anayasa mahkemesİ · 2017-12-26 · kararda, İçişleri bakanlığının gönderdiği bilgi ve...

12
ANAYASA BÖLÜM KARAR FATMA TAN VE 2014/7225) Karar Tarihi: 16/2/2017

Upload: others

Post on 05-Mar-2020

2 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: ANAYASA MAHKEMESİ · 2017-12-26 · Kararda, İçişleri Bakanlığının gönderdiği bilgi ve belgelerden bu iki belediye arasındaki sınırın belirlenemediği ve dolayısıyla

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

BİRİNCİ BÖLÜM

KARAR

FATMA TAN VE DİGERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası : 2014/7225)

Karar Tarihi: 16/2/2017

Page 2: ANAYASA MAHKEMESİ · 2017-12-26 · Kararda, İçişleri Bakanlığının gönderdiği bilgi ve belgelerden bu iki belediye arasındaki sınırın belirlenemediği ve dolayısıyla

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/7225 : 16/2/2017

Başkan

Üyeler

Raportör

Başvurucular

Vekili

BİRİNCİ BÖLÜM

KARAR

: Burhan ÜSTÜN

: Serruh KALELİ

Hicabi DURSUN

Hasan Tahsin GÖKCAN

Kadir ÖZKA YA

: Ayhan KILIÇ

: 1. Fatma TAN

2. Hüseyin SÖZEN

3. Kübra SÖZEN

4. Mine DEMİRTAŞ

: Av. Atilhan AKISÜ

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, tapuda başkaları adına kayıtlı bulunan taşınmazın, imar ve ihya edenin mirasçıları adına tescil edilmesi istemiyle açılan tapu iptali ve tescil davasının reddedilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının; taşınmazı da içeren parselasyon planının iptaline ilişkin idari yargı kararının uygulanmaması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

il. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 23/5/2014 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından

yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık)

gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.

7. Başvurucular, Bakanlık görüşüne karşı beyanlarını sunmuşlardır.

111. OLAY VE OLGULAR

8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

9. Başvurucular Fatma Tan, Hüseyin Sözen, Kübra Sözen ve Mine Demirtaş sırasıyla 1968, 1964, 1946 ve 1971 doğumlu olup İzmir'de ikamet etmektedir.

2

Page 3: ANAYASA MAHKEMESİ · 2017-12-26 · Kararda, İçişleri Bakanlığının gönderdiği bilgi ve belgelerden bu iki belediye arasındaki sınırın belirlenemediği ve dolayısıyla

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/7225 : 16/2/2017

1 O. Başvurucular, murislerince 6/9/1970 tarihli zilyetliğin devri ve satış mukavalesi ile Ş . T. isimli şahıstan satın alınan İzmir ili Menderes ilçesi Gümüldür köyünde kain ve ( anılan tarihte) tapuda kayıtlı bulunmayan 998 ada 3 parsel numaralı taşınmaz üzerinde fiili zilyetlik iddiasında bulunmaktadır. Başvurucular tarafından anılan taşınmaz üzerinde yapı inşa edilmiş ve meyve ağaçları dikilmiştir. Taşınmaz otuz altı yıldır fiilen başvurucular murisi ve başvurucular tarafından kullanılmaktadır.

A. İhtilaf Konusu Taşınmazın Tapu Durumu

1 1. İzmir ili Menderes ilçesi Gümüldür köyünde kain 998 ada 3 parsel numaralı toplam 1 hektarlık taşınmazın kök kaydı olan ve toplam 128 hektar büyüklüğünde bulunan 395 parsel numaralı taşınmaz, ilk kez 14/8/1972 yılında hükmen S. A. A., Z. B. S. ve L. N. T. adına tapuya tescil edilmiştir. 395 parsel numaralı taşınmazın 14/8/1972 tarihinden önce tapuda kaydı bulunmamaktadır.

12. 395 parsel numaralı taşınmazın 6/3/1978 tarihinde rızai taksime istinaden ifraz görmesi üzerine 1330 parsel numaralı taşınmaz bağımsız bir parsel olarak tapuya tescil edilmiştir.

13. Anılan taşınmazın mülkiyeti müteaddit defalar satış ve mahkeme kararları

sonucu el değiştirmiştir. Taşınmazın bir kısım hissesi 14/5/2004 tarihinde O. S. isimli şahıs tarafından U. Ö. ve M. A. isimli kişilere satılmıştır.

14. İzmir ili Menderes ilçesi Özdere Belediyesi Encümeninin 21 /2/2003 tarihli kararıyla 1330 numaralı parseli de kapsayan 64/1 numaralı parselasyon planı kabul edilmiştir. Söz konusu parselasyon planı sonucu 1330 numaralı parselin 1 hektarlık alanı 998 ada 3 parsel numarasıyla kısmen U. Ö. ve M. A. isimli kişiler adına 30/12/2005 tarihinde tapuya tescil edilmiştir.

15. Tapu kütüğünün beyanlar hanesinde "Bir katlı ev, bir havuz, bir kuyu ve 450 adet meyve ağacı Ahmet Sözen 'e aittir." şerhi yer almaktadır.

B. Parselasyon Planına Karşı İdari Yargıda Açılan Dava

16. Gümüldür Belediye Başkanlığınca Özdere Belediyesi Encümeninin 21/2/2003 tarihli kararıyla kabul edilen 64/1 numaralı parselasyon planının Gümüldür Belediyesi sınırları içinde kalan bölümüne karşı İzmir 3. İdare Mahkemesinde (İdare Mahkemesi) dava açılmıştır. Dava dilekçesinde, 1330 numaralı parselin de aralarında bulunduğu bazı

taşınmazların Gümüldür Belediyesi sınırları içinde kaldığı ve Özdere Belediyesinin bu alanda parselasyon planı yapma yetkisinin bulunmadığı savunulmuştur. İdare Mahkemesince, 29/1/2004 tarihli kararla dava reddedilmiştir. Kararda, İçişleri Bakanlığının gönderdiği bilgi ve belgelerden bu iki belediye arasındaki sınırın belirlenemediği ve dolayısıyla ihtilaflı

bölgenin Gümüldür Belediyesi sınırları içerisinde kaldığından söz edilemeyeceği gerekçesine dayanılmıştır.

1 7. İdare Mahkemesi kararı Danıştay 6. Dairesinin 28/6/2006 tarihli kararıyla bozulmuştur.

18. İdare Mahkemesi bozma kararına uyarak mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırmıştır. Bilişiler tarafından düzenlenen raporda, 1330 sayılı parselin bir kısmı ile 14 7 5 sayılı parselin tamamının Gümüldür Belediyesi sınırları içerisinde kaldığı tespit edilmiştir. Mahkemece, 30/4/2008 tarihli kararla, bilirkişi raporuna dayanılarak 1330 sayılı parselin bir kısmı ile 14 7 5 sayılı parselin tamamı yönünden 64/1 sayılı parselasyon planı iptal edilmiştir. İptal edilen kısım, başvurucuların hak iddia ettiği 998 ada 3 parsel numaralı taşınmazı da içermektedir.

19. Anılan karar Danıştay 6. Dairesinin 13/10/2010 tarihli kararıyla onanmıştır.

3

Page 4: ANAYASA MAHKEMESİ · 2017-12-26 · Kararda, İçişleri Bakanlığının gönderdiği bilgi ve belgelerden bu iki belediye arasındaki sınırın belirlenemediği ve dolayısıyla

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/7225 : 16/2/2017

20. Kararın kesinleşmesi üzerine Menderes Belediye Başkanlığı tarafından

29/5/2013 tarihli yazıyla Menderes Tapu Müdürlüğünden, İdare Mahkemesince iptal edilen 64/1 sayılı parselasyon planının uygulanması ile oluşturulan parsellerin, uygulama öncesindeki kadastral parsellere dönüştürülmesi istenmiştir. Ancak Menderes Tapu Müdürlüğünce verilen cevapta, yeni bir parselasyon planı yapıldıktan sonra tapu sicilinde gerekli düzeltmelerin yapılacağı bildirilmiştir.

21 . Başvuru dosyasında yer alan kimi resmi yazışmalardan ve başvurucular

tarafından yapılan başvuruya verilen cevaptan, yetkili Menderes Belediyesi Başkanlığınca bütçe yetersizliği gerekçesiyle anılan bölgede yeni bir parselasyon planı yapılamadığı ve İdare Mahkemesi kararıyla iptal edilen 64/1 numaralı parselasyon planına göre oluşturulan 998 ada 3 numaralı parselin tapu sicilindeki hukuki varlığını sürdürdüğü anlaşılmaktadır.

C. Başvurucular ile Sicil Malikleri Tarafından Adli Yargıda Karşılıklı Olarak Açılan Davalar

22. 998 ada 3 numaralı parselin tapu sicilinde kısmi maliki gözüken U. Ö. ve M. A. tarafından, 3/3/2006 tarihinde Menderes Asliye Hukuk Mahkemesinde (Mahkeme) başvurucular aleyhine el atmanın önlenmesi ile bina ve meyve ağaçlarının kali davası

açılmıştır. Davacılar, başvurucuların taşınmazı hukuka aykırı olarak işgal ettiklerini ileri sürmüşlerdir.

23. Başvurucular tarafından karşı dava olarak tapu iptali ve tescil davası açılmıştır. Anılan davada başvurucular, taşınmazın murislerince 1970 yılında zilyetliğin devri ve satış mukavalesiyle satın alınmasından sonra taşınmazı imar ve ihya ederek tarıma elverişli hale getirdiklerini, meyve ağacı diktiklerini, havuz, kuyu, duvar, bahçe evi ve araç yolu inşa

ettiklerini ve 36 yıl boyunca taşınmaza nizasız ve fasılasız zilyet bulunduklarını ileri sürerek taşınmazın adlarına tescil edilmesine karar verilmesini istemişlerdir. Başvurucular, bunun mümkün olmaması durumunda 36 yıldan beridir iyiniyetli bir şekilde taşınmaz üzerinde yaptıkları masrafların tazminine karar verilmesi isteminde bulunmuşlardır.

24. Öte yandan, U. Ö. ve M. A. ile hisselerini 14/5/2004 tarihinde anılan şahıslara satan O. S. tarafından 21 /5/2007 tarihli noter ihtarnamesiyle başvuruculardan ecrimisil ödenmesi talebinde bulunulmuş ancak ecrimisil ödenmemesi üzerine başvurucular murisi aleyhine ecrimisil davası açılmıştır.

25 . Mahkemece her üç dava birleştirilerek tek bir dosya altında inceleme yapılmıştır.

26. Mahkemece 4/5/2011 tarihinde taşınmaz mahallinde keşif ve bilirkişi

incelemesi yapılmıştır. Bilirkişi heyetince düzenlenen 30/5/2011 tarihli raporda, taşınmaz üzerinde bulunan zirai ve inşai muhtesatın en az değeri 16.934,67 TL, beş yıllık ecrimisil değeri de 8.565,23 TL olarak belirlenmiştir.

27. Mahkemece 27/12/2011 tarihinde verilen kararla davacıların meni müdahale talebi ile kal isteminin zeytin ağaçları dışındaki bölümünün, bilirkişi raporunda taşınmaz üzerinde bulunan zirai ve inşai muhtesat için belirlenen 16.934,67 TL'nin başvuruculara ödenmesi kaydıyla kabulüne karar verilmiştir. Mahkeme ayrıca başvurucular tarafından

davacılara 8.565,23 TL ecrimisil ödenmesine hükmetmiştir. Başvurucuların tapu iptali ve tescil istemi ise reddedilmiştir. Başvurucuların tescil talebinin reddi, tapulu taşınmazların zilyetlik ve ihya yoluyla mülk edinilemeyeceği gerekçesine dayandırılmıştır.

28. Mahkeme kararı Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 24/9/2013 tarihli kararıyla

onanmış, karar düzeltme istemi de aynı Dairenin 1/4/2014 tarihli kararıyla reddedilmiştir.

29. Kararın düzeltilmesi isteminin reddine ilişkin karar 28/4/2014 tarihinde başvurucular vekiline tebliğ edilmiştir.

30. Başvurucular, 23/5/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuşlardır.

4

Page 5: ANAYASA MAHKEMESİ · 2017-12-26 · Kararda, İçişleri Bakanlığının gönderdiği bilgi ve belgelerden bu iki belediye arasındaki sınırın belirlenemediği ve dolayısıyla

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/7225 : 16/2/2017

IV. İLGİLİHUKUK

A. Ulusal Hukuk

31. 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 705. maddesi şöyledir:

"Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur.

Miras, mahkeme kararı, cebri icra, işgal, kamulaştırma halleri ile kanunda öngörülen diğer hallerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hallerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır. "

32. 4721 sayılı Kanun'un 713. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları şöyledir:

"Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.

Aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılmayan ve yirmi yıl önce (..) hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bir parçasının zilyedi de o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. "

33. 21 /6/1987 tarihli ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir. "

34. Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 30/4/2010 tarihli ve E.2004/1, K.2010/1 sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir:

"2/3-İhyanın Olağanüstü Zamanaşımı Yoluyla İktisaptan Farkı

Taşınmazların olağanüstü zamanaşımı yoluyla iktisabının şartları, 743 s. TMK'nun 639.maddesi vebu maddeyi değiştiren, 4721 s.TMK'nun 713 maddesi;

"Tapu kütüğüne kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.

Aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılmayan ve yirmi yıl önce ölmüş yada hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bir parçasının zilyedi de o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.

Tescil davası, Hazineye ve ilgili kamu tüzel kişilerine veya varsa tapuda malik gözüken kişinin mirasçılarına karşı açılır.

Davanın konusu, mahkemece gazeteyle bir defa ve ayrıca taşınmazın bulunduğu yerde uygun araç ve aralıklarla en az üç defa ilan olunur.

Son ilandan başlayarak, üç ay içinde yukarıdaki koşulların gerçekleşmediğini ileri sürerek itiraz eden bulunmaz ya da itiraz yerinde görülmez ve davacının iddiası ispatlanmış olursa, hakim tescile karar verir. Mülkiyet birinci fıkrada öngörülen koşulların gerçekleştiği anda kazanılmış olur.

Davalılar ve itiraz edenler, aynı davada kendi adlarına tescile karar verilmesini isteyebilirler.

5

Page 6: ANAYASA MAHKEMESİ · 2017-12-26 · Kararda, İçişleri Bakanlığının gönderdiği bilgi ve belgelerden bu iki belediye arasındaki sınırın belirlenemediği ve dolayısıyla

JI.' ~ r.ı . ' ı:.ı • '

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/7225 : 16/2/20 17

Kararda, tescili istenilen taşınmazın niteliği, yeri, sınırları ve yüzölçümü belirtilir ve karara, uzmanlarca düzenlenen teknik bilgileri içeren krokisi de eklenir.

Özel kanun hükümleri saklıdır. "

Hükmü ile düzenlenmiş; ayrıca Kadastro Kanunun 14. maddesinde bu hususa yer verilmiştir ... Söz konusu hükümlere göre, bir taşınmazın olağanüstü zamanaşımı

nedeniyle iktisabı için, tapu kütüğünde kayıtlı olmaması veya tapu kütüğünde kayıtlı olmakla birlikte, malikinin kim olduğunun anlaşılamaması ya da 20 yıl önce ölmüş olması veya gaipliğine karar verilmiş kimselere ait bulunması gerekir.

Buradan anlaşılan, olağanüstü zamanaşımı yoluyla iktisap için,taşınmazın özel mülkiyete elverişli alanlardan olması gerekir (Sungurbey,İ./İsviçre - Türk Hukukuna Göre İktisabı Müruruzaman ,İstanbul-1956,sh 9 vd., Küley,M/Müruruzamanla İktisap,İstanbul-1958, sh.50 vd ).

İşte, 3402 s.KK.17/1 maddesi, söz konusu kurala bir istisna getirmiştir (Düzceer, Ali Rıza; Kadastro Kanunu, Ankara-1996, sh.134).

Bu hükme göre, kanundaki şartların tamamlanması halinde, özel mülkiyete elverişli

olanlar, ihya yoluyla iktisabı imkan dahilinde olan yerler haline getirilmiştir. Bu durum, zamanaşımı yoluyla ihya arasındaki en büyük farktır.

Bununla birlikte, 3402 s.KK'nun 17/1 maddesi, ihyanın zilyetliğe ilişkin şartlarını

zamanaşımı yoluyla iktisabın şartlarına bağlamıştır.

Bu şartlar, Türk Hukukunda ilk defa görülmektedir. Bu bakımdan Kadastro Kanunu ile kabul edilen ihya kurumu, yeni şartlara bağlanmış ve Tapu Kanunu 'ndaki eski haline göre, şartları son derece ağırlaştırılmış bir şekilde ortaya çıkmıştır(Başpınar, Veysel; Türk Toprak Hukukunda İhya, Ankara-1999, sh.16-17). "

B. Uluslararası Hukuk

35. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine ek (1) Numaralı Protokol'ün 1. maddesi anlamında ancak "mülk" teşkil eden şeylere

müdahale edilmesi koşuluyla anılan hükmün ihlali iddiasında bulunabileceğini

vurgulamaktadır (Kopecky/Slovakya, B. No: 44912/98, 28/9/2004, § 35; Gratzinger ve Gratzingerova/Çek Cumhuriyeti, [BD] (k.k.), B. No: 39794/98, 10/7/2002, § 69). (1) Numaralı Protokol bağlamında "mülk" kavramı iç hukuktaki formel sınıflandırmadan

bağımsız olarak özerk bir anlam taşımaktadır (Beyeler/İtalya, [BD], B. No:33202/96, 5/1/2000, §100; Eski Yunanistan Kralı ve Diğerleri/Yunanistan, [BD], B. No: 25701/94, 23/11/2000, §60). "Mülk" kavramının özerk yorumlanması, maddi varlığı bulunan şeylerle sınırlı olmaması anlamına da gelmektedir. Bu bağlamda, mal varlığını oluşturan hak ve menfaatler de bu hüküm çerçevesinde mülkiyet hakkı kapsamında, diğer bir deyişle "mülk" olarak değerlendirilebilir (Broniowski/Polonya, B. No: 31443/96, 22/6/2004, § 129).

36. AİHM'e göre (1) Numaralı Protokol'ün 1. maddesi mevcut mülkleri veya varlıkları kapsamakta olup mülk edinmeyi garanti altına almaz (Kopecky/Slovakya, §35). Ayrıca şarta bağlı talepler, koşulların yerine getirilmemesi sonucu geçerliliğini yitirmesi durumunda "mülk" olarak nitelenmezler ( Gratzinger ve Gratzingerova, §69).

37. Bununla birlikte AİHM, bu hükmün, "mevcut mülk" veya mal varlığının yanında, mülkiyet hakkından etkili yararlanmanın teminine yönelik en azından "meşru bir beklenti"nin bulunduğunun iddia edilebilmesine imkan tanıyan taleplerin de mülk kapsamına girdiğini kabul etmektedir. Buna karşılık AİHM, mülkiyet hakkının tanınacağı umudunun (1) Numaralı Protokol'ün 1. maddesi anlamında "mülk" olarak görülmesinin mümkün olmadığını ifade etmektedir (Kopecky/Slovakya, § 35; Gratzinger ve Gratzingerova/Çek Cumhuriyeti, § 69; Lihtenştayn Prensi Hans-Adam 11/Almanya, B. No: 42527/98, 12/7/2001, § 83; Stretch/Birleşik Krallık, B. No: 44277/98, 24/6/2003, §32).

6

Page 7: ANAYASA MAHKEMESİ · 2017-12-26 · Kararda, İçişleri Bakanlığının gönderdiği bilgi ve belgelerden bu iki belediye arasındaki sınırın belirlenemediği ve dolayısıyla

il.' ~ r:ı . , ı:ı . '

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/7225 : 16/2/2017

V. İNCELEME VE GEREKÇE

38. Mahkemenin 16/2/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Mülkiyet Hakkı Yönünden

1. Başvurucuların İddiaları ve Bakanlık Görüşü

a. Başvurucuların İddiaları

39. Başvurucular, ihtilaf konusu taşınmazın murisleri tarafından 6/9/1970 tarihinde Ş. T. isimli şahıstan tapusuz olması nedeniyle harici satış sözleşmesiyle devralındığını ve o tarihte büyük bir bölümü taşlık ve çakıllık olan taşınmazı ihya ederek tarıma elverişli hale getirdiklerini belirtmişlerdir. Taşınmaz üzerinde meyve ağaçları diktiklerini, havuz, kuyu, duvar, bahçe evi ve araç yolu inşa ettiklerini savunan başvurucular, otuz altı yıl boyunca taşınmaza nizasız ve fasılasız zilyet bulunduklarını ileri sürmüşlerdir.

40. Bilirkişi raporunda taşınmazın 6/9/1970 yılında harici satış sözleşmesiyle

devralındığının belirtilmiş olduğunu hatırlatan başvurucular bunun, harici sözleşmenin

düzenlendiği tarihte taşınmazın tapusuz olduğunu kanıtladığını vurgulamışlardır.

Başvurucular, tapu kütüğünün beyanlar hanesinde "Bir katlı ev, bir havuz, bir kuyu ve 450 adet meyve ağacı Ahmet Sözen 'e aittir. " şerhinin yer almasının, ayni haklarının varlığını ispatladığı görüşünü açıklamışlardır.

41. Başvurucular, ihtilaf konusu taşınmazın Özdere Belediyesi Encümeninin 21 /2/2003 tarihli kararıyla kabul edilen 64/1 numaralı parselasyon planının uygulanması

sonucu 30/12/2005 tarihinde U. Ö. ve M. A. adına tescil edildiğini ileri sürmüşlerdir. Söz konusu parselasyon planının İdare Mahkemesince iptal edildiğini anımsatan başvurucular, Mahkemece idari yargıda verilen iptal kararı doğrultusunda karar verilmemesinin yanında gerekçeli kararda bu durumun, görülen davaya etkisinin irdelenmediğinden şikayet

etmişlerdir.

42. Başvurucular, söz konusu İdare Mahkemesi kararınının bütçe imkanlarının yetersizliği gerekçesiyle uygulanmaması dolayısıyla davacılar lehine yapılan tescilin varlığını sürdürmesi nedeniyle mülkiyet hakkından mahrum kaldıklarından yakınmışlardır.

43 . Başvurucular sonuç olarak davacılara ait olduğu ispatlanamayan, hukuka aykırı parselasyon planının uygulanması sonucu davacılar adına tescil edilen taşınmaza ilişkin olarak açtıkları tapu iptali ve tescil davasının reddedilmesi nedeniyle mülkiyet haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.

b. Bakanlık Görüşü

44. Bakanlık görüşünde, İdare Mahkemesinin iptal kararının, görülen davaya etkisinin gerekçeli kararda tartışılmadığı iddiasına ilişkin olarak Anayasa Mahkemesinin benzer yönde verdiği kararlara atıfta bulunularak görüş bildirilmeyeceği ifade edilmiştir.

45. Bakanlık, Mahkemenin ihtilaf konusu taşınmazın tapulu olması nedeniyle zilyetlik ve ihya yoluyla mülkiyetinin kazanılamayacağı sonucuna ulaşarak davayı

reddettiğini ve bu kararın da Yargıtay tarafından onandığını belirtmiştir. Bakanlık ayrıca tapu sicilinin beyanlar hanesinde "Bir katlı ev, bir havuz, bir kuyu ve 450 adet meyve ağacı Ahmet Sözen 'e aittir." şerhinin yer aldığını hatırlatmıştır. Bakanlık sonuç olarak mülkiyet hakkının ihlal edilip edilmediğinin değerlendirilmesinde bu hususların dikkate alınmasını tavsiye etmiştir.

c. Başvurucuların Bakanlık Görüşüne Karşı Beyanları

46. Başvurucular, İdare Mahkemesinin iptal kararının görülen davaya etkisine ilişkin olarak Mahkemenin eksik incelemeye dayalı ve gerekçesiz olarak karar verdiği yolundaki

7

Page 8: ANAYASA MAHKEMESİ · 2017-12-26 · Kararda, İçişleri Bakanlığının gönderdiği bilgi ve belgelerden bu iki belediye arasındaki sınırın belirlenemediği ve dolayısıyla

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/7225 : 16/2/2017

görüşlerini yinelemişlerdir. Başvurucular, mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddialar yönünden de başvuru dilekçesinde görüşlerini tekrarlamışlardır.

2. Değerlendirme

4 7. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16).

48. İdare Mahkemesinin iptal kararının görülen dava üzerindeki etkisine ilişkin olarak Mahkemenin eksik incelemeye dayalı ve gerekçesiz olarak karar verdiği yolundaki şikayetin özü taşınmazın başvurucuların mülkü olup olmadığına yöneliktir. Taşınmazın

başvurucuların mülkiyetinde bulunup bulunmadığı, "mülk"ün varlığının tespiti bakımından önem taşımaktadır. Bu nedenle, yargılama sürecine ilişkin öne sürülen bu iddianın mülkiyet hakkı kapsamında incelenmesi uygun görülmüştür.

49. Anayasa'nın "Mülkiyet hak/a"kenarbaşlıklı 35. maddesi şöyledir:

"Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.

Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.

Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz. "

50. Anayasa'nın 35. maddesinin birinci fıkrasında "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. " denilmek suretiyle mülkiyet hakkı güvenceye bağlanmıştır. Anayasa'nın anılan maddesiyle güvenceye bağlanan mülkiyet hakkı, ekonomik değer ifade eden ve parayla değerlendirilebilen her türlü mal varlığı hakkını kapsamaktadır (AYM, E.2015/39, K.2015/62, 1/7/2015, § 20). Bu bağlamda, mülk olarak değerlendirilmesi gerektiğinde kuşku bulunmayan menkul ve gayrimenkul mallar ile bunların üzerinde tesis edilen sınırlı ayni haklar ve fikri hakların yanı sıra, icrası kabil olan her türlü alacak da mülkiyet hakkının kapsamına dahildir (Mahmut Duran ve diğerleri, B. No: 2014/11441, 1/2/2017, § 60).

51. Anayasa'nın 35. maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkı; mevcut mal, mülk ve varlıkları koruyan bir güvencedir. Bir kişinin halihazırda sahibi olmadığı bir mülkün mülkiyetini kazanma hakkı, kişinin bu konudaki menfaati ne kadar güçlü olursa olsun Anayasa'yla korunan mülkiyet kavramı içinde değildir. Bu hususun istisnası olarak belli durumlarda bir "ekonomik değer" veya icrası mümkün bir "alacağı" elde etmeye yönelik "meşru bir beklenti" Anayasa'da yer alan mülkiyet hakkı güvencesinden yararlanabilir. Meşru beklenti, makul bir şekilde ortaya konmuş icra edilebilir bir alacağın doğurduğu, ulusal mevzuatta belirli bir kanun hükmüne veya başarılı olma ihtimalinin yüksek olduğunu

gösteren yerleşik bir yargı içtihadına dayanan, yeterli somutluğa sahip nitelikteki bir beklentidir. Temelsiz bir hak kazanma beklentisi veya sadece mülkiyet hakkı kapsamında ileri sürülebilir bir iddianın varlığı meşru beklentinin kabulü için yeterli değildir (Kemal Yeler ve Ali Arslan Çelebi, B. No: 2012/636, 15/4/2014, § 36, 37).

52. Somut olayda, başvurucular tarafından tapuda bir kısım hissesi U. Ö. ve M. A. adına kayıtlı bulunan taşınmazın kendilerine ait olduğu iddiasıyla 2006 yılında açtıkları tapu iptali ve tescil davasının reddedilmiş olmasından şikayet edilmektedir. Başvurucuların, anılan kararda kendileri lehine hükmedilen 16.934,67 TL zirai ve inşai muhtesat bedeline yönelik bir şikayetleri bulunmamaktadır.

53. Tapu iptali ve tescil davasının açıldığı 2006 yılında yürürlükte bulunan 4721 sayılı Kanun'un 705 . maddesine göre taşınmaz mülkiyetinin kazanılabilmesi için kural olarak tapu siciline tescil şarttır. Ancak; miras, mahkeme kararı, cebri icra, işgal, kamulaştırma hallerinde mülkiyet tescilden önce kazanılmaktadır. Dolayısıyla Türk hukukunda, miras, mahkeme kararı , cebri icra, işgal, kamulaştırma halleri dışında taşınmaz mülkiyeti, tapu siciline yapılan tescilin sonucunda kazanılmaktadır.

8

Page 9: ANAYASA MAHKEMESİ · 2017-12-26 · Kararda, İçişleri Bakanlığının gönderdiği bilgi ve belgelerden bu iki belediye arasındaki sınırın belirlenemediği ve dolayısıyla

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/7225 : 16/2/2017

54. Olayda davanın açıldığı tarihte taşınmaz tapu sicilinde başvurucular adına

kayıtlı değildir. Öte yandan ihtilaf konusu taşınmaz, tapu siciline kaydedildiği 14/8/1972 tarihinden bu yana hiçbir dönemde başvurucular veya murisleri adına tescil edilmemiştir.

Türk hukukunda gayrimenkul mülkiyeti kural olarak tescil ile kazanıldığından başvurucular adına tapu kütüğünde tescilli bulunmayan ihtilaf konusu taşınmazın başvurucuların

mülkiyetinde bulunduğundan söz edilemez.

55. Başvurunun mülkiyet hakkı kapsamında incelenip incelenmeyeceğinin tespiti bakımından ayrıca başvurucuların, mülkiyetini kazanacaklarına yönelik "meşru bir beklenti" içerisine girmelerine neden olan bir kanun hükmünün veya açılacak davanın başarılı olma ihtimalinin yüksek olduğunu gösteren yerleşik bir yargı içtihadının bulunup bulunmadığına da bakılmalıdır.

56. Türk hukukunda tapuya kayıtlı olmayan taşınmazlara zilyet olanların bu taşınmazları mülk edinmelerine imkan tanıyan iki farklı müessese bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, 4721 sayılı Kanun'un 713. maddesinde düzenlenen "olağanüstü kazandırıcı

zamanaşımı" müessesesi, ikincisi ise 3402 sayılı Kanun'un 17. maddesinde düzenlenen "ihya" müessesesidir.

57. 3402 sayılı Kanun'un 17. maddesiyle, orman sayılmayan devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilenlerin, Kanun'un 14. maddesinde belirtilen yirmi yıllık süre ve diğer şartların da bulunması koşuluyla imar ve ihya edenler veya halefleri tarafından mülk edinilmesine imkan tanınmıştır.

58. Tapu iptali ve tescil davasının açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 4721 Kanun'un 713. maddesinin birinci fıkrası uyarınca, tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde

bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.

59. Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 30/4/2010 tarihli ve E.2004/1, K.2010/1 sayılı kararında da belirtildiği üzere, olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı, önceden tarıma elverişli olan ancak tapu kütüğüne kaydedilmemiş taşınmazların, ihya ise dağlar ve tepeler gibi tarıma elverişli olmayan arazilerin mülk edinilmesine imkan sağlamaktadır. Ancak her iki düzenleme uyarınca zilyetlik yoluyla taşınmaz mülkiyetinin kazanılabilmesi için üzerinde zilyetlik kurulan taşınmazın tapuya kayıtlı olmaması veya malikinin tapu kütüğünden anlaşılamaması gerekmektedir. Diğer bir ifadeyle, tapuya kayıtlı ve malikinin kim olduğu belli olan taşınmazların zilyetlik yoluyla mülk edinilmesi mümkün değildir.

60. Başvurucular, taşınmazı 1970 yılında tapuya kayıtlı olmaması nedeniyle harici satın senediyle zilyetliğini devralarak ihya ettiklerini ve 36 yıl boyunca taşınmaza nizasız ve fasılasız zilyet bulunmaları nedeniyle taşınmazın mülkiyetini kazandıklarını ileri sürmektedirler.

61 . Mahkeme tarafından yapılan yargılama sonucunda başvurucuların, ihtilaf konusu taşınmazı fiilen kullandıkları kabul edilerek taşınmaz üzerindeki muhtesat için başvuruculara 16.934,67 TL tazminat ödenmesine hükmedilmiştir. Dolayısıyla

başvurucuların taşınmaza fiilen zilyet bulundukları Mahkeme tarafından da sabit görülmüştür. Başvurucuların ihtilaf konusu taşınmaz üzerinde fiili zilyetlik kurdukları

hususunda Mahkemeden farklı düşünmeyi gerektirecek bir neden bulunmamaktadır. Bununla birlikte, taşınmaz üzerinde fiili zilyetlik kurulması, taşınmazın mülkiyetinin kazanılması

bakımından yeterli olmayıp, aynı zamanda taşınmazın zilyetlik yoluyla mülk edinilmeye

9

Page 10: ANAYASA MAHKEMESİ · 2017-12-26 · Kararda, İçişleri Bakanlığının gönderdiği bilgi ve belgelerden bu iki belediye arasındaki sınırın belirlenemediği ve dolayısıyla

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/7225 : 16/2/2017

elverişli olması da gerekmektedir. Bu bakımdan, taşınmazın tapuya kayıtlı olup olmadığının ve malikinin kim olduğunun tapu kütüğünden anlaşılıp anlaşılmadığının tespiti önem taşımaktadır.

62. Başvurucular, üzerinde zilyetlik ihdas ettikleri taşınmazın mülkiyetini kazandıkları halde Özdere Belediyesi Encümeninin hukuka aykırı parselasyon planının uygulanması sonucu 30/12/2005 tarihinde taşınmazın U. Ö. ve M. A. adına yolsuz olarak tescil edildiğini ileri sürmüşlerdir.

63. Başvuru dilekçesine eklenen tapu kayıt örnekleri incelendiğinde, ihtilaf konusu İzmir ili Menderes ilçesi Gümüldür köyünde kain 998 ada 3 parsel numaralı toplam 1 hektarlık taşınmazın, tapuya ilk kez 14/8/1972 yılında hükmen S. A. A., Z. B. S. ve L. N. T. adına hükmen tescil edilen 128 hektar büyüklüğündeki 395 parsel numaralı taşınmazın bir parçası olduğu anlaşılmaktadır. Söz konusu 395 parsel numaralı taşınmazın 6/3/1978 tarihinde rızai taksime istinaden ifraz görmesi üzerine 1330 parsel numaralı taşınmaz bağımsız bir parsel olarak tapuya tescil edilmiştir. Anılan 1330 parsel numaralı taşınmazın bir kısım hissesi 14/5/2004 tarihinde O. S. isimli hissedar tarafından U. Ö. ve M. A. isimli kişilere satılmıştır. İzmir ili Menderes İlçesi Özdere Belediyesi Encümeninin 21 /2/2003 tarihli kararıyla kabul edilen parselasyon planının uygulanması sonucu 1330 numaralı

parselin 1 hektarlık alanı 998 ada 3 parsel numarasıyla kısmen U. Ö. ve M. A. isimli kişiler adına 30/12/2005 tarihinde tapuya tescil edilmiştir.

64. Başvuru dosyasında yer alan bu tespitlerden, 998 ada 3 parsel numarasıyla tapuda kayıtlı bulunan taşınmazın ilk kez Özdere Belediyesi Encümenince kabul edilen parselasyon planının uygulanması sonucu 30/12/2005 tarihinde tapuda tescil edilmeyip 14/8/1972 tarihinden beri tapu siciline kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, U. Ö. ve M. A. isimli şahısların da parselasyon planının uygulandığı 30/12/2005 tarihinden önceki bir tarih olan 14/5/2004 gününde taşınmazın bir kısım hisselerini O. S. isimli şahıstan satın almak suretiyle hissedar oldukları görülmektedir. Dolayısıyla gerek taşınmazın tapuya kaydının gerekse U. Ö. ve M. A. isimli şahıslar adına tescil edilmesinin İdare Mahkemesince iptal edilen parselasyon planıyla bir ilgisi bulunmamaktadır.

65. Öte yandan, taşınmazın 14/8/1972 tarihindeki tapuya kayıt işleminin hukuka uygun olup olmadığının bu başvuruda inceleme konusu yapılması mümkün değildir.

66. Bu itibarla 14/8/1972 tarihinden beri tapuda başkaları adına kayıtlı bulunan ve maliklerinin kim olduğu tapu kütüğünde açık olan taşınmazın zilyetlik yoluyla mülk edinilmesi mümkün bulunmadığından 1970 yılından bu yana taşınmaza zilyet olsalar da başvurucuların taşınmazın mülkiyetini kazanacakları yolunda meşru bir beklentiye sahip bulunduklarından söz edilemez.

67. Belirtilen çerçevede, tapuya kayıtlı olduğu tespit edilen taşınmazlara zilyet olan başvurucular, hiçbir zaman bu taşınmazlara malik olmadıkları gibi mülk edinecekleri yolunda meşru bir beklentiye de sahip bulunmadıklarından olayda "mülk"ün varlığından söz edilemez.

68. Açıklanan nedenlerle, başvurucuların "mülk"lerinin bulunmadığı

anlaşıldığından, başvurunun mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiası yönünden incelenmeksizin konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Mahkeme Kararının Uygulanmadığı Şikayeti Yönünden

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

69. Başvurucular, ihtilaf konusu taşınmazın davacılar adına tescil edilmesine yol açan Özdere Belediyesi Encümeninin 21 /2/2003 tarihli kararıyla kabul edilen 64/1 numaralı

10

Page 11: ANAYASA MAHKEMESİ · 2017-12-26 · Kararda, İçişleri Bakanlığının gönderdiği bilgi ve belgelerden bu iki belediye arasındaki sınırın belirlenemediği ve dolayısıyla

il . '

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/7225 : 16/2/2017

parselasyon planının İdare Mahkemesince iptal edilmesine rağmen bu kararın uygulanmaması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğinden şikayet etmişlerdir.

70. Bakanlık görüşünde, İdare Mahkemesinin iptal kararı doğrultusunda yeni bir parselasyon planı yapılıp yapılmadığı hususunda Menderes Belediye Başkanlığı ile Menderes Tapu Müdürlüğünün görüşleri alınarak bir değerlendirme yapılması gerektiği belirtilmiştir.

2. Değerlendirme

71. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakkına sahip olanlar" kenar başlıklı 46. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca, bireysel başvuru ancak ihlale yol açtığı ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan etkilenenler tarafından yapılabilir.

72. Buna göre bir kişinin Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmesi için üç temel ön koşulun birlikte bulunması gerekmektedir. Bu ön koşullar, başvuruya konu edilen kamu gücü eylem veya işleminden ya da ihmalinden başvurucunun "güncel bir hakkı" nedeniyle "kişisel olarak" ve "doğrudan" etkilenmesidir. Bu çerçevede ortaya çıkan sonuç nedeniyle başvurucunun "mağdur" olduğunu ileri sürmesi gerekir (Onur Doğanay, B. No: 2013/1977, 9/1 /2014, § 42).

73 . Adil yargılanma hakkı, yargılamanın adil ve hakkaniyete uygun bir şekilde yürütülmesini güvenceye bağlar. Usule ilişkin bir hak olan adil yargılanma hakkının kişi yönünden kapsamı yargılamanın taraflarıdır. Yargılama sürecinin bir parçası haline gelmeyen kişilerin adil yargılanma güvencelerinden yararlanmaları ışın mahiyetine uygun düşmemektedir. Dolayısıyla somut bir yargılamada uyuşmazlığın tarafı olmayanların adil yargılanma güvencelerinin ihlal edilmesi söz konusu olamaz. Bu nedenle, bir kimsenin tarafı olmadığı bir uyuşmazlığa ilişkin yargılamada adil yargılanma hakkı güvencelerinin ihlal edilmesinden dolayı mağdur olması ve buna bağlı olarak adil yargılanma hakkının ihlal edildiği şikayetinde bulunması mümkün değildir (Atilla İnan, B. No: 2012/615, 21 /11 /2013, §§ 33-34; Tuğba Arslan, B. No: 2014/256 [GK], 25/6/2014, § 30 ).

74. Somut olayda, Gümüldür Belediye Başkanlığı tarafından Özdere Belediye Başkanlığı aleyhine, Özdere Belediye Encümeninin 21 /2/2003 tarihli kararıyla kabul edilen 64/1 numaralı parselasyon planının iptali istemiyle açılan davada, İdare Mahkemesince anılan parselasyon planı iptal edilmiştir. Başvurucular anılan davanın tarafı olmadıklarından iptal kararının uygulanmamasından dolayı adil yargılanma haklarının ihlal edilmesi mümkün değildir. Bu nedenle başvurucuların adil yargılanma hakkı yönünden mağdur statüsü bulunmamaktadır.

75. İdari yargıda düzenleyici işlemlere karşı açılan davalar ile bazı istisnai hallerde bireysel işlemlere karşı açılan davalarda uyuşmazlığın konusunun davanın tarafı olmayan üçüncü kişilerin menfaatlerini de ilgilendirmesi olasıdır. Bu davalarda verilecek muhtemel iptal kararının sonucundan davanın tarafı olmayan üçüncü kişiler de yararlanır. Üçüncü kişileri olumlu anlamda etkileyen bir iptal kararının uygulanmaması , davanın tarafı olmayan bu kişilerin de menfaatlerini zedeleyebilir. Ancak davanın tarafı olmayan üçüncü kişilerin, kararın uygulanmamasından dolayı uğradıkları mağduriyetin "adil yargılanma hakkı" ile bir ilgisi bulunmamaktadır. Davanın tarafı olmayan üçüncü kişilerin mahkeme kararının

uygulanmadığı iddiasının adil yargılanma hakkı kapsamında değil, kararın uygulanmamasıyla müdahale edildiği düşünülen ilgili maddi hak kapsamında incelenmesi gerekebilir. Nitekim somut olayda başvurucuların, tarafı olmadıkları idari davada verilen iptal kararının

uygulanmadığı iddiası mülkiyet hakkına ilişkin görülerek yukarıda incelenmiştir.

76. Açıklanan nedenlerle başvurucuların, mahkeme kararının uygulanmadığı şikayeti yönünden mağdur sıfatı taşımadığı anlaşıldığından başvurunun bu kısmının diğer kabul

11

Page 12: ANAYASA MAHKEMESİ · 2017-12-26 · Kararda, İçişleri Bakanlığının gönderdiği bilgi ve belgelerden bu iki belediye arasındaki sınırın belirlenemediği ve dolayısıyla

a -

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/7225 : 16/2/2017

edilebilirlik şartlan yönünden incelenmeksizin kişi yönünden yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

A. 1. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından

yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUÖUNA,

2. Mahkeme kararının uygulanmadığına ilişkin iddianın kişi yönünden yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUÖUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 16/2/2017 tarihinde OYBİRLİÖİYLE karar verildi.

Başkan

Burhan ÜSTÜN

Üye

Üye Serruh KALELİ

Hasan Tahsin GÖKCAN Üye

Üye Hicabi DURSUN

Kadir ÖZKA YA

12