bati yÖntemleryle batililamayonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...tarihte...

248
ANKARA ÜNVERSTES SYASAL BLGLER FAKÜLTES KAMU YÖNETM ARATIRMA ve UYGULAMA MERKEZ BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMA Örnek Olay: Offset Dr. M. VECD GÖNÜL Ankara • 2015

Upload: others

Post on 11-Mar-2021

6 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

ANKARA ÜN�VERS�TES� S�YASAL B�LG�LER FAKÜLTES�

KAMU YÖNET�M� ARA�TIRMA ve UYGULAMA MERKEZ�

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA Örnek Olay: Offset

Dr. M. VECD� GÖNÜL

Ankara • 2015

Page 2: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

Ankara Üniversitesi Yay nlar No: 468 Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yay n No: 612

Kamu Yönetimi Ara t rma ve Uygulama Merkezi (KAYAUM) Yay n No: 12

2. Bask : Aral k 2015

ISBN: 978-605-136-214-4

Bask Yeri:

Ankara Üniversitesi Bas mevi ncita Sokak No.10, 06510, Be evler/ANKARA

Tel: 0312-213 66 55 Bas m Tarihi: 25/12/2015

Yay n Yeri: Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi

KAYAUM Müdürlü ü Cebeci/ANKARA

E-posta: [email protected]

nternet Adresi: http://kayaum. politics.ankara.edu.tr

Page 3: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

TAKD�M

Elinizde tuttu�unuz çal��ma ilgi ve merakla y�llar y�l� yo�urulmu� yo-�un bir entelektüel birikim ve uygulama deneyiminin ürünüdür. Dr. Vecdi Gönül Antik Ça�’dan �slam dü�üncesine, Endülüs’ten �ran ve Avrupa uygar-l�klar�na, Ayd�nlanma ça��ndan modern dü�üncenin do�u�u ve geli�mesine kadar dü�ünce tarihini kat etmekte; ayn� merak ve heyecanla geli�mi�lik ve azgeli�mi� pratiklerinin kökenlerini sorgulamaktad�r. Bu sorgulama salt en-telektüel bir merak�n tecellisi olarak görülmemelidir. Say�n Gönül’ün idare-cilik deneyimleri s�ras�nda elde etti�i bilgi birikimi ile entelektüel merak�n�n y�llar y�l� bir arada yo�urulmas�n�n ürünüdür.

Azgeli�mi� ülkelerin geli�me yolunda izleyebilecekleri bir örnek olarak anlatt��� offset uygulamas�; ancak önceki bölümde yazd�klar� ile birle�tirildi-�inde anlaml� bir bütün ortaya ç�kmaktad�r. Bu bütün salt uygulama önerisi ve teori bütünlü�ü olarak anla��lmamal�d�r. Dr. Vecdi Gönül ‘ç�karlar�m�z� korumak için yap�labilecek bir �eyler vard�r; i�te size bir örnek offset uygu-lamas�’ derken gizli (ya da aç�k) bir biçimde neden azgeli�mi� ülke insan� ve idarecilerinin bu �ekilde dü�ünmekte zorland�klar�, ‘üstün Bat�’ alg�s�n�n her yan�m�za sinmi� derin kokusundan neden bir türlü s�yr�lamad���m�z, neden Bat�’n�n gerçekten geli�memize hizmet eden unsurlar�n� de�il de bizi bir tür ‘bo�bo�azl�k’ içerisinde oyalayacak bir tak�m yüzeysel fikirlerini tart���p durdu�umuz sorular�na da yan�t aramaktad�r.

Tan�maktan büyük onur duydu�um Say�n Vecdi Gönül inan�lmaz teva-zu sahibi ve kibar bir insan, dirayetli bir bürokrat, ülke ç�karlar�n� her �eyin önünde tutan bir bakan (ve siyasetçi) ve inan�lmaz derecede sayg�l� bir ö�ren-cidir. Bu güne kadar ülkesine vali, üst düzey bürokrat, milletvekili, bakan ve ba�ka birçok görev alt�nda hizmet etmi� olan Vecdi Gönül, art�k Dr. Vecdi Gönül olarak entelektüel birikimi ve deneyimlerini bizlere aktararak en az önceki hizmetleri kadar, hatta kanaatime göre bunlardan daha fazla hizmet edecektir. Ald��� derece Dr. Vecdi Gönül’ün omuzlar�na gerçekten a��r bir yük yüklemektedir. Bu kitab� bir ba�lang�ç olacakt�r ve bundan sonra birçok kitap ve makale ile deneyimlerini art�k meslekta��m�z olarak bizlerle payla-�acak, kamu yönetimi alan�ndaki tart��malara önemli katk�lar sa�layacakt�r kan�s�nday�m.

Prof. Dr. Ahmet Alpay Dikmen, Ankara, 3 Mart 2015

Page 4: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün
Page 5: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

Yar�m asr� a�an idare-yarg�-siyaset hayat�m�n dayan�lmaz s�k�nt�lar�n� benimle payla�an ve bana paha biçilmez destek veren

E�im ve Çocuklar�ma…

Page 6: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün
Page 7: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL, Lütfiye Han�m ve Mustafa Saffet Beyin o�lu olarak 29 Kas�m 1939’da Erzincan’da do�mu�tur. Babas�, Mustafa Saffet Bey Müderris, Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Cemiyeti kurucusu olup askerî okullarda Türkçe ve Edebiyat ö�retmeni olarak görev yapm��t�r.

E�itimi; SBF (Mülkiye) lisans, Kaymakaml�k dönem birincisi, TODA�E uzmanl�k, Güney California Üniversitesi ABD Master ve SBF (Mülkiye) Doktora.

Kariyeri; Kaymakam, Belediye Ba�kan�, �ube Müdürü, Mülkiye Mü-fetti�i, �çi�leri Bakanl��� Genel Sekreteri, Personel Genel Müdürü, Kocaeli Valisi, Emniyet Genel Müdürü, Bas�n �lan Kurumu Hükümet Temsilcisi, Ankara Valisi, Merkez Valisi, YÖK Kurucu Üyesi, �zmir Valisi, �çi�leri Bakanl��� Müste�ar�, A��r Sanayi Dan��ma Kurulu Ba�kan�, CIEC Ba�kan�, Say��tay Ba�kan�, Yeminli Mali Mü�avir, ECO Ülkeleri Say��taylar Birli�i Ba�kan�, Avrupa Yüksek Denetim Kurumlar� Örgütü (EUROSAI) Denetçisi, TBMM Ba�kan Vekili, Avrupa Konseyi Üyesi, AK Parti Kurucusu ve Seçim Ba�kan�, Millî Savunma Bakan� (2002-2011 ve 2015), TSK Güçlendirme Vakf� Mütevelli Heyeti Ba�kan�, NATO Parlamenter Meclisi Üyesi, Kocaeli-�zmir-Antalya Milletvekili.

Evli ve üç çocuk babas�d�r. Yabanc� dili �ngilizcedir. .

Page 8: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün
Page 9: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

��NDEK�LER

�EK�L, TABLO VE GRAF�K L�STES� ................................................... xi KISALTMALAR ........................................................................................ xii �K�NC� BASKIYA ÖNSÖZ ......................................................................... 1 ÖNSÖZ .......................................................................................................... 3 G�R�� ........................................................................................................... 15

B�R�NC� BÖLÜM

ÜSTÜN DO�U’YA KAR�I ÜSTÜN BATI UYGARLI�ININ �N�ASI

1. Bat� Uygarl���n�n Temel Karakteristikleri ................................................ 35 2. Bat� Uygarl���n�n Maddi, Toplumsal ve Dü�ünsel Kökleri ...................... 37

2.1. Dinsel Kökler ve Sekülerizm ......................................................... 38 2.2. �ktisadi Kökler ve Kapitalizm ........................................................ 46 2.3. Siyasal Kökler ve Liberalizm ......................................................... 71 2.4. Dü�ünsel Kökler: Modernizm ve Pozitivizm ................................. 75

3. Sömürgecilik ve Üstün Bat� Uygarl���n�n Ku�at�c�l��� ............................. 77 3.1. Geli�mi� Bat�'n�n Örgütlenmesi ve Uluslararas� Örgütler .............. 82 3.2. Uluslararas� Örgütler Üzerine K�sa Bir Kritik ............................... 86

�K�NC� BÖLÜM

TÜRK�YE’N�N BATILILA�MA MÜCADELES� VE BATICILA�MA SORUNU

1. Tarihsel Olarak Bat�l�la�ma ...................................................................... 88 2. Bat�l�la�ma Fikrinin Do�u�u: Osmanl�’y� Kurtarma Çabas� ..................... 91 3. Bat�l�la�man�n Sanayile�me ve Teknolojik Geli�meye Etkisi ................ 100 4. Cumhuriyet Döneminin Ekonomik Yönden Görünümü ......................... 107 5. Cumhuriyet Dönemi Sanayile�me ve Teknoloji ..................................... 109 6. Cumhuriyet Dönemi Sanayile�menin Genel Niteli�i ............................. 124 7. Yabanc� Uzman Raporlar�nda Sanayile�me ............................................ 125 8. Kalk�nma Planlar�nda Sanayile�me ........................................................ 128 9. Genel De�erlendirme: Bat�l�la�ma ve Türk Sanayile�mesi .................... 136

Page 10: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

x

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

�KT�SAD� VE TOPLUMSAL ÖZGÜRLE�ME ARACI OLARAK OFFSET POL�T�KASI

1. Türkiye’de Savunma Sanayiinin Geli�imi .............................................. 138 1.1. Osmanl� Döneminde Savunma Sanayii ........................................ 139 1.2.Cumhuriyet Dönemi ...................................................................... 142

2. Türk Savunma Sanayii Üzerine Bir Dönem �ncelemesi: 2001-2011 ...... 147 2.1. 2001 Öncesi Dönemin Genel Görünümü ..................................... 148 2.2. 2001 Sonras� Savunma Sanayii Politikas� .................................... 155

3. 2001 Sonras� Süreçte Etkinle�tirilen Savunma Sanayii Arac�: Offset ..... 156 3.1. Kavramsal Çerçeve ...................................................................... 158 3.2. Offset Politikas�n� Yönlendiren Hukuki Araçlar .......................... 165 3.3. Offset Uygulamalar�na Dünyadan Örnekler ................................. 174 3.4. Offset’in Uygulan��� ..................................................................... 179 3.5. SSM Sanayi Kat�l�m�/Offset Mevcut Durumu ............................. 187 3.6. Offset Politikas�n�n Ç�kt�lar� ......................................................... 184 3.7. Offset Politikas� ile Kazan�lan Teknoloji Destekli Ba�lat�lan

Yurtiçi Projeler ............................................................................ 187 3.8. Savunma Sanayinde Offset’ten Yararlanan Firmalar: Offset

Ba�ar� Örnekleri. ......................................................................... 188 3.9. Kamu Al�mlar�nda Model Olarak Offset ...................................... 189

SONUÇ VE ÖNER�LER .......................................................................... 197 KAYNAKÇA ............................................................................................. 209 EK I Millî Savunma Bakan� M. Vecdi Gönül’ün Veda Mesaj� ................. 225 EK II Türk �mparatorlu�u Haritas� ............................................................ 229 EK III Ümit Burnundaki Kitabe ................................................................ 230

Page 11: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

xi

�EK�L, TABLO VE GRAF�K L�STES�

�ekil 1 : Avrupa uygarl���n�n ba�l�ca dayanaklar� Tablo 1 : Türkiye’de Yüksek Teknolojili Alanlarda Kamu Harcamalar�na

�li�kin 2012-2021 Y�llar� Aras� Tahmini Harcamalar Tablo 2 : Offset Anla�mas� ile Tedarik yapan ülkeler Tablo 3 : Deniz araçlar� Tablo 4 : Havac�l�k-Uzay Tablo 5 : Kara araçlar� Tablo 6 : Silah sistemleri Tablo 7 : Elektrik, Elektronik ve Yaz�l�m Tablo 8 : Türkiye’nin ihracat sözle�mesi yapt��� ülkeler ve ihracat bedelleri Grafik 1 : 2002-2011 y�llar� aras�nda üretim ve ihracat de�erleri Grafik 2 : Savunma ve Havac�l�k �hracat Seyri

Page 12: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

xii

KISALTMALAR

AB : Avrupa Birli�i a.g.e. : Ad� geçen eser akt : Aktaran ABD : Amerika Birle�ik Devletleri BBYKP : Be�inci Be� Y�ll�k Kalk�nma Plan� BBYKP : Birinci Be� Y�ll�k Kalk�nma Plan� BM : Birle�mi� Milletler Çev : Çeviren DB : Dünya Bankas� DBYKP : Dördüncü Be� Y�ll�k Kalk�nma Plan� DKP : Dokuzuncu Kalk�nma Plan� DTÖ : Dünya Ticaret Örgütü FMS : Foreign Military Sales IMF : Uluslararas� Para Fonu �BYKP : �kinci Be� Y�ll�k Kalk�nma Plan� MKEK : Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu MSB : Millî Savunma Bakanl��� OECD : Ekonomik Kalk�nma ve ��birli�i Örgütü OKP : Onuncu Kalk�nma Plan� SBYKP : Sekizinci Be� Y�ll�k Kalk�nma Plan� SE�AS : Savunma ve Ekonomik ��birli�i Anla�mas� SSM : Savunma Sanayi Müste�arl��� SK/O : Sanayi Kat�l�m/Offset TÇD : Teklife Ça�r� Dosyas� TOBB : Türkiye Odalar Ve Borsalar Birli�i TSK : Türk Silahl� Kuvvetleri ÜBYKP : Üçüncü Be� Y�ll�k Kalk�nma Plan� YBYKP : Yedinci Be� Y�ll�k Kalk�nma Plan�

Page 13: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

�K�NC� BASKIYA ÖNSÖZ

Büyük Türk Milletinin dün oldu�u gibi bugün de insanl�k camias�n�n en �erefli, en medeni topluluklar�ndan biri oldu�undan asla �üphe yoktur. An-cak medeniyetin tarifinde hiçbir zaman uluslararas� bir ittifak sa�lanamam��-t�r. Tarihte, hayat �artlar� sald�rd�klar� ülkelere göre çok daha ilkel olan haçl�-lar, hedeflerindeki zamanlar�n�n en ileri toplumlar�n� “Hazreti �sa’y� Tanr�n�n O�lu” olarak kabul etmedikleri için gayri medeni say�yorlard�. Cumhuriyet’in ilk y�llar�nda Bat� medeniyeti her türlü övgüye lay�k görülürken, öncesinde “tek di�i kalm�� canavar” olarak tavsif ediliyordu. Medeniyet kavram�n�n en zay�f taraf� de�er hükümleri yuma�� olmas� ve bunlar�n ölçülememesidir. Bu sebeple toplum de�erlendirmesinde ölçülebilir ilerleme-kalk�nma gibi kav-ramlar�n esas al�nmas�, nihai hedef olan “insan mutlulu�u” ile bir korelasyon kurulmas� bugün için en salim yol olarak görülmektedir.

Geçmi�te ya�ad���m�z deneyimler bugüne ders ç�kartmam�z için bizi beklemektedir. Ecdad�m�z “milletler” sistemiyle ve fethedilen her topra�� vatan� sayarak bu güne ���k tutmaktad�r. Ayr�ca, maddi olarak da, deniz ula-��m�n�n en önemli kanal�n� (Süvey�) açt�rarak, dünyan�n ilk metrolar�ndan birini (�stanbul-Tünel) in�a ettirerek, en uzun demiryollar�ndan birini (Medi-ne) yaparak, Paris’te 1875 Metrik Sistem Kongresinin (iridyumlu platin) 18 kurucusundan biri olarak ça�� yak�ndan takip etti�ini göstermi�, y�k�l�rken bile dünyan�n en güçlü ülkelerine kar�� dört sene dokuz cephede harp ede-bilmi�tir. Bugün de görev bilgisayarlar�n�, insans�z hava araçlar�n�, dünyan�n say�l� köprülerini-tünellerini yapmam�za, 90 bin köy ve mezraya elektrik, yol, su sa�lay�p, üniversite e�itimini %38’lere ula�t�rm�� olmam�za ra�men, ülkemizin “muas�r (bat�) medeniyet” ili�kisi halen tart���lmaktad�r. Kald� ki “Bat� Medeniyeti” bugün uzak do�u versiyonunu da üretmi�tir.

Sundu�umuz bu mütevazi çal��mada, iki yüz seneyi a�an de�i�im gayret-lerimizi amac�na hizmeti yönüyle de�erlendirip, Bat�’n�n tavsiyelerinde pek yer almayan kendi kalk�nma s�rlar�n�; kültürümüzün temelini te�kil eden iyi ahlak, dürüstlük, çok çal��ma, azami tasarruf, faydal� bilim ve teknolojiyi kendi mal�m�z sayma, kendine güven, te�ebbüs, ara�t�rmac� olma unsurlar�yla imtizaç ettirecek bir yakla��m ortaya konmaya çal���lm��t�r. Örnek olarak da Sanayi �nk�lab�n� kaç�rm�� olan ülkemize yeni bir f�rsat sunabilecek olan offset uygulamas� verilmi�tir.

Page 14: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün
Page 15: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

ÖNSÖZ

Antik ça��n büyük dü�ünürlerinden Heraklit “Dünyada de�i�meyen tek �ey vard�r, o da de�i�imdir” derken onun öncesi ve o ça��n kurucu fikir babalar�ndan Milas’l� Thales varolu�un kurallar�n�n hiç de�i�meyece�i görü-�ünü ileri sürmü�tür. Heraklit’in görü�ü bugün bedihidir. Hatta 800 y�l evvel Hz. Mevlana, “Dün dünde kald� canca��z�m bugün yeni �eyler söylemek lâz�m” beyitiyle bu hususa i�aret etmektedir. �lginç olan, bu gerçe�in 3000 y�l önce tespit edilebilmesidir. Thales ve fikirda�lar�n�n hakl�l���n�n en basit delili ise pozitif ilmin varl���d�r. O halde bu iki z�t oldu�u intiba� veren görü� nas�l telif edilecektir? Ezelden ebede de�i�meyen kurallar�n içerisinde de�i-�imin kaç�n�lmazl��� diye basit bir sonuç ç�kar�lsa bile, insano�lu bu konuyu daha uzun seneler tart��aca�a benzemektedir.

Bütün dünyadaki de�i�imi antropoloji ve benzer ilim çal��anlar�na b�ra-k�p, yaln�zca ülkemiz yönetimine yo�unla��rsak, toplumumuz da bu mana-daki de�i�imin konusu oldu�una göre “istihalenin neredesindeyiz” sorusu önemli bir tart��may� hak etmektedir.

Tarihte “Büyük Siyasi Varl�k” olabilmenin ilk �art�, çevresinden ba�la-yarak ula�abildi�i bütün toprak ve topluluklar� zaferler kazanarak hâkimiyeti alt�na almak olmu�tur. �skender, Sezar ve Timuçin büyük cihangirler olarak, Osmanl�, Avusturya ve Çarl�k Rusya's� cihangir devletler olarak bu zihniyete örnek te�kil ederler. Hâlbuki dünyan�n pek çok co�rafyas�nda ülkelerin ka-derini tayin edecek kudrete ula�an �ngiltere Krall���, Birinci Dünya Sava�� sonras� bile kom�u ülke topraklar� üzerinde (�rlanda adas� hariç) nüfuz ve hâkimiyet kuramam��t�. Zaman�m�zda ise eme�i ve merkezi planlamay� öne ç�karmaya çal��an Sovyetler Birli�i'nin çökü�ü sonras�, hiçbir millî fütuhat ve cihangirlik iddias� olmad��� halde ABD, sahip oldu�u do�al kaynaklara ilaveten uygulad��� pragmatik politikalarla “para”y� ve üstün vas�fl� insanlar� ülkesine çekerek tek süper güç haline gelebilmi�tir. Fütuhats�z sa�lanan bu üstünlü�ün ba�ka kaynak, dayanak ve yönleri olsa da galip vasf� belki de en iyi �ekilde Joseph Nye taraf�ndan “Soft Power” olarak ileri sürülen stratejiy-le izah edilebilir. Hiç �üphe yok ki “yumu�ak güç” az veya çok her zaman vard� (Nye, 2004). Ancak birinci planda de�ildi. Belki de baz� yönleriyle “entrika” denilerek a�a��lan�yordu. Ancak son müstevli Hitler’in feci ak�beti, kitle imha silahlar�n�n ula�t��� ak�l almaz tahrip gücü, bu kavram� ön plana

Page 16: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

ÖNSÖZ 4

ç�karm�� oldu. Ancak unutmamak gerekir ki, nihai “Hard Power”� olmaya-n�n yumu�ak gücün ba�lang�ç a�amalar�n� uygulama �ans� hemen hiç yoktur.

Tarihin derinliklerine girmeden inceleme ve yorumlar�m�z� Osman-l�’dan ba�lat�rsak “Ak�l dersen Frengistan, mal dersen Hindistan, ha�met dersen Âli Osman” (Timur, 2010) dizelerinde de i�aret edilen ihti�aml� siyasi varl���n tarih sahnesinden çekilme sürecinin ve sonras� de�i�iminin bugü-nümüze etkisi ne olmu�tur. Vaktiyle sanat�, ticareti, bankerli�i az�nl�klara b�rakm��, devlet memurlu�u ve askerlik yapmay� �eref saym�� bir milletin kendi d���ndaki de�i�imi nas�l alg�lad��� ve ne gibi tedbirler ald��� hususu, bugünümüzü dahi etkileyen bir keyfiyet olarak de�erlendirilebilir.

Osmanl�’n�n son dönemi dâhilerinden olan Ahmet Cevdet Pa�a, “dev-letler de be�er gibidir, do�ar, büyür, geli�ir ve ölür” derken, Osmanl�’y� istisna tutan cümlesi ile O ‘ebet müddettir’ der. Ancak ihti�aml� geçmi�in muhafaza edilememesi herkesi derinden etkilemekte, sebep ve çaresi üzerine de kafa yorulmu�tur/yorulmaktad�r. Ziya Pa�a “�slam imi� Devlet’e pabend-i terakki, evvel yo� idi i�bu rivayet yeni ç�kt�” (Ökçün, 2011: 165) diyerek kolayc� gerekçelendirmeyi reddederken, küçük bir az�nl�k ise, Rousseau ve Montesquieu’yu kendi dillerinden okumad�kça kalk�nma olmayaca�� inan-c�yla, çözüm formülü olarak resmî dilin Frans�zca olmas�n� önermi�lerdir. Do�ru te�his olmadan etkin bir tedavi olmayaca�� aç�kt�r. Te�histeki en bü-yük hata, Osmanl�’n�n kar��s�nda yükselen “Bat�’n�n vaktiyle Osmanl�’y� yükselten de�erlerle ve bu de�erleri daha idealize edip geli�tirerek, hatta daha do�ru bir �ekil ve yakla��mla uygulamas� sebebiyle de yükseldi�i” dü-�üncesinin ayd�nlara hatta genel olarak halka hâkim olmas�d�r. Özet olarak Bat�'n�n yükseli�ini de�erlendirirken, kendi de�erlerinin ipote�inden kurtu-lamamas�d�r.

Oysa ki zaman ve �artlar de�i�mi�tir. Osmanl�’n�n yükseli�inde feodali-teden uzak izafi bir adaletin temel al�nd��� çok kuvvetli bir merkezi idarenin büyük bir üstünlük sa�lad��� muhakkakt�r. Nitekim Bat� Yeniça��n�n önemli dü�ünürlerinden Machiavelli, Osmanl�’n�n yükseli�ini bu gerekçeyle izah ederken, Osmanl� kar��s�nda Avrupa devletlerinin peri�anl���n� da kuvvetli bir merkezi idareye sahip olmamalar� ile aç�klamaktad�r (Machiavelli, 1999). Bat� krallar� di�er asilzadeler aras�nda ancak “primus inter pares-e�itler ara-s�nda ilk/birinci” idiler. Osmanl�’n�n bu üstünlük vasf�, üç as�r sonra, Max Weber taraf�ndan büyük zafiyet olarak tespit edilmektedir (Turner, 1997: 38). Weber'e göre Osmanl�’ya hâkim olan idare ‘Patrimonyal Sultanate’dir. Bu kuvvetli merkezi idare Osmanl�’y� geri b�rakt�rm�� ve daha da geri b�rak-t�racakt�r. Çünkü Kuzey Bat� Avrupa’n�n Osmanl�’ya göre temeldeki geli�me unsuru olan Protestan Etik’in her ferde tan�d��� müte�ebbis olma imkân� kuvvetli bir merkezi idarenin varl��� ile kesinlikle kabili telif olamaz. Görül-

Page 17: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

ÖNSÖZ 5

dü�ü gibi vaktiyle geli�menin temeli olarak mütalaa edilebilen bu unsur sonradan geli�menin en büyük engeli hatta y�k�l���n gerekçesi olarak ileri sürülebilmektedir.

Sosyal ve ekonomik olaylar�n belirleyicili�i inkâr edilmemekle beraber son tahlilde siyasetin tayin gücü muhakkak a��r basar. Do�u Avrupa’n�n Bat� Avrupa’ya üstünlü�ü Osmanl� dönemine münhas�r de�ildir. Do�u Avrupa, Osmanl� gibi Roma döneminin de din ve devlet ili�kisini en iyi �ekilde çöz-mü�; kuvvetli bir merkezi idareyle, istikrarl� ve on be� as�r süresince Bat�’ya göre nispi olarak yüksek hayat standartlar�nda olan bir dönem ya�am��t�r. �ngiliz tarihçi Arnold Toynbe’ye göre; Bat� Avrupa’n�n Osmanl� merkezî gücü kar��s�nda geri çekilmekten ba�ka yapaca�� hiçbir �ey yoktu (Toynbee, 1988). Onlar da geri çekildiler ve Avrupa’da zafer kazanma �srar� yerine bütün dünyaya yay�ld�lar. Osmanl� sebebiyle kara yoluyla gidemedikleri yerlere deniz yoluyla gidip, oralar� sömürge haline getirip, oralardan topla-d�klar� zenginlik ve güçle Osmanl�'y� Avrupa’dan ç�kard�lar.1

Do�u’nun yükseli�ini yaln�zca merkezî askerî güce inhisar ettirmek el-bette do�ru olmaz. Antik Helen’i yeniden gün �����na ç�karan Do�u’dur. Bat�’da yaln�zca bir kral�n saray�nda bulunan 900 kitapl�k bir kütüphane çok büyük say�l�rken, Do�u’da yüz binlerce kitap bütün ö�rencilerin istifadesine sunuluyordu. Bat�’n�n ad�n� dahi bilmedi�i rasathaneler, laboratuarlar, Cen-giz Han taraf�ndan yok edilinceye kadar, halk�n yararlanmas�na aç�kt�.

Osmanl� kurulurken üç büyük medeniyeti tevarüs etmi� ve bünyesinde uzla�t�rm��t�r: �slam, Asya ve Roma. Dünya Antik Medeniyetini sembolize eden dünyan�n yedi harikas�ndan (Çin Seddi hariç) alt�s� Osmanl� toprakla-r�nda yer alm��t�. Fransa’da 1772 Bartholomeus günü, Frans�zlar inançlar� sebebiyle di�er Frans�zlar� korkunç bir �ekilde katlederken (katliam öncesi Protestan nüfusu % 27, sonras� % 2), Osmanl�’da "Milletler Sistemi"yle on-larca cemaat kendi inançlar�nda ve uygulamas�nda (�ahs�n hukuku anlam�n-da) serbest ya�am��t�r.

Osmanl�lar yaln�zca dünyan�n en medeni bölgesine sahip olmakla kal-mam��lar, klasik ticaret yollar�na da hâkim olmalar� sebebiyle, Avrupa tüc-carlar� Ümit Burnunu2 dola�mak zorunda olduklar�ndan yüzlerce gemi kay-betmi�lerdir. Osmanl�, bölgesel de�il bir dünya gücü konumunda idi. Rusya 1683’e kadar O’na vergi verirdi. Fransa’n�n Almanya taraf�ndan yok edilme-si 1526 Mohaç ve 1532 Büyük Alman seferleriyle, �spanya taraf�ndan i�gali ise, 1545 Barbaros’un �spanya Seferi'yle önlenmi�, hatta Nice ve Korsika 1 �spanya-Sevilla liman meydan�nda bulunan �spanya donanmas�n�n ula�t��� yerleri gösteren

harita bunun en iyi ifadesidir. 2 (Bknz: Ek II Türk �mparatorlu�u Haritas�).

Page 18: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

ÖNSÖZ 6

�talyanlardan al�narak Frans�zlara verilmi�tir. Osmanl� Akdeniz donanmas� y�llarca Fransa’n�n �spanya taraf�ndan yeni bir i�galini önlemek amac�yla Fransa’n�n Tulouse Liman�’nda k��lam��t�r. Endonezya’n�n Ayca Krall���, yap�lan askerî yard�mla Portekiz i�galinden korunmu�tur. Ayn� �ekilde Hol-landa, �spanya i�galinden korundu�u gibi, Fransa’n�n ayakta kalabilmesi için Frans�zlara verilen kapitülasyonlar gibi Hollanda gemilerine de Osmanl� bayra��yla seyir imkân� verilmi�tir. ABD, kurulduktan sonra deniz ticareti-nin güvenli�i için Osmanl�ya de�il O’nun bir valisine, Cezayir Day�s�’na resmî anla�mayla vergi vermeyi kabul etmi�tir (1795).

Osmanl�, dünya tarihinde güçlü bir devlet örne�i te�kil etmi�tir. Ancak gerileme dönemi itibar�yla girdi�i Bat�l�la�ma maceras� zihinsel dönü�üm yerine yap�sal ve yarars�z reformlarla Avrupa’n�n ‘Hasta Adam’ nitelemesiy-le dünya tarihine veda etmi�tir. Sergiledi�i yönetsel-siyasal kültür aç�s�ndan dikkat çekici bir örnek olu�tursa da yenile�me çabalar�yla girdi�i topyekûn de�i�im hareketleri devleti yok olma sürecinden kurtaramam��t�r. Asla �üphe edilemez ki, insanl�k camias� için fikirden daha kuvvetli, daha etkili ve daha önemli hiçbir �ey yoktur. Bugünkü medeniyetimiz ister ahlâki, ister teknik yönüyle, hangi co�rafyada, hangi seviyede olursa olsun, iklimden, co�rafya-dan, insan yap�s�ndan etkilenmekle beraber, neticeten bir mülahazan�n, bir dü�üncenin, k�sacas� bir fikirler manzumesinin ürünüdür. Sosyal olaylar�n arkas�nda bir fikir yoksa o hadise kayda bile de�mez. Çünkü yank�s� olmaz. Örne�in; Frans�z �htilali yaln�zca krala ve asilzadelere para kapt�ran banker-lerin tahrikine inhisar etseydi, bugünümüzü bile etkileyen bir yank�lanman�n kayna�� olabilir miydi? Fikrin üretildi�i, geli�tirildi�i yer zihin; ürünü ise zihniyettir. Zihnin yeni �artlar�n idrakine f�rsat vermeden, ba�ka bir zihniye-tin ürünü olan fikri o zihniyete implant etmek, ne sa�l�kl� olur, ne de netice verir. Kald� ki, geli�mek için geli�mi� ülkelerin fikirlerine müracaat eden ülkelere verilen reçeteler, kendi geli�me süreçlerini yans�tmad��� gibi, genel-likle o ülkenin talep sahibi ülke üzerindeki emellerinin formülasyonundan ibaret olmaktad�r.

O halde zihniyet geli�tirmeyle herkes kendi meselesini kendisi hallede-cektir. Ancak bu sürecin neticesini beklemeden baz� pratik, pragmatik çö-zümler bulunabilir. Muhtemelen bu çözümler yaln�zca noktasal sorunlar� a�mam�z� sa�lamakla kalmaz, sa�layaca�� geri bildirimleri ile ana sürecin istikametine ve h�z�na da katk�da bulunabilecektir. Böylece zihniyet de�i�imi de sa�lam temellere istinad edebilecektir.

Konumuza tam anlam�yla tetabuk etmemekle birlikte ileri sürülen yak-la��m� anlatmakta faydal� olabilecek birkaç örnek verilebilir: 18. yüzy�lda Newton, pozitif ilimde ç���r açan Çekim Kanunu'nu fevkalade kuvvetli ma-tematik delilleriyle aç�klad�. Bu aç�klamada, hareketin üç kanunu yaln�zca

Page 19: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

ÖNSÖZ 7

bir tespitten ibaretti. Newton’un as�l ba�ar�s� yer çekiminin ne oldu�unu izaha kalk��madan onu bir veri olarak kabul edip etkilerini tespit ile sonuca ula�mas�ndad�r. �ayet o da kendisinden öncekiler gibi yer çekiminin mahiye-tini izaha saplan�p kalsayd�, ak�beti teorilerin içerisinde kaybolmak olacakt� (Farndon, 2011; 136). K�sacas�: “Bütün cisimler birbiri taraf�ndan çekilir ama Newton, niçin böyle oldu�unu ara�t�rmaya yana�mad�. Elle tutulan göz-le görülen �eyleri gözledi ve kaydetti; sonuçlar� kar��la�t�rd� ve hesaplad�. Orada durdu.” (Hazard, 1996: 335). Bir ba�ka dü�ünür John Locke da “Bizim buradaki i�imiz her �eyi bilmek de�ildir, ama hayat�m�z� ilgilendiren �eyleri bilmeliyiz, art�k b�rakal�m bu metafizik iddialar�, bunlar�n ne kadar k�s�r �eyler oldu�unu görmüyor musunuz?” yakla��m� 1690 y�l�nda yazd��� “�n-san Dü�üncesi Üzerine Bir Deneme” adl� kitab�n�n ad�nda bile ifadesini bulmu�tur. Bu sade yakla��m�n bilime katk�s� büyük olmu�tur (Hazard, 1996: 257-258). Bir ba�ka örnek, “bilimsel yakla��m”�n, zaman ve hareket ara�t�r-malar�, hareketli tezgâhlar yoluyla ekonomiye ve insan hayat�na katk�lar�d�r. Ford ve Taylor bu uygulamay� yapacak pratik ve pragmatik zihniyete sahip olmay�p teoriler ile u�ra�sayd�lar, insanl��a, ça�da� dünyada insanlar�n nere-deyse tamam�n�n günlük hayat�n� de�i�tiren katk�y� sa�layabilirler miydi?

Bat�’da 15. as�rda dahi dünyan�n küre �eklinde olu�u tart���l�rken Do-�u’da 9. as�rda dünyan�n yuvarlakl��� kabul edilmi�, dünyan�n çevresini yak-la��k 20,000 mil olarak hesaplanm��t�r. Dünyan�n merkezine do�ru her �eyin çekiminin söz konusu oldu�u tespit edilmi�tir. Astrolabe (astronomi ölçüm-lerinde kullan�lan cihaz) ve bugün kullan�lan rakamlar Müslümanlar taraf�n-dan geli�tirilmi�tir (Durant, 1950: 153-297). �lk kâ��t fabrikas� Ba�dat’ta M.S. 800. y�lda kurulmu� iken Avrupa kâ��d� �talya ve Almanya’da ancak 14. yüzy�lda imal etmeye ba�lam��t�r. Bat�’da gözlem ve deney metotlar�n�n öncüsü olan Bacon’un (1214-1294), Arap dili ve bilimlerini ö�renmenin kendi ça�da�lar� için hakiki bilgiye eri�menin tek yolu oldu�unu yazm�� olmas� dikkate �ayand�r. �slam bilimi ve bundan do�an teknikler, Bat�daki Rönesans ve bilimin ana kayna�� olmu�tur (Graudy, 2007: 117-118). Bacon, El-Haitham’�n güne�in yans�malar� ve Ay’�n �ekli üzerine yapt��� çal��mala-ra ba�vurmu�tur (Durant, 1950: 289). Do�u �slam Medeniyeti Cengiz Han taraf�ndan imha edilirken Endülüs bundan masun kald�. Bütün ilimlerde parlak bir noktaya geldi, hatta matbaay� icat etti.3 Endülüs 1492’de yeni H�-ristiyan olma heyecan�n� ta��yan kavimler taraf�ndan istila edilirken, geli�-mesi Timur taraf�ndan sekteye u�rat�lm�� olan Osmanl�, bu dünyan�n o tarih-teki en geli�mi� medeniyetine yard�m edememi�tir. �stilac�lar görünmez bir tanr�ya tapmakta olan (çünkü onlara göre görünmez olan ancak �eytand�r) 3 ABD Ba�kan� Obama’n�n Kahire-El Esher Konu�mas�, 2009-�srail Cumhurba�kan� Sha-

ron’un, TBMM Konu�mas�, 2007.

Page 20: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

ÖNSÖZ 8

Engizisyonla mahkeme karar�yla bu medeni halk� yakarken, bu medeniyetin ürünü kitaplar� yakmama basiretini göstermi�lerdir. Ba�kentleri Toledo’da y�llarca bu kitaplar� tercüme etmi�ler ancak Endülüs’ü i�gal edenler onun zihniyetini oldu�u gibi benimsememi�lerdir. �nanc�ndan, kültüründen, ya�a-y�� tarz�ndan az bir miktar etkilenmekle beraber kesinlikle o kültürü resmen kabul etmemi�lerdir. Onun yerine maddi geli�meyi sa�layan tekniklere yo-�unla�m��lard�r. Bu �ekilde geli�tirdikleri zihniyeti de o zamana kadar çok az haberdar olduklar� ve putperesttir diye hiç k�ymet vermedikleri ancak Endü-lüs Kültür ve Medeniyeti'nden, ilminden derinli�ine ö�rendikleri Antik Yu-nan dü�üncesine dayand�rmay�, �slam’a dayand�rmaya tercih etmi�lerdir.

Bugün benzeri bir geli�meyi komünist Çin’de görmekteyiz. Kökeni Ef-latun’a kadar giden komünist fikriyat�n, kendisine kaynak olarak (H�ristiyan-l���n yan�nda) Antik Yunan’� seçen Bat� dü�üncesinin bir ürünü oldu�u mu-hakkakt�r. Çin, ChiangKai-Shek’e kar�� kesin zafer kazanan Mao TseTung taraf�ndan komünist bir yönetim alt�na sokulmu�tur. Ancak bir milyarl�k bu ülkenin klasik komünist ekonomik usullerle fakirlikten kurtar�lamayaca�� k�sa zamanda anla��lm�� ve sonuçta 80’li y�llardan itibaren liberal üretimin bir teknik olarak ve bu teknikten nelerin al�naca�� çok iyi tasarlanarak al�n-mas�na, ucuz i�çili�in de bir avantaj olarak takdimiyle, kapitalist dünyayla bu s�n�rlar içerisinde ve gelen sermayeye garanti verilerek i�birli�i yap�lma-s�na karar verilmi�tir. Böylece Çin bugünkü ekonomik konumuna ula�m��t�r.

Her iki örnek olayda da görüldü�ü gibi uygulay�c�lar kendi zihniyetini terk edip ba�ka bir zihniyeti kopyalamak yerine, kendi zihniyetini esasta muhafaza ederek baz� teknikleri al�p zihniyetlerinin bir parças� haline getir-diler. Çünkü zihniyet demek ki�inin ve toplumun benli�i, �ahsiyeti demektir. Zihniyeti kökünden de�i�tirmek demek benli�ini de�i�tirmek olacakt�r. Kal-d� ki; mevcut zihniyeti b�rak�p, özenilen zihniyeti tamam�yla almak ve ya�a-mak esasen mümkün de�ildir. Olsa olsa baz� tezahürleri al�nm�� olur. Bunun sonucunda o zamana kadar ya�anmam�� bir olayla yüz yüze gelince özenilen zihniyet sa�l�kl� reaksiyon verirken, özenen bozulur/bocalar kal�r. Çünkü dü�ünülen ve dü�ünülecek her noktaya yön verme mevkiinde bir umman olan zihniyet, ya�anan ve ö�renilen say�s�z etkinin sonucudur. �u halde, iki ayr� sürecin ürünü iki ayr� zihniyetin aynîle�mesi mümkün de�ildir. Olsa olsa biri di�erinin mukallidi olur. Küçülen dünyada ve zaman içerisinde kar��l�kl� etkile�im elbette bunun d���ndad�r. Yukar�da örneklendirdi�imiz �spanya ve Çin’de bize göre yap�lan i�, kar��la��lan problemi çözmede ba�a-r�l� taraf� aynen almaya kalkmadan, kendi zihniyetini temelde muhafaza ederek, ba�ar�l� unsurlar� bir teknik olarak almak, mevcut ve muhafaza edi-len zihniyetle bu uygulamaya mani unsurlar� tadil etmeyi daimi bir geribildi-rimle kontrol ve uygulaman�n ba�ar�s�n� ölçüp de�erlendirerek yapmak sure-

Page 21: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

ÖNSÖZ 9

tiyle pratik ve pragmatik bir tür icmalle, kompozisyonla arzu edilen sonuca ula�makt�r.

Dünya üzerinde ya�anan farkl� ortamlarda insan toplumlar�nda de�i�im süreci, kaç�n�lmaz olarak, de�i�ik kültürlerin do�mas�na sebep olmu�tur. 18. yüzy�lda ara�t�r�c�lar ve misyonerler Afrika’ya gidip kendilerininkinden fark-l� dü�ünce ve telakkileri tespit edince derin ara�t�rmalara girmi�lerdir. Bu ara�t�rmalara, kendisi de ara�t�rmac� olan Frans�z Levi-Bruh geri kalm�� ülkelerin halklar�n�n mant�klar�n�n farkl� olup farkl� çal��t���n� (Öner, 2011: 66-67) ilk kitaplar�nda kuvvetle savunurken son eserinde, daha önceki yay�n-lar�n� tekzip edecek �ekilde, bütün insanlarda mant�k yap�s�n�n ayn� oldu�u sonucuna ula�m��t�r. Ona göre fark mant�ktan de�il zihniyetten gelmektedir.

Bu durumda toplumlar�n geli�mi�lik farkl�l���n�n arkas�nda aramam�z gereken mant�k de�il, zihniyet farkl�l��� olarak ortaya ç�kmaktad�r. O halde zihniyetin ne oldu�u önem kazanmaktad�r. �uras� muhakkakt�r ki her bilinçli hareket bir bilgiye dayan�r. Bilgi ise var olan�n zihindeki görüntüsüdür. Var olan ise hakk�nda hüküm verilendir. Görüntü �ahsiyet kazan�nca (gerekirse tekrarland�ktan sonra) kavram haline gelir. Di�er bir ifadeyle kavram bir �eyin zihindeki tasavvurundan ve bu tasavvurun zihinde yer almas� için ilk görü�te isimlendirilen ve hakk�nda hüküm verilendir. �lk intibadan sonra var olan zihne girince mücerretle�ir. O halde kavram mücerrettir, soyuttur. Kav-ram ve ait oldu�u objenin kesin ayniyat içinde olmas� beklenemez. Bu se-beple insan bilgisi izafidir (relative). �nsan duygular� alg�lamada yetersiz oldu�u gibi mevcut bilgi birikimi, yeni intiba� ve idraki de ipotek alt�na al�r.

�u halde zihniyet, ak�l yürütürken, zihni çal��t�r�rken bilginin içinde bu-lundu�u ortamd�r. Bu ortama göre yeni kavramlar anlam kazan�r. Zihniyet de do�u�tan kazan�lm�� (mistik ve pozitif) ve sonradan kazan�lan ikinci de-receden zihniyetler (ideolojik-mesleki zihniyet) diye ikiye ayr�l�r. Zihniyetin temeli bilgi oldu�una göre zihniyetin isabetli olabilmesi için bilginin do�ru olmas� gerekir. Temel önerme ile sonuç ili�kisinin birbirini destekledi�i bilgi do�ru bilgidir. Do�ru bilgi de, tecrübî do�ruluk (matematik) ve �eklî do�ru-luk (ideoloji) olmak üzere (matematik-ideoloji) ikiye ayr�labilir.

Sosyal olaylar tariflerinden de kaynakl� olarak genelde ikincil zihniyete dayan�r. Zihniyetin sosyal bilgilerle ilgili bölümü pozitif ilimdeki gibi objeye uygunluk vasf�n� ta��maz. Tekrarlanan deneylerle illiyet rab�tas� yani sebep-sonuç ili�kisi tespit edilemez. Böyle olunca da temel önerme tayin edici olur. O halde o konudaki zihniyetin te�ekkülü a�amas�nda elde edilen bilgilerin do�ruluk, gerçe�e yak�nl�k derecesine göre temel önermeler de do�ruya yak�n olacakt�r.

Page 22: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

ÖNSÖZ 10

Ülkemizde zihniyetin geli�tirilmesi zarureti kolay kabul edilebilen bir husus olmam��t�r. Bugün bile nihai kabulün varl��� tart���labilir. Çünkü sahip oldu�umuz, tarih içerisinde defaatle test edilmi� ve dünyaya nizam veren bir zihniyetten �üphe etmek hiç de kolay de�ildir. Üstelik bu zihniyetin temelin-de muar�zlar�n�n inançlar�n� da muhtevi ve son, nihai oldu�una inan�lan bir din varsa (Faz�lo�lu, 2012: 5-26). Bu sebeple padi�ahl��� ve halifeli�i kald�-r�p cumhuriyetçi ve laik kulübe dâhil olurken ve bu kulüp üyelerinin ço�un-dan çok daha önce kad�nlara oy hakk� tan�rken, de�i�imde ne kapitalizme ne sosyalist devrime kat�l�nm��t�r. Devrim olarak da Türkiye’ye mahsus bir yol izlenmi�tir. Ekonomi tercihi, karma ekonomiden yana olmu�tur. Cumhuriyet döneminde devrimler için Türkiye’ye mahsus bir yol seçilmi�se de devrimler her halk tabakas�n�n günlük hayat�nda de�i�im kavram�n�n�n tan�narak ger-çekle�mesinde önemli rol oynam��lard�r.

Bilindi�i gibi, özellikle Çandarl� sonras� Osmanl� idaresi padi�ah�n riya-setinde asillerin yer almad���, ehliyet ve liyakate dayal� ve Bat�l�lar�n tabiri ile “Bürokratik Bir �mparatorluk” idi. Cumhuriyet sonras� padi�ah gitmekle beraber ülkenin kurtar�c�l��� s�fat�n� da iktisap eden bürokratlar ülke yöneti-mine devam etti. De�i�im için büyük gayretlere ra�men geleneksel anlay��-lar�n fazla de�i�medi�ini, paye ve unvanlar�n (pa�a, sivil rütbeler: rütbe-i ula, rütbe-i saniye, rütbe-i salise, rütbe-i Rabia vs.) yasaklanmas�na ra�men az da olsa yeni unvanlara (ebedi �ef - millî �ef vs.) ihtiyaç hissedilmi�; sivil üni-formalar kald�r�lm��, ancak ayn� zihniyetin devam� olarak maa� almakla s�k�nt� çeken milletvekillerine, üst bürokratlara frak, ceketatay ve bütün er-keklere (ba�ka gerekçelerle de olsa) �apka mecburiyeti getirilmi�tir. Zihniye-tin de�i�medi�inin bir ba�ka i�areti de Osmanl�’n�n a�dal� resmî dili b�rak�-l�rken onun yerine halk kültürüne ve tarihî ve tabii ihtiyaçlara göre geli�me ile ortaya ç�kmam��, halka yabanc�, dil uzmanlar�n�n yarat�c�l���yla s�n�rl� kelimelerden olu�an yeni bir dil, resmî yaz��ma ve ifadelerin arac� haline gelmi�tir. Anlay���n de�i�medi�inin bir ba�ka göstergesi pozitivizmin Türki-ye’ye giri� �eklidir. Bat�'n�n Do�u'ya üstünlü�ünün maddi bir üstünlük oldu-�undan hiç �üphe yoktur. Materyalizm ve pozitivizm de bu geli�menin tabii bir ürünü olmu�tur. Ülkemizde de bunun fark edilmesi tabiidir. Nitekim Vezir-i Azam Re�it Pa�a, Auguste Comte ile mektupla�m��t�r. Tanzimat’tan sonra yeti�en fikir adamlar�m�z�n ço�unlu�u bu etkiyle pozitivist olmu�lar-d�r. Ancak pozitivizm fikri seviyede kalm��, zihniyet tadil edilemedi�i için pozitivizm uygulamaya intikal etmemi�tir. Hâlbuki de�i�im ihtiyac� genel kabul görünce Bat�’ya ö�renciler gönderilmi�, vaktiyle Osmanl� taraf�ndan himaye edildi�i için kendisine sempatik gelen Fransa, teknolojik olarak ileri seviyedeki Almanya ve ABD yerine bu ö�rencilerin gönderilece�i ülke ola-rak seçilmi�, giden ö�renciler de üretim, üretim ili�kileri ve yeni teknolojiler

Page 23: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

ÖNSÖZ 11

gibi teknik meseleler yerine idare, siyaset, hukuk �slahat� gibi siyasi mesele-lerde yo�unla�m��lar veya yo�unla�t�r�lm��lard�r. Türkiye’ye yazd�klar� mek-tuplarda mesela yüksek f�r�ndan bahseden kimse yoktur. Üretime, üretim teknolojisine de�il de an�lan konulara yönlendirilen ö�rencilerin, yurda uy-gulamaya, üretime intikal etmi� bir pozitivizm-maddecilik getirmeleri elbette beklenemezdi.

III. Selim ve II. Mahmut’tan itibaren ba�layan te�kilat ve hukuk tart��-malar� bugün dahi ne h�z�n� ne de önceli�ini kaybetmi�tir. Her ne kadar sa-vunma sanayiinde “lisans” döneminin a��ld���, Türkiye’nin Ar-Ge harcama-lar�nda 2005-2010 aras�nda y�ll�k % 10’dan fazla art��la Norveç’i geride b�rakt��� (The Economist, 2013: 50-51), ayr�ca, Türkiye’de internet kullan�-c�lar�n�n nüfusunun % 44’üne ula�arak �talya, �spanya, Polonya, Ukrayna ve Hollanda’y� geçti�i (The Economist, 2012: 91) ifade edilmi�se de zihniyetin tam anlam�yla geli�ti�i söylenemez. Nas�l söylensin ki 1960 müdahalesi ile ba�layan Anayasa çal��malar� bugün de bütün h�z�yla devam etmektedir. 27 May�s iktidar� ülkenin kurtulu�unu hukuki çözümlerde ararken, her ne hik-metse 1956 y�l�nda ba�layan nükleer çal��malar� durdurmu�tur. 4 �ttihatç� gelene�iyle (devrim arabas� d���nda) üretime yo�unla�madan, hukuk reform-lar�yla misyonlar�n� s�n�rl� tutmu�lard�r. Ancak bu reformlar�n bünyeye bol geldi�i, bu sebeple anar�inin do�du�u iddias�yla 1971 müdahalesi yap�lm��-t�r. Yine bütün enerji, asayi� ve hukuki çal��malara sarf edilmi�tir. 1974’de ise Anayasa Mahkemesi’nde bu çal��malar� nakzeden kararlar al�nm��t�r. 1980 müdahalesinin gerekçesi ise an�lan kararlar�n ba�latt��� ve be� bin civa-r�nda gencimizi kaybetti�imiz, �ehirlerimizi ya�anamaz hale getiren anar�i olmu�tur. Tekrar her derdin devas� olarak görülen hukuki çal��malara büyük bir titizlikle mesai sarf edilmeye ba�lanm��t�r. Günümüzde de her meselenin çözümünde de hukuk aranmaktad�r. Elbette üretim ili�kileri, etkinlik verimli-lik gündemimize girmi�tir. Ancak hâlâ devlette her derdin çaresi olarak da hukuki çözümlerin �art oldu�u ileri sürülmekte ve geleneksel olarak her hukuki çal��man�n ön �art� olarak da Anayasa ve kanun de�i�ikli�i her daim gündemde tutulmaktad�r.

Bilinçli hareketlerimiz kararlar�m�za, kararlar�m�z da zihnimize yerle�ti-rebildi�imiz kavram, bilgi ve tecrübelere, dolay�s�yla kar��la�t���m�z duruma

4 Türkiye'nin 1956 y�l�nda nükleer santral kurma konusunda bir irade gösterdi�ini anlatan

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan� Y�ld�z ise; "1956-2002 y�llar� aras�nda toplam 37 hükü-met var. Ortalama ömürleri 20 ay civar�nda. Uluslararas� ili�kilerden ar�nd�r�lamayacak 20-25 milyar dolarl�k blok bir i�e, siyasi irade olmaks�z�n karar verebilme imkân� yok. Her 10 y�lda bir gelen askerî darbelerle bu siyasi sürecin kesintiye u�rat�lm�� olmas�, böyle bir projenin idaresine irade sa�lamay� tamamen ortadan kald�r�r" ifadelerini kaydetmi�tir (http://hurarsiv.hurriyet.com.tr, 2013).

Page 24: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

ÖNSÖZ 12

münhas�r muhakeme kabiliyetimize ba�l� oldu�una ve hiç kimse de bir di�e-rinin hayat�n� aynen ya�amad���na göre, olaylar kar��s�nda reaksiyonlar ben-zerlik gösterebilir fakat reaksiyonlarda da ayniyet beklenemez. Dolay�s�yla bu reaksiyonlar�n muhass�las�n�n müstenidad� olan zihniyetler farkl� oldu�u için reaksiyonlar da farkl� olmaktad�r.

Türk Dil Kurumu, zihniyeti “bir toplum veya topluluktaki bireylerin gö-rü� ve inan�� etmenlerinin etkisiyle dü�ünme yolu; dü�ünü� biçimi” olarak tarif etmektedir (TDK, No: 549). Belli �eyleri, belli süreci ya�am�� toplumla-r�n da, toplum �ahsiyetlerinin bir parças� olarak benzer zihniyete sahip olma-lar� tabiidir ve e�yan�n tabiat�n�n bir gere�idir. Bulundu�u durum sebebiyle ve bu sürecin/sonucun amili olarak gördü�ü zihniyetini, durumuna özendi�i bir toplumun zihniyetiyle de�i�tirmeye kalkmak, be�enilmeyen istikbali tebdil amac�yla maziyi de�i�tirmek gayretiyle e�de�erdir. O halde, toplum-larda farkl� zihniyetlerin varl��� bir realite, bir gerçektir. Farkl� zihniyetlerin uygulamaya, ya�ama intikali birbirinden farkl� topluluklar do�urmu�tur, do�urmaya da devam edecektir. Bunlar belli aç�lardan ileri-geri, geli�mi�-geli�mekte, modern-gayri modern, medeni-gayri medeni gibi tamamen izafi ayr�mlara tabi tutulabilir (izafi olmamas� için ölçülebilir olmas� gerekir). Belki de ölçüme konu olmayan de�er hükümleri ta��yan bu ayr�m, bu tasnif yerine konumuz itibar�yla, de�i�ime özenen ve de�i�imde özenilen toplumlar �eklinde bir s�n�fland�rma amaca daha çok hizmet edecektir.

Türkiye’de de de�i�im ad�na pek çok te�his ve tedavide bulunuldu. Baz� tedavi tedbirleri ba�ar�l�, baz�lar� da ba�ar�s�z oldu. Daha önce de de�inildi�i gibi, sosyal bilimlerde matematikî kesinlikte sonuç beklemek elbette müm-kün de�ildir. Ancak Türkiye baz� pratik sonuçlara ula�t�ysa da meselenin temelinde mevcut zihniyetin kökünden de�i�mesi zarureti te�hisini koymakla kendini zora sokmu�tur. Hâlbuki mevcut zihniyetine pozitivizmi ekleyenler, onun teorisini tart��acaklar�na, onun pratik ve pragmatik sonuçlar�n� gerçek-le�tirselerdi, bugün bamba�ka ve maddeten geli�mi� bir Türkiye’de ya�aya-cakt�k. Gene de çok gecikmi� say�lmay�z. Halen edindi�imiz çok de�erli müktesebat�m�za her zaman yenilerini eklemek mümkündür. Yeter ki, zaman kaybettirmeyecek �ekilde ve do�ru metotla, do�ru yolda, do�ru i�ler yapa-l�m. Bu gayretle ve küçük bir katk�s� olur umuduyla bu çal��ma haz�rlanm�� ve offset somut örne�iyle de dü�ünce tarz�m�z teçhiz edilmi�tir.

Ya�ad��� asra göre dünyan�n en medeni bölgesinde hüküm perva olan bir siyasi gücün, bir devletin beklemedi�i �ekilde maruz kald��� askerî ma�-lubiyetler, meselenin tamam�n� kapsamayan te�hisler mevzii ve teskin edici reçeteler mükerrer ba�ar�s�zl�klar� intaç etmi�, bu da ayd�nlar�m�z�n, öncüle-rimizin belli bir bölümünü maalesef a�a��l�k duygusuna duçar k�lm��t�r. Böylece d��ar�dan gelen “siz bankac�l�k yapamazs�n�z, siz ticaret yapamazs�-

Page 25: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

ÖNSÖZ 13

n�z, sizin halk�n�z tembeldir” telkinleri müsait bir zemin bulmu�, bu telkinle-re muhatap çevrelerde (neyse ki küçük bir az�nl�kta) an�lan a�a��l�k duygusu neredeyse (adeta) müessesele�mi�tir. Bu vak�an�n mevcudiyetinin en iyi ifadesini Cumhuriyetimizin kurucu liderinin bu marazi durumu izale gaye-siyle Türk Milleti’nin vas�flar�yla ilgili kar�� telkinlerinde bulunmas�nda görmekteyiz.

Çal��ma ortam� temin edildi�inde halk�m�z�n musab�klar�yla yar��abil-di�ini önce d��ta -örne�in Almanya- sonra da içte gördük. Uygun ortam olunca bankac�lar�m�z�n, in�aat müteahhitlerimizin ve ticaret erbab�m�z�n ba�ar�lar� ülke hudutlar�ndan ta�t�. Ancak hâlâ kar��la��lan meselelerin hukuk yönünü ön plana ç�kar�p pratik ve pragmatik çözümleri geli�tiremedi�imiz haller, oryantasyon sapmalar�, vaka-i adiye olarak mevcudiyetlerini muhafa-za etmektedirler. Bunun aksi bir süreç ABD’nin kurulu�unda net olarak gö-rülebilir. Bu yeni toplum kendini sömürge �artlar�ndan ç�karacak hukuki düzenlemeleri k�sa zamanda yapt�ktan sonra bütün enerjisini bir millet ve bir ekonomi yaratmaya vermi�tir. Eski efendisinin ekonomik sömürü düzenine kar�� ald��� ilk tedbir sanayi tüketim ürünlerini Avrupa standartlar�ndan fark-l�la�mas� oldu. Örne�in elektrikli aletlerin prizlerini, aletlerin kulland��� elektri�in de voltunu (220 yerine 110) sayk�l olarak (50 yerine 60) de�i�tirdi. Sonuçta Avrupa’da önce onun standartlar�nda üretilen elektrikli cihazlar�n ABD’de kullan�lmas� imkâns�zla�t�r�lm��, böylece bu tedbir ABD’ye gümrük duvarlar�ndan çok daha etkili bir koruma sa�lam��t�r. Ayr�ca ABD bugün tek ba��na Dünya GSMH’n�n halen % 19’nu üretmesine ve rakipsiz ileri tekno-lojisine ra�men bugün dahi yürürlükte olan “Buy American”* düzenlemesiy-le ABD kamu kurumlar�n�n Avrupa’dan ve di�er ülkelerden haz�r sanayi mal� al�nmas� önlenmi�tir.

�kinci Dünya Sava�� zay�f ABD-güçlü Avrupa ili�kisin tam tersine çe-virdi. Bu defa Avrupa ABD’ye kar�� sanayiini savunmak ve geli�tirmek için offset uygulamalar�na yo�unluk vermi�tir.

Geli�melere kar�� reaksiyon ve tedbirlerle dolu olan dünyadaki sanayi-le�me sürecinin d���nda kalan Türkiye art�k daha fazla gecikmeden içinde bulundu�u bugünkü yakla��mdan kurtulmal�d�r. Hiç �üphe yoktur ki bu kur-tulma millî menfaatlere taalluk eden her ili�kide karar vericilerin fevkalade müteyakk�z olmas�yla kabildir.

Bu çal��ma da örnek olarak verdi�imiz offset an�lan teyakkuz noktala-r�ndan yaln�zca birine cevap verecek bir teknik çözümdür. Ancak hayati

* 1990’l� y�llar�n ortalar�ndan beri de Amerikan televizyonlar�nda “Made in America. It mat-

ters!” reklamlar� yap�lmaktad�r.

Page 26: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

ÖNSÖZ 14

öneme sahip bir noktadan bahsetti�imiz hat�rda tutulmal�d�r. 20.11.2013 tarihinde Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde savunulmu� olan doktora tezi esas�nda olu�turulan bu metinle ön gördü�ümüz de�i�ime naçiz bir katk�m olabilirse kendimi bahtiyar addedece�im.

Bugünkü seviyeye gelmeme emek veren ilim ve irfan abidesi bütün ho-calar�m� �ükranla yadediyorum. Otuz sene önce tamamlad���m doktora kur-lar�ndan sonra atand���m görevlerin hassasiyeti ve yo�unlu�u sebebiyle b�-rakt���m akademik çal��malar�ma devam etmem için bana en samimi �ekilde destek olan alan�n�n bilge insan� Prof. Dr. Ahmet Alpay D�KMEN’e �ükran-lar�m� sunuyorum. Jüri ba�kan�m ve kamu yönetimi alan�nda önemli tecrübe-lere sahip Prof. Dr. Eyyup Günay �SB�R’e, de�erli jüri üyelerinden çal��ma-n�n her noktas�n� inceleyerek büyük katk�da bulunan Prof. Dr. Nesrin AL-GAN’a, çok de�erli akademisyenler Yrd. Doç. Dr. Can Umut Ç�NER ve Yrd. Doç. Dr. Ozan ZENG�N’e zaman ay�rmalar�ndan dolay� en içten te�ek-kürlerimi sunuyorum. Çal��malar�ma büyük ve bilinçli enerjisiyle katk� sa�-layan Dr. Hatice ALTUNOK’a da te�ekkür ederim.

Bu naçiz çal��mam�n Türkiye’nin en köklü üniversitelerinden biri olan Ankara Üniversitesi taraf�ndan bas�lmaya de�er görülmesini çok büyük bir takdir ve mazhariyet olarak kabul ediyorum. Bu takdiri izhar eden Ankara Üniversitesi’nin çok de�erli bilim ve yönetim adam� Prof. Dr. Erkan �B��’e en samimi te�ekkürlerimi sunuyorum.

Page 27: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

G�R��

Ülkelere ili�kin s�n�fland�rma söz konusu oldu�unda Avrupa ülkeleri, Afrika ülkeleri gibi k�ta esas�na göre ya da yön kullan�larak Kuzey ülkeleri, Güney ülkeleri gibi farkl� s�n�fland�rmalar yap�labilir. Ancak tüm bunlar�n yan�nda ülke ayr�mlar�n�n yap�lmas�nda; bünyesinde pek çok özelli�i bar�n-d�ran bir tasnif daha kullan�lmaktad�r ki bu tasnif geli�me kavram�n� merke-ze almaktad�r. Böyle bir s�n�fland�rma geli�mi� ve geli�mekte olan5 ülke ayr�m� biçiminde ifade edilmektedir.

Kalk�nma kuram�n�n ortaya ç�kmas�ndan önce Sanayi Devrimi’ni ya�a-mayan ülkeler “geri kalm��” olarak adland�r�lm��t�r. 1950’lerde kalk�nma kuramlar� tart���lmaya ba�land���nda ifade “azgeli�mi� ülkeler”6 olarak de-�i�mi�tir. 1960’larda “geli�meye yak�n ülkeler” ifadesi kullan�l�r hale gel-mi�tir. Bunun sebebi ise, bu ülkelerin k�sa sürede ya�am standartlar�nda iyi-le�me sa�layabilecekleri beklentisi öngörülmü�tür. Fakat bu ülkelerin belir-lenen hedeflere ula�abilmesi konusunda baz� ku�kular mevcut olmu�tur. Dolay�s�yla kavram yeniden “geli�mekte olan ülkeler” �eklinde de�i�tirilmi�tir.

Yukar�da belirtilen yeni adland�rmayla bu ülkelerin gerçekte maddi iler-leme ve yüksek ya�am standard�na ula�ma yolunda olduklar�na dikkat çeki-lerek bununla ilgili bir �üphenin kalmamas� sa�lanm��t�r. Bu ülkeler geli�me ça��nda onlar�n atalar� oldu�u iddia edilen sanayile�mi� ülkelerin deneyimle-rini tekrarlamaya çal��an devletler olarak gözükmekteydi. Geri kalm�� ülke-ler bir ulus devletin kendini yüksek ya�am standartlar�na sahip bir topluma çevirebilme potansiyelini kullanarak geli�meye ba�lam�� ve kalk�nma efsa-nesi do�mu�tur (Rivero, 2003: 88-89). Ülkelerin kalk�nma ve ilerleme efsa-neleri bu ayr�m için önemli dayanak olu�turmaktad�r. Elbette ki bu efsane her ülke için ayn� ko�ullarda ba�lamam�� ve ayn� ko�ullar� yaratmam��t�r. Örne�in; ülkelerin hayat standard�n� önemli ölçüde etkileyen zenginlik kay-naklar�ndan biri olan petrole sahip, petrol zengini ülkeler bulunmaktad�r. Ancak bu de�erli kayna�a sahip olan ülkelerin hepsinin geli�mi� ülke kate-gorisinde yer almad�klar� bilinmektedir. 5 Geli�mekte olan ülkeler betimlemesi Rivero’ya göre azgeli�mi� ülkelerin gittikçe artan

bilimsel ve teknolojik aç�k ve bu durumun de�i�mesinin neredeyse imkâns�z hale gelmesi sonucu, gerçe�in örtülmesi için kullan�lmaktad�r (Rivero, 2003: 60).

6 Bat�’da “azgeli�mi�lik” kavram�n� tan�mlamak için çe�itli giri�imler olmu�tur. Ancak bunun bilimsel bir görünüm kazanmas� Paris’te Institut Nationald’Etudes Demograp-hiques’te Georges Balandier yönetiminde yap�lan çal��malar sonucu gerçekle�mi�tir. On bir ölçütten yararlanarak “az-geli�mi�lik” tan�mlanmak istenmi�, sonrada 1959’da yay�nla-d��� kitab�yla YvesLacoste bu ölçütlerin say�s�n� 15’e ç�karm��t�r (Sezer, 2007: 45).

Page 28: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 16

Ülkeleri geli�mi� ve azgeli�mi� etiketiyle iki ayr� ba�l�k alt�nda ay�rmak al��kanl��� sürüp gitmektedir. Bu ba�l�klar yayg�nla�m�� ve farkl� çevreler taraf�ndan kabul görmü�tür. Bunun nedeni yeryüzünde toplumlar aras�nda ikili�in gerçekten var olmas� ile ilgilidir (Sezer, 1997: 39-40). Bu ba�lamda her toplum kendi geli�me çizgisi içinde belli bir yerde bulunmaktad�r. E�er bütün toplumlar ayn� geli�me çizgisini izlemiyorsa bulunduklar� yere bak�p toplumlar aras�nda bir kar��la�t�rma yapmak mümkün de�ildir (Sezer, 2007: 47).

Dünya egemenli�inin bugünkü da��l�m� içinde belki baz� toplumlar�n geli�mesini engelleyen ko�ullar bulunabilir. Ancak bu durumda çözüm kendi geli�me çizgilerine yabanc� toplumlar� örnek almak de�il, geli�melerini en-gelleyen ko�ullar� ortadan kald�rmakt�r (Sezer, 2007: 4).

Geli�me kavram�yla ilgili zaman zaman kar��t�r�lan bir di�er kavram ise kalk�nmad�r. Geli�me kavram�ndan daha dar ve iktisadi bir anlam ta��yan kalk�nma kavram� geli�mekte olan ülkelerin model ald�klar� ülkelere ula�ma-lar� noktas�nda anahtar bir kavram olarak ortaya konmu� ve topyekûn bir kalk�nma mücadelesi ile kar��la��lm��t�r. Devletlerin kalk�nma mücadelesi dönemsel olarak ulus ötesi kaynak ve politikalardan etkilenmi�tir.

Kalk�nma mücadelesinin ele al�nmas�nda önemli bir inceleme alan� ‘Kalk�nma Yönetimi’ çal��malar�d�r. Kalk�nma yönetimi, dünyada kolonile-rin ba��ms�zl���n� kazanmas� ile genç devletlerin ekonomilerini Bat�l� örnek-leri takip ederek geli�tirme amac�yla ortaya konmu� ve üçüncü dünya ülkele-ri için geli�tirilmi� bir kamu yönetimi anlay��� olarak dikkat çekmektedir (Gönül, 1995: 105). Kalk�nma konusu son dönemde ise küreselle�me kavra-m�yla ili�kili olarak ele al�nmaktad�r. Son çeyrek as�rda etkisi daha net ola-rak hissedilen küreselle�me süreci ileti�im ve ula��m olanaklar�n�n geli�me-sine ko�ut olarak yeni bir boyut kazanmaktad�r. Bu yeni süreçte devletlerin ili�kilerinin daha çok kar��l�kl� ba��ml�l�k veya kazan-kazan prensibi (kar��-l�kl� kazanma) çerçevesinde biçimlendi�i savlansa da, bu durumun gerçekte her zaman bu yönde olmad��� aç�k bir �ekilde görülebilmektedir. Yeni bir a�ama olarak küreselle�me; ba��ml�l�k, belirsizlik, istikrars�zl�k ve bunlar�n çok say�daki kar��t söylemlerine dikkat çeken daha karma��k sermaye idare biçimlerine geçi� evresi olarak görülmektedir. �ktisadi ba�lamda küreselle�-me: Ulusal ekonomilerin dünya ölçe�inde ticaret, mali ak��lar, teknoloji transferleri, bilgi a��, kültürel ak�mlar�n etkileri arac�l���yla, temel anlamda h�zl� bir bütünle�meyi ifade etmektedir. Küreselle�me güçleri, yeni ve farkl� bir ekonomik düzen olu�turmaktad�r (Nweihed, 2007: 111).

Page 29: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 17

Bat�’n�n geli�mi� ülkeler toplulu�u olarak kabullenilmesine yol açan pek çok unsur, Türkiye gibi Bat� taraf�ndan azgeli�mi� kategorisine konan daha az geli�mi� pek çok farkl� ülke taraf�ndan benimsenmi�/benimsenmeye/ benimsetilmeye çal���lm��t�r.

Ancak buna ra�men dünya tarihinin geli�mi� ve geli�mekte olan ülke kategorizasyonunda belirgin bir de�i�me görülmemi�tir. Konu Türkiye öze-linde incelendi�inde �u �ekilde gerekçelendirilebilir. Türkiye’nin iktisadi-toplumsal-siyasal-yönetsel tarihi anlat�l�rken, özellikle Osmanl�’n�n son dö-nemi ve Cumhuriyet tarihi olarak bak�ld���nda Bat�’y� izleme-Bat�’y� ince-leme-Bat�’y� örnek alma çabas� söz konusudur. Dolay�s�yla Bat�’n�n dü�ün-sel alg�s�, (pozitivizm, maddecilik, vb.) felsefi-siyasal çe�itli �ekillerde Tür-kiye’de de kabul görmü�tür. Ancak Bat� ülkelerini ‘Geli�mi� Bat�’ olarak kabul ettiren baz� özellikler Türkiye’yi ‘Geli�mi� Türkiye’ yapmam��t�r. Bu tespit yap�l�rken ülkemizin her geçen gün geli�ti�i, önemli geli�im mesafele-ri kat etti�i yads�namaz, ancak bu geli�me h�z�n�n yava� ve çok önemli baz� bile�enlerinin eksik oldu�una dikkat çekmek gerekmektedir. Çünkü Türki-ye’nin çok yo�un bir Bat�l�la�ma mesaisi, Bat�l� uygulamalar� ayr�nt�l� ince-leme tecrübesi olmas�na ra�men istenilen geli�me düzeyi yakalanamam��t�r. O halde Bat�’n�n neleri dikkate al�nm��t�r? Dikkate al�nmas� gerekti�i halde al�nmayan yönleri neler olmu�tur? Bunlar�n da ayr�ca bir incelemeye konu edilmesi gerekmektedir. Belki burada çok aç�k bir �ekilde �u sorulabilir; 18. yüzy�l�n sonu itibar�yla Bat�l�la�maya çal��an Türkiye biçimsel aç�dan pek çok konuda Bat�l�la�ma yoluna girmi� olsa da kalk�nma anlam�nda Bat� se-viyesine neden ula�amam��t�r? K�sacas� Türkiye Bat�l�la�may� tercih etti�i halde neden geri kalm��t�r? Ya da neden Bat� kadar sanayiye/teknolojiye hâkim olamam��t�r?

Karlofça Antla�mas� ile ilk kez gerileme sürecine girdi�inin fark�na va-ran Osmanl� Devleti aç�s�ndan ise 18. ve 19. yüzy�l askerî eksikliklere önce-lik verilerek yönetimdeki eksikliklerin ve aksakl�klar�n ortaya ç�kar�l�p yeni-den düzenlenmesi, eski devlet sisteminin ve otoritesinin geri getirilmesi ça-balar�n� içeren yüzy�llar olmu�tur. Daha önceden Islahat Hareketleri'nde uzman getirtilerek, elçi gönderilip raporlar yazd�r�larak ve de�i�ik �ekillerde takip edilen Bat�, Tanzimat’la birlikte aç�k bir �ekilde takip edilmeye ba�la-m��t�r (Sofuo�lu, 2004: 30). Karlofça, ma�lup edilemez san�lan Osmanl� �mparatorlu�u’nun ma�lubiyeti kabul ve temellerinin sars�ld���n� gösteren ilk antla�ma olmu�tur (Kaynar, 2010: 2). Bu antla�ma ile ilk defa Osmanl� padi�ahlar� Avrupa krallar�yla e�it say�lm��t�r.

Bugünkü Türkiye’nin iktisadi geli�imini �ekillendiren ba�lam ise 1838 �ngiliz (Balta Liman�) Ticaret Anla�malar� ile ba�lar. Bu olay, bir ülkenin geli�mesinde art�k sanayi teknolojinin geli�iminin en temel bir unsuru oldu-

Page 30: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 18

�unun Osmanl� karar vericilerince fark edilmedi�inin en güzel örne�idir. Nitekim Tanzimat dönemiyle birlikte kamuyu ilgilendiren hemen her alanda reform gündeme gelirken sanayi geli�imi hiç gündeme gelmemi�tir.

Bu çal��mada teknolojik yeniliklerin kronolojik s�ras� ya da bu yenilik-lerin teknik detaylar� incelenmemi�tir. Teknolojik geli�menin ve yeniliklerin ‘dü�ünsel’ ba�lam� incelenecek ve buradan felsefi bir temellendirme yap�l-maya çal���lm��t�r. Bu ba�lam incelenirken; ülkelerin teknolojik geli�me düzeylerini etkileyen felsefi, dinî, siyasal, yönetsel ve tarihsel ko�ulla-ra/etkilere dikkat çekilmi�tir. Sonra da Dünya ko�ullar� ve Türkiye ko�ullar� üzerinde bir de�erlendirme yap�lm��t�r.

Ülkelerin teknolojik geli�mi�lik düzeyleri toplumlar�n refah düzeyleri, uluslararas� ko�ullarla etkile�im halindedir. Bir yandan uluslararas� ko�ullar taraf�ndan biçimlenmekte iken di�er taraftan ülkelerin kendisi de sahip oldu-�u güç oran�nda uluslararas� ko�ullar� etkileyebilmektedir. Geli�mekte olan ülkelerin sadece Bat�’y� taklit ederek geli�mi� ülkeler ile ayn� iktisadi ve toplumsal seviyeye ula�aca��na dair Bat� merkezli önermenin metodolojik bir sorun ta��d��� da görülmektedir. Özellikle geli�memi� olan ülkelerin ikti-sadi, toplumsal, teknolojik veya askerî konular itibar�yla geli�mi� olanlara ba�l�/ba��ml� olmalar�, istenilen seviyeye ula�amama noktas�nda önemli bir belirleyicilik ta��maktad�r. Bu çal��mada Türkiye’nin Bat�l�la�ma-kalk�nma serüveni içerisinde ya�ad��� sorunlar incelemeye tabi tutulmu�tur. Bu ba�-lamda, özellikle teknoloji olgusunun geli�meyle olan ili�kisi ve teknolojik geli�mede öne ç�kan pek çok etken aras�nda örnek olay olarak offset uygu-lamalar�n�n rolü özel bir inceleme konusu yap�lm��t�r.

�ktisadî aç�dan ülkelerin konumlar�n� aç�klayan belirlenmi�lik durumlar� çerçevesinde ba��ml�l���n siyasal-ekonomik-sosyal arka plan� ve teknolojik geli�menin yönetsel yap�daki yans�mas� bu çal��ma için yol gösterici olmu�-tur. Bunun somut göstergeleri olarak Türk Kamu Yönetimi için kamu har-camalar�/kamu yat�r�mlar�/kamu ihaleleri aç�s�ndan offset öneri olarak su-nulmu�tur. Çünkü dünya üzerinde kamu al�mlar� politikas�, büyük bir eko-nomik öneme sahiptir (Uz, 2005: 9). Bu do�rultuda kamu al�mlar�n�n uygu-lanmas�nda rasyonel tercihler yap�lmas� genel ülke ekonomisi için önemli sonuçlar do�urmaktad�r.

Etkin bir kamu al�mlar� sistemi bütün ülkeler için önemli olmakla bir-likte, geli�mekte olan ülkeler bak�m�ndan çok daha büyük öneme sahiptir. Çünkü bu ülkeler, geli�mi� ülkelerle k�yasland���nda hem ekonomilerinin büyük bölümünü kamu harcamalar�na tahsis etmekte hem de makroekonomi üzerinde olumsuz etkileri olan büyük kamu aç�klar�na sahip bulunmaktad�r-lar (Uz, 2005: 58). Kamu al�mlar�n�n yaln�zca do�rudan bir harcama kalemi

Page 31: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 19

olarak telakki edilmesi halinde bunlar�n, ülkelerin iktisadi ve kamusal politi-kalar�n�n biçimlenmesinde önemli bir etkisi olmamaktad�r. Hâlbuki bu al�m sürecinin maliyetlerinin azalt�lmas� veya yap�lan harcaman�n bir k�sm�n�n katma de�er olarak ülke içerisinde kalmas�n�n sa�lanmas�, özel bir önem ta��maktad�r.

Konuya bilim ve teknoloji aç�s�ndan bakarsak, bir ülkenin genel olarak ve her bak�mdan yüksek de�erlere ula�mas�nda o ülkedeki üniversitelerin varl���n�n ve seviyesinin belirleyici oldu�u tart���lmaz. Ancak bu kurumlar, genel kabul görmü� bilimin ö�retilmesi, bilimde yeni ufuklar�n ke�fedilme-sinden, ara�t�rmadan sorumludurlar. Bir ülkenin kalk�nmas�nda o ülkede bilimsel geli�menin paralelinde teknolojik geli�menin zarureti çok aç�kt�r. Teknoloji ise konumuz itibar�yla bilimin insan ihtiyaçlar�na ve özellikle üre-time hizmet eder hale getirilmesidir. Bugün üniversitelerimiz Science In-dex’te düne göre daha iyi durumda olsalar dahi, teknolojik ilerleme konu-sunda üniversitelerimiz ancak geli�mi� ülkelerden öncülük yapmalar� veya geli�mi� ülkelere müracat edilmesi halinde problemlere çözüm üretmeleri beklenebilmektedir. Teknolojik ilerlemenin sorumlusu ilgili kamu otoriteleri ve milli sanayi sektörü olmas� icabeder. Unutmamak gerekir ki bugün tekno-lojik bilgiler (know-how) askeri s�rlardan daha ziyade hassasiyetle gizlen-mektedir. Lisans ücreti ödenerek edinilecekler, muhtemeler art�k beylikle�-mi� kaz�n�mlar� olacakt�r.

Kritik teknoloji para ile sat�lacak bir meta de�ildir. Ona ancak Ar-Ge, Offset veya ortak üretimle ula�mak imkân� olabilir. Ar-Ge için gerekli alt yap�n�n teminindeki zorluklar, yüksek maliyet, s�n�rs�z riskler dikkate al�nd�-��nda ve ortak üretim kendili�inden tercihe �ayan hale gelecektir. Ortak üre-tim do�as� gere�i hiç de zorlay�c� de�ildir. Offset ise dünye ekonomisindeki korkunç ihracaat rekabeti içerisinde, ithalat yapacak gücü olan tarafa çok müthi� teknolojik geli�me imkânlar� sunmaktad�r. Bugün ülkemizde kamu otoritesi vergi mükellefinin kendisine emanet etti�i milyarlar�n önemli bir k�sm�n�n ithalatta kullanmad���na göre ülkemiz her kuru�unda bu imkân� neden kullanmas�n? Sanayi Devrimi’ni kaç�rm��, kalk�nman�n esasta hukuki düzenlemelerle olaca�� kanaat�yla enerjisinin önemli bir bölümünü buraya harcayan ülkemizin tarihte ya�ad��� ac� tecrübeleri tekrar ya�amamas� için ileri teknolojiyle üretimi çok daha öne ç�karmas� gerekmektedir. Bu sebeple elinizdeki metinle bir ülkenin teknik olarak ilerlemesinin araçlar� aras�nda offsetin yeri ve önemi anlat�lmaya çal���lm��t�r.

Page 32: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün
Page 33: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

B�R�NC� BÖLÜM

ÜSTÜN DO�U’YA KAR�I ÜSTÜN BATI UYGARLI�ININ �N�ASI

Bugüne ait toplumlar�n hayat�n� biçimlendiren makro veya mikro ölçek-li olarak konumlanan pek çok olgu, olay ya da gerçekli�in köklerinin mazide oldu�u görülmektedir. Bu nedenle ister iktisadi ister toplumsal veya siyasal ve yönetsel olsun, hayat� biçimlendiren kuram, kurum ve kurallar�n tarihsel köklerine inmek, onlar� anlamland�rabilmek ad�na özel bir önem ta��makta-d�r. Geli�me veya kalk�nma odakl� incelemeleri de bu kapsam d���nda dü-�ünmemek gerekir. �nsanl���n geçirmi� oldu�u tarihsel evreleri ve onlar�n toplumlar üzerinde b�rakt��� izleri dikkate almadan yap�lacak bir analiz bü-yük ölçüde eksik kalacakt�r. Çünkü toplumlar�n ya�am pratikleri, ya�ad��� sava�lar, krizler, iktisadi bunal�mlar, teknolojik k�r�lma anlar�, devrimler hatta ya�am alan�n� biçimlendiren co�rafi ko�ullar onlar�n bugün gelmi� olduklar� a�aman�n temelini olu�turmaktad�r.

Tarih Do�u’da -Mezopotamya ve M�s�r’da- ba�lam��t�r, daha sonra ön-derlik Grek ve Roma ve �slam'a, son olarak da Ortaça� ve modern hayat�n inki�af etti�i Kuzeybat� Avrupa H�ristiyanlar�na verilmi�tir. Ortaça� boyunca bunu esas itibar�yla Bat�’ya ait olan bilim me�alesini Bat� teslim almaya ve daha ileriye ta��maya haz�r oluncaya kadar �slam onu geçici süreyle tutabil-mi�tir. Hindistan, Çin ve Japonya da kadim medeniyetlere sahiptiler ancak tarihin esas ak�� istikametinden tecrit edilmi�ler ve Bat� Avrupa’ya daha az oranda katk�da bulunmu�lard�r (Hodgson, 2003: 35-36). Genel kabul ise tarihin ana ak���n�n Bat�’y� kapsad��� ve Do�u’nun bu istikametten tecrit edildi�i yönündedir (Hodgson, 2003: 37).

Watt, “Biz Avrupal�lar�n kör gözü, �slam kültürüne olan borcumuzu görmeye manidir” (Watt, 1989: 13) ifadesiyle Bat� uygarl���n�n in�a süreci-nin �slam kültürünü görmezden gelen bir önkabulünün oldu�una dikkat çekmektedir. Arma�an ise, �slam aradan ç�kar�ld���nda Avrupa tarihinin geçmi�inin ve bugününün eksik ve yanl�� incelenece�ini belirtmi�tir (Arma-�an, 2011: 41). �slam medeniyeti Bat� medeniyetinin karde�idir ve bu mede-niyetin kökleri Bat� Asya �mparatorlu�u’nun miras�yla kesi�en ayn� temel, Farisi-Semitik dini ve kültürel temellere dayanmaktad�r. Bat� ve �slam farkl�-l�klar ta��malar�na ra�men önemli ölçüde de birbirine benzer iki topluma sahiptirler. Her ikisi de Yunan tarz� ö�renme, Bat� Asya’ya özgü tektanr�c�l�k

Page 34: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 22

ve tar�ma dayal� bürokratik imparatorluklar kar���m�nda devam eden iki top-lumun ortaya ç�k��� hakk�nda önemli bir ara�t�rma alan� olu�turur (Hodgson, 2003: 19).

Bugün insanl���n sahip oldu�u birikimin esas� büyük ölçüde Do�u’da at�lm��t�r. Dünyan�n en eski uygarl��� Dicle ve F�rat �rmaklar�n�n a�a�� k�v-r�mlar� boyunca Basra Körfezi’ne kadar dayanan düz alüvyon ovas� üzerinde uzanan Sümerler’de do�mu�tur (McNeill, 2003: 34). Yaz�l� kültürün �ndus, Dicle-F�rat ve Nil vadilerinde daha sonra da Hoang-Ho ve Girit gibi çe�itli yerlerde belirdi�i bilinmektedir (Hodgson, 2003: 43).

Almanlar ile Macar, Slav ve �skandinavyal�’lar�n i�gallerini anlatan Av-rupal� bir tarihçi Müslümanlar�n �spanya’y� fethini anlat�rken bunu ötekilere k�yasla ‘barbarca’ bir i�gal olarak nitelendirmenin temayülden kaynakland�-��n� ifade etmi�tir. Bu durumda gerçeklerden bahsedilmesi gerekiyorsa Müs-lüman Araplar’�n di�er barbar milletlerle e�it tutularak yap�lan de�erlendir-melerin sonland�r�lmas� gerekti�inin alt�n� çizmi�tir (Watt, 1989: 25).

Mezopotamya’da astronominin ve M�s�r’da hesaplama yöntemlerinin geli�mesinden sonra matemati�in Yunanistan’da yapt��� at�l�m, Araplar�n katk�lar�yla da zenginle�erek ancak modern zamanlarda anla��labilen bir düzeye varm��t�r. Deneysel prati�in ihtiyaçlar�n� geride b�rakan matematik geli�mi� ve mant���n temellerine zemin haz�rlam��t�r (Amin, 1993: 45). Böy-lece M�s�r-Mezopotamya uygarl�klar� döneminde Do�u’da olan üstünlük, Yunan-Roma uygarl�klar�n�n yükseli� y�llar�nda Bat�’ya geçmi�tir. �slami-yet’in do�u�u s�ras�nda uzun süre korumak üzere Do�u bu üstünlü�ü yeni-den ele geçirmi� ancak Sanayi Devrimi’nden itibaren üstünlük Bat�’n�n ol-mu�tur (Sezer, 1997: 45). Medeniyet Mezopotamya ve M�s�r’da ba�lam�� ancak tarih kolayca Yunanl�lar�n tekeline geçmi�tir (Hodgson, 2003: 75). Müslüman Araplar’�n 1. ve 2. yüzy�llarda temsil ettikleri devlet, Atlan-tik’den Afganistan’a kadar çok geni� bir sahada yüksek bir kültür ve mede-niyetin sahibi konumundayd�lar (Watt, 1989: 25). Bat� tar�m medeniyetinin s�n�rlamalar�n� a�m�� olan ilk toplum olmakla beraber Hodgson bu geli�me-nin dünya tarihi ba�lam�na yerle�tirilmesi gerekti�inde �srar etmi�tir.… Bat� olmam�� olsayd� bu muhtemelen ya Sung Çin’inde ya da �slam dünyas�nda ortaya ç�kacakt�. K�r göçebeleri taraf�ndan istila edilmeden önce Sung Çini toplumu, ona daha sonra tar�m toplumu �artlar�n�n s�n�rlar�n� a�ma imkân� verecek büyük ölçekli toplumsal ve teknik yenilik kal�plar�n� in�a etmi�ti. Bu ilk Çin ‘endüstri devrimi’ ba�ar�l� olsayd� bu ihtimaller yönünde spekülas-yonlar üretilebilir ya da modernlik �slam dünyas�nda ortaya ç�km�� olsayd� modern toplumun e�itlikçi ve kozmopolit e�ilimlerinin dünya çap�nda yük-seltilece�i ileri sürülebilirdi (Hodgson, 2003: 24).

Page 35: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 23

Modern tarih doktrini ba�lang�c� iki noktaya dayand�r�r. Bu noktalar; klasik antikitenin tarihi ve modern Avrupa uluslar�n�n tarihleridir. Bunlar�n d���nda kalan veya uyum sa�layamayan bütün unsurlar ya göz önüne al�n-mazlar ya da yanl�� anla��l�rlar (Dawson, 1976: 129). Bat� tarihi, belli olayla-r�n öyküsünden önce bir a�amalar dizisi olarak sunulur. Bu a�amalar aç�kla-n�r, birbirine ba�lan�r ve genellikle temel toplum yasalar� gibi ö�retilir (Se-zer, 2007: 167). Hobsbawm’a göre; tarihte çe�itli kar��la�t�rmal� incelemeler konusunda gerekli malzemeye sahip tek toplum 19. yüzy�l ve 20. yüzy�llar-daki Bat�l� kapitalist toplumdur (2001: 34). Sanayi Devrimi �ngiltere’de ba�-lad��� için Avrupa tarihi �ngiltere tarihine indirgenemeyece�i gibi, dünya tarihi de sanayile�me Bat�’da do�du�u için Bat� tarihine indirgenemez (Hodgson, 2003: 26).

Bugünkü dünya tarihi yaln�zca Avrupa’dan olu�mad��� gibi Avrupa ta-rihi de dünya tarihinin tamam�n� ifade etmemektedir. Di�er k�talar�n toplum-lar�n�n da dünya sahnesinde olduklar� unutmamal�d�r. Ancak genel kabul gören tarih resmi bir Ortaça� ‘dünya haritas�’d�r. Bu haritada, dünya denizi Avrupa’n�n çevresinde dalgalan�r ve merkezindeki cennette sadece Yunanis-tan ve Roma’n�n yer ald��� kabul edilir (Hunke, 2008: 19). Bat� medeniyeti-nin temelleri incelenirken Yunan ve Roma köklerine özel bir vurgu yap�l-maktad�r. Ancak Yunan medeniyeti co�rafi yönden Avrupal� olmaktan çok uzakt�r. Bu medeniyetin do�u� alan� Do�u Akdeniz’in s�n�rlar�yla çevrilir ve Anadolu Yunan medeniyetinin geli�mesinde en önemli etken olmaktad�r. Oysa Avrupa ve hatta k�ta Yunanistan'� bu alan�n çok d���nda kalmaktad�r. Bütün tarihi boyunca da Yunanistan bu medeniyetin etki alan�n�n d���nda kalmak zorundad�r (Dawson, 1976: 25). Yunanl�lar ve �ranl�lar devlet kur-duktan yüzy�llarca sonra uygarla�maya ba�lamalar�na ra�men, Araplar dev-letlerini kurduktan bir yüzy�l sonra uygarl�k dünyas�nda kendilerini göster-mi�lerdir. 2. ve 3. yüzy�llarda �slam bilim ve kültürü tüm dünyay� kaplam��-t�r (Zeydan, 2004: 43). Hodgson’un aktard���na göre, “Kahire’deki bir hü-kümet dairesinde dini bütün bir Müslüman�n duvar�nda �slam’�n ne denli yayg�n oldu�unu gösteren bir �slam dünyas� haritas�yla kar��la�t�m. Fakat harita Mercator projeksiyonuna göre çizilmi� ve dolay�s�yla Avrupa ile mu-kayese edildi�inden �slam topraklar� esasl� bir biçimde küçültülmü� bir Fran-s�z haritas�yd�. Memur, Mercator projeksiyonununa o kadar al��m��t� ki res-mi emperyalizm �eklinde nitelendirilebilecek bu durumun fark�nda bile de�ildi” (Hodgson, 2003: 38).

�slam bilim adamlar� 900’lü y�llarda özgün eserlere imza atm��lard�r. Bu özgünlü�ün güçlenmesi, Arap diline keskinlik ve standartlar�n� veren gramer çal��malar�yla, düzenli ve anlaml� bir dil zenginli�i olu�turan sözlükleriyle, kaybolma ihtimali olan antolojileri, ansiklopedileri ve özetleri korunmas�n�

Page 36: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 24

(aksi takdirde kaybolabilirlerdi) literatür, metinsel, tarihsel ele�tiri çal��mala-r�yla sa�lanm��t�r (Durant, 1950: 237).

Helenistik medeniyetin Bat�’ya geçmesinde de en büyük etki Do�u Akdeniz’in medeni Helenistik dünyas� ile Bat� Avrupa’n�n istilac� insanlar� aras�nda arabuluculuk görevini yüklenen Roma’n�n olmu�tur. �skender Do-�u’yu fethederek Helen kültürünün tohumlar�n� Nil’den Amu-Derya’ya ka-dar uzanan topraklara ekerken, Roma da Orta �talya’da asker niteli�indeki köylülere dayanan devletini kurmu�tur (Dawson, 1976: 25). Klasik Gelenek (asl�nda Klasik Gelenek, Hellenizm’den ba�ka bir �ey de�ildir), Avrupa’da do�mam��t�r. Avrupa’n�n çok yak�n ba�lar�n�n oldu�u Roma Gelene�i tara-f�ndan, as�l kaynaklar�n�n bulundu�u Hellenistik dünyadan Avrupa’ya geti-rilmi�tir. Belki de Roma’n�n Bat� medeniyetine yapt��� katk�lar�n en büyü�ü, Hellenistik kaynakl� klasik gelene�i Bat� dü�üncesinin ve Bat� dilinin for-masyonuna uyarlayabilmekteki ba�ar�s�d�r (Dawson, 1976: 69). Hellenizm, barbarl��a z�t bir kavram olarak kullan�lm��t�r (Blunt, 1965: 16). Roma �m-paratorlu�u’nun y�k�lmas�ndan sonra Bat� Avrupa’n�n kendine gelmesi üç as�r sürmü�tür (Boulding, 1980: 15). �slam uygarl��� Roma ve �ran uygarl�k-lar�n�n enkaz� üzerine kurulmu�tur. Romal�lar (Yunanl�lar) uygarl�klar�n�n temelini M�s�rl�lardan ald�ktan sonra geli�tirmi�ler ve kendi isimlerini vere-rek yükseltmi�lerdir. Ayn� �ekilde �ranl�lar da kendilerinden önceki Asur, Babil ve Keldanilerin miras�na sahip olmakla birlikte Yunanl�lardan da etki-lenmi�lerdir (Zeydan, 2004: 42-43).

Araplar, Yunan miras�n� batmaktan ve unutulmaktan kurtarmakla kal-mam��, onu sistematik bir biçimde düzenleyerek Bat�’ya aktarm��t�r. Onlar bugünkü anlamda deneysel kimya ve fizi�i, cebir ve aritmeti�i ve küresel trigonometri, jeoloji ve sosyolojiyi kurmu�lard�r. Bütün deneysel bilimlerde, ço�unlukla ba�kalar�na atfedilmi� olan say�s�z de�erli tekil ke�if ve icatlar�n yan� s�ra sonraki ku�aklara belki de en de�erli arma�an olarak sonunda Bat� pozitif bilimlerinin geli�mesine ve do�a üzerindeki hâkimiyete yol açan po-zitif bilimlerde ara�t�rma yöntemlerini b�rakm��lard�r (Hunke, 2008: 290). Klasik Yunan bilgisi Eski Do�u’dan al�nm�� ve Yunanl�lar taraf�ndan belli bir sistematikte düzenlenerek Ortaça�’da Müslümanlar taraf�ndan geli�tiril-mi� ve Bat� Avrupa’ya geçmi�tir (Gürkan, 1989: 372). Orta Do�u her zaman bilinen dünyan�n bir parças� olmu�tur. Gemilerin uzak k�y�lara varmas�yla ke�fedilmemi� ve aç�lmam��t�r. �slam, H�ristiyanl�k gibi ayn� eski Orta Do-�u, Musevi ve Yunan bölgesinde ortaya ç�km��t�r. Araplar bilim ve felsefede Yunan’dan da etkilenmi�ler ve bunlar� Ortaça� Avrupa’s�na ö�retmi�lerdir (Holt, Lambton, Lewis, 1989: 212). �slam ülkelerinde ilmi bir kültür korun-mu� ancak onu geli�tirmek için pek fazla çaba harcanmam�� ve dolay�s�yla Bat�’n�n bilimsel patlaman�n e�i�ine geldi�i dönemde Müslümanlar d�� dün-yadan yal�t�lm�� bir durumda kalm��lard�r (Hodgson, 2003: 288-289).

Page 37: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 25

Yunan toplumsal dü�üncesi çok önemli bir ç�k�� yapamam��, bu alanda bilimsel bir tarih görü�ünden söz edebilmek için �bn-i Haldun’u beklemek gerekmi�tir. Yunanistan pek çok �eyi di�erlerinden özellikle de M�s�r’dan ö�renmi�; ba�kalar�ndan ö�rendi�i teknik bilgiler uygarl���n geli�mesinde önemli rol oynam��t�r. M�s�r’�n ahlaksal evrenselcili�i Yunanistan’a çok daha sonradan Sokrates ve Platon’la ula�m��t�r. Klasik Yunan’�n alt�n ça��n-da bu unsurlar�n sentezini Helenistik, H�ristiyan ve �slam metafizi�i gerçek-le�tirmi�tir (Amin, 1993: 46). Yunanl�lar�n ya�amlar�nda en önemli yeri olan de�er, dinleri de�il felsefeleri olmu�tur. Felsefenin Yunancas� olan philo-sophia kelimesi ‘bilim (bilgelik) sevgisi’ anlam�na gelir. “Dünya neden olu�mu�tur?” sorusunu ilk kez cevaplamaya çal��anlar, bunun önemli bir soru oldu�unu ilk dü�ünenler Yunanl�lar olmu�tur (Blunt, 1965: 62).

�slam’�n do�u�u Bat�-Do�u aras�ndaki tepkilerin son olgusu olmu� ve Oryantal ruhun Helenizme kar�� zaferini ispatlam��t�r (Dawson, 1976: 159). Roma �mparatorlu�u yok olma a�amas�na gelirken, bütün medeni dünyan�n Müslümanla�mas� ihtimali ortaya ç�km��t�r (Dawson, 1976: 174). �slam di-ninin do�u�u 7. ve 8. yüzy�llara hâkim olmu� ve hem de Do�u’da oldu�u gibi Bat�’da da ortaça� medeniyetlerinin geli�melerini önemli derecede etki-lemi�tir (Dawson, 1976: 148). Böylece 7. ve 8. yüzy�llar boyunca kültürel alandaki önderlik Do�u’ya geçmi� ve Bat�’n�n Karanl�k Ça�lar�yla, Bizans ve �slam kültürlerinin Alt�n Ça�lar� bir arada yürümü�lerdir (Dawson, 1976: 125). Bizans kültürü, dinî bir kültür olmakla beraber bütün temel kurulu�la-r�n� da dinî formlarda olu�turmu�tur. Avrupal�, genel olarak toplumlara mev-cut seviyelerine göre bakmaya, daha çok materyalist yanlar�yla ilgilenmeye ve dinî de bireylerin ki�isel faziletlerini etkileyen bir etken olarak görmeye al��t�r�lm��t�r (Dawson, 1976: 135).

�slam kültürünün Avrupa’ya etkisi büyük ölçüde �slam’�n �spanya ve Sicilya’n�n Müslümanlar taraf�ndan fethinden sonra olmu�, askeri etkinin ba�lang�c� ise muhtemelen 710’dur. 711’de ise �slam ordusu Vizigot Kral� Roderick’i ma�lub etmi�tir. 715’de ise �spanya’n�n büyük �ehirleri tamamen Müslümanlar�n eline geçmi�, �spanya �slam devletinin bir vilayeti gibi dü-zenlenmi�tir. Valisi do�rudan �am’daki Halifeye ba�l� olmakla birlikte Tu-nus’un Kayravan �ehrinde kurulmu� olan Kuzey Afrika Hükümeti’ne tabi idi ve sonuna kadar hep böyle devam etmi�tir. Ülke Müslümanlar elinde daima huzur içinde olmu�tur (Watt, 1989: 14-15). 9. yüzy�l�n büyük bir bölümünde �talya da �slam’�n etkisi alt�na girmi�tir (Watt, 1989: 32-33).

Ba�dat’ta 832 y�l�nda “Ak�l Evi” olarak adland�r�lan okul ve gözlem merkezi kurulmu�tur. Bu okul en ba�ar�l� dönemlerini Yahya ve Hüneyn�bni �shak’�n ö�rencileri döneminde ya�am�� ve birçok orijinal eser de bu dönem-lerde yaz�lm��t�r. Hüneyn�bni �shak ve onun ö�rencilerinin çal��malar�yla

Page 38: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 26

Galen, Öklid, Platon, Aristo ve Neo-Platoncular�n eserlerindeki Yunan ilmî edebiyat�n�n �slam dünyas�na aktar�lmas� mümkün olabilmi�tir. Ayn� dönem Arap matematikçi ve astronomlar�n�n babalar� say�lan Harizmi ve Benu Mu-sa ailesinin çal��malar� ile bu ilimlerin temelleri de at�lm��t�r (Dawson, 1976: 179; Durant, 1950: 240). Bilim dünyas� antikça��n Hipokrat, Batlamyus, Heraklit, Pitagoras, Aristoteles’inden sonra Do�u’nun matematikçisi, gökbi-limcisi, hekimi, co�rafyac�s�, eczac�s�, felsefe ve siyaset adamlar� olan El-Hazen, Sufi, Beyruni, El-Kindi, Farabi, �bn Rü�d, El-Me’mun, Ömer Hay-yam, �bn Haldun ve di�erleriyle tan��m��t�r (Hunke, 2008: 13).

Bedevilerin ve yerle�ik fellahlar�n ya�am� gökyüzünün hareketlerine ve pratik y�ld�z bilimine ba�l�yd�. Bundan dolay� gökyüzünün sürekli gözlen-mesi, dinin günlük talepleri aras�nda her gün daha fazla yer almaktayd�. Her müezzin Güne�’in durumuna göre günde be� vakit namaz�n ba�lama ve ne kadar sürece�ini kendi aletleriyle ölçebilmesi gerekmekteydi. Ay’�n hareket-lerine göre oruç ay� ve sonu belirlenebilmeli, oruç zaman�n�n ba�� ve sonu belirlenebilmeliydi (Hunke, 2008: 105). Bu do�rultuda Gözlemevleri kurul-mu�tur. El-Memun’un Ba�dat ve �am’da; Fat�mi Halifeleri El-Aziz ve El-Hakim’in Kahire’de; Sultan Adudü’d-Devle’nin Ba�dat’taki saray�n�n bah-çesinde; Selçuklu Melik�ah’�n Do�u �ran’da Ni�apur’da, Mo�ol Han� Hülla-gü’nün Bat� �ran’da Merage’de; Tatar Prensi Ulu� Bey’in Semerkant’ta yap-t�rd�klar� bu gözlemevlerine örnekler olarak gösterilebilir (Hunke, 2008: 105-106).

�badet ederken Mekke’ye dönme gereksiniminden dolay� astronomi Müslümanlar için önem ta��maktayd�. El-Harizmi Hintçe astronomik cetvel-lerin muhtasar bir tablosunu olu�turmu�, dünyan�n çe�itli bölgelerinin tasvi-rini yapm�� ve ilk matematik kitab�n� yazm��t�r (Watt, 1989: 65). Muham-med El-Muqaddasi �spanya d���nda tüm �slam topraklar�n� ziyaret etmi�,7 985 y�l�nda El-Biruni’nin Hindistan’�ndan önce Description of the Moslem Empire adl� Arap co�rafyas�n�n en büyük eserini yazm��t�r (Durant, 1950: 242).

Avrupal�lar�n sahip olduklar� en geni� ve en do�ru co�rafi bilgiler Müs-lümanlar sayesinde olmu�tur. Malmesbury’lu William’�n 12. yüzy�l ba��nda yazd���na göre; o dönemki insanlar, Avrupa hariç bütün dünyan�n Müslü-manlara ait oldu�unu dü�ünmü�lerdir (Watt, 1989: 45). Müslüman bilim

7 Toledo’yu 1085 y�l�nda ele geçiren Kastilyal� Alfons VI yeni Müslüman tebaas�na H�risti-

yan din adamlar�n�n ho�una gitmemesine ra�men büyük önem vermi�, kendisini ‘iki dinin imparatoru’ olarak tan�mlam��t�r. Avrupa’da ilk do�u ilimleri okulunu H�ristiyan bir rahip (Toledolu Raymond) 12. yüzy�l�n ortas�nda kurmu�tur. H�ristiyanlara �slam dü�üncesini tan�tmay� gerekli görmü� ve Arapça pek çok eseri tercüme ettirmi�tir (Gürkan, 1989: 374).

Page 39: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 27

adamlar� Yunan felsefesini Kur’an ile uzla�t�rm��lard�r (Durant, 1950: 241). 850’lere kadar matematikte, astronomide ve t�p bilimlerine ili�kin klasik Yunan eserleri çevrilmi�tir. “Söylemesi biraz garip ancak Muhammed takip-çileri �iir ve tarihe dü�kündüler. Yunan �iirini, dramas�n� ve tarih yazmay� göz ard� etmi�ler; bu konuda �slam dünyas� Yunan yerine Persler’in liderli-�ini kabul etmi�tir” (Durant, 1950: 240).8 Demek oluyor ki o tarihteki �slam dünyas� �iir ve edebiyatta �ran’� Yunan’a tercih etti�i için bu alanda Antik Yunan’dan günümüze pek az intikal olabilmi�tir. �ayet �slam dünyas� ayn� yakla��mla Antik Yunan siyaset, bilim ve felsefesini de�il de �ran’� tercih etseydi bugünkü medeniyetimiz acaba ne durumda olurdu?

Müslümanl���n Bat� üzerindeki tesir derecesine ili�kin Bat� Avrupa dil-lerinde bugün kullan�lan ve kökü Arapça olan say�s�z kelime önemli birer ipucu vermektedir. Bat�l� tüccarlar�n ilk defa Do�u’dan getirmi� olduklar� pek çok kavram bunlara örnek olarak gösterilebilir (sugar-�eker; syrup-�urup; spinach-�spanak; lemon-limon; sofa-sedir gibi). (Gürkan, 1989: 371).

�ki önemli âlimin 13. yüzy�lda etkisi dikkate de�erdir. Kur’an ve hadis-ler üzerindeki geni� bilgisiyle bugüne kadar kimsenin yar��amam�� oldu�u Raymond Martin ve kendisinden önce veya sonra gelen bütün âlimlerden daha çok eser vermi� olan Mayorkal� Raymondull. Raymondull koyu bir H�ristiyan misyoneri olmas�na ra�men, kendi çal��malar� için �slam kültü-rünü bilmesi gerekti�ini anlam��t�r (Runciman, 1969). XII. yüzy�l�n ortas�n-da Sicilya'y� ziyaret eden seyyah �bn Cubayr, buradaki Müslümanlar�n din bak�m�ndan tamamen ba��ms�z olduklar�n� ve hükümet i�lerine bile kar��a-bildiklerini görmü�tür. Norman saray�nda biraz Arapça da konu�uluyor ve Arapça �iirler be�eniliyor, Müslüman mimarlar korunuyordu. Sicilya'daki Norman mimarisi Frans�z, Bizans ve �slam üslûplar�n�n acayip ancak çok ba�ar�l� bir kar���m�d�r. Bu mimarideki süslemeler, tamamen �slam gelene�i-ne aittir (Runciman, 1969).

Müslümanlar, Yunan felsefe ve ilminin her bir kolunu incelemenin fay-dal� oldu�unu anlam��lard�r. Emevi halifeleri devrinde hükümet i�lerine ya-rarl� olabilecek Yunanca eserler Arapça’ya çevrilmi�, büyük tercüme dönemi 8 �ranl� elitler dünyan�n di�er ülkelerinde oldu�u gibi Kamu Diplomasisi ve Yumu�ak Güç

kullan�m�n�; ba�ka halklar ve toplumlar üzerinde ülkelerinin çe�itli politikalar�n�n etkili olmas� yönünde farkl� araçlar� kullanarak ikna etme, ileti�ime geçme ve etkileme yöntemi olarak tan�ml�yorlar. �ranl� ayd�n ve siyasi elitler, ba�ta Fars Dili ve Edebiyat� olmak üzere �ran’�n kültürel miras�n�, müzi�ini, �slam dini üzerinden geli�tirdi�i sui genesis siyasal ve toplumsal yorumunu ve hatta �iilik okumalar�n� özellikle Ortado�u ve yak�n çevresi için birer Yumu�ak Güç araçlar� olarak irdeliyorlar. Yine �ran’�n yumu�ak güç araçlar� olarak dil, edebiyat ve kültürel ürünlerinin etkili olabilece�ini dü�ündü�ü ülkelerin ba��nda Afga-nistan, Tacikistan, Türkiye, Hindistan ve Pakistan ile Kafkasya ülkeleri ve Orta Asya ülke-leri gelmektedir (Dilek, 2010: 65-67).

Page 40: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 28

ise Abbasilerle özellikle 9. yüzy�l�n ikinci çeyre�inde El-Me’mun ile ba�la-m��t�r. �yi nüshalar bulunamad��� zaman Bizans �mparatorlu�u’ndan yazma-lar istenmi� veya Bizansl� âlimler Ba�dat’a yerle�tirilmeye çal���lm��t�r. Ha-lifelerin çabas�yla Yunan ilmi, matematik, mant�k ve t�p gibi eserlerinin ter-cümesi yap�lm��t�r (Gürkan, 1989: 372). Yunanca eserlerin Arapça’ya ter-cümesi 800 y�l�ndan önce ba�lam��, Halife El-Me’mun taraf�ndan tertip ve tanzim edilmi�tir (Watt, 1989: 30).

�slam dünyas�nda özellikle hastanelerin ekipman ve yetkinli�i konusun-da da önemli ad�mlar gerçekle�mi�tir. 1160 y�l�nda �am’da Nur-ud-din tara-f�ndan kurulan hastanede üç yüzy�l boyunca ücretsiz tedavi yap�lm�� ve ilaç verilmi�tir (Durant, 1950: 330). T�p daha çok Norman idaresi alt�ndaki �tal-yan topraklar�nda ilerlemi�ti. Salerno �ehri, Bizans devrinden beri t�p ara�-t�rmalar� merkezi idi. XI. yüzy�l�n sonunda Afrikal� Konstantin diye tan�nan Tunus'tan kaçm�� bir ki�i Salerno'ya yerle�mi� ve taraftarlar�n�n yard�m� ile eline geçen bütün Arapça t�p kitaplar�n� tercümeye ba�lam��t�r. Konstantin, tercümeler çok iyi olmamakla beraber, Bat�l� tabiplere Eski Yunan tabipleri Galen ve Hipokrates'in eserleriyle birlikte Müslüman tabiplerin birçok fiki-rini de tan�tm��t�r (Runciman, 1969).

�talya'daki bilginler, bilgilerinin büyük bir k�sm�n�, �slam limanlar�nda hasta dü�mü� ve oradaki doktorlar taraf�ndan tedavi edilmi� olan tüccarlar-dan ediniyorlard�. Bu tüccarlar, memleketlerine döndükleri zaman Müslü-manlar�n t�p sahas�ndaki çal��malar�n� tan�tmakta büyük rol oynam��lard�r. Bunun yan�nda tüccarlar�n yapt��� en önemli yenilikler, Bat�n�n hayat �artla-r�n� geli�tirmelerine ili�kindi. Bunlar, �eker gibi faydal� ve çok kullan�lan baz� g�da maddelerini tan�tm��lar, ev hayat�n� rahatla�t�rm��lard�r. Böylece yere hal�lar serilmeye ba�lanm��, s�ralar�n yerini iskemleler alm��t�r, giyimde de büyük bir ink�lâp olmu�tur. O zamana kadar Bat�da sadece yünlü kuma�-lar kullan�l�yordu; ancak büyük zenginler Bizans ipeklileri de alabiliyorlard�. Art�k pazarlarda pamuklu ve ketenler ve daha bol miktarda ipekliye de rast-lan�yordu. �lim ve kültüre pek tesiri olmamakla beraber, bu ticarî ili�kilerin Bat�n�n maddî yönden ilerlemesinde rolü büyük olmu�tur. Bu tüccarlar, Avrupa edebiyat�na Arap edebiyat� �ekillerini de tan�tm��lard�r (Runciman, 1969).

�slam medeniyeti 9. ve 10. yüzy�llar boyunca �spanya’dan Türkistan’a kadar uzanan ve o döneme kadar görülmemi� bir parlakl��a �ahit olmu�tur (Dawson, 1976: 175). Ka��t endüstrisi �am ve Trablus’taki ka��t fabrikala-r�yla Suriye’den yol ç�karak Filistin ve M�s�r üzerinden Bat�’ya do�ru ilerler ve Tunus, Fas ve ispanya’ya ula�m��t�r. Bat� bu maddeyi Sicilya ve Endülüs Araplar�ndan ö�renmi�tir (Hunke, 2008: 45). Ortaça� dünyas�n� ilim ve kül-tür yönlerinden bütün dünyan�n önderli�i �slam dü�üncesinin olmu� ve Bat�

Page 41: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 29

Avrupa’n�n ilmî geleneklerinin kayna�� da �slam dünyas�n�n geleneklerinin kayna�� da �slam dünyas�n�n geleneklerinden al�nm��t�r (Dawson, 1976: 177). �slam kültürü Ortaça� boyunca sadece Do�u’da de�il, fakat Bat� Avru-pa’da ilk üstünlü�ü ele geçirmi�tir (Dawson, 1976: 196). �slam ve H�risti-yanl�k aras�nda sürekli ba�lant� olmu�sa da, Bat�’n�n Müslüman ülkeler üze-rindeki belirgin etkisi ancak Avrupa’n�n 16. ve 17. yüzy�llarda askeri ve teknolojik üstünlü�e eri�mesinden sonra gerçekle�mi�tir (Holt, Lambton, Lewis, 1989: 212).

9. yüzy�l gibi erken bir dönemde Araplar’�n be�eri ilimleri ö�reten yük-sel tahsil müesseseleri bulunmaktayd�. Bu yüzy�l�n sonunda birçok büyük �ehirde üniversite tarz�nda müesseseler kuruldu. Bunlardan biri Kahire’deki Câmi’ulEzher’dir (Watt, 1989: 30). Araplar�n bilim miras� Yunan dönemi içerisinde de ezici ço�unluktad�r (Durant, 1950: 241). Yunan Diophan-tes’lerin 3. yüzy�lda bulduklar� Cebir bilimi geli�imini Arap bilim adamlar�-na borçludur. Bu ba�lamda Muhammed �bn Musa’n�n eserleri Arap formunu bugün kaybetmi�, Cremona Gerard arac�l���yla 12. yüzy�lda çevrilmi�tir. Bu metinler Avrupa üniversitelerinde 16. yüzy�la kadar ana metinler olmu� ayn� zamanda Cebir (algebra) sözcü�ünü Bat�’ya tan�tm��t�r (Durant, 1950: 241). Carra de Vaux’a göre, “Müslümanlar günlük hayattaki aritmeti�in kurucusu olmu�lard�r. Cebir’i hakiki bir ilim haline getirerek bilim dünyas�na kazan-d�rm��lard�r” (Watt, 1989: 60). Do�a bilimlerine, dini bilimlerine göre daha az önem verilmi�tir. Bununla birlikte 1300’lerde Kutbeddin �irazi’nin dünya-n�n dönmesi ihtimalini dü�ünmekte oldu�u bilinmektedir (Hodgson, 2003: 288).

�bn el-Heysen daha sonra Leonardo da Vinci’nin ba�vuraca�� bir yön-tem olarak hava ve su gibi çe�itli etkenlerin yol açt��� ���n k�r�lmalar�n� aç�k-lam��t�r. Avrupa bilim tarihindeki optik alan� El-Heysem’in optik hazinesi temelinde in�a edilmi�tir (Hunke, 2008: 119). Arap astronomlar�, eskilerin ‘sabit ve de�i�mez’ olarak ilan ettikleri baz� olgularda de�i�iklikler fark et-mi�lerdir. Kendilerine özgü sab�r ve sezgi yetenekleriyle, ekliptik e�imini yani güne� yörüngesinin ekvatora göre e�im aç�s�n� kesin ve do�ru bir bi-çimde hesaplam�� ve yava� yava� azald���n� tespit etmi�lerdir. Bunu gerçek-le�tiren ki�i ise El-Fargani’dir. Dünya’n�n güne� çevresindeki hareketini de ilk kez Araplar gözlemlemi�tir. Yunanl�lar, Dünya ile Güne� aras�ndaki me-safenin her zaman ayn� oldu�unu iddia etmi�ler, ilk kez Araplar bu mesafeyi de do�ru biçimde incelemi�lerdir (Hunke, 2008: 120-121). Dünyan�n �ekli ile ilgili olarak �slam dünyas� bilim adamlar�, Suriye’de bir vadi ile alt�ndaki düzlükten güne�in pozisyonunu ve dolay�s�yla karasal dereceyi ölçmü�lerdir. Ölçümleri onlara 56 mil’lik bir de�er vermi�tir ve bu de�er bugün ölçülen de�erden sadece yar�m mil fazlad�r. Ald�klar� sonuçlardan dünyan�n çevresi-nin yakla��k 20.000 mil oldu�unu hesaplam��lard�r (Durant, 1950: 242).

Page 42: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 30

El-Zerkali (1028-1087) Toledo’da yapt��� en az 402 gözlem sonucunda Dünya’n�n Güne�’e olan mesafesinin, gündüz ve gece e�itli�inin yakla�ma-s�yla; yani gece ve gündüz e�itli�inin presesyonuna göre de�i�ti�ini bulmu�-tur. Presesyonun büyüklü�ünü de do�ru olarak hesaplam��t�r. El-Zerkali’nin astronomiye ili�kin eseri Gerhard von Cremona taraf�ndan Latince’ye çev-rilmi�tir ve daha sonra 1530’da Kopernik, De Revolutionibus Orbium Coe-lestium adl� ünlü eserinde El-Battani ile birlikte ondan da al�nt� yapm��t�r (Hunke, 2008: 121; Vural, 2013: 365-369).

Biruni dünyan�n yuvarlak oldu�unu kabul etmi�, “her �ey dünyan�n merkezine do�ru çekilir” dü�üncesine dikkat çekmi�tir ki bu astronomik bilgi, dünyan�n günlük kendi çevresinde, y�ll�k da güne�in çevresinde dön-dü�ünü varsaymak bilgisiyle aç�klanabilir. Oysa o zamanlar bu hipotezin tam tersiyle aç�klanabildi�i bilinmektedir (Durant, 1950: 244). �slam astro-nomi âlimleri Güne�’i ve Ay’� ve be� gezen ile sabit y�ld�zlar� üzerinde ta��-yan sekiz kürenin, sabit bir dünya etraf�nda döndü�üne inanmaktayd�lar. Bu düzenin mü�ahede edilen hakikatle mutab�k olmas� için, riyazî aletlere ve merkezi bir daire alan�n�n üzerinde devreden küçük dairelerin mu�lâk siste-mine ihtiyaç vard�. Müslümanlar zaman geçtikçe Batlamyos’un sisteminin zay�fl���n� anlam��lar ve onu tenkit etmeye ba�lam��lard�r (Watt, 1989: 68). El-Harizmi, Batlamyus’un Astronomi Cetvellerini düzeltip, Bat�’da Röne-sans’a kadar hesap sanat� ve cebir alan�nda temel kitaplar olarak kalacak ünlü eserlerini yazm��t�r (Hunke, 2008: 94). Bugün astronomi biliminde bilinen kavramlar Arap astronomisinden gelmektedir (Hunke, 2008: 93). Bat�’da astronomi ancak astroloji sayesinde ilgi çekebilmi�tir. Bat� büyük ölçüde müneccimli�i benimsemi� bu do�rultuda X. Leo Roma Üniversite-si’nde münecimlik kürsüsü aç�lm��t�r (Hunke, 2008: 138).

�slam dünyas�n�n teknik icatlara olan katk�lar�na bak�ld���nda ise örne-�in pusulan�n mucidi Amalfili Flavio Gioja olarak bilinir. Ancak Gioja pusu-lay� Araplardan ö�renmi�tir (Hunke, 2008: 45). 12. yüzy�l�n Arap bilginleri barutun formülünü bulmu�lard�. Bat�’dan gelen sürekli tehditlere kar�� ko-runmak amac�yla Arap hükümdar� dünyaca ünlü kimyagerlerini kimyasal sava� malzemelerinin tahrip edici, yak�c� ve patlay�c� etkilerini incelemek üzere barut fabrikalar�nda çal��t�rm��lard�r. Araplar�n 13. yüzy�l ortalar�nda roketleri çal��t�rmada barutu kullanabilecek durumda olduklar� kesindir. Hasar er-Rahmah’�n sava� kitab�nda ve döneme ait ba�ka sava� yaz�lar�nda “alev püskürterek hareket eden; gök gürlemesine benzer bir gürültü ç�karan; kendili�inden hareket eden ve yanan yumurtalar”dan söz edildi�i bilinmek-tedir. Bu patlay�c� maddelerin ve ate�li silahlar�n ilk defa roketle çal��t�r�lan torpidolar�n dumanlar�n�n tüttü�ü anla��lm��t�r (Hunke, 2008: 48). Avru-

Page 43: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 31

pa’da barut toplar�n� sava� arac� olarak ilk kullanan �spanya’daki Endülüs Araplar�d�r; bu alanda da Bat�’ya ö�retmenlik yapm��lar, Bat� da beklenme-dik bir biçimde çabuk ö�renmi�tir (Hunke, 2008: 49).

Bat�’n�n en fazla ilgisini çeken Do�u sanat� müziktir. Fakat bu müzi�in tesiri pek büyük olmam��t�r. Müzik teorisi, Arap yazarlar�n�n çal��malar� ve Yunan teorisi üzerindeki incelemeleriyle zenginle�tirilmi�tir. Fakat Bat� müzi�i, �spanya ve Sicilya gibi uzun zaman �slam hâkimiyeti alt�nda kalm�� yerlerdeki müzik hariç, Do�u müzi�inden ayr� bir yönde geli�mi�tir. Mima-ride ise, tesirler daha kesin görülür. Çe�itli kemer tarzlar� Do�u'dan kopya edilmi�tir (Runciman, 1969). �talyan mimarlar 17. yüzy�lda �spanya’da gör-dükleri �slâm yap�lar�n�n kubbelerini kopya etmi�lerdir, bunlar� da di�er Avrupal� mimarlar taklit etmi�tir (Gürkan, 1989: 378).

�slam medeniyeti, Do�u ve Yunan medeniyetinin son dal�d�r ve onlar�n b�rakt��� bütün eserlerin varisi olmu�tur. Din bak�m�ndan Musevilik ve H�-ristiyanl�ktan ilham ald��� gibi sanat� da Bizans ve �ran stillerinin bir sentezi olmu�tur. �nsan resimlerini, heykelleri ortadan kald�rmak, sanat� sadele�ti-rilmek, antik devrin sütun ve kemerleri ile �ran mimarisinin kubbelerini ve Suriye’nin süs sanat�n� kayna�t�rmak, kiliselerdeki bazilik sanat�n� Do�u’nun ���kl� Kervansaraylar� veya Bizans saraylar� ile birle�tirerek, �slam sanat�, 9. yüzy�lda büyük ün kazanm��t�r. Kahire, Endülüs gibi �ehirlerdeki camiler bu dönem medeniyetinin eserleridir. Önceden Romal�lar Yunan kemerlerini yenile�tirmi�, kubbe haline getirmi�lerdir. Müslümanlar da bütün bu eski mimari sentezini �ranl�lar�n renkli serami�i ve Suriye’nin duvar süsleri ve taç süsleri ile kayna�t�rarak tamamlam��lard�r (Pirenne, 271-272). Müslümanl��� yayanlar eski hayat tarz�n� Bat�'daki kuzeyli istilac�lardan daha az bozmu�-lard�r. Burada Gürkan’�n “e�er Romal� biri ortaça�da yeniden ya�asayd�, Bat�'daki herhangi bir H�ristiyan �ehrinden çok, �slâm �ehirlerinden birinde kendi çevresini bulacakt�” vurgusu dikkate de�erdir (Gürkan, 1989: 370).

Modern dünya sistemi aç�klan�rken elbette ki bu sistemi bulundu�u a�amaya getiren dinsel-kültürel farkl� ögelerin toplumlar aras�ndaki geçi�-kenli�i, etkileme ve etkilenmedeki tarihler –önce olma ve sonra olma durum-lar�- büyük önem ta��maktad�r. Tüm bunlar�n yan�nda modern dünya sistemi içerisinde ise Avrupa’da ya�anan iktisadi ve siyasal geli�melerin özel bir yeri vard�r. Bu ba�lamda Avrupa iktisat tarihi önemlidir, çünkü bu k�ta dünyan�n geri kalan� üzerinde büyük etki meydana getirmi�tir. Avrupa bugünkü eko-nomik ya�am tarz�m�z�, temel karakteristikleri içinde belirleyen örgütlenme ve dü�üncelerin ço�unun en önemli belirleyeni ve Yeni Dünya’y� kuran ve geli�tiren nüfus ve sermaye ak�mlar�n�n da kayna�� olmu�tur (Heaton, 1995:

Page 44: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 32

13). Bu geli�im içerisinde feodalizmin çözülmesi ve kapitalizmin geli�mesi en önemli a�ama olarak kar��m�za ç�kmaktad�r. Feodalizmin ilk döneminde kilise ilerici bir unsur olarak Roma �mparatorlu�u’nun kültürünü korumu�, ö�renimi te�vik etmi� ve okullar açm��t�r. Kilisenin gittikçe daha fazla top-rak elde etmesi sonucu ekonomik önemi, manevi konumunun önüne geçmi�-tir (Huberman, 1974: 21).

�lerleyen süreçte önce ticarete sonra ise sanayiye dayanan yeni iktisadi s�n�flar�n ortaya ç�kmas�na ko�ut olarak Avrupa, iktisadi anlamda üstün bir konum kazanmaya ba�layacak ve bugünkü Bat� üstünlü�ünün temelleri in�a edilmi� olacakt�r. Tarihsel süreçte ya�anan iki büyük dünya sava�� da Ba-t�'n�n üstünlü�ünün yerle�mesinde ve yeniden form kazanmas�nda önemli k�r�lma anlar� olarak dikkat çekmektedir (Heaton, 1995: 13).

19. yüzy�l�n sonlar�nda veya 20. yüzy�l�n ba�lar�nda bir yanda �ngiltere ve Fransa ile sanayile�me yörüngesine girmi� olan Avrupa ülkeleri ve Ang-lo-Sakson kökenli nüfusun topland��� ülkeler; di�er yanda ise Bat� ülkeleriy-le yap�lan ticaretin ve sömürgeci politikalar�n etkisiyle ekonomik ve sosyal yap�lar�nda sorunlar olan kapitalist üretim ili�kilerinin yerle�medi�i ülkeler bulunmaktad�r. Günümüzde azgeli�mi� olarak kabul edilen sonuncu grupta yer alan ülkeler Bat� ülkelerinin pazar ve hammadde alanlar� haline dönü�tü-rülmü�tür (Sönmez, 1998: 49). 1914-1918 sava��ndan önce Avrupa dünyada kar�� konulamayacak bir güç elde etmi�tir. Avrupa’n�n üstünlü�ü o dönemde var olmu� sekiz büyük devletten be�inin –�ngiliz �mparatorlu�u, Fransa, Almanya, Avusturya-Macaristan ve �talya- Avrupa topraklar�nda do�mu� olmas�na dayanmaktayd�. Alt�nc�s� olarak gösterilebilecek Rusya �mparator-lu�u da Avrupa ile birle�mek zorunda kalm��t�. Di�er iki devlet Japonya ve ABD co�rafi olarak Avrupal� olmad�klar�ndan Birinci Dünya Sava��’ndan önce Avrupa’da oynanan siyasi oyunlara kat�lmam��lard�r. Japonya'n�n, Rusya gibi Bat� medeniyetinin baz� k�s�mlar�n� benimseyerek büyük bir dev-let oldu�unu belirtmek gereklidir. ABD ise Bat� Avrupa’n�n bir çocu�u ola-rak 1914 y�l�na kadar do�al kaynaklar�n� i�letmek için Avrupa sermayesine -göçmenlerin sa�lad��� insan sermayesi ve Avrupa’n�n verdi�i borçlarla sa�-lanan e�ya ve hizmet �eklinde beliren maddi sermaye- ihtiyac� bulunmaktay-d� (Toynbee, 1988: 97-98).

"Üstün Bat� Uygarl��� olarak kabul edilen ve onun kar��s�nda ba�ar�s�z ya da geri kalm�� olarak görünen di�er uygarl�klar�n onu model olarak be-nimsemesine neden olan geli�menin kayna�� nedir? Ve nerede aranmal�d�r?" sorular� bu çal��man�n sistemati�ini in�a etme aç�s�ndan özel bir önem ta��-maktad�r (Sezer, 2007: 169). "Genel olarak ‘Bat�’ kavram�n� kendilerinden daha üstün güç olarak kullanan toplumlar kimlerdir? Bu toplumlar�n Dünya-

Page 45: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 33

n�n neresinde yer ald��� co�rafi konum ve yön tarifinden öte bir anlam yük-lenmi� olan bu sorular yan�tland���nda arkas�ndan co�rafi, toplumsal, kültü-rel, ekonomik, siyasal baz� özellikleri sahiplenmi� olan Bat� günümüzdeki model rolüne nas�l bürünmü�tür?" �eklinde daha önemli birkaç soru ile kar��-la��lmaktad�r.

�nsan bilgisinin kökeninin yani nas�l elde edildi�i, felsefenin temel tar-t��ma sorusudur. �nsan bilgi edinirken ve bu bilgiyi uygularken yani eyleme geçirirken hep o anda sahip oldu�u zihniyetin etkisi alt�ndad�r. De�erlendir-meler hep bu zihniyete göre yap�l�r (Öner; Cüçen, 2005: 145). Bat�l� görü� alan� zamanla (alt� bin y�l içinde) do�mu� ve batm�� bütün medeniyetleri, 600 bin ile 1 milyon y�l önceki insan �rk�n�n tarihini, bu gezegende sekiz yüz milyon y�l önceki hayat� kapsayacak �ekilde geni�lemi�tir (Toynbee, 1988: 146). Bu kadar uza�a gitmeksizin genel bir de�erlendirme yap�ld���nda ise Bat�’n�n bugün ula�m�� oldu�u ve üstün kabul edilen konumuna nas�l geldi-�ine ili�kin temel noktalara de�inmek yararl� olacakt�r. Avrupa’n�n 19. yüz-y�lda Sanayi Devrimi ve kapitalizmin geli�mesiyle elde etti�i ba�ar�, kökleri derinlere giden yani önceki birkaç yüzy�ld�r devam etmi� olan istikrarl� bir siyasi, askerî, kültürel ve ekonomik büyümenin sonucu (Becerikli, 2011: 2) olarak kabul edilmektedir.

Bu geli�menin köklerine ve özelliklerine ili�kin bir tart��ma yürütmeden önce Bat� nitelemesiyle adland�r�lan ifadenin ne anlama geldi�i üzerinde durmak yararl� olacakt�r. “Bat�, Bat� Uygarl���, Bat�'n�n Üstünlü�ü gibi ifa-delerle kar��m�za ç�kan Bat� vurgusu ile anlat�lmak istenen asl�nda nedir?” sorusu bu çal��ma aç�s�ndan önem ta��maktad�r. Bat� ba�lang�ç itibar�yla Avrupa’n�n Bat�s�n� anlatmakta iken bunu da kapsayan çok daha geni� bir anlam ta��maktad�r. Çünkü Bat� uygarl��� Avrupa’n�n Bat�s�nda do�mu� ve çevreye yay�lm��t�r. Bat� uygarl��� dendi�inde kullan�lan ‘Bat�’ kavram�n�n co�rafi anlam� Avrupa’n�n Bat�s�d�r. Ancak Bat� uygarl��� bugün do�usunda bulunan ülkeleri de içine alm��, Avrupa d���na da ta�m��t�r. Örne�in ABD ile Kanada bir ba�ka k�tada olmalar�na ra�men Bat� uygarl��� içindedir. Avust-ralya’da bu kapsamdad�r (Tanilli, 1999: 31).9 Bat�l�lar okyanusu kullanarak büyük bir devrim yapm��lard�r. Okyanusun önceleri yelkenli, sonralar� bu-harl� gemilerle kullan�m�, Bat�'n�n Amerikay� da kapsayan yerle�ilebilir bü-tün dünyay� birle�tirmesini kolayla�t�rm��t�r (Toynbee, 1988: 69-70). Ezeli Bat� kurgusu Avrupa merkezli kültür olu�turma çabas� sonucu olu�mu�tur. Bunun için önce Avrupa soya�ac� belirlenmi�tir; bu soya�ac� Antik Yu-nanistan, Roma, H�ristiyan feodal Avrupa ve kapitalist Avrupal� s�ralama-s�ndan olu�maktad�r (Amin, 1993: 98). 9 Avrupa, Amerika ve Kuzey Atlantik haritada bulunabilir ancak Bat� bulunamaz; Bat�

sözcü�ü Bat�l�la�ma kavram�n�n do�mas�na neden olmu�tur (Huntington, 2006: 56-57).

Page 46: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 34

Bat� medeniyetinin kayna�� temelde Do�u’dan ç�kan bir inanca -ve bu inanc�n getirdi�i dinî ve ahlaki kurallara- ba�lanm��t�r. Bu Do�ulu inanç, ilk kurulu� döneminden sonra, antik Bat�’n�n özellikle Yunan felsefesiyle kar�-�arak bütün Avrupa ülkelerine yay�lm��, Kristof Kolomb’la Okyanusu a�m��, kendine özgü bir kurulu� olan Kilise arac�l���yla Bat�’y� her yönden etkile-mi� ve �ekillendirmi�tir (Scognamillo, 1976: 40). Çünkü Avrupa, Bat� kültü-rünü Do�u’dan ay�ran ilim ve dü�ünce, edebiyat ve sanat, siyasi dü�ünce, kanun kavramlar� ve özgür siyasal kurumlar gibi ilkeleri Yunanl�lardan al-m��t�r (Dawson, 1976: 24).

“Bat�” terimi bütün dünyada geçmi�ten bu yana Bat� H�ristiyanl���’n� tan�mlamak üzere kullan�lm��t�r. Bu nedenle Bat� belirli bir halk�n, dinin ya da co�rafi bir alan�n ad�yla de�il pusula yönüyle tan�mlanan tek medeniyet s�fat�n� ta��m��t�r. Tarihsel olarak Bat� medeniyeti Avrupa medeniyetidir (Huntington, 2006: 56)10. Bat� medeniyetinin ço�unlukla M. S. 700 ya da 800 y�llar�nda do�du�u kabul edilmektedir. Bilim adamlar� da bu medeniye-tin Avrupa, Kuzey Amerika ve Latin Amerika olarak üç kolu oldu�unu ka-bul etmektedirler (Huntington, 2006: 55). Osmanl� �mparatorlu�u’nun y�k�l-mas�yla birlikte Avrupa dünya sahnesine önemli bir güç olarak ç�km��t�r. Ancak Amerika ve Rusya zamanla Avrupa kültürünün rahatl�kla yay�labile-ce�i alanlar olmaktan ç�k�p kendi kültürlerini yaratm��lar, her yönden Avru-pa’y� tehdit eder duruma gelmi�lerdir (Dawson, 1976: 17). Günümüzde Bat� uygarl��� co�rafi bir deyim içer�iniden önce iktisadi ve sosyal bir sistemi olarak kapitalizmin ifadesidir. Bat� uygarl��� kapitalizmin do�up geli�ti�i ülkelerin uygarl���d�r ve kapitalizm bugün ‘�leri Sanayi Kapitalizmi’dir (Ta-nilli, 1999: 31).

Bat�c�l�k ya da üstün Bat� uygarl��� ifadeleri ile ili�kili bir di�er kavram-salla�t�rma Avrupamerkezcilik olarak ifade edilmektedir. Bat� ve Avru-pamerkezcilikte anahtar kavramlardan biri kapitalizmdir. Bu konuya çal��-man�n ilerleyen a�amalar�nda de�inilecek olmakla birlikte k�sa bir tart��ma yürütmek yararl� olacakt�r. Avrupamerkezcilik terimi kullan�l�rken e�er ka-pitalist ideolojinin temel bir boyutu söz konusuysa bu ideolojinin d��lamalar� öncelikle geli�mi� kapitalist dünya, yani dünya kapitalist sisteminin merkezi aç�s�ndan ay�rt edici olan özellikleri ortaya koyacakt�r. Söz konusu merkez günümüzde Bat� Avrupa, Kuzey Amerika ve Avustralya, Yeni Zelanda,

10 Tan�mlanm�� bir Avrupa mekân� ya da uzay� mevcut mudur sorusuna Paul Valery’nin

“Asya k�tas�n�n küçük burnu” �eklindeki bir nitelemesi bir cevap olarak gösterilebilir. Av-rupa k�tas� diye bir k�ta yoktur. 300 milyonluk nüfusuyla Avrupa bir k�ta say�lacaksa, 1,5 milyarl�k nüfusu ve yakla��k Avrupa’n�n yüzölçümüne denk gelen topraklar�yla Hindistan neden bir k�ta say�lmas�n? Bunun objektif Avrupa ”zihin k�tas�” d���nda sahih bir gerçekli�i oldu�undan söz edebilir mi? (Arma�an, 2011: 27).

Page 47: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 35

�srail’i kapsar. Merkezlerin merkezi Kuzey Amerika’d�r, Japonya ise, ger-çekte ne Bat�l� ne H�ristiyan'd�r (Amin, 1993: 31).

Tanilli’ye göre ileri sanayi kapitalizminin bulundu�u her ülke bu uygar-l���n içine girmez. Örne�in Japonya ileri sanayi kapitalizminin oldu�u ülke olmas�na ra�men Bat� uygarl��� d���ndad�r. Çünkü Japonya bir uygarl��� uygarl�k yapan baz� ö�eler –sanat, edebiyat, müzik, dinsel inan��lar gibi- bak�m�ndan Bat� uygarl���ndan farkl�l�klar gösterir (Tanilli, 1999: 31). Serge Latouche ise, “Dünyan�n Bat�l�la�mas�” ifadesini kullan�rken Bat�'n�n, art�k ne co�rafi ne de tarihsel olarak Avrupa olmad���na dikkat çeker. Ona göre Bat�’n�n de�erlerinin dayat�ld��� ve benimsendi�i her yer Bat�’d�r. Bat� art�k Kuzeyin kapitalistle�mi� ülkeleri kadar Do�u'da Japonya gibi ülkeleri de kapsamaktad�r çünkü Bat�l�la�ma hareketi korkunç �ekilde güçlüdür (Latouche,1993: 15).

Andre Gunder Frank, Barry K. Gills, Jonathan Friedman gibi baz� ya-zarlara göre ise dünya sisteminin ba�lang�c� günümüzden 5000 y�l öncesinde Mezopotamya’daki ilk uygarl�klar�n ortaya ç�kmas�yla olmu�tur. Güçlü ticari ba�lar�n�n yayg�nla�maya ba�lamas�, mal ve hizmet ticaretinin e�itsiz bir ili�ki içerisinde ortaya ç�kmas� dünya sisteminin varl���n�n belirtisi olmu�tur. Merkez ve çevre çeli�kisi bu ili�kisel a�da her zaman var olmu�, M�s�r ve Mezopotamya’n�n bulu�mas�yla bu bir sistem haline gelmi�tir (Güçlü, 2008: 223; Sander, 1998: 31-32).

Genel olarak merkez, çevreden ithal edilmi� hammaddelere ve yar� mamul ürünlere dayal� en geli�kin s�naî üretim merkezidir; çevre de kar��l�-��nda merkezden baz� mamul mallar al�r. Merkezin yeni teknolojinin üretici-si olmas� gerekmese de bu teknolojiyi kendi s�n�rlar�nda toplamas� gerekir. Askerî teknolojinin önemli bir bölümünün çevredeki gruplar taraf�ndan icat edilmesine kar��n, bu teknolojinin büyük ölçekli, y���nsal üretiminin gerçekle�ti-rildi�i yerler yaln�zca merkezler olmu�tur. Ancak merkezin bu konumu sürdür-mesi kendi d���ndaki kaynak alan�na ba�l�d�r (Ekholm-Friedman, 2003: 143).

1. Bat� Uygarl���n�n Temel Karakteristikleri

Bat�’n�n bugünkü geli�mi�lik düzeyini ve Bat� uygarl���n�n üstünlü�ünü anlayabilmek ve ayr�ca belirtilen a�amaya ula�amayan toplumlar�n bunu ba�aramama nedenlerini çözümleyebilmek için Bat�’y� Bat� yapan karakte-ristiklere e�ilmek gerekir. Bat�’n�n yoksulluktan zenginli�e yükseli�inin nedenleri bir buçuk yüzy�ld�r ara�t�r�lmaktad�r. Bu konuda genel kabul gören özellikler �u �ekilde ifade edilmektedir (Rosenberg-Birdzell, 1992: 23-35; Hodgson, 2001: 127): Bilim ve bulu�lar, do�al kaynaklar, psikolojik aç�kla-

Page 48: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 36

malar, �ans, kötü yönetim, gelir ve servet e�itsizlikleri, sömürü, sömürgeci-lik, yay�lmac�l�k ve kölecilik.

Rosenberg ve Birdzell’e göre bu özellikler �����nda Bat�’n�n geli�imini sa�layan olgular (Rosenberg-Birdzell, 1992: 40) a�a��daki gibi s�ralanmak-tad�r:

� Özerk bir ekonomik ortam�n ve tüccar s�n�f�n do�u�u � Ticaretin geni�lemesinin ve yeni kaynaklar�n ke�finin getirdi�i yenilikler � Üretim maliyetinin dü�mesinin getirdi�i yenilikler � Yeni ürünlerin piyasaya girmesinin getirdi�i yenilikler � Yenilikçi dü�ünce kaynaklar�n�n geli�imi � Ku�ku ve deney � Yenili�e direni�in k�r�lmas� � Örgütlenmede yenilik: Çe�itlilik Bat�’n�n üstünlü�ü varsay�m� ile ayn� zamanda Bat�’ya özel bir görev de

verilmektedir. Bat�, di�er toplumlara ilerideki geli�melerinde örnek olmal�-d�r. Günümüzde insanl���n zengin de�erleri olarak kabul edilen demokrasi, özgürlük, insan haklar�, kurallar�n hâkim olmas� gibi de�erler Bat�’da bu-lunmakta ve bunun bir rastlant� sonucu olmad��� fikri kabul edilmektedir (Sezer, 2007: 41).

Rosenberg’in Bat�’n�n üstünlü�ünü sa�layan temel kaynaklara ili�kin tespitleri de dikkat çekicidir. Yazara göre Bat�’n�n geli�iminin kesin olarak bilinen kaynaklar�, gittikçe artan bir kapital, i�gücü ve do�al kaynaklarla birlikte ticaret, teknoloji ve örgütlenme alan�ndaki yeniliklerdir (Rosenberg-Birdzell, 1992: 36).

Bat�’n�n dünya üzerindeki etkisi son be� yüzy�l içerisinde tarihin en gö-ze çarpan yan� olmu�tur. Bat�, dinamik kuvvetini yeni bir dü�ünce yakla��-m�yla kazanm��t�r. Bat�’n�n dünya çap�ndaki etkisi üç �ekilde meydana gel-mi�tir; deniza��r� sömürgeler, sömürge yönetimi ve savunma modernizasyo-nudur. Amerika, sömürge ke�fine ma�lup olan ilk k�tad�r ve atalar�n�n ilk sömürge devletleri kurmada rehberlik etti�i Avrupal� göçmenler burada ya�ayan halk�n yerini alm��t�r (Holt, Lambton, Lewis, 1989: 211).

Yukar�daki bilgiler birle�tirildi�inde Bat� uygarl���na ait ve onu karak-terize eden baz� olgu ve de�erlere ula��labilir. Bu çerçevede Bat�’ya ait ve Bat� Uygarl���n� karakterize eden belli ba�l� unsurlar; kapitalizm, liberalizm, sanayile�me, H�ristiyan kültürü ve sekülerizm, Bat� demokrasisi, Bat� dü�ünce

Page 49: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 37

sistemati�i ve pozitivizm, modernizm ve teknolojik yenilikçilik ile sömürge-cilik olarak s�ralanabilir.

2. Bat� Uygarl���n�n Maddi, Toplumsal ve Dü�ünsel Kökleri

Bir uygarl��a Bat� Uygarl��� ad�n�n verilebilmesi için onun d���nda ve ondan farkl�la�an bir uygarl�k türünün veya türlerinin bulunmas� gerekir. Bu yönüyle dü�ünüldü�ünde Bat� Uygarl��� nitelemesi iki temel kaynaktan bes-lenir. Bunlardan birincisi, Bat�l� kaynaklard�r ki kendine ait de�er ve birikimi di�er uygarl�klardan farkl� (üstün) gördü�ü anlam�na gelir. �kinci kaynak ise Bat� kar��s�nda kendini yeterince ba�ar�l� göremeyen veya ona ula�may� amaçlayan bir uygarl�k olarak Do�ulu kaynaklard�r. Bat�’n�n üstün bir ko-numda yap�land���na dair alg�da belirleyici olan kökler öncelikle maddi kay-naklar ve güç ili�kileri ile ba�lant�l�d�r. Liberal doktrin ve bunun iktisadi alana yans�m�� biçimi olarak kapitalist i�leyi� bu noktada önemli bir belirle-yicidir. Siyasal olarak ise Bat� demokrasisi ve siyasal sisteminin önemli bir di�er faktör oldu�unu söylememiz mümkündür. Bu çerçevede dü�ünüldü-�ünde iki büyük devrim olarak kabul edilen Frans�z Devrimi ve Sanayi Dev-rimi’nin Avrupa merkezli ortaya ç�km�� olmas�n�n önemi büyüktür. Bat�, Sanayi Devrimi’nden itibaren yeryüzünde büyük güç sahibi olmu�tur. Ancak bu gücün yaln�zca kendi emek ve çabas�n�n bir ürünü olmad��� belirtilmeli-dir (Sezer, 2007: 103).

Rönesans, Reform ve Ayd�nlanma süreçlerinin modernite ile taçlanmas� ise bu üstünlük alg�s�n�n olu�mas�n�n ba�ka bir boyutuna kar��l�k gelir. Ba-t�’n�n maddi konumunun güçlenmesine ba�l� olarak yay�lmac� bir politika izlemesi ve sömürgeleri üzerinden maddi konumunu yeniden güçlendirmesi üstün Bat� alg�s�n�n ba�ka bir sebebidir. Frans�zlar�, �ngilizleri ve di�er sö-mürgecileri birbirlerine yakla�t�ran ve onlarda Avrupa’ya aidiyet bilincini olu�turan �ey, kendilerinin bilimin ve tekni�in ete kemi�e bürünmü� hali olduklar�na dair inançlar�yd�. Egemenlikleri alt�na ald�klar� toplumlar da bu bilgiyle ilerleyecekler ve uygarla�acaklard� (Ferro, 2002: 50-51). Bireyin iktisadi ve toplumsal hayatta konumunun eme�in özgürle�mesi ve siyasal haklarla birlikte farkl�la�mas� ise bu konuda üzerinde durulmas� gereken bir di�er önemli gerçeklik olarak kar��m�zda durmaktad�r.

Page 50: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 38

�ekil 1: Avrupa uygarl���n�n ba�l�ca dayanaklar�

2.1. Dinsel Kökler ve Sekülerizm �nanç sistemleriyle iktisadi düzen ve geli�mi�lik ili�kisi yan�nda kültürel

ili�kiyi de içeren çok say�da dü�ünsel ürüne rastlamak mümkündür. Avrupal� toplumlar�n Bat� d��� toplumlardan önemli bir fark� Müslümanl�k, Musevilik, Budizm, Hinduizm gibi inanç sistemlerinden farkl�la�arak kendi içerisinde ayr��makla birlikte H�ristiyanl�k çat�s� alt�nda birle�meleridir. H�ristiyanl�k içerisinde yer alan Protestan anlay���n özellikle Bat�’da geli�en iktisadi sis-temle çok iyi örtü�tü�ü genel kabul gören görü�lerden biridir. Ayr�ca dinsel köklerle ili�kili bir di�er Bat�l� de�er sekülerizm olarak kar��m�za ç�kmaktad�r.

Bat�’y� meydana getiren unsurlardan biri de H�ristiyanl�kt�r. H�ristiyan-l�k Roma’n�n resmî dinî olduktan sonra güç kazanm�� ve Bat�’da ferdiyetçili benimseyen bir anlay��a dönü�mü�tür (Erverdi vd., 1979: 47-48). Ferdiyetçi-lik liberal ideolojinin benimsenmesine, siyasal ve ekonomik anlamda ilerle-melerine kaynak olu�turmu�tur. H�ristiyanl�k tüm Avrupa toplumlar�n�n ortak özelliklerinden biri olmu�, Avrupal� dü�üncesini ilk tan�tanlar da H�ris-tiyan misyonerler olmu�tur (Grant, 1985: 81).

Avrupa Uygarl���n�n Ba�l�ca Dayanaklar�

Dinsel Kökler ve

Sekülerizm

Siyasal Kökler ve

Liberalizm

Dü�ünsel Kökler

ve Modernizm

�ktisadi Kökler ve

Kapitalizm

Metedolojik Kökler

ve Pozitivizm

� Eme�in özgürle�mesi� Para � Sanayile�me � Kalk�nma � Teknoloji

Page 51: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 39

Oysa H�ristiyanl�k Bat�’da de�il, bugünkü �slam’�n s�n�rlar� içinde do�mu�tur. Bat�l� H�ristiyanlar�n Haçl� Seferleri ba�ar�l� olamad��� için Filistin’i alamam��lard�r (Toynbee, 1988: 149). �lk H�ristiyan te�kilat� veya tarikat� Filistin’in d���nda, özellikle Anadolu’da yerle�mi� olan Museviler aras�nda Tarsus’lu Doktor Aziz Paulus’un u�ra�lar�yla geli�mi�tir. Paulus, Anadolu’dan sonra Roma’ya geçmi� ve orada ölmü�tür. Paulus’la birlikte ilk H�ristiyanl�k Akdeniz’in ço�u limanlar�nda mevcudiyetini göstermi�, �span-ya’da, Yunanistan’da, M�s�r’da önemli merkezler kurmu� ve dördüncü yüzy�l itibar�yla Do�u Roma �mparatorlu�u’nun resmî dinî olmu�tur (Scognamillo, 1976: 131-132).

Kilise Roma �mparatorlu�u’na çok �ey borçludur, Roma'n�n yollar� bu dinin çabuk yay�lmas�n� sa�lam��t�r. Romal�lar�n ça�dan ça�a aktard�klar� Yunan felsefesini Kilise, ö�retti�i �eylerin anlam�n� aç�klamada kullanm��t�r. Romal�lar�n hukuk ve hükümet sistemleri kiliseye örnek olmu�tur. Roma’n�n Yunanl�lardan ö�rendi�i ve kendine göre geli�tirdi�i medeniyeti Avrupa’n�n yarar�na korumak ve devam ettirmek gibi büyük bir hizmeti yüzlerce y�l Kilise yapm��t�r. Bir ilim adam�ndan aktar�lana göre “Medeniyet kaynak bak�m�ndan Yunanl�, fakat dokusu bak�m�ndan Romal�d�r" (Blunt, 1965: 137). H�ristiyanl�k Bat�’ya ula�m�� ve yay�lm��t�r. Kökleri ise Do�u Kilise-sinde olmu�tur. 1054’te sürekli tart��malar ve ibadet �ekillerindeki ayr�l�klar nedeniyle Bat� ve Do�u kiliseleri birbirlerinden kopmu�tur (Scognamillo, 1976: 134-135). Do�u'da Kilise devlet egemenli�inde olmu�, Bat�'da ise Kilise daima ba��ms�zl���n� koruyabilmi�tir (Blunt, 1965: 140). H�ristiyanl�k Avrupa’n�n yeniden olu�umunu desteklemi�, Kutsal Sava� ad�yla sömürgeci-li�e, sald�r�lara ve yokolmaya imkân vermi�tir (Scognamillo, 1976: 120).

Sanayicili�in kökleri 17. yüzy�l�n bilimsel devriminde ve 18. yüzy�ldaki Protestanl�k’ta bulunur. Bundan dolay� sanayi, tekniklerle oldu�u kadar dü-�ünceler ve tutumlarla da ilgili bir meseledir (Kumar, 1995: 104). Dinî hare-ketlerin sanayile�me üzerindeki etkisi hakk�nda ileri sürülen görü�ler genel olarak dörde ayr�labilir (Duran, 2002: 35-36):

Birincisi; pozitivist ve materyalist paradigmalara ba�l� olarak pozitivist-ler, Marksistler, ateistler ve di�er maddeci filozoflar taraf�ndan ileri sürülen görü�lerdir ki dinin ve dinî hareketlerin sanayile�me üzerinde etkili olmad�k-lar�n�, aksine din kurumunun sosyal i�levini yitirmesinden dolay� sanayile�-menin benimsendi�i ve geli�ti�ini iddia ederler. Dinin yerine bilimin ikame edilmesi ile teknolojik ba�ar�lara ula��ld���n� savunurlar. Bu ekolü benimse-yenler din d���la�may� ve sekülarizmi endüstriyel ba�ar� ve kalk�nma için gerekli görürler.

Page 52: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 40

�kincisi; dinî inançlar�n iktisadi ve endüstriyel faaliyetler kar��s�ndaki durumuna ili�kin klasik iktisatç�lar�n görü�leridir. Pareto’ya göre klasik ikti-satç�lar, insan� hakiki mahiyeti d���nda bir soyutlamaya tabi tutarak onu sa-dece kazanç temayülü olan, her zaman rasyonel davranan iktisadi bak�mdan en uygun olan� yapan bir “homo ekonomicus” olarak de�erlendirmi�lerdir.

Üçüncüsü, kapitalizmin ve endüstrile�menin temelini, özellikle Protes-tan mezheplerinin ve tarikatlar�n dünyaya ve çal��maya yönelik olu�turduk-lar� zihniyette arayan Weberci ekoldür. Bu ekolü benimseyenler Katolik Kilise’sinin sanayile�menin önünde bir engel olu�turdu�u kanaatindedirler; Katolik kilisesinin dogmalar� ve hiyerar�ik yap�s� Protestan cemaatler tara-f�ndan ele�tirildikçe yeni Püriten cemaatler meydana gelmi� ve bunlar yeni bir ticaret ve i� ahlâk� geli�tirmi�tir (Duran, 2002: 36).

Dördüncüsü, özellikle J. Nef taraf�ndan savunulmu�tur. J. Nef’e göre Weber ekolünün ve materyalistlerin aksine Katolik dinine ba�l� kurulu�lar biriktirdikleri sermaye, yeti�tirdikleri bürokrasi, geli�tirdikleri disiplin anla-y���, olu�turduklar� mimari eserler, uygulad�klar� ve dinîle�tirdikleri sanat ve zanaat zevki ile sanayile�me üzerinde do�rudan etkili olmu�lard�r.

Kalk�nma sanayii kurulunca durgunluk k�r�lm�� ve toplum önüne geçi-lemeyecek bir de�i�im rolüne girmi�tir. Pek çok farkl� yönlerde de�i�imler ba�lam��t�r. Tarihin belli bir döneminde nüfustaki bir de�i�im önemli bir sosyal de�i�iklik yaratabilir. Örne�in 14. yüzy�l ortas�nda ‘kara ölüm’ (veba salg�n�) s�ras�nda Avrupa’da görülen bula��c� hastal�klar yüzünden nüfustaki belirgin azalmalar hayatta kalan insanlara daha geni� bir ya�ama sahas� ve imkân� vermek suretiyle bir geli�me hareketine yol açm��t�r. Baz� kalk�nma hareketleri de insan� harekete geçirmekte etkili olan sembolik hadiseler do-lay�s�yla meydana gelmi�tir. Dünyan�n büyük dinleri daima geli�me hareket-leriyle birlikte gitmi�lerdir (Boulding, 1980: 104). Oysa benzer biçimde Tan-r�'ya inanmayan komünizmin iktisadi kalk�nma ve büyük geçi�e do�ru gidi�-te gösterdi�i ba�ar�y� onun dogmalar�ndan daha çok, ilkel animizmi y�karak, do�ada keyfi bir gidi� ve irade bulundu�u inanc�na kar�� istikrarl� ve düzenli bir tabiat anlay��� getirmi� olmas�na ba�lanabilir. Bilimsel geli�me ile kâinat hakk�ndaki çe�itli görü�ler aras�nda bir ahenksizlik yoktur. Tüm görü�ler do�ada bir düzen oldu�una, insan�n bu düzeni kavrayarak do�ay� kendi yara-r� yönünde kullanabilece�ine inanmaktad�rlar (Boulding, 1980: 22). Hatta Komünizm bu konuda daha da ileri gidecek hürriyeti “�uurlu zaruret” (ya da "rastlant�lar�n zorunlulu�u"; Diderot'da ise "gereksinimler organ� organ gereksinimi do�urur") olarak tarif etmektedir (Engels, 1946: 138’den akt: Wetter, 1976: 120).

H�ristiyan ve manast�r kültürleri �ngiltere’de di�er ülkelere göre daha özgür geli�mi�lerdir. Bununla beraber �ngiltere’de Kilise, Roma kültürünün bütün

Page 53: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 41

kal�t�m�na varis olmu�tur. �ngiltere’nin millî birli�i; ortak te�kilat�, y�ll�k kon-seyleri ve yönetim gelene�inin yerle�tirilmesi a�amas�nda Kilise devletten çok daha etkin olmu�tur. Anglo-Sakson medeniyetin aziz yeti�tirip ihraç etmesi-nin onun en büyük ba�ar�s� oldu�u söylenebilir (Dawson, 1976: 236).

Roma’n�n Yunanl�lardan ö�rendi�i ve geli�tirdi�i uygarl��� Avrupa’n�n yarar�na koruma ve sürdürme hizmetini yüzlerce y�l Kilise yapm��t�r. Dinsel bilgiler, gramer, matematik, mant�k, felsefe ve di�er bilgilerin ö�retimi sade-ce Kilise taraf�ndan veriliyordu. Üniversiteler de dâhil bütün okullar�n ba�-lamas�n� ve devam�n� Kilise sa�lam��t�r. Böylece Bat� H�ristiyan Kilisesi eski uygarl��� yeniça�a ta��m��, böylece uygarl�k kaybolmam�� bugünkü Avrupa’ya aktar�lm��t�r (Blunt, 1965: 140).

Avrupa siyasal varolu�unu Roma �mparatorlu�u’na, dinî birli�ini Kato-lik Kilisesi’ne, entelektüel kültürünü ise klasik gelene�e borçludur. Klasik gelene�in ilk defa Bat�’da yay�l���, Roma �mparatorlu�u’nun karma��k kültü-rü sayesinde olmu�tur. Roma’n�n çökü�ünden sonra da kendini ayn� canl�l�k-ta koruyabilmi�tir ve bütün Ortaça� boyunca H�ristiyan Kilisesi’nin miras�n-daki entelektüel olgular aras�ndaki bütünle�mi� yerini sürdürmü�tür. Röne-sans döneminde de yeniden parlayarak hem yeni Avrupa edebiyat�na, hem de din d��� doktrinlere canl�l�k veren bir model olmu�tur. Yakla��k olarak iki bin y�l boyunca Avrupa ayn� çe�it okullarda ve ayn� çe�it e�iticiler taraf�ndan e�itildi�inden 19. yüzy�l�n ö�rencileri bin sekiz yüz y�l önce Romal� atalar�-n�n okumu� olduklar� kitaplar� okumu�lard�r. Bunun sonucu olarak da o dö-nemlerdeki gibi bilgilere sahip olmu�lard�r (Dawson, 1976: 69).11

Haçl� Seferleri Kilise için gücünü yayg�nla�t�rarak H�ristiyan dünyas�n� geni�letmeyi hedefliyordu. Roma Kilisesi kendi gücünü yayg�nla�t�rmay�, Bizans Kilisesi ise seferler yoluyla �slamiyet'in kendi topraklar�ndaki ilerle-yi�ini durdurmay� amaçl�yordu. Ganimet isteyen soylular bu seferler saye-sinde toprak ve servet kazanmay� dü�lüyorlard�. �talyan �ehirleri de özellikle Venedik ticaret �ehri olmu�tu (Huberman, 1974: 26). �ngiltere K�ta Avru-pa’s�n� sanat, din, bilim ve edebiyat alanlar�nda (sekizinci yüzy�l) etkilemi�-tir (Dawson, 1976: 236-237). 10. yüzy�ldan beri nüfusta art�� görülmü�, artan nüfusun da yeni mallara ihtiyaçlar� ba�lam��t�. Akdeniz’de Müslümanlarla s�n�r sava�lar� veya Do�u Avrupa’daki kabilelerle yürütülen çarp��malar ile esas�nda ya�ma ve toprak amac�yla yap�lm�� olan Haçl� Seferleri, Kilise taraf�ndan �ncil’i yaymak, Kutsal Ülke’yi savunmak amaçl� olarak yans�t-m��lard�r (Huberman, 1974: 25). �slamiyet'in ve Araplar�n 8. yüzy�ldan itiba-ren Endülüs ve Sicilya’ya yerle�mesi ve Avrupal�lar�n da Haçl� Seferleri

11 Tarihte Klasik Gelene�in k�yaslanabilece�i tek gelenek Çin’deki Konfüçyüs doktrini

olmu�tur (Dawson, 1976: 69).

Page 54: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 42

nedeniyle �slam ve H�ristiyan dünyalar� ile kültür al�� veri�i olmu�; böylece Bat� Avrupa, �slam kültürünün birçok yönünü taklit etme imkân� bulmu�tur (Watt, 1989: 35).

Bat�, iktisadi ve hukuki özelliklerini Yunan ve Roma’dan al�rken; ahlak, ferdi sorumluluk gibi kavramlar� da H�ristiyanl�ktan alm��t�r. Rönesans ve Reform hareketleri sanayile�menin paralelinde Bat�’ya yeni zenginlikler getirmi�tir. Bu çerçeveler içinde üç yüzy�lda olu�an Bat�, büyük hamlelerini gerçekle�tirecek olan Burjuvazi s�n�f�n� olu�turmu�tur (Erverdi vd., 1979: 48).

Din ve ideolojilerin do�as�nda da önemli de�i�iklikler meydana gelmi�-tir. Animizmin yerini irade almad�kça yani iradenin ancak insan zihnine ve ruhuna ait bir hususiyet oldu�unu, cans�z do�ada böyle bir �ey bulunmad���-n� kabul eden bir bak�� olmad�kça maddi dünyaya kar�� ilmî ve teknik bir yoldan yakla�mak mümkün de�ildir. Bilimsel geli�menin önce Bat� Avru-pa’da ba�lam�� olmas� tesadüfî de�ildir. Bat� Avrupa’da hâkim olan ahlakç� tek tanr� inanc�na dayanan din ya da bütün animistik telakkileri, Katolik doktrinde görüldü�ü �ekilde tek bir büyük ayin faaliyeti halinde toplanm��t�r (Boulding, 1980: 21-22).

Bat�, bir zamanlar Avrupa kültürünün ve Bat� Avrupa’n�n, ayr� nitelikte bir kültürün hâkimiyeti alt�nda oldu�unu ve medeniyetlerinin be�i�i olarak bildikleri Akdeniz’in bir Arap Denizi olmas� durumuyla kar�� kar��ya kald�-��n� kabullenmekte zorlanm��t�r. H�ristiyanl��� Bat�, �slam'� Do�u dini olarak görmek gibi yanl�� bir alg� olu�turmu�lard�r.12 Çünkü hem Bat� medeniyeti �slam kültür ve medeniyetinin gölgesinde büyümü�tür, hem de ortaça� H�ris-tiyanl���n�n Antik Yunan dü�ünce ve ilminden pay�n� almas�nda ve hatta ona varis olmas�ndaki en büyük rol Bizans’�n de�il �slam medeniyetinin olmu�-tur.13 Ancak 13. yüzy�lda �slam dünyas�n� alt üst eden Haçl� Seferleri ve Mo�ollar�n korkunç istilalar� devrinden sonrad�r ki Bat� medeniyeti ve Bat� H�ristiyanl��� �slam’a e�it bir seviyeye yükselmeye ba�lam�� fakat bu dö-nemde bile oryantal dünyadan gelen ak�mlar�n etkisini hissetmi�tir. Asl�nda Bat�’n�n medeniyette önderli�i almas� ve bunu do�al bir kanun gibi benim-setme çabas� 15. yüzy�lda Rönesans ve deniz yoluyla yap�lan ke�iflerin ya-y�lmas�ndan sonra gerçekle�mi�tir (Dawson, 1976: 197).

Bat�, Frans�z Devrimi’nden itibaren fikrî ve siyasi aç�dan kilisenin ege-menli�inden kurtulmu�tur. Rönesans'la birlikte Bat� insan� H�ristiyanl��a kar�� dü�ünce özgürlü�üne kavu�mu�tur böylelikle Bat�’da fikrî özgürlük 12 �slamiyet bir köy ve çöl dini de�il, her �eyden önce bir tüccar dini idi (Watt, 1989: 35). 13 Ortaça��n ba�lar�nda �slâm ve Bizans devletleri Yunan-Roma kültürünün ortak varisleri

olmu�lard�r. Bizans daha çok kendi içine kapal� kalm�� ve Avrupa kültürünün geli�mesinde daha az rol oynam��t�r (Gürkan, 1989: 371).

Page 55: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 43

sadece dinî gelene�e kar�� ç�kmakla elde edilebilmi�tir (Scognamillo, 1976: 139). Frans�z ayd�nlanmas� deney, ak�l, bilim, laiklik, hukuk, birey, ulus, toplumsal sözle�me gibi �ngiliz ayd�nlanmas�n�n temel ilkelerini geli�tirerek daha geni� kitlelere ula�m��t�r (Çüçen, 2005: 116). Pragmatizme dayal� Bat� uygarl��� H�ristiyanl�kla da beslenerek ekonomik sava�� bir yar�� haline ge-tirmi�; Bat� kendinden daha güçsüz toplumlara kar�� �iddete ba�vurmaktan kaç�nmam��t�r (Gürdo�an, 1991: 88). Dinde reform yap�lmas�, özellikle Kal-vinizm’in uygulamalar�, kapitalizmin h�zla geli�mesine yard�mc� olmu�tur. �ki Alman bilgini Max Weber ve Troeltsch’un çal��malar� kapitalizmin bu yönünü tümüyle göstermektedir. Kalvinizm, faizli ödünç para vermeyi ve i� yapmay� ciddi bir u�ra� olarak öven bunlara ba�l� zenginli�i yararl� bulan görü�leri benimsemi� ve bu görü�leri ile Yahudili�e yakla�m��t�r (See, 1972: 37). Sermaye sahiplerinin ve i�verenlerin hatta i�çi s�n�f�n�n e�itim görmü� yüksek tabakas�, özellikle ça�da� i� kollar�nda yüksek düzeyde teknik veya ticari e�itim görmü� personel, büyük oranda Protestan özelliklerine sahip oldu�u görülmektedir (Weber, 2009: 21).

Bunun yan� s�ra Weber’e göre �slam’�n geli�mesindeki anahtar sorun-lardan biri patrimonyal kontrolün hâkim olmas�d�r. Uzun süren bu iktidar �ekli alt�nda �slam toplumlar� Avrupa’da kapitalizmin do�u�u için hayati bir rol oynam�� olan kurumlar� geli�tirememi�tir (Turner, 1997: 237). Weber’e göre Püriten ahlak�n�n güdüleri sermaye yat�r�m�n� te�vik etmi�ti; fakat �s-lam’da sermaye ki�isel mallarla s�n�rl�yd� (Turner, 1997: 241). Di�er bir ifa-deyle �slam’da (yani ‘Do�u'da) sermaye ait oldu�u sahiplerinden soyutlanama-m��, sahiplerinden ba��ms�z ayr� bir �ahsiyet kazanamam��t�r. Hâlbuki bu ça�da� kapitalizmin ön �artlar�ndan biridir (Do�u bunu vak�flarla yapabilmi�tir).

Bat� dü�üncesine ve moderniteye yön veren önemli geli�melerden biri de Rönesans ve Reform hareketleridir. Rönesans’a kadar bilgi kilisenin teke-li alt�nda olmu�, bilginin yönünün dinî gelenek çizmi�tir. Giderek bilgiye ula�abilmek için inanç gerekli say�lm��, felsefe teolojinin hizmetkâr� kabul edilmi�tir. Kilise ki�iyi, toplumu ve bunlar�n hareketlerini yönetmi�tir. Re-form hareketleriyle birlikte inanç-bilgi-medeniyet ili�kileri de�i�mi�tir. Dü-�ünce ve kültür dünyas� kilisenin bask�s�ndan kurtulmak amac�yla yeni bir 'gerçek' aray��� ba�lam��t�r (Scognamillo, 1976: 142-143). Rönesans'la birlik-te modern dünyaya biçim verecek olan köklü dönü�ümün iki boyutu ortaya ç�km��t�r: Avrupa’da kapitalist toplumun belirginle�mesi ve dünyan�n Avru-pa toplumlar� taraf�ndan fethi. Kapitalist toplumun maddi temelleri at�larak, metafizik egemenlikten kurtulunmu�; bilimsel geli�melerin meydana gelmesi ve bunlar�n üretici güçlerin geli�tirilmesi amac�na odaklanmas�yla laikle�mi� bir topluma giden yol aç�lm��t�r (Amin, 1993: 84). Rönesans hareketi �tal-ya’da biçimlenmi�ti ve Roma’n�n yüceltildi�i bu harekette �talyan kentleri laik dü�ünceli bir toplumda ilgilerini bilinçli olarak tanr�sal �eylerden kurtar�p,

Page 56: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 44

insanla ilgili �eylere yöneltmi� olan sanatç�larla dü�ünürleri koruyan prensle-rin ya�ad�klar� yerler olmu�tur. Machiavelli de bu harekete katk� sa�layan-lardan biri olmu�tur (McNeill, 2003: 490). Avrupa art�k dünyay� fethedebile-cek duruma gelen uygarl���n�n evrensel boyutlar�n�n fark�na varm��t�. Kurulan yeni dünya insanl�k tarihi boyunca ilk kez özel giri�imin, ücretli eme�in ve bu giri�ime ait ürünlerin serbest ticaretinin egemenli�i üzerine kurulu kapitalist iktisadi sistemin temel kurallar�nca a�ama a�ama birle�tiri-liyordu (Amin, 1993: 85). Rönesans itibar�yla Avrupal�lar dünyan�n kendi uygarl�klar�nca fethini, art�k gerçekle�ebilir olarak görmeye ba�lam��lard�r. Bu ayn� zamanda da dünyan�n ke�fedilmesinin ba�lang�c� olmu�, bu ba�lam-da Amerika’n�n ke�fi ile 1493 Rönesans’�n ba�lang�c�n�n yak�n olmas� tesa-düfî olmad��� belirtilmelidir (Amin, 1993: 86). Rönesans insan�, önce do-�aya hâkim olmas� gerekti�ini dü�ünerek evren, dünya ve toplum hakk�nda bilgi üretme çabas�na girmi�tir. Ayd�nlanma ça�� Bat� uygarl���n�n yeni insan ve toplum in�a etme projesinin dü�ünsel ve felsefi temellerinin olu�tu-�u ça�d�r (Çüçen, 2005: 116). Rönesans’la birlikte a�k�n de�erlerin göz ard� edilmi�, Ayd�nlanmac� görü�le birlikte de insan bir ilah konumuna getirilmi�tir (Sar�kavak, 2005: 14).

Avrupa tarihinde karanl�k ça�lar�n sonunu ve Bat� medeniyetinin yükse-li�ini temsil eden dönüm noktas� 11. yüzy�ld�r. Justinyanus veya �arlman Rönesans'� dönemlerinde ortaya ç�kan ve kültürel alanda yeniden canlanmay� temsil etti�i öne sürülen dönemlerden her biri hem k�smi hem de geçici ol-mu�tur. Bunlar�n ard�ndan daha öncekilerden çok daha a��r ve kötü birer çöküntü dönemi gelerek Avrupa’y� barbarl���n veya kar���kl���n a�a�� sevi-yedeki basamaklar�na geri götürmü�tür. Ancak 11. yüzy�lda ba�layan ilerle-me süreci somut olmu� ve ça�da� zamanlara kadar, neredeyse hiç kesintiye u�ramadan varl���n� ve etkinli�ini sürdürebilmi�tir. Bu süreç kendisini tica-retten hukuki yap�ya, politik te�kilatlanmadan dinî alana ve tarihten sanata kadar, toplumun hayat�n� belirleyen bütün alanlarda hissettirmi�tir. Yaln�z temel kurumlar�n meydana getirildi�i dönem olmas�yla de�il, ayn� zamanda da bütün co�rafi birliklerden üstün nitelikteki bir Avrupa yap�s�n�n da teme-linin ortaya ç�kart�ld��� dönem olmas�ndan dolay� 11. yüzy�lda ba�layan süreç, ça�da� dünyan�n da temelini olu�turmu�tur (Dawson, 1976: 307-308). H�ristiyanl���n etkisi alt�nda geli�en Bat� dü�üncesi temelleri itibar�yla ferdiyetçi de�ildir; metafizikten ve skolâstik dü�ünceden kurtulmak istedi-�inden ferdiyetçili�i ke�fetmi�tir ancak dinî meselelerden kurtulamam��t�r (Scognamillo, 1976: 158-159).

Bat� Avrupa ancak 11. yüzy�l sonunda �slam kültürüne iyice yakla�a-bilmi�tir. O döneme kadar Bat�l�lar �slam’dan korkuyor, medeniyetlerinden tedirgin oluyorlard�. 11. yüzy�ldaki Haçl� seferleri büyük zararlar vermekle

Page 57: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 45

birlikte �slam medeniyetiyle Bat�’n�n temaslar�n�n artmas�n� sa�lam��t�r. Bu dönem Eski Yunan bilgisinin Müslümanlar�n katk�lar� ile zenginle�tirildi�i Eski Yunan eserlerinin �slam fikirlerinden ayr�lmas�n�n güç oldu�u bir a�a-ma olmu�tur (Gürkan, 1989: 373).

Reform hareketi ile birlikte Katolik mezhebinin kat� ve de�i�mez din yorumu yerini Protestanl���n daha �l�ml� yorumlar�na b�rakm��t�r. Din temelli devlet anlay���ndan vazgeçilerek ulus devlet anlay��� ön plana ç�km��, insan-lar kul olarak de�il, özgür insan olarak konumlanmaya ba�lam��lard�r (Çüçen, 2005: 116). Reform dönemi boyunca bir grup insan da ba�ka ilgi alanlar� üzerinde çal��m��lard�r. Galileo, Descartes gibi dü�ünürler bilinçli olarak tanr�bilimsel tart��malara uzak kalm��lard� (McNeill, 2003: 498-499).

Reform hareketleri ile birlikte yeniden do�u� hareketi olarak adland�r�-lan bu dönem asl�nda eskiye dönü�tür, antik medeniyetlere H�ristiyan olma-yan medeniyetlere ve antik bilgiye dönü�tür. Bat� uzun bir ayr�l�k dönemin-den sonra H�ristiyanl�k öncesi kaynaklar�na sar�lm��t�r. Rönesans dü�üncesi Antik Dünya’ya, Antik Dünya’n�n kültürüne, sanat�na neredeyse tap�yordu. Kitapl�klar, ar�ivler kar��t�r�l�yor eski el yazmalar� yeniden kopya edilmi�, Latince yeniden canlanm��, Eski Yunanca da benzer bir biçimde yeniden ke�fedilmi�tir. Kültürü yaymak için kiliseye ba�l� üniversitelerin yan�nda akademiler de kurulmu�tur. Bat�’n�n Rönesans için örnek olarak seçti�i in-sanc�l görü� Hümanizm ile Eflatun ve Aristo’nun Antik Dünya görü�üdür. Ancak yine de bunlar Hristiyanl���n süzgecinden geçirilmi�tir çünkü Röne-sans dü�ünürü de ço�unlukla kilise kültürüyle yeti�mi�tir (Scognamillo, 1976: 143-145).

Hristiyan ülkeler bütünüyle geli�mi� ülkeler aras�nda de�ildir, örne�in Katolik olan Hristiyanlar�n Protestanlara göre azgeli�mi� ülkelerde ço�unlu-�a sahip olduklar� görülür. Bununla birlikte (Akdeniz çevresinde �spanya ve �talya, Amerika’da Latin Amerika ülkeleri gibi) geleneklere s�k� bir �ekilde ba�l� kalmak isteyen Katolikli�in yan�nda Protestanl���n hâkim oldu�u ülke-lerde azgeli�mi� ülke kalmam��t�r. Faizi me�ru kabul eden, tasarrufa dolay�-s�yla sermaye birikimi ve ticari faaliyetlere önem veren Protestanl��a kar��l�k Katoliklik gibi gelenekçi ve kaderci dinler iktisadi faaliyetleri yava�latm��-lard�r (Tütengil, 1971: 13-14).

Din, Bat� ülkeleri için önemli bir toplumsal güç olarak sembolleriyle, al��kanl�klar�yla toplumsal hayat�n önemli �ekillendiricilerinden biri olmu�-tur. Bat�l�lara göre Do�u toplumlar�nda sorunlar�n kayna�� �slamiyet’tir. Do�u için din olgusunu sorun kayna�� olarak alg�layan Bat�’da ise millî kili-selerin ve Hristiyan ad�n� ta��yan partilerin bulunmas�, okullar�n olmas� dinin etkinli�inin göstergeleri olarak de�erlendirilebilir (Arslano�lu, 2005: 66-67).

Page 58: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 46

2.2. �ktisadi Kökler ve Kapitalizm

11. yüzy�la kadar küçük çapta olan ticaret, bu dönem itibar�yla ticarette büyük ad�mlar at�lmaya ba�lam��t�r. 12. yüzy�lda Bat� Avrupa bir dönü�üm-den geçmi�tir. Haçl�lar ticareti büyük ölçüde h�zland�rm��t�r. Müslümanlar-dan kutsal topraklar�n� kurtarmak amac�yla sefere ç�kan Avrupal�lar ihtiyaç-lar�n� kar��lamak için tüccarlar� da yanlar�nda götürmü�lerdi (Huberman, 1974: 25). Kapitalizme ili�kin birinci görü� kapitalizm 16. yüzy�ldan itibaren büyük ke�iflerin ve uluslararas� ticaretin etkisi ile do�mu� oldu�u �eklinde-dir. Di�er görü�, kapitalizm feodal üretim ili�kilerinin çözülmesi sonucu do�du�u görü�üdür (Lordo�lu, 1996: 18).14 Asl�nda her iki görü� de anlam-l�d�r ve birbirini tamamlar niteliktedir. Büyük ke�ifler ve ticaret kapitalizmi-nin geli�mesi, sermaye birikimini ve toplumsal örgütlenmeleri ortaya ç�kar-t�rken ayn� zamanda feodalizmin çözülmesine hizmet etti�i söylenebilir.

Ortaça�’da kapitalizmin ticari biçimiyle belirlenmesinde �ehir hayat�n�n etkisi belirgindir. Ortaça��n ba�l�ca iki önemli bölgesi �talyan �ehir cumhuri-yetleri ve Hollanda bu anlamda ilgi çekmektedir. �talya ve Hollanda’n�n, kapitalizmin geli�mesine önemli katk�larda bulunmas� belli nedenlere ba�l�-d�r. �talyan �ehir devletleri Haçl� seferlerinden sonra geli�en Do�u ile ticaret-ten büyük servetler biriktirmi�lerdir. Hollanda da Do�u ve Kuzey Avrupa ülkeleri aras�nda ba�l�ca antrepolardan biri olarak bu ticaretten yararlanm��-t�r. Bu durumda ortaça�dan itibaren kapitalizmin en önemli kayna�� ‘büyük ticaret’ olarak görünmektedir (See, 1972: 8). Kapitalizmin geli�mesinde ticaretin rolü kadar, 16. yüzy�l�n ba�lar�nda Avrupa’ya çok büyük ölçüde alt�n ve gümü�ün gelmesi de etkilidir. Bu anlamda Meksika, Peru, Yeni Gra-nada ve �ili önemli imkânlar sa�lam��t�r. Özellikle �spanya Amerika’dan çok büyük de�erli madenler elde etmi�tir (See, 1972: 42-43). Avrupa’ya de�erli madenlerin ak�m� da merkantilizmi geli�tirmi�tir (See, 1972: 58).

�spanya’n�n yabanc�lar için sömürgelere yerle�me yasa��n� düzenleyen ilk belgesi 1501 tarihlidir. Daha sonra ba�ka belgeler de yay�nlanm��t�r. 1538 y�l�nda �arlken sömürgelerin idaresini ve kolonilerle yap�lan ticareti yöneten en büyük kuruma o tarihten itibaren hiçbir yabanc�n�n Amerika’ya do�ru yelken açmas�na izin verilmeyece�ini bildiriyordu (Cipolla, 2003: 8).

14 Hollandal� Prens Maurits, �spanya'ya kar�� Osmanl�'dan yard�m ister, gelen cevapta asker

gönderme yerine Osmanl� flamas�n�n kullan�lmas� önerilir. Gemilerdeki flamalar� gören �spanyollar, Osmanl�'dan çekinerek geri döner. Hollandal� tarihçi yazar De Brock, olay�n bir ba�ka boyutunu yaz�yor kitaplar�nda. �spanyol gemilerinde esir olarak forsal�k yapan bir Osmanl� levendi kaçmay� ba�ararak Hollanda'ya s���n�r ve �spanyollar hakk�nda onlara önemli bilgiler aktar�r (http://www.aksiyon.com.tr/aksiyon/haber-12089-34-hollandada-osmanli-muhru.html01.04.2013).

Page 59: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 47

Monar�ik merkezi devletlerin kurulmas� ile �ehir ekonomisinden millî ekonomiye geçilmeye ba�lam��t�r; Fransa ve �ngiltere Krallar�n�n bu anlam-daki aç�k giri�imleri görülmü�tür (�nalc�k, 2011: 128).

15. yüzy�l�n ikinci yar�s�nda sanayi geli�mi�, pazarlar ve ticaret alanlar� aç�lm��, yeni pazar ve ticaret alanlar� aranmaya ba�lanm��t�r. Kapitalizm 15. yüzy�l sonras� büyük bir ivme kazanm��t�r. Ekonomik ve mali yeni olu�um-lar ve kurumlarla birlikte bankac�l�k da geli�erek kapitalizmin büyümesine yard�m etmi�tir. Kapitalist dü�üncede giderek daha fazla servet y��ma ve bunun için her gün yeni f�rsatlar kovalama dü�üncesi ekonomik ya�ama egemen hale gelmi�tir (�nalc�k, 2011: 127-128).

Kapitalizm, 18. ve 19. yüzy�lda bask�n bir ekonomik örgütlenme biçimi olarak yükselen, sermaye egemenli�ine dayal� toplumsal bir a�amad�r. Dar anlam�yla kârl�l�k, rasyonalite ve rekabet temelinde �ekillendi�i kabul edilen kapitalizm kavram� geni� anlamda ise; kapitalist ekonomik faaliyet ve kapitalist üretim tarz�n�n egemen oldu�u i�letmelerin tamam�n� kapsayacak �ekilde kullan�lan kuramsal ve ideolojik bir üst yap� modelidir (Lordo�lu, 1996: 10-11).

Dünya kapitalizminin evrim safhalar� incelenirken dört dönüm noktas� belirlenebilir (Amin, 1999: 77-78):

1. 1500’ler: Kapitalizmin ve Avrupa’n�n yerküreyi fethetmesinin sonucu olan modern kutupla�man�n e�zamanl� do�umu.

2. 1800’ler: Merkantilist geçi� döneminin sonu, sanayile�me, kapitalist üretim tarz�n�n belirginle�mesi, Frans�z Devrimi.

3. 1880’ler: Kapitalizmin tekelci kapitalizme dönü�mesi. 4. 1990’lar: Sava� sonras� dönemin sonu, Sovyetizmin sonu ve yeni bir

küreselle�me sürecinin ba�lang�c�. Bat� ülkeleri refahlar�n� koruyabilmek için petrolden pamu�a kadar yer-

yüzünün bütün hammadde kaynaklar�nda çe�itli �ekillerde denetim hakk� elde etmi�lerdir. Bu yüzden geli�mi� ülkelerin ekonomileri öncelikle yoksul ve geli�mekte olan ülkelerin hammadde kaynaklar�na ba�l�d�r. Bat� d���ndaki ülkelerin geli�mi� Bat� ekonomilerinin pazar� olma özelli�ini kazanabilmesi için, üretim ve tüketim �ekliyle Bat� hayat tarz�n�n ve de�er yarg�lar�n�n be-nimsenmesi ve uygulanmas� zorunlu olmaktad�r. Bat�'n�n bu zenginli�ini koruyabilmesi için dünyan�n hammadde kaynaklar�na en ucuz �ekilde sahip olmas� ve Bat� d���ndaki her ülkenin pazar olma özelliklerinin devam etmesi gerekir (Gürdo�an, 1991: 142-143).

Sanayi Devrimi’nin bir ürünü olan kapitalist üretim biçimi, kendi yasa-lar�yla ilerideki bütün toplumsal ve tarihî geli�meleri belirlemektedir.

Page 60: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 48

Günümüzdeki Bat� sanayi arac�l���yla henüz bir evrenselle�meyi gerçekle�ti-rememi� olsa bile Bat�’n�n bünyesinde ta��d��� ve bütün insanl��a önerdi�i gelecek evrenseldir (Sezer, 2007: 48). Zenginlik güç olarak alg�lanm��, Av-rupal�lar di�er ülkelerden dü�ük fiyatla hammadde sa�lamay� ba�ararak sa-nayilerini canland�rm��lard�r. Kârlar genellikle Avrupa’daki yat�r�mlar için kullan�lm��, hammaddeleri üreten ülkelerde ise yat�r�m yok denecek kadar az olmu�tur (Grant, 1985: 81). Kapitalizm dünya tarihinde çok belirgin bir ko-pu� yaratm��t�r; bu kopu�un kapsam�, sadece üretici güçlerin geli�mesiyle aç�klanamayacak kadar büyüktür. Asl�nda kapitalizm toplumsal ya�am�n farkl� yönleri (ekonomik düzen, siyasal rejim, ideolojilerin içeri�i ve i�levi) aras�ndaki ili�kilerin yap�s�n� de�i�tirmi� ve bunlar� nitel aç�dan yeni temel-ler üzerinde yeniden örgütlemi�tir (Amin, 1993: 33).

Gerçek bir dünya ekonomisinin kurulmas�na ba�l� olarak kültür ve de-�erlerin evrenselle�mesi talebinin do�abilmesi için toplumsal dü�ünceyi metafizik kayg�lardan kurtaracak ikinci devrim dalgas�n� beklemek gerek-mi�tir. Bütün toplumlar�n dünya kapitalist sisteminde bütünle�mesi art�k zorunlu hale gelen bir evrenselle�menin nesnel ko�ullar�n� yaratm��t�r (Amin, 1993: 19).

'Ekonomik' s�fat� kapitalizmin getirdi�i esas dönü�ümü ifade eder: Ka-pitalizm kendisinden önceki sistemlerde belirginle�en 'ideolojik' ve 'politik' boyutlar�n egemenli�inin tersine, kendisine 'ekonomik' boyuta egemen bir konum sa�lam��t�r. Önceki sistemlerin tersine kapitalizmde iktidar�n kayna�� zenginlik olarak ifade edilebilir (Amin, 1993: 14). 1800’de ba�layan kapita-lizmin tarihi daha önceki ça�lar�n tersine üretici güçlerdeki muazzam bir geli�menin tarihidir. Bu olguyu anlamak için gerekli bir ko�ul da geni� kap-saml� tek aç�klamayla hem ulusal formasyondaki hem de dünya çap�ndaki kapitalist sistem ölçe�inde krizlerin i�leyi�inin altyap�s�n� olu�turan politik mücadeleler ve ekonomik mekanizmalarla bütünle�mektir (Amin, 1993: 15). Geli�mi� veya geli�mekte olan kapitalist merkezin rotas�n� çizdi�i bir dünya ekonomisinin “ileri olan”�n “geri olan” üzerinde egemenlik kurdu�u bir dün-yaya yani bir imparatorluk dünyas�na dönü�me olas�l��� çok fazlad�r. Bunun somut örneklerinden biri 19. yüzy�l sonuna denk gelmektedir. 1875-1914 aras� döneme �mparatorluk Ça�� ad� verilir (Hobsbawm, 2003: 67). Hobs-bawm bu dönemi ayn� zamanda yeni türde bir imparatorluk, sömürgeci bir imparatorluk ça�� olarak nitelendirmi�tir (Hobsbawm, 2003: 68).

20. yüzy�lda Bat�l� ülkelerin ekonomik sistemleri kapitalist olarak ta-n�mlanm��t�r. Feodalizm sonras�nda Avrupa’da ortaya ç�kan ekonomik ku-rumlar�n pragmatik nitelik, ekonomik etkinlik ve yetkinlikten ba�ka hiçbir ekonomik ilkeyle aralar�nda ideolojik bir ba� olmam��t�r (Rosenberg-Birdzell, 1992: 12). Üçüncü dünya ülkeleri kapitalizmin bir dünya sistemi

Page 61: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 49

olarak ortaya ç�kma ve peki�me sürecinde geri b�rakt�r�lm��lard�r. Kapitaliz-min ilk merkezleri zenginlik ve güçlerini di�er ülkeleri kendi sistemlerine dâhil edip sömürerek elde etmi�lerdir. Metropoller veya merkezdeki ilkel ser-maye birikimleri en tipik biçimiyle sömürgeler yoluyla uydu ve çevre ülkeler-den zenginli�in aktar�lmas�yla olu�mu� ve beslenmi�tir. Bu durum bugün de biçim de�i�tirmi� olmakla beraber devam etmektedir (Bernstein, 1992: 49).

�kinci Dünya Sava�� sonras�nda ABD, 'kapitalizm' ve 'özgürlük' kav-ramlar�n�n birle�tirmeyi ba�arm��t�r. Durum ironiktir; ancak ABD bu anlam-da ba�ar�l� olmu� ve bu dönemde dünyan�n alg�s�n� demokrasi-özgürlük kav-ramlar�n�n kar��t� olarak bürokrasi-sosyalizm-bask�c� rejim ikili�i üzerinden yeniden yap�land�rm��t�r (Dikmen, 2011: 210).

Tarihsel olarak uzun süre ya�am�� olan tek dünya-ekonomisi modern dünya-sistemi olmu�tur. Modern dünya-sisteminin tan�mlay�c� özelli�i ola-rak da kapitalist sistem güçlenmi�tir (Wallerstein, 2004: 46). Ancak bu güç-lenme sürecinin yöntemleri ve a�amalar� Bat� taraf�ndan di�er toplumlara her zaman aç�k bir �ekilde aktar�lmam��t�r. Bu do�rultuda Chang’�n, '19. yüzy�-l�n sonunda ve 20. yüzy�l�n ba��nda ya�anan ilk küreselle�menin günümüz-deki neoliberal Ortodokslu�a uyum sa�lamas� için yeniden yaz�ld���' vurgu-su dikkate de�erdir. Günümüzün geli�mekte olan ülkelerinin o dönemin küresel sistemine entegrasyon derecesinin yüksekli�inin emperyalist kaynak-lar�ndan neredeyse hiç söz edilmemekte, bugünün zengin ülkelerinin koru-mac�l�kla dolu tarihleri ço�unlukla oldu�undan daha önemsizmi� gibi göste-rilmektedir (Chang, 2009: 38-39).

Bat�’n�n iktisadi anlamdaki geli�imi eme�in özgürle�me söylemiyle me-tala�mas�, teknoloji, sanayile�me ve kalk�nma �eklinde alt ba�l�klar halinde a�a��da aç�klanm��t�r.

a. Eme�in “Özgürle�me” Söylemiyle Metala�t�r�lmas�

Bat�’n�n üstünlü�ü tezi emperyalizmin gerekçesi olarak say�labilir mi? (Arma�an, 2011: 106) sorusu Bat� tarihini görece zenginle�tirdi�i kabul edi-len pek çok olgu ve olay�n sorgulanmas�n� dü�ündürebilir. �lkö�retim süreci itibar�yla ke�ifler, icatlar, Rönesans, Reform, Ayd�nlanma, bilimsel devrim ve sanayi devrimi gibi konular haf�zalara kodlanm��t�r. Bundan dolay� dün-yan�n di�er bölgelerinde hangi geli�melerin ya�and��� göz ard� edilmi�, Av-rupa’n�n ya�ad��� dönemlere tak�l�p kal�nan/odaklan�lan bir zihni yap� olu�-turulmu�tur (Arma�an, 2011: 107). Bir zafer tablosu olarak aktar�lan Avrupa tarihi toplumsal anlamda nas�l bir süreçten geçmi�tir. Özellikle ekonomik, kültürel, bilimsel her türlü geli�meyi sa�layan eme�in hangia�amalardan geçti�i bu�ulu bir konudur. Avrupa’y� zenginle�tiren, sömürülen ve yok

Page 62: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 50

edilen emek bu bu�unun alt�nda genellikle özgürle�tirilme süreçleri ile aç�k-lan�r hale gelmi�tir. Avrupa’n�n ya�ad��� geli�me yolundaki evreler dünyaya, zenginler ve fakirler olarak süregelen iktisadi olarak konumland�r�lm�� top-lumsal kategorileri olu�turmu�tur.

Türkiye gibi Bat�l�la�ma çabas�nda olan ülkeler, parças� olmak istedik-leri Bat�’n�n tan�nmas�n� da sa�lamalar� gerekmektedir. Bat� kendini feodali-te temelinden itibaren, ayr� bir evren olarak in�a etmeye ba�lam��t�r (K�l�ç-bay, 1995, Feodal Toplum Kitab�ndaki Önsöz). Bu in�a sürecinin bir parça-s�n� eme�in sömürülmesi üzerine de�il özgürle�mesi üzerine söylem geli�-tirmeleri olu�turmaktad�r.

Avrupa’da eme�in toprakta çal��t�ranlar-çal��anlar olarak belirlendi�i feodal dönemi hat�rlamak gerekir. Roma �mparatorlu�u’nun y�k�lmas�ndan sonra Avrupa’da özellikle 10. ve 15. yüzy�llar aras�nda etkili olan feodal düzenin en önemli özelliklerinden biri iktidar�n merkezi düzeyde örgütlen-mesine izin vermemesiydi. Feodal Avrupa’da iktidar soylu s�n�f mensubu lordlar aras�nda bölü�ülmü�tür (Duran, 2002: 42). Feodal üretim ili�kilerinde tar�ma dayal� toprak mülkiyeti, yerel yönetici olan senyörün sahip oldu�u toprak mülkiyetine dönü�mü�tür. Toprakta angarya olarak çal��t�r�lan kölelik benzeri çal��ma biçimi ve köylülerin angarya d���nda tasarrufunda kalan topraktan senyörüne ayni olarak çal��an�n ve topra��n verimine göre de�i�en pay vermesi �eklinde gerçekle�mi�tir (Lordo�lu, 1996: 16-17).

Feodal dönemde 500-1000 km2lik toprak parças� üzerinde en önemli ve güçlü ki�i, daha az topra�a sahip olanlar�n koruyuculu�unu üstlenmi� ve onlar da bu ki�iye ba�l�l�k sözü vermi�lerdir. Böylece, feodal lord, vassal ve topra�a ba�l� (serf) köylüleriyle feodalizm ortaya ç�km��t�r (Sander, 1998: 65-66). Feodalizmin temel kurucu ili�kisi efendi ile vassal aras�ndaki ki�isel ba�d�r. Toprak (üzerindeki insanlar ve ürün) vassal�n, maiyetindekilerin askeri deste�i kar��l���nda kral ya da efendi taraf�ndan hediye edilirdi (Pier-son, 2000: 73). Feodal kral primus inter pares (e�itler aras�nda birinci) bir konuma sahipti (Pierson, 2000: 74).15

Eme�in dönü�üm süreci buhar motorunun ve pamuklu i�leme makinele-rinin icad�yla ba�lat�lmaktad�r (Engels, 1997: 45). Feodal dönemde emek özgür de�ildi ve köylüler ba��ml� konumdayd�lar. Lordlar, köylülerin kendi-leri için var oldu�una inanmaktayd�lar; lord ve serf aras�nda herhangi bir �ekilde e�itlik söz konusu de�ildi; serf toprakta çal���r, lord da serfi çal��t�-r�rd�. Serflere yönelik sert kurallar bulunmaktayd� (Huberman, 1974: 15). Serf ve feodal bey aras�nda sömürüye dayanan bir ili�ki söz konusudur 15 Feodal sistem Avrupa’da h�zla yay�lm�� ve gelecek yüzy�llar�n güçlü merkezi devletlerinin

de ç�k�� noktas�n� olu�turmu�tur (Sander, 1998: 66).

Page 63: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 51

(Ate�, 1996: 26).16 Bacon, Henry VII dönemine ili�kin aktard���na göre; o dönemlerde çevresi çitli topraklar daha s�k görülmeye ba�lanm��; ancak aile-leriyle birlikte üzerinde oturan kimselerin i�leyebilece�i ekilebilir toprak, birkaç çoban�n kolayca dola�abilece�i otlaklar haline gelmi�; küçük çiftçile-rin y�llarca oturduklar� çiftlik evleri, malikâne haline getirilmi�tir. Bu neden-le, halkta bir çöküntü ve dolay�s�yla, kasabalarda, a�ar gelirlerinde ve benzeri �eylerde bir gerileme olmu�tur (Marx, 2011: 691).

Nüfusu seyrekle�tirilen topraklar ile meralar�n yay�lmas�na kar�� ön-lemler al�nm��t�r. Henry VII Yasas�, 1489, bölüm 19, ile en az 20 acre arazi-si olan "köy evleri"nin y�k�lmas� yasaklanm��, bu yasa, 25 Henry VIII yasa-s�yla yenilenmi�tir. Bu yasada di�er �eyler yan�nda, birçok çiftli�in ve ba�ta koyun olmak üzere büyük hayvan sürülerinin birkaç ki�inin elinde topland�-��, toprak kiralar� yükseldi�i halde, i�lenen topraklar�n azald���, kiliselerin, evlerin y�k�ld���, kendileri ve ailelerini geçindirmek için kulland�klar� araçla-r�n bu insanlar�n ellerinden al�nd��� belirtilmi�tir. Yasa, bu nedenle, eski çiftlik evlerinin onar�lmas�n� öngörmekte ve ekim alanlar� ile otlaklar aras�n-da bir oran saptamaktad�r. 1533 tarihli bir yasa ile, baz� ki�ilerin ellerinde 24.000 koyun bulunmaktad�r ve bu nedenle bu say� 2.000 olarak s�n�rland�-r�lm��t�r (Marx, 2011: 691-692).

Birinci feodal ça�da mal de�i�imi, ekonomide ayni ve emek cinsinden kar��l�klara oranla çok az yer tutmaktayd�. Böylece mal de�i�iminin nadir oldu�u bu dönemlerde fakirler sadece kendi ürünleriyle yetinmekten ba�ka bir �ey yapamamaktayd�lar. Böylece olu�mu� bir ekonomi, sonuç olarak bizzat güçlülerin de emrine, mal edinmenin s�n�rl� birkaç imkân� sunabilmi�ti (Bloch, 1995: 73). Bu �ekilde ele geçirilen devlet ve krall�k topraklar�, kili-seye ait topraklar�n ya�ma edilmesiyle birlikte, cumhuriyetçi devrim s�ras�n-da tekrar kaybedilmedi�i ölçüde, �ngiliz oligar�isinin bugünkü görkemli malikânelerinin esas�n� olu�turmu�tur (Marx, 2011: 695). Baronlar ve krallar kasalar�nda alt�n ve gümü� tabakalar ile mücevherat biriktirmekte, kiliseler ise ayin mücevherleri toplamaktayd�lar (Bloch, 1995: 74).

Birinci feodal ça�da hem emek talep eden hem de ücretli çal��anlar için olumsuz ko�ullar olu�turmu�tu. Bu durumda toplumun bütün kademelerinde (kraldan, ta�ra soylusuna) periodik olarak para ödeme sistemi d���nda bir ödeme sistemi bulmalar� gerekmi� ve iki çözüm yolu belirmi�ti. Bunlardan birincisi; ihtiyaç duyulan ki�iler yanlar�na al�nacak, beslenme-giyinme ihti-yaçlar� kar��lanacak ve yiyecek stoku sa�layacaklar; ikinci olarak ise; çal��a-na hizmetleri kar��l��� bir toprak verilecekti (Bloch, 1995: 74). 16 Burada eme�in kar��l���n�n ‘kapitalist’ten al�nmaya ba�lad���na dikkat çekilmekle birlikte,

gerçekten eme�in kar��l���n�n al�n�p al�nmad���, kapitalist mant���n eme�i nas�l konumlan-d�rd���n�n temellerine ili�kin tart��maya girilmemi�tir.

Page 64: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 52

Feodal üretim ili�kileri özel mülkiyet esas�na dayanm�� olsa da köylüler feodal beylere ve onlar�n topraklar�na s�k� s�k�ya ba�l� idiler. Ancak i� aletle-ri köylülerin kendilerine aitti ve feodal hizmetin gerektirdi�i i�lerden arta kalan zamanda çal��mak ve mahsulü kendilerine ait olmak üzere bir k�s�m topra��n da sahibi idiler. Köylüler ticaret ve küçük sanatlar da büyük bir geli�meye ula��p ve �ehirlerin kalk�nmas�n� sa�lam��lard�r (Wetter, 1976: 280). Köylüler feodal beyler taraf�ndan sömürülüyordu ve sömürme ekono-minin d���nda baz� zor kullanma metotlar�na (bedensel i�kencelere maruz kalma gibi) dayanarak uygulan�yordu. Bu süreçte s�n�f mücadeleleri köylü ayaklanmalar� olarak kendini göstermi�tir (Wetter, 1976: 281).

Avrupa’n�n de�i�ik yerlerinde örne�in Yüz Y�l Sava�lar�’ndan sonra Fransa’n�n baz� bölgelerinde oldu�u gibi lordlar emek gücünü çekebilmek ya da ellerindekini kaybetmemek için ödün vermek zorunda kalm��lard�r. Bu ödünlerle tan�nan ayr�cal�klar serflik yükümlülüklerinin hafiflemesi, hatta bazen bir yükümlülük ili�kisi yerine para ödenmesi ile somutla�an bir söz-le�me ili�kisi niteli�ini alm��t�r. Baz� durumlarda ise feodal yükümlülükleri daha da art�rm��lar; topra�a ba�l� köylülerin bir malikâneye ba�lanmas� ve kaçaklar�n yakalanmas� için daha sert önlemler al�nm��; serflik yükümlülük-lerinin daha önce azalt�ld��� yerlerde bu yükümlülükler yeniden a��rla�t�r�l-m��t�r (Dobb, 1992: 47).

1750 y�llar�nda küçük toprak sahibi köylüler yokolmu� ve yine 18. yüz-y�l�n son on y�l�nda, tar�m emekçilerinin ortak topraklarla olan ili�kileri de sona ermi�tir (Marx, 2011: 694). Ba��ms�z küçük çiftçilerin yerini, y�ll�k sözle�melere dayanan kirac� çiftçilerin, yani toprak sahibinin keyfine ba�l� hizmetkârlar toplulu�unun almas�, devlet emlakinin ya�ma edilmesinin yan� s�ra komünal topraklar�n sistemli olarak ya�malanmas�, 18. yüzy�l�n sermaye çiftlikleri ya da tüccar çiftlikleri ad� verilen büyük çiftliklerin artmas�na ve k�rsal nüfusun sanayi proletaryas� durumuna gelmek �art�yla serbest kalma-s�na yard�mc� olmu�tur (Marx, 2011: 696-697).

Çitleme sürecinin en önemli sonucu topra��n ve i�gücünün metala�ma-s�d�r; binlerce küçük çiftlik (1790 itibar�yla) dev kapitalist mülklere dönü�-mü�tür (tar�msal arazinin % 75’i iki-üç bin toprak sahibinin eline geçmi�tir). Metala�ma, tüm mal ve hizmetlerin sat�labilece�i anlam�na geldi�i için, ge-leneksel koruma mekanizmalar�n�n da ortadan kalkt��� anlam�na gelmektey-di. Bunun sonucunda mülksüz, güçsüz, sadece yard�mla ya�ayabilecek bir çiftçi s�n�f�, yani fiilen köle bir i�gücü ortaya ç�km��t�r (Dowd, 2006: 39).

Sanayi proletaryas�, henüz hiç yetkinle�memi� ilk makineyle böylece geli�irken, ayn� makine tar�m proletaryas�n� da ortaya ç�kar�yordu. O y�llara gelinceye kadar, kom�ular� çiftçiler-dokumac�lar gibi, dü�ünsel bir çaba

Page 65: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 53

gerektirmeyen ya�ant�ya sahip çok say�da küçük toprak sahibi yeomanlar bulunmaktayd�. Sanayi i�çilerinin tar�mdan çekilmesiyle kirayla tutulmu� olan küçük topraklar�n ço�u i�lenmez olmu� ve bu topraklara yeni büyük kirac�lar s�n�f� gelmi� ve bunlar ürünlerini yeomanlardan daha ucuz satmaya ba�lam��t�. Bu durumda yeomanlara topra�� satmaktan, bir ç�kr�k ya da do-kuma tezgâh� almaktan ya da büyük çiftçinin hizmetinde tar�m i�çisi olarak çal��maktan ba�ka bir seçenek kalmam��t� (Engels, 1997: 50).

Derebeyli�in y�k�l���nda, servet birikiminde ve tekni�in geli�iminde rol oynayan burjuvazi, daha sonra i�çi çal��t�ran i�letmeler, küçük fabrikalar� -küçük sanayii- kurmu�tur. Geli�en tekniklerin, dünya fetihleriyle kazan�lan ve sömürülen insan gücüyle üretilen mallar�n yeni pazarlar� olu�turulmu�tur. Burjuvazi bu arada siyasi güç de kazanarak dünyan�n en güçlü s�n�f� olarak sömürü ile gücünü sa�lamla�t�rm��t�r. Ancak bu geli�me tarihi köleler y���-n�n� do�urmu�; böylelikle sanayi toplumunun olu�turdu�u i�çi s�n�f� olu�-mu�tur (Erverdi vd., 1979: 48-49).

�ngiliz i�çisinin hayat�n� radikal bir �ekilde de�i�tiren ilk icat 1764’de James Hargreaves’in buldu�u jenny (e�irme makinesi-ç�kr�k) idi. Bu icat o zamana kadarkinden daha fazla miktarda iplik yap�lmas�n� imkân sa�lad� ve talep dokuma ürünlerinin ucuzlu�u sebebiyle daha da fazlala�m��t�r. Yava� yava� çiftçi-dokumac�lar s�n�f� bütünüyle ortadan kalkm�� ve yeni ortaya ç�kmakta olan tamamen ald��� ücretle ya�ayan herhangi bir mülkü ya da kira mülk sahibi olmayan dokumac�lar s�n�f� içinde erimi�tir; böylece i�çiler, proleterler ortaya ç�km��t�r (Engels, 1997: 48-49). Bu süreç ayn� zamanda i�bölümünün de do�du�u a�ama olmu� çünkü e�irme makinelerinin güç ge-rektirmesi nedeniyle erkekler iplik e�irmeye ba�lam��lard�r (Engels, 1997: 49).

Bat� Avrupa’da k�rsal nüfusun önemli bir bölümü feodal ili�kilerin çö-zülmesi ile birlikte kentlere yerle�erek sanayi i�gücünün olu�turulmas� kapi-talizmi olu�turan ko�ullar� sa�lam��t�r (Lordo�lu, 1996: 18). Bu yeni ko�ul-larda i�çi hem kendi gereksinimi için hem de kendisini çal��t�ran için üret-mek zorunda kalm��t�r (Lordo�lu, 1996: 19).

Kapitalist üretim tarz�n�n temelini atan devrimin ilk yans�mas�, 15. yüzy�l�n son otuz y�l� ile 16. yüzy�l�n ilk on y�l�nda hizmetliler ile u�aklar s�n�f�n�n i�lerinden edilmesi olmu�tur. Böylece emek pazar�na serbest bir proletarya y���n� sürülmü�tür. Kendisi de burjuva geli�mesinin bir ürünü olan krall�k iktidar�, mutlak egemenlik pe�indeki çabas�yla bu hizmetliler grubunun da��lmas�n� zorlayarak h�zland�rm��t�r. Kral ve parlamento ile ça-t��maya giren büyük feodal beyler, köylüleri, kendileri gibi feodal haklara sahip bulunduklar� topraklardan zorla söküp atarak ve ortak topraklara el koya-rak, çok daha fazla proletarya olu�turmu�lard�r (Marx, 2011: 690). Köylerde

Page 66: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 54

ya�ayan aileler yerlerinden yurtlar�ndan at�lm��lar, küçük topraklar üzerinde çiftçilik yaparken gündelikçi ve hizmetçi durumuna dü�mü�lerdir (Marx, 2011: 742).17

Kapitalistler tek ba�lar�na büyük yap�larda e�irme makineleri kurmaya ve bunlar� su gücüyle çal��t�rmaya ba�lam��lard�r. ��çi say�s�n� azaltacak ipli�i makineler yard�m�yla el ile çal��an tek tek e�iricilerden daha ucuza mal edecek bir duruma gelmi�lerdir. Bu fabrika sistemi 1767’de Richard Arkwright’�n icat etti�i döner iplik makinesiyle yeni bir geli�me göstermi� ve icatlar birbirini takip etmi�tir. Y�ldan y�la artan icatlar �ngiliz sanayisinde makinelerle çal��may� elle çal��maya üstün k�lm��t�r (Engels, 1997: 51). Mo-dern sanayi tar�m� da dönü�türmü�tür. Sanayi ürünü kimyasal maddeler ve di�er yeni tekniklerle beraber makineler de devreye girmi�tir. Tar�mda reka-bet için zorunlu olan büyük sermaye köylülerin topraktan sürülmesine, yeni makineler ise bir çok köy emekçisinin i�inden olmas�na yol açarak bir k�s-m�n� yoksullu�a itmi�tir. Nüfusun kentlere ak��� h�zlanm��, tar�m�n sanayi-le�mesi k�r emekçisiyle birlikte topra�� da yoksulla�t�rm��t�r (Bottomore, 1993: 497).

Kentlere sürekli göç, çiftliklerin yo�unla�mas�, makinele�me, i�lenebilir topraklar�n otlak haline getirilmesi vb. nedenlerle k�rlarda sürekli olarak “fazlal�k nüfus yarat�lmas�”, kulübelerin y�k�lmas�yla k�r nüfusunun yerinden edilmesi olaylar� hep bir arada gerçekle�mi�tir. �nsanlar�n da��n�k köy ve kasabalarda sürüler halinde toplanmalar� ile k�rdan zorla ç�kar�lmalar� birlik-te olmu�tur. Say�lar�n�n azalmas�na ve ayn� zamanda verimlerinin artmas�na ra�men tar�m i�çilerinin, kendilerine gerek duyulmad��� için, durmadan faz-lal�k haline getirilmeleri bu grubun sefaletlerinin kayna��d�r. Onlar�n bu durumu, bulunduklar� yerlerden at�lmalar�n�n bir nedeni ve ayn� zamanda son direnme güçlerini k�ran ve onlar� mülk sahipleri ile kapitalist çiftçilerin tam köleleri haline getiren konut sefaletinin ana nedeni haline gelmi�tir. Böylece ücretlerin asgariye inmesi bir do�a yasas� hükmü haline gelmi�tir (Marx, 2011: 666-667). Tar�m devriminin ilk sonucu, çiftlik arazilerine ya-y�lm�� barakalar�n y�k�lmas� olmu�tur. Bu y�k�m faaliyeti, mümkün olan en

17 Sutherland dü�esinin 19. yüzy�lda uygulad��� yöntem de örnek olarak verilebilir. Ekonomi

konusunda bilgili olan dü�es, yönetimin ba��na geçer geçmez, köklü bir çareye ba�vurma-ya ve daha önceki benzer süreçlerle nüfusu zaten 15.000'e inen bu ülkeyi bütünüyle bir koyun otla�� haline getirmeye karar verdi. 1814'ten 1820 y�l�na kadar bu 15.000 ki�i, a�a�� yukar� 3.000 aile, sistemli olarak izlendi ve yerlerinden at�ld�. Bütün köyleri y�k�ld�, yak�l-d�, tarlalar� otla�a çevrildi 1835 y�l�nda, 15.000 �skoçyal� Keltin yerini 131.000 koyun al-m��t�. Yerlilerin art�klar� k�y�ya sürüldüler ve bal�k avlayarak ya�amaya çal��t�lar (Marx, 2011: 700-701).

Page 67: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 55

geni� ölçüde gerçekle�tirilmi� ve birçok i�çi köylere ve kentlere s���nmak zorunda b�rak�lm��t�r. Buralarda ise �skarta mal gibi tavan aralar�na, delikle-re, mahzenlere ve kötü mahallelerin k�y�lar�na, kö�elerine at�lm��lard�r. Art�k erkekler kom�u çiftliklerde i� aramak zorunda kalm�� ve ancak gündelikçi olarak çal��t�r�lm��lar yani en güvensiz ücret biçimine tabi olmu�lard� (Marx, 2011: 680).

Flaman yünlü manüfaktürünün h�zla geli�mesiyle �ngiltere'de yün fiyat-lar�n�n yükselmesi, bu ak�n� daha da h�zland�rm��t�r. Eski soylular büyük feodal sava�larda tükenmi�ler, yenileri paray� her türlü iktidar�n kayna�� olarak gören bir nesil olu�turmu�tu. Bunun için, ekilebilir topraklar�n koyun otla�� haline getirilmesi bu kesimin slogan� olmu�tur. Harrison, Description of England, prefixed to Holinshed's Chronicles adl� yap�t�nda, küçük köylü-lerin topraklar�n�n ellerinden al�nmas�n�n ülkeyi, nas�l harap etti�ini anlat�r. "Bizim az�l� mütecavizlerin ne umurunda? Köylülerin evleri ve emekçilerin kulübeleri yerle bir edildi ya da y�k�lmaya b�rak�ld�. Büyük senyör konakla-r�n�n eski kay�tlar� kar��t�r�l�rsa... baz� bölgelerde, onyedi, onsekiz ya da yir-mi evin y�k�ld��� görülür. ... �ngiltere'nin nüfus bak�m�ndan hiç bir zaman o güne kadar k�s�r olmad��� ortaya ç�kar. ... Büsbütün göçüp gitmi�, ya yar�s� ya da dörtte biri yokolmu� kentler ve kasabalar kalm��t�r. Bu eski an�lardaki yak�nmalar daima abart�lm�� olabilir, ama üretim ili�kilerindeki devrimin ça�da� insanlar üzerindeki izlenimleri yans�t�lm��t�r" (Marx, 2011: 690-691).

Kapitalist üretim tarz�n�n temellerinin at�lmas� yolunda bir zorunluluk do�ar do�maz, ekonomi politikçilerin, kutsal mülkiyet hakk�n�n çi�nenmesi-ni ve insanlara kar�� büyük �iddet hareketleri do�al kar��lan�r hale gelmi�tir. 14. yüzy�l boyunca ve 15. yüzy�l�n büyük bir k�sm�nda, 2, 3 ve hatta 4 acre ekilebilir topra�a kar�� 1 acre otlak bulunmaktayd�. 16. yüzy�l�n ortalar�nda bu oran 2'ye kar�� 2 ve sonralar�, 2 acre otla�a 1 acre ekilebilir toprak olarak de�i�mi� ve en sonunda 3 acre otlak 1 acre ekilebilir toprak olmak üzere tam orant� kurulmu�tur (Marx, 2011: 699). Kilise mallar�n�n ya�malanmas�, dev-let mülkünün hileli yollardan ele geçirilmesi, ortak topraklar�n çal�nmas�, feodal ve klan emlak�n�n gasp edilerek, bir terör havas� içinde modern özel mülkiyet haline getirilmesi, ilkel birikimin çe�itli yöntemlerinden baz�lar�y-d�. Kapitalist tar�m için gerekli alan ele geçirilmi�; toprak, sermayenin bir parças� haline getirilmi� ve kent sanayileri için gerekli, özgür ve korunmas�z proletarya olu�turulmu�tu (Marx, 2011: 704).

1800’den itibaren fabrikalarda ve pek çok maden alan�nda çocuklar ve kad�nlar istihdam edilmi�tir. Yeni disipliniyle fabrika sistemi, fabrika toplu-luklar�, bunlar�n tümü sömürü sürecinin �effafla�mas�na ve sömürülenlerin

Page 68: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 56

toplumsal ve kültürel kayna�mas�na katk�da bulunmu�tur (Thompson, 2004: 253). Makineler gelmeden önce hammadde i�çinin evinde e�iriliyor, i�çinin evinde dokunuyordu. Bu dokumac� aileler kentlere kom�u olan k�rsal alanda ya�arlar ve ücretleriyle iyi bir �ekilde geçinebiliyorlard�. Henüz iç pazar tekti ve d�� pazarlar�n fethi ve geni�lemesiyle sonradan gelen rekabetin ezici gücü henüz ücretlere bask� yapmam��t�. Dokumac�lar kendi isteklerine göre çal���-yor, topra�� iyi i�leyemiyor ancak bugünün �ngiliz i�çisinden bile toplumsal anlamda bir basamak daha üstteydiler (Engels, 1997: 46).

Liberal dü�üncenin devlet eliyle her türlü müdahaleyi reddetmesi sonu-cu vah�i kapitalizm ça�� ya�anmaya ba�lam��t�r. Kad�nlar ve çocuklar ba�ta olmak üzere oldukça geni� bir kesim kentlerde a��r çal��ma ko�ullar� alt�nda ya�amlar�n� yitirmi�tir. Aile birli�inin bozulmas�, ahlâki sorunlar gibi top-lumsal baz� sorunlar ortaya ç�km��t�r. K�rsal yörelerden kentlere do�ru ba�-layan h�zl� göç hareketi atölye ve fabrikalarda ba�layan i�çile�me süreci, çocuklar ve kad�nlar� da kapsayacak �ekilde geni�lemi�tir. Kentlerde ortaya ç�kan nüfus art��� i�verenler aç�s�ndan i�gücünün maliyetinin de dü�ürülme-sini beraberinde getirmi�tir. Ücretler giderek dü�meye ba�lam��, bu nedenle Sanayi Devrimi s�ras�nda �ngiltere’de, 1802’de, çocuk i�çilerin i� sürelerini 12 saat ile s�n�rlayan bir yasa yürürlü�e girmi�tir (Lordo�lu, 1996: 27).18

Sermayenin, yeti�kin i�çilere 14. yüzy�l�n ortalar�ndan 17. yüzy�l�n son-lar�na kadar devlet zoruyla kabul ettirmeye çal��m�� oldu�u i� gününü uzat-ma çabalar� olmu�tur. 12 ya��ndan küçük çocuklar�n çal��t�r�lmas�yla ilgili yasal s�n�r, �ngiltere’de, daha 17. yüzy�l�n ortas�na kadar, sa�l�kl� bir zanaat-ç�n�n, gürbüz çiftlik yana�mas�n�n ve sa�lam yap�l� demircinin normal i� günü olarak belirlenmi� durumdayd� (Marx, 2011: 265).

Sanayi Devrimi ile birlikte insanlar ekonomik sömürü ve siyasi bask�ya maruz kalm��lard�r. Çünkü vatanda� olma ve serf olma durumunun ortas�nda kal�nm��t�. Sömürüye kar�� direnmek istedi�i durumlarda i�verenin ya da devletin güçleri insanlar�n kar��s�nda olmu�tur (Thompson, 2004: 253-254). Bat�’n�n ekonomik geli�me sürecinde kent nüfusu k�rsal kesim nüfusu aley-hine büyük bir art�� ya�anm��t�r. Frans�z �htilal� sonucu yap�lan liberal toprak reformu ve köylülerin kurtar�lmas� kanunu, serfin efendi ve topra�a ba��ml�-l���n� ortadan kald�rm��t�r. Malikânelerden ayr�lan serfler kentlere yay�lm��, 19. yüzy�l�n sonunda ise sanayi kentleri yakla��k on kat artm��t�r (Torun, 18 Eme�in özgürle�mesi ya da eme�in kapitalist sürecin önemli bir parças� haline gelmesi

anlam�nda �ngiltere’nin iyi bir örnek olmas�n�n sebepleri; Avustralya merinos koyununun �ngiltere’ye getirilmesi, çiftçi eme�inden çoban eme�ine geçi�, lordlar�n emek ihtiyac�n�n azalmas�, serflerin köylerden kovulmas�, lordlar�n arazilerine izinsiz girenleri öldürme yet-kisi, belediyelerin i�yeri açma yetkisi, bo�az toklu�una i�çilik ve tayfal�k gösterilebilir.

Page 69: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 57

2003: 184). 18. yüzy�l, ulusal zenginlik ile halk�n yoksullu�u aras�ndaki özde�li�i, henüz 19. yüzy�lda oldu�u kadar bütünüyle kavrayamam��t�r. Bu-nun için, o dönemin iktisat yaz�n�nda en önemli tart��ma, "ortak topraklar�n çevrilmesi" konusunda yap�lm��t�r. Örne�in, öfkeye kap�lan birisi �öyle "Hertfordshire'�n baz� bölgelerinde, ortalama 50-150 acre büyüklü�ünde 24 çiftlik, üç çiftlik içersinde eriyip gitti�ini” yazm��t�r (Marx, 2011: 697).

�ngiltere’de sanayi üretim ve imalat�n�n önemli bir bölümü k�rsal alana dayanm��, köy esnaf� ya da küçük mülk sahipleri ücretli i�çiler haline gel-mi�tir (Hobsbawm, 1987: 16). Dünyan�n ilk sanayi ülkesi ayn� zamanda i�çi s�n�f�n�n say�sal olarak hâkim durumda oldu�u bir ülke olmu�tur (Hobs-bawm, 1987: 4). 1860’larda bütün Avrupa’da en az�ndan baz� emek örgütle-rine ve grevlere izin verecek ya da daha kesin olarak, Serbest Pazar kura-m�nda i�çilerin serbest toplu pazarl���na yer açacak yasal de�i�iklikler ya-p�lm��t�r (Hobsbawm, 1998: 130).

Dünya tarihinde �ngiliz el dokuma i�çilerinin yava� yava�, on y�llarca devam eden, sonunda 1838 y�l�nda tescil edilen yok olma sürecinden daha korkunç bir dram görülmez. Bunlar�n pek ço�u açl�ktan ölmü�, pek ço�u da aileleriyle birlikte uzun bir süre boyunca günde 2½ peniyle hayatta kalmaya çal��m��t�r (Marx, 2011:411). Yankee’ler ta� k�rma makineleri icat etmi� ancak �ngilizler bunlar� kullanmamaktayd�. Çünkü bu i�i yapan “zavall�” (�ngiliz ekonomi politi�inin tar�m i�çisi için kulland��� teknik terim “wretch”tir), eme�inin o kadar küçük bir k�sm�n�n kar��l���n� al�r ki, makine kullan�lmas� üretimi kapitalistler için pahal�la�t�rm�� olacakt�. �ngiltere’de kanallarda kullan�lan tekneleri çekmek vb. i�ler için kad�nlar�n çal��t�r�lmas� tercih edilmi�tir. Çünkü beygirlerin ve makinelerin üretimleri için gerekli emek miktar� belli bir matematiksel büyüklüktür; oysa surplus-population (art�k nüfus) içindeki kad�nlar�n ayakta tutulmalar� için gereken emek mikta-r� her türlü hesab�n alt�nda oldu�undan dolay�, insan gücü, hiçbir yerde, en de�ersiz i�ler için, makineler ülkesi �ngiltere’de oldu�undan daha dü�ünce-sizce kullan�lmam�t�r (Marx, 2011: 378).

Eme�in özgürle�mesi, ekonominin s�n�rl�l��� lord bask�s�n�n k�r�lmas�y-la önemli bir dönü�üm olmu�tur. Ancak bu süreç zamanla modernizmin etki-si ve ‘verimlilik’ odakl� yönetsel fikirlerin egemenli�i ile ‘eme�in standardi-zasyonunu’ beraberinde getirmi�tir. Taylor’un “insan�n en do�ru ve tek bir çal��ma yöntemi vard�r ve bu yöntem kullan�l�rsa i�ler daha h�zl� görülür, dolay�s�yla verim ve kâr artar” vurgusunu yaparak i�çinin i� görme usullerini standartlar�n� belirlemeye çal��mas�, Ford da standartlar� belirlenmi� i� gör-me biçimlerini en etkin yan yana getirmenin mühendisli�ini yapm��t�r. Üre-

Page 70: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 58

tim sürecini basit, sürekli kendisini yenileyen, sabit parçalara bölme ve bu i�lerin her birini vas�fl� emek yerine vas�fs�z eme�e yapt�rma kurgusuna dayanmaktad�r. Böylece ucuz i�gücüne yönelme, i�gücünü e�itmek için har-canacak zamandan tasarruf etme, i�i en kolay ve en k�sa sürede yapt�rma f�rsat� do�mu�tur (Dikmen, 2011: 113).

Eme�in dönü�üm süreci günümüz kapitalist sisteminde ülkelerin geli�-mi�lik düzeyine göre ya�anmaktad�r. Geli�mi� ülkeler daha nitelikli ve e�i-timli i�gücü merkezleri haline dönü�mü�, çevre ülkeleri ise vas�fs�z eme�in ucuz i�gücü olarak çal��t�r�ld��� mekânlar haline gelmi�tir (Dikmen, 2011: 246).

Weber’in de�erlendirmesiyle Pazar olanaklar�, birlikler, loncalar ve kent ile köy aras�ndaki her türlü hukuki fark her yerde ortaya ç�km�� ancak Bat� d���nda hiçbir yerde burjuva ve burjuvazi kavramlar� geli�memi�, Prole-tarya s�n�f� da Bat� d���nda olu�mam��t�r (Weber, 2009: 12). Proletarya’n�n Bat� da olu�mas� Bat�’n�n eme�i sömürmesi sonucu olu�tu�u da dile getiril-melidir. Tarihsel kökler itibar�yla Bat� toplumlar�n�n maddeci kalk�nma iste-�i insan eme�ini metala�t�rmas� olarak yans�m��t�r. Gelinen kapitalist a�a-mada ülkeleri geli�mi�-az geli�mi�, bireyleri zengin-fakir uçurumuna ve keskin s�n�rlara hapseden (s�n�r ve s�n�flar�n de�i�mesi son derece zor) dünya foto�raf�n�n kökleri Bat�’n�n eme�i özgürle�tirme söylemi alt�nda metala�-t�rmas�nda yer almaktad�r.

b. Teknoloji

Bat�, kültürünü yaymak için cesur ad�mlar atm��t�r. Bu yay�lma hareket-lerinde dinsel ‘öz’le birlikte teknolojik kabuk da yer alm��t�r (Toynbee, 1988: 84). Merak nedeniyle veya ihtiyaçlara cevap vermek amac�yla insa-no�lu yüzy�llar boyunca ke�if ve icatlarda bulunmu� ve bunlar� insanl���n miras�na katm��t�r (Heaton, 1995: 9). Teknoloji, bilimsel ya da derlenmi� düzenli bilgilerin prati�e uyarlanmas� olarak tan�mlanmaktad�r. Teknolojiyi insan�n çevresini de�i�tirme yolunda kulland��� bilgilerin bütünü olarak görmek de mümkündür. Dolay�s�yla her dönemin kendine özgü bir teknolo-jisi üretilmektedir ve bu da insanla birlikte ortaya ç�kmaktad�r. Bir anlamda teknoloji asl�nda insan�n zihinsel gücünün toplumsal hayata bir yans�mas�d�r (Gürdo�an, 1991: 13). Her ça��n ve her yerin ekonomik faaliyetleri, dona-n�m, beceri ve neyin nas�l yap�ld��� konusundaki bilgilerin geli�me derece-siyle s�n�rlanm��lard�r (Heaton, 1995: 8).

Sanayi Devrimi öncesinde, dünyan�n kültürel, bilimsel, siyasi ya da as-kerî tarihinde hiçbir unsurun/olgunun 1750’ler ile 1940’lar aras�ndaki tart�-��lmaz ‘Bat�’ üstünlü�ünü aç�klayabildi�i söylenemez. Çin, Rönesans öncesi

Page 71: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 59

tarihin büyük bölümünde çok daha üstün bir kültür halinde idi; Müslüman medeniyeti modern ça� boyunca Akdeniz’in büyük bölümünde hâkim ol-mu�, Afrika ve Asya’y� derinden etkilemi�tir. Asya ile Afrika büyük ölçüde özerk, kültürel, siyasi merkezler etraf�nda örgütlenmi� �ekilde kalm��lar; Rusya, Do�u Avrupa ile Asya’da büyük bir yal�t�lm��l�k içinde olan çok geni� bir bölgeye hâkim olmu�tur. Özgül toplumsal ko�ullar� ifade eden teknoloji 18. yüzy�l�n ikinci yar�s�nda yeni bir tarihsel rota çizmi�tir (Castells, 2008: 44-45). Bat� teknolojisi, Bat� üstünlü�ünün bir arac� ve bir simgesi olmu�tur (Sezer, 1997: 56).

Toplumsal geli�melerle teknolojik geli�meler birbirine paralellik göste-rir. Örne�in at ko�umunun ke�fi de en �iddetli kölelik hizmetlerinin kalkma-s�na yol açm��t�r. At ko�umu ve nadas sisteminin bulunmas�, 9., 10. ve 11. yüzy�llarda Avrupa’da ziraat tekniklerinin geli�mesine önemli ekilde yard�m etmi�, Ortaça�’daki kültürel ve mimari geli�meler de bu inki�afa dayanm��-t�r. Bu dönemin feodal yap�s� çökünceye ya da zay�flay�ncaya kadar ziraatta bir geli�me görülmemi�tir. Protestanl���n do�u�u ve eski geleneksel cemiye-tin da��l��� Hollanda’da ve �ngiltere’de yenili�e tekrar imkân veren bir du-rum meydana getirmi�tir. 17. yüzy�lda ve 18. yüzy�l�n ba��nda tar�mda mey-dana gelen yeniliklerle 18. yüzy�l ba��nda �ngiltere’de ve Hollanda’da görü-len inki�af, sanayi �ehirlerinin do�u�u için gereken fazla g�dan�n üretilmesini sa�lam��t�r (Boulding, 1980: 16-17).

14. yüzy�l�n ikinci yar�s�nda Avrupa’da görülen büyük maddi ve manevi de�i�ikliklerin en önemli sonucu Avrupal�lar�n dünyaya yay�lmas�d�r. Önce dinsel ve bilimsel dü�üncelerle ba�layan hareket, 15. yüzy�l�n ikinci yar�s�n-da belirgin bir �ekilde ekonomik amaca yönelmi�tir. Bu durum 15. yüzy�l�n sonlar� 16. yüzy�l�n ba�lar�nda Avrupal�lar�n dünyan�n belirli büyük nüfus ve zenginlik merkezleriyle do�rudan ba�lant�ya girmelerini sa�lam�� böylelikle Avrupa’n�n faaliyet alan� bu �ekilde birdenbire geli�mi� oldu. Bu faaliyet ba�lang�çta yaln�z Akdeniz k�y�lar�yla s�n�rl� kal�rken sonradan Afrika k�y�la-r� Hindistan, Çin ve Güneydo�u Asya adalar�n� da kapsam��t�r. Bu yay�l���n çok önemli bir sonucu Amerika’n�n ke�fi olmu� ve Avrupa’n�n ekonomisin-de ve donanmas�nda derin de�i�ikliklere neden olmu�tur. Tüm bunlarla be-raber modern Avrupa’n�n dünya bak���ndaki dü�ünsel temellerin bu dönem-de aranmas� isabetli olur (�nalc�k, 2011: 127). Modern zamanlarda Bat� Av-rupa dünyan�n geri kalan bölgelerine yay�lm��, öyle ki �slam, Hindistan ve Çin’in tecrit edilmi�likleri azalmaya ba�lam�� ve geli�mesini sürdüren ve art�k bir dünya medeniyeti haline gelmi� olan Bat� medeniyetinin yörüngesi-ne girmi�tir (Hodgson, 2003: 36).

Page 72: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 60

Sadece ilimde, teknolojide, toplumun maddi yap�s�nda ve maddi enerji-sinin kullan�lmas�nda meydana gelen bir de�i�me ya�anmam��t�r. Teknoloji-deki de�i�meler sosyal kurumlarda de�i�melere yol açm��, kurumsal de�i�-meler de teknolojide de�i�iklik meydana getirmi�tir. Bunlar kar��l�kl� olarak birbirini etkileyen/tetikleyen geli�melerdir. Örne�in Avrupa’da 15. yüzy�lda dümenin icad� ve gemi in�as�n�n, gemicilik tekniklerindeki geli�melerin Av-rupal�lara Amerika'y� ke�fetme imkân� vermi�tir (Boulding, 1980: 16).19

Müslümanlar gemicilik konusunda Hint Okyanusu’nda edindikleri bilgi ve tecrübeleri Akdeniz’e getirmi�lerdir. Ad� Avrupa’dan al�nm�� olan üç kö�eli Latin Yelkeni Müslümanlar taraf�ndan Hint Okyanusu’nda icat edil-mi�tir. Latin yelkeni Avrupa gemi in�aatç�lar� taraf�ndan da benimsenerek daha da geli�tirilmi�; bunu takiben daha büyük ve Atlantik’i geçebilen gemi-lerin yap�m�n� intaç etmi� böylelikle büyük co�rafi ke�ifler ba�lam��t�r (Watt, 1989: 43).

Teknolojideki yenilikler kapitalizmin en büyük özelli�i olan sürekli be-lirsizlik ve karga�an�n temel nedenleri aras�nda yer alm��t�r. Kapitalist firma-lar�n, sanayilerin ve ülkelerin büyümesi konusunda sadece girdilerin ve ç�kt�-lar�n nicel art��� de�il, ekonomik yap�n�n birbirini izleyen teknolojik de�i�i-mi ve dalgalar� yoluyla niteliksel dönü�ümü daha da önemlidir (Freeman-Soete, 2003: 35).

Ya�anan geli�meler siyasal alanda da parlamenter demokrasinin uygu-lanmaya ba�lamas�n� desteklemi�tir. Eski mutlak monar�ilerin y�k�l��� ile modern bilimin geli�mesi aras�nda paralellik bulunmaktad�r. Avrupa’da Frans�z Devrimi’nden sonra bilimin h�zla geli�mesi tesadüfî de�ildir. Nazari, ilmî, teknolojik de�i�me ve sosyal müesseselerin ke�fi gibi olaylar bütün halinde bir geli�menin birer parças�d�r; her unsur bir di�erinin inki�af�na yard�m etmi�tir (Boulding, 1980: 17-18).

Di�er toplumlarla kar��la�t�r�ld���nda Avrupa toplumunun ba�ta gelen özelli�i zengin olmas�yd�. Sanayi Devrimi ise sürekli geli�menin ba�lang�c� olmu�tur. Sanayi ve teknoloji büyüyerek yeni sanayiler ve teknolojiler mey-dana getirmi�tir (Grant, 1985: 81). Neredeyse tüm ara�t�rmalar ekonomik büyümenin s�çramas� için çe�itli sanayi alanlar�nda yap�lan icatlar�n önem ta��d��� konusunda fikir birli�i içerisindedirler (Freeman-Soete, 2003: 43).

19 Amerika’n�n ke�fine yönelik aktar�lana göre: “Kolomb böyle bir ke�fi nas�l kaç�rabilirdi?”

düz bir hat boyunca üç bin mil gitmek bir defa mümkün olunca, art�k Avrupal�lar�n Ame-rika’y� ke�fetmesi kaç�n�lmaz bir netice idi ve �üphesiz bu ke�if Avrupa cemiyetlerinin uf-kunu ve imkânlar�n� muazzam bir �ekilde geni�letmi�tir (Boulding, 1980: 16).

Page 73: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 61

H�ristiyanl���n ikinci bin y�l�n�n sonlar�na yakla��rken, birkaç olay insan hayat�n�n toplumsal görünümünü de�i�tirmi�tir. Bilgi teknolojilerini merkeze alan teknoloji devrimi h�zla toplumun maddi temelini yeniden �ekillendir-meye ba�lam��t�r (Castells, 2008: 1). Türkler Vasco da Gama öncesi dünya-s�ndaki merkezi konumlar� sayesinde Do�u'dan Bat�’ya, güneyden kuzeye, Mançurya’dan Cezayir’e, Ukrayna’dan Dekkan’a uzanan bölgeyi fethet-mi�lerdir. Kar��la�t�klar� büyük devrimlerden biri ise Bat�l�lar�n di�er ya�a-yan bütün medeniyetlere üstünlük sa�lad��� teknolojik devrim olmu�tur (Toynbee, 1988: 69).

Bat�’n�n dünyadaki üstünlü�ü Bat� medeniyetinin yay�lmas�yla belirgin bir �ekilde hissedilmeye ba�lam��t�r. 1914 y�l�nda dünya, ekonomik aç�dan yaln�zca Bat�’n�n yeni sanayi sistemiyle fethedilmekle kalmam��, ayn� za-manda bu sistemi do�uran Bat�l� uluslar taraf�ndan da fethedilmi�ti; sava�ta yeni icat edilmi� silahlar� kullanman�n, o silahlar� icat edene nas�l üstünlük kazand�rd��� Birinci Dünya Sava��’nda görülmü�tür (Toynbee, 1988: 98).20

�ngiltere’de ve dünyan�n �ngilizler taraf�ndan iskân edilen di�er zengin ülkelerde (Birle�ik Devletler, Kanada vs.) harekete geçmeyi te�vik eden as�l kuvvet –fakat tek kuvvet de�il- teknoloji olmu�tur. Ba�ka bir ifadeyle söy-lemek gerekirse, geli�menin ba�lamas� için sadece sermaye birikimi ile ziraat ve sanayideki teknolojik inki�af� de�il, ayn� zamanda iktisadi modernizmi ciddi ve yüksek seviyeli bir faaliyet telakki eden siyasi bir grubun iktidara geçmesi de beklenmi�tir (Rustow, 1980: 24). Teknolojik devrimin yan ürün-lerinden biri ise fakir ülkelerin, zengin ülkelerle yapt�klar� pazarl�klarda daha zay�f dü�meleridir (Boulding, 1980: 109).

Manuel Castells, bütün be�eri faaliyet alan�na nüfuz etmesi hasebiyle, olu�ma sürecindeki yeni ekonomi, toplum ve kültürün karma��kl���n� analiz ederken ba�lang�ç noktas� olarak enformasyon teknolojisini (ya da devrimi-ni) temel almaktad�r (Castells, 2008: 5). �kinci Dünya Sava��’ndan sonraki y�llarda Bat� toplumu, henüz büyük sava��n yaralar�n� bütünüyle tedavi ede-meden, kendini ahlâki de�erleri gitgide yozla�t�ran bir buhrana kapt�rm��t�r. Teknolojinin h�zla geli�mesi, büyük bir k�sm� zorunlu ihtiyaçlardan olu�an tüketim kültürünün h�zla yay�lmas�n�, bunlar� kar��layabilmek için daha fazla çal��may� ve daha çok para kazanman�n mecburiyetini ortaya ç�kartm��t�r. Bu mecburiyetin do�urdu�u çe�itli kopmalar Bat� insan�n� özne olarak ya- 20 1914 y�l�na göre Avrupa ticareti ve ula��m yollar� bütün dünyaya yay�lm��t�. Hemen hemen

bütün dünya Uluslararas� Posta ve Telgraf Birli�i’ne üye olmu� ve buharl� gemi, demiryo-lu, motorlu ta��tlar gibi mekanik Bat� ula��m araçlar� her yerde görülmeye ba�lam��t�r. Si-yasal alanda ise sadece Yeni Dünya’y� sömürgelerine katmakla yetinmemi�ler, tropik Af-rika’y� da ellerine geçirmi�lerdir (Toynbee, 1988: 101).

Page 74: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 62

�ama müdahale etme olanaklar�ndan mahrum b�rakarak, edilgenle�tirmi�; bir anlamda ‘nesne’ haline getirmi�tir (Scognamillo, 1976: 10).

Teknoloji ve kalk�nma ili�kisi içerisinde geli�mi� toplumlar ile bunlar� takip eden toplum ve devletler aras�nda bir teknoloji transferi ili�kisi veya çabas� ortaya ç�kmaktad�r. Tarihsel olarak teknoloji transferi konusunda bel-ki de en önemli transfer, ço�unlukla içerilmi� modeller içinde gerçekle�mi�-tir. Teknoloji transferi anla�malar� çok yeni, modern bir form oldu�undan ileri teknolojik ürünler ve üretim teknolojileri do�uncaya kadar yani 20. yüzy�l�n ortalar�na kadar teknoloji transferi önemini korumu�tur ve bu tekno-lojilerin ço�u taklit, “sök-tak mühendisli�i” (ters mühendislik) vb. �eklinde-dir. Ancak günümüz �artlar�nda gayri kanuni yollar, “uluslararas� s�naî mül-kiyet haklar�” sistemindeki geli�meler, daha da önemlisi art�k modern tekno-lojilerin taklit edilebilir olmaktan çok uzak olmas� kar��s�nda önemini gide-rek yitirmektedir. Günümüzde en çok tasar�mlar, faydal� modeller, markalar vb. ürün baz�nda azgeli�mi� ülkelerde bir “taklit sanayi” olu�turmaktad�r. Bu sanayiler de zamanla Dünya Ticaret Örgütü taraf�ndan kontrol alt�na al�n-maktad�r (Türkcan, 2003: 161). Böylece uluslar aras� örgütlerin teknoloji ve sanayi üzerindeki etkinlikleri artmaktad�r.

c. Sanayile�me

�nsan zihninin çal��ma yollar�ndaki devrim ile insan toplumlar�n�n ikti-sadi hayat�nda meydana gelen bir devrim ba�ka ba�ka �ekillerde tezahür etmektedir. �a��rt�c� derecede h�zl� s�naî de�i�meler –insan�n topra�� i�leme, ürünleri nakletme ve haberleri ula�t�rma metotlar�ndaki süratli de�i�meler- ancak insanlar�n büyük bir k�sm�na tesir eder ve onlar�n çal��ma, ula�t�rma, üretim ve haberle�me yöntemlerinde köklü de�i�melere yol açarsa, bunlar birer devrim say�labilir (Nef, 1986: 9). Sanayile�me Bat�’n�n kendisini ta-n�mlarken kulland��� bir unsur olmu� ve di�er ülkelerden ayr�lm��t�r. Günü-müzde sanayile�me, Bat�’n�n dünya egemenli�ini sa�lamada kulland��� ili�-kilerin biçimlendirildi�i süreçtir (Sezer, 1997: 51). Kalk�nman�n temel arac� olan sanayile�me için gerekli olan inanç sisteminin olu�mas�nda, reform hareketi ile ortaya ç�kan birçok Püriten mezhep önemli katk� sa�lam��t�r (Duran, 2002: 37). Sanayi Devrimi Yeni Ça�’da Bat� toplumlar�nda ya�an-m�� ve bu süreç bütün toplum olaylar� gibi bir dizi toplumsal ili�kiler içinde gerçekle�mi�tir (Sezer, 1997: 60). Sanayi Devrimi için �u ön ko�ullar ge-rekmi�tir: Bat�’da zenginlik birikimi, bu zenginliklerin sermayeye dönü�mesi ve özgür i�çi eme�inin kendisini piyasaya sunmas� (Sezer, 1997: 65).

Sanayi Devrimi, seri teknolojik yenili�in üretim alan�nda kullan�lmas�-n�n, ekonomik, sosyal, politik ve kültürel alanlara yans�mas�n� kapsayarak

Page 75: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 63

gerçekle�mi�tir. James Watt’�n 1765’te buhar makinesini bulmas� ve bunun enerji kayna�� olarak kullan�lmas� teknolojik aç�dan; Adam Smith’in 1776’daki "Milletlerin Serveti" adl� eseri ekonomi bilimi aç�s�ndan; 1789 Frans�z Devrimi ise siyasal geli�meler aç�s�ndan belirleyici etkenler olmu�tur (Erkan, 1998: 3).

Sanayile�menin iktisadi sebepleri de iktisat tarihçilerinin inceledikleri ve Sanayi Devriminin temel sebepleri olarak de�erlendirilen çe�itli özellikler kastedilmektedir (Duran, 2002: 149). Bat�'da endüstriyel kalk�nma veya ikti-sadi geli�me için birer araç olarak de�erlendirilen iktisadi faktörler �öyle say�labilir: Nüfus hareketleri, tar�m, ticaret ve ta��ma alanlar�ndaki geli�me-ler, teknoloji pamuk ve demir sanayi, i�gücü yap�s�ndaki geli�meler, sermaye ve sermaye kaynaklar�, bankac�l�k ve finans piyasalar� sömürgecilik ve siyah sanayi. Bu faktörlerin her biri ayn� anda Bat�’l� sanayi toplumlar�nda h�zl� bir geli�me göstermi�ler, kalk�nma büyüme ve sosyal amaçlar�n gerçekle�tiril-mesi için haz�r birer iktisadi girdi olarak sanayile�me üzerinde etkili olmu�-lard�r (Duran, 2002: 151). Avrupal�lar� 17. yüzy�l�n ortas�nda sanayile�meye yak�n bir duruma getiren as�l kuvvet, onlar�n maddi sahadaki geli�meleri de�ildi. �nsan�n zihninin kantitatif k�ymetlere ve kantitatif muhakeme metot-lar�na, ilmî bilginin temeli olarak tahkik edilebilir delillere ve daha geni� bir matemati�e kendini vermesi neticesinde bu terakki elde edilmi�tir (Nef, 1986: 83). Avrupa’n�n siyasal ve ekonomik egemenli�i 1800’lerde doru�a ula�m��; bankalar, çok hisseli �irketler ve sermaye al��veri�i, yava� yava� eski ticaret yöntemlerin yerini alarak bütün dünyay� sarm��t�r. Demiryollar�-n�n, tersanelerin ve daha sonralar� karayollar�n�n yap�m� bölgede ya�ayan köylülerin sanayi i�çisine dönü�türmü�tür (Grant, 1985: 100).

Sanayi alan�ndaki ilk geli�me �ngiltere’de olmu�tur. �ngiltere öncelikli olarak deniz ticaretinden zenginle�mi�tir (See, 1972: 114). 18. yüzy�l�n so-nunda �ngiltere’de ba�layan Sanayi Devrimi, Frans�z Devrimi s�ras�nda ve sonras�ndaki sava�larla Kuzeybat� Avrupa’ya ve New England’a 19. yüzy�l�n ilk yar�s�nda ise Avrupa’da Do�u'ya ve Güney'e do�ru yay�lmay� sürdürmü�-tür. Orta Avrupa (1850’den 1870’e) h�zl� bir �ekilde yeti�irken, Japonya bu modeli yeniden üreten son ülke olmu�tur (Amin, 1999: 81-82). Teknolojik yenilikler konusunda di�er ülkelere kar�� bir üstünlü�ü olan �ngiltere’nin do�rudan ve dolayl� olarak Amerika k�tas�n�n sömürüsünden faydalanmas�, Sanayi Devrimi’ni gerçekle�tirmesini ve dönemin merkez-çevre ili�kilerinde üstün konumu almas�n� sa�lam��t�r (Amin, 1999: 82). Bundan dolay� �ngilte-re dünya tarihinin bir dönemine tek üretici, tek büyük ithalatç� ve ihracatç�, tek ta��mac�, tek emperyalist, neredeyse tek uluslararas� yat�r�mc�, bir dünya politikas�na ve dünyan�n tek donanma gücüne sahip devleti say�labilir. Bu durum bir süre vazgeçilmez olarak kald�ysa da di�er ülkeler sanayile�ti�inde

Page 76: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 64

bu tekel konumu kendili�inden yok olmu� ancak sanayile�menin ‘�ngiliz’ a�amas� dünyan�n büyük bir bölümünün ça�da� tarihi için büyük öneme sahip olmu�tur (Hobsbawm, 1987: 1). Bunlarla beraber �ngiltere zenginli�e ve eski moda iktisadi aletlerine sahip oldu�u dönemde, Almanya ve ABD sanayi teknolojisinin nitelik ve nicelik aç�s�ndan yükselterek ilerledikleri de belirtilmelidir (Dowd, 2006: 81).

Sanayi Devrimi insano�lunun yaz�l� belgelere geçmi� tarihindeki en köklü dönü�ümü olmu� ve bu dönü�üm yukar�da belirtildi�i gibi k�sa bir dönem için bir tek ülkenin - �ngiltere’nin- tarihiyle çak��m��t�r. Böylece bü-tün dünya ekonomisi �ngiltere’nin temeli üzerinde ya da oda��nda olu�mu�-tur (Dowd, 2006: 1). Avrupal�lar kendi geli�mekte olan sanayi ürünlerini yüksek bir kârla kolonilere satarken ayn� zamanda kolonilerdeki küçük öl-çekli i�letmeleri sistematik bir biçimde çökertmi�lerdir. Örne�in; her köle, her Hindistanl� ve her Güney Amerikal� giyecek gömle�ini �ngilizlerden almak zorunda b�rak�lm��t�r (Duran, 2002: 37).

Sanayi Devrimi’nin iki dönemi bulunmaktad�r. 1870’lere kadar pratik bulu�lar dönemidir. Bu dönem demiryolunun kara ula�t�rmac�l���na h�z ve etkinlik kazand�rd���, okyanus gemicili�indeki geli�melere, çelik teknelerin ve buhar gücüyle çal��t�r�lan pervanelerin tahta teknelerin ve yelkenlerin yerini almas�na yol açt��� kömür ve buhar ça�� olmu�tur. Yeni teknolojinin dayand��� temelleri olu�turan kömür ve çelik sanayilerinin yan�nda dokuma makineleri, buharl� motorlar, demiryollar� ve buharl� gemiler Büyük Britan-ya’da bulunmu�tur. �zleyen elektrik teknolojisindeki geli�meler ile kimya sanayiinin do�u�u, sanayi devriminin do�as�nda ortaya ç�kmaya ba�layan bir de�i�ikli�in belirtisi olarak de�erlendirilmelidir. ABD’de 1903’te Henry Ford ilk otomobilini piyasaya sürmü�; Ford ilk otomobil fabrikas�n� 1908’de Michigan, Highland’da tek bir model üretmek –T tipi Ford- amac�yla kur-mu�, Wright Karder�ler de 1903’te uçak yapm��lard�r (McNeill, 2003: 650-651; Giddens, 2000: 329). Merkez ülkelerin 19. yüzy�lda ard arda sanayi devrimlerini gerçekle�tirmeleriyle, merkezdeki sanayile�meyle çevredeki sanayisizlik kesin çizgilerle ayr�lm��t�r (Amin, 1999: 16-17).

1870’lerde �ngiltere ve ilk takipçilerince ba�lat�lan modern büyüme ala-y�na di�er birçok Avrupa ülkesi ve Kuzey Amerika ve Avustralya’daki yer-le�im alanlar� da kat�lm��, Japonya ise 1880’li y�llarda bu alaya kat�lm��t�r. 19. yüzy�l sonlar�nda OECD grubunun GSMH büyüme oranlar� o güne kadar görülmedi�i kadar yüksek olmu�tur (Reynolds, 1996: 55). Birinci Dünya Sava�� büyük insan ve sermaye kayb� getirmi�; ulusal s�n�rlar� ve al���lm�� ticaret birliklerini y�km�� ve hasar tamir edilemeden büyük bunal�m ya�an-m��t�r (Reynolds, 1996: 59). 1914 öncesi h�zl� büyüyen ülkeler daha yava�

Page 77: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 65

büyümeye veya durgunlu�a girmeye ba�lam��; ayn� zamanda ko�ullar�n daha fazla say�da ülkenin büyüme h�z�n� art�rmaya giri�mesi için elveri�li olmad�-�� görülmü�tür. Kore ve Tayvan bu duruma ili�kin örnekler olarak de�erlen-dirilebilir. Japon sömürge yöneticileri bu bölgeleri Japonya’n�n pirinç amba-r�na dönü�türmek için etkin bir biçimde çal��m��lard�r. Altyap�n�n geli�mesi, tar�m üretkenli�indeki art��lar ve 1940 öncesinde imalat sanayiinde sa�lanan büyüme bu ekonomilerin 1945 sonras�ndaki h�zl� büyümesinin temellerinin at�lmas�n� sa�lam��t�r (Reynolds, 1996: 60-61).

Sanayi Devrimi 1800-1950 y�llar� aras�nda dramatik bir kutupla�may� dünya sahnesine ç�karm��t�r. Merkez ve çevre terimleri sanayile�mi� ve sa-nayile�memi� bölge terimlerine kar��l�k olmu�tur. Bununla birlikte sanayi-le�mi� ülkelerin dünyay� kolay �ekilde fethetmelerini sa�layan askerî güç sanayile�me ile sa�lam��t�r (Amin, 1999: 81).

Birinci Sanayi Devrimi’nin ürünü buhar makinesinin bulunmas�na ka-dar, teknoloji uzun bir dönemde çok yava� ilerlemi�tir. �nsan gücünün yerine makinelerin kullan�lmas�yla ba�layan sanayi devrimi, k�sa südre her alanda üretimi büyük ölçüde art�ran makinele�meye yol açm��t�r. �kinci Sanayi Devrimi ile birlikte teknoloji art�k haberle�me araçlar�n�, bilgisayarlar� ve uzay sanayiini kapsamaya ba�lam��t�r. Birinci Sanayi Devrimi üretimi maki-nele�tirmi�; ikincisi ise haberle�meyi yani bilgilerin saklanmas�n�, analizini ve de�erlendirilmesini makinele�tirmi�tir (Gündo�an, 1991: 14). Birincisin-de bedensel gücün yerini makineler alm��t�; ikincisinde zihinsel gücün yerini de k�smen makineler alm��t�r. Birincisinde pek çok teknik geli�erek endüstri mühendisli�ini do�urmu�, ikincisini ise insan�n zihinsel yan�n� denetim alt�-na almak için Haberle�me Kuram�, Yöneylem Ara�t�rmas�, Bilgi ��lem Tek-nikleri ve Sibernetik gibi bilim/bilgi üretim dallar�n�n ortaya ç�kmas�na yol açm��t�r (Gündo�an, 1991: 14-15).

Sanayile�meyle birlikte ortaya ç�kan yeni toplumlar kendilerine özgü baz� özelliklere de sahip olmu�tur. Bu çerçevede sanayile�mi� toplumlar�n özellikleri �u �ekilde özetlenebilir (Sezer, 1997: 53):

� Sanayi toplumlar� üretimin büyük i�letmelerde gerçekle�ti�i toplum-lard�r.

� ��letme, belirgin bir biçimde aile çevresinden ayr�lm��t�r. � Sanayi i�letmeleri ve toplumlar� rasyonel hesap kavram� üzerinde

kuruludur. � Sanayi toplumlar�nda i�yerlerinde büyük bir i�çi yo�unla�mas� bu-

lunmaktad�r.

Page 78: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 66

Sanayi toplumlar� (Bat� toplumlar�), sanayi devrimiyle dünya üzerinde üstünlük kazanm��lar bir ba�ka ifadeyle belli tarihî ko�ullar�n sonucu kazan-d�klar� üstünlükleri peki�tirmi�lerdir (Sezer, 1997: 55). Sanayi Devrimi ile Bat� dünyas� zenginli�ini büyük ölçüde artt�rm��; temizlik, sa�l�k ve konfor standartlar�nda önemli geli�meler sa�lam��t�r (McNeill, 2003: 655). Bat� toplumlar� ideolojik de�ere dönü�en bilimselle�tirme faaliyetleri ile di�er toplumlar� sömürgele�tirmi�lerdir. Bilimselle�tirme ideolojisi bir dogma olarak benimsenmi� ve Bat�-d��� toplumlar�n Bat�l�la�t�r�lmas� için bir araç olarak kullan�lm��t�r (Duran, 2002: 147-148).

Bat� ve sanayile�me ili�kisinde Bat� orijinli ekonomi biliminin temel özellikleri de göz önünde tutulmal�d�r. Bunlar aras�nda üretimin kitle halinde artt�r�lmas� amac�yla tüm gücüyle teknolojiye yüklenmesi ve bunun yan�nda dünyada pek çok ülkeden daha güçlü çokuluslu �irketler ve dev kentler üretmesidir (Gürdo�an, 1991: 23-24). Modern sanayile�me süreçlerinin ba-�ar�s�, genelde iktisat, özelde ise sanayi politikalar� ile teknoloji politikalar� hedef ve araçlar�n�n birbiriyle uyumuna ba�l� kalm��t�r (Türkcan, 2003: 153, 155, 156). Sanayile�me bir büyüme kayna�� ya da k�stas� olmaktan çok, sürdürülen büyümenin normal bir sonucu olarak de�erlendirilmesi de benim-senmi�tir (Reynolds, 1996: 55). Bat�-d��� ülkelerde sanayile�me bu ülkeleri belirleyen toplumsal yap� ve düzenlerin kendi geli�me çizgilerinin bir a�a-mas� �eklinde ortaya ç�km��t�r. Bu durum sözü geçen ülkelerin tarihlerinde bir kopukluk olu�turmu�tur (Sezer, 1997: 44). Geli�mekte olan bir ülkeyi ekonomik aç�dan güçlendirmek için ülke ihtiyaçlar� do�rultusunda, tüketim ekonomisine hapsolmadan, yat�r�m mallar�n�n üretiminin gerçekle�tirilmesi gerekir. Bat�’ya en az ba��ml� bir ekonomik yap�ya sahip olmak için sanayi-le�me gerçekle�tirilmelidir (Gürdo�an, 1991: 45). Sanayile�mede temel ilke ülke kaynaklar�n� israf etmeden toplumun gerçek ihtiyaçlar� do�rultusunda en verimli bir �ekilde kullanmak olmal�d�r (Gürdo�an, 1991: 23). Sanayi Devrimi’nin kritik bir analizini ise Das Kapital’de Karl Marks yapm��t�r (Alatl�, 2010: 1226). Marks üretim araçlar�n� ve üretim güçlerini de�i�imin anahtar� kabul ederek, sanayi toplumuna nas�l gelindi�ini aç�klamaktad�r.

d. Kalk�nma

Kapitalist üretim ili�kileri ve geli�im süreci içerisinde anlam kazanan devlet biçiminin anahtar kavramlar�ndan biri kalk�nma olmu�tur. Kalk�nma, insanlar�n yararland�klar� gerçek özgürlükleri geni�letme süreci olarak ifade edilebilir (Sen, 2004: 17). 1851 tarihli Paris’te bas�lan bir eserde Lond-ra’daki Sanayi Sergisi’nin yap�ld��� s�rada bir Frans�z yazar�n görü�lerine dair aktar�lana göre; “Bizim yüzy�l�m�za özgü bir dü�ünce varsa, o da bana göre, insanl�k tarihinin ve gelece�inin temel yasas� olarak kabul edilen iler-leme ve geli�me dü�üncesidir” (Alatl�, 2010: 1065).

Page 79: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 67

Ortaça� sonras� Avrupa’s�nda Bat� Avrupa d���ndaki bölgelerin ke�fi ve yeniden ke�fi modern ilmî bilgi ve ilim zihniyetinin ba�lang�çta yava� fakat gittikçe h�zlanan bir �ekilde inki�af� sürecini ba�latm��t�r. Yeni ülkelerin ke�fedilmesi en çok Bat� Avrupa’n�n çe�itli büyüklüklerde geli�me zinciri meydana getirmi�; önce hem maddelerini hem de dokuma sanayii alan�ndaki yeni ürünleri -hatta yeni boyalar gibi hammaddeleri- içine alan geni� bir ticaret piyasas� aç�lm��t�r. Ticaretin geli�mesiyle birlikte deniz nakliyat�nda ve daha da önemlisi kredi ve ticaret müesseselerinde bir geli�me görülmü� buna ba�l� olarak kendini ticarete adam�� insanlar ço�alm��t�r (Rustow, 1980: 55). Yeniça�’�n ba�lang�c�n� Bat�’n�n h�zl� ve yenilikçi bir �ekilde teknolojik ve ekonomik yay�lmas�, fabrika olgusu, okyanus a��r� yük ta��ma-c�l���, yat�r�m ortakl�klar� olu�turmu�tur. Atlantik okyanusu için yap�lm�� Bat� Avrupa gemileri Akdeniz, K�z�l Deniz ve Hint Okyanusu için yap�lm�� gemileri, hem sava�ta hem de ticarette kolayl�kla yenebiliyordu. Bu ticaret Bat�l�lar�n iki al��kanl��� olan i�birli�i ve rekabete dayal� olarak sürekli güç-leniyordu. 18. yüzy�la gelindi�inde kahve ve �eker gibi geleneksel Ortado�u ürünleri hem Asya hem de Amerika’daki yeni Bat� sömürgelerinde üretiliyor ve Bat�l� tüccarlar ve �irketler taraf�ndan Ortado�u’ya pazarlan�yordu. Hatta Güney ve Güneydo�u Asya’dan Arabistan’daki kutsal topraklar� ziyarete giden Müslüman hac�lar bazen Avrupa gemilerini kullan�yordu çünkü onlar daha h�zl�, daha ucuz, daha güvenli ve daha rahat özelliklere sahipti (Lewis, 2003: 56).

Azgeli�mi� ülkeler kategorisinde toplanan ba�l�ca üç grup ülke 19. yüz-y�l itibar�yla d�� borçlanma sürecine girmi�tir. Bu gruplar: Sömürgeler (Asya ve Afrika), ba��ms�zl�klar�n� yeni kazanm�� ülkeler (Latin Amerika) ve eski devletlerdir (Osmanl�, M�s�r, Çin). Bu ülkeler aras�nda ekonomik, siyasal, sosyal çe�itli farkl�l�klar olsa da hepsi sömürgeci politikalardan farkl� derece-lerde etkilenmi�lerdir (Sönmez, 1998: 21-22). Afrika’daki, Asya’daki ve baz� Latin Amerika ülkelerindeki ba�ar�s�z kapitalist kalk�nma hareketleri de –daha fazla olmasa dahi, en az�ndan totaliter sosyalizmde görüldü�ü kadar- insan kayb�na neden olmu�tur (Boulding, 1980: 166). Özellikle Afrika do�-rudan ve kapsaml� sömürgeci uygulamalar� ya�am��t�r. �ngiltere ve Fransa ba�ta olmak üzere Belçika, Hollanda ve Almanya sömürge edinme amac�yla Afrika, Asya ve Antil Adalar�'n� payla�ma mücadelesi vermi�tir. �ngiltere Asya’da Irak, Hindistan, Britanya, Arap Yar�madas�; Afrika’da Nijerya, Kenya, Gana, Uganda, Güney Afrika; Amerika’da Jamaika ve Antiller ile Avustralya k�tas�na yay�lm��t�r. Fransa Afrika’da Cezayir, Fas ve Tunus’la birlikte Senegal, Bat� ve Orta Afrika’n�n geni� bir bölümü; Asya’da Suriye, Lübnan, Hindiçin’in bir bölümü, Surinam ve Antiller’e yerle�mi�tir. Alman-ya ise Güneybat� Afrika, Kamerun ve Tanganika’y� etkinlik alan�na alm��t�r (Bekolo-Ebe, 1985: 33’den akt: Sönmez, 1998: 22).

Page 80: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 68

�kinci Dünya Sava�� sonunda dikkatlerini Asya, Afrika ve Latin Ameri-ka’n�n azgeli�mi� ülkelerine yönlendiren eski sömürgeci ülkeler, azgeli�mi� ülkelere ili�kin olarak ki�i ba��na millî gelir yeterince yükseltilebilirse sorun-lar�n çözülebilece�ini dü�ünmü�lerdir. 18. yüzy�lda “kaba ve barbar”, 19. yüzy�lda “geri kalm��” ve 20. yüzy�lda “azgeli�mi�” olarak nitelenen ülkele-re beslenen duygular, bu ülkelere yönelik ekonomik gerilik, sert iklim, yeter-siz kaynaklar ya da a�a�� �rk gibi de�i�tirilmeyen baz� faktörler nedeniyle a�a�� statü alg�s�yla birle�en önyarg� denilebilecek bir biçiminde ortaya ç�k-m��t�r. Yeni ekonomik büyüme anlay���yla birlikte bu ülkelerin uluslararas� sistemle bütünle�tirici modelleri içeren bir kalk�nma program� benimsedikle-ri takdirde geli�melerinin sa�lanaca�� varsay�m� benimsenmeye ba�lam��t�r (Hirschman, 1996: 50).

Ulusal ba��ms�zl�k hareketleri sonucu Asya ve Afrika uluslar�n�n ortaya ç�kmas� önemli olaylardan olmu�tur. Ulusal ba��ms�zl�k hareketleri ve ege-men dünya sisteminin kurulmas�, kalk�nma meselesini gündeme getirmek-teydi. Yava� yava� bir veya birkaç kalk�nma teorisine, bir anlamda kalk�nma ideolojisine dönü�en yeni bir literatür 1950’den sonra belirmeye ba�lam��t�r (Amin, 1999: 25). Bu literatürün önemli bir k�sm�n� kalk�nma iktisad� olu�-turmu�tur. Kalk�nma iktisad�, azgeli�mi� ülkelerin kendine özgü ekonomik sorunlar�na ili�kin yeni sezgilerle, bu sorunlar� mevcut ya da büyük ölçekli d�� yard�m gibi ula��labilir olarak kabul edilen araçlarla çözmede h�zla yol alma konusundaki istekler sonucu do�mu�tur. Marshall Plan� bu birle�meyi düzenleyen unsurlardan biri olmu�; Bat� Avrupa’da sava� sonras� yeniden in�a süreci, yard�m alan ülkelerin d�� yard�mla ekonomik planlama ve i�bir-li�ini birle�tirmeleriyle belirgin bir h�zla gerçekle�tirilmi� gibi yans�m��t�r (Hirschman, 1996: 38). Kalk�nma iktisad�n�n yükseli�inin tarihsel i�levlerin-den biri kalk�nma giri�iminin yönetilebilirli�i/yönlendirilebilirli�i konusunda güven kazand�rmak ve böylelikle kalk�nmay� tüm dünyada politika yap�c�la-r�n gündemine getirmek olmu�tur (Hirschman, 1996: 39).

Modern sanayile�me süreçlerinin ‘kalk�nma ekonomisi’ oda��nda orta-ya ç�k���, bilim ve teknoloji politikalar�n�n do�u�uyla e�zamanl� say�labilir. �kinci Dünya Sava�� sonras�nda ortaya ç�kan “�ki-Kutuplu Dünya” modelin-de ortada kalm�� tar�m yap�lar�n� eski ve geleneksel kapitalist grupta topla-mak için Klasik ve Neo-Klasik �ktisad�n içeri�inde olmayan kapsaml� bir ‘kalk�nma-büyüme’ teori ve prati�i geli�meye ba�lam��t�r (Türkcan, 2003: 153-154). Yirminci yüzy�l�n son çeyre�inde dünya çap�nda yeni bir ekonomi ortaya ç�km��t�r. Bu ekonomi enformasyonel, küresel ve a� örgütlenmesine dayal� bir model olarak nitelendirilebilir. Enformasyon teknolojisi (ya da devrimi) bu yeni ekonominin olu�turulmas� için parçalanamaz maddi bir temel haz�rlam��t�r (Castells, 2008: 99).

Page 81: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 69

Sava�tan sonraki ilk on y�ll�k dönemin 1960’larda i�lemeye ba�lay�p 1970’ler ve 1980’lerde krize girecek olan sistemin kuruldu�u y�llar oldu�u görülür. ABD sava�tan hiç zarar görmemi� halkla, geli�en bir ekonomiyle ve en geli�mi� silahlar� tekelinde bulundurarak ç�km��t�r. 1945’deki Postdam Konferas�’nda da So�uk Sava�’la SSCB’yi bertaraf ederek tüm dünyada hegemonya kurmaya karar vermi�tir (Amin, 1999: 25-26).

Hollanda’dan daha fazla s�naî kaynaklara, Fransa’dan çok gemiye ve daha fazla Protestana sahip olan ve 1688’e kadar siyasi, sosyal ve dinî in-k�lâb�n� yapm�� bulunan �ngiltere pamuk sanayi, kömür ve demir teknolojisi, buharl� gemi ve d�� ticaret gibi unsurlar� bir araya getirecek durumdaki yegâne ülke olmu� (Rustow, 1980: 58), ABD ise 18. yüzy�l�n ortalar�ndan itibaren siyasi problemlerle u�ra�t��� için geli�meye yönelememi�tir. 1815 sonras�nda modern bir k�ta ekonomisi geli�tirmek için çaba harcanmaya ba�lam��t�r (Rustow, 1980: 59). 19. yüzy�l modern kapitalist dünya ekono-misini yaratm��t�r; bu anlamda dünya tarihindeki en Avrupal� yüzy�l olarak nitelendirilebilir. Britanya ekonominin d���ndaki alanlarda da bu ça��n mer-kezinde yer alm��, Kuzey Amerikal�lar ise Avrupa’n�n periferisinin bir par-ças� olmaktan ç�km��lard�r (Hobsbawm, 2003: 364). Gerek �ngiltere gerekse Kuzey Amerika'da bu geli�meler bireyci ve liberal bir bilimsellik ideolojisiy-le ilerlemi�tir. Bu nedenle 19. yüzy�l ortalar�nda ya�ayan liberaller, bireycili-�in ve bilimin kesinlikle ilerlemeyle sonuçlanaca��na inand�klar� söylenebilir (Alatl�, 2010: 1065).

Kalk�nma sanayiinin do�adaki s�n�rlar�n� belirlemek ve bu sanayini aç�klamak kolay de�ildir çünkü kalk�nma sanayii toplumun tüm faaliyetleri içine da��lm��t�r. Kalk�nma sanayii bulunmayan bir toplumda istihlak edilen veya toplumda kaybolan her �eyin yerine yenisi getirilir; toplumun bütün faaliyeti bu ‘yerine getirme’ i�ine tahsis edilmi�tir (Boulding, 1980: 102). Ancak kalk�nma sanayii bir defa kurulunca durgunluk k�r�l�r ve toplum art�k önüne geçilemeyecek bir de�i�me sürecine girmi� olur. Böylece toplumsal alanda farkl� istikametlerde de�i�meler ba�lam�� olur (Boulding, 1980: 104).

Toplum ne kadar fakirse kalk�nma sanayiine kaynak ay�rmas� da o do�-rultuda imkâns�zla��r. Kalk�nma sanayii kuracak kadar zengin olan pek çok toplum ise sadece k�ymet sistemlerinin elveri�sizli�inden dolay� böyle bir sanayiye sahip olamam��lard�r (Boulding, 1980: 103). Kalk�nma için üç �ar-t�n gerçekle�mi� olmas� gerekir (Rustow, 1980: 66-67):

a) Üretim yat�r�mlar�n�n h�z�nda ve millî gelirde yükselme, b) Yüksek bir h�zla geli�en bir veya birkaç imalat sektörünün kurulmas�, c) Modern sektörde geli�meyi sa�layan kaynaklar�, d�� ticarette yap�la-

cak tasarruflar� iyi kullanabilecek, geli�meye devaml�l�k verecek si-yasi, içtimai ve idari bir gücün var olmas�.

Page 82: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 70

Toplumlar�n geli�mesinde ortaya ç�kan önemli bir problem de d��ar�ya ba��ml�l�kt�r. Baz� toplumlar d��ar�dan herhangi bir yard�m görmeksizin tamamen kendi kaynaklar�na dayanarak geli�mi�ler, baz�lar�nda ise d��ar� ile olan ili�kileri kalk�nmada ya da kalk�nman�n gecikmesinde önemli rol oy-nam��t�r. D��ar�dan çok önemli tesirler gelebilir: Bunlar, mesela, sadece top-lumun bilgi yap�s�nda de�i�meye sebep olan bir bilgi ithali �eklinde olabilir; idareciler, tacirler, misyonerler, i�çiler veya mal ve sermaye mallar� �eklinde olabilir. Kuzey Amerika’da, Asya ve Avustralya aras�ndaki ve Orta Asya’n�n –Sovyet- Rusya hâkimiyetinde bulunan ülkelerinde bu ithal faaliyeti çok ba�ar�l� olmu�tur. Bu ülkeler d��ar�dan al�nanlar arac�l���yla iç kaynaklar vas�tas�yla olabilecek bir geli�meye k�yasla çok daha az fedakârl�k gerektiren ve kendi kendini yürütebilen bir kalk�nma a�amas�nna girmi�lerdir (Boul-ding, 1980: 105-106).

Kalk�nma için iç kalk�nma probleminin çözülmesi kaç�n�lmaz zorunlu-luktur bu do�rultuda iç kalk�nma ile desteklenirse d�� yard�ma ba�l� kalk�n-ma çabalar�n�n ba�ar�l� olaca�� iddia edilebilir. D�� yard�mla giri�ilen kal-k�nma hareketleri ancak geli�mi� bir kültürün muhaceret yoluyla girdi�i ülkelerde ba�ar�l� olabilmi�tir. Bunun d���nda ba�ar�l� kalk�nman�n yegâne sarih örne�i Japonya’d�r. Japonya d��ar�dan yard�m almaks�z�n kalk�nm��t�r. Özellikle Amiral Perry’nin harp gemilerindeki insanlar arac�l���yla ithal edilen bilgi olmasayd� Japonya muhtemelen kendi kalk�nmas�n� yürütecek gücü bulamazd�; fakat bu bilgi bir defa kazan�ld�ktan sonra Japonya art�k sadece kendi kaynaklar�na dayanarak kalk�nm��t�r. Do�al olarak 19. yüzy�lda d�� yat�r�mlar pek az olmu�, Japonya yeni teknolojiyi ö�renmek için uzman-lar�n� Avrupa’ya göndererek teknolojiyi ve teknisyenleri ülkelerine getirmi�-tir (Boulding, 1980: 111).

Japonya bugün Bat�’n�n ekonomik ve entelektüel geli�iminde gittikçe artan bir paya sahiptir (Holt, Lambton, Lewis, 1989: 211). Yard�mla kalk�n-ma yolu genellikle ba�ar�l� sonuçlar vermekle birlikte, bu yolun ba�ar�ya ula�t�ramad��� ülkeler de bulunmaktad�r. Özellikle sömürgeci ülkeler halk üzerine yabanc� bir idareci ve yabanc� bir idare tarz� uygulad�klar�nda sonuç bir felakete gidebilir (Boulding, 1980: 107).

Yard�mla kalk�nma veya geli�me olarak adland�r�labilecek durum üç a�ama göstermektedir. Çocukluk bir sömürge safhas�d�r ki bu durumdaki bir ülke kendi hükümetini d��ar�dan -tabii her zaman kendi arzusuyla de�il- ithal eder. Bununla birlikte metropol ülkelerden daha ba�ka pek çok �ey de ithal edilir. E�er bu �artlar alt�nda sömürge ülkede içeriden bir geli�me hareketi ba�lat�labilmi�se, geli�menin delikanl�l�k safhas�na geçi� oldukça kolayd�r. Bu ikinci a�amada geli�me halindeki toplumlar siyasi bak�mdan bir istikbal kazan�r fakat iktisadi bak�mdan hâlâ eski efendisine ba�l�d�r (yeni sömürge-

Page 83: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 71

cilik denen olgu budur). Daha önce sömürge olan bir ülke kendi siyasi te�ki-lat�n� kurar fakat iktisadi geli�mesi, d�� ticaret münasebetleri ve millî savun-ma gibi problemler bak�m�ndan büyük ölçüde sömürgeci ülkeye ba�l� kal�r. Geli�me devam etti�i takdirde bu a�ama da a��l�r ve ülke olgunluk a�amas�na girer. Art�k eski müstemleke, iktisadi bak�mdan sömürgeci ülkeye ba�l� de-�ildir ve kendi gücüyle ayakta durmakta hatta çok defa ba�ka ülkeler için metropol rolü üstlenebilmektedir (Boulding, 1980: 106-107).

�ktisadi kalk�nmay� aç�klarken bir toplumda hâkim olan dinî ve ahlak� fikirlere ve bunlar� temsil eden müesseselere bakmak gerekir. Kalk�nma için toplumun kültürel yap�s�, onun arzu ve iradesi etkili bir rol oynamakla birlik-te kültür içindeki bu belirleyici unsurlar� tespit etmek çok zordur. Max We-ber’in i�aret etmi� oldu�u gibi Püriten Ahlak Anlay��� çok çal��maya büyük önem vermesi yönüyle çok faydal� olabilir. Fakat bu anlay�� yeni ke�iflere ili�kin iste�i azaltabilir; bu da k�s�r bir geli�meye ve hatta e�itsizli�e, iktisadi buhranlara yol açmaktad�r. Bu noktada sadece mal biriktirme ile iktisadi geli�menin sa�lanamayaca��, yeni mallar�n biriktirilmesinin de gerekli oldu-�u belirtilmelidir (Boulding, 1980: 112).

Bat� Avrupa’da geli�meye haz�rl�k a�amas�nda öne ç�kan unsurlar; re-kabetçi ticaret, maksatl� ke�ifler ve k�smen de uluslararas� rekabet problem-leri kar��s�nda millî hükümetlerin kuvvetlenmi� olmas�d�r. Örne�in; Hollan-da yeterli bir sanayi kurmadan kendisini para ve ticarete vermi�tir. Bunun sebebi k�smen Hollanda’n�n yurt içinde hammaddeden mahrum olu�u, k�s-men de sanayicilerden sermaye sahiplerinin ve tüccarlar�n�n hâkim olu�u idi. �ngiltere ve Fransa’n�n bütün güçlerini ticari rekabete harcad�klar� bir dö-nemde 18. yüzy�l Hollanda’s� ticarette ileri gidecek veya sanayi alan�nda geli�ecek iktisadi kaynaklardan ve askerî imkânlardan yoksun durumdayd� (Rustow, 1980: 58). Fransa ise Protestanlara kötü davran�yor, iktisadi dev-rimden çok siyasi, sosyal ve dinî devrim üzerinde kafa yoruyorlard�. Kay-naklar�n�n büyük bir bölümünü de Avrupa sava�lar�na harc�yordu. Fransa, denizcili�in önem kazand��� bir dönemde sava� ve ticaret gemisi yapama-m��t�r (Rustow, 1980: 58). Bu ba�lamda kalk�nmaya en uygun bir ideoloji varsa bunun kapitalizm ya da sosyalizm olmad���, ancak topluma uygulana-bilecek bir ilim ideolojisiyle kalk�nman�n sa�lanabilece�i vurgusu yap�lma-l�d�r (Boulding, 1980: 167).

2.3. Siyasal Kökler ve Liberalizm

Bat�’n�n ilk kayna��, Bat�l�lar’�n Akdeniz medeniyetinin öncüsü oldu-�unu iddia etikleri “Eski Yunan”d�r. �nsanl�k tarihine yol gösterici oldu�u söylenen Yunan felsefesi köleci bir toplumun ürünüdür. S�n�flar�n çok kesin bir �ekilde olu�tu�u Eski Yunan; mitolojisiyle, dü�üncesiyle, demokrasisiyle

Page 84: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 72

köleci bir toplumun özelliklerini bünyesinde bar�nd�r�r. Baz� yönlerden Eski Yunan’�n varisi olan Roma da köleci bir toplumdur. Bat�'ya hukuk sistemi ve site medeniyetini kazand�ran Roma, büyük devlet olabilmeyi de yap�sal ola-rak gerçekle�tirebilen bir medeniyettir. Sitele�meye paralel geli�en Roma hukuku özel mülkiyete de hukuk ile dokunulmazl�k tan�rken, Bat�’n�n olu-�umundaki en önemli unsurlar� bünyesinde ta��r (Erverdi vd., 1979: 47). Kölelik olgusunun ekonomik temeline damgas�n� vurdu�una tarihte belirgin örnekleri olarak Eski Yunan ve Roma ç�kmaktad�r (Berktay, 1983: 229).

Eski Yunan’�n temelleri üzerinden yükseldi�ini kabul eden Bat�’n�n dünyay� geli�mi�lik düzeylerine göre s�n�fland�ran ürünü ise kapitalizm ol-mu�tur. Liberal bir sistem içinde geli�en kapitalizm Bat�’n�n ekonomik aç�-dan güçlenmesini sa�lamakla birlikte liberal siyasal köklerin uzant�s�d�r. Kapitalist geli�menin sa�lanabilmesi için fiyatlar�n ve ücretlerin piyasa tara-f�ndan belirlenmesi ve herhangi bir müdahale olmamas� gerekir. Liberal iktisadi sistem hareket kabiliyetini özel giri�imin serbestçe faaliyette bulun-mas�ndan alm�� ve bu do�rultuda devletin rolü serbest giri�imin önünü aç-mak ve alt yap�y� sa�lamakla s�n�rland�r�lm��t�r (Lordo�lu, 1996: 23). Yeni ekonomik sistem ile onun için elzem zemini olu�turacak olan toplumsal ve siyasal sistemin uyumla�t�r�lmas� zorunlu görülmü�tür. Bir yandan bireysel-lik temelinde yükseltilen toplumsal de�erlere anlam yüklemesi yap�lm��, di�er yandan toplumsal, siyasal ve hukuksal düzenlemelerin alt yap�s� haz�r-lanmas� gerekmi�tir. Belirtilen zemin haz�rl��� ad� geçen alanlara ili�kin mü-dahale olanaklar�n� sa�layacak bilgi birikim sürecinin önemini art�rm��t�r (Altunok, 2012).

Liberalizm, 19. yüzy�l�n büyük bir bölümüne egemen orta s�n�f�n amen-tüsü olarak nitelendirilebilir. Siyasal olarak �ngiltere’nin anayasal gelene�ine (bir ölçüde de Devrimci Fransa’n�n miras�na), ekonomik olarak Sanayi Dev-rimi’ne ve entelektüel olarak baz� romantik unsurlar�n kat�l�m�yla yayg�nl�k kazanm�� olan Ayd�nlanma’ya dayanmaktayd� (Alatl�, 2010: 1155). 19. yüz-y�l�n üçüncü çeyre�inin burjuvazisi genel olarak liberaldi ve bu kesim kapi-talizme, rekabetçi özel giri�ime, teknolojiye, bilime, akla, dinden çok kültürü benimsemi�lerdir (Hobsbawm, 1998: 267).

Ulusal burjuva devletler, genel olarak ulusal sermayenin kontrol etti�i ve yönetti�i ulusal üretim sistemlerine sahip ulusal kapitalist ekonomiler için, uygun politik ve toplumsal çerçeveyi olu�turmu�tur. Bu devletler büyük bir rekabet içinde olmu�lar ve birlikte dünya sisteminin merkezini olu�tur-mu�lard�r (Amin, 1999: 16). Frans�z Devrimi modern dünyan�n de�erler sistemini özetleyen özgürlük, e�itlik, karde�lik ilkelerini ortaya ç�karm��t�r. Bireysel özgürlük kavram� ile insan haklar� kavram� da Rönesans’�n Ayd�n-lanma Felsefesi’nin ve Frans�z Devrimi’nin ürünleri olan kavramlard�r

Page 85: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 73

(Amin, 1993: 22). 19. yüzy�lda ve 20. yüzy�l ba��nda ekonomik ilerlemeler tarihte görülmemi� siyasal ilerlemeleri de beraberinde getirmi�tir. Ulus dev-letler güçlenmi�, oy kullanma hakk� geni�letilmi�, mutlak monar�ilerin yerini cumhuriyetçi ve demokratik yönetimler alm��; hukukçular yasal reformlar üzerinde çal��m��, ceza sistemleri yeniden incelenmi�, paras�z devlet okullar� aç�lm��, uluslararas� ili�kilerin ilerlemesiyle 1815-1914 y�llar� aras�nda Av-rupa’da büyük bir sava� söz konusu olmam��; suç olaylar� bast�r�lm��, ya�am ve mülkiyet güvenli�i artt�r�lm��t�r (Rosenberg-Birdzell, 1992: 10).

Kapitalist kutupla�ma Üçüncü Dünya’n�n sanayile�mesi ile de sona er-meyecektir. Mekanizmalar�n� ve i�leyi� biçimlerini merkez ülkelerin mali, teknolojik, kültürel ve askerî tekellerine uygun hale getirecektir ancak ge-li�mi� ülkelerin toplumsal evrimini taklit edemeyecektir. Bat� toplumu, önce Sanayi Devrimi ve tar�m devrimi sayesinde dönü�mü�tür. Amerika k�tas�n�n uçsuz bucaks�z topraklar� Avrupa’daki nüfus patlamas�na kar�� bir tampon olu�tururken sömürgelerin fethi de ucuz ve bol hammaddeyi garantilemi�tir. Merkez ülkelerde yedek i�çi ordusunun azalmas�yla beliren tarihsel emek-sermaye gerilimini yumu�atmak üzere Fordizm ortaya ç�km��t�r. Bu duru-mun tersine sanayile�mekte olan Üçüncü Dünya’da geni�leyen kapitalizmin ac�mas�z sonuçlar�n� yumu�atacak olumlu faktörlerin hiçbiri mevcut de�ildir (Amin, 1999: 18).

Birinci Dünya Sava��’ndan on be� y�l sonra dünyan�n siyasi yap�s� kök-ten de�i�mi�tir. Tarihte ilk kez egemen devletler sistemi tüm yerküreye ya-y�lm��t�r. Bu sistem H�ristiyan feodalizminin yerini ald��� 1648 Westfalya Antla�mas�’ndan sonra 1815 Viyana Kongresi’ne ve 1919 Versay Antla�ma-s�’na kadar hep Bat� ile s�n�rl� kalm��, ABD bu sisteme 1823 Monroe Doktri-ni’nin ilân�ndan 1922’de Milletler Cemiyeti’nin kurulmas�na kadar olan ikinci a�amada kat�lm��t�r (Amin, 1999: 28).

�kinci Dünya Sava�� ABD’ye 1930’lar�n derin krizinden kurtulmada, Fordist modelin (1920’lerde ba�layan) yay�lmas�yla üretim sisteminde görü-len modernle�meyi h�zland�rmada ve her alanda liderli�i ele geçirmede (nük-leer tekelini 1945’de Hiro�ima ve Nagazaki’yi bombalamakta kullanarak göstermi�tir) beklenmedik f�rsatlar sunmu�tur. Marshall Plan� ile Avrupa, 1951’de ise San Fransisko Antla�mas� ile Japonya Fordist modelle h�zl� bir kalk�nma gerçekle�tirmi�tir. H�zl� modernle�me 1949’da NATO’nun kurul-mas�yla ABD hegemonyas� çerçevesinde yürütülmeye ba�lam��t�r. Sistem 1950’lerin ortalar�nda Japonya’n�n ekonomik kalk��� ve 1957 Roma Antla�-mas�yla birlikte tamamen yerle�mi�tir (Amin, 1999: 12-13). Sava� sonras� dönemdeki yeni sistemin en önemli iki olgusu; çevredeki e�itsiz geli�me ve sermayenin küreselle�mesi olmu�tur (Amin, 1999: 17).

Page 86: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 74

�kinci Dünya Sava��’ndan sonra de�i�en siyasal-ekonomik iklim top-lumsal alana tanr�tan�maz varolu�çuluk bir moda haline gelerek Bat� insan�n� büyük bir bo�lu�un içine atmas� olarak yans�m�� (Scognamillo, 1976: 16); 1960’lardan sonra Bat�’da büyücülük ve mistisizm furyas� ba�lam��t�r (Scognamillo, 1976: 11). �kinci Dünya Sava�� sonunda dünya kapitalist sis-temin çevresinde kalan Afrika ve Asya ülkeleri ise halen sömürge yönetimi alt�ndayd�. Asya ve Afrika halklar� 1945’ten sonra ard� ard�na ayaklanmaya ba�lad�lar. Bunu takip eden on be� y�lda önce Asya sonra Afrika siyasal ba-��ms�zl���n� kazanm��t�r (Amin, 1999: 14). Avrupa ve Japonya’n�n da ege-men güç ABD ile dayan��ma içinde olmas� Arap, Afrika, Latin Amerika hareketleri için kar��s�nda olumsuz bir sonuç do�urmu�tur (Amin, 1999: 29).

Bat�’da yönetim dü�ününün geli�imi de siyasal kökleri temellendiren bir �ekilde geli�mi�tir. Bat� men�eli yönetim literatüründeki klasik okulun temel kayg�s� verimlilik olmu� ve bu alg� sermaye birikiminin temellerini olu�tur-mu�tur (Dikmen, 2011: 136). Weber bürokrasi ile her türlü ki�isel etkiden uzak, herkese ayn� mesafede bir üst soyutlama düzeyi olu�turan bir model kurmu� ve bu modern dönemin ve modern üretimin örgütlenme tarz�n� anla-t�rken güç ald��� dayanak olmu�tur (Dikmen, 2011: 60). Weber’in rasyonel-lik aray��� ile Taylor ve Ford’un i�letmeler için getirdi�i uygulamalar top-lumsal örgütlenmenin tümü için gerçekle�mekte olmas�ndan dolay� bu gö-rü�lerle paralel geli�mi�tir (Dikmen, 2011: 61).

Taylor’un bilimsel i�letmecilik (scientific management) yakla��m� sana-yi üretimi sürecinin üzerinde tam bir zamanlama ve düzenleme yap�lmas� amac�yla basit i�lemlere bölünmesi için üretim sürecinin ayr�nt�l� bir ara�t�r-mas�n� kapsamaktayd�. Sanayi üretimini maksimize etmek üzere tasarlanm�� bir üretim sistemi olan Taylorculu�un sanayi üretiminin organizasyonu ve teknoloji üzerinde yayg�n bir etkisi olmu�tur (Giddens, 2000: 329).

Taylor; i�in standartla�t�r�lmas�, i�in basitle�tirilmesi ve i�in aç�kça ta-n�mlanmas� �eklinde belirledi�i etkinliklerle verimlili�e ula�mak için i�lerin yap�l�� biçimini yeniden örgütlemi�tir. Üretim sürecindeki gerçek devrimi yapan ise Henry Ford’dur. Montaj hatt� örgütlenmesi ile modern üretim bi-çiminde zincirin en son ve tamamlay�c� halkas� oldu�u söylenebilir (Dikmen, 2011: 92,102).

�nsan, �nsan Kaynaklar� Yönetimi gibi ‘modern’ terminolojinin kulla-n�m�yla ‘kaynak’ haline getirilmi� finansal anlam yüklenmi� bir ö�e olu�tu-rulmu�tur. Bu da Bat�’n�n modern yönetim literatürü teknik do�rular�n ege-menli�i ve yönetimin teknik bir süreç olarak alg�land���n� yans�tmaktad�r (Dikmen, 2011: 73). Kullan�lan kavramla�t�rmalar bile yönetsel olan�n sos-yal-bireysel yönü bir tarafa verimlilik-rasyonalite oda��nda geli�mi�tir.

Page 87: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 75

Beraberinde çe�itli insan davran��lar�n� ve bireyi inceleyen kuramlar geli�ti-rilmi� olsa da ideolojik sistem 'üretken birey'e anlam kazand�r�rken, yönetsel süreç ise bireyin üretimini kontrol eden mekanizmaya dönü�türmü�tür.

2.4. Dü�ünsel Kökler: Modernizm ve Pozitivizm

Bat�’y� modern Bat� olarak nitelendiren Modernle�me süreci 16. yüzy�l-da ba�lay�p 20. yüzy�la kadar devam eden ve kapsad��� döneme ili�kin belli bir dönü�ümü de anlatan bir süreçtir (�aylan, 1999: 43). Modernle�me süre-cinin en önemli k�r�lma noktas�n�n Ayd�nlanma Ça�� oldu�u ve modernitenin bir ayd�nlanma projesi olarak ortaya ç�kt��� kabul edilmektedir (Tekeli, 1999: 25). Ayd�nlanmac� Avrupa felsefesi kapitalist Avrupa dünyas�n�n ideolojisi için gerekli çerçeveyi kan�tlam��t�r. Bunlardan en önemlisi bilim ve tekni�in gösterdi�i geli�menin toplumsal ya�am�n bütün alanlar�n� belir-ledi�i inanc� olmu� ve buna göre teknik ve ilerleme toplumsal ili�kilerin de�i�mesine yol açm��t�r (Amin, 1993: 91). Avrupa’da bireysel ve toplumsal ya�am�n yeni bir anlay��la olu�turulma çabas� olarak nitelendirilen Ayd�n-lanma dönemi Bat� uygarl���n�n tarihsel geli�iminin ve de�i�iminin dü�ünsel ve kültürel sonucudur. Önce �ngiltere’de kapitalizmin do�u�u ile ba�layan toplumsal de�i�imi daha sonra Fransa’da özgürlük hareketiyle devam etmi�, Almanya’da felsefi temelleri olu�turularak tüm dünyay� etkileyecek modern-le�me hareketine dönü�mü�tür (Çüçen, 2005: 115).

Modernizm içerisinde kendi kendini belirleyen bireyin, toplumun teme-lini olu�turdu�u dü�üncesi vard�r. Ekonomik, sosyal ve yönetsel alanlarda rasyonalizasyon, ba�ka bir deyi�le, araçsal akl�n iddialar�n�n evrenselle�ti-rilmesi gerekmektedir. En uygun siyasal sistem olarak demokrasinin benim-senmesi yan�nda uluslararas� ili�kilerde temel aktörler olarak ulus devletler dikkat çekmektedir. Bilimin yard�m�yla yeni ke�ifler ve teknolojik geli�me-ler sonucu insan�n do�a üzerindeki denetimi sürekli art�r�larak, sonsuz kal-k�nma ve ilerleme sa�lanmas� hedeflenmektedir. Ekonomik alanda kitle üre-timi, sanayile�me ve kalk�nmay� örgütleyerek dünyadakitüm insanlara refah ve mutluluk getirecektir. Sa�l�kl� bir toplum için sosyal ve siyasal alanlarda me�rulu�un kaynak ve dayana��n�n dünyevi otoritelere devredilmesi yani sekülerle�tirilmesi gerekir. Düzen, hiyerar�i ve otorite bütün kurumlar�n en temel özellikleridir (Demir, 1997: 121). Modernizmin özelliklerine bak�ld�-��nda bireycilik, rasyonalizasyon, demokrasi, ulus devlet, sekülerizm, düzen, hiyerar�i, otorite ve evrensellik gibi temel ö�elerin öne ç�kt��� görülmektedir. Bu ö�elerin sosyal bilimlerin temel dallar�n�n en çok u�ra�t��� kavramlard�r. Sadece bu gösterge bile modernizmle ve modernizmin de�erleriyle sosyal bilimlerin ne kadar s�k� s�k�ya ba�l� bir ili�ki içerisinde oldu�unu göstermeye yetmektedir.

Page 88: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 76

Modern ekonomik büyüme ça��n�n en yak�n köklerinin, bilimin geli�-mesinde ve modern e�itimin yayg�nla�mas�ndad�r. Bu ça��n kayna��n�n Rö-nesans ve Reformasyon dönemlerinde geli�en laik, rasyonel ve maddeci entelektüel e�itim oldu�u, Ortaça� kilisesinin yetkesini reddeden insanl���n yeni bir “bilgi dini”ni benimsedi�i görülür. Okul ve üniversiteler kilisenin, ö�retmenler ise rahiplerin yerini alm��; bilime, rasyonel ara�t�rman�n gücüne ve insan�n kendi kaderini biçimlendirmedeki nihai yetene�ine olan inanca dönü�mü�tür (Easterlin, 1996: 88-91). Bunlarla beraber modernizm dünya toplumlar�n� ve üretim sürecini ‘standartla�ma’ zorunlulu�u ile kar�� kar��ya b�rakm��t�r. Akl�n standardizasyonu, zaman�n standardizasyonu, ürünün standardizasyonu, mekân�n standardizasyonu ve eme�in standardizasyonunu getirmi�tir (Dikmen, 2011: 103-111). Modernli�in içeri�ini, endüstriyel eko-nomileri demokrasi ile birle�tiren Bat� Avrupa ve Kuzey Amerika toplumla-r�n�n, deneyimleri olu�turmaktad�r (Bernstein, 1992: 41). Kültürel modern-le�me kuramlar�n�n nesnesi ise de�erler, amaçlar, normlar ve davran��lar alan�d�r. Bunlar�n dinî fikirlerle ili�kisi Weber’in Protestan Ahlak� ve Kapita-lizmin Ruhu adl� tezinden esinlendiklerini göstermektedir (Bernstein, 1992: 43).

Sosyal bilimler tarihi, toplum bilimlerinin do�a bilimlerinin etkisiyle do�mu�tur. Bu konuda bilim tarihçilerinin ortakla�a i�aret ettikleri ilham kayna��n�n da Newton ve onun genel kuram�d�r (Timur, 2000: 199). 19. yüzy�l boyunca sosyal bilim faaliyetlerinin sürdürüldü�ü belli ba�l� be� yer vard�r. Bunlar; dünya kapitalizminin merkezi olan Büyük Britanya, Fransa, Prusya, �talya ve Amerika Birle�ik Devletleri’dir. Ara�t�rmac�lar�n ve üniversite-lerin ço�unlu�u bu be� yerde toplanm��t�r (Gulbenkian Komisyonu, 2003: 15).

Bat� dü�üncesi pozitivizmi ortaya ç�karm��t�r. Comte ve Durkheim pozi-tivizmin benimsenmesine öncü olmu�lard�r (Erverdi vd., 1979: 51-52). Kili-se bask�s�na kar�� ba�layan Ayd�nlanma, pozitivist felsefe ile h�zlanm��; insan�n zihniyet itibar�yla geli�ti�i ve dine muhtaç olmad��� öne sürülmü�tür (Sar�kavak, 2005: 14). Kapitalist sistemin egemen s�n�f� gerçekle�en de�i�im paralelinde toplumsal yap�y� yeniden yap�land�rmak amac�yla pozitivizmi referans kabul eden sosyal bilimlere ihtiyaç duymu�tur (K�z�lçelik, 2004: 47). �ki dünya sava�� aras�nda insanlar�n birbirine kar��mas� ve bundan sonra ula��m alan�ndaki mekanik araçlar sayesinde, Bat� medeniyetinin bütün dün-yaya daha h�zl�, derinden ve geni� olarak yay�ld���n� görmek pek �a��rt�c� de�ildir. Çinliler ve Türkler de sadece Bat�’n�n tekni�ini de�il, Bat�’n�n yü-zeysel görünü�ünü, siyasal ve toplumsal kurumlar�n�, Bat�l� kad�n�n statüsü-nü, Bat�l� e�itim kurumlar�n�, Bat�l� hükümet sistemini benimsemi�lerdir. Bat�-l�la�ma art�k kaç�n�lmaz bir olgu olarak gösterilmektedir (Toynbee, 1988: 104).

Page 89: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 77

3. Sömürgecilik ve Üstün Bat� Uygarl���n�n Ku�at�c�l���

Üstün Bat� uygarl��� anlay���n�n Do�u ve Güney toplumlar� taraf�ndan benimsenmesinde en önemli etken �üphesiz ki bu uygarl���n temelinde yer alan iktisadi güç ve onunla geli�en teknik ve askerî üstünlü�üdür. Bu üç unsurun bir araya gelmesi Bat�’n�n yay�lmac� politikalar�yla birle�erek sö-mürgecilik sürecini do�urmu�tur. Bugün gelinen a�amada klasik anlam�yla sömürgecilik kalmam�� olmakla birlikte Üstün Bat� Uygarl���’n�n yay�lmac� niteli�inin devam etti�ini söylemek yanl�� olmamaktad�r. Bat� tarih gelene�i sömürgecili�i Büyük Ke�ifler dönemiyle ba�latmaktad�r (Ferro, 2002: 19). Ancak Avrupa yay�lmac�l��� emperyalizmin ilk ifadesi olan Haçl� Seferleri ile ba�lar. Ancak Bat�l� gelenek Haçl� Seferlerini bir H�ristiyan topra�� olan Kutsal Topraklar�n �slam’�n elinden geri al�nmas� olarak yorumlamaktad�r. Bu yorumlanman�n kapsam� ne olursa olsun Avrupa sömürgecilik tarihi mut-laka H�ristiyanl���n bu yak�n çevresinden ba�lar (Ferro, 2002: 24). Geçen üç as�r içinde yani Bat� Avrupa geli�me haz�rl�klar�n� kendi içinde yapmaya ba�lad���ndan itibaren üç çe�it sava�a rastlanmaktad�r: Sömürgecilik sava�la-r�, mahalli sald�rganl�klar ve kitle sava�lar� (Rustow, 1980: 160).21

Ke�ifler dönemiyle sömürgele�tirme olgusunun boyutlar� ve do�as� de-�i�mi�tir ancak topraklar� geni�letme kayg�s� bundan öncesinde ba�lam��t�r. Osmanl� �mparatorlu�u’nu ele geçirme kayg�s� ve bunun sonuçlar� sömürge-ci yay�lma olgusunun de�i�ik boyutlar�n� aç�klayamaz (Ferro, 2002: 24). 15. yüzy�l�n sonu ile 17. yüzy�l�n ortalar� aras�nda Avrupa’daki s�naî üretimin durumu ne idi? Bu y�llarda Avrupa’n�n inisiyatifi neticesinde bütün dünya ufak yelkenli gemilerle çevrilmi�, haritas� ç�kar�lm��, ticaret ve kolonizasyo-na aç�lm��t� (Nef, 1986: 48-49). 15. yüzy�ldan itibaren dünyadaki iktidar mücadelesinde Avrupa devletleri deniza��r� ülkeler için ticari rekabete, as-kerî avantaj ve askerî güç rekabetine girmi�lerdir. Sömürgecilik k�smen bu durumlar�n do�urdu�u bir netice olarak görülebilir (Rustow, 1980: 161). 15. yüzy�l sonlar�na do�ru Avrupa toplumlar�n�n hayat�nda derin de�i�ikli�in görüldü�ü yeni e�ilimler Avrupa tarihinin esas geli�im çizgisini belirlemi�-tir. Bu nedenle 15. yüzy�l�n sonlar� Avrupa tarihinde yeniça��n ba�lang�c� say�lmaktad�r (�nalc�k, 2011: 4).

Emperyalizm sözcü�ü ilk kez 1890’lardaki sömürgeci fetihlerle ilgili tart��malarda siyaset ve gazetecilik dilinin bir parças� haline geldi�ine ku�ku yoktur (Hobsbawm, 2003: 71). Kapitalizm kurulurken sömürgecilikten ya-

21 Sömürgecilik sava�lar�, bir taraftan sömürgeci bir kuvvetin gelene�e dayanan bir cemiyete

müdahalesinden ve sömürgeci bir kuvvetin bir ba�ka sömürgeciyi saf d��� etme gayretin-den do�an çat��malar�, di�er taraftan da sömürge halklar�n�n müstemlekeciye kar�� ba��m-s�zl�k iddias�ndan do�an çat��malar� içerir (Rustow, 1980: 160).

Page 90: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 78

rarlanm��t�r. Avrupal�lar ticari amaçlarla çe�itli ülkelerde sömürgeler olu�-turmu�lard�r. Yeni ticaret yollar�ndan tüm dünyan�n ürünleri, zenginlikleri Bat� Avrupa’ya akmaya ba�lam��t�. Sömürgecili�e ilk önce ba�layanlar; ke-�iflerde büyük roller oynayan Portekizliler ve �spanyollard�r. Daha sonra Frans�z, �ngiliz ve Hollandal�lar�n da sömürgecili�e ba�lam��lard�r (Tanilli, 1999: 73). Önemli ticaret merkezlerinin denetlenmesi ve sömürmek için yeni kolonilerin olu�mas�, bütün zenginli�in Bat�’ya akmas�na yol açm��t�r. Ba-t�'n�n kalk�nmas�nda itici rol oynayan temel faktörlerin ba��nda sömürü me-kanizmas� gelmektedir (Birecikli, 2011: 14).

�ngiltere sömürgecili�inin en önemli ba�ar�s� sömürgelerin ABD, Kana-da, Avustralya, Yeni Zelanda, Hong Kong ve Singapur’un yarar�na olacak biçimde Bat�l� ekonomilere kaynak ya�d�rmas� olmu�tur (Rosenberg-Birdzell, 1992: 20). Bu Süreçte Hindistan’da, �ngilizler baz� toplumsal gruplar�n tamam�n� suçlu kabileler olarak ilan etmi�lerdir. Böylece yerel geleneksel yapt�r�mlar ve kullan�lan yarg�lama usulleri me�rula�t�r�lm��t�r (Ferro, 2002: 51).

Hong Kong, Afyon Sava��’n� izleyen Nanking Anla�mas�’ndan sonra 1842’de bir �ngiliz sömürgesi olmu�tur. �ngilizler’in artan çay üretimi, Çin ile aras�nda çok büyük bir ticaret aç��� olu�turmu�tur. Bu aç��� kapatmak için �ngiltere, Hindistan’da üretilen afyonu Çin’e ihraç etmeye ba�lam��t�r. Çin’de afyonun yasad��� olu�u hakk�nda bir engelle kar��la��lmamas� için �ngiltere Çin’e sava� ilan etmi�tir. Sava�ta a��r bir yenilgiye u�rayan Çin, �ngiltere’nin Hong Kong’u kiralad���n� ve gümrük tarifelerini belirleme hak-k�n� ele geçirdi�ini beyan eden Nanking Anla�mas�’n� imzalamaya zorlan-m��t�r (Chang, 2009: 35). Afyon Sava�lar� (1840-1842) sonras�nda Çin, pa-zarlar�n� �ngiliz ve Hint mallar�na açmak zorunda b�rak�lm��t�r. Avustralya 1770 y�l�ndan sonra Britanya’ya ait duruma gelmi� ve 1786’dan 1872 y�l�na kadar esas olarak mahkumlar�n tutuldu�u bir hapishane olarak kullan�lm��t�r (Fülbert, 2008: 158).

Kendini liberal dünyan�n lideri ilan eden �ngiltere yasad��� uyu�turucu ticaretinde yoluna ç�kan ba�ka bir ülkeye sava� ilan etmi�; �ngiltere hege-monyas� 1870-1913 y�llar� aras�nda mallar�n, insanlar�n ve paran�n serbest dola��m�n� piyasa güçlerinden ziyade askerî araçlarla tesis edilmi�tir. Bu dönemde �ngiltere d���nda serbest ticaret uygulay�c�lar�, sömürgeci yönetim-ler veya genellikle gönülsüz -e�itsiz- anla�malar (Nanking Anla�mas� gibi) sonucunda, ba�ka hususlarla birlikte kendi gümrük tarifelerini belirleme hakk�ndan yoksun b�rak�lan ve kendilerine d��ar�dan empoze edilen dü�ük ve düz oranl� gümrük tarifelerini (% 3-5 civar�nda) benimsemeye zorlanan gö-rece zay�f ülkelerdir (Chang, 2009: 36).

Page 91: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 79

�ngilizler için en önemli mesele mümkün oldu�u kadar az maliyetli ürünler imal edebilmekti. Foulkes’in aktard���na göre VIII. Henry dönemin-den 19. yüzy�l�n ortalar�na dek tüm �ngiliz silahlar�nda görülen en büyük özelliklerden birisi de basitlik ve pratik ihtiyaçlar göz önünde tutularak yap�-lan dekorasyon eksikli�i idi (Cipolla, 1998: 24). Geli�en Avrupa sanayine sömürgeler kaynak aktarm�� ve ayn� zamanda geni� bir Pazar olu�turmu�tur. Sömürgelerin kapitalist piyasaya aç�lmas� do�rultusunda yap�lan uygulama-lar�n ve düzenlemelerin mali yükünü de bizzat sömürgeler üstlenmi�tir (Sönmez, 1998: 31).22

Sömürgeler öncelikle Avrupa devletlerinin güç mücadelesinin tali bir neticesi olarak kurulmu�tur. Bununla birlikte geri kalm��l�klar�n� telafi etmek amac�yla iktidarlar�n�n içine dü�tü�ü bir zaaf�n neticesi olarak dü�ünülmeli-dir (Rustow, 1980: 163-164). Ya�anan büyük ekonomik dönü�ümle birlikte ilerleyen sömürgele�tirme süreci dünyan�n bütün bölgelerinde ekonomik yap�lar� alt üst etmi�tir. Bütün halklar dünya pazar�n�n i�leyi�inden etkilen-mi�ler ve uluslararas� i�bölümünün parças� olmu�lard�r. Pazar talepleri, rekabet yasalar�, aç�k �iddet ve ileti�im altyap�lar�n�n kurulmas�yla gelenek-sel üretim ve tüketim örgütlerini alt üst eden Avrupa, ‘vah�i topluluklar�’ tek bir mekanizma ile bütünle�tiren tek bir dünya pazar� olu�turmu�tur (Latouche, 1993: 33).

Büyük Britanya Sanayi Devrimi’nin itici gücü olarak, Güney Ameri-ka’da �spanya ve Portekiz’in yerini alm��t�r. �ngiliz üretiminin harikalar�n� elde etmek için yeni devletler borçlanmakta, �ngilizler ise i� yapmakla ye-tinmektedirler. Yeni bir tür sömürgeci pakt geli�mektedir. Büyük Britanya, Peru’da ve Arjantin’de efendiydi, Alman kapitalistler Guatemala’daki kahve ticaretini ele geçirmi�lerdi. Küba’da ise Amerikan �irketleri �eker kam��� ekimi yap�lan topraklar�n mülkiyetini alm��lard�r (Ferro, 2002: 565-566). 1885 tarihli Berlin Antla�mas�'yla sömürgecili�in resmen onaylanmas� ve sömürgeci ülkelerin etkinlik alanlar�n�n belirlenmesi, yürürlükte olan sömür-geci anlay���n ve politikalar� “ yasalla�t�r�lmas�” onaylanm��t�r (Sönmez, 1998: 22). Avrupa devletlerinden Fransa'n�n 1901 y�l�nda parlamentosunda ç�kard��� bir yasayla sömürgelerinde d�� borçlanma zorunlulu�u bütçe ilkesi olarak yürürlü�e girmi�tir. Ayn� ilke �ngiltere’de benimsenmi� ve devlet, 22 Dünya iktisat ve sanayi tarihini yazan bilginler ve sosyologlar, sömürgecili�i sanayile�me-

yi (kapitalizmi) do�rudan etkileyen ve destekleyen bir faktör olarak ele almazlar. Marksist ekol ise ba�ka milletleri sömürgele�tirme sürecini, kapitalizmin ve sanayile�menin bir so-nucu olarak izah ederler. Bu ekol taraf�ndan Avrupa d���nda kalan ülkeleri sömürgele�tir-me politikalar�, sanayile�meyi ve kapitalistle�meyi do�rudan destekleyen bir olgu olarak görülmez¸ sömürgele�tirme kapitalizmin bir sonucu olarak de�erlendirilir (Duran, 2002: 194).

Page 92: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 80

sömürgelerin borçlanmalar�yla ilgili Sömürge Borç Kurumu’nu (Colonial Loan Office) kurmu�tur (Sönmez, 1998: 23). 1902 y�l�nda ya�anan ‘Venezü-ella Krizi’ Amerika K�tas�’nda Avrupa hegemonyas�ndan ABD hegemonya-s�na geçi�i belirlemi�tir (Ferro, 2002: 566). 1914 y�l�na gelindi�inde ise Eti-yopya, Liberya ve Fas’�n, i�gale kar�� direnen k�sm� d���nda Afrika �ngiliz, Frans�z, Alman, Belçika, Portekiz ve bir ölçüde de �spanyol �mparatorlukla-r�n�n elindeydi (Hobsbawm, 2003: 69). Böylece 19. ve 20. yüzy�lda kalk�n-m�� Bat�l� ülkelerin yoksulluktan zenginli�e geçi�leri tamamlanm��t�r (Ro-senberg-Birdzell, 1992: 20).23 Dünyan�n bir avuç devlet taraf�ndan payla��l-mas� durumu, dünyan�n giderek artan biçimde güçlüler ve zay�flar, ‘ilerle-mi�ler’ ve ‘geri kalm��lar’ haline bölünmesinin en çarp�c� ifadesiydi. 1876-1915 aras�nda dünyan�n yakla��k dörtte biri yar�m düzine devlet aras�nda sömürge biçiminde bölü�ülmü�tür (Hobsbawm, 2003: 70). Birinci Dünya Sava�� sonras�nda ABD Ba�kan� Wilson sömürgelerin siyasal ba��ms�zl�kla-r�n� elde etmesine öncülük etmi�tir. ABD, Avrupa’n�n elinde tuttu�u sömür-gelerin ABD sermayesine aç�lmas�n� sa�lamak, dünyan�n yeniden payla��-m�n�n temellerini atmak ve daha ‘modern’ ve ‘rafine’ sömürü yöntemlerini uygulayabilmek için bu siyasal misyonu üstlenmi�tir (Sönmez, 1998: 76-77).

1920’lerin sonunda ise Almanya Bat� uygarl���n�n zirvesi olarak görü-lüyordu. Bunu hak ediyordu da! Sanatta ve bilimde, mühendislikte, Thomas Mann’�n, Bauhaus’un, Einstein’in, von Stroheim’�n ve di�erlerinin akl�n ve geli�menin tüm zenginli�iyle ifade etti�i her �eyin ülkesiydi Almanya: Bat� uygarl���n�n cisimle�mi� örne�i idi. Ancak ayn� Almanya’n�n öteki yüzünün oldu�u da unutulmamal�d�r. 1920’lerin Almanya's�, ekonomisi güç durumda olan, bu y�llar�n sonunda enflasyona ezilmi� binlerce küçük firma enkaz� ile dolu, güçlü sendikalarla çat��an dev firmalar�n öncü�ünde ve dünyan�n en büyük en örgütlenmi� Solu’na ve en a��r� Sa��’na sahip bir ülkeydi. Aryan �rk� arayan Nazi miti ise Almanya tarihine ili�kin haf�zalardan ç�kar�lamaya-cak olaylardand�r (Dowd, 2006: 159-160).

Dünya ticaret tarihine bak�ld���nda 'sömürgesiz ticaret yap�lamaz m�y-d�?' �eklinde bir soru akla geliyor. Ticaret için yap�lan mücadele büyük kuv-vetlerin tarihin do�as� gere�i, rakip duruma dü�tükleri bir zeminde vuku bulmu�tur. 18. yüzy�ldaki büyük sava�lardan birbirini bertaraf etme sava�lar� olmas� tesadüfî de�ildir. Milletler ancak ba�kalar�n� ma�lup ederek ayakta kalma ilkesine dayanan bir mazinin esiri olmaktan kurtulamam��lard�r. Sö-mürgelerin kurulu� nedeni modern anlamda ithalat ve ihracat faaliyeti yap-mayan veya ihracat için üretime kendi ba��na muktedir olmayan (veya bunu 23 ABD tarihi de iki yüzy�ldan uzun süren kölelik geçmi�i ile emperyalist vah�et ile lekelidir

(Dowd, 2006: 91).

Page 93: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 81

istemeyen) bir toplum kurmakt�r. 1900’den önceki dört yüzy�l içinde Ameri-ka, Asya ve Afrika’n�n yerli halklar� ile Orta Do�u, tekâmüllerinin muhtelif a�amalar�nda, ne Bat� Avrupa ile i� yapacak ne de Bat� Avrupa’n�n silahlar�-na kar�� kendini koruyacak bir yap�ya sahipti; bundan dolay� istila ve organi-ze edildiler (Rustow, 1980: 162-163).

Sömürgeci anlay�� halklar aras�nda biyolojik farklar�n bulundu�u varsa-y�m�n� aç�k ya da üstü kapal� olarak kabul etmektedir. Öyle ki Darwin kura-m�n�n ortaya ç�kmas�ndan sonra teknolojik aç�dan ilkel halklar�n, maymunsu atalardan gelen insan soyunun evrimine ait kal�nt�lar oldu�u dü�ünüldü. Sa-nayile�mi� toplumlardan gelen sömürgecilerin bu halklar� yurtlar�ndan kov-mas�, en güçlü olanlar�n hayatta kalmas� ilkesinin örne�iydi. Daha sonra genetik biliminin do�u�uyla Avrupal�lar�n Afrikal�lardan ve özellikle Avust-ralya yerlilerinden daha zeki olduklar� kabul edilmi�tir (Diamond, 2010: 8).

Bir bütün olarak de�erlendirildi�inde Bat�'n�n iktisadi, askerî ve teknik üstünlü�ünün bir sonucu olarak ortaya ç�km�� bulunan sömürgecilik anlay��� güç ili�kisine dayanmaktad�r. Devletler aras�nda sömürge sahibi olmak bir itibar ve büyüklük saik� olmu�tur (Rustow, 1980: 164). Bu noktada sömür-geci ülkelerin egemenlikleri alt�nda tuttuklar� yerel sanayileri körelttiklerinin alt� çizilmelidir (Buluto�lu, 2010: 23). Yeni sömürgecilik olarak bilinen durum ise azgeli�mi� ülkelerin sanayile�melerini engelleyen bir politikad�r (Tanilli, 1999: 295).

Sömürge sonras� özgürlü�üne kavu�mu� ülkelerin tümü de sömürgeciler gibi olmak istemi�lerdir. Bu ülkeler gibi sanayile�mek, makineye hükmet-mek ve kalk�nmak iste�iyle hareket etmi�lerdir. Sömürge olmaktan kurtula-bilmenin tek yolu olarak kalk�nma amaçlanm�� ve bu kalk�nma iste�i azge-li�mi� ve geli�mi� ülkeler aras�nda yeni bir tür ba��ml�l�k ili�kisini do�ur-mu�tur (Dikmen, 2011: 179). Azgeli�mi� ülkeler kalk�nmak istedikçe geli�-mi� ülkelere ba��ml� hale gelmi�lerdir. Bu ba��ml�l���n merkezine de ulusla-raras� ticaret ve uluslararas� piyasa yerle�mi�tir.

Avrupal�lar�n �slam topraklar�ndaki faaliyetleri de baz� a�amalardan geçmi�tir. Birinci a�ama ticari yay�lma ve Müslümanlar�n kendilerinin ve ülkelerinin sömürülmesidir. �kinci a�ama ise askerî istila ve fetihleri kapsa-maktad�r. Avrupal� güçler �slam dünyas�n�n önemli bölgeleri üzerinde –Ruslar Kafkasya, Trans-Kafkasya ve sonra Orta Asya’da; Britanyal�lar Hin-distan’da; Britanya ve Hollandal�lar Malezya ve Endonezya’da ve son dö-nemlerde Britanyal�lar ve Frans�zlar Ortado�u ve Kuzey Afrika’da- etkili bir tahakküm kurmu�lard�r (Lewis, 2003: 57). Sözü geçen co�rafyada emperya-listler iz b�rakma; Frans�zlar'�n Cezayir’i ve Britanya’n�n Aden’i almas�yla ba�lam��; Britanya’n�n M�s�r’� i�gali ve Frans�zlar�n kontrollerini Tunus ve

Page 94: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 82

Fas’a Britanyal�lar�n da �ran Körfezine yay�lmalar�yla sürmü� ve iki büyük Bat� Avrupal� �mparatorlu�un Bereketli Hilâl olarak adland�r�lan Osmanl� Arap eyaletlerini aralar�nda payla�t�rmalar�yla zirveye ula�m��t�r (Lewis, 2003: 58).

3.1. Geli�mi� Bat�'n�n Örgütlenmesi ve Uluslararas� Örgütler

Bat�'n�n, Bat�-d��� toplumlarla k�yasland���nda geli�mi� oldu�u genel kabulüne ili�kin Bat� toplumunun dinî, ekonomik, siyasi aç�lardan temel karakteristi�ini olu�turan kökenler yukar�da aç�klanm��t�r. Bunlar do�rultu-sunda geli�mi� Bat�’n�n geli�mi�lik göstergeleri olarak uluslararas� örgütler üzerinden genel bir de�erlendirme yap�lmaya çal���lacakt�r.

Ortaça�’da Bizans'ta büyüyen Ortodoks Bat� medeniyeti Ruslar taraf�n-dan Pasifik’e kadar götürülmü�, 17. yüzy�la kadar Bat� etkisinden kurtula-mam��t�r. �slam medeniyeti Orta Do�u’dan Orta Asya’ya, Orta Afrika’ya, Fas’�n Do�u Hint Adalar�’n�n Atlantik sahillerine kadar yay�lm�� ancak Av-rupa’da yerle�ememi�tir. Eski Yunan ve Eski Roma medeniyeti Roma �mpa-ratorlu�u sayesinde siyasi sömürgelerini Kuzeybat� Avrupa’ya kadar uzat�r-ken sanatsal özelliklerini de Hindistan’a ve Uzak Do�u’ya uzatm��t�r (Toyn-bee, 1988: 99). Bat� medeniyeti kendisini rol model olarak konumland�rd��� dünya sisteminde çe�itli mekanizmalarla dünya ülkelerinin geli�mi�lik du-rumlar� üzerinde pay sahibi ve yönlendirici güç olmaya çal��maktad�r. Özel-likle geli�mekte olan ülkeler üzerinde, geli�mi� ülke kontrolünü etkinle�tiren araçlar olarak uluslararas� örgütler kar��m�za ç�kmaktad�r. Bununla beraber yine bu örgütler toplumsal, siyasal ve ekonomik alana ili�kin olarak ba�ka ülkeler hakk�nda raporlar haz�rlamakta, veri toplamaktad�rlar.

Uluslararas� örgütlerin do�u�unda dinî, ekonomik, siyasal ve toplumsal nedenler yan�nda ideolojik çe�itli nedenlerin etkili oldu�u söylenebilir. �lk birlik modelleri H�ristiyan ülkelerin hükümdarlar� aras�ndaki anla�mazl�klar� ortadan kald�r�p Avrupa’da bar��ç�l bir ortam kurmak için yarat�lm��t�r (Ça-l��, 2006: 22). Klasik sömürgecilik döneminde ihtiyaç duyulmayan Bat� ürü-nü örgütlenme modeli olan güçlü uluslararas� örgütler do�mu�tur (Güler, 2005: 36).

Küresel süreçte ise uluslararas� sistem ile uluslararas� örgütler aras�nda s�k� bir ba� olu�mu�tur. Bu örgütler küresel süreci de�i�tiren, küresel sürecin de�i�imine kat�lan, bir yandan kendileri dönü�en, di�er yandan da dönü�tü-ren birer otonom varl�k haline gelebilmektedir (Çal��, 2006: 1-2). Örne�in neo-liberal küreselle�menin yay�lmas�nda etkili olan sanayile�mi� ülkeler ile birlikte IMF ve Dünya Bankas� gibi uluslararas� finans kurulu�lar� da çok önemli bir rol oynam��t�r. Bu kurulu�lar�n, ba�ta ABD olmak üzere belli

Page 95: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 83

ba�l� geli�mi� Avrupa ülkeleriyle yak�n ili�kileri bilinmekle birlikte daha da belirginle�mi�tir (�enses, 2004: 3). �kinci Dünya Sava�� sonras� uluslararas� -kapitalist- ekonomik ve parasal düzenin olu�turulmas�na ABD önderlik et-mi�, bu amaç do�rultusunda Uluslararas� Para Fonu, Dünya Bankas� gibi uluslararas� örgütler kurulmu�tur (Sönmez, 1998: 87).

Uluslararas� örgütlerin özellikle istikrars�zl�k içinde olan azgeli�mi� ül-kelerin iktisat politikalar�na müdahalesi oldukça eskilere dayanan IMF’ye 1980’li24 y�llarda Dünya Bankas� da eklenmi� ve yap�sal uyum politikalar� arac�l���yla, özellikle d�� ticaretin serbestle�tirmesi ve özelle�tirme gibi alan-larda etkili olmu�tur. 1993 y�l�nda sonuçlanan yedi y�ll�k uzun Uruguay Mü-zakereleri sürecinin bir ürünü olarak 1995 y�l�nda kurulan Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) de neo-liberal küresel düzenin kurumsal yap�s�n�n parçalar�n-dan birini olu�turmu�tur. DTÖ, baz� önemli alanlarda azgeli�mi� ülkelerin hareket alan�n� k�s�tlay�c� yeni denetim mekanizmalar�n�n gündeme gelme-sinde önemli bir rol üstlenmi�tir (�enses, 2004: 3).25

Uluslararas� Para Fonu (IMF), dünya ekonomisinde paran�n istikrar�n� sa�lamak ba�l�ca görevi olana bu olu�um 1980’lerin sonlar�ndan itibaren Do�u Blo�u ülkelerinde uluslararas� para sistemiyle bütünle�melerini sa�la-ma do�rultusunda müdahale etmeye ba�lam��t�r (Amin, 1999b: 34-35). IMF özellikle ABD’ye ba��ml� olmas�, yap�sal uyumu Üçüncü Dünya ülkelerine dayatt��� kadar kapitalist güçlere dayatamamas�, yap�sal uyumu zorla benim-setmesi gibi nedenlerle ele�tirilmektedir (Amin, 1999b: 34-36). IMF, 1944 y�l�nda kurulmu�, 1945’te 29 üyesi taraf�ndan Anla�ma Maddelerinin imza-lanmas�yla resmî olarak ortaya ç�km�� ve 1947’de fiilen faaliyete geçmi�tir (http://www.imf.org). Küresel mali düzeni takip etmek, döviz kurlar�, ödeme planlar� ve borsa gibi konularda denetim ve örgütlenme çal��mas� yapmak ve ayn� zamanda teknik ve mali destek sa�lamak gibi görevleri yerine getirmek üzere olu�turulmu� IMF'nin ortaya ç�k��� Birinci ve �kinci Dünya Sava�lar� aras�nda ortaya ç�kan uluslararas� mali depresyonlarla yak�ndan ilgilidir (Dönmez, 2008: 497). IMF, özellikle �kinci Dünya Sava��’n�n yaratt��� y�-k�m ortam�nda y�k�lm�� Avrupa’n�n imar� için kurumsalla�an örgütlerden biridir. Bir ülkenin IMF’ye kabul edilmesi için o ülkenin IMF Statüsünü kabul etti�ini aç�klamas� gerekir. IMF’ye üye olabilmek için üyelik ödentisi ya da sermaye pay� olarak kotas�n�n kar��l���n� IMF’ye yat�rmas� gerekmek-tedir (Paras�z, 2012: 9). 24 1982’deki Üçüncü Dünya borç krizinden sonra IMF ve DB, yap�sal uyum programlar�

olarak bilinen ortak operasyonlarla geli�mekte olan ülkeler üzerinde kuvvetli bir politika nüfuzu kullanmaya ba�lam��lard�r (Chang, 2009: 48).

25 Küreselle�menin kurumlar�n�n ve kurallar�n�n yerle�ip dünya çap�na yay�lmas� 1990’lardad�r. (Castells, 2008: 175).

Page 96: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 84

Dünya Bankas� (DB) ise, 1944 y�l�nda ABD ve �ngiltere’nin öncülü-�ünde erken kapitalistle�mi� ülkeler taraf�ndan kurulmu�tur. 1980’lere kadar kalk�nma söylemi oda��nda hareket etmi�, kalk�nman�n da d�� yard�mlarla gerçekle�ebilece�ini savunmu�lard�r. Geç kapitalistle�mi� ülkelerin kamu kesimlerine kredi açan Dünya Bankas�, 60’l� ve 70’li y�llarda büyük ölçüde devletlerin alt yap� yat�r�mlar�n� kredilendirmi�tir (Yark�n, 2008: 197, 199). Dünya Bankas�n�n amaçlar� ABD’nin Marshall Yard�m� çerçevesinde Avru-pa’ya sa�lad��� destek sonucu Avrupa’n�n imar�ndan sonra de�i�mi� ve Ban-ka, geli�mekte olan ülkelerin yat�r�m kredisi gereksinimlerini kar��lama amac�n� hedefleyen bir yat�r�m ve kalk�nma bankas�na dönü�mü�tür (Paras�z, 2012: 27). Banka'n�n hiçbir zaman Washington’un stratejik kararlar�n�n ya da Beyaz Saray’� yöneten e�ilimden uzakla�mad��� bilinmektedir (Amin, 1999b: 41-42). IMF’ye üye ülkeler ayn� zamanda Dünya Bankas�’na da üye-dir (Paras�z, 2012: 27). DB görevini, uluslararas� sermayenin Üçüncü Dünya ülkelerine girmesine desteklemek olarak belirtmektedir (Amin, 1999b: 42).

GATT-WTO, Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anla�mas� (GATT) /WTO, baz� sanayi dallar�nda ve i� alanlar�nda devlet müdahalesinin kald�-r�lmas�na ili�kin önerileri ile devlet yönetimlerine uluslararas� tekellerin lehine hareket edebilecekalan b�rakmay� amaçlamaktad�r (Amin, 1999b: 49-50). Dünya Ticaret Örgütü, GATT ile kurulan uluslararas� ticaret sisteminin kurumsalla�mas� ve geni�lemesinin bir sonucu olarak 1 Ocak 1995’de olu�-turulmu�, uluslararas� mal ve hizmet ticaretini düzenleme, serbestle�tirme, izleme/denetleme i�levi üstlenen uluslararas� bir sermayedar örgütüdür (Topçu, 2008: 231).

WTO, IMF ve DB ile ba�l� kurulu�lar�yla dünyada izlenen ekonomi po-litikalar�n�n birbirine yak�nla�t�r�lmas� için i�birli�ine girme görevlerini de üstlenmi�tir (Paras�z, 2012: 123).

ABD’nin sava� sonras� Avrupa ve Japonya stratejisini k�sa bir sürede tamamlanm��t�r. 1947’de Fransa ve �talya’da komünist partiler hükümet d��� kalmalar�n�n ard�ndan tecrit edilmi�tir. Marshall Plan�, Avrupa’n�n yeniden in�as�n� sa�larken, ABD uzla�may� ve ekonomik entegrasyonu vaat etmi�tir. 1961’de Ekonomik ��birli�i ve Kalk�nma Örgütü (OECD) olarak de�i�tirile-cek olan Avrupa Ekonomik ��birli�i Örgütü kurulmu�; bunu 1949’da Avrupa Konseyi, 1951’de Avrupa Kömür Çelik Toplulu�u (ECSC) ve 1957’de Ro-ma Antla�mas� izlemi�tir. Bu yap�lar ABD ile rekabet edip ba��ms�zl���n� sa�layabilecek bir Avrupa in�a etmek için de�il, ABD hegemonyas� için gereken s�n�rs�z bir dünya sisteminin alt sistemini olu�turmak amac�yla ku-rulmu�tur (Amin, 1999a: 26). ABD’nin Avrupa’n�n yeniden in�as� için haz�r-lad��� bir yard�m program� olan Marshall Plan�’n� aç�klamas�ndan sonra 12

Page 97: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 85

Temmuz 1947’de Avrupa Ekonomik ��birli�i Örgütü (OECD) kurulmu�tur (Sönmez, 1998: 87).

OECD genel olarak ekonomi, ticaret ve kalk�nma yönlü bir rotaya sa-hipken, 1990’lardan itibaren devlete, kamu yönetimine, politika belirleme süreçlerine yönelmi�tir (Zengin, 2004: 13). 1990’lar�n ikinci yar�s�ndan iti-baren OECD düzenleyici reform üzerine çal��malar�n� artt�rm��t�r. Bu konu-ya ili�kin raporlar yazmakta, ara�t�rmalar yapmakta, istatistikler tutmakta, ülkelere tavsiyelerde bulunmakta, süreli yay�nlar ç�karmakta, konferanslar düzenlemekte, bu yay�nlar do�rultusunda ülkeleri de�erlendirmekte ve ülke-lere yol göstermektedir (Zengin, 2004: 13).

Avrupa Birli�i (AB), 1951 y�l�nda Avrupa Kömür Çelik Toplulu�u Ant-la�mas� imzalanm��, 1957’de Avrupa Atom Enerjisi Toplulu�u ve Roma Antla�mas� ile Avrupa Ekonomik Toplulu�u kurulmu�tur. Bu üç antla�ma sonucunda olu�an kurumlar ulus üstü bir nitelik ta��maktad�r. Bu üçlü yap� Avrupa Birli�i’ni ve �kinci Dünya Sava��’ndan sonraki süreçte Avrupa’n�n kurumsal bütünle�mesinin ana eksenini olu�turmu�tur (Çelebi, 2008: 59). Almanya, Belçika, Fransa, Hollanda, Lüksemburg ve �talya AB’nin kurucu üyeleridir.

AB’ye üye olan ve üye olmaya çal��an ülkeler birli�in zorunlu tuttu�u sosyal ve ekonomik kurallarla sosyal, ekonomik ve siyasi bir entegrasyon süreci kapsam�na girerler. Birlik ortak para politikas� olu�turmu�, Dünya Ticaret Örgütü, NATO, G8, Birle�mi� Milletler gibi kurulu�lara müdahale edebilen politik aktör niteli�ine gelmi�tir (Candan, 2008: 73).

G8, 1973 y�l�nda Beyaz Saray’da yap�lan ABD, �ngiltere, Almanya, Fransa maliye bakanlar�n�n kat�ld�klar� bir toplant�ya dayan�r. Ba�ta ABD, �ngiltere, Almanya, Fransa ve Japonya’dan olu�maktayd�. �talya, Kanada ve Rusya’n�n da eklenmesiyle sekiz üyeli bir olu�um haline gelmi�tir. Bu sekiz ülke, 2000 y�l�ndan itibaren dünya üretiminin % 70’inden askerî harcamala-r�n ise % 90’�ndan fazlas�n� temsil etti�i için geli�mi� 7 ülke ve Rusya ara-s�ndaki mutabakatlar pratikte Birle�mi� Milletler Güvenlik Konseyi’nden daha etkili bir ekonomik askerî dayatma gücünü temsil eder hale gelmi�tir (Ak�nc�lar, 2008: 40). G7-G8 grubu Ortodoks olmayan bir uluslararas� ku-rum olarak ulusal hükümetler aras�ndaki bir formel anla�ma akdine dayanan uluslararas� hükümetler organizasyonudur (Paras�z, 2012: 41).

Birle�mi� Milletler ise bir ABD projesi olarak nitelendirilmektedir. Amerikan liderlerinin Birinci Dünya Sava�� sonras�nda kurmaya çal��t�klar� bu olu�um uluslararas� örgüt niteli�ini ta��m�� olsa da öncelikle Amerikan ulusal ç�karlar� amac�na yönelik kurulmu�tur (Çal��, 2006: 43). Özellikle BM Güvenlik Konseyi her konuda nihai güç konumundad�r.

Page 98: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 86

3.2. Uluslararas� Örgütler Üzerine K�sa Bir Kritik

Güçlü sanayile�mi� ülkeler bile kendi kapitalist örgütlenmelerinin bir ürünü olarak do�an çokuluslu �irketler taraf�ndan yönlendirilen küreselle�me kar��s�nda kendi ulusal ekonomileri üzerindeki idare gücünü her geçen gün yitirmektedir. Bu s�rada küresel rekabeti kendilerine avantaj sa�layabilen s�naî sektörlere sahip birkaç geli�memi� sözde ulus devlet de yat�r�m ve tek-noloji çekebilmek ve böylece bu avantajlar�n� koruyabilmek için bu çokulus-lu �irketlerle i�birli�i yapmak zorundad�r (Rivero, 2003: 38).

So�uk Sava� sonras� ‘sözde’ geli�mekte olan ülkelerin hükümetleri içinde bulunduklar� rüyadan uyanmaya ba�lam�� ve h�zl� nüfus art���, yeter-siz petrol ve g�da üretimi, ulusal pazar eksikli�i ve getirisi olmayan ihraç ürünleri gibi gerçeklerle u�ra�mak zorunda kalm��lard�r. Bu ülkeler IMF, DB ve DTÖ’nün denetimi ve rehberli�i alt�nda küresel ekonomide di�er sanayile�mi� ülkelerle e�it �artlarda mücadele etmek zorunda b�rak�lm�� durumdalar. Teknolojik olarak da geri kalm��lard�r (Rivero, 2003: 21-22).

Çe�itli göstergelerin sonuçlar�na göre de ülkeler s�ralamas�na bak�ld�-��nda farkl� içerikteki raporlarda–olumluluk ya da ba�ar� ba�lam�nda- Bat�l� ülkelerin üst s�ralarda yer ald�klar� görülmektedir26. Örnek olarak Human Development Report (http://hdr.undp.org/en/data/profiles, 2013), OECD Beter Life Index (http://www.oecdbetterlifeindex.org/, 2013), IMF’nin ki�i ba��na dü�en gelir ve ekonomik büyümeyle ilgili verileri gösterilebilir (http://www.worldbank.org/tr, 2013).

Uluslararas� örgütlerin farkl� konularda yapt��� ülke de�erlendirmeleri yine Bat� ülkelerinin belirledi�i standartlara göre yap�lmaktad�r. Örne�in yönetim prati�ine yerle�tirilmi� olan kalite kavram� herhangi bir ülkenin her hangi bir kurumunun yönetim ba�ar�s�nda bir kriter olarak saptanm��t�r. Bu-na ili�kin olarak da uluslararas� kalite standartlar� olarak yerle�ik bir de�er-lendirme kriterleri haz�rlanm��t�r. Örne�in; Türk Standartlar� Enstitüsü (TSE) gibi yerel standartlara uygunlu�u saptayan birimler art�k yapt�klar� i�ten büyük oranda vazgeçmi� ve ISO belgesi vermeye ba�lam��t�r. Küresel standartlar dünyan�n herhangi bir yerindeki üretim birimine dayat�larak, marka egemenli�i ve marka standardizasyonu üzerinden iktidar kuran bir sistem haline gelmi�tir (Dikmen, 2011: 247-248).

26 19. yüzy�l ba�lar�nda �ngiltere, ABD ve Bat� Avrupa’n�n kimi bölgelerinde ya�ayanlar

insanl�k tarihinin herhangi bir dönemine oranla -o güne kadar görülmemi� oranda- büyük bir ço�unlu�u Ortado�u, Çin, Yunan, Roma ve �slam uygarl�klar�ndakine k�yasla çok daha iyi besleniyor, daha sa�l�kl� ya��yor ve kendilerini çok daha huzurlu hissediyorlard� (Ro-senberg-Birdzell, 1992: 17).

Page 99: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

�K�NC� BÖLÜM

TÜRK�YE’N�N BATILILA�MA MÜCADELES� VE BATICILA�MA SORUNU

Bugün Türkiye’nin sanayisinde ve idari yap�s�nda aksakl�klar yer al�-

yorsa bu aksakl�klar� köklerini Osmanl�’da aramak gerekir (Ortayl�, 2012: 80). Bu nedenle Cumhuriyet dönemine ili�kin analizler yaparken tarihsel arka plan olarak ko�ullar� haz�rlayan etmenler incelenmelidir. Osmanl� dö-nemine ili�kin hangi sorun alan� (siyasal, yönetsel, ekonomik, vb.) ele al�n�r-sa al�ns�n irdelenecek kaynak ‘Bat�l�la�ma’ dü�ün ve uygulamalar� olmakta-d�r. Ba�ka bir ifadeyle; Osmanl� Bat�l�la�ma çabalar�, bu çabalar�n sonuçlar� ve meydana getirdi�i sorunlar Cumhuriyet döneminde tart���lmaya devam eden pek çok konunun ana kayna��n� olu�turmaktad�r.

Çal��man�n ilk bölümünde kullan�lan ‘Üstün Bat� Uygarl���’ niteleme-sine ili�kin olarak Osmanl� co�rafyas�nda nas�l bir davran�� modeli benim-sendi�i, nas�l bir alg� olu�tu�u bu bölümün tart��ma çerçevesini meydana getirmektedir. Osmanl� dönemiyle ba�layan Bat� merkezli benimseme-model alma-taklit etme davran��lar�n�n Cumhuriyet döneminde nas�l bir tablo çiz-di�i gösterilmeye çal���lm��, bu yap�l�rken özellikle ekonomik düzlemdeki etkiler ön plana ç�kar�lm��t�r.

Bat� d��� toplumlar tarih içindeki özellikleri ne olursa olsun günümüz geli�melerine ayak uydurabilmek için egemen ili�kileri benimsemek zorunda kalm��lard�r. Türkiye ise Bat� d��� toplumlar aras�nda bunu benimseyen ilk ülke olmu�tur (Sezer, 2007: 44). Bunun yan�nda Osmanl� Türkiye'sinin de, Bat�l� olmayan ülkeler aras�nda Bat� medeniyeti ile yak�n ili�kiye girmi� olan ilk devlet oldu�u belirtilmelidir (�nalc�k, 2011: 319). Bu ili�ki, ‘Bat�l�la�-ma/Bat�c�la�ma’ (Sezer, 2007: 159) kavramlar�n� ülkenin sorun ya da konu-lar�n� incelerken odak haline getirmi�tir. Konu tarihsel olarak bir incelemeye tabi tutuldu�unda sürecin Bat�l�la�mak �eklinde de�il de daha çok Sezer’in ifadesi ile “Bat�c�la�mak”(!) �eklinde tezahür etti�inin alt çizilmelidir.

Duruma ili�kin kavram olarak Bat�l�la�ma ya da Bat�c�la�ma hangisi kullan�l�rsa kullan�ls�n Osmanl�’n�n kendini kurtarmak için -uygulamada tart��mal� bir �ekilde- zihninde benimsedi�i yol Bat�l�la�ma olmu�tur. Her ça� kendine göre hâkim bir zihniyete sahiptir ve ça��n iktisadi ya�ay��� (Ül-gener, 1983: 21) gibi toplumsal, siyasal nitelikleri de o zihniyetin ürünü ol-maktad�r. Osmanl� Bat�’y� çok be�endi�i için, hayran oldu�u hatta kendisin-

Page 100: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 88

den daha medeni sayd��� için de�il, Bat�'n�n geli�mesini bir tehdit olarak alg�lad��� ve ülkesini bu tehditten kurtarmak için belli bir �slahata teceddüde yönelmi�tir.

Osmanl�’n�n ülkeyi kurtarma çabalar�na ili�kin dönemin ön kabulü zi-hinlerde Bat�l�la�ma olarak �ekillenmi�tir. 1976 tarihli Bat�n�n �nanç Temel-leri adl� eserin Sunu� k�sm�nda Bat�l�la�man�n ça�da� Türk dü�üncesinin tart��ma konusu yapt��� meselelerin ba��nda yer alma özelli�ini korudu�u tespiti, dikkate de�erdir (Scognamillo, 1976: 5). Bu vurgunun 2000’li y�lla-r�n eserlerinde ve tart��malar�nda da benzer �ekilde yer almas� konunun bir anlamda kendini sürekli üretti�inin göstergesi olarak kabul edilebilir.

Genel itibar�yla Osmanl�’n�n yüzünü Bat�'ya dönmesi Bat�l�la�ma kav-ram� kullan�larak aç�klanmaktad�r. Bat�l�la�ma kavram� Bat�l� olmayan bir toplumun Bat� normlar�na göre yeniden yap�lanmas�n� anlatmakta (K�l�çbay, 2004: 61), Bat� gibi olmak, Bat�’y� benimsemek anlamlar�n� içermektedir (Ortayl�, 2000: 17). Bat� egemenli�ine kar�� mücadele veren geli�memi� dünya, özellikle Bat� teknolojisinin al�nmas�na vurgu yapmaya ba�lam��t�r. Bat� tekni�ini almak için Avrupa'l� olmayan uluslar, çok derin bir Bat�l�la�-ma sürecinden geçmek ve paradoksal bir �ekilde ancak Bat� ile sava�mak için onlar�n dü�ünce ve ya�am �ekillerini almak zorunda kalm��lard�r (Cipol-la, 1998: 96). Konuya ili�kin olarak Toynbee’nin Bat�l�la�mak çözüm getir-memekte aksine sorun ve çeli�kiler getirdi�i (�nalc�k, 2011: 337) yönündeki görü�ü ise farkl� bir boyuta dikkat çekmektedir.

Fertleri ve sosyal gruplar� belli hedeflere yönlendirmede istenen amaca ula�mada, onlara hâkim olan zihniyetin rolü ba�ta gelir. Zihniyeti meydana getiren kültür oldu�una göre bir toplumu istenen seviyeye eri�tirmek için gereken zihniyeti sa�layacak bir kültür politikas�n� ön planda tutmak gerekir (Öner, 1999: 251). Gökalp’e göre “medeniyet, usule yap�lan ve taklit vas�ta-s�yla bir milletten di�er millete geçen mefhumlar�n ve tekniklerin mecmuu-dur”. Ancak Osmanl�, Bat�’dan matbaa veya ba�ka ‘medeni’ teknik kurumla-r� alm�� fakat ya�atamam��t�r. Taklidin yeterli olmad��� görülmü�, bu kurum-lar� do�uran sosyal kültürel ko�ullar Osmanl� toplumunda mevcut olmad��� için matbaa devam edememi�tir (�nalc�k, 2011: 340).

1. Tarihsel Olarak Bat�l�la�ma

Osmanl� sosyo-ekonomik ve kültürel yap�s� ile ilgili ara�t�rmalar, sosyal bilimlere ve kuramsal yakla��m modellerine göre çe�itlilik gösterse de hepsi ortak bir �ekilde �arkiyatç�l�k görü�ünü yans�tmaktad�r. Bu bak�� aç�s�yla dünya tarihi Do�u ve Bat� olarak ikiye ayr�lmakta ve Bat� Avrupa tarihinin idealize edilen modeli kar��s�nda Bat�-d��� tarih; “eksiklikler”, “olmam��l�k-

Page 101: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 89

lar”, “köksüzlükler” k�saca “tarihsizlikler” tarihi olarak betimlenmektedir. Bat�-d��� toplumlarda Bat�'ya ait özellikler görülmedi�inde bu durum eksik-lik olarak de�erlendirilmektedir (Reyhan, 2008: 266).

Mauss’a ve Gurvitch’e göre toplumlar aras�nda büyük farklar bulun-maktad�r, zihniyetler de bu farkl�l�klara göre de�i�mektedir. Toplumlar ara-s�nda farkl�l�klar bulunur, en ilkelinden en medenisine kadar bir dereceleme-nin varl��� söz konusudur. Zihniyetler de buna paralel olarak derecelenir (Öner, 2011: 70-71).27 Bat�l�la�man�n Türk toplumsal zihniyetine yerle�mesi incelendi�inde Osmanl� ve Cumhuriyet dönemlerinde bu olgunun toplumsal zihniyetçe benimsenmi� oldu�u söylenebilir. Ancak bu benimsemeyle birlik-te Bat�’n�n nas�l de�erlendirilece�i konusunda zihinlerin kar���k; ölçütlerin bulan�k oldu�u tespitinin hakl�l�k pay� bulunmaktad�r. Bat� Avrupa’daki baz� geli�melerin �slam medeniyetinde görüldü�ünü belirtmek genel olarak zihin-lere rahatl�k veren bir dü�ünce olarak yer edinmektedir (Faz�lo�lu, 2012: 7). Bunlar�n yan�nda Bat� ile mukayeseli ya�am tarz�na al��m�� olma hali de toplumsal zihniyeti ko�ulland�rm��t�r. Osmanl� döneminde sava�larda üstün-lü�ün Bat�’ya geçmesiyle teknik anlamda ba�layan mukayese, günümüz Türkiye'sinde yerini neredeyse toplumsal olan her �eyin OECD, AB verile-riyle mukayese edilerek incelenmesi zorunlulu�unu do�urmu�tur.28

Do�ulu toplumlar�n bulunduklar� hayat �artlar�ndan kurtulmak olarak alg�lanan Bat�l�la�mak için önce Bat�’n�n üstünlü�ünü kabul ve itiraf etmek gerekmi�tir (Tunaya, 2004: 17). Osmanl�, Bat�’n�n üstünlü�ünü kabul eder-ken, Bat�’n�n Osmanl�’ya kar�� dü�manl���n�n temellerinin at�lmas� 11. yüz-y�lda Kutsal Topraklar’�n Müslüman Türklerin eline geçmesi; 1453’de bir zamanlar Roma’n�n ba�kenti olan ve bin y�ldan uzun süre boyunca Bizans �mparatorlu�u’nun ba�kentli�ini yapan �stanbul’un fethedilmesi ile temel-lendi�ini belirtmek yararl� olacakt�r (Kinzer, 2001: 4).

18. yüzy�lda Bat� kuvvetli, Osmanl� ise zay�f durumdad�r; Bat�, Osman-l�’ya kar�� zaferler kazanmakta, Osmanl� ülkesinde yay�lmaya ba�lam��t�r. Zay�flayan �mparatorluk ise eski gücüne kavu�mak için Bat�l�la�man�n ge-reklili�ini kabul etmi�tir (Tunaya, 2004: 18). Osmanl�’n�n Bat� medeniyeti-nin fark�na varmas� ilk olarak Frans�z �htilal� ile ba�lam��t�r. Bat� art�k Os-manl�’n�n küçümsedi�i Bat� olmaktan uzakla�m��; Rönesans’tan itibaren

27 “Zihniyet, insan zihninin bir hali, bir tavr�d�r. Bu hal ferdin veya sosyal bir grubun dü�ün-

cesini sevk ve idare eder” (Öner, 1999: 234). 28 Okuma-yazma oran�, ya�am kalitesine ili�kin istatistikler, teknoloji üretim-tüketim oran�,

cinsiyet temelli konular gibi çe�itli alanlarda istatistiki veriler uluslararas� kurulu�larla k�-yaslanmaktad�r.

Page 102: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 90

kilisenin skolastik dü�üncesi y�k�lm��, ak�l ve ilmin rehberli�inde büyük bir teknik medeniyeti kurma yar���na ba�lanm��t�r. Osmanl� bu durumun fark�na vard���nda Bat�’daki bu geli�meleri takip etmeye, gerekli gördüklerini ülke-sine ithal etmeye karar vermi�tir (Akp�nar, 1977: 5).

Osmanl�’n�n Bat�l�la�mas�na ili�kin Metternich’in tavsiyeleri dikkate de�er görünmektedir:

Bâb-� Alî’ye tavsiyemiz �udur: Hükümeti dinî kanunlar�n�za sayg� esas� üzerine kurunuz. Devlet olarak varl���n�z�n temeli padi�ahla Müslüman tebaa aras�ndaki en kuvvetli ba� dindir. Zamana uyun, ça��n ihtiyaçlar�na dikkat edin! Ama yerine size hiç uymayacak olan müesseseleri koymak için eskilerini y�kmay�n. Avrupa medeniyetinden sizin kanun ve nizamla-r�n�za uymayan kanunlar� almay�n. Bat� kanunlar�n�n temeli H�ristiyanl�k-t�r. Türk kal�n�z. Tatbik edemeyece�iniz kanunu ç�karmay�n�z. K�sacas� biz Bâb-� Alî’yi kendi idare tarz�n�n tanzim ve �slah� için giri�ti�i te�eb-büslerden vazgeçirmek istemiyoruz. Ama Avrupa’y� örnek olarak kendine almamal�d�r. Avrupa’n�n �artlar� ba�kad�r, Türkiye’nin ki ba�ka. Avru-pa’n�n temel kanunlar� Do�u’nun örf ve adetlerine taban tabana z�tt�r. �thal mal� �slahattan kaç�n�n! (Metternich’den akt: Akp�nar, 1977: 9).

Askerî bir nitelik ve gereksinim ile ba�layan Bat�l�la�ma zamanla eko-nomik, toplumsal ve siyasal çe�itli düzlemlere nüfuz etmeye ba�lam��t�r. Önce orduya dayal� teknik üstünlü�ün kabul edilmesi, beraberinde Osmanl� Devleti’nin kurumlar�n�n yenilenmesi ihtiyac�n�n Bat�’n�n baz� kurumlar�n�n al�nmas�yla giderilece�i dü�üncesini getirmi�tir. Bu dü�ünce devlet adamlar� için de kurtulu� yolu olarak görülmü�tür. Örne�in; �brahim Müteferika, bir tehdit olmaktan ç�kan, yenilgilerle tan��an Osmanl�’y� yeniden eski günlerine döndürmenin çaresi olarak Avrupa’n�n askerî düzenini ve bilim anlay���n� model olarak almay� (Karal, 1999: 123) önermi�tir. 18. yüzy�ldan itibaren Osmanl� Bat�’n�n üstünlü�ünü kabul etmi�tir (Küçükömer, 2002: 47).

Türkiye’nin Bat�l�la�mas� kendini yeni dünya �artlar� içinde yenileye-meyen büyük bir cihan devletinde Bat�’dan al�nacak birkaç müessese ile (öncelikle ordu ve e�itim) zafiyetlerin giderilece�i dü�üncesiyle ba�lanm��-t�r. Bu anlay��, Tanzimat’la birlikte, fikri ve kültürel alanlara yay�lm��t�r. Ruhi, toplumsal ve siyasi bir sentezle geli�en Bat�l�la�ma süreci renk de�i�ti-rerek Tanzimat'tan Me�rutiyet dönemlerinden Cumhuriyet’e uzanm��t�r (Erverdi vd., 1979: 50).

Gülhane Hatt-� Hümayunu’ndan önce Osmanl� �mparatorlu�u’nda yap�-lan bütün düzenleme çal��malar�n�n esas�n� askerlik maddesi olmu�tur. Bu çal��malar�n genel amac�, Osmanl� ordusunu Avrupa ordular�yla sava�acak

Page 103: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 91

seviyeye getirmek için Bat�l� e�itim yöntemleri ile orduya yönelik yenilikler ba�lat�lm��t�r (Karal, 1999: 16). Ancak askerî e�itim alan�ndaki çal��malar sisteme ba�land�ktan sonra Tanzimat ile birlikte özellikle sivil hayat�n dö-nü�türülmesi sürecini ba�latm��t�r. Gelinen noktada, yüzy�llarca tebaas� olan milletlere tam dinsel özgürlük ve büyük ölçüde siyasi özerklik tan�m�� olan (Kinzer, 2001: 5) Osmanl� Sultanlar� merkezin hükümdar� iken ba�ka bir ülkeler toplulu�unu model almak suretiyle bu ülkeleri merkez olarak kabul etmeye ba�lam��lard�r.

2. Bat�l�la�ma Fikrinin Do�u�u: Osmanl�’y� Kurtarma Çabas�

Osmanl�’da Bat�l�la�ma fikri �slahat, reform, yeniden yap�lanma (Ay-kaç, 2003: 256) gibi kavramlarla anlat�lan devleti gerileme sürecinden kur-tarmay� amaçlayan çal��malar�n esas�n� olu�turmu�tur. Bu noktada özellikle belirtilmesi gereken bir husus ise 17. yüzy�l sonuna kadar Osmanl� yazarlar�-n�n yaz�lar� bozulma, �slah ya da tanzim literatürü olarak nitelendirilmesinin daha do�rudur çünkü 18. yüzy�l ba��na kadar yeniye do�ru fikirler olmam��-t�r. Kastedilen �slah çal��malar�n�n ancak eski düzene dönmekle mümkün olaca�� yönündeki kabulden dolay� da (ya da bekleyi�) (Berkes, 1996: 39) güçlü devlet gelene�inin kolayca Bat�l� fikirlere kap�lar�n� açmad��� de�er-lendirilmesi yap�labilir.

Osmanl�’n�n tarih içinde yüklenmi� oldu�u görev, Do�u uygarl�klar�n�n savunuculu�u ve koruyuculu�u olarak tarif edilebilir. Bu görev için de çok elveri�li bir konuma sahip olan Osmanl� Anadolu’da bütün Yak�n Do�u’nun denetimini elinde tutabilmi� ve Do�u-Bat� ili�kilerini yönlendirme konusun-da da elveri�li ko�ullar� olmu�tur. Bu nedenle Osmanl� �mparatorlu�u tarihte Do�u imparatorluklar�n�n en parlak örne�i olmu�tur. Osmanl�’n�n bu ba�ar�s� kar��s�nda Bat� yeni çözümler aram�� ve yeni ticaret yollar� arac�l���yla Os-manl� ile kar��la�madan Osmanl�’y� dolan�p geçerek Do�u’ya ula�may� ba-�arm��t�r. Bundan sonra Osmanl�’y� d��ar�da b�rakarak düzenlenen Do�u-Bat� ili�kileri söz konusu olmu�tur. Viyana ku�atmas�ndan vazgeçilmi� ol-mas� ile Osmanl� �mparatorlu�u’nun geli�mesini durdurmu�tur (Sezer, 2007: 158). Osmanl� ordular�n�n daha önce hiç ya�amad�klar� bir durum olmu� o tarihte Müslüman dünyan�n büyük askerî gücünün bu yenilgisi, bir anlamda günümüze kadar uzayan, yeni bir tart��ma ba�latm��t�r. Osmanl� ordusu, politikac�lar� ve ayd�nlar� iki soruya yan�t ar�yorlard�: Bir zamanlar zaferden zafere ko�an Osmanl� ordular� hakir gördükleri H�ristiyan dü�man kar��s�nda neden hezimete u�ram��t�? Ve geçmi�teki hâkimiyetlerini nas�l yeniden ku-rabilirlerdi? Yenilgi yenilgiyi kovalam�� ve kendi topraklar�n� kurtaran Av-rupa'l� H�ristiyan güçler eski istilac�lar�n� Asya ve Afrika’daki kendi toprak-lar�na kadar kovalayabilmi�lerdi. Hollanda ve Portekiz gibi küçük Avrupal�

Page 104: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 92

güçler bile Do�u’da geni� imparatorluklar kurmay� ba�arm�� ve ticareti eline geçirmi�ti (Lewis, 2003: 55).

III. Selim döneminde devletin ileri gelenlerinin devlet nizamlar�na dair birer layiha yazmalar� emredilmi�tir. Bunun üzerine ba�ta sadrazam Koca Yusuf Pa�a olmak üzere devletin yirmi kadar ileri geleni birer layiha kaleme alarak III. Selim’e sunmu�lard�r. Ayr�ca III. Selim’e sunulmak üzere haz�rla-nan layihalar içerisinde istek üzerine yaz�l�p yaz�lmad��� tart���lsa da, iki �sveçli taraf�ndan kaleme al�nm�� birer layiha haz�rlanm��t�r (Tukin, 1969: 711-712). III. Selim döneminde Avrupa’ya elçiler gönderilmi�tir. Ancak gönderilen elçiler yabanc� dil ve görev tecrübesi eksikli�i gibi nedenlerden dolay� Osmanl�’n�n siyasal tavr�n� d��ar�da tan�t�p aç�klayamam��lar ayn� �ekilde Bat�’da geçen olaylar� da detaylar�yla anlamakta yeterli olamam��-lard�r (Mantran, 1999: 16).

Tanzimat reformlar�n�n gerçekle�mesine zemin haz�rlayan II. Mahmut dönemi ise özellikle 1826-1839 y�llar� aras�nda yap�lan yenilik hareketlerinin kendinden önce yapl�lanlar�n bir devam� oldu�u gibi, kendinden sonrakilerin de temelini olu�turmu�tur (Seyitdanl�o�lu, 1990: 127). “Yenile�me (Teced-düd) ve Avrupa’y� Taklit” (Akgündüz-Öztürk, 1999: 237) dönemi olarak tarif edilen II. Mahmut döneminde; Sened-i �ttifak, Yeniçeri Oca��n�n orta-dan kald�r�lmas�, bakanl�klar�n kurulmas� ve memur rejiminin de�i�tirilmesi (Ery�lmaz, 1992: 48) ile devletin yap�s� ve i�leyi�i aç�s�ndan önemli yenilik-ler ba�lat�lm��t�r.

Osmanl� tarihi incelendi�inde devletin çökü� döneminin ba�lad���n�n hissedildi�i zamanlardan beri gerek padi�ahlar�n tahta ç�k��lar�ndan, gerek önemli sorunlar�n ba� göstermesinden hemen sonra “Devlet i�lerinin düzene konulmas�” biçimindeki ifadelerin hükümdar�n a�z�ndan ç�kmas� moda hali-ne gelmi�tir (Rasim, 1987: 109). Devlet i�lerine ili�kin iyile�tirmeler yap�l-mas� için izlenen Bat� kültür ürünlerinin bir bütün olarak incelenmesi, Tan-zimat’tan önceki y�llarda tehlikeli bir durum olarak kabul edilmekteydi (Mardin, 1991: 273). Ayn� zamanda bu dönemde Do�u’nun dü�ünce siste-minden ayr�lmayarak Bat�'n�n sadece teknik üstünlü�ünü almak anlam�nda (Karal, 1999: 36) Bat�l�la�madan bahsedilmekteydi.

Dü�ünsel-Toplumsal Bat�l�la�ma

Bat�'y� model olarak benimseme fikrinin do�u�u itibar�yla Osmanl�’n�n dü�ünsel dünyas� de�i�meye ba�lam��t�r. Yüzy�llarca farkl� yönetme tarz�, ya�am biçimi ve ba�ar�lar�yla büyük imparatorluklardan biri olan Osmanl�, Bat�l�la�ma alg�s�n�n olu�mas�yla birlikte tüm bu özelliklerini farkl�la�t�rma fikrini benimsemi�tir.

Page 105: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 93

19. yüzy�l�n sonunda t�p ve biyoloji vas�tas�yla gelen pozitivizm ve ma-teryalizm Osmanl� ayd�nlar�n� etkilemeye ba�lam��t�r (Mardin, 1991: 49). Osmanl�, Avrupa insan�n�n merkantil tecrübeye geçi�iyle kazand��� boyutu nas�l alg�lam��t�r? 1770’li y�llarda merkantil dü�ünce Avrupa’da disipline olmu� bir iktisat mant���n� do�urmu�tur (Sayar, 1986: 50). Ayn� dönemde Osmanl� toplumunun kadim düzen anlay���na kenetlendi�i ve “bu devlet nas�l kurtulur” diye soruldu�u görülmektedir. Smith kaynakl� iktisat dü�ün-cesi böyle bir ortamda Osmanl�’n�n kap�s�na gelmi� çökü�ü engelleyecek bir güç olarak ortaya ç�km��t�r. Dü�ünce ve uygulamada klasik iktisat teorisine kap�lar aç�lsa da Osmanl� ekonomisine istenilen �eklin h�zl� bir �ekilde veri-lemeyece�i görülmekle birlikte Tanzimat dönemiyle Osmanl� ayd�n� tarihî ve kültürel �artlar� göz ard� ederek klasik iktisat dü�üncesini benimsemi�tir (Sayar, 1986: 51).

Tanzimat dönemiyle Bat� dü�ünce sisteminin bütünü ile temas kurmak amaçlanm��t�r. Askerlik ve teknik alanlarda Avrupa’n�n üstünlü�ünü kabul edildi�i gibi haklar alan�nda, e�itim alan�nda ve edebiyat alan�nda sanat ala-n�nda Avrupa üstünlü�ü kabul edilmi�tir. E�itimin kurulu�u ve ders prog-ramlar� ile Bat�’ya benzetilmesi, Bat� kanunlar�n�n, edebiyat ve sanat eserle-rinin tercümesi gerçekle�tirilmi�tir (Karal, 1999: 37). Tanzimat’tan sonra �slam kültür dünyas�na ba�l� ilim anlay���n�n savunucular�ndan Muhittin Mavzi’nin Mazbatatu’l-Fünun (nüsha 1, s.12) nüshas�nda yenilik hareketle-rine kar�� oldu�u görülür. Osmanl�’n�n kurtulu�unun Avrupa nizam ve ka-nunlar�n� taklitle olamayaca��n� Frans�zca ö�renip o dildeki eserleri Osman-l�ca’ya çevirmekle milletin terakki edemeyece�ini iddia edip, bir milletin geli�mesi için kendi maarifine dayanmas� gerekti�ini, bunun için ecdad�n�n mevcut de�erli eserlerini ele al�p onlar� i�lemek gerekti�ini ileri sürmü�tür (Öner, 2012: 33). Osmanl� idari kademelerinin önde gelen isimlerinin yeti�-ti�i yabanc� okullarda ayn� zamanda Cumhuriyet döneminin seçkinleri de yeti�mi�tir (Do�an, 2008: 46).

Tanzimat’tan sonra fikir hayat� Bat� kültürünün etkisi alt�nda önceki önemen farkl� bir bilim ve mant�k anlay��� hâkim olmaya ba�lam��t�r. Eski anlay���n uygulama alanlar� olarak medreselerden farkl� olarak Avrupa’daki müspet ilimlere kar�� gösterilen ilgiyle beraber bu amaca yönelik ilk müesse-seler kurulmu�tur, bunlar: Hendesehane (1734), Mühendishane-i Bahr-i Hü-mayun (1773), Mühendishane-i Berr-i Hümayun (1795)’dur. Türkiye’de Avrupa’da yeni bilim anlay�� içinde geli�en müspet ilimlere kar�� ilk kap� bu müesseseler vas�tas�yla aç�lm��t�r (Öner, 2012: 85). Osmanl� dü�ün hayat�n-da iktisadi olaylar�n sebep-sonuç a�� içerisinde ele al�n�p analitik iktisada geçilmesi ve farkl� iktisat politikalar� bu kanal içerisinde üretilmesi gerçek-le�memi�tir (Sayar, 1986: 105). Çünkü Avrupal� müspet ilimlerin Türkiye’ye girmesinden çok sonra yaz�lan mant�k kitaplar�, memlekette, ilmî bir faaliyete

Page 106: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 94

ihtiyaçtan de�il genellikle Avrupa fikir dünyas�ndan haberdar olmak amac�y-la kaleme al�narak yeni çal��malar�n Bat�'dan aktar�lmas�ndan ibaret oldu�u söylenebilir (Öner, 2012: 86).

Avrupal� bir görünüme sahip devlet in�a etme çabalar� sonucu resmî bi-nalar yenilenmi�, eskiler tamir edilmekle birlikte birçok yeni ve görkemli hükümet binas�n�n yap�m�na da h�z verilmi�tir (An�l-Gencer, 2006: 153). 18. yüzy�lda ba�layan Bat� etkisi 1839 Tanzimat Ferman� ile alan�n� geni�letmi�-tir. Bu hareket ile birlikte Rönesans’tan sonra Avrupa’da geli�en fikir hare-ketlerinin Osmanl� toplumunda da yay�lmas�na uygun zemin olu�mu�tur. Avrupa’dan gelen yeni fikirler ve bu fikirlerle kurulan yeni kurumlar yan�n-da �slam kültür dünyas�n�n yüzy�llard�r yerle�mi� fikir ve kurumlar� da yerle-rini korumaktad�r. Tanzimat’la ba�layan fikir dünyas�ndaki bu ikilik Cumhu-riyet dönemine kadar sürmü�tür. Örne�in; bu dönemin ilim ve mant�k kitap-lar�nda bu aç�kça görülür. Bir tarafta �slam kültürüne ba�l� dinî bilgilerin ön planda oldu�u bir ilim anlay���; di�er tarafta Rönesans’tan itibaren Avru-pa’da görülen müspet ilim anlay��� yer al�r (Öner, 2012: 30).

Bat�l�la�man�n Siyasal-Yönetsel-Hukuksal Boyutu

Osmanl�’n�n Bat�l�la�ma sürecinin siyasal-yönetsel ve hukuki boyutun-da yo�un kurum ve kanun aktar�m�yla geli�ti�i görülmektedir. Yerel yönetim birimlerinin olu�turulmas�, kanunlar�n düzenlenmesi gibi farkl� farkl� ayak-larda Bat�l�la�man�n Osmanl� devlet yap�s�na yerle�ti�i izlenmektedir. Özel-likle II. Mahmut dönemindeki siyasal, yönetsel ve hukuksal yap�y� etkileyen çe�itli yenilikler dikkat çekmektedir. Örne�in; Divan kald�r�larak yerine Bakanl�klar kurulmu�tur. Divan-� Hümayun’un yasama yetkisini ve yarg� görevini yerine getirmek için Meclis-i Ahkâm-� Adliye, yürütme fonksiyo-nunu i�letmek için Dar-� �uray-� Bâb-� Alî’nin kurulmas� merkezi te�kilatta yap�lan önemli de�i�ikliklerdendir (Akgündüz-Öztürk, 1999: 241). Vilayet-lerde meclisler olu�turulmu�, modern bir maliye idaresi, posta ve karantina te�kilat� kurulmu�, nüfus say�m� yap�lm��t�r (Öztuna, 2006: 97). Memurlarla ilgili olarak ise tevcihat usulünün kald�r�lmas� ve memurlar�n hak ve yüküm-lülüklerini anlatan hukuki düzenleme yap�lm��t�r. Bunlar�n d���nda asrî ma-nada bir memurluk mesle�inin kurulmas� giri�iminde bulunulmu�; memurlar hariciye ve dâhiliye olmak üzere iki s�n�fa ayr�lm��, onlara rütbelerine ve derecelerine göre maa�lar ba�lanm��t�r (Hanedanlar, 1999; 219).

Tanzimat ile birlikte hukuk sistemi ve siyasal yap�da görülen de�i�iklik-ler aras�nda 1850’de, 1807 tarihli Frans�z ticaret hukukunun benimsenmesi ve bundan on y�l sonra geleneksel hukuktan ba��ms�z ticaret mahkemelerinin kurulmas� yer almaktad�r. Ayr�ca 1810 tarihli Frans�z Ceza Yasas� 1858’de kabul edilmi�tir (Aktar, 1993: 26). 1850’de Fransa’dan al�nan ve kökleri

Page 107: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 95

Roma hukukuna dayanan Ticaret Kanunu, Deniz Ticareti Kanunu gibi ka-nunlar da uygulamaya ba�lam��t�r (Onar, 2003: 25-26). Böylece Bat� tipi kanunlar� al�narak Bat� kapitalizmi, �mparatorlu�u kontrol alt�na alm��t�r (Küçükömer, 2002: 66). 1876 Anayasas�, Prusya Anayasa's� gibi 119 mad-deden olu�mu�, 1885’te Frans�z Medeni Kanunu 1916 y�l�nda ise Alman Medeni Kanunu Türkçe’ye çevrilmi�tir (Bozkurt, 1996: 29-30).

Tanzimat, yani devletin Bat�l� nizamlarla yap�lanmas� olarak bilinen li-beral reformlar Frans�zca’dan çevrilen birçok idari kanunun uygulamas�ndan ibaret olmu�tur (�nalc�k, 2011: 320). Tanzimat döneminin konumuz aç�s�n-dan önemi ise Bat�l� devletlere yönelik ba��ml�l�k ili�kisinin belirginle�me-siyle ilgilidir. Bu dönemde Avrupa kapitalizmi geli�erek, 19. yüzy�lda sanayi devrimini gerçekle�tirmesine paralel olarak dünya üzerinde hegemonik dene-timini kurmakta ve kendi d���ndaki alanlar� ‘çevreselle�tirme’ sürecini h�z-land�rmaktad�r. Osmanl� �mparatorlu�u ise bu süreci belirgin bir biçimde ya�am��t�r (Pamuk, 1984-Kasaba, 1988’den akt: Tekeli-�lkin, 1993: 53). Ancak Osmanl� sanayi devrimi yapmaya yetecek birikmi� sermaye ve kendi sanayi ürünlerini satabilecek iç ve d�� pazar sahibi durumunda de�ildir (Küçükömer, 2002: 148).

Ekonomik geri kalm��l�k durumu belirgin bir �ekilde kendini hissettirir-ken reformlar Tanzimat ve Islahat Fermanlar� çerçevesinde daha çok siyasal içerikli hukuki düzenlemeler getirme �eklinde yans�m��t�r. Berkes’in anlat�-m�yla; “…Osmanl� Devleti bu geli�melere ayak uyduramad��� ölçüde arka-dan sürüklenmeye, nihayet Tanzimat döneminde o selin içine kendini kap�p koyuvermeye zorlanacakt�r” (1996: 43). Özellikle 1856 Ferman� ile Bat� ç�karlar�na uygun üst yap� kurumlar�n� Osmanl�’da olu�turmak amaçlanm��-t�r. Tanzimat’�n H�ristiyan tebaaya tan�d��� haklar, bu kesimin Avrupa’daki efendilerine kolayca hizmet etmelerini sa�lam��t�r. Islahat Ferman� ise ya-banc�lar�n ç�karlar�na yönelik kulland��� zümreleri güçlendirmek böylece ekonomik ve siyasal konularda devletin içi�lerinde egemen olmak (Cem, 1999: 219–220) amac�na yöneliktir.

Merkez devlet olma niteli�ini kaybeden Osmanl� Berkes’in peykçilik olarak adland�rd��� uydu devlet durumu �mparatorlu�un tarihsel s�ra ile Fransa, �ngiltere ve Almanya’n�n do�rudan etkisi alt�na girmesini, toplumsal yap�n�n ve devletin biçimlenmesinde bu ülkelerin do�rudan etkisi olmas�na kar��l�k olarak kabul edilebilecek bir anlamda ba��ml�l�k sürecini anlat�r (Berkes, 1997: 20-26). Kapitülasyonlar ve borçlanmalarla ekonomik aç�dan s�k��t�r�lm�� olan Osmanl�’da seçkin s�n�f Bat�l� güçlerin telkin ve tavsiyele-rinin de etkisiyle siyasal ve toplumsal yap�lanmay� Bat�l� tarzda örgütlemeye yönelmi�tir. Ancak bu yöneli� içerisinde Bat�l� her güç kendi ekibini yönlen-dirmeye çal��m��t�r. Yabanc�lar�n nüfuzu kar��s�nda Osmanl� pa�alar� bir devletin yan�na s���nmay� siyasi ba�ar�lar� için tek ç�kar yol görmü�ler;

Page 108: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 96

Re�it Pa�a �ngiliz, Ali Pa�a Frans�z, Mahmut Nedim Pa�a ise Çar yanl�s� davranm��t�r (Cem,1999: 223). Yeniden biçimlenme süreci ekonomik siyasal ve hukuksal tüm alanlarda kendini kurum ve yap�lar�yla belirginle�tirmi�tir. Osmanl�’n�n bu buhranl� dönemi dünya tarihi aç�s�ndan kapitalistle�me ola-rak adland�r�lan bir süreçle e� zamanl� yürümektedir. Pek çok yönüyle Bat� kurum ve i�leyi�ini örnek almak isteyen Osmanl� seçkin s�n�f� ne yaz�k ki en belirleyici unsurda, yani ekonomik sistemde, dönemin yükselen de�erleriyle e�düzeyli bir konuma gelememi� yani kapitalistle�ememi�tir. Bir yandan tarihsel olarak kapitalist evrenin gere�ine göre yeniden yap�land�r�lmaya çal���lan bir üst yap� mekanizmas� devrededir fakat di�er yandan bu üst ya-p�y� ta��yacak bir alt yap�n�n olmamas�n�n sanc�lar� devam etmektedir (Altunok, 2012: 120).

Yabanc�lar�n Tanzimat'�n ba�lang�c�ndan itibaren Osmanl�’y� rahatça sömürmek için uygun olan hukuki düzen olu�turma çabas� Islahat Ferma-n�’ndan sonra h�z kazanm��t�r. Sadece �slam hukukundan kaynaklanan ya-banc�lar�n mülk edinmelerine izin vermeyen güçlükler bulunmaktayd� ve Islahat Ferman� ile yabanc�lara mülk edinme hakk� verilmesi vaat edilmi�tir. O günlerde Times’da yay�mlanan bir yaz�da bunun ne anlama geldi�ine ili�kin �unlar kaleme al�nm��t�r:

Yabanc�lar�n toprak almas�nda her türlü engelin ortadan kalkmas�, sa�l�kl� bir mali sistemin kurulmas� ve yol veya köprülere yat�r�lan sermayenin güven alt�na al�nabilmesi için verilen teminatlar ar-d�ndan büyük sonuçlar getirecek olan diplomatik ba�ar�lard�r. Önümüzde i�lenmemi� ve zengin bir toprak bulunmaktad�r. Bat� sanayii bu topra�a nüfuz etmeli ve ona sahip olmal�d�r (Times, 12 �ubat 1856, Yerasimos, II, 703’den akt: Do�an, 2008: 43).

Times’da yer alan bu yaz� Bat�’n�n üstünlük kazanmas�na yarayan pragmatist felsefesinin yans�d��� ifadelerden biridir.

Bat�l�la�man�n Askerî Boyutu 14. yüzy�l�n ilk dönemlerinden itibaren Avrupal�lar sava�larda top kul-

lanmaya ba�lam��t�r. Bu yüzy�l�n ikinci yar�s�nda ise normal toplar sava�lar-da kullan�lmayarak daha iyi silahlar yap�lmaya ba�lam��t�r. Daha sonra bombalama tarzl� büyük silahlar geli�tirilmi� ve yayg�nla�t�r�lm��t�r (Cipolla, 1998: 11). Osmanl� ordusunda yenile�tirme giri�imleri ile ilgili olarak ise her yenilik bir di�erini gerektirdi�i için sonu gelmez bir reformlar zincirinin halkalanmaya ba�lad��� belirtilmelidir (Bozdemir, 1982: 65). Bu reform zincirinin ilk halkas�n� Niyazi Berkes 1710’lu y�llarda Sultan’�n hizmetinde-ki bir Frans�z subay�n�n reform raporunda bulmaktad�r: Sarayda askerî da-n��manl�k yapt��� bilinen bu Frans�z Subay o zamanki Sadaret kaymakam�

Page 109: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 97

�brahim Pa�a ile görü�melerde bulunmu� ve kendisine ba�l��� “Bâb-� Alî hizmetinde bir fen k�tas� kurulmas� üzerine tasar�” olarak bildirilen bir rapor sunmu�tur. Nizam-� Cedit terimini ya da kavram� ilk getirenin Huguenot subay� De Rochefort oldu�u dü�ünülmektedir (Berkes, 1996: 47). Osmanl� ordusunda yabanc� mühendis subaylar k�tas� öngören Rocheford, raporu uygulama olana�� bulamadan 1720 y�l�nda ba�ka bir Frans�z kökenli David taraf�ndan �stanbul’da bir itfaiye tak�m� örgütleyerek belediye hizmetlerin-deki reform halkas�n�n ilkini hayata geçirmi�tir (Lewis, 2000: 47). I. Mah-mut döneminde Kont de Bonneval Humbarac� Komutanl���’na getirilmi�, Avrupa metotlar�n�n ve silahlar�n�n model al�nmas� gerekti�ine ili�kin rapor-lar ve planlar haz�rlam��t�r (Avc�, 1963: 1).

III. Selim döneminde yap�lan yenile�me çal��malar� daha çok askerî ni-teliklidir. Bat� bilgisi ve yöntemlerinin �mparatorlu�a giri� yollar� ve etki düzeyleri farkl� olmakla birlikte bunlar�n içerisinde en önemlisi Avrupal� teknisyen ve subaylar�n yeni askerî birlikler ve okullarda Genç Osmanl�lara askerî teknik ve silahlar� ö�retmeleri sürecidir. Osmanl� toplumuna giren ilk Bat�l� grup olarak subaylar ve teknisyenlerden olu�an bu teknik dan��manlar Osmanl� toplumunda geni� bir kesimi etkilemi�tir (Shaw, 1982: 358). K�r�m Sava��’ndan (1853–1856) sonra Bâb-� Alî’ye orduda reform için Frans�zlar, donanmada reform için de Britanyal�lar davet edilmi�tir. Askerî okullarda eski rejimin gelece�i için çok tehlikeli olan liberalizm ve ulusçuluk fikirleri-ni de beraberlerinde getiren Frans�zlar ö�retmenlik yapar duruma gelmi�tir (Ahmad, 1995: 12). Osmanl� Devleti ile Bat� aras�ndaki teknolojik farklar 18. yüzy�l�n sonlar�nda belirginle�meye ba�lam��t�r. Avrupa ülkeleriyle yap�-lan sava�larda Osmanl� silahlar�n�n yetersizli�inin sava�larda yenilgilere yol açmas� sonucu, Bat� tekniklerini kopya etme ve taklit etme kararlar� orduda reform �eklinde yans�m��t�r (Do�ruyol, 2011: 74).

Ekonomik Anlamda Bat�l�la�ma Ekonomik düzenin insan davran���yla belirlenmi� olaca�� gözden kaç�-

r�lmamal�d�r. Ayn� usuller, ayn� teknoloji bir yerde istenileni verirken bir ba�ka yerde tam aksi sonuçlara var�yorsa, fark�n usul ve aletlerden çok onlar� kullanan�n vas�flar�ndan gelmi� olabilece�i yeterince anla��lmam��t�r (Ülge-ner, 1983: 15).29 Bu tespitin aksine ekonomik anlamda Bat� uygulamalar�n�n model al�nd��� görülmektedir.

29 Osmanl�’da III. Selim ile ba�layan Bat�’ya aç�lma te�ebbüsleri somut bir zemine oturmaya

ba�lad���nda Avrupa’da ‘Ayd�nlanma’ felsefesi en etkin dü�ünce ak�m� idi. Bu yakla��m akl�n üstünlü�ünü vurgularken Bat� insan�n�n madde kar��s�ndaki tavr� art�k belirlenmi�ti. Ayd�nlanma ak�m�na yabanc� kalmayan ilk dönem klasik iktisat dü�üncesi de ‘laissez fai-re’i insan davran���na a��lam��, onu da rasyonalizme ba�lay�p evrensel bir iktisat sistemi kurmay� amaçlam��t�r (Sayar, 1986: 171-172).

Page 110: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 98

Osmanl�’da toplumun ekonomik hayata ve ticarete bir bütün olarak yak-la��m� anti-merkantil bir zihniyetin ürünüdür. Yüzy�llar içerisinde kurumsal faktörlerin peki�tirdi�i davran�� biçim ve ölçülerinin k�r�lmas� ya da gelenek-selli�in d���nda bir yol aranmas� pek akla gelmemekteydi (Sayar, 1986: 170). Osmanl� Devleti’nde 17. yüzy�ldan III. Selim’e kadar askerî yenilgiler ve büyük toprak kay�plar� ile fütuhat kap�s�n�n kapanmas� sonucu, çözülme süreci yerini çökü�e b�rakm��t�r. Reform çabalar�na ba�lanm�� ancak genel-likle ordunun �slah� ile noktalanan da��n�k reform k�p�rdan��lar�, sorunun iktisadi bir bak�� aç�s�yla irdelenmesi gerekti�ini Osmanl�lara ö�retememi�tir (Sayar, 1986: 169).

Osmanl� döneminde üretim faaliyetleri; ula��m�n güç ve pahal� oldu�u, teknolojinin zaman içerisinde önemli oranda de�i�medi�i dolay�s�yla verim-lili�in dü�ük ve art�r�lmas�n�n son derece zor oldu�u, üretim art��� veya aza-l���n�n co�rafi �artlara ba�l� bir yap�da ve geçimlik düzeyde oldu�u gibi özel-liklere sahiptir (Bulu�, 2003: 8). Osmanl� ekonomisi ne tam olarak bugünkü anlamda devletçidir ne de tamam�yla serbest rekabetçidir. Örne�in; esnaftan al�nacak vergiler ald�ktan sonra üretimin �ekli ve niteli�i esnaf örgütlerinin sorumlulu�una b�rak�l�rd� (Bulu�, 2003: 8-9).

Ekonomik sorunlar�n önemli bir kayna��n� olu�turan uygulama ise kapi-tülasyonlar olmu�tur. Bir ayr�cal�klar uygulamas� olan Kapitülasyon; Avru-pal� devletlerin ülkeleri d���nda bulunan yurtta�lar�n�n, topraklar�nda bulun-duklar� devletin yetkilerine de�il de, kendi devletlerinin yetkilerine tabi ol-mak biçiminde elde ettikleri ayr�cal�klarla, ticaret ve gümrük konular�nda elde ettikleri kolayl�klar ve ayr�cal�klar düzeni �eklinde tan�mlanabilir (Pa-mir, 2002: 79-81). Kapitülasyon Latince Capitula (yani ba�l�klar) sözcü�ün-den gelmektedir. Bir imtiyaznamede s�ral� olan madde ba�l�klar�n� ifade eder (Berkes, 2013: 182).

Osmanl�’da ilk kapitülasyonlar�n Raguza Cumhuriyeti’ne kar�� verildi�i bilinmektedir (Bulu�, 2003: 16). Raguza Cumhuriyeti daha Orhan Gazi za-man�nda Osmanl�lar ile iyi ili�kiler kurmu�, 1365’te Papa’n�n da iznini ala-rak Osmanl� Devleti ile bir ticaret ve korunma anla�mas� imzalam��t�r. Bu anla�ma gere�ince Osmanl� Devleti Raguzal�lar� Bizans ve Slavlara kar�� koruyacak, Raguzal� ticaret adamlar� Osmanl� k�y� kentlerinde, Anadolu k�y�lar�nda özgürce ticaret yapacak, buna kar��l�k da Raguza Cumhuriyeti her y�l Osmanl�lara be�yüzbin duka vergi verece�i kararla�t�r�lm��t�r. Sonra-ki y�llarda Raguzal�lardan ba�ka Cenova, Venedik, Floransa, Fransa, �ngilte-re, Hollanda, Avusturya, �sveç, Sicilya, Danimarka, Taskonya, Prusya, �s-panya, Rusya, Sardunya, Amerika Birle�ik Devletleri, Brezilya ve Bavye-ra’ya verilen ayr�cal�klar söz konusu olmu�tur. Bu ayr�cal�klar Osmanl� Dev-leti’nin zay�flamas�yla sorun haline dönü�mü�tür (Kili, 2002: 206-207).

Page 111: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 99

Fransa’ya verilen kapitülasyonlar, daha sonra Bat� Avrupa devletleri ile yap�lacak anla�malar için esas olu�turmu�tur. Temel özellikleri aras�nda; tam ticaret serbestli�ini garanti etmek, tüccarlara kazai muafiyetler kazand�rmak, vergi muafiyeti tan�mak, yabanc� devlet temsilcilerine resim ve vergi alma hakk� tan�mak, kendi tebaalar� üzerinden kazai eylem uygulama hakk�n� tan�mak gelir. Ayr�ca H�ristiyan tebaaya kutsal makamlar�n hamili�i hakk�n� tan�mak gibi hususlar da eklenmi�tir. Ekonomik aç�dan ise gümrük muafi-yetleri, vergi muafiyetleri ve yarg� muafiyetleri en önemli maddeleri olu�-turmu�tur (Berkes, 2013: 186).

Ticari imtiyaz ve tekeli veren kapitülasyonlar�n en önemli olan� �ngiliz-lere verilenidir (Berkes, 2013: 184). 1838 Balta Liman� Anla�mas� ile de yerli tüccarlar iç gümrükleri ödemeye devam edecek, yabanc� tüccarlar ise bu uygulaman�n d���nda kalaca�� kabul edilmi�tir. Böylece yabanc� tüccarlar önemli ayr�cal�klar elde etmi�lerdir. Osmanl� Devleti kendi gümrük vergile-rini Avrupa devletleriyle birlikte saptamay� ilke olarak benimsemi� ve böy-lece ba��ms�z bir d�� ticaret politikas� izleme hakk�ndan vazgeçmi�tir (Pa-muk, 2005: 18). 1838 Antla�mas�’ndan sonra �ngiltere’nin Osmanl� ülkesine olan ihracat� büyük bir art�� gösterir. �ngiliz mallar� sa�lanan kolayl�klardan dolay� millî ve mahalli sanayi kurulu�lar�n� yok ederek ülkenin her taraf�na yay�lm��t�r. Dokumac�l�kta ileri olan Bursa, Ankara, Üsküdar gibi yerlerde tezgâhlar durmu�, �ngiliz tüccarlar� Anadolu’nun limanlar�na ve büyük �ehir-lerine yerle�meye ba�lam��lard�r. Osmanl� iktisad�, i�neden ipli�e yabanc�la-r�n kontrolüne geçmi�tir. Böylece yabanc�larla i�birli�i içerisinde olan az�n-l�klar�n ve Bat� ba�lant�l� bürokratlar�n refah� artarken Müslümanlar i� alan-lar�n� kaybetmi� ve gittikçe fakirle�mi�lerdir (Do�an, 2008: 27). Borçlanma-n�n ve d��a aç�lma isteklerinin ortaya ç�kard��� sonuçlardan biri, devlet i�le-rinde yabanc�lar�n zorunlu onay makam� ve bask� unsuru durumuna gelmele-ri olmu�tur. 19. yüzy�l tarihi, yabanc� devletlerin devlet yönetiminde etkin olmaya ba�lamalar�yla karakterize olmu�tur (Cem, 1999: 222-223).

�ngiltere ile yap�lan ticaret anla�mas�n�n yakla��k on y�l öncesinde ABD ile yap�lan ticaret anla�mas� da dikkatlerden kaç�r�lmamal�d�r. Çünkü Ame-rika Birle�ik Devletleri’nin de bu dönemde belirgin çabalar� olmu�; Osmanl� topraklar� bu ülke için denize aç�lan iskeleleri ve sömürülme olanaklar�yla önemli bir hedef olarak görül�mü�tür (Cem, 1999: 224). K�r�m Sava��’ndan sonra Osmanl�-Avrupa ticaretinin büyüme h�z�nda s�n�rl� bir dü�me görül-mü�tür (Pamuk, 2005: 30). K�r�m Sava��’ndan sonra Paris Konferans�’yla K�r�m Ruslara verilmi�tir. Konferans sonucunda imzalanan antla�ma ile Ka-radeniz tarafs�z hale getirilmi�tir. Osmanl�lar ve Ruslar Karadeniz’de tersane kuramayacaklar, bütün ticaret gemileri Karadeniz’de serbestçe dola�abile-ceklerdir (Do�an, 2008: 36).

Page 112: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 100

Osmanl� �mparatorlu�u’nun gerileme sürecine girdi�i dönem Bat� Av-rupa ülkelerinin sanayi devrimlerini gerçekle�tirdikleri dönem ile e�zamanl�-d�r (�ahin, 1990: 1). 19. ve 20. yüzy�llarda Osmanl� Devleti’nin sanayile�e-memesi Türkiye’nin k�smen bugünkü geri kalm��l���n� haz�rlam��t�r. Osman-l�, sanayile�me f�rsat�n� kaç�rm��, kapitalist Bat�’n�n bask�s� ve kapitülasyon-lar arac�l���yla Osmanl� ülkeleri aç�k pazar haline gelmi� ve sanayile�mesi engellenmi�tir (�ahin, 1990; Küçükömer, 2002: 148).

3. Bat�l�la�man�n Sanayile�me ve Teknolojik Geli�meye Etkisi

Osmanl� devlet adamlar� toplumsal-siyasal di�er alanlar gibi sanayi ala-n�nda da Avrupa’n�n düzeyini referans göstermi�ler ve Osmanl�’n�n da ancak Bat� müesseselerinin iktibas� ile toparlanabilece�i fikrini benimsemi�lerdir (Önsoy, 1988: 37). Osmanl�’da ticari faaliyete kar�� duyarl�l�k olmad��� gö-rülmü�tür. Bunun sebepleri aras�nda; topra�a ba�l�l�k, istikbal kayg�s�n� dü-�ünmeme, a�al�k �uuru (efendilik), tasavvuf terbiyesi gibi unsurlar say�labilir (Sayar, 1986: 119). Dünyaya tamah etmenin k�nand���, nefse hâkimiyetin ve kanaatin yüceltildi�i bir dünya, görü�ünden ç�kar için her yolun mubah sa-y�ld���, burjuvazi kar��s�ndaki tavr�m�z bugün bile sa�l�kl� bir zemine otur-mam��ken o gün için ya�anan s�k�nt�lar� normal kar��lanabilir.

Bat� Avrupa’n�n kapitalist uygarl���n�n kar��s�na Osmanl� �mparatorlu-�u �u tablo ile ç�km��t� (Berkes, 2013: 376):

� �çeride devlet gücünü korumak, d��ar�da sava�lar yapmak için fi-nansla kaynaklardan yoksun, kolayca d��ar�dan borç almaya haz�r bir idare,

� Belirli bir anayasal hukuk düzeni olmayan bir rejim, � D�� ticareti yabanc� kapitale, iç ticareti az�nl�k kapitaline ba��ml� bir

ekonomi, � Çe�itli milliyetlerin do�u� halinde oldu�u toplumsal yap�, � Çiftçinin yoksulluk aç�s�ndan en a�a�� seviyede oldu�u, faizcili�in

ise en yüksek seviyede oldu�u bir durum, � Saray, Bab�âli, asker, a�a ve derebeyi aras�nda çeki�melerin ya�an-

d��� bir devlet, � Gelir, vergi toplama, tar�m, ticaret ve endüstrinin tekel ve imtiyaz

usullerine göre yürütülmesi.

14. ve 15. yüzy�llarda kentlerde küçük imalathaneler kurulmu�tu. Sa-bunhaneler, boyahaneler, zeytin ve keten tohumu s�k�m evleri, mum imalat-haneleri ile mayalanm�� dar�dan yap�lan içki (boza) imalathaneleri, döküm-haneler, keçe de�irmenleri, dokumac�lar, ayakkab� imalathaneleri, f�r�nlar,

Page 113: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 101

iplik ve halat imalathaneleri bu küçük imalathaneler aras�nda yer alm��t�r. Baz� kentlerde silah (yay, k�l�ç, z�rh) imalathaneleri ya da gemi tezgâhlar� kurulmu�tur (Beldiceanu, 1992: 153).

Osmanl� Devleti Bat�l� anlamda Avrupa sanayi tekniklerini almak için de Tanzimat reformlar�n� beklememi�tir. 1790’larda III. Selim’in Nizam’� Cedit olu�turma hareketi askerî sanayi alan�nda Avrupa sanayi tekniklerinin kullan�lmaya ba�land��� ilk zamanlard�r.30 1793’lerden sonra ise, daha geni� bir alan� kapsayacak �ekilde modern Avrupa usul ve teçhizat�n� içeren top, gülle, barut ve may�n imali Osmanl� Devleti’ne getirilmi�tir. III. Selim’den sonra Bat�l� anlamda sanayi tekniklerini alma çabalar� II. Mahmut döneminin ilk yirmi y�l�nda durmu�tur. Yirmi y�ll�k durgunlu�un ard�ndan Avrupa’n�n s�naî üstünlü�ünü Osmanl�’ya aktarma çabalar� yeniden devam etmi�tir (�e-ner, 2007: 61; Yenal, 2001: 49).

Osmanl�’da kapitalistle�me süreci görülmemi� (Sayar, 1986: 126) bu durum, Osmanl� devlet felsefesi ve düzeninde sivil toplum-politik toplum çat��mas�na yer verilmemesine, anti-merkantil bir uygulaman�n kök salma-mas�na sebep olmu�tur. Al�m sat�m i�leri, piyasa mekanizmas�n�n kurulma-s�na ve i�lemesine engel bir müdahalecilik içerisinde sürüp gitmi�tir. Sistem-li ekonomik karar birimlerinin ortaya ç�kmamas� ekonomik ç�karlar�n pe�in-de ko�ulmas�na ve bir tür hesap-kitap insan� olarak ekonomik ç�karlar�n ak�l-c� bir çerçeve içerisinde ele al�nmas�n�n izleri Osmanl� gerçe�inde görülme-mi�tir. Fiyatlar�n genel seyrine ba�l� olarak üretim faktörlerinin ak��kanl��� ve kaynaklar�n optimal da��l�m�n�n Osmanl� ekonomik hayat�nda yeri ol-mam��t�r (Sayar, 1986: 137). �ktisadi geli�me her yerde ve her toplumda iktisadi olmayan unsurlarla örülü bir yap� manzaras� gösterir. Bazen estetik, dinî, kültürel, sosyal k�ymetlerle dokunmu� bir örgü olarak kar��m�za ç�kar. Sermaye birikimi, yat�r�m hareketleri, sermaye/hâs�la oran� esas�nda bütün o hareketlerin maddi ak�mlar�n merkezindeki insana, onun k�ymet anlay���na, zihniyet dünyas�na kadar götürür (Ülgener, 1983: 39).

Osmanl� Devleti’nde özellikle 16. yüzy�ldan itibaren imparatorlu�un s�-n�rlar�n�n geli�mesine paralel olarak uygulanan ticaret politikalar� �����nda yabanc� tüccarlara özel önem verilmi�tir. Osmanl� Devleti’nde olmayan çe-�itli mallar� getiren tüccarlara özel imtiyazlar ve kolayl�klar sa�lanm��t�r. Bat� merkantilizminin tersine ihracat s�n�rland�r�lm��, sadece a��r� bolluk oldu�unda ve iç talep kar��land���nda ihracat dü�ünülmü�tür. Bu durum sa-nayi alan�nda sermaye birikimini olumsuz etkilemi�, ülkeden sermaye ç�k���-

30 Askerî alanda sanayile�ilmi� ancak sivil alanda de�il. Bugün de offsetin askerî alanda

kullan�l�p, sivil alanda kullan�lmamas� durumu Osmanl� dönemindeki askerî alanda geli�-meyle benzerlik ta��maktad�r.

Page 114: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 102

n� h�zland�rm��, ihracat�n çok az olmas� ise sermaye giri�ini yava�latm��t�r. Yabanc� tüccarlara sürekli imtiyazlar tan�nmas� ise sermayenin önemli k�s-m�n�n sadece bu kesimde toplanmas�na sebep olmu�tur (�ener, 2007: 58).

19. yüzy�l�n sonlar�na do�ru d�� rekabetin etkisiyle yerli geleneksel sa-nayi çökmü�; esnaf�n, sanayi kesiminin sorunlar� belirginle�meye ba�lam��-t�r. Bundan sonra Osmanl� devlet adamlar� sanayiyi te�vik için çe�itli tedbir-ler dü�ünmeye ba�lam��lard�r (�ahin, 1990: 14-15). Toplumun büyük bir k�sm� maddi üretimi hafife alm��, çal��ma toplumsal aç�dan önemsenmemi�-tir (Do�ruyol, 2011: 77). Osmanl� sanayiinin çökü�ündeki temel neden bü-yük ölçekli üretim için gerekli hammaddenin sa�lanmas�nda; ula��m ile top-raklar�n �slah� ve rasyonel i�letme yönetimi gibi unsurlarda görülen eksiklik-lerdir. 1600’lerin sonu itibar�yla sava�lar�n kaybedilmeye ba�lanmas� ve Osmanl� iktisadi zihniyetinin k�sa sürede rekabetçi bir iktisadi yap�ya elve-ri�li kapitalist bir dönü�üme imkân vermeyecek nitelikte olu�udur (Bulu�, 2003: 12). Osmanl�’da üretim küçük ölçekli birimler taraf�ndan gerçekle�tiri-liyor ve sanayi büyük ölçüde el eme�ine dayanarak faaliyet gösteriyordu (Do�ruyol, 2011: 85). Bat�’n�n çok gerisindeki bu nitel durumla birlikte Os-manl�’n�n Bat�l� ülkeler gibi sömürgeci politikalar izlememesi de sermaye birikimine d��sal destek sa�lanamamas� nedeniyle geli�meyi olumsuz etki-lemi�tir (Bulu�, 2003: 13).

Merkantilizm ve ticari anlay���n d���nda Osmanl� sanayiinin geli�eme-mesinin ve Bat�'daki yenilikleri Osmanl�’n�n takip edememesinin en temel sebebi, Avrupa devletlerinde merkezi idareyi güçlü k�lmak için bilgi ak���n�n s�n�rland�r�lmaya çal���ld��� dönemin Osmanl� merkezi idaresinin zay�flad��� döneme denk gelmesidir (�ener, 2007: 58). Bat� kurumlar�n�n taklidi ile de Osmanl� ekonomik yap�s�na uygun olmayan bir tüketim ve ya�am taklitçili�i benimsenmeye ba�lam��t�r (Çavdar, 2003: 52). 1815’i takip eden y�llarda Avrupa mallar�n�n Do�u’ya ak��� h�zla geli�mi� ve Osmanl� topraklar� k�sa sürede birçok Avrupal� imalatç� için önemli pazarlar haline gelmi�tir. Avru-pa’n�n mamul e�yalar� gitgide artan bir biçimde geleneksel Osmanl� ürünle-rinin yerini alm��, Osmanl� iç vergi kaynaklar�n� azaltm�� ve en sonunda bu durum Osmanl� maliyesinin Avrupal�lar�n denetimi alt�na girmesine yol açm��t�r (Clark, 2006: 409). Avrupa’daki Sanayi Devrimi ve onu izleyen sanayile�me dönemi Osmanl�’da devlet düzenindeki sorunlar�n belirginle�-mesi dönemine denk gelmi�tir. Osmanl� Sanayi Devrimi’nin d���nda kalm��, Avrupa’n�n kom�usu, büyük ve ba��ms�z bir devlet olarak bu durum tersine çevrilememi�tir (Yenal, 2001: 46).

�ngiltere’ye büyük imtiyazlar tan�nan 1838 �ngiliz Ticaret Antla�mas� ile bu imtiyazlardan daha sonra di�er Avrupa ülkeleri de yararlanm��lard�r. Bu antla�ma ile kapitalizm Osmanl� topraklar�na girmi�, Avrupal� tüccarlar

Page 115: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 103

Türkiye’ye mal ihraç etmek ve iç ticaret amac�yla mal sat�n alma ve satma konusunda tamamen özgür hale getirilmi�tir (Çavdar, 2003: 53). 1838-1864 dönemi Osmanl� ekonomisinin ticaret antla�malar�yla d�� etkilere aç�ld��� emperyalizmin tüm boyutlar�yla kendisini hissettirdi�i dönemdir. 19. yüzy�-l�n sonuna gelindi�inde Osmanl� ülkesi yabanc� mallar�yla dolu, tüketim kal�plar� Bat� Avrupa kaynakl� ürünlere göre de�i�meye ba�lam�� duruma gelmi�tir (Çavdar, 2003: 60). Bu dönem iktisadi emperyalizmin tüm boyutla-r�yla yürürlü�e girdi�i bir dönem olmu�tur. Bat�l� sanayici ve tüccarlar kendi ülkelerinde bile kar��la�mad�klar� serbestli�i Osmanl�’da bulmu�tur (�ahin, 1990: 2). Osmanl� Devleti kapitülasyonlar nedeniyle liberal niteli�i de a�an bir ekonomi politikas� izlemek zorunda kalm�� ve bu nedenle millî bir eko-nomik yap� olu�turamam��t�r (Do�ruyol, 2011: 107).

1840-1873 aras� �ngiliz hegemonyas�n�n dünya ekonomisinde en etkin oldu�u dönemdir (Pamuk, 2005: 30). 17. yüzy�l boyunca Osmanl�-Avrupa ticaretinde �ngilizler hâkim olmu�tur. Osmanl� ülkelerinde genellikle ham ipek, tiftik, pamuk ve meyan kökü gibi hammaddeler al�p, yünlü kuma�lar ve madeni e�yalar gibi mamul maddeler satan tüccarlar�n büyük kârlar� �ngilte-re’deki sermaye birikimine ve �ngiliz merkantilizminin geli�mesine önemli katk�da bulunmu�tur (Tezel, 1994: 60). 17. ve 18. yüzy�llarda d��a ba��ml� azgeli�mi�li�in Osmanl�’daki en önemli belirtisi hükümetinin Bat� Avrupa’n�n iktisadi ç�karlar�n�n koruma amac�yla hareket etmesidir (Tezel, 1994: 61-62).

17. yüzy�lda tar�msal üretim dü�mü�, �ehirlerde sanayinin daralmas� ne-deniyle zanaatla u�ra�anlar ve köylüden olu�an halk�n ço�unlu�unun yoksul-lu�a dü�mesi, devlet maliyesinin çökmesi, devlet idaresinin bozulmas�, Türk ekonomisinin d�� ticaret muvazenesizli�i nedeniyle enflasyonun �iddetle dü�mesi, ekonominin hemen her sektörde sermaye birikiminin h�zla azalmas� görülmü�tür (Berkes, 1997: 11).

1890’dan sonra Almanya’n�n demiryolu in�as� konusundaki yat�r�mlar� yo�unluk kazanm��t�r. 1888-1896 y�llar� aras� yabanc� sermaye eliyle demir-yolu yap�m�n�n en yo�un oldu�u y�llar olmu�tur (Pamuk, 2005: 36; Aky�ld�z, 2005: 43). 1895’de Yabanc� yat�r�m�n % 78’ini Frans�zlar yapm��t�r (Bulu�, 2003: 34). 1870’lerin ba��nda �ngiltere’nin dünya pazarlar�nda gücü zirveye ula�m�� olmas�na ra�men, 1880’lerden sonra deniza��r� ticareti gerilemeye ba�lam��t�r. Almanya ise demir-çelik, kimya sanayi ve di�er baz� dallardaki üstünlü�üyle devlet ve büyük bankalar�n deste�iyle sald�rgan bir ticaret poli-tikas� izlemeye ba�lam��t�r (Pamuk, 2005: 36-37).

1850’lerden sonra Avrupa sermayesinin yat�r�mlar� yeni bir boyut ka-zanm��t�r. Yabanc� yat�r�mlar 1854’ten itibaren ilk olarak devletin Avrupa borsalar�nda tahvil satarak borçlanmas� ve daha sonra da bu borçlar� ödeyemez

Page 116: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 104

duruma gelmesiyle, Osmanl� Devleti 1881 y�l�nda Avrupal� alacakl�lar�n�n kurdu�u Düyun-u Umumiye �daresi’nin mali denetimini kabul etmek zorun-da kalm��t�r. Yabanc� sermayenin ikinci biçimi ise Osmanl� s�n�rlar�ndaki Avrupa sermayesi taraf�ndan kurulan demiryollar�, limanlar, bankalar, ma-den i�letmeleri, su, gaz ve elektrik �irketleri gibi i�letmelere yap�lan yat�r�m-larla bunlara verilen borçlardan olu�maktad�r (Pamuk, 2005: 61). D�� borç, sürekli d�� ticaret aç���, mali kesimin d��a ba��ml�l��� ülkenin sömürgele�-mesini niteleyen etmenler olmu�tur (Çavdar, 2003: 66).

Osmanl� �mparatorlu�u en önemli ve gerekli ekonomik faaliyet olarak tar�ma öncelik vermi�tir. Buna kar��l�k Bat�l� merkantalist hükümetler, Os-manl�’dan farkl� olarak, sanayi ve manifaktüre büyük a��rl�k vermi�tir. Bat� kapitalist bir sistem alt�nda geni�leyen sanayi ve pazar arac�l���yla geli�en bir ulusal zenginlik ekonomisine kavu�urken Osmanl�lar, fetihle toprak ka-zanmay� benimseyen bir imparatorluk politikas�na ba�l� kalm��lar ve mani-faktür alan�nda lonca sistemini, toprak tasarrufu ve tar�m alan�nda miri dev-let kontrolü yönetimini sürdürmü�lerdir (�nalc�k, 2009: 82). Tanzimat’a ka-dar, hatta Tanzimat sonras� daha belirgin olmak üzere Osmanl� Devleti’nde merkezi otoritenin son derece güçlü olmas� ya da güçlü tutulmaya çal���lmas� sanayile�menin de devlet tekelinde olmas�n� kolayla�t�rm��t�r. Merkezi otori-tenin ekonomik, siyasi ve askerî gücü yerel yönetim ve özel te�ebbüs anlay�-��n� s�n�rland�rm��t�r. Yerel otorite olabilecek her türlü özel giri�im ve yerel idare, merkezden atanan memurlarca denetlenerek merkezi güç korunmaya çal���lm��t�r (�ener, 2007: 59).

Bat�’n�n üretim metot ve usullerini alarak, Osmanl� ekonomisine reka-bet gücü kazand�rmay� amaçlayan çal��malar�n büyük ölçüde ba�ar�s�zl��a u�ramas� ülkeyi aç�k bir pazar haline getirdi�i söylenebilir. Böylece ba�lan-g�çta etkisini daha çok dokuma sanayiinde gösteren Avrupa rekabeti di�er alanlara ve imparatorlu�un en uzak kö�elerine yay�lmaya ba�lam��t�r. 1860’l� y�llarda geleneksel Osmanl� sanatlar�nda önemli gerilemeler ya�anm�� ve i�siz kalanlar�n say�s� artmaya ba�lam��t�r (Önsoy, 1984: 7).

Ülkemizde büyük sanayinin kurulma dönemi eskilere dayan�r bu do�-rultudaki ilk ad�m 1839 y�l�nda Tanzimat hareketleri ile ba�lam�� ve havuz, tersane, demirhane gibi tesisler kurulmu�tur. Tanzimatç�lar ziraat, sanayi ve ticaretin geli�tirilmesinde öncelikle bürokratik mekanizmay� olu�turmu�lar-d�r. �lk ad�m 1838’de Hariciye Nezareti’ne ba�l� bir Ziraat ve Sanayi Mecli-si’nin kurulmas�yla at�lm��t�r. Meclisin ba�kanl���na ise Fransa ve �ngilte-re’de ekonomik konular üzerine incelemeler yapm�� olan Nuri Efendi geti-rilmi�tir (Önsoy, 1984: 38). Tanzimatç�lar�n ekonomiyi güçlendirmek için verdikleri u�ra�lar sonuçsuz kalm��t�r. Devletin içinde bulundu�u mali s�k�n-

Page 117: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 105

t�, planlanan i�lerin gerçekle�tirilmesinde öncülük edecek yeti�mi� bir kad-ronun bulunmamas�, halk�n bilinçsizli�i gibi nedenler bu çal��malar�n sonuç-suz kalmas�n� etkileyen unsurlar olarak de�erlendirilebilir (Önsoy, 1984: 43).

1840-1860 aras� dönemde esnaf� güçlendirmek ve rekabet ortam�n� olu�turmak için devletçilik merkezli politikalar uygulanm��t�r. Devletin ihti-yaç duydu�u mallar� üretmek amac�yla fabrika kurma veya bulunanlar� ge-ni�letme yoluna gidilmi�tir. Bu süreç ayn� zamanda Bat� modeli Feshane, Hereke ve Basmahane gibi müesseselerin kurulmaya ba�lad��� dönem ol-mu�tur (Önsoy, 1984: 47). Sanayile�menin bir gereksinim olarak hissedilme-sinden sonra 1866’da Islah-� Sanayi Encümeni kurulmu�tur. Encümen yapt�-�� incelemelerden sonra küçük sanayinin yetersizli�ini sanayile�menin ge-rekli oldu�unu saptam��t�r. Bunun üzerine encümen esnaf�n kendi aralar�nda birle�erek �irketler kurmas�, ürünlerin geli�tirilerek belli standartlara ula�ma-s�, teknik ö�retime e�ilinmesi gibi tavsiyelerde bulunmu�tur. Teknik ö�retim yapan okullar�n aç�lmas� gibi çe�itli önlemler al�nsa da sermaye birikimi olmay��� en büyük sorun olarak kendini hissettirmi�tir. Sanayile�meyi te�vik amac�yla 1873’de fabrika kuracaklara gümrük ve vergi muafiyeti sa�lanm��; 1888’de bu gibi te�viklerin s�n�rlar� geni�letilmi�, 1897’de ise vergi muafi-yetlerinin süreleri uzat�lm��t�r (Çavdar, 2003: 118; Küçükömer, 2002: 65).

Islah-� Sanayi Encümeni feshedildikten sonra Ticaret ve Ziraat Meclisi kurulmu�tur. Bu meclisin görevleri ise a�a��daki gibi belirlenmi�ti (Önsoy, 1984: 44-45):

� Sanayi okullar�n�n idaresi, yenilerinin kurulmas� ve �slahhanelerin yönetimi,

� Her çe�it s�naî imalât nazariyelerinin, makine ve di�er aletlerin ilmi-nin ö�retilmesi için �stanbul’da bir okul aç�lmas�,

� Yerli sanayi için te�vik ve tedbirlerin dü�ünülmesi, � Sanayi sergilerinin aç�lmas�, � Ticaret ve sanayi bankalar� kurulmas� için haz�rl�k yap�lmas�, � Sanayi i�çisine yönelik tasarruf sand�klar�n�n olu�turulmas�, � Sanayide kullan�lacak makine ve her türlü araç gerecin yap�m�nda

ve yenilenmesinde ba�ka ülkelerden ithal edilen e�yaya imtiyaz ruh-satnamesi verilmesi için gerekli mevzuat�n yap�lmas�,

� Ziraat ve sanayi için istatistiklerin olu�turulmas�, � Ölçülerin kontrol edilmesi, � Gerekli görülen yerlerde ziraat ve sanayi kesiminden seçilmi� mü�a-

vere meclislerinin olu�turulmas�.

Page 118: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 106

Avrupa'da büyük sanayi devriminin ya�anmas� ve özellikle tekstil ala-n�nda gerçekle�en ilerlemeler ço�unlukla Bursa ve �stanbul'da yer alan do-kuma sanayiini olumsuz yönde etkilemi�tir. Ayr�ca 16. yüzy�lda Avrupa devletleri ile imzalanan kapitülasyonlar Osmanl� �mparatorlu�u'na yükümlü-lükler getirmi�, gümrük vergilerinin yükseltilmemesi d��ar�dan gelen mallar-da rekabeti engellemi�, bu nedenle kurulan ço�u fabrika zarar ederek ka-panm��t�r. Bu dönemde ülke gereksinimini kar��layacak birkaç küçük tesis bulunmaktayd�. Bunlar tar�msal ürünleri mamul mal haline getiren, de�ir-men, sabun, makarna, ya� ve konserve fabrikalar�, basit dokuma yapan tesis-ler, deri fabrikalar�, çimento, kereste, tu�la fabrikalar� ile birkaç gemi ve makine onar�m atölyelerinden olu�mu�tur. 1915 y�l�nda yap�lan sanayi say�-m�nda ba�ta �stanbul, �zmir, Bursa, Manisa ve U�ak'ta toplanan 269 adet tesisin 88'i g�da, 75'i dokuma, 55'i tütün, 20'si çimento ve seramik sanayiine ait konumdayd� (Ertin, 2013: 165). 1908’den sonra 1913’de Te�vik-i Sanayi Kanunu Muvakkati kabul edilmi�tir. Bu kanun kapsam�na giren i�yerlerine çe�itli kolayl�klar sa�lanmas� öngörülmü�tür (Çavdar, 2003: 118; Küçükö-mer, 2002: 65).

Osmanl�'n�n “yar� sömürgele�mi� bir toplum yap�s�”n� ta��d��� söylene-bilir. Hammadde ihracatç�s� ve s�naî ürün ithalatç�s� olan bir ekonomik yap� söz konusudur. 19. yüzy�l itibar�yla Avrupa kökenli s�naî ürünler iç piyasaya büyük ölçüde egemen olmu�tur. Özellikle Sanayi Devrimi’nin sürükleyicisi olan tekstil ürünleri bak�m�ndan Osmanl� �mparatorlu�u 19. yüzy�l ba�lar�n-da kendi kendine yeterli iken, yüz y�l sonra iç tüketimin % 80-90’� ithal mal� iplik ve kuma�lardan sa�lan�yordu. S�naî gerili�in Cumhuriyet dönemindeki önemli belirtilerinden biri ‘üç beyaz’ slogan�n�n yayg�nla�m�� olmas�d�r (Boratav, 2004: 19-20). Osmanl�’n�n yar�-sömürge niteli�inin di�er belirtisi de d�� borçlanmalard�r. Sürekli imtiyazlar arayarak ülkede yabanc� sermaye yat�r�mlar� ile kapitülasyonlar giderek a��rla�m��t�r (Boratav, 2004: 21).

Osmanl�’n�n kurtulu�unun sanayile�mede oldu�unu dü�ünenler �kinci Me�rutiyet dönemiyle birlikte ço�almaya ba�lam��t�r. Sanayile�meyi özen-dirmek amac�yla 1913’de Te�vik-i Sanayii Kanunu Muvakkati ç�kar�lm��, 1914’de Te�vik-i Sanayi Kanunun Talimatnamesi, 1917’de bu kanunun uy-gulama yönetmeli�i ç�kar�lm��t�r (�ahin, 1990: 15). Fakat sanayi kurulu�la-r�n�n çevirici gücü yetersiz, teknoloji geri ve kullan�lan enerji büyük ölçüde kol gücüne dayanmaktad�r (�ahin, 1990: 23). Sosyo-psikolojik ve ekonomik bir olay�n çözümünde yaln�z hukuki düzenlemelerin yeterli olaca��n�n dü�ü-nülmesiyle gelinen ba�ar�s�zl�k durumu ya�anm��t�r.

Osmanl� tebaas�nda yer alan Avrupa kökenli tüccarlar�n etkisi sonucu 16. yüzy�l Osmanl� ekonomisinde baz� kapitalist piyasa ekonomisi uygula-malar� görülmü�tür. Ancak Osmanl� sosyal-ekonomik yap�s� ve zihniyetinde

Page 119: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 107

herhangi bir köklü de�i�iklik olu�turmam��t�r. Bütün bunlar�n tali ve marji-nal kald��� anla��lmakta, sonuçta Bat�’dakine paralel herhangi bir geli�me Osmanl� �mparatorlu�u’nda ortaya ç�kmam��t�r (�nalc�k, 2009: 85). Bu ba�-lamda sermaye birikiminin olmad��� ülkelerde tar�mdan sanayiye kaynak aktar�m�n�n söz konusu olmad��� belirtilmelidir (Karaalp, 1994: 140).

�mparatorluk 18. yüzy�la ba�larken kömür ve tersane i�leri harp sanayii, madencilik, hal� ve dokuma sanayii alanlar�nda etkinlik göstermekteydi. Ancak bu yüzy�l�n sonundan itibaren Osmanl� devleti ulusal sermaye biriki-mini sa�layacak burjuvazinin zay�f olmas�, merkeziyetçi devlet yap�s�, sana-yinin el eme�ine dayanmas� gibi nedenlerle birlikte ekonomik, sosyal ve siyasal alanda h�zl� bir geli�im gösteren Bat� kar��s�nda güçsüz kalm��t�r. Bat�’da kitle üretimi, üretimin maliyetlerini dü�ürmü� rekabet imkânlar�n� tamamen ortadan kald�rm�� özellikle 19. yüzy�l sonunda Osmanl� sanayii bütünüyle çökmü�tür (Do�ruyol, 2011: 85). 1860’l� y�llar�n ba��ndan itibaren çe�itli çal��malar yap�lm�� ancak kal�c� çözümler üretilememi�tir. �thal güm-rü�ünün artt�r�lmas�, imparatorlukta üretilen mallar�n kalite, çe�it ve fiyatla-r�n� görmek ve üreticinin sorunlar�n�n belirlemek amac�yla �stanbul’da bir sergi aç�lmas�, Islah-� Sanayi Encümeni’nin kurulmas� ve �irketlerin olu�tu-rulmas�, �stanbul Sanayi Mektebi’nin aç�lmas� gibi somut ad�mlar at�lm��sa da Osmanl�’da teknoloji ve buna yönelik bilgi birikiminin eksikli�i nedeniyle güçlü bir sanayi sektörünün temelleri at�lamam��t�r (Önsoy, 1984: 126-127).

4. Cumhuriyet Döneminin Ekonomik Yönden Görünümü

Türkiye’deki Bat�l�la�ma hareketleri sadece anayasa de�i�imi �eklinde geli�memi�tir; Halife’yi ve müessesini, tekkeleri, medreseleri, kad�nlar�n peçesini kald�rmak bu sürecin devam�d�r. �sviçre Medeni Kanunu kelimesi kelimesine çevrilip, �talyan Ceza Hukuku’ndan al�nt�lar yap�larak �eriat kal-d�r�lm�� ve Arap harfleri Latin alfabesiyle de�i�tirilmi�tir (Toynbee, 1988: 188). Hukuk, e�itim gibi temel alanlarda Osmanl�’n�n son döneminde girdi�i reform süreçlerine Cumhuriyet dönemiyle de devam edilmi�tir. �ktisadi alanda geli�menin gerekti�ine dikkat çekilmi�, Bat�’n�n üstünlü�ünü sanayi-le�mesine borçlu oldu�u vurgusu yap�lm��t�r (Bulu�, 2003: 40).

Osmanl�’dan devral�nan ekonomik yap� yar� sömürge ve aç�k pazar ha-line gelmi� nitelikteydi. Türkiye Cumhuriyeti bu ekonomiyi uzun süren sa-va� y�llar� sonunda daha da y�pranm�� olarak devralm��t�r (�ahin, 1990: 33; Tezel, 1994: 66). 1923-28 döneminde sanayi millî kalk�nma ve millî sanayi olu�turma giri�imlerini engelleyen yar� sömürge bir nitelik ta��maktayd�. Bu yap�n�n temel özellikleri �unlard�r (Karaalp, 1994: 140-141):

Page 120: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 108

� Para ve banka sistemi, � Osmanl� borçlar�n�n ödenmesi, � 1929 y�l�na kadar gümrük vergilerini de�i�tirme yetkisinin s�n�rlan-

m�� olmas�, � Altyap� yoklu�u, � Tar�m�n millî gelirin % 4,5’ini olu�turmas� ve nüfusun % 80’ini bu

sektörde istihdam edilmesi, � D��sat�m tütün, kuru üzüm, incir ve pamuk gibi tar�m ürünleri ile s�-

n�rl� iken d��al�m�n çok çe�itli olmas�, � Ekonomik faaliyetleri düzenleyecek ça�da� hukuk sisteminin bu-

lunmamas�.

Cumhuriyet’in Osmanl�’dan devrald��� ekonomik miras�n ba�l�ca özel-likleri �öyle s�ralanabilir (Bulu�, 2003: 37): Tar�msal nitelikte geçimlik bir ekonomik yap�, devletin tar�msal faaliyetten elde edilecek vergi gelirinin ön planda tuttu�u bir yakla��m, esnaf ve lonca sistemi içerisinde küçük ölçekli, eski teknolojiye dayal� sanayinin büyük oranda yer tuttu�u, büyük ölçekli yat�r�mlar�n devlet taraf�ndan yap�ld��� bir s�naî yap�. 1838 ve 1861 Ticaret Antla�malar�, 1854’de ba�layan d�� borçlanma ve 1881’de kurulan Duyun-i Umumiye te�kilat� nedeniyle ba��ms�z bir iktisat politikas�n�n uygulanama-y�p Avrupa’n�n mali denetimine tabi olunmas�.

Osmanl�’dan devral�nan ekonomik yap� ise bir kaç dokuma fabrikas�, iki çimento fabrikas�, Zonguldak kömürleri, Soma linyitleri ve Ergani bak�r madenleri ile Keçiborlu kükürtleri gibi pek az say�daki kurulu� ile s�n�rl� kalm��t�r. Demiryollar� ve madenlerin büyük bir k�sm� yabanc� �irketler tara-f�ndan i�letilmekteydi (Do�ruyol, 2011: 85). Yeni devlet, kapitalist yolla geli�meye hiç uygun olmayan bir ekonomik yap� devralm��t�r (Küçükömer, 2002: 149). Türkiye geçen yüzy�l boyunca sanayi bak�m�ndan geri kalm�� bir ülkeydi. Bu gerili�in sebebi; Osmanl� imparatorlu�unun siyasi alandaki ac-zinin bir neticesi olarak, iktisat ve d�� ticaret siyasetinde tek tarafl� siyasi ba�lar (kapitülasyonlar) dolay�s�yla millî sanayinin kurulmas�na set çekilmi� olmas� idi. Ülkenin siyasi alanda Büyük Harpten sonra kuvvetlenmesi bütün engelleri ortadan kald�rarak yurdun do�al zenginliklerine uygun bir ekonomi siyasetinin uygulanmas�na imkân haz�rlad�ktan sonra, millî sanayinin kurul-mas� için icap eden yollar aç�lm�� bulunmaktad�r. Bu kurulu� mücadelesi her �eyden önce dokumac�l�k, madencilik vs. gibi tabii �artlar�n müsait oldu�u alanlarda muvaffakiyetle neticelenecektir. Fakat burada yabanc� memleketle-rin rekabetine kar�� zaman zaman himayeye ihtiyaç oldu�u belirtilmi�tir (Neumark, 1938: 13-14).

Page 121: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 109

1940’l� y�llar�n ba��nda Türkiye ile Amerika aras�ndaki ili�kilerin yo-�unla�t��� görülmektedir. Ba�kan Roosvelt taraf�ndan 3 Aral�k 1941’de ödünç verme ve kiralama yard�m�n�n kapsam�na Türkiye de dâhil edilmi�tir. 1943 sonunda ise Cumhurba�kan� �nönü �ngiliz ve Amerikan liderleriyle bulu�mak için Kahire’ye gitmi�tir. Bu y�llardan itibaren Türkiye ABD’yi daha yak�ndan tan�maya çal��m��, Ankara’ya çe�itli Amerikal� gazeteci, ya-zar, politikac�lar gelip gitmeye ba�lam��t�r (Lewis, 2000: 295).

�kinci Dünya Sava�� sonras�nda Türkiye’nin NATO’ya üye olmas�nda, Stalin liderli�indeki Sovyetler Birli�i’nin ülkenin toprak bütünlü�ünü tehdit etmesi önemli bir gerekçe olarak öne ç�kar�lm��t�r. Truman Doktrini ile Tür-kiye de Amerika’dan yard�m almaya ba�lam��t�r (Çandar, 2001: 184). Ulus-lararas� yap�larla temaslar� ba�layan Türkiye 1947’de IMF ve Dünya Banka-s�’na üye olmu�tur. 1950 y�l�nda Türkiye’ye gelen Dünya Bankas� Heyeti Barker Raporu olarak an�lan raporu haz�rlam��t�r. Barker Raporu'na göre Türkiye sanayile�me hedefinden vazgeçmemeli ancak tar�ma öncelik verme-li, devletçili�in yerine yabanc� sermayeyi özendirmelidir (Karaalp, 1994: 155). 1962 y�l�nda özel kesimdeki sanayi firmalar�n�n say�s� dü�mü�tür; bu-nun nedeni devalüasyon ve hammadde maliyetlerinin önemli ölçüde yük-selmesidir. Bir ba�ka önemli neden ise para ve kredi politikalar�nda uygula-nan k�s�tlamalar�n özkaynak yetersizli�i olan firmalar aç�s�ndan problem olu�turmas�d�r (Karaalp, 1994: 161).

Cumhuriyet’in kurucu kadrolar� Bat� medeniyetine ula�mak için Ba-t�'n�n siyasi, askerî ve ekonomik gücünün kapitalizmden, özellikle de sanayi kapitalizminden do�du�una inan�yorlard�. �ktisadi geli�menin sanayile�me olmadan gerçekle�tirilemeyece�ini anla��lm��t� (�ahin, 1990: 34). Türki-ye’de Cumhuriyet’in ba�lang�ç y�llar�n sanayile�me olmazsa olmaz bir amaç olarak tan�mlanm�� ancak bu amaç önünde üç temel s�n�rl�l�k bulunmaktayd�: Sermaye birikiminin yetersizli�i, sanayile�me çabalar�n� yürütecek giri�imci bir kesimin olmay��� ve sanayile�me süreci için gerekecek i�gücünün sa�-lanmas�ndaki sorunlard�r (Makal, 2002: 2).

5. Cumhuriyet Dönemi Sanayile�me ve Teknoloji

Türkiye’nin sanayile�me ve teknolojik geli�mi�lik düzeyi incelenirken genel olarak iktisat politikalar�n�n nas�l bir rota izledi�ine bak�lmas� gerekir. Bu nedenle Türk iktisat tarihi çe�itli dönemlere ayr�larak ve bu dönemlerin temel özellikleri belirtilerek aç�klanmal�d�r.31 Bu ba�lamda ana hatlar� ile; 31 Boratav’�n konuya ili�kin dönemlendirmesi ise �u �ekildedir: Devrim ve sava� y�llar�:

1908-1922; Aç�k ekonomi ko�ullar�nda yeniden in�a: 1923-1929, Korumac�-devletçi sana-yile�me; 1930-1939, Bir kesinti-�kinci Dünya Sava��: 1940-1945, Dünya ekonomisi ile

Page 122: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 110

1923-1930: Model Aray��lar�, 1930-1940: Korumac�l�k ve Devletçilik, 1940-1950: Sava� Ekonomisi, 1950-1960: Liberalle�me, 1960-1980: Planl� Dö-nem, 1980’den Günümüze: D��a Aç�lma �eklinde bir ba�l�kland�rma tercih edilmi�tir.

5.1. 1923-1930: Model Aray��lar� Kurtulu� Sava�� kazan�ld��� dönemde Bat�l� devletlerin sosyal ve eko-

nomik sistemlerine kar�� olunmam��t�r. Bu devletlerin sistemlerini model almak amac�yla Bat�’n�n kurum ve kurallar� al�nm��, Bat�l�la�maya kapitalist yoldan sanayile�me ve iktisadi geli�me ile ula��labilinece�inin fark�na var�l-m��t�r (�ahin, 1990: 35).

Ekonomik i�leyi�i çerçevelendirmek amac�yla yap�lan 1923 y�l�nda ya-p�lan �zmir I. �ktisat Kongresi’ne ko�ut olarak özel sektörün te�vik edilmesi öngörülmü�, bu amaçla 1923'te Türkiye �� Bankas�, 1924 y�l�nda Sanayi ve Maadin Bankas� (Bu bankan�n yerini 1933 y�l�nda Sümerbank alm��t�r) ku-rulmu�tur. 1927 y�l�nda ise, ulusal sanayinin canland�r�lmas� amac�yla güm-rük, vergi, ula��m ve hammadde sa�lamada baz� kolayl�klar getirilmi�tir. Devletin ald��� bu tedbirlerin yard�m�yla 1927 y�l�nda yap�lan sanayi say�-m�nda 65.000 dolay�nda i�letme oldu�u saptanm��t�r. Bu i�letmelerin % 43,5’i tar�m, % 23,8’i dokuma, % 22,6’s� maden, makine ve onar�m� gru-bunda yer alm��t�r (Ertin, 2013: 166).

Devlet bu dönemde do�rudan ekonomik yat�r�mlar� üstlenmemekle bir-likte çe�itli yasal ve kurumsal düzenlemelerle özel sektörü yat�r�m yapmaya yöneltmeye çal��m��t�r. 1923-1929 döneminde ekonomik yap� ve kurumlar, �zmir �ktisat Kongresi’nde al�nan kararlar do�rultusunda olu�turulmaya çal�-��lm��t�r. 32 �zmir �ktisat Kongresi’nde kabul edilen ilkeler do�rultusunda Türk ticaretini ve sanayiini finanse edecek baz� bankalar kurulmu�tur. Bu bankalar Türkiye �� Bankas�, Türkiye S�nai ve Maadin Bankas�, Türkiye Sanayi Kredi Bankas�, Emlak ve Eytam Bankas� ile yeniden düzenlenmi� olan Ziraat Bankas� ve T.C. Merkez Bankas�’d�r. Bu dönemde bankac�l�k alan�ndaki en ilginç geli�melerden birisi de çok say�da yerel bankan�n ku-rulmsad�r. Cumhuriyetin ilk y�llar�nda ülkenin ulusal gelirinde d�� ticaretin

farkl� bir eklemlenme denemesi: 1946-1953; T�kanma ve yeniden uyum: 1954-1961; �çe dönük, d��a ba��ml� geni�leme (1962-1976) ve yeni bunal�m (1977-1979, Sermayenin kar-�� sald�r�s�: 1980-1988; Uluslararas� finans kapitalin egemenli�ine sanc�l� geçi� (1989-2002) (Boratav, 2004: 13-14).

32 �zmir �ktisat Kongresi 1920’lerde izlenen iktisat politikalar� aç�s�ndan Osmanl� Devle-ti’nden Türkiye Cumhuriyeti’ne geçi�te bir kopu�un de�il devaml�l���n oldu�unu, yani millî iktisad�n 1920’lerde sürdü�ünü gösteren bir olgu olarak öne ç�km��t�r. Kongrenin o dönemde gerçekle�tirilen ekonomiyi Türkle�tirme giri�imleri ba�lam�nda de�erlendirilme-si gerekir (Koraltürk, 2011: 105).

Page 123: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 111

oldukça büyük pay almas�, d��a aç�k bir ekonomi politikas�n�n benimsenmesi alt� adet yabanc� bankan�n faaliyete geçmesine sebep olmu�tur (Tezel, 1994: 231).

1915 y�l�nda Osmanl�’dan kalan tuz, petrol, benzin ve patlay�c� madde-ler tekelleri ve fabrikalar�n say�lar� 22 idi. Osmanl�’da devlete ait olan bu tekeller 1925 y�l�nda kurulan Sanayi ve Maadin Bankas� taraf�ndan al�nm��t�r (Aktan, 1998: 34). Devletin bu dönemdeki ekonomik faaliyetlerinden bir di�eri de ula�t�rma alan�nda olmu�tur. Osmanl� döneminde yabanc� �irketle-rin denetiminde bulunan demiryollar�, 1924 y�l�nda Anadolu demiryollar�n�n devletle�tirilmesi hakk�ndaki kanun kabul edilerek demiryollar� devletle�ti-rilmi� ve yeni demiryollar�n�n yap�m�na önem verilmi�tir. Demiryollar�n�n yap�m� ve i�letilmesi için kurulan Nafia Vekâleti’ne ba�l� müdürlükler 1927’de birle�tirilerek Devlet Demiryollar� ve Limanlar� �dare-i Umumiyesi kurulmu�tur. Ula�t�rma alan�nda yap�lan di�er bir at�l�m da denizcilik sektö-ründedir. Osmanl� devleti döneminde birçok liman�n i�letilmesi yabanc�lar�n elinde bulunmaktad�r. 1926 y�l�nda Kabotaj Kanunu ç�kart�lm�� ve böylece Türk deniz ticaretinin ve ta��mac�l���n�n geli�imi sa�lanm��t�r. Ayr�ca hava-c�l�k alan�nda da geli�meler ya�anm�� 1926 y�l�nda Kayseri’de uçak fabrikas� aç�lm��t�r (Co�kun, 2003: 74).

Milli ekonomi anlay��� çerçevesinde milli tüccar ve milli sanayici olu�-turulma çabas� gösterilmi�tir. Yerli sanayinin rekabet güçlerine kar�� korun-mas� korunmas� için 1929’dan itibaren d��ar�dan yüksek gümrük tarifeleri uygulamas� ba�lat�lm��t�r (Co�kun, 2003: 75).

1923-1931 y�llar� aras�nda ekonomide yasal ve kurumsal planda gerçek-le�tirilen belli ba�l� düzenlemeler yap�lm��t�r. 1924 y�l�nda ç�kart�lan bir kanunla ihracata dönük sanayilerin kulland�klar� ithal hammaddelerin güm-rük vergisinden muaf tutulmas� sa�lanm��t�r. 1925 y�l�nda köylünün üzerin-deki vergi yükünün hafiflemesi için a�ar vergisi kald�r�lm��t�r. 1925’te �sviç-re Medeni Kanunu kabul edilerek topra��n mülkiyeti konusu yasal düzenle-meye kavu�turulmu�, 1927 ve 1929 y�llar�nda ç�kar�lan kanunlarla köylüye devlete ait topraklardan bir bölümü da��t�larak ekilen alanlar geni�lemi� ve tar�mda üretim art��� sa�lanm��t�r (�ahin, 1990: 38-39). 1930 y�l�nda 1567 say�l� kanunun ç�kar�lmas�yla Bakanlar Kurulu Türk Paras�n�n K�ymetini Koru-ma ad� alt�nda çe�itli kararnameler ve ekler ç�karm��t�r (Paras�z, 2011: 98-99).

�zmir �ktisat Kongresi (1923) �zmir �ktisat Kongresi, ülkenin ekonomik kalk�nmas�n�n gereklili�i ve

önemini gündeme getirmi� (Yenal, 2001: 63) bir faaliyettir. Kongre’nin amac�, uygulanacak iktisat politikas� önlemleri hakk�nda hükümet kadrolar� ile toprak sahipleri, tacirler ve s�n�rl� varl�klar� ile sanayiciler aras�nda bir uzla�ma sa�lamakt�r. Yönetici asker-bürokrat, toplumun varl�kl� kesimleriyle

Page 124: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 112

etkili bir siyasal sosyal ileti�im kurma, siyasal iktidar�n toplum kesimleriyle kurulacak belirli ili�kilerle ve sa�lanacak ortak görü�lerle sa�lamla�t�rma iste�i aç�s�ndan önemli bir platform olu�turmu�tur (Tezel, 1994: 148).

Kongre’de yap�lan konu�malarda Osmanl�’n�n çökü�ü ekonomik neden-lere, özellikle emperyalist etkilere ba�lanm��t�r. Buradan hareketle Yeni Türkiye’nin ba��ms�z ve kendi kendine yeterli bir iktisat politikas� izlemesi-nin gere�i olarak ortaya konulmu�tur. Ancak �stanbul’dan gelen ticaret ve sanayici grup liberal ekonomi do�rultusunda görü�lerini belirtmi�lerdir. Li-beral ekonomi kongrede a��rl���n� hissettirmi�tir, Türkiye iktisat tarihi aç�-s�ndan piyasa ekonomisini öne ç�kartan bir yap�ya bürünmü�tür (Çavdar, 2003: 155). Kongrede al�nan kararlar; iktisadi misak ile ilgili kararlar ve kongreye kat�lan iktisadi gruplar�n istekleri ve teklifleri ile ilgili kararlar olmak üzere iki kategoride toplam��t�r (�ahin, 1990: 36).

�ktisadi Misak ile ilgili kararlar �unlard�r (�ahin, 1990: 36):

� Yerli üretim te�vik edilmeli ve lüks ithalattan kaç�n�lmal�d�r, � Giri�im ve çal��ma özgürlü�ü esast�r fakat tekelcili�e izin ver-

ilmemelidir, � Ekonomik kalk�nmam�za katk�s� olmak ve kanunlar�m�za uymak

kayd� ile yabanc� sermayeye izin verilecektir.

�kinci bölümde yer alan baz� kararlar ise �unlard�r (Çavdar, 2003: 158; Paras�z, 1993: 3):

� Tütün tekeli (Reji) idaresi ve yönetimi kald�r�lacakt�r, � Tütün tar�m� ve ticareti serbest olacakt�r, ihraç edilen tütünün

i�lenmi� olmas� gerekmektedir ve vergileri tüketiciden al�nacakt�r, � Temettü vergisi gelir vergisine dönü�türülecektir, � �ç gümrükler kald�r�lacak, koruyucu gümrük tarifeleri kabul

edilecektir, � Ziraat Bankas� yeniden düzenlenecektir, � Sanayicilere kredi vermek üzere bir Sanayi Bankas� kurulacakt�r, � Te�vik-i Sanayi Kanunu’nun günün ihtiyaçlar�n� kar��lar hale

getirilmesi ve be� y�l sonra 25 y�l süreyle uzat�lmas� sa�lanacakt�r, � Türk limanlar�nda kabotaj hakk� sa�lanmas� ve demiryolu, limanlar

ile di�er ula��m altyap�s� geli�tirilecektir, � “Amele” kavram�n�n yerine “��çi” kavram� kullan�lacakt�r, � Tüm i�gücüne sendika hakk� tan�nacakt�r.

Kongre’nin özellikle sanayiye yönelik önerilerinde gümrük politikalar�-na getirilen s�n�rlar görülmektedir. Bununla birlikte özel sanayi yat�r�mlar�na

Page 125: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 113

sa�lanan özendirici uygulamalar önem ta��maktad�r. 1925’deki Sanayi ve Maadin Bankas�’n�n, kurulu� kanunuyla Osmanl� Devleti’ne ait dört s�naî i�letmeyi devrald��� bilinmektedir. Ancak bu bankan�n s�naî tesis kurmas�na imkân verilmemi�; devrald��� tesisleri de uygun �artlarla özel sektöre aktar-mas� amaçlanm��, özel sanayi ve maden i�letmelerini kredi veya i�tiraklerle desteklemesi öngörülmü�tür (Boratav, 2004: 47).

Cumhuriyet’in ilk y�llar�nda iktisat politikas� Türkiye iktisat Kongresi kararlar� do�rultusunda olu�turulmak istenmi�tir. Devlet özel giri�im eliyle serbest piyasa �artlar�nda sanayile�me politikas� izlemi�, özel sektör a��rl�kl� bir karma ekonomik model benimsenmi�tir (�ahin, 1990: 38).

Lozan Antla�mas�

1923-1929 döneminin iktisadi geli�iminin en belirgin iki olay�, Lozan Antla�mas� ve tüm dünya ülkelerini etkileyen Büyük Bunal�m’d�r. Lozan Antla�mas�, Türkiye’yi hem siyasi hem de ekonomik olarak etkilemi�tir. Lozan Antla�mas� ile ülkede a��r iktisadi etkileri bulunan kapitülasyonlar kald�r�lm�� ancak Osmanl� borçlar�n�n büyük bir bölümü Cumhuriyet döne-mine devral�nm��t�r. Lozan’�n öngördü�ü s�n�rlar dikkate al�narak Osmanl� borcu, Türkiye Cumhuriyeti ile imparatorlu�un topraklar�n� payla�an di�er devletler aras�nda da��t�lm��t�r (Özçelik-Tuncer, http://www.aku.edu.tr/, 2013: 256; Boratav, 2004: 43-44). Cumhuriyet’in ilk y�llar�nda ekonomi politikas�n�n belirlenmesinde etkili olan Antla�maya göre, Türkiye Cumhu-riyeti’nin gümrük tarifelerini 5 y�l süre ile 1 Eylül 1916 tarihinde oldu�u seviyede tutmas�, ithalat ve ihracatta baz� ola�anüstü durumlar d���nda dü-zenlemeye gitmemesi gibi k�s�tlay�c� hükümleri getirilmi�tir. Bu karar nede-niyle hükümet, yerli s�naî üretimi vergiden muaf tutarak, prim ödeyerek ve ucuz girdi temin ederek desteklemeye çal��m��t�r (�ahin, 1990: 38).

1930’lu y�llarda Türkiye’de izlenen devletçi ekonomi politikalar�n� �e-killendiren ba�l�ca faktörler �u �ekilde s�ralanabilir (Paras�z, 2011: 101):

� 1923-1929 y�lar� aras�nda izlenen liberal ekonomi politikalar�ndan olumlu sonuç elde edilememesi,

� 1929 Büyük Dünya Bunal�m�’n�n genel olarak dünyadaki tüm ekonomileri olumsuz etkilemesi,

� Sovyetler Birli�i’nde uygulanan planl� ekonomi politikalar�n�n ilk sonuçlar�n�n ba�ar�l� olmas�,

� Klasik ekonomi politikalar�n�n 1929 krizine çözüm üretememesi so-nucu devletin ekonomiye müdahalesini savunan görü�lerin ön plana ç�kmas�.

Page 126: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 114

1929 Büyük Bunal�m� ile devletin ekonomik hayata müdahalesi artm��-t�r. Bu müdahalenin en belirgin oldu�u sektör sanayi sektörü olmu�tur. Sanayi sektörü gerçekle�tirilmesi öngörülenler bir plana ba�lanm��t�r. Bu plan ba�lam�nda 1930’lu y�llar�n sonuna do�ru Türkiye temel tüketim mallar� bak�m�ndan d��a ba��ml� olmaktan büyük ölçüde kurtulmu�tur (�ahin, 1990: 79). 1929 Bunal�m� kapitalizmin ortaya ç�kmas�ndan sonra ekonomik sistemlerin ya�ad��� en büyük kriz olarak de�erlendirilmektedir (Özçelik-Tuncer, http://www.aku.edu.tr/, 2013: 259). Ekonomik bunal�m�n etkisiyle kapitalist sistem uluslararas� bütünlü�ünü sürdürememi�, kapitalist merkez ülkeler uluslararas� kapitalist sistemin bütünlü�ünü korumak yerine, ulusal yararlar�n� korumay� amaçlayan politikalara yönelmi�lerdir (Y�ld�r�m vd., 2011: 1169).

Türkiye’de 1930 y�l� ba��nda ekonomik bunal�m�na kar�� baz� önlemler alm��t�r. Al�nan önlemler ba�l�ca iki amaca yönelik olmu�tur (Kepenek, 1990: 61):

� Kamu harcamalar�n� kamu gelirlerine uygun olarak dengelemek, � D��al�ma s�n�rlamalar getirerek, d�� ticaretin fazla vermesini sa�lamak.

Bunlar�n yan�nda ekonomiyi korumak amac�yla devletçilik ekseninde Birinci Be� Y�ll�k Sanayi Plan� haz�rlanm��t�r.

Birinci Be� Y�ll�k Sanayi Plan�

1932 itibar�yla devlet i�letmelerinin öncü olaca�� sanayile�me hareketi-ne do�ru yönelim ba�lam��t�r. Bunu gerçekle�tirecek araçlardan birincisi, d�� ticarette koruma tedbirlerini artt�rarak himaye rant�n�n daha çok devlette toplanmas�n� sa�layacak düzenlemeler; ikincisi ise hedeflenen ithal ikameci sanayile�me stratejisinin öncülü�ünü yapacak devletin yat�r�m program�n� çerçeveleyen Birinci Be� Y�ll�k Sanayi Plan�’d�r (Y�ld�r�m vd., 2011: 1170). Sanayi sektörü devletçilik uygulamas�n�n en yo�un oldu�u sektör durumun-dayd�. Sanayile�menin gerçekle�mesi için devletin s�naî i�letmeler kurup i�letmesi gerekti�i karar�na var�lm��t�r. Sovyet uzmanlar grubuna haz�rlat�lan sanayi program� hükümet taraf�ndan benimsenerek 17 Nisan 1934 tarihinde birinci be� y�ll�k sanayi plan� ad�yla yürürlü�e girmi�tir (�ahin, 1990: 58).

Birinci Be� Y�ll�k Sanayile�me Plan� 1934-38 y�llar�n� kapsam��t�r. Bu do�rultuda ülkenin çe�itli yerlerinde �eker, dokuma, maden, selüloz ve se-ramik fabrikalar�n�n kurulmas� plana ba�lanm��t�r. Ancak bu y�llar�n dünya-da ekonomik kriz dönemine rastlamas�, ülkemizde devletin bizzat kurucu rol oynamas�na neden olmu�tur. 1933 y�l�nda Etibank kurulmu�; kimya sanayi

Page 127: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 115

(suni ipek-Gemlik, gülya��-Isparta, kibrit ve asit-�zmit), pamuklu dokuma (Bak�rköy, Kayseri, Ere�li, Malatya, I�d�r, Nazilli), kâ��t ve selüloz (�zmit), kamgarn sanayi (Merinos-Bursa), kendir sanayi (Kastamonu), demir sanayi (Karabük), kükürt (Keçiborlu), toprak sanayi (seramik-Kütahya, �i�e-cam Pa�abahçe, çimento fabrikalar�), �eker sanayi (K�rklareli-Alpullu, U�ak, Tokat-Turhal) alan�nda yat�r�mlar yap�lm��t�r. Ayr�ca 1937 y�l�nda ilk demir-çelik fabrikas� da Karabük'te kurulmu�tur. Yap�lan te�vik ve tedbirlerle 1950 y�l�nda yap�lan sanayi say�m�nda 83.500 tesis oldu�u belirlenmi�tir (Ertin, 2013: 166).

Plan ile temel ihtiyaç maddelerinin üretimine öncelik verilmi�, bu maddelerin ithal ikamesinin sa�lanmas� amaçlanm��t�r. Bu sanayile�me stratejisi ile döviz tasarrufu sa�lanarak d�� ticaret aç���n�n kapat�lmas� ve dolay�s�yla ulusal paran�n de�erinin korunmas� da amaçlan�yordu (�ahin, 1990: 59). “Birinci Be� Y�ll�k Sanayi Plan� ile Türkiye geli�mekte olan ülke-ler aras�nda planl� kalk�nma deneyimine giri�en ilk ülke olmaktayd�” (Aktan, 1998: 35). Birinci Be� Y�ll�k Sanayi Plan�'n�n ba�l�ca amaçlar� �unlard�r (Paras�z, 2011: 127):

� Ana hammaddeleri ülkede yeti�en veya k�sa zamanda temini mümkün görülen sanayi dallar�n� ele almas�,

� Kurulacak bu fabrikalar büyük sermaye ve teknik güce ihtiyaç gösteren fabrikalar olduklar� için kurulu�lar�n�n devlete veya millî kurulu�lara b�rak�lmas�,

� Kurulmas� dü�ünülen fabrikalar�n üretim kapasitelerinin ihtiyaç ve tüketim ile do�ru orant�l� olmas�d�r.

Birinci Be� Y�ll�k Sanayi Plan� ile kurulmas� planlanan pamuklu men-sucat, kendir, keten, kamgarn, demir, sömikok, bak�r, kükürt, seramik, kimya sünger, gül ya��, alt�n ve petrol (Tezel, 1994: 297-300) dallar�nda 20 fabri-kan�n kurulmas� ve bu fabrikalar için 43.453.000 TL yat�r�lmas� öngörülmü�-tür. Bu fabrikalar için gerekli olan finansman�n 39.978.000 TL’lik k�sm� Sümerbank, geri kalan k�sm�n�n ise �� Bankas� taraf�ndan kar��lanmas� öngö-rülmü�tür. Devletçi sanayile�me sürecinin finansman�nda ülkede iç ve d�� borç yükü artt�r�lmam�� ancak istikrarl� bir para politikas� izlenerek aç�k finansman modeli de tercih edilmemi�tir. Finansman�n temel kayna��n� tüke-tim mallar� için belirlenen dolayl� vergiler olu�turmu�tur (Paras�z, 2011: 127). Kamu iktisadi kurulu�lar� Plan esas�nda al�nan önlemler neticesinde kurulmu�, denk bütçe sa�lanm�� ve 1938 y�l�na kadar fazla vermi�tir (Soylu-Yakt�, 2012: 374).

Page 128: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 116

�kinci Be� Y�ll�k Sanayi Plan�

Birinci Plan�n büyük ölçüde gerçekle�tirilmesinin ard�ndan haz�rlanan bu Plan korumac� bir d�� ticaret rejimi yan�nda, daha çok ara ve yat�r�m mal-lar� üretiminde yo�unla�an ithal ikameci bir sanayile�me politikas�n� hedef-lemi�tir (Y�ld�r�m vd., 2011: 1170). �kinci Be� Y�ll�k Sanayi Plan�’n�n haz�r-lanmas�n�n gerekçeleri (Paras�z, 2011: 129):

� Birinci Be� Y�ll�k Plan’�n daha k�sa sürede gerçekle�ece�inin anla-��lmas�ndan,

� Amaçlar�ndaki de�i�melerden, � Enerji sorununun önem kazanmas�ndan, � �thal ikamesi tipi iç tüketimine dönük bir ekonomi politikas� yerine,

ihracata dönük bir politikan�n a��rl�k kazanmas�ndan do�mu�tur. Bi-rinci Planda yakla��k 20 fabrikan�n kurulmas�n hedeflenirken, �kinci Be� Y�ll�k Sanayi Plan�’nda 100’ün üzerinde fabrika kurulmas� he-deflemi�tir. �kinci Be� Y�ll�k Sanayi Plan�’nda devletin öncelik ver-di�i faaliyet alanlar�: Madencilik, ta� kömürü ocaklar�, bölge elektrik santralleri, toprakendüstrisi, kimya endüstrisi, makine endüstrisi, mahrukat sanayisi vedenizciliktir.

Birinci Be� Y�ll�k Sanayi Plan�’n�n içerdi�i süre dolmadan 1936’dan sonra �kinci Be� Y�ll�k Sanayi Plan� haz�rl�klar�na ba�lanm��t�r. �kinci Be� Y�ll�k Sanayi Plan�nda ara mallar� ve yat�r�m mallar� üretimine öncelik ve-rilmi�tir. Bunun yan�nda elektirifikasyon, madencilik ve limanlar gibi altya-p�sal geli�meler de dikkate al�nm��t�r. Bu nitelikler itibar�yla �kinci Be� Y�l-l�k Sanayi Plan�’n�n bir bak�ma kendine yeterlilik ilkesine önem verdi�i ve ilk plan�n do�al bir uzant�s� oldu�u söylenebilir. Ancak �kinci Be� Y�ll�k Sanayi Plan�, �kinci Dünya Sava�� nedeniyle uygulanamam��t�r (Kepenek, 1990: 63). Madencilik, metal ürünler sanayi, kimya sanayi, toprak ürünleri sanayii, g�da sanayii, elektrik enerjisi, ula�t�rma plan� �kinci Be� Y�ll�k Sanayi Plan�n�n kapsad��� ba�l�ca alanlar olmu�tur (Tezel, 1994: 307-309).

5.2. 1930-1940: Korumac�l�k ve Devletçilik

Bu dönem devletçi politikalara ba�vurmas� önceden öngörülmü� siyasi görü�lerin ve kuramsal tart��malar�n sonucunda de�il, dönemin ko�ullar�n�n zorlanmas� ile olmu� ‘pragmatik’ bir önlem olarak de�erlendirilebilir (Bulu�, 2003: 44). Devletin en önemli faaliyet alanlar�ndan biri olarak demiryollar� yap�m� bu dönemde göze çarpmaktad�r. 1928-1929 y�llar�nda Ankara-Uluk��la ve Mersin-Adana hatlar� yabanc� �irketlerden sat�n al�nm��, 1930’da demiryollar� yap�m� artt�r�lm�� (Aktan, 1998: 34). Ekonominin ve sanayinin

Page 129: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 117

sadece özel te�ebbüs ve özel te�ebbüsün te�viki ile mümkün olmad��� anla-��lm��, 1933-34 y�llar�ndan itibaren “devletçilik” ekonomik rejim olarak uygulanmaya ba�lam��t�r (Hiç, 1994: 301).

1930 krizi sonucu dünyada tar�m ve di�er hammadde stoklar�nda a��r� derecede art�� ya�anmas� tüm dünyada tar�m ve hammadde fiyatlar�nda bü-yük bir dü�ü�e neden olmu�tur. Türk ekonomisi üzerindeki etkileri �u �ekilde s�ralanabilir (Paras�z, 2011: 124):

� Tar�m ürünlerinin ihracata olan talebi dü�mü�, � Tar�msal ürünlerin genel fiyat düzeyi dü�mü�, � Türkiye yapaca��ithalat�n finansman�için borç bulamamaya ba�lam��, � Türk sanayiinde pazar sorunu ba�lam��, � �hracata yönelik tar�msal ürünüreten borçluköylüler ürünlerini yok

pahas�na satmak zorunda kalm��, � Sanayii sektörüne yönelik tar�m sektöründen gelen talep azalm��, � D�� ticaret aç��� artm��, � 1932 y�l�nda büyük bir kurakl�k ya�anm��t�r.

17 Nisan 1934 y�l�nda kabul edilerek uygulanmaya ba�layan Birinci Be� Y�ll�k Sanayi Plan�’nda; tekstil, kendirkesen, demir-çelik, porselen-çini, kâ��t, �eker ve gül sanayileri gibi sektörler yer alm��t�r. Bu dönemde 1934 y�l�nda Bak�rköy Bez Fabrikas�, Keçiborlu Kükürt Fabrikas�, 1935’te Kayse-ri Bez Fabrikas�, Pa�abahçe Cam Fabrikas�, Zonguldak Türk Antrasit Fabri-kas�, 1936’da �zmit Birinci Kâ��t Fabrikas� ve Çubuk Baraj�, 1937’de Nazilli Basma Fabrikas� ile Ere�li Bez Fabrikas�, 1938’de Gemlik Suni �pek Fabri-kas�, Bursa Merinos Fabrikas� ve Divri�i Demir Madeni ��letmesi aç�lm��t�r. Ayr�ca say�lan devlet kurulu�lar�n�n d���nda yeni kurumlar da aç�lm��t�r. Bunlar: Ba�vekâlet �statistik Genel Müdürlü�ü (1930), Tekel Genel Müdür-lü�ü (1931), PTT Genel Müdürlü�ü (1933), Hava Yollar� ��letmesi (1933), Türkiye �eker Fabrikalar� Genel Müdürlü�ü (1935), Maden Tetkik Arama Enstitüsü (1935), Elektrik ��leri Etüt �daresi (1935), Tapu Kadastro Umum Müdürlü�ü (1936), Devlet Meteoroloji ��leri Genel Müdürlü�ü (1937)’dür (Co�kun, 2003: 76).

�ktisadi geli�me amac�yla ülkenin kendi kaynaklar�na ba�vurulmu�, d�-�ar�dan kayda de�er kaynak sa�lanmam��t�r. Yabanc� sermayeye ihtiyaç duyuldu�u noktada da demiryollar�, madencilik gibi stratejik alanlardaki yabanc� sermayeye ait sermaye mallar millîle�tirilmi�tir (�ahin, 1990: 81). Korumac�-devletçi sanayi anlay���n�n benimsendi�i (Boratav, 2004: 60) bu

Page 130: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 118

dönemde sanayi sektörü en h�zl� büyüyen sektör olmu�tur (Bulu�, 2003: 46). Devletçi sanayile�me döneminde ekonomik faaliyetler çok artm��t�r. Hem Birinci Sanayi Plan� çerçevesinde hem de bu Plan� d���nda devlet birçok sanayi tesisi kurarak i�letmeye açm��t�r. Özel sektör d��a kar�� etkili koru-maya al�narak Te�viki Sanayi Kanunu’nda belirtilen te�viklerle de destek-lenmeye devam edilmi�tir. Plan döneminin son y�llar�nda sanayi sektörünün GSMH’daki yeri % 17’yi a�arak, di�er sektörlerin büyüme h�zlar�n�n üstün-de olmu�tur (�ahin, 1990: 70).

1934-1935 döneminde kurulan sanayi tesisleri k�sa zamanda üretime geçmi�tir. Birçok mal�n iç talebinin giderek daha büyük k�sm� yerli üretimle kar��lanmaya ba�lanm��t�r. 1930’lu y�llarda Türkiye birçok temel tüketim mall�n�n ithal ikamesini sa�lam��, baz� ara mallar�n ithal ikamesinde önemli mesafe kat edilmi�tir. Örne�in; �eker, cam ürünleri, çimento, yünlü ve pa-muklu dokuma ürünlerinde iç talebin % 80’den fazlas� yerli üretimle kar��-lanmaya ba�lam��t�r (�ahin, 1990: 70). 1930-1938 dönemine ili�kin olarak özellikle d�� ticaretin Almanya’n�n kontrolünde oldu�u belirtilmelidir. Al-manya’n�n ihracat ve ithalat�m�zdaki pay� çok h�zl� bir �ekilde art��a geçmi�, bürokrasinin müdahalesiyle ikili antla�malar arac�l���yla Almanya d�� ticaret örgütleri Türkiye'nin d�� ticaretini kontrol alt�na alm��t�r (�ahin, 1990: 73-74). 19 Ekim 1939 tarihinde Türkiye, �ngiltere ve Fransa ile kar��l�kl� yard�m antla�mas� imzalam��t�r. Ayr�ca süreç içerisinde ABD ile de siyasi, ekono-mik ve kültürel ili�kiler artm��t�r (Bulu�, 2003: 231).

Bu dönemin sonunda Türkiye un-�eker ve dokumay� yerli üretimle sa�-lar duruma gelmi�tir. Bu geli�me hafif sanayiye dayal� bir geli�medir. Yat�-r�m mal� ve ara mal üreten modern sanayi kollar�n�n ilk kurulu� y�llar� da devletçilik dönemindedir. Metalurji, özellikle demir-çelik, kâ��t ve kimya sanayi kollar�nda ilk modern tesisler bu y�llarda kurulmu�; in�aat malzemesi ve çimento üretiminde büyük s�çramalar gerçekle�tirilmi�tir. Makine ve teç-hizat yat�r�mlar�ndaki ortalama y�ll�k art�� h�z� % 10 civar�nda olmu�tur (Bo-ratav, 2004: 71). 1930-1945 döneminde Büyük Buhran ve �kinci Dünya Sa-va�� gibi iki büyük d��sal etken ile sanayide devletçi uygulaman�n vurgulad�-�� içsel geli�meler aras�ndaki etkile�imler Türkiye’nin yabanc� sermaye ile olan ili�kilerine yeni ko�ullar getirmi�tir (Tezel, 1994: 201).

5.3. 1940-1950: Sava� Ekonomisi

Birinci Sanayi Plan�’n�n devam� olarak haz�rlanan Plan ithal ikameci sanayile�mede daha ileri bir a�amay� temsil ediyordu. Tasarlanan s�naî tesis-lerin hammaddesi yine yurt içinde tedarik edilecekti ancak daha büyük ser-maye ve daha ileri teknolojiye ihtiyaç duyuldu�u belirtilmekteydi. Bu Planda

Page 131: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 119

yurt içinde tüketimi olmayan ancak yurt d���nda aranan ve hammaddesi içe-ride üretilen mallar�n ürün haline getirilerek ihraç edilmesi hedeflenmi�ti. 1938’de ilan edilen �kinci Be� Y�ll�k Sanayi Plan� sava� nedeni ile ba�ar�s�z olmu�tur (�ahin, 1990: 62-63). Sava� ekonomisinin zorunlu k�ld��� durumlar toplumsal s�k�nt�lara da yol açm��t�r. Çal��ma ça��ndaki birçok insan üretim alan�ndan çekilerek silah alt�na al�nm��t�r. D�� ticaretin büyük ölçüde aksa-mas� ya da daha do�ru ifade ile t�kanmas� yat�r�m mallar� ithalindeki daral-maya ba�l� olarak özellikle s�naî üretimini olumsuz etkilemi�tir. Tüketim mallar� ithalindeki t�kanmalar ile arz-talep dengesindeki bozulma daha da artm��, mal darl��� ve fiyat art��lar� ba�lam��t�r. Bunun üzerine 1940 y�l�nda Millî Koruma Kanunu ç�kar�lm��t�r. Bu kanunun temel maddeleri �unlard�r (�ahin, 1990: 84-85):

� Hükümet sanayi tesislerinin hangi mallar� ne kadar üretece�ini belir-leyebilecektir.

� Hükümet gerek gördü�ü kurulu�lara bir tazminat ödeyerek el koya-bilecektir.

� Tar�mda ekilecek ürünleri devlet belirleyecek; 500 hektar�n üstünde-ki araziyi gerekirse bir tazminat ödeyerek devlet i�letebilecektir.

� Özel sektörün yat�r�mlar� izin alma �art�na ba�lanm�� ve hükümet denetimine tabi tutulmu�tur.

� �ç ve d�� ticaretle fiyat kontrolü sistemi getirilmi�tir.

1945 y�l�n� takiben 1946 y�l�nda �vedili Sanayi Plan� haz�rlanm��t�r. Bu Plan Türkiye’nin iktisadi tarihi için baz� aç�lardan önem ta��maktad�r. Bu hususlar �u �ekilde s�ralanabilir (Tekeli’den akt: Ay, 2012: 158-159):

� 1946 Plan�, Türkiye’nin devletçilikle birlikte geli�en birincil nesil planlama deneyiminin en geli�mi� örne�i olmas�ndan dolay� göz önünde tutulmas� gereken bir belgedir.

� 1946 Plan� Kadrocu Planlama anlay���n�n somut ifadesi olarak da de�erlendirilebilir.

� Türkiye’nin sava� sonras�nda iktisat politikas�n� Süleyman Vaner ta-raf�ndan haz�rlanan “1947 Türkiye �ktisadi Kalk�nma Plan�” temsil etmi�tir.

1946 Plan� –kendinden önce ba�ar�yla uygulanan Birinci Be� Y�ll�k ve �kinci Be� Y�ll�k Sanayi Planlar�’n�n bir devam� niteli�indedir– sava� sonra-s�nda yap�lacak iktisadi hamle için haz�rlanm��, büyük oranda iç kaynaklara dayal�, sanayi öncelikli ve öz güveni yans�tan “kendine yeterlili�i” prensip edinmi� bir plan anlay��� olmas�na ra�men, 1947’de haz�rlanan Vaner Plan� önceki sanayi planlar�n�n aksine yabanc� kaynaklara dayal�, tar�m öncülü�ünde

Page 132: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 120

kalk�nmay� amaç edinmi�, ihracat�n özendirildi�i bir pland�r. Türkiye Vaner Plan� ile sanayi yerine tar�ma dayal� bir büyüme modelini benimsemi� ve sanayiyi ihmal etmi�tir (Ay, 2012: 168).

1949-1950 aras�nda Max Weston Thornburg’un yapt��� incelemeler “Türkiye Nas�l Yükselir?” (1949) ve “Türkiye’nin Ekonomik Durumunun Tenkidi” (1950) adl� çal��malarda da bu dönemin iktisadi duruman ili�kin tespit ve öneriler yer almaktad�r. 1940 tarihli Max Thornburg Raporu’nda Türkiye’nin ABD’nin tecrübelerinden faydalanmas� gerekti�inin alt� çizile-rek; kamu iktisadi te�ebbüslerinin özelle�tirilmesi, büyük ölçekli kalk�nma planlar� haz�rlanmas�ndan vazgeçilmesi önerilmi�tir (Yayman, 2008: 120). Raporda bu tavsiyeleri yerine getirebilecek uzman kadrolar için de öneride bulunulmu�tur. Raporun Türkiye’de her tür uzman ihtiyac�n�n (mü�avir, ba-y�nd�rl�k i�leri, teknik, ziraat, sa�l�k, e�itim, ekonomi...) mutlaka Ameri-ka’dan sa�lanabilece�inin alt�n� çizdi�ine dikkat edilmelidir. Sabit gelirlilerin durumunu zora dü�ürecek enflasyonist bask�n�n herhangi bir biçimde �iddet-lenmesinin engellenmesi önerilmi�tir (Okyar, 1947-48: 298). 1940-50 y�llar� aras� model aray��lar�n�n yabanc� uzman raporlar�yla �ekillenmeye ba�lad��� anlay��� yans�tmaktad�r.

5.4. 1950-1960: Liberalle�me �kinci Dünya Sava��’ndan sonra Dünyada ve Türkiye’de önemli siyasal

ve ekonomik de�i�imler meydana gelmi�tir. Devletin ekonomi üzerindeki müdahalesinin artmas�na kar�� olu�an muhalefet siyasal parti olarak konum-lanm��, iktidara geldi�inde özel sektöre dayal� kalk�nmay� amaçlad�klar�n�, devletin ekonomideki rolünün azalt�lmas� gerekti�i, tar�msal kalk�nmaya ve alt yap�ya öncelik verilmesi hedeflenmi�tir (�ahin, 1990: 96-97).

�kinci Dünya Sava��’ndan sonra dünyan�n en eski ve zengin k�tas�, açl�k ve hastal�kla u�ra�maya ba�lam��, siyasi ortam kar��m�� Polonya, Çekoslo-vakya, Romanya, Macaristan, Bulgaristan, Yugoslavya ve Arnavutluk, SSCB’nin etki alan�na girerek Bat�’dan kopmu�tur. Almanya bölünmü�, Fransa ve �talya Komünist Partileri kitlesel bir güç kazan�rken, Yunanis-tan’da iç sava� devam etmi�tir. Avrupal� seçmenler, Komünist Partilere yö-nelme e�ilimine girmi�tir. Bu süreçte ABD hükümeti, Avrupa’n�n içinde bulundu�u ko�ullardan dolay� büyük bir pazar�n canland�r�lmas� gerekti�ine inanm��t�r. Çünkü Amerikal�lar�n elinde, pazar arayan büyük miktarlarda sermaye birikmi� böyle bir ortamda da Marshall Plan� ortaya ç�km��t�r (Ay, 2012: 152). Marshall Plan�’ndan yararlanmas� için “Türkiye Cumhuriyeti ile Amerika Birle�ik Devletleri Aras�nda Ekonomik ��birli�i Antla�mas�” 4 Temmuz 1948’de imzalanm�� ve TBMM taraf�ndan 8 Temmuz 5253 say�l� kanunla onaylanm�� ve Türkiye Amerika’dan çe�itli alanlarda yard�m alma-ya ba�lam��t�r.

Page 133: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 121

1940 y�l�nda “Millî Korunma Kanunu” ile ekonomik hayata belirgin bir �ekilde müdahale edilmi�tir. Sava� y�llar�nda zenginle�en az�nl�k kesimini de büyük ölçüde etkileyen Varl�k Vergisi 1942’de ç�kar�lm��, tepkiler nedeniyle ertesi y�l yürürlükten kald�r�lm��t�r. 1944’te de Toprak Mahsulleri Vergisiyle de istenilen amaca ula��lamam��t�r (Payasl�, 2011: 137). �kinci Dünya Sava-��’ndan sonra Türkiye’nin Bat� Blo�una yöneli�i, CHP’nin ekonomik ve siyasal anlay���n�n farkl�la�t�rm��t�r. CHP 1946 y�l�nda devletçilik politikas�-n� gözden geçirerek, özel giri�ime destek veren “yeni devletçilik” görü�ünü ortaya atm��t�r. 1947 y�l�nda, CHP’nin 7. kurultay�nda “devletçilik” uygula-mas�na büyük ölçüde son verilece�i belirtilmi�tir. Bu ba�lamda Marshall Yard�m�, Truman Doktrini özellikle Thornburg, Hilts ve Barker heyetlerinin raporlar�n�n Türkiye’deki devletçilik anlay���n�n sonunu getirdi�i de�erlen-dirmesi yap�labilir (Payasl�, 2011: 137).

1950'lerden sonra ula��m olanaklar�n�n geli�mesi, nüfusun artarak k�rsal kesimden �ehirlere göç eden i�gücü, devlet sektörü yan�nda sermayesi artan özel sektörün sanayiye yat�r�m yapmas� gibi faktörler sanayinin geli�mesini sa�lam��t�r. 1950'lerden itibaren özel giri�imi destekleyen ve iç ve d�� kredi sa�layan Türkiye Sanayi Kalk�nma Bankas�’n�n kurulmas� özel sanayinin geli�mesinde etkili olmu�tur (Ertin, 2013: 166). Bu dönem 1940-50 aras�n-daki yabanc� uzman raporlar�n�n haz�rlanmas�n�n daha geli�mi� �ekli olarak, iktisat politikalar�n�n d��sal belirleyicisi ABD ve onun önderli�ini yapm�� oldu�u uluslararas� kurulu�lar olmu�tur. 1951 tarihli Baker Raporu ile dev-letçili�in tasfiye edilmesi, yabanc� sermayenin te�vik edilmesi, devletin sa-dece ula��m, haberle�me gibi alanlarda yat�r�m yap�lmas� önerilmi�tir. Avru-pa’n�n �kinci Dünya Sava�� sonras� imar� için ABD öncülü�ünde Bat� blo�u taraf�ndan Türkiye’ye uygun görülen “tar�ma dayal� büyüme” rolü ülke kal-k�nmas�n� geciktirici bir faktör olmu�tur. Uluslararas� i� bölümünün, ulusla-raras� kurulu�lar ve antla�malar ile dayatt��� bu tercih Türkiye’nin kalk�nma-s�nda öncü sektörü de�i�tirmi� ya da engellemi� ve Türkiye’nin bir tar�m ülkesi olarak kalmas�na neden olmu�tur (Ay, 2012: 169).

5.5. 1960-1980: Planl� Dönem

�kinci Dünya Savas� sonras�nda dünya ölçe�inde geni�leyen ulusal kal-k�nma aray��lar� ve kalk�nmac� yöntemlere artan ilgi, geli�mi�-lik/azgeli�mi�lik tart��mas�n�n eksenini belirlemi�tir. Bu tart��malar içerisin-de bir kalk�nma yöntemi olarak planlaman�n belirmesiyle “kalk�nma” ve “planlama” kavramlar� s�kl�kla beraber kullan�lm��t�r (Ekiz-Somel, 2005).

Sanayi sektörü de planlamaya taraftar bir tutum sergilemi�tir. 1950-60 döneminde sanayiye önceki dönemlere göre daha az kaynak ayr�lm��t�r.

Page 134: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 122

Dönemin ikinci yar�s�ndaki ekonomik istikrars�zl�k kaynaklar�n üretken ol-mayan spekülatif sektörlere kaymas�na neden olmu�tur. Bu geli�meler so-nunda sanayile�me yava�lam��, sanayi sektörü etkinli�ini görece yitirmi�tir. Sanayiciler yeniden sanayile�me ad�mlar�n�n at�lmas� için ekonomik istikra-r�n sa�lanmas� gerekti�ini ve bu do�rultuda planlaman�n yararl� olaca��n� dü�ünmü�lerdir (�ahin, 1990: 129-130). 1960 sonras�nda planlama ve di�er yasal-kurumsal düzenlemelerle birlikte sanayile�me politikas�n�n temelini sanayi ürünlerinin ithalat� yerine yerli üretimin sa�lanmas� olu�turmu�tur (Eser, 1993: 61).

1963 y�l�nda yap�lan sanayi ve i�yerleri say�m�nda i�yeri say�s� 161.000 olarak saptanm��t�r. 3012 adet büyük i�letmenin yer ald��� bu say�m devrele-rinde 283 adedi kamu, 2774 adedi ise özel sektöre aittir. 1963 y�l�ndan itiba-ren kalk�nma planlar�n�n haz�rlanmas�, ekonominin her y�l belli bir h�zda büyümesi, sanayile�meye öncelik verilmesi ve sanayinin planl� bir biçimde geli�mesinde etkili olmu�tur (Ertin, 2013: 166).

5.6. 1980’den Günümüze: D��a Aç�lma

Türkiye’de 1963’ten beri uygulanan be� y�ll�k kalk�nma plan� dönemle-rinde “sanayiye dayal� büyüme” temel amaçlardan biri olmu�tur (DPT, 2003: 2). Ancak 1970’li y�llarda ya�anan petrol krizi, K�br�s Bar�� Harekât� nede-niyle askerî harcamalar�n artmas�, ABD ambargosu, yabanc� sermaye giri�i-nin yava�lamas�, siyasi istikrars�zl�klar gibi etmenler ekonomik i�leyi�i olumsuz etkilemi�tir (�ahin, 1990: 182-183).

1980 y�l� Türkiye ekonomisi aç�s�ndan hayli önemli yap�sal dönü�ümle-rin ya�and��� bir y�l olmu�tur. Bu ba�lamda 24 Ocak Ekonomik Kararlar�yla piyasa ekonomisinin mant���na göre

lenen bir ekonomik yap� ortaya ç�km��t�r (Öztürk-Yak���r, 2005). Dola-y�s�yla 1980 y�l� öncesi ve sonras�nda benimsenen sanayile�me stratejileri ve uygulanan ekonomi politikalar� büyük farkl�l�k göstermi�tir. 1980 y�l�na kadar ithal ikamesi politikas� uygulanm��; 1980 y�l�ndan sonra ise, ihracata dönük sanayile�menin uygulanm�� ve piyasa ekonomisinin ilke ve esaslar�-n�n geli�tirilmesi yönünde önemli ilerlemeler sa�lanm��t�r (DPT, 2003: 2). 24 Ocak Kararlar� ile ekonominin kurumsal yap�s�nda ve geleneksel sanayi-le�me stratejisinde de�i�iklikler amaçlanm��t� (�ahin, 1990: 188-189). 1980’lerde ekonomi büyümü� ancak sanayi kesimine yönelik yat�r�mlar hizmet sektöründeki yat�r�mlara göre azalm��t�r (Ahmad, 1995: 289). 24 Ocak 1980 �stikrar Program� ile birlikte ‘yeniden yap�lanma’ IMF, OECD ve Dünya Bankas� kredileriyle destelenmi�tir (Kazgan, 2002: 125).

Page 135: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 123

24 Ocak �stikrar Program�’n�n sanayi üzerinde olu�turdu�u de�i�ikliklerin sonuçlar� �unlard�r (Türkkan, 1988: 165’den akt: Karaalp, 1994: 194-195):

� D�� pazarlara yönelik sanayileri te�vik eden politikalara geçilmi�tir. � A��r� korumac� politikalar�n yerine d�� rekabete aç�k bir sanayile�me

politikas� benimsenmi�tir. � �thal yasaklar� ile yönlendirilen s�n�rl� ve iç pazara yönelik ithal ika-

mesi ile sanayile�me politikas�ndan vazgeçilmi�, ihracat�n te�viki ile yönlendirilen sanayile�me politikas� benimsenmi�tir.

� Devlet yönlendirmesinin a��rl�kl� oldu�u bir sanayile�me politika-s�ndan özel sektörün yönlendirdi�i bir sanayile�me politikas� tercih edilmi�tir.

� �stihdam, gelir da��l�m� ve ücret gibi hedeflerin öncelikli oldu�u sa-nayile�me politikalar� yerine d�� pazarlarla bütünle�en, rekabet gücü yüksek sanayi olu�turmaya yönelik amaçlar benimsenmi�tir.

� Kar��la�t�rmal� üstünlükleri inceleyen sanayi sektörüne öncelik verilmi�tir

Bugün bahsedilen dönemin ekonomik sonuçlar�na ili�kin tart��malar sürmektedir. Kimilerine göre, 1980 sonras�nda Türkiye ekonomisi büyük bir at�l�m gerçekle�tirmi� ve liberalle�menin sa�lad��� avantajlarla neredeyse ça� atlam��t�r. Kimilerine göre ise, Türkiye ekonomisi 1980 sonras�nda uy-gulanan politikalar ekonominin yap�s�nda, belirgin de�i�imler meydana ge-tirmi�tir. Genel olarak uygulanan politikalar sonucunda Türkiye ekonomisi-nin 1980 sonras�nda piyasa ekonomisine geçmi� ve küresel etki sürecine girmi�tir (Öztürk-Yak���r, 2005).

1989’da 32 Say�l� Karar’�n ortadan kald�r�lmas� ile d�� dünya ile Türki-ye aras�ndaki sermaye hareketlerinin serbest b�rak�lmas�; farkl� bir ifadeyle öncelikle sermaye kaç��lar�n� önlemeye dönük kambiyo kontrollerinin kald�-r�lmas� olmu�tur (Boratav, 2004: 179). Özellikle 1990’dan sonra ekonomi kamu kesiminin gerek içeriden gerekse d��ar�dan büyük oranlarda borçlan-mas� ve bunun sonucunda döviz rezervlerinin h�zla erimesi sonucuna yol açan yeni bir ekonomik istikrar program�n� gündeme getirmi�tir. Bu amaçla 5 Nisan Kararlar� olarak ekonomi tarihimizde yer bulan ekonomik istikrar kararlar� al�nm��t�r (Öztürk-Yat���r, 2005). 1994, 1999 ve 2000 y�llar�nda IMF ile yap�lan anla�malar�n da etkisiyle ekonomik sistem 1994 ve 2001’de a��r; 1998-1999’da hafif üç kriz ya�am��t�r. Tüm bu geli�meler �����nda 1923-2002 y�llar� aras�ndaki geli�melere bak�ld���nda Türkiye henüz azge-li�mi�li�in a��lmas� hedefine ula�amam��t�r (Boratav, 2004: 206).

Page 136: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 124

6. Cumhuriyet Döneminde Sanayile�menin Genel Niteli�i

�ktisadi sistemin önemli kavramlar�ndan biri olan sanayile�me, üretimde daha ileri teknolojilerin kullan�lmas�d�r. ��bölümünün, makinele�menin ve makinelerin rasyonel kullan�m�n�n artmas�yla üretimin azalan maliyetle ger-çekle�tirilmesidir (�ahin, 1990: 255). Geli�menin tek ölçütü sanayile�me olmamakla birlikte, geri kalm�� ülkeler sanayile�ememi�; geli�mi� ülkeler ise sanayile�mi� olarak nitelendirilmektedir (Özgür, 1976: 11).

Cumhuriyet’in ilk y�llar�nda Osmanl�’dan devral�nan sanayi yap�s�nda önemli bir geli�me sa�lanamam��t�r. Mevcut s�naî üretim kapasitesi, örgüt-lenme düzeyi, üretim bile�eni ve çevirici güç bak�m�ndan geli�meler ilkel düzeyde kalm��t�r. Altyap�, sermaye, giri�imci ve teknik eleman yetersizli�i gibi nedenlerle ülke sanayile�me sürecine girememi�tir. 1923-1932 döne-minde sanayi sektöründeki geli�me GSMH büyüme oran�n�n gerisinde kal-m��t�r (�ahin, 1990: 44). Sanayinin rekabet içinde geli�mesi için baz� önlem-ler al�nm��, ekonomik kalk�nma ve sanayile�meyle ilgili politikalar geli�ti-rilmi�tir. �� Bankas� (1924), Sanayi Maadin Bankas� (1925) ve Emlak ve Kredi Bankas� (1926) gibi büyük bankalar kurulmu�, 1927 y�l�nda da Te�vik-i Sanayi Kanunu ç�kar�lm��t�r (Karaalp, 1994: 141-142; Do�ruyol, 2011: 100).

Cumhuriyet’in ilk on y�l�nda özel sektör eliyle sanayile�meye öncelik veren bir politika izlenmi� bu do�rultuda özel sektörün sanayi yat�r�m� yap-mas� desteklenmi�tir. Fakat özel sektörün yeterli sermaye ve giri�imci tecrü-besinin olmamas�, sanayile�me için gerekli altyap�n�n yetersizli�i gibi neden-lerle mevcut sermayeyi sanayiye aktarmak kolay olmam��t�r (�ahin, 1990: 45). Bu dönemde özellikle sanayile�me alan�nda beklenildi�i ölçüde ba�ar� sa�lanamam��, sanayi sektöründeki geli�me di�er sektörlerin gerisinde kal-m��t�r (�ahin, 1990: 53).

Cumhuriyet’in kurulmas�ndan itibaren sanayi politikalar�n�n uygulan-mas�nda yat�r�m te�vikleri öncelikli olmak üzere çe�itli alanlardaki te�vik politikalar� görülmü�tür. Yat�r�m te�vikleri konusunda 1968 y�l�nda merkezi bir yap�lanmaya gidilmi� ve Te�vik Belgesi uygulamas�na ba�lanm��t�r. Bu dönemde yat�r�m te�vikleri iç piyasaya yönelik üretimin desteklenmesi ama-c�yla yat�r�m indirimi, gümrük muafiyeti ve ihracat kredisi gibi araçlar yo-luyla yap�lm��t�r. 1968 y�l�nda, bölgesel e�itsizliklerin giderilmesine yönelik olarak te�viklerin bölgesel düzeyde farkl�la�t�r�lmas� için “kalk�nmada önce-likli yöre” uygulamas� ba�lat�lm��t�r. 1970’li y�llarda te�vik politikas�nda ara mal ve yat�r�m mallar� üreten sektörlerin geli�tirilmesi amaçlanm�� fakat bu do�rultuda kamu giri�imcili�i te�vik politikalar�na göre daha önemli bir rol oynam��t�r (�enses-Taymaz, 2003: 434).

Türkiye’nin sanayile�mesi ve ekonomik geli�mesi aç�s�ndan en önemli sorunlardan biri, ekonomide yap�sal dönü�ümün gerçekle�tirilememesidir

Page 137: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 125

(�enses-Taymaz, 2003: 453). 1930’lar�n ilk yar�s�ndan itibaren devlet önder-li�inde içe dönük sanayile�me modeli benimsenmi�tir. 1950’den sonra kar-ma ekonomi anlay��� içinde uygulanan bu modelin 1970’lerin sonlar�na do�-ru t�kanmas� ve bunun bir uzant�s� olarak meydana gelen k�sa dönemli istik-rars�zl�k sonucu 1980 ba��nda d��a dönük sanayile�me stratejisine geçi�i de amaçlayan köklü bir istikrar program� uygulanmaya ba�lam��t�r (�enses-Taymaz, 2003: 16).

1980 y�l� di�er ekonomi politikalar�nda oldu�u gibi te�vik politikalar�n-da da önemli bir k�r�lma noktas� olu�turmu�tur. Yat�r�m te�viklerinin sektörel da��l�m� zaman içinde önemli ölçüde dalgalanmakla birlikte 1980 sonras� dönemde imalat sanayii önceli�ini kaybederken, ula�t�rma ve özellikle 1982 y�l�nda ç�kar�lan Turizm Te�vik Kanunu’ndan sonra turizm gibi di�er hizmet sektörlerine önem verilmi�tir. 1980-88 döneminde yat�r�m te�vikleri için hizmet sektörünün pay� artarken imalat sanayinin pay� % 75’ten % 6’ya dü�mü�tür (�enses-Taymaz, 2003: 435). Örne�in; imalat sanayiine yap�lan yat�r�mlar ula�t�rma, haberle�me ve enerji gibi sektörlerle kar��la�t�r�ld���nda bu üç sektörün toplam kamu yat�r�mlar� içindeki pay� 1980’de % 41’den, 1985-89 döneminde % 54,1’e ula�m��, imalat sanayi yat�r�mlar�n�n ise % 9 pay� olmu�tur (Berksoy vd., 1993: 24-26).

1980 sonras�nda d��a aç�lma sürecini ya�ayan sanayi buna uygun bir üretim ve yat�r�m performans� olmad���, özellikle ihracata yönelik sektörler-de kaynaklar�n oldukça dü�ük bir bölümünün yat�r�ma yöneldi�i anla��lmak-tad�r. Üretim kapasitesini art�r�c� yeni yat�r�mlar�n yap�lmamas� sanayinin verimlilik art��lar�na dayal� büyüme süreçlerini olumsuz yönde etkilemi�tir (Berksoy vd., 1993: 24). 1980 sonras� dönemde sanayinin verimlilik ve re-kabet gücünü art�rma amac�n�n ta��yan teknolojik de�i�im etkinliklerinin çok s�n�rl� oldu�u söylenebilir (Berksoy vd., 1993: 35). 2000’li y�llarda da sana-yile�me konusunda önemli sorunlar devam etmektedir. Yetersiz sermaye birikiminin d���nda makroekonomik istikrar� sa�lamaktaki güçlükler, kronik yüksek enflasyon oranlar�, yüksek vergiler, sermaye ve temel s�naî girdiler-deki yüksek maliyetler ile teknolojik geli�melere ayak uydurma konusundaki zorluklar, yenilik ve yeni teknoloji üretmede yetersizlik Türk sanayiinin rekabet gücünü olumsuz olarak etkileyen unsurlar olarak görülmektedir (DPT, 2003: 9).

7. Yabanc� Uzman Raporlar�nda Sanayile�me

Hines-Dorr Raporu (1933)

Sanayide daha ileri ad�mlar� haz�rlayabilmek için teknik ve sanayi mek-teplerinde nazarî ve amelî talim ve terbiyenin acilen mezcedilmesi gerekli oldu�u çe�itli önerilerin yer ald��� Türkiye’nin �ktisadi Bak�mdan Umumi Bir

Page 138: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 126

Tetkiki 1933-34 (Hines vd., 1936) isimli rapor dönemsel olarak devletçilik politikalar�n�n yayg�n biçimde uyguland��� bir dönemde yaz�lmas�na ra�men raporda devletçi ekonomi politikalar� konusunda ihtiyatl� bir dil kulland��� ve Türkiye özelinde daha çok tar�ma dayal� bir kalk�nma reçetesitavsiye edildi�i görülmektedir. Kurulma a�amas�nda olan demir-çelik, kâ��t, kimya sanayi alanlar�nda yat�r�mlar yap�lmas� rasyonel görülmemekte ve bu yat�-r�mlar�n iktisadi bak�mdan faydal� olmad�klar� öne sürülmektedir. Raporda özel te�ebbüsün önünün aç�lmas�, iktisadi politikalar�n d��a aç�lmas� gibi iktisadi politikalar�n�n kalk�nmada esas al�nmas� tavsiye edilmektedir (Yayman, 2008: 104-106).

Hilts Heyeti Raporu (1948)

1948 y�l�nda ABD Federal Karayollar� Örgütü Genel Müdür Yard�mc�s� Hilts’in Ba�kanl���ndaki grup Türkiye’de incelemeler yapm��, Türkiye’nin Yol Durumu ba�l�kl� bir rapor haz�rlam��lard�r. Bay�nd�rl�k Bakanl���’na sunulan bu rapor Marshall Yard�m Program� çerçevesinde haz�rlanm��t�r (Güven, 1998: 9).

Rapor Türkiye için ideal ula��m yolunun karayolu oldu�unu ve bunun di�er ula��m alternatiflerine oranla sa�layaca�� yararlar� aç�klayan ifade-lerden olu�mu�tur. Karayollar� için Karayollar� Genel Müdürlü�ü �eklin-de örgütlenmenin olu�turulmas� yönünde somut öneriler sunulmu�tur (Güven, 1998: 11-14).33

Rapor, Türkiye’nin kalk�nma tarihine ili�kin önemli bir tespit yap�labi-lecek hususlar içermektedir. Örne�in yol yap�m� için teknisyen yeti�tirmek üzere Washington’daki Yollar �daresine personel gönderilmesi ve Amerikan yard�mlar�yla yol yap�m�nda Amerikan müteahhitlerinin çal��t�r�lmas� öngö-rülmektedir (Güven, 1998: 17). “Öncelik Karayoluna” oda��nda haz�rlanm�� raporun uygulanmas� sonucu Türkiye’de karayollar� demiryollar�na göre büyük oranda geli�mi�, Amerikan kökenli araçlar�n say�s� da h�zla artm��t�r (Güven, 1998: 19).

Thornburg Raporu (1949)

“Türkiye Nas�l Yükselir” ve “Türkiye’nin �ktisadi Bak�mdan Bir Tetkiki” isimli çal��malar� olan Thornburg Türkiye hakk�nda pek çok saptama ve öneri sunmu�tur. “Türkiye Nas�l Yükselir” isimli raporda “Türkiye’de 33 Türkiye’nin ihtiyac� olan karayolu kilometresi hesaplan�rken ABD’nin Kolorado eyaleti ile

ayn� miktar karayolunun yap�laca��n�n tespitine var�lmas� rapora yönelik ilginç de�erlen-dirmeler yap�lmas�na yol açabilir (Güven, 1998: 11-14).

Page 139: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 127

devletçilik uygulamas�n�n ve mevcut düzenin keskin bir ele�tirisini yapmakta oldu�u görülürken ülkenin sanayile�me politikas�n�n yanl�� oldu�unu ve çözüm yolu olarak Amerikan tecrübelerinin �����nda liberal bir ekonomi politikas� tercihinin yap�lmas�” gerekti�i tavsiye edilmektedir.

Raporda devletçilik uygulamas�n�n neticeleri, a��r� devletçilik uygula-malar�na son verilmesi, sanayi yat�r�mlar�n�n durumu, sanayile�meye yava� biçimde geçilmesi, büyük sanayi yat�r�mlar� yerine tar�ma öncelik verilmesi, halktan kopuk olarak nitelenen sanayile�me hamlesine son verilmesi, çelik, kimya, uçak motoru, gübre, kâ��t sanayi gibi a��r sanayi yat�r�mlar�ndan vazgeçilerek t�rm�k ve saban olmak üzere ziraat aletleri �eklindeki hafif sa-nayi alanlar�nda yat�r�mlar yap�lmas�, büyük enerji projelerinden vazgeçil-mesi, Türkiye ekonomisinin önceliklerinin yeniden tespit edilmesi, mevcut idari sistemin i�leyi�inde keyfi idareye son verilmesi, merkezi-yerel idare aras�ndaki görev da��l�m�n�n yeniden düzenlenmesi, kamu personelinin nite-li�inin yükseltilmesi ve say�s�n�n azalt�lmas�, kanunlar�n yeni iktisadi vaziye-te uygun hale getirilmesi, vergi toplama sisteminin yeniden düzenlenmesi, özel sermayenin ve yabanc� sermayenin önündeki engellerin kald�r�lmas� birçok öneri ve tavsiyelerde bulunulmu�tur (Yayman, 2008: 119).

Büyük ölçekli kalk�nma planlar� yap�lmaktan vazgeçilmesi, kamu ikti-sadi te�ebbüslerinin özelle�tirilmesi, Türkiye’nin kalk�nma aray��lar�nda Amerikal� uzmanlar�n görü�lerinden ve i� tecrübelerinden faydalan�lmas� gibi kalk�nma anlay���m�z� �ekillendirmeyi amaçlayan öneriler de yer alm��-t�r (Yayman, 2008: 120). Thornburg 1923-30 dönemi ekonomi politikalar�-n�n Türkiye’nin ihtiyaç duydu�u h�zl�, dengeli ve ba��ms�z bir kalk�nmay� gerçekle�tirmede, sanayile�menin h�zland�r�lmas� lehinde sab�rs�z davran�l-d���n� vurgulam��t�r. Aç�k bir �ekilde kimya sanayiinin ertelenmesi, kâ��t ve mukavva üretmenin gereksiz oldu�u gibi Türk sanayile�mesini engelleyici öneriler Türk sanayile�mesinin geli�imin �ekillendirmi�tir (Güven, 1998: 36-37).

Max Der Porten Raporlar� (1947)

Porten birçok yabanc� ve baz� yerli uzman gibi Karabük Demir Çelik Fabrikas�’n�n yer seçiminin yanl�� oldu�unu ve Birinci Sanayi Plan� do�rul-tusundaki sanayile�me politikas�n�n rasyonel i�letmecilik bilgisinden yoksun oldu�unu belirtmi�tir. Porten’in çal��malar�na iktisadi devlet te�ebbüslerinin rasyonel bir i�leyi�e kavu�turulmas� tart���lm��t�r (Yayman, 2008: 183).

Porten’in çal��malar� Türkiye’deki devletçilik uygulamalar�n� de�erlen-direrek sorunlar� çözecek yakla��mlar önermi�tir. Çal��malar�nda iki temel soruya cevap aram��t�r. Birincisi; kamu iktisadi te�ebbüslerinin kurulmas�n�n

Page 140: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 128

neden pahal�ya mâl oldu�u; ikincisi ise kamu iktisadi te�ebbüslerinin neden pahal� ürettikleridir (Tekeli, 2010: 187).

Barker Raporu (1951)

ABD’li bir heyet taraf�ndan Barker ba�kanl���nda haz�rlanan raporda Türkiye’ye uzun vadeli politikalar konusunda öneriler sunulmu�tur. Türki-ye’nin kalk�nmas� için önceli�in –di�er baz� raporlarda oldu�u gibi- tar�ma verilmesi gerekti�i önerileriyle ba�layan bu rapor, uçak motoru, ipek ve yün fabrikalar�n�n kurulmas� projelerine kar�� ç�km��lard�r. Raporda yer alan ba�l�ca öneriler �unlard�r (Güven, 1998: 113-114):

� Tar�msal ürünleri i�leme tesisleri, özellikle g�da i�leme ve pamuk i�leme,

� Hafif makineler, aletler ve soba yapma, basit pompalar, pulluklar, metal saban, çekiç ve testere gibi metal i�leme endüstrisi, galvaniz-leme, dökümcülük,

� Çimento, tu�la, cam gibi in�aat malzemeleri, � Deri ve ayakkab� tesisleri, � Kontrplak, mobilya vs. gibi a�aç i�leri endüstrisi, � Sabun, a��, serim, böcek ilac� vs. gibi kimya endüstrisi, � Seramik ve çömlek, � Köy zanaat endüstrisi.

Barker Raporu’nda yasaklanan endüstriler olarak belirlenenler ise �unlard�r (Güven, 1998: 115):

� Her çe�it lüks mallar, � A��r makine ve metal i�leri endüstrisi, � A��r kimya endüstrisi, � Selüloz ve kâ��t endüstrisi.

8. Kalk�nma Planlar�nda Sanayile�me

Kalk�nma planlar� incelendi�inde sanayile�menin ön planda tutulan ko-nulardan biri oldu�u görülmektedir. Planlarda sanayi sektörü ekonomik kal-k�nman�n temel gücü olarak ele al�nm��t�r. Sanayi yat�r�mlar� plan hedefleri do�rultusunda kamu sektöründe plan ve icra programlar�na ba�lanm��t�r (Karaalp, 1994: 163). Bu do�rultuda kalk�nman�n en önemli etkeni olarak ka-bul edilen sanayile�menin politikalar� �ekillendirici birer araç olarak de�erlen-dirilebilen Kalk�nma Planlar�nda ne ölçüde yer ald��� a�a��da incelenecektir.

Page 141: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 129

Birinci Be� Y�ll�k Kalk�nma Plan� (1963 - 1967)

Birinci Be� Y�ll�k Kalk�nma Plan�’n�n “Türkiye'nin Ekonomik ve Sosyal Yap�s�ndaki Geli�meler ve D�� Çevre” ba�l��� alt�nda; yaz� devrimi, hukuk devrimi, kad�nlar�n toplum hayat�nda e�it haklar elde etmeleri gibi pek çok de�i�im gerçekle�tirilmesine ra�men Türkiye’nin ileri bir ülke yap�s�na ula-�amad���na dikkat çekilmektedir. Ayr�ca son k�rk y�lda yap�lan i�lerin Tür-kiye'nin sanayi devrimini ba�armas�na ve yüksek tasarruf seviyeli dinamik bir ekonomi yap�s� kazanmas�na yetmedi�i belirtilmi�tir (BBYKP, 8).

Plan�n “Toplumun Temel Kurulu�u” ba�l��� alt�nda ise, nüfusun artmas� ve �ehirlere göç etmesi, h�zla sanayile�me politikas�n� zorunlu k�ld��� vurgu-su yap�lm��t�r. Bunu gerçekle�tirmek için de i�gücü ve sermaye seferberli�i-nin, bir karma ekonomi düzeniyle sa�lanaca�� kabul edilmi�tir. Sanayile�me, �ehirle�me ile birlikte dü�ünülmü� ve bunlar�n do�uraca�� i� ve i�çi mesele-leri ile sosyal güvenlik ihtiyac� gibi noktalar üzerinde durulmu�tur (BBYKP, 66). Petrol Sanayii, �malat Sanayii, Et ve Mamülleri Sanayii, Süt Mamulleri Sanayilerine ili�kin mevcut durumlar� ve geleceklerine yönelik öngörülerde bulunulmu�tur.

�malat Sanayiinin Te�viki için ise al�nacak tedbirler a�a��daki gibi s�ra-lanm��t�r (BBYKP, 206):

� Sanayide kurulu� yerlerinin seçilmesinde toplam verimlili�i art�rma yan�nda bölgeleraras� dengeli bir kalk�nma sa�lama hedefine göre hareket edilecektir.

� Çe�itli sanayi kredileri art�r�lacakt�r. Planda yap�lmas� gerekli bu-lunmu� ya da tavsiye edilmi� mallar� yapan veya yapacak sanayiye kredi sa�lanmas�nda kolayl�k gösterilecektir.

� Sanayide h�zl� amortisman uygulanacakt�r. � Montajdan ba�layan sanayinin komple imalât yapmas� (full packa-

ging) için istihsal vergisinin uygulanmas� de�i�ecek ve yerli oran�n art�r�lmas� te�vik edilecektir.

� �hracat� Geli�tirme Merkezi ihracat ara�t�rmas� yapacak ve sanayi mamullerinin ihracat� kolayla�t�r�lacakt�r.

� �hraç edilen sanayi mamullerinde kullan�lan hammadde ve yard�mc� maddelerden gümrükte al�nan vergi ve resimlerle, istihsal vergisinin geri verilmesi ve benzeri tedbirlerle ihracat kolayla�t�r�lacakt�r.

� �hraç edilen mamullerdeki yerli hammaddelerin milletleraras� fiyat-larla sa�lanabilmesi ve ihraç mal� maliyetlerinin dü�ürülebilmesini sa�layacak tedbirlere önem verilecektir.

Page 142: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 130

�kinci Be� Y�l�lk Kalk�nma Plan� (1968-1972)

Planda sanayile�me, tar�mda modernle�me ve �ehirle�me geli�menin üç unsuru olarak say�lm��t�r. Bu unsurlara ili�kin politika olu�tururken kararla-r�n birbiriyle koordineli bir �ekilde olmas� gerekti�ine i�aret edilmi�tir (�BYKP, 263). Sanayile�me geli�menin bir unsuru olarak ele al�n�rken ayn� zamanda kentle�menin de sebepleri aras�nda say�lm��, sanayile�mi� bölge-lerde nüfusun i� bulmas�n�n daha kolay oldu�u belirtilerek sanayile�me kent-le�menin �art� olarak de�erlendirilmi�tir (�BYKP, 266-267).

Sanayile�me konusunda özel yabanc� sermayeden faydalanabilmek için, uygulama, mevzuat�n ruhuna uygun olarak yap�lacak ve bu te�ebbüsler Türk ekonomisine en faydal� sahalara yöneltilece�i öngörülmü�tür. Bu ba�lamda özel yabanc� sermayenin Türk müte�ebbisinin teknik bilgi, tecrübe ve ser-maye yetersizli�i sebepleriyle ele alamad��� sanayi dallar�na kabul edilmesi-ne özen gösterilece�i dile getirilmi�tir. Böylece özel yabanc� sermayeden ek bir tasarruf ve teknoloji kayna�� olma yönlerinden faydalan�lacak, öte yan-dan yerli sanayinin geli�mesi engellenmemi� olaca�� belirtilmi�tir (�BYKP, 637). Daha çok imalat sanayiine ili�kin aç�klamalara yer verilen Planda savun-ma sanayiine özellikle harcamalar noktas�nda yer verilmi�tir (�BYKP, 637).

Üçüncü Be� Y�ll�k Kalk�nma Plan� (1973-1977)

Plan�n Önsöz'ünde 1973 itibar�yla Üçüncü Plan dönemine girerken sa-nayile�menin zorunlulu�undan bahsedilmi�, artan nüfus art���n�n verimlilik ve yüksek hayat sa�lamak için sanayile�menin gerekti�i vurgulanm��t�r. ‘Sanayile�me’ k�sm�nda kalk�nman�n sanayile�me ile sa�lanaca�� ve sanayi-le�mi� ülkelerden olu�an Avrupa Ekonomik Toplulu�u'na kat�lma yolunda yap�lan tercihle birlikte sanayile�menin zorunluluk haline geldi�i bu do�rul-tuda Türk sanayile�mesinin yap�sal bir de�i�im geçirmesi gerekti�i belirtil-mi�tir (ÜBYKP, 120).

Makine sanayiinin h�zla geli�tirilecek sanayi dallar�ndan biri olarak sa-y�ld��� bu Planda, makine sanayiinin millî savunma ihtiyaçlar� bak�m�ndan da geli�mesinin öncelikli oldu�u vurgulanm��t�r. Makine sanayiinin geli�me-si savunma sanayii için gerekli üretim gücünün olu�mas�n� sa�layaca��na dikkat çekilmi�tir (ÜBYKP, 507).

Dördüncü Be� Y�ll�k Kalk�nma Plan� (1979-1983)

Mühendislik-Tasar�m Hizmetlerinin Düzenlenmesi ba�l��� alt�nda; Sa-nayile�me süreci içinde - etüt - proje, mühendislik tasar�mc�l�k hizmetlerine olan gereksinim giderek artm��, yurt içi teknik bilgi ve deneyim birikiminin

Page 143: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 131

bu alanda en etkin biçimde kullan�m�n�n gere�i belirginle�mi�tir. Buna kar-��n etüt-proje hizmetlerine gerek kamu gerekse özel kesimde yeterince önem verilmedi�ine dikkat çekilmi�tir (DBYKP, 318).

Plana göre savunma araçlar�, silah ve gereçleri imalat� geli�tirilecek; bu imalat, teknoloji üretir ve yeni yat�r�m olanaklar� açar nitelikte olacakt�r. Ekonomik ve teknolojik olanaklar� a�an savunma sanayilerinin öncelikle Türkiye'nin üye oldu�u ortak güvenlik sistemleri içinde i�birli�i yaparak ya da ortak yap�ma dayal� olarak geli�tirilmesi amaçlanm��t�r. Savunma yap�s� ile ekonomik yap�y� birbirini destekler duruma getirmek için savunma amaç-l� s�naî yat�r�mlar�n�n genel sanayile�me çabalar�yla uyumlu olmas�na, d��sa-t�ma ve ekonominin güçlenmesine katk�da bulunmas�na özen gösterilece�i belirtilmi�tir (DBYKP, 274). Türkiye'de savunma araçlar� ve gereçleri yap�-m�n�n geli�tirilece�i, ba�ka ülkelerle, öncelikle üyesi olunan ortak güvenlik sistemleri içinde i�birli�i yaparak veya ortak yap�ma dayal� olarak savunma sanayimizin geli�tirilmesine çal���laca��, savunma sanayimizin genel s�nayi-le�me hareketiyle bütünle�mesi, ona güç kat�c� yönde geli�mesi ve d��sat�ma da katk�da bulunmas�n�n gözetilece�i vurgulanm��t�r (DBYKP, 664-665).

Be�inci Be� Y�ll�k Kalk�nma Plan� (1985-1989)

�malat Sanayii ba�l��� alt�nda daha önceki planlarda yinelenmi� olan sa-nayile�menin kalk�nman�n temel unsuru oldu�u, imalat sanayiinin hemen her sektöründe önemli kapasiteler olu�turdu�u ve sanayile�mede büyük birikim-ler elde edildi�i dile getirilmi�tir. D��a aç�lma politikas�yla beraber, bu biri-kimden yararlan�larak s�naî ihracat�n büyük ölçüde art�r�lmas�n�n mümkün oldu�u ancak iç pazara dönük olarak kurulmu� sanayinin önemli bir bölü-münde maliyet, kalite ve standart sorunlar�n�n da belirginle�mesine sebep oldu�u belirtilmi�tir (BBYKP, 66).

�stihdam �lke Ve Politikalar ba�l��� alt�nda; istihdam politikas�n�n sana-yile�meye ve sektör politikalar�na bütünle�tirilmesi gerekti�i bu nedenle, sektör ve alt sektörlerin teknoloji seçimleri, te�vik politikalar�, yat�r�mlar�n yurt sath�nda da��l�mlar�, sektörel üretim hedefleri ile mal ve hizmet baz�nda faktör tercihleri, iç ve d�� piyasa �artlar�, ekonominin genel dengeleri içinde istihdama etkileri aç�s�ndan dikkate al�nmas� söylenmi�tir (BBYKP, 131). Sosyal Hizmetler Ba�l��� alt�nda; sanayile�me ile beraber ekonomik ve top-lumsal geli�meler sonucu kad�nlar�n aktif çal��ma hayat�na kat�lmalar�n�n önemi vurgulanm��t�r (BBYKP, 156).

Savunma sanayiinin geli�tirilmesine yönelik yat�r�mlara a��rl�k verile-ce�ine yer verilen Plan’da kimya ve petrokimya sektörlerinde devam etmek-te olan büyük kamu yat�r�mlar�n�n bu dönem içinde tamamlanaca�� ve böy-

Page 144: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 132

lece bu sektörlerin üretim kapasitesini önemli ölçüde artt�raca�� belirtilmi�-tir. Kamu sektörünün önemli di�er yat�r�m�n�n da elektriksiz makineler sek-töründe savunma sanayiinin geli�tirilmesi olaca�� yönünde öngörüde bulu-nulmu�tur (BBYKP, 195).

Alt�nc� Be� Y�ll�k Kalk�nma Plan� (1990 – 1994)

�malat sanayiinin imalat sektöründe rekabet edebilir bir yap� içinde üre-tim ve ihracat�n�n art�r�lmas� amaçlanm��t�r. Plan döneminde, özel kesimin sanayile�medeki rolünün art�r�lmas�, ihracat�n süreklili�inin ve çe�itlili�inin sa�lanmas�, sanayi politikalar�n�n de�i�en üretim ve pazar yap�lar� göz önüne al�narak belirlenmesi ve yeni yat�r�mlar�n bu çerçevede yönlendirilerek ger-çekle�tirilmesinin amaçland��� belirtilmi�tir (ABYKP, 84).

Daha önceki planlarda da yer alan sanayile�menin kalk�nman�n temel unsurlar�ndan biri oldu�u vurgusu bu planda da dikkat çekmektedir. Bu ba�-lamda imalat sanayiinde d��a dönük ve rekabet gücü olan bir yap�n�n geli�ti-rilmesi, ihracat�n süreklili�inin ve çe�itlili�inin sa�lanmas� esas al�nacak; mevcut tesislerde gerekli yap�sal dönü�ümün gerçekle�tirilmesi, verimlili�in art�r�lmas� ve optimal ölçeklerde yeni yat�r�mlar�n yap�lmas�n�n özendirile-ce�i belirtilmi�tir. Yeni yat�r�mlar rekabet edebilirlik ilkesi gözetilerek özen-dirilecek; bu çerçevede yüksek katma de�er olu�turulmas�, d�� pazarlarda rekabet gücüne sahip olunmas�, ölçek ekonomisine uygunluk, modern tekno-loji kullan�m�, de�i�en ve geli�en dünya üretim ve pazar yap�s�na uyumluluk gibi hususlar göz önünde bulundurulaca��na yer verilmi�tir (ABYKP, 85).

Savunma sanayii ürünlerinin yurtiçinde üretimi, mevcut kurulu�lar�n da kapasiteleri kullan�larak ve Avrupa Ortak Silah Pazar� esaslar� göz önüne al�narak geli�tirilece�ine, ayr�ca savunma sanayiini geli�tirmek ve modern-le�tirmek amac�yla Savunma Sanayii Destekleme Fonu’nun olu�turuldu�u ifade edilmi�tir (ABYKP, 221, 336).

Yedinci Be� Y�ll�k Kalk�nma Plan� (1996 – 2000)

Temel Amaçlar Ve �lkeler k�sm�nda bu Plan�n Türkiye’yi 21. yüzy�la ta-��yaca�� ve küreselle�menin avantajlar�ndan en üst düzeyde yararlanarak ça�� yakalamay� ve ülkenin geli�mi� dünya ülkeleri aras�nda yerini almas�n�n hedeflendi�i belirtilmi�tir. Bu amaçla, özgür ve demokratik bir ortam�n sa�-lanmas�na, bireyin ön plana ç�kar�lmas�na, sürdürülebilir h�zl� bir büyümenin gerçekle�tirilmesine, toplumun ya�am seviyesinin yükseltilmesi ve gelir da��l�m�n�n iyile�tirilmesine, üretken istihdam�n art�r�lmas�na, sanayile�me-nin h�zland�r�lmas�na, teknolojide at�l�m yap�lmas�na, e�itim düzeyinin yük-

Page 145: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 133

seltilmesi, kültürel geli�menin sa�lanmas�na, toplumun tümünün sosyal gü-venlik ve temel sa�l�k hizmetlerine kavu�turulmas�na ve sa�l�k hizmetlerinin kalitesinin art�r�lmas�na, çevrenin korunmas�na ve geli�tirilmesine çal���laca-��na yer verilmi�tir (YBYKP, 19).

Plan�n sanayile�me yakla��m�n� anlatan bölümündeki Amaçlar, �lkeler ve Politikalar k�sm�nda, önceki planlarda oldu�u gibi bu planda da kalk�n-man�n ana unsurlar�ndan birinin sanayile�me olaca�� vurgulanm��t�r. Bu dönemde sanayi üretiminin, y�ll�k ortalama % 6,0-7,8 artaca�� öngörülecek-tir. Dünya piyasalar�na entegre olma ve AB’ye uyum çerçevesinde, d��a aç�k, rekabet gücü yüksek ve ihracata dönük, hammadde ve insan kaynaklar� gibi ülkemizin avantajlar�n�n de�erlendirildi�i bir sanayi yap�s� içinde özel kesi-min a��rl�kl� olaca�� öngörülmü�tür. Sanayide verimlili�in, kalite ve stan-dardizasyonun geli�tirilmesi, esnek üretim sistemlerinin ve modern teknoloji kullan�m�n�n yayg�nla�t�r�lmas�, küçük-büyük sanayi bütünle�mesinin sa�-lanmas� ve katma de�eri yüksek üretim yap�s�na ula��lmas� amaçlanm��t�r (YBYKP, 67).

Bu çerçevede etkin bir geli�me ortam� sa�lanaca��, koruma politikalar� yerine firmalar�n rekabete aç�lmas� ve uluslararas� piyasalarda söz sahibi olacak güçlü i�letmelerin olu�mas�n�n desteklenece�i, sanayide yap�sal so-runlar�n bir program dâhilinde çözümlenece�i, özelle�tirmeye h�z verilece�i, sanayi te�vikinde sektörel te�vikler yerine faaliyet baz�nda destek verilmesi-nin temel ilke olaca��, te�vik sisteminin basitle�tirilerek yeniden düzenlene-ce�i, te�vik araçlar�n�n uluslararas� yükümlülüklerle uyumlu hale getirilece�i ve etkinli�inin art�r�laca�� planlanm��t�r (YBYKP, 68).

Finansman olanaklar�n�n art�r�lmas� amac�yla gerekli mevzuat düzenle-melerinin gerçekle�tirilece�i, üretimi art�r�c� yöndeki dü�üncelerin üretim sürecine dâhil edilece�i ve AR-GE faaliyetlerinin te�vik edilece�i belirtil-mi�tir. Küçük ve orta ölçekli i�letmeler d�� pazar�n talep etti�i ürünleri de üretmeye yönelece�i, uluslararas� standart ve kalitede mal üretebilmek için ayn� alanda faaliyet gösteren i�letmelerin çok ortakl� ihracat �irketi olu�tur-malar� desteklenece�i, rekabet gücünün art�r�lmas�na yönelik olarak küçük ve orta ölçekli i�letmelerde teknoloji seviyesinin geli�tirilece�i, kalitenin yükseltilmesi, verimlili�in art�r�lmas�, etkin bir ana sanayi ve yan sanayi bütünle�mesinin özendirilece�i ve yan sanayinin geli�mesine özel önem verilece�i amaçlar aras�nda yer alm��t�r (YBYKP, 69).

Sanayinin ihtiyaç duydu�u her kademedeki insan gücü yeti�tirilerek sa-nayiciye yönelik hizmet verecek ulusal bilgi merkezleri geli�tirilip bilginin yayg�nla�mas� ve etkin kullan�m�na imkân sa�lanmas� önerilmi�tir. Mevcut tesislerin organize sanayi bölgelerine ta��nmas� özendirilece�i, doluluk oran� dü�ük organize sanayi bölgelerinin bulundu�u yörelerde, bu bölgelerin d���ndaki

Page 146: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 134

sanayi yat�r�mlar� zorunlu haller d���nda desteklenmeyece�i, mal ve hizmet üretimini kapsayan TS-ISO 9000 kalite sistem belgelendirmesinin büyük kurulu�lar yan�nda küçük ve orta ölçekli kurulu�lara da yayg�nla�t�r�lmas�na çal���laca��, sektör baz�nda, verimlilik art���nda etkin olan faktörlerin tespi-tiyle ilgili çal��malar�n Millî Prodüktivite Merkezi'nce gerçekle�tirilece�i di�er ülke verimlilik te�kilatlar� ile i�birli�inin güçlendirilece�i bu planda yer alan di�er önemli noktalard�r (YBYKP, 69).

�leri teknoloji alanlar�nda, özellikle savunma sanayii ve enerji konula-r�nda ülkenin ara�t�rma-geli�tirme yetene�ini geli�tirici kamu al�m politikala-r�n�n yeniden düzenlenmesinin gerekti�i, ulusal savunma sanayiini geli�tir-meye yönelik giri�imlerin, ülkenin teknoloji yetene�ini yükseltmenin ana eksenlerden biri olacak biçimde planlanmas� ve kaynak tahsisinin bu plan�n hedeflerine göre yap�lmas�n�n sa�lanaca�� öngörülmü�tür (YBYKP, 72, 75).

Sekizinci Be� Y�ll�k Kalk�nma Plan� (2001-2005)

Planda sanayile�meyle ili�kili olarak sosyal konular�n alt� çizilmi�tir. Ülkenin sosyo-ekonomik geli�mesine paralel olarak geli�me gösteren sanayi-le�me, kentle�me ve aile yap�s�nda meydana gelen de�i�meler ile 60 ve üstü ya� grubunda yava� da olsa görülmeye ba�layan nüfus art���, huzurevi ve ya�l� dan��ma merkezlerinin aç�lmas�n�, bu kesime yönelik bak�m ve rehabi-litasyon hizmetlerinin art�r�larak sürdürülmesi ihtiyac�n�n önemini ortaya ç�karmaktad�r (SBYKP, 133).

Savunma sanayinde d��a ba��ml�l���n devam etti�inin dile getirildi�i Planda bu sektörde yerli girdi pay�n�n artt�r�lmas� yönündeki çal��malar�n sürdürüldü�ü belirtilmi�tir (SBYKP, 147).

Dokuzuncu Kalk�nma Plan� (2007 – 2013)

2002 y�l� ortalar�ndan itibaren önemli ölçüde artan petrol fiyatlar� henüz dünya genelinde enflasyonist e�ilimlere yol açmam��t�r. Bu durumda, 1970’li y�llardan farkl� olarak enerji kullan�m�nda etkinli�in sa�lanm�� olma-s�n�n yan� s�ra dünya sanayi üretiminin do�rudan yabanc� yat�r�mlarla da desteklenmesiyle birlikte sanayi üretiminin giderek Güney Do�u Asya’ya kaymas� sonucu ya�anan ucuzluk dalgas�n�n ve geli�mi� ülkelerde büyüme-nin hizmetler sektörü a��rl�kl� olmas�n�n da önemli pay�n�n bulundu�una dikkat çekilmi�tir (DKP, 6).

Büyüme ve �stihdam ba�l��� alt�nda büyümenin sektörel yap�s�na bak�l-d���nda, en büyük katk�n�n sanayi sektöründen geldi�i belirtilmi�tir. 2001-2005 döneminde sanayi ve hizmetler sektörleri s�ras�yla % 5,1 ve 4,3 oran�n-da büyümü�tür. Bu geli�meler sonucunda, tar�m sektörünün toplam katma

Page 147: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 135

de�er içindeki pay� azalmaya devam etmi� ve 2000 y�l�ndaki % 14,1 seviye-sinden 2005 y�l�nda % 10,3’e gerilemi�tir. Hizmetler sektörünün pay� % 62,6’dan % 64,4’e, sanayi sektörünün pay� ise % 23,3’ten % 25,4 seviyesine ula�m��t�r. Plan döneminde, ekonomik büyümenin istihdam üzerindeki etkisi s�n�rl� kalm��t�r. 2001-2005 döneminde y�ll�k ortalama istihdam art��� % 0,4 olmu� ve i�sizlik oran� 2005 y�l� itibar�yla % 10,3 seviyesine ula�m��t�r. Ni-tekim 2001-2005 döneminde tar�m istihdam� y�ll�k ortalama % 3,3 oran�nda azal�rken tar�m d��� istihdam % 2,5 oran�nda artm��t�r (DKP, 14). Çevrenin Korunmas� ve Kentsel Altyap�n�n Geli�tirilmesi ba�l��� alt�nda ise h�zl� nüfus art��� ve sanayile�me süreci do�al kaynaklar�n sürdürülebilir kullan�m� üze-rinde önemli bir bask� unsuru oldu�una dikkat çekilmi�tir (DKP, 28).

Savunma sanayiinde; ihtiyaçlar� güvenli ve istikrarl� bir biçimde millî imkânlarla kar��lamak üzere rekabetçi, kendine yeten, esnek, ülke sanayii ile bütünle�mi�, ortak üretim-tasar�m ve Ar-Ge alanlar�nda uluslararas� i�birli�i çal��malar�na etkin kat�l�m sa�layan bir yap�da üretimin geli�tirilmesi ve bu do�rultuda gerekli altyap� ile teknolojik ve yönetsel kabiliyetlerin kazan�l-mas� hedefler aras�nda say�lm��t�r (DKP, 80).

Onuncu Kalk�nma Plan� (2014-2018) 2014 itibar�yla kalk�nma politikalar�n� yönlendirecek olan Onuncu Kal-

k�nma Plan�’nda; yüksek ve istikrarl� büyümeye yönelik temel stratejinin, özel sektör öncülü�ünde d��a aç�k ve rekabetçi üretim yap�s�n�n geli�tirilmesi oldu�u bu do�rultuda verimlilik art��� ve sanayile�me sürecinin güçlendirilme-sinin bu stratejinin temel yap� ta�lar�n� olu�turdu�u belirtilmi�tir (OKP, 67).

Sanayi sektörünün güçlendirilmesi hem verimlilik art���n�n desteklen-mesi hem de büyüme performans�n�n art�rabilmesi aç�s�ndan önem ta��d���na vurgu yap�lan Planda (OKP, 68), savunma sanayii ihtiyaçlar�n�n kar��lanma-s�nda yerli pay�n art�r�lmas� amac�yla ülkemizde sava� gemisi, helikopter, tank, insans�z hava arac� ve uydu tasar�m� ve üretimi projeleri yürütüldü�üne dikkat çekilmi�tir. Planda teknolojik ilerlemelerin sistematik takibini sa�la-mak üzere Teknoloji Kazan�m� Yol Haritas� olu�turuldu�u ifade edilmi�tir (OKP, 100).

Planda özellikle savunma sanayiinin rekabetçi bir yap�ya kavu�turula-ca��na vurgu yap�lm��t�r. Bununla beraber savunma sistem ve lojistik ihti-yaçlar�n�n özgün tasar�ma dayal� olarak ülke sanayisiyle bütünle�ik ve sürdü-rülebilir bir �ekilde kar��lanmas�, uygun teknolojilerin sivil amaçl� kullan�m� ile yerlilik oran�n�n ve Ar-Ge’ye ayr�lan pay�n art�r�lmas�n�n sa�lanaca�� yönünde hedefler belirlenmi�tir. Havac�l�k ve uzay sektöründe metre alt� gözlem uydusu ve alt sistemleri, haberle�me uydusu ve alt sistemleri, uydu f�rlatma sistemi, uydu veri i�leme, depolama ve bilgi destek sistemleri, yerli uçak ve helikopter tasar�m� ve üretiminin gerçekle�tirilece�i ve bu ba�lamda

Page 148: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 136

Türk havac�l�k sanayiinin uluslararas� projelerden daha fazla pay almas�n�n amaçland��� ifade edilmi�tir (OKP, 104).

9. Genel De�erlendirme: Bat�l�la�ma ve Türk Sanayile�mesi

Osmanl� döneminde Bat�’y� model alma çabalar� olmu�sa da tar�m top-lumu niteli�ini a�an ve güçlü bir sanayi kurabilecek duruma ula��lamam��t�r. Elbette ki kurumsalla�ma gibi çe�itli düzlemlerde genel olarak ekonominin özel olarak sanayi sektörünün geli�mesi için çabalar sarf edilmi�tir. Ancak bunlar için zihni haz�rl���n olmamas�, teknik bilgi beceri düzeyi yüksek ye-ti�mi� i�gücünün olmamas� gibi etmenler sanayile�meye giri� sürecinin yö-netilememesi sonucunu do�urmu�tur.

Kalk�nman�n sanayile�meden geçti�i fikri Cumhuriyet döneminde genel ekonomi politikas�n�n esaslar�ndan birini olu�turmu�tur. Bu politikan�n �ekil-lendirilmesi do�rultusundaki tart��malar ise devletçilik, özelle�tirme, plan-lama gibi araçlar etraf�nda gerçekle�mi�tir. Sözü geçen araçlar sadece ülke-nin kendi ko�ullar�ndan kaynaklanan nedenlerle de�il, ili�ki içerisinde olu-nan ba�ka ülkelerin etkileriyle �ekillenmi�tir. Te�vik-i Sanayi Kanunu ile özel sektörden yararlan�lmak istenmi� ancak 1929 Ekonomik Krizi ile devlet ekonomide do�rudan aktör rolünü üstlenmi�, buna ba�l� olarak da Kriz son-ras� 1933’de ilk sanayi plan�n� haz�rlam��t�r. Böylece devletçilik öne ç�km��-t�r (Do�ruyol, 2011: 352).

Planl� dönemle birlikte sanayile�me kalk�nma planlar�n�n da önemli bir ba�l���n� olu�turmu�, sanayi kollar� ayr� ayr� say�larak yap�lmas� öngörülen alanlar, yat�r�m yöntemleri genel kamu politikas�n� yönlendirecek �ekilde yer alm��t�r. Planl� kalk�nma süreciyle genellikle devlet ve özel sektörün yan yana faaliyet göstermesi öngörülmü�, bu dönemle birlikte sanayi sektörü kalk�nman�n motoru olarak konumland�r�lm��t�r (Han, 1978: 99, 133). Mon-taj sanayiinin etkin duruma getirilmesi, yat�r�m mallar� sanayiinin geli�tiril-mesi ve dolay�s�yla d��a ba��ml�l���n azalt�lmas� amac� planl� dönemle birlik-te öncelik kazanm��t�r. Kalk�nma ve sanayile�me e� anlaml� kabul edilerek ara ve yat�r�m mallar� üreten bir sanayi sektörü amaçlanm��t�r (Han, 1978: 99, 135).

Sanayile�me çabalar�na ili�kin do�rudan sanayi planlamas� yap�ld��� gi-bi 1960’l� y�llardan sonra ülkenin kamusal politikalar�n�n yönlendirici belge-leri olan kalk�nma planlar�nda da sanayile�meye yer verildi�i görülmektedir. Burada belirtilmesi gereken yabanc� uzman raporlar�n�n verdi�i önerilerle asl�nda Türk sanayile�mesinin geli�meye yönelik ad�mlar�n�n gerilemesi ya da yava�lamas�d�r. Sonraki bölümde Savunma Sanayii temelinde ele al�na-cak olan sektör, ülkelerin geli�mi�lik düzeylerinde ba�at sektörlerden biri iken, genel sanayile�me tarz�n�n ba��ms�z olamamas� nedeniyle güçlükle geli�tirilmeye ba�lanan bir sektör olmu�tur.

Page 149: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

�KT�SAD� VE TOPLUMSAL ÖZGÜRLE�ME ARACI OLARAK OFFSET POL�T�KASI

“Modern devletler kendi toprak bütünlüklerini oldukça y�rt�c� bir k�s-kançl�kla savunurlar” (Pierson, 2000: 30) ifadesi, devlet ve savunma aras�n-daki ili�kiye de gönderme yapmakta�r. Devletin tan�m� yap�l�rken genellikle üç unsurdan söz etmek mümkündür. Bunlardan birincisi belirli bir toprak parças�n�n var olmas�, ikincisi bu toprak parças� üzerinde ya�ayan nüfus ve üçüncüsü ise toprak parças� üzerinde bir tak�m kararlar alma ve bu kararlara topraklar üzerinde ya�ayan herkesin uymas�n� sa�layabilme gücüdür. Bu unsurlardan ilki toprak veya vatan, ikincisi nüfus ve millet, üçüncüsü ege-menlik olarak ifade edilmektedir.

Devletler bazen de�ersiz toprak parçalar� veya üzerinde insan ya�ama-yan topraklar� için ve kimi zaman da çok s�n�rl� ç�karlar� olsa da ciddi mali-yetlere katlanarak itibarlar� için sava�a girmeye raz� olurlar. Devletler sadece belirli bir toprak parças� üzerinde yetki iddia etmekle kalmazlar, ayr�ca bu topra��n alt�ndaki madenler, topra��n çevresindeki sular, topra��n üzerindeki hava sahas� ve en önemlisi o toprakta ya�ayan halk üzerinde de hak iddia ederler (Pierson, 2000: 30-31). Dünya tarihini ülkelerin geli�mi�lik düzeyine göre ay�rarak incelenmesi sürecini ba�latan Sanayi Devrimi ile devletlerin gündemlerine ekonomik temelli sorunlar yerle�mi�tir. Öncelikli olarak ülke-nüfus-egemenlik haklar� sürdürme politikalar�n�n yan�na, geli�me-üretme gibi unsurlar eklenmeye ba�lam��t�r.

Bat� Avrupa’da sanayi toplumu özgün bir sürecin meyvesi olmu�tur; bi-zatihi bu süreç tekniklerde, üretim örgütlenmesinde ve da��t�m�nda önemli bir evre olan ‘Sanayi Devrimi’yle bütünle�mi�tir (George, 1975: 5). Bu dev-rim pek çok sektörün ve toplumun ihtiyaçlar hiyerar�isindeki yerini ve öne-mini etkilemi�tir. Geli�en teknoloji ve üretim süreçleri, toplumlar aras�ndaki güç dengesini etkileyerek ‘savunma’ olarak adland�r�lan bir kamu hizmeti alan� do�urmu�tur. Öncelikle vurgulanmas� gereken: Savunma bir kamu hizmetidir ve bu hizmete geli�mi�-azgeli�mi� tüm ülkeler taraf�ndan ihtiyaç duyulmaktad�r. Kamu hizmeti olarak konumlanan bu alan bir sanayi sektörü meydana getirmi�tir. Bu sektörün aktörleri, savunma sanayiini üretenler ve savunma sanayiini sat�n alanlar gibi çe�itli �ekilde konumlanm��t�r.

Page 150: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 138

Savunma hizmeti salt bir ortak tüketim hizmetidir ve savunulan alanda ya�ayan herkes istesin istemesin bu hizmetten yararlan�r ya da etkilenir. Sa-vunulan alanda ya�ayan ki�iler taraf�ndan reddedilemeyecek bir hizmettir (Buluto�lu, 2008: 237) ve bu hizmetin üretildi�i sektör ise önemi tüm ülke-ler için gittikçe artan savunma sanayii sektörüdür.

Savunma sanayiini di�er sanayi sektörlerinden ay�ran özelliklerinden birisi savunma sanayinin tek al�c�s�n�n devlet olmas�d�r. Devletler di�er sa-nayi kollar�n�n teknolojik geli�mesinde savunma sanayiinin sürükleyici gü-cünden yararlanmak ve d�� politikalar�nda daha etkili ve ba��ms�z davrana-bilmek için savunma sanayilerini desteklerler (Savunma ve Sanayii ve Teda-rik, 1998, s. XIII’den akt: Ayaz, 2003: 28).

Savunma sanayii genel olarak ülkelerin ekonomisinden, bilimsel ara�-t�rma potansiyelinden, askerî-siyasi-stratejik konseptlerinden ve sanayi sek-törünün bütününden ayr� incelenemez. Di�er sektörlerle çe�itli benzerlikler gösteren savunma sanayii kendine özgü baz� özelliklere de sahiptir. Bunlar aras�nda ileri teknoloji, iç ve d�� pazardaki s�n�rlamalar, üst düzeyde güven-lik ve gizlilik, yüksek maliyet gibi özellikler say�labilir (Aln�ak, 1997: V). �kinci Dünya Sava��’ndan sonra h�z kazanan ve günümüzde de h�z�n� sürdü-ren sürecin varl���n� sürdürmesi ülkelerin savunma ihtiyaçlar�yla ilgilidir. Savunma ihtiyaçlar�n� millî kaynaklar� ile kar��layamayan ülkeler, bu alan-daki eksikliklerini d�� kaynaklarla kar��lama yoluna gitmi�lerdir. Savunma sanayii pazar� ülke ekonomilerini önemli derecede etkileyen bir boyuta ula�m��, ülkeler aras�ndaki silahlanma yar��� ise savunma sanayiinin önemini sürdürmesi için bir zorunluluk te�kil etmi�tir/etmektedir (�zgi, 2011: 19).

1. Türkiye’de Savunma Sanayiinin Geli�imi Osmanl� �mparatorlu�u’nun güçlü askerî yap�s� 18. yüzy�ldan itibaren

dünyadaki teknolojik geli�melerden kopmaya ba�lam��, Birinci Dünya Sava-�� s�ras�nda etkinli�ini büyük ölçüde yitirmi�tir. Kurtulu� Sava��ndaki s�k�nt�-larla birlikte 1920’li y�llardan ba�layarak yo�un bir savunma sanayii giri�imi dönemi ya�anm��t�r. Türkiye’de savunma tarihi incelendi�inde bu ba�lang�ç esas al�nmakla birlikte daha yak�n tarihimizi �ekillendiren konumumuz 1950’li y�llarla ba�lam��t�r. Bahsedilen dönem art�k yeni devletin kurulma a�amas�n� tamamlad���, çok partili hayata geçti�i ve uluslararas� örgütlerle temas kurmaya ba�lad��� dönemdir. Ülkemizin reform çabalar�na bak�ld���n-da uluslararas� düzlemdeki etkinin e�itim sistemimizden, sa�l�k sistemimize, personel sistemimizden mali politikalar�m�za kadar hissedildi�i görülmekte-dir. Bu çal��ma kapsam�nda ele al�nacak olan savunma sanayiinin geli�imi ve günümüzdeki durumudur. Dolay�s�yla çal��man�n bu bölümünde ülkemizin savunma sanayii hakk�nda genel bir takvimi ç�kar�larak mevcut duruma ili�-kin bilgilere yer verilecektir.

Page 151: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 139

1.1. Osmanl� Döneminde Savunma Sanayii

Osmanl�’n�n bir cihan imparatorlu�u olmas�n�n sebepleri aras�nda sahip oldu�u askerî güç önemli s�rada yer alm��t�r. Osmanl�lar�n ate�li silahlar� ilk kulland�klar� tarih tam olarak bilinmemekle birlikte 14. yüzy�lda Avrupa’da kullan�lmaya ba�lanan ate�li silahlar�n teknolojisini k�sa sürede ald�klar� ve kulland�klar� bilinmektedir (Akal�n, 2008: 13).

Osmanl�larda top, ilk olarak Sultan I. Murat döneminde 1386 y�l�nda Karamano�ullar� ile yap�lan sava�ta kullan�lm��t�r. Sultan Y�ld�r�m Beyaz�d ve Sultan II. Murat dönemlerinde de toptan yararlan�lm��t�r (Akal�n, 2008: 13). 15. ve 16. yüzy�llarda özellikle top teknolojisi oldukça geli�mi�, 1450–1550 aras�nda teknolojik yeterlilik ve kullan�m yetene�i aç�s�ndan Osmanl�-lar dünyadaki en iyi topçuluk sistemine sahip olmu�lard�r (Önsoy, 1988: 48; Akal�n, 2008: 13). Ordular�n� topçuluk konusunda güçlendirmek isteyen Osmanl� özellikle 15. yüzy�ldan itibaren Alman ustalar� görevlendirmi�tir (Beldiceanu, 1992: 162).

Osmanl�lar ate�li silah kullan�m�nda H�ristiyan top yap�m ustalar�n� kendi askerî örgütleri ile bütünle�tirirken, kendi askerlerini de ayn� hizmetler için yeti�tirmeye özen göstermi�lerdir. Fatih Sultan Mehmet birçok yerde Tophane ad� verilen top imalathaneleri kurdurmu�tur. �stanbul’un fethinden önce Bursa ve Edirne olmak üzere iki yerde bulunan tophanelerin say�s� fetihten sonra h�zla artm��t�r. Edirne’deki tophane bilinen en eski top döküm oca��d�r, bu oca��n ne zaman kuruldu�u tam olarak belli de�ildir. K�rklareli ile Demirköy ilçesindeki yüksek f�r�n ve top döküm oca��n�n varl��� iki binli y�llar�n ba��nda tesbit edilmi�, kesin tarihi halen ara�t�r�lmaktad�r. Fetihten sonra �stanbul’da Tophane-i Amire ad�yla top döküm binas� yap�lm��, bu ocaklar yüzy�llarca top dökümü yapm��, bir defada 1060 top dökecek kapasi-teye ula�m��t�r. Tophane-i Amire, �mparatorlu�un askerî sanayi te�ekkülü olma özelli�ini 1843 y�l�na kadar korumu�, Fatih Sultan Mehmet’ten sonraki padi�ahlarca zaman zaman geni�letilmi�, tamir edilmi�, y�k�l�p yeniden yap-t�r�lm��t�r (http://www.ssm.gov.tr, 2013; Tetik-Soyluer, 2013: 99). 1870’li y�llar�n sonu itibar�yla Osmanl�’n�n son k�rk y�ll�k sanayile�me sürecinde teknik ve mekanik aç�dan en önemli tedakrikçisi durumunda olan �ngiltere yerini Almanya’ya b�rakm��t�r (Tetik-Soyluer, 2013: 103).

Osmanl� Devleti �stanbul’un fethinden sonra çok say�da ate�li silahla donat�lm�� bir ordu kurarak dünya devleti olmu�tur. 17. yüzy�l�n ortalar�na kadar hiçbir �slam ülkesi ate�li silah gücünde Osmanl�’ya yeti�ememi�tir. Osmanl� sahip oldu�u gücü sürdürülebilir k�lacak bir f�rsat� da gözden ka-ç�rm��t�r. Rönesans’�n önemini iyi anlayamad���ndan ona ilgi göstermemi�-tir. Çünkü o dönemde ekonomisi iyi durumdad�r, güçlü bir orduya sahiptir ve

Page 152: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 140

sürekli galibiyet kazanmaktad�r. Avrupa’n�n sadece bilimine ve teknolojisine ihtiyaç hissedilmi�tir. 16. ve 17. yüzy�llarda Bat� uygarl���n�n gerisine dü�en Osmanl�, 18. yüzy�l ortalar�ndan itibaren Avrupa sanayi ve teknolojisine ayak uydurmaya çal��sa da onlara yeti�ememi�tir. 19. yüzy�lda Avrupa Sa-nayi Devrimi d���nda kalan Osmanl� için bu ayn� zamanda da çökü�ü haz�r-lam��t�r (Akal�n, 2008: 15).

Osmanl� ordusunun ve donanmas�n�n ihtiyac� olan barutun üretimi için ilk baruthane �stanbul At Meydan�'nda kurulmu�tur. Osmanl� Devleti barut-haneleri tek bir merkezde toplamak yerine ülke genelinde büyük baruthane-ler kurmay� tercih etmi�tir. Yeniçeriler ate�li silah kullanmadan önce barut sadece Cebeci Oca��’n�n ihtiyac� olarak kullan�l�yordu. 15. yüzy�l�n ortala-r�ndan itibaren Osmanl� ordusunda topla birlikte tüfek de kullan�lm��t�r. 16. yüzy�lda tüfek imalat� devlet eliyle yap�lmaya ba�lanm�� ve Osmanl� ordusu top ve tüfe�i belirli bir strateji içinde kullanarak ba�ar�ya ula�m��t�r. 18. yüz-y�l�n ortalar�nda barutun iyile�tirilmesi ve baruthanelerin modernle�tirilmesi için Hollanda ve �ngiltere’den uzmanlar getirtilmi�tir. Baruthane-i Amire kurularak Gelibolu ve Selanik baruthaneleri buraya ba�lanm��t�r. Barut ya-p�m� ve perdah� için Cebeci Oca��’nda özel bir uzmanl�k alan� geli�tirilmi�, buradan 300 barutçu yeti�mi�tir. III. Selim döneminde Baruthane Naz�rl��� kurulmu�tur. 19. yüzy�l ba��nda baruthaneler döner sermayeli ve yar� özerk kurumlar olarak 1826’da Yeniçeri Oca��’n�n kapat�lmas�ndan sonra Tophane Nezareti’ne ba�lanm��t�r (Akal�n, 2008: 28-29). Topçuluk alan�nda seri at��l� top yap�labilece�ini kan�tlayan ilk ki�i Ahmet Süreyya Emin Bey’dir. 1866-1868 y�llar� aras�nda döneminin çok ilerisinde dünyan�n ilk seri at��l� sahra topu Ahmet Süreyya Emin Bey taraf�ndan Zeytinburnu Fabrika-i Hümayu-nu’nda dökülmü�tür (�nal, 2013; Akal�n, 2008: 31).

Yukar�da de�inildi�i gibi 15. yüzy�l�n ortalar�ndan itibaren topun ya-n�nda tüfek de kullan�lmaya ba�lam��t�r. 16. yüzy�lda tüfek imalat� da yap�l-maya ba�lam��t�r. Büyük ölçüde S�rplar�n çal��t��� ate�li silah imalathanele-rinin kendi elemanlar�n� yeti�tirmesine de büyük önem verilmi�tir (Akal�n, 2008: 29). Tüfeklerin üretimi devlete ait silah üretim merkezlerinde ve çe�itli yerlerde aç�lan �ah�slara ait silah atölyelerinde gerçekle�tirilmi�tir (Tetik-Soyluer, 2013: 103).

Sava� gemisi üretimi, üretim kapasitesi ve teknolojik düzey aç�s�ndan Osmanl� birkaç yüzy�l boyunca Avrupa ülkelerinin üstüne ç�km��t�r. �stan-bul’un fethinden sonra 1455’de Kas�mpa�a ve Camialt� semtleri aras�nda gemi in�as� için Haliç Tersanesi’nin (Tersane-i Amire) temeli at�lm��t�r. Sultan II. Beyaz�d döneminde tersane sürekli geli�me göstermi� Kemal Reis, Burak Reis ve Piri Reis donanmalar�n�n büyük bir k�sm� in�a edilmi�tir. Ya-vuz Sultan Selim tersaneyi çok büyütmü�, üretilen gemilerle donanma güç-

Page 153: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 141

lendirilmi�tir. Kanuni döneminde ise tersane Kas�mpa�a’dan Hasköy’e kadar uzam��, yakla��k 300 gemi in�a gücü ile dünyan�n en büyük tersanesi haline gelmi�tir. I. Mahmut döneminde ise tersane e�itimi için Mühendishane-i Bahri Hümayun kurulmu�tur (Avc�, 1963: 4).

Mühendishane-i Bahri Hümayun’a ders vermek, uygulamayla ilgilen-mek için Fransa’dan subay getirtilmi�tir. Bu durum okulun kurulu�uyla ba�-lam�� I. Abdülhamit döneminde yo�unla�m��t�r. II. Mahmut döneminde de Avrupa’dan mühendis, mimar getirtilmi�; ba�ar�l� ö�renciler �ngiltere’ye gönderilmi�tir (Akal�n, 2008: 54-55).

1734’de topçuluk için modern teknisyenler yeti�tirecek Hendeshane ad�yla bir mühendis okulu aç�l�r. Ulema bask�s�yla kapat�lan okul 1750’de Bonneval ve onun davet etti�i ba�ka yabanc�lar�n etkisiyle yeniden aç�lm��-t�r. Dökümhaneler ve silahhaneler �ngiliz ve Fransa’dan getirtilen subaylar yard�m�yla modernle�tirilmi�tir (Mantran, 1992: 323; Akal�n, 2008: 57).

II. Mahmut döneminde Nizam-� Cedit reformlar� kapsam�nda gemiler s�n�fland�r�lm��, personel düzenli e�itime tabi tutulmu�; 1827’de ilk buharl� geminin al�nmas� tersanede de�i�ime öncülük etmi�, �ngiltere’den al�nan makinelerle ilk modern i�letme binalar� kullan�lm��t�r. II. Abdülhamit döne-minde ilk denizalt� yap�lm��t�r. Tersane-i Amire (Haliç Tersaneleri ya da �stanbul Tersaneleri) bugün Beyo�lu ilçesinde Haliç, Camialt� ve Ta�k�zak Tersaneleri olmak üzere üçe ayr�lmaktad�r. Haliç ve Camialt� Tersaneleri Türkiye Denizcilik ��letmeleri Anonim �irketi’ne; Ta�k�zak Tersanesi ise Türkiye Cumhuriyeti Deniz Kuvvetleri Komutanl���’na ba�l�d�r (Akal�n, 2008: 44-45).

Havac�l�k alan�nda ilk te�ebbüs ise II. Abdülhamit döneminde Fransa’ya balon �smarlanmas�yla ba�lam��t�r. 1911’de Osmanl� ordusunun havac�l�k anlam�nda ilk resmî kurulu�u olarak kabul edilen Tayyare Komisyonu ku-rulmu�tur. 1912’de de Tayyare Mektebi aç�lm��t�r. 1912’de orduya ilk olarak Fransa’dan iki adet Deperdussin uça�� al�nm��t�r. Bu dönemde Avrupa’ya ö�renci gönderilmi�, Fransa’dan REP uça��, Balkan Sava��’n�n ba�lamas�yla iki Bleriot uça�� ile �ngiltere’den Bristol ve iki Harlan, Almanya’dan iki adet çift kanatl� Mars Doppeldecker uça�� al�nm��t�r (Akal�n, 2008: 61-63).

20. yüzy�l�n ba��nda, Osmanl� �mparatorlu�u’nda ya�anan ekonomik çökü�le beraber silah üretimi de durmu�, sadece bak�m-onar�m yap�labilen birkaç tesis ayakta kalabilmi�tir. Birinci Dünya Sava�� s�ras�nda baz� makine ve el tezgâhlar� gizlice Anadolu’ya getirilerek Kurtulu� Sava��’ndaki savun-ma sanayiinin temeli olu�turulur. Bu dönemde Ankara, Konya, Eski�ehir, Keskin ve Erzurum’da hafif silah ve mühimmat üreten atölyeler de kurul-mu�tur (Akal�n, 2008: 61-63).

Page 154: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 142

1.2. Cumhuriyet Dönemi

Osmanl� Devleti’nden Türkiye Cumhuriyeti’ne aktar�lan küçük i�letme-ler halindeki silah ve mühimmat sanayii, 1928 y�l�ndan itibaren K�r�kkale’de toplanarak 1950 y�l�na kadar yurdun askerî ihtiyaçlar�n� kar��lam��t�r. Cum-huriyet’in ilk y�llar�nda savunma sanayii kurulu�lar�n� tesis edecek teknoloji ülke içinde olmad���ndan ço�unlukla yabanc� firmalara ihale verilerek ku-rulmu�, özellikle de Alman firmalar�n ilgisi görülmü�tür. Askerî Fabrikalar Umum Müdürlü�ü bünyesinde kurulan savunma sanayii tesisleri �unlard�r (Akal�n, 2008: 92-100):

K�r�kkale Fabrikalar�;

� K�r�kkale Topçu Mühimmat Fabrikas�, � K�r�kkale Pirinç, Döküm ve Haddehanesi, � K�r�kkale Kuvvet Merkezi, � K�r�kkale Çelik Döküm ve Haddehanesi, � K�r�kkale Nitroselülozlu Barut Fabrikas�, � K�r�kkale Top Fabrikas�, � K�r�kkale Tüfek Fabrikas�, � K�r�kkale Di�li Fabrikas�.

Ankara Fabrikalar�;

� Silah Fabrikas�, � Fi�ek Fabrikas�, � Marangoz Fabrikas�, � Kaya� Kapsül Fabrikas� ve Mermi �malathanesi, � Gaz Maskesi Fabrikas�.

Di�er Kurulu�lar;

� Elmada� Barut ve Patlay�c� Maddeler Fabrikas�, � Erzurum Silah Fabrikas�.

Türkiye’de savunma sanayii alan�nda üretim yapan ilk ve en büyük özel sektör fabrikas�n�n temelleri Türk giri�imci �akir Zümre taraf�ndan ve ta-mam� yerli sermaye ile 1925’de �stanbul Haliç’te at�lm��t�r (Oral, 2012: IX). �akir Zümre’nin tamam� yerli sermaye ile kurulan bu fabrikas�, Türk ordu-sunun mühimmat ihtiyac�na yönelik önemli üretimler gerçekle�tirmi�tir. 1930’lu y�llarda �stanbul’da Nuri Killigil tesisleri dönemin silah üreten di�er bir özel firmas� olarak dikkat çekmi�tir. Her iki özel sektör fabrikas� da �kin-ci Dünya Sava�� y�llar�nda TSK’ya büyük destek olmu�tur. �akir Zümre

Page 155: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 143

Fabrikas�’nda 100, 300, 500 ve 1000 kiloluk uçak bombalar� ve yang�n bom-balar� seri olarak üretilmi�, bombalara ait kullanma biçimleri teknik ekip taraf�ndan projelendirilerek tarifnameler haz�rlanm��t�r. Deniz Kuvvetle-ri’nin gereksinimi olan çe�itli boylardaki su bombalar� ve cephaneleri ile ilk Türk denizalt� su bombalar�n�n üretimi yine bu fabrikada yap�lm��t�r. Fabrika Birinci Dünya Sava��’ndan sonra Türkiye’ye yap�lan Amerikan silah yard�m� nedeniyle fabrika savunma sanayii üretimlerine son vermek zorunda kalm��-t�r. Yurt d���na da üretim yapan fabrika Yunanistan, Bulgaristan, Polonya ve M�s�r’dan silah sipari�i alm��t�r. Yunan ordusunun bomba gereksinimini için 1937 y�l�nda Yunanistan ile yap�lan 1,5 milyon liral�k i� sözle�mesi Türki-ye’de büyük bir ekonomik zafer olarak de�erlendirilmi�tir (Oral, 2012: IX).

Özetleyecek olursak; Cumhuriyet’in ilk y�llar�nda havac�l�k alan�nda da büyük geli�meler görülmü�tür. Versay Bar�� Antla�mas� ko�ullar� nedeniyle kendi ülkesinde uçak üretimi yapamayan Alman Junkers firmas�yla 1925 y�l�nda ortak Tayyare ve Otomobil Motor Türk A.�. (TOMTA�) kurulmu�-tur. �irketin sermayesi 125 bin lira ve merkezi Ankara idi. Ayn� dönemde Kayseri’de üretim, Eski�ehir’de ise montaj ve onar�m faaliyetlerinin yap�l-mas� amac�yla tesisler kurulmu�tur (http://altinkanatlar.org, 2013).

Daha önce de temas edildi�i gibi Türk Savunma Sanayi 18. yüzy�ldan itibaren Avrupa’daki teknolojik geli�melerin d���nda kalmaya ba�lam��, �m-paratorlu�un zay�flama belirtileri ile orduda yenilik çabalar� gösterilse de yetersiz kalm��t�r. Birinci Dünya Sava�� ba�lad���nda Osmanl� teknolojik düzey ve sanayi etkinli�ini büyük ölçüde yitirmi�ti. Bunun sonucu olarak Kurtulu� Sava�� ba�lad���nda savunma sanayiine ili�kin ciddi bir altyap� devral�namam��, birkaç üretim tesisi ile s�n�rl� kalm��t�r (Aln�ak, 1997: VI).

Kurtulu� Sava�� döneminde 1923 y�l�nda Erzurum Silah Fabrikas� Eski-�ehir Silah Tamirhanesi, Keskin Fi�ek Yap�mevi, Ankara Yap�mevi ve Kon-ya Yap�mevi kurulmu�tur (Akal�n, 2008: 73-78). Konya Tamirhanesi’nde farkl� uçaklar�n parçalar� birle�tirilerek meydana getirilen uçaklar Kurtulu� Sava��’n�n ilk hava gücünü olu�turmu�tur (Akal�n, 2008: 79).

Cumhuriyet dönemi incelenirken “Nato Üyeli�i” konumuz bak�m�ndan önemli bir belirleyici olmu�tur. Bu nedenle NATO üyeli�i öncesi ve üyelik süreci ayr�ca ele al�nacakt�r.

NATO Üyeli�i Öncesi Dönem

Daha önce de de�inildi�i gibi savunma sanayii 1950’ye kadar devlet tara-f�ndan desteklenen bir hizmet alan� olmu�tur. Sanayinin temelini olu�turacak

Page 156: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 144

nitelikte baz� yat�r�mlar yap�lm��t�r. Askerî Fabrikalar Genel Müdürlü�ü (1921) ve çe�itli silah-mühimmat sektörüne ili�kin giri�imler gerçekle�tiril-mi�tir. Özetleyecek olursak bu giri�imler neticesinde kurulan fabrikalar ku-rulu� tarihleri itibar�yla �unlard�r (Akal�n, 2008: 83):

� 1924’de Ankara’da hafif silah ve top tamir atölyeleri ile fi�ek fabrikas� � 1927’de Yeni Mühimmat Fabrikas� � 1930’da Kaya� Kapsül Fabrikas� � 1931’de K�r�kkale Elektrik Santral� ve Çelik Fabrikas� � 1936’da Barut, tüfek ve top fabrikalar� � 1943’te Mamak Gaz Maskesi Fabrikas�

Yukar�da da temas edildi�i üzere özel sektör alan�nda 1925’de �stanbul Haliç’te sanayi fabrikas�n�n temelleri at�lm��t�r. �akir Zümre taraf�ndan ve tamam� yerli sermaye ile kurulan fabrika Türk ordusunun silah ve mühimmat ihtiyac�na yönelik önemli üretimler yapm��t�r. 1930’lu y�llarda Nuri Killigil tesisleri dönemin silah üreten özel firmas� olarak önemli bir yere sahip ol-mu�tur. Bu iki özel sektör fabrikas� da �kinci Dünya Sava��’nda orduya bü-yük destek sa�lam��t�r (Akal�n, 2008: 84).

Havac�l�kta 1925 y�l�nda Vecihi Hürku� ilk olarak kendi yapt��� VEC�H� K-VI olarak adland�rd��� uçakla uçmu�tur.

1926 y�l�nda TOMTA� kurularak havac�l�k sanayi alan�nda kurumsal-la�ma somut hale getirilmi�tir. �irketin Kayseri’de kurdu�u tesislerde 1928 y�l�nda üretime geçilmi�, 112 uçak üretilmi�tir. 1936’da Nuri Demira� Fab-rikas� 24 adet NUD- 37 e�itim uça��, planör ve NUD-38 alt� ki�ilik yolcu uça�� üreterek hava kuvvetlerinin güçlendirilmesine katk�da bulunmu�tur. 1941’de Türk Hava Kurumu Ankara’da uçak fabrikas� kurmu�tur. 1944’de üretime ba�lam��, çok say�da uçak ve planör imal etmi�tir. Yine Türk Hava Kurumu taraf�ndan 1945’de Ankara’da uçak motoru fabrikas� kurulmu� ve 1948’de üretime geçmi�tir. 1942’de �ngiltere’den al�nan uçaklar�n bak�m� için Malatya’da uçak onar�m atölyesi kurulmu�tur (Akal�n, 2008: 85).

�kinci Dünya Sava�� y�llar�nda yurt d��� al�mlara öncelik verilmi�, yurt içinde ise yurt d���ndan al�nan araç ve gereçlerin bak�mlar�n� yapmak üzere tersaneler ve atölyeler kurulmu�tur (Kalyon, 2010: 125).

1924 y�l�nda Bahriye Vekâleti kurulmu�tur. Ayn� y�l Gölcük Tersanesi kurulmu�, 1941’de Ta�k�zak Tersanesi yeniden çal��maya ba�lam��t�r. 1935 y�l�nda 54 metrelik Gölcük Tankeri, Cumhuriyet tarihinin in�a edilen ilk gemisi olmu�tur (Akal�n, 2008: 85).

Page 157: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 145

Uluslararas� Sisteme Giri�

Türkiye’nin NATO üyeli�i Cumhuriyet döneminde uluslararas� ili�ki-lerde elde etti�i belki de en büyük ba�ar�d�r. Bu üyelikle Sovyetler’in Do�u Anadolu üçgenindeki talepleri sona erdirdi�i gibi, daha önce Balkan Antant�, Ba�dat Pakt� gibi bölgesel savunma anla�malar� yapan Türkiye büyük Bat� ülkeleriyle ittifak yapm�� olmaktad�r.

NATO üyeli�ine kadar TSK talimnameleri, kendi metinlerimize zaman içerisinde ekledi�imiz di�er ülkelerin hükümleriyle yamal� bir hale dönmü�-tü. Di�er taraftan ihtiyaca göre de�i�ik ülkelerden al�nan farkl� men�e ve özellikteki silah ve mühimmatla envanter olu�turulmu�tu. Bunlar�n, kullan�-m�, bak�m�, idamesi ve en önemlisi e�itimi farkl�yd�. NATO üyeli�iyle bu her iki alanda da o gün itibar�yla uluslararas� belli bir standarda ula��labil-mi�tir. Ancak askerimizin etkinli�i bak�m�ndan fevkalade önemli olan ve onlar� dünyan�n (klasik yönüyle) en üst düzeyine yükselten bu geli�menin yan�nda milli bir savunma sanayii in�as� bir ‘endi�e’ olarak yer almam��t�r veya alamam��t�r.

�kinci Dünya Sava�� ve sonras�nda ABD ve �ngiltere taraf�ndan sa�la-nan hibe ve yard�mlar ile Türkiye’nin 1952’de NATO’ya giri�iyle artan as-kerî yard�mlar nedeniyle savunma ürünlerinin yurtiçinde üretimini devlet eliyle engellenmi�, henüz kurulu� a�amas�nda bulunan savunma sanayiinin geli�mesi durdurulmu�tur. Yard�m ve hibe kapsam�nda 1941–1944 döne-minde Ödünç Verme ve Kiralama Kanunu çerçevesinde ABD 95 Milyon Dolarl�k sava� malzemesi vermi�tir. 1945 y�l�nda yap�lan Askerî Yard�m Antla�mas� ile �kinci Dünya Sava��’nda sa�lanacak askerî yard�m taahhüt alt�na al�nm��t�r (Akal�n, 2008: 85-86). Bu dönem itibar�yla Türkiye’de sila-h�n nas�l üretilece�i de�il, nas�l temin edilece�i önem kazanm��t�r (Kalyon, 2010: 125).

�kinci Dünya Sava�� sonras� Truman Doktrini ve Marshall Plan� kapsa-m�nda ABD taraf�ndan sa�lanan yard�mlarla Türk ordusu modern silahlarla donat�lm�� ancak bu kayna��n ekonomi üzerinde olumsuz etkileri görülmü�-tür. Dolay�s�yla Silahl� Kuvvetlerin yurtiçi sipari�leri azalm��, askerî fabrika-lar verimliliklerini kaybetmi� bütçeye önemli bir yük haline gelmi�tir. Çö-züm olarak bu fabrikalar 1950 y�l�nda ç�kar�lan 5591 say�l� kanunla kamu iktisadi devlet te�ekkülü olarak kurulan Makine ve Kimya Endüstrisi Kuru-mu Genel Müdürlü�ü bünyesine al�nm��t�r (Akal�n, 2008: 86). �kinci Dünya Sava�� sonras� y�llarla birlikte Truman ve Marshall Yard�mlar� ile ABD lojis-tik ve e�itim sistemi Türk ordusuna girmi� NATO’ya süreciyle birlikte Türk topraklar� ABD üsleri için aç�lm��t�r (Kalyon, 2010: 135). NATO üyeli�in-den sonra Türkiye’nin askerî alan� ABD ve NATO etkisine göre �ekillenmi�tir (�zgi, 2011: 74).

Page 158: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 146

�kinci Dünya Sava�� s�ras�nda ba�layan d�� askerî yard�mlar Ulusal Sa-vunma Sanayiinin geli�mesini yava�latm��t�r. Kolay ve daha ucuza sa�lana-bilme imkân� olan silah ve donan�m, devletin d�� yard�mlara yönelmesinin de etkisiyle Ulusal Savunma Sanayii zay�flam��t�r (Kaya, 2000: 489). Dünyada güç dengesini kendi ç�kar�na yönlendirmek ya da stratejik gücünü daha da art�rmak isteyen ülkeler, kendileri aç�s�ndan önem ta��yan ülkelere yar-d�m etmi�lerdir. Özellikle savunma yard�mlar� bu amaca hizmet etmi�, bu yard�mlar do�rudan olmasa da dolayl� olarak büyük ölçüde siyasi ve as-kerî nedenlerle yap�lm�� ve d�� politikan�n bir arac� olarak kullan�lm��t�r (Kaya, 2000: 485).

Türkiye NATO’ya üye olduktan sonra 1957’de Ankara’da NATO stan-dartlar�na uygun olarak kurulan mühimmat fabrikas� önemli bir geli�me ola-rak de�erlendirilebilir. 1967 y�l�nda da Bat� Almanya lisans�yla MKEK tara-f�ndan Cobra Tanksavar Roketi ve G-3, MG-3 tüfeklerinin üretimine ba�-lanm��t�r. Millî sanayiyi geli�tirme yönelik bu çabalar Millî Savunma Bakan-l��� Ar-Ge Daire Ba�kanl��� bünyesinde gündemde tutulmaya çal���lm�� an-cak istenen sonuçlar elde edilememi�tir (Akal�n, 2008: 87).

1960’larla birlikte planl� dönemde, savunma sanayiinin de devlet kurulu�-lar� eliyle geli�mesi ön görülmü�, ancak bu giri�imler belli say�da ve alanda devam� getirilemeyen faaliyetlerin ötesine geçememi�tir (Aln�ak, 1997: VI).

Türkiye'nin NATO’ya girmesi ile artan askerî yard�mlar, savunma sa-nayiinde önemli bir gerilemeye yol açm�� ve bu durum giderek üretilen silah sistemlerinin teknolojisine hâkim olabilme yetene�imizi köreltmi�tir. Haz�r al�m veya yard�mlar ile ihtiyaçlar�n kar��lanmas�n�n sanayile�me üzerindeki olumsuz etkileri 1974 K�br�s Harekât� ile kendini hissettirmi�tir. Askerî fab-rikalar�n büyük bir k�sm�n�n kamu iktisadi te�ebbüsüne dönü�türülmesi ile üretici ve kullan�c�n�n ayr�lm�� olmas�, uzmanla�man�n ve nispeten iyi i�le-yen bir kalite kontrol mekanizmas�n�n tesis edilememi� olmas� ve rekabet unsurunun bulunmamas� 1950–1974 döneminin temel özelli�i olmu�tur (Ayaz, 2003: 42).

1974 K�br�s Harekât� ve ABD’nin uygulad��� ambargo nedeniyle kendi kendine yeterli savunma sanayii altyap�s�n�n kurulmas�na yönelik politikalar gündeme gelmi�, yerli kaynaklarla sa�lanacak savunma sanayiinin olu�tu-rulmas� amaçlanm��t�r (Akal�n, 2008: 87-88). Ambargo uygulamas� TSK’n�n d��a ba��ml� savunma sanayiini ‘Millî Savunma Sanayii’ �ekline dönü�türme çabalar�n� ba�latm��t�r (�zgi, 2011: 19). Millî savunma sanayiini istikrarl� ve sürekli bir temele oturtma aray��lar� ba�lam�nda 1974 sonras� kurulan Kara, Deniz ve Hava Kuvvetlerini Güçlendirme Vak�flar�'na yap�lan ba���larla eksikli�i hissedilen Askerî Elektronik ve Havac�l�k alanlar�nda yat�r�mlar yap�lm��t�r (Aln�ak, 1997: VI).

Page 159: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 147

Bu do�rultuda TÜB�TAK Savunma Sanayii Ara�t�rma ve Geli�tirme Enstitüsü kurulmu�tur. Kurum 1972’de Güdümlü Araçlar Teknoloji ve Öl-çüm Merkezi (GATÖM), 1983’de Balistik Ara�t�rma Enstitüsü ve son olarak da 1987 y�l�nda da Savunma Sanayii Ara�t�rma ve Geli�tirme Enstitüsü (SAGE) isimlerini alm��t�r. 1983 y�l�nda “60 Say�l� �ktisadi Devlet Te�ekkül-leri ile �lgili Kanun Hükmünde Kararname” ile ilgili bakanl��� Millî Savun-ma Bakanl��� olan bir kamu iktisadi te�ebbüsü kurulmu�tur. 1983 y�l�nda “101 say�l� Savunma Donan�m ��letmeleri Genel Müdürlü�ü Kanun Karar-namesi ile 105 Say�l� MKEK Kanun Hükmünde Kararnamesi ç�kar�lm��t�r. 1975–1985 y�llar� aras�nda TSK’n�n modernizasyonu faaliyetleri kapsam�n-da; F-16 Projesi, tank modernizasyonu, elektronik projeleri, 20-35 mm.’lik uçaksavar top projeleri, mühimmat projeleri Millî Savunma Bakanl��� ve Kuvvetlerin Teknik Dairelerince yürütülmü�tür (Aln�ak, 1997: VI).

Kara, Hava ve Deniz Kuvvetlerini Güçlendirme Vak�flar�’n�n kurulma-s�yla ülke savunma sanayii geli�tirilmeye çal���lm��, 1987 y�l�nda bu vak�flar Türk Silahl� Kuvvetleri Güçlendirme Vakf� olarak tek çat� alt�nda toplanm��-t�r. Bu yap� ASELSAN, TUSA�, ��B�R, ASP�LSAN, HAVELSAN gibi �irketlerin temellerinin at�lmas� sa�lanm��t�r (Akal�n, 2008: 88-89).

1985’de Savunma Sanayii Müste�arl���’n�n (SSM) kurulmas�, modern savunma sanayine geçi� çal��malar�n�n kurumsalla�mas�n� temsil etmektedir. SSM’nin bünyesinde yürütülen ortak üretim projeleri çerçevesinde offset taahhütlerinin uygulanmas� �art�yla da savunma sanayii ürünlerinin ihracat� desteklenmektedir (Akal�n, 2008: 160).

Günümüzde bir ülkenin ihtiyac� olan her savunma sistemini kendisinin üretmesi mümkün ve ekonomik de�ildir. Burada esas al�nmas� gereken ölçüt d��a ba��ml�l���n önlenmesi, ekonominin canland�r�lmas�, istihdam sa�lan-mas� ve maliyetlerdir. Yap�lan harcamalar�n ekonomiye geri dönmesi konu-nun kilit ba�lam�n� olu�turmaktad�r (Kalyon, 2010: 32). Uluslar aras� etkiler-le beraber 1990’l� y�llar�n sonlar�nda yerli katk� pay�n�n yetersiz oldu�u, d��a ba��ml�l�k sürecinin devam etti�i ifade edilebilir (Kalyon, 2010: 222).

2. Türk Savunma Sanayii Üzerine Bir Dönem �ncelemesi: 2001-2011

Pierre George’nin 1975 y�l�ndaki tespitine göre; kapitalist iktisatl� sana-yi toplumlar� yeryüzünün nüfusunun be�te biridir (yakla��k olarak 600 mil-yon ki�i). Bu toplumlar üç ana kola ayr�l�r. �lk ortaya ç�kan kol Bat� Avrupa sanayi toplumlar�d�r. Ürünlerin üretilme ve bölü�ülme örgütünün aktar�lma-s�yla Kuzey Amerika, Avustralya ve Yeni Zelanda toplumlar� ikinci kolu meydana getirmi�tir. Japonlar, Avrupa ve Amerika tekniklerini benimseye-rek bu sanayi toplumlar�n�n üçüncü kolunu olu�turmu�tur (George, 1975: 5).

Page 160: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 148

Sanayi toplumlar� ayn� zamanda dünyada savunma sanayi arz�n�n-talebinin-harcamalar�n�n geli�im çizgisini belirlemektedirler. Savunma harcamalar� belirli ve s�n�rl� bir genel bütçe rakam� içinden, e�itim ve sa�l�k gibi insanla-r�n gündelik ya�amlar�n� do�rudan etkileyen alanlarda kesinti yap�lmas� kar-��l���nda ülke kaynaklar�n�n önemli bir k�sm�n�n savunma harcamalar�na aktar�lmas�n� gerektirir. Bu harcamalar genellikle ekonomi kaynaklar�n�n yeterince verimli kullan�lamad��� gibi alg�lar olu�turabilmektedir (Beri�, 2012: 6). Bu ba�lamda en çok tart���lan harcama grubunun da savunma har-camalar� oldu�u söylenebilir. Ancak bu harcamalar�n zorunluluk te�kil etti�i güvenlik ko�ullar�n�n kriti�ini ayr� tutarak bu harcama tart��malar�nda sa-vunma sanayinde yurtiçinde üretimin te�viki ile artamas�n�n genel olarak ülkenin geli�mi�lik düzeyini de etkileyece�i vurgulanmaktad�r. Bu do�rultu-da savunma sanayinin geli�mesi için sunulacak uygulama önerilerinin dik-katle irdelenmesi gerekmektedir.

2.1. 2001 Öncesi Dönemin Genel Görünümü

Savunma sanayiine ili�kin teknik anlamdaki geli�melere yukar�da dik-kat çekilmi�tir. Savunma sanayiinin 2000’li y�llara gelmeden önceki kurum-sal ve rakamsal aç�lardan genel görünümüne yönelik 1980’li y�llarda ba�la-yan temel geli�meleri anlatarak devam etmek yararl� olacakt�r. Bu ba�lamda 1980 y�l�nda Türkiye ile ABD aras�nda imzalanan Savunma ve Ekonomik ��birli�i Anla�mas�’n�n (SE�A) ikinci maddesine göre “…Birle�ik Devletler Hükümeti, Türkiye’nin kalk�nma çabalar�na, kar��l�kl� mutabakata var�lm�� mali ve teknik yard�mlar� sa�lamak için elinden gelen her türlü çabay� gös-terecektir” hükmüne dikkat çekilerek ba�lanabilir. Türkiye’nin sanayile�me konusunda ba��ms�zl�k mücadelesi kritik baz� dönemsel geli�meler eksenin-de geli�mi�tir. Uluslararas� örgütlerle ili�kilerin ba�lamas� 1980’lerle beraber genel dünya konjonktürüne daha yak�n olma çabalar� savunma sanayii sektö-rünü de �ekillendiren ko�ullar� olu�turmu�tur. 1980 tarihli sözü geçen ant-la�man�n maddesine bak�ld���nda geli�mi� bir ülkenin –ABD’nin- Türki-ye’nin kalk�nma çabalar�nda yard�mc� aktör olma iste�i görülür. A�ikâr olan bir durum vard�r ki bunlar ifade düzleminde nas�l bir anlam sergilerse sergi-lesin hayata yans�yan k�sm�yla Türkiye’nin çok da geli�mesinden yana de�il de iyi bir tüketici/sat�n al�c� ülke/borçlanan ülke olmas�ndan yana olmu�tur.

Cumhuriyet’in kurulmas�yla birlikte devlet eliyle yürütülen millî sa-vunma sanayii altyap�s�n� olu�turma çal��malar�, So�uk Sava� etkisi ve Tür-kiye’nin NATO üyeli�i paralelinde art�� gösteren askerî yard�mlar sebebiyle sekteye u�ram��t�r. K�br�s Bar�� Harekât� ve ard�ndan gelen ambargo süre-cindeki kötü tecrübeler, savunma ürünlerinde d��a ba��ml�l���n kabul edilebi-lir s�n�rlar içerisinde tutulmas�n�n ve millî savunma sanayiinin kurulmas�n�n

Page 161: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 149

önemini aç�kça göstermi�tir. Bu bak�� aç�s�yla, ilk a�amada Kara, Hava ve Deniz Kuvvetlerini Güçlendirme Vak�flar� kurularak baz� elde edilmeye çal���lm�� ancak yap�lacak ba���lara dayal� olarak istenilen düzeyde bir sa-vunma sanayii altyap�s� olu�turulamayaca�� görülmü�tür (Beyo�lu, 2006: 36).

1980 öncesi Türkiye’nin savunma sistemleri edinmedeki temel yakla-��m�; kullan�lm�� ürünlerin hibe ya da sat�n al�nmas� yöntemidir. Bu yöntem-de en yayg�n olarak kullan�lan iki kaynak FMS (Foreign Military Sales) kredisi ve Alman yard�mlar� olmu�tur. Bu aç�dan bak�ld���nda SSM’nin kurulmas�ndan önce TSK’n�n modern silah ve savunma araçlar� tedarik etmesi pek mümkün olmam��t�r. SSM kuruluncaya kadar, F-16 haricinde ciddi bir tedarik çal��mas� gerçekle�memi�tir. Bütçe d��� sürekli bir fonu yöneten SSM’nin kurulu�u ile birlikte TSK’n�n modern savunma ürünlerini envantere alma süreci kolayla�m��t�r. Bu yeni süreç, modern silahl� kuvvetle-rin ve savunma sanayinin olu�mas�n� tetikleyen unsurlardan biri olmu�tur (Barlas, 2007: 63).

1980’lerde özel sektör savunma �irketler az say�da iken, Müste�arl���n kurulmas�yla birlikte savunma sanayii alan�nda özel sermaye yat�r�mlar� art�� göstermi�tir. Ancak politika belirsizli�i, talep de�i�kenli�i, sektörün devlet sahipli�indeki kurulu�lar�n mutlak hâkimiyeti alt�nda olmas� ve serbest reka-bet ko�ullar�n�n tam anlam�yla bulunmamas� gibi nedenlerle, bu dönemde savunma sektörü yat�r�mc�lar aç�s�ndan oldukça riskli bir alan olarak görül-mü�tür. Bu ko�ullar alt�nda, Türkiye’de savunma sanayiine yap�lan yat�r�m-lar�n ba�lang�c�nda sanayiciler de�il; devletin de yönlendirmesiyle, nispeten daha büyük sermaye birikimine ve devletle çal��abilecek baz� müteahhit-in�aat firmalar� yer alm��t�r (Beyo�lu-K�l�ç, 2010).

2000’li y�llara gelindi�inde; SSM’nin kurulmas�yla olu�an son sanayi-le�me yakla��m�ndan (yabanc� teknoloji ve sermayenin te�viki) sapmalar�n ba�lad���, yeni aray��lara do�ru bir yönelme oldu�u görülmektedir. Proje baz�nda olu�turulan Ortakl�k Modellerinden (Joint Venture) Thomson-Tekfen Radar, Mikes ve son olarak TAI firmalar� birer birer devletle�tiril-mi�tir. Ayr�ca bu dönemde, ABD firmalar�n�n ba�ta olmak üzere ve dünya genelinde de takip edilen, savunma sanayilerinde bir konsolidasyon süreci ba�lam��t�r. Sanayimizin ula�t��� seviye, yeniden �ekillenen rekabet ortam� ve Türkiye’nin AB üyeli�i yönündeki geli�meler savunma sanayinde de yeni bir yap�lanmay� gündeme getirmi�tir. Bu anlamda ilk çal��malar 2000’li y�llardan sonra ba�lam��t�r (Beyo�lu, 2006: 67).

Savunma Sanayii Destekleme Fonu’nun (3238 say�l� kanun ile) olu�tu-rulmas� a��rl�kl� olarak gelir ve kurumlar vergisi, özel tüketim vergisi, millî piyango ve mü�terek bahislerden kesintilerle olu�an bir kaynak olup, �imdi-

Page 162: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 150

ye kadar bu öz kaynaklardan 20 y�l içerisinde yakla��k 17 Milyar Dolar sa�-lanm��t�r. 1980'li y�llarda ba�lat�lan savunma sanayii slogan�, 1970'li y�llarda ya�anm�� olan silah ambargolar�n�n da etkisi ile "Türk Silahl� Kuvvetlerinin ihtiyaçlar�n�n kar��lanmas�" �eklinde belirlenmi� oldu�undan, bunun sonu-cunda olu�an sanayi ürünlerinin d�� pazarlara sunulmas� ve bunun önemli bir d�� politika arac� olarak kullan�lmas� dü�ünülmemi� ve bu yönde çaba göste-rilmemi�tir (Barlas, 2007: 48).

1992 y�l�ndan itibaren ABD’nin Türkiye’ye yard�mlar�n�n azald��� bi-linmekle birlikte, ba��ml�l�kta herhangi bir azalma meydana getirmemi�tir. Kredilerin taksitlerinin ödenebilmesi için al�nan ilave krediler ile hibe, yar-d�m, sat�n alma gibi yollarla tedarik edilmi� olan silah ve araç niteli�indeki her türlü malzemenin bak�m� ve i�letilmesi için gerekli olan yedek parçalar ile sistem entegrasyonu için ihtiyaç duyulan di�er ekipman bedeli üzerinden al�nmaya devam edilmi�tir. Bunlara ek olarak yerli imkânlarla yurt içinde üretimi mümkün olan baz� yedek parça türündeki malzemeler ile sarf edile-bilir özellikteki malzemeler dahi, yap�lm�� olan antla�malar�n ba�lay�c� hü-kümleri gere�i ABD’den sat�n al�nm��t�r (�zgi, 2011: 85-86).

Yukar�da da zikredildi�i gibi 1985 y�l�nda 3238 say�l� kanunla Savunma Sanayi Müste�arl��� kurulmu� ve bu Kanunun amac�, modern savunma sana-yiinin geli�tirilmesi ve Türk Silahl� Kuvvetlerinin modernizasyonunun sa�-lanmas� olarak belirlenmi�tir.

Kurulu� Kanunu’nun 10. maddesine göre Müste�arl���n görevleri �öyle s�ralanm��t�r:

� �cra Komitesinin ald��� kararlar� uygulamak, � Proje baz�nda y�llar itibar�yla verilecek olan al�mlar�n programlar�n�

sipari� kontrat�na ba�lamak, � Mevcut millî sanayii ile savunma sanayiini ihtiyaçlar�na göre reor-

ganize ve entegre etmek; yeni te�ebbüsleri te�vik ve bu entegrasyona ve ihtiyaçlara göre yönlendirmek; yabanc� sermaye ve teknoloji kat-k�s� imkanlar�n� ara�t�rmak, te�ebbüsleri yönlendirmek, bu konudaki devlet kat�l�m�n� planlamak,

� Fon kaynaklar�n� dikkate alarak al�m programlar�n� ve finansman modellerini belirlemek,

� �htiyaç duyulan modern silah, araç ve gereçlerin özel veya kamu ku-rulu�lar�nda imalat�n� planlamak,

� Gerekti�inde özel, kamu veya karma nitelikli yeni yat�r�mlar� d��a aç�k olmak kayd�yla desteklemek,

Page 163: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 151

� Modern silah, araç ve gereçleri ara�t�rmak, geli�tirmek, prototiplerin imalini sa�lamak, avans vermek, uzun vadeli sipari�ler ve di�er mali ve ekonomik te�vikleri tespit etmek,

� ��in özelli�ine göre y�llar içinde yap�lacak al�m�n �artlar�n�, Millî Savunma Bakanl���’nca belirlenecek �artname ve standartlar� dikka-te alarak teknik ve mali konular� kapsayan kontratlar� yapmak,

� Savunma sanayii ürünleri ihracat� ve offset ticareti konular�n� koor-dine etmek,

� Fondan kredi vermek veya yurt içinden ve yurt d���ndan kredi almak ve gerekti�inde yerli ve yabanc� sermayeli �irketler kurmak ve i�ti-rak etmek,

� Üretilen mal�n kontrat muhteviyat�na uyup uymad���n�, kalite kont-rolleri ile kontrat �artlar�n�n yerine getirilip getirilmedi�ini takip etmek,

� Uygulama aksakl�klar�n�n ilgili kurum ve kurulu�lar nezdinde çö-zümlenmesini sa�lamak.

3238 say�l� kanun ile savunma sanayii yerli ve yabanc� özel sektöre aç�lm��, yerli firmalarla yabanc� firmalar�n bu sektörde i� birli�ine girmesi te�vik edilmi�tir. Türkiye’nin dost ve müttefik ülkeleri aras�nda dengeli sa-vunma sanayi i�birli�ini mümkün k�lan, ihracat kabiliyeti, ileri teknoloji uygulamalar� gibi dinamik evreleri olan bir savunma sanayii alt yap�s� olu�-turulmas� öngörülmü�tür. Türk özel sektörünün yabanc� firmalarla belirlenen hedeflere yönelik yapaca�� dengeli i�birli�i ile uzun dönemde kendi teknolo-jisini geli�tirecek modern bir savunma sanayii kurulmas� hedeflenmi�tir (Aln�ak, 1997: VII).

Müste�arl�k, kurulu�undan 1990’l� y�llara kadar do�rudan al�m prog-ramlar�yla, 2000’li y�llara kadar ortak üretim programlar�yla, daha sonra ise özgün (yurtiçi) tasar�m sistemleriyle TSK’n�n modernizasyonuna önemli katk�larda bulunmu�tur (SSM, 2009). 1990’l� y�llarla birlikte savunma sana-yi daha çok önem verilen bir konu olmu�tur. 1974 K�br�s Bar�� Harekât� sonras�nda önemi kavranan savunma sanayii 1990’l� y�llarda Türkiye’nin önemli düzenlemeler yapmak çabas�n�n belirginle�ti�i bir alan olmu�tur (Ayaz, 2003: 25).

2000’li y�llar öncesi savunma sanayii �irketlerinin görünümüne bak�ld�-��nda; 1975 y�l�nda kurulan ASELSAN 1980’de ilk telsiz üretimini yapm��, elektronik ve elektro-optik güdüm alan�nda faaliyetlerini yo�unla�t�rm��t�r. 1980’lerin ba�lamas�ndan itibaren silah, mühimmat ve roket, z�rhl� araç, gemi in�as�, uçak, elektronik, otomotiv sanayilerinde TSK’n�n ihtiyaçlar�na

Page 164: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 152

yönelik önemli alt yap� olu�turulmu�tur. Türk Silahl� Kuvvetleri Güçlendir-me Vakf� ��tiraki olan ASP�LSAN 1981 y�l�nda pil, batarya imalat� amac�yla kurulmu�tur. K�br�s Bar�� Harekât�’ndaki olumsuz tecrübeler sonucu Antalya ve Kayseri’de pil üretim tesisi kurulmu�tur. 1990 ve 2000’li y�llar�n ba��nda da savunma sanayiinde önemli geli�meler ya�anm�� bu anlamda planlanan pek çok proje gerçekle�tirilmi�tir (Evirgen, 2011: 50-51; Toker, 2013: 29).

1982 y�l�nda simülasyon ve yaz�l�m a��rl�kl� faaliyetler gösteren HA-VELSAN kurulmu�tur. 1984’de kurulan TUSA� ise bugün uçak, helikopter, insans�z hava araçlar� ve uydu gibi hava platformlar�n�n tasar�m�, geli�tiril-mesi, imalat�, entegrasyonu, modernizasyonu ve sat�� sonras� hizmetleri ala-n�nda merkezi bir konuma sahip olmu�tur (Evirgen, 2011: 52-53).

1987-1999 y�llar� aras�nda TAI Türk Hava Kuvvetleri için toplam 232 adet F-16 uça��n�n montaj üretimini gerçekle�tirmi�tir. M�s�r Hava Kuvvet-leri için 1993-1995 y�llar� aras�nda montaj-üretimi yap�lan 46 adet F-16 ile birlikte, Türkiye’de üretilen toplam F-16 say�s� 278’dir (Evirgen, 2011: 55). 1985 y�l�nda kurulmu� olan TE� ise 1987’de ilk motor ve motor aksamlar�n�n sevkiyat�n� gerçekle�tirmi�tir. 1988’den itibaren de motor parçalar� üretmeye ba�lam��t�r.

1990’l� y�llar itibar�yla OTOKAR, BMC, HEMA, NUROL, ASMA�, GATE, M�LSOFT, SAVRON�K, VESTEL SAVUNMA, KOÇ S�STEM, TRANSVARO, RMK, SEDEF, YONCA ONUK, T�SA�, KALEKALIP, G�RSAN, SARSILMAZ gibi savunma sanayiinde yer alan özel firmalar�n artt��� gözlenmektedir (Evirgen, 2011: 52-63). Bu dönemde pek çok yeni savunma sanayii kurulu�unun faaliyete geçmi� olmas�yla savunma sanayiin-de önemli teknolojik alt yap� ve bilgi birikiminin kazan�lmas�n�n yan�nda yeni istihdam alanlar� da olu�mu�tur. Bu dönemin önemli bir özelli�i sektö-rün kamu kesiminin ve vak�f kurulu�lar�n�n tekelinden kurtar�larak, özel kesime aç�lmas�, olu�turulan Savunma Sanayii Destekleme Fonu vas�tas�yla sektöre önemli oranlarda kaynak transferi yap�larak yeni ve büyük yat�r�m projeleri için finansman sa�lanmas�, özel sektör bünyesinde önemli oranlar-da yabanc� sermaye ve teknoloji transferine dayal� bir ortak üretim modeli-nin uygulanmas� gösterilebilir (Ayaz, 2003: 45).

2000 y�l�na kadar izlenen savunma sanayii politikalar�na bak�ld���nda, özellikle do�rudan offset anla�mas�nda ba�ar�l� olundu�u söylenemez. 1 Ocak 2001 tarihi öncesi imzalanm�� offset anla�malar�n�n say�s� 38’dir (Ayaz, 2003: 51). Savunma sanayii kurulu�lar�m�z�n kurulu� y�llar� ve adlar� a�a��da sunulmu�tur (SSM Stratejik Plan 2007-2011: 75):

Page 165: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 153

� 1921 Askerî Fabrikalar Genel Müdürlü�ü, � 1924 Ankara’da hafif silah ve top tamir atölyeleri ile fi�ek ve ma-

rangoz fabrikalar�, � 1924 Gölcük Tersanesi, � 1925 �akir Zümre Fabrikas�, � 1925 Eski�ehir Hava Tamirhanesi, � 1926 Tayyare ve Motor Türk A.�. (TAMTA�), � 1927 Mühimmat Fabrikas�, � 1928 Pirinç Fabrikas�, � 1930 Kaya� Kapsül Fabrikas�, � 1930 Nuri Killigil Tabanca, Havan ve Mühimmat Üretim Tesisleri, � 1931 K�r�kkale Elektrik Santrali ve Çelik Fabrikas�, � 1936 Barut, Tüfek ve Top Fabrikalar�, � 1936 Nuri Demira� Uçak Fabrikas�, � 1941 Türk Hava Kurumu Uçak Fabrikas�, � 1941 Ta�k�zak Tersanesi’nin Yeniden Faaliyete Geçmesi, � 1942-43 Malatya Uçak Onar�m Atölyeleri, � 1943 Mamak Gaz Fabrikas�, � 1945 Ankara Uçak Motor Fabrikas�, � 1945 Koç Sistem (Koç Ticaret Büro Levaz�mat� A.�.), � 1950 Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK) Genel

Müdürlü�ü, � 1952 �brahim Örs Döküm Sanayii ve Ticaret A.�., � 1954 MSB AR-GE Dairesi Ba�kanl���, � 1957 Mühimmat Fabrikas�, � 1963 OTOKAR, � 1964 BMC Sanayii ve Ticaret A.�., � 1967 Otolarsan, � 1967 Northern Electronic Telekomünükasyon A.�. (NETA�), � 1969 Kalekal�p Makine ve Kal�p Sanayi A.�., � 1969 Meteksan Sistem, � 1970 Türk Hava Kuvvetlerini Güçlendirme Vakf�, � 1972 TÜB�TAK-Savunma Sanayii Ara�t�rma ve Geli�tirme Enstitüsü, � 1972 Türk Donanma Vakf�, � 1973 TUSA�,

Page 166: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 154

� 1973 HEMA Endüstri A.�., � 1974 HEMA Di�li Sanayii ve Ticaret A.�., � 1974 Türk Kara Kuvvetlerini Güçlendirme Vakf�, � 1974 Asil Çelik Sanayi ve Ticaret A.�., � 1975 ASELSAN, � 1979 Bar�� Elektrik Endüstrisi A.�., � 1979 ��bir Elektrik Sanayi A.�., � 1978 ASMA�, � 1981 ASP�LSAN, � 1982 HAVELSAN, � 1982 �leri Teknoloji A.�., � 1983 Savunma Donat�m ��letmeleri Genel Müdürlü�ü, � 1984 TUSA� Havac�l�k ve Uzay Sanayi A.�. (TAI), � 1984 Aksa Makine Sanayi A.�., � 1984 ETA Elektronik Tasar�m Sanayi ve Ticaret A.�., � 1985 Savunma Sanayii Geli�tirme ve Destekleme �daresi Ba�kanl���

(SAGEB), � 1985 Savunma Sanayii Müste�arl��� (SSM), � 1985 TUSA� Motor Sanayii A.�. (TEI), � 1986 MAN Kamyon ve Otobüs Sanayii A.�., � 1986 STFA Savronik Elektronik Sanayii ve Ticaret A.�., � 1987 Türk Silahl� Kuvvetlerini Güçlendirme Vakf�, � 1987 M�KES-Mikrodalga Elektronik Sistemler Sanayii ve Ticaret A.�., � 1987 FMC-NUROL Savunma Sanayii A.�. (FNSS), � 1988 ROKETSAN, � 1988 TRANSVARO Elektron Aletleri Sanayii ve Ticaret A.�., � 1989 MARCON� Komünikasyon A.�., � 1989 GATE Elektronik, � 1990 Ayd�n Yaz�l�m ve Elektronik Sanayii ve Ticaret A.�. (AYESA�), � 1990 HAVELSAN Teknoloji Radar, � 1990 MTU Motor Türbin Sanayi ve Ticaret A.�., � 1991 ESDA� Elektronik Sistemler Destek Sanayii ve Ticaret A.�., � 1991 Savunma Teknolojileri Mühendislik ve Ticaret A.�. (STM), � 1992 NUROL Makine Sanayii A.�., � 1993 T�SA� Trabzon Silah Sanayi A.�., � 1994 Girsan Silah Sanayii,

Page 167: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 155

� 1994 �NFOTRON Elektronik ve Bilgisayar Sistemleri Üretim ve Ticaret A.�.,

� 1997 RMK Marine Gemi Yap�m Sanayi, � 1998 Alp Havac�l�k, � 1998 Milsoft Yaz�l�m Teknolojileri A.�., � 1998 Yonca-Onuk Adi Ortakl���, � 1998 HAVELSAN EHS�M, � 2001 Inta Space Turk, � 2002 YALTES Elektronik ve Bilgi Sistemleri Üretim ve Ticaret A.�., � 2003 Vestel Savunma, � 2004 Global Teknik A.�., � 2004 KALETRON Yaz�l�m Teknolojileri Sanayi ve Ticaret A.�., � 2005 SDT Uzay ve Savunma Teknolojileri, � 2006 Meteksan Savunma. 2.2. 2001 Sonras� Savunma Sanayii Politikas� 1997 y�l�nda Savunma Sanayindeki Teknolojik Geli�meler Sempozyu-

mu’nda Aln�ak’�n sundu�u bildiride savunma sanayiinde önem verilmesi gereken konulara dikkat çekilmi�tir. Bu konular ana hatlar�yla �u �ekilde s�ralanm��t�r (Aln�ak, 1997: IX):

� Ebedi bar�� sa�lanamam��, muhtemel ambargo durumlar� her zaman söz konusu olabilir.

� Toplumlar�n uygar bir hale gelmesi, beraberinde, güvenli�in sa�-lanmas�n� da zorunlu k�lmaktad�r.

� Savunma sanayii, genel olarak sanayi sektörünün bir parças�d�r. � Türk savunma sanayii sektörü yard�mlardan olumsuz etkilenmi�tir. � Yerli üretimin te�viki d�� al�m� azalt�r. � Bürokrasi ve organizasyon yetersizli�i offset’i çal��t�rmamaktad�r. � Savunma ve savunma sanayiinin maliyeti yüksektir. � Millî savuma ve millî savunma sanayii sektörünün bütünlü�ü önem

ta��maktad�r. � Teknoloji üretimi yerini teknoloji transferine b�rakmaktad�r. � Geli�mi� ülkeler silah pazar�n� geli�mekte olan ülkelere b�rakmak is-

tememektedirler. � Yanl�� yat�r�mlardan kaç�n�lmal�d�r. � Türk savunma sanayiinin kendine yeten veya ald���n�-satt���n� den-

geleyen bir niteli�e kavu�mas� gerekir.

Page 168: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 156

Aln�ak’�n dikkat çekti�i bu konular 2001 sonras� süreçte daha detayl� �ekilde çözüm aranan alanlar olarak ele al�nm��t�r. Özellikle di�er pek çok konuyu kapsayabilecek savunma sanayii sektöründe bir kamu al�m-sat�m yöntemi olarak de�erlendirebilece�imiz offset’e ili�kin i�letilemedi�ine dair dile getirilen husus bu dönem itibar�yla belirgin bir �ekilde savunma sanayii sektöründe kendini hissettirmi�tir.

2001 dönemi itibar�yla TSK ihtiyaçlar�n�n kar��lanmas�nda benimsenen politikan�n temel ilkeleri �u �ekilde belirlenmi�tir (Gönül, 2010):

� Yerli sanayi altyap�s�ndan azami ölçüde yararlanmak, � �leri teknolojili yeni yat�r�mlar� yönlendirmek ve te�vik etmek, � Yabanc� teknoloji ile i�birli�i ve sermaye katk�s�n� sa�lamak, � Ara�t�rma-geli�tirme faaliyetlerini te�vik etmek

�art�yla gerekli her türlü silah, araç ve gerecin mümkün oldu�unca Tür-kiye’de üretiminin sa�lanmas� olarak belirlenmi�tir. Bunlar� gerçekle�tirmek için SSM yürüttü�ü projelerin tedarik faaliyetlerinde öncelikle yurtiçinde geli�tirme imkânlar� ara�t�r�lm��t�r. Türk pazar� için özgün geli�tirmenin maliyet etkin olmad��� durumlarda, ortak geli�tirme veya uluslararas� kon-sorsiyum imkânlar� de�erlendirilmi�tir. Yerli sanayinin aktif kat�l�m� ile lisans alt�nda üretim imkânlar� ara�t�r�lm��t�r. Bu opsiyonlar�n mümkün ol-mad��� durumlarda haz�r al�m yöntemine ba�vurulmu�tur. Haz�r al�m yap�lsa bile offset sayesinde yerli sanayiye i� ve ihracat imkânlar� olu�turulmu�tur.

3. 2001 Sonras� Süreçte Etkinle�tirilen Savunma Sanayii Arac�: Offset

Offset çok boyuta sahip ve literatürde üzerinde anla�maya var�lm�� net bir tan�m� olmayan, bununla birlikte ekonomik ve stratejik f�rsatlar yaratmas� bak�m�ndan özgün bir kavramd�r. Sivil ürünlerde de uygulamas� olmas�na ra�men offset ço�unlukla askerî ürün ve hizmet ticaretinin bir parças� olarak de�erlendirilmektedir. Offset’in karma��k ve gizli olarak yürütülen süreçler-den olu�mas� sebebiyle uluslararas� ortak bir uygulamadan bahsetmek müm-kün de�ildir. Offset uygulamalar� hedefler, ihtiyaçlar ve stratejilere göre ülkeden ülkeye ve hatta ayn� ülkede projeden projeye de�i�iklik gösterebil-mektedir. Uygulamada offset “Sanayi Kat�l�m�”, “Ekonomik �yile�tirme”, “Telafi Paketleri”, “Endüstriyel Fayda” ve “Kar��l�kl� Ticaret” olarak da an�lmaktad�r (Tan. 2011: 4).

Ülke uygulamalar�nda offset tan�m� incelendi�inde ise; iki temel konu-nun ortak nokta oldu�unu söylemek mümkündür: �lliyet ve Katma De�er. �lliyet, offset olmasayd� vücut bulamayacak projelerin gerçekle�tirilmesine

Page 169: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 157

i�aret etmekte, katma de�er ise al�c� ülkeye yeni bir i� hacmi, teknoloji ve yetenek kazan�m� yaratabilecek projelerin offset kapsam�nda gerçekle�tiril-mesi anlam�na gelmektedir.

Offset’in ortaya ç�k���n�n azgeli�mi� veya geli�mekte olan ülkelerden kaynakland���, döviz dengesinin korunmas� amac�yla i�lerlik kazand��� yö-nündeki yayg�n görü� asl�nda gerçe�i tam olarak yans�tmamaktad�r. Aksine offsetin tarihsel geli�imi incelendi�inde ilk offset uygulamalar�n�n geli�mi� ülkeler aras�nda ba�lad��� görülmektedir. �kinci DünyaSava�� sonras� 1950’li y�llarda ABD, Avrupa ülkelerine hibe yolu ile do�rudan savunma ürünleri transfer edildi�ini ve ABD’nin ödemeler dengesinde ortaya ç�kan aç�klar nedeniyle dönemin Ba�kan� Kennedy taraf�ndan 1961 y�l�nda “14 nokta program�” ba�lat�lm��t�r. Finansal olarak güçlü say�labilecek müttefik ülkele-rin ABD’nin yeni savunma ürün ve hizmetlerine Pazar olmalar�n� sa�lamak, bir yandan da ABD askerî güçlerinin Almanya’daki mevcudiyetinin ABD bütçesine daha fazla yük getirmeden devam ettirebilmesini sa�lamak üzere ba�lat�lan, 1961 y�l�nda ABD ile Bat� Avrupa aras�nda ilk defa “offset söz-le�mesi” olarak an�lan 7 adet metin imzalanm��t�r. Bu offset sözle�meleri asl�nda ABD bütçesi üzerindeki bask�y� hafifletmek ad�na Bat� Avrupa ülke-lerinin de savunma teçhizat� üretimine kat�l�mlar�n� sa�lamak üzere ABD’nin iste�iyle imzalanm��t�r.

Türkiye’deki offset tan�m� incelendi�inde ise, 1991 y�l�ndan 2011 y�l�na kadar bir dönü�üm içerisinde oldu�unu söylemek mümkündür. 1991 Offset Uygulama El Kitab�’nda offset, “ülkenin ödemeler dengesinde meydana gelebilecek aç�klar� k�smen ya da tamamen telafi etmek amac�yla anla�ma gere�ince Türkiye’den yap�lacak savunma alan�na yönelik ihracat ve di�er döviz kazand�r�c� i�lemlerdir” �eklinde tan�mlanmaktad�r. 2003 Savunma Tedarik ��lemlerinde Offset Uygulamalar� Yönergesi’nde ise offset, “ülke sanayi ve hizmet sektörlerinin üretim olanak ve yeteneklerinin ve/veya ulus-lar aras� alandaki pazar paylar�n�n/rekabet gücünün art�r�lmas� ve ödemeler dengesinde olu�acak olumsuz etkinin azalt�lmas� için gerçekle�tirilecek i�-lemler” olarak tan�mlanm��t�r.

2007 y�l�nda ise offset, tedarik edilen ürün ve/veya hizmetler kapsam�n-da gerçekle�tirilen yerli katk� faaliyetleri, ihracat teknolojik i�birli�i ve Ar-Ge faaliyetlerine odaklanm��t�r. Ayr�ca 2007 yönergesi ile birlikte offset tek ba��na de�il, sanayi kat�l�m� (projeler kapsam�ndaki yerli katk�/do�rudan offset faaliyetleri) ile birlikte an�lmaya ba�lam�� ve 2011 y�l�nda yay�mlanan rehberde de ayn� tan�m korunmu�tur. Offset ile ilgili yay�mlanan dokümanla-r�n tamam�nda offsetin tan�m�n�n yan� s�ra kapsam�na yönelik grupland�rma-lar ve önceliklendirmeler yap�lm��t�r.

Page 170: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 158

Türkiye’de zaman içerisinde de�i�en offset tan�mlar� literatürde yer alan kar��l�kl� ticaret türleri ile kar��la�t�r�ld���nda, Türkiye’nin 2007 y�l�na kadar savunma tedarikinde bir anlamda “kar��l�kl� al�m” (counter purchase) uygu-lad���n� söylemek mümkündür. Ancak 2007 y�l�ndan itibaren offset, yerli sanayi kabiliyetlerini ve teknolojik geli�imi ön planda tutan, KOB�’lerin (Küçük ve Orta Büyüklükteki ��letmeler) geli�imini destekleyen, niceliksel telafiden çok yerli sanayiye kazand�r�lan kabiliyetlerin niteli�i ile ilgilenen bir vizyona sahip olmu�tur.

Offset’in döviz kazand�r�c� i�lemler olarak tan�mland��� dönemlerin ge-ride kald���n� belirtmek gerekmektedir. Offset, ülkelerin yeni yetenek kaza-n�m� ve ihracat potansiyelinin art�r�lmas�n�n en etkili araçlar�ndan biri olarak görülmektedir. Bu do�rultuda di�er alanlarda da offset uygulamalar� ba�la-m�nda SSM’nin lokomotif görevi üstlendi�i söylenebilir. 2011-2021 y�llar� aras�nda Türkiye’de yap�lacak tahmini harcamalar yakla��k olarak Haber-le�mede 210 Milyar Dolar, Bilgi Teknolojilerinde 70 Milyar Dolar, Ula�t�r-mada 90 Milyar Dolar, Enerjide 95 Milyar Dolar, Sa�l�kta 135 Milyar Dolar toplamda 600 Milyar Dolar civar�ndad�r. Yurtd��� kamu harcamalar�nda % 50 oran�nda offset uygulanmas� durumunda, 10 y�l boyunca sanayi kat�l�m�, ihracat ve teknolojik i�birli�i yoluyla ülke ekonomisine sa�lanabilecek katk� ise y�lda yakla��k 300 Milyar Dolar’d�r. Dünyadaki uygulamalara paralel olarak, Türk sanayiinin geli�tirilmesi amac�yla, bütün sektörlerdeki kamu al�mlar�nda offset uygulanmas�n�n zorunlu hale getirilmesi sa�lanabilir. Bu ba�lamda Türkiye’de yüksek teknolojili alanlardaki kamu harcamalar�na ili�kin tahminler a�a��daki tabloda görülebilir.

Haberle�me 210 Milyar DolarBilgi Teknolojileri 70 Milyar DolarUla�t�rma 90 Milyar DolarEnerji 95 Milyar DolarSa�l�k 135 Milyar DolarToplam 600 Milyar Dolar

Tablo 1: Türkiye’de Yüksek Teknolojili Alanlarda Kamu Harcamalar�na �li�kin 2012-2021 Y�llar� Aras� Tahmini Harcamalar

(Kaynak: �lgili Bakanl�klar�n Stratejik Planlar�).

3.1. Kavramsal Çerçeve

Offset kavram� telafi etmek, dengelemek, denkle�tirmek olarak tamlan-makta ayr�ca; denge veya referans durumundan kayma ve bir referansa göre kayd�rma, ayars�zl��� telafi etme anlam� ta��maktad�r. Bu terim ticari ili�kiler alan�na ta��nd���nda ise kar��l�kl� telafi edici ticaret olarak s�n�fland�r�labilecek

Page 171: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 159

ve bazen al�c�-sat�c� d���nda üçüncü taraflar� da içine alabilecek çe�itli ve karma��k ticari, ekonomik i�lemleri tan�mlar. Offset i�lemlerinin ortak karak-teri, nihai hedef olarak gerçekle�en ticarete konu olan metan�n el de�i�tirme-si esnas�nda al�c� taraf�ndan sarf edilen paran�n, farkl� �ekillerde de olsa, k�smen al�c�n�n ekonomisine geri yans�man�n sa�lanmas�d�r (Altan, 1999: 15). Bize göre uygulamaya yön verecek bir tarifinin yap�lmas� halinde; Offset yap�lacak ithalata kar��l�k ayn� sözle�mede ihracat�n ve yerine göre Türkiye’de üretimin, teknoloji ve sermaye transferinin, teknik e�itimin vb. gibi unsurlar�n �art ko�ulmas�d�r.

Sanayi Kat�l�m�, Telafi Paketleri, Endüstriyel Fayda ve Kar��l�kl� Tica-ret gibi farkl� �ekillerde adland�r�labilen Offset, ekonomik anlamda telafi edicilik, iki tarafl�l�k, teknoloji transferi, önceden belirlenmi� ürünler, gönül-lülük ve öngörülen i� hacminin art�r�lmas� gibi anlamlar� bar�nd�r�r (Brauer-Dunne, 2004). 1980’li y�llardan itibaren çe�itli konularda artan i�birli�i an-la�malar�nda ileri teknoloji ürünlerine yo�unla�an anla�malarda belirgin bir art�� görülmü�tür (F�k�rkoca, 2008: 1184).

Kar��l�kl� ticaretin, genellikle kamu/askerî uçak sanayi ve askerî ekip-manlar� kapsayan özel bir �eklidir. Offset kar��l���nda mutlaka ilgili sanayi ürünü sat�l�r. Offset Anla�malar� Dengeleme Anla�mas� olarak da adland�r�-lan bir uluslararas� ekonomik i�birli�i biçimidir. Bir çok Bat�l� ülke �irketinin azgeli�mi� veya döviz s�k�nt�s� çeken bir ülkeye nükleer santral, uçak, askerî malzeme, kimya sanayi ve elektronik tesisleri gibi büyük döviz harcamas� gerektiren mallar� satmas� veya bu ülkelerde üretim tesisleri kurmas� offsetin uygulanabilme durumlar� aras�ndad�r (Aypek vd., 2009: 478). Offset ABD’de de ‘yerli mal� kullan�m�’ (Buy American Act) olarak �ekillenmi�tir.

Geli�mekte olan ülkelerin offset uygulama nedenleri a�a��daki �ekilde s�ralanabilir (Alkan, 1999: 17):

� Ticari kredi veya döviz bulman�n güç oldu�u dönemlerde, ithalat finansman�n� veya döviz ç�k���n�n azalt�lmas�,

� Yeni ihracat imkânlar�n�n yarat�lmas� veya yeni sanayilerin geli�ti-rilmesi, yeni sanayi kollar�nda istihdam sa�lanmas�,

� Dünyadaki fiyat dü�ü�lerinden veya pazar daralmas�ndan kaynakla-nan stoklar�n eritilmesi veya bu nedenle at�l kapasite olu�an yerli sanayiye i� imkân� sa�lanmas�,

� Ödemeler dengesinin iyile�tirilmesine yönelik siyasi ve ekonomik politikalar,

� Kota benzeri ticari k�s�tlamalar�n kullan�lmas�, � Teknoloji veya yeni teknoloji edinme çabas�,

Page 172: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 160

� E�itim, � Teknoloji transferi, � Offset yükümlüsü üretici �irketin yükümlülü�ünü yerine getirebil-

mek amac�yla, muhatap ülkeden ürün sat�n almak amac�yla o ülkede o zamana kadar üretilmemi� ileri teknoloji ürünlerini üretecek tesis-leri kurdurmas�,

� Sanayile�mi� ülkeler taraf�ndan olu�turulan korumac�l���n a��lmas�.

Geli�mekte olan ülkelerin offset talepleri ekonomik kalk�nmalar�n� sa�-layabilmeleri için ithalat yapma zorunluluklar�ndan kaynaklanmaktad�r. Dö-viz darbo�az� dolay�s�yla ithalat�n ödemeler dengesi üzerindeki olumsuz etkisini minimuma indirebilmek için ülke d���ndan mal ve hizmet tedarikle-rinin söz konusu oldu�u projelerde offset talep etmektedirler. Yeni sanayi-le�mi� ülkelerin telafi edici i�lem talepleri, sanayilerinin üretim kapasitesini art�rarak ülkeye ileri teknoloji giri�i sa�lamak gibi amaçlar ta��r. Sanayile�-mi� Bat�l� ülkeler ise özellikle savunma sanayii alan�nda pazar paylar�n� art�rmak ve savunma sanayii alan�nda yüksek teknolojiler elde etmek ama-c�yla offset i�lemleri talep etmektedirler (Gençtürk, 1991: 23).

Geli�mi� ülkelerin offset uygulama nedenleri (Altan, 1999: 17):

� Pazar pay�n�n korunmas�, � Belirli pazarlara yeni ürünlerle girme iste�i, � Mallara uzun dönemli talep yarat�lmas�, � Stoklar�n veya üretim fazlas�n�n eritilmesi � Yeni sanayile�mi� ülkeler için teknoloji transferi sa�lanmas�, � Geli�mekte olan ülkelerle i�birli�inin sa�lanmas�.

Kamu al�mlar�n�n kamu harcamalar�n�n disipline edilmesi mali denge ve bütçe hedeflerine ula��lmas�, yat�r�mlar�n planlanmas� ve uygulanmas�, bölgesel kalk�nma ve istihdam�n artt�r�lmas�, sektörel ve ürün baz�nda des-tekleme, yerli mal� ve yerli i�letmelere avantaj sa�lanmas�, KOB�’lerin des-teklenmesi, d�� ticaret aç��� ve ödemeler dengesine ili�kin ödemelerin al�n-mas�, di�er ülkelerle ikili ve çok tarafl� ticaretin geli�tirilmesi gibi pek çok alanda belirleyici etkisi bulunmaktad�r (Uz, 2005: 2). Silahl� kuvvetlerin ihtiyac� olan silah ve sistemlerin tedarik edilmesinde millî kaynaklar�n kulla-n�lmas� d�� ba��ml�l��� azaltmas� aç�s�ndan önemlidir. Tüm dünyada ülkeler kendi savunma sanayilerinin kurulmas�n� ve geli�tirilmesini istemektedirler, bu nedenle de savunma sanayii uluslararas� serbest ticaret anla�malar�n�n kapsam� d���nda kalm��t�r (Ayaz, 2003: 31).

Page 173: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 161

Offset dü�üncesinin ve i�lemlerinin tamam�n� kapsayan bir tarifin ya-p�lmas�ndaki güçlük söz konusudur. Ülkemizde offsetin özellikle savunma sanayine en büyük katk�s� ba�ka vas�talarla elde edilmesi mümkün olmayan ileri teknolojinin elde edilmesinin bir arac� olmas�d�r. Unutmamak gerekir ki, genelde, en ileri teknoloji önce savunma sanayinde kullan�l�r (Gönül, 2013).

Offset do�rudan, yar�-do�rudan ve dolayl� olmak üzere üç çe�ittir:

1) Do�rudan offset, tedarik edilen ürün ve hizmetler ile gerçekle�tiril-mektedir.

2) Yar�-do�rudan offset tedarik edilen ürün ve hizmete çok benzer ürün ve hizmetler ile ilgili olmaktad�r.

3) Dolayl� offset faaliyetleri tedarik edilen ürün veya hizmet ile do�ru-dan ilgisi olmayan faaliyetler olup; askerî veya sivil ürünleri kapsa-yabilir (Tan, 2011: 6-7).

Do�rudan offset ile ülkeye döviz giri�i sa�lanmas� yan�nda, kurulacak sanayinin uluslararas� alanda rekabet gücünün artt�r�lmas� amaçlanmaktad�r. Do�rudan offset i�lemleri yeni pazarlara Türk savunma sanayii ürünlerini sunmada önemli bir araçt�r (Neftçi, 1997: 117).

Do�rudan offset; bir proje çerçevesinde yurt içinde üretilen ürünlerin, sistem ya da parçalar�n�n yurt d���na genellikle projeyi gerçekle�tiren yaban-c� firman�n ülkesine veya üçüncü bir ülkeye ihrac� yoluyla gerçekle�tirilen döviz kazand�r�c� i�lemlerdir. Dolayl� offset ise proje çerçevesinde, proje ile do�rudan ilgili olmayan alanlarda ve sektörlerde gerçekle�tirilen döviz ka-zand�r�c� i�lemlerdir (Gençtürk, 1991: 2).

SSM, Dolayl� Offset’i Do�rudan Offset kapsam� d���nda kalan savunma sanayii ürünlerinin net katma de�er baz�nda ihrac� olarak tan�mlamaktad�r (Neftçi, 1997: 117). Dolayl� Offset i�lemleri ile yurtiçinde yeni üretim imkânlar� sa�lamakla birlikte uzun dönemli ihracat imkânlar� ile döviz tasar-rufu sa�lanmakta; ülke içerisinde teknoloji ve savunma ile ilgili endüstriyel temelin kurulmas�na esas olu�turmaktad�r (Neftçi, 1997: 118).

Küreselle�me ile birlikte teknolojik geli�menin, ula��m ve ileti�im mali-yetlerini dü�ürmesinden yararlanarak ticaretlerini ve ülke d��� yat�r�mlar�n� art�rmak isteyen �irketler, gümrük vergileri, para transfer k�s�tlamalar�, ya-banc� sermaye kontrolleri gibi iktisat politika araçlar�n�n tasfiyesini talep etmektedir. Devletler de kendi istekleri veya bir bask� etkisiyle mal ve hiz-met ve sermaye hareketlerini kontrol etme veya k�s�tlama politikalar�ndan vazgeçmektedir (Somel, 2000). Geli�mi� ülkelerin teknolojik üstünlü�ünü kabul eden ve sahip oldu�u k�s�tl� kaynaklarla, ithale dayal� tedarik sistemini uygulayan ülkeler, sürekli artan bir d�� borç yükü ile kar�� kar��ya kalmakta

Page 174: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 162

ve giderek ekonomik ba��ms�zl�klar�n� yitirmektedirler (�zgi, 2011: 20). Özellikle geli�mekte olan ülkeler için önemli bir araç olan Offset’in uygu-lanmas�n�n gerekçeleri a�a��daki gibi özetlenebilir (Gençtürk, 1991: 21-22):

� Savunma sanayii ürünü al�m�n�n ülkenin ödemeler dengesine olumsuz etkisini azaltmak,

� �hracat art��� sa�lamak, � Yeni i� imkânlar� olu�turmak, � Yurtiçi savunma üretim kapasitesini ve kabiliyetini artt�rmak, � Sermaye transferi sa�lamak, � Know-how ve teknoloji transferi için firmalar aras� i�birli�ini art�rmak.

Bu ba�lamda üretim ve istihdam art���, yeni teknoloji ve yeni yetenek kazan�m� elde edilmesi, ihracat�n geli�tirilmesi ve yabanc� yat�r�mlar�n çeke-bilmesi offset’in yararlar� aras�nda say�labilir. Do�rudan offset yükümlüsü �irket ilgili ülkede sat�n alabilece�i i�ine yarar bir meta bulamay�nca onu ürettirmenin çaresine bakacakt�r (Skorsky-Alp Havac�l�k).

Azgeli�mi� ülkeler büyük ölçüde emek-yo�un veya do�al kayna�a da-yal� mamuller üretmektedir. Bu üretimi yapan ülkelerin ve üreticilerin say�s� çok oldu�undan bu piyasalarda yo�un bir rekabet hüküm sürmekte; uluslara-ras� kurulu�lar ve geli�mi� ülkelerin bilim adamlar�, azgeli�mi� ülkeleri sü-rekli ihracat yapmaya te�vik etmektedirler. Azgeli�mi� ülkelerin ihracata yönelmesi ihraç ettikleri ürün piyasalar�ndaki rekabeti artt�rmaktad�r. Reka-betin bask�s� ile fakir ülkeler, maliyetlerini dü�ürmeye ve paralar�n�n d�� de�erini dü�ürerek ucuza ihraç etmeye mecbur kalmaktad�r. Geli�mi� ülkeler ise yeni üretim teknolojilerine dayanan yeni ürünler üretmekte veya etkili bir pazarlama ile ürünlerinin kaliteli oldu�una piyasalar� inand�rmaktad�r (So-mel, 2000).

Her ülke kendi ekonomik menfaatleri do�rultusunda çe�itli i�birliklerine yönelmektedir. OECD’nin yapm�� oldu�u s�n�fland�rmaya göre firmalar aras�ndaki i�birli�i anla�malar� karma��k �ekillerdedir. Bu s�n�fland�rma a�a��daki ba�l�klar alt�nda incelenebilir (F�k�rkoca, 2008: 1182-1183):

Rekabet Öncesi Anla�malar:

� Üniversite-sanayi i�birli�inden olu�an ve firmalar taraf�ndan finanse edilen i�birli�i,

� Ulusal ve uluslararas� düzeyde gerçekle�en üniversite-sanayi i�bir-likleri,

� Özel sektör ara�t�rma kurulu�lar�n�n firmalar taraf�ndan finanse edi-len çal��malar�.

Page 175: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 163

Rekabetçi Anla�malar:

� Büyük özel sektör firmalar� taraf�ndan giri�im sermayesi yoluyla fi-nanse edilen ara�t�rmalar. Bu ara�t�rmalarla büyük firmalar gelecek vadeden teknolojik giri�im ve giri�imcileri destekleyerek ileride bu tür yeni alanlara girip girmeme seçene�ini ellerinde tutmak isterler,

� �ki firma aras�nda belli bir teknolojiyi geli�tirme amaçl� yap�lan i�-birli�i,

� Kar��l�kl� lisanslama olarak adland�r�lan ve var olan teknolojilerin firmalar aras�nda takas�na dayanan anla�malar,

� Ar-Ge, pazarlama veya üretimde gerçekle�tirilen konsorsiyum an-la�malar�; burada ortak giri�imlere dayanan konsorsiyumlar da mümkündür,

� K�sa vadeli piyasa ili�kilerini uzun vadeli yakla��mlarla de�i�tiren mü�teri-tedarikçi anla�malar�,

� Tek tarafl� teknoloji transferine izin veren lisans anla�malar�.

Savunma projelerinde gerekli görülen offset anla�malar� çerçevesinde �unlar amaçlanmaktad�r (Neftçi, 1997: 117):

� Savunma sanayii ürünleri ve ilgili di�er endüstriyel ürünlerin ihrac� ve yabanc� sermaye yat�r�mlar� yolu ile ülkeye döviz giri�ini sa�la-mak.

� Öncelikle savunma sanayii ile ilgili alanlarda ileri teknoloji transferi yolu ile yurtiçinde olu�turulacak yeni üretim imkânlar� yan�nda ve mevcut üretimde sa�lanacak art��lardan da yararlan�larak döviz ta-sarrufunu sa�lanmak.

� Yurtiçi katma de�er ve yeni i� alanlar� yarat�larak projelerin uzun bir süre verimli bir çerçevede yürütülmesinin ve kurulan endüstrilerin kendi kendine var olmas�n� sa�lamak.

� Teknoloji transferi ve ihracat yoluyla mevcut ve kurulacak sanayinin kalite, standart ve verimlilik düzeyinin yükseltilmesi ve böylece bü-tün olarak ekonominin uluslararas� alandaki rekabet gücünün artt�-r�lmas� amaçlanmaktad�r.

Offset faaliyetleri gümrük tarifeleri ve ithal ikamesi uygulamalar�ndan farkl� statüdedir. Offset anla�malar� al�c� ülkelerde anla�malar sonucu ortaya ç�kan ödemeler dengesi aç���n�n kapat�lmas� amac� ile yap�lmaktad�r. Bu konuda önemli bir nokta sektörlerde yap�lan d�� al�mlardan kaynaklanan ödemeler dengesi aç���n�n kendi içinde kapat�lmas� gere�idir (Neftçi, 1997: 115). Ekonomik geli�me için yabanc� sermaye yat�r�mlar� desteklenmek-te/te�vik edilmektedir. Ancak bu yat�r�mlar Türk i�çisine, teknisyenine ve

Page 176: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 164

mühendisine teknolojik bilgi ve beceri aktaracak �ekilde düzenlenmelidir (Somel, 2000). Offset sözle�meleri ko�ullar�n sa�lanmas� ve denetlenmesin-de önemli bir i�lev üstlenebilir.

Savunma sanayiinde ödemeler dengesi yerli katk� ve offset uygulamala-r� ile gerçekle�tirilmeye çal���lmaktad�r. Uygulamalarda sorumluluk ülkeler-de de�il sat�c� kurulu�larda olmaktad�r (Neftçi, 1997: 116).

Offset kavram� iktisadi yenilik kavram�yla ilgili oldu�u kadar bir di�er iktisat kavramsalla�t�rmas� olan Sat�n Alma Gücü Paritesiyle de yak�ndan ilgilidir. Kavramsal tan�mlar yard�m�yla konu daha net anla��lacakt�r. �ngi-lizceden gelen offset kavram�, telafi etmek, dengelemek, denkle�tirmek ola-rak tamlanmakta ayr�ca; denge veya referans durumundan kayma ve bir refe-ransa göre kayd�rma, dengesizli�i telafi etme anlam� ta��maktad�r. Bu terim ticari ili�kiler alan�na ta��nd���nda ise kar��l�kl� telafi edici ticaret olarak s�n�fland�r�labilecek ve bazen al�c�-sat�c� d���nda üçüncü taraflar� da içine alabilecek çe�itli ve karma��k ticari, ekonomik i�lemleri tan�mlar. Offset i�lemlerinin ortak karakteri, nihai hedef olarak gerçeklesen ticarete konu olan metan�n el de�i�tirmesi esnas�nda al�c� taraf�ndan sarf edilen paran�n, farkl� �ekillerde de olsa, k�smen al�c�n�n ekonomisine geri yans�mas�n�n te-mini olarak aç�klanabilir (Altan, 1999: 15). Offset’in i�letilme mant��� al�c� olan ülkenin al�c� olmaktan kaynaklanan zorunlu ç�kt�n�n oran�n� dü�ürücü tedbirler almas� veya tekrar ülke içine bu al�m�n girdi olarak dönmesine yö-nelik çal��t�r�lmas�n�n sa�lanmas�d�r. Benzer biçimde Sat�nalma Gücü Pari-tesi ise; ülkeler aras�ndaki fiyat düzeyi farkl�l�klar�n� ortadan kald�rarak, farkl� para birimlerinin sat�n alma gücünü e�itleyen bir de�i�im oran� olarak tan�mlanmaktad�r (TÜ�K, 2008: 1). Buradaki temel mant�k gelir düzeyleri farkl� olan iki ayr� ülkenin belli bir mal veya mallar toplulu�unun al�m sat�-m�nda kendi ülkelerindeki sat�n alma gücünü referans almalar�d�r. Böylece ki�i ba��na millî geliri 20-30 bin dolar olan bir ülkenin kendi s�n�rlar� içinde X mal�n� alma kapasitesiyle, ki�i ba�� millî geliri 4-5 bin dolar olan ülkenin ayn� mal� sat�n alma oranlar�n� iç piyasa verilerine göre iki ülke için denge-lemektedir.

Para bir de�er ölçücüdür ve paran�n kendinin de piyasada bir de�eri bu-lunmaktad�r. �lk nokta detayland�r�larak ele al�nd���nda: Biz mal veya hizmet sat�n al�rken (takas durumu hariç olmak üzere) parayla ödeme yapar�z. Ör-ne�in muzun bir poundunun (yakla��k 450 gram�) spesifik bir zaman ve mekân için de�eri X Dolar veya Y Rupi olarak söylenebilir. Ya da bir ülke-nin y�ll�k fiziksel ç�kt�lar�n�n toplam� kilogram ton veya parça ba�� de�erler üzerinden de�il tek bir parasal rakam üzerinden yani GSY�H cinsinden ölçü-lür. Bu durumda biz paray� bir de�er ölçüsü olarak kullan�r�z (Köhler, 2003: 1).

Page 177: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 165

�kinci nokta detayland�r�ld���nda ise, de�er ölçümüz olan paran�n kendi-sinin sabit bir de�erinin olmamas�d�r. Paran�n de�eri zaman içerisinde enf-lasyona ba�l� olarak veya bir bölgeden di�erine mekânsal farkl�l��a (kur de�erine) göre de�i�ebilmektedir. Paran�n de�eri zamana ba�l� olarak tarih-sel süreçte veya e� zamanl� olsa bile bir ülkeden ba�ka bir ülkeye göre farkl�-l�k gösterebilir (Köhler, 2003: 1). Örneklemek gerekirse Türkiye Millî Sa-vunma Bakanl��� al�m� için savunma sanayiinde üretilen bir roketin üretim a�amas�nda gerekli olan malzemelerin birim fiyat�, ülkenin sat�n alma gücü-ne oranlanarak hesaplan�r. Bu durumda 5000 dolar geliri olan ülkede o roke-tin üretim maliyeti 500 dolar ise, ayn� roketin 20.000 dolar geliri olan ülke-deki maliyeti de 1000 dolar ise bu durumda ki�i ba�� gelire göre Türkiye 10 roket alabilmekte iken di�er ülke 20 roket alabilmektedir. ��te bu iki de�erin kendi ko�ullar�na göre sabitlenmesi durumunda Türkiye kendi ko�ullar�n�n referans al�nmas�yla 10 yerine 20 roket alma �ans�n� yakalayabilecektir. Bu durum do�ru i�letildi�inde özellikle geri kalm�� ve geli�mekte olan ülke ekonomileri için bir avantaj olarak kullan�labilir.

Birbiriyle yak�n etkile�im içerisinde olan ve ortak bir amaca hizmet eden bu iki kavram�n birlikte ele al�narak i�letilmesi savunma sanayii ba�ta olmak üzere tüm sektörlerde olumlu sonuçlar verecektir. D�� mal ve hizmet al�mlar�n� millî ekonominin daha az maddi kay�pla kar��lamas� anlam�na gelecek olan bu uygulama iktisadi oldu�u kadar siyasal ve yönetsel bir kaza-n�m alan� olacakt�r.

Uluslararas� ticaret ve sermaye ak�m� farkl� ulusal para birimlerine sahip taraflar aras�nda olmas�ndan dolay� sat�n alma gücünün bir paradan di�erine transfer edilmesi zorunlu olmaktad�r. Genellikle taraflar, ticaret ya da serma-ye i�lemleri yabanc� para cinsinden yap�lsa da ellerinde kendi ülkelerinin paralar�n� bulundurmak isterler. Hangi para birimi kullan�l�rsa kullan�ls�n, taraflar sat�n alma gücünü kendi ulusal paras�na transfer etmek ya da kendi ulusal paras�ndan transfer etmek zorundad�r. Örne�in; ABD Dolar� cinsinden hammadde ithal edecek bir ithalatç�, kendi para birimini ABD Dolar�na dönü�türerek, sat�n alma gücünü kendi ulusal paras�ndan bir yabanc� paraya transfer etmi� olmaktad�r (Do�ukanl�, 2001: 59).

3.2. Offset Politikas�n� Yönlendiren Hukuki Araçlar

Savunma Sanayii Müste�arl��� Kurulu� Kanunu 11 Temmuz 1939 Tarih ve 3670 Say�l� Milli Piyango Te�kiline Dair

Kanunun �ki Maddesi �le 23 Ekim 1984 Tarih ve 3065 Say�l� Katma De�er Vergisi Kanunun Bir Maddesinde De�i�iklik Yap�lmas� Hakk�nda Kanun’un 1985 y�l�nda kabul edilmesiyle Savunma Sanayii Müste�arl��� kurulmu�tur. Bu Kanunun amac�, modern savunma sanayiinin geli�tirilmesi ve Türk

Page 178: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 166

Silahl� Kuvvetlerinin modernizasyonunun sa�lanmas�d�r. Müste�arl�k bünye-sinde Savunma Sanayii Yüksek Koordinasyon Kurulu, Savunma Sanayii �cra Komitesi olu�turulmu�tur.

Savunma Sanayii Yüksek Koordinasyon Kurulu, Ba�bakan’�n ba�kanl�-��nda, Genelkurmay Ba�kan�, ekonomiden sorumlu Devlet Bakan�, Millî Savunma Bakan�, D��i�leri Bakan�, Maliye ve Gümrük Bakan�, Sanayi ve Ticaret Bakan�, Kuvvet Komutanlar�, Jandarma Genel Komutan�, Ba�bakan-l�k Müste�ar�, Devlet Planlama Te�kilat� Müste�ar� ile Hazine ve D�� Ticaret Müste�ar�ndan meydana gelir. Kurul, y�lda en az iki defa olmak üzere, Ba�-bakan�n daveti üzerine toplan�r.

3238 say�l� Kanuna göre Kurulun görevleri; Bakanlar Kurulu taraf�ndan onaylanan genel strateji do�rultusunda, planlama ve koordinasyonun sa�-lanmas�n� takip etmek, düzenleyici direktifler vermek ve Genelkurmay Ba�-kan�nca haz�rlanan Stratejik Hedef Plan�na uygun olarak Fon ile tedariki öngörülen silah sistemleri ile araç ve gereçlerin tedarik �eklini tespit etmektir.

Savunma Sanayii �cra Komitesi; Savunma Sanayii �cra Komitesi Ba�-bakan�n ba�kanl���nda, Genelkurmay Ba�kan� ve Millî Savunma Baka-n�’ndan olu�ur.

Komite, Ba�bakan�n daveti üzerine toplan�r. Komitenin sekreterli�ini Savunma Sanayii Müste�ar� yürütür. Komitenin görevleri �unlard�r:

� Yüksek Koordinasyon Kurulunca savunma sanayiinin geli�tirilmesi için tespit edilen genel strateji ve ilkeler istikametinde kararlar almak,

� Türk Silahl� Kuvvetleri için Stratejik Hedef Plan�na göre temini ge-rekli olan modern silah, araç ve gereçlerin üretimi, yurt içinden ge-re�i halinde yurt d���ndan tedariki hususunda karar almak,

� Kamu ve özel sektörün yabanc� sermaye ve teknoloji katk�s� ile sa-vunmaya yönelik üretim tesisleri kurma imkânlar�n� ara�t�rmak, yön-lendirmek ve tahakkuk planlar�n� takip etmek, bu gibi tesislerin ku-rulu�una gerekti�inde Devletin i�tiraki için prensip karar� almak,

� Sa�lanacak modern silah, araç ve gereçlerin ara�t�r�lmas�, geli�tiril-mesi, prototip imali, avans verilmesi, uzun vadeli sipari�ler ve di�er mali ve ekonomik te�viklerin tespiti istikametinde Savunma Sanayii Müste�arl���'na talimat vermek,

� Savunma sanayii ürünleri ihracat� ve offset ticareti ile kar��l�kl� tica-ret konusunda kararlar almak,

� Savunma sanayii ile ilgili kurulu�lar aras�nda koordinasyonu sa�lamak, � Fonun, 10. maddenin ikinci f�kras� hükmü hariç, kullan�m esaslar�n�

tespit etmek. Böylece savunma al�mlar� ihalelerinde kamunun öngördü�ü sürecin

d���na ç�k�lmamakta ve karar vericilerin manevra alan� geli�tirilebilmektedir.

Page 179: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 167

Savunma Sanayii Müste�arl��� Offset El Kitab�

Savunma, havac�l�k ve yüksek teknoloji alanlar�nda gerçekle�tirilen projelerin d�� ticaret dengesi üzerindeki menfi tesirlerinin asgariye indirilme-sini amaçlayan offset i�lemlerinin ülkemizde, savunma sanayii alan�nda uy-gulamas�na, 1984 y�l�nda imzalanan F-16 sava� uçaklar�n�n yurt içinde ortak üretim yolu ile tedarikine ili�kin anla�ma ile ba�lanm��t�r. Türk Silahl� Kuv-vetleri'nin ihtiyaç duydu�u silah, araç ve gereçlerin tedariki ile ilgili di�er projelerde de offset uygulamalar�na ba�lan�lm��t�r (Savunma Sanayi Müste-�arl��� Offset Uygulama El Kitab�, 1991: 2).

Savunma Sanayii Müste�arl��� offset uygulamalar�na ili�kin i�lemlerle ilgili uygulamalara aç�kl�k kazand�r�lmas� ve gerçekle�tirilen uygulama so-nuçlar�n�n izlenmesi usullerinin belirlenmesi amac�yla haz�rlanm�� olan 1991 tarihli "El Kitab�", bundan sonraki offset çal��malar�nda da dikkate al�nacak önemli bir rehber olacakt�r.

Offset El Kitab� offset’i �u �ekilde tan�mlam��t�r; MSB/SSM taraf�ndan yürütülen projeler çerçevesinde; yap�lacak döviz ödemelerinden dolay�, ül-kenin ödemeler dengesinde meydana gelebilecek aç�klar� k�smen ya da ta-mamen telafi etmek amac�yla, anla�ma gere�ince, Türkiye'den yap�lacak savunma alan�na yönelik ihracat ve di�er döviz kazand�r�c� i�lemlerin tümü offset’tir. A�a��da belirtilen ve ana tedarik anla�mas� kapsam� d���nda kalan i�lemler offset olarak de�erlendirilmektedir:

� Yeni veya tevsi, yabanc� sermaye yat�r�mlar�, � Teknoloji, lisans ve know-how transferi, � Kalifiye i�gücü olu�turmak amac�yla masraf� ilgili firmaya ait olmak

üzere, ilgili firmaca T.C. vatanda�lar�n�n yararlanmas� için sa�lanan ve MSB/SSM taraf�ndan onaylanan yurtiçi ve yurtd��� e�itim imkânlar�,

� Türkiye'deki üniversite ve/veya di�er ara�t�rma kurulu�lar�na yapt�r�-lacak ARGE çal��malar�,

� Türkiye'deki sanayi kurulu�lar�na, prototip geli�tirmek amac�yla yapt�r�lacak ARGE çal��malar� ve/veya bu kurulu�larda ARGE bi-rimleri olu�turulmas� amac�yla yap�lacak yat�r�mlar,

� MSB/SSM taraf�ndan önceden onaylanmak kayd�yla, Türkiye'de teknolojik geli�imi ve ürünlerinin ihracat� öncelikle desteklenen sek-törlerde faaliyetlerde bulunan imalatç� �irketlerin d�� pazarlarda ürünlerini pazarlamak amac�yla d�� ülkelerde kurduklar�, k�smen ve-ya tamamen ortak olduklar� yabanc� �irketlere, ilgili firman�n yapt��� ortakl�k yat�r�mlar�,

Page 180: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 168

� MSB/SSM taraf�ndan yürütülen projelerde savunma yan sanayii ürünlerinin ilgili firman�n ülkesinde do�rudan veya dolayl� olarak savunma sektöründe pazarlanmas�n� amaç edinen ve Türk Savunma Sanayii ve/veya savunma yan sanayii �irketlerinin ortak olduklar� yabanc� �irketler yoluyla yap�lan mal ve hizmet ihrac�,

� Yeni veya tevsi yat�r�mlar sonucunda gerçekle�tirilecek mal ve hiz-met ihrac� ile uzun dönemde ortaya ç�kabilecek di�er alternatif ihra-cat imkânlar�,

� MSB/SSM taraf�ndan yürütülmekte olan projeler çerçevesinde, sa-vunma sanayii veya savunma yan sanayii firmalar�nca yap�lacak ih-racat ve ba�ka ülkelerin Savunma Bakanl�klar� ile uluslararas� sa-vunma kurulu�lar�na do�rudan veya dolayl� olarak yap�lacak maki-ne, teçhizat, yedek parça sat��lar�,

� Türk band�ral� deniz nakliyat araçlar�n�n kullan�lmas� durumunda net bazdaki sigorta bedelleri, nakliye ve navlun giderleri.

Offset’in de�erlendirilmesi ve kredilendirilmesinde uyulmas� gereken ba�l�ca hususlar ise �unlard�r:

� Yat�r�m türü dolayl� offset taahhüdü çerçevesinde gerçekle�tirilecek yat�r�mlar�n kredilendirilmesi, ilgili firman�n söz konusu yat�r�m�n�, yat�r�m�n gerçekle�me tarihinden itibaren en az 10 y�l süre ile üçün-cü �ah�slara devretmemesi �art�yla mümkündür.

� Taahhüt edilen offset, her y�l Ana Tedarik Anla�mas�'nda yer alan ve ithal edilecek mal ve hizmetlere uygulanacak eskalasyon formülü çerçevesinde eskale edilecektir. Ait oldu�u y�l gerçekle�tirilmeyen offset taahhütleri bir sonraki y�la ait taahhüt miktar�na eklenerek tek-rar eskale edilecektir.

� Taahhüt edilen offset’in Ana Tedarik Anla�mas�n�n süresinin biti-minden bir y�l önce MSB/SSM’ni tatmin edecek �ekilde tamamlan-mamas� halinde taahhüt sahibi firmadan yerine getirilemeyen tahmi-ni eskale edilmi� taahhüt miktar�na uygulanacak cezai �art oran�nda Gayri Kabili Rücu Banka Teminat Mektubu al�n�r. MSB/SSM tara-f�ndan Ana Tedarik Anla�mas� çerçevesinde taahhüt sahibi firmaya yap�lacak ödemelerden söz konusu teminat mektubu tutar�na e�it miktardaki ödemeler ancak teminat mektubunun MSB/SSM'na su-nulmas�ndan sonra yap�lacakt�r.

� Savunma alan�na yönelik dolayl� offset taahhütlerinin yerine getiril-mesinde Türk band�ral� deniz nakliyat araçlar� kullan�larak yap�lan nakliye giderleri ve sigortan�n Türk �irketlerine yapt�r�lmas� halinde durumu tevsik eden belgelerin MSB/SSM'ye sunulmas� kayd�yla MSB/SSM taraf�ndan ilgili firman�n offset’i olarak kredilendirilir.

Page 181: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 169

� �lgili firman�n veya offset’i gerçekle�tiren firman�n offset faaliyetleri çerçevesindeki personel, idari vs. giderleri, hiçbir �ekilde offset taah-hüdüne kredilendirilemez.

� Gerçekle�tirilen do�rudan offset miktar� taahhüt edilen miktar� a�t��� takdirde a�an k�s�m, �lgili Firman�n talebi üzerine, ayn� proje çerçe-vesindeki dolayl� offset taahhüdüne kredilendirilebilir.

� Taahhüt edilen miktar�n üzerinde do�rudan ve/veya dolayl� offset gerçekle�tirilmesi halinde, fazladan gerçekle�tirilen offset miktar�, �lgili firman�n talebi halinde firman�n gelecekte üstlenece�i offset ta-ahhüdüne say�lmak üzere ön kredilendirmeye tabi tutulur. Ancak bu �ekilde ön kredilendirmeye tabi tutulacak olan offset miktar� ile ilgili kredilendirme talebi offsetin gerçekle�tirildi�i tarihten itibaren 5 y�l içinde yap�lmamas� durumunda fazladan gerçekle�tirilen offset mik-tar� dikkate al�nmaz.

� �lgili firman�n, Ana Tedarik Anla�mas� imzalanmadan önce verece�i offset teklifi bu el kitab�nda belirlenen esaslar çerçevesinde ön kredi-lendirmeye tabi tutulabilir.

� �lgili firman�n taahhüdüne kredilendirilecek offsetlere ili�kin faali-yetlerin offset anla�mas�n�n yürürlü�e girmesinden sonra gerçekle�ti-rilmi� olmas� gerekir. Ancak ön kredilendirme i�lemleri dâhilinde yap�lacak uygulama hariçtir.

� MSB/SSM taraf�ndan yürütülen projeler kapsam�nda, dolayl� offset olarak say�labilecek yat�r�mlar sonucu üretilen mallar�n ihrac� duru-munda, o mal�n üretiminde Türkiye'de yarat�lan katma de�er, �lgili Firman�n �irket hissesine i�tiraki oran�nda, en çok 10 y�l süre ile do-layl� offset kabul edilerek kredilendirme yap�l�r.

� MSB/SSM taraf�ndan yürütülmekte olan projeler çerçevesinde taah-hüt edilecek offset oran� proje bedelinin % 30'undan az olamaz. An-cak bu oran hiçbir �ekilde projenin ithal k�sm�n�n % 50'sinden az olamaz. Yurt içi üretim projelerinde bu oran�n en az % 50'sinin do�-rudan offset olmas� �art� aran�r.

� Do�rudan offset taahhütlerinin de�erlendirilmesinde, ihracat türü do-layl� offset taahhütlerine göre 2 katsay�s� uygulan�r.

� Proje çerçevesinde gerçekle�tirilen yerli katk� oran� taahhüt edilen miktardan fazla olursa, aradaki fark�n tamam� dolayl� offset veya % 50'si do�rudan offset olarak kredilendirilebilir.

� MSB/SSM projeleri çerçevesinde gerçekle�tirilen offset �lgili Firma haricinde bir ba�ka firma hesab�na kredilendirilemez.

Page 182: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 170

Savunma Sanayii Müste�arl��� Sanayi/Kat�l�m� Offset Rehberi

Sanayi Kat�l�m�/Offset Rehberi’nin amac�, Savunma Sanayii Müste�ar-l��� (SSM) taraf�ndan uygulanmakta olan Sanayi Kat�l�m�/Offset (SK/O) faaliyetlerine ili�kin usul ve esaslar� kamuoyuna ve ilgililere tan�tmakt�r.

Bu Rehber’de yer alan esaslar, SSM taraf�ndan yürütülen projelerdeki SK/O faaliyetleri ile SSM’ye tevdi edilen SK/O faaliyetlerini kapsar. Reh-ber’in yay�m� tarihinden önce imzalanm�� bulunan SK/O Sözle�meleri’ndeki hüküm ve ko�ullara ayk�r� olmamak kayd�yla, bu Rehber’deki düzenlemeler, ad� geçen SK/O Sözle�meleri kapsam�ndaki SK/O faaliyetlerine de uygula-nacakt�r.

Bu Rehber’in yay�m� tarihinden önce Teklife Ça�r� Dosyas� (TÇD)’si yay�mlanan Projelerde, SK/O Sözle�mesi bu Rehber hükümlerine tabi ol-maks�z�n ilgili TÇD’ de belirtilen hüküm ve �artlar çerçevesinde imzalana-cakt�r. Ancak, SSM taraf�ndan uygun de�erlendirilmesi halinde, söz konusu projeler zeyilname yay�mlanarak Teklife Ça�r� Dosyas�’n�n de�i�tirilmesi suretiyle bu Rehber hükümlerine tabi tutulmu�tur.

SK/O Sözle�mesi;

� Yüklenicinin SK/O yükümlülükleri, SK/O Sözle�mesi Hüküm ve Esaslar� çerçevesinde gerçekle�tirilecektir. SK/O Sözle�mesi’nin ve SSM taraf�ndan kabul edilenler d���ndaki tüm eklerin dili, Türkçe olacakt�r.

� SK/O Sözle�mesi’nin yürürlü�e girmesinden sonra, SK/O Sözle�me-si’nde yer alan kategoriler aras�nda SK/O yükümlülük aktar�m� ya-p�lmayacakt�r.

� Yüklenici, Müste�arl��a, SK/O yükümlülü�ünün % 6 oran�na kar��-l�k gelen tutarda SK/O Teminat Mektubu sunacakt�r. SK/O Teminat Mektubu’nun geçerlilik süresi, SK/O Yükümlülük Süresi’nden en az 1 y�l daha uzun olacakt�r. SK/O Teminat Mektubu’nun tüm masraf-lar� Yüklenici taraf�ndan kar��lanacakt�r.

� SSM, SK/O Teminat Mektubunu SK/O Sözle�mesinde düzenlendi�i �ekilde nakde çevirerek alacaklar�n� tahsil ve SK/O Sözle�mesinin feshi halinde cezai �art olarak irat kaydetme hakk�na sahiptir.

D�� Ticaret Müste�arl��� Offset Uygulamalar�na �li�kin Tebli� Offset uygulamalar�na ili�kin tebli�in amac�, Hazine Müste�arl��� ile

D�� Ticaret Müste�arl��� Te�kilat ve Görevleri Hakk�nda 9.12.1994 tarihli ve 4059 say�l� Kanun’un 3. maddesinin (a) bendine istinaden, offset uygulama-lar�n�n usul ve esaslar�n� belirlemektir. Bu Tebli�in, kamu kurulu�lar�

Page 183: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 171

taraf�ndan aç�lan savunma alan�na yönelik olmayan ve bedeli en az 5.000.000 (be� milyon) ABD Dolar� olan uluslararas� ihalelerde, ihaleleri kazanan yabanc� firma/kurulu�lar�n�n ihaleleri açan kamu kurulu�lar�na yö-nelik offset taahhütlerini kapsad��� belirtilmi�tir.

Tebli� 3. maddesinde yer alan offset tan�m�; “kamu kurum ve kurulu�la-r� ile kamu ortakl�klar�n�n açacaklar�uluslararas� ihale çerçevesine yapacakla-r� d��al�mlar neticesinde gerçekle�tirecekleri döviz ödemelerini telafi etmek amac�yla, anla�ma gere�ince Türkiye’den yap�lan ihracat�” ifade etmektedir.

Tebli�in 4. maddesinde Offset anla�mas�n�n usul ve esaslar� �u �ekilde düzenlenmi�tir:

� �hale taraflar� aras�nda, aç�lan ihale kapsam�nda imzalanan ana al�m sözle�mesine istinaden, offset taahhütlerinin belirlendi�i offset an-la�mas� imzalanmas� gerekir.

� Ancak, ihaleyi açan kamu kurulu�u yerine bu kamu kurulu�u tara-f�ndan belirlenen ba�ka bir kamu kurulu�u, Müste�arl�k taraf�ndan onaylanmak ko�ulu ile offset anla�mas�na taraf olabilir.

� Offset anla�mas�na taraf olan kamu kurulu�u offset taahhütlerinin ta-kibinden sorumludur.

� Bu kapsamda düzenlenecek offset anla�mas�nda asgari; anla�mada yer alan tan�mlar�n, anla�mazl�klar ve tahkimle ilgili esaslar�n, ge-rekli görülen bilgi ve belgelerin talep edilmesi, incelenmesi ve kredi-lendirmenin iptaline ili�kin usul ve esaslar�, mücbir sebep hallerinin, offset çerçevesinde taahhüt edilen yükümlülüklerin kapsam� ve süre-sinin, offset kapsam�ndaki faaliyetlerin nas�l rapor edilece�inin ve zaman�nda rapor edilmemesi durumunda uygulanacak cezai müey-yidelerin, offset listesinin, offset taahhütlerine ili�kin olarak, ihaleyi kazanan firma/kurulu�tan al�nacak teminata ili�kin usul ve esaslar�n, offset taahhütlerinin ön onay, kredilendirme ve yerli katk� pay�n�n belirlenmesi i�lemlerine ili�kin usul ve esaslar�n, offset taahhütleri-nin yerine getirilmemesi durumunda uygulanacak cezai müeyyidele-re ili�kin usul ve esaslar�n, söz konusu anla�man�n amac�n�n ve taraf-lar�n�n yer almas� zorunludur.

Offset anla�mas�n�n usul ve esaslar�n�n düzenlendi�i Tebli�de çerçeve bir offset oran� ve offsetin hangi durumlarda mecburi olaca��na ili�kin madde yer almamaktad�r.

Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu Karar� BTYK 2011 y�l�nda yap�lan 23. toplant�s�nda al�nan “Kamu Al�mlar�n�n

ve Kullan�m Hakk� Tahsislerinin Yenili�i, Yerlile�meyi ve Teknoloji Trans-ferini Te�vik Edecek �ekilde �yile�tirilmesi [2011/106]” karar�nda kamu

Page 184: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 172

al�mlar�na ili�kin sorumlu kurulu� Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanl���’d�r. Bunun d���nda ilgili kurulu�lar olarak belirlenen aktörler �unlard�r (http://www.tubitak.gov.tr, 2011):

� Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanl���, � Avrupa Birli�i Bakanl���, � Ekonomi Bakanl���, � Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanl���, � Maliye Bakanl���, � Kalk�nma Bakanl���, � Ula�t�rma, Denizcilik ve Haberle�me Bakanl���, � Hazine Müste�arl���, � TÜB�TAK, � Kamu �hale Kurumu. Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu’nun bu karar� alma gerekçesi; Kamu

al�mlar�, dünyada çok say�da ülkede oldu�u gibi Türkiye’de de önemli ha-cimlere ula�maktad�r. Ülkemizde kamunun mal al�mlar�na ili�kin hükümler Kamu �hale Kanunu alt�nda yer almaktad�r. Kamu �hale Kanunu, 63. madde-sindeki % 15 �art� hariç, yerli sanayinin tercih edilmesine veya offsete yöne-lik herhangi bir hüküm içermemektedir. 63. maddesi ise, yerli sanayiyi geli�-tirmede önemli bir katk� veya yerli Ar-Ge ve yenilik beklentisi sa�lamamak-tad�r. Di�er yandan, mevzuattan kaynaklanan ciddi bir zorunluluk olmad�k-ça, kamu al�mlar�nda hizmet özelindeki ihtiyaçlar ön planda tutuldu�u için bunun ötesinde yerli sanayi üzerindeki etkisinin yeterince gözetilmedi�i görülmektedir (http://www.tubitak.gov.tr, 2011).

Kamu ihale mevzuat� kapsam�ndaki kamu al�mlar�nda ve UBTYS 2011-2016’da yer alan öncelikli sektörlerde kullan�m hakk� tahsislerinde yenili�i, yerlile�meyi ve teknoloji transferini te�vik edecek �ekilde düzenlemelerin yap�lmas�na yönelik ilk a�amada Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanl��� ba�-kanl���nda Ekonomi Bakanl���, Maliye Bakanl���, Kalk�nma Bakanl���, Av-rupa Birli�i Bakanl���, Hazine Müste�arl���, TÜB�TAK ve Kamu �hale Ku-rumu’nun kat�l�m�yla bir çal��ma grubu olu�turulmas�na ve çal��ma sonu-cunda belirlenen mevzuat de�i�ikli�i önerilerinin BTYK’n�n 24. toplant�s�n-da Yüksek Kurul’un onay�na sunulmas�na karar verilmi�tir (http://www.tubitak.gov.tr, 2011).

Kamu �hale Kanunu

19.02.2014 tarihli 28918 say�l� RG’de yay�nlanan Aile ve Sosyal Politi-kalar Bakanl���n�n Te�kilat ve Görevleri Hakk�nda Kanun Hükmünde Ka-rarname �le Baz� Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde De�i�iklik

Page 185: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 173

Yap�lmas�na Dair Kanun ile 4734 say�l� Kamu �hale Kanunu’nun 3. madde-sine �stisnalar�n say�ld��� f�kralar�n aras�na “Yenilik, yerlile�me ve teknoolji transferini sa�lamaya yönelik sanayi kat�l�m�/ofset uygulamalar� içeren mal ve hizmet al�mlar�” f�kras� eklenmi� ve ceza ve ihalelerden yasaklama hü-kümleri hariç bu Kanuna tabi olmad��� hüküm alt�na al�nm��t�r (Kamu �hale Kanunu, md. 3).

Kamu �hale Kanunu’nun 63. maddesinde 2014 y�l�nda yap�lan de�i�ik-likle kanunun “yerli istekliler ile ilgili düzenlemeler” k�sm�na �halelere sade-ce yerli isteklilerin kat�lmas� ile yerli istekliler ve yerli mal� teklif eden istek-liler lehine fiyat avantaj� tan�nmas�na ili�kin olarak esas al�nacak düzenleme-ler �u �ekilde belirlenmi�tir:

� Yakla��k maliyeti e�ik de�erin alt�nda kalan ihalelerde sadece yerli isteklilerin kat�labilece�ine ili�kin düzenleme yap�labilir.

� Hizmet al�m� ve yap�m i�i ihalelerinde yerli istekliler lehine % 15 oran�na kadar fiyat avantaj� sa�lanabilir.

� Mal al�m� ihalelerinde yerli mal� teklif eden istekliler lehine % 15 oran�na kadar fiyat avantaj� sa�lanabilir. Ancak, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanl��� taraf�ndan ilgili kurum ve kurulu�lar�n görü�leri al�narak orta ve yüksek teknolojili sanayi ürünleri aras�ndan belir-lenen ve her y�l ocak ay�nda Kurum taraf�ndan ilan edilen listede yer alan mallar�n ihalelerinde yerli mal� teklif eden istekliler lehine % 15 oran�na kadar fiyat avantaj� sa�lanmas� zorunludur.

� Yerli mal� belirlenmesine ili�kin usul ve esaslar Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanl��� taraf�ndan ilgili kurum ve kurulu�lar�n görü�leri al�narak belirlenir. �steklilerce teklif edilen mal�n yerli mal� oldu�u, bu usul ve esaslara uygun olarak düzenlenen yerli mal� belgesi ile belgelendirilir.

Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanl��� 4734 say�l� Kamu �hale Kanunu-nun 3. Maddesinin (u) Bendine Göre Yap�lacak Mal ve Hizmet Al�mlar�na �li�kin Sanayi ��birli�i Program� Esaslar�na Dair Genel yönetmelik tasla�� haz�rlam��t�r. Yönetmeli�in amac�, 4/1/2002 tarihli ve 4734 say�l� Kamu �hale Kanununun 3. Maddesinin (u) bendine göre idareler taraf�ndan yap�la-cak mal ve hizmet al�mlar�nda uygulanacak genel usul ve esaslar� belirle-mektir. Bu yönetmelik, idarelerin maliyeti en az be� milyon (5.000.000) ABD Dolar� olan mal ve hizmet al�mlar�nda yönelik, lerlile�me ve/veya teknoloji transferini sa�lamaya yönelik Sanayi ��birli�i Program� uygulama-lar�n� kapsar.

Page 186: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 174

3.3. Offset Uygulamalar�na Dünyadan Örnekler

Offset Anla�malar� ile Tedarik yapan ülkeler 1993-2004 (Offsets in De-fense 10th Report, 2005: 29) y�llar� aras�ndaki s�ralamaya göre �u �ekildedir:

Avrupa Ortado�u ve Afrika Kuzey ve Güney Amerika

Avusturya �srail ABDBelçika Kuveyt BrezilyaÇek Cumhuriyeti Suudi Arabistan KanadaPortekiz Güney Afrika �iliDanimarka Türkiye AsyaFinlandiya Birle�ik Arap Emirlikleri AvustralyaFransa EndonezyaAlmanya MalezyaYunanistan Yeni Zelanda�talya SingapurLitvanya Güney KoreNATO TayvanHollanda TaylandPolonya Norveç Romanya �sveç �spanya �sviçre �ngiltere Slovenya

Tablo 2: Offset Anla�mas� ile Tedarik yapan ülkeler.

ABD’de hem askerî hem de sivil kamu al�mlar�nda offsete benzer sanayi

kat�l�m� (Buy American Act) uygulamalar� dikkat çekmektedir. Federal Dev-let al�mlar�nda tedarik edilecek tüm ürünlerin ABD s�n�rlar� içerisinde üre-tilmesi ve Amerikan hammaddesi kullan�lmas� zorunludur. Özellikle in�aat, ta��mac�l�k, bili�im, havac�l�k alanlar�nda bu yasa uygulanmaktad�r. Örne�in; Havac�l�k alan�nda, al�m bedelinin en az % 60 oran�nda yerli katk� �art� konulmakta ve nihai montaj�n�n da ABD’de (Buy American) yap�lmas� sa�-lanmaktad�r. �stisnai durumlar kanunla düzenlenmi� olup, yurtd���ndan yap�-lan istisna al�mlar�n�n Kongre’ye y�ll�k olarak raporlanmas� zorunludur.

1970'lerin ortalar�nda, baz� NATO ülkelerinden bir grup, ABD'den 348 F-16 sava� uça�� al�m�na karar vermi�, 2,8 Milyar Dolar tutar�ndaki sözle�-menin maliyetinin tamam�n�n offset i�lemleri ile telafisini öngörmü�tür. Sözle�me bedelinin % 58'inin Norveç, Danimarka, Belçika ve Hollanda'da, ABD'de kullan�lacak olan 650 adet F-16 ile sözle�me konusu 348 adet

Page 187: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 175

F-16'ya yönelik parça üretimi yolu ile, kalan % 42'sinin ise, di�er ülkelere sat�lacak F-16 parçalar�n�n üretimi ile kar��lanmas� öngörülmü�tür. Anla�ma uyar�nca, parasal de�er olarak ABD uçaklar�n�n % 10'u, konsorsiyum uçakla-r�n�n % 40'� ve di�er ülkelere sat�lacak uçaklar�n�n % 15'i 2.8 Milyar Dolar’� kar��lamaktayd� (Welt, 1984: 77’den akt: Barlas, 2007: 59).

Askerî i�lemlerde offset imkânlar�n�n bir rekabet silah� olarak kullan�lmas� di�er bir önemli husustur. Buna örnek olarak Amerikan Mc. Donnel Douglas (MDD) ve GD'nin, Kanada Hükümeti askerî ihtiyaçlar� için girdi�i bir ihale verilebilir. MDD, 2,4 Milyar Dolarl�k ihaleyi, GD'nin 2,62 Milyar Kanada Dola-r� kar��l���nda endüstriyel fayda sa�lama taahhüdüne kar�� 3.62 Milyar Kanada Dolar� endüstriyel fayda taahhüdü üstlenerek alm��t�r (Altan, 1999: 91-92).

Telafi edici i�lemler ortak üretim, do�rudan lisansl� üretim, fason üre-tim, teknoloji transferi ve kar�� ticaret �eklinde gerçekle�tirilebilmektedir. Bu i�lemlerde F-16 konsorsiyumu örne�inde de görüldü�ü gibi, üçüncü ülke ve/veya ülkeler yer alabilmektedir. Al�c� ülkeler, 3. ülkelere sat��ta rol almakta ve telafi i�lemi ABD d���ndaki bir ülkeye yap�lan sat�� ile gerçekle�mektedir. Savunma alan�ndaki offset uygulamalar�n�n önemli nedenleri aras�nda askerî ekipmana esnek olmayan talep, ülke d���ndan tedarik zorunlulu�u ve yüksek malzeme fiyatlar� yer almaktad�r (Barlas, 2007: 60).

Yap�lan bir ihaleyi yabanc� �irket kazansa da ulusal güvenlik ç�karlar� aç�s�ndan yabanc� �irket teklifi reddedilebilir. Yabanc� ülkeden al�m yap�l-mas� karar� verilirse bir miktar yerli üretim yap�lmas� veya offset talep edilir (�ahbaz, 2007: 70). ABD hükümeti, hassas ve geli�mi� teknoloji ortak üre-timi ve transferine dikkatli bir inceleme ve onay mekanizmas� koyarak, ABD firmalar�n�n ihale kazanmak için verdikleri offset taahhütlerinin uzun dö-nemde ABD savunma sanayiine verece�i zarar�n azalt�lmas�n� amaçlam��t�r. Uygulamalarda bu gibi önlemlerin dönemsel olduklar� gözlenmektedir. Ör-ne�in; Türkiye-Fransa, Türkiye-ABD, ABD-Pakistan, Fransa- Pakistan ili�-kilerinin zaman içinde farkl�la�mas�, gerek askerî sat��lar� gerekse offset taahhütlerinin kapsam�n� önemli ölçüde etkilemektedir (U.S. DOD, 22’den akt: Barlas, 2007: 60).

Fransa tüm uluslararas� ve özellikle transatlantik savunma kontratlar�n-da Offset anla�malar�na girmekte ve özellikle ABD ile olan ili�kilerinde tek-noloji transferi veya çe�itli do�rudan kar��l�kl� al�m i�lemi kontrat�n içinde yer almaktad�r (Barlas, 2007: 62).

Fransa en geli�mi� savunma ve havac�l�k sanayine sahip, offset organi-zasyonu ve politikalar�n� en üst seviyede ele alm�� bir ülkedir. Millî politika-lar dâhilinde "güç projektörü" olmas�na ra�men mevcut savunma sanayii

Page 188: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 176

kapasitesi Fransa'n�n ihtiyaçlar�n�n ötesindedir. Bu sebeple Fransa, karakte-rini planl� de�i�tirme süreci içinde yüksek seviyedeki ihracat�n� ve mevcut altyap�s�n� korumak ve ayn� zamanda kendi tedariklerinde de millî sanayii için en uygun �artlan yaratmak zorundad�r. Fransa görünür veya görünmez sübvansiyon mekanizmalar� ile savunma pazar�nda en iyi tedarik �artlar�n� sa�layan ülkelerden biri olmu�tur (Altan, 1999: 96).

Millî Silahlanma Direktörlü�ü (Delegation General PourL'Armament - DGA) savunma teçhizat� imalat, ithalat ve ihracat�n� kontrol eden en üst resmî otoritedir. Offset konular� dâhil tüm savunma sanayii aktiviteleri uzun vadeli bir strateji dâhilinde, ancak güncel gerçeklerine de dinamik reaksiyon verecek bir tarzda bu otorite taraf�ndan koordine edilmektedir. Fransa'n�n 1993- 2004 offset rakamlar� toplam� 785 Milyon Dolarl�k ihracat anla�mas�-na kar��n 664 Milyon Dolarl�k offset anla�mas�n� kapsamaktad�r (Offsets in Defense Trade Tenth Report, 2005: 53’den akt: Barlas, 2007: 62-63).

Geli�mi� ülkelerden biri olan �ngiltere de savunma, havac�l�k, teleko-münikasyon ve enerji sistemleri alan�nda dünyan�n önde gelen üreticilerin-dendir ve birçok offset uygulamas�n�n da taraflar�ndan birisidir. Bu yönüyle, ço�unlukla Amerikan kaynakl� birçok karma��k ve yüksek teknoloji vas�fl� savunma sistemleri tedarik etmekte olup, bu programlarda azami kazanc� elde etmekte s�n�rlar� zorlayan bir ülke konumundad�r. �ngiltere 1993- 2004 y�llar� aras�nda 10 Milyar Dolarl�k offset anla�mas� yapm��t�r (Offsets in Defense Trade Tenth Report, 2005: 53’den akt: Barlas, 2007: 63).

�ngiltere’de offset konusunda kesin devlet politikalar� mevcut olmay�p bu konu ile ilgili organizasyonu bir bürodan ibarettir. "Devlet Kar�� Ticaret Bürosu" (Government Countertrade Bureau) olan bu ofisin fonksiyonu fir-malara offset ve genel kar�� ticaret hakk�nda güncel bilgi ve k�smi k�lavuzluk sa�lamakt�r (Altan, 1999: 97).

�ngiltere’de hükümetlerin özellikle büyük savunma tedarik ve bay�nd�r-l�k projelerine destek vermek ve �artlar� �ngiliz firma lehine optimize etmek için gayret gösterdikleri de belirtilmesi gereken bir noktad�r (Barlas, 2007: 63).

�talya özellikle kara silahlar�, bir k�s�m deniz silah sistemleri ve güncel muhabere sistemleri alanlar�nda geli�mi� teknoloji sahibidir, ancak ana sa-vunma sistemleri ihracat� k�s�tl� oldu�u için kararl� ve güvenilir bir al�c� kit-lesi olu�turamam��t�r. Dolay�s�yla �talya offsettaleplerine cevap vermek ve mümkün olan durumlarda benzer �artlar� talep etmek zorunda kalmaktad�r (Altan, 1999: 98).

Page 189: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 177

Avrupa Birli�i ülkeleri aras�ndaki ortalama Offset yükümlülükleri Av-rupa Savunma Ajans� taraf�ndan yap�lan ara�t�rmada 2000-2006 y�llar� ara-s�nda % 135’i olarak tespit edilmi�tir. Bu oran�n sadece % 40’� do�rudan Offset yükümlülü�üdür. Bu sonuçlar do�rultusunda 26 üye ülke ile birlikte Offset uygulamalar�nda uyumun sa�lanmas�, Tedarik Sözle�mesi üzerinde offset talep edilmemesi ve offset uygulamalar� ve de�erlendirmelerinin �ef-fafla�mas�n� da amaçlayan bir “Code of Conduct” yay�mlam��t�r.

2009/81/EC direktifi ile birlikte Savunma Güvenlik alan�ndaki tedarik ve hizmet kontratlar�nda uyulmas� gereken kurallar belirlenmi� olup, EDA üyesi ülkelerin Code of Conduct çerçevesinde birbirleri aras�ndaki offset düzen-lemeleri gözden geçirilme a�amas�ndad�r (http://www.eda.europa.eu/offsets/).

�srail firmalar� için offset dünya pazarlar� ile ba�lant� kurma araçlar�n-dan biridir. Offset ile dünya firmalar�n�n alt yüklenicili�i yap�lm��, yeni pa-zarlara giri� imkânlar� yarat�lm��t�r (Tan, 2011: 39).

�srail’de “Kamu Al�mlar� Yasas�” çerçevesinde askerî kamu al�mlar�n-da, ihale bedelinin en az % 50’si sivil kamu al�mlar�nda ihale bedelinin en az % 35’i oran�nda offset zorunludur. Bu, uygulama bedeli 5 Milyon Dolar’� a�an tüm al�mlar için geçerlidir. Offset yükümlülü�ünü yerine getirmeyen firmalar, kamu al�mlar�ndan yasaklanmaktad�r. �srail Devleti’ne en çok ABD’li firmalar�n offset yükümlülü�ü bulunmaktad�r (Gönül, 2010).

Avusturya �effaf ve zorunlu bir politikaya sahip olmamakla birlikte d�� ticari ili�kilerinde imkânlar do�rultusunda telafi edici i�lemleri de�erlendire-rek d�� ticaret ili�kisinde oldu�u taraflarla dengeyi korumaya çal��an bir ülkedir. Örne�in; otomotiv sanayinde Avusturya'ya yabanc� yat�r�m ciddi bir teknoloji transferi sa�lanmas� �art�yla gerçekle�ebilmektedir (Altan, 1999: 98).

Belçika kendi �artlar�n�n imkân sa�lad��� ölçüde offset’leri kullanmakta; Avustralya'dan yapt��� z�rhl� araç tedarikinde % 100 oran�nda offset temin etmi�tir. Offset devlet taraf�ndan sa�lanan bilgi ve k�lavuzluk ile firmalar taraf�ndan yürütülmesi gereken bir faaliyet olarak de�erlendirilmektedir. Belçika'n�n offset konusunda yetkili makam� Ekonomi Bakanl��� bünyesinde Federal Koordinasyon Ofisi Savunma ve Teknoloji �ubesi'dir (Altan, 1999: 99).

Güney Kore’de 2006 y�l�ndan itibaren savunma tedariki ve savunma ürün ve hizmet ihracat�n�n geli�tirilmesi görevi DAPA (Defence Acquisition Program Administration) taraf�ndan yürütülmektedir. DAPA, rekabetçi ve kalifikasyona sahip ürünleri olan bir ‘Savunma Sanayii Ekosistemi’ olu�turmay� amaçlamaktad�r (The Defence Acquisition Program Administration, 2013).

Page 190: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 178

Güney Kore nükleer enerji ve h�zl� tren teknolojisini offset sayesinde geli�tirerek 20 y�l içinde bu teknolojilerin ihracatç�s� konumuna ula�m��t�r. Güney Kore 1970’li y�llardan itibaren in�aatlar� ba�layan 20 nükleer santral ile elektrik enerjisi ihtiyac�n�n %36’s�n� kar��lamaktad�r. �lk santral� in�a eden Combustion Engineering (ABD) firmas� ile 1987 y�l�nda yap�lan lisans anla�mas� ile G. Kore kendi santral�n� tasarlam��t�r. Birle�ik Arap Emirlikle-ri, 2009 y�l�ndaki ihalede 4 nükleer santral in�as� içeren 20 Milyar Dolarl�k projede, G. Kore santral tasar�m�n� seçmi�tir. 1993 y�l�nda Seul – Busan hatt� ihalesinde 46 h�zl� trenin ilk 12’si Fransa’da, kalan 34’ü Alstom firmas� ile imzalanan teknoloji transfer anla�mas� uyar�nca, G. Kore’de Rotem firmas� taraf�ndan üretilmi�tir (http://siteresources.worldbank.org/,2013).

Malezya, savunma sanayii ba�ta olmak üzere önemli sektörlerin geli�-mesi için kar��l�kl� ihracat uygulamas� zorunludur. 2009 y�l� itibar�yla 400’den fazla offset sözle�mesi imzalanm��t�r. Offset oran� en az % 50 uygu-lanmakla birlikte birçok projede % 100 offset amaçlanmaktad�r (Gönül, 2010). Malezya 1980’li y�llardan itibaren kar��l�kl� al�m uygulamakla bera-ber ilk offset uygulamas�n� 1990 y�l�nda �ngiltere’den al�nan Hawk helikop-terleri kapsam�nda BAE firmas� ile yap�lm��t�r. 1990’dan 2000 y�l�na kadar Finans Bakanl��� offseti yürütmü�tür. 2001 y�l�nda alt� bakanl�k taraf�ndan takip edilmesi kararla�t�r�lm��t�r. Ancak offsetten en çok faydalanan bakanl�k Savunma Bakanl��� olmu�, bakanl���n içinde Savunma Sanayi Birimi offset konusunda koordinatör görevini üstlenmi�tir (Tan, 2011: 20).

Birle�ik Arap Emirlikleri’nde sivil kamu al�mlar�nda ihale bedelinin en az % 60’� oran�nda offset zorunlulu�u söz konusudur. E�ik de�eri ihalenin özelli�ine göre belirlenmektedir. Offset programlar�n�n yönetimi için Offset Program Bürosu ad�nda özel yetkili bir kurum olu�turulmu�tur (Gönül, 2010). 10 Milyon ABD Dolar� üzeri ve be� y�ll�k tedarik projelerinde Tawazun Ekonomik Konseyi’nin projeye kat�l�m� zorunludur. Tedarik ve offset süreçleri paralel bir �ekilde yürütülmekte, ihale sürecinde yar��an fir-malar ile “Tawazun Economic Program Agreement” sözle�mesi imzalan-maktad�r. Bu sözle�me ile, yar��an firmalar Birle�ik Arap Emirlikleri’nin ihtiyaçlar�na göre ilgili offset projesini zaman�nda ba�latabilmek ve yüküm-lülüklerini yerine getirmek için önceden bilgilendirilmi� olurlar.

�mzalanan tedarik sözle�melerinin en az % 60’� kadar ekonomik ve tica-ri de�er yaratmas� �art� aran�r. Offset sözle�melerinin genellikle 7 y�l içeri-sinde tamamlanmas� zorunludur. Projelerdeki kapsam�n geni�li�i ve karma-��kl��� bu sürenin uzat�lmas�na imkân tan�yabilir. Offset Sözle�meleri önceki ad� UAE Offset Program olan, Tawazun Grup taraf�ndan yürütülmektedir (http://tec.tawazun.ae/theprogram.html, 2013).

Page 191: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 179

3.4. Offset’in Uygulan���

Offset kapsam itibar�yla birçok boyutu olan, ekonomik ve stratejik f�r-satlar yaratan özgün bir kavramd�r. Sivil ürünlerde de uygulamas� olmas�na ra�men offset ço�unlukla askerî ürün ve hizmet ticaretinin bir parças� olarak de�erlendirilmektedir. Offset’in karma��k olarak yürütülen süreçlerden olu�mas� sebebiyle uluslararas� ortak bir uygulamadan bahsetmek mümkün de�ildir. Offset uygulamalar� hedefler, ihtiyaçlar ve stratejilere göre ülkeden ülkeye ve hatta ayn� ülkede projeden projeye de�i�iklik gösterebilmektedir (Tan, 2011: 25).

Savunma Sanayi Müste�arl��� taraf�ndan savunma projelerinde yürütü-len Sanayi Kat�l�m�/Offset faaliyetlerinin de katk�s�yla, savunma sanayii geli�meye devam etmektedir. 2002 y�l�nda 1062 Milyon ABD Dolar� olan, Savunma sanayimizin toplam cirosu 2011 y�l�nda 4.5 Milyar ABD Dolar�na, toplam ihracat� 2002 y�l�nda 247 Milyon Dolar� iken 2011 y�l�nda 1.2 Milyar ABD Dolar�na ve toplam AR-GE harcamalar� ise 700 Milyon ABD Dolar�na ula�m��t�r. TSK ihtiyaçlar�n�n nakdi olarak yurtiçinden kar��lanma oran� 2002 y�l�nda % 24 iken 2011 y�l�nda % 54’ü geçmi�tir. 1985-1990 y�llar� aras�nda % 68 olan yurt d���ndan do�rudan al�m yoluyla tedarik oran�, 2006-2011 döneminde % 12’ye dü�mü�tür (http://www.ssm.gov.tr, 2013). Bu dönemde kalan tedarik ihtiyac� yurtiçi geli�tirme (% 33), AR-GE (%1) ve ortak üretim (% 54) ile kar��lan�r hale gelmi�tir. Görüldü�ü gibi savunma sanayimiz son 25 y�l içerisinde muazzam at�l�mlar kaydetmi� olarak her geçen gün kendini daha da geli�tirmekte, TSK ihtiyaçlar�n�n tamam�n� kar��-lama yolunda süratle ilerlemektedir.

1991 y�l�na kadar çe�itli offset anla�malar� yap�lm�� ancak temel bir strateji belirlenememi�tir. Offset SSM’nin kurulu� y�llar�n�n ard�ndan Offset Türk savunma tedarik programlar�nda ön plana ç�km�� ve bu y�llarda programlar�n önemli ve a��rl�kl� bir unsuru olmu�tur. SSM, offsetleri basit bir döviz ç�k��� telafisinin ötesinde görmü�, fakat uygulamaya esas olabile-cek standart ve stratejinin tespiti 1991 y�l�na kadar �ekillenememi�tir (Altan, 1999: 118).

Sanayi Kat�l�m/Offset Yönetimi ile amaçlanan, ürün/hizmet tedarikinde ithalat ve ihracat dengesinin kurularak d�� ödemeler dengesine katk� sa�la-mak, yurtiçi sanayiyi korumak ve geli�tirmek ve teknolojinin tabana yay�l-mas�n� sa�lamakt�r. Sanayi kat�l�m�, yerli firmalar�n projeye katk�lar�n� gös-terirken, Offset; yurtd���ndan yap�lan kamu al�m ve yat�r�mlar�nda; yerli sa-nayiye i� pay� verilmesi, ürün veya hizmet ihracat� sa�lanmas� ve teknoloji kazan�m� ve yat�r�m yap�lmas� uygulamalar�yla, yap�lan harcamalar�n ulusal ekonomiye belli oranda geri dönü�ünü göstermektedir (Akta�, 2012: 34).

Page 192: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 180

Türkiye savunma sanayi alan�nda offseti ilk olarak 1973 y�l�nda Alman IKL/HDW firmas� taraf�ndan üstlenilen sözle�me kapsam�nda sat�n al�nan 209/1200 s�n�f� 6 denizalt�dan 5. ve 6. s�n�n gövdesinin Deniz Kuvvetleri Gölcük Tersanesi’nde yapt�r�lmas�yla tan�m��t�r. 1983’teki F-16 uçaklar� al�m� ise offsetin savunma al�mlar�ndaki vazgeçilmez öneminin tescillendi�i bir dönüm noktas� olmu�tur (Gençtürk, 2008: 18).

Defense News taraf�ndan haz�rlanan Dünya’n�n en büyük 100 savunma �irketi verilerine göre 2012 y�l�nda listeye Türkiye’den TUSA� ve ASEL-SAN firmalar� girmi�tir. SIPRI (Stocholm Uluslararas� Bar�� Ara�t�rma Ens-titüsü) taraf�ndan yap�lan ara�t�rmada Dünyan�n en büyük 100 Savunma Sanayii �irketinin sat��lar� 2011 y�l�nda % 5 gerileyerek 410 Milyar Dolar olmu�tur. �sveç merkezli ba��ms�z dü�ünce kurulu�u Stockholm Uluslararas� Bar�� Ara�t�rma Enstitüsü'nün Çinli �irketleri hesaba katmayan raporuna göre ABD'li uçak ve füze üreticisi Lockheed Martin 36,3 Milyar Dolar’l�k cirosuyla en büyük savunma sanayii �irketi olurken ayn� ülkeden Boeing, 31,8 Milyar Dolar’l�k savunma ürünleri sat���yla ikinci s�raya yükselmi�tir (http://www.sipri/research/armamrnts/,2013). Bir önceki y�l�n ikincisi BAE Systems'in sat��lar� 32,9 Milyar Dolar’dan 29,15 Milyar Dolar’a dü�erek 3 olmu�tur. Dü�ünce kurulu�unun 2010 y�l� verilerine göre haz�rlad��� listede 88. s�rada bulunan ASELSAN 2011 verilerine göre 82. s�raya yükselirken �irketin sat��lar� da 760 Milyon Dolar’dan 850 Milyon Dolar’a ç�km��t�r.

Savunma Sanayi Müste�arl��� taraf�ndan savunma sanayiinin imkân ve kabiliyetlerini geli�tirmek, sektörün sürdürülebilirli�i amac�yla, Sanayi Kat�-l�m� ve Offset Yönergelerinde de�i�iklikler yap�lm�� ve Offset Yönergeleri-nin Müste�arl���n stratejik amaçlar�yla uygun olmas� amaçlanm��t�r. Türki-ye’nin offset alan�ndaki politikas�n�n ilk resmi uygulama doküman� 1991 y�l�nda yay�mlanan Offset El Kitab�’d�r. Bu doküman 2000 y�l�nda “Savun-ma Tedarik ��lemlerinde Offset Uygulamalar� Direktifi” olarak yenilenmi�-tir. Offset Yönergesi, SSM’nin yürüttü�ü projeler ve hedefleri do�rultusunda 2007 y�l�nda Sanayi Kat�l�m�’n� da içerecek �ekilde geni�letilerek, Sanayi Kat�l�m�/Offset Uygulamalar� Yönergesi olarak �ekillendirilmi�tir (Gençtürk, 2008: 18). 2011 y�l�nda, önceki yönergelerin uygulamas�ndan edinilen dene-yim ve al�nan derslerin yans�t�lmas�, 2012-2016 SSM Stratejik Plan�’na uy-gun SK/O yönetimi amac�yla 2011 Sanayi Kat�l�m�/ Offset Yönergesi ya-y�mlanarak yürürlü�e girmi�tir. Yeni Yönerge ile birlikte Yan Sanayi/KOB� kat�l�m� zorunlulu�u ve te�viki, Sanayile�mede derinle�me ve tabana yay�l�m ve daha fazla yurt içi kat�l�m amaçlanm��t�r.

Page 193: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 181

3.5. SSM Sanayi Kat�l�m�/Offset Mevcut Durumu Savunma Sanayi Müste�arl��� taraf�ndan yay�nlanan “2011 verileriyle

Savunma Sanayi Analiz Raporu”na göre Türk Savunma Sanayi’nin Sektörler baz�nda yapt��� Savunma ve Havac�l�k (S&H) ihracat verileri a�a��da göste-rilmi�tir (http://sanayilesme.ssm.gov.tr, 2013):

OYUNCULAR 2010/2011 S&H Cirosu(milyon $)

Cirosunda Savunma Oran� (%)

2010/2011 S&H �hracat�(milyon $)

Ar-Ge Harcamas� (milyon $)

AD�K DEARSAN YONCA-ONUK RMK MARINE �STANBUL DEN�ZC�L�K

2010 62.458.836 77 36.451.625 103.333 2011 178.034.001 99 129.730.458 181.276

Tablo 3: Deniz araçlar�

OYUNCULAR 2010/2011 S&H Cirosu (milyon $)

Cirosunda Savunma Oran� (%)

2010/2011 S&H �hracat� (milyon $)

Ar-Ge Harcamas� (milyon $)

ALP HAVACILIK KALE HAVACILIK TAI (TUSA�) TEI

2010 615.778.444 97 434.680.835 101.274.889 2011 949.042.799 98 713.602.676 81.791.743

Tablo 4: Havac�l�k-Uzay

OYUNCULAR 2010/2011 S&H Cirosu (milyon $)

Cirosunda Savunma Oran� (%)

2010/2011 S&H �hracat� (milyon $)

Ar-Ge Harcamas� (milyon $)

BMC FNSS NUROL MAK�NA OTOKAR

2010 309.375.342 36 106.232.398 71.075.262 2011 391.621.300 40 141.872.637 64.029.202

Tablo 5: Kara araçlar�

Page 194: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 182

OYUNCULAR 2010/2011 S&H Cirosu (milyon $)

Cirosunda Savunma Oran� (%)

2010/2011 S&H �hracat� (milyon $)

Ar-Ge Harcamas� (milyon $)

MKEK ROKETSAN KALE KALIP T�SA� SAMSUN YURTSAN G�RSAN

2010 305.487.260 49 84.147.737 9.530.775 2011 324.695.853 51 114.364.691 51.904.923

Tablo 6: Silah sistemleri

OYUNCULAR 2010/2011 S&H Cirosu (milyon $)

Cirosunda Savunma Oran� (%)

2010/2011 S&H �hracat� (milyon $)

Ar-Ge Harcamas� (milyon $)

ASELSAN HAVELSAN

750.514.642 840.089.519

96 97

54.079.979 55.485.894

246.196.489 229.770.439

ASELSAN HAVELSAN AYESA� GATE KOÇ B�LG� M�LSOFT SDT M�KES

2010 894.542.747 96 80.558.211 285.272.279 2011 954.886.718 94 85.876.176 260.237.441

Tablo 7: Elektrik, Elektronik ve Yaz�l�m

SSM taraf�ndan yürütülen projeler, Müste�arl���n proje modelleri ba-

z�nda s�n�fland�r�ld���nda sözle�melerin % 32’si yurtiçi geli�tirme, % 49’u ortak üretim (Cicio�lu, 2013). % 10’u ise Haz�r Al�m Projeleri olarak s�n�f-land�r�lmaktad�r. Bat�l� ülkelerin savunma sanayii alan�ndaki telafi edici i�lem talepleri, ülke sanayilerinin pazar paylar�n� art�rmak, de�i�ik ve yüksek teknoloji ürünleri elde etmek �eklinde ortaya ç�kmaktad�r. Bu ülkelerin daha çok teknoloji transferi ve geri al�m yöntemine a��rl�k verdikleri, bunun ya-n�nda ihracat olanaklar� sa�lanmas� �eklindeki dolayl� offset uygulamalar�na da s�cak bakt�klar� söylenebilir (Barlas, 2007: 56).

Savunma Sanayi Müste�arl��� taraf�ndan uygulanan Sanayi Kat�-l�m/Offset Yönetimi ile amaçlanan, ürün/hizmet tedarikinde ithalat ve ihracat

Page 195: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 183

dengesinin kurularak d�� ödemeler dengesine katk� sa�lamak, yurt içi sana-yiyi korumak ve geli�tirmek ve teknolojinin tabana yay�lmas�n� sa�lamakt�r. Sanayi kat�l�m� yerli firmalar�m�z�n projeye katk�lar�n� gösterirken, Offset yurtd���ndan yap�lan kamu al�m ve yat�r�mlar�nda yerli sanayiye i� pay� ve-rilmesi, ürün veya hizmet ihracat� sa�lanmas� ve teknoloji kazan�m� ve yat�-r�m yap�lmas� uygulamalar�yla, yap�lan harcamalar�n ulusal ekonomiye belli oranda geri dönü�ünü göstermektedir.

Türkiye’nin offset alan�ndaki politikas�n�n ilk resim uygulama doküma-n� 1991 y�l�nda yay�mlanan Offset El Kitab�’d�r. Bu doküman 2000 y�l�nda “Offset Yönergesi” olarak yenilenmi�tir. 2007 y�l�nda ise Sanayi Kat�l�-m�/Offset Uygulamalar� Yönergesi olarak �ekillendirilmi�tir (Gençtürk, 2008: 18).

Türkiye’nin ihracat sözle�mesi yapt��� ülkeler ve ihracat bedelleri �u �ekildedir:

Malezya ve Suudi Arabistan

Birle�ik Arap Emirlikleri

Türkmenistan Pakistan Azerbaycan NC3A-NATO�

FNSS 850 Milyon Dolar

Yonca-Onuk 57 Milyon Dolar

Dearsan 120Milyon Dolar

Aselsan 50Milyon Dolar

Otokar 23Milyon Dolar

STM- Siemens 30 Milyon Dolar

Yonca-Onuk 20 Milyon Dolar

Aselsan 170 Milyon Dolar

TAI 67 Milyon Dolar

Roketsan 244 Milyon Dolar

Roketsan 200 Milyon Dolar

Havelsan 37Milyon Dolar

Tablo 8: Türkiye’nin ihracat sözle�mesi yapt��� ülkeler ve ihracat bedelleri

SSM’de yürütülen Sözle�melerin bedeli baz�nda bir s�n�flama yap�ld�-

��nda Sözle�melerin % 24’ü yurtiçi geli�tirme, % 57’si ortak üretimdir. Ha-z�r al�m ise % 10 oran�nda yap�lmaktad�r. 10 y�l önce haz�r al�m oran� % 67 idi. Yukar�daki tabloyu de�erlendirdi�imizde sanayile�mi� Bat�l� ülkelerin savunma sanayii alan�ndaki telafi edici i�lem talepleri, ülke sanayilerinin pazar paylar�n� art�rmak, de�i�ik ve yüksek teknoloji ürünleri elde etmek �eklinde ortaya ç�kmaktad�r. Bu ülkelerin daha çok teknoloji transferi ve geri al�m yöntemine a��rl�k verdikleri, bunun yan�nda ihracat olanaklar� sa�lan-mas� �eklindeki dolayl� offset uygulamalar�na da s�cak bakt�klar� gözlenmek-tedir (Barlas, 2007: 56). � NC3A: NATO Dan��ma ve Komuta Kontrol Ajans�. NC3A, Nato kaynakl� ve NATO’ya

gerekli dan��ma, kontrol ve komuta hizmetlerinin veren SHAPE Teknoloji Merkezi (STC) ve NATO �leti�im ve Bilgi Sistemleri Ajans�’n�n (NACISA) birle�mesiyle 1996 y�l�nda kurulmu� ve Brüksel’dedir.

Page 196: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

184

3.6

Off

� � � � �

Da2010 y�kar��lanHaz�r am�yla 2incelebi

Kaaskerî mlerinde edilmi�t

6. Offset Poli

ffset uygulam

Teknolojik yKüresel rekaUluslararas�Döviz tasarr�stihdam�n�

aha öncede b�l� ihracat� 85nma oran� 10al�m projeleri2002den 201ilir.

Grafik 1: 20

ara sistemlerimay�n sald�r�Çok Amaçl� tir. Yeni Tip

To

M.

itikas�n�n �

malar� sayesin

yetenekleriniabet gücünü � tedarik zincrufu sa�lam�art�rm��t�r.

elirtildi�i gib50 Milyon D0 y�lda nakdinin oran� %0 y�l�na kad

002-2011 y�lla

inde Türkiye�lar�ndan korMillî Sahil

p Karakol B

oplam Savu

VECD� GÖN

�kt�lar�

nde Türk Sav

i geli�tirmi�,art�rm��,

cirine kat�lm��,

bi 2010 y�l� sDolar’a; Savdi olarak %

% 12’ye dü�mdar olan topla

ar� aras�nda ü

e’nin ilk millruyan K�RP�Güvenlik Bo

Botu yap�lm�

unma ve Ha(Milyon $

NÜL

vunma Sanay

,

��,

sektör cirosuvunma ihtiya

20’lerden %mü�tür. A�aam savunma

üretim ve ihra

î tank� olan A� arac� yap�lmotlar� üretilm�� ve ihraç

avac�l�k Ci$)

yii;

u 2,7 Milyar çlar�n�n yurt

% 54’e yüks��daki Grafi

a ve havac�l�

cat de�erleri

ALTAY üretm��t�r. Deniz

mi�, 7 ülkeye edilmi�tir. Y

rosu

Dolar’a; t içinden selmi�tir. ik yard�-�k cirosu

tilmi� ve z sistem-de ihraç

Yeni Tip

Page 197: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 185

Denizalt� Projesi devam etmektedir. Ç�karma gemileri yap�lm��t�r. Sahil Güvenlik Arama Kurtarma Gemisi projesi devam etmektedir. �lk Millî Sava� Gemisi M�LGEM yap�lm��t�r. Hava ve Uzay araçlar�nda ise; Millî uçak HÜRKU� tamamlanm��t�r. Uçaklar Türkiye’de modernize edilmi�tir, Taar-ruz Helikopteri ATAK Nisan 2014’de TSK’ya teslim edilmi�tir. �lk yerli JET MOTORU ile yeni F-16 uçaklar� üretilmi�tir. �lk Millî Görev Bilgisaya-r� geli�tirilmi�tir. �nsans�z Hava Arac� yap�lm��t�r. TAKT�K �HA (Katal-pult/para�üt) geli�tirme projesi ile birlikte izlenen politika çerçevesinde sa-vunma sanayiindeki yerli firma say�s� 200'ü geçmi� durumda ve bu firmala-r�n y�ll�k cirosu da, 3-4 Milyar Dolar civar�nda bulunmaktad�r. Savunma Sanayii Müste�arl���, bu say�n�n çok daha fazla olmas� için Kobiler ile çe�itli projeler yürütmektedir (http://arsiv.sabah.com.tr, 2008).

2005-2009 y�llar� aras�nda offset taahhütleri üretim odakl� iken, art�k ta-sar�m ve mühendislik bar�nd�ran i� paketlerinin Türkiye’ye yönelmeye ba�-lad��� görülmektedir. Örne�in 2002 y�l�nda Sikorsky firmas� offset yükümlü-lükleri kapsam�nda Alp Havac�l�k Firmas� ile % 50 ortak olmu�tur. Alp Ha-vac�l�k helikopterlerin döner aksamlar� içerisinde yer alan ve ayn� zamanda yedek parça niteli�indeki bile�enlerde/parçalardan 1000’den fazlas�n� üret-mektedir. 2010 y�l�nda Alp Havac�l�k Motor Komponent Üretim ve Mühen-dislik Merkezi kurulmu�tur.

2010 y�l� itibar�yla gerçekle�tirilen offset faaliyetlerinin kümülatif ola-rak de�eri 5,30 Milyar Dolar’d�r. 2005 y�l�nda toplam offset sözle�me say�s� 60 iken 2010 y�l�nda bu say� 134’e yükselerek 5 y�l içerisinde SSM taraf�n-dan yürütülen proje say�s�n�n art��� ile orant�l� olarak iki kattan daha fazla art�� olmu�tur.

�ncelenen dönemde Savunma Sanayii alan�ndaki önemli ad�mlar �unlard�r:

� 11.2009 Havadan Ta��nabilir 105 mm. Hafif Çekili Obüs Projesi � 23.05.2011 Peace Onyx IV Program� çerçevesinde �lk Geli�mi� Blok

50 F-16 Uça��n�n Teslim Töreni An�s� � 22.04.2009 Taktik Tekerlekli Araçlar Projesi � 12.03.2010 Teknopark �stanbul �mza Töreni � 01.09.2009 Pilot Ölçekli Duyars�z Patlay�c� Altyap�s� Projesi �mza

Töreni � 29.07.2008 ALTAY Milli �mkanlarla Model Tank Üretimi Projesi

�mza Töreni � TAKT�K �nsans�z Hava Arac� ( KATAPULT/ PARA�ÜT) Geli�tir-

me Projesi �mza Töreni � 10.08.2009 F-16 Modernizasyonu Seri Montaj Program Sözle�mesi

�mza Töreni

Page 198: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 186

� 11.05.2011 JSF/F-35 F135 Motoru ��birli�i Mutabakat Muht�ras� �mza Töreni

� Türk �nsans�z HavaArac�n�n Montaj�n�nTamamlanarak Hangardan Ç�k���

� 24.06.2008 ATAK Program� Sözle�mesinin Yürürlü�e Girmesinin An�s�

� 16.07.2009 GÖKTÜRK Ke�if Gözetleme Uydusu � 02.07.2009 Yeni Tip Denizalt� Tedarik Projesi �mza Töreni

� 22.01.2009 Milli Modern Piyade Tüfe�i Projesi �mza Töreni

2000’li y�llar�n ba��nda Türkiye’de savunma, havac�l�k ve güvenlik ih-tiyaçlar�n�n %20’si yerli kaynaklardan kar��lanmakta iken 2011 itibar� ile % 54’e ula�m�� ve ileride daha da yükselmesi beklenmektedir (http://www.sasad.org.tr, 2013).

SSM’de yürütülen sözle�melerin bedeli baz�nda bir s�n�flama yap�ld�-��nda sözle�melerin % 24’ü yurtiçi geli�tirme, % 57’si ortak üretimdir. Haz�r al�m ise % 10 oran�nda yap�lmaktad�r. 10 y�l öncesinde haz�r al�m oran� % 67 idi. A�a��da k�sa aç�klamalar s�ralanm�� olan projelere ili�kin bilgiler verilmi�tir.34

Yurtiçi Geli�tirme: HÜRKU� S�ras�yla temel politika evrelerine daha yak�ndan bakacak olursak,

HÜRKU� Türk Ba�lang�ç ve Temel E�itim Uça�� Projesi yurtiçi geli�tirme projesine bir örnektir. HÜRKU� Geli�tirme Projesi Sözle�mesi, 15 Mart 2006 tarihinde SSM ile TAI aras�nda imzalanarak yürürlü�e girmi�tir. Proje toplam 6 a�amadan olu�maktad�r.

Temel E�itim Uça�� HÜRKU�’un montaj� ve üretimi tamamlanarak, 27 Haziran 2012’de TUSA�, Kazan tesislerinde düzenlenen törenle hangardan ç�kar�lm��t�r (www.tai.com.tr, 2013).

Konsorsiyum: A400M Ula�t�rma Uça�� 1985 y�l�nda ba�lat�lan A400M Ula�t�rma Uça�� projesine Almanya,

Belçika, Fransa, �ngiltere, �spanya ve Türkiye i�tirak etmektedir. 6 kat�l�mc� ülke aras�ndaki hukuki, idari ve mali düzenlemeleri gerçekle�tirmek üzere haz�rlanan Mutabakat Muht�ras� 2003 y�l�nda taraf�mdan imzalanm�� ve yürürlü�e girmi�tir. A400M uça��n�n ilk uçu�u 11 Aral�k 2009 tarihinde gerçekle�tirilmi�tir. Üzerinde uzla�ma sa�lanan son sözle�me de�i�ikli�ine 34 Bu bilgiler www.ssm.gov.tr/anasayfa/projeler/ sayfas�ndan derlenmi�tir.

Page 199: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 187

göre, Türkiye’nin alaca�� 10 adet uça��n teslimatlar� 2003-2018 y�llar� aras�nda, tüm kat�l�mc� ülkelere 180 uça��n teslimat� ise 2024 y�l�nda tamamlanacakt�r.

Ortak Üretim: ATAK HEL�KOPTER�

Atak Projesi ortak üretim projelerine bir örnektir. Projenin ana yükleni-cisi Türk �irketi olan TAI ve alt yüklenicisi �talyan Agusta Westland’d�r. Proje modeline göre ASELSAN, Millî Görev Bilgisayar� ve Silah Sistemi entegrasyonu, Agusta Westland performans ihtiyaçlar� için teknolojik destek, TUSA� ise helikopter üretimi ve aviyonik-silah sistemlerinin helikopter üzerine entegrasyonu i�lerinden sorumludur. Böylece TUSA� tesislerinde üretilen birinci prototip helikopter TUSA� ba�ta olmak üzere Agusta West-land ve ASELSAN gibi üç �irketin ortak üretimi olmaktad�r. TUSA� tesisle-rinde üretilen birinci prototip helikopter 17 A�ustos 2011 tarihinde ilk uçu-�unu gerçekle�tirmi�tir. Ayr�ca TUSA�, Agusta Westland firmas� ile birlikte uluslararas� pazarda ATAK helikopterlerinin pazarlama faaliyetlerini sür-dürmektedir. �lk ATAK Helikopteri Nisan 2014’de TSK’ya teslim edilmi�tir.

Haz�r Al�m: SEA HAWK HEL�KOPTER�

Dz.K.K.’nin su alt� ve su üstü muharebeler için ihtiyaç duydu�u toplam 25 adet S-70B SeaHawk Helikopteri haz�r al�m yöntemiyle tedarik edilmi�-tir. Bu projede ASELSAN’�n ekipmanlar� helikopterlere tak�lm��t�r. Dolay�-s�yla haz�r al�m projelerinde bile offset ve yerli ekipmanlar�n kullan�m�, yerli sanayiye i� pay� sa�lanmaktad�r.

3.7. Offset Politikas� ile Kazan�lan Teknoloji Destekli Ba�lat�lan Yur-tiçi Projeler

Savunma sanayiinde offset politikas� ile kazan�lan teknolojiler sayesinde millî gemi, millî tank, Türk insans�z hava arac�, C-130 modernizasyonu, Göktürk gözlem uydusu, simülatör ve millî piyade tüfe�i gibi yurtiçi projeler ba�lat�lm��t�r.

Offset üç ayr� kategoriye ayr�lmaktad�r. Kategori A:proje kapsam�nda Türk sanayii taraf�ndan gerçekle�tirilen i� pay�d�r. Kategori B:Savunma, havac�l�k, uzay ve s�n�r güvenli�i ürünlerinin ihracat�d�r. Kategori C ise: Teknoloji ve yetenek kazan�m� ve yat�r�mlar�d�r.

Bugün itibar�yla al�nan offset taahhütlerinin toplam� 14 Milyar Do-lar’d�r. Bunun 5,5 Milyar Dolarl�k bölümü gerçekle�mi�tir. Kalan taahhütle-rin önümüzdeki 10 y�l içinde gerçekle�mesi beklenmektedir. Offset sayesinde 3 Milyar Dolarl�k savunma sanayii ürün ve hizmet ihracat� gerçekle�mi�tir.

Page 200: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 188

3. 8. Savunma Sanayinde Offset’ten Yararlanan Firmalar: Offset Ba-�ar� Örnekleri

Savunma Sanayii Müste�arl��� taraf�ndan yürütülen offset faaliyetlerin-den KOB�’ler de dâhil olmak üzere 100’ün üzerinde say�da firma faydalan-maktad�r. TUSA�, TEI gibi TSK Güçlendirme Vakf� �irketleri ve Yonca Onuk, BMC gibi özel �irketler örnek olarak gösterilebilir.

TUSA�

Savunma sanayinde faaliyet gösteren firmalar�n baz�lar�n�n kurulu� a�amas�nda da offset rol oynam��t�r. Örne�in TUSA�, General Dynamics firmas�n�n F-16 projesindeki offset yükümlülü�ü kapsam�nda, 1984’te Anka-ra’da kuruldu. 3200 çal��an� ve 20 Milyar Dolarl�k i� hacmi ile TUSA� �u anda Türkiye’nin hava arac� tasar�m ve üretim merkezidir.

TEI TEI, General Electric firmas�n�n F-16 projesindeki offset yükümlülü�ü

kapsam�nda, 1985’te Eski�ehir’de kuruldu. 1030 çal��an� ve 3,5 Milyar Do-lar’l�k i� hacmi ile TEI �u anda Türkiye’nin uçak motoru tasar�m ve üretim merkezidir.

ALP HAVACILIK

Alp Havac�l�k Sikorsky firmas�n�n helikopter projesindeki offset yü-kümlülü�ü kapsam�nda, 1998’te Eski�ehir’de kuruldu. 302 çal��an� 1,7 Mil-yar Dolar’l�k i� hacmi bulunmaktad�r. Kritik uçak ve helikopter parçalar� üretimi gerçekle�tirmektedir.

FNSS

FNSS firmas� offset kapsam�nda Malezya, Suudi Arabistan, Birle�ik Arap Emirlikleri, Belçika ve Ürdün’e ihracat yapmaktad�r.

YONCA-ONUK

Yonca-Onuk, Alman HDW firmas�n�n offset yükümlülü�ü kapsam�nda, Malezya, Birle�ik Arap Emirlikleri, M�s�r, Pakistan ve Gürcistan’a özgün devriye botu ihracat� gerçekle�tirmektedir.

Page 201: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 189

3.9. Kamu Al�mlar�nda Model Olarak Offset Savunma hizmetleri için kullan�lan kaynaklar çok büyüktür, bu hizmete

ba�lanan kaynaklardan tasarruf sa�lamak veya daha fazla verim almak için vergileri azalt�c� ve toplum refah�n� art�r�c� sonuçlar aç�s�ndan önem ta��r. Savunmada etkin kaynak kullan�m�n�n önemini ve yönetimini ilk kez Atom Ça��nda Savunma Ekonomisi adl� kitab�n yazarlar� Hitch ve McKean ortaya koymu�lard�r. Bu yazarlara göre uygun bir savunma hizmetinde gerekli kay-naklar�n saptanmas� için yan�tlanmas� gereken üç temel soru vard�r: 1- Ne kadar kaynak ayr�l�rsa savunma aç�s�ndan yeterli say�l�r? 2- Bu hizmetleri gerçekle�tirecek olan kaynaklar�n ekonomiye maliyeti ne kadard�r? 3- Bu kaynaklarla savunma amac�n� gerçekle�tirecek araçlar en etkin ne �ekilde (en dü�ük maliyetle) sa�lan�r? (Buluto�lu, 2008: 238). Bu çal��mada savunma harcamalar�n�n yönetilmesine ili�kin genel bir çerçeve sunulmaya çal���lm��-t�r. Ancak devletlerin tek görev alan� ya da kamu al�mlar�n�n söz konusu oldu�u alan savunma sanayi de�ildir. Bunun yan�nda enerji gibi ula��m gibi çok önemli yat�r�mlar� gerektiren sektörlerde de harcama yönetimine ili�kin ülke kalk�nmas�n� olumlu yönde etkileyecek yöntemler benimsenmelidir. Kamusal örgütlerin özellikle merkezi düzeyde bakanl�klar�n yapm�� oldukla-r� harcamalara ili�kin savunma sanayiinde olumlu sonuçlara ula��lmas�n� sa�layan offset yönteminin kullan�labilirli�inin alt� çizilmelidir.

Türkiye’de 2012-2021 y�llar� aras�nda ileri teknolojili alanlarda kamu harcamalar�na ili�kin tahmini harcamalar (�lgili Bakanl�klar�n Stratejik Plan-lar�); Haberle�me 210 Milyar Dolar, Bilgi Teknolojileri 70 Milyar Dolar, Ula�t�rma 90 Milyar Dolar, Enerji 95 Milyar Dolar, Sa�l�k 135 Milyar Dolar olmak üzere toplam 600 Milyar Dolar’d�r. Dünyadaki uygulamalara paralel olarak, Türk sanayiinin geli�tirilmesi amac�yla, bütün sektörlerdeki kamu al�mlar�nda offset uygulamas�n�n zorunlu hale getirilmesi gereklidir. Kamu al�mlar�nda offset uygulamas�, Türkiye’nin sanayile�me hamlesinin itici güç-lerinden biri olacakt�r.

Türk Savunma Sanayii, dünyan�n ''en h�zl� geli�en ve d�� pazarlara aç�-lan'' savunma sanayileri aras�nda yer al�yor. Türk savunma sanayiinin y�ll�k ihracat�, üç y�l içinde 1,5 Milyar Dolar düzeyine ula�acak. Aviation Weekly, Jane's Defence Weekly ve Defense News gibi yabanc� savunma sanayii kay-naklar�na göre Türkiye, son y�llarda savunma sanayii ihracat pazar�n�, Orta Do�u'dan, Afrika'ya, Avrupa'dan da Uzak Do�u'ya do�ru geni�letmektedir (http://arsiv.sabah.com.tr, 2008).

Savunma sanayiini, özgün yurt içi çözümler sunabilecek ve uluslararas� alanda rekabet edebilecek �ekilde yap�land�rmak, Savunma Sanayii Müste-�arl���’n�n “Sanayi ve Teknoloji Yönetimi”yle ilgili olarak belirledi�i strate-jik amac�d�r. Bu amaca ula�mak için, “2010 y�l� sonuna kadar savunma sis-tem ihtiyaçlar�n�n yurtiçi kar��lanma oran� ortalama %50’ye ç�kar�lacakt�r.”

Page 202: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 190

�eklinde ifade edilen stratejik hedefi istikametinde, TSK’n�n ihtiyac� olan savunma sistemlerinde özgün yurt içi geli�tirme modellerine öncelik verile-cektir (SSM, 2009: 3). Yukar�da belirtildi�i gibi bugün bu hedef a��lm��t�r.

Sanayi Kat�l�m�/Offset uygulamalar� kapsam�nda; yerli katk� oran�n� art-t�rmaya yönelik faaliyetlere devam edilecek, özgün yurt içi çözüm modelleri yoluyla KOB� i� pay�n�n artt�r�lmas�na özel önem verilecek ve böylece yurt içi üretim kabiliyetlerimizin geli�tirilmesine, savunma sanayii ürün ve hiz-met ihracat�nda uluslararas� pazar pay�m�z�n artt�r�lmas�na çal���lacakt�r (SSM, 2009: 5).

Savunma sanayii bütün dünyada en ileri teknolojinin uyguland��� hayati niteli�e sahip sanayi ve teknoloji alan�d�r. Bugünün Türk savunma sanayii-nin kaydetti�i ve kaydedece�i geli�meler için offset mekanizmas� hayati role sahiptir. Türk savunma sanayii z�rh, roket, görev bilgisayar� yaz�l�m�, �nsan-s�z Hava Arac� gibi pek çok alanda teknoloji transferine ihtiyaç duymadan, hatta bundan kaç�narak yoluna devam edebilecek ileri bir seviyeye gelmi�tir (Gönül, 2010).

Yurt içi savunma sanayii firmalar�m�z�n yeteneklerinin kullan�lmas�, ih-racat yoluyla uluslararas� rekabet güçlerinin artt�r�lmas� ve bunlara teknolo-jik i�birli�i, yat�r�m ve Ar-Ge imkânlar� sa�lanmas�na hizmet eden mevcut SK/O uygulamalar� tekrar gözden geçirilecektir. SK/O taahhütlerinin özel-likle, savunma ve havac�l�k alanlar�nda yüksek ihracat potansiyeli olan fir-malar�m�za yönlendirilmesi ve bu kapsamda gerçekle�tirilecek i�lerin en az % 20’sinin yine KOB�’lere i� pay� olarak verilmesi sa�lanacakt�r (SSM, 2009: 5).

Ba�larda kendi ihtiyac�n�n bir k�sm�n� üretmeyi amaçlayan Türk Sa-vunma Sanayii, 1990'l� y�llardan itibaren de ihracatç� ülke konumuna ula�t�. Bu anlay��a uygun olarak, 1974 sonras�nda kurulan Kara, Deniz, Hava kuv-vetleri güçlendirme vak�flar� taraf�ndan yürütülen çal��malar ile baz� temel sahalarda ASELSAN, HAVELSAN, ASP�LSAN gibi devlet sermayesine dayal� yat�r�mlar gerçekle�tirildi.

Savunma sanayii alan�nda 1980'lere kadar elde edilen s�n�rl� birikimin korunmas� ve geli�tirilmesi konusunda kar��la��lan idari ve mali güçlükler ile uygulanmakta olan tedarik politikalar�yla Türk Silahl� Kuvvetleri'nin biriken ve giderek büyüyen savunma teçhizat� aç���n�n kapat�lmas�n�n mümkün olmayaca�� anla��l�nca, bugün Savunma Sanayii Müste�arl��� olarak yeniden düzenlenmi� bulunan Savunma Sanayii Geli�tirme ve Destekleme �daresi Ba�kanl��� (SaGeB) kurulmu�tur (http://arsiv.sabah.com.tr, 2008).

Savunma harcamalar� 2011 y�l�nda dünyada 1,74 Trilyon ABD Dolar�, Türkiye’de 17,5 Milyar ABD Dolar� seviyesine ula�m��t�r. Ülkemizin 2011 sonu itibar�yla toplam savunma ve havac�l�k sektör cirosu 4.4 Milyar Dolar,

Page 203: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 191

toplam ihracat ise 1.1 Milyar ABD Dolar� olarak gerçekle�mi�tir, sektör için 2016 y�l�nda 8 Milyar ABD Dolar� ciro ve 2 Milyar ABD Dolar� ihracat hedefi belirlemi�tir. Bu veriler �����nda, sektör cirosuna göre dünyada 16. s�rada yer alan ülkemizin önümüzdeki dönemde ilk 10 ülke aras�nda yer almas� hedeflenmektedir (http://www.sasad.org.tr, 2013).

Millî Savunma Bakanl��� ve Savunma Sanayii Müste�arl���n�n 2015 Y�-l� Bütçe Tasar�s� TBMM Genel Kurul Sunu� Konu�mas�nda; savunma sana-yimizin 5 Milyar Dolar ciroya ve 1,4 Milyar dolar ihracat rakamlar�na ula�-m��, 927 Milyon Dolarl�k AR-GE harcamas� ile ülkemizin en yüksek AR-GE yat�r�m yapan sektör oldu�u belirtilmi�tir (Y�lmaz, 2014: 8).

2012 y�l�nda Savunma ve Havac�l�k Sanayii, özellikle ihracat bak�m�n-dan oldukça ba�ar�l� bir performans sergilemi�tir. Baz� önemli projelerin teslimat�nda ya�anan uzamalar nedeni ile ciroda performans beklenenin al-t�nda gerçekle�mi�tir. Bu teslimatlar�n 2013 y�l�nda gerçekle�mesi ile bu alanda da bir s�çrama olaca�� de�erlendirilmektedir. Ar-Ge, öz kaynak har-camalar� ve di�er te�vik ve desteklerle özgün teknoloji, özgün mal ve hizmet üretiminde yakalanan ivmenin sürdürülece�i beklenmektedir. Öz kaynak Ar-Ge faaliyetlerinde görülen küçük daralmalar�n kaynak tahsis edilememesin-den ziyade nitelikli i�gücü temininde ya�anan dar bo�az�n sonucu oldu�u de�erlendirilmektedir (http://www.sasad.org.tr, 2013). Avrupa ve Bat� ülke-lerine ihracatta a��rl�k, genel olarak, alt sistemler ve bili�im alanlar�nda yo-�unla�maktad�r. Körfez ve Merkezi Asya v.b. ülkelere sat��larda sistem se-viyesi ürünlerin yer ald��� görülmektedir. Kamu al�mlar�nda offset uygula-malar�n�n �srarla uygulanmas�, savunma ve özellikle havac�l�k alan�ndaki ihracat�m�zda olumlu geli�melere neden olmu�tur ve bunun da devam etmesi beklenmektedir (http://www.sasad.org.tr, 2013).

Devlet var oldu�undan beri üstlendi�i görevlerin ya da devletten bekle-nen görevlerin ana amac� vatan�n�, halk�n�n di�er ba�ka devletlerden gelebi-lecek tehlikelerden korumakt�r. Halk�n�n refah� ve geli�imi için pek çok i�le-vi olan devletin hizmet türü yelpazesi oldukça geni� olmakla birlikte bunlar-dan baz�lar� elzem nitelik ta��maktad�r ki, bu noktada oklar savunma hizmet-lerini i�aret etmektedir. Bu hizmet alan�n�n üretim alan� olan savunma sana-yii sektörü ise do�rudan ülke menfaatlerini belirleyici güce sahiptir. Bu sek-tördeki ithalat-ihracat oranlar� da ülkenin sektördeki etkinli�ine ili�kin gös-terge olmaktad�r. Bu ba�lamda bir dönem incelemesi olarak 2002 y�l�ndan 2012 y�l�na kadar olan savunma ve havac�l�k ihracat� a�a��daki grafik yard�-m�yla incelenebilir.

Türkiye savunma ve havac�l�k ihracat� 2012 y�l� itibar�yla 1.26 Milyar Dolar’d�r.

Page 204: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

192

Sav

�inde 22002 y�kat artapolitika

Molanmas�gayretlivunma yeli yakvam etmile belir

�lk sektörleeklenereporu 20temsilcivunma göstergen�nda, slerini ol(TOBB,

Gr

vunma ve H002-2012 dö�l�nda 247 olarak 1264 Malar�n olumlu

odern silah v�nda, Türk S çal��malar sanayii 2000kalam�� olupmektedir. Burginle�mekte

defa, 2007 ye ilgili ulusaek geli�tirilm008”, SSM, ilerinin kat�lSanayii için eler ve bilgisektörde yer alu�turmalar�n, 2008: 5).

M.

rafik 2: Savun

Havac�l�k ihraöneminde dülan ihracat ra

Milyon Dolaru sonuçlar�n�

ve teçhizat ilSavunma Sanyapmaktad�r

0’li y�llar�n bp, bu potansi

geli�meler, dir (TOBB, 2

y�l�nda yay�mal ve uluslarami� ve “Sektö

TOBB Türk�mlar�yla olubir rehber ni

ilerin, savunalan ve sektönda da önem

Savunma

VECD� GÖN

nma ve Havac

acat� yukar�düzenli bir ihrakam� 2012 ra ula�m��t�rgöstermesi a

le donat�lmanayiinde yerrlar. Bu çal�ba��ndan itibiyelin artt�r�lilki 2007 y�l2008: 5).

mlanan sektöaras� geli�mör Raporu 2

rkiye Savunmu�turulan biriteli�inde ha

nma sanayii öre girmek is

mli girdiler sa

a ve Havac�(Milyon $

NÜL

�l�k �hracat Se

daki grafik üacat art��� oly�l�na gelind

r. Bu durumad�na önemli

as� amac�yla,r alan resm�malar netic

baren ba�ar�l�lmas� çal��ml�nda yay�ml

ör raporu, “Smeler ve 2007

008” haz�rlama Sanayiir komisyon az�rlanm��t�r.politikalar�nsteyen kurulua�layaca�� d

�l�k �hracat$)

eyri

üzerinden inldu�u görülmdi�inde yakl

m bu konudaidir.

ihtiyaçlar�nî ve özel kucesinde, ülke� bir geli�im alar� elbirli�anan sektör r

ektör Raporu7 y�l� sektör

anm��t�r. “SeMeclisi ve taraf�ndan, T Bu raporda �n olu�turulmu�lar�n kendide�erlendirilm

t�

ncelendi-mektedir. la��k be� a izlenen

n�n kar��-urulu�lar, emiz sa-potansi-

�i ile de-raporlar�

u 2007”, r verileri ektör Ra-

SASAD Türk Sa-yer alan

mas� ya-i strateji-mektedir

Page 205: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 193

2009-2016 Savunma Sanayii Sektörel Strateji Döküman�’nda döneme ili�kin a�a��daki ifadeler yer alm��t�r (SSM, 2009):

Millî Güvenlik Stratejimizin önemli unsurlar�ndan olan güçlü bir sa-vunma sanayii; Türk Silahl� Kuvvetlerinin de�i�en ana sistem ihtiyaçlar�n�n herhangi bir yabanc� ülke k�s�tlamas�na tabi olmaks�z�n, ba��ms�z bir �ekilde yurt içinden kar��lanmas�nda ve Silahl� Kuvvetlerimizin cayd�r�c� gücünün devam�n� sa�lamada önemli bir merhaledir. Savunma sanayimizin yurtiçi kabiliyetlerinin artt�r�lmas�, özgün tasar�mlarla millî ihtiyaçlar�n kar��lanmas�, uluslararas� pazarda rekabet edebilir bir yap�ya kavu�turulmas� ve savunma sistem tedarikine ayr�lan kaynaklar�n ulusal ekonomiye yönlendirilmesi için Savunma Sanayii Müste�arl��� taraf�ndan belirlenen stratejilerin takip edilmesi, millî bir görev olarak kar��m�za ç�kmaktad�r.

Sektörel Strateji Doküman�’nda alt� çizilen milli görev ba�lam�nda dü-�ünülebilecek savunma sanayini geli�tirme amac�yla bir uygulama olarak dikkat çeken offset, tedarik sözle�me fiyatlar�n� art�rd��� yönünde ele�tiril-mektedir. Ancak yerli firmalar maliyet etkin ve yüksek kalitede çözümler sunabildikleri için yabanc� firmalar ile uzun dönemli i�birlikleri kurulmakta-d�r. Dolay�s�yla yabanc� firmalar offset taahhütlerini gerçekle�tirirken önemli düzeyde ilave bir maliyete katlanmamaktad�r. Öte yandan offset, tedarik fiyatlar�n� art�rsayd� dünyada 130 ülkenin offset uygulamayaca�� sonucuna ula�mak gerekirdi. Türkiye’nin en önemli avantaj� çok iyi yeti�mi� teknik elemanlar�yla, uzman i�çi maliyetindeki farkl�l���d�r. AIRBUS’ta birim ma-liyeti 100 olan bir i�, TUSA�’ta 40’a mal olmaktad�r.

Offset yaln�zca büyük firmalar�n teknoloji kazanmas�, ihracat�n�n ve do-lay�s�yla i� hacminin artmas� manas�na gelmemektedir. Offset ayn� zamanda, küçük i�letmelere hayat sahas� temin etmekte ve onu geli�tirmektedir. Yan sanayi ve KOB� kullan�m�, dengeli bir sektörel büyüme ve savunma sanayi-inde sivil sanayiye teknoloji ak���n�n t�kanmamas� için kritik önem ta��mak-tad�r. Savunma Sanayiinin, yerli katk� (Kategori A) taahhütleri kapsam�nda Yan Sanayi ve KOB� kullan�m�na yönelik önemli te�vikler bulunmaktad�r. Bunun için sözle�me bedelinin en az % 30’u oran�nda i�in yan sanayi ve KOB�’lere verilmesi zorunlu tutulmaktad�r. Katsay� uygulamas�, bir birim de�erinde gerçekle�tirilen ihracat kar��l���nda bir birimden daha fazla mik-tarda offset taahhüdünden dü�üm yap�lmas�d�r. Offset yükümlüsü firmalar�n, ihracat tipi offset taahhütleri (Kategori B) kapsam�nda KOB�’ler üzerinden yapacaklar� ihracat, yüksek katsay� uygulamalar� ile özendirilmektedir.

Kalk�nma rekabetinin artt��� sistemde kamu ihalelerinin devletlerin ekonomilerinde büyük bir yeri i�gal etmesi de dikkate de�erdir. Kamu ihale-leri uluslararas� ticaretin geli�mesiyle küresel bir nitelik kazanm�� ve bu do�rultuda farkl� hukuk sistemlerinde kamu ihaleleri konusunda ortak payda olu�turmaya yönelik çabalar sarf edilmektedir (�sbir, 2011: 79). 6 Mart 1995 tarihli Dünya Ticaret Örgütü Kamu Al�mlar� Anla�mas� (Government Procu-

Page 206: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 194

rement Agreemant- GPA) ile uluslararas� kamu al�mlar� piyasas�nda, aç�k, adil ve rekabetçi bir uygulama sonucunda taraf ülkeler aras�ndaki ticaretin artmas�, ticari uyu�mazl�klar�n azalmas�, bütçede tasarruf ve daha kaliteli bir kamu al�m� sa�lanabilmesi hedeflenmi�tir (Uz, 2005: 69). Offsetlere ili�kin hükümlerin aç�kça düzenlendi�i Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) Kamu Al�m-lar� Anla�mas� uyar�nca “offset” “yerli mal� kullan�m�, teknoloji lisanslamas� veya yat�r�m yoluyla yerel ekonominin geli�tirilmesi veya cari aç���n kapa-t�lmas�na yönelik olarak yabanc� tedarikçiler için öne sürülen bir �art veya yabanc� isteklilerin bu yöndeki bir taahhüdünü” ifade etmektedir (Avrupa Birli�i Bakanl��� Tek Pazar ve Rekabet Ba�kanl���, 2013).

Ülkelerin kat�l�m�n�n ihtiyari oldu�u DTÖ Kamu Al�mlar� Anla�mas�n�n 16. maddesi offset uygulamalar�n� yasaklam��t�r. Ayn� madde geli�mekte olan ülkelerin Anla�maya taraf olurken offset kullan�m�n� müzakere edebile-ce�ini, ancak uygulaman�n ihaleye kat�lma kriterleri çerçevesinde yap�labi-lece�ini, ihalenin verilmesi için kullan�lamayaca��n� belirtmektedir (Avrupa Birli�i Bakanl��� Tek Pazar ve Rekabet Ba�kanl���, 2013). Önemli ihale kri-terlerini belirleyen bu anla�ma baz� ilke ve yasaklar� kapsamaktad�r. Bu genel ilke ve yükümlülükler aras�nda Offset Yasa�� yer almaktad�r (�sbir, 2011: 81).

GPA, geli�mekte olan ülkelerin anla�maya kat�lma a�amas�nda offset kullan�m�n�n ko�ullar� konusunda pazarl�k yapmas�na izin vermektedir. Bu ko�ullar, ekonomik kalk�nma programlar�n�n uygulanmas� a�amas�nda öde-meler dengesinin iyile�tirilmesi ve uluslararas� rezervlerin korunmas�, ulusal endüstrinin geli�tirilmesi, sadece kamu al�mlar�na dayal� sektörlerin destek-lenmesi ve iktisadi kalk�nma amac�yla geli�mekte olan ülkeler aras�ndaki i�birliklerinin desteklenmesi olarak s�ralanabilir. Söz konusu hedeflere ula�-mak için geli�mi� ülkeler, GPA’ya kat�l�m müzakerelerinde lisansl� teknolo-ji, kar��l�kl� ticaret (counter-trade), yat�r�m ko�ulu veya yerli katk� pay� gibi kriterleri gündeme getirebilir. Ancak bu kriterler anla�ma uyar�nca tekliflerin seçilmesi a�amas�nda de�il, sadece isteklilerin yeterliliklerinin de�erlendi-rilmesi sürecinde dikkate al�nabilir. Dolay�s�yla offset bir yeterlik kriteri olup en uygun teklifin seçiminde bir kriter olarak kullan�lamaz. Bu ba�lamda geli�mekte olan ülkelerden ithalat�n kolayla�t�r�lmas�na yönelik düzenleme-lerin getirilmesi de taraf ülkelerden istenmektedir (Uz, 2005: 75).

Avrupa Birli�i’nde offset uygulamalar�na bak�ld���nda ise AB �ç Pazar mevzuat� ile düzenlenen ortak bir offset uygulamas� bulunmamaktad�r. Her türlü offset uygulamas� (sivil veya askerî), mal�n/hizmetin tedarik edildi�i üye ülkeye ya da ekonomik operatöre kar�� bir ayr�mc�l�k içerdi�inden ve amac� yerli sanayiyi te�vik etmek oldu�undan AB hukukunun temel ilkeleri-ne ayk�r�d�r. AB mevzuat�nda bu uygulamaya izin veren, düzenleyen ya da istisnai k�lan herhangi bir hüküm bulunmamaktad�r. Ancak savunma ve gü-venlik alan�ndaki al�mlar� düzenleyen 2009/81/EC say�l� direktifte de aç�kça offset’e ili�kin hükümler yer almamaktad�r. (Avrupa Birli�i Bakanl��� Tek Pazar ve Rekabet Ba�kanl���, 2013).

Page 207: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 195

AB hukukunun temel ilkelerine ayk�r� olan offset uygulamas�n�n tek da-yana��n�n AB Kurucu Antla�mas�’ndaki istisnalar olabilece�i dü�ünülmek-tedir. Bu istisna savunma ve güvenlik alan�nda olup, Kurucu Antla�ma’n�n 346. maddesinin 1/(b) f�kras�nda yer almaktad�r.35

Türkiye, Ankara Anla�mas�, Katma Protokol ve 1/95 say�l� OKK (Güm-rük Birli�i) kapsam�nda konuya ili�kin bir taahhütte bulunmam��t�r. Türkiye, DTÖ Kamu Al�mlar� Anla�mas�na da taraf de�ildir. Ayr�ca offset uygulama-s�n�n, tek istisnai alan olan ulusal güvenli�in korunmas� d���nda, sivil al�mla-ra da yayg�nla�t�r�lmas� konusunda ilgili kamu kurum ve kurulu�lar�nda çe-�itli çal��malar yürütüldü�ü bilinmektedir. Bu çal��malar�n en temel amac�-n�n kronik cari aç�k sorunumuzun çözümüne ihracat imkânlar� yaratarak katk� sa�lamakt�r. Uluslararas� yükümlüklerimiz aç�s�ndan bir engel bulun-mamakla birlikte, sivil al�mlarda offset uygulamas�na geçilmesi durumunda, bu hususun AB taraf�ndan ele�tiri konusu yap�labilece�i dü�ünülmektedir. Konunun Kamu Al�mlar� Fasl�’n�n aç�l�� kriterleri ile do�rudan ba�lant�s� bulunmamakla birlikte AB Komisyonu kamu al�mlar�nda istisna gibi ayr�ca-l�k yaratan uygulamalara s�cak bakmamakta ve mevcut ayr�cal�klar�n kald�-r�lmas�n� talep etmektedir. Bu aç�dan yakla��ld���nda, sivil al�mlarda offset uygulamas�n�n müzakere sürecine olumsuz yans�malar� olabilece�i ihtimali akla gelmektedir. Bununla birlikte, Kamu Al�mlar� Fasl� her ne kadar üze-rinde siyasi blokaj bulunmayan ve teknik olarak müzakerelere aç�labilecek üç fas�ldan biri olsa da, mevcut durumda öncelikli olarak müzakereye aç�la-cak fas�llar aras�nda zikredilmedi�i de bilinmektedir (Avrupa Birli�i Bakan-l��� Tek Pazar ve Rekabet Ba�kanl���, 2013).

637 say�l� Ekonomi Bakanl���’n�n Te�kilat ve Görevleri Hakk�nda KHK’da �hracat Genel Müdürlü�ü’nün görevleri aras�nda; “Ba�l� muamele ve offset gibi kar��l�kl� ticaret uygulamalar�n�n usul ve esaslar�n� belirlemek”; 663 say�l� Sa�l�k Bakanl��� ve Ba�l� Kurulu�lar�n�n Te�kilat ve Görevleri Hakk�nda KHK’da Sa�l�k Yat�r�mlar� Genel Müdürlü�ü’nün görevleri ara-s�nda da; “Sa�l�k hizmeti sunumunda ihtiyaç duyulan ve ileri teknoloji ge-rektiren t�bbi cihaz, ürün ve hizmetlerin üretimine, teknolojilerinin geli�ti-rilmesine ve yurtd���ndan transferine yönelik yerli ve yabanc� yat�r�m ve teknoloji imkânlar�n� ara�t�rmak, te�vik etmek ve bu ürünlerin offset ticareti-ni düzenlenemek” hükümleri yer almaktad�r. 1999/61 say�l� Ba�bakanl�k Genelgesi’nde kamu kurum ve kurulu�lar�n�n açca�� ihallere kat�lan yabanc� firmalar�n ofset teklifi vermeye özendirilmesi konusu dile getirilmi�tir. Tüm 35 Madde 346 (Eski Madde 296) Anla�man�n hükümleri a�a��da yer alan kurallar�n uygulan-

mas�na halel getirmeyecektir: a)Hiçbir üye devlet güvenli�ine ait temel ç�karlar�na ayk�r� olarak de�erlendirdi�i bilgileri beyan etmek zorunda b�rak�lamaz; b)Herhangi bir üye dev-let, silah, mühimmat ve sava� araç ve gereçlerinin üretim ve ticareti ile ba�lant�l� olarak güvenli�ine ait temel ç�karlar�n�n korunmas� amac�yla önlemler alabilir; bu önlemler özel-likle askerî amaç ta��mayan ürünlerin iç pazar�n içindeki rekabet ko�ullar�n� olumsuz yön-de etkileyemez.

Page 208: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 196

bunlarla beraber offsetin net bir zorunluluk olarak mevzuatta düzenlendi�i takdirde çal��ma oda��nda tart���ld��� gibi offset ülke kalk�nmas�nda etkili bir araç olabilecektir.

Onuncu Kalk�nma Plan�’nda yer alan “Kamu Al�mlar� Yoluyla Tekno-loji Geli�tirme ve Yerli Üretim Program�” nda; “stratejik kamu al�mlar�n�n yerli imkânlarla finanse edilmesi için model geli�tirilmesi, kamunun yurtd��� al�mlar�nda ofset uygulamas� için bir model geli�tirilmesi, kamu tedariki ve kullan�m hakk� tahsisis ile ilgili mevzuatta yerli üretim, yenilik ve teknoloji transferini te�vik edecek �ekilde düzenleme yap�lmas�, yurtd��� al�mlara yö-nelik ofset uygulamas� için düzenleme yap�lmas�, kamu al�mlar� uygulamala-r�nda KOB�’ler lehine düzenlemeler yap�lmas�” hususlar�nda Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanl��� genel koordinatör ve sorumlu olarak belirlenmi�tir. Bir kamu otoritesinin bu hususlarda görevlendirilmi� olmas� offset alan�nda standart ilkelerin belirlenmesi aç�s�ndan önemli bir ad�md�r.

Politika metinlerinde her geçen gün yo�un bir �ekilde yer almaya ba�la-yan daha belirgin kalk�nma odakl� ekonomik hedefler için bu çal��man�n çe�itli yerlerinde de vurguland��� gibi mevzuat ba�lay�c�l��� uygulanabilirlik aç�s�ndan kilit noktay� olu�turmaktad�r. Offset’in kavram ve kapsam olarak ba�ta savunma olmak üzere, enerji, sa�l�k, e�itim gibi alanlarda önümüzdeki y�llarda daha çok dikkat çekecek bir konu olaca�� aç�kt�r. Siyasal söylemler-de de ekonomik ba��ml��� azaltmaya yönelik hedeflerin yo�unla�t��� görül-mektedir. Bu do�rultuda 05.11.2014 tarihli Ba�bakan Davuto�lu da AK Parti Grup Toplant�s�ndaki konu�mas�na da referans vermek isabetli olacakt�r. Ekonomik Yap�sal Dönü�üm Program�ndan bahsedilen konu�mada; ‘(...) 2028 y�l�na kadar ithalata olan ba��ml�l���n azalt�lmas� için stratejik bir plan geli�tirildi�i; kamu al�mlar� yoluyla teknoloji geli�tirme ve üretim program�, yerli kaynaklara dayal� enerji üretim program�, emek yo�un alandan çok teknoloji yo�un alana yönelik çal��malar�n artaca��’ yönünde vurgulamalar yer alm��t�r (AK Parti Grup Toplant�s� Konu�mas�, 2014).

Hükümetin 06.11.2014 tarihinde kamuoyuna sundu�u Ekonomik Eylem Plan�’nda; “�thalata olan ba��ml�l���n azalt�lmas� program�, ticarile�tirme program�, kamu al�mlar� yoluyla teknoloji geli�tirme program�, yerli kaynak-lara dayal� enerji al�m program�” yap�ld��� görülmü�tür.

Politika metinlerindeki ekonomik vizyona ili�kin yer alan hususlar�n memnuniyet verici geli�melerdir. Bu vizyon çerçevesinde offsetin daha geni� bir uygulama alan� bulabilece�i yani savunma sanayi d���nda da istekli bir �ekilde gündeme gelece�i dü�ünülmektedir. Offsetin kamu kurum ve kuru-lu�lar� aç�s�ndan ba�lay�c���n�n hayata geçirilmesi gerekmektedir. Hedef çok s�n�rl� istisnalar d���nda offsetin bütün kamu kurum ve kurulu�lar� için ‘d�� ihalelerde’ mecbur hale getirilmesi olmal�d�r. Sanayi Devrimini kaç�rm�� olan Türkiye ilmi geli�mesinde üniversitelere elbette güvenecektir ama unutmamak gerekir ki teknoloji ancak bilimin uygulamas�yla elde edilebilir.

Page 209: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 197

SONUÇ VE ÖNER�LER

Genel kabul görmü� bir dü�üncenin ifadesi olmasa da kimilerine göre insanlar aras�ndaki ili�kinin esas� bar��t�r ve sava� fevkalade istisnai bir olayd�r. Baz�lar�na göre de bu ili�kinin temeli her durumda çat��ma (conf-lict)’d�r. Sava� yaln�zca daimi olan bu çat��ma halinin yo�unlu�uyla ilgilidir. Di�er bir ifadeyle sava� bu yo�unlu�un en yüksek seviyesine ç�kmas�ndan ba�ka bir �ey de�ildir. Bu iki z�t görü�ün benzerlerini geçmi�te de bulmak mümkündür. Nitekim Aristo insanlar� tabiat itibar�yla “zoon politikon”, yani insan, politik bir hayvand�r demek suretiyle insan�n yarad�l��� itibar�yla di�er insanlarla beraber toplum halinde ya�amay� tercih eden bir varl�k oldu�unu kastetmi� olsa gerektir. Toplumsal ya�ay���n ilk �art� ise kar��l�kl� anlay��, huzur ve sükûndur. Hâlbuki di�er taraftan, Hobbes “homo hominilupus”, yani “insan insan�n kurdudur” diyerek insan tabiat�n�n ba�ka bir yönüne vurgu yapm��t�r. Bu her iki iddia veya tespiti do�rulayacak ya�anm�� pek çok örnek verilebilir.

Bizim kültürümüzün temelinde adalet önemli bir yer tutar. Adaletin ge-re�i ise egemen gücün kendisine tabi olanlar aras�nda adaletle hükmetmesi, hakl�n�n hakk�n� tespit ve teslim etmesidir. Hatta o kadar ki tebaa (tabi olan) hâkim olandan (karar vericiden) kendi hakk� için mücadele etmeden dahi hakk�n�n kendisine resen teslimini bekler. Çat��ma (conflict) kültürünün hâkim oldu�u ülkelerde ise herkesin birey veya toplum olarak hakk� kabul etti�i hususu elde etmek için di�er gruplarla veya bazen de yönetim dâhil müesses nizamla mücadele etmesi beklenir. Bu durumda egemen gücün, iktidar�n yapaca�� i� yaln�zca galip geleni tespitten ibarettir. Galip gelen hakl� da olabilir haks�z da. Ancak iktidar her halükârda galibiyeti hakl�l�k gibi yorumlamak zorundad�r. Zaten iktidar da gücünün muayyen, belli galipler toplulu�unun kuvvetlerinin bir birle�kesinden ibaret oldu�unun idraki için-dedir. Olmaya ki gücün son tahlildeki sahibi kamuoyunun pek nadir de olsa bir reaksiyonunu tevlid etmesin. Bu iki ayr� zihniyeti konsept seviyesine ç�karmak amac�yla isimlendirmek (conceptualization) gerekirse birincisine “consensus theory” (mutabakat), di�erine ise “conflict theory” (çat��ma) denebilir. Ç�karlar konusunda görü� birli�i veya uzla�ma sa�land���nda con-sensus sa�lanm�� olur; ancak ç�karlar konusunda anla�mazl�k söz konusu ise çat��ma de�i�ik boyutlarla kendini gösterir.

Mutabakat (consensus) arac�l���yla �iddete ba�vurmaks�z�n anla�mazl�k-lar�n çözümü siyaset için önem ta��maktad�r. Mutabakat özünde anla�may� bar�nd�ran bir kavramd�r ancak anla�man�n özel bir türüne i�aret eder. Yani vurgular ve ayr�nt�lar konusunda hem fikir olmamaya izin verilir. Bu kavram siyasetin çat��may� çözmenin bir yolu olarak i�lev üstlenmesine yard�mc� olur (Heywood, 2010: 28-29).

Page 210: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 198

Kanaatimizce, insanl�k bu gibi dü�üncelerin yan�nda ba�ka mülahaza-larla da orta bir yol bulmaya çal��m��, sonuçta hukuk devleti, insan haklar�, demokrasi, fikir, vicdan, ifade, te�ebbüs, toplanma vs. hürriyetlerini esas alan adil ve huzurlu bir dünya hedefini ortaya koymu�tur. Ne var ki bunun insanl��� meydana getiren bütün toplumlar için geçerli olabilmesi ancak her birinin e�it söz sahibi olmas�yla mümkündür. Bu ise belli bir güce sahip ol-makla kabildir. Aksi takdirde zay�f�n ifade ve iradesi kuvvetlinin insaf ve müsamahas�yla s�n�rl� olur. Bugün ise güç, dayan��ma, kültür, bilim ve tek-noloji kaynakl�d�r. Dayan��ma, kültür de�i�ik �artlarda de�i�ik ortamda fark-l� �ekillerde tezahür edebilir. Ancak gücün gerçek kayna�� olan bilim ve teknolojinin aidiyeti itibar�yla ne co�rafyas� ne �rk� olmamakla evrenseldir. O halde e�it olman�n yolu e�it bilgi ve teknolojiye sahip olma ön �art�ndan geçmektedir. Bunun araçlar�ndan biri (di�er faydalar� yan�nda) ba�ar�l� bir örnek olay olarak gördü�ümüz offset’tir.

Globalle�me öncesi Avrupa’n�n co�rafi, kültürel kavramlar� çok daha farkl�yd�. Bizim co�rafyam�zdaki Bat� ve Do�u kavramlar� genelde Roma �mparatorlu�u’nun bölünmesine dayan�r. Avrupa’da Bat� denince Bat� Roma ve varisleri, Do�u denince de Do�u Roma ve varisleri kastedilmi�tir. Do�u as�rlarca Bat�’ya üstün olmu�tur. Bu hal Osmanl�’n�n yükseli� döneminde de devam etmi�tir. Y�k�l���nda O gene Avrupa’n�n bir parças� ve “Avrupa’n�n Hasta Adam”� idi. Do�u kar��s�nda Bat� yükselince ülkemizde ideolojik taraf hep tart���lm��t�r. O zamanda da Cemil Meriç hakl� olarak “Hangi Bat�” (Me-riç, 1996) diye sormu�tur. Halbuki Bat�’n�n yükseli�indeki bilim ve teknoloji bunlar�n hayata geçirilmesindeki pratik-pragmatik uygulamalar�n “hangi”si yoktur. Çünkü bunlar evrenseldir. O halde zaman ve enerjimizi “izafi” olan-dan çok “evrensel”e yo�unla�t�rman�n çok daha do�ru oldu�unu belirtmeliyiz.

Toplumlara yönelik sosyo-ekonomik aç�dan herhangi bir de�erlendirme yap�l�rken bu de�erlendirme genellikle ülkelerin geli�mi�lik düzeyi merkez al�narak yap�lmaktad�r. Hayat standartlar�, hak ve hürriyetlerin kullan�m�, kat�l�m, e�itim gibi toplumsal alana ili�kin her olgu ile ülkelerin genel an-lamda geli�mi�lik durumu, salt iktisadi anlamda ise kalk�nmas� aras�nda do�-rudan ili�ki kurulabilmektedir. Bu önkabul do�rultusunda, dünya siyasal-tarihsel co�rafyas� için geli�mi� ve azgeli�mi� ülkeler �eklinde ikiye ayr�la-rak de�erlendirme yayg�nla�m��t�r. Bat� Yöntemleriyle Bat�l�la�ma Örnek Olay: Offset ba�l�kl� bu çal��mada dünyan�n geli�mi� co�rafyas�n� anlatan Bat� ile Türkiye’nin Bat� kar��s�nda yak�n tarihteki konumu üzerine bir ince-leme yürütülmeye çal���lm��t�r. Bu inceleme yap�l�rken elbette ki ülkelerin tarihsel-toplumsal farkl�l�klar� göz önünde bulundurularak de�erlendirmeler yap�lm��t�r. Her �eyden önce Bat� kavram� ile nitelendirilen (uygarl�k-co�rafya-yön-geli�mi�lik anlamlar�n� bar�nd�rarak) ülkelerin kendilerine

Page 211: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 199

özgü bir olu�um hikâyesine sahip oldu�u muhakkakt�r. Çal��mada bu hikâyeyi anlatan bile�enler olarak maddi, toplumsal ve dü�ünsel kökleri se-çilmi�tir. Dinsel Kökler ve Sekülerizm, �ktisadi Kökler ve Kapitalizm, Siyasal Kökler ve Liberalizm ba�l�klar� alt�nda Bat�’y� di�er pek çok ülkenin model almas�na yol açan özellikler ve ona bu özelliklerini kazand�ran süreçler ince-lenmeye çal���lm��t�r.

Ülkeler aras�ndaki geli�mi�lik göstergeleri incelenirken temel farkl�l��� ortaya koyan a�ama olarak Sanayi Devrimi referans al�nmaktad�r. Bu a�a-may� gerçekle�tiremeyen ülkeler için dünya tarihi ba�ka çe�itli sonuçlar do-�urmu�tur. Öncelikle Sanayi Devrimi’ni gerçekle�tiren ülkeler uluslararas� alanda geli�mi� ülkeler olarak konumlan�rken, bu sürecin izleyicisi olarak d���nda kalan ülkeler ise, geli�mi� ülkelerin maddi-be�eri kaynaklar�n� sa�la-yan, geli�mekte olan veya geli�memi� olarak konumlanm��t�r. Bu genel ay-r�m 18. yüzy�ldaki görünümünden itibaren çok s�k de�i�ime u�ramam��t�r. �ngiltere, ABD uzunca bir zamand�r geli�mi� ülke iken Türkiye geli�mekte olan bir ülke konumundad�r.36 Ancak son dönemde kalk�nma performans� ile dikkat çeken Çin’i bu genel ekonomik ayr��man�n d���nda tutarak bu de�er-lendirmeyi yapmak daha sa�l�kl� olabilir.

Bat� toplumlar�n�n ekonomik kalk�nma ba�ar�lar� ve bu do�rultuda gös-terdikleri çaba beraberinde teknolojik geli�meyi sürekli k�lm��t�r. Bu durum-da özne konumuna geçebilen ülkeler ba�ka bir grup ülkeye ürettiklerini sat-mak için çaba harcamaya ba�lam��t�r. Belirleyici olan ise bu konumlanmada teknolojiye sahip (teknolojiye üreten düzeyinde sahip) ülke niteli�ini ka-zanmaktad�r.

Farkl� kültürler kendilerini farkl� davran�� �ekilleriyle ifade eden farkl� de�erlere sahip insan tipi olu�turmaktad�r. Bu davran�� tarzlar�n�n baz�lar� di�erlerine nazaran ekonomik kalk�nma için daha yararl� oldu�u gibi kal-k�nmaya daha yatk�n davran�� tarzlar�n� yerle�tiren bir kültüre sahip olan ülkeler ekonomik aç�dan di�erlerine göre daha ba�ar�l� olurlar (Chang, 2009: 254). Do�u toplumlar�na göre maddeci ve daha pragmatist oldu�u söylenebi-len Bat� toplumlar�37 için mevcut geli�mi�lik düzeylerinin onlara uluslararas� örgütler olu�turarak Bat� d��� toplumlar� da yönlendirme/kontrol etme imkân�

36 1945-1973 dünya ekonomisinin canl�l�k dönemidir. Üçüncü Dünya ekonomilerinde üretim

bu dönemde OECD ülkelerine k�yasla biraz daha h�zl� büyümü�tür. �ran ve Güney Kore hafif sanayiden a��r sanayiye geçi�in standart yolunu izleyerek imalat sanayi üretimlerini y�lda yakla��k %10 art�rm��lard�r (Reynolds, 1996: 60-62).

37 Amerikan toplumu, Avrupa toplumlar�n�n evrimine özgü frenlerden kurtulan, geli�mesi Yeni Dünyan�n ola�anüstü zenginli�iyle desteklenen iki dünya sava��n�n ac�lar�na ve ka-y�plar�na u�ramayan bir toplum olarak en geli�mi� sanayi toplumudur (George, 1975: 15); Osmanl� döneminde ABD’nin de�il Avrupa’n�n esas al�nd��� görülmektedir.

Page 212: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 200

vermi�tir. Bu durum; ülkeler aras�nda etkile�im ve i�birli�i sa�lamakla gö-revli örgütler arac�l���yla günümüzde daha kurumsal bir nitelik kazanm�� ve asl�nda bu örgütler Bat� kültürünün sömürgeci özelli�ini günümüze ta��yan daha munis özneleri konumuna gelmi�tir. Geli�me sorunu olan ba�ka ülkele-ri bir tarafa b�rakarak Türkiye oda��nda meseleye bak�ld���nda koloni geç-mi�ine sahip olup olmama durumu kar��m�za önemli bir tarihsel birikim faktörü olarak ç�kmaktad�r. Osmanl� �mparatorlu�u gibi önemli bir co�raf-yaya hâkim olan zenginlik ve ha�met sahibi olan bir gücün Bat� ülkelerinin38 gerisinde kalmas�, sadece maddi ko�ullar ve ekonomik üretkenlik ile aç�kla-nabilecek �eklinde alg�lanmamal�d�r. Bat� ülkelerinin kolonile�tirme u�ra�la-r�na -çal��man�n içerisinde de detaylar� verildi�i gibi- maruz kalan ülkeler aras�nda Osmanl� da yer alm��t�r. Osmanl�’n�n son döneminde yapt��� ant-la�malar ile ekonomik ba��ms�zl���n tamamen ortadan kalkt��� ve Türkiye Cumhuriyeti’nin de pek de parlak olmayan ekonomik ko�ullarda var oldu�u bilinmektedir. Osmanl�’n�n son dönemlerinde ülkeyi y�k�lmaktan kurtarmak için Bat�l�la�ma çabalar� ile Cumhuriyet’in ba�lang�ç y�llar�nda ise, modern bir devlet kurma iste�i ile Bat�l�la�ma benimsenmi�tir. Bu çabalar sonucu Anadolu co�rafyas� salt bir ‘Anadolu Medeniyeti’ özelli�ini koruyamam��, modern dünyan�n ekonomik ba��ml�l�klar paralelinde kurulan ili�kileri Bat� Medeniyeti ile kendi medeniyeti aras�nda s�k��m�� bir siyasal-toplumsal-ekonomik atmosfer olu�turmu�tur.

Bat�l�la�ma ölçüsü/ölçülebilirli�i/say�s�/süresi olamayan bir kavram ola-rak Türkiye için her tart��ma konusunun merkezinde yer alm�� ve önemli bir belirleyici olmu�tur. Örne�in Türkiye’deki sosyal bilimler alan�ndaki çal��-malar�n kökenine inildi�inde bilim dünyas�ndaki geli�melere ili�kin olarak, sistematik bilginin Avrupa’dan nas�l aktar�ld���na39 ili�kin izler görülebile-ce�i gibi, demiryolu veya karayolu in�as�na ili�kin tercihlerin �ekillenmesin-de bir Bat�l�la�ma süreci ürünü olarak yabanc� uzman raporlar�n�n belirleyi-cili�inden söz edilebilir. Tüm bu Bat�l�la�ma serüvenine ra�men dünyan�n en geli�mi� ülkelerinden birinin mirasç�s� olan Türkiye geli�mekte olan ülke olarak konumlanmaktan kurtulamam��t�r (Berkes, 1965).

Bu çal��ma kapsam�nda Bat�’n�n pragmatist ve zengin Bat� olarak ken-dini konumland�rmas�n�n sebepleri izaha çal���lm��t�r. Bu durum elbette ki yukar�da aç�klanmaya çal���lan tarihsel-ko�ulsal farkl�l�klar nedeniyle Türki-ye ile k�yaslanmam��t�r. Ancak Türkiye’nin model ald��� özne olmas� bak�-m�ndan Bat� ile ili�kileri ve model alma sürecinin derecesi üzerine durulmu�-tur. Bu noktada Sombart’�n Burjuva adl� eserinde (Sombart, 2008) ekonomik

38 Bu Bat� ülkelerinin pek ço�una ticari olarak destek sa�lanm��t�r. Ör: Hollanda 39 Örne�in Antropoloji Avrupa’n�n imal etti�i bir bilgi dal�d�r (Meriç,1986: 55).

Page 213: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 201

dönemler aras�nda olu�turdu�u farkl�l�klar� baz� zihinsel unsurlar�n egemen-li�ine dayand�rmas� metodu do�rultusunda bir ç�kar�m yap�labilir. Türkiye ile Bat� hangi aç�lardan de�erlendirilirse de�erlendirilsin egemen zihniyet unsurlar�n�n farkl�l��� en önemli kabul olarak kar��m�za ç�kmaktad�r. Örne-�in verimlilik gibi yönetsel süreci kökten �ekillendirmi� olan kavram eko-nomik geli�meye odakl� bir zihniyetin ürünü olmu�tur. Bu kavram�n içinde yer ald��� pek çok teknik-teori Türkiye’de akademi ve uygulama düzeyinde model al�nsa da ayn� geli�mi�lik h�z�n�n yakalanamad��� görülmektedir.

Geli�mekte olan bir ülke olarak adland�r�lan Türkiye’nin iktisadi olarak kalk�nma serüveni -ekonomik, toplumsal ve siyasal olarak ise geli�me serü-veninin- izleri sektörel olarak kamu politikas� alanlar� üzerinden analize tabi tutulabilir. Ayr�ca her bir sektör için kamu politikas� analizleri yap�larak geli�me/geli�ememe durumuna ili�kin tespit ve öneriler ortaya konulabilir. Bu somut gerçeklikten hareketle çal��mada özel bir uygulama alan� olarak sanayi politikas� merkeze al�nm��t�r.

Merkeze savunma sanayiinin ve savunma politikas�n�n al�nmas�na ne-den olan gerekçelerden biri bu alan�n geli�mi� ve geli�mekte olan ekonomi-ler için çok stratejik bir nitelik ta��mas� ve iktisadi aç�dan toplam bütçe içeri-sinde önemli bir pay sahibi olmas� �eklinde ifade edilebilir.40 Ayr�ca Türkiye özelinde konuya yakla��ld���nda devlet örgütlenmesi içerisinde bakanl�k yap�lanmalar� incelendi�inde ise Cumhuriyet tarihi boyunca ad�nda Millî nitelemesi bulunan iki bakanl�ktan birisinin Millî Savunma Bakanl��� oldu�u gerçe�iyle kar��la��lmaktad�r. Konu bu ba�lamda dü�ünülürse savunma ala-n�n�n millî bir nitelik ta��mas� gere�ine ili�kin genel bir kabul oldu�u söyle-nebilir. Konunun seçilmesinde belirleyici olan bir di�er nokta ise tarih bo-yunca toplumlar�n ba��ms�z kimliklerini sürdürebilmeleri ile savunma ve askerî alandaki güçlerinin do�rudan ba�lant�l� olmas�;41 günümüzde ise bu alanlar�n iktisadi ba��ml�l�k ile çok entegre bir nitelik kazanmas�yla ilintili-dir. Ayr�ca uluslar aras�ndaki hayati rekabet sebebiyle en ileri teknoloji sa-vunma alan� için elde edilmekte ve uygulanmaktad�r. Bugün sivil hayat�n

40 2011 itibar�yla uygulamadaki proje say�s� 66'dan 269'a, tutar� da 5,5 milyardan 45,3 milyar

dolara ç�km��t�r. 41 Avrupa ve Amerikan yerlileri aras�ndaki ili�kiler 1532’de Peru’nun Cajamarca kasabas�n-

da �nka �mparatoru olan Atahualpa ile �spanyol fatih Francisco Pizarro aras�ndaki ilk kar��-la�mayd�. Atahualpa Yeni Dünya’n�n en büyük, en ileri devletinin mutlak hükümdar�yd�. Pizarro da Avrupa’daki en güçlü devletin hükümdar� Kutsal Roma �mparatoru V. Karl’� (�spanya Kral� I. Carlos olarak da adland�r�lm��t�r) temsil ediyordu. 168 �spanyol askerin-den olu�an bir kalabal��� kumanda eden Pizarro uzak ve yabanc� topraklarda Atahualpa egemenli�indeki 80.000 ki�ilik ordusunu yenmi� ve hükümdar esir al�nm��t�r. �spanyollar silah üstünlükleri sayesinde bu sava�� kazanm��lar ve �nka hükümdar�n� esir alm��lard�r (Diamond, 2002: 72-73).

Page 214: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 202

vazgeçilmezi pek çok teknoloji önce sanayide uygulanm�� oradan sivile geçmi�tir (örne�in radar ve internet ARPA).

Yukar�da bahsedilen genel mülahazalara ilaveten Türkiye’ye özgü bir endi�eyi de burada zikretmekte fayda olsa gerekir: Osmanl�’n�n y�k�l���ndan sonra çevremizdeki eski Osmanl� topraklar�nda aradan bir as�r geçmesine ra�men hâlâ tam anlam�yla istikrar sa�lanamam��t�r. Ayr�ca stratejik baz� faktörler (petrol, do�al gaz vs.) sebebiyle bu bölgede bulunmayan hatta kom�u olmayan büyük güçlerin de bölgeye müdahil olduklar� haller nadir de�ildir. Bölge istikrar�na menfi etki eden faktörler daha da ço�alt�labilir. Uzmanlar�na göre Dünya üzerindeki yirmi civar�ndaki çat��ma bölgesinin yar�dan fazlas� Türkiye’nin etraf�ndad�r. Bu tespitlerin tabii sonucu ülkemi-zin savunma stratejisini tavizsiz ihraz ve tatbik etmesidir. Bu da iyi yeti�mi� insan gücü ve çok pahal�, ileri teknoloji ürünü silah ve teçhizat demektir. �u halde mademki silah ve teçhizat edinmemiz kaç�n�lmaz, bunlar� kabil oldu-�unca ülkemizden (milli kaynaklar�m�zdan) edinmeliyiz. Böylece ekonomik ve mali faydalar�n�n yan�nda, en ileri teknolojinin uyguland��� savunma sa-nayisini yurdumuza kazand�rarak sanayi devriminden itibaren kaybetti�imiz zaman� belki kazanmak imkân�n� bulabiliriz. Netice olarak ba�lang�çta ülke-miz için tehdit olarak görünen �artlar� bu politikayla bir f�rsata çevirebiliriz.

Savunma politikas� ve savunma sanayii alan�ndaki teknolojik belirleyi-cilik günümüzde kendi ekonomisi ve bunu kontrol edebilme kapasitesiyle bütünle�ik olarak varl�k kazanmaktad�r. Sözü geçen bütünle�menin özünde ise know-how (uzmanl�k bilgisi) kavramsalla�t�rmas�n�n özel bir önemi bu-lunmaktad�r. Bu gerçekten hareketle Millî Savunma Bakanl���’nda 2002-2011 aras� dönemde offset kavramsalla�t�rmas�n� merkeze alarak savunma politikalar�n�n offset gerekleri do�rultusunda biçimlendirilmesine özel önem verilmi�tir.42 Dolay�s�yla savunma politikas� bir ülkenin iktisadi özelliklerini gösteren ve siyasal gücünü yans�tan önemli bir veri alan�; offset uygulamas� ise bu alan�n dinamosu olabilecek özellikler ta��maktad�r.

42 Bu ba�lamda konu Bakanlar Kurulu gündemine ta��nm��t�r (Gönül,2010); “Yerli üretim,

olam�yorsa Türkiye'de ortak üretim, hiç çare yoksa haz�r al�m yolu ve her halükarda offset uygulamas� kesin kural olarak konmu� ve bu sayede haz�r al�m oran� % 10'un alt�na dü�-mü�tür. Sonuçta savunma sanayi sektöründe Türkiye, dünyada mevcut s�ralamada ithalatta 6. s�radayken 13. s�raya inmi�tir. �hracatta ise 27. s�radan 21. s�raya yükselmi�tir. Savunma sanayi sektör cirosu bir milyar 301 bin dolardan 2 milyar 733 bin dolara, ihracat ise 331 milyon dolardan 853 milyon dolara yükselmi�tir. Ar-Ge harcamalar� 58 milyondan 666 milyon dolara ç�km��t�r. TSK ihtiyaçlar�n�n yurt içinden parasal olarak kar��lanma oran� % 25'lerden % 52'ye yükselmi�tir. �halelerde temsilciler muhatap al�nmam�� ayr�ca ihale be-delinin en az % 30 i� pay�n�n KOB�'lere verilmesi �art� ko�ularak teknolojinin geni� bir ta-bana yay�lmas� amaçlanm��t�r'' (http://www.ajans5.com, 2013).

Page 215: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 203

Yap�lan incelemeler göstermi�tir ki, Türk kamu yönetimi (Osmanl�’dan itibaren) bir anlamda reform giri�imleri ya da reformlar tarihidir. Özellikle reformlar konusunda ba�ka ülkelerden yol göstermesi istenildi�inde ya da beklenildi�inde reform önerileri aras�nda büyük ölçüde ucu aç�k, fayda-maliyet ölçümü belirsiz konular yer almaktad�r. Gündem olu�turan ancak prati�e faydas� geli�me hamlesi olarak yans�mayan konular genel olarak reform reçetelerinin içeri�ini olu�turmu�tur. Örne�in Türkiye’deki memurla-r�n mesai saatlerinin �ngiltere’dekine benzetilmesi ya da ABD’deki gibi bir personel s�n�fland�rma sistemi olu�turulmas� gibi. Hatta Türkiye’nin sanayi de�il ziraat ülkesi olmay� tercih etmesi bu noktada de�erlendirilebilir. Türki-ye’nin sanayi politikas�n� geli�tirecek somut öneri ya da önerilerin ihtiyac� kar��lamad��� ve geli�mi� ülkelerin kendi ekonomik geli�mi�liklerini borçlu olduklar� unsurlar� önermedikleri görülmektedir. Bu noktada Türkiye’nin uluslararas� süreçte direnç göstermesi gereken konular�n ba��nda, geli�me-sinde do�rudan belirleyici olacak alanlar�n yer almas� gerekti�inin alt� çizil-meli ve sözü geçen alanlar sadece ülkenin kendi gerçekli�ine göre �ekillen-dirilecek alanlar olarak konumland�r�lmal�d�r. Ayr�ca Türkiye Bat�’n�n ger-çek kalk�nma gerekçelerini ke�fetmeye çal���rken, kendisine verilen “rapor reçetelerini” a�maya gayret etmekle kalmay�p, kar�� taraf�n yükseli� esrar�n� yorumlay�p de�erlendirirken kendi eski yükseli� unsurlar�n�n ipote�inden kurtulma çabas� içerisinde olmal�d�r.

Toplumsal yap� ve geli�mi�lik düzeyi tarihsel gerçeklikten ba��ms�z olarak de�erlendirilemez. Bu noktada Türkiye öncelikle sanayile�mi� ülkeler ile ili�kili olarak de�erlendirildi�inde aray���m�z �u zemin üzerinde olacakt�r: öncelikle Türkiye Sanayi Devrimi'ni, eme�in özgürle�mesi sürecindeki emek sömürüsünü ya�amam�� bir ülkedir ve bu aç�dan s�n�fsal yap� olarak da geli�mi� Bat� toplumlar�yla benzememektedir.43 Bu paralelde Türkiye’nin köklü ve ba��ms�z bir sanayi hamlesi yapamam�� bir ülke oldu�u söylenebi-lir. Ba��ml� ülkeler özerk geli�me yetene�i olmayan ülkelerdir ve bu yete-nekten yoksun olmalar�n�n nedeni de yap�lar�n�n ba��ml� olmas�d�r. Kar��l�k-l� ba��ml�l���n sürekli artt��� bir dünyada ba��ml� ülkeyi ba��ml� yapan�n ne oldu�unun bilinmesi önemlidir (O’Brien, 1992: 39). Bu etmenlerin ne oldu-�unun tespiti kolayca yap�labilir, matematiksel bir i�lem de�ildir. Ülkelerin uluslararas� sistemdeki tercihleri, kendilerine göre geli�mi� ülkelerle kurduk-lar� ili�ki biçimleri (bu ili�kilerin tarihsel kökleri!), üretebilme kapasiteleri ve bunu kullanma dereceleri ülkelerin ba��ml� olup-olmama durumlar�n�, ba-��ml�l�k dereceleri vb. belirlemektedir.

43 Buna bir örnek memur s�n�f� ad� verilen kesimin tabi oldu�u mevzuat de�erlendirme kriter-

leri de Bat� ülkeleriyle hep farkl�l�k ta��m��t�r.

Page 216: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 204

Geri kalm�� veya geli�mekte olan ülkeler geli�mi� ülke olma yolunda, ço�unlukla geli�mi� ülkelerin verdikleri reçeteleri uygulamaya çal��makta veya onlar� taklit veya takip yoluyla ba�ar�ya ula�maya çal��maktad�r. Bu ba�lamda pek çok sorun bulunmaktad�r. �lk olarak geli�mi� ülkelerin geri kalm�� ülkeleri geli�tirmek (!) gibi özel bir misyonu olmad���n� kabul etmek gerekir. Her ülkenin temel önceli�i kendi toplumsal ve iktisadi geli�mi�li�ini perçinlemek ve kendi gerçekli�ine uygun ba�ar� araçlar�n� devreye sokmak olacakt�r. Bu ba�lamda geli�mi� bir ülkenin, geri kalm�� veya geli�mekte olan ülkelerle ili�kilerinde temel önceli�i o ülkeleri kendi seviyesine getir-mekten çok, kendi için avantajl� konumu koruyacak seviyede tutmak olacakt�r.

Bu noktada ikinci bir sorun alan� ise, özellikle reform transferi yoluyla geli�me seviyesini yükseltmeye çal��an ülkelere kendi gerçekliklerini gös-termek yerine, gösterdiklerini gerçeklik olarak sunma ihtimalinin çok güçlü oldu�udur. Geli�me konusunda referans olarak al�nan ve çe�itli antla�malar imzalanan ülkelerin gerçek geli�me hikâyelerine dikkat edilmelidir. Türki-ye’nin geli�mesi için sunulan önerilerde genellikle serbest piyasa vurgusu yap�lm��t�r. Ancak pek çok zengin ülkenin daha zay�f ülkelere sömürgecilik ve e�itsiz anla�malar vas�tas�yla serbest ticareti empoze ederken, kendilerinin özellikle s�naî mallar üzerinde yüksek gümrük tarifelerini muhafaza ettikleri yeterince konu edilmemi�tir. Bu noktada serbest ticaretin anavatan� say�lan �ngiltere’nin 19. yüzy�l�n ortas�nda serbest ticarete geçinceye kadar dünyan�n korumac� ülkelerinden biri oldu�unun alt� çizilmelidir (Chang, 2009: 38).

Gelinen noktada belki �u ç�kar�mlar yap�labilir; geli�mi� olan ülkelerin nas�l geli�ti�inin ve iktisadi kalk�nma mekanizmalar�n�n neler oldu�unun tespiti �üphesiz ki geli�mek isteyenin önceli�i ve gerekli�idir. Çünkü geli�-mi� ülkelerin ba�ka ülkeler hakk�nda nitelikli ve derinlemesine veri sahibi olduklar� bilinmektedir.44 Reform ve kalk�nma serüvenimiz incelendi�inde baz� konularda Bat�’n�n kendisinin u�ra�mad��� teferruat bilgi ile me�gul olunmakta ve teorik tart��malarda fazlaca kal�nmakta ya da baz� tart��malar geli�mi� ülkelerle e�zamanl� gitmemekte oldu�u aç�kça görülebilmektedir. Bu ba�lamda ülkelerin olaylar� de�erlendirme anlay���n�n do�rudan ülkelerin kendi menfaatlerine göre �ekillendi�i de ak�lda tutulmas� gereken bir durum-dur. Türk iktisat tarihi incelendi�inde özellikle siyasal-yönetsel yap�n�n ya-banc� uzman raporlar� ile in�a edilme sürecinde yerli kamusal politikalar�n yabanc� menfaatine göre �ekillendi�i bilinmektedir. D�� yard�mlar alma, uluslararas� örgütlerle entegrasyon sürecine girme gibi mekanizmalar politika alanlar�n�zda gücü payla�man�z anlam�na gelmi�tir. Özellikle küreselle�me süreci ve küresel ko�ullar nedeniyle uluslararas� örgütler ya da di�er ülkeler-le olan etkile�imin farkl� bir boyuta ta��nd��� da unutulmamal�d�r.

44 Yurtd���nda Türk ara�t�rmac�lara yazd�r�lan doktora tezlerinin ço�unlu�u Türkiye üzerine

alan ara�t�rmalar�ndan olu�maktad�r.

Page 217: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 205

Bir ülkenin ba�ka ülkelerden herhangi bir konuda model olarak esin-lenmesi durumuna ABD tarihinden çok dikkat çekici ve manidar bir örnek verilebilir. Günümüz kamu yönetimi kitaplar� her ne kadar ABD men�eli kamu i�letmecili�i teorisinden beslense de ABD, kamu yönetimini Avru-pa’dan ö�renmi�tir. Konu daha da özel bir hususta detayland�r�ld���nda ka-mu yönetiminin kurucusu olarak da nitelendirilen Woodrow Wilson’�n a�a-��da i�aret edilen, bürokrasinin Avrupa’dan al�narak nas�l Amerikal�la�t�r�la-ca�� yönündeki önerileri, herhangi bir konunun ba�ka bir ülkeden al�nmas�n�n de�il onun nas�l yararl� halde kullan�laca��n�n önemli oldu�unu göstermektedir:

“Amerikal� yazarlar idare ilminin ilerlemesinde önemli �ekilde i�tirak et-mi� say�lmazlar. Bu ilim, doktrinini Avrupa’da buldu. Bu ilmi biz yarat-mad�k, bu yabanc� köklü bir ilimdir; kulland��� dil �ngiliz veya Amerikan dilinin kurallar� ile hemen hiç ilgisi yoktur. Bu ilim sadece yabanc� diller kullanmaktad�r, ba�vurdu�u dü�üncelerin hepsi de zihniyetimize ayk�r� dü�en fikirlerdir. Hedefleri, örnekleri, �artlar�, hemen istisnas�z yabanc� �rklar�n tarihçilerine dayanmaktad�r, ilham kaynaklar� yabanc� sistemler, yabanc� ihtilâllerden edinilen derslerdir. Bu ilim Frans�z ve Alman profe-sörleri taraf�ndan geli�tirildi, dolay�s�yla birlikçi bir devletin ihtiyaçlar� ile merkeziyetçi hükümet �ekillerine uydurulmu�tur. Oysa ki bizim gayeye uygun bir �ekil alabilmesi için bu ilim sade ve birlikçi bir devlete göre de�il, aksine karma��k ve çe�itli kal�plara giren bir devletle, ademi mer-keziyetçi esaslara dayanan bir hükümet sistemine intibak ettirilmelidir. Bu ilimden faydalanacaksak onu Amerikanla�t�rmal�y�z, hem de sadece dil bak�m�ndan de�il, fakat cezri bir �ekilde dü�ünce tarz�n�, prensiplerini ve gayelerini de�i�tirmek sureti ile de. Bu yenilik Anayasalar�m�z� ezbere ö�renmeli, damarlar�ndaki bürokratik ate�i söküp atmal�, ci�erlerine de bol bol Amerika’n�n hür havas�n� sindirmelidir” (Wilson, 1961: 57).

Bilindi�i gibi ‘idare’nin incelenmesi, prensiplerinin tespiti, idare huku-kunun geli�tirilmesi Avrupa’n�n eseridir. �mparatorluk veya üniter merkezi-yetçi bir ortamda geli�tirilen zihniyetin, adem-i merkeziyetçi bir yap�ya ithal edilemeyece�inin tespiti ile Amerikal�la�t�r�lmas� hedefinin gösterilmesi fevkalade önemlidir. Bu örnek Türkiye aç�s�ndan da ba�ka ülkeleri model alma tart��malar� konusunda yaln�z kamu yönetimi veya yönetim alan�nda de�il, ba�ta sanayile�me olmak üzere her alanda bir kap� aralayabilir. Refe-rans olarak gösterilen 1887 tarihli metinde bürokrasinin ba�ka ülkelere ait oldu�u ancak bunun ABD’ye uyarlanarak kullan�labilece�i aç�kça ifade edilmi�tir.

Bir kamu politikas� alan� olarak savunma politikas� ve bu alan için önemli bir i�levsellik ta��d��� dü�ünülen offset konusu Türkiye’de uyarlan�-��n ba�ar�l� bir örne�idir. Bu ba�ar� bir teknik olarak offsetin tek ba��na mün-ferit uygulanmas�yla kabil olmayabilir. Bu tekni�in uygulanmas�n� destekle-

Page 218: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 206

yen baz� esas ve usulleri de hat�rda tutmak gerekir. Bu esaslar tedarik ve üretim politikalar�n� offset tatbikat�na imkân verecek �ekilde istikrarl� uygu-layan bir hükümet, yeti�mi� kaliteli insangücü, ülke çap�nda en alt üretim birimlerine kadar yayg�nla�m�� teknolojik birikim �eklinde özetlenebilir. Usul bak�m�ndan ise genel tedarikte yerli üretimcinin/sanayicinin tüccara tercih edilmesi, ithalat yoluyla tedarikte ise profesyonel �irket temsilcilerinin (arac�lar�n) muhatap al�nmamas�, sözle�melerde komisyon ödemelerine yer verilmemesi offsetin yan�nda kabul edilmelidir. Bu son iki husus ihtiyaç tarifinde ve ürünün niteliklerinin belirlenmesinde objektif k�staslar d��� tayin edicilere imkân verdi�i gibi, ilgili �ah�slara gayri ahlaki ve vergi d��� menfaat sa�laman�n arac� olarak kullan�labilmesi ihtimaliyle hayati öneme haizdir.

Nitekim di�er ülkeler de kendi �artlar�na göre bu uyarlamay� yapma ça-bas� içerisinde olmu�lard�r. �talya, �sveç ve Hollanda savunma alan�nda net ihracatç� ülkeler olmakla birlikte belirli oranda ithalat da yapmakta ve genel-likle, e�itim teknoloji transferi gibi dolayl� savunma offsetlerini tercih et-mektedir. �spanya, Portekiz, Yunanistan ve Polonya savunma ekipman� itha-latç�lar�d�r ve savunma alan�nda do�rudan offset uygulamaktad�rlar. Bulga-ristan, Estonya, Macaristan, Litvanya, Polonya, Slovakya ve Slovenya da savunma sanayi yan�nda özellikle sivil offset uygulamas� yapmaktad�r. Sa�l�k, bili�im, enerji, e�itim, su, ula�t�rma gibi sektörlerde de kullan�lmaktad�rlar.

Bugüne kadar, AB üye ülkelerinin ço�u, ülke d���ndan savunma ekip-man� tedarik etti�inde, yabanc� tedarikçilerden offset talep etmi�tir. Üye ül-kelerde offsete temel olu�turan uygulamalar, kurallar ve düzenlemeler birbi-rinden farkl�l�k göstermektedir. Baz� durumlarda, sözle�menin konusu do�-rudan askerî olmakta, offset de askerî nitelik ta��maktad�r (örne�in, tedarik edilen ekipman�n üretiminde yerel �irketlerin s�naî kat�l�mlar�). Di�er durum-larda ise sözle�menin konusu dolayl� olarak askerî iken offset askerî alanla s�n�rl� tutulmakta (örne�in, tedarikçi taraf�ndan yerel savunma �irketlerine di�er askerî ürünler için ihale edilmi� olan alt-sözle�meler), ya da sözle�me konusu yine dolayl� olarak askerîyken offset askerî nitelik ta��mamaktad�r (örne�in, tedarikçinin, ihale eden ülkenin sivil sektörüne d�� yat�r�m taahhü-dü veya o ülke içerisinde sivil ürünlerin sat�n al�nmas� taahhüdü gibi) (Sa-vunma ve Güvenlik Alan�ndaki �halelerin Sonuçland�r�lmas� Konusundaki 2009/81/EC Say�l� Direktif).

Bu çal��man�n genel çerçevesiyle ili�kilendirildi�inde bütün kamu har-cama yönetimi alan�nda offset uygulamalar�n�n tercih edilmesi önemli bir kamu politikas� karar�d�r. Bu karar ancak hukukla u�ra�ma zihniyetinden kurtulup gerçekten geli�mi� ülkelerin geli�mi�lik göstergelerini yakalaya-bilmeye dönük ad�mlar atma iste�ine ba�l�d�r. Ancak offset uygulamas� sa-dece mevzuat de�i�ikli�ini ya da idari i�leyi� süreci de�i�imini kapsayan bir

Page 219: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

BATI YÖNTEMLER�YLE BATILILA�MA 207

yöntem de�ildir. Buna ek olarak faydas� do�rudan ülkelerin güç göstergele-rinden en önemlisi olarak de�erlendirilen savunma gücünü ba��ms�z bir �e-kilde sa�layabilme kapasitesine yans�yan bir uygulamad�r.

Özellikle uluslararas� örgütler taraf�ndan her bir alanda verilen tavsiye-lerden ülkeler aras�nda (geli�mi�-az geli�mi�) teknoloji farkl�l���n� kald�rabi-lecek nitelikte olanlara öncelik verilmektedir. Ancak uluslararas� rekabet ortam�n�n demokrasi-hukuk-insan haklar� gibi kavramlar� empoze eden bir politikaya sahip olmas�ndan dolay� bahsedilen teknolojik geli�meyi destek-leyecek tavsiyeye pek rastlanmamaktad�r. Elbette ki hukuki esaslar�n zorun-lulu�u yads�namaz. Ancak bunlar� sürekli uluslararas� standartlara ula�t�rma kayg�s� asl�nda geli�meyi h�zland�rmamakta, önemli zamanlara mâl olan tart��malar ortaya ç�karmaktad�r. Ayr�ca uygulamada kar��la��lan AB mev-zuat�ndaki baz� ifadeleri referans göstererek ‘..sebeplerle offset yasakt�r’ �eklinde kabul edip, bunun üyelik sürecine olumsuz yans�yaca�� argüman�y-la bir hesaplama yap�l�rsa bunun her anlamda sa�l�ks�z bir de�erlendirme hatta ülke yarar� için f�rsat arama ve yaratma yerine teslimiyet olaca�� unu-tulmamal�d�r.

Bu çal��man�n merkezine al�nm�� offset uygulamas� çal��ma kapsam�nda savunma sanayi üzerinden incelenmi� olsa da, niteli�i itibar�yla uygun olan tüm kamu harcamalar�nda offset uygulanmal�d�r. Bugüne kadar uygulama-dan edinilen tecrübe göstermi�tir ki offset ülke kalk�nmas� için önemli bir uygulama arac� olarak kullan�labilir. Bütçesi en çok tart���lan ve üstü örtülen harcamalar olarak yans�t�labilen savunma harcamalar� (Beri�, 2012: 8), off-set uygulamas�n�n bir kamu harcamas� yönetim �ekil hâline getirilmesiyle birlikte daha nesnel de�erlendirme ko�ullar�na sahip olmu�tur. Kamu harca-ma yönetimi olarak offset uygulamas�n�n harcama politikas� olu�um süreçle-rine bir kural olarak dâhil edilmesi, �effaf olmamas� �ikâyetinin dile getiril-di�i sorunlu harcama süreçleri için önemli bir araç olacakt�r. �uras� muhak-kak ki uygulamada, Genel �hale Kanunu’nun ithalatla ilgili bölümüne (al�na-cak özel izinler d���nda) offsetin �art olarak konmas� Türkiye’nin teknoloji kazan�m�na sonuçta da sanayine s�n�rs�z ufuklar açacakt�r. Marx’�n “filozof-lar dünyay� yaln�zca çe�itli biçimlerde yorumlam��lard�r; oysa sorun onu de�i�tirmektir" (http://www.marxists.org, 2013) ifadesini referans alarak ayn� sorun alanlar�n�n farkl� y�llarda hâlâ say�l�yor olmas�n� engellemek için sorun alanlar�n� yorumlama-de�erlendirme de�il, sonuçlar� de�i�tirmeye yönelik somut çabalar� hayata geçirmek amaçlanmal�d�r.

Kalk�nma ihtiyac�n� hissetti�imiz iki as�rd�r bize hep hukuki, idari re-form tavsiyelerinde bulunulmu�tur. Tanzimat Ferman�, Gülhane Hatt�, �ler-leme Raporlar� bunlar�n en güzel örnekleridir. Devletin iç-d��, can, mal ve üretim araçlar�n�n, üretenlerinin ve müte�ebbisin güvenli�inin sa�layacak

Page 220: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

M. VECD� GÖNÜL 208

güç de olmas� hak ve hürriyetlerinin en ileri seviyeye yükseltilmesi için siya-si, hukuki, idari düzenlemelerin önemi tart���lmaz. Bunlar elbette elzemdir. Ancak bunlar�n en ideal �eklinin ne oldu�u tart��mal� oldu�u gibi s�rf ve yaln�z bu konular� halletti�i için kalk�nm�� örnek ülke bulmak da kolay de-�ildir. O halde Gerçek Dünya’ya analizci bir tespitle yakla��p bu tespiti mo-tivasyonumuzun merkezine yerle�tirip her karar�m�zda Sanayi Devrimiyle ba�layan ve dünyam�z� tan�mayacak kadar de�i�tiren sürece ne kadar yakla�-t�k endi�esini ve gayretlerini ta��mak gerekir.

Bat� kaynakl� kalk�nma tavsiyelerinin merkezinde hukuki, idari, siyasi �slahat hep konumland�r�l�rken kendi üstünlüklerini borçlu olduklar� maddi geli�me, ma�lup ülke kaynaklar�n� sömürme, kendi halklar�n� öldüresiye çal��t�rma, çevreye zarar verme gibi dayanaklar� hep gizlenmi�, ileri teknolo-ji ve örne�in offset kavram� bu tavsiyelerde hiç öne ç�kar�lmam��t�r. Ancak Türkiye art�k kalk�nm�� ülkelerin hukuk, siyaset, idare alanlar�nda en ideal seviyeye ula�t�klar� için kalk�nd�klar� kabulünden kurtulmal�; reel politik ve reel ekonomiye yo�unla�arak dikkatle Bat�’n�n utanç alanlar�ndan da (Sö-mürgecilik, çevre kirlili�i) sak�narak, hatt� harekât�n� tespit etmelidir. Esasen Türkiye’nin as�rlara dayanan hukuk, siyaset ve idare birikimi kaç ülkede vard�r ki.

Yukar�da belirtildi�i gibi Bat� kaynakl� kalk�nma tavsiyelerinin merke-zinde hukuki, idari, siyasi �slahat hep konumland�r�l�rken kendi üstünlükleri-ni borçlu olduklar� maddi geli�me, ileri teknoloji ve konumuz olan offset bu tavsiyelerde öne ç�kar�lmam��t�r. Hâlbuki yaln�z bir alanda savunma sana-yinde uygulanm�� olsa ve nisbi de olsa offset uygulamas�nda Türkiye’nin ba�ar�s� gözler önündedir. Unutmamak gerekir ki daha önce as�rlar süren de�i�im, zaman�m�zda birkaç y�lda gerçekle�mektedir. Bu konuda gelecek nesillere olan sorumlulu�umuz asla �üphe yok ki bugün dünden çok daha fazlad�r.

Önsözde toplumlar aras�ndaki geli�mi�lik fark�n�n, di�er faktörlerin ya-n�nda mant�k farkl�l���ndan de�il, zihniyet farkl�l���ndan oldu�unu bilimsel kaynaklara dayand�rarak aç�klamaya çal��m��t�k. Türk Milleti’nin bugünkü zihniyeti olu�turan unsurlar incelendi�inde görülecektir ki bilim ve teknolo-jinin ö�renilmesine ve uygulanmas�na kar�� hiçbir mukavemet noktas� yok-tur. Özellikle bunlar�n pratik ve pragmatik çözümlere dönü�mü� uygulamala-r�na mevcut zihniyetimizde b�rakan mukavemeti, uygun bir zeminin ve vasa-t�n varl��� muhakkakt�r. Nitekim sundu�umuz örnek olayda bu apaç�k gö-rülmektedir. Yeter ki toplum olarak bunun bilincinde olal�m ve zihnimizde yukar�da bahsedilen iç ve d�� kaynakl� ipoteklerden kurtularak tarihimizde ispatlad���m�z mevkiye bugün de ula�al�m.

Page 221: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

KAYNAKÇA

ADNAN, Do�ruyol (2011). Osmanl�’dan Cumhuriyet’e Sanayile�me Çabalar�,

Akis Kitap, �stanbul.

AHMAD, Feroz (1995). Modern Türkiye’nin Olu�umu, (Çev. Yavuz Alogan), �stanbul, Sarmal Yay�nevi.

AK PART� GRUP TOPLANTISI KONU�MASI (2014). TBMM Parti Grup Salonu.

AKALIN, Ay�e (2008). Türk Savunma Sanayi Tarihi, Ankara, Milsoft Yay�nlar�.

AKGÜNDÜZ, Ahmet A., Öztürk, S, (1999). Bilinmeyen Osmanl�, �stanbul, Os-manl� Ara�t�rmalar� Vakf�.

AKINCILAR, Murad (2008). “G7(8), G10 ve G20”, Ekonomik Kurumlar ve Kav-ramlar Sözlü�ü, (Ed: Fikret Ba�kaya-Ayd�n Ördek), �stanbul, Maki Bas�n Yay�n.

AKPINAR, Veysel (1977). Bat� ve Biz, �stanbul, Yeni Asya Yay�nevi.

AKTAN, Okan H. (1998). “Atatürk’ün Ekonomi Politikas�: Ulusal Ba��ms�zl�k ve Ekonomik Ba��ms�zl�k”, Ankara, Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, Cumhuriyetimizin 75.Y�l� Özel Say�s�.

AKTAR, Cengiz (1993). Türkiye’nin Bat�l�la�t�r�lmas�, (Çev. Temel Ke�o�lu), �stanbul, Ayr�nt� Yay�nlar�.

AKTA�, Bilal (2012). “Sanayile�me Daire Ba�kanl���”, Savunma Sanayi Gündemi, Say� 19/2.

AKYILDIZ, Ali (2005). Anka’n�n Sonbahar� Osmanl�’da �ktisadi Modernle�me ve Uluslararas� Sermaye, �stanbul, �leti�im Yay�nlar�.

ALATLI, Alev (2010). Bat�’ya Yön Veren Metinler III, (Der. Alev Alatl�/Çev. Kapadokya MYO Çeviri ve Redaksiyon Heyeti), �lke E�itim ve Sa�l�k Vakf�, Kapadokya.

ALNIAK, M. Oktay (1997). “Türk Savunma Sanayi Hakk�nda Genel De�erlendir-me”, Savunma Sanayindeki Teknolojik Geli�meler Sempozyumu Bildiriler Kitab�, Cilt: 1, Kara Harp Okulu Ö�retim Ba�kanl��� Teknik Bilimler Bölümü Ankara.

ALTAN, Birol (1999). Türk Savunma Sanayiinde “Offset” Uygulamalar�, �stan-bul, Türk Sanayicileri ve ��adamlar� Derne�i.

Alt�nc� Be� Y�ll�k Kalk�nma Plan� (http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/plan.asp)

ALTIPARMAK, Aytekin (2002). “Türkiye’de Devletçilik Döneminde Özel Sektör Sanayiin Geli�imi”, Kayseri, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Say�:13.

ALTUNOK, Mustafa (2012). Türkiye’de Kamu Yönetimi Dü�üncesi Tarihsellik ve Disipliner Ba��ml�l�k, Ankara, Gazi Kitabevi.

Page 222: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

KAYNAKÇA 210

AMIN, Samir (1993). Avrupa Merkezcilik: Bir �deolojinin Ele�tirisi, (Çev. Mehmet Sert), �stanbul, Ayr�nt� Yay�nlar�.

AMIN, Samir (1999). Entelektüel Yolculu�um, (Çev. U�ur Günsür), Ankara, Ütopya Yay�nevi.

AMIN, Samir (1999). Küreselle�me Ça��nda Kapitalizm, (Çev. Vas�f Erenus), �stanbul, Sarmal Yay�nevi.

ANIL, Y.�.-Gencer, M. (2006). Adli Sultan II. Mahmut Han, Ankara, Kasta� Yay�nevi.

ARMA�AN, Mustafa (2011). Avrupa’n�n 50 Büyük Yalan�, �stanbul, Tima� Yay�nlar�.

ARSLANO�LU, �brahim (2005). “Prof. Dr. Süleyman Hayri Bolay ve Dü�ündür-dükleri”, Prof. Dr. Süleyman Hayri Bolay Arma�an Kitab�, Ankara, Gazi Kitabevi.

ATE�, Alev (1996). Marksizm, �stanbul, BDS Yay�nlar�.

AVCI, Alâettin (1963). Türkiye’de Askeri Yüksekokullar Tarihçesi (Cumhuri-yet Devrine Kadar), Ankara, Gnkur Bas�mevi.

Avrupa Birli�i Bakanl��� Tek Pazar ve Rekabet Ba�kanl��� (2013). “Kamu Al�mla-r�nda Offset Uygulamalar�” Bilgi Notu.

AY, �smail Cem (2012). “II. Dünya Ulusal Planlama Faaliyetleri: 1946 �vedili Sanayi Plan� Ve 1947 Türkiye �ktisadi Kalk�nma Plan�’n�n Kar��la�t�rmal� Analizi”, www.journals.istanbul.edu.tr/tr/index.php/iktisatmecmua/article/.2012

AYAZ, Adil (2003). “Savunma Sanayii ve D�� Politika �li�kisi”, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararas� �li�kiler Anabilim Dal�, Ankara, Yüksek Lisans Tezi.

AYKAÇ, Burhan (2003). "Yönetimin �yile�tirilmesi ve Örgütsel De�i�im", Türki-ye’de Kamu Yönetimi, (Ed: Burhan Aykaç, �enol Durgun, Hüseyin Yayman), Ankara, Yarg� Yay�nevi.

AYPEK, Nevzat vd. (2009). Ekonomik Terimler Sözlü�ü, Ankara, Gazi Kitabevi.

BARLAS, Mehmet (2007). “Savunma Sanayiinde Yenilik Politikalar�n�n Bir Arac� Olarak Offset Uygulamalar�”, Isparta, Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek lisans Tezi.

BELDICEANU, Nicoara (1992). “Osmanl� �mparatorlu�unun Örgütü (XIV-XV. Yüzy�llar)”, Osmanl� �mparatorlu�u Tarihi I, (Ed. Robert Mantran; Çev. Server Tanilli), �stanbul, Adam Yay�nc�l�k.

BER��, Hamit Emrah (2012). Dünyada ve Türkiye’de Savunma Harcamalar�n�n Denetimi, Ankara, SDE Analiz.

Page 223: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

KAYNAKÇA 211

BERKES, Niyazi (2013). Türkiye �ktisat Tarihi, Yap� Kredi Yay�nlar�, �stanbul.

BERKES, Niyaz1 (1997). Bat�c�l�k Ulusçuluk ve Toplumsal Devrimler 1, Ankara, Yenigün Haber Ajans� Bas�n ve Yay�nc�l�k.

BERKES, Niyazi (1976). Türkiye �ktisat Tarihi, Cilt:1, �stanbul, Gerçek Yay�nevi.

BERKES, Niyazi (1997). �ki Yüz Y�ld�r Neden Bocal�yoruz, Yenigün Haber Ajans�.

BERKES, Niyazi (1965). �ki Yüzy�ld�r Neden Halâ Bocal�yoruz?, �stanbul, �stan-bul Matbaas�.

BERKES, Niyazi (2003). Türkiye’de Ça�da�la�ma, (Yay�na Haz�rlayan: Ahmet Kuya�), �stanbul, Yap� Kredi Yay�nlar�.

BERKSOY, Taner vd. (1993). Türkiye’de Sanayile�menin Yeni Boyutlar� ve K�T’ler, (Ed:Taner Berksoy-Korkut Boratav), �stanbul, Tarih Vakf� Yurt Yay�nlar�.

BERNSTEIN, Henry (1992). “Geli�me Toplumbilimine Kar�� Azgeli�mi�lik Top-lumbilimi mi?”, (Çev. Melih Ersoy), Emperyalizm Geli�me ve Ba��ml�l�k Üzerine, (Der. Melih Ersoy), Ankara, V Yay�nlar�.

Be�inci Be� Y�ll�k Kalk�nma Plan� (http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/plan.asp)

BEYO�LU, Bülent E.-K�l�ç (2010). Abdurrahman,“Türk Savunma Sanayiinin K�sa Tarihi”, Savunma Sanayii Gündemi, Say�:13, Cilt:3, http://www.ssm.gov.tr/ anasayfa/ kurumsal/SSM%20Dergisi/SSM_13_2010.pdf.

BEYO�LU, Bülent E. (2006). Türk Savunma Sektörünün Yap�sal Analizi ve Sanayile�me Model Önerisi, Kara Harp Okulu Savunma Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi.

BLOCH, Marc (1995). Feodal Toplum, (Çev. Mehmet Ali K�l�çbay), Ankara, Gece Yay�nevi.

B�NGÖL, Sedat (2001). “Mekteb-i Mülkiye’nin Bir �ubesi: Bosna’dan Sabah Mek-tebinin Aç�l��� ve Kurulu� Talimatlar�”, Mülkiye, XXV/229.

“Bir Konuk Bir Söyle�i Eyüp Kaptan” (2013). Savunma Sanayi Gündemi, Say� 20/1.

B�REC�KL�, �hsan Burak (2011). “Bat�’n�n Yükseli�i”, History Studies, Vol.3/2.

Birinci Be� Y�ll�k Kalk�nma Plan� (http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/plan.asp)

BORATAV, Korkut (2004). Türkiye �ktisat Tarihi 1908-2002, Ankara, �mge Kitabevi.

BOTTOMORE, Tom (2002). Marksist Dü�ünce Sözlü�ü, Marksist Dü�ünce Söz-lü�ü, (çev. Mete Tuncay), �stanbul, �leti�im Yay�nlar�.

BOULDING, Kenneth (1980). Yirminci Asr�n Manas�, (Çev. Erol Güngör), �stan-bul, Kalem Yay�nc�l�k.

BOZDEM�R, Mevlüt (1982). Türk Ordusunun Tarihsel Kaynaklar�, Ankara, AÜSBF Yay�n�.

Page 224: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

KAYNAKÇA 212

BOZKURT, Gülnihal (1996). “Alman Ar�iv Belgelerine Göre Alman Hukukunun Türk Hukukuna Etkisi”, AÜ Hukuk Fakültesi Dergisi, 45/1–4.

BRAUER, Jurgen - Dunne, J. Paul (2004). Arms Trade and Economic Develop-ment, Routledge, New York-London.

BRAUER, Jurgen, - Dunne, J. Paul (2004). Arms Trade and Economic Develop-ment, New York, Routledge.

BULU�, Abdülkadir (2003). Türk �ktisat Politikalar�n�n Tarihi Temelleri, Tablet Kitabevi.

BULUTO�LU, Kenan (2010). Dünya Ekonomisine Giri�, Ankara, Maliye ve Hukuk Yay�nlar�.

C. CLARK, Edward (2006). “Osmanl� Sanayi Devrimi”, (Çev. Yavuz Cezar), Tanzimat (Ed: Halil �nalc�k-Mehmet Seyitdanl�o�lu), Phenix Yay�nevi.

CANDAN, Esin (2008). “Avrupa Birli�i Ekonomisi”, Ekonomik Kurumlar ve Kavramlar Sözlü�ü, (Ed: Fikret Ba�kaya-Ayd�n Ördek), �stanbul, Maki Bas�n Yay�n.

CEM, �smail (1999). Türkiye’de Geri Kalm��l���n Tarihi, �stanbul, Can Yay�nlar�.

CASTELLS, Manuel (2008). Enformasyon Ça��: Ekonomi, Toplum ve Kültür, (Birinci Cilt: A� Toplumunun Yükseli�i), (Ebru K�l�ç), �stanbul, �stanbul Bilgi Üniversitesi Yay�nlar�.

CHANG, Ha-Joon (2009). Sanayile�menin Gizli Tarihi, (Çev. Emin Akçao�lu), Ankara, Epos Yay�nlar�.

C�C�O�LU, Bedriye (2013). CDDA Sunumu, 6 Mart.

CIPOLLA, Carlo M.(2003). Fatihler, Korsanlar, Tüccarlar, (Çev. Tülin Alt�nova), �stanbul, Tarih Vakf� Yurt Yay�nlar�.

CIPOLLA, Carlo M. (1998). Silahlar ve Avrupa Sömürgecili�i, (Çev. Ta�k�n Temiz), �stanbul, Yöneli� Yay�nlar�.

CO�KUN, Ali (2003). “Cumhuriyetin �lk Y�llar�nda Türkiye Ekonomisi”, Atatürkçü Dü�ünce Dergisi, Say�:4, Kas�m.

http://www.alicoskun.net/publications/add-2003-4-72.pdf., (25.04.2013).

ÇALI�, �aban H. (2006). “Uluslararas� Örgütler: Tan�mlar�n, Yakla��mlar�n ve Tarihin Alacakaranl���”, Uluslararas� Örgütler ve Türkiye, (Ed: �aban H. Çal��, Birol Akgün, Önder Kutlu), Konya, Çizgi Kitabevi.

ÇALI�, �aban H.,- Kan, Kür�at (2006). “BM: Birle�mi� Milletler”, Uluslararas� Örgütler ve Türkiye, (Ed: �aban H. Çal��, Birol Akgün, Önder Kutlu), Konya, Çizgi Kitabevi.

ÇANDAR, Cengiz (2001). “Türklerin Amerika’ya Bak���ndan Örnekler ve Ameri-ka’n�n Türkiye Politikas�”, Morton Abramowitz (ed.), (Çev. Faruk Ç�nar-Nasuh Uslu), Türkiye’nin Dönü�ümü ve Amerikan Politikas�, Ankara, Li-berte Yay�nlar�.

Page 225: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

KAYNAKÇA 213

ÇAVDAR, Tevfik (2003). Türkiye Ekonomisinin Tarihi, Ankara, �mge Kitabevi.

ÇAVDAR, Tevfik (2003). Türkiye’de Liberalizm, Ankara, �mge Kitabevi.

ÇELEB�, Aykut (2008). “Avrupa Birli�i”, Ekonomik Kurumlar ve Kavramlar Sözlü�ü, (Ed: Fikret Ba�kaya-Ayd�n Ördek), �stanbul, Maki Bas�n Yay�n.

DAWSON, Christopher (1976). Bat�n�n Olu�umu, (Çev. Dinç Tayanç), �stanbul, Dergah Yay�nlar�.

DEM�R, Ömer (1997). Bilim Felsefesi, Ankara, Vadi Yay�nlar�, 1997.

DOBB, Maurice (1992). Kapitalizmin Geli�imi Üzerine �ncelemeler, (Çev. F. Akar), Ankara, Belge Yay�nlar�.

DIAMOND, Jared (2002). Tüfek Mikrop ve Çelik, (Çev. Ülker �nce), TÜB�TAK Yay�nlar�, Ankara.

D�KMEN, Ahmet Alpay (2011). Makine �� Kapitalizm ve �nsan, Ankara, Tan Yay�nlar�.

DO�AN, Mehmet (2008). Bat�l�la�ma �haneti, Ankara, Yazar Yay�nlar�, 2008.

DO�RUYOL, Adnan (2011). Osmanl�’dan Cumhuriyet’e Sanayile�me Çabalar�, �stanbul, Akis Kitap.

DO�UKANLI, Hatice (2001). Uluslararas� Finans, Adana, Nobel Kitabevi.

DOWD, Douglas (2006). Kapitalizm ve Kapitalizmin �ktisad�, (Çev. Cihan Gerçek), �stanbul, Yordam Kitap.

DÖNMEZ, Ferda (2008). “IMF”, Ekonomik Kurumlar ve Kavramlar Sözlü�ü, (Ed: Fikret Ba�kaya-Ayd�n Ördek), �stanbul, Maki Bas�n Yay�n.

Dördüncü Be� Y�ll�k Kalk�nma Plan� (http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/plan.asp).

Dokuzuncu Kalk�nma Plan� (http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/plan.asp).

DURAN, Hac� (2002). Endüstri Ça��n�n Dinamikleri, �stanbul, De�i�im Yay�nlar�.

DURANT, Will (1950). A History of Medieval Civilization –Christian, Islamic, and Judaic- from Constantine to Dante: A.D. 325-1300, Simon and Schus-ter, New York.

EASTERLIN, Richard A., “Niye Bütün Dünya Kalk�nm�� De�il?”, Kalk�nma �kti-sad� Yükseli�i ve Gerilemesi, (Haz. Fikret �enses/Çev. Sedef Öztürk), �stanbul,

EK�Z, Cengiz, - Somel, Ali (2005). “Türkiye’de Planlama ve Planlama Anlay���n�n De�i�imi”, http://www.politics.ankara.edu.tr/eski/dosyalar/tm/SBF_WP_81.pdf.

ERKAN, Hüsnü (1998). Bilgi Toplumu ve Ekonomik Geli�me, Türkiye �� Bankas� Kültür Yay�nlar�.

ERT�N, Gaye (2013). Türkiye’de Sanayi, http://w2.anadolu.edu.tr/aos/kitap/ IOLTP/2291/unite10.pdf, 2013

Page 226: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

KAYNAKÇA 214

ERVERD�, Ezel-Özer, Dursun-Debba�o�lu, Ahmet (1979). Türk Milliyetçili�i ve Bat�l�la�ma, �stanbul, Dergâh Yay�nlar�.

ERYILMAZ, Bilal (1992). Tanzimat ve Modernle�me, �stanbul, ��aret Yay�nlar�, 1992.

ENGELS, Friedrich (1997). �ngiltere’de Emekçi S�n�f�n Durumu, (Çev: Yurdakul Fincanc�), Sol Yay�nlar�.

EV�RGEN, Yakup (2011). Kur Kapan(ma)s�n Savunma Sanayimizin Dünü, Bugünü, Gizlenenleri ve Bilinmeyenleri, �stanbul, Ç�ra Yay�nlar�.

FARNDON, Johndon (2011). The World’s Greatest Idea / Dünyan�n En Büyük Fikri- -Icon Books.

EKHOLM, K.-FRIEDMAN, J. (2003). “Eski Dünya Sistemlerinde “Sermaye” Emperyalizmi ve Sömürü”, Dünya Sistemi Be� Yüzy�ll�k m�, Be� Biny�ll�k m�?, (Der: Andre Gunder Frank-Barry K. Gills), (Çev: Esin So�anc�lar, Yay�na Haz�rlayan: Alaeddin �enel-Yavuz Alogan), Ankara, �mge Kitabevi.

FAZLIO�LU, �hsan (2012). “Modern Dünyada Bilgi ve Zihniyet”, Türkiye Gün-lü�ü, Say�: 112.

FERRO, Marc (2002). Sömürgecilik Tarihi, (Çev. Muna Cedden), Ankara, �mge Kitabevi.

FIKIRKOCA, Ali (2008). “Uluslararas� ��birlikleri”, Ekonomik Kurumlar ve Kav-ramlar Sözlü�ü, (Ed: Fikret Ba�kaya-Ayd�n Ördek), �stanbul, Maki Bas�n Yay�n.

FREEMAN, Chris, - SOETE, Luc (2003). Yenilik �ktisad�, (Çev. Ergun Türkcan), TÜB�TAK, Ankara.

FULBERTH, Georg, Kapitalizmin K�sa Tarihi (2008). (Çev. Sad�k Usta), �stanbul, Yordam Kitap.

GEORGE, Pierre (1975). Dünyan�n Sosyal Co�rafyas�, (Çev. Tanju Gökçöl), �s-tanbul, Geli�im Yay�nlar�.

GERNOT, Köhler (2013). “The Structure Of Global Money”, Kohler-Papers/kuhler/kohler1.htm., 07.05,2013.

GIDDENS, Anthony (2000). Sosyoloji, (Yay�na Haz�rlayanlar: Hüseyin Özel-Cemal Güzel), Ankara, Ayraç Yay�nevi.

GÖNÜL, M. Vecdi (1995). “�darenin Say��tayca Denetlenmesi”, Yeni Türkiye Dergisi, May�s-Haziran, Say�: 4.

GÖNÜL, Vecdi (2010). Bakanlar Kuruluna Sunulan Brifing.

GRAUDY (2007). �nsanl���n Medeniyet Destan�, (Çev. Cemal Ayd�n), Türk Ede-biyat Vakf�, �stanbul.

GRANT, Neil (1985). Ça�da� Dünya Tarihi, (Yay�nlayan: Erol Erduran), �stanbul, Remzi Kitabevi.

Page 227: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

KAYNAKÇA 215

GULBENKIAN KOM�SYONU (2003). Sosyal Bilimleri Aç�n, �stanbul, Metis Yay�nc�l�k.

GÜÇLÜ, Tansel (2008). “Dünya Sistemleri Analizi”, Ekonomik Kurumlar ve Kavramlar Sözlü�ü, (Ed: Fikret Ba�maya-Ayd�n Ördek), Maki Bas�n Yay�n, Ankara.

GÜLER, Birgül Ayman (2005). Yeni Sa� ve Devletin De�i�imi, Ankara, �mge Kitabevi.

GÜRDO�AN, Ersin (1991). Teknolojinin Ötesi, �stanbul, �z Yay�nc�l�k.

GÜRKAN, Ahmet (1989). �slam Kültürünün Garb� Medenile�tirmesi, �stanbul, Nur Yay�nlar�.

GÜVEN, Sami (1998). 1950’li Y�llarda Türk Ekonomisi Üzerinde Amerikan Kalk�nma Reçeteleri, Bursa, Ezgi Kitabevi.

HAN, Ergül (1978). Türkiye’de Sanayile�me Süreci ve Stratejisi, Eski�ehir, Eski-�ehir �ktisadi ve Ticari �limler Akademisi, Eski�ehir.

HANEDANLAR II. Mahmud (1808-1839) (1999). Osmanl�, (Ed: Güler Eren), Cilt: 12, Ankara, Yeni Türkiye Yay�nlar�.

HAYIRSEVER TOPÇU, Ferhunde (2008). “Dünya Ticaret Örgütü”, Ekonomik Kurumlar ve Kavramlar Sözlü�ü, (Ed: Fikret Ba�maya-Ayd�n Ördek), Maki Bas�n Yay�n, Ankara.

HAZARD, Paul (1996). Bat� Dü�üncesindeki Büyük De�i�me, (Çev. Erol Gün-gör), �stanbul, Ötüken Yay�nlar�.

HEATON, Herbert (1995). Avrupa �ktisat Tarihi, (Çev. Mehmet Ali K�l�çbay), Ankara, �mge Kitabevi.

H�Ç, Süreyya (1994). Türkiye Ekonomisi, �stanbul, Filizi Kitabevi.

HINES, Walker vd., (1936). Türkiye’nin �ktisadi Bak�mdan Umumi Bir Tetkiki 1933-34, Ankara, Köyö�retmenevi Bas�mevi.

HIRSCHMAN, Albert O., (1996). “Kalk�nma �ktisad�n�n Yükseli�i ve Gerilemesi”, Kalk�nma �ktisad� Yükseli�i ve Gerilemesi, (Haz. Fikret �enses/Çev. Sedef Öztürk), �stanbul, �leti�im Yay�nlar�.

HOBSBAWM, Eric (2003). �mparatorluk Ça��, (Çev. Vedat Aslan), �stanbul, Dost Kitabevi Yay�nlar�.

HOBSBAWM, Eric (1987). Sanayi ve �mparatorluk, (Çev. Yalç�n Gülerman-Abdullah Ersoy), Ankara, Dost Kitabevi.

HOBSBAWM, Eric (1998). Sermaye Ça��, (Çev. Bahad�r Sina �ener), Ankara, Dost Kitabevi.

HODGSON, Marshall G. S. (2001). Dünya Tarihini Yeniden Dü�ünmek, (Çev. Ahmet Kanl�dere-Ahmet Aydo�an), Yay�na Haz�rlayan: Yücel Bulut, �stanbul, Yöneli� Yay�nlar�.

Page 228: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

KAYNAKÇA 216

HOLT, P. M, LAMBTON, A.K.S., LEWIS, B. (1989). �slam Tarihi Kültür ve Medeniyeti, �kinci Cilt, Hikmet Yay�nevi, �stanbul.

HUBERMAN, Leo (1974). Feodal Toplumdan Yirminci Yüzy�la, (Çev. Murat Belge), �stanbul, Bilim Yay�nlar�.

HUNKE, Sigrid (2008), Bat�’y� Ayd�nlatan Do�u Güne�i, (Çev: I��k Soner), Kay-nak Yay�nlar�, �stanbul.

HUNTINGTON, Samuel P. (2006). Medeniyetler Çat��mas� ve Dünya Düzeninin Yeniden Kurulmas�, (Çev. Mehmet Turhan-Y.Z. Cem Soydemir), �stanbul, Okyanus Us Yay�n.

�kinci Be� Y�ll�k Kalk�nma Plan� (http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/plan.asp).

�NALCIK, Halil (2009). Osmanl� �mparatorlu�u’nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi, Cilt: 1, (Çev. Halil Berktay), �stanbul, Eren Yay�nc�l�k.

�NALCIK, Halil (2011). Rönesans Avrupas� Türkiye’nin Bat� Medeniyetiyle Özde�le�me Süreci, �stanbul, Türkiye �� Bankas� Kültür Yay�nlar�.

�SB�R, Begüm (2011). Kamu �halelerine Kat�lma Yasa��, Ankara, Turhan Kitabevi.

�ZG�, Ali R�za (2011). Hangi Ortakl�k, �stanbul, IQ Kültür Sanat Yay�nc�l�k.

KALYON, Levent (2010). Türkiye’nin Savunma Politikalar� Üzerine K�rm�z� Kim?, Ankara, Nobel Yay�n Da��t�m.

KARAALP, Ali �hsan (1994). Geli�mekte Olan Ülkelerde Sanayile�me Politika-lar� (Türkiye Deneyi), Denizli, Bilal Ofset.

KARAL, Enver Ziya (1999). Tanzimat-� Hayriye Devri (1839–1856), �stanbul, Ça�da� Matbaac�l�k ve Yay�nc�l�k.

KAYA, Ercan (2000). “Türkiye’ye Yap�lan Güvenlik Yard�mlar� ve Ekonomik Etkileri”, Savunma Sanayii Sempozyumu, Ankara.

KAYNAR, Re�at (2010). Mustafa Re�it Pa�a ve Tanzimat, Ankara, TTK Yay�nevi.

KAZGAN, Gülten (2002). Tanzimattan 21. Yüzy�la Türkiye Ekonomisi, �stanbul, �stanbul Bilgi Üniversitesi Yay�nlar�.

KEPENEK, Yakup (1990). Türkiye Ekonomisi, Ankara, Verso Yay�nc�l�k.

KHAN, Asif (2010). Market Trends and Analysis of Offsets, The DISAM Journal.

KILIÇBAY, Mehmet Ali (2004). “Do�u’nun Bat�’yla �mtihan�”, Do�u-Bat� K�ska-c�nda Türkiye, �stanbul, Ayk�r� Yay�nc�l�k.

KIRAY, Emine (1995). Osmanl�’da Ekonomik Yap� ve D�� Borçlar, 2. Bask�, �stanbul, �leti�im Yay�nlar�.

KIZILÇEL�K, Sezgin (2004). Sosyal Bilimleri Yeniden Yap�land�rmak, Ankara, An� Yay�nc�l�k.

Page 229: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

KAYNAKÇA 217

K�L�, Suna (2002). Türk Devrim Tarihi, �� Bankas� Kültür Yay�nlar�, �stanbul, 2002.

K�NZER, Stephen (2001). Crescent&Star Turkey Between Two Worlds, New York, Farrar, Straus and Giroux.

KORALTÜRK, Murat (2011). Erken Cumhuriyet Döneminde Ekonominin Türkle�tirilmesi, �stanbul, �leti�im Yay�nlar�.

KUMAR, Krishan (1995). Sanayi Sonras� Toplumdan Post-modern Topluma Ça�da� Dünyan�n Yeni Kuramlar�, (Çev. Mehmet Küçük), Ankara, Dost Kitabevi.

KÜÇÜKÖMER, �dris (2002). Düzenin Yabanc�la�mas� “Bat�l�la�ma”, �stanbul, Ba�lam Yay�nc�l�k, 2002.

LATOUCHE, Serge (1993). Dünyan�n Bat�l�la�t�r�lmas�, (Çev. Temel Ke�o�lu), �stanbul, Ayr�nt� Yay�nlar�.

LEWIS, Bernard (2003). �slam’�n Krizi, (Çev. Abdullah Y�lmaz), �stanbul, Literatür Yay�nlar�.

LEWIS, Bernard (2000). Modern Türkiye’nin Do�u�u, (Çev. Metin K�ratl�), Ankara, Türk Tarih Kurumu.

LORDO�LU, Kuvvet (1996). Kapitalizm, �stanbul, BDS Yay�nlar�.

MACHIAVELLI, Niccola (1999). Prens, (Çev Rekin Tansoy), �stanbul, O�lak Yay�nc�l�k.

MAKAL, Ahmet (2002). “Türkiye’nin Sanayile�me Sürecinde ��gücü Sorunu, sos-yal Politika ve �ktisadi Devlet Te�ekkülleri: 1930’lu Y�llar ve 1940’l� Y�llar”, http://www.politics.ankara.edu.tr/tartisma_metinleri.php 2002.

MANTRAN, Robert (1992). “XVIII. Yüzy�lda Osmanl� Devleti: Avrupa Bask�s�” Osmanl� �mparatorlu�u Tarihi I, (Ed. Robert Mantran; Çev. Server Tanilli), �stanbul, Adam Yay�nc�l�k.

MANTRAN, Robert (1999). “�ark Meselesinin Ba�lang�çlar� (1774-1839)”, Os-manl� �mparatorlu�u Tarihi II, (Ed. Robert Mantran; Çev. Server Tanilli), �stanbul, Adam Yay�nc�l�k.

MARD�N, �erif (1991). Türkiye’de Din ve Siyaset, (Der. Mümtazer Türköne-Tuncay Önder), �stanbul, �leti�im Yay�nlar�.

MARX, Karl, Feuerbach Üzerine Tezler, http://www.marxists.org/turkce/m-e/ 1845/tezler.htm, 2013.

MARX, Karl (2011). Kapital Ekonomi Politi�in Ele�tirisi, Cilt: 1, (Çev: Mehmet Selik-Nail Satl�gan), Yordam Kitap Bas�n ve Yay�n, �stanbul.

MCNEILL, William H. (2003). Dünya Tarihi, (Çev. Alaeddin �enel), Ankara, �mge Kitabevi.

Page 230: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

KAYNAKÇA 218

MER�Ç, Cemil (1996). Umrandan Uygarl��a, �stanbul, �leti�im Yay�nevi.

MER�Ç, Cemil (1986). Kültürden �rfana, Bütün Eserleri 1, �nsan Yay�nlar�, �stanbul.

NEF, John U. (1986). Sanayile�menin Kültürel Temelleri, (Çev. Erol Güngör), �stanbul, Millî E�itim Bas�mevi.

NEUMARK, Fritz (1938). D�� Ticaret Siyaseti, (Çev. Sabri F. Ülgener), �stanbul, �stanbul Üniversitesi Yay�nlar�.

NYE, Joseph (2004). Soft Power: The Means To Success in World Politics, Per-seus Group Books, United States of America.

NWEIHED, Kaldone G. (2007). Küreselle�me �ki Yüze Bir Maske, (Çev. Banu Temel Gürel), Ankara, Memleket Yay�nlar�.

O’BRIEN, Philip J. (1992). “Latin Amerikan Ba��ml�l�k kuramlar�na Bir Ele�tiri”, (Çev. Melih Ersoy), Emperyalizm Geli�me ve Ba��ml�l�k Üzerine, (Der. Me-lih Ersoy), Ankara, V Yay�nlar�.

OKYAR, Osman (1948). “Mr. Thornburg ve Türk Ekonomisi”, �stanbul, �stanbul Üniversitesi �ktisat Fakültesi Mecmuas�, Temmuz.

ONAR, S�dd�k Sami (2003). “�dare �lmi ve �dare Hukuku Bak�m�ndan Türkiye’nin �dari ve Hukuki Bünyesinin Geçirdi�i �stihaleler ve Bugünkü Durumu”, Tür-kiye’de Kamu Yönetimi, (Ed.. Aykaç, Burhan, vd.), Ankara, Yarg� Yay�nlar�.

Onuncu Kalk�nma Plan� (http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/plan.asp).

ORAL, Atilla (2012). �akir Zümre, �stanbul, Demkar Yay�nevi.

ORTAYLI, �lber, KÜÇÜKKAYA, �smail (2012). Cumhuriyet’in �lk Yüzy�l� 1923-2023, �stanbul, Tima� Yay�nlar�.

ORTAYLI, �lber (2000). �mparatorlu�un En Uzun Yüzy�l�, �stanbul, �leti�im Yay�nlar�.

ÖKÇÜN, Önder (20119. Ziya Pa�a’n�n Hayat� Eserleri, Kültür Bakanl��� Yay�nlar�, No: 2750, Ankara, Türk Kurumu Bas�m.

ÖNER, Necati (2005). “Zihniyet”, Kadir Çüçen, “Avrupa’da Ayd�nlanma”, Prof. Dr. Süleyman Hayri Bolay Arma�an Kitab�, Ankara, Gazi Kitabevi.

ÖNER, Necati (2011). Frans�z Sosyoloji Okulu’na Göre Mant���n Men�ei Prob-lemi, �stanbul, Divan Kitap.

ÖNER, Necati (2012). Tanzimattan Sonra Türkiye’de �lim ve Mant�k Anlay���, �stanbul, Divan Kitap.

ÖNSOY, R�fat (1984). “Tanzimat Dönemi Sanayile�me Politikas� 1839-1876”, Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi.

“Önsöz” (2009). 2009-2016 Savunma Sanayi Sektörel Strateji Doküman�, SSM.

Page 231: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

KAYNAKÇA 219

ÖZÇEL�K, Özer-Güner, Tuncer (2013). “Atatürk Dönemi Ekonomi Politikalar�”, http://www.aku.edu.tr/aku/dosyayonetimi/sosyalbilens/makale/c9s1m15.pdf, (28.04.2013).

ÖZGÜR, Özlem (1976). 100 Soruda Sanayile�me ve Türkiye, �stanbul, Gerçek Yay�nevi.

ÖZTUNA, Y�lmaz (2006). II. Sultan Mahmud, �stanbul, Bab�ali Kültür Yay�nc�l���.

ÖZTÜRK, Salih, - Yak���r, Deniz (2005). “Türkiye Ekonomisinde 1980 Sonras� Ya�anan Yap�sal Dönü�ümlerin GSMH, D�� Ticaret ve D�� Borçlar Ba�lam�n-da Teorik Bir De�erlendirmesi”, Mevzuat Dergisi, Say�: 94.

PAM�R, Aybars (2002). “Kapitülasyon Kavram� ve Osmanl� Devletine Etkileri”, AÜ Hukuk Fakültesi Dergisi, 51/ 2.

PAMUK, �evket (2005). Osmanl� Ekonomisinde Ba��ml�l�k ve Büyüme 1820-1913, �stanbul, Tarih Vakf� Yurt Yay�nlar�,

PARASIZ, �lker (2012). Uluslararas� Mali ve Ekonomik Kurulu�lar, Bursa, Ezgi Kitabevi.

PARASIZ, �lker (2011). 1929 Dünya Büyük Ekonomik Krizi Dünyada ve Ülke-mizdeki Etkileri, Bursa, Ezgi Kitabevi.

PAYASLI, Volkan (2011). “Çok Partili Hayata Geçi� Sürecinde Devletçilik Politi-kas� Üzerine Bir De�erlendirme (1939-1950)”, Cumhuriyet Tarihi Ara�t�r-malar� Dergisi, Y�l: 7, Say�. 13.

PIERSON, Christopher (2000). Modern Devlet, (Çev. Dilek Hattato�lu), �stanbul, Çiviyaz�lar�.

Rakamlarla” Türk Savunma Sanayi, http://arsiv.sabah.com.tr/2008/02/24/haber, 35225CCDC00A498A901D598CCEF8CF9A.html

RAS�M, Ahmet (1987). Osmanl�’da Bat���n Üç Evresi III. Selim, II. Mahmut, Abdülmecit, (Yay�na Haz�rlayan: H.V. Velidedeo�lu), �stanbul, Evrim Yay�nlar�.

REYHAN, Cenk (2008). Osmanl�’da Kapitalizmin Kökenleri, �stanbul, Tarih Vakf� Yurt Yay�nlar�.

REYNOLDS, Lloyd (1996). “Üçüncü Dünya Ekonomilerinde Uzun Vadeli Büyü-me-Tarihsel Perspektiften Ekonomik Kalk�nma”, Kalk�nma �ktisad� Yükseli�i ve Gerilemesi, (Haz. Fikret �enses/Çev. Sedef Öztürk), �stanbul, �leti�im Yay�nlar�.

R�VERO, Oswaldo de (2003). Kalk�nma Efsanesi: 21. Yüzy�l�n Ba��ms�z Ya�a-yamayan Ekonomileri, (Çev. Ömer Karakurt), �stanbul, Çitlembik Yay�nlar�.

ROSENBERG, Nathan, - Birdzell, L.E. (1992). Bat� Nas�l Zengin Oldu, (Çev. Erdal Güven), �stanbul, Form Yay�nlar�.

RUNCIMAN, Sir Steven, “Avrupa Medeniyetinin Geli�mesi Üzerindeki �slami Tesirler”, http://www.endulus.net/enduluskultur/batiyaetkileri.htm, (Çev: Nu�in Asgari, �arkiyat Mecmuas�, C.III, (�stanbul) 1969), (Eri�im Tarihi: 17.11.2014).

Page 232: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

KAYNAKÇA 220

RUSTOW, R.W. (1980). �ktisadi Geli�menin Merhaleleri, (Çev. Erol Güngör), �stanbul, Kalem Yay�nc�l�k.

SANDER, Oral (1998). Siyasi Tarih �lkça�lardan 1981’e, Ankara, �mge Kitabevi.

SARIKAVAK, Kaz�m (2005). “Kendi �fadeleriyle Prof. Dr. Süleyman Hayri Bolay: Hayat�, Dü�ünce Dünyas� ve Eserleri”, Prof. Dr. Süleyman Hayri Bolay Ar-ma�an Kitab�, Ankara, Gazi Kitabevi.

Sat�nalma Gücü Paritesi (2008). Türkiye �statistik Kurumu, Ankara.

Savunma Sanayi Müste�arl��� (1991). Offset Uygulama El Kitab�.

SAYAR, Ahmed Güner (1986). Osmanl� �ktisat Dü�üncesinin Ça�da�la�mas�, �stanbul, Der Yay�nlar�.

SCOGNAM�LLO, Giovanni (1976). Bat�n�n �nanç Temelleri, �stanbul, Dergâh Yay�nlar�.

SEE, Henri (1972). Modern Kapitalizmin Olu�umu, (Çev. Selahattin Özmen), Baha Matbaas�, �stanbul.

Sekizinci Be� Y�ll�k Kalk�nma Plan� (http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/plan.asp).

SEN, Amartya (2004). Özgürlükle Kalk�nma, (Çev. Yavuz Alogan), �stanbul, Ayr�nt� Yay�nlar�.

SEY�TDANLIO�LU, Mehmet (1990). “Tanzimat�n Ön Haz�rl�klar� ve Meclis-i Vala-y� Ahkam-� Adliye’nin Kurulu�u (1838-1840), Sultan II. Mahmud ve Reformlar� Semineri, �stanbul.

SEZER, Baykan (1997). Bat� Dünya Egemenli�i ve Endüstri Devrimi, Ankara, Türk Tarih Kurumu Bas�mevi.

SEZER, Baykan (2007). Türk Sosyolojisinin Ana Sorunlar�, �stanbul, K�z�lelma Yay�nc�l�k.

SHAW, Stanford (1982). Osmanl� �mparatorlu�u ve Modern Türkiye 1, (Çev. Mehmet Harmanc�), �stanbul, Ümit Matbaas�.

SÖNMEZ, Sinan (1998). Dünya Ekonomisinde Dönü�üm Sömürgecilikten Küre-selle�meye, Ankara, �mge Kitabevi.

SOMBART, Werner (2008). Burjuva, (Çev. O�uz Adan�r), Ankara, Do�u Bat� Yay�nlar�.

SOFUO�LU, Ebubekir (2004). Osmanl� Devletinde Islahatlar ve I. Me�rutiyet, �stanbul, Gökkubbe Yay�nlar�.

SOMEL, Cem (2000).“Türkiye Ekonomisi-Küreselle�me ve Kalk�nma”, (içinde: Ah-met Alpay Dikmen, Küresel Üretim, Küresel Yönetim Doktora Dersi Notlar�).

SOYLU, Perihan Ünlü-YAKTI, Özlem (2012). “Devletçili�e Yönelmede Bir Kö�e Ta��: Birinci Be� Y�l�lk Sanayi Plan�”, Histories Studies, Prof. Dr. Enver Konukçu Arma�an�.

Page 233: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

KAYNAKÇA 221

SÖNMEZ, Sinan (1998). Dünya Ekonomisinde Dönü�üm Sömürgecilikten Küre-selle�meye, Ankara, �mge Kitabevi.

�AHBAZ, Fethi (2007). Savunma Sanayinin D�� Politika Üzerindeki Etkisi ve Türkiye Örne�i, Ankara, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi.

�AH�N, Hüseyin (1990). Türkiye Ekonomisi, Bursa, Uluda� Üniversitesi ��BF ��letme �ktisad� ve Muhasebe Ara�t�rma ve Uygulama Merkezi Yay�n�.

�AYLAN, Gencay (1999). Postmodernizm, Ankara, �mge Kitabevi.

�ENER, �eref (2007). “Osmanl� Sanayile�me Süreci ve Bu Süreçte Özel Giri�imin Rolü”, Dokuz Eylülü Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt: 9, Say�: 3.

�ENSES, Fikret, Taymaz, Erol (2003). “Unutulan Bir Toplumsal Amaç: Sanayile�-me Ne Oluyor? Ne Olmal�?”, �ktisadi Kalk�nma, Kriz ve �stikrar, (Derleyen-ler: Ahmet H. Köse-Fikret �enses-Erinç Yeldan), �stanbul, �leti�im Yay�nlar�.

�ENSES, Fikret (2004). “Neoliberal Küreselle�me Kalk�nma �çir Bir F�rsat m�, Engel mi?”, ERC Economic Working Paper in Economic, 04/09, August, http://erc.metu.edu/menu/series04/0409.pdf.

��R�N, �brahim (2006). Osmanl� �mgeleminde Avrupa, Ankara, Lotus Yay�nevi.

TAN, Rengin Saliha (2011). Stratejik Offset Yönetimi, Uzmanl�k Tezi, Savunma Sanayi Müste�arl���, Ankara.

TAN�LL�, Server (1999). Uygarl�k Tarihi, �stanbul, Adam Yay�nlar�.

TEKEL�, �lhan (2010). Sanayi Toplumu �çin Sanayi Yaz�lar�, �stanbul, Tarih Vakf� Yurt Yay�nlar�.

TEKEL�, �lhan (1999). Modernite A��l�rken Siyaset, Ankara, �mge Kitabevi.

TEKEL�, �lhan-�LK�N, Selim (1993). Osmanl� �mparatorlu�u’nda E�itim ve Bilgi Üretim Sisteminin Olu�umu ve Dönü�ümü, Ankara, Türk Tarih Kuru-mu Yay�nlar�.

TET�K, Fatih-Soyluer, Serdal (2013). “Silah �thalat� ve Kara Harp Sanayii”, Dünya Sava� Tarihi Osmanl� Askeri Tarihi, (Ed: Gültein Y�ld�z), �stanbul, Tima� Yay�nlar�.

TEZEL, Yahya S. (1994). Cumhuriyet Döneminin �ktisadi Tarihi, �stanbul, Tarih Vakf� Yurt Yay�nlar�.

The Economist Dergisi, �ubat 2013 say�s�.

The Economist Dergisi, Aral�k 2012 say�s�.

The Defence Acquisition Program Administration (DAPA), 01.11.2013, http://www.dapa.go.kr/eng/about_dapa/e_Commissione.jsp.

Page 234: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

KAYNAKÇA 222

THOMPSON, E. P. (2004). �ngiliz ��çi S�n�f�n�n Olu�umu, (Çev: Uygur Kocaba-�o�lu), �stanbul, Birikim Yay�nlar�,

THORNBURG, Max Weston (1950). Türkiye’nin Bugünkü Ekonomik Durumu-nun Tenkidi, (Çev. Nail Artuner), Ankara, Nebio�lu Yay�nevi.

T�MUR, Taner (2010). Osmanl� Toplum Düzeni, Ankara, �mge Kitabevi.

T�MUR, Taner (2000). Toplumsal De�i�me ve Üniversiteler, Ankara, �mge Kitabevi.

TOKER, Hülya, “Dünden Bugüne Savunma Sanayii”, http://resmitarih.com/wp- content/uploads/2013/04/DNDEN-BUGNE-SAVUNMA-SANAY.pdf .

TORUN, �shak (2003). “Endüstri Toplumu’nun Olu�mas�nda Etkili Olan �ktisadi ve Sina-i Faktörler”, C. Ü. �ktisadi ve �dari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt:4, Say�.1.

TOYNBEE, Arnold (1988). Medeniyet Yarg�lan�yor, (Çev. Ufuk Uyan), �stanbul, ��aret Yay�nlar�.

TUK�N, Cemal (1969). Osmanl� Devleti ve Yabanc� Bilginler, Necati Lugal’a Arma�an’dan ayr�bas�m, Ankara, Türk Tarih Kurumu Bas�mevi.

TUNAYA, Tar�k Zafer (2004). Türkiye’nin Siyasi Hayat�nda Bat�l�la�ma Hare-ketleri, �stanbul, �stanbul Bilgi Üniversitesi Yay�nlar�.

TURNER, Bryan S. (1997). Max Weber ve �slam, (Çev. Yasin Aktay), Ankara, Vadi Yay�nlar�.

Türk Dil Kurumu, No: 549.

TÜRKCAN, Ergün (2003). “Teknoloji Seçimi Olarak Bilim ve Teknoloji Politika-lar�”, �ktisadi Kalk�nma, Kriz ve �stikrar, (Derleyenler: Ahmet H. Köse-Fikret �enses-Erinç Yeldan), �stanbul, �leti�im Yay�nlar�.

Türkiye Savunma Sanayi Sektör Raporu (2008). TOBB Türkiye Savunma Sanayi Meclisi.

TÜTENG�L, Cavit Orhan (1971). Az Geli�menin Sosyolojisi, Ankara, Toplum Yay�nevi.

U.S. DOD, Industrial Paticipation Agreements Task Group Report.

US Bureau of Industry and Security (2005). Offsets in Defense Trade.

UZ, Abdullah (2005). Kamu �hale Hukuku, Ankara, Turhan Kitabevi.

Üçüncü Be� Y�ll�k Kalk�nma Plan� (http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/plan.asp).

ÜLGENER, Sabri F. (1983). Zihniyet Ayd�nlar ve �zm’ler, Ankara, Maya� Matba-ac�l�k.

WALLERSTEIN, Immanuel (2004). Dünya Sistemleri Analizi, (Çev. Ender Aba-do�lu-Nuri Ersoy), �stanbul, Aram Yay�nc�l�k.

Page 235: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

KAYNAKÇA 223

WATT, W. Montgomery (1993). �slam Nedir, (Çev. Elif R�za), �stanbul, Birle�ik Yay�nc�l�k.

WATT, W. Montgomery (1989). �slâm Avrupa’da, (Çev: Hlusi Yavu), �stanbul, Marmara Üniversitesi �lahiyat Fakültesi Vakf� Yay�nlar�.

WEBER, Max (2009). Protestan Ahlak� ve Kapitalizmin Ruhu, (Çev. Gülistan Solmaz), Ankara, Alter Yay�nc�l�k.

WETTER, Gusstav A. (1976). Bugünkü Sovyet �deolojisi I, (Çev: Cemil Ziya �anbey), Ankara, Kültür Bakanl��� Yay�nlar�.

VURAL, Cuma (2013). I��k Do�u’dan Yükselir Ünlü Türk ve Müslüman Bilim Adamlar�, Ankara, Panama Yay�nc�l�k.

WILSON, Woodrow (1961). “�darenin �ncelenmesi”, Woodrow Wilson’dan Seç-me Parçalar, (Çev. Nermin Abadan), �stanbul, Siyasi �limler Derne�i.

YARKIN, Gülistan (2008). “Dünya Bankas�”, Ekonomik Kurumlar ve Kavram-lar Sözlü�ü, (Ed: Fikret Ba�kaya-Ayd�n Ördek), �stanbul, Maki Bas�n Yay�n.

YAYMAN, Hüseyin (2008). Türkiye’nin �dari Reform Tarihi, Ankara, Turhan Kitabevi.

Yedinci Be� Y�ll�k Kalk�nma Plan�, (http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/plan.asp).

YENAL, Oktay (2001). Cumhuriyet’in �ktisat Tarihi, �stanbul, Creative Yay�nc�l�k.

YILDIRIM, Erhan, LOPCU, Kenan, ÇAKMAKLI, Selim (2011). “Türkiye Ekono-misinde �ktisadi Dalgalanmalar ve Krizler: 1980 Öncesi ve Sonras� Üzerine Kar��la�t�rmal� Bir �nceleme”, Bilsay Kuruç’a Arma�an, Ankara, Mülkiyeli-ler Birli�i Yay�n�.

YILMAZ, �smet (2014). Milli Savunma Bakanl��� ve Savunma Sanayii Müste�arl�-��n�n 2015 Y�l� Bütçe Tasar�s� TBMM Genel Kurul Sunu� Konu�mas�.

ZEYDAN, Corci (2004). �slam Uygalk�lar� Tarihi Cilt 1, (Çev: Nejdet Gök), �leti�im Yay�nlar�, �stanbul.

ZENG�N, Ozan (2004). “Düzenleyici Reform Üzerine”, Kamu Yönetimi Dünyas� Dergisi, Say�:19, Temmuz-Eylül.

2009-2016 Savunma Sanayi Sektörel Strateji Doküman�, SSM, 2009.

http://www.aksiyon.com.tr/aksiyon/haber-12089-34-hollandada-osmanli-muhru.html (01.04.2013).

http://altinkanatlar.org/node/16 (01.10.2013).

“Rakamlarla” Türk Savunma Sanayi, http://arsiv.sabah.com.tr/2008/02/24/haber, 35225CCDC00A498A901D598CCEF8CF9A.html

http://finans.milliyet.com.tr/sirketler/ASELSAN-ELEKTRONIK-SANAYI-VE TICARET/getDetailsStory.html? storyId=183395& goToHomePageParam= true&siteLanguage=en

Page 236: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

KAYNAKÇA 224

http://www.sasad.org.tr/uploaded//SaSaD-StratejikPlan(5).pdf, (05.05.2013).

https://www.tai.com.tr/tr/basin-bultenleri/turk-baslangic-ve-temel-egitim-ucagi-hurkus-hangardan-cikti.(01.05.2013).

http://www.imf.org/external/country/tur/rr/2011/overview.pdf. (03.05.20313).

http://hdr.undp.org/en/data/profiles/. (03.05.20313).

http://www.oecdbetterlifeindex.org. (03.05.20313).

http://www.worldbank.org/tr/country/turkey. (03.05.20313).

http://www.ssm.gov.tr/anasayfa/savunmaSanayiimiz/Sayfalar/tarihce2.aspx (02.05.2013).

http://www.ssm.gov.tr/anasayfa/savunmaSanayiimiz/Sayfalar/bugunkudurum.aspx (02.05.2013).

http://siteresources.worldbank.org/INTTRANSPORT/Resources/336291-1297096897336/7715763-1297096948414/Presentation-alstom.pdf

http://tec.tawazun.ae/theprogram.html

http://www.sipri/research/armamrnts/production/Top100 (02.10.2013).

http://sanayilesme.ssm.gov.tr/SKO/Sayfalar/default.aspx (03.09.2013).

http://sanayilesme.ssm.gov.tr/SanayilesmeFaaliyetleri/Documents/2011SSAnalizRaporu.pdf (02.08.2013).

http://www.sasad.org.tr/uploaded//Sektor-Performans-Raporu.docx (10.08.2013).

http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=22752349&tarih=2013-03-06

http://www.sasad.org.tr/uploaded//SaSaD-StratejikPlan(5).pdf (10.08.2013).

http://www.ssm.gov.tr/anasayfa/projeler (05.04.2013).

Page 237: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

EK I

M�LLÎ SAVUNMA BAKANI M. VECD� GÖNÜL’ÜN VEDA MESAJI

(07 Temmuz 2011)

AK Parti taraf�ndan te�kil edilen üç Hükûmet süresince ifa etti�im ve

19.11.2002 tarihinde ba�lad���m Millî Savunma Bakanl��� görevimden bu-gün itibar�yla ayr�l�yorum. Ça�da� yönetim ilkelerinden ikisinin saydaml�k ve hesap verilebilirlik oldu�u muhakkakt�r. Pozitif hukuk ve siyaseten ver-mek durumunda oldu�um ve verdi�im hesap yan�nda, Cumhuriyet tarihinin en uzun Millî Savunma Bakanl��� dönemimle ilgili olarak kamuoyuna da nihai bir hesab�n verilmesi zorunlulu�u aç�kt�r.

Bilindi�i gibi; Bakanl���m�z iki müste�arl�ktan olu�maktad�r: Millî Sa-vunma Bakanl��� Müste�arl��� (1325 Say�l� Kanun) ve Savunma Sanayii Müste�arl��� (3238 Say�l� Kanun)

Bakanl���m�z “Bakanlar Kurulunca kararla�t�r�lacak savunma politika-lar� çerçevesinde Genelkurmay Ba�kanl��� taraf�ndan tespit olunacak ilke, öncelik ve ana programlar�na göre” savunma hizmetlerinin daha çok destek yönünü üstlenmi� olup yurt savunmas�n� asaleten yapma durumundaki Ge-nelkurmaydan ayr� bir te�kilatt�r. Ancak Bakanl���m�z�n esas personeli Ge-nelkurmay mensuplar�ndan olu�maktad�r. Ayr�ca kurulu� kanunlar�m�z her iki te�kilat�n “s�k� bir i�birli�i ve beraberli�i” içinde çal��mas�n� öngörmü�tür.

Bakanl���m�z bu dönemde an�lan Kanunun belirledi�i, TBMM ili�kile-riyle, tedarik, askere alma, in�aat, bütçe hizmetlerini en iyi �ekilde yürütmü�-tür. Son 8,5 senede 154 Kanun Tasar�s� yasalla�m��t�r. (1990-2000 aras� bu say� 41’dir) Anayasa, Kanun ve Kararname de�i�iklikleriyle askerlik süresi k�salt�lm��, �ehit dul ve yetimlere ve gazilere baz� iyile�tirmeler yap�lm��, polislerin, sporcular�n, 42 ya� üstü yurt d���ndaki vatanda�lar�n askerlik hiz-meti yeniden düzenlenmi�, sivillerin askerî yarg�ya gitmesi kald�r�lm��, yüce divan bo�lu�u doldurulmu�, yoklama kaça�� ve bakayalara hapis yerine para cezas� getirilmi�, Uzman Erba�lar�n emeklili�i sa�lanm��, askerî hastahane-ler sivillere aç�lm��, Sözle�meli Er Kanunu ç�kar�lm��, askere alma ve yok-lama i�lemleri e-devlet’e dahil edilmi�, ba�ta karakol in�aatlar� olmak üzere yap�m i�leri sürdürülmü�tür.

MSB bütçesi, icrac� bakanl�klar aras�nda birinci s�rada iken yap�lan tasar-ruflarla konsolide bütçe içerisinde bugün 6’nc� s�rada yer alm��t�r. (Terörle mücadele harcamalar� da bu bütçeden yap�lmaktad�r.) 2003-2010 y�llar� ara-

Page 238: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

EK I 226

s�nda toplam 80.593 ihale yap�lm�� olup Kamu �hale Kurumunca yaln�z 44 ihale iptal edilmi�tir.

Ülkelerin uluslararas� etkinli�inde, sahip oldu�u silahl� gücün belirleyi-ci bir etken oldu�u tart���lmaz. Silahl� gücün en önemli unsurunun ise “in-san” oldu�u muhakkakt�r. Ancak bu “insan” ne kadar bilgi ve cihazla techiz edilmi�tir ve bu cihazlar�n ne kadar� yerlidir. Savunma Sanayii, enerji sektö-rüyle beraber dünyan�n en kritik, en hassas sektörüdür. Bu sektör Türkiye’de Bakanl���m�z Savunma Sanayii Müste�arl���n�n önderli�inde son sekiz sene-de büyük bir at�l�m gerçekle�tirmi�tir. Y�llard�r bekleyen hayatî derecede önemli projelerin önlerindeki engeller kald�r�lm��, te�kilat ayn� oldu�u halde uygulamadaki proje say�s� 66’dan 269’a, tutar� da 5,5 milyardan 45,3 milyar ABD dolar�na ç�km��t�r.

Ana ilke olarak mutlak surette yerli üretim, olam�yorsa Türkiye’de or-tak üretim, hiç çare yoksa haz�r al�m yolu ve her halükârda offset uygulamas� kesin kural olarak konmu� ve bu sayede haz�r al�m oran� %10’un alt�na dü�-mü�tür. Sonuçta savunma sanayii sektöründe Türkiye, dünyada mevcut s�ra-lamada ithalatta 6’nc� s�radayken 13’üncü s�raya inmi�tir. �hracatta ise 27’nci s�radan 21’inci s�raya yükselmi�tir. Savunma sanayii sektör cirosu 1.301 milyon ABD dolar�ndan 2.733 milyon ABD dolar�na, ihracat ise 331 milyon ABD dolar�ndan 853 milyon ABD dolar�na yükselmi�tir. AR-GE harcamalar� 58 milyondan 666 milyona ç�km��t�r. TSK ihtiyaçlar�n�n yurt içinden parasal olarak kar��lanma oran� %25’lerden %52’ye yükselmi�tir. �halelerde temsilciler muhatap al�nmam�� ayr�ca ihale bedelinin en az %30 i� pay�n�n kobilere verilmesi �art� ko�ularak teknolojinin geni� bir tabana ya-y�lmas� amaçlanm��t�r.

On sene önce daha eski teknolojiye sahip F4’leri bile modernize ede-meyip yabanc�lara muhtaç olan Türkiye, bugün teknolojide en geli�mi� ülke-lerle birlikte A400M ve F35’i projelendirmekte ve ortak üretmekte olup ayr�ca F16’lar�n modernizasyon merkezi haline gelmi�tir. �lk defa üretti�i e�itim uça�� ve Atak Helikopteri bu sene uçacakt�r. Türkiye insans�z hava araçlar�nda ABD ve �srail’le yar��maktad�r. Ayr�ca Türkiye tarihinde ilk defa yerli olarak üretilen Göktürk Uydusu gerekli testlerden geçmi�tir.

Kara Kuvvetleri için ilk defa tank, piyade tüfe�i, makinal� tüfek, bomba atar, havadan ta��nabilir obüsler yerli olarak yap�lmakta olup, may�na dayan�kl� araçlar, kas�rga, cirit, uzun menzilli tanksavar roket ve füzeleri, 42 km. men-zilli f�rt�na ve panter obüsleri, Kaideye Monteli Stingerler hizmete girmi�tir.

Daha önce hep d��arda projelendirilen 200 m’ye kadar harp gemileri ar-t�k Türkiye’de projelendirilmekte ve üretilmektedir. Üretimde yerlilik oran� %70’i buldu�u gibi yabanc� al�mlardaki offset oran� %85’lere ula�m��t�r.

Page 239: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

EK I 227

Askerlerimizin ve mühendislerimizin fedakarca yapt��� çal��malarla Türkiye art�k görev bilgisayar�n�, radar�n�, sonar�n�, termal kameras�n�, simu-latörlerini, say�sal tabanl� ve kodlu haberle�meyi, navigasyon sistemlerini, gece görü� dürbünlerini kendisi yapabilmektedir.

Türk savunma sanayii �irketleri dünya ülkelerine z�rhl� araçlar, hava sa-vunma sistemleri, roket sistemleri, simulatörler, sahil güvenlik gemileri, askerî haberle�me sistemleri, komuta kontrol sistemleri ve yaz�l�mlar� ihraç etmeye ba�lam��lard�r.

Türkiye’nin özgün helikopterlerinin geli�tirilmesi için ön çal��malar ta-mamlanarak gerekli kararlar al�nm��t�r. Millî sava� uça�� ve jet e�itim uça-��m�z�n kavramsal tasar�m çal��mas�na ba�lan�lmas� karar� al�nm��t�r. Radar teknolojisi kullanan bir gözlem uydusunun geli�tirilmesine ba�lanm��t�r.

Bakanl���n uluslararas� ili�kileri sadedinde 44 ülke ile de�i�ik anla�ma-lar imzalanm��, baz� dost ülkelere 151.441 bin TL yard�m yap�lm��, Afganis-tan, Libya, Kosova, Somali, Etkin Caba Harekât�, Lübnan, Darfur, Bosna-Hersek, AB muhabere gruplar�, Karadeniz ve Karadeniz Uyum Harekât�, Akdeniz Kalkan� Harekât�, SEDM süreçlerinde Bakanl���m�za dü�en görev-ler yerine getirilmi�tir, AB ve NATO görevleri ifa ve icra edilmi�, NA-TO’nun yeniden te�kilatlanmas�nda Türkiye’nin a��rl��� korunmu�tur. Bu zaman zarf�nda NATO Zirvesi, Dünya Savunma Çal��tay� ve 5 Savunma Sanayii fuar� icra edilmi�tir.

Göreve geldi�imde problem olarak kar��ma ç�kan Özel Harekât Binas� sorumlular� mahkemeye verilmi� ve neticelendirilmi�tir. ERYX Tanksavar� Füzeleri sözle�mesi iptal edilmi�, uluslararas� tahkime verilmi� ve dava ka-zan�lm��, 700 milyon dolar yat�r�l�p 56 trilyon zarardaki Sabiha Gökçen Ha-va Liman� �slah edilerek kârl� bir i�letmeye çevrilmi�, yarat�lan rekabet so-nucunda ba�ar�l� bir yap-i�let-devret ihalesi ile devlete 2 milyar euro gelir kazand�r�lm��t�r.

Bu ba�ar�larda Hükümetimizin program� Say�n Ba�bakan�m�z�n öngörü-sü, liderli�i ve Bakanl���m�za verdi�i hareket sahas�, Genelkurmay Ba�kan-l��� ve Kuvvet Komutanl�klar�n�n güven ve i�birli�i, her iki Müste�arl���m�-z�n ve ba�l� kurulu�lar�m�z�n, vak�f �irketlerimizin mensuplar�n�n dürüst ve fedakârane gayretleri belirleyici olmu�tur. Kendilerine �ükranlar�m� sunuyor ve arz� veda ediyorum.

M. Vecdi GÖNÜL Millî Savunma Bakan�

Page 240: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

EK I 228

Page 241: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

EK II

Türk �mparatorlu�u Haritas�

AÇIKLAMA : Harita; Johannes Janssonius taraf�ndan 1658 y�l�nda haz�rlanan ve halen Viyana’daki Avusturya Millî Kütüphanesi’nde bulunan “Novus Atlas Absolutissimus” (Tam Te�ekküllü Yeni Atlas) isimli eserin “Türk �mparatorlu�u” ba�l�kl� bölümünde yer almaktad�r.

Atlas�n metin k�sm�nda Türk S�n�rlar� a�a��daki �ekilde ifade edilmi�tir.

Türkiye; bütün �talya’dan, Almanya’dan, Polonya’dan, Moskova’dan, Pers �mpara-torlu�u’ndan, Hindistan’dan, Habe�istan’dan ve Afrika’n�n ucundan neredeyse Cadiz’e kadar uzan�r. Libya’n�n ve �spanya’n�n içinden, Fransa’n�n d���ndan, Adriyatik Deni-zi’nden, Alp Da�lar�’ndan, büyük nehirlerden, bunlar Dinyeper ve Don, ormanlar�ndan, batakl�klardan ve kesintisiz da� silsilelerinden, Hazar Denizi’nden, çok büyük ve uzak arazilerden ve kumlu yerlerden, metruk çöllerden ve yine Akdeniz’le ayr�l�r ve s�n�rlan�r. Onun ötesinde K�z�ldeniz ve Okyanus’la çevrelenir, Arap Yar�madas�’n� ve çok büyük bir ülke ve dünyay� içine al�r, filhakika öyle halklar�n s�n�rlar�na dayan�r ki, onlara Lüsi-tanyal�lar cesurluklar�yla geçit vermi�lerdir. Venediklilerden ölçmeye ba�lay�nca bu devletin k�y�lar� 8 defa 100000 ad�md�r, Ege Denizi’ni Adriyatik Denizi ile Avrupa’dan ay�r�r, Karadeniz ve Ege’yi Asya’dan çevreler, �yonya Denizi ve Akdeniz’i sarar. Yuka-r�da say�l� yerleri a�an çevresi de bundan az de�ildir ve bütün bunlar�n ortas�nda kalan her �ey istisnas�z sadece Türk’ü efendisi olarak tan�r. Onun geni�li�i o kadar büyük ve güçlüdür ki, �talya, Fransa, �spanya, Almanya ve Sarmatya, Macaristan’�n küçük bir k�sm� ve Yunanistan ile birlikte, bütün bu eskiden Romal�lar�n hakim oldu�u dünyaya Türkler hakimdir ve onlar yönetirler. Buna Romal�lar�n askerî gücünü kabul etmi� ama yönetimine girmemi� pek çok eyalet ve halklar da eklenir.

Page 242: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

EK III

Ümit Burnundaki Kitabe

MARITIME CROSSROADS1:The European age of African maritime exploration began in the 15th century after the powerfull Turkish Empire had blocked the overland route to the East. This was the catalyst for Dias’ and subsequent Portuguese expeditions to find a sea route to India.

DEN�Z GEÇ�� YOLLARI: Kudretli Türk �mparatorlu�unun Do�u’ya giden karayolu güzergâh�n� ele geçirmesinden sonra, 15. Yüzy�lda Avrupa’n�n Afrika’ya olan deniz ke�ifleri ça�� ba�lad�. Bu, Dias’�n2 ve daha sonraki Portekizlilerin ke�if seferleri için Hindistan’a bir deniz yolu bulma konusunda h�zland�r�c� bir unsur olmu�tur.

1 Bu kitabe, Güney Afrika Cumhuriyetinde Cape Town �ehrinde Cape Yar�madas�n�n güneydeki

uç noktas�ndaki Ümit Burnunda bulunmaktad�r. 2 Bartolomeu Dias (tahminî 1450 - 29 May�s 1500), Afrika k�tas�n�n güney ucu olan Ümit

Burnu’nu ilk kez gemiyle dola�an Portekizli denizci ve kâ�if.

Page 243: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

D�Z�N

A

ABD, 7, xii, 3, 6, 8, 11, 13, 14, 32, 33, 49, 64, 69, 73, 74, 78, 80, 82, 83, 84, 85, 86, 99, 109, 118, 120, 121, 122, 126, 128, 145, 146, 148, 149, 150, 157, 159, 165, 171, 173, 174, 175, 177, 178, 179, 180, 190, 199, 203, 205

Almanya, 5, 6, 8, 11, 13, 32, 64, 67, 75, 80, 85, 95, 103, 118, 120, 139, 141, 146, 157, 174, 186

Antik Yunan, 8, 27, 33, 42 Araplar, 22, 23, 24, 29 Arnold Toynbe, 5 Askerî Fabrikalar Umum Müdürlü�ü,

142 Astronomi, 30 Avrupa, 3, 7, xi, xii, 4, 5, 6, 8, 13, 14,

15, 17, 21, 23, 24, 25, 26, 28, 29, 31, 32, 33, 34, 35, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 46, 47, 48, 49, 50, 52, 57, 59, 60, 61, 63, 64, 67, 69, 70, 71, 73, 74, 75, 77, 79, 81, 82, 83, 84, 85, 88, 90, 91, 92, 93, 94, 95,97, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 106, 108, 120, 121, 130, 132, 139, 140, 141, 143, 147, 157, 172, 174, 177, 189, 191, 194, 195, 198, 199, 200, 201, 205, 210, 212, 213, 215, 217, 218, 219, 221, 223

Avrupa Birli�i, xii, 85, 172, 177, 194, 195, 210, 212, 213

Avrupa Kömür Çelik Toplulu�u Antla�mas�, 85

Avustralya, 33, 34, 56, 64, 67, 70, 78, 81, 147, 174, 177

Azgeli�mi� ülkeler, 3, 67, 81, 162

B

Ba��ml�l�k, 209, 211, 218, 219 Balta Liman� Anla�mas�, 99 Baruthane-i Amire, 140

Bat�, 3, ix, 4, 5, 7, 8, 11, 15, 17, 18, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 53, 56, 58, 59, 61, 62, 63, 66, 67, 68, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 80, 81, 82, 86, 87, 88, 89,90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 107, 109, 110, 120, 121, 136, 137, 140, 145, 146, 147, 157, 191, 198, 199, 200, 203, 204, 208, 209, 211, 215, 216, 219, 220

Bat� Avrupa, 4, 5, 21, 24, 27, 29, 32, 34, 42, 44, 46, 53, 59, 67, 68, 71, 76, 77, 78, 81, 82, 86, 88, 89, 99, 100, 103, 137, 147, 157

Bat� Uygarl���, ix, 32, 33, 35, 36, 37, 77, 87

Bat�c�la�ma, 87 Bat�l�la�ma, ix, 6, 17, 18, 33, 35, 50,

76, 87, 88, 90, 91, 92, 94, 97, 107, 136, 198, 200, 213, 214, 217, 222

Benu Musa, 26 Birinci Be� Y�ll�k Sanayi Plan�, 114,

115, 116, 117 Birinci Dünya Sava��, 3, 32, 61, 64, 73,

80, 85, 138, 141, 143 Birinci Sanayi Devrimi, 65 Birle�mi� Milletler, xii, 85, 212 Budizm, 38

C

Cumhuriyet, ix, x, 10, 17, 87, 89, 90, 93, 94, 106, 107, 108, 109, 113, 124, 136, 142, 143, 144, 145, 148, 200, 201, 209, 210, 213, 217, 218, 219, 221, 223

Ç

Çin, 5, 8, 9, 21, 22, 41, 58, 59, 67, 78, 86, 199

Page 244: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

D�Z�N 232

D

Description of the Moslem Empire, 26 Do�rudan offset, 161, 162, 169 Do�u, 5, 7, 11, 21, 22, 23, 24, 25, 26,

27, 29, 31, 34, 35, 39, 41, 42, 43, 45, 46, 59, 61, 63, 77, 81, 82, 83, 88, 90, 91, 92, 102, 134, 145, 189, 198, 199, 216, 220, 223

Do�u Avrupa, 5, 41, 59 Dolayl� Offset, 161 Dünya Sistemi, 214 Dünya Ticaret Örgütü, xii, 62, 83, 84,

85, 193, 215

E

Ekonomik ��birli�i ve Kalk�nma Örgütü, 84

Ekonomik Yap�sal Dönü�üm Program�, 196

El-Fargani, 29 El-Hazen, 26 El-Kindi, 26 El-Me’mun, 26, 28 Eme�in özgürle�mesi, 56, 57 emek, 14, 37, 50, 51, 52, 53, 56, 57, 58,

73, 162, 196, 203 Endülüs, 3, 8, 28, 31, 41

F

Farabi, 26 Feodal üretim ili�kileri, 50, 52 Feodalizm, 48 Fransa, 5, 6, 11, 32, 47, 52, 67, 69, 71,

72, 75, 76, 79, 84, 85, 94, 95, 98, 99, 104, 118, 120, 141, 174, 175, 176, 178, 186

Frans�z Devrimi, 37, 42, 47, 60, 63, 72

G

geli�meye yak�n ülkeler, 15 Geli�mi� ülkeler, 58, 155, 160, 161,

162, 176 Geri kalm��, 15, 204 Gülhane Hatt-� Hümayunu, 90 Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anla�mas�, 84

H

Haçl� Seferleri, 39, 41, 42, 77 Harizmi, 26, 30 Hellenizm, 24 Hendesehane, 93 H�ristiyanl�k, 24, 29, 38, 39, 45 Hindistan, 4, 5, 21, 26, 27, 34, 59, 67,

78, 81, 82 Hinduizm, 38 Hollanda, 6, 11, 46, 59, 67, 69, 71, 85,

91, 98, 140, 174, 200, 206 Hong Kong, 78

I

Islah-� Sanayi Encümeni, 105, 107

�bn Haldun, 26 �bn Rü�d, 26 �kinci Be� Y�ll�k Sanayi Plan�, 116, 119 �kinci Dünya Sava��, 14, 49, 61, 68, 73,

74, 83, 85, 109, 116, 118, 120, 121, 138, 142, 144, 145, 146

�kinci Sanayi Devrimi, 65 �lerleme, 207 imparatorluk ça��, 48 �ngiltere, 3, 23, 32, 40, 41, 47, 55, 56,

57, 59, 61, 63, 64, 67, 69, 71, 72, 75, 78, 79, 84, 85, 86, 95, 98, 99, 102, 103, 104, 118, 139, 140, 141, 144, 145, 174, 176, 178, 186, 199, 203, 204, 214

�slam, 3, 4, 5, 8, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 39, 42, 43, 44, 59, 77, 81, 82, 86, 89, 93, 94, 96, 139, 215, 216, 217, 222, 223

�slam kültürü, 21, 25, 27, 29, 42, 44, 94 �slam medeniyeti, 21, 28, 31, 42, 45,

82, 89 �spanya, 5, 6, 9, 11, 22, 25, 26, 28, 31,

39, 45, 46, 79, 98, 174, 186, 201, 206

�zmir �ktisat Kongresi, 110, 111

Page 245: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

D�Z�N 233

J

Japonya, 21, 32, 35, 63, 64, 70, 73, 74, 84, 85

K

Kalk�nma, ix, xii, 15, 16, 40, 66, 68, 69, 70, 71, 119, 121, 128, 129, 130, 131, 132, 134, 135, 136, 172, 193, 196, 207, 209, 210, 211, 213, 215, 216, 218, 219, 220, 221, 222, 223

Kanada, 33, 61, 78, 85, 174, 175 Kapitalist toplum, 43 Kapitalizm, ix, 46, 47, 48, 77, 199, 210,

213, 217 Kapitülasyonlar, 95 Karlofça Antla�mas�, 17 Kar��l�kl� Ticaret, 156, 159 Know-how, 162 Kutbeddin �irazi, 29 Kuzey Amerika, 34, 64, 69, 70, 76, 147 Küreselle�me, 16, 161, 210, 218, 220,

221

L

Lord, 50 Lozan Antla�mas�, 113

M

Machiavelli, 4, 44 Marshall Plan�, 68, 73, 84, 120, 145 Materyalizm, 11 Medeniyet, 22, 39, 214, 222 Mezopotamya, 21, 22, 35 M�s�r, 21, 22, 25, 28, 35, 39, 67, 81,

143, 152, 188 Milletler Sistemi, 5 Millî Savunma Bakanl���, xii, 146, 147,

151, 165, 191, 201, 202 Modernle�me, 75, 209, 214 Muhammed El-Muqaddasi, 26 Musevilik, 31, 38 Mühendishane-i Bahr-i Hümayun, 93 Mühendishane-i Berr-i Hümayun, 93 Müslümanl�k, 38

N

NATO, 7, 73, 85, 109, 143, 145, 146, 148, 174, 183

Norveç, 11, 174 Nuri Demira� Fabrikas�, 144 Nuri Efendi, 104

O

Offset, 1, x, xi, xii, 19, 156, 157, 158, 159, 160, 161, 162, 163, 164, 165, 167, 168, 170, 171, 174, 175, 176, 177, 178, 179, 180, 181, 182, 183, 184, 187, 188, 189, 190, 193, 194, 196, 198, 209, 210, 220, 221

Osmanl�, ix, x, 3, 4, 5, 6, 8, 10, 17, 18, 34, 46, 67, 77, 82, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 106, 107, 108, 110, 111, 112, 113, 124, 136, 138, 139, 140, 141, 142, 143, 198, 199, 200, 202, 203, 209, 210, 212, 213, 215, 216, 217, 219, 220, 221, 222

Ö

Ömer Hayyam, 26 Özel sektör, 118, 119, 162

P

Patrimonyal Sultanate, 4 Polonya, 5, 11, 120, 143, 174, 206 Pozitivizm, ix, 75 Protestan Etik, 4

R

Reform, 37, 42, 43, 45, 49, 98, 204, 223

Roma, 5, 21, 22, 23, 24, 25, 30, 32, 33, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 50, 72, 73, 82, 84, 85, 86, 89, 95, 198, 201

Rönesans, 8, 30, 37, 41, 42, 43, 44, 45, 49, 58, 72, 76, 89, 94, 139, 216

Rusya, 3, 6, 32, 34, 59, 70, 85, 98

Page 246: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

D�Z�N 234

S

Sanayi, 7, x, xii, 15, 19, 22, 23, 33, 34, 37, 47, 52, 54, 56, 58, 60, 62, 63, 64, 65, 66, 72, 73, 74, 79, 102, 104, 105, 106, 107, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 118, 119, 121, 124, 127, 128, 135, 136, 137, 140, 143, 148, 150, 153, 154, 155, 156, 159, 166, 167, 170, 172, 173, 178, 179, 180, 181, 182, 183, 189, 190, 193, 196, 199, 203, 208, 209, 210, 211, 212, 213, 215, 217, 218, 219, 220, 221, 222, 223

Sanayi Devrimi, 15, 19, 22, 23, 33, 37, 47, 56, 58, 60, 62, 63, 64, 65, 66, 72, 73, 79, 102, 106, 137, 140, 196, 199, 203, 208, 212

Sanayi Kat�l�m�, x, 156, 159, 170, 179, 180, 181, 183, 190

Sanayi ve Maadin Bankas�, 110, 111, 113

Sanayile�me, ix, 62, 66, 100, 109, 114, 125, 128, 129, 130, 136, 209, 211, 213, 215, 216, 217, 218, 219, 221

Savunma, 7, x, xi, xii, 131, 132, 134, 135, 136, 137, 138, 139, 143, 146, 147, 148, 149, 150, 151, 152, 153, 154, 155, 156, 157, 162, 163, 164, 165, 166, 167, 168, 170, 175, 177, 178, 179, 180, 181, 182, 184, 185, 187, 188, 189, 190, 191, 192, 193, 202, 206, 209,210, 211, 214, 216, 218, 219, 220, 221, 222, 223

Savunma Sanayii, x, 132, 136, 138, 139, 146, 147, 149, 152, 153, 154, 155, 156, 165, 166, 167, 168, 170, 177, 180, 184, 185, 188, 189, 190, 191, 192, 193, 209, 210, 211, 216, 222, 223

Savunma Sanayii Müste�arl���, 147, 154, 165, 166, 167, 170, 185, 188, 189, 190, 191, 193, 223

Serf, 50 Serge Latouche, 35

Singapur, 78, 174 Sömürgecilik, ix, 77, 208, 214 Sufi, 26 Süreyya Emin Bey, 140

�akir Zümre, 142, 144, 153, 218

T

Tanzimat, 11, 17, 18, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 101, 104, 207, 212, 214, 216, 218

Taylor, 7, 57, 74 Tayyare Komisyonu, 141 Telafi Paketleri, 156, 159 Te�vik-i Sanayi Kanunun Talimatnamesi, 106 Te�vik-i Sanayii Kanunu Muvakkati,

106 Ticaret ve Ziraat Meclisi, 105 Türkiye Sanayi Kredi Bankas�, 110 Türkiye S�nai ve Maadin Bankas�, 110

U

Ukrayna, 11, 61 Uluslararas� Örgütler, ix, 82, 86, 212

V

Vassal, 50

Y

Yeni sömürgecilik, 81 Yeni Zelanda, 34, 78, 147, 174 Yeomanlar, 53 Yunan, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28,

29, 31, 34, 39, 42, 45, 71, 72, 82, 86, 143

Z

Zihniyet, 10, 89, 214, 218, 222

Page 247: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

EK I 228

Page 248: BATI YÖNTEMLERYLE BATILILAMAyonetimbilimi.politics.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/...Tarihte “Büyük Siyasi Varlk” olabilmenin ilk art, çevresinden bala-yarak ulaabildii bütün

EK I 228