bizans kaynaklar nda türkler - wordpress.com · 2016. 4. 12. · edinilebilmektedir[10]. Şimdi...

384

Upload: others

Post on 19-Feb-2021

5 views

Category:

Documents


1 download

TRANSCRIPT

  • (Menandros ve T. Simokattes)

    Bizans KaynaklarındaTü rkl e r

  • İSMAİL MANGALTEPE

  • Bizans Kaynaklarında TürklerİSMAİL MANGALTEPEYayın Yönetmeni: Erol CihangirGrafik Uygulama: Sercan ArslanMizanpaj: İrfan Güngörür DOĞU KÜTÜPHANESİTicarethane

    Sokağı

    , Tevfik

    Kuşoğlu İşhanı

    Nu:41/16

    Cağaloğlu-İSTANBULTelefon: (0212) 520 27 19web:www.dogukutuphanesi.come-mail:[email protected]

  • YAZAR HAKKINDA

    İsmail Mangaltepe, 20 Şubat 1971 yılındaAkşehir'de doğdu. İlk ve Orta öğreniminin bir kısmınıFransa'da tamamladıktan sonra Türkiye'ye döndü.Liseyi Bursa'da 1990 yılında bitirdi. Aynı yıl İ.Ü.Edebiyat Fakültesi Tarih bölümüne kayıt yaptırdı ve1994 yılında mezun olduktan sonra başladığı YüksekLisansını, hazırladığı "Rene Giraud ve Göktürkİmparatorluğu Adlı Eseri" ile 1998 yılında tamamladı.2000 yılında Doktora programına kayıt yaptırarak"19. Yüzyıl Fransız Seyyahlarına Göre Van" adlıçalışmasını 2005 yılında bitirmek suretiyle Doktorunvanını aldı. İlk kez 13.12.1994 tarihinde YYÜSosyal Bilimler Enstitüsünde Araştırma Görevlisiolarak göreve başladı. Sonra 20.10.1995 yılında YYÜFen-Edebiyat Fakültesinde Araştırma Görevlisi oldu.03.09.2007 tarihinde Yüzüncü Yıl Üniversitesindenistifa etti ve 13.09.2007 tarihinde İstanbulÜniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü GenelTürk Tarihi Anabilim Dalına Yardımcı Doçent olarakatandı. Yüksek Lisans ve Doktora çalışmalarını Prof.Dr. Abdülkadir DONUK Hocanın gözetimindehazırlayan Dr. İsmail Mangaltepe; Türk Kültürü, İslam

  • Öncesi Türk Tarihi, özellikle Avarlar ve yakın dönem Seyahatnameleri üzerine çalışmalarını

    sürdürmektedir. İngilizce ve Fransızcs bilmektedir.

  • KISALTMALARAe Analecta Bollandiabkz. BakınızBMGS Byzantine and Modern Grek StudiesBNJ Byzantinische-neugriechische JahrbücherBZ Byzantinische Zeitschriftca circa (bir tarih ile kullanılır, "yaklaşık olarak")Chap. Chapter (Bölüm)CSCO Corpus Scriptorum Christianorum OrientaliumCSHB Corpus Scriptorum Historiae ByzantinaeÇev. ÇeviriDTCF Dil Tarih Coğrafya Fakültesied. Editörff. ve devamıFHG Fragmenta Historicorum GraecorumFrg. FragmanGet. Getica (Jordanes)JRGS Journal of the Royal Geographic Societykrş. KarşılaştırınızMGH Monumenta Germaniae HistoricaMP Menandros ProtektorPG Patrologia Graeca

  • PO Patrologia OrientalisTKAE Türk Kültürü Araştırma EnstitüsüTrad. Traduction (Tercüme)Trans. Translate (Tercüme)TS Theophylaktos SimokattesTTK Türk Tarih Kurumuvd. ve devamıVol. Volume (Cilt)Yay. Yayınlayan

  • ÖNSÖZ

    İslamiyet Öncesi Türk tarihi üzerine araştırmalardabulunan ilim adamları, bu sahanın kaynaklarınınneredeyse tamamına yakınının yabancı dillerdeyazıldığını takdir etmişlerdir. Farklı kıtalarda etkilisiyasi teşekküller meydana getiren Türklerin tarihiniyazmak için pek çok kaynak diline hâkim olmakgerekir. Rahmetli Z. Velidi TOGAN Türk tarihi ile ilgiliakademik çalışmalar yapacak olanların mutlaka yedidil bilmeleri gerektiğini ifade etmiş ve bu dilleri şuşekilde sıralamıştır: Çince, Arapça, Farsça, Rusça,Almanca, İngilizce ve Fransızca. Görüldüğü gibigünümüz şartlarında bu dillerin hepsini bilmekoldukça güçtür.

    Bizde bu çalışmalara bir katkı olması, BizansKaynaklarında tarihimizle ilgili bilgilerden istifadeedilebilmesi amacıyla bunları Türkçemizekazandırmayı hedefledik. Kullandığımız eserlerin aslıGrekçedir. Bu kaynaklardaki tarihimizle ilgili bilgilerşimdiye kadar orijinal dilinden henüz tercümeedilmiş değiller. Elbette tercümenin tercümesindehatalar veya anlam kaymaları olabilir. Fakat ne

  • olursa olsun bu bilgilerin hiç değilse batı dillerineyapılan çevirisinden Türkçeye kazandırılmasıgerekmektedir.

    Hazırladığımız bu kitap iki kısımdan oluşmaktadır.İlk kısımda Menandros Protektor'un hayatı, eseri veTürklerle ilgili verdiği bilgiler yer almaktadır. İkincikısımda ise Theophylaktos Simokattes'in hayatı,eseri ve Türk kavimleri hakkındaki malûmatın çevirisibulunmaktadır. Gerek metin içinde gereksedipnotlarda asıl metne sadık kalmak suretiyle, bukaynakları İngilizceye çeviren müelliflerin dipnotlarınınharicinde, araştırmacıların ve okuyucunun eseri dahaiyi anlaması için, açıklamalar ve eklemeleryapılmıştır.

    Bu eserin oluşturulmasının gayesi Türk tarihi veBizans tarihi üzerine yapılan çalışmalara bir katkısağlamaktır. Elbette yeterli olduğunu iddia etmekmümkün değildir. Ancak eksiklikleri ve hataları ileberaber bir boşluğu dolduracağına olan inancımıztamdır. Eserin ortaya çıkmasında büyük desteğinigördüğüm hocalarım Prof. Dr. Abdülkadir DonukBey'e ve Doç. Dr. Mualla U. Yücel Hanım'a çok

  • teşekkür ederim. Ayrıca her daim maddi-manevidesteklerini hissettiğim Babam Hacı Şevki, ValidemKamile Kadın, ablam Tenzile ve ağabeylerim Recepve S. Ahmet'e en içten saygılarımı ve şükran hislerimibelirtmek isterim.

  • GİRİŞ[1]

    Anayurt Asya'da milat öncesi asırlara dayanan milliyaşam süreci, Türklerin milat sonrası batıya doğrubaşlayan ve farklı mecralara doğru kayan yeniyaşama biçimleri ile devam etmiştir. Yeni yurtlar,yeni otlaklar, yeni ülkeler belki de yeni vatanlar bulmagayesi ile birkaç asır boyunca devam eden bu göçlergünümüz Moğolistan içlerinden başlayarak HazarDenizi ile Ural-Altaylar arasında kalan ve tarihteKavimler Kapısı olarak adlandırılan yol güzergâhıüzerinden gerçekleşmiştir. Hazar Denizindenbaşlamak suretiyle Karadeniz'in kuzeyinden KarpatHavzasını da içine alacak şekilde Transilvanyaovalarına kadar uzanan sahalarda cereyan edenyürüyüş, bu coğrafyanın kaderini de derindenetkilemiştir.

    Öncelikle IV. asırda Hunların başlattığı bu tarihiadım Sabarlar, Kutrigurlar, Utigurlar ve VI. asırdaAvarlar ile devam etmiştir. Daha sonrakidönemlerde bu toplulukları diğer Türk kavimlerindenBulgarlar, Hazarlar, Peçenekler, Oğuzlar veKumanlar takip etmişlerdir. Doğu Avrupa'ya gelen

  • Türkler bölgedeki diğer kavimlerle giriştiğimücadeleler sonucunda büyük kazanımlar eldeetmişlerdir. Özellikle bu coğrafyada geçiciolmadıklarını, bu sahalara yurt tutmak üzeregeldiklerini hasımlarına kabul ettirmişlerdir. Dönemingüçlü devleti ve bölgenin hâkimi şüphesiz Bizans'tır.Uzun yıllara dayanan ve yerleşik hayatın gerekleriniyerine getirmiş ve kurumları ile bunu devam ettirenbir yapıya sahip olan Bizanslılar, kısmen tanıdıklarıTürkleri bu göçler sayesinde daha yakından tanımafırsatı bulmuşlardır.

    Roma ve daha sonra Bizans imparatorları,gönderdikleri elçiler vasıtası ile Türklerin siyasi,sosyal, askeri ve idari yapısını öğrenmeyeçalışmışlardır. Karşılıklı elçilerin gidip gelmesi butanımayı artırmakla beraber, mücadeleleresnasındaki ikili ilişkiler, alışverişler, ticaret, diğertopluluklarla olan münasebetler ve askeri işbirlikleriile imparatorların Asya'dan gelen bu güçlü kavmeolan yakın ilgisi, Bizans müelliflerinin de dikkatiniçekmiştir. Akabinde gerek elçi olarak gidenler,gerek Türk topluluklarının kendi yaşam alanlarınamüdahil olmasına şahit olanlar ve de kilise tarihlerini

  • kayıt altına alan müverrihler; Türklerle ilgili genişmalûmat bulabileceğimiz eserler vücudagetirmişlerdir. İslamiyet öncesi Türk tarihi üzerineyapılan araştırmaların büyük kısmı Bizanskaynaklarından istifade edilerek hazırlanmıştır.Özellikle bu kaynaklar özel isimlerin kaydedilmesibakımından Çin yıllıklarına göre daha kıymetlidirler[2].Bununla beraber Türk tarihinin önemli kaynaklarınınbir kısmını da Çin[3], Rus[4] ve Arap[5] kaynaklarıoluşturmaktadır. Bu konuda oldukça genişaraştırmalar ve tercümeler yapılmış veyayınlanmıştır[6].

    Türk tarihi hakkında en eski bilgileri Herodot'unİskitya'dan bahsettiği bölümde bulmakmümkündür[7]. Sonrasında Pomponius Mela[8],Strabon ve Plinius'un eserlerinde muhtemelenTürklere ait olduğu düşünülen bilgiler mevcuttur.Milattan sonra ikinci yüzyılda Ptolemaios veDionysios Periegetes Hazar Denizi çevresineyayılan Hunlar hakkında bilgi vermektedirler. YineErmeni kaynaklarından Agathangelo'nun 456yıllarında kaleme aldığı eserde, daha sonra aslındaGrekçe yazılan fakat Ermeniceye çevrilen Symeon

  • Metaphrastes'in eserinden Hunların İran ile savaşlarıve bunlar arasındaki Hıristiyan propagandalarıhakkında bilgilere rastlamak mümkündür[9]. YineKoreneli Moses'in "Ermeni Tarihi"'nde ve son olarakElisée'nin M.S. 450 yıllarında meydana gelenSasânî-Ermeni savaşlarından bahsettiği bölümdeHunlar ve Kafkaslardaki Türk boyları hakkında bilgiedinilebilmektedir[10]. Şimdi okuyucunun Türk tarihikaynakları hakkında bir fikir sahibi olması amacıylaDoğu Avrupa Türk tarihi hakkında bilgi veren diğerGrek, Latin, Bizans ve Ermeni kaynaklarının birkısmını burada belirtmekte ve tanıtmakta faydavardır. Bu eserlerin bir kısmı çok orijinal bilgiler ihtivaetmekte, bir kısmı kendinden önceki kaynaklarıtekrar etmekte, bir kısmı ise sadece birkaç cümlebilgi vermektedir. Ancak ne olursa olsun bukaynakların bilinmesi Türk tarihi açısından sonderece ehemmiyetlidir.

    Ammianus Marcellinus: Ammianus Marcellinus(IV. asır), Grek Antiocheia (Antakya) bölgesindenOrontes'li Roma tarihçisidir. Doğum tarihi tam olarakbilinmemekte, 322-400 yılları arasında yaşadığıtahmin edilmektedir. Döneminin birçok savaşlarına

  • yüksek rütbeli subay olarak katılmış, müşahedelerinide kaleme almıştır. Res Gestae adlı 31 kitaptanoluşan, Latince olarak kaleme aldığı Roma Tarihimevcuttur. Eser, Tacitus'un eserinin devamı olup,İmparator Nerva'nın ölümünden (98) İmparatorValens'in (364-378) ölümüne (378) kadar olanhadiseleri ihtiva etmektedir. Fakat yazdıklarının çoğugünümüze intikal etmemiştir. Yalnız 353 yılındansonraki dönemin anlatıldığı 18 kitap (XIV-XXXI.kitaplar) bulunmaktadır[11]. AmmianusMarcellinus'un Res Gestae adlı tarihi eseri Türk tarihibakımından oldukça önemlidir. Hunların Avrupaönlerinde görüldükleri ilk devirlerine dair malûmatveren ilk Roma kaynağıdır. Hunların Alanlarıhâkimiyet altına alarak Don Nehri üzerinden Avrupaiçlerine ilerlemeleri, Gotları mağlup etmeleri,kültürleri, âdetleri ve sosyal hayatlarına dairenteresan bilgiler ihtiva etmektedir. Bu eser John C.Rolfe tarafından İngilizceye tercüme edilerek üç cilthalinde 1935 yılında İngiltere'de yayınlanmıştır[12].

    Eunapius: İyi bir edebiyatçıdır. 347- 414 yıllarıarasında yaşadığı tespit edilmiştir. AslenSardes'li[13] olan Eunapius aynı zamanda tıp ile de

  • ilgilenmiştir. Dönemindeki en önemli 23 filozofunbiyografisini kaleme almıştır. Eunapius 14 kitaptano l u ş a n İmparatorların Tarihi adlı bir eseryazmıştır[14]. Bu kitap 270 yılından 407 yılına kadarolan hadiseleri kapsamaktadır. Hunlar hakkında bilgiveren kısımlar maalesef kayıptır. Ancak bu müellifineserinden alıntı yapan eserlerden, Eunapius'unHunlarla ilgili bilgi verdiğini öğrenebilmekteyiz.

    Olympiodoros: Aslen Mısırlı olan yazarın eseri,Hunlar hakkında kıymetli bilgiler vermektedir. 412yılında Hunlara elçi olarak gönderilen Olympiodoros407-425 yılları arasındaki olayları kaleme almış,ancak bugün elimize başka bir yazar olan İstanbulPatriği (853-867 ve 877-886) Photios'un bumüelliften iktibas ettiği kısımların haricinde başkabilgi ulaşamamıştır[15]. Elimizde olan kısımlardanHunların, İllyricum[16] ve Trakya'ya hücumettiklerinden bahsedilmektedir[17].

    Zosimos: Doğu Roma İmparatoru II. Theodosius(408-450) zamanında yüksek devlet memurluğundabulunmuştur. Zosimos, 500'lü yıllarda 6 kitaplık birRoma Tarihi (Nea Historia) kaleme almıştır. Bu

  • eserden Hunlarla ilgili bilgiler edinmek mümkündür.Bu eser de yine İstanbul Patriği Photios'un eserindeyer almaktadır[18].

    Philostorgios: 368-433 yılları arasında yaşadığıtahmin edilen yazar Kapadokya'da doğmuş, 20yaşında İstanbul'a yerleşmiştir. Burada 12 kitaplık"Kilise Tarihi"ni yazan müellif bu eserini 420-433yılları arasında yayınlamıştır. Avrupa HunlarınınTrakya'ya, Asya Hunlarının da Mezopotamya, Suriyeve Kilikya'ya olan hücumlarını anlatmaktadır[19].Photios bu eserin diğer Kilise Tarihlerine göre çokfarklı ve değerli olduğunu belirtmektedir[20].

    Sokrates: 380 ile 440 yılları arasında yaşamış olanbir kilise tarihçisidir. Bazı rivayetlere göre İstanbul'dadoğmuş, bazı rivayetlere göre de II. Theodosiuszamanında İstanbul'a gelmiştir[21]. "Kilise Tarihi"adlı eserinde 306-439 yılları arasındaki tarihiolayların[22] yanı sıra özellikle II. Theodosius'uniktidarının son yıllarındaki olaylar anlatılmaktadır. Yedikitaptan oluşan eserde Hunlarla Gotların savaşları,430 yılındaki Burgudların Hunları mağlup etmesi ve434'de Hun lideri Rua'nın ansızın ölümünden

  • bahsedilmektedir.

    Priskos: Priskos ile ilgili bilgileri ancak sonradanmeydana getirilen Fragmanlarındanöğrenebilmekteyiz. Marmara Ereğlisi'ne (Heracleia)yakın Trakya'daki Panion (Barbaros) şehrinde 410-420 yılları arasında doğduğu ve 472 yılı civarında daöldüğü düşünülmektedir. Roma İmparatorluğundamemur vazifesinde bulunan Maximinus ile olandostluğu, zamanla kendisinin Attila'ya gönderilenelçilik heyetinde görev almasını sağlamıştır[23]. Buvazifesi esnasında Attila ile görüşmüş, elçilik vazifesiboyunca gördüklerini, yaşadıklarını, edindiği bilgilerive gözlemlerini kaleme almıştır. Biz bu bilgilereFragmanları sayesinde ulaşabilmekteyiz. Bu eser V.yüzyıl Avrupa Hun Devleti hakkında önemli bilgilerihtiva etmektedir[24]. Ayrıca ilk kez Saragur (SarıOgur), Urog (Ogur), Onogur, Sabar ve AvarTürklerinden bahsetmesi[25], bu kaynağın değerinidaha da arttırmaktadır.

    Sozomenos: Palestine'de (Filistin) doğan müellifdaha sonra İstanbul'da yaşamıştır[26]. Bize ulaşan"Kilise Tarihi" ikinci eseridir ve II. Theodosius'a

  • (408-450) ithaf edilmiştir[27]. 324-439 yıllarıarasında meydana gelen olayların anlatıldığı eserde;Hunların ansızın ortaya çıkmaları, Maiotis'i (AzakDenizi) geçmeleri hakkındaki efsanevi bilgiler, 395yılı akınları, 405 yılında gerçekleştirilen Trakya Seferive Uldız idaresinde Hunların aşağı Tuna taraflarınayaptıkları akınları (400-415) bu eserdenöğrenebilmekteyiz[28].

    Theodoretos: 393 yıllarında doğmuş olanTheodoretos "Kilise Tarihi"'nde 428 yılına kadarmeydana gelen olayları yazmıştır[29]. Bu eserde 395yılında Hunlar'a Hıristiyanlığı kabul ettirmek içinrahiplerin gönderildiğini ve 434 yılında Hun lideriRua'nın Trakya'ya gelerek İstanbul'u tehdit ettiğini veaniden öldüğünü haber veren kayıtlarbulunmaktadır[30].

    Jordanes: Romalı bir tarihçi olan Jordanes, VI.yüzyıl da iki tarihi eser kaleme almıştır. Birisi "DeSuma Temporum Vel Origine ActibusqueRomanorum" diğeri ise "Romanorum veGetica"dır[31]. Biri bir dünya kroniğidir diğeri ise Gottarihidir. Got Tarihi adını taşıyan eser Hunlar

  • hakkında çok geniş bilgi vermekte ve dönemin enönemli kaynaklarından biri olarak görülmektedir. Gotkökenli olan Jordanes'in babasının adıAlanowamuth'dur. İddialara göre Peria adındakibüyük dedesi kendi isteği ile veya zorla Attila'nınbayrağı altında olan Candax adında Alanlı bir reisinsekreterliğini yapmıştır[32].

    Joannes Laurentios Lydos: 490 yılındaPhiladelpheia'da (Alaşehir) doğan[33] bu yazarın554 yılında kaleme aldığı eserde Hunların 363yıllarındaki Kafkasya akınlarına ve daha sonraAttila'nın hazinesinin bulunmasına dair bilgilerbulmak mümkündür[34].

    Mytilene (Midilli Adası) Psikoposu Zacharias:VI. Yüzyılın başlarında yazılan ve İngilizceye "SyriacChronicle" olarak tercüme edilen eserin ancakSüryanice tercümesi günümüze ulaşabilmiştir. Hun-Sasânî harpleri, Hunların Bizans topraklarınagirmeleri ve 523 yılında Hunları Hıristiyanlığa davetetmek için İncil'in Hun diline çevrildiği anlatılmaktadır.Ayrıca Onogur, Ogur, Sabir, Avar, Bulgar, Hazar veKutrigurlardan da bahsettiği bilinmektedir[35].

  • Josua Stylites: Süryani asıllı yazarın 510-515yıllarında telif olunan bu "Kronik" olarak bilineneserinde Hunların 395 yılındaki mücadelesi ve V.yüzyılın ikinci yarısındaki Bizans-Sasânî savaşlarındaHunların rolleri hakkında bilgi verilmektedir[36].

    Marcellinus Comes: İllyria[37] kökenli olupİmparator Justinianos'un (527-565) kalemmüdürlüğünü yapmıştır. "Kronik" 379-534 tarihleriarasındaki olayları kapsamaktadır. Ayrıca eserikendisinden sonra adı bilinmeyen bir müverrihtarafından 548 yılına kadar getirilmiştir[38].

    Agathangelos: Ermeni asıllı olan müellif eserini456 yılında yazmıştır. Bu kıymetli eserde Hun-Sasânîmücadeleleri ve bu iki topluluğun içinde yapılanHıristiyanlığı yayma çalışmaları üzerine ilginç verileryer almaktadır[39].

    Symeon Metaphrastes: Eserin orijinal diliGrekçe olup daha sonra Ermeniceye çevrilmiştir.317-387 yılları olaylarının anlatıldığı eserde Hunlar'ınkomşuları ile olan mücadeleleri ve Hun toplumu

  • arasında yapılan Hıristiyanlık propagandalarıhakkında bilgiler bulunmaktadır[40].

    Kosmas İndikopleustes: Müellif VI. Yüzyılınortalarında ticaret yapmak gayesi ile Karadeniz,Arabistan, Doğu Afrika ve Seylan adasına seyahatetmiş, sonra da İskenderiye'de yaşamayabaşlamıştır. 547-549 yıllarında da coğrafi eserinihazırlamıştır. Bu eserde Hindistan'ın kuzeyindeki AkHunlar hakkında bilgiler bulunmaktadır[41].

    Prokopios: Kaisareia'lı (Filistin) tarihçidir. Hitabetöğrenimi gören fakat daha sonra İstanbul'da hukukçuve devlet memuru olarak kariyer yapan yazarİmparator Justinianos'un generali Belisarios'untavsiyesi ile Sasânîlere, Vandallara ve Ostrogotlarakarşı yapılan savaşları ele alan sekiz kitaplık"Historiai" adlı bir eser yazmıştır[42]. Bu eserKavimler Göçü dönemi için olduğu kadar, Hun-Türktarihine ait pek çok değerli bilgiye rastlanmasıdolayısıyla da ehemmiyetlidir. Özellikle Attila'nınfaaliyetleri ve Hun adı altında Bulgarlar, Ak Hunlar,Sabirler ve Utigur gibi diğer kavimler hakkındaverdiği bilgiler dikkate şayandır[43].

  • Agathias: 530'lu yıllarda Anadolu'da Myrina[44]şehrinde doğduğu tahmin edilmektedir. 554 yılındaİstanbul'a gelmiş ve avukatlık yapmaya başlamıştır.582 yılında ölen Agathias'ın yazdığı "Historia" adlıeser 552-558 yılları arasında meydana gelen olaylarıkapsamakta ve Prokopios'un (326-366) eserinindevamı niteliğini taşımaktadır. Eftalitlerin Sasânîlerekarşı savaşları, 555-556 yılında SabirlerinBizanslılarla beraber Sasânîlere karşı savaşları, 552yılındaki İtalyan-Got savaşında tatbik edilen savaştaktiğinin Hun taktiği şeklinde olduğu gibi bilgileriayrıca Utigur ve Kutrigurlara ait mühim detayları dayine bu kaynaktan edinmek mümkündür[45].

    Ioannes Malalas: Müellifin 491-578 yılları arasındayaşadığı bilinmektedir. "Khronographia" adındakieseri on sekiz kitaptan oluşmaktadır[46]. Bizansimparatorlarının anlatıldığı eserde, Hunlardan veAttila'dan bahsedilmektedir. Bununla beraber SabirKraliçesinin Bizans ile anlaşması ve 557 yılındaAvarların İstanbul'da göründüklerine dair kayıtlara dayine bu eserde tesadüf edilmektedir[47].

  • Ioannes Epiphaneus (John of Epiphania):Hakkında çok fazla bilgi bulunmayan müellifineserinde Sasânî-Bizans mücadeleleriverilmektedir[48]. Türk tarihi bakımından önemi ise569 yılındaki elçi Zemarkhos'un sefaretindenbahsedilen kısımlardır[49].

    Evagrios: 536 yılında Suriye-Epiphaneia'dadoğan yazar, VI. yüzyılın sonlarında, altı kitaptanoluşan bir "Kilise Tarihi" yazmıştır[50]. EserdeAttila'nın savaşları, Hunların Trakya'ya hücumları,Avarların ilk sefaret heyeti ve savaşları, Sirmium(Sremska-Mitrovica/Sırbistan) kentinin istilasıhakkında malûmat bulunmaktadır[51].

    Flavius c. Corripus: VI. yüzyılın ortalarındaİstanbul'a gelerek, imparatorlukta önemli bir mevkiyeyükselen Corripus, "In Auden Justini" adlı bir eseryazmıştır[52]. Bu kitapta Avarların ilk ortaya çıkışlarıanlatılmaktadır. Ayrıca 565 yılında Avar elçilerininİstanbul'da kabullerinin tasvir edildiği bilgileri bulmakmümkündür.

    Ioannes Ephesios: Muhtemelen 516 yılında

  • Diyarbakır'da (Amid) doğan müellif, 535 yılındaİstanbul'a gelmiş ve sarayın teveccühünü kazanmıştır.585'ten sonra öldüğü tahmin edilen yazar eseriniSüryani dilinde kaleme almıştır. Üç kısımdan oluşaneserinin ilk iki kısmı kayıptır, ikinci kısmın sadeceözet şeklindeki kısmı mevcuttur. 536-585 yıllarınıkapsayan üçüncü kısım ise günümüze kadargelebilmiştir. Bu kısımda Avar ve Türk tarihi hakkındabilgiler bulunmaktadır. Avar-Bizans münasebetleri veSirmium'un ele geçirilmesi teferruatlı bir şekildeeserde anlatılmaktadır[53].

    Mavrikios: Bizans İmparatoru Mavrikios (582-602)tarafından kaleme alınan eser "Strategikon" adınıtaşımakta olup askeri stratejilerin anlatıldığı önemlibir kaynaktır. On iki kısımdan oluşan eser, ordununteşekkülü, harp usulü ve hileler ile lojistik desteklerhakkında bilgiler sunmaktadır. Ayrıca Avarların askeridisiplin ve taktikleri konusunda da ayrıntılıaçıklamalar yer almaktadır[54].

    John Nikiu: Bu müellifin "Chronicle" adlı bir eseribulunmaktadır. Mısır'da doğan John'un VI. yüzyılınikinci yarısında yaşadığı bilinmektedir. Hunlar

  • hakkında geniş bilgi bulmak mümkündür[55].

    Ioannes Antiocheus: VII. yüzyılın başında[56]yazılan eserde 394 yılında İtalya'ya gönderilen DoğuRoma ordusuna Hunların ilhakı, Attila ile II.Theodosios'un münasebeti, Attila'nın batı seferi,476'da Sasânî hükümdarının Hunlara iltica etmesi veSabirlerin 515'de Pontus bölgesine akınları konuedilmektedir[57].

    Sergios: İstanbul Patriği olan Sergios doğukilisesine ait Akatnistos ilahisinde, Avarların 626 yılıİstanbul kuşatması[58] ve Tanrı'nın sayesindeİstanbul'un kurtulduğu şeklindeki düşünceler yeralmaktadır[59].

    Georgios Pisides: İmparator Herakleios (610-641) zamanında Ayasofya'nın ruhani memurlarındanbiri olan Pisides'in bir şiirinde uzun uzun Avarlarınİstanbul kuşatması, mücadeleler, savunmalar veİstanbul'un mucizevî şeklindeki kurtuluşuna temasedilmektedir[60].

    Theodoros Synkellos: Hakkında fazla malumat

  • bulunmayan bu şahsa ait olduğu düşünülen bir hitapmetninde Avarların İstanbul kuşatması konuedilmiştir. Bu hitap, kuşatmadan bir yıl sonra yani 7Ağustos 627 yılında söylenmiştir[61]. Aynı şekilde971 yılında Antonios Studites'in bir hitabında da bukuşatmadan bahsedilmektedir.

    Chronicon Paschale: VII. yüzyıldaki BizansHıristiyan kronikleri arasında müellifi bilinmeyen ve"Chronicon Paschale", "Chronicon Alexandrinum"veya "Chronicon Constantinoplitanum" isimleri iletanınan eser Türk tarihi için önemli kaynaklardan biridurumundadır. Bu eser Hz. Âdem'den başlayarak629 yılına kadar olan hadiseleri ihtiva etmektedir.Eserin müellifinin Herakleios döneminde yaşamış birrahip olduğu tahmin edilmektedir. Hunlar veAttila'dan bahsedilen kısımların haricinde, müstakilolarak Avarların 617'deki Trakya hücumu ve 626 yılıİstanbul muhasarasından uzun uzunbahsedilmektedir[62].

    Ermeni Piskoposu Sebeos: Herakleiosdöneminin önemli bir kaynağı olan eser "HistoireD'Heraclius" (Herakleios Tarihi) ile bilinmekte ve

  • 457-661 yılı olayları anlatılmaktadır. Eser, Türkler,Hazarlar ve Eftalitler hakkında bilgiler ihtivaetmektedir[63].

    Theophannes Confessor: IX. yüzyıldaki enönemli tarihi kaynaklardan birinin müellifidir. 284yılından başlayarak 813 yılına kadar geçen dönemiihtiva eden ve "Khronographia" olarak bilinen eser,810-814 yılları arasında ortaya çıkmıştır. Popüler olanbu eser, Bizans'ta oldukça yaygındır ve daha sonrakikronik literatürüne büyük etksi olmuştur Hun, Bulgarve Türk tarihinin en değerli eserlerinden biridir.Ayrıca Avarlar, Sabirler ve Hazarlara dair bilgilerbulunmaktadır[64].

    Nikephoros: 758 yılında doğmuştur. Asil biraileden gelen müellif imparatorun kâtibidir. Dahasonra rahip olan Nikephoros İstanbul patrikliğigörevinde bulunmuştur. Tarihle ilgili iki eseri vardır.Türk tarihi için önemli olan eserin adı "Breviarium"olarak bilinmektedir ve 602 ile 769 yılları arasınıkapsayan dönemdeki olaylar anlatılmaktadır. Eserde619 yılında Hıristiyanlığı kabul eden Hunhükümdarından bahsedilir, fakat burada söz konusu

  • olan Onogurlardır ve liderleri de Kubrat'ın amcasıOrgana olmalıdır. Ayrıca bazı müellifler vaftiz olanşahsın küçük yaşlarda Bizans İmparatorluğuna rehinolarak verilen Kubrat olabileceğini ifade ederler.Bununla beraber eserde Avar-Bizansmücadelelerinden ve Hazar-Bizansmünasebetlerinden de bahsedilmektedir[65].

    Scriptor Incertus: 811-820 yıllarının anlatıldığıeserde Mikhail'in Bulgarlarla olan mücadelesinden,Tuna Bulgar Devleti idarecisi Krum Han'ın (öl. 814)İstanbul muhasarasından ve Krum'un ordusundakiAvar unsurlarından söz edilmektedir[66].

    Asterios: IV. yüzyıla ait olan eserin müellifi 380-390 arasında Amasya piskoposu olmuştur.Anlatımlarında barbar ülkelerinden bahsetmekte, ikiyerde İskit-Hun münasebetinden söz etmektedir[67].

    Theophanes Byzantios: Müellifi hakkında hiçbirbilgi bulunmayan eserin VI. yüzyılda yazıldığıdüşünülmektedir. Fragmanlarında Türkler (Avarlar)ve Eftalitler hakkında bazı değerli verilersunulmaktadır[68].

  • Damaskios: VI. yüzyılda yaşayan Damaskios,Atina'da Platon Akademisi'nin son başkanıdır.Çalışmada Romalıların ve İskitlerin (İskit'ten kasıtmuhtemelen Hunlardır) mükemmel askeritaktiklerinden sonra da Attila ve Ostrogotlardanbahsedilmektedir. Eserleri arasında 526'da yazdığıhocası Alezandriners Isiodoros'un biyografisi debulunmaktadır[69].

    Inscriptio De Avaris: Mitrovica (Sirmium-Sırbistan) şehrinde bulunan kayaya Grekçe yazılmışbir kitabedir. Bulunan kitabe muhtemelen 579-582Avar savaşı ile ilgilidir[70].

    Kosmas Indikopleustes: VI. yüzyılın başındayaşamış olup Justinianos döneminde Hindistan'aseyahat etmiştir. "Christaian Topography" adlıeserinin 2. ve 11. kitaplarında Kosmas, Hunlardanbahsetmiştir[71].

    Andreas Kaisareus: Başpiskopos Kaisareus bueseri 515 civarında Kapodokya'da yazmıştır. İskitlerve Hunlar ile ilgili ilginç tespitleri vardır. Eserinde 515

  • yılında bir Sabir saldırısı olduğunu imâetmektedir[72].

    Piskopos Johannes: Eser VII. yy'da kalemealınmış olup Hun ve Sabirler hakkında bilgi bulmakmümkündür.

    Methodios Patareus: Muhtemelen VII./VIII.yüzyıllarda Orakel (Kehanet) kitabı adı altındayazılmıştır. Burada Avarlar ve Türklerdenbahsedilir[73].

    Brontologium: Bu kitap imparator VI. Leonzamanında meydana getirilmiştir. Yazıldığı tarihbelirlenememiştir. Fakat Hun ve Bulgarlardanbahsedildiği anlaşılmaktadır[74].

    Historia Avorarum: 626 yılında İstanbul'un Avarlartarafından kuşatılması ve şehrin mucizevî olarakkurtuluşu hikâye edilmektedir. Avarlar, Türkler veBulgarlar hakkında yazılmış çok değerli birrapordur[75].

    Ioel: Bu eserde İmparator II. Justinianos'un

  • Hazarlar ve Bulgarlarla iş ilişkileri içinde olmasındanbahsedilir, VII. yüzyılda kaleme alınmıştır[76].

    Vita Demetrii: Demetrios'un çalışması TürklerinBalkanlara gelişi ve VI. ile VII. yüzyıllar için oldukçaönemli veriler sunmaktadır. Avarlar ve Bulgarlarhakkında 619 yılına ait bilgiler bulunmaktadır[77].

    Anonymi Excerpta: VII/VIII. yüzyıldaki kilisekayıtlarına göre hazırlanan çalışmada Avarlarınİstanbul'a gönderdikleri elçilik hakkında kısa raporhalinde bilgiler bulunmaktadır[78].

    Chronica Byzantina: IX. yüzyılda yazılmış olupPatrik Nikephoros'un Theophanes tarafındanderlenen Avarlar ve Bulgarlar hakkındaki raporlarınıihtiva etmektedir[79].

    Inscriptiones Bulgaricae: Grekçe yazılmış büyükbir Bulgar kitabesi olduğunu biliyoruz. IX. yy'a ait buBulgar kaynağı proto Bulgarları anlatır[80].

    Ioseph Genesios: Genesios'un çalışmaları Bulgartarihi açısından önemlidir. Avarlar ve Hazarlardan

  • bahsedilen eser IX. yüzyılda yazılmıştır[81].

    Philotheos: Müellif VI. Leon'un imparatorluğuzamanında 899 yılında memurlar sınıfı veimparatorluktaki yabancı misafirler hakkında bir yazıkaleme almıştır. Bu yazıda Bulgarlaranlatılmaktadır[82].

    Theophanes Continuatus: IX. yüzyıla ait olaneser altı kitaptan oluşur. Eserin altıncı kitabındaMacarlar hakkında birçok bilgi vardır. Macarlarburada Türkler olarak anlatılmıştır. Bulgarlarhakkındaki haberler büyük bir bölümü oluşturur.Önemli bölümlerinde IX. yüzyılda Bulgarlar, KrumHan, Omurtag, Boris Mikhail ve II. Romanos dönemihakkında veriler vardır. Ayrıca Sarkel Kalesi'nininşası ile Hazarlar, Peçenekler ve doğudaki Türklerhakkında bilgiler bulunmaktadır[83].

    Vita Martryrum Amoriensium: 838'de öldürülenAziz Rahip Enadios tarafından IX. yüzyılda yazılmıştırve Avarlardan bahseder[84].

    Vita Panaratii: Bu eser Eugorios tarafından VIII.-

  • IX. yüzyıllarda yazılmıştır. Avar bölgelerininkarakteristik özelliklerinden bahsetmektedir[85].

    Epitome: X. yüzılda kaleme alınan eserde Hun,Sasânî, Avar, Bulgar ve Hazarlar hakkında bilgibulmak mümkündür.

    VI. Leon'un Savaş Taktiği: X. yüzyıl Türk, Frank,Langobard savaş usulleri hakkında bilgi vermektedir.

    VII. Konstantinos Porphyrogennetos (913-959): Bizans İmparatoru Konstantinos'un kalemealdığı pek çok eser vardır. Bunlar; "De Thematibus"(Eyaletler Kitabı), "De Ceremoniis aulaeByzantinae" (Seromoniler Kitabı) ve bizi ilgilendiren"De Administrando Imperio (Peri BasileiouTaskseos)" (İmpartorluğun Yönetimi Kitabı). Bu soneserinde müellif X. yüzyıl Peçenek, Oğuz ve Hazarlarhakkında çok geniş ve detaylı bilgilersunmaktadır.[86]

    Carmen Anonimi: X. yüzyılın ortasında(muhtemelen 938 yılı) yazılan bir şiirdir. PatrikiosLeon Philosophos adındaki Katalon bir stratejist

  • tarafından kaleme alınmıştır. Hunlar ve İskitlerdenbahsedilir[87].

    Miracula Georgii: Muhtemelen X. yy'a aitgeleneksel bir anonimdir. Bulgarlar, Macarlar veTürklerden bahsedilmektedir[88].

    Nikolaos Mystikos: Nikolos Mystikos'unmektupları genel olarak X. yüzyıl için önemli birertarihi kaynaktırlar. Avarlar, Peçenekler ve Macarlarhakkında önemli bilgiler verir. Özellikle bu ilişkilerdenönemli olanları 23. mektupta yer almaktadır.Symeon'u rahatsız eden halk olarak Rus ve Alanlarınyanında Peçenek ve daha sonra adı açıkça Macarolarak söylenen Batı Türklerindenbahsedilmektedir[89].

    Suidas: Suidas X. yüzyılın ikinci yarısında bir ya dabirkaç ansiklopediyi bir araya topladığı eseri iletanınmıştır. Bu ansiklopedik eser Türkler hakkındaönemli bilgiler ihtiva etmektedir. Bilinmedikkaynaklardan kısmen kayıp parçalar bir arayagetirilmiştir. Priskos'tan ve Prokopios'tan Hunlarlailgili kısımları buradan elde edebiliyoruz. Türkler ve

  • Avar Hakanlığı hakkında Menandros'un eserindengeriye kalan kısımlar bu eserde bulunmaktadır[90].

    Leon Diakonos: Bu tarihi eser 959-976 arasındahazırlanmış on tarih kitabını kapsamaktadır.İmparator VII. Konstantinos Porphyrogennetos'unölümü ve imparator Ioannes Çimiskes'in (969-976)ölümü dönemlerini kapsamaktadır. Bu eserdeDiakonos iki yerde Macarlardan bahsetmiştir. Oburada kısa bir süre İskitlerin ve Hunların öykülerinianlatmıştır. Bazen İskitler bazen de Hunlar olarakadlandırılanların 961'de Bizans İmparatorluğu'nasaldırısını anlatır. 969/70'de Svyatoslav bir seferesnasında Rusların müttefikleri arasında Hunları dasıralamıştır. Önceki Bulgar savaşları üzerinehazırlanan raporlar yaygındır. Orada, onların tarihikökenleri ile birlikte Kutrigur ve Hazarlardanbahsedilir. Svyatoslav'ın ölümü vesilesi ile Peçenekhalkının özellikleri verilir[91].

    Michael Psellos: Psellos'un Khrongraphia adlıçalışmasında 1040/41 arasındaki Bulgar tarihiüzerinde durulmuştur. Eserde 14 imparatorukapsayan 100 yıllık bir dönem ele alınır (976-1077).

  • Psellos konuşmalarında genellikle barbar istilalaraimada bulunur. Hunların adı metinde bir kezgeçmektedir. Bulgarlar daha sık belirtilir. AyrıcaSelçuklular hakkında bilgi verilir. Peçeneklergenellikle İskit adı ile tanımlanır. 1059 yılına aitİmparator Isaak Komnenosun (1057-1059) Peçenekzaferlerini öven mektubundan bahsedilmektedir[92].Eser Türkçeye tercüme edilmiştir[93].

    Chronicon Monembasiae: Monembasia şehirtarihi ve kökenleri başlığı adı altında açıklanankroniktir. X. yüzyılın sonu XI. yüzyılın başındahazırlanmış olmalıdır. Görünüşe göre yazarMenandros, Theophanes, Eugrios, Simokkattes vePhylsktos gibi bilinen kaynakları kullanmıştır. Belki debu yüzden Scriptor Incertus adı altında belirtilmiştir.Eserin tarihsel değeri hakkında şimdiye kadartartışmalar devam etmiştir. Kronik, İmparatorMavrikios döneminde Avarların istilaları ve bazı Türkhikâyelerine ait raporlara rastlanmaktadır[94].

    Chronicon Bruxellense: XI. yüzyılda yazılaneserde, 1033 yılına kadar Bizans tarihinin olduğuanonim bir kroniktir. Theophanes ve Symeon

  • Magistros ve diğer bilinmeyen yazarlar bugeleneksel notları kullanmışlardır. Avarlar veHazarlara ait kaynakların yanında Bulgarlara aitkaynaklar bilgileri de bulunmaktadır[95].

    Historia Imperaorum: Bu eserde Bulgarlar,Peçenekler ve Selçuklular üzerinde durulmuştur[96].

    Kekaumenos: XI. yüzyılın önemli bir eseridir.Müellif Bizanslı seçkin bir aileden gelmektedir.Bulgarlar, Peçenekler ve Selçuklular hakkında bizimiçin önemli bilgiler vardır[97].

    Michael Attaleites: Michael Attaleites'in XI.yüzyılda kaleme aldığı eserde BizanslılarınSelçuklularla mücadelesi, Selçukluların Anadolu'dagenişlemesi, Bizans-Selçuklu ilişkileri, Peçenek-Bizans mücadelelerinin raporları bulunmakta,bununla birlikte Uz'lardan ve Kumanlardan dabahsedilmektedir[98].

    Ioannes Mauropus: Müellif 1042-1055 arasındaİmparator Konstantinos Monamachos dönemindeKonstantinopol Üniversitesinde felsefe profesörüdür.

  • Daha sonra Euchatia Metropoliti olmuştur. Eseri1048-1050 tarihleri arasında yazılmış büyük farklı birsöylevdir ve Edirne ile Peçeneklere dair bilgilerbulunmaktadır[99].

    Ioannes Skylitzes: Skylitzes'in "SynopsisHistoriarum" adlı (811-1057) çalışmasıTheophanes'in kronikleri ile başlar. Bu eserdeSkylitzes'in Türk halkı hakkında elde ettiği pek çokdeğerli raporlara değinilmiştir. Sarkel'deki Hazarkalesinin nasıl inşa edildiğinin hikâyesi Theophanesüzerinden anlatılır[100].

    Ioannes Skylitzes Continuatus: Skylitzes bueserinde 1057-1079 arasındaki olaylara değinmiştir.Özellikle Selçuklu-Bizans ilişkileri ve MalazgirtSavaşı'ndan bahsedilmektedir. Bunun yanı sıraPeçeneklerin Uzlar ve Kumanlarla bağlantılarıüzerinde durulmuştur. Yazar Bizans egemenliğialtındaki Bulgarların ayaklanmalarını, özellikle 1072-1073 Bulgar ayaklanmasını da ayrıntısıylaanlatmaktadır[101].

    Anna Komnena: İmparator Alexios Komnenos'un

  • kızı Anna Komnena tarafından XII. yüzyılda kalemealınan Alexiad adlı eserde Peçenek, Oğuz veKuman-Kıpçaklar hakkında oldukça teferruatlı veehemmiyetli malumat bulmak mümkündür[102].

    Ioannes Kinnamos: Kinnamos'un "Historia" adlı(1118-1176) eserinde XII. yy'da Selçuklu tarihinedayanan bir rapora değinilmektedir. Hatta bağlantılıolarak Türkmenlerden de bahsedilmektedir.Peçenek ve İskit adı üzerinde durulmuştur. İmparatorI. Manuel Komnenos'un (1143-1180) 1148 yılındamuhtemelen Kumanlara karşı kazandığı zafer buradanakledilmektedir[103].

    Ioannes von Antiochien: Antakya PatriğiIoannes'tir (XI-XII. yy.) Peçeneklerin, Kumanların veSelçukluların dini hayatları üzerine kısa bilgiler verenbir eserdir[104].

    Ioannes Tzetzes: İstanbul'da yaşamış birbilgedir. Özellikle edebiyat alanında çalışmalarıvardır. Tzetsen'in eserlerinde Türk halklarınıilgilendiren birçok benzersiz rapor vardır. Avarlar,Bulgarlar, Macarlar, Türkler ve Uzlardan

  • bahsedilmektedir[105].

    Ioannes Zonaras: XII. yy'ın ikinci yarısındayaşamıştır. Zonaras'ın "Epitome Historian" (TarihinÖzeti-1118 yılına kadar) adlı dünya kroniğinde çeşitliTürk halklarının zengin tarihi malzemelerini büyükölçüde ilgilendiren bilgiler vardır. Önceki kaynaklaragöre nispeten mesaj sayısı düşüktür[106].

    Konstantinos Manasses: Naupaktos (İnebahtı)metropolitinde 1187'de doğmuştur. XII. yüzyıl tarihlibir düzyazı ve şiirdir. Eserde Manasses Avarlar,Hazarlar, Bulgarlar ve Selçuklular ile ilgili bilgi verir.Peçenekler ve Selçuklular üzerine söylenen sözlerdikkat çekmektedir[107].

    Nikephoros Bryennios: Nikephoros Bizansailesinin yönetimi altındaki bazı ayrıntıları içerenBizans, Bulgar ve Selçuklu ilişkilerini vemücadelelerini anlatan bir çalışmadır. BalkanlardakiPeçeneklerin Bizans akınlarındanbahsedilmektedir[108].

    Niketas Khoniates: Niketas'ın "Historia" isimli

  • (1118-1206) eseri XII. yüzyıla ait temel kaynaklardanbiridir. Bulgarlar hakkındaki en önemli bilgileri ve1185 isyanı hakkında bilgileri anlatmaktadır. Ayrıca21 kitaptan oluşan eser Bizans, Peçenek ve Kumansavaşlarının karakteristik özellikleri hakkında ayrıntılıbilgi verir. XII. yüzyıl Macar tarihi içinde Kinnamos'tansonra ana kaynaklardan biridir[109].

    Theodoros Prodromos: Dönemin sosyal hayatıhakkında bilgi verir. Bizans şiirinin bilinentemsilcisidir. Eserinde Türk halkları hakkında birçokdeğerli bilgi verir. Bir yerde Bulgarları anlatır. Sık sıkSelçuklular ve Bizans'ın savaşlarından vePeçeneklerle Kumanlardan bahsedilir. Butoplulukların karakterisitik yapılarını ayrıntılı biçimdeanlatır[110].

    Gregorios Kyprios: 1283-1289 yıllarında İstanbulpatriği olarak görev yapmıştır. Müellif eserindeBulgarlar, Kumanlar, Selçuklular, Tatarlar ve X.yüzyılın sonundaki Bulgar savaşları hakkında bilgilervermektedir[111].

    Theodoros Skutariotes (Üsküdarlı): XIII. yüzyılın

  • ikinci yarısında yaşamıştır. Ioannes Skylitzes'in tarihieserini tamamlamıştır. Bu kaynak eserde Avarlar,Bulgarlar, Hazarlar, Peçenekler, Uzlar, Kumanlar veSelçuklulardan bahsedilir[112].

    Konstantinos Akropolites: Tarihçi GeorgiosAkropolites'in oğludur. XIII/XIV. yüzyılda yaşamıştır.Demetrios'un Avarlar, Bulgarlar ve Macarlarhakkındaki bilgilerini içeren bir eserdir[113].

    Michael Glykas: Michael Glykas Türk topluluklarıüzerine teferruatlı bilgiler bulmak mümkündür.Özellikle Avarlar, Hazarlar, Bulgarlar, Peçenekler,Uzlar, Kumanlar, Selçuklular ve Macarlar hakkındaKerdanos, Skylitzen ve Zanaros'tan bilgileri derlemişve eserinde kullanmıştır[114].

    Georgios Pachymeres: XIV. yüzyıl kaynağıdır.Kumanlar, Tatarlar ve Moğollar ile ilgili yazılar vardır.

    Nikephoros Gregoros: Nikephoros Türkhalklarının tarihsel zenginliklerini belirtir. XIII.-XIV.yüzyıldaki Türk-Bizans münasebetlerine değinir.Kumanlardan, Moğollardan ve Tatarlardan

  • bahsedilir. Özellikle Bulgarlar, Selçuklular veOsmanlılarla ilgili bilgi bulunmaktadır[115].

    Nikephoros Kallistos Xanthopulos: 1256-1317yılları arasında yaşamıştır ve yaklaşık olarak 1317'debiten bir tarih kitabı yazmıştır. On sekiz kitapta 610yılına kadar "Kilise Tarihi"'ni ele almıştır. Hunlar,Avarlar, Macarlar, Eftalitler, Onogurlar ve Sabirlerhakkında bilgiler vermektedir[116].

    Pulologos: XIV. yüzyılda unvanı şair olan müellif,şiirinde Bizans'ın komşu halkları, yani Bulgarlar,Hazarlar ve Tatarları anlatmaktadır. Ayrıca diğersöylevlerinde Selçuklular, Macarlar vePeçeneklerden de bahsetmektedir[117].

    Georgios von Pelogonia: MuhtemelenPelogonia'lı (Makedonya'nın güney doğusunda birbölge) Georgias tarafından XIV. yy'da İmparatorJohannes Betatzes (1222-1254)'in yaşam tasvirinianlatmak için kaleme alınmıştır. Kumanlar,Selçuklular ve Bulgarlara değinilmiştir[118].

    Georgios Chrysokokkes: Georgios, XIV. yy'da

  • yaşamış bir tıp doktorudur. Eseri bazı ilginç coğrafiişaretler ihtiva etmektedir. Çalışmada Hazarlar,Bulgarlar, Macarlar, Tatarlar ve Türkler hakkında bilgibulunmaktadır[119].

    VI. İoannes Kantakuzenos (1347-1354): XIV.yüzyılın önemli ana kaynaklarından biridir. Kumanlarve Tatarlar hakkında geniş malumat verilmiştir.

    Konstantinos Laskaris: 1434-1501 yıllarıarasında yaşamış tanınmış hümanisttir. Göçlerinardından İtalya, Napoli, Roma, Milan ve diğerşehirlerin ardından İstanbul'un fethi ile ilgili eseryazmıştır. Hunlar, Avarlar, Bulgarlar, Türkler veHazarlar ile ilgili bilgilere etraflıca değinilmiştir[120].

    Georgios Monachos: Rahip GeorgiosMonachos'un el yazmasıdır. Eser İmparator III.Mikhail'e (842-867) atfedilmiştir. Onun eseri Bizanslırahiplerin tipik dünyasını ihtiva eder. Daha eskitarihlerde yazılan eserlerden istifade ederekSabirler, Avarlar ve Bulgarlar hakkında bilgivermektedir[121].

  • Inscriptiones Variae: Bu yazıtta Bulgarlar,Hazarlar, Tatarlar ve Osmanlılar hakkında malumatbulunmaktadır[122].

    Isıdoros: Mora yerlisidir. Güney Rusya Tatarlarınaait olduğu belirtilen Utigur ve Kutrigurların çöküşüüzerine yazılan bir raporu vardır[123].

    Leon Sophos: Türklerin artık Bizanslılarla komşuve düşman oldukları, Macarlara ait KarpatHavzası'nın Bizans İmparatorluğu tarafından ayrıldığıve Bulgarların buraya yerleştirildiği anlatılmaktadır.VI. yüzyıldaki Avarlar ve Türklerden bahsedilir[124].

    Notitiae De Populis: 1360'tan sonra V. Laurenttarafından tutulduğu düşünülen notlarda Türk halklarıOnogurlar, Avarlar, Bulgarlar, Hazarlar, Macarlar,Peçenekler, Kumanlar, Tatarlar, Selçuklular veOsmanlılar hakkında bilgi mevcuttur[125].

    Symeon Megistros: Hun, Avar, Hazar veBulgarlar hakkında kısa bilgiler verilmektedir[126].

    Vita Gregentii: Bu eserin iki yerinde Avarlardan

  • söz edilir[127].

    Vita Guriae: 395-396'da Hun-Eftalitlerinistilasından bahseder[128].

    Vita Hypati: Eserde Hun saldırıları ve bunlarhakkında bilgiler bulunmaktadır[129].

    Vita Photinae: Avarlardan bahseder[130].

    Bizim bu çalışmamız ise VI. yüzyılın iki önemliBizans kaynağı olan Menandros P. ve T.Simokattes'in eserlerinde Türklerle ilgili verdikleribilgileri Grekçeden İngilizceye yapılantercümesinden istifade ederek Türkçeyekazandırmayı amaçlamıştır.

    Menandros'un Fragmanları IX. asırda meydanagetirilen ve otuz binin üzerinde maddesi olan SudaAnsiklopedisinde bir araya getirilmiştir. Buansiklopedi sayesinde Fragmanlar günümüze kadarulaşabilmiştir. Bu kıymetli eseri Grekçedenİngilizceye R.C. Blockley çevirerek 1985 yılındayayınlamıştır. Blockley eserinin giriş kısmında

  • Menandros'un hayatı ve eseri hakkında çok geniş vedeğerli bilgiler vermiştir. Akabinde Menandros'unyaşadığı dönemi incelemiş ve Bizansİmparatorluğunun genel yapısını ortaya koymuştur.Dönemin diğer kaynakları ile mukayeseler yaparakokuyucunun daha derli toplu ve doğru bilgilereulaşmasını amaçlamıştır. Blockley özellikleMenandros'un Fragmanları üzerine yapılançalışmalar ve yorumlar üzerinde durarak, tarihinönemli bir dönemi hakkında bilgi verenMenandros'un eserinin güvenilirliğini tartışmaksuretiyle, araştırmacıların işini kolaylaştırmıştır.Nitekim biz bu çalışmamızda Blockley'in İngilizceyeçevirerek yayınladığı eserinin önsöz ile girişkısmından oldukça detaylı bir şekilde istifadeettik[131]. Ayrıca verilen dipnotları da konununönemine ve de ilgisine göre aynen vermeyi uygunbulduk. Özellikle Menandros'un hayatı ve eseri ileilgili bilgileri Blockley'in verdiği bilgileri özetlemeksuretiyle kaleme aldık. Konu bütünlüğü olmasıaçısından Türklerle ilgili kısımların haricindeki bazımetinlerin de tercümesini yaptık. Okuyucunun dahaiyi anlayabilmesi için Fragmanları ayrı ayrı vermeyeçalıştık ve her Fragman'da anlatılan olayları

  • özetleyen, fakat eserin aslında olmayan, başlıklarkoyduk.

    Simokattes'in eseri ise tercüme, giriş, ilave notlarve geniş açıklamalarla beraber Michael and MaryWhitby tarafından 1986 yılında yayınlanmıştır[132].İmparator Herakleios (610-641)'un iktidarıdöneminde eserini kaleme alan TheophylaktosSimokattes, Roma İmparatorluğu'nun siyasi, askerive diplomatik tarihi hakkında oldukça doyurucubilgiler vermektedir. I. Justinos'un (518-327) tahtaçıktığı 518 yılından Tiberios'un (578-582) tahttanindiği 582 yılına kadar olan dönemi kaleme alanSimokattes, Agathias ve Menandros'un bıraktığıyerden devam ederek Bizans tarihini yazmıştır. Eserisekiz kitaptan meydana gelmektedir. Bizçalışmamızda Whitby'nin Grekçeden İngilizceyetercümeye ettiği eseri kullandık. Ayrıca bu çalışmanınönsöz ve giriş kısmında gerek Simokattes'in hayatıgerekse eseri ile ilgili verilen teferruatlı bilgileriözetleyerek kendi çalışmamızda kullandık. Bununlaberaber, mütercimin verdiği dipnotları aydınlatıcıolması düşüncesiyle tercüme ederek aynı şekildeverdik.

  • XIX. ve XX. yüzyıl batı tarzı tarihçiliğin en büyükyanılgılarından biri de "barbar" tabirinin çokkullanılarak yaygınlaştırılmasıdır. Bu tabir ile Asyabozkır hayat tarzını benimseyen kavimlerinkastedildiği malumdur. Zaman zaman Bizanslımüellifler "barbar" tabiri ile Slavları dakastetmişlerdir (Frg,21). Ancak kelimeninçağrıştırdığı anlamlar meseleyi farklı noktalara taşımagayesi gütmektedir. Burada özellikle vurgulamakgerekir ki, kavimlerin gerek sosyal yaşam tarzları,gerek yaşadıkları bölgeler, gerek ekonomikfaaliyetleri, gerekse askeri anlayışları ne olursa olsunbu şekilde adlandırılmaları doğru değildir. Budüşüncenin bütün kavimler için ortaya konulması veuyulması gereken evrensel ilim anlayışı halinegelmesi gerekmektedir. Kaldı ki Türk milletinintarihinde bu tip yakıştırmalara malzeme olacak veyabu adlandırmaları hak edecek en küçük bir iz bulmakmümkün değildir. Türklerin dünya kültür vemedeniyetine yaptığı katkılar göz önündebulundurulduğunda, insanlık tarihine hizmet edenender milletlerden olduğumuz anlaşılacaktır. Bucümleden hareketle Bizans kaynaklarında ve

  • Grekçe'den İngilizceye yapılan tercümelerinde"barbar" kelimesi sık sık kullanılmaktadır. Bizçalışmamızda zaman zaman metne sadık kalmakamacı ile "barbar" kelimesini kullanmak zorundakaldık. Ancak bazı durumlarda kastedilen toplulukanlaşılıyor ise, doğrudan ismini yazmayı tercih ettik.

    Çalışmamızda Bizans kelimesi veya tabiri yerine,zaman zaman Roma veya Doğu Roma tabirinikullandık. Bilindiği üzere Bizans tabiri daha sonrakiyüzyıllarda (XVI. yüzyıl) kullanılmaya başlanan birtabirdir. Doğrusu Doğu Roma olmalıdır ancakgünümüzde yerleşmiş bir terim olarak "Bizans"kullanılmaktadır.

    Sonuç olarak Türk Tarihi ve kaynakları üzerindeyapılan çalışmalar ülkemizde hızla yayılmaktadır.Özellikle kaynak çevirisi ilim hayatının vazgeçilmezbir unsurudur. Akademi camiası kendi çevresinindışındaki dünyanın yazdığı, keşfettiği, yorumladığı vede kullandığı bilgiden bihaber olursa, kendi yazdıklarıda bir dereceye kadar fayda sağlayacak ama yeterliolmayacaktır. Bu sebeple Eski Batı kaynaklarının biran evvel tercüme edilerek ilim âlemine

  • kazandırılması gerekmektedir.

  • I. BÖLÜM

  • A- Menandros Protektor'un Hayatı[133]

    Menandros hakkında gerek Türkçe gerekse batıdillerinde çok fazla yazı kaleme alınmamıştır. VI.yüzyılın ortalarında İstanbul'da doğan Menandros'unhayatı, kişiliği ve ailesi hakkında kaynaklarda hemenhiçbir bilgiye rastlanılmamaktadır[134].

    Menandros hakkında, kendi yazdığı eserden çokaz bilgi edinebilmekteyiz. Hayatı ile ilgili bu bilgileridaha çok Menandros'un biyografik Fragmanlarınıiçeren Suda[135] (M591=Fr. 1,1)'dan ve bir kısmınıd a Excerpta de Sententiis isimli eserden (1=Fr.1,2)'den bulabiliyoruz. Babası İstanbul'unyerlilerinden olan Euphratas adında biridir[136].Suda'daki kayıtlar babasının bir Bizanslı olduğunu veyüksek öğrenim almadığını, oğulları Herodotos veMenandros'un hukuk eğitimine başladığınısöylemektedir. Herodotos eğitimini bitirememesinerağmen Menandros hukuk eğitiminitamamlayabilmiş; ancak avukatlık yapmamıştır."Tarih"'in giriş bölümünde Menandros, kardeşininokulu bıraktığını, eğitimini aldığı hukukçuluğu bırakıpahlaksızlığa ve çapkınlığa düştüğünü, devamlı

  • eğlence yerlerine gittiğini anlatmaktadır[137].Menandros bu ortamda Agathias'ın tarihinitamamlama işini sırf ortaya konulan ödülü eldeetmek için üstlendiğini açıkça söylemektedir. Buyönüyle Menandros kendisinden önceki gelenekselyazarlardan ayrılarak en açık sözlü ve samimi yazarkonumuna gelmiştir. Menandros ve eseri hakkındabilgi veren B. Baldwin, Bizanslı müellifin şairözelliğini de vurgulamaktadır[138].

    Bir dönem yoksulluk ve acizlik içine düşenMenandros'un hayatı, İmparator Mavrikios'un tahtaçıkışıyla değişmektedir. Mavrikios'un sanata veyazarlara verdiği destek ve ödüller Menandros'u,talihini değiştirecek "Tarihini" yazmaya yöneltmiştir.Böylece Agathias'ın ölümünden sonra Agathias'ınTarihi'ni tamamlamaya karar vermiş ve bu işibaşarıyla yapabilmesinin yolunu İmparator Mavrikiossağlamıştır. Menandros'un bundan sonraimparatorluk arşivinde üst düzey imtiyazlı bir memurolarak çalıştığı görülmektedir. Yüksek bir maaşalmakta olduğu ve protector yani koruyucu unvanıtaşıdığı Suda ve Excerpta'da kaydedilmektedir. VI.yüzyılda imparatorlukta bazı ayrıcalıklı insanların elde

  • etti ğ i protector unvanı ve görevinin askeri birmahiyette olduğu bilinmektedir. Fakat müellifimizinbu unvanının askeri bir mahiyet taşımadığıgörülmektedir. Nitekim Menandros'un kendisinin deifade ettiği gibi, bu unvan ile sadece bir diplomatikgörev elde ettiği anlaşılmaktadır.

  • B- Menandros'un Eseri

    Menandros'un Fragmanları, onun Excerpta'daΙστσρία[139] olarak anılan tek eseridir.Menandros'un tarihi kayıtlarında Agathias'ın eseridevamlı kaynak olarak gösterilmesine rağmen,Fragmanlar biçim ve malzeme olarak selefi ilekarşılaştırıldığında, bu esere yapılmış bir ek ya dahaşiye olarak görülmemelidir. Girişten başlamaküzere Agathias'ın izlediği yöntem, üslubu vehükümleri zamanla alt üst olmuş farklı bir şekildegelişmiştir. Şurası kesindir ki Menandros kendisinibüyük yazarlar sınıfında konumlandırmayı düşünmüş,onlar arasında yer almayı hayal etmiştir.

    Menandros, çalışmalarının karşılığı olarak aldığıödüller içerisinde eserinin uzun bir süre sonra ilimâleminde bu kadar yaygınlaşmasını beklemiyordu.Metinlerin bir kısmı kaybolmuş ve unutulmuştur.Mamafih tarihi kayıtları içeren metinlerden enazından bir nüsha, X. yüzyılda bulunmuş ve Excerptade Sententiis[140] ve de Legationibus'un[141]yazarları tarafından metinden istifade edilmiş veböylece mevcut metnin tamamı bugüne kadar

  • korunabilmiştir. Bazı ek malzeme Suda'nınpasajlarında yer almıştır ve bazen Menandros'aatfedilmiş ama genelde anonim ve daima muhtasarolarak gösterilmiştir. Bunlar dışında Paris'tekinüshada yer alan bir Fragmanın (Frg,17)Menandros'a ait olup olmadığı kesin değildir, bazımüellifler aksi görüş belirtmektedirler. Menandrostarafından betimlenen bazı olayları kapsayan IoannesEpiphaneus'un tarihinde[142], Menandros'danistifade eden Theophylaktos ve Evagrios'danaktarmalarla yapılan bir benzerlikten de söz etmekmümkündür. İmparatorluğun doğudaki işleri hakkındayazan Bizanslı Theophanes'in de Menandros'danfazlaca istifade ettiği görülmektedir. Evagrios iseKilise Tarihi 'nde Ioannes Epiphaneus'un eserineMenandros ile ilave yapmıştır fakat bu durum kabuledilmemiştir. Benzer bir durum ana kaynağı IoannesEpiphaneus olan Theophylaktos'un yazara ilave vedüzeltmeleri Menandros'dan yapmış olduğu gerçeğiiçin de geçerlidir fakat diğer ayrıntıları John'unyazdıklarından farklılaşmıştır. Görüldüğü gibiMenandros'un eserinden, kendisinden sonra eserbırakan pek çok müellif tarafından istifade edilmiş vemetinleri kullanılmıştır.

  • Menandros'un eserinin girişindeki takririne göretarihi kayıtlarına Agathias'ın bitirdiği yerden, 557/58yılından yani Kutrigurların Trakya'ya vardığı tarihtenitibaren başlamaktadır. Theophylaktos'a göre (I,3,5)Menandros, Sirmium'un Avarlar tarafından elegeçirilme tarihini Tiberios'un öldüğü ve Mavrikios'unyerine geçtiği 582 yılı olarak kaydetmiştir. Bu tarih,eserin son yılı olarak algılanmaktadır. Ancak girişbölümünden edinilen izlenime göre Menandros,Mavrikios'un hâkimiyet devresini de yazmayaniyetlenmiş -belki de yazmıştır- ancak bu konudahiçbir iz yoktur.

    Excerpta'da (özellikle Frg,6,1)[143] yer alanFragmanlarına göre Menandros, olayları geniş birbakış açısıyla ve aynı zamanda geç dönem klasikhistoriografinin pratikleri ile uyum içinde ele almıştır.

    Menandros'un eserindeki usul ve kaynak kullanımıkonusu çok belirgin değildir. Menandros klasik birtarihçi olarak değerlendirilse de klasik yazarlardansadece ikisine, Homeros ve Hesiod'a atıfyapmaktadır. Klasik bilime yaptığı müracaat da

  • gayet kısıtlıdır.

    Menandros'un üslubu dönemin klasik tarihçileritarafından kullanılan geleneksel yazı kalıplarıiçerisinde değerlendirilebilir. Dönemin yazarlarıeğitim alırken çokça retorik, şiir ve dramdanbesleniyorlardı. Kelimeler ve ibareler klasikyazarlardan örnek alınarak kullanılıyordu ve böyleceyazar da bu tür çerçevesinde tanımlanabilir. Ancakbu bilinçli ödünç almaların ya da sadece tıpkıkullanımın geç dönem yazarların dağarcığındanalınma hususu da pek belli değildir. Daha açık vebilinir olan şey Agathias'ın kullandığı yazı stilininkullanımı ve Menandros'un onun stili ile yakındanilgilenmesi ancak dönem içinde görülen genelterkiple bağlantılı olarak yazarda bazı değişimlerinolduğudur.

    Yabancı halkları adlandırırken Menandros'un dahaçağdaş olduğu görülmektedir. Massaget adıgörülmemekte ve İskit adı Orta Asya halkları içinkullanılmaktadır. Türkler Türk, Avarlar Avar, SlavlarSlav ve Hunlar ise ayrı ayrı ve belli kabile topluluklarıolarak görünmektedir. Öte yandan Lazi, arkaik

  • Kolchianlar, Farslar, Medler ya da Asurlularınardılıdır. Ayrıca yabancı adlar arasında yazılırkentutarsızlık gösterenler de vardır: Targitius / Targites,Meairanos / Mairanos, Dauritas / Daurentius,Kutrigur / Kotrager. Bu adların kopya eden kişilertarafından yanlış geçirilmesi pek muhtemeldir.Yazdıklarının çoğu dönemin eğitim düzeninde yeralan standart kelime oyunları, argümanlar vemütalaalar ile bezenmiştir.

    Menandros tarafından konulara gösterilen ilgilerinağırlık derecesi de Menandros'un kaynaklarıhakkında fikir yürütmeye imkân sağlamaktadır.Birçok diğer klasik yazarda görüldüğü gibi yazarkaynakları hakkında çok az bilgi vermektedir. Ancakimalardan anlaşıldığı kadarıyla yazar üç kaynaktanbeslenmektedir: Yayınlanmış birkaç eser, arşivkaynakları ve sözlü raporlar. Menandros tarafındanzikredilen tek yayınlanmış kaynak Peter'in bizatihiyayınladığı eseridir. Zemarkhos Gök-Türk'lere yaptığıseyahat için bir değerlendirme yayınlamış olmalıdır.Ayrıca Menandros'un müzakereler hakkında verdiğibilgiler muhtemelen imparatorluğun arşivlerinedayanmaktadır.

  • Menandros'un bir Hıristiyan olduğuna şüphe yoktur.Ancak selefleri Prokopios ve Agathias'ın yaptığı gibiHıristiyan terminolojisini kullanmaktan kaçınmıştır.

    Menandros'un eserinde yer alan malzeme Bizansİmparatorluğu'nu merkeze koyarak diğer halklar vedevletlerle olan ilişkiyi ele almaktan ibarettir.Excerpta de Legationibus bu ilişkilere dairmalzemenin esas itibariyle olduğu kaynaktır ki peşinhükümlerle terkip edilmiştir[144]. Excerpta deSententiis ve Suda'nın da benzer yaklaşım içindeolduğu görülmektedir[145].

    Menandros'un Fragmanları farklı konulara göretasnif edilmiştir:

    1, 1-2 Önsöz

    2 Lazica'da savaş; Kutrigur ve Utigurlar

    3, 1-2 Narses İtalya'da

    4, 1-8 Eftalit Devletinin İmha Edilmesi; AvarlarınKaçışı

  • 5, 1-3 Avarların Batıya Kaçması; Romalılarla İttifak

    5, 4 Tuna'da Avarlar; Romalılara Karşı Düşmanlık

    6, 1-3 Sasânîlerle On Beş Yıl Barış

    7, 1-9 Justinianos'un Ölümü; II. Justinos'un TahtaÇıkışı

    8 Avar Elçisinin Justinos'a Gelmesi

    9, 1-3 Sasânîlerle Müzakere

    10, 1 Gök-Türk Elçilerinin Romalılara Gelmesi

    10, 2-5 Elçi Zemarkhos'un Gök-Türklere Gitmesi

    11 Avarların Franklara Saldırması

    12, 1-2 Avarların ve Langobardların GepidleriOrtadan Kaldırması

    12, 3-8 Avarların Sirmium Kuşatması

    13, 1-5 Hüsrev'in Hıristiyanlara Baskı Yapması

  • 15, 1-6 Avarlarla Mücadele; Romalıların Mağlupolması; Antlaşma

    16, 1-2 Romalıların Sasânî Bölgesinde yer alanErmenistan'daki İsyanı Desteklemesi, Nusaybin'inKuşatılması

    17 Apamea'daki Haç Kalıntıları

    18, 1-4 İmparator Tiberios; SasânîlerleMüzakereler

    18, 5-6 Kafkaslarda ve Ermenistan'daMücadeleler, Sasânîlere Gönderilen Elçilik Heyeti

    19, 1-2 Valentinus'un Gök-Türklere Elçi OlarakGönderilmesi

    20, 1-8 Roma- Sasânî Müzakereleri,Ermenistan'da Mücadele

    21 Slavların Yunanistan'ı Yağmalaması, RomalılarınAvarlardan Yardım İstemesi

  • 22 Tiberios'un Langobardların İtalya'yı TahriplerineEngel Olmaya Çalışması

    23, 1-7 Roma-Sasânî Müzakereleri; GeneralMavrikios, Arzenene İstilası

    23, 8-12 Tiberios Agustus; Hüsrev'in Ölümü ve IV.Hürmüz'ün Tahta Çıkışı, Müzakerelerin BaşarısızOlması; Mücadelenin Şiddetlenmesi

    24 Tiberios'un Langobardlara Karşı İtalya'yaTekrar Yardım Etmesi

    25, 1-2 Avarların Sirmium (Sremska-Mitrovica/Sırbistan) İşgali

    26, 1-7 Roma- Sasânî Müzakereleri; MücadeleninŞiddetlenmesi

    27, 1-3 Romalıların Sirmium'u Avarlara TerkEtmesi

  • C- Türklerle İlgili Fragmanlar

    Fragman 2

  • Kutrigur ve Utigurlar

    (Birinci paragrafta Medlerin Kolhis ülkesine sahipolmaları ve Bizans ile ilişkilerden söz edilmektedir)

    İkinci Paragraf [Doğu'da] Bu gelişmeler meydanageli rken, Zabergan'ın[146] önderliğindeki Hunlar(Kutrigurlar), Roma İmparatorluğundan çok uzağasürülmüşlerdi. Fakat Kutrigurların geri dönmeyi veTrakya topraklarını yağmalamayı planladıklarınıdüşünen Justinianos, bu esnada Utigurların[147]lideri olan Sandilkh'e baskı uyguluyordu. Çok sayıdaelçi göndererek veya onu provoke etmek amacıylaçeşitli yolları denemek suretiyle, Sandilkh'inZabergan'a karşı savaşması için sürekli girişimlerdebulunuyordu. Ayrıca Justinianos Sandilkh'egönderdiği mesajlarda, eğer Kutrigurları yok ederseRoma İmparatorluğu tarafından Zabergan'a ödenenyıllık vergilerin hepsini ona göndereceğini belirtmiştir.Bu nedenle Romalılar ile iyi ilişkilerde bulunmakisteyen Sandilkh, arkadaşları (soydaşları ?) olankabile bireylerini tamamen ortadan kaldırmasınınkötü ve uygunsuz olduğu şeklinde yanıt vererek şu

  • ifadeleri kullanır: "Çünkü onlar sadece bizim dilimizikonuşmuyor, bizim gibi çadırlarda yaşamıyor, bizimgibi giyinmiyor ve bizim gibi yaşamıyorlar, onlar aynızamanda başka liderleri takip etseler bile, bizimakrabalarımızdır. Ne var ki, Kutrigurları atlarındanyoksun bırakacağız ve onların sahibi biz olacağız,böylelikle binekleri olmadan Romalıları talanedemeyecekler". Justinianos'un da ondan yapmasınıistediği şey aslında buydu[148].

    Fragman 4, 2

  • Avarların Batı'ya Kaçışı

    Gök-Türklerin lideri İstemi, Avarların kaçtığını[149]ve kendi ülkesinden ayrılmaları ile Türklerinmülklerine verdikleri zararı öğrenince, doğal olarakbozkırlı kavimlerde olduğu gibi, övünerek vegururlanarak şunları söylemiştir: "Onlar kuş değil kiTürklerin kılıçlarından kaçabilmek için gökyüzüneuçabilsinler, onlar balık değil ki sulara girip denizinderinliklerine saklanabilsinler; sadece yeryüzündeyolculuk edebilirler. Eftalitler ile savaşımıza son verirvermez, Avarlara saldıracağım ve benimkudretimden kaçamayacaklar". İstemi'nin bu gururlutavırlarla Eftalitlerle savaşına devam ettiğisöylenmektedir[150].

    Fragman 5, 1-4

  • Avarların Tuna'ya Gelişi ve Roma ile Münasebetler

    Fragman 5, 1

    Avarlar hakkında bilgi[151]: Uzun süre dolaştıktansonra Alanların yaşadıkları topraklara gelmişler veAlanların lideri Sarosius'un huzuruna çıkarakkendilerini, Romalıların[152] dikkatine sunması içinrica etmişlerdir. Sarosius, o sırada Lazica'daki[153]güçlerin generali olan Germanus'un oğluJustinos'u[154] Avarlar hakkında bilgilendirmiş,Justinos bunu Justinianos'a aktarmış ve İmparatorgenerale, bu kabilenin Bizans'a elçi göndermesiniemretmiştir. Avarların ilk elçisi olarak Kandik adlıbiri seçilmiş ve bu elçi saraya gelerek, İmparatorakabilelerin en büyüğü ve en güçlüsünün geldiğinihaber vermiştir. Avarlar yenilmez idiler ve yollarınaçıkan herkesi kolaylıkla yenip harap edebilirlerdi.İmparator onlarla bir anlaşma yapmalı ve onlarınetkili korumasından faydalanmalıydı. Fakat endeğerli hediyeler, yıllık ödemeler ve yaşamak içinoldukça verimli araziler karşılığında sadece Romadevletine karşı lütufkâr olacaklardı. Kandik,

  • İmparatora bunları söylemiştir. Justinianos'un vücuduzayıftı ve gücü, genç bir adamken hem Vandal kralıGelimer'i hem de Gotların kralı Vittigis'i esir aldığızamandan beri, oldukça azalmıştı. Şimdi yaşlı biradamdı ve onun cesur ve savaşçı ruhu güçsüzleşmiş,Avarların gücünü savmak için savaşmaktan başkayollar aramıştı. Alnına yazılmış sonu ilekarşılaşmasaydı, ilk olarak savaş yoluyla değil deakıl yoluyla onları yenilgiye uğratabilir ve tamamenortadan kaldırabilirdi; fakat kısa bir süre sonrahayata veda etti.

    Fragman 5, 2

    İmparator [II. Justinos] meseleyi tartışmaya açmışve kutsal senato planını ve kurnazlığını övünce,hemen [Avarlara] hediyeler göndermiştir: Altınlaişlenmiş şeritler, divanlar, ipek elbiseler ve Avarlarınkibirli ruhlarını yumuşatacak diğer birçok nesne.Ayrıca elçi olarak imparatorluğun korumalarından biriolan Valentinus'u[155] göndermiş, kabileyi (boyları)Romalılar ile bir anlaşma yapmaya ve düşmanlarınakarşı beraberce silahlanmaya davet etmesiniistemiştir. Bu, benim görüşüme göre, oldukça zekice

  • bir hareketti, çünkü Avarlar ister üstün gelsin isterseyenilsinler, her iki durum da Romalıların yararınaolacaktı. Valentinus gideceği yere ulaştığı zaman,hediyelerini sunup İmparatorun mesajını iletince,Avarlar ilk önce Unigurları, daha sonra bir Hunkabilesi olan Zalileri ve aynı zamanda Sabirlerimağlup ederek emirleri altına almışlardı[156].

    Fragman 5, 3

    Ant[157] liderleri kötü bir şekilde yenilgiye uğrayıpumutlarını kaybedince, Avarlar bunların topraklarınıyağmalayıp talan etmişlerdir. Düşmanın saldırılarısonucu çaresiz durumda kalan Antlar, Idariz'in oğluve Kelagast'ın erkek kardeşi Mezamer'i elçi tayinederek Avarlara göndermişler ve esir olarak alınankendi kabilesinin üyelerinden bazılarının fidye ileserbest bırakılmalarını istemişlerdir. Elçi Mezamerboşboğaz bir palavracıydı. Avarlara geldiğinde kibirlive oldukça ihtiyatsız bir biçimde konuşmuştu. Bunedenle, Avarların bir arkadaşı olan ve Antlara karşıdüşmanca planları olan bir Kutrigur, Mezamer'in birelçi için gerekenden fazla kibirli konuştuğunuduyunca Kağan'a şunları söylemiştir: "Bu adam tüm

  • Ant halkı içerisinde en güçlü olanıdır ve kim olursaolsun tüm düşmanlarına karşı koyabilir. Öldür onu,böylelikle düşman topraklarını korkusuzca istilaedebilirsin". Bu sözler üzerine ikna olan Avarlar,elçilerin dokunulmazlığını hiçe sayarak ve kanunlarıgöz ardı ederek Mezamer'i öldürdüler. Bundan sonrada Ant topraklarını eskisinden daha fazlayağmaladılar, esirleri kaçırdılar ve hiç ara vermedenher yeri talan ettiler.

    Fragman 5, 4

    Avarlar, boylarının yerleşmesi için anayurt yapmakistedikleri bölgeye bakmak üzere, Justinianos'aelçiler gönderdiler[158]. General Justinos'untavsiyesi üzerine[159] İmparator, Avar kabilesiniönceden Herul'ların yaşadıkları ve İkinci Pannoniaolarak adlandırılan bölgeye yerleştirmeyi planlamıştır.Şayet bu topraklar üzerine yerleşme konusundaanlaşma sağlanabilseydi, İmparator buraları onlaraverecekti. Fakat Avarlar İskitya dışında yaşamayıçok fazla istemiyorlardı, çünkü tahminimce bubölgelere çok bağlanmışlardı[160]. Yerleşim yerikonusundaki görüşmelerde çok fazla ilerleme

  • kaydedilmemesine rağmen, General JustinosBizans'a elçiler göndermiş ve İmparatora belirli birsüre boyunca Avarları burada alıkoymalarınıönermiştir. Çünkü adı Kunimon olan elçilerden biriile arkadaşlık kurmuş ve Kunimon güvenilir birbiçimde ona niyetlerinin iddia edilenlerden farklıolduğunu söylemiştir. Avarların talepleri oldukçamakul idi ve Romalılara karşı iyi niyetlerinigöstererek, bu şekilde Tuna Nehri'ni geçene kadar,ihanetlerinin bir maskesi olarak masumca yerleşmeisteklerini kullanıyorlardı. Aslında Avarların niyetlerifarklıydı ve eğer Tuna Nehri'ni geçmeyi başarırlarsa,tüm orduları ile birlikte bir saldırı düzenlemeyiplanlıyorlardı. Justinos bunu öğrenince, İmparatoraelçilerin Bizans'ta alıkonmalarını söylemiştir, çünküelçiler salıverilmeden önce, Avarlar nehri geçmekistemeyeceklerdi.

    Bunları yaparken Justinos Avarların nehrigeçmelerine karşı önlem alma konusunda daha azdikkatli değildi, çünkü burayı korumak için muhafızkıtalarının komutanı olarak Bonos'u[161] tayinetmişti. Avarların elçileri, İmparatordan taleplerininhiçbirini alamadıkları için, ondan alışıldık hediyeleri

  • aldılar ve hem kıyafet hem de silah olarak ihtiyaçduydukları ne varsa satın alarak gitmelerine izinverildi. Ne var ki, İmparator Justinianos gizliceJustinos'a ne olursa olsun elçilerin silahlarınıellerinden almalarını emretmiştir. Bunun üzerinegeneral dönüş yolunda elçilerle karşılaşınca bu emriyerine getirmiştir. Bundan sonra, Romalılar veAvarlar arasında, önceden beri için için yananhusumet patlak vermiştir. Fakat belirgin nedenelçilerin acilen salıverilmemelidir. Bayan[162],elçilerin hızla geri gönderilmelerini talep etmiştir,fakat İmparator planlanan şeyi çok iyi bildiği için,elçileri başkentte tutmak için durumu çeşitli yollarlaidare etmeye çalışmıştır.

    Fragman 8

  • Avarların Justinos'a Elçi Göndermesi

    Genç Justinos'un hükümdarlığı sırasında (565-578),Avarların elçileri önceki İmparator Justinianos'unkabilelerine verdiği olağan-yıllık hediyeleri almak içinBizans'a gelmişlerdir[163]. Bu hediyeler, uçuşansaçlarını[164] sınırlamak için yapılan altınla işlenmişşeritler ve benzer şekilde divanlar ve diğer lükseşyalardı. Bu sebeplerin haricinde ayrıca Avarelçileri; İmparatoru denemeye ve aynı şekildehediyeleri alıp alamayacaklarını, Romalıların ataletiile alay edip edemeyeceklerini ve ihmalkârlıklarınıkendi menfaatlerine dönüştürüpdönüştüremeyeceklerini anlamak içingelmişlerdir[165]. İmparator ile birlikte kendilerinepek çok seyirci bulmuşlar, aynı zamanda daistediklerini tercümanlar yoluyla söyleme hakkıkendilerine verilince, şunları söylemişlerdir[166]: "Eyİmparator, doğrudur ki babanızın hâkimiyetini mirasaldınız, bu nedenle tıpkı babanızın yaptığı gibi onunarkadaşlarına menfaat sağlamalısınız ve babanızhayattayken yaptıklarının hiçbirini değiştirmeden, şuan ölü olduğu için kendinizi onun gerçek halefi olarak

  • göstermelisiniz. Bu nedenle, aynı davranışlaradevam edecek ve eşit derecede istekli bir biçimdesizin cömertliğinizden bahsedeceğiz ve sizivelinimetimiz addedeceğiz. Ayrıca, eğer bize cömertdavranılırsa, davranışlarınıza aynı şekilde karşılıkvermemekten utanç duyacağız. Babanız bizehediyeler verince biz de, hem de yapabileceğimizhalde, Roma bölgesini istila etmeyerek hem dedaha sakin durarak borcumuzu ödedik. BizlerTrakya'yı sürekli istila eden komşu barbarları toptanyerle bir ettik ve hayatta kalanlardan hiçbiri Trakyasınırlarını geçemedi, çünkü Roma İmparatorluğu iledost olan Avarların gücünden korktular. Bu nedenlebizim için yapacağınız tek yeniliğin bize babanızınyaptığından daha fazla ödeme yapmanız olduğunudüşünüyoruz ve bu da bizi size babanızdan dahafazla yakınlaştıracak ve size daha fazla teşekkürborçlu olacağız. Olağan (yıllık) hediyelerimizi almakiçin geldik. Şunun farkında olmalısınız ki eğerliderimiz öncelikle bu hediyeleri alamaz ise, sizlerinve Roma Devleti'nin iyi bir dostu olamaz ve bununiçin Romalılara saldırmayı planlar"[167].

    Avar elçileri bu müphem konuşmayı yaparak hem

  • ricada bulunmuşlar hem de tehditler savurmuşlardır,çünkü bu şekilde İmparatoru korkutacaklarını veyıldıracaklarını ve bunun sonucunda da RomalılarınAvarlara vergi ödemek zorunda kalacaklarınıdüşünmüşlerdir. Fakat İmparator Avarların sözlerininkuru gürültüden başka bir şey olmadığını düşünmüşve şu şekilde cevap vermiştir: "Hem yalvarıp hem deböbürlenerek bu şekilde istediğiniz şeylerialacağınızı düşünürken, amaçlarınızda başarısızlığauğradınız. Bizi ne iltifatlarınızla kandırabilirsiniz ne detehditlerinizle korkutabilirsiniz. Fakat size babamınverdiğinden daha fazlasını vereceğim. Kibiriniznormal olanın ötesine geçmiş ve ben sizlere uygundavranmayı öğreteceğim. Disiplinsiz ruhları ıslaheden ve tabiri caizse, onları eğiten, yıkıma yönelikhevesli aceleciliklerini kontrol altına alan; kendiisteklerine düşkün olduğu için gerekli parayı tedarikedenden daha büyük bir velinimet olacaktır. İkincisibir arkadaş gibi görünse de, kendilerine menfaatsağlayanları hemen ortadan kaldırmak için en küçükbir bahaneyi kullanacaktır. Şimdi bizden en büyükdeğere sahip olan hediyeyi – yani hayatlarınızı –alarak ve Roma altını yerine, hayatta kalmanızısağlayacak dehşetimizi alarak buradan ayrılın.

  • Sizinle ittifak kurmaya hiç ihtiyacım yok, sizler debizden bizim vermek istediklerimizin dışında hiçbirşey alamayacaksınız ve hizmetlerinizin karşılığıolarak, umduğunuz gibi bizden vergi değil, ücretsizbir hediye olarak bunu alacaksınız."

    İmparator Avar elçilerini [168] bu şekildekorkutunca, bu insanlar onun sözlerinden ihtiraslarınaeza çektireceği, kendilerine önceden verilen şeylerinverilmeyeceği ve gelecekte, herhangi bir karşılıkolmadan Roma İmparatorluğu'na saldıramayacaklarısonucunu çıkarmışlardır. Büyük bir umutsuzluğadüşmüşler ve mevcut durumun sonucunun ne olacağıve ilişkilerinin nasıl bir şekil alacağı konusundatartışmışlardır. Hem hiçbir amaçları olmadanBizans'ta kalmak hem de burayı elleri boş terk etmekistememişlerdir. Fakat bu iki şeytana (elçilere) kendikabilelerine dönmek ve arkadaşlarına katılarakİmparatorun cevabı ile sarsılmış bir vaziyetteFranklerin topraklarını tamamen terk etmek dahamantıklı gelmiştir.

    Fragman 10, 1-5

  • Gök-Türk Elçilerinin Justinos'a Gelmesi

    Fragman 10, 1

    Justinos'un hükümdarlığının dördüncü yılınınbaşında (568 sonu-569 başları), Gök-Türklerden birelçi Bizans'a geldi. Gök-Türklerin gücü arttığı için,önceden Eftalitlerin şimdi de Gök-Türklerin tebaasıo l a n Sogdlar krallarından Sasânîlere bir elçigöndermesini ve Sogdların orada seyahat etmesineve Medlere ham ipek satmalarına izin verilmesihususunda talepte bulunmasını istediler. İstemi[169]bunu kabul etti ve liderleri Maniakh[170] olanSogdlu elçileri gönderdi. Elçiler Sasânî kralınaulaştıkları zaman, kendilerine herhangi bir engelolmaksızın topraklarında ham ipek satma izniverilmesini talep ettiler. Elçilerin taleplerinden çok damemnun olmayan Sasânî kralı, topraklarındanSasânî bölgesine serbest giriş verme konusundaisteksiz olduğu için, cevabını bir sonraki güne kadarerteledi ve ertelemeye devam etti. Bir diziertelemeden sonra, Sogdlar bir cevap vermesi içinbaskı yapmaları üzerine Hüsrev, meseleyi tartışmak

  • için bir meclis topladı. Bu sırada Kral karısının ırzınageçtiği için, kendi kabilesini Gök-Türklere şikâyeteden (bu sırada kabilesini terk ederek Medlerekatılmıştır) Eftalit kavmine mensup olan Katulph[171]adında biri, Sasânî kralına ipeği reddetmesini değil,adil fiyatını ödeyerek satın almasını ve bunları elçileringözleri önünde yakmasını tavsiye etti. Bu sayedeadaletsizlik yaptığı için itham edilmeyecek; fakatGök-Türklerden ham ipek almak istemediğianlaşılacaktı. Böylelikle ipekler yakıldı ve Sogdlarbütün bu olanlardan hiç de memnun olmayarakülkelerine döndüler.

    Sogdlar neler olup bittiğini İstemi'ye anlatınca,İstemi Sasânîlere başka bir elçi gönderdi, çünküSasânîler ve kendi devleti arasında dostane ilişkilerkurmak istiyordu. Bu ikinci Türk elçi gelince,Sasânîlerin yüksek dereceli yetkilileri Katulph ilegörüştükten sonra kral [Hüsrev], İskitlerin[172]güvenilir olmayan doğaları nedeniyle, Gök-Türkler iledostane ilişkiler kurmanın tamamen Sasânîlerinaleyhine olduğuna karar verdi. Bununla birlikteelçilerden bazılarının zehirlenmesini emretti, busayede bundan sonraki elçiler de buraya gelmeyi

  • reddedeceklerdi. Türk elçilerinin çoğunluğu, üçüveya dördü hariç, yiyeceklerine karıştırılan öldürücüzehir ile öldürüldüler. Sasânîler arasında Türkelçilerin Sasânî ülkesinin boğucu kuraklığındanöldükleri haberi yayıldı, çünkü kendi ülkelerigenellikle kar kaplıydı ve soğuk havadan uzaklaşıncahayatta kalmaları mümkün değildi. Geriye kalanlarfarklı bir durumdan şüphelenmiş olsalar bile, kendiülkelerine döndüklerinde Sasânîlerin söylediklerininaynısını söylediler.

    Fakat kurnaz ve zeki bir adam olan İstemi neleryapıldığının farkına vardı ve elçilerin hainlikleöldürüldüklerini anladı. Bu da Sasânîler ile Gök-Türkler arasındaki husumetin nedeni oldu.

    Sogdların lideri Maniakh bu fırsatı değerlendirdi veİstemi'ye Gök-Türklerin Romalılar ile dostlukkurmalarını ve diğer insanlardan daha çokkullandıkları için onlara satış amaçlı ham ipekgöndermelerinin daha iyi olacağını tavsiye etti.Maniakh'ın kendisi Gök-Türk elçileri ile iyi anlaşmakiçin oldukça hevesliydi ve bu sayede Romalılar veGök-Türkler dost olabilirlerdi. İstemi bu teklife onay

  • verdi ve Maniakh'ı elçi olarak selamlarını iletmeküzere, ayrıca ham ipekten oldukça değerli bir hediyeve bir mektup ile beraber Roma İmparatorunagönderdi[173].

    Mektubu taşıyan Maniakh yola çıktı. Çok sayıdayollardan geçti ve çok sayıda arazileri aştı, bulutlaraerişen yüksek dağlardan, geniş ovalardan veormanlardan, bataklıklardan ve nehirlerden geçti.Daha sonra Kafkasları geçti ve nihayet Bizans'aulaştı[174]. Saraya girip İmparatorun karşısınagelince, her şeyi dostane ilişkiler kurallarına göreyaptı. Mektubu ve hediyeleri bunları almak içinkendisine gönderilen kişilere verdi ve zahmetliyolculuğunun boşa çıkmamasını istedi.

    İmparator İskit dilinde[175] (Gök-Türkçe) yazılmışmektubu bir tercüman aracılığıyla okuyunca, oldukçaistekli bir biçimde elçiyi huzuruna kabul etti. Dahasonra elçilere Gök-Türklerin liderliği ve konumuhakkında sorular sordu. Elçiler dört eyalet olduğunu,fakat tüm insanlar üzerindeki hâkimiyetin sadeceİstemi'de olduğunu söylediler[176]. Ayrıca, Gök-Türklerin Eftalitleri istila ettiğini ve onları vergiye

  • bağladığını da söylediler[177]. İmparator şöyle birsoru sordu: "Yani tüm Eftalit gücünü kendinize tâbimi kıldınız?". Elçiler de "Tamamen" diye cevapverdiler. Sonra İmparator "Eftalitler şehirlerde miyoksa köylerde mi yaşıyorlar?" diye sordu. Elçiler:"Efendim, bu insanlar şehirlerde yaşıyorlar"[178]."Öyleyse" dedi İmparator, "sizin bu şehirlerin hâkimiolduğunuz açık". "Doğrusu bu" dedi elçiler. İmparatorsordu: "Çok sayıda Avar'ın Gök-Türk hâkimiyetinekarşı nasıl isyan çıkardıklarını ve herhangi bir kısmınınsize tabi olup olmadığını anlat bize." "Ey İmparator,hâlâ bize bağlı olan kişiler var. Kaçanların sayısıtahminimizce yirmi bin civarındadır." Daha sonraelçiler Gök-Türklere tâbi olan kabileleri sayarakİmparatordan Romalılar ile Gök-Türkler arasındabarış olmasını ve hem saldırı hem de savunma ittifakıyapılmasını talep ettiler. Ayrıca Romaİmparatorluğunun düşmanı olan ve bölgelerinebaskın yapanları yok etmek için istekli olduklarını daeklediler[179]. Elçiler bu şekilde konuşurken,Maniakh ve yanında bulunanlar ellerini havayakaldırarak bu sözleri dürüst bir amaçla söylediklerinedair büyük yemin ettiler[180]. Ayrıca eğer iddialarıyanlışsa ve yerine getirilemezse kendileri, hatta

  • İstemi ve tüm ırk üzerine lanetler okudular. Bu şekildeGök-Türk insanları Romalıların dostu oldu vedevletimizle bu ilişkileri kurdular.

    Fragman 10, 2

    Önceden Sacae[181] olarak adlandırılan Türklerbarışa ilişkin olarak Justinos'a bir sefaretgönderince, İmparator Türklere bir elçi göndermeyekarar verdi. O sırada doğu şehirlerinin genelkumandanı olan Kilikyalı Zemarkhos'a bunun içinhazırlanmasını emretti. Uzun bir yolculuk için gerekliolan hazırlıklar tamamlanınca, Justinos'unhükümdarlığının dördüncü yılının sonlarına doğru(Ağustos 569), on beş yıllık döngünün ikinci yılında veLatin takvimine göre Ağustos ayının başlangıcındaZemarkhos, Maniakh'ın kendisi ve arkadaşları ileBizans'tan ayrıldı[182].

    Fragman 10, 3

    Zemarkhos ve yanındakiler günler süren yolculuğutamamlayarak, Sogdların yaşadığı topraklaragirdiler. Bu noktada atlarından indiler ve bunu

  • yapmaları için emir aldıkları aşikâr olan bazı Türkler,onlara satılık demir sundular ki bana göre bununamacı, demir madenlerine sahip olduklarınıgöstermekti. Çünkü bu insanlar arasında demirinkolaylıkla elde edilmediği söylenmektedir. Demirmadeni yataklarına sahip topraklara hâkimolduklarını ima etmek için böyle bir gösteri yaptıklarıvarsayılabilir[183].

    Kendi kabilelerinden başkaları da ortaya çıkarakkendilerini tekin olmayan şeylerden kurtaran kişilerolduklarını söylediler ve Zemarkhos ile arkadaşlarınınyanına geldiler. Taşıdıkları bütün yükleri alarak yerekoydular. Daha sonra tütsü ağacının dallarından birateş yaktılar, ziller ve davullar ile gürültü çıkararakİskit dillerinde bazı haşin sözler söylediler, alevlerleçatırdayan tütsü dallarını yüklerinin üzerindengeçirdiler ve cinnete düşüp deli adamlar gibidavranarak kötü ruhları uzaklaştırdıklarını düşündüler.Bu şekilde bazı adamların şeytana karşı engelleyicive koruyucu oldukları düşünülüyordu. Düşündüklerigibi şeytanları uzaklaştırınca ve Zemarkhos'unkendisini ateşe yaklaştırdıklarında, bu sayedekendilerini de temizlediklerini düşündüler[184].

  • Tüm bunlar bu şekilde gerçekleşirken, Ektag(Akdağ), veya Grekçede "Golden Mountain (AltınDağ)" olarak adlandırılan dağda[185] Kağan'ınnerede olduğunu göstermek için tayin edilen kişilerlebirlikte yolculuklarına devam ettiler. Zemarkhos vearkadaşları İstemi'nin o sırada bulunduğu yere –sözde "Altın Dağ'ın" bir vadisi – ulaştıktan sonra,çağırıldılar ve hemen İstemi'nin huzuruna çıkarıldılar.İstemi bir çadırın içindeydi ve gerektiğinde bir attarafından çekilebilecek, iki tekerlekli altın bir tahtüzerinde oturuyordu. Zemarkhos ve arkadaşlarıKağanı selamladılar, adet olduğu üzere onahediyelerini sundular ve hediyeler görevlilertarafından alındı.

    Daha sonra Zemarkhos şunları söyledi: "Birçokinsanın hâkimi, büyük İmparatorumuz benimaracılığımla size şunları söylemektedir, "Dostumuzolan ve Roma devletine karşı lütuf gösteren sizlerin,talihiniz iyi gitsin ve başarı sizinle olsun. Her zamandüşmanlarınızı istila edip onları yağmalayabilesiniz.Arkadaşlık kurallarına zarar veren kıskançlığa sahipolursak, bizden uzak durun. Türk kabileleri ve Gök-

  • Türklere tabi olanlar bizim dostlarımızdır ve siz debizim hakkımızda böyle düşünün". Zemarkhos tamolarak bunları söylemiş ve İstemi de aynı sözlerlekarşılık vermiştir.

    Daha sonra şölenlere başladılar ve günün gerikalan kısmını aynı çadır içerisinde eğlenerekgeçirdiler. Çadır çeşitli renklerde, hüner olmaksızınboyanmış ipek perdelerle donatılmıştı. Bizim gibiüzümden çıkarılan şarap içmediler, çünkü topraklarıüzüm şarabını desteklemiyordu ve bitki türleribölgelerinin yerli ürünü değildi. Başka bir tür olan tatlıbozkırlı şarabı içtiler[186]. Daha sonra herkeskalacağı yere çekildi.

    Ertesi gün benzer şekilde çok renkli ipekperdelerle dekore edilmiş başka bir kulübede[187]buluştular. Kulübenin içinde farklı şekillerde heykellervardı[188]. İstemi tamamen altından yapılmış birdivanın üzerine oturdu. Yapının ortasında altınsemaverler, su serpme araçları ve altın testiler vardı.Tekrar şölenlere başladılar ve içme (eğlenme)sırasında gerekli olan şeyleri söyleyip dinlediktensonra oradan ayrıldılar.

  • Bir sonraki gün, içinde yaldızlı ahşap sütunlar vedört altın tavus kuşu ile desteklenmiş, ayrıcadövülmüş altından yapılmış bir divanı olan başka biryapıya geldiler. Bu yapının önündeki geniş bir alanüzerinde, çok sayıda gümüş nesneler, tabaklar,kâseler ve yine çok sayıda hayvan heykelleri, gümüşheykeller ve hiçbir şekilde bizim yaptıklarımızdandaha bayağı olmayan, yani Gök-Türk kağanınınzenginliğini gösteren nesneleri taşıyan yük arabalarıçekiliyordu[189]. Zemarkhos ve arkadaşları oradabeklerken İstemi, Sasânîler üzerine yürüdüğü sıradaZemarkhos'un yirmi izleyici ve katılımcı ile birliktekendisine katılmasını ve diğer RomalılarınZemarkhos'un dönüşünü beklemek üzereKholiatai'ya[190] dönmesi gerektiğine karar verdi.[İstemi]...onları hediyelerle onurlandırdıktan sonragönderdi. Zemarkhos'a, Kherkhir[191] olarakadlandırılan topluluktan elde edilen bir savaş esiriniyani bir kadın köleyi sundu ve ZemarkhosSasânîlerle savaşmak üzere yola çıktı.

    İlerlerken Talas[192] olarak adlandırılan bir yerdekamp kurduklarında, Sasânîlerden gelen bir elçi

  • İstemi'nin huzuruna çıktı. Kağan Roma ve Sasânîbüyükelçilerini kendisiyle birlikte akşam yemeğiyemeye davet etti.

    Elçiler yemeğe icabet ettiklerinde İstemi, Romalıelçilik heyetine büyük bir saygı ile davrandı ve şereflidivan üzerine oturmalarını istedi. Ayrıca Sasânîlerhakkında şikâyetlerde bulunarak, onların ellerindehaksızlığa uğradığını ve bu nedenle onlara karşısavaşa gittiğini söyledi. İstemi hiddetli bir biçimdesuçlamalarda bulunurken, Sasânî elçisi bu türortamlarda hâkim gelen susma geleneğini bozdu vehızlı bir şekilde karşı çıkarak İstemi'nin suçlamalarınıcesur bir biçimde yalanladı. Orada bulunanlar, elçiningeleneği terk edip ölçüsüz ifadelerde bulunmasını veöfkesinin ölçüsüzlüğünü görünce şaşkına döndüler.Sasânî elçileri bu şartlar altında Gök-Türk ülkesindenayrıldılar ve bunun üzerine İstemi, Sasânîleresaldırmak için hazırlıklara başladı[193].

    Bu olaydan sonra Zemarkhos ve arkadaşlarınıçağırdı, Romalılara yönelik dostluğu yeniden teyit ettive onları evlerine gönderdi. İlk elçi Maniakh öldüğüiçin onlarla birlikte başka bir elçi gönderdi.

  • Maniakh'ın halefinin adı Tagma, unvanı ise Tarkhanidi[194]. Böylelikle İstemi tarafından, vefat edenManiakh'ın oğlu ile birlikte Romalılara elçi olarakgönderildi. Oldukça genç bir delikanlı olduğu için,kendisine babasının unvanı verildi ve TarkhanTagma'dan hemen sonraki rütbeyi aldı. Bana görebu çocuk babasının unvanını aldı çünkü Maniakh,İstemi'ye karşı oldukça arkadaşça ve sadık idi.

    İstemi, Zemarkhos ve arkadaşlarını gönderdiktensonra, daha önce kendilerine beklemeleri söylenenyere gönderilen Romalılar ile Zemarkhos buradabuluştular. Bu birleşmenin ardından eve dönüşyolculuklarına başladılar ve ilk Kholiatai[195] şehriniterk ederek kaleler boyunca yolculuk ettiler.

    Fragman 10, 4

    Roma elçilerinin geldiği ve bir Türk elçi ile birlikteBizans'a döndükleri haberi, Türk topraklarındanyakınlardaki kabilelere kadar yayılınca bu kabilelerinlideri İstemi'ye, kendi insanlarından bazılarının Romaİmparatorluğunu görmeleri için gönderilmesine izinverilmesini istedi. İstemi bunu kabul etti fakat diğer

  • kabile liderleri de bunu isteyince, Kholiatai lideriharicinde hiç kimseye rıza göstermedi. RomalılarOekh Nehri'nden onu aldılar ve uzun bir mesafe katettikten sonra bu büyük, geniş göle geldiler[196].Zemarkhos burada üç gün dinlendi ve Georgeadında birini, İmparatoru Türklerin ülkesinden geridöndükleri konusunda bilgilendirmek üzere birmektupla gönderdi.

    George, on iki Türk ile birlikte, suyun olmadığı vetamamen çöl halinde fakat daha kısa olan bir yoldanBizans'a doğru yola çıktı. Zemarkhos on iki günboyunca kumlu sahilde yolculuk etti ve bazı zor savaşalanlarından[197] kaçmayı başararak Ikh (Emba)Nehrine, oradan Daikh'e (Ural) ve sonra diğer bazıgölleri[198] de geçerek Attila'ya (Volga) geldi. Dahasonra Ugur'lara[199] geldiler ve orada kendilerineKophen[200] (Kuma?) Nehri yakınlarında ormanlıkbir alanda, kendilerini esir almak üzere dört binSasânînin pus