atatÜrk Ünİversİtesİ mezunlari taniŞma ve kaynaŞma yemegİnde " neden hastalaniyoruz ve...
TRANSCRIPT
1970 Balıkesir doğumlu olup, İlköretim ve liseyi Balıkesir
İlinde bitirmiştir. 1994 yılında Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesinden
mezun olduktan sonra 15 yıl Sağlık Bakanlığı bünyesinde yurdun
çeşitli yerlerinde hekimlik yapmıştır. Son 3 yıldır Alternatif Tıp
içerisinde yeralan Fitoterapi ile ilgili çalışmalar yapmıştır. Fitoterapi
çalışmaları arasında Türkiye ve dünya literatürlerinden yararlanıp
Entegratif Tıp Kurslarına katılmıştır. Çeşitli bilgi hocalarıyla birlikte
Bilimsel çalışmalara katılmıştır.
diploma
Sağlıklı bir hayat sürmeyi kolaylaştıran şartların
iyileştirilmesi, Doktor, Hastane ve ilaç Teknolojisinin gelişmesi
koruma yöntemlerinin yaygınlaşmasına rağmen eskisinden daha
sık hastalanıyoruz.
Günümüzde bulaşıcı hastalıklar hızla artmakta, ağır düzeyde
sarılık yapabilen Hepatit daha sık görülüyor. Kanser hastası sayısında
ciddi bir artış var. Çevresel ve alınan gıdaların kirliliğine bağlı olarak
alerjik ve astım hastalıkları daha sık görülmektedir. Ruh sağlığı
problemleri, Kalp,-Damar hastalığı, Hipertansiyon, Alzheimer, Parkinson,
Bunama ve Bellek kaybı birçok insan için ciddi sorun haline gelmiştir.
Birçok sebebi alt alta sıralamadan önce bağışıklık sisteminden
bahsedecek olursak içeriden ve dışarıdan sayısız düşmanla mücadelede
doku ve hücrelerimizi adeta bir zırh gibi koruyan bağışıklık sistemimiz
vardır. Bağışıklık sistemi özet olarak her türlü açık ve gizli düşmana
karşı bizi irademiz dışında koruyan düzenli bir ordu olarak
tanımlanabilir. Bağışıklık sistemini etkisiz hale getirerek, hastalıklara
açık hale gelmemizi temin eden unsurların başında ise hayat tarzımızda
yaptığımızda hatalar geliyor.
HAVA KİRLİLİĞİ
SU KİRLİLİĞİ
MANYETİK KİRLİLİK
ZARARLI ULTRAVİYOLE IŞINLARI
BESİNLERDE BULUNAN KATKI MADDELERİ
GENLERİ İLE OYNANMIŞ TAHIL, MEYVE VE SEBZE ÜRETİMİNİN ARTMASI.
SU İÇME ALIŞKANLIĞININ AZALMASI VE YERİNİ GAZLI İÇECEKLERİN ALMASI
KULLANILAN ZİRAİ İLAÇLARIN TÜKETİLEN BESİNLER ÜZERİNDEN İNSANLARA GERİ DÖNÜŞÜ
DETERJANLARIN VE YUMUŞATICILARIN KANALİZASYONLA DOĞAYA VERİLMESİ VE İNSANLARA GERİ DÖNÜŞÜ
DOĞUM KONTROL HAPLARININ SIK KULLANILMASI
ANTİMİKROBİYEL AJANLARIN SIK VE BİLİNÇSİZ KULLANIMI
YAŞAM MEKANLARINDA UZUN KALICI VEYA SENTETİK KALICI KİMYASALLARIN KULLANIMI (Yapay Parkeler, Böcek ilaçları, Duvar boyaları vs.)
YEMEK TARZIMIZDAKİ DEĞİŞİKLİKLER
STRES VE STRESLE BAŞ EDEMEME
UYKU DÜZENSZLİĞİ
YETERİ KADAR DİNLENEMEME
HAREKETLİ BİRER VARLIK OLMAMAIZA RAĞMEN TEMBEL, UYUŞUK VE HAREKETSİZ ŞEKİLDE YAŞAMAMIZ
Hiç kimse bu dünyayı arzusuyla terk etmek istemez. Herkes
elinden geldiği kadar uzun bir müddet yaşamak hem de sıhhatli ve
genç kalarak eli ayağı tutar ve gözleri görür bir halde bu dünya
nimetlerinde zevk almak ister. O halde dava hasta olmamanın
daima sıhhatli ve genç kalarak uzun ömürlü olmanın çarelerini
aramak ve bulmaktır. Bu çareleri sayıp dökmeden evvel insanların
ölmemek için nelere muhtaç olduklarını bilmemiz lazımdır. Hiç
şüphesiz bunların başında ve en önemli olarak şu beş unsur
bulunur. Hava, su, gıda, güneş ve toprak. Bunardan hava su, ve
güneş her zaman ve her yerde mevcuttur. Temiz havayı ve suyu
tercih etmek şüphesiz elimizdedir. Güneşten de gerektiği kadar
faydalanmak mümkün, toprak ta her yerde var.
O halde yaşamımızı temin eden unsurlardan geriye bir tek
unsur ve madde kalıyor: Gıda.
İşte bu unsurdan faydalanmak ilk dört unsur kadar kolay
değil. Çünkü gıda çeşitleri çoktur. Bu gıdalardan hangilerinin
insanlar için daha faydalı olduğunun, hangilerinin insanları sıhhatli
ve genç tuttuğunu, hatta uzun ömürlü yaptığını tespit etmek
güçtür. Hemen hemen hiç kimse şimdiye kadar gıda işine bu
cepheden bakmamış, her millet asırlardan beri sürüp gelen ağız
tadının esiri olmuş ve her biri bir çeşit gıda tarzını takip etmiştir.
Gene hiç kimse Allahın ve tabiatın diğer canlı varlıklarda olduğu
gibi insanlar içinde hangi gıdalarını seçtiğini aklına getirmemiş gıda
işini ağız tadı esas olmak üzere günde birkaç defa tekrarlanan
zevkli bir iş olarak kabul etmiştir. Şimdi yediğimiz gıdalardan en
çok tükettiklerimizden başlayalım.
GIDA+OKSİJEN: ENERJİ(YAŞAM) +HASTALIK
YANLIŞ GIDALAR:YÜKSEK OKSİDASYON DÜZEYİ:FAZLA TOKSİK RADİKAL: HASTALIK
YANLIŞ GIDALAR: Hayvansal gıda+hayvansal yağ, Trans yağ (domates sosu ,mayonez, ) Tuz,yağ,şeker(fazla miktarları) Fermente gıdalar, Gıdalarda kullanılan katkı maddeleri Tütsülenmiş gıdalar, Kızartma.
GİMDES Genel Başkanı Dr. Müh. Hüseyin Kami Büyüközer ekmekteki katkı maddelerini internet sitesinde açıkladı. İnsan saçından domuz kılına kadar pek çok katkı maddesi içeren ekmek hastalıklara davetiye çıkarıyor.
GİMDES (Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve Sertifikalandırma Derneği) Büyüközer’e göre ekmeğe katkı maddelerinin konulma sebebi şöyle;
Hamurun asidini artırmak .
Bayatlamayı geciktirmek .
Hacim artışı sağlamak.
Su kaldırma oranını yükseltmek .
Ekmek hatalarını düzeltmek .
Un rekoltesini yükseltmek.
E170 kalsiyum karbonat: Hem renklendirici hem mineral
tuz; kaya minerali veya kemikten elde edilir; diş macunu, beyaz
boya, temizleme tozları, bisküvi, ekmek, kek, dondurma,
dondurulmuş konserve sebze ve meyvede ve ilaçlarda kullanılır;
yüksek dozlarda zehirlidir; safra, böbrek taşı, hemoroid, kabızlık ve
fistül kanamalarına sebep olabilir. Ayrıca kemikten elde edilmesi
ihtimali bu katkı maddesini en azından şüpheli hale getirir.
E 471-E477 Mono: Homojenleştirici. Bitkisel ve hayvani
kökenli olabilir. Bitkisel kökenden türetilirse, helâl, hayvani
unsurlardan türetilirse, şüphelidir.
E 280 propiyonik asit: Koruyucu olarak kullanılır. Migren
ağrılarına sebep olabilir; doğal olarak mayalanmış gıdalarda, insan
teri ve geviş getirenlerin sindirim organlarında bulunur, mayalanmış
kağıt hamuru veya çürümüş lif bakterisinden elde edilir; ekmek ve
un mamullerinde kullanılır.
E 200 sorbik asit: Koruyucu olarak kullanılır. Ciltte kaşıntı
yapabilir.
E420 sorbitol: Kıvam artırıcı,suni tatlandırıcı ve nem
tutucu; etli ve zarlı kabuksuz meyvelerden veya sentetik olarak
glukozdan elde edilir; gıda, ilaç ve kozmetiklerde kullanılır. Bebek
ve çocuk gıdalarında kullanmak yasaktır.
E422 gliserin: Kıvam artırıcı, tatlandırıcı ve nem tutucu,
yağlı renksiz alkol; hayvansal veya bitkisel yağların alkalilerle
ayrışması sonucu elde edilir; petrol ürünlerinden ve bazen
propilenden sentetik olarak elde edilir; büyük miktarlar baş ağrısı,
susuzluk, bulantı ve yüksek kan şekerine sebep olabilir.
◦
◦ E920 Sistain: Un işleme ajanı. İnsan saçı, başta domuz olmak
üzere hayvan kılı ve tavuk tüyünden elde edilir. nE924 potasyum
bromat: Un işleme ajanı. Bulantı, kusma, diyare ve sancılara
neden olabilir.
◦
◦ E928 benzoil peroksit: Unun beyazlaması için kullanılır
“Bunlar migrenden alerjiye hatta kansere kadar birçok
rahatsızlıklar oluşturabilen maddelerdir. Uygulamada ise bu katkı
maddeleri bu isimleri ile değil ticari isimleri ile alınır satılır.
◦ .
Kepek ekmeğini tercih etmeliyiz. Çünkü buğday, sağlık
açısından yararlı B2 ve B6 vitaminleri ile niyasin, folik asit, demir
ve çinko içeriyor. Bu maddelerin daha çok yoğunlaştığı kısım olan
buğdayın dış kabuğu, un yapımı sırasında ayrıştırılıyor ve ekmeğin
besin değeri düşüyor. Bu nedenle kepek ekmeği yemek daha
doğru olacaktır.
,
İlk 10 Dakika içinde: 15 çay kaşığı şeker almış gibi günlük almamız gereken şeker miktarının tamamı).
20 dakika: Kan şekerinizde ani bir yükselme olur, yüksek miktarda insülin patlamasına neden olur. Karaciğeriniz vücudunuzdaki şekeri yağa çevirerek buna yanıt verir .
40 dakikada: Kafein absorbsiyonutamamlanır. Gözbebekleriniz büyür,kan basıncınız .
45 dakika: Beyninizdeki dopamin salgısı artar. Bu tıpkı eroinin vücutta yaptığı tepkimelere benzer.
60 dakika: Kafein diüretik özellikleri baş gösterir(tuvalt ihtiyacı). Bu da vücutta depolanmış kalsiyum, magnezyum ve çinkonun da beraberce dışarı atılması demektir.
Bir süre sonra şeker ihtiyacını tekrar duymaya başlayacaksınız, kendinizi halsiz ve bitkin hissedeceksiniz.vücudunuzda kola ile aldığınız bütün su tekrar dışarı atıldığı için susuzluğunuzu tekrar hissedeceksiniz. Şeker ihtiyacını takibe, kafein isteği de başlayacaktır(sigaradaki gibi).
Uzmanlar, büyüklere göre hazırlanan cips, meyve suyu ve hazır kek
katkı maddelerinin, çocuklar için hastalık nedeni olduğunu belirtiyorlar.
Doktorlar anne ve babaları çocuklarına hazır kek, cips, ve meyve
suları yönünde uyarırken, bu gıda maddelerinin çocukların vücutlarında
kaşıntı, yüzde döküntü ya da hiperaktivite gibi zararlı etkiler gösterdiğini
belirtiyorlar. Uzmanlar, çocuklarda böyle sıkıntılar yaşanmasındaki en büyük
etkenin yiyecek ve içeceklerdeki E sayılı katkı maddelerinin olduğunu
belirtirken, son yıllarda yapılan araştırmalarda, gıda katkı maddelerinin
küçük çocuklardaki hiperaktivite, dikkat eksikliği, ya da allerjik
reaksiyonlarda rolü olabileceğini ya da bu tür özellikler taşıyan çocuklarda
katkı maddelerinin tüketilmesi sonucu sorun çıkabileceğini bildiriyorlar.
Bu gıdaların tüketiminin kesildiğinde çocuklarda görülen
hiperaktivitenin de sona erdiğini belirten uzmanlar, ayrıca hazır
gıdalardaki E kodlu katkı maddelerinin küçük çocuklarda davranış
bozukluğunu tetiklediğini vurguluyorlar. Uzmanlar, gıdalara kırmızı
rengini veren ´karmen kırmızısı´´nın alerjiye neden olduğunu;
hatta devamlı tüketilmesi halinde ölüme götüren şok
yaratabildiğine dikkati çekiyor. Cips, şekerleme, puding ve gazoza
sarı renk veren ´Tartrazin´ katkı maddesinin astım krizine neden
olduğunu belirten uzmanlar, dayanıklılık için kuru meyvelerde
kullanılan sülfitlerin ise kusma, ishal ve karın ağrısına yol açtığını
belirtiyorlar.
Önce, ENERJİ İÇECEĞİ denilen bu madde neyin nesidir?
sorusuna cevap vermeye çalışalım. Enerji içeceklerinin içinde
bulanabilen maddeler: Kafein, ephedrine, Guarana, Şeker,
VitaminB, Taurin, İnositol, glukoronolakton, Carnitine,
Creatine, tatlandırıcı ve etil alkol içerir.
İsimleri enerji içeceği olmasına rağmen, gerçekte enerji
sağlamayan ancak tüketiciyi uyararak kendini enerjik hissetmesine
yol açan ürünlerdir.
Kafein: Bu içeceklerde bulunan cafein ve/veya ephedrine, beraberce kalp
problemlerine neden olmaktadır.
Taurin: Basit bir aminoasittir . Hayvan kökenli olabilmektedir Bitkinlik, bunaltı,
baş dönmesi ve baş ağrısı gibi yan etkileri olabilmektedir.
Carnitine ve Creatine de amino asitlerdir ve hayvan kökenli olabilmektedirler.
Etil alkol: Çeşitli aroma ve boya maddeleri ile birlikte yapı içerisine girmektedir.
Gıda Kodeksleri % 0.3’e kadar etil alkol bulunmasına izin vermektedir.”
Fast-Food; Rafineri edilmiş gıdalar unlu mamuller, sigara
ve alkol kullanımının son 20 yılda artması. Yemek kültürümüzü ve
yeme alışkanlığımızın değişmesi gıdaların karıştırılarak alınması.
Ters yemek: Proteinli yiyecekler (et, yumurta, peynir vs.)
midede uzun zamanda hazım olunur. Karbonhidratlar, tatlılar,
beyaz undan yapılmış yemekler, patates, meyve vs. midede çok
durmadan bağırsağa geçerek orada hazmedilir. Su direk bağırsağa
geçer. O yüzden önce su içmeli sonra meyve veya tatlı yenilmeli.
Sonra sebze ve proteinli yiyecekler yenilmeli. Önce yemek yenilip,
sonra meyve veya tatlı yenilirse, meyve hazım olmak için
bağırsağa geçemez mayalanır, bütün yemek bozulur, çok gaz olur.
Yemekten sonra su veya çay içilirse, yemekten ayrılmadığı için
mideyi genişletir ve hazmı zorlaştırır.
Karışık yemek: Birbirine uygun olmayıp, hazım için ayrı enzim
isteyen yemekler karışık yenirse hazım olunmaz çürür veya mayalanır.
Örnek olarak karbonhidratlar ve proteinler birbirine zıt düşer. Çünkü
bunların parçalanabilmesi için her ikisinin ihtiyaç duyduğu enzimler
birbirine zıttır. Bu zıtlık her iki enzimin birbirini yok etmesini sağlayarak,
hazmın gerçekleşmesini engeller ve böylece hazım yapılmayınca çürüme
başlar. Hazım olunamayan yemek, bağırsakta toplanır ve zamanla
bağırsağı genişleterek cepler oluşturur. Bu ceplerin içinde dışkısal taşlar
toplanır ve yıllarca orada saklanır . Buna bağlı olarak bağırsak ağırlaşır,
hareketi yavaşlar ve sonuçta kabızlık meydana gelir. Bu durumda vücudun
intoksikasyonu başlar. (vücutta toksin birikmesi katlanarak artar) Vücut
çok halsiz kalarak yorulur, gaz ve uyku meydana gelir. Çürümüş yemekler
bağırsağı zehirleyerek kana karışır. Kandan bütün organlara ve hücrelere
yayılarak onları zehirler ve hastalıklara yol açar. Çürümüş ve mayalanmış
yemeklerden oluşan tuzlar vücutta kireçlenme yapar.
Çok sık yemek: Yemeğin hazmını beklemeden bir şeyler yemektir. En
hafif yemek 4 saatte hazım olunabilir, yemeğin ağırlığına göre
hazım süresi 6–10 saate kadar uzayabilir. Bu zamandan önce bir
şey yemeye başlayınca mide hazmını tamamen değiştirir ve
midedeki diğer yemekler, karışık yemek gibi, hazım olmadan
çürümeye başlar ve hemen gaz ve şişkinlik oluşur.
Bugün dünyada toplam 3500 cins katkı maddesi gıda sektöründe kullanılmaktır. Bu maddelerin pekçoğunun kanserden tutun beyin hücrelerin tahribatına varıncaya kadar çeşitli zararların tespit edildiği halde sırf gıda sanayi patronlarının para kazanması uğruna insanların midesine bu zehirler zerk edilmeye devam edilmektedir. Çocuk mamalarından bisküvilere, hazır çorbadan çikolatalara kadar çok yaygın olarak hazır gıda sanayinde bu maddeler sorumsuzca kullanılmaktadır.
Bu maddeler sırasıyla:
Benzoid asid: gıda maddelerinin bayatlama ve kokuşma olayını geçiktirmek için;
Lesitin: Normalde birbiryle karışmayan maddelerin birbirine bağlayıcı olarak kullanılır.
Jelatin: Koyulaştırıcı olarak kullanılır
Karmin: Renklendirici olarak kullanılır(Bitlerden elde edilir).
Sakarin: Tatlandırıcı olarak kullanılır.
Eğer bir tohumun genetik yapısına müdahale edilirse o
tohumdan elde edilen ürünün tadı, aroması, kokusu vitamin
değerleri, mineral zenginliği ve etken maddeleri azalır. Etken
maddelerinin azalması bağışıklık sistemimizi yeterince
güçlendiremez ve hastalıklara karşı açık hale geliriz. Ayrıca
genlerle oynandığı için vücut bu gıdalara karşı antikor oluşturuyor,
böylece otoimmün hastalıklar ortaya çımaktadır. ” Sedef, R.A. ,
Kollejen doku hastalıkları, karaciğer hastalıkları, allerjik hastalıklar
ve başka hastalıklar ortaya çıkar.”
Temizlik mamulleri içindeki kimyasallar insan vücudundaki karbon
yapısını kırarak veya oksijen tüketerek tamiri imkansız hastalıklara yol
açarlar. Sentetik temizlik ürünleri vücuda dokunmasın gitsin diyorsanız
yapılacak tek şey vardır. Çamaşır makinasında çamaşırların 8 ton suyla
durulanması, bulaşık makinasında bulaşığın 6 ton suyla durulanması,
banyoda şampuan kullanırsan 2 ton suyla durulanmanız gerekir.
Temizlik mamullerinin bir etkiside çevre kirliliğidir. İçerisinde
kimyasalların başlıca özellikleri bulundukları ortamda oksijeni
tüketmesidir, oksijensiz bir yerde hayat olmaz. Nitekim 1978 Marmara
denizinde 126 çeşit balık varken bugün bu sayı 25 çeşite inmiştir. 2050
yılına kadar da denizdeki canlılaın %98’nin yok olacağı tahmin
edilmektedir.
Çiftçilikte kullanılan ilaçlar: (Hormonlar, suni gübreler, D.D.T
ve başka zehirli maddeler) Bu ilaçlar ve D.D.T, kullanan insanların
vücudunun hücrelerinde toplanarak bütün hayatı boyunca etki
yapıyor. En çok da karaciğer, yumurtalıklar ve beyne zarar veriyor.
Belki şimdi D.D.T kullanılmıyor fakat 35–40 yaşlarından büyük
insanlarda D.D.T’den meydana gelen hastalıklar hâlâ var. Çünkü
önceden kullanılan D.D.T hiç bir şekilde etkisini kaybetmez, bütün
hayatı boyunca vücut onu çıkaramaz ve çocuklara da anneden süt
ile geçer; çocuklara zarar vermeye devam eder.
“İnsanlar şu iki şeyde aldanmıştır; bunlar sağlık ve boş vakittir.” buyuruyor
Ölçü ve denge dini olan İslam, beslenme konusunda da aşırıya kaçmayı yasaklamış, bu konuda itidal üzere olmayı yani yeterli ve dengeli beslenmeyi emretmiştir.
Nitekim ilgili hadislerde de: “Acıkmadan sofraya
oturmayınız. Sofradan tam doymadan kalkınız.”
“İçinizde Allah’ın en nefret ettiği kişiler: Çok uyuyan, çok yiyen ve çok içen kimselerdir.”
“Birçok hastalığın sebebi çok yemedir.”
Mısır’ın başkenti Kahire’de bulunan Ulusal Işın Teknolojisi
Merkezi’nde yapılan bir bilimsel araştırma, Allah’a secde etmenin
insanı kanserden koruduğunu ortaya çıkardı.Araştırmayla ayrıca
secdenin hamile kadınlar için de oldukça yararlı olduğunu ve
ceninin şekil bozukluğuna uğramasını engellediğini, bunun yanında
yine birçok bedensel ve psikolojik hastalıklara iyi geldiği tespit
edildi.
Beş vakit farz namazın vücuttaki elektrik yükünün
dışarı atılması için yeterli olduğunu belirten Mısırlı bilim
adamı, uyku esnasında vücutta oluşan unsurların sabah
namazıyla dışarı atıldığını ve insanın güne sağlıklı ve canlı
bir şekilde başladığını kaydetti.Öğle, ikindi ve akşam
namazlarının günün yorgunluğunu ve stresini azalttığını ve
insana psikolojik bir rahatlama sağladığını söyleyen Profesör
Ziyaeddin, yatsı namazıyla gün boyu vücutta oluşan yükün
geri kalanının dışarı atıldığını ve insanın rahat bir şekilde
uykuya dalmasının sağlandığını belirtti.
Lif: çilek, böğürtlen,muz, tatlı patates, tatlı kabak, çavdar ekmeği, kepekli ekmek, brokoli,brüksel lahanası,pırasa,beyaz lahana,arpa,çavdar,yulaf,mısır,pirinç.
B ve C vitamini(yeşil yapraklı sebze ) meyve(portakal,mandalina,greyfurt,limon).
Bol su ile yemek aralarında bir çorba kaşığı kepek unu(günde iki kez).
Omega 3 Keten tohumu E vitamini(tokopherol);kabuklu kuru yemiş(fındık,fıstık),
bitkisel sıvı yağ, balık. A vitamini(ıspanak,havuç,şeftali,balık, ,kayısı, Selenyum ve çinko(Et,süt,et ve süt ürünleri)
Geleneksel diyetler Modern diyetler
Glisemik endeksi düşük Vitamin ve mineralden zengin
gıdalar Verimli toprak sebze meyvesi Doğal gübre Sakatat ağırlıklı, et az Hayvansal yağlar Trans enoik yağ oranı düşük Omega-6/omega-3 oranı
düşük (4:1’ten az) Özgür dolaşan gıda ürünleri Katkısız gıdalar
Glisemik endeksi yüksek gıdalar
Vitamin ve mineralden fakir gıdalar
Verimsiz toprak sebze meyvesi Suni gübre, hormonlar Et ağırlıklı, sakatat az
Bitkisel yağlar Trans enoik yağ oranı yüksek Omega-6/omega-3 oranı
yüksek (20:1’den fazla) Suni yemle beslenen
hayvanların gıda ürünleri Gıda katkı maddeleri
Çiğ ve/veya fermente süt ve
ürünleri
Islatılmış ya da fermente tahıl
ve baklagiller
Rafine edilmemiş tuz
Fermente sebzeler
Fermente meşrubat (boza,
şalgam, şıra vb)
Yavaş ısıtma
Toprak ve bakır kaplar
Yerli tohumlar
Pastörize homojenize süt ve
süt ürünleri
Rafine ya da ekstrakte tahıl ve
baklagiller
Rafine tuz
Konserve sebzeler
Gazozlar, kolalar, boyalı
meşrubatlar
Hızlı ısıtma(mikrodalga)
Teflon, alüminyum
Melez tohumlar, genetiği
değiştirilmiş tohumlar
Yeterli ve dengeli besleneceğiz. Besinleri çoğu hayvansal gıdalar yerine
bitkisel gıdalardan seçilmeli 2-3 öğün beslenmeliyiz. Günlük
beslenmede bulgur, mısır, kepek ekmeği gibi tahıl grubu besinlerin
bulunmasına özen göstermeliyiz.
Günde 5 yada 7 porsiyon meyve veya sebze yenmelidir.
Her gün orta düzeyde fiziksel aktivite yapılmalıdır.
Günlük tüketilen yoğurtların doğal olmasına dikkat edilmeli, yemeklerde
hayvansal yağlar yerine zeytinyağı tercih edilmelidir.
Az şekerli besinler tercih edilmeli, tatlı ve şekerli yiyecekler yenmemeli.
Günlük tuz alımı kısıtlanmalı .
Sigara ve alkol kullanılmamalı.
Acıkmadan asla yemek yenilmemeli .
Hafta bir gün yemek yemeyip taze sıkılmış meyve suyu içilmelidir.
Mümkünse tek bir çeşit yemekle yetinmeliyiz.
Suni yemle beslenmiş çiftlik hayvanlarını asla yemeyip
Bol miktarda su içilmeli
Sofra tuzunda beyazlatıcı kimyasallar bulunmaktadır, bunun
yerine kaya tuzu veya deniz tuzu kullanılmalıdır.
Yüksek kafein içerikli çay, çikolata ve kahveden uzak durulmalıdır.
Hastalıklar oksijensiz ortamda artar. Günlük eksersiz ve nefes
alma terapileri yapılmalıdır.
Mikro dalga fırın, plastik ve aliminyum kaplar kullanılmamalıdır.
Plastik kaplarla donduruculara su konulmamalıdır.
Mümkün olunduğu kadar deterjandan uzak durulmalı, saf
sabun kullanılmalıdır.
Kuru temizleme işinden geçen temizlemelerde kanserojen
madde olduğu bilinmelidir.
Bilgisayarlar gerekmedikçe kapalı tutulmalıdır, radyasyonlu
ortamlar sık sık havalandırılmalıdır.
Cep telefonları kulaklıklı kullanılmalıdır.
Tv ‘ler 6-7 metre uzaktan seyredilmelidir. Baz istasyonları
ile ev arasında en az 1 km olmalıdır. Plastik tabak,
kaşık,çatal kullanılmamalıdır.
DOĞAL SAĞLIK VE GÜZELLİK ÜRÜNLERİ SATIŞ MERKEZİ
ADRES:Aşağı Eğlence mahallesi Ayvalı cd. 4/C Keçiören-Etlik /ANKARA
İrtibat: 0312 325 73 16- 325 92 67Fax: 0312 352 05 32
www.drcandan.com
İLGİNİZ VE
KATILIMINIZ İÇİN
TEŞEKKÜRLLER