dis aydinlatma ve relux uygulamasi
TRANSCRIPT
İÇİNDEKİLER Sayfa NoSayfa Listesi………………………………………………………………………. ii-iii-ivŞekil Listesi………………………………………………………………………. vÖnsöz……………………………………………………………………………… viÖzet ………………………………………………………………………………. viiBÖLÜM – 11. IŞIK .................................................................................................................... 81.1 İlgili Tanımlar………………………………………………………………… 81.1.1 Işık Ve Işınım……………………………………………………………….. 81.1.2 Işık Akısı …………………………………………………………………… 81.1.3 Uzay Açı…………………………………………………………………….. 91.1.4 Işık Şiddeti………………………………………………………………….. 91.1.5 Aydınlık Şiddeti…………………………………………………………….. 91.1.6 Işıksal Yeğinlik (Parıltı )……………………………………………………. 101.1.7 Işıksal Verim………………………………………………………………... 10-111.1.8 Yansıtma Derecesi. . ……………………………………………………….. 111.1.9 Işık Miktarı………………………………………………………………….. 111.1.10 Renk Sıcaklığı……………………………………………………………... 111.1.11 Işık Rengı …………………………………………………………………. 121.1.12 Renk Geriverim İndeksi…………………………………………………… 12-131.1.13 Görme……………………………………………………………………… 131.1.14 Etkinlik Faktörü …………………………………………………………... 131.2 Fotometrik Yasalar……………………………………………………………. 131.2.1 Kosinüs Yasası……………………………………………………………… 131.2.2 Uzaklıkların Karesı İle Ters Orantı Yasası…………………………………. 131.2.3 Lambert Yasası……………………………………………………………… 141.2.4 Talbot Yasası ……………………………………………………………….. 14BÖLÜM 2 2 AYDINLATMA……………………………………………………………….. 152.1 Aydınlık Düzeyi Dağılımı…………………………………………………….. 15-162.2 Aydınlatma Ve Aydınlatma Türlerı ………………………………………….. 162.2.1 Genel Ve Lokal Aydınlatma……………………………………………...... 16-182.3 Genel Aydınlatma Teknikleri………………………………………………… 182.3.1 Dolaysız Aydınlatma………………………………………………………... 182.3.2 Yarı Dolaysız Aydınlatma…………………………………………………. 192.3.3 Yayınık Aydınlatma ………………………………………………………... 192.3.4 Yarı Dolaylı Aydınlatma …………………………………………………… 192.3.5 Dolaylı Aydınlatma………………………………………………………… 192.4 Aydınlatmada Kullanılan Işık Kaynakları……………………………………. 202.4.1 Işık Kaynaklarının Gelişim Süreci………………………………………….. 20-212.4.2 Lamba……………………………………………………………………….. 212.4.3 Lamba Ömrü………………………………………………………………... 22-232.4.4 Armatür……………………………………………………………………... 232.4.4.1 Armatürlerin Özellikleri…………………………………………………... 242.4.4.2 IP Koruma Sınıflandırması……………………………………………….. 24-25
8
2.4.5 Lambaya Yardımcı Elemanlar ……………………………………………... 25 2.4.5.1 Balast……………………………………………………………………… 252.4.5.1.1 Standart Balastlar……………………………………………………….. 262.4.5.1.1.1 Omik Balastlar ………………………………………………………. 262.4.5.1.1.2 Endüktif Balastlar……………………………………………………... 262.4.5.1.1.3 Kapasitif Balastlar…………………………………………………….. 262.4.5.1.2 Yüksek Frekanslı Elektronik Balastlar………………………………….. 26-272.4.5.1.3 İyi Bir Balastta Aranan Özellikler………………………………………. 272.4.5.2 Ateşleyici………………………………………………………………….. 27-282.4.5.3 Starter……………………………………………………………………... 282.4.5.4 Kondansatör………………………………………………………………. 28-292.5 Lambalar……………………………………………………………………... 292.5.1 Akkor Flamanlı Lambalar………………………………………………….. 29-312.5.2 Akkor Halojen Lambalar…………………………………………………… 31-322.6. Deşarj Lambaları…………………………………………………………….. 322.6.1 Floresan Lamabalar ………………………………………………………... 32-342.6.2 QL Indıksıyon Lambaları…………………………………………………… 352.6.3 Yüksek Basınçlı Deşarj Lambaları………………………………………….. 352.6.3.1 Yüksek Basınçlı Sodyum Buharlı Lambalar……………………………… 35-362.6.3.2 Yüksek Basınçlı Cıva Buharlı Lambalar………………………………….. 36-382.6.3.4 Metalik Halojenürlü Lambalar……………………………………………. 38-402.6.3.5 Alçak Basınçlı Sodyum Buharlı Lambalar……………………………….. 40-41BÖLÜM - 33. İYİ BİR AYDINLATMA DÜZENİ MİMARİSİ VE EKONOMİSİ............. 423.1 Aydınlatmada Dikkat Edilecek Konular……………………………………… 42-453.2 İyi Bir Aydınlatma Düzeninin Özellikleri…………………………………….. 45-493.3 Aydınlatmada Enerji Verimliliği Ve Tasarrufu………………………………. 49-52BÖLÜM - 44. DIŞ AYDINLATMA …………………………………………………………. 534.1 Dış Aydınlatmada Kullanılan Aydınlatama Armatürleri……………………. 534.2 Işık Dağılım Eğrilerine Göre Dış Aydınlatma Armatürleri ……………….. 544.2.1 Işık Dağılım Eğrisi Dar Olan Armatürler ………………………………….. 544.2.2 Işık Dağılım Eğrisi Orta Dar Olan Armatürler…………………………….. 544.2.3 Işık Dağılım Eğrisi Geniş Olan Armatürler………………………………... 554.2.4 Işık Dağılım Eğrisi Orta Geniş Olan Armatürler………………………….. 554.3 Kullanıldıkları Yerlere Göre Dış Aydınlatma Armatürleri…………………… 554.3.1 Yol Armatürleri……………………………………………………………... 554.3.2 Park Ve Bahçe Armatürleri…………………………………………………. 554.3.2.1 Direk Tipi…………………………………………………………………. 55-564.3.2.2 Mantar Tipi………………………………………………………………... 56-574.3.2.3 Aplikler …………………………………………………………………... 574.3.3 Projektörler………………………………………………………………….. 574.3.3.1 Simetrik Projektör………………………………………………………… 57-584.3.3.2 Asimetrik Projektör……………………………………………………….. 594.4 Dış Aydınlatma Hesapları Ve Armatürlerin Yerleşimi………………………. 59-61
9
4.4.1 Yollarda Aydınlatma Düzenleri…………………………………………….. 624.4.2 Kavşaklar Ve Çıkış Yollarında Aydınlatma Düzenleri……………………. 62-634.4.3 Meydanlarda Aydınlatma Düzenleri………………………………………... 634.4.4 Virajlarda Aydınlatma Düzeni……………………………………………… 644.4.5 Köprülerde Aydınlatma Düzenleri………………………………………….. 644.4.6 Tünellerde Aydınlatma Düzeni……………………………………………... 64BÖLÜM 55 Dış Aydınlatma Uygulaması………………………………………………….. 655.1 Relux Kullanımı Hakkında Kısa Bilgi……………………………………….. 65-695.2 Relux Hesapları Ve Fotoğraflar………………………………………………. 70-805.3 Gerilim Düşümü Ve Akim Kontrolu Hesabi…………………………………. 81Kaynaklar…………………………………………………………………………. 82Özgeçmiş …………………………………………………………………………. 83
10
BÖLÜM 1
1. IŞIK
1.1 İLGİLİ TANIMLAR
1.1.1 IŞIK VE IŞINIM
Dalga teorisine göre ışık, elektromanyetik ışınlanma(radyasyon) enerjisinin gözle
görülebilen bir şeklidir. Belli bir yayılma hızına, frekansa ve dalga boyuna sahiptir.
İnsanoğlu bu elektromanyetik dalgaların sadece dalga boyu 380 nm ile 780 nm arasında
değişen ve renk olarak tanımlanan kısmını görebilir.
1.1.2 IŞIK AKISI
Işık kaynağı herhangi bir enerjinin ışık akısına dönüştüğü yerdir. Günümüzde aydınlatmada
kullanılan ışık kaynaklarının hepsinde elektrik gücü verilir ve radyasyon salınır. Elbetteki
kaynağa verilen enerjinin tamamı ışıyan enerjiye dönüşmez. Kullanılan teknolojiye bağlı
olmakla birlikte kaynağa verilen enerjinin bir kısmı ısı enerjisine dönüşürken diğer bir
kısmı da absorpsiyon gibi nedenlerle kayba uğrar. Bütün bunlardan sonra geriye kalan
enerji ışıyan akıya dönüşür. Fakat bu ışıyan akınların sadece 380 nm 780 nm dalga boyu
değerleri arasında yer alan kısmı ışık akısını meydana getirir. Işık akının göze etkiyen
kısmına ışık akısı denir ve Φ ile gösterilir. Birimi lümendir (lm).
Şekil 1- Işık Akısı
11
1.1.3 UZAY AÇI
İçerisinden belirli bir ışık akısı geçen koni veya piramit şeklindeki uzay parçasına uzay açı
denir ve ile gösterilir. 1m²’lik düzlemi gören uzay açının değeri 1 steradyan olarak
tanımlanır
1.1.4 IŞIK ŞİDDETİ
Bir ışık kaynağı, ışıksal akısını genelde çeşitli yönlere ve değişik şiddette yayar. Belli bir
yönde yayılan ışığın yoğunluğu, ışık şiddeti I olarak adlandırılır. Birimi Candela’dır ve cd
ile temsil edilir.
Şekil 2 - Işık Dağılım Eğrisi
1 lümenlik ışık akısının bir steradyan lık uzay açısının çıkması durumunda ışık şiddeti ;
olarak elde edilir.
1.1.5 AYDINLIK ŞİDDETİ
Birim yüzeye düşen toplam ışık akısı o yüzeyin aydınlık şiddeti olarak tanımlanır. Birimi
lüx tür. Bir yüzeyin aydınlık şiddeti lüxmetre denilen cihazla ölçülür. 1 lm değerinde ışık
akısının 1m2 yüzeye eşit yayılmış şekilde düştüğü durumda 1 lx değerindedir.
12
Şekil 3 - Aydınlık Şiddeti
1.1.6 IŞIKSAL YEĞİNLİK (PARILTI )
Birimi Beher m2 için Candela [cd/m2] Bir ışık kaynağının veya aydınlatılan bir yüzeyin
aydınlatma yoğunluğu L, algılanan aydınlık etkisi için esastır.
Şekil 4 - Işıksal Yeğinlik
1.1.7 IŞIKSAL VERİM
Işık kaynağının ekonomikliğinin bir ölçüsü olup, lm/W olarak ifade edilir. Bir lambanın
Watt başına verdiği ışık akısı ne kadar büyükse lamba o kadar ekonomiktir. Işık kaynağı
seçiminde ışık veriminin rolü büyüktür. Fakat her verimli ışık kaynağı aynı zamanda uygun
ışık kaynağı anlamına da gelmemelidir. Mesela alçak basınçlı sodyum buharlı lamba çok
yüksek ışık verimine sahip olmasına rağmen rengin olumsuzluğundan dolayı iç ortam
13
aydınlatması için uygun değildir. Buna karşılık bir dış ortam aydınlatmasında eğer rengin
fazla bir önemi yoksa özellikle kullanılmalıdır.
1.1.8 YANSITMA DERECESİ
Bir yüzey üzerine düşen ışık akısının(Φ) yüzde kaçının yansıtıldığını verir. Aydınlık
yüzeyler yüksek, karanlık yüzeyler ise düşük bir yansıtma derecesine sahiptir: Beyaz
duvarlar ışığın %85’ e kadarını yansıtır (ρ=0,85), açık renk bir ahşap kaplama ışığı % 35’ e
kadar, kırmızı tuğla taşları ise yalnız %15’ e kadar yansıtırlar. Bir oda ne kadar koyu
renkte döşenmiş olursa, kullanım esnasında aynı aydınlanma seviyesine ulaşmak için o
kadar fazla ışık gerekecektir. Tavan, duvarlar ve döşemenin daha yüksek yansıtma derecesi
nedeniyle daha beyaz bir oda, aynı aydınlatma şiddeti ile daha koyu renkli bir odaya göre
daha aydınlık görünür.
1.1.9 IŞIK MİKTARI
Belli bir etki süresi için bir kaynaktan çıkan toplam ışık akısı olarak tanımlanır ve Q ile
gösterilir. Birimi lümen saniye veya lümen saattir.
1.1.10 RENK SICAKLIĞI
Bir ışık kaynağının renk sıcaklığı, "kara projektör" ile tanımlanır ve "Planck'ın geometrik
yeri ile " gösterilir. " Sıcak projektör"ün sıcaklığı arttığında, mavi rengin tayf içerisindeki
payı büyür, kırmızının payı azalır. Sıcak beyaz bir ışığa sahip bir akkor lamba örneğin 2700
K değere sahipken, aynı değer bir gün ışığı flüoresan lambasında 6000 K olmaktadır.
Birimi Kelvin (K) dir.
Şekil 5 - Standart Renk Tablosu
14
1.1.11 IŞIK RENGI
Işık rengi, renk sıcaklığı ile gayet güzel tarif edilmektedir. Burada üç ana grup
bulunmaktadır. Sıcak beyaz < 3300K ,Doğal beyaz 3300-5000K ,Gün ışığı beyazı >5000 K
Aynı ışık rengine rağmen, lambalar, ışıklarının tayfsal bileşimleri nedeniyle çok farklı
renksel geriverim özelliklerine sahiptirler.
1.1.12 RENK GERİVERİM İNDEKSİ
Bir rengin doğal kabul edilmesi için, kullanılan ampulün spektrumunda bütün spektral
renklerin mevcut olması gerekir. Ampulün spektrumunda bir renk eksik olduğunda, bu
renkte olan bir cisim gri görünür. Tüm renkler günışığı altında algılandığı gibi
görülebiliyorsa, o ışık kaynağının renksel geriverimi o derece yüksek olacaktır.
Şekil 6 - Işığın Dalga Boyu
Ampullerin renk geriverim özelliklerinin değerlendirilebilmesi için Renk Geriverim İndeksi
(Ra) kavramı geliştirilmiştir. Ra’nın en yüksek değeri 100 dür. Bir ampulün Ra değeri ne
kadar düşük ise, ampulün renk geri verim özelliği o kadar kötüdür. Tablo-1’de renk geri
verim indeksine göre renk geriverim grupları verilmiştir.
Renksel Geriverim
Grupları
CIE Renksel Geriverim
İndeksi(Ra )
Kullanım Alanları
A Ra ³ 90 Renk testleri, klinik araştırmalar
1B 80 £ Ra < 90 Bürolar, okullar, kısmen konutlar
2A 70 £ Ra < 80 Sanayi, kısmen bürolar ve okullar
15
2B 60 £ Ra < 70 Sanayi
3 40 £ Ra < 60 Hassasiyet gerektirmeyen çalışmalar
4 20 £ Ra < 40 Hassasiyet gerektirmeyen çalışmalar,
Tablo1- Renk geri verim indeksine göre kullanım alanları
1.1.13 GÖRME
Göze giren ışığın doğurduğu duyumsal izlerle, dış çevredeki ayrıntıların algılanması olarak
tanımlanır. Diğer bir deyişle görme, ışığın nesnelerden geçerken yada yüzeylerinden
yansırken uğradığı nicel yada nitel değişiklerle göze gelmesi sonucu algılanmasıdır.
1.1.14 ETKİNLİK FAKTÖRÜ
Bir ışık kaynağının etkinlik faktörü, kaynaktan çıkan toplam ışık akısının kaynağın gücüne
oranıdır. Birimi lümen/watt (lm/W) dır.
1.2 FOTOMETRİK YASALAR
1.2.1 KOSİNÜS YASASI
Paralel ışınlardan oluşan ışık demetine maruz kalan bir S yüzeyinin aydınlık şiddeti ışık
akısının yüzeye geliş açısı olan değerine bağlı olarak değişir. Işık akısı sabit kabul
edilirse yüzeydeki aydınlık şiddetinin değişimi tamamen ışık akısı ile yüzey arasındaki
açıya bağlı olacaktır. Yani, ışık akısı yüzeye ne kadar dik gelirse yüzeyin aydınlık şiddeti o
kadar yüksek olacaktır. Işık kaynaklarının verimli kullanılması konusunda ışık kaynağından
çıkan ışığın yüzeye geliş açısı önemli rol oynamaktadır.
1.2.2 UZAKLIKLARIN KARESI İLE TERS ORANTI YASASI
Işık kaynağını noktasal olarak düşünürsek, kaynaktan herhangi bir doğrultusuna dik
düzlemlerdeki aydınlık şiddetleri, düzlemlerin kaynağa olan uzaklıklarının karesiyle ters
orantılıdır. Herhangi bir ışık kaynağından belli bir uzaklıkta bulunan yatay düzlemin
aydınlık şiddeti, düzlemin kaynağa olan uzaklığına ve ışık akısının yüzeye geliş açısına
bağlıdır.
16
1.2.3 LAMBERT YASASI
Lambert yasasına göre, her doğrultudaki parıltısı sabit olan yüzeye ışık yayan yüzey veya
ideal dağıtıcı yüzey denir. Bir yüzey Lambert Yasasına göre ışık yayıyorsa mattır.
1.2.4 TALBOT YASASI
Bir ışık kaynağının parıltısı periyodik olarak değişir ve bu değişme göze sabit bir parıltı
kaynağı gibi gözükürse kaynağın bu titreme frekansına kritik titreme frekansı denir. Bir ışık
uyarımının kritik titreme frekansına eriştikten sonra sürekliymiş gibi görünmesi ilk defa
Talbot tarafından bulunmuştur. Bu yasa fotometride daha çok ışığı zayıflatma yasası olarak
kullanılır.
17
BÖLÜM 2
2.AYDINLATMA
2.1 AYDINLIK DÜZEYİ DAĞILIMI
Aydınlatılan mekanın her noktasında aynı aydınlık seviyesini yakalamak zordur. Bu yüzden
aydınlık seviyesinin dalgalanması belirli sınırlar içinde olmalı; minumum, ortalama ve
maksimum aydınlık seviyeleri arasında farkedilir büyük bir fark olamamalıdır. Emin/Emax
oranı 0,4 ile 0,6 aralığında olamalıdır. Bunu sağlamak için ışık kaynakları uygun seçilip,
doğru konumlandırılmalıdır. Işık kaynakları doğru konumlandırılmadığı taktirde parlama,
loşluk, karanlık kalan kısımlar, gölge oluşumu gibi olumsuz tablolar ortaya çıkacaktır.
Gölge oluşumunu; ışık kaynağından çıkan ışığın dolaylı yollardan cisme ulaştırılması, ışık
kaynaklarının minumum gölge oluşturacak şekilde konumlandırılması ya da bir çok
noktadan ışığın yönlendirilmesi şeklinde ortadan kaldırabiliriz.
Şekil 7- Aydinlik Seviyesi Dağilim Eğrisi
Aydınlatma şiddetinin belirlenen koşulların üzerinde olması yorgunluk ve baş agrısı gibi
fiziksel sorunlara sebep olur. Gözün görme alanı; bakılan nesne, yakın çevre, genel çevre
olarak incelenir. Optimal aydınlatma için bu üç bölüm arasındaki aydınlık şiddeti oaranları
belirli sınırlar içinde olmalıdır;
Bakılan nesne / Yakın çevre 1/3 - 1/5
18
Bakılan nesne / Genel çevre 1/5 - 1/10
Birincil ışık kaynakları / Yakın çevre 1/20
Aydınlık şiddetinin uygun olmayan dağılışları, çok yüksek aydınlık şiddeti veya mekan
içerisindeki aydınlık şiddetinin aşırı değişimi kamaşmaya neden olur. Bunu önlemek için
ışık kaynağı ile bakış doğrultusu arasındaki açıyı artırmak, ışık kaynağının akısını
azaltmak, gibi önlemler alınabilir.
2.2 AYDINLATMA VE AYDINLATMA TÜRLERI
Bir ortamı ve içerisindeki nesneleri istenilen ölçülerde görsel algılamaya uygun kılacak
şekilde tasarlanmış ışık uygulamaları aydınlatma olarak tanımlanır. Işık ise, yaydığı ışınlar
ile gözün ağ tabakasını etkileyerek görmeyi sağlayan özel bir enerjidir ve görme sistemine
ait bütün algılama ve hissetmelerdir. Aydınlatmada temel amaç iyi görme koşullarının
sağlanmasıdır. Bürolarda, okullarda, hastanelerde, fabrikalarda, trafikte, güvenlik
konularında ve hemen her konuda aydınlatma bu amaçla yapılır. Yanıltıcı, şaşırtıcı, ilgi
çekici, alışılmamış etkiler elde etmeye yönelik amaçlarla yapılan aydınlatmalarda, bu
etkilerin elde edilebilmesi görme koşulları ve aydınlığın niteliği konularının çok iyi
bilinmesine bağlıdır. Burada çok önemli bir kurala özellikle dikkat çekmek gerekir.
Aydınlatmada amaç, belli bir aydınlık düzeyi elde etmek değil, iyi görme koşullarını
sağlamaktır. İyi bir aydınlatma ile aşağıdaki yararlar sağlanır.
Gözün görme yeteneği artar
Göz sağlığı korunur
Kazalar azalır
Yapılan işin verimi yükselir
Güvenlik sağlanır
Estetik hislere ve konfor gereksinimine yanıt verebilir.
2.2.1 GENEL VE LOKAL AYDINLATMA
Bir hacmin tamamında belirli kriterler kapsamında talepleri karşılamak amacıyla yapılan
aydınlatma genel aydınlatmadır. Mekanlarda genel aydınlatmanın yanı sıra çeşitli vurgu ,
yönlendirme veya farklı aydınlık seviyesine ihtiyaç duyulan kısmi bölgelerin
ışıklandırılmasını yapmak amacıyla uygulanan ışıklandırma ise bölgesel aydınlatma olarak
tanımlanır. Bölgesel aydınlatma kimi zaman genel aydınlatmanın yetersiz kaldığı
19
noktalarda gerekli aydınlık seviyesini sağlamak amacı ile yapılırken kimi zamanda bir
nesne üzerine vurgu yapmak yada estetik görüş katmak amacıyla yapılabilir. Bir resmin,
vitrinin , eşyanın veya mağazalardaki vitrinlerin ve tezgahların aydınlatılmasında ağırlıklı
olarak yüksek renksel geriverime sahip spot halojen veya metal Halide lambalar kullanılır.
Mağazalardaki vitrinler , firma kimliğini yansıttığı için insanlarda oluşturduğu ilk izlenim
çok önemlidir. Vitrinlerde çeşitli aygıt yapıları ile birlikte metalik halojenürlü veya halojen
ışık kaynakları kullanılır. Vitrindeki ürün ve rafların aydınlatılmasında dışarıdan bakan
müşterinin rahatsız olmayacağı bir aydınlatma yapılmalıdır. Vitrindeki aydınlık seviyesi
dışarıdaki koşullarda göz önünde bulundurularak belirlenmelidir.
Amacı bakımından aydınlatma üçe ayrılır.
Fizyolojik Aydınlatma: Amaç cisimleri şekil , renk ve ayrıntıları ile rahat ve hızlı
görebilmektir. Bu koşulları sağlayan aydınlatmaya fizyolojik aydınlatma denir.
Dekoratif Aydınlatma : Amaç görülmesi istenen cisimleri bütün ayrıntıları ile
göstermek değil daha çok estetik etkiler uyandırmaktır.
Dikkati Çeken Aydınlatma: Amaç dikkati çekmek , yani reklam yapmaktır. Bunun
için yüksek aydınlık düzeyleri , renkli ışıklar, değişken ışıklı şekiller ve yanıp sönen
düzenler kullanılır.
Aydınlatma, ışığın kökenine göre doğal ve yapay olmak üzere ikiye; aydınlatılan yere göre
de iç ve dış aydınlatma olarak ikiye ayrılabilir.
Doğal aydınlatma doğal ışığın en uygun şekilde dağıtılması ile yapılır. Ayrıca doğal ışığın
yapay ışıkla birlikte kullanılması konusu ve ekonomik koşulların sağlanması için binaların
yerleştirilmesi ve projelendirilmesi de doğal aydınlatmanın konusudur.
Yapay aydınlatma günümüzde hemen hemen sadece elektrikli ışık kaynakları ile
sağlanmaktadır. Kullanılan kaynaklara göre bu aydınlatma akkor telli lambalarla
aydınlatma, deşarj lambaları ile aydınlatma ve floresan lambalarla aydınlatma gibi alt
türlere ayrılabilir.
İç aydınlatma kapalı yerlerin aydınlatması olup, bu aydınlatma türünde tavan ve duvarlar
yansıtma yoluyla çalışma düzlemine ışık gönderirler ve çalışma düzleminin aydınlanmasına
yardım ederler. Ev, okul, hastane, fabrika, tiyatro, sinema ve benzeri yerlerin aydınlatılması
20
bu sınıfa girer. Bu aydınlatma türünde aydınlatma aygıtının türüne göre alt türler ayırt
edilebilir.
Aydınlatma aygıtından çıkan ışık akısının;
%90 – 100’ü alt yarı uzaya gidiyorsa direkt aydınlatma,
%60 – 90’ı alt yarı uzaya gidiyorsa yarı-direkt aydınlatma,
%40 – 60’ı alt yarı uzaya gidiyorsa karma aydınlatma,
%10 – 40’ı alt yarı uzaya gidiyorsa yarı-endirekt aydınlatma,
%0 – 10’u alt yarı uzaya gidiyorsa endirekt aydınlatma olarak adlandırılır.
Dış aydınlatma açık yerlerin aydınlatması olup bu aydınlatma türünde aydınlatılacak yüzey
genel olarak ışık kaynaklarından gelen direkt ışıklar tarafından aydınlatılır. Yol ve cadde,
meydan, spor alanları, rıhtım gibi yerlerin aydınlatılması bu sınıfa girer.
2.3 GENEL AYDINLATMA TEKNİKLERİ
Genel aydınlatma, aygıttan çıkan ışık akısının çalışma düzlemine ne oranda yansıyarak
veya doğrudan geldiğine bağlı olarak 5 farklı şekilde yapılır.
2.3.1 DOLAYSIZ AYDINLATMA
Dolaysız aydınlatmada aygıttan çıkan ışık akısının tamamına yakını doğrudan çalışma
düzlemine yollanır. Dolaysız aydınlatmada aygıttan çıkan ışık akısının doğrudan yüzeye
ulaşması nedeniyle yüzey faktörlerinin etkisi oldukça düşüktür. Sistemin bu şekilde olması
nedeniyle verim oldukça yüksektir; fakat ışığın doğrudan yüzeye gelmesi nedeniyle
gölgelenme sorunu ve oda içerisinde aydınlık seviyesi dağılımında farklılıklar ortaya
çıkabilmektedir. Bu nedenle dolaysız aydınlatma yapılacak bir hacimde tek noktadan
aydınlatma yapmak bu sorunların etkilerini artmasına neden olabilecektir. Kullanılan
aygıtların hacim içerisinde uygun bir şekilde dağıtılmasıyla, gölge etkisi ve aydınlık
seviyesi dağılımındaki farklar azaltılabilir.
Dolaysız aydınlatmada aygıtlar belli bir askı boyuyla monte edilebilirler. Aygıtın askı
boyu, oda mimarisine ve ışık dağılımına uygun olacak şekilde seçilmelidir. Dolaysız
aydınlatma için tasarlanmış tüm aygıtların yansıtıcı özelliği vardır.
Dolaysız aydınlatma , özellikle koyu yüzey renklerin veya yüksen tavan yüksekliğine sahip
hacimlerde öncelikli olarak tercih edilebilecek aydınlatma tekniğidir.
21
2.3.2 YARI DOLAYSIZ AYDINLATMA
Dolaysız aydınlatmadan farklı olarak, kaynaktan çıkan ışığın daha büyük bir kısmı (%10 -
%40) yüzeylerden yansıyarak çalışma düzlemine gelir. Bu sistem sonucunda dolaysız
aydınlatma modellerine kıyasla daha yayınık bir aydınlatma oluşur. Bununla birlikte,
aygıttan çıkan ışık akısının bir kısmının yüzeylerden yansıyarak çalışma düzlemine
ulaşması sonucu dolaylı aydınlatmanın bazı olumsuz etkileri de yumuşatılır.
2.3.3 YAYINIK AYDINLATMA
Aygıttan çıkan ışık akısının hemen hemen eşit oranlarda dolaylı ve dolaysız olarak çalışma
düzlemine ulaştığı aydınlatma biçimi, yayınık aydınlatma olaerak tanımlanır.Yayınık
aydınlatmada ışık kaynakları çıplak veya küresel yayıcı aygıtlarla birlikte kullanılır.
Yayınık aydınlatmada, yüzey yansıtma faktörleri diğer aydınlatma modellerine oranla daha
önemlidir. Ayrıca sistem verm düşmünün etkisini azaltmak için aygıtların bakım ve
temizlikleri sıklıkla yapılmalıdır.
Yayınık aydınlatma, gölge oluşumlarının az olması ve yayınık bir aydınlık dağılımı elde
edilmesi nedeniyle özellikle konutlarda öncelikli olarak tercih edilir.
2.3.4 YARI DOLAYLI AYDINLATMA
Aygıttan çıkan ışık akısının büyük bir kısmının (%60-%90) dolaylı olarak çalışma
düzlemine ulaştığı aydınlatma modeli , yarı dolaylı aydınlatma olarak tanımlanır.
2.3.5 DOLAYLI AYDINLATMA
Dolaylı aydınlatma , aygıttan çıkan ışık akısının tamamına yakınının (%90 - %100) dolaylı
olarak çalışma düzlemine ulaştığı aydınlatma modelidir. Dolaylı aydınlatmada, ışığın bir
çok noktadan yansıyarak yüzeye gelmesi , görsel konfor ölçütlerini olumlu yönde etkiler.
Hacmi içerisinde gölgelenme yok denecek kadar azdır ve oda içerisindeki aydınlık seviyesi
dağılımı, homojendir. Kaynaktan çıkan ışığın doğrudan yüzeye gelmemesi nedeniyle de
kamaşma sorunu olmayacaktır.
Dolaylı aydınlatma yapılan mekanlarda ışık akısının dolaylı olarak (tavan ve duvarlardan
yansıyarak) yüzeye ulaşması nedeniyle iç yüzey çarpanlarının yüksek olmasına dikkat
edilmelidir. Beraberinde, iç yüzeylerde oluşabilecek kirlenme nedeniyle, kayıpların
artmasını engellemek için yüzey temizlikleri belirli periyotlarla yapılmalıdır.
22
2.4 AYDINLATMADA KULLANILAN IŞIK KAYNAKLARI
2.4.1 IŞIK KAYNAKLARININ GELİŞİM SÜRECİ
Her alanda olduğu gibi, aydınlatma konusu da geçmişten bugüne olan süreçte önemli
gelişmeler ortaya koymuştur. Hiç kuşkusuz bilim ve teknolojideki gelişmelere koşut olarak
bu gelişmeler sürecektir. Yağ, mum, kandil gibi aydınlatma öğeleri bir tarafa bırakılırsa
aydınlatma konusundaki ilk önemli atılım elektrik enerjisi kullanılarak ışık veren akkor telli
lambalarla aydınlatma yapılmasıdır. Ana yapısı ince bir karbon teli olan ilk elektrik lambası
1879 yılında yapıldı. Bu ilk lambanın ışıksal verimi 2 lm/W gibi oldukça düşük bir
değerdeydi. Bu değer ilk etapta çeşitli geliştirmeler sonucu 4,5 lm/W değerine çıkarıldı.
Daha sonra, karbon tel yerine günümüzde de akkor lambaların yapısında bulunan ve
sıcaklığa en dayanıklı maddelerden biri olan tungsten telin kullanılmasıyla lambanın verimi
8 lm/W değerine yükseltildi. 1950 yılının son çeyreğinde, akkor lambaların ampulleri iyot
grubundan gazlarla doldurularak daha etkili kullanılmaya başlandı ve verimleri 20 – 22
lm/W değerlerine ulaştı. Işık kaynaklarının gelişim süreci sadece akkor lambalarla sınırlı
değildi. 1930’lu yıllara gelindiğinde deşarj lambaları üretilmeye başlandı. 1932 yılına
gelindiğinde ise dünyanın birçok yerinde alçak basınçlı sodyum buharlı ve yüksek basınçlı
cıva buharlı lambalar kullanılmaya başlandı. Oldukça yüksek verime sahip olan bu
lambalar, kötü renk özellikleri nedeniyle o dönemde sokak lambası olmaktan öteye
gidemedi.
1950’li yıllarda bu lambaların camlarının kırmızı fosforla kaplanmasıyla renksel ve ışıksal
geriverimleri arttırıldı. 1960’lı yıllarda civa buharlı bazı tuzlar eklenerek metalik
halojenürlü yada diğer adıyla Metal Halide lambalar üretilmeye başlandı. Eklenen tuzların
etkisiyle lambaların renksel geriverimi yükseltildi ve yüksek verimli metalik halojenürlü
lambalar 1980’li yıllarda iç mekanlarda da kullanılmaya başlandı. 1970’li yıllara kadar hızlı
bir gelişim süreci geçiren cıva buharlı lambalar bu dönemden sonra alternatif lambalardaki
gelişmeler nedeniyle duraklama sürecine girmiştir.
Floresan lambalar ilk olarak 1938 yılından sonra kullanılmaya başlandı. İlk üretilen
floresan lambalarda kullanılan çinko berilyum sülfat fosforları insan sağlığı açısından
sakıncalıydı. 1948 yılında floresan lambalarda İngiltere’de keşfedilen ve sağlık açısından
risk taşımayan halofosfatlar kullanılmaya başlandı. 1974 yılından itibaren trifosforların
23
kullanılmaya başlanmasıyla floresan lambaların verim ve renksel özellikleri de geliştirildi.
İlerleyen yıllarda multifosforların kullanılmasıyla floresan lambaların renksel
geriverimlerinde çok ciddi bir artış sağlandı ve renksel geriverim indeksi Ra=95-98
değerlerine kadar ulaştı. Günümüzde floresan lambalar, kompakt modellerinin üretilmesi ve
kalite parametrelerinin düzeltilmesiyle iç aydınlatmada en çok tercih edilen ışık kaynakları
olmuşlardır. Bu uzun gelişim süreci günümüzde de aynı hızla devam etmektedir.
Aydınlatma tekniğindeki gelişmelerle birlikte aydınlatma sanayindeki gelişmeler,
aydınlatma konusunun mimarideki anlam ve öneminin giderek artmasını getirmiş; farklı
seçenekler içinde türlü yönlerden daha uygun çözüm arayışları gündeme gelmiştir.
Dış aydınlatma konularında da aynı gelişim süreci yaşanmıştır. Önceleri temel amaç
karanlığın ürküntüsünü yenmek, yaya ve araç trafiği yönünden güvenlik ve emniyet
sağlamak olmuştur. Kentleşmenin yaygınlaşıp nüfusun artması, insan – toplum
ilişkilerindeki yakınlaşmalar ve sanat – kültür olayları, iç – dış turizmin etkileri gibi pek
çok etken kentlerin geceleri de etkin bir biçimde kullanımını getirmiştir. Kentlerin
kullanılması yanında kentteki güzelliklerin geceleri de sergilenmesi aydınlatmayı gerekli
kılmıştır.
2.4.2 LAMBA
Lamba, görünür bir ışınım üretmek üzere tasarlanmış cihaz olarak tanımlanır.bir başka
deyişle , bir ışık kaynağının belirli bir süre ışığı verebilmesi ve kullanılmaya uygun
olabilmesi için bir araya gelmesi zorunlu olan minimum parçaların tümüne lamba denir.
Işık kaynakları sahip oldukları teknolojik özelliklere bağlı olarak farklı yollarla ışık
üretirler.günümüzde en temel ışık kaynağı olan akkor flamanlı lambalar , akkor ışımayla
ışık üretirken , yüksek verimliliği ile bilinen deşarj lambaları gazda elektriksel boşalmayla
ışık üretirler. Deşarj lambaları beraberlerinde fosfor tuzlarının ve özel filtrelerin
kullanılmasıyla daha verimli hale gelirler.
Doğru aydınlatma , öncelikle ortam ihtiyaç ve geometrisini iyi analiz edip ışık rengi ,
renksel geriverim , lamba verimi , cihaz boyutları, bakım kurulum gibi birçok teknik ve
ekonomik parametreyi göz önünde bulundurarak , doğru ışık kaynağını tercih etmeyi
gerektirir.
24
2.4.3 LAMBA ÖMRÜ
Lamba ömrü, belirtilen standart çalışma koşullarında lambanın ortalama kaç saat
kullanılabileceğini gösterir. Şebeke gerilimindeki aşırı dalgalanmalar, toz , nem, sarsıntı
gibi olumsuz dış etmenler, açma kapama sıklığı ve ortam sıcaklığı lamba ömrünü olumsuz
yönde etkileyen faktörler arasında sıralanabilir. Ayrıca lambayla birlikle kullanılan
ateşleyici starter ve balast gibi elemanların kalite ve özellikleri lamba ömrü üzerine
doğrudan etkilidir.
Kullanım süresi arttıkça lambaların ışık etkinlikleri ve verimleri, lambanın karakteristiğine
bağlı olarak belli oranda düşüş gösterecektir. Bu nedenledir ki lambaların çalışmaz hale
geldikten sonra değil de, standart ışık etkinliğinin %70 değerine düştüğü zaman
değiştirilmesi uygulamanın etkinliği açısından daha doğru olacaktır.
Lamba ömrüne ilişkin çalışmalar aynı yapıdaki birçok lamba üzerinden yapılır. Yayımlanan
ışık akısı değerindeki azalmalar göz önüne alınırken, lambanın ilk 100 saatlik yanma
periyodu sonunda yayımladığı ışık akısı değeri baz alınır. Lambaların ömürlerinin
belirlenmesinde 2 farklı metot söz konusudur.
Lamba grubunun %50'si sönünceye kadar geçen süre
Lamba gurubunun yayımladıkları ışık akısının %70 değerine düşmesi için geçen
süre. ölçümü yapılan lambanın ortalama yanma süresi olarak belirlenir.
Birinci metot daha çok kısa ömrü olan filamanlı ışık kaynaklarına ilişkin ölçümler için
kullanılır. İkinci metot ise deşarj lambalarının ortalama kullanım sürelerini belirlemek için
kullanılır. Lamba ömürlerine ilişkin Ölçümler, lamba grupları üzerinden ve belirli
standartlar eşiğinde yapılır. Ölçümler ;
Nominal lamba geriliminde,
Uygun yanma pozisyonunda,
Uygun anahtarlama periyodu,
Aygıt kullanılmadan test askılarına lambaları yerleştirerek,
Sarsıntı ve darbe gibi olumsuz dış etmenler olmadan,
Ve 25 C'Iik ortam sıcaklığında yapılır.
Lamba türü Işık etkinliği (lm/W) Ömür (Saat)
25
Akkor lamba 8 – 16 1.000
Halojen lamba 12 – 26 2.000 – 4.000
Floresan lamba 45 – 100 6.000 – 15.000
Yb Civa Buharlı lamba 36 – 60 6.000 – 8.000
Metal Halide lamba 71 – 98 5.600 – 6.500
YB Sodyum Buharlı lamba 66 – 142 10.000 – 15.000
AB Sodyum Buharlı lamba 100 – 198 11.500 – 20.000
Tablo 2 - Lambaların etkinlik faktörleri ve ömürleri
2.4.4 ARMATÜR
Bir veya birden fazla ışık kaynağının , ışık dağılımını istenilen şekilde düzenlemeye
süzmeye yada dağıtmaya yarayan ve de lamba için gerekli olan tüm donanımlarla şebeke
bağlantılarını barındıran yapı armatür olarak tanımlanır. Uygulamada ışık kaynakları çıplak
olarak kullanılabilseler de , ışık dağılımının istenilen ve verimli şekilde kullanılmasının
gerektiği durumlarda armatür kullanımı kaçınılmaz olacaktır.
Ayrıca yüksek ışık gücüne sahip çıplak kullanımı kamaşma sorununu ortaya çıkaracaktır.
Çıplak lamba kullanımı estetiğin önemli olduğu durumlarda tercih edilen bir yöntem
değildir.
Armatürlerin gerek tasarı gerek tercih aşamasında, göz önünde bulundurulması gereken en
önemli özelliği aygıt verimleridir. Aygıt verimi , ışık kaynağından yayılan toplam ışık
akısının aygıttan çıkan ışık akısına oranı olarak tanımlanır. Armatürlerin kullanım amacı
öncelikli olarak ışık dağılımını kontrol ederek lambanın yaydığı ışık akısını verimli olarak
kullanmaktır.cihaz içerisindeki kaynağın yaydığı ışık akısının bir kısmı armatürün
yapımında kullanılan yansıtıcı ve benzeri parçalar tarafından yutulur. Bu kayıp nedeniyle
ışık akısının bir kısmı boşa harcanacaktır. Bu nedenle armatür imalatında kullanılan
malzemenin düşük yutma yüksek yansıtma faktörüne sahip olmasına dikkat edilmelidir.
2.4.4.1 ARMATÜRLERİN ÖZELLİKLERİ
26
Aydınlatma aygıtı ışık dağılımını istenilen şekilde düzenleyerek ortamın istenilen
şekilde aydınlatılmasını sağlar.
Lambanın bakış doğrultusundaki ışık şiddetini azaltarak ya da görünür alanı
büyüterek parıltıyı sınırlar.
Kamaşmayı azaltarak görsel konforu artırır.
Çoğu model ışık kaynağını tamamen içinde barındırarak tüm rahatsız
edici özelliklerini sınırlar.
Lambaların kötü görünüşlerini kamufle eder ve ışıklı olmalarının etkileriyle de
görsel estetik oluştururlar.
Armatürler görsel açıdan kullanılacağı ortamla estetik bir uyum içerisinde olacak şekilde
tasarlanırlar ve birçok mimari uygulamada tasarımın vazgeçilmez unsurlarıdır.
Armatürler içlerinde barındırdıkları ışık kaynağı ve tüm yardımcı donanımları toz, nem vb.
gibi dış etmenlerden koruyarak cihazın arızalanma riskini düşürerek ömrünü uzatır.
Aygıtların dış etmen korunurluğu Ingress Protection (IP) sistemine göre
sınıflandırılmaktadır. Bu sınıflandırma IPX1X2 şeklindedir. Bu kodlamada X1 aygıtın
çeşitli büyüklüklerdeki toz ve katı cisme karşı korunurluğunu, X2 ise cihazın su ve neme
karşı korunurluğunu temsil eder.
2.4.4.2 IP KORUMA SINIFLANDIRMASI
IP SINIFLANDIRMASI
(Interrior Protection Classification)
X1 Koruma özelliği
0 Korumalı olmayan
1 50 mm`den büyük katı cisimlere karşı korumalı
2 12 mm`den büyük katı cisimlere karşı korumalı
3 2,5 mm`den büyük katı cisimlere karşı korumalı
4 1 mm`den büyük katı cisimlere karşı korumalı
5 Toza karşı korumalı
6 Toz Geçirmez
X2 Koruma Derecesi
0 Korumalı olmayan
27
1 Damlayan suya karşı korumalı
2 15`ye kadar eğik durumlarda damlayan suya karşı korumalı
3 Püsküren suya karşı korumalı
4 Sıçrayan suya karşı korumalı
5 Su fışkırmalarına karşı korumalı
6 Şiddetli deniz etkisine karşı korumalı
7 Daldırma etkisine karşı korumalı
8 Su altı etkisine karşı korumalı
Örnek olarak IP55 bize aygıtın toz zerrelerine karşı korumalı ve fışkıran suya karşı
korumalı olduğunu gösterir.
İncelediğimiz tüm bu verileri özetleyecek olursak iyi bir armatür lambanın ışık dağılımını
ışık kaybına uğratmadan şekillendirmeli , estetik bir görünüşe sahip olup ekipmanı toz nem
gibi dış etkenlerden koruyabilmeli ve bunu uzun süre sürdürebilmelidir.
2.4.5 LAMBAYA YARDIMCI ELEMANLAR
2.4.5.1 BALAST
Deşarj lambaları negatif direnç karakteristiğindedir ve bu nedenle bir akım sınırlayıcıyla
birlikte kullanılmaları gerekmektedir. Endüktans, kapasite veya direnç yardımıyla deşarj
lambalarının akımını sınırlamaya veya ayarlamaya yarayan, lamba ile şebeke arasına
bağlanan araca balast denir. balastlar sadece direnç, endüktans veya kapasite
elemanlarından herhangi birinden üretilebileceği gibi bu elemanların birkaçını ve
transformatör, flicker önleyici, soğuk ateşleyici, parazit hafifletici vb yardımcı elemanların
birçoğunu içende barındıran yapıda da olabilir.
2.4.5.1.1 STANDART BALASTLAR
28
2.4.5.1.1.1 OMİK BALASTLAR
Omik balastlar aktif güç çekmeleri nedeniyle ekonomik bir çözüm değildi, Fakat doğru
akımla çalışan sistemlerde endüktif veya kapasitif yapıda balast kullanılmadığı için omik
balast kullanılır.
2.4.5.1.1.2 ENDÜKTİF BALASTLAR
Endüktif balastlar, demirli bir nüve etrafına sanlı bir bobinden ibarettir Şebekeden aktif
güç çekmezler fakat endüktif karakterde olması nedeniyle kompanze edilmeleri gerekir.
Geçici rejim sürecinde endüktans üzerinde indüklenen emk şebeke gerilimine
eklenerek lambanın tutuşmasını sağlar.
Şekil 8 - Balast
2.4.5.1.1.3 KAPASİTİF BALASTLAR
Kapasitif balastlar lambaya seri bağlı bir kapasite ve şok bobininden ibarettir. Şok bobini
geçici rejimde lambanın tutuşmasını sağlar ve kondansatör içinden geçen akımda belli
sınırlar içinde tutar. Kapasitif balast, endüktif şebeke yüklerini kompanze ederek cosφ yi
yükseltir. Dekalörlü balast olarak da bilinen bu yapı ülkemizde üretilmez.
2.4.5.1.2 YÜKSEK FREKANSLI ELEKTRONİK BALASTLAR
Doğru veya değişken akımla beslenen bir ya da bir çok boşalmalı lambanın değişken
akımda çalışmasını sağlayan yarı iletken paçaları ve stabilazör elementleri içeren birim,
yüksek frekanslı elektronik balast olarak adlandırılır. Yüksek frekanslı elektronik balastlar
şebeke gerilimini, lamba gerilimine ve gücüne göre düzenlemede diğer balast tiplerine göre
daha verimlidir. Elektronik balastlar, lambanın titreme ve gürültüsünü azaltan endüktif
balastlara göre daha yüksek frekansta çalışırlar. Elektronik balastlar, endüktif balastlardan
29
yüzde 25 daha az elektrik kullanırlar. Bir çok elektronik balastın lambayı kısma olanağı
sağlaması ile daha fazla enerji tasarrufu mümkündür.
Şekil 9 - Elektronik Balastın Bağlantı Şeması
2.4.5.1.3 İYİ BİR BALASTTA ARANAN ÖZELLİKLER
Üzerinde yüksek güç kaybı olmamalıdır.
Lambanın tam güçte yanmasını sağlamalıdır
Gürültü yapmamalıdır
Radyo parazitlerine yol açmamalıdır
Akımın dalga şeklinde bozukluğa yol açmamalıdır
Lambayı kolay tutuşturacak yapıda olmalıdır
Uzun ömürlü olmalıdır
Fazla ısınmamalıdır
2.4.5.2 ATEŞLEYİCİ
Elektrotlarda herhangi bir ön ısıtmaya gerek duyulmadan, deşarj lambalarında ateşlemeye
yönelik gerilimsel atlama sağlayan aygıtlar ateşleyici olarak tanımlanır. Metalik halojenürlü
lambalar ve sodyum buharlı lambalarda deşarjın başlaması için gerekli olan gerilim değeri
şebeke geriliminden daha yüksek olduğu için (700 – 5.000 V) bu lambalar ateşleyicilerle
birlikte kullanılır. Ateşleyicinin görevi, lambanın ateşlenmesi için gerekli olan yüksek
gerilim değerini sağlamaktır. Ateşleyici, lambanın ateşlenmesinin sağlanmasından hemen
sonra devre dışı kalmalıdır. Bunun sağlanması için lamba uçlarındaki gerilim kontrolü,
lamba akımı veya zaman fonksiyonu gibi özelliklerden faydalanılır. Ateşleme ardından
devre dışında kalmayan ateşleyici lamba ömrünün kısalmasına neden olur.
30
Yüksek basınçlı sodyum buharlı lambalar ile metalik halojenürlü lambalar çalışmak için
700 – 5.000 V arasında bir ateşleme gerilimine ihtiyaç duyarlar. Lamba için kullanılacak
ateşleyici tercihinde lamba gücü ve tipi belirleyici özelliklerdir. Ateşleyiciler 190 V’luk
şebeke gerilimine kadar ateşlemeyi garanti eder. Seri, paralel ve yarı paralel olmak üzere
üç tip ateşleyici vardır. Bunlardan en çok tercih edileni seri ateşleyicidir.
2.4.5.3 STARTER
Starterin iç yapısı biri metalden yapılmış iki elektrot ve neon-argon gazlarıyla doldurulmuş
bir deşarj tüpünden ibarettir. Starter yapısı içerisindeki deşarj tüpünün aktif olması için
gereken gerilim , şebeke geriliminden daha düşük , lamba geriliminden daha yüksektir.
İlk çalışma esnasında lamba açık devre gibi davranır ve bu durumda starterin uçlarındaki
gerilim şebeke gerilimidir. b değer starterin içerisinde deşarjın başlamasını ve sıcaklığın
artmasını sağlar. Oluşan ısı nedeniyle farklı genleşmeler görülür ve bimetalden yapılan
parça diğer elektrotla temas haline geçerek kısa devre olur. Bu esnada lamba elektrotları
nominal değerin 1,5 katı kadar bir akım geçer. Metallerin kısa devre olmasıyla starter
uçlarındaki gerilim 0 olur ve metallerde bir enerji kaybı olmadığı için metaller soğuyarak
birbirinden ayrılır. Bu esnada lamba elektrotları ısınma nedeniyle elektron salarlar ve lamba
içerisindeki gazın iyonize olmasıyla deşarj başlar. Bu durumda starter gerilimi lamba
gerilimine eşit olur ve bu gerilim değerinin starter içerisinde tekrar deşarj başlaması için
yeterli olmaması nedeniyle starter çalışma esnasında devre dışı kalır.
Starterler ateşleme esnasında lamba elektrotlarından nominalin 1,5 katı kadar akım çeker ve
buda lamba ömrünü olumsuz etkiler. Eğer starter uzun süre devrede kalırsa , elektrotların
daha hızlı yıpranmasına ve lamba ömrünün kısalmasına neden olur.
2.4.5.4 KONDANSATÖR
Deşarj lambaları, birlikte kullanıldıkları yardımcı ekipmanlarla birlikte şebekeden aktif
güçle birlikte reaktif güç de çekerler. Kullanılan balastların endüktif karakterde olmaları
nedeniyle, çekilen endüktif reaktif gücün kompanze edilmesi gerekir. Kompanzasyonda
her farklı lamba tipi için farklı kapasite değerine sahip kondansatör kullanılır.
Bir kondansatör temel olarak, iki iletken plaka arasına bir yalıtkan konulması ile elde edilir.
Yalıtkan olarak hava, mika, kağıt, yağ ve cam benzeri malzemeler kullanılır. Kapasite
31
değeri iletken plakanın yüzeyi ve dielektrik sabiti ile doğru, plakalar arası uzaklıkla ters
orantılıdır ve elektrik yükünü depolama miktarını ifade eder.
Bir kondansatör şarj edilip devreden ayrılırsa zamanla plakalar arasında yavaş yavaş ve
kendiliğinden bir deşarj olabilir. Böyle bir durumda plakalar arasındaki dielektrik
malzemenin bozulması söz konusudur. Bu durumu önlemek için plakalar arasına bir ‘deşarj
direnci’ bağlanarak, kondansatörün bu direnç üzerinden deşarj olması sağlanır .
2.5 LAMBALAR
2.5.1 AKKOR FLAMANLI LAMBALAR
Akkor lambalar en eski elektrikli ışık kaynaklarından olup; günümüzde de ucuz olmaları ve
montajlarının kolay olması nedeniyle yaygın bir kullanım alanına sahiptir. Akkor lambalar;
tungsten telden yapılmış flaman üzerinden akım akıtılarak, telin akkor derecede
kızartılması sonucu ışık üretirler.
Akkor lambalar tayfı düzgün ve sürekli bir ışınım oluşturur. Renksel geriverimlerinin
yüksek olmasına karşın çok düşük ışıksal geriverimleri vardır. Bunun nedenleri ise ısıl
kayıplarının yüksek olması ve yayımlanan ışınımların büyük bir kısmının kızılaltı dalga
boylarında olmasıdır.lambaların ışıksal verimleri, lambanın gücüne ve yapısına bağlı olarak
8- 22 lm/W değerlerindedir.
Flaman üzerindeki sıcaklığın ortalama 1500 °C olması sonucu görünür bölgede ışınım
oluşur. Lamba içersinde flaman teli olarak, çok yüksek erime noktası ve düşük buharlaşma
özelliği nedeniyle volfram madeninden elde edilen tungsten teli kullanılır. Tel gerek ısı
kaybını azaltmak gerekse buharlaşma sonucu oluşan madde kaybını azaltmak amacıyla
sarmal ve bükümlü yapıdadır. Flaman tel, taşınma ve kullanım esnasında oluşabilecek
sarsıntı ve gerilmelerden etkilenmemesi için destek tellerin üzerine yerleştirilir.
Lambanın tüm iç yapısını çevreleyen yapı ısıya dayanıklı camdır. Bu kavanoz, falamnın
atmosferle temasını engelleyerek çalışma süresince oksijenle yanmayı engeller. Lambaların
camları ışık geçirme yapısına bağlı olarak, düzgün, yayınık veya izotropik yayınık geçirme
yapacak şekilde tasarlanır.
Flaman üzerinden geçen akım sonucu oluşan ışıkla birlikte yüksek sıcaklık değerleri ortaya
çıkar. Yanyana bulunan sargıların birbirini etkilemesiyle de bu sıcaklık değeri hızlı bir artış
gösterir ve bu artşın belirli sınırlar içinde tutulması gerekir. Oluşan ısının flaman üzerinden
32
uzaklaştırılmaması durumunda, lamba ömründe kısalma ve lambanın çabuk hasar görmesi
söz konusudur. Bu yüzden flaman üzerindeki ısıyı uzaklaştırmak ve flaman sarımları
arasında oluşabilecek kılcal ark olaylarını engellemek amacıyla camın içi argon-azot
gazlarının karışımı ile doldurulur.
Lambaya uygulanan gerilimdeki artış lambanın yaydığı toplam ışık akısında artışa neden
olur. Nominal gerilimin üzerindeki gerilimlerde ise argon gazı ark oluşumunu engellemede
yetersiz kalacak ve lamba ömrü azalacaktır.
Akkor lambalar şebeke geriliminden etkilenir, akkor lambalar için belirtilen lamba ömrü
220V gerilim ve %1 lik şebeke dalgalanması için ortalama “1000 saat”tir.
Şekil 10 - Akkor Flamanlı Lambalar
Avantajlari Dezavantajlari
Bağlantısı kolaydır, doğrudan bağlanabilir. Etkinlik faktörü düşüktür; verimli değildir.
Ucuzdur. İşletme gideri yüksektir.
Boyutları küçüktür. Ömrü kısadır.
Anında ışık verir. Tek başına kamaşmaya sebep olur.
Bölgesel aydınlatma için uygundur. Fazla ısınır.
Ortam sıcaklığı ışık akısını etkilemez. Işık rengi pembemsidir.
Az kullanılan yer için uygundur. Yeşile dönük renkleri iyi göstermez.
Sıcak renk ışık istenen yerler için
uygundur.
33
2.5.2 AKKOR HALOJEN LAMBALAR
Halojen lambalar geleneksel akkor lambalara göre daha yüksek ışıksal verime ve insan
tarafından iyi algılanabilen daha beyaz bir ışığa sahiptir.
Akkor halojen lambalarda ampulun içinin doldurulduğu gazlar iyot grubundandır. Gaz
içerisindeki halojen, volframin buharlaşarak lambanın iç yüzeyine yapışmasını
engelleyerek camın şeffaf kalmasını sağlar.Halojen ampulun sıcaklığının yüksek olması
gerektiğinden ampul yapıları daha küçük ve ısıya dayanıklı camdan yapılır.
Halojen ampullerin ömürleri ortalama 2000 saattir. Halojen lambaların şebeke geriliminden
düşük gerilimlerde çalışan modelleri de mevcuttur; bunların ışıksal geriverimi bir üst
gerilim seviyesinde çalışan modelden yüksektir.
Şekil 11 - Halojen Lambalar
Avantajlari Dezavantajlari
Her konumda kullanılabilirler. Ömürleri diğer lamba tiplarine göre düşüktür
Renksel geriverimleri oldukça iyidir Işıksal verimleri düşüktür(8-22 lm/W)
Sık açılıpı kapanmanın lamba ömrüne
etkisi fazla değildir.Çalışırken fazla miktarda ısı açığa çıkar
İlk yatırı maliyetleri düşüktür Şebekedeki dalgalanmalar ve gerilim artışlar
Işık tayfları düzgün ve süreklidir lamba ömrünü ciddi derecede azaltır
Renk sıcaklığı 2400-3000 K arasındadır
2.6. DEŞARJ LAMBALARI
34
Deşarj lambaları , ışığın dolaylı yada dolaysız bir biçimde , bir gazın metal buharının yada
gaz buhar karışımının içinde oluşan elektriksel boşalma ile üretildiği lambalardır. Lambalar
içi gaz veya metal buharı ile doldurulmuş tüp yapısı, tüpü ve diğer yardımcı ekipmanları dış
etmenlerden koruyan ampul yapısı ve bazı modellerde ampulun iç tüzeyine sürülen fosfor
tozlarından ibarettir.
Deşarj lambaları akkor lambalar gibi çalıştırıldıkları anda hemen ışık yaymazlar.
Lambaların tam verimli olarak çalışmaları için gerekli olan optimum basınç ve sıcaklık
değerlerine ulaşmaları gerekir. Deşarj lambaların çalıştırıldıktan sonra tam verimli ışık
yaymaları için gerekli olan süre lambanın rejime girme süresi olarak tanımlanır. Rejime
girme süreleri kullanılan gaza ve lambanın çalışma koşullarına bağlı olarak farklılık
gösterir.
Deşarj lambaları söndürüldükten hemen sonra çalıştırılamazlar. Bunun nedeni çalışma
esnasında lamba içerisinde oluşan yüksek basınç nedeniyle tekrar ateşlemenin mümkün
olmamasıdır. Deşarj lambaları tekrar çalıştırılmadan önce lamba içerisindeki basıncın tekrar
normal seviyesine dönmesi için belirli bir süre geçmesi gerekir ve bu süre tekrar ateşleme
süresi olarak tanımlanır.
2.6.1 FLORESAN LAMABALAR
Işınım elde etme biçimi ısıl ışıma olan flüoresan lambalarda, ışık üretimi iki aşamada ortaya
çıkar. Birinci aşama, alçak basınçlı cıva buharı ortamından, lambanın iç yüzeyine flüoresan
madde sürülerek elektrik akımı geçirilmesi ile gerçekleştirilen “elektrik deşarj” olayı ile
ışınım oluşturulmasıdır. Flüoresan lambaların verimi, temelde lamba gücü arttıkça
artmaktadır. Ancak, aynı güçteki lambalar ele alındığında, verim değişimi doğrudan
doğruya flüorışıl tozun yapısına bağlı olmaktadır.
Işık kaynaklarının enerji tasarruflu üretilmesi doğrultusunda yapılan çalışmalar sonucunda
tüp şeklindeki flüoresan lambalarda da büyük gelişmeler gerçekleştirilmiştir. 38 mm çaplı
20W, 40W, 65W’lık lambalar yerine, 26mm çaplı sırasıyla 18W, 36W ve 58W’lık
flüoresan lambalar kullanıma sunulmuştur. Lambaların çapları küçültülüp ışık akıları
artırılmış, çok değişik renk sıcaklıklı ve renk ayırım özellikli lambalar üretilmeye
başlanmıştır. Küçük çaplı lambalar daha ekonomiktir.
35
Floresan lambanın tüp yapılarında kullanılan malzemeler, kullanım alanına ve lambanın
çeşidine göre farklılık gösterebilir. Genelde tüp şeklindeki floresan lambaların ampulleri
soda-kireç camdan yapılırken eğrisel ve dairesel floresan lamba tüpleri kurşun katkılı
camdan imal edilir.
Floresan lambanın içindeki civa buharı tek başına görünür bölgede ışık üretemediği için
lambanın iç yüzü florışıl tozlarla kaplanır.bu tozun türü ; lambanın verimini, rengini ve
renksel geriverimini etkileyen en temel bileşendir. Tozun saflığı ve kristal boyutuda
oldukça önemlidir.
Floresan lambanın elektrotları iki veya üç bükümlü olabilir. Elektrotların ana görevi deşaj
için gerekli olan serbest elektron olusumunu sağlamaktır. Elektrotlar ön ısıtmalı (starter
yapılı) olabileceği gibi startere ihtiyaç duymayan devre yapısında da olabilir.
Floresan lambalarda civa buharı tek başına deşarjın devamı için yeterlli olamması
nadeniyle belli oranlarda argon ve kripton gazı içerir. Bu gazlar asal gazlardır. Lamba
içindeki gazların basınç değerleri lamba ömrü ve verimi açısından doğrudan etkilidir.
Işıksal verim açısından en ideal değerler; civa buharı için 0.8 Pa, yardımcı gazlar için 2500
Pa dır.
Floresan lambalrın verimlerini öncelikle kullanılan florışıl tozlar belirler. Ayrıca ortam
sıcaklığı, dış çevredeki ısıl değişimler, lamba içerisindeki civa buharının basıncında ve
buna bağlı olarak yayılan ışık akısında değişimlere neden olur. Kullanılan balast ve
yardımcı elemanların kalitesi de yayılan toplam ışık akısı üzerinde etkilidir. Floresan
lambalarda ısıl kayıplar çok azdır ve lambaların verimleri 45-200 lm/W değerlerindedir.
Floresan lambalarda, normal çalışma değerlerinin üzerindeki ve altındaki sıcaklık
degerlerinde ışık akısında azalma gözlenebilir.
Floresan lambaların ömürlerini etkileyen en önemli faktör, açma kapama sıklığıdır.
Lambanın ateşleme süresince flamanlar üzerinden geçen yol alma akımı ciddi bir
yıpranmaya neden olur. Floresan lambaların ömürleri hesaplanırken 3 saatlik kullanım
süresi baz alınır. Lamba için belirtilen 7500 saatlik kullanım süresi 2500 açma kapama için
geçerlidir. Yakma periyodunun daha da uzatılması lambanın ömrünü ciddi oranda artırır.
1 saatlik yakma periyodu -%35
10 saatlik yakma periyodu +%40
36
Sürekli yanma +%150
Yüksek frekanslı balast kullanımı ve ateşleme yapısı lamba ömrünü artıran pozitif
etmenlerdir.
Floresan lambalar, yapılarına ve fosfor tuzlarına bağlı olarak sıcak beyaz, beyaz, soğuk
beyaz, günışığı, soğuk günışığı gibi geniş bir renk yelpazesinde üretilirler.
Floresan lambaların olumlu ve olumsuz özelliklerine tekrar göz atacak olursak; geniş renk
seçeneği, şebeke gerilimindeki dalgalanmaların lamba ömrü üzerine etkisinin oldukça
düşük olması, çizgisel lamba montajında iyi bir alternatif olması, çalışırken ısı yaymaması,
ışıksal verimlerinin yüksek olması, uzun ömürlü olamaları olumlu özellikleri arasında
sayılabilirken; ışık akısının ortam sıcaklığından etkilenmesi, ilk tesis masraflarının yüksek
olması, sık açılıp kapanmaya elverişli olmaması, balastlar üzerinde enerji kaybının
olması,çalışması için yardımcı elemana ihtiyaç duyması olumsuz özellikleri arasındadır.
Avantajlari Dezavantajlari
Etkinlik faktörü büyüktür
İşletme gideri düşüktür
Fazla ısınmaz
Kamaşma oluşmaz
Çeşitli beyaz renk seçeneği sunar
Ömrü oldukça uzundur
Gündüz ışığına yardımcı olarak
kullanılabilir
Yüksek aydınlık elde etmeye elverişlidir
Anında ışık vermez.(Manyetik balastlı
kullanımda)
Yardımcı araçlara gereksinim duyulur
Kuruluş masrafı fazladır
Bazı durumlarda gürültü çıkarır lamba
Stroboskobik etki göstermesine dikkat
edilmelidir
2.6.2 QL INDIKSIYON LAMBALARI
QL indiksiyon lambaları, indiksiyon bobininin civa buharında deşarj olşumunu tetiklemesi
sonucu ışık üretir. Lamba içerisinde geleneksel elektrot veya flaman yapısı olmadığuı için
lamba ömrü diğer modellere kıyasla daha uzundur. QL lambaların 60000 saatlik çalışma
ömürleri vardır ve çoğu durumda lambalar 100000 saat ışık üretebilirler. İndiksiyon
lambaları uzun ömürlü ve bakım giderleri de düşüktür.
37
Lambanın iç çeperi floesan tozlarla kaplanır. Floresan lambalardaki renk serisine sahip
olduğundan iç mekanlarda da kullanıma elverişlidir.
İndiksiyon bobini 2,65 MHz frekansla çalışır ve diğer deşarj lambalarından farklı olarak
flicker etkisi yoktur. Ayrıca yüksek çalışma frekansı sayesinde stroboskobik etki
oluşturmaması ve uzun ömürlü olması sayesinde endüstriyel alanda kullanıma elverişlidir.
İndiksiyon lambaları şebeke dalgalanmalarından etklenmez. Lambaların ışıksal verimleri
70 lm/W değerindedir ve bu değer bir çok modele kıyasla oldukça yüksektir.
2.6.3 YÜKSEK BASINÇLI DEŞARJ LAMBALARI
2.6.3.1 YÜKSEK BASINÇLI SODYUM BUHARLI LAMBALAR
Yüksek basınçlı sodyum buharlı lambaların dış ampul kaplamaları ısısal şoklara dayanıklı
olacak şekilde polikristalin alminyum oksitten yapılır. Lambanın camı ovoid ya da saydam
tüp şeklindedir. Ovoid yapıdaki lambaların ışıklılıklarını düşürmek için lambanın iç çeperi
toz ile kaplanır.
Yüksek basınçlı sodyum buharlı lambaların deşarj tüpü ısıya dayanıklı yarısaydam
aliminyum oksit camdan yapılır. Lambanın deşarj tüpü içinde sodyum civa karışımı ve
ksenon gazıbulunur. Tüp içerisindeki sodyum gazı ışımanın büyük bir kısmını
gerçekleştirirken, kolay iyonize olma özelliğine sahip ksenon gazı ateşlemeyi kolaylaştırır.
Tüp içerisindeki civa ise tüpün gaz basıncını ve lamba çalışma gerilimi düzenleyici rol
üstlenir.
Lambanını elektrotları tugsten çubuk ve etrafı sarılı tugsten telden ibarettir. Düşük güçteki
lambalar tek başlatıcıya sahipken büyük güçtekilerin yardımcı başlatıcıları vardır.
Lambanın ömrü 8000-20000 saat arasındadır. Işıksal verimleri 70-150 lm/W arasındadır.
Işık tayfları düzgün ama sürekli değildir. Çalışırken ısınırlar. Dimmerlenebilme özelliğine
sahiptir.
Sodyum buharlı lambalar; yol aydınlatması, sanayi alanlarının aydınlatılması, spor
tesislerinim aydınlatılması, binaların dış cephe aydınlatmasında kullanılır.
38
Şekil 12- Yüksek Basınçlı Sodium Buharlı Lamba
Avantajları Dezavantajları
Etkinlik faktörü en büyük ışık kaynağıdır. Kuruluş masrafı fazladır.
Ömrü uzundur. Renklerin ayırdedilmesine olanak vermez.
Kullanımı ucuzdur. Rengi sarıdır.
Sisli havalarda iyi bir görüş sağlar.
2.6.3.2 YÜKSEK BASINÇLI CIVA BUHARLI LAMBALAR
Işığı, dolaylı ya da dolaysız olarak en çok cıva buharının ışınımı ile oluşmuş olan ve yanma
durumunda kısmı buhar basıncı 100.000 paskal üzerinde bulunan lamba türü yüksek
basınçlı cıva buharlı lamba olarak tanımlanır.
Alçak basınçlı civa buharlı lambalar da lamba içindeki kısmi gaz basıncı 100 Pa'nın
altındayken yüksek basınçlı cıva buharlı lambalarda bu değerin 100.000 Paskal değerinden
daha yüksek olması ve 1000°C gibi yüksek çalışma sıcaklıkları ve basınca dayanıklı
olmasının yanında morötesi ve görünür ışınların küçük bir kısmını yutan yapıdadır. Deşarj
tüpü yüksek sıcaklıklarda esnekliğini koruyan yay tertibatı ile desteklenmiştir.ayrıca tüpün
her iki ucunda da yardımcı ve ana elektrotları besleyen ve ısıya dayanıklı molibdenden
yapılmış şeritler mevcuttur.
Yüksek basınçlı cıva buharlı lambalarda ana ve yardımcı olmak üzere 2 elektrot yapısı
vardır. Yardımcı elektrot ateşlemeyi başlatırken ana elektrot da deşarjın devamlılığını
39
sağlar. Ateşleme birbirine yakın bulunan yardımcı ve ana elektrotlar sayesinde gerçekleşir.
Lambanın çalıştırılmasıyla birlikte ana ve yardımcı elektrotlar arasında kalan bölgedeki gaz
iyonize olmaya başlar ve deşarj tüpünün içerisindeki gazın direncinin düşmesi ile deşarj
başlar.
Şekil 13- Yüksek Basınçlı Cıva Buharlı Lamba
Doldurulan gazların karışımı , elektrot yapısı ve yardımcı elektrot yapısı nedeniyle lamba
normal çalışma geriliminde ateşleme yapabilir ve ayrı bir ateşleyiciye ihtiyaç duymaz.
Ateşleme olarak minumum şebeke gerilimi ortam sıcaklığına bağlı olarak farklılık gösterir.
20 derecelik ortam sıcaklığında 180 V yeterliylen -18 derece sıcaklıkta 210 voltluk gerilim
değerine ihtiyaç vardır. Lambalar için maksimum ateşleme süresi yaklaşık 5 dakikadır.
Lambanın dış çeperini oluşturan koruyucu dış ampul soda_kireç ya da bor silikat camdan
imal edilir. Ayrıca yüksek basınçlı civa buharlı lambanın ışık tayfı belli dalga boylarında
yoğunlaşmış (sarı yeşil mavi mor) ve kırmızı ışığın üretilmediği bir yapıdadır. Bu yüzden
lambanın renksel geriverimini düşürmek için dış ampulün iç kısmı fosfor tabaksıyla
kaplanır.
Yüksek basınçlı civa buharlı lambaların ömürleri yaklaşık 20000 saat. Güçleri 50-
1000W’tır. Işık akısı 1800-58500 lm dir. Renk sıcaklıkları 2900-4200 K aralığındadır.
Kırsal kesim ve şehir alanlarının aydınlatmasında, maden ocakları ve taş ocaklarının
aydınlatılmasında, kamuya ait okul, tren istasyonları gibi binaların aydınlatılmasında ,
40
dekoratif çiçek aydınlatmasında, trafik işaretleri dekoratif maksatlı projektör
uygulamalarında kullanıma uygun yapıdadır.
Avantajları Dezavantajları
Etkinlik faktörü büyüktür.Yanma süresi uzundur. (4-5 dakika sonra
tam ışığını verir.)
Ömrü uzundur. Yardımcı araçlara gereksinim duyulur.
Sarsıntıya ve darbelere dayanıklıdır. Kuruluş masrafı fazladır.
Her konumda yanabilir. Kırmızıya dönük renkleri iyi göstermez.
Ateşleyiciye ihtiyaç duymaz.
Isı değişimlerine ve gerilim yükselmelerine
karşı dayanıklıdır.
Verdiği ışığa karşın lamba boyutu büyük
değildir
2.6.3.4 METALİK HALOJENÜRLÜ LAMBALAR
Işığın büyük bölümü , bir metal buharı ve halojenür ayrışması ürünleri karışımının
ışınımından oluşan yüksek yeğinlikli boşalmalı lamba türü metalik halojenürlü lamba türü
olarak adlandırılır.
Metalik halojenürlü lambaların boşalma tüpleri genelde saf kuvars tan imal edilir. Deşarj
tüpünün içerisine belli oranda cıva , metal tuzları ile birlikte neon-argon veya kripton-argon
karışımları konulur. Metalik halojenürlü lambaların deşarj tüpleri yanma konumları esas
alınarak dört şekilde üretilir.
Metal Halide lambalar elektrotları yapılarına bağlı olarak farklılık gösterir. Elipsoit yapıda
olan lambalarda yardımcı elektrot bulunmazken diğer tüm modellerde iki ana bir yardımcı
elektrot bulunur. Elektrot yapısı , tungsten çubuk ucuna sarılmış elektrot yayıcı madde
emdirilmiş tungsten telden ibarettir.
Metalik halojenürlü lambalarda ampulün iç yüzeyi gerek renksel verimi yükseltmek
gerekse ışık kaynağının ışıklılığını azaltmak amacıyla beyaz renkte ışık yayıcı fosforla
kaplanabilir. Ampulün içerisine doldurulacak gazı deşarj tüpünün içerisindeki gaz karışımı
belirler. Deşarj tüpünün içerisinde neon-argon karışımı kullanılırsa lamba içine neon gazı
41
doldurulur. Deşarj tüpünün içerisinde kripton-argon karışımı kullanılırsa lamba içerisine ya
azot gazı doldurulur ya da havası tamamen boşaltılır.
Metalik halojenürlü lambalar ateşleme için yüksek gerilime ihtiyaç duymaları nedeniyle
ateşleyiciyle birlikte kullanılır. Lambaların rejime girmesi 3-5 dakikadır ve tekrar ateşleme
için 5-15 dakikalık bir süre gerekecektir. HP1 ve HP1 T yapısındaki lambalar için tekrar
ateşleme süresi 10-20 dakikadır. Bu modellerde duy yapısı nedeniyle sıcak ateşleme
yapılamaz. MHD - LA ve SA gibi Çift ayaklı metalik halojenürlü lamba modellerinde 35 -
50 kV'luk ateşleyiciyle birlikte kullanıldıkları için sıcak ateşleme yapılabilir. Sıcak
ateşleme yapılması isteniyorsa ışık kaynağıyla birlikte kullanılan ekipmanın da ateşlemeye
uygunluğu göz önünde bulundurulmalıdır.
Metalik halojenürlü lambalar diğer deşarj lambaları ile kıyaslandıklarında oldukça iyi
renksel özelliklere sahiptir. Lambanın ışık rengi büyük ölçüde kullanılan metal tuzuna
bağlıdır. Lambaların renksel verimleri Ra= 65-90 değerleri arasındadır. Renk sıcaklıkları
2900-6000 K arasındadır. Ayrıca kullanılan balasta , şebeke gerilimindeki dalgalanmalara ,
yanma konumuna ve zamana bağlı olarak renk değişimleri gözlenebilir.
Metalik halojenürlü lambalar çalışma konumuna karşı oldukça hassastır. Çoğu lambanın
kendine uygun yanma konumu mevcuttur ve yanlış kullanımda ışık renginin değişmesi ve
ömrün kısalması kaçınılmazdır.
Lamba ömrü elektrotlarının hızlı buharlaşması nedeniyle daha kısadır. Sık açıp kapama
lamba ömrünü olumsuz etkiler. Şebeke gerilimindeki değişimler ışık renginin değişmesinin
yanında lamba ömründe de azalmalara neden olur.
Lambalar -20 dereceye kadar olan ısı değişimlerinden pek fazla etkilenmezler ve
ateşleyiciyle çalıştırıldıkları için düşük sıcaklıklarda ateşleme sorunu yaşamazlar.
Fakat dış ampul sıcaklığının 0 derecenin altında olması durumunda lamba tam verimle
çalışamayacaktır.
Diğer deşarj lambalarının aksine metalik halojenürlü lambalar şebeke gerilimine karşı
oldukça hassastır. % 10'luk bir gerilim dalgalanması ışık renginde bozulmalara ve lamba
ömründe kısalmalara neden olabilir.
42
Metalik halojenürlü lambaların ışık tayfları düzgündür fakat sürekli değildir. Ömürleri
6000-7500 saattir. Işık güçleri 19000-200000 lümen arasındadır ve renk sıcaklıkları
3000-5600 K arasındadır.
Metalik halojenürlü lambalar dekoratif iç aydınlatmada , mağaza vitrin ve müze
aydınlatmalarında , eski eserlerin ve bina yüzeylerinin projektörle aydınlatılmasında , liman
ve inşaat alanlarının aydınlatılmasında , endüstriyel sergi alanlarının ve hipermarketlerin
aydınlatılmasında , yüksekliği fazla olan ve üstü kısmen kapalı alanların aydınlatılmasında
kullanılırlar.
Avantajları Dezavantajları
Etkinlik faktörü büyüktür. Gerilim dalgalanmalarına karşı hassastır.
Ömrü uzundur. Dimmerlenmeye uygun değidir.
En iyi renk ayırma yeteneğine sahip
lambadır. Kuruluş masrafı fazladır.
En beyaz ışığı verir.
2.6.3.5 ALÇAK BASINÇLI SODYUM BUHARLI LAMBALAR
Bu deşarj lambasında sodyum buharı düşük basınçta tutulur, lambanın ışık rengi ise sarı
turuncu renktedir. Yaydıkları ışık tayfın sadece tek bir bandını etkilediği için bu lambalara
monokromatik ışık kaynakları denir. Monokromatik ışık kaynaklarında uzaydan gelen
ışığın büyük bir çoğunluğu kirlenmeden görülebilir.
Alçak basınçlı sodyum buharlı lambalar çok yüksek ışıksal verime sahiptir. Fakat
monokromatik ışık kaynakları olmaları ve renksel geriverimlerinin çok düşük olmaları
nedeniyle iç mekan aydınlatmaları için pek uygun değildir.
Alçak basınçlı sodyum buharlı lambaların rejime girme periyotları boyunca ışık akılarının
yanı sıra lamba akımı ve geriliminde de değişimler gözlenir.
Alçak basınçlı sodyum buharlı iambalann deşarj tüpleri ısıya dayanıklı olmalan için u
şeklinde imal edilir. Deşarj tüpü büyüktür ve içerisi metalik sodyum ve ateşlemeyi
kolaylaştırmak için argon-neon gazlarıyla doldurulur. Optimum buhar basıncının 260 C
43
civarı olması nedeniyle dış ampul iyi ısıl yalıtım özelliğine sahiptir. Ampulün iç yüzeyi
özel bir tabaka ile kaplıdır. Bu iç yüzey kaplaması görünür ışınlan geçirip kızılötesi ışınları
yansıtır. Lambalar deşarjı başlatmak için ateşleyiciyle birlikte kullanılır. Lambanın rejime
girme süresi yaklaşık olarak 12 dakikadır.
Çok yüksek ışıksal verimleri vardır. Gözün kontrast duyarlılığını arttırıcı etkileri sahiptir.
Dış aydınlatma için uygundur. Işık etkinliği 69-173 lm/W değerindedir. Renksel
sıcaklıkları 3000-6000 K arasındadır. Ömürleri yklaşık olarak 8000 saattir.
Alçak basınçlı souyum buharlı lambalar, yüksek ışıksal verimleri ve uzun ömürleri
nedeniyle kamu alanlarının aydınlatmasında, yönlendirme aydınlatmasında, havaalanlarının
aydınlatılmasında, liman ve rıhtım aydınlatmasında, sokak ve cadde aydınlatmasında uygun
olarak kullanılan ışık kaynaklarıdır.
BÖLÜM - 3
3. İYİ BİR AYDINLATMA DÜZENİ MİMARİSİ VE EKONOMİSİ
3.1 AYDINLATMADA DİKKAT EDİLECEK KONULAR
Mimarı tasarım konusu olmuş yapılar, meydanlar, anıtlar, parklar, heykeller vb. kentsel
değerlerin aydınlatılması için ‘aydınlatma tasarımı’ kavramını bilmek gerekir. Kent dışında
kalan yollar, kavşaklar, karayolu tünelleri, uçak pistler gibi yerlerin aydınlatılması bunun
dışında kalır. Bir aydınlatma tasarlanırken öncelikle mimari yada kentsel özelliklerin
incelenmesi gerekir. Oluşturulacak aydınlık bir yandan mimari karakter ve kullanışa
44
uyarken, bu aydınlığı sağlayacak ışık kaynakları da olabildiğince mimari ile bütünleşmeli,
biçim, gereç, renk ve konum bakımından mimariye uyum sağlamalıdır. Uyum çalışması
yapılmadan ileriki aşamalara geçilmemelidir. Çünkü yapılacak tasarımın temel verilerinin
oluşturulmasını yönlendiren ve biçimlendiren bu çalışmadır. Bu tasarımı yaparken dikkat
edilmesi gereken temel hususları şu şekilde sıralamak mümkündür;
Belli nesneleri ve/veya alanları aydınlatacak olan ışık buralara yönlendirilmeli, ve
kesinlikle göze gelmemelidir. Gözün ışık kaynağını görmesi hem rahatsız edici ve
yorucudur, hem de oluşturulan aydınlıktan yararlanmayı azaltır. Göze gelen ışık
aydınlatılan nesne yada alanların, olduğundan daha karanlık görünmesine neden
olur.
Bir yüzeyde girinti ve çıkıntıların algılanması önem taşıyorsa bu yüzey için baskın
doğrultulu bir ışık alanı oluşturulmalı ve yüzeydeki girinti ve çıkıntıların eğimine
göre ayarlanmalıdır. Tüm üç boyutlu dokuların aydınlatmasında bu kural geçerlidir.
Gölge niteliği bakımından, içinde yaşanan iç mekanlarda yumuşak ve saydam
gölgeli bir aydınlık oluşturmak uygun olur. Kara gölgeli aydınlıklar, oluşturdukları
ışıklık karşıtlıkları nedeniyle ilgi çekici, fakat yorucudur. Bu tür aydınlıklar ancak
vitrin ve sahne gibi, içinde yaşanmayan ve kısa süre bakılan yerlerin aydınlatmaları
için uygundur.
Sert gölgeli aydınlıklar, düzlem olmayan yüzeylerde var olmayan çizgiler
oluşturabilir ve böylece sert ve gerçek dışı görüntülere neden olabilir. Bu nedenle
yalnızca özel amaçlar için kullanılmalıdır.
Bakılan alan çevre alandan daha aydınlık olmalıdır. Okunan bir kitabın sayfaları,
çalışılan bir tezgahın üstü, bir konuşmacının yüzü, bir yazı tahtası, yakın çevreye
oranla daha karanlık olmamalıdır.
Bakılan alan ile çevre alanlar arasındaki ışıklılık oranları yorucu karşıtlıklar
oluşturmamalıdır. Değişik alanların tanımları ve aşılmaması gereken karşıtlık
oranları, aydınlatma tekniği literatüründe yer almaktadır.
Büyük karşıtlıklar, küçük karşıtlıkların görülebilmesini engeller. Bu kural renk
konusu için de geçerlidir. Daha önce de bahsedilen ışığın göze gelmemesi kuralı bu
yolla da açıklanabilir. Görsel algılama, renk ve ışıklılık karşıtlıklarının
45
algılanmasından başka bir şey olmadığına göre aşırı karşıtlıklar oluşturarak, bakılan
yerin eksik oluşturulmasına meydan verilmemelidir.
Mat nesneler, üzerinde oluşturulan aydınlık ile görünür duruma gelirler. Parlak
nesneler ise üzerlerinde oluşan çevre görüntüsü ile algılanırlar tam mat nesnelerin
kendi görünürlükleri de tamdır. Ayna gibi tam parlak yüzeyli nesnelerde ise tam
olarak görünürlük, oluşan çevre görüntülerinin görünürlüğüdür. Tam mattan tam
parlağa değişen ara durumlarda ise nesnelerin kendi görünürlükleri de buna göre
değişir.
Mat nesnelerin aydınlatmasında elde edilecek sonuç, bu nesneler üzerinde
oluşturulacak aydınlığa, dolayısıyla bunların ışıklılığına bağlıdır. Parlak nesneler
üzerinde oluşturulacak aydınlık ise, bunların kendi görünürlüklerinde pek etkili
olmaz; yansıttıkları yüzeylerin aydınlatılması ve gerekli ışıklılığa kavuşturulması
gerekir.
Çok küçük mat ve parlak yüzeylerin oluşmuş iki boyutlu dokuların vurgulanması
mat ve parlak yüzey elemanları arasında yeterli ışıklılık ayrımı oluşturmakla elde
edilir.
Parlak nesnelerin yansıttıkları yüzeylerde büyük ışıklılık karşıtlıkları varsa, bu
nesneler iyice parlak görünür. Bu nesnelerin yansıttıkları yüzeylerde ışıklılık
karşıtlıklarının azalması ile nesnelerin algılanan parlaklıkları da azalır. Işıklılık
karşıtlığı olmayan yada, çok az olan bir ortam içindeki parlak nesneler mat görünür.
Parlak nesnelerin olduğundan daha parlak yada aksine mat görünmesi gereken
durumlar vardır. Aydınlatmada çevre düzeni buna göre kurulmalıdır.
Parlak nesnelerin biçimlerinin algılanması, bunlar üzerinde çizgisel görüntülerin
oluşmasına bağlıdır. Aynı zamanda parlaklığın da vurgulanması gerekiyorsa, bu
çizgisel görüntüler, çizgisel (doğrusal) ışık kaynaklarının görüntüleri olabilir.
Aydınlatmada aydınlatan ışığın rengi ile aydınlanan nesne ve yüzeylerin renkleri
arasındaki ilişkiler çok önemlidir. Değişik spektrumlu ışıklar, özdeksel renklerde
çok büyük renk türü değişimlerine neden olabilir. Çeşitli mekanlarda değişik ışık
renklerinde oluşan ışıksal iklimler de birbirinden çok farklı ve yerine göre çok iyi
yada çok kötü olabilir.
46
Dış aydınlatmada, kale, sur, şato gibi eski yapıların ve bunların kalıntılarının sıcak
renkli ışıklar ve özellikle yüksek basınçlı sodyum buharı lambasının, sıcak sarı ışığı
ile aydınlatılması uygun olur. Yeni taş yapılar, yada beyaza yakın renkli yapılar,
beyaz renkli ışıkla aydınlatılmalıdır. Metal ve cam yüzeyli çağdaş yapıların
aydınlatmasında soğuk renkli ışıklar, yada başka renkli ışıklar kullanılabilir. Bu tür
yapıların yüzeyleri parlak olabileceğinden, konu bu açıdan ele alınmalı ve
aydınlatmanın dolaylı yollarını da kapsayan bir etüd ile işe başlanmalıdır.
Yapı dış yüzeyleri aydınlatılırken, anlamsız bir görüntü oluşturacak olan düzgün
yayılmış aydınlıktan kaçınmalıdır. Yapı yüzeyi etüd edilerek, buradaki devingenliği
vurgulayacak ve mimari anlatımı belirginleştirebilecek yeterli ışıklılık ayrımları
yaratılmalıdır.
Kent aydınlatmasında konu, bölgesel yada kentsel diziler olarak ele alınmalıdır.
Karanlık içinde tek bir yapının aydınlatılması, çok yönlü ciddi etüdleri gerektirir.
Kent içi dış aydınlatmalarda, belli bir bölgede; örneğin bir meydanı çevreleyen
yapıların yüzeylerinde tek renk ışık kullanmaya özen gösterilmelidir. Farklı bir renk
ile bir vurgulama yapılmak isteniyorsa bunun çok iyi etüd edilmesi gerekir. Bu
durumda bile ışık rengi sayısı ikiyi aşmamalıdır. Vurgulamanın aynı rengin daha
doymuşu ile yapılması ise daha iyi bir çözümdür.
Bitkilerin ve suların aydınlatılması mutlaka soğuk renkli ışıkla yapılmalıdır. Sular
(havuzlar, göletler vb.) su içinden aydınlatılmalı, yada bunları çevreleyen ağaçlar
aydınlatılarak karanlık su yüzeyinde bunların görüntüleri elde edilmelidir. Su
yüzeyinin parlak ve yansıtma çarpanının da düşük olduğu unutulmamalıdır.
Ağaçlık alanları aydınlatmasında, her ağacın aydınlatılması en büyük yanlıştır.
Aydınlatma, ağaç gruplar için ve yer yer yapılmalı; aralarda aydınlatılmamış ağaç
grupları bırakılmalıdır. Işık kaynağını yükseğe konulup, ağaçların gövdesi
karanlıkta bırakılarak ağaçlar yerden koparılmamalıdır. Işığın göze gelmemesi
başka önlemlerle sağlanmalıdır.
Tüm dış aydınlatma konularında da ışığın göze gelmemesi kuralı titizlikle
uygulanmalıdır. Özellikle, parlak yüzeyli yapılarda ışık kaynaklarının görüntüleri de
düşünülmelidir.
47
Aydınlatma tasarımı, bir anlamda mimari tasarım gibi gerçek gereksinimleri karşılamaya
yönelik ve aydınlatma tekniğine dayalı olarak, özgün bir aydınlatma düzeninin
oluşturulması şeklinde tanımlanabilir. Bu tanımda, belli bir aydınlatma tasarımında
konunun teknik yönü yanında sanatsal ve mimari yönü olmak üzere iki ayrı boyutunun
olduğu açıkça ortaya konulmaktadır. Mimari tasarım nasıl belli aşamalarla gerçekleşiyorsa,
aydınlatma tasarımı da aynı şekilde onu izlemelidir. Bu aşamalar sırasıyla Ön tasarım,
Tasarım ve Uygulama projesi olarak ele alınır.
Ön tasarım, mimari açıdan bir hazırlık evresi olup, mimari tasarım konusunun özelliklerine
göre doğal ve yapma olarak tüm verilerin, konu ile ilgili yasa ve yönetmeliklerin
değerlendirildiği,her yönden belirli ilke ve kararların verildiği bir aşamadır.
3.2 İYİ BİR AYDINLATMA DÜZENİNİN ÖZELLİKLERİ
İyi bir aydınlatma için, aydınlatmanın yeterli yeğinlikte olması tek koşul değildir. Bunun
yanında, bir işyerinin aydınlatma düzeni başka koşulları da içermelidir. Bu koşullar şöyle
sıralanabilir:
A- Kullanılan ışığın niteliği uygun olmalıdır : Uzmanlar, en iyi ışığın beyaz ışık (gün ışığı)
olduğunu belirtmektedir. Bu nedenle beyaz ışıktan, olanaklar elverdiğince yararlanmak
gerekir. Gün ışığının yetersiz kaldığı durumlarda ve gece çalışmasında, gün ışığına
benzeyen ışıklardan yararlanılmalıdır.
B- Aydınlatma tekdüze olmalıdır : Çalışılan yüzeyin her yanındaki aydınlatma düzeyi eşit
olmalıdır. Tek düzelik sağlanmazsa, göz değişik aydınlatma düzeylerine kendini
uyumlamak için çaba harcayacağından çabuk yorulacaktır. Tek düzeliği sağlamak için
yaygın ışınlar veren ışık kaynaklan kullanmak ve bunları birbirine yakın yerleştirmek
gerekir.
C- Aydınlatma durağan olmalıdır : Aydınlatmanın diğer bir koşulu durağan, yani sabit
olmasıdır. Işık kaynağı titreşim yapmamalıdır. Titreşime, ışık kaynağının parlaklığındaki
hızlı değişme sebep olduğundan, göz bu hızlı değişikliklere uyabilmek için aşırı çaba harcar
ve çabuk yorulur. Akkor telli lambalar titreşim yapmazlar. Floresan lambaların ışınlarıysa,
titreşim yaparlar. Bu titreşmeyi ikili veya üçlü bağlantılarla yok etmek mümkündür.
D- Aydınlatma göz kamaşmasına neden olmamalıdır: Işık kaynağının, göz kamaşmasına
neden olmaması için, görme alanı içine düşen ışık kaynaklarının maskelenmesi gerekir. Bu
48
maskelenmenin, lambayı tamamen kaplayacak biçimde olmasına özen gösterilmelidir. Göz
yorgunluğuna ve başarının düşmesine neden olan göz kamaşması maskelenmemiş, yüksek
güçlü ışıkların yanlış yerleştirilmesinden kaynaklanır. Özellikle duyarlı görmenin gerektiği
ince işlerde, göz kamaşması ciddi yakınmalara neden olur. Bir ışık kaynağının göz
kamaşmasına yol açıp açmadığını anlamak için basit bir test uygulanır : Çalışma
pozisyonundaki bakış doğrultusuna yerleştirilmiş bir eşyaya bakılır ve ışık kaynağı bir
kartonla maskelenir. Eğer, bu durumda bakılan eşyanın ayrıntıları daha iyi seçiliyorsa ışık
kaynağı göz kamaşması yapmıyor demektir. Göz kamaşması, dolaylı ve dolaysız göz
kamaşması olarak ikiye ayrılır. Dolaylı göz kamaşması, ışık kaynağından gelen ışınların
parlak bir yüzeye çarparak yansıması ve bu yansıyan ışınların göze gelmesiyle oluşan
kamaşmadır. Bunu önlemek için, ışık kaynaklarını tavana çok yakın yerleştirmemek,
yaygın ışık veren ışık kaynakları kullanmak ve eşyaları mat renklere boyamak gerekir.
Dolaysız göz kamaşması, doğrudan doğruya ışık kaynağından gelen ışınların gözde neden
oldukları kamaşmadır. Örneğin, karşıdan gelen bir otomobilin farlarının yaydığı ışınların
neden olduğu göz kamaşması,vb. gibi... Bu tür göz kamaşmasından sakınmak için ışık
kaynağını, bakış çizgisinin 60° üstüne yerleştirmek gerekir. Ayrıca yaygın ışık veren ışık
kaynaklan kullanmak ve bunları maskelemek yararlı olur.
E- Çalışılan yüzeye gölge düşmemelidir : Çalışılan yüzeyde görmeyi güçleştirecek aşırı
gölgelerin oluşmaması için ışık kaynaklarının doğru yerleştirilmesi, ayrıca ışık
kaynaklarının ışığın bir kısmını tavana ve duvarların üst bölgelerine dağıtacak türde
lambalıkların içine konması gerekir. Göz kamaşmasını saptamaya yarayan basit bir test bir
malzemenin üzerine düşen ışığın geliş doğrultusunu değiştirerek, bazı kısımların daha kesin
hatları ile görünmesini sağlamak ya da bazı kısımların göz alıcı, keskin görüntüsünü
matlaştırmak mümkündür. Gölgeleme olarak bilinen bu işlem, endüstride ve özellikle kalite
kontrol hizmetlerinde detayların görülmesini kolaylaştıran bir yaklaşımdır. Burada amaç,
normal koşullarda çok iyi görülemeyen yüzeylerin daha iyi aydınlatılması ve ortam ışığında
parlayan yüzeylerin gölgelendirilerek, netlikle görülmesini ve incelenmesini sağlamaktır .
Yöresel aydınlatma amacıyla, masa ve tezgahların aydınlatılmasında kullanılan ışıklıklarda,
gerekli olan tüm elektriksel güvenlik önlemlerinin alınması gerekir. Parlamaların önlenmesi
Üzerinde işlem yapılan cisim ve yüzeylerin parlaması, esas yapılan ışın görülmesini
49
güçleştireceği gibi, göz uyumunu da zorlar. Parlama; aydınlatılmış yüzeylerden bir
bölümünün diğerlerine bakarak daha fazla ışık yansıtması, aşırı ışıklı görünmesi ya da
kaynaktan yansıyan ışığın doğrudan göze yansıtması olarak açıklanabilir. Işık kaynağının
parlaması ya da çalışma yüzeylerinin parlaması, işgörenin bakış açısına ve çevrede parlama
ve yansımalara elverişli malzemenin bulunmasına bağlıdır, îş ortamının gereğinden fazla
aydınlatılmış olması ve çok yüksek düzeyde yansıtma özelliği olan; tavan, duvar, malzeme
ve döşeme düzeninin bulunması çoğunca, operatörün görüşünü etkilemeyebilir fakat, uzun
dönemde rahatsız edicidir. Böyle bir durumda, aydınlatılmış çevrede yansıtıcı yüzeylerin
renk özellikleri ile, yansıma faktörü azaltılabilir . Özel aydınlatma gereksinimi olan iş
şekillerinde, ortam aydınlatmasının düzeyi ile özel aydınlatma düzeyi arasında büyük bir
fark oluşturulmamalıdır. Bunun için üzerinde devamlı ve incelikli işlemler yapılan tezgâh
yüzeylerinin açık renkli olması önerilir. Ancak, tezgâh üstü çok cilalı ve parlak olursa, ışık
kaynağından bu yüzeye düşen ışık, büyük ölçüde yansıtılacağı için incelikli görüşü
zorlaştırır. Bu nedenle de parlak ve cilalı yüzeyler yerine matlaştırılmış açık renkli yüzeyler
tercih edilir. Yapılan iş ve çevresinin aydınlatılmasında, başvurulan her türlü önlem, yeterli
rahatlık sağlayamıyorsa ve çalışma yüzeylerinin parlaması ve ışık yansıtması
önlenemiyorsa, ışık kaynağının yerini değiştirmek gerekebilir. Böylece, ışığın parlayan
yüzeylere geliş açısı değiştiğinden, doğrudan göze yansımalar önlenir. Işık şiddetinin
giderek artırılması ve işyerinin geniş pencere ve gün ışığı aydınlatma sistemleri ile
donatılması, bir yandan belli avantajlar sağlarken, işlem istasyonlarında yansıma ve
parlamalara neden olursa, tüm avantajları gölgeleyen bir etki oluşur. Bu yaklaşımlar
dikkate alınarak, aydınlatma tekniğinde işlem yüzeylerinin aydınlatılmasında «Kabul
edilebilir parlama düzeyi» olarak tanımlanan bir kavram geliştirilmiştir. Bunun için işyeri
aydınlatılmasında kullanılan tüm sayısal değerler, aydınlatılan hacimler, işlem yüzeylerinin
parlaklık indeksleri ve topyekün aydınlatma düzeyi gibi değerler kullanılarak bir «Parlama
indeks» değeri elde edilmiştir. Aydınlatma Mühendisleri Cemi- yetinin yayınladığı
elkitabında Parlama indeksi değerlerine göre sınıflanmış işyerlerindeki aydınlatma
gereksinimi, yapılan iş ve işlemlere göre belirtilmiştir. Genelde üç sınıf Parlama İndeksi
dikkati çekmektedir:
(1) Hiçbir şekilde parlama kabul etmeyen iş şekilleri: Parlama indeksi sının 10,
50
(2) Parlamanın en az düzeyde tutulması gerekli işler: Parlama indeksi sının 13,
(3) Parlamanın belli bir düzeyde bulunabileceği işler: Parlama indeksi sınırı 16-28 arası .
Aydınlatma düzeyi ve Parlama indeksi tabloları birlikte incelendiğinde tercihlerin aynı
grafik değişiklikleri göstermediği ortaya çıkmaktadır. Nitekim, bazı hallerde oldukça
yüksek düzeyde aydınlatma istendiği halde, parlama indeks değerinin düşük olması tercih
edilmektedir. Benzer bir örnek olarak; ameliyathanelerde, çok yüksek bir düzeyde
aydınlatma öngörüldüğü halde, hemen hemen hiç parlama olmaması öngörülür (Parlama
indeksi 10). Aynı şekilde, aydınlatma düzeyinin oldukça yüksek olması istenen, hasta
bakım ünitelerinde ise belli ölçüde bir parlama kabul edilebilir ve bu gibi yerlerdeki
Parlama indeksi 13 olarak verilmiştir. Parlama indeksi yaklaşımının pratiğe uygulanması
genelde kabul edilmiş aydınlatma standartlarını pek değiştirmediği halde, aydınlatma
sorununa bir bakıma rahatlık kriteri getirmektedir.
F- Işık titreşimlerinin önlenmesi : Deşarj lambaları (sodyum buharı, civa buharı ya da
floresan) alternatif akımla çalışırlar ve her akım yönü değişikliğinde de yanıp sönerek
çalışırlar. Elli Hertz frekanslı bir akım kullanan lambalar saniyede bunun iki misli yanma
ve sönme yaptığı için, bu titreşimler gözle farkedilemezler. Ancak, böyle bir ışık altında
çalışan makine operatörleri bir algı yanılması sonucu, makine devirlerinin yavaşladığı ya da
durakladığı gibi yanıltıcı algılamalar yapabilirler «Stroboskopik Etki» olarak bilinen bu
soruna çözüm bulmak için; iş ortamı aydınlatılmasında kullanılan lambaların yanısıra,
farklı bir yanma - sönme devri ile çalışan özel ışık kullanılabilir. Kesin bir çözüm de ortam
aydınlatmasının trifaze bir akım kaynağından ve farklı fazlarda monte edilmesidir. Yüksek
düzeyde aydınlatma gereken yerlerde genellikle trifaze akım kullanılır Floresan lambalarda
titreşimler daha çok uç kısımlarda görülür. Bu nedenle, ışıklı tüplerin uç kısımlarının
görünmemesi için bir kılıf içine alınması önerilir. Böylece, ışık titreşimleri doğrudan
algılanamayacaktır. Yapılan gözlemlere göre, bazı işgörenler, titreşimlere daha duyarlı
olabilmektedir.
G- Gölgeleme (Modelleme) : Bir malzemenin üzerine düşen ışığın geliş doğrultusunu
değiştjrerek, bazı kısımların daha kesin hatları ile görünmesini sağlamak ya da bazı
kısımların göz alıcı, keskin görüntüsünü matlaştırmak mümkündür. «Modelleme» olarak
bilinen böyle bir işlem, endüstride ve özellikle kalite kontrol hizmetlerinde detayların
51
görülmesini kolaylaştıran bir yaklaşımdır. Modelleme için genel ortam aydınlatmasına ek
olarak, özel bir modelleme ışık düzeninin projelendirilmesi gerekir. Amaç, normal
koşullarda çok iyi görülemeyen yüzeylerin daha iyi aydınlatılması ve ortam ışığında
parlayan yüzeylerin gölgelendirilerek, netlikle görülmesi ve incelenmesini sağlamaktır.
Aydınlatma düzeyinin belirlenmesinde işin türü kadar, yerel koşullar ve uygulamaların da
etkisi büyüktür. Çeşitli ülkeler, iş türlerine göre kendileri için geçerli olan aydınlatma
düzeylerini belirlemişlerdir. Bu düzeyler, her ülke için farklılık göstermektedir. Ülkemizde
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü'nde yer alan değerler dışında başka bir standart
bulunmamaktadır .
3.3 AYDINLATMADA ENERJİ VERİMLİLİĞİ VE TASARRUFU
Elektrikli ev cihazlarına benzer şekilde, aydınlatmada da verimli ampuller kullanarak %
80’e varan tasarruf sağlanması mümkündür. Ülkemizde aydınlatmada özellikle evlerde çok
yaygın olarak, akkor flamanlı ampuller kullanılmaktadır. Akkor flamanlı ampullere göre;
flüoresanlar % 30, kompact flüoresanlar ise % 80 daha az enerji tüketmektedir. Flüoresan
lambaların kullanımında sadece “flüoresan” denilmesi yetmez. Gücü, renk kodları, şekilleri
hakkında detaylı seçimler yapılması gerekmektedir. Avrupa’da kullanımdan kalkan kalın
tip 38 mm çaplı 20 W ve 40 W’lık flüoresan lambaların yerine 26 mm çaplı, 36 W’lık ince
tip flüoresanlar kullanmak; % 25 daha fazla ışık vermesi ve % 10 daha az enerji harcayarak
yarar sağlanmasına rağmen hala 40 W’lık flüoresanlar kullanılmaktadır.
Aydınlatma uygulamalarında en büyük sorun, halkın bu konuda yeterince bilinçli olmaması
ve bu ampullerin ilk yatırımının yüksek olmasıdır. Yapılan bir çalışmaya göre; 1 milyon
hanedeki akkor flamanlı ampullerden en çok kullanılan 2 adedinin kompact flüoresan ile
değiştirilmesiyle pik saatlerde ihtiyaç duyulan 160 MW gücündeki santral yatırımına gerek
kalmayabileceği düşünülmektedir.
Ayrıca bazı ışık kaynaklarıyla birlikte kullanılması gereken yardımcı aksam (balast, trafo,
ateşleyici, vb) bilinçli seçimlerin yapılmasını gerektiren önemli bir konudur. Elektronik
balastlar kullanıldığında, normalde cosf= 0,5 katsayısına sahip olan flüoresan lambalarda
ayrıca kompanzasyon yapmaya gerek kalmamaktadır. Yüksek frekanslarda çalışan bu
elemanlardan mutlaka filtreleme devrelerinin bulunması gerekmektedir. Aksi halde
şebekeye harmonik etkileri olmakta ve yarardan çok zarar getirmektedir. Yerli piyasada
52
sadece maliyeti düşürmek amacıyla filtresiz balastlar satışa sunulmakta ve kullanılmaktadır.
Bu nedenle yaklaşık 10 W kaybı olan endüktif balast yerine, kayıpları sadece 1-2 W olan
elektronik balastlar kullanılmalıdır.
Bina içi aydınlatma dışında yol, cadde ve park aydınlatması da önemli enerji tasarrufu
alanlarından biri olup, bu alanda alınacak bir çok teknik önlem vardır. Yol aydınlatmasının
gerekliliği, ancak aydınlatılan yollarda meydana gelen trafik kazalarının sayılarındaki ve
ciddiyetlerindeki azalmalarla somut olarak ifade edilebilmektedir. Yol aydınlatması yapılıp
yapılmayacağına karar verilirken veya öncelik sırası belirlenirken yoldaki trafik yoğunluğu
dikkatle araştırılmalıdır.
Yol aydınlatmasında kullanılan deşarj lambaları ekonomik ömrü sona erdiğinden
yenileriyle değiştirilmelidir. Bu süreden sonra, lambalar çalışsa bile, beklenilen ve hesap
anında kabul edilen ışık akısını vermediklerinden sağlanan aydınlatma da yetersiz
olmaktadır. Şebekeden aynı güç çekilmesine rağmen, elde edilen aydınlık düzeyi olması
gerekenin çok altındadır. Hem enerji sarfiyatı, hem de trafik emniyeti açısından bu olumsuz
durumun önlenmesi için, tüm lambalar ekonomik ömürleri sonunda yenileriyle
değiştirilmelidir. En yaygın olarak kullanılan yüksek basınçlı sodyum buharlı lambaların
ekonomik ömürleri yaklaşık 12.000 saattir. Yol üzerinde kolayca yapılabilecek aydınlık
düzeyi (lux) ölçümleri ile de değiştirme periyotları belirlenebilir.
1970’li yıllarda enerji fiyatlarının çok yükselmesi sonucu enerji tasarrufunun önem
kazanması üzerine, tesis edilmiş civa buharlı armatürlerde hiçbir teçhizat değişikliği
yapılmadan sadece lamba değiştirilerek kullanılabilecek özel tip yüksek basınçlı sodyum
buharlı lambalar geliştirilmiştir. Bu lambalar 210 W ve 350 W gücündedir ve sırasıyla 250
W ve 400 W gücünde yüksek basınçlı civa buharlı lamba teçhizatıyla kullanılabilir. Bu tür
lambalar civa buharlı lambalara göre yaklaşık % 15 daha az enerji tüketirken, % 25 daha
fazla ışık akısı üretirler. Yıllardan beri özellikle şehir içi aydınlatmalarında alışılagelmiş
uygulama sonucu bu tür lambalar yeni tesisatlarda da kullanılmaktadır. Oysa ki bu lambalar
sadece mevcut civa buharlı lambalı tesisatları güncelleştirmek amacıyla üretilmişlerdir.
Ateşleyici (ignitör) ile kullanılabilen normal tip yüksek basınçlı sodyum buharlı lambalar
bunlardan yaklaşık % 35 daha fazla ışık akısına sahiptir. Bu nedenle yeni bir tesisat
53
yapılırken, yüksek basınçlı sodyum buharlı lambalara karar verilmişse, mutlaka normal
ateşleyicili tipler kullanılmalıdır.
Şu anda mevcut ışık kaynakları içinde etkinlik faktörü en yüksek olanı alçak basınçlı
sodyum buharlı lambadır. Bu lamba tipi özellikle otoyol aydınlatmalarında Avrupa’da
yaygın olarak kullanılmaktadır. Renksel özellikleri çok kötü, buna karşılık seçiciliği en iyi
olan bu lamba grubu otoyol aydınlatmaları için en verimli ve tasarruflu çözümdür. Yeni yol
ve tünel aydınlatması tesisatları yapılırken bu lamba çeşidinin kullanılmasına gayret
edilmelidir.
Yol aydınlatmalarının ihtiyaç duyulan saatlerde devreye girip, ihtiyaç olmayan saatlerde
devre dışı kalması için gerekli her türlü sistem düşünülmelidir. Işık akısının ayarlanabildiği
sistemler düzgünlük açısından en uygun ve tasarruflu çözümlerdir. Bir armatür içinde iki
lambanın kullanılabildiği tesisatlarda bu amaca uygun olabilir.
Park ve bahçelerde yaratılan dekoratif aydınlatma sistemlerinde, dış hava koşulları için
uygun tasarlanmış armatürler içinde enerji tasarruflu kompact flüoresan lambalar
kullanılmaktadır. Flüoresan lambalar dış atmosfer sıcaklığından çok etkilenirler. 20 °C’da
en verimli çalışan bu ışık kaynaklarının elektriksel ve fotometrik büyüklükleri sıcaklık ile
ani olarak değişir. Bu nedenle dış aydınlatma uygulamalarında bu konu üzerinde dikkatlice
durulmalı, armatür veya lamba dış hava koşullarına uygun olarak seçilmelidir.
Işık akıları, verimleri ve fotometrik ışık dağılımları nedeniyle flüoresan lambalar yüksek
direklerde kullanılmaya uygun değildir. 6-7 metreden yüksek direklerde bu tür lambaların
kullanılması ile istenilen kaliteli aydınlatmanın sağlanması mümkün değildir.
Görüldüğü üzere dış ve iç aydınlatmada yerine ve armatüre göre çok çeşitli verimli
aydınlatma alternatifi vardır. İç ve dış aydınlatmada ülkemizdeki elektrik enerjisi
tüketiminin % 20’sine yakın bir bölümünün harcandığı tahmin edilmektedir. Aydınlatma
ihtiyacının pik saatlerde oluşması nedeniyle aydınlatmadan sağlanacak bir tasarrufun etkisi
de büyük olacaktır.
54
BÖLÜM - 4
4. DIŞ AYDINLATMA
Şehir ve kasabaların cadde ve sokak aydınlatması halk için olduğu kadar ulaştırma
hizmetleri içinde önemlidir. Bu önem meydana gelmekte olan kazalarda insan olarak
kayıplarla araçlardaki hasarların küçümsenemeyecek değerde olması ile ortaya çıkmaktadır.
Bilhassa gün batışından sonra cadde ve sokakların aydınlatılması bu kazaları önleyecek
şekilde düzenlenmiş olmalıdır. Bu da , araç kullananların dikkatlerini dağıtmadan , onlara
yardımcı olacak şekilde sağlanmalıdır. Böylece cadde ve sokak aydınlatmasında göz
önünde bulundurulacak özellikler , şehir ve kasaba halkı ile ulaştırma hizmetleri için ayrı
ayrı düşünülmelidir. Cadde ve sokak aydınlatması ilk görünüşte pahalıdır. Ancak trafik
bakımından karşılaşmakta olduğumuz kayıplarla , sosyal hayatımızda kazaların meydana
55
getirdiği çöküntülerin yanında bu değerler elbette küçük bulunmaktadır. Aydınlatma
konusu şehir ve kasabalar için bugün bir lüks değil , önemli bir ihtiyaç olmuştur.
Dış aydınlatma , aşağıda sıralanan alanların aydınlatılması işlemine denir:
Yol , rıhtım, kavşak, meydan, gar, sokak,
Tünel ve alt geçitler,
Açık endüstri ve yapı alanları,
Anıt, tarihsel ve mimari yapılar,
Park bahçe havuz fıskiyeler,
Spor tesisleri ve stadyumlar,
Işıklı işaret ve reklamlar,
Dış aydınlatma , tekniği bakımından iç aydınlatmaya göre, armatür, aydınlatılacak alanın
sınırları ve yansıtma katsayıları , hesaplama yöntemleri konularında ayrılık gösterir.
4.1 DIŞ AYDINLATMADA KULLANILAN AYDINLATAMA ARMATÜRLERİ
Dış aydınlatmanın temel özelliği, boşluğu sınırlayan yüzeylere ait yansıtma
katsayılarının yapılan hesaplamalara girmemesidir. Bu nedenle dış aydınlatma armatürleri
ışığı alt uzaya yayarlar.
4.2 IŞIK DAĞILIM EĞRİLERİNE GÖRE DIŞ AYDINLATMA ARMATÜRLERİ
Dış aydınlatmada kullanılan armatürler, ışık dağılım eğrisinin dar, orta dar, geniş ve orta
geniş olmasına göre dört gruba ayrılır.
4.2.1 IŞIK DAĞILIM EĞRİSİ DAR OLAN ARMATÜRLER
İç yüzeyleri aynalı veya alüminyum reflektörlü olan bu armatürler, yol ve demir yolu gibi,
lamba yüksekliği büyük, lâmbalar arası açıklığın küçük alındığı yerlerde kullanılır. Yatay
aydınlatması kuvvetli, düşey aydınlatması zayıf ve aydınlığın düzgünlüğü orta olan bu
armatürler kamaşma yapmazlar.
56
Şekil 14 - Dar Işık Dağılım Eğrisi
4.2.2 IŞIK DAĞILIM EĞRİSİ ORTA DAR OLAN ARMATÜRLER
İç yüzeyleri emaye reflektörlü olan bu armatürler, montaj alanları, fabrika koridorları gibi
lamba yüksekliği orta, lâmbalar arası açıklığın büyük alındığı yerlerde kullanılır.
Yatay ve düşey aydınlatma ile aydınlığın düzgünlüğü iyidir
Şekil 15 - Orta Dar Işık Dağılım Eğrisi
4.2.3 IŞIK DAĞILIM EĞRİSİ GENİŞ OLAN ARMATÜRLER
İç yüzeyi prizmatik yapılı olan bu armatürler , yol meydan ve kavşak gibi , lamba
yüksekliği orta , lambalar arası açıklığın büyük alındığı yerlerde kullanılır. Yatay ve düşey
aydınlatma ile aydınlığın düzgünlüğü iyi olan bu armatürler ışığı yanlara doğru
yaydıklarından kamaşma olabilir.
4.2.4 IŞIK DAĞILIM EĞRİSİ ORTA GENİŞ OLAN ARMATÜRLER
57
Silindirik biçimde opal camdan yapılmış bu armatürler , park fabrika, ve pazar yerleri gibi ,
lamba yüksekliği küçük , lambalar arası açıklığın orta alındığı yerlerde kullanılır. Yatay ve
düşey aydınlatma ile aydınlığın düzgünlüğü iyi olan bu armatürler kamaşma yapmazlar.
Işık dağılım eğrisine göre anlatılan dış aydınlatma armatürlerinde hem akkor Flamanlı
lambalar , hem de cıva ve sodyum buharlı lambalar kullanılabilir. Flüoresan lambalar ise
daha çok serbest dağılımlı armatürlerde kullanılır.
4.3 KULLANILDIKLARI YERLERE GÖRE DIŞ AYDINLATMA ARMATÜRLERİ
Dış aydınlatmada kullanılacak armatürler, verimi yüksek ve koruma derecesi en az IP 54
olan tiplerden seçilecektir. Armatürlerin her birinin içinde güç katsayısını en az 0,95 olacak
şekilde ayarlayan tekil veya merkezi kompanzasyon üniteleri bulunmalıdır.
4.3.1 YOL ARMATÜRLERİ
Cıva buharlı , sodyum buharlı ve metal halide ampullerin takılabildiği yol boylarında ,
cadde ve sokaklarda kullanılan armatürlerdir.
Yol durumuna uygun yükseklikteki direklere montaj edilir. Taşıyıcı gövde, üst kapak , cam
kapak , elektrik ünitesi ve lamba taşıyıcı parçalardan oluşur. Dış etkilere dayanıklı
malzemelerden yapılır.
4.3.2 PARK VE BAHÇE ARMATÜRLERİ
4.3.2.1 DİREK TİPİ
İki ile üç metre arasında değişen boylardaki direklerde , bir, iki, üç veya dört lambası
bulunan , akkor Flamanlı cıva buharlı ve kompakt flüoresan ampullerin takıldığı
armatürlerdir.
58
Şekil 16- Direk Tipi Armatür
Her direkte W otomatlı sigorta kutusu bulunur. Takılan lambalar dekoratif opak camlı veya
plexiglas malzemelerden yapılmış kapaklarla korunur. Direkler yere üç farklı şekilde monte
edilir. Gömme montaj , flanşlı gömme montaj ve gizli flanşlı montaj. Direğin bağlanacağı
flanş, beton içine dengeye alınmak suretiyle somunları sökülerek yerleştirilir. Montajı
yapılacak direk betona yerleşik flanş üzerine oturtulur ve somunları sıkılarak yerleştirilir.
4.3.2.2 MANTAR TİPİ
50 cm ile 100 cm boylarında yapılan , çim ve yürüyüş yollarının aydınlatılmasında
kullanılan dekoratif yapıdaki armatürlerdir.
Şekil 17 - Mantar Tipi Armatür
59
Akkor Flamanlı ve kompakt flüoresan ampullerin takıldığı bu armatürlere koruyucu olarak
cam veya polikarbon kapaklar takılır. Armatürün direkleri yere yerleştirilen flanşlara
bağlanır. W otomatlı sigorta kutuları vardır.
4.3.2.3 APLİKLER
Duvara montaj edilen ve bulundukları alanı aydınlatan bu armatürler dekoratif bir konsol
ucuna takılan lamba ve koruyucu kapaktan oluşurlar.
Şekil 18- Aplik
Duvar içine gömme tipleri de vardır. Apliklerde genellikle akkor Flamanlı ve kompakt
flüoresan ampuller kullanılır.
4.3.3 PROJEKTÖRLER
Anıt, meydan, bina dışı ve spor alanları gibi yüksek aydınlık şiddeti isteyen yerlerin
aydınlatılmasında kullanılır. Zemine takılabildikleri gibi meydan aydınlatmalarında yüksek
direkler üzerine takılırlar. Bu projektörlerde genellikle yüksek basınçlı sodyum buharlı ,
metal halide ve halojen lambalar kullanılır. Çelik saç veya döküm alüminyum gövde ,
parlatılmış alüminyum reflektör, takılacak lambaya uygun soket, contalı ön cam , güç
kaynağı ve montaj elemanlarından oluşur. Projektörler ışığın bakacağı yöne çeşitli açılarda
yönlendirilebilir. Işık dağılım eğrileri açısından iki çeşittirler.
Simetrik projektör
Asimetrik projektör
4.3.3.1 SİMETRİK PROJEKTÖR
Bina girişleri , otoparklar tarihi alanlar, köprüler gibi yüksek aydınlık şiddeti isteyen
yerlerin aydınlatılmasında kullanılır. Simetrik projektörler simetrik geniş açılıdır. Açısı
ayarlanabilir.
60
Şekil 19- Simetrik Projektör Şekil 20- Aydınlatma Düzeyi
Şekil 21- Projektör Boyutları
Şekil 22 - Projektör Aydınlatma Açıları
61
4.3.3.2 ASİMETRİK PROJEKTÖR
Bina girişleri , otoparklar tarihi alanlar, köprüler gibi yüksek aydınlık şiddeti isteyen
yerlerin aydınlatılmasında kullanılır. Asimetrik projektörlerin duy yeri simetrik projektöre
göre aşağıda kalır belli açılar ile aydınlatma sağlayarak ışığı belli açı ile keser.
Şekil 23- Asimetrik Projektör Şekil 24- Aydınlatma Düzeyi
Şekil 25- Projektör Aydınlatma Açıları
4.4 DIŞ AYDINLATMA HESAPLARI ve ARMATÜRLERİN YERLEŞİMİ
Günümüzde aydınlatma hesaplan bilgisayar ortamında aydınlatma programlan (Lighting
Program)" ile yapılmaktadır. Aydınlatılacak yerin ölçüleri, özellikleri, gerekli aydınlık
şiddeti ve ışık akısı, armatür şekli, armatürde kullanılacak lâmba çeşidi ve gücü gibi
değişkenler seçilmekte ve yapılan aydınlatma sonucu, bilgisayarda görülebilmektedir.
Yol, meydan ve kavşakların aydınlatılmasında aşağıdaki öneriler göz önünde
62
bulundurulmalıdır.
I. Yol genişliği, seçilen aydınlatma aracı yüksekliğine eşit ve daha az ise, direklerin
yolun bir kenarına sıralanması uygundur.
II. Yol genişliği, aydınlatma aracı yüksekliğinin 1 ile 1,5 katı arasında ise, direklerin
şaşırtmalı şekilde yolun iki tarafına sıralanması uygundur.
III. Yol genişliği, aydınlatma aracı yüksekliğinin 1,5 katından büyük ise, direklerin
yolun iki yanına karşılıklı sıralanması uygundur.
IV. Yolların kenarlarındaki aydınlatma araçları 20-30 derecelik bir eğimle yola
bakmalıdır.
V. Dönemeçlerdeki aydınlatma araçları, virajın dış yanında bulunmalıdır.
VI. Çeşitli yol, cadde ve meydanlarda aşağıdaki ışık kaynaklarının kullanılması
uygundur.
Trafik yoğunluğu fazla olan yollarda, cıva veya sodyum buharlı
Trafik yoğunluğu az olan yollarda, cıva veya sodyum buharlı
Ana caddelerde, cıva buharlı, halojen, kompakt flüoresan veya akkor
flâmanlı
Çarşılarda, flüoresan, kompakt flüoresan veya akkor flâmanlı
Yerleşim bölgesindeki sokaklarda, cıva buharlı, flüoresan veya akkor
Flamanlı
Meydanlarda, metal halide, halojen, sodyum ve cıva buharlı veya flüoresan
Kavşaklarda, cıva veya sodyum buharlı
Yol aydınlatmasında akkor flâmanlı, flüoresan, sodyum buharlı, cıva buharlı, metal halide,
çubuk halojen, kompakt flüoresan lâmbalar kullanılır. Günümüzde akkor flâmanlı lâmbalar
ışık akılarının az ve ömürlerinin kısa olması nedeniyle yaygın olarak kullanılmazlar.
Dış aydınlatmada gerekli olan aydınlık şiddeti ihtiyacı ve kullanılan aydınlatma
araçlarının özellikleri aşağıdaki tablolarda belirtilmektedir.
BÖLÜMLER AYDINLIK ŞİDDETİ
Trafik yoğunluğu fazla olan yollar 5-10 lüx
Trafik yoğunluğu az olan yollar 1-2 lüx
63
Ana Caddeler 5-15 lüx
Çarşılar 5-15 lüx
Trafik yoğunluğu fazla yerleşim bölgesi sokağı 3-6 lüx
Trafik yoğunluğu az yerleşim bölgesi sokağı 1-3 lüx
Meydan ve kavşaklar 10-20 lüx
Büyük illerin meydanları 10-30 lüx
Tablo 3- Dış Aydınlatmada Aydınlık Şiddetleri
BÖLÜMLER
AYDINLATMA ARACININ
Yüksekliği (h)
m
Ara uzaklığı
x h
km’deki sayısı Işık akısı
(lm)
Trafiği yoğun
yollar
8-12 3-5 20-30 6500-10000
Tarfiği az
yollar
6-8 5-8 230-30 2000-4000
Ana caddeler 8-12 3-4 25-30 8000-20000
Çarşılar 6-10 3-4 30-40 5000-10000
Yoğun trafikli
sokaklar
6-8 4-5 25-35 3000-5000
Az trafikli
sokaklar
4-6 5-8 30-40 600-2500
Meydanlar,
kavşaklar
10-15 3-4 10000-20000
Tablo 4- Aydınlatma Araçlarının Özellikleri
64
4.4.1 YOLLARDA AYDINLATMA DÜZENLERİ
Şekil 26 - Yollardaki Aydınlatma Düzenleri
A) Tek Taraflı Düzen: Bu düzende lâmbalar yolun bir tarafında bulunur. Yol genişliği
lâmba yüksekliğine eşit veya daha küçük olan yollarda kullanılır.
B) İki Taraflı Kaydırılmış Düzen: Bu düzende lâmbalar yolun her iki tarafında, fakat
kaydırılmış olarak bulunurlar. Yol genişliği lâmba yüksekliğinin 1 ile 1.5 katı olan yollarda
kullanılır.
C) İki Taraflı Karşılıklı Düzen: Bu düzende lâmbalar yolun iki tarafında karşılıklı
bulunurlar. Yol genişliği, lâmba yüksekliğinin 1,5 katından büyük olan yollarda kullanılır.
D) Refüjde Konsollu İki Sıralı Düzen: Orta refüjdeki bu sistemde prensip olarak her yön
için tek taraflı düzen söz konusudur. Ayrıca burada lâmba yüksekliği, refüj genişliği ve
aydınlatma armatürlerinin ışık dağılımı eğrisine bağlı olarak karşı yöndeki yolun
aydınlatmasına katkı da söz konusudur.
E) Enine Askı Düzeni: Bu düzende lâmbalar yolun orta ekseninde asılı bulunurlar. Bu
düzen yolun iki tarafında yapılar varsa tercih edilir.
F) Refüjde Boyuna Askı Düzeni: Refüjde orta çizgisi boyunca gerili çelik halata 10 ile 20
m arayla asılı aydınlatma düzenidir. Aydınlatma armatürlerini taşıyan direkler arası açıklık
60 ile 90 m kadardır.
4.4.2 KAVŞAKLAR VE ÇIKIŞ YOLLARINDA AYDINLATMA DÜZENLERİ
Kavşaklar ve çıkış yollarında lâmbalar öyle yerleştirilmelidir ki, trafik daha uzaktan iyi bir
şekilde görebilsin. Buralarda trafiği kolaylaştırmak için, kavşak bölgesinde parıltı değeri iki
65
katına çıkarılır, farklı ışık kaynağı kullanılır ve kavşak yapısına uygun aydınlatma düzeni
seçilir. Aşağıda farklı yapılardaki kavşakların aydınlatmasına örnekler verilmiştir.
Şekil 27- Kavşak Aydınlatması
4.4.3 MEYDANLARDA AYDINLATMA DÜZENLERI
Meydan ve meydan benzeri kavşaklarda aydınlık şiddetleri yüksek tutulur. Eğer yaya trafiği
fazlaysa, bu değer %50 daha artırılabilir. Buralarda geçişin çabuk ve güvenli olabilmesi için
armatür yerleşimine dikkat edilmelidir. Gerektiğinde kavşaklar yüksek direklerle
aydınlatılmalıdır. Çünkü uzaktan bakıldığında sürücüler için karışıklığa sebep olabilecek
çok sayıda normal boyda direkle yapılan aydınlatma yerine, az sayıda yüksek direkle
yapılan aydınlatma daha iyi sonuç verir.
Şekil 28- Meydanlardaki Aydınlatma Düzeni
66
4.4.4 VİRAJLARDA AYDINLATMA DÜZENİ
300 metreden büyük yarıçaplı virajlar düz yol gibi aydınlatılır. Daha küçük yarıçaplı
virajlarda lambalar arası açıklık , düz yollarınkinden daha küçük tutulur. Yol genişliği
lamba yüksekliğinin 1,5 katından daha küçükse , o zaman lambalar tek taraflı olarak virajın
dış tarafına yerleştirilir. Daha geniş yollarda iki taraflı karşılıklı düzen seçilir. İki taraflı
kaydırılmış düzen asla kullanılmaz. Virajlarda lambalar arası açıklık genel olarak düz
yollardaki açıklığın 0,5 ile 0,75 katı alınır.
Şekil 29- Virajlardaki Aydınlatma Düzeni
4.4.5 KÖPRÜLERDE AYDINLATMA DÜZENLERİ
Köprülerde çevre parıltısı olmadığından, kamaşma tehlikesi bakımından köprünün
aydınlatılması, çevresi boş yolların aydınlatılması gibidir. Yaya trafiği yoğun olan
köprülerin yaya kaldırımlarının ayrıca aydınlatılmasında yarar vardır.
4.4.6 TÜNELLERDE AYDINLATMA DÜZENİ
Tüneller, en az geliş gidiş yolları düzeyinde aydınlatılmalıdır. Tünellerde doğal aydınlatma
yetersiz olduğundan gündüzleri de aydınlatılması gerekir. Gündüz aydınlatmalarında
aydınlık düzeyi, gece aydınlatmalarına göre büyük alınmalıdır. Uzun tünellerin giriş ve
çıkış bölgeleri daha büyük aydınlık düzeyi alınarak aydınlatılmalıdır.
Yüksek düzeyli doğal aydınlatmadan, düşük düzeyli yapay aydınlatmaya yavaş yavaş
geçilmelidir. Ayrıca küçük parıltılı lâmbalar veya aydınlatma armatürleri eklenmesiyle araç
trafiği akışı kolaylaşır , güvenli olur.
67
BÖLÜM 5
5 DIŞ AYDINLATMA UYGULAMASI
5.1 RELUX KULLANIMI HAKKINDA KISA BİLGİ
Bitirme tezindeki dış aydınlatma uygulamasının hesaplarını yaptığım Relux programının
kullanımı hakkında kısa bir bilgi vereceğim
Programı açtıktan sonra ilk olarak şekildeki gibi yeni bir sayfa açılır.
Daha sonra açılan aşağıdaki sayfa da yapılacak olan projeye isim numara gibi değerler
verilir ve aydınlatma hesabı yapılacak olan mekan tipi seçilir.Dış mekan için Exterior ikonu
tıklanır.
68
Sonra aydınlatılacak yüzeyin referans yüksekliği belirlenir ve yansıtma katsayıları seçilir ve
aydınlatılacak yüzeyin ölçüleri girilir.
Sonra aydınlatacağımız yüzeyde nerden nasıl aydınlatma yapacaksak ona göre yapıları
oluşturmaya başlarız. Ok ile gösterilen ikon tıklandıktan sonra sol alt köşede oluşan küpün
üstüne tıklayarak istediğimiz boyutlarda bir yapı oluşturuyoruz.
69
Yapıları oluşturduktan sonra ok ile gösterilen ikon ile yapının üç boyutlu halini görebiliriz.
sonra ok ile gösterilen ikona tıklanır ve
70
karşımıza aşağıdaki pencere gelir buradan uygun armatür tipini seçeriz ve uygun yere
yerleştikten sonra hesaplama yaptırırız.
71
light calculation menusundan artifical light sekmesine tıklarız ve karşımıza gelen sayfada
start tuşuna basarız. Relux programı hesaplamaları yapar ve karşımızı aydınlatma ile ilgili
bütün sonuçlar gelir.
ok ile gösterilen ikonlardan bütün üç boyutlu görüntüleri aydınlık düzeyini aydınlık eğrisini
ortalama lüx değerinin olduğu bütün hesaplamaları görebilriz
72
5.2 RELUX HESAPLARI VE FOTOĞRAFLAR
73
74
75
76
77
78
79
80
81
Şekil 30 - Aydınlatma Yapmadan Önce
82
Şekil 31 - Aydınlatma Yapıldıktan Sonra
83
5.3 GERILIM DÜŞÜMÜ VE AKIM KONTROLU HESABI
%e=
%e= Yüzde Gerilim Düşümü
K= Öz İletkenlik KatSayısı (S.m/mm2 veya m/ohm.mm2)
N= Güç (W) (N yerine P kullanılabilir)
L= Uzunluk (m)
S= Kesit (mm2)
U= Gerilim (V)
%e=
0,093<1 olması nedeniyle hat geilim düşümü açısından yönetmeliklere uygundur.
2,5 mm2 kesitli iletkenin akım taşıma kapasitesi 21 Amper olduğundan iletken akım taşıma
kapasitesi bakımından yönetmeliklere uygundur.
Kaynakça :
150W 150W
9 m 3 m
220 V
2,5 mm2 2,5mm2
84
1-) Aydınlatma Tekniği - Prof. Dr. Muzaffer Özkaya / Birsen Yayınevi - İstanbul,2004
2-) Aydınlatma Tasarımı ve Proje Uygulamaları - Yrd. Doç Dr. Adem Ünal / Birsen
Yayınevi - İstanbul,2004
3-) Kocaeli Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Elektrik Mühendisliği Bölümü /
Aydınlatma Proje ve Deney Kitabı
4-) Pelsan Aydınlatma www.pelsan.com.tr
5-) Siteco Aydınlatma www.siteco.com.tr
6-) Elektrik Tesisat Projesi Meslek Resmi- Ünsal Yılmaz, Hayati Durmuş / Birsen
Yayınevi – İstanbul 2004
7-) Aydınlatma Tekniği ve Hesabı- Necmettin Tirben / Ankara 1974
ÖZGEÇMİŞ
85
Ad Soyad : Gökhan Demirel
Doğum Tarihi : 05/05/1983
Doğum yeri : İstanbul
Lise : 1997 – 2000 İhsan Mermerci Lisesi
Staj Yaptığı Yerler : Bolu Arçelik fırın fabrikası 30 işgünü , Amper Elektrik 12 iş
günü
86