mukavelat muharr - evangeliabalta.com · aleksandros rİzos rangavİs mukavelat muharrİrİ...

24
A LEKSANDROS R İ ZOS R ANGAV İ S MUKAVELAT MUHARRİRİ Hazırlayanlar Evangelia Balta ve Niki Stavridi Yunan edebiyatından Türkçeye çevrilmiş ve Karamanlıca yazıyla 1889-1890 yıllarında tefrika edilmiş bir roman THE ISIS PRESS ISTANBUL © 2018 Evangelia Balta & The Isis Press Published by The Isis Press Yazmacı Emine sokak 4/A Burhaniye-Beylerbeyi 34676 Istanbul Tel.: 90 (0216) 321 38 51 Fax: 90 (0216) 321 86 66 e-mail: [email protected] www.theisispress.org First edition 2018 ISBN: 978-975-428-614-4 Baskı: İSİS Yazmacı Emine sokak 6 Burhaniye-Beylerbeyi 34676 Istanbul Tel.: (0216) 321 38 51 Fax: (0216) 321 86 66 e-mail: [email protected] www.theisispress.org

Upload: nguyencong

Post on 07-Aug-2019

233 views

Category:

Documents


1 download

TRANSCRIPT

  • ALEKsAndRos Rİzos RAngAVİs

    MUKAVELAT MUHARRİRİ

    HazırlayanlarEvangelia Balta ve Niki Stavridi

    Yunan edebiyatından Türkçeye çevrilmiş ve Karamanlıca yazıyla 1889-1890 yıllarında

    tefrika edilmiş bir roman

    THE ISIS PRESSISTANBUL

    © 2018 Evangelia Balta & The Isis Press

    Published byThe Isis PressYazmacı Emine sokak 4/ABurhaniye-Beylerbeyi34676 IstanbulTel.: 90 (0216) 321 38 51Fax: 90 (0216) 321 86 66e-mail: [email protected]

    First edition 2018

    ISBN: 978-975-428-614-4

    Baskı: İSİSYazmacı Emine sokak 6Burhaniye-Beylerbeyi34676 IstanbulTel.: (0216) 321 38 51Fax: (0216) 321 86 66e-mail: [email protected]

  • İÇİNDEKİLER

    Teşekkür ...................................................................... 6Giriş ............................................................................. 7Çevriyazım hakkında not ............................................. 29

    MUKAVELAT MUHARRİRİ ............................. ........ 36

    Sözlük ......................................................................... 155

  • TEŞEKKÜR

    Aleksandros Rizos Rangavis’in Mukavelat Muharriri (Ὁσυμβολαιογράφος) adlı romanının tefrika halinde yayın-landığı Karamanlı gazetesi Anatoli’nin (Ἀνατολὴ) say-falarının fotoğraflarını bize sağlamayı büyük bir nezaketlekabul eden dostumuz, İstanbul’daki Orient-Institut kütüp-hanesinin sorumlusu Dr. Astrid Menz’e en samimi teşekkür-lerimizi sunarız.

    GİRİŞ

    Bu eser, Aleksandros Rizos Rangavis’in Mukavelat Muhar-riri (Noter) adlı romanının Türkçe çevirisinin Karamanlıca-dan Türkçe alfabeye çevriyazımını yorumlanmış olarakiçeriyor. Eser, Evangelinos Misaïlidis’in Karamanlıca gaze-tesinde Yunanca karakterlerle tefrika halinde yayınlanmıştı.Bu kitapta, aynı zamanda Karamanlıca metin de çeviriyekoşut olarak yer alıyor. Mukavelat Muharriri’nin Anatoli(Ἀνατολὴ) gazetesindeki yayını 16 Ekim 1889’dan 24 Şubat1890’a kadar sürmüştü (n° 4124 - 4159).

    Evangelinos Misaïlidis (1820 - 1890) diğer periyodik ya-yınlara göre en uzun ömürlü Karamanlı yayını olan Anatoligazetesinin sahibiydi. Anatoli’nin matbaasında, Türkçe ko-nuşan Rum Ortodoks nüfusun eğitimine ve bilgilendirilme-sine büyük ölçüde katkıda bulunan 200 kadar Karamanlıcametin yayınlanmıştır.1 Misaïlidis’in adı, Temaşa-i Dünya

    1. Evangelinos Misaïlidis’e ait ilk biyografi Polivios İoannis imzasıyla,15 günde bir yayımlanan Karamanlıca süreli yayın Terakki’de görülür,sayı 1 (15 Mayıs 1888), s. 53-56. Misaïlidis’in ikinci bir biyografisiİordanis İ. Limnidis tarafından Karamanlıca olarak yazılmıştır. “Evan-gelinos Misaïlidis”, Mikrasiatikon İmerologion O Astir, İstanbul 1913,s. 170-172. Misaïlidis’in ölüm haberi ve kısa bir yaşamöyküsü Ekkle-siastiki Alitheia’da yayımlanmıştır yıl 10 (1890), 4-5.

  • 9M U K AV E L AT M U H A R R İ R İ8 A . R . R A N G AV İ S

    (Ταμασάι Ντουνιὰ) adlı romanının Robert Anhegger veVedat Günyol tarafından modern Türk dilinde yayınahazırlanıp 1986 yılında Cem Yayınları tarafından yenidenyayınlanmasıyla Türk okurlarına ulaşmıştı.2 İlk sayfasınınen alt köşesinde çoğunlukla Batılı yazarların daha sonrakitap haline getirilecek romanlarını basmak Anatoli gaze-tesinin sıklıkla kullandığı bir yöntemdi.3

    2. Söz konusu olan son derece popüler bir roman kabul edilen SeyreyleDünyayı’dır (Temaşa-i Dünya ve Cefakâr u Cefakeş), 4 C. İstanbul,Kulalı Evangelinos Misaïlidis Matbaası, 1871-1872. BaşlangıçtaMisaïlidis’in bir eseri olduğu düşünülmüştür, ancak araştırmalarsonucunda İstanbullu yazar Grigorios Palaiologos’un Binlerce Ak-silik Yaşayan Adam (Ο Πολυπαθής) adlı romanının yeniden uyarla-ması olduğu anlaşılmıştır. Bakınız Anthi Karra’nın çalışması: «FromPolypathis to Temaşa-i Dünya, from the Safe Port of Translation tothe Open Sea of Creation», Cries and Whispers in KaramanlidikaBooks – Proceedings of the First International Conference on Kara-manlidika Studies (Lefkoşa 11-13 Eylül 2008), haz. Evangelia Baltave Matthias Kappler, Wiesbaden Harrassowitz-Verlag, 2010, s. 201-218. Şehnaz Şişmanoğlu Şimşek, Stuck Between Two Worlds: Kara-manlidika Literary Production, Evangelinos Misaïlidis and Temaşa-iDünya ve Cefakâr-u Cefakeş as a Case of Rewriting, BoğaziçiÜniversitesi 2014 (yayınlanmamış doktora tezi).

    3. Şehnaz Şişmanoğlu-Şimşek, «The Anatoli Newspaper and the Hey-day of the Karamanli Press», Cries and Whispers in KaramanlidikaBooks – Proceedings of the First International Conference on Kara-manlidika Studies (Lefkoşa, 11-13 Eylül 2008) içinde, haz. Evan-gelia Balta ve Matthias Kappler, Wiesbaden Harrassowitz-Verlag,2010, s. 109-123 ve «Karamanlidika Literary Production at the Endof the 19th Century as Reflected in the pages of Anatoli», CulturalEncounters in the Turkish-speaking Communities of the Late Ot-toman Empire içinde, Mehmet Ölmez’in katkılarıyla EvangeliaBalta tarafından yayınlandı, The Isis Press, Istanbul 2014, s. 429-447. Bu makalenin yeni bir uyarlaması 2017 yılında «OsmanlıTefrika Çalışmalarında Göz Ardı Edilen Bir Kaynak: KaramanlıcaAnatoli Gazetesi» adı altında basıldı, Kebikeç 44 (2017), s. 145-187.

    İstanbul ve İzmir’in Rum gazeteleri, Yunanistan’dakibenzerlerinden çok daha önce, Fransız gazetelerinde 40 yılayakın bir süredir uygulanmakta olan, çoğunlukla yabancıbir romandan her gün bir parça yayınlama alışkanlığını1860’larda edinmişlerdi. Aslında İstanbul’un Rum gazete-leri Osmanlı basınının akımını izliyorlardı. Örneğin,1845’ten itibaren, Cerîde-i Havâdis Beaumarchais’nin ko-medisi Sevil Berberi’nin çevirisini yayınladı. 1860’da Ruz-nâme-i Cerîde-i Havâdis gazetesi Victor Hugo’nun Sefilleradlı romanını Mağdûrîn Hikâyesi adı altında tefrika etti veVoltaire’in eserlerinin çevirilerine de yer verdi. Tasvîr-iEfkâr ilk yayınlarında Emmer de Vattel ve Georges-LouisLeclerc de Buffon’dan çevirileri tefrika halinde sundu.4Buna koşut olarak İstanbul ve İzmir Rum gazetelerininortak bir uygulaması da tefrikaların kitap biçimindeyayınlanmasıydı. Reklam ve anonslarla, gazete aboneleri-nin bu tefrikaları ücretsiz olarak cilt halinde alacağı daduyuruluyordu. Böylece İstanbul gazeteleri Amalthia(Ἀμάλθεια) ya da Neologos’ta (Νεολόγος) yayınlanan çe-virilerin neredeyse tamamı daha sonra bağımsız bir yayınhaline geldiler, zaman zaman azaltılmış formalarla birkaçcilt halinde, bir önsöz (giriş) yer almaksızın ve çevirmeninadı dahi anılmadan yayınlandılar. Bu ciltler tam olarak birek mantığında olup edebiyatın ticarileştirilmiş boyutununbir göstergesiydi. Aynı uygulamayı Evangelinos Misaïli-dis’in Anatoli adlı gazetesi de benimsemişti.

    4. Bakınız Johann Strauss’un «Kütüp ve Resail-i Mevkute. Printing andpublishing in a Multi-ethnic society» adlı çalışmasındaki «Τefrika andForma» adlı bölüme, Elizabeth Özdalga, Late Ottoman Society. TheIntellectual Legacy, Routledge-Cuzon, Londra ve New York, 2005,232-233 ve aynı zamanda Arzu Meral’in «A Survey of TranslationActivity in the Ottoman Empire», Osmanlı Araştırmaları / The Jour-nal of Ottoman Studies XLII (2013) adlı çalışması, s. 105-155.

  • 11M U K AV E L AT M U H A R R İ R İ10 A . R . R A N G AV İ S

    Mukavelat Muharriri, yeni Yunan edebiyatının Yunancakarakterlerle Türkçe’de yayınlanmış az sayıda romanların-dan biridir. Ayrıca da Anatoli gazetesinde tefrika edilmişpek az eserden biri.5 Türkçe konuşan Rum Ortodoks okur-lara, Yunanca orijinalinin yayınlanışından yaklaşık 40 yılsonra ulaşmıştır. İlk olarak 1850 yılının nisan ayında Pan-dora (Πανδώρα)6 dergisinin birinci sayısında yer almıştır.Bu ansiklopedik edebiyat dergisi 1849 yılının aralık ayındaFenerli Aleksandros Rizos Rangavis, Nikolaos Dragoumis,Konstantinos Paparrigopoulos ve Ch. A. Doukas tarafındankurulmuştur.

    Böylece 130 yıl sonra, Aleksandros Rizos Rangavis’inMukavelat Muharriri adlı eseri, zevkle okunan maceralı birhikâye olması yanısıra günümüz okurunu yeniden gelenek-sel anlatı dünyasına da götürüyor. Mukavelat Muharriri ta-rihsel ve toplumsal bir anlatı, duygusal bir roman olduğukadar, sonunda verdiği çözümlerle okuru tatmin eden heye-canlı bir polisiyedir aynı zamanda.7 Hoş olanla yararlıolanı, macerayla toplumsal sorgulamayı bir arada ele alan

    5. Εvangelia Balta, «Novels published in Karamanlidika», «Le Romand’Istanbul. Modernité, polyphonie et multiliguisme dans un centrelittéraire de la Méditerranée orientale – İstanbul Romanı. Doğu Ak-deniz’deki Bir Edebiyat Ortamında Çağdaşlık, Çokseslilik ve ÇokDillilik» 11 – 13 Nisan 2017 tarihleri arasında Strasbourg Üniver-sitesi’nin Türk Bilimleri Bölümü ve GEO (Doğu, Slav ve Yeni-helenBilimleri Grubu EA1340) tarafından düzenlenen uluslararası kon-feransta sunulan bildiriden. Bu çalışma Evangelia Balta tarafındanyayınlanan Κaramanlidika Legacies’de yer alır, Isis Yayınları 2018.

    6. Πανδώρα [Pandora], cilt 1 (1850-51), n° 1’den (1 Nisan 1850) n°4’e (15 Mayıs 1850), s. 1-9, 25-30, 49-57, 73-81.

    7. Stratos Myrogiannis, «Από τον Ραγκαβή στον Βιζυηνό ή από τις ιστο-ρίες μυστηρίου στην αστυνομική πλοκή» (Rangavis’den Viziyinos’aya da Gizem romanından Polisiye romanına): Konstantinos Dimadis(haz), Ο ελληνικός κόσμος από την εποχή του Διαφωτισμού στον ει-

    κοστό αιώνα [Aydınlanma Çağı’ndan 20. Yüzyıla Yunan Dünyası],cilt 1. Atina, Hellinika Grammata, 2007, s. 607-626.

    8. Der Noter von Argostoli, von A. R. Rangabé, 1877 ve 1879 (OttoJanke), s. 107 ve Der Noter von Argostoli. Leila. Zwei Novellen vonA.R.R, 1888, 4. Bölüm, s. 288. Fransızca çevirileri Le notaire d'Ar-gostoli adıyla basıldı, yayıncı B. Wolowski, Viyana ve Le notairetefrika (modern Yunanca’dan Étienne de Moüy tarafından çevrildi.Revue internationale’dan alıntı, 25 Nisan 1888). Bu son örneğin birnüshası Princeton Üniversitesi kütüphanesinde bulundu. Bu noktadagenç meslektaşım Marijana Misević’e bize seve seve gazetenin birkopyasını sağladığı için teşekkür ederim.

    9. 1991 ve 2011 yılları arasında gerçekleşmiş 7 Yunanca MukavelatMuharriri (Noter) yayını tespit ettik. 2017’de eser ilk kez İngilizceolarak basıldı, bakınız Alexandros Rizos Rangavis, The Notary,Simon Darragh çevirisiyle, Atina, Aiora 2017.

    10. Dimitris Tziovas, edebi eserlerinin çeşitliliği, hikâyelerindeki olayyoğunluğu ama aynı zamanda Batı’nın büyük kentlerinde yaşamakla

    bir kitap. 1880-1890 yılları arasında Almanca veFransızcaya çevrilmiş olması bir rastlantı değildir.8 Herzaman okunur olması ve genç kuşaklar üzerindekikanıtlanmış etkisi tartışılmaz bir tanıklıktır ve böylesineeski metinleri okumanın değerinden emin olmayanlara ve-rilmiş kesin bir yanıttır.9 Özel olarak, Karamanlıca metinleraracılığıyla Türkçeye çevrilen 19. yüzyıl Yunan edebiyatı,kültürel etkileşim süreçleriyle ilgilenen tarihçi ve ede-biyatçılar için, kullanılan aracın dil olması bakımından,sözkonusu süreçleri doğuran amaç ve algılanış biçimleriniincelemeleri doğrultusunda son derece ilginç bir araştırmasahasıdır.

    Eserlerindeki kurgu ve gerçeklik, yaratıcılık ve belgesel-lik, kozmopolitlik ve milliyetçilik dengesi göz önünealındığında, Aleksandros Rizos Rangavis, 19. yüzyıl Yunanedebiyatını en iyi temsil eden yazarlar arasında yer alır.10Döneminin eleştirmenlerinin bir bakıma kurbanı olmuş,

  • 13M U K AV E L AT M U H A R R İ R İ12 A . R . R A N G AV İ S

    bile bile değeri göz ardı edilmiş ya da yanlış anlaşılmıştır.11Yaşadığı çağda önemsenen yegâne unsur, milliyet unsu-ruydu. Oysa o eserlerini kolektif ülküler ya da milli vasiyet-ler oluşturmak doğrultusunda yazmadı. Aleksis Ziras’ındikkat çektiği gibi, 1830-1860 yılları arasında yazılan vegeniş okur kitlesi tarafından kabul gören roman ve an-latıların büyük bölümü Yunan Devrimi’ne odaklanmıştı.Aleksandros Rizos Rangavis gibi, izlediği çizgi uç noktadayurtseverlik olmayan yazarlar «yurt dışının Yunanlıları» sa-flarında yer alıyordu.12

    Aleksandros Rizos Rangavis (1809-1893)«İstanbul/Fener kökenliyim» Mukavelat Muharriri’nin ya-zarı Anılar (Ἀπομνημονεύματα, 1894) adlı kitabına bucümleyle başlıyor. İstanbul’un Arnavutköy semtinde doğduve babası İakovos Rizos Rangavis’in görev yaptığı EflakPrensi Aleksandros Sutsos’un maiyetinde büyüdü. 1821’de,Tuna nehri kıyılarındaki prensliklerde, Aleksandros İpsi-landis’in kumandasında devrimci hareketin patlak vermesiüzerine, ailesi Rusya’ya kaçmak zorunda kaldı. 1829’da,

    edindiği deneyimler nedeniyle Rangavis’e “kozmopolit” adınıyakıştırır, bakınız Dimitris Tziovas, Κοσμοπολίτες και Αποσυνά-γωγοι. Μελέτες για την ελληνική πεζογραφία και κριτική 1830-1930(Kozmopolitler ve Cehennemlikler. 1830 ile 1930 arası Yunan yazınıve eleştirisi üzerine çalışmalar), Αtina, Μétaihmio 2003.

    11. Litsa Hatzopoulou, «Η κριτική για την αφηγηματική πεζογραφία τουΡαγκαβή 1860-1916» (Rangavis’in Manzum Anlatıları ÜzerineEleştiri), Μandatophoros 37-38 (1993-94). Burada konuyla ilgili birbibliyografya da bulmak mümkün.

    12. Aleksandros Rizos-Rangavis, Ο συμβολαιογράφος (Noter), AleksisZiras’ın tanıtım yazısı, Atina, Alter –Ego MME A.E. 2011.

    Münih’te askeri okuldaki eğitiminin ardından, Yunanistan’ayerleşti. Başlangıçta orduda hizmet vermek için gitmesinekarşın, daha sonra yeni Yunanistan devletinin kurumlarındave bakanlıklarda başka üst düzey görevlerde bulundu, bugörevleri başka bir ulustan olması nedeniyle sonlandı.Aslında, yeni devletin kurulmasıyla kültürel, toplumsal veekonomik farklılıklardan dolayı giderek yükselen yerliyleyabancı arasındaki sert uyuşmazlık anlayışının kurbanıydı.Bu antipati, şoven ve kültürel bir peşin yargı oluşturarakYunan topraklarında doğanların başka ülkelerde yetişenlerekarşıtlığını körükledi. Bu tavır aslında onların Batılı topra-klarda aldıkları üst düzeyde eğitim ve birçoğunun bu-lunduğu refah düzeyinden kaynaklanıyordu.

    Ancak Aleksandros Rizos Rangavis, hem kapasitesi,hem de özellikle Yunan devletinin işleyişindeki kaçınılmazgereklilikler nedeniyle, aktif göreve hızla döndü. AtinaÜniversitesi’nde arkeoloji profesörü (1844-1867) oldu,Dışişleri Bakanlığı (1856-1859), ABD Büyükelçiliği(1867-1868) yaptı, İstanbul (1869-1871), Paris (1868-1869ve 1871-1873), aynı zamanda Berlin (1874-1887) büyükel-çiliği görevlerinde bulundu. Eunomia (Εὐνομία, 1862-1865) gazetesinde yayın direktörü, Euterpi (Eὐτέρπη,1847-1855), Pandora (Πανδώρα, 1850-1972) ve Le Spec-tateur de l’Orient (1853-1857) dergilerinde ortak editörolarak çalıştı. Kendini şiire, düz yazıya, edebiyat eleştiri-sine, antik Yunan yazarlarından ve Avrupa edebiyatındançevirilere adadı. Uzun yazarlık kariyeri boyunca, Rangavis22 öykü ve Mora Efendisi (Ὁ αὐθέντης τοῦ Μωρέως, 1850)adlı romanı yayınladı. Sistemli ve düzenli düz yazı üretimisadece 6 yıl, 1847 ile 1853 yılları arasında sürdü, çünkü buyıllarda 19. yüzyılın iki önemli dergisi olan Euterpi ve Pan-dora dergileri için metinler kaleme almaktaydı. Nitekimöyküleri bu iki dergide yayınlandı. Daha önce de söy-

  • 15M U K AV E L AT M U H A R R İ R İ14 A . R . R A N G AV İ S

    lediğimiz gibi, Mukavelat Muharriri adlı romanı da 1855yılında Pandora’nın ilk sayısında yayınlanmaya başladı.13

    Mukavelat Muharriri (Noter)KurguKitap, mutlu sonla biten aşk, entrika ve korkunç bir cinayetöyküsü. Hikâyenin tamamı Kefalonya’da geçiyor. Öykü-nün baş kahramanı Argostoli’de noter olan Tapas. Kızı Ma-rina’yı, yaşlı kont Nanneto’nun yeğeni Yerasimos ilenişanlar. Ancak kont, yeğeninin yoldan çıktığını görür veonu mirasından mahrum bırakır. Kont Nanneto, mirasçısıolarak Angeliki’ye aşık olan sekreteri Rodino’yu belirler.Bu, Yerasimos’un işlediği suçlar nedeniyle yıkıma uğramışolan Voratis’in kızıdır. Tapas olanı biteni öğrendiğinde, Ye-rasimos’u amcasını vasiyetini ne pahasına olursa olsundeğiştirmeye ikna etmesi için kışkırtır. Bunun üzerine Ye-rasimos, amcasına farklı bir vasiyetname imzalatır ve

    13. Euterpi gazetesi için, bakınız Kostis Danopoulos – Litsa Hat-zopoulou, Η Ευτέρπη (1847-1855). Ευρετήρια περιοδικών λόγου καιτέχνης [Euterpi 1847-1855. Sanat ve edebiyat dergileri dizini] 4,University Studio Press, Selanik 1997. Pandora için, bakınız Apos-tolos Sahinis, Συμβολή στην ιστορία της Πανδώρας και των παλιώνπεριοδικών [Pandora dergisi ve öteki eski dergilerin tarihinekatkılar], Κ. Papadogiannis, Αtina 1964. Bakınız ayrıca AngelikiLoudi, Το νεοελληνικό διήγημα στην Ευτέρπη και την Πανδώρα.Συμβολή στη μελέτη της ιστορίας της ορολογίας και της θεματικήςτου είδους κατά την περίοδο 1830-1880 (Euterpi ve Pandora dergi-lerindeki kısa öyküler. 1830-1880 yılları arasında öykü türünün ter-minolojik ve tematik bakımdan tarihine katkılar), Selanik AristotelesÜniversitesi Edebiyat Bölümü’nde doktora tezi, 2005.

    ardından onu öldürür. Bütün şüpheleri üzerine toplayan Ro-dino yakalanır ve hapse atılır. Dava sonunda suçlu bulunurve asılarak idamına karar verilir. Bu arada, Yerasimos, am-casının ölümü nedeniyle ortalığın karıştığı günlerde göz-lerden kaybolur, ardından zengin bir mirasyediyleevlenmeye hazırlandığı öğrenilir. Bunun üzerine Tapas, Ye-rasimos’un sırra kadem basmasından dolayı kederli olankızı Marina’yı, biraz olsun üzüntüsünden kurtarabilmekiçin onu Kannino kontunun kızı Lukia’yı ziyarete gitmeyeikna eder. Orada, Marina arkadaşının yakında evlenmeküzere olduğunu öğrenir, müstakbel damat ise Yerasimos’tanbaşkası değildir. Sevdiğinin ihanetiyle sarsılan Marina ken-dini zehirler. Kızının ölümünün ardından intikam ateşiyleyanıp tutuşan Tapas, Yerasimos’u köydeki evine çağırır veorada onu zehirler. Ardından baş savcıya bir mektup gön-derir ve tüm olup biteni, özellikle de Rodino’nun masumolduğunu anlatır. Rodino tam asılacakken son andadarağacından kurtulur ve sevgilisi Angeliki ile evlenerekkont Nanneto’nun mirasçısı haline gelir. Tapas, Kefalo-nya’nın karşı kıyısındaki Etolya-Akarnanya’da kendine birsığınak bulur ve orada delirerek ölür.

    Hikâyenin konusu son derece ilginçtir ve Tapas, 19.yüzyıl Yunan nesirinin en iyi işlenmiş karakterlerinden bi-rini oluşturur. Rangavis’in anlatılarının birçoğunda olduğugibi, hikâyenin kahramanları erdem ve kötülüğün iki boyu-tudur. Tapas ve Yerasimos kötülüğü temsil ederken, iyiliğinkarşılığı Rodino ve Voratis’tir. Rangavis eserleri uzmanıLitsa Hatzopoulou, karakterlerde psikolojik anlamda birbeceriksizliğin olduğunun altını çizer: İyiliği temsil edenRodino’nun iyiliği ve saflığı abartılmış, kadın karakterlerMarina ve Angeliki ise duygularının ve aşklarının dışavu-rumunda aşırıya kaçarlar.14 Bunlara rağmen, bu karakterle-rin işlenişi hikâyenin akışıyla bütünleşir ve eserin

  • 17M U K AV E L AT M U H A R R İ R İ16 A . R . R A N G AV İ S

    14. Litsa Hatzopoulou, Αλέξανδρος Ρίζος Ραγκαβής: Ένας στρατευμέ-νος στον 19ο αιώνα [Aleksandros Rizos Rangavis: 19. yüzyılda mil-itan bir yazar], Αtina, Topos, 2009.

    15. Ὁ Συμβολαιογράφος Τάπας. Δρᾶμα εἰς τρεῖς πράξεις. Μεταποιηθὲνἔκ τινος διηγήματος Ὑπὸ Λεωνίδα Β. Παπαγεωργοπούλου. Μέ τιναςἀναγκαίας καὶ ὠφελίμους προσθήκας. Ἐν Ζακύνθῳ, ΤυπογραφεῖονὉ Παρνασσός Σεργίου Χ. Ραφτάνη. 1851 [Noter Tapas. Üç bölümlükoyun. Leonidas V. Papagiorgopoulos tarafından bir öyküdenyapılmış uyarlama. Gerekli ve yararlı birkaç ilaveyle. Zante’de, Ser-gios H. Raftanis’in «Parnassos» matbaasında. 1851]. Temsiller 1860ve 1863 yıllarında İstanbul’da yapıldı, bakınız Chrysothemis Stam-atopoulou-Vasilakou, Το ελληνικό θέατρο στην Κωνσταντινούπολητον 19ο αι. [19. Yüzyıl İstanbulunda Rum Tiyatrosu], cilt 1: Ιστορία,δραματολόγιο, θίασοι, ηθοποιοί, θέατρα [Tarihçe, repertuar, toplu-luklar, oyuncular, tiyatrolar], Αtina: Νέος Κύκλος Κωνσταντινουπο-λιτών (Neos Kiklos İstanbullular derneği), 1994. Το ελληνικό θέατροστην Κωνσταντινούπολη τον 19ο αι. [19. Yüzyıl İstanbulunda RumTiyatrosu], cilt 2: Παραστάσεις [Temsiller], Atina, Nέος ΚύκλοςΚωνσταντινοπολιτών [Neos Kiklos İstanbullular derneği], 1996.

    melodramatik yoğunluğu ve duygusal zıtlıklarıyla uyumsağlar. Böylece, Rodino’nun saflığı ve masumiyeti, eserinyönlendirici çizgisinde, çıkar gözetmeyen, asil ve erdemlikarakterinin öne çıkması için vurgulanır. Öte yandan, duy-gularla yönlendirilen tutkulu tepkiler, örneğin Marina ka-rakterinin bulunduğu durumda, intiharını anlamlı kılmakamacını güder. Karakterler, hikâyenin örgüsünü oluşturmakiçin kullanılır. Eserin zamana karşı direnci göz önünde tu-tularak, okur ilgisinin yazıldığı günden bugüne dek ayaktakalmasını sağlayan iyi kurgulanmış bir hikâye olduğuanlaşılıyor.

    Mukavelat Muharriri’nin yayınlanışından bir yıl sonra,bir tiyatro oyunu olarak uyarlanışı da rastlantı değil.15 Ran-gavis’in öteki eserlerine kıyasla en çok övgüyü almış ese-ridir. Ayrıca 1960’lardan sonra, okur Rangavis’i keşfet-

    16. 1963 yılında Mukavelat Muharriri (Noter) Galaksias Yayınları’ncabasıldı (Atina). Apostolos Sahinis’in Rangavis üzerine görüşleri içinbakınız Παλαιότεροι πεζογράφοι, Α. Ρ. Ραγκαβής, Δ. Βικέλας, Γ. Βι-ζυηνός, Κ. Παλαμάς, Γ. Βλαχογιάννη [Eski yazarlar. A. R. Rangavis,D. Vikelas, G. Viziyinos, K. Palamas, G. Vlachogiannis], Αtina,Hestia 1989, s. 39-41.

    tiğinde, sözkonusu eser tekrar basılan eserlerinin başındayer alır.16 Bu yeniden değerlendirme ve canlandırma süre-cinin bir sonucu olarak Yunan televizyonu 1979-1980yıllarında Mukavelat Muharriri’ni dizi olarak ekranlarataşımıştır.

    Rangavis, öykünün gelişimine ve okuru bilgilendirmeaşamasına katmak istediği ritme bağlı olarak, kâh zamanın,kâh karakterlerin değişimine bağlı uygun vasıtalardan ya-rarlanır. Eserin parçalara bölünmüş olması anlatıya oda-klanmayı da kolaylaştırır. İlk bölümde, öyküyü domineeden Rodino / Tapas ikilisidir, ikincide Marina ve Yerasi-mos, üçüncüde ise Rodino ve Angeliki’dir. Dördüncübölüm suçu anlatır. Öykünün seyrini gözetmek ve baş ka-rakterleri ihmal etmeden okurun ilgisini sürekli ayakta tut-mak adına, bazı bölümler odaklanma noktasının değiş-mesinin bildirilmesiyle başlar. Yapılan geri dönüşler, okuratüm karakterleri izleyebilme olanağını sağlar. Rodino mah-kûm olduğunda, hikâyenin doğurduğu heyecan doruğaulaşır, ve o andan itibaren çözüm aşamasına geçer. Ranga-vis, anlatımsal süreci çizgiselliğe bağlı kalmadan en iyişekilde çekip çeviren ilk Yunan romancılar arasında yerinialır. Ancak öylesine ihtiyatlıdır ki, herhangi bir kırılmayadüşmez. Geri dönüşlerle ardından geleni öyle uygun za-manlarda yapar ki, okura zamanın istikrarını yakalamaolanağı tanır, «Bir buçuk ay geçti» gibi cümlelerle. Ranga-vis anlatmayı, öykü kurmayı, Avrupalı yazarlardan öğren-

  • 19M U K AV E L AT M U H A R R İ R İ18 A . R . R A N G AV İ S

    diklerini özümlemeyi bilir. Bu nedenle Aleksis Politis, Mu-kavelat Muharriri ile Honoré de Balzac’ın La Rabouilleuse– Suyu Bulandıran Kız (1842) adlı kitabı arasında çokçabenzerlik olduğundan söz eder.17

    Tarihsel olaylar ve hikâyedeki gerçek unsurlarHikâyenin belirli yönlerini daha iyi anlamamızı ko-laylaştırmak amacıyla tarihsel çerçeve hakkında bir iki sözeklememiz yararlı olacaktır.

    Bir yandan, 1848 olayları18 ve Kefalonya’da patlak verenkargaşa ortamı, 1817’den beri İyon Denizi adalarını yöne-ten İngilizleri anayasal hakları ve basın özgürlüğünü yeni-den düzenlemeye zorladı. 1780 ile 1815 arasındaki can alıcıyıllarda Yedi adalılar’ın toplumsal ve siyasal anlamdauyanışı İngilizlerin ilk otuz yıldaki hakimiyetini (1817-1848), güçlü bir antroposantrizmden (insan merkezci an-layış) beslenerek radikal milli ve liberal demokratik birharekete dönüştürdü. Amaç İyon adalarındaki yabancı ege-menliğine bir son vermek ve Yunan devletinin toplumsalve demokratik oluşumu üzerinde çalışmaktı.19 Gündemde

    17. Αleksis Politis, Η ρομαντική λογοτεχνία στο Εθνικό κράτος 1830-1880. Ποίηση, πεζογραφία, θέατρο, πνευματική κίνηση, αναγνώστες[Ulus devlette romantik edebiyat 1830-1880. Şiir, düz yazı, tiyatro,entelektüel yaşam, okur kitlesi], Girit Üniversitesi Yayınları, 2017,s. 145.

    18. Μiranda Paksimadopoulou-Stavrinou, Οι εξεγέρσεις της Κεφαλ-ληνίας κατά τα έτη 1848 και 1849 (Kefalonya’da 1848 – 1849 yıl-larındaki başkaldırılar), Αtina 1980. Sorunun tarihsel yaklaşımı için,bakınız Elli Skopetea’nın çalışması, «1848: Ευρωπαϊκή Επανάστασηκαι ελληνικές ιστοριογραφικές αδράνειες (με αφορμή δύο μελέτες)»(1848: Avrupa devrimi ve Yunanistan’ın tarih yazımındaki ataleti -iki inceleme vesilesiyle), Μnimôn 11 (1987), s. 287-310

    1864 yılında çözülecek olan İyon adalarının Yunanistan ilebirleşmesi sorunu vardı. Bu siyasi gündem, Rangavis’inKefalonya’yı hikâyesinin mekânı olarak seçmesi için enönemli etkendi.

    Öte yandan, baş kahramanı Tapas’ı, içinde çok sayıdaİtalyanca sözcükleri de kullandığı Yedi adalar Yunancasıylakonuşturuyordu; bunu yaparak okura İyon adaları için ve-rilen kavgayı anımsatıyor, yargı ve yönetimde kullanılandil olması nedeniyle toplum için anlaşılmaz olan İtalyandilinin yerine bu dilin yerleşmesinin hem toplumsal özgür-lük, hem de sosyal adalet açısından önemine dikkat çe-kiyordu.20 Bu somut unsurlar, bir siyasi ve entelektüelkişiliğe sahip olan Rangavis’in ellerinde, Helenizm’in ye-niden doğuşu, yeniden yaratılan Yunan devletinin ulusal vesiyasi açılardan tamamlanması için görüşlerini aktarabi-leceği bir araca dönüşüyordu.21

    1850’den sonra, Mukavelat Muharriri’nin yayınlandığıdönemde, bu görüşler, gelecek yıllarda Yunan devletininkurtarımcı (irredantist) siyasetinin ideolojik özünü oluştur-

    19. Bakınız Maria A. Kotina, Το ριζοσπαστικό κίνημα στα αγγλοκρα-τούμενα Επτάνησα (1848-1864). Το ριζοσπαστικό Επτανησιακό κί-νημα, οι ιδεολογικές καταβολές του [İngiliz egemenliği altındakiİyon adalarında radikalleşme hareketi (1848-1864). Yedi adalarradikalizmi, ideolojik kökenleri], Αtina, Papazisis 2014, konuyailişkin bibliyografyanın tanıtımı ve yorumuyla.

    20. Rodino’nun davası sırasında, yargıcın iddiayı ve savunmayı dinlediğisürecin tasvir edildiği bölümde, Rangavis mahkemenin İtalyancadilini kullanmasına değinme fırsatını bulacak ve İtalyanca anla-mayan, böylelikle o sırada ne olup bittiğinin farkına varamayan,onurunu, servetini ve hayatını savunabilme hakkından mahrumbırakılan sanığın muhatap olduğu adaletsizliğin altını çizecektir.

    21. Ulus devlet düşüncesini hayata geçirmek isteyen siyaset adamlarıve entelektüellerin çabası, her biri politik içeriğiyle Büyük

  • 21M U K AV E L AT M U H A R R İ R İ20 A . R . R A N G AV İ S

    mak için sistemleştirildi. Ulus devlet yaratma vizyonu, 19.yüzyılın ikinci yarısı boyunca entelektüellerin ve siyasetadamlarının ortaya koyduğu «Megali İdea» (Büyük fikir)ruhunu da oluşturdu. Söz konusu olan Yunan milletikimliğini, Yunan devleti sınırlarının içinde yer alan tüm to-plumları da kapsayacak biçimde Yunan toplumu kimliğiyleözümlemekti.

    Mukavelat Muharriri’nin İyon adalarında egemen olandil sorunu hakkında bir yorumla başlaması, dili milli öğelerarasında «en asil öğe» olarak niteleyip Yedi adalıları«Ulysse’in çocukları» diye adlandırması da böyle açıkla-nabilir. Besbelli ki, Rangavis helenizmin saflığını ve de-vamlılığını tartışılmaz bir konu sayıyor. Venedik haki-miyetinin etkisini sadece dil konusunda sınırlandırıyor. Bunedenle, birliğin dinsel ve ulusal parametrelerinden yolaçıkarak Yedi adalarla milli gövde arasında bir ilişki kur-manın zor bir girişim olmadığını kabul ediyor. Üçüncü pa-rametreyi tamamlamak için yapılması gereken tek şey

    Düşünce’yle örtüşen üç temel eğilimi ortaya çıkarmak üzerineydi.Birincisi toprak bütünlüğüne odaklanıyordu, ikincisi düşünsel an-lamda yeniden doğuşa vurgu yapıyordu, üçüncüsü ise devletin içyapılanmasını içeriyordu. Bu üç eğilim bazen birbiriyle çatışıyor,bazen de temel hedefe ulaşmak için aralarında uyum sağlıyordu.Rangavis, hiçbir zaman bu üç eğilimden birini seçme yolunagitmedi, ancak üçünü tek bir düşüncede toplama amacını savundu.Ona göre, iç düzenleme, devletin toprak bütünlüğü ve düşünceninislah edilmesi, Yunanistan’ın Balkan coğrafyasında ve daha genişanlamda Doğu dünyasında kararlı ve etkin bir rol oynamasını (ilkplanda) sağlayacak temel koşuldu. Bakınız Haïdo Barkoula, Αλέξαν-δρος Ρίζος Ραγκαβής (1830-1880): Αλυτρωτισμός και ∆ιπλωματία[Aleksandros Rizos Rangavis: Kurtarımcılık ve diplomasi], yayın-lanmamış doktora tezi, Atina Ulusal Kapodistrias ÜniversitesiSiyasal Bilgiler ve Halk Yönetimi Bölümü, Atina 2009.

    olarak, dilin bölgesel İtalyan deyimlerinden arıtılmasıkalıyor.

    Türkçe metinde, Antik Yunan kültürüne gönderme yok,ancak «Yedi adalar Venedik’ten sonra İnglizler himayesinegeçip bir müddetten sonra bunlardan da Yonanistan’a tes-lim olalıdan beri gün be gün ecnebi lûgatlar terk olunarak,lisanları ıslah olmaya ve millet lisanı hey’etini kesb etmeyebaşlamıştır» cümlesi, bir siyaset adamı ve diplomat olarakRangavis’in, helenizmin kültürel ve dilsel kimliğinin ko-runmuş olmasıyla kanıtlanan devamlılığına ilişkin görü-şünü ortaya koyuyor.

    Orijinal metinde, Kefalonya noterinin İtalyanca deyim-lerle bezenmiş konuşma ustalığı okuru eğlendiriyor. Bununbenzeri İstanbullu yazar Dimitrios Vyzantios’un Babilonya(Babil) ya da Bölgelere Göre Yunan Dilinin Bozulması(1836) adlı kitabında Yedi adalı jandarmayla karşısındaki-lerin çeşitli yerel diller konuşmaları arasında da görülür.22Türkçe çeviride, Yedi adalar lehçesinin kaybolmuş olmasıkaçınılmaz bir durum. Sadece Rangavis’in İyon adaların-daki Venedik egemenliğinin izlerini yansıtan dil kullanımı

    22. 1840-1870 yılları arasında Atina, İzmir ve İstanbul’da Babilonya’nın9 baskısı yapıldı. Yorumlanmış yeni Yunanca baskılar için, bakınızΚostas Biris, Η Βαβυλωνία του Δ. Βυζάντιου, Ιστορική και σκηνικήανάλυσις [Babilonya. D. Vyzantios. Tarih ve sahneleme açısındaninceleme], Atina 1948. Dimitrios K. Vyzantios, Η Βαβυλωνία, α΄ καιβ΄ έκδοση [Babilonya, birinci ve ikinci yayın], Spiros Evangelatosyayını, Atina 1972, s. 1-76 ve Εmmanouil Ν. Frangiskos, Δ. Κ. Βυ-ζάντιος και “Βαβυλωνία”. Ερμηνευτικές δοκιμές και μαρτύρια βίου[D. K. Vyzantios ve «Babilonya». – Bir Yaşamın Tanıklığı ve Yo-rumlanması Üzerine Denemeler], Atina 2008. Eserin kısa birtanıtımı ve Karamanlı Hadji Mouratis’in (Hacı Murat) oğlu KayserliHadji Savvas (Hacı Savas) 'ın rolü için bakınız Evangelia Balta,

  • 23M U K AV E L AT M U H A R R İ R İ22 A . R . R A N G AV İ S

    «Modern Yunan Komedisinde Karamanlı» Toplumsal Tarih 234(Haziran 2013), s. 54-62.

    23. Μanouïl Gedeon, Ἀποσημειώματα ἑνός χρονογράφου, 1800-1913[Bir vakanüvisin notları], Αtina 1932, s. 202.

    üzerine yorumu bu çeviride korunabilmiştir. Bu yorum,yazar için, yine daha önce belirttiğimiz gibi, 1850’li yıllar-daki Yunan toplumunun bazı özelliklerine ve yaşadığı be-lirli olaylara değinerek ortak dilin ulusal bir kimlikoluşturmak ya da yeniden biçimlendirmekte bağlantı un-suru olduğunun vurgulanması adına bir fırsattır.

    Anadolu’daki Türkçe konuşan Rum toplumu tarafındanKaramanlıca yayınıyla 40 yıl sonra buluşan metindeki buideolojik tavır, onlara dolaylı yoldan da olsa Yunan dilininöğrenilmesinin bir öncelik olduğunu anıştırıyor. ÇünküAnadolu’da Türkçe konuşan bu Ortodoks nüfus, o devrinalgılayışına göre, Yunan unsurunun bir parçasını oluştur-makta ve ulusal Yunan gövdesiyle bütünleşmek zorun-daydı. Yunanlılar için, Türkçe konuşan Anadolulular, tıpkıYunanca konuşan Anadolulular gibi eski zamanlardan beriAnadolu’da yaşayan ve Türk kavimlerinin bölgede görül-mesinden sonra da yaşama tutunmuş bir helenizmin torun-larıydı. Zaten 1860’dan itibaren Anadoluluların «milli-leştirilme» süreci başlamıştı. Eğitim kurumları aracılığıyla,Türkçe konuşan Rumlar nihai hedefi onları helenleştirmekolacak biçimde Yunan dilinde eğitim alıyorlardı. Yazar Ma-nouil Gedeon, bu süreci «1872’de ve ardından gelen yıldaTürkiye’deki Rumlar arasında müthiş bir dernek kurma ha-reketi baş gösterdi» diye yorumluyor.23

    Takis Kayalis, Mukavelat Muharriri’nde iyiyle kötü ek-seninde yer alan bir başka unsura dikkat çekiyor. Nannetokontunun vasiyetnamesinin hak edilme üzerine kurulu er-demli bir miras olduğunu düşünüyor, sınıflar arasındaki

    24. Τakis Kayalis, «Πατριδογνωσία, ξενοτροπία και η ιστορία: Καλλιγάςκαι Ραγκαβής» [Kökenlerin kültürü, yabancı tarzlar ve tarih: Kalli-gas ve Rangavis], Ἀπὸ τὸν Λεάνδρο στὸν Λουκὴ Λάρα: Μελέτες γιὰτὴν πεζογραφία τῆς περιόδου 1830-1880 cildinde [Leandros’tanLukis Laras’a: 1830-1880 döneminin düz yazı edebiyatı üzerine in-celemeler], Heraklion, Panepistimiakes Ekdosis Kritis, 2012, s. 135-136.

    25. Dimitris Tziovas, «Giriş», Ἀλέξανδρος Ρίζος Ραγκαβής, Διηγήματα[Aleksandros Rizos Rangavis, öyküler], cilt 1, Christos D. Alexiou’-nun yönetiminde, D. Tziovas’ın dilbilimsel yönetiminde, Αtina,Kostas ve Eleni Ouranis Vakfı 1999, s. 9-129.

    26. Αleksandros Rizos Rangavis, Ἀπομνημονεύματα (Anılar), cilt 1,1894, s. 218. Son basım Al. R. Rangavis, Ἀπομνημονεύματα(Anılar), cilt 1-4, Αtina, Bibliorama, 1999.

    farklıların bilincinde olan ve aynı zamanda Yunan toplumuiçindeki değişimleri de görebilen Rangavis’in, bile bile Mu-kavelat Muharriri’nin kurgusunu kalıtsal bir aristokrasi veyoğun toplumsal çatışmaların olduğu İyon adalarına oturt-tuğunu söylüyor.24 D. Tziovas ise, yazarın yaşamından alın-mış bir üçüncü unsuru ortaya koyuyor.25 O, MukavelatMuharriri hikâyesinin Kefalonya’da geçmesinin tercihinin,yazarın o adada geçirdiği bir tatille bağlantılı olduğunu dü-şünüyor, 1829’da Venedik’ten Patras’a giderken yakalan-dığı şiddetli bir fırtına nedeniyle birkaç günü oradageçirmek zorunda kaldığını söylüyor. Hikâyede geçenTapas ile kont Yerasimos’un Livatho’da karşılaşmasını, ya-zarın Nikolaos Metaxas’ın bu köyde bulunan evine yaptığıbir ziyarete bağlıyor. Bu olaylar, Rangavis’in Kefalonyahalkının yurtseverliğini heyecanla dile getirdiği Anılar(Απομνημονεύματα) adlı kitabında anlatılıyor.26

    Karamanlıca baskı üzerine yorumlarHikâyenin Karamanlıca baskısı, Yunanca orijinaliyle kar-

  • 25M U K AV E L AT M U H A R R İ R İ24 A . R . R A N G AV İ S

    şılaştırıldığında bir takım farklılıklar gösteriyor. İlkin, Anatoli gazetesindeki yayındaki bölüm sayısı Yu-

    nanca orijinalinden ve 1888 yılında yayınlanan ve karşılaş-tırmalı biçimde incelediğimiz Fransızca çevirisindekibölüm sayısından daha az.27 Orijinal eser 12 bölümden olu-şurken Karamanlıca baskısında 8 bölüm bulunuyor, Türk-çeye çevrilirken bazı bölümlerin birleştirildiği görülüyor.

    Bu, iki metni birbirinden ayıran diğer bir özellik. Türkçeçeviride, bazı bölümlerin hacmi, hikâyenin önemli un-surları atlanmaksızın kısaltılmıştır. Roman kahramanlarınınruh haliyle ilgili ayrıntılı betimlemeler, bazı uzunca diya-loglar, mahkemede cinayetle ilgili duruşmanın ayrıntılı dö-kümü gibi kısımlar Türkçe çevirinin dışında bırakılmış yada özet biçiminde verilmiştir. Karamanlıca çevirinin 1., 4.ve 7. bölümlerinin her biri orijinal metnin iki bölümünübirden kapsamaktadır. Birinci bölüm orijinalin 1. ve 2. bö-lümlerini, 4. bölüm (bu yeni oluşumdaki kaymalardanötürü, orijinaldeki 5. bölüme denk gelmektedir) 5. ve 6. bö-lümleri, 7. bölüm orijinal metindeki 8. ve 9. bölümleri, ki-tabın tamamlandığı 8. bölüm ise Yunanca yayınındaki 11.bölümü kapsamaktadır. Yunanca baskıdaki son bölüm olan12. bölüm ise, Karamanlıca baskıda yer almamaktadır.

    Bu durum Yunanca metinle Türkçe metin arasındaki fark-lılığın üçüncü unsurunu oluşturmaktadır. Eksik olan 12. bö-lümde Tapas’ın Kefalonya’dan isyan halindeki Yunanistan’akaçışı ve trajik sonu anlatılmaktadır. Deliliği başına vurmuş,paçavra giysiler içindeki Tapas, yaşadığı adanın karşısındakiYunanistan topraklarındaki yollarda dolaşmakta ve kızı Ma-rina’nın ölümüne neden olan kont Yerasimos’u lanetlemek-

    27. Alexandre Rizo Rangabé, Le notaire (Étienne de Moüy tarafındanYunanca’dan çevrildi. Revue internationale’dan alıntı, 25 Nisan1888).

    tedir. Bu bölümde, Rangavis dramı kesin olarak çözümle-mekte, deliliğin neden olduğu halüsinasyonlar nedeniyle gör-düğü kızının hayaletinin peşine takılan Tapas, kendini biruçurumdan aşağıya atmaktadır.28 Karamanlıca baskıda bubölümün kaldırılmasının nedeni, Yunan İsyanı’na atıflardabulunulması ve Tapas’ın delirdikten sonra günlerini geçirdiğikarargâhta, Karaiskakis gibi silahlı birlik liderlerinin adları-nın anılması olsa gerektir.

    Orijinal metinde öykünün 1821 İsyanı ile başladığını daayrıca not düşmemiz gerekir. Karamanlıca uyarlamada, hi-kâye 60 yıl önceye, yani Anatoli gazetesinde tefrika edil-diği 1889 yılından 60 yıl önceki bir döneme oturtuluyor.Hikâyenin başlangıcı isyan sürecinin sona erdiği 1829 yı-lına taşınıyor böylelikle. Bundan ötürü, iki metin arasındabir başka ayrışma daha tespit ediliyor. Kuşkusuz, bu fark-lılaştırmada çevirmenin ya da gazetenin müdürü Evange-linos Misaïlidis’in müdahalesi söz konusu olmalıdır, bununnedeni de metnin basımını engelleyebilecek olan sansürtehlikesinin gerçek tehdididir. Unutmayalım ki, bu öykü-nün yayın tarihi Abdülhamid’in basına ciddi bir sansür uy-guladığı döneme denk düşmektedir.

    Türkçe çeviriyle ilgili son bir gözlem Yunancadan Türk-çeye yapılan aktarımda anonim çevirmenin uyguladığı sesuyarlaması hakkındadır. Buna örnek roman kahramanların-dan Rodino’nun adıdır. Rodino Yunanca metinde Rodini veRodinis olarak geçmekte, Karamanlı çevirmen ise Rodiniadını Türkçede kulağa daha uyumlu gelen Rodino adıyla de-

    28. Bu dramda Shakespeare tarzı bir dil vurgusuna duyarlı olunmalı.Muhtemeldir ki, Rangavis bunu Kral Lear’den, ama tabii aynı za-manda Venedik Taciri ve Macbeth’den de ödünç alıyor. Öte yandan,bu eserleri Yunanca’ya da o çevirdi. Dikkatimi bu etkileşime çekenDanielle Morichon’a teşekkür ederim.

  • 27M U K AV E L AT M U H A R R İ R İ26 A . R . R A N G AV İ S

    ğiştirir. Yine ilginç bir uyarlama ise özgün metinde «Bendeolsa sana Krezüs’ün hazinesini verirdim» cümlesinde geçenKrezüs’ün (M.Ö. 595-547) Karamanlıca çeviride «Bendeolsa sana Harun Reşid’in hazinesini verir idim» şeklindeHarun Reşid’le (763-809) yer değiştirmesidir. 

    O çağdaki çevirilerde sıradan bir olgu olarak, çevirmeninkimliği hiçbir yerde açığa çıkmamakta, kitabın adıyla birarada anılmamaktadır. Mukavelat Muharriri’nin çevirme-ninin, Anatoli gazetesinin redaksiyon ekibinin üyelerindenve Evangelinos Misaïlidis’in yakın çevresinden bir kişi ol-duğunu varsayıyoruz. Buradan yola çıkarak, matbaasındayayınlanan bazı eserlerin çevirisini yaptığını bildiğimizEvangelinos Misaïlidis’in kendisinin bu eserin de çevir-meni olması muhtemeldir. Bir başka varsayım, MukavelatMuharriri’nin, edebiyatla yakından ilgilenen oğlu Hristo-foros tarafından çevrilmiş olmasıdır: Çünkü o hem düzyazı, hem şiir, hem de tiyatro üzerine üretmekte, aynı za-manda bir tiyatro topluluğunu da yönetmekteydi.29

    Mukavelat Muharriri’nin Türkçe çevirisinin yapılması-nın, yani böyle bir girişime kitabın yayınlanışından kırkküsur yıl sonra girişilmesi ve 1889-1890 yıllarında Anatoligazetesinde tefrika edilmesinin, Osmanlı İmparatorlu-ğu’nda o dönemde cereyan eden olaylarla ilgisinin olup ol-madığını bilmiyoruz. Bu nedenle bunun üzerine bir takımvarsayımlar üretmekten başka bir şey yapamıyoruz. Bun-lardan biri, büyük olasılıkla, kitabın Türkçe çevirisininAleksandros Rizos Rangavis’in «Tüm Yapıtları»nın Yu-nanca yayınının tamamlanmasıyla ilintili olmasıdır, çünkübu eserlerin bütünü 19 cilt halinde ve 1874 ile 1889 yılları

    29. Christophoros Ε. Μisaïlidis, Η Πρωτοπριλιά: Kωμειδύλιον εις πρά-ξεις τρεις [Nisan Bir: üç bölümlük komik idil]. Yorgos Misaïlidis’inmüzikleriyle, 1896.

    arasında yayınlanmıştır. Öne çıkan bir başka varsayım ise,Türkçe baskının ve gazetede tefrika ediliş sürecinin kitabınFransızca çevirisinin 1888 yılının nisan ve mayıs aylarındaRevue internationale’da tefrika edilmesi, böylece eserin ye-niden gündeme gelmesiyle bağlantılı olabileceğidir. Neolursa olsun, Fransızca ve Karamanlıca baskıları karşılaş-tırdığımızda, Fransızca olanın Yunanca aslına tamamensadık olduğunu, Karamanlıca yayının ise Fransızca çeviriile herhangi bir ilintisi olmadığını görüyoruz. Ayrıca, Fran-sızca metinde, sadece Fransız ve İtalyan dillerinin hısımlığıolanak tanıdığı için, noter Tapas’ın konuştuğu Yedi adalarYunancasında İtalyanca deyimler korunurken, Türkçe çe-viride, bu dildeki okur yapısının farklılığı nedeniyle bumümkün olmuyor.

    Mukavelat Muharriri’nin Karamanlıca çevirisinin ba-ğımsız bir kitap olarak yayınlanıp yayınlanmadığını da bil-miyoruz. Bugüne kadar böyle bir örnek elimize geçmedi.Tefrika edilen birçok roman gibi, onun da böyle bir baskı-sının olmaması muhtemeldir. Bununla birlikte, tefrika ha-linde de olsa, baskının sayfalarının numaralandırılmışolduğunu görüyoruz. Her bir tefrika numara taşıyan ikilisayfalardan oluşuyor ve 16’lık bir formaya denk düşüyor.Nitekim, her forma değişiminde, numarasının not edildiğigörülüyor. Karamanlıca metnin tamamı, 104 sayfadan olu-şuyor, bu da tipografik ölçüde 6,5 formaya denk geliyor.Başlık ve giriş sayfaları da dahil edildiğinde, kitabın 7 for-mayı aşmayan bir hacimde olduğu söylenebilir.

    Aleksandros Rizos Rangavis, 1869-1871 gibi kritik tarih-ler boyunca İstanbul’da Yunanistan Büyükelçisi olarak görevyaptı; iki ülke arasında çözüme ulaşamamış başka sorunlarınyanında Bulgar Eksarhlığının kurulmasının önüne geçmekgibi bir sorun da vardı. Anılar adlı kitabının bu olaya ayrılanbölümünde, yazar Bulgar sorununun alevlenmesi ve Hıristi-

  • 28 A . R . R A N G AV İ S

    yan aleminde baş gösteren şizmatik (bölünme taraftarları) veanti-şizmatik kargaşasıyla ilgili fazla ayrıntıya girmiyor, ay-rıca Osmanlı İmparatorluğu’nda basına uygulanan kısıtla-malara ve bu sorunun tetiklediği daha derin sorunsallara daherhangi bir yorum getirmiyor. Bu dönem Evangelinos Mi-saïlidis’in Patrikhane’de yapılan ulusal meclis toplantıların-dan dışlandığı dönemdir ve az sonra Anatoli gazetesi, MikraAsia yani Anatoli (Μικρὰ Ἀσία Γιάνι Ἀνατολή, türkçesi:Küçük Asya yani Anadolu) adıyla yeniden yayınlanmayabaşlayana kadar, yayın hayatına ara verecektir.30 Rangavis’inEvangelinos Misaïlidis’i tanıdığı hemen hemen kesindir:Zaten Bulgar sorununa yaklaşımları da aynı yöndedir. Ran-gavis, Patrikhane’nin yıllar öncesinden Slav dilini ve Bulgartoplumunun dini liderlerini tanımak zorunda olduğunu dü-şünmektedir, çünkü bu durum onları hoşnut kılacak ve sorunortadan kalkacaktır.31

    Ε. Β.(Türkçe çeviri: Bülent Berkman)

    30. Anatoli gazetesi Türk sansürünün dayatmasıyla 11.8.1873 tarihindeyayınına son verdi, aynı kaderi Bulgar gazetesi Turtsiya ve Ermenigazetesi Seda-i Hakikat ile paylaştı, yayının durduruluş gerekçesi27 Temmuz / 9 Ağustos 1873 tarihinde yayınlanan «Şizmanın iptaledilmesi ve Bulgar Eksarhlığı ile uzlaşma» adlı yazıydı. Burada Pa-trikhane’nin Şizma'ya ilişkin iptal etmiş olduğu söylenen “Sinodşartı”nın ulus için zararlı ve tehlikeli olacağı gerekçesiyle iptaliolumsuz bir şekilde eleştiriliyordu. Bulgar sorununun alevlendiği veİstanbul’da ve Anadolu’daki Kapadokyalılar arasında kargaşanınbaşladığı dönem için bakınız Evangelia Balta, «Bulgar SorunununYaşandığı Dönemde Mikra Asia yani Anatoli», Gerçi Rum İsek de,Rumca Bilmez Türkçe Söyleriz. Karamanlılar ve Karamanlıca Ede-biyat Üzerine Araştırmalar cildinde, s. 277-311.

    31. H. Barkoula, s. 144.

    ALEXANDROS RIZOS RANGAVIS

    LE NOTAIRE

  • ALEXANDROS RIZOS RANGAVIS

    LE NOTAIRE

    Éditeurs

    Evangelia Balta et Niki Stavridi

    THE ISIS PRESSISTANBUL

  • 5L E N O TA I R E

    lement vu le jour3. Ιl a été traduit aussi en allemand et enfrançais dans les années 1880-18904. Le fait qu’il soit tou-jours lu et l’influence attestée qu’il a exercée sur les géné-rations ultérieures sont un témoignage sans appel et uneréponse catégorique adressés à ceux qui se demandent s’ilvaut aujourd’hui la peine de lire ces vieux récits. Il s’agitune agréable lecture dont l’intrigue nous ramène au mondefamilier de la narration traditionnelle. Aristotelis P. Kour-

    3. Ὁ Συμβολαιογράφος Τάπας. Δρᾶμα εἰς τρεῖς πράξεις. Μεταποι-ηθὲν ἔκ τινος διηγήματος Ὑπὸ Λεωνίδα Β. Παπαγεωργοπούλου.Μέ τινας ἀναγκαίας καὶ ὠφελίμους προσθήκας. Ἐν Ζακύνθῳ,Τυπογραφεῖον Ὁ Παρνασσός Σεργίου Χ. Ραφτάνη. 1851 [Le no-taire Tapas. Drame en trois actes. Adaptation d’un récit en prose parLeonidas V. Papagiorgopoulou. Avec quelques additions nécessaireset utiles. À Zante, imprimerie « Le Parnasse » de Sergios Ch. Raf-tanis. 1851]. Des représentations furent données à Constantinopleen 1860 και 1863, voir Chrysothemis Stamatopoulou-Vasilakou, Τοελληνικό θέατρο στην Κωνσταντινούπολη το 19ο αι. [Le théâtregrec à Constantinople au xIxe s.], t. 1 : Ιστορία, δραματολόγιο, θία-σοι, ηθοποιοί, θέατρα [Histoire, répertoire, troupes, acteurs, théâ-tres], Αthènes : Νέος Κύκλος Κωνσταντινουπολιτών [NouveauCercle des Constantinopolitains], 1994. 455p. Το ελληνικό θέατροστην Κωνσταντινούπολη τον 19ο αι. [Le théâtre grec à Constanti-nople au xIxe s.], t. 2 : Παραστάσεις [Représentations], Athènes,Nέος Κύκλος Κωνσταντιπουλιτών [Nouveau Cercle des Constan-tinopolitains], 1996. 572p.

    4. Der Noter von Argostoli, von A. R. Rangabé, 1877 et 1879 (OttoJanke), 107 S. et Der Noter von Argostoli. Leila. Zwei Novellen vonA.R.R, 1888, 4 Bl. 288 S. Les traductions françaises ont paru dansle livre Le notaire d’Argostoli, éditeur B. Wolowski, Vienne (s.d.d’édition) et le feuilleton Le notaire (traduit du grec moderne parÉtienne de Moüy. Extrait de la Revue internationale (25 avril 1888).Un exemplaire du dernier titre a été retrouvé dans la bibliothèquede l’Université de Princeton et je remercie ma jeune consoeur Ma-rijanna Misevic de nous avoir aimablement fourni une copie du jo-urnal.

    INTRODUCTION

    Le Notaire d’Alexandros Rizos Rangavis parut pour latoute première fois en avril 1850, dans le premier numérode la revue Pandora (Πανδώρα)1, périodique littéraireencyclopédique fondé par le Phanariote Alexandros RizosRangavis, Nikolaos Dragoumis, Konstantinos Paparrigo-poulos et Ch. A. Doukas, en décembre 1849. On peutconsidérer Le Notaire comme un récit historique et social,un roman sentimental mais aussi policier dont le dénoue-ment récompense l’attente angoissée du lecteur2. Il jointl’utile à l’agréable, l’aventure à l’exposition des problèmessociaux. Ce n’est d’ailleurs pas un hasard si, un an aprèsla publication du Notaire, une adaptation théâtrale a éga-

    1. Πανδώρα [Pandora], t. 1 (1850-51), n° 1 (1 avril 1850) à n° 4 (15mai 1850), p. 1-9, 25-30, 49-57, 73-81.

    2. Stratos Myrogiannis, « Από τον Ραγκαβή στον Βιζυηνό ή από τιςιστορίες μυστηρίου στην αστυνομική πλοκή » [De Rangavis à Vi-zyinos ou Des histoires de mystère à l’intrigue policière], in: Kons-tantinos Dimadis (éd.), Ο ελληνικός κόσμος από την εποχή τουΔιαφωτισμού στον εικοστό αιώνα [Le monde grec de l’époque desLumières au xxe s.], t. I. Athènes, Hellinika Grammata, 2007, p. 607-626.

  • 7L E N O TA I R E6 A . R . R A N G AV İ S

    abominable qui s’achève sur une fin heureuse. Tout sepasse à Céphalonie. Le personnage principal du récit estTapas, notaire à Argostoli, qui a fiancé sa fille Marina à Gé-rasimos, le neveu du vieux comte Nanettos que ce derniera déshérité lorsqu’il a découvert son caractère dévoyé. Lecomte Nanettos désigne alors comme son héritier son se-crétaire Rodinos, qui est amoureux d’Angéliki. C’est la fillede Voratis, un homme que le comportement criminel de Gé-rasimos a ruiné. Quand Tapas apprend ce qui s’est passé, ilincite Gérasimos à persuader son oncle de modifier le tes-tament coûte que coûte. Gérasimos contraint donc sononcle à signer un faux testament puis le tue. Or tous les in-dices font porter les soupçons sur Rodinos, qui est arrêté etemprisonné. Au procès, il est déclaré coupable et condamnéà la mort par pendaison. Entre temps, Gérasimos a disparu,le temps que s’apaise la rumeur suscitée par le meurtre deson oncle, mais ainsi qu’on l’apprend par la suite, il s’ap-prête simultanément à épouser une riche héritière. C’estalors que Tapas engage sa fille Marina, qui est affligée dela disparition de Gérasimos, à aller rendre visite à son amieLoukia, fille du comte Canninos, afin de divertir son cha-grin. Là, Marina apprend que son amie va bientôt se marieret découvre que le promis n’est autre que Gérasimos. Dés-espérée par la trahison de celui qu’elle aime, elle s’empoi-sonne. Tapas, qui a décidé de venger la mort de sa fille, faitvenir Gérasimos dans sa demeure à la campagne et l’em-poisonne à son tour. Ensuite, il envoie une lettre au procu-reur général dans laquelle il explique toute l’affaire etrévèle l’innocence de Rodinos. Ce dernier est sauvé in ex-tremis de la potence et épouse sa bien-aimée Angeliki, touten devenant l’héritier du comte Nannetos. Tapas trouve re-fuge en Étolie-Acarnanie, sur le rivage du continent en facede Céphalonie, où il meurt dans la démence.

    tidis rapporte que, quand on demandait à Rangavis à quoiservaient les récits qu’il écrivait, sa réponse était qu’ilsétaient destinés « au simple agréable des lecteurs ». Enoutre, l’avis de Kourtidis est que Le notaire constitue l’ou-vrage le plus génial de Rangavis5. De tous les récits deRangavis, c’est celui qui a été l’objet des plus nombreuseslouanges et qui domine numériquement dans les réimpres-sions des œuvres de l’auteur après les années 1960, lorsquele public l’a redécouvert6. C’est exactement en raison decette récente réévaluation et de ce renouveau de l’intérêtque la télévision grecque a porté Le Notaire à l’écran dansune adaptation en feuilleton en 1979-1980. Nous avonscompté sept éditions grecques du Notaire réalisées entre1991 et 2011. En 2017, l’ouvrage a circulé pour la pre-mière fois en anglais 7.

    a. La fiction

    Il s’agit d’une histoire d’amour, d’intrigues, de meurtre

    5. Aristotelis P. Kourtidis, Διαλέξεις περί των Ελλήνων διηγηματο-γράφων. Το ελληνικό διήγημα μέχρι της επαναστάσεως. Ο Αλέ-ξανδρος Ραγκαβής ως διηγηματογράφος [Conférences sur lesécrivains grecs auteurs de récits. Le récit en Grèce jusqu’à la Révo-lution. Alexandros Rangavis aut auteur de récits], Athènes, éd. Mi-chail Zikakis, 1921, p. 33 et 38.

    6. En 1963 Le Notaire est publié aux éditions Galaxias (Athènes). SurRangavis, voir ce qu’en dit Apostolos Sahinis, Παλαιότεροι πεζο-γράφοι, Α. Ρ. Ραγκαβής, Δ. Βικέλας, Γ. Βιζυηνός, Κ. Παλαμάς,Γ. Βλαχογιάννη [Prosateurs plus anciens. A. R. Rangavis, D. Vike-las, G. Bizyinos, K. Palamas, G. Vlachogiannis], Αthènes, Hestia1989, p. 39-41.

    7. Alexandros Rizos Rangavis, The Notary, translated by Simon Dar-ragh, Αthens, Aiora 2017.

  • 9L E N O TA I R E8 A . R . R A N G AV İ S

    le couple Rodinos/Tapas qui domine, dans le deuxième,celui de Marina et de Gérasimos, dans le troisième, celuide Rodinos et d’Angeliki. Le quatrième présente le crime.Afin de conserver le fil de l’histoire et d’entretenir l’intérêtdu lecteur sans négliger les personnages principaux, cer-tains chapitres commencent en annonçant le renversementde la focalisation. Ainsi, en usant de retours en arrière, lerécit parvient à suivre tous les personnages. L’intrigue at-teint son apogée lorsque Rodinos est condamné, et c’est àce moment précis que le dénouement se met en marche.Rangavis fait partie des premiers romanciers grecs à avoirmanié si habilement le temps narratif en supprimant la li-néarité. Mais, extrêmement prudent, il en évite les ruptures.Il relie au bon moment les retours en arrière à ce qui vientaprès, aidant ainsi le lecteur à rétablir la stabilité temporelleen usant de phrases d’appel telles que « Un mois et demis’était de nouveau écoulé … »9. Rangavis sait raconter,camper des histoires, apprendre de ses lectures d’œuvreseuropéennes. C’est ainsi qu’Alexis Politis discerne ungrand nombre de similitudes entre Le Notaire et La Ra-bouilleuse (1842) d’Honoré de Balzac10.

    b. Événements historiques et éléments du réel dans lerécitTout d’abord, deux mots sur le cadre historique qui va nousaider à mieux saisir certains aspects du récit.

    9. Voir le début du chapitre Ix du roman. 10. Αlexis Politis, Η ρομαντική λογοτεχνία στο Εθνικό κράτος 1830-

    1880. Ποίηση, πεζογραφία, θέατρο, πνευματική κίνηση, αναγνώ-στες [La littérature romantique dans l’État national 1830-1880.Poésie, prose, théâtre, vie intellectuelle, lectorat], Éditions univer-sitaires de Crète, 2017, p. 145.

    8. Litsa Hatzopoulou, Αλέξανδρος Ρίζος Ραγκαβής: Ένας στρατευ-μένος στον 19ο αιώνα [Alexandros Rizos Rangavis : un écrivain en-gagé au xIxe s.], Αthènes, Topos, 2009.

    L’intrigue est extrêmement intéressante et Tapas consti-tue l’un des caractères les plus aboutis de la prose grecquedu xIxe siècle. Les personnages de l’histoire, comme dansla majorité des récits de Rangavis, sont les vecteurs de lavertu et du mal. Tapas et Gérasimos sont les méchants misen regard des bons, Rodinos et Voratis. Litsa Hatzopoulou,spécialiste de l’œuvre de Rangavis8, souligne des mala-dresses psychologiques chez les personnages : la bonté etla naïveté du héros positif Rodinos vont au-delà du possi-ble, et les personnages féminins de Marina et d’Angelikisont excessifs dans l’expression de leur amour et de leurssentiments. Pourtant, ces traits de caractère s’accordentavec l’intrigue et sont en harmonie avec la charge mélodra-matique et les contrastes moraux du récit. Ainsi la naïvetéet l’innocence de Rodino sont-elles imposées par la néces-sité de restituer le caractère désintéressé, noble et vertueuxqu’exige la ligne directrice de l’ouvrage. D’autre part, sansles réactions passionnées dictées par les sentiments, parti-culièrement dans le cas de Marina, il serait difficile de jus-tifier son suicide. Les caractères ont donc été façonnés pourservir la confection de l’histoire et, ainsi que le montre sarésistance au temps, il s’agit d’un récit bien campé, qui ai-guise l’intérêt du lecteur jusqu’à aujourd’hui.

    Rangavis, suivant le rythme qu’il veut conférer au dé-roulement de l’histoire et aux informations qu’il veut don-ner au lecteur, use des moyens appropriés, adoptant tantôtl’alternance des temps, tantôt celle des personnages. La di-vision du récit en chapitres facilite également l’alternancede la focalisation narrative. Dans le premier chapitre, c’est

  • 11L E N O TA I R E10 A . R . R A N G AV İ S

    breux italianismes ; ce faisant, il rappelle aux lecteurs lesluttes des îles Ioniennes, qui visaient tout d’abord à l’éman-cipation populaire et à la justice sociale, en faveur du rem-placement de la langue italienne, incompréhensible aupeuple car c’était la langue des tribunaux et de l’adminis-tration13. Ces éléments du réel constituent un outil entre lesmains de Rangavis, figure politique et intellectuelle, afind’exposer ses vues sur la renaissance spirituelle de l’hellé-nisme, condition indispensable à la complétion nationaleet politique de l’État grec nouvellement créé14.

    13. Dans le chapitre où il décrit le processus de l’audition par le jugelors du procès de Rodinos, Rangavis aura aussi l’occasion de se ré-férer à l’usage de la langue italienne au tribunal, et de souligner l’in-justice subie par l’accusé qui, ne comprenant pas l’italien, ne pouvaitpas suivre ce qui se passait et ne pouvait se défendre dans un procèsoù se jouaient son honneur, sa fortune, sa vie.

    14. L’effort des hommes politiques et des intellectuels de réaliser la vi-sion de l’État-nation a suscité trois tendances fondamentales, suivantle contenu politique que chacun conférait à la Grande Idée. La pre-mière se concentrait sur la complète expansion territoriale, ladeuxième mettait l’accent sur la renaissance spirituelle, tandis quela troisième concernait l’organisation interne de l’État. Ces trois ten-dances étaient tantôt en conflit tantôt allaient de conserve vers le butprincipal. Rangavis ne choisit jamais l’une des trois, mais il tenta deles réunir en une seule. Il considérait que la réorganisation interne,la complétion territoriale de l’État et le redressement spirituel étaientla condition fondamentale qui conduirait la Grèce à exercer un rôledéterminant (et de premier plan) dans les Balkans, mais aussi pluslargement en Orient. Voir Haïdô Barkoula, Αλέξανδρος Ρίζος Ραγ-καβής (1830-1880): Αλυτρωτισμός και ∆ιπλωματία [AlexandrosRizos Rangavis : irrédentisme et diplomatie], thèse de doctorat iné-dite, Département de Science politique et d’Administration publiquede l’Université nationale et capodistrienne d’Athènes, Athènes 2009.

    D’une part, les événements de 184811 et les troubles quiavaient éclaté à Céphalonie obligèrent les Anglais qui ad-ministraient les îles Ioniennes depuis 1817 à accorder la li-berté de la presse et des droits constitutionnels. Le réveilsociopolitique des Heptanésiens lors des années cruciales1780-1815 se transforme au cours des trente premières an-nées de la domination anglaise en mouvement radical etnational de démocratie libérale, imprégné de fort anthro-pocentrisme. Son but est de mettre un terme à la domina-tion étrangère dans les îles Ioniennes et de travailler à laformation démocratique et sociale de la républiquegrecque12. La question de l’union des îles Ioniennes à laGrèce, qui aura lieu finalement en 1864, se trouvait alorssur l’avant-scène. Cette actualité politique a dû être la rai-son principale de Rangavis, qui lui a fait choisir Céphaloniecomme lieu du récit.

    D’autre part, il fait parler le personnage principal, le no-taire Tapas, dans l’idiome heptanésien en usant de nom-

    11. Μiranda Paximadopoulou-Stavrinou, Οι εξεγέρσεις της Κεφαλ-ληνίας κατά τα έτη 1848 και 1849 [Les insurrections à Céphalonieau cours des années 1848 et 1849], Αthènes 1980. Pour l’approchehistorique de la question, voir l’étude de Elli Skopetea, « 1848 : Ευ-ρωπαϊκή Επανάσταση και ελληνικές ιστοριογραφικές αδράνειες(με αφορμή δύο μελέτες) » [1848 : la Révolution européenne et lesinerties historiographiques grecques (à l’occasion de deux études)],Μnimôn 11 (1987), p. 287-310.

    12. Voir Maria A. Kotina, Το ριζοσπαστικό κίνημα στα αγγλοκρατού-μενα Επτάνησα (1848-1864). Το ριζοσπαστικό Επτανησιακό κί-νημα, οι ιδεολογικές καταβολές του [Le mouvement duradicalisme dans les îles Ioniennes sous domination anglaise (1848-1864). Le radicalisme heptanésien, ses origines idéologiques],Αthènes, Papazisis 2014, avec présentation et commentaire de la bi-bliographie se rapportant au sujet.

  • 13L E N O TA I R E12 A . R . R A N G AV İ S

    tige de la domination vénitienne, étaient ainsi pour l’auteurune façon de signifier que la langue commune était un élé-ment de cohésion afin de refaçonner ou de fabriquer uneidentité nationale. Dans l’original, la verve du notaire cép-halonien remplie d’italianismes divertit le lecteur toutcomme la langue du gendarme heptanésien face aux patoisdes autres personnages dans l’ouvrage populaire Babyloneou la corruption de la langue grecque suivant les lieux del’auteur constantinopolitain Dimitrios Vyzantios (1836)16.Dans les traductions françaises que nous commenteronsplus bas, cet élément dialectal heptanésien a été conservé.

    Takis Kayalis distingue également dans le Notaire un autreélément idéologique. Il considère que le testament ducomte Nanettos est une façon de mettre en avant la succes-sion vertueuse, fondée sur le mérite, tout en affirmant queRangavis, qui avait pleine conscience des distinctions declasse mais aussi des remaniements qui allaient s’opérerdans la société grecque, situe sciemment l’action du No-

    16. Au cours des années 1840-1870 furent effectuées à Athènes, Smyrneet Constantinople 9 éditions de la Babylone. Pour de nouvelles édi-tions grecques commentées, voir Κostas Biris, Η Βαβυλωνία τουΔ. Βυζάντιου, Ιστορική και σκηνική ανάλυσις [La Babylone de D.Vyzantios. Analyse historique et scénique], Athènes 1948. DimitriosK. Vyzantios, Η Βαβυλωνία, α΄ και β΄ έκδοση [La Babylone, pre-mière et seconde édition], éd. Spyros Evangelatos, Athènes 1972, p.1-76 et Εmmanouil Ν. Frangiskos, Δ. Κ. Βυζάντιος και“Βαβυλωνία”. Ερμηνευτικές δοκιμές και μαρτύρια βίου [D. K.Vyzantios et « Babylone ». Essais d’interprétation et témoignagesd’une vie], Athènes 2008. Pour une brève présentation de l’oeuvreet du rôle du karamanli Kayserli Hadji Savvas, fils de Hadji Mou-ratis, voir Evangelia Balta, « Modern Yunan Komedisinde Kara-manlı » Toplumsal Tarih 234 (Haziran 2013), p. 54-62.

    Après 1850, époque de publication du Notaire, cesconceptions vont être systématisées pour constituer lenoyau idéologique de la politique irrédentiste de l’État grecdans les décennies à venir. La vision de la formation d’unÉtat-nation constitue l’essence de la « Grande Idée » portéepar les hommes politiques et les intellectuels au cours dela seconde partie du xIxe siècle ; il s’agissait d’assimilerl’identité de l’État grec à celle de la nation grecque par lafusion de toutes les populations considérées commegrecques dans les limites de l’État hellénique. La langueest également mise au service de cette priorité politique.

    C’est ainsi que l’on interprète le fait que l’histoire duNotaire s’ouvre sur un commentaire de la situation linguis-tique des îles Ioniennes, qui qualifie la langue de « plusnoble des connaissances nationales » et les Heptanésiensde « descendants d’Ulysse »15. Il est absolument évidentque Rangavis envisage la continuation et la pureté de l’hel-lénisme comme un fait indubitable. Il limite l’influence dela domination vénitienne au langage. C’est pourquoi ilconsidère que renouer les liens de l’Heptanèse avec le troncnational n’est pas une entreprise difficile, étant donné quesont déjà acquis les deux paramètres national et religieuxde l’union. Reste seulement à purifier l’idiome de ses ita-lianismes afin de remplir les conditions du troisième para-mètre. Dès le premier paragraphe du récit, ces référencesmarquent les conceptions de Rangavis, homme politique etdiplomate, sur la continuation de l’hellénisme au cours dessiècles, prouvée par la conservation de son identité cultu-relle et linguistique. Les commentaires de Rangavis surl’usage de la langue italienne dans les îles Ioniennes, ves-

    15. Voir le chapitre I du roman.

  • 15L E N O TA I R E14 A . R . R A N G AV İ S

    La première est comprise dans le volume Contes et Nou-velles par A .R. Rangabé, Traduction du grec autorisée parl’auteur, Tome I, Bibliothèque du Messager de Vienne, Esc-henbachgasse, Nr. 14, Vienne. Éditeur: B. Wolowski20. Dansle même volume sont publiés deux autres récits de Rangavis:Gloomymouth et Les deux sœurs. Le titre est, dans cette édi-tion, Le notaire d’Argostoli. En revanche, la traduction a étéapprouvée par l’auteur, ainsi que le souligne le titre. Nousconsidérions au départ qu’il s’agissait de la première traduc-tion: en effet nous nous fondions sur l’annonce imprimée surle feuillet de titre du roman Le prince de Morée (1873) quiannonçait les publications à venir de A. R. Rangavis. Pour-tant, grâce aux recherches que nous avons menées sur le Net,nous avons repéré, à la Bibliothèque Nationale de Pologne,des numéros du Messager de Vienne édité par BronisławWołowski. Dans les numéros de l’année 1876, Le notaired’Argostoli a été publié en feuilleton, à compter du 12 sep-tembre 1876. Malheureusement, ces numéros présentent deslacunes et le texte ne peut être rétabli dans son intégralité.Le dernier feuilleton du récit, le 22e, fut imprimé dans le nu-méro du 31 octobre 1876. Les textes parus en feuilleton etleurs correspondants publiés dans le volume Contes et nou-velles sont semblables, les italianismes étant expliqués ennote. Nous supposons que, après sa parution en feuilletondans le Messager de Vienne, le récit fut publié dans Conteset nouvelles à la fin de l’année 1876. Ce volume est dédié àKonstantinos Zappas, qui a dû apporter une contribution fi-nancière à l’édition. À la page 3 se trouve la note suivantequ’A. R. Rangavis adressait à l’éditeur B. Wołowski:

    20. Bronisław Wołowski était un journaliste socialiste polonais membrede l’Internationale. Il publiait à Vienne le journal Messager de Vi-enne en français et fut l’auteur de divers ouvrages.

    taire dans les îles Ioniennes où il y avait une noblesse hé-réditaire et des conflits sociaux déclarés17. À son tour, D.Tziovas vient ajouter un troisième élément puisé cette fois-ci à la vie de l’auteur18. Il établit une relation entre le choixde situer l’intrigue du Notaire à Céphalonie et le séjour del’auteur dans l’île, contraint par une tempête d’y demeurerquelques jours lors du voyage qui l’amenait de Venise à Pa-tras en 1829. Il relie également la rencontre de Tapas et ducomte à Livathô à la visite de l’auteur à la maison de Ni-kolaos Metaxas qui se trouve dans ce village. Ces événe-ments sont relatés dans les Mémoires (Απομνημονεύματα)de Rangavis, dans lesquels l’auteur confie en outre l’émo-tion qu’avait fait naître en lui le patriotisme des habitantsde Céphalonie19.

    Commentaires sur les deux traductions françaises

    Ainsi que nous l’avons mentionné ci-dessus, il existe deuxtraductions françaises du roman Le notaire.

    17. Τakis Kayalis, «Πατριδογνωσία, ξενοτροπία και η ιστορία : Καλ-λιγάς και Ραγκαβής» [Culture des origines, modes étrangères etl’histoire: Kalligas et Rangavis] dans le volume Από τον Λεάνδροστον Λουκή Λάρα : Μελέτες για την πεζογραφία της περιόδου1830-1880 [De Léandre à Loukis Laras: études sur la prose de lapériode 1830-1880], Irakleio-Crète, 2012, p. 135-136.

    18. Dimitris Tziovas, « Introduction », Αλέξανδρος Ρίζος Ραγκαβής,Διηγήματα [Alexandros Rizos Rangavis, récits], t. 1, sous la direc-tion de Christos D. Alexiou, direction philologique de D. Tziovas,Αthènes, Fondation Kostas et Eleni Ouranis 1999, p. 9-129.

    19. Αlexandros Rizos Rangavis, Απομνημονεύματα [Mémoires], t. 1,1894, p. 218. Dernière édition Al. R. Rangavis, Απομνημονεύματα[Mémoires], t. 1-4, Αthènes, Bibliorama, 1999.

  • 17L E N O TA I R E16 A . R . R A N G AV İ S

    La traduction française de l’édition de B. Wołowski suitfidèlement l’original grec et ne s’en différencie qu’à deuxendroits: dans la traduction française, le début du chapitreIV a été intégré au chapitre III, et les chapitres VIII et Ixdu texte ont été fondus dans le chapitre VIII. Par consé-quent, le récit de la traduction française est constitué de xIchapitres au lieu des xII de l’original grec.

    La seconde traduction française du Notaire fut publiée endeux feuilletons dans le 18e tome de la Revue internationalede 1888, éditée à Rome. Son traducteur était Étienne deMoüy (1868-1943), fils de Charles Louis Stanislas, comtede Moüy (1834-1922), diplomate de carrière, littérateur etcritique littéraire, qui collaborait à de nombreux journauxet revues de l’époque. Nous n’avons pas repéré d’autreséléments de la biographie d’Étienne que les dates de sanaissance et de sa mort. Nous supposons que, très proba-blement, il accompagna son père en 1880 à Athènes et qu’ily apprit le grec. En effet, Charles de Moüy fut envoyé à lalégation de France à Athènes, où il occupa une place privi-légiée dans la société athénienne, grâce à la sympathie qu’ilsut inspirer à la Nation grecque, ce dont témoigne une sériede lettres restées fameuses (Lettres athéniennes). Étiennede Moüy publia la traduction du Notaire quand son pèreétait ambassadeur à Rome. Sa traduction, ainsi que nousl’avons constaté, suit fidèlement l’original, à la seule ex-ception de quelques phrases italiennes qui se rencontrent

    rante milles francs de rente annuelle. Par sa direc-tion, par ses succès, par l’ensemble de son instal-lation, le Zappion fait honneur à la nationhellénique tout entière.

    Tels ont été, tels sont aujourd’hui les Zappas.Nous n’avons rien ajouter.

    *

    Au début du volume se trouve aussi une note sur l’œuvrephilanthropique effectuée par les frères Evangelis et Kons-tantinos Zappas21 à l’égard des frères de leur Nation : ellea probablement été rédigée par A. R. Rangavis qui, au coursde son exercice en tant que ministre des Affaires étrangères,était entré en contact avec des Grecs de l’étranger au sujetde l’érection d’établissements d’utilité publique. Le textese clôt sur une référence à l’école de filles « Zappion » àConstantinople :

    Monsieur,Vous me demandez mon autorisation pour dédierla traduction de mes Nouvelles à M. C. Zappas;non seulement je vous y autorise, mais je vous re-mercie d’avoir eu cette pensée. Le nom d’unhomme généralement connu par son noble patrio-tisme honorera tout livre qui en sera orné.

    A. R. RANGABÉ

    21. Evangelos Zappas, né en  1800  à Μega Lambovo près deTepelen (Empire ottoman) et mort le 19 juin1865 dans la Principautéde Valachie, était un entrepreneur et philanthrope grec qui vécut enValachie la plus grande partie de sa vie. Il tenta de rétablir les JeuxOlympiques avant Pierre de Coubertin. Constantin Zappas (1814,Μega Lambovo – 1892, Mantes-la-Jolie, France) fut nommé directeurdu Comité olympique de ce qu’on appela les « Jeux Olympiques deZappas», compétition grecque d’athlétisme qui se tint en 1859, 1870and 1875, et qui fut le concours précurseur des Jeux Olympiques mo-dernes. En outre, il finança l’érection d’un certain nombre d’écolesgrecques et d’établissements d’éducation, ainsi que des écoles de fillessituées à Constantinople et dans des villes d’Épire et de Thessalie.

    Quel plus spendide témoignage pouvons-nous endonner que le Zappion, ce magnifique établisse-ment pour les jeunes filles, que M. C. Zappas vientde fonder à Constantinople et qu’il a doté de qua-

  • 19L E N O TA I R E18 A . R . R A N G AV İ S

    l’école militaire de Munich, il s’installa en Grèce afin deservir tout d’abord dans l’armée, puis comme employé su-périeur dans divers services et ministères du nouvel Étatgrec, jusqu’à ce que son statut d’hétérochtone y mît fin. Eneffet, il fut la victime de l’antagonisme qui sévissait entreautochtones et hétérochtones et qui s’intensifia avec la for-mation de l’État grec, en raison du fossé culturel, social etéconomique qui les séparait. Cette antipathie prit la formed’un préjugé chauvin et culturel que cultivaient ceux quiétaient nés sur le sol grec envers ceux qui avaient vu le joursur le sol étranger, jouissaient d’une meilleure éducation,étaient souvent aisés et qui, naturellement, avaient été éle-vés à l’occidentale. Mais Alexandros Rizos Rangavis re-tourna rapidement au service actif, en raison de sescapacités mais surtout des inévitables besoins de l’État grecen cadres instruits dans la machine étatique. Il fut donc pro-fesseur d’archéologie à l’Université d’Athènes (1844-1867), ministre des Affaires étrangères (1856-1859),ambassadeur aux États-Unis (1867-1868), à Constantinople(1869-1871), à Paris (1868-1869 et 1871-1873) mais aussià Berlin (1874-1887). Il fut le directeur de la rédaction dujournal Eunomie (Ευνομία, 1862-1865) et coéditeur des re-vues Euterpe (Eυτέρπη, 1847-1855), Pandore (Πανδώρα,1850-1972) et Le Spectateur de l’Orient (1853-1857)22.

    Il s’adonna à la poésie, à la prose, à la critique littéraire,à la traduction d’auteurs grecs antiques et de littérature eu-ropéenne. Au cours de sa longue carrière d’écrivain, Ran-gavis publia 22 récits et le roman Le Prince de Morée (Ο

    22. Εfthimios Soulogiannis, Αλεξανδρος Ρίζος Ραγκαβής. Η ζωή καιτο έργο του [Alexandros Rizos Rangavis. Sa vie et son oeuvre],Αthènes, Arsenidis, 1978.

    dans le texte grec et qui, quand elles ne sont pas particuliè-rement familières, ne sont pas conservées telles quelles etsont traduites dans le texte français. Elles ne sont pas don-nées en note, contrairement à la tactique adoptée par B.Wołowski. La langue de la traduction d’É. de Moüy est plussimple et quotidienne, et le tutoiement est utilisé dans lesdialogues entre familiers, comme dans le texte de Rangavis.Les expressions italiennes sont transcrites différemmentdans les deux traductions. Nous donnons en exemple ci-dessous des italianismes extraits du chapitre VI tels qu’ilsont été formulés dans les deux traductions françaises d’É.de Moüy (É de Μ) et B. Wolowski (ΒW).

    (É de Μ) (ΒW)L’onorevole signor L’onorabile signorL’estimabile signor Respettabile signorΙl prezioso signor Ιl prezievole

    Dans l’édition qui suit, nous avons préféré insérer dansnotre volume la traduction d’ Étienne de Moüy.

    Quelques mots sur l’auteur du Notaire, AlexandreRizos-Rangavis (1809-1893)

    Je suis phanariote de par mon origine. C’est par cettephrase que l’auteur du Notaire débute ses Mémoires (Απο-μνημονεύματα, 1894). Il est né dans le quartier d’Ar-naoutkoï à Constantinople, et il a grandi à la cour du princede Valachie Alexandros Soutsos, où officiait son père, Ia-kovos Rizos Rangavis. Le mouvement révolutionnaire quiéclata dans les principautés danubiennes en 1821, sous lecommandement d’Alexandros Ypsilantis, contraignit la fa-mille à se réfugier en Russie. En 1829, après des études à

  • 21L E N O TA I R E20 A . R . R A N G AV İ S

    son époque25. Il a vécu à une période où seul l’élément natio-nal était revêtu d’importance. Or, il n’a pas écrit afin de pro-mouvoir des visions collectives ou des testaments nationaux.Ainsi que le fait remarquer Alexis Ziras, la majeure partie desromans et des récits rédigés dans les années 1830-1860 etdont la réception par le lectorat grec a été la plus large a pré-cisément pour thème la Révolution grecque. Les écrivainscomme Alexandros Rizos Rangavis26 dont les ouvrages n’ontpas suivi la ligne de ce patriotisme extrême viennent de ceque l’on appelle « l’hellénisme de l’étranger ».

    Avant de finir cette introduction je tiens à remercier tousceux qui nous ont aidé à mettre sur pied la réédition de latraduction française du Notaire : Marijana Misević, Atha-nasios Nikolaidis, Danielle Morichon, Melahat Önal.

    E. B.

    25. Litsa Hatzopoulou, « Η κριτική για την αφηγηματική πεζογραφίατου Ραγκαβή 1860-1916 » [La critique de la prose narrative de Ran-gavis], Μandatophoros 37-38 (1993-94), où l’on trouvera la biblio-graphie se rapportant au sujet.

    26. Alexandros Rizos-Rangavis, Ο συμβολαιογράφος [Le notaire], no-tice d’introduction d’Alexis Ziras, Athènes, Alter –Ego MME A.E.2011.

    *

    αυθέντης του Μωρέως, 1850). Sa production systématiquede prose narrative ne dura que six années à peine, entre1847 et 1853, alors qu’il collaborait avec deux revues im-portantes du xIxe siècle, Euterpe et Pandore23. D’ailleurs,c’est dans ces dernières que ses récits ont été publiés. Eneffet, ainsi que nous l’avons rappelé plus haut, Le notaireinaugure le premier numéro de Pandore en 1855.

    Alexandros Rizos Rangavis fait partie des auteurs grecsles plus représentatifs du xIxe siècle, dans la mesure où sonœuvre associe fiction et vraisemblance, invention et docu-ment, cosmopolitisme et nationalisme24. Il est demeuré déli-bérément méconnu et mal compris, victime de la critique de

    23. Sur le journal Euterpe, voir Kostis Danopoulos – Litsa Hatzopoulou,Η Ευτέρπη (1847-1855). Ευρετήρια περιοδικών λόγου και τέχνης[Euterpe (1847-1855). Index des revues de Lettres et d’Art] 4, Uni-versity Studio Press, Thessalonique 1997. Sur Pandore, voir Apos-tolos Sahinis, Συμβολή στην ιστορία της Πανδώρας και τωνπαλιών περιοδικών [Contribution à l’histoire de Pandore et des re-vues anciennes], Αthènes, Κ. Papadogiannis, Αthènes 1964. Voiraussi Angeliki Loudi, Το νεοελληνικό διήγημα στην Ευτέρπη καιτην Πανδώρα. Συμβολή στη μελέτη της ιστορίας της ορολογίαςκαι της θεματικής του είδους κατά την περίοδο 1830-1880 [Lerécit néohellénique dans Euterpe et Pandore. Contribution à l’étudede la terminologie et de la thématique du genre au cours de la pé-riode 1830-1880], thèse de doctorat de l’Université Aristote de Thes-salonique, Département de Littérature, 2005.

    24. Dimitris Tziovas réserve à Rangavis l’appellation de « cosmopo-lite », en raison de l’ampleur de son œuvre littéraire, de l’intriguede ses récits mais aussi de son expérience de l’étranger et de son sé-jour dans les grandes villes de l’Occident, voir Dimitris Tziovas,Κοσμοπολίτες και Αποσυνάγωγοι. Μελέτες για την ελληνική πε-ζογραφία και κριτική 1830-1930 [Cosmopolites et réprouvés.Études sur la prose grecque et la critique entre 1830 et 1930],Αthènes, Μétaihmio 2003.

    internet rangavis