cân mürgünün ezkârý dîdâr-ý karîbullah her demdeki efkârý ......na ayný özellikleri...

29
ADANA (322) 457 66 54 AMASYA (358) 218 20 28 ANKARA (312) 311 12 12 ALANYA (242) 512 85 83 BURSA (224) 254 53 26 ÇAYCUMA (372) 643 62 72 G.ANTEP (342) 232 45 53 GÖLCÜK (262) 414 28 82 GEREDE (374) 311 37 92 ÝSTANBUL (216) 317 88 35 ÝZMÝR (232) 431 06 48 ÝSKENDERUN (326) 615 73 56 KAYSERÝ (352) 222 38 83 K.MARAÞ (344) 214 55 37 ELBÝSTAN (344) 415 02 00 KARABÜK (370) 712 13 85 KARAMAN (338) 214 57 04 KONYA (332) 251 83 00 KARAPINAR(332) 755 21 11 ILGIN (332) 882 73 61 MALATYA (422) 324 34 36 MERSÝN (324) 231 30 95 OSMANÝYE(322) 812 78 21 SAKARYA (264) 281 00 26 SAMSUN (362) 431 40 99 SÝNOP (368) 681 55 19 SÝVAS (346) 224 21 31 TOKAT (356) 212 24 63 TURHAL (356) 272 41 82 ZONGULDAK (378) 251 48 31 TEMSÝLCÝLÝKLER ES-SEYYÝD OSMAN HULÛSÝ EFENDÝ VAKFI Somuncu Baba ES-SEYYÝD OSMAN HULÛSÝ EFENDÝ VAKFI ADINA ÝMTÝYAZ SAHÝBÝ A.Þemsettin ATEÞ GENEL YAYIN YÖNETMENÝ A.Tacettin ATEÞ YAZI ÝÞLERÝNDEN MESUL MÜDÜR Av. Haki DEMÝR REKLAM ve HALKLA ÝLÝÞKÝLER Ahmet ÖZDOÐAN Yusuf MUTLU - Mehmet ÞEN Ali GENCAL - Yemliha GÖNCÜ Ali AYDOÐAN KAPAK Ýhramcýzâde Ýsmail Hakký Toprak (K.S) FOTOÐRAFLAR Bekir SARI TEKNÝK YAPIM AJANS B / Darende Tel:615 17 55 GRAFÝK - TASARIM Aslan TEKTAÞ YAZIÞMA ADRESÝ Zaviye Mah. Hacý Hulûsi Efendi Cad. No:71 44700 Darende / MALATYA e.mail: [email protected]. BASIM - YAYIM - DAÐITIM - PAZARLAMA Somuncu Baba Basýn-Yayýn Tic.San.Ltd.Þti. RENK AYRIM - FÝLM ÇIKIÞ Bizim Repro (312) 231 26 72 BASKI Poyraz Ofset (312) 384 19 42 Dergide Yayýnlanan Yazýlardan Yazarlarý Mesuldür Kaynak Gösterilerek Ýktibas Edilebilir. KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfý’nýn Yayýn Organýdýr Ýki Ayda Bir Yayýnlanýr ISSN:1302-0803 YIL:7 SAYI:27 TEMMUZ - AÐUSTOS 2000 Cân mürgünün ezkârý dîdâr-ý Karîbullah Her demdeki efkârý dîdar-ý Karîbullah Almýþ ezelî varýn kýlmýþ ana ikrârýn Görmüþ gül-i ruhsârýn dîdâr-ý Karîbullah Akvâl-i þeriât hep ef’âli tarikat hep Ahvâli hâkikat hep, esrârý-ý Karîbullah Dîvân-ý Hulûsi-i Darendevî Baþyazý.................................................. 2 Hutbeler................................................. 3 Araþtýrma Somuncu Baba ve Neseb-i Âlisi............. 4 Kapak Ýhramcýzâde Ýsmail Hakký Toprak (KS.).. 6 Gezi Özbekistan Gezisi “Semerkant”............ 12 Hatýra Bir Hâtýra, Bir Þiir................................. 17 Basýndan Basýndan Belgelerle Es-Seyyid O. Hulûsi Efendi................... 18 Altun Silsile Seyyid Emir Külal (K.S.)........................ 20 Sempozyum Hulûsi Efendi’nin Ýnsan Sevgisi............. 23 Araþtýrma Nakub’ül Eþraflýk................................... 26 Güncel Kültür Etkinlikleri.................................. 30 Kültür-Sanat Hulûsi Efendi’nin Sanatkârlýðý-2............ 33 Kültür Sivas Ulu Camii Hakkýndaki Ýnançlar... 37 Ekonomi Kervanda ve Kalede Zaman................. 41 Bir Kitap Malatya Ýli Aðýzlarý............................... 43 Hadis Hadisler Iþýðýnda Tasavvuf ................... 45 Tomurcuklar Tatilde Eðlenirken Öðrenmek................ 46 Deneme Ulu Cami’de Sabah.............................. 49 Hanýmlara Özel Aile ve Misafir Sofrasý.......................... 51 Hatýra Hatýra Fotoðraflarý ile Es-Seyyid O. Hulûsi Efendi................... 52

Upload: others

Post on 09-Mar-2021

0 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Cân mürgünün ezkârý dîdâr-ý Karîbullah Her demdeki efkârý ......na ayný özellikleri sunan Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi'de dönemin önder þahsiyetlerindendir. Hulûsi

ADANA (322) 457 66 54AMASYA (358) 218 20 28ANKARA (312) 311 12 12ALANYA (242) 512 85 83BURSA (224) 254 53 26ÇAYCUMA (372) 643 62 72G.ANTEP (342) 232 45 53GÖLCÜK (262) 414 28 82GEREDE (374) 311 37 92ÝSTANBUL (216) 317 88 35ÝZMÝR (232) 431 06 48ÝSKENDERUN (326) 615 73 56KAYSERÝ (352) 222 38 83K.MARAÞ (344) 214 55 37ELBÝSTAN (344) 415 02 00

KARABÜK (370) 712 13 85KARAMAN (338) 214 57 04KONYA (332) 251 83 00KARAPINAR(332) 755 21 11ILGIN (332) 882 73 61MALATYA (422) 324 34 36MERSÝN (324) 231 30 95OSMANÝYE(322) 812 78 21SAKARYA (264) 281 00 26SAMSUN (362) 431 40 99SÝNOP (368) 681 55 19SÝVAS (346) 224 21 31TOKAT (356) 212 24 63TURHAL (356) 272 41 82ZONGULDAK (378) 251 48 31

TEMSÝLCÝLÝKLER

ES-SEYYÝD OSMAN HULÛSÝ EFENDÝ VAKFI

Somuncu Baba

ES-SEYYÝD OSMAN HULÛSÝ EFENDÝ VAKFI ADINAÝMTÝYAZ SAHÝBÝA.Þemsettin ATEÞ

GENEL YAYIN YÖNETMENÝA.Tacettin ATEÞ

YAZI ÝÞLERÝNDEN MESUL MÜDÜRAv. Haki DEMÝR

REKLAM ve HALKLA ÝLÝÞKÝLERAhmet ÖZDOÐAN

Yusuf MUTLU - Mehmet ÞENAli GENCAL - Yemliha GÖNCÜ

Ali AYDOÐAN

KAPAKÝhramcýzâde Ýsmail Hakký Toprak (K.S)

FOTOÐRAFLARBekir SARI

TEKNÝK YAPIMAJANS B / Darende Tel:615 17 55

GRAFÝK - TASARIMAslan TEKTAÞ

YAZIÞMA ADRESÝZaviye Mah. Hacý Hulûsi Efendi Cad. No:71

44700 Darende / MALATYAe.mail: [email protected].

BASIM - YAYIM - DAÐITIM - PAZARLAMASomuncu Baba Basýn-Yayýn Tic.San.Ltd.Þti.

RENK AYRIM - FÝLM ÇIKIÞ Bizim Repro (312) 231 26 72

BASKI Poyraz Ofset (312) 384 19 42

Dergide Yayýnlanan Yazýlardan Yazarlarý MesuldürKaynak Gösterilerek Ýktibas Edilebilir.

KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝEs-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfý’nýn Yayýn Organýdýr

Ýki Ayda Bir YayýnlanýrISSN:1302-0803

YIL:7 SAYI:27 TEMMUZ - AÐUSTOS 2000

Cân mürgünün ezkârý dîdâr-ý KarîbullahHer demdeki efkârý dîdar-ý Karîbullah

Almýþ ezelî varýn kýlmýþ ana ikrârýnGörmüþ gül-i ruhsârýn dîdâr-ý Karîbullah

Akvâl-i þeriât hep ef’âli tarikat hepAhvâli hâkikat hep, esrârý-ý Karîbullah

Dîvân-ý Hulûsi-i Darendevî

Baþyazý.................................................. 2Hutbeler................................................. 3AraþtýrmaSomuncu Baba ve Neseb-i Âlisi............. 4

KapakÝhramcýzâde Ýsmail Hakký Toprak (KS.).. 6

GeziÖzbekistan Gezisi “Semerkant”............ 12

HatýraBir Hâtýra, Bir Þiir................................. 17

BasýndanBasýndan Belgelerle Es-Seyyid O. Hulûsi Efendi................... 18

Altun SilsileSeyyid Emir Külal (K.S.)........................ 20

SempozyumHulûsi Efendi’nin Ýnsan Sevgisi............. 23

AraþtýrmaNakub’ül Eþraflýk................................... 26

GüncelKültür Etkinlikleri.................................. 30

Kültür-SanatHulûsi Efendi’nin Sanatkârlýðý-2............ 33

KültürSivas Ulu Camii Hakkýndaki Ýnançlar... 37

EkonomiKervanda ve Kalede Zaman................. 41

Bir KitapMalatya Ýli Aðýzlarý............................... 43

HadisHadisler Iþýðýnda Tasavvuf ................... 45

TomurcuklarTatilde Eðlenirken Öðrenmek................ 46

DenemeUlu Cami’de Sabah.............................. 49

Hanýmlara ÖzelAile ve Misafir Sofrasý.......................... 51

HatýraHatýra Fotoðraflarý ile Es-Seyyid O. Hulûsi Efendi................... 52

Page 2: Cân mürgünün ezkârý dîdâr-ý Karîbullah Her demdeki efkârý ......na ayný özellikleri sunan Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi'de dönemin önder þahsiyetlerindendir. Hulûsi

Cema'at-i Müslimin !Ýbni Ýshak diyorki; Rasulü ekrem sallallahu aleyhi ves-

sellem Medine-i Münevere'ye rebi'ül-evvel ayýnda vasýlolmuþlardý. Bu yýlýn safer ayýna kadar Ebu Eyup Ensarininhanesinde misafir oldular. Bu müdet içinde Mescid-i Þerif ilesa'adet haneleri bina edildi. Evs kabilesine mensup birkaçhane müstesna olmak üzere bütün Medine evlerine Ýslâmruhu ve islâm nuru girdi. Resulü ekrem efendimiz Mescid-isaadetin hitam ve küþadýnda Allaha hamd ve sena iderek, ilkdefa þu hutbelerini irad buyurdular. Ehl-i Moðazinin reisi ÝbniÝshak : Bu hutbe bana Ebu Seleme bin Abdurrahman tarafýn-dan balið olmuþtur. Rasulullah sallallahu aleyhi vesselleminsöylemediði bir sözü söyledi demekden Allaha sýðýnýrým diyor.Ve sonra bu hutbeyi rivayet idiyor ki, bu kuvvetli þehadet, bu hut-benin kýsým-ý se'adetden þeref-i sadýr olduðundan iþtibaha yerbýrakmýyor çünkü Ebu Seleme Abdurrahman bin Avf radiyallahuanhýn oðludur.

“Ey Nas! Dünyada ahiretiniz için hazýrlanýnýz. Muhakkak bilinizkiKýyamet gününde herhangi birinizin baþýna ansýzýn vurulacak, sonra çobansýzbýraktýðý koyundan sorulacak. Cenabý Hak ona diyecek, ama nasýl diyecek? Tercümaný perdedarý olmak-sýzýn, bizzat þöyle diyecek: Ey kulum! Sana benim Resulüm gelip de teblið etti mi? Ben sana mal verdimlütuf ve ihsan ettim. Hani ya sen kendin için ne tedarik ettin o kimsede saðýna soluna bakacak bir þeygöremiyecek, önüne bakacak cehennemden baþka bir þey göremiyecek öyle ise her kimin velevki yarýmhurma ile olsun kendisini cehennemden kurtarmaða gücü yeterse hemen o hayrý iþlesin, onuda bulamazsatatlý bir söz ile kendisini kurtarsýn. Zira onunla bir hayra on mislinden yediyüz misline kadar sevab verilir.Tanrý selamý ve Allahýn rahmet ve bereketi sizin üzerine ve Rasulullahýn üzerine olsun.”

Yine Ýbni Ýshak diyorki: Bu hutbeden sonra Rasülullah sallallahu aleyhi vessellem þu hutbeyi iradettiler. “Allaha hamd olsun. Allaha hamd eder ve ondan yardým isterim nefislerimizin þerlerinden ve kötühallerimizden Allaha sýðýnýrýz. Allahýn hidayet ettiðini kimse yoldan çýkaramaz. Allahýn þaþýrdýðýnýda kimsedoðrulayamaz. Çok iyi bilirim ve sizede haber veririm ki Allahdan baþka ma'bud yoktur, Allahýn þeriki yok-tur. Sözün en güzeli Allah kitabý Kur'an-ý Kerim'dir. Kalbi, Allah tarafýndan bu mukaddes kitab ile bezenenküfrü býrakup Ýslâm dinine girerek hidayet mazhar olan hakkýn sözünü halkýn sözünden üstün tutanmuhakkak felah ve selâmeti bulmuþtur. Doðrusu kitabullah, kelamlarýn en güzeli ve en beliðidir. Allahýnsevdiðini sizde seviniz. Fakat Allahý canu gönülden seviniz. Allahýn kelamýndan, Allahýn zikrinden usan-mayýnýz. Allahýn kelamýndan gönlünüze aðýrlýk gelmesin çünkü Allah kelamý olan Kur'an-ý mübin her þeyina'lasýný ayýrýr, seçer. Amellerin hayýrlýsýný kullarýn güzidesi olan Peygamberleri, vak'alarýn en doðrusunu zikreder. Helâl ve haramý bildirir.

Öyle ise ashabým!;Allaha ibadet ediniz ve ona hiçbir þeyi þirk etmeyiniz. Allahýn azametinden gerçekden sakýnýnýz.

Allahýn varlýðýný ve birliðini ikrar ve tasdik ediniz. Ve bu ikrar ve tasdiðiniz aðzýnýzdan çýkan sözlerin kalbinizeen uygunu olsun. Aranýzda Allahýn kelamý ile buluþunuz muhakkak bilinizki Allah, ahdini bozanlarý sevmez.Allahýn selamý Allahýn rahmeti sizin üzerinize olsun.”

Allah dostlarý samimi sevgileri ve Hakk yoluna olan hizmetleri ile anýlýr, yad edilirler. Onlarýn ölümübeþerin hayatýn sonu gibi algýlamasýnýn ötesinde vuslattýr, Allah'a kavuþmadýr. Gerçek manada velayeteeriþenler ölümü bayram olarak kabul ederler. Mevlâna hazretlerinin ölüm gecesini "þeb-i ârus" yani düðüngecesi olarak tarif etmesi bunun en büyük örneðidir. Yine Allah dostlarý asýrlar geçmesine raðmen aslaunutulmazlar. Devamlý olarak gönüllerde taptaze olarak kalýr, menkýbeleri anlatýlýr, güzelliklerinden veörnek hayatlarýndan bahsedilir.

Ýsmail Hakký Toprak Efendi'de gönüllerde yaþayan maneviyat sultanlarýndandýr. Onun memleketeolan hizmetleri, etrafýndaki insanlara nasihatleri, sözleri, þiirleri dillerden dillere anlatýlmakta ve yaþatýl-maktadýr. 1880 yýlýnda Sivas'ta dünyaya gelen Ýsmail Hakký Efendi, ecdadýnýn Kâbe-i Muazzama'nýn örtüsüile ilgili görevler ye-rine getirdikleri için "Ýhramcýzâde" sýfatý ila anýlmýþlardýr. Sivas Çifte MinareMedresesinde, Rüþtiye Mektebinde ve Þifahiye Medresesinde eðitim gören Ýsmail Efendi, Tokat Müskirat veSivas'ta Tuzla memurluðunda bulunmuþtur. Tokatlý Mustafa Hâki Efendi'ye müntesip olan pirimiz, MustafaHâki Efendi'nin vefatýndan sonra kýsa bir süre Sivas'lý Mustafa Taki Efendi'ye biat etmiþtir. Taki Efendimizinvefatýndan sonra (1925) irþad vazifesini kendileri yürütmüþlerdir. 2 Aðustos 1969 tarihinde ahirete irtihaleden Ýsmail Hakký Toprak Efendi, bu Altun Silsile'yi devam ettirecek olan halefi Es-Seyyid Osman HulûsiEfendi'ye her sohbette vazifeyi býrakacaðýna dair bir çok söz söylemiþ iþaretlerde bulunmuþtur.

Her çaðda toplumlarýn maddi ve manevi kalkýnmasýný saðlayan uzun asýrlar tesirleri devam ettirenönder insanlar vardýr. Bu önder insanlar lokomotif vazifesini görürler.

Osmanlý Devletinin kuruluþunda; toplumu irþad ve güzel ahlakla ahlaklandýrma, rûhi güzellikler sun-makla görevli Þeyh Hamid-i Veli hazretleri ile Anadolu'nun çalkantýlý dönemlerinden sonra, Anadolu insaný-na ayný özellikleri sunan Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi'de dönemin önder þahsiyetlerindendir.

Hulûsi Efendi’nin vefatýný takip eden 1991 yýlýndan itibaren, bu þahsiyetleri yeni nesillere tanýtmakgayesiyle 7 yýl üst üste “Somuncu Baba ve Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Sempozyumu” düzenlenmiþtir.Bu sempozyumlarla ilmi sahada belirli bir mesafe alýnmýþtýr.

Ülkemizin ve Darende’mizin manevi maddi mimarlarýndan Somuncu Baba ve Hulûsi Efendiyi anma,fikir ve düþüncelerini topluma anlatma, topluma bazý hizmetlerin sunulmasýna vasýta olan Kültür Etkinlikleri14-24 Haziran tarihleri arasýnda yapýldý.

Her yýl geleneksel olarak bu tarihlerde yapýlmasý düþünülen Kültür Etkinlikleriyle; Darende'nin tarihi,sosyal, ekonomik ve kültürel deðerlerinin tanýtýlmasý ve yükseltilmesi gaye edinilmektedir.

Türklerin Anadolu'yu fethinden itibaren Anadolu'nun manevi mimarlarý maddi sahada da kalkýn-manýn öncüsü olmuþlardýr. Osmanlý'nýn kuruluþunda Somuncu Baba'nýn yaptýðý hizmetler gibi asrýmýzda daHulusi Efendinin ayný görevi üstlendiðini görmekteyiz. Kültür, sanat ve hizmet aðýrlýklý olarak düzenlenenbu yýl ki etkinlikler de hemþehrilerimizin katýlýmýnýn çok olmasý herkesin dikkatini çekti.

Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfý tarafýndan Somuncu Baba ve Hulûsi Efendi'yi anmak ve eser-lerini tanýtmak maksadýyla daha önce 7 yýl ardarda yapýlan sempozyumlardan sonra bu yýl Somuncu Babave Hulûsi Efendi Kültür Etkinlikleri düzenlendi.Bu yýl ki Kültür Etkinlikleri 24 Haziran 2000 Cumartesi günümuhteþem bir programla gerçekleþti.

Somuncu Baba, Ýsmail Hakký Toprak Efendi ve Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi her yönüyle imrenile-cek ve gýpta edilecek bir hayat sürmüþ, örnek yaþantýsýyla etrafýndaki insanlarý yetiþtirmiþlerdir.

Allah’ýn veli kullarý ölmezler, unutulmazlar. O ruhen aramýzda, gönüllerimizde dillerimizde. Onlarýntemsil ettiði irþad ve hizmet misyonu ve müesseseler, imar ettiði gönüller dimdik ayakta ona ve onun yol-undan gidenlere hürmette yarýþýyorlar...

Ruhlarý þâd olsun.

Somuncu BabaBaþyazý

Temmuz-Aðustos 20002

Yayýn Heyeti

Somuncu Baba Hutbe

Þeyh Hamid-i Veli Camii Mimberinden

Hutbeler

Temmuz-Aðustos 2000 3

“ Hak Dostlarý ÖlmezlerGönüllerde Yaþarlar”

Page 3: Cân mürgünün ezkârý dîdâr-ý Karîbullah Her demdeki efkârý ......na ayný özellikleri sunan Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi'de dönemin önder þahsiyetlerindendir. Hulûsi

I-�NCEL�KLE B�L�NMES� GEREKEN GEREK˙ELER

Somuncu Babanýn vefat ettiðiyer ve kabrinin bulunduðu beldehakkýnda daha önce yaptýðýmýzçalýþmalarý, yeni ortaya çýkan arþivbelgelerinin teyid etmesinden dolayýRabb'ime Þükr ederek tesbitlerimiaktarmaya baþlýyorum.Þunu önem-le ifade edelim ki, bu çalýþmayabaþlamamýn tek sebebi, bu büyükmaneviyat erinin hayatý ile alakalýOsmanlý Arþivlerindeki belgeleriAllah rýzasý dýþýnda herhangi birtelif ücreti de talep olunmamýþtýr.Bunu þunun önemle söylemek isti-yorum ki, bazý yazarlar haksýzolarak ve belgelerin söylediðinin aksine hakkýmýzda bazýiddialarýný isbat edebilecek bir tek arþiv belgesi göstere-memekteler. Biz ne Aksaray kolunun ve ne de Darende kolu-nun Somuncu Babanýn torunlarý olduðunu inkar etmiyoruz.Belki þunlarý tekrar ediyoruz.

Burada tekrar olsa da bazý gerçekleri nakletmek isti-yoruz:

A)-Arþiv belgeleri ile ispatlanmýþtýr ki, Somuncu Babadenilen maneviyat erinin, maddi açýdan yüce nesebini devamettiren torunlarý, her ikisi de günümüze kadar gelmek þartýyla,hem Darende de ve hem de Aksaray'da bulunmaktadýr. NeAksaray'dakilerin Darende'dekileri ve ne deDarende'dekilerin Aksaray'dakileri inkar etmelerine,vesikalar ve Osmanlý Devletinin her iki kolu'da muaf tutarakehemmiyet vermesinden doðan arþiv belgeleri müsaadeetmemektedir. Önemli olan da o mübarek zatýn neslindengelmektedir.

B)-Somuncu Babada denilen Þeyh Hamid veya ÞeyhHamidüddin adlý zatýn Halil Baba adý verilen oðlu ve bununtorunlarý, Darende'de mevcuttur. Bu mevcutluk ta Memlüklüsultaný Kansu Gavri'ye kadar uzanan bir belgeler zinciri ileisbat olunmuþtur.

C)-Somuncu Baba, Bursa seyahatinden önce ve sonraDarende'ye gelmiþ ve buradaki Halvethanesi ve Zaviyesi,kendinin bir hatýrasý olarak asýrlarca devam etmiþtir. OsmanlýDevleti Padiþahlarý, bu zaviyede kalan Halveti derviþlerineve Somuncu Babanýn evlatlarýna bunlara ait bütün vakýflarýavarýz-ý divaniyye denilen örfi vergilerden muaf tutarak veson zamanlarda ise, bu vakýflarý müstesna evkafdan ilanederek gereken ehemmiyeti vermiþ bulunmaktadýr.

D)- Kabrinin nerede olduðuise tartýþmalýdýr.

a) -Bir kýsým araþtýrmacýlarave tabakat kitaplarýnýn ekseriyetinegöre,Somuncu Baba Hacý BayramVeli ile birlikte Aksaray'dadýr.Gerçekten tabakat kitaplarýnýn enerken tarihlisi olan kitaplardanMolla Camiinin Nefehat¹ adlý eseri,Taþ köprü zadenin Eþ-Þakaýk'un-Numaniyye adlý eseri² ve MecdiEfendi'nin Tercümesi ³ bunlardaniktibasda bulunan Katip Çelebi4 sondönem tabakat kitaplarýndanSefine-i Evliya5 ve muasýr araþtýr-macýlarýn bir kýsmý6, SomuncuBabanýn Aksaray da ömrünün

sonuna kadar ikamet ettiðini ve burada defn olduðunu iddiaetmektedirler. Hatta bir kýsým kaynaklar, Aksaray kasabasýn-da bulunduðu için bu sebeple Aksaray dendiðini veAksaray'ýn Baðdad gibi burc-ý evliye olduðunu ifade etmek-tedirler.7 Halbuki, Aksaray isminin Somuncu Baba ile alakasýolmadýðýný tarih kaynaklarý kayd etmektedir.8 Önemli ifadeedelim ki bu kaynaklarýn yani tabakat ve tarih kitaplarýnýn birkýsmý susarak bu kanaate katýlmamaktadýrlar. Mesela “Buriyaset, bana mekr ü siyasetdür" deyü terk edüp Kasaba-iAksaray'a gitti.9 demekle iktifa ederken, büyük muhakkikBursalý Ýsmail Hakký'nýn” Ve Þeyh Hamid ol gece, merkebinesuvar olup Aksaray tarafýna ve orada ihtifa etmiþtir ve Bursada kendine muzaf bir mescid-i þerifi vardýr."10 diyerek, mese-leyi fevkalade bir neticeye baðlamaktadýr. Bizim kanatimizegöre, Ýsmail Hakký en doðru sonuca gitmiþtir ve SomuncuBabanýn Aksaray a gittikten sonra gözden kaybolduðu vegizlendiðini ifade etmiþtir.

Tabakat kitaplarýnýn hepsi deðil çoðunluðununAksaray da kabrinin bulunduðuna dair olan görüþlerini teyideden bir tek arþiv belgesi dýþýnda baþka bir vesika elimizdemevcut deðildir. Bulunsa dahi ulaþabilmiþ deðiliz.11

b)-Tabakat ve Tarih kitaplarýndan hiç birisi, bir tek tar-ihi yani Darendeli ve Somuncu Baba neslinden geldiði iddiaolunan Hanefi Hoca tarafýndan yazýlan Darende Tarihi adlýçalýþma biç bir matbu veya mahtut tabakat yani Teracim-iAhval kitabý, Somuncu Babanýn Darende de medfunolduðunu yazmamaktadýr.Ancak tabakat kitablarýnýn verdiðibilgilerin ne derece ihtiyatla karþýlanmasý gerektiðini, özellik-le Somuncu Babanýn mürþidi ile alakalý isimlendirmelerde vesayýn hocamýzýn kaynaðýnýn doðum yeri konusunda verdiði

Temmuz-Aðustos 2000

Somuncu Baba Araþtýrma

5Temmuz-Aðustos 2000

Somuncu BabaAraþtýrma

4

SOMUNCU BABA VE NESEB-Ý ALÝSÝ ÝLE ALAKALI YENÝ ARÞÝV BELGELERÝ

Prof.Dr. Ahmet AKGÜNDÜZ

bilgide görmüþ bulunuyoruz. Yani tabakat kitaplarýndanbirinin yaptýðý hatayý, diðerleri, bazan tahkik etmeden veyaedemeden tekrar etmekte sakýnca görmemiþlerdir.

Tek istisna, Hanefi Hoca denilen bir alim tarafýndankaleme alýnan Darende Tarihinin verdiði bilgilerdir.12 Bu bil-gileri peþinen red veya kabul etmek ilmi metoda uygundeðildir. Ancak bu ihtimalin varlýðýný, diðer bazý tabakat kita-plarýnýn da kabul ettiðini, biraz önce belirtmiþtik. AyrýcaÝsmail Hakkýnýn Silsilede belirttiði “ihtifa etti" ifadesini butarihteki bilgilerin açýkladýðýný söylemek de mümkündür.

c)- Somuncu Babanýn kabrinin Darende de olduðu ilealakalý en önemli husus, Darende kolu ile ilgili bütün arþivbelgelerinin ve Darende’deki torunlarýnýn elinde bulunanvesikalarýn, istisnasýz tamamý Þeyh Ham-i Veliden ve bunun-la alakalý meselelerden bahsederken “Darende de defn-i hak-ý ýtýrnak olan...” veya “Darende de medfun olan...” tabirinikullanmaktadýrlar ki birinci ifadenin manasý “Darende demisk ü anber gibi kokan toprakta defnedilmiþ bulunan” man-asýnýn ifade etmektedir. Bu ifadeleri taþýyan belgelerin içindePadiþah fermalarý, Divan-ý Hümayun dan geçen ve bir kurultarafýndan hazýrlanan hükümler ve mahkeme hüccet ve ilam-larý bulunmaktadýr. Bu tür belgeler, Hicri 1170 tarihine kadargitmektedir.

Kanuni ve hatta bir cihette Yavuz ve II.Beyazid devrinekadar uzanan ve Þer'iye mahkemelerinde þer'i delil olarakkabul edilen Tapu Tahrir Defterleri kayýtlarý, açýkça, ÞeyhHamid’in Halvethane ve zaviyesinin Darende de bulun-duðunu göstermektedir. Tapu Tahrir defterlerindeki kayýtlar-da, mevcut vakýflar, doðrudan Þeyh Hamid'e isnad edilmek-tedir. Buna karþýlýk, Aksaray'daki kayýtlardan sadecebirisinde medfun bulunduðu kaydedilmekte ve diðerlerindetamamen oðlu Baba Yusuf Hakikiden bahsedilmektedir. Budurum Aksaray'daki Somuncu Baba kolunu inkar manasýnagelmeyeceðinden, Somuncu Babanýn büyük bir ihtimalleDarende de medfun bulunduðunu söylemek mümkündür. Vearþiv belgeleri de büyük ekseriyetle bunu ifade etmektedir.

Bir vakfiyenin veya tezkirenin yahut da bir ilamýn sahteolmasý mümkündür. Ancak Osmanlý Arþivi uzmanlarýnýnbildiði üzere Tapu -Tahrir defterlerinin muhtevalarý doðruyazýlý deliller olarak kabul edilmiþlerdir. Zaten bizimkitabýmýzda dikkat çektiðimiz husus þudur: Þer'iyemahkemelerinde delil olarak kullanýlan ve fýkýh kitaplarýndakuyud-ý defatir-i hakaniye olarak adlandýrýlan Tapu Tahrirkayýtlarý, Ýslam Hukukunda kesin olan yazýlý delil kabul edile-cek kadar güvenilirdir. Hatta Mecelle, "Yalnýz hat ve hatm ileamel olunmaz. Fakat Þübhe-i tezvir ve tasniden salim isema'mulünbih yani medar-ý hüküm olur (Madde 1736);"Berat-ý sultani ve kuyud-ý defteri hakani tezvirden eminolmaðla ma'mülünbihdir."(Madde 1737)

Biz diyoruz ki, 937/1530 tarihinde yani SomuncuBabanýn vefatýndan 100 küsur sene sonra tahrir olunanDarende ile alakalý Tapu Tahrir Defterinde doðrudanSomuncu Babaya ait Çilehane ve Sofulara ait vakýf kayýtlarýbulunmaktadýr. Bu vakýflarýn Yavuz zamanýnda Memlüklü

Sultaný olan Kansu Gavri tarafýndan berat ile kabul edildiði-ni de defterdeki kayýtlardan öðreniyoruz Bu kayýt, kabrininorda olmasýný göstermese de, daha sonra yazýlan ArþivKayýtlar da orada defnedildiðinin açýkça ifade edildiðini ve1831 tarihli Berat-ý Sultaniden ise bunun teyit edildiðinigörüyoruz.

Halbuki Aksaray ile alakalý 881/1476 tarihli TapuTahrir Defteri, Somuncu Babanýn vefatýndan 64 sene sonratahrir olunmasýna raðmen bu Defterde Somuncu Baba ileilgili deðil de oðlu Baba Yusuf Hakiki ile alakalý kayýtlarýnbulunduðunu görüyoruz. Vakýflarýn bulunmamasý kabrindebulunmadýðýný göstermese de daha sonraki belgelerin de sondöneme ait bir belge dýþýnda kabir ile alakalý bilgi ihtivaetmemesi ve de Darende konusunda olduðu gibi Mecelleninyazýlý delil kabul ettiði Berat-ý Sultaninin de bulunmamasý,bizi kuvvetli bir ihtimalle ve arþiv belgelerinin kahirekseriyetinin teyidiyle Darende de bulunmasý ihtimalinidesteklememize vesile olmuþtur ve bu kanati hala muhafazaetmekteyiz.

Netice olarak þunu ifade edelim ki, Somuncu Babadenilen maneviyat erinin, maddi açýdan yüce nesebini devamettiren torunlarý, her ikisi de günümüze kadar gelmek þartýy-la, hem Darende de ve hem de Aksaray da bulunmaktadýr. NeAksaray'dakilerin Darende'dekileri ve ne deDarende'dekilerin Aksaray'dakileri inkar etmelerine,vesikalar ve Osmanlý Devleti'nin her iki kolu da vergidenmuaf tutarak ehemmiyet vermesinden doðan arþiv belgelerimüsaade etmemektedir. Önemli olanda o mübarek zatýn nes-linden gelmedir. Allah'a hamd olsun ki, bu kitabýmýzla hembu zamana kadar yok gibi farz edilen Darende kolu ve hem deAksaray kolu, çok az inkýta ile neseb þecerelerini öðrenmiþbulunmaktadýr. Artýk Somuncu Baba ile alakalý, sadeceTeracim-i Ahval kitaplarý deðil, arþiv vesikalarý da konuþtu-rulmaya baþlamýþtýr.Bu hususta katkýda bulunan bütün ilimadamlarýna baþta hocamýz olmak üzere teþekkür etmeyi birborç biliriz.

DÝPNOTLAR1-Lami'i, Nefahat'ül-Üns Tercümesi, 6832-Þakaýk , sh 353-Hadaýk I, 74-76 4-Süllem'ül - Vusül Ýla Tabakat il -Fuhül Vrk.73/a5-Hüseyin Vazssaf, Sefine - i Evliya II sh 2556-Konyalý, Aksaray Tarihi, II 2408 vd.; Yurd Ali Ýhsan, Akþemsettin, sh. 82-84; Müjgan

Cumbur, Þeyh Hamidüddin, Türk Ansiklopedisi ve diðer Türkçe kaynaklarýn bir kýsmý.7- Hüseyin Vazssaf, Sefine - i Evliya II sh 2558-Bkz. Þemmseddin Sami, Kamus'ül A'lam, Aksaray Maddesi, c .I; Ýslam Ansiklopedisi

Aksaray Maddesi.9-Ali, Kühn'ül -Ahbar, C.I sh . 11210-Ýsmail Hakký Sisile-i Tarik-i Celveti, Vrk .56/b; Burada þunu kaydetmeliyiz ki,

Cengiz/Adýgüzel/Gülseren üçlüsünün kaleme aldýðý Somuncu Baba adlý eser, gerçektenönemli hatalarla doludur. Bundan istifade eden ve bu seferde kendisi de ifrata giden AlÝhsan Yurd Aðabeyimiz, Haklý olarak bu üç yazarýn Silsileden yaptýklarý Ýktibasý hatalý vekasýtlý bulmuþtur. Zira Silsiledeki bilgiler bizim naklettiðimiz þekildedir ve oraya Darende yegittiðine dair bir kayýt yoktur.Biraz sonra belirteceðimiz gibi, arþiv belgeleri ile sabit birhakikati, olmayan kayýtlarla müdafaa etmeye lüzum yoktur.(Bkz.Cengiz/Adýgüzel/gülseren, Somuncu Baba, 44-45; Yurd, Akþemseddin, 83) Yani heriki taraf da deðerlendirmelerinde hatalar yapmýþlardýr.

11-Erünsal, Somuncu Baba ,sh. 30412-Hanefi Hoca, Darende Tarihi Hulusi Ateþ Kütüphanesindeki hususi nüsha, sh 5 (orijinal

nüshayý göremedik)

Prof.Dr. Ahmed Akg�nd�z Somuncu Baba ve Hulßsi EfendiK�lt�r Etkinliklerinde Tebli�ini Sunarken

Devam Edecek

Page 4: Cân mürgünün ezkârý dîdâr-ý Karîbullah Her demdeki efkârý ......na ayný özellikleri sunan Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi'de dönemin önder þahsiyetlerindendir. Hulûsi

Somuncu Baba Kapak

Temmuz-Aðustos 2000 7

Ýsmail Hakký Toprak

Efendi'(K.S)nin Ardýndan

2 Aðustos 1969’ dan 2 Aðustos 2000’ e

GARÝBULLAHÝSÝVÂSÎ

Allah dostlarý samimi sevgileri ve Hakk yoluna olanhizmetleri ile anýlýr, yad edilirler. Onlarýn ölümübeþerin hayatýn sonu gibi algýlamasýnýn ötesinde

vuslattýr, Allah'a kavuþmadýr. Gerçek manada velayeteeriþenler ölümü bayram olarak kabul ederler. Mevlânahazretlerinin ölüm gecesini "þeb-i ârus" yani düðün gece-si olarak tarif etmesi bunun en büyük örneðidir. YineAllah dostlarý asýrlar geçmesine raðmen asla unutulma-zlar. Devamlý olarak gönüllerde taptaze olarak kalýr,menkýbeleri anlatýlýr, güzelliklerinden ve örnek hayatlarýn-dan bahsedilir.

Ýsmail Hakký Toprak Efendi'de gönüllerde yaþayanmaneviyat sultanlarýndandýr. Onun memlekete olanhizmetleri, etrafýndaki insanlara nasihatleri, sözleri, þiirleridillerden dillere anlatýlmakta ve yaþatýlmaktadýr. 1880yýlýnda Sivas'ta dünyaya gelen Ýsmail Hakký Efendi,ecdadýnýn Kâbe-i Muazzama'nýn örtüsü ile ilgili görevleryerine getirdikleri için "Ýhramcýzâde" sýfatý ilaanýlmýþlardýr. Sivas Çifte Minare Medresesinde, RüþtiyeMektebinde ve Þifahiye Medresesinde eðitim görenÝsmail Efendi, Tokat Müskirat ve Sivas'ta Tuzlamemurluðunda bulunmuþtur.Tokatlý Mustafa Hâki Efendi'yemüntesip olan pirimiz, MustafaHâki Efendi'nin vefatýndansonra kýsa bir süre Sivas'lýMustafa Taki Efendi'ye biatetmiþtir. Taki Efendimizinvefatýndan sonra (1925) irþadvazifesini kendileri yürüt-müþlerdir. 2 Aðustos 1969 tari-hinde ahirete irtihal eden ÝsmailHakký Toprak Efendi, bu AltunSilsile'yi devam ettirecek olanhalefi Es-seyyid Osman HulûsiEfendi'ye her sohbette vazifeyibýrakacaðýna dair bir çok sözsöylemiþ iþaretlerde bulunmuþ-tur. Þimdi o hatýralardanbazýlarýný burada zikredelim.

1920'li yýllardaDarende'ye teþrif eden ÝsmailEfendi; Hulusi Efendi'nin babasýEs-Seyyid Hatip HasanEfendi'ye; “Sizin ecdadýnýzbizim sertacýmýzdýr. Manenbize verildiniz” buyurarak ilti-fat etmiþlerdir. Yine o günlerianlattýðý bir sohbetlerinde;“Gardaþlarým, Darendebizim ihsanýmýzýn feyiz

menba'ý ve tarikatýmýzýn kapýsý oldu. Hulusiküçükken bizden himmet istedi bizde verdik. Ýþteo Hulusi , gidin ziyaret edin, sohbet edin çokâþýðýmýzdýr." buyurmuþlardýr. (Necmettin Sarýoðlu, Ýsmail Hakký Toprak,

Somuncu Baba Dergisi, Eylül 1999)

1945 yýlýnda Darende'deki Tifo salgýnýnda HulûsiEfendi'nin babasý Hasan Feyzi Efendi ve aðabeyi AhmetNuri Efendi vefat etmiþ, bu hastalýða düçar olan HulûsiEfendi'de hastalýðýn tesirinden bîtap düþmüþtür. ÝsmailHakký Toprak Efendi, Hulûsi Efendi'yi Sivas'a götürmüþve “Hulûsi bizim gözümüzün bebeðidir, göm-leðimizi satar oðlumuzu tedavi ettiririz"demiþlerdir.

Bir defasýnda Gürün'e teþrif eden Ýhramcýzâde soh-bet esnasýnda; “Hulûsi oðlum, bizi ecdadýnýnziyaretine götürsene” buyurmuþ, ve Darende'yegelmiþlerdir. Darende'ye teþriflerinde Hulusi Efendi'ninhanesine teþrif etmiþlerdir. Hatta bir defasýndaPardüsösünü (hýrkasýný) Hulûsi Efendi'nin evinde býrak-mýþlardýr. Hulûsi Efendi bunu teberrüken bir müddet sak-lamýþtýr. Ancak bir takým insanlarýn Ýhramcýzâde'nin

hýrkasýný unuttuðu þeklindeyorumlarý zahir olunca; o hýrkaSivas'a gönderilmiþtir.Sonra'dan bu meselenin derin-lemesine tetkikinden aslýndaÝhramcýzâde'nin HulûsiEfendi'yi halef olarak iþaretetmesi olarak deðerlendirilmesibu hadisenin bir unutma deðilmanevi bir iþaret olduðu kanaa-tini hasýl eder. (Mevlüt Yurdakul ile yapýlan

Röpörtajdan)

1967 yýlýnda hac farizasýesnasýnda Medine-iMünevvere'de, MescidiNebevi'de yanýnda ihvanlardanHacý Hasan Akyol, HamamcýHacý Þaban ve GemerekliAbdüssamed ile birçok kiþininhazýr bulunduðu bir sohbette,

“Oðlum Hulûsi, seninecdadýn bizimsertâcýmýzdýr. Üzerinizebüyük bir vazife intikalediyor, ihvana sahip çýk,hizmet edersiniz” diyince,Hulusi Efendi edeben ve müte-vazi bir þekilde; “EstaðfirullahEfendim”der. Ýsmail HakkýToprak Efendi sözüne devam

Mehmet UÇARALPÝlahiyatçý-Araþtýrmacý

�smail Hakk� Efendi�nin H.Hulusi Ate�, �eyhz�deo�lu �zel K�t�phanesindeki Teberr�k�t C�bbesi

Page 5: Cân mürgünün ezkârý dîdâr-ý Karîbullah Her demdeki efkârý ......na ayný özellikleri sunan Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi'de dönemin önder þahsiyetlerindendir. Hulûsi

Somuncu BabaKapak

8 Temmuz-Aðustos 2000 Temmuz-Aðustos 2000 9

ederek, “bu yükün aðýrlýðýnýancak siz çekebilirsiniz”diye karþýlýk vermiþtir. HulusiEfendi 1982 yýlýnda, hac fariza-sý esnasýnda yanýndakiarkadaþlarýna Mescid-iNebevi'de ayný mekanda, 1967yýlýndaki bu hadiseyi anlat-mýþlardýr. (Dr. Metin Gülseren ile yapýlan röpörtaj-

dan)

2 Aðustos 1969 yýlýndavefat eden Ýhramcýzâde, seksendokuz yýllýk ömrünü insanlara ve insanlýða vakfetmiþtir.Ýnsanlarýn sevip saydýðý ve hürmet duyduðu ender þah-siyetler yetiþtirmiþtir. Es-seyyid Osman Hulûsi Efendi,Ýhramcýzâde'nin manevi varisi olmuþ, ondan devraldýðýirþad ve hizmet vazifesini en güzel þekliyle yerine getirmiþve ehil bir ele teslim etmiþtir. Ýhramcý Efendimizin teber-rükat eþyalarýnýn bazýlarý vefatýndan sonra HulusiEfendi'ye teslim edilmiþtir. Ýsmail Hakký Efendi'nin evlat-larýndan Necati Bey, Ýhramcýzâde'nin ahirete irtihalin-den sonra Hulusi Efendi'ye yazdýðý bir mektubunda,“Efendim, Hazretten (Ýsmail Hakký Efendi'den)sonra birine intisab etmemiz gerekiyorsa mutlakao sizsiniz” diye yazmýþlardýr. (Þeyzadeoðlu Kütüphanesi, Ýsmail Hakký Efendi özel

evraklar bölümü)

Medine-i Münevvere'den nurunu alan buAltun silsile meþ'alesi, Mâveradan, Buhara'ya,Buhara'dan, Anadolu'ya , Anadolu'da ise; Sivastarikiyle Darende'ye intikal etmiþ ve burada güneþgibi parlamaktadýr.

Ýsmail Hakký Toprak efendimizin vefatýndan sonrahakkýnda yazýlan bazý makalelerden bölümleri sizlereaktaracaðýz.

8 Aðustos 1969 tarihli Hizmet gazetesinde, YavuzBülent Bakiler;

“Ýsmail Efendi, hakkýn rahmetine kavuþtu.Sivas onun þahsýnda çok þeyler kaybetti. O birtesbihin imamesi gibiydi: Toplayýcý, yapýcý,güzelleþtirici ve huzur verici bir þahsiyetivardý.....Kanunlar çýkarýlmýþtý, hiç kimse "bey,efendi, aða, paþa" gibi bir milletin ruhunda,dilinde edebiyatýnda yer eden kelimeleri kullan-mayacaktý. Bu garip ve acaib kanuna raðmen, Obu þehirde ve bütün çevre vilayetlerde yarým asrýaþan bir süre içerisinde, hep "Efendi" olarak bilin-di hep "Efendi"diye kendisine hitap edildi.Yakýnlarý arasýnda. Onun bir tek cümlesi, bir cezahakiminin ve ya hukuk hakiminin hükmündendaha tesirli olurdu.Bir yoksulun giydirilmesi, birdüþkünün kaldýrýlmasý, ecdad yâdigarý bir eserinkorunmasý veya yeniden baþtan onarýlmasý, birkültür müessesinin kurulmasý onun uzatacaðý

parmaða ve söyleyeceðibir tek cümleye baðlýydý.Kananla, zorla zulümle,tehditle deðil faziletiyleve efendiliðiyle yapýyor,yaptýrýyordu.” diyeyazmýþtýr. (Yavuz Bülent Bakiler, Ýsmail Efendi,

Hizmet Gazetesi 8/8/1969 Nüshasý)

Ýhramcýzâdenin VakfaHizmetleri baþlýklý yazýsýndaAli Þahin Canozan ise þöyle

diyor; “Ulu camii 1950'li yýllarda harabe halindedir,

ibadete kapatýlmýþtýr. Bu hal Sivas halkýný derindenyaralar, ihramcýzade bunu farkeder ve hemen bir dernekkurulur. 1955'ten 1966 yýlýna kadar Sivas Ulu Camiitamirattan geçer, ibadete açýlýr.

Ya köylerde yaptýrdýðý çeþmelere ne dersiniz. Ýlkdefa Zara'nýn Cencin köyüne gider, burada içme suyu-nun olmadýðýný görünce hemen harekete geçer halktanpara toplanýr. Köye 6 km uzaklýktaki kýzýlcan tepesindeniçme suyu getirilir. Ayrýca ayný köye Kýzýlýrmak'tangeçmek için bir köprü de yaptýrýr.

Tozanlý köprüsü 1943 yýlýnda yeniden yaptýrýlýr,halkýn hizmetine açýlýr. Ayrýca Sivas'ta Hoca Ýmam Camiiminaresini sadece kendi parasýyla yaptýrýr. Yüreði iyilikledolu olanlar iyilikten usanýr mý?

Ýhramcýzâde hayýrlarýna devam eder: 1958/62 yýl-larýnda Sivas Ýmam Hatip Lisesi için bir dernek kurulur,bu derneðin baþkaný yine ayný zattýr. Türkiye'nin muhtelifyerlerinden toplanan paralarla Sivas'a hizmetler gelme-sine sebep olur. Sivas içinde 27 adet çeþmenin yapýl-masýna yardýmcý olur. (Revak Dergisi s.84, Sivas , 1991)

Edebi kalemlerimizden olan ve Ýhramcýzâde'ninhimmetine mazhar olmuþ, onunla komþuluk þerefineeriþmiþ ve bu hatýralarýný kaleme almýþ mümtaz muhar-rirlerden Ahmet Turan Alkan, "Altýncý Þehir" adlý kitabýn-da "Efendi hazretleri" baþlýðý altýnda ;

“Yüzlerinde, alýnlarýnda, gözlerinde ve ellerindehuzur denilen þeyi gezdiren, dinlendiren, misafir eden vesonunda onu bir þahsiyet çizgisi haline getiren insanlargelirdi o eve ve yine kavgasýz, barýþýk ve herþeyle dost birhaletle evden ayrýlýrlardý; yüzlerinde biraz daha ýþýk veduru gözlerine oturmuþ sevgi parýltýlarýyla. Çocuktumama anlýyordum: Bunlar "ihvan"dý. 60'lý yýllarýn, "ihvan,tekke, derviþ, þeyh, dergah" gibi kelimelere hayli sert vesoðuk nazarlarla bakan resmî tutumu, ihvaný da HasanSabbah'ýn Alamut Kal'asýnda afyonlu þerbetlerle cezbed-erek kendine benzettiði tehlikeli militanlar gibi gösteriy-ordu. Çocuktum ama anlýyordum; bunlar muhabbetlelebâleb dolu, gözlerine bakýnca yüreðinin derinliðinigörebileceðiniz kadar berrak insanlardý. O eve muhabbe-tle gelir ve daha ziyade bir muhabbetle giderlerdi. Bunlar

"ihvan"lardý. Bu ev bir "tekke" idi.Bu tekkenin bir þeyhi, ihvan-larýnýn diliyle "þah"ý vardý. Ýhram-cýzâde Ýsmail Hakký Efendiydi veben çocuktum.

Gözleri iriydi, maviliðindegri bulutlar geziniyordu. Gözleri,yuvasýna sýðmýyor gibi dýþarýtaþmýþtý. Hep mûnis bakýyordu.Muhabbet dedikleri þey, "efendihazretleri"nin muhitine o gözler-den yayýlýyordu. Ufak, tefek,kamburu çýkmýþ, kýsa beyazsakallý, kýrpýk býyýklý, alt dudaðýbariz derecede etli, iri kemerliburnu ile dikkat çeken ve güzel-liðini fizik unsurlarýyla inþaetmeden de güzel bir ihtiyardý.Ah, o çok ihtiyardý, ben çocuk-tum. Evde olduðum zaman, onudilediðim an görebilme imkanýmvardý ama ben çocuktum; konuþa-madýk. Benim sorularým belirginleþtiðinde o çoktan dâr-ýbeka yürümüþ gitmiþti. Sorularým ise hâlâ bende duruy-or.

Yaz-kýþ kasketle dýþarý çýkardý, yaz-kýþ mevsiminegöre gri ya da siyah pardösü giyerdi. Kuþluk vakti ya daöðleden sonra "vekâle"ye gitmek üzere dýþarý çýkacaðýzaman, bir koþu dýþarý çýkar, fayton çevirir, uzun bahçeyikoþarak geçip içeri haber verir, kapýsýný açardým. Baþýmýokþar, iltifat eder ve daima takým giydiði elbisesinin yelekcebinden sarý bir yirmibeþ kuruþ çýkarýr, bahþiþ verirdi.Hayýr yirmibeþ kuruþ deðildi, ikibuçuk liraydý: Daha üç-beþ saniye bile geçmeden o sarý yirmibeþlik, "efendihazretleri"nin ardý sýra gölgesini bile incitmedençekinerek, yürüyen ihvanlarý tarafýndan daha büyükkupürlere tahvil olunurdu.” (A.Turan Alkan, Altýncý Þehir, Ötüken Yay. 1995)

Yazýmýzýn bu bölümünde bazý menkýbelerini vekelam-ý kibarlarýný nakledelim;

Ýsmail Hakký Efendi bir sohbetlerinde;" Musa aleyhisselam Tûr-i

Sîna'da Allahu Teala ilekonuþuyordu.

"Ya Musa, benim için neettin" diye sormuþ.

Musa (a.s); "Ya Rabbi,namaz kýldým, hacca gittim,zekat verdim, sadaka verdim"dedi.

"Ya Musa bunlarýn,ahirette hep karþýlýðý var","benim için ne ettin" dedi;

"Ya Rabbi sen bilirsin"deyince;

"Ya Musa benim için bir kulusevdin mi?" demiþ.

Biz de hepinizi Allah için seviy-oruz. Her þeyi Allah için seviyoruz.Þimdi bakýyorum, dýþarý çýkýyorum,neyi görsem Allah'ý görüyorum, Herneye baksam görüyorum ki,Sübhanýmý görüyorum. Bu gündeAllah nasip etti geldik. Sizleri gördük,yine Allah' ý gördük" buyurmuþlardýr.(Kenan Aydýn özel arþivinden, teyp kaseti çözümünden)

Ýhvanlarýný "Bizim tarikatýmýzsohbet üzerine kurulmuþtur." diyereksohbet eder ve onlarý sohbetleredevamýný saðlardý.

Ýbadet hususunda çok titizdavranýrdý. "Gardaþlarým ömrümüzmemuriyette geçti, nafilelerimizi dahiterk etmedik." diyerek ibadete teþvikederdi.

"Þeriatý olmayanýn tarikatý olmaz,þeriatý gözetmek gerekir." der ve ihvan-

larýndan isterdi.Ýbret verici mübarek sözlerinden bazýlarý ve menký-

beleri þöyledir; “Her þeyin cilasý ve gýdasý vardýr. Kalbin ki ise

zikirdir. Bunun kýymeti sonra anlaþýlýr.Bizim sülbümüzden gelen deðil, bizim yolumuzdan

giden evladýmýzdýr.Bakýyoruz ki bazý kimseler kendiliðinden þeyhlik

ediyorlar. Tövbekar olmayan fahiþe kadýnlar kýyametgünü ellerinde býçaklarý ile kendi kendilerini doðrayacak-lar. Kendiliðinden þeyhlik edenlerin hali onlardan beterolacak.

Naci denilen fýrka sizlersiniz. Gardaþlarým bazý kiþil-er tarikata giriyorlar. Çok geçmeden acaibten garaibtenbahsetmeye kalkýyorlar . Kendilerini büyük adam olduk-larýný zannediyorlar .Ama büyük kim küçük kim o sonrabelli olur. Bizim tarikatýmýza gelen kimse uzun yýllarçalýþýr, ancak kendi küçüklüðünü fark eder. Yetmez mi ?

bu fark. Çünkü keramet kuluAllah'tan uzaklaþtýrmaya yeter.Ýnsan Ahlak-ý Muhammedi ileahlâklanmalý. Kuldan istenenbudur. Ýnsan ile ebedi âlemegidecek kazançta budur.

Kardaþlarým, ananýzbabanýz mý üstün yoksa biz mi?

Elbette biz üstünüz . Onlarsizi ulvî âlemden suflî âlemegetirdiler. Biz ise o ulvî âlemegötürmeye memuruz." buyur-muþlardýr.

�hramc�z�de �smail Hakk� Efendi (K.S.)

˙ifte Minareli Medrese-Sivas

�smail Hakk� Efendi�nin H.Hulusi Ate�, �eyhz�deo�lu �zel K�t�phanesindeki Teberr�k�t E�yalar�ndan Baz�lar�

Foto

: Asla

n TE

KTA�

Somuncu Baba Kapak

Page 6: Cân mürgünün ezkârý dîdâr-ý Karîbullah Her demdeki efkârý ......na ayný özellikleri sunan Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi'de dönemin önder þahsiyetlerindendir. Hulûsi

Semerkant Orta Asyada kurulan Müslüman-Türkdünyasýnýn ilim, kültür, sanat merkezlerindenbiridir. Semerkant çok sayýda ulemanýn bulunduðu

yüzlerce öðrencinin yetiþtirildiði bir kültür merkezidir.Timur imparatorluðunun baþkentliðini yapan bu þehirsiyasi ve iktisadi açýdan devrin önemli bir merkezi hali-ni almýþtýr. Çok sayýda maneviyat ereninin bulunduðubu güzide beldede manevi haz, sýr, zirveyi yakalamýþ,bu manevi hava günümüze kadar yansýmýþtýr.

Semerkant, Özbekistan da semerkant yönetim bi-riminin merkezi durumunda. Orta asyanýn en eskiþehirlerindendir. Harzemþah yönetimindeyken 1220 deMoðol hükümdarý Cengiz Han tarafýndan yýkýldý. Moðolhükümdarýna karþý giriþilen ayaklanmanýn ardýndan,Timur'un kurduðu imparatorluðun 1365 de baþkentioldu. Timur zamanýn da orta asyanýn en önemliekonomik ve kültürel merkezi durumuna getirdi. 1500de Özbeklerce feth edilen ve Buhara Hanlýðýnabaðlanan þehir 1887 de Rus çarlýðýnca iþgal edildi.

Semerkantýn önemli tarihi yapýlarýnýn baþýndaÖzbeklerin Güremir dedikleri; Timur'un Semerkantýnher yerinden görülebilen türbesi gelmektedir. Uluðbeymedresesi, Sýrdar, Tillekari, Yalantaþ medreseleri þehrehakim yeþil bir tepe de yapýlan kazýlarla ortayaçýkarýlan Uluðbey Rasathanesi, Þah-ý Zinde külliyesi ve

Ýmam-ý Buhari türbesidir.Semerkant, muhteþem bir þehir.Semerkant, Türk'ün ruh güzelliði! çini sanatýnýn

Cemalettin AKGÜL

Özbekistan Gezisinden Notlar

SSEEMMEERRKKAANNTT

Temmuz-Aðustos 2000 11

Somuncu Baba

Birkaç hatýra;* Oðlu Kemal Efendi tren

kazasý geçirerek vefat etmiþtir.Bu kaza haberi Ýsmail HakkýToprak (k.s)'a getirilmiþtir.Ölüm halinin nasýl olduðunukimse bilmezken, bir çuvalgötürün oraya demiþtir. Kimsebir þey anlamadýðý halde pekiefendim diye alýp götürmüþler.Oðlu Kemal kaza sonucu parça

parça olmuþ, cesedinin parçalarýo çuvala doldurulmuþ, daha sonra bir sohbette þöyle buyur-muþlardýr. "1938'de Erzincan depreminden sonra birisi bizemisafir oldu. Arada bir aðlayan bu misafire sorduk.Gardaþým ne var dedik. Depremde çocuklarýmý kaybettim .Bizde ona sabret gardaþým dedik. O an gönlümdeki eyÝsmail bu iþ senin baþýna geldimi ki sen ona sabredesin.Yýllarca bu bana yük oldu. Oðlumun vefatýnda Allah banasabýr verdiði için þükrediyorum.

* Kangal Müftüsü bir gün Ýsmail Hakký Toprak (k.s)'yiziyaret ettiðinde "Efendim Darende'de Hulusi Efendi (k.s)ile görüþtük. Ne mesele sorduk ise hepsini delililer getirerekhem de kitaplarý öyle açtýlar ki bir iki yaprak farký ile önüneserdiler . Bu nasýl iþtir hayrette kaldým." der.

Ýsmail Hakký Toprak Efendi (k.s) cevaben ; “O da bizim rahle-i tedrisatýmýzdan geçmiþtir, buyur-

muþlardýr.”Hulûsi Efendi, Divan'ýnda bulunan bir çok þiirinde

Ýhramcýzâde Ýsmail Hakký Efendiyi zikretmektedir. Bir soh-bet esnasýnda Ýsmail hakký Efendi; “Hulusi Efendi oðlu-muz, þiirlerini Allah ve Resulüne yazmýþlardýr.Ancak yol bizden geçtiði için edeben bizim ismimizide zikretmiþlerdir” buyurarak tevazu göstermiþlerdir.(Duran Bak ile yapýlan röpörtajdan)

Ýsmail Hakký Toprak Efendi, her yönüyle imrenilecekve gýpta edilecek bir hayat sürmüþ, örnek yaþantýsýylaetrafýndaki insanlarý yetiþtirmiþtir. Onun PeygamberEfendimizi vasfeden “Yare Yâdigar” adlý eseri, mevlid-iþerif özelliði taþýmaktadýr. Kendi gibi irþada memur olan ve

hizmet kervanýný yürütecek olan Es-seyyid Osman Hulûsi Efendi'ye 2Aðustos 1969 tarihinde sancaðý teslimetmiþ, kendisinin restore ettirdiði SivasUlu Camii haziresine defnedilmiþtir.

Allah'ýn veli kullar ölmezler,unutulmazlar. O ruhen aramýzda,gönüllerimizde, dillerimizde. Onuntemsil ettiði irþad ve hizmet misyonu vemüesseseler, imar ettiði gönüllerdimdik ayakta ona ve onun yolundangidenlere hürmette yarýþýyor. Ýhram-cýzâde Ýsmail Hakký toprak Efendihakkýnda Musa Tektaþ'ýn yazdýðý þiirlesizleri baþbaþa býrakýyorum;

ÝÝHHRRAAMMCCIIZZÂÂDDEE

Hazreti Muhammed has bahçesinin Güllerini derdin ÝhramcýzâdeÞah-ý Nakþibendi silsilesininKöprüsünü kurdun ihramcýzâde

Aziz memlekette hizmet öncüsüO,devrinde veliler birincisiSözün ab-ý kevser hayat incisiGönüllerdir yurdun ihramcýzade

Onardýn camiler yaptýn köprüler Kapýna gelirdi bütün dertlilerMazlumun garibin gözyaþýn silerYaralarý sardýn Ýhramcýzâde

Garibullah idi mübarek isminAllah'ýn nuruna boyanmýþ cisminHerkese dost idin yok idi hasmýnÇok emekler verdin Ýhramcýzâde

Hulûsi Efendi etti hizmetiKüçük yaþta vermiþ idin himmetiOna ihsan oldu Hakk emanetiSen Yârana yârdýn Ýhramcýzâde

Toplanýnca büyüklerin meclisiOrdan karar çýktý, kararýn hasýÞah Hulûsi giydi mürþid hýrkasýTâcýný sen vurdun Ýhramcýzâde

Buyurdun; "Oðlumuz o, Hulûsimiz""Ecdadý sertâc'dýr, gözbebeðimiz"Medine'de dedin "O vârisimiz" Sancaðý sen verdin Ýhramcýzâde

Ýki Aðustos da ukbaya göçdün Visal þerbetini o yardan içdinBilcümle âleme feyizler saçdýnTükenmeyen nurdun Ýhramcýzâde

Eserler býraktýn "Yare Yâdigâr"Aþký muhabbette yekdâne nigârYüceliðin ismin kadar âþikarSen kalplere girdin Ýhramcýzâde

Musa TEKTAÞ

�hramc�z�de �smail Hakk� Efendi�nin�eyhzadeo�lu K�t�phanesindeki �apkas�

Somuncu BabaKapak

10 Temmuz-Aðustos 2000

Page 7: Cân mürgünün ezkârý dîdâr-ý Karîbullah Her demdeki efkârý ......na ayný özellikleri sunan Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi'de dönemin önder þahsiyetlerindendir. Hulûsi

Semerkant ,Türk'ün ruh güzel-liði! çini sanatýnýnþiirleþtiði iklim!,taþýn, topraðýn,tuðlanýn, ahþabýndile geldiði diyar.Bir türlü güzellik,bir türlü esrar.......

SemerkanttaTürk çini sanatýnýnve medeniyetininruhuma yenidennakýþlandýðý büyük huzuru, tarif etmek imkansýz...

Semerkantta otelimizin çevresindeki yüksek çýnaraðaçlarýna konmuþ yüzlerce, belki binlerce kuþun ses-leriyle uyanýyoruz sabahleyin. Odamýzýn penceresindendýþarýya baktýðýmýzda açýk hava müzesinin ortasýnakurulu bir otelde kaldýðýmýzý anlýyoruz. Kubbeli birtürbe, yanýnda taþ iþçiliði bir camý ve karþýlarýnda daÖzbeklere özgü iþçiliðiyle mavi kubbeleri ile bir çok yapýgörülüyor. Tüm bunlar çok ilgimizi çekiyor ve o günkügezimizin baþlamasý için sabýrsýzlanýyoruz. Yine otelyönetimimizle görüþüp kahvaltýmýzý erken bir saatealdýrýyoruz. Her zaman olduðu gibi tüm arkadaþlar kah-valtý da buluþuyorlar. Kahvaltýdan sonra yeni bir ildebaþlýyacak olan gezimizin heyecaný içerisinde hemenaraçlarýmýza geçiyoruz.

Çevremizdeki eser zenginliðini görünce fotoðrafmakinalarýmýza biraz daha filmalýyoruz. Sadece görevliarkadaþlar yaklaþýk 1.000. karefotoðraf çekmiþler gezi süresincebu da yapýlarýn ne kadar çok vekayda deðer olduðunu gösteri-yor. Bu tedariðimizide gördüktensonra doðru þehrin manevisahiplerinin ziyaretine gidiyoruz.Ubeydullahý Ahrar (K.S.)hz.lerinin medrese, Medreseningiriþinde yine o yüksek heybetlikapýlar mevcut. Türbeler vehavuz diðerlerinden farklý olarakbüyük kapýyla girilen medres-enin içinde deðil. Medrese gir-iþinin hemen yanýndangidildiðinde tabiri caiz ise kül-liyenin bahçesine varýyoruz.Burasý yüksek çýnar aðaçlarýylakaplý, ortada geniþçe bir havuzuvar ve etrafta rengarenk çiçekler

mevcut. Görevli sor-duðumuz yerlerhakkýnda bizedetaylý bilgi veriyorve sýrasýyla gezdiri-yor bizleri.

U b e y d u l l a hhz.lerinin kabirleribahçenin en ucun-daki çeþmeninbaþýnda yer alýyor.Yüksekçe bir çýnaraðacýda çevrelemiþ

kabri. Piranlarýn genelinin kabirleri; yüksek duvarlý(1,50 m.) geniþ boyutlu (3.m X 7.m) ve mermer olarakinþa edildiðini müþahede ediyoruz. Kabre ortalý bir þek-ilde yüksekçe kabir taþý konulmuþ. Manevi hazzýndoruða ulaþtýðý anlardan birisi... Ve... kabrin baþýnda ohuþû ile kalýyoruz bir müddet. Buradaki çeþmeden suiçerek avludaki ziyaretlerimize devam ediyoruz. Bazýmedreselerde bulunan yuvarlak geniþ havuzlardanburadada mevcut ve içerisinde rengarenk ördekleryüzmekte. Yüksek çýnar aðaçlarýnýn gölgesindeki buortam bizleri büyülüyor adeta. Burasýda taþdanyapýldýðý için olsa gerek günümüze kadar sapasaðlamkalmýþ. Malesef son bir yýldýr medresenin talebesininolmadýðýný öðreniyoruz. Giriþ kapýsýnýn tam karþýsýndageniþçe bir mescidi var. Buranýn tavan onarýmý içiniskeleler kurulmuþ çalýþýyorlar. Ziyaretimizi tamamlayýn-

ca büyük kapý önünde; silsile,esans ve Darende gazetesinden,görevliye hediye ettik. Efendimbüyük kapýnýn önünde toplucafotoðrafýmýzýn alýnmasýný istedi.Bu fotoðrafta da görevlininduruþu ile efendiye olan; edebi-ni, hissettiði yakýnlýðý, manevimuhabbete olan hasretini vederin saygýsýný ifade ettiðinisizlerde görebilirsiniz. Bu samimive duygusal ortamdan sonra birsonraki ziyaretimiz için oto-büsümüze bindiðimizde, zatenotobüse kadar bizimle gelen buzaat efendinin müsadesi olursabundan sonraki ziyaret yerinebizimle gelmek istediðini söyledi.Aynen Buhara da ki gibi bizlereyardým için çýkagelen bir zaatdaha. Otobüs þoförlerimizTaþkentli olduklarý için gide-

Temmuz-Aðustos 2000Temmuz-Aðustos 200012 13

Somuncu BabaGezi

ceðimiz yerleri ismen bilseler dahi adresini tam man-asýyle bilemeyebiliyorlardý. Bu zaat bizi bir sonrakiziyaretgâhýmýza götürdü. Yolda bu zâtýn HocaUbeydullah Ahrar hazretlerinin camii imamý, BahadýrCan adýnda bir nakþi derviþi olduðunu öðreniyoruz. Buarada sisilemizde yer alan pîrandan Hace Emkenegihazretlerini de ziyaret etmeyi düþünüyorduk. Burasýnýngidiþi hakkýnda bilgi ararken bizimle gelen Bahadýr Canhýzýr gibi yetiþdi ve bu zaatýn 3-4 saat süren bozuk biryolda gidildikten sonra ulaþýlacak bir köyde bulun-duðunu söyledi. Þoförlerimiz hemen söze karýþarak; -"Bize verilen resmi izin þehir dýþýnda baþka bir yere git-memize müsade vermiyor. Polis, kontrol merkezlerindebunu tespit edip bize müþgilat çýkarýr." dediler. Busayede bu ziyaretin topluca otobüsle olamýyacaðýnakarar vererek alternatif bir þe-kilde, hiç olmaz ise ikikiþiyi gönderip buranýn görüntüleri ile, hakkýnda bilgiedinmelerini saðlamayý düþünürken, yine o derviþBahadýr hemen ziyaret için durduðumuz türbeninönündeki taksi duraðýný göstererek, oraya ancak yolubilen bir taksicinin arkadaþlarýmýzý götürüp sonra tekrargeri getirebileceðini söyledi. Taksicilerden bilen biri çýktýve buraya gidebileceðini söyledi.

Bizden ayrýldýktan sonra bozuk bir yolda saatlercegitmiþler, hatta polislerde arkadaþlarýmýzý durdururarakkameralarýný uzun uzun incelemiþ. Onlara yanlarýndakiDarende gazetesinide göstererek kötü bir niyetlerininolmadýklarýný izah etmiþler. En sonunda polisi degazeteyi incelerken kameraya çekerek gönlünü yapmaksuretiyle yollarýna devam edebilmiþler. Nihayetindemedrese ve türbeyi bulmuþlar. Medresesinde namazkýldýktan sonra yapýlan tadilatlarý sormuþlar.Arkadaþlara oradakiyetkili kubbede mey-dana gelen büyük birçatlak olduðunu göster-miþ. Zâtýn mescidinbahçesinde baþýnda üçtuð bulunan büyükçe,yüksek mermerle kaplýbir türbesi mevcut.Arkadaþlarýmýz ziyaret-lerini yapýp, gerekligörüntüleri de kaydet-tikten sonraSemerkanta döndüler.

Bizlerde ikiarkadaþýmýzý gön-derdikten sonra þehrindiðer tarafýndakiTimur'un büyük insan-

lar ve ailesi için yaptýrdýðý türbelerdenmüteþekkil çok geniþ mezarlýklarýnziyaretine gidiyoruz.Burayaonlar "Þah-ý Zinde" yani"Canlý Þah" manâsýnagelen bir isim vermiþler.Timurun buraya inþaaettirdiði 36 türbedenP e y g a m b e rE f e n d i m i z(SAV)'in mübareka m c a z a d e l e r iKasým Ýbn-îAbbas hazret-leride iþaretleriüzere burayaÝ s l â m i y e t i ntebliði içingelmiþ ve buuðurda þehitdüþmüþlerdi. O'na ait kabir-i þerifin bulunduðu bir yeretabi ki cansýz denilemezdi. Çünkü buradaki bir türbeninde kitabesinde yazan Ayet-i Kerime de (meâlen);“Allah yolunda þehit düþenler ölmezler.” ibaresi de buismi tasdikler nitelikteydi. Burasýnýn çevresi aynýzamanda þu anki insanlarýnda kullandýðý mezarlýklarladolmuþ. Timur'un yaptýrdýðý mezarlara giriþ yol hizasýn-dan baþlýyor ve 40 geniþ merdivenle sürekli yükseliyor.Bu merdivenleri çýkýnca kendimizi bir yandan bitkindüþmüþ bir yandanda tepenin üzerine çýkmýþcasýnagörüþ açýsý geniþlemiþ bulduk. Eski taþtan yapýlmýþ darsokaklarý andýran bir yerden geçerek onlarca kubbenin

bulunduðu alana intikal ettik.Yapýlan 36 türbeden sadece 13tanesi ayakta kalabilmiþ. Bütüntürbelerde hakim renk; Türkmavisi! çok deðiþik çok güzelbir mavi. Eski Türkler beden-den ayrýlan ruhun, gök yüzüneulaþtýðýna inandýklarý için,yakýnlarý öldüðünde mavi ren-kli elbise giyerlermiþ. Ýslamiyetikabul ettikten sonrada, mavi-den vazgeçmemiþler. Yaptýklarýtürbelerin hemen hemen hertarafýnýn mavinin çeþitli tonlarýile süslendiðini görüyoruz.Yavuz Bülent BAKÝLER deyimiile; "Gökyüzünün o sonsuzderinliðinden, sanki kucakkucak huzuru alýp, türbe

Somuncu Baba Gezi

�ah-� Zinde k�lliyesi �n�nde Semerkant Hat�ras�

Hace Emkenegi Hz�nin T�rbelerinin kap�s�

Timur�un Heykeli

Page 8: Cân mürgünün ezkârý dîdâr-ý Karîbullah Her demdeki efkârý ......na ayný özellikleri sunan Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi'de dönemin önder þahsiyetlerindendir. Hulûsi

tam ortada yatýyor Timur'un sade sandukasý siyahakaçar koyu yeþil mermerden yapýlmýþ. Dikdörtgen priz-ma þeklinde. Türbenin mihrabý, taþlar ve çinilerle bin-lerce tuðla iþlenmiþ, çeþitli renk þekil ve çizgiyle güzellikoluþturmuþ. yine burada duvarlara Sanatkârâne birþekilde Ayet-i kerimeler nakþ edilmiþ. Türbenin kubbe-si ayrý bir mükemmellikte tam bir çiçek bahçesi

Timur'un saðlýðýnda yapýlan ve 14 yýlda inþaedilen türbenin sadece kubbe kýsmý 15 yýlda restoreedilmiþ. Buradan aþaðýya, esas mezarlarýn bulunduðualana taþ bir merdivenle indik. Timur'un mezarý beyazbir mermerle kaplý mermer ortadan kýrýk. Sebebini sor-duðumuzda Rus Antropologlarýnýn Timur'un mezarýnýaçtýklarýný Kemiklerini incelediklerini ve sonra tekrarkapattýklarýný söylediler. Ayrýca Timur'un bir türbeyidaha kendi saðlýðýnda, Hz.Peygamber soyundan gelenÝmam Berke için yaptýrmýþ, kendisinin de “Mahþer günükalkýnca, Peygamber soyundan gelen bu muhteremzatýn eteklerine sarýlacaðým” diyerek buraya defnedilmesini vasiyet etmiþtir. Mezarlardan birisinin dehocasýna ait olduðunu öðreniyoruz.

Tarihi kaynaklara göre; Timur'un saçlarý anadandoðma beyazdý. Ýnce uzun boylu çok cesur bir hüküm-dardý ilk muharebeye katýldýðýnda 12 yaþýndaydý. Birdefasýnda 300 kiþilik kuvveti ile tam on bin kiþiyi yendi27 yaþýnda cihangirlik mertebesine yükseldi.

Timur arapça ve farsça biliyordu. Devletmührünün üzerinde “Allah adaleti emreder.” Ayeti ke-rimesi kazýlý idi” Tecrübem bana gösterdi ki din veadalet üzerine kurulmayan bir devlet uzun süre yaþaya-maz.” diyen Emir Timur, vergi adaletsizliðini, rüþveti vehalka baskýyý kaldýrdýðýný, milleti silip süpüren kötülük-

lerin bunlar olduðunu belirtmiþtir. Dünyaya isminiduyurabilmiþ ender kumandanlardan birisi. 26 ülkeyiislâmlaþtýrýp birleþtirme düþüncesiyle feth eden timurfetihleri bitirip geri dönünce ülkelerin bir çoðu dahaTimur kendi memleketine dönmeden baðýmsýzlýklarýnýilan edip isyan ediyorlar. Belki iyi bir düþünce ile yolaçýkýyor lâkin kullandýðý metod þiddet olunca dünyadapek hoþ karþýlanmýyor kendisi. Ama burada hala çoksevilen bir lider. Heryerde heykelleri ve yaptýrdýðý eser-leri mevcut Burasýnýn tam karþýsýndaki büyük türbeyeyöneliyoruz. Burada Seyyid Þeyh BurhaneddinToharcî hazretlerinin metfun olduðunu öðreniyoruz.Kendisini Peygamber Efendimiz (SAV)'in Sakal-ýÞerifinden de bir parça vererek buralara gönderdiðinianlatýyor türbedarý.Türbenin yüksekçe bir kubbesi mev-cut, içerisinde bulunan Seyyid Burhaneddin hazret-

Temmuz-Aðustos 200014 Temmuz-Aðustos 2000 15

Somuncu Baba GeziSomuncu BabaGezi

kubbelerinin üzerine, kapý ve pencere çerçevelerine,mezar süslerini serpiþtirmiþlerdir. Ýnsan Türkistan tür-belerinin ve camilerinin masmavi çinilerini hayranlýklaseyretmeden, batýnýn "Turkuaz" dediði o meþhur Türkmavisinin müstesna yüceliðini tahmin bile edemez.

Burada ilk önce Peygamber Efendimizin (SAV)amcalarýnýn oðullarý Kasým Ýbn-î Abbas hazretlerininkabirlerinin bulunduðu kapýya yöneldik. Aðaç oymasýmüthiþ bir kapýyý açarak içeiye girdik, yalnýzzannedildiði gibi direk karþýnýza kabir çýkmýyor. Uzuncabir koridordan ilerleyerek çilehanesi olduðunuöðrendiðimiz bodrum kattaki yeri ziyaret ediyoruz.Buda bizlere buralarýn sadece kabir olmadýðýný aynýzamanda bu topraklar üzerinde O zaatlarýn yaþadýðýnýhatýrlatýyor. Üst kata çýkarak ilerledik orada kendilerineait bazý þeylerde sergileniyordu. En nihayetinde köþedebir odada kibar küçük ama rengarenk taþlarla bezenmiþbir kabir karþýladý bizleri. Ziyaretimizi yaparken o gününþartlarýnda sadece Allah'ýn dinini ve Peygamberiniteblið için dünyanýn bir ucuna hicret edip geldiklerinidüþündük. Onlar o gün oralara gelmeseydi biz bu günbu topraklara gelemezdik, diye de düþündük.Türbelerde, Timur'un yakýnlarý yatýyor. Timur'un eþi,Timur'un dillere destan güzellikteki kýz torunu, ünlübilim adamý Uluð beyin hocasý, Þad Mülk Aka, TuðduTekin ve Þirin bey gibi bir çok devrinin mühim insanlarýda bu türbelerde sonsuzlukuykularýna uzanmýþlar. Hertürbe ayrý bir mimarý tarzýnözelliklerini yansýtýyor. Bubakýmdan kullanýlan tuðlalar,çiniler, ölçüler, süslemeler ....birbirinden farklýlýk arz ediyor.Buradan çevredeki diðer tür-beleri de ziyaret ederek ayrýlý-yoruz. Þehrin yöresel pazarýnýnbulunduðu yere giderken tamköþeye biblo gibi inþaa edilmiþbir Camii görüyoruz, tabi böylebir camiinin fotoðrafýný çekmekisteyen arkadaþlar oto-büsümüzü kenarda durdurdu-lar. Buradan þehir pazarýnýnkurulduðu yere geçerek burayýgezmeye baþladýk Rengarenkþekerler, her türlü sebze, çeþitçeþit ekmekler hatta üzerinde elyazýsý bulunan yuvarlak ekmek-lerden iki tanede hatýra olarakaldýk. Yaklaþýk beþbinmetrekare, üzeri atermit çatýlar-

la kapatýlmýþ bu pazar alanýnda istediðiniz herþeyineredeyse bulmanýz mümkün. Bizlerde öðlen yemeðiiçin gerekli olabilecek malzemeyi buralardan alýyoruz.Alýþveriþimiz nihayet bulunca sabahleyin otelin yanýndagörüp merak etme-mize raðmen programýmýzýn sýrasýgereði sabah gezemediðimiz yerlere sýra yeni geliyordu.Otelimizin yanýndaki uzun yolun sonunda mavikubbeleriyle dikkat çeken büyük yapýnýn Timur'un kabriolduðu öðreniyoruz. Gezimize buradan devam ediy-oruz. Yapýya giderken taþtan bir yolda ilerliyoruz. Birazmerdiven inince yanlarda abdest için yerlerin mevcutolduðunu görüyoruz. Buradaki geniþ bir odayýda tu-ristlere yönelik yöresel kýyafetler satan bir yer halinegetirmiþler. Biz yine ortadaki taþ koridordan yürüyerekdevam ediyoruz. Karþýmýza yüksekçe iþlemeli bir kapýçýkýyor. Bu kapýdan geçince türbe bahçesinede girmiþoluyoruz. Yine taþ döþeli bir avlu mevcut. Türbe giriþisol taraftan Uzunca bir koridorla türbenin bulunduðuorta kýsýma geçiliyor. Muhteþem bir kubbesi var. Dahayeni yapýlmýþ gibi duruyor. Mavi çinili zarif bir kubbe.Burada þunu belirtelim ki; Özbekistan da gördüðümüztarihi eserlerde büyük bir restorasyon faaliyetleri var.Bu restorasyon çalýþmalarý o kadar dikkatli, aslýnauygun yapýlýyor ki, eski -yeniyi bir birinden ayýrt etmekimkansýz. Bizim ülkede çoðu yerde olduðu gibi "yamaolarak" yapýlmýyor. Burasý da belki yeni restorasyondan

çýkmýþ olabilir.Yivli kubbe küresini çepe

çevre kucaklayan çini duvarlar-da, geniþ bir kuþak þeklindeKufi hatlarla Allah kelamý var.Koridorda döneme ait tariheserlerde mevcut. Gezdiðimizyer türbeden çok müzestatüsünde artýk bunu giriþte turiçin kesilen biletlerden daha iyianlý-yoruz. Esas kabirlerinbulunduðu büyük kubbe altýnagelince muazzam bir görüntükarþýlýyor bizleri; o büyükkubbe ve etrafýmýz rengarenkçinilerle bezenmiþ. Çeþit çeþitdesenler kolonlarý süslemiþ.Timur ve yakýn ailesinin kabir-leri burada yer alýyor. Geniþ veolabildiðince pýrýl pýrýl birgökuþaðý altýn da, altý mezarolduðunu görüyoruz, esasmezarlar bir alt katta. Buradaalt kattaki mezarlarýn tam üzer-ine "lahitler" yapýlmýþ. Timur

Timur�un Kabri/Semerkant

Timur K�lliyesinden Bir G�r�n�m

Page 9: Cân mürgünün ezkârý dîdâr-ý Karîbullah Her demdeki efkârý ......na ayný özellikleri sunan Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi'de dönemin önder þahsiyetlerindendir. Hulûsi

Somuncu Baba Hatýra

Temmuz-Aðustos 200016

Somuncu Baba

lerinin ve evlatlarýna aitkabirler gayet müte-vazi. Türbedar bizeburayý da EmirTimur'un yaptýrdýðýnýve PeygamberEfendimiz (SAV)'e aitSakal-ý Þerfi'in birmisk-i anber kutusuiçerisinde (yukarýdakikubbe tavanýnýgösterek) "- Tam üzer-ine konulmuþtur." diyorlar. Burada Sakal-ý Þerif-i deziyaret edip ayrýlýyoruz.

Öðlen namazý yaklaþýyor bizde Þardo, Uluðbeyve Tillo Kori medreselerinin bulunduðu yere gidiyoruz.Burasý muazzam heybetli bir yer. Bu medreseler muaz-zam bir heybete sahip vede Semerkantýn en büyükmedreseleri. Devlet bu üç tarafý medreselerle çevriliyerin diðer tarafýný binlerce kiþinin oturabileceði bölüm-ler yaparak tören alaný yapmýþ. Ortaya yuvarlak büyükbir sahne koyacak kadar geniþ bir yer mevcut. Heybetlikapýlar ve de yanlarýndaki minareleri akýllara durgunlukverircesine gökyüzüne doðru uzanýp gidiyor. Ýnsanýnaltýnda iken yukarýya doðru bakmaya korktuðu bu kapýve minarelerin 30-40 metre civarýnda olduðunuöðreniyoruz. Ýþte bu insanlar diyoruz islamiyete olanaþklarýný bu taþlara nakþ etmiþler adeta. Kapýdaki motif-lerin içindeki kaplan figürü Efendi hazretlerinin dikkati-ni çekiyor ve Özbekistanýn en yüksek banknotu olan200 Som'un üzerinde bunlarýn olduðunu tespit ediyor.Bu da þimdi bile insanlarýn bu esere ne kadar saygýduyup onlarý benimsediklerini ve onlarla hakklý gururduyduklarýný gösteriyor bizlere. Ýçeriye girdiði-mizdesanki diðer medrese kalýplarýnýn çok daha fazlabüyütülmüþ modelleri karþýlýyor bizleri. Ýçerideki eski-den medresenin derslikleri olarak kullanýlan odalar artýkturistlere hizmet veren dükkanlar olu vermiþ.Yöreselmüzik aletleri, semaverler, kýlýçlar, kamalar, ipekhalýlar, kilimler, yolluklar, eski kitaplar, takýlar, süseþyalarý, kalpaklar, el iþi metal tepsi içi yazanlar, vs. birçok kültür ve tarih kokan eserleri o otantik ortamdainceleme fýrsatý bulmuþtuk. Etraftaki yüksek þaheser-lerin üzerindeki inanýlmaz renkteki Turkuaz renkli çini-leri gördükçe manevi bir büyü bizi adeta sarýyordu.Sanki bir masal ülkesindeydik ve bazen aklýmýzagelmiyor deðildi Türkiyeye dönünce buralarý nasýl ifadeedecektik? Aklýmýza birden çektiðimiz resimler geliyor-du ve rahatlýyorduk. Þimdi oralarýn ifadesinde ne kadaryetersiz kaldýklarýný daha iyi anlayabiliyoruz. Ýnsan oðlugörüntü transferi yapan fotoðraf makinalarýný icat etmiþ

ama karýþýk hâl veduygularýda insan-lara gösterip hisset-tirecek bir cihaz icatetse keþke diyereka n l a t ý m d akelimelerin bile nekadar aciz kaldýk-larýný görebiliyoruz.Oralarý biraz hissedipanlaya bilmemiz için

gördüðümüz yerleri anlatýlanlar doðrultusunda biraztefekkür etmek gerekir diye düþünüyorum. Tüm bubüyük medreselerde envai çeþit güzellikler sergilensel-erde biz yinede; "- Keþke buralar aslýna uygun olarak(Medrese-Okul) kullanýlsa o zaman buralarý yaptýranzaatlarýn ruhlarýda þaad olur." diye düþünüyoruz.

Bu devasa medrese ve mescitlerin içinde saatlerinnasýl geçtiði anlaþýlmýyor. Öðlen namazý için içeridemimber, mihrab ve bir kaç saf ile sýnýrlandýrýlmýþ adetamüze mescide gidiyoruz (Medrese içerisinde müzedesergilenen eserlerin yanýnda bir bölüm gibi restoreedilen mescid sanki müzeye ait bir bölüm gibide duruy-or.). Burasýnda duvarlardan baþlayýp, mihrap, minberve tavana kadar devam eden muhteþem süslemelerkendilerine bizleri hayranlýkla seyre daldýrýyor. Öðlennamazlarýmýzý burada eda ederek otobüsümüzün yaný-na dönüyoruz. Bizlerde bu arada pazardan aldýðýmýzçeþit çeþit malzemelerle öðlen yemepi hazýrlýðýna koyu-luyoruz. Medreselere müteveccih otobüsümüzün gölge-sine kuduðumuz mütevazi soframýzda karýnlarýmýzýdoyuruyoruz. Yemekten sonra doðruca otobüsümüzebinerek bizi bekleyen uzun yolculuðumuza devam ediy-oruz. Gözlerimiz Semerkantýn üzerinde batan güneþetakýlý veririken bedenlerimiz ise o beldeden yavaþ yavaþuzaklaþýyorlar... Bir dahaki sayýda TAÞKENT……..

Merhum Ýsmail Hakký Toprak'ýnYenice ziyareti, onarýmýna baþlanmaküzere olan Sivas Ulu Camii'ne yardýmaçaðrý þiirim.

Yýl 1950-51 li yýllar. Sivas'ýnmanevi simalarýndan Ýhramcýzade ÝsmailHakký Toprak, Darende ye ziyaretinde,köyüm olan (þimdi kasaba) Yenice'yi deþereflendirmiþti. Mayýs sonu veya,Haziran ayý ortasý olduðunu hatýrlýyo-rum.

Gazi Baðý (Kazý Baðý da denir)çimeni bol bahçemizde çay içiyorlardýbir grup dostlarla. Birkaç gün önce; dahaönce ki yýl gördüðüm Sivas UluCamiinin onarýmýna yardým toplanýyor-muþ diye bir duyum almýþtým. 19-20yaþlarýndayým Ruhsati babanýn þiir-lerinin etkisinde kalarak þiir yazmayabaþladýðým aylar - yýllar. Sivas Ulu cami-inin onarýmýna katkýda bulunmalarý içinhalký yardýma çaðýran bir þiir yazmakgönlüme doðdu ve yazdým.

Güzide toplulukla çay içilirken,merhum Ýsmail Toprak'ýn bir cesaret iþidizinin dibine diz çöküp, yazdýðým þiiriokudum. Hoþuna gitmiþ olmalý ki 3 defatekrar tekrar okuttu. "Güzel olmuþ, bunubir kaðýda yaz bana getir." buyurdular.

Buyruk yerine geldi. Bu þiirinmüteaddit defalar on binlerce tab ettiril-erek, bir çok il ve ilçelere daðýtýlarak, bucamiye yardým toplanmaya vesileolduðunu söyleyenler olmuþtu. HattaKonya da bir gazelhanýn bu þiiri oku-masýndan; yan kýsýmdaki odadan din-leyip etkilenen hayýr sever bir hanýme-fendi, kol ve boðazýnda ki bütün altýnlarýtabaðýn üstüne koyup “Hayrýma bunuharcasýnlar” dediði kulaðýma gelmiþti otarihlerde. Allah hayrýný kabul etsin.

Ulu Camiye yardým þiirimde kay-bolan þiirlerimin içindeydi. 04.04.2000günü Darende de medfun SomuncuBaba Camiinde namaz sonrasý aynýcamiinin Ýmam Hatibi Hamidettin ATEÞEfendi ile kýsa bir sohbette, söz SivasUlu Camiine dayandý" o camiinin bu yýlvakýflarca bahçe düzenlemesi yapýlacak"

Yetim gibi boynun b�km�� Sivas’ta Vatanda� yard�m et Ulu CamiyeTemsili kimsesiz bir ma�dur hastaVatanda� yard�m et Ulu Camiye

Merhameti olan vazge�mez bundan Minaresi tamir ister bir yandan "Ben hay�r severim" diyorsan candanVatanda� yard�m et Ulu Camiye

Sizden himmet ister nusrat� Hakk tan Peri�an hali var fark� yok �oktan ˙�r�m�� a�ac� mahvolmu� k�kten Vatanda� yard�m et Ulu Camiye

Duvar�n� ya�mur ya�d�k�a b�lm�� D�k�lm�� kireci ta�lar� k�r�lm�� Kap�s�n� a�a� kurtlar� yemi� Vatanda� yard�m et Ulu Camiye

Bak H�ristiyan’a yolunda kalmaz Kilisesini tamir etmekten y�lmazKuru dava ile M�minlik olmaz Vatanda� yard�m et Ulu Camiye

Hamiyyet seversen elden �nce verPangonut liray� hesab�nca ver˙ok vermezsen az ver kudretince ver Vatanda� yard�m et Ulu Camiye

Altun �mr�n bir g�n ge�mez pul olurHep kazanc�n varislere mal olurAta s�z� damla damla g�l olurVatanda� yard�m et Ulu Camiye

D�nyaya gelip de g�rd�n m� g��mezEcel �erbetini bir Mevla i�mezB�yle efdal sevap eline ge�mezVatanda� yard�m et Ulu Camiye

Bu camiinin hali ci�er yak�yorTamir diye mel�l ,mel�l bak�yorGayri m�sl�m g�rse "yaz�k" �ekiyor.Vatanda� yard�m et Ulu Camiye

Karamsarl�klar� g�nl�nden kald�rD���n bu d�nyan�n sonu ne haldir.?B�yle yere bir ver binden efdaldir.Vatanda� yard�m et Ulu Camiye

Hay�r i�e asla yolun gitmez mi ?Yoksa kadir Mevlam nasip etmez mi?Can�m bir liraya g�c�n yetmez mi?Vatanda� yard�m et Ulu Camiye

G��er der M�’min sek yans�n �z�m�zBunun i�in Turap edek y�z�m�zALLAH’� seversen k�rma naz�m�z�.Vatanda� yard�m et Ulu Camiye.

Mehmet G�˙ER

dedi ve ekledi.-Ulu Cami ye yardý-

ma çaðýran þiiri siz miyazdýnýz.? diye sordu

-Yazmadým, amayazdýrdýlar. Bir ilhamgeldi. O þiir oluþtu. Ancako þiiri kaybettim cevabýnýverince “o bende var”dedi, fotokopisini istir-ham ettim þiir aþaðýda,tarih yazýlmamýþ ama1952 olsa gerek AncakSivas ta meslektaþýmýzSanat Basým evinin aziz-liðine uðramýþ, birdebaþlýk atmýþlar. Þiirimikendi kalemimden arzederim;

Mehmet GöçerGazeteci- Yazar

Bir Hâtýra Bir Þiir

Bir Hâtýra Bir Þiir

Temmuz-Aðustos 2000 17

�irdar Medresesi

Page 10: Cân mürgünün ezkârý dîdâr-ý Karîbullah Her demdeki efkârý ......na ayný özellikleri sunan Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi'de dönemin önder þahsiyetlerindendir. Hulûsi

Somuncu BabaBasýndan

18 Temmuz-Aðustos 2000 Temmuz-Aðustos 2000 19

Somuncu Baba Basýndan

Page 11: Cân mürgünün ezkârý dîdâr-ý Karîbullah Her demdeki efkârý ......na ayný özellikleri sunan Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi'de dönemin önder þahsiyetlerindendir. Hulûsi

Somuncu BabaAltun Silsile

Temmuz-Aðustos 200020

Somuncu Baba

H.683/M.1284 Yýlýnda Buhara'nýn Sühari köyündedoðdu. Bütün hayatý orada ve Buhara'nýn diðer köy-lerinde geçti; dolayýsýyla onun, Hacegan'ýn "Seferder

vatan" prensibine sadýk kaldýðý söylenebilir. Emir lakabý Hz. Peygamber'in neslinden olduðuna,

Buhara'nýn Farsça (veya Tacikce) lehçesinde Çömlekci man-asýna gelen “Külal” kelimesi ise mesleðine iþaret eder.1 Uzunboylu, geniþ omuzlu, beyaz nurani simaya sahip, heybetli vepehlivan bir zat idi. Daha genç yaþlarda güreþe merak sarmýþolup, esas mesleði çömlekçiliktir. Zat-ý alileri HavaceMuhammed Baba Semmasi Hz.leri tarafýndan güreþ mey-danýnda teslim alýnmýþtýr.

Mübarek validelerinden nakildir ki; "Ben Emir Külal'ehamile iken; þüpheli bir lokma yesem, karýn aðrýsýna tutulur-dum. O lokmayý midemden çýkarmadýkça o aðrýdan kurutula-mazdým. Bunun için yediðim lokmalarýn helâlden olmasýnaazami gayret sarfederek, onu dünyaya helâl lokmaylagetirdim ve ona helâl süt emzirdim.

Babalarý Seyyid Hamza Medine-i Münevvere'denBuhara'nýn Efþene köyüne gelmiþtir. Günlerden bir gün

zamanýn meþhur evliyalarýndan Seyyid Ata, bu köye gelerekSeyyid Hamza ile dost oldular. Yine bir ziyaretlerinde onamüjde verdi ki;

- Ey kardeþim! Cenab-ý Hakk sana öyle bir evlat nasipedecek ki; cihan baþtan baþa onun hizmetine girecek.Doðduðu zaman ismini "Emir Külal" koymaný isterim.

Verilen müjde gerçekleþmiþ, Seyyid Emir Külal hz.leribu keramet mucibince doðmuþtur. Aþaðýda da bahsedileceðigibi, kendisini Muhammed Baba Semmasi hz.leri tespit etmiþve onu büyük bir kemâle yetirmiþtir.

Rivayet odur ki; Hz.Pir Semmasi efendimizi güreþegeldiði için bazý kimseler ayýplamýþlardýr. O ise; geliþ sebebi-ni güreþen Emir Külal Hz.lerine iþaret ederek;

- Biz buraya ilerde ümmete derman olacak bir aslanýavlamaya geldik, diye izah etmiþtir.

Ýþte o anda Emir Külal Hz.leriyle Hz.Pir göz gözegelmiþ ve o nazarýna yirmi sene Baba Semmasi'nin terbiye veirþadlarýyla yetiþmiþtir. Emir Külal, Semmasi'nin dahabebekken manevi evlat olarak kabul ettiði, BahaeddinNakþibend'in tasavvuf terbiyesi ile görevlendirildi. Mevcut

Mevlüt SARIOÐLUNecmettin SARIOÐLU

kaynaklardan bu terbiyenin mer-halelerini takip etmek pekmümkün deðildir. AncakFahreddin Ali'nin kaydettiðinegöre bu vazifeyle görevlendirildik-ten bir süre sonra Emir KülalSuhari de yapýlan bir camiye tuðlataþýmakta olan Hace Bahaeddin'içaðýrýp “Ruhaniyetinin kuþubeþeriyet yumurtasýndan çýktý” diy-erek ona sülukünü tamamladýðýnýbelirtmiþtir. Kendileri iseHz.Nakþibend gibi bir padiþahýnyetiþtirilmesiyle vazifelendirilmiþve o görevini de en iyi biçimdederuhte etmiþtir.

Kerametleri sayýlmayacakkadar çoktur. Ancak daha pehli-vanlýðýnda; kendisinin seyyidolmasý hasebiyle güreþmesini ayýplayan bir zata gösterdiði bürhannakledilmeye deðer.

Adý geçen þahýs düþüncesinden dolayý bir sekir halinedüþmüþ, kendisini rüyasýnda bataklýkta boðulurken gör-müþtür. Tam boðulacaðý esnada Emir Külal Hz.leri elindentutarak onu o bataklýktan çýkarmýþ, ayný anda da uyanarakEmir Külal Hz.lerini karþýsýnda bulmuþtur. Seyyid o zatahitaben :

“- Ne için güreþtiðimi anladýnýz mý? Bazen de sizingibilerini çamurdan çýkarmak için güreþiriz,” diyerekkemalatýný göstermiþlerdir.

Yine bir gün mübarek hocalarý Muhammed BabaSemmasi hz.lerinin meclisinde otururken, o civarýn insan-larýndan iki gurup birbirleriyle kavga ettiler. Ýçlerindenbirisinin diþi kýrýldý. Baba Semmasi hz.lerine kendileriniuzlaþtýrmasý için müracaat ettiler. Baba Semmasi hz.leri kýrýkdiþi Emir Külal hz.lerine vererek, bu iþi halletmesini istedi.Pîranýn ruhaniyetine sýðýnarak diþi kýrýlan yere koymuþ veüzerine bir defa meshetmiþtir. Böylece diþanadan doðma gibi orji-nal halini almýþ ve dâvâkapanmýþtýr.

Kendisinin maddive manevi heybetindeninsanlar deðil hayvanlarbile çekinirdi. Birdefasýnda meþhurevliyalardan HarunAta'nýn kabrini ziyaretegiderken, yollarýna birarslan çýkmýþ, yanýndakitalebeler korktularsa dakendileri arslanýn

yelesinden tutarak yolun kenarýnaçekmiþtir. Talebeler geçtikten sonra,arslan baþýný Emir Külal hz.lerininayaklarýna koyarak, ona saygý gös-terisinde bulunmuþtur. Ýþin hikmetinisoran talebelere þu açýklamayý yap-mýþlardýr:

- Allah'tan hakkýyla korkanlar,baþka þeyden korkmazlar. Gerçekkorkaklar, Allah'tan korkmayan-lardýr.

Rivayet edilir ki; Bir köydesalih zatlardan birisi vefat edeceðisýrada, cenaze namazýnýn Emir Külaltarafýndan kýldýrýlmasýný vasiyetetmiþti. Ancak Seyyid Emir Külal, oköye çok uzak bir mahaldeydi. Onahaber göndermeyi düþünenler ÞeyhSufi ismindeki bir zat tarafýndan

engellendi. Ayný zat Emir Külalhz.lerinin büyük bir veli olduðunu,haberci göndermeden de kerame-

ten köye gelebileceðini söyledi. Gerçekten de Emir Külalhz.leri ayný gün teþrif etti. Onun bu kerametini görenköylüler, karþýlamaya koþtular ve onu daha çok sevip onabaðlandýlar. Hz.Pîr, ölen zatýn cenaze namazýný kýldýrarak,cemaatla birlikte götürüp defnettiler. Oradaki alimler, kendi-lerine bir iþaret olup olmadýðýný sorduklarýnda, þu hadis-i þer-ifi okudular :

"Mü'min mü'minin aynasýdýr."Bu cevap karþýsýnda hayranlýklarýný gizleyemeyen

alimler, onu takdir ettiler. O alimlerden Mevlana Taceddin'imanevi evlatlýða kabul buyurdular.

Bir defasýnda Emir Külal Buhara'da Cuma namazýnýkýlýp, talebeleriyle birlikte ikamet ettiði yere dönüyordu.Yolculuklarý sýrasýnda Gülabad ile Fetihabat arasýnda yeþillikbir yerde oturan bir cemaata rastladýlar. Bunlar keþiften ker-ametten bahsediyorlardý. Aralarýnda Timur Han'da vardý.

Emir Külal hz.lerini tale-beleriyle gören Timur Han,onlarýn kim olduðunu sordu.Emir Külal olduðunu öðren-ince de; yanlarýna koþarak,ta'zim ve edeble;

“- Efendimiz! Birazistirahat etseniz. Bize denasihat ve sohbet ederek bizibereketlendir seniz,” dedi.Bunun üzerine Seyyid EmirKülah Hz.leri :

“- Bizim sözümüz giz-lidir. Ancak senin büyük birvazifeyle vazifeli olduðunubildiririz. O iþi baþara-

Seyyid

EEMMÝÝRR KKÜÜLLÂÂLL KK..SS..

Hace Muhammed Baba Semmasi Hz.’nin Külliyesinin Giriþ Kapýsý

Temmuz-Aðustos 2000 21

Altun Silsile

Seyyid Emir Külal Hz’nin Türbesi

Seyyid Emir Külal Hz’nin Kabri

Page 12: Cân mürgünün ezkârý dîdâr-ý Karîbullah Her demdeki efkârý ......na ayný özellikleri sunan Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi'de dönemin önder þahsiyetlerindendir. Hulûsi

Temmuz-Aðustos 2000 23Temmuz-Aðustos 200022

Somuncu Baba SempozyumSomuncu BabaAltun Silsile

ek bereketli ve verimli bir hayat yaþayan Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi. Henüz beþ yaþlarýndaiken Nakþibendiyye Tarikatý meþayýhýndan mürþidÝsmail Hakký Toprak Efendi ye intisab ederek seyr üsülükünü tamamlamýþ: ardýndan ömrünü baþta irþadve teblið olmak üzere maddi ve manevi konulardainsanlara hizmetle geçirmiþtir. Ayrýca bu husustasergilediði insan sevgisi ve cömertlik gerçekten örnekalýnacak niteliktedir.

Birçok camii, okul ve benzeri müessesenin yapýl-masýna öncülük ettiði gibi, manevi fuyuzatýný da talebeden ihvana bolca ve cömertçe sunarak, özellikle kendibölgesinde mevcut islami ortamýn geliþmesine ve irti-halinden sonra da devam etmesinebüyük oran da yardýmcý olmuþtur.

Bu tebliðimde Es-Seyyid OsmanHulusi Efendinin hayatýna kýsacatemas ettikten sonra, cömertlik demekolan "Sehavet"i ve bu vasfýn O'nunhayatýndaki tezahürlerini kýsaca arzetmeye çalýþacaðým

A-ES-SEYYÝD OSMAN HULÛSÝ EFENDÝ

Darende'nin Hacýlar ÞeyhliMahallesinde 1914 yýlýnda (Hicriolarak 1331) dünyaya gözlerini açanEs-Seyyid Osman Hulusi Efendi, hembaba ve hem de ana tarafýndanPeygamberimize ulaþýr. 36 kuþaktanHz.Muhammed'in ve 12. Kuþaktan da Somuncu BabaÞeyh Hamid-i Veli'nin torunudur. Babasý Þeyhzade-oðullarýndan Hasan Feyzi Efendi, annesi ise FatýmaHanýmdýr.

Ýlk önce mahallesindeki Hacýlar Þeyhli CamiiMedresesi'ne devam ederek Kuran-ý Kerim'i öðenmiþ,daha sonra da Dutluk Sýbyan Mektebi'ne devametmiþtir.

Darende de 1923 senesinde açýlan CumhuriyetÝlkokulunu 1928-1929 yýlýnda tamamlamýþtýr. Bu esna-da ayrýca Arapça ve diðer temel islami ilimleri de oku-maya gayret sarfetmiþtir. Nitekim okuduðu islami ilim-lere kitaplarý zikrettiði manzumesine þöyle baþlamýþtýr.

Pek küçükken o deryalara bir bir daldýmHer birinden ne kadar nasibim varsa aldým

Emsile meseleyi kýldý kürþadNasara yensuru nasran ve nihad.

Bu þiirin devamýnda, Emsile, Bina, Maksud,Avamil, Kafiye. Camii'nin þerhi, Tefsir, Mantýk veMeain gibi kitap ve ilimleri okuduðunu anlatmaktadýr.

1938 tarihinde Naciye Haným'la evlenen Es-Seyyid Osman Hulusi Efendinin bu evlilikten beþ oðlu,beþ de kýzý dünyaya gelmiþtir.

1940 yýlýnda askerlik görevini yapan Es-SeyyidOsman Hulusi Efendi, babasýnýn 1945 senesinde vefatetmesi üzerine Þeyh Hamid-i Veli Camii'nde Ýmam-Hatiplik vazifesine baþlamýþ ve bu görevine 1953 yýlýnakadar fahri, devamýný da kadrolu olarak, emekli olduðu1987'ye kadar devam etmiþtir.

Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi, 14 Haziran1990 Perþembe günü vefat ederekbu fani dünyadan ebedi aleme irtihaleylemiþtir. Kabri, Þeyh Hamid-i VeliCamii haziresinde bulunmaktadýr.

Es-Seyyid Osman HulusiEfendi, Bir yandan irþad hizmetlerinisürdürürken, diðer taraftan daDarende ve çevresindeki bir çoksosyal hizmetin vucut bulmasý içinçalýþmýþtýr. Çalýþmalarýnýn iki yönlüyani hem dünya ve hem de ahiretiçin oluþu dikkat çekicidir. O cami,külliye yapmanýn ve yaptýrmanýnyanýnda, eðitim ve saðlýk kurumlarý,hatta fabrika inþasý içinde çalýþmýþ vebunlarýn kurulmasýna da öncülüketmiþ, vesile olmuþtur.

Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi'nin “Divan-ýHulusi-i Darendevi” adlý bir Divan'ý ile “Mektubat-ýHulusi-i Darendevi” isimli kitabý vardýr. Bu ikincieserinde onun mektuplarý yer alýr. Hem irþad ve hemdeçeþitli hizmetlere öncülük eden Es-Seyyid OsmanHulusi Efendi bu mektuplarý ile bir taraftan müntesip-lerine nasihatlarýný ulaþtýrýrken, diðer taraftan da onlaraçeþitli hizmetlerin görülmesi yolunda bir takým dilek veteþviklerini bildirmiþtir.

Mektuplarýný mensur, manzum ve bir çoðunudamanzum-mensu þeklinde yazan Es-Seyyid OsmanHulusi Efendi þiir ve yazýlarýnda çoðunlukla “Hulûsi”ismini kullanmakla bazen da “Muhyi” mahlasýný tercihetmiþtir.

Oðullarýna yazdýðý mektuplarda da Sevgi ve nasi-hatýn; anne -babasýna yazdýklarýnda hürmet veþükranýn, arkadaþlarýna yazdýklarýnda muhabbet vevefanýn ve bir kýsým günah ve kötü alýþkanlýklara dalmýþ

Doç. Dr. Yakup ÇÝÇEKM.Ü. Ýlh. Fak. Öðretim ÜyesiPP

Ûrucunun burûcundan tülû’ eyledi bir mehtabAnâ Seyyid Külâl dendi gönüller kýldý nûrâni

Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi’de

ÝNSAN SEVGÝSÝ ve SEHAVET

caðýnýzý da müjdeleriz,”diyerek ayrýldýlar.

Evlerine varýnca,yatsý namazýný kýlarakteveccüh yaptý.Teveccühden sonratalebelerinden ÞeyhMansur'u yanýnaçaðýrarak, onu Timur'agönderdi. Bunun üze-rine talebe Timur'agelince; Hz. Þeyhinemrini iletti. Onunpîranýn emriyle derhalHarezm ve Semarkand'ýfethetmesini söyledi.Haberi alan Timur, der-hal harekete geçti. Kýsabir zamanda Harezm veSemerkand'ý fethetti.

Emir Külalhz.lerinin tale-

belerinden birisi Kermine'ye gitmiþti. Burada bazýtarikatçýlarýn sohbetine iþtirak etti. Onlardan herbiri kendiüstadýný methederek, þaþalý sözler kullanýyorlardý. Onlarýnbu sözlerine dayanamayan Seyyid Emir Külal hz.lerinintalebesi, kendi üstadýný methederek, onun hem seyyid hemde bir mürþid-i kâmil olmasýndan bahisle onlara cevapverdi. Onlar alay ederek, talebeye dediler ki;

- Eðer senin þeyhin gerçekten dediðin gibiyse, onunhimmetine müracaat et; þu aðaçlardaki kuþlardan birisiönümüze düþsün.

Müraacatýný yapan talebe, daha baþýný mürakabedenkaldýrmadan kuþlardan birisi cemaatýn üzerine düþüverdi.

Yine bir gün bir imaret yaptýrýrken çalýþanlardanbazýlarý :

- Eðer Seyyid Emir Külal, gerçekten veli ise; herbiri-mize sýcak birer ekmek getirir, dediler.

Biraz sonra Emir Külal hz.leri evden inþaata gelmiþti.Ancak yanýnda bir þey gözükmüyordu. Çalýþan iþçiler :

- Gördünüz mü, velî olsaydý bizim istediðimizigetirirdi, diye söylendiler.

Onlar böyle konuþurken Emir Külal hz.leri ayaða

kalkarak : - Be hey tahammülsüzler! Ýþte istediðiniz, diyerek

elini koynuna sokup, herkese birer sýcak ekmek ikram etti. Talebelerinden birisi nakletti: Bir gece öyle bir

iþtiyak halindeydim ki, þiddetle þeyhimi arzu ettim. Hane-isaadetlerine geldiðimde, odalarýnda kalabalýk bir cemaatbaþlarý yere eðik, murakabe halinde oturuyorlardý. Bendebaþýmý eðerek oturdum. Biraz sonra baþýmý kaldýrdýðýmdaodada kimsenin olmadýðýný gördüm. Ancak Hz.Seyyid benimüjdeleyerek :

- Sana müjdeler olsun. Gördüðün ricalül gayblar veevliyanýn kibarlarýydý. Aralarýnda; Abdulhalýk Goncdüvanive Hace Külal'da mevcuttu.

Ýrfan ve edeple de yekdane olan bu mürþid, talebesiolduðu halde Þah-ý Nakþibend Hz.lerine incitici veya üzücüen ufak bir harekette bulunmamýþtýr. Kendileri açýk zikirlemeþgul olduklarý halde, Þah-ý Nakþibend Hz.leri halkalarý-na oturmamýþ, onu bu hareketinde ve zikrinde serbest býrak-mýþtýr. Son zamanlarýnda devamlý kýbleye dönerek oturmuþve sanki dergah-ý ilahiyye ile mükalemede (konuþuyor gibi)gibi ifadeler içerisinde olmuþtur. Ve nihayet hicretin 772senesinin cemaziyyel evvel ayýnýn sekizinci perþembegünü, sabah namazý vaktinde irtihal buyurmuþlardýr.

Ýrtihalinden evvel; hususi odasýnda üç gün, üç gecedýþarý çýkmadý. Neden çýkmadýðýný soranlara buyurdu ki:

- Üç geceden beri, ruz-u mahþerde benim ve talebele-rimin hali nice olurdiye düþünüyordum.Gaybdan kulaðýma birses geldi ki : "Ey EmirKülal! Kýyametgününde seni, senintalebelerini, dostlarýný,hatta senin mutfaðýn-dan uçan bir sineðinüzerine konduðu kim-seleri bile affettim dedi.

K a b i r l e r iSühare'dedir. Allah(c.c) bereket vefüyuzatlarýndan ayýr-masýn. Amin.

KAYNAKLAR:1- Ýslam Alimleri Ansiklopedisi, C.11, s.20-36, s. 137

Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi’de

ÝNSAN SEVGÝSÝ ve SEHAVET

Seyyid Emir Külal Hz’nin Kabri

Page 13: Cân mürgünün ezkârý dîdâr-ý Karîbullah Her demdeki efkârý ......na ayný özellikleri sunan Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi'de dönemin önder þahsiyetlerindendir. Hulûsi

Temmuz-Aðustos 2000

Somuncu Baba Sempozyum

25

Somuncu BabaSempozyum

Temmuz-Aðustos 200024

hayýrlarýna koþmuþ, ihtiyaçlarýný karþýlamaya çalýþmýþve bu hususta onlardan gelen zorluklara büyük birsabýrla göðüs germiþtir. Onlarýn incitilmesine ve kendi-lerini ebedi azaba götürecek kötü düþünce ve alýþkan-lýklar için de olmalarýna asla razý olmamýþtýr. Nitekimbir þiirinde þöyle diyordu:

“Sakýn nefsine uyup, bir can incitmeyesin.Hüsnü edebi koyup, bir can incitmeyesin.El ile dövseler de, dil ile söðseler de Bin kez incitseler de, bir can incitmeyesin.

Hepsi kardeþlerindir, yolda yoldaþlarýndýr.Halde haldeþlerindir, bir can incitmeyesin.Beyhude canýn sýkýp, insanlýðýndan çýkýp,Dil kabesini yýkýp , bir can incitmeyesin." Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi her zaman hüsn-

i zan ile hareket etmenin gerekli olduðunu ifade eder veMüslümanlarýn bu ilahi emre uymalarýný dile getirirdi.Mesela bir sohbet esnasýnda þöyle demiþlerdi: “Oðul,yekdiðerinizde, yani bir arkadaþýnýz-da bir hata ve noksan gördüðünüzzaman benim gözlerim yanlýþ görüy-or; bu arkadaþýmda bu hatalar ola-maz diyeceksiniz, görmezlikten gele-ceksiniz. Hatalarý ifþa etmek deðil desetretmek gerekir. Arkadaþýnýzahatasýndan dolayý buðzetmeyiniz.onun kötü haline buðzediniz.”

Ýnsanlar duyduðu sevginin veþefkatin bir sonucu olarak aralarýn-daki kan davalarýný, aile içimünakaþalarýný ve küçük komþulukanlaþmazlýklarýný her zaman sulh ileçözmeye çalýþmýþtýr.

“Ýnsanlara hüsn-i zanlamuamele edilmeli, ama su-i zandankaçýnýlmalýdýr.” diye buyurmuþlardýr.

“Sana tavsiyem odur kim dâimSû-i zan üstüne olma kâim.”

(14.Mektup,s.42)

Evet o, meþhur mutasavvýflar gibi caný cananaverip azade olmuþ, dünyadaki hizmetlerini kabir alem-ine taþýmýþ ve irtihalinden sonra da bir bakýma aramýzayaþamaya devam eden gönül erlerinden biri olmuþtur.

Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi gönlünü Allahsevgisiyle doldurmuþ ve bu sevginin, insaný her birmenfaat kaygýsý olmadan Allah için sevmekle kayýtlýolduðunu vurgulamýþtýr. O insanýn sevmenin, ancak

onu insanlýk ve insan olma þuuruna sahip birer kiþihaline getirmekle, kemal sahibi ve ilim irfan ehliolmasýna yardýmcý olmakla mümkün olacaðýný dilegetirmiþtir. Hayatýný ilme, irfana adayarak, bir çokinsanýn gerekli eðitimi almasýna bizzat emek vermiþtir.

Bir mektubunda þöyle demektedir. “Þaibe-iriyadan beri olarak amal-i salihaya mubaderet, ihlasve samimiyetle mahluk-i Huda'ya karþý Þefkat devecibe-i zimmettir. Allah'a imandan sonra mahluk-i Huda'ya karþý þefkat umdesi kadar güzel bir þeyyoktur.”

Ýnsanlardan veya diðer sebeplerden kaynaklanansýkýntýlara katlanmayý, dereceleri yükselten bir sabýrkonusu kabul ettiðini bir mektubunda þöyle dilegetirmektedir:

“Her belanýn sabrýný verdi bela ihsan edenHer kaza ya biz rýzayý yardan öðrendik."Mýsdakýnca arif-i mahbubunun envar-ý tecellisinin

müstaðrakýdýr.Anýn için her zehri belayý, bal olarak içer,Habibin rýzasý için kendi rýzasýndan geçer."(10.Mektup,s.30)

Yine þöyle demektedir; “Ýki günlük dünyanýn fanilezzetlerine temayül hissi, behimi bir sýfattýr ki, ehl-ikemal arasýnda dünyanýn ve ehlinin hiç bir kadrimeziyeti olmadýðý malumun olmalýdýr.”

(14.Mektub, s. 40)

lara yazdýklarýnda da emr-i bi'l-ma'ruf ile hakkýtavsiyenin yer almasý, mektuplarda ki üslubun temelözelliðini oluþturur. Ayrýca genelde manzumelerini vemektuplarýný sade bir dille ve konuþma üslubu ilekaleme almýþ olmasý, onun bu konudalar da sanatendiþesinden uzak olmasýnýn ve muhataplarýnýn gön-lüne hitap etmeyi esas almasýný bir göstergesidir. Öteyandan þiirinde, mektuplarýnda ve yaþam biçiminitasvir eden yazýlarda dini duyarlýðý canlandýrýcý ve coþ-turucu bir etkinin varlýðýný da dikkat çekmektedir.Bütün bunlar onun dini hayatýnýn ilim olarak da, amelolarak da ne kadar büyük derinliðe sahip olduðunugösterir.

B) ES-SEYYÝD OSMAN HULUSÝEFENDÝ’DE SEHAVET VE ÝNSAN SEVGÝSÝ

“Sehavet” cömert ve eli açýk olmakdemektir.Arapça da “cud” sözü de cömertlik anlamýn-dadýr. Nitekim çok defa sehavet ile cud kelimeleri ayný

anlamda olmak üzere birbirlerinin yerlerinde kullanýlýr.Cud aslýnda seha, semahat, kerem, bezl, cömertlikmanalarýna gelir. Cömert kiþiye sahi, cevad veya kerimde denir. Cömertliðin zýddý cimrilik olup, Arapça da“bulh” kelimesiyle ifade edilir. Cimriliðin aþýrý derece-sine ise “þuhh” ismi verilir. “isra” sözcüðü, baþkasýnýkendine tercih etmek manasýna da istimal edilir.

“Risale-i kuþeyri”nin müellifi meþhur alim Üstadkuþeyri” sufilerin dilinde cud ile seha arasýnda bir farkyoktur. “cud” un hakikati, insana para ve mal harca-manýn zor gelmemesidir." demektir. (KuþeyriRisalesi,s.411)

Mutasavvýflara göre cömertliðin ilk derecesiSehavettir; sonra cud gelir. en son mertebesi ise isradýr. Malýnýn bir kýsmýný veren, bir kýsmýný da kendinebýrakan kimse sehavet sahibidir. Malýnýn çoðunu infakedip kendine az bir kýsmýný býrakan kimse de cudsahibidir. Zorluk ve sýkýntýlara katlanarak kifayet dere-cesinde geçinip bu durumda baþkalarýný kendine terciheden kimseye de isra sahibi denir. (a.g.e.s.411)

Ýnsan sevgisi de Tüm insanlara karþý iyi niyetliolmak, onlara karþý üstünlük taslamamak, maddi vemanevi konularda yardýmlarýna koþmak gibidavranýþlarla tezahür eden güzel bir duygudur.

Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi'de hem insansevgisi hem de geniþ anlamý ile cömertlik huyunun var-lýðýný açýk bir þekilde görmekteyiz.

Henüz çocuk yaþlarda iken Ehramcýzade ÝsmailHakký Toprak Hazretlerinin “paramý istersin yoksa him-met mi” sorusuna hemen “Himmet isterim” diye cevapveren Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi, yaradýlýþ veyetiþmesi itibarý ile bir çok üstün meziyetlere mazharolmuþtu. Aþk ve sevgi ile dopdoluydu. Bir þiirinde:

"Þerefi paye HULUSÝ güheri mayendir.Aþk oluptur ezeli ve ebedi mayen aþk.!"

Diyerek aþk hamuru ile yoðrulduklarýný ifadeetmiþlerdi. Öyle ki hüsn-i ahlak sahibi olduklarý taaçocukluk dönemlerindeki davranýþlarýnda bile görülü-yordu. Ömürlerini insanlýða hizmetle geçirmiþler; rýza,vera ve takvada kemale ermenin gayreti içindeolmuþlardý.

Dindarlýðý onu gençliðinden itibaren haramdan,haram lokmadan ve haram bakýþtan uzak tutuðu gibi;insanlara olan sevgi ve muhabbeti de onu gýybetten,koðuculuktan ve benzeri kötü hasletlerden uzak-laþmýþtýr.

Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi yirmiden fazladerneðin baþkanlýðýný yapmýþ, hizmet alanýnda bir çokfaaliyetleri gerçekleþtirmiþtir. Bunlar ancak insanlaraduyulan sevginin, þefkatin bir sonucu olarak gerçek-leþtirilebilir. Ýþte bu faaliyetlerden bazýlarý:

Darende Ýmam-Hatip Lisesi, Endüstri MeslekLisesi, Taceddin-i Veli Kur'an Kursu, Abdurrahman-ýErzincani Camii ve Kütüphanesi, Çarþý Camii, AþaðýUlupýnar Camii, Þeyh Hamid-i Veli Camiinin tamir veihyasý, Þeyh Hamid-i Veli Çeþmesi, Ýmam-Hatip öðren-ci yurdu. Ayrýca þu müesseselerin yapýlmasýna da vesileolmuþtur: Mensucat Fabrikasý, Saðlýk ocaðýna ambu-lans ve jeneratör temini, Sadrazam Mehmet Ýzzet PaþaKütüphanesinin yerinin temini ve bazý türbeler.

Ýnsanlara karþý büyük bir sevgi ve þefkat sahibiolan Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi, onlarýn tümhukuki ve ahlaki haklarýna riayet ederken her zaman

Es-SSeyyid Osman Hulûsi Efendi (K.S) Baþarýlý Öðrencilere Ödül Verirken

Devam Edecek

Es-SSeyyid Osman Hulûsi Efendi (K.S) Baþarýlý Öðrencilere Ödül Verirken

Page 14: Cân mürgünün ezkârý dîdâr-ý Karîbullah Her demdeki efkârý ......na ayný özellikleri sunan Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi'de dönemin önder þahsiyetlerindendir. Hulûsi

Temmuz-Aðustos 2000 27

Somuncu Baba Araþtýrma

Abbasi ve Osmanlýlar Sâdât nikabetini kurmuþlardýr.Fatýmiler zamanýnda bu makama Nikabetüt- talibiyyin,Abbasiler devrinde Nakibü'l- Abbasiyyin5 Osmanlýlarzamanýnda ise Nakibü'l-Eþraflýk tabiri kullanýlmýþtýr.Fakat Osmanlýlar bu makama ayrý bir önem, hassasiyetve özen göstermiþler, bu büyük sülaleye verdiklerideðerle tarih içerisinde ki ulvî yerlerini alarak þereflen-miþlerdir.

Nakibü'l-Eþraflýk makamýný anlayabilmek için bukavramýn içerisinde bulunan, devamlý ta'zim edilenhatta Müslüman-Türk devletlerinin özel bir ihtimamgösterdiði Seyyid ve Þerif kavramlarýný çok iyi bilme-miz gerekmektedir. Öncelikle bu kavramlarýn üzerindedurmamýz gerekir.

2-SEYYÝDHazreti Peygamber (S.A.V) Efendimizin torunu,

Hazreti Hüseyin (R.A)' den gelen kola ( soya) Seyyiddenir. Seyyid lügatteki manasý ile; ulu, büyük, efendi6

ileri gelen, baþkan, baþ7 emir, reis8 anlamlarýný kapsar.Seyyid in çoðulu sâdât dýr.

Seyyidlerin alametleri vardýr, bu alametler;Seyyidler yeþil sarýk sarýp yeþil cüppe giyerlerdi.Memlüklü ve Osmanlýlar zamanýnda seyyidlerin baþýnayeþil alamet sarmalarý adettendi.9 Böylece halkýniçinde kimin seyyid olduðu bu alametten anlaþýlýrdý.Seyyidlere ise gereken saygý, edep ve ta'zim gösterilir,ihtimamla hürmet edilirdi. Osmanlýlarda sâdât'a emir,baþlarýna sardýklarý yeþil sarýða emir sarýðý demiþlerdir.Sadattan olan kadýnlarda baþlarýna yeþil alamet takar-lardý. Seyyidler her zaman yeþil alametle gezerler yalnýzSeyyidlerden birisi þeyhülislam olursa o zaman þey-hülislamlara mahsus beyaz sarýk sararlardý.10

Osmanlýlar, Seyyidlere ayrý bir önem ve özengöstermiþ, Seyyidleri vergi, gümrük ve askerlikten muaftutmuþ, ellerine de muaf olduklarýna dair berat ver-miþtir.11 Mekke ve Medine halkýný da yalnýzca o mukad-des topraklarda yaþadýklarý için muaf tutmuþ, bu beldel-erden Anadolu'ya göç yolu ile gelenleri de bu mukad-des beldelerde (Hz. Peygamberin doðup yaþadýðý yer-lerde doðduklarý için) muaf tutmuþtur.12 ÝþteOsmanlýnýn bu nokta-i nazardan yüceliði ve büyüklüðüde bundan kaynaklanmaktadýr. Asýrlardan beri sürdüðücihan hakimiyetinin sýrlarý ise bu gizemin içerisinde saklýbulunmaktadýr.

Lâ- Edrinin dediði gibi;

Ey hame-i nakýs -beyan baþla duayý SeyyideEt sende sarf-ý iktidar durma senayý Seyyide.3-ÞERÝFHazreti Peygamber (S.A.V) efendimizin torunu

Hazreti Hasan (R.A)'dan gelen kola (soya) Þerif denir.

Þerif lügatteki manasý ile þerefli, mübarek, kutsal, soylu,temiz,13 yükselmek, üstün olmak, necip ve asil anlam-larýndadýr. Þerifin çoðulu eþraf ve þürefa'dýr.14 Eþraf iseasaletin ve sosyal mevkii yüksek olan veya civarýntanýnmýþ büyük ailelerine ve bunlardan birisine mensupolan kimselere denir.

Þeriflerin alametleri ve statüleri daha önce bahset-miþ olduðumuz Seyyidlerin alamet ve statüleri ileaynýdýr. Nakibü'l- Eþraflar Þerifleri de ayný þekildedefterlere kaydetmiþlerdir. Ayný saygý, ta'zim ve hürmetigörmüþlerdir. Seyyid ve Þerif aileleri birbirlerinden kýzalýp verirlerse bu suretle doðan çocuða Seyyid Þerifdenir.

Þerifler daha çok hicaz bölgesinde kalmýþ,Seyyidlerin ise büyük bir kýsmý Anadolu ya gelmiþtir.Seyyidlerin çalýþmalarý ve üstün gayretleri sayesindeAnadolu kýsa sürede Ýslamlaþmýþtýr. Hicaz da kalanlarve emirlik edenler ise bu bölgenin hizmetinde bulun-muþlardýr. Mekke halký, emir olan büyük ÞerifeSeyyidünâ (Efendimiz) diye hitap etmiþlerdir.15

GiriþÝslam medeniyeti, Ýslam

dinin yayýlmasý ile dahadoðrusu Peygamber (S.A.V)efendimizin islamý tebliði ilebaþlar. Onun önderliði ve O'nunaydýnlatmasý neticesinde iler-leme, yükselme olmuþtur.Ýslâmýn inkiþafýnda siyasi vecoðrafi açýdan devletlerin etkisiolduðu gibi yaþayýþ ve fikirplanýnda ise ilmiyenin çokbüyük etkisi görülür.

Hz. Peygamber (S.A.V)'itakiben onun temsilcileri aynenonun yaptýðý gibi Ýslamýnyücelmesi ve yayýlmasýndaetken olmuþlardýr. ÞüphesizSadat-ý Kiram bu yükselme veilerlemede çok büyük rol almýþ,devletlerin ve milletlerin kaderini tayin etmiþlerdir.Bunu bize en güzel þekliyle Osmanlý Devleti göstermek-tedir. Çok sayýda Seyyid ve Þerifin ilmiye içerisindeolduðu, devlet bünyesinde þeyhülislamlýk, kazaskerlikve kadýlýk yaptýðý aþikârdýr. Buna karþýlýk OsmanlýTürkleri ise Sadat-ý Kirama gereken saygý, hürmet veedebi göstermiþler buna paralel olarak da hýzlý bir yük-seliþ ile uzun bir hayat idame etmiþlerdir. Öyle kiSeyyidlerin temsilcisi olarak kabul edilen Nakibü'l-Eþrafsaraya geldiðinde Padiþah ve Sadrazam ayaktakarþýlamýþ. Osmanlýnýn evlad-ý resûle ne kadar kýymetverdiðini tüm dünyaya kanýtlamýþlardýr. Buna paralelSadat-ý Kiram ise Ýslamî yaþayýþýn sosyal bünyedekimükemmelliðini her halleri ile göstererek çok sayýdainsanýn hidayete ermelerinisaðlarken, muhteþem bir þekildeÝslam medeniyetine damgalarýnývurmuþlardýr. Sadat-ý Kiram bumilletin manevi bataryalarýnýteçhiz ederken halka ve hüküm-darlara bu dünyada yaþamanýngayesinin ne olduðunu çok güzelbir þekilde kavratmýþlar ve yaþat-mýþlardýr.

Ne zaman ki Allah (C.C)ve Resulullah (S.A.V)'a iman veitaat azalmýþsa iþte o zamanmaddi ve manevi zararlara ve

gerilemelere uðranýlmýþtýr. Nezaman ki Evlad-ý Resule itaatazalmaya baþlamýþ, manevibataryalar zayýflamýþ iþte ozaman milletlerin inkýrazýbaþlamýþtýr. Ýþte bu yüzdentemelden beri bünyemizde olandeðerlere sahip çýkmalý, budeðerlerin kýymetin bilmeli,medeniyet alanýnda yüksel-menin hazzýný yaþamalý böyleceÝslam medeniyetinin inkiþafýnýndevamý da saðlanmalýdýr.

1-TANIMIVE TARÝHÇESÝ

Hazreti Peygamber(S.A.V)'in sülalesi mensuplarýnýniþleriyle ilgilenen vazife sahibineNakibü'l-Eþraf denir. Ehl-i beytden olanlara Ýslamiyet'in her

devrinde pek ziyade hürmet ve ta'zim gösterilmiþtir.Kendilerini ait iþlere bakmak üzere içlerinden birisi reistayin edilir. Bu sülaleye ait tüm iþlere tayin edilen reisbakardý.1 Öyle ki sayýlarýný kayýt ve zapteder, doðum-larýný, vefatlarýný deftere iþler, Resulullah (S.A.V)'ýnsoyundan gelenlerin tüm iþlerine bakardý.

Nakibü'l-Eþraflýk makamý yaptýðý vazifenin þere-finden ötürü en yüksek mansýblardan sayýlýr, halifedensonra gelirdi. Halifeler tarafýndan yazýlan ferman veberatlarda bu makama dair tazimkâr sözler kullanýlýr,hassasiyetle edebe riayet edilirdi.2 Hülâsa Nakibü'lEþraf Hazreti Peygamber (S.A.V) hanedaný efradýnýnumumi varisi hükmündeydi. Nakibü'l- Eþrafa yüksekgörevler verilirdi. Öyle ki, divan-ý mezalim (Adalet

divaný)3 ve divan-ý eþraf riyasetigibi görevlerde bulunurdu.Divan-ý eþrafta HazretiPeygamber (S.A.V)'e mensubzevatýn þecerelerini, evlat veahfad cetvelleri ile vukuat-ýsaireyi tutardý. Ayrýca bunlaratahsis edilen vakýflarda budivandan idare edilirdi.4

Nakibü'l-Eþraflýk, Ýslamdevletlerinde her zaman ve herasýrda bulunmuþ, saygý vehürmet görmüþtür. AnadoluSelçuklu, Memlüklü, Ýlhanlý,

Nakibü'l Eþraf ’lýkNakibü'l Eþraf ’lýk

DÝPNOTLAR1-MMehmet Zeki Pakalýn, Osmanlý Tarihi Deyimleri ve Terimleri Sözlüðü Ýstanbul 1971 ,

C.2, s.6472-PPakalýn,a-gg-ee, C.2, s.6473- Pakalýn,a-gg-ee, C.2, s.6474-ÝÝsmail Hakký Uzunçarþýlý, Osmanlý Devlet Teþkilatýna Medhal, Ankara 1988, s.388,3895-UUzunçarþýlý; a-gg-ee, s.388,3896-ÝÝskender Pala; Divan Þiiri Sözlüðü, Ankara 1995, s.4807-FFerit Develioðlu; Osmanlýca-TTürkçe Ansiklopedik Lügat, Ankara 1986, s.11368-ÝÝslam Ansiklopedisi; (MEB) , C.10, s.5439-ÝÝsmail Hakký Uzunçarþýlý; Osmanlý Devletinin Ýlmiye Teþkilatý, Ankara 1988, s.165

10- Uzunçarþýlý; a-gg-ee, s.16511- Uzunçarþýlý; Mekke-ii Mükerreme Emirleri, Ankara 1972, s.4;

Uzunçarþýlý; Osmanlý Devletinin Ýlmiye Teþkilatý, s.16612-MMünir Atalar, Osmanlý Devletinde Surre -ii Hümayun ve Surre Alaylarý, Ankara 1972,

s.9,1013-FFerit Develioðlu; a-gg-ee ,s.118714-UUzunçarþýlý; Osmanlý Devletinin Ýlmiye Teþkilatý, s.16115-UUzunçarþýlý; Osmanlý Devletinin Ýlmiye Teþkilatý, s.162

Resul KESENCELÝK.S.Ü. Tarih Böl. Öðr. Görevlisi

Nakibü'l Eþraf ’lýk

Temmuz-Aðustos 200026

Somuncu BabaAraþtýrma

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (SAV)�inPakistan��n Lahor Padi�ah� Mescidindeki

Ye�il Renkli Sar���Devam Edecek

Page 15: Cân mürgünün ezkârý dîdâr-ý Karîbullah Her demdeki efkârý ......na ayný özellikleri sunan Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi'de dönemin önder þahsiyetlerindendir. Hulûsi

Bay�nd�rl�k ve �skanBakanl��� M�ste�ar�Ali Helvac�

24 Haziran 2000

K�lt�r Etkinliklerine Kat�lanlardan Bir G�r�n�m

Vak�f Ba�kan� Hamidettin Ate�Hastanenin Temelini Atarken

Hastanenin Temel Atma T�reninden G�r�n�mler

M�ste�ar Ali Helvac�Hastanenin Temelini Atarken

Mevl�t Zontul�un Hat�ra Foto�raflar�yla �Darende� Konulu Resim Sergisi Somuncu Baba ve Hulßsi Efendi K�lt�r Etkinlikleri Hat�ras�

�eyh Hamid-i Veli K�t�phane, Ara�t�rma ve K�lt�r Merkezinin A��l���

Vak�f Ba�kan� Hamidettin Ate�

Hay�r ̇ar��s� (Kermes ) A��l���

�iir ve Makale Yar��mas�n�n�d�l T�reni

A��l��a Kat�lanlar Hay�r ̇ ar��s�n� Gezerken

Page 16: Cân mürgünün ezkârý dîdâr-ý Karîbullah Her demdeki efkârý ......na ayný özellikleri sunan Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi'de dönemin önder þahsiyetlerindendir. Hulûsi

Her çaðda toplumlarýn maddi ve manevi kalkýnmasýnýsaðlayan uzun asýrlar tesirleri devam ettiren önder insanlarvardýr. Bu önder insanlar lokomotif vazifesini görürler.

Osmanlý Devletinin kuruluþunda; toplumu irþad ve güzelahlakla ahlaklandýrma, rûhi güzellikler sunmakla görevli ÞeyhHamid-i Veli hizmetleri ile Anadolu'nun çalkantýlý dönem-lerinden sonra, Anadolu insanýna ayný özellikleri sunan Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi'de dönemin önder þahsiyet-lerindendir.

Hulûsi Efendi'nin vefatýný takipeden 1991 yýlýndan itibaren, bu þahsiyet-leri yeni nesilleri tanýtmak gayesiyle 7yýl üst üste "Somuncu Baba ve Es-Seyyid Osman Hulusi EfendiSempozyumu" düzenlenmiþtir. Bu sem-pozyumlara ilmi sahada belirli birmesafe alýnmýþtýr.

Ülkemizin ve Darende'mizinmanevi ve maddi mimarlarýndanSomuncu Baba ve Hulusi Efendiyianma, fikir ve düþüncelerini toplumaanlatma, topluma bazý hizmetlerinsunulmasýna vasýta olan kültür etkinlik-leri 14-24 Haziran tarihleri arasýnda yapýldý.

Her yýl geleneksel olarak bu tarihlerde yapýlmasýdüþünülen Kültür Etkinlikleri; Darende'nin tarihi, sosyal,ekonomik ve kültürel deðerlerinin tanýtýlmasý ve yükseltilmesigaye edinilmektedir.

Türklerin Anadolu'yu fethinden itibaren Anadolu'nunmanevi mimarlarý maddi sahada da kalkýnmanýn öncüsüolmuþlardýr. Osmanlý'nýn kuruluþunda Somuncu Baba'nýn yaptýðýhizmetler gibi asrýmýzda da Hulusi Efendinin ayný göreviüstlendiðini görmekteyiz. Kültür, sanat ve hizmet aðýrlýklý olarakdüzenlenen bu yýl ki etkinlikler de hemþehrilerimizin katýlýmýnýnçok olmasý herkesin dikkatini çekti.

Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfý tarafýndanSomuncu Baba ve Hulûsi Efendi'yi anmak ve eserlerini tanýtmakmaksadýyla daha önce 7 yýl ardarda yapýlan sempozyumlardansonra bu yýl Somuncu Baba ve Hulûsi Efendi Kültür Etkinlikleridüzenlendi.

Bu yýl ki Kültür Etkinlikleri 24 Haziran 2000 Cumartesigünü muhteþem bir programla gerçekleþti.

Prof. Dr. Ahmed Akgündüz "Somuncu Baba ve NesebiAlisi ile ilgili yeni belgeler" ve Yrd. Doç. Dr. Cemil Gülseren'in"Es-Seyyid Osman Hulusi Efendini Hayatý ve Eserleri"Somuncu Baba ve Hulûsi Efendi hakkýnda hazýrladýklarý teblið-leri sunmalarýyla baþlayan proðram, Kermes açýlýþý, ÞeyhHamid-i Veli Kütüphane, Araþtýrma ve Kültür Merkezininhizmete açýlmasý, 200 Yataklý Tam Teþekküllü Darende Hulûsi

Efendi Hastanesinin temel atma töreni ve "Hatýra FotoðraflarýylaDarende" konulu resim sergisinden müteþekkil muhteþem birorganizasyonla gerçekleþti.

Törenlere yurdun dört bir yanýndan üçbini aþkýn insanDarende ye gelerek katýldý.

Kültür Etkinliklerine katýlmak üzere Darende'ye gelen;Bayýndýrlýk ve Ýskân Bakanlýðý Müsteþarý Hemþehrimiz SayýnAli Helvacý 24 Haziran günü sabah, Gürün Velioðlu

Tesislerinde, 50 araçlýk konvoylabakan gibi karþýlandý

Ali Helvacý konuþmasýnda,"Darende Tarihi ve OsmanlýArþivlerindeki Darende ile ilgiliTemettuat Defterleri ile diðervesikalarýn günýþýðýna çýkarýlmasý içinEs-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfýve Prof. Dr Ahmed Akgündüz'ünbaþkaný bulunduðu OsmanlýAraþtýrmalarý Vakfý'nýn çalýþmalarýyla,hemþehrilerimizin ve ilim aleminin isti-fadesi için elimden gelen her türlüdesteði vereceðime söz veriyorum"dedi.

Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi'nin en önemli arzularýn-dan birisi olan Darende'ye hastane yaptýrma projesi gerçekleþiy-or.

24 Haziran 2000 tarihinde yapýlan Somuncu Baba veHulûsi Efendi Kültür Etkinlikleri proðramýndaki temel atmatöreniyle hastane inþaatý baþlamýþ oldu. Ýki-üç yýl içerisindetamamlanmasý planlanan hastanenin Darende ve civarýndakibüyük þehirlere uzak ilçelerin büyük bir kýsmýnýn ihtiyacýný

karþýlayacak.Diðer yandan Þeyh

Hamid-i Veli KülliyesiRestorasyon çalýþmalarýn-da külliyeye yapýlanKütüphane, Araþtýrma veKültür Merkezinin deaçýlýþý Somuncu Baba veHulûsi Efendi KültürEtkinlikleri programýylahizmete girdi.

Törene Bayýndýrlýkve Ýskan BakanlýðýMüsteþarý HemþehrimizAli HELVACI, DarendeKaymakamý Salih YÜCE,Darende Belediye BaþkanýSýtký ÖZÝNAL, Gürün

Belediye Baþkaný Mehmet AKTAÞ, GürünSuçatý Belediye Baþkaný Lütfullah TAKÇI,Yenice Belediye Baþkaný Mehmet YÜCEL,Hatay Payas Belediye Baþkaný BekirALTAN, Baþer Holding Yönetim KuruluBaþkaný Abdurrahman BAÞER, AbdullahZAÝMOÐLU, Arif KARAKAYA, NuriÇOMU, Süleyman ÇALIÞKAN, YusufDOÐRU, Erdal OÐUZ. Sadullah ILICAK,Hamid SÖYLEMEZ, Malatya Ticaret veSanayi Odasý Baþkaný Mücahit FINDIKLI,Emekli Vakýflar Baþmüfettiþi Ali EREN,Aþaðýulupýnar Bld. Baþ. Eyüp ERDEM,Araþtýrmacý Yazar Mustafa ÇAÐATAY, Hasan TATLICI,Yüksek Mimar Yücel SARI, Kemal ERDOÐAN, ÝlyasERDOÐAN, ve Türkiyenin her birköþesinden gelmiþ üçbini aþkýnhemþehri ve gönül dostu katýldý.

Ýstiklal Marþýnýn okunmasýn-dan sonra Kur'an-ý Kerim Tilavetiylebaþlayan programda, Vakýf GenelMüdürü Ýsmail Palakoðlu açýlýþkonuþmasýný yaptý. Palakoðlu;

"-Profösör doktor, bir hocamýz,Hulusi Efendiyi þöyle anlatýyor:"Fakir, yetim, düþkün ve kimsesizlerekol kanat germiþ, onlarýn ihtiyaçlarýna adanan kurum ve kuru-luþlar, zinciri oluþturmuþtur. Cami ve türbe yapýmýndan, yol veköprü, inþaatýna, yol açýlmasýndan Jandarma karakolu inþaatýna,hapishanedeki mahkumlarýn ihtiyaçlarýnýn karþýlanmasýndan,

sulama projelerine, Ýmam HatipLisesinden, Endüstri MeslekLisesine.

Kütüphane, fabrika açýlmasýnakadar uzanan geniþ bir yelpazede,hizmet faaliyetini yürütmüþtür." Yinedeðerli bilim adamýmýz SomuncuBaba ve Neseb-i Alisi kitabýnýn,yazarý, Osmanlý ArþivleriAraþtýrmacýsý Sayýn Prof. Dr. AhmedAkgündüz hocamýza, bu bilimseltoplantýlarýmýzda her zaman yanýmýz-da bizlerle beraber olmasýndandolayý, aleni teþekkürlerimi sunuyo-

rum. Toplum, bu hocalarýmýzýn gayretleriyle Somuncu Baba'yý,Hulûsi Efendi'yi, tanýma imkaný bulmuþtur"dedi.

Darende Belediye Baþkaný Sýtký Özinal kürsüye gelerek, "-Feyzini Somuncu Baba'dan almýþ, rahle-i tedrisatýný bu ýþýkhizmetinde helezon helezon günümüze taþýmýþ evliyalar, erenler,sadrazamlarýn, paþalarýn torunlarý, Anadolumuzun her yeri birAlperen., bir derviþ gazi bölgesidir. Darendemiz manevi sahadanasibini almýþ en güzide bir Alperen bölgesidir.

Haziran ayý içersinde Hakk'ýn rahmetine kavuþan HacýHulusi Efendi'yi ve geniþ ufuklarý olan yüce þahsiyetleri kutu-plarý rahmetle anmak istiyorum" dedi.

Kaymakam Salih Yüce'nin kýsa ve özlü konuþmasýnda“Sevgili Darendeliler... Darende'ye geldiðim günden beri her

konuda bizden yardýmlarýný esirgemeyentüm Darendeliler hepinize teþekkür ederim.Amacýmýz 30 yapraklý gül þehri, evliyalardiyarý güzel Darende'nin güzel insanlarýnaen güzel hizmeti vermek. Hep birlikte güzelDa rendeye hepinizi saygýyla selamlýyo-rum." Bayýndýrlýk ve Ýskan BakanlýðýMüsteþarý hemþehrimiz Sayýn Ali Helvacýsöz alarak Darende'nin kültür zenginlikler-ine baktýðýmýz zaman bir ilim ve medeniyetþehri olduðunu görüyoruz. Bu manevigönül sultanlarýmýz içersinde SomuncuBaba ve Hulusi Efendi Hazretleri vardýr.

Bunlarý bir araya getirdiðimiz zaman, deðerlendirdiðimiz zamanhepimize düþen bir görev vardýr, oda çok çalýþmak.

Geleceðimizin gençler olduðunu ve onlara sahip çýkmamýzgerektiðini ve bu sahip çýkmaya ev sahipliði yapan ve bugünküsempozyumda bizi bir araya getiren vakfýmýzýn muhterembaþkaný Muhterem Hamideddin Ateþ Bey'e yaptýrmýþ olduðu vebuna öncülük ettiði yurtlarý ile de bunlara sahip çýktýðý içinkendilerine de þükranlarýmý sunmak istiyorum" dedi.

Esas gündeme gelenler Osmanlý Araþtýrmalarý VakfýBaþkaný, Rotterdam Ýslam Üniversitesi Rektörü, Prof. Dr.Ahmed Akgündüz, büyük emeklerle hazýrladýðý Somuncu Babave Neseb-i Alisine ait yeni elde ettiði bilgi ve belgeri sundu. Prof.Dr Ahmed Akgündüz tebliðinde;

"Þunu ifade edelim ki; Somuncu Baba denilen maneviyaterinin, maddi açýdan yüce nesebini devam ettiren torunlarý, herikiside günümüze kadar gelmek þartýyla, hem Darende'de ve hemde Aksaray'da bulunmaktadýr. Ne Aksaray'dakilerinDarende'dekileri ve ne de Darende'de kilerin Aksaray'dakileriinkar etmelerine, vesikalar ve Osmanlý devleti'nin her iki koludavergiden muaf tutarak ehemmiyet vermesinden doðan arþiv bel-geleri müsa'ade etmemektedir. Önemli olanda o mübarek zâtýnneslinden gelmedir. Allah'a hamd olsun ki, bu kitabýmýzla hembu zamana kadar tamamen yok gibi farz edilen Darende kolu vehem de Aksaray kolu, çok az inkýta ile neseb þecerlerini öðren-miþ bulunmaktalar" dedi.

Prof. Dr. Ahmed Akgündüz, Temettuat DefterlerindekiSomuncu Baba ve Neseb-i Alisindeki kayýtlarý anlatarak, din-leyicileri bilgilendirdi. Bu arada Darende'nin tarihini ve konuylaalâkalý Osmanlý Arþivindeki vesikalarý inceleyerek çok güzel bireser meydana getireceðini belirterek, Müsteþarýmýz AliHelvacý'dan bu konuda yardýmcý olmasýný isteyerek, gerekli sözü

aldý.Yrd. Doç. Dr. Cemil

Gülseren ise;Es-Seyyid OsmanHulûsi Efendi'nin Hayatý veEserleri konulu tebliðinde,

"Böylesine kýyýcýlaþmýþ,dünyada egonun öne çýktýðýgünümüzde, lekesiz, tertemiz,pýrýl pýrýl kalabilen fikrini,zikrini, zihnini maddi-manevibütün varlýðýný insanlýðýnyararýna sunan Es-SeyyidOsman Hulûsi Efendi, dindar-

Somuncu Baba ve Hulûsi EfendiKültür Etkinlikleri

Temmuz-Aðustos 2000

Somuncu BabaGüncel

30 Temmuz-Aðustos 2000 31

Ýsmail PALAKOÐLUÝlahiyatçý - Araþtýrmacý

Somuncu Baba Güncel

Somuncu Baba ve Hulûsi EfendiKültür Etkinlikleri

Vak�f Genel M�d�r�;�smail Palako�lu

S�tk� �zinalBelediye Ba�kan�

KaymakamSalih Y�ce

Ali Helvac�Bay�nd�rl�k ve �skan Bakanl��� M�ste�ar�

Page 17: Cân mürgünün ezkârý dîdâr-ý Karîbullah Her demdeki efkârý ......na ayný özellikleri sunan Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi'de dönemin önder þahsiyetlerindendir. Hulûsi

lýðý sadece bazý ibadetlerle sýnýrlýgörmemiþ; vefalý, þefkatli ve cömertolmayý da ýsrarla gerek eserlerinde vegerekse sohbetlerinde iþlemiþtir.Sofralarýnda bir defa bile yalnýz yemekyememiþtir.

Allah'tan ne dilediyse vefatýn-dan sonra da bu arzularý tek tekAllah'ýn izniyle gerçekleþiyor.Mutluyuz, Allah'tan rahmet diliyorþükran ve minnetle anýyoruz" dedi.

Somuncu Baba ve Hulûsi Efendikonulu þiir ve makale yarýþmasýnýn ödül töreni yapýldý.Yarýþmada; Þiir dalýnda Darendeli Aþýk Beyani birinci, MusaTektaþ ve Hökkeþ Yanýk ikinciliði paylaþýrken, Üçüncülüðü deTuran Þakalar ve Sema Kulat paylaþtýlar.

Makale dalýnda ise Mehmet Ali Kulat birincilði, RaþitÝlkay Karakuþ ikinciliði ve Sýrrý Kýlýç üçünlüðü almýþlardýr.Ödülleri verilen yarýþmacýlardan bir çoðu almýþ olduklarý ödül-leri ayný gün temeli atýlan 200 Yataklý Darende Hulûsi EfendiHastanesine baðýþladýlar.

Çok kalabalýk bir araç konvoyu ile Davetliler daha sonraÞeyh Hamid-i Veli Camiinin alt katýnda inþaatý ve tefriþi tamam-lanan Þeyh Hamid-i Veli Kütüphanesi, Araþtýrma ve KültürMerkezi hizmete açýldý. Es-Seyyid Osman Hulusi EfendiVakfýnýn kültüre, ilme verdiði önemin bir güzel göstergesiniburada hep birlikte gördük. Hemþehrimiz Ali HELVACI güzel-likler karþýsýnda duygulanarak kütüphaneye internet baðlantý sis-teminin masraflarýnýn kendisi tarafýndan karþýlanacaðýný taahhütetti. Prof. Dr. Ahmet AKGÜNDÜZ "gençliðim geriye gelse debu güzellikler ve nimetler içersinde bu manevi hazla dolu ortam-da öðrenci olsam" dedi. En modern þekilde tanzim edilmiþkütüphanemiz hemþehrilerimizce çok beðenildi. Daha sonra kül-liye gezilerek Somuncu Baba camii'nde restorasyonu merhalelerneler yapýldýðý Vakýf Genel Müdürü tarafýndan anlatýldý. ÝlaveCamii'nin yanýna yapýlan yeni çeþmeden Ali Helvacý, AhmedAkgündüz ve diðer ziyaretçiler su içtiler

Hulûsi Efendi'nin saðlýðýnda yapýmýný çok arzu ettiði 200yataklý Darende Hulusi Efendi Hastanesinin temel atma töreninegeçildi. Hastane hakkýnda bilgi veren Vakýf yetkilisi hastaneninbir buçuk trilyona mâl olacaðýný, beþ katlý hastanenin bölgeinsanýnýn en önemli sorununa cevap vereceðini, Darende'ninekonomik ve sosyal hayatýna büyük katký saðlayacaðýný belirtti.Kesilen kurbanlardan sonra Ýlçe Müftüsü Ünal Tan'ýn duasýnamüteakip tüm davetlilerin katýlýmýyla hastanenin temeli atýldý.Böylece Hulusi Efendi'nin bir vasiyetidaha tüm insanlar ve Darende yararýnagerçekleþtirilerek, mutluluk ve sevinçbir arada yaþandý.

Kültür Etkinlikleri çerçevesindeHulusi Efendi Yüksek Öðrenim ErkekÖðrenci Salonunda açýlan resim sergisibize ayrý bir nostalji yaþattý. Darende'nin65 yýllýk fotoðraflarýný ihtiva eden, yüzelliye yakýn tarihi fotoðraflar çekencanlý tarih Mevlüt Zontul'un eskifotoðraf makinasý ile beraber etkinlik-lerimize ayrý bir renk kattý. 91 yaþýndaki

fotoðrafçý Mevlüt Zontul'un Müsteþar AliHelvacýya ve davetlilere çocukluk yýllarýn-da Darende Sivas iline baðlý iken SivasValisine okuduðu þiiri ayný heyecanlaokudu. Daha sonra "hayatýmýn bu son dem-lerinde hatýralarýma ve sanatýma kýymetveren hemþehrilerime elli yýllýk geçmiþisunmayý saðlayan Hamideddin Efendi'yeçok müteþekkirim, Allah (C.C) razý olsun".dedi. Mevlüt Zontul'un yýllardýr bir usta vesanatkâr ruhuyla çektiði Darende'nin canlýtarihini bir þerit olarak gözden geçirmek ve

incelemek herkesi mutlu etti. Sanata ve sanatçýya Es-SeyyidOsman Hulûsi Efendi Vakfýnýn verdiði kýymetin bir genelörneðini hepbirlikte gördük. Bu arada Yurdun deðiþik yerlerindeikamet eden Darende'li hemþehrilerimiz Kültür Etkinlikleri sebe-biyle biraraya gelerek hasret giderdi ve mahalli yemekleritohmanýn kenarýnda yiyerek hoþ sohbetler yaptýlar...

Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfý tarafýndandüzenenlenen Kültür Etkinlikleri çerçevesinde Somuncu Babave Hulûsi Efendi konulu Þiir ve Makale yarýþmasýnýnsonuçlarýnýn açýklanmasý ve ödül töreni 24 Haziran 2000Cumartesi günü genel program içerisinde yapýldý.

Ýlk defa düzenlenen geniþ kapsamlý bir yarýþma olmasýnedeniyle katýlýmýn normal olduðu görüldü. Aslýnda SomuncuBaba'yý ve Hulûsi Efendi'yi ve onlarýn hizmetlerini anlatmak,kaleme almak, bu hususta edebi bir eser meydana koymak hiçtekolay bir þey deðildir. Bu yüce þahsiyetleri konu alan özel biryarýþmanýn sonucunda çok kýymetli eserler meydana konmuþtur.

Yarýþmacýlarýn genelde Darende, Malatya, Elbistan, Sivas,Gürün, Ýskenderun, Kahramanmaraþ, Ýstanbul, Karabük gibiillerimizden katýlýmcýlarýn olmasý konunun özel olmasýna baðlýolarak katýlýmcýlarýnda Darende'yi, Somuncu Baba'yý ve HulûsiEfendi'yi tanýyan, konuya vâkýf yazar ve þairlerin katýldýðýgözlendi.

Bu yarýþmanýn önümüzdeki yýllarda geleneksel olarakdevam ettirilmesi, hem yarýþmanýn boyutunun dahada büyüme-sine, hem de katýlýmcýlarýn çok artmasýna zemin oluþturmuþtur.

Yurdun deðiþik yörelerinden kýrk þairin, elli þiirini ve 7araþtýrmacý-yazar'ýn makalelerini deðerlendirmeye alan Yrd.Doç. Dr. Cemil Gülseren, Arþ. Gör, Mustafa Önder, Okutman,Mehmet Yýlmaz ve Edebiyat Öðretmeni, Bekir Yakan'ýn deðer-lendirmesinun sonucu þöyledir:

24 Haziran'daki konferans programýndan sonra, yarýþmadadereceye girenlere ödülleri törenle verildi. Burada çok anlamlý ve

duygulu anlar yaþandý.Yarýþmacýlardan Sýrrý Kýlýç, R. ÝlkayKarakuþ, Hökkeþ Yanýk, MusaTektaþ, Bayram Eke, Yýlmaz Yazýcýve Darende'li Aþýk Beyani (H.Ýbrahim Güleç) almýþ olduklarý ödül-leri ayný gün temeli atýlan 200 YataklýDarende Hulûsi Efendi hastanesinebaðýþladýlar. Dereceye giren eserlerve yayýnlanmaya lâyýk görülen eser-ler, vakýf tarafýndan bir kitap halindeyayýnlanacaktýr. En büyük ve ölümsüzödül bu olacaktýr...

Sanat ve Estetik Anlayýþýmýzdan Bir Kesit ve

Hulûsi Efendi (K.S)'ninSanatkârlýðý-2

Temmuz-Aðustos 2000 33

Somuncu Baba

Temmuz-Aðustos 200032

Dünyada bir misafir gibi olan insanoðlu; iyiyi kötü-den ayýrt edebilen, sanat ve estetik duygularla birþeyler üretebilen, algýlayabilen, hükmeden,

yöneten ve beþeri münasebetleri tanzim eden birpsikolojiye sahiptir. Demek ki insan ruhunda ve toplum-da sanatkârlýk mühim bir esastýr. Belki bu insanýn,yeryüzünde Allah'ýn halifesi olmasýnýn ayrý birmazhariyetidir. Çünkü Allahu Teala yarattýðýný sanatlýbir þekilde yaratýr. Ýþte Allah'ýn "Sani-i Zülcelal" sýfatýnýntecellisi olarak bu âlemi ve mahlukatý en güzel birbiçimde yaratmasý insanlarýn muhayyillesinin fevkindeancak, iman çerçevesinde algýlanabilir, deðerlendirilir.Halk arasýnda bazen farkýnda olmadan "sanatýn nedir?"sualine muhatap kalýrýz. Demek oluyor ki aslýndaherkesin bir bâriz sanatý vardýr. Onu keþfedebilen, faalhale getirebilen ve kullanabilenler o sualin hakiki cev-abýný bizzat ruhen ve bedenen verebilenlerdir.

Fertler ve toplumlar, ruhlarýnda ve cevherlerindebulunan sanatkârlýk kuvvesiyle veya ilhamla varolduk-larýndan beri yeryüzünü harikulade, hayret feza, nefissanat eserleriyle süslemiþler, bezemiþlerdir. Mimarinin,mûsikinin, edebiyatýn, plastik ve dekoratif eserlerin vs.bilinen þaheserliklerini saymakla bitiremeyiz. Aslýndabunlarýn bir çoðu hayatýmýzýn içinde her an gözümüzünönündedir. Fark edebilenler bunun sýrrýndadýr. Dahagenel manada ise hayat içerisinde günlük cereyandaherkesin vazifesini en güzel þekilde sanatkârane üsluplayapmasý, bu çerçeve dahilinde insanlarýn birbirine güzelhitap etmesi, güzel konuþmasý sanatkârlýk ruhundan birnefha, sanat mâyesinden bir cevherdir.

Ý n s a n l a rsanat anlayýþýiçinde vücudag e t i r i l e nyapýlarý, eserlerigörebilmek içinkýtalar aþýp,s e y a h a t l e ryapýyorlar. Buiþi yaptýran;gerçek sanatýseziþin, ruhungeliþiminin veestetik anlayýþýnü r ü n ü d ü r .Eserler mey-dana getir-ilirken, ruhih i s s i y a t ý n ,imanýn, vecdin,gayretin vecehdin güzelliðio esere yansý-m a k t a d ý r .Tabiidir ki, Allahu Teala'nýn yarattýðý her þeye ve insan-larýn ortaya koyduðu sanat eserlerine bu bakýþ açýsý ilenazar edecek olunursa özel ve genel manada güzelliklerve sanat yönü yakalanmýþ olur. Bu bakýþlar bizi Allah'ýnilim hazinelerine ve ilhamlarýna ulaþtýracaktýr.1

Tabiatýn maneviliði ve sanat yönünü açýklamakiçin Beþir Ayvazoðlu'nun þu satýrlarýna bakmakkanaatimce faydalý olacaktýr.

“Öðrencileri bir gün Buda'nýn vereceði birvaazý dinlemek üzere toplanýr. Ama o tek kelimebile etmez; yere eðilerek birkaç çiçek koparýr vegörmeleri için onlara doðru uzatýr. Buda'nýn nedemek istediðini öðrencilerinden sadece birianlar ve anladýðýný gülümseyiþiyle belli eder.

Budizm ve Teoizim gibi Uzakdoðu din-lerinden semavi dinlere kadar bütün inanç sis-temlerinde tabiat insaný Mutlak Varlýða götürenbir semboller dünyasýdýr. Çiçeðinden böceðine,kurdundan kuþuna, taþýndan topraðýna, her þeyondan bir iþarettir. Kur'an da bu iþaretlere ayetdenir ve insanlar sürekli olarak ayetlere bakýpdüþünmeye, murakabeye davet edilir. Tabiat,bütün dinlerde kutsaldýr; dinlerin özellikle mistikyorumlarýnda Mutlak Varlýk'ýn tezahürü olarak

Sanat ve Estetik Anlayýþýmýzdan Bir Kesit ve

Hulûsi Efendi (K.S)'ninSanatkârlýðý-2 Musa TEKTAÞ

Þeyhzâdeoðlu H.Hulusi Ateþ ÖzelKütüphanesinden Bir Bölüm

Somuncu BabaGüncel

Hulßsi Efendi�ye ait Marangozluk Belgesi

Page 18: Cân mürgünün ezkârý dîdâr-ý Karîbullah Her demdeki efkârý ......na ayný özellikleri sunan Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi'de dönemin önder þahsiyetlerindendir. Hulûsi

Temmuz-Aðustos 2000 35

Somuncu BabaKültür - Sanat

34

Müslüman sanatkarlarýn,tabiatýn "ayet"leri vasýtasýylaulaþtýrdýðý haberleri sanatýn dilineaktarmak amacýnda olduklarýnýsöyleyebiliriz. Bunun için tabiatýncanlandýðý bahar mevsimine ayrýbir önem verilir, çünkü "O"nungüzelliði "Ýlkbahar" gibidir.Öyleyse, sanatkarlarýn ardýndaki-leri araþtýracaklarý objeleri tabiatýnbahardaki görünüþlerindenseçmeleri gerekir. Bunlar özellikleaðaçlar, çiçekler ve yapraklardýr.Sanatkarlar tabiatýn bu unsurlarýnauzaktan deðil, adeta zum yaparakdokularýna nüfuz etmek istercesineyakýndan bakarlar. Sözgeliþi birnakkaþ için çiçeklerin toplu olarakbelirsiz görünüþleri deðil, tek tekbiçimleniþleri ve biçimleriyleverdikleri mesajlar önemlidir. Bunun için yaptýðý res-imde, kýl fýrçasýyla, küçük resimlerin taç yapraklarýný bileinceden inceye tespit eder. Þair de ayný þekildedavranýr; binbir çeþit benzetmeyle, tek bir çiçeðingörünüþlerini gözlerimizin önüne serer. Çiçeklerinyapraklarýnda ki çið taneleri bile divan þairinin objek-tifinden kaçmaz.2

Mahlukattaki hakikatý keþfetmiþ olan Ýslamtasavvufunun büyüklerinden Es-Seyyid Osman HulûsiEfendi çocuk yaþlarýnda iken birgün, muhterem babasýHasan Feyzi Efendi ile Hacýlar mahallesindenDarende'ye gelirken; babasý hayvan sürmek için bir dalkesmesini emreder. Hulusi Efendi defalarca bir aðacayaklaþýr ama, bir türlü eli gidip oradan bir dal kesemez.Aðacýn dallarýnýn Cenab-ý Allah'ý zikrettiðini müþahedeeden Hulûsi Efendi, eþyanýn hakikatýna vâkýf olmuþ,onun gerçek sanatýný görmüþtür. Daha küçük yaþlardaiken Allah'ý zikreden dalý kesemeyecek bir imana sahipolan Osman Hulusi Efendi hayatýnýn bütün safhasýndasanata ve estetiðe önem vermiþ, ömrünün en nâdidegünlerini bu gibi güzelliklere vakfetmiþtir.3

Geçen sayýmýzda Hulûsi Efendi’nin marango-zluðýundan bahsetmiþtik. Þeyhi Ýsmail Hakký ToprakEfendi’nin evinin çatýsýný ve tavaný ile ahþap kýsýmlarýnýda (1947 yýlýnda) elden geçirmiþ ve böylece þeyhinehizmet eden Hulûsi Efendi mütvazi bir sanatkârdýr.4

Hulusi Efendi'nin kitaplara ve ilme verdiði önemçok büyüktür. Çünkü eþsiz bir özel kütüphane oluþtur-muþ, evinin, odalarýnýn duvarlarýna en güzel birbiçimde el emeðiyle dolaplar imal etmiþ, bu esnada ki-taplarýn bakým onarým ve ciltlerini de bizzat kendisi yap-mýþtýr. Evindeki kitaplýklarýn konu tasnifine göre ayrýbölmeleri belirtmek için kemik üzerine hat usulü ilegenel konu baþlýklarýnýn yazýlýp raptedildiðini görüyoruz.Her yönüyle mükemmel bir insan olan Hulusi EfendiCiltcilik sanatýný da kendi el tezgahýyla fevkaladebaþarýp, þahsi kütüphanesindeki kitaplarýn çoðunukendi ciltlemiþtir.

Bir kitabý ciltlerken yapýlacakilk iþ, yapraklarýnýn üst üste getirilipbirbirine dikilmesidir. DikiþteTürkler sarý iplik kullanmýþlardýr.Türk cildinde kitabýn sýrtý düz olarakbýrakýlýr, kambura (bombe) yapýl-maz. Sýrtýn üst ve alt köþelerinekitabý tutmak ve yapraklarýn daðýl-masýný önlemek için þîrâze örülür.Þîrâzenin altýna deriden bir yastýkkonulur; sýrta da bir bez parçasýyapýþtýrýlabilir. Kitabýn kenarlarýkeskin bir aletle týraþlanarakdüzeltilir.5

Efendi hazretleri merhumunelleriyle ördüðü þiraze kitaplarýnbaþlarýna güzellik katmaktadýr.

Es-Seyyid Osman HulusiEfendi kütüphanesinde bulunantahta mengene arasýnda kitaplarý

ciltlemiþ, en güzel biçimde þirazesini örerek ciltlerini yap-mýþtýr bu arada ciltlerin üzerine matbu harflerle kitapisimlerini ve gerekli tanýtým yazýlarýný da kütüphanesindebulunan matbaa malzemelerinden oluþan hurufattakýmýyla kendisi yazmaktadýr.

Edebi kalemlerimizden A.Turan Alkan hoca,“Yataðýna Kýrgýn Irmaklar” kitabýnda harflerden,kelimelerden ve bunlarý bir teknik sanatla birleþtiricisiolan matbaa iþiyle uðraþanlardan bahsederken;

“Sokaktaki vatandaþ düðün veya sünnet davetiye-si bastýrmak vazifesi haricinde, belki her dakika yüz gözolduðu harfler hakkýnda þuurlu bir bakýþ ve tercih sahibideðildir. Matbaacý için harf, gündelik müþkilâtýn birparçasýdýr. Kahýrlý mürettiplerin kumpaslara yatýrýp damürekkeplere bulayarak kaðýtla öpüþtürdüðü teknik.Tipo hurufatý þu iþi meslek edinmiþ sanat erbabýncaantinom-kurþun alaþýmýndan kalýplara dökülür ve bila-here küçük "a" harfinden ingilizlerin kullandýðý "&" iþare-tine kadar takýmlar halinde paket kaðýtlarýna sarýlarakkilo ile satýlýrdý. Kartvizit basýmýnda itibar edilen 6 pun-todan baþlayýp tipo hurufatý, sekiz sütuna önemli veacýklý manþetler çekmek için kullanýlan 72 puntoyakadar muhtelif büyüklüklerde standarize edilmiþti"6

Hulusi Efendi kütüphanesine bir hurufat kasasý,kadrat, anterlin, birkaç çeþit karakterde harf takýmý,kliþe-ler, gerekli altýn yaldýz mürekkep ve diðermalzemeleri temin ederek aslýnda el tezgahý ile bir neviimatbaacýlýkta yapmýþtýr. Aslýnda o kaðýda ve kaleme okadar önem vermiþ ki, hurufat takýmlarýyla ciltlerininüzerini yazdýðý kitaplarýn içini dolduracak kadar edebimetinler kaleme almýþ, ilahi terennümlü þiirler inþaetmiþtir. Üzerine yazý yazmýþ olduðu kaðýdý hiçbir zamanburuþturup, çöp tenekesine atmamýþtýr. Kaðýdý, kalemive mürekkebi mukaddes kabul edip, onlara ve onlarlailgili mesleklere çok büyük deðer vermiþtir. Þimdikütüphanesini incelediðimizde parça kaðýtlar üzerindeyazýlý "Divan" ve "Mektûbat"ýný oluþturan metinlerin asýlnüshalarýna rastlýyoruz. Hatta hiç yayýnlanmamýþ sözler

görülmektedir. Bu bakýmdan en yüksek seviyedeki can-lýdan maddenin en süflisine kadar, tabiattaki her þeysaygýya deðerdir, incitilmemelidir.

Aziz Mahmud Hüdai ve arkadaþlarý, birgünBursa'da kýrlara çýkarlar. Dönüþte, bütün derviþler,Üftade'ye sunmak üzere bir demet çiçek toplar. AzizMahmud Hüdai ise þeyhinin huzuruna sapý kýrýlmýþ,soluk, buruþuk bir çiçekle çýkar. Üftade, "Bana bu sapýkýrýk çiçeði mi layýk gördün?" diye sorunca þu cevabýverir: "Size ne sunsam azdýr efendim. Fakat hangi çiçeðeelimi atsam Allah'ýn adýný zikrettiðini iþiterek irkildim.Yalnýz bu çiçekten ses çýkmýyordu, bu yüzden koparýponu getirdim size" der.

Buda'nýn da, Aziz Mahmud Hüdai'nin de söyle-mek istediði aslýnda ayný þeydir. Geleneksel medeniyet-lerin temel ilkelerinden biri olan tabiatýn maneviliði,modern bir insan için pek bir þey ifade etmiyor. Amagerçek bir Müslüman, gerçek bir Hrýstiyan, hatta birBudist, bir Teoist, söz geliþi bir çiçeðe baktýklarýndamodern bir insanýn gördüðünden çok baþka bir þeygörüyordu. Tabiatýn, daha geniþ anlamda çevreninanlamsýzca tahribi, biraz da modern Batý medeniyetininsözünü ettiðimiz temel ilkeden uzaklaþmýþ olmasý yüzün-dendir. Sultan Veled Maarif' de, dostlarýna kýrlarda, yay-lalarda, yasemin tarlalarýnda, gül bahçelerinde gezin-melerine ve yapraklarý, çiçekleri, meyvalarý seyretmeler-ine tavsiye eder. Ona göre, bu gezintiler insana manevigeniþlik ve huzur vererek "Didar" a gark olmasýný saðlar."Çünkü o þah, bazan gizli, bazan da açýk olarak alemdegörünürdü. O, baþtan sona kadar bu cihanýn canýdýr.Onun güzelliði ilkbahar, alem ise bir bað gibidir. Onuncemalini ve lütfunu baðda temaþa et".

Sultan Veled'in bu sözleri, tabiatýn duyuötesi alem-den mesajlar ileten saydam bir gerçeklik alaný olarakalgýlandýðýný göstermektedir. Tanýnmýþ bir bilim tarihçe-si ve dikkate deðer bir fikir adamý olan Seyyid HüseyinNasr, ister antik, ister çaðdaþ olsun, modern - olmayaninsana göre, kainatýn temel maddesinin kutsal bir tarafýbulunduðunu, kozmosta olup biten her þeyin bir anlamtaþýdýðýný ve bunlarýn kozmik alanýn hem perdelediði,hem de ifþa ettiði daha yüksek seviyede bir gerçekliðinsembolleri olduðunu söyler. Nasr'a göre, insanla tabiatýbirbirinden ayýrmamakla, Ýslam bütüncül kainatgörüþünü muhafaza etmiþ; kozmostaki ve tabiattakidüzenin damarlarýnda ilahe baðýþýn, bereketin aktýðýnadikkati çekmiþtir. "Ýnsan, tabiatýn kucaðýnda tabiatýaþmaya çalýþmakta ve eðer insan onu baðýmsýz gerçeklil-iðin aynasý olarak tefekkür etmeði öðrenir, insana bir þeysöyleyen, ona bir haber ulaþtýran geniþ semboller hazi-nesi gibi görebilirse, tabiatýn kendisi de insana yardýmcýolmaktadýr."

Tabiatý, daha üst seviyede bir gerçekliðin yansýdýðýayna olarak deðerlendiren görüþ, kendini ifade ederkenkaçýnýlmaz olarak tabiata dayalý bir sembolizm geliþtir-miþtir. Mevlana'nýn Divan-ý Kebir'inden aldýðýmýz þugazel, tabiatýn -ve çiçeklerin- gelenek tarafýndan nasýlalgýlandýðýný göstermesi bakýmýndan çarpýcý örnektir.

A bahar yelinin soluðu, a bahar çaðý, hele bir canbaharýnda haber ver. Çiçeklerinden anlýyorum, sen deondan mahmur olmuþsun.

Açýl, bak ben de açýldým. Söyle, bak ben de söyle-dim. Arýlýðý, duruluðu, bir padiþahýn güzelliðini, güzelimyüzünü anlat.

Þimdi, vehimden de dýþarda kalan eser, tutar birgüneþe çekilir gider; o da bir kývýlcýmdan yan-mýþ tutuþmuþtur, onun da yalýmý arttýkçaartar.

Ýlkbahar geldi mi ödünü koparýr onun.Bir kiþi ölümcül oldu mu, sayýlý soluk alýrartýk.

Bütün bað, bahçe tuzak olmuþ; her yeryeþil bir renge bürünmüþ. Çiçekler sankituzak; bütün meyvalar avlanacak avlar.

Susen, iki aydýn, iki görür gözle laleyededi ki; Topraðýn topraklýðý geçti artýk, dikende dikenlikten çýktý.

A yeþillik, ne çeþit rengin var; lütufþarabýyla sersemsin. Padiþaha þu özrün yeter:Güzelsin, güzel yanaklarýn var.

Lalenin yanaklarý yalým yalým, nergisingözünden kaçýp gizlenmede; güzellere küs-tahça bakma, kem gözle seyre kalkýþmademede sanki.

Yel, dallarý neþelendirdi mi, ovaya,yazýya Tatar miskinin kokusu esmede.

Zahmet ve noksan geçince, bütün bað,bahçe, Tanrýnýn lütfü, güçlükten sonrakolaylýðý açtý diye gülüp oynamaya koyulma-da.

Temmuz-Aðustos 2000

Somuncu Baba Kültür - Sanat

Hulûsi Efendi’nin kitap ciltlerine yazý yazarken kullandýðý hurufat takýmý

Hulûsi Efendi’nin kitap ciltlerine yazý yazarken kullandýðý hurufat takýmý

Page 19: Cân mürgünün ezkârý dîdâr-ý Karîbullah Her demdeki efkârý ......na ayný özellikleri sunan Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi'de dönemin önder þahsiyetlerindendir. Hulûsi

Temmuz-Aðustos 2000

Somuncu Baba

37Temmuz-Aðustos 200036

Müjgan ÜçerAraþtýrmacý-Yazar

Sivas, Tokat, Kayseri ve Malatya'ya yerleþenDaniþmendliler'in (1085-1178), Selçuklu geleneðinisürdürdüren anýtlarýndan biri de Sivas'taki en eski Türkeseri olan Ulu Cami'dir. Yapýlýþ tarihi yakýn zamanakadar bilinmiyorken, 1965 yýlýnda, tamir dolayýsýylacamide kalan taþlar arasýnda kitabesi bulunarak SivasMüzesi'ne konulmuþtur.1 Ortasýndan kýrýk ve iki parçaolan kitabe, kireçli taþtan ve 93x50x17 cm. boyutlarýn-dadýr. Kýrýlma sebebi ile kitabede noksanlýk olup, sülüshatla yazýlmýþ üç satýrlýk kitabeyi, 7 cm. eninde Selçuklutarzýnda süslü bir kenar çerçevelemektedir. 1. ÝzzettinKeykavus zamanýnda tamir edildiði bulunan diðer birkitabeden anlaþýlmaktadýr.2

Sivas Ulu Camii'nin özellikleri;54x31 m. boyutlarýndaki dikdörtgen planlý cami-

inin taþ duvarlarý, taþçý iþaretlerine havidir.3 Mihrap dikolarak uzanan 11 sahýný, 5'er ayaklý 6 sivri kemer oluþ-turmaktadýr. Bu kemer sýralarýnýn kýble duvarý dýþýndabirer desteði varken doðu yöndeki ilkine tuðla minarerastlatýlmýþtýr. Avluya bakan beden duvarlarýnda 22ahþap dikmeli son cemaat yerinden ötürü destekleregerek kalmamýþ, 1650m2 gelen harimde, kemerler 50tane dikdörtgen planlý yýðma ayaða oturmuþtur. Ýçalanlarda mekan birliðinin saðlanamadýðý, perspektifinsahýnlar ve kemerler doðrultusunda bulunabildiðikaydedilmektedir.4 Kagir kemer dizelerine ahþap kiriþ-lere oturmaktadýr.5 Daha önce üzeri toprak örtülü olancamii 1955 yýlýndaki büyük tamirden sonra sac ilekaplanmýþtýr.

Ýlk durumu korunarak bu güne gelen minaresi , biryýldýrým düþmesi sonucu eðik olup, minare üzerindeyýldýrýmýn izi bariz bir þekildi görülebilmektedir.Minarenin tuðla tezyinatý tahminen, 1. Ýzzetin

Keykavus zamanýnda (?-1219 M.) yapýlmýþtýr.Kýble duvarýnýn doðutarafýna eklenmiþ gibibulunan minarenin sekiz-gen kaide kýsmý gittikçeincelen silindirikgövdesinin þerefe vepetek kýsmý vardýr.Külah kýsmý sonradanyapýlmýþtýr. Silindirikgövdede tuðlalar sepetörgüsü þeklinde sýralan-mýþ olup, gövde ortasýn-da bilezik þeklinde geniþbir bordür uzanýr.Bordürün zemini beyazharç olup, üzerini firuzerenkli kesme çinilerleörgülü kufi yazý ile birayet yazýlýdýr. bugün çini-lerin çoðu dökülmüþ izlerikalmýþtýr. Bu bordürün bir benzeri de þerefenin hemenaltýnda uzanmaktadýr. Fakat burada kitabe çok dahaharaptýr. Bu yazý frizinin altýnda ve üstünde yeþil ren-kli küçük çanaklardan meydana gelen birer þerit friziçerçevelemektedir. Þerefenin altýnda ince kesmetuðlalar ve fruze renkli çinilerden yapýlmýþ geometrikdolgu ile süslü mukarnaslý korniþ bulunur.6 Minareiçinde 115 kadar basamak vardýr.

Cami'nin etrafý dolmuþ olduðundan çukurdakalmýþ ve yol seviyesinden on iki basamakla cami'einilmektedir. Cami'nin avluya üç kapýsý olup, avludaki

ve þiirler bile çýkýyor.Kütüphanedeki orijinalnüshalar üzerinde yap-týðýmýz araþtýrmalarda;zamanýn imkansýzlýklarýnedeniyle kaðýdýn kýtbulunduðu yýllarda çaykutusu üzerine bile beyitleryazmýþlar ve bunu da sak-lamýþlardýr.

Hünerli bir elden hertürlü estetik sanat çýkabilir.Ýþte Hulûsi Efendi'nin yap-týðý sanatlardan biri demühürcülüktür. Mühürcülüðün geçmiþine bir göz ata-cak olursak;

Yazýnýn icadýndan önce de çeþitli medeniyetlertarafýndan kullanýlan mührün Ýslam dünyasýnda farklý veanlamlý bir yeri vardýr. Mühür anlamýný, HazretiMuhammed (S.A.V)in sýrtýndaki mühür þeklindeki etbeninden alýr. Buna peygamberlik simgesi anlamýnagelen Mühr-i Nübüvvet'de denir. Ayrýca HazretiMuhammed (S.A.V) üzerinde "MuhammedünResululllah" yazýlý bir gümüþ mühürde kullanýrdý. Ve bumührünü gümüþ bir yüzüðün üstünde sað elinde taþýrdý.

Osmanlý Ýmparatorluðunda ise, mühür her açýdançok önemliydi. Tahta çýkan her padiþah dört adet mühr-i hümayun kazdýrýrdý. Bunlardan birini hatem-i þerifdenilen zümrüt taþlý yüzük üzerinde kendisi takardý.Diðer üç altýn mühür ise sadrazam, hasodabaþý veharem-i hümayun hazinedarý kadýna verilirdi.

Mühürlerin boyutlarý 1,4-2,5 cm arasýnda deðiþir-di. Boyutun küçük tutulmasýnda ekonomik nedenlerkadar, dini bir inanç da rol oynardý: padiþahlar bilesaygý ve inanýþ nedeniyle peygamberimizin mühründendaha büyük mühür yaptýrmazlardý. Evliya Çelebi,mühürcülerin pîrinin Hakkâk Abdullah Yümnîolduðunu kaydeder. "Yümni" adý son devirlere kadar busanatla uðraþanlar tarafýndan kullanýlagelmiþtir. Þöylebir hatýra nakledilir; Hakkâkandan Baba Yümni ilm-iSimya'ya çok meraklý bir kiþidir. Niyeti de eskisi gibitopraktan altýn elde etmektir. Bir yandan onu denerkenbir yandan da mühür kazar. Onun mühür yapmaktakikabiliyetini duyan devrin zevk sahibi ileri gelenlerindenbiri, bir gün Yümni'ye gelir ve ona bir çok mühür sipar-iþi verir ve Yümni'ye; "Sen bunlarý yap, bende sanakimyada altun yapmayý öðretirim" der ve gider. Yümniuðraþýr ve þâheser mühürleri sözleþtikleri zamana hazýreder. Mühürleri sipariþ eden zat da adamlarý ile gelir vemühürleri görür, beðenir ve Yümni'ye keseyle altýn verirve der ki, "Senin mesleðin altun, topraktan altun yap-mayý neylersin" der ve gider. Yümni o günden sonraaltun üzerine yazý kazan ve altun kazanan Yümni olur.

Halkýn kullandýðý zatî mühürler ise çok çeþitliydi.Kimisine meslekî unvan, kimisine yalnýzca isim, bir kýs-mýna ise inanç eðilimlerini belirten dualar, temenniler,deyiþler kazýlýrdý. Kimi mühürlerin üzerinde ise ayetleryer alýrdý.7

Hulusi Efendi hazret-leri gerek Arap alfabesi ileyani tâbir-i has "eskimezyazý" ile mühürler yaptýðýgibi, Cumhuriyet döne-minde harf inkýlabýndansonra latin alfabesini bile-meyen insanlarýn imzayerine kullandýðý sarýmühür metallerinin üzer-ine de isimlerini mühürolarak kazýmýþ ve bumesleði de icra etmiþlerdir.Ayrýca mühürcülüðe olan

meraký yüzünden, þahsi kütüphanesinde bir de mühürkoleksiyonu bulunmaktadýr.

Son olarak diyebiliriz ki; insanoðlu yaratýlmýþlarýnen üstün ve en büyük sanat eseridir. Ýnsanýn gerçekyönünü görebilen Es-Seyyid Osman Hulûsi EfendiCenab-ý Hakk'ýn kendine ihsan etmiþ olduðu bir çokkabiliyeti ile hünerli elleri ile insanlýk yararýna sanat dal-larý ile meþgul olmuþ ve hepsinde de baþarý göstermiþ,örnek gösterilmiþtir.

Hülasayý þu tesbitle bitirebiliriz; "Sanat, dýþtaki var-lýklara akseden bizim kendi hayallerimiz ve kenditasavvurlarýmýzdýr. Hatta en ileri derecesinde bizimkendi çevremizdir". Bu tarifin, Almanlarýn einfühlungdedikleri anlayýþý ihtiva ettiði-söylenebilirse de,Bergson'cu anlamýnda sempatik sembolizme dahayakýn olduðu açýktýr. Bergson'un "estetik sezgi"si,"eþyanýn tam orta yerinde, ikisinden de müstakil bir bir-leþmedir. Bu birleþmede dýþ dünya kendi hususiyetiniasla kaybetmez. Ancak benliðin bir an için eþyanýnkarakteri içine sýðýnarak" onu olduðu gibi tanýyabilmesiiçin gösterilen bir gayrettir. Bir gayrettir, çünkü sanatçý,eserini meydana getirirken duyduðu heyecaný tesadüfendeðil, isteyerek ve arayarak bulur Ýnsanda sanattanönce gelen bir aþk vardýr; sanatýn özü, iradenin derinlik-lerinde ve transcendent (aþkýn) hareketinde bulunur. Buaþkýn hareketin, yani sanat iradesinin kaynaðý iseimandýr."8

Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi, imanýndan aldýðýkuvvet ve üstün kabiliyetle sanatla meþgul olmuþ; aþk vemuhabbetin zuhuru olarak, estetik düþünce planýndakýymetli eserler meydana getirmiþtir. Onun abidevi eser-lerinin, yüce þahsiyetinin ve manevi ruhaniyetininönünde tazimle eðiliriz...

SSiivvaass UUlluu CCaammii’’iivveeHHaallkk ÝÝnnaannççllaarrýýnnddaakkii YYeerrii*

- BB ÝÝ TT TT ÝÝ -

Somuncu BabaKültür - Sanat

Þeyhzâdeoðlu Özel Kitaplýðýndaki Mühür Kolleksiyonu

D�PNOTLAR(*)- Bu araþtýrma "Sivas Ulu camii ve Halk Ýnançlarý" konusunda VII. Milli Türkoloji Kongresinde ( Eylül ,1985 istanbul) sunulan tebliðin, bazý ilavelerle yeniden yazýlmýþmetnidir.1- BAYKIZ, Halil : Sivas'ta ulu camii kitabesi, 4 Eylül Dergisi , Sayý:4, 1966 Sivas s:5-6 Baykýz, bu makalesinde, Ulu Camiinin 593 H/1197 M. tarihinde II.Kýlýç Arslan'ýnoðlu Sivas Meliki Kutbettin Melik Þah tarafýndan yaptýrýlmýþ olduðunu kaydetmektedir. Sivas Ulu Caminin dýþ kapýsýnýn üzerindeki kitabede ise 1955 yýlýndaki büyüktamir ibaresi ile, camii1192/93 Miladi tarihinde yapýlmýþ olduðu kayýtlýdýr. VII. Milli Türkoloji kongresinde Ulu camii ile tebliðimde bu tarih farklýlýðýndan bahsetmemüzerine, konu ile ilgilenen Sayýn Cevriye ve Ýbrahim Artuk, kitabenin slaytý üzerinde yeniden inceleme yaparak, cami kitabesinin tarihini 533 H. Olarak okumuþlardýr.Sayýn Artukalara verdikleri bilgiiçin teþekkür ederim. Bu bilgilerin ýþýðýnda Ulu camii 1138 M. Tarihinde yapýlmýþ olmaktadýr. Ulu camiin Sivas müzesinde bulunankitabesinin saytýndan þu satýrlarýn okunduðunu Sayýn Artuk 28.06.1986 tarihindeki mektubunda belirmiþtir: Bi imâreti hâzel mescidil'mübareke fi eyyam... El melik'üladl'kutbüdünya veddin Melikþah bin izzeddünya, El abd'ü ahihi ilâ rahmetullahi... sene selase ve selâsine ve hamse mi'e2- YETKÝN, Þerare: Anadolu da Türk Çini Sanatýnýn Geliþmesi , 1972, Ýstanbul, s: 33-343- GABRÝEL,Albert : Monument d'Anatolie Turc, 1934, Paris, 1454- TUNCER Orhan Cezmi: Anadolu'nun Özellikleri, Vakýflar Dergisi, S:12, 1978, s:1445- TUNCER Orhan Cezmi: Selçuklularda Ahþap Örtü Ulusal Kültür, S:6 , 1976 Ankara, s:556

DÝPNOTLAR1-M.Ali Çelik, Sanat Eserlerine Hikmetli Bakýþlar, Revak Dergisi, 19912- Beþir Ayvazoðlu, Güller Kitabý, Ötüken Neþriyat 19973-A. Þemsettin Ateþ, Hulusi Efendi'nin Çocukluðu ve Gençliði, Somuncu Baba, Yýl:1, Sayý.2,

Eylül 19944-Mevlüt Yurdakul ile yapýlan ropörtajdan5-TDV, Ýslam Ansiklopedisi, C.7,s.5546-A.Turan Alkan, Yataðýna Kýrgýn Irmaklar, Ötüken Neþriyat, 19997-Burçak Evren, Osmanlý Esnafý, Doðan Kitap s.107-108, Ýst,1999, Ayrýca Bkz; M. Zeki

Kuþoðlu, Dünkü Sanatýmýz-Kültürümüz, Ötüken Neþriyat, Ýst,19948-Bkz; Beþir Ayvazoðlu, Geleneðin Direniþi, Ötüken Neþriyat, Ýst. 1997

Page 20: Cân mürgünün ezkârý dîdâr-ý Karîbullah Her demdeki efkârý ......na ayný özellikleri sunan Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi'de dönemin önder þahsiyetlerindendir. Hulûsi

Somuncu Baba Kültür

Temmuz-Aðustos 2000

Somuncu BabaKültür

38

uygulamanýn bir benzeri ki Anadolu'daki eski vakýflardaçok sýk rastlanan kuþlara yem vakfý günümüzde degörülebilmektedir. Ankara Ulus Ýþ Haný'nda olduðugibi.

Evliya Çelebi de Sivas'a geldiðinde, Ulu Cami'denþöyle bahsetmiþtir: "Aþaðý varoþta Ulu Camii 1000dükkanlý bedesten yanýnda enine ve boyuna ikiþer yüzayak eski bir yapýdýr. Sultan Kýlýç Arslan tarafýndanyaptýrýlmýþtýr, bir minarelidir, Toprak ile örtülü mamurbinadýr. Lakin caminin içinde ne kadar sütun olduðunubilmiyorum.11

Ulu Cami'nin Tamiri: Caminin 1955 yýlýndaki büyük

tamirinden sonra bulunan bir tamirkitabesinde 609 II./1213 M. tarihleriokunmaktadýr. 932 H./1525 M. tari-hinde tamir gördüðü bir baþkakitabeden anlaþýlmaktadýr. Yine1006 H./1597 M. tarihinde iseSivas Emir-ül Ümerasý MahmudPaþa tarafýndan onarým yap-týrýldýðý camide bulunan diðerkitabeden anlaþýlmaktadýr.12 Sonbüyük tamir 1955 yýlýndatamamlanmýþ olup, camininçöken ahþap örtüsü ve üzerinde-ki toprak örtü alýnarak çinko saçlakaplanmýþtýr. Bu onarým, ÝsmailToprak'ýn yakýn ilgi, teþvikleri veçalýþmalarý ile baþarýlmýþ, camiyeniden ibadete açýlmýþtýr.13 Sivashalkýnýn çok sevip saydýðý Ýsmail Toprak(1881-1969) vefat edince Ulu Camiihaziresine defnedilmiþtir.

Sivas Belediye'sinin - Ulu Camii minaresinindibinden yol geçirdiði yýllardaki (1978de) çalýþmalarýkarþýsýnda bu konu ile ilgili uyarý yapýlmýþsa da sonuçalýnamamýþtýr.14

Ulu Camii Ýle Ýlgili Halk Ýnançlarý, Efsaneler:Sivas halkýnýn içinde yaþadýðý mekana verdiði

mana ve inançlarýný aksettirmesi bakýmýndan önemliolan, Ulu camiyle ilgili zengin folklorik malzemelerbulunmaktadýr. Adak ve hastalýklarda ziyaret edilmesi,týp folkloru açýsýndan da önem taþýmaktadýr. Kültürzenginliðimizi meydana getiren, Sivas'ýn en eski tarihbekçisi Ulu Camii etrafýnda oluþan efsaneler gerçeðindýþýnda da olsa esere bir mana kazandýrmýþ olup, halkýnsahip çýkýþýnýn ifadeleridir de.

- Ulu Camii'nin temeli Nuh Peygamberatmýþ. Mihrap ve minber arasýnda temel

taþlar üzerinde "Nuh'un evlatlarý tarafýn-dan yapýldýðýna dair süryanice

ibaretler varmýþ. Tamirat sýrasýndagörülmüþ olan bu taþlar þimdi alttakalmýþ. Ulu Camii'nin yerindeeskiden de bir mabed varmýþ.15

- Eskiden, yaramazlýkyapan çocuklarý korkutmak içinbüyükler,"Ulu cami'nin altýnýnsu olduðunu, Sivas'ýn bu sudanbatacak olduðunu" söylerler-miþ. Camii'nin altýndaki busuyun, yünlerle týkanarak dur-durulduðuna inanýlýrmýþ.16

- Vaktiyle Cami, ista-syonun bulunduðu Gazhane

denilen mevkie yapýlacakmýþ, fakatbaþarýlamamýþ. Caminin yapýlmasýn-

da kullanýlacak malzeme, gündüzakþama kadar Gazhaneye taþýnmýþ,

sabahleyin kalktýklarýnda ayný malzeme,camiinin bugünkü yerinde bulunmuþ. Ayný hal

kýrk gün devam etmiþ. Nihayet, ihtiyar bir þahýs gel-erek, caminin bugünkü yere yapýlmasýný söyleyerekkaybolmuþ. Hýzýr olduðuna inanýlan bu ihtiyarýn dediði

þadýrvaný Zaralizade Mehmet Paþa yaptýrmýþtýr. (XIII.Yy)7

Ulu Cami'nin bugüne kadar gelmiþ bir vakfiyesibulunamamýþ olup Vakýflar Genel Müdürlüðünde debir kayda rastlanýlmamýþtýr.

Sivas Þeriyye Sicillerinin tetkikinde pek çok kim-senin varlýðýný bu camiye vakfettiðini görüyoruz.8

Sivas'ta Kuþlara Yem Vakfý:Zekeriyya Kazvini (13. yy) Azar'ül Bilad adlý

eserinde "Sivas'a çok kar yaðdýðý için böyle karlý zaman-

larda, kuþlara yem verilmek üzere bir vakfiyenin ter-tip edilmiþ olduðunu yazmaktadýr.9

Bugün vakfiyesi elimizde olmamakla beraber,Sivas'ta yapmýþ olduðumuz10 araþtýrmalardan, kuþlarayem verilmesi ile ilgili vakfiyenin sözlü bir gelenekolarak eskiden toprak olan Ulu Camii damýnda uygu-landýðýný tespit etmiþ bulunuyoruz. Elli sene öncesinekadar caminin müezzinleri Cami Vakfýndan temin ettik-leri para ile kuþlara yem vermek üzere, karlý günlerde,yem alýr serperlermiþ. Son elli yýldýr terk edilen bu

11- Evliya Çelebi Seyehatnamesi, C:3-4 , Ýstanbul, Üçdal Neþriyat, tarihsiz, s:58012- UZUNÇARÞILI Ý.Hakký, Rýdvan Nafiz, Sivas Þehri, 1928 Ýstanbul, s:14513- Sivas'ta doðan Hacý Ýsmail Hakký Toprak (k.s) , Hacý Hüseyin Efendinin oðludur. Þifaiye Medresesinde öðrenim gördükten sonra devlet hizmetinde bulunmuþ, Tokat

ve Sivasta memuriyet yapmýþ 1933 yýlýnda emekli olduktan sonra, ömrünü müslümanlara gerçek din yolunu göstermek ve hayýr müesseselerine yardýmcý olmakla geçir-miþtir. Aþaðýda Ýsmail Hakký Toprak (k.s)'ýn Ulu camii onarma cemiyeti baþkaný olarak söylediði sözlerin basýlmýþ olduðu tarihsiz bir sahifelik el ilanýnda (derleyipbastýran Mehmet Þen) þu ifadeler görmekteyiz:

"Kardeþlerim, biz bu senen camilerimiz , mescidlerimiz için çalýþacaðýz. Dünya üzerinde altý mescid vardýr. Beytullah, Ravza-i Mutahhara ,Kudüs-ü Þerif, Þam da Mescid-i Yahya , Halep'te Mescid-i Zekeriyya , Sivas'ta Ulu camii dir. Bu bir hakikat biz böyle kabul ettik her iþte beraberlikten Allah razý olur" Bu el ilanýnda ayrýca þairibelli olmayan bir þiirde yer almakta olup, beþ kýtalýk bu þiirin bir kýtasýn þöyle demektedir:

"Ehramcýzade'nin çoktur eseri Hepsine de ortak etti bizleri Yarýn karþý gelir cennet köþkleriVatandaþ yadým et Ulu Camiiye"

...................................................Ýsmail Hakký Toprak (k.s) ile ilgili menkýbeler çok olup ayrý bir araþtýrma konusudur. Bu gün ulu caminin yanýnda açýlan çocuk bahçesini onun adýnýn verilmesi (1986)

Sivas Belediyesinin bir kadir þinaslýk örneðidir.14- Dr.Orhan Cezmi Tuncer'in, 07.04.1979 tarihili Hakikat Gazetesinde yayýnlanan mektubunda, Ulu Camii ile ilgili þu ifadeler ne kadar önemlidir. "Þimdiye kadar

imar planý için ele alýnan yerin eski eserleri içi ilgili kuruluþlardan özellikle Vakýflar Genel Müdürlüðünden bilgi aldýklarýný görmedim. Yeni bir yapýnýn çýkarlarýnýneski bir deðeri ikinci hatta üçüncü plana rahatlýkla ittiðini görmek ürperticidir.... Oysa Ulu Camiinin minaresinin burnunun dibinden yol geçirilmesi olayýný kara karadüþünmek gerekir."

15- Hasan Akyol dan nakleden Selehattin Turgut tan derlenmiþtir.16- Fatma Yalçýndan derlenmiþtir.

7- UZUNÇARÞILI Ý.Hakký, Rýdvan Nafiz, Sivas Þehri, 1928 Ýstanbul, s:1458- Sivas Ulu camiinin Alaattin Keykubat tarafýndan yaptýrýldýðý rivayeti yaygýn olduðu için, Evkaf Nezareti kayýtlarýnda da bu camiiden " Sultan Alaattinin bina eylediði

Alaattin camii" veya "Camii Kebir" olarak bahsedilmektedir. Sivas þeriye sicillerinde Ulu camii ile ilgili çok kayýt olup, pek çok bilgi arasýndan þunlarý kaydedebiliriz. - 115H. Sultan Alaattin'in bina eylediði Camii Kebir önündeki çeþmelerin sularýnýn -bazý evlerce alýnarak- azalmasý sebebiyle çeþmelerin kaldýrýmasý hakkýndaki hüküm.

2, Defter , s:161- 1194 H. Derviþ Muhammedin emlakini Sultan Alaattin'in bina ettiði Camii Kebire vakfý hakkýnda hüküm- 1215 H. Camii Kebire þem'i asel ( bal mumu) vakfý 5. Defter s:26- 1215 H. Camii Kebirin kayyumu tayin edilen Seyyit Alinin ücretini Alaattin Vakfýndan almasýna dair hüküm 6. Defter, s:1229- Zakariyya b.Muhammed b.Mahmud al Kazvini, Asâr'ül -bilâd Beyrut, 1380, s:537-38 (Bu notulütfden Sayýn Dr. Emel Esin'e teþekkür ederim)

10- Hocam Merhum Ord. Prof.Dr. A.Süheyl Ünver, Sivastaki bu kuþlar yem vakfýndan , kýrkambar adlý kitabýndan bahsetmiþtim. Bu ilgi çekici vakfý araþtýrmamý da ben-den istemiþti. Bu uygulamanýn Ulu Caminde yapýldýðýný, camiinin son müezzinlerinden Derviþ Ürgüplünün de kuþlara yem serptiðini Yusuf Ziya Heray dan öðren-miþ bulunuyoruz. Bir metra kalýndaki toprak örtünün çökmesi sonucunda camii 1955 yýlýndaki tamire kadar kullanýlmayacak durumdaydý. Derviþ ürgüplü toprakörtüsünün çökmesinden önceki son müezziniydi. ( Y.Z. Heray'ýn 80 yaþýnda Sivaslý verdiðibilgiden) Yüzyýllardýr Ulu camiinin mütevelliliðini yapmýþ ve hatipliðini yap-mýþ olan Sarý Hatipzadeler (Bu aile Sarýsözen soyadýný almýþtýr.) alim ,þair ve müderris pek çok deðerli kimseler yetiþtirmiþtir. Sayýn Safiye Öztop'un verdiði bilgiyegöre, Yavuz Sultan Selimin Ýran zaferinden sonra birlikte Türkistan dan Sivas'a gelen bu aile , padiþahýn fermaný ile o tarihten beri Sivas müftülüðünün ve Ulu cami-inin hatipliðini yapmýþtýr. 17.yy. da yaþamýþ þair Ahmet Hamdi , yine þair ve bilgin olan ve 18, yy. da yaþamýþ olan Numan Sabit, þair Hüseyin Hilmi (19.yy) ve MilliMücadelede Sivas müftüsü olan Hacý Abdürrauf Efendi (1871-1928) de bu ailenin yetiþtirmiþ olduðu kimselerdir. Aydýn bir din adamý olan Abdürrauf Efendinin kabride ulu camiinin haziresinde bulunan 24 kabir arasýndadýr. Diðer kabirler de camii 1955 büyük tamirle yýkýlmaktan kurtaran Hacý Ýsmail Hakký Toprak (k.s) ve bu sarýhatipzadeler ailesinden diðer aile fertleri bulunmaktadýr. Sivas halký Sarý hatipzadeler ailesine Saçlý efendiler de demekteydi. Bu aileye mensup subgatullah efndi uzunsaçlarýyla marufmuþ, sarýðýnýn altýndan saçlarý görünürmüþ. Evleri Ulu camii yanýnda idi, 1986 da yýkýldý. Yine bu aileye mensup olan Muzaffer Sarýsözen de þairHüseyin Hüsnü Efendinin oðludur.

Temmuz-Aðustos 2000 39

Sivas Ulu Camii

Page 21: Cân mürgünün ezkârý dîdâr-ý Karîbullah Her demdeki efkârý ......na ayný özellikleri sunan Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi'de dönemin önder þahsiyetlerindendir. Hulûsi

Somuncu Baba Ekonomi

Mustafa ÖZELEkonomist-Yazar

Felemenk kökenli Amerikan iktisatçý ArjoKlamer, Amerikan ve Avrupa iþ kültürlerini mukayeseederken iki metafor kullanýyor: Kervan ve Kale . Kale,Avrupa'dýr; zamanýn insana geçmez gibi geldiði mekan.Amerika'ysa bir kervandýr; anlar peþpeþe uçar giderelden. Bu tarihi gerçeði gözardý edenler, birçok þeyinyanýsýra iþ iliþkilerinde de baþarýlý olamazlar. Çarpýcýbir örnek veriyor Klamer;

Birkaç yýl önce Amerikalý bir satýþ ekibi Ýtalyantraktör þirketinin imalat ekibine "Prezentasyon" yaptý.Amerikalýlar, bayaðý iyi hazýrlanmýþlardý. Slaytlýörnekler veriyor, ürünlerine dair akla gelebilecek hertürlü soruya cevap sunuyor, bütün itirazlarý göðüsleye-biliyorlardý. Sunumdan sonra iþi baðlamýþ olduklarýnýdüþünerek birbirlerini kutladýlar. Fakat satýþ gerçek-leþmedi.

Kültürler arasý ticari muamelelere aþina biryönetici de toplantýya katýlmýþ ve þu notlarý tutmuþtu: "Amerikalýlar iþi bitirme noktasýna çok çabuk geldiler.Sunum tarzlarýyla italyanlarý yabancýlaþtýrdýlar.(Adamcaðýzlar iþe Fransýz kaldý). Ýtalyanlar, kiþisel

iliþkilerin önem arz ettiði bir ortamda iþ yaparlar; iþyapacaklarý insanlarý tanýmak isterler. Amerikalýlar,Ýtalyanlarý uzun iþ konuþmasý için bol þaraplý bir öðleyemeðine çýkarsalardý daha iyi ederlerdi."

Bu gibi yanlýþ anlamalarýn çok yaygýn olduðunubilmeliyiz. Siyaset ve ticaretin giderek ulusallaþtýrýlmasýile kültürel farklýlýklara karþý duyarlýlýðýn artacaðý veayrýca bu gibi farklarýn daha az dile getirileceði bek-leniyordu. Her iki beklentide fos çýktý. Kültürel farklarhem gerçek, hem de nüfuz alanlarý geniþtir; ve sýktemaslarý karþýlýklý anlayýþýn teminatý olmadýðýný daanlamýþ bulunuyoruz.

Kültürel farklarý tecrübe etmek þaþýrtýcý da ola-bilir. Farklý kültürler bizi kendi kendimizle yüzyüzegetirir. Yabancýlar arasýnda kendi alýþkanlýklarýmýzýnne kadar kendimize özgü ve kendi deðerlerimizin nekadar nispi olduðunu keþfederiz. Baþka insanlarýndünyayý bizim gördüðümüz gibi görmediklerini anlarýz.Talmud'un bize öðrettiði derstir bu "Bu eþyayý olduðugibi deðil, olduðumuz gibi görürüz"

Bu tecrübeye bazen kültür þoku da denebilir ve

Kervanda ve Kalede

Zaman

Temmuz-Aðustos 2000 4140 Temmuz-Aðustos 2000

Somuncu BabaEkonomi

yapýlmýþ ve onun görüldüðü yere dikilen caminin ilkdireðine "Hýzýr Direði" denilmiþ.17

- Hýzýr Direðinin dibine , bir gün bir gayrý meþruçocuk býrakýlmýþ, bunun üzerine direðin dibinden çýkansu o kadar fazlaymýþ ki durdurulamamýþ, kýrk yataklýkyapaðý yünü suyun çýktýðý yere týkamak suretiyle suyukesmiþler.18

- Ulu camideki elli direkten, minareden çýkýlanhizada ikinci direk olan hýzýr direði, caminin yapýlýþýsýrasýnda kendiliðinden yükselmiþ. Bu direk dibindeHýzýr pek çok kimseyle görüþürmüþ. Ýsmail Toprak'ýnda bura da Hýzýrla konuþtuðu söylenmekte, buraya nuryaðdýðýna inanýlmakta olup, camiye gelenler bu direkdibinde oturmak isterler.

- Caminin direði dibinden çýkan suyu kimse kese-memiþ, bir adam gelmiþ, elindeki pamuklarý suyun çýk-týðý yere basarak suyu kesmiþ, þaþýrmýþlar, adama "SenHýzýrmýsýn?" Demiþler. O adam da "Cuma günleri gelirbu direðin dibinde namaz kýlarým" demiþ.

- Hýzýr'ý görmek isteyen kimse, kýrk gün ikindi veyasabah namazýný Hýzýr direði dibinde kýlmalýymýþ. Buarzusu olan adam kýrk gün sabah namazýný buradakýlmýþ ve kýrkýncý gün camiden çýkarken Hýzýr'ýgöremediðini düþünürken þu sözlerin söylendiðini duy-muþ, fakat anlayamamýþ.

"Hey gidi Ulu Camii, on beþ ayak merdivenleçýkýlýrken on beþ ayak merdivenle iniliyorsun.19

- Ulu Camii'de bir vaaz sýrasýnda Hýzýr, camidebulunan ve uyuklayarak vaaz dinlemeyen fakat,Sivas'ýn büyüklerinden biri olan zatýn hafifçe kolunadokunarak, dinlemesini ister. Bu zat aldýrmaz, Hýzýrtekrar ikaz edince bu zat Hýzýr'ýn kulaðýna eðilerek"Sus, yoksa senin Hýzýr olduðunu herkese söylerim"der.20

- Dileklerinin olmasýný isteyenler seher veyaCuma vaktinde, Hýzýr direði etrafýnda yedi kere dönüpdilekte bulunurlar. Baþý aðrýyanlar Hýzýr Direði dibindeokunurlar. Ayrýca daha çok eskiden baþý aðrýyan kim-senin tülbenti, sela veren müezzine verilerek ezansýrasýnda þerefede dolaþtýrýlmasý istenirdi, hasta sonun-da bu tülbenti baþýna örterdi. Camiinin dýþýndangeçerken veya minarenin dibinde oturup dilek dileyenkimselerde çok olur.21

- Bir rivayete göre Sivas Sultaný KadýBurhaneddin (1345-1398) Ulu Camii dibindekatledilmiþtir.

- Ulu Camii mihrabýnýn yanýnda bulunan sütun-lar eskiden dönmekteymiþ ve minareyi yapan usta"Minarenin kaidesindeki zeminin yarýsý çürük, yarýsýsaðlam, bu minareyi hemen yapacaðým, zamanla dü-zelecek" demiþ.23

- Çelebi Mehmet Amasya da vali iken, Sivas'asahip çýkan Mezid Bey, önce direnmiþ, sonra kaçarakUlu Camii'ye sýðýnmýþ karargah kurmuþ. BayazýtPaþanýn gerekirse camiiyi yýkýn demesi üzerine, MezidBey minareye çýkmýþ ok atmaya baþlamýþ. Daha sonraBayazýt Paþanýn emriyle minare dibinde kuru ot, samanyakýlmýþ, dumandan boðulacaðýný anlayan Mezid Beyteslim olmuþ, bu ateþten minare eðilmiþ.24

- Ulu Cami'nin yüz elli sene önceki müezziniEskicizade Mahmud Efendi, bir sabah ezan okumaküzere minaredeymiþ. O sýralarda, Kardeþler Daðýndakiyoldan Sivas'a gelmekte olan bir köylü kurtlakarþýlaþmýþ. Sabah ezanýnýn Kardeþler Daðý üzerineyankýlanan bu sesi üzerine kurt yerinde kalmýþ, kýmýl-dayamamýþ, köylüde yoluna devam etmiþ, Sivas'agelmiþ ezaný okuyan Mahmud Efendiyi bularak hadis-eyi anlatmýþ, ona þükranlarýný belirterek, armaðanlarvermiþ.25

- IV. Murat Baðdat seferine giderken, Sivas'auðramýþ ve Rýzvan Kahiroðlu Sinan Paþa'nýn konaðýn-da aðýrlanmýþtýr. Sivaslýlardan, gördüðü misafirperver-likten çok memnun olan padiþah, o tarihten sonrakihutbelerde Kahiroðlu Paþanýn adýnýn geçmesini emirbuyurmuþ ve 1928 yýlýna kadar hutbeler de bu adgeçmiþtir. Sultan Murad'ýn ulu camiide namaz kýlmasýiçin yapýlan sultan mahfilide minareye açýlan küçükkapýnýn bulunduðu köþedeymiþ. Bu mahfil muhacereile yapýlmýþ ahþap bir bölme olup, caminin son tami-ratýnda , çürümüþ olduðu görülerek kaldýrýlmýþtýr.Sultan Murat ulu camiide Cuma namazý kýlmýþ ve gele-cekteki fetihler için dua etmiþtir.26

- Birinci Dünya Savaþýnýn baþlarýnda Sivas'tabir zelzele oldu. Bu zelzelede, Çifte minare ve Ulu Camiçok hasar gördü, minarelerin külahlarý aþaðýya düþtü.Halk bu olayý hayra yormadý. Memlekette büyük birfelaketin olacaðýný söyleyenler vardý. Zaman Sivashalkýný haklý çýkardý, savaþ yenilgiyle sonuçlanmýþtý.Ulu Caminin düþen külahýndan 30 Batman (240 Kg.)kurþun çýktýðý söylenir.27

17- AÞKUN,Vehbi Cem: Sivas Folkloru, Sivas, 1914, s:1518- AÞKUN , a-g-e, s:16 19- Refika Ergül den derlenmiþtir.20- Kadir Pürlüden derlenmiþtir.21- Emine Oltekin den derlenmiþtir.22- Abdi Baþara'dan derlenmiþtir.23-24- Kadir Pürlüden derlenmiþtir.25- Eskicizade Mahmut Efendinin torunu Sýdýka Okatan dan derlenmiþtir.Bugün 81 yaþýnda olan Sýdýka Okatan bu olayý babasý Abdurrahman Efendiden dinlemiþtir.Abdurrahman Efendi de Ulu Camide Müezzinlik yapmýþ olup, kabri Ulu caminin haziresinde bulunmaktadýr.26-27- Rahmi Çetinus tan, Kadir Pürlü tarafýndan derlenmiþtir.

Page 22: Cân mürgünün ezkârý dîdâr-ý Karîbullah Her demdeki efkârý ......na ayný özellikleri sunan Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi'de dönemin önder þahsiyetlerindendir. Hulûsi

Somuncu Baba Bir KitapSomuncu BabaEkonomi

42 Temmuz-Aðustos 2000

Anadolu aðýzlarý, Türkolojinin özellikle son yýllar-da üzerinde özenle durduðu konulardan birisidir.Bundandýr ki Türk Dilinin zenginliðinin önemli göster-gesi olan yöre aðýzlarý üzerinde yoðunlaþan araþtýr-malar yýldan yýla artmaktadýr. Bilindiði gibi mahallikültürün ve-rileri, ürünleri milli kültürümüzün de kay-naðýný oluþturmaktadýr. Hýzla geliþen ve deðiþenülkemizin bu kültür zenginliklerini korumak, gelecekkuþaklara aktarmak aydýnýmýza düþen bir görevdir, birsorumluktur.

Sayýn Cemil GÜLSEREN de bu sorunluluðuhisseden bir anlayýþla yola çýkmýþ, sabýrla, gayretleuðraþmýþ ve eserini Türkoloji bilimine kazandýrmýþtýr.

Malatya'nýn ilçeleri veya beldeleriyle ilgili aðýzçalýþmalarý lisans veya yüksek lisans tezi düzeyindebirkaç kez ele alýnmýþ ancak "Doktora"tezi seviyesindeve bütün ilçeleri ele alan bu çalýþma en geniþ kap-samlý olanýdýr. Bu tür çalýþmalarýn ayný yöredenyetiþen kiþi ve uzmanlar tarafýndan en iyi biçimdegerçekleþtirilebileceði görüþüne biz de katýlýyoruz.Günübirliðine, hatýr gönül iliþkisi içinde yapýlan der-lemeler derinlik taþýmayan yüzeysel çalýþmalardýr.Darende doðumlu olan Sayýn Gülseren, bu çalýþ-masýný beþ yýlda tamamlamýþtýr.

Yazarýn "Önsözde" yazdýðýna göre 14 ilçemerkezinden 38 görüþme yapýlýrken, 80 köyden de108 görüþme gerçekleþtirilmiþ toplam derleme yapýlankaynak kiþi sayýsý 158'dir. Konuþmacýlarýn %55 kadýn-lar, %45'nide erkekler oluþturmuþtur. Konuþma konu-lar ön dört ana baþlýkta toplanmýþ alt maddelerle kýrkdeðiþik konuda derleme yapýlmýþtýr. Metinlerde kikonularýn sayýsal daðýlýmý ve yüzde oranlarý kitabýn 23.sayfasýnda listelenmiþtir. Eserde 'önsöz' ün ardýndan'Kýsaltmalar' ve 'Çeviriyazý Ýþaretleri' verilmiþtir. 'Giriþ'te ilk olarak Malatya'nýn Coðrafi, Fiziki ve TarihiDurumu ile bilgiler verilmiþ. (1-14 ss.) Ýkinci anamadde Malatya'nýn Sosyo-Ekonomik Yapýsýna GenelBir Bakýþ baþlýðýný taþýyor. (15-23 ss.) üçüncübaþlýk altýnda Malatya'nýn Kültürel Yapýsý özlü veorijinal bir þekilde özetlenmiþtir. (24-32 ss.)Dördüncü baþlýkta Bölgenin Etnik Yapýsý veDiyalektolojik Durumu ele alýnmýþ. (33-40 ss.)'Ýnceleme' bölümü, Ses Bilgisi (42-118 ss.), ÞekilBilgisi (119-200 ss.), Cümle Bilgisi (206-217 ss.)ana baþlýklarý altýnda en ince ayrýntýsýyla ele alýn-

mýþ geniþ bir gramer çalýþmasýný ihtiva etmektedir.Ýncelemenin ayný zamanda kýsa bir özeti sayýla-

bilecek 'Sonuç' kýsmý da beþ baþlýkta toplanmýþ. (218-224 ss.)

Yazarýn yaralandýðý kaynaklarýný sayýsý ise 255'tir.Bunlarýn listesi (225-239 ss.)sayfalarda verilmiþtir. 147metinin yer aldýðý 'Metinler' bölümü 247, sayfadan384. Sayfaya kadar yer almýþ. 'Metinler' bölümü çalýþ-manýn en zengin, en kalýcý, en tutarlý bölümü olarakdil sahasý dýþýndakiler için bile zevkle, sýkýlmadanokunabilecek, yeni, orijinal Malatya ve yöresi halkkültürünün, halk edebiyatýnýn ürünleridir. Evet sadecebu bölüm bile Anadolu aðýz bilimi bakýmýndan ses bil-gisi, þekil bilgisi ve söz dizimi verileri yanýnda halkedebiyatý ve halk kültürü verilerini de bulundurmaklaövgüye fazlasýyla deðer.

'Sözlük' bölümü (386-425 ss.) metinlerin anlaþýl-masý için oldukça zengin. Metinler baðlý olarak 1008edat kelime ve deyime yer verilmiþ. Bu kelimelerinköken itibarý ile dillere daðýlýmýna da veren SayýnGülseren ayrýca metinlerde geçmeyen ancak Malatyave yöresinde kullanýlan 354 kelimeyi bu sözlüðeeklemiþ olduðunu görüyoruz.

Kitabýn son bölümünde 'Dizin' yer almaktadýr.Özellikle bu sahada çalýþan ilgililer için çok yaralýolduðuna inandýðýmýz bu bölümde önce Ses BilgisiDizini (428-433 ss.) daha sonra da Þekil Bilgisi Dizini(436-446 ss.) yer almakta, son sayfada derlemeyapýlan Yerleþmeler Haritasý bulunmaktadýr.

Malatya yöresini kültür ve dil hazinesini deðerliörneklerini gün ýþýðýna çýkartan, bu yolda gayret sarfeden Cemil Gülseren'i yaptýðý katkýlardan dolayý kutla-mak gerekmektedir.

Daha nice güzel araþtýrmalar yapmasý dileðiyleSayýn GÜLSEREN'i ve bu eseri yayýnlamasý vesilesiylede TÜRK DÝL KURUMU YETKÝLÝLERÝNÝ kutluyoruz.

Adem ÖZYILMAZ *

Malatya Ý l iAðýzlarý

aþamalar halinde yaþanýr, þu iki Hollandalý'nýnyaþadýklarý gibi;

Bir lokanta iþletmek üzere birkaç yýl önce kuzeyKarolina'ya gelmiþlerdi. Coþkularýnýn sýnýrý yoktu.Amerika'ya hayrandýlar. " Ýþleri yoluna koymak çokkolaydý burada. Ýnsanlar ileri ölçüde dost idiler. Ýþ yap-maya karþý da son derece olumlu tavýr takýnýyorlardý.Hollanda'da bürokrasi ayaðýnýza takýlýrdý.Kuþkulanmadan ve tepeden bakýlmadan iþ yapacaðýznihayet. Burada insanlar baþarýyý nasýl takdir edecek-lerini biliyorlar!"

Bir yýl sonra bizim Hollandalý'lara tekrar uðradýmdiyor Kramer. Coþkularýnýn yerinde yeller esiyordu. "BuAmerikalýlar çok rekabetçi"diye yakýnýyorlardý. Ýþhalatýnda dostluðun hiç yeri yok; en yakýn bildiðinizinsanlar bile, daha iyi fýrsat bulur bulmaz tüyüyorlar."

Bizimkiler kültür þokunun ilk safhasýndan geçi-yorlardý. ABD'de bulunuyor olma havasý söndüktensonra umutlarýyla baþ baþa kaldýlar. Amerikalýlaraatfettikleri tavýrlarýn hakikatte çok farklý olduðunuanladýlar. Böyle durumlarda þu iki þeyden biri olur.Bazýlarý vazgeçip yurduna döner, bazýlarý farklarý kabuledip, kendi umutlarýný gerçeklere uydurma çabasý içinegirer.

Avrupa ile Amerika arasýndaki kültür farkýnýtavsif için kervan ve kale metaforlarýný kullanmak isti-yorum. Kervan Amerika toplumunu temsil ediyor, kaleAvrupa toplumunu. Kervan, hareket halinde ki birtoplumu akla getirir. Üyelerinin gözleri ufuktadýr.Þiarlarý terakkidir. Kervandakilerin birbirleriyle iliþki-leri sýk fakat kýsa sürelidir. Vazýh biçiminde tanýmlan-mýþ amaçlara hizmet eder. Zaman çok deðerlidir ker-vanda.

Ya Kalede?Kale, zamaný taþ duvarlar arasýna hapseden

mekan. Kalede yaþayanlar, uzun ve zengin bir tarihinmuhkemce yerleþtirildiði geleneklerle sarýlýdýrlar.Yurttaþlar arasýndaki etkileþime adetler yön verir; fýr-satlarý hamillik( Patronaj) belirler. Özel hayattan kesinbir biçimde ayrýlan kamu hayatýna sýnýf ve otorite ege-mendir. Meydanlar ve kafeler görürüz her yanda: yurt-taþlarýn uzun sohbetler için buluþtuklarý yerler. Zaman,sonugelmez gibidir kalede.

Sözünü ettiðimiz Hollandalý iþ adamlarý iþte böylebir kaleden firar etmiþ mültecilerdir. Kalenin gelenek-lerinden, iþlerin hep ayný biçimde yapýlmamecburiyetinden kaçmýþ, yeni fýrsatlar bulmak içinABD'ye gitmiþlerdir. Kafalarý, asýrlar önce Avrupada'kidini ve ekonomik baskýdan kaçýp gelen Amerikanmuhacirlerininki gibidir. Bu muhacirler bir iyimserlikruhuyla kervaný yola koymuþlardý. Hayattakalmalarýnýn giriþkenliðe ve pratik sonuçlara baðlýolduðunu farkettiklerinden, Avrupai çalýþma ve iliþkikurma tarzýný terkedip, kendilerini 'Yeni Hayat' için

'yeni dünya 'ya uyarladýlar. Ýþlerin nasýl yapýldýðýnýndeðil, yapýlmýþ olduðunun önem taþýdýðý kervanakatýldýlar.

Amerikalýlar hala bir kervanýn parçasýymýþlargibi yaþýyorlar. Mesela birkaç yýl önceki Ýran krizisýrasýnda, Cumhuriyetci senatör Dole "Vagonlarý diz-menin zamaný geldi" diyordu. Eski Baþkan Reagan hepbir kovboy þeklinde tasvir ediliyordu. Vahþi Batýnýntehlikelerine göðüs geren sert. Haþin birey. George Bushda selefi gibi kovboy çizmeleri içinde resmedilmeyi seviy-ordu. Kovboy, Amerikayý büyüleyen simgedir; o kadarki A Day in the Life of Amerika (AmerikanýnHayatýnda bir gün) baþlýklý muhteþem fotoðrafkitabýnýn kapaðýnda bile bir kovboyun resmi vardýr.

Kervanda çok kýymetlidir zaman. Kervanýný iler-lemeye, yol almaya ihtiyacý vardýr. Hesaba katýlan,sonuçlardýr sadece ( Hatice'ye deðil, neticeye bakýlýr) .Yaþlý duvarlar arasýnda ki kale de ise zaman aðýr akar;o kadar ki zaman þuurunu kaybetmek bile mümkündür.Amerikalýlar her zaman Avrupalýlarda meþgul vesabýrsýz insan izlenimini uyandýrmýþlardýr. Sonuca çokçabuk, mümkünse hemen ulaþmak isterler. Zaman bi-linçleri çok ileridir. "vakit Nakittir" derler birbirlerine.Amerikalý antropolog Edward Hall, Amerikantoplumunun monokronik bir kültür sahibi diye nite-lendirir. Zamanlarýný dikkatle planlar. Önceliklereönem verme hususunda geliþmiþ bir duygularý vardýr;tarifelerini yanlarýnda taþýrlar ve dakikliðe büyük deðerverirler.

Amerikalýlarýn gözünde Ýtalyanlar kaotik ve ve-rimsizdirler. Maðazalarda kuyruða girmez, randevularý-na geç kalýr, ayný anda bir çok iþi birden yapmayakalkar, öncelik nedir bilmezler. Hall'e göre Ýtalyanlarýnbu davranýþý polikronik bir kültürün ifadesidir.Polikronik Ýtalyanlara göre, Amerikalýlar molto lin-ear'dirler, yani yaklaþýmlarýnda daha fazla çok fazladoðrusaldýrlar. Mesela, Ýtalyanlar birbirlerine"Beraberce harcanan zamanýn sonsuz olduðu" duy-gusunu vermeye özen gösterirler. Amerikalýlara göre iseharcanan zaman boþa gitmiþtir.

Elbette þu ana kadar anlatýlanlar Avrupa veAmerika toplumlarýnýn bütünü için geçerli deðildir.Avrupa'da kervanlar olduðu gibi, Amerika'da da kalelermevcuttur. Ancak, genel olarak, Avrupalýlarda tarihduygusu aðýr basar. Amerikalýlar ise bir eylem ideoloji-sine iman ederler. Ýlk kez tanýþanlar, ertesi gün birbir-lerine "Dün ne yaptýn?" diye sorarlar. Bu temel farklarýyeterince kavrayamayanlarýn Amerikalýlarla kalýcý iþiliþkileri geliþtirmeleri zordur.

1-Hz. Peygamberin (SAV) þöyle dua ettiði rivayet edilmiþtir. " Allahým ! Banaeþyanýn hakikatýný olduðu gibi göster"2-Arjo Klamer: US Versus Europe: Six Articles on Business Relations,Amsterdam: Multimedia Ýnternational , 1989* Mustafa Özel, Yöneticilik Dersleri, Ýz Yay 1998 Ýstanbul

* Þeyh Hamid-i Veli Kütüphane MüdürüTemmuz-Aðustos 2000 43

Page 23: Cân mürgünün ezkârý dîdâr-ý Karîbullah Her demdeki efkârý ......na ayný özellikleri sunan Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi'de dönemin önder þahsiyetlerindendir. Hulûsi

Temmuz-Aðustos 2000

Somuncu Baba Hadis

45

Somuncu BabaBir Kitap

Talha SARGIN

Not:Eserin 'Sözlük' bölümünde yer alanMalatya'da halkýn kullandýðý ancak -yeni yetiþen gençkuþaðýn pek haberdar olmadýðý- arý, duru Türkçekelimelerden, sizlere bir fikir vermesi bakýmýndanbirkaç örnek vermek yerinde olacaktýr.

Agýn:Ýhtiyar, yaþlýAnnaç:Yamaç, karþýApar-: Götürmek, gizlice aþýrmakArsýn-: UtanmakAsar-: Bakmak, göz kulak olmakAyakçak:Merdiven basamaðý

Batalga: Sazlýk, bataklýkBay-:Mideyi hafifçe bulandýrmakBoyah: BoyaBurgaç: Meyve toplamak için kullanýlan çatal

uçlu aðaçBuy-Donmak, donacak hale gelmek

Cýlgý:Ýnce, dar ve taþlý yol

Çaðan: Bað, bahçeÇalgýn: Kötürüm, inmeliÇalma:Yazma,çember de denilen baþörtüsü

Deðirmi: 1.Çörek, deðirmen taþý, para gibi yuvar-lak olan nesne. 2.Eni boyuna eþit olan 3. Baþörtüsü,yazma DLT.tegirme

Delecen:Aðaçkakan kuþuDeveleme: TopaçDýmýt-: Hafif ýsýtmak, ýlýtmakDýþlýðý gelme-:Caný sýkýlmak, huzurlu olmamakDizleme: Dize kadar giyilen uzun çorapDönge: VirajDum-: Suya batmak, dalmakDutak: 1. Bulaþýk yýkama bezi, 2.Sýcak kazan,

tencere gibi yemek kaplarýnýn kulplarýndantutmaya yaran dutacak, bez

Dürmeç: Ýçine katýk konularak sarýlmýþ,

dürülmüþ yufka ekmeði E.Tk. dürümeç

Eke: 1.Çok bilmiþ olan, her iþe karýþan, 2.Kadýnýnveya kocanýn büyük kýz kardeþi.

Em:ÝlaçEme yara-:Ýþe yaramak, bir þeye benzemekEmlik: Süt emen (kuzu)

Temmuz-Aðustos 200044

Ebu't Tufeyl (r.a) anlatýyor:

Adamýn birisi bir cemaate uðradý ve selamverdi.Onlarda selamýna karþýlýk verdiler. O adamoradan ayrýlýnca cemaatten birisi þöyle dedi:-"Allah'a yemin olsun ki bu adama Allah için buðz

ediyorum." Cemaatte bulunanlardan baþka birisi ise:-"Allah'a yemin olsun ki söylediðin þeyler ne kötü

ve Allah'a yemin olsun ki o kimseye söylediklerinihaber vereceðiz." dedi. Cemaatin içinden bir adam,oradakilerden bir þahsa "kalk ve bunu ona haber ver"dedi. Cemaatin gönderdiði kimse o adama ulaþtý vehakkýnda konulmuþ olan þeyi ona söyledi. O adam dahemen döndü Resûlullah'ýn (s.a) yanýna geldi ve onaþöyle dedi:

- Ey Allah'ýn Resûlü! Ýçinde falan kimsenin bulun-duðu müslümanlardan bir cemaate uðradým, selâmverdim; onlar da selâmýma karþýlýk veriler. Oradanayrýlýnca onlardan bir tanesi bana yetiþti ve "Falansenin için Allah'a yemin olsun ki bu adama Allah içinbuðz ediyorum" dedi (Ya Resûlallah) O adamý çaðýrbana niçin buðz ettiðini sor dedi.

Resûlallah da (s.a)onu çaðýrdý ve o adamýn haberverdiði þeyi ona sordu. O adam da itiraf etti:

-Ey Allah'ýn Resûlü ben bunu söyledim dedi..Resûl-i Ekrem (s.a)

-Niçin ona buðz ediyorsun? diye sordu. O da;-Ben onun komþusuyum Onu iyice araþtýrdým.

Allah'a yemin olsun ki, iyi olanlarýnda facir insanlarýnda kýldýðý farz namazlar dýþýnda onun hiç namazkýldýðýný görmedim, dedi.

-Ey Allah'ýn Resûlü ona benim hiçbir vakitnamaza geç kalmadýðýmý, abdest, rûku ve secdeyi güzelyapmadýðýmý gördü mü diye sor? dedi. Resûlullah da(s.a) ona sordu. O da:

-Hayýr dedi o adam:-Ben onu iyi facir insanlarýn tuttuðu oruçtan

baþka oruç tuttuðunu görmedim, dedi-Ey Allah'ýn Resûlü! ona benim hiç ramazan

orucu tutmadýðýmý veya hakkýyla yerine getirmediðimihiç gördü mü diye sor ? dedi Resûlullah da (S.A.V) onasordu. O da:

-Hayýr dedi o adam:

-Ben onu iyi ve facir insanlarýn verdiði zekattanbaþka malýndan Allah yolunda hiçbir hayýr yaptýðýnýgörmedim dedi.

-Ey Allah'ýn Resûlü Ona benim zekat malýmýgizlediðimi veya eksilttiðimi hiç gördü mü diye sor?dedi. Resûlullah da (s.a) ona sordu o da:

-Hayýr dedi. Bunun üzerine Resûlullah (s.a)"Kalk! zannedersem sen ondan daha hayýrlýsýn"

buyurdu1

Hadisten Alýnacak Ders: Zaruri olan iþlerleilgilenmek.

Tasavvuf ilminde, gerekli olan iþlerle ilgilenip gerikalan vakitlerde zikir ve tefekkürle meþgul olan kimseyekalender denilir. Hadiste bu meþrebin ispatý vardýr.Çünkü zaruri olan þeylerle ilgilenilebileceði hadistegeçmektedir. Nitekim ashab-ý kirâmýn devamlý zikir vefikir etmesi" Onlar ne ticaretin ne alýþveriþin kendileri-ni Allah'ý zikirden alýkoyduðu insanlardýr."2 ayetiyle bil-inmektedir. Hadiste geçen ricalin ashap olmasý evladýr.Tasavvufta bir meþrep vardýr, bunlara melâmeti denir.Bunlar fazla olan amellerini gizlemeye çok önem verir-ler.

Ebû Hureyre (r.a) anlatýyor:Bir misafir ensardan bir adamýn yanýn da geceyi

geçirdi. O adamýn yanýn da yalnýz kendisine ve çocuk-larýna yetecek kadar yiyecek vardý. Ensarî hanýmýnadediki;

"Çocuklarý uyut, kandili de söndür ve yanýn da nevarsa misafire getir." Bu hadise üzerine þu ayet indi;

"Kendileri ihtiyaç içinde olsalar bile baþkalarýnýkendilerine tercih ederler" (Haþr 59/9).3

Hadisten Alýnacak Ders: Amelleri gizlemekPek çok büyüðün, amel-i sâlihlerini gizleme

hususunda mübalaða etme adetleri vardýr.4 Hadisaçýkca bunu teyit etmektedir.

Ayrýca hadiste güzel ahlak ve isâra iþaretvardýr.Bu hadiste sûfilerin güzel ahlaký ve isârý yanibaþkalarýný kendilerine tercih etmelerinin delili vardýr.

DÝPNOTLAR1-Müsned, IV, 455,562-Nûr 24/373-Tirmizî, Tefsir , 59,(h.no:3304)4-Tasavvuf ýslahýnda buna melâmet yolu denilir.

ATAT�RK K�LT�R, D�L VE TAR�H Y�KSEK KURUMUT�RK D�L KURUMU YAYINLARI:737

MALATYA �L� A—IZLARI(Ýnceleme-Metinler-Sözlük ve Dizinler)

Yrd. Doç.Dr. Cemil GÜLSEREN

ANKARA,2000

ANLATAN: :Ýbrahim AKSÜTDERLEME YERÝ : Malatya - MerkezKONUSU : Hacý Hulûsi Efendi Hakkýnda

Hacý Hulûsi Efendinin babasý namaz kýldýrýrmýþ da, amaný bilimisi töbe günahýma da, HacýHulûsi Efendi birden üçüncü reketde gahýncý cömâtda ayrýlmýþ çýhmýþ. Cömât demiþ ki; yâuhoca senin oðlun cömâtý terketti. Eve gelmiþ, gýz demiþ hanýmýna, oðluna sor, cömât þiêtçi oldu,nassý üçüncü reketde oðlun namazý terkede çýhîy demiþ. Oðlum baban beyle beyle diyi, anademiþ iki reketini güzel kýldýrdý, ohudu üçüncüde selin önünde aðaç dutuyu demiþ. Eyle dey-ince hay subhânallah yârabbi bâna beyle evlat mý nasib edecahsýn hakikat demiþ. Ben suyadaldým da aðaç dutuydum selin önünde üçüncü rekatda. Yaný ma saf ne zaman durursanvesveseyi býrahýn da âyetleri seçerek ohuyun eyle dâmi gardaþ helbetTe caným.

Page 24: Cân mürgünün ezkârý dîdâr-ý Karîbullah Her demdeki efkârý ......na ayný özellikleri sunan Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi'de dönemin önder þahsiyetlerindendir. Hulûsi

Temmuz-Aðustos 2000

Somuncu Baba Tomurcuklar

47Temmuz-Aðustos 2000

Somuncu BabaTomurcuklar

46

TATÝLDE, EÐLENÝRKEN

ÖÐRENMEKSevgili Çocuklar!

1999999-22000000 EEððiittiimm-ÖÖððrreettiimm yyýýllýý iiççeerriissiinnddee hheerrbbiirriinniizz eeððiittiimm kkaaddeemmeenniizziinn ggeerreekkttiirrddiiððii bbiill-ggiilleerrii ööððrreenneebbiillmmeekk iiççiinn bbüüyyüükk bbiirr ggaayyrreett

ggöösstteerreerreekk ççaallýýþþýýpp yyoorruulldduunnuuzz.. HHeeppiinniizziinn iiyyii ddeerree-cceelleerrllee ssýýnnýýffllaarrýýnnýýzzýý ggeeççttiiððiinniizzee iinnaannýýyyoorruuzz..

DDiinnlleennmmeekk,, ççaallýýþþaann vvee yyoorruullaann hheerr iinnssaannýýnnhhaakkkkýýddýýrr.. DDiinnlleennmmeekk iiççiinn ttaattiill yyaappýýllýýrr.. GGeezziilliirr,,eeððllee-nniilliirr.. BBiirr yyýýllýýnn vveerrddiiððii yyoorrgguunnlluukk ggiiddeerriillmmeeyyeeççaallýýþþýýllýýrr..

TTaattiillddee ddiinnlleennmmee vvee eeððlleenn-mmeeyyee yyeetteerrii kkaaddaarr zzaammaann aayyýýrr-mmaallýýyyýýzz.... BBüüttüünn vvaakkttiimmiizziieeððlleenneerreekk,, bbooþþ þþeeyylleerrlleeggeeççiirrmmeemmeelliiyyiizz.. ÖÖððrreennddiikklleerrii-mmiizzii tteekkrraarr eettmmeellii,, hhiikkaayyee,,mmaassaall kkiittaappllaarrýýnnddaann ookkuu-mmaallýýyyýýzz.. YYaaþþýýmmýýzzaa sseevviiyyeemmiizziiuuyygguunn ddeerrggiilleerr ookkuummaallýýyyýýzz..GGiittttiiððiimmiizz yyeerrlleerrddeekkii mmüüzzeelleerrii,,ttaarriihhii eesseerrlleerrii ggeezzmmeellii,, oonnllaarrhhaakkkkýýnnddaa bbiillggii eeddiinnmmeelliiyyiizz kkii;;ttaattiill ddöönnüüþþüü aarrkkaaddaaþþllaarrýýmmýýzzaaaannllaattaaccaakkllaarrýýmmýýzz oollssuunn..

TTaattiillddee bbaazzýý aarrkkaaddaaþþ-llaarrýýmmýýzz bbiirr iiþþ yyeerriinnddee ççaallýýþþýýrr..HHeemm hhaarrççllýýððýýnnýý kkaazzaannýýrr,, hheemm ddeebbiirr iiþþ ööððrreenniirr.. BBaazzýýaarrkkaaddaaþþllaarrýýmmýýzz ddaa öözzeell ttaattiill yyeerrlleerriinnddeenn zziiyyaaddeeaaiilleelleerriiyyllee bbiirrlliikkttee aakkrraabbaallaarrýýnnýýnn yyaannýýnnaa ggiiddeerrlleerr..BBuu þþeekkiillddee ttaattiilliimmiizzii ddeeððeerrlleennddiirrmmeenniinn yyaannýý ssýýrraaeeþþiimmiizzii-ddoossttuummuuzzuu zziiyyaarreett eeddeerreekk oonnllaarrýýnn ggöönn-llüünnüü ddee aallmmýýþþ oolluurruuzz..

YYaazzýýnn bbuu ssýýccaakk ggüünnlleerriinnddee,, ddeenniizz ddee yyüüzzmmeekk,,aarrkkaaddaaþþllaarrllaa ooyynnaammaakk hheeppiinniizziinn hhooþþuunnaa ggiiddeerr..DDeenniizz kkýýyyýýssýýnnddaa ooyynnaayyýýpp eeððlleenniirrkkeenn,, zzaammaannýýnnnnaassýýll ggeeççttiiððiinnii aannllaayyaammaazzssýýnnýýzz.. OOyyssaa ggüünneeþþiinnyyaarraarrýý oolldduuððuu kkaaddaarr zzaarraarrllaarrýý ddaa vvaarrddýýrr.. BBuu nneeddeennlleeöözzeelllliikkllee ggüünneeþþ ýýþþýýnnllaarrýýnnýýnn ççookk kkuuvvvveettllii oolldduuððuu ööððlleessaaaattlleerriinnddee ggüünneeþþiinn aallttýýnnddaa dduurrmmaammaallýýyyýýzz.. AAkkssiittaakkddiirrddee ""ggüünneeþþ ççaarrppmmaassýý"" ggiibbii oolluummssuuzz oollaayyllaarraa

mmaarruuzz kkaallýýrrýýzz.. GGüünneeþþtteenn ffaayyddaallaannaabbiilleecceeððiimmiizz eennuuyygguunn zzaammaannllaarr ssaabbaahh ssaaaattlleerrii yyaaddaa ööððlleeddeenn ssoonn-rraassýýddýýrr..

BBeebbeekklleerr ssýýccaakkttaann ddaahhaa ffaazzllaa eettkkiilleennddiiððiinnddeennkkuunnddaakk yyaappýýllmmaammaallýý.. FFaazzllaa ssýýkkýý ggiiyyddiirriillmmeemmeelliibbeeyyaazz ggiiyyssiilleerr tteerrcciihh eeddiillmmeellii vvee þþaappkkaa ggiiyyddiirriillmmeellii..ÇÇooccuukkllaarr ssýýkk ssýýkk bbaannyyoo yyaappttýýrrýýllmmaallýý.. BBooll ssuu iilleeyyooððuurrtt vvee mmeeyyvvee ssuuyyuu vveerriillmmeelliiddiirr.. DDiikkkkaatteettmmeemmiizz ggeerreekk bbiirr nnookkttaaddaa yyeemmeekk yyeeddiikktteenn

hheemmeenn ssoonnrraa ggüünneeþþee ççýýkkmmaa-mmaallýýyyýýzz.. ÇÇüünnkküü ggüünneeþþ kkaannýýddeerriiyyee ççeekkeerreekk ssiinnddiirriimmiiyyaavvaaþþllaattýýrr.. YYaazz aayyllaarrýýnnddaa aaççýýkktteennllii kkiiþþiilleerriinn ddaahhaa iiyyii kkoorruunnmmaassýýggeerreekkiirr..

PPssiikkoolloojjiikk oollaarraakk iinnssaannaarraahhaattssýýzzllýýkk vveerreenn ""ççiilllleerr"" ggüünneeþþeebbaaððllýý oollaarraakk aarrttttýýððýýnnddaann,, yyaazzaayyllaarrýýnnddaa ggüünneeþþ ýýþþýýnnllaarrýýnnaa ddooððrruu-ddaann mmaarruuzz kkaallmmaammaakk ggeerreekkiirr..GGüünneeþþlleennmmeekk ggeerreekkttiiððiinnddeekkoorruuyyuuccuu kkrreemmlleerr kkuullllaannýýllaabbiilliirr..

YYaazzýýnn ssýýccaaððýýnnddaa eeððlleennmmeekkvvee sseerriinnlleemmeekk iisstteeyyeennaarrkkaaddaaþþýýmmýýzzaa bbiirrkkaaçç ttaavvssiiyyeeddeebbuulluunnaallýýmm..

11-PPllaajjaa vveeyyaa ddeenniizzee ggiiddeerrkkeennbbüüyyüükklleerrllee bbeerraabbeerr ggiiddiinn..

22-BBüüyyüükklleerriinniizzddeenn mmuuttllaakkaa yyüüzzmmee ööððrreenniinn..33-KKaarrnnýýnnýýzz ttýýkkaa - bbaassaa ddoolluu iikkeenn ddeenniizzee

ggiirrmmeeyyiinn..44-PPllaajjllaarrddaa tteehhlliikkeellii yyeerrlleerrii ggöösstteerreenn iiþþaarreett vvee

lleevvhhaallaarraa uuyyuunn..55-YYüüzzmmee ööððrreennmmeeddeenn ssaakkýýnn bbooyyuunnuuzzuu aaþþaann

ssuullaarraa ggiirrmmeeyyiinniizz..66-SSýýrrtt üüssttüü yyüüzzmmeeyyii ööððrreenniinn.. ÇÇüünnkküü

aayyaaððýýnnýýzzaa kkrraammpp ggiirrddiiððii zzaammaann bbuu yyüüzzmmee þþeekklliinniikkuullllaannaaccaakkssýýnnýýzz..

ÝÝççiinnddee bbuulluunndduuððuummuuzz bbuunnaallttýýccýý yyaazz aayyllaarrýý;;ççooccuukkllaarrýýnn ddaahhaa ççookk ddýýþþaarrýýddaa ooyynnaaddýýððýý,, ddoollaayyýýssýý iilleetteemmiizz oollmmaayyaann þþeeyylleerrllee ddaahhaa ççookk tteemmaass eeddeebbiillee-

Zeliha YILDIZPedagog - Yazar

BÝR ÞÝÝRYAZ

Severim güzel yazý,Ne de bol meyvesi var .O getirir kirazý,Çarþý Pazar dolar.

Beyazlý morlu dutu,Alyanaklý armuduYa kavunu, karpuzu?Ya o sapsarý muz u?

Her biri iri iri,Bal peteði inciri,Tatlý narý, elmasýYemiþlerin en hasý

Daha da neler ... neler..Zerdaliler, viþneler,Kayýsý, þeftali, üzüm.,Hoþa gitmezmi kuzum?

Tahsin BÝLENGÝL

- - TAT Ý L D E Ý Þ - -Yaz tatili olunca temel reis oðlunu fýrýncýnýn yanýna ver-

miþ;

--Sakin ustanun sözinden çikma ,demiþ

Bilirsiniz, fýrýncýlarýn ne pazarý vardýr ne bayramý; dur-

madan çalýþýrlar .Çocukta ustasýnýn sözünü dinlediði için dur-

madan çalýþmýþ ama o kadar yorulmuþ ki baþlamýþ zayýfla-

maya .. Oðlunun gün geçtikçe zayýfladýðýný gören temel sor-

muþ .

--Uþaðum sen niye zayiflaysun?

--Çok çalýþmaktan buba.

--Ýyi ama çaliþmak insani saðlukli yapar.

--Öyle ama buba, çocuklarin arada sirada oyun oyna-

masý lazimdur..

--Uy! Bak ben buni hiç düþünmedum..

Sonra Temel reis, onlarý dinleyen karýsýna dönerek:

--Kari.. Ha bu uþaði geceleri uyandurda biraz oyin

oynasun daa.. demiþ.

GARÝP BÝLMECELER

3-Yan kesiciler niçin modaylailgilenirler.?

BÝR HADÝSHz.Peygamberimiz (S.A.V) þöyle buyur-

muþtur: "Size iki þey býrakýyorum. Bunlarauyduðunuz müddetçe asla sapýtmayacak-sýnýz:Allah'ýn kitabý ve Resulünün sünneti."Kütüb-i Sitte Shf: 179

(Yeni modada ceplerin yeriniöðrenmek için)

(Afedersin kardeþim)

BÝR ÝLÝMÝZ-En çok masal anlatýlanilimiz hangisidir.? -Daðlarýnda bol miktar-da kedi bulunan ilimizhangisidir.?

(Donduðu zaman)1-Su kalbur içinde ne zaman durur?

2-Kirpi kaktüse çarpýncane der.?

1-En eðlenceli ve tatlý ON nedir ?

2-En kart ON nedir ?

(Tekirdað)

(Muþ)

(Bal on)

(Karton)

GÜLMECE

Ne mutlu ÝLÝM yolunda tükenen ömürlere..!Ne mutlu TOMURCUK için çýrpýnan yüreklere...

Page 25: Cân mürgünün ezkârý dîdâr-ý Karîbullah Her demdeki efkârý ......na ayný özellikleri sunan Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi'de dönemin önder þahsiyetlerindendir. Hulûsi

Temmuz-Aðustos 2000 49Temmuz-Aðustos 200048

Somuncu Baba Deneme

ceði, meyveleri yýkamadanyiyebileceði, üstelik mikro-plarýn daha rahat üreyebileceðiaylardýr. Bunlarýn yaný sýra iyihazýrlanmamýþ dondurma,çikolata v.s gibi yiyecekleri deyiyen çocuklarýn kolayca "ishal"olabileceði zamanlardýr.

Ýnsan vücudunun yarýdanfazlasý su olduðu için ishallekaybolan suyun derhal vücudaverilmesi gerekir.

Küçük çocuklardaki ishaltedavisinde bedene yenidennormal suyu kazandýracakpaketler halinde bulunan þeker- tuz karýþýmý su ile karýþtýrýlarak verilebilir.

Ayný karþýmý;4 tatlý kaþýðý þeker, 1/2 tatlý kaþýðý tuz ve 1/2

litre su karýþtýrýlarak evde hazýrlamak tamümkündür.

Meyvelerin ve sebzelerin yenmeden öncemutlaka yýkanmasý gerekir.Çocuklarýn yediðibesinlerle ve içtiði sularý ile bulaþan asalaklar ishaleneden olur.

Yaz aylarýnda terleme yolu ile su kaybet-tiðimiz için daha fazla suya ihtiyacýmýz

vardýr.Sýcak aylarda bolbol su içelim.

Su içerken bazý nok-talara da dikkat edelim.

Susadýnýz mý?a-HHer ne halde olur-

sa olsun kesinlikle soðuksu içmeyiniz. En fazlaserin olsun.

b - TT e r l i y k e n ,yorgunken soðuk su iç-meniz hastalanmanýzaneden olabilir.

c-SSuyu oturarak veyudum yudum için. Birsolukta içmeyin. Normalibir bardak suyu üçyudumda içmektir.

d-SSu içmeye baþlarken"Bismillah" deyin. Ýçtiktensonra "Elhamdülillah"demeyi unutmayýn.

e-SSevap kazanmakistiyorsanýz (özelliklebunaltýcý sýcaklarda) daimabaþkalarýna su ikram edin.

Sevgili Çocuklar !Yüce Rabbimiz

dünyayý bizler için bir imti-han yeri olarak. Dünyabizim için bir hayat oku-ludur. Bu hayat okulundaokumamýz ve okuduk-larýmýz uygulamamýz için

Rabbimiz biz insanlara Kuran-ýý Kerim-ii rehbergönderdi. Biliyorsunuz sýnýfýmýz geçmemiz içinderslerimize çalýþmamýz þart. Ýþte hayat okulu-muzu baþarý ile geçmemiz ve Allah'ýn (c.c) sevgilikullarýndan olmamýz için bize gönderdiði Kuran-ýýKerim-ii öðrenmemiz ve okumamýz gerekiyor.

Okulun açýk bulunduðu aylar, okul derslerineçalýþmaktan yorgun düþen siz çocuklarýn Kuran-ýýKerim öðrenmeye pek zamaný olmuyor. Yaz aylarýbizler için bulunmaz bir fýrsat. Var mýsýnýz buaylarda hep beraber Kuran-ýý Kerimi öðrenmeyezaman ayýralým? Bilenlerimiz okuyupkuvvetlendirsin. Bilmeyenlerimiz öðrenmeye, oku-maya gayret göstersin. Bakýn sevgiliPeygamberimiz (S.A.V) ne buyuruyor; "Sizin enfaziletliniz, en deðerliniz Kur'an okuyan ve oku-tandýr." Birazcýk Kuran kursuna gitmekle,birazcýkta bir yakýnýmýzýn yardýmý ile "Ýnþallah"bu yaz bir çoðunuz Kur'an okumayýöðreneceksiniz.

Hadi bakalým baþlamak bitirmenin yarýsýdýr.Neþe, eðlence ve faydalý bilgilerle dopdolu,

kaza ve hastalýklardan uzak nice tatiller geçir-meniz dileðiyle....!

DÝPNOTLAR1 Asýmgil Dr. Sevim, Benim Müslüman Yavrum, s.1252 Canan Prof. Dr. Ýbrahim, Kütüb-i Sitte, s.353 3 Dodson Fitzhugh, Çocuk Eðitimi El Kitabý, s.3144 Asýmgil Dr. Sevim, Benim Müslüman Yavrum, s.1265 Furkan Suresi, Ayet 28-296 Yörükoðlu Prof. Dr. Atalay, Çocuk Ruh Saðlýðý, s.66

Yaz mevsiminin ilk aylarý, Sivas yinehergün ki gibi bereket dolu güne hazýrlanýyor-du. Kaledeki, ahþap kuleli saatin gonkvuruþlarýyla uyanan Süleyman Efendi, besme-leyle elbisesini giyindi, Gürün dokumasýkuþaðýný itina ile beline doladý, tütün tabakasýnýçakmak taþýný, kav fitilini kuþaðýnýn arasýna yer-leþtirdi. Gümüþ köstekli saatini yelek cebinekoydu. Sabah ezanýnýn okunmasýna yarýmsaat kadar zaman vardý. Yumuþamasý için,kuyruk yaðýyla yaðladýðý yemenisini, önce sað,sonra sol ayaðýna olmak üzere giydi.Besmeleyle avlu kapýsýndan çýktý.

Akþamdan yaðan yaðmurun ýslattýðýtopraðýn kokusunu derin nefeslerle içine çekti.Sabah namazýný, hergün ki gibi Þeyh Çobanmescidinde deðil, Ulu Cami'de kýlmak niyetiyleyavaþ ama güçlü adýmlarla Evliya sokaðýnayöneldi. Mahallede hayat yavaþ yavaþ canlan-maya baþlýyordu, bakýr bakraçlarla mahalleçeþmesinden su getiren, kendilerinin yapmýþolduklarý ot süpürgelerle kapýlarýnýn önlerinisüpüren yaþlý kadýnlar Süleyman Efendi'nin geldiðini

görünce saygýylayolun kenarýný çek-ilerek geçmesinib e k l e d i l e r .Gejgereye koymuþolduklarý eskimiþhamurla dolu bakýrleðenleri aceleadýmlarla yakmakeþiði (sýrasýný)aldýklarý mahalle,fýrýnýna götüren,boy bürük olmuþgenç kýz ve gelin-lerin rahat git-meleri için adým-larýný biraz dahas ý k l a þ t ý r a nSüleyman Efendi,Evliya sokaðýnýnb i t i m i n d eGökmedrese 'n inbütün görkemiylek a r þ ý l a þ t ý .

Medresenin üç lüleli pýnarýndan derin ve geniþ kürününeakan suyun sesi ile, medresede ilim tahsil eden genç-lerin salavat getirerek abdest alýþlarýný huþu ile izledi.

Kendisi de serin suyla abdestini aldý, ezan vaktininyaklaþtýðýný gökteki yýldýzlarýn durumundan anladý.Adýmlarýný biraz daha hýzlandýrdý. Gök medrese cad-desinin baþýndaki Baki bey Konaðýný geçtikten sonra,gelgeçten yürümeye baþladý. Burasý karþýlýklý konak veevlerin çatý sundurmalarý ile üzeri kapanmýþ daracýk biryoldu. Yolun orta yerinde havalandýrma açýklýðý olan buyol Sýðýrcýlar'ýn konaðýna kadar devam ediyordu.Gelgeç'in giriþ ve çýkýþlarýna yakýn yerlerde yanan kandil-lerin aydýnlatýldýðý yolun sonunda, Ahý paþalarýnbahçesindeki küçük Hamam'a aþina çehrelerlekarþýlaþan Süleyman Efendi, Numan EfendiKütüphanesi yakýnýndaki sadaka taþýna, para kesesin-den çýkardýðý birkaç mecidiyeyi býrakýrken, atalarýmýzýninsan onuruna verdikleri saygý ve deðerin yüceliðinidüþünerek duygulandý. Vakýf olarak dikilmiþ olan busadaka taþlarýndan, fakirlerin ihtiyaçlarýndan fazlasýnýalmama gibi bir kanaat içinde bulunmalarýnýn, toplum-sal dayanýþmanýn en güzel örneklerinden biri olduðudüþüncesiyle yürürken, Ulu Cami'nin avlusuna,mahkeme çarþýsý tarafýndaki büyük kapýdan girmiþti.Bahçedeki sýk ve uzun selviler gür yapraklarýyla yeþilebürünmüþlerdi. Kulaklarýný sýrayla dizili lülelerden akan

Kadir ÜREDÝ

Ulu Camii’de Sabah

Somuncu Baba

Tomurcuklar

Page 26: Cân mürgünün ezkârý dîdâr-ý Karîbullah Her demdeki efkârý ......na ayný özellikleri sunan Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi'de dönemin önder þahsiyetlerindendir. Hulûsi

Temmuz-Aðustos 2000

Somuncu Baba Hanýmlara Özel

51Temmuz-Aðustos 2000

Somuncu BabaDeneme

50

Hülya Akgül CanpolatEv Ekonomisi Uzmaný

ÖRF VE ADETLERÝMÝZDE AÝLE VE MÝSAFÝR SOFRASI

suyun sesi doldur-du. Cemaatin birkýsmý abdest alýyor,bir kýsmý da kuyu-nun çevresindekitahta peykelereoturmuþ sohbete d i y o r l a r d ý .O r a d a k i l e r .S ü l e y m a nEfendi'nin verdiðiselamý saygýylaaldýlar. Taþbasamaklardan aðýraðýr indi.

Basamaklarýnbitiminde, camiiningiriþ kapýsýna kadarzemin beyaz saltaþlarýyla kaplýydýki, bunlar bir veyaiki metre kadargeniþlikte, on san-

tim kalýnlýðýndaki düzgün taþlardý. Sýcak yaz günlerindecami görevlileri, derin kuyudan çektikleri buz gibi soðuksularla taþlarý yýkayarak etrafý serinletirler, cemaatinduasýný alýrlardý. Süleyman Efendi, minarede okunanezanýn etkisiyle þu olayý hatýrladý. Eskicizadelerdengüzel sesli bir müezzinin sabah ezanýný okuduðu sýrada,Kardeþler Daðý'ný aþarak Sivas'a gelmekte olan birköylünün kurtla karþýlaþtýðýný, daðlarda yankýlanan ezansesinin insaný büyüleyen etkisiyle, köylünün ve kurt'unolduklarý yerde kaldýðýný ezan bittikten sonrada kurdunköylüye dokunmayarak gittiðini, Köylünün de Sivas'agelince doðruca Ulu Camii'ye giderek sabah ezanýnýokuyan müezzini görerek, olayý ona anlattýðýný onaarmaðan verdiðini hatýrýndan geçirdi. Baharda tazeotlarýn yeþerdiði Ulu Camii'nin toprak bacasýnda, kýþýnkarlý günlerde güvercinlere, kuþlara yem verildiðini,hatta bunun için vakýf kurulmuþ olduðunu da düþündü.Camii'yi yaptýran, tamir ettiren, uzun yýllar hatipliðini vemütevelliliðini yapan Sarý Hatipzadeler (Sarýsözenler)ailesinin þair ve alim fertlerini de hayýrla andý. BuCamii de Sultan 4. Murat da Baðdat seferine giderkenCuma namazýný kýlmýþtý. Bu düþünce ve duygularlacamiiye giren Süleyman Efendi yanan kandillerin loþýþýðýnda Kur'an-ý Kerim dinleyen cemaatin arasýnakarýþarak, huþu içinde hasýrlarýn üzerine serilmiþ olan kil-ime sessizce oturdu, tavandaki kalýn çam aðacýndanyapýlmýþ yuvarlak kiriþlerde yankýlanan Kur'an-ý Kerim'idinlemeye baþladý. O gün içinde sebebini bilemediðigarip bir endiþe vardý ki farkýnda olmadan bir günah mý

iþledim diye düþünmekten kendini alamadý ve tövbeistiðfar etti.

Elli sütunlu kemerler üzerine kurulmuþ koca cami-inin (halk eskiden cami-i kebir derdi) yarýsýna yakýnbölümünü dolduran cemaat, farz namazýný kýlmak içinsaf olmuþlardý. Kýyamda, imamýn okuduðu uzun ayetsýrasýnda Süleyman Efendi geçmiþi düþündü. Ne kadarda çok duasý kabul olan imanlý ihlaslý kullarý vardý. Bukullarý dürüst, hileden uzak ve alýn terleriyle çalýþarakyaþayýþlarýndan ve onlarýn sabýrlarýnýn ve dualarýnýnhürmetine ordularýmýzýn muzaffer kazançlarýn bereketli,memleketinde afet ve felaketlerden korunduðunudüþündü. "Artýk duasý kabul kullarýn kalmadýðý ve bun-dan sonra gelecek nesillerin halinin ne olacaðý kaygýsý ile,Yarabbi onlarýn yardýmcýsý sen ol" diye içinden geçirdi.

Namazýn selamý verildi, tesbihler çekildi, dualaredildikten sonra, cemaat yavaþ yavaþ camiden ayrýl-maya baþladý. Süleyman Efendi de dalgýn ve düþünceli,camiiden çýkarak merdivene doðru yürüdü. Üçüncübasamaktaydi ki, biri hafifçe koluna dokunarak"Namazda Düþündüðün kiþilerden senin safýnda en azyedi kiþi vardý, üzülme müsterih ol" dedi.

Süleyman Efendi hiç tanýmadýðý bir sesle irkildi vesesin geldiði tarafa döndüyse de kimseyi göremedi.Gönlü tarif edilmez bir sevinçle doldu, vecd içinde tekrarcamiiye girdi, þükür namazýna niyet ederken camiidekiHýzýr Direði'nin yanýnda namaza durduðu tesadüfüne deakýl erdiremeyerek, hamd ü senalarla huþu içinde YüceAllah'a yöneldi.

Sivas�ta bir Konak

Türk ailesi günümüzde genellikle bir gün içinde üç defasofra baþýnda toplanmaktadýr. Sabah,öðle ve akþam. Büyük

þehirlerde iþ yeri ve okullarýnevlere uzaklýðý, eþinde çoðuzaman çalýþýyor olmasý, tatilgünleri dýþýnda öðleyemeðinde bir araya gelmeimkanýný ortadan kaldýr-mýþtýr. Eski kültürümüzdeki iki öðüne dayalý (kuþlukve akþam yemeði)beslenmegeleneði, böylece günün þartlarý-na uymuþtur.

Her ailede yemek saatleri, aile fert-lerini iþ ve okul durumlarýna göre ayarlanýr. Yemek zamanyaklaþýnca ailenin çocuklarý, gençleri ellerini yýkadýktansonra sofranýn kurulmasýna yardým ederler. Anne daha çokyemeklerin piþirilmesi ile ilgilenir. Baba ekmeðin, kavun-karpuzun kesilmesi, meyvelerin hazýrlanmasý, suyunsürahiye doldurulmasý gibi iþler yaparak sofra kurulmasýndagörev alýr. Ailede anneanne, babaanne, kayýnpeder gibiyaþlýlar varsa, sofra hazýr olunca yemeðe buyur edilir.Yemek, genellikle masa veya yuvarlak sini tabla üzerindeyenir. Türk toplumunda masa üzerinde, ayrý tabakla yemekyeme alýþkanlýðý, yaygýn olarak kazanýlmýþtýr.

Okul çaðýnda ki çocuklarýn, gençlerin yemek zamanýuyumalarý, oyun oynamalarý, televizyonda film seyretmelerihoþ karþýlanmaz. Ailede ki herkesin sofraya ellerini yýkadýk-tan sonra oturmasý, önüne peçete, yaðlýk almasý istenir.Yemeðe aile fertlerinin tamamý sofraya oturduktan sonrabaþlanýr. Töre yemekten önce ellerin yýkanmasýnýn bereketiartýracaðýný, yemekten sonra yýkanmasýnýn ise, saðlýða fay-dalý olacaðýný ve ömrü uzatacaðýný söyler.

Yemeðe, aile reisi (baba, büyük baba) "Besmele çek-erek" , "Afiyet olsun" diyerek baþlamadýkça diðerleri hiçbirþey yemezler. Sofrada misafir varsa, o da aile reisininyemeðe baþlamasýný bekler. Haklý mazeretleri dolayýsýylasofraya geç gelen aile fertleri "Afiyet olsun" diyerek kendineayrýlan yere otururlar. Türk Sofra geleneðinde yemek saðelle yenir. Bugünde bu gelenek devam etmektedir. Ancakçatal ve býçak birlikte kullanýlacaksa çatalýn sol, býçaðýn saðelle tutulmasý yaygýnlaþmaktadýr.

Kýrsal kesimde kullanýlan aðaç kaþýklarýn saplarýnýnsüslenmesi, üzerlerini besmeleyle ilgili beyitler yazýlmasý

eski bir geleneðimizdir. Buna örnek olarak aþaðýdaki beyitleri verebiliriz:

Laf� lafa etme ilaveAl ka���� �al pilave

Al ka���� eline Besmele getir diline

Sofrada tabaklara yemek daðýtýmýnýanne veya baba yapar. Annenin bu göreviyaptýðý durumlar daha çoktur. Çünkü anne

kimin, hangi yemeði, ne kadar yiyeceðini iyibilir. Artan yemeklerin dökülmemesi için, ilk

önce tabaklara daha az yemek konur. Daha fazlayemek isteyenler, tabaklarýndakini bitirdikten sonra

tekrar isterler veya sofranýn ortasýndaki yemek tenceresiveya servis tabaðýndan yiyebilecekleri kadar alýrlar. Türksofrasýnda yemekler þu sýra ile yenir: Çorba, et veya etlisebze yemeði, pilav, makarna veya börek, zeytin yaðlýlar,tatlý veya meyve. Bir beyitte, bu kural þöyle ifade edilmiþtir.

�nce �orba, patl�can, pilavla ho�af gelir.Helvaya tuz kat�lmaz, bunu erbab� bilir. Pilav, makarna veya böreðin yanýnda "soðukluk"

olarak mutlaka hoþaf, komposto, cacýk veya yoðurttan biribulunur. Mevsimine göre salata ve turþudan biri sofrada yeralýr. Yoðurt, Türk sofrasýnýn vazgeçilmez yiyeceðidir. Sadeolarak yendiði gibi ayran yapýlýr ve birçok yemeðe delezzetlendirici olarak katýlýr. Eski Türk beslenmegeleneðinde misafire yoðurt ikramý þarttýr. Sofra da her çeþityiyecek bulunduðu halde, yoðurt yoksa misafir aðýrlanmýþsayýlmazdý. Misafire sadece yoðurt ikram edilmiþ olsa, osofraya mükemmel nazarýyla bakýlýrdý. Öðle ve akþamyemeklerinde sudan baþka en çok ayran, pestil ezmesi, þýraiçilir. Yemek dýþýnda kýþýn sýcak tarçýn þerbeti, yazýn korukveya bal þerbeti, nar zamaný nar þerbeti tercih edilir.

Türk ailesinde genellikle öðle yemeði için piþirilenler,akþam yemeðinde de yenir. Kahvaltý, eski kültürümüzdeki"kuþluk yemeði" nin yerini almýþtýr.

Çorba, süt, akþam yemeðinden artan yemekler veyoðurttan ibaret kuþluk yemeðinin yerine kahvaltýda; yumur-ta veya yumurtalý yemekler (omlet gibi), yumurtalý ekmek,yaðlý ekmek, peynir, zeytin, reçel, marmelat, sucuk, pastýr-madan birkaç çeþidi yenir. Çay, kahve veya süt içilir. Meyveveya meyve suyu, sosis, salam Türk sofrasýnda kahvaltýdayer almaya baþlamýþtýr.

(Bkz. Öf ve Adetlerimiz, Türk Kültürüne Hizmet Vakfý, Ýstanbul 1997,)

Page 27: Cân mürgünün ezkârý dîdâr-ý Karîbullah Her demdeki efkârý ......na ayný özellikleri sunan Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi'de dönemin önder þahsiyetlerindendir. Hulûsi

Temmuz-Aðustos 2000

Somuncu BabaHatýra

52

Devlet Bakaný Mehmet Yazar’ýn Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi’yi ZiyaretleriZamanýn Malatya Valisi Kutlu Aktaþ ve Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

SupermarkteEinkaufer

Y A Y L A G m b HMustafa Akbulut

Supermarktleiter

Maybachstr.24 68169 MANNHEIMTel:0621-37 62 72 Fax:0621-37 62 09

zGýda Tekstil San. ve Tic. Ltd. Þti

Atatürk Cad. Tanyeli Sk. No:13 (Ýmam-ý Azam Cami Altý-Radar Mevkii)Tel:(212) 656 94 10 - 630 96 82 - 630 96 83 - Telefax: 657 51 74 / Yenibosna-Ýstanbul

Page 28: Cân mürgünün ezkârý dîdâr-ý Karîbullah Her demdeki efkârý ......na ayný özellikleri sunan Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi'de dönemin önder þahsiyetlerindendir. Hulûsi
Page 29: Cân mürgünün ezkârý dîdâr-ý Karîbullah Her demdeki efkârý ......na ayný özellikleri sunan Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi'de dönemin önder þahsiyetlerindendir. Hulûsi

G E R Ç E KG E R Ç E KÖZEL KAYNAK ATÖLYESÝ

Y e n i S a n a y i 9 . S k N o : 1 Ý n e g ö l T e l : ( 2 2 4 ) 7 1 1 5 7 4 1

O T O M O T Ý V - T E K S T Ý L - S U N T A F A B R Ý K AA Ð A Ç S A N A Y Ý Ý M A K Ý N A L A R I . v e K A Y N A K Ý Þ L E R Ý

R e c e p Ý h t i y a r

Baðdat Cad. Özcan Sok. No:3 Esenyurt-Maltepe/ÝSTANBULTel:(216) 370 52 40 - 370 28 23 - 370 54 21 Fax:(216) 370 31 86