beİt hİllel oratuari’nin yenİden İnŞasi beit hillel ... · tarafından yaklaşık beş...

10
Mine Tanaç Zeren Doç. Dr. Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi, [email protected] Özgül Yılmaz Karaman Doç. Dr. Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi, [email protected] H.Gökhan Kutlu Dr. İzmir Büyükşehir Belediyesi Tarihi Çevre Koruma Birimi Berna Bozkurt İzmir Büyükşehir Belediyesi Tarihi Çevre Koruma Birimi Özet İzmir kentine ilk olarak, Büyük İskender’in Kudüs’ü zapt etmesinin ardından gelen Yahudi Cemaati’nin nüfusu, 1605 yılından itibaren Osmanlı Devletinin dış ticaretinde İzmir limanının bir ihraç limanı olarak kullanımının önem kazanması ile artış göstermiştir. İstanbul, Selanik, Manisa, Tire, Livorno, Venedik ve Portekiz gibi çeşitli yerlerden İzmir’e göç eden Yahudi Cemaati, İzmir’de ilk önce günümüzde Havra Sokağı olarak bilinen Sokağına, Eşrefpaşa ve Agora çevresine yerleşmiş ve ibadet yapılarını bu bölgede yan yana 7 sinagog yapısı inşa etmişlerdir inşa etmiştir. 17. Yüzyılda ikiye bölünen ve gerileme dönemi içerisine giren Yahudi Cemaati, nüfusu artmış olmasına rağmen yaşadığı ekonomik sıkıntılardan ötürü, ihtiyaç duyduğu yeni sinagog yapıları inşa edememiş bu sorun yeni bir örgütlenişi beraberinde getirmiştir. Cemaatin önde gelenleri, konutlarını ibadet mekanlarına dönüştürmüşler ve o dönemde çok sayıda konut ibadet mekanı ortaya çıkmıştır. Bu yapılara “Oratuar” adı verilmektedir. Makalenin konusu bir “Oratuar” yapısı olan restorasyon uygulamasıdır. Beit Hillel Oratuarı, İzmir Yahudi Tarihinde çok önemli yeri olan din adamı Haim Palaci’nin evinin 1840 yılında sinagoga dönüştürülmesi ile oluşmuştur. Yapı 1865 yılında İzmir Hahambaşılığına yükselen ve yaklaşık 75 adet eser yazan Palaci’nin evi olması ve aynı zamanda günümüze ulaşan tek “Oratuar” yapısı olması ile enderlik değeri taşımaktadır. 2007 yılına kadar ayakta duran yapı, o tarihten sonra iki kere yangın geçirerek ön cephesinin bir bölümü dışında tamamen yok olmuştur. Restorasyon yöntemi olarak rekonstrüksiyon seçilmiş, özgün ön duvar mimari elemanları korunarak, yapının yok olan diğer tüm elemanları tamamlanmıştır. Restorasyon uygulaması 2014 yılının Mayıs ayında tamamlanmış olup, Makale söz konusu yapının proje ve uygulama sürecini konu almaktadır. Anahtar Kelimeler: Yeniden işlevlendirme, rekonstrüksiyon, Sefarad Mimarisi, dini yapılar Beit Hillel Oratuarı’nın Yeniden İnşası 313 5. Tarihi Eserlerin Güçlendirilmesi ve Geleceğe Güvenle Devredilmesi Sempozyumu

Upload: others

Post on 18-Oct-2020

1 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

  • BEİT HİLLEL ORATUARI’NIN YENİDEN İNŞASI

    Mine Tanaç ZerenDoç. Dr. Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi, [email protected]

    Özgül Yılmaz KaramanDoç. Dr. Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi, [email protected]

    H.Gökhan KutluDr. İzmir Büyükşehir Belediyesi Tarihi Çevre Koruma Birimi

    Berna Bozkurtİzmir Büyükşehir Belediyesi Tarihi Çevre Koruma Birimi

    Özet

    İzmir kentine ilk olarak, Büyük İskender’in Kudüs’ü zapt etmesinin ardından gelen Yahudi Cemaati’nin nüfusu, 1605 yılından itibaren Osmanlı Devletinin dış ticaretinde İzmir limanının bir ihraç limanı olarak kullanımının önem kazanması ile artış göstermiştir. İstanbul, Selanik, Manisa, Tire, Livorno, Venedik ve Portekiz gibi çeşitli yerlerden İzmir’e göç eden Yahudi Cemaati, İzmir’de ilk önce günümüzde Havra Sokağı olarak bilinen Sokağına, Eşrefpaşa ve Agora çevresine yerleşmiş ve ibadet yapılarını bu bölgede yan yana 7 sinagog yapısı inşa etmişlerdir inşa etmiştir.

    17. Yüzyılda ikiye bölünen ve gerileme dönemi içerisine giren Yahudi Cemaati, nüfusu artmış olmasına rağmen yaşadığı ekonomik sıkıntılardan ötürü, ihtiyaç duyduğu yeni sinagog yapıları inşa edememiş bu sorun yeni bir örgütlenişi beraberinde getirmiştir. Cemaatin önde gelenleri, konutlarını ibadet mekanlarına dönüştürmüşler ve o dönemde çok sayıda konut ibadet mekanı ortaya çıkmıştır. Bu yapılara “Oratuar” adı verilmektedir. Makalenin konusu bir “Oratuar” yapısı olan restorasyon uygulamasıdır.

    Beit Hillel Oratuarı, İzmir Yahudi Tarihinde çok önemli yeri olan din adamı Haim Palaci’nin evinin 1840 yılında sinagoga dönüştürülmesi ile oluşmuştur. Yapı 1865 yılında İzmir Hahambaşılığına yükselen ve yaklaşık 75 adet eser yazan Palaci’nin evi olması ve aynı zamanda günümüze ulaşan tek “Oratuar” yapısı olması ile enderlik değeri taşımaktadır.

    2007 yılına kadar ayakta duran yapı, o tarihten sonra iki kere yangın geçirerek ön cephesinin bir bölümü dışında tamamen yok olmuştur. Restorasyon yöntemi olarak rekonstrüksiyon seçilmiş, özgün ön duvar mimari elemanları korunarak, yapının yok olan diğer tüm elemanları tamamlanmıştır. Restorasyon uygulaması 2014 yılının Mayısayında tamamlanmış olup, Makale söz konusu yapının proje ve uygulama sürecini konu almaktadır.

    Anahtar Kelimeler: Yeniden işlevlendirme, rekonstrüksiyon, Sefarad Mimarisi, dini yapılar

    Beit Hillel Oratuarı’nın Yeniden İnşası

    313

    5. Tarihi Eserlerin Güçlendirilmesi ve Geleceğe Güvenle Devredilmesi Sempozyumu

  • Giriş

    Beit Hillel Oratuarı, İzmir’in Osmanlı döneminde yaşamış olduğu tarihsel perspektifte ortaya konulan konut-ibadethanelerden günümüze taşınan tek örnektir. Ayrıca, söz konusu yapının 19. yüzyıl İzmir’inde yaşamış çok önemli bir din adamı olan Haim Palaci’nin evinin sinagog yapısına dönüştürülmüş hali olması ve bu mekanda, bu din adamının cemaatin gençlerine din eğitimi vermiş olması ve çok değerli din kitapları yazmış olması yapının değerini bir derece daha arttırmaktadır. Yapı dışarıdan sade bir Rum konutu gibi görünüyor olsa da, tarihsel perspektifte birçok önemli olayın yaşandığı, değerli eserlerin üretildiği, anı niteliğine sahip anıtsal nitelikli korunması gerekli bir kültür varlığıdır. İzmir tarihinde önemli bir yer tutan yapı aynı zamanda, kentin çok sesli mozaikli yapısının izlerini taşıyan ender yapılardan biridir. Bu anlamda, Beit Hillel Oratuarı’nın yeniden işlevlendirilmesi projesi, İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından “İzmir Konak Kemeraltı ve Çevresi Yenileme Alanı”na tek yapı ölçeğinderestorasyon çalışması olarak dahil edilmiştir. Yapının belgeleme çalışmaları ve restorasyon projeleri Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Döner Sermayesi kapsamında1 üretilerek “Haim Palaci Anı Evi” olarak İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından yaklaşık beş yıllık bir sürecin sonunda kullanıma açılmıştır.

    Makale kapsamında, Oratuar yapısının geçirdiği tarihsel süreç, İzmir Yahudi Cemaati yaşantısı içerisindeki yeri, uygulama öncesi durumu ile uygulama süreci aktarılmaktadır.

    İzmir Yahudi Cemaati Yaşamına Genel Bir Bakış

    Yahudilerin Anadolu’ya gelme tarihleri milattan önceye dayanmaktadır. İzmir’de 1605 yılına kadar örgütlenmiş bir Yahudi Cemaati bulunmamaktadır, 1605 yılından itibaren Osmanlı Devletinin dış ticaretinde İzmir limanının bir ihraç limanı olarak kullanımının önem kazanması; İzmir’e yapılan göçleri hızlandırmıştır. Devam eden göçler 17.yy. İzmir kentini Yahudi cemaati için bir altın çağ haline dönüştürmüştür. İzmir’e İstanbul ve Selanik’te yaşayan Yahudiler de göç etmişler, İzmir Yahudileri köken olarak on ayrı gruba ayrılmışlardır. 1648 yılında Eskapa’nın Yahudilerin başkanı olması ile bu fikir ayrılıkları ortadan kaldırılıp tüm Yahudiler aynı çatı altında toplanmışlardır. Göçler sonrası Yahudi nüfusu gitgide artan İzmir; 1631 yılında Yeşivalar (Dini eğitim verilen okullar) ve Hevraların açılmasıyla, İzmir; İstanbul ve Selanik gibi Doğu’ya kitap basan bir kültür merkezi haline gelmiştir. 1900 yılında İzmir’de havra sayısı onbeşe ulaşmıştır. Ayrıca bu dönemde Meseri Evi ve Mizrahi Evi, Beit Hillel Sinagogu gibi örnekleri olan yirmi tane konut da belirli izinlerle konut-havra kullanımına dönüştürülmüştür (Galanta, 1947). 19. yüzyılda İzmir’de 20.000 civarında Yahudi bulunduğu bilinmektedir. 1950’lerden itibaren İsrail’e yapılan göçlerden sonra bu sayı giderek azalmıştır (Bora, 1993) Bugün İzmir’de yaşayan Yahudi sayısı 2000

    1 Anılan Proje Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Döner Sermayesi kapsamında, Mimarlık Bölümü Öğretim Üyeleri Mine Tanaç Zeren ve Özgül Yılmaz Karaman tarafından üretilmiştir. Statik Projeler Dor Yapı tarafından üretilmiştir.

    civarındadır. 1908 yılında cemaatin bünyesinde bulunan tüm dini yapıların bu göçler sonucunda cemaatleri azalmış ve pek çoğu kullanılmaz hale gelmiştir (Tanaç Zeren, 2010).

    İzmir havralarının hemen hemen hepsi niteliklerini gizlemek amaçlı olarak içe kapanık karakterli duvarlarla çevrili bir avlu içinde yer almaktadırlar. Avlularında suka (Çardak Bayramında avlularda kurulan çadır) kurulacak bir alan bulunmaktadır. Hepsinde bölgesel bir stil hakim olan havraların içlerindeki bezemelerde İzmir camilerinin ve zengin Rum evlerinin etkisi görülmektedir. Havralar kare veya dikdörtgen planda inşa edilip genelde iki katlı olup, üst katları kadınlara ayrılmış mekanlar olan Mehizah (Ezrat Nashim) bölümlerinden oluşmaktadırlar (Tanaç Zeren, 2010).

    Beit Hillel Sinagogu (Oratuarı’nın) ve Oluşum Süreci

    Yahudi Cemaatinin nüfusunun artması sonucu mevcut sinagogların yetmemesi ile çok sayıda konut-ibadethaneler ortaya çıkmıştır. 19. yüzyılda sıklıkla yapılan bu yapılara, “Oratuar “ denilmektedir. Aynı zamanda bu mekanlar, İzmir’deki hayatlarının bu evresini dine dayalı yaşayan Yahudi cemaatinin içinde yetişen pek çok sayıdaki din adamının, kendi ibadethaneleri olarak kurgulanmış, din adamları bu mekanlarda, birçok kitap yazmışlardır. Söz konusu yapılardan sadece Beit Hillel Oratuarı günümüze taşınmıştır ve diğerlerinin sadece isimleri bilinmektedir, Oratuar Haim Argi, Oratuar Mahmelet Kohanim, Oratuar Meseri, Oratuar Baruh Mibanim, Oratuar Postijo Levi, bunlardan bazılarıdır (Tanaç Zeren, 2010).

    Oratuar Beit Hillel; Haham Sülalelesi olan Palaçi’nin evinde 1840 yılında yapılanmıştır. Haim Palaci; 1788 yılında İzmir’de doğmuş, 1837 yılından 1855 yılına kadar geçen süreçte, İzmir, Tire, Manisa ve Bergama’da yüksek dini görevlerde bulunmuştur. 1855 yılında Haham başı seçilmiş ve 1865 yılında ise İzmir Hahambaşılığına yükselmiştir. Palaci, yirmi altısını yayınladığı yetmiş iki eser yazmıştır. Palaci; İzmir’de Alliance okullarının açılmasına ön ayak olmuş, modern eğitimi, Fransızca ve Türkçe öğrenimini şart koşarak büyük bir reform yapmıştır.Palaci’nin yaşadığı konut yapısı 1840 yılında sinagoga dönüştürülmüştür (Tanaç Zeren, 2010).

    Yapının Uygulama Öncesi Durumu

    Yapı havraların yoğun olarak konumlandığı bölgede İzmir İli, Konak İlçesi, 920 Sokak, 199 Ada, 35pafta ve 16 Parsel’de yer almaktadır. Yakın civarında, Musevi Cemaatine ait olan, eski cemaat evi, Portekiz Sinagogu ve Bikur Holim Sinagogu yer almaktadır.

    Yapı 2007 yılında bir yangın geçirmiştir. O tarihe kadar iç mekan şemasını korur niteliktedir ve ayaktadır yangından sonra yapının sadece giriş cephesindeki beden duvarı tam olarak ayakta kalabilmiştir. Yapının özgün cephe detayları 2008 yılının şubat ayında yapılan belgeleme çalışmaları sürecinde detaylı olarak alınmıştır. Bu tarihten sonra yapı ikinci kere kundaklanmış uygulama öncesinde ise, 2008 yılında yapılan belgeleme çalışmasında var olan yapı elemanlarının önemli bir kısmını yitirmiştir.

    314

    5. Tarihi Eserlerin Güçlendirilmesi ve Geleceğe Güvenle Devredilmesi Sempozyumu

  • Giriş

    Beit Hillel Oratuarı, İzmir’in Osmanlı döneminde yaşamış olduğu tarihsel perspektifte ortaya konulan konut-ibadethanelerden günümüze taşınan tek örnektir. Ayrıca, söz konusu yapının 19. yüzyıl İzmir’inde yaşamış çok önemli bir din adamı olan Haim Palaci’nin evinin sinagog yapısına dönüştürülmüş hali olması ve bu mekanda, bu din adamının cemaatin gençlerine din eğitimi vermiş olması ve çok değerli din kitapları yazmış olması yapının değerini bir derece daha arttırmaktadır. Yapı dışarıdan sade bir Rum konutu gibi görünüyor olsa da, tarihsel perspektifte birçok önemli olayın yaşandığı, değerli eserlerin üretildiği, anı niteliğine sahip anıtsal nitelikli korunması gerekli bir kültür varlığıdır. İzmir tarihinde önemli bir yer tutan yapı aynı zamanda, kentin çok sesli mozaikli yapısının izlerini taşıyan ender yapılardan biridir. Bu anlamda, Beit Hillel Oratuarı’nın yeniden işlevlendirilmesi projesi, İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından “İzmir Konak Kemeraltı ve Çevresi Yenileme Alanı”na tek yapı ölçeğinderestorasyon çalışması olarak dahil edilmiştir. Yapının belgeleme çalışmaları ve restorasyon projeleri Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Döner Sermayesi kapsamında1 üretilerek “Haim Palaci Anı Evi” olarak İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından yaklaşık beş yıllık bir sürecin sonunda kullanıma açılmıştır.

    Makale kapsamında, Oratuar yapısının geçirdiği tarihsel süreç, İzmir Yahudi Cemaati yaşantısı içerisindeki yeri, uygulama öncesi durumu ile uygulama süreci aktarılmaktadır.

    İzmir Yahudi Cemaati Yaşamına Genel Bir Bakış

    Yahudilerin Anadolu’ya gelme tarihleri milattan önceye dayanmaktadır. İzmir’de 1605 yılına kadar örgütlenmiş bir Yahudi Cemaati bulunmamaktadır, 1605 yılından itibaren Osmanlı Devletinin dış ticaretinde İzmir limanının bir ihraç limanı olarak kullanımının önem kazanması; İzmir’e yapılan göçleri hızlandırmıştır. Devam eden göçler 17.yy. İzmir kentini Yahudi cemaati için bir altın çağ haline dönüştürmüştür. İzmir’e İstanbul ve Selanik’te yaşayan Yahudiler de göç etmişler, İzmir Yahudileri köken olarak on ayrı gruba ayrılmışlardır. 1648 yılında Eskapa’nın Yahudilerin başkanı olması ile bu fikir ayrılıkları ortadan kaldırılıp tüm Yahudiler aynı çatı altında toplanmışlardır. Göçler sonrası Yahudi nüfusu gitgide artan İzmir; 1631 yılında Yeşivalar (Dini eğitim verilen okullar) ve Hevraların açılmasıyla, İzmir; İstanbul ve Selanik gibi Doğu’ya kitap basan bir kültür merkezi haline gelmiştir. 1900 yılında İzmir’de havra sayısı onbeşe ulaşmıştır. Ayrıca bu dönemde Meseri Evi ve Mizrahi Evi, Beit Hillel Sinagogu gibi örnekleri olan yirmi tane konut da belirli izinlerle konut-havra kullanımına dönüştürülmüştür (Galanta, 1947). 19. yüzyılda İzmir’de 20.000 civarında Yahudi bulunduğu bilinmektedir. 1950’lerden itibaren İsrail’e yapılan göçlerden sonra bu sayı giderek azalmıştır (Bora, 1993) Bugün İzmir’de yaşayan Yahudi sayısı 2000

    1 Anılan Proje Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Döner Sermayesi kapsamında, Mimarlık Bölümü Öğretim Üyeleri Mine Tanaç Zeren ve Özgül Yılmaz Karaman tarafından üretilmiştir. Statik Projeler Dor Yapı tarafından üretilmiştir.

    civarındadır. 1908 yılında cemaatin bünyesinde bulunan tüm dini yapıların bu göçler sonucunda cemaatleri azalmış ve pek çoğu kullanılmaz hale gelmiştir (Tanaç Zeren, 2010).

    İzmir havralarının hemen hemen hepsi niteliklerini gizlemek amaçlı olarak içe kapanık karakterli duvarlarla çevrili bir avlu içinde yer almaktadırlar. Avlularında suka (Çardak Bayramında avlularda kurulan çadır) kurulacak bir alan bulunmaktadır. Hepsinde bölgesel bir stil hakim olan havraların içlerindeki bezemelerde İzmir camilerinin ve zengin Rum evlerinin etkisi görülmektedir. Havralar kare veya dikdörtgen planda inşa edilip genelde iki katlı olup, üst katları kadınlara ayrılmış mekanlar olan Mehizah (Ezrat Nashim) bölümlerinden oluşmaktadırlar (Tanaç Zeren, 2010).

    Beit Hillel Sinagogu (Oratuarı’nın) ve Oluşum Süreci

    Yahudi Cemaatinin nüfusunun artması sonucu mevcut sinagogların yetmemesi ile çok sayıda konut-ibadethaneler ortaya çıkmıştır. 19. yüzyılda sıklıkla yapılan bu yapılara, “Oratuar “ denilmektedir. Aynı zamanda bu mekanlar, İzmir’deki hayatlarının bu evresini dine dayalı yaşayan Yahudi cemaatinin içinde yetişen pek çok sayıdaki din adamının, kendi ibadethaneleri olarak kurgulanmış, din adamları bu mekanlarda, birçok kitap yazmışlardır. Söz konusu yapılardan sadece Beit Hillel Oratuarı günümüze taşınmıştır ve diğerlerinin sadece isimleri bilinmektedir, Oratuar Haim Argi, Oratuar Mahmelet Kohanim, Oratuar Meseri, Oratuar Baruh Mibanim, Oratuar Postijo Levi, bunlardan bazılarıdır (Tanaç Zeren, 2010).

    Oratuar Beit Hillel; Haham Sülalelesi olan Palaçi’nin evinde 1840 yılında yapılanmıştır. Haim Palaci; 1788 yılında İzmir’de doğmuş, 1837 yılından 1855 yılına kadar geçen süreçte, İzmir, Tire, Manisa ve Bergama’da yüksek dini görevlerde bulunmuştur. 1855 yılında Haham başı seçilmiş ve 1865 yılında ise İzmir Hahambaşılığına yükselmiştir. Palaci, yirmi altısını yayınladığı yetmiş iki eser yazmıştır. Palaci; İzmir’de Alliance okullarının açılmasına ön ayak olmuş, modern eğitimi, Fransızca ve Türkçe öğrenimini şart koşarak büyük bir reform yapmıştır.Palaci’nin yaşadığı konut yapısı 1840 yılında sinagoga dönüştürülmüştür (Tanaç Zeren, 2010).

    Yapının Uygulama Öncesi Durumu

    Yapı havraların yoğun olarak konumlandığı bölgede İzmir İli, Konak İlçesi, 920 Sokak, 199 Ada, 35pafta ve 16 Parsel’de yer almaktadır. Yakın civarında, Musevi Cemaatine ait olan, eski cemaat evi, Portekiz Sinagogu ve Bikur Holim Sinagogu yer almaktadır.

    Yapı 2007 yılında bir yangın geçirmiştir. O tarihe kadar iç mekan şemasını korur niteliktedir ve ayaktadır yangından sonra yapının sadece giriş cephesindeki beden duvarı tam olarak ayakta kalabilmiştir. Yapının özgün cephe detayları 2008 yılının şubat ayında yapılan belgeleme çalışmaları sürecinde detaylı olarak alınmıştır. Bu tarihten sonra yapı ikinci kere kundaklanmış uygulama öncesinde ise, 2008 yılında yapılan belgeleme çalışmasında var olan yapı elemanlarının önemli bir kısmını yitirmiştir.

    315

    5. Tarihi Eserlerin Güçlendirilmesi ve Geleceğe Güvenle Devredilmesi Sempozyumu

  • Yapının özgün durumuna ait verilerin önemli bir bölümü 2002 yılında – yapının halen ayakta olduğu dönemde – gerçekleştirilen belgeleme çalışmasından elde edilmiştir2. Söz konusu çalışmada yapı fotoğrafları ve ölçekli krokisi çizilerek (Şekil 1) belgelenmiştir.Yapının o dönemde tüm elemanları ile korunmuş halinin tespiti yapının günümüzde yok olmuş iç mekan kurgusunun anlaşılmasını kolaylaştırmıştır (Şekil 2-3). Aynı zamanda iç mekanda kullanılan, karo siman kaplamalar, ahşap döşemeler, ahşap doğramalar, ahşap galeri katı gibi elemanların tümünün boyutları ve biçimleniş şekilleri hakkındabilgiler içermektedir. Yapının özgün döşeme kaplamalarının karo siman, tavan kaplamalarının ise ahşap rabıta olduğu, asma sistem ile üretilmiş ahşap bir çatısının bulunduğu tespit edilmiştir.

    Yine, yapılan tespite göre yapının iç mekanında konumlanan özgün dini elemanların(bima-aron kodesh’ler, vs) mevcut olmadığı saptanmıştır. Çalışma sırasında elde edilen yapının 1950’li yıllardaki iç mekanına ait bir fotoğraf (Şekil 4) tespit edilmiş, bu fotoğraftan da yapıda o dönemde bir “Aron Kodesh”, merkezde konumlanan bir Bima ve oturma sıraları olduğu görülmektedir.

    Şekil 1. 2002 yılında yapılan tespit çalışmasında elde edilen ölçekli

    kroki (Mine Tanaç Arşivi, 2002).

    Şekil 2-3. 2002 yılında yapıda yapılan tespit çalışmaları sürecinde çekilen iç mekan fotoğrafları

    (Mine Tanaç Arşivi, 2002).

    Bu anlamda plan kurgusu irdelendiğinde, yapının bir giriş mekanı ve bir ibadet mekanından oluştuğu, ibadet mekanının içerisinde bir galeri mekanı yer aldığı ve bu mekanın da bayanların ibadeti için kullanılan “Ezrat Nashim” olarak değerlendirildiği görülmektedir. İç mekan, Bima, Aron Kodesh, ahşap oturma birimleri ve Ezrat Nashim mekanı ile sinagog olarak tefriş edilmiş olmakla birlikte, dışarıdan bakıldığında yapı,cephe kurgusu, cephe elemanları ve bezeme özellikleri ile tipik bir konut görünümündedir.

    2 Tanaç, M. (2004). Osmanlı kentlerinde Sefarad kültürünün dönüşümünün mimariye yansımaları “İzmir

    örneği”. Doktora Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi, İzmir.

    Şekil 4. Beit Hillel Havrası İç Mekan (1950).

    Yapıya 920 Sokağa açılan, üç basamakla içeri çekilmiş giriş nişinden ulaşılmaktadır.Giriş mekanı, yamuk formlu küçük ölçekli bir hacim olup, zemin kaplaması karo simandır. Söz konusu mekan yapının dikdörtgen hacmi içinde bir girinti yapılarak oluşturulmuş ve bu girintinin ana ibadet mekanına yansıması da ana ibadet mekanının ikiye bölünebilmesine olanak tanımıştır. Kadınlar Mahfili mekanı (Ezrat-Nashim) bu iz üzerinde bir galeri kat olarak şekillendirilmiştir. İbadet mekanının yüksekliği yaklaşık 4 metredir. Tavan kaplaması ahşap düz rabıtalardan oluşmaktadır. Giriş mekanından iki ahşap kapı ile ana ibadet mekanına ulaşılmaktadır.

    Şekil 5-6. Beit Hillel Sinagogu ve Çevresi (2008).

    Yapının ön cephesi özgün mimari elemanları ile 2008 yılına kadar büyük ölçüde mevcuttur (Şekil 5-6), söveli pencereleri, ferforjeleri, metal kepenkleri, taş silmeleri, üç basamakla geri çekilmiş kemerli sövelerle vurgulanmış giriş hacmi gibi elemanları ile tipik 19. yüzyıl Rum konut yapısı tipolojisini barındırmaktadır.

    Söz konusu duvarın strüktürel anlamda incelenmesi yapıldığında; binanın ayakta duran bu en özgün parçasının kâgir bir taş yapı olduğu ve bu taş yapının boşluklarının taşıyıcı çerçevesinin ahşaptan yapıldığı tespit edilmiştir. Yapının geçirdiği tahribatlar sürecinde özellikle son geçirdiği yangından sonra, bu ahşap taşıyıcı çerçeveye ait ana elemanlar yanmış ve taşıyıcı işlevini kaybetmiştir. Bunun yanında, Duvarın içerisinde varlık gösteren harçlar da atmosferik şartların etkisinde bağlayıcı olma özelliğini yitirmiştir.

    316

    5. Tarihi Eserlerin Güçlendirilmesi ve Geleceğe Güvenle Devredilmesi Sempozyumu

  • Yapının özgün durumuna ait verilerin önemli bir bölümü 2002 yılında – yapının halen ayakta olduğu dönemde – gerçekleştirilen belgeleme çalışmasından elde edilmiştir2. Söz konusu çalışmada yapı fotoğrafları ve ölçekli krokisi çizilerek (Şekil 1) belgelenmiştir.Yapının o dönemde tüm elemanları ile korunmuş halinin tespiti yapının günümüzde yok olmuş iç mekan kurgusunun anlaşılmasını kolaylaştırmıştır (Şekil 2-3). Aynı zamanda iç mekanda kullanılan, karo siman kaplamalar, ahşap döşemeler, ahşap doğramalar, ahşap galeri katı gibi elemanların tümünün boyutları ve biçimleniş şekilleri hakkındabilgiler içermektedir. Yapının özgün döşeme kaplamalarının karo siman, tavan kaplamalarının ise ahşap rabıta olduğu, asma sistem ile üretilmiş ahşap bir çatısının bulunduğu tespit edilmiştir.

    Yine, yapılan tespite göre yapının iç mekanında konumlanan özgün dini elemanların(bima-aron kodesh’ler, vs) mevcut olmadığı saptanmıştır. Çalışma sırasında elde edilen yapının 1950’li yıllardaki iç mekanına ait bir fotoğraf (Şekil 4) tespit edilmiş, bu fotoğraftan da yapıda o dönemde bir “Aron Kodesh”, merkezde konumlanan bir Bima ve oturma sıraları olduğu görülmektedir.

    Şekil 1. 2002 yılında yapılan tespit çalışmasında elde edilen ölçekli

    kroki (Mine Tanaç Arşivi, 2002).

    Şekil 2-3. 2002 yılında yapıda yapılan tespit çalışmaları sürecinde çekilen iç mekan fotoğrafları

    (Mine Tanaç Arşivi, 2002).

    Bu anlamda plan kurgusu irdelendiğinde, yapının bir giriş mekanı ve bir ibadet mekanından oluştuğu, ibadet mekanının içerisinde bir galeri mekanı yer aldığı ve bu mekanın da bayanların ibadeti için kullanılan “Ezrat Nashim” olarak değerlendirildiği görülmektedir. İç mekan, Bima, Aron Kodesh, ahşap oturma birimleri ve Ezrat Nashim mekanı ile sinagog olarak tefriş edilmiş olmakla birlikte, dışarıdan bakıldığında yapı,cephe kurgusu, cephe elemanları ve bezeme özellikleri ile tipik bir konut görünümündedir.

    2 Tanaç, M. (2004). Osmanlı kentlerinde Sefarad kültürünün dönüşümünün mimariye yansımaları “İzmir

    örneği”. Doktora Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi, İzmir.

    Şekil 4. Beit Hillel Havrası İç Mekan (1950).

    Yapıya 920 Sokağa açılan, üç basamakla içeri çekilmiş giriş nişinden ulaşılmaktadır.Giriş mekanı, yamuk formlu küçük ölçekli bir hacim olup, zemin kaplaması karo simandır. Söz konusu mekan yapının dikdörtgen hacmi içinde bir girinti yapılarak oluşturulmuş ve bu girintinin ana ibadet mekanına yansıması da ana ibadet mekanının ikiye bölünebilmesine olanak tanımıştır. Kadınlar Mahfili mekanı (Ezrat-Nashim) bu iz üzerinde bir galeri kat olarak şekillendirilmiştir. İbadet mekanının yüksekliği yaklaşık 4 metredir. Tavan kaplaması ahşap düz rabıtalardan oluşmaktadır. Giriş mekanından iki ahşap kapı ile ana ibadet mekanına ulaşılmaktadır.

    Şekil 5-6. Beit Hillel Sinagogu ve Çevresi (2008).

    Yapının ön cephesi özgün mimari elemanları ile 2008 yılına kadar büyük ölçüde mevcuttur (Şekil 5-6), söveli pencereleri, ferforjeleri, metal kepenkleri, taş silmeleri, üç basamakla geri çekilmiş kemerli sövelerle vurgulanmış giriş hacmi gibi elemanları ile tipik 19. yüzyıl Rum konut yapısı tipolojisini barındırmaktadır.

    Söz konusu duvarın strüktürel anlamda incelenmesi yapıldığında; binanın ayakta duran bu en özgün parçasının kâgir bir taş yapı olduğu ve bu taş yapının boşluklarının taşıyıcı çerçevesinin ahşaptan yapıldığı tespit edilmiştir. Yapının geçirdiği tahribatlar sürecinde özellikle son geçirdiği yangından sonra, bu ahşap taşıyıcı çerçeveye ait ana elemanlar yanmış ve taşıyıcı işlevini kaybetmiştir. Bunun yanında, Duvarın içerisinde varlık gösteren harçlar da atmosferik şartların etkisinde bağlayıcı olma özelliğini yitirmiştir.

    317

    5. Tarihi Eserlerin Güçlendirilmesi ve Geleceğe Güvenle Devredilmesi Sempozyumu

  • Yapının çevresine eklemlenen niteliksiz yeni yapılar, yapının diğer üç cephesinin değişmesine, başka bir deyişle yok olmasına neden olmuştur. Günümüzde mevcut olan ve Sinagog yapısını 3 taraftan çevreleyen yapılar, yapının gerçek avlu sınırlarının belirlenmesini de olanaksız hale getirmekte olup, yan ve arka yüzeylerinde özgün halinde varlık gösteren pencerelerin yeniden inşasını da olanaksız kılmaktadır. Bu durum, ancak yasal yollarla çözülebilecek bir sorun olduğundan yenileme sürecinde bir çözüm getirilememiştir.

    Restorasyon Müdahale Kararları ve Uygulama Süreci

    Rölöve, Restorasyon ve Restitüsyon projeleri 2009 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Döner Sermayesi kapsamında hazırlanan ve İzmir 1 Numaralı Koruma Kurulunun 12.10.2010 tarih ve 5473 sayılı kararı ile rekonstrüksiyonu uygun bulunan yapının uygulama süreci Nisan 2013 tarihinde başlamış ve yapıya ait projeler doğrultusunda Mayıs 2014 tarihinde tamamlanmıştır.

    Restorasyon yöntemine ve kullanımına yönelik alınan kararlar

    Daha önce de belirtildiği gibi, yapı süreç içerisinde geçirmiş olduğu yangınlardan ötürü büyük hasar görmüş, yapının çatısı, sağ ve sol beden duvarları, arka beden duvarının büyük bir kısmı ara bölücü duvarları yıkılmış, ön duvarı taşıyıcılık özelliğini kaybetmiş ve yıkılmaya yüz tutmuştur.

    Analiz çalışmalarında, yapının ayakta duran mimari elemanlarının sağlamlaştırılmasının olanaklı olmadığı kanaatine varılmıştır. Bu anlamda da, ana müdahale kararı olarak rekonstrüksiyon yöntemi benimsenmiş, özgün hali ile korunmuş ön duvar mimari elemanlarının ise, sökülmesi, temizlenmesi ve eksik parçalarının tamamlanmasının ardından yapının yeniden üretilecek olan ön cephesine yerleştirilmesi kararlaştırılmıştır. Yapının restorasyonunda izlenecek yöntem, özgün malzeme ve özgün yapım sisteminin güncel yöntemler/malzemeler ile desteklenerek yeniden yapılması olmuştur. Bu noktada, mimari projenin Koruma Kurulu tarafından onaylanması ile DOR yapı tarafından üretilen statik projeler etkin rol oynamış, taşıyıcı sistem elemanları projeye uygun olarak üretilmiş ya da desteklenmiştir.

    Daha öncede belirtildiği gibi, yapının özgün işlevi, 19. yüzyılda İzmir’de yaşamış olan ve pek çok din adamının yetişmesinde rol oynayan, Dünya çapında çok değerli din kitapları yazan, din adamı Haim Palaci’nin evini dönüştürerek oluşturduğu bir ibadethanedir. Yapı bu anlamda İzmir’in kültürel kimliğine yönelik önemli bir yapı olup, aynı zamanda bir dönem İzmir’de çok yaygın olarak kullanılmış konut-ibadethanelerin günümüze taşınan tek örneğidir. Bu anlamda da gerek bir konut-ibadethane olarak gerekse Haim Palaci’nin anısının sürdürülmesi adına, özgün mekan kurgusu ve iç mekan tezyini ile yeniden üretilecek, işlev olarak da Haim Palaci’nin ve yaptığı işlerin tanıtıldığı, yazmış olduğu kitaplarının bir kısmının sergilendiği, önemli bir “anı müzesi”ne dönüştürülmüştür. Geçmişte kullanıldığı gibi merkezdeki ahşap biması, kıble duvarındaki Aron Kodesh dolapları, ahşap oturma sıraları, ahşap kafeslerle ibadet mekanından ayrılan Ezrat Nashim mekanı ile donatılmıştır. Haim Palaci’nin sinagogunun yeniden canlandırıldığı, mekanının da sergilendiği bir yapıya dönüştürülmüştür.

    318

    5. Tarihi Eserlerin Güçlendirilmesi ve Geleceğe Güvenle Devredilmesi Sempozyumu

  • Yapının çevresine eklemlenen niteliksiz yeni yapılar, yapının diğer üç cephesinin değişmesine, başka bir deyişle yok olmasına neden olmuştur. Günümüzde mevcut olan ve Sinagog yapısını 3 taraftan çevreleyen yapılar, yapının gerçek avlu sınırlarının belirlenmesini de olanaksız hale getirmekte olup, yan ve arka yüzeylerinde özgün halinde varlık gösteren pencerelerin yeniden inşasını da olanaksız kılmaktadır. Bu durum, ancak yasal yollarla çözülebilecek bir sorun olduğundan yenileme sürecinde bir çözüm getirilememiştir.

    Restorasyon Müdahale Kararları ve Uygulama Süreci

    Rölöve, Restorasyon ve Restitüsyon projeleri 2009 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Döner Sermayesi kapsamında hazırlanan ve İzmir 1 Numaralı Koruma Kurulunun 12.10.2010 tarih ve 5473 sayılı kararı ile rekonstrüksiyonu uygun bulunan yapının uygulama süreci Nisan 2013 tarihinde başlamış ve yapıya ait projeler doğrultusunda Mayıs 2014 tarihinde tamamlanmıştır.

    Restorasyon yöntemine ve kullanımına yönelik alınan kararlar

    Daha önce de belirtildiği gibi, yapı süreç içerisinde geçirmiş olduğu yangınlardan ötürü büyük hasar görmüş, yapının çatısı, sağ ve sol beden duvarları, arka beden duvarının büyük bir kısmı ara bölücü duvarları yıkılmış, ön duvarı taşıyıcılık özelliğini kaybetmiş ve yıkılmaya yüz tutmuştur.

    Analiz çalışmalarında, yapının ayakta duran mimari elemanlarının sağlamlaştırılmasının olanaklı olmadığı kanaatine varılmıştır. Bu anlamda da, ana müdahale kararı olarak rekonstrüksiyon yöntemi benimsenmiş, özgün hali ile korunmuş ön duvar mimari elemanlarının ise, sökülmesi, temizlenmesi ve eksik parçalarının tamamlanmasının ardından yapının yeniden üretilecek olan ön cephesine yerleştirilmesi kararlaştırılmıştır. Yapının restorasyonunda izlenecek yöntem, özgün malzeme ve özgün yapım sisteminin güncel yöntemler/malzemeler ile desteklenerek yeniden yapılması olmuştur. Bu noktada, mimari projenin Koruma Kurulu tarafından onaylanması ile DOR yapı tarafından üretilen statik projeler etkin rol oynamış, taşıyıcı sistem elemanları projeye uygun olarak üretilmiş ya da desteklenmiştir.

    Daha öncede belirtildiği gibi, yapının özgün işlevi, 19. yüzyılda İzmir’de yaşamış olan ve pek çok din adamının yetişmesinde rol oynayan, Dünya çapında çok değerli din kitapları yazan, din adamı Haim Palaci’nin evini dönüştürerek oluşturduğu bir ibadethanedir. Yapı bu anlamda İzmir’in kültürel kimliğine yönelik önemli bir yapı olup, aynı zamanda bir dönem İzmir’de çok yaygın olarak kullanılmış konut-ibadethanelerin günümüze taşınan tek örneğidir. Bu anlamda da gerek bir konut-ibadethane olarak gerekse Haim Palaci’nin anısının sürdürülmesi adına, özgün mekan kurgusu ve iç mekan tezyini ile yeniden üretilecek, işlev olarak da Haim Palaci’nin ve yaptığı işlerin tanıtıldığı, yazmış olduğu kitaplarının bir kısmının sergilendiği, önemli bir “anı müzesi”ne dönüştürülmüştür. Geçmişte kullanıldığı gibi merkezdeki ahşap biması, kıble duvarındaki Aron Kodesh dolapları, ahşap oturma sıraları, ahşap kafeslerle ibadet mekanından ayrılan Ezrat Nashim mekanı ile donatılmıştır. Haim Palaci’nin sinagogunun yeniden canlandırıldığı, mekanının da sergilendiği bir yapıya dönüştürülmüştür.

    319

    5. Tarihi Eserlerin Güçlendirilmesi ve Geleceğe Güvenle Devredilmesi Sempozyumu

  • Yapının belgeleme çalışmalarında tespit edilen cephe kurgusu ve elemanlarırestorasyon projesinde olduğu gibi imal edilmiştir (Şekil 11-12-13-14);

    - Mevcutta var olan pencere ve kapıya ait söveler temizlenerek korunmuş, diğerleri aslına uygun olarak yeniden üretilmiştir. - Cephe yüzeyindeki silmeler aslına uygun olarak yeniden üretilmiştir.- Açıklılarda yer alan ahşap doğramalar yangınların etkisi ile kullanılamaz durumda oldukları için projesine uygun olarak yeniden üretilmiştir.- Pencerelerde bulunan demir kepenkler kullanılamaz oldukları için özgün detayına uygun olarak yeniden üretilmiştir.

    Şekil 11-12-13. Giriş cephesi uygulama aşamaları.

    Şekil 14. Giriş Cephesinin Uygulama Sonrası Görünümü.

    Özgün iç mekan kurgusu restorasyon projesinde öngörüldüğü gibi korunmuş,

    - Ana ibadet mekanı giriş kapıları ahşap doğramalı ve çift açılır kanatlı olarak imal edilmiştir. - Zemin kaplaması projesinde öngörülen motif ile karosiman olarak yeniden üretilmiştir (Şekil 15).- Tavan konstrüksiyonu, ahşap çatı tarafından taşınan kirişler üzerine ahşap kaplama yapılarak oluşturulmuştur.- Kadınlar mahfili restorasyon projesinde öngörülen biçimde ahşap malzeme ile imal edilmiştir. Projede ahşap döşemeyi duvar yüzeylerine taşıtmak öngörülmüş ancak uygulama sırasında, duvar yüzeylerindeki açılanma ve uygulama zorlukları nedeniyle ara kat döşemesi ahşap dikmelere taşıtılmıştır (Şekil 16).- Kadınlar mahfiline ulaşımı sağlayan merdiven projede öngörüldüğü gibi tek kollu ve ahşap malzemeli olarak üretilmiştir (Şekil 17).- Kandınlar mahfilini ana ibadet mekanından ayıran ahşap kafesler projedeki gibi üretilmiştir (Şekil 16-18).

    Şekil15. Karosiman kaplama, Aron Kodesh, Bima ve Oturma sıraları.

    Şekil 16. Kadınlar Mahfili

    Şekil17. Kadınlar Mahfiline ulaşımı sağlayan ahşap merdiven.

    Şekil18. Ahşap tavan kaplaması, ahşap kapılar ve Bima.

    Ana ibadet mekanında yer alan ahşap mobilyalar oturma sıraları, Aron Kodesh dolabı ve Bima’ dır.

    320

    5. Tarihi Eserlerin Güçlendirilmesi ve Geleceğe Güvenle Devredilmesi Sempozyumu

  • Yapının belgeleme çalışmalarında tespit edilen cephe kurgusu ve elemanlarırestorasyon projesinde olduğu gibi imal edilmiştir (Şekil 11-12-13-14);

    - Mevcutta var olan pencere ve kapıya ait söveler temizlenerek korunmuş, diğerleri aslına uygun olarak yeniden üretilmiştir. - Cephe yüzeyindeki silmeler aslına uygun olarak yeniden üretilmiştir.- Açıklılarda yer alan ahşap doğramalar yangınların etkisi ile kullanılamaz durumda oldukları için projesine uygun olarak yeniden üretilmiştir.- Pencerelerde bulunan demir kepenkler kullanılamaz oldukları için özgün detayına uygun olarak yeniden üretilmiştir.

    Şekil 11-12-13. Giriş cephesi uygulama aşamaları.

    Şekil 14. Giriş Cephesinin Uygulama Sonrası Görünümü.

    Özgün iç mekan kurgusu restorasyon projesinde öngörüldüğü gibi korunmuş,

    - Ana ibadet mekanı giriş kapıları ahşap doğramalı ve çift açılır kanatlı olarak imal edilmiştir. - Zemin kaplaması projesinde öngörülen motif ile karosiman olarak yeniden üretilmiştir (Şekil 15).- Tavan konstrüksiyonu, ahşap çatı tarafından taşınan kirişler üzerine ahşap kaplama yapılarak oluşturulmuştur.- Kadınlar mahfili restorasyon projesinde öngörülen biçimde ahşap malzeme ile imal edilmiştir. Projede ahşap döşemeyi duvar yüzeylerine taşıtmak öngörülmüş ancak uygulama sırasında, duvar yüzeylerindeki açılanma ve uygulama zorlukları nedeniyle ara kat döşemesi ahşap dikmelere taşıtılmıştır (Şekil 16).- Kadınlar mahfiline ulaşımı sağlayan merdiven projede öngörüldüğü gibi tek kollu ve ahşap malzemeli olarak üretilmiştir (Şekil 17).- Kandınlar mahfilini ana ibadet mekanından ayıran ahşap kafesler projedeki gibi üretilmiştir (Şekil 16-18).

    Şekil15. Karosiman kaplama, Aron Kodesh, Bima ve Oturma sıraları.

    Şekil 16. Kadınlar Mahfili

    Şekil17. Kadınlar Mahfiline ulaşımı sağlayan ahşap merdiven.

    Şekil18. Ahşap tavan kaplaması, ahşap kapılar ve Bima.

    Ana ibadet mekanında yer alan ahşap mobilyalar oturma sıraları, Aron Kodesh dolabı ve Bima’ dır.

    321

    5. Tarihi Eserlerin Güçlendirilmesi ve Geleceğe Güvenle Devredilmesi Sempozyumu

  • - Aron Kodesh dolabı ve önündeki ahşap basamaklar ile ahşap korkuluklar projesine uygun olarak imal edilmiştir (Şekil 15).- Oturma sıraları da yine projedeki biçimiyle ve kullanım kolaylığı açısından modüler olarak üretilmiştir.- Uygulama sürecinde Projede öngörülen Bima (Dua Kürsüsü), yaşanan imalat zorlukları nedeniyle bazı detayları mekanın özellikleri de göz önünde bulundurularak sadeleştirilerek üretilmiştir (Şekil 18-19-20) .

    Şekil 19-20. Bima Üretim Aşamaları

    Değerlendirme

    İzmir Büyükşehir Belediyesi sorumluluk sınırları içerisinde yer alan İzmir’in Yahudi Cemaatine ait tarihsel geçmişin bir izi olan Beit Hillel Oratuarı’nın yeniden ayağa kaldırılması çalışmaları tarihi ve kültürel mirası yaşatarak korumak, koruma bilinci ve kültürünü geliştirmek, yaygınlaştırmak doğrultusunda yürütülen çalışmaların olumlu bir örneği olarak İzmir Kent yaşantısına katılmıştır. Bir taraftan da çalışma süreci, Dokuz Eylül Üniversitesi, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve İzmir Yahudi Cemaatinin ortaklığı ile yürütülmüş ve tamamlanmış olması bakımından da önem taşımaktadır. Uygulamanın benzer çalışmalara örnek teşkil etmesi ve çevre dokusuna katkı koyması en önemli beklentidir.

    Kaynaklar

    Galanti, A. (1947). Türkler ve Yahudiler. Gözlem Yayınevi, İstanbul.

    Bora, S. (1993). 20. Yy Basınında İzmir’de Yahudiler, Doktora Tezi, DEÜ. Fen Bilimleri Enstitüsü, İzmir.

    Tanaç Zeren, M. (2010). İzmir'de Seferad Mimarisi ve Sinagogları. Yalın Yayıncılık, İstanbul.

    1

    Samsun Büyük Camisi Duvar Resimleri: Onarım ve Değişiklikler

    Ezgin YETİŞOndokuz Mayıs Üniversitesi Samsun MYO

    Güzel Sanatlar Kampüsü 55100 İlkadım/SAMSUN

    [email protected] [email protected]

    Özet

    Samsun Büyük Camisi 19. yüzyılın son çeyreğinde yapıldığı tarihten itibaren çeşitli onarım ve değişiklikler geçirmiştir. Bu çalışmada, yapıdaki duvar resimlerinin tarihi süreç içerisinde meydana gelen değişiklikleri ve yapılan onarımları tespit edilerek, önceki uygulamalarda yapılan doğru veya yanlış tekniklerin belirlenmesi amaçlanmaktadır.

    Kagir bir yapı olan cami 1884-1886 yıllarında Batumlu Hacı Ali tarafından yaptırılmıştır. Çifte minareli, tek şerefelidir ve merkezi ana kubbeden oluşmaktadır. Yapının orijinalinde kubbe ve cephelerde duvar resimleri mevcuttur. Eski fotoğraf ve belgelerden anlaşıldığı kadarıyla yapının resimlerinde, mihrabı, minberi ve minaresinde büyük değişiklikler meydana gelmiştir.

    Özellikle yapının kubbesinde bulunan duvar resimleri yapılan yenilemeler ile özgün durumlarını büyük ölçüde kaybetmiştir. Cephelerde bulunan süslemeler ise yakın zamanda yapılan koruma ve onarım çalışmalarında ortaya çıkarılmıştır. Depremler nedeniyle yapıda meydana gelen hasarların 1945'ten sonraki yıllarda yapılan restorasyon çalışmaları ile aslına uygun olarak yenilenmediği görülmektedir. Fakat son dönemlerde yapılan restorasyon çalışmaları ile yapının özgün görünümünün ortaya çıkartılması yönünde uygulamaya gidildiği anlaşılmaktadır.

    Çalışmada arşiv belgeleri ve tarihçe taraması ile ulaşılan verilerin değerlendirilmesi yapılmış ve ardından yapı ile ilgili insan faktörünün etkili olduğu değişikliklerin doğruluğu tartışılmaya çalışılmıştır.

    Anahtar Sözcükler: Samsun Büyük Camisi, Koruma, Onarım, Duvar resmi, Kalem işi.

    Giriş

    Samsun'da bulunan Büyük Cami yapıldığı tarihten itibaren benzer birçok yapıda olduğu gibi çeşitli onarımlar ve değişiklikler geçirmiştir.Türkiye'de Genel olarak tarihi yapılarda günümüzde yapılan uygulamalar da dâhil olmak üzere bilinçli veya bilinçsiz olarak çeşitli onarımlar yapılmaktadır. Birçok dini yapının onarımında olduğu gibi

    322

    5. Tarihi Eserlerin Güçlendirilmesi ve Geleceğe Güvenle Devredilmesi Sempozyumu