEBE EĞİTİMİNİN GELECEĞİ”
Oturum Başkanı: Prof.Dr.Semra ÖNCÜ
Türkiye'de İç Denetimin Dünü, Bugünü ve Yarını: TİDE'nin İç Denetimin
Gelişimi ve Geleceğindeki Rolü
Gürdoğan YURTSEVER, Ethem YENİGÜN
Z Kuşağının Muhasebe Eğitimi: Muhasebe 4.0
Dr.Şafak AĞDENİZ, Dr.Öğr.Üyesi Duygu Şengül ÇELİKAY
Muhasebe Eğitiminde Yeni Teknolojiler: Hologram Tekniği
Dr.Öğr.Üyesi Osman Nuri ŞAHİN, Prof.Dr.Süleyman UYAR
Oturum Başkanı: Prof.Dr.Dursun ARIKBOĞA
Günümüz Muhasebe ve Denetim Eğitimi Perspektifinden Geleceğin Denetim
Anlayışına Bakış: Karşılaştırmalı Bir Araştırma
Dr.Öğr.Üyesi Oğuzhan ÇARIKÇI, Dr.Öğr.Üyesi Mahmut Sami ÖZTÜRK
Endüstriyel 4.0’te Muhasebeci ve Muhasebe
Doç.Dr.İpek TÜRKER
Muhasebe Mesleğinin Geleceği ve Gelecek İçin Öğrenme Metodları
Filiz DEMİRÖZ-ACCA
viii
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
11:30-11:45
11:45-12:45 KAPANIŞ PANELİ
Oturum Başkanı: Prof.Dr.Mehmet Emin ARAT
Alpaslan TOMUŞ, Mikro Yazılım Genel Müdürü
Fatih SELÇUK, Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurulu Uzmanı
Prof.Dr.İdil KAYA
Prof.Dr.Ülkü ERGUN
12:45-13:15 KAPANIŞ KONUŞMASI VE BAYRAK TESLİMİ
13:15-13:30 SEMPOZYUM AİLE FOTOĞRAFI ÇEKİMİ
13:30-14:30 ÖĞLE YEMEĞİ
14:30-18:30 BULDAN GEZİSİ
18:30-19:30 SERBEST ZAMAN
19:30 GALA YEMEĞİ
23 NİSAN 2019 – SALI
12:00 OTELDEN AYRILIŞ
ix
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
İÇİNDEKİLER
SEMPOZYUM KURULLARI i
SEMPOZYUM PROGRAMI iii
ÖNSÖZ xiii
SUNUŞ xv
Dünümüze Merhaba
Ömer LALİK
1
Muhasebe Meslek Örgütlenmesinin Türkiye’deki Tarihi ve TÜRMOB’un
Mesleki Eğitimdeki Yeri
Mehmet UTKU, Emin KURTCEBE
7
UFRS’nin Türkiye’deki Tarihsel Gelişimi ve UFRS’ye Geçişin Firmaların
Finansal Performansları Üzerindeki Etkileri
Yusuf KAYA, Mehmet UTKU
27
1979 – 2018 Yılları Arasında Türkiye Muhasebe Eğitimi
Sempozyumlarında Sunulan Bildirilerin Metodolojilerinin İncelenmesi
Seçkin GÖNEN, Mithat RASGEN
43
Ticaret Ortaokulları ve Ticaret Liselerinin Cumhuriyetin İlk Kırk
Yılındaki Gelişimi (1923 -1959)
Batuhan GÜVEMLİ, Muhsin ASLAN
63
Ezerskiy'in Muhasebede Önerdiği Üçlü Kayıt Sistemi Üzerine Bir
Değerlendirme
Yıldız AYANOĞLU, S.Serap YANIK, Gulnur SULTANKHANOVA
65
2013-2018 Yılları Arasında Türkiye’de Muhasebe Alanında Yapılan
Lisansüstü Tezlerin İncelenmesi
Elif Tuğba ŞAHİN, Funda KARAASLANOĞLU
89
Dijital Bir Dünyada Muhasebenin Dönüşümü ve Yeni Eğilimler: Bulut ve
Sosyal Medya
R. Şebnem YAŞAR
103
Muhasebe Eğitiminde Yetkinlik Arayışı: Uluslararası Eğitim Standartları
ve Türkiye’de Muhasebe Eğitimi
Burak ÖZDOĞAN, Batuhan F. MOLLAOĞULLARI
123
Muhasebe Eğitim Sürecinde Gereksinimler
Birsel SABUNCU
147
x
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Türkiye’deki Üniversitelerin Muhasebe Eğitimi Açısından İncelenmesi
Mustafa Gürol DURAK, Ece ACAR, Bengü YARDIMCI
163
Yönetim Muhasebesi Eğitiminde Standart Maliyet Yöntemi ve Doğrusal
Programlama İlişkisi
Tolga YEŞİL
185
Lisans Düzeyinde Muhasebe Eğitimi Alan Öğrencilerin Öğrenme
Stillerinin Değerlendirilmesine Yönelik Bir Araştırma
Büşra TOSUNOĞLU, Selim CENGİZ, Zafer ANADOLU
197
Fakültelerdeki İşletme Bölümlerinde Verilen Finansal Muhasebe
Derslerinin İçerik ve Kapsam Yönünden Değerlendirilmesi: Devlet ve
Vakıf Üniversiteleri Üzerine Bir Araştırma
Anıl GACAR
217
Türkiye’de Muhasebe Eğitimi: Lisans Müfredatlarının İncelenmesi
Büşra TOSUNOĞLU, Selim CENGİZ
235
Türkiye’de Muhasebe ve Muhasebe - Finansman Doktora
Programlarındaki Derslere Yönelik Mevcut Durum Analizi ve Bir Model
Önerisi
Mustafa OĞUZ, Hüseyin AKAY
251
2019’da Türkiye’nin Muhasebe Eğitimi ve Uygulamalarındaki Konumu ve
TR 33 Bölgesinde Bir Uygulama
İsmail AYDEMİR
307
Proje Yönetiminde Yeni Bir Yaklaşım Olarak Bütçesiz Yönetim Örneği:
Çevik Model
Hüseyin YEŞİL, Figen Ö. TÜRÜDÜOĞLU, Hümeyra ADIGÜZEL
309
Muhasebe Eğitiminde Altı Şapka Düşünme Tekniğinin Kullanılması
Mehmet GÜNLÜK, Bilal DUMAN
329
Muhasebe Eğitimi Alan Lisans ve Önlisans Mezunlarının İşletmelerin
Beklentileri Açısından Değerlendirilmesi: Literatür Araştırması
Tuğba DÖLEN, Aydın KARAPINAR
341
Türkiye'de İç Denetimin Dünü, Bugünü ve Yarını: TİDE'nin İç Denetimin
Gelişimi ve Geleceğindeki Rolü
Gürdoğan YURTSEVER, Ethem YENİGÜN
355
Z Kuşağının Muhasebe Eğitimi: Muhasebe 4.0
Şafak AĞDENİZ, Duygu Şengül ÇELİKAY
397
xi
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Muhasebe Eğitiminde Yeni Teknolojiler: Hologram Tekniği
Osman Nuri ŞAHİN, Süleyman UYAR
417
Günümüz Muhasebe ve Denetim Eğitimi Perspektifinden Geleceğin
Denetim Anlayışına Bakış: Karşılaştırmalı Bir Araştırma
Oğuzhan ÇARIKÇI, Mahmut Sami ÖZTÜRK
441
Endüstriyel 4.0’te Muhasebeci ve Muhasebe
İpek TÜRKER
467
Kırkıncı Yılında Türkiye Muhasebe Eğitimi Sempozyumu
Göksel YÜCEL
479
xii
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
xiii
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
ÖNSÖZ
Bu yıl 38. Türkiye Muhasebe Eğitimi Sempozyumunu, 19 – 23 Nisan 2019
tarihlerinde Pamukkale – Denizli’de İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi
Muhasebe Enstitüsü olarak düzenlemekten büyük mutluluk duyuyoruz. Bu
sempozyumun Enstitümüz için ayrı bir önemi bulunmaktadır. Zira 1979 yılında
ilk sempozyumu gerçekleştirmiş olmamız ve 40 yıl sonra yeniden bu onurlu
görevi yerine getirecek olmaktan dolayı büyük heyecan duymaktayız.
Türkiye muhasebe bilim dünyasının el birliğiyle 40 yıldır sürdürdüğü Türkiye
Muhasebe Eğitimi Sempozyumları, bu konuda Türkiye sosyal bilimler alanında
tektir. Geçen kırk yıllık süre muhasebe akademisyenleri arasında çok güçlü bir
bağ oluşmasını da sağlamıştır. Bir sempozyum biterken bir sonraki
sempozyumun tarihini adeta iple çekmekteyiz.
38.Türkiye Muhasebe Eğitimi Sempozyumu, "Kırk Yılın Muhasebesi ve Yeni
Hayallerimiz" olarak belirlenen sempozyumun ana temasındaki temel amaç,
sempozyumların başlangıcından bu yana geldiğimiz noktayı gözden geçirmek,
özellikle bugünümüzü incelemek ve daha da önemlisi öncelikle genç
akademisyenlerin gelecek hayallerini konuşmaktır. Bu kapsamda ilk günün
konusu “Türkiye’de Muhasebenin ve Muhasebe Eğitiminin Tarihsel
Gelişimi”, ikinci günün konusu “Türkiye’de Muhasebe Eğitiminin Mevcut
Durumu”, üçüncü günün konusu ise “Türkiye’de Muhasebenin ve Muhasebe
Eğitiminin Geleceği” olarak belirlenmiştir.
Sempozyumda sunumlarını gerçekleştirecek olan bildiri sahiplerine değerli
bildirileri için, oturumları yönetecekleri için oturum başkanlarına, değerli bilgi
birikimlerini paylaşacakları için panelistlere ve tüm katılımcılara
teşekkürlerimizi sunarız.
Sempozyumdaki bildirilerin seçimindeki emekleri nedeniyle Bilim Kurulu
üyelerine teşekkür ediyoruz. Sempozyumun düzenlenmesinde büyük emekleri
olan İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Dekanı Prof.Dr.Recep Pekdemir’e,
Muhasebe Enstitüsü Müdürü Prof.Dr.Göksel Yücel’e, Muhasebe Enstitüsü Onur
Kuruluna, Sempozyum Danışma Kuruluna, Sempozyum Kuruluna, Muhasebe
xiv
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Enstitüsü Öğretim Kadrosuna, sempozyumun gerçekleşmesinde maddi katkıları
nedeniyle TÜRMOB Başkanı Sayın A.Masis Yontan’a, İstanbul SMMM Odası
Başkanı Sayın Yücel Akdemir’e, Denizli SMMM Odası Başkanı Himmet
Yavaş’a, ACCA, Mikro Yazılım, KPMG ve diğer tüm sponsorlarımıza ve
organizasyon için Dekon Group’a, Richmond Pamukkale Termal Otel
yöneticilerine ve sempozyumumuzu onurlandıran siz değerli katılımcılara
teşekkürlerimizi sunarız.
38. Türkiye Muhasebe Eğitimi Sempozyumunun muhasebe bilim dünyasına,
muhasebe meslek mensuplarımıza ve ülkemize yararlı olmasını diliyor, hepinize
sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Prof.Dr.Fatih YILMAZ
Sempozyum Başkanı
xv
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
SUNUŞ
Muhasebe eğitim ve öğretim ailesinin değerli üyeleri, değerli meslek kuruluşu
temsilcileri, değerli misafirlerimiz, sizleri kırk yıl önce gerçekleştirilen ilk
Muhasebe Eğitimi Sempozyumundaki Muhasebe Enstitüsü Müdürü Prof. Dr.
Nasuhi Bursal'ın sözleri ile selamlamak istiyorum.
İlkini kırk yıl önce düzenlemekle gurur duyduğumuz Türkiye Muhasebe Eğitimi
Sempozyumunun kırkıncı yılında “Kırk Yılın Muhasebesini ve Yeni
Hayallerimizi” konuşmak için hoşgeldiniz.
Türkiye Muhasebe Eğitimi Sempozyumları bilimsel çalışmaların
paylaşılmasına, üniversiteler ve özel sektör arasında iletişimin oluşturulmasına
ve sosyal ilişkilerin geliştirilmesine imkan sağlayan önemli bir platform
olmuştur. Bu platformun büyümesinin ve gelişmesinin tüm muhasebe öğretim
elemanlarına, öğrencilere, özel sektöre ve ilgili diğer gruplara yarar
sağlayacağına inanıyorum.
Türkiye’de sosyal bilimler alanında çok önemli bir değer olan
sempozyumumuzun kırkıncı yılına getirilmesinde emeği olan muhasebe bilim
dünyamızın değerli üyelerine şükranlarımızı sunuyorum. Sempozyumumuzun
genç katılımcılarına da bu değerli sempozyumu gelecek kırk yıllara taşımaları
için yüklendikleri sorumlulukları yerine getireceklerine olan inancımı belirtiyor
ve onlara da başarılar diliyorum.
Prof. Dr. Göksel YÜCEL
İstanbul Üniveritesi İşletme Fakültesi
Muhasebe Enstitüsü Müdürü
xvi
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
1
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Dünümüze Merhaba
Ömer LALİK1
Sevgili Sevgililerim MERHABA..
Düşünemiyorum! Kırk yıl önce, Birinci Sempozyumda aklıma hiç gelmedi..
Gelemezdi.. 2019’da düzenlenecek sempozyumun en çok yaş almışlarından biri
olacağımı, o gün hiç kimse bana söylemedi. Bu kısacık sürede yetmiş yediye
ulaşmışım.. Hayatımın ve yaşamımın zig zaglarla çizilmiş yolu henüz dün
açılmış gibi.. Kısa mı, kısa..
Hızlı bir serüven bu yaşam;
doğumla ölüm arasına sıkışan..
Benim yaşamım, senin yaşamın, onun yaşamı… Hiç fark etmiyor.
Düşünüyorum ve düşündüğüm konuda kendimi haklı çıkarıyorum. Çocukluk –
Gençlik – Orta Yaş .. Bir ömrün dönemeçleri.. Yaşlılık da son dönemeç.. Yaş
alamazsan bu dönemece varamazsın.. İhtiyarlığın olmayan yaşı yaşlılıktan sonra
mı gelir? Kocaman bir HAYIR.. Genç Yaşında/Orta Yaşında ihtiyarlıklarını
yakalamış çok insanla tanıştım. Onlar için üzüldüm. Yaşlılığa katlanabilen, onu
bir sorun olarak görmeyenlerin kolay kolay ihtiyarlamayacağına inandım.
Sevindim.. Genç yaşta olgunlaşmış olanlarla övündüm. Dalında kuruyan
olgunlaşamamışlarla yerindim..
Bu arada, son kırk yıl içinde ve öncesinde bizi bırakıp giden sevgililer; genci,
orta yaşlısı, yaşlısı hepsi ihtiyarlamadan, samanyolu galaksisi dışında, bilinmez
bir galaksinin adresi bilinmez bir başka yıldızına yerleştiler.. Bu gece dışarı
çıkın. Sırt üstü uzanın. Gözünüzü lacivert gökyüzüne dikin. Parlaya, yanıp
sönen yıldızları sessizce izleyin. Hocalarımızın, meslektaşlarımızın bize ulaşan
ışığını hissedin. Rahatlayın ve dansa dönün..
Yaşlılıkta hayatı veya yaşamı zor kılan başat öge; yaşlılığın kendisi değildir.
Gençlikte yaptığımız hatalar, sonradan bir ölçüde onarılmış olsa bile,
ruhlarımızdan ve bedenlerimizden buharlaşarak yok olmaz. İşte bu
buharlaştıramama sıkıntısı; sırları dökülmeye yüz tutmuş aynalara yaşlılığın
katlanılamaz görüntüleri olarak yansır. “Bu ben miyim !” diyerek hayretle
sorguladığım bu sırlı cama yansıyan hayal bana mı ait? Ben sağ kolumu
1 Prof. Dr., Hacettepe Üniversitesi
2
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
kaldırıyorum, o aynı anda sol kolunu kaldırıyor.. Ben sol gözümü yumuyorum, o
sağ gözünü.. Rahatlıyorum.. Bu ben değilim. Ama.. Ters giden bir şey var.. Dim
dik duruyorum. Yoruluyorum. Hızlı adımlarıma bedenim isyan ediyor..
Bedenim dünkü gücünde değil. Unutmaya hazır beynimin düşünsel salgısıyla
yarına erişmek istiyorum. Mesleki bilgilerimin her geçen sempozyumda
eskidiğini biliyorum.. Ah, benim fosilleşmiş bilgilerim.. Cahilliğimi örtmek için
yeni şeylere bulaşıyorum.. Çevirdiğim her sayfa, bakıp göremediklerim,
bakmadan gördüklerim beni korkutuyor.
Cehalet kuyumun ne kadar derin, cehalet sarmalımın ne kadar çıkılmaz olduğunu
anlıyorum.
Dünümüz Özel Oturumunda konuşma yaptığımın farkındayım. Amacım
kendimi özneye koyarak dünü bugünümle düğümlemek.
1979-2019 sürecinde çok şey değişti. Çok şey değişmedi. 1970’li yıllarda
başlayan ekonomik, politik, sosyal sancılar 1980’deki hatalı doğum sonrasında
da hız kesmeden bizi bugüne taşıdı. Krizler, şiddet olayları, özgürlükleri yontan
yönetim modelleriyle ruhsal bölünmeleri yaşayan bir toplum olduk.. Benim
gözümde 1979 Sempozyumu; o tarihe kadar Türkiye Yükseköğretim Sisteminin
birbiriyle tanışmak zahmetine bile girmeyen üniversiteleriyle akademilerini
buluşturan önemli bilimsel ve sosyal bir platform oldu.
Kırk yıl olmuş
arkada kalan..
Atılan tohum
çorak toprağa
bahçevanı bile ummazdı bunu..
Aramızda olan bahçevanı sevgiyle kucaklıyor, aramızda olmayanları bir kere
daha saygıyla anıyorum.
Birinci Sempozyumda tanıştık.
Lidya toprağına atılan tohum..
İlk örnektir Anadolu üstünde..
Sorunun parçası olmak yerine
Çözümün bütünü olmak adına..
3
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Sonraki sempozyumlarda birbirimizi daha iyi tanıdık. Ve kısa sayılabilecek bir
sürenin sonunda birbirimizi iyi anlayan muhasebe akademisyenleri olduk.
Biliyorsunuz Muhasebe Eğitimi Sempozyumlarından ilkini 1979 yılında İstanbul
Üniversitesi İşletme Fakültesi Marmaris’te düzenledi. İkincisinin ev sahipliğini
Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi 1980 yılında
Çeşme’de yaptı. İki üniversitenin ardından 1981 yılında Ankara İktisadi ve Ticari
Bilimler Akademisi üçüncü sempozyumu Abant’ta düzenledi. Üçüncü
sempozyumun biz akademi kökenliler için önemini bir iki noktayı vurgulayarak
belirtmek isterim. Üçüncü sempozyum İktisadi ve Ticari Bilimler
Akademilerinin düzenlediği ilk sempozyumdur. İstanbul İktisadi ve Ticari
Bilimler Akademisi’nin Mayıs 1982’de Ören- Burhaniye’de düzenlediği
dördüncü sempozyum da akademilerin düzenlediği son sempozyumdur. Bilindiği
gibi YÖK sonrasında, 20 Temmuz 1982 tarihli Resmi Gazetede Yayımlanan 40
Sayılı Kanun Hükmündeki Kararname ile üniversite, akademi ve yüksekokul
tüzel kişilikleri üniversite çatısı altında birleştirildiler. Bu kurumların vermiş
olduğu akademik unvanlar eş değer sayıldı. Benim unvanımsa kara mizah olarak
YÖK dosyalarında yerini aldı. Bu vurgulamayı üçüncü sempozyumun teması ile
bütünleştirmek amacıyla yapıyorum.
Vurgulamak istediğim ikinci nokta; bu sempozyumda bir MUHASEBE
FAKÜLTESİ kurma düşüncesinin tartışılmış olmasıdır. O sempozyuma
Muhasebe Fakültesi başlıklı ortak bir tebliğ sunduk. (Ömer Lalik, Selçuk Uslu,
Kamil Büyükmirza) Bu tartışmalar sonunda fakültenin kurulabilmesi durumunda
hayata geçirilecek dört yıllık taslak bir ders planı üniversite ve akademi kökenli
öğretim üyelerinin ortak kararı ile kabul edildi. Sonunda ne oldu diye merak
edenlere: Bu konu Ankara İktisadi ve Ticari Bilimler Akademisi’nin tüm doçent
ve profesörlerinin katıldığı akademik kurulda görüşüldü. Muhasebe alanında
kurulacak fakülte için erken olduğu, ancak Akademinin Mali Bilimler
Yüksekokulu’nun isminin MUHASEBE YÜKSEK OKULU olarak
değiştirilmesi, açılacak ilk kayıt döneminde başvuracak öğrencilerin bu yüksek
okula kayıtlanması, sempozyumda kararlaştırılan ders planına sadık kalınarak
nüansta değişiklikler yapılması kabul edildi. Okulun müdürlüğüne beni atadılar.
İlk öğrencilerimizi 1981 Eylül’ünde kabul ettik..
HAZİN SON: YÖK düzeni kurulmadan önce devam zorunluluğu kabul edilmiş,
sınırlı sayıda seçkin öğrenci kayıtlanmış, yabancı dil öğretmeye özel zaman
ayrılmış bu yüksekokul YOK EDİLENLER arasına 40 Sayılı KHK ile katıldı. Bu
4
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
kararnamedeki hatalar tartışıldı, ama askeri rejim hükümeti bu tartışmalara kulak
asmadı. O yıl Muhasebe Yüksek okuluna yerleştirilen öğrenciler yüksekokul için
kabul edilmiş dört yıllık programı tamamlayarak İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi Muhasebe Bölümü’nden mezun oldular. Fakültenin İşletme Bölümü
ders planı da Muhasebe Yüksekokulu ders planları göz önünde tutularak revize
edildi. Bu sonun başka yansımalarını burada anlatmayacağım. Bu aşk da her aşk
gibi mutlu sonla bitmedi. Ama sempozyum aşkı kırk yıldır devam ediyor.
Biraz önce değindiğim gibi, güzel giden her ilişkinin özünde tanışma, tanıma ve
anlama fırsatlarının tarafların hoşgörülü ve iyiniyetli çabaları olduğuna inanırım.
Bu inancın paylaşıldığı sempozyumlar zaman içinde kapılarını akademisyen
olmayan değerli meslektaşlara açtı.
Sempozyum bir bahaneydi..
Kurulan dostluklardı asl’olan..
Hatırlanacak anlardı
hafızalarda kalan..
Ve
yaşanan heyecanlardı..
en güzel olan..
Benim gibi sempozyumkolikler tamamlanan her sempozyumdan sonra geleceğin
sempozyumunu düşünür oldular. Kırk yılda otuz sekiz sempozyumu heyecanla
beklemiş ben.. Neden hala bu emekli yaşımda, hala bu duraktayım! Söyleyeyim..
Hayatta olduğumu hatırlatan kimi bedensel acılarımın yanında yaşadığımı
gösteren unutulmaz bilimsel ve sosyal anların heyecanını gelecek otobüste bulma
umudum. Cahilim ama umudum var..
Bu konuda Alvin Toffler bakın ne demiş.
“Geleceğin cahili, okumayan kişi değil, nasıl öğreneceğini bilmeyen kişi
olacaktır.”
Sempozyumlar katılanlarına çok şey söyledi. Çok şey öğretti.
Akademik dostluk..
Akademik barış..
Ve kardeşlik adına..
Muhasebe şarkıları söylendi
sempozyumlarda..
5
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Anadolu toprağında
danslar edildi..
Biri biterken.
bir sonraki Sempozyum
hep hasretle beklendi..
Hayaller konuşuldu
gerçeklerin yanında..
Bir ütopya kurgulandı
aklın aydınlığında..
İyi eğitim
vazgeçilmez meslek adına..
Gerçekte tüm sempozyumlar
Sevgili Dostlar..
Bırakılan bir izdi
kalplerimizde..
Bizden, size..
Sizden, bize..
Kalemlerin değdiği her noktada
heyecanların buluştuğu
her alanda
Sempozyumlar bir bahaneydi
aslında..
Bunca yıl süren..
Sevgili Muhasebe Sevgilileri
Sözlerimi fütüristçe bağlamak isterim. Cumhuriyet Gazetesinin 9 Haziran 2017
tarihli nüshasından bir haberi not etmişim.
Fas’ın bir köyünde üç yüz bin yıllık HOMO SAPİENS fosilleri bulundu..
Geçmişe ait bu haberin bir bilgiyi yenilemekten öte bir başka değeri var. Bilimin
digital bir dünyayı inanılmaz bir hızla inşa ettiğini anlatıyor olması.. Önceleri
binlerce yıl, sonraları yüzlerce yıl süren çağ geçişlerinin günümüzde on yıllara
düşerek hayatlarımızı ve yaşamlarımızı alt üst ediyor olması.. Bu alt üst oluşa ne
6
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
kadar hazırız? Bu alt üst oluşta, hayatlarınızın olmazsa olmaz merkezini size
ekonomik güç kazandıran muhasebenin oluşturmadığını ummak istiyorum. Günü
geldiğinde digitalleşecek muhasebe mesleği nasılsa bizi terk edecek. O gün
geldiğinde muhasebeci dediğimiz insan boşluğa düşecek ve kendisine
digitalleştirilememiş bir meslek aramak zorunda kalacak. Muhasebe öğreten
akademisyenler de bilgi üretmek ve yaymaktan ister istemez uzaklaşacak ve eğer
bulabilirlerse; bulabildikleri öğrencilerine ancak montörlük/koçluk
yapabilecekler. Aç kalmamak adına seçilecek bir mesleğin adı ne olursa olsun
muhasebenin felsefesi o mesleği yapanın ruhuna hep egemen olacak. Homo
Sapiens’den bu yana her bireyin yaşam muhasebesinde kendini bilmenin beyne
düşülmüş kayıt yöntemleri sır gibi saklansa da mutlaka var olmuştur. Mezara
kadar taşınsa da taşınmasa da sırlar üç yüz bin yıllık geçmişin ve gelişmenin
motorudur. Bu motorun yakıtı geçmişte ham bir malzemeden (veriden) üretilen
bilginin faydalı bilgiye dönüştürülmesiyle elde edilmiştir. Günümüzde bu yakıtın
faydalı bilginin digital bilgiye dönüştürülmesiyle bulutlardan elde edildiğini
öğrenmeye çalışıyoruz.
Ne erken geldik dünyaya
Ne de geç.
Tam zamanında geldik dostum.
Tam zamanında dünyaya..
Sorgulamaktan vazgeç kendini.
Nedenini arama
Neden geldiğini..
“Keşke” lerini bir yana at
Yaşa serüvenini..
Geçmişi değiştiremezsin..
Tanrı değilsin..
O bile değiştiremez
Bunu bilesin..
Yakın geleceğin prototip muhasebecisinin nasıl olacağını bana masal tadında
anlatacak büyüklerimin ellerinden, küçüklerimin gözlerinden öperek
huzurlarınızdan ayrılıyorum.
Yüreklerinizin aşk kapısını açık tutmayı ve 10 Ekim 2042 ‘de düzenleyeceğim
DALYA PARTİME katılmayı unutmayın..
7
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Muhasebe Meslek Örgütlenmesinin Türkiye’deki Tarihi ve
TÜRMOB’un Mesleki Eğitimdeki Yeri
Mehmet UTKU1
Emin KURTCEBE2
ÖZ
Türkiye’de muhasebe mesleğinin örgütlenme çabaları 1932 yılında başlamış, 13.06.1989
tarihinde 3568 sayılı Meslek Yasasının yayımlanması ve Türkiye Serbest Muhasebeci
Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği’nin kurulmasıyla sonuç
vermiştir. Küresel ekonomik yapı içerisinde, muhasebe meslek mensuplarının sürekli
güncel bilgi ve beceriye sahip olması, dünyadaki gelişmelere paralel olarak mesleğin
etkin ve kaliteli bir şekilde ifa edilebilmesi için sürekli mesleki eğitim bir zorunluluk
halini almıştır. Bu çalışmada amaçlanan, muhasebe meslek örgütlenmesinin Türkiye’deki
tarihsel gelişimini ortaya koymak ve TÜRMOB’un muhasebe eğitimindeki rolünü
açıklamaktır. Çalışma kapsamında, yaşam boyu öğrenme sürecinde Denizli SMMM
Odası’nca gerçekleştirilen mesleki eğitim faaliyetleri de analiz edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Muhasebe Tarihi, Muhasebe Eğitimi, Sürekli Mesleki Eğitim, TÜRMOB
JEL Sınıflandırması: M41
History of Union of Accounting Profession in Turkey and
TURMOB's Place in Vocational Education
ABSTRACT
Organizing efforts of the accounting profession in Turkey began in 1932 and these
initiatives resulted in the publication of the Law no. 3568 on 13.06.1989 and
establishment of Union Of Chambers Of Certified Public Accountants Of Turkey. In the
global economic structure, in order to enable the professional accountants to have the
actual knowledge and skills, and to perform the profession in an effective and high quality
manner in parallel with the developments in the world, continuous vocational training has
become a necessity. This study is intended, it is to reveal the historical development of
the accounting profession in Turkey and to clarify the role of the organization TÜRMOB
in accounting education. Within the scope of the study, vocational training activities
carried out by Denizli Chamber of Certified Public Accountants in the lifelong learning
process were also analyzed.
Key Words: History of Accounting, Accounting Education, Continuing Vocational Training, TURMOB
JEL Classification: M41
1 Dr. Öğr. Üyesi, Pamukkale Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi, mutku@pau.edu.tr 2 Dr., Denizli Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası, eminkurtcebe@gmail.com
8
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
1. Giriş
1800’lü yılların ikinci yarısından itibaren, ekonomik hayatta yaşanan
gelişmelerle ortaya çıkan kayıt tutma mesleği, yeni bir boyut kazanarak
muhasebe mesleğine dönüşmüştür. Bu doğrultuda; İngiltere 1870, Fransa 1881,
ABD 1886, Hollanda 1895, Almanya 1899, İsviçre 1941, Arjantin 1945, Brezilya
ve Meksika 1946, Hindistan 1949, Yunanistan 1950, Nijerya 1955 yılında mali
müşavirlik ve muhasebecilik mesleğini kanunla düzenlemişlerdir.
Türkiye’de muhasebe mesleğinin örgütlenme çabaları 1932 yılında başlamış,
tarihsel süreçte çeşitli sebeplerle başarısız olan birçok yasal girişim ancak
13.06.1989 tarihinde 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli
Mali Müşavirlik Yasasının yayımlanmasıyla sonuç vermiştir. Meslek Yasasının
yayımlanmasının ardından Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali
Müşavirlik meslekleri ihdas edilip yasal statüye kavuşmuş, Türkiye Serbest
Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği
kurulmuştur. Bu tarihten itibaren hızlı bir odalaşma süreci başlamış, ilk
kurulduğunda 61 odada 35.000 üyesi bulunan TÜRMOB, günümüzde 85 odaya
kayıtlı 112.000 üyeye ulaşmıştır. 3568 sayılı Meslek Yasası çerçevesinde Denizli
Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası, 2 Mayıs 1990 tarihinde kurulmuştur.
Kurulduğunda, 295 üyesi olan Denizli SMMM Odası’nın 2019 yılı itibariyle,
1235 üyesi bulunmaktadır.
3568 Sayılı meslek yasasında, mesleğe girişe ilişkin eğitim şartları belirlenmiştir.
Ancak, Türkiye’de orta öğretim ve yükseköğretim kurumlarında verilen
muhasebe eğitimi, ekonomik hayattaki ve teknolojideki hızlı gelişim neticesinde
mesleğin yürütülmesinde tek başına yeterli olamamaktadır. Bu nedenle
TÜRMOB ve Odalar, sürekli olarak mesleki eğitime yönelik faaliyetlerde
bulunmaktadırlar. Küresel ekonomik yapı içerisinde, muhasebe meslek
mensuplarının sürekli güncel bilgi ve beceriye sahip olması, dünyadaki
gelişmelere paralel olarak mesleğin etkin ve kaliteli bir şekilde ifa edilebilmesi
için sürekli mesleki eğitim bir zorunluluk halini almıştır. Uluslararası Muhasebe
Eğitim Standartları da sürekli mesleki eğitimle ilgili olarak, meslek birliklerinin
hayat boyu öğrenmeyi teşvik edip üyelerinin mesleki yeterliliklerini
geliştirmelerini ve sürekli mesleki gelişim yükümlülük programı uygulamalarını
öngörmektedir. Bu doğrultuda, TÜRMOB Sürekli Mesleki Geliştirme Eğitimi
Yönetmeliği, 23.06.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanmıştır. Bu yönetmeliğe
göre, her meslek mensubunun yılda en az 30 saatlik ve her üç yılda en az 120
9
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
saatlik sürekli mesleki geliştirme eğitim programına katılması zorunluluğu
getirilmiştir. 2019 Yılı itibariyle, TÜRMOB ve Odaların organizasyonunda
sürekli mesleki eğitim süreci başlatılmıştır.
Bu çalışmada amaçlanan, muhasebe meslek örgütlenmesinin Türkiye’deki
tarihsel gelişimini ortaya koymak ve TÜRMOB’un muhasebe eğitimindeki
rolünü açıklamaktır. Çalışma kapsamında, yaşam boyu öğrenme sürecinde
Denizli SMMM Odası’nca gerçekleştirilen mesleki eğitim faaliyetleri de analiz
edilmiştir.
2. Türkiye’de Muhasebe Meslek Örgütlenmesinin Tarihi
Türkiye’de muhasebe mesleğinin örgütlenme çabalarının oldukça uzun bir
geçmişi vardır. 1932 yılından başlamak üzere, mesleğin düzenlenip örgütlenmesi
amacıyla birçok tasarı hazırlanıp yasama organına sunulmuştur. Çalışmanın bu
bölümünde muhasebe meslek örgütlenmesinin Türkiye’deki tarihi süreci ortaya
konulacaktır.
29 Ekim 1923 tarihinde Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşuyla birlikte birçok
alanda olduğu gibi ekonomik hayatta da birçok önemli atılım gerçekleştirilmiştir.
Modern devlet sistemine geçiş ve ekonomik hayatta yaşanan dönüşüm ve gelişim
ile birlikte muhasebe mesleğine olan ihtiyaçta giderek artmıştır. Cumhuriyetin ilk
yıllarında yapılan vergi reformlarıyla meslek ilk olarak vergicilik çerçevesinde
oluşmasını başlamıştır. İktisadi kuruluşların devletçilik anlayışı içerisinde
büyümesi ve dolayısıyla muhasebecilerin devlette çalışıyor olması ve ayrıca bu
dönemde yeterli bilgiye sahip muhasebecilerin azlığı, mesleğin örgütlenmesine
imkan vermemiştir.
1926 – 1930 yılları arası yeni cumhuriyette daha çok yasal düzenlemeler ile
geçmiştir. 1930’lu yıllar ise bu yasal düzenlemelerin uygulandığı yıllar olmuştur.
Bu yıllarda devlet ve özel kesim işletmelerinin sayısı artırılmaya; beyana dayalı
yeni vergicilik anlayışı ve bu yeni anlayışın gerektirdiği muhasebe düzeni ve
dolayısıyla muhasebe mesleği geliştirilmeye çalışılmıştır.
1930’lu yıllarda muhasebe mesleğinin gelişme göstermeye başlaması, mesleğin
örgütlenme çabalarını da beraberinde getirmiştir. Mesleğin ilk yasal örgütlenme
girişimi 1932 yılında Ticaret Vekaleti tarafından yapılmıştır. Yasa, Hesap
Mütehassıslığı Kanun Tasarısı adı ile hazırlanmıştır. Bu isim, muamele
vergisinde denetim yapması istenilen kişilere verilen addır. Yani muhasebe
10
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
mesleğinin tamamını değil bir kısmını içeren bir anlayış ile ele alınmıştır. Konu
ile ilgili taslak bakanlıklar arasında yazışmalar uzayınca taslağın yasalaşmasının
mümkün olamadığı anlaşılmaktadır. Mesleğin ikinci yasal örgütlenme girişimi de
1938’de yine Ticaret Vekaleti tarafından gündeme getirmiştir. Avukatlık
kanununun hazırlanması sırasında hazırlanan bir taslak olduğu ve yine ayni adla,
yani aynı muhasebecilik anlayışı ile Hesap Mütehassıslığı adıyla hazırlandığı
gözlenmektedir. Tasarıda muhasebe mesleği mensuplarına yargılamada temsil
yetkisi verilmesini öngören bu tasarının avukatların müdahalesi sonucu
yasalaşamadığı belirtilmektedir (Güvemli vd., 2013:40).
Muhasebe mesleğinin saygınlık kazanması ve toplumdaki işlevinin artması için
girişilen yasal örgütlenme çabalarının boşa çıkması nedeniyle mesleği yürütenler
tarafından dernekleşme yoluyla örgütlenme yoluna gidilmiş ve 1942 yılında
“Türkiye Eksper Muhasipler ve İşletme Organizatörleri Derneği” kurulmuştur.
Aralarında muhasebeciler, devlet memurları, tüccarlar ve akademisyenlerin
bulunduğu 14 kişi tarafından kurulan derneğin adı. 1967 yılında “Türkiye
Muhasebe Uzmanları Derneği”ne dönüştürülmüştür ve 76. yılında halen
faaliyetlerine devam etmektedir.
Alanındaki ilk özel girişim olan ve muhasebe mesleğinin tarihi gelişimi içerisinde
önemli bir kilometre taşı olan Türkiye Muhasebe Uzmanları Derneği, geçen 76
yıl içerisinde, Türkiye’de mesleğin tanıtılması, dünya uygulamalarının
Türkiye’ye getirilmesi ve uluslararası çalışmalarda Türkiye’yi temsil etme gibi
çok önemli hizmetleri olmuştur. Dernek 1975’te, Uluslararası Muhasebe
Standartları Komitesi (IASC) üyesi olarak uluslararası standartları (IAS) kabul
etmiş ve 1977'de Uluslararası Muhasebe Federasyonu'na (International
Federation of Accountants - IFAC) kurucu üye olmuştur. Bu üyelikler 13.07.1979
tarih ve 16695 sayılı Resmi Gazete’de Bakanlar Kurulu kararı olarak
yayımlanmıştır. 1999 yılında Akdeniz Ülkeleri Muhasebeciler Federasyonuna
(FCM), 2004 yılında ise “Uluslararası Muhasebe Eğitmenleri Birliği”ne
de (IAAER) üye olmuştur (TMUD, 2018).
TMUD; 1949, 1956, 1961, 1966, 1972, 1987 ve 1989 yıllarında yapılan meslek
yasa tasarılarının hazırlık çalışmalarına katılmış, meslek yasasının çıkmasını
sağlamak üzere yasa tasarı taslakları hazırlamış, T.C. Maliye Bakanlığı'na ve
TBMM komisyonlarına önerilerde bulunmuştur (TMUD, 2018).
11
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Türkiye’de muhasebe mesleğinin yasalaşması süreci 1932 yılında başlamış ancak
dokuzuncu girişimde 1989 yılında meslek yasal statüye kavuşmuştur. TMUD’nin
kuruluşundan sonra muhasebe mesleğindeki yasal örgütlenme çabaları ise şu
şekilde sıralanabilir (Güvemli, 2001:674):
- 1949 yılı vergi reformu sırasında, Maliye Bakanlığınca VUK’un içinde
mesleğin düzenlenmesi ve örgütlenmesine ait bazı hükümlere yer verilmiştir.
Ancak mesleğin ayrı bir kanunla yasal düzene kavuşturulmasının gerekli olduğu
düşünüldüğünden meslek ile ilgili hükümler VUK yasasından çıkartılmıştır.
- 1956 yılında yine Maliye Bakanlığı’nca başlatılan bir girişim sonuçsuz
kalmıştır.
- 27 Mayıs 1960 devriminden sonra birçok temel konuda yasal
düzenlemeler ve yenilikler yapılmıştır. Maliye Bakanlığı bu ortamda muhasebe
mesleğiyle de ilgili yasal düzenleme girişimi başlatsa da yine başarı
sağlanamamıştır.
- 1966 yılında Maliye Bakanlığı’nca “Serbest Mali Müşavirlik Kanunu”
adı ile hazırlanan tasarı, TBMM Başkanlığına kadar gelmiş ama genel kurulda
gündeme alınmayarak kanunlaşamamıştır.
- Yine Maliye Bakanlığınca 1980 yılında “Yeminli ve Serbest Mali
Müşavirlik Kanunu Taslağı” hazırlanmıştır. 12 Eylül döneminin yasal düzenleme
girişimleri arasında yer alan bu taslak, Bakanlar Kurulunda görüşülerek kabul
edilmiş ve tasarı haline gelerek Milli Güvenlik Konseyi Başkanlığına
sunulmuştur. Ancak Meclis’te görüşülmemiş ve yasalaşma fırsatı kaçırılmıştır.
- 1984 yılında Maliye ve Gümrük Bakanlığı tarafından “Serbest
Muhasebecilik, Serbest Müşavirlik Kanunu Tasarısı” hazırlanmıştır. Tasarı,
Bakanlar Kurulunda da kabul edilmiştir ancak 1949 yılındaki duruma benzer bir
şekilde VUK içerisine konulmasından vazgeçilerek yine mesleğin yasalaşması
tamamlanamamıştır.
Tüm bu süreçte bir yandan mesleği yasal statüye kavuşturma çabaları devam
ederken, diğer yandan muhasebeciler, dernekleşme faaliyetlerine devam
etmişlerdir. 1974 Yılında “Türkiye Muhasebeciler Dernekleri Federasyonu”,
1976 yılında “Mali Müşavirler Muhasebeciler Birliği Derneği” kurulmuştur.
1974 yılında kurulan “Mali Müşavirler ve Muhasebeciler Birliği Derneği”;
İstanbul, Ankara ve İzmir olmak üzere büyük şehirlerde örgütlenmiş, 3568 sayılı
yasanın hazırlanması ve müzakeresi aşamalarında görüş ve öneride bulunmuştur.
12
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Türkiye’de her ne şekilde olursa olsun farklı bir meslek olduğunu, yasa çıkması
gerektiğini döneminde vurgulamıştır (Başer,1999:3).
Türkiye’de muhasebe mesleği, cumhuriyetin ilanından itibaren, gerek
dernekleşme gerekse yasal düzenlemeler yoluyla örgütlenme mücadelesinin
sonucunda, ancak 13.06.1989 tarihinde 3568 sayılı Meslek Yasasının
yayımlanması ve “Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali
Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB)”nin kurulmasıyla yasal statüye
kavuşabilmiştir.
Meslek yasasının yürürlüğe girmesinden sonra, 1990 yılında hızlı bir odalaşma
süreci başlamıştır. İlk kurulduğunda 55’i SMMM ve 6’sı YMM odası olmak
üzere 61 odada 35.000 üyesi bulunan meslek örgütü sürekli ve hızlı bir büyüme
göstermiştir (Büyükmirza, 2009). Günümüzde 77’si SMMM ve 8’i YMM Odası
olmak üzere 85 odada 112.100 üyeye ulaşmıştır. (TÜRMOB,
http://www.turmob.org.tr).
Tablo 1. Türkiye’de Dönemler İtibariyle Oda ve Meslek Mensubu Sayıları
DÖNEM
SMMM ODALARI YMM ODALARI
Oda
Sayısı
SM
Sayısı
SMMM
Sayısı Toplam
Oda
Sayısı
YMM
Sayısı
1994 65 23.750 13.021 36.771 6 2.400
2000 69 27.064 22.473 49.537 8 3.182
2005 70 29.842 33.158 63.000 8 3.502
2011 74 15.358 65.436 80.794 8 3.788
2019 77 8.611 98.695 107.306 8 4.794
Kaynak: www.turmob.org.tr
Son olarak, 06.07.2008 tarih ve 26948 Sayılı Resmi Gazete’de 5786
Sayılı “Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli
Mali Müşavirlik Kanunu’nda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun” yayınlanarak, aynı tarihte yürürlüğe girmiştir. İlgili kanunla, “Serbest
Muhasebecilik” unvanı kaldırılmış, SMMM olabilmek için gerekli staj süresi üç
yıla çıkarılmış, meslek mensuplarına TÜRMOB ve odalarca düzenlenecek
mesleki eğitimlere katılma zorunluluğu getirilmiş, birlik ve odaların seçim
yöntemleriyle ilgili önemli değişiklikler yapılmıştır.
13
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
3. Meslek Örgütlenmesinin Mesleki Eğitimdeki Yeri
3.1. Mevcut Durum
Çağdaş dünyanın vazgeçilmez unsurlarından biri olan Muhasebecilik ve Mali
Müşavirlik Mesleği, 13 Haziran 1989 tarihinde yayınlanan 3568 sayılı Serbest
Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu ile yasal
statüsüne kavuşmuştur. Meslek camiası yıllardır verilen mücadelenin sağladığı
birikimle TÜRMOB çatısı altında örgütlenmiştir.
Türkiye’de, 1989 yılında yasal statüsüne kavuşan muhasebe ve mali müşavirlik
mesleği 2000’li yıllara değişim ve dönüşüm süreci yaşayarak girmiştir. Yaşanan
gelişmeler ve uluslararası alanda alınan kararlar mesleğin yapılanmasından,
uygulanmasına kadar yeni kurallar ve sistemler bütünü içerisinde hareket
etmesini zorunlu kılmıştır. Uluslararası gelişmeler ile küresel ekonomi, muhasebe
mesleğinin ve muhasebe uygulamalarının uluslararası bir niteliğe kavuşmasını
gerektirmiştir. Muhasebe mesleğinin uluslararası nitelikleri, uluslararası
muhasebe ve denetim standartları, uluslararası muhasebe eğitimi standartları ve
uluslararası etik kurallar ile belirlenmiştir.
Bu çerçevede; 3568 sayılı Kanun’da değişiklikler yapan 26 Temmuz 2008 tarih
ve 5786 sayılı Kanunla birlikte Türkiye’de Serbest Muhasebeci Malî Müşavir
olabilmek için; hukuk, iktisat, maliye, işletme, muhasebe, bankacılık, kamu
yönetimi ve siyasal bilimler dallarında eğitim veren fakülte ve yüksekokullardan
veya denkliği Yükseköğretim Kurumunca tasdik edilmiş yabancı yükseköğretim
kurumlarından en az lisans seviyesinde mezun olmak veya diğer öğretim
kurumlarından lisans seviyesinde mezun olmakla beraber bu fıkrada belirtilen
bilim dallarından lisansüstü seviyesinde diploma almış olmak gerekmektedir.
Böylelikle mesleğe girişte eğitim boyutu tam anlamıyla evrim geçirmiştir. Ancak
5786 sayılı yasa öncesi ruhsat almaya hak kazanan ve mesleğini icra eden meslek
mensuplarının hakları da saklı kalmıştır. 26.01.2019 Tarihi itibariyle, Türkiye’nin
81 ilinde hizmet vermekte olan meslek mensuplarının eğitim durumları şu
şekildedir:
14
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Tablo 2: SM / SMMM / YMM Eğitim Durumu
Eğitim Düzeyi SM Sayısı SMMM
Sayısı
YMM
Sayısı Toplam Oran
İlkögretim 900 391 0 1.291 1,15%
Meslek lisesi 3.940 8.258 0 12.198 10,88%
Ön lisans 1.232 2.853 0 4.085 3,64%
Lisans 2.495 80.300 3.759 86.554 77,21%
Yüksek lisans 43 6.758 709 7.510 6,70%
Doktora 1 134 327 462 0,42%
Toplam 8.611 98.694 4.795 112.100 100%
Kaynak: www.turmob.org.tr
Tabloda görüldüğü gibi; Lisans ve Lisansüstü eğitim alanların oranı %84,3
seviyesindedir. Süreç içerisinde bu oran %100 olacaktır.
3.2. TÜRMOB Eğitimleri
Mesleğe girişte eğitim koşullarını lisans seviyesine çeken, aday meslek
mensuplarını çeşitli sınavlara ve 3 yıllık staja tabi tutan TÜRMOB
organizasyonunda, meslek mensuplarının ve stajyerlerin mesleki ihtiyaçlarını
karşılamak üzere, Türkiye genelinde Odaların da talepleri doğrultusunda eğitim
çalışmaları gerçekleştirilmektedir.
TÜRMOB’un kuruluşundan bugüne mesleğin gelişimi noktasında birçok alanda
eğitimler yapılmıştır. Dönemsel ihtiyaçlara göre gerçekleştirilen eğitimlerin
1990’lı yıllarda ana konuları, “Meslek Mevzuatı, Vergi Mevzuatı, Uluslararası
Muhasebe Standartları, Tek Düzen Hesap Planı, Bilgisayarlı Muhasebe”
olmuştur.
Son dönemde gerçekleştirilen eğitimlerin temel konuları ise şu şekildedir:
Dönem Sonu İşlemleri - Muhasebe Uygulamaları
e-Fatura, e-Defter, e-Arşiv ve e-Tebligat Uygulamaları
Bilanço Okuma Teknikleri ve Finansal Verileri Değerlendirme
İş Hukuku ve Özellikli Durumlar
Güncel Mesleki Konular
Mali Tabloların Oluşturulması, Analizi ve Yorumlanması
Gelir Vergisi Beyanı
Kurumlar Vergisi Beyanı
15
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Vergi İncelemelerinde Mükellef Hak ve Yükümlülükleri
İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku
Genel Teşvik Uygulamaları
Yapılandırma Yasalarına Yönelik Eğitimler
Dış Ticaret Seminerleri
Türk Ticaret Kanunu Eğitimleri
İnşaat İşlerinde Muhasebe ve Vergi Uygulamaları
Meslekte Kurumsallaşma ve Müşteri Odaklı Hizmet Sunumu
Uluslararası Finansal Raporlama Standartları Eğitimi
Etik Eğitimleri
Bilirkişilik Eğitimleri
Bağımsız Denetçilik Eğitimleri
Konkordato Komiserliği Eğitimleri
TÜRMOB, mesleki eğitim çalışmalarına büyük önem vermekte; mesleki
gelişimin, mesleki eğitimle sağlanacağı düşüncesinden hareketle mesleki eğitime
katkı sağlayacak her türlü faaliyeti gerçekleştirme gayreti içerisindedir.
3.3. Sürekli Mesleki Eğitim
Global dünya ve yeni ekonomik düzen içerisinde mesleğin boyut değiştirmesi,
mevzuatın sürekli güncellenmesi ve bilgi teknolojilerinin hızlı gelişimi sürekli
eğitimi mutlak kılmıştır. Bu çerçevede, TÜRMOB tarafından Temel Eğitim Staj
Merkezi TESMER, meslek mensuplarına ve meslek mensubu adaylarına yönelik
eğitim hizmetlerinin verildiği bir sürekli eğitim merkezi olarak 1993’te
kurulmuştur.
Uluslararası Muhasebeciler Federasyonu (IFAC) Eğitim Komitesi tarafından
yayınlanan “Sürekli Meslek Eğitimi” rehberine uyumlu “Sürekli Meslek Eğitimi
Kararı”, 1999 yılında TÜRMOB’un 10. Olağan Genel Kurulu’nda kabul
edilmiştir. Buna göre, meslek mensuplarının ve aday meslek mensuplarının
mesleki yeteneklerinin korunması ve geliştirilmesi, hizmete yatkınlıklarının ve
verimliliğin arttırılmasını sağlamak için yapılan planlı ve programlı eğitimler
Sürekli Mesleki Eğitim (SME) olarak tanımlanmıştır. TESMER kuruluşu da, bu
doğrultuda faaliyetlerini yürütmektedir. Staj Yönetmeliği çerçevesinde, gerek
elektronik ortamda uzaktan sürekli eğitimler (e-USE) ve gerekse yüz yüze
yapılan zorunlu eğitimler gerçekleştirilmektedir.
16
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Diğer taraftan, IFAC bünyesinde kurulan Uluslararası Muhasebe Eğitimi
Standartları Kurulu tarafından 2004 yılında, meslek mensuplarının sürekli eğitim
ile ilgili olarak Uluslararası Muhasebe Eğitimi Standardı 7 (IES 7)
yayımlanmıştır. Bu standart, üye kurumların aşağıda belirtilen hususları yerine
getirmelerini öngörmektedir: (Şengel, 2010:84)
(a) Meslek mensupları arasında hayat boyu öğrenme sürecinin benimsenmesini
teşvik etmek;
(b) Üyelerinin, sürekli mesleki gelişim fırsat ve kaynaklarına erişimlerini
kolaylaştırmak;
(c) Kamu çıkarının korunması için gerekli mesleki yeterliği geliştirmek ve
korumak üzere kullanılabilecek kıyasların üyelerinin istifade edeceği şekilde tesis
etmek
(d) Muhasebe meslek mensuplarının mesleki yeterliklerinin sürekli bazda
geliştirilmesi ve muhafazası süreçlerini takip etmek ve gerekli yaptırımların
uygulanmasını temin etmektir.
Ayrıca bu standart, müşterilere, işverene ve diğer paydaşlara yüksek kaliteli
hizmet sağlamak için gerekli mesleki yeterliği geliştirmek ve muhafaza etmek
ilkesi üzerine inşa edilmiştir.
26 Temmuz 2008 tarihinde yayımlanan 5786 sayılı Kanun, sürekli mesleki eğitim
zorunluluğunu yasal zemine taşımıştır. Meslek Yasasının, “Meslek Geliştirme
Eğitimi” başlıklı 44. maddesi; “Meslek mensuplarının, mesleki faaliyetlerini
fiilen devam ettirmeleri için Birlik ve odalar tarafından düzenlenecek mesleki
geliştirme ve eğitim seminerlerine katılmaları zorunludur. Meslek içi eğitimle
ilgili konular, eğitim programları ve süreleri ile diğer hususlara ilişkin usul ve
esaslar yönetmelikle belirlenir.” düzenlemesini içermektedir.
23 Haziran 2018 tarih ve 30457 sayılı Resmi Gazete’de; “Türkiye Serbest
Muhasebeci Mali Müşavirler Ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği Sürekli
Mesleki Geliştirme Eğitimi Yönetmeliği” yayımlanmıştır. Bu yönetmelik
çerçevesinde; meslek mensuplarının mesleki yeterliliklerini ve yetkinliklerini
geliştirmek amacıyla sürekli mesleki geliştirme eğitim faaliyetlerini planlayan,
programlayan ve yürüten, Sürekli Mesleki Geliştirme Eğitimi Merkezi (SMGM),
TÜRMOB bünyesinde kurulmuştur.
17
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Sürekli Mesleki Geliştirme Eğitim Programının başlıca amaçları şunlardır:
Meslek mensuplarının, yaşam boyu öğrenme sürecini benimsemelerini
sağlamak,
Sürekli mesleki gelişim fırsat ve kaynaklarına erişimlerini
kolaylaştırmak,
Mesleki standartlar ile etik kurallara uyumu en üst düzeyde tesis etmek,
Meslek mensuplarının yüksek kalite ve verimde hizmet sunmalarını
sağlamak üzere sahip oldukları teknik bilgileri ve mesleki yetkinlikleri
geliştirerek kamu güvenini oluşturmak,
Meslek mensuplarının, mevzuat ve uygulama bilgilerinde yetkin
profesyoneller olmalarını, bilgi teknolojileri ve yabancı dil konularında
yetişmelerini sağlamak,
Değişen sorumluluklar ve beklentilerin karşılanması noktasında, meslek
mensuplarının yeni teknikleri uygulamasını ve iktisadi gelişmeleri
kavramasını sağlamak,
Mesleki faaliyetin ifasında, kamu çıkarının her an gözetilmesi sağlanarak
kamusal meslek statüsü oluşumunu sağlamak,
Meslek mensupları arasındaki birlik, dayanışma, iletişim ve
koordinasyonu güçlendirmek,
Meslek mensuplarının kişisel gelişimlerini sağlamak,
Meslek mensuplarının; ulusal ve uluslararası standartları bilmelerini,
uygulamalarını ve standartlardaki değişimleri takip edebilmelerini
sağlamak,
Meslek mensuplarının; uzmanlık alanları ve yeni iş alanları için
hazırlanmalarını sağlamak.
Sürekli mesleki geliştirme eğitim programlarına ilişkin sınıflandırma şu
şekildedir:
a) Mesleki ve Teknik Bilgilerin Korunması ve Geliştirilmesi Eğitim Programı,
b) Yeni Teknikler ve İktisadi Gelişmelerin Kavranması, Değişen Sorumluluklar
ve Meslekten Beklentiler Eğitim Programı,
c) Kamu Güveni, Kamu Çıkarı, Kalite ve Mesleki Statü Geliştirme Eğitim
Programı,
d) Mesleki Çalışma Standartları ve Etik İlkeler Eğitim Programı,
e) Kişisel Gelişim, Aidiyet ve Moral Değerler Eğitim Programı,
f) Ulusal ve Uluslararası Mesleki Standartlar Eğitim Programı,
18
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
g) Bilgi Teknolojileri, Yabancı Dil ve Yeni İş Olanakları Eğitim Programı,
h) Mevzuat Eğitim Programı,
i) Muhasebe ve Finansal Raporlama Eğitim Programı,
j) Denetim ve Güvence Standartları Eğitim Programı
Tüm meslek mensuplarının, meslek ruhsatlarını edindikleri yılı takip eden yılın
ilk gününden başlayarak, meslekle ilişiklerinin kesildiği güne kadar sürekli
mesleki geliştirme eğitim programlarına düzenli olarak katılımı zorunludur. Her
meslek mensubunun yılda en az 30 saatlik ve her üç yılda en az 120 saatlik sürekli
mesleki geliştirme eğitim programına katılması gereklidir.
Sürekli mesleki geliştirme eğitimleri, SMGM tarafından planlanarak
programlanmış üç ayrı kategoride gerçekleştirilecektir:
i) Uzaktan Eğitim: Meslek mensubu; “Sürekli Mesleki Geliştirme Eğitim
Programı”nın uzaktan eğitim yöntemi ile yürütülen kısmına; her yıl için en az 10
saat eğitim alacak şekilde katılır. Uzaktan eğitim faaliyeti, TESMR tarafından
gerçekleştirilir.
ii) Yüz Yüze Eğitim: Meslek mensubu; “Sürekli Mesleki Geliştirme Eğitim
Programı”nın yüz yüze eğitim yöntemi ile Odalarda (TESMER Şubelerinde)
yürütülen kısmına; her yıl için en az 10 saat eğitim alacak şekilde katılır. Yüz
yüze eğitim faaliyeti Odalar (TESMER Şubeleri) tarafından gerçekleştirilir.
Meslek mensupları eğitim salonlarına giriş ve çıkışlarında kendilerinde
TÜRMOB Kartlarını okuturlar. Bu şekilde, eğitim izleme sistemine bilgi
aktarılması sağlanır.
iii) Sürekli Mesleki Geliştirme Eğitim Kapsamında Değerlendirilecek Diğer
Faaliyetler:
I) SMGM’ye akretide olmuş kurum ya da kuruluşlar tarafından gerçekleştirilecek
kurs, konferans, seminer, sempozyum, araştırma çalışmaları vb. etkinliklere
katılım,
II) Akredite olmuş meslek ile ilgili teknik komitelere ve komisyonlara katılım ve
görev alma,
III) Konferans, sempozyum vs. etkinliklere konuşmacı olarak katılma ya da
bildiri sunma, toplantı moderatörlüğü.
19
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Meslek mensupları, diğer faaliyetler kapsamındaki bu çalışmalara yılda en az 10
saat katılım sağlamak durumundadır.
Sürekli mesleki geliştirme eğitim programlarına katılmayan meslek mensupları
hakkında;
- Meslek hukuku kapsamında Disiplin Yönetmeliği hükümleri uygulanır.
- Katılım zorunluluğu yerine getirilinceye kadar çalışanlar listesine kayıtlı
meslek mensuplarının büro tescil belgeleri vize edilmez,
- Çalışanlar listesi kayıt ve faaliyet belgesi alma talepleri yerine getirilmez.
- Sürekli mesleki geliştirme eğitim programını tamamlamayan meslek
mensupları stajyer mentorluğu yapamazlar.
4. Denizli SMMM Odası Özelinde Yürütülen Mesleki Eğitim Faaliyetlerinin
Analizi
Denizli Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası, 13.06.1989 tarihinde
yayımlanan 3568 sayılı Meslek Yasasına istinaden; 2 Mayıs 1990 tarihinde, 295
üyenin katılımı ile kurulmuştur.
Kamu kurumu niteliğinde ve tüzel kişiliğe haiz olan Denizli SMMM Odası, 3568
sayılı meslek yasasında belirtildiği üzere; meslek mensuplarının mesleki
ihtiyaçlarını karşılama, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırma, bu mesleklerin genel
menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlama, meslek mensuplarının
birbirleriyle ve iş sahipleriyle olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim
kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını koruma amaçlarıyla faaliyetlerini
sürdürmektedir.
Tablo 3’te görüldüğü gibi; Denizli SMMM Odası üye sayısı, kuruluşundan
bugüne yaklaşık üç katına çıkmıştır. Üye sayılarındaki değişim, onar yıllık
aralıklarla incelendiğinde, 1990 – 2000 döneminde %115, 2000 – 2010
döneminde %56, 2010 – 2019 döneminde %25 oranında artış göstermiştir.
Yapılan yasal düzenlemelerle mesleğe giriş şartlarının değişmesi, üye sayısındaki
artış hızının yıllar içerisinde düşmesine neden olmuştur. Ayrıca üye dağılımı
incelendiğinde; 1990 yılında üyelerin %75’i SM ve %25’i SMMM iken, 5786
sayılı yasanın da etkisiyle bu dağılım günümüzde %10 SM ve %90 SMMM
şeklinde oluştuğu görülmektedir.
20
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Tablo 3: Yıllar İtibariyle Denizli SMMM Odası Üye Dağılımı
YILLAR SM SMMM TOPLAM
1990 220 75 295
2000 375 260 635
2001 399 293 692
2002 416 317 733
2003 438 330 768
2004 462 353 815
2005 457 369 826
2006 467 403 870
2007 455 440 895
2008 453 462 915
2010 457 533 990
2013 196 889 1085
2016 142 1004 1146
2019 121 1115 1236
Kaynak: Denizli Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası
Denizli SMMM Odası, izlemekte olduğu “Sürekli Eğitim ve Yaşam Boyu
Öğrenme” ilkesi çerçevesinde; üyelerinin, stajyerlerinin ve bürolarda istihdam
edilen yardımcı personellerin mesleki ve kişisel gelişimlerini sağlamak, onları
ulusal ve uluslararası mesleki standartlara hazır kılmak amacıyla eğitimlerini
düzenli olarak sürdürmektedir. Denizli SMMM Odasınca, eğitim faaliyetleri,
gerek güncel gerekse geleceğe yönelik planlamalar ve yüksek mesleki vizyon
doğrultusunda gerçekleştirilmektedir. Eğitim faaliyetleri; Denizli SMMM Odası
Hizmet Binası’ndaki 24, 36 ve 48 kişi kapasiteli üç ayrı derslikte, 20 bilgisayarlı
bilgisayar laboratuarında, 72 kişilik Toplantı Salonunda, 144 kişi kapasiteli
Konferans Salonunda ve zaman zaman da farklı binalardaki salonlarda
yürütülmektedir. Eğitimlerde; akademisyenler, konusunda uzman meslek
mensupları ve uygulayıcılar sunum yapmaktadır.
Bu bölümde yapılan analizlerin amacı, Denizli SMMM Odası’nın
gerçekleştirdiği mesleki eğitimleri, eğitimlere katılım durumunu ve bu eğitimlere
verilen önemi sayısal analizlere ortaya koymaktır. Bu doğrultuda veriler, Oda
Arşivinin taranması ve Oda yetkilileriyle yapılan görüşmeler neticesinde elde
edilmiştir.
21
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Tablo 4: 2009 - 2018 Arası Gerçekleştirilen Eğitimlerin Konularına Göre Dağılımı
Temel Eğitim Konuları
Eğitim
Sayısı
1 Dönem Sonu Vergi ve Muhasebe Uygulama Seminerleri 12
2 Gelir Vergisi Beyanname Düzenleme Seminerleri 6
3 Kurumlar Vergisi Beyanname Düzenleme Seminerleri 9
4 E-Dönüşüm çerçevesinde E-Fatura, E-Defter, E-Arşiv ve
E-Tebligat Mevzuat ve Uygulamaları Seminerleri 12
5 TMS ve TFRS Eğitimleri 8
6 Mali Yapılandırma Kanunlarına Yönelik Eğitimler 12
7 Luca Bilgisayarlı Muhasebe Eğitimleri 30
8 İş Sağlığı ve Güvenliği Seminerleri 8
9 Bağımsız Denetim Eğitimleri 8
10 Devlet Destekleri, Vergi ve Sigorta Prim Teşvikleri 6
11 Yeni Türk Ticaret Kanunu Eğitimleri 8
12 Sosyal Güvenlik Uygulamaları Eğitimleri 4
13 Bilirkişilik Eğitimleri 10
14 Etik Eğitimleri 5
15 Kişisel Gelişim Seminerleri 12
Toplam 150
Kaynak: Denizli Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası
Tablo 4’te görüldüğü gibi; Denizli SMMM Odasınca, mesleki gereksinimler ve
talepler doğrultusunda, farklı farklı konularda toplamda 150 eğitim, her yıl
ortalama 15 eğitim gerçekleştirilmiştir. Ancak Tablo 4’deki veriler, genel ve
güncel mesleki konularda gerçekleştirilen söyleşi, panel ve bilgilendirme
toplantılarını içermemektedir. Bu etkinlikler de dikkate alındığında Odanın
mesleki gelişim adına yürüttüğü faaliyetlerin yıllık ortalaması yükselecektir.
2009 – 2018 Döneminde en fazla eğitim “Luca Bilgisayarlı Muhasebe Programı”
konusunda gerçekleştirilmiştir. Bunun temel nedeni, bu süreçte yaşanan
teknolojik gelişim ve e-dönüşüm çerçevesindeki yasal değişikliklerin mesleğin
icrasına yaptığı etkidir.
22
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Tablo 5: Son On Yıllık Süreçte En Fazla Katılımın Gerçekleştiği Eğitim Konuları
Yıllar Eğitim Konusu Katılımcı
Sayısı
2009 Dönem Sonu Muhasebe İşlemleri Ve Güncel Vergi Uyg.
(25.12.2009) 198
2010 Sosyal Güvenlik Uygulamaları (26.05.2010) 200
2011 Kurumlar Vergisi ve Transfer Fiyatlaması (20.04.2011) 192
2012 Yeni Türk Ticaret Kanunu ve V.U.K Çerçevesinde
Bilgilendirme (17.12.2012) 228
2013 E-Fatura, E-Defter Uyg., Yeni Nesil Yazarkasa Pos C., Yeni
TTK (26.09.2013) 272
2014 6552 Sy. Yasa Kapsamında Bazı Alacakların
Yapılandırılması (05.11. 2014) 285
2015 Uygulamalı E-Defter ve E-Fatura Bilgilendirme Topl.
(04.11.2015) 138
2016 6736 Sy. Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
Kanunu Uygulaması Semineri (07.09.2016) 212
2017 Muhtasar Beyanname Ve SGK Bildirgelerinin
Birleştirilmesi (13.12.2017) 190
2018 Dijital Muhasebe Ve Vergide Gündem Semineri
(10.01.2018) 164
Yıllar itibariyle meslek mensupları tarafından en fazla katılımın sağlandığı eğitim
faaliyetleri incelendiğinde, e-dönüşüme yönelik eğitimlerin daha fazla ilgi çektiği
görülmektedir. Bu durum, Tablo 4’de çıkan sonuçlarla da bağdaşmaktadır. Son
yıllarda sıkça başvurulan yapılandırma uygulamaları, gerek gerçekleştirilen
mesleki eğitim sayılarına gerekse bu eğitimlere olan talebe önemli ölçüde etki
ettiği Tablo 4 ve Tablo 5’de görülmektedir.
Denizli SMMM Odası’nca, Temel Eğitim ve Staj Merkezi – TESMER Denizli
Şubesi 12.04.2000 tarihinde kurulmuştur. TESMER Denizli Şubesi’nce özellikle
aday meslek mensuplarına yönelik mesleki eğitimler, kişisel gelişim seminerleri,
SMMM Sınavlarına hazırlık kursları düzenlenmektedir. TESMER Denizli
Şubesi’nce, “Staj Yönetmeliği” çerçevesinde staj faaliyetini sürdüren aday
meslek mensuplarına yönelik Zorunlu Eğitimler de gerçekleştirilmektedir.
23
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Tablo 6: TESMER Denizli Şubesince 2009–2019 Döneminde Gerçekleştirilen Zorunlu
Eğitimler
Tarih Konu Davetli Katılımcı
17.02.2009 Staj Yönetmeliği, Staja ilişkin Usul ve Esaslar 61 57
21.12.2010 Meslek Hukuku, Mesleki Değerler ve Etik 109 101
27.11.2011 Mesleğin Misyonu ve Vizyonu, Kişisel
Gelişim Semineri
140 128
16.10.2012 Staj Yönetmeliği, Staja ilişkin Usul ve Esaslar 17 15
25.08.2015 Staj ve Sınavlara İlişkin Usul ve Esaslar 19 16
07.03.2016 Meslek Mevzuatı ve Muhasebe Haftası
Söyleşisi
91 58
11.11.2016 Meslek Mevzuatı, Mesleğin Geleceği ve
Mesleki Vizyon
147 114
17.11.2017 Meslek Mevzuatı, Mesleğin Geleceği ve
Mesleki Vizyon
163 117
11.10.2018 Mesleğin Ülke Ekonomisindeki Yeri ve Etik
Değerler
148 120
09.01.2019 İnşaat Muhasebesi ve Vergilendirilmesi 148 90
Kaynak: TESMER Denizli Şb.
Tablo 6’daki verilere göre; 2009 – 2019 yılları arasında, 10 defa Zorunlu Eğitim
yapıldığı, toplamda 1043 stajyerin davet edildiği, 816 stajyerin katılım sağladığı
ve katılım oranının %78 olduğu görülmektedir. Yani, meslek mensupları için
2019 yılında başlayan zorunlu sürekli eğitim uygulamasının, aday meslek
mensupları için 2009 yılında başladığı anlaşılmaktadır.
5. Sonuç ve Öneriler
Türk tarihine bakıldığında, Türk Devletlerinin kurulmasında ve yaşatılmasında
devlet muhasebesi büyük önem arz etmektedir. Türkiye’de uzun bir geçmişe
sahip olmakla birlikte muhasebe mesleği, yasal statüsünü 13.06.1989 tarihinde
yayımlanan 3568 sayılı yasa ile kazanmıştır. Bu yasayla birlikte muhasebe
mesleği örgütü TÜRMOB kurulmuştur. TÜRMOB’un kuruluşundan bu yana en
çok önem verdiği konuların başında, meslek mensuplarının değişen küresel
ekonomik yapıya uyumunun sağlanması ve bu doğrultuda sürekli mesleki eğitim
gelmektedir. Kuruluşuyla birlikte hızlı bir odalaşma sürecine giren TÜRMOB,
genel ve güncel konularda verdiği birçok eğitimin yanında, Türkiye genelindeki
24
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
SMMM ve YMM Odaları aracılığıyla meslek mensuplarının eğitimini sürekli
olarak desteklemektedir.
Çalışma kapsamında, TÜRMOB’a bağlı odalardan birisi olan Denizli Serbest
Muhasebeci Mali Müşavirler Odası’nda son on yılda yürütülen mesleki eğitim
faaliyetleri analiz edilmiştir. Yapılan analizler göstermektedir ki, DSMMMO son
on yıllık süreçte ekonomik hayatta ve dolayısıyla muhasebe uygulamalarında
yaşanan değişikliklere paralel olarak, üyelerinin güncel bilgiye ve mesleki
yeterliliğe sahip olmaları noktasında yoğun eğitim faaliyetleri gerçekleştirmiştir.
Güncel konularda verilen yıllık ortalama 15 eğitim, farklı daha birçok görevi
bulunan meslek örgütlenmesinin, eğitime verdiği önemi göstermektedir.
Eğitim konuları analiz edildiğinde mesleğin yaşadığı değişime paralel olarak en
fazla eğitimin bilgisayarlı muhasebe alanında verildiği görülmektedir.
Türkiye’de Uluslararası Muhasebe ve Finansal Raporlama Standartları’na
uyumun sağlanmaya çalışıldığı inceleme döneminde, TMS/TFRS eğitimlerinin
nispeten az sayıda kaldığı görülmektedir. Bu standartların asıl uygulayıcılarının
muhasebeciler olduğu düşünüldüğünde, bundan sonraki dönemlerde yapılacak
eğitim faaliyetlerinde TMS/TFRS konularının ağırlığı artırılabilir.
Sonuç olarak, muhasebe mesleği, uygulanması noktasında hayat boyu öğrenmeye
yoğun olarak ihtiyaç duyan bir meslektir. Bu noktada, meslek mensubuna yol
gösterecek ve teşvik edecek olan en önemli kurum meslek örgütlenmesidir.
TÜRMOB, kuruluşundan bu yana bu doğrultuda faaliyetlerde bulunmaktadır ve
23.06.2018 tarihinde yürürlüğe giren “TÜRMOB Sürekli Mesleki Geliştirme
Eğitimi Yönetmeliği” ile mesleki eğitimde yeni bir süreci ortaya koymuştur.
Esasen meslekte sürekli eğitim uygulaması, mesleki açıdan bir devrim
niteliğindedir. 2019 yılında uygulamaya geçecek olan eğitimlerle mesleğin kabuk
değiştireceği, niteliğinin ve saygınlığının artacağı yadsınamaz bir gerçektir. Aday
meslek mensuplarının staj uygulamasını Avrupa Birliği’nin 8 nolu direktifi
doğrultusunda gerçekleştiren, IFAC ve Avrupa Muhasebeciler Federasyonu
(FEE) üyesi olan TÜRMOB, 112.000 üyesiyle büyük bir eğitim seferberliği
başlatmıştır. Bu durumun, şirketler bağlamında Türkiye ekonomisi için de yararlı
olacağı kanaatindeyiz.
25
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Kaynakça
Başer, M. (1999). Muhasebe Mesleğinin Örgütlenmesinde Türkiye, Mali Çözüm
Dergisi, Sayı 47, https://www.ismmmo.org.tr/Yayinlar/Mali-Cozum-
Dergisi/sayi-47/--2026 , (Erişim: 10/12/2018).
Büyükmirza, K. (2009). Meslek Yasasının 20. Yıl Mesajı, MUFAD-Muhasebe
ve Finansman Dergisi, Sayı 44.
Güvemli, O. (2001). Türk Devletleri Muhasebe Tarihi Cumhuriyet Dönemi XX.
Yüzyıl, Avcıol Basım Yayın, İstanbul.
Güvemli, O. (2011). Türkiye’de Muhasebe Meslek Örgütünün Kuruluşu ve
Gelişmesi, Muhasebe ve Finans Tarihi Araştırmaları Dergisi, Sayı 1, 129-
145.
Güvemli, O., Aytulun A. ve Şişman B. (2013). Türkiye’de Muhasebe Mesleğinin
Gelişmesi ve İlk Meslek Örgütlenmesi: Türkiye Muhasebe Uzmanları
Derneği, Muhasebe ve Finans Tarihi Araştırmaları Dergisi, Sayı 4, 19-49.
Güvemli, O. ve Çapuk S. (2013). Cumhuriyet Döneminde Muhasebe Mesleğinin
Örgütlenmesi Üzerine, Muhasebe ve Finans Tarihi Araştırmaları Dergisi,
Sayı 4, 136-151.
Şengel S. (2010). Sürekli Muhasebe Meslek Eğitiminin Önemi ve Bir
Değerlendirme, Muhasebe ve Finansman Dergisi, Sayı 47, 81-94.
Denizli SMMM Odası web sitesi, www.denizlismmmo.org
TESMER web sitesi, www.tesmer.org.tr
TÜRMOB web sitesi, www.turmob.org.tr
26
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
27
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
UFRS’nin Türkiye’deki Tarihsel Gelişimi ve UFRS’ye Geçişin
Firmaların Finansal Performansları Üzerindeki Etkileri
Yusuf KAYA1
Mehmet UTKU2
ÖZ
Uluslararası ticaretin gelişmesiyle birlikte muhasebe bilgisinin küresel kullanıcıları, farklı
ülkelerin farklı muhasebe uygulamaları sonucu ortaya çıkan finansal tabloları yorumlama
ve analiz noktasında güçlüklerle karşı karşıya kalmışlardır. Bu durum uluslararası
düzeyde bir yapılanma gereksinimi doğurmuştur. Uluslararası Muhasebe Standartları
Kurulu (IASB) tarafından oluşturulan uluslararası muhasebe ve finansal raporlama
standartları, tüm dünyada finansal bilginin kalitesini, anlaşılabilirliğini ve
karşılaştırılabilirliğini artırıcı etki etmekte, bu sayede yatırımcıların ve diğer piyasa
katılımcılarının alacağı kararları kolaylaştırarak sermaye piyasalarında etkinliği
arttırmaktadır. 2005 yılı muhasebe politikaları açısından dünyada önemli bir milat
olmuştur. Özellikle Avrupa’da olmak üzere dünya üzerinde birçok ülkede binlerce
işletme ulusal muhasebe politikaları yerine uluslararası muhasebe ve finansal raporlama
standartlarını kullanmaya başlamışlardır. Türkiye’de de AB üyeliğine aday ülke olarak
Ocak 2005 tarihi itibariyle SPK’ya tabi işletmeler bakımından UFRS setine uygun
biçimde raporlama yapılmaya başlanmıştır.
Bu çalışmada öncelikle, Türkiye’de uluslararası standartlara uyum noktasında, Türkiye
Muhasebe ve Denetim Standartları Kurulu (TMUDESK) ‘nun kurulduğu 1994 yılından
günümüze kadar gelen süreçte yaşanan gelişmeler incelenmiştir. Çalışmanın temel amacı
ise, 2005 yılındaki UFRS’ye geçişin işletmelerin finansal performanslarında yarattığı
değişikliğin etkilerini incelemektir. Bu amaçla Türkiye’deki ve Almanya’daki sanayi
endekslerinde bulunan ve verisine ulaşılabilen sanayi işletmelerinin 1995-2014 arası
yirmi yıllık süreçteki finansal tabloları analiz edilmiştir. Analiz her iki ülke işletmeleri
için, 2005 öncesi ve sonrası 3’er yıllık ve 10‘ar yıllık zaman aralıklarında, 12 farklı
finansal oran üzerinden gerçekleştirilmiştir. Finansal oranlarda meydana gelen değişimin
anlamlı olup olmadığı yapılan t testi ile ölçülmüştür. Sonuç olarak UFRS’ye geçiş ile
birlikte Türkiye’de özellikle uzun dönemde finansal oranlar üzerinde anlamlı farklılıklar
izlenmiştir. Almanya’da ise gerek geçişin yaşandığı ilk yıllar gerekse 10 yıllık süreçte
UFRS ye geçiş, birkaç finansal oran dışında anlamlı farklılıklar yaratmamıştır. Bu durum
1 Dr.Öğr.Üyesi, Pamukkale Üniversitesi Buldan MYO, ykaya@pau.edu.tr 2 Dr.Öğr.Üyesi, Pamukkale Üniversitesi İİBF, mutku@pau.edu.tr
28
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Alman muhasebe sisteminin UFRS’ye geçişten önce de hali hazırda uluslararası
standartlara yakın finansal raporlar oluşturduğu şeklinde yorumlanabilir.
Anahtar Kelimeler: Uluslararası Finansal Raporlama Standartları, Rasyo Analizleri, UFRS’nin Rasyolara
Etkisi
JEL Sınıflandırması: M41, G39
IFRS Milestones in Turkey and Its Impact on the Financial
Performance of Companies
ABSTRACT
With the development of international trade, global users of accounting knowledge have
faced difficulties in interpreting and analyzing the financial statements resulting from
different accounting practices of different countries. This situation necessitated an
international restructuring. The international accounting and financial reporting standards
established by the International Accounting Standards Board (IASB) increase the quality,
comprehensibility and comparability of financial information all over the world, thus
facilitating the decisions of investors and other market participants, thus increasing the
efficiency in capital markets. In 2005, it became an important milestone in the world in
terms of accounting policies. Thousands of businesses in many countries around the
world, especially in Europe, have started to use international accounting and financial
reporting standards instead of national accounting policies. In Turkey, as a candidate
country for EU membership in January 2005 as the date of the CMB 'or subject to the
terms of businesses it has been started reporting in accordance with IFRS sets.
In this study, firstly, in compliance with international standards point in Turkey, Turkish
Accounting and Auditing Standards Board (TMUDESK)'s developments in the process
of its establishment in 1994 until today have been examined. The main purpose of this
study is to examine the effects of the change in IFRS on the financial performance of the
companies in 2005. For this purpose, the financial statements and the reached datas in
two decades from 1995 to 2014 of industrial enterprises that were in the industrial index
in Germany and Turkey have been analyzed. The analysis was performed at 12 different
financial ratios for the enterprises of both countries, before and after 2005, at 3-year and
10-year intervals. The significance of the change in financial ratios was measured by t
test. As a result, in Turkey, in conjunction with the transition to IFRS on financial ratios
particularly significant differences were observed in the long term. In Germany, the first
years of transition and 10 years of transition to IFRS did not create any significant
differences except for a few financial ratios. This may be interpreted as the German
accounting system already established financial reports close to international standards
before the adoption of IFRS.
29
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Key Words: International Financial Reporting Standards, Ratio Analysis, Effect of IFRS on Ratio Analysis
JEL Clasification: M41, G39
1. Giriş
Uluslararası Finansal Raporlama Standartları (UFRS), Uluslararası Muhasebe
Standartları Kurulu (IASB) tarafından dünya genelinde ortak bir muhasebe
düzeni yaratmak, farklılıkları ortadan kaldırmak amacıyla hazırlanan muhasebe
standartlarıdır (Ball, 2006: 6). Bu ortak muhasebe düzeninin oluşturulmasındaki
temel çıkış noktası ise uluslararası ticaretin gelişmesiyle birlikte muhasebe
bilgisinin küresel kullanıcılarının, farklı ülkelerin farklı muhasebe uygulamaları
sonucu ortaya çıkan finansal tabloları yorumlama ve analiz noktasında
güçlüklerle karşı karşıya kalmalarıdır. Mali piyasaların evrenselleşmesi,
uluslararası sermeye hareketlerinin artan hacmi bu uluslararası standartların ve
düzenlemelerin oluşturulmasına neden olmuştur.
UFRS ile birlikte muhasebe ve finansal raporlama alanında ortaya çıkan
standardizasyon, ortak bir finansal dil yaratmakta, böylelikle uluslararası
piyasalardaki bölgesel uygulama farklılıklarının neden olduğu yatırım riskleri de
en aza inmektedir. Standartlar tüm dünyada finansal bilginin kalitesini,
anlaşılabilirliğini ve karşılaştırılabilirliğini artırıcı etki etmekte, bu sayede
yatırımcıların ve diğer piyasa katılımcılarının alacağı kararları kolaylaştırarak
sermaye piyasalarında etkinliği arttırmaktadır. Ayrıca ülkelerin kendilerine has
muhasebe uygulamaları, çok uluslu işletmelerin ülke ekonomisine girişinde
zorluklara yol açmaktadır. Dolayısıyla gelişmekte olan piyasalardaki artan
sermaye ihtiyacı bu standartlara uyumu gerekli kılmaktadır.
Karşılaştırılabilirliği sağlama, birden fazla rapor düzenleme yükümlülüklerini ve
maliyetlerini ortadan kaldırma, sağlıklı değerlendirme gibi amaçlara yönelik
olarak ilk defa 1960’lı yıllarda çalışmalara başlanılmıştır. Uluslararası
Muhasebeciler Federasyonu(IFAC), Uluslararası Menkul Kıymetler
Örgütü(IOSCO), Birleşmiş Milletler Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü
(OECD) gibi kuruluşlar, muhasebe alanında uyumun gerçekleştirilmesi amacıyla
ilk olarak 1973 yılında Uluslararası Muhasebe Standartları Komitesi’ni(IASC)
kurmuştur ve bu komite 2000 yılına kadar 39 adet standart yayınlamıştır
(Kocamaz,2012,107). IASC muhasebe standardı belirleme görevini 2001 yılında,
IASB’na devretmiştir.
30
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
2005 yılı başından itibaren, başta AB’ye üye ülkeler olmak üzere birçok ülkede
binlerce işletme, ulusal muhasebe politikaları yerine uluslararası muhasebe ve
finansal raporlama standartlarını kullanmaya başlamıştır. Bu yıl uluslararası
sermaye piyasalarında etkinliği artıran çok önemli bir değişikliğin başlangıç yılı
olmuştur. Türkiye’de de AB üyeliğine aday ülke olarak Ocak 2005 tarihi
itibariyle SPK’ya tabi işletmeler bakımından UFRS setine uygun biçimde
raporlama yapılmaya başlanmıştır. Türkiye’de UFRS’ye geçişin esas nedeni AB
ile uyum süreci olmakla birlikte, uluslararası piyasalardan fon temin etme,
yabancı sermayenin ülkeye çekilmesi ve dolayısıyla ekonomik büyüme
sağlanması gibi nedenlerle uluslararası ölçekteki bu standartlaşmaya geçiş
başlamıştır.
Çalışmada, 2005 yılındaki UFRS’ye geçişin işletmelerin finansal performansları
üzerinde yarattığı değişikliğin etkilerini incelemek amaçlanmıştır. Bu doğrultuda,
Türkiye’deki ve Almanya’daki sanayi endekslerinde bulunan ve verisine
ulaşılabilen sanayi işletmelerinin 1995-2014 arası yirmi yıllık süreçteki finansal
tabloları analiz edilmiştir. Analiz, her iki ülke işletmeleri için, 2005 öncesi ve
sonrası 3’er yıllık ve 10’ar yıllık zaman aralıklarında, 12 farklı finansal oran
üzerinden gerçekleştirilmiştir. UFRS’ye geçişin gerek kısa gerekse uzun
dönemde finansal oranlar üzerinde bir farklılık yaratıp yaratmadığı araştırılmıştır.
Çalışma beş bölümden oluşmaktadır. Girişin ardından ikinci bölümde,
Türkiye’de uluslararası standartlara uyum noktasında, Türkiye Muhasebe ve
Denetim Standartları Kurulu (TMUDESK)’nun kurulduğu 1994 yılından
günümüze kadar gelen süreçte yaşanan gelişmeler aktarılmıştır. Üçüncü bölümde
ilgili literatür taranmıştır. Dördüncü bölümde, araştırmanın veri ve metodolojine
ait bilgilere ve araştırma bulgularına yer verilmiştir. Son bölüm ise çalışmada
ulaşılan sonuçlar ve değerlendirmelerden oluşmaktadır.
2. Türkiye’de Uluslararası Finansal Raporlama Standartlarına Geçiş Süreci
Küreselleşmeyle birlikte dünyada giderek yayılan liberal politikalar 1980’li
yıllardan itibaren Türkiye’de de kendisini göstermiştir. 24 Ocak 1980 kararları
ile birlikte ekonomide köklü bir değişim yaşanmış, korumacı ve ithal ikameci
politikalar yerini serbest piyasa ekonomisine bırakmıştır. Uluslararası ticarette
serbestleşmenin yaşandığı bu süreçte diğer birçok alanda olduğu gibi, muhasebe
31
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
ve denetim alanında da uluslararası standartlara uyum önem kazanmaya
başlamıştır.
Yaşanan bu dönüşüm ile birlikte, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de
uluslararası standartlar ile uyumlu ulusal muhasebe ve finansal raporlama
standartlarının geliştirilmesi yönünde çalışmalar başlatılmıştır. Bu amaçla ilk
olarak, 1994 yılında (Türkiye Muhasebe ve Denetim Standartları Kurulu)
TMUDESK kurulmuştur. TMUDESK, uluslararası muhasebe standartları ile
uyumlu ulusal standartlar geliştirecek ve muhasebe bilgileri ile ilgili tüm ilgi
gruplarının temsil edildiği özerk bir yapı olarak kurulmuştur (Beyazıtlı
vd.,2006,55). TMUDESK, denetlenmiş finansal tabloların sunumunda; ihtiyaca
uygun, gerçek, güvenilir, dengeli, karşılaştırılabilir ve anlaşılabilir nitelikte
olmaları için ulusal muhasebe ilkelerinin gelişmesi ve benimsenmesini
sağlayacak ve kamu yararı için uygulanacak ulusal muhasebe standartları ile
muhasebe meslek mensuplarının, denetim faaliyetlerini disiplinli yürütebilmeleri
için ulusal denetim standartlarını saptamak ve yayınlamak üzere kurulmuştur
(TÜRMOB, 2001:3).
Kuruluşundan itibaren IASB üyesi olan TMUDESK’in yayınladığı standartlar
UFRS ile uyumludur ve faaliyette bulunduğu 1 Ocak 2002 tarihine kadar toplam
19 adet standart yayınlamıştır. Ancak kurumun, yayınladığı standartlara yönelik
yasal yaptırım gücünün olmaması nedeniyle 2002 yılına kadar yayınlanan
standartlar çalışmalar tavsiye niteliğinde kalmış ve uygulanması noktasında
istenen sonuca ulaşılamamıştır. TUMUDESK’in yaptırım gücünün olmaması,
işletmelerin tabi oldukları mevzuata göre (BDDK, SPK) farklı muhasebe
uygulamalarına tabi olmaları nedeniyle standartlar konusunda bir uygulama
birliği sağlanamamıştır. Bu ortamda uluslararası standartla uyumlu, ulusal
muhasebe standartlarını belirlemek üzere yaptırım yetkisine sahip bir kurula
ihtiyaç doğmuştur.
Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu (TMSK), 18.12.1999 tarih ve 4487 sayılı
Kanun ile 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’na eklenen EK-1’inci madde ile
kamu tüzel kişiliğini haiz, idari ve mali özerkliğe sahip bir kuruluş olarak
kurulmuş ve 2002 yılında üyelerinin atanmasıyla faaliyete başlamıştır. Maliye
Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, YÖK, Hazine Müsteşarlığı, SPK, BDDK,
TOBB ve TÜRMOB’dan gelen toplam 9 üyeden oluşan kurul, TMUDESK’in
32
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
görevlerini devralarak, muhasebe standartlarının belirlenmesinde tek yetkili
kuruluş olmuştur.
TMSK’nın stratejisi, uluslararası muhasebe standartları ile tam uyumlu
standartlar yayınlamaktır. Uluslararası Muhasebe Standartları Kurulu ile yapılan
lisans anlaşmaları çerçevesinde TMSK tarafından, bir kavramsal çerçeve, 38 adet
muhasebe standardı, 21 adet yorumdan oluşan uluslararası finansal raporlama
standartları setinin çevirisi yapılarak Resmi Gazetede yayınlanmıştır
(Zencirkıran,2015:69). TMSK Türkiye Finansal Raporlama Seti’ni yayınladıktan
sonra 2011 yılında Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu
olarak yeniden yapılandırılmıştır.
AB 2000 yılında, halka açık tüm şirketlerin 2005 yılından itibaren UFRS’na tabi
olmalarını gerektiren düzenlemeyi onaylamıştır. Avrupa’da, işletmelerin kendi
ulusal muhasebe politikaları yerine uluslararası muhasebe ve finansal raporlama
standartlarını kullanacakları yeni bir dönem başlamıştır. Bu doğrultuda SPK,
muhasebe standartlarının UFRS ile uyumunun sağlanması amacıyla 2002 yılında
bir çalışma başlatmıştır. Kurumun, Uluslararası Muhasebe/Finansal Raporlama
Standartları (UMS/UFRS) esas alınarak hazırlanan Seri: XI, No:25 "Sermaye
Piyasasında Muhasebe Standartları Hakkında Tebliğ"i, 15.11.2003 tarihinde
Resmi Gazete ‘de yayımlanarak, 01.01.2005 tarihinden sonra sona eren ilk ara
dönem finansal tablolardan geçerli olmak üzere yürürlüğe girmiştir. Söz konusu
Tebliğ hükümlerine, ihraç ettiği sermaye piyasası araçları bir borsada işlem gören
ortaklıklar, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri ve konsolidasyon
kapsamına alınan diğer işletmeler tabi bulunmaktadır (SPK,2003:343). Tebliğde
UFRS ile uyumlu 33 tane standart bulunmaktadır. Resmi Gazete’de yayınlanan
bu tebliğ ile birlikte, dünya üzerinde birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de
Ocak 2005 tarihi itibariyle SPK’ya tabi işletmeler bakımından UFRS setine
uygun biçimde raporlama yapılmaya başlanmıştır.
Bu süreçte UMS/UFRS'lerin dünya genelinde kabulü yönündeki çalışmalar
nedeniyle UMS'lerde birtakım değişiklikler yapılmıştır. SPK, güncel
UMS/UFRS'leri, Avrupa Birliği'nin finansal raporlamaya ilişkin
düzenlemelerini, Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu (TMSK) tarafından
yapılan çalışmalar ile yeni Türk Ticaret Kanunu tasarısında yer alan hükümleri
göz önünde bulundurularak, Seri:XI, No:25 Tebliği'ni yürürlükten kaldıran,
33
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Seri:XI, No:29 "Sermaye Piyasasında Finansal Raporlamaya İlişkin Esaslar
Tebliği" hazırlamıştır. Yeni Tebliğ 09.04.2008 tarih ve 26842 sayılı Resmi
Gazete 'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yürürlüğe giren yeni Tebliğ ile
sermaye piyasalarının temelini oluşturan kamuyu aydınlatmanın en önemli
unsurlarından biri olan finansal tablolara ilişkin olarak borsa şirketleri, aracı
kurumlar, portföy yönetim şirketleri ve bu işletmelerin bağlı ortaklık, iştirak ve
iş ortaklıkları, 01.01.2008 tarihinden itibaren Avrupa Birliği tarafından kabul
edilen haliyle UMS/UFRS uygulayacaklardır. Bu kapsamda, benimsenen
standartlara aykırı olmayan Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu tarafından
yayımlanan Türkiye Muhasebe/Türkiye Finansal Raporlama Standartları esas
alınabilecektir. (SPK,2008:2)
2011 yılına gelindiğinde, 13.1.2011 tarih ve 6102 sayılı Yeni Türk Ticaret
Kanunu, muhasebe ve denetim konusunda, muhasebe defterleri dışında önceki
Ticaret Kanunlarından ayrılmış ve küreselleşmeye uyum sağlayıcı uluslararası
muhasebe standartlarını ve denetim standartlarını benimsemiştir. Bu
uygulamanın da Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu
aracılığı ile yapılması öngörülmüştür. Bu kurum oluşturulmuştur. Ve daha
önceden saptanan Uluslararası Muhasebe ve Denetim Standartlarını güncel hale
getirerek Türkiye Muhasebe ve Denetim Standartlarını belirlemeye başlamıştır.
(Güvemli & Güvemli, 2015:46). Yeni Türk Ticaret Kanunu ile erçek veya tüzel
kişi tacirlerin, münferit veya konsolide finansal tablolarını TMS’ye uygun olarak
hazırlamaları gerektiği öngörülmüştür.
2011 yılında Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun
(KGK) kurulmasıyla artık muhasebe ve denetim alanındaki standart oluşturma
yetkisi tek elde ve kamu kesimi ağırlıklı bir yapıda toplanmış olmaktadır. Kurum,
daha önce kabul edilmiş TMS’leri aynen benimsemiş, buna ilave olarak IFRS
olarak bilinen “Uluslararası Finansal Tablo Standartları’nı Türkçeye tercüme
ederek ‘Türkiye Finansal Raporlama Standartları’ (TFRS) adıyla yayımlamıştır
ve yayımlamaya devam etmektedir. Benzer şekilde IFAC/IAASB tarafından
oluşturulan “Uluslararası Denetim Standartları” (ISA) da Türkçeye tercüme
edilerek Türkiye Denetim Standartları (TDS) olarak yayımlanmaktadır
(Zencirkıran,2015:69).
34
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
KGK 2014 yılında aldığı karar ile TMS/TFRS uygulamasında sadece Kamu
Yararını İlgilendiren Kuruluşları (KAYİK) zorunlu tutmuştur. 660 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin 2. maddesine göre, bu işletmeler SPK, BDDK ve
Hazine Müsteşarlığı mevzuatına tabi işletmelerdir. TMS/TFRS uygulamayan
işletmelerin ise KGK tarafından belirtilene kadar Muhasebe Sistemi Genel
Uygulama Tebliğlerini uygulaması istenmiştir. Bağımsız denetime tabi olup
TMS/TFRS uygulamayan işletmeler için ise, TMS/TFRS’ler ile uyumlu yeni bir
raporlama çerçevesi olan “Büyük ve Orta Boy İşletmeler için Finansal Raporlama
Standardı (BOBİ FRS)” KGK tarafından 29 Temmuz 2017 tarihli ve 30138 Sayılı
Mükerrer Resmi Gazete ‘de yayımlanmıştır. BOBİ FRS 01/01/2018 tarihi ve
sonrası hesap dönemlerinde büyük ve orta boy işletmeler tarafından uygulanmak
üzere yürürlüğe girmiştir (Resmi Gazete,2017:1). BOBİ FRS, Uluslararası
Muhasebe ve Finansal Raporlama Standartlarıyla ve AB düzenlemeleriyle
uyumlu 27 bölümden oluşmaktadır.
3. Literatür
Dünyada muhasebe politikaları açısından yaşanan 2005 yılındaki köklü değişim
ve başta AB ülkeleri olmak üzere dünya üzerindeki birçok ülkede binlerce
işletmenin UFRS’ye geçişi, gerek ulusal gerekse uluslararası literatürde bu
geçişin etkilerini inceleyen birçok çalışmaya konu olmuştur. UFRS’ye geçiş ile
birlikte birçok ülkede mevcut finansal tablo şekli ve içerikleri değişmiş, bu
değişikliğin finansal analize yansımaları birçok araştırmacı tarafından
inceleniştir. Bu bölümde söz konusu çalışmaların bazıları özetlenmiştir.
Susana Callao vd.(2007), İspanya’da UFRS’ye geçişin finansal raporların
karşılaştırılabilirliğine etkisini incelemişlerdir. 26 şirket için 9 adet finansal
oranın kullanıldığı çalışmada, nakit oran, toplam yabancı kaynaklar/özkaynaklar
ile ROE oranlarında artış, toplam aktif/toplam yabancı kaynaklar ve ROA
oranlarında UFRS öncesine göre düşüş olduğu saptanmıştır. Mingyi Hung ve
K.R. Subramanyam (2007), 1998 ve 2002 yılları arasında 80 Alman firması
üzerinde yaptıkları analizde, finansal tabloların uluslararası muhasebe
standartlarına geçişten etkilendiği sonucuna varmışlardır. UMS’ye geçişle
birlikte, toplam varlıklar ve öz sermaye tutarlarında anlamlı artışlar tespit
etmişlerdir.
35
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Ahmet Ağca ve Rafet Aktaş (2007), BIST’te çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren
147 işletmenin 2004-2005 yılları arasındaki geçiş döneminde ilk kez uygulanan
UFRS’nin finansal oranlar üzerindeki etkisini analiz etmişlerdir. Çalışma
sonucunda özellikle tekstil, giyim ve deri sektöründe, bu süreçte finansal
rasyoların değişime uğradığını belirlemişlerdir. Anna-Maija Lantto ve Petrı
Sahlström (2009), 2004-2005 yıllarında, Finlandiya’daki 91 işletmenin verisini
kapsayan çalışmalarında, UFRS’ye geçişin finansal oranlar üzerindeki etkisini
analiz etmişlerdir. Bu süreçte karlılık oranları artarken borçlanma ve likidite
oranlarının azalış gösterdiği sonucuna varmışlardır.
Francisco José Ferreira Silva vd. (2009), çalışmalarında UFRS’ye geçişin,
Portekiz firmalarının finansal verileri üzerindeki etkisini ölçmeyi
amaçlamışlardır. 39 işletme inceleme konusu edilmiş ve UFRS’ye geçişin bilanço
ve gelir tablosu üzerinde anlamlı bir değişikliğe yol açtığı tespit edilmiştir.
George Iatridis ve Sotiris Rouvolis (2010), Yunan borsasında işlem gören 254
şirket üzerine yaptıkları çalışmada, UFRS’ye geçişle birlikte finansal
raporlardaki farklılıkları analiz etmişlerdir. Çalışma sonucunda, karlılık, likidite
ve büyüme gibi oranlarda, UFRS’ye geçişin ilk yılında azalış eğilimi
saptanmıştır.
Karol Marek Klımczak (2011), Polonya’da UFRS’ye geçişin etkilerini analiz
eden çalışmasında, piyasa katılımcılarının yeni muhasebe standartlarına nasıl
tepki verdiğini belirlemeyi amaçlamıştır. Polonya borsası üzerine yürütülen
çalışmanın sonucunda UFRS’ye geçişin yıllık finansal raporlarda beklenmedik
bir etki yaratmadığı belirlenmiştir. Michail Pazarskis vd. (2011) UFRS’ye
geçişin, Yunan bilişim teknolojileri sektöründeki 20 işletmenin finansal
tabloları üzerindeki olası etkilerini araştırmıştır. Çalışmada işletmelerin,
UFRS’ye geçişten 3 yıl önceki ve 3 yıl sonraki finansal tabloları, 12 adet
finansal orandan faydalanılarak analiz edilmiş, sadece faiz ve vergi öncesi
karlılık oranı ve finansal kaldıraç oranlarında istatistiksel olarak anlamlı
farklılıklar tespit edilmiştir.
Gönül İpek Alkan ve Onur Doğan (2012) Borsa İstanbul’da 2000-2009 yılları
arasında işlem gören 148 şirketi kapsayan çalışmalarında, UFRS’ye geçişin
finansal oranlar üzerindeki kısa ve uzun dönemli etkilerini incelemişlerdir. 12
36
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
adet oran üzerinden gerçekleştirilen analizde, uzun dönemli etkilerin geçiş
dönemindeki sonuçlardan farklı olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Serkan Terzi vd.
(2013) çalışmalarında BIST’te imalat sektöründe faaliyet gösteren 140 işletmenin
2003-2005 yılları arasındaki verilerini kullanmışlar. UFRS’ye göre düzenlenmiş
finansal tablolar ile ulusal mevzuata göre hazırlanan finansal tabloların
istatistiksel olarak farklı oldukları sonucuna varmışlardır.
Mehmet Aygün vd. 2016 yılında gerçekleştirdikleri çalışmada, UFRS’ye geçişin
finansal oranlar üzerindeki etkisini incelemiş, Borsa İstanbul’a kayıtlı farklı
sektörlerden 158 firma verisinden yararlanılmıştır. 1995-2013 yıllarını kapsayan
çalışmada, UFRS sonrası dönemde işletmelerin likidite ve faaliyet oranlarında
artış; karlılık, borçlanma, büyüme ve piyasa oranlarında anlamlı azalış
görülmüştür. Yusuf Gör vd.(2016) 2000 ve 2009 yıllarını kapsayan 10 yıllık
süreçte UFRS’nin finansal oranlar üzerindeki muhtemel etkilerini
incelemişlerdir. BIST’te sürekli işlem gören 85 işletme üzerinde yapılan analiz
sonuçlarına göre UFRS öncesi ve UFRS sonrası hazırlanmış finansal tablolardan
elde edilen finansal oranlar arasında istatistiksel açıdan anlamlı farklılıklar
olduğu tespit etmişlerdir.
4. Araştırma
4.1. Araştırmanın Amacı ve Yöntemi
Araştırmanın amacı, 2005 yılından itibaren Avrupa Birliği’ne üye olan ve
Türkiye gibi üyelik sürecinde olan ülkelerin, halka açık şirketlerinin kullanmaya
başladıkları UFRS’nin, şirketlerin finansal performansları üzerindeki etkisini
ölçmektir. Çalışmada finansal oranlar arasındaki değişimin anlamlı olup
olmadığını tespit edebilmek için fark testlerinden t testi kullanılmıştır. T testi 2
bağımsız grubun ortalamalarının birbirinden farklı olup olmadığını tespit etmek
amacıyla kullanılan istatistiksel analiz yöntemidir ( Durmuş vd., 2016:118)
4.2. Araştırma Evreni ve Örneklem
Çalışmada Türkiye ve Almanya’da sanayi endekslerinde işlem gören şirketler
inceleme konusu olarak seçilmiştir. 1995-2014 arasında 20 yıllık süreçte
verilerine ulaşılabilen 36 Alman, 103 Türk sanayi firması örneklem olarak
seçilmiştir. Veriler Bloomberg veri tabanından temin edilmiş olup, analiz SPSS
16 programında gerçekleştirilmiştir. Bu doğrultuda 3 likidite oranı, 2 karlılık
37
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
oranı, 4 faaliyet oranı ve 1 adet de finansal yapı oranı olmak üzere toplam 10 oran
teste tabi tutulmuştur.
4.3. Bulgular
Çalışmanın bu kısmında SPSS program çıktıları tablolaştırılarak sonuçlar
yorumlanmıştır. UFRS öncesi ve sonrası 3 ve 10’ar yıllık veriler, t testine tabi
tutulmuş ve aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır. Öncelikle Tablo 1’de UFRS öncesi
ve sonrası 3 yıllık Türk sanayi endeksindeki şirketlerinin analiz sonuçları
görülmektedir.
Tablo 1. UFRS Öncesi 3 Yıl ve UFRS Sonrası 3 Yıl Türkiye Sanayi Endeksi
Şirketlerinin Finansal Oranları Arasındaki Değişim ve T Testine Göre Anlamlılık
Düzeyi
Oranlar
UFRS Öncesi 3
yıl Ortalaması
(2002-2003-2004)
UFRS Sonrası 3
Yıl Ortalaması
(2005-2006-2007)
P Değeri
Cari Oran 2,0853 2,714 0,035**
Asit-Test Oranı 1,2654 1,5858 0,092*
Nakit Oran 0,5070 0,8338 0,027**
Aktiflerin Karlılığı 0,0411 0,0705 0,036**
Özsermaye Karlılığı 0,0751 0,0932 0,055*
MDV Devir Hızı 3,8544 3,4054 0,309
Varlık Devir Hızı 1,1196 1,0653 0,194
Özkaynak Devir Hızı 7,7318 8,1176 0,473
Alacak Devir Hızı 8,9047 6,2073 0,008***
Finansal Kaldıraç 0,1051 0,2095 0,270
* %10 düzeyinde anlamlı, ** %5 düzeyinde anlamlı, *** %1 düzeyinde anlamlı
Tablo 1 incelendiğinde, UFRS’ye geçişin 3 yıllık ortalamalarla
değerlendirilmesinde, likidite oranlarının arttığı gözlemlenmiştir. Bu artış cari
oran ve nakit oran için %5 düzeyinde anlamlı, asit-test oranında ise %1 düzeyinde
anlamlı çıkmıştır. Karlılık oranlarınında sanayi endeksinde artış olduğu tespit
edilmiştir. Aktiflerin karlılığı UFRS öncesi yaklaşık %4’ten %7’ye çıkmıştır.
Özkaynak karlılığı ise yaklaşık %7’den %9’a çıkmıştır. Aktiflerin karlılığı %5,
38
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
özkaynak karlılığı ise %10 düzeyinde anlamlıdır. Devir hızları ve finansal
kaldıraç oranlarındaki değişiklikler anlamlı çıkmamıştır.
Tablo 2. UFRS Öncesi 3 Yıl ve UFRS Sonrası 3 Yıl Alman Sanayi Endeksi
Şirketlerinin Finansal Oranları Arasındaki Değişim ve T Testine Göre Anlamlılık
Düzeyi
Oranlar
UFRS Öncesi 3
Yıl Ortalaması
(2002-2003-2004)
UFRS Sonrası 3
Yıl Ortalaması
(2005-2006-2007)
P Değeri
Cari Oran 1,7678 1,8120 0,466
Asit-Test Oranı 0,9722 1,0325 0,217
Nakit Oran 0,4081 0,4213 0,667
Aktiflerin Karlılığı 0,2035 0,5523 0,052*
Özsermaye Karlılığı 0,4842 0,6353 0,031**
MDV Devir Hızı 7,1283 8,9375 0,040**
Varlık Devir Hızı 1,2072 1,2153 0,799
Özkaynak Devir Hızı 4,5096 5,3421 0,162
Alacak Devir Hızı 5,26 5,320 0,342
Finansal Kaldıraç 0,3992 0,3442 0,103
* %10 düzeyinde anlamlı, ** %5 düzeyinde anlamlı, *** %1 düzeyinde anlamlı
Tablo 2’de ise aynı yıllarda Alman sanayi şirketleri incelenmiştir. UFRS’ye
geçişte meydana gelen farkın anlamlı olduğu rasyolar ise sadece karlılık rasyoları
ve MDV devir hızı rasyosu olmuştur. UFRS’ye geçişte karlılıklarda artış
yaşandığı tespit edilmiştir.
39
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Tablo 3. UFRS Öncesi 10 Yıl ve UFRS Sonrası 10 Yıl Türkiye Sanayi Endeksi
Şirketlerinin Finansal Oranları Arasındaki Değişim ve T Testine Göre Anlamlılık
Düzeyi
Oranlar
UFRS Öncesi 10
Yıl Ortalaması
(1995-2004)
UFRS Sonrası 10
Yıl Ortalaması
(2005- 2014)
P Değeri
Cari Oran 1,8904 2,5143 0,000***
Asit-Test Oranı 1,1379 1,5210 0,000***
Nakit Oran 0,4323 0,6863 0,000***
Aktiflerin Karlılığı 7,7207 5,3566 0,273
Özsermaye Karlılığı 9,3059 6,1883 0,558
MDV Devir Hızı 4,5638 3,6648 0,016**
Varlık Devir Hızı 1,1924 0,999 0,003**
Özkaynak Devir Hızı 6,3843 8,0083 0,000***
Alacak Devir Hızı 7,98 4,8995 0,000***
Finansal Kaldıraç 0,6062 0,2752 0,172
* %10 düzeyinde anlamlı, ** %5 düzeyinde anlamlı, *** %1 düzeyinde anlamlı
Tablo 4. UFRS Öncesi 10 Yıl ve UFRS Sonrası 10 Yıl Alman Sanayi Endeksi
Şirketlerinin Finansal Oranları Arasındaki Değişim ve T Testine Göre Anlamlılık
Düzeyi
Oranlar
UFRS Öncesi 10
Yıl Ortalaması
(1995-2004)
UFRS Sonrası 10
Yıl Ortalaması
(2005- 2014)
P Değeri
Cari Oran 1,6378 1,8092 0,033**
Asit-Test Oranı 0,9323 1,1308 0,057*
Nakit Oran 0,3813 0,4781 0,035**
Aktiflerin Karlılığı 0,3074 0,4043 0,423
Özsermaye Karlılığı 0,4240 0,6321 0,461
MDV Devir Hızı 26,224 0,0575 0,150
Varlık Devir Hızı 1,44 1,19 0,002**
Özkaynak Devir Hızı 4,595 5,067 0,003**
Alacak Devir Hızı 5,707 5,7042 0,992
Finansal Kaldıraç 0,4061 0,3766 0,111
* %10 düzeyinde anlamlı, ** %5 düzeyinde anlamlı, *** %1 düzeyinde anlamlı
Tablo 3 ve 4 ise, Türk ve Alman Sanayi endekslerinde yer alan firmaların UFRS
öncesi 10, ve UFRS sonrası 10’ar yıllık finansal oranları incelemeye tabi
40
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
tutulmuştur. Türk şirketleri incelendiğinde likidite ve faaliyet oranlarındaki
değişimin anlamlı olduğu görülmektedir. Alman şirketlerinde ise 10 yıllık süreçte
yine likidite oranlarının tamamında ve faaliyet oranlarından, varlık ve özkaynak
devir hızlarındaki değişimin anlamlı olduğu tespit edilmiştir.
5.Sonuç ve Tartışma
UFRS’ye geçişin gerçekleştiği 2005 yılından önceki ve sonraki 3’er yıllık
dönemlerde Alman işletmelerinin karlılık oranları dışındaki diğer finansal
oranlarında meydana gelen değişimin anlamlı olmadığı tespit edilirken, analiz
10’ar yıllık dönemlere genişletildiğinde finansal oranlardaki değişimin likidite ve
faaliyet oranlarında anlamlı olduğu tespit edilmiştir. Bunun nedeni hakkında,
Almanya’da UFRS’ye 2005 yılından önce gönüllü olarak geçen şirketlerin
olmasından kaynakladığı düşünülmektedir. Bu nedenle analiz kısa dönemli
gerçekleştirildiğinde anlamlı çıkan oran sayısı düşükken, analiz süresi
genişletildiğinde daha fazla sayıda finansal orandaki değişikliğin anlamlı olduğu
göze çarpmaktadır.
Türkiye açısından ise şirketlerin finansal tabloları, Avrupa Birliği uyum yasaları
çerçevesinde zorunlu geçişin yaşandığı 2005 yılından sonra UFRS’ye uygun hale
gelmiştir. Dolayısıyla gerek 3 yıllık gerekse 10 yıllık dönem analiz sonuçlarında,
Almanya’ya göre finansal oranlarda daha fazla farklılığın olduğu göze
çarpmaktadır. Likidite oranları her iki durumda da anlamlı oranda değişiklik
göstermiştir. 3 yıl öncesi, 3 yıl sonrası analize tabi tutulduğunda likidite ve
karlılık oranları anlamlı değişiklik gösterirken, 10 yıllık dönemde ise likidite
oranlarıyla beraber faaliyet oranları anlamlı ölçüde değişiklik göstermiştir. Sonuç
olarak UFRS’ye geçişin finansal tablolara etkisi incelendiğinde, her iki ülke de
uzun dönemde likidite ve faaliyet oranlarında anlamlı değişikliklerin olduğu
saptanmıştır.
Kaynakça
Ağca, A. ve Aktaş, R. (2007). First Time Application of IFRS and Its Impact on
Financial Ratios: A Study on Turkish Listed Firms. Problems and
Perspectives in Management. 5(2), 99-112.
41
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Alkan, G.İ. ve Doğan, O. (2012). Uluslararası Finansal Raporlama
Standartları’nın Finansal Rasyolara Kısa ve Uzun Dönemli Etkileri:
İMKB’de Bir Araştırma. Muhasebe ve Finansman Dergisi. 87-100.
Aygün, Mehmet vd. (2016), Uluslararası Finansal Raporlama Standartlarının
Finansal Oranlar Üzerindeki Etkisi: Borsa İstanbul Üzerine Bir İnceleme,
Yüzüncü Yıl Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 1, 126-
139.
Ball R. (2006). International Financial Reporting Standards (IFRS): Pros And
Cons For Investors. Accounting and Business Research, 36(1), 5-27.
Bayazıtlı E., Çelik O. ve Üstündağ S. (2006), Meslek Mensupları için Türkiye
Muhasebe Standartlarına Genel Bakış, Ankara, TURMOB Temel Eğitim ve
Staj Merkezi Yayınları, No: 67.
Callao, S., Jarne J.I. and Lainez J.A. (2007). Adoption of IFRS in Spain: Effect
on the Comparability and Relevance of Financial Reporting. Journal of
International Accounting, Auditing and Taxation, 16: 148–178
Durmuş B., Yurtkoru E.S., Çinko M. (2016), Sosyal Bilimlerde SPPS’le Veri
Analizi. Beta Yayınları. 6. Baskı
Gör Y., Cengiz S. ve Dilsiz, M. Ş. (2016), Uluslararası Finansal Raporlama
Standartlarının (UFRS) Finansal Oranlar Üzerindeki Etkisi: Bist’de Bir
Araştırma, Çukurova Üniversitesi İİBF Dergisi, 20:2 53-64.
Güvemli, O. ve Güvemli B. (2015),Türk Ticaret Kanunlarının Türk Muhasebe
Düşüncesinin Gelişmesindeki Etkileri, Muhasebe ve Finans Tarihi
Araştırmaları Dergisi, Sayı 8, 26-50.
Hung, M. and Subramanyam, K. (2007), Financial Statement Effects of Adopting
International Accounting Standards: The Case of Germany, Review of
Accounting Studies, 12(4), 623-657.
Iatridis, G. and Rouvolıs, S. (2010), The Post- Adoption Effects of the
Implementation of International Financial Reporting Standards in Greece,
Journal of International Accounting, Auditing and Taxation, 19(1): 55-65.
Klimczak, K. M. (2011), Market Reaction to Mandatory IFRS Adoption:
Evidence from Poland, Accounting and Management Information Systems,
10(2), 228-248.
Kocamaz, H. (2012). Uluslararası Muhasebe Standartlarının Dünyada ve
Türkiye’de Oluşum ve Gelişim Süreci. Kahramanmaraş Sütçü İmam
Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 2(2), 105-120.
42
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Lantto, A. M. and Sahlstrom, P. (2009). Impact Of International Financial
Reporting Standard Adoption On Key Financial Ratios, Accounting And
Finance, 49: 341-361.
Pazarskis, Michail vd.(2011), IFRS adoption effects in Greece: Evidence from
the IT sector. MIBES Transactions-International Journal, 5(2), 101-111.
Silva, F.J.F., Do Couto, G.M.M.And Corderio, R.M. (2009), Measuring The
Impact Of International Financial Reporting Strandards (Ifrs) To Financial
Information Of Portuguese Companies, Revista Universo Contabil
Blumenau, 5 (1), 129-144.
SPK (2003), Seri:XI, No:25 Sayılı Sermaye Piyasasında Muhasebe Standartları
Hakkında Tebliğ, Ankara. http://www.spk.gov.tr/Sayfa/Dosya/589,
E.T.:10.12.2018.
SPK (2008), Seri:XI, No:29 Sayılı Sermaye Piyasasında Finansal Raporlamaya
İlişkin Esaslar Tebliği, Ankara. http://mevzuat.spk.gov.tr/Onceki/ ,
E.T.:10.12.2018.
TÜRMOB (2001), Türkiye Muhasebe Standartları 2001, Ankara.
Zencirkıran, S. (2015), Uluslararası Muhasebe ve Denetim Standartlarının Ulusal
Düzeydeki Mevzuat İle İlişkisi: Türkiye Örneği, Sayıştay Dergisi, 98, 61-
74.
29/07/2017 Tarih 30138 Sayılı Resmi Gazete (2017), Büyük ve Orta Boy
İşletmeler İçin Finansal Raporlama Standardı Hakkında Tebliğ,
http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2017/07/20170729M1-1.htm ,
E.T.:15.12.2018.
43
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
1979-2018 Yılları Arasında Türkiye Muhasebe Eğitimi
Sempozyumlarında Sunulan Bildirilerin Metodolojilerinin
İncelenmesi
Seçkin GÖNEN1
Mithat RASGEN2
ÖZ
Sermaye piyasalarının küresel çapta gelişimi ile birlikte işletmelerin muhasebe bilgi
sistemlerinde oluşturdukları bilgiler, finansal bilgi kullanıcıları için oldukça önemli bir
hale gelmiştir. Bu bilgileri oluşturan muhasebe meslek mensupları, görevlerini
gerçekleştirirken muhasebenin temel kavramlarından biri olan sosyal sorumluluk kavramı
gereği, çıkar çatışmalarında tarafsız davranmalı, meslek faaliyetlerini kamu yararı
doğrultusunda sürdürmelidir. Bu durum, meslek mensuplarının mesleki eğitimlerinin ve
temel etik ilkelere olan ahlaki sorumluluklarının mesleğe başlamadan elde etmesiyle
sağlanabilmektedir. Dolayısıyla mesleki faaliyetlerini gerçekleştirmeden önce alınan
muhasebe eğitimi, muhasebede üretilen bilgilerin kalitesini önemli derece etkilemektedir.
Muhasebe eğitimi, orta öğretimde lise düzeyinde, yükseköğretimde ise ön lisans, lisans
ve lisansüstü düzeyde öğrencilere aktarılmaktadır. Bununla birlikte mesleki kuruluşların
gerçekleştirdikleri eğitim ve seminerler, akademik personellerin yayımladığı bilimsel
çalışmalar ile kongre ve sempozyumlarda gerçekleştirilen akademik tartışma ortamları ve
fikir alış verişleri muhasebe eğitiminin gelişmesine önemli katkılar sağlamaktadır. Bu
çalışmada Türkiye’de muhasebe ve muhasebe eğitiminin tarihsel gelişimi incelenmiş,
1979 – 2018 yılları arasında düzenlenmiş olan Türkiye Muhasebe Eğitimi
Sempozyumu’nda sunulmuş bildirilerin içerik analizi gerçekleştirilmiştir.
Çalışmanın temel amacı, sempozyumda sunulmuş olan bildirilerin özetleri üzerinden
gerçekleştirilen içerik analizi ile çalışmaların yıllara, üniversitelere, konulara, kullanılan
araştırma yöntemlerine ve ulaşılan sonuçlara göre sınıflandırmasını yapmak, geçmişin,
bugünün ve geleceğin muhasebe eğitimi üzerindeki dağılımlarını ve etkilerini tespit
etmek, elde edilen bulguları da konu ile ilgili bilgiye ihtiyaç duyan kullanıcılara
aktarmaktır.
Anahtar Kelimeler: Muhasebe Eğitimi, Muhasebe Eğitimi Sempozyumu Tarihi, İçerik Analizi.
JEL Sınıflandırması: M40, M41, M49
1 Prof. Dr., Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İşletme Bölümü,
seckin.gonen@deu.edu.tr 2 Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, mithatrasgen@gmail.com
44
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Examination of Methodology of Papers Presented in Accounting
Education Symposiums in Turkey Among the Years, 1979-2018
ABSTRACT
With the global development of capital markets, the information generated by enterprises
in accounting information systems has become very important for the users of financial
information. When performing their duties, accounting professionals who make up this
information should act impartially in the conflicts of interest and maintain their
professional activities in accordance with the public interest as a matter of social
responsibility concept, which is one of the basic concepts of accounting. This situation
can be achieved by obtaining the professional responsibilities of the professions and their
moral responsibilities to the basic ethical principles before they start the profession.
Therefore, the accounting education taken prior to realizing its professional activities
significantly affects the quality of the information produced in accounting.
Accounting education is given to the students at upper secondary level in secondary
education and in higher education at undergraduate, graduate and postgraduate levels. In
addition, the educational seminars carried out by the professional organizations, and the
academic studies published by the academic staff as well as the academic discussion
environments and exchanges in the congresses and symposiums provide important
contributions to the development of accounting education. This study examines the
historical development of accounting and accounting education in Turkey and makes the
content analysis of papers presented at the Turkey Accounting Education Symposiums
between the years of 1979 – 2018.
The main aim of the study is to classify the studies according to years, universities,
subjects, research methods used and results obtained using the content analysis based on
summaries of abstracts presented in the symposiums, to determine the distributions and
effects of the past, present and future on accounting education, and to convey the findings
to users who need relevant information about the subject matter.
Key Words: Accounting Education, Accounting Education Symposium History, Content Analysis
JEL Classification: M40, M41, M49
1. Giriş
Muhasebe mesleğinin doğasında var olan çıkar çatışması ve muhasebe bilgi
sisteminin bilgi teknolojileri ve küreselleşme ile birlikte karmaşık bir yapı haline
dönüşmesi, üretilen finansal bilginin doğru, güvenilir ve etik sorumluluklara tam
45
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
olarak uygun bir şekilde oluşturulmasının önündeki en büyük engellerdir. Bu
sorunun çözümü için uygulayıcıların mesleki yeterliliklerini sağlamaları sürekli
kontrol edilmeli, küresel dünyadaki değişimler ve gelişimler sıkı bir şekilde takip
edilerek meslek mensuplarına aktarılmalıdır.
Muhasebe eğitimi kavramı olarak genelleştirilen bu süreç, orta öğretim ve
yükseköğretimdeki eğitimleri kapsamakla birlikte yeterli görülmemektedir.
Bununla birlikte dernek ve kamu kuruluşlarının eğitimleri ile düzenlenen
konferans ve sempozyumlarda uygulayıcılara önemli katkılar sağlamaktadır. Bu
amaçla 1979 yılında düzenlenmeye başlayan ve süreklilik sağlayan Türkiye
Muhasebe Eğitimi Sempozyumları, muhasebe eğitimindeki yeni eğitim
boyutlarını, teknolojik gelişmeleri, muhasebe alanında yaşanan gelişmeleri, bilgi
çağında eğitimle ilgili ortaya çıkan değişimleri tespit ederek muhasebe
eğitimindeki sorunlara yeni çözüm ve öneriler getirerek konu hakkında birçok
bilimsel çalışmayı literatüre kazandırmıştır.
Çalışmanın birinci bölümünde muhasebe eğitiminin tarihi kısa bir şekilde
özetlenmiş, ikinci bölümünde ise bugüne kadar Muhasebe Eğitimi
Sempozyumlarında sunulmuş bildirilerin içerik analizi yapılmıştır. Bu çalışma ile
birlikte sunulmuş olan bildiriler yıllarına göre, katılımcılarına göre, konularına
göre, kullanılan araştırma yöntemlerine göre ve sonuçlarına göre dağılımları
belirlenmiştir ve analiz edilmiştir.
2. Muhasebe Eğitimi
Muhasebenin işletmenin diğer fonksiyonları ile yakın ilişkilere sahip olması, bir
bilim dalı ve bilgi sistemi olarak görülmesini sağlamış ve bu süreç itibariyle
muhasebe alanında yaşanan gelişmeler hızla artış göstermiştir. Bu anlamda
muhasebe sadece kaydetme işlevinin yerine getirildiği bir fonksiyondan bilimsel
araştırmaların yapıldığı ve karar alıcıların faydalandığı bir yapıya dönüşmüştür.
Muhasebe alanına verilen önemin artması ile birlikte 19. yy’da birçok ülkede
muhasebe mesleğine ilişkin düzenlemeler ve yasalar hazırlanmıştır. Bu
doğrultuda da 1977 yılında muhasebe mesleğini geliştirmeyi ve güçlendirmeyi
amaçlayan Uluslararası Muhasebe Federasyonu (IFAC) kurulmuştur (Gökten ve
Gökten, 2016; 51).
46
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Türkiye’de de mesleki gelişim amacıyla 20.yy’da çeşitli dernekler ve cemiyetler
kurulmuş ve faaliyetlerini sürdürmüşlerdir. Ancak 1989 yılına kadar herhangi bir
yasayla tanımlanmamış olan bu meslek, kişisel beceriler doğrultusunda
yeterliliğine güvenen kişilerin faaliyetlerini sürdürebildiği bir ortamda
gerçekleştirilmiştir. Düzenlenen meslek yasası ile meslek mensubu olabilmenin
şartları belirlenmiş ve 1992 yılında çıkarılan tebliğ ile muhasebe sisteminin
uygulanma esasları açıklanmıştır. Türkiye’deki muhasebe eğitimi tarihi de bu
dönemde hız kazanmış, 1993 yılında Türkiye Serbest Mali Müşavirler ve Yeminli
Mali Müşavirler Odaları Birliği tarafından Temel Eğitim Staj Merkezi
(TESMER) faaliyete geçirilmiştir. Ancak zaman içindeki değişim ve gelişim
muhasebe eğitiminin sadece uygulayıcılara verilen eğitimlerle sınırla kalmayıp,
teknolojik gelişmeler, mesleki değerler ve etik ilkeler doğrultusunda yaşam boyu
öğrenme gerekliliğini ortaya çıkarmıştır (Özbirecikli ve Pastacıgil, 2009; 83).
Türkiye’de orta öğretim kurumlarında lise düzeyinde, yükseköğretim
kurumlarında ise ön lisans, lisans, yüksek lisans ve doktora düzeyinde muhasebe
eğitimi ve öğretimi verilmekte, muhasebe alanında çalışması beklenen nitelikli
insan gücü yetiştirilmektedir. Bununla birlikte gerekli olan bu eğitim öğretim
kurumlarının dışında bilimsel ortamlarda da geliştirilmeli, muhasebe alanında
yeni bilgilerin elde edilmesi sağlanmalıdır. Bu amacı gerçekleştirmek için
dernekler, kamu kurumları ve kamu kurumları niteliğindeki mesleki kuruluşlar
ile akademisyenlerin katkısıyla organize edilen sempozyumlar muhasebe
eğitiminin etkin ve kaliteli olmasına yardımcı olmaktadır (Şengel, 2010; 83). Bu
doğrultuda düzenlenen Türkiye Muhasebe Eğitimi Sempozyumları da muhasebe
eğitiminin değerlendirilmesi ve kalitesinin arttırılmasında önemli katkılar
sağlamıştır.
3. Araştırma
Bu bölümde araştırmanın amacına, araştırmada kullanılan yöntemine ve
araştırmadan elde edilen bulgulara yer verilmiştir.
3.1 Araştırmanın Amacı
Muhasebe Eğitimi Sempozyumları düzenlendikleri tarih itibariyle muhasebe
eğitimlerinin nasıl olması gerektiğini, eğitimdeki sorunların neler olduğunu ve
uygulamaya olan yansımalarını incelemeyi amaçlamıştır. Bu amaçlar
47
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
doğrultusunda ise birçok bilimsel çalışma hazırlanmış ve sempozyumlarda
paylaşılarak literatüre önemli katkılar sağlanmıştır. Bu araştırmanın amacı; 1979
yılından bugüne sürekli olarak düzenlenen sempozyumların içerik analizini
gerçekleştirerek yapılan çalışmaların konuları, kullanılan yöntemleri ve sonuçları
hakkında genel eğilimlerin tespit edilmesi ile bu konuda bilgiye ihtiyaç duyan
kullanıcılara aktarmaktır.
3.2 Araştırmada Kullanılan Yöntem
Araştırmada özetleyici içerik analizi yöntemi kullanılmıştır. Özetleyici içerik
analizinde genel olarak anahtar kelimeler ile içeriğin kodlaması yapılmakta ve
bildiriler bu yöntemle sınıflandırılmaktadır. (Hsieh ve Shannon, 2005; 1277).
Araştırma kapsamında veriler sempozyumu düzenleyen ev sahibi tarafından
yayınlanan bildiri kitaplarındaki bildiri özetleri kullanılarak elde edilmiş ve
bulgular Microsoft Excel programı kullanılarak tablo haline getirilmiştir.
3.3 Araştırmanın Bulguları
Araştırma kapsamında 433 bildiri incelenmiş ve yıllara göre, düzenleyen ev
sahiplerine göre, konularına göre, katılımcılarına göre, konu içeriklerine göre,
kullanılan araştırma yöntemlerine göre ve elde edilen sonuçlara göre temel
kategorilerde sınıflandırılmıştır.
48
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Şekil 1. Yıllara Göre Bildiri Dağılımı
Şekil 1’de görüleceği üzere, Türkiye Muhasebe Eğitimi Sempozyumlarında
toplamda 433 bildiri sunulmuştur. Yıllara göre bildiri dağılımlarına bakıldığında
en çok bildirinin 1990 yılında sunulduğu görülmektedir. Bu yılı ise 19 bildiri ile
2013 yılı ve 17 şer bildiri ile 1983 ve 1989 yılı takip etmektedir. Yıl bazında
ortalama bildiri sayısı ise yaklaşık olarak 12 adettir. Elde edilen bulgulara göre
sempozyuma katılımda süreklilik sağlanmış, sadece 1988, 1992 ve 1994
yıllarında sempozyum düzenlenmediği için bildiri gönderilemediği tespit
edilmiştir.
0
5
10
15
20
25
30
49
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Tablo 1. Düzenleyen Ev Sahiplerine Göre Sempozyum Dağılımı
Ev Sahibi f
İstanbul Üniversitesi 8
Ankara Üniversitesi 5
Marmara Üniversitesi 5
Anadolu Üniversitesi 4
Gazi Üniversitesi 3
Celal Bayar Üniversitesi 2
Hacettepe Üniversitesi 2
Galatasaray Üniversitesi 2
Dokuz Eylül Üniversitesi 1
Ege Üniversitesi 1
Kocaeli Üniversitesi 1
Muğla Üniversitesi 1
Selçuk Üniversitesi 1
Süleyman Demirel Üniversitesi 1
Uludağ Üniversitesi 1
Muhasebe Eğitimi Sempozyumu ilk olarak İstanbul Üniversitesi İşletme
Fakültesi tarafından 1979 yılında düzenlenmiş ve 1988, 1992 ve 1994 yılları
dışında aralıksız olarak farklı üniversiteler tarafından düzenlenmeye devam
etmiştir. Sempozyumu ilk kez organize eden İstanbul Üniversitesi aynı zamanda
sekiz kez bu etkinliği gerçekleştirerek sempozyuma en çok ev sahipliği yapan
üniversite unvanının da sahibidir. İkinci sırada 5 kez sempozyuma ev sahipliği
yapan Ankara Üniversitesi ve Marmara Üniversitesi bulunmaktadır.
Anadolu Üniversitesi ise 4 kez bu etkinliği düzenleyerek üçüncü sırada
bulunmaktadır. Bu üniversitelerini ise Gazi Üniversitesi, Celal Bayar
Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, Galatasaray Üniversitesi, Dokuz Eylül
Üniversitesi, Ege Üniversitesi, Kocaeli Üniversitesi, Muğla Üniversitesi, Selçuk
Üniversitesi, Süleyman Demirel Üniversitesi ve Uludağ Üniversitesi takip
etmektedir. Toplamda 15 üniversite sempozyuma ev sahipliği yapmıştır.
50
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Şekil 2. Konularına Göre Sempozyum Dağılımı
Şekil 2’de görüleceği üzere Muhasebe Eğitimi, düzenlenmiş olan Muhasebe
Eğitimi Sempozyumlarının temel konu başlığını oluşturmaktadır. Sempozyumun
organize edilme amacı muhasebe eğitimi sırasında kullanılan yöntemlerin ve
ortaya çıkan sorunların tespit edilmesi olduğundan 17 sempozyumunun temel
içeriğini oluşturmuştur. Bununla birlikte zaman içerisinde teknolojinin ve
küreselleşmenin uygulamalarda getirdiği değişimler nedeniyle eğitim yöntemleri
de farklı boyutlara taşınmıştır. Bu durumun analiz edilmesi için 9 kez Muhasebe
Uygulamaları, 5 kez Muhasebenin Geleceği ve 3’er kez de Teknolojinin ve
Küreselleşmenin muhasebe eğitimine getirdiği yenilikler konusunda
sempozyumlar düzenlenmiştir.
5
3
9
3
17
0 2 4 6 8 10 12 14 16 18
Muhasebenin Geleceği
Küreselleşme ve Muhasebe
Muhasebe Uygulamaları
Teknoloji ve Muhasebe
Muhasebe Eğitimi
51
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Şekil 3. Katılımcılara Göre Bildiri Dağılımı
Muhasebe eğitimi sempozyumlarında toplamda 433 bildiri sunulmuş ve birçok
katılımcı önemli katkılar sağlamıştır. Bugüne kadar 480 katılımcı
sempozyumların bir parçası olmuş ve çalışmalarını oturumlarda sunmuştur.
Katılımcı sayısının bildiri sayısından fazla olmasının sebebi, bir bildiride birden
fazla katılımcının bulunmasıdır.
İstanbul Üniversitesi 42 katılımcı ile sempozyuma en çok katılımcı gönderen
üniversite olmuştur. İstanbul Üniversitesi’ni 37 katılımcı ile Gazi Üniversitesi ve
36 katılımcı ile Dokuz Eylül Üniversitesi takip etmektedir. Sempozyumda sadece
akademisyenler katkı sağlamamış, aynı zamanda kamu kurumları ve kamu
kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları da bilgileri ve tecrübeleri ile
sempozyuma değer katmışlardır. Sempozyumda toplamda 33 katılımcı kamu
kuruluşları adına söz almış ve bilgileri aktarmıştır. Bununla birlikte muhasebe
eğitimi alarak muhasebe uygulayıcısı olan 33 özel sektör çalışanı da mesleki
teknik bilgilerini ve uzmanlıklarını sempozyumdaki diğer katılımcılara
aktarmıştır.
9%
8%
7%
7%
7%
6%6%3%3%
2%
42%
İstanbul Üniversitesi
Gazi Üniversitesi
Dokuz Eylül Üniversitesi
Kamu Kuruluşu
Özel Sektör
Marmara Üniversitesi
Anadolu Üniversitesi
Ankara Üniversitesi
Dumlupınar Üniversitesi
Akdeniz Üniversitesi
Diğer
52
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Tablo 2. Diğer Katılımcıların Üniversitelere Göre Dağılımı
Diğer Katılımcılar f Diğer Katılımcılar f
Ege Üniversitesi 10 Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi 2
Hacettepe Üniversitesi 9 Çukurova Üniversitesi 2
Uludağ Üniversitesi 9 Gaziantep Üniversitesi 2
Bilkent Üniversitesi 8 Karabük Üniversitesi 2
Atatürk Üniversitesi 6 Manas Üniversitesi 2
Celal Bayar Üniversitesi 6 Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi 2
İnönü Üniversitesi 6 Nevşehir Üniversitesi 2
Kafkas Üniversitesi 6 Niğde Üniversitesi 2
Karadeniz Teknik Üniversitesi 6 Sütçü İmam Üniversitesi 2
Başkent Üniversitesi 5 Şırnak Üniversitesi 2
Galatasaray Üniversitesi 5 Ufuk Üniversitesi 2
Mustafa Kemal Üniversitesi 5 Yaşar Üniversitesi 1
Orta Doğu Teknik Üniversitesi 5 Yıldız Teknik Üniversitesi 1
Süleyman Demirel Üniversitesi 5 Aksaray Üniversitesi 1
Yalova Üniversitesi 5 Bozok Üniversitesi 1
Boğaziçi Üniversitesi 4 Erzurum Teknik Üniversitesi 1
Erciyes Üniversitesi 4 Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 1
Muğla Üniversitesi 4 Gediz Üniversitesi 1
Pamukkale Üniversitesi 4 Giresun Üniversitesi 1
Sakarya Üniversitesi 4 Gümüşhane Üniversitesi 1
Selçuk Üniversitesi 4 Haliç Üniversitesi 1
Uşak Üniversitesi 4 İstanbul Bilgi Üniversitesi 1
Afyon Kocatepe Üniversitesi 3 Adnan Menderes Üniversitesi 1
Balıkesir Üniversitesi 3 İzmir Ekonomi Üniversitesi 1
Gaziosmanpaşa Üniversitesi 3 Kadir Has Üniversitesi 1
İstanbul Ticaret Üniversitesi 3 Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi 1
Uşak Üniversitesi 3 Yaşar Üniversitesi 1
Yaşar Üniversitesi 3 Kırıkkale Üniversitesi 1
Yeditepe Üniversitesi 3 Kocaeli Üniversitesi 1
Zonguldak Karaelmas Üniversitesi 3 Maltepe Üniversitesi 1
Atılım Üniversitesi 2 Mersin Üniversitesi 1
Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi 2 Okan Üniversitesi 1
Trakya Üniversitesi 2 Özyeğin Üniversitesi 1
53
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Kamu kurumu ve özel sektör katılımcılarının dışında 28 katılımcı ile Marmara
Üniversitesi ve Anadolu Üniversitesi, 17 katılımcı ile Ankara Üniversitesi, 14
katılımcı ile Dumlupınar Üniversitesi ve 11 katılımcı ile Akdeniz Üniversitesi, en
çok katılımcı gönderen ilk on kurum olmuştur. Katılımcı sayılarının çok fazla
olmasından dolayı ilk on dışında kalan kurumlar diğer katılımcılar şeklinde
sınıflandırılmıştır.
Tablo 2’de görüleceği üzere diğer katılımcılar grubunda 70 farklı kuruma bağlı
201 katılımcı bulunmaktadır. Aralarında Ege Üniversitesi, Hacettepe
Üniversitesi, Uludağ Üniversitesi, Bilkent Üniversitesi, Atatürk Üniversitesi,
Celal Bayar Üniversitesi, İnönü Üniversitesi, Kafkas Üniversitesi, Karadeniz
Teknik Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi olan bu kurumların tamamını ise
üniversitelerden oluşmaktadır.
Şekil 4. Konularına Göre Bildiri Dağılımı
Şekil 4’te araştırma kapsamında incelenen bildirilerin konularına göre dağılımları
yer almaktadır. Görüleceği üzere sempozyumun temel amacı olarak belirlenen
muhasebe eğitimi bildiri dağılımlarında da büyük bir üstünlükle birinci sırada
254
92
32 31 240
50
100
150
200
250
300
Muhasebe Eğitimi
Muhasebe Uygulamaları
Muhasebe Mesleği
Muhasebe Standartları
Muhasebe Denetimi
54
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
bulunmaktadır. Toplamda 433 bildiriden oluşan sempozyum geçmişinde 254
bildiri “Muhasebe Eğitimi” konusunda hazırlanmıştır. İkinci sırada ise 92 adet
bildiri ile “Muhasebe Uygulamaları” konusu bulunmaktadır. Bu konuda genel
olarak tekdüzen ile muhasebe uygulamaları arasındaki ilişki incelenmiş ve
özellikle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu sonrası uygulamadaki değişimler
belirlenmiştir. Bununla birlikte vergi uygulamaları ve Avrupa Birliği yönergeleri
“Muhasebe Uygulamaları” konu başlıklı çalışmaların araştırma konusu olmuştur.
Bildiri dağılımlarında “Muhasebe Mesleği” konusu 32 bildiri ile üçüncü sırasında
bulunmaktadır. Bu konuda yapılan araştırmalar çoğunlukla meslek
mensuplarının sahip olması gereken özellikleri belirlemiş ve muhasebe eğitimi
ile ilişkisini incelemiştir. Bununla birlikte meslek yasaları ve düzenlemeleri ile
uluslararası düzenlemeler incelenmiştir.
Yukarıdaki şekilde görüleceği üzere “Muhasebe Standartları” ve “Muhasebe
Denetimi” diğer konu başlıklarını oluşturmaktadır ve sırasıyla 31 ve 24 adet
bildiri bu konularda sunulmuştur. Çalışmalarda muhasebe standartlarının temel
özellikleri açıklanmış ve uygulama aşamasında gerçekleştirilecek işlemler
belirlenmiştir. Muhasebe denetiminde ise denetim standartlarının açıklamaları ile
denetim sürecinin etkin gerçekleştirilebilmesi için gereken temel kazanımlar ve
denetim faaliyetleri sırasında ortaya çıkabilecek sorunlara karşılık alınacak
önlemler tespit edilmiştir.
Muhasebe Eğitimi konusu 254 bildiri ile sempozyumda en çok çalışılan konu
olmuştur. Genel olarak muhasebe eğitimi, kullanılan eğitim yöntemi, ders
içerikleri ve uygulama için gerekli olan programların yer aldığı 116 bildiriden
oluşmaktadır. İkinci sırada ise Muhasebe Eğitimi ve Teknoloji ilişkisi
incelenmiştir. Gelişen teknolojinin muhasebe uygulamalarını etkilediği ve
dolaylı olarak muhasebe eğitiminin de etkilendiği sonucuna ulaşılmış ve
kullanılan yöntem ve araçların farklılaştırılması ve geliştirilmesi gerekliliği
konusunda 39 adet bildiri sunulmuştur.
55
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Şekil 4. Muhasebe Eğitimi Konusunun İçerik Dağılımı
İçerik dağılımlarının üçüncü sırasında 10 adet bildiri ile muhasebe eğitimi ve
kalite konusu gelmektedir. Muhasebe eğitiminde kalitenin arttırılması ve başarı
oranının yükselmesi için gereken faktörler tespit edilmiş, süreç yaklaşımı ile
toplam kalite yönteminin uygulanması ve eğitimdeki hataların tespit edilerek
ortadan kaldırılması ile kalite odaklı eğitime geçilmesi önerilmiştir.
Dördüncü sırada muhasebe meslek mensuplarına önemli istihdam olanağı yaratan
ve mesleğin yoğun şekilde uygulandığı bankacılık sektörü gelmektedir. Bu
çalışmalarda bankacılık sektörünün ihtiyaçları ve uygulama farklılıkları tespit
edilmiş, muhasebe eğitiminin uygulama örnekleriyle aktarılması gerektiği
önerilmiştir.
İçerik dağılımının beşinci sırasında ise muhasebe eğitimi ve etik konusu
bulunmaktadır. Muhasebenin temel kavramlarından biri olan sosyal sorumluluk
kavramı gereği muhasebe uygulayıcıları faaliyetlerini sürdürürken kamu yararını
gözetmek zorundadır. Bu durumun gerçekleşebilmesi için ise muhasebe
eğitimleri sırasında temel etik ilkelerin uygulayıcılara aktarılması gerekmektedir.
Konuya ilişkin bildirilerde etik ilkelerin muhasebe eğitiminde aktarılmasına
yönelik yöntemler ve içerikler belirtilmiştir. Bildiri sayılarının çok fazla
46%
15%
4%3%
4%
28%
Muhasebe Eğitimi
Muhasebe Eğitimi -Teknoloji
Muhasebe Eğitimi -Kalite
Muhasebe Eğitimi -Bankacılık
Muhasebe Eğitimi - Etik
Diğer
56
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
olmasından dolayı ilk beş dışında kalan muhasebe eğitimi ile ilgili bildiri konuları
diğer konular şeklinde sınıflandırılmıştır.
Tablo 3. Muhasebe Eğitimi Konusu İle İlgili Diğer Konuların İçerik Dağılımı
Diğer Muhasebe Eğitimi Konuları f Diğer Muhasebe Eğitimi Konuları f
Küreselleşme 6 Lojistik 3
Turizm 6 Pazarlama 3
Dış Ticaret 5 Üretim, Hizmet 3
ERP 5 Kurumsal Yönetim 3
İnşaat 5 İmalat 2
Uzaktan Eğitim 5 Sigorta 2
Sermaye Piyasası 4 YMM Eğitimi 2
Vergi 4 Bilişim Sektörü 1
Denetim 3 Enerji sektörü 1
Ekonomi 3 Otomasyon 1
İnsan Kaynakları 3 Tarım 1
Tablo 3’de görüleceği üzere muhasebe eğitim ile ilgili 27 farklı konu 254
bildiride okuyuculara aktarılmıştır. İlk beş konu ile ilgili 183 bildiri yazılmış ve
kalan 22 konu hakkında 71 bildiri katılımcılara sunulmuştur. Özellikle
küreselleşme, dış ticaret ve ERP konularında muhasebe eğitiminin etkisi
incelenmiştir. Ayrıca inşaat, lojistik, imalat, bilişim ve enerji ile tarım sektörü
için gerekli olan muhasebe eğitimi araştırılmış ve uygulayıcıların ihtiyaçları
tespit edilmiştir.
İşletmenin tüm fonksiyonları ile ilişkili olan muhasebe; pazarlama, üretim,
hizmet, insan kaynakları ve denetim birimlerini etkilemektedir. Dolayısıyla
bildirilerde tüm fonksiyonları kapsayan bir eğitim modeli önerilmiştir. Son olarak
muhasebe eğitiminin sermaye piyasası, sigorta işlemleri, genel ekonomi, vergi ve
denetim ile olan ilişkisi analiz edilmiştir.
57
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Şekil 5. Kullanılan Araştırma Yöntemlerine Göre Bildiri Dağılımı
Yukarıdaki şekilde görüleceği üzere bildirilerde en çok inceleme yöntemi
kullanılmıştır. Buna göre konuya ilişkin teorik temeller derinlemesine araştırılmış
ve genel özellikleri ile mesleki uygulamalara yönelik değerlendirmeler
okuyuculara aktarılmıştır. Sempozyumda sunulan 433 bildirinin %62’sine bu
yöntem kullanılmıştır. İkinci sırada bulunan yöntem ise %19 oranla anket
yöntemi olmuştur. Çeşitli formatlarda hazırlanan soru formları konuyla ilgili
kişilere uygulanmış ve görüşleri değerlendirilmiştir.
Bildirilerde; birden fazla uygulamanın ortak ve farklı özelliklerini ortaya
çıkartmak amacıyla karşılaştırmalı analiz, ders programlarının ve konu ile ilgili
yazılmış bilimsel çalışmaların içerik analizi, konunun uygulama aşamasının
açıklanması için örnek olay çalışması, bildiri konularına ilişkin yeni model
önerileri, literatür taraması, yüz yüze görüşme, odak grup ve uygulama örneği
yöntemleri kullanılmıştır.
269
81
23
22
1812
3 311
İnceleme
Anket
Karşılaştırmalı Analiz
İçerik Anaiizi
Örnek Olay Çalışması
Model Önerisi
Literatür Taraması
Yüz Yüze Görüşme
Odak Grup
Uygulama Örneği
58
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Şekil 6. Sonuçlarına Göre Bildiri Dağılımı
Bildirilerde kullanılan yöntemler sonucunda yazarlar belirli sonuçlara ulaşmış ve
okuyuculara bu sonuçları aktarmıştır. Bugüne kadar yazılmış olan 433 bildiriden
212 tanesi yazarın değerlendirmelerini içermektedir. Konuya ilişkin yapılan
incelemeler, literatür taramaları ve model önerileri detaylı bir şekilde
açıklanmıştır. İkinci sırada öneriler bulunmaktadır. Burada kullanılan yöntemin
çıktısı olarak muhasebe eğitiminin kalitesinin ve etkinliğinin artması için
yapılması gereken uygulamalar belirlenmiştir.
Çoğunluğu anket olmak üzere bildirilerin 64 tanesi araştırmalara ait bulguları
içermektedir. Muhasebe eğitimini ve uygulamalarını etkileyen olayların
sonuçları paylaşılmıştır. Son olarak ise 10 tane bildiri de muhasebenin teorik
açıklamalarına ve yasal düzenlemeleri ile uygulamadaki eksikliklerine eleştirel
açıklamalar getirilmiştir.
212
147
64
10
0
50
100
150
200
250
Değerlendirme Öneri Bulgular Eleştirel Açıklama
59
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Şekil 7. Önerilerin İçerik Dağılımı
Yazarlar, araştırmalarından elde ettiği sonuçlar doğrultusunda 147 farklı bildiride
öneride bulunmuştur. Çalışmaların 96 tanesi eğitim programındaki değişiklikler,
uygulamadaki farklılıklar, kullanılan yöntem ve araçlar için alternatif yaklaşımlar
öne sürmüş ve muhasebe eğitiminin kalitesinin arttırılması için farklı yöntemleri
okuyuculara aktarmıştır. İkinci sırada bulunan öneriler ise ders programlarıdır.
Muhasebe eğitiminin mesleki uygulamalara yol gösterebilmesi için müfredatta
bulunması gereken dersler ve bu derslerin ders saatlerine ilişkin öneriler
sunulmuştur. Bununla birlikte muhasebe uygulamalarının temel ilkelere uygun
bir şekilde yürütülebilmesi ve uygulayıcılarının sahip olması gereken nitelikleri
hakkında yasal düzenlemelerin ve uygulamalı eğitimlerin nasıl olması gerektiği
belirlenmiştir.
Çalışmalar arasında bulunan 3 farklı bildiride Genel Hesap Planı, 1 tane bildiri
de ise muhasebe standardı uygulaması önerilmiştir. Son olarak muhasebenin ilgili
60
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
olduğu işletme fonksiyonlarının fazlalığı ve konunun bütünlüğünün sağlanarak
uygulamaya daha donanımlı kişilerin yetiştirilebilmesi için ise Muhasebe
Fakültesi’nin kurulması önerilmiştir.
4. Sonuç
Araştırmada 1979 – 2018 yılları arasında Türkiye Muhasebe Eğitimi
Sempozyumunda sunulmuş olan bildirilerin içerik analizi gerçekleştirilmiştir. Bu
süreçte toplamda 433 bildiri yazılmış ve ortalama her yıl 12 bildiri oturumlarda
dinleyicilere aktarılmıştır. Sempozyumun her yıl düzenlenmesi sebebiyle
bildiriler süreklilik kazanmış ve küçük oranlarda artış ve azalış görülmüştür.
Araştırma sonuçlarında “Muhasebe Eğitimi” konusu sempozyumun en çok
kullanılan teması olmuştur. Bununla birlikte “Muhasebe Uygulamaları”,
“Muhasebenin Geleceği”, “Teknoloji ve Muhasebe” ile “Küreselleşme ve
Muhasebe” temaları da birçok kez sempozyumda incelenen konular olmuştur.
Elde edilen bulgulara göre sempozyumlarda en çok hazırlanan bildiri konusu
muhasebe eğitimidir. Bu durumun temel sebebi sempozyumun ortaya çıkış
amacının muhasebe eğitimindeki sorunların çözümlenmesi olduğu
görülmektedir. Bununla birlikte muhasebe uygulamaları, muhasebe standartları,
muhasebe mesleği ve muhasebe denetimi diğer bildiri konularını
oluşturmaktadır.
Muhasebe eğitimi ile ilgili bildiriler birçok alt başlıkta incelenmiş ve özellikle
teknoloji, kalite, bankacılık, küreselleşme ve etik ile olan ilişkisi araştırılmıştır.
Ayrıca işletme fonksiyonları ile ilişkisi ile bilişim, enerji, imalat, otomasyon,
sermaye piyasası gibi farklı sektörlerle ilgili değerlendirmeler yapılarak
muhasebe eğitiminin bu sektörlerdeki etkisi tespit edilmeye çalışılmıştır.
Araştırmada incelenen bildirilerde birçok araştırma yöntemi kullanılmış,
özellikle durum analizinin yapılabilmesi için konuya ilişkin incelemeler yapılmış,
soru formu kullanılarak hazırlanan anket yöntemi ile araştırmalar
gerçekleştirilmiş, karşılaştırmalı analiz, içerik analizi ve örnek olay çalışması ile
konular derinlemesine tetkik edilmiştir. Bununla birlikte muhasebe eğitiminin
kalitesinin arttırılması için yeni model önerileri ve literatür taraması yapılmıştır.
61
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Sempozyumlarda sunulmuş olan bildirilerin büyük çoğunluğu konu ile ilgili
değerlendirmeler içermektedir. Ayrıca yaklaşık olarak %34 oranında öneri
bulunmaktadır.
Muhasebe uygulamaları küreselleşme, rekabet, sermaye piyasasının hareketliliği
ve teknolojinin gelişmesi ile birlikte sürekli olarak değişime uğramakta ve
yenilenmektedir. Son dönemde 4. Sanayi Devrimi olarak da adlandırılan Endüstri
4.0 kavramı üretim ve teknoloji alanında gerçekleştirdiği değişimle muhasebe
uygulamalarını, dolaylı olarak da muhasebe eğitimi yöntemlerini değiştirecektir.
Teknoloji konusu eğitim sempozyumlarının sürekli olarak bir parçası olmuş ve
muhasebenin geleceği tartışılmıştır. Bu doğrultuda muhasebenin birçok
fonksiyonunu insan gücü yerine bilgi teknolojilerinin kontrolüne bırakan endüstri
4.0 kavramı gelecek dönemde organize edilecek olan sempozyumların da ana
temasını oluşturacağı öngörülmektedir.
Kaynakça
Anadolu Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Türkiye XXVII.
Muhasebe Eğitimi Sempozyumu, 2008.
Anadolu Üniversitesi, İşletme Fakültesi, Türkiye XXIII. Muhasebe Eğitimi
Sempozyumu, 2014.
Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi, Türkiye XXXIV. Muhasebe
Eğitimi Sempozyumu, 2015.
Celal Bayar Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Türkiye XXVII.
Muhasebe Eğitimi Sempozyumu, 2009.
Galatasaray Üniversitesi, Türkiye XXIX. Muhasebe Eğitimi Sempozyumu, 2010.
Galatasaray Üniversitesi, Türkiye XXXVII. Muhasebe Eğitimi Sempozyumu,
2018.
Gazi Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Türkiye XXX. Muhasebe
Eğitimi Sempozyumu, 2011.
Gökten, Pınar Okan ve Soner Gökten, (2016), Uluslararası Eğitim Standartlarına
Genel Bir Bakış: Geçerliğinin Türkiye Açısından Değerlendirilmesi, Gazi
Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 3(6), 49 – 66.
Hsieh, Hsiu- Fang ve Sarah E. Shannon, (2005), Three Approaches to Qualitative
Content Analysis, Qualitative Health Research, 15(9), 1277-1288.
62
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
İstanbul Üniversitesi, İktisat Fakültesi, Türkiye XXXV. Muhasebe Eğitimi
Sempozyumu, 2016.
İstanbul Üniversitesi, İşletme Fakültesi, Türkiye XXXI. Muhasebe Eğitimi
Sempozyumu, 2012.
Marmara Üniversitesi, İşletme Fakültesi, Türkiye XXXVI. Muhasebe Eğitimi
Sempozyumu, 2017.
Özbirecikli, Mehmet ve Arın Pastacıgil, (2009), Türkiye’de Muhasebe
Eğitiminin Gelişim Süreci: IFAC Standartları ile Mukayeseli Bir İnceleme,
Muhasebe ve Finansman Dergisi, 41, 82 – 97.
Selçuk Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Türkiye XXXII.
Muhasebe Eğitimi Sempozyumu, 2013.
Sürmeli, Fevzi, Kerim Banar, H. Erdin Gündüz, Ergün Kaya, A. Banu Başar,
Vedat Ekergil, Mustafa Gül,(2008), Türkiye Muhasebe Eğitimi
Sempozyumları (1979 – 2007), Anadolu Üniversitesi Yayınları, 1801,
Eskişehir.
Şengel, Salim, (2010), Sürekli Muhasebe Meslek Eğitiminin Önemi ve Bir
Değerlendirme, Muhasebe ve Finansman Dergisi, 47, 81 – 94.
63
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Ticaret Ortaokulları ve Ticaret Liselerinin Cumhuriyetin İlk Kırk
Yılındaki Gelişimi (1923- 1959)
Batuhan GÜVEMLİ1
Muhsin ASLAN2
ÖZ
Cumhuriyetin başlangıcında işletme ve muhasebe ile ilgili oluşturulan ilk ve tek öğretim
kurumları ticaret ortaokulları ve ticaret liseleridir (1924). 1923-1959 yılları arasına
yayılan bu sürecin ticaret okulları nezdinde ayrıntılı olarak incelenmesi bu çalışmanın
temel amacını oluşturmaktadır. Çalışma içerisinde detaylı olarak incelenen birkaç
yükseköğretim kurumu ile ticaret ortaokulları ve ticaret liseleri birlikte ülkenin işletme ve
muhasebe eğitimini üstlenmişlerdir. Ticaret ortaokulları ve liselerinin en kaliteli
eğitimlerini 1943-1959 döneminde verdiklerini o dönemin eğitim programlarından ve
dönemin öğretmenlerinin yazdıkları eserler üzerinden görmek olanağı vardır. Zaman
içerisinde (1959 – 1982) oluşturulan İktisadi ve Ticari İlimler Akademileri ve bağlı
okullar işletme ve muhasebe eğitimini Anadolu’ya yaygınlaştırmıştır. Ticaret liseleri de
buna paralel bir düşüş yaşamış ve giderek ticaret meslek liseleri haline dönüşmüşlerdir.
Anahtar Kelimeler: Ticaret liseleri, ticaret ortaokulları, muhasebe eğitimi.
JEL Sınıflandırması: A20, A21, M40
Progress of Commercial Secondary Schools and Commercial High
Schools During the First Forty Years of the Republic (1923 - 1949)
ABSTRACT
Commercial secondary schools and commercial high schools were the first and the only
educational institutions that were established on the basis of business and accounting
during the inception of the Republic. The aim of this paper is to examine the progress of
these educational institutions between the years 1923 and 1959. Higher educational
institutions along with commercial secondary schools and commercial high schools
undertook the business and accounting education of the country. The works of the
teachers and the educational programs of the period reveal that these institutions reached
their peak as of quality between 1943 - 1959. Academies of Economics and Commercial
Sciences and related institutions spread business and accounting education through
Anatolia between 1959 and 1982. During that period, commercial high schools have
1 Prof.Dr., Trakya Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi 2 Öğr.Grv.Dr., Yıldız Teknik Üniversitesi Meslek Yüksekokulu
64
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
experienced a parallel decline and eventually transformed into trade vocational high
schools.
Key words: Commercial high schools, commercial secondary schools, accounting education.
JEL Codes: A20, A21, M40
65
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Ezerskiy’in Muhasebede Önerdiği Üçlü Kayıt Sistemi Üzerine Bir
Değerlendirme Yıldız AYANOĞLU1
S. Serap YANIK2
Gulnur SULTANKHANOVA3
ÖZ
Çift taraflı kayıt yönteminin bir kayıt metodolojisi olarak sistematik bir şekilde
açıklanması ilk olarak Luca Pacioli tarafından XV. yüzyılın sonunda yapılmış ve süreç
içinde tüm dünyada kabul görmüştür. Ancak bu sistemi eleştiren muhasebeciler, alternatif
kayıt sistemi arayışını sürdürmüşlerdir. Sistemi sert bir dille eleştiren yazarlardan biri
de Rus iktisatçı, muhasebeci ve din adamı F.V. Ezerskiy’dir. Kendisi 1870 yılında
Dresden’de yayınladığı “Yeni Sistemin İlk Denemesinin Açıklanması” adlı kitabında çift
taraflı kayıt yönteminin eksikliklerini açıklamış ve alternatif olarak üçlü kayıt sistemini
önermiştir. Bu sistem XIX. yüzyılın son çeyreğinde XX. yüzyılın başlarında Rusya’nın bazı
bölgelerinde uygulanmıştır. Sistemin yazar tarafından “üçlü” olarak isimlendirilmesinin
sebebi üç hesabın kullanılması - nakit, mevcutlar ve sermaye; üç deftere yer verilmesi -
günlük kontrol defteri, sermaye defteri ve rapor defteri; kayıtların üç taraflı yapılması -
artış, azalış ve kalan.
Bu çalışmada, Ezerskiy’in üçlü kayıt yöntemini geliştirme gerekçelerine değinilmiş,
sistemin özellikleri örneklerle açıklanmış, çift taraflı kayıt yöntemiyle karşılaştırılmış ve
başarısız olma nedenleri tartışılmıştır. Bu yöntemin ön plana çıkan özellikleri: nakit
esasına dayandırılmış olması, borçların sermayenin içerisinde düşünülmesi ve
alacaklara, tahsil edilmedikçe kayıtlarda yer verilmemesidir. Yapılan literatür
incelemesinde bazı Rus yazarların sistemden evrensel nitelik taşıdığına dair övgüyle
bahsederken, bazı yazarların ise bunun yeni bir sistem olmadığını ve eksikliklerinin
olduğuna dair ciddi bir şekilde eleştirdikleri görülmüştür. Kanımızca söz konusu üçlü
kayıt yöntemi çift taraflı kayıt yönteminin nakit esasında farklı bir uygulama biçimidir ve
günümüz karmaşık ekonomik işlemlerine cevap verebilecek ayrıntıda değildir. Fakat
muhasebenin tarihsel gelişiminde muhasebe teorisinde iz bırakmış, hatta bazı yazarlara
göre muhasebe derslerinde anlatılması gereken bir yöntem olarak değerlendirilmiştir.
1 Prof.Dr., Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi,
yildiz.ayanoglu@gazi.edu.tr 2 Prof.Dr., Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi,
seraps@gazi.edu.tr 3 Araş.Gör., Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi, İşletme Bölümü, s_gul@mail.ru
66
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Dolayısıyla bu çalışma ile üçlü kayıt yönteminin özellikleri açıklanarak Türkçe alan
literatürüne katkı sağlanacağı düşünülmektedir.
Anahtar kelimeler: F.V. Ezerskiy, Üçlü Kayıt Sistemi, Rus Muhasebe Tarihi, Muhasebe Teorisi.
JEL Sınıflandırması: M41, N01
An Evaluation On Triple-Entry Accounting System Ezersky
Recommended in Accountancy
ABSTRACT
The systematical explanation of double-entry bookkeeping as a recording methodology
was first done by Luca Pacioli at the end of the 15th century and it was adopted in the
whole world in the process. Yet, the accountants who criticize this system have pursued
being in search of alternative recording system. One of the authors who severely
criticized the system is Russian economist, accountant and religious man F.V. Ezersky.
He expressed the deficiencies of double-entry accounting system in his book “The First
Public Experience of the New System” he published in Dresden in 1870 and offered
triple-entry accounting system alternatively. This system was implemented in some areas
of Russia in the last quarter of the 19th century and at the beginning of the 20th century.
The reason the system was entitled “triple” by the author is the use of three accounts:
cash, assets and capital; the inclusion of the three books – check book, the capital book
and the report book; the recording of triple entry bookkeeping-increase, decrease and
balance.
In this study, justifications of developing triple-entry bookkeeping method of Ezersky have
been mentioned, the features of the system have been illustrated, it has been compared
with double-entry system of bookkeeping and the reasons for being failure have been
discussed. Prominent features of this method are - it is cash-basis accounting, debts are
thought to have been in equity capital and excluding receivables in accounts unless they
are collected. In the literature review done; while some Russian authors spoke highly of
the system as it was internationally qualified, others were seen to criticize it seriously
about it’s not being a new system and it had deficiencies. As for us, triple-entry
accounting method is a different application form of double-entry accounting method on
the cash basis and it is not detailed enough to satisfy the complicated transactions of
today. However, it has left a trace in the accounting theory in the historical development
of accountancy and even according to some authors it has been valued as a method which
should be lectured in accountancy classes. Hence, expressing the features of triple-entry
bookkeeping method, it is thought to contribute to Turkish field literature.
67
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Keywords: F.V. Ezersky, Triple-Entry Accounting System, Russian Accounting History, Theory of
Accounting.
JEL Classification: M41, N01
1. Giriş
Muhasebenin tarihsel gelişim sürecinde en az hatayla en doğru bilgiyi üreten
kayıt sistemini geliştirmek muhasebe bilim adamlarının çalışma odağında
olmuştur. Tek taraflı kayıt yöntemi, çift taraflı kayıt yöntemi, merdiven yöntemi
gibi sistemlerin yanı sıra 19.yüzyılın ikinci yarısında önerilen ve “üçlü Rus kayıt
sistemi” olarak isimlendirilen bir yöntem de bulunmaktadır. Bu kayıt yöntemi
Rus İmparatorluğu dönemindeki ünlü iktisat ve muhasebe bilim adamlarından
biri olan Fedor Venediktovich Ezerskiy(1) tarafından önerilmiş ve uygulamaya
geçirilmeye çalışılmıştır. O dönemde muhasebe camiasında olumlu ve olumsuz
eleştirilere maruz kalan bu yeni yöntem, XIX. yüzyılın sonlarında Moskova ve
St.Petersburg’ta uygulamaya geçmiştir. Ancak Rus İhtilalinden sonra da çift
taraflı kayıt yönteminin uygulanmasına devam edilmesi ve bu arada Ezerskiy’in
vefat etmesi, bu yöntemin zaman içerisinde unutulmasına sebep olmuştur. Diğer
taraftan yazarın bazı eserleri Stalin dönemindeki “büyük temizlik” sırasında
birçok bilim adamının eserleri gibi imha edilmiştir. Bu yöntem Komünizm düzeni
yıkıldıktan sonraki son 30 yılda literatürde tekrar yer almış ve özellikle Rus
akademisyenler tarafından değerli bulunup araştırmalara konu olmuştur. Yazarın
önerdiği yöntemin daha iyi anlaşılabilmesi için döneminde İngilizce, Almanca ve
Fransızca olarak çevrilen eserlerinin bazılarına ulaşılmış, halen de Rusya’da diğer
çalışmaları incelenmektedir. Bu durum Ezerskiy’e olan ilginin arttığını, önerdiği
sistemin hala tartışıldığını ve günümüz muhasebecilerin dikkatini çektiğini
göstermektedir.
Son dönemlerde Rusça olarak yayınlanan kaynaklarda genellikle üçlü kayıt
yönteminin artıları ve eksileri tartışılmakta, uygulamanın nasıl olacağına yönelik
az sayıda çalışma bulunmaktadır. Bu çalışmanın amacı yöntemin özelliklerini
açıklamak ve bir örnek uygulama üzerinden çift taraflı kayıt yönteminden
farklarını ortaya koyarak, Türkçe alan literatürüne kazandırmaktır.
1 Kiril alfabesinden Latin alfabesine çeviride Ezerskiy, Ezersky, Ezerskii, Yezersky ya da Yezerskii
şeklinde yazıldığı görülmüştür. Türkçe literatürde Prof. Dr. Oktay Güvemli tarafından “Muhasebe
Tarihi” (2000), 3.cilt, s.303-304’te yazarın ismi Ezerskiy olarak kullanıldığından, çalışmada da
yazımı bu şekilde tercih edilmiştir.
68
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
2. Ezerskiy’in Üçlü Kayıt Yöntemini Geliştirme Gerekçeleri
F.V. Ezerskiy’in, çift taraflı kayıt yöntemine alternatif oluşturmak amacıyla
önerdiği “Üçlü Rus Kayıt Sistemi”, dünyada muhasebe teorisinin mirasları
arasında sayılmaktadır. Muhasebede “üçlü kayıt sistemi” olarak bilinen bir başka
çalışma da Japon bilim adamı Yuji Ijiri tarafından XX. yüzyılın sonlarında
önerilmiştir (Samusenko, 2013:45). Ancak çalışmamızda Ezerskiy’den farklı
olduğu için Japon yazarın çalışmasına ve bu iki yöntemin karşılaştırılmasına yer
verilmemiştir. Diğer taraftan Aslan ve Türün (2018:2564) “Blok Zinciri
Teknolojisi ve Üç Yanlı Muhasebe Sistemi” adlı çalışmalarında konu edilen ve
çift taraflı muhasebe kayıtlarına ek olarak “üçüncü kayıt ortamı yarattıkları için
üç taraflı muhasebe olarak tanımlanan” kayıt sistemi ile Ezerskiy’in kayıt sistemi
arasında da bir ilişki bulunmamaktadır. Bu sebepledir ki, Ezerskiy’in önerdiği
sistem literatürde “üçlü Rus kayıt sistemi” olarak geçmektedir.
“Üçlü Rus kayıt sisteminin” fikir babası olan Ezerskiy, profesyonel kariyerinin
ilk yıllarında kamu kurumlarında muhasebeci ve denetçi olarak çalışmıştır.
Denetçi olarak çalıştığı dönemlerde finansal tablolarda gördüğü hile ve hatalar
nedeniyle çift taraflı kayıt yönteminin eksikliklerini düşünmeye başlamıştır.
1868'de, 33 yaşında iken Dresden'e gitmiş ve orada birkaç yıl boyunca çeşitli
dillerde muhasebe literatüründeki kitapları okuyarak muhasebe bilimini
zenginleştirmiştir (Valebnikova, 1993:35). Ezerskiy’de, üçlü kayıt sistemi
düşüncesi bu dönemlerde olgunlaşmış ve 1870 yılının başında Dresden'de
yayınladığı “Yeni Sistemin İlk Uygulamasının Açıklanması” (The First Public
Experience of the New System) adlı çalışmasında muhasebede üçlü kayıt sistemi
fikrini açıklamıştır.
Ezerskiy 1870'te Rusya’ya döndüğünde 28 Mart 1870 tarihli “Moskova
Haberleri” dergisinde “Üçlü Rus Kayıt Sistemi” adlı makaleyi yayınlamış ve
Rusya'da ilk defa yeni bir muhasebe sistemini geliştirdiğini iddia etmiştir. Ancak
bu fikir büyük bir eleştiri dalgası altında kalmış, çoğu muhasebe uygulayıcıları
arasında destek bulamamıştır. Bugüne kadar yapılan çalışmalarda da yazarlar
Ezerskiy'in sunduğu muhasebe sisteminin evrenselliğini haklı çıkarmaya veya
eleştirmeye yönelmişlerdir.
69
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Her şeye rağmen yazar çift taraflı kayıt sisteminin eksikliklerini eleştirmeye ve
kendi önerdiği üçlü kayıt sisteminin üstünlüğünü savunmaya devam etmiş ve
1873 yılında “Yeni Sisteme Göre Ticari Muhasebenin Teorisi” (Theory of
Commercial Accounting According to the New System) ve 1876 yılında “Çift
Taraflı İtalyan Muhasebe Sistemine Göre Doğru Düzenlenen Bilançoda Hile,
Kayıp ve Hataların Gizlenmesi ve Üçlü Rus Muhasebe Sistemin Doğruluğuna
İlişkin Kanıtların Açıklanması” (The frauds, losses and errors in balance sheets
as a part of the double-entry system of bookkeeping and detected by the indicators
to the accuracy of the accounts offered by the Russian triple-entry accounting
system) adlı kitaplarını yayınlamıştır (Novikov, 2012:8). Çift taraflı kayıt
sistemini “kafa karıştırıcı ve herkese istediği gibi aktif ve pasif hesabı açma
fırsatı” verdiğinden dolayı eleştiren Ezerskiy, bu kayıt sistemini çift taraflı
muhasebe sistemine karşı geliştirmiştir. Çalışmalarında şöyle yazmıştır: “Çift
taraflı kayıt sistemi borçlu (debit) ve alacaklı (credit) hesaplarla göz boyuyor, bu
da hileler için fırsatlar yaratıyor” (Kuter ve Gurskaya, 2010:60).
Ezerskiy, yayınladığı çalışmalarında sorun olarak gördüğü “işletmelerin
istedikleri zaman başarılarını görememek” sıkıntısını çözmeyi amaçlamıştır.
Yazara göre bu sorunun çözümü ekonomik faaliyetlerin işletmenin fiili
performansına etkilerini eş zamanlı takiple yapılabileceğini öne sürmüştür.
Ezerskiy’e göre “dünyadaki girişimciler ve yöneticiler körü körüne karar
vermekte, çünkü işletmenin finansal sonuçlarını ancak dönem sonunda tüm
kapanış kayıtları yapıldıktan ve bilanço çıkarıldıktan sonra
görülebilmektedir.”(Novikov, 2012:8) Ezerskiy’in bu fikri günümüz muhasebe
bilim adamlarından biri olan Ya.V. Sokolov (Kaplin, 2008:3) tarafından da
desteklenmiştir. Sokolov, çift taraflı kayıt sistemine göre tutulan kayıtlardan
hareketle karar veren yöneticiyi, ön camı şeffaf olmayan kumaşla kaplanmış bir
arabanın direksiyonunu tutan sürücüye benzetmiştir. “Sürücü (yönetici) arka
camdan sadece kat edilen mesafeyi görür, oysaki muhasebe sistemi arabanın ön
camıdır. İşletmede her gün işlemler yapılır, ancak bunların finansal sonuçları
daha sonra raporlara yansıtılır.”
Ezerskiy, geleneksel muhasebe sisteminde ekonomik birimin herhangi bir zaman
diliminde finansal performansı hakkında bilgi sağlayamadığını eleştirmiş ve
sağlıklı sonuçların sadece bilanço düzenlendikten sonra alınabileceğini
belirtmiştir. Ayrıca bilançonun düzenlenme tarihi ile onaylanma ve yayınlanma
70
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
tarihleri arasında belirli bir zamanın geçtiğine de dikkat çekerek, finansal
tablolardaki bilginin etkinliği hakkında konuşmanın anlamsız olduğu şeklinde
değerlendirme yapmıştır (Novikov, 2012:8).
“Muhasebe sistemi işletmenin her bir ekonomik faaliyetinin sonucunu anında
göstermelidir” diyen yazar, bu ihtiyacı giderecek ve her ticari işlemden sonra
karın hesaplanabilmesini sağlayacak yeni bir muhasebe sistemi öne sürmüştür.
Ezerskiy, geliştirdiği üçlü kayıt yöntemiyle ekonomik işlemlerin etkisini
doğrudan sermaye tutarına yansıtmış ve böylece işletme performansının anında
takip edilmesine olanak sağlandığını göstermiştir. Bu kayıt yöntemini "Üçlü Rus
Muhasebe Sistemi” olarak adlandırmasının sebebi “Rus” milliyetçilik
duygusundan dolayı olmuştur (Sokolov, 2015:378). Milliyetçilik duygusundan
hareketle muhasebe terminolojisinin yabancı kelimelerden arındırılmasının,
muhasebenin daha kolay öğrenilmesini sağlayacağını ve aynı zamanda
yabancıların muhasebe sistemine sahip çıkmalarını engelleyeceğini iddia
etmiştir. Ezerskiy bütün finansal raporları Rusça'ya çevirmeyi teklif ederek Rus
muhasebesi adına reform niteliğinde bir adım atmıştır. Kendisi aktif yerine varlık,
pasif yerine kaynak, debit yerine artış (gelir), credit yerine azalış (gider), debtor
yerine borçlu, creditor yerine alacaklı ifadelerini kullanmıştır (Platonova, 2015:4;
Valdenberg, 1994:250).
Sisteme "Üçlü" denilmesine Ezerskiy üç sebep göstermiştir (Sokolov, 1996:246-
247)
a) Üç muhasebe defteri kullanır: Günlük kontrol defteri (kronolojik kayıt),
Sermaye defteri (sistematik kayıt) ve bilançonun yerine geçen hesap defteri
veya rapor özeti;
b) Hesaplara üç yönlü kayıt yapılır: artış (gelir), azalış (gider), bakiye (kalan);
c) Sadece üç temel (ana) hesap kullanılmaktadır: kasa (nakit) hesabı, değerler
(mevcutlar) hesabı, sermaye (sonuç) hesabı.
3. Üçlü Kayıt Sisteminin Özellikleri
Yönetimin doğru kararlar alabilmesi için işletmenin finansal durumunu dönem
sonunu beklemeden görebilmesi fikrinden hareketle Ezerskiy’in oluşturduğu üçlü
kayıt sisteminde nakit, mevcut ve sermaye değişimini etkileyen tüm ticari
işlemlerin sonuçları üç aşamada (kronolojik, sistematik, rapor) izlenmiştir. Söz
konusu kayıt sisteminin özellikleri aşağıdaki gibi özetlenebilir.
71
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
A) Bilanço denkliğinin ifade edilme şeklinde değişiklik
Ezerskiy’in bilançosunda üç kalem vardır: nakit, değerler ve sermaye, bilanço
denkliği de bu unsurlarla ifade edilmiştir: “Nakit (kasa) + Değerler (mevcutlar) =
Sermaye (sonuç)”. Böylece, üçlü kayıt sisteminde; nakit, mevcutlar ve sermaye
hesaplarının değerlerini değiştiren işlemler, mali nitelikteki ekonomik faaliyet
olarak kabul edilmiştir. Borçlar ve alacaklar bilanço denkliğini oluşturan
unsurlardan hariç tutulmuş, ancak bunlardaki değişimlerin etkisi doğrudan
“sermaye” hesabının üzerinde gösterilmiş ve dolayısıyla üçlü kayıt sisteminin
dışında bırakılmamıştır.
Ezerskiy, “debit”, “credit” kavramları yerine “artış (gelir) – azalış (gider)”
ifadelerini kullanmıştır. Çünkü işlemlerin muhasebeleştirilmesindeki yaklaşımı
“işlemin işletmenin ekonomik gücünü arttırması veya azaltması” şeklindedir.
Dolayısıyla hesapları da işletmenin gücünü arttıran hesaplar ve işletmenin
gücünü azaltan hesaplar olarak sınıflandırmıştır. Bu bağlamda “artışlara” sadece
varlık alımlarını değil, aynı zamanda borç kullanımlarını da kaydetmiştir.
“Azalışlara” ise sadece varlıkların elden çıkarılmasını değil, aynı zamanda alınan
borçların geri ödenmesini de kaydetmiştir.
B) Defterlerin şekli ve isimlendirilmesi
Önerdiği kayıt sisteminde Ezerskiy muhasebe akışını aşağıdaki gibi
oluşturmuştur (Zuga, 2011:1793).
Şekil 1. Üçlü Kayıt Sisteminin İşleyiş Şeması
0-İşlemin
Belgeleri
1-Kronolojik
Kayıt
2-Sistematik
Kayıt
3-Rapor
(Özet)
Belgelere dayanan ekonomik faaliyetler, tarih sırasına göre günlük kontrol
defterine yazılır. Ancak burada günlük defterin günümüz yevmiye defterine
uymadığını belirtmeliyiz. Ezerskiy bu defteri bazen “hatırlama kitabı” olarak da
isimlendirmiştir. Anlaşılan o ki günlük kontrol defteri aslında işlemlerin ve ilgili
belgelerin günlük olarak not edildiği bir defterdir, yevmiye maddesi şeklinde
72
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
hesaplara borç – alacak kaydı yapılan bir defter değildir. Günlük kontrol
defterinin şekli kanaatimizce aşağıdaki gibidir:1
Şekil 2. Üçlü Kayıt Sistemindeki Günlük Kontrol Defteri
Defter
Sayfa No
İşlem
Kayıt No:
İşlemin
Tarihi
İşlemin
Belgesi
İşlemin
Açıklaması
İşlemin
Tutarı
Günlük deftere not alınan ekonomik faaliyetler, yine aynı gün Sermaye Defterine
sistematize edilerek aktarılmaktadır. Bu defterde üç hesap kullanılmakta (kasa-
nakit, değerler-mevcutlar ve sermaye-sonuç) ve her üç hesapta artış (gelir) ve
azalış (gider) ayrı sütunlarda izlenmektedir. Ezerskiy bu defteri bazen “kayıt,
muhasebeleştirme veya hesap kitabı” olarak da isimlendirmiştir. Sermaye
Defterin şekli aşağıdaki gibidir: (Novikov, 2012:9)
Şekil 3. Üçlü Kayıt Sistemindeki Sermaye Defteri
Günlük Defterinden Gelen Bilgiler Kasa (Nakit) Mevcutlar Sermaye
Sayfa
ve
Kayıt
No:
Tarih Açıklama Kontrol Artış Azalış Artış Azalış Artış Azalış
Sermaye defterinde ekonomik işlemlerin muhasebeleştirilmesi günlük olarak
yapılmaktadır. Şekil 3’te de görüldüğü üzere sermaye defteri, hali hazırda
kullanılan yevmiye defteri ile büyük defterin bir karması niteliğindedir.
Ezerskiy üçüncü defteri Rapor (Özet) Defteri olarak adlandırılmış ve sermaye
defterdeki bakiyeler her ayın (dönemin) sonunda bu deftere aktarılmıştır. Rapor
defterinin şekli aşağıdaki gibidir (Yurlov, 2018:52).
1 Ulaşılan kaynaklardan günlük not defterinin bir örneğine rastlanmamıştır. Açıklamalar
doğrultusundan tarafımızca defterin şekli oluşturulmuştur.
73
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Şekil 4. Üçlü Kayıt Sistemindeki Rapor (Özet) Defteri
Sermaye
Defterden Gelen
Bilgiler
Dönem Başı
Bilançosundan
Gelen
Dönem İçi İşlemlerin Dönem Sonu
Bilançosuna
Giden Tutarları Kalanları
Dönem Hesap
Adı
Varlık Kaynak Artış Azalış Artış Azalış Varlık Kaynak
Defterlerin şekillerine ve kaydedilen bilgilere bakıldığında, “Sermaye Defterine”
işlemlerin “nakit” ve “nakit dışı” olarak sınıflandırılmış biçimde tarih sırasına
göre kaydedildiği görülmekte, çift taraflı kayıt sistemindeki “yevmiye defteri” ile
“büyük defterin” yerine önerildiği söylenebilir. “Rapor Defteri” ise mizanı ve
bilançoyu birleştiren bir tablo olarak değerlendirilebilir.
Karelskaya ve Zuga (2015:56), Ezerskiy tarafından geliştirilen, belli bir faaliyet
dönemindeki işletmenin finansal sonuçları hakkında bilgi sunan bu özet defteri,
modern uygulamada kullanılan tüm muhasebe kayıtları ve raporlama
belgelerinden daha üstün ve avantajlı olduğu görüşündedirler. Bununla birlikte
günümüzde geliştirilmeye çalışılan, anında karar almaya elverişli özet raporun
bir prototipi olan bu defterin, bir buçuk yüzyıl önce Rus bilim adamı tarafından
oluşturulduğunu söylemektedirler.
Söz konusu üç defterin tutulması F.Ezerskiy'in sunduğu sistemin üç taraflı kayıt
sistemi olarak adlandırılmasına sebep olmuştur. Ancak Sokolov (Turanova,
2016:233) burada üç taraflı kayıt sisteminin olmadığını bir nevi çift taraflı kayıt
sisteminin farklı bir uygulaması olduğunu belirtmiştir.
Mevcutların ayrıntıda takip edilmesi için Ezerskiy “büyük defter” olarak
isimlendirdiği bir başka defter de önermiştir (Nalimova, 2007). Söz konusu
defterin şekli aşağıdaki gibi olup günümüz envanter defterine benzediği
söylenebilir.
74
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Şekil 5 – Üçlü Kayıt Sistemindeki Büyük Defter
Sayfa No: Açıklama Tarih
Fiyat Adet Toplam Sonuç
Hesap Adı: Ruble Ayarlama Artış Azalış Artış Azalış Kar Zarar
Fiyat ayarlama sütununda, tutarların küsuratlarının yukarı mı yoksa aşağı doğru
mu yuvarlandığı belirtilmektedir. Ezerskiy, muhasebecilerin en çok küsuratlı
sayılarda hata yaptıklarını gördüğü için “büyük defterde” böyle bir sütün açma
ihtiyacı duymuştur.
C) Ticari alacakların ve borçların takibi
Ezerskiy alacakları ve borçları hata ve hile yapmaya yol açan hesaplar olarak
gördüğünden, bunlarla ilgili işlemleri farklı bir şekilde kaydetmeyi önermiştir
(Burkov ve Murzina, 2012:108). Örneğin veresiye olarak 100 TL’lik ticari mal
alındığında kayıtlar her iki sisteme göre aşağıdaki gibi olacaktır:
Çift taraflı kayıt sisteminde Üçlü kayıt sisteminde
Günlük Defter Borç Alacak Sermaye
Defteri
Mevcutlar Sermaye
Ticari Mallar
Satıcılar
100
100
Artış Azalış Artış Azalış
Veresiye mal alışı 100 100
Veresiye olarak mal alışı
Çift taraflı kayıt sisteminde bu işlemin sonucunda hem aktifte stoklarda, hem de
pasifte ticari borçlarda 100 TL’lik artış meydana gelirken, üçlü kayıt sisteminde
"Mevcutlar" ve "Sermaye" hesaplarında artış ortaya çıkmaktadır. Üçlü kayıtta
satın alınan ticari malların ödemesi yapılıncaya kadar bu borçlar işletmesinin
sermayesi olarak görülmektedir. Ödendiğinde ise "Sermaye" hesabına ve "Kasa-
Nakit" hesabına azalış kaydedilecektir (Medvedev, 2012:49).
Böyle bir kaydın açıklamasını Ezerskiy şu şekilde yapmıştır: “Geleneksel
sistemde, sanki tedarikçi için de bir kayıt tutuluyor ve onun kaynağındaki azalışı
yansıtıyormuş gibi anlamsız bir durum ortaya çıkıyor, oysaki işletmemizde
varlıklarla birlikte kaynaklarımızda da yani sermayemizde bir artış var, kısaca
iki artış var.”(Valebnikova, 1993:36). Bu açıklamayla Ezerskiy borçlardaki
artışları, neden Sermaye (kaynak) artışı olarak değerlendirdiğini ve “borç –
75
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
alacak” yerine neden “artış – azalış” kavramlarını kullandığının gerekçelerini
göstermeye çalışmıştır.
Diğer taraftan Ezerskiy veresiye olarak yapılan mal alışını “tedarikçimizin ödeme
yapmadan bize bir varlığı emanet etmesidir – değerli bir depomuz var!”
(http://msnkv.ru/content/moya-troynaya-buhgalteriya) şeklinde değerlendirmek
te, bu sebeple borç ödenmedikçe varlıklarda ve kaynaklarda artış olarak
görülmesi gerektiğini savunmaktadır. Ancak bir ödeme yapılırsa azalış
gerçekleşecek ve nakitlerle sermayede düşüş ortaya çıkacaktır.
Benzer durum Ticari Mallar veresiye olarak satıldığında da ortaya çıkacaktır.
Üçlü kayıt sisteminde veresiye alışlarda maliyet bedeli kadar sermayede artışa
neden olan ticari mallar, veresiye olarak satıldıklarında da yine maliyet bedeli
üzerinden mevcutlarda ve sermayede azalışa neden olacaktır. Ancak tahsilat
gerçekleştiğinde satış fiyatı kadar sermayede ve nakitte artış meydana gelecektir.
Örneğin daha önce 100 TL’ye satın alınan ticari malların tamamının 150 TL’ye
satıldığını kabul edersek, her iki sistemde de kayıtlar aşağıdaki gibi olacaktır:
Çift taraflı kayıt sisteminde Üçlü kayıt sisteminde
Günlük Defter Borç Alacak Sermaye
Defteri
Mevcutlar Sermaye
Satışların Maliyeti
Ticari Mallar
100
100
Artış Azalış Artış Azalış
Veresiye mal satışı 100 100
Alıcılar
Satış Gelirleri
150
150
Sermaye
Defteri
Nakit-Kasa Sermaye
Artış Azalış Artış Azalış
Veresiye olarak mal
satışı
Alacağın tahsili 150 150
Ezerskiy’in önerdiği bu sistemde nakit esaslı bir yaklaşıma göre kar = realize olan
kardır. Nitekim yazar bunun gerekçesini şu şekilde açıklamaktadır: “Veresiyeye
sattığımız malları satış kaydederek işletmemiz karlı gözükebilir, ancak ödemesi
henüz yapılmadığından dolayı elimizde nakit olmayacaktır. Kasamızda nakdin
olmamasına rağmen muhasebeci bir karımız olduğunu iddia edecek ve
dolayısıyla realize olmayan karın vergisini ödememiz gerekecektir.”
(http://msnkv.ru/content/moya-troynaya-buhgalteriya) Ticari malların peşin
satılması durumunda kar realize olduğu için satış hasılatı ile satış maliyeti
76
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
arasındaki fark doğrudan sermayeye artış olarak yansıtılmaktadır. Yukarıdaki
örnekte satışın peşin yapılması halinde üçlü sistemde aşağıdaki gibi
kaydedilecektir:
Sermaye
Defteri
Nakit-Kasa Mevcutlar Sermaye
Artış Azalış Artış Azalış Artış Azalış
Peşin Mal Satışı 150 100 50
Bu sistem, alacakları sermaye hesabının azalışı olarak, borçları ise sermaye
hesabının artışı olarak dikkate aldığından dolayı kameral (devlet) muhasebe
sistemine de benzetilmektedir. Tüm hesap hareketlerinin “Sermaye” hesabına
yansıtılması ve cari dönemin bakiyesi ile bir önceki dönemin bakiyesi
karşılaştırılarak şirketin finansal sonuçlarının her zaman görülebilir olması,
sistemin artısı olarak yorumlanmaktadır (Kovalev, 2004:140).
Ezerskiy, “alacaklarla ve borçlarla ilgili bilgiler unutulabilir ve yeniden sayım
yapılarak tespit edilemez, oysa ki envanter yoluyla ticari malların fazlası veya
noksanı ortaya çıkarılabilir.” (Karelskaya ve Zuga 2015:54) diyerek
muhasebede ticari alacakların/borçların önemine dikkat çekmiştir. Kronolojik
kaydın yapıldığı günlük kontrol defterinde borç ve alacaklar açıkça yazılırken,
sistematik kaydın tutulduğu sermaye defterinde bunlar için ayrı sütün
açılmamıştır. Bu durum bazı muhasebeciler tarafından “Rus muhasebe
sisteminde borç ve alacaklar muhasebeleştirilmeyecek” şeklinde yorumlanmıştır.
Ancak Karelskaya ve Zuga (2015:52) çalışmalarında üçlü kayıt sisteminde alacak
ve borçların mahsup edilerek “cari hesapta” takip edildiğini savunmuşlardır.
Benzer yorumu Samusenko (2013:44) da yapmış “Ezerskiy’in sistemi nakit
esasına dayanmakta ve ekonomik hareketler giriş(artış), çıkış(azalış) ve
kalan(bakiye) şeklinde izlenirken; alacaklar ve borçlar kendi aralarında mahsup
edilmektedir.” Literatürdeki örnek uygulamalarda, bu açıklamaları doğrulayacak
şekli bir örnek uygulamaya rastlanmamıştır.
D) Ekonomik İşlem Sonuçlarının Anında Sermaye Hesabıyla İlişkilendirilmesi
F.V.Ezerskiy için sermaye tutarının hızlı bir şekilde belirlenmesi muhasebe
sisteminin oluşturulmasında dikkat edilecek en önemli husustur. Bunun için
kendi kayıt sistemini oluştururken her bir işlemden sonra doğan karı veya zararı
77
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
eş zamanlı olarak sermaye hesabına aktarmıştır. Böylece Sermaye Hesabında kar
veya zarara neden olan tüm işlemler görünür ve sermaye artış/azalışı istenildiği
zaman kolaylıkla hesaplanabilir. Üçlü kayıt sisteminin mevcut muhasebe
sisteminden temel farkı da aslında bu olmuştur. Çünkü çift taraflı kayıt
yönteminde kar veya zarar, tüm gelir ve gider hesapları kapatıldığında, raporlama
döneminin sonunda belirlenir.
Lesnevskaya (2009:121) göre ekonomik işlemlerin sermaye üzerindeki
etkilerinin gerçek zamanlı olarak izlenmesi, üçlü muhasebe sisteminin en önemli
avantajıdır. Çünkü şirketin faaliyet sonucunu, istendiği zaman bilinir olmayı
mümkün kılmaktadır. Bu sayede muhasebenin şeffaflığı ve verimliliği artar,
ayrıca yanlış hesaplara kaydetme olasılığı da en aza indirilmiş olur.
4. Örnek Uygulama (Yurlov, 2018:54-57 ve Osmanova, s.19-20 Genişletilerek
Uyarlanmıştır).
Örnek Uygulama: Bir işletmenin Mayıs ayı dönem sonu bilançosundan devreden
tutarları aşağıdaki gibidir: KASA Hesabı – 21.360 TL, MEVCUTLAR Hesabı
– 228.740 TL, SERMAYE – 250.100 TL
Haziran ayı içerisinde gerçekleştirdiği Günlük Kontrol Defterinin 10. Ve 11.
Sayfalarına 50 No’lu maddeden başlayarak kaydettiği işlemler aşağıda
verilmiştir:
Sayfa
No
Kayıt
No:
Tarihi Belge Açıklama Tutar
(TL)
10 50 01.06. - Mayıs ayı bilançosundan devreden
Kasa – 21.360, Mevcutlar – 228.740
250.100
10 51 01.06. Dekont Bankadaki cari hesaptan kasaya para
çekmek
11.000
10 52 05.06. Sözleşme Borçlanarak hammadde ve malzeme alışı 15.000
10 53 06.06. Sevk Fişi Hammadde ve malzemenin üretime sevki 45.000
10 54 15.06. Bordro Çalışanlara ilişkin net ücretin
hesaplanması
19.000
10 55 15.06. Bordro Çalışanlara ilişkin vergi ve sigorta
kesintileri
7.400
11 56 20.06. Depo Fişi Üretilen mamullerin depoya alınması 56.400
78
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
11 57 22.06. Fatura Maliyeti 30.000 TL olan ticari malların
nakit olarak satışı
35.000
11 58 24.06. Fatura Maliyeti 56.400 TL olan mamullerin
veresiye olarak satışı
65.140
11 59 25.06. Kasa Fişi Hammadde alışında meydana gelen
borcun bir kısmının ödenmesi
5.750
11 60 28.06. Kasa Fişi Veresiye satılan mamullere ilişkin 65.140
TL’lik borcun bir kısmının müşteri Bay X
tarafından ödenmesi
40.500
11 61 30.06. Kasa Fişi Çalışanların ait net ücretin ödenmesi 19.000
79
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Günlük Defterden Gelen Bilgiler Kasa (Nakit) Mevcutlar (Değerler) Sermaye (Sonuç)
Sayfa/Kayıt
No:
Tarih Açıklama Kontrol Artış Azalış Artış Azalış Artış Azalış
10 / 50 01.06. Mayıstan Devir 250.100 21.360 228.740 250.100
10 / 51 01.06. Bankadan Çekilen 11.000 11.000 11.000
10 / 52 05.06. Borçla Hammadde
Alışı
15.000 15.000 15.000
10 / 53 06.06. Üretime Sevk 45.000 45.000 45.000
10 / 54 15.06 Ücret Tahakkuku 19.000 - - - - - -
10 / 55 15.06. Sigorta ve Vergi
Kesintileri
7.400 - - - - - -
11 / 56 20.06. Mamullerin Depoya
Alınması
56.400 56.400 56.400
11 / 57 22.06. Peşin Ticari Mal
Satışı
35.000 35.000 30.000 5.000
11 / 58 24.06. Veresiye Mamul
Satışı
56.400 56.400 56.400
11 / 59 25.06. Satıcıya Ödeme 5.750 5.750 5.750
11 / 60 28.06. Müşteriden Tahsil 40.500 40.500 40.500
11 / 61 30.06. Net Ücret Ödemesi 19.000 19.000 19.000
Haziran Ayı İşlemlerinin Toplamı: 86.500 35.750 116.400 187.800 60.500 81.150
Dönem İçin Artış/Azalışı 50.750
(86.500-35.750) 71.400
(187.800-116.400) 20.650
(81.150-60.500)
Haziran Ayı Sonu Bakiyesi 72.110
(21.360+50.750) 157.340
(228.740-71.400) 229.450
(250.100-20.650)
80
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Sermaye Defterden
Gelen Bilgiler
Dönem Başı
Bilançosundan
Gelen
Dönem İçi İşlemlerin Dönem Sonu
Bilançosuna
Giden Tutarları Kalanları
Dönem Hesap Adı Varlık Kaynak Artış Azalış Artış Azalış Varlık Kaynak
Haziran KASA 21.360 86.500 35.750 50.750 72.110
Haziran Mevcutlar 228.740 116.400 187.800 71.400 157.340
Haziran SERMAYE 250.100 60.500 81.150 20.650 229.450
TOPLAM: 250.100 250.100 --- --- --- --- 229.450 229.450
Dönem Hesap Adı Varlık Kaynak Artış Azalış Artış Azalış Varlık Kaynak
Temmuz KASA 72.100
Temmuz Mevcutlar 157.340
Temmuz SERMAYE 229.450
Yapılan kayıtlardan anlaşıldığı gibi Ezerskiy’in kayıt sisteminin ayırt edici bir
özelliği de, işletmenin kaynaklarını değil, varlıklarını değiştiren ekonomik
faaliyetlere odaklanmasıdır. Finansal sonuçların günlük olarak elde etme
isteğiyle bağlantılı Ezerskiy, “kâr” kavramının yerini “sermaye kazancı”
kavramıyla değiştirmiştir. Bu durumda, kar (sermaye kazancı) sermaye hesabının
dönem sonu ile dönem başı bakiyeleri arasındaki farktır. Örneğe göre bu işletme
Haziran ayında 20.650 TL zarar etmiştir (250.100 – 229.450). Diğer taraftan
çözümden de görüldüğü üzere Günlük Kontrol Defterinde yer alan ücret
tahakkuku ile buna bağlı sigorta ve vergi kesintileri henüz ödenmediği için yani
varlıklarda bir değişime sebep olmadığı için Sermaye defterine kaydedilmemiştir.
Yukarıdaki örnek çift taraflı kayıt yönteminde, Ezerskiy’in sermaye defteri
formatı üzerinde alacaklar ve borçlar dikkate alınarak ve Gelir-Gider Sütünü
eklenerek çözülmüştür.
81
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Günlük Defterden Gelen Bilgiler Kasa (Nakit) ALACAKLAR Diğer Varlıklar BORÇLAR Sermaye GELİR/GİDER
Tarih Açıklama Borç Alacak Borç Alacak Borç Alacak Borç Alacak Borç Alacak Borç Alacak
01.06. Mayıstan Devir 21.360 - -0- -0- 228.740 - - -0- 250.100 -0- -0-
01.06. Bankadan Çekilen 11.000 11.000
05.06. Borçla Hammadde Alışı 15.000 15.000
06.06. Üretime Sevk 45.000 45.000
15.06 Ücret Tahakkuku 19.000 19.000
15.06. Sigorta ve Vergi Kesintileri 7.400 7.400
20.06. Mamul. Depoya Alınması 56.400 56.400
22.06. Peşin T.Mal Satışı Hasılat 35.000 35.000
22.06. T.Mal Satış Maliyet Kaydı 30.000 30.000
24.06. Veresiye Mamul Satışı –
Hasılat Kaydı
65.140 65.140
24.06. Veresiye Olarak Mamul
Satışı – Maliyet Kaydı
56.400 56.400
25.06. Satıcıya Ödeme 5.750 5.750
28.06. Müşteriden Tahsil 40.500 40.500
30.06. Net Ücret Ödemesi 19.000 19.000
Haziran Ayı İşlemlerinin Toplamı: 86.500 35.750 65.140 40.500 116.400 187.800 24.750 41.400 -0- -0- 112.800 100.140
Haziran Ayı Kapanış İşlemleri: 50.750 24.640 71.400 16.650 -0- -0- 12.660
Haziran Ayı Sonu Bakiyesi 72.110 24.640 157.340 16.650 250.100 (12.660)
BİLANÇO TOPLAMI: AKTİF TOPLAMI: 254.090 TL PASİF TOPLAMI: 254.090 TL
82
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Çift taraflı kayıt sistemi ve tahakkuk esasına göre örnek çözüldüğünde işletmenin
12.660 TL zarar ettiği görülmektedir. İki çözüm arasındaki zarar farkı 7.990 TL
(20.650-12.660), bilanço toplamı farkı ise 24.640 TL’dir (254.090 – 229.450).
Her şeyden önce buradaki farklılık Ezerskiy'in hem alacak hesabını hem de borç
hesabını kullanmaması ve nakit esasına göre kayıt yapmasından
kaynaklanmaktadır.
İki yöntem arasındaki farkların kaynakları şu şekilde özetlenebilir:
Mevcut kayıt sisteminde 65.140 TL’lik hasılat, karı (ve dolayısıyla sermayeyi)
artıran bir kalem olarak kaydedilirken, Ezerskiy'in görüşüne göre bu satış
veresiye yapıldığı için tahsil edilinceye kadar sermayeyi etkilememektedir. Daha
sonra tahsil edilen 40.500 TL’lik alacak ise sermayeyi arttıran bir kalem olarak
üçlü sistemde dikkate alınmaktadır.
Henüz ödenmeyen 7.400 TL’lik sigorta ve vergi yükümlülükleri, ödeninceye
kadar sermaye azalışı olarak Ezerskiy’in kayıtlarında yer almayacaktır. Ancak
ödenmiş olan 19.000 TL’lik ücret giderleri sermaye hesabını azaltan bir unsur
olarak kayıtlarda görünmektedir.
Alacaklar hesabı gibi borçlar hesabının da üçlü sistemde dikkate alınmaması
15.000 TL’ye veresiye olarak alınan hammaddenin önce sermayeyi arttıran,
5.750 TL’si ödendikten sonra da bu tutar kadar sermayeyi azaltan bir kalem
şeklinde kaydedilmesine neden olmuştur (9.250 TL).
Sonuç olarak çift taraflı kayıt sisteminde 7.400 TL’lik tahakkuk etmiş gider ile
9.250 TL’lik ödenmemiş hammadde alış borcu, yükümlülük olarak 16.650 TL
şeklinde bilançoya taşımaktadır. Ezerskiy’in bilançosunda borçlar yer
almadığından kaynaklara yansıyan borç ödenmemiş olan tutar kadardır, yani
9.250 TL. Yükümlülükler arasındaki bu fark Ezerskiy’in kaydetmediği tahakkuk
etmiş sigorta giderlerine (7.400 TL) eşittir.
83
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
İşlem Çift Taraflı Üç Taraflı
Alacaklardaki Fark 65.140 TL Tahsil edilen hasılat 40.500 TL
FARK 65.140 – 40.500 = 24.640 TL
Sigorta ve Vergi
Tahakkuku
7.400 TL Tahakkuklar dikkate alınmaz.
FARK Fark 7.400 TL
Borçlar toplamı 16.650 TL
Böyle bir kalem yok. Borç meydana
geldikçe Sermaye hesabı arttırılır,
ödendiğinde ise Sermaye hesabı
azaltılır. 15.000 – 5.750 = 9.250 TL
FARK FARK: 7.400 TL
Bilanço FARKI: (24.640 + 7.400 – 7.400) = 24.640
Yukarıdaki tablodan da görüldüğü üzere net fark tahsil edilmemiş alacaklardan,
yani gelirlerden kaynaklanmaktadır. Kar/zarardaki fark şu şekilde açıklanabilir:
üçlü kayıt sisteminde sermaye artışı olarak kaydedilen 9.250 TL hammadde
alımıyla ilgili ticari borç (15.000 – 5.750), satıştan kaynaklanan ve sermaye
azalışı olarak kaydedilen 15.900 TL (56.400- 40.500) farklılık, net azalış 6.650
TL’dir. Çift taraflı kayıt sisteminde ise Ezerskiy’ye göre kayıtlarda yer almayan
7.400 TL’lik tahakkuk etmiş gider ve 8.740 TL (65.140- 56.400) brüt satış karı
bulunmaktadır. Bu işlemlerin net etkisi 1.340 TL artış yönlüdür. Dolayısıyla iki
yöntem arasındaki kar/zarar farkı 6.650 + 1.340 = 7.990 TL olmuştur.
5. Ezerskiy’in Üçlü Kayıt Sistemini Yaygınlaştırma Çabaları ve Genel
Olarak Kabul Görmeme Nedenleri
Ezerskiy, Drezden Almanya’da yayınladığı “Yeni Sistemin İlk Uygulamasının
Açıklanması” çalışması ile üçlü kayıt sistemi fikrini ortaya attıktan sonra 1870'te
Rusya'ya dönerek yeni sistemini ülkesinde tanıtma ve yaygınlaştırma
çalışmalarına başlamıştır. Yayınladığı dergi ve kitapların yanı sıra muhasebe
firmaları kurmuş, St. Petersburg ve Moskova'da muhasebe kursları ve eğitim
seminerleri düzenlemiş, kamuoyu tartışmaları yaratarak kendi fikrini hızlı bir
şekilde benimsetmeye çalışmıştır.
Yazarın konuya ilişkin önemli eserlerinden bazıları: 1870 yılında Rusça olarak
yayınladığı “Üçlü Rus Kayıt Sistemi” adlı makale, 1873 yılında yayınladığı
“Yeni Sisteme Göre Ticari Muhasebenin Teorisi” ve 1876 yılında “Çift Taraflı
İtalyan Muhasebe Sistemine Göre Doğru Düzenlenen Bilançoda Hile, Kayıp ve
84
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Hataların Gizlenmesi ve Üçlü Rus Muhasebe Sistemin Doğruluğuna İlişkin
Kanıtların Açıklanması” adlı kitaplarıdır.
1889 yılında “Muhasebeci” dergisini yayınlamaya başlamıştır. Bu dergide
belgelerin ve alt muhasebe uzmanlıkların önemine ve İngiliz modeline benzer bir
şekilde kamu sektöründe yeminli muhasebeciler odalarını oluşturma ihtiyacı gibi
konulara değinmiştir. 1892 yılında Moskova Muhasebeciler Birliğini kurmuş ve
1893'ten itibaren söz konusu dergi odanın yayını olarak devam etmiştir. Ezerskiy
uzun yıllar dergi aracılığıyla üçlü kayıt sistemini ve avantajlarını açıklayarak
muhasebe literatüründe gündemde kalmış ve bunun sonucunda eserlerinin bir
kısmı İngilizce, Fransızca ve Almanca’ya çevrilmiştir.
Sokolov, Ezerkiy’in sunduğu düşüncelerin sadece Rusya’da değil Avrupa’da da
yeni olduğunu ve yankı bulduğunu söylemiştir. Nitekim 1912 yılında Belçika
Charleroi’de yapılan Uluslararası Muhasebeciler Kongresinin sonuçlarından biri
Rus muhasebesinin incelenmesinin tavsiye edilmesidir (Güvemli, 2000:304).
Ezerskiy’in bu kongreye katılımı onun kariyerinin zirvesi olarak düşünülebilir. O
dönemde üçlü Rus kayıt sistemi dünyada ün kazanmış ve kongrede bu sistemin
gerek akademisyenler tarafından çalışılması gerekse ders olarak anlatılması
önerilmiştir. Kongrenin ardından yazar hem Rus İmparatorluğu’nda hem de
ABD, Büyük Britanya, Belçika ve Fransa’da birçok ödüle layık görülmüştür
(Navikov, 2012:10).
Ezerskiy’in 22 Nisan 1915 yılında vefatından sonra üçlü kayıt sistemini
destekleyenlerin sayısı hızla azalmıştır. Yazarın ölümü Muhasebeciler Odasının
faaliyetlerinin durmasına ve diğer birçok girişimin sona ermesine neden
olmuştur. “Üçlü Rus Kayıt Sistemi – Muhasebe Bilimde Son Nokta” adlı
kitabının 28. ve son baskısı ölümünden sonra 1917'de basılmıştır. Ezerskiy’in
günümüze kadar gelen az sayıdaki eseri Rusya’nın büyük kütüphanelerinde
saklanmaktadır.
Üçlü kayıt sisteminin başarısızlığı, çıktığı dönemde Rus muhasebe sisteminde çift
taraflı kayıt yönteminin artık oturmuş ve hâkim bir uygulama olmasına
bağlanmaktadır. Ancak yine de, Rus muhasebe teorisinin gelişmesinde önemli bir
aşama olarak değerlendirilmektedir. Bu sistemin amacı geleneksel muhasebe
85
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
sistemi olarak bilinen çift taraflı kayıt sisteminin yerine geçmek değil, sadece
geleneksel sistemde her işlemden sonra finansal sonuçların günlük net olarak
izlenememesi sorununa çözüm bulmaktır. Şöyle ki F.V. Ezerskiy’in sisteminde
her bir ekonomik işlemin finansal sonuçlardaki etkisi anında hesaplanabilmekte
bu da sistemin en önemli özelliklerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır
(Turanova, 2016:510).
Ezerskiy hayattayken de ölümünden sonra da üçlü kayıt sistemiyle ilgili sert
eleştirilere maruz kalmıştır. Ancak diğer taraftan bazı araştırmacılar muhasebe
formlarının geliştirilmesinde Ezerskiy’in sunduğu sistemin uygulanabilme
potansiyelini dikkate almaktadır (Yurlov, 2018:51).
6. Sonuç
Ezerskiy'in önerdiği üçlü sistem aslında yeni bir defter tutma şeklidir. Hesapları
yeni formdaki defterlere kayıt ederek bir defterden diğer bir deftere aktarılması
için sunulan kurallar bütünü olarak değerlendirilebilir. Ezerskiy’in sunduğu
muhasebe ilkeleri: anlaşılabilirlik, özet raporlama, tam açıklama ve
doğrululuktur. Kaplin’e (2008:3) göre ilke sayısının fazla olmaması öğretide ve
öğrenmede kolaylık sağlayabilecektir.
Üçlü kayıt sisteminin kanımızca temel avantajı, muhasebe eğitimi olmayan
kişiler için anlaşılabilir ve basit olmasıdır. Tüm işlemlerin üç hesapta izlenmesi
(Kasa, Mevcutlar, Sermaye) sistemin basitliğini, ekonomik işlemlerin artış-azalış
şeklinde kaydedilmesi anlaşılabilirliğini ve raporun özet bir biçimde sunulması
kolaylığını sağlamaktadır. İşlemlerin nakit esasında yapılmasından dolayı
alacakların ve borçların dikkate alınmaması üçlü kayıt sisteminin en önemli
eksikliğidir. Bir başka problem ise üretim maliyetinin belirlenmesinde
kullanılacak maliyet hesaplarının bu sistemde yer almaması, giderlerin de
ödenmedikçe maliyetlere dahil edilmemesidir. Nitekim Sokolov (1996:233) üçlü
kayıt sistemini “özelikle küçük ticari işletmeler için kesinlikle uygun bir
sistemdir” şeklinde değerlendirmektedir.
Ezerskiy, sunduğu üçlü kayıt sisteminde varlıklarda değişim yaratan olaylara ve
dolayısıyla bunların Sermaye hesabına etkisine odaklanmıştır. Böylelikle,
varlıklardaki bir değişimi gerçek zamanlı olarak sermayeye yansıtabilmekte ve
86
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
yalnızca sermayedeki değişimi değil, aynı zamanda bu değişikliklerin nedenlerini
de ortaya koymaktadır.
Ezerskiy muhasebe kayıtlarını kolaylaştırmak için hesapları, işleyiş kurallarına
göre aktif ve pasif karakterli olarak ayırmadan “debit”in karşılığını “artış”,
“credit”in karşılığını ise “azalış” olarak değiştirmiştir. Bu değişim muhasebe
kayıtlarının anlaşılmasını basitleştirirken, ekonomik yaşamın bazı gerçeklerini
yansıtmada zorluklara neden olmaktadır. Örneğin tahakkuk eden gelir ve
giderlerin kayıtlara alınmaması gibi.
Yurlov (2018:71) göre, Fedor Venediktovich Ezerskiy muhasebenin, muhasebe
bilmeyen herkes için açık bir şekilde anlaşılabilir olmasını hayal eden bir
romantiktir. Oysaki ekonomi çok karmaşık işlemler içeren bir hal almış ve
ekonomik yaşamın gerçeklerini yansıtmak için muhasebecilerin birçok varsayım
ve öngörüde bulunması gerekmektedir. Bu nedenle üçlü kayıt sistemi sadece
nakit esasını kullanan küçük işletmelerde uygulanabilir.
Ezerskiy’in çift taraflı kayıt yönteminde eleştiri sebebi olarak gördüğü
“ekonomik işlemlerin etkisini eş zamanlı olarak kar/zararda görememek ve
raporlarda maddi hataların yapılması” günümüzde teknolojinin kullanımı ile
ortadan kalkmıştır. Fakat muhasebe teorisinde kayıt sistemlerine farklı bir bakış
açısı katarak literatürde iz bıraktığı düşüncesindeyiz.
Kaynakça
Aslan, Ü., ve Türün, C.Ş. (2018). Blok Zinciri Teknolojisi ve Üç Yanlı Muhasebe
Sistemi, İzmir İktisadi ve İdari Bilimler Konferansı 6-7 Aralık, s.2559-2568.
Burkov, A.V., ve Murzina, E.A. (2012). İntegrirovannaya Sistema Ucheta Na
Malıh Predpriyatiyah Kak Sposob Sovmesheniya Buhgalterskogo i
Nalogovogo Ucheta Dohodov i Roshodov. İnnovatsionnıe Razvitie
Ekonomiki, 2(8), 104-116.
Güvemli, O. (2000). Muhasebe Tarihi, 3. Cilt, İstanbul Y.M.M. Odası Yayını,
İstanbul.
Kaplin, A. (2008). “Poseite Tolko Semya Dobroe” Pamyati Fedora
Venediktovicha Ezerskogo. https://rusk.ru/st.php?idar=113374 (Erişim:
15.02.2019).
87
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Karelskaya, S.N., ve Zugla, E.İ. (2015). Troinaya Russkaya Sistema
Schetovodstva: Novaya protsedura İli Soderjanie? Mejdunarodnıy
Buhgalterskiy Uchet, 27, 48-60.
Kuter, M.İ. ve Gurskaya, M.M. (2010). O Postupkah Dvoinoi Buhgalterii.
Mejdunarodnıy Buhgalterskiy Uchet, 17(149), 57-66.
Kovalev, V.V. (2004). O Nekotorıh kriticheskih Vıstupleniyah Protiv Dvoinoi
Buhgalterii. Vestnik SPBGU, 5, 136-145.
Lesnevskaya, N.A. (2009). Sovremennıe Teorii Buhgalterskogo Ucheta v
Usloviyah Ekonomiki Novogo Tipa, Belorusskiy Ekonomicheskiy Jurnal,1,
119-127.
Medvedev, M.Yu. (2012). İdei i Prozreniya Russkoi Buhgalterii: Hrestomatiya.
Moskova.
Moya Troinaya Buhgalteriya. http://msnkv.ru/content/moya-troynaya-
buhgalteriya (Erişim: 02.02.2019).
Nalimova, Z.F. (2007). İstoriya Buhgalterskogo Ucheta i Audita.
https://works.doklad.ru/view/8GuGfCCQs-Y/all.html (Erişim: 22.02.2019).
Novikov, İ.V. (2012). Russkaya Forma Schetovodstva po F.V. Ezerskomu.
Problemı i Perspektivı Ekonomiki i Upravleniya: Materialı Mejdunarodnoi
Nauchnoi Konferensiy, 8:11 https://moluch.ru/conf/econ/archive/15/1965/
(Erişim: 22.12.2018).
Osmanova, N. (2011). Rus Muhasebe Sistemi ile Türk Muhasebe Sisteminin
Karşılaştırılması. Bir Vak’a Etüdü. Doktora Tezi. İstanbul.
Platonova, N.V. (2015). “F.V. Ezersky and The Development of Accountıng
Thought and Practıces in Russıa”
https://www.hse.ru/data/2015/11/.../Platonova-Doklad.docx (Erişim:
23.02.2019).
Russkaya Troinaya Forma Schetovodstva.https://buh.ru/ (Erişim:28.11.2018).
Samusenko, S.A. (2013). Sistema Troinoi Buhgalterii Yudjii İzdiri i Perspektivı
ee Primeneniya. Mejdunarodnıy Buhgalteskiy Uchet, 28, 44-54.
Sokolov, Ya.V. (1996). Buhgalterskii Uchet. Ot İstokov Do Nashih Dnei.
Moskova. http://lib.sale/buhucheta-istoriya-buhuchet/buhgalterskiy-uchet-
istokov-nashih-dney-uchebn.html
Sokolov, V. (2015). A History of Professional Accounting Societies in St
Petersburg. Accounting History, 20(3) 375-395.
88
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Turanova, E.İ. (2016). Fyodor Ezerskiy – Stranitsy Proshlogo. Obrazovaniye i
Nauka Bez Granits: Sotsialno-Gumanitarnıe Nauki, Knorus, Moskva.
Valebnikova, N.V. (1993). F.V. Ezerskiy – Russkiy Buhgalter-Novatora.
Buhgalterskiy Uchet, 5, 35-46.
Valdenberg, E.G. (1994). Troinaya Sistema Schetovodstva Pered Sudom
Spetsialistov v Teorii i na Praktike. Finansı i Statistika.
Yurlov, P.V. (2018). Modelirovanie Troinoi Sistemı Ucheta Na Sovremennom
Predpriyatiy. Magisterskaya Dissertatsiya. Krasnoyarsk, 2018.
Zuga, E. (2011). “Russian Triple Accounting System and Y.Ezersky”. 2nd
Balkans and Middle East Countries Conference on Auditing and Accounting
History 15-18 September, İstanbul.
89
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
2013-2018 Yılları Arasında Türkiye’de Muhasebe Alanında Yapılan
Lisansüstü Tezlerin İncelenmesi
Elif Tuğba ŞAHİN1
Funda KARAASLANOĞLU2
ÖZ
Bu çalışmanın amacı, 2013-2018 yılları arasında ülkemizde yapılmış olan lisansüstü
tezlerin incelenerek, muhasebe alanında yapılan lisansüstü çalışmaları; çalışma türü
(nitel/nicel/karma), konu, tez yazarının cinsiyeti (K/E), tezin hazırlanmış olduğu şehir ve
bölge açısından ele alarak çalışmaların dağılımlarını belirtilen başlıklar kapsamında
ortaya koymaktır. Çalışma kapsamında erişime açık olan 97 doktora, 526 yüksek lisans
tezi olmak üzere toplamda 623 adet tez incelemeye dahil edilmiştir. Tezler, içerik analizi
yöntemiyle analiz edilmiştir. Bu çalışma neticesinde, muhasebe alanında yapılmış
lisansüstü tezlerin en çok Marmara ve İç Anadolu Bölgeleri’nde, İstanbul ve Ankara’da,
Marmara ve Okan Üniversite’lerinde çalışılmış olduğu görülmektedir. Ayrıca muhasebe
alanında yoğunluklu olarak Muhasebe Uygulamaları ve Standartlar konularının çalışıldığı
ve çalışmaların ağırlıklı olarak nitel yapıldığı tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Muhasebe, lisansüstü tezler, eğitim, içerik analizi.
JEL Sınıflandırması: M41, I21, I23
Investigation of Postgraduate Theses in Accounting Area in Turkey
Between 2013-2018
ABSTRACT
The purpose of this study is to examine the postgraduate theses conducted in our country
between 2013 and 2018;to determine the distribution of postgraduate studies in the field
of accounting; in the context of study type (qualitative / quantitative / mixed), subject,
gender of the thesis author (W/ M) and which university and region thesis belongs. In the
study, totally 623 theses (97 doctorates, 526 master's) included. Theses were analyzed by
content analysis method. As a result of the study, it is seen that theses which made in
accounting are were mostly studied in Marmara and İç Anadolu Regions, İstanbul and
Ankara and Marmara and Okan Universities. In addition, in accounting area it has been
determined that Accounting Practices and Standards Issues are intensely studied and the
studies were predominantly qualitative.
1 Arş. Gör., Türk Hava Kurumu Üniversitesi, İşletme Fakültesi, etsahin@thk.edu.tr 2 Öğr. Gör., Türk Hava Kurumu Üniversitesi, İşletme Fakültesi, fundaer@thk.edu.tr
90
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Keywords: Accounting, graduate theses, education, content analysis.
JEL Classification: M41, I21, I2
1. Giriş
Bilgi üreten, bilgiyi en etkin şekilde kullanan ve problem çözme niteliğine sahip
birey yetiştirmeyi hedefleyen lisansüstü eğitim programları; bilim insanı
yetiştirmede ve ulusal bilim politikasının yürütülmesindeki önemli etkenlerden
birisi olup ülkelerin gelişmişlik düzeylerini yansıtmaktadırlar (Karaman &
Bakırcı, 2010).
Lisansüstü programların öğrencilere yönelik iki tür işlevi bulunmaktadır (Duman
& İnel, 2019):
1. Yüksek lisans işlevi: Bilimsel araştırma yoluyla bilgiye erişme ve bilgiyi
değerlendirme ve yorumlama becerisini kazandırmak.
2. Doktora derecesi işlevi: Bağımsız araştırma yapma, bilimsel olayları geniş ve
kapsamlı bir bakış açısıyla gözden geçirme ve yorumlama ve yeni sentezlere
ulaşmak için gerekli adımları belirleme becerisi kazandırmak.
Üniversite sayısının artmasına bağlı olarak lisansüstü eğitim programların
artması neticesinde; yapılmakta olan bilimsel araştırmalar her geçen gün
artmaktadır (Çeşit, 2015). Bilimsel araştırmalar, bilim, teknoloji ve toplumun
gelişmesine öncülük eden önemli ve dinamik unsurlardır (Benligiray, 2009).
Lisansüstü alanda yapılan çalışmalar, bilimsel araştırmaların gelişmesinde
önemli yere sahiptir.
Lisansüstü çalışmaların bilimsel araştırmalardaki öneminden yola çıkarak; bu
çalışma ile Türkiye’de muhasebe alanında son 6 yılda hazırlanmış olan lisansüstü
tezlerin içerik analizi ile incelenmesi ve mevcut durumun belirlenmesi
amaçlanmıştır. Mevcut durum ortaya konulduktan sonra tespit edilen eksikliklere
yönelik öneriler sunulmuştur.
91
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
2. Lisansüstü Tezler İle İlgili Literatür Taraması
Araştırma kapsamında, literatür taraması neticesinde, önceki yıllarda Türkiye'de
muhasebe alanında yapılmış olan lisansüstü tezleri inceleyen 2 önemli çalışmaya
ulaşılmıştır.
Bu çalışmalar:
Alkan (2014) yapmış olduğu çalışmada, 1984-2012 yılları arasında Türkiye'de
hazırlanan lisansüstü tezleri içerik analizi yöntemiyle incelemiştir. Yapmış
olduğu çalışma neticesinde; konu seçiminde zaman içerisindeki eğilimlerin etkili
olduğu ve Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu'nun kurulmasının
araştırmacıların muhasebe alanına ilgisini arttırdığı sonucuna varmıştır.
Koçyiğit & Şenay (2018) yapmış oldukları çalışmada, 1978-2018 yılları arasında
Türkiye'de Sağlık Yönetimi Anabilim dalı/Bilim Dalı'nda muhasebe ve finans
alanında hazırlanan lisansüstü tezleri içerik analizi yöntemiyle incelemişlerdir.
Yapmış oldukları çalışma neticesinde; Sağlık Yönetimi Anabilim dalı/Bilim
Dalı'nda muhasebe alanında yazılan tezlerin nicelik açısında yetersiz olduğu
sonucuna varmışlardır.
3. Çalışmanın Amacı
Bu çalışmanın amacı; 2013-2018 yılları arasında Türkiye'de muhasebe alanında
yapılmış olan lisansüstü çalışmaları; çalışma türü (nitel/nicel/karma), konusu, tez
yazarının cinsiyeti (K/E), tezin bağlı olduğu üniversite, şehir ve bölge açısından
ele alarak çalışmaların dağılımlarını ortaya koyarak eksiklikleri belirleyebilmek
ve çözüm önerileri sunmaktır.
Çalışma amacına yönelik olarak belirlenen temel araştırma sorusu:
“2013-2018 yılları arasında muhasebe alanında hazırlanan lisansüstü tezlerin
tematik ve metodolojik eğilimleri nelerdir?’’
Temel araştırma sorusuna bağlı olarak belirlenen araştırma soruları:
Muhasebe alanında hazırlanan lisansüstü tezlerin yıllara göre dağılımı
nasıldır?
Muhasebe alanında hazırlanan lisansüstü tezlerin üniversitelere göre
dağılımı nasıldır?
92
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Muhasebe alanında hazırlanan lisansüstü tezlerin şehir ve bölgelere göre
dağılımı nasıldır?
Muhasebe alanında hazırlanan lisansüstü tezlerin yazarların cinsiyetine
göre dağılımı nasıldır?
Muhasebe alanında hazırlanan lisansüstü tezlerin çalışma türüne göre
dağılımı nasıldır?
Muhasebe alanında hazırlanan lisansüstü tezlerin konulara göre dağılımı
nasıldır?
4. Çalışmanın Yöntemi
Sistematik olarak büyük miktarlarda veri taranması imkanı sağlayan içerik
analizini Holsti (1969) “mesajların belirli özelliklerini nesnel ve sistematik olarak
tanımlayarak çıkarımlar yapmak için bir teknik” olarak tanımlamıştır (Holsti,
1969; aktaran Stemler, 2001).
Çalışma açısından en uygun analiz yöntemi olmasından ötürü; 2013-2018 yılları
arasında Türkiye’de Muhasebe alanında hazırlanmış ve YÖK Ulusal Tez Merkezi
veri tabanında yer alan lisansüstü tezler içerik analizi yöntemi ile incelenmiştir.
Çalışma kapsamında nitel araştırma yöntemlerine uygun olarak içerik analizi
yöntemiyle incelenen lisansüstü tezler, yüzde analizi kullanılarak çözümlenmiş
ve elde edilen sayısal veriler tablolar halinde sunulmuştur.
5. Çalışmanın Kapsamı ve Sınırlılıkları
Çalışmanın kapsamı 2013-2018 yılları arasında YÖK Ulusal Tez Merkezi veri
tabanında yapılan “Dizin” taramasında, “Muhasebe” anahtar kelimesi ile erişime
açık olan 623 adet lisansüstü tezlerdir.
Çalışmanın kısıtı YÖK Ulusal Tez Merkezi veri tabanında 2013-2018 yılları
arasında erişime açık olmayan 190 adet lisansüstü tezlerdir. Bu kapsamda 2013-
2018 yılları arasında 144 adet yüksek lisans tezine, 46 adet doktora tezine ve
toplamda 190 adet lisansüstü teze erişim sağlanamamıştır.
Çalışmada, YÖK Ulusal Tez Merkezi veri tabanında kayıtlı olan lisansüstü
tezlerin muhasebe alanındaki bütün lisansüstü tezleri kapsadığı, lisansüstü
93
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
tezlerin elektronik ortamda tam ve doğru olarak yer aldığı ve var olan lisansüstü
tezlerin bilimsel yöntemler kullanılarak hazırlandığı varsayılmıştır.
6. Çalışmanın Bulguları
Çalışma neticesinde elde edilen bulgular tablolar halinde aşağıda sunulmuştur.
Tablo 1. Muhasebe Alanında Yazılan Lisansüstü Tezlerin Yıllara Göre Dağılımı
YILLAR
YÜKSEK LİSANS DOKTORA TOPLAM
Adet Yüzde Adet Yüzde Adet Yüzde
2013 59 8,8 8 5,6 67 8,2
2014 111 16,6 25 17,5 136 16,7
2015 135 20,2 33 23,1 168 20,7
2016 132 19,7 28 19,6 160 19,7
2017 183 27,3 33 23,1 216 26,6
2018 50 7,4 16 11,1 66 8,1
TOPLAM 670 100 143 100 813 100
YÖK Ulusal Tez Merkezi veri tabanında kayıtlı olan muhasebe alanında
hazırlanan yüksek lisans ve doktora tezlerinin dağılımı Tablo 1'de verilmiştir.
Muhasebe alanında 2013-2018 yılları arasında yapılmış olan lisansüstü tezlerin
% 17,6'sı doktora, % 82,4’ü yüksek lisans tezidir. Muhasebe alanında en fazla
lisansüstü tezi 813 adet lisansüstü tez içinde 216 adet ile (%26,6) 2017'de ve en
az 66 adet ile (%8,1) 2018'de hazırlanmıştır. Muhasebe alanında en fazla yüksek
lisans tezi 670 adet yüksek lisans tezi içinde 183 adet ile (%27,3) 2017'de ve en
az 50 adet ile (%7,4) 2018'de hazırlanmıştır. Muhasebe alanında en fazla doktora
tezi 143 adet doktora tezi içinde 33’er adet ile (%23,1) 2015 ve 2017'de ve en az
8 adet ile (%5,6) 2013'de hazırlanmıştır.
94
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Tablo 2. Araştırma Kapsamındaki Lisansüstü Tezlerin Yıllara Göre Dağılımı
YILLAR YÜKSEK LİSANS DOKTORA TOPLAM
Adet Yüzde Adet Yüzde Adet Yüzde
2013 58 11,0 8 8,2 66 10,6
2014 108 20,5 24 24,7 132 21,2
2015 130 24,7 31 32,0 161 25,8
2016 91 17,3 18 18,6 109 17,5
2017 102 19,5 7 7,2 109 17,5
2018 37 7,0 9 9,3 46 7,4
TOPLAM 526 100 97 100 623 100
YÖK Ulusal Tez Merkezi'nde erişime açık olan araştırma kapsamındaki tezlerin
yıllara göre dağılımı Tablo 2'de gösterilmiştir. 2013-2018 yılları arasında
hazırlanan ve erişime açık olan muhasebe lisansüstü tezlerinin %16'sı doktora
tezi, %84'ü yüksek lisans tezidir. Muhasebe alanında en fazla lisansüstü tezi 623
adet lisansüstü tez içinde 161 adet ile (%25,8) 2015'te ve en az 46 adet ile (%7,4)
2018'de hazırlanmıştır. Muhasebe alanında en fazla yüksek lisans tezi 526 adet
yüksek lisans tezi içinde 130 adet ile (%24,7) 2015'te ve en az 37 adet ile (%7,0)
2018'de hazırlanmıştır. Muhasebe alanında en fazla doktora tezi 97 adet doktora
tezi içinde 31 adet ile (%32,0) 2015'de ve en az 7 adet ile (%7,2) 2017'de
hazırlanmıştır.
2013-2018 yılları arasında muhasebe alanında yapılan lisansüstü tezlerin
üniversitelere göre dağılımı Tablo 3'te yer almaktadır. Muhasebe alanında en
fazla lisansüstü tezi 526 adet lisansüstü tezi içinde 102 adet ile (%16,4) İstanbul
Okan Üniversitesi’nde hazırlanmıştır. Muhasebe alanında en fazla yüksek lisans
tezi 526 adet yüksek lisans tezi içinde 100 adet ile (%19,0) İstanbul Okan
Üniversitesi'nde hazırlanmıştır. Muhasebe alanında en fazla doktora tezi 97 adet
doktora tezi içinde 14 adet ile (%14,4) Marmara Üniversitesi'nde hazırlanmıştır.
95
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Tablo 3. Muhasebe Alanında Yazılan Lisansüstü Tezlerin Üniversitelere Göre Dağılımı
ÜNİVERSİTELER Y. LİSANS DOKTORA TOPLAM
Adet Yüzde Adet Yüzde Adet Yüzde
İstanbul Okan Üniversitesi 100 19,0 2 2,0 102 16,4
Marmara Üniversitesi 36 6,8 14 14,4 50 8,0
İstanbul Ticaret Üniversitesi 24 4,6 2 2,0 26 4,2
Gazi Üniversitesi 22 4,2 3 3,1 25 4,0
Sakarya Üniversitesi 13 2,5 9 9,3 22 3,5
İstanbul Aydın Üniversitesi 17 3,2 0 0 17 2,7
Süleyman Demirel Üniversitesi 12 2,3 5 5,2 17 2,7
Başkent Üniversitesi 11 2,1 5 5,2 16 2,6
İstanbul Arel Üniversitesi 15 2,8 0 0 15 2,4
Dokuz Eylül Üniversitesi 12 2,3 2 2,1 14 2,3
Selçuk Üniversitesi 8 1,5 5 5,2 13 2,1
İstanbul Üniversitesi 8 1,5 4 4,1 12 1,9
Celal Bayar Üniversitesi 7 1,3 4 4,1 11 1,8
Balıkesir Üniversitesi 10 1,9 0 0 10 1,6
Cumhuriyet Üniversitesi 9 1,7 1 1,0 10 1,6
Karadeniz Teknik Üniversitesi 9 1,7 1 1,0 10 1,6
Atatürk Üniversitesi 5 1,0 4 4,1 9 1,4
Beykent Üniversitesi 9 1,7 0 0 9 1,4
Dumlupınar Üniversitesi 7 1,3 2 2,1 9 1,4
Niğde Üniversitesi 7 1,3 2 2,1 9 1,4
Onsekiz Mart Üniversitesi 7 1,3 2 2,1 9 1,4
Sütçü İmam Üniversitesi 6 1,1 3 3,1 9 1,4
Adnan Menderes Üniversitesi 5 1,0 2 2,1 7 1,1
Ankara Üniversitesi 5 1,0 2 2,1 7 1,1
Gaziosmanpaşa Üniversitesi 7 1,3 0 0 7 1,1
İstanbul Gelişim Üniversitesi 7 1,3 0 0 7 1,1
Haliç Üniversitesi 6 1,1 0 0 6 1,0
İnönü Üniversitesi 3 0,6 3 3,1 6 1,0
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi 6 1,1 0 0 6 1,0
Pamukkale Üniversitesi 3 0,6 3 3,1 6 1,0
Çukurova Üniversitesi 2 0,4 3 3,1 5 0,8
Gaziantep Üniversitesi 5 1,0 0 0 5 0,8
Işık Üniversitesi 5 1,0 0 0 5 0,8
Ondokuz Mayıs Üniversitesi 5 1,0 0 0 5 0,8
Uludağ Üniversitesi 5 1,0 0 0 5 0,8
Diğer 108 20,5 14 14,3 122 19,8
TOPLAM 526 100 97 100 623 100
96
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Tablo 4. Muhasebe Alanında Yazılan Lisansüstü Tezlerin Şehirlere Göre Dağılımı ŞEHİRLER Y. LİSANS DOKTORA TOPLAM
Adet Yüzde Adet Yüzde Adet Yüzde
İstanbul 239 45,4 23 23,7 262 42,1
Ankara 49 9,3 11 11,3 60 9,6
Sakarya 15 2,9 9 9,3 24 3,9
İzmir 17 3,2 5 5,2 22 3,5
Isparta 12 2,3 5 5,2 17 2,7
Konya 9 1,7 6 6,2 15 2,4
Manisa 7 1,3 4 4,1 11 1,8
Balıkesir 10 1,9 0 0 10 1,7
Sivas 9 1,7 1 1,0 10 1,7
Trabzon 9 1,7 1 1,0 10 1,7
Çanakkale 7 1,3 2 2,1 9 1,4
Erzurum 5 0,9 4 4,1 9 1,4
Gaziantep 9 1,7 0 0 9 1,4
Kahramanmaraş 6 1,1 3 3,1 9 1,4
Kütahya 7 1,3 2 2,1 9 1,4
Niğde 7 1,3 2 2,1 9 1,4
Aydın 5 0,9 2 2,1 7 1,2
Tokat 7 1,3 0 0 7 1,2
Burdur 6 1,1 0 0 6 1,1
Eskişehir 4 0,8 2 2,1 6 1,1
Malatya 3 0,6 3 3,1 6 1,1
Adana 2 0,4 3 3,1 5 0,8
Bursa 5 0,9 0 0 5 0,8
Kocaeli 4 0,8 1 1,0 5 0,8
Samsun 5 0,9 0 0 5 0,8
Aksaray 4 0,8 0 0 4 0,6
Bilecik 4 0,8 0 0 4 0,6
Denizli 1 0,2 3 3,1 4 0,6
Kars 4 0,8 0 0 4 0,6
Osmaniye 4 0,8 0 0 4 0,6
Van 4 0,8 0 0 4 0,6
Afyon 2 0,4 1 1,0 3 0,5
Antalya 2 0,4 1 1,0 3 0,5
Bingöl 3 0,6 0 0 3 0,5
Elazığ 3 0,6 0 0 3 0,5
Hatay 3 0,6 0 0 3 0,5
Kayseri 2 0,4 1 1,0 3 0,5
Muğla 3 0,6 0 0 3 0,5
Zonguldak 2 0,4 1 1,0 3 0,5
Diğer 27 5,1 1 1,0 28 4,5
TOPLAM 526 100 97 100 623 100
97
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
2013-2018 yılları arasında muhasebe alanında yapılan lisansüstü tezlerin
şehirlere göre dağılımı Tablo 4'te yer almaktadır. Muhasebe alanında en fazla
yüksek lisans tezi 526 adet yüksek lisans tezi içinde 239 adet ile (%45,4)
İstanbul'da hazırlanmıştır. Muhasebe alanında en fazla doktora tezi 97 adet
doktora tezi içinde 23 adet ile (%23,7) İstanbul'da hazırlanmıştır.
Tablo 5: Muhasebe Alanında Yazılan Lisansüstü Tezlerin Bölgelere Göre Dağılımı
2013-2018 yılları arasında muhasebe alanında yapılan lisansüstü tezlerin
bölgelere göre dağılımı Tablo 5'te yer almaktadır. Muhasebe alanında en fazla
lisansüstü tezi 623 adet lisansüstü tezi içinde 325 adet ile (%52,2) Marmara
Bölgesi'nde ve en az 11 adet ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde hazırlanmıştır.
Muhasebe alanında en fazla yüksek lisans tezi 526 adet yüksek lisans tezi içinde
290 adet ile (%55,1) Marmara Bölgesi'nde ve en az 11 adet ile Güneydoğu
Anadolu Bölgesi'nde hazırlanmıştır. Muhasebe alanında en fazla doktora tezi 97
adet doktora tezi içinde 35 adet ile (%36,1) Marmara Bölgesi 'nde ve en az 2 adet
ile (%2,1) Karadeniz Bölgesi'nde hazırlanmıştır. Lisansüstü tezlerde en fazla
çalışmanın yüksek lisansta 83, doktorada 13 çalışma ile 2015 yılında Marmara
Bölgesi’nde yapıldığı görülmüştür.
BÖLGELER Y. LİSANS DOKTORA TOPLAM
Adet Yüzde Adet Yüzde Adet Yüzde
Marmara 290 55,1 35 36,1 325 52,2
İç Anadolu 87 16,5 24 24,7 111 17,8
Ege 43 8,2 17 17,5 60 9,6
Akdeniz 37 7,0 12 12,4 49 7,9
Karadeniz 35 6,7 2 2,1 37 5,9
Doğu Anadolu 23 4,4 7 7,2 30 4,8
Güneydoğu Anadolu 11 2,1 0 0 11 1,8
Toplam 526 100 97 100 623 100
98
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Tablo 6. Muhasebe Alanında Yazılan Lisansüstü Tezlerin Yazarlarının Cinsiyete Göre Dağılımı
2013-2018 yılları arasında muhasebe alanında yapılan lisansüstü tezlerin
yazarların cinsiyetlerine göre dağılımı Tablo 6'da yer almaktadır. Muhasebe
alanında lisansüstü tez sahiplerinin %38,4’ü kadın, %61,6’sı erkektir. Muhasebe
alanında yüksek lisans tez sahiplerinin %39,4’ü kadın, %60,6'sı erkektir.
Muhasebe alanında doktora tez sahiplerinin %33'ü kadın, %67'si erkektir.
Tablo 7. Muhasebe Alanında Yazılan Lisansüstü Tezlerin Konulara Göre Dağılımı
KONU ALANLARI Y. LİSANS DOKTORA TOPLAM
Adet Yüzde Adet Yüzde Adet Yüzde
Standartlar 66 11,2 26 23,7 92 13,1
Muhasebe Uygulamaları 89 15,1 1 0,9 90 12,8
Denetim 55 9,3 12 11,0 67 9,6
Meslek Elemanları 40 6,8 4 3,6 44 6,3
Muhasebe Bilgi Sistemi 32 5,4 7 6,5 39 5,6
Maliyet Muhasebesi 34 5,7 1 0,9 35 5,0
Faaliyet Tabanlı Maliyetleme 19 3,2 14 12,8 33 4,7
Finansal Raporlama 24 4,1 5 4,5 29 4,1
Hata ve Hile 24 4,1 0 0 24 3,4
Finansal Analiz 18 3,1 3 2,7 21 3,0
Muhasebe Eğitimi 14 2,4 6 5,4 20 2,9
Adli Muhasebe 14 2,4 6 5,4 20 2,9
Etik 18 3,1 0 0 18 2,6
İç Kontrol 11 1,9 1 0,9 12 1,6
Muhasebe Tarihi 10 1,7 2 1,8 12 1,6
İnşaat Muhasebesi 12 2,0 0 0 12 1,6
Yönetim Muhasebesi 6 1,0 3 2,7 9 1,3
Çevre Muhasebesi 7 1,2 1 0,9 8 1,1
Dış Ticaret İşlemleri 7 1,2 0 0 7 1,0
Vergi Muhasebesi 5 0,8 1 0,9 6 0,9
Finansal Araçlar 5 0,8 1 0,9 6 0,9
Kar Yönetimi 4 0,7 2 1,8 6 0,9
Elektronik Defter 6 1,0 0 0 6 0,9
Cinsiyet
Y. LİSANS DOKTORA TOPLAM
Adet Yüzde Adet Yüzde Adet Yüzde
Kadın 207 39,4 32 33,0 239 38,4
Erkek 319 60,6 65 67,0 384 61,6
Toplam 526 100 97 100 623 100
99
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Birleşme 4 0,7 1 0,9 5 0,7
Stok Maliyet Yöntemleri 5 0,8 0 0 5 0,7
Riskten Korunma Muhasebesi 5 0,8 0 0 5 0,7
Katma Değer Vergisi 5 0,8 0 0 5 0,7
Yaratıcı Muhasebe 3 0,5 1 0,9 4 0,6
Finansal Performans 3 0,5 1 0,9 4 0,6
Risk 3 0,5 1 0,9 4 0,6
Şirket Muhasebesi 4 0,7 0 0 4 0,6
Muhasebe Mesleği 4 0,7 0 0 4 0,6
Devlet Muhasebesi 4 0,7 0 0 4 0,6
Sukuk 4 0,7 0 0 4 0,6
Değerleme 2 0,3 1 0,9 3 0,4
Veri Madenciliği 2 0,3 1 0,9 3 0,4
Tarım Muhasebesi 2 0,3 1 0,9 3 0,4
Tek Düzen Hesap Planı 3 0,5 0 0 3 0,4
Entelektüel Sermaye 1 0,2 1 0,9 2 0,3
İş Ortaklıkları 1 0,2 1 0,9 2 0,3
Gerçeğe Uygun Değer
Muhasebesi 2 0,3 0 0 2 0,3
Diğer 14 2,3 5 4,5 19 2,7
TOPLAM 591 100 110 100 701 100
2013-2018 yılları arasında muhasebe alanında yapılan lisansüstü tezlerin
konulara göre dağılımı Tablo 7'de yer almaktadır. Muhasebe alanında lisansüstü
tezlerde en çok çalışılan konu % 13,1 ile standartlardır. Muhasebe alanında
yüksek lisans tezlerinde en çok çalışılan konu % 15,1 ile muhasebe uygulamaları
iken; doktora tezlerinden en çok çalışılan konu %23,7 ile standartlardır.
Tablo 7’de konu dağılımında “Diğer” konu başlığı içerisinde yüksek lisans tezi
olarak; Yatırım Finansmanı, E-Ticaret, Alacak Yönetimi, Vergi Usul Hukuku,
Süreç Muhasebesi, Finansal Kriz, Envanter Yönetimi, Gayrimenkul Yatırım
Ortaklığı, Muhasebenin Temel Kavramları, Karşılıklar, Muhasebe Kültürü,
Karbon Muhasebesi, Derecelendirme, Katkı Muhasebesi; doktora tezi olarak;
Bilge Muhasebe, Kaynak Tüketim Muhasebesi, Dönem Sonu Muhasebe
İşlemleri, Davranışsal Muhasebe ve Bütçeleme konuları çalışılmıştır.
100
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Tablo 8. Muhasebe Alanında Yazılan Lisansüstü Tezlerin Çalışma Türüne Göre Dağılımı
ÇALIŞMA TÜRÜ
Y. LİSANS DOKTORA TOPLAM
Adet Yüzde Adet Yüzde Adet Yüzde
NİCEL 129 24,5 27 27,9 156 25,0
NİTEL 397 75,5 66 68,0 463 74,3
KARMA 0 0 4 4,1 4 0,7
TOPLAM 526 100 97 100 623 100
2013-2018 yılları arasında muhasebe alanında yapılan lisansüstü tezlerin çalışma
türlerine göre dağılımı Tablo 8'de yer almaktadır. Muhasebe alanında lisansüstü
tezlerin %74,3'ü nitel, %25’i nicel ve % 0,7'si karma çalışmadır. Muhasebe
alanında yüksek lisans tezlerinin %75,5'i nitel, %24,5'i nicel çalışmadır.
Muhasebe alanında doktora tezlerinin %68'i nitel, %27,9'u nicel ve %4,1'i karma
çalışmadır.
Lisansüstü tezler incelendiğinde, en fazla nitel çalışmanın, yüksek lisansta 105,
doktorada ise 21 çalışma ile 2015 yılında yapıldığı görülmüştür. En fazla nicel
çalışmanın ise yüksek lisansta 28 çalışma ile 2014’te, doktorada 10 çalışma ile
2015 yılında hazırlandığı görülmüştür. Ayrıca doktorada 2016 yılından itibaren
karma çalışmaların yapıldığı görülürken; yüksek lisansta karma çalışmanın
yapılmamış olduğu belirlenmiştir.
7. Sonuç ve Öneriler
Yapılan çalışma neticesinde elde edilen sonuçlar aşağıdaki gibidir:
Türkiye’de muhasebe alanında;
Hazırlanan tez sayılarına bakıldığında, lisansüstü tezler içerisinde yüksek
lisans tez çalışmalarının doktora tez çalışmalarına oranla daha fazla
olduğu görülmektedir. Lisansüstü eğitim alanlar içerisinde, doktora
çalışmalarının yüksek lisans çalışmalarına nazaran az olmasının,
akademik çalışanların oranının az olmasından kaynakladığı
düşünülmektedir. Türkiye’de doktora eğitimine genellikle akademik
olarak çalışanlar devam etmektedir.
Tezlerin hazırlandığı üniversitelere bakıldığında lisansüstü tezlerin en
çok Okan Üniversitesi’nde ve Marmara Üniversitesi’nde hazırlandığı
tespit edilmiştir. Lisansüstü tezlerden yüksek lisans tezlerinin en çok
101
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Okan Üniversitesi’nde; doktora tezlerinin ise en çok Marmara
Üniversitesi’nde hazırlanmış olduğu görülmektedir.
Tezlerin hazırlandığı şehirlere bakıldığında tezlerin en çok İstanbul ve
Ankara’da hazırlandığı tespit edilmiştir. Bu şehirlerde hazırlanan tez
sayısının yüksek olmasının üniversite sayısı ile paralel olduğu tespit
edilmiştir. İstanbul ilinde hazırlanan lisansüstü tezlerin en fazla 2015
yılında, Ankara ilinde hazırlanan lisansüstü tezlerin ise en fazla 2014
yılında hazırlandığı belirlenmiştir.
Tezlerin hazırlandığı bölgelere bakıldığında tezlerin en çok Marmara ve
İç Anadolu Bölgeleri’nde hazırlandığı tespit edilmiştir. Bu bölgelerde
hazırlanan tez sayısının yüksek olmasının üniversite sayısı ile paralel
olduğu tespit edilmiştir. Marmara Bölgesi’nde hazırlanan lisansüstü
tezlerin en fazla 2015 yılında, İç Anadolu Bölgesi’nde hazırlanan
lisansüstü tezlerin ise en fazla 2014 yılında hazırlandığı belirlenmiştir.
Tezleri hazırlayan kişilerin cinsiyet dağılımına bakıldığında, erkek
oranının kadın oranından daha fazla olduğu tespit edilmiştir.
Hazırlanan tezlerin çalışma türlerine bakıldığında lisansüstü tezlerin
daha fazla nitel olarak çalışıldığı tespit edilmiştir. Lisansüstü tezler
içerisinde doktora tezlerinde 2016, 2017 ve 2018 yıllarında karma
çalışmaların yapılmış olduğu tespit edilmiştir. Ancak yüksek lisans
tezlerinin yoğunluklu olarak nitel olarak çalışılmış olduğu tespit
edilmiştir.
Hazırlanan tezlerin konu dağılımına bakıldığında lisansüstü tezlerde en
çok Standartlar ve Muhasebe Uygulamaları konularının çalışılmış olduğu
tespit edilmiştir. Lisansüstü çalışmalar içerisinde, yüksek lisans
çalışmalarında Muhasebe Uygulamaları konusunun, doktora
çalışmalarında ise Standartlar konusunun ağırlıklı olarak çalışılmış
olduğu tespit edilmiştir. Muhasebe Uygulamaları konusunda yapılan
çalışmaların ağırlıklı olarak muhasebe uygulamalarının karşılaştırılması,
muhasebeleştirme işlemleri ve yerel muhasebe uygulamaları olarak
araştırıldığı tespit edilmiştir. Türkiye’de TMS/TFRS’nin uygulamaya
konulmasıyla birlikte Standartlar konusunda çalışma eğiliminin arttığı
görülmektedir. Ayrıca Standartlar konusunda yapılan çalışmalarda
ağırlıklı olarak TMS 41- Tarımsal Faaliyetler Standardı konusunun
çalışılmış olduğu tespit edilmiştir.
102
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Yapılan analiz sonucunda, Türkiye’de muhasebe alanında çalışan
bireylerin, muhasebe alanındaki ulusal ve uluslararası gelişmelere paralel
olarak çalışmalarını yönlendirdikleri düşünülmektedir.
8. Araştırmanın Literatüre Katkısı
Yapılan araştırmada Türkiye'de son altı yıl içerisinde muhasebe alanında
hazırlanan lisansüstü çalışmaları detaylı şekilde incelenmiş ve ileride muhasebe
alanında hazırlanacak olan lisansüstü tezler ve akademik çalışmalara önemli
bilgiler sunulmuştur. Muhasebe alanında çalışacak olan kişilere, son altı yılda
muhasebe alanında hazırlanmış olan lisansüstü tezlerin bir bütün olarak analiz
sonuçlarını görme olanağı sağlanmıştır.
Kaynakça
Alkan, G. (2014). Türkiye’de Muhasebe Alanında Yapılan Lisansüstü Tez
Çalışmaları Üzerine Bir Araştırma (1984-2012). Muhasebe ve Finansman
Dergisi, (61), 41-52.
Benligiray, S. (2009). Türkiye’de İnsan Kaynakları Yönetimi Alanında Yapılan
Lisansüstü Tezler Ve Bu Tezlerde İncelenen Temaların Analizi: 1983-2008
Dönemi. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İİBF Dergisi, 4(1), 167-197.
Çeşit, A. G. C. (2015). Türkiye’de Viyola Üzerine Yapılan Lisansüstü Tezlerin
İncelenmesi.
Duman, A. & İnel, Y. (2019). Review of Master's Theses in the Field of Social
Studies Education between 2008 and 2014 i. Universal Journal of
Educational Research, 7(1), 66-73.
Karaman, S. & Bakırcı, F. (2010). Türkiye’de Lisansüstü Eğitim: Sorunlar Ve
Çözüm Önerileri.
Koçyiğit, S. Ç. & Şenay, F. 1978-2018 Yılları Arasında Türkiye'de Sağlık
Yönetimi Anabilim Dalı/Bilim Dalında Muhasebe ve Finansman Alanında
Yazılan Lisansüstü Tezlerin Değerlendirilmesi. Selçuk Üniversitesi Sosyal
Bilimler Meslek Yüksekokulu Dergisi, 21(2), 303-312.
Stemler, S. (2001). An Overview Of Content Analysis. Practical Assessment,
Research & Evaluation, 7(17), 137-146.
103
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Dijital Bir Dünyada Muhasebenin Dönüşümü ve Yeni Eğilimler:
Bulut ve Sosyal Medya
R. Şebnem YAŞAR1
ÖZ
Geliştirilen yeni teknolojiler ve araçlar iş dünyasının her alanında dönüşüm yaratmıştır.
Özellikle veri iletişimindeki gelişmeler ve internetin hemen her alanda kullanım alanını
hızla genişletmesi, geleneksel iş modellerinin artık yeterli olmadığını göstermektedir.
Yakın gelecekte, bulut bilişim ve sosyal medyanın sahip oldukları güç ile tüm toplumsal
yapıları ve dolayısıyla işletmeleri dönüştürecekleri öne sürülmektedir. Bu gelişmeler,
muhasebe mesleğinde de mevcut teknolojik çerçeveye doğru evrilme zorunluluğunu
açıkça ortaya koymaktadır. Web tabanlı bulut bilişim imkânları, daha düşük maliyetle
dünya standartlarında altyapıya kolay erişim sağlamak için işletmeler tarafından giderek
daha fazla benimsenmektedir. Sosyal medya kullanımı, iş birliğini ve şeffaflığı arttırarak
paydaşlar ile işletme arasındaki ilişkileri geliştirmektedir. İşletmeler sosyal medyada daha
aktif hale geldikçe muhasebe faaliyetlerinde de sosyal medyayı kullanmak popülerlik
kazanmaktadır. Bu gelişmelerin sonucu olarak günümüzde muhasebecilerden, etkileşimi
daha fazla olan hizmetler sunmaları ve işletmelerin bilgi ihtiyaçlarını gerçek zamanlı
verilere dayalı fikirler sunarak verimli bir şekilde karşılamaları beklenmektedir. Tüm bu
etmenler, muhasebe mesleği için bir tehdit olarak algılanabilmekte ya da meslek
mensuplarında yabancılaşma duygusu doğurabilmektedir. Ancak, bu gelişmeler aslında
pek çok yeni fırsatlar sunmaktadır. Bu çalışmada, bulut bilişim çözümlerinin ve sosyal
medyanın muhasebe mesleği üzerindeki etkileri incelenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Muhasebe Eğilimleri, Bulut Muhasebesi, Sosyal Medya
JEL Sınıflandırması: M40, M49
Transformation of Accounting and New Trends in A Digital World:
The Cloud and Social Media
ABSTRACT
New technologies and tools have transformed every aspect of business world. Especially
the developments in data communication and the rapidly expanding use of Internet in
almost every area show that traditional business models are no longer sufficient. It is
1 Doç. Dr., Dokuz Eylül Üniversitesi İzmir Meslek Yüksekokulu, sebnem.yasar@deu.edu.tr
104
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
suggested that in the near future, with the power they possess, cloud computing and social
media will transform all social structures and hence businesses. These developments
clearly reveal the necessity to evolve into the existing technological framework in the
accounting profession. Web-based cloud computing solutions are increasingly being
adopted by businesses to provide easy access to world-class infrastructure at a lower cost.
The use of social media improves the relationship between stakeholders and the
businesses by increasing cooperation and transparency. As businesses become more
active in social media, using social media in accounting activities is gaining popularity.
As a result of these developments, today’s accountants are expected to provide more
interactive services and meet the information needs of businesses efficiently by providing
ideas based on real-time data. All these factors can be perceived as threats to the
accounting profession or can create a sense of alienation in the minds of accountants.
However, these developments offer many new opportunities. In this study, the effects of
cloud computing solutions and social media on the accounting profession were examined.
Keywords: Accounting Trends, Cloud Accounting, Social Media.
JEL Classification: M40, M49
1. Giriş
İş performansını ölçmenin dili ve bilimi olan muhasebe, içinde bulunduğu iş
ortamıyla sürekli uyum içinde olmak zorundadır (Dimitriu ve Matei, 2015: 665).
Günümüz iş ortamını şekillendiren en önemli unsurlardan biri, mesafe ve sınırları
anlamsız hale getiren küreselleşmedir. Daha hızlı ulaşım, iletişim ve anında bilgi
edinilebilmesi nedeniyle dünya dev bir pazar haline gelmiştir. Değişimin bir diğer
itici gücü ise, ister hızlı, daha az maliyetli ve kolaylıkla bilgi üreten donanımlar
olsun, ister verilerin hazırlanmasını, yayılmasını ve iletişimini kolaylaştıran
yazılımlar olsun, teknolojinin özel olarak bilgi teknolojilerinin hızlı gelişimidir
(Mohamed ve Lashine, 2003: 5). Teknolojideki bu gelişmeler, bilgi
kullanılabilirliğine yönelik farklı kısıtlamaları azaltmış ve çoğu durumda ortadan
kaldırmıştır.
Dijital bilgi teknolojilerinin muhasebeye ilk yansıması olarak düşünülebilecek
muhasebe verilerinin otomasyonu ilk olarak 1950'lerin sonunda gündeme
gelmiştir ve yıllar içerisinde son derece karmaşık ve kapsamlı yazılımlar
geliştirilmiştir. “Bilgi devrimi”nin başlangıcı olarak kabul edilen 1990'lar,
İnternet'in kişisel, ticari ve kamusal kullanımlarda yükselişine tanık olmuştur.
Multimedya ve işbirlikçi yazılımların yükselişi, karmaşık uygulamaları ve web
105
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
sayfalarını barındırmak için tasarlanmış yeni altyapıları yaratmıştır. 20. yüzyılın
son on yılında veri iletişiminde önemli gelişmeler sağlanmış, teknoloji hızla
gelişmiş ve sosyal ağlar ortaya çıkmıştır. İnternet daha hızlı, daha güvenilir, daha
ucuz hale gelmiş ve hemen her alanda kullanım alanını genişletmiştir. Dijital
teknolojiler, günlük hayatın ayrılmaz bir parçası olmuş, herkes için her yerde
bulunur hale gelmiştir (Türker, 2018: 213).
Bulut bilişimin ve sosyal medyanın önlenemeyen yükselişinin, işletmelerin ve bir
bütün olarak toplumun davranış ve faaliyet şeklini değiştirme yeteneğine sahip
olduğu iddia edilmektedir. Edvinsson (2013: 167) bu durumu “bulut bilişim ve
sosyal medya yeni toplumsal yapı içinde çok güçlü rollere sahip olacaktır”
şeklinde ifade etmiştir. Tüm bu gelişmeler geleneksel iş modelinin temellerine de
meydan okumaktadır. İşletmeler, var olan en iyi teknolojik çerçeveye doğru
evrilme ve uyum sağlama yeteneklerine bağlı olarak, aynı hızla büyüyebilmekte
veya yok olabilmektedirler (Dimitriu ve Matei, 2015: 667). Bu durum kaçınılmaz
olarak, muhasebe mesleği üzerinde de önemli yansımalar oluşturmaktadır. Bu
çalışmada, bulut bilişim çözümlerinin ve sosyal medyanın muhasebe mesleği
üzerindeki etkileri incelenmiştir.
2. Bulut Muhasebesi
Günümüzde şirketlerin başarısı, kısmen, yeni ticari fırsatların ve / veya gelişmiş
iş süreçlerinin kullanılmasını kolaylaştıran yeni teknolojilere yatırım yapma
yeteneklerine, bir başka ifadeyle uyum sağlama becerilerine bağlıdır (Cleary ve
Quinn, 2016: 255). Bu nedenle, bulut tabanlı muhasebe ve finans altyapısının
benimsenmesinin bu dönüşümün bir unsuru olduğu varsayılabilir. Bulut
muhasebesi, muhasebe otomasyonunun ileri bir aşamasıdır.
2.1. Muhasebe Otomasyonu
Otomasyon, insan aracılığı olmadan işlerin otomatik olarak yapılması anlamına
gelmektedir. Bir başka ifadeyle, işlerin insan ile makine arasında paylaşılması
durumudur. Son 50 yılda teknoloji ve otomasyon, muhasebe mesleğinde
yenilikleri, verimlilikte artışı ve maliyetlerde azalışı tetiklemiştir.
Muhasebe verilerinin otomasyonu ilk olarak 1950'lerin sonunda gündeme
gelmiştir. Defter sayfalarından Excel'e, buradan iş akışı yönetim sistemlerine,
otomasyona ve kurumsal kaynak planlama (ERP) sistemlerine geçilmiş,
muhasebedeki değişim geri dönüşü olmayan bir seyir izlemiştir (Brands ve
106
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Smith, 2016: 70). Muhasebe yazılımlarının ortaya çıkması, muhasebe
uygulamalarını önemli ölçüde geliştirmiştir. Büyük miktarda bilgi ve bu bilgilerin
işlenmesi için gereken zaman göz önüne alındığında, muhasebe yazılımları,
muhasebecilerin işlerini daha hızlı ve verimli yapmaları için çok yararlı bir araç
haline gelmiştir. Muhasebe yazılımları uzun yıllardır piyasada olmalarına
rağmen, yıllar boyunca evrimleşmeye ve potansiyellerini geliştirmeye devam
etmişlerdir (Dimitriu ve Matei, 2015: 666).
Bilgisayarlarda daha akıllı ve basitleştirilmiş süreçler kullanıldıkça makineler
daha akıllı hale gelmiştir (Brands ve Smith, 2016: 70). The Economist’te (2014,
9) yer alan bir yazıda şu ifadeler kullanılmıştır: “Şimdiye kadar, makinelere karşı
en savunmasız olan işler, rutin, tekrarlayan görevleri içeren işlerdi. Ancak, işlem
gücündeki büyük artış ve ‘Büyük Veri’nin her yerde var olması sayesinde,
bilgisayarlar giderek daha karmaşık görevleri insanlara göre daha düşük
maliyetle ve etkin bir şekilde gerçekleştirebilmektedir. Akıllı endüstriyel
robotlar, bir dizi insan eylemini hızla öğrenebilmektedirler. Hizmet sektörü daha
da savunmasız olabilmektedir. Bilgisayarlar, halihazırda bir kapalı devre kamera
görüntüsündeki davetsiz misafirleri bir insandan daha güvenilir şekilde tespit
edebilmektedir. Biyometrik verileri karşılaştırarak hastalıkları, finansal verileri
karşılaştırarak hileleri ve dolandırıcılıkları çoğu zaman doktorlara ve
muhasebecilere kıyasla daha doğru teşhis edebilmektedirler.”
2015 yılında Accenture, muhasebe ve finans faaliyetlerinin işletmelerdeki
değişim hızını analiz etmiş ve şu sonuca ulaşmıştır: "Finansal işlemlere ilişkin
faaliyetler, 2020 yılına kadar robotik kullanan entegre iş hizmetleri çözümlerinin
bir parçası olacak, finansal muhasebe işlemlerinin %40'ı otomatik hale gelecek
veya tamamen ortadan kalkacaktır." (Axson, 2015: 4). 2016'da Walmart'ın,
günlük nakit akışlarını yönetmek, doğrudan mağazaya mal üreten üreticilerin
taleplerini işleme koymak gibi görevlerden sorumlu 7000 muhasebeci
pozisyonunu ortadan kaldırması, bu yeni trendin bir örneğini sunmaktadır (Pincus
vd., 2017: 6). Eylül 2016'da CFO Magazine’de, önceki 18 ay boyunca Fortune
500’de yer alan şirketlerin yaklaşık yarısının borçların takibinden dönemsonu
işlemlerine kadar çok çeşitli muhasebe süreçleri için robotik süreç otomasyonu
kullanan pilot projeler başlattığı ve bunların sonucunda önemli maliyet
tasarrufları ve verimlilik artışları sağladığı belirtilmiştir (McCann, 2016).
107
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Muhasebe otomasyonu tahminleri, araç ve tekniklerin sürekli iyileştirilmesinden
finansal yönetimin verimliliğinin arttırılmasına ve yapay zekâ makineleri ile
muhasebe ve finans fonksiyonlarının tümüyle yenilenmesine kadar
uzanmaktadır. Yapay zekâ geleceğinin savunucuları, finans ve muhasebe
uzmanlarının öncelikle belirli bir işlem veya olaya belirli kurallar uyguladığını
ve akıllı bir makinenin bu kuralları kodlayabileceğini ve “öğrenebileceğini” iddia
etmektedirler. Büyük Veri, büyük hacimli verileri tarayabilmekte, muhasebe ve
finans fonksiyonunda karar vermeyi kolaylaştırmak için karmaşık algoritmalar
ile analizler gerçekleştirebilmektedir (Brands ve Smith, 2016: 71). Verilerin
çokluğu, geleneksel tablo analizini artık imkânsız kılmaktadır. Dolayısıyla,
otomasyonun temelini oluşturan muhasebe yazılımları muhasebecilerin işlerini
daha hızlı ve etkin bir biçimde yapmalarının vazgeçilmez aracı haline gelmiştir.
Günümüzün en önemli eğilimlerinden biri olan “buluttaki muhasebe”, bulut
bilişim teknolojisi ile desteklenmiş yeni bir muhasebe otomasyonu şekli ya da
daha geniş bir açıdan bakılırsa yeni bir işletmecilik olgusudur.
2.2. Bulut Bilişim Nedir?
Bulut, her birinin kendine özgü bir işlevi bulunan bir küresel sunucular ağı olarak
tanımlanabilir. Bu sunucular veri depolamak veya yönetmek, uygulama
çalıştırmak veya çeşitli içerik ya da hizmetleri iletmek üzere tasarlanmıştır. Bulut
bilişim teknolojisi olarak adlandırılan kavram en yalın haliyle, bilgisayar
donanım ve yazılım uygulamalarını ve veri depolama hizmetlerini internet
üzerinden hizmet olarak sunmak anlamına gelmektedir. ABD merkezli Ulusal
Standartlar ve Teknoloji Enstitüsü bulut bilişimi şu şekilde tanımlamaktadır:
Bulut bilişim, minimum yönetsel çaba ve minimum servis sağlayıcı etkileşimi ile
hızlı bir şekilde elde edilen, paylaşıma açık bir yapılandırılabilir bilgi işlem
kaynakları havuzuna (ağlar, sunucular, depolama alanları, uygulamalar ve
hizmetler) her yerden, kolaylıkla ve isteğe bağlı olarak ağ erişimi sağlamak için
oluşturulmuş bir modeldir (Mell ve Grance, 2011: 2). Bu teknoloji sayesinde
büyük verilerin internet üzerinde depolanabilirliği ve bu verilerin erişilebilirliği
olanaklı hale gelmiştir (Pacurari ve Nechita, 2013: 193).
Bulut bilişim, iş dünyasını değiştirecek bir numaralı eğilim olarak görülmektedir.
Bulutun benimsenmesindeki belirleyici faktör işletme esnekliğini ve hareket
kabiliyetini geliştirme yeteneğidir ve bu özellik tüm ekonomik aktörleri
etkilemektedir (Dimitriu ve Matei, 2015: 666).
108
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
2.3. Bulut Muhasebesi
Bulut çözümleri tarafından desteklenen ve giderek hızlanan bu değişim muhasebe
alanına da ulaşmıştır. Bulut servis sağlayıcıları, önemli avantajlara sahip bulut
tabanlı muhasebe uygulamaları geliştirmişlerdir. Günümüzde, bulut muhasebesi,
bulut bilişim teknolojisiyle desteklenen yeni bir ticari gerçekliktir.
Bulut muhasebe çözümleri, muhasebe yazılımlarının kullanılma biçimini
değiştirmekte ve tüm iş ortamını çağdaşlaştırmaktadır (Dimitriu ve Matei, 2015:
666). Geleneksel muhasebe yazılımları genellikle bir ürün olarak satın alınır ve
her kullanıcının bilgisayarına kurulur. Bulut muhasebesinin yeni bir işletme
modeli olarak görülmesinin sebebi, yazılımın bir ürün olarak değil, bir hizmet
olarak sunulmasıdır. Şirketler muhasebe yazılımının kullanımına, yazılımın
kendisini satın alarak değil, muhasebe verilerine internet üzerinden ulaşmalarını
sağlayan özel bir servis sağlayıcısından hizmet satın alarak erişmektedir. Bulut
muhasebesi veya çevrimiçi muhasebe olarak adlandırılan bu yazılım, müşterinin
bilgisayarında yüklü olan bir muhasebe yazılımıyla aynı işlevleri içerir, ancak
yazılım hizmet sağlayıcının sunucularında bulunmaktadır ve kullanıcılar bu
yazılımlara web tarayıcılarından erişebilmektedirler. Bu şekilde, muhasebeciler
veya işletme sahipleri finansal işlemlerini İnternet üzerinden istedikleri zamanda
ve istedikleri yerde gerçekleştirme imkanına sahip olmaktadırlar (Dimitriu ve
Matei, 2015: 666).
Bulut muhasebe uygulamalarının avantajları, giderek daha fazla işletmenin bu
uygulamalara geçiş yapmasının önünü açmıştır. Bulut Muhasebe Enstitüsü
tarafından 2014 yılında yapılan kıyaslama çalışmasında, en yaygın olarak
kullanılan bulut çözümü alanının muhasebe/finansal yönetim alanı olduğu
belirlenmiştir (Cloud Accounting Institute, 2014: 3).
2.4. Bulut Muhasebesinin Avantajları
İşletmeler bulut tabanlı muhasebe çözümlerinin kullanımından kapsamlı faydalar
sağlayabilmektedirler. Bu çözümler işletme içindeki bilgi akışını hızlandırarak
her düzeyde örgütsel karar alma mekanizmalarını kolaylaştırmakta ve sonuçta
örgütsel performansı olumlu yönde etkilemektedir (Cleary ve Quinn, 2016: 258).
Quinn vd. (2015: 7), bulut bilişimin ana avantajının iş süreçlerinde verimlilik
artışı olduğunu belirtmişlerdir. Verimlilik artışını sağlayan unsurlar; maliyet
azaltımı, kullanım kolaylığı, ölçeklendirilebilirlik, paylaşım ve işbirliği,
109
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
güvenilirlik ve gerçek zamanlı raporlama başlıkları altında aşağıda
incelenmektedir.
- Maliyet Azaltımı: Bulut muhasebesinde yazılımların fiziksel kurulum
gerektirmemesi, işletmeye zaman ve maliyet tasarrufu sağlar (Aytekin vd., 2016:
56). İşletim sistemi için bilgi işlem altyapısı ve yazılım lisansları artık gerekli
olmadığı ve bilgi işlem departmanında uygulamaları kurmak, güncellemek ve
sunucuları yönetmekle görevli nitelikli insan kaynağına sahip olma ihtiyacı
azaldığı için maliyetlerde düşüş gerçekleşir. Kullanıcıların kullanıma hazır
hizmetleri satın alması yeterlidir. Alınan hizmet süreklidir ve bu kapsamda
müşteri her zaman yazılımın en son sürümünü kullanabilmekte ve en yeni
özelliklere erişebilmektedir. Yazılımın sürümünün yükseltilmesi için ayrıca
ödeme yapılmaması da maliyetleri düşüren bir başka unsurdur.
Bulut muhasebesinde yazılım uygulamaları ve / veya depolama alanı kiralanır ve
alınan bu hizmetler karşılığında aylık bir ücret ödenir. Kullanıcılar ödeme
yöntemini seçebilmektedir. Her bir kullanım için veya tüketim miktarına bağlı
olarak aylık ücret ödemeleri yapılabilir. Bulut çözümlerinin esnekliği nedeniyle
şirket, bulut kaynaklarını gereksinimlerine göre kullanabilir, bu nedenle kira
maliyetleri belirli bir dönemde yapılan işlemlerin hacmi ile dolayısıyla ilgili
gelirle orantılı olur. Böylece, finansal akış iyileştirilebilir (Pacurari ve Nechita,
2013: 195). Sabit nitelikte olan maliyetlerin değişken maliyetlere dönüştürülmesi,
maliyet optimizasyonu sağlar (Dimitriu ve Matei, 2014: 843). Bu tür bir avantaj,
genellikle dar bir bütçe ile çalışan, dolayısıyla yazılım ve donanım sistemlerinin
satın alınmasına ve kurulmasına gücü yetmeyen küçük işletmeler için özellikle
yararlıdır. Bulut bilişim, önemli sermaye yatırımı gereklilikleri nedeniyle
önceden yalnızca büyük firmaların sahip olabildiği güçlü bilişim teknolojileri
altyapısı ve yazılımlarının, daha küçük firmalar tarafından da kullanılmasına
imkân sağlamaktadır (Cleary ve Quinn, 2016: 257, Gupta vd., 2013: 864;
Dimitriu ve Matei, 2015: 668).
- Kullanım Kolaylığı: Tüm kullanıcılar, bir Web bağlantısı aracılığıyla,
cihazlarına başka bir yazılım yüklemelerine gerek kalmadan istedikleri zaman
istedikleri yerden finansal bilgilerine erişebilir ve bunları güncelleyebilirler.
Bulutun 7 gün 24 saat kullanılabilir olması kullanıcıların istedikleri zaman
çalışmasına izin vermekte, onları yalnızca çalışma saatleriyle
sınırlandırmamaktadır. Dolayısıyla iş verimliliğini artmaktadır.
110
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Yazılım İnternet üzerinden sağlandığı için, kullanıcılar teknolojinin güncellenmiş
sürümüne her zaman erişebilirler. Bulutta güncellemeler daha sık ve kolaylıklar
yapılır. Kullanımın düşük yoğunlukta olduğu saatlerde (sabahın erken saatleri
veya gece) güncellemeler yapılarak, gün içinde güncelleme için çalışmayı kesme
gerekliliği ortadan kaldırılabilir. Bütün bunlar İnternete basit bir bağlantı ile
mümkündür.
- Ölçeklendirilebilirlik: Verimliliği artıran bir diğer faktör, kaynakları iş
gereksinimlerine uygun olarak kullanabilme imkanıdır. Ölçeklendirilebilirlik, bir
başka ifadeyle kaynakların tahsisi / serbest bırakılması, bulut tabanlı yazılımın
kullanılmasıyla sağlanabilmektedir. Geleneksel yazılımların kullanılması
durumunda, kullanıcıların bilişim teknolojisi kaynaklarına veya uygulamalarına
ne kadar yatırım yapacaklarını en baştan belirlemeleri gerekmektedir. Bulut
modelinde ise, şirketler o an için gereken yazılımları gerektiği kadar satın alıp, iş
büyüdükçe ve ihtiyaçlar arttıkça ya da farklılaştıkça bu miktarı
ölçeklendirebilmektedir. Bu sayede işletmeler maddi ve maddi olmayan kıt
kaynaklarını daha stratejik amaçlar için kullanabilmekte ve gerçek örgütsel değer
yaratabilmektedirler (Cleary ve Quinn, 2016: 260).
- Veri Güvenliği: Genel algının aksine, bulut sağlayıcılar tipik olarak çoğu
işletmenin sağlayabileceğinden daha güvenli hizmetler sunmaktadır (Quinn vd.,
2015: 4). Finansal verilerin korunması her işletme için kritik önleme sahip olduğu
için, bulut hizmet sağlayıcı, her zaman güvenli bir ortam kullanmaktadır. Bilgiler
en yüksek güvenlik standartları kullanılarak şifrelenmektedir. Ayrıca, uygulama
belirli ve savunmasız bir aygıtta değil bulutta bulunduğu için güvenli bir şekilde
saklanmaktadır (Dimitriu ve Matei, 2015: 668). Bulut teknolojisinde hizmet
sağlayıcılar bilgiyi özel veri merkezlerinde yönettiğinden, veri depolama ve
beklenmedik olaylar karşısında verileri kurtarma konularında risk çok düşüktür
(Pacurari ve Nechita, 2013: 194). Kullanıcının bilgisayarı çalınmış veya arızalı
olsa bile aynı bilgiye başka bir cihazdan erişilebildiği için veri kaybı riski yoktur.
Tabii ki, hizmet sağlayıcıların müşterilerin finansal bilgilerine erişmesi veya
bunları izlemesi riski vardır (Dimitriu ve Matei, 2014: 844). Bulut bilişimi
kullanmada daha gelişmiş ülkeler, belirli standartları uygulayarak kullanıcılarını
korumaya çalışmaktadır. ABD'de, Ulusal Standartlar ve Teknoloji Enstitüsü
(www.nist.gov), bulut bilişim güvenliği için bir çalışma grubu oluşturmuş ve bir
güvenlik ve kimlik doğrulama protokolleri listesi yayınlamıştır. AB düzeyinde,
111
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Avrupa Komisyonunun stratejisi, bu alanda daha iyi standartların yanı sıra,
verimi arttırmak amacıyla hem özel sektörde hem de özellikle kamu sektöründe,
bulut bilişim kullanımının yaygınlaştırılmasını öngörmektedir (Avrupa
Komisyonu, 2012). Bu kapsamda, komisyonun bulut bilişim standartlarının
oluşturulmasına yönelik çalışmaları halen devam etmektedir (ETSI, 2015).
- Gerçek Zamanlı Raporlama: Bulut tabanlı muhasebeyi farklı bir model olarak
tanımlayan bir başka özellik, işletmenin mevcut finansal durumunu gösterme
kabiliyetidir. Faydalı ve güncel bilgi, herhangi bir ekonomik karar için, özellikle
günümüzün zorlu ve rekabetçi iş ortamında çok önemlidir. Bulut muhasebesi,
muhasebecilere gerçek zamanlı finansal raporlar oluşturmalarına yardımcı
olurken, aynı zamanda verilerin analizine ve finansal etkilerine odaklanmalarını
sağlar (Brandas vd., 2015: 90). Muhasebeciler, İnternet bağlantısıyla iş
ortaklarının herhangi bir yerden doğru ve gerçek zamanlı verilere erişmesini
sağlayabilir. Hızlı veri aktarımı ve gerçek zamanlı etkileşimin sonucunda oluşan
gelişmiş iş kıvraklığı ve esneklik, işletmelerin sürekli değişen iş koşullarına
zamanında tepki göstermelerini sağlayarak işletme performansını
arttırabilmektedir (Dimitriu ve Matei, 2014: 843).
-Paylaşım ve İşbirliği: Bulut teknolojileri, işletme paydaşlarının birbirleriyle
bilgi ve veri paylaşmalarını kolaylaştırır. Tüm işletme paydaşlarının (işletme
sahipleri, muhasebeciler, denetçiler ve müşteriler) İnternet üzerinden güncel
finansal verilere gerçek zamanlı olarak erişmeleri, gelişmiş iletişim ve işbirliği
yaratır (Gupta vd., 2013: 865).
2.5. Bulut Muhasebesiyle İlgili Endişeler ve Riskler
Bulut muhasebesinin avantajların yanı sıra, kullanıcılar için dezavantajlar
doğurabilecek çeşitli hususlar da vardır. Bunlar çoğunlukla veri güvenliği,
entegrasyon ve performans ile ilgilidir.
- Veri Güvenliği: Bulut muhasebesine geçişin önündeki en önemli engel,
finansal verilerin yetkisiz erişime, bilgi hırsızlığına veya bilgisayar korsanlığına
açık hale geldiğine yönelik bakış açısıdır.. Veri güvenliği bir sorun olarak
görülmektedir, çünkü veriler sahibi tarafından bilinmeyen üçüncü bir yere
iletilmekte, burada işlenmekte ve saklanmaktadır. İletilen, işlenen ve depolanan
veriler kullanıcıya ait olmasına rağmen, verileri konumu tam olarak bilinmeyen
112
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
bir veri merkezinde saklandığı için kullanıcıların bunlar üzerinde tam bir kontrolü
yoktur (Pacurari ve Nechita, 2013: 195). Bu nedenle çoğu kez kullanıcılarda,
verilerinin ele geçirilebileceği korkusu oluşur. Birçok şirket, üçüncü bir tarafa
emanet edildiğinde savunmasız görünebilecek hassas verilerinin
mahremiyetinden endişe duymaktadır (Dimitriu ve Matei, 2014: 844). Hizmet
sağlayıcı yüksek bir güvenlik seviyesine sahip olsa bile, işletme sahipleri finansal
bilgilerinin güvenliğinden endişe duymaya devam etmektedirler. Buna karşılık
bulut servis sağlayıcıları, müşteri işletmenin finansal ve insan kaynaklarıyla
oluşturamayacağı güvenlik yedekleri, yedek sistemler, fiziksel güvenlik ve
uzmanlık sundukları için, kurumsal sistemlerden çok daha güvenli olduklarını
öne sürmektedirler (Cleary ve Quinn, 2016: 257; Quinn vd., 2015: 4).
- Entegrasyon: Yeni kurulmuş şirketler ve halen kendi bilgi işlem altyapısına
sahip olmayan KOBİ'ler, bulut bilişim hizmetlerinin varlığını en çok destekleyen
ve bu hizmetlerden ne talep edeceğini kolayca belirleyebilen şirketlerdir (Gupta
vd., 2013: 864). Bulut çözümleri sayesinde bu işletmelerin bir bilgi işlem
departmanı oluşturmalarına ve personel istihdam etmelerine artık gerek
kalmamıştır. Oysa bu tür altyapılara sahip olan ve halihazırda bilgi teknolojileri
sistemlerini ve yazılımlarını satın almış olan şirketlerin, mevcut altyapılarını ve
kurum içi uygulamalarını bırakarak farklı bir yola sapmadan önce çok dikkatli bir
analiz yapmaları gerekmektedir. Yatırımların geri çekilmesinin yanı sıra, bulut
altında veri işleme ile ilgili sorunları da göz önünde bulundurmaları
gerekmektedir. Sistemler arasında geçmiş verilerin transferini olanaksız kılacak
bir uyumsuzluk oluşması oldukça mümkündür (Pacurari ve Nechita, 2013: 195).
Bu uygulamalar çevrimiçi olarak mevcut olduğundan, çoğu bulut hizmet
sağlayıcısı, kullanıcıların hizmetlerini ücretsiz olarak test etmelerine izin verir.
Bir bulut çözümü benimsemeden önce işletmelerin, satın almak istedikleri ürünü
denemeleri ve kendi faaliyetlerine uygun olup olmadığından emin olmaları, olası
entegrasyon sorunlarının açığa çıkmasını sağlayabilir (Dimitriu ve Matei, 2015:
669).
- Performans: Bulut muhasebe uygulamalarında işin devamlılığı ve performansı
güvenilir bir ağa ve veri aktarım hızına bağlıdır. Bu bağlamda işletme sahiplerinin
bir diğer endişesi, İnternet bağlantısını kaybetme riskidir. Bu aslında yersiz bir
endişedir. Tüm bulut sağlayıcıları kendi ağ sağlayıcılarıyla çok net ve belirli
113
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
hizmet düzeyi anlaşmaları yaptıkları için, bulut kullanıcısının işlerinde aksaklık
yaşaması çok düşük bir olasılıktır (Pacurari ve Nechita, 2013: 195).
2.6. Muhasebe Mesleğine Yansımaları
Geleneksel muhasebe sistemini günümüzde yeniden şekillendiren en çarpıcı
kavram bulut bilişimdir. Defter tutma dünyası, çevrimiçi ürünlere doğru hızla
kaymaktadır. Bulut hizmetlerinin sayısız yararı, şirketlerin muhasebe
departmanları için teknolojik bir devrimin gerekli olduğunu kanıtlamaktadır.
Buluta geçiş çoğu işletme için kaçınılmazdır. Çoğu durumda ortaya çıkan tek soru
“Ne zaman?” dır.
Bulut hemen hemen her iş alanını ele geçirmiş durumdadır, ancak muhasebe
mesleğinin bu yeni modele şüpheci yaklaştığı görülmektedir. Bazı
muhasebeciler, bu yeni yeknolojiyi bariz bir tehdit olarak görseler de bu yersiz
bir korkudur. Bulut tabanlı uygulamalar insan faktörünün yerini almak üzere
tasarlanmamıştır. Aksine, bu çözümler muhasebecinin görevlerini basitleştirmek
ve iş akışını optimize etmek içindir (Dimitriu ve Matei, 2015: 669).
Muhasebeciler öncelikle, işletmelerin geleceğini yeniden şekillendirecek olan bu
güçlerin ne anlama geldiklerini kavramalıdır. İkincisi, bu değişikliklerin
standartlar, süreçler ve çalışanlar dahil olmak üzere tüm muhasebe sistemi ile
ilgili etkilerini nesnel olarak değerlendirmelidirler (Dimitriu ve Matei, 2014:
841).
Bulut tabanlı muhasebe çözümleri başta olmak üzere dijital teknolojilerin,
muhasebe departmanlarının gerektirdiği emek miktarını azalttığı ve
muhasebecinin geleneksel rolünü sınırlandırdığı doğrudur. Ancak, insanların
yaptığı her şeyi makineleştirmek mümkün değildir. Yalnızca insanlar,
işletmelerinin çevresini, kültürünü ve tarihini bilirler ve anlarlar. Bu anlayış,
stratejilerin geliştirilmesi, hayata geçirilmesi, izlenmesi, iyileştirilmesi ve bu
doğrultuda uygun muhasebe ilke ve standartlarının uygulanması için esastır
(Brands ve Smith, 2016: 71). Muhasebe her zaman siyah ya da beyaz değildir,
çoğu durumda muhakeme ve yorum becerisi gerektirmektedir. Bu anlamıyla,
muhasebe fonksiyonunda insana her zaman ihtiyaç olacaktır.
Ancak, rakamları düzenli bir şekilde kaydetmek artık bir muhasebecinin
ulaşabileceği alanın tamamını kapsamamaktadır (Van der Sted ve Malone, 2010:
11). Groysberg vd. (2011: 64), üst düzey finansal yöneticilerin görevlerinin
114
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
geleneksel bütçeleme ve geçmiş performans değerlendirmelerinden, çevredeki
değişikliklere hızlı ve stratejik cevaplar verebilmek için gerekli olan verilerin
gerçek zamanlı analizine doğru genişlediğine ve yöneticilerin geniş kapsamlı
teknik yetkinliklere ve işletme yönetiminin temellerini anlamaya gereksinim
duyduklarına dikkat çekmektedir.
Muhasebe mesleğinde sorumluluklarının vurgusunun, bir şirketin finansal
sağlığının çeşitli yönlerini kaydetmekten, üst düzey yöneticilere katılmaya kadar
kaydığı görülmektedir. Bu eğilimin tetikleyicisi finansal krizler olmuştur.
Şirketler risk yönetimi, nakit akışı, finansal araçlar gibi karmaşık kavramları
anlayan, üst düzey yöneticilere stratejik rehberlik sunan ve aslında toplantı
odalarına üst düzey yönetici olarak girebilecek niteliklere sahip muhasebe
uzmanlarına ihtiyaç duymaktadırlar (Van der Sted ve Malone, 2010: 11). Bir
başka ifadeyle muhasebeciler, yöneticilere bilgi aktaran destek odaklı
personelden, örgüt genelindeki yöneticilerle birlikte "masada yeri" olan personele
evrilmektedir (Brewer vd., 2014: 30).
Dijital teknolojilerin geliştirdiği yeni iş modellerinde muhasebecilerin,
işletmenin performansını dönüştürebilecek yeni bir işletme anlayışı oluşturma
sürecinde ön plana çıkmaları ve hayati bir rol oynamaları için açık bir fırsat
vardır. Bu gelişmeler, muhasebe mesleğinin sadece yeni teknolojiyi değil, aynı
zamanda tekrarlayan idari süreçleri en aza indiren ve kalifiye bireylerin
uzmanlıklarını ve bilgilerini pazarda paylaşmalarını sağlayan yeni bir çalışma
yöntemini benimsemesini gerektirecektir. Etkileşimi daha fazla olan hizmetler
sunmaları ve önlerindeki seçenekleri doğru bir şekilde değerlendirmek için
mücadele eden işletmelerin bilgi ihtiyaçlarını gerçek zamanlı verilere dayalı
fikirler sunarak verimli bir şekilde karşılamaları gerekmektedir (Dimitriu ve
Matei, 2015: 669). Bir destek işlevinden bir kurumsal performans yönetimi
rolüne yönelim, meslekte başarıyı sağlayan unsurları da büyük ölçüde
etkilemiştir. Sadece eski yetenekleri benimsemeye devam edenler büyük
olasılıkla geride kalacaktır. Genişleyen rollerini ve sorumluluklarını yetkinlik ve
dürüstlükle benimseyenler talep edileceklerdir.
3. Sosyal Medya Kullanımı
Günümüzde pek çok kişi tarafından alışkanlık haline getirilmiş olan sosyal medya
kullanımı, her kültürden ve her kesimden geniş kitlelerin sosyal taleplerine ve
115
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
iletişim kurma arzularına yanıt vermektedir. Yeni iletişim ortamlarının gelişmesi,
her kesimden bilişim teknolojilerine olan ilginin artması, sosyal medyanın
gücünü her geçen gün daha da arttırmaktadır (Akıncı Vural ve Bat, 2010: 3349).
Bireylerin sosyal medyadaki varlıklarının sürekli güç kazanmasının sonucunda,
işletmeler de bu yeni sosyal iletişim platformuna kayıtsız kalamamışlardır.
Böylece işletmeler sosyal medya sitelerinde boy göstermeye ve bu platformda
başarılı olmak için stratejiler geliştirmeye başlamışlardır.
3.1. Sosyal Medya ve Web 2.0
Sosyal medya, çevrimiçi bir toplulukta dijital içeriğin oluşturulmasını ve
paylaşılmasını destekleyen bir dizi ağla çalışan etkileşimli teknolojiyi ifade
etmektedir (Eschenbrenner vd., 2015: 5). Bu teknolojide zaman ve mekân
sınırlaması olmadan, paylaşımın, tartışmanın esas olduğu bir iletişim şekli esastır
(Akıncı Vural ve Bat, 2010: 3351).
2004 yılında ilk kez kullanılan Web 2.0 kavramı, ikinci nesil internet
hizmetlerini, yani internet kullanıcılarının ortaklaşa ve paylaşarak yarattığı
sistemi tanımlamaktadır. Web 2.0 sosyal medya platformları, Web 1.0’ın web
sitelerinden, bloglarından ve tartışma forumlarından birkaç önemli şekilde
ayrılmaktadır (Debrecency, 2015: 1-2).
- Aktif Kullanıcılar: Web 1.0 teknolojisinden farklı olarak Web 2.0 teknolojisi;
kullanıcıların sadece bilgi alan konumda olmadığı, bilgi veren, bilgi üreten,
paylaşımda bulunan, tartışan, özetle aktif rol oynadığı platformlardır. Youtube,
Twitter, Instagram, Facebook gibi sitelerde kullanıcılar, diğer kullanıcıların
aktivitelerini görebilmekte, onları takip edebilmekte, onlarla iletişime
geçebilmekte, ortak aktivite yapabilmektedirler.
- Tanımlanmış Yapı: Web 2.0’da sosyal ağın yapısı açıkça tanımlanmış ve
kullanıcılar tarafından bu yapı anlaşılmıştır. Örneğin, Twitter’ın yapısı, kayıtlı
kullanıcılar diğer tweeter’ları takip etmesine dayanmaktadır. Takipçi sayısı,
tweeter’lerin ağ içindeki göreceli öneminin bir ölçüsünü oluşturur. Bilgi
tüketicileri, Twitter.com web sitesinde arama yaparak tweet okuyabilmektedirler.
Ancak, yorum yapmak veya retweetlemek için kaydolmak gerekmektedir.
- Mobil Teknolojilerle Bağlantı: Web 2.0 sosyal medya platformları, mobil
teknolojilere dayanmaktadır ya da mobil teknolojilerin gittikçe daha fazla
egemen olduğu bir bilgi ortamına başarıyla geçiş yapmışlardır. Örneğin, 2014’ün
116
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
sonlarında, Facebook’un ve Twitter’ın aylık aktif kullanıcılarının yaklaşık yüzde
86’sı mobil teknolojileri kullanmaktaydı ve neredeyse üçte biri ağa yalnızca
mobil bağlantılar üzerinden erişmekteydi.
- Geniş Kullanıcı Kitlesi: Bu sosyal ağlar çok geniş bir kullanıcı kitlesine
sahiptir. 2014 yılının sonlarında, Facebook’un 1,4 milyar, Twitter’ın 300 milyon
aylık aktif kullanıcısı, LinkedIn ağının ise aynı dönemde 350 milyon kayıtlı üyesi
bulunmaktaydı. Bu önemli hacimler, kullanıcıların çok özel ilgi alanları
çevresinde birleşmelerini sağlar.
- Sosyal Etiketleme: Farklı destek seviyeleri ile bu platformlar, ilgi alanlarının
sosyal olarak etiketlenmesini veya sınıflandırılmasını desteklemektedir. En
yaygın sosyal etiketleme biçimi, “hashtag”dir. Hashtag’ler içeriklerin, yapılan
paylaşımlara özel kelimelerle eklenmesini sağlar. Etiketleme, ortak ilgi alanlarına
sahip kullanıcıları birbirlerine yaklaştırarak bilgi paylaşımında bulunmalarını ve
hatta iletişime geçmelerine olanak sağlar.
3.2. Sosyal Medya ve Muhasebe
Sosyal medya, diğer medya türlerinden daha fazlasıdır. Tüketicilerin ve
işletmelerin yapılandırılmamış bir diyalog, keşif ve bilgi paylaşımı içerisinde
bulundukları ve satın alma kararları aldıkları bir platformdur. Bir işletme
üzerindeki etkisi hafife alınamayan karmaşık bir sosyoloji ve teknoloji evliliğidir
(Nair, 2011: 50).
Sosyal medyanın muhasebe üzerindeki etkisi iki şekilde oluşabilmektedir.
Bunlardan birincisi, şirketlerin muhasebe ve finansa yönelik işletme verilerini ve
açıklamalarını sosyal medyadan da duyurmaları yönündeki eğilimdir. Buradaki
hedef, hem şeffaflıklarını ve güvenilirliklerini arttırmak hem de daha çok kişiye
ulaşmaktır. Bu sayede şirketin stratejik hedeflerine ulaşılması ve kârlılığının
arttırılması amaçlanmaktadır. Bu noktada hangi bilgilerin paylaşılmasının uygun
ve faydalı olacağı çok önemli ve hassas bir konudur ve bu konuya ilişkin görüş
ve öneriler muhasebe biriminden alınır. Prokofieva (2015), zaten kamuya açık
olan şirket duyurularının ek olarak Twitter üzerinden verilmesinin etkilerini
incelemiş, bilgi miktarında bir artış olmadığı halde, hisse senedi fiyatlarının
önemli ölçüde etkilendiği sonucuna ulaşmıştır (Prokofieva, 2015: 130). Örneğin,
Netflix CEO'su Reed Hasting, kişisel Facebook hesabında Netflix’de aylık
117
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
çevrimiçi izlemenin bir milyar saati aştığını bildirdikten sonra, şirketin hisse
fiyatı bir günde yüzde 6,2 artmıştır (Bloomberg, 2012).
Sosyal medyanın oluşturduğu ikinci etki ise muhasebe ve denetim şirketlerinin,
diğer tüm şirketler gibi, önemi ve potansiyel değeri nedeniyle sosyal medyanın
sunduğu imkanlardan faydalanma istekleridir (Kiron vd., 2012: 52; Nair 2011:
47; Eschenbrenner vd., 2015: 5). Sosyal medyadan faydalanabilmek için yalnızca
bütçeye yönelik bir düzenleme yapılması yetmez. İşletmenin sosyal medya
hakkında stratejik bir görüşü ve taktiksel bir uygulama yeteneğinin olması gerekir
(Nair, 2011: 47).
İşletmeler tarafından sosyal medya kullanımına yapılan yatırımlar, çeşitli iş
hedefleri tarafından yönlendirilmektedir (Eschenbrenner vd., 2015: 7). Ployhart
(2012) tarafından belirlenen yedi iş hedefi; personel seçme ve yerleştirme,
sosyalleşme ve çalışanların oryantasyonu, eğitim ve gelişim, bilgi paylaşımı,
markalaşma ve pazarlama, yaratıcılık ve problem çözme ve örgüt kültürünün
korunmasını veya değişimini teşviktir.
Eschenbrenner vd. (2015), denetim şirketlerinde sosyal medya kullanımını
anlamak için, “dört büyükler (Big 4)” ve ikinci kademe denetim şirketlerinin
yayınladıkları Facebook ve Twitter mesajlarını incelemişlerdir. Bu çalışmanın
sonucunda firmaların gönderilerinin çoğunun, yayınlar, sektörel ve düzenleyici
güncellemeler ve düşünce liderliği tartışmalarının yanı sıra mevcut veya yeni
ortaya çıkan çeşitli sorunları ele almak için stratejiler ve tavsiyeler gibi konuları
içeren “bilgi paylaşımı” hedefi ile ilişkili olduğu görülmüştür. Bu durum,
firmaların uzmanlıklarını ve bilgilerini sergilemek için sosyal medyayı
kullandığını göstermektedir. Bu şirketler pazarlama ve markalaşma çabalarını
geliştirmek ve genişletmek için de sosyal medyadan yararlanmaktadır.
Gönderiler arasında, kazanılan ödüller ve elde edilen başarılar, reklam
sponsorlukları ve şirkete ilişkin yeni gelişmeler yer almaktadır. Sosyalleşme ve
çalışanların oryantasyonu hedefine ilişkin gönderiler arasında çeşitli tebrikler
(örneğin, yeni çalışanlar için hoş geldiniz mesajları, yaşgünü kutlamaları, vb.),
çalışanların hayat hikayeleri ve soru göndererek ve cevaplarını alarak paydaşları
tartışmalara ve etkinliklere dahil etmek için kullanılan mesajlar yer almaktadır
(Eschenbrenner vd., 2015: 14).
118
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
3.3. Muhasebe Mesleğine Yansımaları
Sosyal medya, muhasebe mesleği için yeni ve benzersiz fırsatlar sunmaktadır. Bu
nedenle, muhasebe ve denetim şirketleri, tüm şirketlerdeki muhasebe çalışanları,
muhasebe danışmanları, muhasebe yazılım sağlayıcıları ve muhasebe
blogcularından oluşan muhasebe ekosisteminde geniş ölçüde benimsemiştir.
Muhasebe şirketleri, işletme hedeflerini desteklemek için sosyal medyada varlık
göstermeyi veya sosyal medyadaki varlıklarını güçlendirmeyi hedeflemektedir
(Eschenbrenner vd., 2015: 6).
Bir sosyal medya stratejisi, iş hedeflerine göre belirlenmelidir. Dolayısıyla,
stratejiler oluşturulmadan önce, sosyal medya aracılığıyla ulaşılabilecek iş
hedeflerinin belirlenmesi daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Muhasebe ve
denetim şirketlerinin esas olarak üç ana iş hedefine ulaşmak için sosyal medyayı
kullandıkları belirlenmiştir (Eschenbrenner vd., 2015: 13):
- Bilgi Paylaşımı: Bu hedef, popüler sosyal medya ağları aracılığıyla fikirlerin
paylaşılmasını ifade etmektedir. Kullanıcılar bu fikirlerden, karar alma
süreçlerine destek ararken ya da sorunlarına çözüm ararken faydalanabilirler.
Sosyal medya, sorunları ele almak ve müşterileri eğitmek veya onlarla iletişim
kurmak için bir platform sağlar. Etik, teknik konular, sektörel güncellemeler gibi
alanlarda kısa dersler ve kısa sınavlar gibi eğitim araçları, paydaşlara konuyla
ilgili temel bilgileri vermek ve en yeni eğilimleri tanıtmak için periyodik olarak
sosyal medyada kullanılabilir.
- Sosyalleşme ve Çalışanların Oryantasyonu: Bu iş hedefi, yeni işe başlayan
kişilerin şirketi tanımalarını ve şirket ile bağlantı kurmalarını kolaylaştırmanın
yanı sıra şirket ile çalışanlar ve çalışanların kendi aralarındaki sosyalleşmelerini
ifade etmektedir.
- Markalaşma ve Pazarlama: Sosyal medya, bir şirketin marka bilinirliğini
artırmak ve itibarını güçlendirmek amacıyla da kullanılabilmektedir. Muhasebe
şirketleri sosyal medyada güçlü yanlarını ve başarılarını vurgulayabilirler.
Ayrıca, özgün düşüncelerinin, uzmanlıklarının, yeteneklerinin ve tecrübelerinin
kanıtlarını sunabilirler. Bu sayede farklılaşma yaratılarak, şirkete ilişkin algıların
olumlu yönde etkilenmesi sağlanabilmektedir. Sosyal medyada düzenli iletişim
halinde olmak ve profesyonel bir duruş sergilemek, potansiyel müşteri ilgisinin
artmasına ve yeni müşteri kazanımlarına yol açabilmektedir. Bazı şirketler,
119
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
potansiyel müşterileri ilk farkeden olmak için sosyal medyayı kullanmakta ve
daha detaylı bilgi alabilmeleri için onları kendi web sitelerine yönlendirmektedir.
4. Sonuç
Bilgi teknolojilerindeki gelişmeler ve bilgi teknolojisi araçlarının hayatımızın
neredeyse her alanında yer almasının sonucu olarak teknoloji ve toplum
arasındaki sınır çizgisi belirsizleşmiştir. Uzmanlar geleceğin, yeni teknolojileri
ve bu teknolojilerin yenilikçi vizyonunu benimseyenlere ait olduğuna
inanmaktadır. Tüm bu gelişmeler geleneksel iş modellerini dönüştürmektedir.
İşletmelerin hayatta kalmaları ve büyümeleri bu değişime uyum sağlama
becerileriyle doğru orantılıdır.
Bulut bilişim ve sosyal medyanın, toplumsal yapı içinde çok önemli rol
oynayarak bu yapıyı dönüştürecek bilgi teknolojisi uygulamaları olduğu ileri
sürülmektedir. Bulutun sunduğu avantajlardan faydalanmak isteyen işletmeler
her geçen gün artmaktadır. Bunun sonucu olarak, muhasebe mesleğinde
geleneksel finansal kayıt ve raporlamadan işletmeye daha fazla değer katan
rollere doğru bir hareket olduğu görülmektedir. Sosyal medyada yer almamak
adeta “var olmamak” anlamına geldiği için, sosyal medyanın aktif ve stratejik bir
şekilde kullanması işletmeler açısından bir zorunluluk haline gelmiştir.
Muhasebe ve denetim şirketleri bilgi paylaşımı, sosyalleşme ve markalaşma
hedefleri doğrultusunda sosyal medyayı kullanmaktadırlar. Bunun yanı sıra,
işletmeler faydalı finansal bilgileri, raporları ve gelişmeleri sosyal medyada
paylaşarak, şeffaflıklarını arttırmak, paydaşlarla işbirliğini geliştirmek
istemektedirler. Her ne kadar ülkemizde etkileri henüz çarpıcı şekilde görülmeye
başlamamış olsa da bu gelişmelerden tüm işletmelerin etkilenmesi yalnızca bir
zaman sorunudur.
Kaynakça
Akıncı Vural, Z. B. ve Bat, M. (2010). Yeni Bir İletişim Ortamı Olarak Sosyal
Medya: Ege Üniversitesi İletişim Fakültesine Yönelik Bir Araştırma.
Journal of Yasar University, 20(5), 3348‐3382.
Albrecht, W. S. ve Sack, R. J. (2000). Accounting Education: Charting the Course
through a Perilous Future. American Accounting Association: Accounting
Education Series (Vol: 16). https://www2.aaahq.org/pubs/AESv16/toc.htm
(Erişim: 25.01.2019)
120
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Axson, D. A. J. (2015). Finance 2020: Death by Digital. Accenture Strategy
https://www.accenture.com/t20150902T015110__w__/us-en/_acnmedia/
Accenture/Conversion-Assets/DotCom/Documents/Global/PDF/
Dualpub_21/Accenture-Finance-2020-PoV.pdf (Erişim: 22.01.2019)
Avrupa Komisyonu (2012). https://ec.europa.eu/digital-single-market/en/
european-cloud-computing-strategy (Erişim: 28.01.2019)
Aytekin, A., Erdoğan, Y. ve Kavalcı, K. (2016). Yeni Bir İş Modeli: Muhasebe
Alanında Bulut Bilişim. Uluslararası Yönetim İktisat ve İşletme Dergisi,
ICAFR 16 Özel Sayısı, 46-62.
Bloomberg. (2012). Netflix CEO Hastings Faces SEC Action over Facebook
Post. https://www.bloomberg.com/news/articles/2012-12-06/netflix-ceo-
hastings-faces-sec-action-over-facebook-post (Erişim: 18.01.2019)
Brandas, C., Megan, O. ve Didraga, O. (2015). Global Perspectives on
Accounting Information Systems: Mobile and Cloud Approach. Procedia
Economics and Finance, 20, 88-93.
Brands, K. ve Smith, P. (2016). Ready or Not, Here Comes Accounting
Automation. Strategic Finance. (March), 70-71.
Brewer, P. C., Sorensen, J. E., ve Stout, D. E. (2014). The Future of Management
Accounting Education: Addressing the Competency Crisis, Strategic
Finance (August), 28–37.
Cleary, P. ve Quinn, M. (2016). Intellectual Capital and Business Performance:
An Exploratory Study of the Impact of Cloud-Based Accounting and
Finance Infrastructure. Journal of Intellectual Capital, 17(2), 255-278.
Cloud Accounting Institute (2014). Cloud Accounting Solutions Best Practices
2014 Benchmark Study. https://www.armaninollp.com/-/media/pdf/
benchmark-studies/benchmark-study--cloud-accounting-solutions-best-
practices.pdf (Erişim: 15.01.2019)
Debrecency, R. S. (2015). Social Media, Social Networks, and Accounting.
Journal of Information Systems, 29(2), 1–4.
Dimitriu, O. ve Matei, M. (2014). A New Paradigm for Accounting through
Cloud Computing. Procedia Economics and Finance, 15, 840-846.
Dimitriu, O. ve Matei, M. (2015). Cloud Accounting: A New Business Model in
a Challenging Context. Procedia Economics and Finance, 32, 665-671.
Edvinsson, L. (2013). IC 21: Reflections from 21 Years of IC Practice and
Theory. Journal of Intellectual Capital, 14(1), 163-172.
121
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Eschenbrenner, B., Nah, F. F-H., ve Telaprolu, V. R. (2015). Efficacy of Social
Media Utilization by Public Accounting Firms: Findings and Directions for
Future Research. Journal of Information Systems, 29(2), 5–21.
ETSI (Cloud Standards Coordination) https://ec.europa.eu/digital-single-
market/en/etsi-cloud-standards-coordination (Erişim: 28.01.2019)
Groysberg, B., Kelly, L. K. ve MacDonald, B. (2011). The New Path to the C-
suite. Harvard Business Review (March), 60–68.
Gupta, P., Seetharaman, A. ve Raj, J. R. (2013). The Usage and Adoption of
Cloud Computing by Small and Medium Business. International Journal of
Information Management, 33, 861-874.
Kiron, D., Palmer, D., Phillips, A. N. ve Kruschwitz, N. (2012). What Managers
Really Think About Social Business. MIT Sloan Management Review,
53(4), 51–60.
McCann, D. (2016). Robots, Robots Everywhere. CFO Magazine
http://www.cfo.com/applications/2016/09/robots-robots-everywhere/
(Erişim 22.01.2019)
Mell, P. ve Grance, T. (2011). The NIST Definition of Cloud Computing, NIST
Special Publication 800-145.http://delivery.acm.org/10.1145/2210000
/2206223/ SP800-145.pdf?ip=193.140.151.121&id=2206223&acc= OPEN
&key=956257EA1AE17323%2E79F70CFAD507E349%2E4D4702B0C3
E38B35%2E6D218144511F3437&__acm__=1548631324_f23d9daf8dd09
3d376b2e8d588d55f97 (Erişim: 10.01.2019)
Mohamed, E. K. ve Lashine, Sherif H. (2003). Accounting Knowledge and Skills
and the Challenges of a Global Business Environment. Managerial Finance,
29 (7), 3-16.
Nair, M. (2011). Understanding and Measuring the Value of Social Media. The
Journal of Corporate Accounting & Finance, March/April 2011, 45-51.
Pacurari, D. ve Nechita, E. (2013). Some Considerations on Cloud Accounting.
Studies and Scientific Researches, Economics Edition, No 18, 193-198.
Pincus, K. V., Stout, D. E., Sorensen, J. E., Stocks, K. D. ve Lawson, R. A.
(2017). Forces for Change in Higher Education and Implications for the
Accounting Academy. Journal of Accounting Education, 40, 1-18.
Prokofieva, M. (2015). Twitter-Based Dissemination of Corporate Disclosure and
the Intervening Effects of Firms’ Visibility: Evidence from Australian Listed
Companies. Journal of Information Systems, 29(2), 107–136.
122
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Ployhart, R. E. (2012). Social Media in the Workplace: Issues and Strategic
Questions. SHRM Foundation Executive Briefing. http://www.shrm.org/
about/foundation/products/Documents/Social%20Media%20Briefing-
%20FINAL.pdf (Erişim: 10.01.2019)
Quinn, M. J., Strauss, E. ve Kristandl, G. (2015), The Effects of Cloud
Technology on Management Accounting and Decision-Making, CIMA
Report. 10(6)
The Economist. (2014). Coming to an Office Near You.
https://www.economist.com/leaders/2014/01/18/coming-to-an-office-near-
you (Erişim: 20.01.2019)
Türker, M. (2018). Dijitalleşme Sürecinde Küresel Muhasebe Mesleğinin
Yeniden Şekillenmesine Bakış. Muhasebe Bilim Dünyası Dergisi, 20(1),
202-235.
Van der Sted, W. A. ve Malone, R. (2010). Accounting Trends in a Borderless
World. CIMA Report. https://www.cimaglobal.com/Documents/Thought_
leadership_docs/AccountingTrends.pdf (Erişim: 10.01.2019)
123
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Muhasebe Eğitiminde Yetkinlik Arayışı: Uluslararası Eğitim
Standartları ve Türkiye’de Muhasebe Eğitimi
Burak ÖZDOĞAN1
Batuhan F. MOLLAOĞULLARI2
ÖZ
Mesleklerin geleceğine yönelik endişelerin giderek arttığı bugünün iş çevresinde,
muhasebe mesleğinin gelecekte de katma değerli faaliyetlerini yürütebilmesi için aday
meslek mensuplarının teknik ve teknik olmayan yetkinliklere sahip olması önemlidir. Bu
kapsamda, mesleki eğitimin en üst kalitede verilebilmesi amacıyla hazırlanan
Uluslararası Eğitim Standartları, aday meslek mensuplarının kazanması gereken
yetkinlikleri de içermektedir.
Bu çalışma ile 2 No’lu Uluslararası Eğitim Standardı kapsamında belirlenen teknik
yetkinliklere ve bu yetkinliklerin göstergesi olarak yayımlanan öğrenme çıktılarına,
Türkiye’deki üniversitelerde verilen muhasebe eğitiminin uyumluluğu irdelenmiştir.
Sonuç olarak araştırmaya dahil edilen üniversiteler kapsamında değerlendirildiğinde,
Türkiye’de muhasebe eğitiminin, standartlarca belirlenen yetkinlik ve öğrenme çıktılarını
tamamen karşılayamadığı tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Yetkinlik, Muhasebe Eğitimi, Uluslararası Eğitim Standartları, IES
JEL Sınıflandırması: M41
In Search of Competency in Accounting Education: International
Education Standards and Accounting Education in Turkey
ABSTRACT
To gain technical and non-technical competencies of accounting profession candidates in
order to carry out the value-added operations of the accounting in the future is crucial in
today’s business environment where the concerns about the future of jobs are rising. In
this context, the International Education Standards that have been published in order to
1 Dr. Öğr. Üyesi, Manisa Celal Bayar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi,
burak.ozdogan@cbu.edu.tr 2 Arş. Gör., Manisa Celal Bayar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi,
b.mollaogullari@cbu.edu.tr
124
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
ensure the highest quality of vocational training includes the competencies that the
candidates must gain.
In this study, the compliance of the accounting education given at universities in Turkey
has been examined to the technical competencies established under the International
Education Standard No.2 and the learning outcomes that published as an indicator of
those competencies. As a result, when evaluated within the scope of the universities that
are included in the research, accounting education in Turkey has been determined to not
fully meet the competencies and learning outcomes set by the Standard.
As a result, when evaluated within the scope of the universities included in the research,
accounting education in Turkey has been determined to not fully meet the competencies
and learning outcomes set by the standards.
Key Words: Competency, Accounting Education, International Education Standards, IES
JEL Code: M41
1. Giriş
İçinde bulunduğumuz on yıl; ağırlıklı olarak teknolojik gelişmeler ve beraberinde
gelen etkilerin yoğun biçimde hissedildiği, küreselleşme tartışmalarının yerini
dijitalleşme ve insanoğlunun teknolojiyle kuracağı iş birliği ya da yaşayabileceği
olası çatışmalara bıraktığı bir dönem olarak şekillenmektedir. Bu dönemin
umutları ve kaygıları meslekleri de yakından etkilemekte ve iş yapış
biçimlerindeki hızlı dönüşüm süreci, mesleklere yönelik beklenti ve ihtiyaçları
da farklılaştırmaktadır (WEF, 2016; Frey ve Osborne, 2017; Kim vd. 2017).
Geleneksel mesleklerin gelecekteki rolleri sorgulanmakta, bazı mesleklerin artık
dijital araçlar ve dijital dünyanın yeni vatandaşları (robotlar) tarafından
gerçekleştirileceği öngörülmektedir. Bu bağlamda mesleklere dair mevcut ve
gelecekteki ihtiyaçlar dikkate alındığında bireylerin farklı beceri ve teknik
yeterliliklere sahip olması gerektiği tartışılmaktadır (Acemoğlu ve Autor, 2011;
Edwards vd., 2017).
Üniversiteler, bilimsel bilginin üretilmesinin yanı sıra modern çağın iş gücü
gerekliliklerini karşılamak için en uygun yapılar olarak tarih boyunca süregelen
görevlerine devam etmektedir. Ancak bu önemli rolün çıktılarına dair sürekli
olarak sorgulanmakta ve eleştirilmektedir. Bu eleştiriler ağırlıklı olarak iş
dünyasının yani uygulamanın üniversite sonrası beklediği nitelikte insan
125
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
kaynağıyla buluşamaması sebebiyle ortaya çıkmaktadır. Yukarıda değinilen hızlı
dönüşüme ve değişen ihtiyaçlara karşın üniversiteler kalıplaşmış eğitim
modellerini değiştirmekte, müfredatlarını yenilemekte ve güncel beklentilerle
örtüşen teknik ve teknik olmayan becerilere odaklanmakta güçlükler
yaşayabilmektedir. Bu çerçevede yetkinlik temelli eğitimin de önemi ortaya
çıkmaktadır.
Muhasebe mesleği, tarih boyunca tüm büyük dönüşümlere uyum sağlamayı
başarmış ve önemini korumuştur. Bugün de meslek dijitalleşme ile birlikte
önemli bir dönüşüm süreci içerisindedir. Bu dönüşüm beraberinde meslek
mensuplarının sahip olması gereken beceri ve yeterliliklerinin de farklılaşması
ihtiyacını doğurmuştur. Dünya genelinde birçok muhasebe meslek örgütü,
meslek mensuplarının eğitim süreçlerinde sahip olması gereken yetkinliklere
odaklanmış ve mesleğin diğer birçok sürecinde olduğu gibi bu süreçte de
standartlaşmaya önem vermiştir. Bu çalışmaların bir sonucu olarak, IFAC
tarafından Uluslararası Eğitim Standartları oluşturulmuş ve bu kapsamda
muhasebe meslek mensuplarının sahip olması gereken teknik ve teknik olmayan
yetkinlikler ortaya konmuştur. Üniversiteler, meslek mensuplarının belirlenen
yetkinliklere sahip olmasında önemli bir role sahiptir (Howieson et. al., 2014).
Bu çalışmada yetkinlikler çerçevesinde muhasebe mesleği ve bu yetkinliklerin
kapsamı ele alınarak Türkiye’de üniversitelerde lisans seviyesinde verilen
muhasebe eğitiminin Uluslararası Eğitim Standartları’nca belirlenen yetkinlikleri
ne derece karşıladıkları inceleme konusu yapılmıştır.
2. Geçmişten Bugüne Muhasebe Mesleğinde Yetkinliklerin Dönüşümü
Muhasebe meslek mensuplarının sahip olması gereken yetenek ve yetkinlikler,
uzun yıllardır yoğun şekilde tartışılmakta ve gerek akademik gerekse sivil toplum
kuruluşlarının çalışmalarına konu olmaktadır. Wessels (2005)’in de ifade ettiği
gibi; muhasebe ve denetim mesleğinin geçerliliği ve değeri, meslek
mensuplarının sürekli olarak farklı paydaş gruplarının beklentilerini
karşılayabilme ve belirli çevre koşullarına uygun hizmeti sağlayabilme
becerilerine bağlıdır. Bu çerçevede, geleceğin meslek mensuplarının hem
mesleğe adım atabilmeleri hem de kariyer gelecekleri için daha karmaşık
yetkinlik çeşitliliğine sahip olması gerekmektedir (Tempone vd., 2012).
126
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Özellikle gelişmiş ülkelerdeki muhasebe meslek örgütleri, mesleğin gelecekte de
güncelliğini koruyabilmesi adına uzun yıllardır mesleki yetkinliklere yönelik
çalışmalar gerçekleştirmektedir. Tarihsel bir perspektifle bakıldığında, seksenli
yılların sonunda Amerikan Muhasebe Birliği (American Accounting Association
– AAA)’nin Bedford Komitesi tarafından hazırlanan 1986 tarihli raporda 1925-
1985 yılları arasında muhasebe mesleğinin ve muhasebe eğitiminin durumu
masaya yatırılarak mesleğin geleceği için mensuplarının sadece teknik
yeterliliklere değil; eleştirel düşünme, bireylerarası beceriler ve muhasebe bilgi
sistemini anlama gibi teknik olmayan yetkinliklere de sahip olmaları gerektiği
vurgulanmıştır (Chu ve Man, 2012:121). 1989 yılında, o dönem A.B.D’deki en
büyük 8 (bugün big 4 olarak bilinen) muhasebe firması tarafından hazırlanan Big
Eight Raporu’na göre muhasebe eğitiminin kalitesinin artması gerektiği ve
eğitimler ile uygulama arasındaki boşlukların kapatılması gerektiği
vurgulanmıştır. Sonrasında ise bu sekiz firma, muhasebe eğitimi için bir
komisyon kurarak 5 milyon $ kaynak ayırmıştır (Russel ve Smith, 2003:3). 1996
yılında Kanada Mali Müşavirler Örgütü (Canadian Institute of Chartered
Accountants – CICA) tarafından yayımlanan raporda, meslek mensuplarının
çağın ihtiyaçlarına ayak uydurmak zorunda olduğu ve bu kapsamda işletme
becerilerini ve teknik yeterliliklerini artırmaları gerektiği vurgulanmıştır (CICA,
1996).
Amerikan Kamu Muhasebecileri Örgütü (AICPA), Temel Yetkinlik Çerçevesi’ni
1999 yılında hazırlamıştır. O dönemde hazırlanan yetkinlik çerçevesinde,
muhasebe mesleğine özgü yetkinlikler tanımlanmamış onun yerine 20 adet
fonksiyonel, bireysel ve geniş kapsamlı işletme perspektifinden beceriler
tanımlanmıştır (Abbasi, 2013). AICPA tarafından hazırlanan çerçevenin
güncellenen haline göre yetkinlikler üç ana başlıkta toplanmaktadır (AICPA,
2018):
Muhasebe yetkinlikleri: Muhasebe meslek mensuplarınca yaratılan
değerlerle ilişkili teknik yetkinlikleri içermektedir.
Profesyonel yetkinlikler: Bireysel özellikler ve değerleri içermektedir.
İşletme yetkinlikleri: İşletmenin iç ve dış şartlarını anlayabilmekle
ilişkili perspektif ve yeteneklerden oluşmaktadır.
127
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
İngiliz Muhasebeci ve Mali Müşavirler Birliği’nin (ACCA) 2016 yılında
gerçekleştirdiği araştırma sonuçlarına göre 2025'e kadar olan süreçte muhasebe
mesleğinin dijital teknolojiler, kurumsal yönetim ve beklentiler çerçevesinde
dönüşmesi ve meslek mensuplarının denetim ve güvence, kurumsal raporlama ve
stratejik planlama gibi teknik becerilerin yanı sıra yaratıcılık, dijital farkındalık
ve duygusal zeka gibi teknik olmayan yetkinliklere ihtiyaç duyacakları
öngörülmektedir. Yine Chaplin (2017) tarafından Avusturalya'dan 143 muhasebe
şirketiyle gerçekleştirilen araştırma sonuçlarına göre; geleceğin muhasebe
meslek mensuplarının sahip olması gereken 12 yetkinlik arasında ilk üç sırada
"analitik beceriler, yasal bilgi hakimiyeti, yaratıcı düşünce" yer alırken defter
tutma ve takım çalışması listenin sonunda yer almaktadır. Dolayısıyla mesleki
yetkinliklerin kazanımında hem üniversite ve benzeri eğitim kurumlarında alınan
eğitimlerin hem profesyonel hayat süresince alınan mesleki eğitimlerin hem de
kişisel gelişim odaklı diğer eğitimlerin önemli bir yeri bulunmaktadır.
3. Muhasebe Eğitiminde Yetkinlik Arayışı
Bireylerin doğrudan bir mesleği öğrenmediği ancak pratikte uygulamaya
dökülebilecek bilgi ve yetenek setinin özümsendiği bilgiyi üretme ve çoğaltma
süreci, günümüzde mesleki eğitimin ana motifidir (Murphy, 2017:485). Önceki
bölümlerde de açıklandığı üzere, muhasebe mesleğinin paydaş grubunun
farklılaşması ve beraberinde meslekten beklentilerin bugünün ve yarının
ihtiyaçlarına paralel biçimde dönüşmesiyle birlikte muhasebe eğitiminin de bu
istek ve ihtiyaçlara yanıt verebilecek meslek mensupları yetiştirebilmek adına
dönüşmesi gerekliliği ortadadır (Towers-Clark, 2015). Muhasebe eğitimine
yönelik standartların getirilerek kalitenin arttırılması gerekliliği uzunca süredir
tartışılmaktadır (Wells, 1999). Benzer şekilde muhasebe eğitiminin tasarımı ve
çağın beklentilerine, güncel ihtiyaçlara ve bilimsel güncelliğe göre
uyumlaştırılması konusu da araştırmacılar tarafından ele alınmaktadır (Boyce,
2004; Chabrak ve Craig, 2013; Hopper, 2013). Bu çerçevede farklı modeller,
tasarım önerileri ve uygulama şekilleri önerilmiştir. Mussov (2017), muhasebe
eğitiminin geliştirilebilmesi için akademik planın ilk unsuru olan eğitim
modelinin amaç ve değer önerilerinin yeniden tanımlanması gerekliliğini
vurgulayarak hedef ve önceliklerin doğru tespit edilmesinin muhasebe
programlarının katma değerini artıracağını savunmaktadır. Jackling ve Lange
(2009) tarafından Avusturalya'da 174 üniversite mezununun yetkinlikleriyle
128
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
meslek mensuplarının beklentilerini karşılaştırdıkları çalışmanın sonuçlarına
göre teknik muhasebe bilgisinin önemi her iki tarafça bilinmekle birlikte meslek
mensupları, yeni mezunların genel seviyedeki birçok yetkinliği muhasebe
derslerinde öğretilmediğini düşünmektedir. Lawson vd.’nin 2015 yılında
yayımladıkları çalışmada ise yetkinlik bazlı muhasebe müfredatının uygulanması
açısından iki önemli güçlük bulunduğunu belirtilmiştir. Bu güçlükler şu
şekildedir:
Muhasebe eğitimcilerinin fonksiyonel odaklı eğitim hedeflerini (örneğin
belirli bir disiplin odaklı) benimsemiş olması sebebiyle bütünleşik
öğrenme çıktıları setinin tanımlanmasının güçlüğü
Müfredat entegrasyonunun kapsamının tanımlanması güçlüğü (kaç
öğretim üyesinin görev alacağı, ne kadarının muhasebe dışı uzmanlıklara
sahip olacağı gibi)
Araştırmacılarla aynı doğrultuda düşüncelerle hareket eden meslek örgütleri,
muhasebe eğitimlerine bir standart getirerek teknik ve teknik olmayan
yetkinliklerin aktarımını daha etkin ve verimli kılmayı amaçlamış ve bu
kapsamda çalışmalar gerçekleştirmişlerdir. Amerikan Muhasebe Birliği (AAA)
ve Amerikan Kamu Muhasebecileri Örgütü (AICPA) tarafından kurulan ve
muhasebe mesleğinin geleceğine yönelik eğitim altyapısı tasarlamayı, tartışmalar
gerçekleştirmeyi amaçlayan bir komisyon olan The Pathways Commission on
Accounting Higher Education (PCAHE) tarafından 2012 yılında hazırlanan
raporda, sınıf içi eğitimin muhasebe öğrencilerini sektörün gerekliliklerine uygun
şekilde hazırlaması gerektiği vurgulanmaktadır (PCAHE, 2012). AAA’nın bir
diğer eğitim çalışması ise Amerikan Yönetim Muhasebecileri Enstitüsü (IMA)
ile olmuştur. 2010 yılında oluşturulan ortak komite, 2014 yılında ilk raporunu
yayımlayarak şu dört tavsiyeden oluşan yetkinlik temelli bir muhasebe eğitimi
çerçevesi tasarlamıştır (Lawson vd., 2013):
Muhasebe eğitimi, uzun vadeli kariyer gerekliliklerine odaklı olmalıdır,
Muhasebe eğitiminin sahası, kapsayıcı bir örgütsel yapıyı içerecek
şekilde (kamu muhasebesi dahil) genişletilmelidir,
Muhasebenin değer önerisi, kavramsal olarak strateji formülasyonu,
analiz, planlama ve uygulamayı (Kurumsal performans yönetimi EPM)
içerecek şekilde genişletilmelidir
129
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Muhasebe yetkinlikleri, entegre eğitim pedagojisi kullanılarak
öğretilmelidir.
Kanada SMM örgütü (Canadian Institute of Chartered Accountants - CICA), ilk
olarak 2001 yılında akademisyenler ve meslek mensuplarının danışmanlığında
bir mesleki yetkinlik çerçevesi ve yetkinlik haritası hazırlamıştır. Sonrasında
örgüt, 2003 yılında sertifikasyon sürecini yetkinlik tabanlı yaklaşıma
dönüştürmüş ve nihayet 2012 yılında, Kanada’da SMM sınavına girecek adaylar
için bir yetkinlik kılavuzu oluşturulmuştur (CICA, 2012). Hazırlanan bu yetkinlik
çerçevesinin amaçlarından biri de üniversitelerin uygun müfredat içeriğini
sunmasını sağlamak olarak belirlenmiştir.
Muhasebe eğitiminde yetkinlik odaklı standardizasyon çalışmalarının en
önemlisi, Uluslararası Muhasebeciler Federasyonu (IFAC) tarafından oluşturulan
Uluslararası Muhasebe Eğitim Standartları Kurulu (IAESB)’nin yayımladığı
“Uluslararası Eğitim Standartları”dır (IES). IFAC’ın muhasebe eğitiminde
standardizasyona yönelik çalışmalarının geçmişi 1982 yılına, Uluslararası
Muhasebe Eğitimi Kılavuzları (IAEG)’na kadar dayanmaktadır. O dönemde
kılavuz, profesyonel bir muhasebe eğitim programının bileşenlerini
tanımlamaktaydı. Sonrasına IAEG’ler IES’lerle değiştirilmiş ve ilk 6 eğitim
standardı 2003 yılında, 7. Standart 2004 yılında ve 8. standart 2006 yılında
yayımlanmıştır. Sonraki yıllarda bu standartlar çeşitli güncellemelerle
yenilenmiştir.
Uluslararası Eğitim Standartları şu başlıklardan oluşmaktadır (IAESB, 2017):
IES 1: Profesyonel Muhasebe Eğitim Programlarına Giriş Gereklilikleri
IES 2: İlk Mesleki Gelişim – Teknik Yetkinlikler
IES 3: İlk Mesleki Gelişim – Mesleki Beceriler
IES 4: İlk Mesleki Gelişim – Mesleki Değerler, Etik ve Tutumlar
IES 5: İlk Mesleki Gelişim – Uygulama Tecrübesi (Staj)
IES 6: İlk Mesleki Gelişim – Mesleki Yetkinliğin Değerlendirilmesi
IES 7: Sürekli Mesleki Gelişim
IES 8: Finansal Tabloların Denetiminden Sorumlu Sözleşme Sorumlu
Ortağı için Mesleki Yetkinlik
130
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Hacırüstemoğlu, 2009 yılında yayımlanan ve Türkiye’de muhasebe eğitiminin
geleceğine yönelik 10 yıllık hedefleri ele alan çalışmasında, üniversitede verilen
muhasebe eğitiminin uluslararası seviyeye ulaşabilmesi için yayımlanan
standartlara uyumun önem taşıdığını vurgulamıştır (Hacırüstemoğlu, 2009:29).
Muhasebe mesleği mensubu olabilmek için hala en geçerli yöntem üniversite
eğitimidir. 2003 yılında Japonya’da SMM adaylarını yetiştirmek üzere özel
muhasebe okulları kurulmuştur. Ancak 2008 yılında yapılan istatistiki çalışma
sonuçlarına göre toplam 3625 öğrenci içinde bu okulları tercih eden SMM
adaylarının sayısı sadece 155 olarak tespit edilmiştir (Sugahara ve Boland,
2011:383). Bu istatistik, üniversitede verilen eğitimin mesleğe giriş için önemini
göstermekte ve üniversite eğitiminin mesleğin gerektirdiği yetkinlikleri
öğrencilere vermesi gerekliliğini ortaya koymaktadır. Benzer şekilde IAESB’nin
başarılı olabilmesi ve yayımladığı standartlarla arzuladığı çıktıları elde
edebilmesi için Uluslararası Eğitim Standartları’nın dünya genelinde eğitim
kurum/kuruluşları tarafından kabul görmesi ve istikrarlı bir şekilde eğitim
programına entegre edilmesi gerekmektedir (Crawford vd., 2014).
Literatürde üniversite seviyesinde muhasebe eğitimi tasarımı ve müfredata
yönelik Uluslararası Eğitim Standartları’nı odak alan ulusal ve uluslararası
çalışmalar bulunmaktadır. Sharifi vd. (2009), Uluslararsı Eğitim Standartları’yla
uyumlu ve yetkinlik temelli bir yüksek lisans muhasebe iletişimi ders içeriği
tasarlamışlardır. İçerik tasarım sürecinde anket sonuçlarından da yararlanılmıştır.
Herawati, 2012 yılında Endonezya'da Uluslararası Eğitim Standartları’nı temel
alarak gerçekleştirdiği çalışmasında, üniversitedeki muhasebe eğitiminin sosyal
beceriler bakımından eksik kaldığı ve müfredatın yeniden tasarlanması gerektiği
sonucuna ulaşmıştır.
Ulusal literatürde de Muhasebe Eğitimi Standartlarına yönelik gerçekleştirilmiş
çalışmalar bulunmaktadır. Zaif ve Ayanoğlu (2007), Türkiye'de devlet ve vakıf
üniversitelerinin iktisat fakültelerindeki muhasebe derslerini ve ders
programlarını kredileri, ortalama ders sayıları ve zorunlu ya da seçmeli ders olma
nitelikleriyle değerlendirmiş ve sonuç itibariyle muhasebe odaklı bölümlerin
açılması gerekliliğini ve standartlara uyum çalışmalarının önemini vurgulamıştır.
Özbirecikli ve Pastacıgil (2009), Uluslararası Eğitim Standartları ve Türkiye’de
bu standartlara karşılık gelen uygulamaları irdeleyerek standartlara uyumlu bir
131
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
eğitim ile muhasebe meslek mensuplarının geleceğe yönelik beklentileri
karşılayabileceği sonucuna ulaşılmıştır. Çubukcu (2012), Muhasebe Eğitim
Standartları Komitesi’nin çalışmalarını irdeleyerek etik eğitimini ve Türkiye’deki
durumunu çalışma konusu yapmış ve sonuç itibariyle etik derslerinin yeterli
seviyede olmadığı yönünde kanaat bildirmiştir. Tosunoğlu vd. (2018),
Uluslararası Eğitim Standartları’nı temel alarak Türkiye’de meslek
mensuplarıyla akademisyenlerin önem verdikleri yetkinlikleri karşılaştırmış ve
akademisyenlerin daha teorik ve bilgi odaklı, meslek mensuplarının ise daha
sosyal yetkinlikler odaklı bakış açısına sahip oldukları sonucuna ulaşmıştır.
4. Türkiye’de Üniversitelerin 2 No’lu Uluslararası Eğitim Standardı’na
(IES 2) Uyumu Araştırması
Üniversitede muhasebe eğitiminin standartlarla çizilen çerçeveye
ulaştırılabilmesi adına, öğrencilerin hedeflenen teknik yetkinlikleri
kazandırılmasına yönelik çalışmalar önem arz etektedir. IES 2 standardı ile IFAC,
10 başlık altında toplam 41 öğrenme çıktısı yayımlayarak aday meslek
mensuplarının sahip olması gerektiğini düşündüğü yetkinlikleri, öğrenme
çıktılarıyla ilişkilendirmiş ve muhasebe paydaşlarına sunmuştur. Bu başlıklar şu
şekilde sıralanmaktadır (IAESB, 2017):
- Finansal Muhasebe ve Raporlama: Bu başlık altında altı alt öğrenme
çıktısı tespit edilmiştir.
- Yönetim Muhasebesi: Bu başlık altında beş alt öğrenme çıktısı tespit
edilmiştir.
- Finans ve Finansal Yönetim: Bu başlık altında altı alt öğrenme çıktısı
tespit edilmiştir.
- Vergilendirme: Bu başlık altında dört alt öğrenme çıktısı tespit edilmiştir.
- Denetim ve Güvence: Bu başlık altında beş alt öğrenme çıktısı tespit
edilmiştir.
- Yönetişim, risk yönetimi ve iç kontrol: Bu başlık altında dört alt öğrenme
çıktısı tespit edilmiştir.
- İş Hukuku ve Düzenlemeleri: Bu başlık altında iki alt öğrenme çıktısı
tespit edilmiştir.
- Bilgi Teknolojisi: Bu başlık altında üç alt öğrenme çıktısı tespit edilmiştir.
- İşletme ve Organizasyonel Çevre: Bu başlık altında üç alt öğrenme çıktısı
tespit edilmiştir.
132
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
- İktisat: Bu başlık altında üç alt öğrenme çıktısı tespit edilmiştir.
Ayrıca Standartta, tespit edilen bu öğrenme çıktılarının orta düzey yetkinliği
temsil ettiği belirtilmiş ve bu seviyede yetkinliğe sahip bir muhasebe meslek
mensubunun düşük belirsizlik ve karmaşıklık düzeylerindeki işlerle
ilişkilendirildiği belirtilmiştir (IAESB, 2017).
Çalışmamızın da odak noktası olan IES 2, kısıtlı da olsa ulusal literatürde
araştırma konusu yapılmıştır. Uyar (2008), çalışmasında Uluslararası Muhasebe
Standartları’nı ana hatları itibariyle açıklayarak IES 2 nolu standarda Akdeniz
Üniversitesi’ndeki muhasebe eğitiminin uyumluluğunu verilen dersler itibariyle
inceleme konusu yapmıştır. Sonuç olarak, belirli bir seviyede standartlarla uyum
söz konusuyken atılması gereken adımlar olduğu belirtilmiştir. Gökten ve Gökten
(2016), çalışmalarında tüm standartlara yönelik değerlendirmelerini paylaşmakla
birlikte IES 2 standardının Türkiye’de kısmen de olsa uygulandığını belirtmiş,
standarda yönelik kapsamlı bir analize girmemiştir. Can ve Demirci (2016), IES
2 nolu standart kapsamında, Sakarya Üniversitesi’nde İşletme, Siyasal Bilgiler ve
Hukuk Fakülteleri’nde verilen muhasebe eğitimini irdelemiş ve sonuç olarak en
uyumlu müfredata sahip olan bölümün İşletme olduğunu ortaya koymuştur.
4.1. Metodoloji
Bu çalışmada, Türkiye’de üniversitelerin İşletme Bölümleri’nin teknik muhasebe
eğitimini ilgilendiren 2 nolu Uluslararası Muhasebe Standardı’na uyum seviyesi
araştırma konusu yapılmıştır. İncelemeye konu yapılacak üniversiteler İzmir ve
Manisa’daki devlet üniversiteleri olarak tespit edilmiştir. Çalışmayla, IES 2’de
10 ana başlık altında yer alan eğitim konularındaki öğrenme çıktıları,
üniversitelerde ilgili derslerdeki öğrenme çıktılarıyla karşılaştırılmış ve
uyumlulukları değerlendirilmiştir. Çalışmaya; Manisa Celal Bayar Üniversitesi,
Ege Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi ve Katip Çelebi Üniversitesi dahil
edilmiştir. Çalışma için bu üniversitelerin İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi,
İşletme Bölümü’nde yer alan ders katalogları dikkate alınmıştır. İzmir Demokrasi
Üniversitesi ve Bakırçay Üniversitesi, devlet üniversiteleri olmalarına rağmen
internet sitelerinde ders katalogları bulunmaması sebebiyle çalışmaya dahil
edilmemiştir.
133
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
IES 2 standardı, öğrenme çıktılarıyla ilgilenmektedir. Dolayısıyla bu çalışmada
esas olarak yukarıda belirtilen üniversitelerin ders kataloglarında yer alan ve dersi
veren öğretim üyelerince hazırlanan her derse ilişkin öğrenme çıktıları dikkate
alınmıştır. Ancak birçok üniversitede, öğrenme çıktılarının amacına uygun
biçimde hazırlanmadığı ya da tamamen atlandığı görülmüştür. Tespit edilen bu
derslerin öğrenme çıktılarının yanı sıra haftalık ders programlarında belirtilen
konular da dikkate alınmıştır. Bu durum çalışmanın kısıtını oluşturmakla birlikte,
üniversitelerin ders kataloglarını daha hassas hazırlaması bakımından önemli bir
tespit olarak görülmektedir.
4.2. Bulgular
Çalışmanın bulguları, genel bulgular ve standardın içeriğindeki her maddeye
yönelik ayrıntılı bulgular olarak ikiye ayrılmıştır.
4.2.1. Genel Bulgular
Çalışmada, yetkinliklerin karşılanma durumunun değerlendirilmesi açısından 4
üniversiteye ilişkin veriler toplu olarak ele alınmıştır. Üniversiteler bazında ya da
karşılaştırmalı bir analize yer verilmesi uygun görülmemiştir. Dolayısıyla IES
2’de belirtilen toplam 41 öğrenme çıktısı üzerinden değerlendirildiğinde, 4
üniversitedeki ilgili derslerin standarda tam uyumlu olabilmesi için toplam 164
adet öğrenme çıktısına sahip olması gerekmektedir.
Bu çerçevede bulgular şu şekilde sıralanmaktadır;
Yetkinliklerin %44,5’i zorunlu dersler ile karşılanmaktadır,
Yetkinliklerin %18,9’u seçmeli dersler ile karşılanmaktadır,
Yetkinliklerin %36,5’i karşılanmamaktadır,
Finansal/Sayısal olmayan yetkinliklerin karşılanmasında üniversiteler
sıkıntı yaşamaktadır.
10 yetkinlik grubundan 4 tanesinde hiçbir üniversite tarafından
karşılanamayan öğrenme çıktıları bulunmaktadır. Bu sayıya, sadece bir
üniversite tarafından karşılanan öğrenme çıktılarını da eklediğimizde
sayı 6 yetkinliğe ulaşmaktadır. Dolayısıyla 10 yetkinlikten 6’sında hiç
karşılanamayan ya da sadece bir üniversite tarafından karşılanabilen
yetkinlikler bulunmaktadır.
134
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
4.2.2. Ayrıntılı Bulgular
4.2.2.1. Finansal Muhasebe ve Raporlama Başlığına Yönelik Bulgular
Bu başlık altında yer alan 6 öğrenme çıktısının %33,3’ü araştırmaya konu edilen
üniversitelerde zorunlu dersler ile karşılanmaktadır. Öğrenme çıktılarının
%16,6’sı seçmeli derslerle karşılanabilirken %50’si hiçbir ders tarafından
karşılanmamaktadır. Yine bu başlık altında yer alan “Finansal olmayan verileri
içeren raporların, örneğin, sürdürülebilirlik raporlarının ve entegre raporların
yorumlanması” öğrenme çıktısını hiçbir üniversite karşılamamaktadır.
Grafik 1. Finansal Muhasebe ve Raporlama Başlığındaki Öğrenme Çıktılarının
Karşılanma Seviyesi
4.2.2.2. Yönetim Muhasebesi Başlığına Yönelik Bulgular
Bu başlık altında yer alan 5 öğrenme çıktısının %40’ı zorunlu dersler eliyle
öğrencilere kazandırılmaktadır. Çıktıların %25’i seçmeli derslerle karşılanırken
%35’i karşılanamamaktadır. Bu başlık altında yer alan “Yönetimin karar
almasında ilgili bilgileri sunmak için finansal ve finansal olmayan bilgilerin
analiz edilmesi” öğrenme çıktısı hiçbir üniversite tarafından
karşılanamamaktadır.
Zorunlu Ders33%
Seçmeli Ders17%
Hiçbiri50%
135
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Grafik 2. Yönetim Muhasebesi Başlığındaki Öğrenme Çıktılarının Karşılanma Seviyesi
4.2.2.3. Finans ve Finansal Yönetim Başlığına Yönelik Bulgular
Finans ve Finansal Yönetim başlığı, araştırmaya dahil edilen üniversitelerin en
başarılı olduğu yetkinlik başlıklarından biri olmuştur. Bu başlık altında yer alan
toplam 6 öğrenme çıktısının %91,6’sı zorunlu dersler eliyle öğrencilere
kazandırılıyorken %4,1’i seçmeli derslerde sunulmaktadır. Öğrenme çıktılarının
%4,1’i ise hiçbir derste öğrencilere sunulmamaktadır.
Zorunlu Ders40%
Seçmeli Ders25%
Karşılanmıyor35%
136
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Grafik 3. Finans ve Finansal Yönetim Başlığındaki Öğrenme Çıktılarının Karşılanma
Seviyesi
4.2.2.4. Vergilendirme Başlığına Yönelik Bulgular
Vergilendirme, bir önceki başlığın aksine, araştırmaya dahil edilen üniversitelerin
karşılamada en zorlandığı yetkinliklerden biri olarak tespit edilmiştir. Bu başlık
altında yer alan 4 öğrenme çıktısından %25’i zorunlu derslerle ve %18,7’si
seçmeli derslerle karşılanırken %56,25’i herhangi bir ders tarafından
karşılanmamaktadır. Bu yetkinklik altında yer alan “Vergi planlaması, vergiden
kaçınma ve vergi kaçırma arasındaki farkların açıklanması” öğrenme çıktısına
araştırmaya dahil edilen üniversitelerdeki ilgili derslerin hiçbirinde
rastlanılamamıştır.
Zorunlu92%
Seçmeli4%
Karşılanmıyor4%
137
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Grafik 4. Vergilendirme Başlığındaki Öğrenme Çıktılarının Karşılanma Seviyesi
4.2.2.5. Denetim ve Güvence Başlığına Yönelik Bulgular
Denetim ve Güvence başlığında yer alan toplam 5 öğrenme çıktısının sadece
%20’si zorunlu derslerle karşılanmaktadır. Öğrenme çıktılarının %35’i seçmeli
derslerle karşılanabilirken %45’i ilgili derslerin hiçbirinde öğrencilere
sunulmamaktadır.
Grafik 5. Denetim ve Güvence Başlığındaki Öğrenme Çıktılarının Karşılanma Seviyesi
Zorunlu25%
Seçmeli19%
Karşılanmıyor56%
Zorunlu20%
Seçmeli35%
Karşılanmıyor45%
138
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
4.2.2.6. Yönetişim, Risk Yönetimi ve İç Kontrol Başlığına Yönelik Bulgular
Yönetişim, Risk Yönetimi ve İç Kontrol yetkinliği, araştırmaya alınan
üniversitelerin karşılamakta en fazla zorlandığı yetkinlik olarak dikkat
çekmektedir. Bu başlık altında yer alan 4 öğrenme çıktısının hiçbiri zorunlu
derslerle karşılanamamaktadır. Öğrenme çıktılarının %25’i seçmeli derslerde yer
alırken %75’i herhangi bir derste öğrencilere sunulmamaktadır.
Grafik 6. Yönetişim, Risk Yönetimi ve İç Kontrol Başlığındaki Öğrenme Çıktılarının
Karşılanma Seviyesi
4.2.2.7. İş Hukuku ve Düzenlemeleri Başlığına Yönelik Bulgular
Bu başlık altında standart, sadece 2 öğrenme çıktısına yer vermektedir. Bu
öğrenme çıktılarının %50’sinin zorunlu derslerle, %12’5’inin seçmeli derslerle
karşılandığı tespit edilmiştir. Öğrenme çıktılarının %37,5’i ise
karşılanmamaktadır.
Zorunlu0%
Seçmeli25%
Karşılanmıyor75%
139
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Grafik 7. İş Hukuku ve Düzenlemeleri Başlığındaki Öğrenme Çıktılarının Karşılanma
Seviyesi
4.2.2.8. Bilgi Teknolojisi Başlığına Yönelik Bulgular
Bilgi Teknolojisi yetkinliği altında 3 öğrenme çıktısı tanımlanmıştır. Bu öğrenme
çıktılarının %58,3’ü araştırmaya alınan üniversitelerde zorunlu dersler eliyle
karşılanırken %25’i seçmeli derslerle öğrencilere sunulmaktadır. Öğrenme
çıktılarının %16,6’sı karşılanamamaktadır.
Grafik 8: Bilgi Teknolojisi Başlığındaki Öğrenme Çıktılarının Karşılanma Seviyesi
Zorunlu50%
Seçmeli12%
Karşılanmıyor38%
Zorunlu58%
Seçmeli25%
Karşılanmıyor17%
140
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
4.2.2.9. İşletme ve Organizasyonel Çevre ve Ekonomi Başlığına Yönelik
Bulgular
İşletme ve Organizasyonel Çerçeve başlığında yer alan 3 öğrenme çıktısının
%25’i zorunlu derslerle, %33,3’ü seçmeli derslerle karşılanmaktadır. Çıktıların
%41,6’sı herhangi bir ders eliyle karşılanamamaktadır.
Grafik 9: İşletme ve Organizasyonel Çevre Başlığındaki Yetkinliklerin Karşılanma
Seviyesi
4.2.2.10.Ekonomi Başlığına Yönelik Bulgular
Ekonomi başlığı, araştırmaya dahil edilen üniversitelerin en başarılı olduğu
yetkinlik olarak tespit edilmiştir. Üniversitelerin, bu başlık altında yer alan 3
öğrenme çıktısının tamamını zorunlu derslerle karşıladıkları görülmüştür.
5. Sonuç ve Öneriler
Tarihin en eski meslekleri arasında yer alan muhasebe mesleğinin gelecek yüzyıla
geleneksel uygulamalar, muhasebeciler ve işletmeler tarafından taşınabilme
imkanı bulunmamaktadır. Uzun yıllar boyunca mesleğin gelişimi için kamu,
meslek örgütleri, üniversiteler ve diğer eğitim kurumları gibi paydaşlarca
harcanan mesai ve emek sonucunda; yaşadığı birçok krizden de ders çıkaran bir
alan olarak muhasebe, bugün dünyanın birçok ülkesinde standartları ve sahip
olduğu mesleki ağlarıyla başarılı şekilde işletmeler için değer yaratmaya devam
etmektedir. Mesleğin mevcut değerini artırabilmesi ve geleceğe taşıyabilmesi
Zorunlu25%
Seçmeli33%
Karşılanmıyor42%
141
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
adına eğitiminin de yetkinlik odaklı biçimde tasarlanarak uygulanması
gerekmektedir.
Bu amaçla IFAC tarafından hazırlanan Muhasebe Eğitimi Standartları’nın
muhasebe mesleğinin ana eğitim kaynağı olan üniversitelerdeki akademisyenler
tarafından benimsenerek müfredatların uyumlaştırılması önem arz etmektedir.
Yaptığımız bu çalışma sonucunda, Türkiye’de üniversite seviyesinde, IFAC’ın
beklediği yetkinlik düzeyinde meslek mensubu yetiştirilebilmesi için atılması
gereken adımlar bulunduğu görülmüştür.
Bu amaçla, üniversitelerin ilgili bölümlerinde muhasebe eğitiminin IFAC eğitim
standartlarına uyumlu hale getirilebilmesi adına TÜRMOB ve MÖDAV
öncülüğünde bir akademik komisyon oluşturularak ortak müfredat çalışması
yürütülebilir. Araştırma bulgularından da anlaşıldığı üzere özellikle bilgi işlem,
yönetişim, risk yönetimi ve vergilendirme gibi alanlardaki ders içeriklerinin
IFAC’ın beklentilerini karşılamaktan uzak olduğu görünmektedir. Bu alanlara
öncelik verilerek uyumlaştırma çalışmaları üniversiteler bünyesinde
gerçekleştirilebilir. Bir diğer önemli sorun da Türkiye’de birçok üniversitede ders
içeriklerinin usulen hazırlanmış olması ve aslında fiili olarak derslerde anlatılan,
öğretilen birçok konunun ders içeriklerine doğru yansıtılmamış olmasıdır. Bu
durumun çalışmanın bir kısıtı olduğu metodoloji bölümünde belirtilmişti. Diğer
taraftan başka bir alanda da olsa standartlaşma çalışmalarının, üniversitelerde
akademisyenler tarafından önemsenme seviyesini ifade etmesi açısından önemli
bir gösterge niteliğindedir. Zira salt ders içeriklerinin IFAC standartlarıyla
uyumlu hale getirilmesi ancak şeklen işe yarayacak, yapısal bir kalite artışını
beraberinde getiremeyecektir. Bu noktada, muhasebenin temel kavramlarından
özün önceliğinin, ders içerikleri ve standartlara uyum açısından da önemli bir ilke
olarak uygulanması önemlidir.
Kaynakça
Abbasi, N. 2013. Competency Approach to Accounting Education: A Global
View. Journal of Finance and Accountancy, 13(1), 1-18.
ACCA 2016. Drivers of Change and Future Skills, London.
http://www.accaglobal.com/content/dam/members-beta/docs/ea-patf-
drivers-of-change-and-future-skills.pdf, (Erişim Tarihi: 23.07.2018).
142
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
AICPA 2018. AICPA Pre-Certification Core Competency Framework.
https://www.aicpa.org/interestareas/accountingeducation/resources/coreco
mpetency.html, (Erişim Tarihi: 24.07.2018).
Acemoglu, D. ve D. Autor. 2011. Skills, Tasks and Technologies: Implications
for Employment and Earnings, In Handbook of Labor Economics (Vol. 4,
pp. 1043-1171). Elsevier.
Boyce, G. 2004. Critical Accounting Education: Teaching and Learning Outside
The Circle, Critical Perspectives on Accounting, 15(4-5), 565-586.
Can, A. V. ve Ş. D. Demirci. 2016. Uluslararası Muhasebe Eğitim Standardı 2
Muhasebe Eğitim Programlarının İçeriğine Uyum: Sakarya Üniversitesi
Örneği. Uluslararası Yönetim İktisat ve İşletme Dergisi, 30, 319-338.
Chabrak, N. ve R. Craig. 2013. Student Imaginings, Cognitive Dissonance and
Critical Thinking, Critical Perspectives on Accounting, 24(2), 91-104.
Chaplin, S. 2017. Accounting Education and the Prerequisite Skills of
Accounting Graduates: Are Accounting Firms’ Moving the
Boundaries?, Australian Accounting Review, 27(1), 61-70.
Chu, S. ve H. Man. 2012. History of Accounting Education, Journal of Higher
Education Theory and Practice, 12(1), 119-128.
CICA 1996. The Inter-Institute Vision Task Force,
http://web.archive.org/web/19971120074809/http://www.cica.ca:80/new/vi
sion/pdf/vision.pdf, (Erişim: 23.08.2018).
CICA 2012. The UFE candidates' competency map: Understanding the
professional competencies evaluated on the UFE,
http://citeseerx.ist.psu.edu/viewdoc/download?doi=10.1.1.359.5808&rep=r
ep1&type=pdf , (Erişim: 23.07.2018).
Crawford, L.; Helliar, C.; Monk, E. ve M. Veneziani. 2014. International
Accounting Education Standards Board: Organisational Legitimacy Within
the Field of Professional Accountancy Education, in Accounting
Forum (Vol. 38, No. 1, pp. 67-89). Elsevier.
Çubukçu, S. 2012. Uluslararası Muhasebe Eğitimi Standartları Komitesi
Düzenlemeleri Çerçevesinde Etik Eğitimine İlişkin Durum Analizi, Anadolu
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 12(1), 103-116.
Edwards, D. J.; Pärn, E.; Love, P. E. ve H. El-Gohary. 2017. Research Note:
Machinery, Manumission, and Economic Machinations, Journal of Business
Research, 70, 391-394.
143
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Frey, C. B. ve M. A. Osborne. 2017. The Future of Employment: How
Susceptible are Jobs to Computerisation?, Technological Forecasting and
Social Change, 114, 254-280.
Gökten, P. O. ve S. Gökten. 2016. Uluslararası Eğitim Standartlarına Genel
Bakış: Geçerliğinin Türkiye Açısından Değerlendirilmesi, Gazi Üniversitesi
Sosyal Bilimler Dergisi, 3(6), 49-66.
Hacirüstemoğlu, R. 2009. Türkiye'de Muhasebe Eğitimi için On Yıllık Hedefler,
Muhasebe Bilim Dünyası, 11(3), 19-31.
Herawati, S. D. 2012. Review of the Learning Method in the Accountancy
Profession Education (APE) Programs and Connection to the Students Soft
Skills Development, Procedia-Social and Behavioral Sciences, 57, 155-162.
Hopper, T. 2013. Making Accounting Degrees Fit for a University, Critical
Perspectives on Accounting, 24(2), 127-135.
Howieson, B.; Hancock, P.; Segal, N.; Kavanagh, M.; Tempone, I. ve J. Kent.
2014. Who Should Teach What? Australian Perceptions of the Roles of
Universities and Practice in the Education of Professional
Accountants, Journal of Accounting Education, 32(3), 259-275.
IAESB 2017. Handbook of International Education Pronouncements. 2017
Edition, http://www.ifac.org/publications-resources/2017-handbook-
international-education-pronouncements, (Erişim: 30.07.2018).
Jackling, B. ve P. De Lange. 2009. Do Accounting Graduates’ Skills Meet the
Expectations of Employers? A Matter of Convergence or
Divergence, Accounting Education: An International Journal, 18(4-5), 369-
385.
Kim, Y. J.; Kim, K. ve S. Lee. 2017. The Rise of Technological Unemployment
and Its Implications on The Future Macroeconomic Landscape, Futures, 87,
1-9.
Lawson, R. A.; Blocher, E. J.; Brewer, P. C.; Cokins, G.; Sorensen, J. E.; Stout,
D. E.; ... ve M. J. Wouters. 2013. Focusing Accounting Curricula on
Students' Long-Run Careers: Recommendations for an Integrated
Competency-Based Framework for Accounting Education, Issues in
Accounting Education, 29(2), 295-317.
Lawson, R. A.; Blocher, E. J.; Brewer, P. C.; Cokins, G.; Sorensen, J. E.; Stout,
D. E.; ... ve M. J Wouters. 2015. Thoughts on competency integration in
accounting education. Issues in Accounting Education, 30(3), 149-171.
144
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Murphy, B. 2017. Professional Competence and Continuing Professional
Development in Accounting: Professional Practice vs. Non-
Practice, Accounting Education, 26(5-6), 482-500.
Musov, M. 2017. It Doesn't Matter How We Assess the Competencies in
Accounting Education?, Economic Alternatives, Issue 3, pp. 429-448.
Özbirecikli, M. ve A. Pastacıgil. 2009. Türkiye’de Muhasebeci Eğitiminin
Gelişim Süreci: IFAC Standartları ile Mukayeseli Bir İnceleme, Muhasebe
ve Finansman Dergisi, (41), 82-97.
Pathways Commission 2012. Charting a National Strategy for the Next
Generation of Accountants, AAA and AICPA, 12-13.
Russel, K., A. ve C. S. Smith. 2003. Accounting Education's Role in Corporate
Malfeasance. Strategic Finance, 85(6), 47-51.
Sharifi, M.; McCombs, G. B.; Fraser, L.. L. ve R. K. McCabe. 2009. Structuring
a Competency-Based Accounting Communication Course at The Graduate
Level, Business Communication Quarterly, 72(2), 177-199.
Sugahara, S. ve G. Boland. 2011. Effects of Exposure to the International
Education Standards on Perceived Importance of The Global Harmonization
of Accounting Education Among Japanese Accounting
Academics, Advances in Accounting, 27(2), 382-389.
Tempone, I.; Kavanagh, M.; Segal, N.; Hancock, P. ve B. Howieson. 2012.
Desirable Generic Attributes for Accounting Graduates into the Twenty-
First Century: The Views of Employers, Accounting Research
Journal, 25(1), 41-55.
Tosunoğlu, B.; Cengiz, S. ve Z. Anadolu. 2018. Uluslararası Muhasebe Eğitimi
Standartları Kapsamında Muhasebe Eğitiminin Türkiye’deki
Akademisyenler ve Muhasebe Meslek Mensupları Açısından
İncelenmesi, Optimum: Ekonomi ve Yönetim Bilimleri Dergisi, 5(2).
Towers-Clark, J. 2015. Undergraduate Accounting Students: Prepared for The
Workplace?, Journal of International Education in Business, 8(1), 37-48.
Uyar, S. 2008. Uluslararası Eğitim Standartları (IES) ve Akdeniz Üniversitesi'nde
Muhasebe Eğitimi, Muhasebe Bilim Dünyası, 10(1).
WEF. 2016. The Future of Jobs: Employment, Skills and Workforce Strategy for
The Fourth İndustrial Revolution, in World Economic Forum, (January).
145
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Wells, M. 1999. The Skills and Competencies of Accountants, Accounting
Education For the 21st Century: The Global Challenges, International
Association for Accounting Education and Research Tarrytown, New York.
Wessels, P, L. 2005. Critical Information and Communication Technology (ICT)
Skills for Professional Accountants, Meditari accountancy research, 13(1),
87-103.
Zaif, F. ve Y. Ayanoğlu. 2007. Muhasebe Eğitiminde Kalitenin Arttırılmasında
Ders Programlarının Önemi: Türkiye’de Bir İnceleme, Gazi Üniversitesi
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 9 (1), 115-136.
146
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
147
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Muhasebe Eğitim Sürecinde Gereksinimler
Birsel SABUNCU1
ÖZ
Ekonomiye ilişkin tüm bilgilerin muhasebe tarafından kaydedildiği göz önüne
alındığında, ülkelerin ekonomilerinde kaynakların etkin kullanımına ilişkin bilgiyi elde
ettiğimiz muhasebenin önemi kaçınılmazdır. Muhasebe bilimi geçmişte faaliyetlerin
kaydedilmesi ve raporlanması olarak algılanmasına rağmen değişen dünya şartları ile
muhasebe biliminden beklentiler de değişmektedir. Günümüzde muhasebe sadece kayıt
düzeninden ibaret olmayıp daha ileri boyutlara gelmiş bulunmaktadır. Globalleşen
dünyada bilgi teknolojilerindeki gelişmeler sonucu muhasebeden beklentiler de değişmiş
olup bu beklentiler çerçevesinde eğitim sürecinde de yeniliklere ihtiyaç duyulmaktadır.
Yönetim kararlarında muhasebeden elde edilen bilgilerin önemi arttıkça muhasebe
eğitimine ilişkin yeniliklere de gereksinim doğmaktadır.
Bu çalışmada, ülkemizde muhasebe ve muhasebe eğitiminin gereksinimleri üzerinde
durulmakta, Uluslararası Muhasebe Eğitim Standartlarının uygulanmasının gerekliliği ve
önemi vurgulanmaktadır. Ortak muhasebe dili oluşturulması yönündeki çabalara
istinaden uyum sürecindeki ülkemizde gerekli ihtiyaçlar göz önünde bulundurulduğunda
muhasebe eğitiminde yeniden yapılandırma ve düzenlemelerin yapılması kaçınılmazdır.
Uluslararası Eğitim Standartları muhasebe eğitimi için büyük bir öneme sahiptir. Bu
standartlar hem muhasebe eğitimine yön vermekte hem de yaşam boyu öğrenmeye
yönelik muhasebe eğitimini öne çıkarmaktadır.
Muhasebe eğitiminde global ölçekte tutarlı bir çerçeve sağlamak, tüm dünyadaki
muhasebe eğitimi ile aynı düzeyde olmak için muhasebe eğitiminde kalite ve tutarlılığı
sağlamak, teknolojinin eğitimde kullanılması çalışmalarıyla meslek becerilerin
geliştirilmesinde ortak bir zemin oluşturmak için muhasebe eğitim standartlarının
ülkemizde tüm eğitim sistemine dahil edilmesi gerekmektedir. Türkiye
Muhasebe/Türkiye Finansal Raporlama Standartları, Türkiye Denetim Standartları,
Büyük ve Orta Boy İşletmeler İçin Finansal Raporlama Standartlarına ilişkin muhasebe
eğitiminin yüksek lisans ve mesleki düzeyden alt eğitim birimlerimize indirgenerek
ülkemiz muhasebe sisteminin yaşadığı değişime farkındalık sağlanmalı ve geçiş süreci
kolaylıkla tamamlanabilmelidir.
1 Dr. Öğr. Üyesi, Pamukkale Üniversitesi, Honaz Meslek Yüksekokulu Okulu, Muhasebe ve Vergi
Bölümü, bsabuncu@pau.edu.tr, Orcid ID: orcid.org/0000-0002-3785-5446.
148
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Anahtar Sözcükler: Muhasebe, Muhasebe Eğitimi Standartları, Muhasebedeki Gelişmeler
JEL Sınıflandırılması: M40, M41
Requirements in The Accounting Education Process
ABSTRACT
Given the fact that all information about the economy is recorded by accounting, the
importance of accounting for the efficient use of resources in the economies of countries
is undeniable. Although accounting science is perceived as the recording and reporting of
activities in the past, the expectations of the accounting science are changing with
changing world conditions. At present, accounting is not only composed of registers but
has become more advanced. As a result of the developments in information technologies
in the globalizing world, the expectations from accounting have also changed and there
is a need for innovation in the education process within the framework of these
expectations. In management decisions, there is a need for innovations in accounting
education as the importance of information obtained from accounting increases.
In this study, the necessity of accounting and accounting education in our country is
emphasized and the necessity and importance of application of International Accounting
Education Standards are emphasized. Regarding the efforts to create a common
accounting language, it is inevitable that restructuring and arrangements in accounting
education are inevitable considering the necessary needs in our country in the
harmonization process. International Education Standards are of great importance for
accounting education. These standards both guide accounting education and highlight
accounting education for lifelong learning.
Accounting education standards should be included in the whole education system in our
country in order to provide a coherent framework in accounting education on a global
scale, to provide the quality and consistency in accounting education in order to be at the
same level with accounting education in the world, and to create a common ground in the
development of professional skills with the use of technology in education. Turkish
Accounting/Turkish Financial Reporting Standards, Turkish Standards on Auditing,
Financial Reporting Standards for Large and Medium-sized Enterprises for accounting
education of graduate and professional level of our country reduced our trained unit from
should provide awareness to change where the accounting system and the transition
process should easily be completed.
Key Words: Accounting, Accounting Education, Developments in Accounting
JEL Classification: M 40, M 41
149
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
1. Giriş
Muhasebe bir kayıt düzeni olmakla birlikte aynı zamanda tüm ekonomik
faaliyetleri izlemeye ve bunların sonuçlarını ortaya koymaya yarayan bir bilgi,
değerlendirme ve raporlama sistemidir. Kaynakların ne derece etkin ve verimli
kullanıldığı muhasebenin vereceği sonuçlara göre değerlendirilmekte, kararlar
muhasebe verilerine göre alınmaktadır.
Muhasebe sosyal, hukuki sorumluluklarının yanı sıra daha geniş kapsamlı bir
sorumluluğu yerine getirmektedir. Toplumsal çevrenin amaçlarına ulaşmasında
ihtiyaç duyulan bir araç görevindedir. Muhasebe işletmelere ait finansal bilgileri
raporlayarak toplumu ilgilendiren etkiler oluşturmaktadır (Marşap, 1999: 178).
Muhasebe uygulamaya yönelik bir bilim dalı olup, uygulamada ne derece yararlı
olabilecek bilgiler ve yetenekler kazandırılırsa, muhasebe eğitimi de o derece
başarılı olmaktadır. Muhasebe eğitiminin temel amaçlarından birisi muhasebe
fonksiyonlarının belirlenmesidir. Ayrıca, muhasebe uygulamasında gelir
giderlerde dönem ayırımı konularında uyulacak ilkelerin ve kuralların öğrencilere
yeterince tanıtılmasıdır. Ancak, bunun yanında bir ülkede geçerli olan denetim
düzeninin ve bu düzenin sorumluluğunu taşıyan muhasebe mesleğinin de bu
ilkelerin yerleşip benimsenmesinde büyük bir katkısı vardır. Literatür
taramasında muhasebe eğitimi konusunda çok fazla çalışma olduğu tespit
edilmiştir. Bu çalışmalardan bazıları:
Zaif ve Ayanoğlu (2007) “Muhasebe Eğitiminde Kalitenin Arttırılmasında Ders
Programlarının Önemi: Türkiye’de Bir İnceleme” isimli çalışmalarında
muhasebe eğitimini yeterliliğinin ölçümünde Uluslararası Muhasebe Eğitim
Standartlarını açıklamışlardır. Devlet üniversiteleri ile vakıf üniversitelerini
ortalama ders kredisi ve ortalama muhasebe dersi sayısını değerlendirmişler ve
yetersizliğine değinmişlerdir. Özbirecikli (2007) “Ana Hatlarıyla IFAC
Muhasebeci Eğitimi Standartları” isimli çalışmasında Uluslararası Muhasebe
Eğitim Standartları Kurulu (International Accounting Education Standards
Board-IAESB) tarafından yayınlanan eğitim standartlarını değerlendirmiştir.
Çalıyurt (2007) “Accounting Ethics Education in Turkish Public University”
isimli çalışmasında devlet üniversitelerinde muhasebede etik eğitimini incelemiş
150
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
ve muhasebe etik eğitiminin yeterli düzeyde olmadığı belirlenmiştir. Uyar (2008)
“Uluslararası Eğitim Standartları (IES) ve Akdeniz Üniversitesi’ nde Muhasebe
Eğitimi” isimli çalışmasında muhasebe eğitimini IES’e göre bazı bölümlerde
uygun olduğu, fakat teknoloji ile derslerin yetersizliği sonucuna ulaşmıştır.
Hacırüstemoğlu (2009) “Türkiye’de Muhasebe Eğitimi İçin On Yıllık Hedefler”
isimli çalışmasında muhasebe eğitiminde bilgi teknolojilerinin kullanılarak
eğitimin sağlanması gerektiği belirtilmiştir.
Çubukçu (2012) “Uluslararası Muhasebe Eğitimi Standartları Komitesi
Düzenlemeleri Çerçevesinde Etik Eğitimine İlişkin Durum Analizi” isimli
çalışmasında üniversitelerde verilen etik dersleri incelenmiş ve etik ile ilgili
derslerin yetersizliğin vurgulamıştır. Hacıhasanoğlu vd. (2012) “Lisans
Düzeyinde Verilen Muhasebe Eğitiminin Uluslararası Eğitim Standartları
Açısından Değerlendirilmesi” isimli çalışmalarında, devlet üniversitelerin ders
programlarının UMES’lere uyumunu incelemişlerdir. İktisat ve maliye bölümleri
işletmeden sonra en uygun bölümler oldukları sonucuna ulaşmışlardır.
Can ve Demirci (2016) “Uluslararası Muhasebe Eğitim Standardı 2 Muhasebe
Eğitim Programlarının İçeriğine Uyum: Sakarya Üniversitesi Örneği” isimli
çalışmalarında işletme, iktisat, siyasal bilgiler ve hukuk fakültesinde bulunan
bölümler UMES 2 standardı kapsamında incelenmiş, en uygun ders müfredatının
işletme bölümü olduğu sonucuna ulaşılmıştı. Güney (2017) “Muhasebe
Eğitiminde Eğitim Standartlarının Önemi” isimli çalışmasında ülkemizde ilk beş
standardın uygulandığı, diğer standartların uygulanmadığını tespit etmiştir.
Eğitim muhasebe uygulamalarını etkileyen önemli bir faktördür. Muhasebe
uygulamalarının başarısını, alınan eğitimin kalitesi önemli derecede
etkilemektedir. Uluslararası Muhasebe Eğitim Standartları muhasebe meslek
mensuplarının sürekli gelişimine, profesyonel muhasebecilerin yetiştirilmesine,
muhasebe eğitiminin dünya çapında gelişmesi ve güçlenmesine olanak
sağlamaktadır. Uluslararası Muhasebe Eğitim standartlarının amacı; çalışma
hayatları süresince mesleklerine ve sosyal hayata katkı sağlayacak güncel
bilgilere sahip, sürekli kendini yenileyen, mesleki yenilikleri yakından takip eden
muhasebeciler yetiştirmektir. Bu yüzden uluslararası eğitim standartları
muhasebe eğitimi içinde büyük bir önem arz etmektedir.
151
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Muhasebe meslek mensubu olarak işe başlayacak olanlar öğrenim hayatlarında
güncellenen muhasebe standartları ile ilgili eğitim almış olmalıdır. Bu konuda
muhasebe derslerine giren akademik personelin, öğrencilere yaşanan gelişmeleri
aktarması gerekmektedir. Dünyada yaşanan finansal skandalların kaynağının
muhasebecilerin eğitim yetersizliğinden kaynaklandığı bilinen bir gerçektir.
Yeniden finansal skandalların yaşanmaması, işletme sahiplerinin ve
yatırımcıların korunabilmesi amacıyla muhasebe eğitimine önem verilmelidir.
Muhasebe eğitim standartları ve muhasebedeki yeniliklerden olan Türkiye
Muhasebe/Türkiye Finansal Raporlama Standartları, Türkiye Denetim
Standartları, Büyük ve Orta Boy İşletmeler için Finansal Raporlama
Standartlarına ilişkin eğitim ayrıntılı olarak geleceğin meslek mensuplarına
verilmelidir. Akademik alanda yapılan çalışmaların sonuçları da bize
göstermektedir ki ülkemizde muhasebe eğitiminde gereksinimlerin olduğu, bu
gereksinimlerin gerçekleşmesi hususunda yeniliklerin yapılması kaçınılmazdır.
Muhasebe eğitiminde temel amaç olarak bilginin geleneksel yöntemlerle
aktarılması yerine, öğrencilere öğrenmeyi öğrenmenin öğretilmesi ve ömür boyu
öğrenme felsefesinin yerleştirilmesi olmalıdır.
2. Muhasebe Eğitimine İlişkin Uluslararası Eğitim Standartları
(International Education Standards - IES)
Uluslararası alanda muhasebede ortak bir dil oluşturma çabaları muhasebe
eğitimi alanında yapılan çalışmaları da arttırmıştır. Uluslararası Muhasebeciler
Federasyonu (International Federation of Accountants–IFAC)’a bağlı olarak
çalışan Uluslararası Muhasebe Eğitim Standartları Kurulu (International
Accounting Education Standards Board-IAESB) tarafından Uluslararası Eğitim
Standartları (International Education Standards-IES) oluşturulmuştur.
Hazırlanmış olan eğitim standartları bir muhasebe üyesinin ihtiyaç duyacağı bilgi
donanımını sağlamak amacıyla, tüm muhasebe örgütlerinin uygulayabileceği
şekildedir.
2005 yılından itibaren uluslararası muhasebe eğitim standartları yayınlanmaya
başlamıştır. Son olarak 2017 yılında revize olan muhasebe eğitim standartları
sekiz adet standarttan oluşmaktadır. Standartların ilk dördü meslek mensuplarının
eğitimi ile beş altı ve yedinci standartlar eğitim sonrası ve son olarak sekizinci
standart ise denetim ile ilgilidir (Can, Demirci, 2016: 320). IES’ler eğitim
152
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
kurumlarına, işverenlere, piyasa düzenleyicilere, hükümet yetkililerine ve diğer
paydaşlara profesyonel muhasebe eğitim programlarının sunulmasında yardımcı
olmaktadır. Standartlar aşağıdaki şekilde sıralanmaktadır (https://www.ifac.org):
IES 1: Bir Meslek Eğitim Programına Giriş Gerekleri Standardı: Mesleğe yeni
başlayacak bireylerin başlangıç seviyelerinin yüksek olması, eğitim
çalışmalarının içeriklerinin ve sürelerinin ayarlanmasıdır. Adaylar farklı
düzeylerdeki okullardan mezun olabilirler, ancak bu standart ile mesleki yeterlilik
seviyesinin aynı olması sağlanabilmektedir
IES 2: Mesleki Eğitim Programlarının Kapsamı ve içerikleri Standardı:
Muhasebe ve finans konularının içermesi gereken detaylar açıklanmaktadır.
Mesleğin tarihi, muhasebe ve denetim standartları, yönetim muhasebesi,
vergilendirme, hukuki yapı, risk yönetimi ve denetimi, finansal yönetim bilgisi;
finansal tablo analizi, muhasebe mesleği sorunları, meslek etiği, devlet ve kar
amacı gütmeyen muhasebe olaylarıdır.
IES 3: Mesleki Beceriler Standardı: Muhasebecinin mesleki yeterliliğinin tam
olabilmesi için teorik bilgi yanında kişisel tutum ve davranışlarıyla ilgili
standarttır. Muhasebecinin oto kontrolünün yüksek olması, kendini ve çevresini
idare edebilme, yeniliklere yakından takip etme, araştırmacı ve girişimci kişilik,
kendi kendine öğrenme, stres altında işe hakimiyet, süreyi etkin kullanabilme,
kaynakları etkin kullanabilme, değişikliklere uyum sağlama, meslek etik
kurallara sahip olma, uygulama ve mesleki şüphecilik olarak ifade
edilebilmektedir.
IES 4: Mesleki Değerler, Etik ve Davranışlar Standardı: Mesleki değerler, etik ve
tutumları belirler ve muhasebecilerin eğitim programı sırasında yeterlilik elde
etmeleri ve mesleğin gerektirdiği ahlaki değerlerle ilgili düzenlemeleri ifade
etmektedir.
IES 5: Uygulama Deneyimi Standardı: Meslek mensubu olabilmek için gerekli
temel olarak staj şartları ifade edilmektedir.
153
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
IES 6: Mesleki Yeterlilik Sınavı Standardı: Mesleki becerilerin ve yeteneklerin
değerlendirilmesine yönelik bir standarttır.
IES 7: Sürekli Mesleki Gelişim: Muhasebecilerin muhasebe ile ilgili sürekli
kendilerini geliştirmeleri, hayat boyu öğrenme ilkesi ile mesleklerinde
gerçekleşen yenilikleri takip etmeleridir.
IES 8: Denetim Mesleği için Yetenek Gereklilikleri Standardı: Denetçilerin sahip
olması gereken bilgiye ve vasıflara değinilmektedir.
Muhasebe standartlarının kullanımın artması, muhasebe eğitiminde de tüm
dünyada geçerli olabilecek eğitim standartlarının oluşturulmasına zemin
hazırlamıştır. IFAC’ın bünyesinde kurulan IAESB tarafından yayınlanan IES’ler
ile eğitim standartlarının yaygın olarak kullanılması amaçlanmıştır. Kurul
çalışmalara başlamakla birlikte farklı ülkelerde çeşitli kongreler düzenleyerek
standartların gelişimine ve yayılmasına olanak sağlamıştır (Can ve Demirci,
2016:320).
IAESB muhasebe eğitiminin kalitesinin artırılması ve eğitim standartlarının
muhasebe meslek mensupları tarafından uygulanmasını amaçlamaktadır. Fakat
bu yolu katedebilmek için uzunca bir süre gerekmektedir (Gökten ve Gökten,
2016: 56). Muhasebe eğitiminde; mesleki bilgi beceri, mesleki değerler ve etik
konularının da temel olarak öğrencilere aktarılması gerekmektedir. Bu bilgilerin
tümü meslek mensubu olunmasında temel faktörler olarak mesleğin kalitesini
etkileyecektir. Uluslararası muhasebe eğitim standartlarında muhasebe eğitimi
genel ve mesleki eğitim olarak ayrılmıştır. Mesleki değerler, etik gibi konular
genel eğitimi, mesleki yeterlilik sınavı, denetim gibiler mesleki eğitimi
oluşturmaktadır.
3. Ülkemizde Muhasebe Eğitiminin Gereksinimleri
Muhasebe eğitimi ve muhasebe uygulamaları açısından dünya genelinde
birliktelik oluşturabilmek son derece önem teşkil etmektedir. Bu açıdan
Uluslararası Eğitim Standartları’nın (IES), Uluslararası Denetim Standartları’nın
(ISA) ve Uluslararası Muhasebe Standartları (IAS) ile Uluslararası Finansal
154
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Raporlama Standartları’nın (IFRS) hep birlikte uygulanması fayda sağlayacaktır
(Crawford ve diğerleri 2014, 69).
UFRS’lerin kabul görmesi ve 2011 yılında yürürlüğe giren Türk Ticaret Kanunu
borsada kayıtlı şirketlerin muhasebe kayıtlarını ve finansal raporlarını
standartlara uygun olarak hazırlaması şirketler için büyük değişiklikler getirdiği
gibi muhasebe akademisyenlerine, öğretmenlerine ve öğrencilerine yeni
sorumluluklar yüklemiştir. Özellikle eğitimciler; gelişmeleri takip etmeli,
öğrenciye güncel bilgiler sunmalı ve mesleki ve teknik becerileri
kazandırmalıdırlar (Demir, 2012:118).
Mesleki başarı, yaşam boyu öğrenmenin sağlanma amacının başarılması, mesleki
yeterlilikte esas olan bilgi, beceri ve mesleki değerlerin öğretilmesini gerektirir.
Uluslararası eğitim standartları muhasebe eğitimi içinde büyük bir öneme sahiptir
ve muhasebe eğitiminin çerçevesini çizerken akademik yaşamada ve meslek
yaşamında muhasebe eğitimine yol göstermektedir (Güney, 2017: 243).
Günümüzde teknolojik imkânlar sayesinde faaliyetlerin planlanması, faaliyet
sonuçlarının takibi ve bu sonuçların da anlamlı bir şekilde analize tabi
tutulmasında muhasebe verileri önemli girdiler sunmaktadır. Bu açıdan olaya
yaklaştığımızda, büyük veri sayesinde elde edilecek bilgilerin muhasebede
kullanılması, işletme için çok önemli kazanımları beraberinde getirecektir.
Muhasebe eğitimlerinde teknolojinin ön planda tutulması ülkemizde önem arz
etmektedir
Standartlarda bahsedilen bilgi teknolojisi yetkinliklerinin kavranabilmesi için;
muhasebe eğitimde müfredata eklenmesi gereken dersler başlıca şöyledir (Can ve
Demirci, 2016: 327):
Temel Bilgi Teknolojileri Kullanımı,
Kurumsal Kaynak Planlama,
Bilgisayarlı Muhasebe,
Muhasebe Bilişim Sistemleridir.
Ülkemizde muhasebe eğitiminde teknolojiye ilişkin araçların kullanımı ile ilgili
yapılan çalışmada, lisans eğitiminin büyük ölçüde teorik içerikli geleneksel
yaklaşımlı olduğu ve bilgisayarlı eğitimle desteklenmesi gerektiği, derslerde
155
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
görsel materyallerin önemli olduğu ve bilgi teknolojilerine dayalı muhasebe
eğitiminin yeterli düzeyde verilmediği tespit edilmiştir (Hatunoğlu, 2006: 193).
Standartta muhasebe meslek eğitiminin temel şartlarından olan bilişim teknolojisi
Türkiye’de muhasebe eğitiminde üzerinde çalışılması ve geliştirilmesi gereken
bir konudur. Günümüzde işletmeler muhasebe kayıtlarını ve finansal tablolarını
düzenlerken web tabanlı programlardan yararlanmaktadır. Bu nedenle muhasebe
meslek mensuplarının teknolojiden uzak kalması düşünülemez. Muhasebe
meslek mensubu aday mutlaka teknik yetkinliklerin arasında bulunan bilişim
teknolojisi eğitimini tamamlamalıdır. Meslek mensupları bilgi teknolojisi ile
ilgili genel bilgileri, kontrolü ve yetkileri yeri geldiği zaman kullanabilmelidir.
Muhasebe eğitiminde, multimedya araçlarının gittikçe yaygınlaşmaya başladığı
görülmektedir. Klasik derslerde sözel olarak anlatılan birçok konunun, öğrenciye
powerpoint gibi görsel ve işitsel medya sunumlarıyla anlatılması, bunların
yanında, bilgisayarın muhasebe eğitimi ve öğretiminde kullanımının; anlatılan
dersler üzerinde olumlu etkiler yarattığı görülmektedir (Çankaya ve Dinç, 2009:
28).
Muhasebe ders müfredatlarının güncellenmesi bu değişimlerle gerekli hale
gelmiştir. Öğrencilere teorik bilgilerin aktarıldığı eğitimin yanında, problem
çözebilme, analitik düşünme, iletişim ve ikna kabiliyeti, takım çalışmalarına
uyum gibi becerilerinde kazandırılması gerekir (Kaytmazbalsarı ve Aslantürk,
2007:245).
Türkiye'de muhasebe eğitimi lise, ön lisans, lisans, yüksek lisans ve doktora
düzeyinde yapılmaktadır. Muhasebe eğitimi sırasında eğitim yöntemlerinin
değiştirilmesi öğretmen merkezli öğretim yerine daha çok öğrenci merkezli
öğretim yöntemleri, öğrenciye araştırmaya teşvik eden, problem çözebilme
yeteneklerini geliştirici eğitim öğretim yöntemlerine odaklanmak eğitmenler
açısından gerekmektedir.
Uluslararası Eğitim Standartları’nda yer alan öğrenim kazanımlarının elde
edilebilmesi için muhasebe eğitim programlarını sürekli olarak gözden
156
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
geçirilmesi güncellenmesi sağlanmalıdır. Mesleki değerler öğrenciye sunulurken
(https://www.ifac.org):
Vaka çalışmaları gibi öğretim materyalleri oluşturulmalıdır.
Rol oynama tekniği geliştirilmelidir.
Seçilmiş konularla ilgili videolar izletilmelidir.
Gerçek hayata ilişkin iş durumlarının analizi sağlanmalıdır.
Disiplin kararlarını yorumlamalıdır.
Profesyonel deneyimleri olan kişilerin tecrübelerinden yararlanmak
üzere deneyimli kişileri konuşmacı olarak davet edilmelidir.
Muhasebe eğitiminde geleceğin muhasebecilerinin muhasebe meslek mensubu
zihniyetine vakıf olarak iş hayatına atılmaları sağlanabilmelidir. İşletmeye değer
katmak için muhasebecilerin, dışa bakan ve kuruluşların riski yönetmelerine,
belirsizliğe yanıt vermelerine ve hedeflerine ulaşmalarına yardımcı olacak değerli
bilgilere sahip olarak eğitim alabilmesi, işletmelerin hızlı değişim ve artan
belirsizlikle karşı karşıya kaldıkça, risk yönetimi kontrolü konusunda birimler
arasında entegrasyonu sağlayabilecek etkin olarak işletmeye destek sağlayacak
bilgi ve deneyime sahip olmalıdırlar. Hızlı değişime uyum sağlayabilecek aday
meslek elemanı için öğrencilik aşamasında belirsizlik ve riskler karşısında tutum
ve davranış geliştirmeleri hususunda eğitilmeleri sadece işletmelerin değil toplum
çıkarları için gerekmektedir.
Uygulama deneyimi, edinilen mesleki bilginin yanı sıra bu mesleki bilgiyi
uygulayabilme tecrübesinin meslek mensubu adaya kazandırılmasıdır. Staj ile
birlikte kazanılacak olan uygulama tecrübesi muhasebe eğitiminde mutlaka yer
almalıdır ve muhasebe meslek mensubu adaylar mesleğe başlama sınavı
öncesinde bu deneyimi edinmelilerdir. Muhasebe temel kavramlarından sosyal
sorumluluk kavramının bir davranış biçimi olarak öğrenciye kazandırılması
gerekir. Sosyal sorumluluğa sahip bir muhasebeci, alacağı kararlarda,
oluşturacağı bilgilerde belli kişi ya da kurumun çıkarını değil toplumun çıkarını
gözetecektir (Zaif ve Ayanoğlu, 2007: 122).
Sürekli değişen mesleki ve teknik konulara uyum sağlayabilmek için muhasebe
meslek mensupları yaşanan güncellemeleri takip etmelidirler, bu standart
157
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
mensupların sahip oldukları bilgiyi sürekli yenilemesi varsayımına dayalı olarak
kapsamlı konu başlıklarını içermektedir (Aydın, 2007: 80).
Muhasebe mesleğini gerçekleştirenlerin getirilen uluslararası muhasebe
standartlarına uyum sağlayabilmeleri ve bu standartları uygulayabilmeleri için
muhasebe standartları konusunda eğitim almaları ve kendilerini bu alanda
geliştirmeleri ile mümkündür (Gökçen vd. 2015: 126).
İşletmeninin sürekliliği açısından gerekli muhasebe bilgileri, ülkemizde uzun
süredir uygulamada olan sistemin, uygulanmaya başlayan standartlar ile birlikte
öğretilmesi, yeni gelen değişiklere ilişkin yasal düzenlemeler konusunda
bilgilendirme, kontrol kavramı, kontrol mekanizmasının oluşturulmasının
öğretilmesi, bilgi teknolojilerinden maksimum düzeyde gerekli olan bilgiye
öğrencinin sahip olması gibi hususlarda düzenlemelerin yapılması kaçınılmazdır.
Muhasebe eğitiminde tüm dünyadaki tek bir muhasebe dili oluşturma yönündeki
çabalar Türkiye için de geçerlidir. Muhasebe standartlarında ve finansal
raporlamada dünyada değişim Türkiye’de de başlamış olup halen devam
etmektedir. Bu uyum sürecinde Türkiye Muhasebe/Finansal Raporlama
Standartları yayınlanmış ve uygulanmaya başlanmıştır. Aynı şekilde Türkiye
Denetim Standartları ile Büyük ve Orta Boy İşletmeler İçin Finansal raporlama
Standartları da yürürlüğe girmiş ve uygulanmaktadır. Ayrıca yeni bir hesap planı
oluşturulması yönünde çalışmalar yoğun olarak devam etmektedir.
Uygulanmaya başlanan Türkiye Denetim Standartları (TDS), Türkiye
Muhasebe/Finansal Raporlama Standartları (TMS/TFRS)ve Büyük ve Büyük ve
Orta Boy İşletmeler İçin Finansal Raporlama Standardı (BOBİ FRS)’na ilişkin
eğitimin önemi ortadadır. Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurumu (KGK) ve bazı üniversiteler tarafından meslek mensuplarına söz konusu
standartlar ve denetim standartlarına ilişkin eğitim verilmektedir. Henüz bu
eğitim lise, önlisans, lisans düzeyinde yaygınlaşmamış bulunmaktadır. Ancak
çok az sayıda bazı üniversitelerde bile henüz yüksek lisans ve doktora düzeyinde
eğitim verilmektedir.
158
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
4. Sonuç
Muhasebe mesleğindeki yeni anlayış dünyada ve ülkemizde değişmiş
bulunmaktadır. Günümüzde ekonomik hayatta muhasebe sadece geleneksel
anlamda geçmişe ilişkin olayların kaydeden sistemler olarak yer almamaktadır.
Özellikle bilgi teknolojilerinden çok iyi kullanabilen, faydalanabilen,
kayıtlardaki hata ve hilelerin tesbitini yapabilen, risklerin analizi konusunda
gerekli donanıma sahip olan, girişimci bir ruha ve etik değerlere sahip, yenilikleri
takip eden, ömür boyu öğrenme bilincinde olan muhasebe meslek mensubuna
talep söz konusudur. İşletmede beklenmeyen kayıpları önleyebilecek, kaliteli ve
doğru bilgiler sayesinde gerek karar alma süreçlerini hızlandırabilecek gerekse
yeni stratejiler geliştirilecek, kontrol süreçlerini iyileştirebilecek işletmenin
hedeflerine en kısa sürede ulaşmasını sağlayabilecek ve performansı
artırılabilecek muhasebecilere ihtiyaç vardır.
Ekonomik gelişmeler ve teknolojik gelişmeler sonucunda dünyada ortak bir
muhasebe dilinin oluşturulması yönündeki çabalara ilavaten muhasebe meslek
mensuplarının sahip olması gereken ahlaki değerler, mesleki yetkinlik ve kişisel
özellikler konusunda da standart oluşturulması amacıyla Uluslararası Eğitim
Standartları (IES) yayınlanmıştır. Ortak muhasebe çabaları aynı zamanda yetkin
muhasebecilerin var olması mesleği başarılı bir şekilde yerine getirmeleri
açısından önem arz etmektedir.
Muhasebe Eğitim standartları (IES)’nda esas olan mesleklerinde yeterliliklerini
gösterebilmek için profesyonel muhasebecilerin tanımlanmış bir bilgi, beceri ve
değerlere sahip olmasıdır. Mesleki yeterlilik eğitim öğretim ve staj ile
kazanılmaktadır. Muhasebe eğitiminde esas olan muhasebe eğitiminin
verilmesinin yanı sıra ömür boyu öğrenme felsefesinin öğrenciye
kazandırılmasıdır. Eğitimciler tarafından uluslararası muhasebe mesleğinin
değişen ihtiyaçları doğrultusunda meslek adaylarının ve meslek mensuplarının
ihtiyaçlarına cevap verebilecek bilgi ve donanım ile yeni değişikliklere
adaptasyonlarının sağlanmalıdır. Bu adaptasyonun sağlanması için akademik
olarak eğitim öğretim süreçlerinde revizyona gidilmesi ihtiyacı gelecekte başarılı
meslek mensuplarının oluşturulması açısından önem arz etmektedir.
159
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Globalleşen dünyada ortak bir dil oluşturma yönündeki muhasebede meydana
gelen değişikliklere istinaden muhasebe eğitimi açısından da eğitimde
kullanılacak yöntem ve tekniklerin geliştirilmesi gerekmektedir. Muhasebe ve
bilgisayar ilişkilerini ön plana çıkması ile muhasebede analitik değerleme
tekniklerinin önemini arttırmaktadır. Aynı zamanda analitik değerlendirmeyi
sağlayan yöntemler yanı sıra davranışsal yaklaşımlar da muhasebede giderek
önem kazanmaktadır. Değişen dünyadaki muhasebeciden beklentilere istinaden
oluşturulmuş olan ve dünyada ortak bir muhasebe eğitim sisteminin
oluşturulması yönündeki bu çabalara ülkemizin de uyum sağlaması açısından
geleceğin muhasebecileri ve meslek mensuplarının eğitim sürecinin tekrar
gözden geçirilerek yenilenmesi gerekliliği kaçınılmazdır.
Muhasebe mesleğini geleceğe hazırlamak, uluslararası muhasebe eğitimine
kapsamlı ve bütünleşik bir yaklaşım gerektirmektedir. Mesleğimizin mevcut ve
gelecekteki muhasebe meslek mensuplarının, hızla değişen bir ortam için gereken
beceriler, yetenekler ve etik davranışla donatılmasını sağlaması gerekmektedir.
Muhasebe eğitiminde, iş hayatlarına muhasebeci olarak başlayacak öğrencilere
bir diploma düzeyinde gerekli teorik ve teknik muhasebe bilgisinin verilmesi ve
mesleğin gerektirdiği değer ve ahlak kurallarının da öğretilmesi esas olmalıdır.
Muhasebe eğitiminde verilecek bilgileri ve öğretilecek konular IES’de belirtildiği
üzere eğitim öğretim hayatları sürecince geleceğin muhasebecilerine belli bir
program çerçevesinde öğretilmesi ve aşinalıklarının sağlanması ülkemiz meslek
liseleri, önlisans ve lisans düzeyine de indirgenmesi gelecekte mesleğin
sürdürülebilirliği ve başarısında etkili olacaktır.
Ülkemizde muhasebe eğitimi lise, önlisans, lisans, yüksek lisans ve doktora
düzeyinde gerçekleştirilmektedir. Muhasebe eğitiminde uzun süredir
uygulamadaki Tekdüzen Muhasebe Sistemi doğrultusunda eğitimler devam
etmektedir. Bazı üniversitelerin yüksek lisans ve doktora derslerinde Avrupa
Birliği uyum sürecinin getirdiği yeni standartlar ders olarak yer almaktadır.
Meslek mensuplarının eğitimi bu duruma göre daha iyidir. KGK ve bazı
üniversiteler tarafından söz konusu yeniliğin gerektirdiği eğitimler devam
etmektedir. Fakat Türkiye Muhasebe Standartlar/Türkiye Finansal Raporlama
Standartları (TMS/TFRS), Türkiye Denetim Standartları, Büyük ve Orta Boy
İşletmeler için Finansal Raporlama Standartları (BOBİ FRS)’na ilişkin eğitim
160
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
akademik düzeyde gerçekleştirilememektedir. Akademik düzeydeki eksiklik ders
dışı araştırma, seminer türü etkinliklerle sağlanmaya çalışılmaktadır.
Sonuç olarak, ülkemizde TMS/TFRS, BOBİ FRS ve TDS’ları uygulamalarının
başarısı için geleceğin muhasebe meslek mensuplarını yetiştiren üniversitelerin
ilgili fakülte, yüksekokul ve meslek yüksekokullarına büyük görevler
düşmektedir. Geleceğin muhasebe meslek mensubu adaylarını yetiştiren bu
birimlerde Uluslararası Muhasebe Eğitim Standartlarının gerektirdiği esaslara
ilişkin düzenlemeler yapılmalıdır. TMS/TFRS, BOBİ FRS ve TDS’na ilişkin
zorunlu derslerin konulması, var olan mevcut ders içeriklerinin bu standartları
kapsayacak şekilde genişletilmesi, eğitim standartları doğrultusunda
güncellenmesi sağlanmalıdır. Muhasebe eğitimi ile ilgili derslerin içeriği ve
müfredatı, bilgi, beceri ve geliştirme, teknoloji, etik değerler ve staj açısından
muhasebe eğitim süreçlerinin kısa aralıklarla revize edilmesi ülkemiz muhasebe
eğitimi açısından uygun olup, dünya ile uyum içinde muhasebe eğitim
sistemimizin oluşumu açısından önem arz etmektedir.
Kaynakça
Aydın, S. (2007). ,Muhasebe Eğitiminin İşletme Beklentilerini Karşılama
Derecesinin Ölçülmesi ve Uluslararası Muhasebe Eğitimi Standartlarına
Uygunluğunun Değerlendirilmesi. Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi,
Ankara.
Can, A., Demirci Ş. (2016). Uluslararası Muhasebe Eğitim Standardı 2 Muhasebe
Eğitim Programlarının İçeriğine Uyum: Sakarya Üniversitesi Örneği.
Uluslararası Yönetim İktisat ve İşletme Dergisi, ICAFR 16 Özel Sayısı, 319-
338.
Crawford L., Helliar C., Monk E., Veneziani M, (2014). International Accounting
Education Standards Board: Organizational Legitimacy Within the Field of
Professional Accountancy Education. Accounting Forum, 38, 67-89.
Çankaya ve Dinç (2009). Powerpoint ve Klasik Usulde Muhasebe Eğitimi Alan
Öğrenciler Arasındaki Farklılıkların Tespiti: Karadeniz Teknik
Üniversitesinde Bir Araştırma. Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Dergisi (17)/1, 28 - 52
Çalıyurt, K.T. (2007). Accounting Ethics Education in Turkish Public
Universities. Social Responsibility Journal. 3(4). 74-80.
161
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Çubukçu, S. (2012). Uluslararası Muhasebe Eğitimi Standartları Komitesi
Düzenlemeleri Çerçevesinde Etik Eğitimine İlişkin Durum Analizi. Anadolu
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi. 12(1). 103-116.
Demir, B.,(2012). Muhasebeye Yön Veren Gelişmeler Ve Meslek
Yüksekokullarında Verilen Muhasebe Eğitimine Yansımaları, Eğitim ve
Öğretim Araştırmaları Dergisi, 1(4), 109-120.
Gökten, P., Gökten S. (2016),Uluslararası Eğitim Standartlarına Genel Bakış:
Geçerliğinin Türkiye Açısından Değerlendirilmesi. Gazi Üniversitesi Sosyal
Bilimler Dergisi, 3(6), 49-66.
Gökçen, G., Ataman, B., Cebeci,Y., Cavlak, H. (2015). Türkiye’de Devlet
Üniversitelerinin Lisans Programlarındaki Muhasebe Standartları Eğitimi
Üzerine Bir Araştırma. Marmara Üniversitesi Öneri Dergisi. 44. s.121-145.
Güney, A. (2017). Muhasebe Eğitiminde Eğitim Standartlarının Önemi. Eğitim
ve Öğretim Araştırmaları Dergisi Mayıs Cilt: 6 Sayı: 2, 241-248.
Hacırüstemoğlu, R. (2009). Türkiye’de Muhasebe Eğitimi İçin On Yıllık
Hedefler. Muhasebe Bilim Dünyası Dergisi-MÖDAV, 3, 19-31.
Hacıhasanoğlu, T., Karaca, N. ve Demirci, Ş. D. (2012). Lisans Düzeyinde
Verilen Muhasebe Eğitiminin Uluslararası Eğitim Standartları Açısından
Değerlendirilmesi: Devlet Üniversitelerinde Araştırma. 1.International
Symposium on Accounting and Finance. Gaziantep/Türkiye. 31 Mayıs-2
Haziran.
Hatunoğlu, Z.(2006) Muhasebe Eğitiminde Bilgi Teknolojisi Kullanımının
Sunum Kalitesine Olan Etkilerinin Tespitine İlişkin Bir Araştırma,
Muhasebe ve Finansman Dergisi,(MUFAD), Sayı: 30.
Kaytmazbalsarı, Ç., Aslantürk, B. E. (2007) “Kavram Haritaları ve Muhasebe
Eğitimi”, Yönetim Muhasebesi Uygulaması, XXVI. Türkiye Muhasebe
Eğitimi Sempozyumu, Antalya,
International Accounting Education Standards BoardTM., Handbook of
International Education Pronouncements, https://www.ifac.org (Erişim
Tarihi:01.10.2018)
International Accounting Education Standards Board, www.iaesb.org. (Erişim
Tarihi: 11.09.2018)
Marşap, B. (1999). Kamu Çıkarlarının Korunmasında Muhasebecinin Mesleki
Sorumluluğu ve Bu Sorumluluğun Yerine Getirilmesinde Sınırlayıcı
Faktörler, Muhasebe Bilim Dünyası Dergisi(MÖDAV),1 (1),
162
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Özbirecikli, M. (2007). Ana Hatlarıyla IFAC Muhasebeci Eğitimi Standartları,
Muhasebe ve Finansman Dergisi (MUFAD). Ocak. 73-80.
Uyar S. (2008). Uluslararası Eğitim Standartları (IES) ve Akdeniz
Üniversitesi’nde Muhasebe Eğitimi. Muhasebe Bilim Dünyası
Dergisi(MÖDAV),1, 79-107.
Zaif, F., Ayanoğlu, Y. (2007). Muhasebe Eğitiminde Kalitenin Artırılmasında
Ders Programlarının Önemi: Türkiye de bir İnceleme. Gazi Üniversitesi
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 9/1.
163
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Türkiye’deki Üniversitelerin Muhasebe Eğitimi Açısından
İncelenmesi
Mustafa Gürol DURAK1
Ece ACAR2
Bengü YARDIMCI3
ÖZ
Bu çalışmanın amacı, Türkiye’de üniversitelerde verilen muhasebe eğitiminin içerik
açısından incelenmesidir. 2018 yılı itibariyle Türkiye’de 206 üniversite eğitim
vermektedir. Çalışmada üniversitelerin işletme ve muhasebe alanlarındaki lisans
programları kapsamında sundukları muhasebe dersleri incelenmiş ve mevcut durum
değerlendirmesi yapılmıştır. Aynı zamanda, Muhasebe Eğitim Sempozyumlarının ana
temaları da dikkate alınmış ve mevcut müfredatın oluşumunda ne derece etkili olduğu
konusunda fikir oluşturulmaya çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Muhasebe Eğitimi, Üniversiteler, Eğitim Sempozyumları
JEL Kodu: I23, M41
Analysis of Universities in Turkey in The Context of Accounting
Education
ABSTRACT
The aim of this study is to examine the universities in Turkey in terms of the content of
accounting education. As of 2018, there are 206 universities in total, operating in Turkey.
In this study, the accounting courses offered by the universities within the scope of
undergraduate programs in the field of business administration and accounting were
examined and the current situation is assessed. At the same time, the main themes of
Accounting Education Symposiums are taken into consideration and their effect on the
formulation of current curriculum is tried to be interpreted.
Keywords: Accounting Education, Universities, Education Symposiums
Jel Code: I23,M41
1 Doç.Dr., Yaşar Üniversitesi, gurol.durak@yasar.edu.tr 2 Dr.Öğr.Üyesi, Yaşar Üniversitesi, ece.acar@yasar.edu.tr 3 Dr. Öğr.Gör. Yaşar Üniversitesi, bengu.ozlu@yahoo.com
164
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
1. Giriş
Muhasebenin teori ile uygulamanın birlikte ele alınmasını gerektiren bir bilim
olduğu düşünüldüğünde, iş dünyasındaki gelişmelere paralel bir şekilde evrimine
devam etmesi gerektiğinin savunulması mümkündür. Özellikle iş dünyasının
kalıplaşmış işgörme anlayışından sıyrılıp esnek kurallara ve düzenlemelere dayalı
bir hal alması, meslek mensupları açısından da muhasebenin katılaşmış kurallar
yerine mesleki bilgi ve tecrübeye dayalı, yargısal bir sistem halinde algılanmasını
gerektirmektedir. Bu bakımdan, yüksek yetkinliğe sahip muhasebe meslek
mensuplarının yetiştirilmesi için muhasebe eğitiminin de dinamik bir yapıya
sahip olması ve gerek müfredat içeriği gerekse ders işleme şekilleri açısından
çağın (bilgi çağı/teknoloji çağı vb.) gerisinde kalmaması gerekmektedir.
Ülkemizde muhasebe eğitiminin birinci derecede sorumluluğunu üstlenmiş
durumdaki akademisyenler her sene düzenlenen ve muhasebe eğitiminin
gerekliliklerinin ve sorunlarının tartışıldığı sempozyumlar, kongreler ve/veya
çalıştaylar sayesinde kendilerini son gelişmeler ve yöntemler konusunda güncel
tutmakta, iş dünyasının ihtiyaç duyduğu özelliklere sahip meslek mensupları
yetiştirme yolunda çalışmalar yapmaktadırlar.
Aynı zamanda muhasebe eğitiminin belirli bir kalite seviyesinde
gerçekleştirilmesi uluslararası bağlamda da önem verilen konular arasındadır.
Amerikan Muhasebeciler Birliği (AAA) ve Uluslararası Muhasebeciler
Federasyonu (IFAC) gibi öncü kuruluşlar bu doğrultuda düzenlemeler
yapmaktadırlar. Aynı zamanda, Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve
Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği (TURMOB) ile stratejik ortaklık
sözleşmesi imzalayan İngiltere menşeili Tescilli Ruhsatlı Muhasebeciler
Birliği’nin (ACCA) Türkiye ofisini açması da muhasebe mesleğinin uluslararası
standartlara ulaşması açısından önem arz etmektedir. Üniversitelerde okutulan
muhasebe ve finansman derslerinin müfredatlarının yeterli kalitede olduğu
görüşüne istinaden verilen ACCA sertifikasyonu ile söz konusu üniversitelerden
mezun öğrencilere belirli sınavlardan muafiyet hakkı tanınmaktadır.
Tüm bu çalışmalar ve çabalar ile paralel bir şekilde, bu çalışmanın amacı da
üniversitelerde sunulan muhasebe eğitiminin güncelliğinin değerlendirilmesi ve
eğitimin içerik açısından evrimi üzerinde Muhasebe Eğitim Sempozyumlarının
165
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
etkisinin ortaya konmasıdır. Bu doğrultuda, Türkiye’de eğitim vermekte olan 206
adet üniversitenin lisans eğitim programlarında sunulan muhasebe dersleri
incelenmiş ve söz konusu dersler ilgili oldukları alanlara göre sınıflandırılmıştır.
Söz konusu derslerin içeriklerinin sempozyumlarda ele alınan konular ile ne
derece uyumlu olduğu göz önünde bulundurularak eğitim sempozyumlarının
uygulanan müfredat üzerindeki etkisi de ortaya koyulmaya çalışılmaktadır.
Bunların yanı sıra, yürütülen muhasebe derslerinin seçmeli ya da zorunlu ders
olma statüleri de ele alınan konular arasındadır.
Çalışmanın birinci bölümünde konu ile ilgili yapılmış önceki çalışmalara yer
verilmiştir. İkinci bölümünde ise araştırma yöntemi açıklanmış ve ardından
üçüncü bölümde bulgular sunulmuştur. Sonuç bölümünde ise gelecek çalışmalar
için öneriler bulunmaktadır.
2. Literatür Taraması
Türkiye’de uzun yıllardır üniversitelerde sunulan muhasebe eğitimine ilişkin
çalışmalar farklı doğrultularda ve birçok araştırmacı tarafından yapılmış ve bu
çalışmalar muhasebe eğitimi konusunda yapılacak gelecek çalışmalara yol
göstermiştir.
Bu çalışmalardan bir kısmı üniversitelerde verilen muhasebe eğitiminin iş
dünyasının gerekliliklerini ne ölçüde karşıladığı ile ilgilidir. Çürük ve Doğan
(2001) üniversitelerde verilen muhasebe eğitiminin işveren olarak firmaların
taleplerini karşılayıp karşılamadığını incelemişler ve beklentinin tam olarak
karşılanmadığı sonucuna varmışlardır. Aynı zamanda muhasebe ders ve
içeriklerinin belirlenmesinde üniversite-sanayi işbirliğinin önemini
vurgulamışlardır. Benzer bir şekilde, Ünal ve Doğanay (2009) lisans düzeyinde
verilen muhasebe eğitiminin yeterliliği ve güncelliğini kamu mali yönetim
sisteminde düzenleyici ve denetleyici bir konuma sahip olan Sayıştay çalışanları
ile yaptıkları bir anket aracılığı ile belirlemeye çalışmışlardır. Çalışmanın
bulguları, lisans seviyesindeki muhasebe eğitiminin kurumların ihtiyaçlarını
karşılayamadığını işaret etmekte ve eğitimde etkinliğin artırılması için özellikle
üniversiteler ile kurumlar arasında işbirliği olması gerektiğini vurgulanmaktadır.
Üniversitelerde sunulan muhasebe eğitimine yönelik çalışmaların bir kısmı ise
daha belirgin alanlara yönelmiştir. Örneğin, Gökçen vd. (2015) devlet
166
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
üniversitelerinin işletme bölümlerinde okutulan lisans eğitim müfredatları içinde,
muhasebe standartlarına ilişkin dersleri ve bu derslerin içeriklerini
incelemişlerdir. Elde edilen bulgular, incelenen müfredatlar açısından muhasebe
standartlarına yeterli önemin verilmediğini göstermektedir. Çalışmaya göre,
incelenen 108 adet farklı müfredatın 46’sında muhasebe standartlarına ilişkin
ders bulunurken, 62’sinde bulunmamaktadır. Köse (2005) ise yaşanan ekonomik
ve teknolojik gelişmelere yönetim muhasebesi dersinin nasıl adapte
edilebileceğini incelemektedir. Meslek örgütleri, akademisyenler ve
uygulamacıların bu gelişmeler karşısında beraber hareket etmelerinin önemini
vurgulayarak, yönetim muhasebesine destek olarak alınması gereken derslerin
içeriklerinin de güncel tutulması gerektiğini belirtmektedir. Öte yandan, Daştan
(2009) bir diğer özellikli konu olan muhasebe etik eğitiminin, üniversitelerin
müfredatlarına ne ölçüde dahil edildiğini incelemektedir. Yapılan çalışma
sonucunda Türkiye’de muhasebe etik eğitimine verilen önemin düşük kaldığı
tespit edilmiştir.
Muhasebe eğitiminin kalitesi üzerine yapılan bir diğer çalışmada Zaif ve
Ayanoğlu (2007) mevcut durumu ortaya koyarak, işletme bölümlerinde lisans
düzeyinde verilen muhasebe eğitiminin kalitesinin artırılmasına yönelik bir
değerlendirme yapmışlardır. Bu doğrultuda, İşletme bölümlerinin
müfredatlarındaki muhasebe derslerinin hem sayısı hem de kredileri baz alınarak
inceleme yapılmıştır. Araştırmanın sonuçları muhasebe derslerinin İşletme
bölüm müfredatı içindeki toplam derse oranının %14 olduğunu göstermektedir
ve bu oranın Muhasebe Eğitim Standartlarının önerileri karşısında yetersiz
olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla sonuçlara paralel olarak muhasebe eğitiminde
kaliteyi artıracak ders programlarının oluşturulabilmesi için İşletme
bölümlerinden bağımsız Muhasebe veya Muhasebe-Finansman bölümlerinin
açılmasını önermişlerdir. Benzer bir çalışma Terzi vd. tarafından 2013 yılında
yapılmıştır. İlgili çalışmada amaç Bologna sürecinin muhasebe eğitiminin
kalitesine etkisini ölçmektir. Elde edilen bulgulara göre incelenen 168
üniversitenin İİBF veya İşletme Fakültelerinde Türkçe eğitim veren İşletme
bölümlerinde Bologna süreci kapsamında muhasebe ve denetim ile ilgili verilen
zorunlu derslerin kredileri devlet üniversitelerinde ortalama 194, vakıf
üniversitelerinde ise ortalama 180’dir. Buna karşın Türkiye’de muhasebe
eğitiminin Avrupa Birliği’ne göre daha yüksek kredilerle verildiği belirlenmiştir.
167
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
3. Araştırma Yöntemi
3.1. Araştırmanın Amacı
Bu çalışmanın amacı lisans seviyesinde verilmekte olan muhasebe derslerinin
konuları bazında sınıflandırılması ve güncel gelişmeler ve aynı paralelde
seyreden Muhasebe Eğitim Sempozyumu kapsamında ele alınan konular ile ne
derece uyumlu olduğunun ortaya konması olarak belirlenmiştir. Bu kapsamda
üniversitelerin lisans programları ele alınmış ve sunulan muhasebe dersleri
çalışmaya dahil edilmiştir.
3.2. Kapsam ve Veri Seti
Lisans seviyesinde muhasebe müfredatlarını incelemek için araştırmaya
Türkiye’de 2018 yılında Yükseköğretim Kurulu’na bağlı olarak faaliyet gösteren
206 adet üniversitenin İktisadi ve İdari Bilimler Fakülteleri (İİBF) ile İşletme
Fakülteleri’nin İşletme ve Muhasebe bölümleri dahil edilmiştir. Ancak, bazı
üniversitelerde işletme ve/veya muhasebe bölümlerinin olmaması, müfredat
bilgilerine ulaşılamaması, ilgili bölümlerin aktif olarak eğitim-öğretim
vermemesi gibi bazı sebeplerden dolayı bazı üniversiteler veri setinden
çıkarılmıştır. Dolayısıyla lisans programlarını incelemek üzere 94 adet devlet, 48
adet vakıf üniversitesinin ilgili fakülte ve bölümlerinin müfredatları analize
alınmıştır. İlgili fakültelerde eğitim vermekte olan toplam 203 adet işletme
bölümünün ve 7 adet muhasebe bölümünün müfredatları incelenmiştir. Veri
setine ilişkin detaylı bilgi Tablo 1’de sunulmaktadır.
Tablo 1. Lisans Programları için Bölümlerin Dağılımı
Üniversite/Bölüm Devlet Vakıf Toplam
İşletme Bölümü 136 67 203
Muhasebe Bölümü* 0 7 7
Toplam 136 74 210
*Muhasebe bölümü sınıflandırmasının içine Muhasebe bilim Dalı, Muhasebe ve Denetim,
Muhasebe ve Finans Yönetimi vb. isimlerdeki bölümler dahil edilmiştir.
3.3. Analiz
Veriler üniversitelerin internet sayfalarından toplanmıştır. Toplanan veriler
arasında olan muhasebe ana bilim dalına ait dersler analize hazır hale getirmek
amacı ile aşağıdaki şekilde sınıflandırmaya tabi tutulmuştur.
168
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Finansal Muhasebe: Bu sınıflandırmaya dahil edilen dersler genel
muhasebe, muhasebenin temelleri, muhasebe ilkeleri, dönem sonu
işlemleri vb. isimler altında muhasebe döngüsünü ve finansal tabloların
hazırlanmasını temel alan derslerdir.
Maliyet ve Yönetim Muhasebesi: Maliyet muhasebesi, yönetim
muhasebesi, maliyet yönetimi vb. dersler bu sınıflandırma içerisindedir.
Raporlama ve Analiz: Finansal Tablolar Analizi, Finansal Raporlama,
Uluslararası Muhasebe Standartları vb. dersler bu sınıflandırmaya dahil
olmuştur.
Denetim: Muhasebe Denetimi, İç Denetim ve Kontrol vb. dersler bu grup
içerisinde yer almaktadırlar.
Bilgisayarlı Muhasebe: Bilgisayar paket programlarının kullanımının
öğretildiği Bilgisayarlı Muhasebe, Bilgisayarlı Muhasebe Uygulamaları
vb. isimlerde verilen dersler bu sınıflandırma içerisindedir.
Vergi: Bu sınıflandırmaya alınan dersler Türk Vergi Sistemi, Vergi
Sistemi ve Muhasebesi vb. isimler altında verilen vergi odaklı derslerdir.
Özellikli Konular: Muhasebede Güncel Konular, Dış Ticaret İşlemleri
Muhasebesi, Şirketler Muhasebesi, Muhasebe ve Etik gibi dersler
özellikli konular içinde sınıflandırılmıştır.
Çalışmanın amacı lisans programlarında işletme ve muhasebe bölümlerinde
verilen muhasebe eğitimini ders isimleri temel alınarak incelemek olduğundan
dolayı ders sınıflandırmaları derslerin hem adet olarak hem de frekans olarak
hesaplanması yoluyla ortaya konulmuştur. Aynı zamanda bu sınıflandırmaların
içinde hangi derslere yoğunluk verildiği de yine adet ve frekans olarak
hesaplanmıştır.
4. Bulgular
Yukarıdaki sınıflandırma temel alınarak incelenen toplam 210 bölümün sunduğu
muhasebe dersleri zorunlu ve seçmeli, devlet ve vakıf ayrımı gözetilerek aşağıda
Tablo 2’de sunulmaktadır.
169
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Tablo 2. Lisans Programında Sunulan Zorunlu ve Seçmeli Ders Kategorileri Frekans
Tablosu
Zorunlu Seçmeli
Devlet Vakıf Devlet Vakıf
Adet % Adet % Adet % Adet %
Bilgisayarlı Muhasebe 14 2,7 2 1,0 61 13,1 7 5,4
Denetim 56 10,8 14 7,1 72 15,4 24 18,6
Finansal Muhasebe 135 26,1 67 34,2 31 6,6 15 11,6
Maliyet ve Yönetim 124 24,0 62 31,6 76 16,3 19 14,7
Özellikli Konular 51 9,9 8 4,1 97 20,8 23 17,8
Raporlama ve Analiz 86 16,6 27 13,8 78 16,7 31 24,0
Vergi 51 9,9 16 8,2 52 11,1 10 7,9
Toplam 517 196 467 129
Toplamda incelenen 210 işletme ve muhasebe bölümü müfredatlarında zorunlu
derslere bakıldığında yapılan sınıflandırma doğrultusunda 517 ders grubu
verildiği görülmektedir. Bunun içerisinde en yüksek payı devlet üniversitelerinde
%26,11, vakıf üniversitelerinde %34,18 gibi bir oranla Finansal Muhasebe
dersleri almakta ve ardından onu devlet üniversitelerinde %23,98, vakıf
üniversitelerinde %31,63 gibi bir oranla Maliyet ve Yönetim Muhasebesi dersleri
izlemektedir. Finansal Muhasebe ile Maliyet ve Yönetim Muhasebesi
sınıflandırmasına giren derslerin muhasebe biliminin temelini oluşturduğu
düşünüldüğünde bu iki yüksek oran zorunlu dersler arasında beklentiyi
karşılamaktadır. Bunları takiben yine zorunlu dersler altında Raporlama ve
Analiz sınıfına giren dersler devlet üniversitelerinde %16,63 vakıf
üniversitelerinde %13,77 gibi toplam içerisinde bir paya sahiptir. Bu bulgu temel
finansal, maliyet ve yönetim bilgilerinin ardından verilen finansal tablolar analizi,
uluslararası standartlar gibi derslerin önemini vurgulamakta ve güncel gelişmeler
doğrultusunda beklentiyi karşılamaktadır. Denetim sınıflandırmasındaki dersler
devlet üniversitelerinde toplam içerisinde %10,83’lük bir paya sahiptir ve ilk üç
ders grubunu takip etmektedir. Ancak vakıf üniversitelerinde zorunlu ders
kategorisinde dördüncü sırayı toplam içerisinde %8,16’lık bir oranla vergi
sınıflandırmasındaki dersler işgal etmektedir. Vakıf üniversitelerinde denetim
sınıfındaki derslerin toplam içindeki payı %7,14’tür. Devlet üniversitelerinde
özellikli konular ve vergi sınıflandırmasına ait derslerin %9,86 gibi bir oranla
170
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
toplam içinde aynı paya sahiptirler. Vakıf üniversitelerinde ise %4,08 gibi bir
oranla zorunlu kategorisindeki özellikli konular dersleri düşük bir paya sahiptir.
Son olarak zorunlu ders kategorisinde bilgisayarlı muhasebe dersleri devlet
üniversitelerinde %2,70, vakıf üniversitelerinde 1,02 gibi bir oranla toplam
içerisindeki en düşük payı almaktadır.
Seçmeli ders kategorisindeki sonuçlara bakıldığında devlet üniversitelerinde ilk
sırayı %20,77’lik bir oranla Özellikli Konular, ikinci sırayı %16,70’lik bir oranla
Raporlama ve Analiz sınıfındaki dersler ve üçüncü sırayı %16,27’lik bir oranla
Maliyet ve Yönetim sınıflandırmasındaki dersler almaktadır. Seçmeli ders
kategorisinde vakıf üniversiteleri incelendiğinde elde edilen bulgulara göre ilk
sıra %24,03’lük bir oranla Raporlama ve Analiz, ikinci sıra %18,60’lık bir oranla
Denetim ve üçüncü sıra %17,82’lik bir oranla özellikli konular
sınıflandırılmasındaki derslere aittir. Devlet ve vakıf üniversitelerinde ilk üç
sırayı oluşturan seçmeli ders sınıflandırması incelendiğinde finansal
raporlamanın artan önemi, küreselleşme gibi gelişmeler doğrultusunda istenilen
önemin verildiği görülmektedir. Bunları takiben devlet üniversitelerinde Denetim
sınıflandırmasındaki derslerin %15,41, Bilgisayarlı Muhasebe
sınıflandırmasındaki derslerin %13,06, Vergi sınıflandırmasındaki derslerin
%11,13 ve Finansal Muhasebe sınıflandırmasındaki derslerin %6,63 olduğu
görülmektedir. Vakıf üniversitelerinde ise ilk üç ardından sıralama %14,7 ile
Maliyet ve Yönetim, %11,62 ile Finansal Muhasebe, %7,75 ile Vergi ve %5,42
ile Bilgisayarlı Muhasebe sınıfları tarafından takip edilmektedir.
Bu yapılan frekans dağılımı ile amaç incelenen 210 bölümün müfredatlarında
muhasebe derslerinin hangi alanlarına ağırlık verdiğini hem zorunlu, hem seçmeli
açısından devlet ve vakıf üniversitesi ayrımını da göz önüne alarak ortaya
koymaktır. Elde edilen bulgular devlet üniversiteleri ile vakıf üniversiteleri
müfredatları arasında muhasebe derslerinin sınıflandırması bakımından paralellik
göstermektedir. Zorunlu ders kategorisinde muhasebe biliminin temelini
oluşturan yapıtaşı derslerin ağırlıkta olduğu da diğer bulgular arasındadır.
Seçmeli derslerde ise ağırlıklı olarak Raporlama ve Analiz, Özellikli Konular ve
Denetim sınıflandırmaları gibi güncelin takip edildiği görülmektedir.
171
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Çalışmanın amacının bir parçası olarak yapılan bir diğer analiz ise müfredatlar
temel alınarak yapılan sınıflandırmanın detaylı bir şekilde incelenmesidir. Bu
doğrultuda Tablo 3, Tablo 4, Tablo 5, Tablo 6, Tablo 7, Tablo 8 ve Tablo 9
sırasıyla zorunlu ders kategorisinde verilen Bilgisayarlı Muhasebe, Denetim,
Finansal Muhasebe, Maliyet ve Yönetim Muhasebesi, Raporlama ve Analiz,
Vergi ve Özellikli Konular sınıflandırmalarındaki detaylı dersleri açıklamaktadır.
Tablo 3. Zorunlu Kategoride Bilgisayarlı Muhasebe Sınıflandırması
BİL
GİS
AY
AR
LI
MU
HA
SE
BE
Dersler Devlet Vakıf Total %
Örgün
Bilgisayarlı Muhasebe 4 1 5 31,3%
Bilgisayarlı Muhasebe Programları 1 0 1 6,3%
Bilgisayarlı Muhasebe Uygulamaları 5 1 6 37,5%
İkinci
Öğretim
Bilgisayarlı Muhasebe 1 0 1 6,3%
Bilgisayarlı Muhasebe Programları 1 0 1 6,3%
Bilgisayarlı Muhasebe Uygulamaları 1 0 1 6,3%
Uzaktan Bilgisayarlı Muhasebe 1 0 1 6,3%
Toplam 14 2 16 100%
Tablo 4. Zorunlu Kategoride Denetim Sınıflandırması
DE
NE
TİM
Dersler Devlet Vakıf Total %
Örgün
Adli Muhasebe 0 1 1 1,3%
UDS 0 2 2 2,7%
İç Denetim 0 3 3 4,0%
Denetim 45 14 59 78,7%
İkinci Öğretim Denetim 9 0 9 12,0%
Uzaktan Denetim 2 0 2 2,7%
Toplam 56 19 75 100%
Ülkemizde üniversitelerin lisans seviyesinde bilgisayarlı muhasebe alanında
verilen zorunlu derslerin çok fazla çeşitlilik göstermediği görülmektedir.
Derslerin isimleri hemen hemen aynı olmakla birlikte toplam sayının %75’inin
172
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
örgün öğrenim öğrencilerine, %18,8’inin ikinci öğretim öğrencilerine, geriye
kalan %6,2’inin ise uzaktan eğitim yolu ile sunulduğu görülmektedir. Diğer bir
ifadeyle, bilgisayarlı muhasebe dersinin genellikle özgün öğretim seviyesinde
sunulduğunun söylenmesi mümkündür.
Bilgisayarlı muhasebe sınıfı ile aynı şekilde Denetim sınıfındaki dersler de çok
fazla çeşitlilik göstermemektedir. Toplam içerisinde en yüksek payı %78,7 gibi
bir oran ile örgün öğretimde verilen Denetim dersi almaktadır. Adli muhasebe
dersinin ise zorunlu olarak sadece bir üniversitede verilmesi dikkat çekicidir.
Ancak bu dersin seçmeli kategorisinde sunulduğu veya farklı isimlerdeki bazı
derslerin içerisinde öğrencilere anlatıldığı da göz ardı edilmemelidir.
Tablo 5. Zorunlu Kategoride Finansal Muhasebe Sınıflandırması
FİN
AN
SA
L M
UH
AS
EB
E
Dersler Devlet Vakıf Total %
Örgün
Finansal Muhasebe 112 67 179 63,0%
Dönemsonu Muhasebe
İşlemleri 17 5 22 7,7%
Envanter Bilanço 43 5 48 16,9%
Orta Düzey Muhasebe 4 2 6 2,1%
İleri Düzey Muhasebe 2 2 4 1,4%
İkinci
Öğretim
Finansal Muhasebe 3 0 3 1,1%
Envanter Bilanço 12 0 12 4,2%
İleri Düzey Muhasebe 1 0 1 0,4%
Uzaktan
Finansal Muhasebe 2 1 3 1,1%
Envanter Bilanço 2 0 2 0,7%
İleri Düzey Muhasebe 1 0 1 0,4%
UOLP Finansal Muhasebe 2 0 2 0,7%
Orta Düzey Muhasebe 1 0 1 0,4%
Toplam 202 82 284 100%
Temel Finansal Muhasebe sınıflandırmasındaki derslerin işletme ve muhasebe
bölümü öğrencilerine zorunlu olarak verildiği açıktır. Aynı zamanda bu
sınıflandırma içerisinde verilen derslerin çeşitlilik gösterdiği görünmektedir. Orta
Düzey Muhasebe, İleri Düzey Muhasebe gibi uzmanlık gerektiren yüksek
seviyeli derslerin bu sınıflandırma içerisinde düşük bir yer tutması
173
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
kaçınılmazıdır. Ayrıca bu tablo incelendiğinde ülkemizde lisans düzeyinde
verilen işletme ve muhasebe eğitimde Dönem Sonu Muhasebe İşlemleri dersinin
örgün öğretimde zorunlu olarak verildiği elde edilen bulgular arasındadır.
Tablo 6. Zorunlu Kategoride Maliyet ve Yönetim Muhasebesi Sınıflandırması
MA
LİY
ET
VE
YÖ
NE
TİM
MU
HA
SE
BE
Sİ Dersler Devlet Vakıf Total %
Örgün
İşletme Bütçeleri 1 2 3 1,1%
Maliyet Muhasebesi 99 39 138 50,2%
Yönetim Muhasebesi 50 43 93 33,8%
Yönetim ve Maliyet
Muhasebesi 2 6 8 2,9%
İkinci
Öğretim
Maliyet Muhasebesi 18 0 18 6,5%
Yönetim Muhasebesi 9 0 9 3,3%
Uzaktan Maliyet Muhasebesi 2 1 3 1,1%
Yönetim Muhasebesi 0 1 1 0,4%
UOLP
Maliyet Muhasebesi 1 0 1 0,4%
Yönetim ve Maliyet
Muhasebesi 1 0 1 0,4%
Toplam 183 92 275 100%
Zorunlu olarak verilen lisans dersleri arasında önemli bir pay tutan Maliyet ve
Yönetim sınıflandırması incelendiğinde derslerin maliyet muhasebesi, yönetim
muhasebesi, işletme bütçeleri gibi isimler etrafında toplandığı görülmektedir.
Maliyet Muhasebesi dersinin Yönetim Muhasebesi dersine kıyasla zorunlu olarak
daha yüksek oranda verildiği her öğretim kategorisinde görülmektedir. Bu durum
bir dönem maliyet muhasebesi dersini alan öğrenciler izleyen dönemde yönetim
muhasebesini almıyor olarak yorumlanabilir.
174
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Tablo 7. Zorunlu Kategoride Raporlama ve Analiz Sınıflandırması R
AP
OR
LA
MA
VE
AN
AL
İZ Dersler Devlet Vakıf Total %
Örgün
Finansal Raporlama 7 3 10 8,2%
Finansal Tablolar Analizi 65 22 87 71,3%
UFRS/TFRS 4 6 10 8,2%
İkinci
Öğretim
Finansal Tablolar Analizi 11 0 11 9,0%
UFRS/TFRS 1 0 1 0,8%
Uzaktan Finansal Tablolar Analizi 2 0 2 1,6%
UOLP Finansal Tablolar Analizi 1 0 1 0,8%
Toplam 91 31 122 100%
Raporlama ve Analiz sınıflandırmasındaki dersler daha çok Finansal Tablolar
Analizi ve Uluslararası Standartlar çerçevesinde çeşitlilik göstermektedir. Elde
edilen bulgular Finansal Tablolar Analizi dersinin zorunlu olarak örgün
öğretimde yüksek bir oranla devlet üniversitelerinde verildiğini ortaya
çıkarmaktadır. Bu sınıflandırmadaki derslerin ileri seviye ve uzmanlık gerektiren
dersler olduğu düşünüldüğünde ortaya çıkan dağılımlar zorunlu ders kategorisi
için beklenilen düzeydedir.
Tablo 8. Zorunlu Kategoride Vergi Sınıflandırması
VE
RG
İ
Dersler Devlet Vakıf Total %
Örgün
Türk Vergi Sistemi 26 11 37 48,7%
Vergi Denetimi 1 1 2 2,6%
Vergi Hukuku 12 5 17 22,4%
Vergi Uygulamaları 1 3 4 5,3%
İkinci
Öğretim
Türk Vergi Sistemi 7 0 7 9,2%
Vergi Hukuku 4 0 4 5,3%
Vergi Uygulamaları 1 0 1 1,3%
Uzaktan Türk Vergi Sistemi 2 0 2 2,6%
Vergi Hukuku 1 0 1 1,3%
UOLP Türk Vergi Sistemi 1 0 1 1,3%
Toplam 56 20 76 100%
175
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Zorunlu kategoride bir diğer sınıflandırma Vergi derslerine aittir. Türk Vergi
Sistemi’nin örgün öğretimde 26 devlet, 11 vakıf üniversitesinde verildiği
görülmektedir. Bunu takiben Vergi Hukuku dersi yine örgün öğretimde 12 devlet,
5 vakıf üniversitesinde sunulmaktadır. Muhasebe alanında kariyer yapmayı
hedefleyen öğrenciler açısından bu sayılar oldukça düşük olarak düşünülebilir.
Ancak bu profildeki öğrencilerin seçmeli dersler yoluyla desteklenmesi
gerekmektedir.
Tablo 9. Zorunlu Kategoride Özellikli Konular Sınıflandırması
ÖZ
EL
LİK
Lİ
KO
NU
LA
R
Dersler Devlet Vakıf Total %
Örgün
Dış Ticaret İşlemleri Muhasebesi 3 1 4 5,9%
İhtisas Muhasebesi 1 1 2 2,9%
Muhasebe Bilgi Sistemleri 5 2 7 10,3%
Muhasebe Etiği 0 2 2 2,9%
Muhasebede Güncel Konular 2 0 2 2,9%
Şirketler Muhasebesi 35 5 40 58,8%
İkinci
Öğretim
Muhasebe Bilgi Sistemleri 2 0 2 2,9%
Şirketler Muhasebesi 7 0 7 10,3%
Uzaktan Şirketler Muhasebesi 2 0 2 2,9%
Toplam 57 11 68 100%
Zorunlu kategorideki sınıflandırmanın detaylı bir şekilde incelenmesini içeren
bulgularda en son Özellikli Konular yer almaktadır. Özellikli konular
sınıflandırmasında derslerin çeşitliliği oldukça yoğundur. Frekans temelinde
baktığımızda Şirketler Muhasebesi dersinin %58,8 gibi toplamda yüksek bir
orana sahip olduğu ve zorunlu ders olarak örgün eğitimde verildiği
görünmektedir. Bunun dışındaki özellikli konular sınıflandırmasındaki derslerin
zorunlu olarak verilmesi eğilimi düşüktür ki bu zaten beklenen bir durumdur. Bu
gibi dersler daha çok seçmeli kategoride öğrencilere sunulmaktadır. Aynı şekilde
seçmeli olarak sunulan ders sınıflandırmalarının detayı da aşağıdaki tablolarda
sunulmuştur.
176
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Seçmeli kategoride sunulan Bilgisayarlı Muhasebe sınıflandırmasının içinde en
yüksek oranı örgün öğretimde verilen Bilgisayarlı Muhasebe ve Bilgisayarlı
Muhasebe Uygulamaları dersleri almaktadır.
Tablo 10. Seçmeli Kategoride Bilgisayarlı Muhasebe Sınıflandırması
BİL
GİS
AY
AR
LI
MU
HA
SE
BE
Dersler Devlet Vakıf Total %
Örgün
Bilgisayarlı Muhasebe 34 2 36 48,0%
Muhasebe Bilgi Yönetimi 2 0 2 2,7%
Bilgisayarlı Muhasebe
Uygulamaları 17 6 23 30,7%
Bilgisayarlı Muhasebe
Programları 2 0 2 2,7%
İkinci
Bilgisayarlı Muhasebe 7 0 7 9,3%
Bilgisayarlı Muhasebe
Uygulamaları 3 0 3 4,0%
Muhasebe Bilgi Yönetimi 1 0 1 1,3%
Uzaktan
Bilgisayarlı Muhasebe
Uygulamaları 1 0 1 1,3%
TOPLAM 67 8 75
Seçmeli kategoride sunulan Denetim sınıflandırmasındaki dersler incelendiğinde
yeterli sayıda çeşitlilik gösterdiği görülmektedir. Özellikle Muhasebe Denetimi
dersinin toplam içerisindeki %62,1’lik payı dikkat çekmektedir. Ardından iç
denetim dersi de diğer derslere kıyasla daha yüksek bir paya sahiptir.
177
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Tablo 11. Seçmeli Kategoride Denetim Sınıflandırması D
EN
ET
İM
Dersler Devlet Vakıf Total %
Örgün
Adli Muhasebe ve Hile Denetimi 4 2 6 4,8%
Denetim Araştırmaları 2 1 3 2,4%
İç Denetim 9 3 12 9,7%
Kamu Mali Denetimi 3 0 3 2,4%
Muhasebe Denetimi 57 20 77 62,1%
Uluslararası Denetim Standartları 5 0 5 4,0%
Vergi Denetimi 2 1 3 2,4%
İkinci
Adli Muhasebe ve Hile Denetimi 1 0 1 0,8%
Denetim Araştırmaları 1 0 1 0,8%
İç Denetim 1 0 1 0,8%
Kamu Mali Denetimi 1 0 1 0,8%
Muhasebe Denetimi 8 0 8 6,5%
Vergi Denetimi 1 0 1 0,8%
UOLP İç Denetim 1 0 1 0,8%
Muhasebe Denetimi 1 0 1 0,8%
Toplam 97 27 124
Tablo 12. Seçmeli Kategoride Finansal Muhasebe Sınıflandırması
FİN
AN
SA
L M
UH
AS
EB
E
Dersler Devlet Vakıf Total %
Örgün
Envanter Bilanço 5 2 7 14,9%
Finansal Muhasebe 11 4 15 31,9%
İleri Finansal Muhasebe 6 5 11 23,4%
Orta Düzey Muhasebe 1 2 3 6,4%
Muhasebede Dönemsonu İşlemleri 2 0 2 4,3%
İkinci Finansal Muhasebe 5 0 5 10,6%
İleri Finansal Muhasebe 2 0 2 4,3%
Uzaktan Finansal Muhasebe 0 2 2 4,3%
Toplam 32 15 47
Finansal muhasebe dersleri çoğunlukla zorunlu olarak verildiğinden seçmeli
kategorisinde düşük bir paya sahiptir.
178
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Tablo 13. Seçmeli Kategoride Maliyet ve Yönetim Muhasebesi Sınıflandırması
MA
LİY
ET
VE
YÖ
NE
TİM
MU
HA
SE
BE
Sİ
Dersler Devlet Vakıf Total %
Örgün
Bütçeleme 7 4 11 9,6%
Yönetim Muhasebesi 39 8 47 41,2%
Maliyet Yönetimi 27 10 37 32,5%
Finansal ve Maliyet Muhasebesi 2 1 3 2,6%
Maliyet ve Yönetim Muhasebesi 2 0 2 1,8%
İkinci
Bütçeleme 4 0 4 3,5%
Yönetim Muhasebesi 6 0 6 5,3%
Maliyet Yönetimi 2 0 2 1,8%
Uzaktan Yönetim Muhasebesi 2 0 2 1,8%
Toplam 91 23 114
Finansal muhasebe gibi Maliyet ve Yönetim Muhasebesi sınıflandırmasındaki
dersler de aynı şekilde zorunlu olarak bölümlerin çoğunda öğrencilere
sunulmaktadır. Ancak yukarıdaki bulgularda da görüldüğü gibi Maliyet
Muhasebesi dersi zorunlu olarak Yönetim Muhasebesine oranla daha fazla
verilmektedir ki burada seçmeli kategorisinde Yönetim Muhasebesi dersinin
%41,2 gibi bir oranla en yüksek paya sahip olduğunu açıklamaktadır.
Tablo 14. Seçmeli Kategoride Raporlama ve Analiz Sınıflandırması
RA
PO
RL
AM
A V
E A
NA
LİZ
Örgün
Dersler Devlet Vakıf Total %
Finansal Raporlama 6 4 10 7,0%
Finansal Tablolar Analizi 33 15 48 33,8%
Öz sermaye Varlıkları Analizi 2 1 3 2,1%
Türk Muhasebe Sistemi 2 1 3 2,1%
UFRS/TFRS 41 16 57 40,1%
İkinci
Öğretim
Finansal Raporlama 1 0 1 0,7%
Finansal Tablolar Analizi 8 0 8 5,6%
UFRS/TFRS 8 0 8 5,6%
Uzaktan Finansal Tablolar Analizi 1 0 1 0,7%
UFRS/TFRS 1 0 1 0,7%
UOLP Finansal Tablolar Analizi 1 0 1 0,7%
UFRS/TFRS 1 0 1 0,7%
TOPLAM 105 37 142
179
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Seçmeli kategoride verilen Raporlama ve Analiz sınıflandırması ders çeşitliliği
açısından Finansal Raporlama, Finansal Tablolar Analizi ve Muhasebe
Standartları dersleri etrafındadır. Standartların artan önemiyle aynı paralelde
toplam içerisinde %40,1’lik bir oranla UFRS/TFRS dersi elde edilen bulgular
arasındadır.
Tablo 15. Seçmeli Kategoride Vergi Sınıflandırması
VE
RG
İ
Örgün
Dersler Devlet Vakıf Total %
Türk Vergi Sistemi 21 4 25 30,9%
Vergi Uygulamaları 14 6 20 24,7%
Vergi Hukuku 21 2 23 28,4%
Vergi Denetimi 2 0 2 2,5%
İkinci
Öğretim
Türk Vergi Sistemi 6 0 6 7,4%
Vergi Uygulamaları 1 0 1 1,2%
Vergi Hukuku 3 0 3 3,7%
UOLP Vergi Hukuku 1 0 1 1,2%
TOPLAM 69 12 81
Vergi sınıflandırmasında verilen dersler Türk Vergi Sistemi, Vergi Hukuku ve
Vergi uygulamaları gibi isimlerle verilmektedir.
Özellikli konular sınıflandırması en fazla çeşitliliğe sahip olan sınıflandırmadır.
Bu alanda kategorize edilmiş Muhasebe Etiği vb. derslerin beklenenden düşük
olarak öğrencilere sunulduğu elde edilen bulgular arasındadır. Şirketler
Muhasebesi ve Dış Ticaret İşlemleri muhasebesi bu sınıfın en çok pay alan
derslerindendir.
180
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Tablo 16. Seçmeli Kategoride Özellikli Konular Sınıflandırması Ö
ZE
LL
İKL
İ K
ON
UL
AR
Dersler Devlet Vakıf Total %
Örgün
Dış Ticaret İşlemleri
Muhasebesi 32 2 34 11,4%
İhtisas Muhasebesi 19 0 19 6,4%
Muhasebe Bilgi Sistemleri 31 9 40 13,5%
Devlet Muhasebesi 7 1 8 2,7%
Sektörel Muhasebe 18 2 20 6,7%
Değerleme 5 0 5 1,7%
Muhasebe Etiği 5 1 6 2,0%
Banka ve Sigorta Muhasebesi 16 3 19 6,4%
Muhasebede Güncel Konular 6 1 7 2,4%
Şirketler Muhasebesi 40 8 48 16,2%
Diğer 34 7 41 13,8%
İkinci
Öğretim
Muhasebe Bilgi Sistemleri 7 0 7 2,4%
Banka ve Sigorta Muhasebesi 5 0 5 1,7%
Devlet Muhasebesi 1 0 1 0,3%
İhtisas Muhasebesi 6 0 6 2,0%
Şirketler Muhasebesi 8 0 8 2,7%
Sektörel Muhasebe 3 0 3 1,0%
Dış Ticaret İşlemleri
Muhasebesi 7 0 7 2,4%
Diğer 8 0 8 2,7%
Uzaktan Devlet Muhasebesi 1 0 1 0,3%
İhtisas Muhasebesi 1 0 1 0,3%
UOLP
Muhasebe Bilgi Sistemleri 1 0 1 0,3%
Muhasebede Güncel Konular 1 0 1 0,3%
Diğer 1 0 1 0,3%
Toplam 263 34 297
5. Sonuç
Çalışmanın amacı Türkiye’de eğitim vermekte olan üniversitelerin lisans
seviyesinde işletme ve muhasebe bölümlerinde sundukları muhasebe derslerinin
genel durum değerlendirmesini yapmaktır. Bu bağlamda 142 üniversitenin
işletme ve muhasebe bölümlerinin müfredatları incelenmiştir. İncelenen 210
181
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
bölüm müfredatındaki dersler öncelikle ortak özelliklerine göre sınıflandırmaya
tabi tutulmuştur. Aynı zamanda derslerin zorunlu ve seçmeli olarak verildiği de
dikkate alınmıştır.
Bu kapsamda, yapılan frekans dağılımının bulguları küreselleşme ve muhasebe
standartları gibi konuların hem sempozyumda hem de muhasebe müfredatında
ele alınan ortak konulardan olduğu söylenebilmektedir. Muhasebe standartları
konusu uygulamada standartların kullanımının artışını takip eder bir biçimde hem
sempozyumlarda (öğretilme şekilleri açısından) ele alınmakta, hem de buralarda
ortaya çıkan görüşler ışığında üniversitelerdeki lisans eğitimi alan öğrencilere
aktarılmaktadır. Muhasebe standartlarının ele alındığı ders sayıları göz önünde
bulundurulduğunda bu konunun muhasebe müfredatı içerisinde giderek artan bir
yer kapladığı görülmektedir. Benzer şekilde muhasebe etiği konusu da
sempozyumun konuları arasında önceki yıllarda incelendiği görülmektedir.
Muhasebe etiği konusuna gösterilen önem gerek üniversitelerde gerek meslek
odalarında son yıllarda artan bir ivmeye sahiptir. Eğitim müfredatlarında
genellikle seçmeli ders statüsünde olarak eklenmeye başlandığı görülmektedir.
Mevcut müfredatlarda yer alan muhasebe dersleri özellikli muhasebe konuları
açısından incelendiğinde, meslek mensuplarının ihtiyaç duyabileceği özellikli
bilgilerin de bazı üniversitelerce ders programlarına alındığı görülmekle birlikte,
sayısal dağılım açısından yeterliliği konusunda yoruma açık bir dağılıma sahiptir.
Muhasebe eğitimi sempozyumları kapsamında ele alınan “disiplinler-arası
yaklaşımlar” ya da “sektörlerin muhasebe meslek mensup adaylarından
beklentileri” gibi konuların eğitim sistemlerine ne derece yansıtıldığı konusunda
tam olarak bir sonuca ulaşmak güç olmakla birlikte, sunulan derslerin isimleri ve
kapsamları göz önünde bulundurulduğunda konuya verilen önemin yeterli
olmadığı şeklinde bir sonuca ulaşmak olası görülmektedir.
182
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Ek 1: Türkiye Muhasebe Eğitimi Sempozyumlarını Ana Konuları
2000 Muhasebe eğitiminin geleceği ve muhasebe mesleğine etkileri
2001 Muhasebe eğitiminde yeni ufuklar
2002 Muhasebe uygulamalarında etik ve kamuyu aydınlatma
2003 Muhasebe-Eğitim: Eğilim ve Etkileşimler
2004 Üniversitelerimizin lisans ve lisansüstü programlarında muhasebe eğitiminin
kalitesini artırma yollarının araştırılması
2005 Muhasebe ortamındaki güncel gelişmeler ve muhasebe eğitimine etkileri
2006 Uluslararası muhasebe standartları ve muhasebe eğimine etkisi
2007 Küreselleşmenin muhasebe eğitimi ve uygulamalarına etkisi
2008 Bilgi çağında muhasebe eğitimi
2009 Türkiye'de Uluslararası Finansal Raporlama Standartlarının Benimsenme
Eğilimi
2010 İşletmelerin Temel İşlevlerinin Muhasebe Eğitiminden Beklentileri
2011 Sektörlerin muhasebe eğitiminden beklentileri
2012 Muhasebe Eğitiminde Disiplinler Arası Yaklaşım
2013 Türk Ticaret Kanunu ve Kurumsal Yönetim Perspektifinde Muhasebe
Eğitiminde Beklenen Dönüşümler
2014 Dijital Çağda Muhasebe Eğitiminde Yeni Yaklaşımlar
2015 Muhasebe Eğitimini Yeniden Düşünmek ve Yapılandırmak
2016 Değişen Dünyada Finansal Raporlama: İdeali Arayış ve Muhasebe Eğitimi
2017 Muhasebe Eğitiminde E-Dönüşüm: Geleceğe Bakış, Yeni Yaklaşımlar ve
Uygulamalar
2018 Yükseköğretim Alanında Küresel Gelişmeler ve Muhasebe Eğitimine Etkileri
Kaynakça
Çürük, T., ve Doğan, Z. (2001). Muhasebe Eğitiminin İşletmelerin Taleplerini
Karşılama Düzeyi: Türkiye Örneği. ODTÜ Gelişme Dergisi, 28(3-4), 281-
310.
Daştan, A. (2009). Etik Eğitiminin Muhasebe Eğitimindeki Yeri ve Önemi:
Türkiye Değerlendirmesi. Marmara Üniversitesi İİBF Dergisi, 26(1), 281-
311.
183
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Gökçen, G., Ataman, B., Cebeci, Y., ve Cavlak, H. (2015). Türkiye’deki Devlet
Üniversitelerinin Lisans Programlarındaki Muhasebe Standartları Eğitimi
Üzerine Bir Araştırma. Marmara Üniversitesi Öneri Dergisi. 11(44), 121-
145.
Köse, T. (2007). Yönetim Muhasebesinde Değişim ve Yönetim Muhasebesi
Eğitiminin İncelenmesi. Afyon Kocatepe Üniversitesi İİBF Dergisi, 9(1),
215-234.
Terzi, S., Şen, İ.K., ve Solak, B. (2013). Bologna Sürecinin Muhasebe Eğitimine
Etkisi: Üniversitelerin İşletme Bölümlerinin Ders Programları Üzerine Bir
İnceleme. Muhasebe ve Finansman Dergisi, Temmuz 2013, 83-100.
Ünal, O., ve Doğanay, M. (2009). Lisans Düzeyindeki Muhasebe Eğitiminin
Etkinliği: Sayıştay Özelinde Ampirik Bir Çalışma. Sayıştay Dergisi, 74-75,
117-138.
Zaif, F., ve Ayanoğlu, Y. (2007). Muhasebe Eğitiminde Kalitenin Arttırılmasında
Ders Programlarının Önemi: Türkiye'de Bir İnceleme, Gazi Üniversitesi
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 9(1), 115-136.
184
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
185
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Yönetim Muhasebesi Eğitiminde Standart Maliyet Yöntemi ve
Doğrusal Programlama İlişkisi
Tolga YEŞİL1
ÖZ
Yönetim muhasebesi alanında, finansal muhasebe ve maliyet muhasebesi bilgilerinden
yararlanarak karar verme sürecinde istatistiksel teknikler kullanılabilmektedir. Doğrusal
programlama yöntemi de karar verme sürecinde kullanılabilecek bir tekniktir. Doğrusal
programlama muhasebe disiplini dışında; üretim, finans, lojistik, sağlık vb. farklı bilimsel
alanlarda kullanılabilmektedir.
Standart maliyet yöntemi, maliyet hesaplama yöntemlerinden birisidir. Zamana göre
maliyet yöntemleri; tahmini maliyet yöntemi, fiili maliyet yöntemi ve standart maliyet
yöntemi olarak üçe ayrılmaktadır. Fiili maliyet yöntemi, faaliyet tamamlandıktan sonra
gerçekleşen maliyetleri dikkate alırken tahmini ve standart maliyet yöntemlerinde ise
üretim öncesindeki planlama aşamasında maliyet hesaplama süreci başlamaktadır.
Standart maliyet yönteminin tahmini maliyet yönteminden farkı, bilimsel yöntemleri esas
alarak, üretim öncesinde maliyetlerin planlanıp standardize edilmesidir.
Bu çalışmada, standart maliyet yöntemindeki maliyet standartlarının belirlenmesi
aşamasında, istatistiksel bir teknik olan doğrusal programlama ilişkisi teorik olarak
açıklanmaya çalışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Standart Maliyet Yöntemi, Doğrusal Programlama, Karar Alma
JEL Sınıflandırması: M40, M41
Relation Between Standart Cost Method and Lineear Programing in
Management Accounting Education
ABSTRACT
In the scientific area of management accounting, statistical techniques can be used in the
decision-making process by using financial accounting and cost accounting datas. Linear
programming method can be used in decision making process. Apart from the accounting
discipline, linear programming can be used in different scientific fields like
manufacturing, finance, logistics, health, etc.
1 Öğretim Görevlisi Doktor, Uşak Üniversitesi, Banaz Meslek Yüksekokulu, Yönetim ve
Organizasyon Bölümü, tolga.yesil@usak.edu.tr
186
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Standard cost accounting is a one of methods of cost accounting calculation. Cost
calculation methods by the time, separated to 3 methods; Historical cost, standard cost
and predicted cost. When completed the manufacturing, historical cost is used. On the
other hand before the manufacturing, standard cost and predicted cost methods are used.
The difference of the standard cost method from the predicted cost method is to plan and
standardize the costs before production based on scientific methods.
In this paper, the relationship between standard cost method and linear programming will
be explained by means of theories.
Keywords: Standard Cost Accounting, Linear Programing, Decision Making
JEL Classification: M40, M41
1. Giriş ve Literatür Taraması
Muhasebe disiplini; genel muhasebe, yönetim muhasebesi ve maliyet
muhasebesi olmak üzere bilimsel açıdan üç temel alana ayrılmaktadır. Literatür
incelendiğinde ise bazı bilimsel eserlerde maliyet muhasebesiyle yönetim
muhasebesinin birleştirilerek maliyet ve yönetim muhasebesi olarak ifade
edildiği görülmektedir. Kısaca yönetim muhasebesinin, genel muhasebe ve
maliyet muhasebe sistemiyle girift bir yapıda olduğu ifade edilebilir.
Yönetim muhasebesinin temel fonksiyonlarından birisi işletmelerde karar alma
süreçlerinde yöneticilere yardımcı olabilmesidir. Karar alma, birden fazla
seçeneğin olması halinde rasyonel açıdan ekonomik olanın seçeneğin tercih
edilmesi aşamasıdır. İşletmelerde ise ekonomik bir tercihin yapılabilmesi için
maliyet muhasebesi bilgilerine ihtiyaç duyulmaktadır. Karar alma aşamasında
ihtiyaç duyulan maliyet muhasebe bilgilerinin sağlanması ise yönetim
muhasebesi kapsamında yer almaktadır.
İktisat teorisine göre doğadaki kaynaklar kısıtlıdır ve insanoğlunun psikolojik ve
fizyolojik ihtiyaçları sonsuz olarak ifade edilmektedir. Sınırlı kaynakların
bulunduğu doğada, insanoğlu rasyonel kararlar almak zorundadır. Doğadaki
kaynakların verimli kullanılıp, sürdürülebilir bir çevre kavramının önemi her
geçen gün artmaktadır. Literatürde farklı alanlardaki çalışmalar incelendiğinde
genel olarak kaynakların verimli kullanılması ve sağlıklı kararların alınabilmesi
için doğrusal programlama yöntemi kullanılarak çeşitli modeller
187
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
geliştirilmektedir. Doğrusal programlama ve maliyet ve yönetim muhasebesi
alanının kesiştiği, literatürde yapılmış bazı çalışmalar bulunmaktadır.
Demircioğlu ve Demircioğlu ( 2016), kısıtlar teorisi çerçevesinde faaliyete dayalı
maliyet sistemiyle doğrusal programlamayı kapsayan kuramsal bir örnek
geliştirmişlerdir. İşletme karını maksimize edecek şekilde geliştirilen bu
kuramsal örnekte 4 makine ve 3 farklı ürün varyasyonlarıyla doğrusal
programlama yöntemini kullanarak üretme ve satın alma durumuna yönelik bir
çözüm geliştirmişlerdir.
Kaygusuz (2011) ise yine kısıtlar teorisi çerçevesinde doğrusal programlama
yöntemini kullanarak kuramsal bir örnek üzerinde maliyet analizi
gerçekleştirmiştir. Yazar, bu çalışmasında doğrusal programlama yönteminin
uygulamak için Microsoft Excell programındaki çözücü eklentisi kullanmıştır.
Çalışmada maliyet-hacim-kar analizini geleneksel yöntem ve kısıtlar teorisine
göre çözümleyerek karşılaştırma sonuçlarına da yer verilmiştir.
Acar vd. ( 2000), doğrusal programlama yöntemini kullanarak yapmış oldukları
iki farklı çalışma, literatür taramasında dikkat çekmektedir. Ormancılık
sektöründe toplam maliyetin minimizasyonu ve üretim çalışmalarındaki
mekanizasyon sistemi olmak üzere iki farklı çalışma gerçekleştirilmiştir. Toplam
maliyetin en aza indirgenmesine yönelik 13 farklı model oluşturan araştırmacılar,
makine ve insan gücünün daha verimli kullanılabilmesine ilişkin öneri
sunmuşlardır.
Coman ve Ronen (2000), üretimde dış kaynak kullanma problemini kısıtlar
teorisinde, doğrusal programlama ve standart maliyet muhasebesi yöntemini
başta olmak üzere karar alma modeli oluşturmuşlardır. Bu modelin dışında
standart kısıtlar teorisi ve kendilerine ait bir model daha kullanarak çalışmalarını
genişletmişlerdir. P, Q ve R isimlerinde üç ürün üreten bir işletme kurgulayarak
ilgili modeller test etmek amacıyla bir analiz gerçekleştirmişlerdir. Sonuç olarak
dış kaynak kullanımındaki farklı yüklenici işletmelerin, karşılaştırılabilir maliyet
verileri söz konusu olduğunda kullanılan modellerin anlamlı ve değerli
olabileceğini belirtmişlerdir.
188
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Literatür taraması sonucunda maliyet ve yönetim muhasebesi alanında doğrusal
programlama yönteminin kullanıldığı çalışmaların sınırlı olduğu anlaşılmaktadır.
Sınırlı olan bu çalışmalarda ise maliyet ve yönetim muhasebesine yönelik
konular; faaliyet tabanlı maliyet sistemi, maliyet minimizasyonu ve üretim- satın
alma kararlarıyla ilişkilidir. Coman ve Ronen tarafından yapılan çalışmada ise
standart maliyet yöntemi ve doğrusal programlamanın bir arada yer aldığı dikkat
çekmektedir. Bozdemir ve Çivi (2019) 1975-2017 yılları arasındaki standart
maliyet yöntemiyle ilgili yapılan çalışmaların bibliyometrik analizi sonucunda
ulusal anlamda bu alandaki çalışmaların yetersiz olduğunu belirtmişlerdir. Bu
çalışmada ise standart maliyet yönteminin doğrusal programlamayla
yakınsamasının araştırılması, çalışmaya özgünlük kazandırmaktadır ve standart
maliyet yöntemini ilgilendiren bu çalışma literatüre katkı sağlayacaktır.
Bu çalışmada öncelikle maliyet hesaplama yöntemlerinden birisi olan standart
maliyet yöntemi açıklanacaktır. İkinci aşamada ise karar alma sürecinde
kullanılan yöntemlerden birisi olan doğrusal programlama yöntemi ve standart
maliyet yöntemiyle ilişkisine yer verilmiştir. Çalışma sonuç ve önerilerle
tamamlanmıştır.
2. Standart Maliyet Yöntemi ve Doğrusal Programlama
Çalışmanın bu bölümünde öncelikle standart maliyet yöntemi ve doğrusal
programlama kavramları açıklanacaktır. Kavramlar açıklandıktan sonra standart
maliyet yöntemiyle doğrusal programlama ilişkisine yer verilmiştir.
2.1. Standart Maliyet Yöntemi
Maliyet ve yönetim muhasebesi alanında maliyet hesaplama yöntemleri;
giderlerin kapsamına göre, giderlerin gerçekleşme durumuna göre, giderlerin
dağıtımına göre, mamul maliyetinin hesaplanma yöntemine ve hesaplamanın
yapıldığı zamana göre farklı sistematik yapılara ayrılabilmektedir.
Maliyet hesaplama yöntemleri aşağıdaki şekilde sınıflandırılabilir (Karakaya,
2011, s. 323; Yükçü, 2011, s. 357):
a- Giderlerin Kapsamına Göre
Tam maliyet yöntemi
189
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Normal Maliyet Yöntemi
Değişken Maliyet Yöntemi
Direkt (Asal) Maliyet Yöntemi
Direkt İlk Madde Ve Malzemeye Dayalı Maliyet Yöntemi
b- Giderlerin Gerçekleşme Durumuna Göre
Fiili Maliyet Yöntemi
Tahmini Maliyet Yöntemi
Standart Maliyet Yöntemi
c- Giderlerin Dağıtımında Esas Alınan Baza Göre
Hacim Tabanlı Maliyet Yöntemi
Faaliyet Tabanlı Maliyet Yöntemi
d- Mamul Maliyetinin Hesaplanma Şekline Göre
Sipariş maliyet yöntemi
Safha(evre) Maliyet Yöntemi
İşlem (Dönüştürme) Maliyeti Yöntemi
e- Hesaplamanın Yapıldığı Zamana Göre
Ön Maliyetleme
Ara Maliyetleme
Kesin Maliyetleme
Giderlerin gerçekleşme durumuna göre maliyet hesaplama yöntemleri; fiili
maliyet yöntemi, tahmini maliyet yöntemi ve standart maliyet yöntemi olmak
üzere üçe ayrılmaktadır. Fiili maliyet yönteminde faaliyetin tamamlanmasından
bir başka ifadeyle üretim bittikten sonra maliyet hesaplamaları yapılmaktadır. Bu
durum, fiili maliyet yöntemini tahmini ve standart maliyet yöntemlerinden ayıran
temel farkı belirtmektedir. Tahmini ve standart maliyet yöntemi üretim faaliyeti
başlamadan önce gerçekleşen maliyet hesaplama yöntemlerindendir. Saban ve
Erdoğan (2017) tahmini maliyet yönteminde “maliyetleri gelecekte ne kadar
olacağını”, standart maliyet yönteminde ise “maliyetlerin gelecekte ne kadar
olması gerektiği” şeklinde ifade ederek bu iki yöntemin birbirine karıştırılmaması
gerektiğini vurgulamıştır. Yazarların bu ifadesinden olması gereken maliyetlerle,
olabilecek maliyetlerin birbirinden farklı olduğu anlaşılmaktadır. Olması gereken
maliyetler hesaplanırken işletme yapısına göre üretimdeki standardizasyonu
belirtirken, olabilecek maliyetler ifadesi bir olasılık durumunu belirtmektedir.
190
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Bir işletmede üretim süreci öncesinde standartların belirlenmesi bir ekip
çalışmasının bilgi alışverişi sonucunda oluşturulabilir. Standartların saptanma
sürecinde standart maliyetler, temel standartlar, ideal standartlar ve beklenen
standartlar olmak üzere üçe ayrılmaktadır (Akdoğan, 1998, s.489). İdeal
standartlar, ulaşılabilir standartlar olarak da ifade edilebilmesi mümkündür. İdeal
standartlar üzerinde belirlenen standartlar ise bir işletmenin kaynakların verimli
kullanılması, yönetimin etkinliği, işletme dışı faktörlerin etkili olduğu
mükemmele yakın bir düzeyi kastetmektedir.
Standart maliyet yöntemi için kurulan ekip işletmenin üretim koşulları,
kapasitesi, makine parkuru, teknoloji ilişkisi, çalışan sayısı vd. faktörler dikkate
alıp değişkenleri gözlemleyip kayıt altına alarak standartları bilimsel olarak
belirlemek için çalışır. Üretim maliyeti arasında yer alan direkt ilk madde ve
malzeme, direkt işçilik ve genel üretim giderleri standartları hesaplanarak üretim
sürecine başlanmaktadır. Standart maliyet yönteminde, üretim sürecindeki
gözlem ve değerlendirmelerle üretim giderleri standartları (Saban ve Erdoğan,
2017, 348-350);
Direkt İlk Madde ve Malzeme giderleri (DİMM) standartlarını; DİMM
miktar standardı ve DİMM fiyat standardı,
Direkt işçilik giderleri (DİG) standartlarında DİG süre standardı ve DİG
ücret standardı,
Genel üretim giderleri (GÜG) standartlarında gider yeri standart
yükleme oranları aracılığıyla belirlenir.
2.2. Doğrusal Programlama
İnsan yaşamının tüm dönemi boyunca, amaçlara ulaşmak veya problemlerin
çözümüne yönelik, sahip olduğu seçenekler arasındaki en uygun (optimum)
rasyonel seçeneğin seçilmesi için karar vermek zorundadır. Kısaca karar verme,
rasyonel seçeneğin seçilmesine yönelik psikolojik ve mantıksal bir süreçtir
(Yılmaz ve Talas, 2010, 197-203). Yönetim bilimi kapsamında yer alan karar
verme aşamasında çok fazla yöntem gelişmiştir. Doğrusal programlama yöntemi
de çok kriterli karar verme tekniklerinden birisidir. Çok kriterli karar verme
(ÇKKV) tekniklerinin temel anlamda sınıflandırması Şekil 1’ de gösterilmiştir.
191
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Şekil 1. ÇKKV Tekniklerinin Sınıflandırılması
Kaynak: Durucasu vd. (2017), 230.
Doğrusal programlama, ÇKKV teknikleri altında çok amaçlı karar verme
yöntemlerinden birisidir. Karar verme tekniklerinin sadece Şekil 1 ile kısıtlamak
doğru bir yaklaşım değildir. Amaçlanan hedeflere ulaşabilmek için çeşitli
yöntemlerle, hibrit modeller geliştirilebilmektedir. Bu model ve tekniklerin
incelenmesi ise ayrı bir bilimsel disiplin alanıdır. Örnek olarak Ulucan (2007);
finans, üretim, askeri uygulamalar, lojistik, vd. çeşitli kamu ve özel sektörlerde,
kullanılan yönetim bilimi tekniklerini yayınlamış olduğu eserinde şu şekilde
listelemiştir:
Yönetim bilimi teknikleri:
Doğrusal Programlama
Tamsayılı Programlama
Şebeke Optimizasyonu
Hedef Programlama
Doğrusal Olmayan Programlama
Proje Yönetimi Teknikleri
Karar Analizi Teknikleri
Öngörü Teknikleri
Stok Yönetimi Modelleri
Çok Kriterli
Karar Verme
Teknikleri
Çok Nitelikli Karar Verme Çok Amaçlı Karar Verme
Üstünlük Tabanlı Teknikler
Çok Nitelikli Fayda Teorisi
Çok Nitelikli Değer Teorisi
Etkileşimli Teknikler
Hedef Programlama
Doğrusal Programlama
Doğrusal Olmayan
Programlama
192
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Kuyruk Teorisi Modelleri
Simülasyon Teknikleri
Doğrusal programlama yönteminin uygulama sürecinde problemin çözümüne
yönelik aşamalar aşağıdaki gibi sıralanabilir ( Ulucan, 2010, 66):
Problemin tanımlanması
Karar değişkenlerinin belirlenmesi
Amaç fonksiyonunun oluşturulması
Kısıtların belirlenmesi
Problemin çözümünün gerçekleştirilmesi
Bu süreçte yanlış tanımlanan problem, hatalı belirlenen karar değişkenleri ya da
diğer aşamalardaki yanlışlıklar sonucunda problemin çözümünün de hatalı olması
kaçınılmazdır. Farklı sektörlerde farklı problemlerinin çözüm sürecinde amaç
fonksiyonu da değişebilmektedir. Örnek olarak satın almada amaç fonksiyonun
minimum olması gerekirken, finans alanında portföy getirilerinin
hesaplanmasında amaç fonksiyonunu maksimum olması istenmektedir. Kısıtlar
teorisine göre her işletmede bazı çeşitli kısıtlar bulunabilmektedir. Bu kısıtların
nedeni işletmeden kaynaklı olabileceği gibi işletme dışı etkenlerden de kaynaklı
olabilir. Örnek olarak hammadde sıkıntısının yaşanması işletme dışı bir etkenken,
işletmedeki hammaddenin verimli kullanılmaması işletme içi bir faktördür.
Özetlemek gerekirse doğrusal programlamanın kullanımında üç temel bileşen
bulunmaktadır. Alan ve Yeşilyurt (2004) bu bileşenleri ve matematiksel modelini
şu şekilde açıklamıştır:
Amaç Fonksiyonu: Amaç fonksiyonu problemin niteliğine göre, işletmelerde
kar maksimizasyonu olabileceği gibi maliyet minimizasyonuda olabilmektedir.
Z= cjxj + c2X2 + ……..cnXn
Z: Amaç Fonksiyonu
xj : kontrol edilebilen değişkenler
cj: Sabit katsayılar
193
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Kısıtlayıcı Fonksiyon: İşletmelerde farklı sebeplerden dolayı oluşan işletmenin
faaliyetini etkileyip sınırlandıran etkenler, kısıtlar olarak ifade edilmektedir.
Kapasite kısıtı, hammadde kısıtı, zaman kısıtı, vb. kısıtlar, kısıtlar fonksiyonun
oluşmasında örnek olarak verilebilir.
aij: teknoloji faktörü
bi: ihtiyaç vektörü
Pozitif Kısıtlama (Negatif Olmama Şartı): İşletmelerde negatif maliyet veya
negatif üretim gerçekleşmesinin mümkün olmamasından dolayı koordinat
düzleminde pozitif bölgede durumun gerçekleşmesidir. Matematiksel gösterimi
şu şekildedir:
Xj ≥ 0 j: 0, 1, 2, 3…
3. Doğrusal Programlamanın Standart Maliyet Yöntemiyle İlişkisi
Standart maliyet yönteminde süreç, üretim öncesinde belirlenen standart değerler
ile üretim sonrası gerçekleşen değerlerin (fiili maliyetler) karşılaştırılması ile
devam eder. Yani fiili maliyetlerle, standart maliyetler karşılaştırılarak sapmalar
tespit edilir. Belirlenen bu sapmalar (farklar) işletmedeki planlama, karar alma,
performans, verimlilik ölçümü gibi amaçlara yardımcı olmaktadır (Doğan ve
Hatunoğlu, 2012, 280).
Raun (1961) yapmış olduğu çalışmada, başarılı bir karar alma sürecinin
gerekliliklerini; i) açık ve anlaşılır bir problemin sınırlılıkları ve bileşenlerinin
tanımlanmasını, ii) ilgili faktörlerin seçilmesi, toplanması ve yorumlanması, iii)
stratejik faktörlerle alternatiflerin değerlendirilmesi, iv) gelecekle ilgili
gelişmeleri, analiz ve referansları karar alma sürecinde yer almasını ifade
etmiştir. Raun’un karar alma gereklilikleri incelendiğinde, doğrusal
programlama modelinin oluşturulması (problemin tanımlanması, kısıtlar
fonksiyonu, amaç fonksiyonu ve pozitiflik şartı) ve standart maliyet yönteminin
geleceğe yönelik olmasıyla örtüşmekte olduğunu göstermektedir.
194
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Standart maliyet yöntemi ve doğrusal programlama ilişkisinin teorik olarak
boyutları, maddeler halinde şu şekilde açıklanabilir:
Standart maliyet yönteminde ulaşılabilir standartların belirlenme süreci
işletmenin kısıtları göz önünde tutularak hesaplanır. Kısıtların belirlenmesi
doğrusal programlama yönteminde de yer alan bir aşamadır.
Standart maliyet yöntemi ve doğrusal programlama yönteminin ortak
paydada kesiştiği konulardan birisi kaynakların verimliliği, planlama ve karar
alma süreçleridir.
Standart maliyet yönteminde verimlilik artışı ve maliyet minimizasyonu,
doğrusal programlama yöntemindeki amaç fonksiyonuyla eşdeğer bir
fonksiyondur.
Standart maliyet yönteminde standartların fiili değerlerle karşılaştırılmasıyla
oluşan standart sapmalar, değerlendirilme sonucunda yeni faaliyetlerdeki
karar alma sürecini etkilemektedir. Bu durum işletmenin kaynaklarını verimli
kullanılması için Doğrusal programlamadaki karar değişkenlerine
benzemektedir.
Standart maliyet yönteminde süreç üretim faaliyeti başlamadan önce
belirlenir. Doğrusal programlamada da üretim faaliyeti başlamadan önce
amaç, karar, kısıtlar, negatif olmama fonksiyonları üretim öncesinde
oluşturulur.
4. Sonuç ve Öneriler
Standart maliyet yöntemi ve doğrusal programlamanın temel olarak kesişim
noktası yönetimsel süreçlerde karar alma aşamasıdır. Doğrusal programlama ve
standart maliyet yöntemini sadece karar alma ile kısıtlanması da doğru bir
yaklaşım değildir. Bu yöntemlerin karar almaya yardımcı olma amaçları dışında
işletmedeki diğer amaçlara da hizmet etmektedirler.
Doğrusal programlama yöntemiyle ilgili literatürde farklı alanlarda farklı
çalışmalar bulunmaktadır. Ancak maliyet ve yönetim muhasebesinde doğrusal
programlama yönteminin kullanıldığı çalışmaların sınırlı olduğu dikkat
çekmektedir. Literatür incelendiğinde doğrusal programlama yönteminin kısıtlar
teorisi kapsamında bir yöneylem tekniklerinden birisi olduğu anlaşılmaktadır.
Standart maliyet yöntemi ise zamana göre maliyet hesaplama yöntemlerinden
birisidir. Standart maliyet yönteminin diğer maliyet hesaplama yöntemlerinden
195
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
en önemli farkı ise üretim öncesinde ekip çalışmasıyla bilimsel metotlarla
maliyetlerin ne olması gerektiğinin tespit edilerek standartların oluşturulmasıdır.
Üretim sonrasında standart değerlerin fiili değerlerden farkları, işletmenin
verimlilik ve performansının göstergesini oluşturmaktadır. Standart maliyet
yöntemi ve doğrusal programlama, işletmelerin koşullarını ve kapasitelerini
dikkate alan bir optimizasyon yaklaşımı olduğu söylenebilir.
Bu çalışma standart maliyet yöntemi ve doğrusal programlamanın teorik
boyutunun birbiriyle uyumlu olduğunun ifade etmektedir. İki yöntemin uyumlu
olduğu hususlar, çalışmanın “Doğrusal Programlamanın Standart Maliyet
Yöntemiyle İlişkisi” başlığı kapsamında açıklanmıştır. Çalışmadaki teorik boyut
genişletilerek yeni bir ampirik bilimsel çalışma planlanmaktadır.
Kaynakça
Acar, H. H., Gül, A. U. ve Gümüş, S. (2000)., “Bölmeden Çıkarma
Çalışmalarında Toplam Maliyetin Minimizasyonu İçin Doğrusal
Programlama Kullanımı”, Turk J Agric For, 24, 383–391.
Akdoğan, N. (1998)., Tekdüzen Muhasebe Sisteminde Maliyet Muhasebesi
Uygulamaları, 4. Baskı, Cem Web Ofset Ltd. Şti., Ankara.
Alan, M. A. ve Yeşilyurt, C. (2004), “Doğrusal programlama problemlerinin
excel ile çözümü”. Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi Dergisi, c.5, s.1, 152-155.
Bozdemir, E. ve Çivi, F. (2019), “Standart Maliyet Yönteminin Görsel
Haritalama Tekniğine Göre Bibliyometrik Analizi”, Muhasebe ve
Finansman Dergisi, s. 81, 59-84.
Coman, A. ve Ronen, B. (2000), “Production outsourcing: A linear programming
model for the Theory-Of-Constraints”, International Journal of Production
Research, c.38, s.7, 1631-1639.
Demircioğlu, E. N. ve Demircioğlu, M. (2016), Üretme- Satın Alma Kararlarında
Faaliyete Dayalı Maliyet Sistemi ve Kısıtlar Teorisi: Doğrusal Programlama
İle Örnek Uygulama”, Mustafa Kemal Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Dergisi, c. 13, s.33, 316-333.
Doğan, Z. ve Hatunoğlu Z. (2012), Maliyet ve Yönetim Muhasebesi, 1. Baskı,
Lisans Yayıncılık, İstanbul.
Durucasu, H.; Aytekin, A.; Saraç, B. ve Orakçı, E. (2017) “Current Application
Fields of ELECTRE and PROMETHEE: A Literature Review”, The Journal
196
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
of Operations Research, Statistics, Econometrics and Management
Information Systems, 5(2), 229-270.
Karakaya, M. (2011). Maliyet Muhasebesi. Ankara: Gazi Kitabevi Tic. Ltd. Şti.
Kaygusuz, S. Y. (2011), “Kısıtlar Teorisi ve Maliyet – Hacim – Kar Analizi: Bir
Çalışma Sayfası Modellemesi”, Muhasebe ve Finansman Dergisi, s.52.,
s.171-188
Gül, A. U., Acar, H. H., ve Topalak, Ö. (2000)., “Ormancılıkta Üretim
Çalışmalarında Mekanizasyon İhtiyacının Doğrusal Programlama Yoluyla
Belirlenmesi”, Turk J Agric For, 24, 375-382.
Öztürk, A., Erdoğmuş, Ş. ve Arıkan, V. S. (2011)., “Analitik Hiyerarşi Süreci
(AHS) Kullanılarak Tedarikçilerin Değerlendirilmesi: Bir Tekstil
Firmasında Uygulama”, Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi Dergisi, C.26, S.1, 93-112.
Raun, D. L. (1961), “Accounting for Decisions”, The Accounting Review;
Menasha, Wis. c. 36, s. 3, 460-470.
Saban, M. ve Erdoğan, N. (2017)., Maliyet ve Yönetim Muhasebesi, Yedinci
Baskı, Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş., İstanbul.
Ulucan, A. (2007), Yöneylem Araştırması İşletmecilik Uygulamalı Bilgisayar
Destekli Modelleme, 2. Baskı, Siyasal Kitabevi.
Yılmaz, M. ve Talas, M. (2010), “Bilgi Merkezinde Karar Verme Süreci”,
Journal of World of Turks, C.2, S.1, s.197-216.
Yükçü, S. (2011). Yönetim Açısından Maliyet Muhasebesi (7. b.). İzmir: Altın
Nokta Basım Yayın Dağıtım.
197
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Lisans Düzeyinde Muhasebe Eğitimi Alan Öğrencilerin Öğrenme
Stillerinin Değerlendirilmesine Yönelik Bir Araştırma
Büşra TOSUNOĞLU1
Selim CENGİZ2
Zafer ANADOLU3
ÖZ
Bu çalışmanın amacı, muhasebe eğitimi alan öğrencilerin genellikle hangi öğrenme
stiline sahip olduğu ve öğrenme stillerinin öğrencilerin demografik özelliklerine göre
farklılaşıp farklılaşmadığının incelenmesini içermektedir. Bu doğrultuda dört hipotez
oluşturulmuş ve Çankırı Karatekin Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde
öğrenim gören 126 öğrenciye anket uygulanmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak
Kolb Öğrenme Stili Envanteri kullanılmıştır. Envanter sonucunda elde edilen verilerin
analizinde frekans, t-testi ve tek yönlü varyans analizi (ANOVA) teknikleri kullanılmıştır.
Araştırma bulgularına göre, öğrencilerin büyük çoğunluğunun ayrıştıran ve özümseyen
öğrenme stiline sahip olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca öğrenme stillerinin cinsiyet, yaş ve
akademik başarı ortalamasına göre anlamlı bir farklılığa sahip olmadığı buna rağmen
eğitim alınan programa göre istatistiksel açıdan anlamlı farklılığın olduğu
söylenebilmektedir.
Anahtar Kelimeler: Öğrenme Stilleri, Muhasebe Eğitimi, Kolb Öğrenme Stili. JEL Sınıflandırılması: M40, M41, M42
A Study Evaluating Learning Styles of Students Who Have
Undergraduate Degree in Accounting
ABSTRACT
The aim of this study is to examine the learning style of the students who take accounting
education and to examine whether the learning styles differ according to the demographic
characteristics of the students. Four hypotheses were created in this direction and a
questionnaire was applied to 126 students studying at Çankırı Karatekin University
Faculty of Economics and Administrative Sciences. Kolb Learning Style Inventory was
used as the data collection tool. Frequency, t-test and one-way analysis of variance
1 Dr. Öğr. Üyesi, Gümüşhane Üniversitesi, İ.İ.B.F., İşletme Bölümü,
busra.tosunoglu@gumushane.edu.tr 2 Doç. Dr., Çankırı Karatekin Üniversitesi, İ.İ.B.F., Bankacılık ve Finans Bölümü,
scengiz@karatekin.edu.tr 3 Serbest Muhasebeci Mali Müşavir, zaferanadolu@msn.com
198
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
(ANOVA) techniques were used to analyze the data obtained from the inventory.
According to the research findings, it can be said that the vast majority of students have
a learning style that separates and assimilates. Furthermore, it can be stated that there is
no significant difference between the learning styles and gender, age and academic
achievement average, but there is a significant difference according to the education
program.
Keywords: Learning Styles, Accounting Education, Kolb Learning Styles.
JEL Classification: M40, M41, M42
1. Giriş
Mesleki eğitimin amacı, toplumun hedefleri ve iş çevrelerinin talepleri
doğrultusunda bireylere; belirli bir mesleğin gerektirdiği bilgi, beceri ve
uygulama yeterliliklerinin kazandırılmasını ifade etmektedir. Mesleki eğitimin
bir branşı olarak kabul edilen muhasebe eğitimi ise; muhasebe alanında teorik ve
uygulamalı bilgi ve becerilerin kazandırılmasını ifade etmektedir (Demir,
2012:113). Muhasebe eğitimi, muhasebe mesleğinin gerektiği şekilde
uygulanması ve mesleğin sürekliliği açısından çok önemlidir. Muhasebe
eğitiminin durumu ve niteliği, muhasebe mesleğinin imajını doğrudan
etkilemektedir. Mesleğin gelecekte elde edeceği konum açısından verilen
eğitimin öğrencilerin öğrenme stillerine uygun olması çok önemlidir. Bireylerde
farklı farklı olan öğrenme stilleri, doğuştan var olan bireysel karakteristik
özellikler arasında yer almaktadır (Çukacı ve Elagöz, 2006: 147). Bu nedenle iyi
bir muhasebe eğitimi vermek demek yalnızca öğrencileri teorik bilgilerle
donatmak anlamına gelmemelidir. Öğrenciler teorik bilgilerin yanında problem
çözme, zamanı etkin kullanma ile iletişim ve takım halinde çalışma gibi
yeteneklerini de bilecek şekilde tasarlanmalıdır (Erol ve Erkan, 2008: 3)
Yapılan birçok çalışmada, öğrenmenin nasıl olması gerektiği ve öğrenmenin
geliştirilmesi için eğitimin nasıl olacağı sorularına cevap aranmıştır. Özellikle,
araştırmacılar öğrencilerin öğrenme stillerinin ve bunların etkinliğini
değerlendirmek konusunda çalışma yapmışlardır. Bu çalışmaların odak
noktalarından birini de öğrencilerin öğrenme stilleri oluşturmaktadır.
Araştırmacılar tarafından öğrenme stillerini ele alan birçok model ortaya
konulmuştur. Öğrenme stilleriyle ilgili modellerin temelinde her bireyin
öğrenebileceği ve öğrenme biçiminin farklılaşabileceği fikri yatmaktadır.
Öğrenme stili kavramı ilk olarak 1960’lı yıllarda Rita Dunn tarafından ortaya
199
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
atılmıştır. O zamandan günümüze kadar da üzerinde çok sayıda araştırma
yapılmış ve farklı öğrenme stili sınıflamaları ortaya konulmuştur. Bunun en temel
nedeni, öğrenme stilinin geniş kapsamlı bir kavram olması ve farklı boyutları
içermesidir (Koç ve Bangir, 2017: 94). Ayrıca öğrenme stillerinin
belirlenmesindeki amaç öğrenenlerin biyolojik ve gelişimsel tabanlı bireysel
özellik takımlarını kullanarak, öğrenme yöntemlerinin onlara uygun boyutlarını
belirlemektir. Öğrenme stilleri tıpkı kan grupları gibi doğuştan var olan ve bireyin
hayatını derinden etkileyen karakteristik özelliğidir (Kayacık, 2013: 14).
Öğrenme stillerinin belirlenmesine ilişkin pek çok modelden bahsetmek
mümkündür. Söz konusu bu modellerden biri de Kolb Öğrenme Stili (1984)
modelidir. Kolb öğrenme stili modelinin temelini Kolb’un Yaşantısal Öğrenme
Kuramı oluşturmaktadır. Diğer bilişsel öğrenme teorilerinden farklı olarak
yaşantısal öğrenme, öğrenme sürecinde deneyimlerin rolünü vurgulamaktadır.
Kuram öğrenmeyi, bilginin, deneyimlerin dönüştürülmesi yoluyla oluşturulduğu
şeklinde tanımlamaktadır (Hasırcı, 2006: 16). Öğrenme stilleri araştırmasıyla
ilgili olarak, Duff (1998), öğrenme stili ölçümünün savunucuları arasında farklı
gündemler belirlemiştir. Bu tür bir gündem, bireyin öğrenme stili tercihini
öğrenme çıktılarını iyileştirmek için belirli öğrenme etkinlikleriyle eşleştirmek,
aynı zamanda bireyin öğrenme tarzındaki zayıflıkları gidermek için de geçerlidir.
Ek olarak, eğiticilerin öğrenme stillerini değiştirmek onların farklı öğrencilerin
ihtiyaçlarını daha iyi karşılamalarına yardımcı olabilmektedir. 'Eşleştirme'
hipotezi, öğrenci ve öğretim görevlisi ile konu arasındaki uyumu göz önünde
bulundurur. (Hayes ve Allinson 1996: 65). Bazı araştırmalar, tercih edilen
öğrenme stilleri ile konunun doğası ve öğretim yöntemleri arasında “eşleşme”
eksikliğinin düşük motivasyon, daha düşük performans ve belki de yıpranma ile
sonuçlanacağını varsaymaktadır. Bazı araştırmalar, eşleşmenin, uyuşmazlıktan
ziyade öğrenmeye elverişli bir öğrenme ortamı yaratmada daha etkili
olabileceğini düşündürmektedir. Ford (1995), Geiger (1992) ve Riding ve
Douglas (1993), öğrencilere öğrenme stilleriyle eşleştirilen veya eşleştirilen
öğrenme materyalleri sunarken öğrenme sonuçlarının önemli ölçüde etkilendiğini
bulmuşlardır.
Öğrenme stiline ilişkin en çok çalışmaya sahip olan Kolb’a göre öğrenme;
bilginin tecrübeler sayesinde oluşması süreci olarak tanımlamakla birlikte
öğrenme stili kavramı Kolb’un geliştirmiş olduğu deneyimsel öğrenme kuramı
200
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
ile de önemini artırmıştır (Güven, 2004: 25). Kolb’un geliştirmiş olduğu öğrenme
stili ölçeği; soyut yaşantı, yansıtıcı gözlem, soyut kavramsallaştırma ve aktif
yaşantı olmak üzere dört öğrenme biçimi temel alınarak oluşturulmuştur.
Bireylerin karşılaştıkları problemlerle kişisel olarak ilgilenmeyi ve
hissedebilmeyi düşünmekten daha önemli algılamasına yönelik öğrenme biçimi
olarak tanımlanan soyut yaşantıya sahip kişiler genellikle olayların içerisinde yer
almayı tercih etmektedirler. Yansıtıcı gözlemde ise bireyler olayların özünü
kavramayı uygulama yerine tercih etmekte de doğru ne olduğu, nasıl meydana
geldiği gibi sorulara cevap aramayı tercih etmektedir (Güven, 2004: 44). Bireyin
mantık ve fikri kullanarak tercih ettiği soyut kavramsallaştırma öğrenme stiline
göre olayların analizinden sonra bireyleri düşünmeye sevk etmektedir. Son olarak
aktif yaşantı öğrenme biçimine göre ise pratik uygulamalar ön planda olmakla
birlikte bireyler amaçlarına ulaşabilmek için risk almayı ve çevrelerinde etkin
olmayı oldukça sevmektedirler. Kolb, bireyleri, öğrenme biçimlerine göre
ayrıştıran, değiştiren, özümseyen ve yerleştiren öğrenme stili olarak
sınıflandırmaya tabi tutmaktadır. Söz konusu öğrenme stillerine ilişkin bilgiler
Tablo 1’de belirtilmektedir.
Yukarıda yapılan açıklamalar kapsamında bu çalışmada, Türkiye örnekleminde
muhasebe eğitimi alan öğrencilerinin genellikle hangi öğrenme stiline sahip
olduğu ve öğrenme stillerinin öğrencilerin cinsiyet, yaş, öğrenim gördükleri sınıf,
mezun oldukları okul, akademik başarı notları ve bölüm değişkenlerine göre
farklılaşıp farklılaşmadığının göz önünde bulundurmaya çalışmaktadır. Bu
doğrultuda öncelikli olarak kavramsal çerçeve oluşturularak konuyla alakalı
literatüre yer verilmiştir. Daha sonra ise araştırmanın uygulamasına ilişkin
bulgular açıklanmıştır.
201
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Tablo 1. Öğrenme Stillerine İlişkin Açıklamalar
Öğrenme Stilleri Açıklamalar
Özümseyen (SK* ve YG**’nin bileşimi) İyi bir düzenleyicidir.
Sentez yeteneği yüksek, soyut düşünebilir.
Kararsızdır.
Ayrıştıran (SK ve AY***’nin bileşimi) Kararlı ve pratiktir.
İyi bir rehberdir.
Önsezileri kuvvetlidir.
Değiştiren (SY**** ve YG’nin bileşimi) Özetleme ve empati yeteneği yüksek
yaratıcı bireylerdir.
Esnek ve girişkendir.
Fikirler üretir ve doğaldır.
Yerleştiren (SY ve AY’nin bileşimi) Meraklı ve araştırmacı yetenekleri güçlüdür
Analitik yeteneği zayıftır.
Kişiye bağımlıdır. Kaynak: Riding, R. (1998). Cognitive sytle analysis. Birmingham: Leraning and Training
Technology.
2. Literatür Taraması
Öğrenme stilinin literatüre girdiği ilk yıllarda araştırma yapan Felder ve
Silverman (1988) alan yazının temeline katkıda bulunacak bir çalışma
gerçekleştirmişlerdir. Felder ve Silverman (1988), araştırmalarında bir öğrenme
stili modeli tasarımlamış ve modeli açıklayan bir çalışma yapmışlardır. Daha
sonra birçok yazar yeni öğrenme stili geliştirmiştir. Türkiye’de ise, öğrenme
stilleri konusu üzerine yapılan çalışmalarda en fazla kullanılan öğrenme stili
envanteri Kolb Öğrenme Stili Envanteri olmuştur. İkinci tercih edilen envanter
ise Grasha ve Riechman Öğrenme Stili Envanteri olmuştur. Kolb’un öğrenme
stili envanterini Türkiye’de ilk kez Aşkar ve Akkoyunlu (1993) Türkçeye
uyarlayarak geçerlik güvenirlik çalışmaları yapmıştır. Daha sonra Gencel (2006)
çalışmasında bu envanteri yeniden ele almış ve Türkçeye uyarlanmasını
güncelleyerek güvenirliliğini test etmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar kapsamında konuyla ilgili literatür incelendiğinde
farklı bölümlerde eğitim alan öğrencilerin öğrenme stillerinin
* Soyut Kavramsallaştırma ** Yansıtıcı Gözlem *** Aktif Yaşantı **** Soyut Yaşantı
202
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
değerlendirilmesine yönelik bir çok çalışma mevcuttur. Ancak Türkiye
örnekleminde muhasebe eğitimi alan öğrencilerin öğrenme stillerine yönelik
çalışmaların eksikliği literatürde bir boşluk olarak görülmektedir. Farklı alanlarda
eğitim alan öğrencilerin öğrenme stillerinin değerlendirilmesine yönelik yapılan
çalışmalara dair içerik analizi yapılarak, çalışmalarda kullanılan yöntem ve
sonuçlar özetlenmiştir.
Çalışmada kullanılan Kolb Öğrenme Stili Ölçeğine yönelik literatüre
bakıldığında pek çok çalışma bulunmaktadır. Söz konusu literatüre ilişkin
değerlendirmeler Tablo 2’de özetlenmiştir.
Tablo 2. Literatür Araştırması
Yazarlar/
Çalışma Yılı
Açıklama
Aşkar ve
Akkoyunlu
(1993)
Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretmenlik Sertifikası
kursuna katılan bireylerin öğrenme stillerine yönelik yapmış oldukları
çalışma sonuçlarına göre örneklemin %7’sinin yerleştiren, %17’sinin
ayrıştıran, %11’inin değiştiren, %65’inin özümseyen öğrenme stiline
sahip olduğu ifade edilmiştir.
Yoon
(2000)
Kore’deki ilköğretim yedinci sınıf öğrencilerinin coğrafya dersi
başarıları ile öğrenme stilleri arasındaki ilişkileri incelemiş olduğu
çalışmasının sonuçlarına göre öğrencilerin %40,7’sinin değiştiren,
%34,1’inin özümseyen, %10,6’sının ayrıştıran, %14,5’ini yerleştiren
öğrenme stiline sahiptir.
Harris vd.
(2004)
Yapmış oldukları çalışma sonuçlarına göre öğrencilerin büyük
çoğunluğunun özümseyen ve değiştiren öğrenme stiline sahip
öğrencilerin oluşturduğunu ifade etmişlerdir.
Arslan ve
Babadoğan
(2005)
Çalışmalarında, ilköğretim 7. ve 8. sınıf öğrencilerinin öğrenme stilleri
ile akademik başarı düzeyi, cinsiyet ve yaş ile öğrenme stilleri
arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Bu kapsamda 114 öğrenciye anket
uygulanmıştır. Çalışma sonuçlarına göre, öğrenme stilleri ile
demografik özellikler arasında anlamlı bir ilişkinin olmadığı
belirtilmiştir.
Aşkın
(2006)
Çalışmasında, öğrenme stilleri ile ilgili çalışmaların 2002-2005
döneminde arttığı, genellikle Kolb öğrenme stil modelini temel aldığı,
büyük çoğunluğunun ABD’de yapıldığını, tekil ve ikili araştırmalardan
oluştuğunu ifade etmiştir. Ayrıca çalışmaların yükseköğretim alanında
yoğunlaştığı, bilişsel öğrenme stil tercihini ele aldığı, temel etken olarak
psikolojik etkeni incelediği, araştırmalarda genellikle nicel araştırma
yönteminin ve betimsel araştırma türünün tercih edildiği sonuçlarına
ulaşmıştır.
203
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Palas vd.
(2008)
Çalışmalarında, ilköğretim öğrencilerinin öğrenme sitillerinin
demografik özellikleriyle ilişkisini olup olmadığını incelemişlerdir.
Çalışma sonuçlarına göre, Bolu’da 1498 ilköğretim öğrencisinin %37’si
değiştiren, %24’ü özümseyen, %19’u ayrıştıran, %18’i ise yerleştiren
öğrenme stiline sahip olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca öğrencilerin
öğrenme stillerinin cinsiyet ve sınıf düzeyine göre anlamlı düzeyde
farklı olduğu; anne-baba eğitim durumları ve ailenin gelir durumlarına
göre ise anlamlı düzeyde farklılık olmadığı belirtilmiştir.
Kayacık
(2013)
Çalışmasında öğrencilerin, öğrenme stilleri ile çalışma alışkanlıkları ve
ödev yapma motivasyonları arasındaki ilişki incelenmiştir. Bu
kapsamda 2010-2011 öğretim yılında Ankara’da faaliyet gösteren 11
okullarda eğitim gören göre 6., 7. ve 8. Sınıfta okuyan 704 öğrencinin
öğrenme stillerine bakıldığında %54,8’i değiştiren, %24,3’ü yerleştiren,
%13,9’u özümseyen, %7’si ayrıştıran öğrenme stiline sahip olduğu
tespit edilmiştir. Ayrıca öğrencilerin öğrenme stili ile ödev motivasyonu
arasında istatistiki açıdan anlamlı bir ilişki bulunmazken; öğrenim
gördükleri okul, sınıf düzeyleri ve cinsiyet ile öğrenme stili arasında
istatistiki açıdan anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir.
Yavuz
(2014)
Çalışmasında, 2012-2013 eğitim öğretim yılında Ankara ilindeki 15
meslek liselerinde ve büro yönetimi alanında öğrenim gören 425 meslek
lisesi öğrencisinin öğrenme stillerinin akademik başarılarına olan etkisi
incelemiştir. Çalışma sonuçlarına göre, öğrencilerin% 43’ü değiştiren,
%12’si özümseyen, %18’sı ayrıştıran ve %25’i yerleştiren öğrenme
stiline sahip olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca öğrenme stilleri ile
öğrencilerin akademik başarıları, sınıf düzeyleri ve anne/ babanı eğitim
düzeyi arasında anlamlı bir ilişkinin olmadığı; cinsiyet ve gelir düzeyle
anlamlı bir ilişki olduğu tespit edilmiştir.
Bozkurt ve
Orak
(2016)
Çalışmasında öğrenme stilleriyle ilgili çalışmaları doküman analizi
yöntemiyle incelemiştir. Çalışma sonuçlarına göre öğrenme stiline
ilişkin çalışmaların büyük çoğunluğunda “Kolb Öğrenme Stili’nin”
temel alındığı, genelde yükseköğretim alanında çalışıldığı, sık olarak
nicel araştırma yönteminin kullanıldığı, çoğunlukla betimsel araştırma
deseninin tercih edildiği sonucuna ulaşmıştır. Ayrıca öğrenme stiline
yönelik çalışmaların yüksek lisans düzeyinde gerçekleştirildiği çalışma
sonuçlarında belirtilmiştir.
Dinçer
(2017)
Çalışmasında. 2011-2012 eğitim öğretim yılında Konya’da bulunan
İlköğretim Okulu’nda eğitim gören 40 öğrenciye anket uygulayarak
öğrencilerin öğrenme stillerini incelemişlerdir.
Eren
(2018)
Çalışmasında 2016-2017 eğitim öğretim yılında Edirne il merkezinde
bulunan özel bir okulda 4. 5. ve 6. sınıfta öğrenim gören 110 öğrencinin
öğrenme stillerini incelemiştir. Çalışma sonuçlarına göre öğrencilerin
farklı yabancı dillerle ilgili derslerde benzer öğrenme stili özellikleri
gösterdikleri tespit edilmiştir.
204
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
3.Araştırmanın Amacı, Metodolojisi ve Bulguları
3.1. Araştırmanın Amacı
Bu çalışmanın amacı muhasebe eğitimi alan öğrencilerin genellikle hangi
öğrenme stiline sahip olduğu ve öğrenme stillerinin öğrencilerin demografik
özelliklerine göre farklılaşıp farklılaşmadığının belirlenmesidir. Araştırmada
öğrencilerin soyut yaşantı, yansıtıcı gözlem, soyut kavramsallaştırma ve aktif
yaşantı öğrenme stilleri boyutları dikkate alınarak öğrencilerin hangi öğrenme
stiline sahip olduğu tespit edilmiştir.
3.2. Araştırmanın Metodolojisi
3.2.1.Araştırmanın Örneklemi
Araştırmanın evreni Çankırı Karatekin Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi’nde öğrenim gören öğrencilerden oluşmaktadır. İlgili fakültede
öğrenim gören 425 öğrenci araştırmanın evrenini oluşturmaktadır. Örneklem
kütlesinin belirlenmesinde tesadüfi örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Elde
edilen verilerin normal dağılıma uygunluğunun tespit edilmesinde normallik testi
yapılmıştır. İstatistiksel analizlerde parametrik testlerin kullanılabilmesi için
verilerin normal dağılıma uygun olması gerekmektedir. Tabachnick ve Fidell
(2013)’e göre çarpıklık ve basıklık değerlerinin +1,5 ve -1,5 değerleri arasında
olduğu durumlarda dağılımın normal dağılım gösterdiği kabul edilmektedir.
Çalışmada öğrenme stillerine ilişkin çarpıklık ve basıklık değerlerinin sırasıyla;
soyut yaşantı (- ,325 ve ,430), yansıtıcı gözlem (-,179 ve ,430), soyut
kavramsallaştırma (-,568 ve ,430) ve aktif yaşantı (-,216 ve ,430) arasında olduğu
ve bu değerlerin normal dağılım gösterdiği belirtilmektedir.
%95 güven aralığında e=%5 hata payına göre 1000 kişilik bir evrenin örneklem
büyüklüğünün 278 olması gerekliliğinden (Kurtuluş, 1998:235) hareketle
örneklem büyüklüğünün 120 olması gerekmektedir. Araştırma kapsamında ilgili
fakültede öğrenim gören öğrencilere uygulanan anket sonuçlarının 126’sı dikkate
alınmıştır. Anketin güvenilirliği Cronbach Alfa katsayısıyla ölçülmüş olup
güvenilirlik katsayısı 0,70 olarak bulunmuştur. Araştırmaya katılan öğrencilerin
demografik özellikleri Tablo 3’te sunulmuştur.
205
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Tablo 3. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Demografik Özellikleri İtibariyle Dağılımı
Frekans Yüzde (%)
Cinsiyet
Kadın 87 69,0
Erkek 39 31,0
Yaş
17-20 17 13,5
21-24 103 81,7
25-29 5 4,0
30 ve üzeri 1 0,8
Bölüm
İşletme 91 72,2
İktisat 4 3,2
Bankacılık ve Finans 27 21,4
Uluslararası Ticaret 4 3,2
Sınıf
2. Sınıf 4 3,2
3. Sınıf 79 62,7
4.Sınıf 42 33,3
Diğer 1 0,8
Not Ortalaması
0-1,99 8 6,3
2-2,49 85 67,5
2,50-2,99 0 0
3-3,49 28 22,2
3,50 ve üzeri 5 4,0
Mezun Olunan Lise Türü
Anadolu Lisesi 44 34,9
Fen Lisesi 1 0,8
Düz Lise 37 29,4
Ticaret Lisesi 19 15,1
Diğer Liseler 25 19,8
Alınan Muhasebe Ders Sayısı
1-3 23 18,3
4-6 94 74,6
7-9 9 7,1
Tablo 3’te görüldüğü üzere, araştırmaya katılan öğrencilerin demografik
özellikleri değerlendirildiğinde, katılımcıların büyük çoğunluğunun kadınlardan
oluştuğu (%69,0), ağırlıklı olarak 21-34 yaş aralığında olduğu (%81,7)
görülmektedir. Ayrıca eğitim aldıkları bölüm durumuna göre bir değerlendirme
206
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
yapıldığında, öğrencilerin ağırlıklı olarak işletme bölümünde (72,2), ve üçüncü
sınıfta (62,7) olduğu, not ortalamalarının 2-2,49 aralığında olduğu (67,5) ve
öğrencilerin büyük çoğunluğunun Anadolu lisesi mezunu olduğu (%34,9)
görülmektedir. Demografik özelliklerinin yanı sıra öğrencilere eğitimleri
süresince almış oldukları muhasebe derslerinin sayısı sorulmuş olup öğrencilerin
büyük çoğunluğunun 4-6 aralığında muhasebe dersi aldığı (%74,6)
görülmektedir. Son olarak öğrencilere mezuniyet sonrasında muhasebe alanında
çalışmayı düşündüklerine yönelik soru sorulmuş olup öğrencilerin genelinin
çalışmayı düşündüğüne yönelik cevap verdikleri (%52,4) görülmektedir.
3.2.2. Veri Toplama Yöntem ve Aracı
Araştırmada veri toplama yöntem ve aracı olarak anket yöntemi kullanılmış olup
ilgili fakültede öğrenim gören öğrencilere yüz yüze görüşme şeklinde yapılmıştır.
Anket formu iki kısımdan oluşmakta olup ilk bölümünde yer alan sorular,
katılımcıların demografik özelliklerini belirlemeye yöneliktir. İkinci kısım ise
öğrenme stillerinin değerlendirilmesine yönelik sorulardan oluşmaktadır.
Öğrenme stillerine yönelik kısım, bireylerden kendi öğrenme stillerini en iyi ifade
eden dört stili sıralamalarına imkân veren 4 seçenekli 12 maddeden oluşmaktadır.
Öğrencilerin cevapları doğrultusunda her bir soruya ilişkin önem sıralamasına
göre verilen puanlama sonucunda 12-48 arasında her bir stile ilişkin puanlar elde
edilmektedir. Belirlenen puanlar sonucunda her bir öğrenme stiline ilişkin (soyut
yaşantı, yansıtıcı gözlem, soyut kavramsallaştırma ve aktif yaşantı) puanlar
oluşturularak öğrencilerin hangi öğrenme stiline sahip olduğu belirlenmektedir.
Araştırmada Kolb Öğrenme Stili Envanteri Aşkar vd. (1993)’nin Türkçeye
çevirdiği Kolb Öğrenme Stili Envanteri (ÖSE) kullanılarak muhasebe eğitimi
alan öğrencilerin öğrenme stillerine ilişkin değerlendirmeler yapılmıştır.
3.2.3. Araştırmanın Değişkenleri ve Hipotezleri
Muhasebe eğitimi alan lisans öğrencilerinin öğrenme stillerinin demografik
değişkenlere göre anlamlı farklılıklara sahip olup olmadığına ilişkin hipotezler
aşağıdaki gibidir;
H1: Muhasebe eğitimi alan öğrencilerin cinsiyet değişkenine göre öğrenme stillerinde
fark vardır.
H2: Muhasebe eğitimi alan öğrencilerin yaş değişkenine göre öğrenme stillerinde fark
vardır.
207
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
H3: Muhasebe eğitimi alan öğrencilerin eğitim aldıkları bölüm değişkenine göre
öğrenme stillerinde fark vardır.
H4: Muhasebe eğitimi alan öğrencilerin akademik başarı ortalaması değişkenine göre
öğrenme stillerinde fark vardır.
3.3.Araştırmanın Bulguları
Muhasebe eğitimi alan öğrencilerin öğrenme stillerinin çeşitli demografik
değişkenlere göre değerlendirilmesinin amaçlandığı bu çalışmada veriler;
frekans, yüzde değeri, aritmetik ortalama, standart sapma, t-testi ve tek yönlü
varyans analizi (ANOVA) teknikleri ile analiz edilerek sonuçlar tablolar halinde
belirtilmiştir.
3.3.1. Muhasebe Eğitimi Alan Öğrencilerin Öğrenme Stillerine İlişkin
Dağılımı
Öğrencilerin öğrenme stillerine göre dağılımına ilişkin bilgiler tablo 4’te
belirtilmiştir. Tablo 4’de görüldüğü üzere, muhasebe eğitimi alan öğrencilerin
büyük çoğunluğunun ayrıştıran öğrenme stiline sahip olduğu (%45,3)
görülmektedir. Bu öğrenme stiline sahip öğrencilerin soyut kavramsallaştırma
yeteneklerinin yüksek ve aktif yaşam tarzına sahip oldukları söylenebilmektedir.
Problem çözebilme, karar verebilme, fikir analizinin mantık çerçevesinde
yapılması gibi temel özellikleri bünyesinde barındıran söz konusu öğrenme
stiline sahip bireyler iş hayatlarında genel olarak ekonomi, bilgisayar, tıp ve
mühendislik gibi alanları tercih etmektedir.
Tablo 4. Öğrencilerin Öğrenme Stillerine İlişkin Dağılımları
Öğrenme Stilleri Frekans Yüzde (%)
Değiştiren 13 10,3
Yerleştiren 6 4,8
Özümseyen 47 39,6
Ayrıştıran 60 45,3
208
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
3.3.2. Muhasebe Eğitimi Alan Lisans Öğrencilerinin Öğrenme Stillerinin
Cinsiyet Değişkenine Göre Değerlendirilmesi
Bu bölümde muhasebe eğitimi alan lisans düzeyindeki öğrencilerin cinsiyet
değişkenine göre fark olup olmadığını tespit etmek için bağımsız örneklem t testi
yapılmıştır. Tablo 5’te söz konusu analize ilişkin sonuçlar belirtilmektedir.
Tablo 5. Cinsiyet Değişkenine Göre Öğrenme Stillerinde Anlamlı Bir Farkın Olup Olmadığını
Belirlemek İçin Yapılan Bağımsız Grup T Testi Sonuçları
Boyut Grup N X SS F P
SY Kadın 87 2,4483 0,348 0,005 ,094
Erkek 39 2,5855 0,381
YG Kadın 87 2,5153 0,317 0,569 ,939
Erkek 39 2,5107 0,311
SK Kadın 87 2,4789 0,333 0,294 ,807
Erkek 39 2,4957 0,403
AY Kadın 87 2,7616 0,411 0,000 ,716
Erkek 39 2,7329 0,400 *p<0,05
Cinsiyet değişkenine göre anlamlı bir farklılığın tespitine ilişkin gerçekleştirilen
t-testi sonuçları Tablo 5’te gösterilmiştir. Buna göre; somut yaşantı, yansıtıcı
gözlem, somut kavramsallaştırma ve aktif yaşantı öğrenme boyutlarında cinsiyet
değişkenine göre anlamlı bir farklılık oluşturmadığı görülmektedir (p<0,05). Bu
doğrultuda; H1: Muhasebe eğitimi alan öğrencilerin cinsiyet değişkenine göre
öğrenme stillerinde fark vardır, hipotezi reddedilmiştir.
3.3.3. Muhasebe Eğitimi Alan Lisans Öğrencilerinin Öğrenme Stillerinin
Yaş Değişkenine Göre Değerlendirilmesi
Muhasebe eğitimi alan lisans düzeyindeki öğrencilerin yaş, sınıf, bölüm ve
akademik başarı değişkenlerine göre anlamlı fark olup olmadığını tespit etmek
için varyans analizi (ANOVA) yapılmıştır.
209
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Tablo 6. Yaş Değişkenine Göre Öğrenme Stillerinde Anlamlı Bir Farkın Olup
Olmadığını Belirlemek İçin Yapılan ANOVA Testi Sonuçları
Boyut Grup sd F P
SY Gruplar Arası 3 0,508 ,677
Gruplar İçi 123
YG Gruplar Arası 3 0,623 ,602
Gruplar İçi 123
SK Gruplar Arası 3 0,259 ,855
Gruplar İçi 123
AY Gruplar Arası 3 0,538 ,637
Gruplar İçi 123 *p<0,05
Yaş değişkenine göre anlamlı bir farklılığın tespitine ilişkin gerçekleştirilen
ANOVA sonuçları Tablo 6’da gösterilmiştir. Buna göre; somut yaşantı, yansıtıcı
gözlem, somut kavramsallaştırma ve aktif yaşantı öğrenme boyutlarında yaş
değişkenine göre anlamlı bir farklılık oluşturmadığı görülmektedir (p<0,05). Bu
doğrultuda; “H2: Muhasebe eğitimi alan öğrencilerin yaş değişkenine göre
öğrenme stillerinde fark vardır” hipotezi reddedilmiştir.
3.3.4. Muhasebe Eğitimi Alan Lisans Öğrencilerinin Öğrenme Stillerinin
Eğitim Alınan Bölüm Değişkenine Göre Değerlendirilmesi
Muhasebe Eğitimi Alan Lisans Öğrencilerinin Öğrenme Stillerinin Eğitim Alınan
Bölüm Değişkenine Göre Değerlendirilmesine ilişkin analiz sonuçları Tablo 7’de
belirtilmiştir.
Tablo 7. Eğitim Alınan Bölüm Değişkenine Göre Öğrenme Stillerinde Anlamlı Bir
Farkın Olup Olmadığını Belirlemek İçin Yapılan ANOVA Testi Sonuçları
Boyut Grup sd F P
SY Gruplar Arası 3 0,434 ,002*
Gruplar İçi 123
YG Gruplar Arası 3 2,610 ,049*
Gruplar İçi 123
SK Gruplar Arası 3 3,456 ,017*
Gruplar İçi 123
AY Gruplar Arası 3 0,162 ,000*
Gruplar İçi 123 *p<0,05
210
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Muhasebe eğitimi alan öğrencilerin öğrenme stillerinin eğitim aldıkları bölüme
göre anlamlı farklılıkların olup olmadığına ilişkin yapılan analiz sonuçları Tablo
7’de gösterilmiştir. Buna göre, öğrenme stillerinden soyut kavramsallaştırma,
yansıtıcı gözlem, somut yaşantı ve aktif yaşantının bölüm değişkenine göre
farklılığa sebep olduğu söylenebilmektedir. Bu doğrultuda, “H3: Muhasebe
eğitimi alan öğrencilerin eğitim aldıkları bölüm değişkenine göre öğrenme
stillerinde fark vardır” hipotezi kabul edilmiştir. Farklılığı oluşturan bölümlerin
ise öğrenme stillerinin dördünde de İşletme bölümü ile Uluslararası Ticaret
Bölümü arasında olduğu gözlenmiştir.
3.3.5. Muhasebe Eğitimi Alan Lisans Öğrencilerinin Öğrenme Stillerinin
Akademik Başarı Ortalaması Değişkenine Göre Değerlendirilmesi
Muhasebe Eğitimi Alan Lisans Öğrencilerinin Öğrenme Stillerinin Akademik
Başarı Ortalaması Değişkenine Göre Değerlendirilmesine ilişkin analiz sonuçları
Tablo 8’de belirtilmiştir.
Tablo 8. Akademik Başarı Ortalaması Değişkenine Göre Öğrenme Stillerinde Anlamlı
Bir Farkın Olup Olmadığını Belirlemek İçin Yapılan ANOVA Testi Sonuçları
Boyut Grup Sd F P
SY Gruplar Arası 3 2,147 ,098
Gruplar İçi 123
YG Gruplar Arası 3 0,257 ,856
Gruplar İçi 123
SK Gruplar Arası 3 1,830 ,145
Gruplar İçi 123
AY Gruplar Arası 3 0,344 ,794
Gruplar İçi 123 *p<0,05
Akademik başarı ortalaması değişkenine göre anlamlı bir farklılığın tespitine
ilişkin gerçekleştirilen ANOVA testi sonuçları Tablo 8’de gösterilmiştir. Buna
göre; somut yaşantı, yansıtıcı gözlem, somut kavramsallaştırma ve aktif yaşantı
öğrenme boyutlarında akademik başarı ortalaması değişkenine göre anlamlı bir
farklılık oluşturmadığı görülmektedir (p<0,05). Bu doğrultuda; “H4: Muhasebe
eğitimi alan öğrencilerin akademik başarı ortalaması değişkenine göre öğrenme
stillerinde fark vardır” hipotezi reddedilmiştir.
211
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
4.Sonuç
Geçmişten günümüze öğrenme kavramının farklı şekillerde tanımlandığı
bilinmekle birlikte, söz konusu kavramın bireylerin davranışlarını yönlendiren bir
süreç olduğu söylenebilmektedir. Öğrenme stilleri bireylerin kişilik, duygu ve
düşünce ile motivasyonlarıyla bütünleştiği için bu stiller bireylerde farklılık
göstermektedir. İlgili literatür incelendiğinde farklı içeriklere sahip öğrenme
stillerinden bahsetmek mümkündür. Bu çalışmada öğrenme stilinde bireyin
öğrenmede kişisel olarak tercih etmesine imkân veren Kolb (1985) Öğrenme Stili
Modeli kullanılmıştır. Bu model, hissederek öğrenebilme (somut yaşantı),
izleyerek ve dinleyerek öğrenebilme (yansıtıcı gözlem), düşünerek öğrenebilme
(soyut kavramsallaştırma) ve yaparak öğrenebilme (aktif yaşantı) şeklinde dört
temel öğrenme biçiminden oluşmakta olup söz konusu öğrenme biçimleri
değiştiren, özümseyen, ayrıştıran ve yerleştiren öğrenme stiline dönüşmektedir.
Önceki bölümlerde de ifade edildiği gibi değiştiren öğrenme stili yansıtıcı gözlem
ve somut yaşantılara, özümseyen öğrenme stili yansıtıcı gözlem ve soyut
kavramsallaştırmaya, ayrıştıran stili soyut kavramsallaştırma ve aktif yaşantıya,
yerleştiren öğrenme stili ise aktif yaşantı ile somut yaşantının bileşiminden
oluşmaktadır.
Bu çalışmanın amacı muhasebe eğitimi alan öğrencilerin genellikle hangi
öğrenme stiline sahip olduğu ve öğrenme stillerinin öğrencilerin demografik
özelliklerine göre farklılaşıp farklılaşmadığının belirlenmesidir. Bu doğrultuda
araştırmada Çankırı Karatekin Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi’nde öğrenim gören 126 öğrenciye anket uygulanmıştır. İİBF
öğrencilerinin öğrenme stillerine ilişkin dağılımlarına bakıldığında çalışma
grubundaki öğrencilerin %45,3’ü ayrıştıran ve %39,6’sı özümseyen öğrenme
stiline sahip olduğu görülmektedir. Çalışmanın bu sonuçları Okur vd. (2011) ve
Ergür, (2010)’ün çalışma sonuçları ile paralellik göstermektedir. Özümseyen ve
ayrıştıran öğrenme stiline sahip öğrencilerin bilgiyi algılama aşamasında somut
yaşantıdan ziyade soyut kavramsallaştırmada daha başarılı olduklarından
hareketle muhasebe eğitimi alan öğrencilerin teorik derslerin yoğun olduğu
geleneksel eğitim anlayışını daha iyi benimsedikleri özümseyen öğrenme stilini
benimsemeleriyle de ilişkilendirilebilmektedir.
212
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Muhasebe eğitimi alan öğrencilerin öğrenme stillerinin demografik değişkenler
açısından anlamlı bir farklılık oluşturmasına yönelik oluşturulan hipotezler
değerlendirildiğinde; öğrencilerin öğrenme stillerinin cinsiyet değişkenine göre
farklılık oluşturmadığı tespit edilmiştir. Çalışmanın bu sonuçları Arslan ve Aksu,
(2006), Arslan ve Babadoğan, (2005), Ergür (2010), Jones vd. (2003)’nin yapmış
oldukları çalışmalarla benzerlik göstermektedir. Cinsiyet ile öğrenme stilleri
arasında herhangi bir farklılığın tespit edilememesi, muhasebe eğitimine yönelik
tekniklerin belirlenmesinde dikkate alınmaması gereken bir değişken olarak
düşünülebilmektedir. Yaş ve akademik başarı ortalaması değişkenlerine göre
öğrenme stillerinin farklılığına ilişkin değerlendirmelere bakıldığında; cinsiyet
gibi yaş ve akademik başarı ortalamaları değişkenlerinin de öğrenme stillerine
göre bir farklılığa neden olmadığı söylenebilmektedir. Çalışmanın bu sonuçları
Yanardöner vd. (2014), Ekici (2013)’nin yapmış olduğu çalışma sonuçlarıyla
benzerlik gösterse de Jones vd. (2003), Bahar ve Sülün (2011)’nün yapmış
olduğu çalışma sonuçlarıyla farklılık göstermektedir. Öğrenme stillerinin
akademik başarı ortalaması açısından değişiklik göstermemesi eğitim öğretimin
farklı öğrenme stillerine uygun olmasından ve öğrencilerin öğrenme stillerinin
bilincinde olarak buna uygun çeşitli öğrenme stillerinin ortaya çıkmasından
kaynaklanmaktadır.
Analize katılan öğrencilerin kayıtlı oldukları programların öğrenme stillerine
göre bir farklılığa neden olduğu çalışmanın bir diğer sonucudur. Çalışmanın bu
sonuçları Jones vd. (2003), Ergür (2010), Çelik vd. (2014) ve Genç ve Kocaarslan
(2013)’ün çalışma sonuçlarıyla benzerlik göstermekteyken, Çelenk ve Karakış
(2007), Demir (2008) ve Uzun vd. (2013)’in çalışma sonuçlarıyla farklılık
göstermektedir. Lisans eğitiminde farklı programlardan mezun olan öğrenciler
farklı alanlarda çalışmaktadır. İşletme, İktisat, Bankacılık ve Finans ve
Uluslararası Ticaret programlarının ders müfredatlarında benzerlikler olsa da
öğrencilerin farklı kişisel özelliklere sahip oldukları dikkate alınması gereken bir
gerçektir. Üniversitelerin ilgili fakültelerine puanlama ile girilmesinin yanı sıra
programların içerikleri ve öğrencilerin öğrenme stillerinin de yerleştirme
sürecinde dikkate alınması gerekmektedir.
Muhasebe eğitimi alan öğrencilerin öğrenme stillerine yönelik yapılan bu çalışma
sonucuna göre iktisadi ve idari bilimler fakültesinde eğitim öğretim hayatını
213
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
devam ettiren öğrencilerin büyük çoğunluğunun özümseyen ve ayrıştıran
öğrenme stiline sahip olmasından hareketle, ders müfredatlarında çoğunlukla
görsel anlatıma yönelik materyallere ve soyut kavramlara yer verilmesi eğitimin
kalitesini artıracaktır. Ayrıştıran öğrenme stiline sahip öğrenciler derslerde
“nasıl” sorusuna cevap bulmak amacıyla sürekli pratik yapmak istemektedirler.
Bu çalışmada sadece Çankırı Karatekin Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi’nde muhasebe eğitimi alan öğrenciler dikkate alınmıştır. Bununla
birlikte gelecek araştırmalarda farklı üniversitelerin ilgili bölümlerinde muhasebe
eğitimi alan öğrencilerin öğrenme stillerinin incelenmesi, gelecek çalışmalara
öneri niteliği taşımaktadır.
Kaynakça
Arslan, B. ve Babadoğan, C. (2005). İlköğretim 7. Ve 8. Sınıf Öğrencilerinin
Öğrenme Stillerinin Akademik Başarı Düzeyi, Cinsiyet ve Yaş İle İlişkisi.
Eurasian Journal of Educational Research, (21), 35-48.
Arslan, B. ve Aksu, M. (2006). Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ)
Mühendislik Öğrencilerinin Öğrenme Stili Profillerine Yönelik Betimsel Bir
Çalışma. Eğitim ve Bilim, 31 (141), 83-91.
Aşkar, P. ve Akkoyunlu B. (1993). Kolb Öğrenme Stili Envanteri. Eğitim ve
Bilim, 87(17), 37-47.
Aşkın, Ö. (2006). Öğrenme Stilleri İle İlgili Elektronik Ortamda Yayımlanan
Çalışmaların İncelenmesi. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi. Ankara
Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
Allinson, C.,W., ve Hayes, J. (1988). The Learning Styles Questionnaire: An
Alternative To Kolb’s Inventory? Journal of Management Studies, 25, 269-
281.
Bahar, H. H., ve Sülün, A. (2011). Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Öğrenme
Stilleri, Cinsiyet Öğrenme Stili İlişkisi Ve Öğrenme Stiline Göre Akademik
Başarı. Kastamonu Eğitim Dergisi, 19(2), 379-386.
Boydak, A. H. (2008). Öğrenme Stilleri. İstanbul: Beyaz Yayınevi.
Bozkurt, O. ve Orak, Z. (2016). Türkiye'de Akademik Başarı Değişkeni Alanında
Yapılan Öğrenme Stilleriyle İlgili Çalışmaların İncelenmesi. Mustafa Kemal
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 13(35): 93-107.
214
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Çelik, S., Yıldırım, D., Batur, Ö., Çime, E., Çapraz, F., ve Kubat, N. (2014).
Öğrenci Hemşirelerin Öğrenme Stratejileri Ve Stillerinin Belirlenmesi.
Ankara Sağlık Hizmetleri Dergisi, 13(1), 13-27.
Çelenk, S. ve Karakış, Ö. (2007). Farklı Öğrenme Stillerine Sahip Öğrencilerin
Genel Öğrenme Stratejilerini Kullanma Düzeyleri “A.İ.B.Ü. Örneği”. AİBÜ
Eğitim Fakültesi Dergisi, 7(2), 34-52.
Çukacı, Y., C. ve Elagöz, İ. (2006). Muhasebe Derslerinde Kullanılan Öğretim
Yöntemleri İle Öğrenme Stillerinin İlişkisinin Ortaya Konulması ve Dokuz
Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde Bir Uygulama.
Dokuz Eylül Üniversitesi Dergisi, 21(1), 147-164.
Demir, B. (2012). Muhasebeye Yön Veren Gelişmeler ve Meslek
Yüksekokullarında Verilen Muhasebe Eğitimine Yansımaları. Eğitim ve
Öğretim Araştırmaları Dergisi, 1(4), 109-120.
Demir, T. (2008). Türkçe Eğitimi Bölümü Öğrencilerinin Öğrenme stilleri ve
Bunların Çeşitli Değişkenlerle İlişkisi (Gazi Üniversitesi Örneği).
Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 1(4), 129-148.
Dinçer, G. (2017). Kolb Öğrenme Stiline Dayalı Öğretim Uygulamasının
Ortaokul 7. Sınıf Öğrencilerinin Matematik Dersi Erişilerine Ve Tutumuna
Etkisi. T.C. Necmettin Erbakan Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü,
Yüksek Lisans Tezi, Konya.
Duff A. (1998). Objective Tests, Learning To Learn And Learning Styles: A
Comment. Accounting Education, 7(4): 335-345.
Ekici, G. (2013). Gregorc Ve Kolb Öğrenme Stili Modellerine Göre Öğretmen
Adaylarının Öğrenme Stillerinin Cinsiyet Ve Genel Akademik Başarı
Açısından İncelenmesi. Eğitim ve Bilim, 38 (167), 211-225.
Eren, B. (2018). İkinci Yabancı Dil Olarak Almanca Eğitiminde Öğrenme
Stillerinin Belirlenmesi, T.C. Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Yüksek Lisans Tezi, Trakya.
Ergür, D. O. (2010). Hazırlık Sınıfı Öğrencilerinin Kişisel Özelliklerinin
Öğrenme Stillerine Etkisi Ve Öğretim Sürecine Yansımaları. Hacettepe
Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 39 (173), 173-184.
Erol, M. ve Erkan, G. (2008). Lisans Düzeyinde Muhasebe Eğitimi Alan
Öğrencilerin Başarılarını Etkileyen Faktörlerin Belirlenmesine Yönelik Biga
İktisadi Ve İdari Birimler Fakültesinde Bir Araştırma. Karamanoğlu
Mehmetbey Üniversitesi İİBF Dergisi, 10 (14), 284-301.
215
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Felder, R., M. ve Silverman, L., K. (1988). Learning Styles And Teaching Styles
In Engineering Education. Engineering Education, 78, 18-23.
Ford, N. (1995). Levels and Types Of Mediation In Instructional Systems: An
Individual Differences Approach. International Journal of Human-Computer
Studies, 43, 241-259.
Geiger, M. (1992). Learning Styles of Introductory Accounting Students: An
Extension To Course Performance And Satisfaction. Accounting Educator’s
Journal, 4(1): 22-39.
Genç, M. ve Kocaaslan, M. (2013). Öğretmen Adaylarının Öğrenme Stillerinin
Çeşitli Değişkenler Açısından İncelenmesi: Bartın Üniversitesi Örneği.
Türkiye Sosyal Araştırmalar Dergisi (TSA), 17 (2), 327-344.
Güven. M. (2004). Öğrenme Stilleri ile Öğrenme Stratejileri Arasındaki İlişki.
Yayınlanmamış Doktora Tezi. Anadolu Üniversitesi. Eskişehir.
Harris, L. C. ve Goode, M. M. H. (2004). The Four Levels of Loyalty and the
Pivotal Role of Trust: A Study of Online Service Dynamics. Journal of
Retailing, 80, 139-158.
Hasırcı, Ö. (2006). Sınıf Öğretmenliği Öğrencilerinin Öğrenme Stilleri:
Çukurova Üniversitesi Örneği. Eğitimde Kuram ve Uygulama Dergisi, 2(1),
15-25.
Hayes, J. ve Allinson, C., W. (1996). The Implications Of Learning Styles For
Training And Development: A Discussion Of The Matching Hypothesis.
British Journal of Management, 7, 63-73.
Jones, C., Reichard, C. ve Mokhtari, K. (2003). Are Students’ Learning Styles
Discipline Specific? Community College Journal of Research and Practice,
27, 363–375.
Kayacık, E. (2013). Öğrencilerin Kolb Öğrenme Stillerine Göre Çalışma
Alışkanlıkları, Ödev Yapma Motivasyonları ve Stilleri Üzerine Bir Çalışma.
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Yüksek
Lisans Tezi, Eskişehir.
Koç Erdamar, G. ve Bangir Alpan, G. (2017). Ortaöğretim Öğretmenlerinin
Öğrenme Stilleri Ve Eleştirel Düşünme Eğilimlerinin Karşılaştırılması. Gazi
Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi, 37(1), 93-117.
Kurtuluş, K. (1998). Pazarlama Araştırmaları. Avcıol Basın Yayın: İstanbul.
216
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Okur, M., Bahar, H. H., Akgün, L. ve Bekdemir, M. (2011). Matematik Bölümü
Öğrencilerinin Öğrenme Stilleri İle Sürekli Kaygı Ve Akademik Başarı
Durumları. Türkiye Sosyal Araştırmalar Dergisi, 15(3), 123-134.
Palas Aktaş, İ. ve Mirzeoğlu, D. E. (2008). İlköğretim II. Kademe Öğrencilerinin
Öğrenme Stillerinin Demografik Özellikleriyle İlişkisi. Abant İzzet Baysal
Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 8(1): 173-188.
Riding, R.,J. ve Douglas, G. (1993). The Effect Of Cognitive Styles And Mode
Of Presentation On Learning Performance. British Journal of Educational
Psychology, 63, 297-307.
Tabachnick, B,.G. ve Fidell, L., S. (2013). Using Multivariate Statistics (6th
Edition). Pearson: Boston.
Türker, Ü. (2017). Spor Bilimleri Fakültesi Öğrencilerinin Öğrenme Stili
Modelleri Ve Tercihlerinin Karşılaştırılması. Ondokuz Mayıs Üniversitesi
Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Samsun.
Uzun, A., Şentürk, A., Parlak Yılmaz, N., Baltacı Göktalay, Ş., Şengel, E., Öncü,
S. ve Balay, M. (2013). Öğretmen Adaylarının Öğrenme Stillerinin Çeşitli
Değişkenlere Göre İncelenmesi: Uludağ Üniversitesi Örneği, Uludağ
Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 26 (1), 295-319.
Yanardöner, E., Kiziltepe, Z., Seggie, F. N. ve Sekerler, S. A. (2014). The
Learning Styles And Personality Traits Of Undergraduates: A Case At A
State University İn Istanbul. Anthropologist, 18(2), 591-600.
Yavuz, Z. (2014). Meslek Liselerinin Büro Yönetimi Alanında Öğrenim Gören
Öğrencilerin Öğrenme Stillerinin Akademik Başarılarına Etkisi (Ankara İli
Örneği). Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi,
Ankara.
Yoon, S.H. (2000). Using Learning Style And Goal Accomplishment Style To
Predict Academic Achievement İn Middle School Geography Students İn
Korea (Yayınlanmamış doktora tezi). University of Pittsburg.
217
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Fakültelerdeki İşletme Bölümlerinde Verilen Finansal Muhasebe
Derslerinin İçerik ve Kapsam Yönünden Değerlendirilmesi: Devlet
ve Vakıf Üniversiteleri Üzerine Bir Araştırma
Anıl GACAR1
ÖZ
Son yıllarda küreselleşme olgusu, eğitim-öğretim alanını da etkilemektedir. Bologna
ölçütleri olarak adlandırılabilecek bu süreç, Avrupa’da yükseköğretim alanında akademik
standartlar ortaya konularak birçok ülkedeki öğretim farklılıklarını en aza indirgemeyi
amaçlayan bir süreç olarak ifade edilebilmektedir. 2000’li yılların başında Bologna
sürecine dahil olan Türkiye, yükseköğretimde Avrupa ülkeleriyle uyum çalışmalarını
sürdürmeye devam etmektedir. Bu çalışmada, Bologna ölçütleri doğrultusunda
Türkiye’de devlet ve vakıf üniversitelerde hazırlanan ders öğretim planlarında finansal
muhasebe derslerinin görünümü araştırılmaya çalışılmıştır. Çalışma sonucunda,
Türkiye’deki finansal muhasebe derslerinin benzer isimler (muhasebe, genel muhasebe,
muhasebeye giriş, muhasebe ilkeleri) altında ders planlarında yer aldığı görülmektedir.
Bununla birlikte, finansal muhasebe derslerinin Türkiye’de ağırlıklı olarak tekdüzen
hesap planı ilkelerine göre ele alındığı; uluslararası muhasebe standartları ve Türkiye
muhasebe standartlarının da seçmeli olarak ders öğretim planlarında yer aldığı
görülmüştür.
Anahtar Sözcükler: Bologna Ölçütleri, Muhasebe Eğitimi, Ders Öğretim Planları JEL Kodları: : M40, M41, M49
Evaluation of The Financial Accounting Courses Given in The
Business Administration Departments of Faculties in Terms of
Content and Scope: A Research On the State and Foundation
Universities
ABSTRACT
In recent years, the phenomenon of globalization has also affected the field of education.
This process, which can be called as Bologna criteria, can be expressed as a process
aiming at minimizing educational differences in many countries by introducing academic
standards in the field of higher education in Europe. Turkey, which was involved in the
Bologna Process in the early 2000s, is trying to continue its harmonization studies with
1 Dr. Öğr. Üyesi, Manisa Celal Bayar Üniversitesi, İİİBF, İşletme Bölümü,
anil.gacar@cbu.edu.tr
218
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
European countries in higher education. In this study, in line with Bologna criteria, the
view of financial accounting courses was investigated in the curriculum prepared in
public and foundation universities in Turkey. In this study, it is seen that the courses of
financial accounting in Turkey are included in the course plans under same names
(accounting, General Accounting, introduction to accounting, accounting principles).
However, it has been observed that the courses of Financial Accounting are mainly taken
into consideration in Turkey in accordance with the uniform chart of account principles
and international accounting standards and Turkish accounting standards are also
included in elective course teaching plans.
Key Words: Bologna Criteria, Accounting Education, Curriculum JEL Codes: M40, M41, M49
1. Giriş
Küreselleşme süreci, tüm devletleri tek bir çatı altında biraraya getirerek onları
ekonomik, siyasi ve sosyal anlamda etkilemektedir. Küreselleşmenin etkilediği
bir diğer alan da eğitim alanıdır. Özellikle bu süreçte yükseköğretim alanında,
ülkeler birbirleriyle akademik ilişkiler geliştirmekte ve bu sayede yükseköğretim
kurumları arasında karşılıklı ders alma ve ders verme faaliyetleri de
gerçekleşebilmektedir.
Avrupa ülkelerinin yükseköğretim alanında ortak bir çatı etrafında toplanması ve
belli standartlar geliştirilmesi yönündeki çabalar sonucunda ortaya çıkan Bologna
süreci, artan bilimsel ve teknolojik gelişmeler doğrultusunda üniversitelerin daha
nitelikli bireyler yetiştirmesini hedefleyen bir süreç olarak değerlendirilmektedir
(Güneş, 2012: 1). Bologna süreciyle, Avrupa’daki üniversiteler arasında işbirliği
ve etkileşim artmakta ve Bologna sürecine dahil olan ülkelerin uluslararası
alandaki rekabet gücünün arttırılması hedeflenmektedir (Çelik, 2012: 100).
Türkiye de Bologna sürecine dahil olan ülkeler arasında yer almakta ve bu amaçla
yükseköğretimdeki kalite, rekabet ve uluslararası işbirliğini arttırıcı çalışmalar
içerisinde bulunmaktadır.
Bologna ile birlikte, yükseköğretimdeki ders öğretim planları ve içerikleri
güncellenerek dersler yeniden düzenlenmektedir (Alkan, 2015: 156). Türkiye’de
son yıllarda Bologna sürecine uyum göstermek amacıyla müfredatlarda yapılan
değişiklikler ile birlikte öğretim programlarında birtakım değişiklikler
yapılmaktadır (Kutlu ve Öztürk, 2015: 12). Bu anlamda, Türkiye’deki
219
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
yükseköğretim kurumlarındaki muhasebe öğretim planlarının da değişime
uğradığı ve Bologna ölçütlerine uyumlu hale getirilmeye çalışıldığı görülebilir.
Uluslararası düzeyde muhasebe eğitimi incelendiğinde, ülkeler arasında belirli
bir muhasebe eğitiminin olmadığı görülmektedir. Ülkelerdeki bireylerin
muhasebe konusunda aldıkları eğitim düzeyindeki farklılıklar, ülkelerin
muhasebe sistemlerinin de birbirinden farklı olmasına sebep olmaktadır. Yapılan
araştırmalar, gelişmiş ülkelerdeki muhasebe sistemlerinin, gelişmekte olan ya da
az gelişmiş ülkelerdeki muhasebe sistemlerini etkilediğini ortaya koymaktadır
(Nair and Frank, 1980: 426-450; Wallace, 1987: 1- 420). Gelişmekte olan bir ülke
olarak kabul edilen Türkiye’de muhasebe eğitiminin, belirli bir ülkeden
alınmamış olmakla beraber, Fransa, Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri gibi
gelişmiş ülkelerden önemli ölçüde etkilendiği kabul edilmektedir (Çürük, 2001:
282).
Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa ülkelerinde muhasebe mesleğinin
gereklilikleri ile ilgili olarak yayınlanan standartlar, bu üniversitelerdeki
muhasebe eğitiminin yapısını da etkilemektedir. Amerika’da yer alan
üniversiteler, Amerika Muhasebeciler Birliği (AmericanAccounting Association
(AAA)) ve Uluslararası Muhasebeciler Federasyonu (International Federation of
Accountants (IFAC)) tarafından yayınlanan mesleki standartlar doğrultusunda
muhasebe öğretim programlarını düzenlerken; Avrupa ülkeleri ise Erasmus
Sokrates programı ile üniversitelerdeki standardizasyonu sağlamaya
çalışmaktadır (Zaif ve Karapınar, 2007: 118). Dolayısıyla, Türkiye’deki
muhasebe eğitimi ile Avrupa Birliği ülkelerindeki muhasebe eğitimi arasında
bazı uyumsuzluklar olduğu ve bu uyumsuzluğun giderilmesi amacıylada Yüksek
Öğretim Kurulu (YÖK) tarafından üniversite öğretim planlarının Bologna
sürecine uyumlu hale getirilmesini talep ettiği kabul edilebilir.
Muhasebe eğitimi, bireyleri muhasebe mesleğine hazırlayan bir eğitim olarak
düşünülmelidir. Öğretim programları yoluyla, öğrenciler, muhasebe mesleğinde
sahip olunması gereken bilgi ve becerilere alıştırılmaya çalışılmaktadır. Öğretim
programlarında muhasebe mesleğinin, çağın gerektirdiği ölçütlere göre
düzenleniyor olması, muhasebe eğitimi kalitesinin göstergelerinden biri olarak
değerlendirilebilir (Zaif ve Ayanoğlu, 2007: 117). Muhasebe eğitimi, birçok
220
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
disiplinin birleşimi olarak değerlendirilebilmektedir. Buna göre, muhasebe
eğitimi müzik ve tiyatro gibi sanatsal faaliyetlerle destekleneceği gibi iktisat,
maliye, hukuk gibi birçok disiplinden de destek alınarak uygulanmalıdır
(Ainsworth,2001: 280).
Artan teknolojik olanaklar eğitimin de teknolojiyle birlikte entegre haline
gelmesine neden olmuştur. Buna bağlı olarak, muhasebe eğitimi veren öğretim
elemanlarının muhasebe eğitimi verirken teknolojiden de faydalanması
gerekmektedir. Öğretim programlarında muhasebe derslerinin içerikleri
teknolojiyle uyumlu hale getirilmeli, muhasebe standartlarındaki güncel
değişiklikler takip edilmeli ve dersler bilgisayar destekli olarak yürütülmelidir
(Civan ve Yıldız, 2003: 6). Lisans öğretiminde de muhasebeyle ilgili Genel
Muhasebe dersi verildiğinden, bu dersin öğrencilere teorik bilgilerin yanı sıra
teknoloik araçlarla da sunulması, öğrencilerin muhasebe mesleğine
yönlenmesine katkı sağlayacaktır.
2. Bologna Ölçütleri ve Uluslararasi Eğitim Standartlari Doğrultusunda
Muhasebe Eğitimi
Bologna süreciyle birlikte, Avrupa Yükseköğretim çatısı altından toplanan
ülkeler, yükseköğretimdeki ders öğretim planlarını ortak bir standart
doğrultusunda güncellemek durumundadır. Türkiye’deki üniversitelerde
Bologna süreciyle ilgili çalışmalar yapılmakta olup gerekli durumlarda sürece
uyumdaki eksiklikler giderilmeye çalışılmaktadır.
Bologna Süreci’nin temelleri 1998 yılında Fransa, İtalya, Almanya ve İngiltere
Eğitim Bakanlarının Sorbonne’da gerçekleştirdikleri toplantı sonunda
yayımlanan Sorbonne Bildirisi ile atılmıştır. Avrupa’da ortak bir yükseköğretim
alanı yaratma fikri ilk kez bu bildiri ile ortaya çıkmıştır. Bologna Süreci’nin temel
hedeflerinden altısı bu bildiri ile ilan edilmiştir. Bu hedefler (bologna.yok.gov.tr);
Kolay anlaşılır ve birbirleriyle karşılaştırılabilir yükseköğretim diploma
ve/veya derecelerinin oluşturulması (Bu amaç doğrultusunda Diploma Eki
uygulamasının geliştirilmesi),
Yükseköğretimde Lisans ve Yüksek Lisans olmak üzere iki aşamalı derece
sistemine geçilmesi
221
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Avrupa Kredi Transfer Sistemini (European Credit Transfer System, AKTS)
uygulanması,
Öğretim elemanı ve öğrenci değişiminin sağlanması
Yükseköğretimde kalite güvencesi sistemleri ağınının sağlanması ve
yaygınlaştırılması şeklinde belirtilebilir.
Bologna süreci doğrultusunda üniversitelerin ders müfredatlarına muhasebe ile
ilgili çok sayıda seçmeli dersler konulması gerekmektedir. Fakat bu durum,
öğretim elemanları ve üniversitelerin fiziksel ortamlarıyla sınırlı kalabilmektedir
(Terzi, vd. 2013: 87). Dolayısıyla üniversitelerin öğretim planlarındaki muhasebe
eğitimi, içerik ve kapsam açısından birbirinden farklılaşabilmektedir.
Uluslararası anlamda muhasebe mesleğine ilişkin çalışmalar yapan bir kuruluş
olan Uluslararası Muhasebe Eğitimi Standartları Kurulu (International
Accounting Eduction Board-IAESB), muhasebe eğitiminin geliştirilmesi için de
çalışmalar yapmaktadır. IAESB tarafından Uluslararası Eğitim Standartları’na
yönelik çalışmalar, 2001 yılında başlamış ve 2006 yılına kadar devam etmiştir.
IAESB, 2001’den 2006’ya kadar toplam 8 adet standart yayınlamıştır (Gökten ve
Gökten, 2016: 57). Muhasebe eğitimine ilişkin yayınlanan stanadartlar, şu şekilde
belirtilebilir (www.ifac.org):
Muhasebe Eğitim Standardı 1: Muhasebe Eğitim Programlarına Giriş
Şartları
Muhasebe Eğitim Standardı 2: Muhasebe Eğitim Programlarının Kapsamı
Muhasebe Eğitim Standardı 3: Mesleki Yetkinlik
Muhasebe Eğitimi Standardı 4: Mesleki Değerler ve Etik
Muhasebe Eğitimi Standardı 5: Uygulama Deneyimi
Muhasebe Eğitimi Standardı 6: Mesleki Yeterliliğe İlişkin Sınavlar
Muhasebe Eğitimi Standardı 7: Sürekli Mesleki Gelişim
Muhasebe Eğitimi Standardı 8: Denetim Mesleğine İlişkin Yetkinlik
Koşulları
Muhasebe eğitimi ile standartlar ele alındığında, bunlardan Muhasebe Eğitim
Standardı 2, muhasebe eğitim programlarının kapsamını ele alması açısından
önem teşkil etmektedir. Pratama (2015)’ya göre ilk dört standart muhasebe
eğitimiyle ilgiliyken diğer dört standart muhasebe mesleği ve daha sonrasına
ilişkin standartları ele almaktadır. Bununla birlikte aynı çalışmada, muhasebe
222
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
eğitiminin finans, işletme gibi bilim dallarıyla iç içe geçtiğini ve muhasebe
eğitiminin güncel bilgi teknolojileriyle birlikte öğretim planlarında olması
gerektiği belirtilmiştir.
3. Literatür Taramasi
Muhasebe eğitimi ile ilgili olarak yapılan çalışmalar, literatür incelemesi ve
ampirik çalışmalar şeklinde iki grupta ele alınabilir (Terzi vd., 2013: 89).
Literatürde yer alan çalışmalara ilişkin bilgiler aşağıda sunulmuştur:
Literatür incelemesi kapsamında ele alınabilecek çalışmalardan Rebele vd
(1991), Journal of Accounting Education, Issues in Accounting Education, The
Accounting Educators' Journal, The Accounting Review olmak üzere toplam dört
dergide 1985-1991 yılları arasında ve 325’ten fazla yazar tarafından yayımlanmış
olan ampirik çalışmaları incelemiştir.
Ding, 2009’da yaptığı çalışmasında Fransa ve Çin’deki muhasebe eğitimini
karşılaştırmalı olarak ele almıştır. Çalışma sonucunda, Fransa ve Çin’deki
muhasebe eğitimindeki benzerlik ve farklılıklarınü iki ülkedeki politik, ekonomik
ve kültürel karakteristiklerle uyumlu olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Dönmez vd., 2010 yılında içerik analizi yöntemiyle yaptıkları çalışmada,
uluslararası alanda yayınlanan makalelerdeki çalışmaları öğretim planları,
öğretim teknolojisi, öğretim elemanları vb. başlıklarda sınıflandırmışlar ve ele
alınan dergilerde ağırlıklı olarak hangi çalışmaların yapıldığını ortaya koymaya
çalışmışlarıdr.
Apostolou vd. (2017), Journal of Accounting Education, Accounting Education,
Advances in Accounting Education, Global Perspectives on Accounting
Education, Issues in Accounting Education ve The Accounting Educators’
Journal isimlerindeki altı dergide 2016 yılı içerisinde yayımlanmış olan 108
makaleyi incelemiştir. Makaleler; müfredat, içerik analizi, eğitim teknolojileri,
öğrenciler ve öğretim elemanları başlıklarına göre sınıflandırılmıştır. Çalışma,
daha önce muhasebe eğitmi literatürüne ilişkin yapılmış çalışmalara bir katkı
niteliğindedir.
223
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Kenny ve Larson (2018), 1987-2016 yılları arasında Advances in International
Accounting (AIIA) dergisinde yayımlanan 411 makaleyi konular, ülke
çalışmaları, yöntem ve yazarlar bakımından incelemiştir. Çalışma sonucunda,
incelenen dergide, birçok konuda ve yöntemde çalışmalar yapıldığı; yayın yapan
yazarların 54 farklı ülkeden olduğu ve çalışmaların %80’inin ortak yazarlı olarak
gerçekleştirildiği sonucuna ulaşılmıştır.
Muhasebe eğitimi konusunda yapılan amipirik çalışmalar arasında Arsoy vd.
(2014), muhasebe meslek mensupları ve öğretim elemanlarının muhasebecilik
mesleğinde bulunması gerektiklerini düşündükleri bilgi, beceri ve eğitim-öğretim
tekniklerini ortaya koymayı amaçlayan bir çalışma gerçekleştirmişlerdir. Bu
amaçla, Türkiye’de muhasebe dersi veren öğretim elemanlarına ve Bursa ilindeki
Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası’na kayıtlı meslek mensuplarına bir
anket yapmışlardır. Çalışma sonucunda, muhasebe eğitiminde yer alması gereken
konuların sırasıyla finansal muhasebe, finansal tablolar analizi, uluslararası
finansal raporlama standartları, vergi ve bağımsızdenetim olarak sıralanmıştır.
Aynı zamanda, muhasebe eğitiminde ankete katılanlar tarafından örnek olay
çalışmaları, teknolojinin kullanımı ve bilgi analiz tekniğinin kullanılması
gerektiği ortaya konmuşrur.
Terzi vd. (2013), Bologna ölçütlerine göre oluşturulan ve hem devlet hem de
vakıf üniversitelerindeki iktisadi ve idari bilimler, işletme fakültesi gibi
fakültelerde yer alan muhasebe derslerinin içeriğini incelemişlerdir. Yapılan
çalışma sonucunda, devlet üniversitelerinde muhasebe eğitimi ile ilgili olarak
hem zorunlu hem de seçmeli derslerinin fazla olduğu; bu durumun da vakıf
üniversitelerine kıyasla daha iyi ve kapsamlı bir muhasebe eğitimi verildiği
ortaya konmuştur. Ayrıca, muhasebe eğitiminin teorik düzeyde verildiği ve
uygulamalalı eğitime neredeyse hiç yer verilmediği belirlenmiştir.
Aktaş ve Karğın (2013), devlet ve vakıf üniversitelerindeki kurumsal yönetim
dersine ilişkin durum analizini ortaya koyan bir çalışma gerçekleştirmişlerdir.
Çalışma 103 devlet ve 65 vakıf üniversitesi üzerinde gerçekleştirilmiş olup
üniversitelerde kurumsal yönetime ilişkin derslerin yeteri düzeyde olmadığı
belirlenmiştir.
224
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Alagöz ve Allahverdi (2014), Bologna sürecinin muhasebe mesleğine olan
etkisini inceleyen bir çalışma gerçekleştirmiştir. Bu amaçla, Bologna sürecinde
meslek yüksekokullarındaki muhasebe öğretim programlarını incelemişlerdir.
Çalışmada, muhasebe öğretim programlarının teorik düzeyde ele alındığı;
yükseköğretim sonrası piyasa beklentilerini karşılaşayacak nitelikte olmadığı
sonucu elde edilmiştir.
Şengel (2011), iş dünyasının muhasebe eğitiminden beklentileri üzerine bir
çalışma gerçekleştirmiştir. Çalışmada, 1995-2010 dönemleri arasındaki
muhasebe mesleğine yönelik iş ilanları kullanılmıştır. Çalışma sonucunda,
muhasebe mesleğine yönelik olarak finansal muhasebe bilgi düzeyi, bilgisayarlı
muhasebe programları kullanımının yanı sıra takım çalışması, stres yönetimi,
analitik düşünce yeteneği, iletişim becerisi gibi kişisel niteliklerin de olması
gerektiği belirlenmiştir.
Ünal ve Doğanay (2009), Sayıştay’da görev yapan başdenetçi, denetçi ve denetçi
yardımcılarının üniveristelerdeki muhasebe eğitimine yönelik görüşlerini ele
almışlardır. Çalışmada, lisans düzeyinde verilen muhasebe eğitiminin kurumların
ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kaldığı belirlenmiştir.
4. Finansal Muhasebe Derslerinin İçerik ve Kapsam Yönünden
Değerlendirilmesine İlişkin Bir Araştırma
Bu bölümde, devlet ve vakif üniversitelerinde verilen ve bologna eğitim
kataloglarinda yer alan finansal muhasebe derslerinin içerik ve kapsam yönünden
değerlendirilmesine yönelik yapilan araştirma yer almaktadir.
4.1 Çalışmanın Amacı, Örneklemi ve Kısıtları
Çalışmanın amacı, üniversitelerde verilen finansal muhasebe dersinin içerik ve
kapsam yönünden değerlendirilmesidir. Araştırma kapsamında finansal
muhasebeye yönelik derslerin seçilmesinin nedeni, işletme bölümlerindeki lisans
öğretiminin ilk yıllarında verilen finansal muhasebe derslerinin kalitesinin,
öğrencilerin muhasebe mesleğine yönelmesi ve kariyerini bu alanda
sürdürmesine karar vermesi noktasında bir temel unsur olabileceğinin
düşünülmesidir.
225
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Çalışmanın evrenini, Türkiye’deki devlet ve vakıf üniversiteleri oluşturmaktadır.
Bu amaçla, Yükseköğretim Kurumu (YÖK)’nun internet sitesinden elde edilen
129 devlet ve 72 vakıf üniversitesi olmak üzere toplam 201 üniversitenin Bologna
ölçütlerine göre hazırlanmış ders içerikleri taranmıştır. Yapılan araştırma
sonucunda, 88 devlet ve 36 vakıf üniversitesi olmak üzere toplam 124
üniversitenin ders içeriklerine ulaşılmıştır. Bu bağlamda, verilere ulaşma oranı
yaklaşık %65 olarak gerçekleştiği kabul edilebilir.
Çalışmada, iktisadi ve idari bilimler, işletme ve siyasal bilgiler fakültelerinde yer
alan ve Türkçe olarak sunulan finansal muhasebe dersleri inceleme konusu
yapılmıştır. Devlet üniversitelerinde ağırlıklı olarak bu şekilde fakülte isimlerine
rastlanmıştır. Vakıf üniversitelerinde ise iktisadi ve idari bilimler fakültelerinin
yanı sıra daha farklı isimlerdeki fakültelerde de muhasebe eğitiminin verildiği
görülmüştür. Araştırmada, meslek yüksekokulları ve lisansüstü öğretim
programlarındaki (yüksek lisans ve doktora) ders içerikleri kapsam dışında
bırakılmıştır.
4.2 Çalışmanın Yöntemi
Çalışmada tanımlayıcı istatistiksel yöntemler ile birlikte nitel araştırma
tekniklerinden biri olan içerik analizi yönteminden yararlanılmıştır.
4.3 Çalışmanın Bulguları
Çalışmanın bulguları, devlet ve vakıf üniversitelerine ilişkin bulgular olmak
üzere iki kısım halinde sunulmuştur. Aşağıda bu bulgulara ilişkin bilgiler
sunulmaktadır.
4.3.1 Devlet Üniversitelerine İlişkin Bulgular
Çalışmada, YÖK internet sitesinde yer alan ve Bologna ölçütlerine göre ders
içeriklerine ulaşılan 88 devlet üniversitesinin finansal muhasebe derslerine ilişkin
içerik analizi yapılmıştır. İncelenen üniversitelerden iki tanesi siyasal bilgiler
fakültesi içerisinde, biri işletme fakültesi içerisinde ve diğer 85 tanesi iktisadi ve
idari bilimler fakülteleri bünyeleri içerisindeki Türkçe öğretim veren
üniversitelerden elde edilmiştir. İncelenen devlet üniversitelerine ilişkin fakülte
dağılımları Şekil 1’de yer almaktadır.
226
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Şekil 1. Devlet Üniversitelerinde Finansal Muhasebe Derslerinin Bulunduğu Fakülte
Dağılımları
Şekil 1’e göre, finansal muhasebe dersi verilen fakülteler büyük oranda iktisadi
ve idari bilimler fakültesi çatısı altındadır. Bu durum, muhasebe derslerinin
üniversitelerde birbirine benzer nitelikte olduğu şeklinde değerlendirilebilir.
Ancak muhasebe derslerinin içeriği, fakülte geçmişi, öğretim elemanı kadrosu,
fakültelerin fiziksel altyapı olanakları vb. gibi faktörlerden etkilenebilir.
Şekil 2. Finansal Muhasebe Derslerinin AKTS Dağılımı
Bologna ölçütlerinin getirdiği en önemli yeniliklerden biri, derslerin Avrupa
Kredi Transfer Sistemine (AKTS) göre değerlendirilmesidir. Dersler, 1 ila 30
arasında bir AKTS dağılımı alabilmektedir. AKTS’ler ne kadar yüksekse,
öğrencilerin ilgili dersten başarılı olabilmesi için gerekli olan iş yüklerinin de
227
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
fazla olması anlamına gelmektedir. Şekil 2’de birinci yarılda 85 üniversitede
finansal muhasebe dersi yer almaktadır. Buna göre finansal muhasebe dersleri,
40 üniversitede 5 AKTS; 24 üniversitede de 4 AKTS şeklinde dağılım
göstermektedir. Yapılan incelemelerde, 76 üniversitede finansal muhasebe
derslerinin ikinci yarıyılda da anlatıldığı belirlenmiştir. Ders öğretim planlarında
hem birinci hem de ikinci yarıyıldaki finansal muhasebe derslerinin diğer
yarıyıllardaki derslerin AKTS’lerine göre daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Bu
durumun, muhasebeyle ilgili iş yüklerinin diğer derslere göre daha yüksek olduğu
şeklinde değerlendirilebilir.
Şekil 3. Devlet Üniversitelerinde Finansal Muhasebe Derslerinin Aldığı İsimler
Ders öğretim planları incelendiğinde, üniversilerde anlatılan muhasebe
derslerinin içeriği benzer olmakla birlikte, farklı isimler altında ele alındığı
görülmektedir. Şekil 3’e göre 44 üniversitede “genel muhasebe”; 27 üniversitede
“muhasebe” ve 11 üniversitede de “finansal muhasebe” dersleri, ders öğretim
planlarında yer almaktadır. Çok az sayıdaki üniversitede ise “muhasebeye giriş”
ve “muhasebe ilkeleri” şeklinde muhasebe eğitimine başlandığı
görülebilmektedir. Bologna ölçütlerine göre üniversitelerde, birçok alanda
seçmeli dersler açılabilmektedir. Bazı üniversitelerde seçmeli derslerle ile ilgili
bilgilere ulaşılamamışken; büyük orandaki üniversitelerde seçmeli dersler ile
bilgilere ulaşılabilmiştir. Üniversitelerde muhasebe ile ilgili olarak bilgisayarlı
228
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
muhasebe uygulamaları, uluslararası finansal raporlama standartları, muhasebe
ve etik, ihtisas (banka, dış ticaret işlemler vb.) muhasebeleri gibi dersler seçmeli
olarak da açılmaktadır. Ancak, 7 üniversitede bilgisayarlı muhasebe uygulamaları
dersi birinci yarıyıldan sonra zorunlu olarak öğretim planlarında yer aldığı
görülmüştür. Bilgisayarlı muhasebe derslerinde, muhasebede kullanılan paket
programlar, muhasebede kodlama sistemleri, paket program aracılığıyla
muhasebe sürecinin işlenmesi ve buna yönelik örnek olaylar öğrenciye
sunulmaktadır. Yalnızca bir üniversitede de uluslararası finansal raporlama dersi
zorunlu olarak yer almaktadır. Bu durum, lisans düzeyinde üniversitelerde
finansal muhasebeye yönelik derslerin ağırlıklı olarak teorik, uygulamaya
yönelik olmayan ve tekdüzen hesap planına göre işlendiği şeklinde
değerlendirilebilir.
4.3.2 Vakıf Üniversitelerine İlişkin Bulgular
YÖK’ün internet sitesindeki vakıf üniveriseleri incelendiğinde, kimi
üniversitelerin yeni kurulmuş olması, kimi üniversitelerin de internet sitelerinde
ders içeriklerine ilişkin yeterli bilgi yer almamasından ötürü, 36 vakıf
üniversitesinin ders içeriklerine ulaşılmıştır. Vakıf üniversiiteleri için verinin
yaklaşık yarısı elde edildiğinden analize devam edilmiştir. Bu üniversitelerin
öğretim planları incelendiğinde, öğretim planlarının devlet üniversitelerine göre
belirli bir formatta hazırlanmadığı; dolayısıyla Bologna internet sayfalarının ya
olmadığı ya da çok az üniversitede bulunduğu belirlenmiştir. Bu durum, vakf
üniversiteleri için bir eksiklik olarak nitelendirilebilir. Bu anlamda, vakıf
üniversitelerinin de Avrupa standartlarını yakalayabilmeleri açısından ders
öğretim planlarının Bologna ölçütlerine göre düzenlenmesi gerekmektedir.
Vakıf üniversitelerindeki lisans eğitimi veren Türkçe işletme bölümleri
incelendiğinde; bu bölümlerin farklı fakülteler altında yer aldığı görülmüştür.
Buna göre, 4 “İşletme ve Yönetim Bilimleri Fakültesi”; 7 “İktisadi, İdari ve
Sosyal Bilimler Fakültesi”; 10 “İşletme Fakültesi”; 14 “İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi” ve son olarak 1 fakültenin de “İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi”
olduğu belirlenmiştir. Buna göre, devlet üniversitelerindeki iktisadi ve idari
bilimler fakültesi yoğunluğunun vakıf üniversitelerinde daha az olduğu kabul
edilebilmektedir. Finansal Muhasebe derslerinin yer aldığı fakülte dağılımı, Şekil
4’te sunulmuştur:
229
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Şekil 4. Vakıf Üniversitelerinde Finansal Muhasebe Derslerinin Fakültelere Göre
Dağılımı
Vakıf üniversitelerinde ders öğretim planları incelendiğinde, 6 üniversitenin
öğretim planları olmasına karşın bu planlarda AKTS bilgilerine ulaşılamamıştır.
Bu bağlamda, finansal muhasebe derslerine ilişkin 30 üniversitenin AKTS
bilgisine ulaşılmıştır.
Şekil 5’e göre, toplam 30 vakıf üniversitesindeki finansal muhasebe derslerinin
AKTS dağılımı; %50 oranda 5 AKTS’den oluşmaktadır. Bu durumda, devlet ve
vakıf üniversitelerindeki finansal muhasebe derslerinin çoğunlukla 5 AKTS’den
oluştuğu ifade edilebilir.
Vakıf üniversitelerinde, 17 üniversitedeki finansal muhasebe derslerinin tek
yarıyılda yer aldığı, 19 üniversitede her iki yarıyılda da yer aldığı görülmüştür.
Bu oran, devlet üniversitelerine göre oldukça düşüktür. Devlet üniversitelerinde
her iki yarıyılda da finansal muhasebe derslerine yer veren üniversite sayısı 76
olarak gerçekleşmiştir.
230
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Şekil 5. Vakıf Üniversitelerinde Finansal Muhasebe Derslerinin AKTS Dağılımı
Vakıf üniversitelerinde finansal muhasebe dersi (muhasebe eğitimine başlangıç
dersi) öğretim planlarında farklı isimler alabilmektedir. Üniversitelere göre
finansal muhasebe dersinin aldığı isim dağılımları Şekil 6’da yer almaktadır.
Şekil 6. Vakıf Üniversitelerinde Finansal Muhasebe Derslerinin İsim Dağılımı
Muhasebenin Temel
3%
5% 5%
İlkeleri
Muhasebe Temelleri
10% Muhasebeye Giriş
Muhasebe
51%
13% Genel Muhasebe
Muhasebe İlkeleri
13%
Finansal Muhasebe
Şekil 6’ya göre, vakıf üniversitelerinde muhasebe eğitimi başlangıcında en sık
kullanılan ismin finansal muhasebe olduğu görülmektedir. Vakıf
üniversitelerinde, muhasebeye giriş, muhasebe ilkeleri, muhasebenin temel
ilkeleri gibi isimlerin de kullanıldığı görülmektedir. Devlet üniversitelerinde daha
çok genel muhasebe ismi kullanılırken; bu durumun vakıf üniversitelerinde
finansal muhasebe olduğu belirlenmiştir. İçerik analizi sözel, yazılı ve benzeri
diğer araçların objektif ve sistemli bir biçimde incelenmesine yardımcı olan bir
231
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
analiz yöntemidir (Tavşancıl ve Aslan, 2001). Cohen, Manion ve Morrison
(2007)’a göre içerik analizi, yazılı araçların içerik ve bunların içerdikleri
mesajların özetlenmesi şeklinde tanımlanmaktadır.
İşletme bölümlerinde muhasebe eğitiminin girişi niteliğinde verilen finansal
muhasebe dersleri, birçok üniversitede benzer isimler almasının yanında içerik
olarak da benzerlik taşımaktadır. Muhasebenin temel kavramları, bilanço eşitliği,
aktif ve pasif hesaplarının tanıtımı ve dönem sonunnda örnek soruların çözümüne
ayrılmaktadır. Özellikle devlet üniversitelerinde yer alan ders öğretim planları,
dersleri 15 haftaya bölerek hangi hafta hangi konunun işleneceğini
göstermektedir. Bu durumda, devlet üniversitelerinde belirli bir standartlaşmadan
söz edebilmek mümkündür.
Vakıf üniversitelerinde ise ders öğretim planlarında muhasebe dersleri benzer
içeriklere sahip olmasına karşın öğretim planlarındaki dersler hafta hafta
bölünmemektedir. Dolayısıyla bu üniversitelerde öğretim planı oluşturmada
belirli bir standartlaşmadan söz etmek mümkün olmamaktadır.
5. Sonuç ve Öneriler
Çalışmada, devlet ve vakıf üniversitelerinde Bologna ölçütlerine göre oluşturulan
öğretim planlarındaki finansal muhasebe dersleri içerik ve kapsam yönünden
incelemeye tabi tutulmuştur. Çalışmada yalnızca lisans düzeyinde öğretim veren
ve işletme bölümünde yer alan muhasebe dersleri analize tabi tutulmuştur. Buna
göre, hem devlet hem de vakıf üniversitelerinde büyük oranda finansal muhasebe
derslerinin teorik ve tekdüzen hesap planına uygun bir şekilde sunulduğu
belirlenmiştir. Bu durum, muhasebe eğtimine girişte bilgisayar teknolojileri,
örnek olay incelemeleri, interaktif katılım gibi çağdaş öğretim tekniklerinin
yeterince uygulamadığı şeklinde değerlendirilebilir.
Yapılan incelemelerde, muhasebe eğitimine başlangıçta üniversitelerde birçok
isim yer aldığı görülmektedir. Devlet üniversitelerinde ağırlıklı olarak genel
muhasebe; vakıf üniversitelerinde de finansal muhasebe ismi daha yoğun
görülmektedir. Hem devlet hem de vakıf üniversitelerinde finansal muhasebe
dersleri benzer AKTS’lere sahiptir.
Devlet üniversileri incelendiğinde, 7 üniversitede bilgisayarlı muhasebe
eğitiminin ayrı bir ders olarak ve zorunlu olarak öğretim planlarında yer aldığı
görülmektedir. Diğer devlet üniversitelerinin birçoğunda ise bilgisayarlı
232
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
muhasebe dersi seçmeli olarak bulunmaktadır. Seçmeli olarak yer alan dersler,
öğrencilerin tercih etmemesi, fakültelerin fiziksel olanakları ve ilgili öğretim
elemanlarının varlığıyla ilişkili olarak açılamayabilmektedir. Buna göre seçmeli
dersler, öğretim planlarında şeklen yer alabilmektedir. Teknolojinin hızla
yaygınlaştığı bu dönemlerde, öğrencilerin muhasebe mesleğine
yönlendirilebilmesi ve derslerin bigisayar programları yardımyla uygulamalı
olarak da işlenebilmesi açısından, bilgisayarlı muhasebe derslerinin daha fazla
üniveristede zorunlu hale getirilmesi gerekmektedir.
Vakıf üniversitelerindeki finansal muhasebe derslerinin devlet üniversitelerine
göre öğretim planlarında daha az detaylı olduğu görülmüştür. Çalışmada ele
alınan vakıf üniversitelerinde, finansal muhasebe derslerinin yaklaşık yarısının
tek yarıyılda yer aldığı; daha sonraki yarıyıllarda ise maliyet muhasebesi,
yönetim muhasebe, denetim gibi derslerin yer aldığı ortaya konmuştur.
Bu doğrultuda, hem devlet hem de vakıf üniversitelerinde, son yıllarda önemi
artan Uluslararası Finansal Raporlama Standartları (TMS/TFRS veya
UMS/UFRS) ve/veya KOBİ-BOBİ TFRS, muhasebe mesleğinde etik gibi
derslerini öğretim planlarında çoğunlukla seçmeli olarak yer aldığı
görülmektedir. Öğrencilerin muhasebe mesleğine yönlendirilebilmesi ve
muhasebe mesleğinin çağın gereklerine uygun olarak sürdürülebilmesi açısından
ilgili derslerin zorunlu olması önerilmektedir.
Daha önce yapılan çalışmalarda, öğretim planlarındaki tüm muhasebe derslerinin
yanında, muhasebeyle ilgili olabilecek kurumsal yönetim ve etik gibi derslerin
öğretim planlarındaki durumu incelenmiştir. Bu çalışmada ise lisanas
düzeyindeki işletme bölümlerinde yalnızca finansal muhasebe dersinin durumu
ile ilgili bir çalışma gerçekleştirilmiştir. Bununla birlikte, meslek yüksekokulları
ve yüksek lisans/doktora düzeyindeki muhasebe eğitiminin öğretim planlarında
ne şekilde yer aldığına dair çalışmaların gerçekleştirilebileceği düşünülmektedir.
Kaynakça
Ainsworth, P., (2001), Changes in Accounting Curricııla: Discussion and Design,
Accounting Education, Vol.10.
Aktaş, R. ve Karğın, S. (2013). Muhasebe Eğitimi Yapan Yükseköğretim
Kurumlarında Kurumsal Yönetim Derslerinin Durum Analizi. 32. Muhasebe
Eğitimi Sempozyumu, ss. 62-80
233
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Alagöz, A. ve Allahverdi, M. (2014). Bologna Sürecinin Mesleki Eğitime
Etkileri: Muhasebe Mesleği Açısından Bir Değerlendirme. 1. Ulusal Meslek
Yüksekokulları Sosyal ve Teknik Bilimler Kongresi, ss. 49-60
Alkan, G. (2015). İşletmelerin Önlisans Muhasebe Eğitiminden Beklentileri:
İzmir’de Bir Araştırma. Muhasebe Bilim Dünyası Dergisi, 17(1), 136-158
Apostolou B., vd. (2017), Accounting Education Literature Review, Journal of
Accounting Education, 39, ss. 1-31
Arsoy, P. A vd. (2014). Muhasebe Eğitimindeki Bilgi, Beceri Ve Eğitim
Tekniklerinin Gerekliliklerine İlişkin Beklentiler: Türkiye’deki
Akademisyenlere Ve Meslek Mensuplarına Yönelik Bir Araştırma.
Uluslararası Yönetim İktisat ve İşletme Dergisi. 10(23). ss. 121-136
Civan, M. ve Yıldız, F. (2003). Globalleşme Sürecinden Muhasebe Meslek
Eğitiminin Etkilenmesi. Uluslararası Muhasebe Sempozyumu, Sayı 6.
Cohen, L., Manion, L., & Morrison, K. (2007). Research methods in education
(6th ed.). New York, NY: Routledge.
Çelik, Z. (2015). Bologna Süreci’nin Avrupa Yükseköğretim SistemiÜzerine
Etkileri. Yükseköğretim ve Bilim Dergisi, 2(2), 100-105
Çürük, T. ve Doğan, Z. (2001). Muhasebe Eğitiminin IşletmelerinTaleplerini
Karşılama Düzeyi: Türkiye Örneği. ODTÜ Gelişme Dergisi, 28(3-4). 281-
310
Daştan, A. (2009). Etik Eğitiminin Muhasebe Eğitimindeki Yeri ve Önemi:
Türkiye Değerlendirmesi, Marmara Üniversitesi İİBF Dergisi, Cilt 26, Sayı
1, ss. 281-311.
Ding, Y. (2000). Accounting Education in France and Its
Comparison with Chinese One, http://www.hec.fr/heccon
tent/ download/4767/115024 (17.01.2019)
Dönmez, A. vd. (2010). Uluslararası Dört Muhasebe Eğitimi Dergisi Üzerine Bir
Literatür Taraması ve Analizi (2000-2008). Muhasebe Bilim Dünyası
Dergisi, 1, ss. 25-48
Gökten, P.O ve Gökten, S. (2016). Uluslararası Eğitim Standartlarına Genel
Bakış: Geçerliğinin Türkiye Açısından Değerlendirilmesi. Gazi Üniversitesi
Sosyal Bilimler Dergisi. 3(6). ss. 49-66
Güneş, F. (2012). Bologna Süreci ile Yükseköğretimde Öngörülen Beceri ve
Yetkinlikler. Yükseköğretim ve Bilim Dergisi. 2(1), ss. 1-9
234
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Kenny, S.Y. ve Larson, R. K (2018). A Review and Analysis of Advances in
International Accounting Research, Journal of International Accounting,
Auditing And Taxation, 30, ss. 117-126
Kutlu, H.A ve Öztürk, S. (2015). Muhasebe Eğitiminde “Alternatif Ölçme ve
Değerlendirme Yöntemleri” ÜzerineGörüşler. Journal of Accounting,
Finance and Auditing Studies. 1(4), ss. 1-22
Nair, R. D. ve Frank, W. G. (1980), “The Impact of Disclosure and Measurement
Practices on International Accounting Classification”, The Accounting
Review, Vol. 55, No. 3, 426-450
Paisey, C., & Paisey, N. J. (2004), “An Analysis of Accounting Education
Research in Accounting Education: An İnternational Journal—1992–2001”
Accounting Education, 13(1), 69–99.
Pratama, A. (2015). Bridging The Gap Between Academicians and Practitioners
On Accountant Competencies: An Analysis of International Education
Standards (IES) Implementation On Indonesia’s Accounting, Social and
Behavioral Sciences 211, 19-26.
Rebele, J.E, Stout, D.E, Hassell, J.M (1991), “A Review of Empirical Research
in Accounting Education: 1985- 1991”, Journal of Accounting Education,
9(2), 167-231.
Şengel, S. (2011). Türkiye’de Muhasebe Meslek Elemanı Talebi Üzerine Bir
Araştırma, Muhasebe ve Finansman Dergisi, Sayı 50, Nisan, ss. 167-180.
Tavşancıl, E., & Aslan, E. (2001). İçerik analizi ve uygulama örnekleri. Epsilon
Yayınları: İstanbul.
Terzi, vd. (2013). Bologna Sürecinin Muhasebe Eğitimine Etkisi:
Üniversitelerinİşletme Bölümlerinin Ders Programları Üzerine Bir
İnceleme. Muhasebe ve Finansman Dergisi, Temmuz, 83-100
Ünal, O. ve Doğanay, M (2009). Lisans Düzeyindeki Muhasebe Eğitiminin
Etkinliği: Sayıştay Özelinde Ampirik Bir Çalışma, Sayıştay Dergisi, Sayı
74-75, Temmuz- Aralık, ss. 117-138.
Wallace, R. S. O. (1987), Disclosure of Accounting Information in
DevelopingCountries: A Case Study of Nigeria, Ph. D. Thesis, University of
Exeter, UK.
http://bologna.yok.gov.tr/ (17.01.2019)
www.ifac.org (19.01.2019)
235
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Türkiye’de Muhasebe Eğitimi: Lisans Müfredatlarının İncelenmesi
Büşra TOSUNOĞLU1
Selim CENGİZ2
ÖZ
Bu çalışmanın amacı, Türkiye’de muhasebe eğitiminin ve ders müfredatlarının
incelenmesidir. Bu kapsamda çalışmada, Türkiye’deki devlet ve vakıf üniversitelerinin
ilgili fakültelerinde yer alan muhasebe derslerinin incelemesi yapılarak, uygulamalı,
teorik, zorunlu ve seçmeli dersler tarama ve doküman analizi yöntemiyle incelenmiştir.
Ayrıca muhasebe alanında uzmanlaşan akademisyenlerle ve muhasebe meslek
mensuplarıyla görüşmeler yapılmıştır. Yapılan görüşmeler sonucunda gerek
akademisyenler gerekse meslek mensupları, muhasebe eğitimine yönelik ortak görüş
olarak muhasebe müfredatlarının belirlenmesi aşamasında sektörün ihtiyaçlarının göz
ardı edilmemesi gerektiğini ifade etmişlerdir. Ayrıca çalışma sonuçları devlet ve vakıf
üniversitelerinin ilgili fakültelerinin müfredatlarında yer alan muhasebe derslerinin sayıca
fazla olduğu, bu fazlalığın ise farklı isimlerle aynı içeriğe sahip muhasebe derslerinin
olmasından kaynaklı olduğu tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Muhasebe Eğitimi, Ders Müfredatı, Akademisyen ve Meslek Mensupları
JEL Sınıflandırılması: M40, M41, M42
Accounting Education in Turkey: Examinatıon of Undergraduate
Curriculum
ABSTRACT
The aim of this study includes the examination of accounting education and curriculum
in Turkey. In the study by examining the accounting courses located in the relevant
faculties of state and private universities in Turkey, practical, theoretical, compulsory and
elective courses are studied by the method of scanning and document analysis. In
addition, interviews were conducted with academicians who specialize in accounting and
accounting professionals. As a result of the interviews, it is stated that the common views
of both academicians and professions about accounting education are not to ignore the
needs of the sector at the stage of determining the curricula. In addition, the results of the
study show that there are a large number of accounting courses in the curricula of the
1 Dr. Öğr. Üyesi, Gümüşhane Üniversitesi, İ.İ.B.F., İşletme Bölümü,
busra.tosunoglu@gumushane.edu.tr 2 Doç. Dr., Çankırı Karatekin Üniversitesi, İ.İ.B.F., Bankacılık ve Finans Bölümü,
scengiz@karatekin.edu.tr
236
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
related faculties of state and foundation universities, and this surplus is due to the fact that
accounting courses have the same content with different names.
Keywords: Accounting Education, Curriculum, Academicians and Accounting Professions
JEL Classification: M40, M41, M42
1. Giriş
Ülkemizde iktisadi ve idari bilimler fakülteleriyle birlikte (İİBF) muhasebe
eğitiminin verildiği ilgili fakültelerde yer alan muhasebe derslerine yönelik teorik
ve uygulamalı derslerin ne kadar sıklıkta olduğu ve verilme biçimlerinin nasıl
olması gerektiği uzun zamandır tartışma konusu olmuştur. Sözkonusu tartışma
konusunun temelini, ilgili fakültelerde verilen muhasebe ders içeriklerinin sektör
taleplerine göre mi yoksa fakültenin belirlemiş olduğu hedefler doğrultusunda mı
olması gerekliliği oluşturmaktadır. Ancak eğitimin temel amacı sektörün
beklentilerine yönelik işgücü değil donanımlı insan yetiştirmek olmalıdır
(Yıldırım, 2006: 123).
İşletmelerin faaliyet sonuçlarının belirli bir düzen dâhilinde kaydedilme,
raporlanma ve analiz edilme ihtiyacından hareketle, muhasebe meslek
mensuplarının bu ihtiyaca sağlıklı cevap verebilmeleri için muhasebe eğitimine
yönelik gelişmeleri dikkatle takip etmelidir (IFAC, 2003: 28; Wilkin ve Collier,
2009: 49). Bu nedenle üniversitelerde muhasebe ve finans müfredatlarının yanı
sıra organizasyon, teknoloji, beceri ve mesleki değerlere yönelik derslerinde
muhasebeyle koordineli bir şekilde verilmesi gerekmektedir.
Devlet ve vakıf üniversitelerinde verilen muhasebe ders içeriklerine yönelik
incelemenin temelini oluşturan bu çalışmanın örneklemini Türkiye’de eğitim ve
öğretim verilen üniversitelerde muhasebe eğitiminin verildiği ilgili fakülteleri
oluşturmaktadır. Bu bağlamda öncelikli olarak Türkiye’de lisans düzeyinde
muhasebe eğitimi veren fakülteler belirlenerek, muhasebe derslerinin ağırlıklı
olarak verildiği fakülteler tespit edilmiştir. Daha sonra bu derslerin verildiği
yıllar, derslerin zorunlu/seçmeli ve teorik/uygulama şeklinde ayrımına yönelik
durum değerlendirmesi, tarama ve doküman analiz yöntemi kullanılarak
yapılmıştır. Ayrıca muhasebe alanında yetkin akademisyenlerle ve muhasebe
meslek mensuplarıyla görüşmeler yapılarak Türkiye’de ki muhasebe eğitiminin
genel değerlendirilmesi yapılmıştır.
237
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
2. Literatür Taraması
Doküman analizi, çalışmaların amaçlarına yönelik verilere ulaşma dokümanların
incelenmesidir. Bu yöntem, günümüzde sıklıkla kullanılan bir yöntem olarak
literatürde yerini almaktadır. Söz konusu analiz yöntemi, araştırılmak istenen
duruma ilişkin bilgileri içeren yazılı materyallerin incelenmesini içermektedir
(Madge, 1965: 75). Doküman analizi yapılırken beş aşama takip edilmektedir. Bu
aşamalar; a) Dokümanlara ulaşma, b) dokümanların orijinalliği, c) dokümanların
anlaşılabilirliği, d) dokümanların analizi ve e) dokümanların kullanımıdır.
Muhasebe eğitimine yönelik yapılan literatür uluslararası ve ulusal olarak Tablo
1 ve Tablo 2’de sunulmaktadır. Söz konusu çalışmalar uluslararası ve ulusal
çalışmalar olarak iki kısma ayrılmıştır. Uluslararası literatüre ilişkin
değerlendirmeler Tablo 1’de ulusal literatüre ilişkin değerlendirmeler ise Tablo
2’de özetlenmiştir.
Tablo 1. Muhasebe Eğitiminde Müfredata Yönelik Uluslararası Literatür
Yazarlar/ Çalışma
Yılı
Açıklama
Daroca ve Nourayi
(1994) Çalışmalarında muhasebe eğitiminde bilginin yanı sıra tutum
ve yeteneğinde yer almasının gerekliliğini ifade etmişlerdir. Kachelmeier
(2001)
Çalışmasında muhasebe eğitimine yönelik ders içeriklerinin,
müfredatın ve pedagojinin, fakültelerin gelişimi açısından
önemli kriterler olduğunu ifade etmişlerdir.
Blackwell
(2003)
Çalışmalarında muhasebe eğitimi alan öğrencilerin muhasebe
derslerine yönelik olumsuz tutum sergilediklerini ifade
etmişlerdir.
Bierstaker, vd.
(2004)
Çalışmalarında üniversitelerde verilen muhasebe eğitiminin
durumunu ve verimliliğini incelemişlerdir. Çalışma
sonuçları, muhasebe eğitimi ile kariyer arsında belirgin bir
boşluğun olduğu ve bu boşluğun giderilmesi gerektiği ifade
edilmiştir.
Staftel
(2005)
Çalışmasında muhasebe eğitiminin yetersiz olduğunu ve
muhasebe uygulamalarından kopuk olduğu ifade etmiştir.
Rezaee
(2006)
Çalışmasında muhasebe araştırmalarında ve uygulamalarında
belirgin bir boşluğun olduğunu, muhasebe uygulamalarının
ve dolayısıyla muhasebe eğitiminin geliştirilmesi gerektiğini
ifade etmiştir.
Blackmore ve
Blackwell
(2006)
Çalışmalarında üniversitelerde verilen muhasebe eğitiminin
öneminden bahsetmişlerdir. Söz konusu eğitiminin sektörün
taleplerin doğrultusunda güncellenmesi gerektiği de
çalışmada ifade edilmiştir.
238
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Muhasebe eğitiminde müfredatlara yönelik uluslararası literatür genel olarak
değerlendirildiğinde; lisans düzeyinde verilen muhasebe müfredatlarının
öğrencilerin gelişimine ve sektörün taleplerine göre yeniden revize edilmesi
gerekliliği görülmektedir.
Tablo 2. Muhasebe Eğitiminde Müfredata Yönelik Ulusal Literatür
Yazarlar/Çalışma
Yılı
Açıklama
Zaif ve Ayanoğlu
(2007)
Çalışmalarında Türkiye’de bulunan devlet ve vakıf
üniversitelerinin işletme bölümlerinin ders programlarını
inceleyerek muhasebe müfredatlarının yetersiz olduğu
sonucuna ulaşmışlardır.
Subaşı ve Demir
(2009)
Çalışmalarında fakültelerde verilen muhasebe müfredatına
ilişkin bir analiz gerçekleştirmişlerdir. Çalışma sonuçlarına
göre 170 farklı isimde muhasebe derslerinin verildiği, devlet
üniversitelerinin tamamında seçmeli muhasebe derslerinin
vakıf üniversitelerine göre daha çok olduğunu ifade
etmişlerdir.
Pehlivan ve Dursun
(2012)
Çalışmalarında üniversitelerin muhasebe müfredatlarına adli
muhasebe dersinin eksikliğinden hareketle bu dersin
gelişimine yönelik bir takım önerilerde bulunmuşlardır.
Terzi vd.
(2013)
Çalışmalarında Devlet ve vakıf üniversitelerinde işletme
bölümlerinin ders programlarını inceleyerek muhasebe
müfredatlarında muhasebe eğitimi standartlarına yönelik 2
devlet üniversitesinde zorunlu, 16 devlet ve 5 vakıf
üniversitesinde ise seçmeli olarak yer aldığını tespit
etmişlerdir.
Gökçen vd.
(2015)
Çalışmalarında Türkiye’de bulunan devlet üniversitelerinin
işletme bölümlerinde TMS/TFRS’ye ilişkin derslerin
verilme durumun inceleyerek söz konusu standartlarla ilgili
derslerin içeriğinin nasıl olması gerektiğinden de
bahsetmişlerdir.
Karaca vd.
(2016)
Çalışmalarında Türkiye’de lisans düzeyinde verilen
muhasebe eğitiminin Uluslararası Muhasebe Eğitimi
Standartlarına uygunluğunu değerlendirmişlerdir. Çalışma
sonuçlarına göre muhasebe derslerinin içeriklerinin büyük
ölçüde Uluslararası/ Türkiye Finansal Raporlama
Standartlarına uygun olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Can ve Demirci
(2016)
Çalışmalarında uluslararası muhasebe eğitiminde
standartların ne şekilde yer aldığına ilişkin bir araştırma
yapmışlardır.
239
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Güney
(2016)
Çalışmalarında muhasebe eğitiminde denetim
standartlarının nasıl ve ne şekilde yer aldığını
incelemişlerdir.
Kara vd.
(2016)
Çalışmalarında Türkiye’de yer alan devlet ve vakıf
üniversitelerin TMS/TFRS ile ilgili derslerin verilme
durumunu inceleyerek devlet üniversitelerinin lisans
düzeyinde %60, yüksek lisans düzeyinde %67 ve doktora
düzeyinde %74 oranında ilgili dersin olmadığını tespit
etmişlerdir. Benzer şekilde vakıf üniversitelerinde de büyük
oranda söz konusu dersin olmadığı çalışma sonuçlarında
ifade edilmiştir.
Altınay
(2016)
Çalışmasında üniversitelerde verilen muhasebe eğitimine
yönelik bir araştırma yaparak muhasebe eğitiminin nasıl
olması gerektiğinden bahsetmiştir.
Öztürk ve Erdoğan
(2017)
Çalışmalarında Antalya, Isparta ve Burdur’da yer alan
üniversitelerdeki muhasebe eğitimine yönelik içerik analizi
gerçekleştirmişlerdir. Çalışma sonuçlarına göre muhasebe
derslerinin sayıca yeterli olmasına rağmen yeni derslerinde
ilave edilmesi gerektiğini ifade etmişlerdir.
Muhasebe eğitiminde müfredatlara yönelik ulusal literatür genel olarak
değerlendirildiğinde ise; Türkiye’de bulunan üniversitelerin lisans eğitimlerinde
muhasebe derslerine yönelik içerik analizlerinin yapılarak hangi derslerin yoğun
olarak verildiği ve muhasebe müfredatlarında yer almayan ancak önemli olan
derslerin neler olduğunun incelendiği görülmektedir.
3. Yöntem
Türkiye’deki ilgili fakültelerin müfredatlarında yer alan muhasebe derslerinin
incelendiği bu çalışmada veriler, tarama ve doküman analizi yöntemi kullanılarak
incelenmiştir. İnceleme kapsamında a) muhasebe derslerinin ağırlıklı olarak
üniversitelere (devlet-vakıf) dağılımı ve b) verilen derslerin zorunlu-seçmeli
olarak ayrımı yapılmıştır. Ayrıca çalışmada doküman analizinin yanı sıra
muhasebe alanında uzmanlaşan akademisyenler ve muhasebe meslek
mensuplarıyla görüşmeler yapılarak Türkiye’de muhasebe eğitiminin mevcut
durumu ve var olan eksikliklerin neler olduğu tespit edilmiştir. Verilere, Yüksek
Öğretim Kurulu’nun web sitesinden (http://www.yok.gov.tr/) ulaşılmıştır.
240
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
4. Araştırmanın Bulguları
Yükseköğretim Kurulu web sayfasından alınan bilgilere göre Türkiye’de 129
devlet, 72 vakıf üniversitesi olmak üzere toplam 181 üniversite bulunmaktadır.
Aktif bir şekilde eğitim veren ve ders programları internet sitesinde yer alan 104
devlet üniversitesi ve 51 vakıf üniversitesi çalışma kapsamına dâhil edilmiştir.
Devlet ve vakıf üniversiteleri için ayrı olarak yapılan analiz sonuçlarına ilgili
fakültelerde verilen muhasebe derslerin zorunlu ve seçmeli olarak ayrımına
ilişkin bilgiler aşağıda sırasıyla belirtilmiştir.
Tablo 3. Devlet Üniversitelerinde Verilen Zorunlu Muhasebe Dersleri
Dersin Adı Verilen Üniversite Sayısı
Banka ve Sigorta Muhasebesi 1
Bilgisayarlı Muhasebe 17
Dış Ticaret İşlemleri 1
Dönem Sonu Muhasebe İşlemleri 15
Envanter Bilanço 49
Finansal Muhasebe 29
Genel Muhasebe 84
İhtisas Muhasebesi 1
İleri Muhasebe 1
Maliyet Yönetimi 1
Maliyet Muhasebesi 97
Muhasebe Denetimi 75
Şirketler Muhasebesi 60
Yönetim Muhasebesi 51
241
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Tablo 4. Devlet Üniversitelerinde Verilen Seçmeli Muhasebe Dersleri
Dersin Adı Verilen Üniversite Sayısı
Adli Muhasebe ve Hile 3
Banka ve Sigorta Muhasebesi 20
Bilgisayarlı Muhasebe 63
Davranışsal muhasebe 2
Denetim Standartları 2
Çevre Muhasebesi 3
Devlet Muhasebe Sistemi 3
Dış Ticaret İşlemleri 25
Enflasyon Muhasebesi 2
İç Denetimin Temelleri 6
İleri Muhasebe 8
İhtisas Muhasebesi 8
İnşaat Muhasebesi 2
Kar Amacı Gütmeyen Kuruluşlarda Muhasebe 1
Konaklama Muhasebesi 1
Maliyet Yönetimi 3
Muhasebe Araştırmaları 1
Muhasebe Sistemi Tasarımı 1
Muhasebede Seçilmiş Konular 1
Muhasebe Bilgi Sistemleri 16
Muhasebe Sistemi ve Uygulamaları 1
Muhasebe ve Finansmanda Güncel Konular 4
Muhasebe Meslek Hukuku ve Etik 12
Muhasebe Mesleği ve Kariyeri 1
Muhasebe Organizasyon 12
Muhasebe Standartları 45
Muhasebede Paket Programlar 3
Muhasebe Seminerleri 1
Muhasebede Değerleme 1
Muhasebe Uygulamaları 8
Sektörel Muhasebe 5
Sermaye Piyasası Aracı Kurumları Muhasebesi 1
Stratejik Yönetim ve Muhasebe Teknikleri 1
Şirketler Muhasebesi 12
Tek Düzen Muhasebe Sistemi 1
Türev Ürünler ve Muhasebesi 1
Uzmanlık Muhasebesi 5
Uluslararası Muhasebe 3
Vergi Uygulamaları ve Muhasebesi 9
Yönetim Muhasebesi 24
242
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Tablo 3 ve 4’te belirtildiği gibi devlet üniversitelerinin ilgili fakültelerinin
müfredatlarında yer alan zorunlu ve seçmeli muhasebe dersleri sayıca fazladır.
Bu fazlalığı aynı ders içeriklerine sahip farklı isimlerin verildiği dersler de
sağlamaktadır. Örneğin, bazı üniversitelerde “Genel Muhasebe” adı altında
zorunlu olarak verilen ders bazı üniversitelerde “Finansal Muhasebe” ismiyle
verilmektedir. Ayrıca bazı derslerin de hem zorunlu hem de seçmeli ders olarak
müfredatta yer aldığı görülmekte ve bu durum üniversitelerin genelinde müfredat
bazında bir uyumun olmadığını göstermektedir. Örneğin Yönetim Muhasebesi
dersi bazı üniversitelerin müfredatında zorunlu ders olarak yer alırken bazı
üniversitelerde ise seçmeli ders olarak okutulmaktadır. Derslerin verilme sayısına
bakıldığında Maliyet Muhasebesi (97), Genel Muhasebe (84) ve Muhasebe
Denetimi (75) derslerinin çoğu üniversitede zorunlu olarak yer aldığı
görülmektedir.
Tablo 5. Vakıf Üniversitelerinde Verilen Zorunlu Muhasebe Dersleri
Dersin Adı Verilen Üniversite Sayısı
Dış Ticaret İşlemleri Muhasebe 1
Dönem Sonu Muhasebe Uygulamaları 1
Finansal Muhasebe 30
Genel Muhasebe (I-II) 12
İç Denetim 1
Maliyet Muhasebesi (I-II) 20
Muhasebenin Temel İlkeleri(I-II) 3
Muhasebe İlkeleri (I-II) 7
Muhasebe Denetimi 9
Muhasebe Prensipleri 1
Şirketler Muhasebesi 4
Türk Muhasebe ve Vergi Sistemleri 1
Uluslararası Muhasebe Standartları 2
Yönetim Muhasebesi 20
Yönetim ve Maliyet Muhasebesi 3
243
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Tablo 6. Vakıf Üniversitelerinde Verilen Seçmeli Muhasebe Dersleri
Dersin Adı Verilen Üniversite Sayısı
Banka İşlemleri ve Muhasebesi 1
Bilgisayarlı Muhasebe Uygulamaları 4
Dış Ticaret İşlemleri ve Muhasebesi 1
Hukukçular için Temel Muhasebe ve Finans 1
Lojistikte Muhasebe 1
Maliyet Muhasebesi 3
Muhasebede Bilgisayar Uygulamaları 1
Muhasebe Denetimi 3
Muhasebe Standartları 1
Muhasebe Bilgi Sistemleri 1
Muhasebede Güncel Konular 1
İleri Muhasebe 1
İhtisas Muhasebesi 1
Sağlık Kurumlarında Muhasebe Sistemleri 1
Şirketler Muhasebesi 1
Uluslararası Muhasebe ve Raporlama Standartları 3
Uygulamalı Muhasebe 1
Vergilendirme ve Muhasebe Uygulamaları 2
Yönetim Muhasebesi 5
Vakıf üniversitelerinin ilgili fakültelerinde yer alan zorunlu ve seçmeli muhasebe
derslerine ilişkin bilgiler Tablo 5 ve Tablo 6’da belirtilmektedir. Tablo 5’e
bakıldığında vakıf üniversitelerinin büyük çoğunluğunda sırasıyla Finansal
Muhasebe, Maliyet Muhasebesi ve Yönetim Muhasebesi derslerinin yer aldığı
görülmektedir. Vakıf üniversitelerinin müfredatlarında yer alan seçmeli derslere
bakıldığında farklı isimlerde muhasebe derslerinin yer aldığı görülmektedir.
Ayrıca devlet üniversitelerinde olduğu gibi farklı üniversitelerde aynı dersin
zorunlu veya seçmeli olarak yer aldığı görülmektedir.
Çalışmada ayrıca niteliksel görüşme yöntemlerinden birisi olan görüşmeye dayalı
analizinin yapılabilmesi için derinlemesine görüşme, açık uçlu mülakatlar ve
yazılı dokümanlar kullanılmıştır. Bireylerin deneyimleri, düşünceleri, duyguları
ve bilgi birikimlerinden faydalanılma olarak tanımlanan görüşmeler (Patton,
2014:15) müfredatların gözden geçirilmesi aşamasında oldukça önemlidir.
Üniversitelerde verilen muhasebe müfredatlarına yönelik yapılan görüşmelerde
akademisyen ve meslek mensuplarının görüşlerine yer verilen bu çalışmada
görüşme soruları Tablo 7’de yer almakta olup ele edilen sonuçlar ele alınmıştır.
244
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Tablo 7. Türkiye’deki Muhasebe Eğitimine Yönelik Görüşme Soruları
Görüşme Soruları
Türkiye’de lisans düzeyinde verilen muhasebe eğitimini nasıl değerlendirirsiniz?
Size göre Türkiye’de muhasebecilik eğitimiyle ilgili en temel sorunlar nelerdir?
Size göre Türkiye’de muhasebe eğitiminin tek tek fakülteler bazında değil, daha
büyük ölçekte (YÖK, fakülteler, sektör gibi) değerlendirilip radikal değişiklikler
yapılması gerekliliği var mıdır?
Türkiye’de muhasebe eğitiminin kalitesini artırmaya yönelik önerileriniz nelerdir?
Bölümünüzde muhasebe alanına yönelik ders müfredatları hangi sıklıkta revize
edilmektedir ve revize edilirken hangi kriterlerle hareket edilmektedir?
“Türkiye’de lisans düzeyinde verilen muhasebe eğitimini nasıl
değerlendirirsiniz?” sorusuna yönelik gerek akademisyenlerin gerekse meslek
mensupları görüşlerine yer verildiğinde akademisyenlerin ve meslek
mensuplarının ortak görüşünün müfredatlarda yer alan ders çeşitliliğinin ve
içeriklerinin yeterli olmasına rağmen uygulama noktasında eksikliklerin olduğu,
bu durumun da alınan eğitimin sektörün gerisinde kalmasına yol açtığı
belirtilmektedir. Bu nedenle muhasebe eğitiminin birbirinden bağımsız ilerleyen
uzun soluklu ve zahmetli bir süreç olmasından ziyade, ülkemizde mevcut
düzenlemelerle birlikte sektör uygulamalarını da kapsayan, ihtiyaca uygun,
kullanılabilir, güncel bilginin eş-anlı olarak müfredatlara yansıtılması gerekliliği
sonucuna varılmaktadır. Ayrıca işletme dışında diğer iktisadi bölümlerde verilen
muhasebe eğitiminin yeterli olmadığı ve bu durumun ilerde mali yapıya sahip bir
kurumda çalışacak olan yükseköğretim mezunu bireylerin sıkıntı yaşamasına
sebep olacağı söylenmektedir.
“Size göre Türkiye’de muhasebecilik eğitimiyle ilgili en temel sorunlar
nelerdir?” sorusuna yönelik gerek akademisyenlerin gerekse meslek mensupları
görüşlerine yer verildiğinde akademisyenlerin ve meslek mensuplarının ortak
görüşünün fakültelere öğrenci kabulündeki fazla kontenjan ve yukarıda da
bahsedildiği gibi teori-pratik uyumsuzluğu olduğu belirtilmektedir. Ayrıca
öğrencilerin ezbere dayalı bir sistemi benimsemesi, analitik çözümden bihaber
olmalarına yol açmakta bu durum da farklı bir sorun karşısında ne yapılacağını
bilememelerine yol açmaktadır.
245
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
“Size göre Türkiye’de muhasebe eğitiminin tek tek fakülteler bazında değil, daha
büyük ölçekte (YÖK, fakülteler, sektör gibi) değerlendirilip radikal değişiklikler
yapılması gerekliliği var mıdır?” sorusuna yönelik gerek akademisyenlerin
gerekse meslek mensupları görüşlerine yer verildiğinde kesinlikle gerekli olduğu
belirtilmiştir. Sektör temsilcileri ile YÖK’ün birlikte yapacağı değerlendirmeler
neticesinde mezunlardan beklenen donamımın belirlenmesi ve beklenen
donanımın sağlanması için müfredatlarda gerekli düzenlemelerin YÖK
tarafından yönlendirilmesinin gerekliliği belirtilmiştir.
“Türkiye’de muhasebe eğitiminin kalitesini artırmaya yönelik önerileriniz
nelerdir?” sorusuna yönelik gerek akademisyenlerin gerekse meslek mensupları
görüşlerine yer verildiğinde müfredatın ve mümkünse ders materyallerinin
iyileştirilmesi, muhasebe eğitiminin meslek eğitimi olduğuna yönelik tanıtıcı ve
yönlendirici çalışmaların yapılması, ulusal ve uluslararası standartların ve
güncellemelerinin müfredata aktarılması eğitimin kalitesini artırmaya yönelik
öneri niteliği taşımaktadır.
“Bölümünüzde muhasebe alanına yönelik ders müfredatları hangi sıklıkta revize
edilmektedir ve revize edilirken hangi kriterlerle hareket edilmektedir?”
sorusuna yönelik akademisyenlerin görüşlerinde farklılıkların olduğu
gözlenmektedir. Bazı üniversitelerde müfredat değişiklikleri genellikle ulusal ve
uluslararası alandaki yeniliklere ve değişikliklere uygun olarak her yıl revize
edilmekteyken, bazı üniversitelerde ise hemen hemen üç yılda bir revize
edilmektedir.
5. Sonuç
Kaliteli muhasebe meslek mensuplarının yetişebilmesi, muhasebe
uygulamalarında doğru, güvenilir ve objektif davranılabilmesi etkin ve verimli
bir muhasebe eğitiminin varlığıyla mümkündür. Kaliteli muhasebe eğitimi için
ise alanında uzman kişilerin yanı sıra eğitim müfredatlarının da ihtiyaçlar
doğrultusunda düzenlenmesi gerekmektedir. Söz konusu gereklilik
üniversitelerin ilgili bölümlerinden mezun olan öğrenciler, sektöre geçiş
yaptıklarında ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle yükseköğretim kapsamında verilen
muhasebe eğitimine ilişkin müfredatlar günümüz şartlarına göre revize edilerek
teknolojik gelişimlere uygun bir hale getirilmelidir. Bu doğrultuda çalışmanın
246
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
amacı Türkiye’deki üniversitelerin ilgili bölümlerinde verilen muhasebe
eğitimine ilişkin müfredatların belirlenmesini içermektedir. Çalışmada ayrıca
Türkiye’de ki muhasebe eğitiminin mevcut durumuna ilişkin
değerlendirilmelerin yapılabilmesi için alanında uzman akademisyenlerin ve
meslek mensuplarının görüşleri alınmıştır.
Çalışmada ilk olarak devlet ve vakıf üniversitelerinin ilgili fakültelerinin
müfredatlarında yer alan muhasebe derslerinin zorunlu ve seçmeli olarak ayrımı
yapılmıştır. Bu ayrıma ilişkin olarak genel bir değerlendirme yapılacak olursa
fakültelerde yer alan zorunlu ve seçmeli muhasebe derslerinin saatleri (AKTS)
farklılık göstermektedir. Belirli bir standart oluşturabilmek adına
üniversitelerdeki aynı özelliğe sahip derslerin saatlerinin aynı olması
gerekmektedir.
Üniversitelerin müfredatlarında yer alan farklı isimde ancak içeriğinin aynı
olduğu derslerin bulunduğu görülmektedir. Ayrıca uygulamaya yönelik olan ders
olarak verilen bilgisayarlı muhasebe derslerine daha fazla ağırlık verilmeli, bu
derste öğretilen paket programların çeşitlerinin artırılması öğrencilerin iş
hayatında kullanımı noktasında katkı sağlayacaktır. Elektronik ortamda
kullanılan E-defter, E-fatura- E-imza gibi uygulamalar eğitim sürecinde
öğrencilere tanıtılarak kullanılmalıdır. Muhasebe kayıtlarının kâğıt üzerinde
anlatılmasından ziyade elektronik ortamda kullanılması gerekmektedir.
Üniversitelerde yer alan seçmeli muhasebe derslerinin sayılarının artırılması
gerekmektedir. Örneğin adli muhasebe, iç denetim, vergilendirme ve
muhasebeleştirilme ve bilgisayarlı muhasebe gibi derslerin hemen hemen bütün
üniversitelerin müfredatlarında yer alması gerekmektedir.
Son olarak ise çalışmaya katkı sağlaması açısından alanında uzman ve meslek
mensuplarıyla görüşmeler yapılmıştır. Akademisyenler ile yapılan görüşme
sonuçlarına göre;
Üniversitelerde çok fazla teorik muhasebe dersinin olduğu,
Muhasebe eğitiminin yapısı gereği tek başına teorik düzeyde yeterli
olmadığı,
Öğrencilerin analitik çözümden ziyade ezbere yönelmesi,
İlgili fakültelerdeki kontenjanların sayıca fazla olması,
247
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Teori ve uygulamaya yönelik derslerin uyumsuzluğu,
Muhasebe derslerinin eğitim-öğretimin ilk yılında yer almasının öğrenciler
açısından ön yargı oluşturması ve
Muhasebe derslerinin hangi dönemde zorunlu olarak verilmesi gerektiğinin
net olamaması gibi tespitler yapılmıştır.
Meslek mensuplarıyla yapılan görüşme sonuçlarına göre ise;
Muhasebe uygulamaları, muhasebe mesleğinin kalitesi, mesleki staj eğitimi
ve mesleki sınavlar açısından üniversitelerde verilen muhasebe eğitiminin
çok önemli olduğu,
Muhasebe sisteminin özelliği gereği teori ve uygulamanın bir arada
yürütülmesi gerektiği,
Muhasebe eğitiminin içeriğinde bilginin yanı sıra etiksel açıdan karakterli
bireylerin yetiştirilmesine yönelik derslerin yer alması gerektiği,
Muhasebe eğitiminin nitelikli eleman yetiştirecek tarzda ve muhasebeyle
ilgili güncel gelişmelerin müfredata dâhil edilerek güncellenmesi gerekliliği
ve
Gelişmiş ülkelerde uygulamaya dâhil edilen standartların eğitim
müfredatlarına hızla alınması gerektiği ve üniversite, muhasebe meslek
organizasyonları ve sanayi işbirliğinin sağlanması gibi tespitler yapılmıştır.
Üniversitelerde verilen muhasebe eğitiminin temel amacı öğrencilerin almış
oldukları teorik bilginin uygulamada kullanılabilirliğinin artırılmasına yöneliktir.
Bu nedenle nitelikli meslek mensuplarının yetiştirilebilmesi için muhasebe
eğitimi müfredatlarında karar alabilme, analiz ve yorum yapabilme yeteneklerini
artırıcı derslerin dahil edilmesinde fayda vardır.
Bu çalışma ile birlikte Türkiye’de muhasebe eğitiminin hangi aşamada olduğu,
eksikliklerin neler olduğu, ne tür güncellemelerin yapılması gerektiğine yönelik
literatüre katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Gelecek çalışmalarda mevcut
müfredatın öğrenciler açısından değerlendirilmesi ve farklı ülkelerdeki
üniversitelerin muhasebe müfredatlarıyla karşılaştırmaları öneri niteliği
taşımaktadır.
248
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Kaynakça
Altınay, A., T. (2016). Muhasebe Eğitiminin Geleceğine Stratejik Bir Bakış.
İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi, 5(7), 2144-2150.
Bierstaker, J. L, Howe, M., ve Seol I. (2004). Accounting Majors’ Perceptions
Regarding The 150-Hour Rule. Issues in Accounting Education, 19 (1): 211–
227.
Blackmore, P., ve Blackwell, R. (2006). Strategic Leadership in Academic
Development. Studies in Higher Education, 31 (3): 373-387
Blackwell, R., ve Blackmore, P. (eds.) (2003). Towards Strategic Staff
Development in Higher Education. SRHE/Open University Press/McGraw
Hill, Maidenhead.
Can, A. V., ve Demirci, Ş. D. (2016). Uluslararası Muhasebe Eğitim Standardı 2
Muhasebe Eğitim Programlarının İçeriğine Uyum. Sakarya Üniversitesi
Örneği. Uluslararası Yönetim İktisat ve İşletme Dergisi, 319 -338.
Daroca, F. P., ve Nourayi, M. M. (1994). Some Performance And Attitude Effects
on Students In Managerial Accounting: Lecture vs. Self-Study courses.
Issues in Accounting Education, 9 (2): 319-329.
Gökçen, G., Ataman, B., Cebeci, Y. ve Cavlak, H. (2015). Türkiye'deki Devlet
Üniversitelerinin Lisans Programlarındaki Muhasebe Standartları Eğitimi
Üzerine Bir Araştırma. Marmara Üniversitesi Öneri Dergisi, 11(44), 121 -
145.
Güney, A. (2016). Muhasebe Eğitimi Üzerinde Denetim Standartlarının Etkisi.
Eğitim ve ÖğretimAraştırmaları Dergisi, 5, Özel Sayı, 338-342.
Kachelmeier, S. J. (2001). The Future of Accounting Education. White Paper,
August: 1-46.
Kara, S., Tuna, M. ve Hitay, K. (2016). Üniversitelerde Uluslararası Muhasebe
Standartları Eğitimi ve Balıkesir Üniversitesi’nde Bir Araştırma.
Uluslararası Alanya İşletme Fakültesi Dergisi, 8(1), 159-174.
Karaca, N., Sürmeli, D. ve Hocaoğlu, E. S. (2016). Türkiye'de Lisans Düzeyinde
Verilen Muhasebe Eğitiminin Muhasebe Alanında Yaşanan Gelişmeler
Işığında Değerlendirilmesi. Uluslararası Yönetim İktisat ve İşletme Dergisi
(ICAFR 16 Özel Sayı), 270 - 281.
Madge, J. (1965). The Tools of Science An Analytical Description of Social
Scinece. Anchor Books Doubleday and Comp.
249
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Öztürk, M.S. ve Erdoğan, M. (2017). Batı Akdeniz Bölgesinde Yer Alan
Üniversitelerdeki Muhasebe Eğitimine Yönelik Bir Araştırma. Mehmet Akif
Ersoy Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 9(21), 162-174.
Patton, Q. M. (2014). Nitel Araştırma ve Değerlendirme Yöntemleri, (Ç) Mesut
Bütün ve Selçuk Beşir Demir, Anakara: Pegem Akademi.
Pehlivan, A., ve Dursun, A. (2012). Türkiye’de Adli Muhasebe Eğitimine
Yönelik Bir Araştırma. Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler
Dergisi, 26(2), 129-141.
Rezaee, Z., Szendi, J. ve Robert C. (2006). Elmore International Accounting
Education: Insights from Academicians and Practitioners. The International
Journal of Accounting, 32(1): 99-117
Shaftel, J., ve Shaftel, T. L. (2005). The Influence of Effective Teaching In
Accounting On Student Attitudes, Behavior, And Performance. Issues in
Accounting Education, 20 (1): 231–246.
Subaşı, Ş., Demir, B. (2009). Fakültelerin İşletme Bölümlerinde Verilen
Muhasebe Derslerinin Durum Analizi. Muhasebe ve Finansman Dergisi, 44,
127-137.
Terzi, S., Şen, İ. K., ve Solak, B. (2013). Bologna Sürecinin Muhasebe Eğitimine
Etkisi; Üniversitelerin İşletme Bölümlerinin Ders Programları Üzerine Bir
İnceleme. Muhasebe ve Finansman Dergisi, 59, 83-100.
Yıldırım, A., ve Şimşek, H. (2006). Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma
Yöntemleri. (6. baskı) Ankara: Seçkin Yayıncılık
Yüksek Öğretim Kurulu (2019). http://www.yok.gov.tr. (Erişim: 10.01.2019)
Wilkin, C.,L., ve Collier P., A. (2009). A Problem-Based Approach to
Accounting Education: A Pragmatic
Appraisal of a Technologically Enabled Solution. International Journal Of
Education And Development Using Information And Communication
Technology, 5(2). 49-67.
Zaif, F., ve Ayanoğlu, Y. (2007). Muhasebe Eğitiminde Kalitenin Arttırılmasında
Ders Programlarının Önemi: Türkiye'de Bir İnceleme. Gazi Üniversitesi
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 9(1), 115 - 136.
250
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
251
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Türkiye’de Muhasebe ve Muhasebe - Finansman Doktora
Programlarındaki Derslere Yönelik Mevcut Durum Analizi ve Bir
Model Önerisi
Mustafa OĞUZ1
Hüseyin AKAY2
ÖZ
Doktora programları, öğrencilerin alanlarında uzmanlaşmasına ve orijinal çalışmalar
ortaya koymasına olanak sağlayan lisansüstü programlardır. Bu programlarda verilen
eğitim üst düzey çaba gerektiren zorlu bir süreçten oluşmaktadır. Bir akademisyen
açısından bu zorlu sürecin başarıyla tamamlanması, belki de elde edilebilecek en değerli
varlığa sahip olmak anlamına gelmektedir. Bir uygulamacı açısından ise, daha iyi bir iş
ve yeni istihdam olanakları anlamına gelmektedir. Bu sürecin öğrencilerin ve muhasebe
alanının ihtiyaçlarına cevap verebilmesi için yürütülen programların belirli bir düzeyde
olması beklenmektedir. Bunun sağlanmasında, muhasebe doktora programlarında verilen
dersler ve derslerin içerikleri oldukça önemli bir rol oynamaktadır. Bu çalışmada,
Türkiye’de doktora düzeyinde yürütülmekte olan muhasebe programlarında verilen
derslere ve ders içeriklerine yönelik bir model önerilmektedir. Bunun için, Türkiye’deki
ve gelişmiş bazı ülkelerdeki muhasebe doktora eğitiminin mevcut durumları ayrı ayrı ele
alınmakta olup, aradaki farklılıklar karşılaştırmalı olarak ortaya konulmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Muhasebe Doktora Programları, Muhasebe Eğitimi, Muhasebe.
JEL Sınıflandırması: M40, M41, M49.
The Current State Analysis for The Lectures in Accounting and
Accounting - Finance Doctoral Programs in Turkey
ABSTRACT
Doctoral programs are the programs that give opportunities for students to specialize and
produce original studies in their fields. The education provided in these programs involves
a difficult process, which requires exceptional effort. From an academician’s point of
view, completing this difficult process successfully might mean to have the most valuable
asset. From a practitioner’s point of view, it might mean a better job and new employment
1 Arş. Gör. Dr., Balıkesir Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü,
mustafaoguz@balikesir.edu.tr 2 Prof. Dr., Balıkesir Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü,
hakay@balikesir.edu.tr
252
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
opportunities. To make this process relevant to students and the field of accounting,
programs are expected to be at a certain level. Lectures and lecture contents play
important roles in making this happen. In this study, a model is suggested for the lectures
and the lecture contents provided in doctoral level accounting programs in Turkey. For
this, the current status of accounting doctoral education in Turkey and in some developed
countries is investigated separately, and differences between them are shown
comparatively.
Keywords: Accounting Doctoral Programs, Accounting Education, Accounting.
JEL Classification: M40, M41, M49.
1. Giriş
Doktora kelimesi İngilizce'de doctorate veya doctor of philosophy (PhD) olarak
bilinmektedir. Etimolojik açıdan philosophy veya philosophia, Antik
Yunanca'daki aşk anlamına gelen philos ve akıl anlamına gelen sophia
kelimelerinin birleşmesinden oluşmuştur. Hatta bu dönemde yaşayan felsefeciler
genellikle akıl aşığı olarak nitelendirilmektedir. Aslında bu kelimeler felsefenin
ve bilimin yapılmasında sürekli bir arzu ve akıl arayışının önemini
vurgulamaktadır (Barnacle, 2005: 182). Burada akıl ile anlatılmak istenenin salt
bir bilgi yığınından daha fazlası olduğunu düşünmek gerekmektedir. Akıl, sahip
olunan bilgilerin doğru bir şekilde ve sağlam bir bakış açısıyla kapsamlı bir
şekilde değerlendirilmesi ve anlaşılmasını ifade etmektedir. Buradan hareketle
doktora eğitiminin yalnızca bilgi yığınlarının mekanik bir şekilde öğrenildiği bir
eğitim aşaması olmadığını ve akıl unsurunun da bu eğitimin merkezinde
bulunduğunu belirtmek yerinde olacaktır.
Türkiye'de doktora; “lisansa dayalı en az altı veya yüksek lisans veya eczacılık
veya fen fakültesi mezunlarınca Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı tarafından
düzenlenen esaslara göre bir laboratuvar dalında kazanılan uzmanlığa dayalı en
az dört yarı yıllık programı kapsayan ve orijinal bir araştırmanın sonuçlarını
ortaya koymayı amaçlayan bir yükseköğretim” olarak tanımlanmaktadır (2547
sayılı Yükseköğretim Kanunu, md. 3). Doktora eğitimi alan kişilerden orijinal bir
çalışma ortaya koymak suretiyle çalışma alanlarına ilişkin mevcut bulunan bilgi
sınırlarını genişletmesi beklenmektedir. Söz konusu orijinal çalışmanın bir tez
formatında yazılması ve alanında uzman olan öğretim üyeleri karşısında bu
çalışmanın savunulması gerekmektedir. Bir doktora programının başarıyla
253
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
tamamlanması doktora unvanının kazanılmasına ve bu unvan ise sahiplerine
akademi camiasına öğretim üyesi olarak katılma imkanı vermektedir.
Bir eğitim programında müfredat ve onu oluşturan ders içerikleri, programın
başarısını doğrudan etkileyen faktörlerin başında gelmektedir. Herhangi bir
eğitim düzeyinde müfredat oluşturmak yeni bir ürün oluşturmaya benzemektedir.
Bir endüstri işletmesi için bir ürün ne ifade etmekteyse, yükseköğretim kurumları
açısından da müfredat onu ifade etmektedir.
Bir ürünün ortaya çıkarılmasında çeşitli aşamalar bulunmaktadır. Bunlar
potansiyel piyasalar üzerine çalışma yapılması, hammaddelerin
değerlendirilmesi, kaynakların değerlendirilmesi, rekabet üzerine çalışılması,
strateji geliştirilmesi, bir misyonun belirtilmesi, ürünün tasarlanması, üretim
sürecinin tasarlanması, değişimin uygulanması ve çıktıların gözlemlenmesi
aşamalarıdır. Bu aşamaların doktora düzeyinde eğitim veren yükseköğretim
kurumlarına uyarlanması mümkündür. Potansiyel piyasalar üzerine çalışma
yapılması aşamasında söz konusu kurumların doktora düzeyinde muhasebe
eğitimini talep eden çeşitli ölçeklerdeki özel işletmelerin ve kamu işletmelerinin
talepleri, yerel ve ulusal düzeyde yasal ve mesleki düzenlemeler, iktisadi ve
teknolojik gelişmeler gibi faktörleri dikkate alması gerekmektedir.
Hammaddelerin değerlendirilmesi aşamasında öğrencilerin eğitimin hammaddesi
olarak görülmesi ve öğrencilerin programa uygunluk açısından değerlendirilmesi
gerekmektedir. Kaynakların değerlendirilmesi aşamasında programların güçlü ve
zayıf yönlerin belirlenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir. Örneğin; bu
aşamada öğretim üyesi kadrosunun nicelik ve nitelik açısından yeterli olup
olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Rekabet üzerine çalışılması
aşamasında yükseköğretim kurumlarının, kendi doktora programlarında verilen
eğitim ile diğer üniversitelerdeki doktora eğitimlerini karşılaştırmaları ve sahip
oldukları avantajlı ve dezavantajlı yönleri ortaya koymaları gerekmektedir.
Strateji geliştirilmesi aşamasında üniversitelerin doktora mezunu olan öğrencileri
diğer üniversitelerden mezun olanlardan yetenek ve bilgi kapasiteleri itibariyle
ön plana çıkaracak çeşitli stratejiler geliştirilmesi gerekmektedir. Bir misyonun
belirtilmesi aşamasında üniversitenin kendisine muhasebe doktora eğitimi
açısından bir misyon tespit etmesi gerekmektedir. Bu misyonun programın
uluslararası çapta en iyi ders içeriklerine ve müfredatına sahip olmasına ilişkin
254
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
bir misyon olması mümkündür. Bundan sonraki aşamalar müfredatın
tasarlanması, diğer bir ifadeyle ders içeriklerinin ve programlarının
oluşturulmasını, bunların uygulanmasını ve programda eğitime devam eden ve
mezun öğrencilerin başarıları üzerinden sonuçların incelenmesini içeren
aşamalardan oluşmaktadır (Alver & Alver, 2014: 20-26).
Muhasebe eğitiminde uygulanması öngörülen müfredat ve ders içeriklerinin
oluşturulmasına etki eden pek çok faktör bulunmaktadır. Yetkinlik konusu bu
faktörlerden biridir. Son dönemde özellikle ABD’de yürütülen birtakım
çalışmalar sonucunda muhasebe akademisyenleri ve uygulamacıları açısından
muhasebe eğitiminde kapsamlı bir reform yapılması gerektiği tartışılmaya
başlanmıştır. Söz konusu reformların çeşitli eğitim modellerinin esas alınması
suretiyle yapılması tavsiye edilmektedir. Bu modellerden biri de yetkinliklerin
geliştirilmesine dayanan eğitim modelidir. Yetkinlik, arzulanan bir amaca veya
hedefe ulaşmak için birtakım faaliyetlerin ve fonksiyonların yerine getirilmesini
sağlayacak yeterli kapasite olarak tanımlanmaktadır (Abbasi, 2013: 3). Muhasebe
alanındaki yetkinlikler, işletmeye değer katılmasını ve daha müreffeh bir topluma
ulaşmaya katkıda bulunulmasını sağlayan ve ayrıca mesleğin teknik boyutunu
temsil eden yetkinlikler olarak ifade edilmektedir. Bu yetkinlikler şu şekilde
sıralanmaktadır (AICPA, 2018: 1-2):
Riskin değerlendirilmesi, risk analizleri ve yönetim,
Ölçüm analizleri ve yorumlanması,
Raporlama,
Araştırma,
Sistem ve süreç yönetimi ve
Teknoloji ve araçlar.
AICPA'ya benzer şekilde IAESB de muhasebe eğitiminde yetkinlik esaslı modeli
benimseme yönünde bir görüşe sahiptir. IFAC bünyesinde faaliyetlerini
yürütmekte olan IAESB, uluslararası ölçekte benimsenmek ve uygulanmak üzere
muhasebe eğitimlerine yönelik bir kavramsal çerçeve, eğitim standartları ve
bunlara ilişkin güncellemeler yayımlamaktadır. IAESB'ye göre yetkinlik üçe
ayrılmaktadır. Bunlardan birincisi teknik yetkinlik, ikincisi mesleki beceriler ve
üçüncüsü ise mesleki değerler, etik kurallar ile mesleki tutum ve davranışlardır.
Her bir yetkinlik türüne ilişkin öğrenme çıktıları IAESB tarafından IES 2 Initial
255
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Professional Development - Technical Competence, IES 3 Initial Professional
Development - Professional Skills ve IES 4 Professional Values, Ethics, and
Attitudes standartlarında ayrıntılı olarak belirtilmiştir.
IES 2'de teknik yetkinliğe ilişkin olarak finansal muhasebe ve raporlama, yönetim
muhasebesi, finans ve finansal yönetim, vergilendirme, denetim ve güvence,
yönetişim, risk yönetimi ve iç kontrol, ticaret hukuku ve düzenlemeleri, bilgi
teknolojisi, iş ve örgütsel çevre, iktisat, işletme stratejisi ve yönetim olmak üzere
11 adet teknik yetkinlik alanı belirlenmiştir (IES 2, para. 7). IES 3'te entelektüel,
kişilerarası işbirliği ve iletişim, bireysel ve örgütsel olmak üzere 4 adet mesleki
becerilere yönelik yetkinlik alanı belirlenmiştir (IES 3, para. 7). IES 4'te ise,
mesleki şüphecilik ve mesleki yargı, etik ilkeler ve kamu çıkarına bağlılık olmak
üzere mesleki değerler, etik ve tutumlara yönelik yetkinlik alanları belirlenmiştir
(IES 4, para. 11). IAESB bu standartlarda her bir yetkinlik alanına yönelik
öğrenme çıktılarını açıklamış olup, mesleki tecrübe ve sürekli mesleki gelişime
ilişkin konuları da açıklamıştır.
IAESB'ye göre, muhasebe mesleği finansal tablo kullanıcıları olarak tabir edilen
geniş bir karar verici kitlenin finansal ve finansal olmayan ihtiyaçlarını
karşılamaktadır. Muhasebenin sahip olduğu bu yetenek topluma değer katan
verimli bir iktisadi işleyişe de katkıda bulunmaktadır. Bunu sağlamak için
muhasebeden özellikle şu fonksiyonları yerine getirmesi beklenmektedir
(IAESB, 2017: 6):
İhtiyaca uygun ve gerçeğe uygun bir şekilde sunulması gereken finansal
ve finansal olmayan bilgilerin hazırlanması, analiz edilmesi ve
raporlanması,
Karar verme ve örgüt stratejilerinin belirlenmesi ve uygulanması
süreçlerine dahil olunması,
Finansal ve finansal olmayan bilgilerin denetlenmesi ile diğer güvence ve
danışmanlık hizmetlerinin sağlanması ve
İlgili vergisel bilgilerin hazırlanması ve analiz edilmesi.
Dünyada ve Türkiye'de lisansüstü düzeyde verilmekte olan muhasebe eğitimine
yönelik ders müfredatlarına bakıldığında, muhasebe eğitimine yönelik olarak
gerek AICPA gerekse de IAESB tarafından dikkate alınması öngörülen
256
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
düzenlemelerde muhasebenin karar vericilere sağladığı katkıların ve
fonksiyonlarının göz önüne alındığı ve ders içeriklerinin bu yönde geliştirilmeye
çalışıldığı anlaşılmaktadır.
Dünya çapında pek çok üniversitede lisansüstü düzeyde muhasebe eğitimi
verilmektedir. Lisansüstü düzeyde verilen muhasebe eğitimlerinin başarısı gerek
muhasebe akademi camiası gerekse de muhasebe uygulama camiası açısından
oldukça önemlidir. Günümüzde muhasebe alanına ilişkin lisansüstü programların
başarısını çeşitli kıstaslara göre değerlendiren ve elde edilen sonuçları düzenli
olarak yayımlayan çeşitli organizasyon ve kurumlar bulunmaktadır. Bunlar
arasında öne çıkanlar Times Higher Education, QS Top Universities ve ABD'de
yer alan Brigham Young Üniversitesi'dir. Bunların internet sitelerinde dünyadaki
üniversitelerin belirli bilim alanlarına, belirli bir ülke veya bölgeye ya da genel
olarak dünyada eğitim, araştırma, atıf gibi kıstaslara göre sıralamasını görmek
mümkündür. Bu sıralamalarda üstlerde yer alan üniversitelerin muhasebe eğitim
programları, müfredat ve ders içeriklerine bakıldığında, muhasebe eğitiminin
mevcut durumuna ve geleceğine ilişkin de bir projeksiyon ortaya
konulabilecektir. Bu çalışmada, Türkiye'de ve Brigham Young Üniversitesi
tarafından yapılan sıralama esas alınmak suretiyle dünyada verilmekte olan
doktora düzeyindeki muhasebe eğitiminin mevcut durumu ders içerikleri bazında
karşılaştırmalı olarak ele alınacak olup, Türkiye'ye yönelik bir model önerisinde
bulunulacaktır.
2. Yöntem
Bu çalışmanın amacı doğrultusunda öncelikle Türkiye'de muhasebe ve
muhasebe-finansman adı altında yürütülen doktora programlarının bulunduğu
üniversitelerin internet sitelerinde yer alan ders içeriklerine ulaşılmıştır. Daha
sonra dünyada muhasebe ve muhasebe-finansman adı altında yürütülen doktora
programlarındaki ders içeriklerine ulaşılmıştır. Bu çalışmanın yapıldığı tarih
itibariyle Türkiye'de 3'ü muhasebe doktora programı ve 10'u muhasebe-
finansman doktora programı adı altında olmak üzere toplam 13 üniversitede
doktora düzeyinde muhasebe eğitimi verilmektedir. İlgili üniversitelere ilişkin
bilgiler üniversite adlarının alfabetik sıralamasına göre Tablo 1'de yer almaktadır.
257
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Tablo 1: Çalışma Kapsamında Karşılaştırılacak Türkiye'deki Üniversite ve Programlara
İlişkin Bilgiler
Üniversitenin Adı İlgili Fakültenin veya
Enstitünün Adı
Doktora Programının
Adı
Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Muhasebe
Ankara Hacı Bayram Veli
Üniversitesi
Lisansüstü Eğitim
Enstitüsü Muhasebe ve Finansman
Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Muhasebe Finansman
Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Muhasebe
İnönü Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Muhasebe ve Finansman
İstanbul Arel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Muhasebe ve Finansman
İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Muhasebe
Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Muhasebe ve Finansman
Manisa Celal Bayar
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Muhasebe ve Finansman
Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Muhasebe ve Finansman
Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Muhasebe ve Finansman
(İngilizce)
Muğla Sıtkı Koçman
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Muhasebe ve Finansman
Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Muhasebe ve Finansman
Tablo 1'deki programların seçilmesinde Yükseköğretim Kurumu'nun resmi
internet sayfasındaki üniversitelerin tümü incelenerek doktora düzeyinde
muhasebe eğitimi veren ve program ismi olarak muhasebe veya muhasebe-
finansman adını taşıyan programlar kapsama dahil edilmiştir. İşletme doktora
programındaki muhasebe ders içerikleri bu çalışmanın kapsamı dışında
bırakılmıştır. Ayrıca ders içerikleri programların internet sayfalarından
edinildiğinden, çalışmanın yapıldığı tarihlerde internet sayfasında kendisine
ilişkin herhangi bir bilginin girilmediği programlar bu çalışmanın kapsamı
dışında tutulmuştur. Örneğin, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü'nde ve Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde
muhasebe ve finansman doktora programı bulunmasına rağmen, programın
internet sayfasında ders içeriklerine ulaşılamadığından çalışma kapsamından
çıkarılmıştır. Ancak, Tablo 1'deki programların ders içerikleri birbirine çok yakın
olduğundan çalışmanın yürütülmesi ve yabancı üniversitelerle yapılacak
karşılaştırma neticesinde ulaşılacak sonuçlar açısından bu durumun önemli
düzeyde bir olumsuzluk yaratmayacağı kanaati taşınmaktadır.
258
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Yabancı programlardaki ders içeriklerine ulaşmada Brigham Young
Üniversitesi'nin (BYU) 2018 yılında yapmış olduğu çalışmanın sonuçları esas
alınmıştır. Bunun nedeni, dünyada yaygın olarak kullanılan ve güvenilir sayılan
sıralamalar arasında muhasebe eğitimini doktora düzeyinde sıralama kapasitesine
sahip en düzenli çalışmanın BYU tarafından yapılmış olmasıdır. BYU'nun
yapmış olduğu sıralamalar 1990 yılından bu yana 12 muhasebe dergisinde kör
hakem uygulamasından geçmiş ve yayımlanmış olan makalelerin
sınıflandırılmasını esas almaktadır. Söz konusu muhasebe dergileri arasında
AUDITING: A Journal of Practice & Theory, Contemporary Accounting
Research, Journal of Accounting Education, Accounting, Organizations and
Society, The Accounting Review, Journal of Business Finance & Accounting,
Journal of Financial Economics, Accounting Horizons, Current Issues in
Auditing, The Journal of the American Taxation Association, Journal of
Accounting and Economics ve Issues in Accounting Education gibi prestijli
dergiler yer almaktadır (Brigham Young University, 2018a).
BYU sıralama yaparken belirli muhasebe alanlarını, belirli araştırma
yöntemleriyle birlikte ele almaktadır. Muhasebe alanları muhasebe bilgi
sistemleri, denetim, finansal muhasebe, yönetim muhasebesi, vergi ve diğer
konular şeklinde ayrılmaktayken, araştırma yöntemleri ise analitik, arşivsel,
deneysel ve diğer yöntemler şeklinde ayrılmıştır. Burada arzu edilmesi halinde
örneğin finansal muhasebede yapılan deneysel çalışmalara ilişkin üniversite
sıralamalarına, ilgili çalışmalara ve çalışma yapan isimlere ulaşmak mümkündür.
Ancak bunlar haricinde tüm muhasebe ve araştırma yöntemlerinin bir araya
getirildiği genel bir sıralama da mevcuttur. Ayrıca söz konusu programların
sıralanmasında son üç veya altı yıl içerisinde programlardan mezun öğrencilerin
yayımlanan çalışmaları da dikkate alınmaktadır (Brigham Young University,
2018b). Bu çalışmada kıstas olarak BYU'nun genel ve son altı yıllık çalışmalara
göre yapılan sıralama esas alınmış olup, Türkiye ile yapılacak karşılaştırmada
kullanmak üzere üst sıralarda yer alan ABD, Avustralya ve İngiltere'de bulunan
ve yalnızca muhasebe veya muhasebe-finansman adı altında doktora eğitimleri
yürütülen programlar dikkate alınmıştır. Karşılaştırmada esas alınan muhasebe
veya muhasebe-finansman doktora programlarının bağlı bulunduğu
üniversitelerin isimlerine ilişkin bilgiler Tablo 2'de yer almaktadır.
259
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Tablo 2: Çalışma Kapsamında Karşılaştırılacak Yabancı Ülkelerdeki Üniversite ve
Programlara İlişkin Bilgiler
Üniversitenin Adı
İlgili Fakültenin
veya Enstitünün
Adı
Doktora
(PhD)
Programının
Adı
Programın
Bulunduğu
Ülke
Programın
BYU Sırası
University of
Texas
McCombs School
of Business Accounting ABD 2
University of
Arizona
Eller College of
Management Accounting ABD 3
University of New
South Wales
(UNSW) Sydney
Business School Accounting Avustralya 29
London School of
Economics and
Political Science
Department of
Accounting Accounting İngiltere 77
Lancaster
University
Management
School Accounting İngiltere 87
BYU tarafından yapılan sıralamada Tablo 2'de yer alan programlar haricinde de
doktora düzeyinde muhasebe eğitimi veren başka programlara da yer verilmiştir.
Ancak Tablo 2 yalnızca ayrı bir uzmanlık alanı olarak muhasebe veya muhasebe-
finansman doktora programı içeren üniversitelerin bir kısmından oluşmaktadır.
ABD’den 2 adet, Avustralya’dan 1 adet ve İngiltere’den 2 adet program bu
özellikleri barındırmaktadır. Söz konusu programların seçilmesinde hem
sıralamanın en üstünde yer alan başarılı programların dikkate alınması, farklı ülke
programlarına yer verilmek istenmesi ve çalışmanın yapıldığı tarih aralığında
programların internet sitelerindeki bilgilere ulaşılması gibi faktörler de önemli rol
oynamıştır.
3. Bulgular
Bu bölümde doktora düzeyinde verilmekte olan muhasebe eğitiminin
Türkiye'deki ve bazı seçilmiş gelişmiş ülkelerdeki mevcut durumu ders içerikleri
bazında ortaya konulmaya çalışılacaktır. Çalışma kapsamında ele alınan
programlara ilişkin öncelikle genel bilgilere yer verilecek olup, daha sonra
erişilen bulgular paylaşılacaktır.
260
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
3.1. Doktora Düzeyinde Muhasebe Eğitiminin Türkiye'deki Mevcut
Durumu
Türkiye’de doktora programına girmek isteyen öğrenciler ALES, yabancı dil
sınavı ve mülakat notlarının ortalamalarından oluşan bir başarı puanına göre
sıralanmakta ve bu sıralamaya göre programların daha önceden duyurduğu
kontenjanlar ölçüsünde öğrenci kabulü yapılmaktadır. Bazı programlarda doktora
mülakatlarından önce bir yazılı sınav uygulaması tercih edilebilmektedir. Bu
programlarda genellikle ilk iki yarıyılın ders aşaması ve kalan altı yarıyılın ise tez
aşaması olarak düzenlendiği görülmektedir. Öğrencilerin ders aşamasında belirli
sayıda kredide ve AKTS kredisinde dersi almanın yanında bir de seminer vermesi
zorunlu kılınmıştır. Ders aşamasından başarı ile geçmiş olan öğrencilerin
yeterlilik sınavına girmeleri gerekmektedir. Yeterlilik sınavı yazılı ve sözlü
olmak üzere iki aşamadan oluşmaktadır. Bu sınav, programın bağlı olduğu
uzmanlık alanlarının çoğunlukta olduğu öğretim üyeleri tarafından
yapılmaktadır. Yeterlilik sınavından başarıyla geçen öğrencilerin sonraki altı ay
içerisinde bir tez önerisinde bulunması ile tez dönemi başlamaktadır. Tez dönemi
süresinde öğrencilerin tez çalışmalarını danışmanlarıyla yakın temasta bulunmak
suretiyle yürütmeleri beklenmektedir. Bu dönemin sonunda öğrenciler,
çoğunluğunu kendi alanlarından öğretim üyelerinin oluşturduğu bir komisyon
karşısında tezlerini savunmaktadır (Lisansüstü Eğitim ve Öğretim Yönetmeliği,
2016; Güney, 2018: 45).
Türkiye’de doktora düzeyinde verilen muhasebe eğitiminde yer alan dersler
incelendiğinde farklı isimlere sahip çok sayıda dersin verilmekte olduğu
görülmektedir. Söz konusu isim farklılığına rağmen, belirli dersler açısından çok
sayıda ortak noktanın bulunduğu hatta zaman zaman aynı içeriklere sahip olduğu
anlaşılmaktadır. Türkiye’de doktora düzeyindeki muhasebe eğitiminde verilen
dersler Tablo 3’te verilmiştir. Tablo 3’teki dersler finansal muhasebe ve
raporlama, maliyet ve yönetim muhasebesi, denetim, muhasebe ile ilgili diğer
konular, seminer ve sosyal bilimlerde araştırma yöntem ve teknikleri ve
finansman alanlarına göre sınıflandırılmıştır. Burada farklı programlarda aynı
isimli dersler tek bir isim altında toplanmış olup, benzer isimli derslerse tek bir
hücre içerisine alternatifli olarak yazılmıştır.
261
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Tablo 3: Türkiye’de Doktora Düzeyindeki Muhasebe Eğitiminde Verilen Dersler
Alan Alana İlişkin Ders İsimleri
Finansal
Muhasebe ve
Raporlama
Alanında Ele
Alınabilecek
Dersler
(12 adet ders)
Türkiye Muhasebe Standartları / Uluslararası Muhasebe Standartları /
Türkiye ve Uluslararası Muhasebe Standartları /
Finansal Raporlama Standartları – I / Uluslararası Finansal Raporlama /
International Financial Reporting Standards
Finansal Raporlama Standartları II İleri Finansal Muhasebe
Finansal Muhasebe Tartışmaları Şirket Birleşmeleri ve Muhasebesi
Finansal Araçlar ve Raporlanması Uluslararası Muhasebe
Sürdürülebilirlik Raporlaması Vadeli İşlem Muhasebesi
Ortaklıklarda Özellikli İşlemler ve
Muhasebe Uygulamaları Finansal Raporlama Uygulamaları
Değerleme ve Mali Tablolar
Maliyet
Muhasebesi
Alanında Ele
Alınabilecek
Dersler
(7 adet ders)
Maliyet Analizleri Maliyet Sistemleri
İleri Maliyet Muhasebesi Stratejik Maliyet Yönetimi
Değişken Maliyet Sistemleri Verimlilik Muhasebesi
Maliyet Muhasebesinde Çağdaş
Yaklaşımlar
Yönetim
Muhasebesi
Alanında Ele
Alınabilecek
Dersler
(7 adet ders)
Nakit Bütçeleri ve Bağlantı Tabloları Stratejik Yönetim Muhasebesi
Yönetim Muhasebesi ve Yeni Teknikler İleri Yönetim Muhasebesi
İleri Yönetim Muhasebesi Uygulamaları Stratejik Yönetim
Kar Planlaması (Bütçeleme)
Denetim
Alanında Ele
Alınabilecek
Dersler
(12 adet ders)
Bilgi Teknolojileri Ortamında Denetim İleri Denetim
Hata ve Hile Denetimi Denetim Araştırmaları
İç Denetim Muhasebe Gelişmeleri ve
Değerlemeleri Bankalarda İçsel Denetim
Uluslararası Denetim Standartları /
Türkiye ve Uluslararası Denetim
Standartları / Denetim Standartları /
Aracı Kurumlar Denetimi
İleri Denetim Teknikleri Denetim Teorisi ve Uygulaması
İç Kontrol ve İç Denetim Denetim İlkeleri
Muhasebeyi
Destekleyici
Alanlarda Ele
Alınabilecek
Dersler
(9 adet ders)
Güncel Finansman ve Muhasebe
Sorunları
Muhasebe Sistemleri ve
Örgütlenmesi
İhtisas Muhasebeleri / İhtisas
Muhasebesi Vergi Uyuşmazlıkları ve Çözümü
Muhasebe Teorisi / Muhasebe Teorileri /
Accounting Theory / Muhasebe Teorisi
ve Uygulamaları
Muhasebe Hukuk İlişkileri
İleri Muhasebe Problemleri Finansal Tablolar Analizi
262
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Muhasebe Bilgi Sistemleri / Muhasebede
Bilgi Yönetimi / Muhasebe Bilgi Sistemi
/ Accounting Information Systems
Seminer ve
Sosyal
Bilimlerde
Araştırma
Yöntem ve
Teknikleri
Alanlarında
Ele
Alınabilecek
Dersler
(13 adet ders)
Sosyal Bilim Felsefesi Bilim Felsefesi
Muhasebede Sayısal Yöntemler / Sayısal
Yöntemler
Bilimsel Araştırma Teknikleri ve
Yayın Etiği / Bilimsel Araştırma
Yöntemleri ve Yayın Etiği
Seminer Muhasebede Etik
Sosyal Bilimlerde Araştırma Tasarımı ve
Yöntemleri
Advanced Seminars in Research on
Accounting
Muhasebede Araştırma Yöntemleri /
Araştırma Yöntemleri / Muhasebe
Araştırmalarında Yöntem
Gelişim ve Öğrenme
İleri Araştırma Teknikleri / İleri
Araştırma Yöntemleri
Öğretimde Planlama ve
Değerlendirme
Muhasebede Araştırma Uygulamaları
Finansman
Alanında Ele
Alınabilecek
Dersler
(28 adet ders)
Finans Kuramı Finansal Planlama ve Kontrol
Vadeli İşlem Piyasaları Menkul Değerler Borsası ve
Yönetimi
Menkul Kıymet Piyasaları Kurumsal Yönetim
Yapılandırılmış Finans Yenilikçilik ve Proje Yönetimi
Portföy Kuramı ve Yönetimi / Portföy
Yönetimi / Yatırım Analizi ve Portföy
Yönetimi
Riziko Sermayesi Finansmanı ve
Yönetimi / Risk Yönetimi ve
Finansal Mühendislik
İleri Düzeyde Finansal Analiz / Finansal
Analiz Paylaşım Ekonomisi
Finans Politikaları ve Vak’a Analizleri Katılım Bankacılığı
Sermaye Piyasaları Analizleri /
Advanced Topics on Money and Capital
Markets
Türk Finans Sistemi
Temettü Politikaları ve Firma
Değerlemesi
Strategic Financial Planning and
Modelling
Uluslararası Finans / Advanced Topics
on International Finance / Uluslararası
Finansal Kurumlar
Valuation Techniques in Finance
İşletmelerde Risk Yönetimi / Advanced
Topics in Corporate Risk Management Uygulamalı Finans Araştırmaları
Finansal Yönetim / Yeni Finansal
Teknikler ve Yönetimi / Advanced
Topics in Corporate Finance
Finansal Sistemler I
Bankalarda Finansal Yönetim Finansal Ekonometri
Finansal Piyasalar ve Küreselleşme Finansal Sistemler II
263
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Tablo 3’teki ders dağılımlarına göre, Türkiye’de mevcut muhasebe ve muhasebe-
finansman doktora programlarında yürütülen toplam 96 adet farklı isimli ders
bulunmaktadır. Bunların 12 adedi Finansal Muhasebe ve Raporlama alanında, 7
adedi Maliyet Muhasebesi alanında, 7 adedi Yönetim Muhasebesi alanında, 12
adedi Denetim alanında, 9 adedi muhasebe ile ilgili destekleyici alanlarda, 13
adedi Seminer ve Sosyal Bilimlerde Araştırma Yöntem ve Teknikleri Alanlarında
ve son olarak 28 adedi Finansman alanında verilen derslerden oluşmaktadır.
Tablo 3’teki ders sayıları yalnızca farklı isimli derslerin sayısını belirtmekte olup,
programlarda verilmekte olan ders yoğunluğundan ziyade belirli bir akademik
dönem itibariyle açılan ve açılmayan tüm dersleri kapsamaktadır. Diğer bir
ifadeyle, bir programda öğrencilere sunulan tüm derslerin sayısını
göstermektedir.
3.2. Doktora Düzeyinde Muhasebe Eğitiminin Bazı Seçilmiş Gelişmiş
Ülkelerdeki Mevcut Durumu
Bu kısımda University of Texas, University of Arizona, UNSW Sydney,
Lancaster University ve London School of Economics and Political Science
bünyesinde verilmekte olan doktora düzeyinde muhasebe eğitimine giriş,
programların genel özellikleri ve dersler incelenecektir.
3.2.1. University of Texas (UT) - McCombs School of Business Bünyesinde
Verilmekte Olan Doktora Düzeyinde Muhasebe Eğitiminin Mevcut Durumu
Her yılın Aralık Ayı’ndan başlamak üzere, Muhasebe Bölümü Doktora Kabul
Komitesi gelecek Güz Dönemi'nde doktora programına girmek üzere doktora
adayları tarafından yapılan başvuruları incelemektedir. Burada amaç, programın
giriş sınıfını oluşturacak üç veya beş yeni öğrenciyi programa dahil etmektir.
Başvurular çok sayıda faktörün dengeli bir şekilde değerlendirilmesine
dayanmaktadır. Söz konusu faktörler arasında akademik geçmiş, GMAT
(Graduate Management Admission Test) puanları, iş tecrübesi, tavsiye
mektupları ile kişinin kendi hedef ve amaçlarına ilişkin şahsi beyanları yer
almaktadır. Muhasebe doktora programına başvuran adayların hepsine maddi
destek imkanı sunulmaktadır. Başvurulara ilişkin sonuçlar Mart Ayı içinde
açıklanmaktadır.
264
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Başvuruların üniversitenin Graduate and International Admissions Center
(GIAC) adı verilen lisansüstü ve uluslararası öğrencilerin kayıt-kabul
işlemlerinin yapıldığı merkezine online olarak yapılması gerekmektedir. Bu
başvuruda öğrencilerden akademik geçmişlerini ve iş tecrübelerini içeren bir
özgeçmiş, muhasebe içerisindeki özel ilgi alanlarını ve bu ilgi alanlarıyla ilgili
yeterliliklerini gösteren yaklaşık iki sayfalık bir niyet mektubu, üç adet tavsiye
mektubu, GMAT ve TOEFL puanlarının resmi sonuç raporları ve son olarak
transkriptleri istenmektedir. Öğrencilerin lisans diplomasını İngilizce’nin anadil
olarak konuşulduğu bir ülkeden alması halinde, TOEFL puanına ilişkin herhangi
bir şart aranmamaktadır. Aynı durum ABD’de akredite bir üniversiteden mezun
olunması halinde de geçerli sayılmaktadır. TOEFL sonuç raporlarının geçerliliği
iki yıl olup, bu sınavın yürütücüsü olan Educational Testing Service (ETS)
tarafından üniversitenin TOEFL kurum kodu olan 6882’ye gönderilmesi
gerekmektedir. GMAT için kurum kodu 3964445 olup, GMAT sonuçlarının beş
yıllık geçerliliği bulunmaktadır. TOEFL öğrencilerin İngilizce seviyelerine tespit
etmeye yönelik bir dil sınavı olup, GMAT işletmede lisansüstü eğitim almak
isteyen öğrencilerin girmekle yükümlü olduğu sayısal ve sözel yetenek
kısımlarından oluşan bir sınavdır. TOEFL Türkiye’deki YDS veya YÖKDİL
tarzı bir sınav olup, GMAT Türkiye’deki ALES benzeri bir sınavdır. Ancak
GMAT’ın ALES’ten farkı, GMAT’a yalnızca işletme ve işletmeyle ilgili
alanlarda lisansüstü düzeyde eğitim almak isteyen öğrenciler girerken, ALES’e
lisansüstü eğitim almak isteyen öğrencilerin girmesı ve ALES’in tüm alanlara
yönelik olarak yapılan bir sınav olmasıdır. Bu program kapsamındaki başvuru
işlemleri için ABD’deki öğrencilerden 65$, ABD dışındaki öğrencilerden ise 90$
tutarında bir ücret talep edilmektedir (University of Texas, 2019a).
Programın, başvuru yapan öğrencilerinin sahip olması gereken standart profile
yönelik olarak değerlendirme kriterleri bulunmaktadır. Söz konusu kriterler
şunlardır (University of Texas, 2019b):
Adayların neden doktora çalışması yapmak istediğini ve sahip oldukları
bilgi altyapısının muhasebenin ilgili alanında (örneğin, finansal
muhasebe, yönetim muhasebesi, denetim/güvence ve vergilendirme) ve
araştırma yöntemlerinde (örneğin, ampirik/arşivsel araştırma, deneysel
veya analitik modelleme) özel olarak ilgi duydukları alanlarla
bağlantısını açıkladıkları iyi hazırlanmış bir niyet mektubu,
265
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Muhasebenin yanı sıra iletişim becerileri ve matematik alanlarında
eğitime açık olduklarını gösteren sağlam bir akademik altyapı ve notlar,
GMAT’ın hem sayısal hem de sözel alanlarında dengeli olacak şekilde
üst düzey bir başarının sağlanması (programa girişte başarılı olan adaylar
genellikle GMAT sınavından 650 puanın hatta sıklıkla 700 puan ve
üzerinde almaktadır. Kabul Komitesi bu sınav için bir alt sınır
belirlememiş olup, GMAT’ı adayın akademik, kariyer ve sosyo-
ekonomik altyapısı kapsamında değerlendirilen pek çok referanstan biri
olarak dikkate almaktadır.),
Adayın etkili bir öğretmen ve araştırmacı olarak potansiyelini ortaya
koyan güvenilir bir kanıt olarak kullanılacak tavsiye mektupları,
Zorunlu olmamakla birlikte, muhasebe alanında sahip olunan iş tecrübesi
de adaylar açısından fark yaratan bir kriter olarak ele alınmaktadır
(Programa girişte başarılı olan adayların dış veya uluslararası finansal
raporlama, denetim/güvence hizmetleri veya vergilendirme alanlarında
genellikle en az bir veya iki yıl tam zamanlı iş tecrübesi bulunmaktadır).
Programa başvuran adaylara çeşitli maddi yardımlarda bulunulmaktadır. Genel
olarak, üç önemli maddi yardım şekli bulunmaktadır. Bunlar (University of
Texas, 2019c):
Yarı zamanlı görevler,
Eğitim desteği,
Tamamlayıcı nakit burslar.
İyi durumdaki yerleşik doktora öğrencileri genellikle bu yardımların tamamını
almaya hak kazanmaktadır. Yarı zamanlı görevler, öğrencilerin tatmin edici
düzeyde gelişim göstermesine bağlı olarak üniversite tarafından güz, bahar ve yaz
dönemlerinde olmak üzere giriş niteliğindeki muhasebe derslerinde öğretim
asistanlığı (teaching assistant), araştırma görevliliği (research assistant) veya
yardımcı öğretmen (assistant instructor) olarak atanmasıyla birlikte adaylar
tarafından yerine getirilen işlerdir. Öğretim asistanlığı görevleri sınavları okuma
ve öğrencilerin ödev ve vak’a çalışmalarına yönelik sorularını cevaplamak gibi
çeşitli faaliyetleri yürütmek yoluyla bir profesörün dersini asiste etmeyi
içermektedir. Araştırma görevliliği görevleri, öğrencinin araştırma yöntemlerini
öğrenmesini sağlayacak olan fakülte tarafından yürütülen araştırma projelerine
266
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
yardım etmeyi kapsamaktadır. Öğrencilerin çoğu, öğretim asistanlığı ve araştırma
görevliliği görevlerini programın ders aşaması süresince yürütmektedirler.
Ayrıca, pek çok öğrenci genellikle bir dönem yardımcı öğretmen olarak giriş
düzeyinde bir muhasebe dersini yürütmekte ve programın öğretim gerekliliğini
yerine getirmektedir. Yarı zamanlı görevleri bulunan doktora öğrencilerinin
harçları öncelikle kendileri tarafından yatırılmakta; ancak daha sonra bu görevler
neticesinde üniversite tarafından kendilerine yapılan ödemelerle kayıt sırasında
yapılan harç ödemeleri karşılanmış olmaktadır. Tamamlayıcı nakit burslar, beş
yıla kadar öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere kullanılması öngörülen
nakit yardımları içermektedir. Bu nakdi yardımın tutarı öğrencinin başarı
durumuna göre değişmektedir.
Bu üç temel yardım haricinde, programın öğrencilerine sunduğu başka yardımlar
da bulunmaktadır. Örneğin, programa giren her yeni öğrenciye kendisinin
tercihine bağlı olarak bir masaüstü veya dizüstü bilgisayar verilmektedir. Ancak
bu bilgisayarlar yalnızca doktora süresince öğrencide kalmakta olup, üniversiteye
aittir. Ayrıca program tarafından, öğrencilerin araştırmayla ilgili olarak
yapacakları harcamalara ilişkin düşük tutarda bir harcama hesabı açılmaktadır.
Bunlar haricinde, öğrenciler üniversite tarafından diğer öğrencilere sunulan başka
maddi desteklerden yararlanma imkanına sahiptir.
Bu kurumda verilen muhasebe doktora eğitiminin ders aşamasında öğrenciler
tarafından alınması gereken dersler ve verilmesi gereken seminerler
bulunmaktadır. Ayrıca programa dahil olacak adaylardan belirli bir muhasebe,
matematiksel ve muhasebe dışı altyapı sahibi olması beklenmektedir.
Muhasebe altyapısına yönelik olarak, muhasebe doktora programına dahil olan
öğrencilerin sağlam bir lisans veya yüksek lisans düzeyinde muhasebe altyapısına
sahip olmaları beklenmektedir. Ancak, yeterli düzeyde muhasebe bilgisi olmayan
öğrencilerin, üniversitenin yüksek lisans seviyesinde verilmekte olan dersleri
alması öngörülmektedir. Bu üniversitede muhasebe alanına ilişkin olarak iki
farklı yüksek lisans programı bulunmaktadır. Bunlar The Master in Professional
Accounting (MPA) ile Master of Business Administration (MBA)
programlarıdır. MPA, Amerika’nın önde gelen lisansüstü muhasebe programı
olarak bilinmekte ve US News & World Report yayımlarına göre son 11 yıldır
267
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
bu alanda birinci sırada yer almaktadır. Bu program, Amerika ve İngiltere’de
özellikle profesyonel muhasebecilik yapan kişilere yönelik programlardan birini
temsil etmektedir. Ayrıca bu üniversitede “Accounting for Investment Banking”
ve “Corporate Accounting” olmak üzere iki farklı MBA programı bulunmaktadır.
Matematiksel altyapıya yönelik olarak program, iki dönemlik calculus ve bir
dönemlik lineer cebir (linear algebra) derslerini matematiksel altyapı olarak kabul
etmektedir. Bu altyapıya sahip olmayan ve programa yeni dahil olan doktora
öğrencilerinin üniversitenin sunduğu aşağıdaki dersleri almaları mümkün
kılınmıştır. Ortak strateji lineer cebir gibi ihtiyaç duyulan ders veya dersleri
programa başlamadan önce yaz döneminde almaktır.
Muhasebe dışı altyapı olarak program, muhasebe araştırmasının iktisadi ve
istatistiksel temellerinin aşağıdaki derslerin tüm doktora öğrencileri tarafından
alınması ile oluşacağını öngörmektedir. Bunun haricinde öğrencilerin çeşitli
seminerlere katılma ve bir öğretim semineri verme zorunluluğu bulunmaktadır.
Söz konusu öğretim semineri, öğretim tecrübesi olmayan doktora öğrencilerinin
doktora süresi içerisinde giriş düzeyinde bir muhasebe dersini vermesi
beklenmektedir. İsteyen öğrencilere ikinci bir öğretim tecrübesi fırsatı da
sunulmaktadır. Burada amaç, bu programdan mezun olan öğrencilerin kendilerini
kanıtlamış öğretmenler olarak mezun olmalarını sağlamaktır. Ayrıca, uygulamalı
bir alan olarak muhasebe diğer birçok alanda geliştirilmiş teori ve araçlardan
yararlanmaktadır. Buna bağlı olarak, ders aşamasında muhasebe doktora
öğrencilerinin, kendilerine seçmeli olarak sunulan muhasebe dışı derslerden iki
tanesini destekleyici alan olarak seçmesi beklenmektedir. Birinci destekleyici
alan derslerine financial economics, psychology veya behavioral economics gibi
dersler örnek verilebilir. İkinci destekleyici alan ise özellikli analiz becerilerinin
geliştirilmesine katkıda bulunması öngörülen econometrics veya experimental
design gibi derslerden oluşmaktadır.
Burada yürütülen doktora programının ders aşamasında alınması öngörülen ve
yüksek lisans düzeyinde de verilmekte olan derslere Tablo 4'te yer verilmiştir
(University of Texas, 2017).
268
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Tablo 4: UT - McCombs School of Business Bünyesinde Doktora Düzeyinde
Muhasebe Eğitiminde Verilen Dersler
Alan Alana İlişkin Ders İsimleri
Muhasebe
Altyapısına
Yönelik MPA
Dersleri
MPA Distinguished Speaker Lyceum Introduction to Assurance
Services
Financial Accounting Introduction to Taxation
Managerial Accounting Information Technology for
Accounting and Control
Financial Management
Legal Environment of Business for
MPAs
Financial Accounting Standards and
Analysis I
Muhasebe
Altyapısına
Yönelik MBA
Dersleri
(Corporate
Accounting)
Financial Accounting Standards and
Analysis I Fraud Examination
Financial Accounting Standards and
Analysis II Strategic Control Systems
Issues in Accounting/Control for Non-
Profit Organizations Advanced Corporate Finance
Financial Statement Analysis Investment Theory and
Practice
Petroleum Accounting:
Principles/Procedures/Issues Law for Finance
Computer Auditing and Systems
Security Corporate Governance
Management Auditing and Control
Matematiksel
Altyapıya
Yönelik
Dersler
Differential and Integral Calculus
(Calculus I)
Linear Algebra and Matrix
Theory
Sequences, Series, and Multivariate
Calculus (Calculus II)
Muhasebe Dışı
Altyapıya
Yönelik
Dersler
Microeconomics I (lisansüstü düzeyde) Mathematical Statistics
Probability Econometrics I
Muhasebe
Seminerleri
Research Methods in Accounting Behavioral Research in
Accounting
Empirical Research in Accounting Foundations of Financial
Accounting Research
Analytic Research in Accounting
Destekleyici
Alanlar
Financial Economics Econometrics
Psychology Experimental Design
Behavioral Economics
269
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Tablo 4'teki veriler incelendiğinde, Türkiye'de verilmekte olan derslerden farklı
olarak muhasebe alanında MPA Distinguished Speaker Lyceum, Issues in
Accounting/Control for Non-Profit Organizations ve Petroleum Accounting:
Principles/Procedures/Issues derslerinin ön plana çıktığı görülmektedir. Bu
derslerden son ikisinin ABD'de son dönemde yükselişte olan kar amacı gütmeyen
kuruluşların ve Texas Eyaleti'nin bir petrol bölgesi olması nedeniyle ders
içeriklerinde yer verilmiş olabileceği düşünülmektedir. Ancak MPA
Distinguished Speaker Lyceum dersi farklı özellikte olan bir derstir. Bu derste,
öğrencilere düzenli bir şekilde gerek Texas’ta gerekse de ülkenin diğer yerlerinde
faaliyetlerini yürütmekte olan önemli muhasebe profesyonelleriyle etkileşimde
bulunma imkanı sunulmaktadır. Söz konusu profesyonellerin bir kısmı
öğrencilerin The Wall Street Journal, Journal of Accountancy ve benzer
yayınlarda gördükleri ünlü isimlerden oluşmaktadır. Güz dönemi boyunca
muhasebe uygulamacılarının, şirketlerin ve devletin önde gelen isimleri
öğrencilere, günümüzde meslek mensuplarını etkileyen önemli sorunlar hakkında
konuşma yapmaktadır. Böylelikle öğrenciler mesleki yaşam ile günümüz
sorunları hakkında ve genellikle ders kitaplarında ele alınan başlıkların ötesinde
bir bakış açısına sahip olmaktadır.
Yine Tablo 4'e göre, programda yoğun bir şekilde matematik, iktisat, istatistik ve
ekonometri alanlarındaki derslere yer verildiği görülmektedir. Ayrıca öğrencilere
sunulan destekleyici alan derslerinin de yine Türkiye'deki programlarda
yürütülmekte olan derslerden oldukça farklı olduğu anlaşılmaktadır. Türkiye'deki
ders içeriklerinden farklı olan derslere bakıldığında, bu kurumdaki derslerin
doktora öğrencilerinin bilimsel araştırma yapma, bunları birer akademik çalışma
haline getirme ve prestijli dergilerde yayın yapma yeteneklerinin geliştirilmesi ve
bunun bir alışkanlık haline getirilmesi amacının ön plana çıkarıldığı
düşünülmektedir.
Ders aşamasında sona yaklaşan doktora öğrencilerinin doktora tezini geliştirmeye
odaklanması gerekmektedir. Öğrencilerin, fakülte tarafından yürütülen geniş
kapsamlı bir sınavı geçmek suretiyle programın tez aşaması için hazır olduğunu
kanıtlaması gerekmektedir. Öğrenciler bu sınavda göstermiş oldukları başarıya
göre adaylığa kabul edilmekte ve öğrencilerin tez önerisini değerlendirmek üzere,
fakülte üyelerinden oluşan bir Tez İzleme Komitesi oluşturulmaktadır. Yazılmış
270
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
olan tezin sözlü savunması doktora derecesinin gereksinimlerinin
tamamlanmasını sağlayan son önemli aşamasını oluşturmaktadır (University of
Texas, 2019d).
3.2.2. University of Arizona - Eller College of Management Bünyesinde
Verilmekte Olan Doktora Düzeyinde Muhasebe Eğitiminin Mevcut Durumu
Programa girişte öğrencilerin asgari olarak dört yıllık bir lisans programından
mezun olmaları, 4,00 üzerinden 3,00 genel akademik ortalamaya sahip olmaları,
son beş yıl içinde girilen GMAT sınavından 620 puan almaları ve ABD dışından
yapılan başvurularda TOEFL-IBT sınavından 100 (CBT’den 250 ve PBT’den
600) puan almaları gerekmekte olup, programa son alınan öğrencilerin ortalama
708 puan GMAT, 3,80 genel akademik not ortalaması ve 3-4 yıllık bir çalışma
tecrübesine sahip olduğu görülmektedir. Çok sayıda başvurudan en fazla dört
öğrenci programa kabul edilmektedir. Başvurular program tarafından düzenli
olarak kabul edilmekte ve incelenmektedir. Her yıl 15 Ocak başvuruların son
tarihi olarak belirlenmesine rağmen, zaman zaman bu tarih 1 Mayıs’a kadar
uzatılabilmektedir. Başvuru sayısının çok olması halinde, son başvuru tarihi (1
Mayıs) daha öne çekilebilmektedir. Bunlara ek olarak ABD Göçmenlik ve
Vatandaşlık Bürosu tarafından ABD dışından gelen öğrencilerden üniversitedeki
eğitim süresince bir mali güvenceye sahip olmaları beklenmektedir. Bu mali
güvenceye ilişkin evrakların bu büroya iletilmesi gerekmektedir. Ayrıca doktora
programına başlamadan önce öğrenciler, ECON 517 kodlu Introductory
Mathematical Statistics for Economists adlı dersi veya uygulamalı ekonometrinin
anlaşılması için gereken temel matematiksel istatistik konularını kapsayan başka
bir ders almaları yönünde teşvik edilmektedir. Programlama açısından ise, SAS
ve STATA istatistiksel veri analizini destekleyen yazılım paketleri olarak
belirtilmekte olup, öğrencilerin bu programlara ilişkin eğitim almış olmaları
beklenmektedir. Programda muhasebe araştırmasına yönelik üç alan
belirlenmiştir. Bunlar esas alan (substantive area), kaynak alan (source discipline)
ve yöntem (method) olarak sınıflandırılmıştır. Esas alanlar yönetim muhasebesi,
finansal muhasebe, denetim ve vergi olarak belirlenmiştir. Ortak kaynak alanlar
iktisat, finans, yönetim ve psikoloji olarak belirlenmiştir. Araştırma yöntemleri
ise, analitik modelleme, arşivsel veri analizi ve deneysel veri analizi olarak
belirlenmiştir (University of Arizona, 2019a).
271
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Programa dahil olan öğrencilerin eğitim-öğretim faaliyetlerine katılması
beklenmektedir. Programdaki öğrenciler birden fazla dönem boyunca öğretim
asistanı ve bir dönem boyunca da bir dersi öncelikli öğretim görevlisi olarak
yürütmekle sorumlu tutulmuştur. Bu sorumluluğun genellikle doktora
programının birinci ile ikinci yılları arasındaki yaz dönemi boyunca yerine
getirilmesi gerekmektedir. Öğrenciler daha çok başarı durumları, ilgi alanları ve
ders uygunluğuna göre bu sorumluluğu yerine getirmektedir. Ancak bu program
eğitim-öğretim esaslı bir program olmayıp, öğrencilerin yüksek kalitedeki
araştırmanın nasıl yapılacağını öğretmeye odaklanmıştır (University of Arizona,
2019a).
Bu üniversitede Doktora programı beş yıldan oluşmakta ve ders aşaması bunun
ilk üç yılından oluşmaktadır. Birinci yılda önkoşullu dersler, SAS eğitimi,
matematik kampı, programa ilişkin dersler, araştırma görevliliği görevleri,
öğretim görevleri ve ikinci yılın ilk günü teslim edilmek ve güz dönemi içerisinde
sunulmak üzere bir yaz araştırma çalışması bulunmaktadır. Bu programın birinci
yılında derslere başlamadan önceki yaz döneminde programa kabul edilen
öğrencilerin SAS eğitimine katılma zorunluluğu bulunmaktadır. SAS ampirik
çalışmalarda öncelikli olarak kullanılan bir istatistik programı olarak
bilinmektedir. Bu eğitim programda öğrenciliğe devam etmekte olan üst
sınıflardaki bir öğrenci tarafından Temmuz Ayı içerisinde verilmektedir. Bunun
haricinde program tarafından gerekli görülmesi halinde STATA, SPSS ve
Mathematica gibi başka programların da eğitimlerine katılmak zorunlu
tutulmuştur. Bu eğitimleri tamamlayan öğrencilerin Mathematic for Economists
adı altında düzenlenen Matematik Kampı'na katılması gerekmektedir. Burada
öğrencilerin programda karşılaşacakları matematiksel zorluklara hazırlanması
amaçlanmaktadır. Programa kabul edilecek öğrencilerin transkriptlerinde en az
bir yıl calculus aldıklarına dair bilgi olması ve matriks cebirini iyi bir şekilde
anlamış oldukları varsayılmaktadır. Ayrıca adayların dört yıllık muhasebe, finans
veya iktisat bölümlerinden mezun olmaları şartı aranmaktadır.
Programın birinci yılının sonundan ikinci yılın başlangıcına kadarki yaz süresince
öğrencilerin “First Year Summer Research Paper” adı altında bir araştırma
makalesi hazırlaması gerekmektedir. Birinci yılın Bahar Dönemi başında
Muhasebe Doktora Programı Yöneticisi tarafından öğrencilere fakülteden bir
272
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
mentor atanmaktadır. Mentor, bu araştırma makalesinin tamamlanmasında
öğrencilere danışmanlık yapmaktadır. Öğrencilerin bu makale kapsamında uygun
bir araştırma sorusu tespit etmesi, bu araştırma makalesinin tamamlanmasına
ilişkin bir plan geliştirmesi ve Bahar Dönemi sona ermeden önce bunları fakülte
mentorüne kabul ettirmesi gerekmektedir. Öğrencilerin bu yaz makalesi iki
önemli bileşeni içermek durumundadır. Pek çok öğrenci açısından, bu makalenin
ilk bileşeni yayımlanmış bir çalışmanın tekrarını içermektedir. Tercihen bu
çalışmanın önde gelen bir muhasebe dergisinde yayımlanan saygın bir ampirik
çalışma olması gerekmektedir. Bu çalışmanın ikinci bileşeni, öğrencilerin teorik
bir çerçeve ve orijinal hipotezler geliştirmesinden oluşmaktadır. İkinci bileşen,
birinci bileşeni yerine getirmede tekrarlanmış olan çalışmanın geliştirilmesini
sağlamaktadır. Ayrıntılı bir literatür taraması öğrencilerin teorik çerçeve ve
hipotezler oluşturmasına katkı sağlamaktadır. Bu kapsamda öğrencilerin
araştırma tasarımını eksiksiz bir şekilde tanımlaması gerekmektedir. Ayrıca
öğrencilerin hem tekrar hem de geliştirme çalışmalarına yönelik tabloların
taslaklarını hazırlamaları ve tekrar çalışmasının bulgularını ve geliştirme
çalışmasının beklenen sonuçlarını anlatmaları gerekmektedir. Çalışmanın
geliştirilmesine yönelik olarak gerçek verilerin toplanması gerekmemektedir.
Ancak öğrencilerin, çalışmalarının yapılabilirliğini ortaya koyan birtakım ön
analizlerin yapılmasına yönelik arşivsel yöntemleri kullanmaları teşvik
edilmektedir. Deneysel yöntemleri kullanan öğrencilerin bir araştırma enstrümanı
geliştirmeleri ve hipotezlerini test edecek pilot veriler toplaması beklenmektedir.
Öğrencilerin birinci yıl yaz araştırma makalesini bir öğrenme tecrübesi olarak
kullanması, araştırma yolunda bir başlangıç yolu ve fakülteyle aktif bir araştırma
ilişkisi geliştirmesi beklenmektedir. Bu çalışmanın bir ön makale (working paper)
formatında ve Güz Dönemi’nin ilk günü teslim edilecek şekilde hazırlanması
gerekmektedir. Bu çalışmanın diğer Muhasebe Bölümü doktora öğrencilerinin ve
fakülte öğretim üyelerinin katıldığı bir araştırma çalıştayında sunulması
gerekmektedir. Bu araştırma çalıştayı genellikle Eylül Ayı’nda yapılmaktadır.
Öğrencilere sunum için 45 dakikalık bir süre verilmektedir. Muhasebe Doktora
Programı Komitesi ve fakülte mentorleri (danışmanları) ortak bir şekilde sunum
yapan öğrencilerin araştırma makalelerini “yeterli” veya “yetersiz” olarak
değerlendirmektedir (The University of Arizona, 2017: 9).
273
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Programın ikinci yılında dersler, araştırma görevliliği görevleri, öğretim görevleri
ile kapsamlı bir yazılı yeterlilik sınav bulunmaktadır. Burada bahsi geçen
araştırma görevliliği görevleri, öğrenciler tarafından yürütülen en önemli faaliyet
olarak görülmektedir. Özellikle araştırma üniversitelerinde çalışmakta olan
profesörlerin en önemli sorumluluğu araştırma faaliyetleridir. Başarılı bir
araştırma kariyerine sahip olabilmeleri amacıyla, öğrenciler doktora programında
geçirdikleri süre boyunca çeşitli profesörlere araştırma görevlisi olarak
atanmaktadır. Araştırma görevliliği görevleri öğrenciler, Muhasebe Bölümü
Başkanı ve Muhasebe Doktora Programı Yöneticisi tarafından ortak bir şekilde
belirlenmektedir. Öğrencinin akademik ilgi alanları ve ihtiyaçları bu görevlerin
belirlenmesinde öncelikli olarak dikkate alınmaktadır. Bu görevlerin
verilmesinin çeşitli amaçları bulunmaktadır. Bunlardan ilki, öğrencilerin literatür
taraması, verilerin toplanması ve analiz edilmesi gibi belirli araştırma becerilerini
bir öğretim üyesinin doğrudan rehberliğinde geliştirmesi için bir fırsat vermektir.
İkincisi, öğrencilerin fakülteyle ortak olarak yürütülen araştırmalara katılması
suretiyle bu fakültedeki öğretim üyeleriyle araştırma projelerinde çalışma ve
çalışmaların üretilmesine katkı sağlama imkanı vermektir. Son olarak,
öğrencilerden fakültedeki öğretim üyelerinin kendi araştırmalarına da katkı
vermesi beklenmektedir. Bu görevler öğrencilerin doktora süresince kendine bir
fon yaratmasını sağlamaktadır. Öğrencilerin bu tür görevlere haftada yaklaşık 20
saat harcaması beklenmekle birlikte, bu süre bağlı bulundukları öğretim üyesinin
ihtiyaçlarına göre değişebilmektedir (The University of Arizona, 2017: 7).
İkinci yılda yürütülmesi öngörülen bir diğer görev öğretim görevidir. Eğitim-
öğretim faaliyetleri, ister araştırma odaklı isterse de eğitim-öğretim odaklı olan
bir ünivesitede çalışıyor olsun, tüm profesörlerin esas sorumluluklarından biridir.
Eğitim-öğretim faaliyetlerinde başarılı olmalarını sağlamak amacıyla,
öğrencilerin doktora programı süresince lisans seviyesinde öğretim faaliyeti
yürütmesi gerekmektedir. Doktora programı süresince bu görevlerin en az bir
defa yerine getirilmesi gerekmektedir. Bu görevin yerine getirilme sıklığı
öğrencinin kendisi, Muhasebe Bölüm Başkanı ve Muhasebe Doktora Programı
Yöneticisi tarafından ortak bir şekilde belirlenmektedir. Bu görevlerin çeşitli
amaçları bulunmaktadır. Bunlardan ilki, yardımcı doçent olarak tam bir ders yükü
verilmeden önce öğrencilere pedagojik becerilerini geliştirme imkanı vermektir.
İkincisi, bu öğretim tecrübesinin, öğrencilerin programdan mezun olduktan sonra
274
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
yardımcı doçent olarak çeşitli üniversitelere başvurduklarında, öğrencileri diğer
adaylar arasından ön plana çıkaracak bir başvuru unsuru olarak kullanılmasını
sağlamaktır. Üniversitelerin hemen hepsi öğrencilerden öğretim potansiyellerini
gösteren, öğretim faaliyetlerine yönelik resmi bir değerlendirme sunmasını
istemektedir. Son olarak, öğretim görevleri genellikle öğrencilerin program
boyunca kendilerine maddi destek yaratacak bir fon oluşturmalarını
sağlamaktadır. Öğrencilerin ilköğretim görevine hazırlıklı olmasını sağlamak
amacıyla doktora programının ilk döneminde ECON 597C kodlu ve Teaching
Methods in Economics adlı bir ders almaları gerekmektedir. Programdaki
öğrencilerin birçoğu programın birinci senesindeki yaz veya kış dönemlerinde bu
görevleri tamamlamaktadır (The University of Arizona, 2017: 8).
İkinci yılın sonu itibariyle öğrencilerin geniş kapsamlı bir yazılı yeterlilik
sınavına girmesi gerekmektedir. Genellikle Haziran Ayı’nın ortalarına doğru
yapılan yazılı sınav iki aşamalı yeterlilik sınavından birinci aşamasını
oluşturmaktadır. Bu sınavın ikinci aşaması sözlü sınav olup, dördüncü yılın
sonunda yapılmaktadır. Programın ikinci yılı ile üçüncü yılı arasındaki Yaz
Dönemi’nde yapılması gereken yazılı sınavın da kendi içerisinde iki bölümü
bulunmaktadır. Yazılı sınavın birinci bölümü 8 saatlik bir aşamadan
oluşmaktadır. Bu aşamanın içeriği, Muhasebe Doktora Programı’nda iki yıl
boyunca alınan Muhasebe ve yan alanlarına ilişkin doktora derslerine
dayanmaktadır. Bu dersleri yürüten fakülte hocaları sınav sorularını hazırlamakta
ve öğrenciler tarafından verilen cevapları değerlendirmektedir. Bu sınav
öğrencilerin yayımlanmış muhasebe araştırmalarının sentezini yapabilme
yeteneğini, muhasebe araştırmasının farklı akımlarının kritiğini yapma
yeteneğini ve ampirik muhasebe araştırma çalışmalarını tasarlama yeteneğini
değerlendirmeye yönelik yapılmaktadır. Öğrenciler sınavın bu bölümünü, sınav
günü itibariyle kendilerine tahsis edilen bir laptopu kullanmak suretiyle
tamamlamaktadır. Bu bölüm bir “kapalı kitap” sınavı olup, öğrencilerin sınav
esnasında kendilerine yardımcı olacak herhangi bir not veya kaynak
kullanmalarına izin verilmemektedir. Öğrencilerin sınava daha hazırlıklı
olabilmeleri amacıyla, sınava başlamadan önce eski sınav sorularına ulaşma
imkanı verilmektedir. Yazılı sınavın ikinci bölümü akademik bir çalışmanın
kritiğinden oluşmaktadır. Yazılı sınavın birinci bölümünü tamamladıktan sonra,
öğrencilere incelemeleri için yayımlanmamış bir taslak metin verilmektedir.
275
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Öğrencilerin bu çalışmayı incelemeleri için 24 saati bulunmaktadır. Önde gelen
muhasebe dergilerinde incelemede olan akademik çalışmaların hakemlerinden
beklenen ne ise, sınavın bu bölümünü oluşturan inceleme için öğrenciden
beklenen odur. Bu incelemeyi tamamlamak için, öğrencilerin hakemlere sunulan
her türlü kaynaktan yararlanmaları mümkündür. Öğrencilerin programa devam
edebilmeleri için yazılı sınavın iki bölümünden de geçmesi gerekmektedir. Bu
bölümlere ilişkin üç farklı notlandırma bulunmaktadır. Bunlar “geçer ve
Muhasebe Doktora Programı’na devam eder”, “kalır ve Muhasebe Doktora
Programı’ndan ayrılır” ve “kalır ve izinle Yeterlilik Sınavı’na yeniden girmesi
gerekir” şeklindedir. Öğrencinin başarısız olması ancak izinli olarak yeninden bu
sınava girmesi halinde programdaki süresi uzamaktadır. Yeterlilik Sınavı’nın
yazılı haricinde yapılan sözlü aşaması dördüncü yılda gerçekleştirilmektedir (The
University of Arizona, 2017: 11).
Üçüncü yılda dersler, araştırma görevleri ve ortak yapılan çalışmanın Bahar
Dönemi’nde sunulması gibi görevlerin yerine getirilmesi gerekmektedir.
Programda her Cuma günü araştırma çalıştayları düzenlenmektedir. Öğrencilerin
bu çalıştaylara katılması zorunlu olup, öğrencilerin bu çalıştaylarda soru
sormaları ve diğer öğretim üyeleri ve doktora öğrencileriyle kaynaşması
beklenmektedir. Söz konusu çalıştaylar başka üniversitelerden öğretim üyeleri
tarafından sunum yapılan çalıştaylar gerçekleştirilebileceği gibi doktora
öğrencileri tarafından sunum yapılan çalıştaylar şeklinde de
gerçekleştirilebilmektedir. Öğrencilerin üçüncü yılın Bahar Dönemi’nde ortak
veya kendilerinin yaptığı bir çalışmayı bu çalıştaylardan birinde sunmaları
gerekmektedir (The University of Arizona, 2017: 10).
Dördüncü yılda araştırma görevliliği görevleri, Güz Dönemi itibariyle tez
önerisinin sunulması ve Bahar Dönemi’nde sözlü yeterlilik sınavı bulunmaktadır.
Yazılı yeterlilik sınavında başarılı olan öğrencilerin bir tez önerisi üzerine
çalışmaları gerekmektedir. Öğrencilerin tezleri, muhasebe literatürüne önemli
düzeyde katkıda bulunacak orijinal bir ampirik veya analitik araştırma
çalışmasını temsil etmektedir. Dördüncü yılın Güz Dönemi itibariyle öğrencilerin
tez fikrini sunması gerekmektedir. Bu sunum, öğrencilere çeşitli araştırmacı
izleyicilerden tez önerilerine ilişkin geri dönüş alacakları bir mekanizma
sağlamaktadır. Bunun haricinde öğrencilerin üçüncü yılın Bahar Dönemi’nde de
276
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
bu sunumu yapması mümkündür. Bu sunumun yapılmasıyla, yüksek katılımın
olduğu akademik bir ortamda öğrencilerin araştırmalarını sunma ve gelen soruları
cevaplama becerilerinin geliştirilmesi amaçlanmaktadır. Bu sunumun ardından
tez savunma fikrini çalışmaya devam etmeye karar veren öğrencilerin sözlü
yeterlilik sınavının bir parçası olarak tez önerisini sunacak şekilde çalışmalarını
planlaması gerekmektedir. Sözlü sınavın başarıyla geçilmesinin ardından
öğrencilerin mezuniyete kadar tezleri üzerine çalışmaları gerekmektedir.
Öğrencilerin savunacakları tezi, önde gelen bir muhasebe dergisine göndermeye
uygun bir ön makaleye dönüştürülmeye hazır bir doküman olarak düşünmeleri
gerekmektedir (The University of Arizona, 2017: 13).
Sözlü Sınav Komitesi tarafından yapılan sözlü yeterlilik sınavında öğrencinin tez
önerisine ilişkin bilgisi değerlendirilmektedir. Bunun haricinde tez önerisini
kapsayan araştırma alanına giren genel konular ve tez önerisinde kullanılması
öngörülen araştırma yöntemiyle ilgili sorular da sorulmaktadır. Sözlü yeterlilik
sınavının toplanmasına öğrencinin danışmanı, öğrencinin hazır olduğunu
düşündüğü zaman karar vermektedir. Bu sınavın sonuçları yazılı sınav
sonuçlarına benzemektedir. Sözlü sınavın tamamlanmasının ardından, öğrenciler
Muhasebe Doktora Programı’nın tez savunma aşamasına resmi olarak geçmiş
olmaktadır. Bu sınavın başarılı bir şekilde tamamlanması, öğrencinin tez
önerisinin de kabul edildiği ve tez çalışmasına devam edilmesinin uygun
olduğunu ortaya koymaktadır. Tez önerisinin kabul edilmemesi halinde,
öğrencinin komiteye yeni bir tez önerisi sunması gerekmektedir. Bu nedenle,
öğrencinin iş piyasasına dahil olacağı yıldan önceki yılın Bahar Dönemi’nde bu
sözlü sınavın tamamlanması gerekmektedir. Özel durumlar haricinde, sözlü sınav
komite üyelerinin tez savunma jürisinde de bulunması önerilmektedir (The
University of Arizona, 2017: 11-12).
Son yıl olan beşinci yılda ise, araştırma görevliliği görevleri, Aralık Ayı başında
Muhasebe Doktora Çaylağı İşe Alım ve Araştırma Kampı, Bahar Dönemi’nde
tezin savunulmasını içeren bir Final Sınavı ve iş piyasası giriş süreci
bulunmaktadır.
Öğrencilerin programdaki beşinci yıl itibariyle Aralık Ayı’nda düzenlenen
Accounting Ph.D. Rookie Recruiting & Research Camp adındaki Muhasebe
277
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Doktora Çaylağı İşe Alım ve Araştırma Kampı’na katılması gerekmektedir. Bu
kamp esasen bir konferans olup, Amerikan Muhasebe Birliği tarafından
düzenlenmekte ve Miami Üniversitesi’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilmektedir.
Bu konferansın amacı iş piyasası adayı olan öğrencilerin, işe alım yapan
üniversitelerle bir araya getirecek merkezi bir oturumun yapılmasını sağlamaktır.
Başvuru sürecinin koordine edilmesine Program Koordinatörü destek
vermektedir. Bu konferansın iki önemli özelliği bulunmaktadır. Bunlardan ilki
öğrencinin tez çalışmasına ilişkin 15 dakikalık kesintisiz bir sunumu içermesidir.
Konferansı düzenleyenler, öğrencilere benzer araştırma alanlarına ilgi gösteren
diğer iş piyasası adaylarıyla sunum yapacakları bir oturum ayarlamakta ve
kendilerine sunum için zaman vermektedir. Öğrencilere sunum gerekliliklerine
ilişkin bir liste verilmekte olup, bunlar sunum slaytlarına ve sunumun içeriğine
yönelik çeşitli önerileri içermektedir.
Beşinci senenin en önemli yanı öğrencilerin tezlerini bitirmesi ve tezini sözlü
olarak savunmasıdır. Öğrenciler bunun için Final Oral Defense Examination adlı
bir sınava girmektedir. Bu sınav genellikle iş piyasası sürecinin
tamamlanmasından sonra ve yardımcı doçent olarak bir yere girmeden önce
Bahar Dönemi’nin sonuna doğru gerçekleştirilmektedir. Ancak son dönemde
öğrenciler yardımcı doçent olarak bir üniversiteye girme sürecini başlattıktan
sonra bu final sınavına girmektedir. Bu durum Tez Savunma Komitesi’nin iznine
tabi kılınmıştır. Sınav Komitesi’ni oluşturan en az üç fakülte öğretim üyesinin
Muhasebe alanından, tercihe bağlı olarak da bir veya iki öğretim üyesinin yan
alanlardan olması gerekmektedir. Bunlardan en az üç öğretim üyesinin ise,
Arizona Üniversitesi’nde çalışmakta olan öğretim üyelerinden seçilmesi
gerekmektedir. Sınav Komitesi nihai tez dokümanını kabul ettiğinde, tezin
üniversitenin lisansüstü çalışmalarını düzenleyen Graduate College adı verilen
birimine teslim edilmesi gerekmektedir. Final Sınavı’nın formatına Tez Savunma
Komisyonu Başkanı karar verebileceği gibi, öğrencilerin bu sınavın sözlü bir
sınav olacak şekilde hazırlanmaları gerekmektedir (The University of Arizona,
2017: 16).
Beşinci yılda öğrencileri bekleyen son unsuru iş piyasasına giriş süreci
oluşturmaktadır. İş piyasasına giriş süreci, doktora öğrencilerinin işe alım yapan
üniversitelerdeki yardımcı doçent kadrolarına başvurdukları, bu üniversitelerden
278
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
iş teklifi aldıkları ve bu tekliflerden birini kabul ettikleri süreci ifade etmektedir.
Bu süreç işe alım yapacak olan üniversitelerin uygun yardımcı doçent
pozisyonlarını ilan etmesiyle birlikte Yaz Dönemi'nde başlamakta olup, Güz
Dönemi boyunca devam etmektedir. Üniversiteler tarafından yapılan ilanlar,
SSRN'deki Accounting Research Network'ü de içeren çok sayıda internet
sitesinde duyurulmaktadır. Öğrencilerin Tez Savunma Jürisi Başkanı ve Üyeleri
ile birlikte, başvuracakları üniversitelerin listesini hazırlamaları gerekmektedir.
İlan edilen duyuruların birçoğu, işe alım yapacak olan üniversitelerin Güz
Dönemi'nin başlangıcı itibariyle başvuruları değerlendireceğini ifade etmesine
rağmen, birçok üniversite başvuruları Kasım Ayı'na kadar
değerlendirmemektedir. Çünkü üniversiteler Aralık Ayı'nda gerçekleştirilen
Accounting Ph.D. Rookie Recruiting & Research Camp isimli kampta uygun
adaylarla karşılaşmayı beklemektedir. Ancak, Güz Dönemi içinde adaylarla
görüşen üniversiteler de bulunmaktadır.
İşe alım yapan üniversitelerin tamamı, adayların başvurularını internet üzerinden
kabul etmektedir. Bunun için her üniversitenin ayrı bir online başvuru sistemi
bulunmaktadır. Adayların bu sisteme yükleyecekleri akademik özgeçmiş, ön
makaleler, tez çalışması ve tavsiye mektupları gibi belgeler, öğrencilerin
Accounting Ph.D. Recruiting & Research Camp isimli kampın internet sayfasına
yükleyecekleri belgelerle aynıdır. Bu nedenle, öğrencilerin söz konusu belgeleri
dördüncü yıl ile beşinci yıl arasındaki Yaz Dönemi'nde hazırlamaya başlamaları
ve her başvuruda güncellemeleri gerekmektedir. Bu kampın sona ermesinin
ardından işe alım yapacak olan üniversiteler adayları kampüs ziyaretlerine davet
etmektedir. Bu ziyaretlerin yapısı, öğrencilerin Arizona Üniversitesi'nde katıldığı
ve başkalarınca sunumların yapıldığı çalıştaylarla benzerlik göstermektedir. Bu
kampüs ziyaretleri Ocak Ayı ile Mart Ayı arasında gerçekleştirilmektedir. Ancak
bazı üniversiteler boş pozisyonları doluncaya kadar adaylarla mülakat yapmaya
devam etmektedir. Ayrıca, bazı üniversiteler kampüs ziyaretlerini süreç
içerisinde daha sonra da başlatmakta ve ziyaretçi yardımcı doçent adaylarını iş
piyasası süreci sona erdikten sonra değerlendirmektedir (The University of
Arizona, 2017: 15).
Öğrenciler programdaki eğitimleri süresince çeşitli fon imkanlarından
yararlanma hakkına sahiptir. Doktora Programı'nda öğrenim ücreti muafiyeti ve
279
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
nakit burslardan faydalanmaktadır. Yıllık ücret tutarı Graduate College, Eller
College of Management (Eller İşletme Fakültesi) ve Muhasebe Bölüm Başkanlığı
tarafından belirlenmektedir. Bunun haricinde, öğrencilerin Bölüm Başkanlığı ve
Muhasebe Doktora Programı Komitesi takdirine bağlı olarak yıllık araştırma fonu
gibi ek birtakım burslardan faydalanması mümkündür. Yıllık araştırma fonu ders
kitaplarına, bilgisayar gereçlerine ve muhasebe konferanslarına katılmayla ilgili
seyahat giderlerine harcanmak üzere tahsis edilmektedir. Fakültedeki öğretim
üyeleriyle ortak olarak yürütülen araştırma projelerinde ortaya çıkan veri toplama
maliyetleri, makale yayım ücretleri ve konferans maliyetleri gibi harcamalar
öncelikli olarak ele alınmaktadır. Öğrencilerin bunlardan ayrı olarak Üniversite,
Amerikan Muhasebe Birliği ve diğer kaynaklar tarafından sağlanan başka maddi
yardımlara başvurması mümkündür. Program tarafından sağlanan kaynakların
beş yıllık geçerliliği bulunmaktadır (The University of Arizona, 2017: 18).
Programda verilen derslere Tablo 5'te yer verilmiştir (The University of Arizona,
2017: 3).
Tablo 5: University of Arizona - Eller College of Management Bünyesinde Doktora
Düzeyinde Muhasebe Eğitiminde Verilen Dersler
Birinci Yıl Dersleri
Introduction to Accounting Research Financial Accounting Research I
Mathematics for Economists (Math Camp)
(scheduled in the summer) Production Economics
Theory of Quantitative Methods in
Economics Econometrics I
Introduction to Statistical Methods in
Economics Applied Econometrics
Teaching Methods in Economics Teaching Methods in Economics
İkinci Yıl Dersleri
Financial Accounting Research II Tax Research
Econometrics II Auditing Research
Financial Markets and Corporate Finance Financial Decision Making
Teklif Edildiğinde Alınması Gereken Seminer Dersleri
Accounting Research using Experiments Analytical Research in
Accounting
Managerial Accounting Research
Tablo 5'teki dersler incelendiğinde, Türkiye'de verilmekte olan derslerden farklı
olarak teorik bir muhasebe eğitiminden ziyade araştırmayı esas alan ve matematik
280
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
esaslı ders içeriklerinden oluşan bir programın yürütüldüğü görülmektedir.
Bunun haricinde doktora eğitiminin birinci yılında öğrenciler tarafından alınması
öngörülen Teaching Methods in Economics adındaki ders ile öğrencilerin eğitim-
öğretim faaliyetlerinde de başarıyı yakalamasının amaçlandığı düşünülmektedir.
Öğrencilerin programın ilk zamanlarında Muhasebe Bölüm Başkanlığı,
Muhasebe Doktora Programı Yöneticisi ve doktora öğrencisinin birlikte
belirleyeceği bir dersi yürütmesine imkan tanınmaktadır.
3.2.3. UNSW Sydney - Business School Bünyesinde Verilmekte Olan
Doktora Düzeyinde Muhasebe Eğitiminin Mevcut Durumu
UNSW Sydney'deki doktora programı Temmuz ve Aralık Ayları'nda olmak üzere
yılda iki defa alım yapmaktadır. Öğrenciler tarafından yapılan başvurular,
danışmanların durumlarına göre Doktora Çalışmaları Yöneticisi veya Araştırma
Kabul Komitesi tarafından incelenmektedir. Başvuruların incelenmesinde
özellikle başvuru yapan adayların akademik geçmişi ve belirttikleri araştırma
alanları dikkate alınmaktadır. Program tarafından her yıl en fazla 25 öğrencilik
kontenjan açılmaktadır. Programda asgari giriş kriterleri aşağıdaki gibi
belirlenmiştir (UNSW-Sydney, 2019a):
Üç yıllık bir lisans programından ve ilgili alanda en az 75 genel not
ortalamasıyla lisansüstü mezun olmak veya
Çift lisans diploması sahibi olunması halinde ilgili alanların birinden en
az 75 genel not ortalamasıyla mezun olmak veya
Dört yıllık bir lisans programından ilgili alanda 3,50 veya 3,00
ortalamayla mezun olmak.
Başvuru yapan öğrencilerin anadilinin İngilizce olmaması halinde IELTS ve
TOEFL gibi sınavlara girmesi ve sonuçlarını üniversiteye iletmesi
gerekmektedir. Adayların İngilizce bilgisinin yetersiz olması halinde
faydalanabilecekleri UNSW Institution of Languages University Entry Course
(UEEC) gibi İngilizce Hazırlık kursları da bulunmaktadır. Üniversite söz konusu
sınavlar için asgari puan düzeyleri tespit etmiştir. Muhasebe Doktora Programı
öğrencilerinin IELTS sınavının akademik versiyonundaki bölümlerin her
birinden en az 6,0 ve ortalaması 6,5 olacak şekilde bir not alması gerekmektedir.
TOEFL-IBT'den ise, yazma bölümünden en az 23, okuma, dinleme ve konuşma
bölümlerinin her birinden en az 22 almak suretiyle ortalama 90 alması
gerekmektedir (UNSW-Sydney, 2019b).
281
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Bu programda öğrencilerin dört yıllık eğitim süresinin ilk iki yılında ders alması
gerekmektedir. Programın birinci yılı öğrencilerin Muhasebe alanında araştırma
yaparken faydalanabilecekleri yöntemlerin detaylı ve titiz bir şekilde öğretilmesi
üzerine tasarlanmıştır. Aynı zamanda bu yıl öğrencilerin iletişim ve sunum
becerilerini de geliştirilmesine katkı sağlamayı amaçlamaktadır. Ortak temel
dersler, temel kalitatif ve kantitatif araştırma yöntemleri ile akademik çalışmaları
planlama, sunma ve yazma becerileri gibi önemli araştırma becerilerini
kapsamaktadır. Öğrenciler bu yıl boyunca araştırma projelerinde asistan olarak
çalışacak ve kendi becerileri geliştikçe de kendi araştırmalarında çalışmaya
başlayacaktır. Öğrencilerin akademik personel ile olan etkileşimi, doktora tezi
danışmanı seçimlerinde kullanmaları beklenmektedir. Birinci yıl boyunca,
öğrencilerin başarılı araştırma öğrencileri ve İşletme Fakültesi’ndeki akademi
camiasıyla sıkı bir ilişki kurması beklenmektedir. Her üç aylık dönemde üç ortak
temel dersten (proje raporu haricinde) birinin alınması gerekmektedir. Bunlar
haricinde çeşitli seçmeli derslerin de alınması gerekmektedir. Programdaki
derslere Tablo 6'da yer verilmiştir (UNSW Sydney, 2019c).
Tablo 6: UNSW Sydney - Business School Bünyesinde Doktora Düzeyinde Muhasebe
Eğitiminde Verilen Dersler
Birinci Yıl Dersleri
Ortak Temel Dersler Seçmeli Dersler
Foundations of Business Research Introduction to Qualitative Research
Design and Methods
Statistical Methods for Business
Research or Econometric Analysis
Advanced Qualitative Research
Design and Methods
Business Research Project Seminar Applied Econometrics Methods
Project Report Microeconomic Theory I
Microeconomic Theory II
Microeconometrics
Experimental and Behavioural
Economics
Research Methods 3
Behaviour in Organisations
İkinci Yıl Dersleri (Tüm dersler seçmelidir.)
Current Developments in Auditing
Research Project Seminar
Current Developments in Accounting
Research – Financial Culture and Emotion
282
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Current Developments in Accounting
Research – Managerial Macroeconomic Theory II
Special Topic in Accounting Microeconometrics
Seminar in Research Methodology Experimental and Behavioural
Economics
Tablo 6'daki dersler incelendiğinde, Türkiye'de verilmekte olan derslerden farklı
olarak muhasebe alanında bilimsel araştırmayı ön plana çıkaran ve matematik
esaslı ders içeriklerinden oluşan bir programın yürütüldüğü görülmektedir.
Bununla birlikte programın uluslararası muhasebe eğitimi standartlarında
belirtilen yetkinliklerin çoğunu sağlamaya yönelik olarak düzenlendiği
görülmektedir.
Programın son iki yılı süresince, öğrencilerin zamanlarının tümünü doktora
tezlerine yönelik araştırma ve çalışmayla geçirmesi gerekmektedir. Tezlerin,
öğrencilerin çalıştıkları alandaki mevcut akademik tartışmalara katkı sağlayacak
şekilde yeni bilgi ve fikirler kazandıracak orijinal bir araştırma olması
gerekmektedir. Tez aşamasında öğrencilerin tezlerinin düzenli aralıklarla
incelendiği Research Progress Review adı altında, Türkiye'deki tez izleme
komiteleri tarafından yapılan bir inceleme aşaması bulunmaktadır. Tezin
gidişatıyla ilgili incelemeyi içeren bu izleme, Annual Research Progress Reviews
yıllık, Confirmation Reviews gibi onay, Overtime Reviews gibi süresini aşan
tezlerin incelenmesi ve Additional Reviews gibi ek tez incelemelerini
kapsamaktadır. Bu incelemenin yılda en az bir defa yapılması gerekmektedir. Tez
izleme süreci Üniversite'nin Graduate Research School tarafından lisansüstü
koordinatörün, öğrencinin izlemeye uygun olduğu konusunda bilgilendirmesiyle
başlamaktadır. Koordinatör, bir izleme tarihi belirlemekte ve öğrenci bununla
ilgili evrakları internet ortamında doldurmaktadır. Öğrencilerin belirlenen tarih
itibariyle tezle ilgili çalışmalarını ve tez yönetim planlarını danışmanlarıyla
paylaşmaları ve bu görüşmenin yüz yüze veya video konferans gibi alternatif
yollarla yerine getirilmesi gerekmektedir. Çalışmaları sonucunda onay alan
öğrenciler tezlerine devam etme hakkı kazanmaktadır. Bu görüşmeler tez
süresince devam etmektedir. Tezini üniversitenin belirlediği format dahilinde
tamamlayan ve danışmanı tarafınca intihal ve benzeri konular da (tezin
maksimum 100.000 kelimeden oluşması gibi) dahil olmak üzere çeşitli kıstaslara
göre tezin savunulur olduğuna dair görüş alan öğrencilerin tez savunmasına
283
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
geçilmektedir. Tez savunma jürisinde yer alacak öğretim üyeleri hakkında, jüri
kesin olarak belirlenip Üniversite tarafından davet edilinceye kadar öğrencilere
bilgi verilmemesi gerekmektedir. Jüri üyelerine ilişkin teklif öğrencinin
danışmanı tarafından yapılmakta olup, jüri üyelerinden en az biri Avustralya
dışından olacak şekilde jürinin oluşturulması gerekmektedir. Öğrenci bir
danışman, bir bağımsız jüri başkanı, bir sözlü sınav yapan kişi ve Program
yönetimini temsil eden bir kişi olmak üzere dört kişilik jüri karşısında tezini sözlü
olarak savunmaktadır. Bu programda tezin savunulması aşaması tamamen
Türkiye'deki genel uygulamalarla örtüşmektedir. Örneğin, savunma sonunda
öğrenci salonun dışına çıkartılmakta ve jüri üyeleri tarafından alınan karar
neticesinde yeniden çağrılarak kendisine karar tebliğ edilmektedir (UNSW-
Sydney, 2018).
3.2.4. London School of Economics and Political Sciences (LSE) -
Department of Accounting Bünyesinde Verilmekte Olan Doktora Düzeyinde
Muhasebe Eğitiminin Mevcut Durumu
Öğrencilerin programa başvuru süresi 2019 yılı için 14 Haziran’da sona
ermektedir. Programa asgari giriş şartı olarak ilgili alanda yüksek lisans
mezuniyeti şartı getirilmiştir. Bu programa girişte GRE veya GMAT gibi
sınavlara girme sonucu aranmamaktadır. Ancak İngilizce Dil Bilgisi’ne ilişkin
olarak birtakım şartlar aranmaktadır. Öğrencinin Kanada, ABD, Birleşik Krallık,
İrlanda, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi anadili İngilizce olan ülkelerin
vatandaşı veya bu ülkelerde lisans ya da yüksek lisans yapmış olması halinde dil
şartı aranmamaktadır. Diğer öğrencilerin iki yıl geçerliliğe sahip olan bir dil
sınavı sonucunu üniversiteye iletmesi gerekmektedir. Muhasebe Doktora
Programı dil şartlarını karşılamak için öğrencilerin IELTS, TOEFL ve Pearson
Test of English gibi testlerin yanı sıra LSE Dil Merkezi tarafından yapılan sınava
da girmeleri mümkündür. Öğrencilerin bu sınavlardan asgari puanları alması
gerekmektedir. Örneğin, IELTS için okuma bölümünden 6,5, dinleme
bölümünden 6,5, yazma bölümünden 7,0 ve konuşma bölümünden 6,5 olmak
üzere genel ortalamanın 7,0 olması; TOEFL içinse, okuma bölümünden 23,
dinleme bölümünden 22, yazma bölümünden 27 ve konuşma bölümünden 22
olmak üzere genel ortalamanın 100 olması gerekmektedir (LSE, 2019a).
284
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Programa başvuracak öğrenciler, programdaki öğretim üyelerinin akademik ilgi
alanlarına göre seçilmektedir. Bu nedenle, öğrencilerin öğretim üyelerinin ilgi
alanlarını önceden incelemesi önerilmektedir. Öğrenciler tarafından yapılan her
başvuru bireysel bazda belirli kıstasların dikkate alınmasıyla
değerlendirilmektedir (LSE, 2019b):
Akademik başarı,
Akademik niyet mektubu,
Referanslar,
CV,
Araştırma önerisi taslağı ve
Yapılan örnek çalışmalar.
Bu değerlendirme sonucunda programa alınan öğrencileri dört yıllık bir doktora
eğitimi beklemektedir. Programda öğrenim görecek öğrenciler özellikle şu
alanlara yönlendirilmektedir:
Muhasebe, örgütler ve kurumlar,
Muhasebe, finansal raporlama ve sermaye piyasaları,
Yönetim muhasebesi ve örgütsel kontrol,
Muhasebe, yönetişim ve risk yönetimi,
Muhasebe ve kamu politikası, muhasebe teorisi.
Bu program üniversite tarafından iki parça halinde sunulmaktadır. Burada amaç,
araştırma öğrencilerinin gelişiminde ve kendi araştırma becerilerinde en yüksek
kaliteyi sağlamaktadır. Track 1 adı verilen Parça 1; muhasebe, örgütler ve
kurumlar arasındaki karşılıklı ilişkilerin çalışılmasına dayanmaktadır. Bu parçada
muhasebe araştırmasının bir dizi rutin teknikten daha fazlası olduğunu; ancak
bunların kurumsal bağlamlar tarafından şekillendiğini, davranışsal sonuçları
olduğunu ve farklı değerleri temsil edebileceğini incelemektedir. Bu parçada
yönetim muhasebesinde yapılan çalışmalar, özel sektörde ve kamu sektöründe
muhasebe sistemlerinin analiz edilmesi ile denetim ve risk müdahale
sistemlerinin dönüşümü gibi muhasebe konuları incelenmektedir.
Track 2 adı verilen Parça 2 ise; öncelikli olarak muhasebe ve finansal raporlama
konularını iktisadi bir bakış açısıyla ele almaktadır. Bu parçada yapılan araştırma
alternatif muhasebe yöntemleri arasında seçim yapma, muhasebe rakamlarının
285
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
içsel raporlamaya yönelik olarak kullanılması, performans yönetimi, teşvik
sistemleri, finansal raporlama kalitesinin değerlendirilmesi gibi konuları
kapsamaktadır. Bu alandaki araştırmaların yapılması daha çok ampirik arşiv
araştırmasını içerirken, teorik analize ve alan araştırmalarına da zaman zaman
başvurulmaktadır. Başvuru esnasında aday öğrencilerin Track 1 veya Track 2’den
birini seçmeleri gerekmektedir.
Doktora öğrencilerinin tüm derslerini birinci yılda tamamlamaları gerekmektedir.
Ancak belli durumlarda bu süre ikinci yıla sarkabilmektedir. LSE’de muhasebe
doktora programında verilmekte olan dersler Tablo 7’deki gibidir (LSE, 2015).
Tablo 7: London School of Economics and Political Sciences – Department of
Accounting Bünyesinde Doktora Düzeyinde Muhasebe Eğitiminde Verilen Dersler
Track 1’de Zorunlu Olarak
Alınması Gereken Dersler (Dersin
Kredisi)
Track 2’de Zorunlu Olarak Alınması
Gereken Dersler Dersler (Dersin Kredisi)
Accounting, Organisations and
Society (0,0)
Introductory Course in Mathematics and
Statistics (pre-sessional course)
Foundations of Accounting,
Organisations and Institutions (0,5)
Empirical Financial Accounting and Capital
Markets
Ortak Olarak Alınması Öngörülen Seçmeli Dersler
Accountability, Organisations and
Risk Management Financial Economics
Management Accounting for
Decision Making Financial Econometrics
Financial Reporting in Capital
Markets
Financial Econometrics for Research
Students
Valuation and Security Analysis (Y) Corporate Finance for Research Students
Accounting in the Global Economy
(Y) Asset Pricing for Research Students
Anthropological Approaches to
Value (Y) Law and Politics of Regulation
Econometrics Legal Risk in the Financial Markets (Y)
Contracts and Organisations Corporate Accountability: Topics in Legal
and Accounting Regulation
History of Economics: Ideas, Policy
and Performativity (Y) Regulation, Risk and Economic Life
Applied Corporate Finance (Y) Economic Sociology (Y)
286
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Tablo 7’deki derslerin bir kısmının yanında (Y) yazmaktadır. Bu dersler yarım
kredilik dersler olup, kalan dersler 1 kredilik dersleri ifade etmektedir.
Öğrencilerin ortak olarak alınması gereken seçmeli derslerden 1,5 kredilik ders
alması gerekmektedir. Bunlara ek olarak, öğrencilerin birinci ve ikinci yıllarında
Department of Methodology tarafından verilen dersleri de kapsayan çeşitli
yöntem derslerini alması gerekmektedir. İki senenin sonunda öğrencilerin en az
2,5 kredilik ders almış olması ve bu derslerin sınavlarından başarıyla geçmiş
olması gerekmektedir. Tablo 7’deki dersler incelendiğinde, Türkiye'de
verilmekte olan derslerden farklı olarak bilimsel araştırmayı ve matematiği ön
plana çıkaran bir programın yürütüldüğü görülmektedir. Bununla birlikte
programın uluslararası muhasebe eğitimi standartlarında belirtilen yetkinliklerin
çoğunu sağlamaya yönelik olarak düzenlendiği görülmektedir. Ayrıca
uluslararası muhasebe eğitimi standartlarınca öngörülen yetkinliklerin dikkate
alındığı anlaşılmaktadır.
Programa Track 1 ve Track 2 kapsamında dahil olan öğrencilerin birinci yılı ders
aşamasıyla geçmektedir. Track 1 öğrencilerinin kalan yıllar itibariyle kredisiz ve
sınavsız olan Accounting, Organizations and Society dersini zorunlu olarak
almaları gerekmektedir. Bunun haricinde öğrenciler Department of Methodolgy
tarafından önerilen çeşitli dersleri veya araştırma eğitimleri alma imkanına
sahiptir. Ayrıca Accounting Research Forums (ARFs), Accounting,
Organisations and Institutions Research Seminars ve Financial Accounting
Seminars adı altında yürütülen seminerlere ve çeşitli çalıştaylara katılması
zorunlu tutulmaktadır. Track 2 öğrencilerinin ise birinci yılı ders aşamasından
oluşmakta olup, ikinci yılda 1 kredilik ve sınavlı Empirical Financial Accounting
and Capital Markets adlı zorunlu dersi alması gerekmektedir. İkinci yıldan
itibaren öğrencilerin Track 1’deki öğrencilere yönelik seminer ve çalıştaylara
katılma zorunluluğu bulunmaktadır.
Tez aşamasında doktora öğrencilerinin, ortak ilgi alanlarının bulunduğu öğretim
üyeleriyle birlikte çalışması gerekmektedir. Her öğrenciye bir esas danışman bir
de yardımcı danışman atanmaktadır. Program boyunca her yıl öğrencilerin
çalışmalarını diğer doktora öğrencileri, danışmanlar ve öğretim üyelerinin
katıldığı bir seminerde sunması gerekmektedir. Ayrıca öğrencilerin ikinci ve
287
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
üçüncü yılda öğretim tecrübesi kazanması adına giriş düzeyinde çeşitli derslere
girmesine imkan tanınmaktadır.
Öğrencilerin ilk yıl sonunda programdan ayrılma imkanı bulunmaktadır. Bu
durumda öğrenci Mphil mezunu sayılmaktadır. Mphil mezuniyeti Türkiye’deki
tezsiz yüksek lisans programlarına benzer programlardır. Birinci yılın sonunda
doktoraya devam etmek isteyen öğrencilerin derslerinde en az 65/100 olan geçiş
notunu alması ve araştırmalarında tatmin edici düzeyde bir ilerleme kaydetmesi
gerekmektedir. Araştırmada ilerlemenin olup olmadığı tezin ayrıntılı taslağına,
tezin bölümlerinin özetlerine ve yapılan çalışmaların kendisine bakılarak
anlaşılmaktadır.
Programda çeşitli burs imkanları bulunmaktadır. Bunlar LSE PhD Studentships
ve Economic and Social Research Council (ESRC) bursları olarak sunulmaktadır.
Öğrenciler belirli dönemler itibariyle bu burslara başvurma hakkına sahiptir.
Ancak bunlar haricinde üniversite dışından çeşitli burslara başvurma imkanı da
bulunmaktadır.
3.2.5. Lancaster University - Management School Bünyesinde Verilmekte
Olan Doktora Düzeyinde Muhasebe Eğitiminin Mevcut Durumu
Programa girişte ilgili alanda yüksek lisans yapmış olma şartı bulunmaktadır.
Doktoraya başvuracak olan adayların yüksek lisans notlarının oldukça yüksek
olması gerekmektedir. Belirli durumlarda not ortalaması 3,00-3,50 arasında olan
yüksek lisans mezunu adaylar da tercih edilebilmektedir. Birleşik Krallık
vatandaşı olmayan öğrencilerden GMAT skoru istenmektedir. Bununla ilgili
herhangi bir asgari puan sınırı konulmamış olup, adayların üst düzeyde analitik
ve sayısal yeteneğe sahip olduğunu gösteren bir sonuç elde etmesi
beklenmektedir. Yabancı dil olarak da IELTS’ten öğrencilerin 7,5 veya dengi
sınavlarda buna karşılık gelen bir not alması gerekmektedir. Ayrıca öğrencilerin
başvuru sırasında lisans ve yüksek lisans transkriptlerini, en az biri akademik
olmak üzere iki referansı ve öğrencinin alanında çalışan uygun bir danışmanın
olup olmadığını tespit etmek için bir araştırma konusu önerisini sisteme online
olarak yüklemesi gerekmektedir. Öğrencilerden başvuru esnasında hangi öğretim
üyesiyle danışman olarak çalışmak istediklerinin de belirtilmesi istenmektedir.
Araştırma konusu önerisinin hazırlanmasında, önerinin 1.500-2.000 kelime
288
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
arasında olmasına ve şu unsurları içermesine dikkat edilmesi gerekmektedir
(Lancaster University, 2019a).
Geçici bir konu başlığı – önerilen araştırmayla ilgili anahtar kelimeleri
aktarmaktan daha fazlasını ifade etmesi gerekmektedir.
Genel değerlendirme – çalışmanın genel alanının özeti olup, içinde
bulunduğu alanın ifade edilmesini içermektedir.
İlgili literatür – önerilen konuda öğrencinin ilgili makale ve metinlerde
geçen tartışma ve konuların farkında olduğu ve önerilen çalışmanın
orijinalliğini ortaya koyması gerekmektedir.
Önemli sorular – önerinin ilgili zaman diliminde yönetilebilir olduğunu
ve soruların uygulanabilir ve orijinal olduğunu göstermesi
gerekmektedir.
Yöntem – öğrencilerin çalışmalarına uygun yöntemsel araçların farkında
olup olmadığını ortaya koymaktadır.
Zaman ölçeği ve planlama – öğrencinin araştırmasının planlamasının ve
zaman ölçeğinin farkında olduğunu ortaya koyması gerekmektedir.
Yararlanılan kaynaklar – öğrencilerin başvuruya dahil etmesi gereken
önemli makale ve metinlere ilişkin kısa bir referans listesini ifade
etmektedir.
Program dört yıllık bir eğitim-öğretim süresinden oluşmaktadır. Birinci yıl
boyunca doktora araştırmacılarının doktora düzeyinde verilen muhasebe ve
finans teorisi, ekonometri ve istatistiksel yöntemler ile araştırma metodolojilerini
kapsayan dersleri ve seminerleri tamamlaması gerekmektedir. Doktora
araştırmacılarının danışmanlarıyla düzenli olarak etkileşimde bulunması ve
birinci yılın sonu itibariyle kendi araştırma alanını sağlam bir şekilde anlamış
olması ve ilk araştırma projesini/çalışmasının taslağını hazırlaması
gerekmektedir. Birinci yılın sonunda öğrencilerin yapılan sınavlardan ortalama
100 üzerinden 60 alması ve yükselme panelinden (upgrading/confirmation panel)
başarıyla geçmesi gerekmektedir. Yükselme panelinden bir hafta öncesine kadar
öğrencilerin birinci makale çalışmalarının taslağını ve araştırma yaptıkları
konuda mevcut durumlarını ve sonraki aşamaları gösteren bir genel
değerlendirmelerini teslim etmek durumundadırlar. Bundan sonra öğrencilerin
onay paneli (confirmation panel) adı verilen ve 20 dakikası araştırma sunumuyla,
20 dakikası da soru-cevap ile geçirilen bir panele dahil olması gerekmektedir. Bu
289
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
panelin düzenlenmesindeki amaç, öğrencinin doktora çalışmalarına devam
edecek düzeyde yeterli beceriye sahip olup olmadığını tespit etmektir. Bu
paneller öğrenciler tarafından Bölüm’den izin alınmadıkça ertelenememekte ve
buna katılmamak öğrencinin doğrudan başarısız not almasına neden olmaktadır
(Lancaster University, 2019: 5).
Her doktora öğrencisinin danışmanlığı deneyimli bir araştırma takımı (genellikle
2 fakülte üyesi) tarafından yerine getirilmektedir. Danışmanlar Doktora
öğrencileriyle düzenli olarak bir araya gelmekte ve öğrencinin araştırma
programıyla ilgili olarak rehberlik ve yardım sağlamaktadır (Lancaster
University, 2019: 5).
Programda alınması öngörülen temel ve seçmeli dersler bulunmaktadır. Seçmeli
derslerin seçimine Doktora danışmanları ve Doktora programı yöneticileriyle
birlikte karar verilmesi gerekmektedir. Ayrıca birinci yıl içerisinde doktora
araştırmacılarının eğitim-öğretim faaliyetlerine ilişkin seminere katılmaları
gerekmektedir. Programda yürütülen derslere Tablo 8'de yer verilmiştir
(Lancaster University, 2019b).
Tablo 8: Lancaster University - Management School Bünyesinde Doktora Düzeyinde
Muhasebe Eğitiminde Verilen Dersler
Birinci Dönem
Dersler Araştırma Seminerleri
Quantitative Methods (15 credits) Strategies for Success: Managing your PhD
– Getting Started (Optional)
Corporate Finance I (Theory) - (15 credits) Plagiarism (Compulsory)
Advanced Accounting (Theory) -(15 credits) Ethics and Research (Compulsory)
Advanced Financial Accounting (Theory) -
(15 credits)
Evaluating Academic Literature & Writing
Your Literature Review (Optional)
Plagiarism (2-hour seminar) Managing Writing (Optional)
Ethics and Research (2-hour seminar) Career Planning Part 1 – preparing to secure
an acadmic post (Optional)
1 Electives – (15 credit) Writing retreat (Optional)
Teaching Skills (Attendance) Career Planning Part 2 – Developing an
online Academic portfolio (Optional)
İkinci Dönem
Dersler Araştırma Seminerleri
290
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Advanced Accounting (Empirics) - (15
credits)
Career Planning Part 3 – Applying for
Academic Jobs (Optional)
Data and Programming for Accounting
Research - (15 credits) Nvivo Training 1 (Optional)
Econometric Topics in Accounting &
Finance - (15 credits)
Establishing an Intellectual Identity
(Optional)
2 Electives - (30 credits) Strategies for success: Managing your PhD –
Staying Focused, Geting Finished (Optional)
Teaching Skills (Attendance) Panels and Reviews (Optional)
Enjoying your Viva (Optional)
Writing for Academic Journals in the
Context of your Career (Optional)
How to Write a Thesis (Optional)
Writing Retreat / Nvivo training 2 (Optional)
Üçüncü Dönem Dersleri
Dersler Araştırma Seminerleri
Pilot Study and presentation for upgrading to
PhD (draft 1st paper) - (40 credits)
How to Present your Work in Public and at
Conferences (Optional)
Teaching Skills (Attendance) Getting an Academic Job and Managing
your Career (Optional)
How to get your book published / Atlas
Session 1 (Optional)
Postdoc Funding (Optional)
Atlas Session 2 (Optional)
Writing Retreat (Optional)
Tablo 8'deki dersler incelendiğinde, Türkiye'de verilmekte olan derslerden farklı
olarak muhasebe alanında bilimsel araştırmayı ön plana çıkaran ve matematik
esaslı ders içeriklerinden oluşan bir programın yürütüldüğü görülmektedir.
Bununla birlikte programın uluslararası muhasebe eğitimi standartlarında
belirtilen yetkinliklerin çoğunu sağlamaya yönelik olarak düzenlendiği
görülmektedir. Bununla birlikte uluslararası muhasebe eğitimi standartları
tarafından benimsenen yetkinlik esaslı bir ders müfredatının oluşturulduğu
anlaşılmaktadır.
İkinci yılda doktora öğrencilerinden ilk araştırma çalışmalarını uluslararası
çalıştaylara ve konferanslara göndermeleri ve araştırma camiasına araştırmalarını
sunmaları beklenmektedir. Bunun haricinde öğrencilerin ikinci çalışma üzerine
yoğunlaşmaları gerekmektedir. Ayrıca bölümdeki eğitim-öğretim faaliyetlerine
katılmaları da beklenmektedir. İkinci senenin sonunda doktora öğrencilerinin
291
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
programa devam edip etmemesine karar verecek bir onay paneli (confirmation
panel) karşısında birinci ve ikinci sene makale çalışmalarını sunmaları
gerekmektedir.
Üçüncü ve dördüncü yılda doktora araştırmacılarının yüksek kalitede araştırma
çalışmaları yazmaya, bunları uluslararası konferanslarda ve çalıştaylarda
sunmaya ve saygın bir dergide yayımlama amacıyla mevcut çalışmayı gözden
geçirmeye ilişkin normal bir araştırma döngüsü geliştirmesi beklenmektedir.
Üçüncü yıllarında doktora öğrencileri, bölümün de desteğiyle birlikte kendi
araştırma alanlarında daha özelleştirilmiş araştırma eğitimi için bir dönemi ülke
dışında geçirmeleri yönünde teşvik edilmektedir. Böylelikle kendi alanlarındaki
üst düzey araştırmacılar ve hakemlerle ilişkiler geliştirebilmeleri sağlanmaya
çalışılmaktadır. Üçüncü yılın sonunda programı tamamlamaya yönelik bir
gözden geçirme sunumu gerçekleştirilmektedir. Ayrıca üçüncü yıl itibariyle
üçüncü makale çalışmasına başlanması gerekmektedir. Üçüncü yıl sonunda teze
yönelik olarak yapılmış olan çalışmalara ilişkin sunumun yapılması
gerekmektedir.
Dördüncü yılda doktora öğrencilerinin makale çalışmalarını gözden geçirmesi,
çeşitli sunum, çalıştay ve konferanslara katılması, iş piyasası eğitimleri ve iş
piyasasına yönelik hazırlık niteliğinde mülakat çalışmalarına katılması ve doktora
tezini sonlandırarak teslim etmesi gerekmektedir. Tez savunması öğrenci ve
danışmanının kararı neticesinde, belirlenen tez savunma jürisi karşısında sözlü
olarak gerçekleştirilmektedir. Ayrıca yazılan doktora tezinin kaynakça kısmı
hariç, ancak dipnot ve ekler dahil olmak üzere 80.000 kelimeyi aşmaması
gerekmektedir. Ancak öğrencinin danışmanının destek vermesi ve Senato’nun
uygun görmesi halinde sayfa sınırı esnetilebilmektedir.
Tez savunma sınavının en az biri dışarıdan olmak üzere iki öğretim üyesi
karşısında yapılması gerekmektedir. Öğrencinin tez danışmanının sınav jürisinin
üyesi olması mümkün değildir. Sınavı yapacak kişiler Bölüm’ün teklifi ve Senato
kararıyla atanmaktadır. Jüri üyelerinin tezin sözlü olarak savunulmasından önce
tez üzerine bağımsız olarak bir rapor yazması ve bunu sınavdan önce
Üniversite’ye teslim etmesi gerekmektedir. Sınav jürisi üyelerinin arzu etmeleri
halinde tez danışmanını da sözlü sınavda bulunmak üzere sınava davet etmeleri
292
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
mümkündür. Sözlü sınavdan sonra, her bir jüri üyesinin sınav üzerine bir rapor
hazırlaması ve bu rapor üzerinden bir öneride bulunması gerekmektedir
(Lancaster University, 2018: 9).
Programda çeşitli burs imkanları bulunmaktadır. Bunlar LUMS Studentship ve
Economic and Social Research Council (ESRC) gibi burslardan oluşmaktadır.
Öğrenciler belirli dönemler itibariyle bu burslara başvurma hakkına sahiptir.
Ancak bunlar haricinde üniversite dışından çeşitli burslara başvurma imkanı da
bulunmaktadır.
4. Model Önerisi
Doktora düzeyinde muhasebe eğitimine ilişkin model önerisinin amacı; programa
dahil olan öğrencilerin öncelikle yetenekli birer araştırmacı ve eğitmen olarak
yetiştirilmesini sağlamak olmalıdır. Öğrencilerin programda geçireceği sürecin
ardından muhasebe alanında prestijli dergilerde yayın yapabilen ve ayrıca
bildiklerini lisans ve lisansüstü seviyede öğrencilere başarıyla aktarabilen bir
öğretim üyesi haline gelmeleri oldukça önemlidir.
Bugün itibariyle Türkiye’de doktora düzeyinde muhasebe programlarına
başvurabilmek için adayların ÖSYM tarafından yapılan ALES’in Eşit Ağırlık
puan türünde en az 55 puan almış olması gerekmektedir. Benzer şekilde, ÖSYM
tarafından yapılan yabancı dil sınavlarından en az 55 puan veya eşdeğerliği
ÖSYM tarafından kabul edilen uluslararası yabancı dil sınavlarından bu
eşdeğerde bir puan alması gerekmektedir. Bu taban puanların yükseltilmesi
üniversitelerin senatolarının vereceği kararlarına bağlı kılınmıştır (Lisansüstü
Eğitim ve Öğretim Yönetmeliği, madde 16). Yurtdışındaki programlarla
karşılaştırıldığında, bu sınavlar açısından birtakım temel farklılıkların ortaya
çıktığı görülmektedir. Yabancı programlarda GRE veya GMAT adı verilen ALES
benzeri bir sınav yapılmakta olup, yabancı dil açısından da TOEFL veya IELTS
gibi sınavların sonuçları ele alınmaktadır. GMAT yalnızca İşletme alanında
lisansüstü eğitim almak isteyen öğrencilere yönelik olarak yapılan bir sınav olup,
ALES tüm lisansüstü öğrencilere yönelik olarak yapılan bir sınav olarak
karşımıza çıkmaktadır. Bu noktada ÖSYM’nin İşletme alanında lisansüstü eğitim
almak isteyen öğrencilere yönelik spesifik bir sınav geliştirmesi ve uygulaması
oldukça yerinde olacaktır. Ayrıca lisansüstü eğitim almak isteyen öğrencilerin
293
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
yabancı dil düzeylerini belirlemek amacıyla ÖSYM tarafından YÖKDİL ve YDS
gibi yabancı dil sınavları bulunmaktadır. Ancak bu sınavlar öğrencilerin İngilizce
veya başka bir yabancı dilde okuma, dinleme, konuşma ve yazma yeteneklerinin
tümünü değerlendirmede yetersiz kalmaktadır. Dolayısıyla ÖSYM tarafından
yapılan yabancı dil sınavlarının IELTS ve TOEFL gibi uluslararası sınavlar
niteliğine yakınlaştırılması yerinde olacaktır. Bu noktada gerek yeniden
düzenlenecek olan ALES niteliğindeki sınav ile yabancı dil sınavlarına ilişkin
yeni taban puanların belirlenmesi ve bunlara ilgili düzenlemelerde genel şart
olarak yer verilmesi gerekmektedir. Söz konusu taban puanların, bugün olduğu
gibi üniversite senatoları tarafından daha üst düzeyde belirlenmesinin mümkün
kılınması gerekmektedir.
Muhasebe doktora programına dahil edilecek öğrencilerin kontenjanlarına ilişkin
olarak da düzenlemelerin yapılmasının uygun olabileceği düşünülmektedir.
Yabancı programlar incelendiğinde, doktora kontenjanlarının genellikle her yıl
ortalama 3-4 öğrenciyle sınırlandırıldığı görülmektedir. Bu durumun, Türkiye’ye
uyarlanması mümkündür. Hem yeni çıkan Norm Kadro Yönetmeliği hem de
programda tarafımızca öğrencilere sağlanması öngörülen maddi desteklerden
yeterli düzeyde faydalanılabilmesi için uygulanan kontenjanların oldukça sınırlı
olmasına dikkat edilmesi gerekmektedir. Kontenjanların artması, programdan
mezun olacak muhtemel öğrenci sayısının artmasına, bu durum da doktor öğretim
üyesi olmayı bekleyen aday sayısının hızla artmasına neden olacaktır. Halbuki
norm kadro uygulamasıyla birlikte artık üniversiteye öğretim elemanı olarak
girişlerin oldukça sınırlı hale geleceği tahmin edilmektedir. Doktora
kontenjanlarının mevcut uygulamadan daha kısıtlı hale getirilmesinin aynı
zamanda bir arz fazlası yaratmasının önünde engel teşkil edecektir.
Doktora programına nitelikli öğrencilerin dahil edilebilmesini sağlamak
amacıyla, ülkemizde bazı üniversiteler tarafından yapılmakta olan hem yazılı
hem de sözlü sınav uygulamasının oldukça yerinde olduğu tarafımızca
düşünülmektedir. Bu uygulamada öğrencilerin muhasebe alanında lisans ve
yüksek lisans seviyesinde bilgi kapasitesini tespit etmeye yönelik yazılı sınav
uygulamasından başarılı olan adaylar, daha sonra sözlü sınava dahil edilmektedir.
Bu sınavlara yönelik biri başkan olmak üzere en az üç kişiden oluşan bir
muhasebe doktora programı giriş sınavları komisyonu kurulması önerilmektedir.
294
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Söz konusu komisyonun muhasebenin alanlarına yönelik yazılı ve sözlü sınav
sorularını ve cevap anahtarlarını ayrıntılı bir şekilde hazırlaması ve bunları sınav
sürecinin sona ermesinin ardından adaylarla paylaşması öngörülmektedir.
Komisyonun, programa yapılan başvuru esnasında teslim edilmesi gereken
belgeler arasına ayrıntılı bir araştırma önerisi raporu eklemesi önerilmektedir. Bu
raporda öğrencilerden muhasebenin hangi alanında tez yazmak istediklerine dair
ayrıntılı bir araştırma önerisini rapor şeklinde hazırlaması ve bunu ilgili birime
teslim etmesi gerekecektir. Komisyon tarafından yapılan sınavların sonucunda
muhasebenin hangi alanına daha yatkın olduğu tespit edilen öğrencinin, daha
önce teslim ettiği raporun komisyonun ulaştığı kanaatle uyuşması halinde,
akademik ilgi alanı öğrenciyle aynı alanda olan öğretim üyelerinin danışman
olarak atanması gerçekleştirilecektir. Uyuşmanın olmadığı durumlarda, sınav
sonuçlarının esas alınması önerilmektedir. Ayrıca danışman seçiminde
öğrencilere, sınavlar sonucunda tespit edilen kendi alanlarıyla, akademik ilgi
alanları ortak olan öğretim üyelerinin isimleri bildirilecek ve öğrencilerden
birlikte çalışmayı düşündükleri öğretim üyesini seçmeleri istenecektir.
Doktora programına dahil olan öğrencilerin dört yıllık eğitim sürecinde şu genel
özellikleri gösteren bir ders müfredatı beklemektedir:
Öğrencilerin alabileceği zorunlu ve seçmeli derslerden oluşan ve iki yıl
boyunca sürecek bir ders dönemi,
Öğrencilerin birinci yıl ve ikinci yıl sonundaki yaz dönemlerinde
hazırlanmak ve Güz Dönemi başlangıcında herkese açık bir seminerde
sunulmak üzere iki ayrı makale çalışması.
İkinci yılın sona ermesinin ardından Güz Dönemi içerisinde yapılacak
yazılı ve sözlü yeterlilik sınavı,
Yeterlilik sınavının ardından tez aşamasına geçilmesi ve dördünü yılın
sonu itibariyle tezin savunulması.
Ders aşamasında, programa giriş sırasında yapılan sınavlar ve öğrencinin
araştırma önerisi raporu neticesinde belirlenen akademik ilgi alanına ilişkin
olarak öğrencilerin farklı gruplara ayrılması ve zorunlu dersler haricinde bu
alanlara göre her dönem seçmeli dersler arasından derslerini seçmeleri
önerilmektedir. Bu genel özellikler kapsamında Tablo 9, Tablo 10, Tablo 11 ve
Tablo 12’de varsayımsal bir muhasebe doktora programının ders programına
295
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
yönelik toplu bir öneriye yer verilecek olup, her tablonun altında ders içeriklerine
ilişkin açıklamalar yapılacaktır.
Tablo 9: Varsayımsal Bir Muhasebe Doktora Programının Birinci Yıl Dersleri
Birinci Yarıyıl Ders Planı İkinci Yarıyıl Ders Planı
Dersin Adı Dersin Adı
Uzmanlık Alan Dersi I Uzmanlık Alan Dersi II
Sosyal Bilimlerde Araştırma
Yöntemleri Bilimsel Araştırmalarda İntihal ve Etik
Yüksek Matematik I Yüksek Matematik II
Seçmeli Ders I Seçmeli Ders I
Seçmeli Ders II Seçmeli Ders II
Seçmeli Ders III Seçmeli Ders III
Birinci Yarıyıl Seçmeli Dersler İkinci Yarıyıl Seçmeli Dersler
Dersin Adı Dersin Adı
Finansal Muhasebe ve Raporlama I Finansal Muhasebe ve Raporlama II
Maliyet Muhasebesi Yönetim Muhasebesi
Denetim ve Güvence I Denetim ve Güvence II
Muhasebe Teorileri Muhasebe Bilgi Sistemleri
Programlama Finansal Tablolar Analizi
Mikro İktisat I Mikro İktisat II
Uzmanlık Alan Dersi sekiz dönem boyunca alınması gereken dersler olup, genel
olarak öğrencinin kendi danışman öğretim üyesi adına açılan bir ders olup,
öğrencinin doktora eğitimi boyunca yürütmekle sorumlu olduğu faaliyetlerden
sorumlu olan kişiyi göstermektedir. Bu ders, danışman öğretim üyesinin
akademik ilgi alanında sahip olduğu spesifik bilgi, tecrübe, bilimsel etik, çalışma
disiplini ve ilgili diğer akademik konuların aktarması suretiyle öğrencilerde
belirli bir akademik altyapının oluşturulmasını sağlayan ve zaten Türkiye’de
lisansüstü programlarda verilmekte olan bir derstir.
Sosyal Bilimlerde Araştırma Yöntemleri dersi, sosyal bilimler alanında yürütülen
çalışmalarda başvurulan araştırma yöntemlerinin tanıtılmasına yönelik bir derstir.
Esas itibariyle bu dersin adının Muhasebede Araştırma Yöntemleri şeklinde
değiştirilmesi de mümkündür. Ancak isimden ziyade içerik olarak bu derste
öğrencilerin nicel ve nitel çalışmaların uygulanmasına ilişkin yeteneklerin
kazandırılması oldukça önemlidir.
296
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Calculus I ve II olarak da adlandırılabilecek olan Yüksek Matematik I ve II
dersleri, programdaki öğrencilerin gelecekte yürütecekleri akademik
çalışmalarda ihtiyaç duyacakları matematiksel altyapıyı sağlamak amacıyla iki
dönem boyunca verilmesi öngörülen ileri matematik dersleridir. Bu ders
kapsamında özellikle türev, integral, diziler, seriler, lineer cebir ve matris teorisi
gibi konuların ele alınması önerilmektedir.
Bilimsel Araştırmalarda İntihal ve Etik dersinde, öğrencilere intihal ve etik,
bilimsel yayınların güvenilirliği ve bilimsel sürecin işleyişi konusunda genel
bilgilerin verilmesi, Michigan Üniversitesi tarafından yayımlanmakta olan
Plagiary isimli dergiden ve TÜBİTAK yayınlarından çeşitli okumalar
yapılmasını, hangi davranışların intihal ve etik dışı davranış kapsamında
değerlendirilmesi gerektiği ve bunların nedenlerinin ele alınması önerilmektedir.
Birinci yılda yer alan seçmeli derslerin bir kısmı öğrencilerin kendi akademik ilgi
alanları ve danışmanlarının çalışma alanlarına göre belirlenmesi gereken
derslerden oluşmaktadır. Bu kapsamdaki dersler muhasebenin temel alanlarını
temsil etmekte olup, Finansal Muhasebe ve Raporlama I ve II, Maliyet
Muhasebesi, Yönetim Muhasebesi, Denetim ve Güvence I ve II, Muhasebe
Teorileri, Muhasebe Bilgi Sistemleri ve Finansal Tablolar Analizi derslerinden
oluşmaktadır. Bu dersler Türkiye’de oldukça yaygın olduğundan ayrıntılı
açıklama yapılmayacak olup, derslerin teorik düzeyde verilmesi önerilmektedir.
Bunlar haricinde seçmeli ders olarak Programlama, Mikro İktisat I ve Mikro
İktisat II dersleri önerilmektedir. Programlama dersinde, güncel muhasebe
araştırmalarında sıkça kullanılmakta olan SAS, STATA, SPSS, R ve benzeri bir
programın öğretilmesi önerilmektedir. Özellikle araştırma yöntemlerinin anlam
kazanmasında bu derste yapılacak uygulamalı çalışmalar öğrencilere muhasebe
araştırması alanında önemli bir avantaj kazandıracaktır. Programlama dersinin
seçilmemesi halinde, doktora programı tarafından başka üniversiteler tarafından
Yaz Dönemi’nde düzenlenen çeşitli seminerlere katılımın zorunlu tutulması
mümkündür. Mikro İktisat I ve Mikro İktisat II derslerinde ise, birey ve
işletmelerin iktisadi davranışlarına yönelik altyapı oluşturulması
amaçlanmaktadır.
297
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Tablo 10: Varsayımsal Bir Muhasebe Doktora Programının İkinci Yıl Dersleri
Üçüncü Yarıyıl Ders Planı Dördüncü Yarıyıl Ders Planı
Dersin Adı Dersin Adı
Uzmanlık Alan Dersi III Uzmanlık Alan Dersi IV
Öğretim Becerileri I Öğretim Becerileri II
Muhasebede Ampirik Araştırmalar I Muhasebede Ampirik Araştırmalar II
Seminer I
(Birinci Yıl Makale Çalışmasının
Sunulması)
Seminer II
(Tanınmış Konuşmacı Semineri)
Seçmeli Ders I Seçmeli Ders I
Seçmeli Ders II Seçmeli Ders II
Seçmeli Ders III Seçmeli Ders III
Üçüncü Yarıyıl Seçmeli Dersler Dördüncü Yarıyıl Ders Planı
Dersin Adı Dersin Adı
İç Kontrol ve Denetim Risk Yönetimi
Sermaye Piyasaları Kurumsal Yönetim
Vergilendirme Hile Denetimi
Matematiksel İstatistik Olasılık Teorisi
Ekonometri I Ekonometri II
Psikoloji / Sosyoloji Alanından Bir Ders Kurumsal Sosyal Sorumluluk
İkinci yılda alınması gereken dersleri gösteren Tablo 10’daki derslerden Öğretim
Becerileri I ve Öğretim Becerileri II derslerinde öğrenci ve danışmanın ortak
kararı ve Doktora Programı Anabilim Dalı Başkanlığı ile Bölüm Başkanlığı’nın
takdirlerine bağlı olarak lisans birinci ve ikinci sınıf düzeyinde bir muhasebe
dersinin öğrenciler tarafından her dönem iki hafta boyunca anlatılmasını
içermektedir. Bu derslerin değerlendirmesinin öğrencinin danışmanı haricinde
bir veya yeterli sayıda hoca olması halinde iki öğretim üyesi tarafından yapılması
önerilmektedir.
Ekonometri I ve II derslerinde bir muhasebe araştırmasında başvurulması
öngörülen ekonometri altyapısının oluşturulması amaçlanmaktadır. Bu kapsamda
ampirik bir muhasebe araştırmasında başvurulması muhtemel nedensellik
ilişkileri, ekonometrik analizler, panel veri analizleri gibi konulara yer verilmesi
öngörülmektedir.
Muhasebede Ampirik Araştırmalar I ve II derslerinde prestijli muhasebe
dergilerinde yayımlanan ampirik çalışma niteliğindeki muhasebe makalelerinin
298
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
ayrıntılı olarak incelenmesi önerilmektedir. Öncelikli olarak incelenmesi
öngörülen konuların şirketlerin dipnot açıklamaları, metin madenciliği, sermaye
maliyeti, teşvikler, yönetişim, finansal müdahale, uluslararası finansal raporlama,
vergi, vekalet teorisi, maliyet ve yönetim muhasebesi, sermaye yapısı, piyasa
verimliliği gibi konulardan oluşması önerilmektedir.
Seminer I (Birinci Yıl Makale Çalışmasının Sunulması) dersi, birinci yıldan
ikinci yıla geçilen yaz döneminde öğrencilerin danışmanlarıyla birlikte bir ön
makale çalışması yürütmesini içermektedir. Öğrencilerin hazırladıkları taslak
metni üçüncü yarıyılın başladığı ilk hafta içerisinde uygun bir günde herkese açık
bir şekilde sunması gerekmektedir.
Seminer II (Tanınmış Konuşmacı Semineri) dersi, Türkiye’de veya uluslararası
alanda ün yapmış, araştırmacı veya uygulamacı kimliğiyle ön plana çıkmış olan
ya da öğrencilerin devamlı surette televizyon, gazete ve internette gördüğü, takip
ettiği önemli şahsiyetlerin programın yürütüldüğü üniversiteye davet edildiği ve
muhasebe doktora öğrencileriyle bir araya getirildiği bir derstir. Bu derste
muhasebe gündemine ilişkin konular ele alınmakta olup, katılımın zorunlu olması
önerilmektedir. Bu ders özellikle IES 3'ün öngördüğü entelektüel, kişilerarası
işbirliği ve iletişim yetkinlikleri doğrultusunda önerilmektedir.
Programın ikinci yılında yer alan seçmeli dersler arasında denetim, finansal
yönetim ve vergi alanlarına yönelik İç Kontrol ve Denetim, Sermaye Piyasaları,
Vergilendirme, Risk Yönetimi, Kurumsal Yönetim, Hile Denetimi ve Kurumsal
Sosyal Sorumluluk gibi dersler bulunmaktadır. Bunlar haricinde yer alan dersler
öğrencilerin istatistik bilgilerini ilerletmesine yönelik Matematiksel İstatistik ve
Olasılık Teorisi’nden oluşmaktadır. Bunlar dışında öğrencilerin Psikoloji veya
Sosyoloji alanlarıyla Muhasebe’nin kesiştiği çeşitli konularda başka
programlarda yürütülmekte olan ve öğrenci ile danışmanın uygun gördüğü
derslerden faydalanması mümkündür.
Öğrencinin ikinci yılın sonu itibariyle geniş kapsamlı bir yeterlilik sınavına
girmesi önerilmektedir. Bu sınav yazılı ve sözlü olmak üzere iki aşamadan oluşan
bir sınavdır. Bu sınavın Türkiye'de halihazırda yapılmakta olan yeterlilik
sınavıyla aynı şekilde yapılmasına devam edilmesi önerilmektedir.
299
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Tablo 11: Varsayımsal Bir Muhasebe Doktora Programının Üçüncü Yıl Dersleri
Beşinci Yarıyıl Ders Planı Altıncı Yarıyıl Ders Planı
Dersin Adı Dersin Adı
Uzmanlık Alan Dersi V Uzmanlık Alan Dersi VI
Tez Tez
Seminer III
(İkinci Yıl Makale Çalışmasının Sunulması ve
Verilen Bir Çalışmanın Değerlendirilmesi)
Programın üçüncü yılında uzmanlık alan dersleri, tezler ve Seminer III dersi
bulunmaktadır. Öğrenci beşinci yarıyıl itibariyle tez aşamasına geçtiğinden Tez
isimli derslerin programın sonuna kadar alınması gerekmektedir. Seminer III
dersinde öğrencilerin ikinci yıl ile üçüncü yıl arasındaki yaz döneminde
hazırladığı ikinci yıl ön makale çalışmasını üçüncü yılın başında sunması
gerekmektedir. Ayrıca bu dönemin başlangıcında henüz birinci çalışmalarını
sunan alt dönem öğrencilerinin ön makale çalışmalarını bağımsız bir şekilde kör
hakem uygulaması kapsamında değerlendirmeleri gerekmektedir. Yapılan
değerlendirmelerin program tarafından o dönem için oluşturulan komisyonca
incelenmesi ve bu dersten öğrencinin başarılı durumuna bu şekilde karar
verilmesi önerilmektedir.
Birinci ve ikinci yılda verilen derslerin IES 2 kapsamındaki teknik yeterliliklerin
birçoğunun karşılanmasını sağlaması amaçlanmaktadır. IES 2 kapsamında
Ticaret Hukuku ve Düzenlemeleri kapsamında bir ders, buradaki ders içerikleri
arasına dahil edilmemiştir. Ancak, programın bulunduğu üniversitenin kadro
yapısının el vermesi halinde Ticaret Hukuku'na ilişkin bir dersin de seçmeli
dersler arasına konulması önerilmektedir.
Tablo 12: Varsayımsal Bir Muhasebe Doktora Programının Dördüncü Yıl Dersleri
Yedinci Yarıyıl Ders Planı Sekizinci Yarıyıl Ders Planı
Dersin Adı Dersin Adı
Uzmanlık Alan Dersi VII Uzmanlık Alan Dersi VIII
Tez Tez
Seminer IV
(Yapılan Çalışmalardan Birinin Prestijli Bir
Uluslararası Muhasebe Dergisinde
Yayımlanması veya Bir Araştırma Projesinde
Yer Alınması)
Seminer V
(Ulusal/Uluslararası Düzeyde Bir
Sempozyum/Kongre/Konferansa
Aktif/Pasif Katılım)
300
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Programın son senesi olan dördüncü yılda uzmanlık alan dersleri, tezler ve
seminer dersleri bulunmaktadır. Bunlardan Seminer IV dersi öğrenciler
tarafından yapılan iki adet çalışmadan en az birinin ulusal veya uluslararası
ölçekte prestijli muhasebe dergilerinden birinde yayımlanmasını içermektedir.
Seminer V dersi ise, öğrencinin bir bilimsel faaliyete katılmasını öngörmektedir.
Bu derslerin yerine getirilmesinde program tarafından öğrencilere maddi destek
sağlanması önerilmektedir. Bu senenin sonunda öğrencilerin tezlerini savunması
gerekmektedir. Tezlerini başarıyla savunan öğrencilerin akademik camiaya
tanıtılması ve doktor öğretim üyesi olarak üniversitelerde görev almalarını
sağlamak amacıyla Türkiye'de o yılın tüm muhasebe doktora mezunlarının ve
üniversitedeki öğretim üyelerini bir araya getirecek bir kamp veya çalıştay
benzeri bir akademik faaliyetin çeşitli sponsorlar aracılığıyla düzenli ve geniş
katılımlı olacak şekilde düzenlenmesi önerilmektedir.
Daha önce de belirtildiği üzere, bu çalışmada Türkiye'de doktora düzeyindeki
muhasebe eğitiminin verildiği programlar olarak Muhasebe Doktora ve
Muhasebe-Finansman Doktora Programları'nın ele alınmıştır. Bunun en önemli
nedeni Muhasebe Doktora Programları'nın sayısının azlığı nedeniyle çalışmanın
kapsamı açısından Muhasebe alanına ilişkin olarak Türkiye'de doktora düzeyinde
verilmekte olan daha fazla sayıda muhasebe dersinin ele alınmasının
sağlanmasıdır. Ancak yukarıda yapılan öneriler spesifik olarak Muhasebe
Doktora Programlarına yönelik önerilerden oluşmakta olup, Muhasebe-
Finansman Doktora Programları'nın derslerinin oluşturulmasında bu önerilere ek
olarak Finans alanına ilişkin daha fazla sayıda zorunlu ve seçmeli dersin ilave
edilmesi gerekebilecektir.
5. Tartışma ve Sonuç
Muhasebe eğitimi işletmeler ve verimli işleyen bir ekonomi açısından oldukça
önemlidir. Muhasebe ve muhasebe-finansman doktora programları, muhasebe
eğitiminin en üst ve zorlu noktasını temsil etmektedir. Bu noktada verilen
eğitimin yüksek kalitede olması, bir ülke ekonomisi tarafından üretilen değerlerin
daha şeffaf ve gerçeğe uygun bir şekilde ölçülmesini sağlayan en önemli faktör
olacaktır. Günümüzde gelişmiş ekonomiye sahip ülkeler en ileri muhasebe
konularının tartışıldığı ve muhasebeyle ilgili konularda ilk harekete geçen ülkeler
olmasıyla ön plana çıkmaktadır. Gelişmekte olan bir ülke olarak Türkiye ise,
301
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
diğer gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, muhasebede tartışılan
konuları ve yapılan düzenlemeleri daha geç algılamakta ve uygulamaktadır.
Çünkü modern muhasebenin sorunlu olarak değerlendirilen birçok uygulaması
önce gelişmiş ülkelerde ortaya çıkmakta, tartışılmakta ve bunlara çözüm
bulunmaktadır. Bahsi geçen çoğu uygulama genellikle neredeyse
çözümlendikten sonra Türkiye’de ortaya çıkmakta, tartışılmakta ve bunlara
gelişmiş ülkelerin bulduğu çözümlerin uyarlamalarıyla bir karşılık verilmektedir.
Bu sorunun pek çok nedeni bulunmakla birlikte bunlardan biri de doktora
düzeyinde yürütülmekte olan muhasebe eğitiminin kalitesidir. Dünyada bu
eğitimin karşılaştırılmasını sağlayan çeşitli kurumlar tarafından yapılan sıralama
çalışmaları bulunmaktadır. Bu çalışmalarda Türkiye kendisine henüz üst sıralarda
bir yer edinebilmiş değildir. Bu çalışmada bu durumun nedenlerinden biri olduğu
düşünülen derslere yönelik bir karşılaştırma yapılmıştır. Türkiye ve seçilmiş bazı
gelişmiş ülkelerdeki üniversitelerde muhasebe ve muhasebe-finansman adı
altında doktora düzeyinde muhasebe eğitimi verilen doktora programlarındaki
dersler karşılaştırmalı olarak sunulmaya çalışılmıştır.
Muhasebe ve muhasebe-finansman doktora programlarının derslerinin
oluşturulmasında AICPA ve IAESB gibi kurumların düzenlemelerinin dikkate
alındığını veya en azından bu iki kurumun düzenlemeleri doğrultusunda derslerin
şekillendiğini ifade etmek mümkündür. Programlar karşılaştırıldığında,
yürütülen derslerin pek çoğunun ortak ve benzer özelliklere sahip olduğu
görülmektedir. Ders içerikleri bakımından çok sayıda dersin ortak isim ve içerik
ile verilmesine rağmen, birtakım farklılıkların da olduğu gözlemlenmektedir. Bu
farklılıklardan ilki, bu çalışmanın kapsamında ele alınan muhasebe doktora
programlarındaki derslerin yalnızca muhasebe ve muhasebenin bağlı olduğu
işletme alanıyla ilgili olmadığı, farklı disiplinlerden olan derslerle ilgili
olduğudur. Bu durum özellikle muhasebe ve muhasebe-finansman doktora
programlarında yapılacak araştırma çalışmalarında ve tezlerde başvurulacak olan
muhasebe dışı derslerde kendisini göstermektedir. Bu dersler seminerlerin,
araştırma yöntem ve tekniklerinin, istatistik ve matematik alanlarının ön plana
çıktığı derslerden oluşmaktadır.
Seminer dersleri açısından Türkiye’deki ve yabancı programlarda bu derslerin
uygulama açısından bir farklılık arz ettiği görülmektedir. Türkiye’de genellikle
seminer derslerinde doktora öğrencileri muhasebe alanındaki herhangi bir
302
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
konuyla ilgili sunum yapmaktadır. Bu sunumlara isteyen herkesin katılması
mümkündür. Yabancı programlarda ise seminer dersleri Türkiye’deki
uygulamanın yanı sıra ilgili öğretim üyeleri tarafından araştırma eğitimlerinin
verildiği ve ayrıca bir öğretim üyesi gözetimindeki doktora adayları tarafından en
az bir dönem temel düzeyde muhasebe derslerinin eğitim-öğretim faaliyetinin
yürütüldüğü dersler olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye'deki programlarda
yürütülen seminer derslerinin içeriğinin yabancı programlardaki gibi eğitim-
öğretim faaliyetlerinin de eklenmesi uygun olacaktır.
Araştırma yöntem ve teknikleri açısından Türkiye’deki ve yabancı
programlardaki derslerin çoğunun ortak olmasına rağmen, bu derslerin
uygulanma şekli ve kapsamı açısından çeşitli farklılıklar dikkat çekmektedir.
Yabancı programlarda bu tür derslerin daha kapsamlı ele alındığı ve daha çok
önem atfedildiğini söylemek mümkündür. Bu ders kapsamında öğrencilerin
araştırma ve tez çalışmalarında yararlanmalarının öngörüldüğü SAS, STATA ve
SPSS gibi paket programlarının öğrenilmesi ve danışman öğretim üyesi
rehberliğinde bu programların uygulamasının yapılacağı bir bilimsel çalışma
yapılması istenmektedir. Türkiye’de de bazı programlarda doktora programında
tez savunmasını yapmadan önce tez konusuyla ilgili bir makale yayımlanması
öngörülmesine rağmen, çok sayıda programda böyle bir zorunluluk
bulunmamaktadır. Türkiye'deki ders içeriklerine istatistik paket programlarından
en az bir tanesinin uygulamalı olarak eklenmesi ve öğrenciler tarafından bunun
uygulamasını içeren bir çalışma yapılmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
Türkiye’de yürütülen programlar ile yabancı programlar arasındaki önemli farkın
istatistik ve matematik alanlarına ilişkin dersler açısından ortaya çıktığını
söylemek mümkündür. Bazı yabancı programlarda, daha ders aşamasına
başlamadan önce adayların matematiksel ve istatistiksel altyapısını ciddi
düzeylere getirmeye yönelik dersler sunulmaktadır. Bugün muhasebe alanında
dünyanın önde gelen prestijli dergilerinde yayımlanan makalelere bakıldığında,
çalışmaların çok ciddi matematik ve istatistik bilgisine dayanmak suretiyle
hazırlandığı görülmektedir. Bu seviyede kaliteli çalışmalar yapabilmek için
Türkiye’deki ders içeriklerine daha fazla sayıda matematik ve istatistik
derslerinin eklenmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.
303
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Son olarak programları yürüten üniversitelerin doktora öğrencilerini doktora
eğitimi süresi içerisinde akademik bağlantılarını genişletmesi ve geliştirmesi
adına Yükseköğretim Kurumu tarafından sağlanan çeşitli burslar, proje destekleri
ve üniversitelere sağlanacak çeşitli maddi kaynaklar yoluyla yurtdışı veya
yurtiçinde başkaca üniversitelere gönderilmesi ile ulusal ve uluslararası bilimsel
toplantılara (kongre, sempozyum vs.) katılımlarının sağlanması oldukça önemli
görülmektedir.
Kaynakça
Abbasi, N. (2013). Competency Approach to Accounting Education: A Global
View. Journal of Finance and Accountancy, 1-19.
AICPA. (2018). The AICPA Pre-certification Core Competency Framework.
https://www.aicpa.org/content/
dam/aicpa/interestareas/accountingeducation/resources/downloadabledocu
ments/aicpa-pre-certification-core-compentency-framework.pdf (Erişim:
02.01.2019)
Alver, L., & Alver, J. (2014). Design of Accounting Curriculum: The Case of
Estonia. Megatrend Review, 11 (3), 19-32.
Barnacle, R. (2005). Research education ontologies: exploring doctoral
becoming. Higher Education Research & Development, 24 (2), 179-188.
Brigham Young University. (2018a). Accounting PhD Rankings.
http://www.byuaccounting.net/rankings/ phdrank/phdrankings.php (Erişim:
27.01.2019).
Brigham Young University. (2018b). Main Rankings For All Publications.
http://www.byuaccounting.net/ rankings/univrank/rankings.php (Erişim:
27.01.2019).
Güney, A. (2018). Finansal Muhasebe Eğitiminin Yükseköğretimde
Programlanması ve Ders İçeriklerinin Oluşturulması. Ankara: Detay
Yayıncılık.
IAESB. (2017). Handbook of International Education Pronouncements. New
York: IFAC.
IES 2. (2014). Initial Professional Development - Technical Competence
(Revised). IAEBS.
IES 3. (2014). Initial Professional Development - Professional Skilss (Revised).
IAESB.
304
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
IES 4. (2014). Initial Professional Development - Professional Values, Ethics,
and Attitudes (Revised). IAESB.
Lancaster University. (2019a). Application Process.
https://www.lancaster.ac.uk/lums/postgraduate/apply-for-
phd/#d.en.332669 (Erişim: 30.01.2019).
Lancaster University. (2019). PhD in Accounting & Finance Handbook 2018-
2019. https://www.lancaster. ac.uk/media/lancaster-university/content-
assets/documents/lums/accounting--finance/PhD_
AccountingFinance_handbook_2017_18.pdf (Erişim: 30.01.2019).
Lancaster University. (2018). Postgraduate Research Regulations.
https://gap.lancs.ac.uk/asq/qae/marp/ documents/pgr-regs.pdf (Erişim:
30.01.2019).
Lancaster University. (2019). Programme Structure.
https://www.lancaster.ac.uk/lums/our-departments/ accounting-and-
finance/phd/#d.en.332612 (Erişim: 24.01.2019).
Lisansüstü Eğitim ve Öğretim Yönetmeliği. (2016). 29690 Sayılı T.C. Resmi
Gazete. 20.04.2016.
LSE. (2019a). English Language Requirements. http://www.lse.ac.uk/study-at-
lse/Graduate/Prospective-students/Entry-requirements/English-language-
requirements (Erişim: 30.01.2019).
LSE. (2019b). MPhil/PhD Accounting. http://www.lse.ac.uk/study-at-
lse/Graduate/Degree-programmes-2019/MPhilPhD-Accounting (Erişim:
29.01.2019).
LSE. (2015). PhD in Accounting. http://www.lse.ac.uk/accounting/Assets/
Documents/PDFs/PhD-accounting-brochure.pdf (Erişim: 23.01.2019).
The University of Arizona. (2017). Accounting Doctoral Program.
https://acctphd.eller.arizona.edu/sites/acctphd/files/ua_accounting_doctoral
_program_policies_and_procedures_feb_2018.pdf (Erişim: 25.01.2019).
University of Arizona. (2019a). Program Overview.
https://acctphd.eller.arizona.edu/program/overview (Erişim: 30.01.2019).
University of Arizona. (2019b). Teaching Expectations.
https://acctphd.eller.arizona.edu/program/teaching (Erişim: 29.01.2019).
University of Texas. (2017). Accounting Doctoral Program Overview.
https://www.mccombs.utexas.edu/ Departments/Accounting/Degree-
Programs/Doctoral (Erişim: 25.01.2019).
305
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
University of Texas. (2019a). Graduate Program Admissions.
https://www.mccombs.utexas.edu/Departments/ Accounting/Degree-
Programs/Doctoral/Admissions (Erişim: 29.01.2019).
University of Texas. (2019b). Evaluation Criteria. https://www.mccombs.
utexas.edu/Departments/Accounting/Degree-Programs/Doctoral/
Admissions/Evaluation-Criteria (Erişim: 29.01.2019).
University of Texas. (2019c). Financial Assistance. https://www.mccombs.
utexas.edu/Departments/Accounting/Degree-Programs/Doctoral/
Admissions/Financial-Assistance (Erişim: 29.01.2019).
University of Texas. (2019d). Dissertation Phase. https://www.mccombs.
utexas.edu/Departments/Accounting/ Degree-Programs/Doctoral/Program-
Overview (Erişim: 30.01.2019).
UNSW-Sydney. (2018). Thesis Examination Procedure. https://www.gs.
unsw.edu.au/policy/documents/ thesisexamproc.pdf (Erişim: 30.01.2019).
UNSW-Sydney. (2019a). Entry Requirements. https://www.business.unsw.
edu.au (Erişim: 30.01.2019).
UNSW Sydney. (2019c). Doctor of Philosophy (PhD) Accounting.
https://www.business.unsw.edu.au/degrees-courses/research/phd-
accounting?utm_source=ADM&utm_medium=CPC&utm_campaign=BA
U &utm_content=PhDAccounting&ppc=1&gclid=CjwKCAiAyrXiBRAjEi
wATI95mTnjKRggCrGyaMgeLIDBkSA0ypvdDeUQidzH6bwZDnHRQ
j9v3B9TxxoCklwQAvD_BwE#Overv (Erişim: 25.01.2019).
UNSW-Sydney. (2019b). Entry Requirements. https://www.business.unsw.
edu.au (Erişim: 25.01.2019).
2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunu. (1981). 17556 Sayılı T.C. Resmi Gazete. 06
Kasım 1981.
306
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
307
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
2019’da Türkiye’nin Muhasebe Eğitimi ve Uygulamalarındaki
Konumu ve TR 33 Bölgesinde Bir Uygulama
İsmail AYDEMİR1
ÖZ
Ülkemizde 1984’de Katma Değer Vergisi Kanununun yürürlüğe girmesi, 1989’da 3568
Sayılı Muhasebe Meslek yasanın yürürlüğe girmesi ve 1994’de Tek Düzen Hesap
sisteminin yürürlüğe girmesi ile birlikte Türkiye’de Muhasebe eğitimi ve
uygulamalarında önemli adımlar atılmıştır. 2000’lerden itibaren ise ülkemizde internetin
yaygınlaşması ve hayatın her alanında hızla kullanılmaya başlanması ile beraber,
muhasebe eğitimi ve uygulamaları alanlarında hızlı gelişimler ve dönüşümler olmaya
başlamıştır. Bu çalışmada; 2019’da Türkiye’nin maliyet ve Yönetim muhasebesi eğitimi
ve uygulamalarında, bütçe çalışmaları ve uygulamalarında, ne konumda olduğunun
ortaya konması amaçlanmıştır. İktisadi ve İdari Bilimler Fakülteleri ve Uygulamalı
Bilimler Yüksekokullarında verilen muhasebe eğitimini analiz edip, Uygulamalı
Muhasebe eğitimi konusunda geldiğimiz yer ve bu konuda yaşanan sorunlara işaret etmek
ve konuyla ilgili çözüm önerileri belirlemek hedeflenmiştir. Bu çalışmanın uygulama
alanı TR33 bölgesi seçilmiştir. TR33 Bölgesi “ Uşak, Manisa, Kütahya ve Afyon” illerini
kapsamaktadır. Örnek kütleye bölge üniversitelerinde çalışan 40 akademisyen, 40 meslek
mensubu ve 40 firma dahil edilmesi planlanmıştır. Araştırmada veri toplama tekniği
olarak anket ve mülakat yöntemi belirlenmiştir. Araştırma sonucunda elde edilen veriler
analiz edilecek ve de uygulamalı muhasebe eğitimi konusunda yaşanan eksiklikler ve
bunların çözümüne dair öneriler sıralanacaktır.
Anahtar Kelimeler: Maliyet Muhasebesi, Yönetim Muhasebesi, Uygulamalı Muhasebe Eğitimi
JEL Sınıflandırması: M41, M49, I29
In 2019 Location in Turkish Accounting Practices and TR 33
Regional Education and an Applicatıon
ABSTRACT
In our country, the entry into force of the Law on Value Added Tax in 1984, 1989 in 3568
Accounting entry into force of the occupation law and 1994 Uniform With the entry into
force of the account system in Turkey Accounting education has taken important steps in
and practice. Since the 2000s, with the widespread use of the Internet and the rapid use
of all aspects of life, rapid developments and transformations have begun in the fields of
1 Dr. Öğr. Üyesi, Uşak Üniversitesi
308
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
accounting education and practice. In this study; In 2019 the cost and management
accounting education and practice Turkey, budget studies and applications, aimed to
reveal what happened in position. It is aimed to analyze the accounting education given
in the Faculties of Economics and Administrative Sciences and the School of Applied
Sciences and to point out the place we have come to in the field of Applied Accounting
education and to point out the problems encountered in this subject and to find solution
suggestions on the subject. The area of application of this study was selected as TR33
region. The TR 33 Region covers the “Uşak, Manisa, Kütahya and Afyon TR regions. It
is planned to include 40 academicians, 40 occupational members and 40 firms working
in sample universities. Survey and interview method were used as data collection
technique. The data obtained as a result of the research will be analyzed and the
deficiencies experienced in applied accounting education and suggestions regarding their
solutions will be listed.
Key Words: Cost Accounting, Managerial Accounting, Applied Accounting Education
JEL Classification: M41 - Accounting, M49 - Other, I29 - Other
309
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Proje Yönetiminde Yeni Bir Yaklaşım Olarak Bütçesiz Yönetim
Örneği: Çevik Model
Hüseyin YEŞİL1
Figen ÖKER TÜRÜDÜOĞLU2
Hümeyra ADIGÜZEL3
ÖZET
Geleneksel bütçelerin kurumsal stratejilerden kopukluğu oldukça eleştirilmiş ve
1990’larda bütçelerin tamamen terk edilmesini savunan Bütçesiz Yönetim (Beyond
Budgeting) modeli ortaya atılmıştır. Bütçesiz Yönetim yaklaşımında operasyonel
planlamalardan vazgeçilmesi söz konusu değildir ancak bu planlar yapılırken
operasyonlar ile stratejiler arasında ilişkilerin kurulması ve performans göstergelerinin de
bu amaca hizmet edecek şekilde belirlenmesi gerektiği vurgulanmaktadır.
Bu çalışmada, bir bankanın yazılım geliştirme projelerinde kullanılan geleneksel ve yeni
yönetim yaklaşımları anlatılmaktadır. Ayrıca, yeni proje yönetimi yaklaşımının neleri
değiştirdiği açıklanmakta ve elde edilen sonuçlar karşılaştırılmaktadır. Bankada yapılan
uygulama kapsamında, geleneksel bir yönetim modeli olan Şelale (Waterfall) yazılım
geliştirme modelinden Çevik (Agile) yazılım geliştirme modeline geçiş incelenmektedir.
Bu geçiş bütçesiz yönetim modelinde anlatılan iş felsefesinin uygulaması olarak
değerlendirilebilir. Geleneksel bütçeleme yaklaşımına benzeyen şelale yönteminde amaç
başlangıçta belirlenen hedeflere ulaşmaktır. Çevik yazılım geliştirme yöntemi ise kendi
kendini yöneten ekipler olarak çalışmayı ve yazılım geliştirme süreçlerinin kontrolünü bu
ekiplere bırakmayı gerektiren çok esnek bir yönetim modelini benimsemektedir.
Anahtar Kelimeler: Bütçesiz Yönetim, Proje Yönetimi, Yazılım Geliştirme, Şelale, Çevik.
JEL Sınıflandırması: M41
Beyond Budget Management Example as a New Approach in Project
Management: Agile Model
ABSTRACT
After the criticisms about the failure of establishing relationships between the budgets
and the corporate strategies, in the 1990s, a new budgeting model called “Beyond
1 Bahçeşehir Üniversitesi, hyesil@gmail.com 2 Prof. Dr., Bahçeşehir Üniversitesi, figen.oker@eas.bau.edu.tr 3 Dr. Öğr. Üyesi, Bahçeşehir Üniversitesi, humeyra.adiguzel@eas.bau.edu.tr
310
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Budgeting” has been introduced. This model has proposed the complete abandonment of
traditional budgets which are considered to be inefficient. According to this new model,
it is not possible to give up operational planning in budgeting, however, it is emphasized
that performance indicators should act in a way that establishes relationships between
operations and strategies.
In this study, the transition from waterfall software development model, which is a
traditional management model, to agile software development model has been examined
in a bank. This transition can be considered as the implementation of beyond budgeting
philosophy. In waterfall model, the process is managed within a strict project plan. In this
respect, the goal of waterfall methodology, which is similar to traditional budgeting
approach, is to reach the predetermined targets. On the other hand, agile methodology
adopts a very flexible management model which requires working as self-managing teams
and leaving the control of software development processes to these teams.
Keywords: Beyond Budgeting, Project Management, Waterfall, Agile.
JEL Classification: M41
1. Giriş
Yönetim, organizasyonların amaç ve hedeflerine ulaşması için gerekli olan
faaliyetlerin planlanması, organize edilmesi, yönetilmesi ve kontrol edilmesi
olmak üzere dört ana fonksiyonu kapsamaktadır (Robbins ve Coulter, 2012). Bu
yönetim fonksiyonları tüm işletmeler için hayati öneme sahiptir ve herhangi
birinde yaşanan aksaklık üretkenliğin azalmasına ve kurumun rekabetin gerisinde
kalmasına neden olmaktadır. Bu bakımdan, planlama ve kontrol süreçlerinin ana
unsuru olan bütçeler işletme yönetiminde önemli bir rol oynamaktadır
(Büyükmirza, 2007).
Geleneksel bütçeleme, bir işletmenin tüm faaliyetlerinin bir yıllık süre için
planlaması ve bu planların belirlenen hedeflere ulaşmak için etkin bir şekilde
uygulanıp uygulanmadığının izlenmesi süreçlerinden oluşmaktadır. Bütçeleme
sürecinin merkezinde, planların nicel ve parasal ifadeleri olan bütçeler vardır.
Bütçeler kısa vadeli planlar yapmak ve bu planları koordine etmek için bir araç
olarak kullanılmaktadır. Ayrıca, yapılan planları sorumluluk merkezlerinin
yöneticileriyle paylaşmak ve yöneticileri hedeflerine ulaşmaları konusunda
motive etmek için etkili bir araçtır. Aynı zamanda, bütçeler, devam eden
faaliyetleri izlemek ve işletmenin performansını bir bütün olarak değerlendirmek
311
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
için referans noktası olarak kullanılmaktadır (Yüzer, 1981; Yurdakul, 1990;
Haftacı, 2005; Anthony, Hawkins ve Merchant, 2011).
Bu özellikleri nedeniyle bütçeler, planlama ve kontrol için en yoğun kullanılan
yönetim aracıdır. Ancak bazı araştırmacılar ve uygulayıcılar, bütçelerin,
günümüz organizasyonlarının hızla değişen iş ihtiyaçlarına cevap verme
konusunda yetersiz kaldığını belirtmektedirler. Bu görüşü destekleyenler,
geleneksel bütçeleme sürecinin, maliyeti yüksek ve çok fazla zaman alan bir
faaliyet olduğunu savunmaktadırlar. Bütçelere yöneltilen bir diğer eleştiri ise
müşteriye değer yaratmak yerine satış hedeflerine ve maliyet azaltmaya
odaklanmasıdır. Bu nedenle, kurumsal stratejilerle bütçeler arasında güçlü bir
ilişkinin varlığından söz etmek mümkün değildir. Geleneksel bütçelemeye
yönelik bu eleştiriler sonucunda, bütçelerin tamamen terk edilmesini öneren
“Bütçesiz Yönetim” anlayışı ortaya çıkmıştır. Bütçesiz yönetim, faaliyetlerin
planlanması ve kontrolüne önem vermekle birlikte tüm yönetim fonksiyonlarına
odaklanmaktadır. Bu yeni yönetim anlayışı işletmelere, stratejilerine hızlı bir
şekilde uyum sağlamaları konusunda esneklik kazandırmaktadır (Bogsnes, 2009;
Yıldırım ve Türüdüoğlu, 2018).
Yönetim muhasebesi alanında bu tartışmalar sürerken, proje yönetimi alanında
da benzer tartışmalar yaşanmıştır. Yazılım geliştirme projelerini yönetmek için
uzun yıllardır “Şelale” adı verilen geleneksel bir yöntem kullanılmaktadır.
Ancak, bu yöntem de bir dizi eleştirinin ve tartışmanın odağı olmuştur.
Araştırmalar, geleneksel yöntemle yürütülen projelerin bütçelenen maliyetlerin
çok üzerinde maliyetlerle tamamlandığını ve hızla değişen müşteri ihtiyaçlarına
cevap verme konusunda yetersiz kaldığını göstermektedir. Geleneksel yöntemin
bu olumsuz ve eksik taraflarını ortadan kaldırmak için “Çevik” adı verilen yeni
bir yazılım geliştirme yaklaşımı ortaya çıkmıştır. Bu yeni yöntem, projelerde
sadece planlara sadık kalmak yerine değerli çıktılar üretilmesine odaklanmaktadır
(Lohan, Conboy ve Lang, 2010).
Yönetim muhasebesi alanında ortaya çıkan bütçesiz yönetim anlayışı ile proje
yönetimi alanında ortaya çıkan çevik yöntem arasında birçok kavramsal benzerlik
bulunmaktadır. Hatta çevik yöntem, çalışma prensipleri ve proje yönetimine
yaklaşımı açısından değerlendirildiğinde, bütçesiz yönetimin bu alanda bir
uygulama örneği olarak düşünülebilir. Bu çalışma kapsamında, bütçesiz yönetim
312
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
ile çevik yazılım geliştirme modeli arasındaki kavramsal benzerlikler açıklığa
kavuşturulmuştur. Aynı zamanda, bütçesiz yönetim prensiplerinin yazılım
geliştirme sürecinde uygulanması çevik yaklaşımla yönetilen bir pilot proje
örneği üzerinden detaylı olarak anlatılmış ve elde edilen faydalar üzerinde
durulmuştur.
2. Geleneksel Bütçelemeden Bütçesiz Yönetime Geçiş
20. yüzyıl başlarından itibaren işletmelerin büyümesi, üretim hacminin artması
ve süreçlerin giderek karmaşık hale gelmesi sonucunda maliyetleri kontrol altına
almak önemli bir ihtiyaç haline gelmiş ve bunun sonucunda da geleneksel
bütçeleme süreci olarak tanımladığımız yönetim anlayışına geçilmiştir.
Bütçeleme sürecinin temel amacı belirlenen hedefler doğrultusunda planlar
yapmak ve bu planlar ile gerçekleşen verileri karşılaştırmak suretiyle işletme
performansını ölçmektir. Geleneksel bütçeleme süreci, rekabetin ve yenilik
ihtiyacının yoğun olmadığı ve müşterilerin nispeten daha az talepkar olduğu iş
kollarında yararlı olabilmektedir. Ancak, bu geleneksel yönetim anlayışının
günümüzün dinamik iş dünyasının ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kaldığı
görülmektedir. Özellikle son yıllarda, birçok akademisyen ve uygulayıcı
geleneksel bütçelerin işletmelere fayda sağlamaktan çok onlar için yük haline
geldiğini belirtmektedirler (Atkinson, Kaplan, Matsumura ve Young, 2012;
Yıldırım ve Türüdüoğlu, 2018).
Neely, Bourne ve Adams (2003), geleneksel bütçeleme sürecinin olumsuz
yönlerini üç ana kategori altında gruplandırmıştır. Rekabet stratejisi açısından
değerlendirildiğinde, bütçelerin kurumsal stratejilere odaklanmadığı
görülmektedir. Ayrıca, bütçeler müşteriye değer yaratmak yerine sadece
maliyetleri düşürmek üzerine yoğunlaşmaktadır. Aynı zamanda, bütçeler esnek
olmadığından örgütsel değişim girişimlerinin önündeki en büyük engel olarak
karşımıza çıkmaktadır. İş süreçleri açısından değerlendirildiğinde, bütçeleme çok
zaman alan bir faaliyettir ve planlar mevcut bütçe dönemi boyunca değişen
ihtiyaçlara göre nadiren revize edilmektedir. Ayrıca, bütçeler, yöneticilerin etik
olmayan ve politik davranışlar sergilemesine neden olarak verimliliği
azaltabilmektedir. İşletmenin gelecek dönemlerdeki gelir ve giderlerini doğru
tespit etmeye odaklanan ve insan davranışlarını göz ardı eden geleneksel
bütçeleme sistemleri bir süre sonra yöneticilere uygulanan sabit performans
sözleşmelerine dönüşmekte ve yönetici performansını ölçmekte kullanılmaktadır.
313
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Bu da sabit performans ölçütlerini sağlamaya çalışan yöneticilerin bütçeleme
sürecinde ve sonrasında öncelikle kurumun menfaatlerini değil kendi çıkarlarını
gözetmelerine neden olabilmektedir. Yöneticiler tarafından kullanılan hileli
yönlendirme (manipülasyon) yöntemleri en basitinden tahakkukları kullanarak
kazanç yönetimi yapmaktan kasıtlı hileye kadar varabilmektedir.
Son olarak, organizasyon kabiliyeti açısından değerlendirildiğinde, bütçeler
bürokratik yönetim tarzını desteklemektedir. Bu nedenle bütçelerin, hiyerarşinin
giderek azaldığı yeni örgütsel yapılarla uyum içinde çalışma konusunda başarısız
olacağı aşikârdır. Aynı zamanda, bütçeler, çalışanları motive etmek ve onlara
kendilerini değerli hissettirmek konusunda da yetersiz kalmaktadır (Neely vd.,
2003).
Tüm bu olumsuzlukları ortadan kaldırmak için, Hope ve Fraser (2003) geleneksel
bütçelerin tamamen terk edilmesini öneren “Bütçesiz Yönetim” modelini
geliştirmiştir. Bu yaklaşıma göre, faaliyetlerin planlanması ve kontrol
edilmesinin yanı sıra diğer yönetim fonksiyonlarına da odaklanılması
gerekmektedir. Aynı zamanda, operasyonlarla kurumsal stratejiler arasında güçlü
ilişkiler kurmak bu modelin temel amaçları arasındadır. Bu yeni yönetim
yaklaşımı esnek hedefler belirleyerek, sürekli planlama ve dinamik koordinasyon
yoluyla değer yaratmaya odaklanmaktadır.
Bütçesiz yönetim modelini desteklemek ve geliştirmek amacıyla, bu yönetim
yaklaşımını savunanlar tarafından Bütçesiz Yönetim Çalışma Grubu adında bir
organizasyon kurulmuştur. Bu organizasyon, bütçesiz yönetim konusundaki
deneyimlerini paylaşmak isteyen yöneticiler, bireyler, akademisyenler ve
uygulayıcılar için bir buluşma yeridir. Bu grubun temel amacı bütçesiz yönetim
kavramını geliştirmek ve uygulama örnekleri ile daha iyi anlaşılmasını
sağlamaktır. Bütçesiz Yönetim Çalışma Grubu üyelerinin yürüttüğü araştırmalar
ve saha çalışmaları sonucunda, işletmelerin geleneksel yıllık bütçeleri olmadan
faaliyetlerini kontrol etmelerine ve yönetmelerine yardımcı olacak bir dizi somut
ilke belirlenmiştir. Bu ilkeler; amaç, değerler, şeffaflık, organizasyon, özerklik ve
müşteriler olmak üzere altı liderlik ilkesini ve ritim, hedefler, planlar ve
tahminler, kaynak dağıtımı, performans değerlendirme ve ödüllendirme olmak
üzere altı yönetim sürecini içermektedir (Bogsnes, 2009). Bu ilkelerin detayları
çalışmanın sonraki bölümlerinde bir uygulama örneği ile açıklanacaktır.
314
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Bu ilkeler değerlendirildiğinde, bütçesiz yönetimin yeni bir bütçeleme
modelinden ziyade yeni bir yönetim felsefesi olduğu görülmektedir. Ancak,
Bogsnes (2009) bütçesiz yönetim ilkelerinin bir yönetim reçetesi olarak değil bir
rehber olarak kullanılabileceğini savunmaktadır. Her kuruluşun ayrı bir tarihi,
örgüt kültürü ve yönetim modeli olduğu için, bütçesiz yönetim ilkelerinin
uygulanması her işletmede farklılık gösterebilir. Bu nedenle, farklı uygulama
örneklerinin bütçesiz yönetim kavramıyla ilgili bilgi birikimine katkıda
bulunacağı düşünülmektedir.
Bu çalışma kapsamında, bütçesiz yönetim ilkelerinin detayları, Türkiye’de
faaliyet gösteren bir bankada uygulanan çevik yazılım geliştirme örneği ile
açıklanacaktır. Bütçesiz yönetim ilkelerinin ve pilot proje uygulamasının
detaylarına geçmeden önce, aşağıdaki bölümde proje yönetimi alanında şelale
yönteminden çevik yaklaşıma geçişin nasıl gerçekleştiği konusunda bilgi
verilecektir.
3. Şelale Modelinden Çevik Proje Yönetimine Geçiş
Bilgi sistemleri tüm kurumların geleceğini şekillendirmede çok önemli bir rol
oynamaktadır. Bu nedenle işletmeler sürdürülebilir bir rekabet avantajı sağlamak
için birçok Bilgi Teknolojisi (BT) projesi üzerinde çalışmaktadır. Bu projelerin
çoğu uzun yıllardır Royce (1970) tarafından geliştirilen “Şelale” adlı geleneksel
bir yazılım geliştirme yaklaşımı kullanılarak yönetilmiştir. Şelale yönteminde
yazılım geliştirme süreci gereksinim analizi, sistem tasarımı, kodlama, test,
sürüm ve bakım safhalarından oluşmaktadır. Bu yöntemde öncelikle iş
birimlerinin de katılımı sağlanarak sistem gereksinimleri belirlenir. Ardından, bu
gereksinimler doğrultusunda bir tasarım yapılır. Tasarım tamamlandığında
kodlama ve test safhaları ile süreç devam eder. Tüm testler tamamlandıktan sonra
uygulama üretim ortamına kurulur ve kullanılmaya başlar. Ancak, yazılım
geliştirme yaşam döngüsü burada son bulmaz. İş biriminden gelen değişiklik
talepleri de bakım kapsamında yeni fonksiyon olarak geliştirilen uygulamaya
eklenir (Sommerville, 2000).
Bu yöntemde, yazılım geliştirme süreci sıkı bir proje planı kapsamında yönetilen
sıralı fazlardan oluşmaktadır. Bu fazlar, aşağıdaki şekilde gösterilmiştir.
315
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Şekil 1. Şelale Modelinin Fazları
Bu süreçte bir fazın başlayabilmesi için kendisinden önceki fazın bitmiş olması
gerekmektedir. Bu nedenle her faz, girdileri ve çıktıları bakımından net bir
şekilde tanımlanmaktadır. Aynı zamanda, her fazın ürettiği doküman bir sonraki
faz için girdi olmaktadır. Örneğin, gereksinim analizi safhasının çıktısı olarak
kapsamlı bir analiz dokümanı hazırlanmakta ve sistem tasarımı aşamasında bu
dokümana sadık kalınmaktadır.
Şelale modelinde, projenin paydaşları belirtilen iş gereksinimlerine göre kapsam,
zaman ve maliyet konusunda projeye başlamadan önce mutabık kalmaktadırlar.
Proje süresince de kapsam, zaman ve maliyet sabit tutulmaya çalışılmaktadır. İyi
tanımlanmış bir proje planının avantajları göz önüne alındığında, ilk bakışta, bu
yaklaşım büyük yazılım projeleri üzerinde daha iyi bir tahmin ve kontrol sağlıyor
gibi görünmektedir. Ancak, yapılan araştırmalar şelale yöntemiyle yürütülen
projelerin çoğunun bütçelenen maliyetlerin çok üstünde bir maliyetle
tamamlandığını ve hızla değişen müşteri ihtiyaçlarına cevap vermede yetersiz
kaldığını göstermektedir (Dima ve Maassen, 2018).
316
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Şelale modelinin olumsuz ve eksik yönlerini ortadan kaldırmak amacıyla, yazılım
projelerinin yönetiminde “Çevik” adı verilen yeni bir yaklaşım ortaya çıkmıştır.
En yaygın kullanılan çevik yazılım geliştirme çerçevesi, Ken Schwaber ve Jeff
Sutherland tarafından geliştirilen Scrum’dır. Literatürde ve uygulamada sık sık
birbirlerinin yerine kullanıldığından, bu çalışma boyunca “scrum” yerine “çevik”
teriminin kullanılması uygun görülmüştür.
Çevik model, yinelemeli ve takım çalışmasına dayanan bir proje yönetimi
yaklaşımıdır. Bu yaklaşım, mümkün olan en kısa sürede tam işlevselliğe sahip bir
uygulamanın müşteriye teslim edilmesine odaklanır. Görevler ve kapsamlı proje
planları oluşturmak yerine, tüm zaman planı “Sprint” olarak adlandırılan iki
haftalık aşamalara ayrılır. Her iki haftalık dönemin başlangıcında, ürün sahibi
tarafından öncelikli işler belirlenir. Planlanan bu iş listesi iki haftanın sonunda
tamamlanarak üretim ortamına aktarılır ve uygulamanın yeni sürümü ürün
sahibinin değerlendirmesine sunulur. Bu süreç, ürün yeterli olgunluğa ulaşana
kadar devam eder. Bu yöntem, iki haftalık geliştirme dönemlerinde iş
gereksinimlerini yeniden gözden geçirme ve önceliklerini değiştirme olanağı
sağladığından, mümkün olan en yüksek değere sahip ürün geliştirilebilmektedir.
Aynı zamanda, ekip çalışmasının sağladığı şeffaflık ve günlük bilgi paylaşımı
sayesinde üretimin kalitesi ve hızı da artmaktadır (Agile Manifesto, 2001; Agile
Principles, 2001; Schwaber ve Sutherland, 2012). Aşağıdaki şekil çevik yazılım
geliştirme yönteminin yinelemeli yapısını göstermektedir.
Şekil 2. Çevik Modelin Fazları
317
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Özetlemek gerekirse, şelale yazılım geliştirme yönteminden çevik modele geçişin
nedenleri ile geleneksel bütçelemeden bütçesiz yönetime geçişin nedenleri
benzerlik göstermektedir. Açıkçası, ortaya çıkan bu iki yaklaşımın temelindeki
ana fikir, daha insan odaklı ve daha esnek olabilmektir. Bu bağlamda, çalışma
prensipleri açısından değerlendirildiğinde çevik yaklaşımın, bütçesiz yönetimin
bir uygulama örneği olduğu düşünülmektedir. Aşağıdaki bölümde çevik yöntem
ile geliştirilen bir pilot proje örneğiyle bütçesiz yönetim ilkelerinin uygulama
detayları açıklanacaktır.
4. Bütçesiz Yönetim ve Çevik Model – Bir Uygulama Örneği
Bütçesiz yönetim, kurumsal stratejiler, yöneticilerin liderlik stilleri, örgüt kültürü
ve yönetim süreçleri arasında tutarlılık gerektiren çağdaş bir yönetim modeli
sunmaktadır. Bu nedenle, bu yönetim yaklaşımını başarıyla uygulamak isteyen
bir işletme, Bütçesiz Yönetim Çalışma Grubu tarafından belirlenen 12 ilkeyi
benimsemeli ve uygulamalıdır. Bu ilkelerden 6’sı hiyerarşik yönetimden daha
esnek bir örgütsel yapıya geçiş için yapılması gerekenleri kapsamaktadır. Diğer
6 ilke ise, liderlik ilkelerinin hayata geçirilmesini sağlayacak yönetim süreçlerini
tanımlamaktadır. Bu ilkelerin tümü, bir bütünün parçası olarak birbirlerini
desteklemekte ve herhangi birinde aksaklık yaşanması, bu yönetim yaklaşımının
başarısını doğrudan etkilemektedir (Hope ve Fraser, 2003; Bogsnes, 2009).
Öte yandan, çevik model, deneysel süreç kontrol teorisine dayanmaktadır.
Deneycilik, kanıta, deneyime ve gerçeğe dayalı bir şekilde çalışmayı gerektirir.
Bu nedenle çevik yaklaşım, öngörülebilirliği en üst düzeye çıkarmak ve riskleri
kontrol etmek için şeffaflık, gözlem ve adaptasyona dayalı yinelemeli bir ürün
geliştirme modeli önermektedir (Schwaber ve Sutherland, 2013). Uygulama
detayları açısından çevik yöntem, bütçesiz yönetimin iş felsefesine tamamen
uymaktadır. Bütçesiz yönetim ilkeleri ile çevik yazılım geliştirme yöntemi
arasındaki bu uyum bir uygulama örneği ile aşağıda açıklanmıştır.
4.1. Liderlik İlkeleri
Organizasyon - “Güçlü bir aidiyet duygusu geliştirin ve hesap verebilir ekipler
örgütleyin; hiyerarşik kontrol ve bürokrasiden kaçının”
Bu ilke, hiyerarşik örgütsel yapıların, merkezi olmayan daha esnek bir yönetim
şekli ile değiştirilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Bu sayede, faaliyetlerini
yönetme özgürlüğüne sahip ekiplerin üyeleri kendilerini daha değerli hissederler
318
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
ve çalıştıkları kuruma karşı aidiyet duyguları gelişir. Benzer şekilde çevik
yaklaşım, yönetimden düzenli olarak talimat almayan ve kendi kendini
yönetebilen ekipler olarak örgütlenmeyi gerektirir. Bu modelde, projeden
sorumlu kişi çoğunlukla takıma koçluk yapan ve süreçte karşılaşılan engellerin
üstesinden gelmek için çaba gösteren hizmetkâr lider olarak çalışır.
Çevikliğin uygulanması: Yeni bir bankacılık uygulaması geliştirmek üzere 9
kişilik bir ekip kuruldu. Bu ekip 4 yazılım mühendisi, 2 iş analisti, 1 test
sorumlusu, 1 ürün sahibi ve 1 süreç yöneticisinden oluşmaktadır. Yazılım
mühendisleri ve iş analistleri çapraz fonksiyonlu çalışabilecek kişiler arasından
seçildi ve ekibin proje boyunca kendi kendine yeterli olması amaçlandı. Ayrıca,
bu takım, üst düzey yönetici olan proje sponsoruna doğrudan rapor verecek
şekilde, şirketin hiyerarşik yapısının dışında konumlandırıldı.
Özerklik - “İnsanlara özgür hareket etme fırsatını verin; birinin bu özgürlüğü
kötüye kullanması durumunda herkesi cezalandırma yoluna gitmeyin”
Kurallar ve prosedürler genellikle hiyerarşik yapıyı desteklemekte ve işletmelerin
performansını olumsuz yönde etkilemektedir. Bu nedenle, çalışanların
motivasyonunu arttırmak için onlara sorumluluk vermek ve bu sorumlulukları
yerine getirirken çeşitli kararları alma konusunda onları yeterince özgür bırakmak
bu prensibin öncelikli koşulları arasındadır. Ayrıca, bu ilke, çalışanlara duyulan
güvenin önemini vurgulamaktadır. Benzer şekilde, çevik model, kendi kendini
yöneten ekiplerin daha verimli çalışacağını ve daha kaliteli ürün ortaya
çıkaracağını savunmaktadır.
Çevikliğin uygulanması: Kurulan takımın üyeleri bir toplantı odasına taşınmak
suretiyle idari olarak bağlı bulundukları bölümlerinden izole edildi. Ayrıca,
projenin sorumluluğu belirli bir bölüm müdürüne değil tüm takıma verildi. Bunun
yanı sıra, ekip üyelerine hedeflerine ulaşmak için gerekli kararları alma
konusunda tam yetki verildi. Bu yetki ve sorumluluklarla takımın güçlendirilmesi
sonucunda, çalışanların proaktif davranışlar sergilemesi ve verimliliğin artması
sağlandı.
Değerler - “Ortak değerler ve sağduyu ile hüküm verin; ayrıntılı kurallar ve
düzenlemeler yoluyla değil”
319
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Bu ilke, ortak değerler ve sağduyu ile yönetilen işletmelerin, kurallar ve
düzenlemelerle yönetilen diğer işletmelerden daha başarılı olacağını
vurgulamaktadır. Çevik yaklaşımda da, bağlılık, cesaret, odak, açıklık ve saygı
değerlerini bünyesinde barındıran ve yaşatan ekipler sayesinde başarıya
ulaşılmaktadır.
Çevikliğin uygulanması: Projeye başlamadan önce takım üyelerine çevik modelin
çalışma prensipleri konusunda eğitim verildi ve tüm üyeler çevik yaklaşımın
dayandığı değerlerle donatıldı. Ayrıca, takım üyelerine, bağlılık, cesaret, odak,
açıklık ve saygı olmak üzere beş temel değeri yaşatmaları konusunda sık sık
bilgilendirme yapıldı ve bu değerlerin çalışma kültürü olarak yerleşmesi sağlandı.
Amaç - “İnsanları cesur ve soylu hedeflerle donatın; kısa vadeli finansal
hedeflerle değil”
Bu ilke, kısa vadeli finansal hedefler yerine, işletmenin amaç ve stratejik
hedeflerinin çalışanlarla paylaşılması gerektiğini vurgulamaktadır. Böylece, bu
hedefleri çalışanların içselleştirmesi sağlanacak ve yapılan işin anlamı çalışanlar
tarafından daha iyi anlaşılacaktır. Çevik modelde de asıl amaç finansal bir hedefe
ulaşmak değil, uzun vadede daima müşteriye değer yaratmaktır.
Çevikliğin uygulanması: Mevcut bankacılık uygulamasının müşteri ihtiyaçlarına
cevap verme konusunda yetersiz kaldığı tüm durumlar takım üyelerine açıklandı
ve tüm üyeler yeni bir bankacılık uygulamasına ihtiyaç duyulduğuna ikna edildi.
Bu sayede, takım üyeleri müşteriler için yeni ve daha iyi bir bankacılık
uygulaması geliştirme hedefine odaklandılar. Bu hedef takım için finansal bir
hedeften daha anlamlıydı.
Müşteriler - “Personelin çalışmaları ile müşteri ihtiyaçları arasında bağlantı
kurun; çıkar çatışmalarından kaçının”
Bu ilke, daha iyi ürün ve hizmet sunabilmek için müşteri ihtiyaçlarına ve
isteklerine odaklanmak gerektiğini vurgulamaktadır. Benzer şekilde, çevik
modelin de asıl amacı, müşteri ihtiyaçlarına hızlı bir şekilde cevap vermek ve
müşteriler için değer yaratmaktır.
Çevikliğin uygulanması: Müşteriyi daha iyi anlamak için, iş biriminden yeterli
bilgi ve donanıma sahip bir temsilci “ürün sahibi” olarak proje takımına dahil
320
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
edildi. Ürün sahibi, geliştirilen ürünün değerini en üst seviyeye çıkarmakla
sorumlu olan kilit kişidir. Bu nedenle, önceliklerin belirlenmesinde ve ürün iş
listesindeki görevlerin planlanmasında çok önemli bir rol oynamaktadır. Ürün
sahibi tam zamanlı olarak proje takımı ile birlikte çalıştığından, planlanan ve
tamamlanan tüm işler için ürün sahibinin onayı alındı. Bu işbirliği sayesinde,
müşteri memnuniyeti en üst seviyeye çıkarıldı ve daha işlevsel bir bankacılık
uygulaması geliştirilebildi.
Şeffaflık - “Yenilikçilik, öğrenme ve kontrol için bilgiyi paylaşın; kısıtlamayın”
Şeffaflık ilkesi, işletmenin her kademesinde görev alan çalışanlarla bilgilerin
doğru ve zamanında paylaşılması gerektiğini belirtmektedir. Şeffaflık, çevik
modelin de en önemli prensiplerinden biridir.
Çevikliğin uygulanması: Takım içinde şeffaflık sağlayan en önemli faktör, her
sabah yapılan günlük değerlendirme toplantılarıydı. Bu sayede, takım üyelerinin
önündeki engellerin ortadan kaldırılması ve herkesin verimli bir şekilde çalışması
sağlandı. Aynı zamanda, başlayan, devam eden ve tamamlanan tüm işlerin
bilgileri, yazılı ve görsel unsurlarla sürekli olarak takımdaki diğer kişilerle
paylaşıldı. Ayrıca, her iki haftalık geliştirme döneminin sonunda değerlendirme
yapıldı ve tüm paydaşlara proje hakkında bilgi verildi.
4.2. Yönetim Süreçleri
Ritim - “Yönetim süreçlerini işletmenin ritmine ve çevresel süreçlerine göre
düzenleyin; sadece takvim yılını baz almayın”
Bütçesiz yönetimde başarı elde etmek için, takvim yılına odaklanmaktan
tamamen vazgeçmek gerekmektedir. Böylece, kaynak tahsisi ve performans
değerlendirmesi gibi yönetim süreçleri, işletme ve pazar ihtiyaçlarına göre daha
esnek bir şekilde gerçekleştirilebilir. Benzer şekilde, yıllık bir planı takip etmek
yerine, değişen iş ve pazar ihtiyaçlarına cevap vermek çevik modelin de temel
amacıdır.
Çevikliğin uygulanması: Her iki haftalık yazılım geliştirme sürecinin başında
yapılan planlama toplantıları ve sonunda yapılan değerlendirme toplantıları, proje
takımına değişen iş ihtiyaçlarını ve öncelikleri hızlı bir şekilde yeniden belirleme
ve ürüne ekleme fırsatı verdi.
321
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Hedefler - “Yönlendirici, iddialı ve göreli hedefler belirleyin; sabit hedeflerden
kaçının”
Kurumsal stratejilerle uyumlu işlevsel hedefler belirlemek yüksek performansı
da beraberinde getirmektedir. Benzer şekilde, çevik yaklaşım, müşterilerin
ihtiyaçlarına uygun anlamlı ve göreli hedefler belirlemeyi önermektedir. Bu
nedenle, çevik takımlar kendilerine zorlayıcı hedefler belirleyip bu hedeflere
ulaşmak için çalışırlar.
Çevikliğin uygulanması: Bu proje kapsamında, takım üyeleri tarafından iki
önemli hedef belirlenmiştir. İlk hedef, yeni bankacılık uygulamasını geleneksel
şelale yönteminden daha hızlı bir şekilde pazara sunmaktı. İkincisi ise, her iki
haftalık sürenin sonunda takımın yazılım geliştirme hızını artırmaktı. Burada asıl
amaç takım üyelerinin sürekli gelişimini sağlamaktı.
Proje ekibi bu hedeflerini gerçekleştirmede çok başarılı oldu. Proje Haziran
ayının başında başladı ve Ağustos ayının sonunda tamamlandı. Bu proje
geleneksel şelale modeli kullanılarak yapılmış olsaydı 5 ayda
tamamlanabilecekti. Uygulanan çevik model sayesinde, banka bu projeyi
planlanandan 2 ay önce tamamlama fırsatı buldu.
Tablo 1. Çevik Bir Metrik - Pazara Çıkış Hızı
İkinci hedef, her iki haftalık dönemin sonunda takımın yazılım geliştirme hızını
artırmaktı. Şekil 3’te görüldüğü gibi, takım çalışması ve işbirliği sayesinde, her
dönem tamamlanan iş sayısında kayda değer bir artış sağlandı.
Şelale Çevik Pazara Çıkış Hızında Artış
Planlanan Proje Başlangıç Tarihi Haziran Başı Haziran Başı
Planlanan Proje Bitiş Tarihi Ekim Sonu Ağustos Sonu
Teslimat 5 Ay Sonra 3 Ay Sonra
Yazılım Entegrasyon Başlangıcı 3 Ay Sonra 1 Ay Sonra
İş Varsayımlarının Test Edilmesi 5 Ay Sonra 3 Ay Sonra
40%
322
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Şekil 3. Çevik Bir Metrik - Takım Hızı
Planlar ve Tahminler - “Planlama ve tahmin süreçlerini yalın ve önyargısız hale
getirin; katı ve politik süreçler haline değil”
Bütçesiz yönetimde planlar ve tahminler yalın bir süreçte tarafsız bir şekilde
yapılmalıdır. Ayrıca, bu planlar gerçekçi olmalıdır. Benzer şekilde, çevik
modelde, planlar tüm proje ekibinin ortak çalışmasıyla yapılır. Temel amaç, bu
planları mümkün olduğunca gerçekçi hale getirmek ve ekip üyelerinin politik
davranışlarını ortadan kaldırmaktır.
Çevikliğin uygulanması: Her iki haftalık yazılım geliştirme döneminin başında,
proje ekibi tarafından bir planlama toplantısı düzenlendi. Planlama toplantıları
projenin başarısı için çok önemliydi. Bu toplantılarda, ürün sahibinin gereksinim
listesi üzerinden belirlediği öncelikli işlerin maliyetleri üzerinde mutabık kalındı
ve her iki haftalık dönem için gerçekçi bir iş listesi üzerinde çalışıldı.
Kaynak Dağıtımı - “Maliyet bilinci oluşturun ve kaynakları gerektiği
zamanlarda hazır bulundurun; ayrıntılı yıllık bütçe tahsisleri yoluyla değil”
Bu ilke, kaynakların daha verimli kullanılması gerektiğini vurgulamaktadır.
Değer yaratan kaynaklar, herhangi bir maliyet endişesi olmadan belirli görevler
için tahsis edilmelidir. Nihai amaç, maliyetleri azaltmak yerine maliyet bilinci
323
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
oluşturmak ve işletmenin uzun vadede performansını artırmaktır. Benzer şekilde,
çevik modelde, her projeye çapraz fonksiyonlu becerilere sahip çalışanlardan
oluşan özel bir ekip tahsis edilmektedir.
Çevikliğin uygulanması: Birim yöneticilerinin itirazlarına rağmen, takıma
alınacak çalışanların devam eden işleri proje başlamadan önce diğer çalışanlara
devredildi. Böylece, tüm ekip üyeleri kendilerini tamamen bu projeye adama
fırsatı buldu. İlk bakışta bu yöntem verimsiz olarak görülebilir. Ancak, elde
edilen sonuçlar, aynı anda sadece bir işe odaklanan çalışanların daha üretken
olduğunu göstermiştir. Bu projenin, bankanın yıllık proje planında 680 adam/gün
bütçesi vardı. Ancak, proje çevik yaklaşım sayesinde çok daha düşük bir
maliyetle tamamlandı. Aşağıdaki tabloda bu karşılaştırmanın detayları
gösterilmiştir.
Tablo 2. Planlanan ve Gerçekleşen Maliyetler
Performans Değerlendirme - “Performansı çalışan geribildirimi yoluyla
bütünsel olarak ve öğrenme ve gelişim yönüyle değerlendirin; sadece ölçmeye
dayandırmayın, yalnızca ödüllendirmek amacı gütmeyin”
Bütçesiz yönetim, performans değerlendirmesinin çalışan geribildirimleri ile
bütünsel olarak yapılması gerektiğini belirtmektedir. Aynı zamanda, performans
değerlendirmesinin amacı sadece ödüllendirme değil öğrenme ve gelişim
olmalıdır. Çevik yaklaşımda da takım içi performans değerlendirmelerinin odak
noktası sürekli öğrenme yoluyla takımın her üyesinin gelişimini sağlamaktır.
Çevikliğin uygulanması: Her iki haftalık geliştirme sürecinin sonunda, proje ekibi
tarafından bir değerlendirme toplantısı yapıldı. Bu toplantılarda, ilgili geliştirme
dönemi, proje ekibinin her bir üyesi tarafından kişiler, ilişkiler, süreç ve araçlar
açısından değerlendirildi. Böylece, iyileştirilmesi gereken sorunlu konular tespit
Şelale ( Planlanan adam/gün ) Çevik ( Gerçekleşen adam/gün ) Maliyetin Azaltılması
Haziran 120 180
Temmuz 130 185
Ağustos 160 175
Eylül 145 -
Ekim 125 -
Toplam ( adam/gün ) 680 540
20%
324
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
edildi. Takip eden iki haftalık dönemlerde de sorunlu ve eksik tarafların
iyileştirilmesi için gerekli aksiyonlar alındı.
Ödüllendirme - “Rekabet karşısındaki başarıyı ödüllendirin; sabit performans
sözleşmelerine göre değil”
Bütçesiz yönetim, kişisel başarı yerine ortak başarının ödüllendirilmesi
gerektiğini savunmaktadır. Bu nedenle, ödüller, sabit bir sözleşmeye dayalı değil,
göreli iyileşmeye ve gelişmeye dayalı olarak dağıtılmalıdır. Benzer şekilde, çevik
yaklaşımda da ekibin sürekli gelişim göstermesi ödüllerin dağıtımında önemli bir
kıstas olmaktadır.
Çevikliğin uygulanması: Bankanın mevcut ödül sistemi bu yeni modelin
gereklerini tam olarak karşılayamadı. Ancak, takımın başarısı, tüm ekip
üyelerinin yıllık performans puanlarına en üst seviyeden yansıtıldı. Bu durum,
sonraki dönemlerde çevik yöntemle yapılacak projelere gönüllü katılım için de
teşvik edici bir unsur oldu.
5. Sonuç
20. yüzyıl başlarından bugüne kadar, geleneksel bütçeler, hedefleri belirlemek,
stratejileri uygulamak ve işletme faaliyetlerini kontrol etmek için en yoğun
kullanılan yönetim aracı olmuştur. Bu nedenle, hem akademisyenler hem de
uygulayıcılar bütçeleme süreçlerine büyük önem vermektedirler. Yönetim
muhasebesi alanında yapılan çalışmaların çoğu bütçelerin tüm işletmelerin
hayatta kalması için vazgeçilmez araçlar olduğunu vurgulamaktadır. Ancak son
yıllarda bazı araştırmacılar, geleneksel bütçelerin günümüzün hızla değişen iş
dünyasının ihtiyaçlarını karşılama konusunda yetersiz kaldığını
savunmaktadırlar. Bu düşünce temelinde 1990’ların sonuna doğru, geleneksel
bütçelemeye alternatif olarak bütçelerin tamamen terk edilmesini öneren bütçesiz
yönetim yaklaşımı ortaya çıkmıştır. Aynı yıllarda, proje yönetimi alanında da
benzer tartışmalar yaşanmıştır. Bazı araştırmacılar ve proje yöneticileri,
geleneksel şelale modelinin yazılım geliştirme projelerinde etkinliğini
kaybettiğini ve daha kullanışlı bir modele ihtiyaç olduğunu vurgulamışlardır.
Böylece yeni bir proje yönetimi yaklaşımı olarak çevik yöntem ortaya çıkmıştır.
Bu çalışma kapsamında bütçesiz yönetim ve çevik modelin ortaya çıkışına ilişkin
detaylara yer verilmiş ve bu iki yaklaşım arasındaki kavramsal benzerlikler
açıklığa kavuşturulmuştur. Çalışma prensipleri açısından değerlendirildiğinde
325
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
çevik yaklaşımın, bütçesiz yönetim anlayışının yazılım geliştirme alanında bir
uygulama örneği olduğu sonucuna varılmıştır. Bu bağlamda, Türkiye’de faaliyet
gösteren bir bankanın pilot projesinde uygulanan çevik yöntem, bütçesiz yönetim
ilkeleri temel alınarak tüm detayları ile anlatılmıştır. Aynı zamanda, bu yeni
yönetim anlayışının işletmeye sağladığı faydalar üzerinde durulmuştur.
Bankada yapılan pilot uygulama değerlendirildiğinde, çevik yöntemin çok etkili
bir proje yönetimi yaklaşımı olduğu söylenebilir. Elde edilen sonuçlar, çevik
modelin verimliliğe, ürün kalitesine ve işletme performansına oldukça fazla katkı
sağladığını göstermektedir. Ancak, bu çalışma disiplininin bazı olumsuz sonuçlar
doğurması da muhtemeldir. Örneğin, çok fazla planlama ve değerlendirme
toplantısı yapılması, uzun vadede çalışanların iş tatminine olumsuz yönde
yansıyabilir. Aynı zamanda, çevik takımlardan sürekli yüksek performans
beklenmesi bir süre sonra çalışanlarda tükenmişliğe neden olabilir, hatta
çalışanların örgüte bağlılıklarını azaltarak işten ayrılmalarına da zemin
hazırlayabilir. Bunun yanı sıra, kendi kendine organize olan ekipler planlama ve
performans değerlendirme süreçlerini politik nedenlerle kötüye de kullanabilirler.
Hiç şüphesiz, bütçesiz yönetim yaklaşımını başarılı bir şekilde uygulamak isteyen
işletmelerin bu sorunlara çözüm üretmeleri gerekmektedir.
Bütçesiz yönetim, yeni bir bütçeleme sürecinden ziyade yeni bir yönetim
felsefesidir. Bu yaklaşım, işletmeleri etkin bir şekilde yönetmek için bir kontrol
listesi olarak değil bir rehber olarak kullanılmalıdır. İşletmelerin kendilerine özgü
bir hiyerarşik yapısı, tarihi ve örgüt kültürü olduğundan, bütçesiz yönetim
ilkelerinin uygulanması her işletmede farklılık gösterebilir. Bu bakış açısıyla,
bütçesiz yönetim konusunda kavramsal ve deneysel çalışmalara ihtiyaç olduğu
düşünülmektedir. Örneğin, bütçesiz yönetim yaklaşımının başarısını etkileyen
kültürel faktörler araştırılması gereken önemli konular arasındadır. Aynı
zamanda, bütçesiz yönetimin hızlı değişim yaşanan, iş gereksinimleri projelerin
henüz başında belli olmayan sektörlerde daha başarılı olacağını varsayıyoruz.
Ancak, bu yeni yönetim yaklaşımının etkin bir şekilde uygulanabileceği
sektörlerin tespit edilebilmesi için daha kapsamlı araştırmalar yapılmalıdır.
Ayrıca, yüksek performanslı iş disiplinine dayanan bu yaklaşımın, çalışan tutum
ve davranışlarına yansımaları da aydınlatılması gereken önemli konulardandır.
Yöneticiler ve çalışanlar dışındaki firma paydaşlarının bütçesiz yönetim
anlayışına bakış açıları ve bu yeni yönetim felsefesinin firma paydaşlarına olumlu
326
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
ve olumsuz etkileri aydınlatılması gereken bir diğer konudur. Esnek hedefler
belirleyen, sürekli planlama ve koordinasyona dayalı bütçesiz yönetim felsefesi
sağladığı faydalar ile işletmelerin kurumsal yönetim kalitesine de katkıda
bulunacaktır.
Özetle, bir takım eksik ve olumsuz yönlerine rağmen, geleneksel bütçeleme
süreci bir planlama ve kontrol aracı olarak yoğun bir şekilde kullanılmaya devam
edecektir. Ancak, gelişmiş ülkelerde, geleneksel yönetim modelinden daha
çalışan odaklı ve daha esnek bir yönetim anlayışına doğru geçiş söz konusudur.
Dolayısıyla, bütçesiz yönetim yaklaşımının ülkemizde de yakın gelecekte daha
fazla araştırmaya ve tartışmaya konu olacağı değerlendirilmektedir.
Kaynakça
Agile Manifesto (2001), “Manifesto for Agile Software Development”, [Online]
https://agilemanifesto.org [Erişim Tarihi: 06/01/2019].
Agile Principles (2001), “Principles behind the Agile Manifesto”, [Online]
http://agilemanifesto.org/principles.html [Erişim Tarihi: 06/01/2019].
Anthony, R. N., Hawkins, D. F., ve Merchant K. A. (2011), “Accounting: Text
and Cases”, 13th Edition. Chicago: Irwin/McGraw-Hill.
Atkinson, A. A., Kaplan, R. S., Matsumura, E. M., ve Young S. M. (2012),
“Management accounting: Information for decision-making and strategy
execution”, 6th Edition. Pearson.
Bogsnes, B. (2009), “Implementing Beyond Budgeting - Unlocking the
Performance Potential”, NJ: John Wiley & Sons.
Büyükmirza, K. (2007), Maliyet ve Yönetim Muhasebesi, 11. Baskı Ankara: Gazi
Kitabevi
Dima, A. M., ve Maassen, M. A. (2018), “From Waterfall to Agile software:
Development models in the IT sector, 2006 to 2018. Impacts on company
management”, Journal of International Studies, 11(2), 315-326.
Haftacı, V. (2005), İşletme Bütçeleri. 4. Baskı. İstanbul: Beta Basım
Hope, J., ve Fraser, R. (2003), “Beyond budgeting: How managers can break free
from the annual performance trap”, Boston, Mass: Harvard Business School
Press.
Lohan, G., Conboy, K., ve Lang, M. (2010), “Beyond Budgeting and Agile
Software Development: A Conceptual Framework for the Performance
327
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Management of Agile Software Development Teams”, International
Conference on Information Systems, Proceedings, Paper 162.
Neely, A., Bourne, M., ve Adams, C. (2003), “Better budgeting or beyond
budgeting?”, Measuring Business Excellence, 7(3), pp.22-28.
Robbins, S. P., ve Coulter, M. (2012), “Management”, 11th Edition, Prentice
Hall, New Jersey.
Royce, R. W. (1970), “Managing the Development of Large Software Systems:
Concepts and Techniques”, Proc. IEEE Westcon, IEEE Press.
Schwaber, K., ve Sutherland, J. (2012), “Software in 30 days: how agile managers
beat the odds, delight their customers, and leave competitors in the dust”,
NJ: John Wiley & Sons.
Schwaber, K., ve Sutherland, J. (2013), “The Scrum Guide”, [Ebook]
https://www.scrumguides.org/docs/scrumguide/v1/Scrum-Guide-US.pdf
[Erişim Tarihi: 06/01/2019].
Sommerville, I. (2000), “Software Engineering”, New York: Addison-Wesley,
Harlow, England.
Yıldırım, G. ve Türüdüoğlu, F. Ö. (2018), “Yenilikçi Bir Yönetim Modeli:
Bütçesiz Yönetim (Beyond Budgeting)”, Muhasebe ve Vergi Uygulamaları
Dergisi, 12 (1): 91-106.
YURDAKUL, A. (1990), İşletme Planlaması (Bütçeden Stratejik Yönetime),
Cem Yayınevi Kültür Dizisi, İstanbul.
YÜZER, A. F. (1981), İşletme Yönetiminde Kar Zarar Bütçesine Olasılıklı
Yaklaşım, Anadolu Eskişehir İktisadi ve Ticari ilimler Akademisi Yayını
No:236/157, Eskişehir.
328
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
329
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Muhasebe Eğitiminde Altı Şapka Düşünme Tekniğinin
Kullanılması
Mehmet GÜNLÜK1
Bilal DUMAN2
ÖZ
Küreselleşmeyle birlikte toplumun her alanında yaşanan gelişmelerin bir sonucu olarak
çağdaş dünyanın gereksinimleri günümüz bireylerinin düşünme becerilerine sahip
olmalarını bir zorunluluk haline getirmiştir. Bu zorunluluğun bir sonucu olarak geçmişin
öğretici merkezli eğitim yaklaşımları günümüzde yerini yaratıcı düşünmeyi esas alan
öğrenci merkezli eğitim yaklaşımlarına bırakmıştır.
Bu çalışmada, bir yaratıcı düşünmeyi geliştirme etkinliği olan “Altı Şapka Düşünme
Tekniği”nin muhasebe eğitiminde kullanılması tartışılacaktır. Bu bağlamda öncelikle
düşünme becerileri ve eleştirel düşünme kavramlarına açıklık getirilmiş daha sonra
eleştirel düşünme kavramının muhasebe eğitimindeki yeri ve önemi irdelenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Altı şapka düşünme tekniği, muhasebe eğitimi, düşünmeyi öğrenme
JEL Sınıflandırması: M40, M41, M49
Using The Six Thinking Hats Technique in Accounting Education
ABSTRACT
As a result of the developments in every field of society together with globalization, the
necessities of contemporary world have become a necessity to have the thinking skills of
today's individuals. As a result of this necessity, instructional-centered educational
approaches of the past are replaced by student-centered educational approaches based on
creative thinking.
In this study, the use of “Six Thinking Hat Technique”, an activity to develop creative
thinking, in accounting education will be discussed. In this context, firstly the concepts
of thinking skills and critical thinking were clarified and then the importance of critical
thinking concept in accounting education was examined.
1 Dr. Öğr. Üyesi, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Milas Meslek Yüksekokulu, mehmetgunluk@mu.edu.tr 2 Prof. Dr., Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, bduman@mu.edu.tr
330
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Key Words: Six thinking hat, accounting education, learning to think
JEL Classification: M40, M41, M49
1. Giriş
Bilim ile teknoloji arasındaki doğal döngüsel ilişkinin bir sonucu olarak bilgi ve
iletişim alanındaki sürekli ve önüne geçilemeyen teknolojik gelişmeler, post
endüstriyel çağımızın toplumsal ve bireysel yaşamının her alanını etkilemektedir
(Özer vd., 2019:66). Bilginin egemen olduğu bu toplum yapısında üretim
süreçlerinden diğer birçok alana kadar her şey karşı konulamaz bir şekilde
değişim ve dönüşüm içerisine girmiş, yaşanan bu değişim daha önceki toplumsal
yapılara ait kurumları ya da sistemleri ortadan kaldırır bir nitelik taşıyarak
kendine ait yeni yapılar, kurumlar ve sistemler ortaya çıkarmıştır (Arklan ve
Taşdemir, 2008:68). Yenidünya düzeninde, sanayi toplumu bilgi toplumuna
dönüşmüş, bu dönüşümle birlikte çok köklü değişimler yaşanmış ve üretimin en
önemli girdisi “bilgi” olmuştur.
Her alanda yaşanan bu paradigma değişimlerinin doğal bir sonucu olarak her
şeyin hızla değiştiği, bilginin ve öğrenmenin daha çok önem kazandığı
günümüzde bilgiye ulaşabilen ve ulaştığı bu bilgiyi kullanarak yeni bilgiler
üretebilen toplumlar (Ünal, 2006:32), diğer toplumlara üstünlük
sağlamaktadırlar. Evrensel değerlere açık, bilgiyi üretebilen ve ürettiği bilgiyi
yaratıcı biçimde kullanabilen insan yetiştirilmesinin gerekliliği ortaya koyan bu
durum, eğitimin öneminin giderek artmasına (Karadağ ve Erginer, 2008:3) ve
toplumları, eğitim kalitesini yükseltmeye ve eğitim anlayışlarında sürekli
değişiklikler yapmaya zorlamaktadır (Ayyıldız vd., 2006:2; Özer vd., 2019:66).
Bu nedenle eğitim sistemlerinin iyileştirilmesi ve çağımızın gerçeklerine ve
gereksinimlerine uyarlanması değişimin önemli noktasını oluşturmaktadır
(Karadağ ve Erginer, 2008:3).
Çağımızın gerçekleri ve gereksinimleri günümüz bireylerinin düşünme
becerilerine sahip olmalarını bir zorunluluk haline getirmiştir. Alan yazın bilgi
toplumu öğrencilerinin, öğreticinin sunduğu uyarıcıyı edilgen olarak işleyen
bireyler olarak yetiştirilmesi yerine, öğrenme sürecine etkin olarak katılan
bireyler olarak yetiştirilmeleri gerektiğini; bilgiyi seçme, örgütleme ve kullanma
davranışları bakımından eleştirel düşünme becerilerini kazanmış bireylerle bu
331
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
becerileri yeterince kazanamamış bireyler arasında önemli farklılıklar
bulunduğunu ve eleştirel düşünme becerilerini kazanmış ve bu becerileri kullanan
öğrencilerin daha etkili biçimde öğrendiklerini ortaya koymaktadır. Bu nedenle
öğrencilerin eleştirel düşünme becerilerine sahip olmaları ve karşılaşılan
durumlarda eleştirel düşünme becerilerini kullanmaları giderek önem
kazanmaktadır. Sahip olunan eleştirel düşünme becerilerinin uygun durumlarda
kullanılması ise eleştirel düşünme eğilimlerine sahip olunmasıyla olanaklı
olduğundan modem okullarda düşünen, eleştiren, üreten, bilgiye ulaşma yollarını
bilen bireyler yetiştirilmeye çalışılmakta, öğrencilere düşünme becerilerini
kazandırmaya yönelik eğitim programları hazırlanmaktadır (Seferoğlu ve
Akbıyık, 2006:193). Küreselleşmeyle birlikte ekonomik, teknolojik ve
işletmecilik alanında yaşanan gelişmelerin bir sonucu olarak 21. yüzyılın
işletmelerinin yeni üretim sistemleri geliştirmeleri ve yeni finansal araç ve
teknikleri kullanmaları, muhasebe eğitiminin de değişen ihtiyaçlara göre
geliştirilmesini ve uygulanmasını zorunlu kılmaktadır (Karakaya,1993:369-370).
Muhasebe eğitiminde kullanılabilecek yeni eğitim yöntemlerinden bir tanesi de
eleştirel düşünme tekniğidir.
Bu çalışmanın amacı bir yaratıcı düşünmeyi geliştirme etkinliği olan Altı Şapka
Düşünme Tekniğinin muhasebe eğitiminde kullanılmasını tartışmaya açmaktır.
Bu bağlamda öncelikle günümüz muhasebecilerinin sahip olması beklenen
özellikler belirtilerek düşünme becerileri ve eleştirel düşünme kavramlarına
açıklık getirilmiş daha sonra eleştirel düşünme kavramının muhasebe
eğitimindeki yeri ve önemi irdelenmiştir.
2. Muhasebe Eğitiminin Önemi
Muhasebe, işletmelerin faaliyet sonuçlarıyla ilgili bilgi üreten ve ürettiği bu
bilgiler aracılığıyla toplumun her kesimine fayda sağlayan pragmatik bir bilimdir
(Bilginoğlu, 1996). Muhasebe hem bir bilim dalı hem de bir meslek olarak
üstlendiği fonksiyonlarla gerek işletme, gerek toplum ve gerekse devlet açısından
önemli bir yere sahiptir. İşletmelerdeki hem mikro hem de makro ekonomik
faaliyetlerin ölçülmesi ve raporlanmasını kapsayan muhasebe bilgileri, bir
işletmenin ne kadar iyi veya kötü yönetildiğinin ve performansının
belirlenmesinde önemli bir göstergedir (Ayyıldız vd., 2006:86). İşletmeye
yönelik karar alma sürecindeki iç (işletmenin sahip veya ortakları, yöneticileri ve
332
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
çalışanları) ve dış (devlet, yatırımcılar, kredi veren kurum ve kuruluşlar,
sendikalar, tedarikçiler vb.) çıkar grupları, muhasebe bilgi sisteminin ürettiği
bilgileri kullanarak çıkarlarına uygun ve sonuçları etkin olan kararlar almaya
çalışırlar (Özer vd., 2018:1).
Bir meslek olarak oldukça uzun bir geçmişi olan muhasebe, toplumların
ekonomik ve sosyal gelişimlerinde önemli rol oynar (Özyürek, 2012:140;
Romanus ve Arowoshegbe, 2014:129). Ekonomik çevredeki belirsizliklerin
işletmelerin ekonomik davranışlarını yönlendirdiği, uluslararası ticarette
sınırların kalktığı, rekabet koşullarının değiştiği, bilgi toplumunun ön plana
çıktığı günümüz ekonomik düzeninde, ekonominin sağlıklı gelişimi ve sürekliliği
açısından muhasebe mesleği büyük öneme sahiptir. Bu çerçevede, küresel
ekonomik yapı içerisinde, bu mesleği icra eden meslek mensuplarının uluslararası
alanda kabul gören mesleki yeterliliklere sahip olması gerekmektedir (Şengel,
2010:84; Kurtcebe ve Utku, 2016:99). Muhasebe meslek mensuplarından ayrıca,
muhasebe fonksiyonlarının çeşitliliği ve ilgi çevresinin genişliği dikkate
alındığında, yüksek seviyede teknik bilgi ve eğitime sahip olmaları ve aynı
zamanda esneklik, bağımsız hareket etme becerisi, yaratıcılık gibi davranışsal
becerilerle birlikte iyi bir dinleyici olma, görüş sunma, bilgi aktarma, müzakere
etme, çalışma sırasında işbirliğine yatkınlık gösterme, stresle başa çıkma ve
empati yapma gibi kişilerarası ilişkilerde önem kazanan davranışları da
sergilemeleri beklenmektedir (Günlük vd., 2017:3)
Son yıllarda yaşanan ekonomik, politik ve teknolojik değişimler ve
küreselleşmenin etkileri muhasebecilik mesleğini etkilemiştir. Özellikle meslek
mensuplarının sayılarının artması, yeni teknolojilerin benimsenmesi ve müşteri
beklentilerinin, istek ve ihtiyaçlarının değişmesi, meslek mensuplarının değişken,
dinamik ve rekabetçi bir pazarda faaliyette bulunması gerekliliğini ortaya
çıkarmıştır (Özer, 2006: 157). İşletmelerin küreselleşmeleri teknolojik
gelişmelerle birleştiğinde, muhasebecilerin görevlerini yerine getirme
şekillerinde birçok değişikliği beraberinde getirmiştir (Holtzman, 2004; Emsley,
2005). Küreselleşen dünyada muhasebe bilgilerine olan gereksinim gittikçe
artmış ve önem kazanmıştır. İşletmeyle ilgilenen taraflar artık ülke sınırları dışına
çıkmış, muhasebede üretilen bilgilerle uluslararası düzeyde ilgilenilir duruma
gelmiştir. İlgili taraflar doğru güvenilir, zamanlı ve karşılaştırılabilir muhasebe
333
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
bilgileri talep etmektedirler. Buna bağlı olarak, işletmeyle ilgili tarafların
gereksinim duyduğu bilgileri üretecek muhasebe meslek elemanlarının sürekli
güncel bilgi ve becerilerle donatılması, geliştirilmesi ve yetiştirilmesi önem
kazanmaktadır (Şengel, 2010:81). Bu sebeple küresel düzeydeki muhasebe
eğitiminden bilgiye en kısa sürede ulaşabilen, ulaştığı bilgiyi analiz ederek
üretime yansıtabilen, değişen dünya koşullarına uyum sağlayabilen, sorun değil
çözüm üreten, analitik düşünce yapısına sahip ve entelektüel meslek
mensuplarının topluma kazandırması beklenmektedir (Kurtcebe ve Utku,
2016:93).
Muhasebe eğitimi, muhasebecilerin mesleki gelişiminde ve hatta mesleki
becerilerinin geliştirilmesinde daha büyük bir rol oynamaktadır. Muhasebe
eğitiminin temel amacı, muhasebeci olmayı ve muhasebeyi uygulamayı
öğretmektir. Bu nedenle eğitim süreci öğrencilerin kendi disiplinlerine ilişkin
bilgi, beceri, tutum ve etik standartların içselleştirilmesine ve bunların
davranışlarının bir parçası haline getirilmesine katkı sağlamalıdır. Ancak sadece
muhasebeciliğe özgü bilgileri, becerileri öğrenmekle ya da özel durumları içeren
mali sorunları çözümleyici özel davranışları kazanmakla muhasebeci olmak
mümkün değildir. Ayrıca öğrencinin düşünme, kişilik ve yaşam biçimini
etkileyecek değer, inanç ve tutumları da özümsemesi gerekmektedir. Bu nedenle
eğitim programlarının eleştirel tartışmaları, yaratıcı düşünceyi, kültürel toleransın
sağladığı eğitim ortamlarını hazırlaması gerekmektedir. Ancak günümüzdeki
muhasebe eğitimi, öğrencilerin belirsiz, yapılandırılmamış problemlere hakim
olmaları için gerekli becerileri yeterince geliştirememesi nedeniyle
eleştirilmektedir (Kimmel, 1995:299). Geleneksel muhasebe eğitim
programlarının, öğrencilerde yaratıcı düşünme becerilerini geliştirmek için
gerekli unsurları içermemesinden dolayı, Bedford Komitesi (AAA, 1986) ve
Muhasebe Eğitimi Değişim Komisyonu (AECC) (1990), muhasebe
öğreticilerine, muhasebe öğrencilerinin "yaratıcı düşünme" becerilerini
geliştirebilmeleri için alternatif öğretim yöntemleri benimsemelerini önermiştir.
334
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
3. Eğitimde Yaratıcı Düşünme ve 6 Şapka Düşünme Tekniği
Hızla çoğalan ve değişen bilginin tamamını eğitim programlarına koymak ve
öğrencilere sunmak olanaksızdır. Bu nedenle öğrencilere yaratıcı–eleştirel
düşünme becerileri kazandırarak öğrencilerin kendilerinin bilgiye ulaşması ve
kendisi için gerekli bilgiyi edinme ve o bilgiyi anlama ilke yöntemlerinin
geliştirilmesi zorunlu hale gelmiştir (Seferoğlu ve Akbıyık, 2006:196).
Yaratıcılık ya da yaratıcı düşünme; bilinenin, alışılmış ve kalıplaşmış olanın tam
karşıtı olan bir davranış biçimi, düşünme süreci ya da yeni bir ürün ortaya koyma
becerisidir. Aynı zamanda yaratıcılık, eski fikirlere yeni kimlikler verme ve
bilinenlerden yeni sentezler yapma faaliyetleri olarak da tanımlanabilir.
Yaratıcılık sadece zeki insanların ya da sanatla uğraşan kişilerin gösterebildiği
bir yetenek değil, az ya da çok her insanda belli oranlarda bulunan bir özelliktir.
Bireylerin yaratıcı gelişimleri, gerek örgün (formal), gerekse yaygın (informal)
eğitimle sağlanabilir ve ayrıca bilim, sanat, iş sektörü ve mühendislik gibi çok
faklı alanlarda yaratıcılık eğitimi uygulanabilir. Yaratıcılık potansiyelini
geliştirmeye yönelik olarak hazırlanan ve hemen hemen her alanda uygulanan
programlarla, yaratıcılıklarını kullanma ve işleme olanağı verildiğinde,
insanların, bireysel gelişimlerinde ve ürün ortaya koyma becerilerinde
mükemmel sonuçlar ortaya çıktığı görülmüştür (Koray, 2004:2).
Literatürde yaratıcılığın öğrenmenin önemli bir boyutu olduğu ve yaratıcı
düşüncenin bilginin kazanılması için hayati öneme sahip olduğu
vurgulanmaktadır. Bu sebeple eğitimciler, yaratıcı düşünmeyi teşvik edecek
eğitim ve öğretim yöntemleri geliştirmek zorundadırlar (Karadağ ve Erginer,
2008:31). Yaratıcı düşünmeyi sağlayan çok sayıda eğitim yöntemi vardır. Bu
yöntemlerden birisi de Altı Şapka Düşünme Tekniğidir.
1994 yılında Edward De Bono tarafından geliştirilen 6 Şapka Düşünme Tekniği,
seçilen şapkanın rengine bağlı olarak rollerin yorumlanmasına dayanan
katılımcıların yaratıcılığını teşvik eden etkileşimli bir yöntemdir. Düşüncelerin
ve önerilerin belirli bir düzen içinde sunulması ve sistematikleştirilmesini esas
alan bu yöntemin ana teması, tanımlanmış “rol oynama” olanağı sunmasıdır.
Bireyin kendini savunma içgüdüsü, düşünmeyi kısıtlayan ana engel olduğundan;
şapkalar çekinmeden, başka bir durumda düşünülüp söylenemeyecek şeylerin
düşünülmesini ve söylenmesini sağlar. Ayrıca altı şapkalı düşünme, bireyin,
335
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
dikkatini düzenli bir şekilde bir noktadan diğerine yönlendirerek belirli bir
konuyu altı farklı noktadan ele almasına imkan tanır. Şapkalar düşüncelerin
ayrıştırılmasını sağlamaktadır. Uygulamada kullanılan altı şapka aşağıdaki
düşünce sistemlerini simgelemektedir (Bonk ve Smith, 1998; De Bono, 1997;
Koray, 2004; Erginer 2000).
Beyaz Şapka: Beyaz, tarafsızlığın ve nesnelliğin rengidir. Bu şapka bilgi, veri ve
olguları içerir. Önemli bilgilerin toplanmasına ve eksik bilgilerin
yönlendirilmesine yönelik olarak beyaz şapka, ulaşılabilen bilgileri
değerlendirmeyi, gereksinim duyulan bilgileri ortaya koymayı ve konuyla ilgili
soruları yöneltmeyi amaçlar. Bu şapka giyildiğinde “Ne tür bilgilere sahibiz?”,
“Ne tür bilgilere ihtiyacımız var?”, “Hangi bilgiler eksik?”, “İhtiyacımız olan
bilgiyi nereden bulabilirim?”, “İhtiyacımız olan bilgiyi nasıl alabilirim?” ve “Ne
tür sorular sorulmalı?” sorular sorularak bu sorulara cevap aranır.
Sarı Şapka: Kaynağını güneşten alan sarı, umutlu olmanın ve olumlu düşünmenin
rengidir. Bu şapka yapıcı düşünmeyi ve üretkenliği içerir. Sarı şapkayla
düşünmede yapılan önerilerinin tüm faydaları, içindeki değeri, yararı ve iyi
yönleri bulunmaya çalışılır. Somut teklifler ve öneriler üretilebilir. Her şey
kasvetli ve zor göründüğünde devam etmenize yardımcı olan bu şapka ile “Bunun
en iyi yönü nedir?”, “Avantajları nelerdir?”, “Bundan kim yararlanabilir?” ve
“Bu avantajlar gün ışığına nasıl çıkarılabilir?” sorularına cevap aranır.
Siyah Şapka: Siyah, karamsarlığın ve olumsuzluğun rengidir. Olumsuz (siyah)
düşüncelere odaklandığımızda giydiğimiz siyah şapka tehlikelere dikkat çeker.
Risklerin, fikirlerin ve yaklaşımların neden işe yaramadığını gösterir. Bu şapka
eleştirme şapkası olup, olumsuz durumların ortaya çıkmaması için yapılan
objektif bir değerlendirmedir. Sürecin önemli bir parçasıdır ve bir plan veya
eylem planındaki zayıf noktaları vurgulayabilir. Onları ortadan kaldırmanıza,
yaklaşımınızı değiştirmenize ya da ortaya çıkan sorunları gidermek için acil
durum planları hazırlamanıza olanak tanır. Bu şapka, öğrencilere mali ve
ekonomik durumlarla ilgili politikaları, protokolleri, yasaları ve düzenlemeleri
hatırlatmak için kullanılabilir. Ayrıca muhasebecilerin aileleri ve çalıştırdıkları
personel ile ilgili olası riskler hakkında düşünmesine yardımcı olmak için de
kullanılabilir.
336
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Kırmızı Şapka: Kırmızı, öfke, tutku ve duygunun rengidir. Duygusal bir bakış
açısı verir, duygusal fikirler öne sürer. Hayal gücünü serbest bırakan Kırmızı
şapka kullanıldığında hiçbir açıklama yapmaksızın duyguları ve sezgileri ifade
etme şansı verilir. Buna göre; tarafsız ve objektif bilginin karşıtıdır.
Düşüncelerini savunurken, gerekçe ya da temel gösterme gereksinimi yoktur.
Duygular ve sezgilerle hareket ettiğinden, düşünmenin akılcı olmayan yönleriyle
ilgilidir.
Yeşil Şapka: Yeşil renk, büyümeyi, enerjiyi ve hayatı sembolize eder. Yaratıcı
fikirlere odaklanmak ve karar veya fırsatların nereye gidebileceğini (veya
büyüyebilir) görmek istediğimizde yeşil şapkayı takarız. Yeşil şapkayla
düşünüldüğü zaman öneriler, yeni görüş ve seçenekler ortaya konulur. Yeşil
şapka çeşitli imkanları yakalama ve bulma fırsatı verir. Yeşil şapkayı kullanan
herkes yaratıcı olmaya çaba gösterir. Yeşil şapkayı takmak insanları otomatik
olarak daha yaratıcı yapmaz. Ancak bu şapka, daha yaratıcı düşünmeye verilen
zaman ve dikkatin olmasını sağlayabilir. Bu şapka, “Bu konuda bazı yeni fikirler
nelerdir?”, “Bu fikirle ilgili ilginç olan nedir?”, “Bu fikirlerde farklılıklar
nelerdir?”, “Bu beni nereye götürecek?”, “Bu fikirle ilerlemenin etkisi nedir?” ve
“Bu fikir bildiklerimle kıyaslandığında ne olacak?” sorularına cevap arar.
Mavi Şapka: Mavi renk, sakinliği temsil eder. Düzenli ve kontrollü bir düşünce
sürecine sahip olmaya çalışan Mavi şapka, kullanılan şapkaları sıraya koymak ve
sonuçta elde edilenleri özetlemek için de kullanılabilir. Mavi şapka aynı zamanda
düşünce sürecinin gözlenmesini, oyunun kurallarına dikkat edilmesini sağlar.
Tartışmayı durdurmayı ve disiplini sağlamaya da yardım eder. Bu şapka “Bir
sonraki adımda ne yapmalıyız?”, “Şimdiye kadar neler başardık?” ve “Daha
fazlasını elde etmek için ne yapmalıyız?” sorularına cevap bulmaya çalışır.
Altı düşünme şapkası etkinliği kullanılırken şapkaların sırası tartışmanın
özelliğine göre değişebilir. Ancak herhangi yeni bir teklif değerlendirildiğinde
siyah şapkadan önce sarı şapkanın takılması yararlıdır. Çünkü yeni bir teklifte
hataları, olumsuzlukları bulmak üstünlükleri bulmaktan daha kolaydır. Bunun
nedeni olumsuz düşünce sırasında beyindeki kimyasal ortamın “korku” ve
337
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
“güven arayışı” duygularını harekete geçirecek şekilde ayarlanmış olması
olabilir.
4. Sonuç
Eğitimde düşünmenin öğretilmesi sadece bilgi vermek ve almaktan daha çok
önem kazanıyor. Bu sebeple, eğitim sisteminde yapılan yeniliklerin sonucunda
öğretmen merkezli yaklaşımların yerini öğrenci merkezli yaklaşımlar almış,
öğrencilerin aktif bir şekilde kendi öğrenmelerini gerçekleştirdikleri yöntem ve
teknikler ile öğrenmenin, daha kalıcı ve anlamlı olduğu birçok araştırma
tarafından tespit edilmiştir. Özellikle öğrenci fikirlerinin ön plana çıkarılmasını
ve çeşitli tartışma ortamlarıyla bu fikirlerin geliştirilmesini amaçlayan, sonuç
olarak; orjinal bir ürün ortaya koyma sürecini vurgulayan yaratıcı düşünmeye
dayalı öğrenme, eğitim programlarında temel felsefe olarak kabul görmüştür
(Koray, 2004:1-2).
Eleştirel düşünme günümüz eğitim programlarının istendik bir hedefidir. Ancak
eleştirel düşünmeyi yaşamlarında etkili biçimde kullanabilen bireyler eleştirel
düşünme becerilerine ve eleştirel düşünme eğilimlerine sahip bireylerdir. Bu
yüzden de eleştirel düşünme beceri ve eğilimlerinin kazandırılması çağdaş eğitim
programlarının hedefleri arasında olmalı ve düşünme becerileri öğrenme
sürecinde temel konumda bulunmalıdır.
“Altı Şapka Düşünme Tekniği” öğrenme modeli, düşüncelerin disiplinli bir yapı
içerisinde özgürce ifade edilip değerlendirilebileceği bir sınıf ortamı yaratmada
yararlı bir yöntemdir. Özellikle, bir konuyu altı farklı açıdan incelemek karmaşık
düşünme süreçlerini basitleştirmeye yardımcı olur. Türkiye’deki eğitim
sisteminin ilkokuldan itibaren ezbere dayanan ve sınav odaklı olduğu göz önüne
alındığında, öğrencilerin eleştirel ve yaratıcı düşünmeyi öğrenmeleri için
üniversiteler son ve önemli bir fırsat olarak kabul edilir.
Modern dünyanın ihtiyaçları, tüm mesleklerde olduğu gibi muhasebe meslek
mensuplarının da hayatta karşılaşabilecekleri ikilemleri çözmelerini ve
yargılamalarını sağlamak için muhasebe meslek mensuplarının da düşünme
yeteneğine sahip olmalarını zorunlu kılmıştır (Seferoğlu ve Akbıyık 2006).
Muhasebecilerin mesleki rolleri, sorumlulukları ve karar verme süreçleri de bunu
338
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
zorunlu kılmaktadır. Bu sebeple Muhasebe Eğitimi Değişim Komisyonu
(AECC)’da muhasebe eğitiminde öğrencilere sunulan geniş bir muhasebe
müfredatının yanı sıra öğrencilerin düşünme becerilerini geliştirmek için ihtiyaç
duyulan eğitime vurgu yapmıştır (AECC, 1990). Bu çalışmada, mevcut muhasebe
müfredatında eleştirel düşünme becerilerini geliştirmek için bir kullanılabilecek
yöntemlerden birisi olan “Altı Şapka Düşünme Tekniği” tanıtılmaya çalışılmıştır.
Teknik incelendiğinde, bir konuyu altı farklı yönden tartışmanın, başlangıçta
uzun zaman alacağı düşünülebilir. Ancak öğrenciler ve bu teknikte yer alan
düşünme sürecine uyum sağladıkça daha hızlı düşünmeye başlayabilirler. Ayrıca
bu yöntemde, bir konunun özelliklerine göre bir düşünce sistemini temsil etmek
için sadece bir veya birkaç "şapka" kullanmak da mümkündür.
Kaynakça
Arklan, Ü. ve Taşdemir, E. (2008). Bilgi Toplumu ve İletişim: Bilginin Yayılması
Sürecinde Kitle İletişim Araçları ve İnternet. Selçuk Üniversitesi İletişim
Fakültesi Akademik Dergisi, 5(3), 67-80.
Ayyıldız, S.Ü., Günlük, M ve Erbey S.N. (2006). Muhasebe Öğretim
Elemanlarının Uzaktan Eğitim ve Uzaktan Muhasebe Eğitimine Yönelik
Tutumları Üzerine Bir Araştırma, Muhasebe ve Finansman Dergisi, 32, 1-
14.
Bilginoğlu, F. (1996). İşletmelerde Maliyet-Karın Planlanması ve Kontrolü
(Mühendisler İçin), İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Yayın No:265.
Bonk, C. ve Smith. G. (1998). Alternative instruction strategies for creative and
critical thinking in the accounting curriculum. Journal of Accounting
Education, 16(2):261‑293.
Cory, S. N., Pruske, K. (2012). Necessary Skills for Accounting Graduates: an
Exploratory Study to Determine what the Profession Wants. Proceedings of
ASBBS, 19(1), 208-218.
De Bono, E. (1997). Altı Düşünme Şapka Tekniği (Six thinking hats technique).
Tuzcular E. (çev) Remzi Kitabevi: İstanbul, Türkiye.
Emsley, D. (2005) Restructuring the management accounting function: A note on
the effect of role involvement on innovativeness. Management Accounting
Research, 16, 157-177.
339
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Erginer, E. (2000). Öğretimi Planlama, Uygulama ve Değerlendirme. Anı
Yayıncılık: Ankara, Türkiye.
Günlük, M., Özer, G. ve Özcan, M. (2017). Meslek Memnuniyeti ve Bireysel İş
Performansı İlişkisinde Mesleki Bağlılığın Ara Değişken Etkisi: Muhasebe
Meslek Mensupları Üzerinde Bir Çalışma. International Review of
Economics and Management, 5 (4),1-22.
Hesapçıoğlu, M. (2001). Postmodern/Küresel Toplumda Eğitim, Okul ve İnsan
Hakları. 21. Yüzyılda Eğitim ve Türk Eğitim Sistemi. İstanbul: Serdar
Eğitim Araştırma Yayıncılık Ltd. Şti.
Holtzman, Y. (2004). The transformation of the accounting profession in the
United States: From information processing to strategic business advising.
Journal of Management Development, 23 (10), 949-961.
Karadağ, M. ve Erginer, E. (2008). Hemşirelik Eğitiminde Altı Düşünme Şapkası
Etkinliğinin Kullanılması. Hemşirelikte Araştırma Geliştirme Dergisi, 3, 30-
44.
Karadağ, M., Sarıtaş, S. ve Erginer, E. (2009). Using the “six thinking hats”
model of learning in a surgical nursing class: sharing the experience and
student opinions. Australian Journal of Advanced Nursing, 26 (3), 59-69.
Karakaya, M. (1993). Küreselleşmede Bilişim Teknolojisinin Rolü ve Muhasebe
Eğitimine Etkisi. Türkiye XIII. Muhasebe Eğitimi Sempozyumu Bildirileri,
20-22 Mayıs 1993, Çeşme-İzmir, 369-383.
Kimmel, P. (1995). A Framework for Incorporating Critical Thinking into
Accounting Education. Journal of Accounting Education, 13 (3), 299-318.
Koray, ö. (2004). Yaratıcı Düşünme Tekniklerinden Altı Düşünme Şapkası Ve
Nitelik Sıralama Tekniklerinin Fen Derslerinde Uygulanmasına Yönelik
Öğrenci Görüşleri. XIII. Ulusal Eğitim Bilimleri Kurultayı, 6-9 Temmuz
2004 İnönü Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Malatya
Kurtcebe, E. ve Utku, M. (2016). Türkiye Ekonomisinde Mali Müşavirlik
Mesleği ve Mesleğe Giriş Süreci, Dayanışma, 124, 89-99.
Lee, M. (2013). Six thinking hats for accountants.
https://www.accountingweb.co.uk/practice/general-practice/six-thinking-
hats-for-accountants (Erişim: 01.02.2019)
Okolie Onyeisi Romanus, O. O. ve Arowoshegbe, A. (2014). The Challenges of
Accounting Education: The Nigerian Experience. Accounting and Finance
Research, 3(2): 129-137.
340
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Özer, G. Günlük, M. ve Özcan, M. (2019). Muhasebe Akademisyenlerinin
Muhasebe Eğitiminde Uzaktan Eğitim Uygulamaları Kullanımına Yönelik
Algılarının Teknoloji Kabul Modeli Çerçevesinde İncelenmesi, Muhasebe
ve Vergi Uygulamaları Dergisi, 12 (1): 65-90.
Özyürek, H. (2012). Muhasebe Meslek Mensuplarının Taşıması Gereken
Nitelikler. Hukuk ve İktisat Araştırmaları Dergisi, 4 (1): 139-148.
Seferoğlu, S. S. ve Akbıyık, C. (2006). Eleştirel Düşünme ve Öğretimi. Hacettepe
Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 30, 193-200.
Salim Şengel, S. (2010). Sürekli Muhasebe Meslek Eğitiminin Önemi ve Bir
Değerlendirme. Muhasebe ve Finansman Dergisi, 47, 81 – 94.
Ünal, A. (2006). İlköğretim Denetçilerinin Öğrenen Organizasyon Yaklaşımı
Açısından Değerlendirilmesi (Yayınlanmamış Doktora Tezi). Selçuk
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
341
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Muhasebe Eğitimi Alan Lisans ve Önlisans Mezunlarının
İşletmelerin Beklentileri Açısından Değerlendirilmesi: Literatür
Araştırması
Tuğba DÖLEN1
Aydın KARAPINAR2
ÖZ
Ekonomik ve sosyal gelişmelerin hızla değişmesi ile işletmelerin muhasebe
uygulamalarından beklentileri farklılaşmıştır. Muhasebe eğitim planlarının ve
müfredatının bu değişimine ayak uyduracak esnek bir yapıda olması gerekmektedir.
İşletmeler, öğrencilerin sadece sektör talepleriyle rekabet edebilecek bilgi birikimiyle
mezun olmalarını değil, aynı zamanda değişen ekonomik ve sosyal zorluklarla da
mücadele etmelerini beklemektedir. Bu araştırmanın amacı, muhasebe departmanında
işverenlerin talep ettikleri bilgi ve becerileri belirlemek ve bunları yükseköğretim kurulu
öğrenme çıktılarına dâhil etmektir. Bu araştırma, muhasebe eğitimi alan lisans ve önlisans
mezunlarının işverenlerin bakış açılarından değerlendirilmesine yönelik son on yıldır
yayınlanmış tüm makaleleri incelemeyi ve analiz etmeyi amaçlamaktadır. Bunun için
2008-2018 yılları arasında yayınlanan çalışmalar sınıflandırılmıştır. İşletmelerin
muhasebe departmanında çalışan mezunlardan beklediği genel ve kişisel özellikler ile
mevcut muhasebe eğitim çıktıları belirlenmiştir. Türkiye’de verilen muhasebe eğitim ders
içerikleri ile kazanılması beklenilen bilgi ve beceriler ile işletmelerin beklentileri arasında
büyük bir boşluk olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu çalışma ile işletmelerin muhasebe
eğitiminden beklentileri doğrultusunda yükseköğretim kurulu öğrenme çıktılarına dâhil
edilmesi gereken niteliklerle ilgili görüş belirtilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Muhasebe eğitimi, işletmelerin beklentileri, muhasebe eğitimi müfredatı
JEL Sınıflandırılması: M4
ABSTRACT
With the rapid changes in the economic and social developments, the expectations of the
enterprises from the accounting practices have changed. Accounting education plans and
curriculum should be flexible in order to keep up with this change. Businesses expect
students not only to graduate with the knowledge that can compete with the demands of
the industry, but also to tackle the changing economic and social challenges. The purpose
of this study is to identify the knowledge and skills that employers demand in the
1 Öğr.Gör. Dr., Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, tugba.dolen@hbv.edu.tr 2 Prof. Dr., Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, aydin.karapinar@hbv.edu.tr
342
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
accounting department and to include them in the learning outcomes of the higher
education board. This research aims to analyze and analyze all articles published in the
last ten years for the evaluation of the graduates of undergraduate and graduate degree in
accounting education from the perspective of employers. For this, the studies published
between 2008-2018 are classified. General and personal characteristics expected by
graduates working in accounting department and current accounting education outcomes
were determined. The acquisition accounting education course content in Turkey
businesses with the knowledge and skills expected to conclude that a large gap between
the expectations were achieved. With this study, the opinions about the qualifications that
should be included in the learning outcomes of higher education institutions in line with
their expectations from accounting education are stated.
Keywords: Accounting education, business expectations, accounting education curriculum
JEL Classification: M4
1. Giriş
Üniversite eğitimi, bireylerin bilim alanlarıyla ilgili bilgi, beceri ve tutumları
öğrenme ve edinme fırsatı yaratmaktadır. Bu bilgilerin, becerilerin ve tutumların
nasıl öğretileceği üniversitelerin eğitim ve öğrenim müfredatı ile belirlenir.
Üniversitelerin eğitim planlarının ve müfredatının ekonomik ve sosyal
alanlardaki değişime ayak uyduracak esnek bir yapıda olması ve sektörün
beklentilerinin göz önünde tutularak belirlenmesi gerekmektedir.
İstihdam edilebilirlik, Yorke (2006:8) tarafından mezunların işe alınmalarını ve
kendilerine, işgücüne, topluma ve ekonomiye yarar sağlayacak mesleklerde
başarılı olmalarını sağlayan bir dizi başarı ve nitelik olarak tanımlanmaktadır.
İstihdam edilebilirlik becerileri ise, çalışanları işverenlerin gözünde değerli kılan
ve işle ilgili teknik yeterliklerin dışında kalmakla birlikte yapılan işin kalitesini
yükselten niteliklerdir. En yalın sınıflamayla istihdam edilebilirlik becerileri;
okuma, aritmetik gibi temel beceriler; sorun çözme, karar verme gibi üst düzey
düşünme becerileri ve güvenilirlik, olumlu tutum, ortak çalışma gibi duygusal
beceri ve özelliklerini içermektedir (Cotton, 1993, s.3).
Günümüzün değişen ve zorlu ekonomik durumu, mezunların akademik
becerilerinin işletmelerin beklentileri açısından yeterli olmadığı ve istihdam
edilebilirlik becerilerinin tanımlanarak yüksek öğretime dahil edilmesi gerekliliği
343
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
sonucu çıkmaktadır (Gammie vd., 2002:63). Mezunlardan beklenen istihdam
becerileri ekonomik ve sosyal gelişmeler doğrultusunda ülkelere, sektöre ve
işverene göre farklılık göstermektedir. Mezunların istihdam edilebilirlik
becerilerinin geliştirilmesi, yükseköğrenimin temel görevidir.
Dünyadaki küreselleşme hareketleri dolayısı ile muhasebe mesleği, değişen ve bu
değişimle beraber gelişmesini de hızla sürdüren çevrenin sürekli yeni ve güncel
bilgi ihtiyacına zamanında cevap verebilmeli ve küresel etkileşimlerin gerisinde
kalmamalıdır. Muhasebe eğitimi ve bu alanda üretilen bilginin de geçerli ve
güncel olması, etkilediği çevreye pozitif katkı yapabilmesi gerekmektedir (Yereli
vd., 2010:887). Muhasebe bilgi sisteminin işletmelerin değişen ekonomik ve
sosyal çevreye uyum sağlayacak bilgileri üretecek yapıda olması gerekmektedir.
Muhasebe sisteminde üretilecek bilginin niteliği, muhasebe departmanında
çalışan personelin akademik becerileri, temel becerileri, bağlantı kurabilme ve
araştırma becerisine bağlıdır. Bu nedenle yükseköğretim çıktılarının bu temel
becerileri sağlayacak nitelikte olması beklenmektedir.
2. Türkiye’de Muhasebe Eğitimi
Muhasebe eğitimi; öğrencinin, işletme kararlarına yararlı bilgilerin saptanması,
toplanması, işlenmesi, doğruluğunun denetlenmesi, raporlar halinde özetlenmesi
ve raporlanan bilgilerin karar alma aşamalarında nasıl kullanılacağı konusunda
bilgilendirilmesi ve bu bilgilerin uygulanması konusunda öğrenci yeteneğinin
gelişen bilgi teknolojilerinden de yararlanarak geliştirilmesidir (Gökçen, 1998, s.
43).
Bir bilgi sistemi olan muhasebeye işletmelerde kendisinden beklenene bağlı
olarak değişen boyutlarda görevler yüklenir. Bir kısım işletmeler muhasebenin
vergi matrahını belirlemesi ve borç ve alacakları izlemesini yeterli bulurken, bir
kısım işletmeler ise muhasebeden, tüm ilgi gruplarının ihtiyaçlarına cevap
verecek bilgilerin üretilmesini ve rapor edilmesini beklemektedir (Çürük ve
Doğan, 2001: 284). Bu beklentiler doğrultusunda muhasebe eğitimi; muhasebe
eğitim standartları çerçevesinde işgücü piyasasının ihtiyaçlarını karşılamak için
gerekli bilgi ve becerilere sahip öğrenciler yetiştirmelidir. Yükseköğretim
kurumlarından muhasebe eğitimi alan mezunlar temel muhasebe bilgi ve
344
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
becerileri ile liderlik, analitik düşünme, takım çalışması, sözlü ve yazılı iletişim
ve problem çözme becerileri edinmelidirler.
Öğretim programları hazırlanırken meslek mensuplarının meslekten
beklentilerinin ön planda tutulması, eğitimcilerin pratikte işleyen muhasebe
uygulamalarını iyi bilmeleri ve yeni düzenlemeleri sıkı bir şekilde takip etmeleri
gerekmektedir (Köse, 2007: 221). Bu bağlamda muhasebe eğitimi ile ulaşılmak
istenilen amaçlar şu şekilde sıralanabilir (Korukoğlu, 1998: 14):
Genel kabul görmüş muhasebe ilkeleri doğrultusunda işletmede kayıt
sisteminin oluşturulması,
Muhasebenin temel kavramları doğrultusunda kişilerin eğitilmesi ile
işletme amaçlarına hızlı ve doğru ulaşılması,
Muhasebe standartlarının oluşturulması ve geliştirilmesi,
Muhasebe uygulamaları ve raporlama tekniklerinin öğretilmesi, doğru ve
sağlıklı bilgi üretilerek yönetime aktarılması,
Muhasebe dalındaki bilgi ve becerinin artırılması, personel kalitesinin
yükseltilmesi,
Muhasebe uygulamaları ile ilgili güncel gelişme ve değişikliklerin
izlenmesi,
Teknolojik gelişmelerin muhasebe uygulamalarına yansıtılması,
Yasal düzenlemelerde yapılan değişikliklerin izlenerek personelin
bilgilendirilmesi,
Yönetim muhasebesi dalındaki gelişmelerin izlenebilmesi,
Hataların minimuma indirilmesi ve iş veriminin artırılması,
Yeni işe başlayan elemanların eğitilmesi, çalışan personelin kendi
işletmesinin muhasebe şekil ve şartlarına uygun muhasebe bilincine
varmasının sağlanması,
Diğer yöneticilerin (teknik kökenli v.d.) muhasebe dalında
bilgilendirilerek birimler arası iletişim ve koordinasyonun sağlanmasıdır.
Türkiye’de yükseköğrenim kurumlarında muhasebe alanında eğitim; önlisans
düzeyinde meslek yüksekokullarının ilgili bölümlerinde verilmektedir. Lisans
düzeyinde ise iktisadi ve idari bilimler fakülteleri, İşletme fakültelerinin ilgili
bölümlerinde yapılmaktadır. Türkiye’de önlisans muhasebe eğitimi veren devlet
345
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
ve vakıf toplam bölüm sayısı 340 ve lisans düzeyinde muhasebe eğitimi veren
fakülte sayısı 132’dır.
3. Muhasebe Eğitimi Ders İçerikleri ve Kazanılması Beklenen Beceriler
Ülkemizde muhasebe eğitimi dersleri ve içerikleri uzmanlığa yönelik bilgi ve
beceri kazandırmaktan çok temel düzeyde bilgileri kapsamaktadır. Önlisans
düzeyinde muhasebe eğitimi, temel düzeydeki bilgiler pekiştirmeden dış ticaret
muhasebesi, inşaat muhasebesi, banka muhasebesi gibi uzmanlık derslerinin
verilmesi ile verimli olmamaktadır. Lisans düzeyinde ise zorunlu teorik ve teknik
muhasebe bilgisi vermektedir. Uzmanlık derslerine gerekli önem
verilmediğinden özellikle turizm ve inşaat sektörlerinin muhasebe
departmanlarında istihdam edilen mezunlar akademik zorluk yaşamaktadırlar.
Günümüz koşullarında etkin bir muhasebe eğitimi için geleneksel eğitim
materyallerinin yanı sıra pratik uygulamaların da yer alması gereği bilinmektedir.
Üniversitelerin muhasebe bölümlerinden mezun olan öğrenciler, iş hayatlarında
uygulamalarla karşılaşmakta ve eğitim müfredatlarındaki uygulama
eksikliklerinden dolayı sıkıntı yaşamaktadırlar. Bu sebeple üniversitelerin
muhasebe müfredatları, geleceğin meslek mensubu olan öğrencilerin söz konusu
sıkıntılarını giderici niteliğe sahip olmalıdır. Bu nedenle gerek üniversite
müfredatlarında gerekse iş yaşamında bilgi teknolojilerinden faydalanılarak yeni
uygulamaların kullanılması muhasebe eğitiminin kalitesini artıracaktır
(Tosunoğlu vd., 2018:188)
Muhasebe ders programları ve içerikleri sadece akademisyenlerin görüşüne göre
oluşturulmaktadır. Bu durum genel uygulamadan kopukluk yaratmaktadır.
Muhasebe eğitimi hem teorik hem de pratik bilgileri öğrencilere kazandırması
gereken bir alandır. Bu nedenle bu alanda verilen eğitimlerin, belirli standartlar
çerçevesinde sürekli olarak geliştirilmesi gerekmektedir.
Muhasebe eğitimi mezunların iş hayatlarındaki değişimlere uyum sağlayacakları
bilgi ve becerileri içermelidir. Buna göre muhasebe eğitimi almış mezunların
sahip olması gereken bilgiler; temel muhasebe, işletme, vergi hukuku ve bilgi
teknolojileri bilgisidir. Sahip olması gereken beceriler ise; analitik düşünme ve
problem çözme, sözlü ve yazılı iletişim, zamanı kullanabilme ve teknolojik
346
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
becerilerdir. Muhasebe eğitimi alan mezunların bu bilgileri kazanması için
mevcut ders müfredatı kısmen yeterlidir. Mevcut ders içerikleri, bilgi
teknolojilerini daha aktif öğrenebilecekleri şekilde güncellenmelidir. Ancak ders
içerikleri sahip olması gereken becerileri kazandıracak düzeyde değildir.
4. Araştırmanın Amacı ve Yöntemi
Bu çalışmanın amacı muhasebe eğitimi alan lisans ve önlisans mezunlarının
işverenlerin bakış açılarından değerlendirilmesine yönelik son on yıldır
yayınlanmış tüm makaleleri incelemek ve analiz etmektir. Muhasebe eğitiminden
işletmelerin beklentilerini yükseköğretim kurulu öğrenme çıktılarına dâhil etmeği
amaçlanmaktadır.
Bu çalışmada, 2008-2018 yılları arasında yayınlanan, muhasebe eğitimini
işletmelerin ve muhasebe meslek mensuplarının beklentileri açısından ele alan
makaleler dikkate alınmıştır. Bu amaçla, 2008-2018 yılları arasında Türkiye’de
sosyal bilimlerde yaygın olan Ebsco, Ulakbim Sosyal Bilimler ve Social Science
veri tabanlarında, “muhasebe eğitimi”, “işletme beklentileri ve “muhasebe
eğitiminden beklentiler” anahtar kelimeleri esas alınarak literatür taraması
yapılmıştır.
Muhasebe eğitimi ile ilgili yapılan çalışmalar; müfredatlar, ders içerikleri ve
muhasebe öğretimiyle ilgili teknikler olarak ele alınmış, öğrenciler, işverenler ve
akademisyenler açısından değerlendirilmiştir. Muhasebe eğitimiyle ilgili
öğrencilerin ve akademisyenlerin muhasebe eğitimi ve beklentileri ile ilgili
yayınlar çalışmamızın amacı doğrultusunda analiz kapsamı dışında bırakılmıştır.
Çalışma kapsamına tartışma, yorum, yabancı bir dildeki makalenin çevirisi
şeklindeki çalışmalar alınmamıştır. Söz konusu dönem aralığında çalışmamızın
amacı doğrultusunda işletmelerin muhasebe eğitimi alan mezunlardan
beklentileri ile ilgili 36 adet çalışmaya ulaşılmıştır. Ulaşılabilen bütün makaleler
adlarına, özetlerine ve anahtar kelimelerine göre incelenerek bunların muhasebe
eğitimi alanı ile ilgili makale olup olmadığına karar verilmiştir.
Alandan toplanan verilerden hareket ederek, bu veriler içerisinde saklı duran
bilgiyi ortaya çıkarmayı sağlayan nitel veri analizi ile veriler değerlendirilmiştir.
Nitel veri analizi, araştırmacının verileri düzenlediği, analiz birimlerine ayırdığı,
347
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
sentezlediği, biçimleri ortaya çıkardığı, önemli değişkenleri keşfettiği ve hangi
bilgileri rapora yansıtacağına karar verdiği bir süreçtir (Özdemir, 2010:328).
Buna göre, analiz kapsamına girecek veriler toplandıktan sonra analiz
edilebilmesi için makale adı, yazar adı, yazar sayısı, basıldığı dergi ve yıl olarak
sıralanmıştır.
5. Araştırma Bulguları
Üniversite eğitiminin çıktıları ile işverenlerin mezunlardan beklentilerine ve bu
ikisi arasındaki boşluğun belirlenmesine yönelik pek çok çalışma yapılmıştır.
Muhasebe eğitimi alan lisans ve önlisans mezunlarının işletme beklentileri
açısından değerlendirilmesi ve işverenlerin mezunlardan beklentilerine yönelik
36 adet çalışmaya ulaşılmıştır. Araştırma bulguları, makalelerin yayınlanmış
oldukları dergilere ve yıllara göre dağılımı, sektör ve muhasebe eğitiminden
beklentilerine göre sınıflandırılması, muhasebe meslek mensuplarının
görüşlerinden oluşmaktadır.
5.1. Makalelerin Yayınlanmış Oldukları Dergilere ve Yıllara Göre Dağılımı
Muhasebe eğitimi alan lisans ve önlisans mezunlarının işverenlerin bakış
açılarından değerlendirilmesine yönelik 2008-2018 yılları arasında yayınlanmış
makalelerin yayınlandıkları dergi isimleri ve yılları Tablo 1’de görülmektedir.
Buna göre; işletmelerin muhasebe eğitiminden beklentileri ile en çok yayın 2014
yılından sonra gerçekleşmiştir. Bunun nedeni son yıllarda yaşanan ekonomik
değişimler sonucu muhasebe departmanında üretilen bilginin işletmeler
tarafından daha çok önemsenmesidir. Sadece muhasebe, finansman ve denetim
alanlarıyla ilgili makale yayınlayan Muhasebe Bilim Dünyası ve Muhasebe ve
Finansman Dergilerinde yayınlanan makale sayısının en fazla olduğu
görülmektedir.
348
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Tablo 1. Makalelerin Yayınlanmış Oldukları Dergilere ve Yıllara Göre Dağılımı
DERGİ ADI 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017 2018 Top.
Accounting & Financial
History
1 1
Akademik Bakış Dergisi 1 1 2
Atatürk Üniversitesi İktisadi
ve İdari Bilimler Dergisi
1 1
Celal Bayar Üniversitesi
Sosyal Bilimler Dergisi
1 1
Cumhuriyet Üniversitesi
İ.İ.B.F. Dergisi
1 1
Gaziantep Üniversitesi
Sosyal Bilimler Dergisi
1 1
International Journal of
Human Sciences
1 1
İktisadi İdari ve Siyasal
Araştırmalar Dergisi
1 1
İnsan ve Toplum Bilimleri
Araştırmaları Dergisi
1 1
Kafkas Üniversitesi İ.İ.B.F.
Dergisi
1 1
MANAS Sosyal Araştırmalar
Dergisi
1 1
Marmara Üniversitesi Öneri
Dergisi
1 1 2
Muhasebe Bilim Dünyası
Dergisi
1 1 1 3
Muhasebe ve Finansman
Dergisi
1 1 2 2 1 1 8
Niğde Üniversitesi İİBF
Dergisi
2 2
Optimum Ekonomi ve
Yönetim Bilimleri Dergisi
1 1
Selçuk Üniversitesi İ.İ.B.F.
Sosyal ve Ekonomik
Araştırmalar Dergisi
1 1
Trakya Üniversitesi Sosyal
Bilimler Dergisi
1 1
Uluslararası İktisadi ve İdari
İncelemeler Dergisi
1 1
Uluslararası Sosyal
Araştırmalar Dergisi
1 1
Uluslararası Yönetim İktisat
ve İşletme Dergisi
1 1 1 3
Yönetim ve Ekonomi
Araştırmaları Dergisi
1 1
349
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
5.2. Muhasebe Eğitiminden Beklentilere Göre Sınıflandırma
İşletmelerin muhasebe eğitiminden beklentileri ile ilgili yapılan çalışmalar
incelendiğinde; üretim, sanayi, gıda, konaklama ve sağlık sektörlerindeki
yöneticilerin ve muhasebe sorumlularının görüşleri alınarak işletmelerin
beklentileri ortaya konulmuştur. Tablo 2’de Sektöre göre muhasebe eğitiminden
beklenti sonuçları görülmektedir.
Tablo 2: Sektöre Göre Muhasebe Eğitiminden Beklentiler
SEKTÖR ARAŞTIRMA BULGULARI
Üretim
Muhasebe departmanında çalışanlardan muhasebeyle ilgili bilgilere, temel örgüt
ve işletmecilik bilgilerine, temel bilgi teknolojileri bilgilerine sahip olması
beklenmektedir.
Sanayi
Türkiye’de üniversitelerde verilen muhasebe eğitiminin, işletmelerin taleplerini
tam olarak karsılar düzeyde değildir. İşletmelerin üniversitelerdeki muhasebe
eğitim düzeyi konusundaki görüş ve beklentilerinin, ülke gereksinimlerinin
saptanmasında dikkate alınması gerekmektedir.
Gıda
Gıda sektöründe istihdam edilen muhasebe bölümü mezunlarının bilgi düzeyi,
muhasebe yetkinlikleri, ekip çalışmalarına uyumlu olmaları söz konusu
işletmelerin bu mezunlardan beklentilerini karşılamaktadır.
Turizm
Turizm sektöründeki muhasebe müdürleri ve yöneticiler muhasebe derslerinin
içeriğinin belirlenmesinde, konaklama işletmelerinin taleplerinin dikkate
alınmasını istemektedir. Muhasebe departmanında çalışan personel okul eğitimi
sırasında sadece genel bir teorik bilgiye sahip olmakta bunu uygulamaya dökmekte
ise büyük sıkıntılar yaşamaktadır. Bilgisayarlı muhasebe derslerine gereken
önemin verilmesi, muhasebede kullanılan belgelerin tanıtılması ve nasıl
düzenleneceğinin gösterilmesi gerektiği belirtilmiştir. Turizm sektörü, sektörü
tanıyan, muhasebe konusunda teorik ve pratik bilgiyle donanımlı muhasebe
meslek mensubuna ihtiyaç duymaktadır.
Sağlık
Muhasebe eğitimi almış muhasebe elemanlarının Genel Muhasebe ve Bilgisayarlı
Muhasebe bilgilerinin ihtiyacı karşılayacak düzeyde olduğunu ancak Maliyet
Muhasebesi, Muhasebe Denetimi ve Mali Tablolar Analizi gibi uzmanlık
muhasebesi bilgilerinin ve problem çözme ve analitik düşünme becerilerinin
ihtiyacı karşılayacak düzeyde olmadığını tespit edilmiştir. Ayrıca muhasebe
eğitimi alan öğrencilere sağlık sektöründe de staj imkânı sunulması ve okullarda
okutulan muhasebe derslerinin içeriği sağlık sektörü işbirliğiyle belirlenerek,
sağlık sektörünün beklentilerinin daha çok dikkate alınması beklentisi mevcuttur.
350
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Sektör bazında muhasebe eğitiminden beklentilerle ilgili çalışmalar
sınıflandırıldığında; gıda sektörü ülkemizdeki temel muhasebe eğitimini yeterli
görmektedir. Üretim ve sanayi sektörü, muhasebe eğitiminin ülkemizin mevcut
durumunun dikkate alınarak yeniden düzenlenmesi gerektiğini düşünmektedir.
Muhasebe eğitimi geniş bir işletme perspektifi kazandırmalıdır. Üretim ve sanayi
sektörü kişisel bilgi ve becerileri destekleyen, genel işletme bilgisi ve bilgi
teknolojilerini de içeren bir eğitim programı talep etmektedir.
Turizm ve sağlık sektörü muhasebe departmanında çalışacak personelden;
sektörü tanımasını, sözlü ve yazılı iletişim, takım çalışması, iş etiği, zaman
yönetimi, bilgisayar bilgisi gibi becerilere sahip olmasını beklemektedir. Her iki
sektörde de uzmanlık muhasebe bilgisinin, problem çözme ve analitik düşünme
becerilerinin ihtiyacı karşılayacak düzeyde olmadığı tespit edilmiştir. Sağlık
sektöründe faaliyet gösteren hastane işletmeleri, hizmet üretim maliyetlerini
hesaplayabilmek için çeşitli maliyet muhasebesi tekniklerinden yararlanırlar. Bu
nedenle istihdam edecekleri muhasebe eğitimi almış elemanların finansal
muhasebe bilgileri yanında maliyet muhasebesi bilgileri ile donanımlı olmalarını
beklemektedirler.
Muhasebe eğitiminden beklentileriyle ilgili bağımsız olarak çalışan meslek
mensuplarına yönelik 2008-2018 yılları arasında yapılan çalışmalarda aşağıdaki
sonuçlara ulaşılmıştır.
İşletmelerin meslek mensubundan talepleri farklılaştığından mesleki
eğitim programlarına meslek mensuplarının katılmalarını sağlamak
gereklidir.
Karar verici durumundaki yöneticilerin alacakları kararlarda
kullanacakları mali bilgilerin derlenmesi ve denetlenmesi olarak
değerlendirebileceğimiz muhasebe bilimi eğitiminde ulusal ve
uluslararası belli standartlara sahip olması gerekmektedir.
Muhasebe bölümü mezununun “pratik deneyim eksikliği, teorik bilgi
yetersizliği, defter tutulmasının öğrenilmemesi, sosyal yönlerinin
yetersizliği ve çalışma hayatını algılama güçlüğü” nedenleriyle
muhasebe işlevlerinde yetersiz kaldığını düşünmektedir.
Meslek mensupları üniversite öğrenimi sırasında alan dersleri olarak
“genel muhasebe, ofis programları, ön muhasebe, bilgisayarlı muhasebe
351
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
ve maliyet muhasebesi” derslerinin güncel mevzuat dikkate alınarak
verilmesinin önemli olduğunu düşünmektedir.
Meslek mensupları, alan dışı “ticari belgeler, iş etiği, maliyet yönetimi,
bilgi/belge yönetimi, işletme becerileri/grup çalışması ve büro
yönetimi/iletişim” konularında derslerin de öğrenim süresince
alınmasının önemli olduğu görüşündedir.
Muhasebe meslek mensuplarının ortak görüşüne göre muhasebe
eğitimiyle kazandırılması gereken ilk 5 beceri sırasıyla analitik düşünme,
doğru mesleki tutum geliştirme, hesaplama teknikleri, yazılı iletişim ve
motivasyon sağlayabilmedir.
Muhasebe meslek mensupları motivasyon sağlayabilme, bağımsız karar
alma, takım çalışmasına yatkınlık, proje yönetebilme, müşteri ilişkileri
geliştirebilme, beden dilini doğru kullanabilme ve liderlik davranışı
gösterebilme becerilerine daha fazla önem vermektedirler.
UFRS ve UFRS’nin eşgüdümü olan derslerin artırılması ve ders
programının yeniden gözden geçirilerek sürekli geliştirilmesi görüşü
muhasebe meslek mensuplarınca benimsendiği tespit edilmiştir.
Meslek mensupları muhasebe eğitiminde yasal mevzuata daha fazla yer
verilmesi, bilgisayarlı muhasebe yazılımlarının etkin kullanımının
öğretilmesi, e-defter ve e-beyanname gibi uygulamaların öğretilmesi ve
muhasebe eğitimi ile sektör uygulamalarının birbiriyle uyumlu hale
getirilmesi gerektiğini önermektedirler.
Muhasebe meslek mensupları muhasebe eğitiminde muhasebe
bürolarında özellikle kamu ile olan ilişkilerde kullanılan belge,
beyanname ve fatura gibi belgelerin üzerinde daha ayrıntılı durulması
gerektiğini belirtmişlerdir.
Muhasebe meslek mensuplarının muhasebe eğitimin genel anlamda
yetersiz buldukları ve özellikle “uygulamalı eğitime” ağırlık verilmesini
istedikleri belirtmişlerdir. Ayrıca meslek mensuplarının istihdam
edecekleri mezunlarda “bilgi ve tecrübeden” çok, “güvenilir, işini seven,
çalışkan ve sorumluluk sahibi, yeniliklere ve öğrenmeye açık” olma gibi
niteliklere öncelik verdikleri tespit edilmiştir.
Türkiye’de işletmelerin ihtiyaç duydukları bilgi ve becerileri tespit etmek için
muhasebe iş ilanlarının incelendiği iki çalışmaya rastlanmıştır. Yapılan
352
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
çalışmalara göre; işletmelerin muhasebe eğitimi almış önlisans veya lisans
mezunlarından istediği bilgi, beceri ve kişisel beklentiler aşağıdaki gibidir. Buna
göre;
İşletmelerin muhasebe elemanlarından yoğun olarak beklediği nitelikler
kişisel beceriler ve muhasebe nitelikleri olmuştur. En az beklenti
içerisinde olduğu nitelik ise yabancı dil bilgisidir.
MS Office programlarını iyi düzeyde bilmek ve kullanmak da en çok
talep gören bilgi alanıdır.
İnşaat sektörü, turizm sektörü gibi sektörlerden verilen ilanlarda “inşaat
muhasebesi”, “konaklama muhasebesi” gibi ihtisas muhasebesi
nitelikleri aranmaktadır.
İş ilanlarında genel muhasebe, vergi ve muhasebe paket programların ön
plana çıktığı görülmektedir. Ayrıca maliyet muhasebesi, bütçe ve sosyal
güvenlik mevzuatı da çok talep edilen bilgi alanları olmaktadır.
Ön muhasebe bilgisi ve mali mevzuata hâkim olmak aranan muhasebe
nitelikleridir.
Aranan kişisel beceriler ise; analitik düşünme, takım çalışması, sözlü ve
yazılı iletişim becerisi, sorumluluk alma, yaratıcılık, organizasyon
becerisi, kişisel gelişime açıklıktır.
Muhasebe meslek adaylarının Türkiye’nin büyük illerinde yaşaması,
özellikle üretim, tekstil, otomotiv, inşaat ve gıda sektörü uygulamalarını
bilmesi, erkek adayların askerlikle ilişkisinin olmaması, üniversite
mezunu olması gibi nitelikleri işveren taleplerini karşılamadaki
olasılıklarını yükseltmektedir.
6. Sonuç
Literatürde; üniversite öğrencileri, eğitim yöneticileri ve öğretim üyeleri ile
işverenlerin diğer bir ifade ile tüm paydaşların görüşlerini yansıtacak pek çok
farklı çalışma bulunmaktadır. Yapılan çalışmaların çoğu, yeni mezunlar üzerine
yoğunlaştığından, araştırmalarda işverenler tarafından temel becerilere verilen
önem, mesleki bilgiye göre daha ön plana çıkmaktadır. Ancak çalışmalar,
çalışanın kariyerinde ilerlemesi ve üst düzey pozisyonlarda görev alabilmesi için
temel beceriler kadar mesleki bilginin de önemli olduğunu ortaya koymaktadır.
353
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Üniversite eğitiminin çıktıları ile işverenlerin mezunlardan beklentilerine ve bu
ikisi arasındaki boşluğun belirlenmesine yönelik yapılan çalışmalarda, muhasebe
eğitimlerinde teorik bilginin yanında pratik uygulamalara daha fazla önem
verilmesi, öğrendiği bilgileri nerede, nasıl ve ne şekilde kullanacağını bilen
kendini devamlı geliştiren yeniliklere açık öğrenciler yetiştirilmesi
beklenmektedir.
Analitik düşünme, problem çözme gibi konularda muhasebe elemanlarının yeterli
seviyede olmaması, mesleğe yeni başlayan muhasebe personelinin teknik ve
pratik bilgiye sahip olmaması, üniversitelerde daha çok teorik eğitimin verilmesi,
örnek uygulamaların özellikle vaka çalışmalarının çok fazla yapılmamış
olmasının ve üniversite-sanayi işbirliğinin olmamasının bir sonucudur. Bu
nedenle muhasebe ders müfredatları sadece akademik yaklaşıma göre değil,
sektörün beklentilerine göre yani tüketici yaklaşımına göre oluşturulmalıdır.
Muhasebe eğitimi bir süreçtir. Çıktıların beklentileri karşılama düzeyi, girdiler ve
süreç içerisindeki teknolojik gelişmeler, öğreticiler ve fiziksel imkânlar gibi
temel faktörlerin etkisi altındadır. Bu etki dikkate alınarak teknolojik yenilikler
ve ticari koşullar takip edilmeli ve muhasebe bilgisinin yanı sıra finans, stratejik
yönetim, hukuk, vergi, istatistik ve pazarlama konularında bilgi verilmeli ve bu
bilgileri bir bütün olarak kullanabilme yeteneği kazandırılmalıdır. Ayrıca
muhasebe eğitiminde karşılaştırılabilir finansal tabloların sunulabilmesi için
Uluslararası Finansal Raporlama Standartları’nın eşgüdümü olan derslerin
artırılması gerekmektedir.
Sonuç olarak üniversitelerde verilen eğitimin, sektörün ihtiyaç ve beklentilerini
karşılayacak nitelikte mezunlar yetiştirme görevini en iyi şekilde yerine getirecek
düzeyde yeniden yapılandırılması gerekmektedir. Bu yeniden yapılandırılma
sürecinde Türkiye’deki ve dünyadaki gelişmeler dikkate alınmalı ve literatürdeki
önerilere göre sürece tüm paydaşlar dahil edilmelidir.
354
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Kaynakça
Cotton, K. (1993). Developing Emloyability Skills. Northwest Regional
Educational Laboratory: School Improvement Research Series, VIII.
Research Close-Up 15. Portland, OR: NWREL.
Çürük, T., ve Doğan, Z. (2001). Muhasebe Eğitiminin İşletmelerin Taleplerini
Karşılama Düzeyi: Türkiye Örneği. ODTÜ Gelişme Dergisi, 28 (3-4), 281-
310.
Gammie, B., Gammie, E., and Cargill, E. (2002). Personal Skills Development
İn The Accounting Curriculum. Accounting Education, 11(1), 63-78.
Gökçen, G. (1998). Uygulamacıların Muhasebe Eğitiminden
Beklentileri. Marmara Üniversitesi Muhasebe Araştırma Merkezi
Muhasebe-Finansman Dergisi, 9, 43-50.
Korukoğlu, A. (1998). İşletmelerde Muhasebe Eğitimi ve Üniversitelerle
İşbirliği. Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
Dergisi, 13(2), 13-24.
Köse Tunç, (2007), Yönetim Muhasebesinde Değişim ve Yönetim Muhasebesi
Eğitiminin İncelenmesi. Afyon Kocatepe Üniversitesi, İİBF Dergisi, 9 (1):
215-234.
Özdemir, M. (2010). Nitel Veri Analizi: Sosyal Bilimlerde Yöntembilim
Sorunsalı Üzerine Bir Çalışma. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal
Bilimler Dergisi, 11(1), 323-343.
Tosunoğlu, B., Cengiz, S., ve Anadolu, Z. (2018). Uluslararası Muhasebe Eğitimi
Standartları Kapsamında Muhasebe Eğitiminin Türkiye’deki
Akademisyenler ve Muhasebe Meslek Mensupları Açısından
İncelenmesi. Optimum Ekonomi ve Yönetim Bilimleri Dergisi, 5(2), 179-
192.
Yereli, A. N., Kayalı, C., Özdoğan, B., Gacar, A., ve Ata, F. I. (2010).
Uluslararası Muhasebe Eğitimi Literatür Taraması: 1997-2008 Dönemi. Ege
Akademik Bakiş, 10(3), 885-910.
Yorke, M. (2006). Employability İn Higher Education: What İt İs-What İt İs
Not (Vol. 1). York: Higher Education Academy.
355
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Türkiye’de İç Denetimin Dünü, Bugünü ve Yarını: TİDE’nin İç
Denetimin Gelişimi ve Geleceğindeki Rolü
Gürdoğan YURTSEVER1
Ethem YENİGÜN2
ÖZET
İç denetim, bir kurumun faaliyetlerini geliştirmek ve onlara değer katmak amacını güden
bağımsız ve objektif bir güvence ve danışmalık faaliyetidir. Etik kuralları, standartları,
metodolojisi ile tüm dünyanın kabul ettiği ve uyguladığı bir denetim türü olan iç denetim
ile kurumlar risklerini çok daha etkili bir şekilde yönetebilmektedirler. Başta
küreselleşme olmak üzere dünyada yaşanan gelişmeler ve artan riskler iç denetimin
önemini artırmış, iç denetim kurumların amaçlarına ulaşmasında yönetimin en temel
yardımcılarında olan bir fonksiyon haline gelmiştir. Günümüzde yaşanan teknolojik
dönüşüm ve dördüncü sanayi devrimi ise iç denetime olan ihtiyacı daha da artırırken aynı
zamanda iç denetimin de değişimini zorunlu kılmaktadır. Bu hızlı dönüşümü yakalamak
için iç denetimin geleceği temel alarak yeni bir vizyon geliştirmesine ve kendini yeniden
tasarlamasına ihtiyaç bulunmaktadır. Türkiye’de ise Türkiye İç Denetim Enstitüsü
(TİDE), iç denetimin tanınması, yaygınlaşması, uluslararası standartlarda yürütülmesi
konularında yadsınamaz katkılarda bulunmuştur. TİDE’nin çok boyutlu faaliyetleri iç
denetimin hem ulusal, hem de küresel bazda bu değişimi yakalaması ve geleceğe güçlü
bir şekilde yürümesi bakımından önem taşımakta ve umut vermektedir. TİDE’nin bu
çabaları iç denetimin bu değişim sürecinden güçlü bir şekilde çıkmasına katkı
sağlayacaktır.
Internal Audit’s Past, Present, and Future in Turkey: Role of
TIDE in Development and Future of Internal Audit
ABSTRACT
Internal audit is an independent, objective assurance and consulting activity designed to
add value and improve an organization's operations. Internal audit has been accepted
worldwide with its ethical rules, standards and methodology. Institutions can manage
their risks more effectively with internal audit. Developments and increasing risks in the
1 TİDE 2014-2016 Dönemi Yönetim Kurulu Başkanı, TİDE Yüksek Divan Kurulu Üyesi, ICBC
Turkey Bank İç Kontrol ve Uyum Başkanı 2 TİDE Yönetim Kurulu Üyesi, Uğur Okulları İç Denetim Müdürü
356
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
world, especially globalization, increased the importance of internal audit. Internal audit
has become one of the most important function in the management's achieving its
objectives. Today's technological transformation and the fourth industrial revolution have
increased the need for internal audit. This also necessitates the change of internal audit.
In order to achieve this rapid transformation, internal audit needs to develop a new vision
and redesign itself based on the future. IIA Turkey (TİDE) has made undeniable
contributions to the recognition, dissemination and international standards of internal
audit. The multidimensional activities of TİDE are important in terms of the internal
auditing to achieve this change both nationally and globally and to be strong for the future.
These efforts of TIDE will contribute to the strong emergence of internal audit from this
change process.
1. Giriş
Bir kurumun faaliyetlerini geliştirmek ve onlara değer katmak amacını güden
bağımsız ve objektif bir güvence ve danışmalık faaliyeti olan iç denetim; etik
kuralları, standartları, metodolojisi ile tüm dünyanın kabul ettiği ve uyguladığı
bir denetim türüdür. İç denetim, kurumun kontrol, risk yönetimi ve kurumsal
yönetim uygulamalarına yönelik bağımsız ve objektif bir şekilde yaptığı etkinlik
ve yeterlilik değerlendirmeleri ile bu uygulamalardaki eksikliklerin giderilmesi,
kurumun karşı karşıya bulunduğu risklerin ortaya çıkarılması ve azaltılması,
kaynakların etkili ve verimli kullanılması, yasa ve düzenlemelere uyum
sağlanması, itibar ve güvenin korunması, adillik, şeffaflık, hesap verebilirlik ve
sorumluluk ilkelerine uygun yönetim uygulamalarının geliştirilmesi gibi
hususlarda kurumlara katma değer yaratıp, amaçların gerçekleştirilmesinde
önemli bir rol üstlenmektedir.
Dünyadaki teknolojik değişimler baş döndürücü bir hızla devam etmektedir.
Robotik teknolojiler, makine öğrenmesi, yapay zeka, veri analitiği, otonom
araçlar, üç boyutlu yazıcılar, dijitalleşme, nesnelerin interneti, akıllı evler, akıllı
alışveriş uygulamaları, sanal paralar, blockchain, nano teknoloji, genetik, uzay
araştırmaları, kuantum bilgisayar gibi alanlarda çok önemli adımlar atılmaktadır.
Büyük veri artık mega veriye dönüşmekte, internet, mobil, bulut ve e-ticaret
teknolojiler sürekli gelişmekte, startup’lar ve inovatif girişimler çoğalmakta,
FinTech ve RegTech gibi alanlarda yatırımlar hızla artmakta, kitle fonlaması gibi
yeni finansal fonlama modelleri gelişmekte, ülkeler Sanayi 4.0 stratejileri
belirlemekte ve büyük yatırımlar yapmaktadır.
357
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Bütün bu gelişmeler tüm dünyadaki geleneksel iş yapış modellerini derinden
sarsmakta, yeni iş modelleri ortaya çıkmakta, yıkıcı inovasyon ile bazı meslekler
ve iş alanları yok olurken yenileri ortaya çıkmaktadır. Bu hızlı değişim ve
dönüşüm devletler, kurumlar ve bireyler açısından yeni fırsatlara neden olurken
aynı zamanda çok önemli tehdit ve risklere de neden olmakta, bu dönüşümü
yakalayamayan organizasyonların ayakta kalması giderek zorlaşmakta, rekabet
güçleri azalmakta ve yıkıcı değişime ayak uyduramayan büyük şirketler iflas ile
karşı karşıya kalmaktalar.
Her alanda yaşanan bu hızlı değişim ve artan riskler iç denetime olan ihtiyacı ve
iç denetimin önemini artırırken aynı zamanda iç denetimin de değişimini zorunlu
kılmaktadır. İç denetimde veri analizi ve bilgisayar destekli denetim
teknolojilerinin kullanımı artmakta, bu sayede sürekli denetim ve uzaktan
denetim uygulamaları genişlemekte, bilgi teknolojileri, siber güvenlik, sosyal
medya, strateji, kriz yönetimi gibi denetim alanları ön plana çıkmaktadır. Bunlar
da iç denetimde değişimlere neden olmaktadır. Fakat dünyanın yaşadığı hızlı
dönüşüm dikkate alındığında bunların henüz yeterli seviyede olduğunu belirtmek
mümkün değildir. İç denetim açısından bu hızlı dönüşümü yakalamak, değişim
ve dönüşümün katalizörleri arasında arasında yer almak için yeni ve bütüncül bir
yaklaşıma, iç denetimin kendini yeniden tasarlamasına ve yeni bir vizyon
geliştirmesine ihtiyaç bulunmaktadır.
Türkiye’de ise Türkiye İç Denetim Enstitüsü’nün (TİDE) 1995 yılında
kurulmasıyla yaygınlaşmaya başlayan modern iç denetim uygulamaları, yine
TİDE’nin yürüttüğü çok boyutlu faaliyetler ile hızla gelişmiş, düzenlenen
seminer, panel, konferans, ödül töreni gibi etkinlikler ve yayınlar ile farkındalık
artmış, uluslararası iç denetim standartlarına göre yürütülen denetim çalışmaları
çoğalmış, sertifikalı iç denetçi sayısında önemli artışlar sağlanmış, iç denetim
alanında önemli mevzuat düzenlemeleri yapılmış, birçok sektörde iç denetim
zorunlu bir faaliyet olarak uygulanmaya başlanılmıştır.
Bu çalışma günümüzde her alanda yaşanan büyük değişimlerin iç denetime
etkisinden hareketle TİDE’nin iç denetimin hem ulusal hem de küresel bazda
gelişimi ve geleceğindeki rolünü ortaya koymayı hedeflemektedir. Bu amaçla
öncelikle iç denetimin hem dünyada hem de Türkiye’deki bugüne kadarki gelişim
358
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
süreci, günümüzde ulaştığı aşama ve daha sonra iç denetimin geleceğine yönelik
öngörüler ile TİDE’nin bu süreçteki rol ve sorumlulukları analiz edilmeye
çalışılacaktır.
2. İç Denetimin Dünü ve Bugünü
2.1. İç Denetimin Tanımı, Fonksiyonları ve Katma Değeri
Uluslararası İç Denetim Enstitüsü (IIA)’nün tanımına göre iç denetim; bir
kurumun faaliyetlerini geliştirmek ve onlara değer katmak amacını güden
bağımsız ve objektif bir güvence ve danışmanlık faaliyetidir. İç denetim,
kurumun risk yönetim, kontrol ve yönetişim süreçlerinin etkililiğini
değerlendirmek ve geliştirmek amacına yönelik sistemli ve disiplinli bir yaklaşım
getirerek kurumun amaçlarına ulaşmasına yardımcı olur (www.tide.org.tr, Erişim
Tarihi: 28.02.2019).
İç denetim; organizasyon içinde bağımsız olarak kurulan ve işletme faaliyetlerini
bağımsızca inceleyen, analiz eden ve değerlendiren bir fonksiyondur. İç
denetimin amacı gözden geçirilen faaliyetlerle ilgili nesnel analizler,
değerlendirmeler, tavsiyeler ve yorumlar yaparak yönetimin tüm üyelerine
sorumluluklarını etkili bir biçimde yerine getirmede yardımcı olmaktır. İç
denetim yönetsel bir kontroldür; diğer kontrollerin etkinliğini ölçer ve
değerlendirir. İç denetim, yönetim hedeflerinin gerçekleşme yolunda olduğu
konusunda yeterli güvence sağlamada yararlanılan bir yönetim aracıdır (Uzun,
1999, s, 68).
Diğer bir açıdan iç denetim mali nitelikteki faaliyetler ile mali nitelikte olmayan
faaliyetlerin gözden geçirilerek değerlemesinin yapıldığı bir denetim türüdür. İç
denetim işletmedeki kontrollerin etkinliğini ölçmeyi ve bu kontrolleri
değerlemeyi hedef alır. Bu açıdan çok önemli bir yönetim kontrol aracıdır. İç
denetim üst yönetim için aynı zamanda müşavirlik/danışmanlık hizmeti de
vermekte ve yönetimin bilgiye dayanan kararlar almasını sağlamaktadır. İç
denetim raporlarında faaliyetlerin etkinliği ve verimliliği araştırılarak bu konuda
yönetime tavsiyelerde bulunur (Güredin, 2000, s.15).
359
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
İç denetimin güvence ve danışmanlık şeklinde iki temel fonksiyonu bulunur.
“Güvence sağlama” fonksiyonu, kurumun risk yönetimi, iç kontrol ve kurumsal
yönetim süreçlerine dair bağımsız bir değerlendirme yaparak bu sistemlerin
varlığı ve etkinliğine yönelik güvence vermeyi, mevcut eksiklikleri ortaya
çıkarmayı ve yönetimin bunları gidermesine imkan sağlamayı amaçlar. İç
denetimin güvence fonksiyonu kapsamında; işletmeyi büyük zararlara
uğratabilecek risklerin tespit edilmesi, bu risklerin engellenmesi mümkün
olabiliyor (Yurtsever, 2015, s.93).
“Danışmanlık” fonksiyonu ise bir kurumun faaliyetlerini geliştirmek ve onlara
değer katmak amacını güden tavsiyede bulunmak, yol göstermek, işleri
kolaylaştırmak gibi danışmanlık faaliyetlerini kapsar. İç denetimin danışmanlık
fonksiyonu kapsamında; iç denetim birimlerindeki nitelikli personelin
görüşlerinden yararlanmak suretiyle kurumun faaliyetleri gelişiyor, kuruma
sağlanan katma değer artıyor, iş süreçlerinin hatalı oluşturulmasından
kaynaklanabilecek riskler azaltılabiliyor (Yurtsever, 2015, s.94).
Kurumun ihtiyaçlarına göre bu fonksiyonlara verilen önem değişebiliyor.
Günümüz iç denetim faaliyetlerine bakıldığında genel olarak güvence verme
fonksiyonuna daha fazla önem verildiği görülüyor. Fakat kurumun faaliyetlerinin
geliştirilmesi için iç denetimin danışmanlık fonksiyonu da çok önemlidir. Bu iki
fonksiyonu bir bütünün iki parçası olarak değerlendirmek yanlış olmayacak. Bu
iki fonksiyondan birisine hiç yer vermemek iç denetimin fonksiyonunu zayıflatır,
beklenen amaçlara ulaşmak mümkün olmaz. Bu nedenle iç denetim faaliyetinde
bu iki fonksiyona da önem ve değer vermek önem taşıyor.
İç denetimin ilgi alanı kurumun tüm faaliyetleri, tüm süreçleri ve tüm
çalışanlarıdır. İç denetimin kapsamına hem finansal nitelikteki işlemler, hem de
finansal nitelikte olmayan işlemler girmektedir. Mali denetim iç denetçilerin
görevlerinin yalnızca bir kısmını oluşturmaktadır. Bunun yanı sıra süreç
denetimi, operasyonel denetim, faaliyet denetimi, uygunluk denetimi, bilgi
sistemleri denetimi, risk yönetimi denetimi, sosyal medya denetimi, iletişim
denetimi, kriz yönetimi denetimi, hile ve suistimal denetimi, personel denetimi,
performans denetimi ve strateji denetimi gibi birçok denetim türü iç denetimin
kapsamına girmektedir. Kurumun faaliyet alanı ve hizmetlerinin çeşitlerine göre
360
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
bu denetim türlerinin bir veya birden fazlasının iç denetim faaliyetinde dikkate
alınması mümkündür (Yurtsever, 2015, s.92-93).
Etkili bir iç denetimin temel dayanağı organizasyonel bağımsızlık ve bireysel
tarafsızlıktır (Sawyer, 2016, s.15). İç denetim süreci planlama, denetimin
yürütülmesi, raporlama ile izleme ve değerlendirme olarak dört aşamadan
oluşmaktadır. Planlama aşamasında yürütülecek iç denetim faaliyetine ilişkin
planlar ve programlar oluşturulur, çalışmanın kapsamı, yöntemi, araçları ve
denetim ekibi belirlenir. Denetimin yürütülmesi aşaması ise denetim
çalışmalarından oluşur. Bu süreçte kurumun iç kontrol, risk yönetimi ve kurumsal
yönetim sistemlerine ilişkin analizler ve test çalışmaları gerçekleştirilir, eksiklik
ve aksaklıklar tespit edilir. Tespit edilen eksiklikler ve aksaklıklar kurumun
yönetim kurulu ve üst yönetimine hazırlanan rapor ile raporlanır. Daha sonra
tespit edilen eksikliklerin giderilip giderilmediği iç denetim birimi tarafından
izlenir. Giderilmeyen eksiklik ve aksaklıklar hakkında yönetim kurulu ve
yöneticilere bilgi verilerek giderilmeleri sağlanır (Yurtsever, 2015, s.92).
İç denetim faaliyeti, işletmenin yapısı, kültürü ve süreçleri hakkında bilgi sahibi
profesyonel iç denetçiler tarafından yürütülür. İç denetçiler, faaliyet ve görevleri
gereği bağımsız olmaları gerektiğinden genellikle işletmenin yönetim kuruluna
veya denetim komitesine bağlı olarak faaliyet gösterir ve raporlama yapar. İç
denetim faaliyeti özel uzmanlık gerektiren alanlarda işletme dışından da kısmen
veya tamamen destek alabilir. Bu şekilde dışarıdan alınan bilgi ve uzmanlık iç
denetim faaliyetinde kullanılabilir (Yurtsever, 2014, s.107).
Küçük işletmelerde yöneticiler günlük faaliyetleri ve çalışanları etkin bir şekilde
yönetebilirler. Fakat işletme ve kuruluşun ölçeği büyüdükçe kontrol ihtiyacı artar.
Bu durumda kontrol sisteminin etkinliği ve yeterliliği konusunda yönetime,
yatırımcılara, kredi verenlere güvence sağlayan iç denetim faaliyetine ihtiyaç
ortaya çıkar. Bu kapsamda iç denetimi bir zorunluluktan öte, işletmenin ihtiyacı
açısından değerlendirmek daha önemlidir. Kuruluşun ölçeği iç denetime ihtiyaç
gösteriyorsa o kuruluşta iç denetim faaliyetinin oluşturulması gerekmektedir
(Yurtsever, 2014, s.108).
361
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Bir kurumdaki iç denetim faaliyeti iç kaynak, dış kaynak ve eş kaynak yöntemleri
ile yapılandırılabilir. Kurumun içinde iç denetçi istihdam edilmesi ve iç denetim
birimi kurulması iç kaynak olarak ifade edilmektedir. Bununla birlikte iç
denetimin mutlaka iç kaynaktan karşılanması zorunlu değildir. Bir kurum iç
denetçi istihdam etmeden ve iç denetim birimi kurmadan da iç denetim faaliyetini
kurum dışındaki uzmanlardan ve danışmanlardan temin edebilir. Bunların yanı
sıra eş kaynak yönteminin kullanılması da mümkündür. Bu yöntemde kurum
içinde iç denetçi istihdam edilmekle birlikte, bilgi teknolojileri, risk yönetimi gibi
uzmanlık gerektiren konularda dışarıdan hizmet alınarak denetim faaliyetinin
yürütülmesi söz konusudur (Yurtsever, 2015, s.92).
İç denetimin temel amacı kuruma değer katmaktır. İç denetim faaliyeti,
kurumların iç kontrol, risk yönetimi ve kurumsal yönetim sistemlerinin
geliştirilmesine katkıda bulunur, iş süreçlerin iyileştirilmesini, kaynakların etkili
ve verimli kullanılmasını sağlar, hata, hile ve suistimallerin önlenmesine
yardımcı olur, risklerin neden olabileceği kayıpları azaltır, kurumların itibarını
korur ve hedeflerine ulaşmasına katkı sağlar. İç denetimi, sürdürülebilir
büyümenin, kurumsal yönetimin ve itibarın sigortası olarak ifade etmek
mümkündür (Yurtsever, 2015, s.96).
İşletmelerde üç defans hattı bulunmaktadır. İlk defans hattında iç kontrol sistemi
yer almaktadır. İç kontrol, kurumun varlıklarını korumaya, faaliyetlerin etkinliği
ve verimliliğini artırmaya, bilgi sisteminin güvenirliliğini sağlamaya, yasal
düzenlemelere uygunluğu güvence altına almaya yönelik tasarlanmış sistemler
bütünüdür. İç kontrol sistemi, kuruluşun bütün işlemlerini, hizmetlerini,
çalışanlarını ve organizasyonunu kapsar, günlük faaliyetlerin ayrılmaz bir
parçasıdır, yönetimin sorumluluğundadır ve kuruluşun amaçlarına ulaşmasında
kullanılan bir araçtır. Bu sistem içinde görevler ayrılığı, çapraz kontrol, limit ve
onay mekanizmaları bulunur. İşletmenin bütününü kapsayan iç kontrol sisteminin
etkin olması riskleri de azaltır (Yurtsever, 2015, s.96).
İkinci defans hattında ise finansal kontrol, risk yönetimi, uyum gibi birimlerin
faaliyetleri yer alır. Bu birimlerin faaliyetleri de iç kontrol sistemini tamamlayıcı
bir işlev görür. Üçüncü defans hattında ise iç denetim vardır. İç denetim faaliyeti,
birinci ve ikinci defans hatlarındaki faaliyetlerin etkinliği ve yerindeliği
362
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
konusunda güvence ve danışmanlık hizmeti veren, iç kontrol sisteminin
etkinliğini ve yerindeliğini değerlendiren, yönetimden bağımsız ve tarafsız bir
faaliyettir. İç denetim; iç kontrol sistemindeki eksiklikleri tespit eder,
giderilmesine ve geliştirilmesine katkı sağlar (Yurtsever, 2015, s.92).
Multidisipliner bir meslek olan iç denetimin, kendi metodolojisine uygun bir
şekilde iç kontrol sistemine yönelik yaptığı değerlendirmeler bu sistemin daha
güçlü ve etkili olması bakımından büyük önem taşır.
İç denetim, yönetimin bir parçası olmakla birlikte, fonksiyonel anlamda
bağımsızlığa sahip bir mekanizma olarak faaliyette bulunması durumunda
kurumlarda yönetsel hesap verilebilirlik sorumluluğunun yerleşmesine de katkı
sağlayabilmektedir. Bu fonksiyondan sağlanabilecek fayda, bireysel işlemlerin
incelenmesinden ziyade sistem ve süreç odaklı bir denetim faaliyeti
doğrultusunda, program sonuçlarının kalitesi üzerine yoğunlaşılmasıyla elde
edilecek olmakla birlikte, her organizasyonun kendi denetim ihtiyaçlarını
belirleyip, iç denetim sisteminin rolünü ve görevlerini buna göre tanımlaması
mümkündür (Uzun; Ergüden, 2010).
İç denetim standartları, etik kuralları ve metodolojisi olan, güvence ve
danışmanlık fonksiyonu bulunan, geçmiş yerine geleceği hedefleyen, hata bulma
yerine süreçleri iyileştirmeye odaklanan, şirketin kurumsal yönetim, iç kontrol
sistemi ve risk yönetim sistemini geliştirmeyi hedefleyen, risk bazlı bakış açısı
gerektiren, sertifikalı, teknik ve iletişim becerilerine sahip iç denetçiler tarafından
yürütülmesi gereken, şirkete değer katan bir faaliyettir. Dünya piyasalarındaki
yüksek rekabet ortamında büyüme, gelişme ve varlıklarını gelecek nesillere
aktarmayı hedefleyen, yani küresel rekabet gücüne sahip olmak isteyen tüm
kurumların ve şirketlerin iç denetim faaliyetlerine ihtiyacı vardır. İç denetim,
gerek kurumların ve gerekse de ülkelerin küresel rekabet gücünün artmasına
önemli katkı sağlar. (Yurtsever, 2015, s.100).
Kurumların iç mekanizmalarının etkinleştirilmesi, iç kontrol, risk yönetimi ve
kurumsal yönetim süreçlerinin geliştirilmesi açısından iç denetim kritik bir role
sahiptir. Bu süreçte iç denetimin güvence ve danışmanlık fonksiyonları
kurumlara ve iç denetçilere rehber olmakta ve iç denetim faaliyetini etkili bir
şekilde gerçekleştirmeye imkan sağlamaktadır İç denetim faaliyeti, kurumların iç
363
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
kontrol, risk yönetimi ve kurumsal yönetim sistemlerinin geliştirilmesine katkıda
bulunur, iş süreçlerin iyileştirilmesini, kaynakların etkili ve verimli
kullanılmasını sağlar, hata, hile ve suistimallerin önlenmesine yardımcı olur,
risklerin neden olabileceği kayıpları azaltır, kurumların itibarını korur ve
hedeflerine ulaşmasına katkı sağlar. İç denetim, tüm dünyada kabul gören etik
kuralları, standartları ve metodolojisi ile her kuruma katma değer sağlayan bir
faaliyettir ve tüm kurumlar için bir ihtiyaçtır (Yurtsever, 2015, s.100)
İç denetim, kurumun kontrol, risk yönetimi ve kurumsal yönetim uygulamalarına
yönelik bağımsız ve objektif bir şekilde yaptığı etkinlik ve yeterlilik
değerlendirmeleri ile bu uygulamalardaki eksikliklerin giderilmesi, kurumun
karşı karşıya bulunduğu risklerin ortaya çıkarılması ve en aza indirilmesi,
kaynakların etkili ve verimli kullanılması, yasa ve düzenlemelere uyum
sağlanması, itibar ve güvenin korunması, adillik, şeffaflık, hesap verebilirlik ve
sorumluluk ilkelerine uygun yönetim uygulamalarının geliştirilmesi gibi
hususlarda kurumlara katma değer yaratıp, hedef ve amaçların
gerçekleştirilmesinde önemli bir rol üstleniyor. Uluslararası standartlara uygun,
etkin yürütülen ve kurumsal yönetim uygulamaları için güvence oluşturan iç
denetim faaliyeti sayesinde, kurumların sağlıklı bir şekilde gelişerek faaliyetini
sürdürebilmesi mümkün oluyor.
Şirketlerin ve kurumların güvenli bir şekilde faaliyetlerini sürdürebilmesinin yolu
önce kendi kendilerini denetler hale gelmesinden geçmektedir. Şirket ve
kurumların risk yönetimi, kontrol ve kurumsal yönetim süreçleri ile ilgili
bağımsız ve tarafsız güvence sağlama ve danışmanlık faaliyeti olan iç denetim,
yönetsel hesap verebilirliğin yerleşmesine katkı sağlayan en önemli
fonksiyonlardan birisidir. İç denetimin katkısıyla şirketin kontrol sistemi daha
güçlü bir hale gelmekte ve riskler daha etkili bir şekilde yönetilebilmektedir.
İç denetim fonksiyonu, kurum değerinin korunması ve geliştirilmesinde yönetim
kurullarının, denetim komitelerinin ve üst yönetimin temel dayanağı olmasının
yanı sıra, kurum dışı paydaşlar için de en önemli güvence rolünü üstlenmiş
durumdadır (Uzun; Ergüden, 2010, s.337). İç denetim günümüzde kamu, özel
tüm kurum ve kuruluşların amaçlarına ulaşmasında yönetimin en temel
yardımcılarından birisi haline gelmiş ve önemi günden güne daha da artan bir
364
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
fonksiyon konumundadır. Bu durum kurumların daha güçlü olmalarına imkan
sağlıyor. Uluslararası standartlara uygun, etkin yürütülen ve kurumsal yönetim
uygulamaları için güvence oluşturan iç denetim faaliyeti sayesinde, kurumların
sağlıklı bir şekilde gelişerek faaliyetini sürdürebilmesi mümkün hale geliyor.
İç denetimin katma değer yönünün ortaya çıkması için öncelikle yönetimin iç
denetimin işlevi hakkında yeterli bilgisinin bulunması gerekiyor. Bu nedenle iç
denetimin rol ve sorumluluklarının kurum yönetimince anlaşılması ve
desteklenmesi, gerek insan kaynağı, gerekse de teknoloji açısından yeterli
kaynağın ayrılması, iç denetçilerin yetkinliklerinin geliştirilmesi, bağımsız
çalışabilmelerine olanak tanınması, iç denetim metodolojisinin etkin bir şekilde
oluşturulması önem taşıyor. Bunlar yapıldığı takdirde iç denetim kurumun
faaliyetlerine çok boyutlu değer katıyor.
2.2. İç Denetimin Gelişimi ve Artan Önemi
İç denetim mesleğinin tarihsel gelişimi ile muhasebe ve finansal raporlama
faaliyetlerinin tarihinin birbirine yakın olduğu muhasebe tarihçileri tarafından
öne sürülen ve günümüzde kabul gören bir yaklaşımdır. Tarihsel olarak iç ve
bağımsız dış denetime olan talep, ticari ve ticari olmayan organizasyonlarda
hatalı kayıtların azaltılması, aktiflerin doğru değerlendirilmesi ve yolsuzlukların
azaltılması konularında bağımsız bir onay mekanizmasına olan ihtiyaçtan
kaynaklanmıştır. Tarihçilerin inanışına göre resmi kayıt tutma sistemi orta doğu
ülkelerinde ticaret kesimi ve yönetimler tarafından vergi toplanması ile gelir ve
giderlerin doğru muhasebeleştirilmesine yönelik kaygıları gidermek amacıyla
geliştirilmiştir (Özbek, 2012, s.5).
Bu bağlamda iç denetim, büyüyen, özellikle merkez teşkilatının yanı sıra farklı
yerlerde şubeler kuran kurumlar için eski tarihlerden beri bir ihtiyaç olarak ortaya
çıkan ve uygulanan bir faaliyet olarak karşımıza çıkıyor. Fakat günümüz iç
denetim standart ve uygulamaları dikkate alındığında bu uygulamaların temel
düzeyde olduğunu ve her kuruluşta farklı farklı uygulamalar ile karşılaşıldığını
ifade etmek yanlış olmayacak.
365
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
İç denetim bugün bilindiği haliyle 1941 yılında İç Denetçiler Enstitüsü’nün (The
Institute of Internal Auditors, IIA) kuruluşuyla gelişmeye başladı (Sawyer, 2016,
s.8). 1974 yılında IIA tarafından ilk Sertifikalı İç Denetçi (Certified Internal
Auditor, CIA) sınavlarının düzenlenmeye başlaması ve 1978 yılında iç denetim
standartlarının geliştirilmesi iç denetimin tüm dünyada gelişmesi ve
yaygınlaşmasında önemli katkılarda bulundu (Yurtsever, 2015, s.93). IIA’in
kuruluşuyla birlikte kurumsal bir kimlik kazanan iç denetim gelişen süreçte etik
kuralları, standartları, tüm dünyada uygulanan metodolojisi ve sertifikasyonu ile
profesyonel ve bağımsız bir meslek haline geldi.
Bir zamanlar, iç denetim bağımsız muhasebe mesleğinin küçük kardeşi gibi
faaliyet göstermiş olup finansal konuların doğruluğunun onaylanması mesleğin
en öncelikli konusuydu. Bununla birlikte şu anda, iç denetim, çok daha geniş bir
bakış açısına sahip olan ayrı bir disiplin olarak tesis etmiştir. Modern iç denetim
kamu ve özel kurumlarda kontrollerin, performansın, risk ve kurumsal yönetim
konularının incelenmesi ve değerlendirilmesini içeren hizmetler sunmaktadır.
Finansal hususlar iç denetimin ilgi alanının sadece bir yönünü temsil etmektedir.
Bir zamanlar müşterilerinin karşısında olarak algılanan iç denetim günümüzde
katma değerli hizmetler aracılığı ile müşterileri ile işbirliği yapmanın ve verimli
bir çalışma ilişkisi oluşturma hedefinin peşinde koşmaktadır. Bütün faaliyetlerin
böylesine geniş tabanlı bir şekilde denetlenmesinin göreceli olarak daha çok son
zamanlarda gerçekleşmesi nedeniyle genellikle modern iç denetim olarak
adlandırılmaktadır (Sawyer, 2016, s. 5-6).
Son dönemde her alanda yaşanan büyük değişimler ve artan rekabet ortamı,
önceleri çok dar ve sınırlı olarak algılanıp, değerlendirilen ve uygulanan iç
denetim fonksiyonunu da önemli oranda değiştirmiş, kurumun amaçlarına
ulaşmasında yönetimin en temel yardımcılarından birisi haline gelmiştir
(Yurtsever, 2008, s.13). Dünün işlem ve hata odaklı iç denetim yaklaşımı, bugün
süreç odaklı, işin etkinliğinin artırılmasına yönelik stratejik akıl ortaklığına doğru
değişim ve gelişim göstermiştir (Uzun, 1999, s.70).
1990’lardan beri giderek hızlanan küreselleşme, sermayenin serbest dolaşımı,
hızla artan uluslararası yatırımlar, büyüyen, çeşitlenen ve karmaşıklaşan işlemler,
riskli ürünlerin hizmete sunulması, her alanda artan rekabet, faaliyetlerde etkinlik
366
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
ve verimliliğin ön plana çıkması, teknoloji, bilgisayar, internet ve iletişim
alanlarındaki gelişmeler, ticari alanda tüm dünyada artan düzenlemeler,
düzenlemelere aykırılıklar nedeniyle kamu kurumları ve düzenleyici otoriteler
tarafından yapılan denetimlerin ve cezaların çok artması şirketlerin ve kurumların
karşı karşıya olduğu riskleri çeşit ve boyut olarak önemli oranda artırırken aynı
zamanda iç denetimin önemini de hızla artırmıştır.
Bunun yanı sıra yine bu süreçte pek çok ülkede yaşanan ve birçok büyük şirketin
içinde olduğu hileli finansal raporlama skandalları, iflaslar ve büyük şirket
zararları, bu nedenle kurumsal yönetim, hesap verebilirler, şeffaflık, iç kontrol,
risk yönetimi gibi kavramların önem kazanması da iç denetimin önemini hızla
artıran faktörler arasında yer almıştır. Bu gelişmelerin de etkisiyle dünyanın pek
çok ülkesinde yapılan düzenlemelerle birçok sektörde iç denetim zorunlu hale
getirilmiştir.
Günümüzde başta bankacılık, sermaye piyasaları, sigortacılık, halka açık
şirketler, holdingler ve kamu kurumları olmak üzere çeşitli ülkelerde yapılan
yasal düzenlemeler nedeniyle iç denetim zorunlu olarak uygulanmaktadır. Bunun
yanı sıra yasal zorunluluk bulunmayan birçok sektörde ise şirketler kendi
risklerini yönetmek için iç denetim faaliyetine yer vermektedirler. Çeşitli ulusal
ve uluslararası kuruluşlar ile düzenleyici ve denetleyici kuruluşlar tarafından iç
denetime özel önem verilmektedir (Yurtsever, 2015, s.93).
2.3. Uluslararası İç Denetim Standartları ve İç Denetimde Sertifikasyon
İşletmelerde iç denetim faaliyetleri, farklı endüstri ve ortamlarda, çeşitli yasal
düzenlemeler, ölçek ve özellikleri farklı kurumsal yapılarda
gerçekleştirilmektedir. Bu farklılıklar içinde iç denetimin tanımına uygun yerine
getirilmesine yönelik olarak, iç denetim uygulamalarının temel ilkelerini
tanımlamak, katma değerini ifade ve teşvik etmek, performansının
değerlendirilmesine imkan sağlamak için Uluslararası İç Denetçiler Enstitüsü
(IIA) tarafından Uluslararası Mesleki Uygulama Çerçevesi (UMUÇ)
oluşturulmuştur.
367
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Bu çerçevenin en önemli kısımlarından birisi “İç Denetim Mesleki Uygulama
Standartları”dır (International Standards for the Professional Practice of Internal
Auditing) (Kısaca İç Denetim Standartları veya Standartlar). IIA’ in ilk adımı
olan “İç Denetimin Sorumlulukları Bildirisi” (Statement of Responsibilities of
Internal Auditing) 1947’de yayınlanmıştır. Bunu 1968’de Etik Kurallar (Code of
Ethics) ve 1978’de ise İç Denetim Mesleki Uygulama Standartları (Standards for
the Professional Practices of Internal Auditing “Standards”) izlemiştir (Sawyer,
2016, s.14). 1999 yılında ise Uluslararası İç Denetçiler Enstitüsü (IIA) tarafından
yeni bir iç denetim tanımı ve Uluslararası Mesleki Uygulama Çerçevesi (UMUÇ)
kabul edilmiştir. Bu çerçevede zaman zaman değişiklikler yapılmaktadır. 2105
yılında yapılan değişiklikle iç denetimin misyonu ve ana prensipleri UMUÇ’a
eklenmiştir.
UMUÇ’ta Zorunlu Rehber ve Tavsiye Edilen Rehber şeklinde iki tür rehber
vardır. İç denetimin misyonu bu iki rehber için de temel unsurdur. İç denetimin
misyonu UMUÇ’ta “Risk bazlı, objektif güvence sağlayarak ve tavsiye ile
öngörülerle organizasyonel değeri korumak ve geliştirmek.” şeklinde ifade
edilmiştir. Bu misyon, iç denetimin kurum içinde gerçekleştirmeyi arzuladığı
şeyleri ifade etmektedir (www.tide.org.tr, Erişim Tarihi: 04.03.2019).
Zorunlu Rehber’de; İç Denetimin Ana Prensipleri, İç Denetimin Tanımı,
Standartlar ve Etik Kurallar yer almaktadır. İç denetim mesleki uygulamaları için
bu rehbere uyulması şarttır. Görüldüğü gibi standartlar, UMUÇ’un zorunlu
unsurlarındandır. İç denetim faaliyetinin bu standartlara uyumlu olarak
yürütülmesi zorunludur ve tüm iç denetim mesleği mensuplarını bağlamaktadır
(www.tide.org.tr, Erişim Tarihi: 04.03.2019).
Uluslararası İç Denetim Standartları, nitelik ve performans standartları olarak iki
ana bölümden oluşmaktadır. Nitelik Standartları, iç denetim faaliyetlerini yürüten
kurumların ve kişilerin özelliklerine yöneliktir. İç denetim faaliyetinin amaç,
yetki ve sorumluluklarının bir yönetmelikle tanımlanması, bağımsızlık ve
objektiflik, mesleki yeterlilik, azami mesleki özen ve dikkat, sürekli mesleki
gelişim, kalite güvence ve geliştirme programı nitelik standartlarını
oluşturmaktadır. Performans Standartları ise iç denetimin tabiatını açıklar ve bu
hizmetlerin performansını değerlendirmekte kullanılan kalite kıstaslarını sağlar.
368
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
İç denetim faaliyetinin yönetimi, işin niteliği, görev planlaması, görevin
yapılması, sonuçların raporlanması, raporlanan hususlardaki gelişmelerin
izlenmesi, bakiye riskin yönetimce üstlenilmesi performans standartlarında
düzenlenmiştir (www.tide.org.tr, Erişim Tarihi: 04.03.2019).
Nitelik ve Performans Standartları tüm iç denetim hizmetlerine tatbik edilir.
Standartlar, ilke odaklıdır ve iç denetimin uygulanmasına dair bir çerçeve belirler.
Standartlar Açıklama ve Yorum kısmından oluşur. Açıklamalar, standartların ana
metnidir. Yorumlar ise ana metindeki terim ve kavramları açıklar
(www.tide.org.tr, Erişim Tarihi: 04.03.2019).
Tavsiye Edilen Rehber’de ise standartların uygulanmasına ilişkin daha detaylı
açıklamaların yer aldığı Uygulama Önerileri, iç denetimle ilgili araç ve teknikler,
programlar, adım adım uygulamalar ve uygulama örnekleri gibi ayrıntılı süreç ve
prosedürlerin bulunduğu Uygulama Rehberleri (Bilgi teknolojileri denetimi,
kamu sektörü denetimi vb.) yer almaktadır. Tavsiye Edilen Rehber, Zorunlu
Rehberin gerekliliklerini karşılayabilecek uygulanabilir çözümler üretmek için
geliştirilmiştir. Tavsiye edilen rehberi uygulamak zorunlu değildir. Fakat iç
denetimin katma değer yönünün ortaya çıkması için bu rehberin de uygulanması
tavsiye edilmektedir (www.tide.org.tr, Erişim Tarihi: 04.03.2019).
İç denetim faaliyeti tüm dünyada çok çeşitli hukuksal ve kültürel ortamlarda, çok
çeşitli sektörlerde, boyutları ve organizasyonları birbirlerinden çok farklı şirket
ve kuruluşlarda, kurum içinden veya dışından iç denetçiler tarafından
gerçekleştirilmektedir. Bu kadar farklılıkların bulunduğu bir ortamda iç denetim
faaliyetinin bundan olumsuz etkilenmemesi ve iç denetimden beklenilen
sonuçların elde edilebilmesi için standartlar çok kritik bir rol oynamaktadır. İç
denetim uygulamalarının temel ilkelerini tanımlamak, katma değerini ifade ve
teşvik etmek, performansının değerlendirilmesine imkan sağlamak amacıyla İç
Denetçiler Enstitüsü (IIA) tarafından geliştirilen “Uluslararası İç Denetim
Standartları” farklı endüstri ve ortamlarda, ölçek ve özellikleri farklı kurumsal
yapılarda gerçekleştirilen iç denetim faaliyetinden beklenen sonuçların etkili bir
şekilde gerçekleştirilmesine imkan tanımaktadır (Uzun, Yurtsever, 2009, s.496).
369
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
İç denetim; etik kuralları, standartları, metodolojisi ile tüm dünyanın kabul ettiği
ve uyguladığı bir denetim türüdür. Uluslararası iç denetim standartları, tüm
ülkelerde ve tüm sektörlerde uygulanabilir bir yapıya sahiptir. İç denetimin katma
değer yönünü de bu metodoloji ve standartlar ortaya çıkarmaktadır. Bu şekilde
uluslararası standartlara uygun yürütülen bir iç denetim faaliyeti tüm şirketlere,
örgütlere, kamu idarelerine, dernek ve vakıflara, spor kulüplerine ve diğer tüm
organizasyonlara değer katmaktadır. Bu kurumlardaki risklerin yönetilmesi,
zararların önlenmesi, kaynakların etkili ve verimli kullanılması mümkün
olabilmektedir.
İç denetimin standartlara uygun yürütülmesi için iç denetçilerin yetkinlikleri
büyük önem taşımaktadır. İç denetçilerin sorumluluklarını yerine getirmek için
gereken bilgi, beceri ve diğer vasıflara sahip olmaları zorunludur. Zaten
Uluslararası İç Denetim Standartlarında iç denetim görevinin yeterlilik ve azami
mesleki özen ve dikkat ile yerine getirilmek zorunda olduğu belirtilmektedir. İç
denetçilerin günümüzde genel, davranışsal ve teknik nitelikli çeşitli yetkinliklere
sahip olması gerekiyor. Bunlar arasında iletişim becerileri, problem çözme,
organizasyon becerisi, gizlilik, olaylara objektif bakabilme, muhakeme etme, etik
hassasiyet, takım oyuncusu olma gibi özelliklere sahip olması önem taşıyor.
Bunun yanı sıra iç denetçilerin finansal analiz, muhasebe, bilgi teknolojileri,
hukuk, risk analizi, süreç ve veri analizi, araştırma ve adli beceriler gibi teknik
yetkinliklere sahip olması da gerekiyor (Yurtsever, 2014, s.108).
Bunun yolu da iç denetçilerin yetkinliklerini ortaya koyabileceği sertifikasyondan
geçmektedir. İç denetçilerin yetkinliklerini kanıtlamak için sertifikasyon büyük
önem taşımaktadır. Bir mesleğin uluslararası standartlarda yapılmasının olmazsa
olmaz göstergelerinden biri de sertifikasyondur. İç denetim mesleğinin dünya
üzerinde kabul görmüş İç Denetçi Sertifikası (CIA, Certified Internal Auditor)
1974 yılından beri Uluslararası İç Denetçiler Enstitüsü (IIA) tarafından veriliyor.
CIA sertifikası ve unvanı, iç denetim mesleğinin tüm dünyada yeterliliği ve
geçerliliği kabul edilen en önemli sertifika olup bu sertifikaya sahip olan bir iç
denetçinin, dünyanın hangi ülkesinde olursa olsun, iç denetim mesleğini
yapabilecek asgari standartlara ve mesleki yeterliliğe sahip olduğu kabul ediliyor.
Uluslararası İç Denetçi Sertifikası, genel olarak iç denetim mesleğinin
profesyonel yetkinlik statüsünü ifade ediyor (Yurtsever, 2014, s.108). CIA sınavı
370
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
adayların mevcut iç denetim uygulamalarına yönelik bilgi ve becerilerini test
ederken, Sertifikalı İç Denetçi (Certified Internal Auditor, CIA) unvanı, iç
denetçiler için küresel olarak kabul edilen tek sertifikadır ve bireylerin iç denetim
alanındaki profesyonelliklerini sergiledikleri bir standart olarak devam
etmektedir. (Sawyer, 2016, s.26)
CIA dışında da iç denetim ile ilgili IIA tarafından sınavları gerçekleştirilen
uzmanlık sertifikasyonları bulunmaktadır. Bunlar, Sertifikalı Finansal Hizmetler
Denetçisi (Certified Financial Services Auditor-CFSA), Kontrol
Özdeğerlendirme Sertifikası (Certification in Control Self Assessment-CCSA),
Sertifikalı Kamu Denetçisi (Certified Government Auditing Professional-
CGAP), Risk Yönetimi Güvencesi Sertifikası (Certification in Risk Management
Assurance-CRMA) ve İç Denetim Liderliğinde Yeterlik (Qualification in Internal
Audit Leadership-QIAL) sertifikalarıdır. Bu sertifikalar finansal hizmetler, kamu,
kontrol öz değerlendirme, risk yönetimi ve iç denetim liderliğinde uzmanlığı
ortaya koyuyor. Türkiye’den bu sınavlara IIA’in Türkiye temsilcisi de olan
Türkiye İç Denetim Ensitüsü (TİDE) aracılığıyla girilebilmektedir
(www.tide.org.tr, Erişim Tarihi: 04.03.2019).
Yine bu sertifikaların yalnızca bir defa hak kazanılması yeterli olmamakta,
sertifika sahiplerinin her yıl eğitim almak, sınavlara katılmak ve başarılı olmak,
makale yazmak veya çevirmek, sunum yapmak gibi faaliyetler içinde bulunması
ve böylece mesleki gelişimlerini sürdürmesi önem taşımaktadır. Bunun için de
IIA tarafından belirlenen saat kadar yıl içinde mesleki gelişim faaliyetleri
yapıldığına ilişkin Sürekli Mesleki Gelişim (Continuing Professional Education-
CPE) bildirimi yapılması gerekmektedir. Bildirim, iç denetçinin mesleki olarak
faal olup olmamasına göre farklılık göstermektedir. Bu kapsamda örneğin faal ve
CIA sertifikasına sahip bir iç denetçinin yıllık 40 saat, diğer sertifika sahiplerinin
ise yıllık 20 saat eğitim/mesleki gelişime ilişkin bildirim yapması gerekmektedir.
Bu da iç denetçilerin kendilerini güncel tutmasına ve mesleki gelişimlerini
sürdürmesine önemli katkı sağlamaktadır (www.tide.org.tr, Erişim Tarihi:
04.03.2019).
IIA tarafından verilen sertifikaların dışında da iç denetçilerin alabileceği örneğin
bilgi teknolojileri denetimi alanında Sertifikalı Bilgi Sistemleri Denetçisi
371
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
(Certified Information Systems Auditor-CISA) gibi çeşitli sertifikalar
bulunmaktadır. Bütün bu sertifikalar iç denetçilerin yetkinliklerinin ortaya
konulması ve böylece iç denetimin katma değerinin ortaya çıkmasına önemli
katkılarda bulunmaktadır.
2.4. İç Denetim Alanındaki Uluslararası Örgütler
İç denetim alanında dünya çapında faaliyet gösteren en önemli örgüt 1941 yılında
ABD’de kurulan Uluslararası İç Denetçiler Entitüsü (The Institute of Internal
Auditors-IIA)’dür. IIA’in amacı iç denetim alanında aktif bir küresel yol gösterici
olmaktır. IIA, iç denetim mesleğinin küresel otoritesi, lideri, rehberi ve baş
savunucusudur. 170 ülkede 185 binden fazla üyesi olan IIA, iç denetim alanında
uluslararası geçerliliği olan standartların geliştirilmesi, sertifikasyon programları,
eğitimler, konferanslar, araştırmalar, yayıncılık gibi alanlarda faaliyetlerde
bulunuyor. (www.theiia.org, Erişim Tarihi: 01.03.2019)
IIA, iç denetim mesleğinin geliştirilmesi ve yükseltilmesi konusunda bir katalizör
ve rehber işlevini görüyor. IIA, gönüllü liderliğin kılavuzluğunda, iç denetim
mesleğini global düzeyde geliştiriyor. Üyelerine standartlar, kılavuzlar,
sertifikalar, düşünce liderliği ve mesleki gelişim imkanları geliştirerek hizmet
ediyor (Turcomoney Dergisi, Şubat 2016).
IIA dışında, iç denetim mesleğinin gelişimine katkı sunan, faaliyetleri yoluyla iç
denetim mesleğini ve iç denetçilerin mesleki yetkinliklerini geliştiren, çeşitli
kıtalarda bölgesel nitelikli örgütler/konfederasyonlar da bulunuyor. Avrupa
kıtasında bu amaçla Avrupa İç Denetim Enstitüleri Konfederasyonu (ECIIA),
aralarında Türkiye'nin de bulunduğu Avrupa ülkelerindeki ulusal iç denetim
enstitülerinin oluşturduğu bir konfederasyondur. ECIIA üyeleri, İç Denetçiler
Enstitüsü'nün (IIA) bir parçası olup iç denetim faaliyetlerinin IIA’nın Etik
Kurallarına ve Uluslararası Standartlara uygun şekilde yürütülmesini
savunmaktadır.
1982 yılında Fransa, Finlandiya, İngiltere ve İrlanda, Norveç ve Belarus
tarafından kurulan ECIIA’e günümüzde 34 ülke üyedir. ECIIA, Bilginin
paylaşımı, Avrupa’da mesleğin temsili ve üye ülkeler arasında işbirliğini
geliştirmek konularında çalışmalar yapıyor (http://www.eciia.eu/wp-
372
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
content/uploads/2013/10/ECIIA-Activity-Report-2-10-13.pdf, Erişim Tarihi:
01.03.2019) Belçika yasalarına göre faaliyetlerini yürüten ECIIA’nin bireysel
üyesi bulunmamakta, sadece ülkeler üye olabilmektedir. ECIIA Genel Kurulu her
üye ülkeden gelen bir delegenin katılımıyla yılda bir kere toplanır ve
Konfederasyon'un çalışma programını, finansmanını ve stratejisini onaylar.
(Uzun, Ergüden, 2010, s.364)
2.5. Türkiye’de İç Denetim ve Türkiye İç Denetim Enstitüsü (TİDE)
Türkiye’de başta bakanlıklar, çeşitli kamu kurumları ve bankalar olmak üzere
özellikle merkezi yapının yanı sıra taşra teşkilatı bulunan çeşitli kurumlarda
geçmişten beri çeşitli denetim mekanizmaları bulunmaktaydı. Bu kuruluşlarda
bulunan teftiş kurulları bünyesinde görev yapan müfettişler tarafından denetim
çalışmaları yürütülmekte ve tespit edilen eksiklikler yönetime raporlanmaktaydı.
Fakat bu mekanizmaları bugünkü denetim standartları ve metodolojileri ile
karşılaştırıldığında çok yetersizdi. Bazı başarılı uygulamalara rağmen
standartların bulunmaması nedeniyle kurumdan kuruma değişen uygulamalar söz
konusuydu. (Yurtsever, 2009, s.17, 92)
Türkiye’de modern iç denetimin başlangıç tarihi olarak Türkiye İç Denetim
Enstitüsü’nün kuruluşunu temel almak yanlış olmayacaktır. Türkiye İç Denetim
Enstitüsü (TİDE) 47 kurucu üye ile 19 Eylül 1995 tarihinde kuruldu. TİDE’nin
kuruluşundan bugüne kadar yürüttüğü çok boyutlu çalışmalar iç denetimin
Türkiye’de tanınmasına, yaygınlaşmasına, iç denetim çalışmalarının uluslararası
standartlara yükseltilmesine, sertifika sahibi iç denetçilerin artmasına önemli
katkılarda bulundu. TİDE’nin bu faaliyetleri ile ilgili aşağıdaki bölümlerde daha
detaylı açıklamalarda bulunulacaktır.
Bunun yanı sıra yürütülen Avrupa Birliği müzakere ve uyum sürecinin
Türkiye’de iç denetimin önemini artıran gelişmelerden birisi olduğunu ifade
etmek gerekiyor. Tüm dünyada olduğu gibi Avrupa ülkelerinde de uygulanan iç
denetimin Avrupa Birliği’ne giriş için gerekli unsurlardan birisi olması nedeniyle
kamu idarelerinde iç denetim sistemine ilişkin yasal düzenleme yapıldı ve
böylece kamu idareleri de iç denetim ile tanıştı. Ayrıca 2000’li yılların başında
yaşanan Bankacılık krizinin Türkiye’ye büyük bedellere neden olması ve
bunların gelecekte tekrarlanmasını önlemek amacıyla yapılan düzenlemelerde iç
373
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
denetimin önemli yapıtaşlarından birisi olarak ele alınması iç denetimin
ülkemizdeki gelişimine önemli katkı sağladı.
Bu şekilde son 15-20 yılda Türkiye’de iç denetim ile ilgili bir çok sektörde
düzenlemeler yapıldı ve yapılmaya devam ediyor. 1999 yılında yürürlüğe giren
4389 sayılı “Bankalar Kanunu” ile Bankalar işlemleri nedeniyle karşılaştıkları
risklerin izlenmesi ve kontrolünü sağlamak amacıyla etkin bir iç denetim sistemi
kurmakla yükümlü tutuldu. Bankalar Kanunundaki bu düzenlemeye dayanarak
Bankacılık Düzenleme Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından hazırlanarak 08
Şubat 2001’de yayımlanan “Bankaların İç Denetim ve Risk Yönetimi Sistemleri
Hakkında Yönetmelik” ile banka bünyesinde oluşturulması zorunlu olan iç
denetim sistemine ilişkin detaylı düzenlemeler yapıldı. Bu yönetmelik
bankacılığımızdaki geleneksel teftiş uygulamalarının, çağdaş iç denetim standart
ve uygulamalarıyla tanışması açısından bir milat oldu (Yurtsever, 2009, s.126).
Daha sonra bu yönetmelik BDDK tarafından 2006 ve 2014 yıllarında revize
edildi. Bu şekilde Türk bankacılığı, uluslararası standartlar ile uyumlu bir iç
denetim faaliyetine geçiş yaptı.
Bunun yanı sıra sermaye piyasası kanunu kapsamında Sermaye Piyasası Kurumu
(SPK) tarafından 2003 yılında yayımlanan aracı kurumlarda iç denetim tebliği,
yine BDDK ve SPK tarafından bankalar ve halka açık şirketler için yayımlanan
kurumsal yönetim tebliğleri, sigortacılık sektörüne ilişkin 2007 yılında
yayımlanan Sigortacılık Kanunu, bu kanuna dayanılarak 2008 yılında
yayımlanan sigorta ve reasürans ile emeklilik şirketlerinin iç sistemlerine ilişkin
yönetmelik, suç gelirlerinin aklanmasının ve terörün finansmanının önlenmesi
mevzuatı kapsamında Maliye Bakanlığı tarafından 2008 yılında yayımlanan
yönetmelik gereğince oluşturulması gerekli uyum programının iç denetime tabi
tutulması gibi düzenlemeler iç denetimi etkileyen önemli düzenlemeler olarak
ifade edilebilir.
Ayrıca 2003 yılının sonunda kabul edilen Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol
Kanunu ile kamu idarelerinde de iç denetim faaliyeti yürütülmesi zorunlu hale
geldi. Kanun’da iç denetimin bağımsız, nesnel güvence sağlama ve danışmanlık
faaliyeti olduğu, sistematik, sürekli ve disiplinli bir yaklaşımla ve genel kabul
görmüş standartlara uygun olarak gerçekleştirileceği belirtildi. Bu kapsamda
374
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
çeşitli kamu idarelerinde, belediyelerde ve üniversitelerde iç denetim birimleri
kuruldu, bu birimlere iç denetçi atamaları yapıldı. Kamu idarelerindeki iç
denetimin koordinasyonu için Hazine ve Maliye Bakanlığı bünyesinde
oluşturulan İç Denetim Koordinasyon Kurulu tarafından ikincil ve üçüncül
mevzuat yayımlandı. Uluslararası iç denetim standartları esas alınarak kamu iç
denetim standartları belirlendi. Bunun yanı sıra pek çok rehber yayımlandı,
eğitimler verildi. İç denetçiler tarafından hazırlanan raporlar ile kamu idareleri
mevcut riskleri görmeye, anlamaya ve çok daha iyi yönetmeye başladı
(Yurtsever, 2018, http://www.turcomoney.com/kamu-denetim-sisteminin-
yeniden-yapilandirilmasi-gerekiyor.html, Erişim Tarihi: 01.03.2019).
2004 yılında kabul edilen Dernekler Kanunu’nda da derneklerde iç denetimin
esas olduğu belirtilmiştir. Derneklerde, genel kurul, yönetim kurulu veya denetim
kurulu tarafından iç denetim yapılabileceği gibi, bağımsız denetim kuruluşlarına
da denetim yaptırılması mümkündür.
2011 yılında yayımlanan yeni Türk Ticaret Kanunu ise reel sektörde iç denetimin
öneminini artıran bir diğer önemli gelişme oldu. Yeni Türk Ticaret Kanunu’nda
Yönetim Kurulu’nun iç denetim amacıyla içlerinde yönetim kurulu üyelerinin de
bulunabileceği komiteler ve komisyonlar kurabileceği belirtilmektedir. Bu açıdan
kanunda iç denetim açısından bir zorunluluk ifade edilmemekle birlikte, kanunda
yer alan kurumsal yönetim ilkelerine uyum, sermaye şirketlerinde riskin erken
saptanması komitesi, dış denetim gibi getirilen düzenlemeler ve yaklaşımların
artık belirli boyutun üzerindeki reel sektör firmalarında da iç denetimi gerekli
hale getirdiğini ifade etmek yanlış olmayacak.
Böylece günümüzde mali sektörde ve kamu idarelerinde iç denetim zorunlu bir
faaliyet olarak yürütülüyor. Düzenleyici ve denetleyici otoriteler kurumların iç
denetim sistemlerini geliştirmeye özel önem veriyorlar, düzenlemelere uyulup
uyulmadığını yakından denetliyorlar. Reel sektörde ise yeni Türk Ticaret Kanunu
iç denetimin önemini artırdı. Bu düzenlemeler ve giderek olgunlaşan uygulamalar
sayesinde Türkiye’de iç denetimin gelişim hızının arttığını ifade etmek yanlış
olmayacak.
375
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Bunların yanı sıra iç denetim kurma zorunluluğu bulunmayan bir çok şirket ve
kurum iç denetimin öneminin farkına vararak veya ihtiyaç duyarak iç denetim
departmanı kuruyor, iç denetçi görevlendiriyor veya dışarıdaki uzmanlardan bu
hizmeti alıyor. Özellikle holdinglerde, büyük ve orta ölçekli bir çok şirkette iç
denetim birimi kurulmuş ve iç denetçi istihdam edilmiş durumda.
Ayrıca, iç denetçilerin teknik yetkinlikleri ve bilgileri arttı, daha fazla iç denetçi
meslekleriyle ilgili sertifikalar almaya yöneldi, iç denetim alanında yapılan
yüksek lisans ve doktora çalışmaları ile yayınlar arttı, meslekle ilgili pek çok
eğitim programı, konferans ve etkinlikler düzenlendi, iç denetim konusunda
kurumsal ve bireysel farkındalık arttı. İç denetimle ilgili bu faaliyetler kurumsal
yönetim, iç kontrol ve risk yönetimi gibi alanlardaki farkındalığında artmasına
katkı sağladı. Bütün bu gelişmeler ışığında Türkiye’de iç denetim alanında
özellikle son 15-20 yılda önemli gelişmeler sağlandığını ifade etmek yanlış
olmayacak.
3. İç Denetim Nereye Gidiyor?
Dünyadaki teknolojik değişimler baş döndürücü bir hızla devam ediyor. Robotik
teknolojiler, makine öğrenmesi, yapay zeka, veri analitiği, otonom araçlar, üç
boyutlu yazıcılar, dijitalleşme, nesnelerin interneti, akıllı evler, akıllı alışveriş
uygulamaları, sanal paralar, blockchain, nano teknoloji, genetik, uzay
araştırmaları, kuantum bilgisayar gibi alanlarda çok önemli adımlar atılıyor.
Büyük veri artık mega veriye dönüşüyor. İnternet, mobil, bulut ve e-ticaret
teknolojileri sürekli gelişiyor. Startup’lar ve inovatif girişimler çoğalıyor,
FinTech ve RegTech gibi alanlarda yatırımlar hızla artıyor. Ödeme sistemleri
hızla değişiyor, bankalara gerek kalmadan anlık ve çok daha düşük maliyetle para
transfer edilebiliyor. Kitle fonlaması gibi yeni finansal fonlama modelleri
gelişiyor. Ülkeler bu teknolojik dönüşümü yakalamayı hedefleyen Sanayi 4.0
stratejileri belirliyor, bu alanlarda büyük yatırımlar yapıyor.
Dijitalleşme ve Endüstri 4.0’ın bileşenleri bir arada değerlendirildiğinde, salt
bilgiye dayalı ve birbirini tekrar eden süreçlerden oluşan iş ve analizlerin, çok
uzak olmayan bir gelecekte yapay zeka ve paralelinde makineler tarafında
376
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
yapılması bekleniyor. Bu da bugün var olan bir çok mesleğin ve iş alanının,
insanlar için geçerli olmayacağı sonucunu doğuruyor. (Uzun; Usluer, 2017).
Bütün bu gelişmeler tüm dünyadaki geleneksel iş yapış modellerini derinden
sarsıyor, yeni iş modelleri ortaya çıkıyor. Yıkıcı inovasyon ile bazı meslekler ve
iş alanları yok olurken, yenileri ortaya çıkıyor. Geleneksel eğitim metodları hızla
değişiyor. Meslek eğitimi dahil eğitimin her alanında teknolojiyi odağına alan
dijital, aktif, etkileşimli ve uzaktan eğitim metodları yaygınlaşıyor, yeni öğrenme
araçları gelişiyor. Özellikle diğer kuşaklara göre daha fazla bilgiye erişimi olan
Z kuşağının özellikleri ve talepleri bu gelişimi şekillendiriyor.
Bu hızlı değişim devletler, kurumlar ve bireyler açısından yeni fırsatlara neden
olurken aynı zamanda çok önemli tehdit ve risklere de neden oluyor. Bu
dönüşümü yakalayamayan organizasyonların ayakta kalması giderek zorlaşıyor.
Rekabet güçlerini hızla kaybediyorlar. Yıkıcı değişime ayak uyduramayan büyük
şirketlerin iflasları ile karşılaşılıyor. Bu değişimin yakından takip edilmesi,
adapte olunması ve riskleri yönetecek çevik ve esnek mekanizmalar geliştirilmesi
önem taşıyor.
Bunların yanı sıra yaşanan ve sıklığı giderek artan ekonomik krizler, şiddet ve
terör olayları tüm dünyayı derinden etkiliyor. Siyasi ve toplumsal çatışma ve
kutuplaşmalar artıyor. İklim değişikliğine bağlı çevre felaketleri giderek daha
fazla insanı etkiliyor. WikiLeaks, Panama Papers gibi sızıntılar ile dünyanın
mevcut siyasal ve finansal sistemi sorgulanıyor. Ekonomik alanda korumacılık
eğilimi yükseliyor. Ticaret savaşları ile dünyanın bilinen ekonomik sisteminde
köklü değişiklikler yaşanıyor.
Yaşanan bu olumsuzlukların da etkisiyle gerek uluslararası gerekse de
ülkelerdeki mevzuat düzenlemeleri giderek artıyor ve sıkılaşıyor.
Düzenlemelerin etki alanı genişliyor. Yeni düzenleyici otoriteler ortaya çıkıyor.
Yeni düzenlemelerde yer alan ceza konuları ve tutarlarında geçmiş dönemlere
göre önemli artışlar dikkat çekiyor. Yasalar veya diğer düzenlemelerde belirtilen
kurallara aykırı davranılması durumunda önemli cezalar öngörülüyor. Bu cezalar
hapis cezaları olabileceği gibi idari para cezaları veya diğer tedbir kararları
olabiliyor. Özellikle kriz dönemleri veya yaşanan olumsuzluklardan sonra
377
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
yapılan tepki düzenlemelerinde daha sıkı kurallar ve cezalar söz konusu oluyor.
Geçmiş dönemlerle kıyaslandığında özellikle idari para cezaları tutarlarında
önemli yükselişler görülüyor.
Yapılan bu düzenlemelerin bir sonucu olarak kamu kurumları ve düzenleyici
otoriteler tarafından verilen cezaların büyük oranda arttığı görülüyor. Özellikle
vergi, tüketicinin korunması, rekabet, suç gelirlerinin aklanmasıyla mücadele gibi
alanlardaki ihlaller ve düzenlemelere uyumsuzluk gerekçesiyle başta bankalar ve
diğer finans kurumları olmak üzere bir çok şirketin büyük tutarlı cezalar ile karşı
karşıya kaldığı görülüyor. Bunun yanı sıra özellikle ABD ve AB’nin yaptırım
kararlarını ve çevre koruma düzenlemelerini ihlaller nedeniyle milyar dolarlık
cezalar ile karşılaşılıyor.
Her alanda yaşanan bu hızlı değişim ve artan riskler iç denetime olan ihtiyacı
artırırken aynı zamanda iç denetimin de değişimini zorunlu kılıyor. İç denetimde
veri analizi ve bilgisayar destekli denetim teknolojilerinin kullanımı artıyor, bu
sayede sürekli denetim ve uzaktan denetim uygulamaları genişliyor, bilgi
teknolojileri, siber güvenlik, sosyal medya, strateji, kriz yönetimi gibi denetim
alanları ön plana çıkıyor. Bunlar da iç denetimde değişimlere neden oluyor.
Fakat dünyanın yaşadığı hızlı dönüşüm dikkate alındığında bunların henüz yeterli
seviyede olduğunu belirtmek mümkün değil. İç denetim açısından bu hızlı
dönüşümü yakalamak, değişim ve dönüşümün katalizörleri arasında arasında yer
almak için yeni ve bütüncül bir yaklaşıma, iç denetimin kendini yeniden
tasarlamasına ve yeni bir vizyon geliştirmesine ihtiyaç bulunuyor.
Dünya dördüncü endüstri devrimini yaşarken iç denetimin de paydaşların yeni
beklenti ve ihtiyaçlarını karşılayacak yeni nesil bir yaklaşımla kendini yeniden
yaratması, geleceğini tasarlaması gerekiyor. Dünya yeni teknolojilerin,
dijitalleşmenin ve yapay zekanın iş dünyasını çarpıcı biçimde değiştirdiği
dördüncü endüstri devrimini yaşıyor. Kurumlar teknoloji ve inovasyon odaklı,
yıkıcı değişimin yaşandığı bir geleceğe doğru ilerlerken, yeni stratejik, itibar,
operasyonel, finansal, düzenleyici ve siber risklerle karşı karşıya kalıyor. (Uzun,
2018, www.turcomoney.com/ic-denetim-3-0.html, Erişim Tarihi: 28.02.2019)
2013 yılında gerçekleştirilen İstihdamın Geleceği araştırmasına göre, muhasebeci
378
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
ve denetçi olarak sınıflandırılmış mesleğin gelecek 20 yıl içerisinde bilgisayar ve
robotlar tarafından yapılma ihtimali %94 olarak tahmin ediliyor (Uzun; Usluer,
2017).
Tüm bu gelişmeler, iç denetimin güvence ve danışmanlık işlevinin etkililiği için
yeni bir vizyon geliştirmesini zorunlu kılıyor. Küresel olarak iç denetim mesleği
değişim ve dönüşümün şafağında, geleceğe ortak olmak için yarınlara
hazırlanıyor. Dünya dördüncü endüstri devrimini yaşarken iç denetimin de
paydaşların yeni beklenti ve ihtiyaçlarını karşılayacak yeni nesil bir yaklaşımla
kendini yeniden yaratması, geleceğini tasarlaması, diğer bir ifadeyle bir işletim
sistemi ya da uygulaması gibi kendini güncellemesi, yeni özellikleri ve
işlevleriyle sürdürülebilir olması, kabul görmesi gerekiyor (Uzun, 2018,
www.turcomoney.com/ic-denetim-3-0.html, Erişim Tarihi: 28.02.2019).
Çağımızın dili olan kodlama jargonuyla ifade edersek, iç denetim mesleğinin
geleceği İç Denetim 3.0’dan geçiyor. Mesleğin küresel geçmişine bakıldığında;
modern iç denetimin doğuşu olarak kabul gören 1941 yılında (IIA) Uluslararası
İç Denetçiler Enstitüsü’nün kuruluşu İç Denetim 1.0 olarak, 2002 yılında
Sarbanes Oxley düzenlemeleri, muhasebe ve denetim alanındaki etkileri ise İç
Denetim 2.0 olarak tanımlanıyor. Bu arada COSO İç Kontrol Çerçevesi, BT iç
denetimi ve veri analitiği üzerine yaşanan gelişmeler, küresel mali krizin
ardından mesleğin gelişimi ve geleceğe taşınmasına yardımcı oldu (Uzun, 2018,
www.turcomoney.com/ic-denetim-3-0.html, Erişim Tarihi: 28.02.2019).
İç denetimin ülkemizdeki geçmişine göre; 1995 yılında Türkiye İç Denetim
Enstitüsünün kuruluşunu mesleğin ulusal gelişiminde İç Denetim 1.0 olarak
değerlendirebiliriz. Küresel mesleki örgütlenme ve gelişmeler karşısında 54 yıl,
yarım asrı aşkın bir gecikme söz konusu. Türkiye İç Denetim Enstitüsünün
kuruluşu ile birlikte 2000’li yıllarda yaşanan gelişme ve düzenlemelere
bakıldığındaysa; Kurumsal Yönetim, SPK, BDDK düzenlemeleri, Kamu Mali
Yönetim ve Kontrol Kanunu, Türk Ticaret Kanunu ile ülkemizde iç denetimle
ilgili önemli gelişmeler sağlandığını görüyoruz (Uzun, 2018,
www.turcomoney.com/ic-denetim-3-0.html, Erişim Tarihi: 28.02.2019).
379
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Bankacılık alanında yaşanan kriz, Avrupa Birliği müzakere süreci finans, reel ve
kamu sektöründe kurumsal yönetim ve denetim alanında gelişmelere rehberlik
yaptı. Bu dönemi, ülkemizde iç denetim mesleğinin ulusal gelişiminde İç
Denetim 2.0 olarak tanımlayabiliriz. Tıpkı dünyada küresel olarak yaşandığı gibi
İç Denetim 1.0’da yaşadığımız gecikme, Türkiye İç Denetim Enstitüsü’nün
kuruluşu ile birlikte İç Denetim 2.0’da yaşanmıyor (Uzun, 2018,
www.turcomoney.com/ic-denetim-3-0.html, Erişim Tarihi: 28.02.2019).
Bugün, geleceğe baktığımızda, analitik teknolojilerden faydalanan, robotik süreç
otomasyonu, yapay zeka kullanan, gerçek zamanlı izleme ve raporlama sağlayan
stratejik bir iş ortağına dönüşüm süreci olarak tanımlayabileceğimiz İç Denetim
3.0 eşiğindeyiz. Bu yeni dönem kendini sürekli yenileyen, farklı beceri ve
yeteneklere sahip meslek insanlarına ihtiyaç duyuyor. Kendini yenileyen,
paydaşların yeni ihtiyaç ve beklentilerini anlayarak, güvence sağlamanın yeni
yaklaşımlarını sunabilen, robotik süreç otomasyonu ve yapay zeka
uygulamalarının yarattığı riskleri anlayabilen meslek insanlarının
kurumlarımızda daha çok yer alacağı öngörülüyor (Uzun, 2018,
www.turcomoney.com/ic-denetim-3-0.html, Erişim Tarihi: 28.02.2019).
Yeni teknolojilerin, dijitalleşmenin ve yapay zekanın iş dünyasını çarpıcı biçimde
değiştirdiği, yıkıcı inovasyonun yaşandığı bu dönemde, yeni risklere karşı üçlü
savunma hattının birinci ve ikinci hatlarının geliştirilmesi, iç kontrollerin
tasarımının gerçek zamanlı güvence hedeflerini desteklemesi bekleniyor.
Analitik teknolojilerden faydalanan, robotik süreç otomasyonu, yapay zeka
kullanan, gerçek zamanlı izleme ve raporlama sağlayan iş dünyasında kontrol
okuryazarlığının geliştirilmesinde, yaygınlaştırılmasında yönetim kurullarının
liderliğine, iç denetçilerin rehberliğine ihtiyaç duyuluyor (Uzun, 2018,
www.turcomoney.com/ic-denetim-3-0.html, Erişim Tarihi: 28.02.2019).
4. Türkiye İç Denetim Enstitüsü (TİDE)
4.1. TİDE Hakkında
Türkiye İç Denetim Enstitüsü (TİDE), ülkemizde uluslararası standartlarda iç
denetim mesleğinin gelişimi için 47 kurucu üye ile 19 Eylül 1995 tarihinde
kuruldu. TİDE “Meslekte mükemmelliğin küresel paydaşı olmak” vizyonu ve “İç
380
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Denetçilerin etkin yönetişim, kontroller ve risk yönetiminin vazgeçilmez bir
unsuru olduğunun kabulünün sağlanması” misyonu ile çok boyutlu faaliyetlerini
sürdürüyor (www.tide.org.tr, Erişim Tarihi: 04.03.2019).
İç denetçilerin meslek örgütü olarak, Türkiye’deki iç denetim uygulamalarının
uluslararası standartlara kavuşmasını ve iç denetim mesleğinin faaliyetlerini daha
üst noktalara taşımayı hedefleyen TİDE’nin, günümüzde 900’den fazla kurumu
temsil eden yaklaşık 2.600 üyesi bulunuyor. Üyeleri arasında holdingler,
bankalar, aracı kurumlar, sigorta şirketleri, kamu kuruluşları başta olmak üzere
pek çok sektörde faaliyet gösteren kurumda çalışan iç denetim yöneticileri, iç
denetçiler, iç kontrol, uyum ve risk yönetimi birimleri yönetici ve çalışanları
bulunuyor.
TİDE tüzüğüne göre Enstitünün temel organları; Genel Kurul, Yönetim Kurulu,
Denetim Kurulu, Etik Kurulu ve Yüksek Divan Kurulu’ndan oluşuyor. Genel
Kurul, derneğin en yetkili karar organı olup derneğe yıllık aidatlarının tümünü
ödemiş asıl üyelerin katılımı ile oluşuyor. Yönetim Kurulu ise TİDE’nin yetkili
yönetim organıdır. Yönetim Kurulu asıl ve yedek üyeleri ayrı ayrı olmak üzere
iki yıllık süre için seçilen 7 asıl ve 7 yedek üyeden oluşuyor. Denetim Kurulu,
Genel Kurula karşı TİDE’nin denetimi ile sorumlu iken Etik Kurul ise TİDE
Kurumsal Etik Kuralları’na karşı oluşabilecek ihlalleri inceleyen ve karara
bağlayan en üst organ konumunda. Yüksek Divan Kurulu ise TİDE’nin en üst
danışma organı olarak faaliyet gösteriyor (www.tide.org.tr/page/16/Tuzuk,
Erişim Tarihi: 01.03.2019).
Bu yasal organlarının yanı sıra TİDE bir sivil toplum ve meslek örgütü olarak,
temel anlamda gönüllü katılımcılık ekseninde hizmet veriyor. Bu kapsamda
TİDE bünyesinde üyelerin gönüllü hizmet verdiği bir çok çalışma komitesi
bulunuyor. Çalışma komiteleri belirli dönemlerde tüm üyelere çağrı yaparak
gönüllü katılımcılık esasına göre komitelerde görev yapmak isteyen kişilerin
taleplerini alıyor. Komite kendi içinden bir başkan seçiyor. Komitenin
büyüklüğüne göre alt çalışma grupları oluşturuluyor. Oluşturulan çalışma
grupları kendi içinde belirlenen bir sorumlu üye aracılığıyla koordinasyonlu bir
şekilde çalışmalarını yürütüyor. Çalışma gruplarının koordinasyonu için gözden
geçirme toplantıları yapılıyor. Çalışma komiteleri proje üretim merkezleri olarak
381
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
faaliyet gösteriyor. Bu komitelerde üretilen ve geliştirilen projeler TİDE Yönetim
Kurulu kararı ile hayata geçiriliyor. Bu komitelerde onlarca üye karşılıksız bir
şekilde TİDE’ye ve iç denetim mesleğine gönüllü hizmet veriyor. Bazı
komitelerdeki üye sayısı 50 kişinin üzerine çıkıyor. Günümüzde bu bağlamda
Standartlar ve Sertifikasyon Komitesi, Kurumsal Yönetim Komitesi, Finans ve
Denetim Komitesi, Kurumsal İletişim Komitesi ve Akademik İlişkiler Komitesi
faaliyetlerini sürdürüyor (Yurtsever, 2012, s.81,82).
Bunun yanı sıra TİDE bünyesinde üçer üyeden oluşan iki tane de yürütme kurulu
bulunuyor. Bunlardan birisi iç denetim alanında seminer programları geliştirmek
ve düzenlemek amacıyla kurulan Mesleki Gelişim Akademisi (TİDE Akademi).
Diğeri ise mesleki yayıncılık alanında kitap yayınları yapmak, İç Denetim
Dergisi’ni yayımlamak, bülten, TİDE resmi internet sitesi, sosyal medya
hesapları yönetimi gibi elektronik yayıncılık hizmetlerini gerçekleştirmek
amacıyla kurulan Mesleki Dergi ve Yayıncılık Yürütme Kurulu (TİDE Medya)
(https://www.tide.org.tr/page/372/Tide-Akademi,
https://www.tide.org.tr/page/366/Tide-Medya, Erişim Tarihi: 03.03.2019).
4.2. Kilometre Taşları
19 Eylül 1995 tarihinde 47 kurucu üye ile kurulan ve Ali Kamil Uzun’un kurucu
başkanlığını üstlendiği TİDE kısa sürede hızlı bir gelişim gösterdi ve 1996 yılında
Uluslararası İç Denetçiler Enstitüsü (The Institute of Internal Auditors-IIA) ve
Avrupa İç Denetim Enstitüleri Konfederasyonu (European Confederation of
Institute of Internal Auditors-ECIIA) üyeliğine kabul edildi. 1997 yılında ilk
“Türkiye İç Denetim Kongresi” gerçekleştirilerek günümüze kadar her yıl
kesintisiz olarak devam eden ulusal mesleki buluşma geleneği oluşturuldu.
İç Denetim Enstitüsü ismiyle kurulan TİDE’nin “Türkiye” ismini kullanma talebi
Bakanlar Kurulu tarafından 1998 yılında onaylandı ve Enstitü’nün ismi “Türkiye
İç Denetim Enstitüsü oldu. Aynı yıl “Uluslararası İç Denetim Standartları”
dilimize çevrildi. 1999 yılında Enstitünün resmi internet sitesi olan
www.tide.org.tr yayına başladı. Enstitü, IIA tarafından verilen “Dünya Çapında
En Hızlı Gelişen ve Üye Sayısını En Hızlı Arttıran Enstitü” ödülünü kazandı.
382
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
2000 yılında Uluslararası İç Denetçi (Certified Internal Auditor-CIA) sınavı
TİDE marifetiyle ülkemizde de yapılmaya başladı. Böylece, Türkiye’nin ilk
uluslararası iç denetçileri ile meslekte uluslararası unvan sertifikası dönemi
açıldı. 2001 yılında “İç Denetim Dergisi” yayın hayatına başladı. İç Denetim
Dergisi 2003 yılında IIA tarafından birincilik ödülü kazandı.
2000 ve 2004 yılında olmak üzere iki defa Avrupa İç Denetim Konferansı
Türkiye’de düzenlendi. 2005 yılında CIA sınavları Türkçe olarak da yapılmaya
başlandı. Aynı yıl IIA tarafından “Ulusal Enstitü” olarak kabul edildi. 2007
yılında iç denetim mesleğine yapılan yenilikçi katkılardan dolayı IIA tarafından
verilen en büyük ödül olan International Mastering Advocacy Program (IMAP)
ödülü TİDE’ye verildi. 2008 yılında sertifika sınavları bilgisayar destekli olarak
düzenlenmeye başlandı. İlk “Denetim Kulübü” Marmara Üniversitesi’nde
kuruldu.
2010 yılında ilk Akademik Forum Marmara Üniversitesi’nde düzenlendi. Aynı
yıl Mesleki Gelişim Akademisi (TİDE Akademi) kuruldu. TİDE kitap yayıncısı
haline geldi ve ilk kitaplarını yayımladı. 2011 yılında ilk defa mesleğe değer
katan kişi ve kurumları ödüllendirmeyi hedefleyen İç Denetim Farkındalık
Ödülleri verilmeye başlandı. Aynı yıl ilk Kamu İç Denetim Konferansı
düzenlendi.
2012 yılında TİDE Kurumsal Tarih Kitabı yayımlandı. 2013 yılında TİDE
Gelecek Okulu (TİDE GO) Programı hazırlandı. İlk İç Denetime Genç Bakış
Yarışması düzenlendi. 2014 yılında TİDE Sanal Müze yayına açıldı. TİDE tüm
dünyada Mayıs ayında kutlanan farkındalık ayı etkinlikleri kapsamında yaptığı
etkinliklerle IIA tarafından ilk defa Farkındalık Özel Ödülü ile ödüllendirildi.
TİDE Akademik İlişkiler Komitesi faaliyetleri IIA tarafından tüm dünya
ülkelerine örnek gösterildi. TBMM’de Kamu İç Denetim Konferansı düzenlendi.
2015 yılında ilk Gelecek Zirvesi Çanakkale’de gerçekleştirildi. Mayıs ayının
ikinci haftası Ulusal İç Denetim Farkındalık Haftası olarak kabul edildi ve
kutlanmaya başlanıldı. ECIIA tarafından TİDE’ye Onur Ödülü (ECIIA Award of
Honor) verildi. Türkiye İç Denetim Kongresi uluslararası olarak yapılmaya
başlanıldı ve ilk Uluslararası Türkiye İç Denetim Kongresi gerçekleştirildi.
383
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
2016 yılında Akademik Forum’da uluslararası yapılmaya başlanıldı ve ilk
Uluslararası Akademik Forum Boğaziçi Üniversitesi’nde gerçekleştirildi. TİDE
tarafından üniversitelerde lisans eğitimi için tasarlanan TİDE İç Denetim
Seminerleri Akademik Eğitim Programı ilk defa Marmara Üniversitesi’nde
başladı.
TİDE ilk defa 2016 yılında bağımsız bir kuruluşa Kurumsal Yönetim
Derecelendirmesi yaptırarak Kurumsal Yönetim Uyum Derecelendirme Notu’nu
açıkladı. 2017 yılında TİDE, en yüksek Kurumsal Yönetim Uyum
Derecelendirme Notuna sahip sivil toplum kuruluşları arasında yer alması
nedeniyle Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği (TKYD) tarafından Kurumsal
Yönetim Ödülü’ne layık görüldü. Daha sonraki yıllarda da Kurumsal Yönetim
Derecelendirmesi yaptırmaya devam eden TİDE her yıl Kurumsal Yönetim
Uyum Derecelendirme Notu’nu artırdı. 2018 yılında yapılan derecelendirmede
notu en yüksek üç sivil toplum kuruluşu arasında yer almayı başaran TİDE bu
nedenle TKYD tarafından 2019 yılında yine Kurumsal Yönetim Ödülü ile
ödüllendirildi. Böylece TİDE’nin kurumsal yönetim kalitesi tescillemiş oldu.
(https://www.tide.org.tr/page/4/Kilometre-Taslari, Erişim Tarihi: 04.03.2019).
TİDE’nin kuruluş ve gelişim süreci ile iç denetim mesleğinin yakın tarihine
ilişkin daha detaylı bilgiler TİDE Yayınları tarafından 2012 yılında yayımlanan
“Meslekte Mükemmeliğin Küresel Paydaşı: Türkiye İç Denetim Enstitüsü”
kitabında yer alıyor. (Yurtsever, 2012,
http://www.tide.org.tr/Uploads/TIDE_Kurumsal_Tarih_Kitabi.pdf, Erişim
Tarihi: 05.03.2019)
4.3. TİDE’nin Faaliyetleri
Uluslararası İç Denetçiler Enstitüsü (IIA) ve Avrupa İç Denetim Enstitüleri
Konfederasyonu (ECIIA)’nun temsilcisi olan ve yönetim organları ile çalışma
komitelerinde aktif görev alan Türkiye iç Denetim Enstitüsü, meslekte
mükemmelliğin küresel paydaşı olmak vizyonuyla pek çok mesleki gelişim,
paylaşım ve iletişim platformu ile çalışmalarını sürdürüyor. Bu çalışmalar temel
olarak iç denetim mesleğinin gelişimi, iç denetçilerin gelişimi, iç denetimin
384
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
tanıtımı ve yaygınlaştırılması ile TİDE’nin kurumsal yönetim yapısının
geliştirilmesi hedefleriyle yürütülüyor.
Bu çerçevede Uluslararası İç Denetim Standartları ve yapılan değişiklikler
Türkçe’ye çevriliyor, üyeler, meslektaşlar, kurumlar, düzenleyici otoriteler,
araştırmacılar ve diğer ilgillerin kullanımına sunuluyor. İç denetimde küresel
yetkinlik belgesi olan Sertifikalı İç Denetçi (CIA) ile birlikte Sertifikalı Finansal
Hizmetler Denetçisi (CFSA), Sertifikalı Kamu Denetçisi (CGAP), Kontrol
Özdeğerlendirme Sertifikası (CCSA) ve Risk Yönetimi Güvencesi Sertifikası
(CRMA) sınavlarına aracılık ediliyor. İç denetçiler bu sınavlara TİDE aracılığıyla
Türkiye’de ve Türkçe olarak girebiliyor.
Mesleki Gelişim Akademisi (TİDE Akademi) bünyesinde sürekli mesleki gelişim
kapsamında bir çok mesleki, teknik ve kişisel gelişim seminer programları
düzenleniyor. Bu programlardan bazıları IIA’den alınan ve Türkçe’ye çevrilen
programlardan oluşuyor. Bu seminerlere özel sektör ve kamu kurumlarından bir
çok yönetici ve iç denetçi katılıyor.
Her yıl düzenli olarak Türkiye İç Denetim Kongreleri düzenleniyor. 2018 yılında
22.si düzenlenen bu kongreler 2015 yılından beri uluslararası niteliğe dönüştü.
Uluslararası Türkiye İç Denetim Kongrelerinde mesleğin ulusal ve uluslararası
uzmanları, görüşlerini ve son trendleri katılımcılar ile paylaşıyor. Büyük ilgi
gören ve iki gün süren kongrelere yaklaşık 1.500 kişi katılıyor. Kongrelerde
yapılan konuşmalar ve sunumların özetleri İç Denetim Dergisi’nde yayımlanarak,
kongreye katılım imkanı bulamayan meslektaşlara da bu bilgilere ulaşma imkanı
sağlanıyor.
Mesleki yayıncılık alanında Mesleki Dergi ve Yayıncılık Yürütme Kurulu (TİDE
Medya) aracılığıyla kitap yayınları yapılıyor, özgün eserlerin yanı sıra çeviri
kitaplar da yayınlanıyor, ayrıca TİDE’nin etkinliklerinde yapılan konuşmalar ve
sunulan bildiriler kitap haline getiriliyor.
Bunun yanı sıra her üç ayda bir İç Denetim Dergisi hazırlanıyor ve yayımlanıyor.
2001 yılından beri yayımlanan İç Denetim Dergisi, kendi alanında ilk mesleki
yayın organı olma özelliğini taşıyor. İç Denetim Dergisi, iç denetim mesleğini
385
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
ilgilendiren konularda gündem yaratmak, iç denetim mesleğinin ve TİDE'nin
tanıtımına yaygınlık ve etkinlik kazandırmak, iç denetçilerin yerli, yabancı
uzmanların bilgi ve deneyimlerinden faydalanmalarını sağlamak, iç denetim
konularında yapılan çalışmaları ilgili çevrelere sunmak, iç denetim mesleği adına
bilimsel ve kalıcı bir referans kaynağını oluşturmak ve bu şekilde referans bir
meslek ve sektör dergisi olmak ve iç denetim mesleğinin ülkemizdeki gelişimine
ve iç denetim alanındaki literatüre katkı sağlamak amacıyla yayın hayatını
sürdürüyor. (www.tide.org.tr/page/175/Ic-Den-Der, Erişim Tarihi: 2.3.2019).
Dergide yazılar, makaleler ve söyleşilere yer veriliyor. Dergi, ülkemizdeki
mesleki alandaki bilgi ve referans kaynağı olarak gündemi belirliyor ve TİDE
üyelerine ücretsiz olarak gönderiliyor. Ayrıca kamu kurumları, düzenleyici
otoriteler, sivil toplum örgütleri ve üniversitelere de dağıtımı yapılıyor.
2019 yılından itibaren iç denetim alanındaki akademik makalelerin yayımlanması
amacıyla TİDE Academia Research adında akademik dergi yayın hayatına
başlayacak. Dergide makaleler Türkçe ve İngilizce olarak yayımlanacak. Türkiye
İç Denetim Enstitüsü tarafından yılda iki kez (Ocak-Temmuz) yayımlanması
planlanan, bilimsel hakemli bir dergi olan TİDE Acadenia Research’ün temel
amacı, kurumsal yönetim, risk yönetimi, kontrol ve denetim ile ilgili konularda
teori ve uygulamayı geliştirmeye katkı sağlayacak özgün ve yeni bilimsel
çalışmaların yayımlanması. (https://www.tide.org.tr/page/416/TIDE-AcademIA-
Research, Erişim Tarihi: 2.3.2019).
İç denetimin gelişmesine katkıda bulunan, bu alanda yatırım yapan kurumları,
şirketleri, meslektaşları ve akademisyenleri ödüllendirmek amacıyla her yıl “İç
Denetim Farkındalık Ödülleri” veriliyor. Ödüller, her yıl düzenlenen törenle
kazananlara takdim ediliyor. Bu ödüller ile iç denetim ile ilgili toplumsal,
kurumsal ve bireysel farkındalığın artırılmasının yanı sıra iç denetçilerin ve
kurumların iç denetimin gelişimi konusundaki motivasyonlarının yükseltilmesi
hedefleniyor.
Her iki yılda bir farklı bir şehirde düzenlenerek çeşitli üniversitelerdeki
öğrencileri bir araya getirmek ve aralarında gelecek için ortak bir iletişim ve
paylaşım platformu oluşturmak amacıyla “Gelecek Zirvesi” düzenleniyor. Kamu
386
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
kurumlarındaki iç denetim uygulamalarını geliştirmek amacıyla "Kamu İç
Denetim Konferansları" düzenleniyor.
Mesleğin akademik gelişimine yönelik Akademik İlişkiler ve Gelişim Programı
uygulanıyor. Bu kapsamda üniversitelerde "Denetim Kulüpleri" kuruluyor, bu
kulüplerin etkinliklerine katılım sağlanıyor. Denetim kulüplerinin,
üniversitelerde iç denetim mesleğinin tanıtılması, öğrencilere iç denetim kariyer
olanakları hakkında bilgiler verilmesi, mezuniyet sonrası bilinçli tercihler
yapılması ve mesleki kariyer için donanımlı insan kaynağı gelişimine katkı
sağlanması bakımından önemli bir işlevi bulunuyor. Bu nedenle TİDE çeşitli
üniversitelerde denetim kulüplerinin kurulması ve bu kulüplerde çeşitli
etkinliklerin düzenlenmesi konusunda önemli çalışmalar yürütüyor ve stratejik
olarak bu konuya önem veriyor.
Yine bu kapsamda her iki yılda bir akademisyenler, üniversite öğrencileri, meslek
mensupları ve iş dünyasını bir araya getiren "Akademik Forumlar" düzenleniyor.
Mesleğin geleceği gençleri geleceğe hazırlamak için “TİDE Gelecek Okulu
(TİDE GO)” Programı uygulanıyor, üniversite öğrencileri arasında "İç Denetime
Genç Bakış Yarışmaları" düzenleniyor.
TİDE bünyesinde bu önemli faaliyetlerin dışında da mesleği ilgilendiren
konularda etkinlikler düzenlenmesi, ilgili kamu kuruluşları ve diğer sivil toplum
örgütleri ile ilişkiler geliştirilmesi, ziyaretler ve görüşmeler yapılması, diğer
örgütlerin düzenlediği etkinliklere katılım sağlanması, bunlarla birlikte ortak
etkinlikler düzenlenmesi, üyelerin bir araya geldiği aile toplantılarının
gerçekleştirilmesi, mesleki yayınların bulunduğu kütüphanenin kullanıcıların
hizmetine sunulması, profesyonel kariyer fırsatlarının değerlendirilmesi için
oluşturulan Kariyer Merkezi üzerinden kariyer fırsatlarının üyelere duyurulması,
mesleki mevzuat envanteri ile iç denetim alanında yapılan yüksek lisans ve
doktora çalışmalarının derlenerek ilgilerin kullanımına sunulması, mesleği
ilgilendiren mevzuat düzenlemelerine görüş verilmesi, mesleği ilgilendiren
önemli konularda raporlar hazırlanarak ilgili kamu kurumları ile paylaşılması gibi
mesleğin ve meslektaşların gelişimi ile mesleğin tanıtımını amaçlayan bir çok
proje yürütülüyor (www.tide.org.tr, Erişim Tarihi: 04.03.2019).
387
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
5. TİDE’nin İç Denetimin Gelişimi ve Geleceğindeki Rolü
İç denetçilerin meslek örgütü olarak, Türkiye’deki iç denetim uygulamalarının
uluslararası standartlara kavuşmasını ve iç denetim mesleğinin faaliyetlerini daha
üst noktalara taşımayı hedefleyen TİDE, 170 ülkede 185 binden fazla üyesi olan
Uluslararası İç Denetçiler Enstitüsü’nün (The Institute of Internal Auditors-IIA)
Türkiye’deki tek temsilcisi konumunda.
Şirket yönetim kurullarının ve üst düzey yöneticilerinin stratejik iş ve çözüm
ortağı olan iç denetçilerin meslek örgütü “Türkiye İç Denetim Enstitüsü (TİDE)”,
iç denetim mesleğinin uluslararası standartlar ile uyumlu, küresel seviyede kabul
gören en iyi uygulamalar paralelinde yürütülmesi için güvence oluşturmaktadır.
TİDE’nin üye sayısı kuruluşundan itibaren hızla arttı ve 2600’e ulaştı. TİDE
uluslararası iç denetim standartlarını Türkçe’ye çevrilmesini sağlayarak tüm
ilgilenenlerin ve kamuoyunun yararlanmasına sundu, bunlar çeşitli mevzuat
düzenlemelerinde temel alındı. Standartlar güncellendiğinde TİDE tarafından
gerekli değişiklikler yapılarak internet sitesi üzerinden ulaşıma açık bir şekilde
yayınlanıyor.
Türkiye’de TİDE aracılığıyla ve Türçe olarak girilebilen sertifika sınavlarına ilgi
her geçen yıl daha da arttı. Bunun sayesinde Türkiye’de Sertifikalı İç Denetçi
(CIA) sayısı 2018 yıl sonu itibarıyla 962’ye, toplam sertifikalı meslektaş sayısı
ise 2.684’e ulaştı. Bu şekilde iç denetçilerin yetkinlikleri uluslararası
standartlarda belgelenmiş oldu.
Bugüne kadar 23 defa İç Denetim Kongresi düzenledi. 2015 yılından sonra
uluslararası niteliğe kavuşan ve iki günde yaklaşık 1.500 kişinin katıldığı bu
kongrelerde iç denetçiler mesleğin ulusal ve uluslararası uzmanlarından mesleki
alandaki gelişmeleri ve geleceğe ilişkin öngörüleri dinleme ve kendini geliştirme
imkanı buldu. Düzenlenen kongrelerin ana temaları aşağıdaki tabloda bulunuyor.
Bunlara bakıldığında kongrelerin ana temalarının iç denetimin gündemini
belirlediği ve mesleki güncel konuların ön plana alınarak kongrelerin
düzenlendiği görülüyor. (Yurtsever, 2012, s. 49)
388
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Tablo 1. Uluslararası Türkiye İç Denetim Kongreleri Ana Temaları
Yıl Kongre Ana Teması
1997 Geleceğin Yönetiminde İç Denetim
1998 Değişimin Yönetiminde İç Denetim
1999 Kriz Yönetimi ve İç Denetim
2000 Risk Yönetimi ve İç Denetim
2001 E-Risk&E-Denetim
2002 Kurumsal Yönetim ve İç Denetim
2003 Denetimin Değişen Dünyası
2004 Risk, Denetim ve Kurumsal Yönetim
2005 Türkiye’de İç Denetim’in Yol Haritası
2006 Geleceği Şekillendirmek
2007 Küresel Birikimlerle Ulusal Değerler Yaratmak
2008 Gelişen ve Geliştiren İç Denetim
2009 Neo-Denetim
2010 Sürdürülebilirlik
2011 Bakış Açısı
2012 Dönüşüm
2013 Sinerji
2014 İtibar Gelecektir; Kurumsal İtibarın Yönetilmesinde İç
Denetimin Stratejik Rolü
2015 Kurumsal Şeffaflık İçin Etkili İç Denetim
2016 Inno Vision; Dijital Dönüşümün Vazgeçilmez Paydaşı Olmak
2017 İletişim Zekası
2018 Güçlü Bellek, Sağlam Gelecek
TİDE Akademi bünyesinde her yıl kamu kurumları ve özel şirketlerden yüzlerce
meslektaşa mesleki, teknik ve kişisel gelişim seminerleri veriliyor. 2005-2018
döneminde TİDE Akademi tarafından verilen seminer adetleri ile bu seminerlere
katılan kişi sayısı aşağıdaki tabloda yer alıyor. Bu seminerlere katılan iç
denetçiler mesleki ve kişisel açıdan önemli bir gelişim fırsatı yakaladılar. Bu da
TİDE’nin bu yöndeki katkısını açıkça gösteriyor. (www.tide.org.tr, Erişim
Tarihi: 05.03.2019)
389
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Tablo 2. TİDE Akademi Seminer ve Seminerlere Katılan Kişi Sayısı
Yıl Seminer Sayısı Katılımcı Sayısı
2005 17 288
2006 13 247
2007 17 367
2008 30 183
2009 18 280
2010 27 120
2011 54 720
2012 89 1.373
2013 72 2.875
2014 68 1.210
2015 63 1.753
2016 38 658
2017 43 546
2018 59 534
Toplam 608 11.154
TİDE Medya bünyesinde İç Denetim Dergisi 2001 yılından beri 18 yıldır sürekli
yayın hayatını sürdürüyor. Bu süreçte İç Denetim Dergisi’nin 52 sayısı
yayımlandı. İç Denetim Dergisi’nde yayımlanan yazılar, makaleler, yuvarlak
masa toplantıları, ropörtajlar ve özel dosyalar ile iç denetim alanında kalıcı bir
referans kaynadığı oluşturuldu. İç denetim mesleğinin ülkemizdeki gelişimine ve
iç denetim alanındaki literatüre katkı sağlandı.
2010 yılında kitap yayıncılığına da başlayan TİDE bugüne kadar 15 kitap
yayınlayarak iç denetçilerin ve ilgilenenlerin yararlanmasına sundu. Bunların
arasında Sawyer’s İç Denetçiler İçin Rehber - 6. Versiyon, COSO İç Kontrol
Bütünleşik Çerçeve gibi küresel kabul görmüş kaynak eserler Türkçe’ye
çevrilerek yayımlandı. Bu şekilde iç denetim alanındaki referans kitaplar
oluşturuldu. İç denetim ile ilgili yapılan bir çok yüksek lisans, doktora ve kitap
çalışmasında TİDE Kitapları ve İç Denetim Dergisi referans kaynaklar olarak
kullanılır hale geldi.
İç Denetim Farkındalık Ödülleri 2011 yılından beri her yıl düzenli olarak
veriliyor ve ödül töreninin 8.’si 2018 yılında düzenlendi. Ödül törenlerinde
çalışmalarıyla iç denetim alanında fark yaratan kişi ve kurumlara ödülleri
390
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
veriliyor. Bu ödül törenleri iç denetim ile ilgili toplumsal, kurumsal ve bireysel
farkındalığın yükselmesine önemli katkılarda bulunuyor.
Akademik Forum 5 defa, Gelecek Zirvesi 3 defa, Kamu Konferansı ise 2 defa
düzenlendi. Yaklaşık 15 üniversitede denetim kulüpleri kuruldu, bunlar
tarafından düzenlenen bir çok etkinliğe TİDE tarafından destek olundu. Ayrıca,
TİDE tarafından üniversitelerin lisans programları için geliştirilen ve iç denetim
alanında nitelikli meslektaşların yetiştirilmesini hedefleyen TİDE Seminerleri
Marmara, Bahçeşehir ve Galatasaray Üniversitelerinde hayata geçirildi.
Bunların yanı sıra TİDE tarafından mesleki konularda pek çok etkinlik
düzenlendi, kamu kuruluşları ve sivil toplum örgütleri ile ilişkiler geliştirildi,
ziyaretler yapıldı, ortak etkinlikler gerçekleştirildi, diğer örgütlerin etkinliklerine
katkı sağlandı, mesleği ilgilendiren konularda raporlar hazırlanarak ilgili kamu
kurumları ile paylaşıldı. Bu şekilde TİDE’nin faaliyetleri zaman içinde arttı ve
çok boyutlu hale geldi. Ulusal boyutta bir çok değer ortaya çıkarıldı.
TİDE ayrıca ulusal birikimlerden küresel değerler yaratmak yaklaşımı
çerçevesinde Türkiye’deki faaliyetlerindeki iyi uygulamaları IIA ve ECIIA ile
bölge ülkeleri ile de paylaşıyor, raporlar hazırlayarak IIA’e gönderiyor. Bu
şekilde bu uygulamaların küresel değer katan uygulamalara dönüşmesine gayret
ediyor. TİDE’nin etkinliklerine dünyadan ve bölge ülkelerinden konuşmacılar ve
katılımcılar geliyor. Bu şekilde Türkiye, iç denetim alanında bölgesel bir merkez
konumuna yükseliyor. TİDE’nin çabaları uluslararası örgütlere ve bölge
ülkelerine ilham veriyor.
Bütün bu faaliyetlerin sonucunda TİDE bir çok ödül kazandı. IIA tarafından 1999
yılında verilen Dünya Çapında En Hızlı Gelişen ve Üye sayısını En Hızlı Artıran
Enstitü ödülü, 2007 yılında IIA tarafından verilen en büyük ödül olan
International Mastering Advocacy Program(IMAP) ödülü, 2003 yılında IIA
tarafından İç Denetim Dergisi’ne verilen birincilik ödülü, 2014 yılında IIA
tarafından verilen Farkındalık Özel Ödülü, bu ödülün daha sonraki yıllarda da art
arda 5 kez kazanılması, 2015 yılında ECIIA tarafından verilen Onur Ödülü
(ECIIA Award of Honor), 2018 ve 2019 yıllarında en yüksek Kurumsal Yönetim
Derecelendirmesi Uyum Notu’na sahip sivil toplum kuruluşları arasında yer
391
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
alınması nedeniyle Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği (TKYD) tarafından
verilen Kurumsal Yönetim Ödülleri TİDE’ye verilen önemli ödüller arasında yer
alıyor.
Türkiye İç Denetim Enstitüsü, kuruluşundan günümüze kadar yaptığı bu
faaliyetler ile iç denetimin tanıtımı, yaygınlaştırılması, toplumsal kurumsal ve
bireysel farkındalığın artması, itibarının yükselmesi, iç denetçilerin eğitimi,
güncel bilgilerle donatılması, sertifikasyonu, iç denetim faaliyetlerinin
uluslararası standartlarda yürütülmesi, çeşitli sektörlerdeki iç denetimle ilgili
mevzuat düzenlemelerinin oluşturulması gibi alanlarda yadsınamaz katkılarda
bulundu ve bulunmaya devam ediyor.
İç denetim ülkemizde geliştikçe kurumlarımız risklerini daha iyi tanıyor ve
yönetiyor. Bunların yanı sıra TİDE’nin faaliyetleri ile kurumsal yönetim,
şeffaflık, hesap verebilirlik, iç kontrol, risk yönetimi gibi alanlardaki farkındalık
da giderek yükseliyor. Bütün bunlar da kurumlarımıza ve ülkemize önemli katma
değer yaratıyor.
Teknolojik ve dijital dönüşümün hız kazandığı ve geleneksel iş yapış şekillerinin
hızla tarih olduğu günümüzde iç denetim de büyük bir dönüşümün başlangıcında
bulunuyor. İç Denetim 3.0 olarak nitelendirilebilecek, analitik teknolojilerin,
robotik süreç otomasyonunun, yapay zeka kullanımının, gerçek zamanlı izleme
ve raporlamanın merkezde olacağı bu yeni döneme iç denetim mesleğinin ve iç
denetçilerin hızlı bir şekilde hazırlanması ve bu dönüşümü yakalaması sadece
meslek ve meslektaşlar açısından değil, aynı zamanda dünya ekonomisinde hızla
artan risklerin etkili yönetilmesi bakımından da büyük önem taşıyor. İç denetimin
ve iç denetçilerin bu dönüşüme ayak uyduramaması şirketler, kurumlar ve ülkeler
açısından büyük zararlara neden olabilir.
TİDE, sürekli artan üye sayısı ve faaliyetleri, güçlenen kurumsal yapısı, ulusal,
bölgesel ve uluslararası nitelikte yarattığı değerler ile günümüzde iç denetimin
ulusal ve bölgesel referans kaynağı olarak örnek ve öncü bir kurum haline geldi.
Bir çok yeni gelişmeyi ve değişimi öncü bir şekilde meslektaşların ve kurumların
gündemine taşıyarak değişimin önünde yer almayı başardı.
392
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
TİDE’nin bu çevik yapısı ve çabaları iç denetimin büyük bir değişimin
başlangıcında olduğu günümüzde iç denetimin bu değişimi yakalaması ve
geleceğe güçlü bir şekilde yürümesi bakımından büyük önem taşıyor ve umut
veriyor. TİDE bu çabalarıyla uluslararası örgütlere ve diğer ülke enstitülerine
örnek oluyor, ilham veriyor. Bu nedenle TİDE’nin bu çabalarına ve faaliyetlerine
artan bir hızla devam etmesi, bu değişim döneminde gerek ulusal otoriteler, kamu
kurumları, şirketler ve diğer sivil toplum örgütleri ile gerekse de IIA, ECIIA ve
bölgedeki ulusal enstitüler ile ilişkileri ve iletişimi daha da güçlendirmesi,
meslektaşların eğitimi ve sertifikasyonuna daha da önem vererek meslektaşların
bu değişime daha hazırlıklı girmelerine katkı sağlaması, raporlar ve araştırmalar
hazırlayarak kamuoyunu bilinçlendirmesi önem taşıyor.
6. Sonuç
İç denetim bir kurumun faaliyetlerini geliştirmek ve onlara değer katmak amacını
güden bağımsız ve objektif bir güvence ve danışmanlık faaliyetidir. İç denetim,
kurumun risk yönetim, kontrol ve yönetişim süreçlerinin etkililiğini
değerlendirmek ve geliştirmek amacına yönelik sistemli ve disiplinli bir yaklaşım
getirerek kurumun amaçlarına ulaşmasına yardımcı olur.
İç denetim; kurumların iç kontrol, risk yönetimi ve kurumsal yönetim
sistemlerinin geliştirilmesine katkıda bulunur, iş süreçlerin iyileştirilmesini,
kaynakların etkili ve verimli kullanılmasını sağlar, hata, hile ve suistimallerin
önlenmesine yardımcı olur, risklerin neden olabileceği kayıpları azaltır,
kurumların itibarını korur ve hedeflerine ulaşmasına katkı sağlar. İç denetim, tüm
dünyada kabul gören etik kuralları, standartları ve metodolojisi ile her kuruma
katma değer sağlayan bir faaliyettir ve tüm kurumlar için bir ihtiyaçtır.
Dünyada yaşanan küreselleşme, yaşanan krizler, büyük şirketlerin içinde olduğu
skandallar gibi bir dizi gelişme kurumların karşı karşıya olduğu riskleri artırırken
aynı zamanda iç denetimin öneminin de artmasına neden oluyor. Bunun yanı sıra
dünyadaki teknolojik dönüşüm baş döndürücü bir hızla devam ediyor, dünya
dördüncü sanayi devrimini yaşıyor, bu da geleneksel iş yapış modellerinin
değişmesine, yıkıcı inovasyon ile bazı meslekler ve iş alanlarının yok olmasına,
yeni iş modelleri ve mesleklerin ortaya çıkmasına neden oluyor.
393
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Her alanda yaşanan bu hızlı değişim ve artan riskler iç denetime olan ihtiyacı
daha da artırırken aynı zamanda iç denetimin de değişimini zorunlu kılıyor. İç
denetimde veri analizi ve bilgisayar destekli denetim teknolojilerinin kullanımı
artıyor, bu sayede sürekli denetim ve uzaktan denetim uygulamaları genişliyor,
bilgi teknolojileri, siber güvenlik, sosyal medya, strateji, kriz yönetimi gibi
denetim alanları ön plana çıkıyor. Bunlar da iç denetimde sürekli bir değişime
neden oluyor.
Fakat dünyanın yaşadığı hızlı dönüşüm dikkate alındığında bunların henüz yeterli
seviyede olduğunu belirtmek mümkün değil. İç denetim açısından bu hızlı
dönüşümü yakalamak, değişim ve dönüşümün katalizörleri arasında arasında yer
almak için yeni ve bütüncül bir yaklaşıma, iç denetimin küresel bazda kendini
yeniden tasarlamasına ve geleceği temel alarak yeni bir vizyon geliştirmesine
ihtiyaç bulunuyor.
Bu kapsamda dijitalleşme, yapay zeka, robotik süreç otomasyonu ve analitik
teknolojiler ile yeni hizmet alanlarının iç denetim süreçlerine entegrasyonu,
gerçek zamanlı izleme, raporlama ve aksiyon mekanizmalarının geliştirilmesi, iç
denetimin güvence ve danışmanlık fonksiyonlarının yeni teknolojik gelişmeler
dikkate alınarak teknoloji, inovasyon ve gelecek odaklı bir vizyon ile yeniden
tasarlanması, iç denetimin çok daha dinamik, çevik ve esnek bir yapıya
kavuşturulması gerekiyor.
Bunların yanı sıra, iç denetim alanında küresel işbirliğinin daha üst seviyeye
taşınması, iç denetim standartlarının gözden geçirilmesi ve gerekli olması
durumunda değişikliklerin yapılmasına yönelik süreçlerin çok daha hızlı ve etkin
işletilmesi, yeni teknolojiler ve hizmet alanları ile ilgili rehberlerin ve kaynakların
geliştirilmesi, örnek uygulamalar ve bilgi paylaşımı konusunda yeni kanallar
oluşturulması, gelişen teknolojilerin geleneksel eğitim metodlarında neden
olduğu büyük değişim dikkate alınarak iç denetçilerin sertifikasyonu, eğitimi gibi
süreçlerde gelişen teknolojilerin etkili ve verimli şekilde kullanılması, farklı
beceri ve yeteneklere sahip, kendini sürekli yenileyen ve geliştiren, değişimlere
hızla adapte olabilen iç denetçilerin yetişmesini sağlayacak çağdaş eğitim ve
gelişim metodları uygulanması önem taşıyor.
394
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Ancak bu şekilde iç denetimin geleceğini tasarlaması, kendini güncellemesi, yeni
özellikleri ve işlevleriyle değişim ve dönüşüme adapte olarak sürdürülebilir
olması, kabul görmesi ve kurumlar için gelecekte stratejik bir ortak olarak
varlığını güçlendirerek sürdürebilmesi mümkün olabilir görünüyor. Bu
yapılamadığı ve iç denetim bu dönüşümü sağlayamadığı takdirde iç denetimin
işlevinin, iç denetime verilen önem ve değerin azalması riski bulunuyor.
Bu süreçte yaşanacak başarı veya başarısızlık iç denetimin geleceği açısından
belirleyici olacak görünüyor. Bu dönüşümün başarıyla gerçekleştirilmesinde
anahtar rolü olacak kurumlardan birisinin de Türkiye İç Denetim Enstitüsü
(TİDE) olacağını ifade etmek yanlış olmayacak. Türkiye’de TİDE’nin 1995
yılında kurulmasıyla yaygınlaşmaya başlayan modern iç denetim uygulamaları,
çalışmanın ilgili bölümlerinde detaylı olarak açıklandığı şekilde yine TİDE’nin
yürüttüğü çok boyutlu faaliyetler ile hızla gelişti.
TİDE, sürekli artan üye sayısı ve faaliyetleri, güçlenen kurumsal yapısı, ulusal,
bölgesel ve uluslararası nitelikte yarattığı değerler ile günümüzde iç denetimin
ulusal ve bölgesel referans kaynağı olarak örnek ve öncü bir kurum haline geldi.
Bir çok yeni gelişmeyi ve değişimi öncü bir şekilde meslektaşların ve kurumların
gündemine taşıyarak değişimin önünde yer almayı başardı.
TİDE’nin bu çabaları iç denetimin büyük bir değişimin başlangıcında olduğu
günümüzde iç denetimin bu değişimi yakalaması ve geleceğe güçlü bir şekilde
yürümesi bakımından büyük önem taşıyor ve umut veriyor. TİDE bu çabalarıyla
uluslararası örgütlere ve diğer ülke enstitülerine örnek oluyor, ilham veriyor.
Bu nedenle TİDE’nin ulusal birikimlerden küresel değerler yaratmak vizyonuyla
yürüttüğü faaliyetleri ve çabalarına artan bir hızla devam etmesi, günümüzde
yaşanan büyük teknolojik dönüşümü temel alarak kendisini sürekli geliştirmesi,
yenilemesi ve faaliyetlerine bunu yansıtması önem taşıyor. Bu şekilde TİDE, hem
iç denetimin ulusal bazda dönüşümüne liderlik etmeyi sürdürecek, hem de iç
denetimin küresel bazda dönüşümüne katkı sağlayacak önemli kurumlardan
birisisi olmayı başarabilecektir.
395
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Kaynakça
Yurtsever, Gürdoğan (2012); “Meslekte Mükemmelliğin Küresel Paydaşı:
Türkiye İç Denetim Enstitüsü”, Türkiye İç Denetim Enstitüsü Yayınları, No:
4.
Yurtsever, Gürdoğan (2009); “Teftişten İç Denetime Banka Müfettişliği”,
Türkiye Bankalar Birliği, Yayın No: 265, İstanbul.
Yurtsever, Gürdoğan (2015); “İç Denetimin Fonksiyonları ve Katma Değeri”,
Finans Politik&Ekonomik Yorumlar 2015 Cilt: 52 Sayı: 602. s.89-101.
Sawyer, Larry (2016); “Sawyer's İç Denetçiler İçin Rehber”, 6. Versiyon, 3 Cilt,
Yazan: Larry Sawyer, (Çeviren: Çetin Özbek, Editörler: Gürdoğan
Yurtsever, Ali Kamil Uzun), Türkiye İç Denetim Enstitüsü Yayınları No:
10, 1.Baskı, İstanbul.
Özbek, Çetin (2012); “İç Denetim, Kurumsal Yönetim, Risk Yönetimi, İç
Kontrol”, Türkiye İç Denetim Enstitüsü Yayınları, No: 3, İstanbul.
Güredin, Ersin (2000); “Denetim”, Beta Basım Yayım Dağıtım, 10. Bası,
İstanbul.
İç Denetçiler Enstitüsü (The Institute of Internal Auditors-IIA), “İç Denetim
Standartları”, Uluslararası Mesleki Uygulama Çerçevesi (UMUÇ), Çeviri:
Türkiye İç Denetim Enstitüsü (TİDE), http://www.tide.org.tr.
Uzun, Ali Kamil; Yurtsever, Gürdoğan (2009); “Kriz Yönetiminde İç Denetimin
Rolü”, Kriz Yönetimi, Derleyen Haluk Sümer, Helmut Pernsteiner, İstanbul.
Uzun, Ali Kamil (2018), “İç Denetim 3.0”, Turcomoney Dergisi, Ekim 2018,
www.turcomoney.com/ic-denetim-3-0.html.
Uzun, Ali Kamil (1999); “Organizasyonlarda İç Denetim Fonksiyonu ve Önemi”,
Active Bankacılık ve Finans Dergisi, Yıl:1, Sayı:6.
Yurtsever, Gürdoğan (2014), “İç Denetim İşletmeler İçin Hayati Öneme Sahip”,
Turcomoney Dergisi, Mayıs 2014.
Yurtsever, Gürdoğan (2018), “Kamu Denetim Sisteminin Yeniden
Yapılandırılması Gerekiyor”, Turcomoney Dergisi, Aralık 2018,
http://www.turcomoney.com/kamu-denetim-sisteminin-yeniden-
yapilandirilmasi-gerekiyor.html).
Uzun, Ali Kamil; Usluer, Tolga (2017); “İç Denetimde Dönüşüm ve 2017 Yılında
Öne Çıkan Konuların Değerlendirilmesi”, XXXVI. Türkiye Muhasebe
Eğitimi Sempozyumu, 04-05.05.2017.
396
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Uzun, Ali Kamil; Ergüden, Engin (2010): “İç Denetim Mesleğinin Akademik
Eğitimden Beklentileri, Mesleki Akademik Gelişim İçin Öneriler”, XXIX.
Muhasebe Eğitimi Sempozyumu, 21-25 Nisan 2010.
www.tide.org.tr, Türkiye İç Denetim Enstitüsü (TİDE) İnternet Sitesi.
www.theiia.org, Uluslararası İç Denetçiler Ensitüsü (IIA) İnternet Sitesi.
www.eciia.eu, Avrupa İç Denetim Enstitüleri Konfederasyonu (ECIIA) İnternet
Sitesi.
www.icdenetim.net, İç Denetim Portalı.
www.turcomoney.com, Ekonomi&Finans Dergisi Turcomoney İnternet Sitesi.
397
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Z Kuşağının Muhasebe Eğitimi: Muhasebe 4.0
Şafak AĞDENİZ1
Duygu Şengül ÇELİKAY2
ÖZ
Teknolojide meydana gelen gelişmeler gerek kültürel gerek bilimsel anlamda önemli
değişimlere yol açmıştır. Doğdukları andan itibaren internetle, akıllı telefonlarla ve sosyal
medyayla iç içe olan Z kuşağı da kendilerini bu değişimlerin yaşandığı dünyaya
hazırlayacak ve onların dijitalleşmeyle bağlarını güçlendirecek bir eğitim sistemine
ihtiyaç duymaktadır. Bu çalışmada muhasebe eğitiminin geleceği, yaşanan teknolojik
gelişmeler ve Z kuşağının özellikleri dikkate alınarak irdelenmektedir. Disiplinlerarası,
teknolojik gelişmelerin entegre edildiği, finansal analiz ve yorumlama fonksiyonunu ön
plana çıkaran bir eğitim sistemi önerilmektedir.
Anahtar Kelimeler: Muhasebe eğitimi, Z Kuşağı, Teknoloji, Endüstri 4.0
JEL Sınıflandırması:A22, M40, M41
Accounting Education of Z Gen: Accounting 4.0
ABSTRACT
Developments in technology have led to significant changes in both the cultural and the
scientific terms. The Z Generation, which is intertwined with the internet, smart phones
and social media from the moment they are born, needs an education system that will
prepare themselves for the world in which these changes take place and strengthen their
ties with digitalization. In this study, the future of accounting education is examined by
considering technological developments and the characteristics of generation Z. An
educational system is proposed that focuses on interdisciplinary, technological
developments and financial analysis and interpretation.
Key Words: Accounting education, Z Gen, Technology, Industry 4.0
JEL Classification: A22, M40, M41
1Dr., Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, İİBF, İşletme Bölümü, Muhasebe ve Finansman ABD,
agdenizsafak@gmail.com 2 Dr. Öğr. Üyesi, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, İİBF, İşletme Bölümü, Muhasebe ve Finansman ABD,
duygucelikay@gmail.com
398
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
1. Giriş
Yaşadığımız çağda yapay zeka uygulamalarının, cep telefonlarından tüm
hayatınızı kontrol etmenizi sağlayan uygulamaların, iş bulmayı, sosyalleşmeyi,
yeni insanlarla tanışmayı dijital platformlara taşıyan sosyal medya
uygulamalarının her gün bir yenisi piyasaya çıkmaktadır. Ortaya çıkan teknolojik
gelişmelerin tümünü takip etmenin ya da ayak uydurmanın neredeyse imkansız
hale geldiği bu ortamda, bu gelişmelerden önceki dünyayı bilmeyen bir neslin
öncekilerle aynı hayat görüşüne sahip olması da mümkün değildir. Bu bağlamda
Z kuşağı olarak adlandırılan ve teknolojinin içine doğmuş yeni neslin önceki
nesillerden farklı özellikleri vardır. Bu kuşağın eğitim ihtiyacının mevcut
sistemler ile giderilemeyeceğini öne süren görüşlere göre, bu kuşak için
teknolojinin entegre edildiği, görselliğin ön planda olduğu yeni bir eğitim sistemi
tasarlanmalıdır. Bu bağlamda üniversite eğitiminin bu anlayışla güncellenmesi
bir ihtiyaç halini almıştır.
İşlemek zorunda olduğu bilgi her geçen gün artan ve karmaşıklaşan; bunun
yanında hitap ettiği bilgi kullanıcılarının çeşidi ve sayısı farklılık gösteren
muhasebe mesleği de teknolojideki bu değişikliklere adapte olma sürecindedir.
Bu bağlamda muhasebede gelişen teknolojilerin kullanımı ve veriyi işleme
süreçlerinde sürekli olarak yeni uygulamalar ortaya çıkmaktadır. Önümüzdeki
yıllarda yapay zeka ve makinelerin kullanımının artacağı meslekler arasında
muhasebe mesleği ilk on meslek arasında gösterilmektedir.
Bahsedilen teknolojik gelişmelerin yaşanması durumunda, mesleği icra edenlerin
hem bu sistemleri yönetebilecek ve izleyebilecek hem de makinelerin
yapamayacağı işleri yapabilecek yetenek ve donanımlara sahip olması
beklenmektedir. Söz konusu bu yetenek ve donanımlar ise muhasebe eğitimi
müfredatının yeniden şekillendirilmesini gerekli kılmaktadır. Pathway Komisyon
Raporunda belirtildiği üzere muhasebe eğitimini, uygulama ve gerçek dünya ile
ilişkili kılabilmek için muhasebe eğitimcilerinin ve müfredat hazırlayanların
teknoloji ile yakından ilgili olması gerekmektedir (Al-Htaybat ve diğerleri,
2018:335).
Dijitalleşmenin en çok etkileyeceği meslek gruplarından olan muhasebecilik
mesleğinin geleceği ve dijital çağda yetişmekte olan Z kuşağının özellikleri göz
399
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
önüne alınarak muhasebe eğitiminde olması gereken değişikliklere ilişkin görüş
sunmak bu çalışmanın temel konusunu teşkil etmektedir. Bu bağlamda “Z
kuşağının özellikleri ve muhasebe mesleğinin geleceği doğrultusunda nasıl bir
muhasebe eğitimi tasarlanmalıdır?” sorusu cevaplanmaya çalışılacaktır.
Çalışmanın kavramsal çerçeve kısmında dijital dönüşüm, Z kuşağı, muhasebe
mesleğinin geleceğinden ve bunların birbirleriyle olan ilişkisinden kısaca
bahsedilmiştir. Sonraki bölümde bu kavramlar ışığında hazırlanan “Muhasebe 4.0
Eğitimi” olarak isimlendirdiğimiz eğitim modeli tanıtılmıştır. Sonuç bölümünde
ise tasarlanan eğitim modeli, bu modele ihtiyaç ve bunun uygulanabilirliği genel
olarak tartışılmıştır.
2. Kavramsal Çerçeve
Günümüzdeki teknolojik gelişmelere, iş hayatının sürekli güncellenen
beklentilerine cevap verebilecek ve Z kuşağının karakteristik özelliklerine uygun
bir muhasebe eğitiminin tasarlanabilmesi için öncelikle bahsedilen gelişmelerin
anlaşılması, Z kuşağının özelliklerinin ve ihtiyaçlarının ortaya konması gerekir.
Bu bağlamda aşağıda muhasebe eğitiminde dönüşümü gerekli kılan unsurlar
açıklanmıştır.
2.1. Dijitalleşme
Hannover 2011 Fuarında Almanların ortaya attığı “Endüstri 4.0” sanayileşmenin
son evresini tanımlamak için kullanılmaktadır. Bu dönem Almanca literatürde
“Endüstri 4.0”, İngilizce literatürde ise “Endüstriyel İnternet” olarak
adlandırılmaktadır (Özsoylu, 2017:45). Schwab (2016) ise bu devrimi dijital
dönüşüm olarak adlandırmaktadır.
Endüstri 4.0 bilişim, iletişim, internet, otomasyon, veri toplama ve yayma
teknolojilerinin yeni üretim olanakları ile entegrasyonu anlamına gelmektedir
(Banger, 2018:24). Endüstri 4.0 devrimi aşağıda açıklanan üç özelliği ile
vurgulanmaktadır (Fırat ve Fırat, 2017: 213):
Hız: Bu devrim öncekilerin tersine doğrusal olmayıp, üstel bir hızla
gelmektedir. Çok yönlü küresel dünyanın, yeni teknolojilerin sürekli
daha yeni ve daha üstün yetenekli teknolojileri üretmesi ile ilgilidir.
400
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Genişlik ve Derinlik: Bu devrim dijital teknolojiler alt yapısı üzerine
inşa edilmekte, iş dünyasında, toplumun diğer kesimlerinde, bireylerde
benzeri görülmemiş paradigmalar ile ilerlemekte ve hızlı teknolojik
değişimler ve donanımlar geliştirmektedir. Bu sebeple kuşaklar arası
farklar her zamankinden daha fazla açılmaktadır.
Sistem Etkisi: Endüstri 4.0 devrimi, tüm yönetim bilişim sistemleri
yanında her şeyin her şeye bağlantılı olabildiği bir ağ sistemi üzerinden
gelişirken, dünyada koskocaman sistemlerin, bütünleşik bir
dönüşümünü kapsamaktadır.
Endüstri 4.0 büyük veri, nesnelerin interneti, 3 boyutlu yazıcılar, arttırılmış
gerçeklik gibi birçok bileşenden meydana gelmektedir. Endüstri 4.0’ın temel
bileşenleri Şekil 1’de verilmiştir.
Şekil 1. Endüstri 4.0’ın Bileşenleri
Endüstri 4.0
Büyük veri ve analizi
Bulut Teknolojileri
3 Boyutlu Yazıcılar
Akıllı Robotlar
Simulasyon
Arttırılmış Gerçeklik
Siber Güvenlik
Nesnelerin İnterneti
401
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Endüstri 4.0 birçok farklı alanın birbiri ile entegre bir şekilde çalıştığı bir
sistemdir. Endüstri 4.0’ın tanımı ve bileşenleri göz önüne alındığında bu çağa
dijital devrim denmesinin sebebi daha net anlaşılmaktadır.
3D yazıcılar, blockchain, bulut bilişim, şeylerin interneti, servilerin interneti,
sosyal medya, arttırılmış gerçeklik, yapay zeka gibi teknolojiler sağlıktan,
pazarlamaya, eğitimden güvenliğe birçok alanda kendini göstermektedir. Dijital
dönüşümün ana unsurları aşağıda verilmiştir (Acungil, 2018:49-52)
Bilgisayarlaşma,
Büyük veri,
Bulut bilişim,
Nesnelerin interneti,
Makine öğrenmesi,
Yıkıcı teknolojiler,
Sosyal ağlar,
Endüstri 4.0.
Görüldüğü üzere dijitalleşme, Endüstri 4.0’ı da içine alan daha geniş bir
kavramdır. Bu nedenle Endüstri 4.0’ın bileşenleri aynı zamanda dijitalleşmenin
de birer unsuru olmaktadır. Dijitalleşmenin giderek bir zorunluluk haline geldiği
günümüzde bilim, sağlık, eğitim, iş dünyası gibi tüm alanlarda önemli gelişmeler
yaşanmaktadır.
2.2. Z Kuşağı
Kuşak veya jenerasyon kelimesi “yaklaşık olarak aynı yıllarda doğmuş, aynı
çağın şartlarını, dolayısıyla birbirine benzer sıkıntıları, kaderleri paylaşmış,
benzer ödevlerle yükümlü olmuş kişilerin topluluğu” olarak tanımlanmaktadır
(Güncel Türkçe Sözlük). Tanımdan da anlaşılacağı gibi bireylerin aynı kuşakta
yer alması için doğum yıllarının 20 – 25 yıl gibi net bir zaman aralığında olmasına
gerek olmayıp içinde bulundukları şartların benzer özellikler göstermesi daha
önemlidir. Başka bir ifadeyle bir kuşak, içinde büyüdükleri toplumu değiştiren
ortak olaylarla yakınlaşmış bir grup insan olarak tanımlanmaktadır. Bu olaylar
genellikle sosyal, ekonomik, politik veya teknolojik değişimlerin bir birleşimi
olup; değişimler yaşam için ortak bir tutum ve beklenti setine zemin
hazırlamaktadır. Bir kuşağın ne zaman biteceğini ve diğerinin ne zaman
başlayacağını ya da bir kuşaktan diğerine geçmek için ne kadar değişikliğin
402
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
gerekli olduğunu tahmin etmek mümkün değildir. (Earnst and Young, 2015:3).
İnsanları yaşadıkları dönemlere göre sınıflandırma ihtiyacı 20. Yüzyılın
başlarında çıkmış olup literatürde yer alan kuşaklar Tablo 1’deki gibidir.
Tablo 1. Literatürde Yer Alan Kuşaklar ve Doğum Yılları
KUŞAK DOĞUM YILLARI
DEPRESYON DÖNEMİ 1912 - 1921
II. DÜNYA SAVAŞI 1922 - 1927
SAVAŞ SONRASI DÖNEMİ 1928-1945
BABY BOOMERS 1946-1954
BOOMERS II 1955-1965
X KUŞAĞI 1966-1976
Y KUŞAĞI 1977-1994
Z KUŞAĞI 1995-2010
ALFA KUŞAĞI 2010 - Kaynak: http://socialmarketing.org/archives/generations-xy-z-and-the-others/
Her bir kuşağın kendi içinde kendine has özellikleri, dünya görüşü, ihtiyaçları
bulunmakla birlikte kuşkusuz belirtilen zaman aralıklarında doğan insanların
tümüyle birbirine benzemesi söz konusu değildir. Bir insanın hayata bakışında
yaşanılan coğrafya, maddi olanaklar, aile yapısı, genetik özellikler gibi temel
faktörler etkin olmakla beraber, özellikle küreselleşmeyle beraber aynı kuşağın
insanlarının ortak özelliklerinin de giderek arttığını söylemek mümkündür.
Tablo 1’de de belirtildiği gibi 1995 ve 2010 yılları arasında doğan bireyler Z
kuşağı olarak sınıflandırılmaktadır. 2020 yılında küresel işgücünün %24’ünü Z
kuşağının oluşturacağı öngörülmektedir. Türkiye açısından ise Nüfus ve
Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü 2016 verilerine göre Z kuşağı olarak
nitelendirebileceğimiz yaklaşık 21.193.000 kişi bulunmaktadır. Ülkemizdeki
toplam nüfusun yaklaşık %27’sini oluşturan Z kuşağı dünyada olduğu gibi
ülkemiz açısından da mevcut en kalabalık kuşaktır. Bu kuşağın büyük bir kısmı
halen okul çağında olmakla birlikte ilk yıllarda doğmuş olanlar çalışma hayatına
atılmışlardır.
Özellikle X ve Y kuşakları dijital cihazların, anlık bağlantıların ve sosyal
medyanın tanıtımına ve yükselişine tanık olmuşken, Z kuşağı bireyler
403
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
doğduklarından ya da çok küçük yaşlardan itibaren internetle ve yaygınlaşmış
dijital teknolojilerle tanıştıkları için diğer kuşaklardan ayrılmaktadırlar. Bu
özelliklerinden dolayı “dijital yerliler (digital natives)” olarak adlandırılan bu
kuşak, internetin olmadığı bir hayat hakkında fikir sahibi değildir. İnternet ve
teknolojik araçlar (tablet, akıllı telefon, akıllı saatler ve laptoplar) bu kuşak için
bir araç değil hayatın vazgeçilmez ve doğal bir parçasıdır. Öyle ki yapılan bir
araştırmada Z kuşağının yüzde 40'ı bulundukları ortamda Wi-Fi'nin çalışmasının
tuvaletin çalışmasından daha önemli olduğunu söylemektedir (Jenkins, 2017).
Z kuşağının hayat tarzını ve dünyaya bakış açısını değiştiren bir başka önemli
olay da 2008 yılındaki küresel mali krizdir. Kriz, Z kuşağı çocuk yaştayken
gerçekleşmiştir. Yapılan çalışmalara göre bu krizin etkileri yüzünden Z kuşağı
bireyler, iş hayatına atıldıklarında işlerine ve finansal güvenliklerine daha fazla
değer vermektedirler (Tomlinson, 2018). Hali hazırda çalışan Z kuşağı
temsilcilerinin, ofis dışında çalışmayı tercih eden X ve Y kuşaklarının aksine
düzenli olarak ofise gelmekten memnun olmaları ve dikkat dağınıklığı olmadan
işletmeyle ilgili belirlenmiş rollerinin olmasını istemeleri de bu krizin kuşak
üzerindeki etkilerinin bir yansıması olarak nitelendirilebilir (Tomlison, 2018).
2019 yılında yayınlanan Türkiye’de 2000’li yıllarda doğmuş lise öğrencileriyle
yapılan bir çalışmanın sonucu da bu tespiti destekler niteliktedir. Çalışmanın
sonuçları, ankete katılanların rekabet isteyen girişimciliğe yönelik mesleklere ilgi
duymadığını ortaya koymaktadır. Katılımcıların %43’ü devlet memuru olmak,
%23’ü özel sektörde çalışmak, %18’i aile mesleğini sürdürmek, %6’sı ise kendi
işlerini kurmak istediklerini ifade etmiştir. Bu durum ülkemizdeki Z kuşağının
dijital yenilikleri ve gelişmeleri yaratan kesim olmak yerine finansal açıdan
istikrarlı bir hayat sürerek dijitalleşmeyi kişisel yararları için kullanmak
istediklerini göstermektedir.
2. Dijitalleşme, Z Kuşağı ve Muhasebe Mesleği
Bahsedildiği gibi dijital dönüşümde yaşanan gelişmeler ve Z kuşağının bu
dijitalleşme sürecindeki beklentileri mevcut mesleklere olan bakış açısını de
değiştirmiştir. Dünya Ekonomik Forumu tarafından yayınlanan Geleceğin İşleri
Raporuna göre teknolojiden en etkilenecek mesleklerden bazıları Tablo 2’de
verilmiştir.
404
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Tablo 2. Mesleklerin Geleceği
Devam Edecek Meslekler Yeni Meslekler Talebin Azalacağı
Meslekler
Direktörler ve yöneticiler Veri bilimcileri Veri giriş elemanları
İnsan kaynakları uzmanları Yapay zeka ve makine
öğrenmesi uzmanları Muhasebe, defter
tutma memurları
Finans ve yatırım
danışmanlığı
Büyük veri uzmanları Sekreterler
Risk yönetimi uzmanları Bilgi teknolojileri
hizmetleri
Montaj ve fabrika işçileri
Bilgi güvenliği analistleri E-Ticaret ve sosyal medya
uzmanları Muhasebeciler ve
denetçiler
Üniversite ve yüksek
eğitim kurumlarında
öğretmenlik
Robotik uzmanları ve
mühendisleri
Müşteri hizmetleri
çalışanları
Tedarik zinciri ve lojistik
uzmanlığı
Eğitim ve gelişim
uzmanları Finansal analistler
Kaynak: World Economic Forum, 2018:9
Tablo 2’de verildiği üzere muhasebe mesleği yaşanan teknolojik gelişmelerin
etkilediği mesleklerden biridir. Özellikle bugün insan beyni ile yapılan muhasebe
faaliyetlerinin büyük bir kısmının çok yakın gelecekte makineler tarafından
yapılacağı öngörülmektedir. Bununla birlikte, üretim süreçleri, ürün yapıları,
üretim yöntemleri gibi birçok alanının değişmesi, işletmenin dili olan muhasebe
ve muhasebe uygulamalarını ve farklı bilgi kullanıcılarının muhasebeden
beklentilerini de etkilemektedir. Yaşanan teknolojik gelişmelerin muhasebe
üzerine olası etkilerine bazı örnekler aşağıda verilmiştir.
RFID teknolojisinin kullanımı ile stok maliyet hesaplama yöntemleri
olan LIFO, FIFO gibi yöntemler yerini gerçek zamanlı maliyet bilgilerine
bırakmaktadır.
3D yazıcıların giderek yaygınlaşması maliyet muhasebesinde direkt
işçilik, direkt hammadde ve genel üretim giderlerinin yeniden
düşünülmesini gerektirmektedir.
Yapay zeka ve şeylerin interneti ile sürekli denetim yapılarak verilecek
güvence kapsamı arttırılmaktadır.
Droneler birer denetim aracı olarak kullanılmakta böyle birçok denetim
fiziki olarak orada bulunmadan gerçekleştirilebilmektedir.
405
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Bulut teknolojisi muhasebecilere kurumsal bilgilere uzaktan erişim
sağlamakta ve uygun bir muhasebe yazılımı kullanılmasıyla kayıt
yapabilme imkânı vermektedir (Al-Htaybat ve diğerleri, 2018:337).
Yapay zeka teknolojileri ile birlikte gerçek zamanlı finansal raporlama
yapabilmek mümkün hale gelmektedir.
Sayılan bu değişiklikler neticesinde muhasebenin değişik disiplinlerle bir arada
çalışarak daha çok finansal raporlama, analiz ve yorumlama fonksiyonuna
odaklanması gerekmektedir.
Bu değişimleri en çok etkileyen ve bunlarda en çok etkilenen Z kuşağının da
muhasebe mesleğinin geleceğine yönelik beklentileri mevcuttur. 2018 yılında
IFAC tarafından G20 ülkelerindeki Z kuşağı bireyleri üzerinde yapılan
araştırmaya göre; katılımcılar, dijital ve teknolojik gelişmelerin muhasebe
alanındaki iş fırsatlarını nasıl etkileyeceği konusunda farklı fikirlere sahiptirler.
%33’lük kısım insanların işini kaybedeceğini, %38’lik kısım yeni mesleklerin
ortaya çıkacağını, %37’lik kısım ise bu alandaki mesleklerin daha ilginç bir hale
geleceğini düşünmektedir. Anket katılanların muhasebe mesleğine bakış açıları
da olumlu olarak nitelendirilebilir. Katılanların %73’ü muhasebe alanında bir
kariyer yapmaya açıktır ve beşte biri (% 21) muhasebecilik mesleğinde kariyer
yapmaya karar vermişlerdir. Görüldüğü gibi yaşanan dijital değişimler, iş
hayatındaki gereklilik, Z kuşağının ihtiyaçları ve alışkanlıkları doğrultusunda
muhasebe eğitiminde güncelleme bir ihtiyaç halini almıştır.
3. Muhasebe 4.0 Eğitimi
Gerek muhasebe mühendisliği, finansal veri uzmanlığı, finansal raporlama
uzmanlığı, denetim mühendisliği gibi disiplinler arası eğitim gerektiren
uzmanlıkların ortaya çıkması gerekse Z kuşağının eğitim anlayışının önceki
kuşaklardan farklı olarak teknolojinin entegre edildiği öğrenme ortamlarına
yönelik beklentileri muhasebe eğitiminde reformu bir anlamda zorunlu hale
getirtmektedir. Yeni muhasebe eğitiminin farklı disiplinler ile birleştirilerek,
teknoloji ile etkileşimli bir şekilde yapılması öğrencilerin ve işverenlerin
taleplerini karşılayabilecek duruma gelecektir. Muhasebe mesleği ve muhasebe
eğitiminin zaman içerisindeki değişimi Şekil 2’de verilmektedir.
406
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Şekil 2:Muhasebe Mesleği ve Muhasebe Eğitimi Devrimi
Günümüzün muhasebe eğitimi olarak tasarlanan muhasebe 4.0 veri bilimi,
kodlama gibi farklı disiplinlerle etkileşim içinde olan, var olan ve yeni ortaya
çıkan teknolojilerin etkin bir şekilde kullanıldığı, yaşanan değişimlerin eğitim
sistemine hızlı bir şekilde entegre edildiği bir eğitim sistemidir. Muhasebenin
günümüzdeki temel fonksiyonu olan yorumlama ve analiz muhasebe 4.0
eğitiminin odak noktasından biri olmaktadır. Bu duruma binaen, muhasebe 4.0
eğitiminde yapay zeka, büyük veri, veri analitiği gibi derslerin eğitim müfredatına
entegre edilmesi gerekmektedir.
İstihdam edilebilirlik eğitimde önemli bir karar verebilme unsurudur (Stoner ve
Milner, 2010). Jackling ve De Lange (2009) yapmış oldukları çalışmada mezun
üniversite öğrencilerinin yetenekleri ile işverenler tarafından aranan yeteneklerin
karşılanamadığını belirtmişlerdir. Muhasebe 4.0 eğitimi alan bir öğrenci
muhasebe mühendisi, finansal veri uzmanı, finansal raporlama uzmanı gibi yeni
görev tanımlarında iş bulabileceklerdir. Söz konusu büyük veri, veri analitiği ve
yapay zeka gibi teknolojilerin muhasebe eğitimi müfredatına entegrasyonu için
Dzuranin ve diğerleri (2018) üç yöntem önermişlerdir. Bu yöntemler:
Odaklanmış yaklaşım (Focused approach): Bu yaklaşımda, büyük veri, veri
analizi ve yapay zeka dersleri ayrı olarak verilmektedir.
Entegre edilmiş yaklaşım (Integrated approach): Bu yaklaşımda mevcut
muhasebe derslerine büyük veri, veri analizi ve yapay zekanın dahil edilmesi
önerilmektedir. Örneğin IDEA, ACL, Tableu gibi yazılım programları
kullanılarak gerçek hayatta kullanımları gösterilebilir.
Hibrid yaklaşım (Hybrid approach) : Hem odaklanmış hem de entegre
edilmiş yaklaşımın bir arada uygulanmasıdır. Bu yaklaşımda söz konusu
teknolojik gelişmeler ayrı birer ders olarak verilmekle birlikte aynı zamanda
bu teknolojilerin muhasebe alanında uygulamaları muhasebe dersleri ile
birlikte verilir.
Muhasebe 1.0
Tahta, hesap makinesi,kayıt tutma fonksiyonu, muhasebeci
Muhasebe 2.0
Excel, bilgisayarlar, kayıt tutma fonksiyonu, muhasebeci
Muhasebe 3.0
Bilgisayarlar, paket programlar, finansal raporlama, SMMM, YMM
Muhasebe 4.0
Yapay Zeka teknolojileri, büyük veri, veri analizi, kodlama, analiz ve yorumlama fonksiyonu
Muhasebe Mühendisi, Finansal Veri Uzmanı
407
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Bahsedilen yöntemlerden hangisinin seçileceği gerek alt yapıya gerekse öğretim
üyelerinin yeterliliklerine göre belirlenmelidir.
Muhasebe 4.0 eğitimi ile iş hayatının taleplerini karşılayabilecek nitelikte öğrenci
mezun edebileceği öngörülmektedir. Association to Advance Collegiate Schools
of Business (AACSB) akreditasyon standardı 5’de de var olan ve yeni ortaya
çıkan teknolojilerin muhasebe eğitim müfredatına dahil edilmesi gerektiği
belirtilmektedir (AACSB, 2018). Söz konusu teknolojileri muhasebe eğitimine
entegre eden üniversitelerden bazıları Tablo 3’te verilmiştir.
Tablo 3. Üniversiteler ve Muhasebe Dersleri
Üniversite Ders Adı
The University of Sydney Data Analytics for Accounting (ACCT3015)
Australian National Universtiy Accounting Analytics (BUSN7051)
Auckland University of Technology Accounting Systems and Technology (ACCT503)
Bu çalışma kapsamında tasarlanan muhasebe 4.0 eğitiminin altyapısı Şekil 3’te
verilmektedir. Şekilde yer alan unsurlar aşağıda başlıklar halinde açıklanmıştır.
Şekil 3: Muhasebe 4.0 Eğitimi Altyapısı
3.1. Muhasebe Teorisi
Muhasebe teorisi muhasebe 4.0’ın temel unsurudur. Hangi eğitim metodu tercih
edilirse edilsin muhasebenin tanımı, hesap kavramı, hesapların işleyişi, tutulan
defterler, mali tablolar, dönem içi ve dönem sonu işlemleri, bilanço ilkeleri, gelir
tablosu ilkelerinin temel olarak öğretilmesi gereklidir. Nitekim Al-Htaybat ve
diğerleri (2018) tarafından yapılan çalışmada da bu geleneksel muhasebe
Muhasebe Teorisi
Büyük Veri ve Veri Analitiği
Yapay Zeka Teknolojileri
408
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
teorisinin öğretilmesi desteklenmektedir. Söz konusu bu dersler anlatılırken
görselleştirme araçları kullanılarak öğrencilerin dikkat düzeyleri arttırılabilir.
3.2. Büyük Veri ve Veri Analitiği
Yeterli teori eğitiminden sonra muhasebe meslek mensuplarının karşılaşacakları
veri yığınını gerek kaydedebilmek gerek raporlayabilmek gerekse analiz
edebilmek için büyük veri ve veri analitiği hakkında bilgi sahibi olmaları
gerekmektedir.
Büyük veri literatürde çeşitli özellikleri ile tanımlanmaktadır. Ancak büyük veri
en sık 3 özelliği ile vurgulanmaktadır.
Hacim (Volume): Verinin boyutunu ifade etmektedir. Muhasebe açısından
bakıldığında günümüzde sadece finansal tablolar ile sınırlı olmayan finansal
raporlar verinin hacmi alanında verilebilecek bir örnektir.
Hız (Velocity): Verinin hızını ifade etmektedir. Örneğin muhasebe, denetim
ve finansal raporlama alanında gerçek zamanlı veri kullanımı önemli bir hale
gelmektedir.
Çeşitlilik (Variety): Veri türünün farklılığını ifade etmektedir. Büyük veri
yapısal, yapısal olmayan ve yarı yapısal verilerden meydana gelmektedir.
Finansal raporlar veri çeşitliliğine verilebilecek en iyi örneklerdendir. Çünkü
bir finansal rapor yapısal olan finansal tablolardan ve yapısal olmayan resim,
tablo ve metin verilerden oluşmaktadır.
Muhasebe alanında büyük veri denildiğinde aşağıdaki muhasebe bilgileri örnek
olarak verilebilir:
Satış bilgileri,
Stoklar,
Yevmiye kayıtları,
Çalışma sermayesi,
Finansal raporlar (finansal tablolar, faaliyet raporları, sürdürülebilirlik
raporları, entegre rapor vb.)
Sosyal medya.
409
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Yukarıda bahsedildiği gibi muhasebenin geleceğinin artık analiz etme ve
yorumlama fonksiyonları ilerlediği yapılan çalışmalarda ele alınmaktadır. Bu
nedenle veri ve veri analizi geleceğin muhasebecileri için önemli bir yetenek
olarak karşımıza çıkmaktadır. Büyük veri analiz yöntemlerinin muhasebe
müfredatına entegre edilmesi ile birlikte finansal raporlama analizi de öğretilmiş
olacaktır. Finansal tablolar analizi dersi ile birlikte finansal raporlama analizi
dersi muhasebede veri analizi konusunda birbirini tamamlamış olacaktır.
Büyük veri konusunda muhasebe eğitimi kapsamında değinilmesi gereken bir
diğer husus ise verinin taşıdığı değerdir. Veri, birçok kaynakta yeni yüzyılın
petrolü olarak tanımlanmaktadır. Dolayısıyla işletmelerin sahip olduğu veri
işletmeler için önemli bir varlık kalemidir. Yapılan bir araştırmaya göre (ACCA,
2013) büyük işletmelerin %20’sinin veriyi bilançolarında varlık olarak
gösterdikleri tespit edilmiştir. İşletme değerinin doğru bir şekilde
belirlenebilmesi için bu varlık kaleminin değerinin doğru tespit edilmesi önemli
bir husustur. Burada yine büyük veri analizi devreye girmektedir.
3.3. Yapay Zeka Teknolojileri
Yapay zeka, doğal insan zekasını taklit etmeye çalışan bir bilim dalıdır. Yapay
zeka ile makinelere insan benzeri bilişsel bir zekanın yetenekleri sağlanmaya
çalışılmaktadır (Gürsakal, 2018:58). Yapay zeka, muhasebe mesleğinin yakın
geleceğini şekillendirecek en önemli teknolojik gelişmelerden biridir.
Yapay zeka ile çok yakın bir gelecekte muhasebenin ilk üç fonksiyonu –
kaydetme, sınıflandırma, özetleme ve raporlama- tamamen insandan bağımsız
yerine getirilebilecektir. Günümüzde yapay zeka sadece genel muhasebe alanında
değil, denetim, vergi, yönetim muhasebesi alanında da önemli uygulama
alanlarına sahiptir. Yapay zeka teknolojilerinden bazıları aşağıda verilmiştir:
Doğal dil işleme,
Makine öğrenmesi,
Derin öğrenme,
Metin madenciliği.
Doğal dil işleme, doğal dillerin kurallı yapısının çözümlenerek anlaşılması veya
yeniden üretilmesini amaçlamaktadır (Oğuzlar, 2011:13). Makine öğrenmesi,
sistemin geçmişteki deneyimlerinden elde edilen öğrenmeleri kullanarak bir
410
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
model oluşturmasına ve gelecekte karşılaşacağı durumlar karşısında bir tahminde
bulunmasını sağlayan yapay zeka alanıdır (Bilgin, 2018:13). Derin öğrenme ise
makine öğrenmesinin bir alt dalı olup yapısal olmayan veri analizinde
kullanılmaktadır.
Metinleri sayılara dönüştürme teknolojileri (Miner ve diğerleri, 2012:30) olarak
adlandırılan metin madenciliği yarı yapısal ve yapısal olmayan metin verisini
kullanarak bunlardan faydalı bilgiler üreten bir analiz yöntemidir. Söz konusu bu
teknolojiler son yıllarda muhasebe ve denetim alanında sıklıkla kullanılmaya
başlamıştır. Hileli finansal raporlama, hileli işlem tespiti, piyasa değeri tahmini,
finansal raporlama analizi yapay zeka teknolojilerinin kullanıldığı alanlara örnek
olarak verilebilir.
Muhasebenin yorumlama ve analiz fonksiyonunun ön plana çıkması ve diğer
fonksiyonlarının yapay zeka tarafından yerine getirilmesi nedeniyle verilecek
muhasebe eğitiminde yapay zekanın da yer alması gerekmektedir. Yapay zekanın
muhasebe eğitimi müfredatına dahil edilmesinin en önemli nedeni öğrencilerin
profesyonel iş hayatına hazırlanmalarını sağlamaktır (Baldwin-Morgan
1995:222).
3.4. Z Kuşağı ve Muhasebe 4.0
Çalışma kapsamında oluşturulan Muhasebe 4.0 eğitim şemasının başarıyla
uygulanabilmesi için bahsedilen müfredat oluşturulurken Z kuşağının özellikleri
ve ihtiyaçlarının da göz önünde bulundurulması gerekir.
Z kuşağı hiç zorlanmadan mevcut teknolojiye ve yeni gelişmelere uyum
sağlayabilmektedir. Hayatlarının her alanında teknoloji vardır ve ondan ayrı bir
dünya düşünememektedirler. Bunu bir bağımlılık olarak değil hayatın olması
gereken unsurları olarak görmektedirler (Çamsarı (2015), Akt. Kavalcı ve Ünal,
2016). Oysa günümüzde pek çok muhasebe dersinde teknoloji kullanımı ders
anlatmaya yardımcı projeksiyon cihazlarından öteye gidememekte, teknoloji
dersin ayrılmaz bir parçası olmaktan uzaktadır. Herhangi bir sebeple dikkati
dağılan öğrenciler hemen cep telefonlarından sosyal medya hesaplarını kontrol
etmekte, mesajlaşmakta ya da kendilerine daha ilginç gelen konuları
incelemektedirler. Özellikle teknoloji kullanımı konusunda bağımlı hale gelmiş
411
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
olanlar dersi ne kadar dikkat çekici bulurlarsa bulsunlar adeta dürtülerine yenik
düşerek telefonlarını kontrol etme ihtiyacı hissetmekte ve dersten
kopmaktadırlar. Bu durum derslerin merkezinde teknoloji olacak şekilde
güncellenmesini adeta zorunlu kılmaktadır (Leibler, 2018).
Bu bağlamda bahsedilen konuların uygulamalı olarak ve videolarla anlatılması,
iş hayatından gerçek örneklerle desteklenmesi, dersin öğrenciyle interaktif bir
şekilde işlenmesi öğrencilerin derse ilgilisini artıracaktır. Derslerde etkileşimli
tahtaların kullanılması bile öğrenciler için dikkat çekici bir unsur olabilecektir.
Odaklanma süresi oldukça düşük olan bu kuşak için gerekirse “derste teknoloji
arası” denilen aralar verilerek cep telefonlarına bakma izni verilmesi bir
seçenektir (Lohman ve College, 2016). Bununla birlikte görsel zekası diğer
kuşaklardan daha fazla gelişmiş olan bu kuşak için Endüstri 4.0’ın temel
bileşenlerinden arttırılmış gerçeklik gibi araçlarla görselleştirmenin kullanımını
önemli bir eğitim metodu olarak karşımıza çıkartmaktadır. İşletmelerin finansal
raporları, işletmelere ilişkin performans göstergeleri, dijital ortamda yapılan
kayıtlar görselleştirilerek öğrencilerle gerçek veriler üzerinden eğitim yapılabilir.
Yakın tarihli bir Pew Araştırma Merkezi anketi, ABD’deki gençlerin büyük bir
kısmının YouTube’u diğer sosyal medya platformlarından daha sık kullandığını
belirtmektedir (Anderson ve Jiang, 2018). Z kuşağı bir konunun görsel olarak
açıklamasını izlerken anlamanın daha kolay olduğunu; konuyu anlamadıklarında
videoyu duraklatabilmelerinin ve geri sarabilmelerinin öğrenme konusunda
yardımcı olduğunu düşünmektedirler. Bu bilgiler göz önüne alınarak öğrencilerin
45 dakika aralıksız ders dinlemesini beklemek yerine çevrimiçi eğitimlere ağırlık
verilmesi ve Muhasebe 4.0 temelli online kursların açılması eğitimin çıktılarını
olumlu yönde etkileyebilir. Ancak sadece teorik anlatımların yer aldığı video,
görsel ya da farklı tekniklerle desteklenmeyen çevrimiçi eğitimlerin ekstra bir
katkısı olmayacaktır. Zira yapılan çalışmalar bu metotlarla hazırlanmış online
kurslara başlayanların büyük bir kısmının bu kursları tamamlamadığını
göstermektedir.
İnternette karşılarına çıkan reklamların bile kişiselleştirilmiş olduğu bir kuşak
için eğitim materyallerinin de kişiselleştirilmesi önemli bir seçenektir. Bu
kapsamda çözdükleri testlerdeki başarılarına göre, hangi konulara geri dönmeleri
412
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
gerektiğine yönelik önerilerde bulunan çevirimçi değerlendirmeler, verilen
örneklerdeki isimleri ve şirketleri internet aramalarına göre şekillendiren
uygulamalar dikkat çekici eğitim materyalleri olabilir.
4. Sonuç ve Öneriler
Günümüzde yaşanan dijital dönüşüm, yaşam, sağlık, güvenlik, eğitim gibi birçok
alanı derinden etkilemektedir. Öyle ki Sinan ve Acungil (2018) dijital dönüşümü
insanlık tarihinde yaşanan yazının icadı, yerleşik hayata geçiş gibi önemli
devrimlerden biri olarak görmektedir. Yaşanan bu devrimin diğer devrimlerden
en önemli farkı ise çok hızlı gerçekleşmesidir. Bu çalışmada yaşanan dijital
dönüşümün muhasebe mesleğine ve öğrencilerine etkileri ele alınarak nasıl bir
muhasebe eğitimi verilmelidir sorusuna cevap aranmaya çalışılmaktadır.
Günümüzde muhasebenin kaydetme, sınıflandırma, özetleme ve raporlama
fonksiyonlarının insan beynine bağımlı olmaksızın makineler tarafından daha
hızlı ve daha az hata ile yerine getirilebilmesiyle, muhasebe mesleğini icra
edenlerin yeni arayışlar içinde olması ve söz konusu teknolojilerle muhasebe
mesleğini bütünleştirerek ilgililerin talep ettikleri faydalı bilgiyi sağlaması
gerekmektedir. Bu yeni dönemde muhasebenin analiz etme ve yorumlama
fonksiyonunun öne çıkması beklenmektedir.
Yeni çağda muhasebe mesleği ve Z kuşağının özelliklerinin ele alınarak
muhasebe eğitiminin çağın gereksinimlerini karşılayabilecek şekilde revize
edilmesi gerektiği değerlendirilmektedir. Çalışmada önerilen Muhasebe 4.0
eğitimi disiplinlerarası bir yaklaşımla yeni ve var olan teknolojilerin ders
müfredatlarına entegre edilerek, yetiştirilecek öğrencilerin Endüstri 4.0 ile
şekillenmeye başlayan iş hayatının beklentilerini karşılayabilmelerini sağlayacak
bir müfredat önermektedir. Bu kapsamda muhasebe eğitimi için aşağıdaki
önerilerde bulunulmaktadır:
Yapay zeka ve muhasebe uygulamalarının muhasebe eğitimi müfredatına
dahil edilmesi,
Makine öğrenmesi, derin öğrenme gibi yapay zekanın alt dallarının
muhasebe eğitimi müfredatında ele alınması,
Büyük veri ve büyük veri analizinin muhasebe eğitimi müfredatına dahil
edilmesi,
413
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Z kuşağının önemli bir özelliği olan görsel zekalarının daha yüksek olması
nedeniyle derslerde veri görselleştirme araçlarının kullanılması,
Gerçek işletme verilerinin derslerde kullanılması,
En az bir kodlama dilinin öğretilmesi,
Finansal tablolar analizinin ders kapsamının finansal raporlama analizi
şeklinde işlenmesi böylelikle, faaliyet raporları, sürdürülebilirlik raporları ve
entegre raporların da ele alınarak analizinin gerçekleştirilmesi,
Derslerde video, artırılmış gerçeklik gibi eğitim metotlarının ve dijital kitap,
cep telefonu aplikasyonu gibi öğrenme araçlarının kullanılması,
Ayrıca kurumsal yönetim, kurumsal risk yönetimi, sürekli denetim gibi
muhasebe alanında yaşanan gelişmelerin de eğitim sistemine dahil edilerek
öğrenciye aktarılması.
Bu çalışma kapsamında Muhasebe 4.0 eğitimi adlı hem teknolojik gelişmelere
hem de yeni neslin özelliklerine göre şekillenmiş bir muhasebe eğitim müfredatı
önerisi sunulmuştur. Çalışmanın teorik bir önerme şeklinde olup herhangi saha
çalışması yapılmamış olması en önemli kısıtıdır. Ayrıca çalışmada lisans
eğitimine yönelik öneriler verilerek lisansüstü eğitime değinilmemiş olması da
bir kısıttır. Bundaki sonraki çalışmalarda öğretim üyelerinin ve öğrencilerin
görüşleri göz önüne alınarak söz konusu teknolojilerin muhasebe eğitim
müfredatına ne şekilde adapte edilebileceğine ilişkin ampirik çalışmalar
yapılması, önerilen modelin geliştirilerek uygulanabilirliğini artıracaktır.
Kaynakça
AACSB (2018). 2018 Eligibility Procedures and Accreditation Standards for
Accounting Accreditation. https://www.aacsb.edu/accreditation/standards/
accounting.(Erişim:20.11.2018).
ACCA (2013). Big Data: Its Power and Perils. https://www.accaglobal
.com/bigdata. (Erişim:19.11.2018).
Acungil, M. (2018). 24 Soruda Dijital Dönüşüm. İstanbul: Tuti Kitap
Al-Htaybat, K., Alberti-Alhtaybat, L.V. ve Alhatabat, Z. (2018). Educating
Digital Natives for the Future: Accounting Educators’ Evaluation of the
Accounting Curriculum. Accounting Education, 27(4), 333-357.
414
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Anderson M. ve Jiang, J. Teens, Social Media & Technology 2018.
http://www.pewinternet.org/2018/05/31/teens-social-media-technology-
2018/ (Erişim:10.01.2019).
Baldwin-Morgan, A. (1995). Integrating Artificial Intelligence into the
Accounting Curriculum. Accounting Education, 4(3), 217-229.
Banger, G. (2018). Endüstri 4.0 Ekstra. Eskişehir: Dorlion Yayınları.
Bilgin, M. (2018). Veri Biliminde Makine Öğrenmesi. Ed.Atınç Yılmaz,
İstanbul: Papatya Bilim.
Çamsarı, U.M. (2013). Z Kuşağı Çocukları. Genç Haber Dergisi, 1(1), 26-28.
Dzuranin, A.C., Jones, J.R. ve Olvera, R.M. (2018). Infusing Data Analytics into
the Accounting Curriculum: A Framework and Insights from Faculty.
Journal of Accounting Education, 43, 24.39.
Earnst and Young (2015). Rise of Generation Z: New Challenge for Retailers.
Fırat, O.Z. ve Fırat, S.Ü. (2017). Endüstri 4.0 Yolculuğunda Trendler ve
Robotlar. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Dergisi, 46(2), 211-223.
Güncel Türkçe Sözlük
Gürsakal, N. (2018). Makine Öğrenmesi. Eskişehir: Dorlion Yayınları.
IFAC (2018). Make Way for Gen Z: Identifying What Matters Most to the Next
Generation.
Jackling, B., ve De Lange, P. (2009). Do Accounting Graduates’ Skills Meet The
Expectations Of Employers? A Matter Of Convergence Or Divergence.
Accounting Education, 18(4/5), 369–385.
Jenkins, R. (2017). How Generation Z Uses Technology and Social Media.
https://blog.ryan-jenkins.com/how-generation-z-uses-technology-and-
social-media (Erişim:20.12.2018).
Kavalcı, K. ve Ünal, S. (2016). Y ve Z Kuşaklarının Öğrenme Stilleri ve Tüketici
Karar Verme Tarzları Açısından Karşılaştırılması. Atatürk Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 20 (3), 1033-1050.
Miner, G., Delen, D., Fast, A., Hill, T., Elder, J. ve Nisbet, B. (2012). Practical
Text Mining and Statistical Analysis for Non Structured Text Data
Applications, USA: Elsevier.
Oğuzlar, A. (2011). Temel Metin Madenciliği. Bursa: Dora Basım Yayım
Dağıtım.
Özsoylu, A.F. (2017). Endüstri 4.0. Çukurova Üniversitesi İİBF Dergisi, 21(1),
41-64.
415
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Schwab, K. (2016). We Must Ensure the Digital Revolution is a Force For Good.
https://www.weforum.org/agenda/2016/10/we-must-ensure-the-digital-
revolution-is-a-force-for-good. (Erişim: 20.11.2018).
Stoner, G. ve Milner, M. (2010). Embedding Generic Employability Skills in an
Accounting Degree: Development and Impediments. Accounting Education,
19(1-2), 123-138.
Tomlinson, P. (2018). What to Expect of Gen Z. https://www.accaglobal.com/
an/en/member/member/accounting-business/2018/07/practice/gen-z.html
(Erişim:02.01.2019).
Leibler, Y. (2018). Why Education is Failing Gen Z. https://thriveglobal.com/
stories/generation-z-misunderstood-and-mistreated/ (Erişim:20.11.2018).
Lohman ve College (2016). Generation Z: Keeping Students Engaged in the
Cloassroom (beyond Their Phones). Marketing Management Association
Fall ‘016 Educators’ Conferance Proceedings.
World Economic Forum (2018). The Future of Jobs Report. http://social
marketing.org/archives/generations-xy-z-and-the-others/
(Erişim:20.11.2018).
416
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
417
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Muhasebe Eğitiminde Yeni Teknolojiler: Hologram Tekniği
Osman Nuri ŞAHİN1
Süleyman UYAR2
ÖZET
Yıllardır ekonomide sınırların kalktığından ve dünyanın ekonomik anlamda tek bir çatı
altında birleştiğinden bahsedilmektedir. Bu durum ekonomi ile sınırla kalmamış,
teknolojik gelişmeler her alanı olduğu gibi eğitim sürecini de etkilemiştir. Bilgi ve iletişim
teknolojilerindeki gelişmeler sayesinde eğitim alanında geleneksel yöntemlerin yerini
yeni yöntemler almaya başlamıştır. Bu gelişmelere hızla uyum sağlayan kurumlar söz
konusu teknolojileri eğitimlerinde kullanmaya başlamışlardır. Uzaktan eğitim ve e-eğitim
bu uygulamaların günümüzdeki en yaygın örnekleridir. Bu gibi teknolojiler eğitim
verilecek öğrenci popülasyonunu artırırken her an ve her yerde eğitim imkanı sunmakta
ve böylelikle hayat boyu öğrenme de kolaylaşmaktadır.
Yapılan araştırmalar eğitimde öğrencilerin öğrenme seviyelerini ve kalitelerini etkileyen
faktörlerin; eğitim ortamı, eğitim araçları, eğitim veren birey, eğitimcinin karakteristikleri
ve yöntemleri, öğrenci karakteristiği olduğunu göstermektedir. Teknolojik gelişmeler
sonucu hayatımıza giren hologram teknolojisinin eğitimde kullanılma fırsatları dikkate
alınırsa hologram teknolojisinin uzaktan eğitim gibi yöntemlerin zayıf kaldığı noktalarda
daha fazla ön plana çıkabileceği düşünülmektedir. Bu çalışmada teknolojik gelişmeler
sonucu günümüzde kullanılmaya başlayan hologram teknolojisinin eğitim alanındaki
örnekleri literatür taraması ile birlikte incelenmiş, muhasebe eğitiminde kullanılabilirliği
ve muhasebe eğitimine getirebileceği faydalar, kolaylıklar ve yenilikler açıklanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Muhasebe Eğitimi, Hologram, Muhasebe, Eğitim, Görsel Teknolojiler
JEL Kodu: M40, M41, I20
New Technologies in Accounting Education: Hologram Technique
ABSTRACT
It has been mentioned for years that the borders have been removed in the economy and
the world is united under one roof in the economic sense. This situation is not limited to
1 Dr. Öğr. Üyesi, Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi İşletme Bölümü,
osmannurisahin@yahoo.com 2 Prof. Dr., Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi İşletme Bölümü,
suleyman.uyar@alanya.edu.tr
418
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
the economy, as well as in every field is also experienced in education technological
developments with technological developments. Thanks to developments in information
and communication technologies, new methods have been replaced by traditional
methods in the field of education. The institutions that are adapting to these developments
fast have started to use these technologies in their trainings. Distance education and e-
learning are the most common examples in our day. While increasing the student
population to be educated by such technologies, training can be offered anywhere at any
time, thus facilitating lifelong learning.
Educational environment, educational tools, education provider, trainer characteristics
and methods, and student characteristics are some of the important factors affecting the
students' learning levels and quality. Taking into account the opportunities of using
hologram technology in our lives as a result of technological developments hologram
technology is thought to be more prominent in methods where distance education
methods are weak. Especially in education types like accounting where writing, drawing
is intensive, time can be used more effectively with hologram technology.
In this study, as a results of technological developments, holographic technology, which
has been used in every field, will be examined together with the literature review and its
usefulness in accounting education and the benefits, conveniences and innovations that
can be brought to accounting education will be examined.
Keywords: Accounting Education, Hologram, Accounting, Education, Visual Technologies
JEL Code: M40, M41, I20
1. Giriş ve Kavramsal Çerçeve
Alvin Toffler üçüncü dalga kuramında uygarlık tarihinin yaklaşık olarak bin
yılının, tarımsal üretimle yaşamın sürdürüldüğü bir dönem şeklinde geçtiğinden
bahseder. Buhar makinesinin keşfi sonrası yaşanan endüstri devrimiyle birlikte
yaşanan sanayi toplumu surecinin ardından sıra üçüncü evre olan bilgi toplumuna
gelmiştir. Dünyanın 1000 yıllık tarım çağı ve 250 yıllık endüstri cağının ardından
yeni bir çağ olan bilgi çağına geçtiği kabul edilmektedir (Karabulut, 2015:12).
Bilgi çağının getirdiği teknolojik gelişmeler günümüzde her alanda olduğu gibi
eğitim alanında da kendini göstermiş ve eğitim sürecinde geleneksel yöntemler
yerine yeni yöntemler kullanılmaya başlanmıştır. Eğitim yöntemleri ve araç
gereçlerinin günümüz koşullarına uyum sağlaması adına güncel gelişmelere göre
yeniden tasarlanması önem arzetmektedir. Bu bağlamda bilgi çağının koşulları
ve teknolojik gelişmeler çerçevesinde eğitimin;
419
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
ortamı,
etkinlikleri,
yöntemleri,
müfredatı,
araç-gereçleri,
ölçme ve değerlendirmesi,
teknolojileri vb.
açısından yeniden ele alınması gerekmektedir.
Teknolojik gelişmelerin sınıf ortamını (akıllı tahta gibi teknolojilerle donatılan
sınıflar) ve eğitim sürecini (bilgisayar destekli eğitim gibi) yeniden tasarladığı
bilinmektedir. Örneğin uzaktan eğitim sayesinde dünyanın farklı ülkelerinden
eğitimciler ve öğrenciler sanal bir eğitim ortamı oluşturabilmektedir. Bu gibi
teknolojiler eğitim verilecek öğrenci popülasyonunu artırırken her an ve her yerde
eğitim imkanı sunmaktadır.
Hologram kavramı Yunanca “tüm” anlamındaki “holos” ve “yazım, çizim ya da
mesaj” anlamlarındaki “gramma” kavramlarının birleşiminden oluşmaktadır.
Hologram ilk kez “Holografinin Babası” olarak bilinen Macar asıllı İngiliz fizikçi
Dennis Gabor tarafından elektron mikroskobu çözünürlüğünü geliştirme
çalışmaları sırasında keşfedilmiş ve 1948 yılında makale olarak yayınlanmıştır.
Hologram görüntüsü lazer ışınları kullanılarak oluşturulmaktadır. Keşfedildiği
tarihte ışık kaynaklarının tutarsız olması sebebiyle lazer teknolojisindeki
gelişmelerin yoğun yaşandığı 1960’lı yıllara kadar tam anlamıyla
kullanılamamıştır. İlk hologram görüntüsü aşağıdaki resimde gösterilmiştir.
420
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Resim 1. İlk Hologram
Kaynak: Johnston, 2008:224
1960 yılında Rus bilim insanları Nikolay Bassov, Aleksandr Prokhorov ve
Amerikan bilim insanı Charles Townes tarafından lazerin bulunmasıyla
hologramın da bilimsel olarak önü açılmıştır (Choudhary ve Verma, 2011: 2).
Söz konusu bilim insanları lazer alanındaki bu çalışmalarıyla 1964’te Nobel
ödülü almışlardır. Lazer terimi “Uyarılmış Radyasyon Emisyonuyla Işık
Amplifikasyonu” anlamına gelen “Light Amplification by Stimulated Emission
of Radiation” ifadesinin baş harflerinden türetilmiştir. Hologram için kırmızı
lazerler, lensler, ışın ayırıcılar, aynalar ve holografik filmler kullanılmaktadır
(Wilson, 2010). Kırmızı lazer işaretçilerinden yapılan diyotlar kullanılarak
hologramlar yapılsa da kararsız ve tutarsız olmaları sebebiyle tercih edilmemekte
bunların yerine aynı zamanda hologram yapımında en sık helyum-neon (HeNe)
kullanılmaktadır. İlk zamanlarda iki boyutlu olan hologramlar 1962 yılında
Michigan Üniversitesinden Emmet Leith ve Juris Upatienks tarafından üç
boyutlu olarak oluşturulmaya başlanmıştır. Resim 1 Leith ve Upatienks
tarafından elde edilen ilk hologramı göstermektedir. Günümüzde ise 360 derece
hologram görüntüleri elde edilebilmektedir (Ahmad vd., 2015: 2-3). Dennis
Gabor 1971 yılında hologram alanındaki çalışmaları sebebiyle Nobel ödülüne
layık görülmüştür. Takayuki vd. (2009) ekstra yansıtıcı aletler yardımıyla
hissedilebilen hologramlar üretebilmişlerdir.
421
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Hologram kavramı zaman zaman artırılmış gerçeklik ve sanal gerçeklik
kavramları ile birlikte kullanılmakta ve bazen birbirine karıştırılabilmektedir.
Artırılmış gerçeklik gerçek dünyayı desteklemeye; sanal gerçeklik ise gerçek
dünyayı sanal dünya ile yer değiştirmeye odaklanmaktadır (Kesim ve Özarslan,
2012: 298), Hologram artırılmış gerçeklik ve sanal gerçeklikle aynı teknolojiyi
kullansa da bu ikisinden çok farklıdır. Çünkü hologram belirli objelerin
görüntülerini farklı ortamlara üç boyutlu olarak aktarmanın yanında o obje
olmadığında da görüntünün devam ettirilebilmesini sağlamaktadır (Katsioloudis
ve Jones, 2018: 38). Hologram ışık dalga girişimlerinin bir yüzey üzerine kayıt
edilmesi temeline dayanan bir tekniktir. Hologram ile bir objenin bulunduğu
ortamdan farklı bir ortama lazer teknolojisi yardımıyla üç boyutlu görüntüsü
oluşturulabilir. Resim 2’de hologramın nasıl elde edildiği gösterilmektedir. Bu
açıdan, bir cisimden gelen dalgaya ait bilginin girişim ve faz değerlerinin
saklandığı yüzey görüntüsüne holograma denilebilir (Aslan ve Erdoğan, 2017:
206). Hologramın nasıl oluştuğu Resim 2’de gösterilmiştir.
Resim 2: Hologram Nasıl Oluşur?
Kaynak: Wilson, 2010.
Lazer
Referans Işın
Nesne Işını
Nesne
422
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Hologram önceden kaydedilmiş bir mesajın yansıtılmasından öte, hologramı
oluşturulan kişinin gerçek zamanlı olarak izleyicileri ile etkileşime girmelerini,
izleyici tepkilerine cevap vermelerini ve bir kamera bağlantısı aracılığıyla
soruları fiziksel olarak sanki fiziksel olarak bulundukları şekilde yanıtlamalarını
sağlayabilmektedir. Hologram ile popüler bir davetli, aynı anda birkaç konferans
salonuna ışınlanabilmektedir. Ayrıca görüşmeler daha sonra yeniden kullanılmak
üzere kaydedilebilmekte ve dinlenebilmektedir. Hologram teknolojisinin birçok
konuda avantaj sağladığından bahsedilebilir. Örneğin yolculuklardan
kaynaklanacak maliyetleri azaltmak ve yolculuklardan kaynaklanan karbon
kirliliğinin önüne geçebilmek, uygulanması yüksek maliyet gerektiren
uygulamalarda maliyetleri azaltmak, tehlikeli uygulama ya da deneylerin
tehlikesini ortadan kaldırmak, çeşitli konularda işbirliği ve birlikte çalışmaları
arttırmak, tekrar yapılması ya da ulaşılması imkansız eserlere ulaşımı
kolaylaştırmak ve incelenmesini sağlamak bu avantajlardandır. Kalansooriya vd.
(2015:49) hologramın avantajlarını şöyle sıralamıştır:
Kullanıcılara inandırıcı ve gerçekçi bir görüntü sunmak,
Farklı yerlerdeki kullanıcılarla iletişim kurabilmek,
İlgi çekici ve etkili iletişim sağlamak,
Vefat etmiş ünlü karakterleri hayata döndürebilmek,
Yukarıda sayılan avantajlarına rağmen hologram teknolojisinin bazı
dezavantajları da bulunmaktadır. Örneğin konuşmacının programlanmış
görünümleri sona erdiğinde sohbet etmek için kalma ihtimalinin düşük olması
hologramın en belirgin dezavantajlarındandır. Ayrıca her zaman teknik bir
aksaklık riski söz konusu olabilir. Lee’ye (2013) göre hologram teknolojisinin
eğitimde uygulanmasında karşılaşılabilecek başlıca sorunlar; kaliteli üç boyutlu
görüntü oluşturma, görsel yorgunluk, öğretim ortamının etkinliği, uygulama
planlamasıdır. Hologramın diğer dezavantajları ve kullanımında
karşılaşılabilecek sorunlar şunlar olabilir:
Hologram kullanımına ilişkin yüksek maliyetler,
İnternet hızı, kalitesi, bant genişliği gibi altyapı eksiklikleri,
Teknik bilgi eksikliği,
Yeni teknolojilere yönelik uyum sorunu,
Altyapı kurulum maliyetinin yüksek olması.
423
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
2. Günlük Yaşamda Hologram Teknolojisi
Hologram teknolojisi eğlence, sağlık, mühendislik, inşaat, mimari ve ticari hayat
gibi birçok alanda kullanılmaya başlanmış olup gündelik yaşamda kullanım alanı
her geçen gün yaygınlaşmaktadır. Özellikle pazarlama ve satış alanında kullanımı
ciddi şekilde öne çıkmaktadır. Buna bağlı olarak holografik pazarlama,
holopromosyon gibi kavramlar türemeye başlamıştır. Bu alanda hologram vitrin
görüntülerinin oluşturulması ve ürün görsellerinde yaygın olarak
kullanılmaktadır. Sosyolojik, psikolojik açıdan da hologramların kullanımına
ilişkin fikirler üretildiği görülmektedir. Örneğin ABD’de Pentagon, anne ve/veya
babalarından görev sebebiyle ayrı kalan askeri personel çocuklarına yönelik
anne/baba hologramı üzerine çalışmak istemektedir. Benzer şekilde holografik
yardımcıların yemek hazırlarken tarif gibi konularda yardımcı olabileceği
söylenebilir (Ghuloum, 2010:696).
Son yıllarda restoranlarda hologram kullanılarak hazırlanmış menülerin
kullanılmaya başlanmıştır. Bu yolla müşterilere daha gerçekçi ve ancak düşük
maliyetli menülerin gösterimi sağlanabilmektedir. Resim 3’te bir menü örneği
görülmektedir.
Resim 3: Menülerde Hologram Kullanımı
Kaynak: http://hololamp.tech/, Erişim Tarihi: 15.12.2018.
424
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
İnşaat mühendisliği ve mimaride hologramlar yapıların sanal gösterimlerinde
kullanılmaktadır. Benzer şekilde tıpta çeşitli organlar ve operasyonlar hologram
teknolojisi ile canlandırılabilmektedir. Resim 4’te hologram teknolojisinin tıp
alanında kullanımı gösterilmektedir.
Resim 4: Tıpta Hologram Kullanımı
Kaynak: https://lavca.org/2017/10/19/intel-capital-leads-us8-5m-series-a-round-in-echopixel/,
Erişim Tarihi: 15.12.2018.
Askeri alanda askeri savaş planları gibi konularda yardımcı olması için holografik
savaş alanları oluşturularak holografiden faydalanıldığı görülmektedir (Lee,
2013: 35). Siyasette hologramın örnekleri ile karşılaşılabilmektedir. ABD’de
Jessica Yellin, Fransa’da Jean-Luc Melenchon, Türkiye’de Recep Tayyip
Erdoğan hologram kullanan siyasetçilerdendir. Japonya 2022 dünya kupasını bir
çok farklı ülkeden 400 stadyumda 360 derecede hologram ile yayınlamayı
düşündüğünü ifade etmiştir (Ahmad vd., 2015:18). Sanat galerilerindeki ünlü
eserlerin hologramları ile ziyaretçilerin interaktif iletişimine imkan vermektedir.
Örneğin Seul’de müze ziyareti kapsamında Mona Lisa öğrencilerden gelen
sorulara cevap vermiştir. Bu kapsamda “Neden kaşların yok?” sorusuna “Ben
hayattayken kadınlarda alın bölgesinin genişliği güzellik olarak kabul ediliyordu,
bu yüzden kadınlar güzel görünebilmek adına kaşlarını alıyorlardı.” şeklinde
cevaplamıştır (Cho, 2008:1).
Coca-Cola firması Ocak 2009’da Prag’daki 800’ü aşkın katılımcıya holografi ile
satış konferansı vermiştir. Ağustos 2009’da Big Brother adlı programda
425
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
yarışmacılar aileleri ve dostlarının hologramları ile kaldıkları yerde biraraya
gelmişlerdir. Microsoft’tun kurucusu Bill Gates Kuala Lumpur’daki 2008 Dünya
Bilgi Teknolojileri Kongresine holografik görüntüsü ile katılmıştır (Elmorshidy,
2010:4).
Müzik endüstrisinde ise hologram diğer alanlara nazaran daha fazla kendini
hissettirmektedir. 2011’de şarkıcı Mariah Carey beş farklı ülkeden beş farklı
sahnede aynı anda holografik görüntüsü ile konser vermiştir. Başka bir örnekte
ise 1996’da hayatını kaybeden ünlü rap şarkıcısı Tupac Shakur’un hologramı
oluşturulmuş ve diğer ünlü rap şarkıcılar Snoop Dogg ve Dr. Dre ile 2012’deki
Coachella müzik festivalinde sahne almışlardır. Yine Christina Aguilera,
Whitney Houston’un hologramı ile Voice programında sahne almıştır. 2009
yılında hayatını kaybeden pop şarkıcı Michael Jackson’ın hologramı ile 2014’te
Billboard Müzik Ödüllerinde sahne almıştır. Japonya’da Hatsune Miku adlı
tamamen hologramdan oluşan bir şarkıcı oluşturulmuş ve Youtube’da 100
milyonu aşkın izlenme rakamına ulaşmış, 10 şehirden oluşan bir konser turuna
çıkmış ve tüm konser biletleri satılmıştır (Petrarca, 2016). Bill Gates, Prens
Charles, Kate Moss, Roy Orbison gibi birçok ünlünün hologram kullanmasına
ilişkin örneklere günümüzde rastlanmaktadır.
3. Hologram Teknolojisinin Eğitim Sürecinde Kullanımı
Son yıllarda teknolojik gelişmelerin kuşaklararası farklılıklara yol açtığından
bahsedilmektedir. İnternet, akıllı telefon, sanal oyunlar gibi araçlarla dijital
iletişim kuran bu kuşak “dijital yerliler” olarak adlandırılmıştır. 1980 öncesi
doğan ve dijital teknolojilerle bu dünyaya kendinden sonraki kuşağa nazaran
kendini daha yabancı hisseden eski kuşak ise “dijital göçmenler” olarak kabul
edilmektedir (Prensky, 2001: 3; Karabulut, 2015:12). Her iki kuşaktan özellik
taşıdığını varsayılanlar ise dijital melezler olarak kabul edilebilir.
Dijital yerliler olan yeni jenerasyonun yarattığı kültürel ve yapısal değişikliklerin
yanında yeni sosyal ilişkiler, kimlik ve aidiyet yapısı, yaratıcılık, güvenlik,
sanatsal üretim, mahremiyet, bilgi kalitesi ve fazlalığı gibi bazı konularda dijital
göçmenlerden bir takım özellik farklılıkların oluştuğu gözlemlenmektedir
(Karabulut, 2015:17; Parsa ve Aytaş, 2014: 91). Dijital yerliler ile ilgili olarak
426
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
yapılan araştırmalarda bu kuşağın herhangi bir konu için ihtiyaç duydukları
bilgiye kolayca erişebildikleri gözlemlenmektedir. Dijital yerliler daha önce hiç
tanışmadıkları insanlarla çevrimiçi ortamlarda bir araya gelmeyi gayet normal
görmektedirler. Bu ortamlar yoluyla birbirleriyle bilgiyi paylaşmada eski
kuşaklara nazaran daha yatkın oldukları görülmektedir. Bu çerçevede dijital
yerlilerin öğrenme özellikleri aşağıdaki gibi sıralanabilir (Karabulut, 2015:17;
Bilgiç vd., 2011:4):
Bilgiye hızla erişmek isterler,
Metin yerine grafiği tercih ederler,
Bir makaleyi baştan sona doğrusal bir biçimde okumak yerine kapsül
halinde rastgele okumayı tercih ederler,
Ciddi çalışmalar yerine oyunları tercih ederler,
Bilişsel yapıları sıralı değil paraleldir,
Aynı anda birçok işi yapmak isterler,
Keşfederek öğrenmek isterler.
Günümüzün genç nüfusunu oluşturan dijital çağda doğan ve büyüyen Z kuşağı
kanaatkar ve temkinli X ve Y kuşaklarının tersine, tüketime dönük ve internet
yoluyla iletişimi tercih eden jenerasyondur. İnternet teknolojileri ve dijital
donanımlar Z nesli için hayatın olmazsa olmazıdır. Onlara bu nedenle eğitimde
geleneksel öğrenme yöntem ve ortamları cazip gelmemektedir. Dijital nesil
şeklinde adlandırılan yeni nesil, geleneksel öğrenme yöntemleriyle yeterli
seviyede başarıya ulaşamayacakları düşünülmektedir (Korucu vd., 2016: 3).
Tüm dünyada eğitim ve aktif tüketim süreçlerindeki en yoğun kitle olan Y ve Z
kuşaklarının hızlı düşünme ve etkin motivasyonları için, hız, mekandan
bağımsızlık, özgürlük ve kişiye özelmiş hissi veren bu teknolojiler, öğrenme
kalitesini, miktarını ve sürecini etkinleştirip artıracağı gibi, diğer ekonomik
aktivitelerde bireysel memnuniyeti de olumlu etkileyecektir (Aslan, 2017: 22). Z
kuşağının dikkatini çekmek için, geleneksel tekniklere göre olan avantajları ve
eğitimi farklılaştırmaya ve zenginleştirmeye yönelik etkili ortam sağlaması
açısından artırılmış gerçeklik gibi teknikler ön plana çıkmaktadır (Aslan ve
Erdoğan, 2017: 205). Özellikle Google Glass, Google Cardboard veya Hololens
gibi arttırılmış gerçeklik görüntüleme aygıtları sayesinde, yakın gelecekte
kitaplarda yer alan durağan bilgilerin, etkileşimli ve üç boyutlu nesnelere,
427
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
videolara veya sesli bilgilere dönüştürülebileceği ve bunları izlemek/dinlemek
için öğrencilerin internete bile sahip olmasının gerekmeyeceği öngörülmektedir
(Özdemir, 2017: 624).
Mobil aygıtların ve kablosuz ağ teknolojilerinin hızlı bir şekilde yaygınlaşması,
sanal gerçeklik, arttırılmış gerçeklik ve hologram gibi yenilikçi teknolojilerin
eğitim ortamlarında kullanımına yönelik fırsatları da beraberinde getirmektedir.
Bu yenilikçi teknolojiler üç boyutlu (3D) çoklu ortam içeriklerini gerçeklik,
duyusal dalma (sensory immersion) ve etkileşim konularında oldukça farklı
boyutlara taşımaktadır (Özdemir, 2017: 610). Hibrid kitaplar olarak da
tanımlanan yeni nesil ders kitapları, akıllı telefonlarla ve tabletlerle etkileşime
geçip, ünite hakkında üç boyutlu görseller ve çizimler ile detaylı bir öğrenme
sağlayabilmektedir. Tıp, veteriner hekimlik ve diş hekimliği eğitimi verilen
fakültelerde deney, laboratuar, teşhis, tedavi ve operasyonlar simülasyonlar ile
deneyimlenebilir. Sanal sınıf, laboratuar ve ameliyathaneler bazı üniversitelerde
denenmektedir. Bu ortamlarda öğretim elemanı ve öğrenci arasındaki gerçek
etkileşimi devam ettirmekte, ancak sanal ortam hissi yaşanmaktadır (Aslan, 2017:
24).
İnternet üzerinden yayınlarla hologram teknolojisi destekli uzaktan e-eğitim
sunumlarının yakın zamanda birçok yerde mümkün olacağını ifade eden
çalışmalar bulunmaktadır (Ahmad, 2014; Bobolicu, 2009; Winslow, 2007).
Birçok üniversite ve eğitim kurumlarınca başarılı şekilde gerçekleştirilen uzaktan
eğitim sistemlerinin bir sonraki aşamasının sanal etkileşimli sınıflar olacağını
söyleyebiliriz. Bu tarz sınıflarda öğretmen ve öğrenci etkileşimi gerçek zamanlı
ve karşılıklı hale gelecektir. Örneğin, Meron Gribetz bir sunumu esnasında bir
video görüşmesi yapmış, görüştüğü kişi hologram olarak karşısında durur halde
görüşmeyi gerçekleştirmiştir (Aslan, 2017: 24). Bu yolla uzak eğitimin en çok
eleştirilen kısmı olan eğiticinin sınıfta olmaması ve etkileşimin azalması eleştirisi
kısmen ortadan kalkmış olacaktır.
Sheet vd. (2014) özellikle son yıllarda hologramın eğitimde kullanılmasına
yönelik önemli adımlar atıldığından bahsetmektedir. Microsoft HoloLens için
“HoloStudy” adlı bir eğitim projesi yürüten Rus şirket HoloGroup CEO’su
Alexey Yakubov holografik teknolojinin dünyanın her yerindeki öğrencilere
428
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
gerçek görüntü ve interaktif öğrenme olanağı sunarak eğitim paradigmasını bir
sonraki düzeye taşıyacağını ifade etmektedir (Bonasio, 2016). Küresel eğitim
firması Pearson tarafından Avusturalya’da Canberra Grammar School’da
Microsoft HoloLens teknolojisini test edilmeye başlanmıştır. Bu kapsamda güneş
sistemi, dolaşım sistemi gibi konular hologram yardımıyla öğretilmektedir
(Hildebrand, 2017).
Hologramın eğitimdeki ilk kullanım örneklerinden birisi 2000 yılında
İngiltere’nin en büyük internet firmalarından Edex tarafından matematik
öğretmeni olan Catharine Darnton’ın kısa mesafeden de olsa hologramının
Güney Londra’daki bir konferans salonunda oluşturulmasıdır. Söz konusu
hologram Resim 5’te gösterilmiştir.
Resim 5: Catharine Darnton Hologramı
Kaynak: BBC News, 2000.
Darnton ileri matematik dersini seçecek altı öğrenci olduğunu, bu durumda ders
maliyetinin yüksek olacağını, hologram ile aynı anda birkaç farklı yerdeki sınıfta
olmanın maliyetleri azaltacağından bahsetmiştir (BBC, 2000). Aynı zamanda
hologram ile farklı ülkelerden farklı öğretim elemanları bir sınıfta toplanabilir ve
farklı bakış açıları, kültürler vs. öğrencilere aktarılabilir. Benzer şekilde davetli
konuşmacıların maliyetlerini azaltması konusunda hologramın avantajlı olabilir.
Sudeep (2013) tarafından yapılan bir çalışmada hologramın eğitimde
kullanılmasının öneminden bahsedilmiştir. Çalışmada katılımcıların % 68’i üç
boyutlu hologramı öğretmenler için etkili bir araç olarak açıklamış, kalan %32’si
429
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
ise geleneksel eğitimi değiştiremeyeceğini fakat öğretimlerine yönelik yardımcı
olabilecek bir teknoloji olduğunu belirtmişlerdir. Yine aynı çalışmada
katılımcıların %95’i üç boyutlu hologram teknolojisinin kurulumu ve hızlı
internet ihtiyacı açısından pahalı olduğunu belirtmiştir. İngiltere’de yapılan bir
çalışmada hologram ve 3D teknolojisinin eğitim aracı olarak etkinliğini
değerlendirmek için geniş bir eğitimci (yükseköğretim dahil) örneği üzerinde bir
anket yapılmıştır. Katılımcıların % 45.5'i hologram ve 3D’yi gelecek için etkili
bir öğretim aracı olarak görürken % 47, 3'ü bu teknolojinin yüz yüze eğitimi
değiştiremediğini belirtmiştir (Ghuloum, 2010: 693). BBC üzerinde yapılan bir
ankette katılımcılara dijital bir öğretmen isteyip istemedikleri sorusu yöneltilmiş
ve katılımcıların %26’sı direkt olarak istediklerini belirtirken %33’lük kısmı ise
yardımcı öğretmen olarak isteyebileceklerini belirtmiştir (Kelion, 2018) Öğretim
elemanı eksiği konusunda da hologramların faydalı olması beklenmektedir.
Birleşmiş Milletlere göre önümüzdeki yüzyılda dünya genelinde yaklaşık 20
milyon öğretmen eksiği olacağından bahsedilmektedir. Bu açıdan hologramlar ile
öğretmen eksikliği yaşanan yerlere bu kapsamda yeterli personeli bulunan
kurumlardan destek sağlanabilir.
Sertalp (2010) öğretmenler ve öğrencilere yönelik çalışmasında elde ettiği
bulgular çerçevesinde öğrencilerin mesleki hayatta verimliliği için derslerde
hologramın kullanılması gerektiği, öğrencilerin görsel olarak farklı
bakabilmesini sağladığı, ders materyallerinin üç boyutlu hologramlarla
zenginleştirilmesi gerektiğinden bahsetmiştir. Rosenbaum vd. (1988)
çalışmalarında uygun eğitim ortamının oluşturulması için çocukların eğitimsel ve
duygusal değişimlerinin dikkate alınması gerektiğini vurgulamıştır. Hadadian vd.
(2012) öğrenim iletişim yöntemleriyle ilişkili olmaları sebebiyle öğrencilerin
farkındalıkları, bilgi birikimleri, iletişim akıcılıkları, kültürleri gibi unsurlarında
önemli olduğundan bahsetmektedir. Bu bağlamda hologram teknolojisi bu
açılardan öğrenime destek olabilir.
Hologram ile sınıf atmosferine daha yakın bir eğitim ortamı oluşturulabilir.
Gerçek sınıf ortamına yakın hareketli bir ortam sağlanabilir. İyi planlanmış sınıf
ortamının öğrenmeye pozitif etkisi olabilir. Orcos ve Magrenan (2018)
çalışmalarında elde ettikleri bulgular çerçevesinde sınıf ortamında yaratıcı
işbirliği sağlaması açısından hologramın büyük bir potansiyeli olduğundan
430
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
bahsetmekte ve video, animasyon gibi klasik materyallerden daha iyi olduğunu
vurgulamaktadır.
Eğitimde hologramı Walker (2013) öğretmen temsilcisi, Aina (2010) ise
öğretmen yardımcısı olarak betimlemiştir. Caprio’ya (1994) göre geleneksel
eğitimde bilginin pasif alıcısı olan ve büyük gruplar halinde sınıf ortamında
oturan öğrencilere tek bilgi verici öğretmendir. Habibi ve Yanti (2017),
öğretmenin hareketlerini ya da diğer araç gereçleri görme ve izleme öğrencilerin
anlama ve ezberlerini desteklemektedir. Öğretmenlerin mezuniyetleri sonrası
tecrübe eksiklikleri nedeniyle yaşayabildikleri sorunlar açısından da hologramın
faydalarından bahsedilebilir. Winslow (2007) ve Ghuloum’a (2010) göre yeni
eğitimcilerin gerçek sınıf ortamlarında karşılaşabilecekleri sorunlara karşı uyum
problemleri konusunda hologramlar faydalı olabilir. Okulu ve Ünver (2016) 15
gönüllü öğretmen üzerinde hologram kullanarak öğretim üzerine bir çalışma
yapmışlar, öğretmenlerin hologramı ilginç bulması ve kullanımının kolay
olduğunu düşünmesi gibi ilgi çekici sonuçlar elde etmişlerdir.
4. Muhasebe Eğitiminde Hologram Teknolojisinin Kullanılabilirliği ve
Imperıal College London Busıness School Örneği
Muhasebe ekonomik yaşamdaki yeri açısından çok önemlidir. Bu yüzden
ekonomik ve teknolojik gelişmelerle birlikte muhasebe alanında da gelişme
kaçınılmazdır. Bu gelişmeler ise muhasebe eğitimindeki gelişmelerle
mümkündür (Şahin, 2017:2) Muhasebe eğitiminin kuşaklar çerçevesinde ele
alınması gerekmektedir. Muhasebe eğitimi de çağın gidişatı çerçevesinde
gelişmelere uyum sağlamakta ve değişmektedir. Muhasebe eğitiminde bilgisayar,
projeksiyon gibi aletlerin kullanımı yanı sıra muhasebe yazılımlarına yönelik
eğitim verilen bilgisayarlı muhasebe gibi isimlerle çeşitli dersler de muhasebe
eğitiminde yerini almıştır. Böylece dijital çağın dijital kuşağına yönelik
muhasebe eğitimi de uyum sağlamaktadır. Y kuşağının muhasebe eğitimine bakış
açılarını tespit etmek amacıyla yapılan bir araştırmaya göre Y kuşağının
özellikleri dikkate alınarak yapılacak muhasebe eğitiminde verimliliğin
artmasının sağlanacağı iddia edilmektedir. Geleneksel yöntemlerle verilen dersler
Y kuşağı öğrencilerini tatmin etmemekte ve daha esnek koşullarda eğitim almayı
beklemektedirler. Muhasebe derslerinin görsel materyaller kullanılarak, tartışma
431
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
yolu ile sürece katılarak işlenmesini beklemektedirler (Yelgen ve Uyar,
2018:155-165).
BBC’de 1 Kasım 2018 tarihinde Leo Kelion tarafından yayınlanan “Hologram
öğretim üyeleri Imperial College London'daki öğrencilere eğitim verecek” adlı
makalede Imperial College London Hologram Uygulaması ayrıntılı olarak
anlatılmıştır (Kelion, 2019). Buna göre; Imperial College London teknolojiden
daha yaygın bir şekilde faydalanmak amacıyla derslerde hologram kullanmaya
başlamıştır.
Resim 6: Imperial College School of Business İşletme Yüksek Lisans Dersi ve
Hologram Öğretim Üyesi
Kaynak: Kelion, 2018.
Imperial College Business School liderliğinde, ESMT Berlin, BI Norwegian
Business School, Singapore Management University’s Lee Kong Chian School
of Business, France’s Edhec Business School ve Canada Ivey Business School
birlikte Management Education Alliance gurubunu oluşturmuşlardır. Söz konusu
okulda yenilikçi teknoloji kullanılarak öğretmenliği daha ilgi çekici hale
getirmeye yönelik çalışmalar başlatılmıştır. Bu çalışmalardan biri de Imperial
Colleg Business School’da işletme yüksek lisans programında derslerin hologram
öğretim üyesi ile verilmesidir. Hologram ile hocaların ve misafir konuşmacıların
432
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
dersliklerde üç boyutlu görüntüleri oluşturulmuştur (Singleton, 2019). Hologram
öğretim üyesi tarafından verilen dersin görüntüsü Resim 6’da gösterilmiştir.
Hologram uygulaması ile derslerin aynı anda birden fazla sınıf ve yerde
yapılması, konferans ve yuvarlak masa toplantılarının hem gerçek hem de sanal
konuşmacıların birlikte katılması mümkün olmaktadır. Söz konusu uygulamanın
teknolojik altyapısı Toronto merkezli hologram şirketi AHRT Media tarafından
geliştirilmekte ve Edtech Lab tarafından uyarlanmaktadır. Bu teknoloji sayesinde
fakülte öğretim üyeleri ve misafir konuşmacılar ABD, Kanada ve Singapur gibi
çeşitli ülkelerdeki stüdyolardan hologram bağlantısıyla öğrencilere gerçek
zamanlı olarak sunum yapmaktadırlar. AHRT Media genel müdürü Larry
O’Reilly derslerin hologram öğretim üyeleri tarafından verildiği küresel bir
üniversite kampüsü ağı oluşturmak istediklerini belirtmiş, günümüzde dünyaya
daha fazla açılan işletme okulları sayesinde bu ağın her geçen gün büyüdüğünü
belirtmiştir (Kelion, 2019).
Imperial's Edtech Lab direktörü Dr. David Lefevre, hologramların daha gerçek
hissi verdiğine inandıklarını, hologram öğretim üyelerinin önündeki yüksek
çözünürlüklü monitörlerle insanları işaret edebilip, gözlerine bakabildiğini ve
böylece sınıf ile gerçekten etkileşime girebildiğini belirtmiştir (Singleton, 2019).
Imperial College Business School'un dekanı Francisco Veloso, işletme
fakültelerinin günümüz eğitim sürecindeki zorluklara ayak uydurabilmesi için
yeni pedagojik modeller bulmaları gerektiğinden bahsederek, günümüzün
modern teknolojilerinin sağladığı hologram teknolojileri gibi esnek ve erişimi
kolay programlara olan talebin hızla arttığını belirtmiştir (Moules, 2019).
Bu tür hologram tekniğinde yaşayan gerçek öğretim üyelerinin görüntüsü başka
bir ortama sanal olarak aktarılmıştır. Başka bir teknikte aslında gerçek olmayan
ve yaşamayan sanal bir robot görüntüsü tasarlanmakta ve hologram öğretim üyesi
olarak sınıfa aktarılabilmektedir. Robot olarak tasarlanmış hologram öğretim
üyesi kendisine verilen standart metni sınıfa aktarmaktadır. Robot hologram
öğretim üyesi gelecekte yapay zekası sayesinde kendisine sorulan sorulara cevap
vermeye başladığında durumun ne olacağı tahmin edilememektedir. Ancak söz
konusu sürecin çok da uzak bir ihtimal olmadığı değerlendirilmektedir. Bilindiği
433
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
gibi robot olarak tasarlanan haber spikerleri bazı televizyon kanallarında
çalışmaya başlamışlardır. İlginç olan bu karakterlerin ömrünün sınırsız olmasıdır.
Yine aynı okulda yapılan “Women in Tech: Inside Story” adlı konferansta yine
hologram teknolojisi kullanılmıştır. Söz konusu konferansta Londra’daki üç
gerçek konuşmacı ile Los Angeles ve New York’dan hologram aracılığıyla
katılan iki sanal konuşmacı bir araya getirilmiştir. Katılımcılar birbirleri ve
öğrenciler ile gerçek bir ortamda iletişim kurmuşlar ve sorulan sorulara cevap
vermişlerdir. (Kelion, 2019). Bu tür hologram tekniğinde yaşayan gerçek iki
kişinin görüntüsü başka bir ortama sanal olarak aktarılmıştır. İlgili konferans
Resim 7’de gösterilmiştir.
Resim 7: Women in Tech: Inside Story Konferansı Hologram Konuşmacılar
Kaynak: https://eandt.theiet.org/content/articles/2018/11/imperial-college-business-school-
introduces-holographic-lectures/, Erişim Tarihi: 15.12.2018
Uluslararası konferanslarda katılımcıların uzak yol mesafeleri dikkate
alındığından özellikle davetli konuşmacıların hologram teknolojisi ile sanal
ortamda konuşturulmaları uygulamalarının her geçen gün artacağı tahmin
edilmektedir.
Önümüzdeki yıllarda hologram öğretim üyesi kullanımının öncelikle lisansüstü
seviyede daha sonra lisans seviyesinde kullanımının yaygınlaşacağını
434
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
düşünüyoruz. Özel üniversiteler başka olmak üzere yoğun bir rekabet (maliyet ve
öğrenci kontenjanları) içerisinde olan üniversitelerin bu tarz yeni teknolojilere
kayıtsız kalması beklenemez.
5. Sonuç
Günümüzde teknolojik gelişmelerle birlikte eğitimde geleneksel yöntemler yerini
yavaş yavaş yeni yöntemlere bırakmaktadır. Eğitimde hologram teknolojisi çok
yeni bir kavramdır. Detayları çalışmanın içeriğinde anlatılan hologram
teknolojilerinin eğitim sisteminde köklü değişikliklere yol açmaya başladığı
söylenebilir. Gelecekte söz konusu teknolojinin diğer sektörlerde olduğu gibi
eğitim alanında da daha fazla yer alacağı aşikardır. Hologram ile dünya tek bir
eğitim kurumu haline gelmekte, farklı coğrafyalardan eğitimciler ve öğrenciler
bir araya gelebilmektedirler.
Muhasebe eğitimi de bu kapsamda değişime uğramaktadır. Hologram gibi
teknolojilerin muhasebe eğitiminde kullanılması muhasebe bilgisinin daha kolay
öğrenilmesini ve daha kalıcı olmasını sağlayabilir. Diğer taraftan yine hologram
teknolojisi sayesinde dünyanın değişik yerlerinden muhasebe alanındaki önemli
akademisyenler, araştırmacılar vs. öğrencilerle/katılımcılarla bir araya gelerek
bilgi aktarımı sağlayabilir. Karşılıklı iletişim olanağının artması ile bilgi alış-
verişi çoğalabilir. Zaman ve maliyet tasarrufu avantajları nedeniyle derslerde
gelecekte hologram muhasebe öğretim üyeleri kullanılabilir. Bu yüzden
muhasebe eğitiminde hologram gibi yeni teknolojilerin başta akademik
çalışmalarda olmak üzere ele alınması ve üzerinde çalışılması gerekmektedir.
Hologram teknolojisi her ne kadar avantajları ile göz kamaştırsa da bazı
dezavantajları da söz konusudur. Kurulum ve kullanım maliyetinin günümüz
koşullarında yüksekliği, internet kalitesi ve hızının yetersiz oluşu gibi
dezavantajların yanı sıra özellikle üniversite düzeyinde muhasebe eğitiminde
dünyanın önde gelen, popüler üniversitelerinin diğer ülkelerde kampüsler açması
mevcut üniversiteler için sıkıntılı bir durum oluşturabilir. Kullanım ve kurulum
maliyetlerinin teknolojik gelişmeler ile düşebileceği varsayılabilir. Hologram
teknolojisi gibi yeni teknolojileri kullanan dünyanın önde gelen üniversitelerinin,
bu teknolojileri kullanmayan üniversiteleri ve kadroları için bir tehdit
435
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
oluşturduğu gerçeğinden hareketle üniversiteler mevcut eğitim öğretim araç-
gereç ve yöntemlerini güncellemelerdirler.
Bu çalışmada hologram teknolojisi kavramsal açıdan incelenmiş, günlük hayatta
kullanımına göz atılmış, literatür taraması eşliğinde eğitimde ve muhasebe
eğitiminde kullanılabilirliği irdelenmiştir. Bu çalışmasının kısıtı; Türkiye için
konunun henüz çok yeni olmasından dolayı çalışmada bir alan araştırmasının
yapılamamasıdır. Bundan sonra yapılacak çalışmalarda; a) hologram
teknolojisine ilişkin mini uygulamalar yapılabilir, b) hologram ile verilen dersler
ile geleneksel yöntemlerle verilen dersler arasında karşılaştırma yapılabilir, c)
öğrenci ve öğretim üyelerinin bu teknolojilere bakış açılarına ilişkin görüşleri
araştırılabilir.
Kaynakça
Ahmad, S. A. (2014). Holography in the Nigerian Education system: A readiness
for a redress. ICHE2014 e-journal of Humanities and Education, 24-25
March, Kuala Lumpur, MALAYSIA.
Ahmad, S. A., Abdullahi, I. M. ve Usman, M. (2015). General Attitude and
Acceptance of Holography in Teaching Among Lecturers in Nigerian
Colleges of Education. IAFOR Journal of Education, 3(SE).
Aina, O. (2010). Application of Holographic Technology in Education,
Bachelor’s thesis, Kemi-Tornio University of Applied Science.
Aslan, R. (2017). Uluslararası Rekabette Yeni İmkanlar Sanal Gerçeklik,
Artırılmış Gerçeklik ve Hologram. Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi
ve Kültür Dergisi Ayrıntı, 49, Nisan.
Aslan, R., ve Erdoğan, S. (2017). 21. Yüzyılda Hekimlik Eğitimi: Sanal
Gerçeklik, Artırılmış Gerçeklik, Hologram. Kocatepe Veterinary Journal,10
(3), 204-212.
BBC News. (2000). Meet the hologram teacher,
http://news.bbc.co.uk/2/hi/in_depth/education/2000/bett2000/600667.stm,
Erişim Tarihi: 17.01.2019
BBC. (2018). Could Your Teacher Replaced By A Robot?,
https://www.bbc.co.uk/newsround/46179380, Erişim Tarihi: 18.12.2018
436
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Bilgiç, H. G., Duman, D., Seferoğlu, S. S. (2011). Dijital Yerlilerin Özellikleri ve
Cevrim İçi Ortamların Tasarlanmasındaki Etkileri, İnönü Üniversitesi
Akademik Bilişim Konferansı, 2-4 Şubat, Malatya, 257-263.
Bobolicu, G. (2009). “Live” hologram communication to become reality within
five years. http://gadgets.softpedia.com/news/Live-Hologram-
Communication-to-Become-Reality-within-5-Years-1233-01.html, Erişim
Tarihi: 22.12.2018.
Bonasio, A. (2016). Making holograms in the classroom a reality,
https://www.cio.com/article/3150963/education/making-holograms-in-the-
classroom-a-reality.html, Erişim Tarihi: 19.12.2018.
Caprio, W. (1994). Easing into constructivism: connecting meaningful learning
with student experience. Journal of College Science Teaching, 23(4), 210-
212.
Cho, J. (2008). Talking to Mona Lisa & Michelangelo. ABC News.
http://abcnews.go.com/International/Travel/story?id=5060941&page=1,
Erişim Tarihi: 11.12.2018
Choudhary, N., ve Verma, R. (2011). Laser Systems and Applications, PHI
Learning Private Limited, New Delhi.
Elmorshidy, A. (2010). Holographic Projection Technology: The World is
Changing, Journal of Telecommunications, 2(2), May.
Ghuloum, H. (2010). 3D Hologram Technology in Learning Environment,
Proceedings of Informing Science & IT Education Conference (InSITE).
Manchester, UK, 693-704.
Habibi Kuswanto Heru, Yanti, Fitri April (2017). Exploration of Teaching Skills
of Pre-service High School Teachers’ Through Self-regulated Learning
Based on Learning Style. International Journal of Environmental and
Science Education, 12(3), 339-347.
Hadadian, A., Koch, K. ve Merbler, J. (2012). A Field-Based Deaf Education
Teacher Training Model: Does It Make a Difference?. International Journal
of Special Education, 27(3), 5-13.
Hildebrand, J. (2017). These students are learning through holograms,
https://nypost.com/2017/05/02/students-in-australia-are-learning-through-
holograms/, Erişim Tarihi: 20.12.2018
http://hololamp.tech/, Erişim Tarihi: 15.01.2019
437
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
IET. (2018). Imperial College Business School is to become the first higher
education institution to deliver live lectures using projected ‘holograms’,
https://eandt.theiet.org/content/articles/2018/11/imperial-college-business-
school-introduces-holographic-lectures/, Erişim Tarihi: 21.01.2019
Iwamoto T., Tatezono M. ve Shinoda H. (2008). Non-contact Method for
Producing Tactile Sensation Using Airborne Ultrasound. In: Ferre M. (eds)
Haptics: Perception, Devices and Scenarios. EuroHaptics. Lecture Notes in
Computer Science, 5024. Springer, Berlin, Heidelberg.
Johnston, S. F. (2008). Leonardo, 41(3), 223-229.
Kalansooriya, P., Marasinghe, A. ve Bandara, K.M.D.N. (2015). Assessing the
Applicability of 3D Holographic Technology as an Enhanced Technology
for Distance Learning, IAFOR Journal of Education, Special edition, 43-57
Summer.
Karabulut, B. (2015). Bilgi Toplumu Çağında Dijital Yerliler, Göçmenler ve
Melezler, Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 21, 11-
23.
Katsioloudis, P. J., Jones, M. V. (2018). A Comparative Analysis of Holographic,
3D-Printed, and Computer-Generated Models: Implications for Engineering
Technology Students’ Spatial Visualization Ability, Journal of Technology
Education, 29(2), Spring.
Kelion, L. (2018). “Hologram” lecturers to teach students at Imperial College
London, https://www.bbc.com/news/technology-46060381, Erişim Tarihi:
13.01.2019
Kesim, M. ve Özarslan, Y. (2012). Augmented reality in education: Current
technologies and the potential for education. Procedia: Social and
Behavioral Sciences, 47, 297–302.
Korucu, A. T., Gençtürk, T. ve Sezer, C. (2016). Artırılmış Gerçeklik
Uygulamalarının Öğrenci Başarı ve Tutumlarına Etkisi, XVIII. Akademik
Bilişim Konferansı- AB, 30 Ocak-5 Şubat, Adnan Menderes Üniversitesi,
Aydın.
LAVCA. (2017). Intel Capital Leads Us$8.5m Series A Round In Echopixel,
https://lavca.org/2017/10/19/intel-capital-leads-us8-5m-series-a-round-in-
echopixel, Erişim Tarihi: 05.09.2019
Lee, H. (2013). 3D Holographic Technology and Its Educational Potential,
TechTrends, 57(4), July/August.
438
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Moules, J. (2019). MBA students to be offered hologram lectures,
https://www.ft.com/content/01749584-dcf9-11e8-8f50-cbae5495d92b,
Erişim Tarihi: 13.01.2019.
Okulu, H. Z. ve Ünver, A. O. (2006). Bring Cosmos Into The Classroom: 3d
Hologram, Education Research Highlights in Mathematics, Science and
Technology.
Orcos, L., Magrenan A. A. (2018). The hologram as a teaching medium for the
acquisition of STEM contents, Int. J. Learning Technology, 13(2).
Özdemir, M. (2017). Artırılmış Gerçeklik Teknolojisi ile Öğrenmeye Yönelik
Deneysel Çalışmalar: Sistematik Bir İnceleme, Mersin Üniversitesi Eğitim
Fakültesi Dergisi, 13(2), 609-632.
Parsa, A. F. ve Aytaş, M. (2014). Yeni Gerçeklik: Dijital Yerliler ve Göçmenlerle
21.Yuzyıl Okuryazarlığında Birleşmek, Dijital Panorama Bilgi İletişim
Teknolojilerinde Son Gündem (Editor: Z. Beril Akıcı Vural), Ütopya
Yayınevi, Ankara.
Pensky, M. (2001). Digital Natives, Digital Immigrants, On the Horizon, MCB
University Press, 9(5), October.
Petrarca, E. (2016). Meet Hatsune Miku, the Japanese Pop Star Hologram,
https://www.wmagazine.com/story/hatsune-miku-crypton-future, Erişim
Tarihi: 28.01.2019.
Rosenbaum, P. L., Armstrong, R. W. ve King, S. M. (1988). Determinants of
children's attitudes toward disability: A review of evidence. Children's
Health Care, 17(1), 32-39.
Sertalp, E. (2010). Görsel İletişimde Üç Boyut Algısı; Hologram Tekniği ve Bu
Teknolojinin Eğitim Ortamına Aktarılması, Gazi Üniversitesi Eğitim
Bilimleri Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi.
Sheet, A., El Sayed, M., Maged, M., Mona, I., Mariam, A., Solouma, N. H. Ve
Abdel-Mottleb, T. (2014). 3D computer generated medical holograms using
spatial light modulators. Journal of Electrical Systems and Information
Technology, 1(2), 103–108.
Singleton, L. (2019). Imperial College Business School to offer live lectures via
hologram, https://www.imperial.ac.uk/news/188851/imperial-college-
business-school-offer-live/, Erişim Tarihi: 13.01.2019
439
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Sudeep, U. (2013). Use of 3D hologram technology in engineering education.
Proceedings of the International Conference on Emerging Trends in
Engineering (SICETE), 4, 62–67.
Şahin, O. N. (2017). Muhasebe Dersi Alan Lisans Öğrencilerinin Muhasebe Etiği
Algısı Üzerine Bir Araştırma: Mardin İİBF Örneği, AL-FARABI 1st
International Congress on Social Sciences May 11-14, Gaziantep,
TURKEY.
Walker Robin A. (2013). Hologram as teaching agents, Journal of Physics Conf.
Series, 415.
Wilson, T. V. (2010). How Holograms Work. HowStuffWorks, Inc..
http://science.howstuffworks.com/hologram.htm/printable, Erişim Tarihi:
15.12.2018
Winslow, L. (2007). Holographic Projection Technologies of the Future: "Killer
Applications”,
http://www.worldthinktank.net/pdfs/holographictechnologies.pdf, Erişim
Tarihi: 28.01.2019.
Yelgen, E. ve Uyar, S. (2018). “Muhasebe Eğitimi ve Y Kuşağı”, Muhasebe ve
Vergi Uygulamaları Dergisi, Nisan, Özel Sayı, 148-168.
440
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
441
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Günümüz Muhasebe ve Denetim Eğitimi Perspektifinden Geleceğin
Denetim Anlayışına Bakış: Karşılaştırmalı Bir Araştırma
Oğuzhan ÇARIKÇI1
Mahmut Sami ÖZTÜRK2
ÖZ
Teknolojik gelişmeler birçok mesleği değiştirmekte, dönüştürmekte ve bazı mesleklerin
tamamen yok olmasına sebebiyet vermektedir. Bu dönüşümden muhasebe ve denetim
mesleği de oldukça fazla etkilenmektedir. Dolayısıyla muhasebe ve denetim eğitimleri
gelecekteki denetim anlayışına uygun olarak dizayn edilmelidir. Gerek iç denetim
gerekse dış denetim faaliyetlerini gerçekleştiren denetçilerin tümü, teknolojik yenilikleri
ve güncel gelişmeleri yakından takip etmeli ve buna uygun olarak muhasebe ve denetim
eğitimleri almalıdırlar. Örneğin gelecekteki denetim uygulamaları dijital ortamdaki
denetim yazılım ve programlarının kullanılması ile icra edilecektir. Gelecekteki denetim
uygulamaları konusunda öğrencilerin hangi donanımları kazanmaları gerektiği iyi bir
şekilde tespit edilmelidir. Bu kapsamda gerek lisans gerekse lisansüstü eğitimlerde
raporlama ve programlama dillerinin, uygulamalı ve kapsamlı bir hukuk ve mevzuat
bilgisinin, denetim yazılımlarının, üst düzey finansal okuryazarlık bilgisinin ve dijital
denetime alt yapı oluşturacak denetim teorisinin öğretilmesi gerekmektedir. Bu
çalışmanın amacı günümüzde uygulanan muhasebe ve denetim eğitiminin dijital
ortamdaki denetim faaliyetlerine olan yeterliliğinin tespit edilmesi ve gelecekte
uygulanacak denetimler konusunda nasıl bir eğitimin verilmesi gerektiğinin
araştırılmasıdır. Bu amaç doğrultusunda çalışma kapsamında denetçi olabilecek
öğrencilere yapılan anket çalışması ile günümüz muhasebe ve denetim eğitiminin
etkinliği ve yeterliliği araştırılmaktadır. Ayrıca gelecekteki denetim uygulamaları
konusunda muhasebe ve denetim eğitiminin nasıl düzenlenmesi gerektiği ve müfredatın
nasıl şekillendirilebileceği konusunda denetçilere yönelik bir anket uygulaması
gerçekleştirilmektedir. Yapılan anket çalışmaları neticesinde elde edilen bulgular
karşılaştırılarak çeşitli öneriler sunulmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Muhasebe Eğitimi, Denetim Eğitimi, Teknolojik Denetim.
JEL Sınıflandırması: M42, M41.
1 Dr. Öğr. Üyesi, Süleyman Demirel Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İşletme
Bölümü, ISPARTA, oguzhancarikci@sdu.edu.tr (orcid.org/0000-0001-8709-9071) 2 Dr. Öğr. Üyesi, Süleyman Demirel Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İşletme
Bölümü, ISPARTA, samiozturk@sdu.edu.tr (orcid.org/ 0000-0002-7657-3150)
442
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Looking to The Future Audit Mentality from The Perspective of
Accounting and Auditing Education: A Comparative Research
ABSTRACT
Technological developments change and transform many professions and cause some
professions to be completely destroyed. The accounting and auditing profession is greatly
affected by this transformation. Therefore, accounting and auditing education should be
designed in accordance with the concept of audit. All auditors who carry out both internal
audit and external audit activities should closely monitor technological innovations and
current developments and take accounting and auditing education accordingly. For
example, future audit applications will be implemented through the use of digital audit
software and programs. It should be well established that students should acquire what
equipment they need to use in future auditing practices. In this context, it is necessary to
teach reporting and programming languages, applied and comprehensive legal and
regulatory knowledge, audit software, high level financial literacy information and audit
theory which will constitute an infrastructure for digital audit. The aim of this study is to
determine the adequacy of the accounting and auditing education applied in the audit
activities in the digital environment and to investigate how to provide education in the
future audits. For this purpose, within the scope of the study, the survey study conducted
on the students who can be auditors and the effectiveness and adequacy of today's
accounting and auditing education are investigated. In addition, a questionnaire is applied
to auditors on how accounting and auditing education should be arranged in the future
auditing practices and how the curriculum can be shaped. The results obtained from the
surveys are compared and various suggestions are presented.
Keywords: Accounting Education, Auditing Education, Technological Audit.
JEL Classification: M42, M41.
1. Giriş
Teknolojik ilerlemenin ve rekabet ortamının neredeyse bütün meslek gruplarını
olumlu ya da olumsuz olarak etkilediği günümüz dünyasında, muhasebe ve
denetim mesleği de bu değişim ve dönüşümden önemli ölçüde etkilenmektedir.
Faaliyetlerin sınırlı, işlem ve personel sayısının nispeten daha az olduğu küçük
ölçekli bir organizasyonda muhasebe/denetim faaliyetlerini sürdürme
konusundaki mesleki yeterlilik ile yüksek boyutlu çok sayıda veri ve bilginin
üretildiği, sınırların ortadan kalktığı bir dünyada işlemlerini sürdüren
443
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
organizasyonlardaki muhasebe/denetim faaliyetlerine ilişkin mesleki yeterlilik
birbirinden oldukça farklı olacaktır.
Muhasebe ve denetim sistemleri birbirleri ile ilişkili ve önemli ölçüde kurumların
etkinliğinin belirlenmesinde pay sahibi olan kavramlardır. Muhasebe, denetim
faaliyetlerinin temel dayanağını oluşturmakta iken, denetim ise muhasebenin
yasalara, kurallara, ilkelere ve yöntemlere uygunluğunun sağlanmasında rol
üstlenmektedir. Sonuç olarak muhasebesiz bir denetim dayanaksız, denetimsiz
bir muhasebe uygulaması ise sağlamasızdır (Erdoğan, 2002:54). Denetçiler,
denetledikleri kurumların yönetsel faaliyetlerine ya da finansal tablolarına ilişkin
olarak belirli sınırlar dâhilinde sorumludurlar. Denetimde kalite ve güvenilirliğin
sağlanması, denetim faaliyetlerinin önceden belirlenmiş ilke ve esaslara ne kadar
uyulduğuna bağlıdır. İlgili denetim standartlarının kapsamı, denetim sürecini
kapsadığı kadar tüm süreçte etkili olan denetçinin kişisel özelliklerine de bağlı
olmaktadır (Bekçi ve Gör, 2015:167). Denetçilerin mesleki sorumluluklara uygun
davranması denetimin temel unsurlarından biridir.
Ekonomik ve ticari hayatın bu kadar hızlı değiştiği bir ortama ayak uydurabilmek
amacıyla denetim mesleğini icra eden denetçilerin kendilerini sürekli olarak
yenilemeleri ve mesleki değişimi takip ederek mesleğin gerektirdiği bilgi
birikimini sağlamaları gerekmektedir. Kısacası uzmanlaşma sağlamaları ve kendi
alanlarında üst düzey tecrübeye sahip olmaları bir gerekliliktir. Bu çalışmanın
amacı, dijital çağ ile birlikte denetim faaliyetlerinde meydana gelecek değişimler
çerçevesinde muhasebe ve denetim eğitiminin yeterliliğinin ve geleceğinin
araştırılmasıdır. Çalışmada öncelikle muhasebe ve denetim eğitimi ilgili bilgiler
sunulmakta, ardından uygulama kısmında dijital denetimler temelinde muhasebe
ve denetim eğitiminin durumu hakkında saptamalar yapabilmek için anket
çalışması gerçekleştirilmektedir. Muhasebe ve denetim eğitiminin durum
tespitinin daha güvenilir ve pekiştirilebilir olması için hem denetim alanında
mesleki faaliyetlerini sürdüren denetçilere hem de denetim mesleğini seçme
imkânı ve olanağına sahip öğrencilere yönelik anket uygulaması yapılmıştır.
444
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
2. Muhasebe ve Denetim Eğitimi
Amerika Muhasebe Birliği (AAA), 1966 yılında muhasebeyi bir işletmenin
iktisadi olaylarını açıklayan, kaydeden ve bunları ilgili kullanıcılara aktaran bir
bilgi sistemi olarak tanımlamaktır. Muhasebenin temel işlevlerini; sadece bilgi
sağlama aracı ve bir işletme dili değil aynı zamanda denetçilere, yönetime ve
diğer paydaşlara bilgi sunan entegre bir sistem olarak görmektedirler.
Muhasebenin, iş dünyasındaki ekonominin büyümesini ve gelişimini çeşitli ve
önemli unsurlarla etkilediği belirtilmektedir. Bu yüzden, üniversitelerde
muhasebe eğitiminin nitelikli bir şekilde artırılması amaçlanmaktadır (Cheng,
2007:581). Muhasebe eğitimi ile bireylere muhasebeyle ilgili mesleki bilgiler
verilmektedir. Çünkü mesleki eğitim, mesleğin zorunlu kıldığı bilgi, beceri ve
davranışlara kişilerin sahip olmalarını sağlamakta ve gelişime yardımcı
olmaktadır. Ancak günümüz teknoloji dünyasında mesleki eğitimin de teknoloji
ile birleştirilmesi gerekmektedir. Verilen eğitimin daha çok etki bırakması ve
kalıcı olmasında teknoloji fayda yaratmaktadır. Muhasebe eğitimi, gelecekte
işletmelerin gereksinimlerini karşılamak için modern eğitim metotları ile
desteklenmeli ve öğrencilere gerekli olan bilgi ve becerilerin kazandırılmasını
sağlamalıdır (Hatunoğlu, 2006:190-191).
Muhasebe eğitimindeki asıl amaç, finansal bilgileri kullanacak bireylere gerçek
ve güvenilir muhasebe kayıtlarının sunulmasının zorunluluğu konusunda
öğrencilere eğitim verilmesi ve uygulamaların buna göre yön verilmesidir. Her
geçen gün firma sayısındaki artış ile muhasebe çalışanlarına olan ihtiyaç da
artmaktadır. Bu durum öğrencilere verilecek muhasebe eğitiminin daha nitelikli
olması gerektiğini göstermektedir. Muhasebe eğitiminin etkili olması için, pratik
ve teorideki gerçekleştirilen uygulamaların birlikte olması gerekmektedir. Ayrıca
muhasebe eğitiminde dikkat edilmesi gereken özellikler; kesintisiz öğrenme,
çözümleme yapabilme, zamanı iyi değerlendirme, teknolojik imkanlarla ekip
olarak çalışmayı sürdürmektir (Akbulut vd., 2014:74-76). Muhasebe eğitiminin
niteliğinin yükseltilmesi, eğitim içeriğinin istenilen seviyeye ulaşması; eğitim
veren kişinin bilgi seviyesine, konu anlatım yöntemine, derste kullanılan araç ve
gereçlere, teknolojik donanıma ve birçok faktöre bağlıdır (Kutlu, 2010:233).
Muhasebe eğitimini meydana gelen yeni değişimlerden uzak ve tek başına
bırakmak olası bir durum değildir. Çünkü bu gelişmeler muhasebe alanında da
kalıcı ve yapısal bir takım değişiklikleri beraberinde getirmektedir. Bu
445
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
değişikliklerden biri olan e-öğrenme ise muhasebe alanında verilen eğitimin her
bölümünde öğrencilere çok fazla yeni imkânlar sunmaktadır (Sürmeli, 2007:28).
Günümüzde meydana gelen ekonomik değişimler ve gelişmeler muhasebe alanını
da etkilemektedir. Örneğin Amerika’da başlayan ve bütün dünyayı sarsan
skandallar muhasebenin temel kavramlarını, standartlarını ve muhasebe sürecinin
tamamını etkilemektedir. Teknolojik gelişmeler neticesinde muhasebe
standartlarının dünya genelinde ortak olarak kullanılması amaçlanmaktadır.
Dolayısıyla muhasebe eğitimini etkileyen birçok faktörün bulunduğu
görülmektedir. Bunlardan bazılarına örnek olarak; ekonomik ve teknolojik
gelişmeler, yönetim etkeni, öğretici etkeni ve öğrenci etkeni verilebilir
(Karasioğlu ve Duman, 2011:169).
Ülkemizin Uluslararası Muhasebeciler Federasyonu, Avrupa Muhasebeciler
Federasyonu ve Uluslararası Muhasebe Standartları Kurulu gibi kuruluşlar ile
olan ilişkileri muhasebe eğitiminin şimdiki ve gelecekteki konumunu
etkilemektedir (Ünal ve Doğanay, 2009:119). Günümüzde bilgisayar ve internet
teknolojilerinin gelişimi ile birlikte meydana gelen dijital dönüşüm, muhasebe
mesleğinin ve dolayısıyla mesleki yeterliliklerin altyapısının oluşturulduğu
muhasebe eğitimi sürecinin de değişmesi gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır.
Muhasebe meslek mensupları yüksek hızda değişen dijital ortamın ortaya
çıkardığı beklentileri karşılayacak donanıma sahip olmalıdırlar. Bunun için
öncelikle meslek öncesi alınan muhasebe eğitiminin güncel gelişmelerle uyumlu
olması ve eğitim sisteminin buna göre düzenlenmesi önem arz etmektedir. Aynı
ölçüde önemli bir husus da, meslek edinim sonrası sürekli mesleki eğitimin
sağlanmasına yönelik gelişim kurslarıyla dijital dünyaya uyum sağlanması
gerekliliğidir (Serçemeli, 2018:383).
Denetim, ekonomik faaliyetler ve olaylara ilişkin savlarla, kabul edilmiş ölçütler
arasındaki uygunluğun derecesini araştırmak ve sonuçlarını ilgili kullanıcılara
iletmek amacıyla objektif biçimde kanıt toplayan ve değerleyen sistematik bir
süreç şeklinde tanımlanmaktadır. Denetçi ise denetim faaliyetlerini
gerçekleştiren, belirli bir yeterliliği ve yetkinliği olan en temel denetim öğesidir
(Erdoğan, 2005:3). Denetim mesleğinin kurumsallaşması sürecinde İngiltere,
ABD, Almanya ve Fransa gibi ülkelerde yapılan çalışmaların katkısı olduğu
söylenilebilir (Uzay vd., 2009:128). Türkiye’de ise denetim alanında yapılan ilk
446
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
çalışmaların 1970’li yıllarda başlatıldığı söylenebilir. Türk şirketlerinin yurtdışı
işlemlerinde kredi kaynaklarından faydalanmak istemeleri üzerine muhasebe
denetimi çalışmaları yapılmaya başlanmıştır. Ancak modern anlamda denetim
faaliyetlerinin 1990’lı yıllarda geliştiğini söylemek mümkündür (Kızıl vd.,
2015:195). Denetim faaliyetlerinin gelişmesinde ülkemizde denetim konusunda
oluşturulan kurulların ve buna bağlı olarak yapılan denetimlerin önemli payı
bulunmaktadır (Güvemli ve Özbirecikli, 2011:8).
Özellikle kamu denetimlerinin ve şirketlere yönelik sürdürülen bağımsız denetim
uygulamalarının zaman içerisinde daha fazla uzmanlık gerektireceği, çağın
gerektirdiği bilgi ve tecrübeye sahip olan denetim personeline daha çok ihtiyaç
duyulacağı tartışmaları yapılmaktadır. Dolayısıyla denetçilerin lisans seviyesinde
aldıkları eğitimin geliştirilmesi gerekmekte ve mesleki eğitimin sürekliliğinin
sağlanması için mesleki kurs ve eğitimlere daha fazla önem verilmelidir.
Denetçilerin muhasebe, vergi, hukuk, matematik, sigortacılık, bankacılık gibi
farklı alanlarda uzmanlaşmalarının yanı sıra teknoloji odaklı eğitim almaları da
hızla önem kazanmaktadır.
Geçmişte belge ve kayıtlar üzerinden yürütülen denetimlerin, gelecekte bilişim
teknolojilerinin sağladığı geniş bilgi ağı ile birlikte bilgisayarlar üzerinden
yapılması beklenmektedir. Bu yüzden denetim programlarının bilgisayar
ortamına taşınması buna uygun yazılımlar geliştirilmesi ve denetim faaliyetini
sürdürecek olan personelin de bu sistemi kullanmaya yönelik donamı bilgisine
sahip olması gerekecektir. Böylece hem geleneksel denetim çalışmalarının
zayıflıklarının ve şirketlerdeki para ve zaman kaybının önüne geçilmiş olacak
hem de denetim daha sağlıklı yapılabilecektir. Ancak böyle bir dijital denetim
sisteminin oluşturulması için denetlenecek kurumlar ve denetçilerin uygun
teknolojik donanım ve altyapıya sahip olması gerekmektedir (Erturan ve Ergin,
2018:827).
3. Araştırma
3.1. Araştırma Hakkında Genel Bilgiler
Yapılan araştırmanın amacı öğrencilerin ve denetçilerin gelecekteki denetim
uygulamaları çerçevesinde muhasebe ve denetim eğitimi algı seviyelerinin tespit
447
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
edilmesidir. Bu çerçevede; iki ayrı araştırma grubuna anket uygulaması
gerçekleştirilmiştir. Öğrencilerin algı düzeylerini belirlemek amacıyla; yasal
olarak gelecekte denetçi olabilecek olan lisans son sınıf öğrencileri ve lisansüstü
düzeyde eğitim gören öğrencilere anket uygulanmış; denetçilerin algı düzeylerini
belirlemek amacıyla ise denetim alanında çalışan dış denetçilere ayrı bir anket
uygulanmıştır. Öğrencilere yönelik uygulanan ankette katılımcıların tanımlayıcı
bilgilerini içeren 10 adet soru ve öğrencilerin gelecekteki denetim uygulamaları
hakkındaki algılarını tespit etmek üzere sorulmuş 17 soru olmak üzere toplam 27
soru bulunmaktadır. Denetçilere yönelik uygulanan ankette ise katılımcıların
tanımlayıcı bilgilerini içeren 7 adet soru ve denetçilerin gelecekteki denetim
uygulamaları hakkındaki algılarını tespit etmek üzere sorulmuş 19 soru olmak
üzere toplam 26 soru bulunmaktadır. Katılımcıların vermiş oldukları cevaplar
doğrultusunda elde edilen veriler, SPSS 22.0 paket programına girilmiştir.
Çalışmada öncelikle katılımcıların tanımlayıcı özelliklerinin belirlendiği frekans
dağılımları yapılmış ve sonrasında verilerin güvenilirliği (Cronbach Alpha) test
edilmiştir. Değişkenleri daha geçerli ve güvenli bir biçimde belirlemek amacıyla,
gelecekteki denetim uygulamaları hakkındaki algı düzeyi sonuçlarının
belirlenmesine yönelik ifadelere faktör analizi uygulanmıştır. Elde edilen faktör
boyutları ile katılımcıların tanımlayıcı özellikleri arasındaki farklılıkları
belirlemeye yönelik t testi ve tek yönlü varyans analizleri gerçekleştirilmiştir.
Araştırmada %95 güven seviyesi kullanılmaktadır.
3.2. Öğrencilere Yönelik Uygulanan Anket Çalışmasına Ait Bulgular
3.2.1. Tanımlayıcı İstatistikler
Öğrencilere uygulanan anket çalışması neticesinde elde edilen tanımlayıcı
istatistikler Tablo 1’de yer almaktadır.
448
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Tablo 1: Öğrenci Anketine Katılanların Tanımlayıcı İstatistikleri
Frekans Yüzde
Cinsiyet Kadın 117 54,9
Erkek 96 45,1
Yaş 22 Yaş ve altı 94 44,1
23 Yaş ve üzeri 119 55,9
Eğitim Durumu Lisans 185 86,9
Yüksek Lisans veya Doktora 28 13,1
Denetim Yazılımlarından
Haberdar Olma
Evet 82 38,5
Hayır 131 61,5
Denetim Paket Programlarından
Haberdar Olma
Evet 78 36,6
Hayır 135 63,4
ERP Programlarından Haberdar
Olma
Evet 62 29,1
Hayır 151 70,9
Daha Önce Denetim Dersi Alma
Durumu
Evet 96 45,1
Hayır 117 54,9
Daha Önce Denetim Teknolojisi
Kursu Alma Durumu
Evet 28 13,1
Hayır 185 86,9
Denetim Alanında Çalışmayı
Düşünme Durumu
Evet 82 38,5
Hayır 131 61,5
Denetçi Olabilme Hakkından
Haberdar Olma
Evet 90 42,3
Hayır 123 57,7
TOPLAM 213 100
Tablo 1’de görüldüğü üzere katılımcıların çoğunluğu lisans öğrencisidir.
Katılımcıların çoğunluğu denetim yazılımlarından ve ERP programlarından
haberdar değildir. Yine katılımcıların çoğunluğu daha önce denetim dersi ve
denetim teknolojileri ile ilgili bir kurs almamıştır. Katılımcıların yarısından
fazlası denetçi olabileceklerini bilmemekte ve bu doğrultuda denetim alanında
çalışmayı düşünmemektedirler. Öğrencilere uygulanan ankette yer alan ölçeğe ait
tanımlayıcı istatistikler Tablo 2’de sunulmaktadır.
449
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Tablo 2: Öğrencilere Uygulanan Ölçeğin Tanımlayıcı İstatistikleri
ÖĞRENCİ ÖLÇEĞİNDE YER ALAN İFADELER N Ortalama Standart
Sapma
Denetim alanında çalışacak olursam aldığım lisans
eğitiminin yeterli olduğunu düşünüyorum. 213 2,3239 1,28608
Müfredatta yeterli sayıda denetim dersinin olduğunu
düşünüyorum. 213 2,1596 1,34335
Teknoloji çağında geleneksel denetim uygulamalarının
dönüşeceğini düşünüyorum. 213 3,9061 1,08620
Denetim faaliyetlerinde denetim yazılımlarının (denetim
paket programlarının) kullanımı zorunlu hale gelecektir. 213 3,8122 1,09993
Gelecekte, geleneksel yazılı denetim uygulamaları yerine
elektronik ortamda yapılan denetim uygulamaları
kullanılacaktır.
213 4,1033 1,09400
Gelecekteki denetim uygulamalarında Bilgisayar Destekli
Denetim Tekniklerinin kullanımı yoğunlaşacaktır. 213 4,2254 1,03974
Denetim faaliyetlerinin elektronik ortama taşınması;
denetimin anlık ve sürekli yapılabilirliğini sağlayacaktır. 213 4,1643 1,12277
Bilişim teknolojilerinin denetimde kullanılması,
işletmelerin denetime her zaman hazır olmasını
sağlayacaktır.
213 3,9812 1,11998
Denetim faaliyetlerinde teknoloji kullanımı, kayıt dışı
ekonomiyi en az düzeye indirecektir. 213 3,6244 1,23233
Günümüzde lisans döneminde alınan denetim eğitimi;
gelecekteki bilgisayar odaklı teknolojik denetim
uygulamaları için yeterlidir.
213 2,3944 1,41233
Üniversitelerde verilecek dijital denetim eğitimleri için
yeterli teknolojik altyapı vardır. 213 2,8122 1,47061
Üniversitelerde denetim konusunda kapsamlı bir hukuk ve
mevzuat bilgisi verilmektedir. 213 2,9061 1,42439
Üniversitelerde üst düzey finansal okuryazarlık
kazandıracak seviyede muhasebe bilgisi öğretilmektedir. 213 3,1315 1,41141
Üniversitelerde dijital denetimlere alt yapı oluşturacak
denetim teorisi öğretilmektedir. 213 2,8075 1,50645
Üniversitelerde müfredatta programlama dillerini
öğretecek dersler yer almaktadır. 213 2,6432 1,52477
Üniversitelerde denetim ile ilgili derslerde siber saldırı ve
siber güvenlik eğitimleri verilmektedir. 213 2,5164 1,60364
Üniversitelerde dijital denetimlere alt yapı oluşturan ERP
programları öğretilmektedir. 213 2,6291 1,56871
Öğrenci Ölçeğinin Güvenirlik İstatistik Değeri 0,859
Tablo 2’de görüldüğü üzere; 0,859 gibi yüksek bir güvenilirlik istatistik değeri
sayesinde anketin güvenilirliğinin yüksek olduğu anlaşılmaktadır. Katılımcıların
cevapları incelendiğinde, en yüksek katılımın; gelecekte denetim
450
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
uygulamalarında bilgisayar destekli denetim tekniklerinin kullanılacağı,
denetimlerin anlık, sürekli ve elektronik ortamda yapılacağı hakkında olduğu
görülmektedir. En az katılımın ise müfredatta yeterli sayıda denetim dersinin
bulunduğu ve gelecekteki teknolojik denetimler için lisans denetim eğitiminin
yeterliliği konusunda olduğu tespit edilmiştir.
3.2.2. Öğrencilerin Gelecekteki Denetim Uygulamaları Hakkındaki Algı
Düzeylerine Yönelik Yapılan Faktör Analizi Sonuçları
Öğrencilere yönelik uygulanan ankette yer alan ölçeğe yapılan faktör analizi
neticesinde elde edilen faktör boyutları ve değerleri ise Tablo 3’da yer almaktadır.
Tablo 3: Öğrencilerin Gelecekteki Denetim Uygulamaları Hakkındaki Algılarına
Yönelik Faktör Boyutları
Boyutlar
Fa
ktö
r Y
ük
ü
Ort
ala
ma
Va
rya
ns
Açı
kla
ma
Ora
nı
(%)
Özd
eğer
Gü
ven
ilir
lik
Faktör 1: Gelecekteki Denetimler İçin
Eğitimin Yeterliliği
2,7300 34,042 6,157 0,941
Üniversitelerde dijital denetimlere alt yapı
oluşturan ERP programları öğretilmektedir. ,901
Üniversitelerde denetim ile ilgili derslerde
siber saldırı ve siber güvenlik eğitimleri
verilmektedir.
,888
Üniversitelerde dijital denetimlere alt yapı
oluşturacak denetim teorisi öğretilmektedir. ,887
Üniversitelerde müfredatta programlama
dillerini öğretecek dersler yer almaktadır. ,880
Üniversitelerde denetim konusunda kapsamlı
bir hukuk ve mevzuat bilgisi verilmektedir. ,846
Üniversitelerde verilecek dijital denetim
eğitimleri için yeterli teknolojik altyapı
vardır.
,839
Üniversitelerde üst düzey finansal
okuryazarlık kazandıracak seviyede
muhasebe bilgisi öğretilmektedir.
,795
Günümüzde lisans döneminde alınan denetim
eğitimi; gelecekteki bilgisayar odaklı ,585
451
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
teknolojik denetim uygulamaları için
yeterlidir.
Faktör 2: Denetimin Geleceği ve Faydaları 3,9738 18,628 3,190 0,781
Gelecekteki denetim uygulamalarında
Bilgisayar Destekli Denetim Tekniklerinin
kullanımı yoğunlaşacaktır.
,797
Gelecekte, geleneksel yazılı denetim
uygulamaları yerine elektronik ortamda
yapılan denetim uygulamaları kullanılacaktır.
,780
Denetim faaliyetlerinin elektronik ortama
taşınması; denetimin anlık ve sürekli
yapılabilirliğini sağlayacaktır.
,779
Denetim faaliyetlerinde denetim
yazılımlarının (denetim paket programlarının)
kullanımı zorunlu hale gelecektir.
,659
Bilişim teknolojilerinin denetimde
kullanılması, işletmelerin denetime her
zaman hazır olmasını sağlayacaktır.
,657
Teknoloji çağında geleneksel denetim
uygulamalarının dönüşeceğini düşünüyorum. ,483
Denetim faaliyetlerinde teknoloji kullanımı,
kayıt dışı ekonomiyi en az düzeye
indirecektir.
,437
Faktör 3: Denetçi Olabilmek İçin Eğitimin
Yeterliliği
2,2418 9,489 1,221 0,752
Denetim alanında çalışacak olursam aldığım
lisans eğitiminin yeterli olduğunu
düşünüyorum.
,861
Müfredatta yeterli sayıda denetim dersinin
olduğunu düşünüyorum. ,762
Kaiser-Meyer-Olkin (KMO) Değeri: ,881
Bartlett Küresellik Testi Sonucu: 2086,619
p Değeri: ,000
Tablo 3’de görüldüğü üzere öğrencilerin gelecekteki denetim uygulamaları
konusunda katılımcıların algı düzeyleri hakkında 3 boyut elde edilmiştir. Bunlar
gelecekteki dijital denetimler için mevcut eğitimin yeterliliği, gelecekteki
denetim uygulamalarının faydaları ve denetçi olmak için verilen mevcut
eğitimlerin yeterliliğidir. Faktör boyutlarının ortalama değerlerine göre
katılımcılar gelecekte denetçi olabilmek ve gelecekte uygulanacak denetim
faaliyetleri için mevcut eğitimleri yeterli görmemektedir Bununla birlikte
katılımcıların gelecekteki denetim uygulamalarının fayda sağlayacağını
düşündükleri görülmektedir.
452
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
3.2.3. Öğrencilerin Algı Düzeylerinin Ölçülmesi İçin Oluşturulan Hipotez
Testleri ve Sonuçları
H1 Hipotezi: Öğrencilerin gelecekteki denetim uygulamaları konusundaki algı
düzeyleri ile katılımcıların cinsiyetleri arasında anlamlı bir farklılık
bulunmaktadır.
Tablo 4: H1 Hipotezine Yönelik t Testi Sonuçları
Faktör Boyutları
Cinsiyet
p
Değeri
Hipotez
Testi
Sonucu
Kadın Erkek
Ortalama Standart
Sapma Ortalama
Standart
Sapma
Dijital Denetimler İçin
Eğitimin Yeterliliği 2,5192 1,25844 2,9870 1,20559 ,006 Kabul
Denetimin Geleceği ve
Faydaları 3,9792 ,71656 3,9673 ,75607 ,906 Ret
Denetçi Olabilmek İçin
Eğitimin Yeterliliği 2,2393 1,17187 2,2448 1,18986 ,973 Ret
Tablo 4’de görüldüğü üzere, katılımcıların gelecekteki dijital denetimler için
mevcut eğitimin yeterliliği hakkındaki düşünceleri ile katılımcıların cinsiyetleri
arasında farklılık bulunmaktadır. Diğer boyutlar çerçevesinde katılımcıların algı
düzeyleri ile cinsiyetleri arasında anlamlı farklılık yoktur.
H2 Hipotezi: Öğrencilerin gelecekteki denetim uygulamaları konusundaki algı
düzeyleri ile katılımcıların yaşları arasında anlamlı bir farklılık bulunmaktadır.
Tablo 5: H2 Hipotezine Yönelik t Testi Sonuçları
Faktör Boyutları
Yaş
p
Değeri
Hipotez
Testi
Sonucu
22 Yaş ve altı 23 Yaş ve üzeri
Ortalama Standart
Sapma Ortalama
Standart
Sapma
Dijital Denetimler İçin
Eğitimin Yeterliliği 2,8191 1,29120 2,6597 1,22452 ,358 Ret
Denetimin Geleceği ve
Faydaları 3,9392 ,69718 4,0012 ,76174 ,541 Ret
Denetçi Olabilmek İçin
Eğitimin Yeterliliği 2,2606 1,17485 2,2269 1,18384 ,836 Ret
Tablo 5’de görüldüğü üzere H2 hipotezi reddedilmiştir. Katılımcıların algı
düzeyleri ile yaşları arasında anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır.
453
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
H3 Hipotezi: Öğrencilerin gelecekteki denetim uygulamaları konusundaki algı
düzeyleri ile katılımcıların eğitim seviyeleri arasında anlamlı bir farklılık
bulunmaktadır.
Tablo 6: H3 Hipotezine Yönelik t Testi Sonuçları
Faktör Boyutları
Eğitim Seviyesi
p
Değeri
Hipotez
Testi
Sonucu
Lisans Yüksek Lisans ve
Doktora
Ortalama Standart
Sapma Ortalama
Standart
Sapma
Dijital Denetimler İçin
Eğitimin Yeterliliği 2,7568 1,29660 2,5536 ,92260 ,312 Ret
Denetimin Geleceği ve
Faydaları 3,9838 ,72374 3,9082 ,80175 ,612 Ret
Denetçi Olabilmek İçin
Eğitimin Yeterliliği 2,2892 1,20749 1,9286 ,90997 ,069 Ret
Tablo 6’da görüldüğü üzere H3 hipotezi reddedilmiştir. Katılımcıların algı
düzeyleri ile eğitim seviyeleri arasında anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır.
H4 Hipotezi: Öğrencilerin gelecekteki denetim uygulamaları konusundaki algı
düzeyleri ile katılımcıların denetim yazılımlarından haberdar olmaları arasında
anlamlı bir farklılık bulunmaktadır.
Tablo 7: H4 Hipotezine Yönelik t Testi Sonuçları
Faktör Boyutları
Denetim Yazılımlarından Haberdar
Olma Durumu p
Değeri
Hipotez
Testi
Sonucu
Evet Hayır
Ortalama Standart
Sapma Ortalama
Standart
Sapma
Dijital Denetimler İçin
Eğitimin Yeterliliği 2,8460 1,23202 2,6574 1,26668 ,287 Ret
Denetimin Geleceği ve
Faydaları 3,9024 ,78371 4,0185 ,69860 ,262 Ret
Denetçi Olabilmek İçin
Eğitimin Yeterliliği 2,3841 1,26271 2,1527 1,11613 ,163 Ret
Tablo 7’de görüldüğü üzere H4 hipotezi reddedilmiştir. Katılımcıların algı
düzeyleri ile denetim yazılımlarından haberdar olmaları arasında anlamlı bir
farklılık bulunmamaktadır.
454
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
H5 Hipotezi: Öğrencilerin gelecekteki denetim uygulamaları konusundaki algı
düzeyleri ile katılımcıların denetim paket programlarından haberdar olmaları
arasında anlamlı bir farklılık bulunmaktadır.
Tablo 8: H5 Hipotezine Yönelik t Testi Sonuçları
Faktör Boyutları
Denetim Paket Programlarından
Haberdar Olma Durumu p
Değeri
Hipotez
Testi
Sonucu
Evet Hayır
Ortalama Standart
Sapma Ortalama
Standart
Sapma
Dijital Denetimler İçin
Eğitimin Yeterliliği 3,0112 1,23861 2,5676 1,23826 ,013 Kabul
Denetimin Geleceği ve
Faydaları 3,9341 ,75792 3,9968 ,71991 ,548 Ret
Denetçi Olabilmek İçin
Eğitimin Yeterliliği 2,3782 1,28474 2,1630 1,10769 ,218 Ret
Tablo 8’de görüldüğü üzere, katılımcıların gelecekteki dijital denetimler için
mevcut eğitimin yeterliliği hakkındaki düşünceleri ile katılımcıların denetim
paket programlarından haberdar olmaları arasında farklılık bulunmaktadır. Diğer
boyutlar çerçevesinde anlamlı farklılık yoktur.
H6 Hipotezi: Öğrencilerin gelecekteki denetim uygulamaları konusundaki algı
düzeyleri ile katılımcıların ERP programlarından haberdar olmaları arasında
anlamlı bir farklılık bulunmaktadır.
Tablo 9: H6 Hipotezine Yönelik t Testi Sonuçları
Faktör Boyutları
ERP Programlarından Haberdar Olma
Durumu p
Değeri
Hipotez
Testi
Sonucu
Evet Hayır
Ortalama Standart
Sapma Ortalama
Standart
Sapma
Dijital Denetimler İçin
Eğitimin Yeterliliği 2,3165 ,98600 2,8998 1,31419 ,001 Kabul
Denetimin Geleceği ve
Faydaları 3,9931 ,76316 3,9659 ,72256 ,807 Ret
Denetçi Olabilmek İçin
Eğitimin Yeterliliği 1,9194 ,98428 2,3742 1,22640 ,005 Kabul
455
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Tablo 9’da görüldüğü üzere, katılımcıların gelecekteki dijital denetimler için ve
denetçi olabilmek için mevcut eğitimin yeterliliği hakkındaki düşünceleri ile
katılımcıların ERP programlarından haberdar olmaları arasında farklılık
bulunmaktadır.
H7 Hipotezi: Öğrencilerin gelecekteki denetim uygulamaları konusundaki algı
düzeyleri ile katılımcıların daha önce denetim dersi almaları arasında anlamlı bir
farklılık bulunmaktadır.
Tablo 10: H7 Hipotezine Yönelik t Testi Sonuçları
Faktör Boyutları
Daha Önce Denetim Dersi Alma Durumu
p
Değeri
Hipotez
Testi
Sonucu
Evet Hayır
Ortalama Standart
Sapma Ortalama
Standart
Sapma
Dijital Denetimler İçin
Eğitimin Yeterliliği 3,5521 1,07141 2,0556 ,95669 ,000 Kabul
Denetimin Geleceği ve
Faydaları 3,9940 ,75534 3,9573 ,71681 ,716 Ret
Denetçi Olabilmek İçin
Eğitimin Yeterliliği 2,7135 1,33524 1,8547 ,85868 ,000 Kabul
Tablo 10’da görüldüğü üzere, katılımcıların gelecekteki dijital denetimler için ve
denetçi olabilmek için mevcut eğitimin yeterliliği hakkındaki düşünceleri ile
katılımcıların daha önce denetim dersi almaları arasında farklılık bulunmaktadır.
H8 Hipotezi: Öğrencilerin gelecekteki denetim uygulamaları konusundaki algı
düzeyleri ile katılımcıların daha önce denetim teknolojisi kursu almaları arasında
anlamlı bir farklılık bulunmaktadır.
Tablo 11: H8 Hipotezine Yönelik t Testi Sonuçları
Faktör Boyutları
Daha Önce Denetim Teknolojisi Kursu
Alma Durumu p
Değeri
Hipotez
Testi
Sonucu
Evet Hayır
Ortalama Standart
Sapma Ortalama
Standart
Sapma
Dijital Denetimler İçin
Eğitimin Yeterliliği 3,9911 ,88971 2,5392 1,19028 ,000 Kabul
Denetimin Geleceği ve
Faydaları 4,0051 ,84065 3,9691 ,71764 ,809 Ret
Denetçi Olabilmek İçin
Eğitimin Yeterliliği 3,0179 1,50605 2,1243 1,07628 ,005 Kabul
456
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Tablo 11’de görüldüğü üzere, katılımcıların gelecekteki dijital denetimler için ve
denetçi olabilmek için mevcut eğitimin yeterliliği hakkındaki düşünceleri ile
katılımcıların daha önce denetim teknolojisi kursu almaları arasında farklılık
bulunmaktadır.
H9 Hipotezi: Öğrencilerin gelecekteki denetim uygulamaları konusundaki algı
düzeyleri ile katılımcıların denetim alanında çalışmayı düşünmeleri arasında
anlamlı bir farklılık bulunmaktadır.
Tablo 12: H9 Hipotezine Yönelik t Testi Sonuçları
Faktör Boyutları
Denetim Alanında Çalışmayı Düşünme
Durumu p
Değeri
Hipotez
Testi
Sonucu
Evet Hayır
Ortalama Standart
Sapma Ortalama
Standart
Sapma
Dijital Denetimler İçin
Eğitimin Yeterliliği 2,6662 1,23807 2,7700 1,26679 ,558 Ret
Denetimin Geleceği ve
Faydaları 3,9843 ,76915 3,9673 ,71221 ,869 Ret
Denetçi Olabilmek İçin
Eğitimin Yeterliliği 2,2500 1,24288 2,2366 1,13904 ,936 Ret
Tablo 12’de görüldüğü üzere katılımcıların algı düzeyleri ile denetim alanında
çalışmayı düşünmeleri arasında anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır.
H10 Hipotezi: Öğrencilerin gelecekteki denetim uygulamaları konusundaki algı
düzeyleri ile katılımcıların denetçi olabileceklerinden haberdar olmaları arasında
anlamlı farklılık bulunmaktadır.
Tablo 13: H10 Hipotezine Yönelik t Testi Sonuçları
Faktör Boyutları
Denetçi Olabilme Hakkından Haberdar
Olma Durumu p
Değeri
Hipotez
Testi
Sonucu
Evet Hayır
Ortalama Standart
Sapma Ortalama
Standart
Sapma
Dijital Denetimler İçin
Eğitimin Yeterliliği 2,5792 1,27990 2,8404 1,22801 ,133 Ret
Denetimin Geleceği ve
Faydaları 4,0841 ,74520 3,8931 ,71606 ,060 Ret
Denetçi Olabilmek İçin
Eğitimin Yeterliliği 2,2167 1,13437 2,2602 1,21188 ,791 Ret
457
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Tablo 13’de görüldüğü üzere katılımcıların algı düzeyleri ile denetçi
olabileceklerinden haberdar olmaları arasında anlamlı bir farklılık
bulunmamaktadır.
3.3. Denetçilere Yönelik Uygulanan Anket Çalışmasına Ait Bulgular
3.3.1. Tanımlayıcı İstatistikler
Denetçilere uygulanan anket çalışması neticesinde elde edilen tanımlayıcı
istatistikler Tablo 14’de yer almaktadır.
Tablo 14. Denetçi Anketine Katılanların Tanımlayıcı İstatistikleri
Frekans Yüzde
Cinsiyet Kadın 90 43,1
Erkek 119 56,9
Yaş 30 Yaş ve altı 142 67,9
30 Yaş üstü 67 32,1
Eğitim Durumu
Lisans 177 84,7
Yüksek Lisans veya
Doktora 32 15,3
Mesleki Tecrübe
5 Yıl ve altı 97 46,4
6-15 Yıl arası 66 31,6
16 yıl ve üzeri 46 22,0
Denetim Yazılımlarından Haberdar
Olma
Evet 59 28,2
Hayır 150 71,8
Denetim Paket Programları
Hakkında Bilgi Sahibi Olma
Evet 51 24,4
Hayır 158 75,6
ERP Programlarının Kullanımı
Hakkında Bilgi Sahibi Olma
Evet 35 16,7
Hayır 174 83,3
TOPLAM 209 100
Tablo 14’de görüldüğü üzere katılımcıların çoğunluğu lisans mezunudur ve 5 yıl
ve altı mesleki tecrübeye sahiptir. Katılımcılar genellikle denetim yazılımlardan
haberdar değildir ve denetim paket programları ile ERP programlarının kullanımı
hakkında bilgi sahibi değildir. Denetçilere uygulanan ankette yer alan ölçeğe ait
tanımlayıcı istatistikler Tablo 15’de sunulmaktadır.
458
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Tablo 15. Denetçilere Uygulanan Ölçeğin Tanımlayıcı İstatistikleri
ÖLÇEKTE YER ALAN İFADELER N Ortalama Standart
Sapma
Denetim faaliyetlerinin yürütülmesinde denetçilerin lisans
seviyesinde aldığı eğitim yeterlidir 209 2,4354 1,22745
Gelecekteki denetim uygulamalarının geleneksel denetim
uygulamalarından daha farklı olacağını düşünüyorum 209 3,8708 1,20797
Denetim faaliyetlerinde denetim yazılımlarının (denetim
paket programlarının) kullanımı zorunlu hale gelecektir 209 3,9139 1,11470
Gelecekte, geleneksel yazılı denetim uygulamaları yerine
elektronik ortamda yapılan denetim uygulamaları
kullanılacaktır
209 4,1962 1,09403
Gelecekteki denetim uygulamalarında Bilgisayar Destekli
Denetim Tekniklerinin kullanımı yoğunlaşacaktır 209 4,3397 ,92736
Denetim faaliyetlerinin elektronik ortama taşınması;
denetimin anlık ve sürekli yapılabilirliğini sağlayacaktır 209 4,2919 ,98351
Bilişim teknolojilerinin denetimde kullanılması,
işletmelerin denetime her zaman hazır olmasını
sağlayacaktır
209 4,2679 1,02139
Yapılacak denetimlerde Kırmızı Alarm (red flags)
sisteminin kullanımı, risklerin azalmasına neden olacaktır 209 3,9856 1,06283
Denetim faaliyetlerinde teknoloji kullanımı, kayıt dışı
ekonomiyi en az düzeye indirecektir 209 3,7416 1,27861
Günümüzde lisans döneminde alınan denetim eğitimi;
gelecekteki denetim uygulamaları için yeterlidir 209 3,1244 1,45900
Üniversitelerde verilecek dijital denetim eğitimleri için
güçlü teknolojik altyapı oluşturmalıdır 209 4,0144 1,28032
Denetim konusunda kapsamlı bir hukuk ve mevzuat bilgisi
verilmelidir 209 4,2871 1,05333
Üst düzey finansal okuryazarlık kazandıracak muhasebe
bilgisi öğretilmelidir 209 4,2249 1,18165
Dijital denetimlere alt yapı oluşturacak denetim teorisi
öğretilmelidir 209 4,2823 ,97651
Üniversitelerdeki müfredatta programlama dillerini
öğretecek dersler yer almalıdır 209 4,3397 ,90639
Üniversitelerdeki denetim ile ilgili derslerde siber saldırı ve
siber güvenlik eğitimlerinin verilmesi uygun olacaktır 209 4,2823 ,99117
Verilerin raporlamasında kullanılan Raporlama Yazılım
Dillerinin (XBRL) öğretilmesi uygun olacaktır 209 4,1962 ,99749
Dijital denetimlere alt yapı oluşturan ERP programlarına
yönelik eğitimler verilmelidir 209 4,1722 1,00432
Gerçek zamanlı (online kullanıma uygun) muhasebe
sistemlerine yönelik eğitimler verilmelidir 209 4,3110 ,91143
Güvenirlik İstatistik Değeri 0,867
Tablo 15’de görüldüğü üzere anketin güvenilirliğinin yüksek olduğu
anlaşılmaktadır. Katılımcıların cevapları incelendiğinde, en yüksek katılımın;
459
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
gelecekte bilgisayar destekli denetim tekniklerinin kullanılacağı, programlama
dillerine yönelik derslerin öğretilmesi gerektiği ve denetimlerin anlık ve sürekli
yapılacağı hakkında olduğu görülmektedir. En az katılımın ise denetçilerin lisans
düzeyinde aldıkları eğitimlerin yeterli olduğu ve denetimde teknoloji
kullanımının kayıt dışılığı azaltacağı konusunda olduğu tespit edilmiştir.
3.3.2. Denetçilerin Gelecekteki Denetim Uygulamaları Hakkındaki Algı
Düzeylerine Yönelik Yapılan Faktör Analizi Sonuçları
Denetçilere yönelik uygulanan ankette yer alan ölçeğe yapılan faktör analizi
neticesinde elde edilen faktör boyutları ve değerleri ise Tablo 16’da yer
almaktadır.
Tablo 16. Denetçilerin Gelecekteki Denetim Uygulamaları Hakkındaki Algılarına
Yönelik Faktör Boyutları
Boyutlar
Fa
ktö
r Y
ük
ü
Ort
ala
ma
Va
rya
ns
Açı
kla
ma
Ora
nı
(%)
Özd
eğer
Gü
ven
ilir
lik
Faktör 1: Dijital Tabanlı Eğitimin
Gerekliliği
4,2584 30,955 6,399 0,910
Dijital denetimlere alt yapı oluşturan ERP
programlarına yönelik eğitimler verilmelidir ,865
Verilerin raporlamasında kullanılan
Raporlama Yazılım Dillerinin (XBRL)
öğretilmesi uygun olacaktır
,861
Gerçek zamanlı (online kullanıma uygun)
muhasebe sistemlerine yönelik eğitimler
verilmelidir
,825
Üniversitelerdeki müfredatta programlama
dillerini öğretecek dersler yer almalıdır ,768
Üniversitelerdeki denetim ile ilgili derslerde
siber saldırı ve siber güvenlik eğitimlerinin
verilmesi uygun olacaktır
,761
Dijital denetimlere alt yapı oluşturacak
denetim teorisi öğretilmelidir ,728
Üst düzey finansal okuryazarlık
kazandıracak muhasebe bilgisi
öğretilmelidir
,615
Faktör 2: Denetimin Geleceği 4,0801 17,607 1,804 0,768
460
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Gelecekte, geleneksel yazılı denetim
uygulamaları yerine elektronik ortamda
yapılan denetim uygulamaları kullanılacaktır
,769
Gelecekteki denetim uygulamalarının
geleneksel denetim uygulamalarından daha
farklı olacağını düşünüyorum
,762
Denetim faaliyetlerinde denetim
yazılımlarının (denetim paket
programlarının) kullanımı zorunlu hale
gelecektir
,727
Gelecekteki denetim uygulamalarında
Bilgisayar Destekli Denetim Tekniklerinin
kullanımı yoğunlaşacaktır
,629
Faktör 3: Dijital Denetimlerin Yararları 4,0718 16,170 1,507 0,742
Bilişim teknolojilerinin denetimde
kullanılması, işletmelerin denetime her
zaman hazır olmasını sağlayacaktır
,772
Yapılacak denetimlerde Kırmızı Alarm (red
flags) sisteminin kullanımı, risklerin
azalmasına neden olacaktır
,768
Denetim faaliyetlerinde teknoloji kullanımı,
kayıt dışı ekonomiyi en az düzeye
indirecektir
,711
Denetim faaliyetlerinin elektronik ortama
taşınması; denetimin anlık ve sürekli
yapılabilirliğini sağlayacaktır
,543
Kaiser-Meyer-Olkin (KMO) Değeri: ,902
Bartlett Küresellik Testi Sonucu: 1618,066
p Değeri: ,000
Tablo 16’da görüldüğü üzere denetçilerin gelecekteki denetim uygulamaları
konusunda katılımcıların algı düzeyleri hakkında 3 boyut elde edilmiştir. Bunlar
gelecekteki denetimler için dijital tabanlı eğitimin gerekliliği, denetimin geleceği
ve dönüşümü ile dijital denetimlerin sağlayacağı faydalardır. Faktör boyutlarının
ortalama değerlerine göre katılımcılar denetimin gelecekte farklılaşacağını ve
dönüşeceğini ve önemli faydalar sağlayacağını ancak bununla birlikte geleceğe
yönelik dijital tabanlı eğitimlerin de gerekli olduğunu düşünmektedirler.
3.3.3. Denetçilerin Algı Düzeylerinin Ölçülmesi İçin Oluşturulan Hipotez
Testleri ve Sonuçları
H11 Hipotezi: Denetçilerin gelecekteki denetim uygulamaları konusundaki algı
düzeyleri ile katılımcıların cinsiyetleri arasında anlamlı bir farklılık
bulunmaktadır.
461
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Tablo 17: H11 Hipotezine Yönelik t Testi Sonuçları
Faktör
Boyutları
Cinsiyet
p
Değeri
Hipotez
Testi
Sonucu
Kadın Erkek
Ortalama Standart
Sapma Ortalama
Standart
Sapma
Gereklilik 4,1952 ,88335 4,3061 ,74144 ,326 Ret
Gelecek 4,0333 ,76822 4,1155 ,88824 ,484 Ret
Yarar 4,0028 ,89904 4,1239 ,75484 ,291 Ret
Tablo 17’de görüldüğü üzere H11 hipotezi reddedilmiştir. Katılımcıların algı
düzeyleri ile cinsiyetleri arasında anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır.
H12 Hipotezi: Denetçilerin gelecekteki denetim uygulamaları konusundaki algı
düzeyleri ile katılımcıların eğitim seviyeleri arasında anlamlı bir farklılık
bulunmaktadır.
Tablo 18: H12 Hipotezine Yönelik t Testi Sonuçları
Faktör
Boyutları
Yaş
p
Değeri
Hipotez
Testi
Sonucu
30 Yaş ve altı 30 Yaş üstü
Ortalama Standart
Sapma Ortalama
Standart
Sapma
Gereklilik 4,2656 ,77008 4,2431 ,88169 ,851 Ret
Gelecek 4,0352 ,82545 4,1754 ,86166 ,260 Ret
Yarar 4,0511 ,78468 4,1157 ,89541 ,596 Ret
Tablo 18’de görüldüğü üzere katılımcıların algı düzeyleri ile yaşları arasında
anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır.
H13 Hipotezi: Denetçilerin gelecekteki denetim uygulamaları konusundaki algı
düzeyleri ile katılımcıların eğitim seviyeleri arasında anlamlı bir farklılık
bulunmaktadır.
Tablo 19: H13 Hipotezine Yönelik t Testi Sonuçları
Faktör
Boyutları
Eğitim Seviyesi
p
Değeri
Hipotez
Testi
Sonucu
Lisans Yüksek Lisans veya
Doktora
Ortalama Standart
Sapma Ortalama
Standart
Sapma
Gereklilik 4,2801 ,79311 4,1384 ,87424 ,361 Ret
Gelecek 4,0847 ,81744 4,0547 ,95617 ,852 Ret
Yarar 4,0734 ,81156 4,0625 ,87988 ,945 Ret
462
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Tablo 19’da görüldüğü üzere katılımcıların algı düzeyleri ile eğitim seviyeleri
arasında anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır.
H14 Hipotezi: Denetçilerin gelecekteki denetim uygulamaları konusundaki algı
düzeyleri ile katılımcıların denetim yazılımları hakkında bilgi sahibi olmaları
arasında anlamlı bir farklılık bulunmaktadır.
Tablo 20: H14 Hipotezine Yönelik t Testi Sonuçları
Faktör
Boyutları
Denetim Yazılımları Hakkında Bilgi Sahibi Olma
p
Değeri
Hipotez
Testi
Sonucu
Evet Hayır
Ortalama Standart
Sapma Ortalama
Standart
Sapma
Gereklilik 4,1646 ,92651 4,2952 ,75278 ,293 Ret
Gelecek 4,1653 ,88035 4,0467 ,82096 ,358 Ret
Yarar 4,1017 ,84731 4,0600 ,81187 ,742 Ret
Tablo 20’de görüldüğü üzere katılımcıların algı düzeyleri ile denetim yazılımları
hakkında bilgi sahibi olmaları arasında anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır.
H15 Hipotezi: Denetçilerin gelecekteki denetim uygulamaları konusundaki algı
düzeyleri ile katılımcıların denetim paket programları hakkında bilgi sahibi
olmaları arasında anlamlı bir farklılık bulunmaktadır.
Tablo 21: H15 Hipotezine Yönelik t Testi Sonuçları
Faktör
Boyutları
Denetim Paket Programları Hakkında Bilgi Sahibi
Olma p
Değeri
Hipotez
Testi
Sonucu
Evet Hayır
Ortalama Standart
Sapma Ortalama
Standart
Sapma
Gereklilik 4,0980 ,95767 4,3101 ,74592 ,102 Ret
Gelecek 4,1863 ,90256 4,0459 ,81577 ,299 Ret
Yarar 4,0735 ,89484 4,0712 ,79763 ,986 Ret
Tablo 21’de görüldüğü üzere katılımcıların algı düzeyleri ile denetim paket
programları hakkında bilgi sahibi olmaları arasında anlamlı bir farklılık
bulunmamaktadır.
463
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
H16 Hipotezi: Denetçilerin gelecekteki denetim uygulamaları konusundaki algı
düzeyleri ile katılımcıların ERP programlarının kullanımı hakkında bilgi sahibi
olmaları arasında anlamlı bir farklılık bulunmaktadır.
Tablo 22: H16 Hipotezine Yönelik t Testi Sonuçları
Faktör
Boyutları
ERP Programlarının Kullanımı Hakkında Bilgi
Sahibi Olma p
Değeri
Hipotez
Testi
Sonucu
Evet Hayır
Ortalama Standart
Sapma Ortalama
Standart
Sapma
Gereklilik 4,1102 1,10335 4,2882 ,73174 ,234 Ret
Gelecek 3,8571 1,01873 4,1250 ,79228 ,149 Ret
Yarar 4,0357 ,98545 4,0790 ,78590 ,776 Ret
Tablo 22’de görüldüğü üzere katılımcıların algı düzeyleri ile ERP programlarının
kullanımı hakkında bilgi sahibi olmaları arasında anlamlı bir farklılık
bulunmamaktadır.
H17 Hipotezi: Denetçilerin gelecekteki denetim uygulamaları konusundaki algı
düzeyleri ile katılımcıların mesleki tecrübeleri arasında anlamlı bir farklılık
bulunmaktadır.
Tablo 23: H17 Hipotezine Yönelik Anova Testi Sonuçları
Faktör
Boyutları
Mesleki Tecrübe F
Değeri
p
Değeri
Hipotez
Testi
Sonucu
5 Yıl ve
altı
6-15
Yıl
16 Yıl ve
üstü
Gereklilik 4,3211 4,2511 4,1366 ,820 ,442 Ret
Gelecek 4,1624 3,9167 4,1413 1,862 ,158 Ret
Yarar 4,0954 3,9735 4,1630 ,797 ,452 Ret
Tablo 23’de görüldüğü üzere katılımcıların algı düzeyleri ile mesleki tecrübeleri
arasında anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır.
4. Sonuç
Bu çalışmada gelecekteki denetim uygulamaları temelinde hem öğrencilerin hem
de denetçilerin muhasebe ve denetim eğitimi konusundaki algı seviyelerinin
ölçülmesi amaçlanmıştır. Bu doğrultuda, dijital çağdaki denetimler için mevcut
464
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
eğitimin durumuna yönelik öğrencilere sorulan anket soruları; denetçilere göre
uyarlanarak dış denetçilere sorulmuş ve çalışmanın sonuçları iki farklı araştırma
grubu ile desteklenmiştir. Gerçekleştirilen çalışmanın sonuçları incelendiğinde
öğrencilerden elde edilen cevaplar ile denetçilerden elde edilen cevapların
birbirini desteklediği ve birbiri ile uyumlu olduğu görülmektedir. Ankete katılan
öğrencilerin çoğunluğunun denetim yazılımları, denetim paket programları ve
ERP programlarından haberleri olmadığı, daha önce denetim dersi ve denetim
teknolojileri ile ilgili bir kurs almadıkları, denetçi olabileceklerini bilmedikleri ve
dolayısıyla gelecekte denetim alanında çalışmayı düşünmedikleri görülmektedir.
Benzer şekilde ankete katılan denetçilerin de denetim yazılımlarından haberdar
olmadıkları ve denetim paket programları ile ERP programlarının kullanımı
hakkında bilgi sahibi olmadıkları tespit edilmiştir.
Hem ankete katılan öğrenciler hem de dış denetim alanında çalışan katılımcılar
gelecekteki denetim uygulamalarında bilgisayar destekli denetim tekniklerinin
kullanılacağını ve denetimlerin anlık ve sürekli yapılacağını düşünmektedirler.
Yine ankete katılan öğrenciler ve denetçiler; gelecekte denetçi olabilmek ve
dijital çağdaki denetim faaliyetleri için mevcut verilen muhasebe ve denetim
eğitimlerinin yeterli olmadığını düşünmektedirler. İki farklı araştırma grubu da
gelecekteki denetim uygulamalarının önemli faydalar sağlayacağını ancak bunun
için mevcut eğitimlerin geliştirilerek dijital tabanlı muhasebe ve denetim
eğitimlerinin verilmesi gerektiğini belirtmektedirler.
Ankete katılan öğrencilerin cinsiyetleri ile gelecekteki dijital denetimler için
mevcut verilen eğitimin yeterliliği hakkındaki düşünceleri arasında farklılık
bulunmaktadır. Öğrencilerin daha önce denetim dersi ve denetim teknolojisi ile
ilgili kurs almaları, denetim paket programları ve ERP programlarından haberdar
olmaları ile mevcut aldıkları eğitimin yeterliliği hakkındaki düşünceleri arasında
farklılık bulunmaktadır. Dolayısıyla görülmektedir ki denetim konusunda bilgili,
istekli ve teknolojik gelişmeleri takip eden öğrencilerin eğitim sistemine bakış
açıları diğerlerine göre farklılık göstermektedir.
Çalışmaya katılan öğrenciler ve denetçilerin görüşleri incelendiğinde dijital
çağda uygulanacak denetim faaliyetlerine hazırlıklı olabilmek için mevcut verilen
muhasebe ve denetim eğitimlerinin geliştirilmesi ve dijitalleşmeye uyarlanması,
465
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
programlama dilleri, yazılımlar, paket programlar ve entegre ERP programlar
konusunda müfredata derslerin daha fazla eklenmesi ve öğrencilerin denetim ve
teknoloji konusunda daha çok bilinçlendirilmesi amacıyla yönlendirilmelerinin
gerektiği düşünülmektedir. Ayrıca mesleki eğitimin sürekliliğinin sağlanabilmesi
için denetim alanında çalışan meslek mensuplarına yönelik kurs ve eğitim
faaliyetlerinin artırılması ve teşvik edilmesi önerilmektedir.
Kaynakça
Akbulut, H., Pekkaya, M., ve Aksakaloğlu, H. (2014). Meslek Mensuplarının
Açısıyla Ticaret Meslek Liselerindeki Muhasebe Eğitimi: Bursa İli Üzerine
Bir Uygulama. Muhasebe ve Finansman Dergisi, (62), 73-92.
Bekçi, İ., ve Gör, Y. (2015). Kurumsal Yönetim Uygulamalarının Denetim
Kalitesine Etkisi Üzerine Bir Araştırma. Çankırı Karatekin Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 7(1), 165-194.
Cheng, K.W. (2007). The Curriculum Design in Universities from the Perspective
of Providers in Accounting Education. Academic Research Library. 127(4),
581-589.
Erdoğan, M. (2005). Denetim. Eskişehir: Maliye ve Hukuk Yayınları.
Erdoğan, M. (2002). Muhasebe, Denetim ve Bağımsız Denetimin Gerekliliği.
Doğuş Üniversitesi Dergisi, (5), 51-63.
Erturan, İ., ve Ergin, E. (2018). Dijital Denetim ve Dijital İkiz Yönetimi.
Muhasebe Bilim Dünyası Dergisi, 20(4), 810-830.
Güvemli, O., ve Özbirecikli, M. (2011). Türkiye’de Bağımsız Muhasebe
Denetiminin Gelişim Süreci 1990-2011. MÜFİAD Dergisi, 8-11.
Hatunoğlu, Z. (2006). Muhasebe Eğitiminde Bilgi Teknolojisi Kullanımının
Sunum Kalitesine Olan Etkilerinin Tespitine İlişkin Bir Araştırma.
Muhasebe ve Finansman Dergisi, (30), 190-200.
Karasioğlu, F., ve Duman, H., (2011). Meslek Yüksekokullarında Muhasebe
Eğitimi ve Kalitesi Üzerine Bir Not. Gaziantep Üniversitesi Sosyal Bilimler
Dergisi, 10(1), 165-180.
Kızıl, C., Akman, V., ve Korkmaz, H. (2015). Marmara Bölgesinde Muhasebe-
Denetim Mesleğinin Önemi Üzerine Bir Araştırma. Akademik Sosyal
Araştırmalar Dergisi, (10), 193-211.
Kutlu, H.A. (2010). Muhasebe Eğitiminin Nitelikli İşgücü Yetiştirme Açısından
Değerlendirilmesi. Muhasebe ve Finansman Dergisi, (46), 232-246.
466
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Serçemeli, M. (2018). Muhasebe ve Denetim Mesleklerinin Dijital
Dönüşümünde Yapay Zeka. Turkish Studies Economics, Finance and
Politics, 13(30), 369-386.
Sürmeli, F. (2007). Muhasebe Eğitiminde E-Değişimi Yakalamak. Muhasebe ve
Finansman Dergisi, (33), 28-30.
Uzay, Ş., Tanç, A., ve Erciyes, M. (2009). Türkiye’de Muhasebe Denetimi:
Geçmişten Geleceğe. Mali Çözüm Dergisi, (95), 125-140,
Ünal, O., ve Doğanay, M. (2009). Lisans Düzeyindeki Muhasebe Eğitiminin
Etkinliği: Sayıştay Özelinde Ampirik Bir Çalışma. Sayıştay Dergisi, (74-
75), 117-138.
467
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Endüstriyel 4.0’te Muhasebeci ve Muhasebe
İpek TÜRKER1
ÖZ
Sanayileşme, küreselleşme, dijitalleşme derken iş dünyasının değişim hızı beraberinde,
işletme biliminin tüm alt dallarını da değişime zorlamış, bir kısmı bu süreçte evrimleşerek
temel teorilerini yeniden gözden geçirmek durumunda kalmıştır. İçinde bulunduğumuz
yüzyılın değişen yüzü “endüstriyel 4.0” adı altında, “büyük data (big data)”, bulut (cloud)
sistemleri ile blockchain bilgi zincirinin acaba muhasebe mesleğinin sonunu mu
getireceği üzerine bir takım sorular sorulmaktadır. Bu çalışmada muhasebe mesleğinin
geleceğinin, endüstriyel 4.0 içindeki yeri ve gerçekleşen bu değişimlerin meslek kalitesi
ile meslek mensubunun değerindeki artış incelenmiştir.
Anahtar Kelime: Blok Zinciri, Büyük Data, Bulut Bilişim, Muhasebe Bilgi Sistemleri
Accountant and Accounting in Industrial 4.0
ABSTRACT
While talking about industrialization, globalization and digitalization, the speed of change
in the business world has forced all sub-branches of administrative sciences to change,
some of them have evolved in this process and have to reconsider their fundamental
theories. Some questions about whether it is the end of the accounting profession have
been brought up in the changing face of the current era of “Industrial 4.0”, with the “big
data”, “cloud systems” and blockchain”. In this study the place of accounting profession
in the industrial 4.0 and the changes that have occurred in the profession quality and the
increase of the accountant’s value emphasized.
Key Words: Blockchain, Big Data, Cloud Systems, Accounting Information Systems
1 Doç. Dr., İstanbul Üniversitesi. Siyasal Bilgiler Fakültesi
468
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
1.Giriş
Dördüncü endüstri devrimi dönemine girerken “Muhasebe” kelimesinin tanımı
her yönüyle bir kez daha incelenmeli ve önemli noktaların altı çizilmelidir.
Günlük yaşamda kullanılan “Muhasebe” kavramı ile çoğu kez bir olayın olumlu
ve olumsuz yanlarının karşılaştırılıp, gerçekleşen olayın nihai bir
değerlenmesinin yapılarak, olumlu veya olumsuz bir yargıya ulaşıp nihai
etkilerinin yarattığı sonuç olarak ifade edilir (Erdamar ve Basık, 2014, 1).
Profesyonel anlamda ise, işletmelerde gerçekleşen ve para ile ölçülebilen
ekonomik faaliyetlerin belgelenmesi, tasnif edilmesi, kaydedilmesi, özetlenerek
raporlanması, yorumlaması (Erdamar ve Basık, 2014, Kieso, vd. 2016, Anthony,
vd. 2011) olarak tanımlanır. Muhasebe, işletmelerin gerek içe dönük,
departmanlar arası iletişimlerinde; gerekse dışa dönük, işletmenin paydaşlarının
anlayabileceği ve işletmelerin çeşitli sebepler ile karşılaştırmalarına yardımcı
olacak “İşletme Dili” görevini üstlenmektedir. Konuşulan her dilin en önemli
özelliği o dilde konuşanın kendini ifade etmesidir. Temel bazı ifadeler nesnel
olabilirken, birçok ifade kişisel yani öznel olmaktadır. İfadenin temelinde yatan
dürtü, içerdeki duygu, düşünce ya da bilginin dışa dönük, dış dünya ile
paylaşımıdır.
İşletmelerin içe dönük yapıdan dışa dönük yapıya geçişleri, dünya ekonomisinin
küreselleşmesi yani sınırları kaldırılmış bir ekonomi arayışı ile paralellik
göstermiştir. İşletmeleri sadece sektörel farklılıklar değil; ayrıca ülke, işletme
kültürü, dil, para birimindeki farklılıklar da küreselleşme ile aynı paydada
buluşmaya yönlendirmiştir.
Sektörel anlamda dünya ekonomisine bakıldığında Forbes dergisinin 2018 yılı
Dünya’nın En Değerli Markaları Sıralamasında ilk 5 sırayı dijitalleşme ve
teknoloji teması damgasını vurmaktadır (Forbes, 2018 Rankings):
1. Apple
2. Google
3. Microsoft
4. Facebook
5. Amazon
469
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
6’ıncı sırada Coca Cola dijital bir hizmet sunmayan ilk marka olarak girmekte ve
hemen arkasından yine bir teknoloji şirketi olan Samsung 7. Sırada yer
almaktadır.
Teknolojinin bu kadar revaçta olduğu ve endüstriyel 4.0’ın temel merkezinde yer
alan “bilgi teknolojileri”, “bilgiye erişim” gibi birçok konuyu ihtiyaç
sıralamasında ilk sıralara yerleştirmektedir. Bu devinim işletmelerin önce içeride,
sonra dışarıda ihtiyaç duydukları “bilgi”nin yapısını da beraberinde
değiştirmektedir.
Bu çalışmada muhasebe mesleğinin geleceğini, endüstriyel 4.0 içindeki yeri ve
gerçekleşen bu değişimlerin meslek kalitesi ile meslek mensubunun değerindeki
artış incelenmiştir.
2. Veri – Bilişim – Bilgi
1564-1642 yılları arasında yaşamış ünlü bilim insanı Galileo Galilei’nin
“Ölçülebileni ölç, ölçülemeyeni de ölçülebilir yap” sözleri kuşkusuz bilimsel
buluşlarının altında yatan felsefelerinden biri olarak imza attığı başarılarının
temel taşlarından biridir. Yönetim bilimi gurusu olarak adlandırılan 1909-2005
yılları arasında yaşamış Peter Drucker’in “Ölçemezsen geliştiremezsin” sözleri
Galileo’dan nerdeyse 500 yıl sonra söylenmiş olup Drucker’in en önemli
özdeyişlerinden biri olarak adlandırılması tesadüf değildir.
Ölçebilmek kontrol edebilme; kontrol edebilme de başarılı yönetebilme yetisini
kazandırmaktadır. Muhasebenin genel kabul görmüş prensiplerinden bir tanesi
olan “para ölçü birimi” prensibi, yine muhasebenin klasik tanımlarında yer alan
“para ile ölçülebilen ekonomik faaliyetler” tanımını karşımıza çıkarmaktadır.
Burada ölçümden kast edilen nesnel, ham işlenmemiş veridir. Muhasebe
tanımında yer alan, gerçekleşen ekonomik faaliyetlerin ölçülmesi yani parasal
karşılıklarının hesaplanmasıdır. Çoğulu “Datum” olan ve Türk Dil Kurumunun
aşağıdaki gibi tanımladığı Data kelimesi çoğu kez “Bilgi” ile karıştırılmaktadır
(Türk Dil Kurumu):
470
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
“Sonuç çıkarmak, çıkarsama yapmak, ya da bir incelemeyi sürdürmek için
gerekli olaylara, ilişkilere ve sayısal ham bilgilere verilen ad”
Enformatik yani Bilişim Türk Dil Kurumunda:
“İnsanoğlunun teknik, ekonomik ve toplumsal alanlardaki iletişiminde kullandığı
ve bilimin dayanağı olan bilginin özellikle elektronik makineler aracılığıyla
düzenli ve akla uygun bir biçimde işlenmesi bilimi, enformatik”
Bilgi ise yine Türk Dil Kurumunun tanımına göre;
“İnsan zekasının çalışması sonucu ortaya çıkan düşünce ürünü, malumat, vukuf”
Veri, ham olan ölçümlerin; bir makine yardımı ile ki bu yüzyıllardır muhasebe
uygulamalarında abaküsten, hesap makinelerine ve hatta karmaşık programlara
(Yücel ve Adiloğlu, 2018) kadar birçok otomasyon sistemlerin kullanıldığı
bilişim sistemlerine ve oradan da bilgiye uzanan kavramların akıllarda karmaşa
yaratması normal bir sonuç olmakla beraber, endüstriyel 4.0’da acaba muhasebe
mesleğinin sonunun gelip gelmediğine ilişkin soruların sorulmasına neden
olmaktadır.
Veri ölçüm sonucu ortaya çıkıyorsa, nesneldir. Nesnel olması yorumsuz
olduğunu bildirir, ancak nesnel olan bu sonucun ne bir anlamı ne de kullanım
alanı vardır. Ancak bir işlemden geçtikten sonra, yani (tekrar klasik muhasebe
tanımına dönersek) sınıflandırılıp, gruplandırılıp, özetlendikten sonra “kullanıma
hazır” hale gelir. Kullanım ise bir işletme kararıdır.
Kavramsal çatışmalar bir kenara, özüne bakıldığında ham verinin bir araç veya
makina yardımıyla işlenmesi zaten yüzyıllardır muhasebe mesleğinin değişmezi
olarak gözlenmektedir. O halde doğru soru: Teknolojik gelişmeler ham verinin
işlenme aşamasında değil, işlenmiş verinin bilgiye dönüşme aşamasında
muhasebe mesleğini tehlike altına sokmakta mıdır?
471
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
3. Muhasebe Bilgi Sistemi
Teknolojik gelişmeler ışığında veri-bilişim-bilgi üçlemesi Muhasebe Bilimini,
Bilgi Sistemleriyle (Information Technologies – IT) birleşmiş hali olan
Muhasebe Bilgi Sistemlerine dönüştürmüştür ki bu da Bilgi Teknolojilerinin
muhasebe biliminde uygulamasıdır (Simkin, vd, 2014, 5).
Muhasebe Bilgi Sistemlerinin, İşletme Bilgi Sistemi içindeki yeri için aşağıdaki
tabloda genel hatlarıyla olabileceği şekilde örneklendirilmiştir:
Görüldüğü üzere, Muhasebe Bilgi Sistemi; İşletmenin Bilgi Sisteminin önemli
bir kanadını oluşturmaktadır. Her aşamasında “Verinin” toplandığı, “İşlendiği
“ve sistematik olarak “Bilgi”ye dönüştürüldüğü bir yapıda Muhasebe Meslek
Mensubu hali hazırda verinin toplanması, tasnif edilmesi, veri işlemesinde
verinin yönetimi ve bilgiye dönüştürülmesinde bizzat yer almaktadır. Teknolojik
gelişmeler özellikle bilişim ayağında meslek mensubuna önemli ölçüde zaman ve
maliyet konusunda yardımcı olmuştur.
4. Blok Zinciri – Büyük Veri – Bulut Sistemleri
Blockchain - Big Data – Cloud Sistemleri yani Blok Zinciri – Büyük Data – Bulut
Sistemlerinden bahsederken; Veri – Bilişim – Bilgi üçlüsüne tekrar dönüyoruz.
Büyük Veri (Big Data) aşağıdaki dört temel unsurdan oluşan ve kullanıcıları için,
yaygın olarak kullanılan donanım ve yazılım araçlarının, kabul edilebilir sürede,
yakalanması, takip etmesi ve işleyerek anlam vermesinin mümkün olmadığı
kadar çok bir veri üretileme sürecidir (Usta ve Doğantekin):
1. Hacim: Verinin Toplam büyüklüğü
2. Hız: Zamana bağlı olarak üretilen veri miktarı ve verinin yayılma hızı
3. Çeşitlilik: Sözel veri, yazılı veri, görsel ve bu üçünün dijital olarak ifade
edilmesi ile alıcılardan gelen veri
4. Karmaşa: IoT1 (Internet of Things) cihazlarının ürettiği alıcı verileri ve
aklınıza gelen tüm kaynaklardan akan ne varsa hepsi.
1 Internet of Things: Nesnelerin(Şeylerin) Interneti; tanımlayana göre çoğu zaman anlamı
değişen bu sebeple, şeylerin yani nesnelerin interneti anlamına gelen internet of things;
daha fazla bilgi için bkz. Karimi, K., & Atkinson, G. (2013). What the Internet of Things
(IoT) needs to become a reality. White Paper, FreeScale and ARM, 1-16.
472
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Şekil 1. Muhasebe Bilgi Sisteminin İşletme Bilgi Sistemi İçindeki Yeri
Kaynak: Hall, J. A. (2011). Accounting Information Systems, 7e. Cengage Learning: United States,
s.8
Bulut Sistemleri bir depolama sistemidir. Büyük veri üretilirken mutlaka bir
alana ihtiyaç vardır ve alan sorunu bulut sistemleri ile 2005’ten bu yana
Bilgi Sistemi
Muhasebe Bilgi Sistemi
Defter-i Kebir/Finansal
Raporlama Sistemi
Değer Hareketleri/Kayıt
Sistemi
Harcama Döngüsü
Satın Alma Sistemi
Tediye Sistemi
Ücret Sistemi
Sabit Kıymet Sistemi
Dönüşüm Döngüsü
Maliyet Muhasebesi
Sistemi
Üretim Planlaması ve Kontrol Sistemi
Gelir Döngüsü
Satış Sistemi
Tahsilat Sistemi
Yönetim Raporlaması
Sistemi
Yönetim Bilgi Sistemi
Finansal Yönetim Sistemi
Pazarlama Sistemi
Dağıtım Sistemi
İnsan Kaynakları Sistemi
473
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
giderilmektedir. Özellikle teknoloji ilerleyip, makineler küçülse de üretilen
verinin hacmi de daha hızlı bir şekilde büyümektedir.
Blok Zinciri eldeki verinin büyüklüğü ile alakalı olarak, veriyi bir ya da daha
fazla yere dağıtarak yüklemeye olanak sağlayan yapıdır. Yani bir verinin
parçalanarak, daha fazla kopyasının farklı yerlere yüklenmesini sağlayan ağ
sistemi olarak da açıklanabilir.
Blok zincirinin akış şeması içinde bakıldığında en önemli özelliğinin,
kopyalanarak bulut depolama ile dağıtılan veri parçalarının kopyalanamaz
olmasıdır. Söz konusu zincir bir kez başladıktan sonra herhangi bir şekilde
manipüle edilemez, edildiği takdirde zincir kırılır ve veri bozulur.
5. Muhasebe Mesleği ve Endüstri 4.0
Muhasebeciler endüstri 4.0 ve dijitalleşme sürece hem tanıklık etmekte hem de
hızla adapte olmaktadır (Yücel ve Adiloğlu, 2018, Türker, 2018). Muhasebe
mesleği, defter tutmanın ötesinde sadece veriyi işleyerek depolama değil aynı
zamanda bilgi üretmedir. Gelişmekte olan bu süreçten faydalanarak şu etkiler
beklenebilir (Uysal ve Kurt, 2018):
Muhasebe Meslek Mensuplarının Etkinliğinin Artması
Hataların Azalması
Kolay Mutabakat Sağlanması
Maliyetlerin Düşürülmesi
Hilelerin Azalması
Muhasebe Denetimine Duyulan İhtiyacın Azalması
Akıllı Sözleşmelerin Denetlenme İhtiyacı
Blok Zinciri Konsorsiyumlarda Denetim İhtiyacı
Meslek Mensubunun İdareci İşlevi
Meslek Mensubunun Arabuluculuk İşlevi
474
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Şekil 2. Blok-Zincir Nasıl Çaşılır
Kaynak: https://medium.com/@ahmet.sayarlioglu/herkes-i%C3%A7in-blok-zincir-blokchain-
1c85eb3a0bee
Yukarıdaki muhtemel etkilere ek olarak, Endüstri 4.0 içerisinde Blok Zinciri
sadece muhasebesel ve finansal anlamda değil ancak nitel anlamda da önemli bir
sistemdir. Finansal anlamda öne çıkmasının temel sebebi, kripto para gibi bir
takım ekonomik değer ölçütlerinin ve Fintek (Fin-Tech; Finansal Teknolojilerin)
kullanımına güvenilir bir zemin sağlamasından kaynaklanmaktadır. Veri
475
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
kopyalaması yöntemi ile karmaşık bir zincir oluşturduğundan, belgede
sahteciliğin önüne geçmektedir.
Yine Endüstri 4.0 kapsamında yer alan ancak Blok Zinciri, Büyük Data ve Bulut
Sistemlerinin gölgesinde kalan çeşitli simülasyon programları ve risk değerleme
yazılımları da mevcuttur ve özellikle işletmelerin sürekliliğinin devamına ilişkin
risklerin erken belirlenmesinde işletmelere ciddi katkıları vardır.
Endüstri 4.0’ın parçası olan ve yapay zekanın bir sonraki adımı olan öğrenen
yapay zekanın Muhasebe Meslek Mensubunun işini elinden alıp alamayacağı
sorusuna tekrar dönelim. Bu sorunun yanıtı için ise sistem teorisit ve
organizasyonel değişim profesörü olan Russell Ackoff’un veriden bilgeliğe
(Bellinger, vd., 2014) teorisinden insan zekasının içeriğine bir göz atalım;
İnsan aklı için ham veri sembollerdir, işlenmiş veri bir süreçtir ve şu soruları
yanıtlar “kim, ne, neresi, ne zaman”; Bilgi, “nasıl”ın cevabını verirken ham ve
işlenmiş verinin uygulamasıdır; Anlama ; “neden” sorusuna yanıtın takdiridir ve
Hikmet ise Bilgeliktir ve bu deneyimden gelir.
6. Sonuç
Muhasebe bilimi ve muhasebe mesleği yüzyıllardır ham veri toplama, işleme ve
bilgiye dönüştürme eylemini gerçekleştirmekledir. Teknolojik gelişmeler,
maliyetleri azaltarak; şeffaflık ve ulaşılabilirliği arttırmaktadır. Özellikle tarihi
nicel ve nitel verilere ilişkin blok zinciri içerisinde güvenilirliğini arttırmaktadır.
Ancak söz konusu güvenilirlik zincirin devam halkaları için geçerlidir; blok
zinciri işleyişinde de değinildiği gibi verinin zincire yüklendikten sonra
değiştirilmesi imkansızlaşmaktadır. Herhangi bir manipülasyon yükleme
esnasında gerçekleşebilir. An itibariyle henüz blok zinciri uygulamaları
yaygınlaşmadığından, uygulamaya geçilirken verilerin güven tazelemesi
gerekmektedir.
İşletme yönetimi teorilerine bakıldığında, zaman içerisinde ihtiyaca ve değişen
dünyanın devinimine ayak uydurarak; hissedar teorisinden paydaş teorisine
geçilmiştir. Yani işletme içerisine yönelik bilgi ihtiyacından, işletme içi ve
çevresine yönelik bilgi ihtiyacını ortaya çıkarmıştır. Bu ihtiyaç beraberinde
476
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
sadece ekonomik değil aynı zamanda sosyal değerlerin de varlıklarını paydaşlar
için tazelemiştir. Çok çeşitli yönlere doğru uzayan bu ihtiyaçlar Büyük Veri
Sürecini andırmakta ve aynı anda Muhasebe Meslek Mensubuna farklı
sorumlulukları da yüklemektedir.
Sadece tarihi değil, geleceğe yönelik rakamları da bekleyen paydaşlar; yalnızca
ekonomik değil, sosyal değer yaratmayla da ilgilenen paydaşlar ve belki de en
başta yer alan ölçülemeyen değerleri ölçülebilir hale getirilmesini bekleyen
yönetim merkezleri. Aynı anda birbirinden farklı olan mekanizmaları çok kısa
sürede değerlendirmek yapay zekâ ile kolay gibi gözükse de; Ackoff’un dediği
gibi deneyimden gelen bilgelik insanı makineden ayıran özelliktir. Albert
Einstein da “Bilginin tek kaynağı deneyim” demiştir.
Otonom sistemler yapay zekadan, öğrenen zekaya dönüşseler bile henüz
muhasebecinin deneyiminden gelen sonuçlara ilk seferde ulaşamayacaklardır.
Kaynakça
Anthony, R. N., Hawkins, D. F., & Merchant, K. A. (2011). Accounting: text and
cases. McGraw-Hill.
Bellinger, G., Castro, D., & Mills, A. (2004). Data, information, knowledge, and
wisdom.
Usta, A. Doğantekin, S. Blockchain 101 https://bkm.com.tr/wp-
content/uploads/2017/05/blockchain-101.pdf
Erdamar, C., & Basık, F. O. (2014). Finansal Muhasebe ve tekdüzen muhasebe
sistemi. Türkmen Kitapevi
http://www.tdk.gov.tr/
https://www.forbes.com/powerful-brands/list/#tab:rank
Karimi, K., & Atkinson, G. (2013). What the Internet of Things (IoT) needs to
become a reality. White Paper, FreeScale and ARM, 1-16.
Kieso, D. E., Weygandt, J. J., & Warfield, T. D. (2016). Intermediate Accounting,
Binder Ready Version. John Wiley & Sons
Simkin, M. G., Norman, C. S., & Rose, J. M. (2014). Core concepts of accounting
information systems. John Wiley & Sons, s.5
Türker, M.” Dijitalleşme Sürecinde Küresel Muhasebe Mesleğinin Yeniden
Şekillenmesine Bakış”, Muhasebe Bilim Dünyası Dergisi, Mart 2018.
477
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Uysal, T. U., & Ganite, Kurt. Muhasebede ve Denetimde Blok Zinciri Teknolojisi
Blockchain Technology In Accounting and Auditing.
http://iibfdergi.sdu.edu.tr/assets/uploads/sites/352/files/yil-2018-cilt-23-
sayi-2-yazi08-30052018.pdf
Yücel, G & Adiloğlu, B (2018) “Dijitalleşme Muhasebe Mesleği İçin Tehdit Mi,
Yoksa Fırsat Mı?” XX. Türkiye Muhasebe Kongresi, Dijitalleşme Sürecinde
Değişen İş Hayatı ve Muhasebe Mesleğinin Yeniden Yapılanması –
Yerel/Küresel Meseleler, Küresel/Yerel Çözümler” Cilt 1 Bildiri Kitabı –
Türmob Yayınları -496
478
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
479
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Kırkıncı Yılında Türkiye Muhasebe Eğitimi Sempozyumu
Göksel YÜCEL
İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Finansal Muhasebe Kürsüsünün geniş
vizyonlu profesörü Mustafa A.Aysan’ın bir ideali de Türkiye’deki tüm muhasebe
öğretim üyelerini bir araya getirerek, etkin bir muhasebe eğitiminin nasıl
yapılabileceğini tartışmaktı. O zamana kadar ülkemizde böyle bir toplantı
düzenlenmemişti. 1979 yılının başlarında Muhasebe Enstitüsü Müdürü
Prof.Dr.Nasuhi Bursal’ın başkanlığında yapılan bir toplantıda “Türkiye
Muhasebe Eğitimi Sempozyumu” isimli bir düzenlemenin yapılması kararı
alındı. Organizasyon görevi üç genç asistana verildi: Ateş Fırat, Haluk Ünal ve
Göksel Yücel.
O yılların haberleşme olanaklarının sınırlı olmasına rağmen dönemin tüm
üniversite ve akademilerine ulaşıldı. Sempozyumun 21-22 Nisan 1979
tarihlerinde Marmaris’te düzenlenmesine karar verildi. Büyük şehirler dışında
bir yerin tercih edilmesinin temel nedeni, katılımcıların birbirleriyle daha fazla
kaynaşmasını sağlamaktı. Muhasebe Enstitüsünün o zamanlardaki mali yapısı
katılımcıların, her kurumdan üç kişi olmak üzere, konaklamalarını da üstlenecek
kadar güçlüydü. Bu sempozyum, hiçbir yerden bağış alınmadan düzenlenen ilk
ve son sempozyumdur.
Keza iki gün boyunca düzenlenen toplantı ve paneller sabahın saat dokuzundan
akşamın saat altısına kadar devam etmişti. Bu yoğun çalışmaya rağmen katılan
öğretim üyeleri birbirleriyle çok iyi kaynaşmışlar ve sadece akademik konuların
ele alındığı değil, dostlukların da geliştiği bir toplantı gerçekleşmişti. Yüksek
öğretim kurumları birbirlerinin muhasebe eğitimlerinin benzerlik veya
farklılıklarını görmüş, sempozyumdan duyulan memnuniyet bunun her yıl tekrar
isteğini doğurmuştu. Takip eden sempozyumların sahibi yine Muhasebe
Enstitüsü olacak, ancak organizasyonu her yıl başka bir kurum üstlenecekti.
Nitekim 1980 yılındaki ilk uygulaması (ve aynı zamanda son) II.Sempozyum’da
Ege Üniversitesi tarafından yapıldı. Sempozyum Muhasebe Enstitüsü adını da
taşıdı. Ancak 1981 yılındaki toplantıyı Ankara İktisadi ve Ticari İlimler
Akademisi İşletme Fakültesi düzenlerken ve yine sempozyumun diğer ortağı
Muhasebe Enstitüsü iken, o dönemin koşulları nedeniyle Muhasebe Enstitüsü adı
duyurulardan silinmek zorunda kalınmıştır. Bu sempozyumdan sonra da böyle
bir ortaklık uygulaması yapılmamıştır.
480
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Muhasebe Enstitüsü daha sonra 2000, 2004 ve 2012’de yine düzenleyici
olmuştur. 2019 yılında, sempozyumların 40. yılında yine Muhasebe Enstitüsü
organizasyonu üstlenecektir.
Marmaris'te düzenlenen toplantıya katılan 63 öğretim üye ve yardımcısı belki de
tarihi bir başlangıçta olduklarını düşünmemişlerdi. Türkiye Muhasebe Enstitüsü
Sempozyumları 1979’dan beri devam en uzun sürekli akademik toplantıdır. Bu
vesile ile başlangıcından bu yana düzenleyici kurumlarımızın listesini paylaşmayı
uygun gördük. Ama tabii ki, toplantılara değer katan tüm üniversitelerimizin,
meslek kurumlarımızın, düzenleyici kuruluşların katkısıdır. Öyle bir liste
hazırlamak ise paha biçilmez olacaktır.
Yıl Sıra Düzenleyen Yer
1979 1 İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Muhasebe
Enstitüsü
Marmaris
1980 2 Ege Üniversitesi İşletme Fakültesi Muhasebe Bölümü ve
İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Muhasebe
Enstitüsü
Çeşme
1981 3 Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi İşletme
Fakültesi
Abant
1982 4 İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Ören - Balıkesir
1983 5 Marmara Üniversitesi (İstanbul İTİA) Bayramoğlu -
İstanbul
1984 6 Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Alanya
1985 7 Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Marmaris
1986 8 Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Bodrum
1987 9 Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uludağ
1988 Yapılmadı
1989 10 Marmara Üniversitesi Alanya
1990 11 İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi
İşletme Yönetimi ve Muhasebe Araştırma Merkezi
Antalya
1991 12 Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Girne
1992 Yapılmadı
1993 13 Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi
Çeşme
1994 Yapılmadı
1995 14 Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi
Kemer-Antalya
1996 15 Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi ve MÖDAV (Muhasebe Öğretim Üyeleri Bilim
ve Dayanışma Vakfı)
Antalya
481
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Yıl Sıra Düzenleyen Yer
1997 16 Anadolu Üniversitesi Belek
1998 17 Celal Bayar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi
Bodrum
1999 18 Kocaeli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Fethiye
2000 19 İ.Ü.İşletme Fakültesi Muhasebe Enstitüsü Antalya
2001 20 Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Antalya
2002 21 Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Bodrum
2003 22 Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Belek
2004 23 İ.Ü.İşletme Fakültesi Muhasebe Enstitüsü Antalya
2005 24 Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Fethiye
2006 25 Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi
Bodrum
2007 26 Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Antalya
2008 27 Anadolu Üniversitesi Antalya
2009 28 Celal Bayar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi
Çeşme
2010 29 Galatasaray Üniversitesi Antalya
2011 30 Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Side
2012 31 İ.Ü.İşletme Fakültesi Muhasebe Enstitüsü Bodrum
2013 32 Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Belek
2014 33 Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi Kemer
2015 34 Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Antalya
2016 35 İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İşletme Bölümü Gazimağusa
2017 36 Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi Antalya
2018 37 Galatasaray Üniversitesi Antalya
2019 38 İ.Ü.İşletme Fakültesi Muhasebe Enstitüsü Pamukkale
I.TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMUNA KATILANLAR
(19-23 Nisan 1979)
(63 kişi, soyadına göre alfabetik, o zamandaki unvanlarıyla)
Katılımcılar Kurum
Vural AKARÇAY (Doç.Dr.) İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi
Nejat AKINCI (Asis.Dr.) Ege Üniversitesi İşletme Fakültesi
Reşat AKKAN (Asis.Dr.) Ege Üniversitesi İşletme Fakültesi
Özdemir AKMUT (Doç.Dr.) Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi
Mehmet Ali AKTUĞLU (Prof.Dr.) Ege Üniversitesi İşletme Fakültesi
Tülay ANER (Uzman) İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi
Osman Fikret ARKUN (Prof.) İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi
Celaleddin ATAMANALP (Doç.Dr.) Atatürk Üniversitesi İşletme Fakültesi
482
XXXVIII. TÜRKİYE MUHASEBE EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
Katılımcılar Kurum
Mustafa A. AYSAN (Prof.Dr.) İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi
İsmet S. BARUTÇUGİL (Asis.Dr.) Bursa Üniversitesi İktisadi ve Sosyal Bilimler
Fakültesi
Sabri BEKTÖRE (Prof.Dr.) Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi
Nasuhi BURSAL (Prof.Dr.) İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi
Kamil BÜYÜKMİRZA (Doç.Dr.) Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi
Mehmet CANLAR (Asis.Dr.) Hacettepe Üniversitesi Sosyal ve İdari Bilimler
Fakültesi
Mehmet CİVELEK (Asis.Dr.) Ege Üniversitesi İşletme Fakültesi
Latif ÇAKICI (Prof.Dr.) Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi
Yurdakul ÇALDAĞ (Asis.Dr.) Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi
Peyami ÇARIKÇIOĞLU (Doç.Dr.) İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi
Ferruh ÇÖMLEKÇI (Prof.Dr.) Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi
Adem ÇUBUK (Asis.) Bursa Üniv. İktisadi ve Sosyal Bilimler Fakültesi
Tuğrul DİRİMTEKİN (Asis.Dr.) Bursa İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi
Ahmet Hayri DURMUŞ (Doç.Dr.) İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi
Yücel ERCAN (Asis.Dr.) İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi
Turgut ERDEMLİ (Asis.Dr.) Hacettepe Üniv. Sosyal ve İdari Bilimler
Fakültesi
Şeref EREN (Asis.) İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi
Temel ERGUN (Asis.Dr.) Ege Üniversitesi İktisat Fakültesi
Ülkü ERGUN (Asis.) Ege Üniversitesi İşletme Fakültesi
Özcan ERTUNA (Doç.Dr.) Ege Üniversitesi İşletme Fakültesi
Halis ERTÜRK ( Doç. Dr.) Bursa İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi
Cumhur FERMAN (Prof.Dr.) İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi
Ateş FIRAT (Asis.Dr.) İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi
Erkut GÖKTAN (Yardımcı Profesör Dr.) ODTÜ İdari İlimler Fakültesi
Hasan KARADENİZ (Asis.Dr.) Ege Üniversitesi İşletme Fakültesi
Celal KEPEKÇI (Asis.Dr. ) Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi
Ahmet KIZIL (Doç.Dr.) İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi
Erhan KOTAR (Prof.Dr.) Bursa İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi
Ömer LALİK (Doç. Dr.) Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi
Osman OKKA (Asis.Dr.) Atatürk Üniversitesi İşletme Fakültesi
Feryal ORHON (Asis.Dr.) İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi
Fikret ÖCAL (Prof.) İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi
Remzi ÖRTEN (Doç.Dr.) Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi
Cengiz PINAR (Prof.Dr.) Ege Üniversitesi İşletme Fakültesi
Alparslan PEKER (Prof.Dr.) İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi
Jale SİHAY (Prof.) Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi
Çiğdem SOLAŞ (Doç.Dr.) İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi
Çetin ŞANLI (Doç.Dr.) İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi
Berna TANER (Asis.) Ege Üniversitesi İşletme Fakültesi
483
40 YILIN MUHASEBESİ ve YENİ HAYALLERİMİZ
Katılımcılar Kurum
Tuna TANER (Asis.Dr.) Ege Üniversitesi İşletme Fakültesi
Nejat TENKER (Asis.Dr.) Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi
Masum TÜRKER Türkiye Muhasebe Uzmanları Derneği
Ali Hikmet TÜZÜN (Asis.Dr.) Ege Üniversitesi İşletme Fakültesi
Selçuk USLU (Doç.Dr.) Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi
Haluk ÜNAL (Asis.Dr.) İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi
Sedat ÜNALAN (Prof.) Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi
Müjdat ÜNLEN (Asis.) Ege Üniversitesi İşletme Fakültesi
Ercüment ÜNVER Türkiye Muhasebe Uzmanları Derneği
Mehmet YAZICI (Prof.Dr.) İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi
Demir YENER (Asis.Dr.) Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi
Oya YILDIRIM (Asis.Dr.) Ege Üniversitesi İşletme Fakültesi
Sabahattin YILMAZ (Asis.Dr.) Atatürk Üniversitesi İşletme Fakültesi
Zekai YILMAZ (Asis.Dr.) Bursa Üniversitesi İktisadi ve Sosyal Bilimler
Fakültesi
Göksel YÜCEL (Asis.) İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi
Ahmet YÜKSEL (Asis.Dr.) İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi
20-21 Nisan 1979, Marmaris
top related