balkan savaşları'nın 100’üncü yılı anısına alfa adlı...

1
T.C. HAVZA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ KAMULAŞTIRMA İLANI Davacı Karayolları Genel Müdürlüğünce Samsun ili Havza ilçesi Taşkaracaören köyü yol inşaatı ve emniyet sahası inşaatı temin etmek için amacıyla Ka- rayolları Genel Müdürlüğünün 37,19,42,36,16,20,47,18 TCK sayılı kamulaştırma işlemine başlanıldığını gösteren kararı gereğince aşağıda ili, ilçesi, kö- yü, parsel numarası, vasfı, malikleri ve kamulaştırma miktarları belirtilen taşınmazların kamulaştırma işlemlerine başlanmıştır. Taşınmaz malikleri ile da- vacıarasındabedelüzerindeanlaşmasağlanamadığındanKarayollarıGenelMüdürlüğüncemahkememizdekamulaştırmabedelinintespitivehazineadı- na tescili davası açılmış olup, aşağıda dosya esas numaraları belirtilen davaların sonucunda tespit edilecek kamulaştırma bedeli taşınmaz malikleri (da- valılar) adına T.C. Ziraat Bankası Havza Şubesine yatırılacaktır. Aşağıda dosya esas numaraları ve nitelikleri belirtilen taşınmazların kamulaştırma işlemlerine ilişkin iddia ve itirazları olan ilgililerin tüm savunma ve delil- lerini ilan tarihinden itibaren 10 gün içinde mahkememize yazılı olarak bildirmeleri, 30 gün içinde kamulaştırma işlemlerine karşı idari yargıda iptal davası veyamaddihatalarakarşıadliyargıdadüzeltimdavasıaçmahakkınasahipbulundukları,belirtilensüreiçindeidariyargıdaiptaldavasıaçanlarındavaaç- tıklarını ve yürütmenin durdurulması kararı aldıklarını belgelendirmedikleri takdirde kamulaştırma işleminin kesinleşeceği ve mahkemece belirlenecek be- del üzerinden taşınmazın kamulaştırma yapan idare adına tescil edileceği hususu 4650 Sayılı Kanunun 5. maddesi ile değişik 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesi gereğince İLAN OLUNUR. KAMULAŞTIRILAN TAŞINMAZLARIN VE AÇILAN DAVALARIN LİSTESİ Sıra Taşınmazın Ada- Taşınmaz Malikinin Taşınmazın Kamulaştırılan Dosya No İli İlçesi Köy/Mah Parsel Niteliği Adı Soyadı Toplam Alanı Alan Esas No 1 Samsun Havza Taşkaracaören 110 25 Tarla Keziban Sarıbacak 350,42 m2 350,42 m2 2012/302 Huriye Sarıbacak Meryem Sarıbacak Ahmet Sarıbacak Rahmi Sarıbacak Şehriye Sarıbacak Zeynep Sarıbacak Satılmış Sarıbacak Seyit Sarıbacak 2 Samsun Havza Taşkaracaören 107 207 Tarla Suna Ok 1390,43m2 1390,43m2 2012/304 3 Samsun Havza Taşkaracaören 110 61 Tarla Fazlı Kurt 236,87 m2 236.87 m2 2012/303 4 Samsun Havza Taşkaracaören 110 19 Tarla Mevlüde Taşkesen 281,69 m2 281,69 m2 2012/301 Fethiye Kesman Zeki Sarıbacak Zeki Sarıbacak Mehdi Sarıbacak Satı Arslan Ömer Aziz Sarıbacak Esra Dumanlı 5 Samsun Havza Taşkaracaören 107 222 Tarla Nevriye Temel 600,65 m2 600.65 m2 2012/298 Nigar Kayhan Satı Kartal Leman Ertürk Rüstem Temel Mahmut Tekbaş Asiye Kayhan Arf Temel 6 Samsun Havza Taşkaracaören 108 83 tarla Binnaz Alim 2308,90 m2 2308,90m2 2012/299 7 Samsun Havza Taşkaracaören 110 47 Tarla Murat Pehlivan 599,43m2 599,43m2 2012/305 Sare Sucu Şaziye Arslan Rahile Güler Abdullah Pehlivan Recep Pehlivan İbrahim Pehlivan Şerife Pehlivan 8 Samsun Havza Taşkaracaören 107 253 Tarla Nazmiye Kayhan 1017,58m2 1017,58m2 2012/300 Yasemin Kara Müge Kayhan İkbal Şişli Fatma Sezgin Ayşe Ertürk Emine Ertürk Binnaz Ertürk Neslihan Ertürk Aliye Ertürk Basın: 73856 www.bik.gov.tr Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de KÜLTÜR-SANAT Editör: Mehmet AÇAR PAZARTESİ 26 Kasım 2012 26 HD sinema teknikleri Akademisyen, kimya mühendisi Sema Fener'in "HD Sinematografi" adlı kitabı Antrakt Sinema Kitapları serisinde yayınlandı. Kitap, dijital sinematografi ve film çekim tekniklerinin detaylı bilgilerini içeriyor. Aşk ve iç yolculuk öyküsü Hüseyin Tunç, altıncı baskısı yapılan "Kayıp Renk" adlı romanında, değişen sosyal ve ekonomik yapımızın tarihini bekleyiş içinde sorgulanan bir aşkın ve bir iç yolculuğun öyküsüyle anlatıyor. Balkan Savaşlarında ordular Balkan Savaşları'nın 100’üncü yılı anısına Alfa Yayınları'ndan çıkan kitaplar, Yüzbaşı Selahattin Bahri'nin Mustafa Toker tarafından çevrilen "Balkan Savaşı'nda Sırp Ordusu Batı Ordusu" adlı kitabıyla sürüyor. Kitabın başlangıcında yer verdiğiniz Sir Doyle’nin “Bence hayatın alışılmış, olağan akışı dışındaki her şey anlatılmaya değer” sözünün insanı yazmaya kışkırtan bir yanı da yok mu? Evet, son derece kış kır - tı cı . Bu söz ba na,bak mak la gör mek ara sın da ki sı nı rı edi yor . An dre Bre ton, “ ken di si sür re ali st ti r” der k nu di le ge tir miş tir. Her şey ya şa mın ol a ğan akı şı için de d ir. Biz ora dan önem sen m e yen, dik kat çek me yen bir ay rın tı yı çe kip baş ka bi ri ni n ya- nı na koy du ğu muz da ikisinin birlikteliğinden olağandışı bir durum ortaya çıkabiliyor. Kimi zaman okuduğum bir öyküyü sahici bulmadığım oluyor. Yazarıyla konuştuğumda anlatılanların gerçekte o biçimde yaşandığını söyleyerek kendini savunuyor. Hayatın kendisi metne söz geçirmeye çalışıyor. Tomris Uyar’ın “Hayatta olur, öyküde olmaz,” sözünü anımsatıyorum ona. Gerçeğin iki kanadı varsa; biri düşlerin, olağanüstü biçimlerin, öteki ka tı ger- çek li ğinka na dı.İki side ay nıgöv de ninuzan tı sı dır . Bi riol ma d an ne kuş uça- bi lir,ne de öte ki ka nat öz- gür lü ğü nü h is se de bi lir. Kitapta ki öy küler iç içe geç miş du rumda, bir öy kü bir baş kaöy- kü de şe kille ni p so nuç la na b i li yor. Ger- çek ha yat da böy le de ğil mi dir za ten... Günlük yaşamda, uyuduğumuz zamanın dışında birçok öy kü ye gi ripçı kı yo ruz . As lın da uyur kende rü ya l a rı mız- da da ha kar ma şık öy kü - le riniçin de bu lu yoruz ken di mi zi.Ama bun la- rın far kındaola mı yo r uz. Bun la rı baş ka l a rı nınka- le minden öy kü bi çi m in- de oku du ğu muz da, için- den geç ti ği mi z ken diöy kü l e ri m i- zi anım sa dı ğ ı mıziçin se vi yo ruz on la rı. Kor ku la rı mı z, kay gı l a rı- mız, dü şün mek tenka çındıkları - mızla yüzleşiyoruz bazen. Anne yokluğunun insan da bı rak tı ğı dol du rulamaz boş luk ve ka dın la rın gün de - lik so run la rı da dik kat çe ki ci ki tap ta... Bana sık sık, “Öykülerinizde neden kadın yok?” diye sorarlar. Ben de, “Öykülerimde kadın- erkek ilişkisi ve aşk yok ama ka- dın var” de rim. Ce mi le ’nin an ne - si ni kü çük yaş ta kay bet me si nin ömür bo yusü ren iz le ri onun ço- cuk lukve yaşlılık dönemlerinde gidip geliyor. Sonuçta Cemile de anne oluyor, yaşlanıyor ve belleği günden güne bulanıklaşıyor. Bu kez de annesi hayattayken onu her gün biraz daha kaybeden Neval var. Denizin, deniz adamlarının sizde olan özel yerini edebiyatınızı takip edenler bilir. Ama bunu bir de sizden dinlemek isterim... 1976 yılı sonunda Ankara’da MTA Genel Müdürlüğü’nde jeofizik mühendisi olarak işe başladım ve 25 yıl çalıştım. Bunun 15 yılı da denizlerde, kıyı ötesi sismik araştırmalarda geçti. O yıla kadar en uzun gemi yolculuğum İstanbul - Yalova arasındadır. Deniz, gemi ve gemi adamları yepyeni bir pencere açtı ya şa m ım da. Hep side ği şikuzun yol gemilerinden gelmişti ve her birinin başından geçmiş, o güne dek duymadığım öyküleri vardı. Onları dinlerken anlattıklarını yazmayı düşünmedim. Not almadım. 1997 yılında gemiden ayrıldım. 3-4 yıl sonra deniz öyküleri kapımı çalmaya başladı. Deniz kimilerine göre sadece uzak bir mekân ama onu yaşayanlar için hayatın yüreğidir. Edebiyatımızın usta kalemi Cemil Kavukçu, “Aynadaki Zaman” kitabıyla öykü seven okurlarıyla buluştu. İlk öyküsünün üzerinden tam 31 yıl geçen Kavukçu ile hem edebiyatın hayatındaki yerini hem de “Aynadaki Zaman”ı konuştuk. Kavukçu, “Edebiyat, yaşamımda kendimi yalnız hissetmeyeceğim güçlü bir sığınak armağan etti. Yazdıklarımı hiç tanımadığım birilerinin okuyor olduğunu bilmem yetiyor bana” diyor ‘KEN DİMİ HA TALARIMLA SE Vİ YORUM’ Kitaptaki farklı öyküler- de karşımıza çıkan hayattaki yanlışları, bazen de yaşan- mışlıkları silmesi için karşımı- za çıkan silgiden yola çıkarak sormak istiyorum. Elinize öyle sihirli bir silgi geçse, kişisel hikâyenizde, duyduklarınız ya da gördüklerinizde, belki de geçmişte yazdıklarınızda sil- mek istedikleriniz olur mu? Orhan Gencebay bir şarkısın- da “Hatamla sev beni”, der. Bunu ilk duyduğumda hoşuma gitmişti. Ben de kendimi hatalarımla sev- meye çalıştım. Elimde öyle bir silgi olsa, istemediğim, pişmanlık ya da acı duyduğum geçmişteki bir olayı yaşamımdan silsem, o yan- lıştan çıkarılmış dersi, yani bir doğruyu da silmiş olurum. Oysa o “doğru”nun bedeli ödenmiştir. Kişisel yaşamımızda her ne olduy- sa acı veren deneyimleri silip ye- niden kurmak kolay değilse de mümkün elbette. Öyle sihirli bir silgiye sahip olmak istemem. Ol- sam bile kullanmam. “Aynadaki Zaman” kitabının sonunda da “Bir daha gelme, dedim kuşa, benim silinecek bir şeyim yok” diyorum zaten. Yazdıklarımda da, benden çıkıncaya kadar sileceklerimi sili- yorum. Bazen, “Bugün yazsaydım o biçimde yazmazdım” dediklerim oluyor. Yine de silmeyi, değiştir- meyi düşünmüyorum. Edebiyatla çok uzun yılla- rınız geçti. Bunca yıl edebiyat hayatınızda olmasaydı neler ek- silirdi? Edebiyat neler kattı ha- yatınıza ve hayata bakışınıza? İlk öykü kitabım “Pazar Gü- neşi” 1983 yılında yayımlandı. Aynı adlı öykümün dergide ya- yımlanış tarihi ise 1981. İlk öykü- mün yayımlanmasından 31, ki- tabımın çıkmasının üzerinden ise 29 yıl geçmiş. Bu süre içinde ya da bu süreyi hazırlayan dö- nemde yazma gereksinimi duy- masaydım, içimdeki yazarla bir biçimde tanışmasaydım yaşa- mımda herhangi bir eksiklik duymazdım. Hayatınızda olma- yan şeylerin boşluğunu da his- sedemezsiniz. Ama boşluğun varlığını duyuyorsanız onu dol- durmak için arayışa girersiniz. Yaşamın estetiğini kavramakla ilgili bunlar. Okumak da bu este- tik algılayışın temeli bana göre. Yazamasaydım, aynı süreklilikte kitap okur muydum, onu da bi- lemem. Sonuçta yazmakla oku- mak at başı gidiyor. Yazmak için gereken bütün güç okuyarak sağlanıyor. İlk gençlik yıllarımda beni resme yönelten bir gereksi- nim miydi, güç müydü bilmiyo- rum; belki de ikisi birden beni edebiyata kavuşturdu. Edebiyat, yaşamımda kendimi yalnız his- setmeyeceğim güçlü bir sığınak armağan etti. Yazdıklarımı hiç tanımadığım birilerinin okuyor olduğunu bilmem yetiyor bana. ‘YAZMAK İÇİN GEREKEN GÜÇ, OKUYARAK SAĞLANIYOR’ ‘YAZMAK İÇİN GEREKEN GÜÇ, OKUYARAK SAĞLANIYOR’ ‘YAZMAK İÇİN GEREKEN GÜÇ, OKUYARAK SAĞLANIYOR’ ‘YAZMAK İÇİN GEREKEN GÜÇ, OKUYARAK SAĞLANIYOR’ ‘YAZMAK İÇİN GEREKEN GÜÇ, OKUYARAK SAĞLANIYOR’ Fotoğraf: Sedat SUNA ‘Edebiyat bana bir sığınak armağan etti’ ‘Edebiyat bana bir sığınak armağan etti’ ‘Edebiyat bana bir sığınak armağan etti’ ‘Edebiyat bana bir sığınak armağan etti’ ‘Edebiyat bana bir sığınak armağan etti’ ‘Edebiyat bana bir sığınak armağan etti’ ‘Edebiyat bana bir sığınak armağan etti’ ‘Edebiyat bana bir sığınak armağan etti’ ‘Edebiyat bana bir sığınak armağan etti’

Upload: others

Post on 12-Sep-2019

13 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

T.C. HAVZA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİKAMULAŞTIRMA İLANI

Davacı Karayolları Genel Müdürlüğünce Samsun ili Havza ilçesi Taşkaracaören köyü yol inşaatı ve emniyet sahası inşaatı temin etmek için amacıyla Ka-rayolları Genel Müdürlüğünün 37,19,42,36,16,20,47,18 TCK sayılı kamulaştırma işlemine başlanıldığını gösteren kararı gereğince aşağıda ili, ilçesi, kö-yü, parsel numarası, vasfı, malikleri ve kamulaştırma miktarları belirtilen taşınmazların kamulaştırma işlemlerine başlanmıştır. Taşınmaz malikleri ile da-vacı arasında bedel üzerinde anlaşma sağlanamadığından Karayolları Genel Müdürlüğünce mahkememizde kamulaştırma bedelinin tespiti ve hazine adı-na tescili davası açılmış olup, aşağıda dosya esas numaraları belirtilen davaların sonucunda tespit edilecek kamulaştırma bedeli taşınmaz malikleri (da-valılar) adına T.C. Ziraat Bankası Havza Şubesine yatırılacaktır.Aşağıda dosya esas numaraları ve nitelikleri belirtilen taşınmazların kamulaştırma işlemlerine ilişkin iddia ve itirazları olan ilgililerin tüm savunma ve delil-lerini ilan tarihinden itibaren 10 gün içinde mahkememize yazılı olarak bildirmeleri, 30 gün içinde kamulaştırma işlemlerine karşı idari yargıda iptal davasıveya maddi hatalara karşı adli yargıda düzeltim davası açma hakkına sahip bulundukları, belirtilen süre içinde idari yargıda iptal davası açanların dava aç-tıklarını ve yürütmenin durdurulması kararı aldıklarını belgelendirmedikleri takdirde kamulaştırma işleminin kesinleşeceği ve mahkemece belirlenecek be-del üzerinden taşınmazın kamulaştırma yapan idare adına tescil edileceği hususu 4650 Sayılı Kanunun 5. maddesi ile değişik 2942 Sayılı KamulaştırmaKanununun 10. maddesi gereğince İLAN OLUNUR.

KAMULAŞTIRILAN TAŞINMAZLARIN VE AÇILAN DAVALARIN LİSTESİSıra Taşınmazın Ada- Taşınmaz Malikinin Taşınmazın Kamulaştırılan DosyaNo İli İlçesi Köy/Mah Parsel Niteliği Adı Soyadı Toplam Alanı Alan Esas No1 Samsun Havza Taşkaracaören 110 25 Tarla Keziban Sarıbacak 350,42 m2 350,42 m2 2012/302

Huriye SarıbacakMeryem SarıbacakAhmet SarıbacakRahmi SarıbacakŞehriye SarıbacakZeynep SarıbacakSatılmış SarıbacakSeyit Sarıbacak

2 Samsun Havza Taşkaracaören 107 207 Tarla Suna Ok 1390,43m2 1390,43m2 2012/3043 Samsun Havza Taşkaracaören 110 61 Tarla Fazlı Kurt 236,87 m2 236.87 m2 2012/3034 Samsun Havza Taşkaracaören 110 19 Tarla Mevlüde Taşkesen 281,69 m2 281,69 m2 2012/301

Fethiye KesmanZeki SarıbacakZeki SarıbacakMehdi SarıbacakSatı ArslanÖmer Aziz SarıbacakEsra Dumanlı

5 Samsun Havza Taşkaracaören 107 222 Tarla Nevriye Temel 600,65 m2 600.65 m2 2012/298Nigar KayhanSatı KartalLeman ErtürkRüstem TemelMahmut TekbaşAsiye KayhanArf Temel

6 Samsun Havza Taşkaracaören 108 83 tarla Binnaz Alim 2308,90 m2 2308,90m2 2012/2997 Samsun Havza Taşkaracaören 110 47 Tarla Murat Pehlivan 599,43m2 599,43m2 2012/305

Sare SucuŞaziye ArslanRahile GülerAbdullah PehlivanRecep Pehlivanİbrahim PehlivanŞerife Pehlivan

8 Samsun Havza Taşkaracaören 107 253 Tarla Nazmiye Kayhan 1017,58m2 1017,58m2 2012/300Yasemin KaraMüge Kayhanİkbal ŞişliFatma SezginAyşe ErtürkEmine ErtürkBinnaz ErtürkNeslihan ErtürkAliye Ertürk

Basın: 73856 www.bik.gov.trResmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de

KÜLTÜR-SANATEditör: Mehmet AÇARPAZARTESİ 26 Kasım 201226HD sinema teknikleriAkademisyen, kimya mühendisi Sema Fener'in "HDSinematografi" adlı kitabı Antrakt Sinema Kitaplarıserisinde yayınlandı. Kitap, dijital sinematografi ve filmçekim tekniklerinin detaylı bilgilerini içeriyor.

Aşk ve iç yolculuk öyküsüHüseyin Tunç, altıncı baskısı yapılan "Kayıp Renk"adlı romanında, değişen sosyal ve ekonomikyapımızın tarihini bekleyiş içinde sorgulanan biraşkın ve bir iç yolculuğun öyküsüyle anlatıyor.

Balkan Savaşlarında ordularBalkan Savaşları'nın 100’üncü yılı anısına AlfaYayınları'ndan çıkan kitaplar, Yüzbaşı Selahattin Bahri'ninMustafa Toker tarafından çevrilen "Balkan Savaşı'ndaSırp Ordusu Batı Ordusu" adlı kitabıyla sürüyor.

�� Kitabın başlangıcında yerverdiğiniz Sir Doyle’nin “Bencehayatın alışılmış, olağan akışıdışındaki her şey anlatılmayadeğer” sözünün insanı yazmayakışkırtan bir yanı da yok mu?

Evet, son derece kış kır -tı cı. Bu söz ba na, bak mak lagör mek ara sın da ki sı nı rı ifa deedi yor. An dre Bre ton, “Ya şa mınken di si sür re alist ti r” der ken bu -nu di le ge tir miş tir. Herşey ya şa mın ola ğan akı -şı için de dir. Biz ora danönem sen me yen, dik katçek me yen bir ay rın tı yıçe kip baş ka bi ri nin ya -nı na koy du ğu muz daikisinin birlikteliğindenolağandışı bir durumortaya çıkabiliyor. Kimizaman okuduğum biröyküyü sahicibulmadığım oluyor. Yazarıylakonuştuğumda anlatılanlarıngerçekte o biçimde yaşandığınısöyleyerek kendini savunuyor.Hayatın kendisi metne sözgeçirmeye çalışıyor. TomrisUyar’ın “Hayatta olur, öyküdeolmaz,” sözünü anımsatıyorumona. Gerçeğin iki kanadı varsa;

biri düşlerin, olağanüstübiçimlerin, öteki ka tı ger -çek li ğin ka na dı. İki si deay nı göv de nin uzan tı sı dır.Bi ri ol ma dan ne kuş uça -bi lir, ne de öte ki ka nat öz -gür lü ğü nü his se de bi lir.

�� Kitapta ki öy kü ler iç içegeç miş du rum da, bir öy kü bir baş ka öy -kü de şe kil le nip so nuç la na bi li yor. Ger -çek ha yat da böy le de ğil mi dir za ten...

Günlük yaşamda,uyuduğumuz zamanındışında birçok öy kü yegi rip çı kı yo ruz. As lın dauyur ken de rü ya la rı mız -da da ha kar ma şık öy kü -le rin için de bu lu yo ruzken di mi zi. Ama bun la -rın far kın da ola mı yo ruz.Bun la rı baş ka la rı nın ka -le minden öy kü bi çi min -de oku du ğu muz da, için -

den geç ti ği miz ken di öy kü le ri mi -zi anım sa dı ğı mız için se vi yo ruzon la rı. Kor ku la rı mız, kay gı la rı -mız, dü şün mek ten ka çın dık la rı -mızla yüzleşiyoruz bazen.

�� Anne yokluğunun insan da bı rak tı ğıdol du ru la maz boş luk ve ka dın la rın gün de -lik so run la rı da dik kat çe ki ci ki tap ta...

Bana sık sık, “Öykülerinizde

neden kadın yok?” diye sorarlar.Ben de, “Öykülerimde kadın-erkek ilişkisi ve aşk yok ama ka -dın var” de rim. Ce mi le ’nin an ne -si ni kü çük yaş ta kay bet me si ninömür bo yu sü ren iz le ri onun ço -cuk luk ve yaşlılık dönemlerindegidip geliyor. Sonuçta Cemile deanne oluyor, yaşlanıyor ve belleğigünden güne bulanıklaşıyor. Bu

kez de annesi hayattayken onuher gün biraz daha kaybedenNeval var.

�� Denizin, deniz adamlarının sizdeolan özel yerini edebiyatınızı takipedenler bilir. Ama bunu bir de sizdendinlemek isterim...

1976 yılı sonunda Ankara’daMTA Genel Müdürlüğü’ndejeofizik mühendisi olarak işe

başladım ve 25 yıl çalıştım.Bunun 15 yılı da denizlerde, kıyıötesi sismik araştırmalarda geçti.O yıla kadar en uzun gemiyolculuğum İstanbul - Yalovaarasındadır. Deniz, gemi ve gemiadamları yepyeni bir pencere açtıya şa mım da. Hep si de ği şik uzunyol gemilerinden gelmişti ve herbirinin başından geçmiş, o güne

dek duymadığım öyküleri vardı.Onları dinlerken anlattıklarınıyazmayı düşünmedim. Not almadım. 1997 yılındagemiden ayrıldım. 3-4 yıl sonradeniz öyküleri kapımı çalmayabaşladı. Deniz kimilerine göresadece uzak bir mekân ama onu yaşayanlar için hayatınyüreğidir.

Edebiyatımızın usta kalemi Cemil Kavukçu, “Aynadaki Zaman” kitabıyla öykü seven okurlarıyla buluştu. İlköyküsünün üzerinden tam 31 yıl geçen Kavukçu ile hem edebiyatın hayatındaki yerini hem de “AynadakiZaman”ı konuştuk. Kavukçu, “Edebiyat, yaşamımda kendimi yalnız hissetmeyeceğim güçlü bir sığınakarmağan etti. Yazdıklarımı hiç tanımadığım birilerinin okuyor olduğunu bilmem yetiyor bana” diyor

‘KEN Dİ Mİ HA TA LA RIM LA SE Vİ YO RUM’

�� Ki tap ta ki fark lı öy kü ler -de kar şı mı za çı kan ha yat ta kiyan lış la rı, ba zen de ya şan -mışlık la rı sil me si için kar şı mı -za çı kan sil gi den yo la çı ka raksor mak is ti yo rum. Eli ni ze öy lesi hir li bir sil gi geç se, ki şi selhi kâ ye niz de, duy duk la rı nız yada gör dük le ri niz de, bel ki degeç miş te yaz dık la rı nız da sil -mek is te dik le ri niz olur mu? Or han Gen ce bay bir şar kı sın -da “Ha tam la sev be ni ”, der. Bu nuilk duy du ğum da ho şu ma git miş ti.Ben de ken di mi ha ta la rım la sev -me ye ça lış tım. Elim de öy le bir sil giol sa, is te me di ğim, piş man lık yada acı duy du ğum geç miş te ki birola yı ya şa mım dan sil sem, o yan -lış tan çı ka rıl mış der si, ya ni birdoğ ru yu da sil miş olu rum. Oy sa o “doğ ru ”nun be de li öden miş tir.Ki şi sel ya şa mı mız da her ne ol duy -sa acı ve ren de ne yim le ri si lip ye -ni den kur mak ko lay de ğil se demüm kün el bet te. Öy le si hir li birsil gi ye sa hip ol mak is te mem. Ol -sam bi le kul lan mam. “Ay na da kiZa ma n” ki ta bı nın so nun da da “Birda ha gel me, de dim ku şa, be nimsi li ne cek bir şe yim yok” di yo rumza ten. Yaz dık la rım da da, ben dençı kın ca ya ka dar si le cek le ri mi si li -yo rum. Ba zen, “Bu gün yaz say dımo bi çim de yaz maz dım” de dik le rimolu yor. Yi ne de sil me yi, de ğiş tir -me yi dü şün mü yo rum.

�� Ede bi yat la çok uzun yıl la -rı nız geç ti. Bun ca yıl ede bi yatha ya tı nız da ol ma say dı ne ler ek -si lir di? Ede bi yat ne ler kat tı ha -ya tı nı za ve ha ya ta ba kı şı nı za?

İlk öy kü ki ta bım “Pa zar Gü -ne şi ” 1983 yı lın da ya yım lan dı.Ay nı ad lı öy kü mün der gi de ya -yım la nış ta ri hi ise 1981. İlk öy kü -mün ya yım lan ma sın dan 31, ki -ta bı mın çık ma sı nın üze rin denise 29 yıl geç miş. Bu sü re için deya da bu sü re yi ha zır la yan dö -nem de yaz ma ge rek si ni mi duy -ma say dım, içim de ki ya zar la birbi çim de ta nış ma say dım ya şa -mım da her han gi bir ek sik likduy maz dım. Ha ya tı nız da ol ma -yan şey le rin boş lu ğu nu da his -se de mez si niz. Ama boş lu ğun

var lı ğı nı du yu yor sa nız onu dol -dur mak için ara yı şa gi rer si niz.Ya şa mın es te ti ği ni kav ra mak lail gi li bun lar. Oku mak da bu es te -tik al gı la yı şın te me li ba na gö re.Ya za ma say dım, ay nı sü rek li lik teki tap okur muy dum, onu da bi -le mem. So nuç ta yaz mak la oku -mak at ba şı gi di yor. Yaz mak içinge re ken bü tün güç okuya raksağ la nı yor. İlk genç lik yıl la rım dabe ni res me yö nel ten bir ge rek si -nim miy di, güç müy dü bil mi yo -rum; bel ki de iki si bir den be niede bi ya ta ka vuş tur du. Ede bi yat,ya şa mım da ken di mi yal nız his -set me ye ce ğim güç lü bir sı ğı nakar ma ğan et ti. Yaz dık la rı mı hiçta nı ma dı ğım bi ri le ri nin oku yorol du ğu nu bil mem ye ti yor ba na.

‘YAZMAK İÇİN GEREKEN GÜÇ, OKUYARAK SAĞLANIYOR’‘YAZMAK İÇİN GEREKEN GÜÇ, OKUYARAK SAĞLANIYOR’‘YAZMAK İÇİN GEREKEN GÜÇ, OKUYARAK SAĞLANIYOR’‘YAZMAK İÇİN GEREKEN GÜÇ, OKUYARAK SAĞLANIYOR’‘YAZMAK İÇİN GEREKEN GÜÇ, OKUYARAK SAĞLANIYOR’

Fotoğraf:Sedat SUNA‘Edebiyat bana bir

sığınak armağan etti’‘Edebiyat bana birsığınak armağan etti’‘Edebiyat bana birsığınak armağan etti’‘Edebiyat bana birsığınak armağan etti’‘Edebiyat bana birsığınak armağan etti’‘Edebiyat bana birsığınak armağan etti’‘Edebiyat bana birsığınak armağan etti’‘Edebiyat bana birsığınak armağan etti’‘Edebiyat bana birsığınak armağan etti’