anadolu’da farsça fiiir söyleyen türk fiairler xi-xvi. yüzy...

14
Anadolu’da Farsça iir Söyleyen Türk airler (XI-XVI. Yüzy›llar) YRD. DOÇ. DR. AHMET KARTAL K›r›kkale Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi / Türkiye TÜRKLER ORTAÇA/ 682 elçuklu hükümdar› Alp Arslan’›n (1063-1072) Malazgirt’te 1071 y›l›nda Bizansl›lar› bozguna u¤ratmas› neticesinde Anadolu batan baa fet- he ve sürekli yerleime aç›lm›, Anadolu’nun Türkle- mesi ve ‹slâmlamas›n›n uzun süreci balam›, 1 bütün Ön Asya’n›n, Selçuklular tasarrufuna geçmesi sa¤lan- m›t›r. 2 1071 Malazgirt zaferini müteakip Anadolu’ya Orta Asya ve ‹ran’dan sel gibi O¤uz kitleleri ak›n etme- ye balam›, 3 Anadolu’nun derinliklerine kadar ilerleye- rek, kendileri ile beraber, Türk dilini, kültürünü, örf ve idaresini de götürmülerdir. Bütün Anadolu Türklerin eline geçtikten sonra, Türk boy ve halklar›, eski Orta As- ya bozk›r geleneklerinden ayr›larak yeni yerleik hayat prensiplerine yaklamak durumunda kalm›lard›r. 4 Anadolu’nun, Türkler taraf›ndan fethedilmesinden sonra, iktisadî refah›n, düünce özgürlü¤ünün ve dü- zenli devlet idaresinin hâkim oldu¤u, güzel sanatlar›n geliti¤i bir saha 5 olmas› ve Anadolu Selçuklu sultanla- r›n›n airlere ihsanda bulunmalar›, ilim adamlar›na lâ- y›k olduklar› ikram ve himayeyi göster- melerinden dolay› 6 Anadolu’ya Orta- Asya, Suriye, Irak, ‹ran taraflar›ndan bir çok âlim, mütefekkir ve sanatkâr gel- mitir. 7 Necm-i Râzî’nin, Mirsâdü’l- ibâd isimli eserinin mukaddimesinde yer alan u cümleler bunu aç›k bir ekil- de göstermektedir: “Vatan›mdan, meskenimden umudumu yitirince, din ve dünya salah›n›, ehli sünnet ve cemaat›n yaad›¤› diyarda buldum. Orada emniyet ve adalet varm›, dirlik düzenlik varm›. O diyarda dindar, âlim, âdil ve in- safl› bir padiah varm›. Memleketler hak- k›nda bilgi sahibi olan tüccarlara ve görüsahiplerine sordum soruturdum. Dediler ki: Bu özellikte bir yer bu zamanda ancak Ana- dolu ehirlerinde olabilir. Hem ehli sünnet ve cemaattirler, hem adalet, insaf ve emniyetle donanm›lard›r. Allâh’a ükürler olsun, o diyarda Selçuklular›n devam› olan bir padiah var. Müslümanlar rahat, huzur ve emniyeti o ha- nedan›n gölgesinde bulmutur”. 8 Anadolu’da gerek Dânimendliler gerekse Selçuklu- lar döneminde ilmî ve edebî faaliyet önce saray muhitin- de balam›, müteakiben bu faaliyet II. K›l›ç Arslan’›n o¤ullar›n›n valilikleri zaman›nda ehirlerdeki ehzade muhitlerine de sirayet etmitir. Özellikle sükun ve asa- yiin iyice sa¤lanmas›yla Anadolu’da hummal› bir içti- maî ve fikrî hareket kendini göstermitir. 9 Anadolu Selçuklu sultanlar›, Karahanl›lar, Gazneli- ler ve Büyük Selçuklularda oldu¤u gibi airleri ve âlim- leri koruyup onlara çeitli ihsanlarda bulunmulard›r. ‹bn Bîbî, Sultan Rükneddîn K›l›ç Arslan’›n zâhidleri, âbidleri, âlimleri ve faz›llar› yüceltti¤ini, dükünlerin ve gariplerin taraf›n› tuttu¤unu, halka ve gariplere iyi dav- rand›¤›n› söyler. 10 Sultan Rükneddîn Süleymanah’›n cömertli¤i ve iyili¤i yüzünden devrin ileri gelen âlimleri, faz›llar›, airleri ve sanatkârlar›n›n ço¤u onun saray›na ko- up, sanatlar›n›n inceliklerini onun yüce görüüne arz etmiler ve ondan bol mik- tarda bahialm›lard›r. 11 Anadolu Selçuklu sultanlar› aras›n- da iir söyleyenler de vard›. iirleri oldu- ¤u kaynaklarda geçen sultanlar ise, Alâ- eddîn Keykubâd I, 12 G›yâseddîn Key- husrev I, 13 ‹zzeddîn Keykavus 14 ve Rük- neddîn Süleyman II’d›r. 15 Bu sultanlar, iir yazmalar›n›n ya- n›nda yaz›lan iirleri eletirip Arapça ve Farsça yaz›lan eserlerin üslubu hakk›nda da düüncelerini ifade etme bilgi ve ye- S Selçuklu Sultan› ‹zzeddin Keykavus (‹stanbul, TSMK, H. 2653) (A. Süheyl T›b Tarihi, 1943)

Upload: buixuyen

Post on 04-Aug-2019

228 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Anadolu’da Farsça fiiir Söyleyen Türk fiairler

(XI-XVI. Yüzy›llar)YRD. DOÇ. DR. AHMET KARTAL

K›r›kkale Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi / Türkiye

TÜRKLER ORTAÇA⁄682

elçuklu hükümdar› Alp Arslan’›n (1063-1072)Malazgirt’te 1071 y›l›nda Bizansl›lar› bozgunau¤ratmas› neticesinde Anadolu bafltan bafla fet-

he ve sürekli yerleflime aç›lm›fl, Anadolu’nun Türklefl-mesi ve ‹slâmlaflmas›n›n uzun süreci bafllam›fl,1 bütünÖn Asya’n›n, Selçuklular tasarrufuna geçmesi sa¤lan-m›flt›r.2 1071 Malazgirt zaferini müteakip Anadolu’yaOrta Asya ve ‹ran’dan sel gibi O¤uz kitleleri ak›n etme-ye bafllam›fl,3 Anadolu’nun derinliklerine kadar ilerleye-rek, kendileri ile beraber, Türk dilini, kültürünü, örf veidaresini de götürmüfllerdir. Bütün Anadolu Türklerineline geçtikten sonra, Türk boy ve halklar›, eski Orta As-ya bozk›r geleneklerinden ayr›larak yeni yerleflik hayatprensiplerine yaklaflmak durumunda kalm›fllard›r.4

Anadolu’nun, Türkler taraf›ndan fethedilmesindensonra, iktisadî refah›n, düflünce özgürlü¤ünün ve dü-zenli devlet idaresinin hâkim oldu¤u, güzel sanatlar›ngeliflti¤i bir saha5 olmas› ve Anadolu Selçuklu sultanla-r›n›n flairlere ihsanda bulunmalar›, ilim adamlar›na lâ-y›k olduklar› ikram ve himayeyi göster-melerinden dolay›6 Anadolu’ya Orta-Asya, Suriye, Irak, ‹ran taraflar›ndan birçok âlim, mütefekkir ve sanatkâr gel-mifltir.7 Necm-i Râzî’nin, Mirsâdü’l-ibâd isimli eserinin mukaddimesindeyer alan flu cümleler bunu aç›k bir flekil-de göstermektedir:

“Vatan›mdan, meskenimden umudumuyitirince, din ve dünya salah›n›, ehli sünnetve cemaat›n yaflad›¤› diyarda buldum. Oradaemniyet ve adalet varm›fl, dirlik düzenlikvarm›fl. O diyarda dindar, âlim, âdil ve in-safl› bir padiflah varm›fl. Memleketler hak-k›nda bilgi sahibi olan tüccarlara ve görüflsahiplerine sordum soruflturdum. Dediler ki:Bu özellikte bir yer bu zamanda ancak Ana-dolu flehirlerinde olabilir. Hem ehli sünnet ve

cemaattirler, hem adalet, insaf ve emniyetle donanm›fllard›r.Allâh’a flükürler olsun, o diyarda Selçuklular›n devam› olanbir padiflah var. Müslümanlar rahat, huzur ve emniyeti o ha-nedan›n gölgesinde bulmufltur”.8

Anadolu’da gerek Dâniflmendliler gerekse Selçuklu-lar döneminde ilmî ve edebî faaliyet önce saray muhitin-de bafllam›fl, müteakiben bu faaliyet II. K›l›ç Arslan’›no¤ullar›n›n valilikleri zaman›nda flehirlerdeki flehzademuhitlerine de sirayet etmifltir. Özellikle sükun ve asa-yiflin iyice sa¤lanmas›yla Anadolu’da hummal› bir içti-maî ve fikrî hareket kendini göstermifltir.9

Anadolu Selçuklu sultanlar›, Karahanl›lar, Gazneli-ler ve Büyük Selçuklularda oldu¤u gibi flairleri ve âlim-leri koruyup onlara çeflitli ihsanlarda bulunmufllard›r.‹bn Bîbî, Sultan Rükneddîn K›l›ç Arslan’›n zâhidleri,âbidleri, âlimleri ve faz›llar› yüceltti¤ini, düflkünlerin vegariplerin taraf›n› tuttu¤unu, halka ve gariplere iyi dav-rand›¤›n› söyler.10

Sultan Rükneddîn Süleymanflah’›ncömertli¤i ve iyili¤i yüzünden devrinileri gelen âlimleri, faz›llar›, flairleri vesanatkârlar›n›n ço¤u onun saray›na ko-flup, sanatlar›n›n inceliklerini onun yücegörüflüne arz etmifller ve ondan bol mik-tarda bahflifl alm›fllard›r.11

Anadolu Selçuklu sultanlar› aras›n-da fliir söyleyenler de vard›. fiiirleri oldu-¤u kaynaklarda geçen sultanlar ise, Alâ-eddîn Keykubâd I,12 G›yâseddîn Key-husrev I,13 ‹zzeddîn Keykavus14 ve Rük-neddîn Süleyman II’d›r.15

Bu sultanlar, fliir yazmalar›n›n ya-n›nda yaz›lan fliirleri elefltirip Arapça veFarsça yaz›lan eserlerin üslubu hakk›ndada düflüncelerini ifade etme bilgi ve ye-

S

Selçuklu Sultan› ‹zzeddin Keykavus (‹stanbul, TSMK, H. 2653)

(A. Süheyl T›b Tarihi, 1943)

TÜRKLER ORTAÇA⁄683

tene¤ine sahiptiler. Nitekim ‹bn Bîbî, Sultan Rükned-dîn Süleymanflah’›n, flairlerin fliirlerini, nâsirlerin ise nes-rini, engin bilgisinin ve parlak zekas›n›n terazisinde öl-çüp tartt›¤›n›, mükemmeli eksikten, do¤ruyu yanl›fltan,sa¤lam› çürükten, kabay› inceden, iyiyi kötüden ay›rt et-tikten sonra fliirleri aruz ve kafiye aç›s›ndan ustal›kla de-¤erlendirdi¤ini belirtir.16

Anadolu Selçuklu sultanlar›ndan II. K›l›ç Arslan’›no¤lu Nasîrüddîn Berkyaruk’un Hür-zâd ile Peri-nejâd hi-kâyesini son derece güzel, ak›c›, sanatl› ve mükemmel birflekilde Farsça olarak nazmetti¤ini ‹bn Bîbî, büyük övgü-lerle anlat›r ve mesneviden örnek beyitlernakleder.17

Kaynaklarda, Anadolu Selçuklu sul-tanlar›n›n flairlere verdi¤i bol ödül vebahflifllere ait çeflitli bilgilere de tesadüfedilmektedir. ‹bn Bîbî, ‹zzeddîn Keyka-vus her zaman ba¤›flta bulunup arma¤an-lar vermeyi yap›lmas› gerekli fleylerdensayd›¤›n›, flairleri ödüllendirmede afl›r›yakaçt›¤› zaman bile yine kendisini kusur-lu sayd›¤›n› söyledikten sonra, Hüsa-meddîn Sâlâr’›n k›z› taraf›ndan sultaniçin yaz›larak Musul’dan ona gönderdi¤ikasideyi aktard›ktan sonra flunlar› söyler:

“Bu fliiri alan Sultan, onun her beyti için100 k›rm›z› dinar vermelerini buyurdu. Top-lam› 72 beyit oldu¤u için hazineciler, Mu-sul’dan gelmifl olan kasideyi getirene 7200 di-nar teslim ettiler. Ayr›ca kasideyi getiren posta-c›ya (kâs›d) da o devrin faz›l ve seçkin kad›n›na ödendi¤indenbaflka hil’at, binek hayvan› ve iki bin de dinar verdiler”.18

Sultanlar, bazen güzel bir fliirinden dolay› baz› flair-lere sarayda çeflitli görevler vermifller veya dereceleriniyükseltmifllerdir. Sultân I. Keykavus, Sâhib fiemsüddînMuhammed-i ‹sfahânî’nin söyledi¤i bir rubai hofluna gi-dince, onun mutfak sorumlulu¤u görevine (eflrâf-› mat-bah), has kâtiplik (inflâ-y› hâs) görevini de eklemifltir.19

fiemseddîn Tabas, Nizâmeddîn Ahmed-i Erzincânî’ninyazd›¤› bir kasideye, ‹zzeddîn Keykavus övgüsünde bircevap yazar. Bunun üzerine Sultan, ona Rum memleket-lerinin emîr-i arizlik ve infla makam›n› (mertebe-i man-s›b-› inflâ-yi emîr-i arizi-yi memâlik-i Rûm) verir.20

Anadolu Selçuklu devlet adamlar› aras›nda da fliirsöyleyenler bulunmaktayd›. Kemâl-i Kâmyâr,21 Mec-duddîn Ebîbekr,22 Nizâmeddîn Ahmed-i Erzincânî,23

fiemseddîn Hamza-i Tugrâî24 ve fiemseddîn Muham-med-i Isfahânî25 bu özellikteki kiflilerdendir.

Gazneliler döneminde bafllayan ve Selçuklular döne-minde artan Acem meliklerinin flâhnâmelerine ve riva-yetlerine; ‹ran âdetlerine sald›r› ve tarizin,26 AnadoluSelçuklu Devleti döneminde yaz›lan fliirlerde de oldu¤ugörülmektedir. Nitekim Zahîreddîn Fâryâbî, Rükned-dîn Süleymanflâh hakk›nda flöyle der:

Büyük Sultan Süleymanflah Rükneddîn’in do¤ruluk göl-gesine s›¤›n›r›m. Çünkü felek ona “‹kinci ‹skender” ad›n› tak-

m›fl. Çünkü onun divan›nda Kayser güzel sözler söyler, çünküonun saray›nda Fagfur kap›c›l›k eder…. Ülke taht›nda dinindire¤i Rükneddînflah, Süleymanl›k bulunca cinler ve periler heran önünde saf dururlar… Onun kadehi Kevser suyuna ve ne-sim rüzgâr›na ah çektirir. Onun ad› sayg›nl›k kitab›na bafll›kolur. E¤er biri Rüstem’in m›zra¤›ndan veya Neriman’›n gür-zünden bahsederse, onun m›zra¤›na ve gürzüne örnek bulmuflolur…Ey fiah, e¤er kinin gökte mekan tutarsa, Müflterî Beh-ram olur ve Zöhre Keyvanl›k yapar.27

Bu tarz de¤erlendirme daha sonra Osmanl› Devletidöneminde yaz›lan fliirlerde de görülmektedir. Ahmed

Pafla Sultan Mehmed için:Husrevâ sen flol Ferîduns›n ki ednâ ben-

denünHâk-i pâyi cevher-i tâc-› ser-i Hâkân-

dur28

Necâtî Bey Sultân Mehmed için:Hân Muhammed ki o gerdûn-‘azamet

dergehinünBendesi olmaga Keyhüsrev ü Dârâ kâyil29

Sultân Cem ise, Yavuz Sultân Selim içinflöyle der:

Hükmi efgendesidür Rüstem-i des-tân-› cihân

‹fligi bendesidür Hüsrev-i hâkân-›kerem30

Bâkî, Kânûnî Sultân Süleyman hakk›ndaflunlar› söyler:

Hüsrev-i Cem-‘azamet dâver-i Hâkân-satvetBelki en kem kul› Cem’abd-i hakîri Hâkân………………………………….‘Adl ü dâd-› ‘Ömer ü s›dk u safâ-y› S›ddîk‘‹lm ü ‘irfân-› ‘Alî hilm ü hayâ-y› ‘OsmânSana Kisrîyi ‘adâletde mu’âdil tutsamFazladur sende olan devlet-i dîn ü îmânRavza-i dîn ü çemen-zâr-› flerî’at olal›Matar-› lutfun ile milket-i Rûm âbâdânMenzil-i zendeka vü mecma’-› ilhâd olal›Sarsar-› kahrun ile h›tta-i Îrân vîrân31

Bu durum, Gazneli ve Selçuklu döneminde oluflanve geliflen Farsça fliirin muhteva olarak Anadolu’da dadevam etti¤ini göstermesi bak›m›ndan önemlidir.

Anadolu Selçuklu Devleti’nde Farsça fliir söyleyenlerTürk as›ll› Anadolu Selçuklu Devleti hanedan›na men-sup sultanlar, flehzadeler, devlet adamlar› ile Orta Asyaile ‹ran’dan gelen Türk as›ll› flairler ve fleyhler; ‹ran’dangelen ‹ranl›lar olarak karfl›m›za ç›kmaktad›r.

Selçuklu Devleti’nin Mo¤ol bask›s› ile zay›flamas›üzerine, bulunduklar› bölgelerde kendi adlar›na hükümsürmeye bafllayan Türkmen beylerinin32 Arap ve Acemkültürüne fazla itibar etmemeleri, millî geleneklerineve kendi bölge a¤›zlar›na verdikleri de¤er, ilim adamla-r›n›, flair ve edipleri korumalar›, Türk dili ve edebiyat›için verimli bir dönemin bafllamas›na sebep olmufltur.

‹ran, fiiir Antolojisi, (1398)

TÜRKLER ORTAÇA⁄684

Bu beylerin, memleket kazanmak için yapt›klar› savafl-lar ve siyasî mücadeleler s›ras›nda bile ilim ve edebiyathareketlerini teflvik etmeleri, baz›lar›n›n Arapça veFarsçay› iyi bilmelerine ra¤men Türkçe yazmay› tercihetmeleri dikkate de¤erdir.33 Nitekim ‹lyâs Bey zama-n›nda Mentefle saray›nda yaz›lan, bu beye ithaf edilen veona nispetle ‹lyâsiyye tesmiye edilen t›p kitab›, ‹lyasBey’in arzusu üzerine Türkçeye tercüme edilmifltir. Yi-ne Peçinli Mahmûd’un içinde “melce-i ulemâ-i ›zâm”diye övülen Mentefleo¤lu Mahmûd ad›na yazd›¤› Bâz-nâme’de Mahmûd’un müelliften, mukaddimesinde bizenakletti¤i “bu kitâb benim içün Türkîye döndürüverir-sen azîm minnet ola” sözleriyle istemifl oldu¤u Farsça-dan Türkçeye yap›lm›fl bir tercümedir. Ayr›ca ‹bn Batu-ta’da, Ayd›no¤lu Mehmed Bey ad›na Birgi’de yazm›fl ol-du¤u hadislerin, bu bey taraf›ndan maiyetinde bulunanâlimlerden birine Türk dilinde flerh edilmesinin emre-dildi¤i anlat›lmaktad›r.34

Özellikle bu dönemde, beylerin tutumlar› sayesinde,çeflitli konularda telif ve tercüme yüzlerce eser meydanagetirilmifltir.35 Daha sonralar› Beylikler dönemi Türkkültürü üzerinde kurulan Osmanl›Devleti’nin yükselifli ile Osmanl›Türk dili ve kültürü, saray ve ordu-nun yan› s›ra yüksek memurlar›n dadili olmufltur.36

Osmanl› Devleti’nin kurulufl dö-nemine rastlayan XIV. as›rda, Türk di-li bir önceki asra göre daha çok ifllenipgeliflmifl, yazar ve flair say›s› artm›fl,mensur ve manzum pek çok eser yaz›l-m›flt›r.37 Bu dönemde Türkçe art›kAnadolu’da tamam›yla yerleflmifl vebir edebiyat dili hâline gelerek, dinî-tasavvufî, tarihî, hamâsî (epik) ve ahlâ-kî mahiyette eserler verilmifltir.38

Özellikle Anadolu Selçuklu Devle-ti’nin y›k›lmas›ndan sonra ortaya ç›-kan Anadolu Beyliklerinde, Türkçeyeçok büyük itibar gösterilip ehemmiyetverildi¤i için pek çok eser telif ve ter-cüme edilmifltir.39 Beylikler dönemin-de yaz›lan bu Türkçe eserler, ya bir ithaf olarak müellifinkendi arzusuyla veya beylerin etraflar›ndaki ulema ve sa-natkârlara bizzat emirle meydana geldi¤i görülmekte-dir.40 XIV. as›rda Anadolu’da Türkçe edebî eserlerin ya-n›nda Farsça edebî ürünler de verilmeye devam edilmifltir.Bu as›rda Ârif Çelebi ve Nesîmî gibi Farsça divan tertipeden flairlerin yan›nda Gülflehrî ve Yârcânî gibi Farsçamesnevi yazan flairler de olmufltur. Bir k›s›m flairler ise,Farsça baz› fliirler söylemifllerdir. Ancak bu as›rda, Türkçeeser verme¤i fluurlu flekilde isteyen ve bunu gerçeklefltir-me¤e çal›flan flairler de görülmektedir. Bu flairler, Anado-lu’da bir millî edebiyat ça¤›n›n aç›lmas›n› sa¤lam›fllard›r.Bunlar›n bafl›nda Gülflehrî ve Âfl›k Pafla gelmektedir.41

XV. as›r ortalar›na kadar Emîr Süleyman,42 ÇelebiMehmed, II. Murad, Tokatl› Hac› Ivaz Pafla ve Timurtafl

Paflazade Umur Bey gibi hükümdar ve devlet adamlar›-n›n gösterdikleri himaye ve teflvik sayesinde Osmanl›lar-da siyasî ve askerî baflar›lar yan›nda ilmî ve fikrî hareket-ler de h›zla genifllemifltir.43 Özellikle II. Murâd döne-minde çeflitli konularda yaz›lm›fl bir çok Arapça ve Fars-ça eser Türkçeye tercüme edilmifltir.44 Osmanl› Devle-ti’nin kültür ve medeniyet alan›nda ilerleme devri olanbu as›rda, bilhassa Fâtih Sultân Mehmed’in 1453 y›l›n-da ‹stanbul’u fethi, daha önce bafllayan edebî k›p›rdan-malar› daha da güçlendirmifltir.45 ‹stanbul’u her yöndenbay›nd›r bir flehir hâline getirmeye kararl› olan FâtihSultân Mehmed, bu flehrin her bak›mdan ‹slâm Dünya-s›n›n merkezi olmas›na büyük önem vermifltir. Bu gençpadiflah, gelenleri büyük ba¤›fl ve iltifatlarla karfl›laya-rak, kuruldu¤undan beri hep birinci derecedeki kültürmerkezlerinden biri olagelmifl olan ‹stanbul’a belki kül-türel aç›dan tarihinin en hareketli dönemini yaflatm›fl-t›r.46 Böylece bu as›rda, ‹stanbul’un fethinin de getirdi-¤i cazibe ve istikrar sonucu Osmanl› Devleti, ‹ran Meve-raünnehir, fiam ve M›s›r gibi ‹slâm aleminin önemli ilimmerkezleri seviyesine yükselmifltir. Fatih devrinde tahsil

için Osmanl› Devleti d›fl›na giden ta-lebelerin say›s›nda çok büyük azalmagörülürken, d›flar›dan gelen alimlerinsay›s›nda art›fl olmufltur.47 Bu dönem-de özellikle Fâtih’in ‹stanbul’u dünya-n›n önemli kültür merkezlerinden birihâline getirmek için sanatkârlar›, bil-ginleri ve flairleri burada toplamayabafllamas›, flehzadeler Korkud, Cem veAhmed’in etraf›nda edebî çevrelerinteflekkül etmifl olmas›48 ve baflta Mah-mûd Pafla olmak üzere Fâtih’in vezir-lerinin de ilim ve sanat adamlar›n› ko-rumalar›49 bu yüzy›lda edebiyat›n h›z-l› geliflimine katk›lar sa¤lam›flt›r.

Arapça ve Farsçan›n yan› s›ra Slav-ca, Rumca dahil alt› dil bildi¤i söyle-nen Fâtih Sultan Mehmed, yaln›z ‹s-lâm dünyas›n›n kültürüne ilgi duyma-m›fl, özellikle ‹stanbul’u fethettiktensonra Bizans kültürüne, bat› dünyas›-

n›n tarihine, sanat›na da büyük bir ilgi göstermifltir.50

Fâtih, kültürlü ve serbest fikirli olup tutucu de¤ildi.Bilginleri saray›na davet ederek51 bilimsel konuflma vetart›flmalar yapt›r›rd›. Onlara bazen güç konular vererekmakaleler yazd›r›r ve bunlar› incelerdi. Farsça ve Arapça-ya çevrilmifl olan felsefî eserleri okur ve yan›na ça¤›rtt›-¤› bilginlerle fikir al›flveriflinde bulunurdu.

Bilimselproblemlerde, hangi ›rk, din ve mezhebemensup olursa olsun bilginleri himaye eder ve onlaraeserler yazd›r›rd›.52 Hatta Trabzon imparatoru David’inmaiyetinde bulunan ve sadrazam Mahmut Pafla’n›n akra-bas› oldu¤u rivayet edilen filozof Georgios Amirokis’ikendisine musahip yaparak s›k s›k huzuruna ça¤›rt›p fi-kir ve görüfllerinden istifade etmifltir. Herhangi bir ülke-de büyük bir bilgin bulundu¤unu haber ald›¤› zaman

‹stanbul, Molla fiemseddin ve MevlanaCelâleddin Rumî’nin karfl›laflmas›, Muhammed

Tahir, Cami as-Siye, (1600), (TSM., H. 1230, s. 112a)

TÜRKLER ORTAÇA⁄685

derhal onu ‹stanbul’a getirttirmifl. Nitekim Astronomibilgini Ali Kuflçu, kendi döneminde ‹stanbul’a gelmifl,Molla Câmî’yi de davet etmiflti.53 Ünlü ressam Bellini’yi‹stanbul’a davet ederek kendi resmini yapt›rm›fl ve onuiyi bir flekilde himaye etmifltir.54 Nitekim Fâtih SultânMehmed’in bu hususiyetini latife fleklinde ihtiva edençeflitli hikâyelere rastlanmaktad›r.

Ayn› zamanda flair olan Fâtih Sultân Mehmed, döne-minin bilginlerini ve sanatkârlar›n› himâye etti¤i gibi, ›r-k›na, dinine ve mezhebine bakmaks›z›n söyledi¤i fliirlerlekudretini ispat etmifl flairleri de himayesine alm›fl ve onla-ra ihsanlarda bulunmufltur. Bu uygulamadan dolay› OrtaAsya, ‹ran ve Arap co¤rafyas›ndan birçok flair ‹stanbul’agelerek Fâtih’in teveccühünü kazanm›fl ve onun himayesi-ne girmifltir. Bunlardan bir k›sm› Türk as›ll› kiflilerdir.Özellikle Fâtih’in bu tutumundan dolay› çevresinde 185flairin55 topland›¤› bilinmektedir.56 Fâtih’in özellikleAcem diyar›ndan gelen ve söyledi¤i fliirlerle flairlik kudre-tini ispat eden kiflileri saray›na al›p onlar› himaye etmesibazen elefltiri konusu edilmifltir.57 OysaFâtih’in bu tavr› herhangi bir millî fikrehizmet etmek için ya da onu korumak içinde¤il, sadece devlet yönetimi adab›ndanve hükümdarl›k icaplar›ndan olmas›ndankaynaklanmaktad›r.

Geçmifl zamanlardan beri flair, sultaniçin önemli hatta zaruri olarak telakkiedilmekteydi. Çünkü sultanlar›n isimle-rinin baki kalmas›nda en önemli vas›ta-lardan birinin flairler taraf›ndan söyleni-len fliirler oldu¤una inan›l›yordu. Nite-kim Balasagunlu Yûsuf taraf›ndan1069/1070 y›l›nda yaz›lan ve Türkçeninen muazzam eserlerinden biri olan Ku-tadgu Bilig’in bafllar›nda yer alan Bu¤raHan övgüsündeki bölümde, Bu¤ra Han’açeflitli arma¤anlar›n sunuldu¤unu, ancakbu arma¤anlar›n unutuldu¤unu; kendisi-nin ise sultan›n isminin yaz›ld›¤› bu ese-rini arma¤an etti¤ini, bundan dolay› sultan›n ad›n›nebedî kald›¤›n› ifade eden flu beyitler:

Olarn›ng tangruk› kelir hem bar›rMening bu tangruk bold› mengü kal›rNeçe tirse dünya tüker alk›nurBitise kal›r söz ajun tezginürKitabka bitindi bu hakan at›Bu at mengü kald› ay terken kut›58

Ayr›ca önemli kaynak eserlerden olan Çehâr Makâle(tlf. 550-551/1155-1157) müellifi bunu izah ederken“Sultan›n ad›n›n bekas›n› sa¤layacak, divanlara ve kitapla-ra yerlefltirecek iyi bir flaire mutlak ihtiyac› vard›r, kaç›n›lmazölüm gelince sultan›n ordusundan ve hazinesinden eser kalmaz.Ad› ise flairlerin fliirleriyle ebedileflir”59 demesi bu düflünce-leri destekler ve do¤rular mahiyettedir.60

Yine Kutadgu Bilig’de, Ö¤dülmifl’in, Odgurm›fl’aalimler ile münasebet hakk›nda söyledi¤i flu düflüncelerdikkat çekicidir:

… Onlar› pek çok sev ve onlardan hürmetle bahset; çok ve-ya az, onlar›n bilgilerini ö¤ren. Faydal› ve zararl› fleyleri bir-birinden ay›rt ederek, do¤ru ve temiz yol tutan kimseler bun-lard›r. Mümkünse ilimlerini ö¤ren ve bilgilerini bil; onlaraiyilik yap ve yard›mda bulun; onlara dil uzatma….Onlaramal›ndan hisse ay›r, onlar› yedir, içir; güler yüz ve tatl› sözlehizmetlerinde bulun…. Onlara karfl› sert ve kaba dil kullan-ma; tuz-ekmek yedir, sayg› göster ve hürmet et. Onlar› dinle,bilgilerine göre hareket et; tav›r ve hareketleri hakk›nda arka-lar›ndan dedi-kodu yapma. Senin için lâz›m olan onlar›n il-midir. Onlar insanlara yol göstererek do¤rulu¤a sevk eder-ler….Bunlar ile münasebet kur ve iyi geçin; böylece saadete ka-vuflarak, her iki dünyada mesut olursun.61

Bütün bunlar gerek Fâtih Sultân Mehmed’in gerekondan evvelki ve sonraki Osmanl› sultanlar›n›n flairlere,alimlere… gösterdikleri teveccühün sebebini aç›klarmahiyettedir.

XV. as›rda yurt d›fl›ndan gelmifl olanlar aras›nda Hâ-midî, Kâflifî, Kabûlî, Meâlî, Riyâzî, Ali bin Mülûk, Sâ-

hilî, Vâhidî, Fakîhî Çelebi gibi flairlerlemünfliler, Alî Kuflçu gibi alimler, AhmedKutbuddîn-i Acemî, Hoca Ataullah-›Acemî, Lârî-i Acemî, Muhammed fiük-rullah-› fiirvânî gibi tabipler bulunmak-tayd›. Mezkur flairlerden Hâmidî ile Ka-bûlî’nin Farsça divanlar›, Fâtih döneminicanland›ran ve Padiflah›n kazand›¤› zafer-lerin yank›lar›n› tafl›yan belgelerdir. Ay-r›ca Kâflifî’nin Farsça Gazânâme-i Rûmadl› eseriyle, Alî bin Mülûk’un Fâtih’inUzun Hasan ile yapt›¤› savafl› ve kazand›-¤› zaferi tasvir eden Zafernâme’si yabanc›diyarlardan gelip de Fâtih’in saray›ndatoplanan flairlerin gördükleri ra¤betin bi-rer mahsulü olarak devrin hayat›n› akset-tiren eserler olarak görülmektedir.62

Bu as›rda Farsça fliir söyleyen flairlerönceki asra göre büyük art›fl göstermifl-tir. Ayr›ca tertip edilen Farsça divan ile

telif edilen Farsça mesnevilerde de bir artman›n oldu¤ugörülmektedir.

XVI. yüzy›l Osmanl› devletinde siyasi geliflmelerinyan›nda bütün kurumlarda da olumlu geliflmelerin göz-lemlendi¤i bir dönemdir.63 Ülkedeki umumî geliflmenintabiî bir sonucu olarak ilim, kültür ve edebiyat bu yüz-y›lda devletin büyümesiyle orant›l› olarak büyük bir ge-liflme göstermifltir. Osmanl› padiflahlar›, bir yandan ard›ard›na yapt›klar› seferlerle büyük devletin kuruluflunutamamlama¤a u¤rafl›rken, bir yandan da ilimde, kültür-de, edebiyatta ve bütün sanatlarda ilerleme ve yükselme-nin gerekti¤ini görmüfller ve bunun gerçekleflmesi içinbüyük gayret göstermifllerdir. Bu do¤rultuda saraylar›n›yabanc› ilim adamlar›na açm›fllard›r. Ayr›ca yapt›klar›seferler sonunda tan›nm›fl âlimleri ve sanatkârlar› yanla-r›nda ‹stanbul’a getirerek himayelerine alm›fllard›r.64

Fuzûlî gibi Devlet merkezine gelememifl olanlar› ise ko-ruma ve gözetimleri alt›na al›p orada b›rakm›fllard›r. 65

Fuzulî Divan›ndan bir sahife, (Süleymaniye Kütüphanesi)

TÜRKLER ORTAÇA⁄686

Bu as›rdaki Osmanl› padiflahlar›, devlet büyükleri-nin hemen hepsinin flair, ilim ve sanat hâmisi olmalar›,özellikle padiflahlar›n tamam›n›n fliirle fiilen ilgilenme-leri sayesinde ‹stanbul, sanat ve edebiyat merkezi halinegelmifltir.66 ‹limin, sanat›n, fliir ve edebiyat›n geliflmesi-ni haz›rlayan böyle uygun bir zeminin oluflmas› sonu-cunda, XVI. yüzy›lda büyük ilim adamlar›, tarihçiler,flairler ve nesir ustalar› yetiflmifl, Osmanl› Devleti’ninbüyüklü¤üne lây›k bir Osmanl›-Türk kültür ve edebiya-t› meydana getirilmifltir.67 Ayr›ca bu as›rda Anadolu’yaOrta Asya, ‹ran ve Arap co¤rafyas›ndan geçmifl as›rlaraoranla oldukça fazla flair gelmifltir. Bu flairlerin bir k›sm›Türk as›ll› kiflilerdir. Ahdî, Ahmed-i Tabesî, Alâyî, An-kâ, Basîrî, Beyânî, Bîdârî, Cüdâyî, Dâ’î, Dervîfl Çelebi,Edâî, Eflâtûn, Elkas Mîrzâ, Emînî, Emîrek, Esîrî, Ferdî,Fethullah-i Kâtib, Figârî, Fikrî, Garîbî… Anadolu’yagelen flairlerdendir.

XVI. as›rda devletin geliflmesi ve güçlenmesiyle, ül-kede zenginli¤in, bilgi seviyesinin artmas›yla orant›l›olarak fliirdeki geliflme daha da h›zlanm›fl, fliir ölçüsüolarak benimsenen aruzun en iyi flekilde kullan›lmas›ylabilhassa kaside, gazel ve mesnevide en parlak devrineulaflm›flt›r. Bu dönemde Osmanl› Türkçesi ise klâsik bi-çimini alm›flt›r.68 Ayr›ca bu dönemde Farsça fliir söylen-meye devam edilmifltir. Baflta Osmanl› sultanlar›ndanBâyezîd-i Velî, Yavuz Sultân Selîmve Kânûnî Sultân Süleyman olmaküzere bir çok flair Farsça fliir söyle-mifltir. Bu as›rda Farsça fliir söyle-yen flairlerin say›s› geçmifl as›rlaraoranla oldukça artm›flt›r. Bu dö-nemde tertip edilen Farsça divan-lar ile yaz›lan Farsça mesnevîlerinde geçmifl yüzy›llara oranla art›flgösterdi¤i müflahede edilmektedir.

Anadolu’da özellikle Türkas›ll› flairler taraf›ndan yaz›lanFarsça fliirlerden dolay›, “Türklerin ‹ran kültürünü be-nimsedikleri” ve “o kültüre esir olduklar›” ifade edil-mektedir. Meselâ bu suçlamaya Farsça bir divan tertipeden Yavuz Sultân Selîm de maruz kalm›flt›r. Oysa “mâ-lik-i memâlikü’l-arab ve’l-acem (Arap ve Acem ülkeleri-nin sahibi) ” diye vas›fland›r›lan69 Yavuz Sultân Se-lîm’in, gerek Farsça fliir söylemekle gerekse Sa’dî ve Hâ-f›z’›n divanlar›n› okumakla fatihi oldu¤u ‹ran’›n maneviesiri oldu¤unu ifade etmenin yanl›fl bir yarg› oldu¤u gö-rülmektedir.70 Çünkü Yavuz Sultân Selîm, Türkçeyeönem veren bir kiflidir. Ç›kt›¤› seferlerde yan›nda Türk-çe eserler bulundurmufl ve müsait zamanlar›nda onlar›okumaya gayret göstermifltir. Ayr›ca pek çok eseri Türk-çeye tercüme ettirmifltir.71 Farsça fliirlerinin yan›nda Os-manl› Türkçesi ve Ça¤atay Türkçesi ile de fliirler söyle-mifltir.72 Hoca Sadettin Efendi’nin Yavuz Sultân Selîmhakk›nda söyledi¤i flu manzume de bu konuya aç›kl›kgetirecek tarzdad›r:73

Türkî vü Fârisî vü TâtârîNazm iderdi nefîs efl’âr›

Ali Emîrî’ye göre, Yavuz Sultân Selîm’in o dönemingere¤i olarak Farsça fliir söylemesi ve bir divan tertip et-mesi, hikmeten ve siyaseten bir mecburiyetten kaynaklan-m›flt›r.74 Yavuz Sultân Selîm, hasm› ‹smâîl-i Safevî’nin:

Âlem tehî zi-merdum u pur flod zi-dîv u dedBâ-dîv u ded çi çâre konem yâ Alî meded

tarizli ve ateflli sözlerine karfl›l›k:Ber-cân-i hâricî zedeem pençe çun esedHûn-i Huseyn mî-talebem yâ Alî mededfleklinde cevap vermifltir.75 Ayr›ca ‹smâîl-i Safevî,

Anadolu üzerindeki emelinin esiri olarak Hatâî mahlas›ve Osmanl› Türkçesi ile fliirler söylemifl, söyledi¤i bu fli-irleri derviflleri ve halifeleri vas›tas›yla Anadolu’da yaya-rak halk› etraf›nda toplama gayretinde bulunmufltur.Bunun üzerine Yavuz Sultân Selîm, teskîn-i fesâd içink›rkbin haneden fazla ahaliyi Anadolu’dan Rumeli’yenakletmifl ve ‹smâîl-i Safevî’nin Türkçe fliirlerine muka-bil Farsça fliirler söylemifltir.76

Bu dönemlerde Anadolu’da baflta Osmanl› haneda-n›na mensup sultan ve flehzadeler olmak üzere, Türkle-rin Farsça olarak da fliir söylemelerini “‹ran kültürünü veedebiyat›n› taklit etmek” ve “‹ran’›n manevi esiri ol-mak” fleklinde alg›lamamak gerekti¤i kanaatindeyiz.Çünkü bu tav›r, as›rlar boyu süren birlikte yaflama ve ay-

n› dinin getirdi¤i kurallar›, yenihayat tarz›n› ö¤renme ve yaflamay›llar›ndaki beraberli¤i hissettirenhatta vurgulayan bir tablo olarakgörülmelidir. Bu durum ise, “tak-litçi”li¤in ötesinde, Türklerin Ma-veraünnehir ve Horasan’da söyle-dikleri gibi Anadolu’da da Farsçafliir söyleme kolayl›¤›n› devam et-tirdi¤ini gösteren bir durum ola-rak alg›lanmal›d›r.77

Gerek Osmanl› sultanlar› veflehzadeleri, vezirler, çeflitli meslek erbab› vs. Farsça fliirsöylemeleri bu gelene¤in bir tezahürü olarak kendisinigöstermektedir. Ayr›ca bu dönemlerde Farsça fliirler söy-lenirken böyle bir düflünceye sahip olmad›klar› kana-atindeyiz. Ayr›ca Osmanl›’n›n ‹ran’a bak›fl aç›s›n› göste-ren Yavuz Sultân Selîm’in78 Farsça gazeli ile Kânûnî Sul-tân Süleymân’›n Türkçe gazelinin bu bak›mdan manidaroldu¤unu düflünüyoruz:

Askerimle ‹stanbul taht›ndan hareket edip ‹ran taraf›nasefere ç›kt›m. K›z›lbafl› melâmet kan›na gark ettim.

M›s›r valisi can u gönülden benim azm ü himmetimin köle-si oldu. Padiflahl›k sanca¤›n› dokuz fele¤in fevkine yükselttim.

Nusret çengini (musiki aleti) zafer bezminde çalmaya bafl-lar bafllamaz bu müjde Irak mülkünden Hicaza kadar yay›l-d›. (Irak, Hicaz musiki makamlar›d›r).

K›l›c›mdan Maveraünnehr kana gark oldu. Düflman›ngözünü Isfahan sürmesinden mahrum ettim.

Düflmana bir nazar edince gam s›tmas›ndan ter içindekald› ve her k›l›ndan Amu nehri akt›.

Divan-› Necatî, (Süleymaniye Kütüphanesi)

TÜRKLER ORTAÇA⁄687

Mülk tahtas› (bisat: oyun tahtas›) üzerinde devlet flatran-c›n› oynamaya bafllad›¤›m zaman Hind flah›, âkil (Ferzâne)askerimin karfl›s›nda ma¤lup bir fil hâline geldi (pîl-i mât).

Ey Selîmî, mihr ü vefâ potas›nda alt›n gibi eridikten son-ra cihan mülkünün paras› üzerine benim ismim yaz›ld›.79

Allah Allah diyelüm sancak-› flâhî çekelümYüriyüp her yaneden fiarka sipâh› çekelüm‹ki yirden kuflanalum yine gayret kuflag›nBuluflup toz ile topra¤a bu râh› çekelümPây-mâl eyleyelüm kiflverini surh-› serünGözine sürme diyü dûd-› siyâh› çekelümBize farz olm›fl iken olmaz ‹slâma zâhirNice bir oturalum bunca günâh› çekelümUmaram rehber ola bize Ebûbekr ü ÖmerEy Muhibbî yürüyüp fiârka sipâh› çeke-

lüm80

Özellikle Yavuz Sultan Selim döne-minde Arap ülkelerinin fethiyle bu ülke-ler devletin bir parças› haline gelerek,baflta fiam ve M›s›r’dan olmak üzere çoksay›da Arap ilim adam› ve talebe görevyapmak ve tahsil görmek için ‹stanbul’agelmifltir. Pek çok Türk de ayn› maksatlaArap ülkelerine gitmifltir. Kahire ve ‹s-tanbul devletin en önemli iki ilim ve kül-tür merkezi olmufl, ikisi aras›ndaki yar›flOsmanl› Devleti’nin sonuna kadar devametmifltir. Buna karfl›l›k fiah ‹smail’in orta-ya ç›kmas›, ‹ran’da fiiili¤in resmi ideolojihaline gelmesiyle Osmanl› Devleti ile‹ran-Maveraünnehir aras›ndaki irtibat dakopmufltur.81

Yukar›da XI-XVI. as›rlarda Anado-lu’da Farsça fliir söyleme gelene¤i hakk›n-da bilgi verdik. fiimdi bu as›rlarda Ana-dolu’da fliir söyleyen flairlerin listesini ver-mek istiyoruz. Daha önce bu dönemlerdeFarsça divan tertip eden flairler ile Farsçamesnevi yazan flairleri belirtmeyi uygun görüyoruz. Budönemlerde yaflayan 23 flairin Farsça Divan› oldu¤u kay-naklarda belirtilmektedir. Bu flairler flunlard›r:

Fahruddîn-i Îrâkî,82 Mevlânâ Celâlüddîn-i Rûmî,83

Sultan Veled,84 Ârif Çelebi,85 Nesîmî,86 Seyf-i Fergânî,87

Ahmed-i Dâ’î,88 Cem Sultan,89 Gülflen-i Saruhânî,90 Hâ-midî,91 ‹lâhî,92 Kabûlî,93 Âlî,94 Basîrî,95 Dervîfl Niyâzî,96

‹brâhîm Gülflenî,97 Keflfî,98 Mîrzâ Mahdûm,99 Muhib-bî,100 Münîrî,101 Niyâzî,102 Selîmî,103 fiâhidî.104

Ayr›ca bu dönemlerde 26 flair taraf›ndan 32 Farsçamesnevi yaz›lm›flt›r. Bunlardan Emîr Ahmed Kânî-i Tû-sî ve Gubârî’nin 2, Sultân Veled ve fiâhidî’nin ise 3 taneFarsça mesnevî yazd›klar› görülmektedir. Yaz›lan Farsçamesneviler ile müellifleri flunlard›r:

Dehhânî, fielçuklu fiâh-nâme’si;105 Emîr Ahmed Kânî-i Tûsî, Selçuk-nâme, Kelîle ve Dimne;106 Fahruddîn-i Îrâkî,Uflflâk-nâme;107 Kad› Burhâneddîn-i Anevî, Enîsü’l-ku-lûb;108 Mevlânâ Celâlüddîn-i Rûmî, Mesnevî-i Ma‘neviy-

ye;109 Nasîrî-i Sivasî, Fütüvvet-nâme;110 Nasîrüddîn Berk-yaruk, Hür-zâd u Peri-nejâd;111 Sultan Veled, ‹btidâ-nâ-me,112 Rebâb-nâme [tlf. 700/1300-1],113 ‹ntihâ-nâme [tlf.708/1309];114 Yârcânî, Karaman fiâhnâme’si;115 YûsufMeddâh, Hâmûfl-nâme [tlf. 699/1299];116 Gülflehrî, Fe-lek-nâme [tlf. 701/1301];117 Gülflen-i Saruhânî, Râz-nâ-me;118 Hâmidî, Hasbihâl-nâme;119 Ma’nevî, Mahzenü’l-eb-râr [874/1469];120 Ma’âlî, Hünkâr-nâme;121 fiehdî, Tevâ-rih-i Âl-i Osmân;122 Ârifî Fethullâh Çelebi, fiehnâme-i Âl-i Osmân;123 Edâî, Selîm-nâme;124 Esîrî, S›fâtu’n-nebî;125

Gubârî, fiâh-nâme,126 fiebistân-› Hayâl;127 ‹brâhîm Gülfle-nî, Ma’nevî;128 ‹drîs-i Bidlîsî, Tercüme veNazm-› Hadîs-i Erba’în;129 Sâfî, fiehren-gîz-i ‹stanbul;130 fiâhîdî, Gülflen-i Esrâr[tlf. 951/1544],131 ‘Iflk-nâme [Bu mesne-vî, Sultan Veled’in eseri olarak ‹stan-bul’da bas›lm›flt›r],132 T›râfl-nâme; fieyhAbdullâh-› fiebusterî, fiem’ u Pervâne,133

Mîr Ayânî-i fiîrâzî, Terceme-i Nesrü’l-le-âl.134

Görüldü¤ü gibi bu dönemlerdeAnadolu’da 23 flair Farsça Divan olufl-turmufl, 26 flair ise Farsça çeflitli konu-larda mesnevi yazm›flt›r. Bu flairlerden 6tanesi ise hem Farsça Divan oluflturmuflhem de Farsça mesnevi yazm›flt›r. Bu dabize Anadolu’da 43 flairin Farsça Divanoluflturdu¤unu ve Farsça mesnevi yazd›-¤›n› göstermektedir. Ayr›ca bu flairlerinbir k›sm›n›n Anadolu’ya Orta Asya ve‹ran co¤rafyas›ndan geldi¤i görülmek-tedir. Bunlar› da ç›kar›rsak bu say›n›noldukça azald›¤› görülmektedir. Bu dö-nemlerde yaflayan 302 flairin Farsça fliiryazd›¤› göz önüne al›n›rsa bunlar›n sa-dece %14.23’ünün Farsça Divan› ilemesnevisinin oldu¤u görülür. Bu da budönemlerde yaflayan flairlere oranla ol-

dukça düflük bir rakamd›r. Di¤er %85.77’lik kesim iseFarsça fliir yazma gelene¤inden hareketle ya Farsça birkaside ya bir gazel ya da birkaç beyit yazm›fllard›r. Fars-çan›n Türkler taraf›ndan özellikle fliir dili olarak kulla-n›ld›¤› malumdur. Ancak yukar›daki durum, Anado-lu’da oluflan edebiyatta Farsçan›n ifade edildi¤i düzeydeetkili olmad›¤›n› yans›tmas› bak›m›ndan dikkati çek-mektedir. Bu da yukar›da belirtti¤imiz gibi “taklitçi”li-¤in ötesinde, Türklerin Maveraünnehir ve Horasan’dasöyledikleri gibi Anadolu’da da Farsça fliir söyleme ko-layl›¤›n› devam ettirdi¤ini gösteren bir durum olarakgörülmelidir. fiairler aras›nda, Farsça hiç de¤ilse bir ikibeyit söyleme gelene¤inin oldu¤u da göz önünde bulun-durulmal›d›r.

Burada k›saca flu konuya da de¤inmenin faydal› ola-ca¤›n› düflünüyoruz. Osmanl› Devleti zaman›nda Farsçahiçbir zaman resmi dil olmam›flt›r. Elde bulunan FatihSultan Mehmed’den önceye ait tahrir defterleri ve fler’iye

Orta Asya, Ali fiir Nevaî’nin portresi,(1500-1525)

(Meflhed, ‹mam R›za fiirin Kitapl›¤›)

TÜRKLER ORTAÇA⁄688

Tablo 1: Anadolu’da Farsça fiiir Söyleyen fiairlerYüzy›l Say› % fiairler

Alâeddîn Keykubâd I (s. 358),137 Celâleddîn-i Verkânî (s. 358), Dehhânî (s. 359), Ebû Bekir binZekî-i Konevî138, Emîr Ahmed Kânî-i Tûsî (s. 359-60), Evhadüddîn-i Kirmânî (s. 360-1), Fahrüd-dîn-i ‹râkî (s. 361), G›yâseddîn Keyhusrev I (s. 361-2), G›yâsî,139 ‹bn Bîbî,140 ‹zzeddîn KeykâvusI (s. 362), Kad› Burhâneddîn-i Anevî,141 Kemâl-i Kâmyâr (s. 362), Mecduddîn Ebîbekr (s. 362-3),Mevlenâ Celâleddîn-i Rûmî (s. 171-260), Muhammed bin Gâzî-i Malatyavî (s. 363), Mühezzeb-iKayserî,142 Nâs›rî-i Sivâsî,143 Nasîrüddîn Berkyaruk (s. 363-4), Nasîrüddîn Sicistânî-i Sivâsî,144

Necmüddîn-i Râzî,145 Nizâmeddîn Ahmed-i Erzincânî (s. 364), Nizâmeddîn Hurflîd,146 Râvendî(s. 364-5), Rükneddîn Süleymân II (s. 365), Sadeddîn Mes’ûd,147 Sadruddîn-i Konevî,148 Sirâcud-dîn-i Urmevî,149 Sultân Veled (s. 365-74), fiemseddîn Hamza-i Tugrâî (s. 374), fiemseddîn Mu-hammed-i Isfahânî (s. 374-5), Tâceddîn Hâletî (s. 375), Yûsuf Meddâh (s. 375-6)

Âhî Sâd›k,150 Ahmedî (s. 377-8), Alî el-A’lâ,151 Ârif Çelebi (s. 379), Âfl›k Pafla (s. 380), Azîz bin Er-deflîr-i Esterâbâdî,152 Bedreddîn Çelebi,153 Burhâneddîn ‹lyâs Çelebi,154 Celâl Ergun,155 DâvudDede,156 Emîr Âlem Çelebi,157 Feyzî-i Belhî,158 Gülflehrî (s. 381), Hamîd-i Engûrî (s. 382), H›z›rPafla,159 ‹brâhîm Bey (s. 382-3), Kad› Burhaneddin (s. 383-4), Nesîmî (s. 384-5), Seyf-i Fergânî160

Raziyuddîn Baba Kazvînî,161 fiâh Çelebi (s. 385), fieyh Cemâleddîn-i Aksarâyî (s. 385); Yârcânî,162

Zeynüddîn163

Abâpûfl-i Velî (s. 386), Âdil Efendi,164 Adnî (s. 386), Ahmed Pafla (s. 387), Ahmed-i Dâ’î (s. 388-9),Ali b. Mecdüddîn-i fiahrûdî “Musannifek”,165 Alî Kuflçu,166 Âfl›k Ahmed (s. 389), Atâ’î (s. 389-90), Avnî (s. 390), Aynî (s. 391), Ca’fer Dede (s. 391), Cem Sultân (s. 391-2), Cemâl Çelebi,167 Çâke-rî,168 Dede Ömer Rûflenî (s. 393), Edhemî (s. 393-4), Emîr Ahmed-i Buhârî (s. 394), Fakihî (s. 394),Fânî,169 Gülflen-i Saruhânî (s. 394-5), Halîmî (s. 395), Hamdullâh Hamdî (s. 395-6), Hâmidî-i Isfa-hânî (s. 396-7), Handân (s. 397), H›z›r Bey (s. 398), Hoca Kara Fakîh (s. 398), Hümâmî (s. 398-9),‹lâhî (s. 399), Kabûlî (s. 399-400), Kâflifî,170 Le’âlî (s. 400-1), Lûtfî (s. 401), Mahmûd b. Kâdî-i Man-yas,171 Ma’nevî (s. 401), Mesîhî,172 Ma’âlî (s. 401-2), Molla Hayâlî,173 Mu’înî (s. 402), Nahifî (s. 402),Necâtî Bey (s. 402-3), Nizâmî (s. 403), Nûrî (s. 403), Sun’î (s. 403), fiehdî (s. 403), fiemsî (s. 405), fiey-hî (s. 405-6), Temennâyî (s. 406), Zeyneb Hatun (s. 406)

Abdulazîz (s. 407), Abdulvehhâb-› Hemedânî,174 Abdurrahmân Alemflâh (s. 407), Adlî,175 Ahdî(s. 407-8),176 Ahmed Beg (s. 408), Ahmed Çelebi (s. 408), Ahmed Çelebi (s. 408-9), Ahmed Kara-hisârî,177 Ahmed-i Tabesî,178 Alâyî (s. 409), Âlî (s. 409), Ali Efendi (s. 409-10), Ankâ (s. 410), Âri-fî Fethullâh Çelebi (s. 410-11), Ârifî Hüseyin Çelebi (s. 411-2), Aflkî (s. 412), Atâ,179 Azmî (s. 412-3), Bahrî (s. 413), Bahtî (s. 413), Bâkî (s. 413-4), Basîrî (s. 415), Basîrî (s. 415-6), Behifltî (s. 416), Be-yânî (s. 417), Bîdârî (s. 417), Bostanzâde Mehmed Efendi (s. 417), Ca’fer Çelebi (s. 418), Celîlî (s.418-9), Cenâbî Pafla (s. 419), Cinânî (s. 419-20), Cüdâyî (s. 420), Çamçak Mehmed Efendi (s. 420-1),Dâ’î (s. 421), Derûnî (s. 421), Dervîfl Beg (s. 421), Dervîfl Çelebi (s. 421), Dervîfl Çelebi (s. 421), Der-vîfl Niyâzî (s. 421-2), Dîvâne Mehmed Çelebi (s. 422), Ebu’l-fazl (s. 421), Edâî,180 Eflâtûn (s. 423),Elkâs Mîrzâ,181 Emînî,182 Emîrek (s. 423), Emre (s. 423), Esîrî (s. 423-4), Fahr-i Halhâlî,183 Fakrî(s. 424), Fârisî (s. 424), Ferdî (s. 424), Ferruh Çelebi,184 Ferruhî,185 Ferruhî-i ‹stanbulî,186 Fethul-lâh Kâtib,187 Fevrî (s. 424-5), Feyzî (s. 425), Figânî (s. 425), Figârî,188 Fikrî (s. 425), Ganî (s. 425-6),Garîbî (s. 426), Gazâlî (s. 426-7), G›nâ’î (s. 427), Gubârî (s. 427-8), Gubârî (s. 428), Günâhî,189 Ha-bîb,190 Habîb-i Berguflâdî,191 Hâce Çelebi (s. 429), Hâf›z-› Acem (s. 429-30), Hâlî (s. 430), Hâlî (s.430), Hâlî (s. 430), Halîfe (s. 431), Hasan Zarîfî Efendi (s. 431), Hâtemî (s. 431), Hâtemî (s. 431-2),Hâtifî (s. 432), Hayâlî (s. 432), Hayâli-i Gülflenî (s. 432), Hayreddîn H›z›r,192 Hazânî-i Semerkan-dî,193 Hazînî (s. 433), Helâkî (s. 433-4), H›zrî (s. 434), Hilâlî (s. 434), Hüsrev Çelebi,194 Hudâyî (s.434), ‹brâhîm Gülflenî (s. 434-5), ‹drîs-i Bitlisî (s. 435-7), Îsâ Halîfe,195 ‹lmî (s. 437), ‹mâd (s. 438),‹nâyetullâh (s. 438), ‹shak Çelebi (s. 438), ‹smâîl,196 Kadrî (s. 438), Keflfî (s. 439), La’lî (s. 439), Lâ-lî Dede (s. 439), Lâmi’î Çelebi (s. 439-40), Lârendeli Hamdî (s. 440), Lây›hî (s. 440), Ma’sûm (s. 440-1), Mahfî (s. 441), Mâyilî,197 Mehmed (s. 441), Mehmed (s. 441), Mehmed Efendi (s. 441), MehmedEmîn (s. 442), Meylî (s. 443), Meylî (s. 443), Minnetî (s. 443), Mîr Ayânî-i fiîrâzî,198 Mîrzâ Mahdûm(s. 443-4), Mîrim Çelebi,199 Mollâ Nasrullah Vâk›f-› Halhâlî,200 Muhammed Mezheb-i Kirmâ-nî,201 Muhibbî (s. 444), Muhyî (s. 445), Muhyî-i Konevî (s. 445), Muhyî (s. 445), Murâdî (s. 446),Murâdî (s. 446), Musâhib-i Tebrîzî,202 Mustafâ (s. 446), Muti’î (s. 446-7), Müderris (s. 447), Münîrî(s. 447), Müslimî (s. 447), Nevâlî (s. 447-8), Nev’î (s. 448), Nihânî,203 Nisârî (s. 448), Niflânî (s. 449),

XIV 24 7.94

XI 33 10.92XIII

XV 49 16.22

XVI 196 64.90

sicilleri Türkçe’dir. Farsça yayg›n olarak tekrarland›¤›-n›n aksine, Anadolu Selçuklu Devleti döneminde dahisadece iki vezirin vezirli¤i döneminde resmî kay›tlar içinkullan›lm›flt›r. Anadolu’da bu amaçla kullan›lmas› daSâhib Ata Fahreddîn Alî’nin (ö. 687/1288) vezareti s›ra-s›nda 1259’den sonra olmufltur. Kaynaklara göre bununsebebi, onun Arapça bilmeyiflindendi. Karamano¤luMehmed Bey’in, Konya’da 15 May›s 1277’de Türkçeden

baflka dil kullan›lmayaca¤›n› fermanla duyurdu¤u ve Os-manl› Devleti’nin de 1299’da kuruldu¤u dikkate al›n›r-sa Farsça’n›n devlet kay›tlar›nda ne kadar k›sa bir dönemiçin geçerli oldu¤u görülecektir.135

Bizim tespitlerimize göre, XI-XVI. as›rlarda Ana-dolu’da Farsça fliir söyleyen flairlerin toplam say›s›302’dir.136 Bunlar›n yüzy›llara göre da¤›l›m› Tablo 1’degörüldü¤ü flekildedir.

TÜRKLER ORTAÇA⁄689

Tablo 2: Anadolu’da Farsça fiiir Söyleyen fiairler

Memleket Say› fiairlerMemleket Say› fiairlerAfyonkarahisar 7 fiâh Çelebi, H›z›r Pafla, Abâpûfl-i Velî, Fânî, Ahmed Karahisârî, Dîvâne Mehmed Çelebi, fieydâAkhisar/Saruhan 1 FerruhîAksaray (Konya) 1 fieyh Cemâleddîn-i AksarâyîAkflehir 1 GubârîAlacahisar 1 Adnî(Kurufluvaç/S›rb.)Amasya 5 Ahmedî, Ca’fer Çelebi, Halîmî, Münîrî, SelîmîÂnî 1 Kad› Burhâneddîn-i AnevîAnkara 3 Hâtifî, Meylî, Hayreddîn H›z›rAntakya 1 Dâvud DedeAyd›n 1 NahifîBa¤dat 4 Ahdî, Beyânî, Dâ’î, FikrîBal›kesir 1 Rif’atîBâverd 1 Seyyid Hüseyn-i BâverdîBelh 2 Mevlevlâ Celâleddîn-i Rûmî; Feyzî-i BelhîBerdaa/Arran 2 Hâf›z-› Acem, fiemsuddîn-i Berda‘îBerguflâd 1 Habîb-i BerguflâdîBestâm 1 MurâdîBitlis 1 fiükrîBuhara 4 Emîr Ahmed-i Buhârî, Handân, ‹lâhî, CüdâyîBursa 8 Celîlî, Cinânî, Dervîfl Niyâzî, Gazâlî, Hüsrev Çelebi, Lâmi’î Çelebi, Remzî, R›zâyîCüveyn 1 Sâ’ilîDiyarbak›r 3 Dervîfl Beg, Halîfe, ‹brâhîm GülflenîDraç/Arnavutluk 1 FevrîEbher/Kazvin 1 Mehmed EmînEdirne 10 Ahmed Pafla, Atâ’î, Avnî, Cem Sultân, Necâtî Bey, Feyzî, Hâtemî, Sabâyî, fievkî, VâlihîErdebil 2 Bezmî, FerdîEsterâbâd 1 Azîz bin Erdeflîr-i EsterâbâdîFergân 1 Seyf-i FergânîFilibe 1 R›zâyîGelibolu 2 Âlî, SürûrîGerede 1 GanîGermiyan 3 Burhâneddîn ‹lyâs Çelebi, Celâl Ergun, Ahmed-i Dâ’îGîlân 1 MahfîGöynük/Bolu 1 Hamdullâh HamdîGüzelhisar 1 Lâlî DedeHaleb 1 fievkîHalhâl 1 Mollâ Nasrullah Vâk›f-› HalhâlîHamid/Isparta 4 Ali Efendi, Müslimî, Seydî, ÜmîdîHemedan 4 Abdulvehhâb-› Hemedânî, Bîdârî, Sehâbî, Zîrekî

Niyâzî (s. 449), Nutkî (s. 449), Penâhî (s. 449-50), Pervîz Efendi (s. 450), Remzî (s. 450), R›zâyî (s.450), R›zâyî (s. 450-1), R›zâyî Geng-i Irâkî,204 Rif’atî (s. 451), Sabâyî (s. 451), Sabâyî (s. 451), Sabrî(s. 451-2), Sa’dî Çelebi (s. 452), Safâyî Dede,205 Sâfî (s. 452-3), Sa’idâ,206 Sâ’ilî,207 Sâ’il,î208, Salâhî(s. 453), Sarfî (s. 453), Sa’yî (s. 453), Sedîd Tabîb,209 Sehâbî (s. 453-4), Sehî Bey,210 Selîmî (s. 454),Seydî (s. 454-5), Seyyid Hüseyn-i Bâverdî,211 Sultân Bedîuzzamân,212 Sürûrî (s. 455), fiâh Kas›m(s. 455-6), fiâh Mehmed (s. 456), fiâhî (s. 456), fiâhî (s. 456), fiâhidî (s. 457-62), fiânî (s. 462), fiehîdî(s. 462), fiemsî (s. 462), fiemsuddîn-i Berda‘î,213 fierhî (s. 463), fievkî (s. 463), fievkî (s. 463), fiey-dâ,214 fieyh Abdullâh-› fiebusterî,215 fieyh Baba Yûsuf Sivrihisârî (s. 463-4), fieyh Fethullâh,216

fiükrî (s. 464-5), Tâbî (s. 465), Ümîdî (s. 465), Vâlihî (s. 465), Vâs›k,217 Vaslî (s. 466), Vefâyî (s. 466),Yakînî (s. 466), Yûsuf-› Sîne-çâk,218 Za’fî,219 Za’îfî (s. 466-7), Zîrekî (s. 467-8), Zünnûn (s. 468)

Tablo 1’den ç›kan sonuca göre, Osmanl› Devleti dö-neminde, Farsça fliir söyleyen flairler birbirini takip edenas›rlarda artma göstermektedir. Anadolu’da Farsça fliirsöyleyen flairlerin büyük ço¤unlu¤u XVI. as›rda yafla-m›flt›r. Bu durum kültürel çal›flmalar›n siyasî çal›flmala-

r› belli bir mesafeden izlemesi ve her ikisi aras›nda yak›nbir iliflkinin bulunmas›ndan kaynaklanmaktad›r.

Anadolu’da Farsça fliir söyleyen flairlerin memleket-lerine göre da¤›l›m›na bak›ld›¤›nda flöyle bir manzaray-la karfl›lafl›lmaktad›r:220

TÜRKLER ORTAÇA⁄690

Hindistan 1 Sa’idâHisar/Tacikistan 1 HazînîHorasan 2 Dehhânî, BasîrîIsfahan 2 fiemseddîn Muhammed-i Isfahânî, Hâmidî-i Isfahânî‹skilip 1 Hâce Çelebi‹stanbul 17 Ahmed Çelebi, Ahmed Çelebi, Ârifî Hüseyin Çelebi, Aflkî, Azmî, Bâkî, Dervîfl Çelebi, Fârisî, G›

nâ’î, Hayâlî, Hudâyî, ‹lmî, Keflfî, Mehmed Efendi, Sabrî, fiâhî, Yakînî‹zdin/Mora 1 Bahtî‹znik 1 Hümâmî, Mollâ HayâlîKaraba¤ 1 Elkâs MîrzâKaraman 1 Cemâl ÇelebiKastamonu 4 Îsâ Halîfe, Nûrî, Sun’î, fiemsîKâflân 1 Celâleddîn-i VerkânîKayseri 3 Kad› Burhaneddin, Temennâyî, La’lîKazvin 2 Sedîd Tabîb, fiâh MehmedK›ratova/Rumeli 1 Za’îfîK›rflehir 1 Âfl›k PaflaK›z›lcatuzla/Bal›kesir 1 BahrîKilis 1 FakrîKirmân 2 Evhadüddîn-i Kirmânî, Muhammed Mezheb-i KirmânîKonya 5 Âdil Çelebi, Ârif Çelebi, Nizâmî, Muhyî-i Konevî, Muti’îKula 1 MinnetîKumcan 1 Fahrüddîn-i ‹râkîKurfl 1 Sâ’ilîKütahya 3 Âhî Sâd›k, Zeynüddîn, fieyhîLarende (Karaman) 6 Sultân Veled, Aynî, Hoca Kara Fakîh, Figânî, Helâkî, Lârendeli HamdîMalatya 1 Muhammed bin Gâzî-i MalatyavîMalkara 1 Nev’îManast›r 2 Mehmed, SabâyîManisa 1 MurâdîManyas 1 Mahmûd b. Kâdî-i ManyasMendilcebin/Ba¤dat 1 HâlîMerulahcan/Horasan 1 Ma’sûmMu¤la 1 fiâhidîNesîm 1 NesîmîNi¤de 1 MuhyîNiksar 1 fiehîdîPrifltine 1 MesîhîPrizren 1 Sa’yîRâvend 1 RâvendîRey 1 Necmüddîn-i RâzîRumeli 1 MuhyîSemerkand 4 Alî Kuflçu, Emînî, Hazânî-i Semerkandî, ‹mâdSinop 1 Safâyî DedeSiroz 3 Hasan Zarîfî Efendi, Lây›hî, NisârîSivas 1 Nâs›rî-i SivasîSivrihisar 2 H›z›r Bey, Baba Yûsuf SivrihisârîSofya 1 Vaslîfiahrûd 1 Ali b. Mecdüddîn-i fiahrûdî “Musannifek”fiam 1 Zünnûnfiebuster 1 fieyh Abdullâh-› fiebusterîfiîrâz 4 Ankâ, Edâî, Figârî, Mîr Ayânî-i fiîrâzîfiirvân 5 Hâlî, Gülflen-i Saruhânî, Eflâtûn, Kadrî, NutkîTabes 1 Ahmed-i TabesîTebrîz 4 Hayâli-i Gülflenî, Musâhib-i Tebrîzî, fiâh Kas›m, PenâhîT›rhala 1 SalâhîTire 1 Bostanzâde Mehmed EfendiTokat 1 Le’âlîTosya 1 Niflânî

TÜRKLER ORTAÇA⁄691

Trabzon 2 Muhibbî, MüderrisTûs 2 Emîr Ahmed Kânî-i Tûsî, Mu’âlîÜsküp 2 ‹shak Çelebi, AtâVardar Yenice 3 Günâhî, Tâbî, Yûsuf-› Sîne-çâkVize 1 BehifltîYeniceköy/Ayd›n 1 Dede Ömer RûflenîZanine/Karaman 1 fiemsîAcem, Acem-zâde 11 Âlâyî, Basîrî, Emîrek, Fethullah Kâtib, Garîbî, ‹smâîl, Hâlî, Kabûlî, Sarfî, fiâhî, ‹bn Bîbî‹ranl›

Tablo 2 bize Anadolu’da Farsça fliir söyleyen flairle-rin do¤um yerleri bak›m›ndan dönemin siyasi ve kültürmerkezi olan ‹stanbul’un birinci s›rada oldu¤unu göster-mektedir. ‹stanbul’u Edirne ve Bursa takip etmektedir.Bu flehirler de daha önce siyasi merkez olmalar› dolay›-s›yla dikkati çekmektedir. Bu tabloda dikkati çeken di-¤er bir nokta ise 82 flairin Orta Asya ve ‹ran co¤rafyas›n-da bulunan yerlerden olmas›d›r. E¤er Anadolu’da do¤upbüyüyen ancak Arap, Acem ile Orta-Asyal› Türk flairle-ri de sayarsak bu say›n›n daha da kabard›¤› görülür. Ay-

r›ca 22 flair ise Balkanlar’dan Anadolu’ya gelmifltir. Butabloda dikkati çeken di¤er bir nokta ise, baz› flehirlerdeFarsça fliir söyleyen flairlerin ekseriyetle tasavvuf erbab›olmas›d›r. Bunlar›n da ço¤unlukla mevlevî tarikat›namensup olmalar› dikkati çekmektedir.221 Örne¤in Af-yonlu olup da Farsça fliir söyleyen flairlerin hemen hementamam›n›n mevlevî olmas› bunun aç›k bir göstergesidir.Ayr›ca Anadolu’da XVI. asr›n sonuna kadar Farsça fliirsöyleyen flairlerden 39’unun mevlevî oldu¤u görülmek-tedir.

1 Norman Itzkowitz, Osmanl› ‹mparatorlu¤u ve ‹slâmî Gelenek,fiûle Yay›nlar›: 54, Tarihî Gerçekler Dizisi: 4, 2. Bask›, ‹stanbul 1997,s. 27.

2 A. Cafero¤lu, “‹lk Anadolu Vatan Kültürü Kurucular›”, TürkiyatMecmuas›, Cild: XVII 1972, ‹stanbul 1972, s. 3.

3 Hasibe Maz›o¤lu, “Selçuklular Devrinde Anadolu’da Türk Edebiyat›-n›n Bafllamas› ve Türkçe Yazan fiairler”, Malazgirt Arma¤an›, TürkTarih Kurumu Yay›nlar›ndan XIX. Seri-Sa. 4, Türk Tarih KurumuBas›mevi, Ankara 1972, s. 297.

4 A. Cafero¤lu, a. g. m., s. 3-4.5 Hikmet ‹layd›n, “Anadolu’da Klasik Türk fiiirinin Bafllang›c›”, Türk

Dili, Cilt: XXX, Say›: 274-279, 1974, s. 770.6 ‹smail Hakk› Uzunçarfl›l›, (1948), “XII. ve XIII. As›rlarda Anado-

lu’daki Fikir hareketleri ile ‹ctimaî Müesseselere Bir Bak›fl”, III. TürkTarih Kongresi, Ankara 15-20 Kas›m 1943, Kongreye SunulanTebli¤ler, Türk Tarih Kurumu Yay›nlar›ndan IX. Seri-No. 3, Ankara1948, s. 295.

7 ‹smail Hakk› Uzunçarfl›l›, a.g.t., s. 288.8 Muhammed Emîn Riyâhî, Osmanl› Topraklar›nda Fars Dili ve

Edebiyat›, (Çeviren: Mehmet Kanar), ‹nsan Yay›nlar›: 172, ‹nceleme-Araflt›rma Dizisi: 81, ‹stanbul 1995, s. 73.

9 ‹smail Hakk› Uzunçarfl›l›, a.g.t., s. 288.10 ‹bn Bîbî [El-Hüseyin b. Muhammed b. Ali el-Ca’feri er-Rugadi];

(1996), El Evamirü’l-ala’iye fi’l-umuri’l-ala’iye [Selçuk-name],(Çeviren: Mürsel Öztürk), Kültür Bakanl›¤› Yay›nlar›: 1833, 1000 Te-mel Eser Dizisi: 164, Ankara 1996, C. II, s. 163.

11 ‹bn Bîbî, a.g.e., C. I, s. 79.12 Ahmet Kartal, Osmanl› Medeniyetini Besleyen Kültür Merkezle-

ri (XI. As›rdan XVI. Asr›n Sonuna Kadar Türk Edebiyat› veFars Edebiyat›n›n Münasebetleri), Gazi Üniversitesi Sosyal Bilim-ler Enstitüsü, Ankara 1999, [Bas›lmam›fl Doktora Tezi], s. 358.

13 Ahmet Kartal, a.g.dt, s. 361-62.14 Ahmet Kartal, a.g.dt, s. 362.15 Ahmet Kartal, a.g.dt, s. 365.16 ‹bn Bîbî, a.g.e., C. I, s. 79-80.17 ‹bn Bîbî, a.g.e., C. I, s. 41-44; Ahmet Kartal, a.g.dt, s. 363-64.18 ‹bn Bîbî, a.g.e., C. I, s. 142-47.19 ‹bn Bîbî, a.g.e., C. I, s. 221.20 ‹bn Bîbî, a.g.e., C. I, s. 149; M. Fuad Köprülü,; (1986), Türk Edebi-

yat› Tarihi, Ötüken, Yay›n Nu: 157, Kültür Serisi: 28, 4. Bas›m, ‹s-tanbul 1986, s. 209.

21 Ahmet Kartal, a.g.dt, s. 362.22 Ahmet Kartal, a.g.dt, s. 362-63.23 Ahmet Kartal, a.g.dt, s. 364.24 Ahmet Kartal, a.g.dt, s. 374.25 Ahmet Kartal, a.g.dt, s. 374-75.26 Bu konuda genifl bilgi için bak. Adnan Karaismailo¤lu, “Osmanl› Dö-

nemi Türk fiiirinin ‹ran Edebiyat› ‹le Münasebeti Üzerine Düflünce-ler”, Kuruluflunun 700. Y›ldönümünde Bütün Yönleriyle Os-manl› Devleti Uluslararas› Kongresi 7-9 Nisan 1999 Konya,Konya 2000, s. 607-14; Adnan Karaismailo¤lu, “Selçuklu Devleti’ninEdebî Faaliyetlerdeki Etkinli¤i”, I. Uluslararas› Selçuklu Kültür veMedeniyeti Kongresi, 11-13 Ekim 2000, Selçuk Üniversitesi, Kon-ya (Yay›mlanmam›fl Tebli¤); Ahmet Kartal, “Farsça’da Türkçe Keli-meler ve Fars Edebiyat›’nda “Türk” Kavram› ‹le ‹lgili Unsurlar”, Bi-lig, Say›: 11, Güz, Ankara 1999, ss. 31-54; Ahmet Kartal, “Karahan-l›, Gazneli ve Selçuklu Saraylar›ndaki Edebî Faaliyetler Üzerine Dü-flünceler”, Bilig, Say›: 17, Bahar, Ankara 2001, ss. 55-70.

27 ‹bn Bîbî, a.g.e., C. I, s. 80-81.28 Harun Tolasa, Ahmet Pafla’n›n fiiir Dünyas›, Ankara 1973, s. 72.29 Ali Nihat Tarlan, Necâtî Beg Divan›, ‹stanbul 1997, s. 59.30 Halil Ersoylu, Cem Sultan’›n Türkçe Divan’›, Türk Dil Kurumu

Yay›nlar›: 543, Ankara 1989, s. 25.31 Sabahattin Küçük, Bâkî dîvân› [Tenkitli Bas›m], Türk Dil Kurumu

Yay›nlar›: 601, Ankara 1994, s. 8-9.32 Bu devrede kurulan beylikler ve onlar hakk›nda genifl bilgi için bak.:

‹smail Hakk› Uzunçarfl›l›, Anadolu Beylikleri ve Akkoyunlu, Ka-rakoyunlu Devletleri, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kuru-mu, Türk Tarih Kurumu Yay›nlar›, XIII. Dizi-Sa. 16a2, 4. Bask›,Türk Tarih Kurumu Bas›mevi, Ankara 1988.

33 Zeynep Korkmaz, “Anadolu Beylikleri Devrinde Türk Dili ve Ka-ramano¤lu Mehmet Bey”, Türk Dili Üzerine Araflt›rmalar, Birin-ci Cilt, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Dil Ku-rumu Yay›nlar›: 629, Ankara 1995, s427.

34 Paul Wittek, Mentefle Beyli¤i, 13-15 inci As›rda Garbî Küçük As-ya Tarihine Ait Tetkik, (Türkçeye Çeviren: O. fi. Gökyay), Türk Ta-rih Kurumu Yay›nlar›ndan IV. Seri-No. 1, Ankara 1944, s. 115-16.

35 Beylikler dönemi Türk dili ve edebiyat› hakk›nda genifl bilgi için fluçal›flmalara bak›labilir: Zeynep Korkmaz, “Anadolu Yaz› Dilinin Tari-hî Geliflmesinde Beylikler Devri Türkçesinin Yeri”, Türk Dili Üzeri-ne Araflt›rmalar, Birinci Cilt, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih YüksekKurumu Türk Dil Kurumu Yay›nlar›: 629, Ankara 1995, ss. 419-23;Zeynep Korkmaz, “Anadolu Beylikleri Devrinde Türk Dili ve Kara-

Dipnotlar

TÜRKLER ORTAÇA⁄692

mano¤lu Mehmet Bey”, Türk Dili Üzerine Araflt›rmalar, BirinciCilt, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Dil Kuru-mu Yay›nlar›: 629, Ankara 1995, ss. 424-8.

36 Albert Hourani, Arap Halklar› Tarihi, (Çeviren: Yavuz Alagon, Ya-y›na Haz›rlayan: Tan›l Bora), ‹letiflim Yay›nlar›: 428, Araflt›rma-‹nce-leme Dizisi: 65, ‹stanbul 1997, s. 119.

37 Hasibe Maz›o¤lu, “Türk Edebiyat›, Eski” Mad., C. 32, Türk Ansik-lopedisi, ‹stanbul 1982, s. 86.

38 Türk Dünyas› El Kitab›, C. 3, Türk Kültürünü Araflt›rma Enstitü-sü Yay›nlar›: 121, Seri: 1, Say›: A-23, ‹kinci Bask›, Ankara 1992, s.111.

39 Kemâl Yavuz, “XIII-XVI. As›r Dil Yadigarlar›n›n Anadolu Sahas›ndaTürkçe Yaz›l›fl Sebepleri ve Bu Devir Müelliflerinin Türkçe Hakk›n-daki Görüflleri”, Türk Dünyas› Araflt›rmalar›, Say›: 27, Aral›k1983, s. 10-14; Türk Dünyas› El Kitab›, C. 3, s. 111.

40 Kemâl Yavuz, a.g.e, s. 14.41 Türk Dünyas› El Kitab›, C. 3, s. 111.42 Bu yüzy›l›n bafllar›nda Y›ld›r›m Bâyezîd’in o¤lu olan Emîr Süley-

man’›n Türkçeye verdi¤i önem dikkat çekicidir. Türk diline kazand›-r›lmas›n› istedi¤i eserleri bizzat kendisi seçmifl; ayr›ca yan›ndakilereTürk dili ile yazmalar›n› tavsiye etmifltir. Bak. Muhammed Nur Do-¤an, “XV. Yüz Y›l Anadolu-Osmanl› Edebiyat›n›n Tekâmülüne Top-lu Bir Bak›fl”, Türk Dünyas› Araflt›rmalar›, S. 56, Ekim-1988, s.107.

43 ‹smail Hakk› Uzunçarfl›l›, Osmanl› Tarihi, C. II, Atatürk Kültür, Dilve Tarih Yüksek Kurumu, Türk Tarih Kurumu Yay›nlar›, XIII. Dizi-Sa. 16a4, 5. Bask›, Türk Tarih Kurumu Bas›mevi, Ankara 1988, s.535.

44 Ramazan fieflen, “Onbeflinci Yüzy›lda Türkiye Tercümeler”, XI. TürkTarih Kongresi Bildirileri, C. III, Ankara 1994, s. 899-919.

45 Do¤ufltan Günümüze Büyük ‹slâm Tarihi, Ça¤ Yay›nlar›, Cilt: 14,s. ‹stanbul 1993. Fatih Sultan Mehmed dönemi Türk dili ve edebiya-t› hakk›nda genifl bilgi için flu çal›flmalara bak›n›z: Mehmed FuadKöprülüzâde, “Fâtih Devrinde Edebî Hayat”, Yeni Mecmua, Numa-ra: 46, 30 May›s 1918, ss. 389-91; Alî Emîrî, “Mekteb-i ‹’dâdîTalebe-i Sâb›kas›ndan, Sâb›k Köprülüzâde Fuad Bey’in Evvelâ 6949 Numa-ral› ‹kdâm Gazetesi’nde ve Sonra da 46 Say›l› Yeni Mecmua’da Nefl-reyledi¤i-Fâtih Devrinde Edebî Hayat-Makalesi Hakk›nda DördüncüNusham›zdan mâ-ba’d”, Târîh ve Edebiyât, Aded: 6, 31 A¤ustos1334, ss. 109-16; A. ‹nan, “Fatih Devrinde Türkçe”, Türk Dili, Cilt:2, Say›: 20, 1 May›s 1953, Ankara, ss. 506-9; Agâh S›rr› Levend, “Fa-tih Devrinde Türk Dili ve Edebiyat›”, Türk Dili, Cilt: 2: Say›: 20,May›s 1953, ss. 495-505; Gönül Tekin, “Fatih Devri Türk Edebiya-t›”, ‹stanbul Arma¤an›, ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi Kültür ‹flle-ri Daire Baflkanl›¤› Yay›nlar› No: 17, ‹stanbul 1995, ss. 161-233.

46 Mustafa ‹sen, “Yürü Var Gel Araptan Ya Acemden”, Ötelerden BirSes, Divan Edebiyat› ve Balkanlarda Türk Edebiyat› ÜzerineMakaleler, Akça¤ Yay›nlar›: 200, Kaynak Eserler: 34, Ankara 1997,s. 305-6.

47 Ramazan fieflen, “‹stanbul’un Fethine Kadar Osmanl›lardaki ‹lmî Du-rum, ‹stanbul’un Fethi’nin Türk ‹lim ve Kültürüne Katk›s›”, Kuru-luflunun 700. Y›ldönümünde Bütün Yönleriyle Osmanl› DevletiUluslararas› Kongresi 7-9 Nisan 1999 Konya, 2000, s. 242-43.

48 Gönül Tekin, a.g.e., s. 185-89.49 Agâh S›rr› Levend, a.g.e., s. 497; Gönül Tekin, a.g.e., s. 184-85.50 Gönül Tekin, a.g.e., s. 164.51 Fâtih döneminde ‹stanbul’a gelen veya davet edilen ilim adamlar›n›n

bir k›sm› Anadolu’da yetiflmifl, bir k›sm› da M›s›r ve di¤er ‹slâmmemleketlerinin o as›rda en maruf flehirlerinden gelmifllerdir. Fâtihbunlar› tan›yanlar›n tavsiyelerine uyarak ve temas ettiklerinden mem-nun kalarak buraya gelmelerini ve kalmalar›n› istemifl ve onlar› mad-dî refaha kavuflturmufltur. Bu ilk gelenler aras›nda Mollâ Hüsrev veMollâ Zeyrek’ten baflka Hocazade ve Mollâ Alâüddîn-i Tûsî vard›. Fâ-tih zaman›nda bu alimler iki flekilde görülür. Bir k›sm› esasen yetifl-mifl hâlde bu genç hükümdar›n yan›nda bulunmufltur. Meselâ MollâHüsrev ve Mollâ Gürânî babalar›n›n devrinden intikal etmifltir. Birk›sm› da henüz yetiflmektedir; ancak o devrin sonlar›na do¤ru ilmî birmevki ve payeye nail olmufllard›r ki, Mollâ Manisao¤lu Mehmed bun-lardand›r (Ünver, 1953: 6).

52 Meselâ, Fâtih Sultân Mehmed’in haz›r bulundu¤u bir ulema meclisin-de vahdet-i vücûd felsefesi üzerine bir anlaflmazl›k ç›km›fl ve zaman›nkazaskeri, bu meseleyi ancak Mollâ Câmî’nin çözebilece¤ini söylemifl-tir. Fâtih Sultân Mehmed bu söz üzerine, Câmî’ye hediyeler göndere-

rek bu meselenin çözülmesini ondan rica etmifltir. Bu rica üzerine Câ-mî Risâle fi’l-vücûd adl› eserini yazarak Fâtih’e göndermiflse de, burisale ‹stanbul’a varmadan sultan vefat etmifltir. Bak. Gönül Tekin,a.g.e., s. 163.

53 Mollâ Câmî’nin Fâtih Sultân Mehmed’e teflekkür için yazd›¤› mektupiçin bak. A. Süheyl Ünver, ‹lim ve Sanat Bak›m›ndan Fatih DevriNotlar›, Fasikül: I, ‹stanbul 1947, s. 90-92.

54 Yaflar Yücel-Ali Sevim, Klâsik Dönemin Üç Hükümdar›, Fatih-Yavuz-Kanuni, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu TürkTarih Kurumu Yay›nlar› VII. Dizi-Sa. 134, Ankara 1991, s. 93.

55 Alî Emîrî, Karaman Tarihi’nden naklen Fâtih Sultân Mehmed’in ya-n›nda 685 flairin bulundu¤unu söylemektedir. Bak. Alî Emîrî, a.g.e.,s. 109.

56 Mustafa ‹sen, “Klasik fiiirin Merkezi Olarak ‹stanbul”, Bilig, Say›: 13,Bahar, Ankara 2000, s. 3.

57 Bu konuda genifl bilgi için bak. Alî Emîrî, a.g.e., s. 111-13; Mustafa‹sen, “Yürü Var Gel Araptan Ya Acemden”, s. 313-14.

58 Reflid Rahmeti Arat, Kutadgu Bilig I, T›pk›çekimle Yap›lm›fl ‹kin-ci Bask›, Türk Dil Kurumu Yay›nlar›: 458, Ankara 1979, s. 28.

59 Ahmed Nizâmî Arûzi-yi Semerkandî, Çehâr Makâle, (be-Sa’y u ‹hti-mâm u Tashîh: Allâme Muhammed-i Kazvînî), Tehrân 1368, s. 62.

60 Ayn› düflünceleri destekler mahiyette olan görüfllere Râvendî taraf›n-dan Konya’da Keyhüsrev bin K›l›ç Arslan’a ithaf ve takdim edilen Râ-hatu’s-sudûr ve Âyetü’s-sürûr (tlf. 599/1203’te bafllam›fl, iki üç y›lsürmüfltür) adl› eserde de rastlanmaktad›r. Bu konuda bak. Muham-med b. Ali b. Süleyman er-Râvendî; (1957), Râhat-üs-sudûr veÂyet-üs-sürûr [Gönüllerin Rahat› ve Sevinç Alâmeti] I. Cilt, (Mu-hammed ‹kbal’in 1921’de G. M. S., H’de bast›rd›¤› Farsça metindenTürkçeye çeviren Ahmed Atefl), Türk Tarih Kurumu Yay›nlar›ndan II.Seri, No. 14, Ankara 1957, s. 43, 60-61; Ahmet Kartal, “Türk Yaz›Dilinin Geliflme Ça¤lar›”, Türk Yurdu, Türkçeye Sayg› Özel Say›-s›, Cilt: 21, Say›: 162-163, fiubat-Mart 2001, Ankara, s. 227.

61 Reflid Rahmeti Arat, a.g.e., s. 314.62 Agâh S›rr› Levend, “Fatih Devrinde Türk Dili ve Edebiyat›”, s. 497.63 Büyük ‹slâm Tarihi, C. 14, s. 552.64 Türk Dünyas› El Kitab›, s. 131. Ayr›ca Yavuz Sultan Selim’in ‹ran

ve M›s›r’dan getirdi¤i sanatkârlar hakk›ndan bilgi için bak. ErtanGökmen, “Yavuz Sultan Selim’in ‹ran’dan ve M›s›r’dan Getirdi¤i Sa-natkarlar”, Türk Kültürü, Say›: 407, Mart 1997, ss. 15-23.

65 Mustafa ‹sen, “Yürü Var Gel Araptan Ya Acemden”, s. 306.66 M. Fuad Köprülü, “Türkler (III. Edebiyat) ” mad., ‹slâm Ansiklope-

disi, Cilt: 12/II, ‹stanbul 1993, s. 551; Türk Dünyas› El Kitab›, C.III, s. 135.

67 Büyük ‹slâm Ansiklopedisi, C. 14, s. 552; Türk Dünyas› El Kita-b›, C. III, s. 143.

68 Türk Dünyas› El Kitab›, C. III, s. 143-44.69 Mehmed Mecdî Efendi, fiakaik-› Nu’maniye ve Zeyilleri, Hada-

iku’fl-kakaik, (Hzr. Abdülkadir Özcan), Ça¤r› Yay›nlar›: 50, T›pk›Bas›mlar: 3/2, ‹stanbul 1989, s. 381.

70 Alî Emîrî, “Türk Edebiyat›’n›n ‹ran Edebiyat›’ndaki Tesiri”, Târîh veEdebiyât, Aded: 2, 30 Nisan 1334, s. 24.

71 Alî Emîrî, a.g.e., s. 24-27.72 Alî Emîrî, a.g.e., s. 31-34.73 Alî Emîrî, a.g.e., s. 34; Hoca Sadettin Efendi, Tâcü’t-tevârîh, (Hzr.

‹smet Parmaks›zo¤lu), Cilt: IV, Kültür Bakanl›¤› Yay›nlar›: 301, Bafl-vuru Kitaplar›: 5, Eskiflehir 1992, s. 363.

74 Alî Emîrî, a.g.e., s. 27.75 Alî Emîrî Efendi, a.g.e., s. 27-28.

76 Alî Emîrî, a.g.e., s. 29.77 Ahmet Kartal, “Klâsik Türk Edebiyat›n›n ‹ran Edebiyat› ‹le Müna-

sebeti Üzerine Düflünceler”, Türk Yurdu [700. Y›l›nda Osmanl›Özel Say›s›], Cilt: 19-20, Say›: 148-149, Aral›k 1999-Ocak 2000,Ankara, s. 258.

78 Yavuz Sultân Selîm’in Do¤u (‹ran) siyaseti hakk›nda bilgi için bak.Selâhattin Tansel, Yavuz Sultan Selim, ‹stanbul 1969, s. 31-100.

79 Ali Nihad Tarlan, Yavuz Sultan Selim, Türk Klasikleri Serisi: 8,Ahmet Halit Kitabevi, ‹stanbul 1946, s. 214.

80 Coflkun Ak, Muhibbî Divan›, Kültür ve Turizm Bakanl›¤› Yay›nla-r›: 712, 1000 Temel Eser Dizisi: 129, Ankara 1987, s. 562.

TÜRKLER ORTAÇA⁄693

81 Ramazan fieflen, “‹stanbul’un Fethine Kadar Osmanl›lar’daki ‹l-mî Durum, ‹stanbul’un Fethi’nin Türk ‹lim ve Kültürüne Kat-k›s›”, s. 243.

82 fieyh Fahruddîn ‹brâhîm Hemedânî, Külliyât-i Dîvân [Kasâyid,Gazeliyyât, Terci‘iyyât, Terkîbât, Mukatte‘ât, Musellesât, ‘Ufl-flâk-nâme yâ Deh-nâme, Rubâ‘iyyât, Leme‘ât ve ‹stilâhât-i ‘‹rfâ-nî-yi ‘‹râkî], (Mukaddime: Sa‘îd Nefîsî), Tehrân 1373.

83 Mevlânâ Celâleddîn Muhammed-i Mevlevi-yi Rûmî, Kulliyât-i Dî-vân-i fiems-i Tebrîzî [be-inzimâm: Seyri der-Dîvân-i fiems be-kalem-i Alî Defltî-fierh-i Hâl-i Mevlevî be-kalem-i Bedîuzza-mân Furûzanfer], Çâp-i sevvum, Tehrân 1345; Abdülbaki Gölp›-narl›, Mevlânâ Celâleddin, Dîvân-› Kebîr, 7 Cilt, Kültür Bakan-l›¤› Yay›nlar›: 1383-9, Klâsik Türk Eserleri: 17, Eskiflehir 1992.

84 F. Nafiz Uzluk, Divan› Sultan Veled, Anadolu Selçukileri Günün-de Mevlevi Bitikleri: 3, Uzluk Bas›mevi, Ankara 1941.

85 Mehmet Vanl›o¤lu, Ulu Ârif Çelebi ve Dîvân›n›n Tenkitli Metni,Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Do¤u Dilleri veEdebiyatlar› Anabilim Dal›, Erzurum 1991, [Bas›lmam›fl DoktoraTezi].

86 ‹stanbul Üniversitesi Kütüphanesi FY 448; Süleymaniye Kütüpha-nesi, Kad›-zâde K›sm›, Nu. 395/2.

87 Kütühya Vahid Pafla Kütüphanesi, Nu. 1575; ‹stanbul ÜniversitesiKütüphanesi FY 171. Topkap› Saray›, Revan Köflkü KütüphanesiNu. 894.

88 Tulga Ocak, Ahvâl ve Âsâr ve Tahlîl Efl’âr-i Dîvân-i Fârisi-yi Ah-med-i Dâ’î, Dâniflgâh-i Tehrân 1352, [Bas›lmam›fl Doktora Tezi];‹smail Hikmet Ertaylan, Ahmed-i Dâ’î, Hayat› ve Eserleri, ‹stan-bul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yay›nlar›ndan, Türk Dili veEdebiyat› Zümresi No: 518, ‹stanbul 1952, [Faksimile Metin], ss.273-88.

89 ‹smail Hikmet Ertaylan, Sultan Cem, ‹stanbul Üniversitesi Edebi-yat Fakültesi Yay›nlar›ndan, Millî E¤itim Bas›mevi, ‹stanbul 1951;Abdurrahman Naci Tokmak, fierh-i Hâl-i Sultân Cem ve Tahkîkve Tahlîl-i Dîvân-› Fârisi-yi Û, Tehrân 1976, [Bas›lmam›fl Dokto-ra Tezi].

90 Ebrahim Farzan, Gulflen-i Saruhânî, Hayat›, Farsça Dîvân› veRâz-nâme’si, ‹stanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, ‹stanbul1980, [Bas›lmam›fl Doktora Tezi].

91 ‹smail Hikmet Ertaylan,; (1949), Külliyyât-› Dîvân-› Mevlânâ Hâ-midî, ‹stanbul fethinin beflyüzüncü y›ldönümü münasebetiyle yap›-lan ‹. Ü. Edebiyat Fakültesi Yay›nlar›ndan; Seri: 3-Say›: 2, Millî E¤i-tim Bas›mevi, ‹stanbul 1949, ss. 57-530.

92 ‹smail Hikmet Ertaylan, ‹lâhî Dîvân›, ‹stanbul Üniversitesi Edebi-yat Fakültesi Yay›nlar›ndan, ‹stanbul 1960.

93 ‹smail Hikmet Ertaylan, Külliyyât-› Dîvân-› Mevlânâ Kabûlî, ‹s-tanbul fethinin beflyüzüncü y›ldönümü münasebetiyle yap›lan ‹. Ü.Edebiyat Fakültesi Yay›nlar›ndan; Seri: 3-Say›: 1, Millî E¤itim Bas›-mevi, ‹stanbul 1948.

94 Ahmet Kartal, a.g.dt., s. 409.95 Süleymaniye Kütüphanesi, Âflir Efendi K›sm›, Nu. 292, vr. 229b-

281a; Fikret Sar›soy, Basîrî’nin Farsça Divan›, K›r›kkale Üniversi-tesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, K›r›kkale 2001 [Bas›lmam›fl YüksekLisans Tezi].

96 Ahmet Kartal, a.g.dt., s. 422.97 Fâtih Kütüphanesi, Nu. 3866.98 Ahmet Kartal, a.g.dt., s. 439.99 Ahmet Kartal, a.g.dt., s. 444.

100 Coflkun Ak, Muhibbî’nin Farsça Divan’› [Metin-Çeviri], Uluda¤Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Yay›nlar›, Bursa 1995; Kas›mGelen, Kanunî Sultan Süleyman’›n Farsça Divan’›, ‹stanbul Üni-versitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Fars Dili ve Edebiyat› AnabilimDal›, ‹stanbul 1989 [Yay›mlanmam›fl Yüksek Lisans Tezi].

101 Ahmet Kartal, a.g.dt., s. 447.102 Ahmet Kartal, a.g.e., s. 449.103 Ali Nihad Tarlan, Yavuz Sultan Selim, Türk Klasikleri Serisi: 8,

Ahmet Halit Kitabevi, ‹stanbul 1946.104 Ahmet Kartal, a.g.dt., s. 461.105 Fuad M. Köprülü, “Anadolu Selçuklular› Tarihi’nin Yerli Kaynakla-

r›”, Türk Tarih Kurumu Belleten, Cilt: VII, Say›: 27, Temmuz1943, Türk Tarih Kurumu Bas›mevi, Ankara 1943, s. 396-97.

106 Kâni’-i Tûsî, Kelîle ve Dimne-i Manzûm, (be-Tashîh: Magali Tu-dova), Bunyâd-i Ferheng-i Îrân, 1358.

107 fieyh Fahruddîn ‹brâhîm Hemedânî, Külliyât-i Dîvân [Kasâyid,Gazeliyyât, Terci‘iyyât, Terkîbât, Mukatte‘ât, Musellesât, ‘Ufl-flâk-nâme yâ Deh-nâme, Rubâ‘iyyât, Leme‘ât ve ‹stilâhât-i ‘‹rfâ-nî-yi ‘‹râkî], (Mukaddime: Sa‘îd Nefîsî), Tehrân 1373, ss. 297-357.

108 Fuad M. Köprülü, a.g.e., s. 459-521; Dâvud ‹brâhimî “Enîsü’l-ku-lûb”, TDV ‹slâm Ansiklopedisi, Cilt: 11, ‹stanbul 1995, s. 242-43.

109 Mesnevi-yi Ma‘nevî, Te’lîf: Celâleddîn Muhammed bin Muham-med bin el-Huseyn el-Belhî er-Rûmî, (Hzr. Reynold A. Nicholson),Çâp-i Heftum, Si Cild, Tehrân 1370; Mesnevî, (Çeviren: Veled ‹z-budak, Gözden Geçiren: Abdülbaki Gölp›narl›), Millî E¤itim Genç-lik ve Spor Bakanl›¤› Yay›nlar›: 770, fiark-‹slâm Klasikleri: 98, 6Cilt, ‹stanbul 1988; Mevlânâ Calâleddîn-i Rûmî, Mesnevî (Faksi-mile Bas›m), Kültür Bakanl›¤› Yay›nlar›: 1667, Türk Klasikleri Di-zisi: 34, Ankara 1993.

110 Abdülbâki Gölp›narl›, “‹slâm ve Türk ‹llerinde Fütüvvet Teflkilât› veKaynaklar›”, ‹stanbul Üniversitesi ‹ktisat Fakültesi Mecmuas›,Cilt: XI, Say›: 1-4, ‹stanbul 1949-1950, ss. 181-203.

111 ‹bn Bîbî, a.g.e., C. I, s. 41-42.112 Behâe’d-dîn Mevlânâ Celâle’d-dîn Muhammed bin Huseyn-i Belhî,

Veled-nâme [Mesnevi-yi Veledî], (Bâ-Tashîh u Mukaddime: CelâlHumâî), Tehran 1315; Abdülbâki Gölp›narl›, Sultan Veled, ‹btidâ-nâme, Konya Turizm Derne¤i Yay›n›, Güven Matbaas›, Ankara1976.

113 Veyis De¤irmençay, Sultan Veled ve Rebabnâme, Atatürk Üniver-sitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Do¤u Dilleri ve Edebiyatlar› Ana-bilim Dal›, Erzurum 1996 [Bas›lmam›fl Doktora Tezi].

114 ‹stanbul Üniversite Kütüphanesi FY 1009 (=Halis Efendi 1905); FY1009 (=Halis Efendi 3292; Konya Mevlânâ Müzesi ‹htisas Kitapl›¤›Nu. 2122/3; 2123; 2124; 2127; 2128/3.

115 Fuad M. Köprülü, a.g.e., s. 396, 399-401.116 ‹. Hikmet Ertaylan, “Yûsufî-i Meddâh Yeni ‹ki Varaka ve Gülflah

Nüshas›-Hâmûfl-nâme, Dâsitân-› ‹blîs-i ‘Aleyhi’l-la’ne ve Mak-tel-i Huseyn”, ‹stanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, TürkDili ve Edebiyat› Dergisi, Cilt: 1, Say›: 1, ‹stanbul 1946, ss. 105-21.

117 Saadettin Kocatürk, Gülflehrî ve Feleknâme, Kültür ve Turizm Ba-kanl›¤› Yay›nlar›: 511, 1000 Temel Eser Dizisi: 90, Ankara 1982;Saadettin Kocatürk, Gülflehrî ve Felek-nâme [‹nceleme ve Me-tin], A. Ü. Dil ve Tarih-Co¤rafya Fakültesi Yay›nlar›, No: 347, An-kara 1984.

118 Ebrahim Farzan, Gulflen-i Saruhânî, Hayat›, Farsça Dîvân› veRâz-nâme’si, ‹stanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, ‹stanbul1980 [Bas›lmam›fl Doktora Tezi].

119 ‹smail Hikmet Ertaylan, Külliyyât-› Dîvân-› Mevlânâ Hâmidî, ‹s-tanbul fethinin beflyüzüncü y›ldönümü münasebetiyle yap›lan ‹. Ü.Edebiyat Fakültesi Yay›nlar›ndan; Seri: 3-Say›: 2, Millî E¤itim Bas›-mevi, ‹stanbul 1949, ss. 3-56.

120 Ahmet Kartal, a.g.dt., s. 268.121 Robert Anhegger, “Fâtih Devrinde Yaz›lm›fl Farsça Manzum Bir

Eser: Mu’âlî’nin Hünkârnâme’si”, ‹stanbul Üniversitesi EdebiyatFakültesi Tarih Dergisi 1949-1950, Cilt: 1, Say›: 1-2, ‹stanbul 1950,ss. 145-66.

122 Ahmet Kartal, a.g.dt., s. 408.123 Osmanl›lar hakk›nda tam bir Farsça flehnâme yazan flair Ârifî’dir. Befl

cilt olarak planlanan eser son derece güzel minyatürlerle süslenmifl-tir. fiehnâme-i Âl-i Osmân’›n I. cildi peygamberlere, II. cildi ‹slâ-miyetin do¤ufluna, III. cildi eski Türk devletleri ve Selçuklular’a, IV.cildi Osmanl› Devleti’nin kurulufluna, V. cildi ise Kânûnî dönemi-nin bir k›sm›na (1520-1555) ayr›lm›flt›r. Bunlardan günümüze I veV. ciltlerin tamam›, di¤erlerinden sadece son bölümü eksik IV. ‹le II.ciltten birkaç minyatür gelebilmifl, III. Cilt ise bütünüyle kaybol-mufltur. 60. 000 beyit tuttu¤undan söz edilen fiehnâme’nin en bü-yük bölümünü (yaklafl›k 36. 000 beyit) “Süleymânnâme” ad›n› ta-fl›yan V. cilt oluflturmaktad›r. Eser, on befl sat›rl›k dört sütun halin-de güzel bir nestalikle yaz›lm›fl ve altm›fl dokuz minyatürle süslen-mifltir. Eser Topkap› Saray› Müzesi Kütüphanesi, Hazine, Nu.1517’de bulunmaktad›r. Bak. Ahmet Kartal, a.g.dt., s. 410.

124 Abdüsselam Bilgen, Adâ’î-yi fiîrâzî ve Selîm-nâmesi [Araflt›rma,Metin ve Çeviri], Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler EnstitüsüDo¤u Dilleri ve Edebiyatlar› Anabilim Dal› (Fars Dili ve Edebiyat›),Ankara 1987 [Bas›lmam›fl Doktora Tezi].

TÜRKLER ORTAÇA⁄694

125 Huseyn Nahcivânî, “Nufûz-i Zebân u Edebiyyât-i Fârisî der-TurkiyeDovre-i Âl-i Osmân”, Neflriyye-i Dâniflgede-i Edebiyyât-i Tebrîz,fiumâre-i Devvum, Sâl-i Çihârdehum, Tebrîz 1341, ss. 176-91; Ah-met Kartal, a.g.dt., s. 423-24.

126 Süleymâniye Kütüphanesi, Hekimo¤lu Ali Pafla K›sm›, Nu. 764;Manisa ‹l Halk Kütüphanesi Muradiye Kitaplar› Nu. 1346.

127 Süleymâniye Kütüphanesi, Hac› Mahmud Efendi K›sm›, Nu. 3830;Manisa ‹l Halk Kütüphanesi Muradiye Kitaplar› Nu. 2715.

128 Bayezit Devlet Kütüphanesi, Nu. 3588.129 ‹stanbul Üniversitesi Kütüphanesi, Farsça Yazmalar Bölümü Nu.

823; Süleymaniye Kütüphanesi, Lâlâ ‹smail K›sm› Nu. 30.130 Nuruosmaniye Kütüphanesi, Nu. 3383.131 Nuri fiimflekler, fiâhidî ‹brâhîm Dede’nin Gülflen-i Esrâr’› [Ten-

kitli Metin-Tahlil], Selçuk Üniversitesi, Soyal Bilimler Enstitüsü,Do¤u Dilleri ve Edebiyatlar› Anabilim Dal›, Fars Dili ve Edebiyat›Bilim Dal›, Konya 1998 [Bas›lmam›fl Doktora Tezi].

132 Sultan Veled, Bahâeddin, fierh-i Aflk-nâme-i Hazret-i BahâeddinVeled, (fiârihi: Hâlid), Mihran Matbaas›, ‹stanbul 1305.

133 Süleymaniye Kütüphanesi, Kad›-zâde Mehmed efendi K›sm›, Nu.415; Mehmet Kanar, Fehmî ve fiebisterî’den fiem ve Pervane, ‹n-san Yay›nlar›: 106, ‹rfan Dizisi: 1, ‹stanbul 1995.

134 Nuruosmaniye Kütüphanesi, Nu. 4337; Ahmed Atefl, ‹stanbul Kü-tüphanelerinde Farsça Manzum Eserler I [Üniversite ve Nuru-osmaniye Kütüphaneleri], Millî E¤itim Bas›mevi, ‹stanbul 1968,s. 471-72.

135 Adnan Karaismailo¤lu, “Gecikmifl Bir Tenkit: Osmanl› Toprakla-r›nda Fars Dili ve Edebiyat› Kitab›”, Yedi ‹klim, Say›: 137, ‹stan-bul 2001, s. 55-56.

136 Doktora tez çal›flmam›zda, XI-XVI. as›rlarda Anadolu’da Farsça fliirsöyleyen flairlerin say›s›n› “XI-XIII. as›rlarda 20”, “XIV. as›rda 10”,“XV. as›rda 40”, “XVI. as›r 152” olmak üzere toplam 222 olarak tes-pit etmifltik. Daha sonraki araflt›rmalar›m›z neticesinde bu say› “XI-XIII. as›rlarda 33”, “XIV. as›r 24”, “XV. as›r 49”, “XVI. as›r 196” ol-mak üzere 302’ye ç›km›flt›r. Bu listeye sadece kaynaklarda “Farsça fli-ir söyledi¤i belirtilenler” ile “Farsça fliirlerinden örnek verenler” al›n-m›flt›r.

137 Bu tabloda yer alan ve sayfa numaralar› verilen flairler doktora tezi-mizde yer almaktad›r. Bu sayfa numaralar› ise doktora tezimizdenverilmifltir. Bak. Ahmet Kartal, Osmanl› Medeniyetini BesleyenKültür Merkezleri (XI. As›rdan XVI. Asr›n Sonuna KadarTürk Edebiyat› ve Fars Edebiyat›n›n Münasebetleri), Gazi Üni-versitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 1999 [Bas›lmam›fl Dok-tora Tezi]. ve doktora tezimizde geçen flairlerin geçti¤iflairlerdendoktora tezimizde geçenlerin geçti¤i.

138 Muhammed Emîn Riyâhî, a.g.e., s. 136-37.139 Ahmed Atefl, a.g.e., s. 105-7.140 ‹bn Bîbî, a.g.e.141 M. Fuad Köprülü, “Anadolu Selçuklular› Tarihi’nin Yerli Kaynakla-

r›”, s. 459-521; Dâvud ‹brâhimî, a. g. an. m, s. 242-43.142 Muhammed Emîn Riyâhî, a.g.e., s. 93-96.143 Muhammed Emîn Riyâhî, a.g.e., s. 114.144 Muhammed Emîn Riyâhî, a.g.e., s. 137.145 ‹lhâme Miftâh-Velî Vehhâb, Nigâhî be-Revend-i Nufûz ve Gosterifl-

i Zebân ve Edeb-i Fârsî der-Turkiye, Tehrân 1374, s. 65-66.146 Muhammed Emîn Riyâhî, a.g.e., s. 114.147 Muhammed Emîn Riyâhî, a.g.e., s. 119-20).148 Sadeddin Nüzhet-Mehmed Ferîd, Konya Vilâyeti Halkiyyât ve

Harsiyyât›, Vilâyet Matbaas›, Konya 1926, s. 89-93.149 Muhammed Deyhîm, Tezkire-i fiu’arâ-yi Âzerbaycan-Târîh-i Zinde-

gî ve Âsâr-, C. I, Tebrîz 1367, s. 335-37.150 Nail Tuman, Tuhfe-i Nâ’ilî, Millî E¤itim Bakanl›¤› Yay›mlar Da-

iresi Baflkanl›¤› Kütüphanesi No. B. 870’den Ofset Bask›, [2 Cilt],C. II, s. 533; Esrâr Dede, Tezkire-i fiu’arâ-y› Mevleviyye, (Hzr. ‹l-han Genç), Ankara 2000, s. 29-30.

151 Ahmed Atefl, a.g.e., s. 317-18.152 Azîz b. Erdeflir-i Esterâbâdî, Bezm u Rezm (Çeviren: Mürsel Öz-

türk), Kültür Bakanl›¤› Yay›nlar›: 1203, Kültür Eserler Dizisi: 153,Ankara 1990.

153 Nail Tuman, C. I, s. 92; Esrâr Dede, a.g.e., s. 56-57.

154 Nail Tuman, C. I, s. 94; Esrâr Dede, a.g.e., s. 51-56.155 Esrâr Dede, a.g.e., s. 96-105.156 Nail Tuman, C. I, s. 274; Esrâr Dede, a.g.e., s. 189-90.157 Nail Tuman, a.g.e., C. II, s. 627; Sadeddin Nüzhet-, a.g.e., s. 7.158 Nail Tuman, a.g.e., C. II, s. 812; Esrâr Dede, a.g.e., s. 432-34.159 Nail Tuman, a.g.e., C. I, s. 250; Esrâr Dede, a.g.e., s. 137-40.160 Ahmed Atefl, a.g.e., s. 207-9.161 Mîr Nizâmeddîn Alî fiîr Nevâî, Mecâlisü’n-nefâis, (be-Sa’y u ‹hti-

mâm: Ali Asgar Hikmet), Tahrân 1323, s. 338; Emîn Ahmed-i Râ-zî, Heft-iklîm, (Bâ-tashîh u ta’lîk-› Cevâd Fâz›l), Cild-i sevvum, Ki-tâb-furûfli-yi Alî Ekber-i ‹lmî ve Kitâb-furûfli-yi Edebiyye, Tehrântrhs., s. 159-60.

162 Fuad M. Köprülü, “Anadolu Selçuklular› Tarihi’nin Yerli Kay-naklar›”, s. 399-401.

163 Nail Tuman, a.g.e., C. I, s. 392; Esrâr Dede, a.g.e., s. 223-24.164 Nail Tuman, a.g.e., C. II, s. 601; Esrâr Dede, a.g.e., s. 332-35.165 Mehmed Mecdî Efendi, a.g.e., s. 185-87; Mustafa Çiçekler, Ali b.

Mecdüddîn efl-fiahrûdî “Musannifek”, Tuhfetü’l-vüzerâ [‹nce-leme-Metin], ‹stanbul 1999; Mehmed fia’bânzâde, Tercüme-i Tuh-fe-i Mahmûd-› Muhteflem, ‹stanbul 1285.

166 A. Süheyl Ünver, a.g.e., s. 113-15.167 Nail Tuman, a.g.e., C. I, s. 157; Esrâr Dede, a.g.e., s. 1106-8.168 Türkçe Yazma Divanlar Katalo¤u, Cilt: I-II, ‹stanbul 1947, s. 216-

17; Hatice Aynur, 15. YY fiairi Çâkerî ve Dîvân’› ‹nceleme-Ten-kitli Metin, ‹stanbul 1999.

169 Nail Tuman, a.g.e., C. II, s. 750; Esrâr Dede, a.g.e., s. 419-21.170 Agâh S›rr› Levend, Türk Dilinde Geliflme ve Sadeleflme Evreleri,

Türk Dil Kurumu Yay›nlar›, Ankara 1972, s. 13-14.171 Mustafa Özkan, Mahmûd b. Kâdî-i Manyâs, Gülistân Tercüme-

si[Girifl-‹nceleme-Metin-Sözlük], Atatürk Kültür, Dil ve TarihYüksek Kurumu, Türk Dil Kurumu Yay›nlar›: 562, Ankara 1993, s.3-6.

172 Mine Mengi, Mesîhî Dîvân›, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih YüksekKurumu Atatürk Kültür Merkezi Yay›n›-Say›: 80, Divanlar Dizisi:1, Ankara 1995; Âfl›k Çelebi Mefla’irü’fl-flu’ara [‹nceleme-Tenkit-li Metin], C. 2, (Hzr. Filiz K›l›ç), Gazi Üniversitesi, Sosyal BilimlerEnstitüsü, Eski Türk Edebiyat› Anabilim Dal›, Ankara 1994 [Bas›l-mam›fl Doktora Tezi], s. 423.

173 A. Süheyl Ünver, a.g.e., s. 97-101.174 Nail Tuman, a.g.e., C. II, s. 640; Esrâr Dede, a.g.e., s. 339-41.175 Adlî, Türkçe Dîvân, Millet Kütüphanesi Ali Emîrî Nu. 277 [Mil-

lî Kütüphane, M. F. A. (D) 167], 37b-39a; ‹brahim Alâettin Gövsa,Türk Meflhurlar› Ansiklopedisi, Yedigün Neflriyat›, trhs., s. 65-66.

176 Ahmet Kartal, (1999a), “Sâd›ki-i Kitâbdâr’›n Mecma’u’l-havâs‹simli Tezkiresi ve Onda Yer Alan Anadolulu fiairler”, Türk Kültü-rü, Say›: 440, Y›l: XXXVII, Aral›k, Ankara 1999, s49-50.

177 Süheyl Ünver, Hattat Ahmed Karahisârî, Afyon Turizm Derne¤iYay›nlar›, ‹stanbul 1964; Cunbur, Müjgan; (1982), Âlî Hattatlar›nve Kitap Sanatç›lar›n›n Destanlar› [Menak›b-› Hünerverân],Kültür ve Turizm Bakanl›¤› Yay›nlar›: 499, 1000 Temel Eser Dizisi:86, Ankara 1982, s. 52, 54, 128; Ali Alparslan, Ünlü Türk Hattat-lar›, Kültür Bakanl›¤› Yay›nlar›: 1390, Türk Büyükleri Dizisi: 143,Ankara 1992, s. 49-63.

178 Sâm Mîrzâ Safevî, Tezkire-i Tuhfe-i Sâmî, (Tashîh u Mukaddimeez: Ruknuddîn Humâyûnferruh), Tehrân 1346, s. 209-11.

179 Atâ (2000), Tuhfetü’l-uflflâk (Uflflâk-nâme) [‹nceleme-Metin-Di-zin], (Hzr. Seyfullah Türkmen), K›r›kkale Üni. Sosyal Bilimler Ens-titüsü, K›r›kkale 2000 [Bas›lmam›fl Yüksek Lisans Tezi].

180 Ahmet Kartal, a.g.dt., s. 421; Mîr Nizâmeddîn Alî fiîr Nevâî, a.g.e.,s. 364-66; Abdüsselâm Bilgen, a.g.dt.; Ahmet Kartal, “Ali fiîr Ne-vâî’nin Mecâlisü’n-nefâis ‹simli Tezkiresi ve XVI. As›rda Yap›lanFarsça ‹ki Tercümesi”, Bilig, Say›: 13, Bahar, Ankara 2000, s. 34.

181 Muhammed Deyhîm, Tezkire-i fiu’arâ-yi Âzerbaycan-Târîh-iZindegî ve Âsâr-, Cild-i evvel, Tebrîz 1367, s. 16-18; Sâdikî-i Ki-tâbdâr, Tezkire-i Mecma’u’l-Havâs be-Zebân-i Turki-yi Çagatay,(Tercume-i Ân be-Zebân-i Fârisî be-Hâme-i Abdurresûl Hayyâm-pûr), Tebrîz 1327, s. 22-23; Muhammed Ali Terbiyet, Dâniflmen-dân-i Âzerbaycan, Çâp-i Evvel, Tehrân 1314, s. 50-51.

TÜRKLER ORTAÇA⁄695

182 Mîr Nizâmeddîn Alî fiîr Nevâî, a.g.e., s. 406-7; Ahmet Kartal,a.g.e., s. 36; Doktor A. Hayyâmpûr, Ferheng-i Suhenverân, Cild-ievvel, Çâp-hâne-i Fecr-i ‹slâm, Çâp-i Evvel, Tehrân 1368, s. 98.

183 Mîr Nizâmeddîn Alî fiîr Nevâî, a.g.e., s. 391-92; Doktor A. Hay-yâmpûr, a.g.e., C. II, s. 690; Ahmet Kartal, a.g.e., s. 35.

184 Nail Tuman, a.g.e., C. II, s. 761-62; Esrâr Dede, a.g.e., s. 410-13.185 Nail Tuman, a.g.e., C. II, s. 762-63; Esrâr Dede, a.g.e., s. 435-38.186 Mîr Nizâmeddîn Alî fiîr Nevâî, a.g.e., s. 404-5; Doktor A. Hayyâm-

pûr, a.g.e., C. II, s. 698; Ahmet Kartal, a.g.e., s. 36.187 Mîr Nizâmeddîn Alî fiîr Nevâî, a.g.e., s. 393; Doktor A. Hayyâm-

pûr, a.g.e., C. II, s. 687; Ahmet Kartal, a.g.e., s. 35-6; Mehdî-i Be-yânî, Ahvâl u Âsâr-› Hofl-nuvîsân, Çihâr Cild, ‹ntiflârât-i ‹lmî,Çâp-i Devvum, Tehrân 1363, s. 564.

188 Cemâl Kurnaz, Türkiye-Orta Asya Edebî ‹liflkileri, Akça¤ Yay›n-lar›: 289, Kaynak Eserler: 75, Ankara 1999, s. 108.

189 Nail Tuman, a.g.e., C. II, s. 867, Esrâr Dede, a.g.e., s. 448-54.190 Mîr Nizâmeddîn Alî fiîr Nevâî, a.g.e., s. 381; Ahmet Kartal, a.g.e.,

s. 35.191 Hasan Çelebi, K›nal›-zade; (1989), Tezkiretü’fl-fluarâ, (Hzr. ‹bra-

him Kutluk), C. I, 2. Bask›, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih YüksekKurumu, Türk Tarih Kurumu Yay›nlar›, XVIII. Dizi-Sa. 41, Anka-ra 1989, s. 112, 279-80.

192 Mehmed Mecdî Efendi, a.g.e., s. 503-4.193 Mîr Nizâmeddîn Alî fiîr Nevâî, a.g.e., s. 377-78; Doktor A. Hay-

yâmpûr, a.g.e., C. I, s. 307; Ahmet Kartal, a.g.e., s. 35.194 Nail Tuman, a.g.e., C. I, s. 249; Esrâr Dede, a.g.e., s. 140-46.195 Mehmed Mecdî Efendi, a.g.e., s. 416.196 Muhammed Emîn Riyâhî, a.g.e., s. 154-55.197 Mîr Nizâmeddîn Alî fiîr Nevâî, a.g.e., s. 73, 248; Alî fiîr Nevâî, Me-

câlisü’n-nefâis, (Tayörlovçi: Suyima Ganieva-Mesul Muharrir: Vo-hid Zohidov), Özbekistan SSR Fahlar Akademisi, Taflkent 1961, s.106.

198 Mîr Nizâmeddîn Alî fiîr Nevâî, a.g.e., s. 392; Doktor A. Hayyâm-pûr, a.g.e., C. II, s. 660; Ahmet Kartal, a.g.e., s. 35.

199 Mehmed Mecdî Efendi, a.g.e., s. 184; Muammer Dizer, Ali Kuflçu,Kültür ve Turizm Bakanl›¤› Yay›nlar›: 913, Türk Büyükleri Dizisi:80, Ankara 1988, s. 33-34.

200 Muhammed Alî Terbiyet, a.g.e., s. 392-93.201 Mîr Nizâmeddîn Alî fiîr Nevâî, a.g.e., s. 400; Doktor A. Hayyâm-

pûr, a.g.e., C. II, s. 831; Ahmet Kartal, a.g.e., s. 36.202 Muhammed Deyhîm, a.g.e., C. II, s. 596; Muhammed Alî Terbiyet,

a.g.e., s. 347; Mehdî-i Beyânî, a.g.e., C. III-IV, s. 905; Doktor A.Hayyâmpûr, a.g.e., C. II, s. 849.

203 Mehmed Mecdî Efendi, a.g.e., s. 421.204 Sâm Mîrzâ Safevî, a.g.e., s. 319.205 Nail Tuman, a.g.e., C. II, s. 558; Esrâr Dede, a.g.e., s. 288-90.

206 Ahmed Atefl, a.g.e., s. 504-5.207 Mîr Nizâmeddîn Alî fiîr Nevâî, a.g.e., s. 67, 241; Alî fiîr Nevâî, Me-

câlisü’n-nefâis, s. 102; Doktor A. Hayyâmpûr, a.g.e., C. I, s. 437.208 Mîr Nizâmeddîn Alî fiîr Nevâî, a.g.e., s. 118, 289; Alî fiîr Nevâî, Me-

câlisü’n-nefâis, s. 186; Doktor A. Hayyâmpûr, a.g.e., C. I, s. 437.209 Mîr Nizâmeddîn Alî fiîr Nevâî, a.g.e., s. 381; Doktor A. Hayyâm-

pûr, a.g.e., C. I, s. 443-44; Ahmet Kartal, a.g.e., s. 35.210 Sehî Bey, Türkçe Dîvân, Paris, Biblioteque Nationale, Suppl. 360;

Günay Kut, “Sehi Divan›”, Çeviren, Y›l: VI, Say›: 20, Aral›k, 1978,ss. 23-43; Ömer Faruk Akün, “Sehi Bey” mad., ‹slâm Ansiklope-disi, Cilt: 10, ‹stanbul 1980, ss. 316-20.

211 Mîr Nizâmeddîn Alî fiîr Nevâî, a.g.e., s. 97, 273; Alî fiîr Nevâî, Me-câlisü’n-nefâis, s. 151-52; Doktor A. Hayyâmpûr, a.g.e., C. I, s.262.

212 Mîr Nizâmeddîn Alî fiîr Nevâî, a.g.e., s. 127-28, 315-16; Alî fiîrNevâî, Mecâlisü’n-nefâis, s. 203-4.

213 Mîr Nizâmeddîn Alî fiîr Nevâî, a.g.e., s. 370-7; Ahmet Kartal,a.g.e., s. 35.

214 Nail Tuman, a.g.e., C. II, s. 523; Esrâr Dede, a.g.e., s. 263-64.215 Mîr Nizâmeddîn Alî fiîr Nevâî, a.g.e., s. 366-69; Doktor A. Hay-

yâmpûr, a.g.e., C. II, s. 620; Ahmet Kartal, a.g.e., s. 35; Muham-med Alî Terbiyet, a.g.e., s. 266-67; Muhammed Deyhîm, a.g.e., C.I, s. 537-39.

216 Mîr Nizâmeddîn Alî fiîr Nevâî, a.g.e., s. 389; Doktor A. Hayyâm-pûr, a.g.e., C. II, s. 687.

217 Nail Tuman, a.g.e., C. II, s. 1133; Esrâr Dede, a.g.e., s. 521-22.218 Nail Tuman, a.g.e., C. II, s. 1127; Esrâr Dede, a.g.e., s. 530.219 Türkçe Yazma Divanlar Katalo¤u, Cilt: I-II, ‹stanbul 1947, s.

113-14.220 Bu tabloya do¤um yerleri belli olan flairler al›nm›flt›r.221 Klâsik Türk edebiyat›n›n oluflup geliflmesinde tasavvuf erbab›n›n

önemli bir yere sahip oldu¤u malumdur. Bu durumu örne¤in K›b-r›s’ta oluflan ve geliflen Klâsik edebiyatta görmek mümkündür. Ni-tekim tüm flairler aras›nda %3. 7 lik bir oranla temsil edilen tasav-vuf erbab›, K›br›s’ta neredeyse %50 lik bir orana ulaflmaktad›r. Bun-da kuflkusuz mevlevîli¤in büyük etkisi söz konusudur. Türk edebi-yat› ile birlikte bütün güzel sanatlara büyük katk›lar sa¤layan mev-levîlik, flairler taraf›ndan da en çok tercih edilen tarikat olmakla bir-likte (%68) K›br›s’ta durum biraz daha farkl›d›r ve burada klasik fli-ir neredeyse mevlevîlikle bafllad› dense bu ifade abart› say›lmamal›-d›r. K›br›s’ta ilk mevlevihane fethi takiben 1607 y›l›nda kurulmufl,Siyâhî Dede ile dergâh ilk mevlevî flairi yetifltirmifltir. Bu yak›n ala-kada Konya ile K›br›s aras›nda co¤rafî yak›nl›k da rol oynam›fl olma-l›d›r. Bak. Mustafa ‹sen, “Osmanl› Kültür Co¤rafyas› ‹çinde K›b-r›s’›n Yeri ve K›br›sl› Divan fiairleri”, Üçüncü Uluslar aras› K›b-r›s Araflt›rmalar› Kongresi, 13-17 Kas›m 2000, (Yay›ma Haz›rla-yan: ‹smail Bozkurt), Gazimagusa, s. 160.