beslenme ve sağlıklı yaşam dr. huriye wetherilt

102
1 Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

Upload: noleta

Post on 04-Feb-2016

118 views

Category:

Documents


0 download

DESCRIPTION

Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt. Temel beslenme. Bugün, beslenme, ruhsal ve bedensel sağlığımızı en çok etkileyen çevresel faktör olarak kabul ediliyor . - PowerPoint PPT Presentation

TRANSCRIPT

Page 1: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

1

Beslenme ve Sağlıklı YaşamDr. Huriye Wetherilt

Page 2: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

2

Temel beslenme

Bugün, beslenme, ruhsal ve bedensel sağlığımızı en çok etkileyen çevresel faktör olarak kabul ediliyor .

Beslenme, kişinin büyümesi, gelişmesi ve onarımı; metabolizmasının çalışması; sağlığının korunması için gerekli enerji ve besin ögelerinin besinlerden uygun miktarlarda sağlanmasıdır.

Bu ana karnından hayatımızın sonuna kadar devam eden doğal bir olay olduğundan, fizyolojik ihtiyaçlarımızı yeme ve içme yoluyla karşılamak kolaymış gibi görünür.

Page 3: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

3

Yetersiz ve dengesiz beslenme

Ancak, insanların önemli bir bölümünün gelişiminin genetik potansiyalinin altında kaldığını veya milyonlarca çocuk ve kadının kansızlık çektiğini; veya dünyada 1 milyar kişinin aşırı kilolu olduğunu düşünürsek, gerçek anlamda iyi beslenen kişi sayısı çok fazla değil

Nedenleri: insanın, damak tadını fizyolojik ihtiyaçlarından üstün tutar yanlış beslenme alışkanlıkları hızlı yaşam koşulları ekonomik yetersizlikler beslenme bilincinin yetersiz olması

Page 4: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

4

Dengesiz beslenme

Yaş, cinsiyet ve aktivitesinin gerektirdiğinden fazla yiyerek dengesiz beslenen kişi,

-kalp-damar hastalıkları -varisler -yüksek tansiyon -insülin direnci ve Tip 2 diabet -kanser riskinin artması - safra kesesi ve gut hastalıkları -göğüs hastalıkları -romatizma, eklem hastalıkları -ruhsal bozukluklar

gibi sağlık sorunlarıyla karşılaşabilir.

Page 5: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

5

Günlük enerji gereksinimi

yaş, cinsiyet, aktivite ve metabolizmaya göre değişir.

orta aktivitede, 15-50 yaş arası kadınlar için ortalama 1900; erkekler için 2900 kcal’dir.

ancak 50 yaş sonrası, azalan metabolik hız ve fiziksel aktivite nedeniyle kadın için 1500-1900, erkek için 2000-2300 kcal’e düşer (%20-30 az)

-

Page 6: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

6

ŞişmanlıkŞişmanlık, uzun süre harcanandan çok enerji tüketimi, bazen de genetik ve hormonal nedenlerle vücudun yağ kütlesinin yağsız kütleye oranının artması durumudur..

Şişmanlığın değerlendirilmesi: BKI=Ağırlık (kg)/boy(m2) Buna göre 25’in üstünde olanlar kilolu, 30’un üzerinde olanlar şişman (obez) kabul ediliyor. BKI, kas ağırlığını ve yağ dağılımını kapsamadığı için yetersiz indeks

Yağ vücudun üst bölümünde birikirse, kalp hastalıkları riski artmaktadır. Bu nedenle, bel/kalça çevresi oranının erkekte 1.0; kadında ise 0.8’in üzerinde olması tehlikeli

Son yıllarda en geçerli indeksin bel çevresinin boya oranı olduğu kabul görmekte. Halen, standartlar çalışılıyor.

Page 7: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

7

Yetersiz beslenme

Bazı kişiler, enerji ve besin öğelerini gereksinimlerinden daha düşük düzeylerde alırlar. Bunun sonucunda,

-yitik vücut dokuları -kalp yetmezliği -anemi -atalet -zihinsel işlevlerde aksamalar-mikrobik hastalıklara dirençsizlik -vücutta zararlı maddelerin birikimi-anoreksia nervosa/bilumia gibi psikolojik temelli sorunlar-bunalım

ortaya çıkabilir.

Page 8: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

8

Besin öğeleri

Besinlerle alınan 40’ı aşkın besin öğesi, değişik besinlerde farklı miktarlarda bulunur

Yapılarına ve görevlerine göre 6 grup altında toplanırlar:

proteinler, yağlar, karbonhidratlar, vitaminler, mineraller, su

Page 9: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

9

Proteinler Kas, deri, kan, kemik, enzim, bazı hormonlar ve

bağışıklık sisteminin temel yapı maddeleri Yeni doku yapımı ve eski doku onarımı için elzem Bazı yağları, vitaminleri ve mineralleri kanda

hücrelere taşırlar. Yetersizliğinde, mikrobik hastalıklara dirençsiz-

lik, kanda taşınamadıkları için vitamin ve mineral eksiklikleri ve kas kaybı görülür.

Kalp bir kas dokusu olduğundan, uzun süre proteinden yetersiz beslenen kişilerde, kalp yetmezliği ortaya çıkar. Daha sonra iyi beslenilse de durum düzeltilemiyor çünkü 20 yaşından sonra yeni kalp hücresi yapılmıyor.

Page 10: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

10

Proteinler

Emilim ve biyoyararlıkları (sindirilmeleri ve kullanımları), yapılarını oluşturan elzem amino asit oranına göre değişir. İnsan için en iyi oran ve protein kalitesi anne sütü ve yumurtada bulunur.

Hayvansal proteinin yararlılığı bitkisel kaynaklıya göre daha iyi. Ancak, kurubaklagiller (fasulye, nohut, mercimek, soya fasulyesi), tahıllarla (buğday, çavdar, bulgur, yulaf vb) birlikte yenirse, protein değeri etinkine yaklaşıyor

Page 11: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

11

Karbonhidratlar (CHO)

Yaşam için gerekli enerjiyi sağlarlar. Karbonhidrat alımı günde 60 g’ın altına düşerse,

enerjinin büyük kısmı yağ ve protein yakılmasıyla elde edilir, sonuçta özellikle böbreklere hasar yapan toksik keton maddeler oluşur.

Çay şekeri, beyaz un gibi saf karbonhitlar, enerjiden başka bir yarar sağlamaz, aşırı insülin salgılatarak, diabet ve obesite gibi sorunlara zemin hazırlar.

Page 12: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

12

Kompleks karbonhidratlar

Tahıl daneleri, tam tahıldan yapılan ekmekler, kurubaklagiller ve meyvelere; vitamin, mineral, posa gibi yararlı öğeler içeriklerinden dolayı kompleks karbonhidrat kaynakları diyoruz.

Düşük glisemik indeksli olduklarından, yani hiperinsülinemiye neden olmadıklarından, diabet ve obesite riskini azaltırlar.

Posa içerikleriyle barsak hareketlerini düzeltir, kanserojen madde ve kolesterol emilimini azaltırlar.

Page 13: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

13

Yağlar

Karbonhidrat ve proteinlerin 2 katı enerji verir. Yastık gibi vücudu soğuk ve darbelere karşı korur Yağda eriyen vitaminlerin emilimini sağlarlar. Midede uzun süre kaldıklarından tok tutarlar. Hayvansal yağlar ve kakao, hindistan cevizi

yağları hidrojene doymuş; sıvı yağlar ise doymamış yağ asitlerinden zengindir.

Diyetimizle doymuş yağ almasak da organizma bu yağları karbonhidrat ve proteinlerden yapar.

Page 14: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

14

Elzem yağ asitleri Bitkisel yağlarda (ayçiçek, mısırözü, soya yağları)

veya balık yağlarında bulunan çoklu doymamış yağ asitleri vücudumuzda yapılamazlar, diyetle alınmaları şarttır.

Beyin gelişimi (özellikle gri hücreler) ve işlevleri, retina ve sperm yapımı, prostaglandin sentezi, kolesterol metabolizması, menstruasyonun düzenlenmesi ve derinin su kaybının önlenmesi gibi hayati işlevler için elzemdir.

Miktarı, anne sütünde, bebeğin beyin gelişimini sağlayacak düzeydedir ama mamalarda düşüktür. Bu nedenle, anne sütü ile beslenen çocuklar, zeka potansiyellerini daha iyi değerlendiriyor...

Page 15: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

15

Vitaminler

Organizmada yaşamsal tepkimelerde yardımcı enzim olarak görev alırlar (besinlerden enerji üretimi, hücre sağlığı, kan yapımı, bağışıklık vb)

Çoğu vücudumuzda yapılmadığından, yiyeceklerle çok az miktarlarda ama mutlaka alınması gerekir.

Enerji değerleri yoktur. Bazıları (vitamin E, C, B6, folik asit, beta-karoten

(provitamin A), günlük gereksinimin üzerinde dozlarda alındığında antioksidan olarak etkinlik gösterirler.

Page 16: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

16

Vitaminler

Yağda eriyen vitaminler, yağlı besinlerle alınmazlarsa, emilemeyip, atılırlar. Suda eriyenlerse pişirme suyuna geçtiklerinden, yemek suları atılırsa kayba uğrarlar.

Bazı vitaminler ısıya ( D, E, CB1, B6, biotin, folik asit ); ışığa (A, D, E, K, B2, B12, folik asit); havayla temasa (A, D, E, C, B1, B12, folik asit); asite (A, K, B5, folik asit); veya kalevi ortama (D, K, C, B1, B2, B5) hassastır.

Pişirme yöntemleri arasında en iyi vitamin korunumu basınçlı veya çelik tencerede az suyla pişirmede veya kısa sürede buharla pişirmede elde edilmektedir.

Page 17: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

17

Vitaminler A, D ve B6 vitaminleri aşırı dozlarda toksik etki yaparlar.

C vitaminin günde 6 g üstünde alındığında kromozom bozukluğu yapabiliyor. Beta karoten, folik asit ve E vitamini için üst sınır çalışmaları yapılıyor.

Besinlerimizle toksik dozda vitamin almak mümkün değil. Bilinçsizce alınan vitamin preparatlarıyla ortaya çıkabilir.

B12 vitamini, mideden salgılanan intrinsik faktör olmadığı takdirde emilemez; yetersizlik geriye dönüşü olmayan sinir harabiyetine ve homosistein artışına neden olur. Türk nüfusunun %10’unda, genetik, mide sorunları, barsak parazitleri nedeniyle B12 yetersizliği görüldüğünden, kişinin bir kez B12 düzeyine baktırması önerilir.

Page 18: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

18

Türk çocuklarında vitamin yetersizlikleri TUBİTAK’ta Marmara, İç Anadolu ve Doğu Anadolu Bölgelerinde,

toplumun her kesiminden gelen 7-17 yaş arası 900 çocuktan alınan kanlarla yaptığımız bir araştırmaya göre, çocukların %90’ının B2, %83’ünün B6, %23’ünün folik asit, %22’sinin E, %20’sinin B1, %17’sinin C, %12’sinin A ve %6’sının B12’ düzeyleri yetersizdi.

B2 ve B6 yetersizliğinin aşırı yüksek olması, ana besini buğdaya bağlı olan ülkemizden beklenmiyen bir sonuçtu, çünkü bu vitaminler buğdayda yeterli düzeylerde bulunur. Ancak, buğday öğütülürken, B grubu vitaminlerini içeren katmanları atılarak, halkımıza beyaz unlu kof ekmek halinde sunulmaktadır.

B2 vitamini sütte ve yeşil yapraklı sebzelerde yüksek düzeylerde bulunur. Epidemik düzeydeki yetersizliği, çocuklarımızın, süt, peynir, yoğurt gibi besinlerin yanında sebzeleri de yetersiz miktarlarda tükettiğine işaret etmiştir.

Page 19: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

19

Türk kadınlarında vitamin yetersizlikleri TUBİTAK’ta İstanbul ve Kocaeli’nde yaşıyan

hamilelerle yapılan bir başka çalışmamızda, ilk dönem hamile kadınlarımızın %60’ının folik asit, %49’unun B12, %27’sinin B2 ve %21’inin B6’dan yetersiz beslendiği saptanmıştır.

Hamileliğin ilk günlerinde, annenin folik asit düzeyinin yetersiz olması, bebekte nöral tüp sakatlıkları olasılığını yükseltir. Folik asitin yaygın yetersizlik oranı dikkat çekicidir.

Yetersizlikler, hamileliğin son döneminde daha da artarak, folik asit için %73, B12 için %60, B2 için %43 ve B6 için %36 olarak bulunmuştur.

Bu yaygın vitamin yetersizlikleri, ekmeğimizin tam buğday unundan yapılmasının veya B grubu vitaminlerce zenginleştirilmesinin gereğini vurgulamaktadır.

Page 20: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

20

Mineraller Mineraller, yapı taşları, (kemik, kan), hormonların parçası

ve yardımcı enzim olarak görev üstlenir. Enerji vermezler

Yaşam kalitemizi en çok etkileyen mineraller kalsiyum (kemik), demir (kan) ve çinkodur (bağışıklık, onarım). Her üçü de, bitkisel kaynaklardan alınırsa, kullanılamamakta. Tahılda fitatlara, sebzede okzalatlara bağlı olduklarından büyük kısımları barsaktan emilmeden atılmaktadır.

TUBİTAK’ta hamilelerle yapılan çalışmada, kadınların %52’sinde demir, %72’sinde çinko yetersizliği; %55’inde de kemik kaybı bulundu. Emziren kadınların %80’inde kemik kaybı izlendi.

Page 21: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

21

Demir, çinko ve kalsiyum

Demir ve çinko için et, balık, tavuk; kalsiyum için süt ürünleri ve kemik suyu (asitli suda hazırlanmış) tüketmek gerekli.

Tam buğday unundan yapılan ekmek, demir ve çinko için iyi bir kaynaktır: ekmek mayası fitatları yok ettiğinden, ekmek yapılırken, demir ve çinko emilimi artmaktadır.

Bitkisel besinler, C vitamini ile birlikte tüketilirse bu minerallerin biyoyararlılığı iyileşmektedir.

Demir, çinko ve kalsiyum, barsakta emilim için yarışır. Etlerin, süt ürünlerinden farklı zamanlarda tüketilmesi, kansızlık riski olanlar için önemli.

Page 22: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

22

İyot ve Guatr sorunları

Ülkemizde, Karadeniz’in iç bölgelerinde, hava, su ve toprakdaki iyot yetersiz olduğundan, guatr hastalığı sık görülmekteydi. Günümüzde iyotlu tuz kullanılmasıyla sorun önlenmiştir.

Ancak, endokrinologlar, bu uygulama sonrası, denize açık bölgelerimizde nodüler ve Hashimato tipi tiroid sorunlarının arttığını bildirmektedir . Bu nedenle, denize yakın oturanların devamlı iyotlu tuz tüketmesi sakıncalı olabilir.

Page 23: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

23

Besin grupları Enerji ve besin öğelerini yeterince ve dengeli olarak almak

için hangi besinlerden, ne kadar tüketmeliyiz? Aldıklarımızın yeterli olduğundan nasıl emin olabiliriz?

Bu amaçla besinler, içerdikleri öğelere göre gruplandırılır. Aynı grup içinde besinler, benzer tür öğeleri sağlarlar. Her gruptan besinin, önerilen miktarlarda kullanılması istenir.

Genelde, et grubundan günde 2 porsiyon, süt grubundan 4 bardak veya eşiti; tahıllardan 4-5 porsiyon, meyvelerden 2-3 porsiyon, sebzelerden 3-4 porsiyon ve 1 çorba kaşığı sıvı yağ yenmesi önerilir.

Kilo sorunu veya diabet riski olanlara, şeker ve tatlılardan uzak durmaları istenir

Page 24: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

24

Page 25: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

25

Besin grupları ve yaşam kalitesi

Besinlerimizi, gruplardan önerilen miktarda tüketmek, acaba sağlıklı beslenme için yeterli mi? Bu soruyu yanıtlamak amacıyla, yaşam kalitesini ve esenlik halini (wellness) artıran, yaşlanma ve ölümü geciktiren diğer besinsel faktörler sürekli araştırılıyor.

Page 26: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

26

Uzun yaşam

İnsan ömrünün azami biyolojik sınırı bugün 120 yıl kadardır. Kedi ve köpekler daha kısa, kaplumbağalar daha uzun yaşarlar.

Eğer, yaşam koşullarını optimize edersek, bu sınır aşabilir miyiz? Uzun yaşamın sırrı nedir?

21. yüzyılda uzmanlar, yaşlanmanın temelindeki mekanizmaları inceliyerek bu sorulara yanıt arıyorlar.

Page 27: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

27

Bir toplumdaki kişinin yaşam süresi, onun genetik yapısına ve çevresel deneyimine (yaşam koşulları) bağlı. Genlerin ve çevresel etmenlerin hücreler ve organlar üzerinde yaptığı moleküler hasarlar, kişinin yaşlanma hızını belirliyor.

Page 28: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

28

Kalıtım ve çevre

Henüz genetik yapımızı değiştiremiyoruz

Ancak, kalıtımsal eğilimleri (veya biyolojik saatimizi) olumsuz bir yaşam tarzıyla kötüleştirmek veya çevresel etmenleri kendi lehimize iyileştirebilmek mümkün

Gençlik yıllarındaki yaşam biçimi, ilerdeki yaşam kalitemizi etkiliyor.

Page 29: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

29

Beklenen yaşam süresi Batılı toplumlarda beklenen yaşam süresi (life

expectancy), 20. yüzyılın başı ile sonu arasında 50’den 75’e çıkmıştır (tıpdaki gelişmeler, hijyen koşulları, antibiyotikler).

Genetik müdahaleler olmadan, beklenen yaşam süresinin bu yüzyılda 85 yılı geçeceği düşünülmüyor; ancak, 100 yaşını aşan insan sayısının da bir hayli olacağı sanılıyor.

Bugün tıp alanında en çok araştırılan konuların başında, kalp-damar, kanser, Alzheimer ve Parkinson gibi daha çok yaşlılıkta görülen hastalıklar geliyor.

Page 30: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

30

Yaşlanma

Zihinsel, fiziksel ve duyusal kapasitelerimizin giderek azalması olarak tarif edilebilir.

Kronik hastalıklar ve ölüm için başlıca risk faktörüdür.

Batılı toplumlarda ölüm riski doğumdan sonra hemen düşmeye başlar, ergenlikte minimum seviyeye iner ve sonra yükselmeye başlar.

Ancak ülkemizde, doğum sonrası çocuk ölümleri riski Batıya, hatta bizden daha fakir bazı doğu ülkelerine göre daha yüksek.

Page 31: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

31

Yaşlanma teorileri Yaşlanmaya neden olan mekanizmalar nelerdir? Öne

sürülen başlıca teoriler:

1. DNA’da yaşamı sınırlayan bir biyolojik saat (yaşlılık genleri)

2. Bağışıklık fonksiyonlarında programlanmış bir düşüş3. Hormon aktivitelerinde (büyüme hormonu, insülin,

cinsiyet hormonları vb) programlanmış değişimler4. Hücre ve dokuların eskimesi5. Yaşam hızı (bazal metabolizma ne kadar hızlıysa,

beklenen yaşam süresi o kadar kısa oluyor) 6. Protein metabolizma hızı ve sentezinde hataların birikimi 7. Zamanla artan genetik mutasyonlar 8. Oksidasyon (serbest radikallerin DNA, hücre ve

organlara yaptıkları hasarlar)

Page 32: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

32

Diyet ve yaşlanma Yaşlanma ile ilgili sağlık sorunları üzerinde en

etkili çevresel faktör, beslenme tarzıdır. Bazı besinler, içerdikleri besleyici olan veya

olmayan özel maddeler sayesinde hastalıkları önleyebiliyor ve böylece yaşam süresini uzatabiliyor.

Yaşlanmayı önleyici başlıca diyetetik önlemler: 1. Enerji alımının sınırlanması 2. Saf şeker ve nişasta tüketiminin sınırlanması 3. Antioksidanlar

Page 33: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

33

Enerjinin sınırlanması Farelerde toplam enerji

alımının kısıtlanması, yaşlanmayı geciktiriyor.

Günlük enerji alımı, gereksinimin altına düştüğünde: bağışıklık iyileşmekte; hücre yapımı, protein sentezi ve bazal metabolizma hızı düşmekte; DNA onarımı iyileşmekte; daha az serbest radikal üretilmektedir.

Page 34: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

34

Diyet ve yaşlanma

Ancak bu durum insanlar için geçerli değil çünkü bizler farelerden daha uzun yaşıyoruz. Kaliteli ve aktif bir yaşam sürebilmek, zihinsel işlevlerimizi yapabilmek, kalbimizi korumak için yeterli düzeyde enerji almamız gerekiyor.

Page 35: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

35

Saf şeker ve nişasta tüketiminin sınırlanması

Şeker ve beyaz un, aşırı tüketilirlerse, hücre proteinlerini bağlayarak Maillard ürünleri oluştururlar.

Proteinler görevlerini yapamaz, hücre sağlığını kaybeder ve zamansız yaşlanır

Maillard ürünleri, yaşlanmanın birincil etmeni olan aktif oksijeni artırır.

Tatlı ve hamurişlerin sık tüketimi, hassas kişilerde insülin direnci, , diabet ve obesiteye de zemin hazırlar.

Page 36: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

36

Serbest radikaller ve oksidatif hasar Serbest radikallerin yaptığı oksidatif hasar, yaşlanma

mekanizmasını en iyi açıklayan teori kabul ediliyor.

Serbest radikaller, eşleşmemiş elektronunu çiftleştirmek için aranan çok aktif kimyasal maddelerdir.

Hücrede genellikle oksijen radikali (süperoksit, hidroksil

radikali vb) veya reaktif oksijen molekülü (tekli oksijen, hidrojen peroksit vb) halindedir ve ilk fırsatta bir başka molekülden elektron çalarak, saldırdığı molekülün yapısını bozar ve onu aktifleştirir (reaktif karboniller).

Böylece devamlı olarak hücre moleküllerinin aktifleştiği hücre hasarı yapan bir tepkime zinciri oluşur.

Page 37: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

37

Bazı serbest radikaller normal metabolik işlevlerin yan ürünleri olarak oluşur.

Bazıları radyasyon, hava kirliliği, sigara dumanı, besin toksinleri gibi mutajenik/kanserojenik etmenlerce oluşturulur.

Kendi hücresel bağışıklık sistemimiz, hücreye giren bakteri, virüs, alerjen veya toksinleri yok etmek için aktif oksijen (fagositler) ve hidroksil radikalleri (nötrofiller) gibi çok kuvvetli oksidanlar üretir.

Page 38: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

38

Bu aktif oksijen türleri, hücreye giren toksik istilacıları yok ederken, hücrenin DNA ve membran zarını oksidasyona uğratarak, kendi sahibine zarar verir.

Bu DNA ve membran hasarı mutasyon, kromozom değişikliği, enzim inaktivasyonu ve organel kaybına neden olabiliyor.

Page 39: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

39

Serbest radikaller ve yaşlanma

Serbest radikallerin neden olduğu DNA hasarı sürekli onarılsa da, zamanla artan oksidatif değişimler, hücre hasarı, yaşlanma ve kronik sağlık sorunlarına yol açar.

Kişi gençlik yıllarında, aşırı oksidatif strese maruz kalırsa, koruyucu/onarıcı mekanizmalar, bu yükle başedemiyor. Sonuçta, zamansız yaşlanma ve kronik hastalıklar, daha genç yaşlarda ortaya çıkıyor.

Page 40: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

40

Serbest radikaller ve kronik hastalıklar

Kalp-damar hastalıkları İnme Kanser Romatoid artrit Diabet Retinopati Kronik böbrek hastalığı Alzheimer Parkinson

Page 41: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

41

Gelişmiş Ülkelerde Ölüm Nedenleri

Diğer

Kazalar

HIV

Enfeksiyon Hastalıkları

Kanser

Kalp-Damar0

10

20

30

40

50

Ölü

m Y

üzd

esi

Hastalıklar

Page 42: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

42

Antioksidanlar

Vücudumuzda sentezlenen veya diyetle alınan antioksidanlar, aktif oksijen oluşumunu önleyerek ve zincirleme serbest radikal tepkilemelerini durdurarak, yaşlanma ve yaşlanma ile ilgili kronik sağlık sorunlarıyla savaşırlar.

Page 43: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

43

Besinlerle alınan antioksidanlarBaşlıcaları:

karotenoidlertokoferoller (vit. E)tokotrienolleraskorbik asit (vit. C)folik asitco-enzim Q-10glutatyonfenolik asitlerbiyoflavonoidler

Page 44: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

44

Antioksidan enzimler Vücudumuzda üretilen bu enzimler,

serbest radikalleri etkisiz hale getirirler.

En etkinleri superoksit dismutase (SOD), katalaz ve glutatyon peroksidazdır. SOD süperoksiti , diğer ikisi hidrojen peroksiti etkisiz hale getiriyor.

Antioksidan enzimlerin etkinlikleri yaşla ve sağlıksız yaşamla azalır.

Page 45: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

45

Antioksidan iz elementler

Antioksidan enzimlerin etkinliği, diyette mineral yardımcıların yeterli olmasına da bağlıdır.

En önemlileri: selenyum, manganez, bakır, çinkodur

Selenium ve E vitamini sinerjistik olarak

radikal hasarına karşı birbirinin etkinliğini zenginleştirir.

Page 46: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

46

Beslenme alışkanlıkları

Genelde insan toplulukları, yeme alışkanlıklarını, besin öğelerini kendilerine yeterince sağlayabilecek şekilde geliştirmişler.

Bazen de, kendi metabolizmaları, yerel ve kültürel besin olanaklarına göre evrim geçirmiştir.

Anadolu diyeti yüzyıllarca buğdaya dayandığından, Kuzey ülkelerinde sık görülen buğday hassasiyeti (çölyak) bizde sık görülmez. Buna karşın o ülkelerde nadir görülen laktoz intoleransı, süt içme alışkanlığı olmayan Anadolu halkında yaygındır.

Page 47: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

47

Beslenme alışkanlıkları İnsan toplulukları, çevre ve iklim koşullarına göre beslenir

Örneğin Eskimolar balık, Uzak Doğulu ülkeler pirinç, Amerikalılar ise bol et yerler. Ülkemizde, Doğuda kış koşullarında kavurma ve hayvansal yağlar tercih edilir; sahil bölgelerinde balık, sebze, meyve tüketimi fazladır.

Günümüzde, gıdalar bir bölgeden diğerine kolayca iletilebiliyor. Ancak nesillerce yerleşmiş alışkanlıklar kolay değişmiyor çünkü beslenme insanlar için bir kültür, tarih, gelenek ve yaşam unsuru.

Bilim, bugün, geniş insan kitlelerini araştırarak, en iyi beslenme tarzını bulmaya çalışıyor. Geleneksel mutfaklar bilimsel kriterlere göre karşılaştırıldığında, Akdeniz diyeti, sağlık ve esenlik verici olarak en öne çıkmakta.

Page 48: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

48

Neden Akdeniz mutfağı 1980 sonrası değişik coğrafi bölgelerden insan

gruplarıyla yapılan epidemiyolojik araştırmalar Akdeniz insanında kalp-damar hastalıklarının Kuzey Avrupa ve Amerika halkına göre daha az görüldüğüne dikkati çekti.

Klinik araştırma sonuçları da, Akdeniz diyetinin sağlık ve ömür artırıcı etkilerini desteklemekte.

Page 49: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

49

Akdeniz çevresi halkı Zeytin, limon, portakal ağaçları, üzüm bağları,

kokulu otlar ve bol deniz ürünleri, ortak mutfak kültürlerinin sağlam altyapısını oluşturur.

Tatlı yerine 4 mevsim taze meyve yer. Balığı çok, eti az kullanır. Tencere yemeklerini, kavurmalara tercih eder. Bol miktarda sebze, sarımsak, soğan, yoğurt,

baklagil, fındık, üzüm, tam tahıl tüketir. 1997’de 122 yaşında ölen Fransız kadın Jeanne

Calment’a göre, uzun ömrünün sırrı günde bir bardak kırmızı şarap ve zeytinyağından zengin bir diyette saklıydı.

Page 50: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

50

Yağ faktörü Kalp-damar hastalıklarında başlıca risk faktörlerinden

kan kolesterolünü etkileyen en önemli diyetetik etmen, kullanılan yağın tipi ve miktarıdır.

Hayvansal yağlar ve hidrojenize margarinlerdeki trans yağ asitleri kan lipid profilini olumsuz yönde etkileyerek, LDL (halk değimiyle kötü kolesterol) düzeylerini artırır.

Sıvı yağların hepsi , çift bağlı yağ asitleri içerdiklerinden. toplam kolesterol düzeylerini düşürür. Bu nedenle, önceki araştırmalar, çoklu doymamış yağ asitlerine (PUFA), özellikle mısır özü, ayçiçek ve soya yağlarında yüksek oranlarda bulunan ve bir omega-6 yağ asiti olan linoleik asit üzerine odaklanmıştı.

Ancak, sonraki çalışmalara göre, linoleik asit, kan LDL düzeylerini düşürmesi yanında, HDL’yi (iyi kolesterol) de düşürüyor.

Page 51: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

51

LA, 2 adet doymamışlığına bağı olarak, LDL oksidasyonuna neden oluyor. Okside LDL, damar için çok toksik bir madde ve artık kalp-damar sorunlarında etken unsurun kolesterolden ziyade, okside kolesterol olduğu kabul ediliyor.

LA, PGE2, TXA2 ve (LTB4) nin ön maddesidir. Bu maddeler (eicosanoid), kalp, inme, kanser ve yangı olaylarını destekliyor.

Çoklu doymamış yağ asitleri, serbest radikallerce lipoperoksitlere okside edilip, DNA ve hücre membranına da hasar verirler.

Page 52: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

52

Zeytinden yağ elde etme yöntemini Romalılar bulmuş. Geçmişte düz altlı gemilerle, amforalar içinde taşınan zeytinyağı, Akdenizliler için bir ticaret malzemesi olmuş, sadece yemeklerde değil, kozmetik ve ilaç olarak da kullanılmış.

Bugün zeytinyağı ağırlıklı, şifalı Akdeniz mutfağı, batıdan ithal sağlıksız hamburgerli, kolalı barbekülü yeme alışkanlığına karşı örnek olmakta.

Zeytin yağı

Page 53: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

53

Zeytin yağı, yüksek oranda, -9 ve tekli doymamış yağ asiti olan oleik asit içerir.

Doymuş ve çoklu doymamış yağ asiti oranı düşük Sızma zeytin yağı, serbest radikal avcısı ve LDL

oksidasyonunu önleyen fenolik maddeler içerir. Bu özellikler, zeytinyağını çoklu doymamış bitkisel

yağlardan bir çok yönden üstün kılıyor.

Page 54: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

54

Oleik asit, HDL oranını düşürmez, damarları koroner hastalıklara karşı korur.

Linoleik asit, kolesterol oksidasyonunu artırır, oleik asit artırmaz.

Linoleik asit, kan pıhtılaşmasını, damar daralmasını, yangı olaylarını ve kanser oluşumunu destekleyen eicosanoidlerin (PGE2), (TXA2), (LTB4) ön maddesidir.

Eicosanoidler, oleik asitten yapılamaz. Bu nedenle, orta

yaş sonrası, kalp, kanser, kronik enflamasyon riskini taşıyanlar için zeytinyağı, yüksek linoleik asit içerikli ayçiçek, mısırözü gibi yağlara yeğlenmeli.

Page 55: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

55

Balık yağları Balık yağları, eikosapentaenoik asit (EPA)

ve dokosaheksaenoik asitin (DHA) (-3) kaynağıdır. EPA ve DHA beyin gelişimi, hücre zarı ve retina için elzemdir.

Page 56: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

56

EPA ve DHA trienoik eikosanoidlerin (PGE3, TXA3 ve LTB5) ön maddeleridir. Linoleik asitten sentezlenen dienoik eikosanoid (PGE2, TXA2 ve LTB4) sentezini baskılarlar.

Balık yağları, bu metabolik aktivitelerine bağlı olarak, organizmaya yararlı çok sayıda biyolojik etkinlik gösteriyorlar.

Page 57: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

57

Balık yağlarının kanser üzerinde etkileri

Kanserli hücre membranı için mutlaka gerekli olan araşidonat ve PGE2 sentezini baskılar. Böylece, habis hücre oluşumu, tümör büyümesi ve metastasları önlerler.

Bağışıklık sistemini korurlar ve kansere karşı verilen savaşta desteklerler

Kanserli hastanın kemoterapiye yanıtını destekler. Kemoterapi ve radyoterapinin yan etkilerini azaltırlar.

Page 58: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

58

Balık yağının beyin ve kalp hastalıkları üzerinde etkisi

Balık yağları lipit profili, pıhtılaşma, hipertansiyon ve kalp ritmini iyileştirir.

Kalp sektesi, inme ve tromboembolizmi önler

Page 59: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

59

Balık yağının yararlı olduğu diğer kronik hastalıklar -tip-2 diabet -kronik böbrek yetmezliği -yangılı barsak hastalıkları -ülseratif kolit -kronik akciğer hastalığı -lupus eritematosus -alerjik hiperaktivite -romatizma, -multipl skleroz -otism, bronşial astım, sedef ve AIDS

Page 60: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

60

Meyve ve sebzeler

Sebze ve meyveler, özellikle yeşil yapraklılar, antioksidan vitaminlerin (C ve E vit., beta-karoten, folik asit) en iyi kaynakları; bağışıklığı korur; kronik hastalıkları baskılarlar

Posa ve potasyum içerikleriyle kalp hastalığı ve tümör oluşumunu engellerler.

Page 61: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

61

Besin değeri olmayan, ama yüksek biyolojik aktiviteli antioksidan (flavonoitler, fenolik asitler, fitoestrojenler, karotenler) içeriğiyle oksidatif stresi azaltır, kanser ve ateriosklerozla savaşırlar.

Üzüm:resveratrolNar:punicalagins (tanen)Domates:likopen

Page 62: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

62

Yeşil yapraklı sebzeler ve Alzheimer hastalığı Yeşillikler, folik asitin başlıca kaynağıdır. Folik

asit, yaşamının başlangıcında fetusu nöral tüp hatalarına karşı korur

Araştırmalar, folik asitin, ömrümüzün sonuna doğru da önemli etkinliği olduğuna işaret ediyor.

Page 63: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

63

Folik asit, B12 ve B6 vitaminleri, kan ve beyinde, bir amino asit ürünü olan homosistein’in düşük düzeyde tutulması için gerekli. Homosistein düzeyleri yüksek olan kişilerde, beyin sinir hücrelerinde DNA hasarı ve plakalaşmaya bağlı olarak, Alzheimer ve Parkinson hastalık riski yükseliyor

Yeni veriler, beslenmemizde yeterince folik asit olmasının, bizi bu yaygın yaşlılık hastalıklarına karşı koruyabileceğine işaret ediyor.

Page 64: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

64

Meyve ve sebzelerin, hastalıklara karşı çok yönlü koruyucu etkisinin arkasında, çeşitli türden besin öğesi, antioksidan, fitoestrojen ve posanın bir arada olması yatıyor.

Bu doğal, sağlıklı, sinerjistik birlikteliği, bir kaç hapla sağlamak mümkün olamıyor. Bugün vitamin-mineral preparatlarının en çok satıldığı ABD’de kronik hastalık oranı Akdeniz halkına göre çok daha yüksek

Page 65: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

65

Kurubaklagil ve kuruyemiş

Baklagiller, fındık, fıstık, birçok biyoaktif madde içerir. Bunlar arasında, kalp sağlığı için gerekli olan E ve B grubu vitaminleri, fenolik maddeler, posa, potasyum, arjinin, ve bitkisel steroller sayılabilir.

Bitkisel steroller, vücudumuzda estrojenin yerine geçip hormonlarla ilgili kanserleri baskılıyor. Ayrıca, barsakda kolesterolle yarışarak, kolesterol emilimini kısıtlıyor.

Page 66: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

66

Sarımsak ve soğan

Sarımsak dövüldüğünde, aktif maddeleri ajoen and alin, alinaz enzimi aracılığı ile hücrelerden dışarıya çıkar. Bu maddeler, kan pıhtılarını önler, kan yağlarını düşürür, hipertansiyon ve mide-barsak kanserlerini önlerler.

Ancak, pişirme sırasında aktif maddeler tamamen kaybolur. Bu nedenle, sarımsak ve soğanı çiğ tüketmek gerekir.

Page 67: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

67

Yoğurt ve kolesterol Anadolu halkı, raf ömrünü uzatmak için, nesiller

boyu sütü fermente ederek peynir ve yoğurt olarak tüketmeyi yeğlemiştir.

Yoğurt yüksek kolesterollü bir besin olmasına karşın, insanlarda kan kolesterolünü düşürür. Bunun nedeni fermentasyon sırasında laktik asit bakterilerinin orotik asit üretmesidir. Orotik asit, karaciğerde kolesterol sentez enzimlerini inhibe ederek, kolesterol üretimini baskılıyor..

Yoğurt, kalsiyum içeriğiyle de kan kolesterolünü düşürüyor

Page 68: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

68

Yoğurdun probiyotik niteliği vardır. Yoğurt ve diğer fermente sütlerdeki laktik asit bakterileri -DNA hasarı yapan maddeleri bağlayarak -barsak pH’sını düşürerek-bağışıklığı aktive ederek, antikarsinojik etkinlik gösterir; insanı enfeksiyon, laktoz intoleransı, yangılı barsak hastalıkları, ishal, alerjilere karşı korur.

Page 69: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

69

Resveratrol (üzüm çekirdeği ekstresi)

Kırmızı şarap, pekmez, üzüm kabukları ve çekirdeklerinde, kuvvetli bir antioksidan olan resveratrol var.

Organizmada, kan damarlarının doğal ve etkin bir gevşeticisi olan nitrik oksiti salgılatarak damar tıkanıklığını düzeltiyor.

Aynı zamanda LDL oksidasyonu ve kan pıhtılaşmasını azaltıp, kalp ve beyin sektelerine karşı koruyor.

Page 70: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

70

Pişirme yöntemleri Yanan besinler, özellikle hayvansal kaynaklılar, sağlığa

zararlıdır. Yanan et, balık ve tavukdaki kolesterol okside olur ve böylece damar tıkama özelliği çok artar.

Yanan ve dumana maruz kalan besinlerde ve yağlarda (hamburger, döner, barbeküler, kavurmalar) oluşan kimyasal maddeler (nitrosaminler, heterosiklik aminler, peroksitler vb) kanser oluşumunu kuvvetle destekliyor

Batıda yaygın olan bu pişirme yöntemi ülkemizde daha sağlıklı olan geleneksel tencere yemeğinin yerini alıyor.

Yağda yapılan kızartmalarda, fritöz kullanılması, sığ tavada yapılan kızartmalara göre daha sağlıklı. Ancak, fritöz yağı 7-8 kızartmadan sonra değişmeli.

Page 71: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

71

Doğal olarak, Akdeniz insanının, stressiz hayatı, komşuluk anlayışı, hayat felsefesi ve uğraşları da sağlıklarını olumlu etkiliyordur. Ancak, Hawaii ve Cayman adaları sakinleri de benzer huzurlu bir ortamda yaşadıkları halde, Akdenizlilerle aynı esenliği ve ömrü paylaşmıyorlar.

Ülkemiz halkının bir kısmının da uyguladığı geleneksel Akdeniz diyetini beslenme tarzı olarak örnek alırsak, ve de özellikle büyük şehirlerde yaygınlaşan Amerikan tarzı ‘hızlı yiyecek’ tipi beslenmeye hayır diyebilirsek, yaşlılığa daha iyi hazırlanabiliriz

Page 72: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

72

NUTRIGENETİK (NUTRIGENOMICS)

Besinsel ve genetik faktörlerin, sağlık açısından ilişkilerini inceler; bireyin, belli bir beslenme tarzına genetik cevabını (gene expression) araştırır

Son 10 yılda hastalıkların genetik temelleri ve besin bileşenlerinin genler üzerindeki etkileri hakkında elde edilen bulgular sonucunda gelişti

Amacı, bireyselleştirilmiş diyetetik uygulamalarla hastalıkların önlenmesi ve yaşam kalitesinin iyileştirilmesidir.

Genlerimizi değiştiremiyoruz ama besin maddeleri, genlerin sağlık üzerinde etkinliğini değiştirebiliyor

Page 73: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

73

YÖNTEM

Polimorfizm (toplumdaki sapmalar) analizi Belli bir hastalığın ortaya çıkmasında etkin olan

genlere ait bilgi toplanması (veri tabanı) Besin maddelerinin, genetik yanıt üzerindeki

etkilerinin saptanması Bireyin genetik haritasının çıkarılması Diyet ve hayat tarzının, bireyin genetik yanıtını

etkileyecek şekilde değiştirilmesi

Page 74: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

74

GENETİK YANIT Gen: DNA’nın protein yapımı ve hücre kontrolu

kodlarını taşıyan fonksiyonel birimleri Genetik yanıt:

a. DNA- mRNA kopyalanması (transcription)

b. Mesaja göre protein sentezi ( translation)

c. Sentez sonrası modifikasyonlar Bu kritik aşamaları, aktive veya inhibe eden

kişiye özel beslenme uygulamaları, hastalığa karşı korunma olanağı sağlayabiliyor

Page 75: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

75

TEK NÜKLEOTİD VARYASYONLARI (SINGLE NUCLEOTIDE POLYMORPHISM-SNPs)

Nutrigenetik’in en önemli aracı, toplumda görülen, tek bir DNA nükleotidinin sıralamasındaki normalden sapmalar (tekrar, silinme, eklenme) ve bunların haritalarıdır (SNP maps)

Anlamlı olabilmesi için toplumun en az %1’inde rastlanmalıdır; genetik sapmaların %90’ı SNP’dir

SNP’ler görüldükleri bireyleri, hastalıklara, çevresel etmenlere, besin maddelerine, ilaçlara hassaslaştırır.

Bir insanda SNP’lerin varlığını saptayarak, ona özel hassasiyetleri belirlemek ve hasar oluşmadan önlemler alabilmek mümkün olabiliyor

Page 76: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

76

NUTRİGENETİK VE SAĞLIK SORUNLARI

Nutrigenetik analizinin yararlı olacağı başlıca konular:

Kalp-damar sağlığıKanserBesin hassasiyetleriDiabet ve insülin rezistansıBağışıklık ve otoimmün hastalıklarObesite

Günümüzün en yaygın sorunlarından biri olduğu için nutrigenetik ve obesite ilişkisi önemlidir.

Page 77: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

77

OBESITE FAKTÖRLERİ

Obesite, çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilir: Genetik- soyaçekim Çevresel-beslenme şekli ve fiziksel aktivite Psikolojik – Üzüntü, kızgınlık, can sıkıntısı,

bunalım gibi duygusal nedenler Medikal – hipotiroidi, Cushings Sendromu,

insülin rezistansı İlaçlar – steroidler, bazı anti-depressanlar,

beta-blokerler

Page 78: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

78

OBESITE VE GENETİKGenetik yapı obesiteyi etkiliyor:

1. Evlat edinilenlerin ağırlıkları genelde biyolojik ebeveynlerine benziyor

2. Aynı yumurta ikizleri, beraber de, ayrı da yetiştirilseler benzer beden kitle indeksine sahipler

3. Genetic faktörler, kişinin zayıflama diyetine yanıtını etkiliyor.

4. Merkezimize başvuran insülin rezistanslı kişilerin yaklaşık %85’i 0 grubu kana, tiroid sorunları olanların %90’ı da A veya B kan grubuna sahipler.

Page 79: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

79

OBESITE GENLERİ Bugün obesiteye neden olan genetik sapmalar,

atalarımızın, yiyeceklerin sınırlı olduğu çağlarda yaşamalarını kolaylaştırmak için gelişmiş

Bu eski evrimsel adaptasyonlar, besinlere gayret göstermeden ulaşabildiğimiz günümüzde, ana sağlık sorunlarının temelini oluşturmakta. Örneğin, sık rastlanan eski bir gen varyasyonu GNB3 825T allele

1.fiziksel aktivitesi yüksek olan kişilerde etkisiz, ama

hareketi az kişileri obez ve diabete yatkın yapıyor

2.genin görülme sıklığı Afrikalılarda %90, Asyalılarda

%50, beyaz ırkta %30 oranında

Page 80: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

80

OBESITE VE MULTI-GEN SENDROMLARI Obesite ile alakalı çeşitli multi-gen

sendromları: Prader-Willi; Laurence-Moon-Biedl; Ahlstrom, Cohen, Carpenter, Cushing; insulinoma; hiperprolaktinoma; hipotiroidizm; büyüme hormonu, carnitine yetersizlikleri

Bunlar nadir olup çoğu yaşamın ilk yıllarında

ortaya çıkarlar. Beslenme ve yaşam tarzından etkilenmezler; tıbbi tedavi gerektirirler

Page 81: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

81

OBESITE VE MONO-GEN SENDROMLARI

Obesiteyle alakalı sık görülen tek-gen hataları:

1. melanocortin- 4 reseptör geni

2. macrophage migration inhibitory factor geni (Japonlarda),

3. perilipin geni (Malezya ve Hintlilerde)

Bu sapmalar, doymuşluk mesajının iletilmesi ve beynin iştah kontrolunda hatalara neden oluyor

Page 82: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

82

İŞTAH KONTROLU 1.Barsak peptitlerinden

(kolesistokinin, ghrelin) gelen mesajlar

2.Hormonal mesajlar: leptin (yağ hücreleri), insulin (pankreas), peptide YY (barsaklar)

vagus siniriyle beyne gider

3. Mesajlar, beyinde iştah artırıcı/azaltıcı peptitlerin sentezlemesine neden olur

Page 83: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

83

ENERJİ HARCAMASI VE TERMOGENEZ Yağ depoları fazlaysa, yağ hücresinden beyine

enerji harcamasını, özellikle termogenezi artırması için mesajlar gider

1. Adaptif termogenez- enerji alımıyla artar

2. obesiteye karşı bir savunma mekanizmasıdır

3. Esmer yağ hücresinde, mitokondri proteinleri solunumu (oxidatif fosforilasyon) baskılar. Aşırı gıdayla alınan enerji, yağ yerine, ısıya dönüşür

4. Bu aktivite leptin hormonunca desteklenir.

Page 84: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

84

OBESITE VE LEPTIN Genetik obez fare (ob/ob) aşırı yağlanır, aşırı

iştahlıdır, düşük enerjiyle beslense de, şişmanlar

ob geni taşıyan farede leptin hormonu yoktur; leptin verilirse, fazla yağlarını kaybeder

db/db tür obez farede leptin reseptörü hatalıdır; leptin verilse de şişman kalır

Page 85: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

85

İNSANDA LEPTIN HORMONU İnsan vücudu dengeli bir ağırlık için programlanmış.

Açlıkta iştah artar, enerji harcaması azalır; aşırı beslenmede, iştah azalır, enerji harcaması artar.

Bu mekanizmayı kontrol eden en önemli madde beyaz yağ hücrelerinde sentezlenen leptindir (leptos, ince).

Beyinin iştah merkezini (arcuate nucleus) etkiler Vücut yağı arttıkça, dolaşımdaki leptin miktarı artar,

iştah artırıcı (orexigenic) peptit sentezini azaltır,

iştah azaltıcı (anorexigenic) peptitleri artırır

gıda alımı azalır, enerji harcaması artar

Page 86: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

86

LEPTIN GENİ MUTASYONLARI Şişman insanlarda leptin veya leptin reseptör

genlerinde mutasyonlar çok nadirdir Dünyada sadece 5 kişide leptin geni hatası

(ob/ob fare gibi); 3 kişide reseptör gen hatası (db/db fare gibi) görüldü.

Bu nedenle rekombinan insan leptini dünyada 5-10 kişi haricinde kimseye yarar sağlamaz

Ancak, insanda leptin aktivitesini etkileyen nöropeptitlerin tek-gen mutasyonları sık görülüyor;

Page 87: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

87

LEPTIN VE MC4Rs

Propiomelanocortin (POMC) ve melanocortin reseptörleri (MC4Rs) leptin uyarısına göre beyinde serotonin salgılatıp, besin isteğini azaltır, enerji harcamasını artırırlar

POMC ve MC4Rs gen hataları aşırı obesite ile sonuçlanır; morbid obesitelerin %5’i MC4R mutasyonundan kaynaklanır.

Bu durumdaki obez kişiler leptin rezistansı sergilerler: dolaşımdaki leptin seviyesi yüksektir ama verdiği mesajlar beyinde bloke edilmiştir.

Page 88: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

88

DİĞER NÖROPEPTİT AKTİVİTESİ

Obesite ile ilgili benzer nöropeptitler: beyin, yağ hücresi, barsak, kas, karaciğer, pankreas odaklı

Bir kısmı beyin merkezlerini etkileyerek iştahı bastırıp, yağ yıkımını desteklerler

Bazıları kasda enerji harcamasını artırır Bazıları de iştah açıp, yağ sentezini uyarır

Page 89: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

89

OBESITE TERAPİSİ İlaçlar:

1. besin alımını azaltanlar---sibutramine (redüktil) 2. metabolizmayı değiştirenler...orlistat (xenical) 3. termogenezi artıranlar..ephedrine/kafein

Piyasada benzer bir çok ‘mucizevi çözüm’ satılıyor. Henüz hiçbir ilaç, tek başına bu multi-faktörel soruna çare olamadı; hepsinin ciddi yan etkileri mevcut.

Page 90: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

90

NUTRİGENETİK TERAPİ

Nutrigenetik, ilaçlarla veya genlerin değiştirilmesi (klonlama, hücre nakli vb) ile ilgilenmez

Sağlık sorunlarının önlenmesi için, kişinin gen profiline göre, bireyselleştirilmiş beslenme tarzı ve reçeteler önerir

Obesiteye neden olan genlerin anahtar noktalarında, yan etkisiz müdahelelere yönelir

Şu anda bir çok akademik merkezde, obesiteyi etkileyen nöropeptitler, besin-gen ilişkileri, sınırları yoğun biçimde araştırılıyor. Epidemiyolojik ve klinik bulgular umut vadediyor:

Page 91: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

91

KALSİYUM Diyetle alınan kalsiyum, özellikle mide-karın

bölgesinden yağ kaybına neden oluyor. D3 vitamini, hücrelerinde termogenez genlerini

baskılayıp yağ yapımını hızlandırıyor. Diyetle alınan kalsiyum ise, yağ hücresinde D3

düzeyini azaltarak, termogenez ve yağ yıkımını artırıyor.

Süt ürünleriyle alınan kalsiyum, preparatlara göre daha etkili olmakta. Etki kadınlarda erkeklere göre daha kuvvetli.

Page 92: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

92

TARÇIN İnsülin rezistansı olan kişiler, insüline duyarsızdır.

Salgılanan aşırı insülin yağ yapımını artırır.

Tarçın kabuğundaki methylhydroxychalcone polimeri (MHCP), hücredeki insülin reseptör genlerini uyararak, kişiyi insüline duyarlı hale getiriyor, yağ üretimini azaltıyor, trigliserit ve tansiyon düşürüyor.

Tarçında, MHCP yanında cinnamaldehit ve kan sulandırıcı coumarin de bulunur. Yüksek dozlarda toksik olabilen bu maddeler yağda, MHCP ise suda çözündüğünden, tarçına hassas kişilerin su ekstraktını kullanmasında sakınca görülmüyor.

Page 93: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

93

KONJÜGE LİNOLEİK ASİT Kaynağı et ve süt ürünleridir. Oktadekonoik asitin 16 değişik stereo-izomeri

cis-9, trans-11 CLA: kanser önleyici etki

trans-10, cis-12 CLA: obesiteyi önlüyor

t-10,c-12 izomeri, yağ hücresi ve kasta enerji metabolizmasını regüle eden nöropeptitlerin ve anahtar enzimin genetik yanıtını etkileyerek, yağ kitlesini azaltıyor, kas dokusunu artırıyor

Page 94: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

94

GENISTEIN

İzoflavon yapısında bir fitoestrojendir. Estrojeni taklit eder. Soya fasulyesinden elde edilir.

Ağırlık ve gıda alımını azaltıp, yağ hücrelerini öldürüyor. Araştırmalar, genistein’in menapoz sonrası kadınlarda yağlanmayı önleyebileceğine işaret ediyor.

Hayvanlarda anormal genetik yanıtı normal hale getiriyor, yağ yıkan genleri aktifleştiriyor

Çeşitli araştırmalarda görülen bu etkinlikler, belki de ilerde, soyayı sık tüketen uzak doğulularda obesitenin neden daha az görüldüğünü açıklayabilecektir..

Page 95: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

95

YEŞİL ÇAY

Yeşil çaydaki polifenollerden Epigallocatechin gallate (GT) (EGCG), insan ve hayvanlarda vücut yağını düşürüp, termogenezi artırıyor.

Yağ hücrelerinde yağ yapıcı enzim ve peptitlerin genetik yanıtını (mRNA) baskılayarak şekeri düşürüyor, insülin reseptörlerini uyarıyor.

Page 96: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

96

INULIN İnülin yer elmasında bol miktarda bulunan

prebiyotik etkili bir liftir. Fermente edilebilen bu diyet lifleri

(oligofruktoz), insanlarda bazı barsak peptitleri salgılatarak, iştah üzerinde kuvvetli baskılayıcı etkinlikler gösteriyor

Enerji alımını ve vücut yağını, kandaki açlık bastırıcı peptitlerin genetik yanıtını destekleyip, iştah açıcı barsak hormonu ghrelin’in genetik yanıtını baskılıyor.

Page 97: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

97

ALFA-LIPOİK ASİT (ALA)

İnsanda hem yağlı, hem de sulu ortamda çok kuvvetli antioksidan etki gösteren kısa zincirli bir yağ asitidir.

Diabette insulin resiztansı ve nöropatiyi kontrol ediyor. ALA, insülini taklit ederek, beyini, sanki kanda şeker

yüksekmiş gibi kandırıyor. Beyin de, enerjiyi regüle eden anahtar enzimlerin genetik yanıtını etkileyerek, hem iştah kesici ve hem de kasta enerji harcatan mesajlar gönderiyor.

Leptin aktivitesine benzer ama ondan bağımsız olan bu çifte etkinlik, leptin rezistansı olan obez kişiler için güvenilir bir yol olarak görünüyor.

Page 98: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

98

OMEGA-3 YAĞ ASİTLERİ

Genelde halk arasında balık yağları şişmanlatır diye bir kanı vardır. Ancak, insan ve hayvanlarla yapılan son çalışmalar, balık yağının kilo kaybını kolaylaştırdığını gösteriyor.

DHA ve EPA hücrede, yağ yıkımını hızlandıran genleri aktive ediyor ve karın yağını azaltıyor

Page 99: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

99

NUTRIGENETİK VE ETİK

Nutrigenetik umut verici ve beslenme bilimi için devrim niteliğinde bir alan. Şu anda dünyada konu üzerinde yoğun çalışmalar yapılıyor

Ancak, bu bilimsel gelişmeler, günlük hayatta uygulamaya nasıl geçirilebilir? Bugün hiçbir bilimsel veya endüstriyel kuruluş ‘gelin size genetik analiz uygulayalım, sorunlarınızı çözelim’ diyebilecek bilgi ve teknolojiye sahip değil.

Nutrigenetik daha bebeklik çağında: yeterli sayıda gen çalışılmamış, çalışmaların çoğu tekrar edilerek sınanmamış, farklı insan nesillerinde incelenmemiş:

Page 100: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

100

NUTRIGENETİK VE ETİK Medyada gıda maddelerinin sağlık üzerinde etkileri

için birbiriyle uyuşmayan bilgiler verilebiliyor, araştırma bulguları bile taraflı ve yanlış yönlendirici olabiliyor.

Temel bilimciler, sağlık çalışanları ve ürün pazarlayıcıları ayrı dilleri konuşabiliyorlar. Bilim adamının bulduğu, medya tarafından halka çok farklı şekilde ulaşıp, yanlış anlamalara neden olabiliyor.

Genetic analiz çok pahalı (yaklaşık 1500 euro). Ancak, bazı kuruluşlar ve sağlık şirketleri, özellikle toplumun paralı kesimine, saç ve tükürük örneklerinden bireyselleştirilmiş gen haritasını için yaklaşıyor, az sayıda gen verisine dayanarak, DNA diyetleri ve besin takviyeleri satmaya çalışıyorlar.

Page 101: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

101

Gelecek 10 yıl içinde, kişiye, kendisi için en uygun beslenme tarzının ne olduğu, hangi besin maddesinin, genetik dengesini olumlu yönde destekleyeceğini söylemek mümkün olabilecek.

Bir kişinin devası, bir başkası için zehir olabilir. Yetersiz bilimsel ve sosyolojik verilerle ve kar amacıyla nötrosotik maddeler önermek zararlı olabilir.

Ancak bugüne değin yapılan bazı çalışmaların ışığı altında, kişinin süt ürünleri, tarçın, yeşil çay, soya ve balık yağları gibi yüzyıllarca denenmiş bazı besinlerin tüketimini artırması, etik, mali ve sağlık açısından sakıncalar yaratmayıp, metabolik sendroma karşı alternatif çözümler sunabilir.

Page 102: Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Dr. Huriye Wetherilt

102

Dinlediğiniz için teşekkür ederim.