‹slâm edebiyatından seçme...

5
Medeniyet havzaları içinde şekillenen söz- lü kültür ile yazılı kültürün birlikte varo- lageldiği en yaygın ve maruf menlerinin dilden dile, dilden gönüle ve gönülden gö- nüle aktarılışı, kültür tarihçilerince bilinen bir vakıadır. İslâm medeniyet havzası söz konusu olduğunda, bu kültürün yazılı ve maruf cephesinde “mevlid” olarak isim- lendirilen doğum anı ve o anın zaman ve mekân karelerini birleşren parçalarıyla örülmüş menleri bu coğrafyanın hemen her noktasında karşımıza çıkar. Bu durum ancak Efendimize duyulan özlem ve has- retle ifade edilebilir. Söz söyleme sananın doruk noktasın- da olduğu bir kültürde, Hz. Peygamber’e duyulan muhabben en seçkin temsille- ri de söz ile ortaya konacakr şüphesiz. Muhabbet ve hürmen bir tezahürü olan şiir ve mevlid geleneği, İslâm’ ın ilk yılları- na, ashâb-ı kirâmdan Abdullah b. Revâha, Ka’b. Züheyr ve Hassân Sâbit (r.a.)’e ka- dar vardırılabilir. Zamanla Peygamber Efendimiz’in bu şiirlere müsamahasından ruhsat alan cid- di bir mevlid külliyat ve kültürü oluşmuş- tur. Mevlid literatürü, genel olarak İslâm kültür mirasından ve özel olarak da siyer, sîret, meğâzî, şemâil, hiyel, delâil gibi Pey- gamber Efendimiz’in konu edildiği kay- naklardan ilham alır. Hicrî üçüncü yüzyılda Fâmîler’de bir şenlik ve coşku formuna dökülen Efendi- mizin doğum hadisesi olan mevlid gele- neği, gikçe yaygınlaşarak, her coğrafya ve kültüre özgü renkli unsurları da ihva eder halde çeşitlenmişr. Arap dünyasında özellikle Ka‘b b. Zü- heyr’in şiiri ve nazireleri yaygınlık kazan- mışr. Şerefüddin Muhammed el-Busî- rî’nin (ö. 696/1296-1297) Kasîde-i Bürde adıyla bilinen meşhur el-Kevâkibü’d-dür- riyye medhi hayri’l-beriyye’si, ve bu eserin şerhi Hemziyye bu noktada zikre- dilmelidir. Arap, Hint-alt kıtası ile Afrika’da en yay- gın mevlidlerden biri, Cafer b. Hasan b. Abdülkerîm el-Berzencî’nin (ö. 1179/1765) 1750’li yıllarda Medine’de Şâî müüsü 73 ‹slâm Edebiyat ı ndan Seçme Mevlidler Sümeyye PARILDAR * / Mustakim ARICI ** * Vaiz, Ümraniye Müftülü ğ ü ** Vaiz, İ stanbul Müftülü ğ ü

Upload: others

Post on 29-Mar-2021

7 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: ‹slâm Edebiyatından Seçme Mevlidlerisamveri.org/pdfdrg/D03292/2007/2007_1/2007_1_PARILDARS... · 2015. 11. 4. · Ka’b. Züheyr ve Hassân Sâbit (r.a.)’e ka-dar vardırılabilir

Medeniyet havzaları içinde şekillenen söz-lü kültür ile yazılı kültürün birlikte varo-lageldiği en yaygın ve maruf metinlerinin dilden dile, dilden gönüle ve gönülden gö-nüle aktarılışı, kültür tarihçilerince bilinen bir vakıadır. İslâm medeniyet havzası söz konusu olduğunda, bu kültürün yazılı ve maruf cephesinde “mevlid” olarak isim-lendirilen doğum anı ve o anın zaman ve mekân karelerini birleştiren parçalarıyla örülmüş metinleri bu coğrafyanın hemen her noktasında karşımıza çıkar. Bu durum ancak Efendimize duyulan özlem ve has-retle ifade edilebilir.

Söz söyleme sanatının doruk noktasın-da olduğu bir kültürde, Hz. Peygamber’e duyulan muhabbetin en seçkin temsille-ri de söz ile ortaya konacaktır şüphesiz. Muhabbet ve hürmetin bir tezahürü olan şiir ve mevlid geleneği, İslâm’ın ilk yılları-na, ashâb-ı kirâmdan Abdullah b. Revâha, Ka’b. Züheyr ve Hassân Sâbit (r.a.)’e ka-dar vardırılabilir.

Zamanla Peygamber Efendimiz’in bu şiirlere müsamahasından ruhsat alan cid-

di bir mevlid külliyat ve kültürü oluşmuş-tur. Mevlid literatürü, genel olarak İslâm kültür mirasından ve özel olarak da siyer, sîret, meğâzî, şemâil, hiyel, delâil gibi Pey-gamber Efendimiz’in konu edildiği kay-naklardan ilham alır.

Hicrî üçüncü yüzyılda Fâtımîler’de bir şenlik ve coşku formuna dökülen Efendi-mizin doğum hadisesi olan mevlid gele-neği, gittikçe yaygınlaşarak, her coğrafya ve kültüre özgü renkli unsurları da ihtiva eder halde çeşitlenmiştir.

Arap dünyasında özellikle Ka‘b b. Zü-heyr’in şiiri ve nazireleri yaygınlık kazan-mıştır. Şerefüddin Muhammed el-Busî-rî’nin (ö. 696/1296-1297) Kasîde-i Bürde adıyla bilinen meşhur el-Kevâkibü’d-dür-riyye fî medhi hayri’l-beriyye’si, ve bu eserin şerhi Hemziyye bu noktada zikre-dilmelidir.

Arap, Hint-alt kıtası ile Afrika’da en yay-gın mevlidlerden biri, Cafer b. Hasan b. Abdülkerîm el-Berzencî’nin (ö. 1179/1765) 1750’li yıllarda Medine’de Şâfiî müftüsü

73

‹slâm Edebiyatından Seçme Mevl idler

Sümeyye PARILDAR * / Mustakim ARICI **

* Vaiz, Ümraniye Müftülüğü** Vaiz, İstanbul Müftülüğü

Page 2: ‹slâm Edebiyatından Seçme Mevlidlerisamveri.org/pdfdrg/D03292/2007/2007_1/2007_1_PARILDARS... · 2015. 11. 4. · Ka’b. Züheyr ve Hassân Sâbit (r.a.)’e ka-dar vardırılabilir

iken yazdığı Mevlidü’n-Nebî (el-İkdü’l-cev-her) adlı eser olmuştur.

Anadolu ve Balkanlar’da ise, özellikle Süleyman Çelebi’nin (ö. 825/1422) 1409 yılında yazdığı Vesîletü’n-necât ve tercü-meleri önem kazanmıştır.

Malay-Endonezya takımadalarında, el-İkdü’l-cevher, el-Dibaî ve Kasîde-i Bürde en yaygın mevlidler olmuştur.

Burada bu nadide eserlerin tek tek sa-yılması imkân dahilinde olmadığı için, dev bir külliyat halini alan mevlid literatürün-den kısa bir liste sunmakla yetineceğiz:

Mevlid Literatüründen Örnekler

Arapça Ebu’l-Ferec İbnü’l-Cevzî (ö. 597/1201):

Mevlidün’n-nebî.Muhyiddîn ibnü’l-Arabî (ö .638/1240) :

Menkabetü mevlidi’n-nebî.Muhammed b. Ahmed el-Kurtûbî (ö.

671/1273) : el-İ‘lâm fî ma‘rifeti fî mevlidi’l-Mustafâ.

Şemseddîn İbnü’l-Cezerî (ö. 833/1429): Mevlidü’n-nebî.

Ahmed b. Muhammed el-Kastallânî (ö. 923/1517): Mevlidü’n-nebî.

İbn Hacer el-Heytemi (ö. 974/1567): Mevlidü’n-nebî.

İbn Allân (ö. 1057/1648): Mevridü’s-safâ fî mevlidi’l-Mustafâ.

Medine Müftüsü Cafer b. Hasan el-Ber-zencî (ö.1179/1765): el-İkdü’l-cevher.

Muhammed b. Cafer el-Kettânî (ö. 1927): Mevlidü’n-nebevî.

Türkçe

Süleyman Çelebi (ö. 825/1422): Vesîle-tü’n-necât.

Ahmed (yazılışı: 873/1468): Mevlid. Hafî (yazılışı: 883 1478): Mevlid.Cefâyî (yazılışı: 889/1484): Mevlid.Hamdullah Hamdî (yazılışı: 900/1494-

95): Mevlid.Şemseddin Sivâsî (yazılışı: 988/1580):

Mevlid.Abdurrahman Ankaravî (ö. 1107/1695-

96): Mevlid.Dede Mehmed Efendi (ö. 1147/1734):

Dede Mevlidi.Edirne Müftüsü Fevzi Efendi (ö. 1900):

Mevlid.1

Urduca

Gulam İmâm Şehîd İlahâbâdî, Hüdâ ki Rahmet (Madrâs, 1860).

Râşid el-Hayrî, Âmine ka Lâl (Delhi, 1930. Bu kitap çok kabul görmüş ve baskı sayısı otuzu geçmiştir).2

BoşnakçaMusa Kazım Katiboğlu, “Leyle-i Mev-

lid”, Behar, c. V, sayı 3, s. 35-36, Saraybos-na, 1904-1905.

Afrika Sevahilice

Şerif el-Mansabî: Kitâbü’l-Mevlid (Bu eser Almanca’ya Kitabu Mavalid adıyla tercüme edilmiştir. Berlin, 1935).

Farsça

Muhammed b. Mes’ûd el-Kâzerûnî’nin Arapça el-Müntekâ min sîreti’l-mevlidi’n-nebiyyi’l-Mustafâ adlı eserinin oğlu Afîfüd-

İslâm Edebiyatından Seçme Mevlidler

74

Page 3: ‹slâm Edebiyatından Seçme Mevlidlerisamveri.org/pdfdrg/D03292/2007/2007_1/2007_1_PARILDARS... · 2015. 11. 4. · Ka’b. Züheyr ve Hassân Sâbit (r.a.)’e ka-dar vardırılabilir

dîn el-Kâzerûnî tarafından yapılan Farsça çevirisi: Terceme-i Mevlid-i Mustafâ.3

Süleyman Çelebi Mevlidinin Tercümeleri

Çerkesce

Abdurrahman Efendi: Mevlidü’n-Ne-biyy Aleyhisselâm (İstanbul, 1332/1914, Matbaa-i Osmaniyye taş basması).

Rumca

Mütercimi, yazılış yeri ve tarihi belli değil; İstanbul Belediyesi Muallim Cevdet koleksi-yonu yazma eserleri No. K. 212, vr. 32b-41a.

Tatarca

Mevlidü’n-Nebiyy (Tokyo, 28 Eylül 1931, Matbaa-i İslâmiyye, Müderris Muhammed Abdülhayy Kurbânali’nin himmeti ile).

Almanca

Irmgard Engelke, Suleymân Tschele-bi’s Lobgedichte auf die Geburt des Prop-heten Mevlid-i Şerîf, Doktora tezi, 1926, Halle, (Mevlidin bazı beyitleri Almanca’ya çevrilmiştir).

İngilizce

H.A.R. Gibb, History of Otoman Poetry, Londra, 1900, I, s. 241-248.

F. Lyman MacCallum, The Mevlidi Sherif by Suleyman Chelebi, Londra, 1943, 1957.4

Arnavutça

Ülgünlü Ali Rıza Efendi, Terceme-i Mev-lûd alâ Lisân-i Arnavud, İstanbul, 1878, Ti-ran, 1933.

Vuçitırnlı Muhammed Tahir ibn Halil Po-pova, Menzûmâtu’l-mevlûd fî efdali’l-mev-cûd bi lisâni Arnavûd, İstanbul, tarihsiz.

Boşnakça

Niksiçli Hafız Salih Gaşeviç, Mevlidü’n-Nebiyy alâ lisân-i Bosnavî, 1311/1893, Üs-küp, Matbaa-i Valiyet-i Kosova.

Mahmud Caferoviç, Narodni Mevlud sa objaşnjenjem i dovom (İzahlı ve Duâlı Halk Mevlidi), 1941.5

Arapça

Huseyn Mucib el-Mısrî, el-Mevlidü’ş-şerîf, Kahire, 1981.

75

1. İsmail Durmuş, “Mevlid; Arap Edebiyatı”, DİA, Ankara, 2004, c. XXIX; Hasan Aksoy, “Mevlid; Türk Edebiyatı”, DİA, Ankara, 2004, c. XXIX; bkz. Selami Bakırcı, Mevlid: Doğuşu ve Gelişmesi, Akademik Araştırmalar Yayınları, İstanbul, 2003.

2. Abdülhak (haz.), Kâmûsü’l-kütüb: Urdu, Karaçi 1961, I, 691-774; Kadı Şihâbuddin, Urdu meyn Mîlâdnâmey (doktora tezi, 1964), Nagpur University, Hindistan.

4. İsmail Durmuş, “Mevlid; Arap Edebiyatı”, DİA, c. XXI; İstanbul kütüphanelerindeki yazma Farsça mevlidler için bkz. Necla Pekolcay, Mevlid, TDV Yayınları, Ankara, 1993. Pekolcay ayrıca Kitapçı Raif Bey Kütüphanesinde Cava dilinde bir mevlid nüshası olduğunu belirtmektedir.

5. Bkz. Ali Fuat Bilkan, “The Mevlidi Sherif”, Yağmur, İstanbul, 2006, XXXI.6. M. Tayyib Okiç, “Çeşitli Dillerde Mevlidler ve Süleyman Çelebi Mevlidinin Tercemeleri”, İslami İlimler

Fakültesi Dergisi, Erzurum, 1976; ayrıca bkz. Metin İzeti, “Rumeli İnsanında Peygamber Sevgisi”, Yedi İklim, c. XIX, Mayıs, 2006, İstanbul.

DİPNOTLAR

Page 4: ‹slâm Edebiyatından Seçme Mevlidlerisamveri.org/pdfdrg/D03292/2007/2007_1/2007_1_PARILDARS... · 2015. 11. 4. · Ka’b. Züheyr ve Hassân Sâbit (r.a.)’e ka-dar vardırılabilir

76

Hat:Ferhat Kurlu, Nişantaşı Meşrutiyet-Hamidiye Camii İmam-Hatibi

.:o:·

·:o.·

... .. , . ..

J. <.

.. ;:-~~ ~-r,A, .:..-;»-:--:; . ... ... ~.:..-;>;':"~ <:..~ w tr-.. ...,.....r-''-"":' . ... J'f"'~~Zk> ~

(} ~-;-~~--A~L(f.- *->~::--:-~\ ::::ıı;, .t.

-!· (1

,. ,. ,,., . , .. ,., J--- //

~~~~\J~0;;Pj~~fi1 .

:-::rJ~~~'~*;z;~?.-ti~E

-.· . .- ·.• ··-

.ı. .ı

.;

.t

, . , , t": 1 ...

Page 5: ‹slâm Edebiyatından Seçme Mevlidlerisamveri.org/pdfdrg/D03292/2007/2007_1/2007_1_PARILDARS... · 2015. 11. 4. · Ka’b. Züheyr ve Hassân Sâbit (r.a.)’e ka-dar vardırılabilir

77

Hz.Ali Resûl-i Ekremi şöyle tav-

sif ederdi: Peygamber Efendimiz ne çok uzun ne de çok kısa idi; o kavminin orta

boylusu idi. Saçları ne kıvırcık ne de dümdüzdü; hafifçe dalgalı idi. Yüzü hafif değirmi ve dolgunca idi.

Yüzünün rengi pempe-beyaz, gözleri siyah, kirpikleri sık ve uzun, kemiklerinin eklem yerleri ile omuz başları irice

idi. Vücudu kılsız olup sadece göğsünden göbeğine doğru inen ince bir tüy şeridi vardı. El ve ayak parmakları kalınca

idi. Yürürken meyilli ve engebeli bir yerde yürürcesine ayaklarını sürtmeden sertçe kaldırır ve adımlarını uzunca

atardı. Bir kimseye baktığı zaman yalnızca başını çevirerek değil, bütün vücudu ile o tarafa yönelirdi.

Sırtında iki kürek kemiği arasında peygam-berler zincirinin son halkası olduğunu

gösteren nübüvvet mührü vardı

İnsanların en cömerdi, en doğru sözlüsü, en yu-muşak huylusu ve en arkadaş canlısı idi. Kendisini ilk defa görenler onun mehabetti karşısında sarsılırlar, fakat dostluk kurup sohbetinde bulunanlar onu çok severlerdi. Efendimizi övmek isteyen kimse “Ben on-dan önce ve sonra eşini benzerini görmedim” derdi. Allah’ın salât ve selâmı onun üzerine olsun!

“Bismillâhirrahmânirrahîm”

“(Ey Muhammed!) Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.”

M. Uğur Derman DİA, “Hilye”, c. XVIII, s. 48.