bÜyÜme teorİler ne genel bakiŞ - cu.edu.tr · uzmanlaşmadaki bu artış, teknolojik gelişmeyi...
TRANSCRIPT
BBÜÜYYÜÜME ME
TEORTEORİİLERLERİİNENE
GENEL BAKIGENEL BAKIŞŞ
Klasik BKlasik Büüyyüüme me
ModelleriModelleri
Adam SmithAdam Smith’’in Bin Büüyyüüme me
SSüürecine Bakrecine Bakışıışı
44
Adam Smith sistematik bir büyüme modeli ortaya koymamakla
beraber, ulusların zenginleşme sürecinde ekonomik
büyümeden söz etmiştir. Smith büyümenin temel iki kaynağı
olarak uzmanlauzmanlaşşma dma düüzeyizeyi ve uzmanlauzmanlaşşmanmanıın artn artışıışınnıı
göstermiştir.
55
Ülkeler belirli üretim alanlarında uzmanlaşırlarsa kurumsal
gelişme, taşımacılıkta iyileşme, beşeri sermaye artışı gibi
avantajları yakalayacaklardır. Bireyler ya da firmalar
uzmanlaştıkları ürüne yoğunlaştıklarında, teknolojik gelişme
hızlanacaktır. Bu süreci, aşağıdaki şekilde görebiliriz.
66ŞŞekil 3.1. Adam ekil 3.1. Adam SmithSmith’’dede Ekonomik BEkonomik Büüyyüüme me
y
ED
A
CB B′
C ′
D′
E ′
0 1 2 t
t0 anında kişi başına gelir (y), A ’dır. Zaman içinde AR-GE,
yaparak- öğrenme gibi etkinlikler sonucu teknolojik gelişme
yaşanır ve ekonomi büyüme çizgisi (AB′) boyunca hareket
ederek, B noktasındaki kişi başına gelir düzeyine ulaşılır.
Ekonomide paraya geçiş gibi ani bir gelişme olduğunu
varsayalım. Bu durumda uzmanlaşma artar ve ekonomi C gibi
daha yüksek bir y düzeyine ulaşır.
77
Uzmanlaşmadaki bu artış, teknolojik gelişmeyi daha çok
hızlandırır. Yani büyüme çizgisi daha dik hale gelmiştir.
Örneğin ekonomi, ulaştığı D noktasında kurumsal bir değişiklik
yaşarsa, bir önceki aşamadaki süreci yineleyerek, yükselen bir
seyir izler. Görüldüğü gibi, Adam Smith’in yaklaşımında
büyüme, birbirini izleyen ani sıçramalar ve düzenli yükseliş
biçiminde gerçekleşmektedir. Teknoloji uzmanlaşmayı,
uzmanlaşma da teknolojik gelişmeyi sürüklemektedir.
88
DavidDavid RicardoRicardo’’nunnun
BBüüyyüüme Sme Süürecine Bakrecine Bakışıışı
1010
Gerek David Ricardo gerek Karl Marx’ta, kapitalist birikimin
kaynağı kârdır. Ricardo ve Marx’ın ücret teorileri, ücretlerin
uzun süre işgücünün yeniden üretimi için gereken düzeyin
üzerinde kalamayacağını önerdiği için, ücretlerin tamamı
tüketilmektedir. Bu nedenle işçi sınıfı tasarruf ederek yatırıma
kaynak aktaramamaktadır.
Ricardo’da rant tamamen lüks tüketime gittiğinden,
yatırımların tek kaynağı kârdır. Asıl sorun, kârların tamamının
yatırıma yöneltilip yöneltilmediğidir. İşçiler ücretlerin
tamamını tüketmekte, kapitalistler ise kârların tamamını
yatırıma yönlendirmektedir. Kapitalistler, bir net kâr
beklediklerinde yatırım yapmaktadırlar.
1111
Teknoloji rijittir. Kapitalistler çok farklı teknolojik seçime
ancak, yeni yatırımlar ile oluşabilen teknolojik gelişme
süreçlerinde ulaşabilmektedirler.
Ricardo modelinde kapitalizmin uzun dönemdeki dinamik
süreci, bir yandan tarımdaki azalan verimler ile kâr oranı
arasındaki ilişkiye, diğer yandan da kâr birikim ilişkisine
dayanmaktadır.
1212
Tarım sektöründe daha az verimli topraklara geçişle yaşanan
verimlilik azalması kârı düşürmekte, birikim ve yatırım
azalmaktadır. Bu sürecin sonunda kapitalizm, uzun dönemde
kârın ve birikimin olmadığı, nüfusun değişmediği bir durağan
duruma ulaşır.
1313
1414Sermaye birikimi, kârın artan bir fonksiyonudur:
( ) ( )
0 , (0) 0
sdK g g L f wdt
g g
′= π = −⎡ ⎤⎣ ⎦
′ > =
Burada;
K, buğday cinsinden sermaye stoku; π, kâr; L, işgücü; f′,
işgücünün marjinal verimliliği; ws , reel ücretler.
1515
Kâr oranı:
( ) ( )
1 ( ) 0
s s
s s
s
L f w f wr
K Lw w
dr dLf LdK w dK
′ ′− −π= = =
′′= <
1616ŞŞekil 3.2. ekil 3.2. DavidDavid RicardoRicardo’’dada Ekonomik BEkonomik Büüyyüüme me
w dKdt
L0ws L*
f ′
π
R
W
K*
ws
f /L
L
1717
Şekil 3.2’ye göre, tarımdaki istihdam L* düzeyine çıktığında,
reel ücretler ws olmakta, toplam kâr (π) sıfıra inmekte, toplam
gelir rant (R) ve ücret (W) biçiminde bölüşülmektedir. Sermaye
birikimi de (dK/dt) π ’ye bağlı olarak önce artmakta, sonra
azalmakta ve P=0 iken, dK/dt=0 olmaktadır.
1818
Toplam gelirin tamamı tüketilmekte, toplam gelir ve nüfus
değişmediğinde, kişi başına tüketim miktarı da sabit
kalmaktadır. Ricardo modelinin kapitalizm üzerine bu öngörüsü
temelde kar ile tarımdaki azalan verimler arasındaki ilişkiye
dayalıdır.
1919
Model teknolojik gelişmenin, tarımdaki üretim koşulları ve kâr
oranı üzerindeki etkilerini dikkate almamaktadır. Ricardo’ya
göre teknolojik gelişme kısa dönemde birikimi hızlandırmakta,
uzun dönemde kârları ve birikimi azaltmaktadır.
Ricardo’nun, tarımdaki azalan verimliliğin sermaye birikimini
engellemesine karşılık önerdiği çözüm, ucuz buğday ithalatıdır.
Thomas Thomas MalthusMalthus’’unun
BBüüyyüüme Sme Süürecine Bakrecine Bakışıışı
2121
Thomas Malthus sistemli büyüme çalışan ilk grup
iktisatçılardandır. Ancak yaklaşımının sonucunda oldukça
karamsar bir gelecek tablosu çizmektedir. Malthus’a göre
ekonomiler durgunluğa ve yoksulluğa mahkum bir gelecek
yaşayacaklardır.
Üretim, işgücü ve toprağın bir fonksiyonudur:
( , )Y f L N=
2222
İşgücü sabit bir toprak miktarıyla üretim sürecine girdiğinden,
azalan verimler yaşanmaktadır. Aşağıdaki şekil, azalan
verimleri yansıtacak şekilde, üretim fonksiyonunu
göstermektedir. Aynı işgücü ile daha yüksek çıktı elde
edebilmek için, toprak girdi miktarı artırılmalıdır.
2323ŞŞekil 3.3. Thomas ekil 3.3. Thomas MalthusMalthus’’dada ÜÜretim Fonksiyonuretim Fonksiyonu
YY=(L,200)
Y=(L,100)
L0
2424
Malthus’un modelindeki ikinci önemli varsayım şudur: Nüfus
artışı, kişi başına reel gelirin bir fonksiyonudur.
P YfP P∆ ⎛ ⎞= ⎜ ⎟
⎝ ⎠( )P f y
P∆
=ya da
Bireylerin reel gelirleri artarsa, daha iyi yaşam koşullarına
ulaşacaklarından, daha çok çocuk sahibi olmak isteyeceklerdir.
Yani reel gelir artışı, nüfus artış hızını yükseltir. Bunu
aşağıdaki şekilde görebiliriz.
2525ŞŞekil 3.4. ekil 3.4. MalthusMalthus’’dada NNüüfusun Gelifusun Gelişşimi imi
PP∆
P0 PB PDENGE PC
yDENGEA
B
CyByA yC
YyP
=
P
0y1 y2 y3 y
( )a ( )b
Şekil 4.4b’de orijinden çıkan doğrular, Y ve P ikililerinin
bileşimini göstermektedir. yA , sıfır nüfus artış hızını belirtmek-
tedir. Bundan daha dik eğri (yB) pozitif, daha yatay eğri (yC)
negatif nüfus artış hızı demektir. A noktası, kararlı denge
büyüme sürecini göstermektedir.
2626
Şöyle ki: Eğer ekonomide ∆P/P>0 ise, çalışan sayısı (L) artar,
üretim düzeyi (Y) yükselir, ancak azalan verimler nedeniyle,
kişi başına gelir (y=Y/L) azalır. Yani y doğrusu, yB ’den yA ’ya
doğru yataylaşır. ∆P/P<0 durumunda ise (yC durumu), sistem
bunun tersi yönde işler. Yani her durumda toplum, asgari
geçimlik düzeye ulaşır. Gelecek kuşaklar, ebeveynlerinden
daha iyi durumda olma beklentisi taşımamalıdırlar.
2727
2828ŞŞekil 3.5. ekil 3.5. MalthusMalthus’’dada NNüüfus Dinamifus Dinamiğği ve i ve
DuraDurağğan Durum Ban Durum Büüyyüümeme
PP∆
yA yB yyC
P'
P•
0
2929
Kötümser denge sürecini gösteren Şekil 3.5’de, örneğin bir
aşının bulunması sonucu ölüm oranlarında azalma ile nüfus
artış hızının yükseldiği, kişi başına sıfır nüfus artış hızlı gelir
düzeyi eğrisinin P ’den P′ ‘ye kaydığı gösterilmiştir. Ancak
işgücü artışı ve azalan verimler nedeniyle ekonomi yeniden
sıfır nüfus artışlı kararlı denge sürecine gelecek, ekonomi bu
sefer daha düşük kişi başına gelir düzeyinde (yC) gelişmesini
sürdürecektir.
3030
Dünya nüfusu ve gelirindeki gelişmeleri gösteren aşağıdaki
tablolara baktığımızda, ekonomik büyümenin nüfus artışına yol
açtığını, ancak kişi başına gelir büyüme hızının nüfus artış
hızından yüksek olması nedeniyle, Malthus’un karamsar
tahmininin gerçekleşmediğini görmekteyiz. Bunun arkasında
yatan asıl olgu, teknolojik gelişmedir.
3131
Tablo 3.1.Dünya Nüfusundaki Gelişmeler
Nüfus Büyüme Yıl Nüfus Büyüme Yıl (Milyon) Oranı (Milyon) Oranı
-300000 1 - 1300 360 -0.03 -25000 3.34 0.0031 1400 350 0.19 -10000 4 0.0045 1500 425 0.25 -5000 5 0.034 1600 545 0.00 -4000 7 0.069 1650 545 0.23 -3000 14 0.066 1700 610 0.33 -2000 27 0.061 1750 720 0.45 -1000 50 0.14 1800 900 0.58 -500 100 0.14 1850 1200 0.40 -200 150 0.06 1900 1625 0.83
1 170 0.062 1920 1813 0.92 200 190 0.00 1940 2213 1.28 400 190 0.026 1950 2516 1.82 600 200 0.048 1960 3019 2.02 800 220 0.093 1970 3693 1.87
1000 265 0.19 1980 4450 1.81 1100 320 0.12 1990 5284 1.70 1200 360 0.00 1997 5829 1.50
3232Tablo 3.2.Kişi Başına Reel GSYİH Büyüme
Oranı (1500-1995)
Zaman Dünya Dünya Dünya'da Dilimi Nüfusu GSYİH'sı KB GSYİH
0-1000 0.010 0.010 0.000 1000-1500 0.090 0.150 0.060 1500-1820 0.290 0.330 0.040 1820-1870 0.330 0.970 0.640 1870-1913 0.800 2.070 1.270 1913-1950 0.950 1.850 0.890 1950-1973 1.930 4.880 2.900 1973-1995 1.720 2.790 1.050 1820-1995 1.000 2.200 1.200 1991-1998 1.500 3.200 1.700
KarlKarl MarxMarx’’ıınn BBüüyyüüme me
SSüürecine Bakrecine Bakışıışı
3434
Karl Marx’a göre bir malın değerini, o malın üretimi için
gereken emek-zaman birimleri belirlemektedir. İşçi başına
yaratılan değer (D), değişmez sermaye (C), değişken sermaye
(V) ve işçi başına artı değerden (S) oluşmaktadır:
D V C S= + +
3535
DeDeğğiişşmez sermaye mez sermaye , emeğe fiziki yardımı dokunan makine,
araç-gereç ve binalar gibi ürünlerden oluşmaktadır. Bu
sermaye, değer yaratmaz, ancak değerin yaratılması için
gereklidir.
DeDeğğiişşken sermaye ken sermaye , istihdam edilen emeğe ödenen ücretlerdir.
ArtArtıı dedeğğer er , ‘dir.( )S P C V= − +
Marx’ın modelinde üç önemli oran tanımlanmıştır:
1.Artık Değer Oranı:
2.Kâr oranı:
3.Sermayenin Organik Bileşimi: ya da
SsV
=
SrC V
=+
CcC V
=+
CcV
=
3636
3737
Sermayenin organik bileşimi ile kâr oranı arasında ters yönlü
bir ilişki vardır. Bunu görelim:
( )( )
2
1 1
0(1 )
S VS srC V C V c
dr Sdc C
= = =+ + +
= − <+
3838
Net çıktıyı Q ile simgeleyelim:
, ,
( )
S V Q S Q V Q qL V wL
S Q V qL wL L q wrC V C V C V C V
+ = → = − = =
− − −= = = =
+ + + +
3939
Marx’a göre:
Kapitalistlerin kendi aralarındaki rekabeti, yeni yatırımları ve
teknolojik ilerlemeyi gerektirir. Yani zaman içinde emek
yoğun tekniklerden, sermaye yoğun tekniklere geçiş olur.
Teknolojik gelişme (yani daha sermaye yoğun tekniklere
geçiş), işgücünün ortalama verimliliğini (q=Q/L) yükseltir.
Bu nedenle w sabitken, (q-w) farkı giderek büyür, önce kâr
oranı artar.
4040
Yeni yatırımlar nedeniyle C/V giderek yükseleceğinden,
izleyen dönemlerde kâr oranı giderek düşer.
Bu nenle girişimciler, toplam sermaye içindeki işgücü
maliyetlerini azaltmaya çalışacak ve yoğun işsizliğin
oluşmasına neden olacaklardır. Bu gelişme kapitalistlerin
ücret pazarlık şansını artırır ve ücretler geçimlik düzeye
kadar çekilir.
Değişmeyen sermaye yatırımlarındaki artış, işgücü talebini
artırır. Emek kıt faktör haline geldikçe ücretler yükselmeye,
kârlar azalmaya başlar.
Kâr payının yükseldiği dönemlerde ücret payının düşmesi,
eksik talepten kaynaklanan bir daralmaya yol açar.
4141
4242
Ücret payı oranı:
V wL wQ qL q= =
Kâr payı oranı:
1S Q V qL wL wQ Q qL q
− −= = = −
4343
Bu iki denklemin sonucuna göre, ekonomi büyürken, emeğin
ortalama ürünü (q) artıyorsa, ücret oranı (w) azalır, kâr oranı
artar. Büyümeyi belirleyen süreç, girdilerin toplam üründen
aldıkları payın değişmesidir. Kapitalistlerin rekabeti sonucu,
sermayenin organik bileşimi yükselir, buna bağlı olarak emeğin
ortalama verimliliği artar, ancak w sabitken w/q düşer.
( ) 1 01
q w drrC dq−
= → >+
Joseph Joseph SchumpeterSchumpeter’’ıınn
BBüüyyüüme Sme Süürecine Bakrecine Bakışıışı
4545
Joseph Schumpeter, Neoklasik kararlı durağan durum denge
yaklaşımının tersine, kapitalist sistemi durağan durum
dengeye geri dönmeyen bir evrimsel süreç çerçevesinde
incelemiştir. Schumpeter kapitalist ekonomiyi, bitmek
bilmeyen bir “yaratyaratııccıı yyııkkıımm” süreci olarak tanımlamaktadır.
Kapitalist sistemdeki her firma yeni bir tasarım, maliyet azaltıcı
çaba, yeni bir ürün, yeni girdilerin bulunması, yeni üretim
(dağıtım vb.) yöntemlerinin geliştirilmesi yollarıyla piyasa
payını artırmaya ve hakim konuma geçmeye çalışır. Bu, yaratıcı
süreçtir.
4646
Ancak her yaratıcılık, kendisinden önceki tekelci gücü de
yıkmaktadır. Bu anlamda kapitalizm, sürekli tekelciliğin var
olduğu bir teknolojik dinamizm üzerine kuruludur. Bu
teknolojik gelişme, büyümenin ve 1800’lü yıllardan sonra hızla
yaşanan refah artışının asıl kaynağıdır.
4747
Schumpeter’e göre tam rekabet piyasası, böyle bir süreci
analiz etmek için uygun değildir. Tersine, bilinçli AR-GE
faaliyetlerinin yoğun biçimde yürütüldüğü, tekelci rantların
oluştuğu bir aksak rekabet piyasası modeli uygundur.
Firmalar aralarında kıyasıya teknolojik rekabet içindedirler ve
bunun asıl itici gücü, tekelci yüksek kârların varlığıdır. Bu
olduğu sürece, teknolojik gelişme ve sonucunda da büyüyen
bir ekonomi oluşacaktır.
4848
Bu süreçte girişimciye önemli bir rol düşmektedir. Girişimciler,
yeni ürünler peşinde koşan, firmanın yönetiminde yeni
arayışlar içinde olan, yeni piyasalar keşfeden bir kişidir. Ayrıca
Schumpeter girişimcinin ve firmanın bulunduğu toplumsal,
kurumsal ve hukuksal yapının da önemli belirleyiciler olduğunu
öne sürmektedir.
4949
HarrodHarrod--DomarDomar
BBüüyyüüme Modelime Modeli
5151
Modelin varsayımları:
1. Tasarruflar milli gelirin fonksiyonudur ve ortalama ile
marjinal tasarruf oranı eşittir.
2. İşgücü miktarı (L) sabit bir oranda (n) artış gösterir:
dL dt L nL L
= =
5252
3. Teknolojik gelişme yoktur ve sermaye stoku
aşınmamaktadır.
4. Üretim teknolojisi sabit katsayılıdır.
min ,K LYv u
⎡ ⎤= ⎢ ⎥⎣ ⎦
Bu üretim fonksiyonunun anlamı şudur: Y üretimi için sabit
miktarda K/v sermaye ile L/u işgücü girdileri istihdam
edilmelidir. Sermaye stoku ne olursa olsun, tüm işgücü
istihdam edilirse, maksimum üretim L/u olacaktır. Teknolojik
gelişmenin olmaması varsayımı altında, üretimin (GSYİH)
maksimum büyüme hızı, nüfus artış hızı (n) ile sınırlıdır.
5353
5454
K ve Y arasındaki ilişki şöyle tanımlanmıştır:
0 0lim lim
t t
K K YY K vY vv t t
K Yv K vYt t
dKK I I vYdt
∆ → ∆ →
∆ ∆= → = → =
∆ ∆
∆ ∆⎛ ⎞ ⎛ ⎞= → =⎜ ⎟ ⎜ ⎟∆ ∆⎝ ⎠ ⎝ ⎠
= = → = Hızlandıran Süreci
5555
Ekonominin dengeli gelişme sürecinde I=S olacaktır. Yani
planlanan (exante) yatırımlar, planlanan tasarruflara eşit
olmalıdır.
,
w
I vY S sY I S vY sY
Y sgY v
= = → = → =
= =Gerekli BGerekli Büüyyüüme me OranOranıı
Dengeli geliDengeli gelişşme sme süürecinde ekonominin (GSYrecinde ekonominin (GSYİİH) bH) büüyyüüme oranme oranıı
ss//vv olmalolmalııddıır.r.
5656
00
0
ln
ln ln
w
s t zv
s tv
t
Y dY dt s Y s sg dt d y dtY Y v Y v v
s sd y dt y t z Y e ev v
Y Y e
= = = → = → =
→ = → = + → =
→ =
∫ ∫
5757Benzer şekilde,
0
s tv
t
K KK I S K sY ve Y K sv v
K s K K eK v
= = → = = → =
→ = → =
5858
Bu sonuçlara göre, Harrod-Domar büyüme modelinde,
ekonominin dengeli gelişme sürecinde GSYİH büyüme hızı,
sermaye birikim hızına eşittir. Buna, duradurağğan durum ban durum büüyyüüme me
oranoranıı diyoruz.
t wY K sg gY K v
= = = =
5959
Sistem iki yanlı çalışmaktadır. Çarpan mekanizması t
dönemindeki gelir düzeyini (talebi), hızlandıran mekanizması
da arzı (üretim miktarını) belirler.
Çarpan mekanizması:
1t tY I
s=
6060Hızlandıran mekanizması:
*1
1t t tY Y I
v−− =
( )*1t t tI v Y Y −= − ( )*
11
t t tY v Y Ys −= −
, t dönemi için beklenen talep; Yt-1 , (t−1) dönemi için
gerçekleşen talep
*tY
6161
( )*1
* *t tt
t t
Y YY vY s Y
−−=
*tg
**t
tt
Y v gY s
=
1w
w
s vgv g s
= → =
*
*t t
t w
Y gY g
=
Girişimcilerin t dönemindeki talep bekleyişleri gerçekleşirse,
olur. Temel sorun, girişimcilerin iyi bir talep öngörüsü
ve uygun yatırım kararını vermeleridir.
*t tY Y=
6262
1t tt
t
Y Yg
Y−−
= 1
(1 )t
tt
YY
g−=
−
* 1*(1 )
tt
t
YY
g−=
−
*
*t t
t w
Y gY g
=*
* 1*
t tt
t
Y Yg
Y−−
=
1*
1*
(1 )
(1 )
t
t t
t w
t
Yg g
Y gg
−
−
−=
−
* *(1 )(1 )
t t
t w
g gg g
−=
−
6363
Yukarıdaki son eşitliğe göre;
* * * *
* * * *
* * * *
1 1 0
1 1 0
1 1 0
t w t t t t t t
t w t t t t t t
t w t t t t t t
g g g g g g Y Y
g g g g g g Y Y
g g g g g g Y Y
> → − > − → < → − >
< → − < − → > → − <
= → − = − → = → − =
Amartya Sen’e göre Harrod-Domar modelinin kararsızlık
sorunu bu noktada oluşmaktadır. Kapitalistler dönem başında
dengenin gerektirdiği kadar yatırım yaptıklarında bekleyişleri
gerçekleşmiş olacak, gerçekleşen yatırımlar, planlanan
yatırımlara eşitlenecektir. Dengenin gerektirdiğinden fazla
yatırım yapılırsa ( ), dönem sonunda talep fazlası ortaya
çıkar. Talebin büyüme oranı, üretim artış hızını aşmakta,
stoklar erimektedir.
*t wg g>
6464
Kapitalistler izleyen dönemde aşırı talep karşısında yeterince
yatırım yapmadıklarını düşünerek, yatırımlarını artıracaklardır.
Bu süreç, dengeden gittikçe uzaklaşan bir duruma dönüşür. Bu,
uzun dönemde enflasyonist bir süreç yaratır.
6565
Eğer planlanan (exante) yatırımlar, tasarruflardan küçükse,
süreç yukarıdakinin tersi yönde işler. Ancak fiyatlar aşağı
yönde katı olduğundan (aksak rekabet piyasalarının varlığı
nedeniyle), kapitalistler uyumlanmayı, kapasite kullanım
oranını düşürmek, istihdamı azaltmak gibi üretim miktarını
düşürücü bir yolla yaparlar. Bu, depresyonist bir sürece yol
açar.
Yani kapitalistler için dengeli gelişme süreci tam anlamıyla bir
“bbııççakak ssıırtrtıı”dır.
6666
6767ŞŞekil 3.6. ekil 3.6. HarrodHarrod--DomarDomar BBüüyyüüme Modelinde me Modelinde
KararsKararsıız Sz Süürereçç
E = 0w
sgv
=
450
E > 0
*w t tg g g= =
*tg
tggEnflasyonist Süreç
DepresyonistSüreç
E < 0
0
Ekonominin Uzun Dönemli Denge Büyüme Oranı
tg
6868
Modele göre, kararlı denge büyüme süreci oldukça zor bir
rastlantıya bağlıdır. Karasızlık süreci, daha çok olasıdır. Bunun
nedeni, girişimcilerin geleceğe ilişkin bekleyişlerindeki
yanılgıların sürekli var olmasıdır.
Harrod-Domar modelinde, uzun dönem analizde mal
piyasasında kararlı bir denge sağlandığında, hem arz hem de
talep, gerekli büyüme oranı ölçüsünde büyümektedir. İşgücü
ve sermaye stoku da aynı oranda büyümektedir: .
w Kg g n= =
6969
Ancak işgücü sermaye stoku gibi içsel değil, dışsaldır. İşgücü
artış oranı (n) gerekli büyüme oranından farklı olursa, dengeli
büyüme sürecinde işgücü piyasasında bir dengesizlik oluşur.
Üretim teknolojisindeki değişmeler, bir malın üretilmesi için
gereken işgücü miktarını ve L/Y oranını etkilemiyorsa, işgücü
talebi, gerekli büyüme oranı kadar artar. Model, Harrod-nötr
teknolojik gelişme üzerine kuruludur. Harrod-nötr teknolojik
gelişme, K/Y sabitken işgücü verimliliğinin artmasıdır. Yani
yatırımlar işgücü verimliliğini artırır.
7070
7171
t0 döneminde bir birim ürün v kadar sermaye ve l/y0 kadar
işgücü kullanılarak üretiliyorsa, teknolojik gelişme t1
döneminde L/Y oranının l/y1 ’e düşmesine neden olur. Buna göre
teknolojik gelişme oranı:
1 0
0 1 0 1 1 0
0
1 1
( )
a
l l l y yy y y y y y
g l l yy y
⎡ ⎤ −−⎢ ⎥ −⎣ ⎦= = =
7272
Harrod-Domar büyüme modelinde, büyüme sürecinde ga’nın
değişmediği varsayılmıştır.
t0 ve t1 dönemlerinde Y0 ve Y1 kadar toplam üretim yapılmışsa,
gereken işgücü miktarları:
0 10 1
0 1
,Y Y
L Ly y
= =
7373
Üretim büyüme oranı, gerekli büyüme oranına eşit olduğunda,
işgücü talebi artış oranını (gd) şöyle yazabiliriz:
1
0
1 (1 )d wy
g gy
= − −
7474
1
0
1 (1d wy
g gy
= − − ) ifadesinin türetilmesi:
1 0 0 0 0 1 0
1 1 1 1 0 1
1 0 0
1 1
1 1 1
(1 )
d
w w
L L L Y y y Yg
L L Y y y Y
Y Y Yg g
Y Y
−= = − = − = −
−= → − =
1
0
1 (1 )d wy
g gy
= − −
y1=y0 ise, yani işgücü verimliliği değişmiyorsa, ve gw>0
olduğu sürece, olacaktır. Bu sonuçlara göre, mal
piyasasında arz-talep dengesini sağlayan gerekli büyüme oranı
egemenken, uzun dönemde işgücü piyasasında sürekli tam
istihdamın sağlanabilmesi için iki koşul gereklidir:
Başlangıç sermaye stoku (K0) tüm işgücünü istihdamda
tutmaya yetmelidir.
w d ag g g= +
w dg g=
7575
Uzun dönemde olmalıdır.
Harrod-Domar büyüme modelinde teknolojik gelişme
sermayeye göre nötr olduğu halde, işgücü tasarrufludur.
Üretim gw oranında artarken, işgücü talebinin gw−ga=n oranında
artmakta olması, büyüme sürecinde işgücünden tasarruf
edildiğini göstermektedir.
w d ag g g= +
7676
ise, işgücü arzı, işgücü talebini oranında aşar.
Harrod, işgücü arzı büyüme oranıyla teknolojik gelişme oranı
toplamını ( ) “dodoğğal bal büüyyüüme oranme oranıı” olarak tanımla-
maktadır.
wg n=
ag
an g+
7777
n a wg g n g= + =
7878
Bu durumda hem mal hem de işgücü piyasasında aynı anda
denge sağlanır. Joan Robinson bu süreci “altaltıın n ççaağğ” olarak
tanımlamıştır. Altın çağ büyüme sürecinde;
Mal piyasası denge gelişme
koşulu
*K t t wg g g g= = =
İşgücü piyasası denge gelişme
koşuluK n wg g g= =
İşgücü başına sermaye birikimi
ve büyüme oranıK n w n ag g g− −= =
7979
ise, işgücü arzı, gerekli büyüme oranından daha
yüksek bir oranda büyüdüğünden, mal piyasasında arz-talep
dengesi sağlanmasına rağmen, uzun dönemde sürekli işsizlik
yaşanacaktır. Joan Robinson buna “pipiççleleşşmimişş altaltıın n ççaağğ”
demektedir.
w ng g<
8080
ise, teknolojik koşullar veriyken, , ’yi sınırlayacaktır. Bu
nedenle mal piyasasında dengenin sağlanması olasılığı da
ortadan kalkmaktadır. Girişimciler arz-talep dengesinin
gerektirdiği ölçüde yatırım yapsalar da, sermayeyi kullanacak
işgücü bulamayacaklarından, eksik kapasite sorunu yaşanacak,
talebin büyüme oranı, üretimin büyüme oranını aşacaktır:
ng wg
t w ng g g= >
8181
Harrod-Domar modeline ilişkin şunlar da söylenebilir:
Bölüşüm konusu dikkate alınmamıştır.
Yatırımlar talebe bağlanmış, kâr-yatırım ilişkisine yer
verilmemiştir.
Yatırım-tasarruf ilişkisi kurulmamıştır.
Harrod-Domar Büyüme Modelinin Farklı
Değerleri Altında İşleyişi
ss = 0.2= 0.2 , , vv = 3.33= 3.33
ss//vv
Durum 1Durum 1 0.06
Durum 2Durum 2 0.10
Durum 3Durum 3 0.05
s v
8282
8383
DurumDurum11
ArzArz TalepTaleptt YY ∆∆YY II ∆∆II ∆∆YY YY EE1 100.00 20.00 100.00 0
2 106.00 6.00 21.20 1.20 6.00 106.00 0
3 112.36 6.36 22.47 1.27 6.36 112.36 0
4 119.10 6.74 23.82 1.35 6.74 119.10 0
5 126.25 7.15 25.25 1.43 7.15 126.25 0
6 133.82 7.57 26.76 1.51 7.57 133.82 0
7 141.85 8.03 28.37 1.61 8.03 141.85 0
8 150.36 8.51 30.07 1.70 8.51 150.36 0
9 159.38 9.02 31.88 1.80 9.02 159.38 0
10 168.95 9.56 33.79 1.91 9.56 168.95 0
8484
Durum Durum
22
ArzArz TalepTalepTT YY ∆∆YY II ∆∆II ∆∆YY YY EE1 100.00 20.00 100.00 0.00
2 106.00 6.00 22.00 2.00 10.00 110.00 4.00
3 112.60 6.60 24.20 2.20 11.00 121.00 8.40
4 119.86 7.26 26.62 2.42 12.10 133.10 13.24
5 127.85 7.99 29.28 2.66 13.31 146.41 18.56
6 136.63 8.78 32.21 2.93 14.64 161.05 24.42
7 146.29 9.66 35.43 3.22 16.11 177.16 30.86
8 156.92 10.63 38.97 3.54 17.72 194.87 37.95
9 168.62 11.69 42.87 3.90 19.49 214.36 45.74
10 181.48 12.86 47.16 4.29 21.44 235.79 54.32
8585
Durum Durum
33
ArzArz TalepTalep
tt YY ∆∆YY II ∆∆II ∆∆YY YY EE1 100.00 20.00 100.00 0.00
2 106.00 6.00 21.00 1.00 5.00 105.00 -1.00
3 112.30 6.30 22.05 1.05 5.25 110.25 -2.05
4 118.92 6.62 23.15 1.10 5.51 115.76 -3.15
5 125.86 6.95 24.31 1.16 5.79 121.55 -4.31
6 133.15 7.29 25.53 1.22 6.08 127.63 -5.53
7 140.81 7.66 26.80 1.28 6.38 134.01 -6.80
8 148.85 8.04 28.14 1.34 6.70 140.71 -8.14
9 157.29 8.44 29.55 1.41 7.04 147.75 -9.55
10 166.16 8.86 31.03 1.48 7.39 155.13 -11.03
8686
Harrod Domar BHarrod Domar Büüyyüüme Modeli me Modeli İİççin Bir in Bir ÖÖrnek:rnek:
t-1 döneminde ekonominin şu bilgilere sahip olduğunu
varsayalım: 1 40 , 0.20 , 1tY s v− = = =
Bu bilgilere göre, bu ekonomideki gerekli büyüme oranı ( ):wg
0.20 0.201w
sgv
= = =
1 1 50.20s
= =Çarpan:
8787
t döneminde girişimcilerin bekledikleri talep düzeyinin ( ) 50
olduğunu varsayalım. Buna göre, t dönemindeki uyarılmış
yatırımlar ( ):
*tY
tI
( )*1 50 40 10t t tI v Y Y −= − = − =
Bu kadarlık uyarılmış yatırım yapıldığında, t döneminin
sonunda çarpan yoluyla ekonominin gelir (talep) düzeyi ( ):tY
1 1 10 500.2t tY I
s= = =
8888
Bu durumda arz-talep dengesi sağlanmıştır. Hem arz hem de
talep, gerekli büyüme oranı ( ) ölçüsünde büyümüşlerdir.wg
* 0.20w t tg g g= = =
Ancak, t dönemi başında beklenen talep ise, uyarılmış
yatırım miktarı:
* 55tY =
( )*1 55 40 15t t tI v Y Y −= − = − =
8989
Bu kadar uyarılmış yatırım yapıldığında, t döneminin sonunda
çarpan yoluyla ekonominin gelir (talep) düzeyi ( ):tY
1 1 15 750.2t tY I
s= = =
t dönemi sonunda ortaya çıkan talep fazlası ( E ):
* 75 50 25t tE Y Y= − = − =
9090
Beklenen büyüme oranı:
** 1
*
55 40 0.27255
t tt
t
Y Yg
Y−− −
= = =
Gerçekleşen (talebin) büyüme oranı:
1 75 40 0.47675
t tt
t
Y Yg
Y−− −
= = =
Gerekli (denge) büyüme oranı: 0.20wg =
*w t tg g g< <
9191
t+1 dönemindeki büyüme oranlarının ve arz talep dengesinin ne
olacağı, yine kapitalistlerin bekleyişlerine bağlıdır. Birinci
olarak girişimcilerin (t+1 döneminin) beklenen büyüme oranını,
t döneminde gerçekleşen büyüme oranına göre oluşturduklarını
varsayalım.
*1 0.466t tg g+ = =
9292
Bu varsayıma göre, (t+1) dönemi için beklenen talep:
** *1
1 1* *1
75 140(1 ) 1 0.466
t t tt t
t t
Y Y Yg Y
Y g+
+ ++
−= → = = ≅
− −
*1 140 75 65t tY Y+ − = − =Beklenen talep artışı:
Buna karşılık gerçekleşen talep artışı şöyledir:
1 175 , 40 75 40 35t t t tY Y Y Y− −= = → − = − =
9393
( )* * *1t t t tg g g g+ − = β −
Bu örnekte girişimcilerin talep bekleyişlerini, bütünüyle bir
dönem önceki gerçekleşmelere bakarak oluşturduğunu
varsaydık. Bu nedenle, davranışsal bir parametre olan
uyarlanma katsayısını (β), 1 almış olduk. Uyarlanma denklemi
şöyledir:
9494
Buna göre β=1 alındığında, olur. Yani girişimciler,
(t+1) dönemindeki büyüme oranının, t dönemi büyüme oranı
kadar olacağını beklemektedirler. β ne kadar 1’e yakınsa,
girişimciler bekleyişlerini o ölçüde gerçekleşen büyüme
oranına yakın, 0’a yakınsa o ölçüde uzak oluşturmaktadırlar.
*1t tg g+ =
9595
Bekleyişler talebin büyüme oranı ile tanımlandığından, kararsız
dengenin ortaya çıkabilmesi için olmalıdır.
alırsak (yani girişimciler beklenen büyüme oranını
yine 0.27 olarak alıp, yatırımlarını buna göre yaparlarsa), t+1
dönemindeki beklenen talep olacaktır. Bunun üzerin-
deki bir talep bekleyişi, kararsız denge sürecine yol açar.
*1t tg g+ =
* *1t tg g+ >
* 103tY ≅
9696
FarklFarklıı ββ DeDeğğerleri erleri İİççin Olasin Olasıı DurumlarDurumlar
0.75 0.20 0.27 0.25 0.46 0.40 75 100
1.00 0.20 0.27 0.27 0.46 0.46 75 103
1.50 0.20 0.27 0.33 0.46 0.60 75 112.5
wg tg 1tg + tYβ *tg *
1tg +*
tY
9797ŞŞekil 3.6. ekil 3.6. HarrodHarrod--DomarDomar BBüüyyüüme Modeline Gme Modeline Gööre re
TTüürkiyerkiye’’de KB de KB GSYGSYİİHH’’ninnin GeliGelişşimiimi
0
20000
40000
60000
80000
100000
120000
140000
1930
1933
1936
1939
1942
1945
1948
1951
1954
1957
1960
1963
1966
1969
1972
1975
1978
1981
1984
1987
1990
1993
1996
1999
2002
GerçekleşenTahmin
Teknolojik GeliTeknolojik Gelişşmeme
9999
Teknolojik geliTeknolojik gelişşmeme, mevcut ürünlerin üretiminde yeni
yöntemlerin geliştirilmesi, yeni nitelikte ürünlerin üretilmesi,
organizasyon, pazarlama, ve yönetim tekniklerinde gelişme ve
yenilik şeklinde görünebilecek bir olaydır.
Üretim fonksiyonu terimleriyle teknolojik gelişme, üretim
fonksiyonu eğrisinin yukarı kaymasıdır. Bu durumda ya aynı
miktar ürün daha az girdi kullanılarak elde edilmekte ya da
aynı miktar girdi ile, daha çok ürün elde edilmektedir.
Üretimdeki artışın girdilere (K,L) bağlı olan kısmı çıkarıldıktan
sonraki kısım, teknolojik gelişmeye bağlıdır ve “artartııkk”
(residual) olarak ifade edilmektedir. Temel sorun, üretim
artışının ne kadarının girdilere, ne kadarının teknolojik
gelişmeye bağlı olduğunun belirlenmesidir.
100100
101101ŞŞekil 3.6. ekil 3.6. ÜÜretim Fonksiyonu ve Teknolojik retim Fonksiyonu ve Teknolojik
GeliGelişşmeme
K
0Q
1Q
L
1Q
0Q
QL
0 K L 0
102102
Teknolojik gelişme şu biçimlerde sınıflandırılabilir:
1.1. SSüürereçç Yenilik ve Yenilik ve ÜÜrrüün Yenilikn Yenilik
SSüürereçç yenilikyenilik, girdi fiyatları sabitken, ürün başına ortalama
maliyetleri düşüren iyileşmelerdir. ÜÜrrüün yenilikn yenilik, yeni ürünlerin
üretilmesine olanak veren iyileşmelerdir.
103103
2. 2. İİççerilmierilmişş ve ve İİççerilmemierilmemişş Teknolojik GeliTeknolojik Gelişşmeme
İİççerilmierilmişş teknolojik geliteknolojik gelişşme me , yatırımların bir fonksiyonudur.
İİççerilmemierilmemişş teknolojik geliteknolojik gelişşme me , tüm girdiler üzerinde eş
düzeyde etki gösteren, sermaye birikiminden (yatırımlardan)
soyutlanmış, zamanın fonksiyonu olan bir yapıya sahiptir.
104104
Hicks Teknolojik GeliHicks Teknolojik Gelişşme Sme Sıınnııflandflandıırmasrmasıı
John Hicks tarafından yapılan sınıflandırma özünde gelir
dağılımına dayanmaktadır. Hicks’e göre sabit bir K/L oranında,
marjinal teknik ikame oranını;
artıran, işgücü tasarruflu teknolojik gelişme;
sabit bırakan, nötr teknolojik gelişme;
azaltan, sermaye tasarruflu teknolojik gelişmedir.
Bunu görebilmek için, üretim dengesini inceleyelim.
105105
[ ]
( , )
( , )
0
0
0
Y Y K L
TC rK wL
Z Y K L TC rK wL
Z Y rK K
Z Y wL L
Z TC rK wL
=
= +
= + λ − −
∂ ∂= − λ =
∂ ∂
∂ ∂= − λ =
∂ ∂
∂= − − =
∂λ
L
K
MPY L wY K r MP∂ ∂
= =∂ ∂
wL Y wL w rrK Y rK K L
= =Gelir Dağılımı:
Teknolojik gelişme, sabit bir K/L oranında ’yi (yani
gelir dağılımını) sabit bırakırsa, bu Hicks-nötr teknolojik
gelişmedir. Bu oran azaldığında, işgücü kullanımlı (sermaye
tasarruf eden), arttığında sermaye kullanımlı (işgücü tasarruf
eden) teknolojik gelişme söz konusudur.
L
K
MPwr MP=
106106
107107
Hicks’e göre, ekonomide sermaye arzının daha hızlı artması
nedeniyle, göreli olarak pahalılaşan işgücü, işgücü tasarruflu
yenilikleri uyaracak ve böylece sermaye kullanımlı
teknolojilere geçilecektir.
Hicks sabit bir K/L oranında, teknolojik gelişmenin w/r oranına
yapacağı etkileri sınıflandırma kriteri olarak almıştır.
Teknolojik gelişme K/L oranını değiştirince, faktör ikamesi
ortaya çıkar. Hicks w/r ’yi sabit tutarak bu ikameyi dışlamakta,
teknolojik gelişmenin net etkisini görmektedir.
Hicks sınıflandırmanın zayıf noktalarından biri, ölçeğe göre
sabit getirili üretim fonksiyonu varsayımıdır. Ölçeğe göre
azalan ve artan getiri durumlarında bu sınıflamayı
kullanamayız.
108108
Hicks sabit bir K/L oranında, teknolojik gelişmenin w/r oranına
yapacağı etkileri sınıflandırma kriteri olarak almıştır.
Teknolojik gelişme w/r oranını değiştirince, faktör ikamesi
ortaya çıkar. Hicks K/L ’yi sabit tutarak bu ikameyi dışlamakta,
teknolojik gelişmenin net etkisini görmektedir.
109109
110110
Harrod Teknolojik GeliHarrod Teknolojik Gelişşme Sme Sıınnııflandflandıırmasrmasıı
Harrod’a göre nötr teknolojik gelişme, sabit bir faiz oranında
K/Y değerini ve dolayısıyla üretim sürecinin uzunluğunu
değiştirmeyen teknolojik gelişmedir. K/Y değerini yükselten
yenilikler K kullanımlı olacaktır.
Harrod nötr teknolojik gelişmeye göre, sabit bir faiz oranında
nötr yenilikler sermayenin göreli payını (rK/Y) sabit bırakacak,
K kullanımlılar bu payı artıracaktır.
Hicks sınıflandırması gelir dağılımı ile ilgili ve kısa dönemli
olmasına karşılık, Harrod sınıflandırması uzun dönem
dengesiyle ilgilidir ve dinamiktir.
111111
Tam rekabet piyasası altında kâr oranı (r/(rK+wL)) faiz ora-
nına eşit olacaktır. Bu durumda kâr oranı sabit kalırken,
üretkenlik artışı K/Y oranını değiştirmiyorsa, bu nötr teknolojik
gelişmedir. Teknolojik gelişme, aynı K/L oranında MPK ’yi
eskisine göre yükseltmektedir. Bu anlamda Harrod’da
teknolojik gelişme, azalan verimlerin etkisini ortadan kaldıran
bir unsurdur.
112112
113113
Solow Teknolojik GeliSolow Teknolojik Gelişşme Sme Sıınnııflandflandıırmasrmasıı
Solow ’a göre nötr teknolojik gelişme, sabit bir ücret oranında
L/Y değerini değiştirmeyen teknolojik gelişmedir. L/Y değerini
yükselten yenilikler L kullanımlı olacaktır. Bu durumda K/L
oranı düşmekte, ancak göreli gelir dağılımı sabit kalmaktadır.
Solow teknolojik gelişmeye göre, teknolojik gelişme
sermayenin verimliliğini yükseltecek şekilde oluşmaktadır.
Yani kâr oranlarında bir artış vardır.
114114
CobbCobb--Douglas Douglas ÜÜretim Fonksiyonu ve Teknolojik retim Fonksiyonu ve Teknolojik
GeliGelişşmeme
mttA e=Teknolojik GeliTeknolojik Gelişşme:me:
1. 1. HicksHicks NNöötr Teknolojik Gelitr Teknolojik Gelişşme:me:
( ) ( ) ( ) ( )( )
mt mtt t
m t
Y A K A L e K e L
Y e K L
α βα β
α+β α β
= =
=
115115
2. 2. HarrodHarrod NNöötr Teknolojik Gelitr Teknolojik Gelişşme:me:
( ) ( )mt m ttY K A L K e L e K L
ββα α β α β= = =
3. 3. SolowSolow NNöötr Teknolojik Gelitr Teknolojik Gelişşme:me:
( ) ( )mt m ttY A K L e K L e K L
αα β β α α β= = =
BBüüyyüüme Muhasebesime Muhasebesi
117117
( , , ) ln ln ( , , )
ln ln ( , , )
ln ln ln
A K L
Y F A K L Y F A K L
d Y d F A K Ldt dt
dY dt F dA F dK F dLY A dt K dt L dt
F F FY dA dK dLY F dt F dt F dt
= → =
=
∂ ∂ ∂= + +
∂ ∂ ∂
= + +
118118
A K L
A K L
F F FY A dA K dK L dLY F A dt F K dt F L dt
Y A A K K L LF F FY Y A Y K Y L
= + +
= + +
119119
Modeli Hicks nötr teknolojik gelişmeye göre ele alalım:
( , ) ( , )
K L
Y F AK AL AF K L
Y A K K L LF FY A Y K Y L
= =
= + +
120120
Burada yer alan ve terimlerini bilmek
güçtür. Bu nedenle uygulamada ve ’nin, K ve L ’nin
fiyatlarıyla temsil edilebileceği varsayılmaktadır. Eğer girdilere
marjinal verimlilikleri ölçüsünde ödeme yapılırsa, ve
olarak alınabilir.
KYFK∂
=∂ L
YFL
∂=∂
KF
KF r=
LF w=
LF
121121
Y A K K L Lr wY A Y K Y L= + +
Teknolojik gelişmeyi de “artık” olarak şöyle yazabiliriz:
ˆ K LA Y K Lg s sA Y K L= = − −
terimi “toplam fakttoplam faktöör verimlilir verimliliğğii” (TFV) büyüme oranı ya da
“Solow artSolow artığıığı” büyüme oranı olarak tanımlanmaktadır. Üretim
fonksiyonu ölçeğe göre sabit getiriliyse, ya da
‘dir. Bu durumda üretim fonksiyonunu
yoğunlaştırılmış biçimde yazabiliriz:
g
1K Ls s+ =
Y rK wL= +
122122
123123
( ) ln ln ln ( )
ln ln ln
ˆ ˆ
k
k k k
Y KAF y Af k y A f kL L
fd y d A d f dk y A dk kdt dt dk dt y A f dt k
y A k k y k y kf g s g sy A y k y k y k
⎛ ⎞= → = → = +⎜ ⎟⎝ ⎠
= + → = +
= + → = + → = −
TFV’nin hesaplanması için iki yöntem kullanılabilir:
denkleminden sıradan en küçük
kareler (SEK) yöntemiyle tahmin edilir. SEK sonucu elde
edilen regresyon sabiti ‘dir. katsayıları da sırasıyla
ve terimlerini gösterir. Ancak ölçülen sermaye
stokuyla, üretim sürecinde (gerçekte) kullanılmış olan farklı
olduğundan, sermayenin büyümeye katkısı düşük tahmin edilir.
Bu nedenle, ikinci yöntem tercih edilir.
g
,K LK L
K LY A K K L LF FY A Y K Y L= + +
KKFY L
LFY
g
124124
125125
denkleminden hareketle, ekonomet-
rik analiz yapılmadan değerleri kullanılarak,
matematiksel olarak belirlenir.g
ˆ K LA Y K Lg s sA Y K L= = − −
, , , ,K LY K L s sY K L
126126
Robert E. Hall ve Charles I. Jones (1999) çalışmasında şu
yöntemi önererek, ülkelerarası işgücü tasarruf ettiren
teknolojik gelişme düzeylerini karşılaştırmışlardır.
( )( ) ( )
( )
1
1
1
( )Y L
Y K AHL AH L K Y
yAh K Y
α −αα−α
α−α
= → =
=
Hall ve Jones’un Verimlilik Hesaplamaları Kaynak: Hall ve Jones, 1999
y=Y/L (K/Y)α/1- α h=H/L y/[h(K/Y)α/1- α] ABD 1.000 1.000 1.000 1.000 Kanada 0.941 1.002 0.908 1.034 İtalya 0.834 1.063 0.650 1.207 Almanya 0.818 1.118 0.802 0.912 Fransa 0.818 1.091 0.606 1.126 İngiltere 0.727 0.891 0.808 1.011 Hong Kong 0.608 0.741 0.735 1.115 Singapur 0.606 1.031 0.545 1.078 Japonya 0.587 1.119 0.797 0.658 Meksika 0.433 0.868 0.538 0.926 Arjantin 0.418 0.953 0.676 0.648 SSCB 0.417 1.231 0.724 0.468 Hindistan 0.086 0.709 0.454 0.267 Çin 0.060 0.891 0.632 0.106 Kenya 0.056 0.747 0.457 0.165 Zaire 0.033 0.499 0.408 0.160
Tabloda her ülkeye ait değerler, ABD’ye göre hangi konumda bulunduğunu göstermektedir. Örneğin 1988’de SSCB’nin
(Sovyetler Birliği dağılmadan önce) reel kişi başına GSYİH düzeyi ABD’ninkinin %41.7’si (0.417) kadardır. Son sütun
ABD’ye göre verimliliği göstermektedir.
127127