bİldİrİ Özlerİ · 2018-10-05 · gelen kÜtle hareketİnİn, sonlu elemanlar ... kullanımı,...

110

Upload: others

Post on 01-Mar-2020

7 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda
Page 2: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

 

 

BİLDİRİ ÖZLERİ

11-12 Ekim 2018 ANKARA

Page 3: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

I  

İçindekiler

BÖLÜM NO

AÇIKLAMALAR

SAYFA

NO

1. İçindekiler I

2.

İçişleri Bakanı Sn. Süleyman Soylu’nun Sunuşu VI

Tarım ve Orman Bakanı Sn. Dr. Bekir Pakdemirli'nin Sunuşu VII Sempozyum Organizasyon Başkanı Sn. Prof. Dr. Murat Ercanoğlu’nun Sunuşu

VIII

3. Önsöz IX 4. Sempozyum Kurulları X 5. Türkiye'nin Heyelan Tarihçesi XII 6. SÖZLÜ BİLDİRİLER

6.1.

İSTATİSTİKSEL MODELLEME TEKNİKLERİ İLE CBS TEMELLİ HEYELAN DUYARLILIK VE TEHLİKE ANALİZİ OLUŞTURULMASI VE AFET RİSK AZALTMA SİSTEMİ (ARAS) Sinan Demir, Fatih Aydın, Sedat Aydemir, Başak Üçok, Meral Arık, Fatih Çetinkaya, Güler Deveci, Murat Ercanoğlu, Mehmet Balcılar

1

6.2.

HEYELAN KONTROL ÇALIŞMALARINDA HAVZA BAZLI YAKLAŞIMLARIN KULLANIMI: RİZE ÖRNEĞİ İsmail Bulut, Zehra Kaya

3

6.3.

MAKİNE ÖĞRENMESİ YÖNTEMLERİ İLE CBS TABANLI HEYELAN DUYARLILIK HARİTALARININ HAZIRLANMASI (SİVAS-YILDIZELİ) Ali Polat

5

6.4.

HEYELAN DUYARLILIĞININ YAPAY SİNİR AĞI YÖNTEMİ İLE DEĞERLENDİRİLMESİ: RİZE GÜNEYSU HAVZASI ÖRNEĞİ Gehver Altürk

7

6.5.

COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMLERİ TABANLI ÇOK DEĞİŞKENLİ İSTATİSTİK YAKLAŞIMI KULLANILARAK ALTINDERE VADİSİ (MAÇKA, TRABZON) KARAYOLU GÜZERGÂHININ KAYA DÜŞMESİ DUYARLILIK DEĞERLENDİRMESİ Ehsan Alizadeh, Aykut Akgün

9

6.6.

MULTİDİSİPLİNER YAKLAŞIMLA HEYELAN TEHLİKE ANALİZİ: İSTANBUL ÖRNEĞİ Mahmut Baş, Osman Kılıç, Ahmet Tarih, Evrens Rıza Yapar Emin Y. Menteşe, Kemal Duran, Salim Gümüş, M.Emin Karasu, Abdullah Karaman, Serdar Özalaybey, Ekrem Zor, Vedat Ediger,

13

Page 4: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

II  

Rahşan Çakmak Koşma, Bora Erkan, Uğur Doğan, Ziyadin Çakır Esen Arpat, Necdet Özgül, Fevzi Polat

6.7.

3-B KAYA DÜŞME ANALİZLERİ İÇİN SAYISAL YÜZEY MODELLERİNİN OLUŞTURULMASINDA NOKTA BULUTLARININ KULLANIMI Mutluhan Akın, İsmail Dinçer, Ali Özgün Ok, Ahmet Orhan, Müge K. Akın, Tamer Topal

15

6.8.

HEYELAN KAYNAKLI AFETE MARUZ BÖLGE SINIRLARININ SAYISALLAŞTIRILMASINDA UYDU SAR İNTERFEROMETRE TEKNİĞİNİN UYGULANMASI: DENİZLİ İLİ PİLOT ÇALIŞMASI Fatma Canaslan Çomut, Mohammad Mohsenı Aref, Rüya Onuncuyıl,Murat Durgun, Hatice Dilmen, Hüseyin Berktaş, Ali Etiz

17

6.9.

MUDURNU VADİSİ KOMPLEKS KİNEMATİK YENİLME MEKANİZMALARININ İHA TEKNOLOJİSİ VE HAT ETÜDLERİ KULLANILARAK DEĞERLENDİRİLMESİ Arzu Arslan Kelam, Haluk Akgün, Mustafa Kerem Koçkar

19

6.10.

TÜRKİYE’DE AFET NEDENİYLE OLUŞABİLECEK YAPISAL HASARLARIN ERKEN TANIMLANMASI İÇİN İLERİ İNSAR POTANSİYELİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ Fatma Canaslan Çomut

21

6.11.

HEYELAN HAREKETLERİNİN İZLENMESİNDE YENİ BİR YAKLAŞIM: FİBER OPTİK TEKNOLOJİSİ Arzu Arslan Kelam, Haluk Akgün, Mustafa Kerem Koçkar

23

6.12.

HEYELANLARDA SUYUN ROLÜ VE SUSUZLAŞTIRMADA YENİ BİR YÖNTEMİN UYGULANABİLİRLİLİĞİ Salih Yüksek, Kaan Volkan Özdemir

25

6.13.

HEYELAN ARAŞTIRMALARINDA JEOFİZİK YÖNTEMLERİN BÜTÜNLEŞİK UYGULAMASI VE ÇOK BOYUTLU GÖRÜNTÜLEMENİN ÖNEMİ Hakan Karslı, Mustafa Şenkaya, Gülseda Vanlı Şenkaya, Mustafa Kırıcı

27

6.14.

AFET OLAYLARI SONRASINDA DEĞİŞEN YAŞAM ŞARTLARININ GÖÇ VE YAŞAM MEMNUNİYETİ BAĞLAMINDA DEĞERLENDİRİLMESİNE YÖNELİK BİR SAHA ÇALIŞMASI: YENİCE ÖRNEĞİ Kasım Yılmaz, Bora Balun, Gazanfer Erbay

29

6.15.

AFET YÖNETİMİNDE SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ: ÇORUM ÖRNEĞİ Elvan Kaya, Alper Cumhur

31

Page 5: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

III  

6.16.

DOĞAL AFETLERE KARŞI YAPI SAĞLIĞI İZLEME SİSTEMİ VE UYGULAMA ÖRNEKLERİ Alper Cumhur

33

6.17.

AFET YÖNETİMİ, AFET EĞİTİMİ ve AFET FARKINDALIĞI: AMERİKA ÖRNEĞİ Asaf Varol

35

6.18.

DENİZKONAK (CİDE, KASTAMONU) HEYELANLARININ OLUŞUMUNDA SU ETKİSİNİN İNCELENMESİ Bekir Salih Fırıncıoğlu, Murat Ercanoğlu

37

6.19.

ŞEV STABİLİTESİ PROBLEMİNİN İKİ BOYUTLU SONLU ELEMANLAR YÖNTEMİYLE ANALİZİ Ayşe Bengü Sünbül, Hüseyin Mungan

39

6.20.

ARTVİN BARAJININ REZERVUARDAKİ SU SEVİYESİ DEĞİŞİMLERİNİN HAVUZLU PALEO-HEYELANININ (YUSUFELİ, ARTVİN) STABİLİTESİ ÜZERİNE ETKİSİ Kübra Tezel, Hakan Ersoy, Aykut Akgün

41

6.21.

RİZE İLİNDEKİ YAĞMURLA TETİKLENEN HEYELANLARIN MALZEME ÖZELLİKLERİ Emre Üyetürk, Hilmi Bayraktaroğlu, Nejan Huvaj, Mustafa Hüseyinpaşaoğlu

43

6.22.

HEYELAN AFETİNİN İZLENMESİ: YUKARI AĞCAGÜNEY ÖRNEĞİ (SAMSUN) Emre Coşkunlu, Aytek Ersan, Erkin Tekin, Emre Doğramacı, Kıvanç Çalışkan, K. Gökhan Sancak, Levent Uçarlı

45

6.23.

HEYELANLARDA İNKLİNOMETRE OKUMALARININ DEĞERLENDİRİLMESİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR Nejan Huvaj

47

6.24.

KAYA DÜŞME RİSKLİ AFET BÖLGELERİNDE ALINABİLECEK ÖNLEMLER (KEÇİÖREN, SELÇUKLU CADDESİ ÖRNEĞİ) Recep Kılıç, Koray Ulamış, Korhan Esat, Gürol Seyitoğlu, Zehra Karakaş

49

6.25.

DOĞU KARADENİZ HAVZASI HEYELANLARINA DSİ YAKLAŞIMI Emre Akçalı

51

6.26.

GİRESUN İLİ ÇITLAKKALE MAHALLESİNDE MEYDANA GELEN HEYELAN OLAYI VE HEYELANIN GELİŞİMİNİN ÖNLENMESİ İÇİN YAPILAN ÇALIŞMALAR Halil Topatan, Mustafa Özer

53

6.27.

MADENCİLİK FAALİYETLERİNİN ÇEVRESEL ETKİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİNDE AFET DURUMUNUN YERİ Tanzer Pirpir, Veysel Süslü

55

Page 6: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

IV  

6.28.

HEYELANLARA MÜDAHALEDE ÜLKELERİN BÜTÜNLEŞİK AFET YÖNETİM SİSTEMİ YAKLAŞIMLARI: ÜLKE ÖRNEKLERİ Halil İbrahim Çiçekdağı, Fatime Ökenek, Yıldız Tosun

57

6.29. TOPLUM TABANLI AFET YÖNETİMİ Seda Kılınç 59

6.30.

GİRESUN İLİNİN DOĞAL AFETLER (HEYELAN) AÇISINDAN İNCELENMESİ VE ÖNERİLER Recep Yurt

63

6.31.

HATAY İLİ DEFNE İLÇESİ HARBİYE MAHALLESİNDE BULUNAN HEYELAN ALANI ZEMİNİNİN İNCELENMESİ Musa Eskiocak, Demet Över

65

6.32.

SİİRT İLİ ERUH İLÇESİ HEYELAN ALANININ JEOTEKNİK İNCELENMESİ VE ŞEV STABİLİTE ANALİZİ Nuray Alpaslan, Mehmet Can Balcı

67

6.33.

ZEMİN MÜHENDİSLİK ÖZELLİKLERİNDEKİ DEĞİŞİMİN BETONARME KONSOL BİR İSTİNAT DUVARININ MALİYETİNE ETKİSİNİN KARŞILAŞTIRMALI ANALİZİ İnan Keskin, Ömer Arslan

69

6.34.

SİİRT MADENKÖY AÇIK OCAK İŞLETMESİNDE MEYDANA GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR YÖNTEMİ KULLANILARAK DEĞERLENDİRİLMESİ Mehmet Korkut, Gökhan Şans, Vural Yavuz

71

7. POSTER BİLDİRİLER

7.1.

CBS TABANLI ÇOK DEĞİŞKENLİ İSTATİSTİKSEL ANALİZ YÖNTEMİ KULLANILARAK HEYELAN DUYARLILIK HARİTALANMASI (ORDU-GACALİ ÖRNEĞİ) Zehra Kaya, Gehver Altürk

73

7.2. KARABÜK İLİ AFETSELLİĞİNE GENEL BİR BAKIŞ Savaş Sürül, Eser Eren, Pınar Köksal, İsmail Yağtu 75

7.3.

MULTİDİSİPLİNER YAKLAŞIMLA HEYELAN TEHLİKE ANALİZİ Mahmut Baş, Osman Kılıç, Ahmet Tarih, Evrens Rıza Yapar, Emin Y. Menteşe, Kemal Duran, Salim Gümüş, M. Emin Karasu, Abdullah Karaman, Serdar Özalaybey, Ekrem Zor, Vedat Ediger, Rahşan Çakmak Koşma, Bora Erkan, Uğur Doğan, Ziyadin Çakır, Esen Arpat, Necdet Özgül, Fevzi Polat

77

7.4.

HEYELAN DUYARLILIK HARİTALARININ ÜRETİLMESİNDE KULLANILAN YÖNTEMLERE İLİŞKİN LİTERATÜR ARAŞTIRMASI Azimullah Alışzade, Vural Yavuz

79

7.5.

GRANİTİK REGOLİTLERDE (GÜMÜŞHANE) LİMİT DENGE ANALİZLERİ İLE ŞEV STABİLİTE ANALİZİ Muhammet Oğuz Sünnetci, Hakan Ersoy, Zekai Angın, Murat Karahan

81

Page 7: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

V  

7.6. HEYELAN ANALİZLERİNDE PİYEZOMETRE KULLANIMI Mahmut Baş, Osman Kılıç, Ahmet Tarih, Evrens R. Yapar 83

7.7. ANİ TAŞKIN ERKEN UYARI SİSTEMİ Bahattin Aydın, Emel Ünal, Mehmet Aksoy 85

Page 8: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

VI  

İçişleri Bakanı Sn. Süleyman Soylu’nun Sunuşu

Doğal veya insan kaynaklı nedenlerle oluşarak insanların sosyal fonksiyonlarını kesintiye uğratan ve sosyal, ekonomik ve çevresel kayıplara neden olan doğal veya teknolojik olaylar afet olarak tanımlanmaktadır. Ülkemiz, jeolojik, jeomorfolojik yapısı ve sahip olduğu iklimsel özellikleri nedeni ile büyük can ve mal kaybına yol açan doğal afetlerle sık sık karşılaşmaktadır. Ülke topraklarımızın % 66 sı deprem tehlikesi altında bulunmaktadır. Yanlış arazi kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda giderek daha fazla yoğunlaşması, mevzuat eksikliği ve/veya uygulamanın yetersizliği ve sosyal yapı, hazırlıksız toplum ve hazırlıksız kurumlar, kaynakların uygun olmayan biçimde kullanımı, iklim değişikliğinin etkileri, ormanların yok edilmesi, bio çeşitliliğin ve bu alandaki bilginin kaybı, azalan su arzı ve çölleşme gibi özetlenen çevre tahribatının artmasıyla ortaya çıkan riskler ve dolayısıyla yanlış çevre yönetimi gibi faktörler birbirleri ile ilişkili olup, hep birlikte doğal afetlere karşı toplumsal hassasiyetleri - zarar görebilirliği artıran bir eğilim oluşturmaktadır. Dünyadaki hiçbir ülkenin, doğal afetler açısından tam olarak güvenli olduğunu söylemek mümkün olmadığı gibi, afetlerin etkilerinin sınırlandırılmasına yönelik kapasite yetersizliği, önemli bir yük olarak kendini göstermektedir. Her yıl doğal afetler nedenli ölümlerin tahmini olarak % 97’si gelişmekte olan ülkelerde meydana gelmektedir. Mutlak değerlerin az görünmesine rağmen, gelişmekte olan ülkelerdeki afet nedenli ekonomik kayıpların Gayri Safi Milli Hasılalarına (GSMH) olan yüzdesi gelişmiş ülkelerinkine nazaran oldukça fazladır. Bir afetin farklı aşamaları için izlenen politika, alınan yönetim kararları ve yürütülen eylemlerin bütünü afet yönetimini oluşturmaktadır. Afet yönetiminin önemli aşamalarından olan afet zararlarının azaltılması amacıyla AFAD tarafından; afet tehlike haritaları, sismik boşluklar ve fay tampon bölgeleri, il düzeyinde bütünleşik afet tehlike haritaları, jeolojik-jeoteknik etütler, ıslah çalışmaları (heyelan, çığ, kaya), afet ve acil durumlarla ilgili veri tabanı uygulamaları, afet tahmini ve değerlendirme çalışmaları, eğitim ve farkındalık yaratma gibi çalışmalar yapılmaktadır. Ayrıca, ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlarla afet ve acil durumlarla ilgili işbirliği yapılarak değişik projeler yürütülmektedir. Afet tehlikelerinin doğuracağı etkilere karşı toplumun veya bireylerin direncini azaltan fiziksel, sosyal, ekonomik ve çevresel etkilerin oluşturduğu bütün şartlar ve süreçlerin belirlenmesi ve afet riskinin en aza indirilmesi, tehlikelerin olumsuz etkilerinden sakınma (önleme) veya sınırlama (zarar azaltma ve hazırlılık) olanakları ile düşünülmüştür. Afetler öncelikli olarak bir kalkınma sorunudur. Sürdürülebilir kalkınma için; afet riskinin azaltılması, sosyo-kültürel gelişim, ekonomik büyüme ve ekosistemin korunması gerekmektedir. Sürdürülebilir kalkınma stratejilerinin içeriğine afet risk yönetimi yerleştirilerek olası can ve mal kayıplarının önüne geçmek mümkündür.

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı ve Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenecek 2. Ulusal Heyelan Sempozyumunun bütün katılımcılara hayırlı olmasını diliyorum. Ayrıca bu sempozyuma destek olan; Çevre ve Şehircilik, Enerji ve Tabii Kaynaklar ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanlıklarımıza, Bilim, Yürütme ve Düzenleme Kurulu Başkanı ve kurul üyelerine teşekkürlerimi sunuyor, başarılar diliyorum.

Page 9: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

VII  

Tarım ve Orman Bakanı Sn. Dr. Bekir Pakdemirli'nin Sunuşu

Toprak, taş veya kaya kütlelerinin yamaç aşağı hareketi olarak tanımlanan heyelanlar, dünyada olduğu gibi ülkemizde de önemli tahribatlara sebebiyet vermektedir. Özellikle son yıllarda küresel ısınma ve iklim değişikliğinin neticesi olarak meydana gelen sel ve heyelanlarda can ve mal kayıpları önemli boyutlara ulaşmıştır. Heyelanlar, depremlerden sonra en fazla zarar veren afetler arasında yer almaktadır. Heyelanlar yerleşim yerlerine, kara ve demir yollarına, tarım arazilerine zarar vermekte can ve mal kayıplarına yol açmaktadır. Ülkemizde ani ve şiddetli yağışlar, arazi kullanımındaki yanlışlıklar, bilinçsizce açılan yollar sel ve heyelanların yaşanmasına neden olmaktadır. Heyelanlar özellikle Doğu Karadeniz Bölgesinde, şiddetli sellerin afete dönüşmesiyle can ve mal kayıplarını arttırmaktadır. Zira sel ve taşkınlar heyelanlara sebebiyet verirken, heyelanlarda sel ve taşkınların tahrip gücünü arttırmaktadır. Bakanlığımız Birimleri heyelan, sel ve taşkın gibi afetler ile mücadelede koordineli ve havza temelli çalışmalar yapmaktadır. Bu minvalde, Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü ve Orman Genel Müdürlüğü yukarı havzalarda yamaç ve oyuntu ıslahı; Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü yukarı ve aşağı havzalarda derelerin ve nehirlerin ıslahını gerçekleştirmektedir. Meteoroloji Genel Müdürlüğü ise ürettiği iklim verileri ve kurduğu erken uyarı sistemleri ile destek sağlamaktadır. Bakanlığımız birimlerinin yapmış olduğu havza ıslahı projeleri, ağaçlandırma çalışmaları ve taşkın koruma tesisleriyle heyelan riskinin asgariye indirilmesi hedeflenmiştir. Bu sayede, ziraat, mera ve yerleşim alanlarında yaşanan heyelan zararlarının büyük ölçüde önüne geçilmiştir. Ülkemizin büyümesi ve vatandaşlarımızın müreffeh bir ömür sürmesi için Tarım ve Orman Bakanlığı olarak ülke genelinde pek çok projeyi hayata geçirdik ve son 15 yılda 165 milyar lira yatırım yaptık. Pek çok ülkede orman varlığı azalırken, Türkiye’de ormanların hem alanı, hem de ağaç serveti artmaktadır. 2002 yılında 208 milyon dekar alan olan orman alanımızı 2017 yılı sonunda 223 milyon dekara yükselttik. Böylece orman alanlarımızı 15 milyon dekar artırdık. Orman alanlarımız artarken, ormanlarımızda yaptığımız bakım çalışmalarıyla odun servetimiz de yüzde 30 artış göstermiştir. Böylelikle odun servetimiz 1,2 milyar metreküpten 1,6 milyar metreküpe yükselmiştir. 2003-2017 yılları arasında 4 milyar 39 milyon fidanı toprakla buluşturduk. 2018 yılında Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan himayelerinde başlattığımız “Milletimizle Birlikte Daha Yeşil Türkiye” kampanyasıyla 23 milyon haneye ağaç tohumları gönderdik. Bu sayede ülkemizin her sathında büyük bir ağaçlandırma seferberliği başlattık. Çölleşme ve erozyonla mücadelede dev projeler gerçekleştirdik. Gerçekleştirdiğimiz erozyon kontrol çalışmaları neticesinde, 1970’li yıllarda erozyonla taşınan toprak miktarı yılda 500 milyon ton iken, 2018 yılında 154 milyon tona düşmüştür. Yapmış olduğumuz bütün bu çalışmaların daha etkin hale gelmesi için Bakanlığımız birimleri, başta Afet ve Acil Durum Başkanlığı olmak üzere diğer mesul kurumlarla işbirliği yapmaktadır. Bu çerçevede; 27-29 Nisan 2016 tarihlerinde 15 kurum, 23 üniversite, 32 valilik ve 32 belediyenin katılımı ile 1. Ulusal Heyelan Sempozyumu gerçekleştirilmiştir. Kurumlarımız arasındaki uyumu ve işbirliğini daha ileri bir seviyeye taşımak gayesiyle 11-12 Ekim 2018 tarihlerinde AFAD Başkanlığı ile birlikte 2. Ulusal Heyelan Sempozyumu tertip edilecektir. Düzenlenecek sempozyumda; mevcut durum ve kurumsal kapasite değerlendirilmesi yapılacaktır. Afet öncesi, esnası ve sonrası için alınabilecek tedbirler, ihtiyaçlar ve yaşanan aksaklıklar bütün yönleriyle ele alınacaktır. Bu minvalde, Ülkemizde can ve mal kayıplarına sebep olan afetlerle etkin mücadele için yapılması gerekenler ortaya konulacaktır. İkincisini düzenleyeceğimiz bu Sempozyumun Millete Hizmet Yolunda hayırlara vesile olması temennileri ile emeği geçen herkese teşekkür eder başarılar dilerim.

Page 10: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

VIII  

Sempozyum Bilim Kurulu Başkanı Sn. Prof. Dr. Murat Ercanoğlu’nun Sunuşu

Ülkemizde afetlerden kaynaklanan zararların azaltılması çalışmalarının temel dayanak noktası, kurumsal bazda Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD)’dır. AFAD, kuruluş amacı da gözetildiğinde, herhangi bir afetten kaynaklanacak zararların azaltılması çalışmalarında merkezi bir noktada bulunmakta olup, diğer kurum ve kuruluşlar ile koordineli bir şekilde çalışarak, afetler konusunda birincil sorumluluğa sahip kuruluşlarımızdan birisidir. Diğer bir deyişle, afete hazırlıklı olma konusunda gerek teknik anlamda, gerekse insanlarımızı bilinçlendirme/haberdar etme konularında, ülke afet yönetimi ve stratejilerinin geliştirilmesinde en etkin sorumluluğa sahip bir kurumdur. Dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi, Türkiye’de de doğa kaynaklı afetler nedeniyle, günümüze değin birçok can ve mal kaybı yaşanmış, önemli oranda ekonomik ve sosyal kayıplar meydana gelmiştir. Ülkemizin, jeolojik, iklimsel ve coğrafi özellikleri hemen hemen her türde afetin yaşanmasını da olası kılmaktadır. Bu afetlerden biri olan heyelanlar, depremlerden sonra hasar verici etkiye sahip ikinci afet türü olarak bilinmektedir. Çoğu zaman göz ardı edilen ve doğrudan zararlarının yanında, dolaylı zararları da dikkate alındığında heyelanlar, ülkemizde en çok kayba neden olan afet türü olarak değerlendirilebilmektedir. Ülkemizin afet durumu ve kurumsal sorumluluklar çerçevesinde, 2. Ulusal Heyelan Sempozyumunu, HEYSEMP-2018 adıyla 11-12 Ekim 2018 tarihlerinde Ankara’da düzenleyeceğimizi duyurmaktan ve sürekliliğini sağlayacak şekilde gelenekselleştirmeye çalışmaktan kıvanç duymaktayız. Sempozyumda; afet sorununu heyelan temelinde farklı açılardan ele alıp, konunun uzmanları ve karar vericiler ile tartışmayı temel hedef edindiğimiz HEYSEMP-2018’e, değerli katılımlarınızı ve katkılarınızı beklemekteyiz. Konu ile ilgili kurum ve kuruluşlarda yapılan çalışmaları, özel sektör uygulamalarını, üniversitelerdeki araştırmaları ve heyelan başlığı altında her türdeki çalışmalarınızı bizlerle paylaşmanızı umut eder, çalışmalarınızda başarılar dileriz.

Page 11: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

IX  

ÖNSÖZ

Ülkemizin jeolojik, topoğrafik ve iklimsel özellikleri nedeni ile afet olayları meydana gelmekte olup, bu afetler nedeni ile de çok sayıda can ve mal kayıpları yaşanmaktadır. Heyelanlar, depremlerden sonra hasar verici etkiye sahip ikinci afet türü olarak bilinmektedir. Gerek yerleşim birimlerini gerekse altyapıları ciddi şekilde etkileyen heyelanlar, önlenemediği takdirde önemli maddi ve manevi kayıplara yol açmaktadır.

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı, yapı ve kamu tesislerini etkileyen afetlerin önlenmesi ve zararlarının azaltılması, afetlere müdahale edilmesi ve afet sonrasındaki iyileştirme çalışmalarının süratle tamamlanması amacıyla gereken faaliyetlerin planlanması, yönlendirilmesi, desteklenmesi, koordine edilmesi ve etkin olarak uygulanması için ülkenin tüm kurum ve kuruluşları arasında işbirliğini sağlayan bir yapıda olmakla birlikte, çok yönlü, çok aktörlü, bu alanda kaynakların rasyonel kullanılmasını gözeten, faaliyetlerinde disiplinler arası çalışmayı esas alan iş odaklı, esnek ve dinamik bir kurumdur.

Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü, toprağın korunması ve tabii kaynakların geliştirilmesi amacıyla; havza bütünlüğü esas alınarak, çölleşme ve erozyonla mücadele, çığ, heyelan ve sel kontrolü ile entegre havza ıslahı plan ve projelerini yapmak, yaptırmak, uygulanmasını izlemek, bu faaliyetlere proje bazında destek sağlamak, bu iş ve işlemlerle ilgili politika ve stratejiler belirlemek, ilgili kurum ve kuruluşlar arasında işbirliği ve koordinasyon sağlamak, su havzalarının geliştirilmesine yönelik ulusal ve bölgesel düzeyde planlama yapmak, politika ve stratejiler belirlemek, üniversiteler ve araştırma-geliştirme kuruluşlarıyla birlikte araştırma ve geliştirme faaliyetleri yürütmek ile görevlidir.

Bu bağlamda, heyelanlar konusunda çalışan kamu kurum ve kuruluşları, yerel yönetimler, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ve özel teşebbüs temsilcilerini aynı platformda buluşturarak işbirliğini arttırmak, görev ve sorumlulukları netleştirmek, bilgi ve tecrübeleri paylaşmak ve Ulusal Heyelan Sempozyumunu her iki yılda bir düzenleyerek geleneksel hale getirmek amacıyla, İçişleri Bakanlığı (Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı) ve Tarım ve Orman Bakanlığı (Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü) tarafından 11-12 Ekim 2018 tarihlerinde Ankara’da 2. Ulusal Heyelan Sempozyumu’nun düzenlenmesi planlanmaktadır.

Sempozyumun düzenlenmesinde destek veren; Çevre ve Şehircilik, Enerji ve Tabii Kaynaklar ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanlıklarımıza, sempozyum Bilim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Murat Ercanoğlu ve kurul üyelerine, bilim insanlarımıza, sözlü ve poster bildiri sahiplerine ve bütün katılımcılarımıza teşekkür ederiz.

Page 12: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

X  

Sempozyum Kurulları

ONUR KURULU

Süleyman SOYLU İçişleri Bakanı

Dr. Bekir PAKDEMİRLİ Tarım ve Orman Bakanı

Murat KURUM Çevre ve Şehircilik Bakanı

Fatih DÖNMEZ Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı

Mehmet Cahit TURHAN Ulaştırma ve Altyapı Bakanı

BİLİM KURULUMurat ERCANOĞLU Başkan‐Hacettepe Üniversitesi

Aykut Akgün Karadeniz Teknik Üniversitesi

Haluk Akgün ODTÜ

Müge Akın Abdullah Gül Üniversitesi

Hüsnü Aksoy Atılım Üniversitesi

İbrahim Atalay Karabük Üniversitesi

Abdurrahim Aydın Düzce Üniversitesi

Çiğdem Tetik Biçer AFAD

Fikri Bulut Karadeniz Teknik Üniversitesi

M. Can Canoğlu Sinop Üniversitesi

Nurcihan Ceryan Balıkesir Üniversitesi

Şener Ceryan Balıkesir Üniversitesi

Emrullah Çelik İstanbul Üniversitesi

Gülseren Dağdelenler Hacettepe Üniversitesi

Recep Hayri Eren Yalova Üniversitesi

Candan Gökçeoğlu Hacettepe Üniversitesi

Ali Malik Gözübol İstanbul Üniversitesi

Ömer Kara Karadeniz Teknik Üniversitesi

İnan Keskin Karabük Üniversitesi

Recep Kılıç Ankara Üniversitesi

Cem Kıncal Dokuz Eylül Üniversitesi

Harun Sönmez Hacettepe Üniversitesi

M. Lütfi Süzen ODTÜ

Tamer Topal ODTÜ

M. Celal Tunusluoğlu Çanakkale 18 Mart Üniversitesi

A. Ergun Türker Süleyman Demirel Üniversitesi

Nehir Varol Ankara Üniversitesi

Şehmus Yıldırım Kızılay

Işık Yılmaz Cumhuriyet Üniversitesi

Ömer Yüksek Karadeniz Teknik Üniversitesi

Page 13: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

XI  

YÜRÜTME KURULU

Dr. Mehmet GÜLLÜOĞLU Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanı

Dr. Ahmet İPEK Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürü

Hamza TAŞDELEN Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkan Yardımcısı

Yusuf AYSU Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı

Beytullah FİDAN Tarım ve Orman Bakanlığı

Fahrettin AY Tarım ve Orman Bakanlığı

Hüseyin BALTALI Tarım ve Orman Bakanlığı

İsmail BULUT Tarım ve Orman Bakanlığı

Maruf ARAS Tarım ve Orman Bakanlığı

Mustafa COŞKUN Tarım ve Orman Bakanlığı

Nazmi KAĞNICIOĞLU Tarım ve Orman Bakanlığı

Fazlı TOPRAK Çevre ve Şehircilik Bakanlığı

Ü. Salim USTAOĞLU Çevre ve Şehircilik Bakanlığı

Dr. Engin Öncü SÜMER Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı

Mümin AYDIN Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı

Abdulkadir KARAKUŞ Tarım ve Orman Bakanlığı

Bengü ERSAN Tarım ve Orman Bakanlığı

Şerafettin KIRIŞTIOĞLU Tarım ve Orman Bakanlığı

Tezcan ÖNCÜ Tarım ve Orman Bakanlığı

Urfi YERLİ Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı

Aydın DURUKAN Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı

Sina KİZİROĞLU Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı

 

DÜZENLEME KURULU

Ahmet DEMİR Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı

A. Kürşat ÖZCAN Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü

Dr. Çiğdem TETİK BİÇER Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı

Burcu DENİZ Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı

Esra Burçak TEZER Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı Gökhan TOPALOĞLU Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü

Faruk SARI Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı

Hasan Gürhan İLGEN Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı

İrep GÜREL Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı

Onur DEMİRKOL Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı Oktay GÖKÇE Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı Seval İLERİ Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı

Sinan DEMİR Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı

Tuğba ŞENTÜRK Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı

Zehra KAYA Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü

Page 14: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

XII  

Türkiye'nin Heyelan Tarihçesi

ÖZET

Ülkemiz, jeolojik, jeomorfolojik yapısı ve sahip olduğu iklimsel özellikleri nedeni ile büyük can ve mal kaybına yol açan afetlerle sık sık karşılaşmaktadır. 7269 sayılı “Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun” kapsamında, 1950-2008 yılları arasında, yerleşim birimlerinde en çok meydana gelen afet olayı %45’lik oranla heyelanlardır. Heyelan olay sayılarını % 18’lik oranla hasar veren büyüklüğe sahip depremler, % 14’lük oranla sel, su baskınları izlemektedir. Afet olayları nedeniyle, zarar gören yapıların durumları incelendiğinde; depremlerin % 55, heyelanların ise % 21’lik bir paya sahip olduğu belirlenmiştir. Türkiye’de heyelan gözlenen yerleşim birimleri, özellikle Doğu, Batı ve Orta Karadeniz Bölgesinde, aktif fay ve fay zonları boyunca yoğunlaşmaktadır. İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Trakya, heyelanların daha az görüldüğü bölgelerimizdir.[2] Ülkemizde, 1950-2008 yılları arasında, en çok heyelan olayı gözlenen iller; Trabzon (1123), Rize (1049), Kastamonu (613) ve Erzurum (573)’dur. En az heyelan olayı gözlenen iller ise, Kırklareli (3), Mardin (4) ve Şanlıurfa (6) olup, toplam olay sayısı ise, 13.494’dür. AFAD verilerine göre, ülkemizde olmuş/muhtemel heyelan olaylarından etkilenen/etkilenebilecek durumdaki toplam yapı sayısı 59.345’dir. Trabzon (4106) yapı ile heyelanlardan en çok zarar görmüş ilimizdir. İlçeler bazında yapılan değerlendirmeler sonucu; 922 ilçenin (2008 yılı itibariyle) 679’unda, başka bir ifadeyle bütün ilçelerimizin % 73,6’sında heyelan olayları meydana gelmiştir. Bartın-Ulus (310), Trabzon-Maçka (238), Rize-Çayeli (213), Rize-Merkez (208) ve Karabük-Yenice (189) ilçeleri en fazla heyelan olayı gözlenen ilçelerdir. İlçelere göre heyelanlardan etkilenen yapı sayıları dikkate alındığında, en fazla heyelan zararına uğrayan ilçe; Karabük-Yenice’dir (1388). Heyelanlar nedeniyle en fazla hasar ve yıkıma uğrayan diğer ilçeler ise; Malatya-Hekimhan (1345), Bursa-İnegöl (1319), Muş-Merkez (1192) ve Bartın-Ulus (1160)’tur. Genel bir değerlendirme yapılırsa, Türkiye’deki heyelanlı yerleşim birimlerinin mekânsal dağılımından elde edilmiş olan “Heyelan Noktasal Yoğunluk Haritası” incelendiğinde, özellikle “Türkiye İklim Sınıflandırması”, “Türkiye Diri Fay Haritası” ve “Türkiye Jeoloji Haritası” ile hazırlayıcı ve tetikleyici parametrelerle uyumlu olduğu ortaya çıkmaktadır.

1. GİRİŞ:

Ülkemizde, yapı ve kamu tesislerini etkileyen/etkileyebilecek durumdaki heyelan olaylarının incelenmesiyle ilgili çalışmalara, 1945 yılından itibaren başlanılmış, gerek Dr. E. LAHN gibi yabancı, gerekse Sezayi ALTAN gibi Türk Jeologlarca etüt raporları düzenlenmiştir. Bu tarihten sonra, 1953 yılında Sema BABAÇ ve 1954 yılında Rukiye ERTUĞRUL adlı jeologlarımızca da raporlar hazırlanmıştır.[2]

Rukiye ERTUĞRUL (1927-1998,Foto:JMO) Sezayi ALTAN (Elmadağ-Karacahasan-1963)

Page 15: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

XIII  

1959 yılında kabul edilen, 7269 sayılı “Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun” un yürürlüğe girmesiyle birlikte, afetlerin incelenmesi ve değerlendirilmesi konusunda, İmar ve İskân Bakanlığı bünyesinde Daire Başkanlığı düzeyinde örgütlenmeye gidilmiş, 1965 yılında ise Afet İşleri Genel Müdürlüğü kurulmuştur. 1983 yılında İmar ve İskân Bakanlığı ile Bayındırlık Bakanlığı birleştirilerek Bayındırlık ve İskân Bakanlığı’nın kurulması üzerine Afet İşleri Genel Müdürlüğü bu bakanlığa bağlı hale gelmiştir. Afetlerin jeolojik etütleri ve raporlanmasıyla ilgili yapılan çalışmalar; 17.12.2009 tarihine kadar, Mülga Afet İşleri Genel Müdürlüğü teknik elemanları tarafından Merkez’den büyük bir özveriyle yapılmıştır. Bu tarihten sonra da Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı ve Valiliklerce (İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü) bu çalışmalar yürütülmektedir.

2. TÜRKİYE’DE AFETLERİN GENEL DEĞERLENDİRMESİ:

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı arşivinde, afet olayları nedeniyle düzenlenen yaklaşık 30.000 adet jeolojik etüt (afet etüt) raporu ile yer seçimi protokolü bulunmakta olup, 1950-2008 yılları arasını kapsayan bu veriler, Afet Bilgi Envanteri Projesi (ABEP) kapsamında veri tabanına aktarılmıştır. Bu verilerin, afetin türüne, olay sayılarına ve etkilenen/etkilenebilecek durumdaki yapı (konut ve işyeri) sayılarına göre dağılımlarına bakıldığında; yerleşim birimlerinde en çok meydana gelen afet olayı % 45’lik oranla heyelanlardır. Heyelan olay sayılarını % 18’lik oranla hasar yapan büyüklükteki depremler, % 14’lük oranla su baskınları izlemektedir. (Şekil 1) [3].

Şekil 1: Afet olaylarının; a) olay sayılarının, b) etkilenen/etkilenebilecek durumdaki yapı sayılarının afet türlerine göre dağılım grafikleri. [3]

Ancak, yerleşim birimlerindeki yapı ve kamu tesisleri en çok %55’lik oranla depremlerden, %21’lik oranla heyelanlardan zarar görmüştür. (Tablo 1)

AFETİN TÜRÜ AFET OLAY

SAYISI AFET OLAYLARINDAN ETKİLENEN/ETKİLENEBİLECEK

DURUMDAKİ YAPI (KONUT ve İŞYERİ) SAYISI

HEYELAN 13.494 59.345

KAYA DÜŞMESİ 2.956 19.422

SU BASKINI 4.067 22.157

DEPREM 5.318* 158.241

DİĞER AFETLER 1.175 9.237

ÇIĞ 731 4.384

ÇOKLU AFETLER**

2.024 12.210

TOPLAM 29.807 284.996

Page 16: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

XIV  

Tablo 1: Afetin türüne göre, afet olay sayısı ve etkilenen/etkilenebilecek durumdaki yapı sayılarının genel dağılımları.[3] (*Deprem olay sayısı, 1950’lerden bu yana meydana gelen deprem sayısı anlamına gelmemektedir. Depremlerde etkilenen ve gerektiğinde birden çok kez etüt edilen ve hasar tespit çalışması yapılan yerleşim birimleri sayısını belirtmektedir. **Çoklu afetler, bir yerleşim biriminde aynı anda meydana gelen birden fazla afet olayları anlamındadır.)

3. TÜRKİYE’DE HEYELANLI YERLEŞİM BİRİMLERİ İLE HEYELAN ZARARLARININ GENEL DEĞERLENDİRMESİ:

Ülkemizde, özellikle son 20 yıl içinde, heyelan değerlendirmeleri konusunda gerek üniversitelerimiz, gerekse devlet kurumlarımızca yürütülen ve/veya sonuçlandırılmış çok sayıda proje, yayın vb. doküman bulunmaktadır. Yapılacak değerlendirme türü ne olursa olsun, heyelan envanter çalışmaları bu türdeki değerlendirmelere temel oluşturan en önemli girdi verisidir. Bu doğrultuda, MTA tarafından 1997 yılında Türkiye Heyelan Envanter Haritası Projesi başlatılmış olup; orta ölçekten, ulusal ölçeğe değişen düzeylerde sayısal heyelan envanter haritaları oluşturulmuştur. Bu veriler, ilgili kurumun Yerbilimleri Portalında (http://yerbilimleri.mta.gov.tr) kullanıcılara sunulmaktadır.

Şekil 2a: Türkiye Heyelan Envanteri Haritası MTA [5]

Ayrıca, Mülga Afet İşleri Genel Müdürlüğü tarafından toplanmış olan heyelan envanter ve veri tabanları, AFAD tarafından derlenerek, sayısal hale getirilmiş ve değerlendirmelerde kullanılmak üzere kullanıma sokulmuştur. Bu tür çalışmalar halen devam etmekte olup, güncelleme çalışmaları tamamlanmak üzeredir.

Page 17: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

XV  

Şekil 2b: Türkiye Heyelan Envanteri Haritası AFAD

1950-2008 yılları arasında, Türkiye’de heyelanlı yerleşim birimleri, özellikle Doğu, Batı ve Orta Karadeniz Bölgelerinde, Kuzey Anadolu Fayı (KAF), Doğu Anadolu Fayı (DAF), Ege Graben Sistemi ve Güneydoğu Anadolu Bindirme Kuşağı gibi aktif fay ve fay zonları boyunca yoğunlaşmaktadır [3]. İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Trakya bölgeleri, heyelanların daha az görüldüğü bölgelerimizdir. (Şekil 3, Şekil 4). Meydana gelen heyelanlar, olası tetikleyici faktörlerle de uyumlu olarak değerlendirilmektedir (Şekil 5).

Şekil 3: Heyelan Noktasal Dağılım Haritası. [3]

Page 18: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

XVI  

Şekil 4: Heyelan Noktasal Yoğunluk Haritası [3] ve MTA Diri Fay Haritası.[4]

Şekil 5: Thornthwaite’a göre Türkiye İklimi (D.M.I. Klimatoloji ve Araştırma Şb. Md., 2006)

Doğu Karadeniz Bölgesindeki heyelanların genel olarak, Eosen ve Kretase yaşlı volkanitler ve sedimanter kayaçlardan oluşan birimlerde, Orta ve Batı Karadeniz Bölgesinde ise Kratese ve Eosen yaşlı flişlerde meydana geldiği; aynı bölgede, Prekambriyen Granitoyidler, Ordovisyen kırıntılılar ya da Alt-Orta Miyosen volkaniklerinde heyelan olaylarının fazla gelişmediği görülmektedir (Şekil 6a ve 6b).

Page 19: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

XVII  

Şekil 6: (a) Karadeniz bölgesindeki heyelanlı yerleşim birimlerinin, 1/500.000 ölçekli Türkiye jeoloji haritası [1] (MTA’dan sadeleştirilmiştir.) üzerinde gösterilmesi ve (b) formasyonlara göre dağılım grafiği. (A. DEMİR, O. GÖKÇE, A. IŞIK, H. G. İLGEN 2008)

Heyelan afeti için yapılan değerlendirmede tüm illerin heyelandan belirli derecelerde etkilendiği görülmektedir. İller heyelan olay sayısına göre tek tek incelendiğinde; en az 3, en fazla 1123 heyelan olayı ile karşılaşıldığı tespit edilmiştir. Sırasıyla en çok heyelan olayı gözlenen iller; Trabzon (1123), Rize (1049), Kastamonu (613) ve Erzurum (573)’dur. En az heyelan olayı gözlenen iller; Kırklareli (3), Mardin (4) ve Şanlıurfa (6)’dır. Toplam olay sayısı ise 1950-2008 yılları arasında, 13.494’dür. (Şekil 7) [3]

Şekil 7: Heyelan olay sayılarının illere göre dağılım haritası. [3]

Ülkemizde, olmuş/muhtemel heyelan olaylarından etkilenen/etkilenebilecek durumdaki toplam yapı sayısı 59.345’dir. Trabzon (4106) yapı ile heyelanlardan en çok zarar gören ilimizdir (Şekil 8) [3].

Page 20: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

XVIII  

Şekil 8: Heyelandan etkilenen/etkilenebilecek durumdaki yapı sayılarının illere göre dağılım haritası. [3]

Heyelan gözlenen yerleşim birimi sayısının en fazla olduğu ilimiz; Trabzon (337)’dur. Trabzon’u sırasıyla; Rize (286) ve Kastamonu (260) illeri izlemektedir [3]. Heyelanlı yerleşim birimi sayısının, il genelindeki toplam yerleşim birimi sayısına oranladığımızda; Rize (%77) yerleşim birimi etkilenme oranının en fazla olduğu ilimizdir. Rize’yi, Trabzon (%61) ve Artvin (%51) illeri takip etmektedir (Şekil 9a ve 9b). Heyelandan etkilenen/etkilenebilecek durumdaki yapı sayısının en fazla olduğu ilimiz; Trabzon (4106)’dur. Trabzon’u sırasıyla; Çorum (2529) ve Bingöl (2443) illeri izlemektedir[3]. Heyelandan etkilenen/etkilenebilecek durumdaki yapı sayısının, il genelindeki toplam yapı sayısına oranladığımızda; Tunceli (%0 51) yapı etkilenme oranının en fazla olduğu ilimizdir. Tunceli’yi, Bingöl (%0 47) ve Gümüşhane (%0 35) illeri izlemektedir (Şekil 10a ve 10b).

Page 21: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

XIX  

Şekil 9: a) Heyelanlı Yerleşim Birimi Sayılarının İllere Göre Dağılımları ve b) Heyelanlı Yerleşim Birimi Etkilenme Oranlarını gösteren grafikler.

Şekil 10: a) Heyelandan Etkilenen Yapı Sayılarının İllere Göre Dağılımları ve b) Yapıların Heyelandan Etkilenme Oranlarını gösteren grafikler.

İlçeler bazında yapılan değerlendirmeler sonucu 922 ilçenin (2008 yılına göre) 679’ unda, başka bir ifadeyle bütün ilçelerimizin % 73,6’sında heyelan olayları meydana gelmiştir. Bartın-Ulus (310), Trabzon-Maçka (238), Rize-Çayeli (213), Rize-Merkez (208) ve Karabük-Yenice (189) ilçeleri en fazla heyelan olayı gözlenen ilçelerdir (Şekil 11) [3].

Şekil 11: Heyelan olay sayılarının ilçelere göre dağılımı. [3]

Page 22: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

XX  

İlçelere göre heyelanlardan etkilenen/etkilenebilecek yapı sayısı dikkate alındığında, en fazla heyelan zararına uğrayan ilçe Karabük-Yenice’dir (1388). Bu ilçemizi Malatya-Hekimhan (1345), Bursa-İnegöl (1319), Muş-Merkez (1192) ve Bartın-Ulus (1160) takip etmektedir (Şekil 12) [3].

Şekil 12: Heyelandan etkilenen yapı sayılarının ilçelere göre dağılımı. [3]

Heyelan olay sayıları ile heyelandan etkilenen/etkilenebilecek durumdaki yapı sayılarının, yıllara göre dağılımlarıyla ilgili genel bir değerlendirme yapıldığında; Heyelan olayları en fazla 1998 yılında meydana gelmiş olup, 1998 yılını ise sırasıyla; 1990 ve 1989 yılları takip etmektedir. Heyelanların en az meydana geldiği yıllar ise sırasıyla; 1951, 1954 ve 1953’tür. Heyelandan etkilenen/etkilenebilecek durumdaki yapı sayısının en fazla olduğu yıl 1968 yılıdır. 1968 yılını sırasıyla; 1969 ve 1989 yılları izlemektedir. Heyelandan etkilenen/etkilenebilecek durumdaki yapı sayısının en az olduğu yıllar, sırasıyla; 1951, 1954 ve 1953 yıllarıdır (Şekil 13).

Page 23: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

XXI  

Şekil 13: Heyelan olay sayısı [3] ile etkilenen/etkilenebilecek yapı sayısının yıllara göre dağılım grafikleri.

Ayrıca, 1983 yılında kabul edilen 2805 sayılı kanun kapsamında, ülke genelinde yapılan Tarama Etütleri çerçevesinde, önceki yıllarda yapılan etütler sonucunda düzenlenen raporların denetimi yapılmıştır. Bu nedenle, Şekil 13’teki grafiklerde, 1983 yılına ait değerler dikkate alınmamalıdır.

HAZIRLAYAN: Ahmet DEMİR Jeoloji Mühendisi-AFAD

4. KAYNAKLAR:

[1] Akbaş, B., ve diğerleri, 1/500.000 ölçekli, Türkiye Jeoloji Haritası, MTA Genel Müdürlüğü Yayını. Ankara. [2] Demir, A., 2011. Afetlerin Jeolojik Etüdü ve Raporlanması, Ankara (Basılmamış) [3] Gökçe, O., Özden, Ş. ve Demir, A., 2008. Türkiye’de Afetlerin Mekânsal ve İstatistiksel Dağılımı Afet Bilgileri Envanteri, Mülga Afet İşleri Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara [4] Ö. Emre, ve diğerleri, 2013, 1/1.125.000 Ölçekli Türkiye Diri Fay Haritası, MTA Genel Müdürlüğü Özel Yayınlar Serisi, Ankara. [5] Duman, T.Y., T. Çan ve Ö. Emre, 2011, 1/1.500.000 Türkiye Heyelan Envanteri Haritası, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Özel Yayınlar Serisi -27, Ankara, Türkiye. ISBN:978-605-4075-85-3.

Page 24: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda
Page 25: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

1

İSTATİSTİKSEL MODELLEME TEKNİKLERİ İLE CBS TEMELLİ HEYELAN DUYARLILIK VE TEHLİKE ANALİZİ

OLUŞTURULMASI VE AFET RİSK AZALTMA SİTEMİ (ARAS)

Sinan Demira, Fatih Aydına, Sedat Aydemira, Başak Üçoka, Meral Arıka, Fatih Çetinkayaa, Güler Devecia, Murat Ercanoğlub, Mehmet Balcılarc

aAfet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı/ ANKARA bHacettepe Üniversitesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü/ ANKARA

cDoğu Akdeniz Üniversitesi, Ekonomi Bölümü/Gazimağusa/K.K.T.C ([email protected])

ÖZET

Heyelan afeti ülkemizde en çok zarar veren afet türlerinden biridir. Oluşum sürecinde jeolojik, meteorolojik ve çevresel koşulların etkili olduğu heyelanlar, ülkemiz genelinde dağılım göstermektedir. Oluşum mekanizmaları ve heyelan tipleri bölgeden bölgeye değişim gösterse bile, günümüzde heyelan olaylarını analiz etmek ve onlarla mücadele etmek mümkün durumdadır. Ülkemizde, diğer afet türlerinde olduğu gibi heyelanların da meydana getirdiği zararların en aza indirgenmesi çalışmaları yürütülmektedir. Bu kapsamda, envanter, duyarlılık, tehlike ve risklerin belirlenmesi için aynı işlem sıralaması içerisinde, ilk önce yapılması gereken olmuş heyelanlara ait envanterin oluşturulması çalışmaları Başkanlığımızca hali hazırda yürütülmektedir. Orta ölçekte yürütülen envanter toplama çalışmaları, heyelan duyarlılık analizlerinin temelini oluşturmaktadır. Sahadan toplanan verilerin sayısal ortama aktarılması için Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) kullanılmakta ve veri gerek grafik, gerekse öznitelik olarak mekânsal ortama taşınmaktadır. Duyarlılık analizlerinde, uluslararası literatürde kabul görmüş birçok yöntem olmakla beraber, özelikle istatistiksel yöntemler, Coğrafi Bilgi Sistemlerinin gelişimi ile oldukça ön plana çıkmış durumdadır. Bu çalışma ile günümüz teknolojilerini ve veri işleme yöntemlerini kullanarak afet risk azaltma çalışmalarını yerine getirebilmek amacıyla kütle hareketleri riskinin azaltılmasına yönelik risk bölgeleri belirleme çalışmaları için Mekânsal Karar Destek ve Analiz Sistemi Kurulmasını sağlamaktır. Projenin gelinen aşamasında, heyelan afetinin duyarlılık ve tehlike analizlerinin yapılabilmesi için alternatifli istatiksel modellerin sunulduğu web tabanlı bir yazılım ortaya konulmuştur. Bu amaç doğrultusunda, web ortamı üzerinde 9 adet Duyarlılık Analiz Modeli sisteme tanımlanmıştır. Bu modeller; Analitik Hiyerarşi Süreci (AHP), Basit Toplamsal Ağırlıklandırma (SAW), Lojistik Regresyon Modeli (LRM), Frekens Oranı Yaklaşımı (FRA), Doğrusal Diskriminant Analizi (LDA), Yapay Sinir Ağları (ANN), Belirti Ağırlıkları Modeli (WEM), Destek Vektör Makinaları (SVM), Bayesçi Derin Öğrenme (BDL) olup, sistemde duyarlılık analizlerine ek olarak Yağış ve Deprem tetikleyici parametreleri için Tehlike Analizleri de yapılabilmektedir Anahtar Kelimeler: Heyelan, duyarlılık, tehlike, Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS), istatistiksel analiz

Page 26: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

2

GIS-BASED LANDSLIDE SUSCEPTIBILITY AND HAZARD ANALYSIS BY STATISTICAL MODELS AND ANALYSIS

TECHNIQUES AND GIS-BASED RISK REDUCTION SYSTEM (ARAS)

Sinan Demira, Fatih Aydına, Sedat Aydemira, Başak Üçoka, Meral Arıka, Fatih

Çetinkayaa, Güler Devecia, Murat Ercanoğlub, Mehmet Balcılarc aDisaster and Emergency Management Authority/ ANKARA

bHacettepe University, Geological Engineering Department/ ANKARA cDoğu Akdeniz University, Economy Department/Gazimağusa/K.K.T.C

([email protected])

ABSTRACT

Landslides are the type of disaster that causes the most loss of life and property. Geographical, geological and meteorological conditions play an effective role on the occurrence and types of landslides. It is possible to analyze landslide events today and coping with them, even if the mechanisms of formation and landslide types change from region to region. In our country, as in other types of disasters, studies are being carried out to mitigate the damage that landslides cause. Landslide inventories are the basis of risk mitigation efforts. In this context, studies on the development of landslide inventories that should be done firstly are carried out by the Presidency. Medium scaled landslide maps are the basis for landslide susceptibility analysis. Geographical Information Systems (GIS) are used to digitize data that collected from the field and these data can be used in GIS as graphics and attributes. There are many studies related in the literature on landslide susceptibility analysis, especially statistical methods came into front with the development of Geographical Information Systems. The purpose of this work is to determine the areas at risk and establish a Spatial Decision Support and Analysis System to reduce the risk of mass movements with using actual technologies and data processing methods. In the present form of the project, web-based GIS software is prepared which provides alternative statistical models for landslide susceptibility and hazard analysis. There are 9 Landslide Susceptibility Analysis Models on the web-based GIS. These models are namely Analytic Hierarchy Process (AHP), Simple Additive Weighting (SAW), Logistic Regression (LRM), Frequency Ratio (FRA), Linear Discriminant Analysis (LDA), Artificial Neural Networks (ANN), Weight of Evidence (WEM), Support Vector Machines (SVM) and Bayesian Deep Learning (BDL), and with this system, Hazard Analysis can also be performed for certain period and threshold values by using triggering parameters such as Rainfall and Earthquake. Keywords: Landslide, Susceptibility, Hazard, Geographic Information Systems (GIS), statistical analyses

Page 27: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

3

HEYELAN KONTROL ÇALIŞMALARINDA HAVZA BAZLI YAKLAŞIMLARIN KULLANIMI: (RİZE ÖRNEĞİ)

İsmail Buluta, Zehra Kayaa

aOSİB Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü ([email protected])

ÖZ

Heyelanlar, Türkiye'de verdiği zararlar açısından ikinci sırada bulunan bir doğal afet türü olup, Karadeniz Bölgesinde daha çok yaşanmakla beraber, özellikle Doğu Karadeniz Bölgesi’ni etkilemektedir. Doğu Karadeniz Bölgesi’nde heyelanları tetikleyen ana unsur şiddetli yağışlar olup, bölge heyelanların oluşması açısından uygun jeolojik, topoğrafik ve iklimsel koşullara sahiptir.

Rize ili, iklim koşullarının yanı sıra, bölgenin jeolojik ve jeomorfolojik özelliklerinden kaynaklanan ve heyelan olaylarından ciddi şekilde etkilenen bir yerleşim bölgesidir. Bölgede heyelanlar genellikle şiddetli yağışlar sonrasında meydana gelmiş ve bölgede çok sayıda can kaybına ve maddi zarara neden olmuştur. Bu sebeple, heyelanların yoğun yaşandığı havzalarda zarar azaltma faaliyeti olan sel ve heyelan kontrol projelerine ihtiyaç duyulmuştur. Ayrıca, güncellenmiş heyelan envanter haritalaması, bölgenin gelecekteki gelişim faaliyetlerinin planlanması için bir gereklilik olmuştur.

Bu gereklilik doğrultusunda ilk olarak, güncel heyelan envanter haritası üretilmiştir. Daha sonra, ArcGIS programı yardımıyla heyelan envanter haritası ile kullanılan parametreler (arazi kullanımı, yola ve dereye yakınlık) çakıştırılarak heyelanların kullanılan parametrelere göre dağılımı incelenmiştir. Analizler sonucunda elde edilen verilere göre havza içerisinde; heyelanların %83’ ünün tarımsal alanlarda, %66’ sının drenaj ağına 100 metre mesafeye kadar ve %55’ inin ise, yollara 150 metreye kadar olan mesafelerde gerçekleştiği görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Havza, heyelan, heyelan kontrolü, yağış, arazi kullanımı, zarar azaltma

Page 28: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

4

USING OF BASIN BASED APPROACHES FOR LANDSLIDE CONTROL: A CASE STUDY FROM RİZE

İsmail Buluta, Zehra Kayaa

aOSİB Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü ([email protected])

ABSTRACT

Landslides are the second most widespread natural hazards in Turkey, and particularly affect the Black Sea Region of Turkey, even more so the Eastern Black Sea Region. The main factor that triggered landslides in the Eastern Black Sea Region is heavy rains. The region has suitable geological, topographical and climatic conditions for the generation of landslides. Rize is a settlement region that has been severely affected by frequent landslide events, which have in turn been caused by climatic conditions, as well as the geologic, geomorphologic characteristics of the region. Landslides have generally occurred after heavy rainfall, and have resulted in many casualties and property damage in the area. Therefore, landslide control projects were needed to mitigate damages caused from landslide and events. Moreover, updated landslide inventory mapping has become a requirement for planning future developmental activities in the region. To achieve the research purposes, firstly, the inventory mapping for the study are was created. Then, used parameters have been compared with the inventory map so as to examine correlation between landslide occurrence and parameters (land cover, proximity to road and river) have been assessed. According to the results of analysis, landslide distribution within the land cover classes, landslides occurred in agriculture land, representing a value of 83%, analysis observed that the highest landslide density ratio was found in areas with a distance of 100m from rivers, at 66% and the highest landslide density value was observed at a road buffer class of 0–150m, at 55%. Keywords: Basin, shallow landslide, landslide control, severe precipitation, land degradation, hazard mitigation

Page 29: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

5

MAKİNE ÖĞRENMESİ YÖNTEMLERİ İLE CBS TABANLI HEYELAN DUYARLILIK HARİTALARININ HAZIRLANMASI

(SİVAS-YILDIZELİ)

Ali Polata aİl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü Sivas

([email protected])

ÖZ

Doğal afetler ile mücadele insanlığın varoluşundan bu yana devam etmektedir. Afetler meydana gelmeden önce önlem alarak can ve mal kayıpları en aza indirilmeye çalışılmaktadır. Bu yüzden doğa olaylarının önceden kestirimine yönelik çalışmalar, teknolojinin gelişmesi ile ivme kazanmıştır. Depremden sonra en çok can ve mal kaybına neden olan afet türü heyelanlardır. Bu yüzden heyelana duyarlı alanların tespiti önem arz etmektedir. Bu çalışmada Sivas ili Yıldızeli ilçesi kuzeyi için makine öğrenmesi yöntemleri ile heyelan duyarlılık haritalarının oluşturulması amaçlanmıştır. Çalışma alanı olarak ilçenin kuzey kesimi seçilmiş olup bu alan 2670.47 km2’dir. Bu çalışmada toplam 8 heyelan parametresi kullanılmıştır. Bunlar bakı, yükseklik, eğim, eğrisellik, topoğrafik nemlilik indeksi, sırtlara yakınlık ve yola yakınlıktır. Envanter verisi 87 adet poligon tipinde heyelandan oluşmaktadır. Bu verilerin %70 (61 adet) eğitim için, kalan %30 (26 adet) ise doğruluğun değerlendirilmesi için ayrılmıştır. Bu seçim rastgele yapılmıştır. Mekânsal verilerin işlenmesi ve analize hazırlanması için Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) kullanılmıştır. Pyhton dilinde bir script yazılarak eğitim, doğrulama ve tahmin yapılacak veriler otomatik olarak oluşturulmuştur. Verilerin eğitilmesi ve tahminler yine açık kaynak kodlu Python dilinde yapılmıştır. Duyarlılık haritalarının oluşturulması için makine öğrenmesi algoritmalarından K-en yakın komşu (KNN), Naif Bayes (NB), Lojistik Regresyon (LR) ve Adaboost ile birlikte Lojistik Regresyon algoritması kullanılmıştır. Tahmin verileri tekrar CBS ortamına alınarak doğal kırınım yöntemi ile çok düşük, düşük, orta, yüksek ve çok yüksek olarak beş sınıfa ayrılmıştır. Analiz sonuçlarının değerlendirmesi için tüm heyelan verisinin %30’u olan 26 adet heyelan verisi seçilmiş ve AUC (eğri altında kalan alan) yöntemi kullanılmıştır. AUC değerleri KNN için 0.83, Naif Bayes için 0.82, Lojistik Regresyon için 0.84 ve Adaboost ile Lojistik Regresyon için 0.85 olarak belirlenmiştir. Bu çalışmada poligon tipindeki heyelan verileri CBS ortamında hazırlanarak makine öğrenmesi sınıflandırma algoritmalarından en çok kullanılan 3 algoritma ile analiz edilmiş ve heyelan duyarlılık haritaları hazırlanmıştır. Duyarlılık haritaları, doğrulama için ayrılan veriler kullanılarak AUC yöntemi ile değerlendirilmiş ve makul sonuçlar elde edilmiştir. Algoritma performansını artırma yöntemlerinden biri olan Adaboost algoritması ile Lojistik regresyonun birlikte kullanıldığı modelin performansının diğerlerine göre daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Sivas-Yıldızeli kuzeyi için yapılan bu çalışmada kullanılan yöntemler, farklı bölgelerde ve farklı algoritmalar kullanılarak gerçekleştirilebilir. Elde edilen heyelan duyarlılık haritaları, gelecekte yapılacak yapılar için yer seçimi çalışmalarında karar vericiler için bir altlık olarak kullanılabilir. Anahtar Kelimeler: Sivas-Yıldızeli, Makine öğrenmesi, Heyelan duyarlılık, Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS), Adaboost, Naif Bayes, Lojistik Regresyon

Page 30: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

6

PREPARATION OF GIS BASED LANDSLIDE SUSCEPTIBILITY MAPS WITH MACHINE LEARNING METHODS

(SİVAS-YILDIZELİ)

Ali Polata aİl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü Sivas

([email protected])

ABSTRACT

Struggling with natural disasters has been going on since the existence of mankind. Disasters are tried to minimize before occurred. That's why the studies to predict natural events, it has gained acceleration with the development of technology. After the earthquake, disaster type landslides cause the most loss of life and property. Therefore, the detection of landslide susceptible areas is important. In this study, it is aimed to create landslide susceptibility maps with machine learning methods for the northern part of Yıldızeli (Sivas) province. The northern part of the county was selected as the study area and this area is covered 2670.47 km2. Total of 8 landslide parameters were used in this study. These are elevation, slope, curvature, topographic wetness index, distance to the ridge and distance to the road. The inventory data consists of 87 polygon type landslide. This is 70 % of the data (61 landslide) for training, the remaining 30% (26 landslide) is split to the evaluation of the accuracy. This splitting process has been made randomly. Geographic Information Systems (GIS) have been used to process spatial data and prepare for analysis. A script written in Python software training, validation and prediction data are to be generated automatically. The training of the data and the prediction are again done in the open source Python software. K-Nearest Neighbor (KNN), Naive Bayes (NB), Logistic Regression (LR) and Adaboost with Logistic Regression which are machine learning algorithm were used for creating susceptibility maps. Predictions were import to the GIS environment and split into five classes as very low, low, moderate, high and very high with the natural break method. For the evaluation of the analysis results, 26 landslide data, 30% of all landslide data, were selected and AUC (area under the curve) method was used. AUC values were determined as 0.83 for KNN, 0.82 for Naive Bayes, 0.84 for Logistic Regression and 0.85 for Adaboost with Logistic Regression. In this study, landslide data of polygon type were prepared in GIS environment, analyzed with 3 algorithms most used in machine learning classification algorithms and landslide susceptibility maps were prepared. Susceptibility maps were evaluated using the AUC method using validation data and reasonable results were obtained. The Adaboost algorithm, which is one of the methods of improving the algorithm performance, used with Logistic regression is determined to have higher performance than the others. The methods used in this study for north of Yıldızeli (Sivas) can be applied in different regions and using different algorithms. The obtained landslide susceptibility maps can be used as a base for decision makers in site selection studies for future site.

Keywords: Sivas-Yıldızeli, Machine Learning, Landslide Susceptibility, Geographic Information system (GIS), Adaboost, Naive Bayes, Logistic Regression

Page 31: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

7

HEYELAN DUYARLILIĞININ YAPAY SİNİR AĞI YÖNTEMİ İLE DEĞERLENDİRİLMESİ: RİZE GÜNEYSU HAVZASI

ÖRNEĞİ

Gehver ALTÜRKa

aOSİB Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü ([email protected])

ÖZ

Bu çalışmada, Rize ili Güneysu havzası içerisindeki sığ heyelanlara ilişkin heyelan duyarlılık

analizinin gerçekleştirilmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla; yapay sinir ağları modeli kullanılarak

heyelan duyarlılık analizi ve modelin havzadaki performansı değerlendirilmiştir. Buna göre;

drenaj alanı içerisinde yapılan çalışma 4 aşamada gerçekleştirilmiştir: (i) öncelikle konuya

ilişkin ulusal ve uluslararası literatür değerlendirilmiş ve çalışma sahasının genel özellikleri

incelenmiştir; (ii) havzaya ait sığ heyelan envanterinin oluşturulmasına yönelik ayrıntılı

araştırmalar yürütülmüştür; (iii) YSA analizi için uygun parametreler belirlenmiş ve analiz

yapılmıştır; (iv) elde edilen duyarlılık haritasının performans değerlendirmesi yapılarak, sonuç

haritası irdelenmiştir.

Heyelan duyarlılık haritasının elde edilmesinde girdi parametreleri olarak, heyelan oluşumunda

etkili olduğu arazi çalışmaları sırasında gözlenen 15 parametre kullanılmıştır. Bu parametreler;

arazi kullanımı, litoloji, yükselti, eğim, bakı, pürüzlülük, plan eğriselliği, profil eğriselliği, nehir

aşındırma gücü indeksi (SPI), topoğrafik nemlilik indeksi (TWI), topoğrafik faktör (LS), drenaj

yoğunluğu, drenaja olan mesafe, yol yoğunluğu, yola olan mesafedir. Heyelan duyarlılık

haritası, sayısallaştırılan envanter haritası ve girdi parametreler kullanılarak Yapay Sinir Ağları

(YSA) yöntemi ile üretilmiştir. Üretilen harita, çok düşük (0-0,2), düşük (0.2-0.4), orta (0.4-

0.6), yüksek (0.6-0.8) ve çok yüksek (0.8-1) olmak üzere 5 duyarlılık sınıfına ayrılmıştır.

Üretilen duyarlılık haritasının performans değerlendirmesinde ROC (Relative Operating

Characteristics) eğrisi altında kalan alan olan AUC (Area Under Curve ) kullanılmış ve AUC

değeri 0.771 olarak elde edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Heyelan, heyelan duyarlılığı, Güneysu (Rize), CBS, yapay sinir ağları

Page 32: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

8

LANDSLIDE SUSCEPTIBILITY ASSESSMENT USING ARTIFICIAL NEURAL NETWORK: RIZE GUNEYSU BASIN

EXAMPLE

Gehver ALTÜRKa

aGeneral Directorate of Combating Desertification and Erosion ([email protected])

ABSTRACT

In this study, landslide susceptibility analysis of shallow landslides was aimed to be carried out

in Rize Province Güneysu basin. For this purpose; an artificial neural network model was used

to evaluate landslide susceptibility analysis and model performance in the basin. According to

this study; the research in the drainage area was carried out in 4 stages: (i) firstly, the national

and international literature on the subject was ensured and the general characteristics of the

field of study were examined; (ii) detailed investigations were conducted to establish an

inventory of shallow landslides in the basin; (iii) the parameters to be used for the ANN analysis

were decided; and then these parameters used in landslide susceptibility maps was analysed

(iv) the performance of susceptibility map,which was generated by taking into account the

artifical neural network model, was evaluated.

A landslide susceptibility map was generated according to 15 parameters, observed during

field studies were used as input parameters. These parameters layers, consisting of land use,

lithology, elevation, slope, aspect, roughness, plan curvature, profile curvature, stream power

index (SPI), topographic wetness index (TWI) , LS factor, drainage density, drainage distance,

road density, road distance. Landslide susceptibility map was generated by Artificial Neural

Networks (ANN) method using digitized inventory map and input parameters. The generated

map was divided into 5 susceptibility classes: “very low (0-0.2), low (0.2-0.4), medium (0.4-

0.6), high (0.6-0.8) and very high (0.8-1). In the performance evaluation of the generated

susceptibility map, AUC (Area Under Curve) which is the area under the ROC (Relative

Operating Characteristics) curve was used and the results of ROC analysis detected that ANN

model was about 0.771 accurate.

Keywords: Landslide, GIS, landslide susceptibility, Güneysu(Rize), artificial neural network

Page 33: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

9  

COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMLERİ TABANLI ÇOK DEĞİŞKENLİ İSTATİSTİK YAKLAŞIMI KULLANILARAK ALTINDERE

VADİSİ (MAÇKA, TRABZON) KARAYOLU GÜZERGAHININ KAYA DÜŞMESİ DUYARLILIK DEĞERLENDİRMESİ

Ehsan Alizadeha, Aykut Akgüna,b

aKaradeniz Teknik Üniversitesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Uygulamalı Jeoloji Anabilim Dalı, Trabzon

bKaradeniz Teknik Üniversitesi, Heyelan Uygulama ve Araştırma Merkezi, Trabzon ([email protected])

ÖZ

Kaya düşmesi, Karadeniz Bölgesinin Doğu Karadeniz bölümünde oldukça sık karşılaşılan kütle hareketlerinden birisidir. Gerek litolojik birimlerdeki bozunma ve dayanım karakteristikleri, gerekse yoğun kırıklılık ve yüksek yamaç eğimi gibi jeolojik ve yapısal unsurların uygunluğu, kaya düşmesi olaylarını da bölgede kaçınılmaz kılmaktadır. Bu nedenle, Doğu Karadeniz bölümü özelinde kaya düşmesi olayının modellenmesi ve olası etkilerinin değerlendirilmesi önemli bir gereklilik olarak görülmektedir. Bu noktadan hareketle, kaya düşmesi olayının sıkça görüldüğü Trabzon ili, Maçka ilçesi sınırları içinde yer alan ve ülkemizin önemli turizim noktalarından biri olan Sümela Manastırına giden yolu oluşturan Altındere Vadisi boyunca uzanan yaklaşık 10 km uzunluğundaki karayolu güzergahının kaya düşmesi potansiyeli olasılıksal yaklaşımla değerlendirilmiştir. Bu amaçla, ilk olarak söz konusu güzergaha ait 1:5000 ölçekli topoğrafik haritalar üzerinden Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ortamında 10 m mekansal çözünürlüğe sahip sayısal yükseklik modeli (SYM) oluşturulmuştur. Oluşturulan SYM kullanılarak güzergahın yamaç eğimi, yamaç yönelimi, yamaç eğriselliği, topoğrafik pürüzlülük indeksi verileri üretilmiştir. Alandaki yapısal kırıklılık durumunu irdelemek amacıyla kırık yoğunluk indeksi haritası elde edilmiştir. Bu amaçla, alana ait ekim 2017 tarihli Landsat 8 uydu görüntüsünün 15 m mekansal çözünürlüklü pankromatik bandı üzerinden PCI Geomatica yazılımının otomatik çizgisellik çıkarım aracından yararlanılmıştır. Alanın 1:25.000 ölçekli litoloji haritası sayısallaştırılarak diğer verilelerle uyumlu olması açısından 10 m mekansal çözünürlüklü raster formatında verilere dönüştürülmüştür. Alanda yapılan arazi gözlemleri ve AFAD Trabzon İl Müdürlüğü tarafından sağlanan veriler ışığında, daha önce meydana gelmiş kaya düşme lokasyonlarını oluşturan kaya şevleri belirlenmiştir. Bu alanlar, şev uzunluğu ve yüksekliği dikkate alınarak sayısallaştırılmış ve kaya düşmesi duyarlılık analizi sırasında bağımlı değişken olarak tanımlanmıştır. Söz konusu diğer parametrelerde bağımsız değişkenler olarak tanımlanmış, IDRISI Selva CBS ve Uzaktan Algılama Yazılımı yardımıyla mantıksal regresyon yöntemi kullanılarak güzergaha ait bir kaya düşmesi duyarlılık haritası elde edilmiştir. Elde edilen haritanın doğruluk değerlendirmesi amacıyla sahada yeni kaya düşmesi lokasyonları ile üretilen duyarlılık haritasında belirlenen

Page 34: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

10  

yüksek duyarlılık sınıfları karşılaştırılmıştır. Yapılan karşılaştırma sonucunda, yeni kaya düşmesi lokasyonlarının yüksek ve çok yüksek duyarlı olarak tahmin edilen alanlar ile uyumluluk gösterdiği belirlenmiştir. Üretilen kaya düşmesi duyarlılık haritasının, alanda yapılması planlanan detay kaya düşmesi tehlike zonlaması çalışmalarına altlık oluşturması beklenmekle birlikte, hızlı bir değerlendirme ve önleme planlaması gerektiğinde sağlıklı bir veri oluşturacağı sonucuna da varılmıştır. Anahtar Kelimeler: Kaya düşmesi, coğrafi bilgi sistemleri, çok değişkenli istatistik, Trabzon

Page 35: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

11  

ROCKFALL SUSCEPTIBILITY ASSESSMENT OF HIGHWAY ROUTE OF ALTINDERE VALLEY (MAÇKA, TRABZON) BY USING GEOGRAPHICAL INFORMATION SYSTEMS-BASED

MULTIVARIATE STATISTICAL APPROACH

Ehsan Alizadeha, Aykut Akgüna,b

a Karadeniz Technical University, Geological Engineering Department, Applied Geology Division, Trabzon, Turkey

bKaradeniz Technical University, Landslide Application and Research Center, Trabzon, Turkey ([email protected])

ABSTRACT

Rockfall is one of the most frequently encountered mass movements in the eastern parts of Black Sea region. Weathering and strength characteristics of lithological units, suitability of geological and structural elements such as intense fracture and high slope condition form rockfall incidents inevitable in the region. For this reason, the rockfall modeling and evaluation of the possible effects are seen as a significant requirement in the eastern Black Sea region.

From this point of view, rockfall potential of an approximately 10 km long road route along the Altindere valley located within the boundaries of the Macka district, Trabzon province where the rockfall event is frequently seen, and forms the road to the Sumela Monastery which is one of the major tourist destinations of our country is evaluated by the probabilistic approach.

For this purpose, first a digital elevation model (DEM) with a spatial resolution of 10 m was created in the Geographic Information Systems (GIS) environment over 1: 5000 scale topographic maps of the area. Slope inclination, slope orientation, slope curvature, topographic roughness index of the route have been prepared using generated DEM. Fracture density index map has been created in order to investigate the structural fracture condition of the area. For this purpose, the automatic lineament extraction tool of PCI Geomatica software has been used over 15 m spatial resolution panchromatic band of a Landsat 8 satellite image taken in October 2017. The 1:25.000 scale lithology map of the area is digitized and transformed into a 10 m spatial resolution raster map in order to be compatible with other data. Considering field observations and data provided by AFAD Trabzon Provincial Directorate, the rock slopes forming the previously occurred rockfall locations have been determined. These areas digitized considering the slope length and elevation and defined as a dependent variable during rockfall susceptibility analysis. The other parameters are defined as independent variables; a rockfall susceptibility map of the route was obtained by logistic regression method using IDRISI Selva, GIS and Remote Sensing Software. In order to evaluate the accuracy of the obtained map, new

Page 36: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

12  

rockfall locations in the field and the high susceptible classes determined in the susceptibility map were compared. As a result of comparison, it was determined that the new rockfall locations are compatible with the areas estimated as high and very high susceptible.

The generated rockfall susceptibility map is a basis for detail rockfall hazard zone studies planned in the area together with necessity to a quick assessment and prevention planning for creating reliable data has also been concluded.

Keywords: Rockfall, geographical information systems, multivariate statistics, Trabzon

Page 37: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

13

MULTİDİSİPLİNER YAKLAŞIMLA HEYELAN TEHLİKE ANALİZİ, İSTANBUL ÖRNEĞİ

Mahmut Başa, Osman Kılıça, Ahmet Tariha, Evrens Rıza Yapara, Emin Y. Menteşea,

Kemal Durana, Salim Gümüşa, M.Emin Karasua, Abdullah Karamanb, Serdar Özalaybeyb, Ekrem Zorb, Vedat Edigerb, Rahşan Çakmak Koşmab, Bora Erkanb,

Uğur Doğanc, Ziyadin Çakırd, Esen Arpate, Necdet Özgüle, Fevzi Polatf

aİstanbul Büyükşehir Belediyesi, Deprem ve Zemin İnceleme Müdürlüğü bTürkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu, Marmara Araştırma Merkezi, Yer ve Deniz

Bilimleri Enstitüsü cYıldız Teknik Üniversitesi, Geomatik Mühendisliği Bölümü

dIstanbul Teknik Üniversitesi, Jeoloji Bölümü eGeomar Ltd.Şti. fArtson Ltd. Şti.

([email protected])

ÖZ

Heyelan mekanizmalarının tespit edilmesinde farklı disiplinlerce geliştirilmiş birçok yöntem bulunmaktadır. Bunlardan bazıları yaygın olarak kullanılırken, bazıları yeni ve gelişmekte olan yöntemlerdir. Ancak her bir yöntem doğası gereği kendi içinde çeşitli kısıtlar içermekte ve bu nedenle yapılan analizlerde yetersizlik ve belirsizliklerin ortaya çıkması kaçınılmaz olmaktadır. Özellikle karmaşık ve bileşik aktiviteye sahip heyelan sahalarının kapsamlı şekilde değerlendirmesinde bu tip belirsizlikler gerçekçi sonuçların elde edilmesinin önüne geçmektedir. Yöntem kaynaklı bu tip sorunların en aza indirilmesi veya bertaraf edilmesi amacı ile farklı yaklaşım ve yöntemlerin bir arada kullanılarak etkin bir şekilde bütünleştirilmeleri günümüz teknolojisinde en doğru yaklaşım olarak ön plana çıkmaktadır. İstanbul’un Marmara Denizi kıyısında yer alan Küçükçekmece ve Büyükçekmece körfez ve lagünlerinin yamaçları, buzul dönemi deniz seviye değişiklikleri ile oluşmuş, karmaşık tipteki heyelanlara en tipik örneklerden birini teşkil etmektedir. Sahadaki heyelanların düşük deniz seviyesi döneminde gelişmeye başladıkları göz önüne alındığında, yükselmiş olan günümüzdeki deniz seviyesinde bu heyelanların etkinliklerinin durmuş olması veya en azından büyük ölçüde yavaşlamış olduğu düşünülebilir. Ancak iki körfezin arasındaki karasal alanda heyelanlar özellikle vadi yamaçlarında halen aktiftir ve hasar oluşturmaya devam etmektedir. Söz konusu yamaç hareketlerinin etkinliğinin belirlenmesi, tür ve nedenlerinin tespiti, kayma yüzeylerinin, kayma derinliklerinin belirlenmesi ve mümkünse çözüm önerilerinin geliştirilmesi amacıyla, jeoloji, jeofizik, jeodezi, jeomorfoloji, hidrojeoloji, jeoteknik, uzaktan algılama ve meteoroloji gibi farklı disiplinlere ait ölçme teknikleri (İnklinometre, Piyezometre, GPS, Insar vb.) kullanılarak periyodik gözlemler gerçekleştirilmiştir. Üç yıl süren çalışmalar neticesinde elde edilen tüm veriler CBS tabanlı ortak bir veritabanında işlenmiş ve bu sayede çalışmanın bütünleşik bir şekilde değerlendirilmesi sağlanmıştır. Böylece farklı yöntemlerin sağladığı avantajların hepsinden yararlanılarak belirsizliklerin en aza indirgenmesi hedeflenmiştir. Bu çerçevede bölgedeki heyelan tehlikesi analiz edilmiş ve heyelan etki alanları sınıflandırılmıştır. Anahtar Kelimeler: Heyelan , tehlike analizi, Büyükçekmece Körfezi, çoklu disipliner yöntem

Page 38: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

14

MULTIDISCIPLINARY APPROACH TO LANDSLIDE HAZARD ANALYSIS, ISTANBUL SAMPLE

Mahmut Başa, Osman Kılıça, Ahmet Tariha, Evrens Rıza Yapara, Emin Y. Menteşea,

Kemal Durana, Salim Gümüşa, M.Emin Karasua, Abdullah Karamanb, Serdar Özalaybeyb, Ekrem Zorb, Vedat Edigerb, Rahşan Çakmak Koşmab, Bora Erkanb,

Uğur Doğanc, Ziyadin Çakırd, Esen Arpate, Necdet Özgüle, Fevzi Polatf

aIstanbul Metropolitan Municipality, Earthquake and Ground Research Department bThe Scientific and Technological Research Council of Turkey,Marmara Research Center, Earth

and Marine Sciences Institute cYıldız Technical University,

dIstanbul Technical University, eGeomar Engineering Ltd. Co.

fArtson Engineering Ltd. Co. ([email protected])

ABSTRACT

There are various methods based on different disciplines for identification of landslide mechanisms. While some of these methods are widely used, some of them relatively new and emerging techniques. Nevertheless, all of these methods have their own advantages and limits within and it is inevitable to encounter uncertainties in landslide analysis. Especially in landslides with complex and integrated activities (several types of movement acting together) uncertainties of the used methods decrease the availability of reaching to realistic results. In order to prevent or reduce such ambiguities in analyses, integrated use of different techniques seems as the most appropriate approach for landslide identification. The slopes of Küçükçekmece and Büyükçekmece Bay and Lagoons located at the Marmara Sea coast of İstanbul, are among the most specific examples of complex type landslides. The landslides in the area started developing at low sea level, and appears to ceased or at least slowed down to be at minimum after the sea level rise, as oppose to the still-active landslides that continue to cause damage especially in the valley slopes above the recent sea level between the two lagoons. To clarify the characteristics of the slope movements and identify the types and causes of the landslides and determining their slope surface depths in most accurate way for providing engineering solutions (inclinometer, piezometer, GPS, Insar, etc.) where possible; geology, geophysics, geomorphology, hydrogeology, geotechnics, geodesy, remote sensing and meteorology disciplines are benefited within this project and periodic observations have been carried out for three years. All of the gathered data are integrated in GIS environment that led to the comprehensive analysis of the results. Therefore advantages of different techniques are used to evaluate the results and minimize the discrepancies in the analyses. As a result, landslide hazard is evaluated and landslide impact zones are determined in the project area. Keywords: Landslide, hazard analysis, Büyükçekmece Bay, multi disciplinary methods

Page 39: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

15

3-B KAYA DÜŞME ANALİZLERİ İÇİN SAYISAL YÜZEY MODELLERİNİN OLUŞTURULMASINDA NOKTA

BULUTLARININ KULLANIMI

Mutluhan Akına, İsmail Dinçera, Ali Özgün Okb, Ahmet Orhana, Müge K. Akınc, Tamer Topald

aNevşehir HBV Üniversitesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Nevşehir bNevşehir HBV Üniversitesi, Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği Bölümü, Nevşehir

cAbdullah Gül Üniversitesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü, Kayseri dOrta Doğu Teknik Üniversitesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Ankara

([email protected])

ÖZ

Kaya düşmesi, belirsizliklerin oldukça fazla olduğu ve değerlendirilmesi sırasında yüksek hata paylarının bulunduğu bir şev duraysızlığı türüdür. Kaya düşmelerinin gerçekleştiği şev/yamaç yüzeyleri çoğu zaman oldukça heterojen ortamlardır. Bu nedenle, şev yüzeyi pürüzlülüğü, bitki örtüsü türü ve yoğunluğu, şev yüzeyindeki kaya kütlesinin ayrışma derecesi, daha önceden düşmüş olan blokların sıklığı ve dağılımı vb. gibi birçok etmen kaya düşme analizleri sırasında yuvarlanma mesafelerini önemli oranda kontrol etmektedir. Kaya düşmelerinin X ve Y kesit hatları üzerinde modellendiği 2-B analizler literatürde ve mühendislik uygulamalarında yaygın olarak kullanılmaktadır. Ancak, yukarıda belirtilen topoğrafik düzensizlikler kaya düşme hatlarının yönelimi ve sapması üzerinde de önemli bir etkiye sahip olup, bu heterojen unsurlar 2-B kaya düşme analizlerinde oluşturulan modele tam olarak yansıtılamamaktadır. Bu nedenle, 2-B kaya düşme analizlerinden elde edilen sonuçlar çoğu zaman tartışmaya açıktır.

Kaya düşmelerinin değerlendirilmesinde topoğrafik etkilerin modele dahil edilmesi amacıyla son yıllarda 3-B kaya düşme analizleri yaygınlık kazanmış durumdadır. Başlangıçta, 3-B analizlerde kullanılan arazi modellerinin oluşturulması sırasında mevcut sayısallaştırılmış topoğrafik haritalardan faydalanılmaktayken, ölçme alanındaki gelişen teknolojiyle birlikte, özellikle 2000’li yılların başlarından itibaren lazer tarayıcılarla elde edilen koordinatlı nokta bulutlarının sayısal yüzey modellerinin hazırlanmasında kullanıldığı görülmektedir. Farklı donanıma sahip yersel lazer tarayıcılar (TLS) veya insansız hava araçları (İHA) ile elde edilen koordinatlı milyonlarca nokta bulutu ile kaya düşmelerinin modelleneceği arazi yüzeyine ait sayısal yüzey modeli oldukça yüksek çözünürlükte oluşturulabilmektedir. Öte yandan, nokta bulutlarından elde edilen sayısal yüzey modellerinde, mevcut haritalardan elde edilemeyecek insan yapımı engeller (duvar, çit, hendek vb.) ve zamana bağlı olarak topoğrafyada meydana gelen değişimler bulunabilmektedir.

3-B kaya düşme analizlerinin gerçekleştirildiği farklı yazılımlar (Hy-STONE, Rockfall Analyst, Rockyfor3D, RAMMS: Rockfall, RocPro3D vb.) bulunmaktadır. Örneğin RocPro3D yazılımında (diğer birçok yazılımda olduğu gibi), çalışılan alanın büyüklüğüne de bağlı olarak, lazer teknolojileri ile elde edilen nokta bulutlarından sayısal yüzey modellerinin oluşturulması sırasında yüksek işlem kapasitesine sahip bilgisayarlarda bile zorlanılabildiği görülmektedir. Bu durumda, ilgili yazılımın analizleri gerçekleştirebilmesi için sayısal yüzey modelindeki çözünürlüğün düşürülmesi gerekmektedir. Bu nedenle, 3-B nokta bulutu teknolojisindeki gelişmelere paralel olarak, 3-B kaya düşme analizi yazılımlarında nokta bulutlarından yüksek çözünürlüklü düzensiz üçgen ağı (TIN) oluşturulması işlemindeki algoritmaların da geliştirilmesi gerekmektedir.

Anahtar Kelimeler: Kaya düşmesi, nokta bulutu, yersel lazer tarama, 3-B, yazılım

Page 40: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

16

THE USE OF POINT CLOUDS FOR THE GENERATION OF DIGITAL SURFACE MODELS DURING 3-D ROCKFALL

ANALYSES

Mutluhan Akına, İsmail Dinçera, Ali Özgün Okb, Ahmet Orhana, Müge K. Akınc, Tamer Topald

aNevşehir HBV University, Dept. of Geological Engineering, Nevşehir bNevşehir HBV University, Dept. of Geodesy and Photogrammetry Engineering, Nevşehir

cAbdullah Gül University, Dept. of Civil Engineering, Kayseri dMiddle East Technical University, Dept. of Geological Engineering, Ankara

([email protected])

ABSTRACT

Rockfall is a type of slope instability including numerous uncertainties as well as high error rates during the evaluation process. The slope surfaces where the rocks tumble down are often considerably heterogeneous. Thus, quite a lot factors such as slope surface roughness, the type and density of vegetation, the weathering degree of the slope rock mass, the frequency and distribution of blocks that have already fallen, etc. dominantly control the rate of runout distances in rockfall analyses. 2-D analyses in which the rockfalls are modelled on X and Y cross sections are frequently employed in literature and engineering applications. Nevertheless, the above-mentioned topographical irregularities have also significant effect on the orientation and deflection of rockfall trajectories whilst those heterogeneities can barely be projected onto the models generated in 2-D rockfall analyses. Therefore, the results of 2-D rockfall analyses are commonly questionable.

In recent years, the use of 3-D rockfall analyses has become prevalent in order to reflect the topographical effects in the model during rockfall evaluations. Initially, existing digitized topographic maps have been utilized during the generation of terrain models used in 3-D analyses, especially since the early 2000s, coordinated point clouds obtained with laser scanners have been progressively used to construct the digital surface models on account of the developing technology in the field of measurement. Digital surface model of the rockfall terrain can be produced in very high resolution by millions of coordinated point clouds acquired by terrestrial laser scanners (TLS) with different equipment or unmanned aerial vehicles (UAV). On the other hand, digital surface models generated by point clouds are capable of presenting the man-made obstacles (walls, fences, ditches, etc.) and changes in topography in the course of time which are hardly depicted in current maps.

Various 3-D rockfall analysis softwares (Hy-STONE, Rockfall Analyst, Rockyfor3D, RAMMS: Rockfall, RocPro3D, etc.) are in use in practice. For instance, in the RocPro3D software (similar to many softwares) depending on the size of the investigated area, the formation of digital surface models from the point clouds obtained by laser technology may be quite challenging even on computers with high processing capacity. Ultimately, the resolution of the surface model needs to be reduced so that the relevant software can perform analyses. Therefore, in parallel with the developments in 3-D point cloud technology, algorithms in the process of creating a high-resolution triangulated irregular network (TIN) from point clouds in 3-D rockfall analysis software should be improved.

Keywords: Rockfall, point cloud, terrestrial laser scanning, 3-D, software

Page 41: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

17

HEYELAN KAYNAKLI AFETE MARUZ BÖLGE SINIRLARININ SAYISALLAŞTIRILMASINDA UYDU SAR INTERFEROMETRE

TEKNİĞİNİN UYGULANMASI: DENİZLİ İLİ PİLOT ÇALIŞMASI

Fatma Canaslan Çomuta, Mohammad Mohsenı Arefb, Rüya Onuncuyıla, Murat Durguna, Hatice Dilmena, Hüseyin Berktaşa, Ali Etiza

aDenizli AFAD, Akkonak Mah., Lozan Cad., No:78, Denizli bGeomatik Mühendisliği Bölümü, İstanbul Teknik Üniversitesi, İstanbul

([email protected] )

ÖZ Afet tehlikesine maruz kalmış veya kalması muhtemel bölgelerin tespit edilip “Afete Maruz Bölge (AMB)” olarak ilân edilmesi ve böylece bu alanlardaki meskenlerin ve işyerlerinin afet tehlikesinden uzak ve uygun yerlere nakledilmesi, AFAD Başkanlığı taşra teşkilatı tarafından gerçekleştirilmektedir. Bu alanlarda can ve mal güvenliği açısından yapı yasağı getirilerek imar ve iskânın önüne geçilmektedir. Geçmiş yıllardan bu yana eski krokiler halinde bulunan AMB’ler için sınır belirleme çalışmaları, arşiv verileri kullanılarak yalnızca arazi gözlemlerine dayandırılmakta ve bu yolla yeni sınırların tespiti yapılmaktadır. Ancak, heyelanlı afet bölgesi sınırlarının yeniden tespit işlemlerinde yapılacak muhtemel bir hata, hem hukuki hem de sosyo- kültürel etkileşim açısından oldukça büyük bir risk taşımaktadır. Bu çalışma ile AMB’lerin yeniden sınır tespiti işlemleri, uzaktan algılama tekniklerinden yararlanılarak, daha hassas bir şekilde desteklenmektedir. Çalışmanın Denizli genelindeki tüm AMB’lere uygulanabilirliğini test etmek amacıyla, öncelikle 9 farklı AMB alanı seçilmiştir. Bu alanlar özellikle koordinatlı sayısal veriler ile çizilmiş ve 2010 yılı sonrasında alınmış AMB sınırlarıdır. Denizli ili genelinde farklı lokasyonlara dağılan heyelan sahaları arasından örnek olarak seçilen bu lokasyonlarda arazi gözlemleri göz ardı edilerek yeniden çalışma başlatılmıştır. Yüzeyde heyelan kaynaklı alansal deformasyonu mm-cm/yıl duyarlılığında gözlemleme kabiliyetine sahip İnterferometrik Yapay Açıklıklı Radar (Interferometric Synthetic Aperture Radar – InSAR) tekniği ile belirlenen heyelan saha sınırları, olması gereken AMB sınırları ile yüksek doğrulukla örtüşmektedir. Çalışmada C bantta çalışan Sentinel ve Envisat verileri ile L bantta çalışan ALOS verileri kullanılmıştır. 2012 yılı itibari ile tamamen boşaltılan AMB sınırlarından Babadağ İlçesi Gündoğdu Mahallesi için özel bir çalışma yapılarak Envisat ve ALOS verileri işlenmiştir. ALOS verileri ile öncelikle heyelan kayma hızının yıllık değişimleri tespit edilmiştir. Ayrıca 2003 ve 2008 yılları arasında temin edilen 19 adet Envisat verisi yardımıyla da bölgedeki heyelan durumu ve 2015 – 2016 yılları için, 12 adet Sentinel-1 uydu verisi ile de güncel kütle hareketi tespit edilerek AMB sınırı ile karşılaştırılmıştır. Benzer şekilde Sentinel uydusundan yararlanılarak Kale İlçesi Çakırbağ (4 ayrı lokasyon) ve Demirciler (2 ayrı lokasyon) Mahalleleri, Çameli İlçesi Kolak Mahallesi, Honaz İlçesi Akbaş Mahallerinde bulunan AMB sınırları yeniden çizilmiştir. Yeni AMB sınırları heyelanın olası ilerleme yönüne doğru genişletilmiştir. Bu çalışmalardan destek alınarak; Sentinel uydu verilerinden Denizli ilinin tamamını örtecek şekilde seçilen 138 iz, 462 ve 467 çerçeveye ait veri setleri işlenmiş ve il heyelan durumunun genel hattı çıkarılmıştır. Yapılan 9 adet örnek çalışma ile Denizli İli’nin tamamını kapsayan InSAR sonuçları bir arada değerlendirildiğinde, halen aktif olan ve risk teşkil eden heyelan alanları üzerinde bulunan AMB sınırlarının bu yolla belirlenebileceği, özellikle aktif heyelan bölgelerinde tekniğin AMB sınır belirleme çalışmaları için uygulanabileceği ortaya konulmuştur. Anahtar Kelimeler: Afete Maruz Bölge, heyelan, SAR interferometre, uzaktan algılama

Page 42: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

18

IMPLEMENTATION OF SATELLITE SAR INTERFEROMETRY TECHNIQUE FOR DIGITALIZATION OF LANDSLIDE BASED

DISASTER-PRONE AREAS: A PILOT STUDY OF DENIZLI DISTRICT

Fatma Canaslan Çomuta, Mohammad Mohsenı Arefb, Rüya Onuncuyıla, Murat Durguna, Hatice Dilmena, Hüseyin Berktaşa, Ali Etiza

aDenizli AFAD, Akkonak Mah., Lozan Cad., No:78, Denizli bDepartment of Geomatics Engineering, Istanbul Technical University, Istanbul, Turkey

([email protected] )

ABSTRACT Areas as exposed or threatened with disaster risk identified by AFAD Presidency’s provincial organizations and these areas declared as "Disaster-Prone Areas (DPA)" where the dwellings and workplaces are transferred to the appropriate places from DPAs. In terms of safety of life and property, a building ban is introduced for prevent of the zoning and resettlement in these kind of fields. Boundary determination studies for DPAs, which have been in existence since the past years, are based solely on field observations using archival data, and new boundaries are identified in this way. However, a possible mistake in the resettlement of landslide disaster zone borders has a considerable risk both for legal and socio-cultural interaction. With this study, delimitation process of DPAs are supported by more sensitive remote sensing techniques. In order to test the applicability of the study to all DPAs over whole Denizli, firstly 9 different DPA areas were selected. These selected DPA boundaries specifically are taken after 2010 and drawn with co-ordinated numerical data. A new study was initiated in these locations which were selected as examples among the landslide areas scattered in different locations throughout the Denizli province with ignoring land observations. The landslide field boundaries determined by the Interferometric Synthetic Aperture Radar (InSAR) technique, which has the ability to observe landslide deformations in mm-cm / yr sensitivity and new boundaries overlap with DPA’s boundaries with high accuracy. Sentinel and Envisat data in C band and ALOS data in L band were used in the study. A special work have been made with Envisat and ALOS data for one of DPA at Gündoğdu Quarter of Babadağ which has been completely vacated from 2012. Firstly, annual changes of the creep rate of landslide were determined with ALOS data. Additionally, the state of the landslide in the region were specified with the help of 19 Envisat data provided between year of 2003 - 2008, and the current mass movement were determined with using 12 Sentinel-1 satellite data between year of 2015 - 2016 and the results compared with the DPA’s current boundaries. Similarly, by using Sentinel satellite, the DPA boundaries at Çakırbağ (4 different locations) and Demirciler (2 different locations) Quarters of Kale District, Kolak Quarter of Çameli District, Akbas Quarter of Honaz District were redrawn. The new DPA borders have been extended to the possible creep of the landslide. Supported by these studies; providing from the Sentinel satellite SAR data sets (138 track, 462 and 467 frames) to cover the entirety of Denizli have been processed and general outline of the provincial landslide situation has been extracted. When the InSAR results covering all of Denizli province are evaluated together with sample results of 9 locations, it is demonstrated that the DPA boundaries on active and risky landslide areas can be determined in this way, especially in active landslide areas, the technique can be applied for DPA boundary determination studies. Keywords: Disaster-Prone Areas, landslide, SAR interferometry, remote sensing

Page 43: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

19

MUDURNU VADİSİ KOMPLEKS KİNEMATİK YENİLME MEKANİZMALARININ İHA TEKNOLOJİSİ VE HAT ETÜDLERİ

KULLANILARAK DEĞERLENDİRİLMESİ

Arzu Arslan Kelama, Haluk Akgüna, Mustafa Kerem Koçkarb aODTÜ Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Ankara

b Gazi Üniversitesi Deprem Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi, Ankara ([email protected])

ÖZ

Kaya kütlesi özellikleri, şev geometrisi, yağış etkileri, bozunma derecesi, insan etkisi ve sismik aktivite, vb., şev duraysızlığına etki eden önemli faktörlerdendir. Sebep ne olursa olsun bu etkiler sonucunda oluşan duraysızlıklar ciddi afet tehlikesi oluşturabilmektedir. Etrafı yüksek eğimli bir vadide kurulmuş olan Mudurnu ilçesinde, yamaç şevlerinde meydana gelen kaya kütlesi duraysızlıkları sebebiyle yerleşim alanları ve insan hayatı tehdit altında olduğu için bu durum ilçede önemli bir tehlike ve buna bağlı olarak riskler yaratmaktadır. Bu sorunların üstesinden gelebilmek için vadideki kaya kütleleri detaylı bir şekilde karakterize edilmelidir. Özellikle Mudurnu Vadisi’nin batı yakasındaki kaya kütlelerindeki şev duraysızlıkları süreksizlik kaynaklıdır. Bu alanlarda, kireçtaşlarında, süreksizlik kontrollü yenilme türlerinin (örneğin, düzlemsel, kamalanma, devrilme) hepsinin birlikte meydana geldiği karmaşık ve kompleks yenilmeler sıklıkla görülebilmektedir. Çalışmanın amacı, yamaçlardaki süreksizlik içeren kireçtaşları için olası yenilme modellerinin belirlenmesi ve bu sonuçlara göre kaya kütlelerinde meydana gelebilecek farklı yenilme modellerine göre vadiyi sektörlere ayırarak değerlendirmelerde bulunmaktır. Kaya kütlesi sektörlerini oluşturmak için kaya kütlesi karakterlerinin Mudurnu vadisi boyunca mekansal olarak tanımlanmaları gerekmektedir. Ancak, vadinin geniş ve oldukça dik oluşu sebebiyle birçok problemli noktanın fiziksel olarak yerinde incelenmesi mümkün değildir. Bu amaçla, çalışma alanında insansız hava araçları (İHA) yardımıyla bölgesel ölçekte detaylı değerlendirmeler yapılmıştır. Son yıllarda sıklıkla kullanılmaya başlanmış olan bu yöntem fiziksel olarak ulaşılması mümkün olmayan alanların yüksek çözünürlüklü sayısal görüntülerini almak için tercih edilmektedir. Çalışmada vadi boyunca İHA yardımıyla elde edilen görüntüler vadinin ulaşılabilir olan şev yamaçlarında arazide ölçümlenen hat etüdü çalışmalarıyla elde edilen doğal süreksizliklerin kaya kütlesi/malzemesi karakterizasyonlarının yapıldığı veri setleriyle karşılaştırılmış; bu sayede Mudurnu vadisi yamaç şevlerindeki kaya kütleleri için belirlenen potansiyel kinematik yenilme türlerinin ve buna bağlı olarak ayırtlanan yenilme sektörlerinin güvenilir bir şekilde tanımlanması sağlanmıştır. Çalışma sonuçlarına göre, vadi sektörlere bölündükten sonra süreksizlik denetimli yenilme modelleri ışığında elde edilen sonuçlar kullanılarak belirlenen sektörler için önlem ölçütleri belirlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Hat etüdleri, İHA, kaya kütlesi/malzemesi, Mudurnu Vadisi, yenilme.

Page 44: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

20

EVALUATION OF THE COMPLEX KINEMATIC FAILURE MECHANISMS ALONG MUDURNU VALLEY THROUGH

UTILIZATION OF UAV AND SCAN-LINE SURVEY

Arzu Arslan Kelama, Haluk Akgüna, Mustafa Kerem Koçkarb a,Middle East Technical University, Department of Geological Engineering, Ankara

bGazi University, Earthquake Engineering Implementation and Research Center, Ankara ([email protected])

ABSTRACT

Rock mass characteristics, slope geometry, precipitation, degree of weathering, man-made activities and seismic activities are the main factors that can cause slope failure. Whatever the reason is, these instabilities can generate significant hazards. Rock mass instabilities of valley slopes in the Mudurnu County which is settled on a steep valley threaten people and settlements, and lead to regional hazard and risk. In order to overcome this problem, rock masses along the valley have to be characterized in detail. Instabilities are discontinuity driven especially at the west side of the Mudurnu valley and limestone is susceptible to complex failures resulting from the combination of discontinuity controlled failure (i.e., planar, wedge, toppling failures). The aim of the study is to define the possible modes of failure in discontinuous limestone and divide the valley into different geotechnical sectors, accordingly. In order to evaluate the geotechnical sectors, rock mass properties should be characterized spatially along the entire valley. However, physical evaluation of many problematic locations by field studies is impossible due to the quite wide and highly steep nature of the valley. In order to overcome this issue, an unmanned aerial vehicle, which is a great tool for natural hazard management studies was used. This methodology, which has been used extensively in recent years, was preferred to collect images from inaccessible areas. In this study, the obtained images from the sectors by using unmanned aerial vehicles have been compared with the information gained by the scan-line field studies (i.e., rock mass/material characterization) where the outcrops were accessible and have been used to assess the modes of failure along the Mudurnu valley and to reliably determine the potential failure sectors. Later, remediation measures have been proposed based on the gathered aerial image and field study information. Keywords: Failure, Mudurnu Valley, rock mass/material, scanline survey, UAV.

Page 45: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

21

TÜRKİYE’DE AFET NEDENİYLE OLUŞABİLECEK YAPISAL HASARLARIN ERKEN TANIMLANMASI İÇİN İLERİ INSAR

POTANSİYELİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Fatma Canaslan Çomuta

aDenizli AFAD, Akkonak Mah., Lozan Cad., No:78, Denizli ([email protected] )

ÖZ

Uydu bazlı SAR interferometre (InSAR), tehlikeli yer hareketlerinin tespitinde ve değişimlerin zamansal-mekansal tanımlamalarının yapılmasında kullanılan ve bu doğrultuda yararlı bilgiler sağlama potansiyeline sahip bir uzaktan algılama izleme tekniğidir. Bu teknik, örneğin, yavaş toprak kayması aktivitesinin tanımlanması, obrukların tespit edilmesi veya binaların ve yapıların statik alanlardaki çökme riskinin değerlendirilmesi yoluyla, yapılarda oluşabilecek hasar riskine hazırlıklı olmak için pratikte kullanılabilir. Çalışmanın amacı, afetler dolayısıyla yapı hasarı belirlemede görevli kuruluşlar için yüksek önem taşıyan hasara neden olabilecek olayları izlemede, ileri (gelişmiş) InSAR tekniklerinin kullanılabilirliğinin potansiyelini araştırmak ve ilgili kurumlar için alternatif bir altlık oluşturmaktır. Bu çalışma ile Türkiye'de seçilen örnek sahalarda tehlikeli arazi ve yapı hareketlerinin tespitine yönelik InSAR uygulamasının metodolojik yönlerini sunmak hedeflenmektedir. Cosmo SkyMed ve Sentinel-1 gibi yüksek görüntüleme sıklığı süresine sahip yeni uydu sistemleri dâhilinde, InSAR yer değiştirmelerin tespiti için oldukça güvenilir ve yararlı bilgiler sağlama konusunda etkin bir tekniktir. Bu teknik yardımıyla inşaat altyapılarnın duraysızlık riskini tespit etme yaklaşımı şu anda deney aşamasındadır, ancak, bu çalışma ile sadece konunun potansiyeli tartışılmaktadır. Ayrıca, Kalıcı Yansıtıcılar (Permanent Scatterers - PS) gibi ileri InSAR teknikleri kullanarak, örnek çalışma alanının (Konya şehir merkezi) güncel hareketlerinin tespit edilmesi için yüksek kaliteli uydu SAR verilerini zaman serileri şeklinde yarı otomatik olarak işlenmesini sağlayan bir sistem hakkında bilgi verilecektir. Bu çalışmanın sonucu olan yapıların tespit edilen ve tahmin edilen hareketleri gibi bilgiler, gelecekte bölgenin jeolojik konumu, referans yapıları, yapı hasarlarının oluşmasına neden olabilecek yapı bozulmaları, ya da ciddi yapı hasarı riskine neden olabilecek sınır değerleri gibi uzman bilgileri ile birleştirilebilir. Böylece, diğer uzmanlarla disiplinler arası bağlantı ile ortak bir yorum getirilerek sistemin bütünlüğü oluşturulabilir ve erken uyarı yapılabilir. Özellikle kullanımı ücretsiz olan Sentinel verisi ile ileri interferometrik teknikler uygulayan bu sistemle, jeolojik ve yapısal hareketleri tespit etmek ve böylece Türkiye'nin hemen hemen her yerinde kentleşmiş bölgelerdeki mevcut yapısal duraysızlık tehditlerini değerlendirmek mümkün olacaktır. Anahtar Kelimeler: SAR interferometre, Sentinel uydusu, uzaktan algılama, yapı deformasyonu

Page 46: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

22

EVALUATION OF POTENTIAL OF ADVANCED INSAR FOR EARLY IDENTIFICATION TO DISASTER AFFECTED

STRUCTURE DAMAGE AT TURKISH SITES

Fatma Canaslan Comuta

aDenizli AFAD, Akkonak Mah., Lozan Cad., No:78, Denizli ([email protected] )

ABSTRACT

Satellite based SAR interferometry (InSAR) is a remote sensing monitoring technique with potential to provide useful information that can be used to provide detection of dangerous movements, their delineation and spatio-temporal description. This can be applied in real practice to support preparedness of risk to damage of buildings and civil structures, for example by identification of slow landslide activity, detection of sinkholes or evaluation of static risk of buildings and structures in subsiding areas. The objective of this study is, investigate the potential of advanced InSAR usability for monitoring cases of high importance for the responsible institution and create an alternative base for the relevant institutions. This study aims to provide methodological aspects of InSAR applications for the detection of dangerous terrain and building movement over selected sample fields in Turkey. Within new satellite systems of high revisit time like Cosmo SkyMed and Sentinel-1, InSAR has an effective technique to provide very reliable and useful information for detection of displacement. An approach of detecting risk of instability of civil infrastructure using this technique is currently in experimental stage, however only the potential of subject is discussed with this work. Also, a system that would semi-automatically process a long time series of high quality satellite SAR data for detection of current movements of sample study area (Konya city center) using established techniques such as Permanent Scatterers will be described. In the future; results of this work -a detected and predicted movements of a structure- can be combined with other expert knowledge of the area, such as geological setting of the area, reference insitu geodetic measurements or limiting values of structure deformations that would cause a risk of serious structure damage. So that a proper interpretation and early warning can be performed in interdisciplinary connection with other experts offering a completeness of the system. With this system applying multitemporal interferometric techniques to the Sentinel data which is free of charge, it will possible to detect geological or structure movements and thus to evaluate current threats of structure instabilities in urbanized areas at nearly any place over Turkey. Keywords: SAR interferometry, Sentinel satellite, structure deformation, remote sensing

Page 47: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

23

HEYELAN HAREKETLERİNİN İZLEMENMESİNDE YENİ BİR YAKLAŞIM: FİBER OPTİK TEKNOLOJİSİ

Arzu Arslan Kelama, Mustafa Kerem Koçkarb, Haluk Akgüna

aODTÜ Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Ankara bGazi Üniversitesi Deprem Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkesi, Ankara

([email protected])

ÖZ

Heyelanlar, Türkiye’de meydana gelen en yıkıcı doğal afetlerdendir. Heyelanlarda kütle hareketine sebep olan çeşitli faktörler vardır. Bu faktörler; jeolojik ve jeomorfolojik karakterler, yağış özellikleri, yeraltısuyu seviyesi değişimleri, günlük sıcaklık farklılıkları, karın erimesi ve sismik etkilerdir. Bu çalışmanın amacı yukarıda bahsedilen bu faktörlerin, heyelanların deformasyon karakteristiği üzerindeki etkisinin değerlendirilmesi ve heyelanlardan kaynaklanan tehlikeleri azaltmak için fiber optik sistemleri kullanan yerinde izleme ve erken uyarı sistemi oluşturmaktır. Çalışmada kullanılan fiber optik sistem, fiber optik kablolar ve kablolara lazer gönderip geri yansıyan ışığı toplayan bir ölçüm cihazı olan BOTDA (Brillouin Optical Time Domain Analyzer)’dan oluşmaktadır. Bu sistem, 1 m konumsal çözünürlüğe sahiptir ve 3 kilometrelik bir hat boyunca 0.1µε çözünürlükte gerinim (yer değiştirme) değerlerini tespit edebilmektedir. Yüksek hassasiyeti ve sürekli veri alma özellikleri sebebiyle sistem, kablodaki gerinim ölçümlerinin deformasyon ile ilişkilendirilmesinde ve buna bağlı olarak kütle hareketlerinin izlenmesinde Kocaeli’nde belirlenen pilot bir heyelan sahasında başarıyla uygulanmıştır. Sahada ölçümlenen deformasyon verileri, heyelan hareketini tetikleyen değişik faktörlerin farklı bakış açılarından sorgulanmasıyla elde edilen veri sonuçlarıyla birlikte değerlendirilmiştir. Bu amaçla, öncelikle ölçümlenen deformasyon verileri yağış miktarı ve sıcaklık değişimi verilerine göre değerlendirilmiştir. Sonrasında, heyelanı tetikleyeceği düşünülen diğer faktörler olan yeraltı suyu seviyesi ve sismik aktivitenin heyelan hareketi üzerindeki etkisi irdelenmiştir. Yapılan bu çalışma, heyelanların oluşum mekanizmalarını izlemek için kullanılan fiber optik sistemin, heyelanlarda meydana gelen deformasyon hareketlerinin başarılı bir şekilde tespit edebilmekte olduğunu ve olası tehlikelerin ivedi olarak değerlendirilmesi için erken uyarı sistemi olarak da kullanılabileceğini göstermektedir. Anahtar Kelimeler: Bahçecik heyelanı, heyelan izleme sistemi, fiber optik teknolojisi, erken uyarı sistemi, Kocaeli

Page 48: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

24

A NEW APPROACH TO MONITORING OF LANDSLIDES: OPTICAL FIBER TECHNOLOGY

Arzu Arslan Kelama, Mustafa Kerem Koçkarb, Haluk Akgüna

aMiddle East Technial University Geological Engineering Department, Ankara bGazi University Earthquake Engineering Implementation and Reseach Center, Ankara

([email protected])

ABSTRACT

Landslides are one of the most destructive natural hazards in Turkey. There are several contributing factors that cause landslides such as geological and morphological characteristics, precipitation processes, groundwater level fluctuations, daily temperature changes, snow melt and seismic effects. The purpose of this study is to develop an in-situ monitoring and early warning system by using optical fiber technology in order to evaluate the effect of contributing factors on the deformation characteristics and to decrease the risk caused from landslides. During this study, a system that is composed of fiber optic cables and a device that sends laser signals and collects backscattered light; referred to as BOTDA (Brillouin Optical Time Domain Analyzer) has been used. This system has a 1 m spatial resolution and it can detect strain with a 0.1με resolution along a 3 km cable. The system has been implemented for relating the strain on the cable with displacement due to its high sensitivity and continuous data gathering properties. For that purpose, a real case practice of the system has been successfully implemented in a landslide area in Kocaeli. The deformation data measured in the field have been assessed in relation to the various landslide triggering factors as evaluated from a different point of view. The deformation characteristics of the data gathered in the landslide region by fiber optic system have been processed along with the precipitation and temperature change parameters. Moreover, studies regarding the influence of other parameters such as seismic activity and groundwater level on the landslide movement are in progress. This study reveals that the optical fiber system used as a monitoring system is also capable of detecting deformations and could be used as an early warning system in landslide prone regions. Keywords: Bahçecik landslide, landslide monitoring system, optical fiber technology, early warning system, Kocaeli

Page 49: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

25

HEYELANLARDA SUYUN ROLÜ VE SUSUZLAŞTIRMADA YENİ BİR YÖNTEMİN UYGULANABİLİRLİLİĞİ

Salih Yükseka, Kaan Volkan Özdemira

aSivas Cumhuriyet Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Maden Mühendisliği Bölümü, 58140, Sivas ([email protected])

ÖZ

Kil, silt gibi ince boyutlu malzemelerden oluşan ortamlar veya tabakalar su iletkenliği açısından geçirimsiz veya çok az geçirimli olup bünyelerinde su bulundururlar. Su, bilindiği üzere, heyelan oluşumunda etkin olan en önemli faktörlerden biridir. Dolayısıyla, suyun ortamdan uzaklaştırılması önemli ve önceliklidir. Bu çalışmanın amacı, konvansiyonel yöntemlerle susuzlaştırılamayan Afşin-Elbistan kömür sahalarında linyit horizonu içinde veya üstünde bulunan ve çoğunluğu silt ve kilden oluşan gidya adı verilen tabakaların, elektro-osmoz yöntemi kullanılarak susuzlaştırılmasının laboratuvar ortamında araştırılmasıdır. Bu amaçla sahada bulunan gidya malzemesinden alınan örnekler laboratuvara getirilerek zemin özellikleri belirlenmiştir. Uygun boyutlarda imal edilen cam akvaryuma yerleştirilen gidya malzemesi su ile doygun hale getirilmiş ve cazibeyle drenaj kuyusu olarak perfore olarak imal edilen katot borusundan su drene edilmiştir. Uygun bir süre beklendikten ve cazibeyle su gelimi tamamen bittikten sonra elektro-osmoz yöntemiyle su drenajına başlanmıştır. Anot ve katodun üç farklı konfigürasyonu için farklı voltajlar (15, 30, 45, 60, 75 ve 90 volt) uygulanarak drene edilen su miktarları ölçülmüştür. Her deneyden sonra malzemenin, kuru ve doygun birim hacim ağırlıkları, su muhtevaları, porozite ve boşluk oranları gibi özellikleri belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlar değerlendirilmiş elektro-osmotik süre ile boşalım ve harcanan enerji miktarları arasındaki ilişkiler belirlenmiştir. A konfigürasyonunda su muhtevası %68 ‘den %38’e; B konfigürasyonunda %68 ‘den %28 ‘e ve C konfigürasyonunda %68 den %24 ‘e düşmüştür. Voltaj artımıyla su boşalımı artmış en fazla su boşalımı veya deşarjı 60 voltluk gerilim uygulandığında bulunmuş daha yüksek voltajlarda ortamın sıcaklığı artmış buna karşın su geliri azalmıştır. Yapılan deneylerle yerçekimi ile drene edilemeyen su içeren ortamlar elektro-osmoz yöntemi ile belli bir dereceye kadar susuzlaştırılabileceği ve gidya malzemesinin stabiletisinin arttırılabileceği ortaya konulmuştur. Anahtar Kelimeler: Susuzlaştırma, elektro-osmoz, su muhtevası, gidya, Afşin-Elbistan

Page 50: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

26

ROLE OF WATER IN LANDSLIDES AND APPLICABILITY OF A NEW METHOD IN DEWATERING

Salih Yükseka, Kaan Volkan Özdemira

aSivas Cumhuriyet Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Maden Mühendisliği Bölümü, 58140, Sivas ([email protected])

ABSTRACT

Geological materials or strata composed of fine-sized materials such as clay, silt, etc. are impermeable or slightly permeable in terms of water conductivity and contain water in the structures. Water, as it is known, is one of the most important factors that are effective in landslide formation. Therefore, the removal of water from the environment is important and priority. The aim of this study is to investigate the dewatering of so-called migrate layers, which are located in or above the lignite horizon in Afşin-Elbistan coal fields, which cannot be dewatered by conventional methods, using Electro-osmosis method in laboratory environment. For this purpose, specimens taken from the soil material in the field were brought to the laboratory and the soil properties were determined. The float material, which is manufactured in appropriate sizes, is made saturated with water and the water is drained from the cathode boron which is manufactured as a drainage well by perforation. After an appropriate period of time and the watering with charm is completely finished, the water drainage is started by electro-osmosis method. The amounts of water conducted were measured by applying different voltages (15, 30, 45, 60, 75 and 90 volts) for three different configurations of anode and cathode. After each experiment, properties of dry and saturated unit volume weights, water contents, porosity and voids were determined. The results obtained indicate the relationship between the evaluated electro-osmotic time and the amount of energy dissipated and spent. In the A configuration, the water content is 68% den to 38%; 68% den to 28% in the B configuration and 68% den to 24% in the C configuration. Increased water discharge with increased voltage, increased water temperature at higher voltages found when 60 volts of voltage were applied, or decreased discharge of water. Experiments have shown that water-immiscible water-containing media can be dewatered to a certain extent by electro-osmosis and the stability of the migration material can be increased. Keywords: Dewatering, electro-osmosis, water content, gidya, Afşin-Elbistan

Page 51: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

27

HEYELAN ARAŞTIRMALARINDA JEOFİZİK YÖNTEMLERİN BÜTÜNLEŞİK UYGULAMASI ve ÇOK BOYUTLU

GÖRÜNTÜLEMENİN ÖNEMİ

Hakan Karslıa, Mustafa Şenkayab, Gülseda Vanlı Şenkayaa, Mustafa Kiricib

aKaradeniz Teknik Üniversitesi, Jeofizik Mühendisliği Bölümü, 61080-Trabzon bZimer Mühendislik Şirketi, 61080-Trabzon

([email protected])

ÖZ

Heyelanlar, tüm dünyada ve ülkemizde depremlerden sonra en fazla can kayıplarına ve ekonomik zararlara neden kütle hareketlerinden biridir. Genellikle meteorolojik (yağmur, kar), jeolojik, jeomorfolojik ve jeotektonik etkenlerden dolayı doğal ve insanların çeşitli kontrolsüz kazı faaliyetleri ile ilişkili doğal olmayan nedenlerden dolayı meydana gelmektedirler. Heyelanlar, yapıları itibariyle oldukça karmaşık olduğundan, özellikle kayma düzlemlerinin, kopma sınırlarının ve heyelan malzeme içeriğinin mühendislik jeolojisinin bilinen yöntemleri ile açıklanması çoğu zaman yetersiz kalmaktadır. Bununla birlikte, heyelan malzemesini oluşturan litolojik birimlerin jeoteknik özellikleri, genel olarak malzemenin sismik hızı, elektrik özdirenci, elektriksel doğal voltajı, kütle yoğunluğu, manyetik duyarlılığı, elektromanyetik geçirgenliği gibi fiziksel parametrelerin değişimi ile doğrudan ilişkilidir. Jeofizik Mühendisliği ölçüm yöntemleri yer içindeki fiziksel özelliklerin değişiminin ölçülmesi esasına dayanır ve dolayısıyla heyelan incelemelerinde ve alınacak jeoteknik güvenlik önlemlerinin belirlenmesinde yaygın ve etkin kullanım alanına sahiptirler. Yeryüzeyinde ve kuyu içinde uygulanabilen jeofizik yöntemler, heyelanın yanal yayılımını, yenilme, kopma veya kayma yüzeyinin derinliğinin ve topoğrafyasının, kayan kütle içindeki suyun akışını ve dağılımını belirlemek için hızlı ve yüksek doğrulukta sonuçlar sağlayan yöntemlerdir. Bunun ötesinde, jeofizik yöntemler arazide çok geniş alanları kısa zamanda ve yüksek ayrımlı uzaysal olarak 2B ve 3B'lu ve zamana bağlı olarak 4B'lu bilgi sağlama kapasitesine sahiptirler. Bu çalışmada, bir heyelanın tüm yönleri ile tanımlanabilmesi ve izlenebilmesi için yaygın olarak kullanılan sismik, elektrik, yer radarı, mikrotremör yöntemlerinin uygulama ilkeleri, hedefleri, uygulanma nedenleri açıklanmış ve Trabzon İli'nde farklı yerlerde gerçekleştirilen bazı uygulamalarla birlikte literatürden de seçilmiş örnekler sunulmuştur. Sonuç olarak, bu yöntemlerin birlikte uygulanmasının, incelenen heyelan kütlesinin kayma yüzeyinin topoğrafyasının, litolojik değişiminin (özellikle zemin-kaya sınırı, kayacın ayrışmış ve ayrışmamış kısımları, vb.), malzeme sıkılığının ve gevşekliğinin, su içeriğinin haritalanmasının, heyelanın gelişim sürecinin öncesinin ve sonrasının doğru yorumlanmasına önemli katkılar sağladığı ortaya konulmuştur. Bununla birlikte, ölçüm hatlarının mümkün olduğunca fazla, birbirine paralel ve birbirini kesen hatlar şeklinde planlanmasının ve özellikle yeni nesil uygulamalarda 3B ve 4B'lu yeraltı görüntülerin elde edilmesinin alınacak jeoteknik önlemler açısından son derece önemli olduğuna dikkat çekilmiştir. Anahtar Kelimeler: Heyelan, jeofizik yöntemler, fiziksel parametreler, çok boyutlu görüntüleme

Page 52: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

28

INTEGRATED APPLICATIONS OF GEOPHYSICAL METHODS AND IMPORTANCE OF MULTIDIMENSIONAL IMAGING IN

LANDSLIDE INVESTIGATION

Hakan Karslıa, Mustafa Şenkayab, Gülseda Vanlı Şenkayaa, Mustafa Kiricib

aKaradeniz Technical Universiy, Department of Geophysics, 61080-Trabzon bZimer Engineering Coorperation, 61080-Trabzon

([email protected])

ABSTRACT

Landslides are mass movements over the world and in our country that cause the biggest loss of lives and economic losses after earthquakes. Generally, they are due to natural factors related to meteorological (rain, snow), geologic, geomorphologic and geotectonic events and non-natural causes related to various uncontrolled excavation activities of people. Since the landslides are very complicated by their internal structure, it is often insufficient to explain the sliding surfaces, the fracture boundaries and the content of the landslide material with the known methods of engineering geology. Although the complexity of landslide material means the presence of different lithological units, in general the complexity is also directly related to the change of physical parameters such as seismic velocity, electrical resistivity, electrical natural voltage, mass density, magnetic susceptibility, electromagnetic permeability, etc. Geophysical Engineering surveying methods are based on measuring the change of physical properties in the subsurface and therefore have a common and effective usage area in landslide investigations and determination of geotechnical security precaution to be taken. Geophysical methods which can be applied on surface and in a borehole are methods that provide rapid and high-accuracy results to from the to determine the lateral spread of landslides, failure or rupture, topography and depth of slip surface, and distribution of water within the slip mass. Furthermore, geophysical methods have very large capacities to provide the information in a short time and with high detailed as spatial 2D and 3D, and as time dependent 4D. In this study, the application principles, objectives, reasons for implementation and application examples of geophysical methods commonly used to identify and trace with all aspects of a landslide are explained and some applications in different places in Trabzon and selected examples from the literature are presented As a result, by combining use of geophysical methods more than one, it was revealed that more safety and more accurate images in terms of the correct interpretation of pre-and post-development period of the landslide can be obtained for the mapping of the sliding surface, determination of safety coefficient, lithological changes (especially soil-rock boundary, the parts of weathered-unweathered of rock), stiffness and softness of material, water content of the landslide mass studied. However, it has been pointed out that it is extremely important to plan the surveying profiles as much as possible, parallel and crossing each other, and in particular the obtaining 3D and 4B imaging of the subsurface in new generation applications for geotechnical precautions to be taken. Keywords: Landslide, geophysical methods, physical parameters, multidimensional imaging

Page 53: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

29

AFET OLAYLARI SONRASINDA DEĞİŞEN YAŞAM ŞARTLARININ GÖÇ VE YAŞAM MEMNUNİYETİ BAĞLAMINDA

DEĞERLENDİRİLMESİNE YÖNELİK BİR SAHA ÇALIŞMASI: YENİCE ÖRNEĞİ

Kasım Yılmaza, Bora Balunb, Gazanfer Erbayc

aKarabük Üniversitesi, TOBB Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu bAnadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Ana

Bilim Dalı Doktora Öğrencisi cKarabük İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü

([email protected])

ÖZ 1979-2007 yılları arasında Karabük ili Yenice ilçesinin değişik noktalarında yer alan köy ve mahallelerde 52 heyelan olayı meydana gelmiştir. 1040 kişi yaşanan heyelan olaylarından etkilenmiştir. Heyelan etki alanında bulunan konutlar, değişik tarihlerde yayınlanan Bakanlar Kurulu Kararları ile taşınmış ve yeni yerleşim alanları oluşturulmuştur. Yaşanan göç olayı, ekonomik ve sosyal anlamda bir takım değişim ve gelişmeleri de kaçınılmaz olarak paralelinde geliştirmiştir. Bu çalışmanın amacı, heyelan olaylarından etkilenerek toplu yaşama geçen ailelerin geçirmiş olduğu ekonomik ve sosyal değişim ve gelişmelerin etki derecelerini belirlemeye çalışmaktır. Bu maksatla, Yenice ilçesinde yaşayan ve heyelan olaylarından doğrudan etkilenerek yeni yaşam alanlarına göç eden toplam 74 kişiye; Diener, Emmons, Larsen ve Griffin (1985) tarafından geliştirilen, 5 maddeden oluşan “Yaşam Doyumu Ölçeği (YDÖ)” ve yarı yapılandırılmış sorulardan oluşan 7 soru olmak üzere toplamda 12 soru yönlendirilmiştir. Yapılan saha araştırması sonucu, yeni yerleşim alanları ve konutların, göç edilen yerleşim yerlerindeki konutlara oranla; daha planlı ve sosyal yaşam alanlarını destekleyecek nitelikte modern bir yerleşime sahip olduğu görülmüştür. Fakat yeni yerleşim alanlarında yaşamaya başlayan ailelerin sosyal, kültürel ve ekonomik anlamda göç edilen yerlerdeki bazı alışkanlıklarından kaynaklanan yaşam memnuniyetlerine yönelik özlemlerinin ve ihtiyaçlarının bulunduğu tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Afet, Göç, Ekonomik ve Sosyal Etki, Yaşam Memnuniyeti, Yenice (Karabük)

Page 54: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

30

EVALUATION OF LIFE CONDITIONS AFTER DISASTERS IN THE CONTEXT OF MIGRATION AND LIFE SATISFACTION: A

CASE STUDY IN YENİCE (KARABÜK)

Kasım Yılmaza, Bora Balunb, Gazanfer Erbayc

aKarabük University, TOBB Technic Sciences Vocational School bAnadolu University, Department of Labour Economics and Industrial Relations

cKarabük Provincial Directore ([email protected])

ABSTRACT

Between 1968 and 2007, 52 landslides occurred in villages and neighborhoods in various areas of Yenice district of Karabuk province in Turkey. A total of 1040 people were affected by landslide events. The residents living in affected disaster areas were moved to new settlement areas established by government support according to the decisions of the Council of Ministers published on different dates. The immigration phenomenon inevitably caused some important economic and social changes and effects in immigrating people’s environmente. The aim of this study is to determine the impacts of economic and social changes and developments on families affected by landslide incidents and have been moved to new residentials where they have tol ive together. For this purpose, in Yenice new settlement area where people affected by landslides have been living, a questionnaire was applied to a total of 74 people. The questionnaire was composed of a total of 12 questions. First five items were from "Life Satisfaction Scale" developed by Diener, Emmons, Larsen and Griffin (1985) and 7 questions were semi-structured questions. The field survey showed that the new residentials were perceived as better planned, modern and much better support social living needs comparing to previous residentials. However, it has been found that people still have the aspirations and needs of life satisfaction perception stemming from their former social, cultural and economic habits, values and life style. Keywords Disaster, Migration, Economic and Social Effect, Life Satisfaction, Yenice (Karabük)

Page 55: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

31

AFET YÖNETİMİNDE SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ: ÇORUM ÖRNEĞİ

Elvan Kayaa, Alper Cumhurb

aİl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü, Çorum bİnşaat Bölümü/Teknik Bilimler Meslek Yüksekoklu, Hitit Üniversitesi, Çorum

([email protected])

ÖZ

Afet, herhangi bir tehlikenin can, mal, çevre, ekonomi ve kültürel varlıklar üzerinde yarattığı kötü etkilerle baş etmeye yerel imkânların yetmediği durumdur. Afetlerde yoğun zarar, ziyan ve yıkım vardır. Doğal afetlerin neden olduğu kayıplar genellikle aşırı nüfusa sahip, ekonomik ve sosyal etkinliklerin yoğunlaştığı kentsel alanları etkilemektedir. Bu durum da, doğal afetlerin etkilerini bilip uygulanacak stratejileri geliştirmeyi gerektirir. Bu bağlamda, afet yönetimi büyük önem kazanmaktadır. Afet yönetimi, afetlerin önlenmesi ve zararlarının azaltılması, afet sonucunu doğuran olaylara zamanında, hızlı ve etkili olarak müdahale edilmesi ve afetten etkilenen topluluklar için daha güvenli ve gelişmiş yeni bir yaşam çevresi oluşturulabilmesi için, toplumca yapılması gereken topyekûn mücadeledir.

Afetlerin önlenmesi ve zararların azaltılması amacıyla bir afet olayının aşamalarında yapılması gereken çalışmaların yönlendirilmesi, koordine edilmesi ve uygulanabilmesi için toplumun tüm kurum ve kuruluşları ile kaynaklarının bu amaç doğrultusunda yönetilmesi gerekmektedir. Bu amaçla, Çorum örneği üzerinde afet yönetiminde yaşanan kurumsal sorunlar belirlenerek çözüm önerileri belirlenmiştir. Mevzuat eksiklikleri, afetlere yönelik yapılan eğitimlerle ilgili uygulama standartlarının olmaması ve mevzuattaki eksikliklerin olması, hizmet binası ve teçhizat yetersizliği ve iletişim cihazlarının yetersizliği başlıca sorunlar arasında yer almaktadır. Ayrıca, teknik eleman (Mühendis) ihtiyacının olması da diğer sorunlar arasında yer almaktadır. Afet kapsamında yapılan kamulaştırma, imar planı yapılması gibi çalışmalarda yürürlükte bulunan mevzuat dışında afete mahsus amir hükümler getirilerek daha hızlı ve etkin bir şekilde uygulama yapılabilmelidir. Yer seçimi çalışmalarında mera vasıflı araziler, orman ve tarımsal alanların seçilebilmesi konusunda diğer kanun ve mevzuata bağlı kalınmadan afete özgü amir hükümler getirilmek suretiyle düzenleme yapılmalıdır. Afet eğitimi ile ilgili standartlar belirlenmeli ve güncellenmelidir. Müdahale kapasitesinin artırılması için ihtiyaç duyulan sayıda teknik personel sayısı artırılmalıdır. KBRN (Kimyasal Biyolojik Radyasyon ve Nükleer tehlikeli maddeler) malzemelerinin kullanımı ve bakımlarının yapılması konusunda gerekli eğitimin verilmesi ve personel görevlendirilmesi gerekmektedir. İletişimin kesintisiz hale getirilmesi için cihazların gerekli bakımlarının yapılmalı, hali hazırdaki sistemlerin atıl olarak tutulmasının önüne geçilmelidir. AFAD (Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı) kurumsal kimliğinin güçlendirilerek halk nezdinde bilinirliği artırılmalıdır.

Anahtar Kelimeler: Afet, Afet mevzuatı, Afet yönetimi, Afet bilinci, Afet eğitimi, Çorum

Page 56: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

32

PROBLEMS AND SOLUTION PROPOSALS IN DISASTER MANAGEMENT: ÇORUM EXAMPLE

Elvan Kayaa, Alper Cumhurb

aProvincial Directorate of Disaster and Emergency Response, Çorum bDepartment of Construction /Technical Vocational School, Hitit University, Çorum

([email protected])

 ABSTRACT

Disaster is the inability to overcome the adverse effects of any danger on life, property, the environment, economy and cultural assets of local resources. There are intense damage, loss, and destruction in disasters. The loss caused by natural disasters often affects the over-populated urban areas where economic and social activities are concentrated. This requires knowledge of the effects of the natural disasters to develop strategies to apply. In this context, disaster management is of great importance. Disaster management is the total combat that needs to be conducted by the society to prevent disasters and mitigate damages, to respond in a timely, fast and effective manner as well as to establish a safer and improved new living environment for the affected communities.

In order to prevent disasters and mitigate damages, all institutions, organizations. and resources of the society must be managed for the purpose of directing, coordinating and implementing the works to be performed in the phases of a disaster event. For this purpose, institutional problems experienced in disaster management on Çorum example were identified and solution proposals were determined. Deficiencies in the regulations, lack of implementation standards for disaster preparation training and deficiencies in the regulations, the inadequacy of service building and equipment and insufficiency of communication devices are the main problems among others. In addition, the need for technical staff (Engineer) is among other problems. As the result of the study, the following conclusions were obtained: For the expropriation and construction of a zoning plan within the disaster event, aside from the legislation in force, mandatory provisions must be made to allocate necessary implementations faster and more effective. Regulations must be made by imposing disaster-related mandatory provisions without adhering to other laws and regulations to allow inclusion of pasture, forest and agricultural lands into the selection of the sites. Standards on disaster education must be determined and updated. The number of technical staff needed to increase the intervention capability must be increased. Training and personnel must be provided for the handling and maintaining CBRN (chemical, biological, radiological and nuclear) hazardous materials. To provide uninterrupted communication during a disaster, the necessary maintenance of the devices must be performed regularly and the existing systems must be prevented from being kept idle. AFAD (Disaster and Emergency Management Authority) must enhance its public recognition level by strengthening its corporate identity.

Keywords: Disaster, disaster regulation, disaster management, disaster awareness, disaster education, Çorum

Page 57: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

33

DOĞAL AFETLERE KARŞI YAPI SAĞLIĞI İZLEME SİSTEMİ VE UYGULAMA ÖRNEKLERİ

Alper Cumhura

aİnşaat Bölümü/Teknik Bilimler Meslek Yüksekoklu, Hitit Üniversitesi, Çorum ([email protected])

ÖZ

Ülkemizde çok sayıda farklı amaçlarla kullanılan yapılar yer almaktadır. Bu yapılar olası yaşanabilecek doğal afetlerle karşı karşıyadır. Daha önce yaşanan afetlerden dolayı birçok yapı yıkılmış ve çok sayıda can kaybı meydana gelmiştir. Yapıların doğal afetlere karşı izlenmesi ve korunması gerekmektedir. Köprü, baraj, kule, yüksek binalar, tarihi eserler gibi yapıların deprem başta olmak üzere doğal afetlere karşı yapı sağlığı izleme sistemi ile takip edilebilmesi ve acil durum planlarının devreye sokulması afet yönetimi açısından oldukça önemlidir. Yapı sağlığı izleme sistemi, yapıların ortam titreşimi altında dinamik kimliğinin belirlenmesi ile dinamik davranış biçiminin ve statik hareketlerin sürekli olarak izlenebilmesi amacıyla çeşitli özellikteki sensörlerden oluşan bir izleme sistemini kapsamaktadır.

Çalışmanın amacı, yapıların dinamik hareketlerini sürekli olarak kaydedip analiz ederek, yapısal sisteminde olabilecek her türlü değişiklik ve zayıflamanın mertebesinin ve yerinin nasıl belirlendiğini incelemektir. Ayrıca, yapıda yaşlanmayla oluşacak yavaş değişikliklerin yanı sıra deprem, fırtına ve sel gibi doğal afetlerdeki aşırı yüklerden oluşacak ani hasarların yerini ve mertebesinin de nasıl tespit edildiğini de belirlemektir. Bu kapsamda, farklı yapı türleri üzerinde yapı sağlığı uygulama sistemi ile yapılan çalışmalar incelenmiştir. Çalışma sonucunda, incelenen yapılardaki yapı dinamiği anlamında ortaya çıkan sonuçlardan çok yapı sağlığı izleme sisteminin nasıl uygulandığı, belirtilen amaca yönelik kurulan sistemin ve ürünlerin tanıtılması üzerinde durulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Afet, Afet yönetimi, Deprem, Yapı sağlığı izleme sistemi, İvme ölçer

Page 58: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

34

STRUCTURE HEALTH MONITORING SYSTEM FOR NATURAL DISASTERS AND APPLICATION EXAMPLES

Alper Cumhura

aDepartment of Construction /Technical Vocational School, Hitit University, Çorum ([email protected])

 ABSTRACT

There are many structures in our country, used for many different purposes. These structures are faced with possible natural disasters. Due to disasters happened uptill now, many structures have destroyed, and many loss of life has occured. Structures need to be monitored and protected towards natural disasters. Being able to monitor structures such as bridges, dams, towers, high buildings, historical artifacts for natural disasters, especially earthquake, by structural health monitoring system, and putting emergency plans into use are very important for disaster management. Structure health monitoring system comprise a monitoring system consisting of sensors with various characteristics which help to constantly monitor dynamic structural behavior patterns and static movements through the determination of dynamic identity of structures under ambient vibration.

The aim of the study is to continuously analyze and record the dynamic movements of structures, and accordingly to examine how the level and place of any change and attenuation that can occur in structural system are determined. Besides, it is to identify how the level and place of sudden damage from excessive loads in natural disasters such as earthquakes, storms and floods as well as that of slow changes that occur with aging in structure are determined. In this context, studies conducted on different types of structures, with the health care application system, have been examined. As a result of the study, how structure health monitoring system is applied, and the introduction of system established as specified aim-oriented, and of products have been emphasized rather than structural dynamics-oriented results in examined structures.

Keywords: Disaster, disaster management, earthquake, building health monitoring system, accelerometer

Page 59: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

35

AFET YÖNETİMİ, AFET EĞİTİMİ ve AFET FARKINDALIĞI: AMERİKA ÖRNEĞİ

Asaf Varol

Fırat Üniversitesi, Teknoloji Fakültesi ([email protected])

ÖZ

Ülkelerin birçoğu, doğa tarafından üretilen afetlerle karşı karşıya kalabilmektedir. Deprem, sel, heyelan, kasırga, kuraklık, yangın vb. olaylar en fazla karşılaşılan doğal afetler arasında yer almaktadır. Diğer taraftan, insanların sebebiyet verdiği afetler de söz konusu olabilmektedir. Örneğin Amerika’da 9/11 diye adlandırılan ve 2001 yılında gerçekleştirilen Newyork’daki ikiz kulelere yapılan terör saldırısı, binlerce kişinin ölümüne neden olmuştur. Bu tür saldırılar da insanoğlu tarafından oluşturulan afetlerdir. Amerika Birleşik Devletleri özellikle kasırga ve tayfunlar nedeniyle doğal afetlere sıkça maruz kalmaktadır. Amerika, Irma Kasırgası, Harvey Fırtınası, Katrina Kasırgası, Texas’ta gübre fabrikası patlaması, BP Deepwater Horizon petrol teçhizatının patlaması sonucu denize dökülen petrol, 11 Eylül İkiz Kulelere saldırı vb. birçok afetle karşılaştığı için, son onlu yıllarda afet yönetimi eğitimi ile ilgili önemli atılımlar gerçekleştirmektedir. Amerika’daki bazı üniversitelerde lisans ve lisansüstü seviyelerde Kamu Yönetimi Bölümleri altında Afet ve Acil Durum Yönetimi dersleri verilmektedir. Örneğin, Sam Houston State Üniversitesi, İnsani ve Sosyal Bilimler Fakültesi bünyesinde, Kamu Yönetimi yüksek lisans programı açmıştır. Bu program içerisinde Afet ve Acil Durum Yönetimi bir alt programdır. Bu program kapsamında, Küresel Afet Politikaları, Acil Durum Yönetimi, Afet Direnci, Karar Verme Belirsizliği ve Toplum Politikaları gibi dersler verilmektedir. Özellikle 11 Eylül 2001 saldırısı ve 2005 Katrina kasırgası sonrasında Amerika’da afet yönetimi mevzuatında köklü değişiklikler yapılmıştır. Bir taraftan, bu alanda üniversitelerde yeni programlar açılırken, diğer taraftan FEMA (Amerikan Federal Acil Durum Yönetimi Ajansı) afet ve acil durum yönetimi ile ilgili bir dizi eğitimler vererek, sivil toplum kuruluşlarını felaket sonrasında hazır hale getirmeye çalışmaktadır. Bunlar dışında, ASPA (Amerikan Kamu Yönetimi Derneği) afet ve acil durum yönetimi açısından toplumu eğitmektedir. Bu çalışmada, ABD'de afet yönetimi ve eğitimi ile ilgili bazı faaliyetler tartışılacak ve Türk üniversitelerinde aynı alanlardaki faaliyetlerle karşılaştırılacaktır. Bu araştırma kapsamında, hem ABD'de hem de Türkiye'de ilgili kurum ve kuruluşlardan kişilerle bazı görüşmeler yapılarak, toplanan veriler çıkarımsal istatistik yöntemleri kullanılarak analiz edilmiş ve değerlendirilmiştir. Anahtar Kelimeler: Afet yönetimi, doğal afetler, afet bilinci, FEMA, ASPA

Page 60: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

36

DISASTER MANAGEMENT, DISASTER EDUCATION AND AWERENESS IN DISASTER MANAGEMENT:

AMERICAN EXAMPLE

Asaf Varol Fırat Üniversitesi, Teknoloji Fakültesi

([email protected])

ABSTRACT Many of the countries are faced with disasters produced by nature. Earthquake, flood, landslide, hurricane, drought, fire etc. events are among the most common natural disasters. On the other hand, there are some disasters which are caused by people. For example, the terrorist attack on twin towers in 2001 in New York, called 9/11, in the United States, has killed thousands of people. Such attacks are disasters created by human beings. The United States is frequently exposed to natural disasters, especially due to hurricanes and typhoons. Since USA has often faced with many types of disaster such as Irma Hurricane, Harvey Storm, Katrina Hurricane, fertilizer factory explosion in Texas, BP Deepwater Horizon Oil spill into the sea resulting in explosion of oil rigs, attack on Twin Towers, etc. USA has made significant strides in disaster management education in the last decade. Disaster and Emergency Management courses are offered under the Departments of Public Administration at undergraduate and graduate levels in some universities in the United States. Sam Houston State University, for example, has established a Master's program in Public Administration at the Faculty of Humanities and Social Sciences. Disaster and Emergency Management Program is a sub branch of this program. Under this program, courses such as Global Disaster Policy, Emergency Management, Disaster Resilience, Decision Making Uncertainty and Community Policies are given. Especially after the September 11, 2001 attack and the 2005 Katrina hurricane, radical changes were made in disaster management legislation in the United States. On one hand, universities establish new programs in this field, on the other hand, FEMA (American Federal Emergency Management Agency) provides a series of trainings for disaster and emergency management education, while trying to make non-governmental organizations ready for disaster aftermath. Apart from these, ASPA (American Public Administration Association) educates the society in terms of disaster and emergency management. In this study, some activities related to disaster management and education in the United States will be discussed and they will be compared with activities in the same fields done at Turkish universities. Under this investigation, some interviews were done with people of the relevant institutions and organizations both in the USA and in Turkey, and the collected data will be analyzed and evaluated using inferential statistical methods. Keywords: Disaster management, natural disaster, disaster consciousness, FEMA, ASPA

Page 61: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

37

DENİZKONAK (CİDE, KASTAMONU) HEYELANLARININ OLUŞUMUNDA SU ETKİSİNİN İNCELENMESİ

Bekir Salih Fırıncıoğlua, Murat Ercanoğlub

aYakın Doğu Üniversitesi, İnşaat ve Çevre Mühendisliği Bölümü, Jeoteknik Mühendisliği Anabilim Dalı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti

bHacettepe Üniversitesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Uygulamalı Jeoloji Anabilim Dalı, 06800 Beytepe/Ankara

([email protected])

ÖZ Gerek insan yapımı, gerekse de doğal yollarla şekillenmiş olan her türlü yer yüzeyi şekli, eğime sahip olması ve gerekli diğer kaydırıcı etkenlerin sağlanması durumunda kaymaya karşı duyarlı durumdadır. Bu yer yüzeyi yapılarının kaymaya karşı olan güvenliğinin hesaplanması ve buna yönelik iyileştirme çalışmalarının yapılması, olası maddi zararların azaltılması ve insan yaşamını kısıtlayıcı unsurların giderilmesi ve en önemlisi, insan yaşamının güvenliği açısından çok önemli bir yer tutmaktadır. Bu tip duraysızlıkların tespit edilip ve modellenebilmesi için birçok teori ortaya sunulmuştur. Bu teoriler arasından limit denge teorisi neredeyse 100 yılı aşkın bir süredir kullanılmakla birlikte, çeşitli vakalar üzerinde uygulanarak, güvenilirliğini uzun yıllar önce kanıtlamıştır. Çalışma kapsamında seçilen limit denge yönteminin uygulanması için Kanada kökenli Rocscience firmasının piyasaya sürdüğü Slide ve Slide3 isimli programlar seçilmiştir. İlgili yazılımlar iki ve üç boyutlu modellemelerin yapılabilmesi ve güvenlik katsayının hesaplanabilmesi için kullanılmıştır. Yöntem, Kastamonu ilinin Cide ilçesinin Denizkonak beldesindeki bir paleoheyelan sahası üzerinde uygulanmıştır. Burada yapılan saha gözlemleri sırasında arazide farklı zamanda gelişen iki ayrı heyelanın varlığı tespit edilmiştir. Arazi gözlemleri ve insansız hava aracı (İHA) ile çekilen fotoğraflara dayalı olarak, bunlardan ilkinin dönel tipte kayması ile birlikte, diğerinin kayan heyelan malzemesi içerinde yeniden duraylılığını yitirerek akma tipi bir hareket gösterdiği tespit edilmiştir. Yapılan saha incelemesi sırasında bölgeye siltli ve killi birimlerin ardalanması ile gelişen aşırı bozunmuş ve ayrışmış filiş özelliğindeki birimin egemen olduğu belirlenmiştir. Heyelanların kayma sırasındaki koşullarının incelenebilmesi için güncel topoğrafya üzerinden kesit alınmış ve bu kesite göre kayma öncesine ait iki farklı topoğrafya çizilmiştir. Kesitlerin modellenmesi sırasında saha gözlemleri temel alınarak, yenilme ölçütü olarak Hoek-Brown seçilmiştir. Çizilen ilksel geometri üzerinden yapılan geriye dönük analizler ile ilk heyelanın kayma anında jeolojik dayanım indeksi 20 olarak tespit edilmiştir. Bu sonuç, literatür ve saha gözlemleri ile de uyumludur. Yapılan analizler, ilk kayma gerçekleşmeden önce gözenek basıncı oranının en az 0.5 olduğu, ancak, örselenmiş malzeme içerisinde gerçekleşen ikinci kaymanın yaklaşık 0.33 gözenek basıncı oranıyla kaydığı tespit edilmiştir. Güncel topoğrafya üzerinde yapılan çalışmalar bölgenin gözenek basıncı oranının 0.4’ü geçmesi durumunda halen kaymaya karşı duyarlı olduğunu göstermektedir. Bu sonuçlar iki ve üç boyutlu analizlerin kıyaslanması üzerine iki boyutlu yöntemlerin daha tutucu sonuç vermesi neticesinde seçilmiştir. Anahtar Kelimeler: Geriye dönük analiz, gözenek basıncı oranı, heyelan, Hoek-Brown yenilme ölçütü, limit denge yöntemi

Page 62: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

38

INVESTIGATION OF THE WATER EFFECT ON THE DENIZKONAK (CIDE, KASTAMONU) LANDSLIDES

Bekir Salih Fırıncıoğlua, Murat Ercanoğlub

aNear East University, Department of Civil and Environmental Engineering, Geotechnical Engineering Division, Turkish Republic of Northern Cyprus

bHacettepe University, Department of Geological Engineering, Applied Geology Division, 06800 Beytepe/Ankara

([email protected])

ABSTRACT Any earthwork with an inclination, man-made or natural is prone to fail under certain circumstances. Recognition and prevention of possible instabilities are sometimes vital for the continuity of human life, and the consequences of any failure can be devastating for companies in terms of monetary loss. Many theories have been developed since the middle nineteenth century to understand the phenomena of failure on soil and rock masses. One of them is limit equilibrium theory which has proved itself by engineers, academicians and practitioners for over a hundred years by being a relatively simple and yet convenient and reliable procedure to apply. The calculations of the safety factors and modelling of the two and three dimensional slope geometries have been done with the aid of computer programs Slide and Slide3 which developed by a Canadian company Rocscience Inc. The limit equilibrium theory has been applied to an investigation area in Denizkonak village of Cide district in the city of Kastamonu, Turkey. The investigation region is known for several previously occurred landslides. Two landslides have been identified in the study area during the field investigations. The geology of the area was generally formed by highly disintegrated and weathered flysch composed of clayey and silty materials. Also, an unmanned aerial vehicle (UAV) was flown to create a 3D model and to investigate the study area. Based on the observations it was concluded that the first landslide developed from a rotational failure mechanism while the second one has occurred in an already landslided and disturbed material with a flow type instability. A cross-section of the area was drawn based on the current topographic map and two other cross-sections of the previous landslides were estimated. The Hoek-Brown failure criterion has been chosen for the strength definition of the materials. Back-analyses have been carried out in 2D and 3D to understand the failure conditions of the landslides. Based on the analyses on the primitive topography, the geological strength index of the materials was determined to be 20. This outcome was found to be suitable with the literature and the field observations. According to the analyses, the pore-pressure ratio was determined to be at least 0.5 before the first landslide. However, the second landslide was determined to be initiated with a pore-pressure ratio of at least 0.33. The analyses showed that current topography of the area is prone to a failure if the pore-pressure ratio exceeds 0.4. These results were chosen based on the comparison of 2D and 3D analyses considering the outcomes of 2D analyses were more conservative. Keywords: Back analyses, Hoek-Brown failure criterion, landslide, limit equilibrium theory, pore-pressure ratio

Page 63: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

39  

ŞEV STABİLİTESİ PROBLEMİNİN İKİ BOYUTLU SONLU ELEMANLAR YÖNTEMİYLE ANALİZİ

Ayşe Bengü Sünbüla, Hüseyin Munganb

a Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü b Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi ZMYO İnşaat Bölümü

([email protected])

ÖZ

Heyelanlar, karmaşık doğa olayları olarak günümüzde birçok ülke için doğal riskler barındırır. Uzun süreli ve yoğun yağış, deprem, kontrolsüz kazı vb. birçok nedenin tetiklemesi ile oluşan heyelanlar, insanların yaşamsal faaliyetlerini etkilemekle birlikte, mühendislik yapılarına çeşitli boyutlarda zararlar vermektedirler. İnceleme alanı Zonguldak, Batı Karadeniz’de heyelan riskli bölgede yer almakta olup, genel topoğrafyası incelendiğinde, doğu batı yönlü sarp bir topoğrafyaya sahip olduğu gözlenmektedir.

Bu araştırma kapsamında, Zonguldak Kozlu ilçesi sınırları içerisinde heyelan riskli bölge olarak belirlenen alan, geoteknik açıdan incelenmiştir. Sahadan alınmış topoğrafik ölçümlerden faydalanılıp, bölgeye ait detaylı sondaj raporları incelenerek; geoteknik ve yapısal parametreler belirlenmiştir. İnceleme alanı belirgin jeolojik özellikleri yaşlıdan gence doğru, alüvyon, plaj çökelleri ve yamaç molozu şeklinde sıralanmaktadır. Çalışma alanındaki şev sonlu elemanlara dayalı program ile modellenerek hem statik durum ve gerçek deprem verileri kullanılarak dinamik yükler altında analiz edilmiştir. Sonlu eleman model sonuçlarına göre, en büyük yerdeğiştirme, heyelan bölgesinin taç ve topuk kısmında elde edilmiştir. Heyelan bölgesinin orta bölümü, yamaç eğimi benzerlik gösterdiğinden, taç ve topuk kısımlarına göre daha güvenli kısımda yer almaktadır. Yapı yükleri mevcut durumda modele yansıtıldığında; yatay ve düşey yer değiştirme değerlerini arttırmıştır. İnceleme alanında mevcut bir yapılaşma olduğu ve aynı zamanda, yeni yapılaşmaların da hızla arttığı gözlenmektedir.

Bu çalışmanın sonuçları değerlendirildiğinde; arazi zemin profilinde yüzeye en yakın gevşek ve zayıf malzeme, üzerinde inşa edilecek yapılar için heyelan riskli bölge olarak belirlenmiştir. Buna göre, alanda uygun bir yöntem ile zemin iyileştirilmesi ya da taç bölgesinde yatay destekleme sistemleriyle kazı güvenliği sağlanarak yapılaşmaya gidilmesi önerilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Şev stabilitesi, deformasyon, sonlu elemanlar, dinamik analiz

 

 

 

 

 

Page 64: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

40  

ANALYSIS OF THE METHOD OF THE TWO-DIMENSIONAL FINITE ELEMENTS OF THE SLOPE STABILITY PROBLEM

Ayşe Bengü Sünbüla, Hüseyin Munganb

a Zonguldak Bulent Ecevit University Civil Engineering Department b Zonguldak Bulent Ecevit University Zonguldak Vocational School Construction

Department ([email protected])

ABSTRACT

Landslides are a complex natural phenomenon and, for many countries, have inherent risks. Landslides formed by long-term heavy rainfall or triggered by earthquake, deteriorate people's daily life activities and damage infrastructures of residential areas. The survey area Zonguldak province is located in landslide hazard area in the Western Black Sea region and the topography of this region has steep mountains which lies east and west direction. Within the scope of this research, the area determined as the landslide risk zone within Kozlu district of Zonguldak Province was examined geotechnically. For this purpose, the topographical measurements taken from the study area were utilized; geotechnical and structural parameters were determined following an examination of detailed drilling reports obtained from the area. The geological features of the study area are from old age to gentian, alluvium, beach sediments and slope rubble. The study area is also modelled in statically and dynamically using finite element methods. In the dynamic case, the study area is subjected to a real earthquake data. According to the model results, the largest displacement was obtained at the toe section of the landslide. The middle part of the landslide field is located in a safer area than the crown and toe sections. When the structural loads are analyzed in the model, horizontal and vertical displacement (Ux and Uy) values are obtained to increase. As a result, considering that there is an existing settlement in the study area and that is still in progress, it is suggested that the soil improvement should be conducted by a suitable method for structures to be built on the soft and weak material nearest to the surface (Zone A) in the ground profile, especially by securing the excavation with horizontal support systems in the toe section of the landslide area. Keywords: Slope stability, deformation, finite element, dynamic analysis

 

Page 65: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

41

ARTVİN BARAJININ REZERVUARDAKİ SU SEVİYESİ DEĞİŞİMLERİNİN HAVUZLU PALEO-HEYELANININ (YUSUFELİ, ARTVİN) STABİLİTESİ ÜZERİNE ETKİSİ

Kübra Tezela, Hakan Ersoya, Aykut Akgüna

a Karadeniz Teknik Üniversitesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü,61080, Trabzon ([email protected])

ÖZ

Bu çalışmada Artvin Barajı (Yusufeli, Artvin) rezervuarındaki su seviyesi değişimlerinin, Havuzlu Paleo-heyelanının duraylılığı üzerine etkisi araştırılmıştır. Derinlikleri 40-120 metre arasında değişen 22 adet sondaj kuyusu açılmış, 11 profilde elektrik rezistivite ve multi-elektrod çalışmaları yapılmıştır. 4 kuyuda 126 adet presiyometre deneyi uygulanmış ve yeraltısuyu gözlemi için 2 adet rasat kuyusu tesis edilmiştir. Çalışmada, Janbu yöntemi uygulanarak suyun işletme seviyesinde ve deprem yer ivmesinin 0.25g olması durumunda dairesel-düzlemsel kayma analizleri yapılmış, 0.5-1.5 güvenlik katsayısına sahip olası kayma yüzeylerinin 840 metreden aşağı kotlarda olduğu anlaşılmıştır. Çalışmanın ilk aşamasında mevcut durum ve su seviyesinin maksimum düzeye (507 m) çıkması durumunda limit denge analizleri gerçekleştirilmiş aynı koşullar deprem durumu gözetilerek (yatay yer ivmesi 0.25g) tekrarlanmıştır. Analizler değerlendirildiğinde, Paleo-Heyelan malzemesinin mevcut durumunda güvenlik katsayısı değeri 1.21 olarak, su seviyesinin 500 metreye ulaşması durumunda (maksimum işletme seviyesi) güvenlik sayısı değeri 1.18 olarak hesaplanmıştır (güvenlik katsayısı % 2 oranında azalmıştır). Olası bir depremin güvenlik sayısı üzerindeki olumsuz etkisinin araştırılması amacıyla, limit denge analizi deprem durumu için (yatay yer ivmesinin 0.25 olması) tekrarlanmıştır. Su seviyesinin 500 metreye ulaşması durumunda ve bir deprem etkisi sonucunda güvenlik katsayısı değerinin 0.71’e düştüğü görülmektedir. Su koşulları, güvenlik katsayısını % 2 oranında azaltırken, olası deprem etkisi ise, güvenlik katsayısını yaklaşık % 40 oranında düşürmektedir. Bu durum, çalışma alanındaki duraylılık koşulları dikkate alındığında, su seviyesi değişimlerinden ziyade, depremin daha etkili olduğunu göstermektedir. Anahtar Kelimeler: Baraj, göl, heyelan, rezervuar, stabilite, Yusufeli (Artvin)

Page 66: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

42

EFFECT OF WATER LEVEL CHANGES IN ARTVİN DAM RESERVOIR ON STABILITY OF HAVUZLU PALEO-LANDSLIDE

(YUSUFELİ, ARTVİN)

Kübra Tezela, Hakan Ersoya, Aykut Akgüna

a Karadeniz Teknik Üniversitesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü,61080, Trabzon ([email protected])

ABSTRACT

In this study, The effect of the water level changes at the Artvin Dam (Yusufeli, Artvin) Reservoir on the stability of the Havuzlu Paleo-landslide was investigated. 22 boreholes, the depth of which vary between 40-120 meters, were drilled and electric-resistivity and multi-electrode studies were performed on 11 profiles. 126 pressure-meter tests were applied in 4 wells and 2 observation wells were established for observation of underground water. The Janbu method considering the circular-planar sliding was applied in the analysis. It was found that possible sliding surfaces with 0.5-1.5 factors of safety had levels below an elevation of 840 m for an operational level of water and in case of pseudo-static condition (ground acceleration 0.25g). In first phase of the study, limit equilibrium analyzes were carried out for the current state and water level reached the maxsimum level (507 m). The same conditions were repeated with regard to the eartquake condition (ground acceleration 0.25g). When the analyzes were evaluated the factor of safety in the current situation of Paleo-Landslide is 1.21 and the number of security when the water level reaches 500 m (maximum operating level) was calculated as 1.18 (the number of security decreased by 2%). In order to investigate the negative effect on a possible factor of safety, the limit equilibrium analysis was repeated for the earthquake condition (0.25 of the horizontal ground acceleration). If the water level reaches 500 meters and an earthquake has occurred, the number of security decreses to 0.71. While water reducing the number of security by 2%, the possible earthquake effect reduces the number of security by about 40%. The results indicate the seismic condition is more effective than changes of the water level considering to stability condition of the study area. Keywords: Dam, lake, landslide, reservoir, stability, Yusufeli (Artvin)

Page 67: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

43

RİZE İLİNDE YAĞIŞLARLA TETİKLENEN HEYELANLARIN MALZEME ÖZELLİKLERİ

Emre Üyetürka, Hilmi Bayraktaroğlua, Nejan Huvaja,

Mustafa HÜSEYİNPAŞAOĞLUb aODTÜ İnşaat Müh. Bölümü, 06800 Ankara

bRize İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü, Yeni Valilik Binası, A Blok, Kat 4, Merkez/Rize ([email protected])

ÖZ

Heyelanlar, bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de her yıl can kayıpları başta olmak üzere, çeşitli sosyal ve ekonomik zararlara yok açmaktadır. Heyelanların tetiklenmesinde ülkemizde en sık karşılaşılan etken yağıştır. Karadeniz bölgesinde, özellikle Rize ilinde, her yıl yağışla tetiklenen heyelanlar olmakta ve bölge halkını olumsuz olarak etkilemektedir. Bu heyelanların derinlikleri tipik olarak 3-5 m olup, sığ heyelanlar olarak nitelendirilmektedirler. Bu yamaçlardaki zeminler yağmurdan önce, suya doygun olmayan durumda olup, negatif boşluk suyu basıncı (emme gerilmeleri) nedeniyle yüksek kayma mukavemetine sahiptir. Yağışın yüzeyden zemine infiltrasyonu ile zemindeki emme gerilmeleri azalır (sıfırlanır) ve kayma mukavemeti azaldığından heyelan oluşur. Bu heyelanların tipik malzeme özelliklerinin belirlenmesi, heyelanların oluşum mekanizmasının anlaşılması, erken uyarı ve bu heyelanlara karşı alınacak önlem ve stabilizasyon yöntemlerinin geliştirilmesi açısından önem arz etmektedir. Bu çalışmada, Rize ilinde yağışlarla tetiklenen heyelanların zemin özelliklerinin araştırılması amaçlanmıştır. Rize ilinde yağışla tetiklendiği bilinen sekiz farklı sığ heyelan sahasından, derinlikleri 0.5 m ila 4 m arasında değişen, hem örselenmiş hem de örselenmemiş durumda zemin örnekleri alınmış ve ODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü Zemin Mekaniği Laboratuvarında deneyler yapılmıştır. Zemin örnekleri üzerinde yapılan başlıca deneyler ve belirlenen özellikler: (i) dane çapı dağılımı ve ince dane yüzdesi, (ii) doğal su muhtevası, (iii) Atterberg kıvam limitleri ve zeminlerin Birleştirilmiş Zemin Sınıflandırma Sistemine göre sınıflandırılması, (iv) birim hacim ağırlık ve özgül ağırlık, (v) kütlece organik madde yüzdesi, (vi) kütlece azot (gübre) yüzdesi ve pH değerleri, (vii) zemin-su karakteristik eğrisi, ve (viii) zeminlerin drenajlı ve drenajsız kayma dayanımları. Bu deneylerden elde edilen verilerle Rize ilindeki yağmurla tetiklenen sığ heyelanlardaki malzeme özellikleri, zemin sınıflamaları ve dayanım parametreleri belirlenmiş olup, yapılması planlanan sonlu elemanlar modellemesi çalışmaları için veri seti oluşturulmuştur. Sonlu elemanlar modellemesinde yağışın suya doygun olmayan zemine infiltrasyonu zamana bağlı analizlerle gerçekleştirilecek olup, zeminin su muhtevasının ve suya doygunluğunun artarak kayma mukavemetinin azalmasının şev güvenlik sayısına etkileri limit denge şev stabilitesi analizleri ile ele alınacaktır.

Anahtar Kelimeler: Yağış, heyelan, zemin sınıflaması, zemin dayanım parametreleri, Rize, sonlu elemanlar yöntemi

Page 68: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

44

MATERIAL PROPERTIES OF SOILS IN RAINFALL-TRIGGERED LANDSLIDES IN RIZE

Emre Üyetürka, Hilmi Bayraktaroğlua, Nejan Huvaja,

Mustafa Hüseyinpaşaoğlub aODTÜ İnşaat Müh. Bölümü, 06800 Ankara

bRize İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü, Yeni Valilik Binası, A Blok, Kat 4, Merkez/Rize ([email protected])

ABSTRACT

Landslides cause loss of lives and various socio-economic problems all around the world as well as in Turkey every year. The most common triggering factor for landslides in Turkey is rainfall. In Black Sea region, especially in Rize province, hundreds of rainfall triggered landslides occur every year, and they result in significant consequences to the local community. These landslides are typically categorized as shallow landslides, having depths ranging between 3-5 m. The slopes, where the landslides occur are initially, in an unsaturated state before the rainfall, causing negative pore water pressure (suction) between soil particles, which results in high shear strength in the soils. However, as rainfall infiltrates into the soil, negative pore water pressure decreases (becomes zero), and consequently the shear strength of soils decreases and landslides take place. The determination of soil material properties and understanding the mechanism of these landslides play a crucial role for early warning, countermeasure and stabilization methods to be implemented. This study aims to investigate the soil properties of rainfall triggered landslides that occurred in Rize province. Soil samples from eight different shallow landslide areas in Rize province, from depths ranging between 0.5 m to 4 m were taken in both disturbed and undisturbed conditions. Then the laboratory tests were conducted at METU Civil Engineering Department Soil Mechanics Laboratory. The laboratory tests conducted on soil samples were: (i) grain size distribution and fines content percentage, (ii) determination of natural moisture content, (iii) Atterberg limits and the classification of soil samples according to Unified Soil Classification System, (iv) determination of unit weight and specific gravity, (v) organic matter percent by mass, (vi) fertilizer percent by mass and pH values, (vii) soil-water characteristic curve, and (viii) drained and undrained shear strength parameters. Having conducted these experiments, the soil properties, soil classifications and shear strength parameters were determined and a data set was created for forthcoming finite element modelling study for the investigation of these landslides. In the finite element models, infiltration of rainfall into unsaturated soil will be modeled via time-dependent analyses; the effects of increase in moisture content and degree of saturation of soil, and decrease in shear strength of soil on slope stability factor of safety will be modeled using limit equilibrium analyses. Keywords: Rainfall, landslide, soil classification, soil strength parameters, Rize

Page 69: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

45  

HEYELAN AFETİNİN İZLENMESİ: YUKARI AĞCAGÜNEY ÖRNEĞİ (SAMSUN)

Emre Çoşkunlua, Aytek Ersana, Erkin Tekina, Emre Doğramacıa,

Kıvanç Çalışkana, K. Gökhan Sancaka, Levent Uçarlıa

aİl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü, İstiklal Mah., 928. Cad. No:26 55200 Atakum/SAMSUN ([email protected])

ÖZ

Kaya, toprak veya arazi parçalarının, yer çekimi veya depremler, aşırı yağışlar gibi dış etkenler vasıtasıyla fark edilebilir düzeyde eğim aşağı kayması veya hareket etmesi durumu olan heyelanlar, yerleşim yerlerinde can ve mal kaybına sebebiyet vermekte, ulaşım yollarında hasara ve tarım arazilerinde önemli zararlara yol açmaktadır. Samsun İli sınırları içerisinde en fazla karşılaşılan doğal afet türü olan heyelanın ilde göze çarpan bir örneğine Çarşamba İlçesi Yukarı Ağcagüney Mahallesinde rastlamak mümkündür. 2011 Mart ayı itibariyle aktif olarak gözlenmeye başlanan heyelanın temel nedeninin, inceleme alanına hakim Sarıyurt Formasyonuna ait ileri derecede alterasyona uğramış yer yer jips ara bantlı ve saçınımlı, çakıltaşı, kumtaşı, silttaşı, kiltaşı ardalanmalı filiş serisinin su ile teması olarak değenlendirilmektedir. Topoğrafyada meydana gelen düşey ve yatay hareketlenmelerin ve deformasyonların ortaya konulabilmesi için, yüksek doğruluk değerleri sunan jeodezik ölçüm çalışmaları yapılmıştır. Yunus Emre Mevkiinde 4’ü hareket etmeyen, 7’si hareket halinde olduğu düşünülen toplam 11 adet, Mevlana Mevkiinde ise 4’ü hareket etmeyen, 11’i hareket halinde olduğu düşünülen toplam 15 adet ölçüm noktası zeminde betonlanarak işaretlenmiştir. Samsun İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü ve DSİ 7. Bölge Müdürlüğü teknik personelince deformasyonların takibi sağlanmış, 10.12.2012-05.04.2013 tarihleri arasında jeodezik ölçümleri alınan noktaların 88-339 cm aralığında hareket ettiği belirlenmiştir. İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü personelince 09/04/2018 tarihi itibariyle arazide gözlenebilen tek noktadan alınan ölçüm sonucunda 10/12/2012 tarihli ilk ölçüme göre yatay yönde 4,80 m yer değiştirmenin meydana geldiği görülmüştür. Ayrıca, 2013 yılı ortofoto görüntüleri üzerinden sayısallaştırılan 3 adet yapının 09/04/2018 tarihinde arazide ölçülen köşe koordinatları sonrası 1. binanın 10,12 m, 2. binanın 6,32 m yer değiştirdiği, 3. binanın ise güneydoğu cephesinden heyelan aynasının geçmesi nedeniyle şakülünden saptığı tespit edilmiştir. Sahada zamana göre yer değiştirmenin belirlenmesi amacıyla heyelanın taç kısmına açılan sondaj kuyusuna inklinometre borusu yerleştirilmiştir. ~92 m kotundaki kuyu ölçümlerine 31/10/2012 tarihinden başlanılarak periyodik olarak devam edilmiş, 13/12/2012 tarihli ölçümde kuyu içerisine indirilen probun 9. m’de kaldığı ve borunun bu seviyeden kırıldığı anlaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Afet, inklinometre, heyelan, jips, Samsun.

Page 70: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

46  

MONITORING LANDSLIDE DISASTER:UPPER AĞCAGÜNEY EXAMPLE (SAMSUN)

Emre Çoşkunlua, Aytek Ersana, Erkin Tekina, Emre Doğramacıa,

Kıvanç Çalışkana, K. Gökhan Sancaka, Levent Uçarlıa

aProvincial Directorate for Disaster and Emergency Management, İstiklal Mah. 928. Cad. No:26 55200 Atakum/SAMSUN ([email protected])

ABSTRACT

Landslides are defined as sliding or moving of earth surface because of gravity, earthquakes, heavy rains, etc. at noticeable level. Landslides are generating loss of lives and loss of property beyond damaging transit roads and crops in fields. Landslides are the most common disaster type in Samsun and most remarkable one is located in the Çarşamba district Upper Ağcagüney quarter. This landslide is being observed actively from 2011 March in Sarıyurt Formation, observed in the field with highly altered gravelstone, sandstone, siltstone, and claystone with thin gypsum layers. The main reason of landslides is close contact between water table and gypsum layers. For proving horizontal and vertical movements on the surface, geodesic measurements had been taken with GPS/GNSS that gives high accuracy data. On Yunus Emre quarter, a total of 15 measurement points had been marked on soil with concrete pavement. Surface deformations had been followed up by Samsun Provincial Directorate of Disaster and Emergency Management and 7th Regional Directorate of State Hydraulic Works officers and between 88-339 cm movements observed on these points which had mentioned before. Between 1st December 2012 and 9th April 2018, 4,80 m horizontal movement had been observed from only one point because removal of other remaining markings. From the 2013 dated orthophoto maps, 3 buildings had been digitized and it had been observed that 1st building had moved for 10,12 m, 2nd building had moved for 6,32 m and 3rd building had deviated from vertical plane because of landslide cliff. For surveying the evaluation of the landslide, inclinometer measurements had been taken from the holes which had been opened on the top of landslide. From 31th October 2012 to 13th

December 2012, periodic measurement had been taken by AFAD officers. On the last measurement, probe stuck on 9 m and it had understood that bore tube had been broken because of the landslide. Keywords: Disaster,inclinometer, landslide, gypsum, Samsun.  

Page 71: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

47

HEYELANLARDA İNKLİNOMETRE OKUMALARININ DEĞERLENDİRİLMESİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN

HUSUSLAR

Nejan Huvaj a aODTÜ İnşaat Müh. Bölümü, 06800 Ankara

([email protected])

ÖZ Heyelanlarda kayma yüzeyinin derinliğinin belirlenmesi, zemindeki hareket miktarının ve zamana bağlı değişiminin tespit edilmesi, inceleme alanındaki üç boyutlu hareket mekanizmasının anlaşılması, heyelan stabilizasyon çalışmalarının sağlıklı bir şekilde projelendirilmesi açılarından inklinometre ile yapılan periyodik ölçümlerin çok büyük önemi vardır. Bütün bunların doğru yapılabilmesi için her heyelan için ayrı değerlendirilmek üzere, uygun inklinometre borularının seçimi, boru ve çevresindeki zeminin birlikte hareketini sağlamak üzere boru çevresinin enjeksiyonunun dikkatle yapılması, ilk okumanın alınması ve her heyelana özgü belirlenecek periyotlarla zemin hareketlerinin titizlikle ölçülmesi gerekmektedir. Ayrıca, inklinometre ölçümlerinin yanlış yorumlanması, heyelan kütlesinin olduğundan daha sığ veya olduğundan daha derin olarak belirlenmesine, kayma mekanizmasının yanlış anlaşılmasına ve buna bağlı olarak yanlış heyelan stabilizasyon projelendirmelerine yol açabilmektedir. Bu çalışmada, inklinometrelerin yerleştirilmesinde, okumalarında ve alınan ölçümlerin yorumlanmasında sıklıkla gözlenen problemler, yanlış değerlendirmeler ele alınmış, Türkiye’de ve dünyada yaşanmış heyelan vakalarından doğru ve yanlış inklinometre ölçüm ve yorumlama örnekleri sunulmuştur. Ölçüm hassasiyeti, ölçüm hatası, rastlantısal hata, sistematik hata, sıfır sapma hatası, dönme hatası vb. yaygın hatalar örneklerle ele alınarak, bu hatalı ölçümlerin nasıl düzeltilebileceği irdelenmiştir. Bu çalışmanın heyelanlarda inklinometre okumalarını yapan, verileri değerlendiren, stabilizasyon projeleri yapan/kontrol eden paydaşlar için faydalı olacağı düşünülmektedir.

Anahtar Kelimeler: inklinometre, zemin hareketi, stabilizasyon

Page 72: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

48

INTERPRETATION OF INCLINOMETER READINGS IN LANDSLIDES

Nejan Huvaja

aMETU Civil Engineering Department, 06800 Ankara ([email protected])

ABSTRACT

In landslides, in order to determine the depth of the landslide shear surface, the cumulative amount and time-dependent changes in ground movement, understanding of the three dimensional landslide mechanism, and the correct design of landslide stabilization alternatives, periodic inclinometer readings are of utmost importance. For all of these to be carried out properly and to be suitable for each specific landslide case, selection of correct inclinometer casing, careful grouting of the space between the casing and the ground (in order to ensure that the casing and surrounding soil moves together), taking the first inclinometer reading, selection of suitable reading time period, all should be done diligently. Furthermore, wrong interpretation of inclinometer measurements may cause the assumption of a deeper, or shallower landslide mass than it is truely is, a wrong understanding of the landslide mechanism, and wrong design of landslide stabilization projects. In this study, common mistakes that are done in the installation, in the reading and in the interpretation of data obtained from inclinometers are reviewed. Correct and wrong examples of inclinometer measurements and interpretation from landslide case studies from Turkey and from around the world are presented. Measurement accuracy, measurement error, random error, systematic error, zero shift error, and rotational error etc are demonstrated together with example cases, and suggestions are made on how to correct these errors. This study is believed to be useful for engineers who carries out inclinometer measurements, interprets the data, or designs/checks stabilization measures for landslides.

Keywords: inclinometer, ground movement, stabilization

Page 73: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

49

KAYA DÜŞME RİSKLİ AFET BÖLGELERİNDE ALINABİLECEK ÖNLEMLER: (SELÇUKLU CADDESİ

ÖRNEĞİ, KEÇİÖREN, ANKARA)

Recep Kılıça, Koray Ulamışa, Korhan Esata, Gürol Seyitoğlua, Zehra Karakaşa aAnkara Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Ankara

([email protected])

ÖZ

Kaya düşme riskli afet bölgelerinde şev duraylılığının incelenmesinde kaya kütle özellikleri ve oluşabilecek kütle hareketi tipinin belirlenmesi önem kazanmaktadır. Kaya şev duraysızlıklarının türleri belirlendikten sonra önlem projeleri hazırlanarak uygulanmalıdır. Bu çalışmada uzun yıllar eski taş ocağı olarak kullanılmış ve kaya düşmesi nedeni ile "Afete Maruz Bölge" olarak ilan edilmiş olan Keçiören ilçesi, Selçuklu Caddesi'ndeki Eosen yaşlı dasitlerin kaya kütle özellikleri arazide hat etüdü incelemeleri ve sondajlarla belirlenmiştir. 660.0 metre uzunluğunda ve en fazla 52.0 m yükseklikte dik şevi oluşturan dasitlerde süreksizlik ölçümlerine bağlı kinematik analizler yapılarak kaya düşmesi, kaya devrilmesi, kama tipi ve düzlemsel yenilmeler olduğu belirlenmiştir. Şevden kopan farklı büyüklükteki blokların boyutları belirlenmiştir. İki boyutlu kaya düşme analizleri ile blokların düşme, yuvarlanma ve sıçrama mesafeleri hesaplanmıştır. Şevden düşmüş ve düşebilecek blokların temizlenmesi uzman kişiler tarafından yapılmıştır. Şev yüzeyi çelik ağ, çelik halatlar ve ankrajlarla şevin tepesine ve şev vidalı ankrajlarala sabitlenmiştir. Düşebilecek büyük blokların düşük kotlardaki yerleşim alanlarına ulaşmasını engellemek amacı ile 3.0 m ve 4.0 m yüksekliğinde donatılı toprakarme duvar yapılmıştır. Duvarların şev topuğuna olan mesafesi kaya düşme analizleri ile belirlenmiştir. Alınan önlemlerden sonra alan Bakanlar Kurulu kararı ile afet bölgesinden çıkarılmış ve yerleşime açılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Keçiören, kaya düşmesi, iyileştirme, çelik ağ, toprakarme

Page 74: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

50

NECESSARY REMEDIATION MEASURES FOR ROCK FALL PRONE REGIONS: (SELÇUKLU DISTRICT KEÇİÖREN,

ANKARA)

Recep Kılıça, Koray Ulamışa, Korhan Esata, Gürol Seyitoğlua, Zehra Karakaşa aAnkara University, Faculty of Engineering, Department of Geological Engineering,

Ankara ([email protected])

ABSTRACT

The rock mass characteristics and mass movements are the main components to be considered for rock slope stability investigations for rockfall risk prone regions. Remediation projects should be consideredand applied after the determination of rock slope instabilities. The rock mass properties of Eocene age dacites at Selcuklu district (Keçiören, Ankara) were determined by scanline survey investigations and boreholes. This location had been operated as a quarry and declared as hazard prone to rock fall hazard.. The steep slope with a total of 660.0 m length and with a maximum height of 52.0 m is formed by dacites which included instabilities such as rockfall, toppling, wedge and planar failures were evaluated by the kinematic analyses. The dimensions of the fallen blocks were also measured. The run-out, rollover distances and bounce height of the blocks were determined through 2D analysis. The very first stage of remediation project was the removal of fallen blocks and blocks with falling potential by specialists. The slope face was covered by wire mesh, which was anchored with steel wires. The mesh was also anchored to the slope toe and slope top to restrain the rolling blocks out of the slope. Reinforced earth walls with 3.0 m and 4.0m height were constructed to protect the residential areas from such rock blocks. The distance of these walls from the toe of the slope was calculated by rock fall analyses. The study area is now out of proneness to hazard region and available to new residents after the application of remediation measures.

Keywords: Keçiören, rock fall, remediation, steel wire mesh, earth wall

Page 75: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

51

DOĞU KARADENİZ HAVZASI HEYELANLARINA DSİ YAKLAŞIMI

Emre Akçalıa

aDSİ 22. Bölge Müdürlüğü/Trabzon ([email protected])

ÖZ Heyelanlar, Doğu Karadeniz Havzasında özellikle taşkınlara olan olumsuz etkisi nedeniyle Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından yakından takip edilen, önlenmesi ve zararlarının azaltılması yönünde çalışmalar yapılan doğa olaylarındandır. Havzadaki heyelanlar, genellikle sığ kaymalar ve akmalar şeklinde meydana gelmekle birlikte, Uzungöl, Sera Gölü gibi doğal gölleri dahi oluşturabilen büyüklükte heyelan olayları da meydana gelebilmektedir. DSİ tarafından heyelan olaylarına olarak yönelik yapılan çalışmalar önleyici, erken uyarı ve zarar azaltıcı çalışmalar olarak öne çıkmaktadır. DSİ tarafından, dere akışından kaynaklı kıyı oyulmalarının tetiklediği sığ kayma şeklindeki heyelanların önlenmesi için projeler kapsamında tedbirler (taş tahkimat, duvar vb.) alınmaktadır. Kayma yüzeyinin/dairesinin daha derinde olması durumunda ise ıslah sekileri yapılarak heyelan topuğunun desteklenmesi sağlanmaktadır. Bu sayede yamaç stabilitesinin korunarak heyelan kütlelerinin dere yataklarına kayması önlenmektedir. DSİ tarafından ayrıca Orman ve Su İşleri Bakanlığınca başlatılan Taşkın ve Rusubat Eylem Planı (TRKEP) projesi kapsamında taşkın yaşanan havzada tetikleyici tüm unsurların ele alınması planlanmıştır. Doğu Karadeniz havzasında tarımsal alanlarda yaşanan heyelanlar da yaşanan taşkınlarında büyük tahribat yaratmaktadır. Ormanlık alanların tarımsal alanlara çevrilmesinin kök-zemin tutunumunu önlemiş olmasının yanında, drenaj çalışmaları yapılmamış olması, heyelanların tetiklenmesi için uygun koşul oluşturmaktadır. TRKEP projesi kapsamında riskli bölgeler için drenaj önlemlerinin alınması hususunda ilgili kurumlarla ortak çalışmalar yapılmaktadır. Heyelan zararlarının azaltılması adına yapılan çalışmalardan birisi de erken uyarıdır. Erken uyarı sistemleri kullanılarak can ve mal kayıplarının azaltılması sağlanabilmektedir. Ancak, Doğu Karadeniz Havzasının tamamı gibi büyük bir havzada fiziksel bazlı modeller ile erken uyarı yapmak çok zor ve maliyetlidir. Bu nedenle, istatistiksel verileri baz alan ampirik metodlar kullanılarak yağış eşiğine (yağış şiddet ve miktarı) bağlı erken uyarı sistemlerinin kullanılması, havza büyüklüğü ve jeolojisi için uygun görülmektedir. Pilot bölge olarak Trabzon ili için erken uyarı sistemine veri tabanı oluşturacak bir yağış eşiği hazırlanmıştır. Söz konusu veritabanının, hazırlanmakta olan Doğu Karadeniz Taşkın İhbar Sistemi (DOKTİS) ile entegrasyonu ve yaygınlaştırılması planlanmaktadır. Yapılan bir diğer çalışma ise özellikle lokal heyelan (sığ kayma ve moloz akmaları) kütlelerinin dere yatağına indikten sonraki etkisinin azaltılmasıdır. Bu konuda bugüne kadar klasik tersip bentleri ile sürüklenen sedimentin tuzaklanması yoluna gidilmiştir. Ancak, özellikle odunsu malzemelerin (ağaç, dal kök vb.) ve askıdaki sedimentin klasik tersip bentlerini bazı havzalarda aşabildiği ve mansaptaki kesitleri tıkayarak ve taşkın etkisini arttırdığı ya da direkt sebebiyet verdiği ortaya çıkmıştır. DSİ tarafından, bu durumun önlenmesi için Avrupa’da son yıllarda kullanılmaya başlanan geçirgen tersip bentlerinin yapımına başlanmıştır. Odunsu malzemeleri ve iri kaya, ve çakıl gibi sedimentleri de dereceli olarak eleyerek tuzaklayan sistemlerin, yaşanan ilk taşkınlarda da büyük faydası görülmüştür. Bunun yanında lokal heyelan ve sedimet hareketinin beklendiği, ancak, tersip bendi yapımının fiziksel güçlükler nedeniyle yapılamadığı yan derelerde çelik ağlardan oluşan moloz bariyeri uygulamalarına Rize Güneysu pilot bölgesinde başlanmış olup geçtiğimiz yıl meydana gelen Güneysu taşkınında yan havzadan gelen heyelan malzemesini tuzaklayarak başarıyla görev görmüştür. DSİ tarafından heyelan olaylarına yönelik olarak yapılmakta olan yukarıda sayılan yapısal ve yapısal olmayan tedbirlerin sürekli geliştirilmesi ve iyi uygulamaların yaygınlaştırılması çalışmalarına devam edilmektedir. Anahtar Kelimeler: Geçirgen tersip bendi, heyelan erken uyarı, moloz bariyeri, TRKEP, yağış eşiği

Page 76: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

52

DSI APPROACH TO THE EASTERN BLACK SEA BASIN LANDSLIDES

Emre Akçalıa

aDSİ 22. Regional Directorate/Trabzon ([email protected])

ABSTRACT The landslides are natural events that are closely followed by the State Hydraulic Works (DSİ) due to the negative effects on the floods in the Eastern Black Sea Basin, and their work has been carried out to prevent and to reduce their damages. The landslides in the basin are often occure in shallow slides and flows, and big landslide events can also occur, which can create natural lakes such as Uzungöl and Sera Lake. Landslide studies made by DSI, stand out as preventive, early warning and damage reduction studies. Measures (stone fortification, wall, etc.) are taken by DSI for the prevention of shallow slip landslides triggered by coastal carvings induced by creek flow. If the slope surface is more in-depth, the landslide toe is supported by filled check dams. In this way, the slope stability is preserved and landslide masses are prevented from drifting into river bed. It was also planned by DSI to investigate all the elements that triggered floods in the basin within the scope of the Flood and Sediment Action Plan (TRKEP) project initiated by the Ministry of Forestry and Water Affairs. Landslides in the agricultural areas of the Eastern Black Sea are also causing great damage by the floods. Conversion of forest areas to agricultural areas prevents root-soil adhesion and drainage studies have not been done, appropriate condition for triggering landslides. Within the scope of the TRKEP project, joint studies are being carried out with the related institutions in order to take drainage measures for risky regions. One of the studies done to reduce landslide damage is early warning. Early warning systems can be used to reduce life and property losses. However, it is very difficult and costly to make early warning with a physical basis model in a large basin like the whole of the Eastern Black Sea Basin. For this reason, the use of early warning systems based on precipitation threshold (precipitation intensity and quantity) using empirical methods based on statistical data is appropriate for basin size and geology. As a pilot region, a rainfall threshold was prepared for the Trabzon province to form an early warning system database. It is planned that this database will be integrated and disseminated with the Eastern Black Sea Flood Warning System (DOKTIS) being prepared. Another study is to reduce the effect of local landslides (shallow slip and debris flows) on the creek bed. Until today, the drifting sediment has been trapped with the classical check dams. However, it seemed to lead directly to the fact that especially the woody materials (tree, branch root, etc.) and suspended sediment were able to overcome the classical check dams in some basins and clog the existing sections and increase the flood effect. In order to prevent this, by DSI, the construction of open check dams started to be used in Europe in recent years has begun. The systems that sift through woody materials and sediments such as coarse rocks and pebbles in a gradual way, have also benefited greatly in the first floods. On the other hand, debris barriers made up of steel mesh were started in the Rize Güneysu pilot area at the side creek where the local landslide and sediment movement were expected but the construction of the check dams was not possible due to physical difficulties, succeeded in trapping the landslide material coming from the side basin in the last year's Güneysu flood. DSİ continues to work on the continual improvement of the structural and non-structural measures listed above for the landslide incidents and the dissemination of good practices. Keywords: Open check dams, landslide early warning, debris barrier, TRKEP, rainfall threshold

Page 77: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

53  

GİRESUN İLİ ÇITLAKKALE MAHALLESİ’NDE MEYDANA GELEN HEYELAN OLAYI VE HEYELANIN GELİŞİMİNİN

ÖNLENMESİ İÇİN YAPILAN ÇALIŞMALAR

Halil Topatana, Mustafa Özera aİl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü-Giresun

([email protected])

ÖZ

Bu çalışmanın amacı; Giresun İli Çıtlakkale Mahallesi Ürün sokakta, Gençlik ve Spor Bakanlığınca yaptırılan Gençlik Merkezi inşaatı çalışmaları sırasında oluşan heyelanın tanımlanması, çevreye etkileri ve İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğümüzce yapılan iyileştirme çalışmalarını içermektedir. Heyelan olayı, vatandaşların Müdürlüğümüze müracaatları ile olaydan haberdar olmamızla birlikte kurumumuz teknik elemanlarınca incelenmiştir. Yapılan incelemelerde, Gençlik merkezi inşaat çalışmaları esnasında kontrolsüz derin ve desteksiz kazılara bağlı olarak kazı alanının yukarısında ve güneydoğusunda bulunan arazilerde, kazılar sonrasında hızlı bir şekilde su boşalması sonucu zeminde oluşan kırılmalara bağlı olarak heyelanın başladığı tespit edilmiştir.

Meydana gelen heyelan olayında, bahçe içlerinde müstakil haldeki binaların hasar gördüğü, Orman Bölge Müdürlüğü lojmanlarının arkasında bulunan zemin döşemelerinin 40 ile 50 cm. düzeyinde ötelendiği, inşaat alanının 100 ile 150 m. yukarılarında bulanan bahçe içlerinde gerilme çatlaklarının oluştuğu ve mahalle yolunda kırılmaların varlığı belirlenmiştir. Heyelan olayının genişlemesi halinde çevrede bulunan 250 civarında konutun ve yaklaşık 1000-1250 vatandaşın etkilenebileceği öngörülmüştür. Bu veriler ışığında yapılması gereken çalışmaların tespit edilmesi amacı ile oluşturulan kriz merkezince, heyelanlı alanda ve çevresinde ikamet eden vatandaşların emniyeti için hangi binaların boşaltılması gerektiği hususu başta olmak üzere, bir dizi tedbirin derhal uygulamaya konulması kararlaştırılmıştır.

Öncelikle, hareketin yönü ve boyutunun tespit edilebilmesi amacıyla açılan kuyularda inklinometre deneyleri yapılarak, alınabilecek tedbirlerin belirlenmesine yönelik detaylı jeolojik ve jeoteknik etütler yapılmıştır. Söz konusu heyelan hareketinin, hem düzlemsel, hem de dairesel şekilde olduğu; kayma düzleminin 4 ile 12 metre arasında değiştiği tespit edilmiş ve fore kazık çalışması ile hareketin durdurulabileceği öngörüldüğünden, heyelan sahasında fore kazık çalışmaları kısa bir süre içinde projelendirilmiştir.

Heyelanlı alandaki zeminin stabilitesi sağlanana kadar heyelan alanının içinde bulunan konutlar boşaltılmış ve vatandaşlarımızın başka yerlerde ikamet etmeleri sağlanmıştır. Projelendirilen fore kazık çalışmaları, üç sıra halinde 17 ile 35 metre arasında değişen derinliklerde toplam uzunluğu 9.900 metre olan 100 cm çapında 385 adet fore kazık çakılması suretiyle zeminin stabilitesi sağlanmıştır.

Yapılan bu çalışmalardan iki yıl sonra gerçekleştirilen inklometre ölçümleri ile jeolojik ve jeoteknik etütler sonucunda, heyelanlı alanın stabilitesinin korunduğu belirlenmiştir.

Anahtar kelimeler: Kontrolsüz kazı, heyelan, Giresun, heyelan iyileştirme, Giresun

Page 78: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

54  

INVESTIGATION OF ÇITLAKKALE LANDSLIDE IN GİRESUN PROVINCE AND REMEDIAL MEASURES

Halil TOPATANa, Mustafa ÖZERa

aİl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü-Giresun ([email protected])

ABSTRACT

This study includes identification and improvment works of a landslide by our Provincial Disaster and Emergency Directorate over Giresun province Çıtlakkale Neighborhood. The landslide occurred during a construction work of Youth Center which made by the Ministry of Youth and Sports. Due to the residents of the neighborhood informing our institution, the landslide has been investigated by our technical staff. In field studies, during the construction of the youth center, it was understood that there were uncontrolled deep and unsupported excavations in the area. After excavations, due to the fracture of the soil after rapid discharge of the water caused the beginning of landslide. In this landslide; detached houses are damaged, It is displaced 40 to 50 cm below the floor slabs located behind the Forest District Directorate's lodgings, stress cracks in the gardens found 100 to 150 m above the construction site and the breakage of the neighborhood roads were identified. It was observed that about 250 housing and about 1000-1250 citizens could be affected if the landslide expanded. It was decided that a series of measures should be put into practice immediately, especially in respect of which buildings should be evacuated for the safety of the residents living in the landslide area and the surrounding area in the crisis center created by the purpose of determining the work and operations to be done in the direction of this data. Initially, inclinometer experiments were implemented in the wells to determine the direction and size of the movement. Detailed geological and geotechnical studies were implemented to determine the precautions to be taken immediately. After the race against time it has been determined that the plane of motion, both planar and circular, is between 4 and 12 meters. Bored pile work has been projected because it is predicted that the movement can be stopped. The residences within the landslide area were evacuated until the ground was stabilized and citizens were allowed to reside elsewhere. Immediately the bored pile works were started and the ground was stabilized by 385 bored pile with a total length of 9,900 meters 100 cm at depths ranging from 17 to 35 meters in three rows. As a result of geological and geotechnical surveys such as inclinometer works which made two years after from the improvement study, it was determined that the stability of the landslide area was preserved. Keywords: Landslide, resolution, stability, uncontrolled excavation, remedial measures, Giresun.

Page 79: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

55  

MADENCİLİK FAALİYETLERİNİN ÇEVRESEL ETKİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİNDE AFET DURUMUNUN YERİ

 Tanzer Pirpira, Veysel Süslüa

aÇevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü KONYA ([email protected])

ÖZ

Ülkemizde uygulanmakta olan mevzuat kapsamında Çevre ve Şehircilik Bakanlığına ait Çevresel Etki Değerlendirilmesi Yönetmeliği 1993 yılından beri yürürlükte olup “Gerçekleştirilmesi planlanan projelerin çevreye olabilecek olumlu ve olumsuz etkilerinin belirlenmesinde, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin, seçilen yer ile teknoloji alternatiflerinin belirlenerek değerlendirilmesinde ve projelerin uygulanmasının izlenmesi ve kontrolünde sürdürülecek çalışmaların” bir bütünü olarak tanımlanmaktadır.

ÇED Yönetmeliği kapsamında çevresel etki değerlendirilmesi yapılan ulaşım-kıyı, enerji, tarım, sanayi, madencilik gibi farklı sektörler içerisinde yoğunluğu en fazla olan madencilik ön plana çıkmaktadır.

 Son yıllarda yeraltı kaynaklarının kullanımı, insan sayısının ve ihtiyaçlarının artmasıyla kaynak kullanımı beraberinde olumlu ya da olumsuz riskleri de beraberinde taşımaktadır.

 ÇED Yönetmeliğine tabi projeler içerisinde proje yerinin ve etki alanının mevcut çevresel özellikleri içerisinde jeolojik ve hidrojeolojik özellikleri, doğal afet durumu, depremsellik kriter olarak irdelenmektedir. Böylelikle, alanların olumlu ve olumsuzluk özellikleri ortaya konarak alınacak önlemler yönünde belirlemelere gidilmektedir.

 Maden alanı ve çevresinde maden faaliyetine ait çevresel etki değerlendirilmesinde; topoğrafya, iklim, bitki örtüsü, jeolojik unsurlar; çalışma alanının ve yakın civarının jeolojisi, litoloji, madenin cinsi, rezervi, jeoloji haritası ve kesitinin hazırlanması, topoğrafik eğim, şev, yamaç yönelimi, yüzeysel drenaj, hidrolojik ve hidrojeolojik özellikleri ile doğal ve yapay titreşimlerinin araştırılmasını içeren adımlar önemlidir. Ayrıca, kütle hareket potansiyelinin de ortaya konulmasında bilgi vermektedir.

 Ocak faaliyetleri ile zeminde olabilecek kaya düşmesi, yamaç sellenmesi, heyelan, akma-krip, çamur veya yer akması, çığ düşmesi gibi olaylar beraberinde riskleri de oluşturur ve çevresel zararlara yol açabilir. Bu çalışmada maden sahaları proje yerinin ve etki alanının mevcut çevresel özellikleri içerisindeki afet durumunun ÇED Yönetmeliğindeki yeri, içerik ve kronolojik olarak irdelenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Afet, çevresel etki, jeoloji, maden

Page 80: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

56  

LOCATION OF DISASTER CONDITIONS ON THE EVALUATION OF ENVIRONMENTAL EFFECTS IN MINING

ACTIVITIES

Tanzer Pirpira, Veysel Süslüa aProvincial Directorate of Environment and Urban Planning KONYA

([email protected])

ABSTRACT

The Environmental Impact Assessment Regulation of the Ministry of Environment and Urbanization has been in force since 1993 and it has been in effect since the year 1993 that "the positive and negative effects of the projects planned to be realized will be determined and the measures to be taken in order to prevent the negative effects or to reduce the minimum amount, the identification and evaluation of technology alternatives and the monitoring and control of the implementation of the projects". Within the scope of the EIA Regulations, the mining activities come to the front, which has the greatest effect among different sectors such as coastal transportation, energy, agriculture, industry. In recent years, the use of underground resources, the increase in the number of people and their needs have led to the use of resources in positive and negative risks. Geological and hydrogeological features, natural disaster situation and seismicity criteria are considered as the criterion within the environmental properties of the project site and the impact area within the projects subject to the EIA Regulation. In this way, positive and negative features of the areas are put forward to determine the precautions to be taken. In assessing the environmental impact of mining activity in and around the mine area; topography, climate, vegetation, geological elements; steps involved in studying the natural and artificial vibrations of the study area and surrounding geology, lithology, mine species, reserves, preparation of geological map and cross section, topographic inclination, slope, slope orientation, surface drainage, hydrological and hydrogeological characteristics are important. It also provides information on the potential for mass motion. Incidents such as rock fall, flood, landslide, run-creep, mud or runoff, avalanche, etc., which may be at ground level with the activities of the mine, also create risks and may cause environmental damages. In this study, the location of mine sites, the content of the disaster situation in the current environmental characteristics of the project site and its impact area, the contents and chronological explanations. Keywords: Disaster, environmental impact, geology, mine 

Page 81: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

57

HEYELANLARA MÜDAHALEDE ÜLKELERİN BÜTÜNLEŞİK AFET YÖNETİM SİSTEMİ YAKLAŞIMLARI: ÜLKE ÖRNEKLERİ

Halil İbrahim Çiçekdağıa, Fatime Ökeneka, Yıldız Tosuna

aKonya İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü ([email protected])

ÖZ

Bütünleşik afet yönetim sistemi, afetlere başarılı bir şekilde müdahale edebilen bir toplum oluşturmak için tüm tehlikeleri önemseyen, afet yönetiminin risk azaltma, hazırlanma, müdahale etme ve iyileştirme aşamalarında yapılacak çalışmalar ve alınacak önlemleri, toplumların tüm imkânlarını kullanarak gerçekleştirebilen yönetim sürecidir. Heyelan, dünyadaki en yaygın felaketlerden biridir. Özellikle dağlık ve engebeli bölgelerde yaygın bir tehlikedir. Yaşanacak heyelanlarda can kayıplarının dışında çok büyük boyutlarda mal kayıpları da olabilmektedir. Heyelanlar sel ve depremler gibi diğer doğal tehlikelere eşlik edebilen bir afet türü olduğundan bu afetler gibi insanlarda farkındalığı tam oluşmuş değildir. Bu yüzden heyelanlara müdahale konusu ayrıca önem arz etmektedir. Dünyada yaşanan heyelanlarda afet yönetim sisteminin farklı uygulamalarıyla karşılaşmak mümkündür. Bu çalışmada, heyelan yaşamış birçok Avrupa ülkesinin ve bazı Asya ülkelerinin heyelan konusundaki yapmış oldukları risk azaltma, müdahale ve iyileştirme çalışmaları ülke örnekleri ile incelenmiştir. Çalışmanın, hazırlanacak olay bazlı afet müdahale planlarında heyelan afeti için ülke örneklerinin incelenmesini kolaylaştırarak karar vericilere bir yol haritası çizmesi amaçlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Afet Yönetimi, heyelan, müdahale, Avrupa ve Asya ülkeleri

Page 82: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

58

INTEGRATED DISASTER MANAGEMENT SYSTEM APPROACHES AT LANDSLIDE RESPONSE: COUNTRY

EXAMPLES

Halil İbrahim Çiçekdağıa, Fatime Ökeneka, Yıldız Tosuna aKonya İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü

([email protected])

ABSTRACT

The integrated disaster management system is a management process that can take all the actions of the disaster management, risk mitigation, preparation, intervention and improvement stages and measures to be taken, using all the possibilities of the society, to take care of all the hazards in order to create a society that can intervene successfully in a disaster. Landslide is one of the most common disasters on Earth. It is a common danger especially in mountainous and rough regions. Besides the loss of life in the landslides to be experienced, there can be loss of goods in very large dimensions. Since landslides are a kind of disaster that can accompany other natural hazards such as floods and earthquakes, people's awareness is not fully formed like these disasters. Therefore, intervention to landslides is also important. It is possible to encounter different applications of disaster management system in landslides living in the world. This study examines the risk mitigation, intervention and remediation efforts that many European countries and some Asian countries have experienced landslides. It was aimed to make a road map for decision makers by facilitating the examination of the examples of countries for the landslide disaster in the event-based disaster response plans to be prepared. Keywords: Disaster management, landslide, intervention, European and Asian countries

Page 83: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

59  

TOPLUM TABANLI AFET YÖNETİMİ

Seda Kılınça aSüleyman Demirel Üniversitesi,Atayalvaç Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, Isparta

([email protected])

ÖZET

Doğal bir olay, yaşam kayıplarına yol açtığı zaman bir afet olarak adlandırılır. Dünya genelinde afet sayılarının giderek arttığı bilinen bir gerçektir. Afetlerin yol açtığı ekonomik kayıplar ve etkilediği insan sayısı hızla artmaktadır. Felaketlerden kaynaklanan fiziksel, sosyal ve ekonomik kayıplar özellikle gelişmekte olan ülkeler için bazı sorunları beraberinde getirmektedir. Afetlerin etkileri, afetlerin büyüklüğü, etkilenen kişi sayısı, ülkenin sosyoekonomik koşulları ve iklim gibi bazı özellikleri ile afetin yol açtığı sorunlar ilişkilidir. Afet yönetimi 4 aşamadan oluşmaktadır: hazırlık, zarar azaltma, müdahale ve iyileştirme. Bu aşamalardan hazırlık, zarar azaltma risk yönetimini içerirken, müdahale ve iyileştirme ise kriz yönetimi olarak adlandırılmaktadır. Yerli başa çıkma mekanizmaları insanlık tarihi kadar uzun süredir var olmasına rağmen, toplum tabanlı afet yönetimi terimi ilk olarak 1990'ların ortasında Asya bölgesinde yaygın bir şekilde kullanılmıştır. Afet alanındaki yerel nüfus, afete yakalanma ve yakınlık nedeniyle, potansiyel mağdurlar ve afetlerin etkileriyle başa çıkmadaki sorumlulukların çoğunu üstlenmişlerdir. Yerel nüfusun kendi çevresi için uygun olan geleneksel başa çıkma mekanizmalarını bilmesi avantaj sağlarken, kriz zamanlarında ve son kalan katılımcılarıyla bir araya gelerek afet sonrası eskiye dönüş için çaba sarf ettiği bilinmektedir. Tüm bunlar toplum tabanlı afet yönetiminin önemini ortaya koymuştur. Afet durumunda, toplumda yaşayan insanların kaybedecekleri çok şey vardır. Tehlikeli olayların etkilerine karşı savunmasız olan ilk kişiler hazırlıksız yakalanan bireylerdir. Yaşanılan felaketlerin toplum üzerindeki etkilerini azaltabilirlerse daha az kayıp yaşayacaklardır. Toplum tabanlı afet yönetimi ile insanların acil durumlara cevap verme kapasitesinin artması, kaynaklara ve temel sosyal hizmetlere daha hızlı erişim ve afet üzerinde kontrol sağlamaları amaçlanmaktadır. Afete hazırlık ve zarar azaltma dahil olmak üzere topluluklar arasında güven oluşmasını sağlarken toplumun afet yönetimi konusunda faaliyetlere katılması hedeflenmektedir. Yerel toplumun afet yönetiminde planlar yapıp kararlar almasının yanında aldığı kararları uygulaması noktasında da önemli bir rol üstlenmelerini gerektirir. Doğal afet riskleriyle mücadelede sürdürülebilirliğe ulaşmanın en etkili yaklaşımı tam olarak budur. Bölgesel Kalkınma için Birleşmiş Milletler Merkezi (UNCRD) sürdürülebilir bölgesel kalkınma ve insan güvenliğinin genel örgütlenme yetkisi altında toplum tabanlı afet yönetimi yaklaşımını benimsemiştir. UNCRD, afet önleme bilincini oluşturmak için toplum temelli çeşitli programlar düzenlemektedir. Toplu kamu alanlarının güvenlik düzeylerinin iyileştirilmesi; afet risk yönetiminde en iyi uygulamaların toplum düzeyinde yayılması için faaliyetler yürütmektedir. Asya-Pasifik bölgesindeki ‘Okul Çocuklarının Depremlere İlişkin Güvenlik Açığının Azaltılması’ projesi ile okul deprem güvenliği girişimini desteklemesi örnek olarak verilebilir. Proje, okulları depremlere karşı güvenli hale getirmeyi ve kendi kendine yardım, işbirliği ve eğitim yoluyla afete dirençli topluluklar inşa etmeyi amaçlamaktadır.

Page 84: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

60  

Sonuç olarak afetler insanların yaşamlarını etkilediğinden, toplumun her kesiminin birlikte hareket etmesi afetlerin yıkıcı etkisini azaltmak açısından önemlidir. Afetlerin azaltmasına ilişkin toplum güçlendirme programları yürütülmeli ve toplumun her kesiminin afet bilincine sahip olması hedeflenmelidir Anahtar Kelimeler: afet, farkındalık, risk yönetimi, toplum tabanlı afet yönetimi.

Page 85: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

61  

COMMUNITY BASED DISASTER MANAGEMENT

Seda Kılınça aSüleyman Demirel University, Atayalvaç Health Services Vocational School,Isparta

([email protected])

ABSTRACT

When a natural event leads to loss of life, it is called a disaster. It is a known fact that disaster numbers are increasing in the world. The economic losses caused by disasters and the number of people affected are rapidly increasing. The physical, social and economic losses resulting from disasters have brought some problems, especially for developing countries. Some of the characteristics of disasters, such as the size of disasters, the number of affected people, the socioeconomic conditions of the country and the climate, and the problems caused by disasters are related. Disaster management consists of 4 phases: preparation, harm reduction, intervention and improvement. These stages include preparation, risk reduction, risk management, and intervention and improvement are called crisis management. Despite the fact that the domestic coping mechanisms are as long as human history, community-based disaster management was first widely used in the Asian region in the mid-1990s. The local population in the disaster area undertook most of the responsibilities leading to the impacts of potential victims and disasters due to the apprehension and proximity to the crime. It is known that the local population has the advantage of knowing the traditional coping mechanisms that are appropriate for their surroundings, and they are working together in crisis times and with the last participants to make an effort to return to the post-disaster period. All of this has revealed the importance of community based disaster management. In the case of disasters, there are many things that people in society will lose. The first individuals who are vulnerable to the effects of dangerous events are the individuals caught unprepared. If they can reduce the impact of disasters on society, they will have less loss. Community-based disaster management aims to increase people's ability to respond to emergencies, provide faster access to resources and basic social services and control over disasters. The community is targeted to participate in disaster management activities while ensuring confidence among communities, including disaster preparedness and mitigation. It requires the local community to play an important role in implementing disaster management plans as well as taking decisions. It is precisely the most effective approach to achieving sustainability in the fight against natural disaster risks. The United Nations Center for Regional Development (UNCRD) has adopted a community-based disaster management approach under the authority of sustainable regional development and the general organization of human security. The UNCRD organizes various community-based programs to promote disaster prevention awareness. Improving the security levels of public public areas; disaster risk management in order to spread the best practices at the community level. An example is the support of the school earthquake safety initiative with the project 'Reducing the Safety Angle of Earthquakes with School Children' in the Asia-Pacific region. The project aims to make schools safe from earthquakes and to build afforestation-resistant communities through self-help, cooperation and education.

Page 86: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

62  

As a result, since disasters affect people's lives, it is important for every part of society to act together to reduce the destructive effects of disasters. Community empowerment programs for disaster mitigation should be implemented and targeted for all segments of society to have disaster awareness. Key words: disaster, awareness, risk management, community based disaster management.

Page 87: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

63  

GİRESUN İLİNİN DOĞAL AFETLER (HEYELAN) AÇISINDAN İNCELENMESİ VE ÖNERİLER

Recep Yurta aGiresun Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Coğrafi Bilgi Sistemleri Merkezi, 28200,

Giresun ([email protected])

ÖZ

Ülkemiz jeolojik özellikleri, topoğrafik yapısı ve iklim özellikleri nedeniyle doğal afetleri sıkça yaşayan ülkelerden birisidir. Doğal afetler neden oldukları can kaybı yanında Türkiye için önemli ekonomik kayıplar da meydana getirmektedirler. Giresun ili taşıdığı olumsuz jeolojik, topoğrafik ve iklim özellikleri ile jeolojik doğal afetleri sıkça yaşayan bir ildir. Bunun yanı sıra, kış aylarında yüksek kesimlerde fazla kar yağışının olması da doğal afet riskini arttırmaktadır. Bu bağlamda, Giresun doğal afetler açısından incelenmeye değer bir konumdadır. Doğal afetleri henüz, önceden kestirmenin mümkün olmadığı günümüzde afetlerden dolayı ortaya çıkacak kayıpları en aza indirmek bağlamında Giresun ilinin doğal afetler (heyelan) açısından incelemesi yapılıp, Giresun ilinin jeolojik afet profili çıkarılarak öneriler getirilmiştir. Afet risklerinin bilinmesi, afet öncesi, anı ve sonrasında yapılması gerekenler ve alınacak önlemler ile oluşabilecek can ve mal kayıplarını en aza indirmek açısından önem arz etmektedir.

Son zamanlarda modern afet yönetimi, afete hazırlıklı olmakla ile birlikte afetleri önlemenin önemini vurgulamaktadır. Çünkü, günümüzde, büyük kent merkezlerinde meydana gelebilecek afetlerin doğurabileceği kayıplar, yaralarının dahi sarılmasını mümkün kılmayacak boyutlarda olabilmektedir. Türkiye, afetlere karşı dayanıksız/hazırlıksız ülkelerinden biridir. Yakın geçmişe kadar ülkemizde heyelan, kuraklık, sel ve taşkın, deprem ve toprak kayması gibi yıkıcı doğal afetlere bir ölçüde seyirci kalınmıştır. Giresun ili ve ilçelerinde doğal afet (heyelan) veri tabanlarının oluşturulması ile afet boyutlarının ortaya konulması, karşılaştırılması ve afet konusunda zarar azaltma çalışması yapan kişi ve/veya kurumların geçmişe ait verileri de değerlendirerek daha doğru ve uygulanabilir projeler üretmesi sağlanacaktır.

Anahtar Kelimeler: Doğal afet, Giresun, heyelan, kaya düşmesi, sel

Page 88: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

64  

NATURAL DISASTERS (LANDSLIDE) ANALYSIS OF GIRESUN PROVINCE AND SUGGESTIONS

Recep Yurta aGiresun Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Coğrafi Bilgi Sistemleri Merkezi, 28200,

Giresun ([email protected])

ABSTRACT  

Our country often suffered from natural disasters due to its the topographic structure, geological and climate characteristics. Addition to loss of life, natural disasters also caused to significant economic losses for Turkey. Giresun, frequently suffered from natural disasters due to its negative topographic structure, geological and climate characteristics.In addition these negative properties, extreme snowfall during the winter months was incresed the risk of a natural disaster. In this situation, Giresun is worthy to be evaluated by natural disaster. It was not possible to predict natural disaster yet. This paper aimed to give overall figure about natural disaster profile and of Giresun province and made suggestions. Knowing disaster risks are very important in terms of minimizing the possible economic and life losses and taking necesarry precautions for before, during and after the disasters. Recently modern disaster management was emphasized disaster preparedness but also importance of disaster prevention. Because, the losses from natural disasters (landslide) that may occur in urban centers has been a size that able to roll even. Turkey is one of the countries that was not unvulnerable/unprepared to disasters. Creating of natural disaster databases of Giresun province will be provided that produce a more accurate and viable projects by evaluating historical data by people and / or institutions who work on disaster mitigation.

Keywords: Natural disaster, Giresun, landslide, rockfall, flood

 

Page 89: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

65

HATAY İLİ DEFNE İLÇESİ HARBİYE MAHALLESİNDE BULUNAN HEYELAN ALANI ZEMİNİNİN İNCELENMESİ

Musa Eskiocaka, Demet Övera

aHatay Büyükşehir Belediyesi ([email protected])

ÖZ

Günümüzde insanların depremlerden sonra en çok can ve mal kaybına uğradığı doğal afetlerden biri heyelanlardır. Hatay İli, Defne ilçesi, Harbiye Mahallesinde zaman içerisinde oluşan bazı yatay ve düşey deformasyonlar ve bunun neticesinde heyelanlar, lokal kopma ve açılmalar meydana gelmiştir. Bu çalışmada, hareketin sebeplerinin belirlenerek çözümüne yönelik projelerin hazırlanması anlatılmıştır. Proje, Ürgen Caddesi, Kervan Restaurant ve Şelale Bölgesi olmak üzere üç ayrı alandan oluşmaktadır. Bu kapsamda; sondaj kuyuları açılmış, zemin ve kaya mekaniği laboratuvar deneyleri yapılarak zemin bileşenleri, litolojik, yapısal ve fiziksel özellikler, yeraltısuyu seviyesinin belirlenmesi ve heyelan mekanizmasını belirlemek için inklinometre ölçümleri yapılmış, elde edilen sonuçlarla heyelanın olası sebepleri belirlenerek, hareketin durdurulması için uygun projeler hazırlanmıştır. Jeolojik haritalama sırasında, güzergahı oluşturan zemin ve kaya birimlerinin hidrojeolojik özellikleri ve yeraltı suyu durumu genel anlamda incelenmiş ve elde edilen bilgiler temel sondaj verilerine dayalı olarak değerlendirilmiştir. İnceleme alanında yapılan sondajlar doğrultusunda gözlenen birimler ve geçişleri belirlenerek kesitler oluşturulmuştur. İnceleme alanında temel kaya birimi kiltaşıdır. Sedimanter birimler kırıklı, parçalanmış, çok çatlaklı, eklemli, yüzeyleri pürüzlü, genelde kil karbonat dolguludur. Yer yer kil bantlı marn da görülmektedir. Bu birimlerin su ile temas ettiklerinde, yüksek oranda ayrışma gösterdikleri görülmüştür. Bu da, kaya birim içerisinde doygunluğu arttırmakta ve şevin duraylılığını azaltmaktadır. Ayrıca, zaman içerisinde meydana gelen sel türü afetler vadi içerisinde şevin topuğunu ve yüzeyini aşındırmış ve mevcut durumun oluşmasında önemli rol oynamıştır. İnceleme alanındaki hareketin sebepleri olarak yüzey ve yeraltısularının etkisi, yüksek eğim, topuğun aşındırılması, sismik aktiviteler sayılabilir. Güzergah koridorunun tamamını kapsayan birimler yeraltı suyu içermektedir (YASS ~6m). Bölgedeki yetersiz drenaj şartlarından dolayı yüzey ve yeraltı sularının sızması inceleme alanı birimlerinde ayrışmalara ve buna bağlı olarak şev stabilitesinde problemlere yol açmaktadır. Yapılan analizler sonucunda sahada hedeflenen güvenlik seviyelerine ulaşılabilmesi için, yeraltı ve yerüstü sularının proje alanından uzaklaştırılması, uygun drenaj önlemlerinin alınması gerekmektedir. Bu kapsamda, Ürgen Caddesi olarak isimlendirilen alanda, söz konusu güzergahta yol eksenine paralel 140 cm çapta ve 160 cm aralıklı, 35m derinliğinde 180 adet betonarme fore kazık yapılması önerilmiş ve uygulanmıştır, Şelale bölgesinde kaya-taş düşme riskinin ortadan kaldırılmasına yönelik koruyucu tel ağ, yüksek mukavemetli çelik ağ veya yüksek enerji sönümleyici paneller kullanılması planlanmaktadır. Dere yataklarındaki şevlerin gabion duvar ile ıslah edilmesi planlanmaktadır. Son olarakta Kervan restaurant olarak isimlendirilen bölgede yapılan çalışmalar sonucunda alandaki inşaat molozu tuğla-harç gibi döküntü malzemeler kaldırılmalı, söz konusu malzeme yerine yüzey sularını doğrudan altyapı hatlarına drene edecek şekilde önlem alınarak seçme malzeme ya da geosentetik malzemeler ile dolgular oluşturulacak yüzeylerinin doğal bitki örtüsü ile kaplanması önerilmiştir. Anahtar Kelimeler: Heyelan, Harbiye, jeoteknik yaklaşım, şev stabilitesi, inklinometre

Page 90: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

66

INVESTIGATION OF THE LANDSLIDE AREA IN THE HATAY PROVINCE, DEFNE DISTRICT, HARBIYE NEIGHBORHOOD

Musa Eskiocaka, Demet Övera

aHatay Büyükşehir Belediyesi ([email protected])

ABSTRACT

Nowadays, one of the natural disasters that people suffer from property and life after earthquakes is landslides. Some horizontal and vertical deformations occurred during the time in Hatay Province, Defne District, Harbiye Neighborhood and as a result of this, landslides, local breaks and drifts have occurred. This study is described the preparation of projects for solving determining the cause of the movement. The project consists of three different areas; Urgen Street, Kervan Restaurant and Waterfall Region. In this scope; groundwater and rock mechanics laboratory experiments were carried out to determine the ground components, lithologic, structural and physical properties, groundwater level and inclinometer measurements to determine the landslide mechanism. The possible causes of landslides were determined by the obtained results and appropriate projects were prepared to stop the movement. During the geological mapping, the hydrogeological characteristics of ground and rock units forming the route and underground water condition were examined in general terms and the obtained information was evaluated based on the basic sounding data. The units and their transitions observed in the direction of drillings made in the investigation area were determined and cross sections were formed. The basic rock unit in the study area is claystone. Sedimantal units are fragile, fragmented, very cracked, articulated, rough surfaces, usually clay carbonate. Also, there is a clay band marn. These units showed high decomposition when they came into contact with water. This increases the saturation in the rock unit and reduces the slope stability. Also, when flood disasters occurring within species had eroded in the heel of the valley slope and the surface and has become an important factor in the formation of the current situation.The causes of action, the effect of surface and groundwater, slope, erosion of the heel, triggered movement of the seismic activity. The units that cover the whole of the route corridor contain groundwater (6m). The infiltration of surface and underground waters due to inadequate drainage conditions in the region leads to disintegration in the survey area units and consequently to slope stability problems. As a result of the carried out analyses, it is necessary to remove the underground and surface water from the project area and appropriate drainage precautions in order to reach the target safety levels. In this context, it is proposed and practiced to construct a concrete pile, called Urgen Street, which is 180 cm in diameter and 140 cm in diameter and 35 cm in depth parallel to the axis of the road in the direction of the path. It is planned to use protective wire mesh, high-strength steel mesh or high-energy damper panels for the removal of rock-stone falling risk in the waterfall area. The slopes of the creek beds are planned to be improved by gabion walls. Finally, in the area called Kervan restaurant, the rubble materials such as construction rubble brick-mortar should be removed as a result of covering the surfaces to be filled with selected materials or geosynthetic materials and surfaces to be filled with natural vegetation by taking measures to direct the surface water directly to the infrastructure lines has been proposed. Keywords: Landslide, Harbiye, geotechnical approach, slope, inclinometer

Page 91: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

67  

SİİRT İLİ ERUH İLÇESİ HEYELAN ALANININ JEOTEKNİK İNCELENMESİ ve ŞEV STABİLİTE ANALİZİ

Nuray Alpaslana,Mehmet Can Balcıb

aBatman Üniversitesi,Fen Edebiyat Fakültesi,KVKO BölümübBatman Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi,İnşaat Mühendisliği

([email protected])

ÖZ

Bu çalışma kapsamında, Siirt ili Eruh ilçesinde heyelandan etkilenen bir bölgenin mühendislik jeolojisi, jeoteknik özellikleri ve şev stabilite koşulları araştırılmıştır. Arazi çalışmaları kapsamında zeminin düşey yöndeki değişimini ve zeminin mühendislik özellikleri ile litolojik ve jeolojik durumlarının, tespit edilmesi amacıyla 3 adet toplamda 60 metre derinliğinde araştırma sondaj çalışmaları yapılmıştır. İnceleme alanı bitkisel toprak, üst-orta miyosen yaşlı çok gevşek ve homojen olmayan yer yer marn katkılı kumlu iri çakıllı,az siltli kil birimlerden oluşmaktadır. Sondaj kuyularının açılması sırasında geçilen zemin tabakalarının fiziksel ve mekanik özelliklerini belirlemek amacı ile Standart Penetrasyon Deneyi (SPT) yapılmıştır. Ayrıca, sondaj kuyularından alınan örselenmiş (SPT) ve örselenmemiş (UD) numuneler üzerinde zeminin doğal birim hacim ağırlığı, su muhtevası, elek analizi, Atterberg limitleri, konsolidasyon ve üç eksenli basınç deneyleri yapılmıştır. Alınan numunelerde LL (Likit Limit) ortalaması % 57,8, PI (Plastisite İndisi) ortalaması % 32,3 hesaplanmıştır. Plastisite indisine göre şişme derecesi yüksek ve şişme yüzdesi % 20-30 olarak belirlenmiştir. Güvenlik katsayısının 3 alınması durumunda emniyetli taşıma gücü; SK-1 için 1,038 kg/cm², SK-2 için 1,027 kg/cm², SK-3 için 1,080 kg/cm² hesaplanmıştır. İnceleme alanındaki heyelanlı bölge “Slope Stability Analysis” kullanılarak ve hesaplamalarda Bishop yöntemi esas alınarak şev stabilite analizi yapılmıştır. Çalışma kapsamında, inceleme alanında yapılan sondajlarda yeraltı suyuna rastlanılmamıştır. Ancak, birimin çok gevşek ve şişme özelliği göstermesi, zeminin 20,00 metreye kadar gevşek, suyla dağılma özelliği gösteren ve homojen olmayan birimlerden oluşmasından dolayı sıvılaşma riski olabileceğinden, sızıntı suları ve yağmur sularını önlemek için drenaj ağı yapılması önerilmektedir. İnceleme alanında, heyelan alanı; toplam alanın eğimi % 45-50 arasındadır. Şev stabilite analizi hesaplamalarından orta tehlikede GK (Güvenlik Katsayısına) sahip olduğu tespit edilmiştir. Ancak, bölgede yağışların fazla olması ve heyelanı oluşturan birimin çok gevşek homojen olmayan kumlu iri çakıllı az siltli killerden meydana gelmesinden dolayı inceleme alanı için bir risk oluşturmaktadır. Anahtar Kelimeler: Şev stabilitesi, heyelan, jeoteknik, Siirt, Eruh heyelan, Standart Penetrasyon Deneyi (SPT)

Page 92: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

68  

GEOTECHNICAL INVESTIGATION AND SLOPE STABILITY ANALYSIS OF LANDSLIDE SITE IN ERUH DISTRICT OF

SİİRT PROVINCE

Nuray Alpaslana,Mehmet Can Balcıb

aBatman University, Science Literature Faculty,KVKO Department bBatman University, Engineering Architecture Faculty, Civil Engineering

([email protected])

ABSTRACT

This study investigates the engineering geology, geotechnical properties and slope stabibility conditions of a region affected by landslide in Eruh County of Siirt Province. We conducted 3 survey probing works with 60 meters depth in total in order to determine change of soil in vertical direction and engineering properties of the soil as well as lithological and geologic conditions. The survey area consisted of topsoil, middle-upper miocene aged very loose and non-homogeneous, partly marn added, arenaceous, ballast, low-silt clay units. We carried out a Standard Penetration Test (SPT) in order to determine physical and mechanical properties of the soil layers passed by during drilling boreholes. In addition, distributed (SPT) and undistrubuted (UD) samples taken from boreholes were subjected to soil natural unit volume weight, water content, sieve analysis, Atterberg limits, consolidation and three-axial pressure tests. WL (Liquid Limit) average 57.8%, PI (Plasticity Intex) 32.3% of the samples were calculated. Swelling degree was found to be high and swelling percentage as 20-30% according to plasticity index. Safe bearing capacity by considering factory of safety 3 was found as; 1.038 kg/cm² for SK-1, 1.027 kg/cm² for SK-2, and 1.080 kg/cm² for SK-3. We conducted Slope Stability Analysis in the landslide zone within the survey area by employing Bishop’s method for computations. Any groundwater was not found during drills in the survey areas within the scope of the study. However, establishment of a drainage network is recommended in order to prevent leak water and rainwater as there might be a risk of liquefaction since the unit consists of non-homogeneous sections dissolving in water, and as the unit is very loose and swelling, and soil is loose up to 20 meters. The inclination of the total area of landslide zone within the survey area is between 45-50%. The landslide zone was found to have mid-level Factor of Safety (FoS) in the slope stability analysis computations. The survey area constitutes a risk as the region receives high amounts of precipitation, and the unit causing landslide consists of very loose non-homogeneous, arenaceous ballast low-silt clay layers. Keywords: Slope stability, landslide, geotechnic,Siirt, Eruh landslide, Standard Penetration Test (SPT)   

Page 93: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

69

ZEMİN MÜHENDİSLİK ÖZELLİKLERİNDEKİ DEĞİŞİMİN BETONARME KONSOL BİR İSTİNAT DUVARININ

MALİYETİNE ETKİSİNİN KARŞILAŞTIRMALI ANALİZİ

İnan Keskina, Ömer Arslana aKarabük Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü, 78050 Karabük,

Türkiye ([email protected])

ÖZ

İstinat duvarlarının temel tasarım amacı amacı zayıf kayalar veya zeminler için yanal bir destek oluşturmaktır. Ancak bodrum katı duvarları ve köprü kenar ayaklarında olduğu gibi düşey yüklerin desteklenmesi için de kullanılabilmektedir. Kot farkı bulunan iki toprak yüzeyi tutmak için kullanılan mühendislik yapılarından biri olan istinat duvarlarının tasarımındaki en önemli unsurlardan bir tanesi istinat duvarının arkasında yeralan zeminin mühendislik özellikleridir. Deprem bölgelerinde inşa edilen istinat duvarlarının tasarımında deprem bölgelerinde yer alan istinat duvarları için statik toprak basınçlarının yanı sıra dinamik toprak basınçları dikkate alınmalıdır. Bu çalışmada, toprak basınçlarının hesaplama yöntemlerinden biri olan Rankine Toprak Basınç Teorisi yardımı ile hesaplar yürütülerek, farklı deprem bölgelerinde ve farklı özelliklerdeki zeminleri dengede tutmak için tasarımı yapılacak betonarme konsol bir istinat duvarının boyutuna dolayısı ile yapım maliyetine zemin mühendislik özelliklerinin etkisi irdelenecektir. Calışma kapsamında yapılacak analizler IDECAD 8.5 programı ile gerçekleştirilerek elde edilen sonuçlar analitik olarak değerlendirilip farklı deprem bölgelerinde yeralan betonarma konsol bir istinat duvarına zemin özelliklerindeki değişimin etkisi ortaya konulmuştur. Anahtar Kelimeler: Betonarme istianat duvarı, yatay toprak basıncı, şev stabilitesi,

Page 94: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

70

COMPARATIVE ANALYSIS OF EFFECT ON CONSTRUCTION COST OF REINFORCED CONCRETE RETAINING WALL OF CHANGING IN

SOIL ENGINEERING PROPERTIES

İnan Keskina, Ömer Arslana aKarabük University, Engineering Faculty, Department of Civil Engineering, 78050 Karabük,

Turkey (inankeskinækarabuk.edu.tr)

The main design purpose of the retaining walls is to create lateral support for the weak rocks or soils. It can be used to support vertical loads as well as basement walls and bridge edges. One of the most important elements in the design of the retaining walls, which is one of the engineering structures used to hold two soil surfaces with difference in grade, is the engineering specialties of the ground behind the retaining wall. In the design of retaining walls built in earthquake zones, static soil pressures must be taken into consideration as well as dynamic soil pressures for retaining walls located in earthquake zones. In this study, the effect of soil engineering specialties on the size of a retaining wall will be investigated by using the Rankine Earth Pressure Theory, which is one of the methods of calculating earth pressures, to be designed to keep the grounds in different earthquake zones and different properties balanced. Analyzes to be made within the scope of the study were carried out with the aid of IDECAD 8,5 program and the results obtained were evaluated analytically and the effect of the change of ground specialties on a retaining wall of the reinforced concrete console placed in different earthquake zones was revealed. Keywords: supporting wall, horizontal soil pressure, slope stability

Page 95: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

71

SİİRT MADENKÖY AÇIK OCAK İŞLETMESİNDE MEYDANA GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR YÖNTEMİ KULLANILARAK DEĞERLENDİRİLMESİ

Mehmet Korkuta, Gökhan Şansa, Vural Yavuza

aİstanbul Teknik Üniversitesi, Maden Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, İstanbul ([email protected])

ÖZ

Açık ocak maden işletmeciliğinde, yer bilimsel verilerin, mühendislik jeolojisi perspektifinde bilgilendirici yorumlar ile tasarım ve işletmeciliğe desteğinin ne kadar önemli olduğu, büyük ölçekli kütle hareketleri olarak ortaya çıkan, hasar ve kayıplarda daha iyi anlaşılmaktadır. Jeolojik, hidrolojik ve yeraltı su durumu koşullarında değerlendirmelerin jeomekanik ortamlar açısından anlaşılması, tasarımcı ve madenciye yol gösterici açıklamaların yapılması açısından önemlidir. Teknik girişim süresince etkileme ve etkilenme alanları sistem büyüklüğü açısından tanımlanmalıdır. Siirt ili, Şirvan ilçesi kırsalındaki Madenköy’de bulunan açık ocak bakır işletmesi, ofiyolit serisi ile çevrelenmiş Bitlis Masifinin doğusunda yer alan önemli bir maden yatağıdır. 17 Kasım 2016 tarihinde işletmede büyük ölçekli bir kütle hareketi meydana gelmiş ve 16 maden işçisi yaşamını yitirmiş, birçok iş makinesi zarar görmüştür. Bu çalışmanın temel amacı, can ve mal kaybına neden olan kütle hareketinin mühendislik jeolojisi parametrelerini saptamak ve oluş mekanizmasını sonlu elemanlar yöntemi kullanarak ortaya çıkarmaktır.

Çalışma kapsamında, jeolojik ortamın derinliğe bağlı olarak anlaşılabilmesi amacıyla işletme sahasında açılan sondajların yanı sıra, indeks ve mekanik ortam parametrelerinin belirlenmesi için laboratuvar deneylerinden faydalanılmıştır. Tüm bu verilerin in-situ koşullara uygunluğunun sağlanması amacıyla süreksizlik ve malzeme özellikleri göz önünde tutularak, RocScience-RocLab yazılım ara yüzü ile jeomekanik parametreler elde edilmiştir. Heyelanın olduğu şevi içeren ve belirli sınır koşullarına uygun bir sistem büyüklüğünde heyelan malzemesinin uzun ekseni boyunca, litolojik sınırlar, malzeme özellikleri, yapısal unsurlar ve jeomekanik parametreleri içeren mühendislik jeolojisi kritik kesiti hazırlanmış ve sonlu elemanlar yöntemi kullanılarak, farklı çevre koşulları ile çıkarımlar elde edilmiştir. Analizlerin yürütülmesinde RocScience RS2 (Phase2 v9.0) yazılımı kullanılarak, su durumu ve patlatma yönteminin kullanılması da göz önünde tutularak, çevre koşulları ve dinamik koşullar incelenmiştir.

Sonuç olarak; mühendislik jeolojisinin teknik girişime uygulanması ve yönlendirilmesindeki önemi, bu heyelan örneği üzerinden açıklanmıştır. Jeomekanik koşulların denetiminde oluşan ve sonlu elemanlar yöntemi ile açıklanmaya çalışılan yenilme mekanizması, ileride gerçekleştirilecek madencilik ve benzeri teknik faaliyetler için yer bilimsel mühendislik verilerinin, izleme, tasarlama ve uygulama açılarından önemi vurgulanmak istenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Açık ocak madenciliği, kütle hareketleri, sayısal analiz, sonlu elemanlar yöntemi

Page 96: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

72

EVOLUTION OF THE MASSIVE LANSLIDE BY USING FINITE ELEMENT METHOD (FEM) AT MADENKÖY OPEN PIT COPPER

MINE IN SIIRT, TURKEY

Mehmet Korkuta, Gökhan Şansa, Vural Yavuza aİstanbul Technical University, Faculty of Mine, Department of Geological Engineering, İstanbul

([email protected])

ABSTRACT In open pit mining, advisory interpretations of earth science data in the perspective of engineering geology and how much support for design and operation is important to better understanding during damage and loss, which arise as large-scale mass movements. Understanding of geological, hydrological and groundwater conditions in terms of geomechanical stages is important for explanations of designer and miner guidance. During the technical intervention, the affected areas ought to be defined in terms of system size. Open pit copper mining operation located in Madenköy in the province of Siirt, is located to the east of the Bitlis Massif surrounded by the ophiolite series. On November 17, 2016, a large-scale mass movement occurred, 16 mining workers lost their lives, and many heavy-duty vehicles were damaged. The main purpose of this study is to determine the engineering geological parameters of the mass movement causing loss of life and property and to reveal the mechanism of occurrence by using the finite element method. In the scope of the study, in order to be able to understand the geological environment depending on depth, laboratory experiments were used to determine the index and mechanical environment parameters as well as drilling operations in the operation area. Geotechnical parameters were obtained with the RocScience RocLab software interface, taking into account the discontinuity and earth-material properties to ensure compliance of all these data to in-situ conditions. An engineering geological critical cross-section including lithological boundaries, material properties, geological structural patterns and geotechnical parameters along the long axis of the landslide material, in a certain boundary conditions proper system size that includes mining slope where the landslide occurred was prepared and the inferences with different environmental conditions were obtained by using the finite element method. Geomechanical and dynamic conditions were investigated using RocScience RS2 (Phase2 v9.0) software in the execution of the analyses, taking into account the presence of pore water pressure and blasting operations. In conclusion, the importance of engineering geological information, interpretation and application of the geotechnical operations are explained through this landslide example. The yield mechanism which is formed under the control of geological and geotechnical conditions and which is tried to be explained by the method of the finite elements method is intended to reveal the importance of monitoring, design and application of geological data and engineering information in mining and similar technical operations in the future. Keywords: Finite Element Method, Mass Movements, Numerical Analysis, Open Pit Mining

Page 97: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

73  

CBS TABANLI ÇOK DEĞİŞKENLİ İSTATİSTİKSEL ANALİZ YÖNTEMİ KULLANILARAK HEYELAN DUYARLILIK

HARİTALANMASI: GACALİ (ORDU) ÖRNEĞİ

Zehra KAYAa, Gehver ALTÜRKa

aÇölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü ([email protected])

ÖZ

Türkiye’nin Batı Karadeniz Bölgesinde bulunan Gacali bölgesi yoğun yağmurlar, bölgenin topoğrafik yapısı ve insan aktiviteleri yüzünden önemli miktarda heyelan olaylarından etkilenmektedir. Bu araştırma ile, Gacali bölgesinin Coğrafi Bilgi Sistemleri yardımıyla Lojistik Regresyon Modeli kullanarak heyelan duyarlılık haritası değerlendirilmiştir. Bu amaç doğrultusunda, ilk olarak tarihi ve güncel verilere göre bir heyelan envanter haritası oluşturulmuştur. Duyarlılık analizinde yükseklik, eğim, bakı, eğrisellik, plan eğriliği, profil eğriliği, yağış erozivitesi (R), arazi örtüsü, jeoloji, akış gücü indeksi (SPI), pürüzlülük indeksi, topoğrafik nemlilik indeksi (TWI), eğim uzunluğu ve dikliği (IS), eğimin ikinci türevi ve ortalama eğim olmak üzere on yedi tematik parametre kullanılmıştır. Bu işlemler ArgGIS ve SPPS programları yardımıyla yapılmıştır. Son olarak, heyelan duyarlılık haritası; çok düşük, düşük, orta, yüksek ve çok yüksek duyarlılık sınıflarına ayrılmıştır. Heyelanların yaklaşık % 85'i orta, yüksek ve çok yüksek duyarlılık alanlarında bulunmuştur. Bu durum, LR modelinin başarılı bir performans sergilediğini göstermektedir. Anahtar Kelimeler: Heyelan, heyelan duyarlılığı, çok değişkenli analiz, lojistik regresyon modeli

Page 98: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

74  

GIS-BASED LANDSLIDE SUSCEPTIBILITY MAPPING USING MULTIVARIATE STATISTICAL ANALYSIS:

GACALI (ORDU) EXAMPLE

Zehra KAYAa, Gehver ALTÜRKa

aGeneral Directorate of Combating Desertification and Erosion ([email protected])

ABSTRACT

The Gacali area, situated in the western part of Turkey’s Black Sea Region, has been importantly affected by frequent landslides, which have been triggered by intense rainfalls, the terrain structure of the region and human activities. This research paper assesses the landslide susceptibility map of the Gacali district, utilising a Logistic Regression Model with the help of a Geographic Information System. For this purpose, firstly, a landslide inventory map was generated according to historical and current data. Seventeen thematic layers, consisting of elevation, slope gradient, slope aspect, slope curvature, plan curvature, profile curvature, rainfall erosivity (R), land cover, bedrock geology, stream power index (SPI), roughness index, topographical wetness index (TWI), slope length and steepness (IS), slope second derivation and mean slope were used in the susceptibility analysis. Using these parameters, logistic regression coefficients were estimated. This process was carried out by using the ArcGIS and the SPSS software. Finally, the susceptibility of landslide map was classified into four susceptibility zones: very low, low, moderate, high, and very high. Approximately 85% of actual landslides fell into the moderate, high and very high susceptibility areas. This demonstrates that the LR model exhibited successful performance. Keywords: landslides, landslide susceptibility zonation, multivariate method, logistic regression model

Page 99: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

75

KARABÜK İLİ AFETSELLİĞİNE GENEL BİR BAKIŞ

Savaş Sürüla, Pınar Köksala, İsmail Yağtua, Eser Erena Karabük İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü

(Savaş[email protected])

ÖZ

İl bazında meydana gelen afet olayları çalışmaları, AFAD il Müdürlükleri tarafından yürütülmekte, 81 il düzeyinde tüm afet türlerinin verileri toplanarak ülke bazında bir değerlendirme yapılabilmektedir. Bu çalışmada, Karabük İli çevresinde olan afet türlerine ve bu afetlerden etkilenen afetzedelerin il genelinde yayılımına bakılarak genel bir değerlendirme yapılmıştır. Karabük genelinde toplamda 104 adet afete maruz bölge kararı alınmıştır. Afet türleri açısından Karabük İl geneline bakıldığında heyelan olaylarının % 67 oran ile ilk sırada yer aldığı görülmektedir. Heyelan olayı dışında, yangın, kaya düşmesi, su baskını ve deprem olaylarının da Karabük’te etkili olduğu görülmüştür. Heyelan ve su baskınlarından etkilenen ağır ve yıkık hasarlı konut sayısı ise 1485’dir. Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın oluşturduğu, 1999 yılında meydana gelen deprem afeti, Karabük'te bulunan binalara az ve orta derecede zarar vermiştir. İl bazında yapılan çalışmalar ilçe bazında değerlendirildiğinde Karabük İli’nde özellikle Yenice İlçesi dikkat çekmektedir. Bu çalışmada, Karabük genelindeki afet türlerinden etkilenen afetzedelerin %66’sının Yenice İlçesi’nde olduğu, Yenice İlçesi genelindeki afet konutlarının, tüm ilçedeki konutların % 13’ü olduğu görülmüştür. Bu çalışma Karabük İli’nin afet geçmişi hakkında bilgi vermek amacıyla hazırlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Afet, heyelan, Karabük, afetsellik, afetzede

Page 100: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

76

A GENERAL REVIEW ON DISASTER PROFILE OF KARABÜK PROVINCE

Savaş Sürüla, Pınar Köksala, İsmail Yağtua, Eser Erena

Karabük İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü (Savaş[email protected])

ABSTRACT

Natural disasters operations which happen city wide, are conducted by AFAD provincial directorate and a nation wide evaluation can be done by collecting dates of all kind of disasters happen in 81 provinces of Turkey. In this study, a general evaluation was done by searching disaster types and spread of disaster-victims in Karabük province wide. A total of 104 areas in Karabük were covered by the affected area. When we have a look at disaster types in Karabük province, we can see that landslide is in the first place by percentage of % 67. Apart from the landslides, it is seen that fire, rockfall, flood and earthquakes are affective in Karabük. The earthquake disaster that occurred in 1999, which was formed by the North Anatolian Fault line, damaged little and medium effect in the building in Karabük. 1489 houses were affected by landslides and flooding. When province wide studies are evaluated on the basis of districts, Yenice district of Karabük is remarkable. Based on the results of this study, it is seen that %66 of disaster victıms are residents of Yenice district and disaster homes in Yenice constitute %13 of all buildings. This presentation was prepared to give information about the disaster history of the province of Karabük. Keywords: Disaster, landslide, Karabük, disaster profile, victims

Page 101: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

77

MULTİDİSİPLİNER YÖNTEMLER İLE HEYELAN TEHLİKE ANALİZİ

Mahmut Baş(a), Osman Kılıç(a), Ahmet Tarih(a), Evrens Rıza Yapar (a)Emin Y. Menteşe(a), Kemal Duran (a), Salim GÜMÜŞ (a), M.Emin KARASU (a) Abdullah

Karaman(b), Serdar Özalaybey(b), Ekrem Zor (b), Vedat Ediger(b), Rahşan Çakmak Koşma (b), Bora Erkan (b), Uğur Doğan (c), Ziyadin Çakır (d), Esen

Arpat(e), Necdet Özgül(e), Fevzi Polat(f) (a) İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Deprem ve Zemin İnceleme Müdürlüğü

([email protected]) (b) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu, Marmara Araştırma Merkezi, Yer ve Deniz

Bilimleri Enstitüsü (c) Yıldız Teknik Üniversitesi, Geomatik Mühendisliği Bölümü

(d) Istanbul Teknik Üniversitesi, Jeoloji Bölümü (e) Geomar Ltd.Şti. (f) Artson Ltd. Şti.

ÖZ

Marmara Denizi kıyısında yer alan Küçükçekmece ve Büyükçekmece körfezleri, kıyı yapısına aykırı düşen varlıkları ile ilk bakışta dikkat çeken yapılardır. Büyükçekmece bölgesinde önceden oldukça yayvan bir topografyada var olan Karasu Deresinin, buzul döneminde düşük deniz seviyesi süresinde yatağını o günün deniz kıyısından başlayarak geriye doğru hızlı bir şekilde derinleşerek kazması sonucu kıyının bu durumuna ulaştığı öngörülmektedir. Bölgede yaygın olarak gözlenen yüksek plastikliğe sahip, aşırı konsolide ve yüksek gözenek basınçları oluşturmaya meyilli çakıl-kum mercekli killerin, oluşan yüksek yamaç eğimlerinde uzun süre duraylı kalabilmesi olanaksızdır. Bu kapsamda Karasu Deresi derine kazmaya çalıştıkça duraysızlaşan yamaçlarda kütle hareketleri meydana gelmiş, kazmaya devam eden dere kaymış olan bu kütlelerin topuklarını hızla aşındırıp daha derine kazmaya çalıştıkça, bu kütle hareketleri geriye doğru göç etmiş (retrogressive landslides) olduğu yeterli kanıta dayanılarak söylenebilmektedir. Sonrasında ise yükselen deniz düzeyi ile günümüzdeki körfez görüntüsünü aldığı görülmektedir. Sahadaki heyelanların düşük deniz seviyesi döneminde gelişmeye başladıkları göz önüne alındığında, yükselmiş olan günümüzdeki deniz seviyesinde bu heyelanların etkinliklerinin durmuş olması veya en azından büyük ölçüde yavaşlamış olması beklenebilir. Bölgedeki yerleşim ve yapılaşmayı tehdit eden yamaç hareketlerinin günümüzde de etkin olup olmadıklarının belirlenmesi, tür ve nedenlerinin tespiti, kayma yüzeylerinin, kayma derinliklerinin belirlenmesi ve mümkünse çözüm önerilerinin geliştirilmesi amacıyla, jeoloji, jeofizik, jeodezi, jeomorfoloji, hidrojeoloji, jeoteknik, uzaktan algılama ve meteoroloji gibi farklı disiplinlere ait LIDAR, arazi gözlemleri, harita çalışmaları, hava fotoğrafları, kuyular, temel kazıları, araştırma çukurları, GPS ölçümleri, PsInSAR, Yer-tabanlı SAR, kuyu içi örneklemeler, laboratuar deneyleri, sismik yansıma, 2D rezistivite, SPAC-1000m Dp, H\V, PS-logging, inklinometre ölçümleri, spiralmetre ölçümleri, TDR, YASS, piyezometre ölçümleri ve CBS gibi yöntemler bir arada uygulanarak, birbirlerini tamamlayıcı bulgular elde edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Heyelan tehlikesi, Büyükçekmece Körfezi, İstanbul, Bütünleşik analiz

Page 102: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

78

LANDSLIDE HAZARD ANALYSIS WITH MULTIDISCIPLINARY METHODS

Mahmut Baş(a), Osman Kılıç(a), Ahmet Tarih(a), Evrens Rıza Yapar (a)Emin Y. Menteşe(a), Kemal Duran (a), Salim GÜMÜŞ (a), M.Emin KARASU (a) Abdullah

Karaman(b), Serdar Özalaybey(b), Ekrem Zor (b), Vedat Ediger(b), Rahşan Çakmak Koşma (b), Bora Erkan (b), Uğur Doğan (c), Ziyadin Çakır (d), Esen

Arpat(e), Necdet Özgül(e), Fevzi Polat(f) (a) İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Deprem ve Zemin İnceleme Müdürlüğü

([email protected]) (b) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu, Marmara Araştırma Merkezi, Yer ve Deniz

Bilimleri Enstitüsü (c) Yıldız Teknik Üniversitesi, Geomatik Mühendisliği Bölümü

(d) Istanbul Teknik Üniversitesi, Jeoloji Bölümü (e) Geomar Ltd.Şti. (f) Artson Ltd. Şti.

ABSTRACT

Kucukcekmece and Buyukcekmece lagoons take attention due to their incompatible topography compared with the morphological trend in the Marmara coastline of Istanbul. It is predicted that Karasu stream that would take part in a broad and shallow topography before Glacier Period; caused this morphological change in Glacier Period by flowing in high velocities hence corroding the soil structure which created valleys in the end of that period. In this location; the soil structure including highly consolidated clays with gravel-sand lenses that tend to cause high pore pressure; is highly prone to landslides. Therefore as the Karasu stream flew faster and corroded soil; landslides grew retrogressively. After the sea rise; the area reached to its current outlook. Since the landslides started developing in low sea level era, elevated water level increased the stability of the landslides and slowed down the process. To clarify the characteristics of the slope movements and identify the types and causes of the landslides and determining their slope surface depths in most accurate way for providing engineering solutions where possible; geology, geophysics, geomorphology, hydrogeology, geotechnics, geodesy, remote sensing and meteorology disciplines are benefited within this project and periodic observations have been carried out for three years. All of the gathered data are integrated in GIS environment that led to the comprehensive analysis of the results. Therefore advantages of different techniques are used to evaluate the results and minimize the discrepancies in analyses. As a result, landslide hazard is evaluated and landslide impact zones are determined in the project area. Keywords: Landslide hazard, Büyükçekmece Bay, Istanbul, Integrated analysis

Page 103: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

79  

HEYELAN DUYARLILIK HARİTALARININ ÜRETİLMESİNDE KULLANILAN YÖNTEMLERE İLİŞKİN

LİTERATÜR ARAŞTIRMASI 

Azimullah Alişzadea, Vural Yavuza

aİTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, Jeoloji Mühendisliği Programı, 34469, Ayazağa, İstanbul ([email protected])

ÖZ

Heyelanlar, Türkiye’de depremlerden sonra en fazla meydana gelen ve en çok zarar veren doğal afetlerden birisidir. Bu zararların en aza indirilmesi için, heyelana duyarlı alanların belirlenmesi büyük önem taşımaktadır. Günümüzde, Bilgisayar teknolojilerindeki gelişmeler, daha yüksek kaliteye sahip heyelan duyarlılık haritalarının üretilmesini sağlamaktadır. Bu çalışmada, heyelan duyarlılık haritalarının üretilmesinde kullanılan yöntemlere ilişkin ayrıntılı bir literatür derlemesi yapılmıştır. Bu kapsamda, Türk araştırmacılar tarafından yürütülen heyelan duyarlılığı ile ilgili ve uluslararası dergilerde yayımlanmış çalışmalar incelenmiştir ve 1996-2017 döneme ait toplam 66 çalışmaya ulaşılmıştır. Bu çalışmalarda, heyelan duyarlılık haritalarının hazırlanmasında 26’a yakın farklı yöntem kullanılmıştır. Bu yöntemlerden mantıktal regresyon %25’in üzerinde kullanımla ilk sırada yer almaktadır. Frekans oranı, yapay sinir ağları, analitik hiyerarşi süreci, çok kriterli karar analizi, destek vektör makineleri ve istatistiksel indeks, en fazla kullanılan diğer yöntemler olarak dikkat çekmektedir.

Anahtar Kelimeler: Heyelan, heyelan duyarlılık haritalama, literatür, Türk araştırmacılar, yöntem

Page 104: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

80  

A LITERATURE SEARCH FOR METHODS USED IN THE PRODUCTION OF LANDSLIDE SUSCEPTIBILITY MAPS

Azimullah Alişzadea, Vural Yavuza

aIstanbul Technical University, Faculty of Mines, Department of Geological Engineering, 34469 Maslak, Istanbul

([email protected])

ABSTRACT

Landslides are one of the most destructive natural hazards which frequently occur after earthquakes in Turkey. Determination of landslide prone areas have a great importance to minimize the landslide related damages. Nowadays, developments in computer technology have led to the production of higher quality landslide susceptibility maps. In this study, a detailed literature review on methods used to produce landslide susceptibility maps was made. In this context, studies on landslide susceptibility carried out by Turkish researchers and published in international journals have been investigated and a total of 66 studies from the 1996-2017 period have been reached. In these studies, about 26 different methods were used in preparation of landslide susceptibility mapping. Of these methods, logistic regression with over 25% usage ratio takes the first place. Frequency ratio, artificial neural networks, analytical hierarchy process, multi criteria decision analysis, support vector machines and statistical index get attention as the other most used methods

Keywords: Landslide, landslide susceptibility mapping, literature, Turkish researchers, method

Page 105: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

81

GRANİTİK REGOLİTLERDE (GÜMÜŞHANE) LİMİT DENGE ANALİZLERİ İLE ŞEV STABİLİTE ANALİZİ

Muhammet Oğuz Sünnetcia, Hakan Ersoya, Zekai Angınb, Murat Karahana

aKaradeniz Teknik Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, 61080, Trabzon bKaradeniz Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü, 61080, Trabzon

([email protected])

ÖZ

Gümüşhane kuzeydoğu Türkiye’de gelişmekte olan bir şehirdir ve topoğrafyası nedeniyle yeni inşa edilen yapıların neredeyse tamamı doğal yamaçlar üzerine inşa edilmektedir. Şehir merkezinin bulunduğu alanda geniş yüzeylemeler veren Paleozoik yaşlı granitik kayaçların ileri derecede ayrışmasıyla oluşan regolitik zeminlerin zayıf bir dayanıma sahip olması ve proje bazlı mühendislik tasarımı hataları nedeniyle bölgede şev duraysızlığı sorunları sıkça yaşanmaktadır. Bu çalışmada Merkez İnönü mahallesinde yapılması planlanan yapıların oturacağı yamacın duraylılığı araştırılmıştır. Bu amaçla örselenmemiş örneklerin alınması ve şevin jeolojik profilinin belirlenmesi amacıyla 3 farklı noktada sondaj çalışması ve 2 hat boyunca jeofizik ölçümler yapılmış; örselenmiş ve örselenmemiş örnekler üzerinde yapılan laboratuvar deneyleriyle şev malzemesinin indeks, plastik ve dayanım parametreleri belirlenmiştir. Sondaj çalışmaları sonucunda şev yüzeyinden itibaren ortalama 3 metre derinliğe kadar regolitik zemin ve bu derinlikten itibaren granitik kaya kütlesinin bulunduğu saptanmıştır. Jeofizik ölçümler regolitik zeminin boyuna dalga hızının (Vp) 900 m/sn, kayma dalgası hızının (Vs) ise 340 m/sn; granitik kaya kütlesinin Vp değerinin 2540 m/sn, Vs değerinin ise 1230 m/sn olduğunu göstermiştir. Laboratuvar deneyleri sonucunda regolitik zeminlerin doğal birim hacim ağırlığının (ɣn) 20 kN/m3, kohezyonunun 13 kPa, içsel sürtünme açısının 21 derece; regolitik zeminin altında yer alan granitik kaya kütlesinin ise kohezyonunun 146 kPa, içsel sürtünme açısının 36o, ɣn değerinin 25 kN/m3 ve tek eksenli sıkışma dayanımının 52 MPa olduğu belirlenmiştir. Çalışma konusu yamacın mevcut durumunda ve olası bir deprem anında duraylılığını analiz etmek amacıyla elde edilen tüm veriler Rocscience®Slide 6.0 yazılımına aktarılarak limit denge analizleri yapılmıştır. Regolitik zemin için Mohr-Coulomb, kaya kütlesi için Hoek-Brown yanilme kriteri uygulanmıştır. Limit denge analizleri sonucu şevin güvenlik sayısı mevcut durum için 1.28, sismik durum için 1.13 olarak belirlenmiştir. Üst kotu 1186 metre olacak şekilde 5 metre yüksekliğinde ve 2 metre taban genişliğine sahip bir istinat duvarının inşa edilmesi, istinat duvarının altında kalan regolitik zeminin ortamdan kaldırılması ve yeni inşa edilecek binadan gelecek olan 150 kN/m2’lik bir yayılı yükün (150 m2 taban alanında 5 katlı bir binanın ortalama yükü) ortama eklenmesi durumu için tekrar edilen limit denge analizleri sonucunda güvenlik sayısının normal durum için 1.59, sismik durum için ise 1.39 olacağı belirlenmiştir. Elde edilen veriler, uygulanan iyileştirme yöntemi (istinat duvarı) ve kazı çalışmaları sonucunda kazı şevinin güvenli olacağını ortaya koymuştur.

Anahtar Kelimeler: Şev duraylılığı, heyelan, limit denge, Gümüşhane, regolit

Page 106: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

82

SLOPE STABILITY ANALYSIS WITH LIMIT EQUILIBRIUM ANALYSIS IN GRANITIC REGOLITES (GÜMÜŞHANE)

Muhammet Oğuz Sünnetcia, Hakan Ersoya, Zekai Angınb, Murat Karahana

aKaradeniz Technical University, Geological Engineering Department, 61080, Trabzon bKaradeniz Technical University, Civil Engineering Department, 61080, Trabzon

([email protected])

ABSTRACT Gümüşhane is a developing city in Northeast Turkey and due to its topography, almost all newly constructed structures are built on natural slopes. Due to the low strength of the extensively exposed regolitic soils formed by the high weathering of Paleozoic aged granitic rocks and project-based engineering design errors, slope instability problems are frequently encountered in the region. In this study, the stability of a slope where multiple structures planned to be constructed in the central Inönü district were investigated. In order to determine the geological profile of the slope and to obtain undisturbed samples, drilling applications at 3 different locations and geophysical measurements along 2 profiles were carried out; laboratory experiments on disturbed and undisturbed samples performed and index, plastic and strength parameters of the slope material were determined. Drill applications revealed that there is a regolithic soil from the slope surface to an average depth of 3 meters and a granitic rock mass below this depth. Geophysical measurements showed that the longitudinal wave velocity (Vp) of the residual soil is 900 m/sec and the shear wave velocity (Vs) is 340 m/sec; the Vp value of the granitic rock mass is 2540 m/sec, and Vs value is 1230 m/sec. It was determined through laboratory tests that regolithic soil’s natural unit weight (ɣn) is 20 kN/m3, cohesion (c) is 13 kPa, and internal friction angle (φ) is 21 degrees; granite rock’s c value is 146 kPa, φ value is 36 degrees, ɣn value is 25 kN/m3 and unconfined compressive strength is 52 MPa. All obtained data were transferred to the Rocscience® Slide 6.0 software and limit equilibrium analyses were performed to investigate the stability of the slope in the current situation and in the event of a possible earthquake. Mohr-Coulomb failure criterion for regolithic soil and Hoek-Brown for the rock mass were used. Through limit equilibrium analyses, the factor of safety of the slope was determined as 1.28 for the current situation and 1.13 for the seismic situation. In the event of constructing a retaining wall with a height of 5 meters and a width of 2 meters and removing the regolithic soil under the retaining wall from the environment, and, add a spread load of 150 kN/m2 (an average load of a 5-storey building on 150 m2 area) from the new building, the factor of safety value was determined as 1.59 for the normal situation and 1.39 for the seismic situation. The data revealed that the cut slope would be safe as a result of the excavations and the method of remediation applied (retaining wall). Keywords: Slope stability, landslide, limit equilibrium, Gümüşhane, regolith

Page 107: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

83

HEYELAN ANALİZLERİNDE PİYEZOMETRE KULLANIMI

Mahmut Başa, Osman Kılıça, Ahmet Tariha, Evrens Rıza Yapara aİstanbul Büyükşehir Belediyesi, Deprem ve Zemin İnceleme Müdürlüğü

([email protected])

ÖZ  İstanbul İli, Beylikdüzü ve Büyükçekmece İlçelerindeki Heyelan Sahalarının Araştırılması, İncelenmesi ve İzlenmesi Projesi kapsamında bölgede yerleşim ve yapılaşmayı tehdit eden yamaç hareketlerinin tür ve nedenlerinin tespiti, mümkünse çözüm önerilerinin değerlendirilmesi ve geliştirilmesi amacıyla, sorun görülen tüm bölgeyi kapsayacak şekilde farklı disiplinlere ait yöntemler kullanılarak araştırmalar gerçekleştirilmiştir. Bu kapsamda sahada yaygın olarak gözlenen Gürpınar Üyesi killerinin heyelan oluşumuna uygun özellikler taşıdığı, bu killi istifin içinde su taşıyabilen çakıllı ve kumlu mercekler bulunduğu, içinde yer alan geçirimli siltli birimlerin yüksek gözenek basıncı oluşumuna elverişli merceksel yapılara sahip oldukları belirlenmiştir. Bu nedenle bölgenin karmaşık jeolojik yapısı da dikkate alınarak YSS ölçümü yerine ağırlıklı olarak piyezometreler ile gözenek basıncının ölçülmesinin daha faydalı olacağına karar verilmiştir. Bilindiği üzere gözenek basıncı, potansiyel kayma düzlemine baskı yapan litostatik yükün tersine çalışmakta olup, efektif basıncı düşürmek suretiyle sürtünmeyi azaltarak kaymaya yol açmaktadır. Bu nedenle proje kapsamında yapılan kuyuların 22 tanesinde sondaj çalışmaları sırasında belirlenen kayma yüzeyleri ve geçirimli birimlere denk gelecek şekilde 45 adet piyezometre cihazı (tümüyle enjeksiyon harcı içerisinde çalışabilen) genellikle inklonometre borularıyla birlikte kuyu içine yerleştirilmiştir. Bu şekilde donatılan kuyularda inklonometre verileri ile piyezometre verileri korele edilmeye çalışılmış ve heyelan mekanizmalarının geometrisi ve içsel parametreleri daha detaylı saptanmak istenmiştir. Anahtar Kelimeler: Heyelan tehlikesi, piyezometre, İstanbul, inklonometre

Page 108: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

84

USE OF PIEZOMETERS IN LANDSLIDE ANALYSIS

Mahmut Başa, Osman Kılıça, Ahmet Tariha, Evrens Rıza Yapara aIstanbul Metropolitan Municipality, Directorate of Earthquake and Ground Research

([email protected])

ABSTRACT

The project “Investigation of Landslide Areas in Beylikduzu and Buyukcekmece District in Istanbul” aims at assessing the characteristics and causes of slope stability problems that threaten the settlements in the area. Within this aim, possible solutions for reducing the impact of landslide activity in the area are developed by benefiting different disciplines and techniques. It is observed that clay soils that are widespread in the area are most prone types to slope instability. This is due to existence of gravel-sand lenses that can have high level of pore pressure capacity and permeable structure of silty parts within clay. In this regard, instead of ground-water level observations; piezometer measurements are preferred. As known, pore pressure acts reversely to litho-static load that pressures sliding surface hence reduces friction and leads to sliding by decreasing effective pressure. Therefore in the project; 45 piezometers are established mostly in inclinometer tubes; in the fields where sliding surfaces and permeable surfaces are observed. Thereby, inclinometer and piezometer data are correlated and geometrical structure of landslide mechanism and inner parameters are aimed to be assessed in more detail. Keywords: Landslide hazard, piezometer, Istanbul, inclinometer

Page 109: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

 

85

 

ANİ TAŞKIN ERKEN UYARI SİSTEMİ

Bahattin Aydına, Mehmet Aksoya, Emel Ünala aMeteoroloji Genel Müdürlüğü, Araştırma Dairesi Baş., Hidrometeoroloji Şube Müdürlüğü

([email protected])

ÖZ

İklimde öngörülen değişiklikler ışığında hidrometeorolojik karakterli afet sayı ve şiddetinde artışların devam etmesi beklenmektedir. Afetin algılanması, değerlendirilmesi, erken uyarılarının hazırlanıp afetin etkilerine karşı hazırlık yapılmasına imkân sağlayacak bir süre içerisinde ilgililere ulaştırılması önemlidir. Afetler sonucu meydana gelebilecek can ve mal kayıplarının azaltılması, gerçek zamanlı erken uyarılar yapılarak mümkün olabilmektedir. Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO), depremden sonra en çok can ve mal kaybına sebep olan taşkın afeti ile alakalı bölgesel çözüm üretmek için tahmincilere rehber olacak Ani Taşkın Erken Uyarı Sistemi (FFGS) projesini devreye sokmuştur. Ani Taşkın Erken Uyarı Sisteminde kar modeli, toprak nemi modeli, yüzey akış eşik modeli ve ani taşkın erken uyarı modelleri kullanılmaktadır. Modelin genel konsepti alt havzalardaki belirli bir süre için yüzey akış eşik değerini bulduktan sonra, bu değeri verecek yağış değerinin hesaplanması prensibine dayanmaktadır. Modelde radar, uydu ve yer gözlemlerinden elde edilen yağış verileri yanında hidrometeorolojik, toprak ve bitki örtüsü verileri de kullanılmıştır. Sistem içerisinde bulunan Kar Modeli (SNOW-17), alt havza bazında karla kaplı alan, kar-su eşdeğeri ve kar erimelerine yönelik ürünler üretmektedir. Halihazırda model geleceğe dönük ani taşkın ile ilgili alt havza bazında uyarı ürünleri üretmektedir. Heyelanı tetikleyici faktörlerden yağış, toprak nemi ve kar erimesi bilgileri hali hazırda Ani Taşkın Erken Uyarı modelinde üretilmektedir. Heyelanı hazırlayıcı faktörlerden eğim, yükseklik, toprak yapısı, bitki örtüsü, arazi kullanımı vb. etmenler de kullanılarak modele “Heyelan Erken Uyarı Modülü” olarak eklenebilmektedir. Küresel FFG sisteminin içerisinde bulunan Orta Amerika Ani Taşkın Erken Uyarı (CAFFG) Sistemi’nde heyelan erken uyarı modülü kullanılmaktadır. Benzer şekilde aynı yöntem ülkemizin de içinde yer aldığı Karadeniz ve Ortadoğu Ani Taşkın Erken Uyarı sistemi için de işletilebilir olup, model geliştirme çalışmaları içerisinde önümüzdeki dönemlerde bu modülün kurulması planlanmaktadır. Anahtar Kelimeler: Ani taşkın, ani taşkın erken uyarı sistemi (FFGS), FFG heyelan erken uyarı modülü, heyelan

Page 110: BİLDİRİ ÖZLERİ · 2018-10-05 · GELEN KÜTLE HAREKETİNİN, SONLU ELEMANLAR ... kullanımı, kentsel planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda

 

86

 

FLASH FLOOD GUIDANCE SYSTEM

Bahattin Aydına, Mehmet Aksoya, Emel Ünala aTurkish State Meteorological Service, Research Department, Hydrometeorology Division

([email protected])

ABSTRACT

In the light of the foreseen changes in the climate, the increase in the number and severity of the hydrometeorological character disaster is expected to continue. It is crucial that the perception, evaluation and early warning of the disaster be prepared and delivered to the relevant people within a period that will allow preparation for the effects of the disaster. Mitigating the loss of life and property resulting from disasters may be possible by making real-time early warnings. The World Meteorological Organization (WMO) has commissioned the Flash Flood Guidance System (FFGS) project, which will guide forecasters to produce regional solutions related to the flood disaster which causes the most life and loss of property after the earthquake. Snow, soil moisture, runoff threshold and flash flood guidance models are used in Flash Flood Guidance System. The general concept of the model is based on the principle of calculating the rainfall value that will yield this value after finding the runoff threshold value for a certain period in the lower basin. In addition to the rainfall data obtained from radar, satellite and ground observations, hydrometeorological, soil and vegetation data were also used in the model. The snow model (SNOW-17) in the system produces snow-covered area on the bottom basin basis, snow-water equivalents and products for snow melting. Currently, the model produces warning products on sub-basin basis related to the future of flash flood. Precipitation, soil moisture and snow melting information as the trigger factors of landslide are produced in the Flash Flood Guidance model. It can be added to the model as "Landslide Early Warning Module" by using preliminary factors such as slope, altitude, soil structure, vegetation, land use etc. The Landslide Early Warning Module is used in the Central America Flash Flood Guidance (CAFFG) system within the Global FFG system. Similarly, the same method can be operated for the Black Sea and Middle East Flash Flood Guidance System, which includes our country, and it is planned to establish this module in the coming periods within the model development works. Keywords: Flash flood, flash food guidance system (FFGS), FFG landslide early warning module, landslide